Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 310

.. .

EREGLI

R R'ı'İDEn öncE

I IRHIL HRI II
••
Mübeccel B. Kıray, 1923'te İzmir'de doğdu. 1940'ta İzmir Lisesi'nden,
1944'te Ankara Üniversitesi'nden mezun oldu. 1946'da Ankara
Üniversit�si'nden Sosyoloji doktora, 1950'de ABD'de Northwestem
Üniversitesi'nden Antropoloji Ph.D. dereceleri aldı. 1960'da doçent,
1966'da profesör oldu. 1959 yılından 1973 yılına kadar Orta Doğu Teknik
Üniversitesi'nin Sosyal Bilimler Bölümü'nün geli§mesine emek verdi.
1973'te ODTÜ'den ayrılarak ''Morris Ginsberg Fellow" olarak London
Schools of Economics'e gitti. Dönü§ünde önce İTÜ'de 1982'den sonra da
Marmara Üniversitesi'nde çalı§tı. Bu arada bir yıl University of Texas in
Austin'de ders verdi. 1989'da emekli oldu. Çalı§tığı süre içerisinde Norveç
Bergen Üniversitesi'nde Kahire Amerikan Üniversitesi'nde, ABD Berkley
Üniversitesi'nde, Zürih Teknik Üniversitesi'nde seri konferanslar verdi.
Mübeccel Kıray, ODTÜ Mustafa Parlar Ödülü Eski§ehir Anadolu
Üniversitesi Fahri Doktor unvanı ve Aydınlanma Kadınlan Ödülünü aldı.
1994'te Kıray Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) §eref üyeliğine seçildi.
Türkiye'de sosyolojinin üniversitelerde kurumsalla§masında çok önemli
rol oynayan ve toplumsal deği§meyi ele alma tarzı ile bir ekol olu§turan
Mübeccel Kıray'ın en çok referans verilen eserleri Ereğli, Ağır Sanayiden
Önce Bir Sahil Kasabası, Social Stratification as an Obstacle in
Development ve Örgütleyemeyen Kent isimli kitaplandır. Makaleleri
arasında "The Family of Migrani Workers", "Changing Patterns of
Patronage" ile "Survival Strategies of Expeasants in Cities" en çok
·

zikredilenlerdir.
w •

EREGLI
aGlR JanaYİDEn öncE BİR IaHiL HBiaaan
..

MUBECCEL B. KIRAY

� BAGLAM
Bağlam Yayınları 146
İnceleme-Ara§tırma 93
ISBN 975-6947-35-7

Mübeccel B. Kıray 1 Toplu Eserleri 6


Ereğli - Ağır Sanayiden Önce Bir Sahil Kasabası
©Mübeccel B. Kıray
© Bağlam Y;ıyınları

Birinci Basım: Ba§bakanhk D.P.T., Ankara 1964


İkinci Basım: İletl§im Yayınları, İstanbul
Üçüncü Basım: Ekim 4000
Kapak ve Sayfa Düzeni: Canan Suner

İç Kapak: Ereğli Demir Çelik Fabrikası Tamtım Broşürü Kapağı,


Grafik Tasanıncı Mesut Manioğlu, 1964

Baskı: Karde§ler Matbaası

BAGLAM YAYINCILIK Ankara Cad. 13/1 34410 Cağaloğlu"İstanbul


Tel: (0212) 513 59 68
iÇiNDEKiLER

SUNUŞ 9

ÖNSÖZ 11
BÖLÜM 1 GiRiŞ: PROBLEM 13
BÖLÜM 2 YÖNTEM VE VERiLER 23
Yazılı Kaynaklar 23
Açık Mülakatlar 24
Sörvey 24
BÖLÜM 3 EREGLi 31
Ereğli'nin Yeri 31
Ereğli'nin Tarihi 32
Ereğli'de Yerleşme 33
BÖLÜM 4 EREGLi'NiN DIŞARI iLE BAGLANTILARI 49
Deniz Ulaşımı 49
Kara Ulaşımı 50
Merkeziere Bağlantısı 51
Köylerle Bağlantısı 52
BÖLÜM 5 NÜFUS VE NÜFUS HAREKETLERi 55
Süresiz Nüfus Hareketleri (Göçler) 62
Süreli Nüfus Hareketi (Seyahatler)
. 68
17
·

Ereğli'de Yabancılar
BÖLÜM 6 EREGLi'DE SOSYOEKONOMiK HAYAT 83
Meslekler 83
Köylü-Tüccar ilişkisi (Patronaj) 88
Tarihsel Perspektif:
Sınıf ve Tabakalaşma Yapısının Oluşumu 91
Meslek Devinimi (Mobilitesi) 95
Mesleklerle ilgili Bazı Vaziyet Alışlar 98
Kadıniann Çalışması ve Bununla ilgili Tutumlar 109
BÖLÜM 7 GELiR FARKLIUKLARI VE TÜKETiM NORMLARI - 117
·
Yaklaşık Gelir-Gider
. 117
Tüketim Normları ve Şehirleşme Eğilimleri 119
Ereğli'de ııisraf• ve "Lüksıı 131
BÖLÜM 8 AiLE YAPISI VE AiLEDE iNSAN iLiŞKiLERi - 135
Aile Kompozisyonu 135
Baba-Oğul ilişkisi 137
Ana-Oğul ilişkisi 142
Kız Çocuk - Ana - Baba ilişkileri 143
Karı-Koca ilişkileri 145
Diğer ilişkiler . 146
Törenler ve Bunlardaki insan ilişkileri
(Doğum-Sünnet-Evlenme-Öiüm) 147
BÖLÜM 9 EREGLi'DE EGiTiM 157
Okullar ve Öğrenciler 157
Eğitim ile ilgili Vaziyat Alışlar 160
BÖLÜM 1 O BOŞ ZAMAN UGRAŞILARI 171
Kadınların Boş Zaman Uğraşıları 171
Erkeklerin Boş Zaman Uğraşıları 174
Birlikte Yapılan Eylemler ve Tutumlar 180
BÖLÜM 1 1 HABERLEŞME VE KAVRAMLAR 185
Posta 185
Radyo 186
Gazete ve Dergi 191
Sinema 195
Türkiye ve Dünya Kavramları 197
Zaman, Mesafe ve Dakiklik Kavramları 205
BÖLÜM 12 MÜLKi DÜZEN 211
Siyasal Hayat 213
Güvenlik ve Adalet · 214

Sağlık ve Sağlık Hizmetleri 215


BÖLÜM 13 DiN VE DÜNYA GÖRÜŞÜ 217
Örgütlü ve Resmi Dinsel Hayat 218
Halk inanışları 219
Dünya Görüşü 220
BÖLÜM 14 DEMiR VE ÇELiK FABRiKALARI 225
Fabrika Yapımında Çalışanlar 226
Fabrikanın Kasaba ile Temasları;
Yeni Beliren insan ilişkileri 229
Kasabalıların "Büyük Ereğli" im.ajı 233
BÖLÜM 15 MAHALLE iLiNTiSiNDEKi CiVAR KÖYLER - 237
Yerleşme ve Nüfus Hareketleri ------ 237
Gelir ve Tüketim Normları 251
�ilim �6
Boş Zaman Faaliyetleri 258
Haberleşme ve Kavramlar 259
Din ve Dünya Görüşü 266
Fabrika ile ilişkiler 267
BÖLÜM·1& ÖZET VE SONUÇLAR 269
FOTOGRAFLAR VE PLANLAR 278
KAYNAKÇA 289
TABLO LiSTESi 291
iNDEKS 297
SUNUŞ

B heyecan vericidir. Ondan da öte her§eyin her an deği§me


ir sosyal bilimci için Türk toplumunu gözlemlemek çok

halinde olduğunun bilincinde ise, bu deği§menin yava§ ya da


hızlı olduğunu, çe§itli yönlerin kar§ılıklı etkile§iminin nasıl ger­
çekle§tiğini belirlemek, yorumlamak ve yeni bilgiler üretmek
son derece doyurucu bir uğra§tır. Bu "Toplu Eserler" dizisinde
yayınlanan yazılarını 1960'lardan beri, toplumun hem dı§ hem
de iç dinamiklerle deği§e deği§e nasıl yeni bir temel toplum ya­
pısına ula§tığını göstermektedir. Zaman gibi soyut bir kavramın
deği§mesinden, metropolle§me süreçlerinin izlenmesine, küçük
ya da büyük toprak sahipliği yörelerinde köylülüğün biti§inin
izlenmesinden, nüfus yapısının deği§mesine, kente ya da batı
ülkelerine göçenierin yeni düzene uyum için olu§turduklan ya­
§am stratejilerine kadar deği§menin çok çe§itli yönlerinin bu
yazılarda ciddi metot ve teknİklerle ele alındığı görülecektir.
19. yy. ve 20. yy. ilk yirmi yılında süregelen dt§ müdahaleler,
harpler, siyasal göçler, siyasal ve ekonomik krizlerden sonra Türk
toplumunun her yönü etkile§e etkile§e milli· mücadele ve Cumhu­
riyet'in ilk yirmi yılında yapı deği§ikliği bakımından en büyük sıç­
ramayı yaptı. Hukuk, siyasal yapı, eğitim ve özellikle ya§am tarzı
düzenlemeleri ile çok yönlü ve etkili bir alt yapı olu§turdu. Buna
kar§ın yönelinen farklıla§mt§, uzmanla§mt§, örgütlenıni§ ve sonuç­
ta "sanayile§mݧ, §ehirle§mi§" bir yapımp. açılması 1950'leri bulmu§­
tur. Çünkü kilit sorun basit teknolojili "öküz ve saban", kendi içine
kapalı köylerin ve durağan, geleneklerine çok bağlı köylülüğün ·
topraktan kopmaya ba§laması gerekti.
Bu süreç ancak 1950'lerde önce, binlere sonra yüzbinlere varan
sayıda traktör ve diğer aletlerin tarıma girmesi ile gerçekle§meye
ba§lamı§tır. Şehirle§me, nüfusun ücretlile§mesi, ݧçile§mesi, yeni
meslek ve ݧ düzeninin ortaya çıkması, aile düzeninin büyük deği­
§İkliğe uğramasi geri dönülmez (irreversible) yapısal deği§meyi
ba§latmı§tır.
Bu sürecin dalga dalga yayılması toplumun dipten doruğa eski
yapının, ili§kiler, kurumlar, değerler, dü§ünceler yönünden büyük
deği§imini hızla olu§turmaya, diğer bir deyi§le kendisini "dipten
doruğa" yenileyerek "genel" deği§me süreçlerini yoğun olarak ya§a-
maya ba§lamı§tır.
·

Benim gözlemlerim de tam bu süreçlerin içinde yer aldı. Hiçbir


toplumsal geli§me hlç aksamadan dümdüz bir çizgi üzerinde sürüp
gitmez. Bizim toplumumuzda da her insan ili§kisinde, her kurum­
da, her değer ve zihniyette en çok etkilenen, çok çabuk deği§enler
olduğu gibi, orta hızla deği§enler, çok yava§ deği§enlerle etkile§e
etkile§e bunlara bir arada i§lerlik kazandıran yeni mekanizmalar,
kurumlar, ara formlar olu§tura olU§tura ve toplum yapısını yenileye
yenileye aynı zamanda eskisi ile İli§kisini yok ede ede yeni bir temel
toplum yapısına ula§maktadır. Bu "Toplu Eserler" dizisinde bu tür
süreçlerle çalı§maların yapıldığı mekanlarda, kurumlarda, değerler­
de ortaya çıkan gözlemler ve çözümlemeler yer almaktadır.
Türkiye gibi toplumlarda toplumsal ara§tırma yapmak, bunları
yayımlamak göründüğünden çok daha zordur. Kolayca kesintiye
uğrar. 1960'lardan beri bu çalı§maları sürdürebildiğim için kendi­
mi. §anslı ve ba§arılı sayıyorum. Bir ba§arı varsa burada en büyük
payın her§eyden önce bütün güçlüklerde ve olumsuzluklarda ar­
kamda duran ve her konuda yardımcı olan e§im Dr. İbrahim Kı­
ray'ın olduğunu belirtmeliyim. Ayrıca bütün çalı§ma ve ara§tırma
isteğimi arttıran Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik
Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi'ndeki öğrencilerimi anmak
isterim. 1983'te benim bir§ey yapmayacağıını görünce Prof. Dr.
Tansı Şenyapılı, Dr. Önder Şenyapılı ve Prof. Dr. İlhan Tekeli ilk
defa makalelerimi derlediler. Şimdi ise Marmara Üniversite­
si'ndeki genç meslekta§larım Dr. Fulya Atacan, Dr. Fuat Ercan,
Dr. Mehmet Türkay ve Ar§. Gör. Hatice KurtulU§ aynı zamanda
İngilizce olan makalelerimi tercüme ettirerek bu diziyi yayına ha­
zırladılar. Kendilerine çok özel te§ekkür ve minnet borçluyum.
Hocalık mutluluğunun bir ba§ka yönünü de böylece tatmı§ oldum.
Tercümeleri bilgece ve güzel bir Türkçe ile gerçekle§tiren Tülin
Kurtarıcı'ya da te§ekkürlerimi sunarım. Bağlam Yayınları'na böyle
bir yayım gerçekle§tirdiği için müte§ekkirim.

istanbul, Ekim 1998 Mübeccel B. Kıray


ÖNSÖZ

T
ürkiye, sosyolog ve antropologlann ara§trrma listelerine
hemen hemen hiç girmemi§ ülkelerden biridir. Tarihçi­
ler, iktisatçılar, siyasal bilimciler ve ba§kalan bu memleketi çe­
§itli yönlerden incelemi§, hem Türkçe olarak, hem de yabancı
dillerde bir çok güzel eserler ortaya çıkarmı§lardır. Sosyoloji ya
da antropoloji yönünden, olgulara dayanan amprik ara§tırma­
lar ise -Türkçe ve yabancı dillerde- iki elin parmaklan ile sayı­
labilecek kadar azdır. Üstelik bugün elimizdeki birkaç monog­
ratın hepsi küçük köy topluluklarına aittir. Köyün' üstünde §e­
hirlerin ve büyük §ehirlerin sosyal hayatım ya da buradaki sos­
yal olu§umlan izleyen sistemli, amprik bir ara§trrmaya sahip
değiliz. Halbuki, Batılı olmayan fakat Batıla§maya ve sanayile§­
meye benzerlerinden çok daha önce ba§lamı§ bir toplum olarak
Türkiye §ehirlerinin en uygun laboratuar-toplum özelliklerini
ta§ıdığı açık blı: gerçektir.
Ereğli ara§tırması memleketİnıizde yapılan ve yayınianma
olanağı bulan ilk kent ara§tırmasıdır. Devlet Planlama Te§kila­
tı, kurulduğu günden beri, toplum yapımıza yönelttiği özel dik­
katle, Ereğli §ehrinde kurulacak Demir-Çelik Sanayi Tesisleri
dolayısıyla, bu komünitede bir sosyal ara§tırma yapılmasına ka­
rar vermi§tir. Ağır sanayinin etkilerini izleyebilmek için kentin
ne kadar uygun bir çevre meydana getirdiğini gözönünde tuta­
rak ara§trrmamn yapılmasım sağlamı§tır.
Ara§tırmamn bu safhadaki gayesi Ereğli'nin bugünkü sosyal
yapısım ve insan ili§kilerini öğrenmek idi. Fakat Türkiye'nin
genellikle içinde bulunduğu deği§inılerden kasaba etkişiz kala­
mamı§tır. Dolayısıyla bugünkü sosyal yapıyı ya da sosyal olu­
§Unılan anlayabilmek için, mutlaka bu deği§imi izlemek gerek­
mݧ, ara§tırmamız bugüne kadar süren sosyal deği§menin ve
onun sonucu olan yapı deği§mesine yönelmݧ olu§umların göz­
Iemi ve yorumu haline gelmi§tir. Memleketimizin deği§me tarzı
ve hızı ile ilgili olarak denge sağlayan, çözülmeyi önleyen bizim,
"tampon kurumları" ve "tampon ilݧki düzenleri" dediğimiz
özelliklerin gözlenimi çok ilgi çekici olmu§tur. Bu bakımdan bu
yapıtın, hem sosyal deği§me problemi ile uğra§anlar için, hem
de Türkiye'nin ve Türkiye'de köyden büyük komünitelerle, bu­
ralardaki deği§me süreçleri üzerinde bilgi arayan kimseler için
ilgi çekici olacağını umuyorum.
Bu vesile ile, çalı§mayı üzerime almama, çalı§lllama ve bitir­
meme bir çok bakımlardan yardım etmi§ olan Devlet Plfuılama
Te§kilatı eski Sosyal Planlama Dairesi Ba§kanı Dr. Necat Er­
der'e ve hem Bölge Plfuılama Dairesi Ba§kanlığı sırasında hem
de Sosyal Plfuılama Dairesi Ba§kanlığında çok yakından ilgile­
nen Bay Enver Ergun'a te§ekkür borçlu olduğumu burada bil­ ·

dirmek isterim.
Ereğli'yi e§im Dr. İbralıim ZekiKıray'a ithaf ediyorum. Tür­
kiye gibi bir memlekette bir kadına böyle bir çalı§maya giri§­
mek cesaretini vermek, ortaya çıkabilmesi için bilfiil çalı§maya
i§tirak etmek ve gayret göstermek alelade bir insanlık özelliği
değildir.
MübeccelKıray
Ankara
Ocak, 1964
_Bölümi

GiRiŞ: PROBLEM

B
u ar<l§tırınanın gayesi, Ereğli Kasabası'nda sosyal kurum­
ların insan il.ݧkilerinin ve değerler sisteınjniıı 1962 yılın­
da meydana getirdiği fonksiyonel bütünü belirlemektir.
Ereğli, be§ yıldır süren rivayetlerle dolu bir etüt ve hazırlık
devresinden sonra 1961 baharında in§aatın bilfiil ba§laması ile,
demir-çelik fabrikası gibi bir ağır sanayiin getireceği deği§me­
lerle ve problemlerle kar§ıl<l§maya b<l§lami§tır. Bu çalı§mamız­
da problemler ve deği§meler fazlala§madan, toplumda derine
giden etkiler yaratmadan ewel bugünkü toplum hayatını ar<l§­
tırmak istiyoruz. Bu suretle daha sonra belirli devrelerde ağır
sanayinin insan davrani§ ve tutumlarında sebep olacağı deği§ik­
likleri görebileceğimiz bir taban, bir ba§langıç noktası sağlami§
olacağız. Genellikle kültür deği§meleri ara§tırmalarında, geriye
gidilerek bir "sıfır noktası" ya da "temel çizgisi" belirtilmeye ça­
lı§ılır.1 Bugün bu kasabada, somut ve planlı bir sosyal yapı ve
kentle§me ara§tırınası halinde, böyle bir "temel çizgisi" tesbit
etmek olanağını yakaladığımıza ve dolayısıyla Ereğli'yi, ağır sa­
nayinin etkilerini ara§tırmak için bir laboratuar haline getirmi§
olduğumuza inanıyoruz.
Şimdiye kadar, sosyal yapı ve §ehirle§me olu§umu ara§tırıcı­
ları, sorunu çe§itli yönlerden ele alarak, sosyolojiye birkaç çift
terim kazandırmı§lardır. Tönnies, Durkheim ve Weber'den be­
ri süregelen dikotomik tiple§tirmelerle sosyal yapı ve deği§me
birtakım çift terimler içerisinde yorumlanmak istenmi§tir. Bu
kavramla§tırınalarla iki kutupta bulunan toplum tiplerinde sos­
yal davralll,§ ve tutumlara ait özellikler belirtilmi§tir. Bunların
ba§ında Robert Redfield'in "folk" ve "§ehir" toplumlan çifti ge-
ı M�J. Herskovits: Man and His Work, Knopp Co., New York 1949, s.612.
B. Malinowski: Dynamics of Culture Change, Yale University Press, New
Haven, 1947, s.27.
_Eı:eğiL

lir (folk society-urban so�iety)2 Fal� toplumları, küçük, kendi


içine kapalı, kendi kendıne yeten,-ızole, okur-yazar olmayan
homojen toplumlardır. Bu toplumlarda kuvvetli bir grup daya­
m§ması duygusu egemendir.3 Bunların tersi ise §ehir toplumla-
·

rımn özellikleridir.
İkinci terim çifti "köy" ve "§ehir" toplumu terimleri, (Rural
communities-Urban communities), ara§ tırmalarında daha çok
meslekler, mekanda yerle§me, nüfus hacmi ve yoğunluğu gibi,
nicelik ve nitelik farklan gösteren, belirli somut, ampirik deği§­
ken ve özellikleri inceleyen ara§tırıcılar tarafından kullanılnıı§­
tır. Şehir ve köy sosyolojisi ara§tırmalannın çoğu bu tiptedir.
Bu ara§tırmalar, genelle§tirmeler bakımından folk-§ehir toplu­
mu anlayı§ma çok yakındır. İkisi de soyut iki uç arasmda belirli
özelliklerde bir derecelenme ve devamlılık (continuum) kabul
ederler. Bir bakıma her ikisi de eklektik bir görü§ü ve ele alı§ı
aksettirmektedir.
Üçüncü çift terim, özellikle geli§mekte olan Asya ve Yakıİı
Doğu toplumlannın analizinde geni§ çapta kullanılmakta olan
"gelenekçi" ve "modem" toplum terimleridir.4 Bunlar yukandaki
terimlerden çok daha az i§lenmi§tir. Dolayısıyla henüz tam bir
açıklığa kavu§mamı§lardır. Mamafih bunlar da ilk iki çift terim
çerçevesinin belirli bir çevreye uygulanması gibi görünmektedir.
Dördüncü çift terim, son zamanl�da G. Sjoberg ve G. M.
Foster'in çok ba§arılı bir §ekilde özetledikleri "feodal §ehir" ve
"modem §ehir" terimleridir.5 Terimler bir kutupla§ma (polari-
2 Robert Redfield: 'The Folk Society", Amerikıın Journal of Sociology, Vol:52
(Jan . 1947); s.293-303. Horace Miner: 'The Folk-Urban Continuum", Ame­
rikan Sociological Review Vol.17 (October 1952), s.529-537. Ve bu görü§ün
ilgi çekici tenkidi için M. J. Herskovitı;'in aynı eser, s.606 ve O. Lewis: Life
in a Mexican Village, University of Illinois Press, 1951, s.432'ye bakınız.
3 Robert Redfield, a.g.e.
4 Örnek olarak Daniel Lemer'in çe§itli yazılan gösterilebilir. Özellikle The
Passing ofTraditional Society, The Free Press Glencoe, III, 1958.
5 Gideon Sjoberg: "Folk and Feodal Societies", American Journal of Soci­
ology, Vol.58 (1952), s.231-239. Ve aynca "The Preindustrial City", Ameri­
can Journal of Sociology, Vol.60 (1955), s.43S.445. George M. Foster:
"What is Folk Culture", American Anthropologist, Vol55 (1953), s.159-173.
"Feodal" terimi bu ara§tıncılar tarafından ve bu ar3§tınnada, tarihte bir
devrede ve bir yerdeki siyasal düzen klii'§ılığı değil, çok .daha kapsamlı ola­
rak belirli bir toplum düzenini anlatmak için kullanılmaktadır.
Giriş· Problem

sation) ifade etmezler. Aynca §ehirler de tek ba§lanna var olan


komüniteler olarak ele alınmazlar, parçası olduklan büyük top­
lumun temel yapılarına izafe edilerek belirtilirler. Bunlar, soyut
bir §ehir kavramı yerine, belirli topluıniara has deği§İk özellik­
leri olan §ehirlere ݧaret ettiği için, diğerlerinden çok daha açık
6
bir kavramla§tırmadır. Bu anlamda çe§İtli temel yapıya sahip
toplumlarda köy komüniteleri de farklı özellikler gösterir.
Feodal toplumlarda §ehirler, pazar ve mübadele merkezleri­
dir. El sanatlarınıiı, zanaatkarların toplandığı ve çe§itli e§Yanın ·

orgaiıik enerji (buhar ya da elektrik enerjisi ile değil, insan ve


hayvan enerjisi) ile imal edildiği yerdir: Aynca siyasal, dinsel
fonksiyonların ve eğitim faaliyetlerinin de merkezidir. Feodal
§ehirlerin iç düzeni, §ehrin ekonomik ve sosyal yapısına uygun­
dur. Sokaklar yalnız insaniann ve ta§ıt aracı olarak kullanılan
hayvaniann geçmesine elverir. Yapılar alçak ve sıkı§ıktır. Sert
bir sosyal ayının (segregation) vardır. Bu hal, ya birbirinden ay­
n etnik grup mahalleleri, ya da çe§itli meslek gruplannın -ba­
kırcılann, keçecilerin vb.- ayn özel kısımlarda yerle§mesi §ek­
linde kendini gösterir. Alt tabakalar, bilhassa "istenmeyen un­
surlar" (outcasts) §ehrin dı§ mahallelerine itilmi§tir. Bu çok sert
ayırmalara rağmen arazi kullanma §ekillerinde bir farklıla§ma
ve ihtisasla§ma yoktur. Konutlar aynı zamanda ݧ yeri, dinsel bi­
nalar aynı zamanda okul hatta alı§Veri§ merkezi fonksiyonunu
görür. Ekonomik hayat bakımından üretimde çok ai bölünme
ve ihtisasla§ma vardır. Zanaatkarlar üretim olu§umunun her
· safhasını, çok kere kendi evlerinin bir tarafındaki dükkaniarda
kendisi sürdürür. Lonca ve komünitenin koyduğu kurallar ݧ
ko§ullarını ve üretim metotlarını düzenler. Ticaret faaliyetleri­
nin de farklıla§marnı§ olduğu görülür. Zanaatkar çok kere ken­
di ürününü kendi satar. Genellikle feodal toplumlar geni§ bir ara­
cı tüccar-esnaf grubunu geçindirecek üretim fazlasına sahip de-

6 Temel yapıyı göz önünde tutmadan ele alman §ehir ya da köy komünite­
leri her zaman bir ba§ka yapıya göre kurulmu§ hipotezleri olumsuzlayan
sonuçlar vermekte ve dolayısıyla arıl§tıncılan çıkınaza sürüklemektedir.
Bu tarz ara§tırmalara bir örnek olarak Marvin Harris: Town and Country
in Brazil gösterilebilir. Özellikle s.207'ye bakınız. Colombia University
Press, 1958.
_&eğiL

ğildir. Lonca örgütü esnafı da düzenler. Büffi:� loncalar sadece


yerel koroüniteler içinde fonksiyon görürler. U rünlerin ve ölçü­
lerin, hatta paranın standardizasyonu olmayabilir. Modem sa­
nayi toplumlannın ussal ݧleme ve çalı§ma §ekilleri burada gö­
rülmez. Sosyal örgütlenmede, organik enerjiye dayanan ekono­
mik hayata uygun olarak belirli aile, tabakala§ma, din, eğitim
ve devlet §ekilleri ortaya çıkar.
Elit tabaka büyük arazi sahipleri, devlet, din ve eğitim alan­
larmda önemli yerleri tutan ki§ilerden olu§ur. Diğer tarafta za­
naatkar ve toprağı ݧleyen köylülerden olu§an kitleler bulunur.
Feodal toplum, yan üretimde bulunan bir orta tabakayı geçin­
direbilecek ürün ve hizmetlere sahip değildir. Yalnız küçük bir
elit grubu geçindirebilir. Onun için kanunla yasak edilmemi§
olsa bile §ehrin tabakala§masmda dikey hareketlilik yoktur.
Toplum §ehir olmasına rağmen, aile geni§ ailedir ve akrabalık
bağlan önemlidir. Kadınların ev dı§ında anlamlı fonksiyonlan
yoktur. Sosyal statüleri erkeklerden bariz §ekilde a§ağıdadır.
Ya§, aile organizasyonunda önemli bir rol oynar ve etkili· bir
kontrol mekanizmasıdır. Büyüklerin gençler üzerinde tam oto­
riteleri vardır. Aynca ya§, kudret ve prestij ta§ır. Akrabalık, ta­
baka ve meslek grupla§maları ile de bütünle§mi§tir. Dinsel ha­
yat da aynı §ekilde §ehrin bütün yapısım nüfuzu altında bulun­
durur. Dini merasim ve faaliyetler, aile, ekonomik hayat, devlet
gibi bütün sosyal kurumları etkisi altında tutar. Akrabalık, loıi­
ca ve dinsel sistemler gibi formel olmayan kontrol mekanizma­
ları, düzenleyici roller oynarlar. İnsanların davranı§lan ve de­
ğerler sistemi de bu düzeni aksettirir.
Modem sanayi §ehirleri ise aynı yönlerden farklı ve çok kere
tam aksi özelliklerde bir yapıyı yansıtır. Modem sanayi toplum­
larda §ehirler, sanayi, toplama-dağıtma ve mali-idari merkez
fonksiyonuna sahiptir. Buhar, elektrik ve içten patıarlı motor
gibi organik olmayan enerjinin sanayi ve tarımsal üretime, ula­
§tma ve haberle§meye uygulanması, olağanüstü nüfus birikimi,
büyük bir artık-üretimi ve geni§ çapta ve etkili bir §ekilde ör­
gütlenme olanağını yaratml§tır. Dünya üzerinde çok daha geni§
bölgeler arasında seri ve etkili sosyal ve ekonomik İli§kiler kur­
mak, haberle§mek müriıkün olmu§tur. Modem §ehirlerin iç dü-
Giriş· Problem

zeni, bu geni§ temaslan, organik olmayan enerji ile üretimi ve


ul<t§ıını aksettirir. Geni§ yollar, yüksek yapılar bunun ilk görü­
nü§üdür. Arazi kullanma §ekilleri son derece ilıtisasla§nıı§tır.
Şehrin çe§itli bölgeleri çe§itli fonksiyonlar kazannı§ı tır. Mali
idari fonksiyonlar, parakende ve toptan ticaret kurumlan, çe§it­
li kültür ve haberle§me faaliyetleri, her sosyal tabakaya ya da
etnik gruba ait konut alanlan, ağır veya_ hafif sanayi bölgeleri
kendilerine has yerler i§gal ederler. Şehrin merkezi özellikle
maliye, idare, ticaret fonksiyonl annın toplandığı yer olmu§tur.
İstenmeyen unsurlar, §ehrin merkezindeki ݧ alanı ile konut
alanlarına geçi§ bölgelerine sıkı§llll§lardır. Ekonomik hayat ba­
kımından son derece ilerlemi§ bir ilıtisasla§ma ve ݧ bölümü gö­
rülür. Ayrıca çok geni§ ve etkili bir merkezile§me, örgütlenme,
ussal çalı§ma ve standardizasyon düzeni kurulmu§tur. Organik
olmayan enerjinin sağladığı fazla üretim, geni§ yan üretici ve
üretici olmayan gruplan ya§atmaya yeter derecededir. Dolayı­
sıyla modern toplum, toprağı i§leyen köylülerle beraber onlar­
dan sayıca daha çok olan ve sanayi üretiminde ya da servis bö­
lümünde çah§an, §ehirde ya§ayan kitlelerle bu fonksiyonlar
üzerinde derece derece kontrol kuvveti olan daha üst tabaka­
lardan meydana gelir. Bu sınıfsal yapı ve sosyal tabakala§ma
sistemi, dikey hareketliliğe izin veren bir düzendir. Nüfus gayet
. oynaktır. Köyden §ehire, §ehirden §ehire kayar. Üstelik sosyal
tabakala§ma hiyerar§isinde her an daha yüksek bir ştatü edin­
meye çalı§ır. Aile küçülmü§, ana, baba ve evlenmemi§ küçük
çocuklardan ibaret kalnıı§tır. Ya§Warın otoritesine dayanan dü­
zen kaybolmu§tur. Modern §ehirlerde insan İli§kileri bütünüyle
ki§inin gördüğü ݧe, mesleğe, tuttuğu yerin gerektirdiği role,
sosyal statüsünün rolüne bağlı olarak kurulur. Kimliğinin ba§­
kaca önemi ve anlamı yoktur. Dolayısıyla ki§iler arasında, ano­
nim insan İli§kileri egemendir. Sosyal farkWıklar ve aykırı hare­
ketler ho§görürlükle kar§ılanır. Sosyai kontrol, dalaylı olarak
gene ilıtisasla§nıı§ ve örgütlenmi§ formel kurumlarca uygulanır.
Dinsel hayat bütün sosyal düzeni etkileyen bir kurum olmaktan
çıknıı§tır. Geni§leyen temaslar, hareketlilik, yaygın nüfus içinde
artan sosyal etkileme ve etkilenme §ehirlerde değer sistemleri­
ni, temel kavramlan ve dü§ünce tarzlarını da yerellikten kurtar-
.
llll§tır.
Bu anlamda feodal ve modem toplumlarda §ehir ve §ehir­
le§me, yani, feodal §ehirlerin modem §ehir haline geçmesi özel­
likleri üzerinde durmak en uygun yol olarak belirmektedir. Bü­
tün tiple§tirmelerde olduğu gibi, feodal ve modem §ehir kav­
ramlan da, ortada bir olayı, geçi§ halinde olan somut bir komü­
niteyi kavrayabilmek için kaba Metlerdir. iki uçlarda bulunan
toplumlarm özelliklerini bilmek, çok eksik ve anlamlı olmayan
'bir bilgi sahibi olmak demektir. Önemli olan, belirli yerlerde ve
zamanlarda ne derecede ve biçimde bir deği§me olduğunu bil­
�ek ve olanak varsa bu noktalarda genelle§tirmelere varmak­
tır. Özellikle bu günün hızlı deği§en toplumlarmda artık saf tip­
ler söz konusu olamaz. Temel yapı ne olursa olsun, deği§meyi
çe§itli yönleri ve dereceleri ile gösterebilmek, bu olu§um sıra­
smda komünitenin nasıl bir bütün meydana getirebiidiğini ifa­
de edebilmek gerekir. Aksi halde, birçok yazılarda ve konu§ma­
larda yapıldığı gibi, tiplerden çok uzakla§ffil§, deği§mede çok
ileri ve deği§ik safhalara varını§ toplumları sadece bazı yönleri
ile -hatta fonksiyon bakımından deği§mݧ olsa bile- eskiyi andır­
dıklan için az deği§mi§lerle aynı yere koymak tehlikesi belirir,
deği§me olu§umu içerisinde ortaya çıkan yeni kurumlar, yeni
ili§kiler ve davranı§lar anla§ılmadan kalır.
Sosyal deği§me derece derece deği§erek gerçekle§ir. Belirli
bir dereceden sonra da bunun bütünü ile pir yapı deği§ikliği ha­
line geldiği görülür. Onun için, belirli bir 'anda, toplumda, bazı
özellikler derece, bazılan da yapı farklılığı haiinde göze çarpar.
Deği§meye sebep olan faktörlerin' baskısı yönünde iki bünyeye
has, tam yerle§mݧ özellikler ile beraber deği§me halindeki
özelliklerden hem eskisine hem de yenisine ait olanların dere­
celenmesi gözlemlenir. Hem yerle§mݧ özellikleri, hem de dere­
ce derece deği§mekte olanlan ile geçi§ halindeki toplum gene
de bir fonksiyonel bütün hali gösterir. Diğer bir deyimle, deği§­
me halindeki toplumlar bölük-pörçük, düzens� toplumlar de­
ğildir. Bunlann deği§memi§, deği§mekte olan ve deği§mݧ f?ulu­
nan yönleri gene bir tutarhlık, ve İli§kiler düzeni halinde kendi-
. ni gösterir. Bu bakımdan ara§tırıcıya dü§en en önemli ödev, bu
düzeni, hem bir yapı farklılığı, hem de bir derecelenme halinde
ifade edebilmek ve sosyal olu§umlan izlemektir. Her toplumun
_Giriş· Problem

