Professional Documents
Culture Documents
Mysnmcbrm
Mysnmcbrm
ost
ird
T
B
*
\
1
3
ma
1
1
/l
7*
1
■T
ara
T
r
>
<
>
H
li -
>
3
m
ize
G
i
p
ita
Sharon Keııdrick
K
y g Kesişen Hayatlar
LO
‘ * M aisey Yat es
,2
6
İ
o
Sana M e c b u ru m
x
ost
Sharon Kendrick
ird
Kesişen Hayatlar
E llie B rook s'u n hayatı, m ilyarder A lck Sarantos ile tanıştığı gün
B
* rayından çık m ıştı. Ö n ce işin d en k o v u lm u ş, sonra da onun ço cu ğ u n a
h am ile o ld u ğu n u öğ ren m işti. A lek , sad ece tutkulu ve ateşli bir g e c e
g e çird iğ in i san ıyordu am a E llie bir gün ortaya çık ıp , d o ğ m a m ış ç o c u k
ma
larının babası old u ğu n u v e k e n d isiy le e v le n m e sin i talep e d in ce ö n ce şok
o lm u ş, sonra da bu isteği kabul etm işti. E llie, tam k en d isin e tam am en
yaban cı bir adam la e v le n m e y e k alk ışm ış olm asın d an dolayı tereddütler
ara
yaşam aya b aşlam ıştı ki, karnındaki b e b e ğ in tekm elerini h issed erek ,
n eden b ö y le bir işe k a lk ıştığın ı hatırlayıverd i.
T
Her şey bebek için d i...
Maisey Yates
-
Sana Mecburum
mli
Y atağını g ir e c e k ti...
C h a rity ’nin bekâretini bu g iz e m li İtalya'na v e r m e siy le , borç kapanm a
pG
ISSN 1309-7547
06
<1 HARLEQUIN*
www.harlequintr.com
Bandrol U y g u la m a s ı n a İlişkin Usul
v e E s a s la r H a k k ı n d a Y ö n e tm e liğ in
5 ’ n c i m a d d e s i ç e r ç e v e s in d e b u y a y ın ı n
47 713 0 9 754000 bandrol t a ş ı m a s ı z o r u n lu d e ğ ild ir
Fiııun: 1L 9 0 TL / Kıbns: 15.90 TL HQN HL-2 2015/06
Maisey Yates
ost
ird
B
Sana Mecburum
ma
ara
~ ONE NIGHT WITH CONSEQUENCES
-T
mli
Çeviri
ize
E sra Çetin
G
p
EKİP A.Ş.
ita
Kadıköy - İSTANBUL
Tel: (0216) 418 12 72 (pbx) Faks: (0216) 338 87 12
info@harlequintr.com - www.harlequlntr.com
www.f acebook. com/harl equinbeyazdizi
twitter .com/hariequintr
ost
ird
B
Rocco Amari
Romanın erkek kahramanı
ma
C haritv W vatt
Romanın kadm kahramanıara
-T
Nolan W vatt
Charity’nin babası
mli
Nora
Rocco’nun sekreteri
ize
pG
Leon Carides
Rocco’nun eskiden iş yaptığı Yunanlı bir iş adamı
K
ost
ird
B
ma
-BİRİNCİ BÖLÜM-
ara
ÖĞLEN bir buçukta, The Mark’ta benimle buluşacaksın. Gönderdiğim
elbiseyi giyeceksin. Bu paketin içinde elbisenin altma giyeceğin çamaşırlar
var. Bu, tartışmaya açık değildir. Eğer söylenenleri yapmazsan, bunu anla
-T
rım. Ve sen de bunun için cezalandırılırsın. — R
C h ARITY Wyatt, sehpanın üstünde duran alışveriş paketine baktı.
Üzerindeki ünlü iç çamaşırı markası gözüne ilişti. İçi renkli kâğıtlarla kap
mli
lıydı ve kâğıtların altında içinde kart olan beyaz bir zarf vardı. Charity,
bunu biliyordu, çünkü zarfı açmıştı. Ve kartta yazanları öfkeyle okumuştu.
Kart şimdi paketin içindeydi. Onu tekrar okumak istemiyordu.
ize
The Mark. Buluşma yeri için akıllıca bir seçimdi. Charity’ nin, tama
men onun insafına kalmış olduğunun bir göstergesiydi. Charity bundan
pG
götürmüştü. Ah, Charity, onun etrafında olmayı nasıl da istemişti. Onun bir
parçası olmayı. Gittiği her yere götürecek kadar kızına değer vermesini.
K
ost
Tüm hayatı boyunca babası, fırtınaların ardından gökkuşağının çıkaca
ğına dair söz vermişti. Ancak Charity 'nin şimdiye dek gördüğü tek şey:
ird
Gök gürültüsü ve şimşek olmuştu.
Babası şehri terk ettiği anda, başının belada olduğunu anlamıştı. Ancak
B
o kalmıştı. Çünkü gidecek başka bir yeri yoktu. Çünkü burada bir hayatı
vardı. Yakalanmayacağından emindi. Her zaman öyle olmuştu.
Sessizlik altı ay sürmüştü. Altı ay boyunca, hayaffher zaman olduğu
gibi devam etmişti. Babasının ihanetiyle başa çıkması altı ay sürmüştü.
Kendisine güçlü bir düşman edindiğini unutmak sadece altı ayını almıştı.
ma
Ve şimdi bu... Emirlerle dolu bu not...
Telefonla görüştükten bir gün sonra gelmişti.
ara
Charity, onun neye benzediğini biliyordu. Rocco Amari ünlü biriydi,
medyanın favorisi olan çapkın bir işadamıydı. Erkek mankenlere benzeyen
bir görünüşü, parlak arabaları ve çekici kız arkadaşları vardı. Onu daha
T
önce fotoğraflarda görmüştü ama sesini duymamıştı. Düne kadar. O çağn
gelene kadar. Ondan kaçamayacağım, saklanamayacağını hemen anlamıştı.
Küçük dairesini, restorandaki işini ve arkadaşlarını arkasında bırakma
li -
Hayır. Tekrar öyle bir insan olması mümkün değildi. İnsanların dünya
sında yaşayan bir hayalet hiçbir şeye dokunamaz. Bir şeyin parçası olamaz.
ize
Bu yüzden kalmıştı.
Ki bu, hiç istememesine rağmen adamı kandırması ânlamına geliyordu.
pG
Böylelikle, onunla olan bu işe bir son verebilmeyi ve kendi yoluna gidebil
meyi umuyordu. Adama gitmek ve masumiyetini kanıtlamak zorundaydı.
Ancak Rocco, Charity’ nin kurallarına göre oynamamaktaydı.
“Charity Wyatt? ”
“Evet?”
ita
ost
sini acı çekmeye zorlamaya çalışarak dudağını ısırdı. Böylece, karşısındaki
adam aslında olmayan gerçeği duyabilirdi. "Ama sizden bir şey çalmak
ird
istemedim. ”
“Ama yine de, kendimi bir milyon dolanm eksilmiş olarak buldum. Ve
B
baban hiçbir yerde bulunamadı. Durumun düzeltilmesi gerek. ”
“Eğer babama ulaşabilirsem, parayı iade etmesini sağlarım.” Ancak o
paranın çoktan diğer varlıklara yatırılmış olduğunu biliyordu.
“Ama babana ulaşamıyorsun, değil mi?"
ma
Hayır. Hayır ulaşamıyordu. Ulaşsa bile, onun, kendi kellesini ortaya
koyarak kızını bu beladan kurtaracağından şüpheliydi.
“Ancak, " diye devam etti Rocco, “sana bir önerim var... Bir anlaşma. ”
14Bir anlaşma mı? ”
ara
"Evet, ama ben önemli meseleleri telefonda tartışmam. Yarın gerekli
talimatları alacaksın. Onlara uy, yoksa fikrimi değiştiririm. Ve seni mah
T
kemeye veririm. Ve sen, Bayan Wyatt, dolandırıcılık ve hırsızlık suçuyla
hapiste bir hayli zaman geçirirsin. ”
li -
korktuğu için hâlâ torbada duran elbiseyle birlikte kendini bu halde buldu.
Ancak elbiseyi görmezden gelmesi onun yok olmasını sağlamayacaktı.
ize
Çünkü adamın, intikam veya bir milyon dolar yerine kendisini isteye
ceğini hayal bile edemiyordu. Ama işte iç çamaşırları karşısında duruyordu.
K
ost
na aşılması imkânsız duvarlar ördüğü çarpıtılmış masalları.
Evet. Kanunlar, kötülükten başka bir şey değildi. Hapishane ise onun
ird
gibi insanların başına gelebilecek en kötü kaderdi, çünkü orada yok olabilir
lerdi. Dışarıdaki hiç kimse, onlar gibi, toplumun en alt tabakasında bulunan
B
insanları önemsemezdi. Kendi başlarının çaresine bakmak zonındalardı,
çünkü başkası bunu yapmazdı. Charity’ nin yaşamının büyük bir kısmı hâlâ
bu öğretilere bağlıydı, bu öğretiler tarafından şekilleniyordu.
Ancak daha kötülerinden kurtulmuştu. Sadece bir yol bulmak zorun
daydı. Ve bunu, yeteneklerine dayanarak en iyi şekilde kullanacaktı.
ma
Rocco, üstünlüğün kendisinde olduğunu düşünebilirdi... Charity de
onun böyle düşünmeye devam etmesine izin verecekti.
ara
G ib ise o kadar dardı ki Charity zorlukla nefes alabiliyordu. Siyah dan
-T
tel, kıvrımlarını sarıyor ve teninin görünmesini sağlıyordu. Yüksek topuklu
ayakkabılar da tıpkı elbise ve iç çamaşırları gibi tam olmuşlardı. Elbisenin
kısa eteği sayesinde bacakları olduğundan çok daha uzun görünüyor ve
rahat edebileceğinden çok daha fazla tenini gözler önüne seriyordu.
Ki bu durum da birçok yönden onun lehineydi. Bu kıyafetlerin içinde
mli
hissetti. Küçük dar elbiseler giyen kadınların, böyle bir yerde sadece tek bir
amaca hizmet ettiklerini düşünmüş olabilirdi. Eğer Rocco, Charity’i küçük
düşürmeyi amaçlıyorsa, çok iyi bir iş çıkarıyordu. Yine de, bu da çok kötü
bir şey değildi. Çünkü buna tutunabilirdi. Yüzüne yayıldığım hissettiği
ita
ost
tüm gün ayakta kalabilmesini sağlayan rahat spor ayakkabılar, siyah panto
lon ve siyah tişörtten daha süslü bir şeyi nadiren giyebiliyordu.
ird
Buradan daha mütevazı bir restoranda yaptığı garsonluk işi, şimdiye
kadar sahip olduğu tek gerçek işti. Geçen yıl babası gittikten sonra, aile
B
işinden çıkmak istemişti. İnsanları dolandırmanın bir iş olmadığım ve do
landırdıkları kişiler ne kadar zengin veya ne kadar kötü olsalar da, bunun
hayatım kazanmak için iyi bir yol olmadığım anlayacak kadar büyümüştü.
Ancak sonra, babası tüm o aldatıcı gülümsemeleri ve kahkahalarıyla ge
ri gelmişti ve tekrar yardım etmesini istemişti. Sadece bir kez daha...
ma
önündeki salata çatalım kendisine saptayabilirdi. Ne kadar da aptaldı.
Bir dolandırıcı tarafından dolandırılan bir dolandırıcıydı. Ve şimdi son
ara
derece derine batmıştı.
“Size içecek bir şey getirebilir miyim?” diye sordu garson.
Charity, seçeneklerini değerlendirdi. Rocco gibi bir adamla uğraşırken,
-T
ayık olmak çok işine yarardı. Ancak diğer yandan, sinirlerine hâkim ola
bilmesi için bir şeylere ihtiyacı vardı. Bazen şarap, sohbetin biraz daha
rahat akmasını sağlıyordu.
“Beyaz şarap,” dedi. Neticede içmek zorunda değildi.
mli
baktı. Böyle bir yerde her şey güzel olurdu, ancak biraz gergin hissediyor
du. Yalan söylediği zamanlarda hep midesi bulamrdı. Ki çok fazla yalan
G
Son derece dikkat çekiciydi ve adamı öyle bulan sadece Charity değildi.
Restorandaki her göz (kadm veya erkek) onun üzerinde gibiydi. Bir panter
gibi uzun ve inceydi. Siyah saçları geriye doğru taranmıştı. Düzgün fiziği,
K
bedeninin ince ve sert hatlarına göre mükemmel dikilmiş olan siyah takı
mıyla kaplıydı. Ancak herkesin dikkatini çeken, ne giyimi, ne ayağındaki el
yapımı İtalyan ayakkabıları, ne bileğindeki altın saati, ne de restoranın için
de yürürken gözlerinden çıkardığı pahalı güneş gözlükleriydi.
Çok daha derin bir şeydi, inkâr edilemez bir çekiciliği vardı,
Ve yaklaştıkça, Charity, onun ne kadar yakışıklı olduğunu görebiliyor
du. Esmer bir teni, çıkık elmacık kemikleri, keskin ve düz bir bıımu vardı.
ost
Ve dudakları... Charity, daha önce hiçbir adamın dudaklarına böylesine
dikkat ettiğini hatırlayamıyordu, ama bu adamınkini kesinlikle fark etmişti.
ird
Rocco Amari, parlak dergi sayfalarında göründüğünden çok daha yakı
şıklıydı. Bu, fazlasıyla sinir bozucuydu. -
B
“Bayan Wyatt,” dedi, telefondaki gibi etkileyici sesiyle. “Gelebildiğini
ze sevindim. Tabi elbiseyi beğenmenize de.”
Bu yorum üzerine Charity, şarabının gelmiş oitnasını diledi, böylece
adamın üzerine fırlatabilirdi. Rocco, ona başka bir seçenek vermemişti ve
bunu çok iyi biliyordu.
ma
Seni avcıma almasına izin verme. Sen o m avcuna almak zorundasın.
“Üzerime tam oldu,” dedi Charity. “Daha önce tanışmamış olduğumuz
ara
için, bu beni son derece şaşırttı.” .
“Ah, sizinle ilgili araştırma yapmıştım. Detaylı bir araştırma.” Rocco,
ceketinin düğmesini çözerek, Charity’ nin karşısındaki sandalyeye oturdu
T
ve etraflarını saran garsonlara, “Şef ne öneriyorsa ondan alacağız,” dedi.
Bunun ardından garsonlar ortadan kayboldu ve Rocco, tiim dikkatini
karşısındaki kadına yöneltti. Koyu renk gözleri keskince parlıyordu. Bu son
derece kaygı vericiydi.
-
şekilde bakarak.
“Şu anda, en önemli sorunumun bu olmadığını söyleyebilirim.”
“Benim için her zaman önemlidir. Hayattaki lüks şeyleri takdir ederim.
pG
İyi bir şarapla yenen iyi bir yemek, iyi bir viski ve güzel kadınlar. Ki şunu
söylemek zorundayım Bayan Wyatt, siz güzelsiniz.”
Charity’ nin tüyleri diken diken oldu. Sorunu neydi? Bu oyunu oyna
yamazdı. Flört edemezdi. Her zaman zihnini açık tutmak zorundaydı ve bu
ita
“Belki de öyle,” dedi Rocco. “Burada çok güzel yemekler servis edili
yor. Yemeği mahvetmek hiç hoşuma gitmez.”
Charity sol tarafına baktı ve onları izleyen zengin kadınlarla dolu bir
masayı fark etti. Muhtemelen Charity gibi bir kadının, Rocco gibi bir adam
la ne yaptığım merak ediyorlardı, Kadınların, kuaförden çıkmış saçlarından,
ayakkabılarına kadar son derece üst sınıftan olduklarının anlaşıldığı gibi,
Charity’ nin de alt tabakadan bir sahtekâr olduğu anlaşılıyordu. Özel tasa
rımcılara ait bir elbise bile bunu değiştiremezdi.
ost
Bunları biliyordu çünkü babası üst sınıfla ilgili bİFçok çalışma yapmıştı.
Onların arasına karışmak için her hareketlerini öğrenmişti.
ird
Charity, işin bu kısmında çok fazla yer almamıştı. Daha küçük olduğu
yaşlarda babasının planlarındaki işlevi, masum sokak çocuğu rolünü oyna
B
mak olmuştu. Yardıma muhtaç olan haksızlığa uğramış bir masum. - .
Bu gece de aynı rolü sahneleyecekti. Babasına, kendisini terk edip gitti
ği için teşekkür etmeyecek olsa da, ardında bıraktığı karmaşayı düzeltebil
mesi adına gerekli araçları sağladığı için sessizce de olsa teşekkür ediyordu.
“Buraya gelmeden önce de yemek benim için berbat olmuştu zaten,”
ma
dedi Charity, sesine samimi bir ton yükleyerek.
Rocco, bundan etkilenmiş gibi görünmüyordu. Elini uzattı ve parmakla
ara
rının tersiyle Charity ’nin yanağını okşadı. Charity öyle şaşırdı ki, yanağın
da başlayan sıcaklık aşağılara doğru yayılırken yapabildiği tek şey donmuş
gibi oturmaktı. Tekrar sol tarafındaki kadınların masasına baktı ve onların
T
küçülmeyerek güldüklerini görünce, bakışlarım şarabına çevirdi.
Elbette onun bir fahişe olduğunu sanmışlardı. Ne de olsa öğle saatinde,
üstündeki gibi bir elbiseyle burada oturuyordu. Ya bir fahişeydi ya da bir
metres, ikisinin de birbirinden bir farkı yoktu nasılsa. Kendilerinin ondan
-
Sana bir şey teklif ettiğim için buradasın. Sana bir anlaşma teklif ettiğim
için buradasın. Ve unutma, giydiğin her şeyi ben satın aldım.”
Adam korkutucuydu. Hiçbir şeyden etkilenmiyormuş gibi görünüyordu.
K
ost
söyleyeceklerinin çok az olmasını da gerçekten istemiyordu. Rocco, karan
lık bakışları altında Charity’ nin kapana kısılmış bir fare gibi hissetmesine
ird
izin vererek sessiz bir şekilde oturmaktan memnun gibi görünüyordu.
Daha da kötüsü, Rocco bakmaya devam ettikçe, Charity, elbisesinin al
B
tındaki pahalı ve yumuşak iç çamaşırının daha fazla farkına varıyordu.
Adamın bakışları sanki bir şey anlatıyordu. Aslında adam da biliyordu,
Charity, bunu onun gözlerinde görebiliyordu. Ne’giydiğini ve gönderi
len şeyler içinde nasıl görünebileceğini adamın bildiğini bakışlarından an
ma
layabiliyordu. Charity'e sanki bir malmış gibi, ona çoktan sahip olmuş gibi
bakıyordu. Ve gerçek şuydu ki, sahip olabilirdi.
Charity, orada oturmaya devam ettikçe, kaderini ve içinde bulunduğu
ara
koşullan tam olarak anlamıştı. Henüz adamın ne talep edeceğini bilmiyor
du. Ancak diğer seçeneğini biliyordu.
Rocco, onu buraya getirerek zaten bir şeyi başarmıştı. Konumlarındaki
T
farklılığı vurgulamıştı.
O bir garsondu; bir kadındı. Bir kere bile tutuklanmamrş olmasına rağ
men, suç fâaliyetleriyle olan bağı inkâr edilemezdi. Babası, Amari Şirke-
-
sa bile ortaya çıkmazdı. Çünkü Nolan Wyatt, kimse için kendisini ateşe
atmazdı. Kendi kızı için bile.
Charity, kariyer sahibi olan bir adamdan para çalmış namussuz bir ka
ize
ost
en kötüsü, Rocco’nun odu, yapmasını amaçladığı iş için giydirmiş olduğu
anlamına geliyordu.
ird
Rocco tabağındakileri bitirir bitirmez yeni bir garson geldi. “Tatlı alır
mıydınız, Bay Amari?”
“Hayır—” Charity, hiç düşünmeden ağzından kaçırdı “—hayır tatlı is
B
temiyorum.”
“Tatlı ve kahve odama gönderilsin lütfen,” dedi Rocco, sanki Charity
hiç konuşmamış gibi. “Bayan Wyatt ve ben kalkmaya hazırız.”
“Elbette, efendim.” Yumuşak yüzü hiçbir şeyi ele vermeyen garson ba
ma
şım eğdi ve Bay Amari* nin emirlerini uygulamak üzere fırlayıp gitti.
Kötü bir hisse kapılan Charity’ nin midesi bulandı. Adam onu özel bir
ara
yere götürmek istiyordu. Onunla yalnız kalmak istiyordu. Bundan iyi bir
şey çıkmazdı. “Anlaşmayı görüşecek miyiz?” Yemek salonundan ayrılmak
istemiyordu. Adamın fikrini burada değiştirmesine ihtiyacı vardı.
T
“Tabi ki. Odamda. Ve uyanmı dikkate alıp almadığını keşfedeceğim
yer de orası olacak/’
Charity’ nin kalbi hızla atmaya başladı. “Ne uyarısı?” diye sordu, kuru
yan boğazıyla. Çünkü hangi uyan olduğunu biliyordu. Biliyordu.
-
Onun gibi bir adama meydan okuyarak hiçbir şey elde edemezdi. Adam
tam bir alfa erkeğiydi. Eğer onunla kafa kafaya gelmeye çalışırsa, Rocco
pG
geri çekilirdi. Ancak güçsüz bir kadım oynarsa, onun koruyucu içgüdülerini
uyandırması mümkün olabilirdi. Bunu hatırlamak zorundaydı.
"Ne teklif edersem edeyim kabul edeceksin. Çünkü mahkemeye gider
sek, ben kazanırım. Bunun doğru olduğunu biliyorsun.”
Charity, zorla yutkunduğunu saklamaya uğraşmadı. Tüm gerginliğini
ita
sağlayacağım anlamıyorum.”
“Anlaman gerekmiyor, cara. Sana kendimi açıklamak zorunda değilim.
Sana seçenek sunmak zorunda da değilim.” Rocco, ellerini masaya koydu,
uzun parmaklan beyaz örtünün üzerinde yayıldı. “O halde sen söyle, odama
gelmeyi mi tercih edersin yoksa hapse girmeyi mi?”
Charity, dokunulmamış tabağına baktı. “Eğer seçeneklerim bunlarsa
odana gitmeyi tercih ederim,” dedi, kararlı bir sesle.
Bu işi hâlâ çevirebilirdi. Kendisinin de sadece bir kurban olduğunu ona
ost
gösterecekti. Bunu defalarca tekrarladı. Yeterince söylerse, buna inanabilir
di. Ve kendisi inanırsa, adamın inanmasını da sağlardı.
ird
“Çok iyi.” RoccO ayağa kalktı ve Charity’ nin yanına giderek, arkadaşı
na eşlik eden mükemmel bir centilmen gibi elini uzattı. Charity, uzatılan eli
B
kabul etmeyerek ayağa kalktı ve Rocco’nun gözlerindeki sert parıltıyı kişi
sel bir zafer olarak algıladı.
“Güçlü iradeli kadınlan takdir ederim. Ancak aynı zamanda gerektiğin
de itaat edilmesini isterim.” Rocco, gömleğinin manşetlerini düzeltti, ceke
ma
tini ilikledi ve karanlık bakışlarıyla tüm ilgisini Charity’e yöneltti. “Emirle
rimi gerçekten yerine getirmiş olduğunu umuyorum. Aksi takdirde tehditle
rimin boş olmadığım göreceksin.” Elini uzattı ve Charity bu sefer onun elini
ara
tuttu. “Şimdi gel, cara mia. Odama geçmemizin zamanı geldi.”
- T
mli
ize
pG
ita
K
ost
ird
B
-İK İN C İ B Ö L Ü M -
ma
O d a çok güzeldi. Bol miktarda güneş ışığının içeri girmesini sağla
ara
yan, büyük pencereleri vardı. Charity, güzel odayı inceliyormuş gibi yapa
rak bir an için kapının önünde durdu.
T
Olan şey bu işte... Sadece sahtekârlık yapıyorsun... öte yandan, özgür
lüğün hazır bekliyor. Tüm bu işlerle bağmı koparabilirsin.
Derin bir nefes aldı ve olacakları ertelemek için odayı incelemeye de
vam etti. Zemin mermerdendi, yerleri boylu boyunca kaplayan halılar,
-
uyum içindeydi. Bir sürü yastık ve mor kadife örtüyle kaplı olan yatak ko
camandı. Bir anlığına çok zararsız göründü. Ama sonra Rocco gelip arka
ize
“Tatlı kısa bir süre sonra burada olur,” dedi Rocco, Charity’ nin yanın
dan geçip odaya girerek. “Kendini evinde gibi hisset.”
“Burada kendimi evimde gibi hissetmem çok zor.”
“Ah evet, Brooklyn’ deki küçük dairenden oldukça farklı olduğunu ha
yal edebiliyorum.”
ita
Charity donup kaldı. Rocco, onunla ilgili her şeyi elbette biliyor olacak
tı. Ne de olsa, kıyafetleri evine göndermişti. Ancak tamamen yabancı bir
K
ost
“Sen benim olanı çaldın, tnsanlar benden çalmazlar,” dedi Rocco, ölümcül
bir sesle, Charity’ nin yüzüne yaklaşarak.
ir d
Charity onun, bir yırtıcının her zerresine sahip olduğunu hissedebili
yordu. Kendisinden isteyeceği şey her ne ise, büyük olasılıkla çok kötü
B
olacaktı. Çünkü adamda ne yumuşaklık ne de merhamet vardı.
