Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 8

Necmettin Erbakan Hocamızla birlikte daha çok dış politika

alanında çalışmalarda bulundum.


 O zaman dış politikayla başlayalım. Ama öncesinde bir makalenizde
dikkatimizi çeken bir noktayı sormak isterim: 12 Eylül 2020’de yazdığınız
bir makalede şöyle diyorsunuz: “ (12 Eylül darbesi sürecinde yaşadıklarına
atıfla) Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca’nın bu zor imtihanda sabır
örneği göstermesi, ister istemez bizlere Şeyhülislam Hasan Hayrullah
Efendi’nin Taif’e sürgüne gönderilmesiyle ilgili yaşam öyküsünden
kesitleri hatırlattı.” Hayrullah Efendi Namık Kemallerin kuşağından bir
Jön Türk’tü. Mithat Paşa gibi Taif’e sürüldü. Süren kişi de, 2.
Abdülhamit’ti. 26 Temmuz 1877 tarihinde sürüldü. Merhum Necmettin
Erbakan’ı 2. Abdülhamid’in sürgün cezası verdiği bir din adamına
benzetmenize bir itiraz geldi mi?
Yok gelmedi. Gelseydi de cevabım hazırdı.
 Neydi o yanıt?
Haksızlığa uğradı. İftiraya kurban olduğu için sürgün edildi.
Taif’ten yazdığı mektuplar elimde mevcut. Son yazdığı
mektup çok duygusal. Ailesine kişisel eşyalarının satılıp
borçlarının ödenmesini istiyor. Çok önemli görevler ifa etmiş
bir isim. Devlet görevlileri Hayrullah Efendi gibi dürüst
olmalı.
 Dış politikayla başlayalım dilerseniz. Ben bir analiz atayım ortaya
dilerseniz onu çekiştirelim birlikte. AK Parti Hükümeti özellikle
seçimlerden sonra ABD ve AB’yle kriz konularını soğutmaya çalışan bir
çizgi izliyor. Mavi Vatan’da sondaj gemileri, Yunanistan’la ilişkiler,
Suriye’yle normalleşme sürecinin dondurulması, AB hedefinin yeninden
kamuoyunun gündemine getirilmesi gibi çok sayıda başlık sayabiliriz.
Yeniden Refah Partisi’nin dış politika siyasetiyle bu hedefler birbirine
uygun mu?
AK Parti'nin dış politikası sürekli değişiyor. Dış politikanın iç
politikaya eklemlenmemesi gerekir. Dış politika kendi başına
bir yapılanma olmalı. Argümanlarınızın çok güçlü olması
gerekir. Günübirlik politikalarla dış politikayı yürütmek
mümkün değil. Adalar Denizi’nde Yunanistan'la ciddi kriz
yaşıyoruz. Bunu soğutmak çözüm değil. Yunanistan,
Türkiye’nin savaş sebebi demesine rağmen hala karasularını
12 mile çıkaracağını seslendirmektedir. Adalarımızı kendi
uhdesine alıyor. En son Yunanistan Dışişleri Bakanlığının
Zürafa Ada’sıyla ilgili açıklaması var. Zürafa Adası her ne
kadar bir kayacık adası gibi görünüyorsa da şu anda Amerika
Birleşik Devletleri’nin Dedeağaç’ta kurduğu büyük üssün
hemen altında yer alması itibariyle stratejik önemdedir. Bu
adayla ilgili Dışişleri Bakanlığının bir ses çıkartmasını
bekliyorduk ama ne yazık ki olmadı. Cihat Yaycı Paşa bir tek
bu konuya eğildi.
 AB bu konuya doğrudan müdahil durumda. Sizce Türkiye'nin Avrupa
Birliği’ne kabul edilme ihtimali var mı?
Hemen hemen yok gibi
 Siz TBMM’de Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyesi değil misiniz?
Doğrudur.
 Bu komisyon ne iş yapıyor o zaman?
AB’den ‘kabul’ yönünde bir sinyal olmadığı için komisyon
tam olarak çalışmalarını başlatmadı. Ortada hiçbir somut
adım yok. AB Komisyonu’nun raporları da Türkiye’nin
aleyhine. 17 Aralık’ta da kesinleşecek. Türkiye stratejik bir
hata yaptı. Önce Gümrük Birliği anlaşmasını imzalayarak
büyük hata yaptı.