yerel özellikleri ve çe§itli deği§me hızlan sonucu meydana ge­


len ve genellikle aynı yapıdaki ba§ka toplumlarda görülmeyen
özellikleri böylece ortaya çıkarılabilir. Bu suretle tipolojilerin
akla getirdiği renksiz, üniform insan toplulukları yerine, olgula­
ra uyan, yerel, tarihsel ve deği§me ko§ullarının karakterlerini
ta§ıyan toplum özellikleri ortaya çıkar.
İster ilkel, ister feodal, ister modern temel yapıda ya da
bunlann deği§im içindeki çe§itlenmeleri halinde olsun, her sos­
yal yapı, bu yapıyı meydana getiren sosyal kurumların, insan
ili§kilerinin ve bunların kar§ılıklı etkile§melerinden doğan sos­
yal değerlerin birbirlerini kar§ılıklı olarak etkiledikleri bir bü­
tündür. Ve bu bütün her zaman aynı olmayan bir hız ve tem­
poyla deği§ir. Bu yapıyı meydana getiren ögelerin birbirlerine
bağlı ve bağımlı olu§ları da deği§menin rastgele olmamasına,
alternatiflerin sınırlı kalmasına sebep olur. Böyle kar§ılıklı ili§­
kiler bütünü halinde olu§, aynı zamanda, sosyal yapının bir ta­
rafımn deği§ip diğer yönlerinin deği§meden kalmasına izin ver­
mez. Deği§ik derecelerde de olsa sosyal yapı dediğimiz fonksi­
7
yonel bütünün her cephesi belirli yönlerde değݧikliğe uğrar
Deği§me, sosyal yapının her tarafında zincirleme reaksiyonlar
§eklinde kendini gösterir. Onun için her toplum, daima deği§­
me halinde olmakla beraber, birbirine bağlı ve bağımlı kurum­
ların, ili§kilerin ve değerlerin her zaman derige halinde kaldığı
bir sistemdir. Deği§me olu§umunda kurumlarııi ya da değerle­
rin bir bütün içerisinde göreli yerleri, fonksiyonları ve bu fonk­
siyonlarm bütünün konfigürasyonunu belirleme rolü ve önemi
deği§ir. Bu bakımdan iç deği§me olu§umları her zaman denge
koruma mekanizmaları halinde belirir.
Denge halini sürdüren, toplumdaki çe§itli kurum ve değer­
lerin birbirleri ile bağlantısım devam ettiren, deği§menin hızına
ve yönüne bağımlı iki olu§um göze çarpar. Bu iki olu§um genel­
likle yapının daha çabuk deği§en yönleri ile daha yava§ deği§en
yönleri arasında beliren açıklığın (lag) doldurulmasım temin
7 Bu bakımdan bazı yazarlanmızın arzu ettikleri gibi, toplumumuzun bazı
yönlerini olduğu gibi korumak olanaksızdır. Toplumun bu özelliğinden
dolayı deği§meyi rasgele bir yöne çevirmek de mümkün değildir. Bu ko­
nuda bkz. B. Malinowski, "Culture", Encyclopedia of Social Sciences, ve R.
Merton: Social Theory, Social Strncture, Free Press, Glencoe, lll., 1949.
-Eı:eğ!L

eder. Ve dolayısıyla çözülmeyi (disorganization) ve bunalımı


önler. Deği§me çok yava§ olduğu zamanlar, sık sık eski düzene
has kurum ve·değerlerin yeni yapı içerisinde ya da yeni düzenin
kurum ve değerlerinin eski yapı çerçevesinde anlamlar, fonksi­
8
yonlar kazandığı, yoruma uğradığı görülür. Göreli olarak daha
hızlı ve daha kapsamlı deği§me hallerinde, her iki temel yapıda
da görünmeyen, fakat olu§um içerisinde beliren ve bütünle§me­
yi sağlayan kurumlar ve ili§kiler ortaya çıkar ya da eski kurum­
lar yeni fonksiyonlar kazanır. Bu hal, sosyal yapının her kuru­
mu, İli§kisi ya da bunlarla ilgili değerlerin hepsinin aynı anda ve
aynı hızla deği§İp, aynı süre içerisinde yeni bir yapı haline gel­
memesinden doğar. Deği§menin bunalımsiZ olmasını sağlayan,
çözülmenin önüne geçen ve her iki sosyal yapıya da ait olmayan
bu yeni beliren kurumlar, ilişkiler, değerler ve fonksiyonlan biz
"tampon mekanizmalar" terimi ile ifade ediyoruz. Bu 11tampon
mekanizmalar" sayesinde, sosyal yapının çe§itli yönleri birbiri
ile bağlanır, fonksiyonel bütünün parçası olmayan taraflar kay­
bolur. Bu §ekilde toplumun orta hızda bir deği§me olu§umunda
9
da göreli bir denge halinde kalması olanağı bulunur.
8 M. J. Herskovits, "Reinterpretation" mekanizmasını, sadece kültürlerin
fokus dediği önemli yönlerinde izlemi§tir. Özellikle yeni dünyaya gelen
zencilerin dinsel hayatlanndaki reinterpretasyon §ekilleri üzerinde dur­
mu§tur. Bizce reinterpretasyon, yani yeni ya da eski düzendeki ögelere o
düzende olmayan anlamlar vermek toplumun her cephesine has çok daha
yaygın bir mekanizmadır. M. J. Herskovits, a.g.e.
9 Değiıımenin çok daha hızlandığı zamanlarda, örneğin, diğer toplumlarla
birden artan askeri, ekonomik, politik temaslar, grubun içinden ya da dı­
§ından gelen ani radikal teknolojik deği§iklikler veya sel, yangın, deprem
gibi kritik olayların ortaya: çıktığı durumlarda tampon mekanizmaların
doğması için gerekli vakit bulunamaz. O zaman toplumda var olan ku­
rumlar, insan ili§kileri ve değerler sistemi vaziyeti düzene koymaya yet­
mediği için panikten ihtilale kadar değişen sosyal olaylar ortaya çıkar.
Sosyal hareketler (social movements) denen ve hızla belirli yönlerde ku­
rumların, iliııkilerin, değerlerin kurulmasına, yerle§mesine çalı§an faali­
yetler ve hatta ihtilaller de sosyal denge kurulması ile ilgili olu§umlardır.
Bunlar, yukanda sözünü ettiğimiz kurulmu§ denge içinde fonksiyon gö­
ren tampon mekanizmalardan farklıdır. Tam bir sosyal deği§me teorisi
içerisinde yer alması gereken ve Ereğli'de bugün müııahede edilen değiş­
me ve §ehirleşme oluııumu problemi ile doğrudan doğruya ilgili olmayan
bu hızlı değişme analizi üzerinde bu ara§tırmamızda durmayacağız.
Giriş· Problem

Bir sosyal yapıya §eklini veren deği§kenler ve özellikler dört


büyük grupta toplanabilir. Her toplum (a) ekolojik bir komüni­
te, mekanda belirli yeri ve biçimi olan bir yerle§me §ekli, (b)
kendine has özellikleri olan bir nüfus kompozisyonu, (c) belirli
bir sosyal örgüt ve (d) bunlara bağlı bir sosyal değerler sistemi
olarak ele alınabilir. Birbirine bağlı ve bağımlı olan bu dört bü­
yük deği§keııler grubunda izlenecek farklı derecelenme ve çe­
§itlenmeler de §öyle özetlenebilir: (a) Ekolojik ili§kilerin §ekil
.ve hacmi, (b) kurumların farklıla§ma, ihtisasla§ma ve örgütlen­
me dereceleri, (c) toplumda dı§arıya açılma, dı§arısı ile bağlantı
kurma, bütüııle§me §ekli ve miktarı, (d) insan İlݧkilerinde her­
kesin birbirini tamdığı, ki§isel, yüzyüze temaslardan, anonim ve
kݧİsel alınayan roIlere dayanan İlݧkilere geçi§ derecesi, (e) ye­
rel ve dinsel olına özelliklerinin kaybolına derecesi.
Bu özellikler, yani hacim, ekolojik ili§ki, farklıla§ma ve ör­
gütlenme, dı§arıya açılına ve dı§arısı ile bütünle§me, anonim in­
san İlݧkileri kurma gibi haller, feodal komünitelerin modem­

le§me, §ehirle§me ve sana e§mesinde en belirli olu§umlar ha­
linde ortaya çıkmaktadır.1
Ereğli'nin bugünkü sosyal yapısım, yukarıdan beri anlattığı­
mız bu §ehirle§me, sanayile§me olu§umları derecesi ve göreli
fonksiyonel ili§kiler düzeni olarak incelemek, bu yapıyı, sosyal
geli§me ve olu§umun belirli bir anında dinamik ve dengeli bir
sistem halinde k�vramamızı sağlar. Diğer taraftan ilerde, ben­
zer bir teorik çerçeve içerisinde yapılacak bir ara§tırmanin so­
nuçları ile bugün varılan sonuçlaı:ın birbirleri ile kolayca kıyas­
lanmasım da mümkün kılar. Gerçekten de Türkiye'de Batı
Anadolu'nun nüfusu lO.OOO'e yakın herhangi bir kasabası ka­
dar, Ereğli de bir deği§me, .§ehirle§me ve modernle§me olu§u­
mu içerisindedir. Üstelik Ereğli, Batı Karadeniz'in önemli bir
limam ve memleketin tek kömür havzasmm ikinci derecede bir
merkezidir. Kurulmasına ba§lanan demir-çelik sanayii tesisleri
Ereğli'yi izole, kendi içine kapanmı §, kendi kendine
'
yeten ta-
10 Şehirle§me ve sanayile§meyi aynı olu§umun iki yönü gibi almak doğrudur.
Bu hususta bkz. Bert F. Hoselitz, Sociological Aspects of Economic
Growth, Free Press of Glencoe, Illinois, 1960. Özellikle s.217 ve devamı­
na bakınız.
....Eı:eğiL

nınsal bir toplum halinde bulmamı§tır. Ereğli, bugünkü çapta


olmamakla beraber benzer bir tecrübeyi civarda kömür bulun­
duğu ve i§letilmeye ba§landığı 1860 yıllarından beri ya§amakta­
dır. Kömür ocakları, liman, demiryolu İll§aatları, artan ula§ım
ve haberle§me olanakları Ereğli'yi Türkiye'nin aynı büyüklük­
teki ba§ka kasabalarından daha fazla değiştirmiştir. Diğer bir
deyimle bugün temel, ba§langıç noktası olarak alacağımız Ereğ­
li, XVIII. yüzyılın Anadolu'sunda feodal yapıda bir kasaba de­
ğildir. Üzerinde duracağımız değişınder esasen yüzyıla yakın
bir zamandan beri devam edip gitmektedir. Bütün bunları gö­
zönünde tutarak Ereğli'nin bu özellikleri yukarıda açıkladığı­
mız teorik çerçeve içerisi�de incelenecektir.
Bölüm 2

YÖNTEM VE VERiLER

B lan çe§itli yöntemlerle bir araya getirilmi§tir. Bu bilgile­


u ara§tırma için gerekli bilgiler, sosyal ilimlerde kullam­

rin en önemli lasmı, 1962 yılı yaz aylannda kasabaya yapılan sa­
ha ara§tırması seyahatinde toplanmı§tır. Haziran ayının ilk haf­
tasında bir öncü seyahat yapılmı§, Ereğli Kasabası'nın yeni hu­
dutlan ve yakın köylerin durumu öğrenilnıi§tir. Bu a§amada
Ereğli ile mahalle İli§kisinde olan ve demir-çelik sanayii tesisle­
rinden en az kasabamn kendisi kadar etkilenecek altı köyün de
ara§tırmaya katılmasına karar verilrni§tir. Aynca ve daha
önemli olarak, uygulanacak sörvey için örneklerneye esas te§kil
edecek kayıtlar toplanmı§ mülakatçı sağlanması olanakları
ara§tırılmı§, anketıere konacak sorular bir ön denemeden geçi­
rilmi§tir. Bu ilk seyahat, daha sonra ve uzuiı süre için gelindiği
zaman kalınacak yer temini gibi pratik sorunların çözülmesinde
de yararlı olmu§tur. Temmuz 1962'de kasahaya dört arit§tırma
yarduncısı1 ile beraber tekrar gelinmi§ ve daha uzun süreli bir
zaman için, yoğun bir §ekilde çalı§mak üzere yerle§ilmݧtir.

· Yazılı Kaynaklar
Ereğli çalı§ması için toplanan veriler birkaç yoldan elde
edilmi§tir. Önce, İstatistik Genel Müdürlüğü yayınlanndan,
İınar Bakanlığı Bölge Planiama · Te§kilatı ilçe anketlerinin.
Ereğli'ye ait kısımlarından derlediğimiz bilgiler kullanılmı§tır.
Bunu Ereğli'deki resmi devlet kayıtlarından çıkardığımız çe§itli
bilgiler takip etmi§tir. Üçüncü grup kaynaklar, Zonguldak ve
Ereğli ile ilgili yapıtlardır. Katip Çelebi'nin "Cihannü-
1 Ara§tınnıi yardımcılan Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencilerinden
l§tk Ataman, Derman Barın, Yücel SeZgin ve Serpil Süer'e burada te§ek­
kür ederim. Ara§tırma ekibinin iki kız ve iki erkek öğrenciden olu§ması
hem kasahada deği§ik gruplarla ili§kiyi kolayla§tırmış, hem de ekibin
Ereğli'deki hayatını daha kolay düzenlemesine yardım etmi§tir.
ma"sından, Ereğli tarihine ait kitaplardan, havza hakkındaki
yapıtıara ve ne§redilmemi§ yazı ve notlara kadar birçok veri el­
2
den geçirilmi§ ve taranmı§tır. Benzer bir tarama da 1957'den
beri ne§redilen yerel 11Şirin Ereğli11 Gazetesi koleksiyonlarından
yapılını§tır.
Bununla beraber, Ereğli'nin bugünkü sosyal yapısını bizim
açımızdan anlayabilmek için gerekli özel bilgi, açık mülakatlar
ve tamanılanmı§ 484 anketlik bir sörvey ile elde edilmi§tir. Bu
teknikler, özellikle sörvey üzerinde durmak istediğimiz derece­
lenme ve deği§me olu§umunu izleyebilmeye, problemi bizim
formüle ettiğimiz §ekilde analiz edebilmeye yarayacak etraflı ve
derinlemesine bilginin toplanmasını sağlamı§hr.

Açık Mülakatlar
Kasabada, çe§itli cinsiyet, meslek, sosyoekonomik tabaka,
siyasal parti ve benzeri gruplar hakkında bilgi verebilecek kim­
selerle açık müHI.katlar yapılmı§tır. Bu müHikatlarda, belirli bir
plan içerisinde hazırlanmı§ açık (open-ended) sornlar kullanıl­
mı§tır. Konu§malar, yerine ve mülakatı verene göre bazan mü­
lakat esnasında, baıan da konu§madan sonra not edilmi§tir.
Açık mülakatlar bazı kiınselerle 1,5-2 saat tutmasına rağmen,
. diğer bazı ki§ilerle çok daha uzun sürmü§tür. Muhtelif seanslar
halinde 15-20 saati bulan mülakatlar vardır. Mülakat veren
kimsenin i§birliği yapabilmesi, vakit ayırabilmesi, bilgi ve kav­
ramlarm bizim için ilgi çekici olması halinde konu§malar, her
zaman iki saati a§mı§tır. Bu tertip mülakatlar 75 ki§i ile yapıl­
mı§tır. au sayıya alelade sohbetler dahil değildir. Maamafih,
ayrıca bu sohbetler de kaydedilmi§, aydınlatıcı ek veri olarak
kullanılmı§tır.

Sörvey
Sörveyde popülasyon olarak hane reisieri alınmı§ ve anket­
ler hane reisierine uygulanmı§tır. Bu tercihimizin ba§ında, top­
lamak istediğimiz bilgilerin çoğu için birimin hane olması gelir.
Sonra bütün yeti§kin nüfus yerine yalnız hane reisierini almak,
2 Bu eserlerin önde gelenleri bibliyografyada gösterilmiştir.
Yöntem ve VerUer

örnekiemi daha sağlıklı bir §ekilde seçmek ve anket sayısını ça­


lı§ması, i§lemesi kolay bir sayıya indirmek olanağını vermi§tir.
Bunlara ek olarak §Unu da belirtmek gerekir ki, hane reisieri
Ereğli'nin hayatında, e§leri kadınlara nazaran çok daha aktif ve
etkilidirler. ·Erkekler, dı§arıdan gelen kimselerle temasa, çe§itli
konularda fikirlerini açıklamaya, kadınlardan daha fazla alı§­
kındır. Anketıerin genellikle aile kompozisyonu, tüketim norm­
ları gibi olguları belirleyen sorularına daha kolay ve açık cevap
verecekleri de doğaldır. Tutum ve değerleri ara§tıran sorularda
ise erkeklerin kar§ılamalarının, toplumun durduğu yeri akset­
tirrne k bakımından, daha öneınli ve anlamlı olduğu kanısında­
yız. Koruünitenin hayatında tayin edici rol oynayan son kararla­
n veren erkeklerdir. Onlann değerleri ve davram§ları kasaba­
nın hayatına yön vermektedir.
Bu popülasyondan, örneklemin seçilmesi için ilçe nüfus me­
murluğunun Ekim 1960 seçim dosyaları ile mahallelere göre
hazırlanmı§ aynntılı hane nümerotaj cetvelleri esas alınmı§tır.
Bu cetvellerde Ereğli'nin her mahalle ve sokağındaki ailelerin
ve i§yerlerinin bulunduğu binalar, düzgün bir §ekilde ayrı ayrı
tasnif edilmi§ olarak i§aretlenıni§tir. Eğer bir binada birden faz­
la aile oturuyorsa, kaç ailenin bulunduğu da ayrıca gösterilmi§­
tir. Bu cetveller, belediye yapım ustalığından 1960 Ekimi'nden
sonra yeniden yapılan ya da tadil edilen yapı kayıtları ile ta­
mamlanarak bugünkü hali gösterecek §ekilde düzeltilmi§, sonra
da bu kayıtların doğruluğu, on sokakta bir sokak seçilerek ger­
çeklenıni§tir. Bu kontrolde hiçbir yanlı§ numerotaja ya da yan­
lı§ konut ݧaretine rastlanmamı§tır. Son örneklem, hanelerio
konumlanndan dolayı yanlı (biased) bir hale gelmemi§tir. Çün­
kü, ikinci bölümde, Ereğli'nin ekolojisi konusunda da açıklana­
cağı gibi, farklıla§maını§ ikametgah mahalleleri ve Anadolu'ya
has kıvrılıp dönen sokaklarda, evlerin hemen her zaman bahçe
içerisinde olması, kö§eye gelen evlerle sokağın ortasında kalan
evleri her bakımdan birbiri ile e§İt değere getirmektedir
Bu usul ile elde edilen örneklem 491 hane kapsamaktadır.
Anketierin uygulanması sırasında, örnekleme giren altı hane­
nin istimlak edilip yıkıldığı, iki numaranın da ev bulunmayan
_EreğiL

iki bahçeye ait olduğu görülmü§tür. Bunlar, asıl popülasyonu­


muz olan hane reisierini ilgilendirmediğinden herhangi bir ha­
taya yol açmadan örneklernden kolayca çıkarıldılar. Ayrıca ge­
ne ba§ka bir evin sakinleri, ara§tırına yapıldığı süre içinde Ereğ­
li'de bulunmadıklarından ve üç hane reisi de anketıere cevap
vermeyi reddettiklerinden örneklem dı§ında kalffil§lardır. Bu
be§ mülakat örneklemin sadece %l'ini te§kil ettiğinden örnek­
lemin güvenirliğini hiçbir §ekilde zedelememi§tir. Böylece ör­
neklemimiz güvenirliğinden kaybetmeden 486'ya İnmi§tir.
Ereğli'de geleneksel olarak hane reisieri erkek olmakla bera­
ber, bugün deği§en ortam içerisinde kadın hane reisierine de
rastlanmı§tır. Bizim örneklemimizde 35 hanenin reisi (%7.2)
kadın ve 449 hanenin reisi ise erkektir.
Örneklemenin güvenirliği, veriler i§lendikten sonra alınan
çe§itli sonuçlarla da gerçeklenmi§tir. Her §eyden evvel genel
. nüfus sayımının verilerine göre Ereğli'de ortalama hane nüfusu
5.9'dur. Bizim örneklemimizde ise bu 5.04 bulunmu§tur.3 Ma­
halle ilintisindeki köyler için aynı sayılar 6.29 ve 6.92'dir.4 Bu
sayıların birbirlerine bu kadar yakın olması örneklemin güve­
nirliğine iyi bir delildir. Popül<!Syondaki mutlak sayıları bilinen
iki grubun, örneklemdeki temsili de güvenirliği göstermektedir.
Kasabanın en zengin on illecan ve tekne sahi�i altı balıkçısı
vardır. Bu tüccarlardan üçü ve tekne sahibi balıkçılardan da iki­
si örnekleme gİrmݧtir.5 Anketierin dörtte üçü, uygulanmaya
ba§landıktan on gün sonra, tamarnı da üç hafta içinde toplan­
mı§tır. İkinci haftanın sonunda yapılmarnı§ olan anketler, aile
reisierinden §ehir dı§ında olup gelmesi beklenen kimselere, ݧ
saatleri temas kurmaya uygun olmayanlara ve benzeri problem
·

hallere değgindi.
Anketler altı bölümde 145 soru�an olu§IDU§tur. Bu sorular,
kişinin kendisi ve ailesini, gelirini, mesleğini, tüketim normları-
. m aile ya§antılarmı, hem de özellikle tutum ve değerlerini ak-

3 Bölüm 5'e bakınız.


4 Bölüm 14'e bakınız.
5 Bu tüccarlar gelir bakımından cetvelin çok üstüne çıktıklan için örnekle­
me kimlerin girdiğini isim olarak kendimiz tahkik ettik. Balıkçılar için de
gene aynı gözlem gerekmiştir.
Yöntem ve Ve.ı:Ileı:..

settirecek §ekilde hazırlanını§tır. Ayrıca zaman, uzaklık, boyut


gibi genel ya§antılann özetledikleri anahtar kavramlarını, ya­
bancı lüks, israf, ecel, mukadderat, ilim gibi kavramıarım ve ge­
nellikle dünya görü§lerini açıklayacak sorulara da yer verilmi§­
tir.6 Anketıere siyasal ve dinsel davranı§ ve inançlara -özellikle
· gizli olanlara- ait soru konulmamı§tır. Bu iki konudaki sorula­
nn, cevap verecek kimseyi fazlaca tedirgin edeceği ve anketin
bütününe zarar vereceğini dü§ündük ve bu konularda açık mü­
l§.katlarla bilgi edinmeyi yeğledik. Açık mül§.katlarda da din ve
siyaset konularında istediğimiz derinlik ve teferruata gireme­
dik. MüHikat verenler bu konulara gelince hemen konu§ma is­
teklerini kaybediyorlar, sözü tekrar aynı yere getirmeye çalı§tı­
ğımız zaman ise kısaca ''bilinemeyeceği"ni söylemekle yetiniyor­
lardı. Uzun süreli, örneğin, bir-iki yıllık ara§tırma ile bu konu­
ların içine bütün geni§liği ile girmek mümkün olabilirdi. Fakat,
her §eyin süratle deği§tiği ve her gün yeni insanlarla kar§ıla§ıl­
dığı bir devrede, bir yabancı olarak, kasahada bir-iki aylık ziya­
retle, gizlilik duvarının yıkılması sağlanamadı. Bununla beraber
gene de açık mül§.katlar, siyasal ve dinsel davranı§ ve değerler
için hatın sayılır bilginin toplanmasına yardım etmi§tir.
Ereğlililer, gelir-gider gibi, otorite gibi, özellikle hassas ol­
duklan konular di§ında sorulan, gereksiz çekimserlikle ya da
ku§ku ile kar§ılamadılar. Cevap vermeyi reddedenlerin azlığı
6 Çalı§mak, kader, ilim ve insanlar hakkında tutum ve kavramiann daha
önce lise ve üniversite öğrencileri üzerinde yapılan iki tutum ara§tırması
ile kıyaslanabilmesi için, anketimize, bu iki ara§tırmanın anketierindeki
sorulara benzer sualler konmu§tur. Söz konusu edilen iki ara§tırma §un­
lardır: Herbert Hynian Arif Payaslıoğlu and Frederic W. Frey, 'The Va­
lues of Collage Youth", Public Opinion Quarterly, XXII (1958), s.275-291.
Bu yazı aynı zamanda Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi (1958)'nde "Üniver­
site Gençliğinin Sosyal Değerleri" ba§lığı ile de yayınlanllll§tır. İkinci
ara§tırma, F.W. Frey, G. W. Angel ve Abdurrahman Ş. Şanay tarafından
lise öğrencileri üzerinde yapılmı§, fakat neticeler henüz yayınlanmamı§tır.
Bay Şanay'a anketi tetkik etmemize müsaade ettiği için te§ekkür ederim.
Ayrıca zaman, uzaklık gibi kavramiann teknoloji ile ilgili y8§antı ile deği§- ,
tiği üzerinde ilk ara§tırma 1946'da M. Sherif tarafından yapılmı§tır. Bizim
sorunlanmız ondan esinlenerek geli§tirilmi§tir. Bkz., M. Sherif ve C. W.
Sherif An Outline of Social Psyclıology, Harper and Brothers, New York
1956, Bölüm: 20, s.685 ve devamı.
da bunu göstermektedir. Sorulara verilen cevapların samirniyet
derecesine gelince, bir kimse vereceği cevabı ne kadar ayarla­
mak isterse istesin, ne kadar deği§tirirse deği§tirsin, cevap ken­
di ya§antılannın, bilgilerinin, değerlerinin sının ile sınırlanmı§
kalır. Kݧi, bütün çabasına rağmen, bu sınır dı§ına çıkamaz. Bil­
mediği bir hayattan ya§antılar aktaramaz. Bu bakımdan sami­
rniyetsiz cevaplar bile o cevabı verenin dünyasını aksettirir.
Kaldı ki, sorunun sorulması ile cevabın verilmesi arasında ge­
çen kısa zaman, cevap tahrifine izin vermeyecek kadar kısadır.
Anket sorularını cevaplandıracak kimselerin, diğer kimseler­
den soruları öğrenip onların cevaplarının tesiri altında kalmala­
rım önlemek amacıyla, anketıerin uygulanması hızla bitirilmi§­
tir. Bir denek, arkada§larından anket suallerini öğrenip onların
verdikleri cevabın etkisi altında cevap verse bile, bunlar, genel­
likle mensup oldukları meslek, ya§, gelir ve benzeri gruplardan
edindikleri cevapları veriyorlar demektir. Bu grup çe§itlenme­
leri de zaten bizim aradığımız özelliklerden ba§ka bir §ey değil­
dir. Her §eye rağmen, özellikleri dolayısıyla bazı sanıların ce­
vaplannın standardize olmasının öİıüne geçilememi§tir. Anke­
timizde bulunan ve cevap vereneler "garip", "saçma" gelen ve
niçin sorulduğu kolaylıkla anla§ılamayan, dolayısıyla hatırda
kalan ve kahve gibi genel yerlerde söz konusu edilen bazı soru­
ların cevapları, toplama zamanının kısalığına kar§ın, toplama
süresinin . sonuna doğru standardize olmak eğilimini göstermi§­
tir. Örneğin, "kibrit kutusunun büyüklÜğünün tarifi" anket top­
lamamu ikinci haftası içinde standardize cevap haline gelmi§
üniform bir §ekle giime eğlimi göstermݧtir. Buna kar§ın benzer
bir soru olan ''karıncamn küçüklüğünün tarifi"anketlerin top­
lanmasının sonuna kadar standardize olmamı§, bazan metrik
sistem ölçüleri, bazan ݧaret ve benzetmelerle ifade edilmi§tir.
Bu hal, cevapların en geni§ ölçüde stan�ardize olmasının bile,
bütün grubun ya§antıları ile sınırlandığını göstermektedir. Böy­
lece, toplumun bütünü ya da hakim grup için anlamlı bir sonu­
ca varmak olanağı kaybolmamaktadır.
Anketler, bizzat mülakatçılar tarafından, mülakat sırasında
doldurulmu§tur. Anket uygulayıcılar Ereğli'nin ilkokul öğret-
..Yöntem ve Veriler_

menleri arasından yeti§tirilmi§tir.7 İlkokul öğretmenleri, böyle


bir kasabada, bu cins mülakatlar için ideal kimselerdir. Her
§eyden evvel kendileri i§birliğine ve yardıina hazır bir görü§e
sahiptirler. Nüfus sayımı, seçimler gibi i§lere katıldıkları için
mülakat konusunda az-çok tecrübeleri vardır. Ayrıca kasahada
tanınan, bilinen, buna kar§ılık nötr bir statüye sahip kimseler­
dir. Tanınmaları, teması kolayla§tırmı§ ve §Üpheci davranı§ları
azaltmı§tır. Kasaba hayatmda nötr olmalan da, verilen cevapla­
nu, soruyu sorana göre ayarianmasını önlemi§, mülakatçı etki­
sini en aza indirmi§tir. Dokuz ki§i olan mülakatçılar, altı günlük
yoğun bir yeti§tirme kursuna katılmı§lardır. Bu devrede önce
sörvey ara§tırmalarının ne olduğu ve önemi anlatılmı§, sonra
örneklem ve anketin her cephesi kendilerine etraflıca açıklan­
mı§tır. Bundan sonra mülakat tekniği üzerinde durulmu§, her
müHikatçıya grup içinde model mülakatlar yaptırılmı§tır. Son
olarak da bu mülakatçıların, örnekleme giren kimselerle yap­
tıkları ilk mülakatlar grup içinde incelenmi§ ve tartı§ılmı§tır.
Ayrıca sörvey verilerinin toplanma süresi içinde mülakatçılarla
her gün görü§mek ve gelen anketierin derhal tamam olup ol­
madığım kontrol etmek en faydalı i§lenılerden biri olmu§tur.
Yarım kalmı§ mülakat yoktur. Belirsiz cevaplar ile cevapsız
bırakılan sorular ilerde görüleceği gibi, hiçbir zaman cevapların
değerini tehlikeye dü§ürecek bir orana çıkmamı§tır.
Sahada toplanan sörvey verileri Ankara'da kodlanmı§ ve
Milli Eğitim Bakanlı r Test ve Ara§tırma Bürosu I.B.M. maki­
nalarında i§lenmi§tir. Makinalar da iki kartı i§lemediklerinden
örneklem 484'e inmi§tir. Tablo tanziminde ve hesaplarda hata
önleyici tedbirler alınmı§tır. .
Mülakatçı öğretmen arkada§lar, yukarıda sözünü ettiğimiz
açık mülakatları ve diğer temasları yapan ara§tırma ekibinin

7 Mülakatları yapan, Burhanettin Cöbek; Hüseyin Çevik, Vedat Can, Rü§­


tü Can, Samim Doğantimur, Mehmet Ali Arık, Niyazi Mumcu, Süleyman
Can, Fazh Çetinkaya'ya gösterdikleri anlayı§, i§birliği ve özveriyle çah§­
malarına burada te§ekkür ederim.
8 Ba§ta Büro Müdürü İbrahim Yurt olmak üzere bu i§te emeği geçen bü­
tün personele te§ekkür ederim.
_Er�IL

komüniteye takdinıinde, kabul edilmelerinde ve kısa zamanda


9
geni§ ve güvenilir bilgi toplamalarmda da aracı olmu§lardır.
Anketierin doldurulmasında, açık müHikatlar ve temaslarda
çok güçlükle kar§ıla§madan, kısa zamanda güvenilir bilgi edine­
bilmemizin temel sebeplerinden biri de Ereğli ve Ereğliiiierin
bugün içinde bulundukları seri tempolu, sonucunu göremedik­
leri deği§medir. Her gün yeni olaylar, yeni insanlarla kar§ıla§­
maktadırlar. Her gün kendilerinden yeni ve alı§madıkları dav­
ram§ tarzları ve ilݧkiler istenmektedir. Üstelik bütün bu olu­
§Umlar için kendilerinin ne fikri alınmakta, ne de bir izah veril­
mektedir. Bu girdabm içerisinde, ara§tırmamız ve ara§tırmacı­
lar onlara en munis, en dost ''yabancılar" ve ''yenilikler" gibi gel­
nıݧtİr. Anketlerimiz ve sorularımız Ereğliiilere kendi kendileri­
ni ifade fırsatını, kendi değerlerinden ve dü§üncelerinden sö­
zetme ve bo§alabilme olanağı sağlamı§tır. Bu yüzden ara§tırma
ekibi çok kere kar§ısında konu§maya hazır kimseler bulmu§tur.
Çok defa Ereğli'nin deği§ik çevrelerinden, kendiliklerinden ge­
lip bizimle konu§mak isteyenler olmu§tur. Bazı hallerde, kendi­
leri ile ili§ki kuramadığımızdan sitem ve §ikayet edenlere rast­
lanmı§tır.