O, sadece tek bir şeyden anlayan adamlardandı. Kıyasıya intikamdan.
Öldürmek veya öldürülmek, avlamak ya da avlanmak” .
Bu, Charity’ nin omı idare etme yeteneğim sınırlayabilirdi. Ancak gücü,
ma
Rocco’nun onu hafife almasına bağlıydı.
Rocco, onun av olduğunu düşünüyordu. Fakat dantelli elbisesinin altın
da bir canavarın kalbine sahip olduğunu bilmiyordu. Charity, yoksul bir
ara
çevrede büyümüştü. Oradan kurtulmasını sağlayan şey güçlü olmasıydı.
“Babam bana yalan söyledi,” dedi, elini hızla atan kalbinin üzerine ko
yarak. “Nihayet dürüst bir işe girmiş olduğunu sandım. Saygın firmaların
T
yatırım bilgilerini toplaması için yardım etmeyi kabul etmiştim. Bu bilgile
ri, hesabınızdan para çekmek için kullanacağını bilmiyordum. Yemin ede
rim.” Rocco’nun karanlık gözlerine bakmasına rağmen, kolaylıkla yalan
li -
malar doğru değilken. Onun anlamasını sağlamak için bir şansı varken.
“O zaman sen bir aptalsın. Çünkü Nolan Wyatt ile ilgili bulabildiğim
her şey, onun bir dolandıncı olduğunu söylüyor. Şimdi ve her zaman...”
“O ...” dedi Charity. “Ama ben—”
p
“Oda servisi, Bay Amari,” dedi, kapının diğer tarafındaki adam. "Tep
siyi nereye koymamı istersiniz?”
K
ost
dim sadece." Charity, çok inandırıcıydı. Eğer Rocco inanmazsa, şaşırırdı.
“Öyle çok istedin ki, başka bir dolandırıcılıkta daha ona yardım etmeye
ir d
istekli oldun,”
“Böyle bir şey yapmasını beklemiyordum.” Bu son derece doğruydu.
Babasının planlarının bu kadar büyük olduğunu hiç düşünmemişti. Bir mil
B
yon dolar. Elini büyük oynamıştı. Aptal adam. Küçük çaplı bir iş yapsaydı,
Rocco fark etmez ve Charity’ nin peşine düşmezdi. “Evet, daha önceleri de
büyük miktarlarda para çaldı, bunu biliyorum. Büyürken onunla çok vakit
geçilmedim, ama yanımda olduğu zamanlarda bir şeylere sahip olurduk.
ma
Ev, yemek, para, kıyafet... Ama bunlar her zaman çok çabuk yok olurdu.
Kendimizi ev sahiplerinden ve polislerden kaçarken bulurduk. Sonra tekrar
ara
taşınırdık. Babam işe girerdi. Sonra tekrar taşınırdık ve yine bir süreliğine
bir şeylere sahip olurduk. Bu döngü devam edip dururdu. Sonunda, taşınır
ken beni de yanında götürmeyi bıraktı.”
T
“Anlıyorum. Bu, senin için üzülmem gerektiği anlamına mı geliyor?”
“Sadece anlamanı istiyorum... Ben de senin gibi bir insanım,” dedi
Charity, sesine yalvaran bir ton ekleyerek. “Kime güvendiğim konusunda
li -
“öyleyse bu benim son yemeğim mi?” diye sordu Charity, tepsiyi gös
tererek. Fazla abartılıydı belki ama kendini çaresiz hissetmeye başlamıştı.
K
ost
“Seni istediğimi nerden bileceksin? İşin ucunda sen ya da hapis varsa,
seçeneklerim sınırlı gibi görünüyor.” .
ird
“Ben rahatım,” dedi Rocco, genişleyen gülümsemesiyle. Kadını yutma
ya hazırlanan Büyük Kötü Kurt gibi görünüyordu. “Kahve ister misin?”
“Hayır.”
B
“Peki. O halde anlaşmanın sana düşen kısmını yerine getirip getirmedi
ğini görmemin zamanı geldi.” -•
Charity zorlukla yutkundu. "îç çamaşırı mı?”
‘Talimatları yerine getirdin mi, cara miaT’
ma
Charity, buna inanamıyordu. Kaybetmişti. Midesi düğümlendi, yenilgi
sinin ağırlığıyla ezildi. Gerçeklerin ortaya çıkacağı an gelmişti. Ya kahveyi
Kontrolü eline aldı. Rocco’nun blöfüne karşılık verdi. Orada öylece du
-T
rup soyulmayı beklemeyecekti. Daha fazla düşünmeden, titreyen parmakla
rıyla elbisenin fermuarına uzandı ve fermuarı aşağıya çekmeye başladı.
Rocco, onu durduracaktı. Bunu durduracaktı: Charity bundan emindi.
Kararlılıkla devam etmesinin nedeni buydu.
Kumaşın açıldığını, teninin ortaya çıktığını hissedebiliyordu. Elbisenin
mli
şekilde rahatladığım hissetti, sanki gözlerinin üstüne bir sis perdesi inmişti.
Ne olduğu önemli değildi, ona ihtiyacı vardı. Çünkü şuanda oynadığı
K
saf kız rolü bir sığınak değildi. Hayatta, pek de masum şeyler yaptığı söyle
nemezdi. Ama burada? Yatak odasında? Bir adama, böyle yakınlaşacak
kadar asla güvenmemişti. Ve Rocco* ya da güvenmiyordu. Ama güvenme
sine gerek yoktu. Nedense, şu anda güvenin hiç de önemli olmadığını düşü
nüyordu. Tüm bunlar güçle ilgiliydi. Ve Rocco, onun gücünü hafife almıştı.
Charity, fermuarı tamamen açtı ve elbiseyi aşağtya ittirdi. Sadece to
puklu ayakkabıları ve iç çamaşırlarıyla ayakta kaldı. Gözlerini duvardaki
boş bir noktaya sabitledi. Güç. Kontrol. Buradaki asıl olay buydu. Seks
değildi. Yapması gereken tek şey Rocco’nun kontrolünü ele geçirmekti.
ost
“Bana bak,” dedi Rocco, çelik gibi sesiyle. Verdiği emri görmezden
gelmek imkânsızdı.
ird
Charity, bakışlarını ona kaydırdı ve ciğerlerindeki tüm nefes boşaldı.
Adamın karanlık bakışlarındaki yoğunluk, şimdiye kadar gördüğü hiç
bir şeye benzemiyordu. Rocco’nun uysal biri olduğu asla söylenemezdi.
B
Ancak bu farklıydı. O bakışlarda öyle bir ateş vardı ki Charity’ nin içinde
bir şeyleri tutuşturuyordu.
Rocco, Charity’e doğru ilerledi ve sutyenin askısına uzanarak, baş ve
işaFet parmaklarım kumaşın üzerinde gezdirdi. '“ Sen çok iyi bir kızsın. Şa
ma
şırdığımı itiraf etmeliyim.” Bakışlarını kadının gözlerinden asla ayırmadı ve
Charity* nin içindeki ateş yoğunlaştı.
Ona ne oluyordu? Neden ona böyle dokunuyordu? Tenine değil ama
ara
içerisine? Neden tüm bu ateşi hissetmesine neden oluyordu?
Hâlâ oradan gidebilirdi. Elbisesini yerden alarak üzerine giyebilir ve
-T
gidebilirdi. Ama yapmadı. Onun yerine, daha sonra olabileceklerden kork
tuğu için, donmuş gibi öylece yerinde durdu.
Rocco yavaş yavaş eğildi ve Charity nefesini tuttu. Rocco’nun dudakla
rı, kulağının tam altındaki noktaya değdi vc Charity’ nin bedeni ürperdi.
Hiç üşümüyordu. Ama yine de titriyordu. Ve nedeni korku değildi.
mli
Öne doğru uzandı, dudakları arasında sadece bir nefes kadar mesafe
vardı. “İlk önce ben senin yalvarmam sağlamazsam tabi.”
K
ost
sağladı. Koyu gözleri alev alev yamyordu. Sonra başparmağım, Charity’
nin dudağının kenarına kaydırdı. Ve aralarındaki mesafeyi kapattı.
i rd
Charity’ nin içinde yanan ateş tüm bedenini kapladı. Artık frenlenemi-
yordu. Ve Charity, ölümcül hatasını çok geç fark etti. Rocco’nun kontrolü
B
nü eline alabilmişti belki ama kendi kontrolünü de kaybetmişti. Bu ateş her
ne ise, her şeyi ele geçirmişti.
Hiç böyle öpülmemişti. Bir adama hiç bu kadar yakın olmamıştı. Rocco
kollarım öyle sıkı dolamıştı ki, Charity, adamın sert bedenindeki tüm kasla
ma
rı hissedebiliyordu.
Bu, beklediği en son şeydi. Rocco, onu öyle öpüyordu ki sanki kendisi
susuzluktan ölmek üzere olan bir adam ve Charity de bir vahaydı. Charity,
ara
onun soğuk davranmasını beklemişti. Canım acıtmasını, aşağılamasını bek
lemişti. Onu böyle istemesini sağlayacağım hiç düşünmemişti.
Hissetmesini sağlayacağını...
T
Rocco’yu istemek, neredeyse diğer seçenekten çok daha korkutucuydu.
Çünkü Rocco’ ya göre Charity’ nin burada olmasının sadece bir nedeni
vardı, borcunu bedeniyle ödemesini sağlamak. Bunun dışında onun için
-
Rocco, Charity’ nin yüzünü avuçları arasına aldı ve başını eğerek öpü
cüğü derinleştirdi. Charity’ nin bedeni zevkle titredi ve bir an için sadece
bunun ne kadar iyi hissettirdiğini düşünebildi.
p
ost
Ah, özellikle arzuladığı şey seks değildi. Sıcaklık ve ilgiydi. Kendisini
önemli hissettiren birisine sahip olmaktı. İstediği ve sevdiği şeylere önem
i rd
veren birine sahip olmaktı. Bu iri ve güçlü adamın yaşattığı duygularla
tamamen sanlmıştı. Adam ne öfkeli ne de sert hareket ediyordu. Son derece
B
kontrollüydü ve bu kontrolünü, onu son derece iyi hissettirecek şekilde
kullanıyordu. Charity, bunu beklememişti. İlginç,
Hiç kimse onu istememişti. Hiç kimse ona ihtiyaç duymamıştı.
Ve aptalca olmasına rağmen, tam da o anda Rocco’nun, kendisine ihti
ma
yaç duyduğunu hissediyordu. Ve bu da Rocco’ ya teslim olmayı istemesine
neden oluyordu. Ona her şeyi vermek istemesini sağlıyordu.
Adam senden nefret ediyor. Sen de hapisten kurtulmak için bedenini sa
tıyorsun. Bunu yapamazsın. ara
Hâlâ gidebilirdi. Kapıdan çıkıp gidebilir ve sonuçlann canı cehenneme
diyebilirdi. Rocco, onu durdurmazdı. Bu konuda emindi.
T
Ama istemiyorsun.
Evet. Çünkü daha önce böyle bir adama dokunmaya hiç cesaret etme
mişti. Ve şimdi onu engelleyen bir şey de yoktu. Neden ona sahip olamaya
-
nefret ediyordu, yine de onu istiyordu. Bu, şu anda Charity’ nin ne yaptığı
nın önemli olmadığı anlamına geliyordu. Ne yaptığına dair hiçbir fikri ol
K
ost
korkutucu değildi. Ve canını yakmıyordu. Harika hissettiriyordu.
Her şeyi unuttu. Kendisinin kim olduğunu, Rocco’nun kim olduğunu.
ird
Rocco bir hedef değildi. Ve o da bir dolandırıcı değildi.
Sadece bir erkek ve bir kadındılar. Ve ikisi de istiyordu.
B
Rocco, Charity’ nin dudaklarından ayrıldı ve köprücük kemiklerine
öpücükler kondurdu. Dilinin ucunu, narin dantel sutyenin kenarlarında
dolaştırdığında, Charity titredi ve parmaklarım onun'saçlan arasına geçire
rek, başını sıkıca kendine bastırdı.
ma
“Çok lezzetlisin,” dedi Rocco, sutyenin kuplarından birini aşağıya çeke
rek, Charity’ nin göğsünü gözler önüne serdi. Ardından başını eğerek, gö
ğüs ucunu ağzına aldı ve şiddetle emdi. “Lezzetli,” dedi, ilgisini diğer göğse
ara
çevirip hareketi tekrar ederken. Başparmağım, sert tomurcukların üzerinde
gezdirdi ve değişimlerim mest olmuş bir şekilde izledi. Ardından göğüs
ucunu çimdikleyerek, Charity’ nin nefesini kesti. “Seni bu kadar isteyece
T
ğimi tahmin etmiyordum,” dedi. “Çok duyarlısın.”
Öyle miydi? Gerçekten de öyle olup olmadığını sormak istiyordu, an
cak konuşamıyordu. Hissetmekten başka hiçbir şey yapamıyordu.
-
Charity zar zor nefes alıyordu, kalbi öyle hızlı çarpıyordu ki sanki göğ
sünün içinden dışarı fırlayacakmış gibiydi.
Sonra Rocco, gözlerini Charity’ den bir an bile ayırmadan eğildi ve di
K
ost
vahşi bir homurtu çıkarıp daha derinlerini tatmaya başlayınca, aklındaki
tüm düşünceler uçup gitti.
ird
Kendisini, Rocco’nun diliyle uyumlu bir şekilde hareket ederken buldu.
Doruk noktasına gitgide yaklaşıyordu. Bunu daha önce bir erkekle yapma
B
mıştı, fakat bedeninin nasıl çalıştığına yeterince aşinaydı. Yine de, başka
sıyla birlikte olay çok daha farklıydı. Daha vahşi. Daha heyecanlı.
Rocco yönünü değiştirdi ve Charity, kaygan aralığından içeriye bir
parmağın girdiğini hissetti. Sonrasında ne bekleyeceğinden emin otamaya
rak, gerildi. Rocco,-parmağını biraz daha bastırdı, bu his yabancıydı, fakat
ma
canını yakmıyordu.
Charity tuttu soluğunu bıraktı ve bu yeni ritimle birlikte rahatladı. Haz
ara
zı artmaya başladı, bu kez daha sert, daha hızlıydı. Ve ardından doruğa
ulaştı, tükenmiş ve nefesi kesilmiş bir şekilde.
Her şeyi unuttu. Neden burada olduğunu... Rocco’nun bir yabancı ol
T
duğunu. Düşmanı olduğunu.
Daha önce başka hiç kimsenin dokunmadığı kadar samimi bir şekilde
dokunmuş olan bir adam nasıl yabancı olabilirdi? Hayatındaki hiç kimsenin
-
yapmadığı kadar onun ihtiyaçları, rahatı ve hazzı için böylesine özen göste
mli
atışlarını hisseden Charity bir an için, sadece bir an için kendini... Kendini
evinde hissetti. Güvende hissetti.
G
Sevildiğini hissetti.
Rocco, elini Charity’ nin bacakları arasına kaydırdı ve parmaklarıyla,
onun klitorisiyle oynarken eğilip boynunu öptü. Charity’ nin yaşadığı or
gazmdan sonra mümkün olabileceğini hayal bile etmeyeceği şekilde tekrar
itap
ost
kına bile varmadığı, içindeki derin boşluğu doldurmak içindi.
“İstiyor musun?” diye fısıldadı Rocco. “Beni içinde mi istiyorsun?”
ird
“Evet,” diye inledi Charity, bedenini Rocco’ ya bastırarak.
Rocco, onu dudaklarından öptükten sonra, yatağın yanındaki komodine
B
doğru gitti ve çekmeceyi açıp içinden küçük kare bir paket çıkardı.
Bir prezervatif. Ah, evet. İşleri henüz bitmemişti.
İşte bu kadardı'. Bekâretini kaybetmek üzereydi. Ve hiç korkmuyordu.
Utanmıyordu. Tereddüt bile etmiyordu. Çünkü sadece! istiyordu. Birkaç
dakika önce olan şeyden çok daha fazlasını istiyordu. Her şeyi istiyordu.
ma
Rocco, kemerini çözerek pantolonunu indirdi ve Charity’ nin üzerinde
ki yerini alarak prezervatifi açtı. Neredeyse hâlâ tamamen giyinikti. Prezer
ara
vatifi takarken, Charity onun ellerinin usta hareketlerinden başka hiçbir şey
görmedi. Fakat Rocco, girişine doğru hareket ettiğinde, onun aletinin kendi
sini esneterek, daha önce hakkında hiç düşünmediği ince bariyeri yırtıp
T
geçtiğini hissetti.
Çığlık- atmamak için dişlerini sıktı, fakat başarılı olamadı. Dudakları
arasından bir inilti kaçtı ve sadece bir saniye önce hissettiği tüm zevk acıyla
yer değiştirirken, Rocco’nun altında titredi.
-
rıya iterek, için için yanan karanlık gözleriyle Charity’e baktı. Fakat hiçbir
şey söylemedi. Bunun yerine Charity’ nin bedeninden yavaş yavaş çekilip,
ize
şiddetli bir hazza dönüştü. Bedeni bir yay gibi kıvrılarak her darbeyi karşı
ladı. Tüm bedenini bir sıcaklık kapladı ve midesinde tamdık bir gerilme
oldu.
Rocco’nun titremeye başladığını, hareketlerindeki kontrolü kaybettiğini
ita
hissetti. Dudakları arasından bir inilti çıktı ve son bir sert darbeyle kaskatı
kesilerek, ikisini de doruğa ulaştırdı.
K
ost
palı olmasına rağmen dışarıdan gelen sesleri dinledi. Hayat hâlâ devam
ediyordu, ancak burada, bu odada, tam da o anda Charity için donmuştu.
ird
Banyonun kapısı açıldı ve Rocco, gömleğiyle pantolonunu gijmiş bir
şekilde odaya geri döndü. Kravatının eksikliği dışında, restorana ilk girdiği
B
andaki gibi görünüyordu. Sanki birkaç dakika öncesi hiç yaşanmamış gibi.
Bedenleri yerine, sadece kek ve kahve paylaşmışlar gibi.
“Yetişmem gereken bir toplantım var,” dedi, sesi de dış görünüşü gibi
ifadesizdi, “istersen burada kalabilirsin. Odanın parası ödendi.”
“Ben... Ben...”
ma
“Senden isteyeceklerimin hepsi buydu. Oerçi, itiraf etmek zorundayım,
bu kadar kolay pes etmeni beklemiyordum.”
ara
Rocco’nun sözleri soğuktu, uzaktı. Charity, dakikalar önce ona yakın
ken hissetmiş olduğu şeyleri hatırlamaya çalıştı ve bunu yapamadığını fark
etti. Yatakta hâlâ çıplak yatıyor olması dışında, tüm olanları zihninde yaşa
T
yıp yaşamadığım merak etti. Elleriyle bedenini mümkün olduğunca kapat
maya çalışarak, oturur pozisyona geçti.
“Senden çok daha azını almış olacaktım, cara mia, ama fahişe rolünü o
-
milyon dolar eder iniydi emin değilim. Sanırım, bu anlaşmadan sen daha
kazançlı çıktın.” Charity’ den uzaklaştı ve kapıyı açtıktan sonra duraksaya
rak tekrar ona döndü. “Bir şeyi hatırlamanı istiyorum, Charity.”
K
ost
yatak örtüsüne baktığında kan lekesini gördü ve içi korkuyla doldu. Bir
damla gözyaşı yanaklarından aşağıya aktı. Tanrım, ne yapmıştı?
i rd
Rocco onu ne hale getirmişti? Hiçbir zaman ‘iyi bir kız’ olmamıştı.
Onurlu ve dürüst olmamıştı. Ancak hiçbir zaman geçmemiş olduğu çizgiler
vardı. Daha önce vücudunu bu şekilde asla kullanmamıştı. Ve şimdi...
B
Ödemin parası ödendi...
Hayır. Burada kalmayacaktı. Kalamazdı. Ve o -lanet çamaşırların bir
daha vücuduna değmesine de izin vermeyecekti.
Bir damla gözyaşı daha yanaklarına düştüğünde öfkeyle sildi. Daha
ma
sonra dağılabilirdi, ama şimdi, bununla başa çılanası gerekiyordu.
Bir hata yapmıştı. Korkunç bir hata... Ona kendini açmıştı. Gerçek ben
ara
liğini... Bir hedefe kendisini göstermemesi gerekirdi. Rocco hâlâ bir hedefti.
Hepsi buydu. Ve Charity, bir daha asla böyle büyük bir hata yapmayacaktı.
Komodinin üstündeki telefonu aldı ve resepsiyonu aradı. “Evet,” dedi,
T
hattın diğer ucundaki kadm yanıt verdiğinde. “Bay Amari’ nin odasında-
yım. Bir eşofman altı ve tişörte ihtiyacım var. Orta boy. Spor ayakkabılar.
38,5 numara. Ve bir de sutyen. Otuz altı B. Odanın hesabına yazın.”
-
ara
R O C C O Amari, bir piçti. Kelimenin tam anlamıyla... Küçüklüğünden
beri bunun farkında olmuştu. Bir babası olmadığı için diğer mahalle çocuk
larının kendisiyle alay etmiş olduğu ilk andan, gururu kırılmış annesinin,
T
babasının bir çalışanının verdiği parayı aldığını izlemiş olduğu ana kadar.
Evet, o zamandan beri, zengin bir adamın istenmeyen metresinin do
ğurmuş olduğu gayrimeşru bir çocuktan daha fazlası olmadığını biliyordu.
-
bir adamın başarıya giden yolu tırmanışında çok işe yaradığını öğrenmişti.
Hayatında ne vicdan azabına ne de merhamete yer vardı. Uzun zaman
ize
ğildi. Yeni iş ilişkileri kurmayla ilgiliydi, ancak aynı zamanda ölü dallan
kesmeye de istekli olmak gerekiyordu. Ve Rocco, bunu zevkle yapıyordu.
Bir adam sahip olduğu şeyleri korumak zorundaydı, çünkü diğerleri,
p
ost
rak, iplerin kimin elinde olduğunu göstermişti. Ancak Charity, son derece
seksi kıyafetlerini çıkararak altındaki mükemmelliği gözler önünse serer
ird
ken, koyu renk gözleriyle Rocco’ ya meydan okumuştu. Ve her şey tersyüz
olmuştu. Rocco, hâkimiyetini kanıtlayamamıştı. Charity, bunu mahvetmişti.
B
Evet, onu aşağılamıştı, ama ne pahasına? Kendi gururu pahasına mı?
Buluşmalarının ardından yaklaşık iki ay geçmişti, ama Rocco geceleri
hâlâ kamında gezinen yumuşak parmakların hayaliyle soğuk terler içinde
uyanıyordu. Koyu renkli dolgun bukleler göğsüne yayılmış oluyor, kömür
karası gözler şaşkınlıkla kendisine bakıyordu.
ma
Böylesini daha önce hiç görmemişti. Elbette, kadınların arzulu vc tat
min olmuş bakışlarıyla karşılaşmıştı, ama hiçbirinde Charity’ nin gözlerin
ara
de gördüğü korkuyu görmemişti. Ve nedenini biliyordu.
Rocco, ellerini yumruk haline getirdi. Umursamamalıydt. Bir kadının
kaç erkekle sevişmiş olmasının ne önemi vardı ki? önemli değildi. Olma
T
malıydı. Hele de onun gibi bir erkek için. Ama yine de önemliydi.
Hiç istemediği halde çok büyük bir günah işlemiş gibi hissediyordu
kendini. Normalde, hayatını tam olarak istediği gibi yaşıyordu. Uygun gör
-
düğü kadınlarla ilişkiye giriyor, istediği zaman para harcıyor, arzu ettiği
mli
ost
“O zaman güvenliğe haber ver, onu dışarı atsın.”
“Bunu yapmadan önce size haber vermem gerektiğini düşündüm,” dedi
ird
Nora’nın sesinden, bir kadının binadan zorla dışarı atılması fikrini hiç de
hoş bulmadığı belli oluyordu. Ama Rocco öyle düşünmüyordu.
B
“Bir dahaki sefere zahmet etme. Hiç düşünmeden güvenliği çağırıp dı
şarı attır. Bunun için sana iziıı veriyorum.”
“Bay Amari, hanımefendi isminin Charity Wyatt olduğunu ve onu gör
mek isteyeceğinizi söylüyor.”
ma
Rocco’nun kam dondu. Cehennemde olmadığı sürece, Charity Wyatt’ı
görmek istemiyordu. Elbette, birçok yönden zaten cehennemdeymiş gibi
hissediyordu. Sahip olduğu ve şimdi onu ziyaret etmek için geri dönmüş
olan kadın tarafından oraya atılmıştı. ara
“Onu yukan gönder,” dedi Rocco ve telefonu kapattı. Bundan pişman
olacaktı. Ama yine de karşı koyamıyordu. Onu bir daha görmek, eteğini
T
yukan kaldırmak ve bu kez de ona çalışma masasında sahip olmak.
Bu çekim karşısında onun da kendisi kadar çaresiz olduğunu, güçsüz
olmadığını kanıtlamalıydı. Koltuğundan kalktı ve odada gezinmeye başladı.
-
Rocco tek bir şeyden emindi; Charity, buraya onu baştan çıkarmak için
gelmemişti. Hissettiği şiddetli hayal kırıklığıyla savaştı. Umursamamalıydı.