Nasıl bir sonuca yol açtı bu?

Avrupa Birliği Türkiye açısından amacına ulaştı. Avrupa


Birliği'nin inisiyatifiyle ihracatımızı yapabiliyoruz.
Kamyonlarımıza vize zorluğu çıkarılıyor. Bazı mamullerimizin
üçüncü dünya ülkelerine satışı mümkün olmuyor. Çünkü
hepsi Avrupa Birliği tasallutu altında. Gümrük Birliği
anlaşmasının güncellenmesi gerekiyor. Gümrük Birliği
Türkiye’nin dış ticaretinde idam sehpasıdır. Bu 1838’deki
kapitülasyonlara benzer bir anlaşmadır.
 AK Parti hükümetini neden bu konuyu yeniden Türkiye'nin gündemine
soktu o zaman?
AK Parti zaman zaman yaklaşıyor, zaman zaman uzaklaşıyor.
Türkiye’nin AB’ye kabul edilmesi mümkün değil. Avrupa
Birliği’nin kuruluş sürecine bakınız. Aslında bir Katolik
birliğidir. Türkiye Hükümeti Erbakan Hoca’nın Çırağan
Sarayı’nda 15 Haziran 1997’de D8 ülkeleriyle başlattığı
çalışmayı devam ettirmelidir.
 TBMM’de NATO’nun genişlemesine onay çıkacak mı?
Biz Yeniden Refah Partisi Milletvekilleri olarak ‘Hayır’
diyeceğiz. İsveç Devleti ayrıca Suriye’nin kuzeyinde bir
Asuristan devleti kurmak için çaba içerisinde. Parlamento
kararı bile aldılar. 750 bin Asuri’ye soykırım kararı aldı, anıt
dikti. Türkiye’nin bu sessiz politikası nereye kadar… IŞİD
nereden çıktı? Batı ülkelerinin planlarıyla bağlantılı.
 IŞİD nereden geldi?
Paraşütle inmediler 35.000 kişi birden savaşçı geldi oraya.
Büyük kısmı Orta Asya. Cumhuriyetlerinden geldi. Hepimiz
biliyoruz ki oradaki insanların bir pasaport alma imkanları
bile zor. Her biri cebine 1.000 dolar, 2.000 dolar koyuldu. Bu
bir devlet aklıyla oldu. Musul’a kadar geçmeleri sağlandı.
Tam bu süreçte Japonya’nın Irak’a pikap araç ihracı tam 10
kat arttı. O araçlar silah kullanmaya daha müsait çünkü. 28
Ekim 2017 deşifre edilen belgelerde IŞİD’in CIA ve
MOSSAD’la ilişkileri tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyor.
 Batı neden bunu yapıyor?
Türkiye’ye Sevr’i dayatıyorlar. Irak’ı, Suriye’yi, Libya’yı
böldüler. Bazı Arap devletlerinin hükümetlerini değiştirdiler.
Batı bölgede güçlü devlet istemiyor. Demokrasi söylemi adı
altında Irak’a, Suriye’ye müdahale ettiler.
 Filistin konusuna geçebiliriz izninizle. Hükümetin tutumunu yeterli
buluyor musunuz?
Bulmuyoruz. Çünkü somut adımların atılması gerekiyor.
Kürecik’teki radarın butonu ABD’nin elinde diye açık açık
söylediler. Radar sistemi kurulmadan önce yine Türkiye
üzerinde baskı uyguladılar. Bu müstemleke bir ülkenin
uygulayacağı bir şeydi. Sökülüp atılması gerekiyor.
Savunmamız ABD’ye mi bağlı olacak? İran’a karşı kurulan bir
radar topraklarımızda ne arıyor. Komşumuzla, Müslüman bir
ülkeyle ABD ve İsrail için neden karşı karşıya gelelim. İncirlik
Üssü de kapatılmalıdır.
 Türkiye’de İslamcı görüşü öne çıkaran isimlerin bir çoğu İran’a karşı ciddi
bir düşmanlık içerisinde. AK Parti içinde de böyle isimler var. Partiniz
İran’la ilişkiler konusunda nasıl bir tutum benimsiyor?
Refah yol döneminde yaptıklarımızı bu sualinize yanıt
niteliğinde. Erbakan Hocamız ilk dış gezisini İran'a yapmıştı.