9 Hüseyin Çevik, Samim Doğantimur ve Erol Özkök'ün büyük yardımlan­


na burada tekrar te§ekkür etmek isterim. Hüseyin Çevik, sonra manüsk­
ripti okumak ve. fikirlerini söylemek zahmetine katlanmıştır. Kendisine
aynca teşekkürü bir borç bilirim.
Bölüm 3

EREGLi
Ereğli'nin Yeri

E zey enlem, 31°


reğli, Türkiye'nin Batı Karadeniz kıyılarında 41° 53' ku­
. 25' 45'' doğu boylam derecelerinde, deni­
ze dik meyille inen tepeler üzerinde yerle§ınݧ bir kasabadır.
Kuzey-batıda "Ke§tepe" ve "Maltepe", kuzeyde "Kaletepe" (He­
raklea Tepesi), kuzey-doğuda "Örencik Tepesi" ve "Hacı Hasan
Tepesi", doğuda "Göztepe" ile çevrilıni§tir. Karadeniz §ehrin
güney-batısındadır. 1
Bu tepelerin arasından sırasıyla "Han Deresi", "Kemer De­
resi", ''Tabakhane Deresi" (Pençes Deresi), "Kabasakal Deresi"
akıp denize ula§ır. Bu dereler küçük akarsulardır. Geni§likleri
kasabayı görülür §ekilde bölmeye yetmez.
Tepelerin en yükseği, Ereğli'nin en yoğun mahallelerinin
üzerinde yerle§tiği "Kale Tepe"dir. Yüksekliği 150.Iiı.'yi bulur.
Tepeler yÜksek değildir. Fakat dik bir §ekilde denize inerler.
Aralarında bulunan vadiler çok dar, düzlükler çok azdır. De­
mir-Çelik Fabrikası'nın yapımı ba§lamadan önce, Ereğli, Gözte­
pe'nin de ötesine doğru, sebze bahç�leri, plaj ve seyrek bağ evle•
ri halinde "Gülüç" ırınağına kadar uzanıyormu§. 1962 Tem­
muz'unda bu saha kamula§tırılmı§, sahil doldurulmu§ ve burada­
ki üç tepe tra§ edilerek saha düzle§tirilmݧtir. Değil 10-15 yıl son­
ra, §imdi bile Ereğli'nin eski halini dü§ünebilmek olanakszdır.
''Yalı Caddesi", kasabanın bir ucun.dan öbür ucuna, iskele ci­
varından liman kurulu§larına kadar uzanır. Ba§ladığı ve bittiği
yerler dı§ında bu yol, genellikle 6-7 m. yükseklikten denizi takip
eder. Diğer bir deyimle, Ereğli yüksek sahiili bir kıyı kasabasıdır.

1· Karadeniz kıyısında bir kasabanın güneyinde deniz dü§ünmek biraz zor­


dur. Ereğli bu konuda bir istisna olu§turmaktadır. Baba Burnu'nu meyda­
na getiren büyük · eğrinin içerisindeki yeri Ereğli'yi denizin kuzeyinde bı­
rakmaktadır.

...3i
.beğiL

İklim bakımından, yaz ısı ortalaması 21°C, kı§ ısı ortalaması


6°C dır. Mevsimler arası ısı farkı 16°C, günden geceye ısı farkı
ortalaması 6°C dır. Ortalama nem %75-80, yıllık yağmur orta­
laması 130 cm/m2dir. Kı§ın Ereğli'ye kar yağar. Kalınlığı 5-80
cm. arasmda deği§ir. Karın yerde kalıiı.a süresi, en çok bir hafta,
en az bir gündür. Don toprağa tesir etmez. Yağı§lı günlerin sa­
yısı ortama yılda 130-150'dir. Bu özellikleri ile Ereğli, Türki­
ye'ye göre çok yağı§lı, yazlan serin, kı§lan ılık, ılıman iklimli bir
kasabadır. Bu yüzden civar tepeler, çoğu tahrip edilmi§ olması­
na kar§ın, ağaçh ve kasabanın kendisi ye§ildir.

Ereğli'nin Tarihi
Karadeniz'in, doğal liman bakımından fakir batı kıyılannda
"Baba" ve "alaca" burunlannın meydana getirdiği korunak ile
Yıldız ve Poyraz rüzgariarına kapalı olan "Ereğli", tarihin her
çağında i§lek bir liman olmu§tur.
Kasabanın tarihinin ba§langıcı M.Ö. XX. yüzyıl ve öncesine
gider. Bu yerde o zaman "Maryandina" denen ve ''Maıyandinli­
ler" diye bilinen Frik'lerin oturduğu bir köy vardı. M.Ö. VI.
yüzyılda §ehir, Yunan kolonisi haline gelmi§, soıira sırasıyla
Roma ve Bizans devrelerini ya§affil§tır. Kasaba ve civan bu
devreterin kalıntılan ile doludur.
XIV. yüzyıl ba§larında kasabanın bir Ceneviz kolonisi oldu­
ğu anla§ılmaktadır. Bununla beraber XI. yüzyıldan beri Anado­
lu'ya gelmeye ba§layan Türk grupların bir kısmı Ereğli ve civa­
nna kadar inmi§, buralarda Bizanslılar tarafından, belirli yerle­
re yerle§tirilmi§lerdir.
1320 yıllannda Orhan Gazi, bu yöreye, kolonizatör fonksi­
yonunda birçok Türk dervi§i göndermi§tir. Bu misyonerler, ta­
nın, ağaçtandırma -bugünün deyimi ile erozyon durdurma-, de­
nizcilik i§lerinde buraları örgiitlemek ve Türkle§tirmek için bü­
yük gayretler sarfetmi§lerdir.2 Buna rağmen, Ereğli'nin tam ne
2 _Bu devrede bu bölgeye gönderilen ve bugüne kadar §öhreti devam eden
Seyyid Nasrullah Efendi, Göztepe'de Hacı Baba Türbesi diye anılan yer­
de gömülüdür. Vaktiyle bu tepenin üzerinde büyük ate§ler yakılarak ge­
milere yol gösterilirmi§. Katip Çelebi; İtaveli Cihannüma, Aygün Tahsin:
Karadeniz Ereğiisi Tarihi, Ayyıldız Matbaası, 1960, Ank., s.22. Bugün bu
türbe bir yatır sayılmakta, ziyaret edilip adaklar adanmaktadır. Bu konu
için Bölüm 13'e bakınız.
_Ereğli_

zaman Osmanlılar tarafından zaptedildiği hakkında türlü kay­


naklar arasında görü§ birliği yoktur. En eski tarih, 1327 ve en
yenisi 1402'dir.3 Siyasi bakımdan ne zaman imparatorluğun bir
parçası haline gelrni§ olursa olsun, Türklerin yerle§mesi ve
Türkle§tirme hareketlerinin 200 yıldan fazla sürdüğü anla§ıl-
. maktadır. Osmanlıların politik hakimiyetinden soma da, daha
kalabalık Türk gruplarının gelip yerle§tiği ve Türkle§tirme ha­
reketlerinin 1..--ııvvetlendiği bilinmektedir.
1923'ten soma Lozan Antla§ması ile kasabadaki 1200 Rum
da mübadele edilmi§ ve Ereğli böylece tamamen Türkle§rnݧtir.
Ereğli, XIX. yüzyılın ba§larında "ayanlık"4 ile idare edilrni§­
tir. Soma "müslimlik" merkezi olmu§tur. Bu devrede Devrek ve
Bartın, Ereğli'ye bağlı kasabalardı. 1829 yılında Ereğli yakının­
da ilk defa kömür bulunmu§ ve 1848 yılında i§letilmeye ba§lan­
mı§tır. Ereğli'nin bundan sonraki hayatını tayin eden en önemli
faktör kömür i§letmeleri olmu§tur.5 1869'da vilayet te§kilatı ile
kaymakamlığa çevrilrni§tir. Şimdi Zonguldak ilinin ilçelerinden
biridir.
Ereğli'de Yerleşme
Kasaba yukarıda da belirtildiği gibi, Kaletepe denilen ve de­
nize paralel uzanan yayvan bir tepenin üzerine yerle§rnݧtİr.
XIX. yüzyıla kadar da yalnız bu tepenin üzerinde kalmı§ görün­
mektedir. En eski mahalleleri olan "Süleymanlar" ve "Orhanlar"
bu tepenin üzerindedir ve ݧyeri merkezinin, tepenin batısına
doğru bugün "Dökülü"6 ve "Kız Kapısı" diye anılan kısmında
bulunduğu aııla§ılmaktadır. Bugü11 kasabanın ݧ mıntıkası daha
doğuda, Kaletepe'nin denize nisbeten yumu§ak bir meyille inen
ucunda, Tabaklıane Deresi'nin doldurduğu düzlüktedir. Bu
düzlüğün denize ula§tığı yerde §imdi, bir sinep:ıa, bir otel, bir
3 Ereğli'de Osmanlı hllimiyetinin yerle§mesi hakkında daha geni§ bilgi,
Aygün Tahsin: Karadeniz Ereğiisi Tarihi adlı eserde bulunabilir.
4 Ayanhk, XVIII. yüzyıldan sonra, her bölgede beliren padi§ah adına vergi
toplamaya yetkili, sarayın mutemedi, nüfuz! u adamı ve onun idaresidir.
5 Kömür havzası ve geli§mesi konusunda aynntıh bilgi, Ahmet Naim: Uzun
Mehmet'ten Bu Yana Zonguldak Havzası adl.ı eserden edinilebilir.
6 Roma zamanına ait, limanı ikiye bölen, eski bir dalgakıranın bugünkü ka­
lıntılan "Dökülü" adı ile anılmaktadır.
_Eı:e.ğlL

gazina ile iki büvet barındıran, ulu çınarlarla gölgelenmi§


"Uzun Mehmet Parkı" bulunmaktadır. XIX. yüzyıldan önce ay­
m yerde, memleketinden uzakta ölen, tamdığı bulunmayan
kimselerin ya da denizin kıyılara sürüklediği cesetlerin gömül­
düğü "Garipler Mezarlığı" varını§. Ba§ka bir deyinıle Q zaman
kasabanın makbul sayılmayan bir ucu ...
Bugün §ehir bu çerçeveyi kucaklayıp Bağlık tepesine doğru
tırmanmı§ ve doğuda kasabanın kesin hududu olan Gözte­
·pe'nin arkaya doğnı yayılan kanadım a§nıı§ durumdadır. Asıl
§ehir, Kaletepe'nin doğu ucundaki ݧ merkezinden tepeye doğ­
ru yükselip yayılarak geni§lemektedir. Böylece §ehir merkezi,
kenarlan e§it olmayan bir dikdörtgenin uzun ucunda kalmı§tır.
Kasabamıı bu ݧ merkezi uc�ndan,-bütün tepe boyunca batı
uci.ına kadar iki ana yol uzanmaktadır. Bunlardan biri "Yalı
Caddesi" yüksek salıili takip eder. Bu yol XIX. yüzyıl ortaların­
da sur kalıntılarnıın dı§ındaki korİıi§in geni§letilmesi ile meyda­
na getirilmi§tir. Bugün haJ.a tepe yönünde sur kalıntılarını gör­
mek mümkündür. Tepenin biraz dalia yukarısında Yalı Cadde­
si'ne paralel ve ondan 20-30 m. uzakta ikinci bir ana yol olan
"Dikili Caddesi" bulunur. Ereğli'nin en eski ana yolunun Dikili
Caddesi olması gerekir. Bizans devrinden kalma önemli tapmak
ve benzeri eserler bu yolun üzerindedir. Kasahada bu yol, bu­
gün ikinci derecede kalmaktadır. Ereğli'nin diğer yolları, yatık
bir meyil ve yumu§ak kavislerle tepeye doğru çıkarlar: Küçük
meydancıklara gelen yollar genel olarak birbirlerinden farklı üç
meyilie üç yönde yayılırlar. Bu küçük meydancıklarda çok kere
bir nar ağacı ve bugün artık kullamlmayan bir dibek ta§ı bulu­
nur. Kaletepe'nin dik yamacına yerle§mi§ §ehirde, en yumu§ak
yoku§lan, en uygun yol bölümleri, estetik ve fonksiyonel küçük
bölüm meydancıklan ile bu yol §ebekesi, Ereğli'nin tarihi bo­
yunca deneome ve denıleome sonucu meydana gelmi§tir.
Bu yollar, yalmz yayalar ve hayvanlar içindir. Genel olarak
geni§likleri 4 m. ve daha azdır. Arnavut kaldınmı dö§elidirler.
Motorlu ta§ıtlarla trafiğe uygun yollar sadece yukarda söz konu­
su edilen, kıyıya ve birbirlerine paralel uzanan iki caddedir. Son
zamanlarda yapılan birçok düzeltmeye rağmen, bu iki yol bile iki .
ta§ıtın rahatça geçebileceği kadar gem§ değildir. İki ta§ıt geçer-
_Ereğli_

ken yayalara, yolun kenarındaki evlerin duvarlarına yapı§ıp bek­


lemek dü§mektedir. Bu iki ana yol parke dö§elidir ve tretuvar
yoktur.7 ݧyerlerinin topluca bulunduğu çar§ı kısmındaki yollar 8
m. geni§likte ve parke dö§elidir. En geni§ yol Meydfinba§ı Cad­
desidir ve · kasab � yeni geli§en kısmından Devrek Şosesi'ne
doğru uzanır. Geni§liği 14 metreyi bulur. Fakat bu cadde bugün
henüz §ehir hayatının üzerinde toplandığı cadde değildir.
Evler sahile yakın yerlerde ve çar§ı civarında bloklar halin­
de, merkezden uzakla§tıkça, yukarılarda bahçeler içersindedir.
Çoğu iki katlıdır. Eski Ereğli'nin evleri ah§aptır. Buııların ilk
katlarında çok kere oturulmaz. Bunun hayvan besleme zama­
mndan kalma bir alı§kanlık olması mümkündür. Burada konu
olan hayvan, ta§ıt vasıtası olarak kullanılan katır, e§ek, at ve
benzeri hayvaıılardır. Ayrıca evlerin ilk katlarının manzarası ve
havası önlerindeki evler tarafından kapanmı§tır. Şehir yamaçta
kurulmu§ olduğundan bütün evlerin ikinci katları ferah ve açık­
tır. Yerin problem olmadığı zamaıılarda ikamet için sadece
ikinci katların kullanılması makul bir §eydir. Bugün ise De­
mir-Çelik tesisleri in§aatı nüfusu süratle arttınp konut kıtlığına
sebep olduğundan alt katlar onarılıp kiraya verilmektedir.
Yeni yapılar yığına tuğla, briket ve betonarme olarak yapıl­
maktadır. Evlerin yapı üslfıbunda hem zamanın, hem niateryel
deği§ikliğinin gözleınİ mümkündür. Tuğla yapıların çoğunluğun
dı§ taraflan sıvanmadan bırakılmı§tır. Bu hal, çok yağı§lı olan
menılekette yapıların daha kolay kuruması için uygun görül­
mektedir. İlk bakı§ta bu sıvasız evler yarım kalmı§, bitmeıni§ iz­
lenimi vermektedir. Sıvasız 15-20 yıllık evlere rastlamak müm­
kündür. Şehrin merkez ݧ alamnın güney-doğuya doğru geli§en
kısmı dı§ında diğer yerlerde seyrek ve tek tek bulunan son yapı­
lar briket ve betonarmedir. Yirmi kadar apartman, yani çok ko­
nutlu yapı vardır.
Örneklemde, . ev deği§tirmek isteyeıılerden çoğu böyle
apartmaıılara geçmeyi dü§ünüyorlar. Bu tarz evleri daha maz­
but, daha kullam§lı ve daha rahat buluyorlar. Hela ve banyola-
7 Ereğli'nin yerel gazetesi olan "Şirin Ereğli", aylardan beri halkı, bu dar ve ·

tretuvarsız yollarda dikkatli olmaya, buralarda durup konu§mamaya da­


vet eden devamlı bir ne§riyat yapmaktadır.
_Eı:e.ğlL

rm düzgün olmasının bu konuda büyük payı oluyor. Ayrıca


Ereğli'de apartmanda oturmanın, prestiji sağladığı da muhak­
kaktır.
Bugün Ereğli'de ev sahibi olmak, en çok istenen §eylerden
biridir. Bizim örneklernemizde Ereğiililerden %71.5'i kendi ev­
lerinde oturmaktadır. Kiracılar %27.7'yi te§kil etmektedir. Bu
evlerin %3.1'inin içinde belası, %19.8'inin mutfağı ve
%47.5'inin banyosu yoktur (Tablo: 1). En büyük noksanın yıka­
nacak yer olduğu ku§kusuzdur. Son yıl içinde bir apartman sa­
hibi olan H. Reis, fayanslı, du§lu banyosu ile övünüyordu.

Tablo: 1
Evlerin Genel D u ru m u
Ev kendinizin Içinde mutfağı Içinde banyosu Içinde helası Elektriği
mi? var mı? var mı? var mı? var mı?
Sayı % Sayı % Sayı % Sayı % Sayı %
Evet 346 71 .5 386 79.8 254 52.5 469 96.9 445 91 .9
Hayır 1 34 27.8 96 1 9.8 230 47.5 15 3.1 39 8.1
Belirsiz 4 0. 8 2 0.4 - - - - - -

Toplam 484 100.0 484 1 00.0 484 1 00.0 484 1 00.0 484 1 00.0

Ereğli'de bir akarsu §ebekesi vardır. Ömeklemeıiin


%67.l'inin evinde bu su akar. %3.5'i bu suyu ancak bahçesine
kadar getirebilmi§tir. Bunlar bahçelerine koydukları bir mus­
luktan su alırlar. %14.5'inde kuyu vardır. Evlerin %12.2'sinde
·

su mahalle çe§mesinden ta§ınır (Tablo: 2).

Tablo: 2
Evlerde S u · D u rumu
Sayı %
Içinde akar su bulunan evler 325 67.1
Bahçesinde akar su olan evler 17 3.5
Mahalle çeşmesinden su alanlar 59 1 2.2
Kuyudan suyunu temin edenler 70 1 4 .5
Diğerleri 8 1 .7
Belirsiz cevaplar 5 1 .0
Toplam 484 1 00.0
__EreğiL

Örneklemin %24.2'si evini deği§tirnıek istemektedir (Tablo:


3). Sebep olarak %69.1'i evinin düzgün ve rahat olmadığını
söylüyor (Tablo: 4). Ereğli'de evlerin yapı ve konfor standartla­
nmn son üç-dört yıl içinde yükseldiği söylenebilir. Ara§tırma
yapılırken Ereğli'de yalnız bir tane kalariferli bina vardı. Bir ta­
nesi de yapıın halinde idi.

Tab lo: 3
Otu rd u ğ u Evi Değ iştirme k isteyenler
Sayı %
Evini değiştirmek isteyenler 1 17 24.2
Değiştirmek istemeyenler 364 75.2
Belirsiz cevaplar 3 0.6
Toplam 484 1 00.0

Tab lo: 4
Oturdug u Evi Değiştirmek isteyenlerin Gösterdikleri Sebepler
Sayı %
Ev sahibi çıkardığı için 9 7.7
Kirası pahalı geldiği için . ii 9.4
Daha rahat bir yere çıkmak için 83 70.9
Semtini beğenmediği için 8 6.8
Diğer sebepler 6 5.1
Toplam 117 99.9

Ereğli yedi mahalleye bölünmü§tür (Plan: 1 ). Orhanlar ve


Süleymanlar §ehrin iki ana mahallesidir. Diğerleri nüfus yoğun­
la§tıkça ve kasaba büyüdükçe yeni yeni meydana gelmi§tir. Bu
iki ana eski mahallenin isimleri Osmclnıııarın kasalıaya ilk sahip
olduklan yıllarda değݧtİrilmi§tir. Ayın devrede var olan kilise­
ler de cami haline getirilmi§ ve bunların isimleri de ayın §ekilde
deği§tirilmi§tir. Örneğin Ayasofya Kilisesi Orhanlar Camii, di­
ğeri de Süleymanlar Camii adını almı§tır.
Müftüler Mahallesi'nin çar§ıya yakın kısmı olan "Yukan Bey
Çayın" semti, Süleymanlar Mahallesi'nin "Kadıtarlası",- ''Yeni
Mahalle" denen kısımlan bugün en gözde ikametgah semtleri­
dir. Bu bölgelerde binalar daha düzgündür. Gözde semtlerin
__Ereğli_

§ehrin ݧ merkezi ile ekolojik ili§kisi belirli değildir. Bu ilintinin


açıkça görüldüğü feodal tip §ehirlerde, yaya ya da hayvanla ula­
§ımın doğurduğu, i§yeri ile konutun aynı binada bulunması hu­
susu, bu bölgelerde görülmüyor. Özellikle, Kadıtarlası ve Yeni
Mahalle denen semtler §ehrin ݧ merkezinden uzakta, modern
§ehir anlamında bir dı§ çevre meydana getirmektedir. Müftüler
Mahallesi'nin Bey Çayın bölgesi ise, i§Yeri ile mesken İli§kisi
bakımından, feodal §ehir ile modern §ehir arasında bir yer i§gal
etmektedir. Bey Çayın, ݧ merkezine uzak değildir. Fakat, i§ye­
rinden ayrılmı§ ve farklıla§mı§tır. Yani, konut ve i§yeri birbirin­
den tamamen ayrı ve farklı olmasına rağmen birbirlerine me­
kan olarak çok yakındır.
Ayrıca, Bey Çayırı semti, Kadıtarlası bölgesinin aksine, statü
bakımından farklıla§mı§ bir konut alanı değildir. Daha yüksek
statüdeki kimselerin oturduklan evlerle daha alçak statüdekile­
rin evleri kan§ık �larak tepeye doğru devam etmektedir. Bu hu­
sus da feodal tip §ehir karakterlerinden birini göstermektedir.
Ereğiililer modern bir §ehirli gibi; dikey hareketlilikle statü
endi§esi ile ev deği§tirmek gereğini hissetmeye ba§lamı§lardır.
Anketlerde bu yüzden ev deği§tirmek isteyenler %6.6'yı (8 ki§i)
te§kil etmektediİ (Tablo: 4). Şehrin makbul olmayan yerleri her
mahallede tepeterin üst taraflarına isabet eden sokaklarıdır.
Tablo:5'de çe§itli meslek sahiplerinin oturdukları mahalle­
ler gösterilıni§tir. Dikkat edilirse, Süleymanlar, Orhanlar,
Akarca, Kirmanlı ve Murtaza mahallelerinde hiç çiftçi aile yok­
tur. Bunlar özellikle Ereğli'nin sebze bahçelerinin toplandığı
Bağlık Mahallesi'nde oturmaktadırlar. Balıkçılar, Orhanlar ve
Süleymanlar mahallelerinde toplanmı§tır. Bu dağılımda kesin
bir ayrılım sadece bu iki grupta gözlemlenmektedir.
Buna rağmen, tüccar ve esnafın %33.1'inin Müftüler'de
oturduğu ve gene aylık geliri 1.500 TL'nın üstünde bulunanla­
rın %52.6'sının aynı mahallede İkarnet ettiği (Tablo: 6) dü§ünü­
lürse, bu mahallenin Bey Çayın semtinin makbul bir bölge ol­
duğu belirir.
· Tablo: 5
M es lek Grupları ve Oturdukları M ahalleler
Süleymanlar Orhanlar Bağlık Müftüler Akarca Kırmanil M urtaza Belirsiz Toplam
Tüccar
Esna f Sayı 27.0 40 17 14 49 13 10 5 1 48
Sayı 1 3.95
1 1 .5 9.5 33.1 8.8
--
6.8 3.4
i m alatcı %
Serbest 15 3 10 2 1 36
41 .7 8.3 27.8 5.6 2.8
Sayı
Meslek %
Memur 24 32 5 23 7 2 2 1 96
25.0 33.3 5.2 23.9 7.3 2.1 2.1 1 .0
LL�Iii fiye ı s� 1 1 � 17
S ubay %
24 13 4 1 2 72
. 33.3 ı 1 8.0 ı - 1 5.3 - 23.6 ı 5.6 ı 1 .4 ı ı ı m
� 2.8
l çiHçi -,say- ıl -- ····� - 3 -, 1
li! % lil

J - 25.Q_ ı.. .ı ı 4 .ı
..
. . .
··- --

. - 75.0 'F
Balıkçı Sayı 35.75
%
6 1 1 - 1 14
42.9 7.1 7. 1 7.1
çi Sayı 35.1
%
iş 13 4 5 7 6 1 1 37
1 0.8 1 3.5 1 8.9 1 6.2 2.7 2.7
Sayı 25.79
%
Diğerleri 9 1 11 1 4 35
25.7 2.9 31 .4 2.9 1 1 .4
ı �j s;�ı 23.8 1 0 � _L5
%
6 2 4 1 42
J 1 1 .9J _14.3 1 4.8 ı 9.5 ı ıı ıı
i şs
_ 33.3 _ 2.4
ıToplam ı ı 1 30 ı 110 ı ·4s ı 1 25 ı 35 ı 23 ı 12 1 484 1
Tablo: 6
Gelir Grupları ve Oturd ukları Mahalleler
Süleymanlar Orhanlar Bağlık Müftüler Akarca Kırmanil M urtaza Belirsiz Toplam
Aylık gelir Sayı 15 20 8 22 4 4 3 76
250 TL' dan az % 1 9.7 26.3 1 0.5 28.9 5.3 5.3 3.9
250-499 TL. Sayı 55 41 21 35 17 13 5 1 87
% 29.4 21 .9 1 1 .2 1 8.7 9.1 7.0 2.7
500-749 TL. Sayı 28 28 11 27 9 4 2 1 00
% 25.7 25.7 1 0. 1 24.8 8.3 3.7 1 .8

� 750-1000 TL.
1
Sayı
%
9
36.0
4
1 6.0
1
4.0
8
32.0
1
4.0
-

-
1
4.0
1
4.0
25
i
F
1001-1 500 TL. Sayı 10 6 4 8 1 2 31
% 32.3 1 9.4 1 2.9 25.8 3.2 6.5
1 500 TL.dan Sayı 3 3 -
10 3 19
fazla % 1 5.8 1 5.8 -
52.6 1 5.8
Hiç Sayı 5 4 2 6
geliri yok % 29.4 23.5 1 1 .8 35.3
Belirsiz Sayı 5 4 1 9 1 20
% 25.0 20.0 5.0 45.0 5.0
Toplam 1 30 110 48 1 25 35 23 12 1 1 484
....lL
.Eı:eğ

Yukanda da bahsedildiği gibi, Bey Çayın semti §ehrin ݧ


mıntıkasının yanıdır. Büyük tüccarların burada toplanması sa­
nayi-öncesi bir §ehir eğilimini yansıtmaktadır. Buna kar§ılık
serbest meslek salıiplerinin %41.7'si ile memurlann %33.3'ü
Orhanlar Mahallesinde oturuyorlar. Bu mahalledeki Yalı Cad­
desi ise nüfus yoğunluğu az, ݧyerinden daha uzak bir kısımdır.
Burada ve Süleymanlar Mahallesi'nde yerle§nıݧ olanlar, sanayi
sonrası §ehir geli§inıi eğilimlerinden birini aksettirmektedirler.
Ereğli'ye dı§aidan göç edenler, çe§itli mahallelere yayılmı§lar­
dır. Köylerden gelenlerin %76.9'u özellikle Bağlık Mahallesi'ne
yerle§nıݧtir (Tablo: 7). Diğer mahallelerde göç edenlerin yığıl­
ması, nüfusun yerli göç etnıݧ oranına çok yakındır (Tablo: 8).
Bağlık Mahallesi dı§ında özel katı bir aynlım görülnıemektedir.
Ekolojik dağılmada, meslek, gelir ve göç oranlannın belirli
mahallelerde yoğunla§maması, kasahalllll mahalle örgütlerinin
bu birikmelere e§ dü§memesindendir. Genel gözlemler
Plfuı:l'de görüldüğü gibi bir birikme olabileceği kanısını uyan­
dırmaktadır. Hükümet Meydaııı'ndan demiryolu istasyonuna
kadar Yalı Caddesi boyunca Müftüler Mahallesinin Bey Çayın
semtinde tüccarlar ve memurlar toplanmı§tır. Orhanlar ve Sü-
1eymanlar mahallelerinin birle§tiği noktada belirli bir §ekilde
balıkçılann, Bağlık Mahallesi'nde ise çiftçilerin yoğunla§tığı gö­
rülmektedir. Kasahalllll yerle§tiği tepelerin üst taraflannda ise
az gelirli esnaf, ݧçiler, küçük memurlar ve diğer kimseler kan­
§ık §ekilde oturmaktadırlar.
Ereğli'ye dı§ardan gelenlerin ilk yerle§tikleri bölgeler, kasa­
banın dı§ mahalleleri ile Müftüler ve Süleymanlar mahallesinin
üst tarafları olarak görülüyor. Devrek §Osesinin üzerinde köy­
den geni§çe bir grup olarak göçen Gümelilerin yerle§tiği görül­
mektedir.8
Bazı kimseler ilk geldikleri zaman Ereğli'ye 40-50 dakikalık ·

yolda bulu�an civar köylerde oturmu§lardır. Bu hal Ereğli'ye


tam göç sayılrnamakla beraber, bu kimseler geli§ tarihi ve yeri
olarak bu yerleri veriyorlar. Yani kendilerini Ereğli'ye göçmü§
kabul ediyorlar. Bunların oranlan oldukça yüksektir (%16.3)
(Tablo: ·9).
8 Gümeliler hakkında daha geni§ bilgi için Bölüm S'e bakınız.
Tablo: 7
Göç ve Yerleşme
ı Ereğli'dej-köyierCıeıl ı Kasabalardan-ıŞetiirierCıen ı l
ı ı Doğanlar ı Gelenler ı Gelenler ı Gelenler ı Belirsiz ı Toplam ı
ISüleymanlar
. 1 Sayı ı 76 ı 30 ı 11 ı 13 ı ı 1 30 ı
ı ı % ı 58.5 ı 23.1 ı 8.4 ı 1 0.0 ı ı 1 00 ı
i orhanlar 1 Sayı 1 67 1 14 ı 12 ı 17 1 ı 11O ı
ı ı % ı 60.9 ı 1 2.7 ı 1 0.9 ı 1 5.4 ı ı 99.9 ı
ıBağlık ı Sayı ı 5 ı 37 ı 6 ı 1 ı 48 .