K
ost
sabrımın son derece sınırlı olduğunu hissetmeme neden oluyor,” dedi. ‘"Bi
ran önce konuşsan iyi olur.”
ir d
Charity, onun ürkütme girişimlerinden etkilenmeyerek bakışlarına kar
şılık verdi. “Kesinlikle onun için gelmedim,” dedi gurur dolu bir sesle.
B
Rocco, masanın üzerindeki kâğıt ağırlığına bakarak, yavaşça soluk ver
di. Sonra tekrar Charity’e baktı. "Sabırsızlığınım gitgide arttığını hissediyo
rum. Ya benim için dizlerinin üstüne çök ya da defaLgit.”
“Beni hiçbir koşulda senin önünde dizlerimin üstünde bulamazsın. Ne
sana yalvarmak için ne de zevk vermek için. Bundan emin olabilirsin.”
ma
Öfke, Rocco’nun damarlarını bir bıçak gibi kesti. “Bunu göreceğiz,
yoksa geleceğinin benim ellerim arasında olduğunu unuttun mu?”
ara
Charity, kollarını kavuşturdu ve başım yana eğdi. “Tehditlerine başla
madan önce şunu bilmelisin. Senin geleceğin de şuan benim rahmimde.”
-T
t, haberi bu şekilde vermek istememişti. Savunmasız görünmek
istemişti. Buraya garson kıyafetleriyle gelmesinin asıl sebebi, ona gerçekten
nasıl yaşadığını göstermekti. Belki de ikinci kez onun, sempatisini kazan
maya çalışmak aptallıktı, ama onun parasıyla refah içinde yaşamadığını
mli
anlamasına ihtiyacı vardı. Çünkü onun parası tam da ihtiyaç duyduğu şeydi.
Yeni bir hayat kurmak için. Kendisi için. Ve bebek için.
ize
Hâlâ bir rüya gibi geliyordu. Dünyada, hem onun hem de Rocco’nun
DNA’srnı paylaşacak olan biri olacaktı. Bu hiç de âdil görünmüyordu. Ne
onun için, ne de çocuk için. Rocco’nun ne düşündüğü ise umurunda değildi.
pG
İşten kazandığı parayla, bir çocuk için asla temin edemeyeceği bazı
şeyler vardı. Bu, çocuğunun iyi bakılması için, hak ettiği her şeye sahip
olmasını sağlamak için gururundan fedakârlık etmek demekti.
Rocco’nun baba rolünü oynamasını ye onunla mutlu bir aile kurmaya
çalışmasını istemiyordu. Aksine. Sadece parasına ihtiyacı vardı.
ita
Bebek için o paraya ihtiyacı vardı. Aksi halde ona başka ne sunabilirdi
ki? Ya garsonluktan kazandığı parayla yaşayacaktan bir hayat ya da kendi
çocukluğundaki gibi dolandmcılık yapıp oradan oraya taşınacaktan bir
hayat...
Çocuğu için bunu istemiyordu. Daha iyisini istiyordu, iyi bir annenin
nasıl olması gerektiğini deneyerek öğrenmek istiyordu.
Bombayı patlattığından beri neredeyse otuz saniye geçmişti ve Rocco
hâlâ konulmamıştı. Charity, sessizliği doldurmak zorunda olduğunu his
ost
setmedi. Yaşadığı şoku Rocco’nun da hissetmesi gerekiyordu.
Evet, prezervatif kullanmışlardı ama Charity, onların bazen işe yarama
ir d
dığını biliyordu. Her neyse, artık olanlar değişmeyeceğine göre bu konuda
tartışmanın bir anlamı yoktu.
B
Yine de, davranışları yüzünden cezalandırıldığını hissetmeden duramı
yordu. Eğer Rocco'yu reddetmiş olsaydı, şimdi bir bebek bekliyor olmak
yerine hapiste olurdu. Bu düşünce neredeyse gülmesine neden oluyordu.
Çünkü çok saçmaydı. Çünkü hapishaneden kurtulduğu için hiç de pişman
değildi. O zamandan beri ne olmuş olursa olsun.
ma
Bazı açılardan, bebek konusunda umutluydu. Bu, gerçekten de yeni ve
farklı bir hayata adım atacağı anlamına geliyordu.
ara
“Böyle mi ilan ediyorsun?” diye sordu Rocco sonunda, sert bir sesle.
“Sanırım öyle. Planım tam olarak bu değildi, ama senin bu kadar kor
kunç davranacağını beklemiyordum. Sanırım bu benim hatam. Ne de olsa
-T
daha önce tanışmıştık.”
“Korunmuştuk,” dedi Rocco, soğuk ve duygusuz bir sesle.
“Evet ve adetimin geciktiğini fark edince ben de evrene aynı şeyi söy
ledim. Ancak, hiç de umursuyormuş gibi değildi.”
“Biz ayrıldıktan sonra aceleyle koşup bulduğun ilk adamla yatmadığını
mli
nereden bileyim? İntikam almak için onun bebeğini benimmiş gibi göster
meye çalışıp çalışmadığını?”
ize
inkâr etme. Evet dedin. Evet lütferi. Ve ben de sana istediğin şeyi verdim.”
Utançla yanaldan yanan Charity, bakışlarım kaçırdı. “Ben bakireydim.
Aklımın başından gitmesi için çok fazla şeye gerek yoktu. Kendini çok
matah bir şey sanma.” Charity, onun rahatsız hissetmesine ihtiyaç duyuyor
du. Böylece Charity’ den kurtulur, ama aynı zamanda ona para da teklif
ederdi.
“Şimdi kurbanı oynayamazsın. Eğer istemeseydin seninle asla o kadar
ost
ileri gitmezdim.”
"İşin sonunu sekse kadar götürmeyi amaçlamadığım dürüstçe söyleye
ird
bilecek misin?”
Duraklayan Rocco, çenesini sıktı. “Evet. Gerçekten istediğim tek şey
senin yalvarmandı. Ama beklediğimden çok daha kolay ikna oldun.”
B
Bu itiraf Rocco’ ya pahalıya patlamış gibi görünüyordu ve Charity bu
nun nedenini bilmiyordu. Eğer bunu duymaktan incinecek biri varsa o da
Charity’ di. Bedelini fazlasıyla ödemişti. Ve ödemeye de devam ediyordu.
“Sen de yalvardın, unutma.”
ma
“Çok da fazla yalvarmak zorunda kalmadım, değil mi?”
“Senden nefret ediyorum,” dedi Charity ve bunlan, rolünün bir parçası
olarak söylemesine rağmen, her kelimesini gerçekten kastettiğini fark etti.
dim. Oldum. Ve olmaya da devam edeceğim. Geri kalan her şey önemsiz
dir. Benim olanı geri alacağım ve endişelendiğim tek şey bu.”
“Paranı geri getiremem. Babamın nerede olduğunu bilmiyorum. İnan
K
bana bilseydim, onu teslim eden ilk kişi ben olurdum. Onu korumuyorum.
O kadar da fedakâr değilim. Aslında, hiç fedakâr değilimdir. Kendimi bela
dan uzak tutmak için seninle yattım, çünkü beni dinlemezdin. Bundan ka
çınmak için, onu sana binlerce defa teslim ederdim.” Babasını teslim etme
konusundaki tek sorun, adamın konuşacak olmasıydı. Ondan sonra Charity’
nin masumiyet laflarının hiçbir değeri kalmazdı. Çünkü babası, suçlara
onun da iştirak ettiğini teyit ederdi ve Charity bunu istemiyordu. Rocco,
masum olduğuna inanmıyor olsa da, kendisi de suçunu itiraf edemezdi.
ost
“Esas konumuzun yanında tüm bunlar teferruat,” dedi Rocco, elini sal
layarak. “Ne istiyorsun?”
ird
“Bebeği bilmen gerektiğini düşündüm. Çünkü sana, onun hayatında yer,
alıp almayacağın konusunda bir seçim yapma şansı vermek istedim.”
B
Rocco ifadesiz gözleriyle sadece Charity’e baktı. “Ve sen, çocuğun ha
yatında ne şekilde yer almamı bekliyorsun?”
“Babası olarak, tıpkı yapımında yer aldığın gibi.” Rocco kabul etmezdi.
Ama sormak zorundaydı. Kendi annesini hiç tanımamıştı ve babası da her
zaman uzaktaydı. Rocco’ ya bu şansı verecekti.
ma
Ama o reddedecekti. Ve Charity minnettar olacaktı. Çünkü çocuğunun
hayatında yer alması için bir şans vermesine rağmen, istediği en son şey
ara
onun, kendisiyle herhangi bir ilişkisinin olmasıydı. Teklif edeceği mali
destek dışında ki o desteğe bebekle ikisinin çaresizce ihtiyacı vardı.
“Baba olmakla ilgili hiçbir şey bilmiyorum. Benim babam yoktu.”
-T
“Eh, benim de annem yoktu, ama bir anne olmak üzereyim gibi görü
nüyor. Görünüşe göre, belirli bir ebeveyn eksikliği, etkili bir doğum kontrol
yöntemi değil. Bunu kim bilebilirdi ki?”
“Çocuğun hayatında neden yer almamı istediğini anlamıyorum.”
mli
olduğunu bile bilmediği bir şeye dokunmuştu. Bu gerçek rahatsız edici bir
şekilde, Charity’ nin ilgisizlik, terk edilme ve pişmanlıkla dolu çocukluğuna
pG
benziyordu. “O halde yer alma. Ama nafaka ödeyeceksin. Sen güzel yerler
de yemek yiyip, kocaman villanda ayaklarım uzatırken, senin çocuğunu
yoksulluk içinde yetiştirmeyeceğim.”
“Kesinlikle nafaka ödeyeceğim. Tabi bebek benimse.”
“Senin. Başka bir adamla birlikte olmadım. İlk seferim senin kahrolası
ita
ost
Charity gözlerini kırpıştırdı. “Olacak. Bir çeşit yardım almadıkça.
“Babalık testini ne zaman yaptırabilirsin?”
ir d
Sersemlemeye başlayan Charity, ellerini yumruk yaptı. “Birkaç hafta
daha geçmesi gerek. Ve duyduğuma göre düşük riski de varmış.”
“Tercih senin. Doktorunla görüş, kararı sana bırakacağım. Ama hamile
B
liğin boyunca benden yardım alırsan ve çocuğun doğumu sırasında yapılan
testte çocuğun benim olmadığını öğrenirsem, yine bana borçlanacaksın.”
“Sonucun ne olacağından eminim. Bu konuda endişelenmiyorum.”
“Mükemmel,” dedi Rocco, sanki zor bir iş sorununu çözmüşler gibi.
ma
‘Tıbbi ihtiyaçlarının karşılanması için bir hesap açtıracağım. Babalık testi
nin sonucundan sonra, nafakayı ayarlayabiliriz.”
İşte bu kadardı. Kazanmıştı. Rocco, nafaka ödemeyi kabul ediyordu.
ara
Böylece Charity, çocuğuyla birlikte mümkün olan en iyi hayata sahip ola
caktı. Ve Rocco bu hayata dâhil olmayacaktı.”
T
Nedense hiç de zafer kazanmış gibi hissetmiyordu. Sadece sersemlemiş
ve başı dönüyormuş gibi hissediyordu. Belki de şoktaydı. Muhtemelen
hamilelik testlerini yaptırdığı andan beri bu haldeydi. Bu konudaki her şey
bu kadar korkutucuyken, zafer kazanmış gibi hissetmek çok zordu.
-
ost
daha önemli olduğunu hissettiğini bilmek son derece korkutucuydu.
Lobiden geçerek dışarıya çıktı ve temiz havayı içine çekti. Mükemmel
ir d
güzelliğiyle, sanki yaşadığı durumla dalga geçiyormuş gibi görünen bulut
suz mavi gökyüzüne baktı ve parlak güneşin karşısında gözlerini kırpıştırdı.
B
Ama nedense; bir parçası günün güzelliği yüzünden öfkeli olsa da, di
ğer parçası bundan huzur buldu. Hayatındaki her şey takip edemeyeceği
kadar hızlı bir şekilde değişiyordu. Ama etraftaki her şey aynıydı.
Bu, dünyanın sonu değildi. Sadece yeni bir hayatın başlangıcıydı. Ve
ma
evet, çocuğunun bir babası olmayacaktı. Ama tecrübelerinden biliyordu ki,
başarısız bir baba, hiç olmamasından muhtemelen çok daha kötüydü.
Ve çocuğunun bir annesi olacaktı. Bu korkutucuydu. Dehşet vericiydi.
ara
Charity, yirmi iki yaşında bir garsondu. Nasıl normal olunacağını bilmiyor
du. Ahlakı pusulası, çocukluğundan beri bozuktu. Ama şimdi, bakış açısını
ve davranışlarını değiştirmek zorunda kalacaktı. Çünkü babasının ona aşı
T
lamaya çalıştığı şeyleri çocuğuna geçirmek istemiyordu.
Hâlâ ne yapacağını bilmiyordu. Fakat Rocco’dan gelecek olan mali des
tekle, dolandırıcılık yapmak zorunda kalmayacaktı. Belki de kırsal kesimde
-
nin babasına neler olduğuna dair bir hikâye uydururdu. Belki de bu, son
kandırmacast olabilirdi. Bu düşünce Charity’ nin gülümsemesini sağladı.
Her şey değişecekti. Charity* nin buna ihtiyacı vardı. Kendisinin de de
ize
ara
O d a boştu. Her şey gitmişti. Roma’daki bu küçük dairede kimin ya
şadığını anlayabilecek hiçbir şey yoktu. Bir çocuğun burada oynayıp oyna
T
madığını gösteren oyuncaklar yoktu. Bir annenin yaşadığım kanıtlayacak
tencereler ya da tavalar yoktu. Genelde oturma odasının köşesine istiflen
miş olan battaniyeler bile yoktu. Ve içeride yabancılar vardı. Gülünecek
hiçbir şey olmadığı halde gülen yabancılar.
-
R o c c o , terden sırılsıklam olmuş bir halde uyandı. Kalbi öyle hızlı çar
pıyordu ki, bedeninden dışan Atlayabileceğinden korktu. Yatak odası, el
bette boş değildi. Üzeri yumuşak battaniyeler ve yastıklarla kaplı kocaman
bir yatakta uyuyordu. Köşede, şifonyeri ve üzerinde asılı olan büyük ekran
televizyonu görebiliyordu. Her şey yerindeydi, olması gerektiği gibi.
ita
ost
duğu çocuğun hayatında yer alması için hiçbir sebep yoktu. Kadmın'ger-
çekten hamile olduğu bile şüpheliydi. Onun çocuğuna hamile olması ihti
ird
mali çok daha düşüktü. Bu, onu kullanmak için bir taktikti. Charity de tıpkı
babası gibi bir dolandırıcıydı ve Rocco bunu biliyordu.
Evet, Charity bir bakireydi, bunu da biliyordu. Ama belki de değildi.
B
Belki o da planındaki bir ayrıntıydı. Rocco, bundan emin olamazdı.
Bunu unutmatıydı. Onun, kendisini görmeye geldiğini unutmalıydı.
Ona nafaka gönderir ve kendisi de hayatına her zamanki gibi devam ederdi.
Yine de, hüzünlü iri kahverengi gözleri aklından atamıyordu.
ma
Viskisine sanki kendisine ihanet etmiş gibi baktı, ardından bardağı du
vara fırlatarak parçalanmasını izledi.
Charity Wyatt’ı ve taşıyor olabileceği bebeği de umursamamalıydı.
ara
Kendi çocuğunu terk mi edeceksin? Böyle bir adam mı oldun?
Geçmişinden gelen birinin sesini duydu. Onu doğurmak için, babasıyla
birlikte sahip olduğu lüks hayatı bırakan annesinin sesini. Tüm elbiselerini
T
ve mücevherlerini satan annesinin... Geceleri fabrikada çalışan ve eve dö
nerken tehlikeli yollarda yalnız başına yürüyen annesinin...
Annesi, ona bakmak için elinden gelen her şeyi yapmıştı. O ise, ayda
-
Bunların hiçbiri kabul edilemezdi. Ona hiçbir şey borçlu değildi. Nafaka
ödemek zorunda bile değildi. Gerçek şu ki, aslında ona hiçbir şey sunmaya
rak cömertlik ediyordu.
Kendisine biraz daha viski doldurdu. Bunu bir daha düşünmeyecekti.
itap
C harity, son iki haftadır cehennemde gibiydi. Yediği hiçbir şey mide
sinde durmuyordu ve hiç gücü yoktu.
Restoranda o kadar çok vardiya kaçırmıştı ki, mali durumu giderek kö
tüleşiyordu. Ancak, kaçınılmaz gerçek şuydu ki kimse, terli ve beti benzi
atmış bir garsonun servis yapmasını istemiyordu.
ost
Ve bugün de Rocco tarafından seçilmiş olan klinikte ilk doktor rande
vusu vardı. Bütün olayların dışında kalmaya niyetli bir adamın seçmiş ol
ird
duğu bir kliniğe gitmek çok garipti.
Eh, kliniği Rocco’nun kendisinin seçmediğine bahse girerdi. Büyük
B
olasılıkla bunu yardımcısına yaptırmıştı.
Mekân, gelir düzeyi yüksek olan kişilere hitap ediyordu. Charity’ nin,
hamileliğinin erken dönemlerinde kan testi yaptırdığı ücretsiz yerden çok
farklıydı. Plastik sandalyeler, çatlamış fayanslar ve su sızdıran tavanlar
yerine, burada uzun tüylü halılar ve güzel bir evin oturma odası gibi gö
ma
rünmesi için tasarlanmış olan rahat bir oturma alanı vardı.
Parayla nelere erişilebileceğini görmek şaşırtıcıydı. Babasının neden
ara
elit tabakaya katılmayı bu kadar kafaya taktığım neredeyse anlayabiliyordu.
Elbette, Charity, bunun hiçbir riske değmediğini anlamıştı. Ancak artık
biraz geçti,
-T
“Bayan Wyatt?” Bir kadm, bekleme salonunu hasta odalarından ayıran
kapılardan başını uzattı.
Charity ayağa kalktı ve kadım takip etti. Önce kilosunun ölçüldüğü tar
tıya, ardından da bir numune için tuvalete gitti. Ve oradan da küçük bir
odaya geçtiler. Sandalyenin üzerinde katlanmış beyaz bir önlük duruyordu
mli
ilgili şeyler çok iyiydi, ama her şey böyle gerçek bir hal almaya başlayınca,
kendini tuhaf hissetmeye başlıyordu.
Elbiselerini çıkarttı ve ince önlüğü üzerine geçirdi. Muayene masasına
oturdu ve içine dolan huzursuzlukla ellerini kucağında birleştirdi.
O anda kapı çaldığında, “Gelin,” diye seslendi.
ita
adam takip etti. Siyah saçları arkaya doğru taranmıştı. Koyu renk gözleri,
Charity’ nin kolaylıkla tanımlayamadığı yoğun bir duyguyla parlıyordu.
Rocco buradaydı. Charity, yumruk yemiş gibi hissetti.
“Pekâlâ, baba da burada olduğuna göre, sanırım başlamaya hazırız,”
dedi doktor.
“Bu ne sürpriz Rocco,” dedi Charity, sinirli bir sesle. Adamın ilk ismini
söylemek garipti, “seni beklemiyordum."
“Biliyorum. Ben de beklemiyordum. Ama buradayım işte.” Rocco bu
konuda pek de mutlu görünmüyordu. .
ost
Charity, bacaklarının mümkün olduğunca gözükmemesini sağlamak
için önlüğü düzeltti. “Kendi kendini nasıl şaşırtabildiğim anlamıyorum.”
ird
Charity şok olmuştu, ama onun fark etmemesi için elinden geleni yapı
yordu. Ona, nasıl biri olduğuna dair daha fazla ipucu vermemek için kendi
B
sine söz vermişti. Rocco bunu hak etmiyordu.
“Garip zamanlar yaşıyoruz,” dedi Rocco, muayene masasının karşısın
daki sandalyelerden birine oturarak. Doktorun gözleri ikisi arasında gidip
gelince, “Her şey yolunda,” dedi, Charity’e bakmaya tenezzül bile etmeden.
ma
“Sadece küçük bir atışma.”
Charity alayla güldü. “Evet, küçük bir sevgili atışması.” Ne şaka ama...
O ve Rocco için pek de sevgili denemezdi. Sadece seks yapmışlardı. İşin
ara
içine aşk girmemişti. Rocco onu kullanmıştı. Aşağılamıştı.
“O halde neyi bekliyoruz?” diye sordu Rocco, bebeğin o anda doğma
sını bekliyormuş gibi etrafına bakarak.
-T
Doktor gözlerini knpıştırdı, sonra bilgisayarına dönerek bir şifte girdi
ve Charity’ nin dosyasını inceledi. “Evet, Charity, kilon iyi görünüyor. Ve
idrar örneğinde de her şey normal.”
Rocco’nun onu çıplak görmüş olduğu düşünülürse komikti, ama o sıvı
mli
Doktor bile şok içinde baktı. “Onu affetmelisiniz,” dedi Charity. “Kurt
lar taralından yetiştirilmiş. Korkunç bir iş çıkarmışlar.”
K
ost
dedi neşeli bir sesle. “Bunlar bebeğin kalp atışlan.”
Charity, Rocco’ ya baktı, ama sonra bakmamış olmayı diledi. Onun
ir d
tepkisini umursamamalıydı. Hiç tepki vermeyeceğini düşünmüştü ama
durum böyle değildi. Yüzü sanki taşa dönmüştü, bir heykel kadar hareket
sizdi.
B
Gerçekten çok güzeldi ve bunu düşünmek için çok uygunsuz bir andı.
Ama o, bebeğinin babasıydı ve bu farkına varış, oqun yüzünü daha yakın
dan incelemesine neden oldu. Esmer tenini, elmacık kemiklerinin sert ve
köşeli hatlarını, çenesini... Dudaklarının şehvetli kıvrımını...
ma
Acaba bebeği de babasının somurtkan yüz ifadesini alacak mıydı? Ba
bası gibi koyu renk düz saçları mı olacaktı? Yoksa annesi gibi dalgalı siyah
saçları mı olacaktı?
ara
Rocco’nun kaşlan çatıldı. “Bunlar kalp atışına benzemiyor,” dedi, alay
lı sesinde bir yumuşama vardı. Sesi... Garip çıkıyordu. Tereddütlü.
T
“Bence öyle,” dedi Doktor, Rocco’dan hiç korkmadığı belliydi.
Rocco’nun. gözlerinde garip bir ışık vardı, Charity’ nin anlamlandıra-
madığı bir şey. “Çok hızlı,” dedi Rocco ve Charity, onun sesinde bir endişe
duymuş olabileceğini düşündü.
li -
ost
düşmesine izin verdi. Ardından giyinmeye başladı.
Utanmayacak kadar kızmıştı. Rocco’nun bakıp bakmamasını umursa
ir d
mıyordu. Haklıydı, onu zaten görmüştü. Ona dokunmuştu. İşlerin bu hale
gelmesinin sebebi Rocco’ydu.
B
Tüm kıyafetlerini giydikten sonra Rocco’ ya döndü. Pırıl pırıl parlayan
koyu gözleriyle ona bakıyordu. “Bunun için ücret almam gerekirdi.”
“Saf kızı daha sevimli bulmuştum. Belki de o haline geri dönmelisin.”
“Ah, ikimiz de biliyoruz ki artık saf kız rolünü oynayamam. Bir yerler
ma
de masumiyetimi kaybetmişim gibi görünüyor.”
Rocco’nun ağzı bir gülümsemeyle kıvrıldı. “Galiba öyle. Gerçi, bekâre
tin tam olarak masumiyet anlamına gelmediğini düşünmeye başlıyorum.”
ara
Charity omuzlarını silkti. “Bu konuda seninle tartışmayacağım.”
“Bu bir suç itirafı mı?”
“Kesinlikle hayır. Sadece şunu söylüyorum; masumiyetim, bir adamla
T
yatıp yatmamama bağlı değil.”
“Gerçekten de bakireydin, değil mi?”
Charity çenesini yukan kaldırdı. “Bu önemli mi?” Rocco’nun gözlerin
li -
de suçluluğa benzer bir şey gördüğünü düşündü. Ama sonra o bakış kay
bolmuş ve yerine tam da beklediği gibi erişilmez bir ifade yerleşmişti.
m
oldu.” Charity, bir tepki göımek için Rocco’nun yüzünü dikkatle inceledi.
Ama hayal kırıklığına uğradı. “Bana iftira atmanı zorlaştırıyor, değil mi?”
“Bunu garip bulabilirsin,” dedi Rocco, sert bir sesle. “Ama sana iftira
atmak için burada değilim.”
p
neden buradasın?”
“Fikrimi değiştirdim.”
K
ara
Rocco, Charity’i şok etmeyi başarmıştı.
“Söylediğim şeylerde şaşırtıcı bir şey mi vardı?” diye sordu. Midesinde
-T
garip bir sancı hissetti. Eğer başka bir adam olsa, bunun güvensizlik oldu
ğunu düşünebilirdi. Ama bu mümkün değildi. Yine de şimdiki taktiği ile
onu kendi tarafına çekemeyecekmiş gibi görünüyordu.
Ancak onu elde etmeye çalışması gerekmesinden de hoşlanmıyordu,
mli
fikri kabul bile edilemez. Hala bir milyon dolar eksiğim var. Bunun karşılı*
ğında sana el koymamın mantıklı olduğunu düşünüyorum.”
pG
Charity* nin yüzündeki şaşkınlık ifadesi öfke ile yer değiştirdi. “Bana...