Recai Kutan Beyefendi Enerji Bakanıydı. Enerji anlaşmaları
yapmıştık komşumuzla. İlk defa burada anlatmak isterim.
Hazineden Sorumlu Bakanımız Fehim Adak’a o zaman
Amerikalılar sordu ‘Neden İran’la görüştünüz’ diye.
 Yıl kaçtı?
Sanıyorum 1997. İran’la anlaşma rahatsız etti onları. ‘Biz size
temin ederdik’ dediler.
 Bakan ne yanıtı verdi?
Biz milli menfaatimize bakarız demiş ve ‘Daha ucuza mı
bulacaksınız?’ diye sormuş. Bunun garantisini veremeyiz diye
yanıt vermişler. Bakanımız ‘Peki neden karışıyorsunuz’ diye
yine sorunca ‘İran’la böyle bir ticarete girmenizi istemiyoruz’
demişler. ABD, Türkiye ve İran’ın birlikte hareket etmesini
istemez. Hatta birbirine düşman olması için yapay sorunlar
üretirler.
 Yeniden Refah Partisi Şangay İşbirliği Örgütü ve BRICS’in yükselişine ve
Atlantik sisteminin karşısında yarattığı fırsatlara pek vurgu yapmıyor,
neden?
Bu söylediğiniz kurumlardan önce D8’i kurduk. Endonezya,
Bangladeş, Malezya, Pakistan, İran, Türkiye, Mısır ve Nijerya
vardı. O zaman Erbakan Hoca’ya ‘Bunlarla mı kalkınacağız’
demişlerdi. Ama şu anda gelişmenin dinamikleri değişiyor.
Batı müdahale ediyor mazlum ulusların gelişmesine.
 Hangi yöntemlerle müdahale ediyor?
Endonezya'nın rahmetli Cumhurbaşkanı Yusuf Habibi bizzat
bana anlattı. IMF anlaşma şartı olarak ülkenin en iyi
fabrikasını kapatma şartı koyuyor. Erbakan Hoca’nın
sanayileşme yönündeki adımlarına ithalatçılar baskı uyguladı
engellemeye çalıştı. Yusuf Habibi’nin Boeing ve Airbas’larda
patenti var. Sonradan öğrendik 62 patenti varmış.
 İzninizle biraz da ekonomi konuşalım. AK Parti ekonomide hangi hatayı
yapıyor?
Borçlanma sarmalından çıkamıyor. Üretim, istihdam ve
ihracatı öncelemedi. Kaynaklar tüketime gitti. Varlıklar satıldı.
Dış borç katlandı. Millet büyük zorluklar içerisinde.
 Siz bu ittifakın parçası değil misiniz?
Biz seçim ittifakı yaptık. Özgün politikalarımızı bir kenara
bırakmadık. Başka bir siyasi partinin sözcüsü değiliz.
Sanayileşme adımları atmamız lazım. Dışa bağımlılığı
sonlandırmamız lazım.
 Sıcak para arayışı sizce hangi siyasi tavizlerin kapısını açıyor?
Durduk yerde hiç kimse kimseye boş para vermez. Mutlaka
karşılığı alınır. İsterler. Endonezya örneğini bu yüzden
verdim.
 Asgari ücret konusunda tutumunuz nedir? Ne kadar olmalı?
En azından 30 binin üzerinde olması gerekiyordu. Normal bir
ailenin geçimini sağlayabilmesi için. Yaşamı idame ettirecek
bir ücret değildir. Bu yoksulluk gelirinin de aşağısında.
İmkanlar da iyice daraldığı için hükümet bu konularda
gerekli adımları atamıyor, zorlanıyor. İsraf hızla önlenmeli.
Erbakan Hoca döneminde uygulanan havuz sistemi çok
büyük bir kaynak oluşturdu. Çünkü devlet kurumları
birbirlerinden habersiz bankaya fazla parasını yatırıyor.
Banka onu alıp başka bir resmi kuruma daha yüksek faizlerle
borç olarak veriyordu. Bunların hepsi birleştirildi ve tek bir
kaynaktan ihtiyaç sahibi olan kurumlara kaynak sağlandı.
İhaleler parmak sayısı kadar holdinglerin elinde. İmtiyazlı bir
kesim oluşturuldu. İmtiyazlı şirketler var.

You might also like