� ı ı % .ı 1 0.5 ı 76.9 ı 1 2.5 ı ı ı 99.9 w


IMüftüler 1 Sayı 1 63 ı 36 1 8 1 18 1 1 1 25 ıg;
ı ı % ı 50.4 ı 28.8 ı 6.4 ı 1 4.4 ı ı 1 00
ıAkarca ı Sayı ı 16 ı 16 1 ı 3 1 ı 35
ı ı % ı 45.6 ı 45.6 ı ı 8.6 ı ı 99.8
IKirmanlı 1 Sayı 1 13 1 8 1 1 1 1 1 1 23
ı ı % ı 56.4 ı 34.8 ı 4.3 ı 4.3 ı ı 99.8
IMurtaza 1 Sayı 1 8 ı 4 1 1 1 1 12
ı ı % ı 66.5 ı 33.3 ı ı ı ı 99.8
!Belirsiz ı Sayı 1 ı ı ı ı 1 ı 1 ı
ı ı % ı ı ı ı ı 1 00.0 ı 1 00.0 ı
�lam ı ı 248 ı 145 _j__ ____ 38 L_ 52 ı 1 J 48 4 /
Tab lo : 8
Ereğli'de D oğanlar ve Ereğli'ye D ışard an G öçenler
Sayı % Sayı %
Ereğli'de doğanlar 248 51 .2
Ereğli dışında doğanlar 235 48.6
Köyde doğanlar 1 45 61 .6
Kasabada doğanlar 38 1 6. 1
Şehirde doğanlar 52 22.1
Belirsiz cevaplar 1 0.2
Toplam 484 100.0

Tab lo : 9
E reğ li'ye D ış arda n G e lenleri n i l k Yerleştikleri B ölg eler
Sayı %
Süleymanlar mahallesine · 51 21 .7
Orhanlar mahallesine 34 1 4.4
Bağlık mahallesine 25 1 0.6
Müftüler mahallesine 55 23.3
Akarca mahallesine 18 7.6
Kirmanlı mahallesine 11 4.6
Murtaza mahallesine 3 1 .3
Ereğli civarındaki köylere ve belirsiz 38 1 6.3
Toplam 235 99.8

Ereğli'ye göçenlerin, her §eye rağmen bütün mahallelere ya­


yılmı§ olmalannın sebebi, her mahallenin üst kısımlarında ucuz
meskenlerin bulunabilmesidir. Orhanlar Mahallesi'nde görülen
yığılmanın sebebi de memurların da.lıa ziyade bu semti tercih
etmeleridir. Tablo: 9'daki dağılım sadece "dı§ardan gelen" teri­
mi çerçevesi içinde yapıldığından Ereğli'de geçici olan memur
nüfusunu da içine almı§tır.
Ereğli'nin i§yerleri, konut alanlarından çok kesin bir §ekilde
ayrılmı§tır. Araziyi kullanma bakımından (land use), modern
§ehirlere has tam bir ihtisasla§ma görülmektedir. Kaletepe'nin
batı kesiminde, hastane,. demiryolu, istasyon, kömür yükle­
me-bo§altma tesisleri ve limanı, Karadeniz Bölge Üs Kuman-
_EreğlL

danlığı, NATO Tesisleri toplanmı§tır. Bunlann hiçbirinin -ora­


da çalı§maktan ba§ka- kasabalının gündelik hayatını ilgilendi­
ren bir yönü yoktur. Demi!Yolu, sadece kömürde ve ocaklarda
9
çalı§anlan getirip götürür. Kasaba, nüfusunun bütününe hiz­
met etmez, Liman kurulu§lan da kömür ݧletmesi ve askeri hiz­
metlere aynlmı§tır. Deniz Yılları'na ait yolcu gemileri buraya
yana§maz. Lİmanın da ortalama Ereğiili ile bir İlݧkİSİ yoktur.
Bu kurulu§lann arkasında kalan Kadıtarlası, o§ehrin en gözde
semtidir. Burada arsalarm fiyatı çok yüksektir. 1962 Temmu­
zunda metrekaresi 300-600 TL'na satılıyordu. Süratle büyüme­
ye ba§layan Ereğli'de bu semtin geleceğinin ne olacağı ilgi ile
izlenıneye değer. Yoğun konut alanının bu tarafa kayması, da­
ha makbul yerlerin ve evlerin demir-yolunu atlayarak Ke§te­
pe'ye yayılması, hatta tepeyi a§ıp arka taraftan denize ula§ması
beklenebilir.
Kaymakamlık binası kasabamn doğu ucundadır. Ticarete ve
imalata ait ݧyerleri de bu uçta toplanmı§tır (Plan: 1). Planda da
görülebileceği gibi, ݧyerleri tam bir nüvele§me göstererek,
merkezi ݧ alanı haline gelmi§tir. Kasabanın bu kısmı 1882-84
yıllarında düzgün bir hale getirilmi§tir. Bütün çar§ı, birbirini
dik kesen sakaklann üzerine yerle§mݧtir. O zamandan beri ge­
li§en ݧ hayatı, tepeye çıkınamı§, Meydan Ba§ı'ndan Bey Çayın,
Devrek Şosesi ve Demir-Çelik Fabrikası'nın §İmdiki yapım ala­
nına doğru yayılmı§tır. Bu ݧ merkezinden kuzeybatıya, içeriere
doğru giden Tabakhane Deresi boyu ve Kaletepe'nin arkası da
geli§me olanağı gösteren bölgelerden biridir. Ereğli'de ikincil
nüvele§me denebilecek ݧyeri yoğunla§ması Bozhane Çar§ısı
denilen Dökülü civanıida, eskiden Rum Mahallesi olan bölge­
nin sahile yakın kısmındadır. Rumlar zamanında burada gazi­
nolar, eğlence yerleri ve onlann alı§veri§ ettikleri dükkanlar
varını§. Rumiann mübadelesinden sonra "tahmilat" ݧçilerinin
10
kahve ve meyhaneleri açılmı§. Bugün burada, toplu bir halde
balıkçı kahveleri bulunuyor. Aynca fırın, bakkal gibi bazı dük-
9 Demiryolu ula§ımı için geni§ bilgi Bölüm 4'de verilmektedir.
10 Demiryolu ve mekanik yükleme tertibatının in§asından önce üretilen kö­
mür, ocağa en yakın sahile indirilir ve buradan kayıklara yüklenip Ereğli
Limanı'ndaki vapurlara ta§ınırmı§. Bu devrede, ta§ıma ve yükleme i§lerin­
de yüzlerce i§çi çalı§ır ve bu kimseler tahmilat i§çisi diye anılırmı§.
kanlar da vardır. Son iki yıl içinde askeri kurulu§lar civarında,
kasabanın batı tarafında, Süleymanlar Mahallesinin ortalarına
doğru bir manav, bir bakkal, iki kahve ve bir züccaciye dükkanı
ile yeni bir nüvele§me doğmaya ba§larnı§tır. Bu üç nüvelenme­
niıı dı§ında, Kaletepe'nin üzerindeki yoğun konut alanlan da
olsun, hiçbir yerde bir bakkal dükkanı bile yoktur. Ara§tırma­
nın yapıldığı 1962 Tem,muzunda ikinci ana yolun üzerinde (Di­
kili Caddesi) yeni bir küçük bakkal dükkanı açılrnı§tır.
Ereğli'de düzenli merkez ݧ alanındaki yapıların bütünü i§­
yeridir. Burada yok denecek kadar az aile oturur. Bu özellik,
§ehirle§me süreleri bakımından kasabanın oldukça ileri bir saf­
haya ula§tığını göstermektedir. ݧyerlerinin çe§itlenmesi de,
anonim ݧ ili§kileriniıı kurumla§rnı§ olarak varolduğunu göste­
rir. Ereğli'de Kömür ݧletmesi, Liman ݧletmesi, Demir-Yollan .
Te§kilatı, üç banka §Ubesi, 17 tane sigorta §irketi, nakliye §irke­
ti, nakliye acentası gibi merkezleri büyük §ehirlerde olan ku­
rum vardır. Bunlara iki ݧÇİ sendikası, üç siyasi parti, sekiz ka­
dar çe§itli dernek de eklenhlelidir. Bunların dı§ında benzer
özellikte olan serbest meslek sahiplerinin'i§yerleri de vardır.
Maamafih Ereğli'nin ݧ hayatma rengini veren ana kurumlar
bunlar değildir. Tablo: 10, 1962 Temmiızunda Ereğli'de varo­
lan ݧyerleriniıı bütününü vermektedir. Bunlar hem sayı, hem
de çe§it bakımından ihtisasla§IDarnı§, ݧ hacmi kestirilemeyen,
yerel özelliği egemen ݧyerleridir. Bu bakımdan Ereğli'nin tica­
ret faaliyetleri §ehir özelliği ta§rnıaz. Bir çok küçük zanaatkar,
küçük imalatçıdan sonra büyük sayıda bakkal, manifaturacı,
kunduracı gibi ticaret erbabı göze çarpar. Adları, bakkal, top­
tancı, bonmar§e, ya da manifaturacı olan ticaret evlerinin hepsi
temelde aynı yapıda kurumlardır. Veresiye alı§Veri§ yaparlar.
Asıl önemli cihet, köylülerin sattığı çilek, yağlı tohum, tavuk,
yumurta gibi maddelerin aynı dükkanlar tarafından şatın alın­
masıdır. Aynı §ekilde bu dükkanlar, köylünün her gereksinimi­
ni; kuma§, tuz, yağ, kırtasiye vb. bulundurur ve satarlar. Bu §e­
kilde, bölgenin mübadele fonksiyonunu düzenleyen en önemli
ticarethaneler haline gelmi§lerdir.11 Şehirle§me ve dı§a açılma
süreçleri bakımından manidar olan, · §arküteri, kuru temizleyici,
11
Daha fazla bilgi için Bölüm 6'ya bakınız.
_Eı:eğiL

küçük döknıe ve torna atölyeleri, kadın berberi, möbleci vb. ku­


rumlarda görülmektedir. Ayrıca, 19 otel, 41 lokanta ve meyha­
ne vardır ve bunlar Demir-Çelik Fabrikası in§aatının ba§laması
ve Ereğli'ye gelen giden sayısının artması ile mantar gibi üre­
ıneye ba§layan kururrılardır.

Tab l o : 10
işyerleri
Sayı Sayı
Kulüp, Dernek, Siyasi Parti 8 Elektrikçi ve Radyo Tamircisi 9
Bankalar 3 Marangoz 16
Doktor, Diş Tabibi ve Ebe Mua. 10 Mobilyacı 12
Avukat Yazıhanesi 10 Pastacı, Şekerci ve Dondurmacı 11
Arzuhalci 6 Tekel Bayi 17
Eczane 2 Fotoğrafçı 3
Konserve Fabrikası 2 Kırtasiyeci 2
Hamam ..
1 Kuru Tamizleyici ve Kolacı 3
Gazete Bayii 2 Camcı, Hırdavatçı, Nalbur 20
Sinema (Yazlık ve Kışlık} 4 Yorgancı 7
Noter 1 Manav 8
Küçük atelye Seyyar Satıcı ve
(Döküm, Torna, Demircil __,
?� i ş portacı 8
Küçük besi imalat ve toptancısı 10 Otel 19
Oto Tamir ve Lastik Kaynakçısı 10 Lokanta ve Meyhane 41
Küçük lm. (çömlek,çul,süpürge) 8 Fırın 17
Benzin Toptancısı 6 Bakkal 68
Inşaat Malz.(Kereste, çimento} 6 Terzi 43
Matbaa ve Gazete Idaresi 2 Kas ap 15
Resim, Afiş, Tabelacı 2 Manifaturacı 32
Acenta,Nakliyat,Sig. vb Sütolar 17 Tuhafiyeci 21
Spor Toto Bayii 2 Kahvehane 27
Depo, Ardiye 15 Berber (ikisi kadın berberidir) 24
Tenekeci,Soba Tamir,Bıçakçı 9 Kunduracı (satıcı ve tamircij 49
Saatçi ve Kuyumcu 6 Bakırcı ve Kalaycı 7
TOPLAM 644
_Ereğ!L

Ereğli'nin yerle§me düzeni, mekanda aldığı §ekil, arazinin


çok arızalı olmasının etkileri ile motorlu kara ta§ıtlarına intibak
etmemݧ bir yol sistemi ve buna kar§ın göç edenlere, deği§ik
meslek ve gelir gruplarına göre oldukça hassas bir §ekilde fark­
Wa§rnı§ konut alanları göstermektedir. Maamafih, ikametgah
mıntıkalarının farklıla§ması bazı bakımlardan feodal düzenin,
bazı bakımlardan da modem sanayi toplumunun §ehir özellik­
lerini göstermektedir. Diğer taraftan konut alanlarından tama­
men aynlrnı§, ihtisasla§rnı§ bir ݧ merkezi, ݧ alanı vardır. Bu ba­
kımdan kasaba oldukça geli§mi§ bir §ehirle§me olu§umu saflıa­
sındadır. Buna kar§ın, mevcut ݧyerlerinin çoğu, sayı ve çe§İt ba­
kımından ihtisasla§maını§ yerel özelliği egemen i§Yerleridir.
Bölüm 4

EREGLi'NiN DIŞARI iLE BAGLANTILARI

E
reğli, bütün Batı Karadeniz Bölgesi gibi, yüksek olmasa
da dik yamaçlı, kıyıya paralel dağlada İç Anadolu'dan il­
gisi kesilmi§ bir kasabadır. İlk kurulduğu arkaik devreden mo­
torlu ta§ıtların hatın sayılır bir sayıya çıktığı son yıllara kadar bu
özelliğini muhafaza etmi§tir. Buna rağmen tarihin her devresin­
de arkasındaki dağlık hinterlandın timarn ve ticaret merkezi ola­
rak bu hinteriandı birbirlerine, daha büyük merkezle dı§ dünya­
ya bağlayarak bir "§ehir" karakterini, yani nüfusunun temel uğ­
ra§ıları tarımsal olmayan bir toplum özelliğini ta§ımı§tır.

· Deniz Ulaşımı
Kara motorlu ta§ıt yoğunluğunun ve kara yollarımn arttığı
son üç yıl öncesine kadar, Ereğli için deniz bağlantısı çok daha
önemli olmu§tur. Bugün haftada iki defa yolcu vapuru uğra­
maktadır. Bunun dı§ında her zaman kömür §İlepleri, diğer yük
gemileri gelip gitmektedir. Çe§itli dönemlerde Türk gemileri­
nin yamnda ba§ka bandıralı yük vapurları da limana uğrariD§tır.
1962 yılımn ilk altı ayında yabancı limanlardan gelen gemi sayı­
sı 408'i bulmu§tur. Tablo: ll Ereğli timarn'ndaki hareketi
özetlemektedir. Deniz yollan araçları ile gelip giden yolcu sayı­
sı son iki yılda yarıdan a§ağıya dü§mܧtür. Bunun tek nedeni
kara yollarımn açılması ve düzgün otobüs seferlerinin ba§lama­
sıdır. E§ya ta§ıınada da paralel bir azalnia görülmektedir. 1961
yılına kadar, uygun havalarda, çar§ı yakınındaki iskeleden yakın
merkezlere, Zonguldak'a, Alaplı'ya ve Akçakoca'ya taka tipi
motorlada yolcu ta§ımrmı§. 1962 yazında, güvenlik açısından
motofla yolcu ta§ıınak yasak edilmi§tir. Bu durum Ereğli'nin
yakın merkezlerle denizden bağlantısım kaldırmı§, bu yüzden
limandan yapılan yolcu ve e§ya ta§ıınasımn azalmasına neden
olmu§tur. Kasaba, deniz ula§ıınmı, merkez ݧ alanımn denizle
birle§tiği yerde, Yalı Caddesi'nin ba§langıcında bulunan bir is-
..Eı:eğ!L

kele aracılığı ile sağlann§tır. 1962 yazında liman kurulu§ların­


dan Demir-Çelik Fabrikası'na kadar uzanan, kasabanın bütün
sahilini bir ba§tan bir ba§a deldurarak in§a edilen yeni ve geni§
yol bu iskeleyi de ortadan kaldırmı§tır. Ara§tırmanın yapıldığı
dönemde yol yapımı henüz bitmemi§ olduğu için yolcu ve e§ya
yol boyunca uygun yerlere rastgele indirilip bindirilmekteydi.
Kara yollarının onarılınası ile Ereğli'nin dı§arı ile bağlantıları
yepyeni bir a§amaya ula§mi§tır. Bu yollar, henüz sert düzeyli
yollar haline gelmemi§tir. Buna rağmen deniz ta§ıması üzerin­
deki etkileri açıkça görülmeye ba§lanmı§tır (Tablo: ll).

Kara Ulaşımı
· Ereğli-Armutçuk Demiryolu 1953 yılında i§letmeye· açılmı§­
tır. Limandan kömür ocaklarına kadar uzanır. Toplamı 14
km.dir. Kömür ve yolcu ta§ımaktadır. Düzenli yolcu katarlan
günde üç gidi§ ve üç dönü§ seferi yaparlar. Ayrıca, af ba§ların­
da, yani kömür ocaklarındaki aylık i§çi deği§iminde, iki ek se­
fer daha vardır. Bir günlük ortalama yolcu sayısı 450 kadardır.
Bunlardan 400'ü pasolu yolculardır. Yani Kömür ݧletmesi'nde
çalı§an kimselerdir. Bu durum� ile demiryolu, bağlantı aracı ro­
lü oynamaz. Daha çok Kömür l§letmesi'nin bir parçası halinde­
dir. Kömür ocakları ortalama Ereğiili için nasıl kendisi ile pek
ilgisi olmayan bir §ey ise, demiryolu ve liman kurulu§ları da öy­
ledir. Uzaktan seyredenler, var olduğunun farkındadırlar. Fa­
kat ya§ayı§larında bir yeri yoktur. Kandilli'de oturan Kömür ݧ­
letmesi personeli bile gereksinimlerini sağlamak ya da gezmek
için Ereğli'ye gelmez. l§letme'nin bütün ilݧkisi Zonguldak ile­
dir. ݧçi-köyüler ise, kömür i§çisi olmaktan çok köylü oldukları
için kasabaya gelirler. Bugün Ereğli'yi Zonguldak'a, Ankara'ya
ve İstanbul'a bağlayan iki ana karayolu vardır. Özellikle, Akça­
koca yolunun hem İstanbul'a hem de Ankara'ya bağlantı sağla­
ması Ereğli'ye yeni �ir devinim kazandırmı§tır. Düzce'ye ve
Ankara'ya günde bir, Istanbul'a iki, Zonguldak'a üç, düzenli ve
1 Kömür havzasında köylüler bir ay madende çalı§ır, bir ay köylerinde din­
lenirler. Onun için her ay bir grup ocaktan aynlır ve yeni bir grup ocağa
gelir. Bu hal i§çilerin köyden kopup §ehirle§mesine kesinlikle engel ol­
maktadır. Rotatif ݧ sistemi için bkz., Cahit Talas, içtimal İktisat, S.B.F.
Ne§riyatı, 1955, s.121-128.
__Eı:eğlüıin..D.ı.şar.ılıeJ3ağlantıl.arı._

kar§ılıklı otobüs seferi vardır. Otobüs fiyatlan Ankara ve İstan­


bul için 15 TL., Zonguldak için 5 TL.'dır. Ankara ve Düzce se­
ferleri 1962 yılında ba§lamı§tır. Öbür seferlerin sayısı da bu dö­
nemde artırılmı§tır. Ayrıca Ereğli köylerinin de kendi malları
. olan, kamyon, otobüs gibi ta§ıt araçları vardır. Köylüler bu
araçlarla kasahaya gelip giderler. Ereğli içinde, Belediye, Yalı
Caddesi boyunca otobüs ݧletmektedir. Bu ݧletme iki yıllıktır.
Bir tek otobüsü vardır. Bilet ücreti 25 kuru§tur. Kaymakamlığın
önünden, İstasyon'a kadar yarım saatte bir sefer yapılır. Ayrıca
kasahada üç binek arabası ve 42 cip taksi vardır. Cip taksiler §e­
hir içi ula§tırmadan çok köy-kasaba bağlantısında kullanılmak­
tadır. Yolsuz ve arızalı olan bu bölgede cip taksiler, büyük §e­
hirlerde dolmu§ düzeninin yarattığı bir kolaylık sağlamı§tır.
Bunlar köylere dolmu§ da yapmaktadırlar. Sayılannın çokluğu
da böyle açıklanabilir. Yıl boyunca her mevsimde bağiantıyı
bunlar sağlar.

Merkeziere Bağlantısı
Tahmin edilebileceği gibi Ereğli, Zonguldak ile çok sıkı bağ­
lanmı§tır. Önce Zonguldak bağlı olduğu il merkezidir. Sonra
Orta ve Doğu Anadolu'ya demiryolu ile bağlıdır. Kömür i§let­
mesi'nin merkez örgütü oradadır. Hem denizden, hem karadan
iki saat içinde ula§abilecek 50.000 nüfuslu bir merkezdir. Ör­
neklemimizde aile reisierinin %93.7'si Zonguldak'a gitmi§tir
(Tablo: 12). Sabah gidip öğleye dönmek bile olanak içindedir.
Buna rağmen Zonguldak, Ereğli'nin en önemli ݧ grubu olan
tüccar ve esnaf için bir merkez değildir. Hem ticaret bakımın­
dan, hem de değerler ve tutumlar yönünden Ereğlililerin asıl
yöneldikleri merkez, İstanbul'dur. Genel olarak toptan · mal
gönderme ya da alı§Veri§ daima İsta:Ö.bul ile yapılır. Belki de
bundan daha önemlisi, kasabalıların kendilerini Istanbul'un bir
parçası saymalarıdır. İstanbul'a gitmi§ aile reisierinin oranı
%83.0'dür. Ve kendi tabirleri ile "Ereğli, İstanbul'un bir dı§
mahallesidir". Kasabalılar §ivelerinin İstanbul §ivesine çok ya­
kın olmasından onur duyarlar. İstanbul'un hükümet merkezi
olduğu ve Zonguldak'ın henüz kurulmadığı dönemin kökle§mݧ
etkisi, her devrede, mümkün olan denizden ula§ım, §imdi gün­
de iki gidi§-geli§ otobüs seferi, kamyon ula§ımı, ticaret ili§ikleri
_EmğlL
1 •

ve Ereğli'den dı§arı göç eden kimselerin önce Istanbul'a yerle§-


meleri, bu §ehrin Ereğli üzerindeki etkisini, ba§ka yerlerle kı­
yaslanamayacak kadar artırmı§tır.
Ankara ile ilgilenme çok daha yenidir. Yoğunluğu da fazla
değildir. Ankara'yı görmü§ olanların oranı, örneklemimizde
%56.8'dir. Yukarıda da söz edildiği gibi, Ereğli'nin Ankara'ya
karayolu ile bağlarunası çok yenidir. Şimdi Akçakoca-Düzce
üzerinden Ankara'ya otobüs seferleri vardır. Eskiden Anka­
ra'ya gitmek için önce denizden veya karadan Zonguldak'a git­
mek, soııra trene binrnek gerekiyordu.

Köylerle Bağlantısı
Ereğli'nin bütünü Ereğlililerin günlük ya§antıları bakımın­
dan asıl önemli olanı, alı§veri§ merkezi ve idare yeri (hükümet
kapısı) fonksiyonunu gördüğü köylerle olan bağıntısıdır. Devlet
idaresi ile ilgili ilçe hudutları Ereğli'ye tam bağlı olan köyleri
belirtmez. İdare bakımından Ereğli'ye bağlı köylerin bir kısım
ticaret bakiınından Alaplı'ya ya da Devrek'e bağlıdır. Bunlar
ancak mahkeme, hastahane, vb. i§ler için Ereğli'ye gelirler.
Alaplılı tüccarlar da bağımsız olarak İstanbul ile ݧ görürler.
Bağlı oldukları köylerle Ereğli'nin irtibatı çok girifttir. Birbirine
karı§ını§ görünürler. Köy yollarının hepsi ham yoldur. Buna
rağmen köyün kamyonu, otobüsü ya da dolmu§ yapan cip taksi­
lerle köylüler hemen her gün Ereğli'ye gelip giderler. Hemen
civardaki 25 köyden 17'sinin kamyonu, on tanesinin de ayrıca
otobüsü vardır. Bu kamyon ve otobüsler o köylerdeki kݧİlerin­
dir. Havalar uygun olduğu kadar Ereğli'ye hem mal, hem de in­
san ta§ırlar.2
2 ı25 köyün-250 t!l§ıt aracı olduğu ifade edilmi§tir. Tam kesinlikle saptaya­
bildiğimiz sayılan ve köyler a§ağıda gösterilmi§tir:
Köyler Kamyon Köyler Kamyon Otobüs
Kırmacı 3 Kocaeli - ı

Balı ı Süleymanbey ı ı
Kokma ı Cuma ı 3
Ke§bek ı Çaylıoğlu ı 2
Bayat ı Armutlucuma 2 ı
Cemaller ı Viran ı ı
Kandilli ı Alaplı köyleri 4 2
Ereğli'nin Dışarı iıe BağlanlıJan_

Pazartesi ve Cuma günleri kasahada pazar kurulur. O gün­


ler kadın-erkek herkes Ereğli'ye iner. Köylerde hemen hemen
ihtiyarlardan ba§ka kimse kalmaz. Bu günler o kadar hareketli
günlerdir ki, böyle bir günde, ekibimiz köylerde mülakat yapa­
cak kimse, kasahada ise, mülakat yapmak için vakit ayırabilen
kasabah bulamamı§tır. Buna rağmen, kasahaya inmi§ olan köy­
lüler öğleden sonra bize istediğimiz kadar zaman ayırabilmi§­
lerdir. Kasahada belirli kahvetere belirli köylerin kadını, erkeği
uğrar. Bu kahvetere haber bırakarak istenen kimseyi bulmak
olanaklıdır. Kahveler bir nevi kulüp gibi ݧler. Her köylü, kendi
köyünün kahvesine emanetçi gibi, malını bırakır, ba§kalanna
burada randevu verir, kahveeiye akıl dam§ır ve ݧlerinin takibini
yükler, hatta sipari§ler verir. Görüldüğü gibi, yoğunluğu artan
köy-kasaba ili§kilerinde kahveler yeni ve deği§ik fonksiyonlar
kazamm§lardır. Tam geli§mݧ §ehirlerde çe§itli kurumlarm gö­
receği ݧleri üzerine alarak kahveler, Ereğli'de §ehirle§me olu­
§Umu içerisinde gerginliği azaltan, ili§kileri kolayla§tıran, hızlı
ve verimli haberle§meyi sağlayan bir tampon kurum haline gel­
mݧtir. Genellikle §ehirle§me olu§umunda köylerin Ereğli ile te­
maslarının düzenlenmesinde, köylülerin §ehre yerle§mesinde
kahvelerin önemli rolü görülmektedir. Bununla beraber, kah­
veterin bu rollerinin geçici olduğunu ve tam sanayile§mݧ §ehir­
lere has kurumlar kurulup i§lemeye ba§layana kadar tamfon
kurum ve mekanizma olarak ݧ göreceğini söylemek gerekir.
Ereğli'nin köyleri ile çok sıkı, girift, kar§ılıklı ili§kiler düzeni
halindeki bağlantısı, Zonguldak ve İstanbul ile olan irtibatın­
dan çok daha yakın ve daha çok insanı kapsayan bir bağlantıdır.
Ankara ve Türkiye'nin diğer bölgeleri ile olan bağlantısı ise,
köyler-Zonguldak-İstanbul bağlantısı yanında daha az ve
önemsizdir.

3 Kahveler hakkında daha geni§ bilgi Bölüm lO'da verilmi§tir.


Tablo: 1 1
Ereğli Liman Faaliyeti

r -f95s - =ı-- -19s9 �··· ı- -


�1960
I- 1961 <6-aYf�-

Yükleme Boşaltma Yükleme Boşaltma Yükleme Boşaltma Yükleme Boşaltm al


Çeşitli eşya (ton) 4.082 1 8.602 1 .343 1 8.306 . 1 .259 1 6.685 645 6.2821
Kömür (ton) 472.730 1 30 333.732 1 80 283�674 225 1 44.292 110
Maden cevheri (ton) 4.743 -
6.300 314 7.250 - 700 -

Akaryakıt (ton) - 51 0 - 1.113 - 1 .322 - 427


Hububat (ton) - 959 - 1 .984 - 84 -
28 1 In
Kereste (m:;) 398 6.500 1 .985 3.367 7.1 72 1 7.857 1 .71 2 502 lil
'§;
� Yolcu (adet) - -
6.1 57 -
5.1 79
' -
8.297 -'--
7.986
--
2.691 3.1 1 6 1 .239 1 .239ı
- Tablo 1 2 -
Aile Reisierinin Yaptığı Seyahatler
Gidenler Gitmeyenler .
Sayı Sayı
·

% %
.

Zonguldak'a 455 93.7 29 6.3


lstanbul'a 403 83.0 81 1 6.9
Ankara'ya 275 42.7 209 57.3
Diğer yerlere 241 49.6 243 50.3
Hiçbir ye�e g_i!memiş aile reisieri _ -
13 2.7
_Bölüm 5

NÜFUS VE NÜFUS HAREKETLERi

1 840 yıllarında, havzada kömürün bulunup ݧletilmesine


kadar Ereğli, nüfusu 2.000 civarında, köyden biraz büyük
bir limandan ibaretti. Kömür ݧletmesi'nin neden olduğu nüfus
hareketi ile 1860'lara doğru Ereğli'de geli§me ba§l_amı§ ve
1890'larda nüfus 4.000'i, 1910'da 6.000'i geçmi§tir.1 Böylece ka­
sahanın nüfusu 60 yıl zarfında %300'den fazla bir artı§ göster­
mݧtİr. Nitekim, bugün Ereğli'nin büyük e§raf sayılan ailelerin­
den en az yedi tanesi bu dönemde civar köylerden kasabaya
göç etmi§lerdir. Hızı bugün beklenen deği§me kadar olmamak­
la beraber, yüz yıl öncesinin nüfus artımı ve diğer deği§iklikler,
öbür bölümlerde de anlatıldığı gibi, kasabanın ekolojisinde, in­
san ilݧkilerinde, değerler sisteminde, bugün görülen deği§iklik­
lere sebep olmu§tur. Bugün gözlemlenen ileri derecede dı§an­
açılma ve §ehirle§me o zamandan beri devam edegelen deği§ik­
Iiklerle açıklanabilir.2
Tablo: 1 3
Çeşitli Yıllard a N üfus
Yıllar Erkek Kadın Toplam
1 935 2.876 2.967 5.843
1 940 2.655 2.760 5.41 5
1 945 3.628 2.732 6.360
1 950 - -
7.1 32
1 955 4.621 3:257 7.878

Ereğli nüfusunun Cumhuriyet dönemindeki artı§ı Tablo: 13


ve 14'de gösterilmi§tir. 1935-1940 arasında belirli bir oynama
1 Bu bilgiler Sabit Nihat Duran'ın neııredilmemi§ Ereğli'nin Yakın Tarihi
adlı manuskriptinden alınmıştır. Bu eseri uzun zaman tetkik etmemize
izin veren Bay Gökhan Duran'a te§ekkürü bir borç biliriz.
2 Burada 60 yıl ewel Ereğli'nin en önemli azınlık grubu olan Rumlardan

da bir miktar sözetmek gerekir. Bu yörenin Orhan Gazi zamanında,


XIV. yüzyılda planlı ve bilinçli olarak Türkle§tirilmeye ba§landığını daha
olmamıştır. Görülen azalmanın, yalnız, daha sağlıklı bir sayım­
dan ileri gelmesi çok olanaklıdır. 1945'de 7.000, 1960'da ise
8.815'e varmıştır. 1935 yılı sayımı 100 olarak kabul edilirse, 25
yılda nüfus 150.8 gibi bir artı§ indeksi göstermi§tir. Bununla
beraber bu indeks şimdi Ereğli nüfusunu bekleyen büyük artışı
göstermekten çok uzaktır. Demir-Çelik kuruluşlannın kasaba
nüfusunu 20 yılda 80.000'e çıkartması beklenmektedir. 1955'de
Ereğli nüfusunun 4.621'i erkek ve 3.257'si kadındır. İstatistik
Genel Müdürlüğü, 1960 sayımı ayrıntılarını henüz yayınlama­
mıştır. 1950 ve 1955 sayımlarında ise 10.000'den az nüfuslu
yerler için hiçbir ayrıntı açıklanmamıştır. Onun için medeni hal
gibi, ya§ gruplarına göre tahsil durumu gibi birçok bilgiyi kasa­
harun tümü için vermek olanaksızdır. Aile reisierine uyguladı­
ğımız anketiere göre ya§ dağılımı, aktif yaş grupları olan 15-44
ya§ gruplan arasında belirli bir yığılma göstermektedir (Tablo:
15). Aile reisierinin böyle genç yaş gruplarında toplahması
Ereğli'de geniş aile düzeninin deği§tiğine bir işaret sayılır. Ay­
m zamanda bu, komünitede söz salıibi olanların ortalama yaşı­
mn da daha genç yaşiara doğru kaydığım gösterir. Aile reisieri­
nin %82.2'si okur-yazardır. %45.3'ü ilkokul, % 17'1'i ortaokul
mezunudur. Yalnız Eski Türkçe bilenlerin oram çok azalmıştır
(%2.4). Hiç okuryazar olmayanlar ise %13.6'Iık bir oran gös­
termektedir (Tablo: 16). Aile reisierinin %61.5'inin eşleri,
%90.3'ünün okul çağından büyük kızları ve %97.3'ünün okul
önce de söyleıni§tik. Buna rağmen 1923 mübadelesine kadar Ereğli'dı:ki
Rum topluluğu hatın sayılır bir �ınlık grubu idi. Ya§lı nüfus memuru Is­
mail Efendi, gidetierken tam 1200 ki§i olduklarını anımsıyor ve o zaman
kasaba nüfusunun be§te birinin Rum olduğunu söylüyor. Kasabanın bü­
tün ya§lılan ticaretin Rum nüfusunun elinde olduğunu kabul ediyorlar.
Bu··arada ula§ım ve seyyar satıcılıkla uğra§an bir miktar Ermeni de var­
mı§. 1860 ile 1910 arasında kasahada Rum ve Ermeni nüfusunun da art­
tığı anla§ılıyor. Özellikle Kayseri ve Konya civanndan gelenler ve §ehrin
ticaret hayatında ön plana geçenler olmu§. Bunlardan Boyacıyan Efendi,
kömür ocağı sahiplerinin en önemlilerindendir. Konya'dan geldiği bilin­
mektedir. Kayseri'den gelıni§ olan Yuvan Ağa ise kerestecilik yapıp kü­
çük tahta sanayii (gavata denen ekmek ve su tekneleri) ürünlerini topla­
yarak diğer Anadolu limanlanna, hatta Kuzey Afrika kıyılanna ihraç
edermi§. Bu yoldan büyük servet sahibi olmu§. Bunlann ve benzer kim­
selerin yaptırdıklan evler ve kö§kler hala kasabanın en güzel ve en büyük
evleri arasındadır. Ak§am Kız Sanat Okulu, Kaymakam Lojmanı, askeri
kurulu§ ve kıılüplerin bir kısmı, bugün de bu binalaİda bulunmaktadır.
Nüfus ve Nüfus Hareketleri

çağından büyük erkek çocukları okuma-yazma bilmektedir


(Tablo: 1 7). Bu sayılar Türkiye'nin bütününe göre koruünite­
nin genel okuryazarlık oranının oldukça yüksek bulunduğunu
göstermektedir. Ayrıca aile reisieri ile beraber oturan ya§lı ka­
dın ku§ağının (anne ve kaynana) %32.8'i ve erkek ku§ağının
(baba ve kaynatanın) %50.8'i okuryazardır. Bu oranların kıyas­
lanmasında okuryazarlığın önce ya§a, sonra cinsiyete göre de­
ği§tiği, kadınların ve ihtiyarların daha az oranda okuryazar ol­
duğu görülür. Ya§lı kadınların özellikle cahil kalmı§ olduğu
gözlemlenmektedir. Buna kar§ılık, örneklemiınizde ilkokul ça­
�da olup da okula gönderilmeyen çocuk sayısı çok azdır. Bu
oranlar kızlar için %4.4 ve erkek çocuklar için % 1.6'dır. Ço­
cukların eğitimi, Ereğli nüfusunun çok üzerinde durduğu ve il­
3
gilendiği bir konudur. ·

Tablo: 14
N üfus Artı m ı v e i nde ksi
Yıllar Nüfus Indeks
1 935 5.843 1 00.0
1 940 5.41 5 92.6
1 945 6.360 1 08.8
1 950 7.1 32 1 22.0
1 955 7.878 1 34.8
1 960 8.81 5 1 50.8

Tablo: 1 5
Aile R eisierin in Yaş G ru p ları
Yaş Grupları Sayı %
1 5-24 yaş grubu 10 2.1
25-34 yaş grubu 1 01 20.9
35-44 yaş grubu 1 36 28.1
45-54 yaş grubu 1 03 21 .3
55-64 yaş grubu 74 1 5.3
65 ve daha yukarı 51 1 0.5
Belirsiz cevaplar 9 1 .8
Toplam 484 1 00.0

3 Okul y3§ındaki çocuklann eğitimi için Bölüm 9'a bakınız.


...Eı:eğiL

Tab l o : 1 6
Aile Reisierini n Eğ itim D u r u m u
Eğitim Durumları Sayı %
Universite eğitimi gören 10 2.1
Use ve dengi 36 7.4
Ortaokul eğitimi gören 83 1 7.1
likokul eğitimi gören 21 8 45.3
Okuryazar 50 1 0.3
Yalnız okur 2 0.4
Yalnız eski Türkçe bilen 12 2.4
Yalnız Kuran okuyabilen 6 1 .2
Hiçbir şey bilmeyen 66 1 3.6
Belirsiz cevaplar 1 0.2
Toplam 484 1 00.0

Tab l o : 1 7
Yakın Akrabaların O k u ryazariiğ ı
Yalnız
Okur- eski Yalnız
yazar Türkçe Kuran Hiçbiri Belirsiz Toplam
Eş Sayı 264 7 6 1 50 1 428
% 61 .5 1 .6 1 .5 34.9 0.3 99.8
Anne- Sayı . 41 15 15 52 1 1 24
Kaynana % 32.8 1 2.2 1 2.2 41 .8 0.8 99.8
Baba - .Sayı 22 2 3 15 1 43
Kaynata % 50.8 5.2 6.9 34.5 2.3 99.7
Büyük kız* Sayı 1 02 1 9 -
1 113
% 90.3 0.8 7.9 -
0.8 99.8
Büyük oğul* Sayı 1 14 2 1 117
% 97.3 -
1 .7-
0.8 99.8
(*) Okul çağından büyük çocuklar

Örnekleme giren erkek aile reisierinden %94.2'si ve kadın


aile reisierinden %17.l'i evlidir. Bunu toplam olarak ele alırsak,
aile reisierinin %88.7'si evli, %7.5'i dul ve %3.8'i bekardır. Ör­
neklemim.ize bekar kadın aile reisi isabet etmemi§tir. Erkek
aile reisierinden %1.6'sı ve kadın aile reisierinden %82.9'u dul-
_ _Nüfus ye Nüfus Hareketleri

dur (Tablo: 18). Ereğli'de 1960 yılında 73, 1961'de 60, 1962'nin
ilk yarısında 39 çift evlenmi§tir.