El koyamazsın. Bu da ne demek? Bir insana el koyamazsın
Rocco kaşlarını çattı. “Kesinlikle yapabilirim. Amalfi Sahili’nde bir vil
lam var. Seni oraya götürmeyi planlıyorum.1’
“Ciddi olamazsın.”
ita
besleyecek?”
“Bir kedin mi var?”
Charity vahşi bir ifadeyle Rocco’ ya döndü. “Hayır, ama olabilirdi.”
“îşte, kedin yokmuş. O halde sorun da yok. Benimle birlikte geliyorsun.
Şimdi.”
L
Charity gözlerini kırpıştırdı. “İşim ne olacak?”
“Ne olmuş işine?*1 diye sordu Rocco. “Sen bir garsonsun. Ve çocuğu
mun annesi olarak, bir daha masa beklemek zorunda kalmayacaksın.”
“Anlamıyorum. Sadece birkaç hafta önce, bir daha görüşmeyeceğimizi
ost
söyleyerek ve para vererek beni başından attın/* Charity’ nin sesi çaresiz ve
öfkeli çıkıyordu.
ird
Evet, öyle söylemişti. Ancak Charity ’nin açıklaması karşısında öyle
çok şaşırmıştı ki, tepkisi pek de zarif olmamıştı. Ve ona inanmadığına karar
vermişti, çünkü böylesi çok daha kolaydı. Ama sonra, rüyasında gördüğü o
B
iri gözlü küçük kız yüzünden rahatsız olmaya devam etmişti. Bu nedenle
doktor randevusuna gelip, gerçeği ortaya çıkarmaya karar vermişti. Ama
Charity de oradaydı. Ve sonra... Ve sonra o kalp atışları.
O anda, Charity’ nin kamındaki çocuğun, kendisine ait olduğunu anla
ma
mıştı, Onun doğru söylediğine İnanmıştı. Ama henüz onun cesaretlenmesini
istemiyordu. “Ve sen de beni çocuğun hayatında istiyor gibiydin.”
“Katılmıyorum.”
ara
“Sana ihtiyacımız yok,” dedi Charity. “Sadece nafakaya ihtiyacım var.” .
teyzene mi? Sen de bu sırada benim paramı yemeye devam edeceksin tabi.”
“Hayır, bebeğimi büyütmeyi planlıyorum. Ama bunun için sana ihtiya
pG
cım yok,” dedi Charity, meydan okuyan bir ifadeyle çenesini kaldırarak.
“Benim de senin kadar hakkım var. Ben çocuğun babasıyım.”
“Ve ben senden nefret ediyorum.”
Rocco güldü. “Bundan rahatsız mı olmalıyım? Benden nefret eden ilk
kadm sen değilsin, son da olmayacaksın. Ancak, çocuğumu taşıyan İlk ka
ita
dın sensin. Ve ben ikinize de sahip olacağım. Bu, tartışmaya açık değil”
“Yoksa?” diye, sordu Charity, kollarım kavuşturarak.
K
ost
“Ve o terimi kullanmak konusunda dikkatli olmak isteyebilirsin, teknik
olarak çocuğumuz da bir piç.”
i rd
Charity’ nin gözleri öfkeyle parladı. “Bu ne cüret?”
“Durum bu, cam mia. Eğer beğenmiyorsan, değiştirmek için bir adım
B
atmalısın.”
“Ne adımı?”
Rocco omuzlarım silkti. “Benimle evlenebilirsin.’r
Bu, planının en uç noktasıydı, ama bundan rahatsız değildi. Evliliğin,
ma
hayat tarzlarım herhangi bir şekilde etkilemesi için bir neden görmüyordu.
Ama en azından çocuğunun hayatı için iyi bir altyapı oluşturacaktı. Bu,
büyürken eksikliğini çektiği bir şeydi ve çocuğunun da bunu yaşamasını
istemiyordu. ara .
Bebeği öğrendiği günden beri aynı kâbusu defalarca görmüştü. Boş evi
ve içindeki çocuğu... İşte o zaman ne yapması gerektiğini anlamıştı.
-T
Yıllar geçtikçe bencil bir adama dönüşmüştü. Bunu biliyordu. Annesi
nin ölümünden beri bir kişi ile bile yakınlaşmamıştı. Gönderildiği evler, ona
ne sevgi ne de huzur vermişti. Çalışma hayatına atıldığı zaman, her şeye
acımasızlıkla yaklaşmıştı. Sokaklardaki hayat, kendi kendine dikkat etme
mli
sini, çünkü bunu başka kimsenin yapmayacağını ona erken yaşta öğretmişti.
Annesinin kaderi, dışarıdaki en tehlikeli kişi olması gerektiğini yoksa
bir kurbana dönüşeceğini öğretmişti.
ize
“Sen delirdin mi?” diye sordu Charity, geriye doğru bir adım atarak.
ita
“Hayır.”
“Kesinlikle deli olduğunu düşündüğüm birisine göre, kendinden çok
K
eminsin,” dedi Charity, başını sallayarak. Gerçekten çok güzeldi. Bir suçlu
olması ne kadar da yazıktı.
“Şu anda cevap vermene gerek yok. Ama benimle birlikte adaya gele
ceksin.”
“Yoksa hapishaneye mi gideceğim?”
Rocco gülümsedi. “Evet. Bir kez daha, çok kolay bir seçimle karşı kar
şıya olduğunu düşünüyorum.”
“Kaçmalıydım.”
ost
“Dolandırıcılıktan önce mi sonra mı?”
Charity’ nin yüzü bembeyaz oldu. “Artık konuşmak istemiyorum.”
i rd
“Yoksa seni gücendirdim mi?”
“Başka seçeneğim yok, değil mi?”
Rocco, aralarındaki boşluğu kapatarak Charity’e doğru yürüdü. Ve san
B
ki tüm hava çekilmiş gibi, göğsünün sıkıştığını hissetti. Onda, kendisini
çeken bir şeyler vardı, tikel bir şey... Anlayamadığı bir şey...
“Hiç var mıydı ki?” Rocco’nun söylemek istediği şey bu değildi, ama
bunun ne kadar doğru bir soru olduğunu fark etti.
ma
Gerçekten de başka seçenekleri hiç olmuş muydu merak etti. Eğer,
onun, parasım çalan kadın olduğundan emin olmasaydı, onu kalabalık bir
barda görmüş olsaydı, kendilerini yine yatakta bulurlardı.
“Benim yoktu,” dedi Charity. ara
“Paramı çalması için babana yardım etmeyi kabul ettiğinde bir seçim
-T
yaptın. Ve şimdi seçenekleri belirleyen benim. Benimle geleceksin. Şimdi.
Ben boş tehditler savunmam ve bence sen de bunu biliyorsun.”
“Peki, o zaman,” dedi Charity, boğuk bir sesle. “Belki de bana özel je
tine kadar eşlik etmelisin.”
“Edeceğim. Hiç kuşkun olmasın, cara, artık benimsin. Ve önümüzdeki
mli
C harity, ikinci kez kendini bir dizi talimata ve bir alışveriş torbasına
bakarken buldu. Sanki hâlâ rüya görüyormuş gibi hissediyordu. Sadece, bu
G
iyi bir rüya değildi. Doktor randevusundan çıktıktan sonra, bir uçağa atla
mışlar ve bir gecede İtalya’ya uçmuşlardı. Rocco, tüm uçuş boyunca onu
görmezden gelmişti ki bu Charity için son derece uygundu. Yolun büyük
p
ost
engellemek için mücadele etmişti.
Şimdi içerideydi ve New York’taki otel odasından çok daha büyük olan
i rd
bir odaya yerleştirilmişti. Beyaz perdeleri ve yatağın demir çerçevesinden
sarkan beyaz örtüleriyle oda son derece rahat ve ferahtı.
B
Ancak yine de Charity’ nin göğsünde bir ağırlık vardı.
Ve şimdi bir de not gelmişti.
Akşam yemeğinde bana katılacaksın. Sana gönderdiğim elbiseyi giye
ceksin. Konuşacak çok şeyimiz var. —R
Bu senaryo son derece tamdık geliyordu. Ve ilk seferde olduğu gibi en
ma
kötü kısmı, Charity onu reddedebilecek bir konumda değildi.
Kurumuş gözlerini kırpıştırdı. Saat değişikliği ve uçaktaki huzursuz uy
ara
ku yavaş yavaş etkilemeye başlamıştı. Gömleğini ve eteğini çıkardı, ardın
dan, içinde açık san ince bir elbisenin bulunduğu torbanın fermuarını açtı.
Elbiseyi üzerine geçirdi ve kendine bakmak için aynaya döndü. Ne ya
-T
zık ki hissettiği kadar yorgun görünüyordu. Gözlerinin altıda mor halkalar
vardı ve alcına, Rocco’dan önce orada olmayan kalıcı bir çizgi yerleşmişti.
İçini çekti ve saçındaki tokayı çıkardı. Parmaklarını, annesinden aldığı
nı düşündüğü parlak koyu buklelerinin içinden geçirdi. Çantasındaki açık
mli
pembe ruju alıp hafifçe dudaklarına sürdü. Şimdi yüzü biraz daha aydın
lanmıştı, daha az yorgun, daha az yıpranmış görünüyordu. Buna ihtiyacı
vardı. Böylece Rocco, kazandığını düşünmeyecekti.
ize
ken, zihninden geriye doğru saydı. Elini ahşap korkuluğa koydu ve parmak
ita
Yedi. Altı. Beş. Rocco, onu buraya getirmiş olabilirdi, ama onu kontrol
edemezdi.
Dört. Üç. İki. Otel odasında hissetmesine neden olduğu savunmasızlık
artık yoktu. Rocco’dan etkilenmiyordu.
Bir. Son basamaktan indi ve başını yukarıya kaldırdı. Karanlık gözlerini
kendisine dikmiş olan Rocco, elini uzatmış onu bekliyordu.
Charity ’nin nefesi kesildi, kalbi hızla çarpıyor, midesi düğümleniyor
du.
ost
“Bana katılabilmene çok sevindim,” dedi Rocco, Charity’i yavaşça in
celeyerek. “Bu rengin sana yakışacağım biliyordum.”
i rd
“Görünümümü beğenmen beni ne kadar rahatlattı anlatamam. Çok en
dişeliydim.”
“Hadi ama sürekli kavga etmek zorunda mıyız?” Rocco elini uzatmaya
B
devam etti. “Elimi tut.”
“Hayır, teşekkürler, kendim yürüyebilirim. Muhtemelen bu, beni bir
uçurumdan aşağıya sürüklemenden çok daha iyi... Ah, bak. Sanırım sürekli
kavga etmek zorundayız.”
ma
Rocco, kaşlarım kaldırdı ve elini çekti. “Akşam yemeğini terasta yiye
ceğiz. Uçurum manzarası var, ama seni aşağıya atmak gibi bir arzum yok.”
ara
“Sana güvenmemi mi bekliyorsun? Kimseye güvenmiyorum,” dedi
Charity, Rocco’yu oturma odasına doğru takip ederek.
“Anlıyorum. Neden kimseye güvenmiyorsun? Çünkü senin gibi biri
-T
için bunun garip bir tutum olduğunu düşünüyorum. Senin kurbanlarından
birinin, bir daha kimseye güvenmemesini anlayabilirim.”
“Benim kurbanlarım yok,” dedi Charity, soğuk bir sesle. “Onlar hedef.”
“Bir şey mi itiraf ediyorsun?”
mli
takip etti. Zeytinler ve çeşitli İtalyan lezzetleriyle dolu bir Akdeniz tabağı,
ekmekler, bir kadeh şarap ve de su vardı. “Ah, sana güvenmiyorum.”
Rocco, Charity’ nin sandalyesini çekti ve oturmasını istediğini belirtti.
“İyi. Bana güvenmene ihtiyacım yok. Sadece benimle birlikte kalman gere-
48 Maisey Yates
kiyor. Otur.”
Charity, Rocco’nun bakışlarına karşılık verdi ve bu durumda ona karşı
gelmenin iyi olmayacağına karar vererek, emrine itaat etti. “Ne demek isti
yorsun?”
ost
“Biraz düşündüm. Çocuğun hayatında yer almak istiyonim. Ve senin de
onun hayatında bulunmam istiyorum. Çok erken yaşta iki ebeveynim tara
ird
fından da terk edildim. Aynı şeyi, kendi kanımdan birine yapamam.”
“Şey, ben... Ben de aynı şekilde hissediyorum. En azından, bildiğim
B
kadarıyla öyle.” Bu, gerçekti. Charity bir annesi olmadan büyüdüğü için,
çocuğundan vazgeçmek gibi bir seçeneği hiç olmamıştı. Annesinin, onu
baba diye bir dolandırıcıyla bırakıp gitmesi ve hiç arayıp sormaması, hayatı
boyunca acı çekmesine neden olmuştu. Kendi çocuğuna aynı şeyi yapması
ma
düşünülemezdi.
“O zaman karar verildi. Bir düğün tarihi ayarlayalım mı?”
“Seninle evlenmiyorum.”
ara
Rocco elini salladı. “Evlilik gerekli değil. O konuda esnek davranaca
ğım. Ama aynı evi paylaşmamız gerektiğini düşünüyorum, sen ne diyor
sun? Senin küçük dairenle benim evlerim arasında gidip gelmek, çocuğu
T
muz için sadece sarsıcı olacaktır.”
“Birlikte yaşamamızı mı öneriyorsun?”
“Eğer benimle evlenmeyi reddedersen, birlikte yaşamak da işe yarar.”
-
“Elbette istemiyorum.” Rocco bunu son derece doğal bir şekilde söyle
di, sesinde hiç kin yoktu. “Sen hiç umurumda değilsin. Bebeğimiz için ifade
ettiğin şey dışında. Evlenecek olsak bile, ayrı hayatlar yaşamaya devam
ize
edeceğiz.”
“Seninle evlenmek istemiyorum.”
G
ost
hatırlamak daima zordur. Beş yaşındaki birinin anılan her zaman net değil
dir. Ama yalnız olmanın ne demek olduğunu biliyorum. Kaybolmuş his
ird
setmenin ne demek olduğunu biliyorum." Rocco’nun koyu gözlerinde dal
gın bir bakış vardı, Charity’ nin, dibini göremediği derin bir kuyu gibiydi.
“Çocuğumuz için bunu istemiyorum. Gerçek bir evi olsun istiyorum. İkimi
B
ze de sahip olmasını istiyorum. Gecenin bir yarısı uyandığında, yalnız ol
masını istemiyorum.”
Charity’ nin göğsü sıkıştı. Tabağına baktı ve içindeki zeytini alarak,
parmaklan arasında yuvarladı. Duygular onu rahatsız ediyordu, özellikle de
ma
diğer insanların duygulan. Deneyimlerine göre, biriyle bağ kurmak tehlike
liydi. Bu, küçükken babasının söylediklerini yapmayı çok zor hale getirmiş
ara
ti. Çünkü diğer insanlann, kandırıldıklarını öğrendikleri zaman neler hisse
deceklerini düşünmeye başlasaydı, vicdanı ile uğraşmak zorunda kalırdı.
Ve insanlarla bağ kursaydı, oyunları sona erdiğinde bu bağ kaybolur ve
T
o da kaçmak zorunda kalırdı. Bu yüzden kendisiyle bile asla bağlanmamıştı.
Tamamen bir role bürünmek zorundaydı, böylece o rolde kalıyor ve gerçek
benliği korunuyordu. Ancak şimdi korunamadığını fark etti. Mesafeli ola
-
mıyordu. Çünldi boş bir evdeki yalnız çocuğu hayal etmek çok kolaydı.
Çünkü o da bunu hissetmişti.
mli
lerdi. Bir şifremiz vardı. Böylece sabahın erken saatlerinde eve geldiğinde,
şifreyi söylerdi ve ben de korkacak bir şey olmadığını bilirdim. Ama bazen
G
eve gelmezdi. Ve tüm gece evde tek başıma kalırdım Genellikle tüm gece
boyunca uyurdum, ama bazen bir bardak su almak için falan uyanırdım. Ve
ev bomboş olurdu. Bu, son derece korkunç bir şeydi.” Rocco’nun gözlerine
baktı. “Çocuğumuz için bunu istemiyorum. Senin istediğini istiyorum.”
p
Bunu unutamıyordu.
“Çocuğumuz buna sahip olacak,” dedi Rocco. Sesinde, Charity’ nin ga
rip bir şekilde rahatlatıcı bulduğu kararlı bir ton vardı. “Bu, bir çocuk için
korkunç bir şey. O şekilde yalnız olmak. Ben... Yalnız olduğun için üzgü
nüm. O duyguyu bilirim. Ne pahasına olursa olsun buna engel olacağım.”
Beklenmedik bir duyguyla dolan Charity, zorlukla yutkundu. “Teşekkür
ederim.”
ost
Daha sonra Rocco, sanki hiç yumuşamamış gibi yerinde doğruldu. Göz
leri tekrar ifadesizleşmişti. “O halde tamam. Burada kalıyoruz.”
i rd
“Neden?” Charity’ nin kalbi paniklemiş bir kuş gibi göğsünün içinde
hızla çırpındı.
B
“Çünkü sana güvenmiyorum. Paramı ve bebeğimi alıp kaçmayacağın
konusunda sana güvenmiyorum. Sözünün bende pek de bir değeri yok.”
Rocco’nun söyledikleri Charity’i gücendirdi, çiinKü son derece doğru
lardı. Çünkü başlangıçta, parayı alıp kaçmayı amaçlamıştı. Çünkü o bir
ma
yalancıydı ve bunu kendine kanıtlamıştı. “Sana karşı dürüst oluyorum,”
dedi. Söyleyebileceği tek şey buydu.
Rocco, sert bakışlarıyla Charity’e baktı. “Seni anlayamıyorum ve bu
ara
beni rahatsız ediyor. Usta bir dolandırıcı mısm? Masum bir bakire misin?
Koşullar ve yetiştirilme tarzm yüzünden yolun yanlış tarafına geçmeye
zorlanmış güçlü bir kız mısın? Bilmiyorum. Çünkü tüm bu rolleri oynadığı
-T
nı gördüm. Ve hepsini de çok iyi oynadın.”
“Belki de hepsiyim.” Charity masaya uzanarak su bardağıyla oynadı.
“Peki ya sen? Sen kimsin? Annesi olmayan yalnız bir çocuk mu? Yatağa
atmak için beni tehdit eden kötü bir yırtıcı mı?”
mli
Rocco şarabından bir yudum aldı. “Eğer senin yerinde olsaydım, azıcık
bile suçlu hissetmezdim. Ama ben, sen değilim. Ben, yaptığın şeyin cezası
nı çektiğinden emin olmak zorundaydım."
“Seksle.”
p
ost
Midesi bulanmaya başlayan Charity, ellerini yumruk yaptı. Hapse gi
remezdi. O zaman çocuğunun bir annesi olmazdı.
i rd
Ama daha iyi biri olabilirdi, tik defa, Rocco'yu dolandırmanın yanlış
olduğunu sadece bilmiyordu. Bunu hissediyordu.
Rocco kaşlarını çattı. “Bir dadı bulmalıyız.”
B
Charity karşı çıkmak üzereydi, ama onun haklı olduğunu fark etti. So
nuçta, bebeklerle ilgili hiçbir şey bilmiyordu. Bebek bezinin nasıl değişti
rildiğini birisinin göstermesi gerekiyordu. “Biz... Evet muhtemelen.”
“Bu konu hakkında daha sonra kaygılanabiliriz. Şimdilik, birbirimizle
ma
nasıl anlaşacağımızı çözmemizi öneriyorum."
“Anlaşmak zorunda mıyız?” diye sordu Charity, su bardağım kaldıra
rak. “Birbirimizi görmezden gelebiliriz.”ara
“Seninle tekrar yatmayı tercih ederim.”
Charity ağzındaki suyu püskürttü. “Ne?”
-T
“Neden olmasın? Birbirimizden etkileniyoruz. Ve sürekli burada ola
caksın. Bunun ikimize de faydası olur.”
“Evet. Hayır.” Charity, bir parça ekmek daha aldı ve yedi. “Günlerimin
çoğunu bir ayakkabının altını yalamış gibi hissederek geçirdim. Bu yüzden
dürüstçe söyleyebilirim ki, seks aklımdaki en son şey. Aslmda, seks konu
mli
mış olduğu hayali bir şey aralarındaki ateşi tutuşturmuştu. Ama burada,
ita
denizin tuzlu suyu hassas midesini mahvederken, serin esinti tüylerini diken
diken ederken, her şey son derece gerçekti. Yine de, nedenini bilmese de
K
ost
Charity’ nin yanakları kızardı. “Teklif eden şendin.”
“Çünkü mantıklıydı. Seks olmadan yaşayacak bir adam değilim. Bu
ird
yüzden karar senin. Ya seninle yatacağım ya da başkasını bulacağım.”
Charity’ nin içi öfkeyle doldu. Nedenini anlayamıyordu. Onu reddet
mişti, adam vücudunu kiminle isterse paylaşmak konusunda özgürdü. Ama
B
Charity, böyle yapmaması gerektiğini hissediyordu. Onun vücudu Charity’e
aitti. En azından, o böyle hissediyordu. Birlikte olduğu tek erkek oydu. O
nasıl böyle hissetmiyordu. Bu hiç âdil değildi.
Ancak duygularını ona belli etmeyecekti. “Ne istersen onu yap. Beni
ma
rahatsız etmez. Sadece bana dokunma.”
“Her zaman ne istersem onu yaparım. Ama izin verme nezaketinde bu
ara
lunman çok hoştu.” Rocco ayağa kalktı ve şarabının kalanını bitirerek, ka
dehini masaya bıraktı. “Ve o konuda, sanırım dışarı çıkıp istediğimi yapa
cağım. İyi akşamlar.”
T
Rocco arkasını döndü ve Charity’i orada yalnız bırakarak içeri girdi.
Charity bir parça ekmek daha aldı ve sakince ısırdı. Rocco’nun ne yap
mak için gittiği umurunda değildi. Onun sahibi değildi. Daha önce ne dü
-
Babasının çalmış olduğu para, onun böyle bir eve davet edilmesini asla
sağlamazdı. Rocco gibi bir adam için bir milyon dolar, sonsuz denizdeki bir
pG
damla gibiydi.
Bu yüzden, orada oturacak ve babasının onu terk etmiş olmasına rağ
men, İtalya’daki bir villada oturanın kendisi olduğu gerçeğinin keyfini çıka
racaktı. „
Yatmak için şantaj yapan, onu hamile bırakan ve hiç şüphesiz başka bir
ita
ma
Rocco kravatını çekip çıkardı ve evin girişindeki mermer zemine
ara
fırlattı. TOm geceyi dışarıda geçirmişti. Güzel bir kadm bulmuş ve ona içki
ısmarlamıştı. Ancak, o kadım yatağa götürme vakti geldiğinde, fikrini de
T
ğiştirmişti. Onu ne öpmüş ne de baştan çıkarmaya çalışmıştı. Ona içki ıs
marlamış, onunla sohbet etmiş ve bedenînin onu istemediğini {ark etmişti.
Bu fark ediş ile ne yapacağından tam olarak emin değildi. Bu yüzden
-
ra eve geri dönmüştü. Ama artık ayılmış olmasına rağmen hiç de iyi bir ruh
halinde değildi. O kadınlardan neden etkilenmediğini anlamıyordu.
Gömleğinin düğmelerini çözerek merdivenlerden çıkmaya başladı. Ya
tak odasına giden koridorda ilerlerken, bir gümleme ve inilti sesi duydu.
Charity’ nin odasından geliyordu. Durup düşünmedi bile; odaya doğru
ita
koşup kapıyı açtı ve Charity’i banyoya doğru dört ayaklan üstünde sürü
nürken buldu. Kaşlarını çatarak, odada ilerledi. Banyoda, Charity’ nin öğü
K
ost
Charity hafifçe başını salladı ve Rocco onu kucağına aldı. “Su,” dedi
Charity.
ir d
“Elbette, ama önce seni yatağa götürmeme izin ver.”
“İlk başta buna neden olan şey de beni yatağa götürmendi,” diye mırıl
B
dandı Charity.
“Bunun nedeni hamilelik mi?” Rocco üzerine battaniye örtüp örtmeme
si gerektiğine karar vermeye çalışarak, Charity’i yatağurt>rtasma bıraktı.
"Eh, gıda zehirlenmesi değil.”
“Hamile kadınlar konusunda deneyimli değilim,” dedi Rocco, kendini
ma
savunarak. “Hamileliğin, mide bulantısına neden olabileceğini biliyordum,
ama ne kadar şiddetli olabileceğini fark etmemişim.”
oldukça şiddetlidir.”
“Dün iyi görünüyordun.”
ara
Charity dizlerini göğsüne doğru çekerek bir top gibi kıvrıldı. “Benimki
T
“Genelde sadece sabahlan böyle olur.”
“Üşüyor musun?”
Charity titredi. “Hayır, terliyorum.”
“Titriyorsun.”
-
çirmişti. Birkaç aydan daha fazla kalmadığı koruyucu aileler, birkaç gece
den daha fâzla birlikte olmadığı sevgilileri olmuştu. Kalıcı olan tek şey,
satın alabileceği şeylerdi. Bu yüzden eşyalara yatırım yapmıştı.
G
duğu bir şeydi. Ne olursa olsun, Charity’ nin o çayı sevebileceğini düşündü.
ita
Onun tek bir kelime bile söylemeden gitmesini hiç beklemiyordu, ama tüm
olanlar düşünülürse rahatlamıştı. Onun içeri girmesi hayatında yaşadığı en
aşağılayıcı deneyimlerden biri olmuştu. Kusmak yeterince kötüydü zaten.
Rocco’nun önünde kusmak ise daha da beterdi.
İL
Bitkin düşen Charity örtülerin altına girdi. Hayal meyal Rocco’nun ön
ceki akşam, üzerinde olan takım elbiseyi hâlâ giyiyor olduğunu fark etti,
ama kravatı ve ceketi üzerinde değildi. Demek ki tüm gece dışarıda kalmış
tı. Büyük olasılıkla, başka biriyle yatmıştı.
ost
Bitkinliğine bir de mutsuzluk eklenen Charity titredi. En azından, ban
yoya girdiğinde zalimce davranmamıştı. Saçını tutmuş, onu yatağa taşımış
ir d
tı. Sanki onun rahatına önem veriyormuş gibi davranmıştı.
Ki bu aptalcaydı. Çünkü o, hiçbir şeyi umursamazdı.
B
Birkaç dakika sonra, Rocco elindeki tepsiyle yeniden geldi. Siyah saç
ları darmadağınıktı, gömleğinin yakası açıktı ve bronz tenini gözler önüne
seriyordu. Gömleğinin kollan dirseklerine kadar sıyrılmıştı. Tepsinin ağır
lığı, kollarındaki kaslan ve ellerinin gücünü vurguluyordu.
ma
Gerçekten de harika elleri verdi. Charity onun ellerini dudaklarından
daha fazla seviyordu ki dudaklan da çok güzeldi. Elleri, ona sadece zevk
vermişti. Ama dudaklan acı vermek için birçok şey yapmıştı.
ara
“Ne yapıyorsun?” diye sordu, Rocco elindeki tepsiyi bırakırken. Tepsi
de bir demlik, bir üncan ve kızarmış ekmeğin bulunduğu küçük bir tabakla
birlikte küçük bir reçel kavanozu vardı.
T
“İnsanlar iyi hissetmediği zaman bunu yaparsın, değil mi?”
“Eh, bir zararı olmaz.” Charity yatakta doğrularak arkasına yaslandı.
Rocco, fincanı Charity’e uzatmadan önce demlikteki çayla doldurdu.
-
“Dikkat et,” dedi. Uyansı; dudaklarında son derece garip ve yapmacık du
mli
ruyordu. “Sıcak.”
Charity fincanı dudaklarına doğru kaldırdı ve Rocco’ ya bakmadan ön
ce hafifçe üfledi. “Neden bana bu kadar iyi davranıyorsun?”
ize
Charity çayından bir yudum alarak içini çekti. “Bilmiyorum. Eğer ölür
sem, bunların hiçbiriyle uğraşmak zorunda kalmazsın. Babalıkla yüzleşmek
zorunda kalmazsın.”
Rocco’nun yüzünde korkunç bir ifade belirdi. “Yeterince kayıp verdim,
p
Charity, çayına baktı. “Özür dilerim. Bu, çok kötü bir espriydi.”
“Sanınm, gerçekten kötü biri olduğumu düşünüyorsun.”
K
ost
“Özür dilerim,” dedi, daha doğru dürüst düşünemeden.
“Neden özür diliyorsun?” diye sordu, dudakları acımasız ince bir çizgi
ird
ye dönüşen Rocco.
“Senden çaldığımız için. Bu yanlıştı. Kurbanlarına hedef diyebilirsin.
B
Onların senden daha çok parası olduğu için yaptıklarında bir sorun görme
yebilirsin. Ama günün sonunda, bu yine de çalmaktır. Bir zamanlar bundan
daha iyi bir yol olduğunu bilmiyordum, ama artık Ölüyorum. Fakat... Ba
bamı tamsaydın, planlarının içine ne kadar kolay çekilebileceğini anlardın.
ma
İnsanları, paralarını almak için ikna edebilmesinin bir sebebi var, Rocco.
Çok inandırıcıdır. Her şeyin yolunda gideceğine inanmanı sağlamasını çok
iyi bilir. Ne olursa olsun, ona yardım etmem yanlıştı. Ve üzgünüm.”
ara
İleriye doğru bir adım atmadan önce tüm bunlar söylenmeliydi. Ya da
Charity delirmek üzereydi, çünkü hâlâ iyi hissetmiyordu. Ya da Rocco’nun
çay ile yaptığı jest, Charity’ nin düşündüğünden çok daha anlamlıydı. Ne
-T
olursa olsun, işte buradaydı. İtiraf ediyordu. Ve sadece Rocco’ ya değil,
kendisine de itiraf ediyordu.
Aniden, kendini tükenmiş hissetti. Kirlenmiş. Yalnız. “Sence hayatta
kurtuluş noktasına gelebileceğin bir an var mı?” diye sordu.
mli
“Bu kadar önemli mi? Hem ne amaçla? İyi biri olarak anılman için mi?”
“Ben... İyi biri mi yoksa kötü biri mi olduğumu gerçekten hiç düşün
pG
ost
olmanm tüm bunlarla ne ilgisi var?”
Charity kaşlarını çattı. “Bilmiyorum. Ama gerçekten kim olduğumu
ird
bildiğimden de emin değilim. Böyle basit bir sorunun bile cevabımı bile
mezken, iyi mi yoksa kötü mü olduğumu nasıl bilebilirim?”
B
“Eğer bir dadı tutarsak, bu tür sorular konusunda bize yardımcı olabile
ceğini mi düşünüyorsun?”
Charity güldü. “Duygusal olarak büyüyememiş bir çift yetişkine yar
dımcı olma konusunu dert eder mi sence?”
“Sanırım sen ve ben pek de kullanışlı bir çift oluşturmuyoruz."
ma
“Biz bir çift miyiz?”
“Sonuçta iki kişiyiz ve bu çocuğu birlikte büyüteceğiz. Gerçi hangi sı
fatla, hâlâ emin değilim.” ara
Charity Rocco’ ya başka biriyle yatıp yatmadığım sormak istedi. Ama
bu çok tuhaf görünürdü. Hele de onunla bir daha yatmayacağı gerçeğiyle
-T
ilgili büyük bir açıklama yaptıktan sonra.
Gerçi şu anda bu konuda eskisi kadar kararlı değildi. Muhtemelen diğer
tüm konularda da bu şekilde hissettiği içindi. Çünkü kim olduğunu bilme
diğini söylediği anda, bunun doğru olduğunu anlamıştı. Bir role bürünmeyi
çok iyi biliyordu. Babasından ve oyunlarından uzaklaşmak için bile tek
mli
Bir an için endişelendi. Nasıl bir anne olacaktı? Bu, hayatının geri kala
nı için ne anlama geliyordu?
pG
ost
“Ah, Rocco. Bir kızı nasıl umutlandıracağım çok iyi biliyorsun.”
Rocco kaşlarını çattı. “Yardımetmeye çalışıyorum”
ird
“Ama iyi olmaya çalışmıyorsun,” dedi Charity, küçük bir gülümsemey
le. “Sana göre.”
“Hayır, mantıklı davranıyorum. Annem bana çay getirirdi.”
B
Charity’ nin göğsü sıkıştı. Rocco’yu yalnız başına kalmış küçük bir ço
cuk olarak hayal etmek, canını acıttı. Ve birçok hislejiolmasma neden oldu.
Çünkü içindeki birazcık şefkati Charity’e vermeyi seçmişti. Buna ister man
tıklı davranmak desin ister iyi olmak, sonuçta Charity’e bir şey verdiği
ma
gerçeğini değiştirmiyordu.
“Pekâlâ, buna minnettarım. Gerçekten.” Charity boğazını temizledi ve
reçeli görmezden gelerek bir dilim ekmek aldı. “Yine de gelip saçımı tut
ara
mak zorunda değildin, ben... Bu iğrenç.”
“Bunda iğrenç olan bir şey yok. Hastasın. Bebeğim yüzünden miden
T
bulanıyor. Seninle ilgilenmem son derece âdil görünüyor.”
“Yaptığın şey bu mu? Benimle ilgilenmek mi?”
“İtiraf ediyorum, bunu gerçekten hiç düşünmemiştim.”
“Nedense bunun, sahip olduğumuz en iyi sohbet olduğunu hissediyo
li -
rum.”
“Muhtemelen. Eğer herhangi bir aşamada birimiz daha mantıklı düşün-
m
karşısında başka biri olsaydı bunun yumuşak bir ifade olduğunu söyleyebi
lirdi. Ama Rocco iîe bu imkânsızdı. “Ne?” diye sordu.
K
ost
ğimi mi sanıyorsun?”
“Evet,” dedi Rocco, arkasını dönüp kapıya doğru giderken.
ird
“Nereye gidiyorsun?”
“Sen daha iyi hissedinceye kadar beklemeyi düşündüm. Başka bir şey
B
mi istersin?”
Charity ağır bir şeyle kafasına vurulmuş gibi hissetti. “Hayır.”
“Kafan karışmış gibi görünüyorsun.”
“Çay ve kızarmış ekmekten» baştan çıkarma konusuna nasıl geldik?”
ma
“Seni istiyorum,” dedi Rocco. “Seni ilk gördüğüm andan beri istedim.
Ben... İstediğimi almaya alışkınım.”
“Ama ben bir kadınım, bir Ferrari değil. Benim de bir söz hakkım var.”
ara
“Biliyorum,” dedi Rocco. “Ve evet demeni istiyorum. Evet demen be
nim için önemli, Charity. Eğer beni istemiyorsan» bunun bir Önemi kalmaz.
İşte bu yüzden, seni almayı değil seni baştan çıkarmayı planlıyorum. Daha
T
sonra konuşuruz.” Ardından ayağa kalktı ve Charity’i baştan çıkarılma
umudu, çayı ve tostuyla yalnız bırakarak dışan çıktı.
li -
ost
etti. Onun kendim kötü hissetmesi, planına engel olacaktı.
Onun tadını neredeyse tekrar alabiliyordu. O tatlı, gülkurusu dudakları
ird
nın ve bacaklarının arasındaki balın tadını. Sadece düşünmek bile Rocco’yu
sertleştiriyordu. Sadece tek bir kadını en son ne zaman istemişti? Hiç öyle
bir şey olmuş muydu?
B
Kadınlarla seks yapmak istiyordu, ama özellikle istediği bir kadm ol
mamıştı. Sanata, arabalara, eşyalara karşı özel bir-tutkusu olmuştu, ama
asla kadınlara karşı olmamıştı. Güzel şeyleri şiddetle aızulardı ve onlara
sahip olabilirdi.
ma
B ir şeyleri arzuluyordu çünkü ne kadarına sahip olursa, gücü de o kadar
kanıtlanıyordu. Hiçbir şeyi olmayan b ir çocukken, kendisini çok çaresiz
ara
hissetmişti. Bu yüzden, her şeyi olan bir adam haline gelmişti.
Oyulmuş bir dağın içine denize bakan bir villa inşa ettirmişti. Vahşi
olan bir şeyi evcilleştirmek için.
-T
Charity’i de evcilleştirmek istiyordu. Onu yanında tutmak istiyordu.
Ona sahip olmak istiyordu.
Bunu anlamak rahatsız edici olsa da, sahip olduğu bu araziyi incelerken
aradığı tek şeyin Charity- olduğunu fark etti. Ve hiçbir şey onu bulmasına
engel olamazdı. Charity, onu ele geçirmişti.
mli
Deniz manzaralı büyük havuzdan gelen hafif bir şapırtı duydu. Midesi
düğümlendi. Oydu. O olduğunu biliyordu.
ize
Oturma odasına geri dönerek, bahçeye açılan çift kapıdan dışarıya çıktı.
Bahçede, yatak ve tül perdelerin bulunduğu bir oturma alanı, daha vardı.
G
Havuza baktı ve hafif bir dalgalanma gördü. Ardından, Charity’ nin ba
ita
ost
Charity’ nin yanakları kızardı. “Ah." ,
Rocco havuza doğru ilerledi. Kendisine engel olamıyordu. Söz konusu
ird
Charity olunca bunu asla yapamıyor gibi görünüyordu. “Çok güzelsin, cara
mia, sen de bunu kesinlikle biliyorsun.”
B
Charity omuzlarım silkti. “Bu konuda pek fazla düşünmüyorum.”
“Hiç mi?”
Charity tekrar omuzlarım silkti ve havuzun merdivenlerine doğru yü
rümeye başladı. Vücudunu gözler önüne sererek, yavaşça sudan çıktı. Üç
ma
aylık hamile olmasına rağmen, bedeninde herhangi bir değişiklik görünmü
yordu. Hâlâ zayıflı, bedeninin yuvarlak kıvrımları mükemmeldi. Rocco
onun çıplak tenini okşamanın nasıl bir şey olduğunu çok net hatırlayabili
yordu... ara
“Benim için bir şey ifade etmiyor. Benim durumumda olanlar, güzellik
lerini insanları kandırmak için kullanırlar ya da kullanmazlar. Seninle tanı-
-T
şıncaya kadar, bedenimi kullanmamıştım. Birini kandırmak için bile.”
“Merak ediyorum,” dedi Rocco ve gerçekten de merak ettiğini anladı.
“Babana yardım etmeyi ne zaman bıraktın? Ve neden tekrar başladın?”
Charity yavaşça nefes verdi ve sandalyenin üzerindeki beyaz havluyu
mli
alarak kendini kurulamaya başladı. “On yedi yaşımdayken, ona artık oyun
oynamak istemediğimi söyledim. Bundan hoşlanmadı, ama zaten ben kendi
başımın çaresine bakıyordum. Çoğunlukla, şirketleri dolandırmasına ve
ize
yordum. Babam, bizim gibi sıradan insanların çok çalışsalar dahi başarılı
olamayacaklarını söylerdi. Eğer insanlar yeterince akıllı değilse, ellerindeki
parayı hak etmediklerini söylerdi. ‘Bir insan aptalsa, parası ondan her şekil
de ayrılır’ en sevdiği cümlelerden biriydi. Elbette, sahip olduğu her şeyi en
p
ost
bu... Yanlıştı,” dedi Charity, koyu gözleri alev alev yanıyordu. “Yanlış
olduğunu biliyorum. Eski alışkanlıklar kolay unutulmuyor. Kolaya kaçmak
ird
cazip geldi ve şeytana uydum. Bunu yaptım çünkü ne kadar çalışırsam çalı
şayım o kadar para kazanamayacağımı biliyordum ve mücadele etmekten
yorulmuştum. Sonra babam kaçıp gitti ve ben kendimi berbat hissettim. Ben
B
sadece... Senden çaldığımız parayı hiç görmedim. Bu oyunu planlamamız
birkaç ay sürdü, babamın beni yüzüstü bıraktığını anlamam da bir ay sürdü
ve üç ay sonra da sen beni buldun. Ve yaptıklarımın bedelini bana ödettin,
Rocco. Hem de öyle bir ödettin ki, bir daha şeytana uyarsam bedelinin ne
ma
olduğunu asla unutmayacağım. Hiçbir şey bedava değildir.”
Charity’ nin sözleri, Rocco’nun içine oturdu. “Sana seksle mi ödettim?”
ara
“Diğer şeylerle birlikte... Seninle tanışana kadar tüm bunların ne kadar
yanlış olduğunu gerçekten anlamamıştım ve bu canımı yakıyor.”
“Senden çok şey istediğimi hissediyorum,” dedi Rocco, aralarındaki
T
boşluğu kapatarak. “Ben... Aramızda geçenler yüzünden pişmanım.”
“Üzgün müsün?” diye sordu Charity, başını yana eğerek.
Rocco kaşlarını çattı. “O kadar ileri gitmezdim.”
“Doğruyu söylüyorum, Rocco. Gerçekten.”
li -
Rocco, Charity’e doğru ilerledi ve onu kollanna alarak sıkıca beline sa
rıldı. Kalbi hızla atıyor, elleri titriyordu ve bunun nedenini bilmiyordu.
m
“Üzgün değilim,” dedi, sert bir sesle. “Çünkü seni istediğim için pişman
ize
değilim. Sana sahip olduğum için pişman değilim. Olmam gerekse bile.”
Elini, Charity’ nin yanağına koydu ve başparmağıyla dudağının üstün
deki su damlasını sildi. Charity; etraüna topladığı, sahip olmak istediği tüm
pG
ost
arzuyla yanıp tutuşurken bırakmak istiyordum. Seni isteyeceğimi sanmı
yordum. Bir hırsızı nasıl isteyebilirdim?” Charity’ nin çenesini parmaklan
ird
arasına aldı. “Anladığını sanmıyorum, Charity. Kimse benden bir şey çala-
maz. Kazandığım şeyler benim için değerlidir. Seni görmeden önce senden
B
nefret etmiştim. Seni istememem gerekiyordu.”
“O halde neden istiyorsun?”
“Bir nedeni yok. Aramızdaki çekim dışında. Bu gerçekten güçlü bir çe
kim, cara ve ben buna nasıl karşı koyabileceğimi gerçekten bilmiyorum.
Aslında bunu istemiyorum. İnsanlardan uzak durarak, gerçekten arzuladı
ma
ğım şeyleri elde edemeyerek birçok yıl geçirdim. Ama artık kendi istekle
rimi görmezden gelemiyorum. Artık istediğim her şeyi elde etme gücüne
ara
sahibim. Bu konuda hiçbir kısıtlama yok. Ve buna gerek de yok. Bu yüzden
seni ve cazibeni hafife aldım. Ve şimdi bunun ne kadar güçlü bir şey oldu
ğunun farkındayım ve bunu keşfetmek istiyorum.”
T
“Beni küçümseyen bir erkekle yatmam için bir neden göremiyorum.”
“Bunu bir kez yaptın.”
Charity üzgün bir ifadeyle başını eğdi. “Bundan gurur duymuyonım.”
li -
ost
“Açlık. Bomboşsun. Tıpkı benim gibi.” Koyu gözleri duygularla parla
yan Charity, başını salladı. “Seni doldurmama izin ver.”
ird
Charity başını salladı ve Rocco’nun ihtiyaç duyduğu tek onay buydu.
Başını eğdi ve Charity’ nin dudaklarını yakaladı. Daha önce hiç hisset
mediği bir rahatlamayla doldu. Bu öpücüğe, ona öylesine açtı ki, tadını
B
dilinde hissedinceye kadar bunu fark etmemişti. Ancak o zaman açlığının
ne kadar şiddetli olduğunu fark etti. -■
Charity’i ağzını açması için kandırdı ve dilini içeri kaydırarak onun ta
dına baktı, iyi bîr brendi içermiş gibi, onun tadını çıkardı ve içini yakan ateş
ma
daima buz gibi olmuş yerlerini ısıttı.
Onu istemek, fiziksel bir acı, savaşamayacağı ve savaşmak istemediği
bir dürtü haline gelmişti.
ara
Charity’ nin kalçasını tuttu ve sıkıca kendine bastırarak, onu ne kadar
istediğini, ondan ne kadar etkilendiğini gösterdi. Ve dudaklarından bir inilti
-T
çıkan Charity, yumuşamaya başladı. İkisi de öpücüğü derinleştirerek, bir
birlerinin dudaklarında kayboldular.
Rocco, deneyimli bir adamdı. Öpücükler onun için heyecanlı olmaktan
çıkmıştı. Ama bu öpücük farklıydı. Herhangi bir öpücükten çok daha faz
laydı. “Sana sahip olmalıyım,” dedi, dudaklarını Charity’ nin dudaklarından
mli
Şimdi bile, tüm benliğiyle onu böylesine istemek Rocco’nun canını sık
tı. Bu küçük hırsız, en derinlerine ulaşmış ve en çok değer verdiği şeyi çal
mıştı: Hâkimiyetini.
pG
Şu anda onu geri istediğinden bile emin değildi. İstediğinden emin ol
duğu tek şey Charity idi.
Mayonun askılarını kavradı ve omuzlarından aşağıya indirerek, göğüs
lerini ortaya çıkardı. Başını aşağıya eğdi ve göğüs uçlarından birini ağzına
ita
ost
du ve hayatında sağı solu belli olmayan bir şey bulmak çok zordu. Bu du
rumdan korktuğu kadar zevk de alıyordu.
ird
Charity mayosunun içinden çıkarak, bir kenara tekmeledi. Rocco başım
kaldırdı ve Charity’i tekrar öptü. Ardından onu ters çevirerek saçlannı ya
B
kaladı ve bir eliyle omzundan tutarken, diğer eliyle nazikçe bahçe koltuğu
na doğru bastırdı.
Parmaklarının ucuyla, Charity’ nin zarif sırtını okşadı. Ta ki bedeninin
ıslak girişine kadar... Islaktı ve onun için hazırdı. Öne eğilip, Charity’ nin
ensesine bir öpücük kondurdu ve Charity, onun dokunuşu altmda titredi.
ma
Rocco pantolonundan kurtuldu ve Charity’ nin ıslak merkezine yerleşe
rek, yavaşça içeriye doğru kaydı. Başını yana çeviren Charity’ nin gözleri
ara
Rocco ile buluştu. Dudaklan aralanmış, gözleri kocaman açılmıştı. Rocco,
kalçasını esneterek tamamen içine girdiğinde, ağzından vahşi bir ses çıktı.
“İyi mi?” diye sordu Rocco.
-T
Charity hafifçe başını salladı. Rocco yavaşça geri çekildi ve ikisini de
uçuruma sürükleyecek sabit bir ritim tutturarak tekrar ileriye doğru hareket
etti. Elini öne doğru kaydırarak, Charity’ nin bacaklarının arasına yerleştirdi
ve hareketleriyle uyumlu bir şekilde klitorisiyle oynadı.
Zirve çok yakındaydı, ama daha çok erkendi. Bunun sonsuza dek sür
mli
devam ederek öne doğru eğildi ve dişlerini Charity’ nin boynuna sürttü.
Charity attığı boğuk bir çığlıkla zirveye ulaştı.
Rocco da kendisini tutmayı bıraktı ve attığı çığlık Charity’ninkine karı
şırken doruğa ulaştı.
Fırtına dindiğinde, zorlukla soluyarak Charity’ den uzaklaştı. Parmakla
ita
ara
C h ARITY sırtüstü yuvarlandı ve ellerini başının özerine kaldırarak
gerindi. Parmaklan ahşap bir yatak başına değdi. Brooklyn’ deki dairesinde
-T
sahip olmadığı bir yatak başına. Gözlerini açtı ve etrafa baktı. İkindi güneşi,
beyaz tül perdelerden içeriye sızıyordu. Brooklyn’ de değildi, Rocco’nuıi
villasmdaydı. Yatakta doğruldu ve örtüler beline kadar indi. Çıplaktı.
Sonra zihni bir sürii görüntüyle, günün büyük bir çoğunluğunu nasıl ge
çirmiş olduklarının anılarıyla doldu. Çıplaklığı yüzünden şaşırmaması ge
mli
rektiğini biliyordu.
Sonra Rocco, onun kadar çıplak bir halde banyodan çıktı. Ve belli ki o
ize
geçmişti. Orgazm olmak kusmaktan çok daha iyiydi. Kendini hiç de rahat
sız hissetmiyordu. Aslında acıkmıştı. Açlıktan ölüyordu.
K
“Akşam yemeği kısa bir süre sonra gönderilecek.” Rocco sanki zihnini
okumuştu. Bu endişelendiriciydi, ama böyle durumlarda kullanışlıydı.
Ve başka konularda da... Yatakta ne istediği söz konusu olduğunda,
Rocco, onun zihnini kendisinden çok daha iyi okuyormuş gibi görünüyor
du. Rocco ile taiıışıncaya kadar öylesine deneyimsizdi ki ne isteyebileceğini
bilmiyordu. Ama Rocco ona öğretiyordu. Harika yetenekleriyle.
Çarşafların arasında da tıpkı dışında olduğu kadar hükmediciydi. Ve bu,
görünüşe göre Charity’ nin hoşuna gidiyordu.
Aralarındaki bu düzenlemenin ne anlama gelmesi gerektiğine dair hiç
ost
bir fikri yoktu. Bir bebekleri olacaktı. Birkaç saat önce olduğu gibi birlikte
uyuyorlardı. Ama Charity hâlâ onun parasını çalmış olan kadındı ve onun
ird
da bunu unutmuş olabileceğini sanmıyordu.
Rocco da hâlâ onu İtalya’ya gelmesi için zoıiayan adamdı. Onu hapse
attırmakla tehdit eden adamdı. Bu değişmemişti. Ama nedense, aralarındaki
B
hava değişmiş gibiydi. Ki bu aptalcaydı. İnsanlar gerçekten değişmezdi.
Sadece yeni maskeler takarlardı. Yeni kostümler giyerlerdi. Charity bunu
herkesten iyi biliyordu. Tüm hayatını bunu yaparak geçirmişti.
Babası geri dönüp ona bir firsat verdiğinde, eski haline dönmüştü. Bunu
ma
tekrar yapmayacağı bir gelecek hayal bile edemiyordu.
Daha önce değişmeyi başaramamışsa, şimdi nasıl yapabilirdi?
ara
“Ne tür bir akşam yemeği?” diye sordu, çünkü bu zararsız bir soruydu
ve şu anda buna ihtiyaçtan vardı. Ve tabi ki yemekle de ilgileniyordu.
“Belli bir şey seçmedim. Yatakta yemesi kolay olacak herhangi bir
-T
şey.” Rocco odanın içinden geçti ve yatağın kenarına oturdu.
Charity’ nin kalbi hızlandı. Bu adama yakın olmak, bir şeyler istemesi
ne neden oluyordu. “Yataktan çıkmamız gerektiğini düşünmüyor musun?”