Tablo: 1 8
Aile R e isieri n in M ed eni Duru m u
Sayı % Sayı %
Erkek aile reisieri 449 92.5
Evli olanlar 424 94.2
Bekar olanlar 18 4.0
Dul olanlar 7 1 .6
Kadın aile reisieri 35 7.3
Evli olanlar 6 1 7.1
Dul olanlar 29 82.9
Toplam 484 484

Ereğli'de aile büyüklüğü konusuna gelince, kasahada bir ev­


de oturan ki§i sayısı Tablo: 20'de gösterilmi§tir. Ömeklemimiz­
de %19.0 dört ve %20.5 be§ ki§ilik aile vardır. Mod, 99 ile be§
ki§ilik ailededir. Aile üye sayısı ortalarnası 5.04'tür. Bu sayı
Ereğli'de ailenin küçüldüğünü, nükleer aile haline geldiğini
göstermektedir. Yukanda sözü edilen, aile reisi yaşlarının kü­
çüklüğü ile aile üye sayısı ortalarnası beraber incelenirse, Ereğ­
li'de geni§ aile düzeni ile beraber aile üyeleri arasındaki ili§ki­
nin de değiştiği sonucuna vanlır. Bu konu aile ile ilgili bölümde
etraflıca ele alınacaktır.
Örneklemimizde, hiç çocuğu bulunmayan aile oranı -bekar­
lar da katılım§ olarak- %15.5'dir. 130 ailenin (27.0) iki ve 128
ailenin (26.3) üç çocuğu vardır. Yalnız iki ailede on ve bir aile­
de dokuz çocuk tespit edilmi§tir. Mod, 130 ile iki çocuklu aile­
dedir. Aritmetik ortalama 2.2l'dir (Tablo: 21).
Tablo: 1 9
Yaş Grupları ve Medeni Durum
· Erkek Denekler Kadın Denekler
Evli Bekar Du� Evli Dul
Yaş Grubu Sayı % Sayı % Sayı % . Sayı % Sayı % Toplam
1 5-24 8 1 :9 2 1 1 .1 - - - - - - 1o

ı 25-34 ı ı 20.7 ı 1 0 ı 55.5 ı - ı - ı 1 ı 1 6.7 ı 2


88 ı 6.9 ı 1 01 �
� l_ 35-44 ı ı 3o.4 ı . 3 ı 1 6. 6 ı 1 ı 1 4.3 ı-1 - ı 1 6.7 ı 2
128 ı 6.9 ı 1 36 cı:ı·
F
ı 45-54 ı 94 ı 22.2 ı =� L_ 2 1 2ıi6l 3 T so�4 ı 1 3.81-1D3 J
55-64 62 1 4.6 2 1 1 '1 - - 1 1 6.7 9 31 .0 74
ve üstü
64 36 8.5 - - 4 57.2 - - 11 37.9 51
[_ Belirsiz J 7 ı· 1 .6 ı 1 ı 5·5 ı - ı - ı - ı - ı 1 ı 3.4 ı 9
ı Toplam ı 424 ı 99.9 ı 1s j99.8f7 · ı 1oo:ıı- 6 ı 1oo:2-ı 29 j 99.9-l 484 J
__Nüfus ye Nüfus Hareketleri

Tab l o : 2 0
A i l e B üy ü k l e ri
Aynı Evde Oturan Kişi Sayısı Sayı %
Tek başına oturan aile reisi 16 3.3
Iki kişi oturanlar 73 1 5. 1
Uç kişi oturanlar 60 1 2.4
Dört kişi oturanlar 92 1 9.0
Beş kişi oturanlar 99 20.5
Altı kişi oturanlar 79 1 6.3
Yedi veya daha fazla kişi 63 1 3.0
Belirsiz cevaplar 2 0.4
Toplam 484 1 00.0

Tabl o : 2 1
Ailele rin Ç o c u k S ayısı
Çocuk Sayısı Sayı %
Hiç çocuğu olmayanlar 75 1 5.5
Bir çocuklu aileler 71 1 4.6
Iki çocuklu aileler 1 30 27.0
Uç çocuklu aileler 1 28 26.3
Dört çocuklu aileler 51 1 0.5
Beş çocuklu aileler 18 3.6
Altı ve daha fazla çocuklu aileler 11 2.4
Toplam 484 99.9

Tabl o : 2 2
Ereğli'ye Dışarıdan Göç Edenlerin Geliş Eskilikierine Göre Dağılımı
Geliş Eskiliği Sayı %
0-2 yıl ewel gelenler 41 1 7.4
3-5 yıl ewel gelenler 34 1 4.4
6-1 O yıl ewel gelenler 44 1 8.7
1 1 - 1 4 yıl ewel gelenler 24 10.2
1 5-1 9 yıl ewel gelenler 16 6.8
20 yıl ve daha ewel gelenler 63 26.8
Belirsiz cevaplar 13 5.5
Toplam 235 99.8
_EreğlL

Tab lo: 23
E reğ iili Ailelerin Ereğli D ış ı n a G itm iş Akrabaları
Sayı %
Ereğli dışında akrabaları bulunan aileler 1 52 61 .3
Ereğli dışında akrabaları olmayan aileler 96 38.5
Toplam 248 99.8

Tablo : 24
Ereğli Dışına Göçen Ailelerin Akrabalarının Bulundukları Yerler
Sayı %
Köylerde akrabaları bulunan Ereğiili aileler 9 5.9
Kasabalarda akrabaları bulunan Ereğiili aileler 20 1 3.2
Şehirlerde akrabaları olan Ereğiili aileler 1 18 77.5
Belirsiz cevaplar 5 3.5
Toplam 1 52 99.9

Ereğli Nüfus. Memurluğu'ndan alınan bilgiye göre, 1961 yı­


lında doğum sayısı, 66'sı kız ve 83'ü erkek olmak üzere 149'dur.
Aynı yıl içinde 26 kadın ve 39 erkek, toplam olarak 65 ki§i öl­
mü§tür. 1962 yılının ilk altı ayında 31 kız ve 32 erkek çocuk
doğmu§, 15 kadın ve 19 erkek ölmü§tür. Bu sayıların doğal bir
nüfus artı§ı göstermesine rağmen, 1963'e kadar Ereğli nüfusu­
nun çoğalması daha ziyade göçlerle olmu§tur. Ömeklemimizde
Ereğli'de doğan aile reisieri oram %51 .2 ve dl§arıdan gelmi§
·

olanların oranı ise %48.6'dır. Ereğli'ye dı§arıdan gelenlerin


%61.6'sı köylerden, %16.1'i kasabalardan ve %22.1'i §ehirler­
den gelmi§tir (Tablo: 8). Dı§arıdan Ereğli'ye göç edenlerin ge­
lݧ zamanlarını gösteren Tablo: 23'e bakılırsa, son on yıl içinde
gelmi§ olanların oranı %50.5 ile özellikle dikkati çeker. Bu da
Ereğli'nin nüfus artı§mda son yıllardaki göçlerin önemli yerini
gösterir.

Süresiz Nüfus Hareketleri (Göçler)


Ereğli'ye dı§arıdan gelen olduğu gibi, Ereğli'den göçenler
de vardır. Örneklemimizde, Ereğli'de doğmu§ aile reisierinden
%61.3'ünün Ereğli dı§ında akrabaları bulunmaktadır. Bunların
Nüfus ye Nüfus Harekell.erL

%5.9'u köylere, %13.2'si kasabalara ve %77.5'i de §ehirlere


yerle§mi§tir (Tablo: 24 ve 25). Ereğli'den dı§arı göç etmi§ kim­
selerin, Ereğli'deki aile reisieri ile akrabalık dereceleri Tablo:
26'da gösterilmi§tir. Bunların ba§ında karde§leri Ereğli dı§ında
yerle§mi§ kimseler gelmektedir (%38.8). Ve %20.5'inin çocuk­
ları, %17.7'sinin dayı, teyze, hala, amca gibi bir ku§ak ya§lı ak­
rabaları ve %10.6'sımn yeğen, kuzen gibi bir ku§ak genç akra­
baları dı§arıda yerle§mݧtİr. En anlamlı grup en ba§ta gelen kar­
de§ grubudur. Bunlar hem en verimli ya§ grubunu, hem de
Ereğli'deki aile reisieri ile yakın ili§kisi olan grubu meydana ge­
tirirler.

Tab lo : 2 5
E reğli D ışı n a G id e n lerin, E reğli'de Kalan Aile i le A krabalık
D e receleri
Sayı %
Anası, babası dışarıda olan aileler 10 6.6
Kardeşi dışarıda olan aileler 56 36.8
Çocukları dışarıda olan aileler 31 20.5
Dayı, amca, teyze, halası dışarıya gitmiş aileler 27 1 7.7
Yeğen ve kuzeni dışarda olan aileler 16 1 0.6
Diğer akrabaları dışarıda oları aileler 6 3.9
Belirsiz cevaplar 6 3.9
Toplam 1 52 1 00.0

Ereğli dı§ında yerle§en iliabaların orada tuttukları i§lerin


dağılımı Tablo: 27'de gösterilmi§tir. Bunlardan %38.7'si ev ka­
dınıdır. Aile ili§kileri konusunda da açıklanacağı gibi, Ereğlili­
ler dı§arı kız vermeyi çok isterler. Yukarıdaki oran, temelde
Ereğli dı§ına gelin gidenleri göstermektedir. Ereğli dı§ındaki
akrabalardan % 18.5'i memur, % 12.5'i tüccar ve esnaf, %11.8'i
de serbest meslek erbabıdır. Gittikleri yerde çiftçilik yapan ak­
raba oranı sadece %3.3'tür. Diğer bir deyimle gidenler, daha
çok §ehirle§mݧ bir hayat tarzını devam ettirmektedirler.
Ereğli'ye dı§arıdan göçenierin ve Ereğli'den dı§arı gidenle­
rin memleketleri ile ilݧkileri genel olarak devam etmektedir.
Bu İli§ki kanallarından en önemlisi, memleketlerini ziyarettir.
_Ereğli_

Tablo: 26
Ereğli D ışına Göç Etm iş E re ğ liiiierin i ş D u ru m ları
Sayı %
Memur ve subay 28 1 8.5
Ticaret ve imalatçı 19 1 2.5
Serbest ineslek sahibi 18 1 1 .8
Işçi 9 5.9
Çiftçi 5 3.3
Ev kadını 59 38.7
Diğer meslekler 2 1 .3
Işsiz 2 1 .3
Belirsiz cevaplar 10 6.6
Toplam 152 99.9

Örneklemimizde bu ili§ki kanalı en yüksek oranı vermi§tir.


Ereğli'den dı§an göçmü§ olanların %85.5'i Ereğli'ye gelip gide­
rek, %8l.O'i mektupla§arak, %11.l'i para göndererek ve
%12.4'ü para isteyerek İli§kilerini devam ettirmektedir (Tablo:
27). Dı§arı göç edenlerden %42.l'i tekrar Ereğli'ye dönüp yer­
le§mek istemektedirler.
Dı§andan Ereğli'ye göçenler arasında, memleketini ziyaret
edenlerin oranı %61.2, mektupla İli§kilerini sürdürenierin oranı
%42.5 ve memleketine para gönderenierin oranı da %23.3'dür
(Tablo: 27). İlginç nokta, bunlara dı§andan para gönderilmesidir.
Buna kar§ılık memleketine para gönderenierin oranı, Ereğli'den
göç edip de Ereğli'deki akrabalarına para gönderenierin oranının
iki katma yakındır. Yani, Ereğli'ye gelen kimseler daha fakir böl­
gelerden para kazanmak için gelrni§lerdir. Ve bunlar memleket­
lerine daha çok para yardınıı yapmaktadırlar. Ereğli'ye göçenie­
rin %22.9'u buraya çok eskiden gelip yerle§nıi§lerdir ve bunlar
kendilerini yerli sayrnaktadırlar. %46.9'unun yer1ilerle yakın ar­
kada§lıklan vardır. %28.9'u yer1ilerle yakın alıhaplık kurmarnı§­
lardır. Bunların çoğu da yeni gelenleri te§kil etmektedir (Tablo:
28). Ereğli'ye göçenierin yalnız erkekleri değil, kadınlan da Ereğ­
li1ilerle temaslar kurmu§lardır. Kadırılann %47.3'ü Ereğiili ka­
dınlarla arkada§lık etmektedir (Tablo: 29). ·
Tablo 27
Göç Edenlerin Memleketleri i le Temas Yolları
Dışarı Göçenler Dışarıdan Ereğli'ye Göçenler
Evet Hayır Belirsiz Toplam Evet Hayır Belirsiz Toplam
Mektup Sayı 1 24 21 7 1 52 1 00 116 19 235
\z

yazmak %

1
8 1 .6 1 3.8 4.6 1 00.0 42.5 49.3 8.0 99.8 ı
Memleketi Sayı 1 30 17 5 1 52 1 44 71 20 235 i
� ziyaret etmek % 85.5 1 1 .1 3.3 99.9 61 .2 30. 1 8.5 99.8 _!
Para Sayı 26 1 20 6 1 52
almak 1 7. 1 78.9 4.0 1 00.0
Para
%
Sayı 19 1 28 5 1 52 55 1 64 16 235

göndermek %
ı <D
p.
1 2.4 84.2 3.3 99.9 23.3 69.7 6.8 99.8
Dönmek ve Sayı
1

-
64 80 8 1 52 i
ıyerleşmeyi ı ı ı ı ı ı ı ı ı /
· !düşünmek ı % ı 42. 1 ı 52.6 ı 5.2 ı 99.9 1 ı ı 1 ı
Tab l o : 28
E reğ li'ye D ışarıdan G e le n Aile R e is ierinin E reğ lililerle
M ün ase betleri
Sayı %
Ereğlililerle münasebet kuranlar 110 46.9
Münasebet kurmayanlar 68 28.9
Belirsiz cevaplar 3 1 .3
Çok eskiden gelmiş ve kendisini Ereğiili sayanlar 54 22.9
Toplam 235 1 00.0

Tablo: 29
Ereğli'ye D ışarıdan G e l m iŞ O lan Ailelerde Kad ın ların
E reğ lililerle M ü n asebetleri
Sayı %
Münasebet kuranlar 111 47.3
Münasebet kurmayanlar 60 25.5
Belirsiz cevaplar 10 4.2
Kendilerini Ereğiili sayacak kadar eski olanlar 54 22.9
Toplam 235 99.9

Göçenlerle yerlilerin temasına ve yerle§me bahsinde de


açıkladığımız gibi, yeriileile göçenierin oturduklarİ bölgelerin
kesin çizgilerle aynlmamı§ olmasına rağmen, bu hal, Ereğli'de
dı§andan gelen kimselerin ayırdedilmediği anlamına gelmez.
Genellikle köylerden gelenler ayn bir grup olarak amlmakta­
dır. Fakat bunların içinde Gümeliler özellikle ayırt edilirler.
Gümeliler, kütle halinde göçmü§ bir göçmen grubu da sayılabi­
lirler. Bulliar 80 yıl kadar evvel Ordu civarından Ereğli'nin dağ
köylerinden biri olan Gümeli'ye ·göç etmi§ler, sonra.,da buradan
giderek Ereğli'ye inip yerle§meye ba§lamı§lardır. İçlerinden ilk
gelen, küçük bir devlet memuru olarak ݧe ba§lamı§ ve bugün
§ef durumuna yükselmi§tir. Bu arada Gümeli ile ilgisini kesme­
mݧ, gelmek isteyenleri özendirmi§, isteklendirmi§, onların
yer-yurt edinmelerini sağlamı§ ve her birini genellikle devlet
dairelerine, hademe, odacı, müstahdem olarak yerle§tirmi§tir.
Gümeliler, kasabamn dı§ı sayılan Devrek Şosesi üzerinde toplu
olarak oturuilar. Bugün burası Gümeliler Mahallesi diye anıl-
. Nüfus ye_Nüfu.sl:faı:eketleı:L

maktadır. Bu yerle§me, ula§tırmanın yayan yapıldığı ya da hay­


van enerjisi ile sağlandığı tarıma dayalı feodal toplumlarda, is­
tenmeyen grupların yerle§tirildiği §ehir dı§ı göçmen mahalleleri
ile tam uyum halindedir. Bu bölge, sebze bahçesi iken, ilk gelen
Gümelili tarafından tarla olarak satın alıninı§, sonra gelenlere
parsel parsel verilmi§tir. Devrek Şosesi yönü, bugün, geııi§leyen
Ereğli'nin ilk mahallesi olunca, bu arsaların bölünmesi ve satıl­
ması, salıipleri için sorun olmak eğilimi göstermeye ba§lamı§tır.
Gümeli Mahallesi'nin ne olacağı, nereye kayacağı ya da nasıl
kayna§acağı, geli§en Ereğli'nin ilgi çekici ekolojik sorunların­
dan biri olacaktır.
Ereğlililerin Gümelilere kar§ı davranı§ları, diğer köylerden
gelenlere kar§ı davranı§larmdan farklıdır. Bu ayırmanın ilk iti­
cisinin dinsel inanç ayrılığı olduğu görülmektedir. Açık müla­
katlarda bu grubun alevi olduğu, dı§arıdan kız alıp dı§arı kız
vermediği, aralarındaki problemierin her yıl gelen bir §eyh tara­
fından halledildiği anlatılmı§tır. Bizzat kendileri bu konuda bir
§ey söylememi§lerdir. İkinci bir ayırma sebebi, sayıları ve toplu
oturmalarıdır. Gümeli'den göçenierin sayısı, tek tek diğer köy­
lerden göçenierin sayıları toplamından fazladır. Gümelilerin
edindikleri i§ler de üçüncü bir ayırma sebebi sayılabilir. Kalifi­
ye i§çi olmayan, esnaflık yapmak için sermayesi bulunmayan
kimselerin Ereğli'de yapabilecekleri en iyi, en makbul ݧ devlet
dairelerinde müstahdemlik ve ·küçük memurltıktur. Bu mevki­
terin hemen hepsini Gümeliler doldurmaktadır. Kimse onlarla
rekabet edememektedir. Gümelilerin toplu halde bir bölgede
oturmalarının, ayırdedilmeleri bakımından bir neden mi, yoksa
bir sonuç mu olduğu münaka§a edilebilir. Her §eye rağınen bu
grubun becerikliliği ve çalı§kanlığı her zaman övülmektedir.
Doğu Karadeniz'den gelen herkes Ereğiililer için "Laz"dır.
Bunlar da ayırt edilirler. Genellikle Orhanlar Mahallesi ile Sü­
leymanlar Mahallesi'nin birle§tiği yerde Bozhane Çar§ısı üzerin­
de yoğun bir halde otururlar. Ve çok kere balıkçılıkla geçi,nirler.
Mamafih, kasabanın ba§ka yerlerinde de oturan ve deği§ik ݧler
yapan Doğu Karadenizliler vardır. Ereğlililerle kız alıp verirler.
Kıptiler, kasabalıların ki§İ seviyesinde hiç İli§ki kurmadıkları,
ݧlerine hiç karı§madıkları çok ayırt edilen bir gruptur. Cumhuri­
yetten sonra doğudan gel�n 400 kݧİlik bir Kıptl grubu Ereğli
.Eı:eğlL

köylerinden birine yerleştirilmiş tir. Bunlardan on hane de (75 ki­


şi) köyden Ereğli'ye gelip yerleşmiştir. Ayakkabı boyacılığı ve
hamallıkla geçinirler. Toplu olarak Devrek Şosesi üzerinde ve
Güruelilere yakın otururlar. Kasabalılar bunları en fakir ve düş­
kün insanlar olarak anarlar. Bu grubun kaynaşabileceğini göste­
ren en küçük bir işaret yoktur. Bunlar bütünü ile kendi içlerine
kapanmış, bağımsız bir etnik grup meydana getirirler.

Süreli Nüfus Hareketi (Seyahatler)


Bugün, ister göçmen, ister yerli olsun, süreli olarak dışarıya
gidenlerin, yani, seyahat edenlerin de kasaba nüfusunda bir ha­
rekete sebep oldukları gerçek tir Örneklemimizin %93.4'ü,
.

· 50.000'lik bir şehir olan Zonguldak'a, %83.7'si İstanbul'a,


%56.8'i Ankara'ya ve %31 .2'si diğer lOO.OOO'in üstündeki şehir­
lere gidip gelmiştir (Tablo: 12).

Tablo: 30
Seyahatlarında Eşierini de Beraber G ötüren
Aile Reisierinin Dağılımı
Sayı %
Eşierini de beraber seyahata götüren erkek aile reisieri 1 96 45.4
Götürmeyen aile reisieri 235 54.5
Bekar erkek ve kadın aile reisieri 53
Toplam 484 99.9

Tablo: 31
Aile Reisierinin Çocuklarını Beraber
Seyahata Götürme Dağılım ları
Kız Çocuklar Erkek Çocuk.
Sayı % Sayı %
S eyahata beraber götüren 111 34.7 1 03 30.9
Götürmeyen aile reisieri 208 65.1 228 68.6
1 65* 1 53**
Toplam 484 99.8 484 99.5

(*) Kız çocuğu olmayan ve bekar aile reisieri


(**) Erkek çocuğu olmayan ve bekar aile reisieri
Nüfus ve Nüfus Hareketleri

Tablo: 30 ve 31, bu seyahatlara kadın ve çocukların katılma


oranını vermektedir. Aile reisierinin %45.4'ü e§lerini, %34.7'si
kızlarını ve %30.9'u erkek çocuklanın beraber göt:ürmü§lerdir.
Gene aile reisierinden %21 .9'u karılannın ve kızlarının yalnız
olarak seyahata çıkmalarına izin vermi§lerdir (Tablo: 32). ·

Tab l o : 32
Erkek Aile Reisierinin Eşierin i ve Kızları n ı B eraber
ya d a Ayrı Ayrı S eyahata G önd erme Tolerans ları
Sayı
Kansını ve kızını yalnız başlarına seyahata gönderen
%

Göndermeyen aile reisieri


95 21 .9

Bekar erkek aile reisieri ve kadın aile reisieri


336 77.9
53
Toplam 484 99.8
Tablo: 33, Zonguldak ve İstanbul'a giden örnekleme dahil
aile reisierinin meslek gruplarını göstermektedir. Çiftçilerin
%50'slııin Zonguldak'a hiç gitmemi§ olmasına kar§ın, diğer mes­
lek gruplan içinde hiç gitmemi§lerin oranı %11.9'u geçmemekte­
dir. Tüccar ve esnaflardan Zonguldak'a gitmemi§ olanların oranı
%4. 1, memur ve subaylardan da %2.1'dir. İstanbul'a gidenlerin
meslek dağılımı da benzer bir orantı göstermektedir. Çiftçilerin
%50.0'si, i§çilerin %45.9'u İstanbul'u görmemi§lerdir. Mamafih
bu oran hünerli i§çiler için %15.0'e dü§mektedir. Memurlardan
İstanbul�a gitmeyenierin oranı %8.3 ve serbest meslek sahipleri­
nin de %5.6'dır. Gelir bakımından, hiç geliri olmayanlar dı§ında
Zonguldak'a gitmeyen en büyük grup aylık geliri 1001-1500 TL.
arasında olan gruptur. Buna kar§ılık: geliri 750-1000 TL. olan ve
1500 TL.'sından fazla geliri bulunan grupların tümü Zonguldak
seyahati yapmi§lardır. Bu hali ile gelir, Zonguldak'a yapılan sü­
reli seyahatlar bakımından pek anlamlı görünmemektedir (Tab­
lo: 34). Buna kar§ın İstanbul seyahatlannın oranı gelirle düz
oranlı olarak artmaktadır. Uzun mesafe ve büyük §ehir seyahat­
lan gelir ile daha yakından ilgilidir (Tablo: 34).
Tarımla uğra§mak Ereğli'de kesin surette dı§an ile ilgiyi
azaltan, deği§meyi yava§latan bir özellik olarak belirmektedir.
Buna kar§ılık, hünerli i§çilerin seyahat oranlarının, hele İstan­
bul için, tüccar ve esnaf grubuna yakın olması, meslek grupları-
...Er.e.ğ!L

mn, bir toplumun dışanya açılmasında önemli faktörlerden ol­


duğunu açıkça göstermektedir. Bu bakımdan memur, subay ve
serbest meslek gruplarının seyahat oranlarının yüksek olması
doğal sayılabilir.
Aile reisierinin eşleri ile beraber gittikleri şehirlerin başında
Zonguldak değil İstanbul gelmektedir (Tablo: 35). Bu bakım­
dan da, tüccar-esnaf grubu ile hünerli işçi grubunun seyahat
oranları, yalnız ba§lanna yaptıklan seyahatlerde olduğu gibi
birbirine çok yakındır. Bunları memur-subay grubu ile serbest
meslek grupları izlemektedir. Seyahatlerinde aile reisieri kızlan
ile oğullarını beraber götürmek konusunda herhangi bir ayrım
yapmamaktadırlar. Tablo: 36'nın sütunlannın kar§ıla§tınlması
bunu açıkça belirtmektedir. Aile reisierinden ya§lı gruba dahil
olanlar arasında çocuklarını seyahata beraber götürme oranı
artmaktadır (Tablo: 37, 38). Doğal olarak burada rolü olan te­
mel faktör, çocq.ğun ya§ıdır. Genç aile reisierinin çocuklan kü­
çük olacağından, bunların seyahatte beraber alınması ihtimali
azdır. İstanbul söz konusu edilirse, 45-54 Ya§ grubundan 65 ve
daha yukarı ya§ grubuna kadar, kızlarını ya da oğullarım İstan­
bul'a götüren aile reisieri oram bariz olarak daha fazladır.
15-24 ya§ grubu ile 35-44 arasında da tersi görülmektedir.
Seyahatler konusunda kızlarla erkek çocukların ayırt edil­
memesi, hatta ya§lı babaların kızları ile daha çok seyahate çık­
maları, Ereğlilllerin kadınlanna kar§ı aldıklan ho§görülü tavnn
bir ifadesidir. Kadınlar da, böylece, yerel kalmaktan kurtulmak
fırsatını bulmaktadırlar.
Ereğli'de nüfusun hareketliliği, buraya göç edenlerin, bura­
da süreli ya da süresiz dı§anya giden kadın ve erkeklerin çoklu­
ğu, bu toplumu daha açık, daha §ehirle§miş bir hale getirmekte
ve iıısan anlayı§lannı deği§tirmektedir. Bu konuda yalnız gelip
gitmeler bile etkili olmaktadır. Ayrıca kݧilerin nerelere gidip
geldikleri daha da önemlidir. İstanbul gibi Türkiye'nin en
önemli merkezini, Ereğli ailelerinden %83.7'sinin bilmesi, üze­
rinde durulması gereken bir §eydir. Bu temaslar, ki§ilerin, de­
ğerlerine davranı§larına ve tutumianna etki yapmaktan geri ka­
lamaz. Bu etkiyi görebilmek için Ereğliillerin "yabancı" kavra­
mının ara§tırılması temsil edici bir örnek olacaktır.
Tablo:
"Zonguldak" ve "istanbul"a Giden Ail e Reisierin i n Meslekleri
33

Zonguldak'a lstanbul'a
Giden Gitmeyen Belirsiz Toplam Giden Gitmeyen Belirsiz Toplam
Tüccar Sayı 1 42 6 - 1 48 1 26 22 - 1 48
Esnaf 95.9 4.1 - 1 00.0 85.0 1 5.0 - 1 00.0
Serbest
%
Sayı 34 2 - 36 34 2 - 36
Meslek 94.4 5.6 - 1 00.0 94.4 5.6 - 1 00.0
Memur
%
Sayı 94 2 96 88 8 - 96 �
Subay
-
ı:

97.9 2.1 - 1 00.0 91 .6 8.3 99.8 k


Kalifiye
%

-

Sayı 67 5 - 72 61 11 72
� işçi 93.0 6.9 - 99.9 84.7 1 5.3 1 00.0
ı:

Çiftçi
%
Sayı 2 2 - 4 2 2 - 4
b:
lll

50.0 50.0 - 1 00.0 50.0 50.0 - 1 00.0 ıe


Balıkçı
%
Sayı 13 1 - 14 12 2 - 14 �
92.8 7.1 - 99.9 85.7 1 4.3 - 1 00.0
Işçi
%
Sayı 33 4 - 37 20 17 - 37
89.2 1 0.8 - 1 00.0 54.0 45.9 - 99.9
Diğer
%
Sayı 31 2 2 35 27 6 2 35
Meslekler 88.6 5.7 5.7 1 00.0 77.2 1 7.1 5.7 1 00.0 i
işsiz
%
Sayı 36 5 1 42 33 9 - 42 1
ı 1 % ı 85.7 ı 1 1 .9 1 2.4 ı 1 00.0 ı 78.5 ı 21 .4 ı - ı 99.9 ı
TablGiod: en34 Aile Reisierin i n Geli rleri
Zonguldak'a ve istanbul'a
Zonguldak'a lstanbul'a 1

Aylık Geliri Giden Gitmeyen Belirsiz Giden Gitmeyen Toplam


250 TL.'dan az Sayı 69 6 1 61 15 76
90.8 7.9 1.3 80.3 19.7 -
250-499 TL. 178 9 153 34 187
%
Sayı -
95.2 4.8 - 81.8 18.2 -
500-749TL. 104 5 95 14 109
%
Sayı ,,
95.4 4.6 - 87.2 12.8 -
� 750-1000 25 23 2 25
% hı
· sayı - - �.
100.0 - - 92.0 8.0 - F
1001-1500 28 3 28 3 31
%
Sayı -
90.3 9.7 . - 90.3 9.7 -
1500 TL.'dan fazla 19 18 1 19
%
Sayı - -
100.0 - - 94.7 5.3 -
Belirsiz 18 2 17 20
%
Sayı - 3
90.0 1 0.0 - 85.0 15.0 -
Hiç geliri yok 11 6 10 7 17
%
Sayı -
.
% 64.7 - ---- 3
35. - 58.8 41.2 -
!Toplam ·ı 1 452 u ·ı 31 ı 1-ı�s-ı- 79 ı 484 ı
Tablo:
Aile Reisierinin Meslekleri ve Eşierini Seyahata Götürdükleri Yerler
35

lst.ve Zon.ve Ank.ve


Diğer lst.ve lst.ve Diğer Zon.ve Diğer Diğer
lst.'a Zong.'a Ank.'a Yerlere Zong.'a Ank.'a Yerlere Ank.'ya Yerlere Yerlere Cevapsız (*) Toplam
Tüccar Sayı 20 4 3 7 8 1 14 1 -
1 4 85 1 48
Esnaf % 1 3.5 2.7 2.0 4.7 5.4 0.7 9.5 0.7 -
0.7 2.7 57.4 1 00.0
Serbest Sayı 6 1 3 6 1 2 17 36
Iz
- - - - -

Meslek % 1 6.7 -
2.8 8.3 - -
1 6.7 -
2.8 -
5.6 47.2 1 00.0

[
Memur Sayı 10 9 3 10 3 1 6 -
1 3 3 47 96
Subay % 1 0.4 9.4 3.1 1 0.4 3.1 1 .0 6.2 -
1 .0 3.1 3.1 48.9 99.7
Kalifiye Sayı

1�
10 . 2 · 2 8 4 1 2 -
2 1 1 39 72
� isei
Çiftçi
%
Sayı
1 3.9
1
2.8 2.8 1 1 .1 5.6 1 .4 2.8 -
2.8 1 .4 1 .4 54.1 1 00.1
- - - - - - - - - -
3 4
% 25.0 . - - - - - - - - - -
75 1 00.0
Balıkçı Sayı 1 - -
1 1 -
1 - - -
1 9 14
% 7.1 - -
7. 1 7.1 -
7.1 - · - -
7.1 64.3 99.8
iş ç i Sayı 5 -
1 1 "2 - - - - - -
28 37
% 5.4 -
2.7 2.7 1 3.5 - - - - - -
75.7 1 00.0
Diğer Sayı 1 -
1 3 1 1 3 - - - -
25 35
Meslekler % 2.9 -
2.9 8.5 2.9 2.9 8.5 - - - -
71 .4 1 00.0
işsiz Sayı 4 -
1 1 - -
2 -
1 -
2 31 42
% 9.5 -
2.4 2.4 - -
4.8 -
2.4 -
4.8 73.8 1 00.1

Bekarlar, kadın aile reisieri ve eşierini seyahata götürmeyen aile reisieri toplamı.
Topiam 58 15 12 34 19 4 34 1 5 5 13 284 484

(*)
Tablo: 36
Kadın ve Çocukların Seyahatları
Diğer Hiçbir
ZonguJdak'a istanbul'a Ankara'ya Yerlere Yere
Sayı % Sayı % Sayı % Sayı % Sayı %

� Kocası ile giden kadın . 68 1 5.8 1 1 3 26.2 46 1 0.7 58 1 3.4 235 54.5 431 (*) lıı

Babası ile giden kız çocuk 32 1 0.0 69 21 .6


@
19 5.9 35 1 0.9 208 65.1 31 9(**) �
Babası ile giden erkek çocuk 33 6.6 70 21 .1 16 4.8 26 7.8 288 86.9 331(***)
Yalnız giden kadın ya da kız ç. 23 5.3 57 1 3.2 11 2.5 53 1 2.3 336 77.9 431 (*)

(*) Örnekl a mdeki evli erkek deneki e ri n sayısı


- -- .