“Bence bu berbat bir fikir. Tüm gün burada kalmayı tercih ederim.”
Rocco Charity’e baktı. Koyu gözleri ilk defa öfke ve alayla dolu değildi.
mli
sa bir öpücüktü, heyecanlandıracak bir şey yoktu. Ama yine de kısa sürmesi
çok daha heyecan Vericiydi.
“Bu... Ahlaksızlık gibi görünüyor.”
pG
“Ahlaksızlık mı? Senin gibi bir kadın için ilginç bir kelime seçimi.”
“Ne demek bu?”
“Gerçek ahlaksızlığın tadını aldığını düşünmüştüm.”
Boğazı düğümlenen Charity, rahatsızca kıpırdandı. “Paranı çaldığımız
ita
zaman.”
Rocco, Charity’ nin yanağını okşadı. “Öyle demek istemedim.”
K
ost
kahkahalar atarak geçerdi. Evet, bu ahlaksızlıktı.” Charity ellerine baktı.
“Büyüdükçe, tam olarak ne yaptığımızı anladım. Ve bununla mücadele
ird
ettim. Ama babam bir dolandırıcı. Hikâye uydurmak konusunda iyidir.
Bizimle ilgili de iyi bir hikâye uydurdu. Ne yaptığımızla ilgili... Paralarım
B
çaldığımız insanlar, bunu fark etmeyecek kadar zenginlerdi. Eğer fark eder
lerse de, ornı kaybedecek kadar aptal oldukları için bunu hak ediyorlardı.”
Charity babasının sözlerini neredeyse kelimesi kelimesine tekrarladı. Bun
ları her zaman gülümseyerek söylerdi. Sanki şaka yapıyormuş gibi. Sanki
hiçbiri gerçek değilmiş gibi.
ma
Sadece bir oyundu. Ahlaksız bir oyun. Ama yine de oyundu.
“Anlıyorum,” dedi Rocco, gözlerinde garip bir ışık vardı.
ara
“Sana söylemiştim. Sana yaptığı şey, en büyük işiydi. En azından be
nim bildiğim kadarıyla. Eğer o şekilde bir yerlere saklanmış parası varsa,
bana bunlardan bahsetmedi. Son işi yüzünden benim cezalandırılmama göz
T
yumduğu ve beni parasız bıraktığı düşünülecek olursa...”
“Para gerçekten sende değil.”
Charity başını salladı. “Hayır. Asla olmadı. Ona yardım ettim ama...
-
“Evet,” dedi Rocco, aym zamanda hem sert hem de nazik bir sesle. “Ve
bunun nedenini merak ediyorum. Anlatmak ister misin?”
pG
lirdim. Ama bir rol oynuyor olurdum. Ve bu bana göre bir şey değil.”
‘Teki ya benimle birlikteyken? New York’taki otel odasında? Peki ya
şimdi? Kendin misin?” Rocco öne eğildi ve Charity’ nin çenesini öptü.
“Yoksa hala bir maske mi takıyorsun?”
Rocco’nun karanlık bakışları onunkilerle buluşunca, Charity gözlerini
başka yöne çevirmek zorunda kaldı. “Bilmiyorum. Kim olduğuma dair
hiçbir fikrim yok. Hayatımın her gününü bir role bürünerek geçirdim. Gar
sonluk yapan halim bile... O halimin iyi olması gerekiyordu. Dürüst olması
gerekiyordu. Sadece normalmiş gibi davranıyordum. Kostümü üzerime
ost
geçiriyordum. Ama günün sonunda, onu çıkanyor ve... Sadece tekrar ken
dim gibi hissediyordum. Her zaman rol yapıyorum.”
ird
“Peki ya benimleyken?”
Kalbi hızla çarpan Charity, derin bir nefes aldı. “Beni en çok korkutan
B
şey de bu.” Bunu neden itiraf ettiğini bilmiyordu. Kendisine bile dürüst
olmadığı halde, neden Rocco’ ya karşı dürüst olmak zorunda hissediyordu?
“Ne? Seni koıkutan şey ne, cara mia?”
“New York’ta seviştiğimiz gün, en dürüst halimdeydim. Kendime karşı.
ma
Herhangi birine karşı...” Charity zorlukla yutkundu. “O kişiden hoşlandı
ğımdan emin değilim.”
‘•Neden ondan hoşlanmıyorsun?”
ara
“Çünkü o ...” Charity kendisi hakkında iiçüncü bir kişiymiş gibi konu
şurken aptal gibi hissetmeye başladı. “Ben... Seninle yattım. Seni tanımı
yordum bile. Ama bundan hoşlandım.”
T
“Peki, bu bir sorun mu?”
Charity gözlerini yere indirdi. “Birçok insan için, bu bir sorun olurdu,”
dedi kısık bir-sesle.
-
“Benim için değil.” Rocco Charity’ nin yanma kaydı. “Birçok yılı bir
mli
asla sadakat sözü vermediğim fark etti. Ve bir ilişki sözü de vermemişti.
Sadece bir şeyler vaat etmişti.
K
ost
lan söyleme.”
“Yalan söylemek için bir sebebim yok. Bunu biliyorsun.”
ird
“Yapma,” dedi Charity, fisıltı gibi bir sesle. “Bana yalan söyleme. Ve
başka biriyle yatma. ”
B
Rocco, elini Charit/ nin yanağına koydu. “Sonsuza kadar mı, cara
mia? Bu çok uzun bir zaman... İkimiz de geleceğin ne getireceğini bileme
yiz.” —•
Charity başka bir adamı isteyebileceğini hayal bile edemiyordu. Ama o
deneyimsizdi. Rocco ise değildi. “O halde en azından benimle yatarken,
ma
başkasıyla da yatma.”
"Söz veriyorum,” dedi Rocco, ciddi bir sesle.
ara
Bu, Charity için yeterliydi. Şimdilik. Bu yüzden öne eğildi ve Rocco’yu
öptü. Çünkü istemekten yorulmuştu. Ve Rocco’dan alacağı hazzı kaybet
memeye kararlıydı. Mümkün olduğunca uzun bir süre için. ..
-T
R occo aklının bir kısmını o yatakta, bıraktığından emindi. Ve nedense
bu yüzden hiç rahatsız değildi. Charity’e sadık olacağına söz vermişti.
Zaten, beyni istese bile, bedeninin başka bir kadına karşılık verebilece
mli
önce uzun süreli bir ilişki yaşamamıştı. Şimdi başlamaya da niyeti yoktu.
ita
Ama sözüne sadık kalacaktı. Verdiği söz, Charity yatağında olduğu sü
rece, başkasını yatağına almamaktı. Onu incitmek istemiyordu. Ki bu da
K
ost
Ve ornı, bu hafta sonu Atılacağı galaya götürmek isteyebileceğini dü
şünmeye başlamıştı. Bu tür etkinliklere daha önce kimseyi götürmemişti. O
ird
tür yerler, bir gecelik eğlence bulmak için son derece idealdi.
Ama şimdi zaten birine zincirlenmişti ve yeni sahip olduğu şeylerle
B
gösteriş yapmaktan her zaman çok hoşlanmıştı,
Yeni bir araba, yeni bir villa, yeni bir takım elbise hatta yeni bir kravat.
Bunlarla güç gösterisi yapmak hoşuna gidiyordu. Bunlar, yeni hayatının,
elinden alınamayacağını kanıtlıyordu. Ve başkalarının bunları görmesinden
hoşlanıyordu. Belki de Charity ile gösteriş yapmak da ona iyi gelirdi.
ma
Nedense, bu düşünce tüm bedenine bir memnuniyet dalgası gönderdi.
Koleksiyonuna yeni bir şeyler eklediğinde her zaman heyecanlanırdı. Ama
ara
bunu kadınlarla hiç yaşamamıştı, çünkü seks her ne kadar tatmin edici olsa
da, ucuz ve kolay elde edilen bir şeydi. Kadınlar hiç önemli olmamıştı.
Ama Charity Önemliydi. Sadece çocuğunun annesi olduğu için. Gerçek
-T
ten, bunun için başka bir neden bulamıyordu. Düşünceleri, onunla birlikte
yatakta geçirmiş olduğu öğleden sonraya kaydı. Bu önemli değilmiş gibi
davranmak zordu. Tadı, kokusu. Onunla ilgili her şey önemliydi.
Sadece onu düşünmek bile sertleşmesine neden oluyordu.
Masasının arkasında kıpırdanarak, oturuşunu düzeltti. Charity, ergenlik
mli
ost
R o c c o dışarı çıkacaklarını söylediğinde Charity şaşırmıştı. Çünkü son
ird
birkaç gündür aynı odada bulunmak, soyunmaları ve birbirlerini tatmin
etmeleri ile son bulmuştu. Bundan şikâyet ettiği falan yoktu. Birisiyle fizik
sel olarak bu kadar yakınlaşıp da çok az konuşmuş olmak garip bir şeydi.
B
Buna rağmen, hayatında başka biriyle yaşadıklarından çok daha fazlası
vardı. Rocco, kalbine garip bir şeyler yapıyordu. Onu. sıkıyor, büküyor ve
nefes alamıyormuş gibi hissetmesine neden oluyordu.
Ve şimdi de şehre doğru yol alıyorlardı. Charity buraya geldiğinden be
ma
ri bir kez bile etrafı keşfe çıkmamıştı.
Rocco arabayı Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda ustaca ilerletti ve mü
tevazı bir butiğin önünde durdu. “Randevumuz var,” dedi. Arabayı park etti
ara
ve dışarı çıkmadan önce motoru kapattı. Arabanın etrafından dolaşarak,
Charity’ nin çıkması için kapıyı açtı. ‘
-T
Bu beklenmedik şövalyelik gösterisi, Charity’ nin hassas kalbi için çok
tehlikeliydi. “Ne? Çok ketum davrandığının farkında mısın? Muhtemelen
benim olağan halimden bile daha ketumsun. Ve bu, bir şeyleri açıklıyor.”
Rocco son günlerde sıklıkla yaptığı gibi gülümsedi. “Bu bir sürpriz.”
Koıku ve umut duygulan birbirine karışan Charity’ nin midesi düğüm
mli
lendi. Çünkü hayatı boyunca sürprizlerin sonuçlan hiçbir zaman iyi olma
mıştı. Ve şimdi de iyi olabileceğini ümit etmekten korkuyordu.
ize
ost
Charity dişlerini sıktı ve yüzüne zorla bir gülümseme kondurarak, kadı
nın gözlerine baktı. Ürkek ve utangaç biri değildi. İşte bundan emindi. Ba
ird
basından miras olarak aldığı işe yarar bir şey varsa, o da her durumda par
lama yeteneğiydi, en azından dış görünüş olarak.
B
“Charity Wyatt,” dedi elini uzatarak. “Tanıştığımıza memnun oldum.”
Kadm bu takdim karşısında şaşırmıştı ama uzatılan eli tuttu ve sıktı.
Charity gönülsüzce de olsa biraz saygı kazanmış olduğunu söyleyebilirdi.
“Sakıncası yoksa” dedi Rocco, “elbiseleri denemeye başlamak için arka
ma
tarafa geçmek istiyoruz. Şimdi Charity’i de gördüğünüze göre, belki tavsiye
edeceğiniz başka parçalarınız da vardır.”
Kadın, baştan savılmış olduğunu biliyordu, ama Rocco’nun bu kadar
ara
zengin ve güçlü olması yüzünden, istese bile karşı gelemeyeceği belliydi.
“Elbette, Bay Amari. Arka tarafta her şey hazır ve bir şeye ihtiyacınız olur
sa lütfen bana haber verin.”
-T
“Vereceğiz,” dedi Rocco, Charity’ nin elini sıkıca tutarak, butiğin aıka
tarafına geçtiler. Konforlu koltuklarla döşenmiş olan odada, kadife bir per
deyle ayrılan küçük bir soyunma odası ve bir ayna vardı.
"Artık neler olduğunu söyleyecek misin?” diye sordu Charity, burada
mli
ost
Rocco, Charity’ nin duygusallaştığı her seferde yaptığı gibi bakışlarım
kaçırdı. “Başka bir şey mi bekliyordun? Ben duygusal bir adam değilim,
ird
cara mia. Bunu şimdiye kadar anlamış olmalıydın. Evet, dürüstüm. Ama
duygusal değilim. Cinsel arzularını tatmin edebilirim, ama hassas duygula
B
rın için başka yere başvurmalısın. Belki de romantik filmler izlemelisin.”
Bunu yapması, Charity’i sinirlendirdi. “Hassas duygulanm olduğunu
mu sanıyorsun?” dedi arkasını dönerek. Soyunma odasına girdi ve perdeyi
kapattı. “Sonuçta ben sadece bir dolandırıcıyım. Büyük olasılıkla o tür duy
gulanm yoktur.” Kendisini bekleyen bir sıra elbise gördü. Yakalandığını
ma
fark etmiş olduğu, dairesindeki o am hatırladı. İç çamaşırlanna, bir elbiseye
ve emirlerin yazılı olduğu nota baktığı o ana.
ara
Ama bu farklıydı. Bu kez, elbisesini seçme şansı vardı.
Elbiselerden birine uzandı ve eteğine dokundu. Yumuşak kumaş, nor
mal şartlarda karşılayabileceğinden çok daha kaliteliydi. Elbiselerin her
-T
birine dokundu ve zümrüt yeşili olanda durakladı.
“Duyguların olmadığını asla söylemedim,” dedi Rocco, sesi bir dakika
öncekinden çok daha yakından geliyordu. Ferdenin tam arkasında durduğu
söylenebilirdi. .
mli
ost
ona pahalı göründüğünü söylemişti. Onun anlamasını sağlamak için paha
biçilemez sıfatını da eklemişti. Ama bu, gerçeğe son derece yakındı. Charity
ird
gerçekten de paha biçilemezdi. Bir adamın, ona sahip olmak için tüm eşya
larını satabileceği ama asla elde edemeyeceği bir şeydi.
B
Makyöz, gözlerinin çevresinde altın ve turuncu tonları kullanarak, kah
verengi gözlerini ön plana çıkarmıştı. Dudaklan güneşin altındaki sulu
narenciyeler gibi tatlı görünüyordu.
Susuzluğunu gidermesi için, Rocco’ ya yalvarıyor gibilerdi.
Siyah bukleleri gevşek bir şekilde omuzlanna bırakılmıştı ve ışıklann
ma
altında parıldayan elmas bir toka birkaç bukleyi geride tutuyordu.
Elbisesinden bahsetmeye gerek bile yoktu. Sanki altım eritmişler de
ara
kıvnmlarmın üzerine dökmüşler gibi görünüyordu. Eteği bacaklarında dal
galanıyor, yırtmacı bronz bacaklannı çekici bir şekilde gözler önüne seri
yordu. Rocco’nun tek istediği onu yakalamak ve karanlık bir koridora çek
-T
mekti. Aslında ilk başta buraya gelmekten vazgeçmeliydi. Lanet olsun.
Salonun ortasına gitmeden önce onu durdurması gerekiyordu. Çünkü
onun için bir şeyi daha vardı. Neredeyse vermek istemeyecekti, çünkü mü
kemmel görünüyordu ve vereceği şeyin bu etkiyi bozmasından korkuyordu.
mli
ost
dedi Rocco.
“öy le olduğunu düşünmüyordum.”
i rd
“öyleyse neden bana bu şekilde bakıyorsun?”
“Daha önce hiç kimse bana hediye vermemişti. Ve hayır, New
B
York’taki daireme göndermiş olduğun iç çamaşırları sayılmaz.”
“Öyle olduğunu asla söylemedim.” Rocco kaşlarını çattı. “Şüphesiz he
diye veren biri olmuştur.”
“Kim verecekti ki?”
ma
Rocco’nun buna verecek bir cevabı yoktu. Tüm çocukluğunu yalnız ge
çirmişti. Bir annesi olmadan... Ama b ir süre de olsa bir annesi olmuştu. Ve
annesi ona hediyeler almıştı. Evet, birçoğu elinden alınmıştı. Ama sonuçta
ara
annesi onları almıştı. Bunu asla unutamazdı. Her şeyin elinden alınmış
olması, annesinin onları almış olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.
Charity böyle bir şey yaşamamıştı. Bu yüzden bunu Rocco’dan almak
-T
zorundaydı. Bir başkasının duygularıyla asla ilgilenmeyen bir adamdan...
Rocco’nun midesi düğümlendi ve elindeki kutuyu hızla açtı. “Sadece
bir kolye,” dedi. Yaptığı hareketin büyütülmesini istemedi, böylece Charity,
o şekilde umutla bakmayı keserdi.
mli
gun olması için seçtiği konusunda yalan söylemişti. Bedenine, tenine uygun
olması için seçmişti. Üzerinde sadece kolye varken nasıl görüneceğini bil
diği için seçmişti. Ama eğer bunu söylerse, Charity’ nin güzel yüzündeki
merak ve memnuniyet ifadesinin silineceğini hissediyordu ve bunun olma
sını istemiyordu. Eğer bundan bahsedecekse de, geceye kadar bekleyecekti.
Onun yüzünü göremeyeceği ana, ya da onu zevkten düşünemeyeceği hale
getirene kadar.
Değerli taşı avcuna aldı ve ağırlığım ölçtükten sonra Charity’ nin tenine
nazikçe bıraktı. Geriye doğru bir adım atarak, “Mükemmel,” dedi.
ost
“Teşekkür ederim,” dedi Charity. Son derece samimiydi. Ve Rocco bu
konuda ne yapacağını bilmiyordu. Samimiyet, genelde onun alaycılığının
i rd
üzerinden akıp giderdi ama Charity’ nin samimiyeti çatlaklarından içeri
sızmayı başarmıştı. Ve bu hiç hoşuna gitmedi. Ama bundan hoşlanıp hoş
lanmamasının bir önemi yokmuş gibi görünüyordu.
B
“Rica ederim,” dedi soğuk bir sesle. “Gidelim mi?” Charity’e değil de
odanın içindeki insanlara bakarak kolunu uzattı. Koluna dolanan narin par
maklan hissetti ve ona bakmamak için elinden geleni yaparak zorlukla
yutkundu. Merdivenlerden aşağıya inerek, balo salonunun ortasına doğru
ma
ilerlediler. Ve takım elbisesi içindeki şeytanlar tarafından, odanın ortasına
güzel bir melek bıraktığının fark edilmesi çok da uzun sürmedi.
ara
Ama Charity, onlar için değildi. O aptalların hiçbiri Charity’e layık de
ğildi. Lanet olsun, kendisi de ona layık değildi. Ama onun güzelliğini kirle
tecek biri varsa bu Rocco olacaktı. Çünkü Charity, ona aitti.
-T
Kalabalığın içinde ilerlerken, Charity’i sıkıca tuttu.
Rocco’nun geçmişte birlikte bazı işler yapmış olduğu Yunan bir işada
mı olan Leon Carides, gözlerini Charity’e dikti ve ardından Rocco’ ya bak
tı. Yüzüne yayılan bir gülümsemeyle, konuştuğu grubun yanından aynldı
ve onlara doğru ilerlemeye başladı.
mli
liğini bildirmek için ofise geldiğinde, kontrol için doktorun ofisine gittikle
ita
ost
Bunları Charity’ nin önünde konuşmak istemiyordu. Ki bu aptalcaydı.
Özellikle de Charity, onun nasıl bir adam olduğunu tam olarak biliyorken.
i rd
. Yine de, Leon’ un bunu ortaya atmasından hoşlanmadı.
“Eğer karşılığını vermek istiyorsan, Carides, bunu bir daha düşün.”
B
“Bunun kararını konuğunun vermesi gerekmiyor mu?” diye sordu
Leon, parlayan gözleriyle Charity’i incelerken.
“Onun konuğu tam olarak burada duruyor,” dedi Charity, soğuk bir ses
le. “Teklif için teşekkürler, tabi gerçekten bir teklifse. Gururum okşandı.”
ma
“Ah, öyleydi,” dedi Leon. “Bana verecek bir cevabın var mı?”
“Hayır,” dedi Rocco. “Cevabı hayır.”
Charity’ nin kaskatı kesildiğini hissetti. Ama onun kızıp kızmaması
ara
gerçekten umurunda değildi, önem li olan tek şey, Charity’ nin ona ait ol
duğunu ve eve başka hiç kimse ile gitmeyeceğini Leon’ un anlamasıydı.
“Kendi adıma konuşabilirim,” dedi Charity.
-T
“Yeterince hızlı cevap vermedin,” dedi Rocco, sert bir sesle.
“R occo...”
“Cennette sorun mu var? Ne yazık,” dedi Leon. “Eğer koruyucundan
farkh bir cevabın varsa buradayım,” dedi, kelimelerini Charity’e yönelte
mli
rek, “gitmeden önce gel ve beni bul.” Arkasını döndü ve Rocco’yu öfkeden
kudurmuş bir halde bırakarak, oradan uzaklaştı.
ize
“Benim adıma cevap vermene gerek yok,” dedi Charity, alçak bir sesle.
“Sana bir hediye verdim, istediğimi yaparım,” dedi Rocco, mantıksız
davrandığım bilerek, ama bu umurunda bile değildi.
G
ceksin?”
ita
Rocco bir an için, Charity’ nin gözlerindeki derin acıyı gördü ama sonra
o gözler sakin bir ifadeyle maskelendi. “Bunu sana söylediğim için pişma
K
ost
sını arıyorsan, bulacağın tek şey pişmanlık olacak.”
“Bunu aklımda tutarım. Leon ile de aynısı olup olmayacağını merak
i rd
ediyorum. Açık bir davet aldığıma göre, bunu dikkate almam gerekir.”
Rocco, elini Charity’ nin sırtından yukarıya doğru kaydırarak, ensesini
tuttu. “Söyle bana, cara, çocuğunun babasının cinayetten tutuklanıp hapse
B
atılmasını mı istiyoısun?”
Charity’ nin gözleri kocaman açıldı. “Hayır.”
“O halde Leon Carides’i öldürmem için beni kışkırtma.” Charity ko
nuşmak için ağzını açtı ama Rocco sohbetin bittiğine karar vermişti. “Dans
ma
edelim mi?”
“Bunu... Söylemeni beklemiyordum.”
ara
“Ne beklediğin önemli mi? Gel ve benimle dans et. Bu bir istek değil.
Yoksa bu ilişkide gücün benim elimde olduğunu unuttun mu?” Rocco aşa
ğılık bir herif gibi davranıyordu ve bunu biliyordu. Ama o anda kendisini
-T
yatıştırabilecek gibi görünmüyordu ve bu endişe vericiydi.
“Sen hatırlatma konusunda bu kadar başarılıyken nasıl unutabilirim?”
Charity, Rocco’ ya kızgındı ama kendisini dans pistine götürmesine izin
verdi. Kendisini kollarına almasına, göğüsleri birbirine değecek kadar yak
laştırmasına izin verdi. Hatta ona uyum sağlayarak, kollarım Rocco’nun
mli
ost
nin için çok değerli. Geçtiğimiz haftalarda bunu kanıtladın. Defalarca.”
Rocco eğildi ve Charity’i öptü. “Benden hoşlanmıyor olabilirsin, Charity.
ird
Ama bana karşı koyamıyorsun.” Şimdi onu kışkırtmaya çalışıyordu, çünkü
Leon ile yaşadıktan içini yakıp kül etmişti.
“Konuşmaya devam et. Böyle birkaç güzel söz daha söylersen, sana
B
sonsuza kadar karşı koyabilmemin mümkün olacağına eminim.”
“Bunun doğru olmadığını ikimiz de biliyoruz. O gün The Mark’ta bana
karşı koyamadıysan, şimdi karşı koyabilmen mümlcun değil.” Rocco bunu
kesin bir şeymiş gibi söylemişti, ama bu bir soruydu. Ve bunu sorma ihtiya
ma
cı hissettiği için kendisinden nefret etti.
Ama ona sahip olduğunu bilmeye ihtiyacı vardı. Ne olursa olsun, ken
disini geri çeviremeyeceğini bilmeliydi.
ara
“Beni zorlamaya kararlı gibi görünüyorsun.”
“Öyle mi görünüyor? Niyetim bu değildi.” Ya da belki de öyleydi.
Kontrolünü kaybetmemek için her şeyi yapardı.
T
“O halde belki de bir süre iyi olmayı deneyebilirsin,” dedi Charity.
“Nasıl iyi olunacağını bilmiyorum,” dedi Rocco. “Hiçbir zaman iyi ol
mak zorunda kalmadım.”
-
nağını avuçladı. “Ve birisi, benim olan bir şeyi çalmaya çalışırsa, nazik bir
karşılık vermem. Leon, tehlikeli bir zeminde yürüyordu.”
G
“Ama ben bir eşya değilim, Rocco. Beni öylece alıp kaçamaz.”
“Yapabilir. O zengin bir adam. Sana sunabileceği birçok şeyi var.”
“Paha biçilemez olduğumu sanıyordum, Rocco. Neden satın alınabilir
mişim gibi davranıyorsun?”
p
ost
yorsun."
“Deneyimlerime göre, seks, bir insanı tanımanı sağlamaz.”
ird
“Senin için olmayabilir. Ama benim için öyle. Başka bir adamla neden
birlikte olmadığımı sana söylemiştim. Sana söyledim... Ben kim olduğumu
B
keşfederken, sen de bunu izliyormuşsun gibi hissediyorum. Beni nasıl ta
nımıyor olabilirsin?” Charity’ nin gözleri duygu yüklüydü.
Charity’ nin sözleri, Rocco’nun içinde bir şeyleri yakaladı ve sertçe sık
tı. “Sana bir şey göstermek istiyorum.”
“Eğer penisinse, hayır teşekkürler.”
ma
Rocco isteksizce güldü. Aynı anda nasıl hem bu kadar kızgın, tahrik
olmuş ve mutlu olabildiğinden emin değildi. Nefret etmeyi amaçlamış ol
ara
duğu bir kadına karşı nasıl bu şekilde hissedebildiğini bilmiyordu. “Eh,
muhtemelen onu daha sonra göstermeyi teklif edeceğim. Ama şimdi kastet
tiğim başka bir şeydi.” Bu teklifi neden yaptığını bilmiyordu, belki de son
T
yarım saat içinde verdiği hasarı düzeltmek için bir girişimde bulunuyordu.
Kolyeyi verdiği zaman onun yüzünde gördüğü bakışı tekrar canlandırmak
için. Asla hak etmediğini kanıtladığı o bakışı...
Gerçekten, duyguların hiç anlamı yoktu. Ve Rocco onlara sahip olmak
-
du. Rocco ona hediye vermişti. Hakaret etmişti. Bir şeyler hissetmesine
neden olmuştu. Onu kızdırmış, mutlu etmiş ve üzmüştü. '
Eve geri dönmüşlerdi. Ve Charity, bundan sonra ne olacağını bilmiyor
K
du. Rocco, bir şey göstermek istediğini söylerken ses tonu öyle garipti ki
Charity bir aptallık yapmış ve gerilimi azaltmak için şaka yapmıştı.
Çünkü işler ciddiye bindiğinde rahatsız olmaya devam ediyordu. Farklı
maskeler takmaya çok fazla alışmıştı. “Bana göstermek istediğin şey ne
dir?” diye sordu, evin girişinde duraklayarak.
“Eşyalarım,” dedi Rocco, kibar ses tonu duygulanm ele veriyordu.
ost
Çünkü Charity’ den hoşlanıyordu. Bir şeyler hissetmeye başladığı zaman
larda, yüzüne bir maske yerleştiriyordu. Ve eve girdikleri anda da bunu
yapmıştı. Bu, onun için önemliydi.
i rd
Charity kaşlarını çattı. “Hangi eşyalar?”
“Hepsi. Birkaç haftadır benim evimde yaşıyorsun. Bu yüzden birkaçını
B
elbette gördün. Ama... Sadece gel benimle.”
Rocco, Charity* nin daha önce hiç görmediği bit koridorda ilerledi.
Charity kollarını bedenine dolayarak ısınmaya çalıştı. Çünkü nedense bir
denbire ürpermeye başlamıştı.
ma
Rocco çiftli bir kapının önünde durdu. Ardından Charity’e döndü. Ka
pının yanında bir tuş takımı vardı ve hızla birkaç rakamı girdiğinde, bir
kilidin açılma sesi duyuldu.
“îç güvenlik mi?” ara
“Evet. Kimsenin benden bir şeyler çakmayacağını söylemiştim.”
T
Charity, annesinin ölümü hakkında konuşurken Rocço’nun ne söyledi
ğini hatırladı. Odu evlerinden koparıp, tüm eşyalannı aldıkları zaman...
Rocco* ya baktı ve içi korkuyla doldu. Rocco, gözlerini ondan kaçırdı ve
kapıları açtı.
-
ost
Charity’ nin odasmda uyuyorlardı.
Rocco devam etti. “Ve koleksiyon yapmaya başladım. Kaybettiğimde
i rd
yerine koyabileceğim şeylerin koleksiyonunu.” Charity’ nin gözlerinin içine
baktı. "Bana ait olanları korurum.”
Charity onun söylediklerini düşünmeye devam ediyordu. Ona ait oldu
B
ğunu söylemişti. Bu, saldırgan, kibirli ve küçültücü bir ifade gibi görün
müştü. Ama şimdi bunun, Rocco için bir başkasından çok daha derin bir
anlamı olduğunu görebiliyordu. Kendisine ait olan bu şeyleri, herkesten
koruyordu. Onlara değer veriyordu.
ma
Charity etrafında dönerek, büyük koleksiyonu inceledi. “Bu inanılmaz,”
dedi.
ara
"Öyle mi?” diye sordu Rocco. “Buradaki şeylerden her zaman zevk al
madığımı itiraf etmeliyim. Ama burada olup olmadıklarını sık sık kontrol
ederim.”
T
Rocco’nun sözleri, Charity’ nin yüreğini sıkıştırdı. Zar zor nefes alıyor
du. Odanın uzak bir köşesine baktı ve üzerinde cam olan bir kaide gördü.
Ama içinde ne olduğunu göremiyordu. Oraya doğru yaklaştı ve içinde ne
-
ost
Rocco’nun samimi olduğunu hissediyordu. Elinden gelse onu gerçekten de
cam bir fanusa kapatırdı ve buna rağmen Charity, ondan kaçmak istemiyor
ird
du. Çünkü bu, onsuz kalması demekti. Ve bunu da istemiyordu.
Rocco’yu sevdiğinden korkuyordu. Ve daha da kötüsü, onun da kendi
sini sevmesini istiyordu.
B
Ne kadar aptaldı. Babasının sevgisini istemişti, asla yanında olmayan
annesinin bile sevgisini istemişti. Hatta sokaklarda tek başına kalmasın diye
onu zaman zaman evine alan büyükannesinin sevgisini bile istemişti.
Hayatı boyunca, kendisini asla sevmeyecek insanların sevgisini istemiş
ma
ti. Ve şimdi listeye birini daha ekliyordu. Rocco. Çocuğunun babası. Sevgi
lisi. Kendisini tanıyan tek adam...
ara
Göğsü birdenbire kalbine dar gelmeye başladı ve gözleri, akıtmayı red
dettiği gözyaşlanyla doldu. Tüm bedeni sızlıyordu.
Belki de seni sevmemelerinin nedeni bunu hak etmiyor olmandır.
-T
Charity zihninde yankılanan sese karşı dişlerini gıcırdatarak gözlerini
kapattı. Gerçekten'hak ediyor olsaydı, şimdiye kadar onu seven biri olurdu.
O bir hırsızdı. Suçluydu. Onu her şeyin üstünde tutan bu adamdan bile
çalmıştı. Yeterince çok şey kaybetmiş olan bu adamdan.
Rocco, onun kim olduğunu bile bile onunla aynı şeyleri asla hissede-
mli
ğım için özür dilerim. Senden hiçbir şey almaya hakkım yoktu. Ve bunun
için hiçbir bahanem yok. Babamın arkasına saklan amam. Yetiştirilme tar
zımın arkasına saklanamam. Çünkü bunun yanlış olduğunu biliyordum ve
buna rağmen yaptım, özür dilerim,” dedi, özrünü defalarca tekrarlayarak.
Rocco’nun bunu aleyhinde kullanıp kullanmamasını umursamadı. Ona,
ita
hapse gönderilmesi için bir kanıt verip vermediği umurunda değildi. Şimdi
önemli olan tek şey, işleri düzeltmekti. Yapabildiği tek şekilde... Parayı
K
ost
sanları kandırdığına inanıyorum. Beni kandırdığına inanıyorum. Ama on
lar... Sadece yaptığın şeyler. Onlar sen değiller.”
ird
Charity zorlukla yutkundu, boğazı öyle düğümlenmişti ki nefes bile
alamıyordu. “Ben bunu hak etmiyorum.”
B
“Hayat, hak etmediğimiz bir sürü şeyden ibaret. Hem iyi hem de kötü
anlamda. Bence karşımıza çıktığında iyi olanları kabul etmeliyiz, çünkü
kötü olanlar da çok uzakta değil.”
“Yapamam..
ma
“Sadece kabul et. Bunu kabul et,” dedi Rocco, Charity’i tekrar öperek
Charity, gözlerini kapattı ve öpücüğe karşılık verdi. Sonuçta Rocco,
haklıydı. Hayatta hiçbir şey âdil değildi. Bu yüzden, karşısına çıkanı ala
ara
caktı. Her şey tekrar karanlığa gömülmeden önce, aydınlığa dokunacaktı.
Rocco kravatını gevşetti ve Charity onu çıkarıp yere atmasına yardım
etti. Titreyen parmaklarıyla Rocco’nun gömleğinin düğmelerini açtı.
-T
Geleceğin neler getireceğini bilmiyordu, ama bunu istediğini biliyordu.
Rocco’yu sevdiğini biliyordu. Ve gerisi umurunda değildi.
Rocco öpücüğe ara vermeden Charity ile birlikte yere yatarak, onun
üzerine çıktı, “Seni, bu kolye dışında üzerinde hiçbir şey olmadan görmeyi
mli
hayal ettim.”
Rocco’nun sözleri Charity’ nin bedenini tutuşturdu, içindeki boşluğu
doldurdu. Onun hayallerini süslüyordu.
ize
ost
“E v et” Charity’ nin boynunu öptü. “Öyle.”
“Hediyelerim ikiye çıktı.”
ird
Rocco gömleğinin geri kalan düğmelerini açtı ve üzerinden çıkardı.
Sonra kemerini çözdü, ardından hızlı bir şekilde ayakkabıları ve çorapların
B
dan kurtulduktan sonra, pantolonu ve iç çamaşırı da onları izledi. Kısa bir
süre içinde, Charity kadar çıplaktı. “Eğer istiyorsan, hepsi senin.” dedi Roc
co. Charity onun geniş omuzlarına, sert kaslarına ve- koyu gözlerine baktı.
“Beni istediğini söyle,” dedi Rocco, çaresiz bir ses tonuyla.
“İstediğimi biliyorsun,” dedi Charity.
ma
“Söylemene ihtiyacım var. İlk seferinde kendini soyunmak zorunda his
setmiştin. Şimdi senin de istediğin için burada olmanı istiyorum.”
ara
“İstiyorum. Seni istiyorum.”
Rocco’nun ihtiyaç duyduğu tek onay buydu. İnleyerek Charity’i öptü ve
bacakları arasına yerleşerek, bedenini kendi bedeniyle kapladı. Göğüslerini
T
avuçlayarak, göğüs uçlarıyla oynadı. Charity zevkle sarsıldı. Böyle bir
zevk, her zaman Rocco’ ya ait olacaktı, ona karşı hissettiği ve ondan bekle
diği aşkın bir parçası olacaktı.
Rocco başını eğdi ve göğüs ucunu yaladıktan sonra ağzına aldı. “Be
-
diliyle daha derinlere inerek, Charity’i soluk soluğa bıraktı. Daha sonra
başını kaldırarak, bacaklarının iç kısmını ısırdı ve bu keskin acı Charity’i
orgazmın sınırına iyice yaklaştırdı.
pG
“Benîm,” dedi Rocco. “Her yerin. Hepsi benim için.” Yukarıya doğru
kaydı ve dudaklarında onun tadıyla Charity’i derin derin öptü.
Sert bir şekilde içine girdiğinde, Charity’ nin soluğu kesildi. Onda ken
dini kaybederken zevkten ölüyordu. .
ita
Charity, hepsi benim,” dedi. Kendi zevkine teslim olurken, sözleri şiddetli
bir iniltiyle son buldu. Orgazmının ardından bedeni titrerken, penisi onun
içinde nabız gibi atarken, tüm kontrolü elinden bırakarak gözlerini kapattı.
Charity’e sahip olmuştu, ama kendisinden bir parça da ona vermişti.
Ona bir hediye vermişti. Bunu yapan tek kişi kendisiydi.
Charity genç adamın boynuna sıkıca sarıldı. Altındaki halı, sırtım ka
şındırmaya ve Rocco da ağırlaşmaya başlıyordu. Terle kaplı bedeni sımst-
caktı. Ama Charity onun kıpırdamasını istemiyordu. Bu anı sonsuza dek
dondurmak istiyordu.
ost
Bu, tüm hayatı boyunca en mutlu olduğu andı. Bunu ani ve sert bir dar
beyle fark ediyordu. Şu anda, tüm geleceği gözleri önündeydi ve o yalnız
ird
değildi. Çünkü şu anda Rocco’ ya böylesine yakınken, yalnız kalmayı hayal
etmek mümkün değildi. Şu anda ona ve bebeklerine sahipti. Güvendeydi.
B
Şu anda her zamankinden daha fazlasına sahipti. Ve bu ana her şeyden
daha çok değer veriyordu.
Uzun bir süre sonra Rocco pozisyonunu değiştirdi. Charity’ nin beline
sarılarak, onu kendine çekti ve çenesini omzuna dayadı. Charity sonsuza
ma
kadar bu şekilde kalabilirdi.
Uyumadı. Güneşin doğmamasını dileyerek, Rocco’nun kollarında öyle
ce uzandı. Çünkü karanlık onlan bir battaniye gibi sardığı sürece, zaman da
durmuş gibi geliyordu. ara
Ve gün doğmaya başladığı zaman, gözlerini kapattı, böylece hâlâ ge
ceymiş gibi davranabilirdi.
T
Ama kaçınılmaz olarak, zamanın geçeceğini biliyordu. Bu anın geçece
ğini biliyordu. Ve zaman geçtikçe, tüm bunlar sona erecekti.
Ama şimdi değil. Şu anda, Rocco’nun kollarındaydı.
-
ara
S A B A H A karşı saat üçtE Charity’ nin telefonu çaldı. Rocco gözlerim
açtı ve gözlerini tavana odaklayarak karanlığa baktı. Ama hareket etmedi.
-T
Yanındaki Charity inleyerek kıpırdandı ve Rocco onun oturduğunu hissetti.
“Efendim?” Charity’ nin sesi huysuz ve uykuluydu. “Ne istiyorsun?
Neden beni arıyorsun?” Charity’ nin sesi aniden sertleşti. Rocco onun ya
taktan kalktığım hissetti ve kıpırdamadan yatmaya devam etti.
mli
Bunun nedeni parasını geri alabilmek değildi. Nedense o anda kızdığı şey,
adamın kendi borcunu kısanın üzerine yıkarak çekip gitmiş olmasıydı.
Ve sen de son derece iyi bir şekilde ödemesini sağladın.
Suçluluk duyan Rocco’nun midesi düğümlendi.
p
Yatak odasının kapısı açıldı ve Charity’ nin sesi azaldı. Rocco da yatak
ita
tan kalktı ve sessiz adımlarla kapıya doğru yürüdü. Charity kapıyı aralık
bırakmıştı ve Rocco, bu avantajı kullanarak karanlıkta bekledi.
K
ost
şesi mi? N e kadar da ikiyüzlüsün. Sen bir hırsızsın. Gerçekten de ahlaki
olarak benden daha iyi olduğunu mu düşünüyorsun? Parayı geri ver. Çünkü
ird
yapmayacağım tek bir şey varsa, o da seni Rocco’dan korumaktır.” '
Charity telefonu kapatmış olmalıydı, çünkü bir süre sonra kolunu aşa
B
ğıya indirdi ve kısa bir küfür duyuldu.
Rocco kapıdan uzaklaştı ve yatağa geri dönerek, Charity’ nin gelmesini
bekledi. “Kimdi o?” diye sordu, Charity’ nin ne söyleyeceğini merak ede
rek.
ma
“Kimse,” dedi Charity, yatağa yatarken.
Rocco hayal kırıklığına uğradı, ama nedenini bilmiyordu. Bunun nedeni
belki de Charity’ nin telefon görüşmesini saklaması için hiçbir sebep ol
mamasıydı. Ona güvenmemesi dışında.
“Yanlış numara mıydı?” diye sordu.
ara
“Evet,” dedi Charity ve sushı. “Hayır,” dedi aniden, yan tarafına döne
-T
rek. “Babamdı. Özür dilerim, yalan söylemek daha kolay görünüyordu.”
Rocco büyük bir rahatlamayla doldu. “Biliyorum, seni dinledim. Senin
dürüstlüğün karşısında benim de itiraf etmem gerektiğini düşündüm.”
“Ah. Yalan söyleyerek paçayı kurtarmama izin mi verecektin?”
mli
“Evet.”
“Bana hiçbir şey anlatmadı. Senin öğrenip öğrenmediğini anlamak is
temiş. Senin bildiğini söyledim. Artık paraya sahip olmadığını söylüyor. Ve
ize
beni bırakıp gittiği için pişman değil. Aslında bana bazı sıfatlar yakıştırdı.”
“Sen benim fahişem değilsin,” dedi Rocco, öfkeli bir sesle. "Ve o keli
G
meyi sana karşı kullandığım için özür dilerim. Kızgındım ve seni incitmeye
çalışıyordum.” Rocco durakladı. “Değersiz olmanın ne demek olduğunu
bilirim. Seni öyle bir pozisyona sokmuş olduğum gerçeği, özgürlüğünü
bedeninle takas etmek zorunda hissetmen... Bu vicdansızlıktı. Uzun yıllar
p
ost
her şeyi unuttum. Beni zorlamadın. Bunu biliyorsun.”
“Bunu duymaktan asla yorulmam.” Rocco keyifsiz bir sesle güldü.
ird
“Bana söylemek zorunda olduğun şeyler aslında karakterimle ilgili birçok
şey söylüyor.”
“Bunu zaten konuşmuştuk. İlk tanıştığımızda ildiniz de en iyi halimizde
B
değildik.”
“Katılmıyorum,” dedi Rocco. “Sen çok güçlü-bir kadınsın. Bazı kötü
seçimler yaptın, ama karakterinin her zaman güçlü olduğunu düşünüyorum.
Yaşadığın o zor çocukluk yıllarında hayatta kalmak..
ma
“Her şeyin güllük gülistanlık olmadığını kabul ediyorum. Ama birçok
insan zor zamanlardan geçiyor ve suçla dolu bir hayata adım atmıyor.”
iyi yaptığı şeyi yaptı; Charity’e seçim şansı bırakmadı. “Mecbursun. Bana
mli
zor...”
“İkisinden de biraz.”
“Bana bir soru gibi gelmedi ama.”
pG
sunmuş gibi hissetmeye alışık değildi, ama şimdi öyle hissediyordu. Garip
bir nedenle, sanki tekrar en baştaki o boş odaya dönmüş gibi hissediyordu.
K
ost
‘Tamam,” dedi Charity.
“Cevabın bu mu?”
ird
“Bu bir sora değildi. Bunu zaten söyledin.”
“Evet,” dedi Rocco tekrar onaylayarak. “Değildi.” Ama yine de, onun
B
dudaklarından çıkan evet kelimesinin, zorla boyun eğdirmekten çok daha
tatlı olduğu hissinden kurtulamıyoıdu.
Eğer soruyu sorsaydı, cevabının hayır olabileceği gerçeğini de kabul
etmek zorunda kalırdı. Bu riski almaya hazır değildi.
“O halde ne zaman evlenmek istiyorsun?”
ma
“Bebek doğmadan önce,” dedi Rocco.
Bunu ne kadar çabuk resmileştirirlerse o kadar iyi olurdu. Böylece için
ara
de artmaya başlayan paniği azaltmak için işe yarayabilirdi.
“Sanırım bir elbiseye ihtiyacım olacak.”
Rocco’nun göğsündeki baskı azaldı. “Eh, tesadüfe bak ki nerede bulabi
T
leceğini biliyorum.” Göğsünün üzerindeki sıcak elin tadını çıkararak, gözle
rini kapattı. Yakında tüm dünya onun, Rocco’ ya ait olduğunu bilecekti.
-
seler de istemeseler de, efsanevi çapkın Rocco Amari ’nin yuva kurmasını
büyük bir olay haline getirecekti, bu yüzden her halükârda gerçek bir düğün
G
ost
Bu son derece erotikti ve Rocco’nun kanı kaynadı. Kadını, bir gelinli
ğin içindeydi ve çocuğuna hamileydi. Tüm bunlar, ona ne zaman baksa
içinde yankılanan kelimenin şiddetini arttırdı. Benim.
ird
- “Güzel," dedi Rocco, çünkü söyleyebildiği tek şey buydu.
“İçeri girmemen gerekiyordu,” dedi Charity sinirlenerek.
B
“Çoğu şeyi usulüne göre yapmıyoruz. Neden bu konudaki geleneğe
uymamız beklensin ki?” diye sordu Rocco, odanın içine doğru ilerleyerek.
“Senden içeri girmeni istemediğim için olabilir mi?” Sesinde azarlayan
bir ton olan Charity, tek kaşını kaldırdı.
ma
“Emirleri pekiyi karşılamam Charity, bu, şimdiye kadar öğrenmiş ol
man gereken bir gerçek. İşiniz bitti mi?” Sorusunu terziye yöneltti.
“Evet, ama düzeltmeleri yapabilmem için gelinliği almam gerek.”
ara
“Onun soyunmasına yardım edeceğim. Çıkabilirsiniz,” dedi Rocco.
Kadm başını sallayarak ayağa kalktı ve odadan dışan çıktı.
“Bu gün son derece despot bir ruh balindesin.”
T
Rocco omuzlarını silkti. “Normalden daha mı farklıyım?”
“Sanırım hayır.”
“Bunu saha verirken, terzinin burada olmasını istemedim. Ve vermek
li -
içindeki yüzüğü gözler önüne serdi. Kolyesiyle uyumlu zümrüt bir yüzüktü.
Charity sadece Rocco’ ya bakarak olduğu yerde durdu, “öylece alacak
ize
mıyım?”
“Benim takmamı mı istiyorsun?” Rocco sözler ağzından çıkar çıkmaz,
pG
ost
“Ben de teklif ettiğimi hatırlamıyorum,” diye cevapladı Rocco.
“Hayır, teklif etmedin.”
ird
Rocco arkasını döndü ve odada dolanmaya başladı. “Ama bunu istiyor- .
sun.”
B
“Bir önemi var mı?”
Rocco hızla arkasını döndü. “Diğer seçeneklerin neleı? Brooklyn’ deki
kümesine geri dönmek ve hapse girmek mi?”
“Başka bir seçeneğim yok,” dedi Charity, ciddi bir sesle.
Nedense, Rocco bir anısını hatırladı. Yabancılar onu tutup, evinden dı
ma
şarıya çıkarıyorlardı. “Her şey iyi olacak,” dedi, zihnindeki yabancılarla
neredeyse aynı anda. Her şey iyi olacak.
ara
Ama hiçbir şey bir daha asla iyi olmamıştı.
“Öyle olacağından eminim,” dedi Charity, boş gözlerle.
“Senin neyin var? Bu konuyu son defa konuştuğumuzda iyiydin. Bu sa
T
bah iyiydin.”
“Şimdi her şey çok daha gerçek geliyor.”
“Yani benimle birlikte yaşadığın, çocuğumu taşıdığın, benimle yattığın
li -
ost
“Bana sadık olacak mısın?”
Rocco bu konuyu özel olarak düşünmemişti. Ama gerçek şuydu ki baş
ird
ka biriyle olmak istemiyordu. “Evet ve sen de bana sadık olacaksın.”
- “Bu da başka bir emir mi?”
B
“Kesinlikle öyle,” dedi Rocco, sıktığı dişlerinin arasından.
“tik soruma hâlâ cevap vermedin. Beni istiyor musun?”
Rocco, Charity’ nin yanağım avuçladı ve başparmağını altdudağında
gezdirdi. Çok yumuşaktı. Tüm bedeni öyleydi. Ve onu istemediği, bedeni
nin onun için sızlamadığı bir an bile yoktu. “Sana sahibim.”
ma
Ve bunu söyledikten sonra, arkasını döndü ve odadan dışarı çıktı.
ara
K endini bomboş hisseden Charity, Rocco’nun dışarı çıkmasını izledi.
Bacakları titremeye başladı ve yere yıkıldı.
T
Elindeki yüzüğe baktı. Parmağına Rocco takmamıştı. Elbette ona izin
vermemişti. Rocco bunu kendisi yapmak istemeliydi. Kusursuz bir dünyada
bunu yapmayı isterdi. Ama bu dünya kusursuz değildi. Ve ilişkileri gerçek
li -
ost
kısmım ontfan gizli tutuyordu.
Ki şimdi bu sona ermek üzereydi.
ird
Charity kararlı bir şekilde Rocco’nun odasına doğru yürüdü.
Neyse ki yatak odasının kapısı şifreli değildi. Kapıyı açtı ve hiçbir şey
söylemeden içeriye girdi. Rocco yatağının yanında durmuş, gömleğinin
B
kolundaki düğmeleri açıyordu. Başını kaldırdı ve öfkeli bir yüzle Charity’e
baktı. “Burada ne işin vaı7”
“Seni hortumlamaya gelmedim,” dedi Charity, sakin bir sesle.
Rocco, kollarını kavuşturdu. “Konuş.”
ma
“Ya sana evlenmek istemediğimi söylersem?”
“Bunun çok kötü olduğunu söylerdim.” Rocco kollarını aşağı indirdi.
“Hepsi bu mu?" ara
“Evlenmek istemiyorum,” dedi Charity, sesinin mümkün olduğunca
güçlü çıkmasına çalışarak.
T
“Bunu bana neden şimdi söylüyorsun? Hem de gelinliğin üzerindey
ken? İtiraz etmek için sence de biraz geç kalmadın mı?”
Charity’ nin kalbi, durması için bağırıyordu. Çünkü evlenmek istiyordu.
Rocco ile evlenmek istiyordu. Hayatını onunla birlikte geçirmek istiyordu.
li -
sini istiyordu. Sevdiği için. Onunla bir hayat kurmak istediği için.
ize
“Evlilik yeminleri okununcaya kadar itiraz etmek için çok geç kalındı
ğını düşünmüyorum.” Charity derin bir nefes aldı. “Aramızdakiler bu şekil
G
nım.”