(**) Kız çocuğu bul u nan aile reisierinin sayısı


(***) Erkek çocuğu bulunan aile reisierin in sayısı
Tablo: 37
Aile Reisierinin Yaş G rupları ve Oğullarını Beraber Seyahata Götürdükleri Yerler
�- ı ·ı ı ı ı ı ı �
Götür- Götür- Götür-
Götüren meyen Götüren meyen Götüren meyen ı g.myereeyen ı
Götür-
Zonguldak'a - lstanbul'a Ankara'ya Diğer Yerlere Hiçbir ı

ı

Yaş
ı

grubu Götüren meyen


Sayı % Sayı
ı

% Sayı
ı ı
(*)
ı
(**)
ı
ın

% Sayı % Sayı % Sayı % Sayı % Sayı % Sayı %


1 5 - 24 . - - 2 1 00.0 - - 2 1 00.0 - - 2 - - - 2 1 00.0 2 1 00.0 8 10
� 25 - 34 4 6.6 56 92.3 1 1 1 8.1 49 81 .7 6 9.4 54 90.6 2 3.3 58 96.6 43 48.1 41 1 01
35 - 44 1 6 1 8.6 92 81 .3 23 21 .2 85 78.7 5 4.6 103 95.3 1 0 9.2 98 90.7 69 63.5 28 1 36
45 - 54 9 1 2.9 68 87.1 20 28.6 57 71 .3 4 5.7 73 94.3 6 8.6 71 91 .4 51 72.9 26 1 03
55 - 64 3 6.5 43 93.4 10 21 .7 36 78.2 - - 46 1 00.0 4 8.7 42 91 .2 34 73.8 28 74
65 ve fazlası 1 3.2 31 96.7 5 1 5.6 27 84.3 1 3.2 31 96.7 4 8.7 28 91 .2 24 74.9 19 51 �.
'
Belirsiz - - 6 1 00.0 1 1 6.6 5 83.3 - - 6 1 00.0 - - 6 100.0 5 83.3 3 9
Toplam 33 9.9 ı298 oo.1 ı 7o 21 .o ı 261 79.o L1J3 4.8 ı31 5 95.1 ı 26 .. 7.8 ı 305 92.1 J228 68.4 ı 1 53 ı 484
(*) Oğl u , hiç çocuğu olmayan ve bekar aile reisieri
(**) Yaş grubu toplam
Tablo: 38
Aile Reisierinin Yaş Grupları ve Kızlarını Beraber Seyahata Götürdükleri Yerler
ı Zonguldak'a ı lstanbi.JI'a -ı- Ankara'ya- ı DiğerYerlere ı Hiçbir ı ı 1
ı ı
meyen ı
Götür-
meyen ı ren% meyen ı
Götür-
meyen ı g.myereeyen ı
Götür- Götür- ı
(* *)
1

� Yaş ç:ırubu Sayı % Sayı · % Sayı % Sayı % Sayı Sayı % Sayı % Sayı % Sayı % (*)
Götüren Götüren Götü Götüren hı
�.
1 5 - 24 - -
1 1 00.0 -
1 1 00.0
-
1 1 00.0
- -
1 1 00.0 1 1 00.0
- -
9 10 F
25 - 34 6 1 1 .1 48 88.8 1 2 22.2 42 77.7 2 3.7 52 96.2 4 7.4 50 92.5 34 62.9 47 1 01
35 - 44 11 1 0.8 91 89.1 25 24.5 77 75.4 9 8.8 93 91 .1 1 0 9.8 92 90.1 64 62.7 34 1 36
45 - 54 8 1 0.2 70 89.7 1 8 23.0 60 77.0 6 7.7 72 92.2 1 0 1 2.8 68 87.1 49 62.7 25 1 03
55 - 64 6 1 2.6 43 87 4 1 1 22.5 38 77.5 2 4.1 47 95.9 5 1 0.3 44 89.7 33 67.3 25 74
65 ve fazlası 1 3.2 30 96.7 3 9.7 28 90.3 - -
31 100.0 6 1 9.3 25 80.6 23 74.0 20 51
Belirsiz - -
4 1 00.0 - -
4 1 00.0 - -
4 1 00.0 - -
4 100.0 4 1 00.0 5 9
!To p lam 1 32 1 0.0 1 287 90.0 1 69 21 .6 / 250 78.3 / 1 9 6.1 / 300 93.9 1 35 1 0.9 1 284 89.1 1 208 65.1 1 1 65 ı 484
(*)
(**)
Kızı, grubu
Yaş hiç çocuğu
toplamolmayan ve bekar aile reisieri
_Nüfus ve Nüfus Hareketleri

Ereğli'de Yabancılar
"Yabancı" kavramı, §ehirle§mede, dı§a açılmada çok kritik
bir noktada durur. Dı§ansı ile ili§kisi olmayan toplumlarda,
kendi gruplanndan olmayan birisine kar§ı nasıl davranılacağı
bile bilinıneyebilir. O zaman tek davranı§ böyle kimseleri, kݧi­
sel konuk sayınaktır. Bu uç noktadan sonra, derece derece de­
ğݧerek, bir devamlılık içerisinde, hiç değilse teorik olarak, hiç
kimseyi ''yabancı sayınayan", bütün topluma yayılmı§ bir görü§e
gelinir. Örneklemimizde 198 ki§i (%40.9) yalnız ecuebiler için
''yabancı" terimini kullanmı§tır. Bu, Ereğli hudutlarını çok a§an
bir "yabancı" tanımıdır (Tablo: 39). 145 kݧi ise (%30.0), Ereğ­
li'de doğmam.ı§ olaıılan yabancı sayınaktadır. Bu tarife göre,
babası ya da dedesi Ereğli'ye dı§arıdan gelmi§ kimseler "yaban­
cı" terimi dı§ında kalmaktadır. Ba§ka yerlerden gelen i§çilere
''yabancı" demek ise, Ereğli köylerini içine alıriak, ba§ka yerden
gelen memurları tanımın dı§ında bırakmak demektir. Bu ta­
nımlamalar içerisinde Ereğli'de doğmamı§ olanlarla ecnebi ta­
nımlan anlamlıdır. Bu ikisi arasında da ecnebi tanımı daha yay­
gın görünmektedir. Tüccar ve esnafların, serbest meslek erba­
bının, memur ve subayların, kalifiye i§çilerin yanya yakın bir
kısmı yalnız ecnebilere ''yabancı" demektedir. Buna kar§ılık, ba­
lıkçıların, i§çilerin üçte birinden fazlası ağırlık noktasını ba§ka
yerde doğmu§ olanlar üzerine koyınu§tur (Tablo: 40).

Tablo: 3 9
Yabancı S ayılan Kimseler
Sayı %
Başka yerlerden gelen işçileri yabancı sayanlar 1 25 25.8
Başka yerlerde doğmuş kimseleri yabancı sayanlar 1 45 30.0
Ecnebileri yabancı sayanlar 1 98 40.9
Diğer kimselere yabancı diyenler 2 0.4
Belirsiz cevaplar . 14 2.9
Toplam 484 1 00.0
.Tabl o : 40
Yabancı Anlayışı ve Meslekler
Başka Başka
yerden yerde 1

işgelçileeren doğmuş
olanlara Ecnebilere kimDiselğerere Belirsiz Cevapsız Toplam
Tüccar, esnaf, imalatçı Sayı 46 38
25.7
61 -
3 -
1 48

Serbest meslek
% 31 .1 41 .2 -
2.0 - -

Sayı 9 10 15 -
1 1 36
27.8
Memur - Subay
% 25.0 41 .7 -
2.8 2.8 -

Sayı 22 25 46 - -
3 96
22.9 26.0 47.9 3.1 hı
� Kalifiye işçi
% - - -

Sayı 13 24 34 -
1 -
72 �.
33.3 F
Çiftçi
% 1 8.0 47.2 -
1 .4 - -

Sayı 1 -
3 - - -
4

Balıkçı
% 25.0 -
75.0 - - - -

Sayı 5 6 3 - - -
14
35.7 42.9 21 .4
işçi
% - - - -

Sayı 11 14 11 -
1 -
37
37.8
Diğerleri
% 29.7 29.7 -
2.7 - -

Sayı 6 15 8 1 3 2 35
1 7. 1 42.3 22.9 2. 8 8. 6
işsiz
% 5.7
Sayı 12 13 17 - - -
42
% 28.6 30.9 40.5 - - - -

Toplam -·····-····----·· ·- �- ------


125 1 45 1 98 1 9 6
___
484 --�-
NÜfus ve Nüfus Hareketleri

"Yabancılıİc" kriteri olarak en çok tekrar edilen gene Ereğ­


li'de doğmamı§ olmaktır. Benebiler bakımından, farklı dil, din
gibi somut özellikler ve hatta sosyal değerlerle çarpı§anlar, mil­
liyet, uyruk gibi soyut özelliklerden çok daha az söz konusu
edilmi§tir (Tablo: Burada ecnebilere "yabancı" diyenierin
·
41) .

oldukça soyut bir kavram kullandıkları açıkça görülmektedir.


· Benebileri uyruk, milliyet farklılıkları yüzünden "yabancı" say­
manın öğrenim derecesi ile düz oranlı olarak artması bu yüz­
dendir (Tablo: 42). Buna kar§ılık olarak, yabancılığı, Ereğli'de
doğmamı§ olanlar diye kabul edenlerin oranı, öğrenim derecesi
ile ters oranlı olarak azalmaktadır.

Tablo: 4 1
"Yabancı" Sayma Ö lçütleri
Sayı %
Din, dil ve ırk farkı gösterenler 36 7.6
Tab'a, milliyet, vatandaş gibi "hukuksal" fark
ileri sürenler 1 09 22.6
lntibaksızlık gibi "insansal" fikirler ileri sürenler 4 0.8
Anane, buranın tabiri, böyle gördük, herkes
böyle der, gibi cevaplar (yerel olmak) 16 3.4
Burada doğmamış, gurbetten gelmiş gibi
"yer'' farkı gösterenler 21 9 45.0
Yeri yurdu yok gibi "yerleşme" farkı gösterenler 30 6.2
Tanımayız, bilmeyiz gibi
"ilişki" terimlerinden bahsedenler 35 7.2
Belirsiz cevaplar 35 7.2
Toplam 484
• .
1 QO.O
Tablo: 42
"Yabancı" Kriteryu m u ve Aile Reisierinin Öğrenim Durumu
Milliyet Gelenek Gurbette n Ereğli'de
Din, dil ve ve adet gelmiş yeri Belirsiz
ve uyruk intibak- atadan Ereğli'de yurdu Tanımayız cevap
ırk farkı farkı sızlık görme doğmamıs yok bilmeyiz vermiyor Toplam
Öğrenimsiz Sayı 4 18 2 2 68 10 11 15 1 30
% 3.1 1 3.8 1 .5 1 .5 52.3 7.7 8.5 1 1 .5 99.9
Ilkokul Sayı 21 47 1 9 1 06 12 17 9 222

� Ortaokul
%
Sayı
9.5
7
21 .2 .
27
0.5
-
4. 1
3
47.7
33
5. 4
4
7.7
5
4. 1
4
1 00.2
83 i
F
% 8.4 32.5 -
3.6 39.8 4.8 6.0 4.8 99.9
Lise Sayı 3 14 1 1 8 3 2 4 36
% 8.3 38.9 2.8 2.8 22.2 8.3 5.6 1 1 .2 1 00.1
U niversite Sayı -
3 -
1 2 1 -
3 10
% -
30.0 -
1 0.0 20 1 0.0 -
30.0 1 00.0
Belirsiz cev. ve Sayı 1 - - -
2 - - -
3
c. vermeyenler % 33.3 - - -
66.6 - - -
99.9
Toplam 36 1 09 4 16 219 30 35 35 484
Nüfus ve Nüf.u.sJ::I.are.ke.tlerL
•.

Ereğliiiler, gündelik hayatlarında "yabancı" anhıyı§larında


daha çe§itli nüanslar gösterirler. Demir-Çelik kurulu§larının
yapımının ba§laması ile gelen ecnebiler, Ereğlililerin ilk ecnebi
ya§antısını te§kil etmezler. Kömürün i§letilmeye ba§lamasından
bu yana türlü zamanlarda türlü ecnebiler Ereğli'ye gelip gitmi§­
lerdir. Sonra limana çe§itli ecnebi gemiler gelip gitmektedir.
Mamafih, herkes için ecnebi "yabancı" değildir. Cevaplarında
''yabancı ba§ka, ecnebi ba§kadır" diyenler vardır. Bu anlamdaki
yabancıların ba§ında "Kürtler" gelmektedir. Türkiye'nin Sivas,
Kayseri ve Adana arasında çizilecek çizginin doğusunda kalan
bölgelerinden gelen herkes, kim olursa olsun, nereden gelirse
gelsin, "Kürt" sayılmaktadır. "Kürtler'�i "Ul.zlar" izler. Ereğiililer
için Zonguldak'ın doğusunda kalan Türkiye'nin diğer yerlerin­
den gelenler ise sadece ''yabancıdır". Bu arada, İstanbul, Anka­
ra, İzmir'den gelen "yabancılar" ayrıcalıklı ve seçkin sayılırlar.
Ereğli'de doğmarnı§ olanlar arasında seçkin yabancılardan son­
ra gelen ayırtetme yukarıda sözü edilen Gümeiilerdir. Bunlar
Ereğli'nin diğer köylerinden gelen ki§ilerden biraz daha fazla
"yabancı" sayılmaktadır. En sonra da Ereğli'$ köyleri gelir.
Bunlar duruma göre bazan "yabancı" tutulur, bazan da tutul­
maz. Bu saydığımız "yabancı" çe§itlerinin hepsi birbirinden bi­
raz daha çok ya da biraz daha az yabancıdır. Yani gerçekte bir
yabancılık derecelerrmesi vardır. Bunun en ucunda ecnebiler,
en yakınında da Ereğli'nin civar köylerinin ki§ileri yer <ilır.
"Yabancı" terimi yerine "konuklarımız" (misafirlerimiz) teri­
ınini kUllanan kimseler de vardır. Yukarıda da söylendiği gibi;
yüzyüze ili§kilerin hakim olduğu, anonim ili§kilerin benimsen­
ınediği çevrelerde, o çevreye mensup olmayanların tek yeri "mi­
safirlik" olabilir. Diğer taraftan ecnebilere dahi yabancı deneme­
yeceğini, onların da Ereğli'de oturduğunu, Ereğli'de oturan her­
kesin Ereğiili olduğunu söyleyenler de olmu§tur. Ereğli'de ya­
bancılara kar§ı tutumların kesinliği, ister olumlu olsun, ister
olumsuz, her zaman kavramın darlığı ile beraber gitmektedir. En
objektif davrananlar kavrama en geni§ anlam verenlerdir. Yolda
yürüyen, aynı dükkandan alı§veri§ eden, ya da aynı sinemada ay­
m filmi seyreden "yabancı''ya bakmak, onu gözetlernek ya da on­
larla ilgilenmek bile kavramın göreli soyutluğuna bağlıdır.
Buraya kadar söylediklerimizin hepsi, Ereğli nüfusunun ha-
_EreğiL

reketli, dışarıya açılmış, davralll§lannda ve bunları kavramlaş­


tumada şehirleşmiş bir özellik taşıdığını göstermektedir. Bu
nüfus Türkiye'nin diğer yöreleri ile, özellikle İstanbul gibi mil­
yonluk bir merkezle çok teması olan, yarısından fazlasında dı­
şarıya göç etmiş üyeler bulunan çok hareketli bir gruptur. Aile­
nin büyüklüğü, aile başına düşen ortalama çocuk sayısı, hiç ço­
cuğu olmayaıılann oranı da bu nüfusta derine giden şehirleşme
eğilimlerini göstermektedir. Kız ve erkek çocuklan ile eşlerinin
seyahat davranışları da aynı yönde bir gelişme işaret etmekte­
dir. Bu hareketlilik ve şehirleşme sonucu olarak Ereğliiiierin
"yabancı" kavramları da çeşitli tanımlamalara ve yaşantılarında-
. ki türlü nüanslara rağmen Ereğli çerçevesini aşan oldukça so­
yut bir kavram haline gelmiştir.
�-aölüm_fL

EREeki'DE SOSYOEKONOMiK HAYAT

reğli'de insanların hayatlarını kazanma yolları çok çe§itli


E değildir. En ba§ta kasabanın "varolma nedeni" tüccarlık
ve esnaflık gelir. İkinci yol, Ereğli Kömür ݧletmesi'nin ve
onunla ilgili liman ve demiryolu gibi kurulu§ların sağladığı çe­
§itli memurluk ve i§çiliklerdir. Bunu askerlik, devlet memuri­
yetleri ve serbest meslekler takip eder. Denizcilik ve balıkçılık,
bu i§le ilgilenenler az olduğu halde, çok fazla göze çarpar. Ta­
rım ile hayat kazanmak en arkada gelir.

Meslekler
Ereğli'de meslek dağılımlarını gösteren 1ablo: 43'de çiftçi­
ler, bu büyüklükte bir kasahada beklenmeyecek kadar azdır _

(%0.8). Bu, i§çi ya da esnaf olan bir kimsenin hiç tarım geliri
alınadığı anlamına gelmez. Bu bölgede köyler bile yalnız tarım­
la geçinemezken, kasabalının arazisi ancak kendi tüketimine
yetmekte, gelirine bir destek olmaktadır. Tabloda görülen
oran, geçiminin temeli tarım olanlara aittir. Bu nispetin küçük­
lüğü Ereğli'nin göründüğünden daha çok §ehirle§mi§ olduğunu
gösterir. Bilindiği gibi §ehir, sakinlerinin çoğunun temel ekono­
mik uğra§ının tarım olmadığı toplumdur.
Balıkçıların sayısı ve oranı çok yüksek alınamakla beraber,
. Zonguldak balık ürününün yarısı Ereğli'den çıktığı için1 balıkçı­
lar, motorları, gırgırları, özel kahveleri ile hareketli bir grup ha­
linde görülürler. Balıkçılık yapanların çoğu Doğu Karadenizlidir.
Balık akımı mevsiminde İstanbul'dan da balıkçı tekneleri gelir.
Ereğli limanı'na bağlı 6 balıkçı motoru vardır. Kasabada balıkçı­
lık altı reisin kontrolü altındadır. Bunlardan ikisi dörder ortaklık
-halinde çalı§ırlar. Balıkçı teknelerinde en az 18 ve en çok 34 tayfa
çalı§ır. Tekne ve sahiplerinin yılda 50.000-100.000 1L. kazandığı
söylenmektedir. Tablo: 44'de balıkçılar için en yüksek gelir 750
1 imar ve İskan Bakanlığı Zonguldak Bölge Planlama Raporlan'na bakımz.
TL. olarak belirmektedir. Bu miktar onların ev masraflan için
ayırdıldan paradır. Ağlar ve tekneler 150.000 lira civarında bir
yatınmı icap ettirir. Her balığa çıkı§ta bu yatırım tehlikeye girdiği
için bütün patran balıkçılar bankada yedek bir nakit bulundur­
mayı ihmal etmezler. Hayatlarının ve i§lerinin ba§ka bir garantisi
yoktur. Bu sebepten patran balıkçıların hayatlan Ereğli çapında
orta tabaka seviyesindedir. Tayfalann geliri, balıktan her dönü§te
belirli bir pay sistemi üzerinden ödenen miktardadır. Bütün mas­
raflar çıktıktan soma o seferin sağladığı gelir önce iki e§it kısma
bölünür. Bunlardan biri ağların payıdır. Diğer yarısından reis iki;
motor, serdümen, kancaba§ın kıç reisi bir buçuk pay alırlar. Tay­
falann paylan bir ile dörtte üç arasında deği§ir. Balıkçı tayfalan
böylece çok daha az bir gelire razı olurlar.

Tab lo : 4 3
B u g ü n kü Aile R eisieri ve O n ların B abalarının M eslekleri
Baba Meslekleri Kendi Meslekleri
Meslek Grupları Sayı % sayı %

Serbest meslek
Tüccar ve esnaf 1 75 36.2 1 48 30.6

Memur ve subay
17 3.5 36 7.4

Kalifiye işçi
66 1 3.6 96 1 9.8

Çiftçi
21 4.3 72 1 4.9

Balıkçı.
1 03 21 .3 4 0.8

Işçi
18 3.7 14 2.9

Diğer meslekler
46 9,5 37 7.6

Işsizler
13 2.7 35 7.2

Belirsiz cevaplar
15 3.1 42 8.7
10 2.1 - -

Toplam 484 1 00.0 484 99.9

Genel olarak subaylar, devlet memurlan ve doktor, avukat, öğ­


retmen vb. gibi serbest meslek sahipleri ba§ka bir grup meydana
getirirler. Örneklemimizde serbest meslek oranı %7.4 ve subay,
memur oranı %19.8'dir. Serbest meslek ve memurların yansına
yakın bir oranı (%47.2) Ereğiilidir .(Tablo: 45). Bu grubun geliri
en dü§ük seviyeden en yüksek seviyeye kadar yayılır. Dolayısıyla
memurlar ve serbest meslek sahipleri ba§ka kasabalarda gözlem­
lendiği gibi ayrıcalıklı bir grup izlerrimi bırakmamaktadırlar.

Ji4.
Tablo: 44
Meslekler ve Gelirler

ı
-- ı AYlık ı ı � mn� ••••••--ı ••••
ı geliri 250ı 250-499 ı 500-749 ı 750-1000 ı 1 001-1 500 ı 1500 TL ı
ı Hiç ı
geliri ı
ı
ı
ı
ı

9.145 41.612 20.319 3.54 10.168 6.91 0.-17 1480


TL. TL TL. TL. TL. dan fazla yok Belirsiz Toplam

7.4 100.
Tüccar, esnaf Sayı 11

5 11 2 3
13.9 22.8 2 30.5 5.6 8.3 13.5 9 2
5.-6 100.36 0 �.
i malatçı %
Serbest Sayı
- fn

4.42 36.354 36.354 14.146 5.52 3.13 - --- 96


Meslek %
Subay ve Sayı
- 99.9 i
6 32 3 6 1
8.3 44.-4 31.239 4.-2 8.-3 1.4 1 72
Memur %
Kalifiye Sayı
-- 1.-4 99.9

!
işçi %
3 - 1 - - -
- ı -- ı 1
ı ' % ı 75.0 ı 25.0
5 42.6 9 . ı 21.3 4 ı ı - ı - --- 1 10�.14 0 i�
Çiftçi Sayı

' � 35.7J__ 1 ı _- ı ------ı --


ıı ı -- ı 12.1_ ı 1 oo.37 o ı 'ipi-
100.0
Balıkçı Sayı

l i şçi
.
%_
ı 27 -
24.9 3 ı 73.o ı - ı - · ı - ı - ı _...
3 ı
..--____
38.6 ı 35
Sayı
L_
7 4 1 1
45.167 20.0 11.3 - 2.-9 2.-9
% -·-

Diğer Sayı
8.6 100.0
33.143 26.112 2.14 2.14 - 30.139 24.8 100. 42 0
meslekler %
i şsiz Sayı
% -
Toplam Sayı 76 1 87 1 09 25 31 19 17 20 484
% 1 5.7 38.6 22.5 5.1 6.4 3.9 3.5 4.1 99.8
Tablo: 45
M esle kler ve Göç
Ereğli'ye Kasaba- Şehir-
Ereğli'de Köyden lardan lerden

87 41 11 9 ı 148 ı
doğanlar gelenler gelenler gelenler Cevapsız Toplam
ı Tüccar, esnaf ı Sayı ı ı
58.8 27.7 7.4 6.1 100.0
-
ı

17 6 3 10 36
imalatçı % -

47.2 16.7 8.3 27.8 100.0


Serbest Sayı -

42 27 9 17 1
meslek % -

43.7 28.1 9.4 17.7 1.0


Memur Sayı 96

30 26 8 . 8 72
Subay % 99.9
ı
11.1
Kalifiye Sayı -

1 4
işçi % 41 .6 36.1 1 1 .1 -
99.9

25.0 100.0
Çiftçi Sayı 3 - - -

14
% 75.0 - - -

21.4 14.3
Balıkçı Sayı 8 1 3 2 -

1 37
% 57.1 7.1 -
99.9

45 9 43.2 8.1 2.7


Işçi Sayı 17 16 3 -

16 13 1 5 35
% .
-
99.9

45.7 37.2 2 9 14.2 100.0


Diğerleri Sayı -

30 12 42
% . -

71.4 28.6 100.0


Işsiz Sayı - - -

% - - -

Toplam 248 1 45 38 52 1 484

Hüneri olan ve olmayan i§çilerin çoğu, memurların büyük


bir kısmı Ereğli Kömür ݧletrnesi'nde ve ona hizmet eden de­
miryolu, liman kurulu§lannda çalı§maktadır. Dört ku§aktan be­
ri kömür ocaklarında ve ݧletmenin çe§itli bölümlerinde çalı§­
IDI§ olanlar, Ereğli'de bu kurumla ilgili büyük bir grubun yer­
le§mesine neden olmu§tur. Mamafih Ereğli'de oturanlardan
kuyuda çalı§an ݧçi pek yoktur. Maden ocaklarının ݧçisi belirli
köylerden toplanır, bir ay madende çalı§ır ve bir ay köyünde
dinlenir. Madende çalı§tığı dönemde oradaki kurulu§larda ya­
tar. Kömürde çalı§madıkları dönemde ise, sorulursa, köylü ol­
duklarım söylerler.
Bir kısım eski Ereğli Kömür ݧletineleri memurları da emekli
olduktan sonra Ereğli'de kalmı§lardır. Kömürün katırlarla sahi-
_ Ereğli�de_So_sy_oekonomik Ha�t

le indirildiği, küfelerle mavnalara ve oradan gemilere yüklendiği


dönemde Ereğli'de çevre köylerden gelen "tahmilatçı" i§çiler yi.i­
zünden, köınürle ilgili daha büyük bir grubun ya§adığı ınuhak­
kaktır. 1925-1940 yılları arasında Ereğli'de· pek çok insan "tah­
. milatçılık" ile geçinmi§tir. O devirde, kayık sahibi olmak, bunları
kömür yükleme i§inde çalı§tırmak §ehirdeki en verimli ݧ haline
gelmi§tir. Bugün öğretmenler ve memurlar arasında öğrenci ol­
dukları yıllarda "tahınilatçılık"ta çalı§arak harçlık kazanan ya da
yetnıJ§lik ihtiyarlar arasınd� kayıkçılık, küfecililc hikayeleri anla­
tanlara sık sık rastlanır. l§letm e 'nin Ereğli'de kömür ta§ıma
yükleme, ݧçi Bürosu, Sağlık Servisi gibi ikincil büroları vardır.
Bugün Kandilli'de, yani kömür ocaklannın ve ݧletme'D,in oldu­
ğu yerde çalı§ıp kasahada oturan azdır. Kandilli bütün ihtiyacını
. Zonguldak ve İstanbul'dan sağlar. Ereğli'de ݧletme'nin gıda ve
malzeme taahhüdüne girecek tüccar yo ktur. Dinlenınele için ise
Zonguldak daha uygundur. Demir-Çelik Fabrikası in§aatı ba§la­
yıncaya kadar Ereğli'de en iyi ݧ Kömür ݧletmesi memuriyeti
addolunmaktaydı. Küçük esnaf ve memurlar, oğullarının orta­
okulu bitirdikten sonra Kömür ݧletmesi'nde bir "memuriyet"
edinmesini arzu ederlerdi. Böyle bir memuriyet Ereğli çapında,
geleceği parlak, güvenli ve yüksek gelir sağlayan bir i§ti. Şimdi
bütün gözler Demir-Çelik Fabrikası'na çevrilmi§tir. Bugün bu
kurumda verilen ücretler, Kömür ݧletmesi'ıide benzer i§ler için
verilenden en az iki defa daha fazladır.
Kasahada sayı bakımından en kalabalık, rol ve fonksiyon ba­
kımından en önemli grup, tü ccar-esnaf grubudur. Örneklemin
%30.6'sı bu gruba dahildir. Gene bu grup, en dü§ük gelir sevi­
yesinden en yüksek gelir seviyesine kadar yayılmı§tır." Kasaba­
nın, hatta ilçenin günden geceye hayatl arında en önemli grup
esnaf ve tüccarlar, özellikle bunların zengin ve nüfuzlu olanları­
dır. Kasahada ve kasahaya bağlı köylerde gelire ve hayata etki­
leri çok büyüktür. Sayılan sınırlı olan bu kimselere kasabalar
tüccar, köylüler ağa, daha doğrusu "ağam" derler. Bunların
dükkaıiları hiç ihtisasla§mamı§tır. Bir köylüye doğumundan
ölümüne kadar ne gerekirse bu mağazalarda bulunur. Kuma§ın
yanında tuz, gazın yanında nal çivisi ve onun yanında yağ bulu:
nabilir. Üstelik bu tüccarlar aynı zamanda alıcıdırlar. Köylünün
satabiieceği her §eyi alırlar. Ne alım satım fonksiyonları ne de
idare ve i§letme fonksiyonu farklıla§Illi§ değildir.2

Köylü·Tüccar ilişkisi (Patronaj)


Ereğli bölgesinde her köylü bütün gereksinimlerini kasaba­
dan, kasahada da belirli bir tüccardan gidermektedir. Bazan
bütün köy bir tüccara gider. Böyle hallerde o tüccarın o köy
üzerindeki nüfuzu ve etkisi, çok kere, muhtardan, jandarma ku­
mandanından hatta kaymakamdan fazladır. Bazan aynı köyün
türlü gruplan kasabanın türlü tüccan ile alı§ verݧ ederler. O
zaman tüccarın nüfuzu sadece alı§Verݧ eden köylü üzerindedir.
Köylünün kendisi, kansı, kızı ya da ailesinden kim varsa, kasa­
baya indiği zaman gereksininılerini kendi tüccarlannın dükka­
nından veresiye olarak alırlar. Bu borç yalnız tüccar tarafından
l$:aydedilir. Ödenmesinin belirli birkaç yolu vardır. Bunlardan
birincisi, bir grup köy tarafından yeti§tirilen ve büyük §ehirlere
gönderilen, para getiren çilek ürünüdür. İkincisi, gene Ereğli
dı§ında bir değer olan kerestedir.3 Bu iki ürüne kar§ın borÇian-
ı En nüfıızlu ve en zengin tüccarlardan birinin mağazası, kasabanın pazar
günlerinden birinde, dört kamyonluk malın tümünü satmayı b!!§arntl§tır.
Buna rağmen burada son derece ilkel kayıt ve muhasebe usulleri kullanıl­
maktadır. Ayru derecede de ilkel bir teşhir ve tasnif §ekli vardır. Bu ilkelli­
ğin sebeplerinden biri köylülerin yadırgamayacağı bir atmosferi tutabilmek,
lüks göriiiunemektir. Bahis konusu mağazanın sahibi "zengin dܧmanlı­
ğı"nden çok çekinmelde idi. YB§ayı§ §ekillerinin çok farklı olmamasını, özel­
likle fakirierin zenginlere hınç beslernemesi için istiyordu. Mağazanın tam
kasaba dükkaru §eklinde tutulmak istenmesinin bir sebebi de bu olabilir.
3 Keresteciliğin bir kısmı Devrek'e kayrru§tır. Dağ köylerinden bir grup,
be§ yıl evvel, bir kaza hududu tashihi ile Ereğli'den ayrılıp Devrek'e ve­
rilmiştir. Bu kqyler keresteciliğin önemli olduğu yerlerdi. Ereğli'de ke­
restecilikle uğraşanlar ve köylerin alı§Veri§i ile ilgilenenler, bu hudut
düzeltmesini istemerni§lerdir. En Önemli sebep köylerin, jandarma, mah­
keme·, vb. i§leri yönünde Devrek'e bağlanmasının kendilerine güçlük çı­
karacağı fikridir. Mülk! hududun, Orman ݧletmesi'ni · doğrudan doğruya
etkilediğinde herkes birliktir. Hem kaçakçılık, kitabını uydurma olma­
dan, i§letme olmaz fikrindedirler, hem de o köylerin sakinleri, tüccarlan­
nın kendilerine mahkeme, avukat, vb. yolu gösterecek kimseler olmasını
istemektedirler. Ba§ka bir deyimle bu köyler hangi ilçeye bağlı ise köylü­
ler alı§Veri§ini o ilçeden yaparlar. Kereste i§ini O· ilçenin tüccan ile dü­
zenlerler. Filhakika bu köyler Devrek'e bağlandıktan sonra Ereğli'den
tamamen kopmu§lardır.
__Eıe_ğ�oru:ımikJ:IayaL

ma, büyük gereksinimleri kar§ılar. Üçüncü ödeme yolu, kömür


ݧçiliğinden alınan gündeliklerdir. Köylü, bu bölgenin i§çi prog­
ramına uygun olarak bir ay kömürde çalı§tıktan sonra köyüne
dönerken tüccanna uğrar, kazancımn büyük bir kısmını borcu­
na, bazan tekrar alacağı mallara kar§ı yatırır. Köyde kaldığı bir
ay süresinde kendisi, ocağa gittiği zaman ailesi, yani iki ay, evi­
nin ihtiyacım gene borçlanarak aynı tüccardan sağlar. Ve bu fa­
sit daire böylece devam eder. Bu mekanizma, kasabadaki bir­
çok küçük esnaf ailesi için de böyledir.
Bölgede özellikle kadınların yeti§tirip sattığı tavuk, yumurta,
sebze, meyva ya da· av derisi gibi ikincil ürünleri bile köylü, da­
ha iyi fiyatla ba§kasına satmaktansa, tüccanna götürmeyi tercih
eder. Böylelikle ağa ya da tüccar hem kendi malını kendi sapta­
dığı ko§ullar ve terimlerle satar, hem de köylünün para edecek
ürünlerini, gene kendi koyduğu fiyattan alır. Bu alı§veri§te kre­
. di, faiz, vade ve benzeri terimler gene tüccar tarafından karar­
la§tırılır. Bu muamelelerin hiçbir formel tarafı yoktur. Hesap
muhasebesi, tüccar tarafından küçük küçük defterlere sadece
kendinin anlayacağı i§aretlerle tutulur. Gerektiği zamanlarda
köylüye ya da kasabalıya bildirilir. Dolayısıyla hem köyde hem
de kasahada hayatı kontrol eden grup, örneğin Ereğli Kömür
ݧletmesi değil, büyük tüccar olur.
Köylü - tüccar İli§kisinin temeli ve en belirgin tarafı, bu alı§­
veri§ ve borçlanma mekanizmasıdır: Fakat biı ticaret ili§kisinin
yanında onu destekleyen ve ya§atan diğer İli§ki ve fonksiyonlar­
dan da söz etmek gerekir. Köylünün, ürünün yeti§tiği dönem
dı§ında paraya ihtiyacı çoktur. Bunu en kolay tüccarından sağ­
lamaktadır. Gerekli parayı gerektiği anda hiçbir formaliteye ge­
rek göstermeden tüccan verir. Daha sonra çok yüksek faiz öde­
se, bütün geleceğini onun eline teslim etse de, o anda gereği
olan parayı hemen temin etmesinin köylü için hayati öneınİ
vardır. Köylüler pek bankaya gitmek istemezler. Onlann tabiri
ile banka "gemisi yüzene yardım" ederıni§, ''yalpalayana" değil.
Bunun dı§ında tüccar köylüsüne, kasabadaki ba§ka kurumlara
i§i dü§tüğü zaman yol gösterir ve akıl verir. Malıkeme i§lerine
bakar, avukat bulur. Hastalandığı zaman hangi doktora gidece­
ğini söyler, ilaçlarını aldım vb. Çok kere de bu i§ler için gerekli
.EreğiL

masrafları görür ve bunları da borç hanesine kaydeder. Kız,


oğul evlenmelerinde, ölümlerde, nizaya dü§mܧ köylüleri uzla§­
tırmakta fonksiyon görürler. Bu çe§it yardırnlar bazan çok ileri­
ye gider. Örneğin, tüccarlardan biri, çocuğu kemik veremine
tutulmu§ bir köylüden o an hiçbir §ey istemeden, çocuğu önce
Ereğli'de sonra da İstanbul'da Balta Limanı Kemik Veremi
Hastahanesi'nde tedavi ettirmi§tir. Bu davraım�la yalnız çocu­
ğun ve babasının değil, bütün köyün minnetini kazanml§tır.
Dikkat edilirse, bu ili§kiler modem, sanayile§mi§ bir düze­
nin bütünü ile ticarete özgü anonim ilişkilerinden farklı bir İli§­
ki §eklidir. Her §eyden önce tüccar ve köylü yüz yüze §ahsi te­
mas halindedir. Sonra, toplumda sosyal sigorta ve sosyal daya­
ID§ma fonksiyonlarını, alıhaplık ve §ahsi temas seviyesinde üze­
rine almı§tır. Bu fonksiyonlar feodal dönemin toprak ağalarına
has fonksiyonlardı. Buna rağmen bu davranı§lar, tüccarı, feodal
bir düzenin parçası haline getirmez. Ereğli tüccarlarının zihni­
yeti, dü§ünü§ tarzı, §ahsiyet i�icileri herhangi bir büyük §ehir
tüccarınkinden farklı değildir. l§ hayatında her zaman daha faz­
la kar etmeyi ve i§lerini geliştirmeyi dü§ünürler. Mü§terileri ile
ya da köylülerle temaslannda ·önde gelen endi§e de budur. Sos­
yal yardımın vazifeleri olduğu hakkında bir kanıları, inançları
yoktur. Bahsi geçen yardımları da, yüz yüze insan münasebetle­
rini sürdüqneleri de, bunda i§leri için fayda gördüklerinden
yaptıklarını açıkça kabul ederler. Bu özellikler, tüccarların, yar­
dım fonksiyonlarını, yeni bir düzenin adamı olarak ifa ettikleri�
ni gösterir. Dikkat çekici diğer bir husus da, ilerde görüleceği
gibi, en nüfuzlu tüccarların, ne eskiden, ne de §imdi geni§ top­
raklan olmamasıdır. Servetlerini son 20-25 yıl zarfında, memle­
ketin bütününe değgin ko§ullar .içerisinde ticaretle elde etmi§­
lerdir. Ve terimin en modern anların ile tüccar olarak ortaya
çıkını§lardır. Bununla beraber bölgedeki köylerin §ehirle tema­
sında bir tüccarın i§ini daha kolay ve verimli görebilmesi için
tüccarlıktan ba§ka bazı fonksiyonlan da yüklenmesi gerektiğin­
den, bunları da üzerlerine almı§lardır.
Bu hal Ereğli'de yeni düzenin, eski feodal düzenle uyu§tu­
ğunu, feodal yapıya özgü bazı özelliklerin kalıntılar olarak fa­
kat gene de fonksiyonel bir parça halinde yeni düzenle bütün­
le§tiğini gösterir. Burada belirli bir bünyenin belirli bir cephesi
..Eı:eğ.Jf_da_S_oaynelmnomikJ:IIl}!aL

büsbütün deği§mݧtir. Öbür taraftan deği§meyen bir yönde bazı


fonksiyonlar açıkta kalmı§tır. Yeni bünyenin bu fonksiyonlan
görecek kurumları geli§inceye kadar önce beliren kurum bu
fonksiyonları üzerine almı§ ve kendi bünyesine uydurmu§tur.
. Bu §ekilde sosyal bünyede tampon bir kurum ve fonksiyon be­
Iirmi§, yeni bir konfigürasyon meydana gelmi§, göreli bir denge
sağlanmı§tır. Deği§menin ileri safhasında, toprak ağalarının yu­
karıda sözü geçen fonksiyonları tüccarların elinden İ§İ bu olan
anonim temeller üzerine kurulmu§ belirli örgütlere geçecektir.

Tarihsel Perspektif:
Sınıf ve Tabakalaşma Yapısının Oluşumu
Ereğli'nin bugünkü ݧ hayatına hakim olan kurumlar ve in­
sanlar, kasabanın son yüz yıllık geli§mesinin sonucudur. Bir za­
man perspektif içerisine yerle§tirmeden, bu kurum ve insanla­
rın, niçin ve nasıl §ekillendiğini anlamak olanağı yo�r.
1830 yıllarında, Uzun Mehmet'in kömürü bulduğu sıralarda
Ereğli'nin nüfusu ancak iki bini bulan basit bir kasaba olduğunu
daha önce de söylemi§tik. O devirde yörenin ayanı da burada
otururmu§. Kasabanın en nüfuzlu ağa ailelerinden biri, aynı za­
manda ayan olan H. İ.'ler, diğeri de K M.'ler İmݧ. Bu ailelerin;
köyleri, arazileri, angarya ݧ gördürme yetkileri ve sonsuz nüfuz­
ları Varmi§. Hiç §Üphesiz ayanlık, H.İ.'lerin nüfuz ve kudretini, di­
ğer ağalarınkine oranla daha da artıran, önemli bir faktörmü§.
Kömürü bulan Uzun Mehmet, K.M.'lere ait olan Kestaneci
Köyü'ndeıımi§. Nasıl bir yan§ma konusu olduğu kesin bir §ekil­
de bilinmiyor, H.İ.'ler Uzun Mehmet'i İstanbul'da zehirleyip
öldürmü§ler.4 Buna rağmen, kömürün ilk düzensiz üretim yılla­
n geçtikten sonra Ereğli büyüyüp dı§ansı ile İlݧkisini artırıp il-

4 Ereğli'nin Kestaneci Köyü'nden Uzun Mehmet adında biri, bahriye eri


olarak askerfiğini yaparken, kömürü tanımı§ ve Bahriye Nezareti'nin bu­
nu memlekette araııtırdığını öğrenini§tir. Terhisinden sonra un öğütmeye
gittiği Köseağzı Değirmeni yakınında bulduğu siyah taııları değirmenin
ocağına atıyor ve yandığını görüyor. Rivayete göre, orada bulduğu kömü­
rü çuvallara doldurup köyüne getiriyor. Sonra da bunlan İstanbul'a götü­
rüp Padi§ah'tan ihsan ve maa:ı alıyor. H.İ.'nin o zaman her yerde aranan
kömürü ilk olarak kendisi bulup, İkinci Mahmut'u Ereğli'ye davet ederek
ona takdim edemediği, rütbe ve ihsanlara nail olamadığı için, Uzun Meh­
met'i İstanbul'da Leblebici Ham'nda zehirlettiği söylenmektedir.

_9i
___Ereğ!L

çe haline geldikten, ayanlık kalktıktan, belediye örgütü kurul­


duktan sonra, yüzyılın sonlarına doğru K.M. ailesi, nüfuz ve
servetlerini yeni geli§en sosyal düzenin temel kurumuna kaydır­
maya ba§lamı§lar. Böylece, K.M.'ler, kömür bölgesinin Ereğli
bölümünün en verimli ve en kolay ݧletilebilen ocaklarına sahip
olmu§lar.
K.M. karde§lerden biri İlçe İdare Meclisi ve bir diğeri de Bele­
diye Meclisi Üyesi seçilerek aile, 1900 yıllarında Ereğli'nin en nü­
fuzlu, en sözü geçen ailesi haline gelıni§. Bu dönemde, bu ailenin
en nüfuzlu ve en büyük sayılma sebebi, artık, toprak sahibi olma­
ları, tarım üretimini kontrol etmeleri değil, o bölgenin en önemli
5
ürünü olan kömüre geni§ ölçüde egemen olınalarındandır.
Bu yıllarda H. İ.'ler, kömüre egemen olma mücadelesinde
ikinci planda kalını§ görünüyorlar. Gene de kömürle ilgili yeni
ko§ullara uygun bir i§e giri§mi§ler, maden direği imal ve ticareti
ailenin temel uğra§ı haline gelmi§tir. Yani bu aile de feodal hü­
viyetini bırakmı§, yeni sanayile§mi§ §ehirli düzene intibaka ba§­
lamı§tır. Bu devrede Ereğli'de ikinci derecedeki ba§ka aileler
de madenciliğe ba§lamı§, oldukça önemli servet ve nüfuz sahibi
olınu§lardır. ilgi çekici nokta, bütün bu ikinci derecedeki ailele­
rin, §ehirdeki dükkanlarını, köylerdeki arazilerini ve köylerle il­
gilerini olanak buldukları kadar devam ettirmeleridir. Köylü­
nün, ağanın ocağında çalı§ıp aldığı ücreti ayİı.ı ağanın dükkanın­
dan yaptığı veresiye alı§veri§e kapatması olu§umu bu devrede
ba§lamı§tır. Böylece bu aileler zamanla arazilerini kaybettikleri
halde, ticaret yolu ile köyler ve köylülerle temaslarını artırmı§­
lardır. 1870'lerde kömür havzasında uygulanan "mükellefiyet"
kanunu, köylü ile ocakçı ve aynı zamanda tüccar olan bu aileler
arasındaki özel İli§kiyi te§Vik etmi§tir.
5 K.M.'lerden kömür i§leten ve aileyi etrafına toplayan H.P., kızlarından
birisini Abdülhamit'in seccadeciba§ısı ile evlendirmi§tir. O sırada Ereğ­
li'de Yalı Caddesi'nde in§a ettirdiği konağın (§imdi ortaokuldur) temel
kazılannda bulunan birçok kıymetli Bizans devri sütun, sütun ba§lığı ve
heykel gibi kalıntılan İkinci Abdülhamit'e takdim etmi§tir. Abdülhamit
de bunlan Rus Çan'na hediye etmi§ ve H.P.'ye siviilere tevcih edilen falı­
rf mir-i miran rütbesi ve pa§alık unvanını vermi§tir. Bu aynİltı Ereğli'nin
ve insanlannın yetmi§ yıldan fazla bir zamandan beri İstanbul ile yakın
temaslannı ve nüfuzlu ailelerinin nüfuz çevrelerinin geni§liğini göster­
mesi bakımından ilgi çekicidir.
J:reğiLc!e_Sos_y_o.ekonomikJ:Iay_at__

Bu durum, 1923'te Cumhuriyet'in ilanma kadar devam et­


mi§tir. Cumhuriyet'in ilanından sonra gelen dönemde,
KM.'lerin bütün ocaklarına ve kasaba içindeki bütün ta§ınmaz
varlığına birikrnݧ vergi borçlarım kar§ılanıak üzere el konmu§­
_tur. Bu sırada ailenin en etkin ki§isi H.P. ölmü§ ve ailenin kalan
üyeleri de İstanbul'a göçmü§ler, böylece K.M.'ler kelimenin
tam anlamıyla Ereğiili olmaktan çıkmı§lardır.
H.İ.'ler, Cumhuriyet'in ilamndan sonra da maden direği i§­
lerine devanı etmi§lerdir. Kasabadaki mülkleri, otel, kahve vb.
gibi daha çok gelir getiren kurumlar haline gelmi§ fakat toprak­
ları kaybolmu§tur. Bu arada, ailenin bir kolu Zonguldak'a göç­
mü§ ve bir zaman sonra da siyasete atılmı§tır. Bugün ailenin en
önemli üyelerinden biri Zonguldak milletvekilidir. Kısacası
Ereğli'nin bu en eski ikinci ailesinin de feodal ili§kileri silinmi§,
aile Ereğli'den kopmu§, Zonguldak ve Türkiye çerçevesi içeri­
sinde bir mevki edinmi§tir. Bunların bugün kasahada doğrudan
doğruya nüfuzlu olmaktan ziyade prestiji olduğu söylenebilir.
1925'ten sonra yabancı kömür §irketlerinin havzaya iyice
yerle§meleri, üretimin artması, kömürün dı§ memle_ketlere sevk
edilmesi ile Ereğli, yeni ve hareketli bir döneme girer. Bu dö­
n�mde kasahada en önemli ݧ, kayık ve mavnalara sahip olmak;
Çamlı, Kireçlik gibi bölgelerde kıyılara indirilnıi§ kömürü yük­
leyip, Ereğli Lİmarn'ın dolduran yerli ve yabancı bandıralı ge­
milere ta§ımak oluyor. Kayıkçılık ve mavnacllik böylece yeni bir
anlam ve önem kazımyor. Bu devrede Ereğli'de ve Ereğli yöre­
sinde herkes "taiımilat" diye anıl�m bu kömür yükleme ve bo­
§altma kayıklarında ya kürekçi ya da harnal olarak çalı§ıyor.
Böylece, kayığı ve mavnası olan kimseler, geni§ bir kitlenin ka­
zancını ve hayatım kontrol ederek önem kazamyorlar. Bu yeni
durum on kadar aileyi ön plana getiriyor. Bunlardan dört tane­
si en önemliler olarak beliriyor.6
6 Aynı devrede Ereğli'de Van Der Zee gibi, Kazis gibi seyahat ve ta§ıfl!a
§irketlerinin de bir aceıitası varını§. Acentanın Müdürü S. Bey, İstanbul­
lu ve girişken bir kimse imi§. Bir Alman kadınla evliymiş. Bugünkü Ereğ­
Iililer için Ereğli'nin içinde oturan, kendi hayat tarzlarından çok farklı
bir hayat yaşayan ilk aile, S. Bey ailesi bugün Demir-Çelik fabrikası'na
mensup Amerikalı ailelerle kar§ıla§tırılmaktadır.
_Ereğli_

Bu ailelerin nüfuzları da, yükleme-boşaltma işlerinin meka­


nik hale getirildiği, liman yapımının bitimine ve kalan "tahmi­
lat" işinin de kömür ile beraber devletleştirilmesine kadar sür­
müştür. Bundan sonra bu ailelerin hepsi işlerini ve servetlerini
ticarete çevirmişlerdiL
1940'lardan sonra hem Ereğli, hem de Türkiye yeni bir dö­
neme girmiştir. İkinci Dünya Harbi yeni bunalımlar, fakat, aynı
zamanda yeni olanaklar getirmiştir. Aynca bölgede "çilekçilik"
başlamıştır. Bugün Ereğli'de adı en çok geçen, en zengin ve en
nüfuzlu kimseler, harp devresinde ticaretlerini geliştirmiş, es­
naflıktan tüccarlığa yükselmiş kimselerdir. Önce harp, sonra
1950-1957 yıllarının ticaret olanakları bunların işlerini kolaylaş­
tırmış ve sağlamlaştırmıştır.
Bu çeşitli dönemlerde beliren çok sivri uçlara, sahneye giren
önemli ailelere rağmen, Ereğli her zaman ikinci planda asıl
fonksiyonuna devam etmiş, yöredeki tarımsal bölgenin ve kasaba
halkının alışveriş mübadele merkezi olarak kalmıştır. Bu hal ka­
sahada esnaf ve tüccar kitlesinin faaliyetlerine kesintisiz devam
etmesi demek olmuştur. Onun için örneğin, C.'ler, O.'lar gibi
aileler tüccar olarak yerlerini, birkaç kuşaktır geliştirerek muha­
faza etmişlerdir. Önemli olan, son yüz yılın krizleri, gelişmeleri,
son derecede hareketli hayatı içerisinde, her devrede onlardan
daha parlak, daha nüfuzlu, daha çok ismi geçen kimselerin orta­
ya çıkmış olmasıdır. Aynı şekilde hep tüccar kalmış olanlardan
bazıları elde ettikleri servetle Ereğli dışına taşmış, özellikle İs­
tanbul'a göçmüşlerdir. Mesela C. ailesi bunlardan biridir. B:u aile
yüzyıl kadar evvel, kasabanın kömürden sonraki ilk gelişmesi sı­
rasında civar köylerin birinden Ereğli'ye göçmüş ve ticarete baş­
lamıştır. Oğullar daha sonra kömür üretim ve taşımacılığına baş-
- larnışlar, Birinci Dünya Harbi sırasında ve ondan sonra işlerini
geli§tirmişler, Türkiye çapında bir servete sahip olmuşlardır.
1930'lardan önce İstanbul'a yerleşmişler ve memleketin sayılı ar­
matörlerinden biri haline gelmişlerdir. Bugün Ereğli ile tek iliş­
kileri kasahada evli olan kızkardeşleridir. Buradaki düzene ve
hayata doğrudan doğruya bir etkileri yoktur.
J:ı:eğlüle_s_o_sy_oe.!<o!JomiltHayat

Ereğli'nin son yüzyıl içerisinde iş hayatına egemen olan uğ­


raşlann ve bunları kontrol eden ailelerin kısaca gözden geçiril­
mesi, bugün kasabadaki nüfuzlu ve zengin ailelerin feodal dev­
re ve feodal düzen ile hiçbir ilişkileri olmadığını açıkça gösterir.
Bugünkü düzen ile, tam anlamı ile feodal olan 1830'ların düze­
ni arasında Ereğli'nin birbirinden çok farklı üç dönemden geç­
tiği açıkça görülür. Bunlardan birincisi 1850'den 1890'lara ka­
dar olan kömürün bulunup örgütlü bir şekilde işletilmesine
başlandığı geçiş (transition) dönemidir. İkincisi 1890'dan
1924'e kadar devam eden, K.M.'lerin kömüre ve Ereğli'ye ha­
kim oldukları dönem, üçüncüsü 1925'ten 1940'a kadar süren
"tahmilatçılık" dönemidir. Son dönem, 1940'tan sonra, kömür
ve taşınmasının devletleştirilmesinden, liman ve demiryolunun
işletmeye açılmasını içine alan İkinci Dünya Harbi ve sonrası
yeni ticaret fırsatlarının açıldığı dönemdir.
Ereğli'nin bugünkii görünüşü, bu son dönem koşullarının çiz- -
diği, tayin ettiği bir manzaradır. Ereğli - köyler bütünleşmesinde
tamamiyle ticarete özgü özellikler taşıyan bugünkü tüccarların
bazı feodal döneme özgü fonksiyonlar yüklenmesi ve yüz yüze
şahsi temas gibi feodal düzene özgü özellikleri de bulunması,
yalnız Ereğli'nin değil, bütün Türkiye'nin köylerinin, kasaba ve
şehirlerle temel ilişkisinin, köyler bakımından, fonksiyonların
farklılaşmamış, rasyonel, anonim insan münasebetlerini kapsa­
yan kurumların ortaya çıknıamış olmasında aramak gerektiği ka­
nısındayız. Bu bakımdan bugün Ereğli'de köylülerin "ağa" dediği
tüccarlan sosyoekonomik ilişkiler bakımından bir terim ile ayırt
etmek gerekirse bunları bütün orijini ve fonksiyon özellikleri ile
burjuva addetmek gerekir kanısındayız. Ereğli bolgesi söz konu­
su süre içerisinde yalnız Ereğli'de değil İstanbul'a göçen aileler­
le, Türkiye'de burjuvazinin doğup gelişmesine kendi çapında ka­
tılmış ve bu grubun belli örneklerini vermiştir.

Meslek Devinim! (Mobilitesi)


Ereğli'nin bu tarihsel gelişmesi içerisinde nasıl bir meslek de­
vininıi (mobilite) olduğu araştınimaya değer. Tablo: 43'te aile re­
isleri ile babaların meslek dağılımları ayrı ayrı verilmiştir. Burada
--Er.eğiL

ilk göze çarpan §ey, geçen ku§akta %21.3 çiftçi bulunmasına kar­
§ın ömeklemimizde Ereğli'de %0.8 çiftçi tesbit edilmesidir. Bu
büyük fark hızlı bir §ehirle§meyi göstermektedir. Çiftçilik oranı­
nın bu kadar dü§mesinin nedenini açıklamak kolaydır. Bir taraf­
tan bu dönemde Ereğli'de liman ve demiryolu yapımı olmu§, ݧ·
letmeler açılım§, §ehirde ݧ kapasitesi artmı§tır. Diğer taraftan,
Ereğli'nin temel tarımı, mısır, sebzecilik ve çilekçilik gibi çapa ta­
rımıdır. Bu tür tarım genel olarak kadınlar tarafından yapılmak­
tadır. Bu durum, bilhassa ݧ kapasitesinin çoğaldığı dönenılerde
erkeğin ba§ka ݧ tutma olanağını artırmı§tır. Böylece ailenin ta­
rım uğra§ı ikinci planda kalmı§ ve erkeğin tuttuğu yeni i§ ana ge­
çimi sağlayan meslek haline gelmi§tir. Çiftçi oranının dü§mesine
paralel olarak kalifiye i§çilik (%4.3'ten %14.9'a), serbest meslek­
ler (%3.5'tan %7.4'e), memur ve subay oranı da (%13.6'dan
%19.8'e) yükselmi§tir. Bunlar da §ehirle§me ve feodal toplum dü­
zeninden kurtulma i§aretleridir. Diğer taraftan aynı eğitime uy­
gun olarak tüccar ve esnaf grubu oranı (%36.2'den %30.6'ya) ve
balıkçı grubu oranı da (%3.7'den %2.9'a) dü§mü§tür. Bugünkü
aile reisleri, özellikle memur, kalifiye i§çi ve serbest meslek grup­
larına kaymı§tır. Bu kayma daha ziyade, çiftçi ve dü§ük gelir sevi­
yelerindeki esnaf oğullarında görülür.
Tablo: 46, ömeklemimizdeki aile reisieri ile bunların kendi
babalarının mesleklerini kar§ıla§tırmaktadır. Ömeklemimizde
aile reisi olan oğullar büyük oranda babalarının mesleklerini
takip etmi§lerdir. Tüccar babaların %49.1'inin oğlu tüccar, ser­
b�st meslek mensubu babaların %41.2'sinin oğlu serbest mes­
lek sahibi olmu§tur. Hünerli i§çilik için bu oran %33.1 ve balık­
çılık için%27.8'dir. Bu konuda çiftçilik gene en büyük ayrıcalığı
meydana getirmektedir. Çiftçi babaların ancak %3.8'inin oğlu
çiftçi kalmı§tır. En büyük kaymalar tüccar-esnaf grubundan
serbest meslek (%8.5) ve hünerli i§çiliğe (%8.5), çiftçilikten
tüccarlığa (%23.3), memurluğa (%18.5) ve hünerli i§çiliğe
(%18.5) olmu§tur.
Tablo: 46
Aile Reisierinin ve Kendi Babalarının Meslek Dağılımı
Aile Reisierinin Meslekleri
Babalarının Esn.Tüc. Serbest Memur Kalifiye Diğer

86 15 21 8.5 15 2.95 2.95 12 9.116 99.1759


Meslekleri imalatçı Meslek Subay işçi Çiftçi Balıkçı işçi Meslekler işsiz Toplam
Esnaf-Tüccar Sayı
49.1 8.5 12.0 6.9
-

3 7 23.4 5 11.2 7 5.81 99.178


imalatçı % -

Serbest Sayı
17.6 41.2
-

ır
- - -

9 6.04 57.386 7.55 1.15 4.53 9.16 99.668


Meslek % - - - -
cl:l•
Memur Sayı
13.6 �
- -

(!)

4 9.52 23.5 6 33.7 7 9.52 4.91 21


Subav % - -
'uı
!<alifiye Sayı
19.4 100.0 �
- - -


23.243 1.92 19 18.519 3.84 14 9.710 10.117 99.1038 l§.
Lşçi % - - -

Çiftçi Sayı
18.5 13.4
-

22.4 2 5.51 11.12 3 11.12 5.51 99.188


27.5 8 16.6
% -

Balıkçı Sayı - -
?'"

19.9 6 2.11 4.23 37.170 4.23 19.69 2.11 10.85 99.468


% - - ;ı:

i şçi Sayı -

)!'.

38.5 4 7.17 7.17 15.3


2 7.17 7.17 15.2 3 99.138
% -

Diğer Sayı - -

3 6.16 26.4 6 13.3


2 6.16 6.16 13.2 3 6.16 99.156
Meslekler % - -

işsiz Sayı
20.0
-

1 2 20.2 0 10.0
1 10.01 10.01 20.2 0 100.0
10
% --

Belirsiz Sayı
10.0 20.0
- -

19.8 72
Cevaolar % - -

Toplam Sayı
% 31 48
0.6
35
7.4
96 4
1 4.8 -�.8 _
14
2.9
37
7.7
35
. 7.2
42 484
6 ---'L_99.fL_
_,'--- 8.
__
Kendi meslekleri ne olursa olsun, bugünün aile reisieri oğul­
larının, en çok mühendis, serbest meslek sahibi ve teknik ele­
man olmalarını arzulamaktadırlar. Bugün tüccar olan babalar­
dan %27'si oğlunun mühendis, %25.7'si diğer serbest meslekler
mensubu olmasını istemektedir. Oğlunun da tüccar olmasını is­
teyen tüccar baba oraru %7.4'tür (Tablo: 47). Diğer meslek
grupları için de benzer oranlar gözlemlenmi§tir. Genel eğilim
bakımından konuyu ele alırsak, ömeklemimizdeki babalardan
oğlunun mühendis olmasını isteyenlerin oranı %28.1, serbest
meslek sahibi olmasını isteyenlerinki %29.3 olarak belirir (Tab­
lo: 48). Böyle bir soruya iki yıl önce, fabrika yapımı ba§lamadan
evvel aynı cevabın verilip verilmeyeceği kestirilemez. Fakat
oğullarının diğer serbest mesleklere intisabını isteyenlerin ora­
nının mühendis olmasını isteyenler kadar çok olması, fabrika
yapımının sebep ��ası olağan de�§ikliğirı fazla olmadığını dü­
§ündürmektedir. Ustelik, Kömür l§letmesi, liman ve �emiryolu
yapımı dolayısıyla kasabanın mühendislikle taru§ıklığı çok eski
bir tarihe kadar gitmektedir.

Mesleklerle ilgili Bazı Vaziyat Alışlar


Genel olarak, Ereğliiie
i rin en gözde s aydıklan mesleklerin
ba§ında gene mühendislik gelmektedir (Tablo: 49). Bunu öbür
serbest meslekler çok yakından izlemektedir. Ayrıca geliri çok
olan böyle mesleklerin yanında hakim ve öğretmenin özel bir
yeri olduğu görülmektedir. Serbest meslekleri böyle ısrarla be­
ğenen kasabalılar, kasabanın yarı feodal hayat düzenini a§mı§
kimselerdir. Zanaatkar ve tüccarlığı makbul görenler, kasaba­
nın bugünkü hayat düzenini esas kabul edenleri yansıtmakta­
dİr. imanım, en yerel küçük gruplar kadar gözde olması, örne­
ğin, öğretmenlerden çok sonra gelmesi, hayatı kontrol eden ku­
rumlar içerisinde rolünün ve prestijinin çok azalmı§ olmasının
belirtisidir.
Tablo: 47
Aile Reisierinin Meslekleri ve Oğullarının Ne Olmasını i stedikleri
Aile R e is ie rinin M es le kl e ri
- en
·
§ ı3 ]i .... c:;, :a
ı:: tl �
....