Rocco uzandı ve Charity’ nin bileğini yakalayarak, parmağındaki yüzü
ğü göstermek için elini yukan kaldırdı. “Bu aksini gösteriyor.”
“Ama bir nişanlı, hapse gönderilmekle tehdit edilmeden istediği zaman
gidebilir. Bir tutsak gidemez. Kendine yalan söyleme, Rocco. Bunu olma
yan bir şeymiş gibi göstermeye çalışma. Hiçbir şey değişmedi. Her şey en
başta olduğu gibi... Emirler yağdırıyorsun ve ben onlara uymazsam tehdit
ost
ler savuruyorsun. Seni istiyor olsam bile, bu hep böyle devam edecek. Hiç
bir zaman seçme şansım olmayacak. Bu yüzden sana şimdi söylüyorum.
Senin karın-olmak istemiyorum.”
ird
Rocco, Charity’i kendine çekti ve sertçe öpmeye başladı. Ve Charity de
içindeki tüm duyguları, öfkesini, aşkını dışan yansıtarak öpücüğe karşılık
B
verdi. Ve Rocco, onun verdiği her şeyi aldı.
Ayrıldıkları zaman ikisi de zorlukla soluyordu.. “Ne istediğin ofıemli
değil. Kanm olacaksın. İşte o kadar. Şimdi odamdan defol ve davet edilme
diğin sürece geri gelme.”
ma
Charity boğazında oluşan düğümü zorlukla yutkundu. ‘Tamam. Birbi
rimizi anladığımız sürece... ”
‘‘Bir şeyleri anlaması gereken sensin.”
ara
Charity bir kez başını salladı ve arkasını dönerek odadan çıktı. Üzüle
rek, bir şeylerin sona erdiğini hissetti. Ve bunun ne olduğuna dair hiçbir
fikri yoktu. Çünkü onunla birlikte olmak istiyordu ve bunu başarmıştı.
-T
Ama Rocco’nun daha farklı hissetmesini istiyordu. Ve bunun için onu
zorlayamazdı.
Rocco ile geçireceği duygusuz bir hayatın, onsuz geçireceği bir hayat
tan çok daha yalnız geçeceğini düşünmeye başlıyordu.
mli
yordu.
K
ost
ird
B
ma
-ONUNCU BÖLÜM-
ara
S e NİN hırın olmak istemiyorum.
Rocco galerisine doğru giderken, Charity’ nin sözleri zihninde yankı
-T
landı. Kamına ölümcül bir bıçak darbesi yemi; gibi hissediyordu.
Son birkaç haftadır sevgilisi gibi davranan Charity’ nin, neden birdenbi
re karşı çıkmaya başladığını bilmiyordu. Her dokunuşuna, her öpüşüne
karşılık verdiğini o da biliyordu. Rocco onun düşmanı değildi.
Ona bir yüzük vermişti. Ona sadakat yemini etmişti.
mli
Askerleri annesi hediye etmişti, tam olarak bunları değilse de buna ben
zer olanları. Oyuncaklarını kaybetmiş olmasına rağmen, onları hatırlamıştı.
Annesinin verdiği anı hatırlamıştı.
Bugünlerde hatırladığı acı verici hatıralar yüzünden dişlerini gıcırdattı.
Neden sürekli aklına geldiklerini anlayamıyoıdu. Bu hiç mantıklı değildi.
ita
ost
Annen seni seçti. Gururuna, servetine ve alışmış olduğu lüks hayata
mal oka da. Hayatına mal olsa da...
ird
Rocco, avuç içlerini gözlerine bastırdı. Başındaki ağrıyı azaltmaya çalı
şıyordu. Kendini cevaba çok yakın hissediyordu, öyle yakındı ki sanki eliy
le bile tutabilirdi. Ama çok zordu, bunca yılı hiçbir şey hissetmemeye çalı
B
şarak geçiren, duyguların önemi yokmuş gibi davranan biri için çok zordu.
Sevgi. Hayır. Tüm bedeni buna karşı geldi. Çütıkil sevgi, son derece acı
vericiydi. Yıkıcıydı. Sevgiyi satın alamazsın. Seninle kalmasını sağlaya
mazsın. Yerine başka bir şey koyamazsın.
ma
Ama hatıralar değişmeden olduğu gibi kalır...
Rocco, yeşil plastik figürlerin içinde bulunduğu vitrine arkasını dönerek
ara
homurdandı. Hiçbir zaman onlarla ilgili olmamıştı. Annesi onlan verdiğin
de hissetmiş olduğu şeylerdi önemli olan. Annesine tekrar kavuşamayaca
ğını bildiği için, onlara tekrar kavuşmaktı. Asla eşyalarla ilgili değildi.
-T
Kalbindeki bu boşluk hissi asla oyuncaklarla ilgili değildi.
Ama öyle olsaydı çok daha kolay olurdu. Çünkü onlan satın alabilirdi.
Yerlerine yenisini koyabilirdi. Fakat hayatının ilk beş yılında sahip olduğu
sevginin yerini asla ama asla dolduramazdı.
Charity ‘i kalması için zorlayarak, seni sevmesini sağlayamazsın.
mli
içindeki her şey buna karşı çıkıyordu. Charity’i kilit altına almak isti
yordu. Onu, sadece kendisinin bildiği bir şifreyle korunan bu odada tutmak
istiyordu. Ama o zaman aralarındaki her şey anlamsız olurdu. Charity seçim
yapana kadar hiçbir şey gerçek olmazdı.
Ama o hayır diyebilir.
Rocco, bu sesi duymazdan geldi ve odadan dışarıya çıktı. Evet, Charity
hayır diyebilirdi. Ama ona evet deme şansını hiç tanımamıştı. Eğer evet
derse... Onun evet demesine ihtiyacı vardı.
Rocco merdivenlerden aşağıya indî ve Charity’i nerede bulabileceğin
ost
den emin olamayarak evin içinde ilerledi. Gelinlik provasından somaki
tartışmalarından beri Charity onu görmezden geliyordu, ama sadece Rocco
ird
buna izin verdiği için. Ama artık izin vermeyecekti.
Ve yine, onun sahibiymişsin gibi davranmaya geri döndün.
B
Rocco dişlerini sıktı. Eski alışkanlıklar kolay kolay ölmezdi, özellikle
de onlardan kurtulmak istemiyorken. Ama kurtulmak zorundaydı. Çünkü bu
artık onunla ilgili değildi. Charity ile ilgiliydi.
Terasa baktı ve Charity ’nin orada olduğunu gördü. Dirseklerini korku
luklara yaslamıştı. Açık mavi kısa bir elbise giymişti, koyu renk bukleleri
ma
rüzgârda uçuşuyordu. Hiçbir zaman bu kadar güzel görünmemişti. Rocco,
onun ne kadar önemli olduğunu o ana kadar hiç anlamamıştı.
ara
Ve ona özgürlüğünü sunmak üzereydi. Tam bir aptaldı.
Oturma odasından geçti ve terasa çıktı. “Seni hapse göndermeyece
ğim,” dedi, kelimeler ağzından aceleyle çıkıyordu.
-T
Charity onunla yüzleşmek için arkasını döndü. Hiçbir şey söylemedi.
Dudaklan hafifçe açıldı ve kaşlan yukan kalktı.
“özgürsün. Babanla birlikte yaptıklarınız için suçlamada bulunmayaca
ğım. Parayı geri verip vermemesi umurumda değil. Benimle evlenmek zo
runda değilsin. Çocukla ilgili velayet anlaşması yapacağız. Nafaka ödeye
mli
ost
Kalbi parçalanan Rocco’nun göğsündeki sancı arttı. Hayır, elbette hepsi
bu kadar değildi. Ama bunu nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Başı ağrıyor ve
ird
boğazı düğümleniyordu. Sanki onarılması mümkün olmayan kırık bir uzvu
kullanmaya çalışıyormuş gibi hissediyordu. Ne yapması ve ne söylemesi
gerektiğini birçok yönden biliyordu, ama bunun için gücü yoktu.
B
Bir şeyi şiddetle istemeye ve tekrar reddedilmeye gücü yoktu.
Bu yüzden verebileceği tek cevabı verdi. “Başka bir şey yok.”
Charity yavaşça başım salladı. “Tamam. Eşyalarımı toplayacağım. New
York’a dönebilmem için düzenlemeleri yapman gerekiyor.”
ma
“Bu kadar mı?”
“Evet,” dedi Charity, boğuk bir sesle. “Eğer bana söyleyebileceklerin
bu kadarsa.”
ara
“Sana daha fazlasmı veremem,” dedi Rocco, kendinden nefret ederek.
Çünkü bu bir yalandı. Ama yine de bununla nasıl mücadele edeceğini bil
T
miyordu. Çünkü içinde hissettiği her şey gitgide büyüyordu. Güçleniyordu.
Sanki derinlerde- kilitli tutulmuş olan büyük ve kızgın canavar şimdi uyan
mış da açlığı doyurulmadığı için kuduruyordu. Ve Rocco onu tatmin etmeyi
denemek bile istemiyordu. Ondan kurtulmak istiyordu. Yıllarca hissettiği o
-
mış olan bir şeyin sona ermesi böyle sessiz sedasız olmamalıydı. Evet, öf
keden doğmuş bir yangındı, ama tutku da olmuştu. Hem de Rocco’nun
yıllardır hissettiğinden çok daha fazla. Ve şimdi öylece sona eriyordu.
“Gerçekten sona eren bir şey yok. Sadece şantajlar sona erdi.”
ita
“Sanırım öyle.” Hayır. Hiçbir zaman sadece şantaj olmamıştı. Onu gör
düğü andan itibaren, bundan çok daha fazlası olmuştu.
K
ost
C harity özel uçağa yerleşinceye kadar kendini tutmayı başardı.
Ama uçağın kapılan kapanır kapanmaz boş kabinde etrafına baktı ve
ird
dudakları arasından bir hıçkırık koptu. Gözlerinden yaşlar akmaya başladı.
Gitmek istemiyordu. En kötü kısmı buydu. Kalmak ve Rocco ne vermeye
razıysa onu kabul etmek istiyordu. İstediği şeyi vermeyecek olsa bile.
B
Çünkü her şey bundan daha az acı verirdi. Onun için sadece koleksiyo
nunun bir parçası, sahip olunacak bir şey olduğunu bilerek geçireceği bir
yaşam, onsuz geçireceği bir yaşamdan çok daha iyiydi. Başka kadınlarla
yattığını bilerek geçireceği bir hayattan çok daha iyiydi. Onun kollannda
ma
tekrar uykuya dalamayacağı, onu öpemeyeceği bir hayattan çok daha iyiydi.
Bir aile olamayacaklardı. Yıllardır ilk defa kendi kendine hayal etmeye
ğını fark etti. Gitmesine izin veriyordu çünkü onu sahiplendiği bir mal gibi
görmüyordu. Artık değil. Onu sevmiyor olabilirdi. Onu asla sevmeyebilirdi.
pG
Hayır, hayatı hiç kolay olmamıştı. Ama Rocco’nun hayatı da kolay ol
mamıştı. Charity, ondan daha hızlı öğreniyor, değişiyor ve uyguluyordu.
K
Ama Rocco’nun önünde zorlu bir yol vardı. Ve eğer Charity, yolun sonun
da onun gelişim beklemeyecekse, o zaman âşık olmasının ne anlamı vardı?
Babasından hiçbir farkı kalmamış olurdu. Babası, işine geldiği zaman
sevgisini vermişti. Ve sonra onu terk edip gitmişti. En çok ihtiyaç duyduğu
anda kızım bırakmıştı. Ve şimdi Charity bunu Rocco’ ya yapıyordu.
Bundan daha güçlüydü. İşler zorlaştığında, acı vermeye başladığında
bir korkak gibi kaçmayacaktı. Savaşacaktı. Çünkü lanet olsun, bunu bak
ost
ediyordu.
Tüm hayatını, birisi taralından sevilmeyi bekleyerek geçirmişti, ama bir
ir d
kez bile aşk istememişti.
Ama şimdi istiyordu. “Uçağı durdurun.” Motorun sesi yüzünden sesinin
duyulmadığım fark etti. “Uçağı durdurun!”
B
R o c c o kendini kişisel müzesine kapatmıştı. Son birkaç saattir, orada
durmuş sayım yapıyordu. Hiçbir şey eksik değildi. Ama yine de sanki bir
ma
şeyler eksikti.. Sanki Charity, içinden bir şeyi koparmış ve kendisiyle bera
ber götürmüştü. Ve bu odadaki eşyaların hiçbirinin yardımı olmuyordu.
İçindeki boşluğu doldurmuyordu.
ara
Çünkü onu seviyorsun. Ve bunu itirafedemeyecek kadar korkaksın.
Rocco’nun bedeni acıyla kaplandı; Evet, onu seviyordu. Ama sevgi, ak
-T
lına gelebilecek en korkunç şeydi. Hayatının sadece ilk beş yılında sahip
olabildiği, sonra kendisinden koparılan bir şeydi.
Ama hatıralar değişmeden olduğu gibi kalır.
Rocco ellerini saçlarının arasından geçirerek odada gezindi ve vazolar
dan birinin sergilendiği vitrinin önünde durdu. Ve sonra vitrinle birlikte
mli
vazoyu yere devirdi. Arkasını döndü ve başka bir vitrini daha devirerek
içindeki heykeli paramparça etti. Koleksiyonundaki iki parça yok olmuştu
ize
ost
Rocco mermerlerin üstünde pırıldayan cam kırıklarına baktı. O vazolar
gerçekten de önemli değildi. Bunlar önemli değildi. Onlara ihtiyacı yoktu.
ir d
Bu, yeni bir şeydi. Bu farklıydı. Ve Charity yüzündendi.
Ve hayır, Charity’e sahip olamazdı. En azından şimdilik... Ancak çocu
ğuna iyi bir baba olacaktı. Sadece birkaç ay önce, çocuğu asla görmemeyi
B
planlamışta. Ve şimdi bunu düşünemiyordu bile. Evet, Rocco değişmişti.
Şimdi hiçbir şey kazanmış gibi hissetmemesine rağmen, gelecekte öyle
hissedeceğini biliyordu. Çocuğuyla iyi bir ilişki kurabilmesi mümkün ola
caktı. Bu, sevgiye sahip olabilmesi için bir şanstı.
ma
Kırık camların üzerinden geçerek kapıyı açtı ve odadan dışarıya çıktı.
Sonra üst kata çıktı. Du; alması gerekiyordu. Zihnini temizlemesi gereki
ara
yordu. Bundan sonra ne yapacağına karar vermesi gerekiyordu.
Odasına girip de yatağın üstündeki büyük çantayı görünce durakladı.
Kalbi hızla çarparken, çantaya doğru ilerledi. Çalışanları dışında hiç
-T
kimse odasına girmezdi. Çantanın üstünde bir zarf duruyordu. Rocco zarfı
alıp açtı ve içindeki notu dışan çıkardı.
Benimle terasta buluşacaksın. Bu çantanın içinde nişan yüzüğümü bu
lacaksın. Eğer evliliğe doğru bir adım atmak istiyorsan, bu yüzüğü parma
ğıma takacaksın. Ve bir dizinin üzerine çökeceksin. Başka bir seçeneğin
mli
yok. —C
Rocco titreyen parmaklarıyla çantanın içine uzandı ve yüzük kutusunu
ize
ortaya çıkardı. Kutuyu aldı ve açtı. İçinde Charity’ nin yüzüğü vardı. Ve
Charity buradaydı. Terasta onun gelmesini bekliyordu.
Yüzük kutusunu avcunda sıkarak odadan çıktı ve merdivenlerden aşa
pG
ğıya indi. Oturma alanına girdiğinde donup kaldı. Charity oradaydı, teras
taydı. Tıpkı söylemiş olduğu gibi oradaydı.
Ve Rocco artık bomboş hissetmiyordu. Charity, onu seçmişti.
Rocco yürüyebilmek için kendini zorladı. Hiçbir zaman gergin olma
ita
mıştı. Her zaman kararlıydı. Ama şu anda, son derece gergin olduğunu
hissetti. Hâlâ kararlıydı. Ama gergindi. Charity, hayatım altüst etme yete
K
ost
şelendiler.”
“Ama yaşamadın.”
ird
“Hayır. Sadece büyük bir hata yapıyor olduğumu fark ettim.”
Rocco elindeki kutuyu sıktı. “Neden? Giderken çok emin görünüyor
dun.”
B
“Bir şey bekliyordum. Ama sana hiçbir şey vermemiştim. Kalmam için
bir sebep vermeni istedim, ama bunu istemen için-ben sana hiç sebep ver
memiştim. Şimdi bir tane vereceğim.” Charity parlak, ateşli ve harika göz
lerini Rocco’ ya dikti. “Seni seviyorum. Ve senin karın olmak istiyorum.
ma
İstemediğim şey, beni görmezden geleceğin, bana kilitlenecek bir eşyaymı
şım gibi davranacağın bir evlilikti. Ama sana hiç şans vermedim. Ve sana
hiç söylemedim. Beni sevmeni istemedim. O yüzden şimdi söylüyorum. Ve
şimdi istiyorum.”
ara
Rocco’nun kalp atışları hızlandı, her bir vuruş acı veriyordu. Gerçekten
T
de onu sevdiğini mi söylemişti? Onu seviyor muydu? “Hak ettiğimden çok
daha fazlasını veriyorsun. Bana bir şans vermen için hiç sebebin yoktu.”
“Evet, vardı. Aramızdaki şeyler çok iyi başlamadı. Ama sen değiştin.
Ben de değiştim.”
-
“Evet, var.”
“Hayır, yok. Çünkü sana her şeyi anlatmadım. Nasıl hissettiğimi söy
ize
lemedim.” Rocco derin bir nefes aldı. “Charity, seni seviyorum. Bunu daha
önce söylemeliydim. Ama birini sevme düşüncesi... Beni korkutuyordu.
pG
“Hayır, bitirmeme izin ver. İçimde bir boşluk vardı. Annemi kaybetti
ğim günden beri vardı. Ev ve tüm o maddi eşyalar o boşluğun bir parçasıy
mış gibi davranmak çok daha kolaydı. Çünkü onların yerine yenisi koyula
bilirdi. Bu yüzden, param ve koleksiyonlarım bu boşluğu dolduruyormuş
gibi davrandım, ancak sadece gerçek problemleri saklıyorlardı. Ne haya
tımda ne de içimde sevgi vardı. Ama annem bana'bakmak için kendini feda
etmişti. Ben bu fedakârlığı unuttum. Çok acı verdiği için onun sevgisinin ne
kadar önemli olduğunu unuttum. Ve öyle bir hale geldim ki... Onun gurur
duyamayacağı birine dönüştüm. Ama bunu değiştirmek istiyorum. Çocu
ost
ğumuza iyi bir baba olmak istiyorum. Sana iyi bir koca olmak istiyorum.
Artık korkmak istemiyorum. Çünkü bir kalpte sevgi ve korkuya, aynı anda
ird
yer olmadığım düşünüyorum.”
“Rocco, ben de seni seviyorum,” dedi Charity, aralarındaki boşluğu ka
patarak, Rocco’yu dudaklarından öptü. Rocco büyük bir huzur ve rahatla
B
mayla doldu. Mutlulukla. Onca yıldır önemi yokmuş gibi davrandıktan
sonra mutlu olmak garip bir histi.
“Ne kadar da garip, Charity. Pek çok açıdan benim en büyük kâbusum-
dun. Benden paramı çaldın ve benim gibi bir adam için bunun nasıl bir suç
ma
olduğunu biliyorsun. Sonra, her şeyden çok koruduğum şeyi, kalbimi çal
dın. Ve her şeye rağmen, bunu yaptığın için çok memnunum.”
ara
“Evet, eh, para konusunda çok üzgünüm. Kalbin konusunda pek değil.”
“Ben hiçbiri için üzgün değilim. Sonuçta bizi bir araya getirdiler.”
“Çocuğumuz nasıl tanıştığımızı sorduğunda ne yapacağız?”
T
Rocco bir kahkaha attı ve uzun bir süre sonra ilk defa sesinde neşeli bir
ton vardı. “Sanırım gerçeği söyleyeceğiz. Güzel bir hırsızla tanıştığımı ve
ona âşık olup onu kaçırdığımı. Muhtemelen bize inanmayacaktır. Ki bu
durumda, gerçeği söylemek son derece işimize yarar.”
-
“Değil mi? Ben öyle olduğu izlenimine kapılmıştım.” Rocco elini açtı
ve avcundaki yüzük kutusuna baktı. “En azından, devamı iyi giderse öyle
ize
olacak.” Charity’ nin önünde tek dizinin üzerine çöktü ve bunun, dünyadaki
en doğal şey olduğunu fark etti. “Bana elini verir misin?”
pG
ost
“Rocco, bunu neden yaptın ki?”
“Çünkü kızgındım. Ve onların bir önemi yoktu. Önemli olan tek şey
ird
şendin. Ve sen bir eşya değilsin. Sana sahip olamam. Ve gerçek şu ki bunu
istemiyorum da. Çünkü benimle mücadele etmen, fikirlerime karşı gelmen
hoşuma gidiyor. Aklını da bedenini sevdiğim kadar seviyorum. Sana hük
B
metmek istemiyorum—benimle eşit olmam istiyorum. Senin hayatını, be
nimkini değiştirdiğinden daha fazla değiştirmek istemiyorum.”
“Seninle tanışmadan önce, kendimi tanımıyormuş gibi hissediyordum.
Yaptığım her bir şeyin, oynadığım rolün bir parçası olduğunu düşünüyor
ma
dum. Son derece güçsüz ve yetersiz hissediyordum. Ama sen bana baktın
ve paha biçilemez olduğumu söyledin. Önemli olduğumu söyledin. Diğer
ara
herkes hayatlarını mahvetmişim gibi hissettirirken, sen bunun doğru olama
yacağını hissettirdin. Ve şimdi kim olduğumu biliyorum. Ne istediğimi
biliyorum. Dahası... Neyi hak ettiğimi biliyorum.”
T
“Peki, nedir o, cara miaT’
“Sevilmek. Ve sana sahip olmak. Seni istiyorum.”
“Başka bir şey?” diye sordu Rocco, Charity’i tekrar öperek.
li -
Charity elini salladı. “Ah, daha birçok şey var. Ama bunu sonra halle
debiliriz.” •
“öyle mi?”
m
ma
C h ARITY bir konuda haklıydı. Önlerindeki on beş yılda olacak tüm
harika şeyler konusunda haklıydı, ancak hayattan gerçekten de hiç sıkıcı
ara
olmamıştı. Dört çocukla sıkılmak mümkün değildi.
Hele de şimdi hepsi gençlik yıllarına adım atmışlarken. Kimse, ev hal
kının heyecandan yoksun olduğunu söyleyemezdi.
T
Hatta şu anda Rocco ile birlikte durdukları sahilin on adım ilerisinde
büyük bir heyecan yaşanıyordu. Çocuklann en büyüp Lilia’ya, en küçük
leri Marco tarafından bir parça yosunla eziyet ediliyordu ve ortanca çocuk
li -
zer şeyler yapacağımı düşünmek hoşuma gidiyor. O akıllı bir çocuk. Kar
deşler arasındaki tek erkek, bu yüzden tadını çıkarmalı.”
“Ele avuca sığmıyor.”
“Sanırım bu özelliğini senden almış.”
itap
ost
rap içinde olmasına rağmen, yeni bir başlangıç yapma ihtimalinin olduğunu
nasıl da düşünebilmişti.
i rd
En azından bu konuda haklı çıkmıştı. Sadece detaylar konusunda ya
nılmıştı. Böylesi mutlu olacağını asla düşünemezdi. Hayatının böylesi bir
sevgiyle dolu olacağını hayal bile edemezdi. Hayatının yirmi iki yılım kim
B
senin kendisini sevmediğini düşünerek geçirmişti.
Ve on beş yıl önce Rocco ile tanıştığı andan itibaren, bir günü bile se
vildiğini hissetmeden geçmemişti. Sevildiğini bilmeden geçmemişti.
“Biliyor musun, paranı çaldığım için çok mutluyum,” dedi Charity.
ma
Rocco başım yana doğru eğdi. “Bu aklına nereden geldi?”
"Nasıl tanıştığımızı düşünüyordum. Hayatımı nasıl değiştirdiğini..
“Eh, ben de seni yakaladığım için çok mutluyum.”
ara
“Ben de beni yakaladığın için çok mutluyum.”
“Dahası, yakalanmayla karar verdiğin için mutluyum.”
“Ben de öyle.”
T
‘.‘İlk tanıştığımızda tam bir sersem gibi davrandığımı düşünmek hiç ho
şuma gitmese de, geçen gün, o ilk gün otelde sana söylemiş olduğum şeyi
düşünüyordum.”
i-
"Öyle mi?”
ml
“Evet,” dedi Rocco, ciddi bir sesle. “Anlaşmanın sonunda senin daha
kazançlı olduğunu söylemiştim. O sekse çok para ödediğimi düşünerek.”
ize
“Bir eşe ve çocuklara sahip olmanın çok pahalıya geliyor olduğunu an
ladığın için mi?” diye sordu Charity, kocaman gülümseyerek.
“Hayır, sen paha biçilemez olduğun için. Bunu artık tüm kalbimle bili
yorum. Yıllarca seni izlemek, seninle birlikte büyümek, seni sevmek, sade
p
ce aşkımı güçlendirdi. Sonsuza dek hayatımda olman için her şeyimi veri
ita