ı:: ·� N�
]1 � ::l >. E
....

al "\ii Q) ·- o.
aı E �
'§ o � g <il
1ii
ı:: .ı::
ı::l
m .!!!
.o
....
en
Q)

"\ii "t:
ı:: � Q)
E al
aı .O � ·c:;, �
>Cl
!!! cıı
:= :>
al
o.
•::J
g m �� w aı aı

117.4 3 27.40:E 0 38 15 8 2 31 148


u; 1- ·-
E ıYI :E � •.!!!:'

c
5 5
·- � :E o i:5 a:ı ü
Esn.Tüccar Sayı
2.0 25.7 10.1 5.4 1 .4 20.9 99.9 �.hı
- -

imalatçı
11 13 3 2 1 6 36
% - -

30.5 36.1 8.3 5.6 2.8 16.7 100.0


Serbest Sayı - - - -


Meslek
38 32 2 . 4 1.10 2 14 96 �
% - - - -

Memur Sayı
3.1
3
39.6 33.3 2:t 4.2 2.1 14.5 99.9

1
- -

Subav
2 2 4
%

- -

Çiftçi
50.0 50.5 100.0
Sayı - - - - - - - -

4 4 2 2 1
7.1 7.11 100.0
14
% - - - - - - - -

Balıkçı Sayı
28.6 28.6 14.3 14.3
- - - -

8
1 24.9 3 4 5.422 2.71 5.42 27.100 99.370 �
% - - - -

Işçi Sayı
2.7 21.6 10.8
- -

2 5 13
8.63 8.63 20.7 0 100.0
35
% - -

Diğerleri Sayı
5.7 14.3 37.17 5.7
- - -

1 8 4 7 2 42
4.8 30.139 100.
% - - -

işsiz Sayı
2.4 19.0 16.7 9.5 16.7 0
- - -

%
1 2 21 27 7 45.6 11.4 9 72
- - -

!<alifiye Sayı
1.4 2.8 29.1 37.6 . 9.7 12.4 100.0
- -

18 ... . 1 3.§ 142 40 33 1 1 14 93 484


lşçi % - -

Topla m .. ...
L ' ··· 6 -
...Eı:eğlL

Tab lo: 48
Aile R e isierin in Erkek Ç o c u k i ç in Arzu Ettikleri M es lekler
Sayı %
Tüccar ve imalatçı 18 3.7
Esnaf 6 1 .2
Mühendis 1 36 28.1
Diğer serbest meslekler 1 42 29.3
Sanatkarlar, teknik eleman 40 8.3
Memur ve subay 33 6.8
Çiftçi 1 0.2
Işçi 1 0.2
Diğer meslekler 14 2.9
Belirsiz cevaplar 93 1 9.2
Toplam 484 99.9

Ereğlilllerin en gözde saydığı meslekler, kişilerin yer'eilikten


kurtulmuş olup olmadığının, dışarıya açılma derecelerİnİn,
Ereğli çerçevesini aşan bir düzen düşünüp düşünemediklerinin
bir ifadesidir. Tablo: 50'de tarımsal feodal toplumlarda önemi
olmayan şehir mesleklerinin aldıklan seçim puanlarının çoğun­
luktil olduğu görülmektedir. Bu tablo şöyle hazırlanmıştır: Ma­
halli meslekler, şehir meslekleri ve büyük şehir meslekleri karı­
şık bir liste halinde ankete cevap verenlere sunulmuş ve kendi­
lerinden bunlar arasmda en gözde saydığı beş mesleği işaretle­
rnesi istenmiştir. Toplanan sonuçlar, yukanda bahsedilen üç
grup meslekten her grubun kaçar defa seçilmiş olduğu esasına
göre tasnif edilmiştir. İki ve üç defa seçilen meslek grubunun,
şehir meslekleri grubu olduğu görülmektedir. Ayrıca büyük şe­
hir meslekleri bir kere seçilenler arasında en yüksek puanı al­
mıştır. Bu meslek gruplarının aldıklan puan toplamı şehir mes­
lekleri için 1326, büyük şehir meslekleri için 392 ve mahalli
meslekleri için ise 539'dur. Bu gruplaşmalarda, Ereğlililerin ço­
ğunun artık bugünkü kasabalannın çerçevesi içinde düşünme­
· 1iklerini, orayı aştıklarını göstermektedir. Ereğli, hayatını yeni
:'ollardan, değişik, kasaba için alışılmamış mesleklerden kazan­
maya hazır görünmektedir.
__ Eteğli'de_S_o_sy_o_ekanomik.Hay_at_

Tab l o : 49
En Y e r e l M es le kten E n Çok Ş e h irle ş m iş M es l e ğ e Doğru
Tercih P u anları n ı n Kıyas la m as ı
Meslekler Sayı
65 3.00
%
Çiftçi
...
(!)
imam 24 1.15
:;;;:
(!)
Balıkçı 28 1.22
iii
(!)
Madenci 31 1.45
:B
Zanaatkar 79 3.44
138 6.12
O)
...
� Öğretmen
Memur 174 7.62
Subay 105 4.68
·;:;
Hakim 148 6.44
163 7.22
Cl)
:iii!
Avukat
177 7.78
Cl)
iii
Tüccar
217 9.53
Cl)
:E
Kalifiye işçi
226 10.03
...
:c
Doktor
290 13.02
Cl)
(hı
Mühendis
Kaptan 41 1.80
21 0.94
·;:
(!)
Gazete yazarı
151 6.60
:;;;:
(!)
iş adamı
25
iii
(!)
:B Milletvekili 1.10
....
Vali- 26 1.24
46 2.00
:E
(!)
Ch> Profesör
.ı.::
::ı
>-
::ı
ilim adamı 82 3.60
m Toplam 2257 99.98
Tablo: 5 0
M eslek Tercihinde Ş e h irleşme Eğilimi
1 Mahalli Mes- 1 Şehir Mes- 1 Büyük Şehir 1
ı lekler Grubu lekleri Grubu Meslek Grubu
Sayı % Sayı % Sayı %
Hiç seçmeyen 1 31 27.0 21 4.3 1 87 38.6
Bir defa seçen 1 89 39.0 49 1 0.1 1 96 40.5
iki defa seçen 1 12 23.1 90 1 8.6 74 1 5.3
Üç defa seçen 34 7.1 1 74 36.0 12 2.4
Dört defa seçen 6 1 .2 115 23.7 3 0.6
Beş defa seçen - -
23 4.7 - -

1 Cevap vermeyen ı 12 ı 2.4 ı 12 ı 2.4 ı 12 ı 2.4 ı


1 Toplam ı 484 ı 99.8 ı 484 ı 99.8 ı 484 ı 99.8 ı
!Puanların toplamı ı 539 ı 1326 ı 392 ı
Meslek deviniminde (mobilitesinde) ve meslek tercihinde
çok belirli bir §ekilde feodal kasaba çerçevesinin dı§ında özel-
. likler ta§ıyan Ereğlililerin zenginlik kavramı aynı eğilimi, aynı
açıklıkla göste�ektedir. Tablo: 51, ömeklemimizde, zengin sa­
yılmak için gerekli görülen servet §ekillerinin dağılımını göster­
mektedir. Aile reisierinden %24.4'ü nakit para §eklindeki ser­
veti, %28.0'i toprağı, %18.2'si ta§ınmaz mal §eklindeki serveti,
zengin sayılmak için gerekli bulmu§tur. Toprak ve ta§ınmaz mal
ile ölçülen zenginlik anlamının, para ile ölçülenden ileride ol­
duğu görülür. Zenginlik için bu servet §ekillerinin kan§ımları­
nın gerekli olduğunu söyleyenler arasında ta§ınmaz mal ve pa­
rayı seçenler %9.1'dir. Bugün Ereğli'de zengin sayılan kimsele­
rin, objektif olarak sahip oldiıkları servet §ekli bu karı§ımdır.
Buna rağmen zenginlik kriteri olarak toprağı seçmek, eski dö­
nemin servet §eklini isternek demektir. Diğer taraftan, ellerine
para geçtiği zaman ne almak istedikleri sorulduğunda, aile reis­
Ierinden hiçbiri toprak satın almaktan söz etmeıni§lerdir.
Burada hissedilen çall§ma sadece görünü§tedir. Çünkü zen­
ginlerin sahip oldukları arsa ya da bahçe §eklindeki ta§ınmaz
maldan kasabalı "arazi" diye bahsetmektedir. Bu "arazi" §ehrin
hemen dı§ındaki, ya da çok yakınındaki köylerde arsa karakte-
nndedir. Örneğin, kasabanın hemen dı§ında Kı§la Çayı civanu­
da ve batıda, bugün kasabanın içinde kalmı§ olan lİmanın he­
men arkasında ve Kadı Tarlası denen bölgede yedi büyük tüc­
carın "arazisi" vardır. Bu arazinin ne kadc:ı.r tarla ya da arsa ol­
duğu münaka§alıdır. Kadı Tarlası ve liman arkası bölgesi, bu­
gün tamamen §ehrin içinde in§aata hazır "arsa" haline gelnıi§tir.
Kı§la Çayı ise Demir-Çelik tesislerinin yapımına ba§lanmadan
evvel kasabanın bahçelerinin bulunduğu bölge idi. Bu bakım­
dan zenginler ve tüccarlar paralannı "arazi"ye yatırırken, ziraat
yapmayı değil, fakat kıymetlenmesini bekleyip satınayı dü§ün­
mektedirler, yani arsa spekülasyonuna, çok §ehirsel bir davranı­
§a hazırlanmaktadırlar.
Tablo: 5 1
Zen g i n S ayılm ak i çin G erekli G örülen Şekiller
Sayı %
. Toprağı gerekli gösterenler 1 36 28.0
Nakit parayı gerekli bulanlar 118 24.4
Taşınmaz malı gerekli sayanlar 88 1 8.2
Yüksek maaşı 17 3.5
Toprak ve taşınmaz malı 24 5.0
Toprak ve nakit parayı 21 4.3
Toprak ve yüksek maaşı 3 0.6
Nakit para ve taşınmaz malı 44 9.1
Nakit para ve yüksek maaşı 1 0.2
Taşınmaz mal ve yüksek maaşı 8 1-.6
Taşınmai: mal, nakit para ve toprağı 2 0.4
Taşınmaz mal,nakit para ve yüksek maaşı 1 0.2
Toprak, nakit para, taşınmaz mal ve yüksek maaş 3 0.6
Diğer şeyleri gerekli görenler 11 2.3
Belirsiz cevaplar 7 1 .4
Toplam 484 99.8

Ereğli'de zengin olmak için parası olmak gerekir diyenierin


bu cins zenginlik için dü§ündükleri en az para bir kaç bin lira­
dır. Ş.OOO TL.' dan az parayı zengin sayılmak için yeter bulania­
nn sayısı üçtür (Tablo: 52). Buna kar§ılık 1.000.000 TL. ve daha
fazlasını gerekli gösterenler 10 kݧidir. Mod 32 ki§i ile 80.000 ile
119.999 TL. arasındadır. Aritmetik ortalama 338283 1L.'dır;
.Ereğli .

Toprak için 80 dönümden az tarlayı zenginlik için kafi gören 2o


ki§idir. Mod 80- 1 19 dönemde toplanrnı§tır (32 ki§i). Bu ölçülerı
değerlendirebilmek için bu bulguları, Türkiye'nin ba§ka yerleri
ile kıyaslamak gerekir. Meslek tercihlerinde de hiçbir aile reisi
toprak ile ilgili bir meslek seçmemi§tir. Bu durum, toprağın, ta­
rımda kullanılmaktan çok, herhangi bir ta§ınmaz mal gibi para­
yı tutmak ve kısmen ݧletmek gayesi ile satın alındığı ve istendi­
ği dü§üncesini uyandırmaktadır. Türkiye'de paranın istikrarsız­
lığı buna özendirmektedir.

Tab l o : 52
Zen g i n Sayıl m ak i çin G e re k li S e rvet Şekillerinin M iktarları
Sayı
3 2.5
Nakft Para Miktarı
5.000 TL. dan
%

5.000 - 39.999 TL. 4 3.4


' az

40.000 -79.999 TL. 14 11.8


80.000 - 119.999 TL. 32 27.1
120.000- 199.999 TL. 13 10.9
200.000 -399.999 TL. 7 5.9
400.000 - 599.999 TL. 16 13.5
600.000 - 1.000.000 TL. 17 14.4
1.000.000 TL.'dan fazla 10 8.5
2 1.7
118 99.7
Belirsiz cevaplar •

Toplam

5 dönümden az 4
Sayı
2.9
Toprak miktarı (dönüm olarak) %

5 - 39 dönüm 10 7.4
40-79 dönüm 12 8.8
80 - 119 dönüm 32 23.5
120 - 299 dönüm 25 18.4
300 - 799 dönüm 14 10.3
800 - 1199 dönüm 13 9.5
1200 -4999 dönüm 4 2.9
5000 - 9999 dönüm 2.2
0.000 dönümden fazla 10 7.4
3

9
1

99.9
Belirsiz cevaplar 6.6
Toplam 1 36
Ere.ğıi'dELSosysJeko.n.omik..l:layaL

Zengin sayılmak için gerekli servet §ekilleri seçiminde mes­


leklere göre ve ya§a göre anlamlı bir dağılma görülmemektedir.
Böyle bir farklıla§ma görülmemesi bu tutumun bütün Ereğli
aile reisierine değgin yaygın bir tutum olduğunu gösterir.
Zenginliği ne ile ölçederse ölçsünler, Ereğlililerin, kimin
zengin olduğu hakkında kesin ve gerçekçi fikirleri vardır. Aile
reisierinin %83. 7'si Ereğli'nin belirli on tüccarının en zengin
kimseler olduğunda müttefiktirler. Hiç kimse devlet memurla­
rını zengin saymamaktadır. %9.5 oranında bir grup da bu ko­
nuda konu§mak istemediğini, bilmediklerini, kimin zengin ol­
duğunu söylemek istemediklerini ifade etmi§lerdir. Belirsizler
grubunu te§kil eden %2.7 kimse de bu konuda fikir yürütmek
istememi§lerdir (Tablo: 53).

Tab l o : 53
E re ğl i ' d e Ö n e m l i ve Zeng i n Kişiler H akkında Kan ılar
Onemli Kişiler Zengin Kişiler
Sayı % Sayı %
Tüccarlar 72 1 4.9 405 83.7
Devlet Memurları 98 20.2 - -

Diğer kimseler 1 06 21 .9 15 3.1


. Bunların karışımı 1 10 22.7 5 1 .0
Bilmiyorum 73 1 5. 1 46 9.5

Y
Belirsiz 17 3.5 13 2.7
oktur 8 1 .7 - -

Toplam 484 1 00.0 484 1 00.0

Zengin kimseleri böyle isimleri ile ve dakik olarak bilmek,


Ereğli'de henüz anonim insan ili§kilerinin yayılmamı§ olduğuna
ݧarettir. Zenginlerin hepsi tüccardır. Fakat ticarethaneleri, ön­
ce de bahsedildiği gibi, son derece ilkel usullerle i§letilmekte­
dir. Tüccarlar bütün mü§terileri ile §ahsi, yüz yüze bir ili§ki de­
vam ettirmektedir. Zenginlerin isim isim sayılması bu İli§ki dü-. .

zeninin sonucudur.
Şehirde kimin öneınli olduğu sorusunun cevaplan, kimin
zengin olduğu sorusundan daha deği§ik bir noktada toplanmı§­
tır (Tablo: 53). Sade zengin olan tüccarların, §ehrin öneınli kݧİ-

leri olduğunu söyleyen grup % 14.9 oranında kalnu§tır. Buna


karşılık, %20.2 oranında diğer bir grup, kaymakam, hakim, üs
kumandam gibi devlet memurlannı önenıli tutmaktadır. Tüccar
ve memurlardan . karışık bir grubu önenıli sayanlar ise
%22.7'dir. Diğer cevaplar ya daha küçük tüccarlan ya da §ahsi
hayatlannda yer tutan kimseleri kapsamaktadır. İmamlan
önenıli kişi sayan kimse çıkmamıştır. Ereğli'de önemli kişi yok­
tur diyen %1.7'lik küçük bir grup vardır. Bunlara göre önenıli
ki§i Türkiye ya da dünya çapında olmalıdır.

Tablo: 54
M esleklerarası Temaslar
Sayı %
Uç en yakın arkadaştan yalnız biri
kendi mesleğinden olan aile reisieri 1 23 25,2
Uç arkadaşından ikisi kendi
mesleğinden olanlar 66 1 3.6
Uç arkadaştan üçü de
kendi mesleğinden olanlar 58 1 2.2
Uç arkadaşından hiçbiri kendi
mesleğinden olmayanlar 1 22 25.2
Belirsiz cevaplar 1 15 23.7
Toplam 484 99.9

Zengin kişi ya da önemli kişi anlayışında, öğrenim, gelir ve


meslek ne olursa olsun Ereğli birdüze (homojen) bir görünüm
vermektedir. Bu konulara göre bir farklılaşma yoktur.
Ereğli'de çeşitli meslek grupları birbirlerinden izole değildir
(Tablo: 54). Her meslek grubunda, diğer meslek gruplarından
yakın arkadaşı olan kimseler vardır. Balıkçılar assubaylarla,
tüccarlar memurlarla, esnaf serbest meslek sahipleriyle temas
halindedir ve ilişkiler · ağı (network) meydana getirmektedir.
Tablo: 55'de çeşitli meslek gruplarına mensup kimselerin en
yakın üç arkadaşının kendi mesleğinden olup olmadığını gös­
termektedir. Tüccar-esnaf grubundan %14.2 oranında kimse­
nin en yakın üç arkada§ından hiçbiri kendi mesleğinden değil­
dir. Memurlarda bu oran %20.8, serbest meslek sahiplerinde
%22.2'dir. Arkada§lanndan yalnız birinin kendi mesleğinden
olması halini gösteren oranlar, aynı sıra ile, %25.0, %36.4 ve
%38.9'dur. Balıkçılar arasında %50.0 oramnda dostlanndan bi­
ri kendi mesleğinden kimse tespit edilmi§tir. Bir önceki bölüm­
de, Ereğli'ye dı§andan gelenlerle yerliler arasında gördüğümüz
ili§ki ve sıklığı, mesleklerin birbirleri ile olan arkada§lık müna­
sebetlerinde de belinni§tir. Meslekler bakımından mevcut ol­
mayan bu tecrit halini, aym mesleğin az ya da çok gelirli seviye­
leri arasmda görmek mümkündür. Ba§ka türlü söylemek gere­
kirse, Ereğli'de sosyal temas §ebekeleii (social network), mes­
lekten çok gelirin birbirinden ayırdığı grıiplar olarak belirmek­
tedir.
Ereğli'de, §ehirle§menin bir ba§ka cephesi olarak, anonim
insan ili§kilerinin üzerinde durmak gerekir. Anonim insan ili§­
kileri Ereğli'nin en az §ehirle§mi§, en yerel kalmı§ yönüdür.
Tüccar - mü§teri ili§kisinden yabancılara kar§ı davram§lara ka­
dar, bu anonimle§memi§ ili§kileri gözlemlemek, olağandır. Ge­
reksinim kar§ısında Ereğlilllerin kiınlerden borç aldıklannın
ara§tırılması da sosyoekonomik hayat çerçevesinde bu biçim bir
ki§isel ya da anonim ili§kiyi çok güzel yansıtmaktadır (Tablo:
56). Kasahada ankete cevap verenlerin %55.6'sı her cins borç­
lanmalar için, %53.l'i ise banka borcunu ödemek için arkada§­
larına ba§vurduklarım söylemektedirler. Bu, sorunu çok yerel
bir seviyede halletmek demektir. Tüccardan borç isteyen %8.5
orarundaki grubu da böyle §ahsi ve yerel ili§ki kuranların ara­
sında saymak gerekir. "Gerekli parayı arkada§ımdan borç ola­
rak alırım" diyenierin bir çoğunun tüccarlafı kastettiği muhak­
kaktır. Yukarıçla da anlatıldığı gibi,· tüccarların feodal düzen­
den devraldığı fonksiyonlardan biri de köylüye ve kasabahya sı­
kı§ık zamanlarında borç para vermektir. Tam anonim ili§ki ha­
linde gereksinimlerini bankadan borç olarak alanların oranı
%9.5'tur. Öğretmenler yardım sandığı, emekli sandığı gibi di­
ğer anonim kurulu§lardan borç alanlar da vardır. Sadece bu
grubu anonim insan ili§kilerinin geli§meye ba§lamasının bir ka­
nıtı saymak doğru olur.
Tablo: 55

imalatçı Sayı 37 33 27 21 ı 30 ı 148


14.2
Tüccar, Esnaf,
25.0 22.3 18.2 20.3 100.0
Sayı 14 6 2 8 6 36
%
Serbest Meslek
38.9 16.7 5.6 22.2 16.7 100.1
Sayı 35 15 10 20 16 96
%

36.4 10.4
Memur - Subay
15.6 20.8 16.8 99.8
iç Sayı 16 8 7- 18 23 72
%


Kalifiye ş i
. 22.2 11.1 9.7 25.0 31.9 99.9
m

tc<

Sayı . 1 3 4
% F

25.0
Çiftçi
75.0 100.0
- - -

Balıkçı Sayı 7 2 1 2 2 14
% - -

50.0 14.3 7.1 14;3 14.3 100.0


Sayı 7 4 15 11 37
%
işçi
18.9 10.8 40.5 29.7 99.9
-

Sayı 2 2 4 13 14 35
% -

Diğer Meslekler
5.7 5.7 •11.4 37.1 40.0 99.9
Sayı 3 25 10 42
%
işsiz
9.5 7.1 59.5 23.8 99.9
4 -

% -

Toplam 1 23 66 58 1 22 1 15 484 1
-Eı:eğ!LcifLS.os)!QekoruııntkJ:ia}ta.L

Tab l o : 5 6
Aile R e is ierinin Borç iste d ikleri Kuru m lar v e Kişiler
Alelade Borçlar Banka Borçları
i ç in i çin
Sayı % Sayı %
Arkadaşlarından 269 55.6 257 53.1
Tüccarlardan 42 8.5 48 9.9
Bankadan 46 9.5 -
-
Hiç borç yapmayanlar 45 9.6 38 7.9
Akrabalardan - (*) - (*) 82 1 6.9
Diöer kimselerden 72 1 4.7 . 47 9.7
Belirsiz 10 2.1 12 2.5
Toplam 484 1 00.0 484 1 00.0
(*) Anket sorularında alelade borçları ödemek konusunda borç alacakları kişl­
ler arasında akrabalar hariç tutulmuşlardı.

Kadınların Çalışması ve Bununla ilgili Tutumlar


Ereğli'de kadın ve çocuklann çalı§ması belirli bir düzene
sahip değildir. Az gelirli gruplarda kadın ve çocuklar her za­
man bahçe tanınında çalı§ırlar. Şehrin çevresindeki ve içindeki
bahçelerde sebze, meyve ve mısır yeti§tirmek kadıniann ݧidir.
Bunu "çalı§mak" bile saymazlar. Esnaf ve tüccarlarm çocuklan
da küçük ya§lardan ba§layarak mağaza ve dükkfuılarda çıraklık
ederler. Kadıniann evlerde hizmetçilik, çama§ırcılık yapması
da gene onlar için çalı§mak değildir. Halbuki bu ݧle geçinen
bir grup vardır. Terzilik, parayla nakı§ i§lemek de yaygın alı§ıl­
Illl§ k;adın çalı§ma tarzianndandır ve üzerinde durulmaz. Bun­
ların dı§ında kasabadaki iki konserve fabrikası, çilek, sebze ve
balık mevsimlerinde kadın ݧÇİ kullanırlar. ݧçilik yenidir ve
"çah§ma" sayılan bu i§e talip olan çoktur. ݧin mevsimlik olma­
sı, ݧçilerin deği§mesine sebep olur. Buralarda okullar ve ben­
zeri yerlerde hadernelik ba§ka bir Çalı§ma sahasıdır. Demir -
Çelik kurulu§larının yapımındakiler de içinde olmak üzere, bu­
gün Ereğli'de 40 kadın hadernelik yapmaktadır. Kadınlar için
mevkii daha yüksek, .§ehirle§me olu§ umu ve kadının toplumda­
ki yeri bakımından daha anlamlı olan ݧ sahası memurluk ve
sekreterliktir. Kaymakamlık örgütünde sosyal deği§me yönün­
den üç kadın memur, daktilo olarak çalı§maktadır. Ayrıca bel­
ki de daha önemli olmak üzere serbest çah§an avukatlar yanın­
da sekreterlik yapan dört kız vardır. Bunların hepsi bekardır.
Bugün kızlar arasında "memur" olmak çok arzulanır. Ortaoku­
la gitmeyi onun için isterler. Anne ve babalarının kendilerini
ortaokul yerine Ak§am Kız Sanat Okulu'na göndermelerine
içedemektedirler. Kimse diki§ dikerek para kazanmak isteme­
mektedir. Meslek tercihinde memurlardan evvel ilk ve orta­
okul öğretmenleri gelmektedir. Öğretmenlik yeti§mekte olan
ku§ak için daha da makbul olan bir meslektir. Bunun dı§ında
serbest meslek sahibi tek kadın doğumevi hekimi olan, Doğum
ve Kadın Hastalıkları Mütehassısıdır. Bizim örneklemimizde
35 kadın aile reisi vardır. Bunların bir kısmı ta§ınmaz malları­
nın geliri ile geçinir. Rantiyedir. Bir kısmı da mahallenin yardı­
mı ile geçimini sağlayan kimsesiz ya§lı kadınlardır. Bunlar
meslek bölüınlerinin i§siz sayısım çağaltan kimselerdir. Bir kıs­
mı da öğretmen ve i§çidir. Bunlardan ba§ka 17 aile reisinin e§i
de çalı§maktadır.

Tablo: 57
Kad ın ların Çalış m as ın a Ait Kan ılar
Devamlı Yanm gün Hiç

80
iş Yapar iş Yapar. Çalışmamalı Belirsiz
67 4 484
Toplam
! Evl i Sayı ! ı ı 333 ı ı ı
% 16.5 13.8 68.8 0.8 99.9
Bekar Sayı 198 78 204 4 484
% 40.9 16.1 42.1 0.8 99.9
Toplam 278 1 45 537 8

Kadının çalı§masına ait değerler, yeni yeni artan çalı§an ka­


dın ve kadının yapabileceği ݧlere uyarak deği§mektedir. Hru.a.
kadın, özellikle evli kadın evin dı§ında çalı§mamalıdır diye dü­
§Ünenler büyük çoğunluktadır (%68.8) (Tablo: 57). Evlenme­
den evvel kadının çalı§ması biraz daha ho§görü ile kar§ılanmak­
ta, bu oran o zaman %42.1'e inm,ektedir. Gene de bekar kızla-
...Eı:eğli'de Sosyoekonomik Hayat

rın çalı§masını uygun görenlerin oram çalı§masın diyenlere çok


yakla§mı§tır (%40.9). Evli kadınların çalı§masım uygun bulan­
ların orammn da %16.5'i bulduğu dü§ünülürse, söz konusu de­
ğerin deği§me yolunda olduğunu kabu1 etmek gerekir. Evli ka-
. dmiarın devamlı olarak evin dı§ında bir ݧ salıibi olmasına en
çok itiraz eden grup 25-34 ya§ arasında olan gruptur (%77.2)
(Tablo: 58). En az itiraz eden grup da 34-44 ve 55-64 ya§lar ara­
sındaki gruptur (%64.7 ve %63.5). 25-34 ya§ grubu, bekar ka­
dınların çalı§masma aynı sertliği göstermektedir, fakat gene de
34-44 ya§lanndakilerdeıi daha az müsaade etmektedirler
(%35.3) (Tablo: 59). Bu iki ya§ grubu özellikle Türkiye'de sos­
yal deği§menin iki deği§ik tempoda geli§tiği devrelerde yeti§kin
kimseler haline gelmi§lerdir. 1930'ların sonunda yeti§enlerle
1950'lerde yeti§enlerin değerlerinde deği§me yönünden bir ya­
va§lama, hatta bir geriye dönme görünmektedir. Meslek bakı­
mından aynı ho§görüsüzlük tüccar ve esnaflarla çiftçi ve balık­
çılarda görünmektedir. Tüccar ve esnafların %75.7'si, çiftçile­
rin %75.0'i ve balıkçılarm %78.6'sı evli kadınların ev dı§ı de­
vamlı ݧ sahibi olmalarına razı değildir (Tablo: 60). Aynı grup­
lar bekar kadınların çalı§masına da razı olmayan en büyük
gruplardır (Tablo: 61). Yerel özelliklerini kaybetmemi§ meslek
gruplarının daha az deği§tiği ve daha az ho§görülü olduğu belli­
dir. Tablo: 62 ve Tablo 63 bu davram§ta öğreııimin, meslek ve
gelir gibi bir rolü olmadığını göstermektedir. 25-35 ya§ları ara­
sındaki grup egitimli olduğu halde yukarıda açıklandığı gibi de­
ği§me eğilin;ıinin tersi değerlere sahiptir. Öğrenimle ilgili tablo
bu rüzden anlamını kaybetmektedir.

11i
Tab l o : 5 8
Yaş G ru p ları ve Evli Kad ının Çalışm as ı n a Ait D e ğ e rl e r
Devamlı Yarım Gün Hiç
iş Sahibi iş Sahibi iş Sahibi

15-24 Sayı
Olmalı
-

10.01
Olmalı Olmamalı Cevapsız Toplam

90.780
9 -
10
100.0
25-34 %
10 13 i 01 0
- -

Sayı
12 9 12.9 77.2 -100.
-

35-44 %
34
9.9
14 136
.

Sayı
25.140 10.3 64.88607 100.0
-

45-54 %
20 103
-

Sayı
13.6 19.114 67.470 100.0
-

55-64 20.1563 i.431 74 0


% -

Sayı
14.98 63.5 100.
65ve 66.3487 51
%

Yukarı 11.1 8 15.7 5.9 100.0


Belirsizsı
Sayı
%

1 i .1
Sayı - -
9
% -
88.8 -
99.9
Toplam BO 67 333 4 484

Tab l o : 59
Yaş G ru p ları ve B e kar Kad ı n ı n Çalışmasına Ait Değ erler
ı Devamlı
iş Sahibi
ı Yarım
Günlük iş
ı
Hiç
ı ı
60.4660 10 0
ı
15-24 40.3440
Olabilir Yapabilir Çalışamaz Cevapsız Toplam
Sayı
100.
- -

25-34 20.2221 8 1010


% - -

Sayı
33.667 45.485 100.
-

35-44 %
i36
-

Sayı
48.5 16.2 35.3 100.0
-

17 49 103
45-54 35.379 47.6.
% -

Sayı
16.5 1 74 0
100.
-

55-64 43.322 43.32172


% -

Sayı
12.2
9
1.4 100.0
3
65 ve 45.231 5.9 100.51 0
%

Yukarısı
Sayı
15.78
1 33.63
Belirsiz
%
2 1178 66.6
22.2
Sayı -
9
%
4
99.9
.1 -

Toplam 1 98 204 4 84
Tab lo : 6 0
M esl e k G ru p ları ve Evli Kad ı n ın Çalış m asına Ait Değerler
ı Devamlı
iş Sahibi
ı Yarım Gün
ı Hiç
iş Sahibi
ı ı
Olabilir Çalışabilir Olamaz Cevapsız Toplam

112 1480
10.168 13.205
Tüccar,
Sayı
75.7 100.
Esnaf -

4
19.74 69.254 36
i malatçı % -

Sayı
11.1
Serbest -

14
22 62.605 100.960
Meslek % -
99.9

14.186
Memur Sayı -

9.77 65.4732 72
Subav % 22.9 -

25.1 0
Kalifiye Sayı -

4
işçi % -
99.9

25.0 25.1 10 100.0


Çiftçi Sayı - -

21.1034 100.37140
% - -

78.6
Balıkçı Sayı - -

%
2 67.256
- -

27.60 5.4 100.0


Işçi S ayı -

8.356 65.237 38.6 100.350


% -

17.1
Diğer Sayı

64.273 2.14 100.420


Mesleki. %

21.4 11.679
Işsiz Sayı 9

To clam
%
80 333 4 484

Ereğlilllerin kadının çalı§masına kar§ı olumsuz bir tutumları


olmasına rağmen, kadının yapabileceği i§ler hakkındaki dü§ün­
celeri çok geııi§tir. Öğretmen, ebe, hem§ire, terzilik gibi komü­
ııitenin öteden beri kadın i§i diye kabul ettiği i§ler dahil, dok­
torluk, hakimlik, mühendislik gibi erkekler için de prestijli olan
meslekler ve subaylık, bakkallık gibi tamamen erkek i§i diye
dü§ünülen çalı§ma tarzlarının hepsini kadınlar da yapar diyen­
ler 95 kݧidir. Hiç birini yapamaz diyenler ise yalnız iki ki§idir.
Sadece kadın İ§İ diye tanınan i§leri yapabileceğini söyleyenler
465 (%95.8) ve yalnız erkek i§i diye bilinen subaylık ve bakkal­
lık gibi i§leri yapamayacağını söyleyenler 382 (%79.0) kݧidir.
246 kݧi (%51.0) diğer kadınca i§lerle beraber doktorluk, ha- .

kimlik ve mühendislik yapabileceklerini de kabul etmektedirler


_Ereğli_

(Tablo: 64). Bu sayılar Ereğli aile reisierinin kadının çalışması­


m istemeseler bile çalışabileceğini ve ba§arabileceğini kabul et­
tiklerini göstermektedir. Bu manada kadımn ikinci sımf bir in­
san olmadığı fikri yayılmak eğilimi göstermektedir denebilir.

Tablo: 6 1
M esle k Grupları v e
.Bekar Kadının Çalışm as ın a Ai t D e ğerler

.
ı Devamlı
iş Sahibi
ı Yarım Gün
ı Hiç
Olinalı Çalışmalı Çalişmasın Cevapsız Toplam
Tüccar,
Esnaf Sayı 56 25 67 -
1 48
imalatçı % 37.8 1 6.9 45.3 -
1 00.0
Serbest Sayı 18 8 10 -
36
Meslek % 50.0 22.2 27.8 -
1 00.0
Memur Sayı 46 12 38 -
96
Subay % 47.7 1 2.3 40.0 -
1 00.0
Kalifiye Sayı 26 18 28 -
72
işçi % 36.1 25.0 38.9 -
1 00.0
Çiftçi Sayı 1 3 - -
4
% 25.0 75.0 -· -
. 1 00.0
Balıkçı Sayı 4 2 8 -
14
% 28.6 1 4.3 57.1 -
1 00.0 .
Işçi Sayı 15 5 17 -
37
% 40.5 3.5 45.9 -
99.9
Diğer Sayı 15 1 16 3 35
Mesleki. % 42.9 2.8 45.7 . 8.6 1 00.0
Işsiz · Sayı 17 4 20 1 42 .
% 40.5 9.5 47.6 2.4 1 00.0
Toplam 1 98 78 204 4 484
Ereğli'de Sosyo.ekQno.ıııik.yaL
.Ha

Tablo: 6 2
Ö ğ renim ve Evli Kadının Çalışmasına Ait Değerler

1· ı Devamlı ı G ::ı��işi ı iş Sahibi ı .ı


işi olmalı Olmalı Olmamalı Cevapsız Toplam
Oğrenimsiz Sayı 19 18 89 4 1 30
% 1 4 .6 1 3.8 68.5 3.1 1 00.0
i lkokul Sayı 33 33 1 56 -
222
% 14 9
. 1 4.9 70.3 -
1 00.1
Ortaokul Sayı 19 7 57 -
83
% 22.9 8.4 68.6 -
99.9
Lise Sayı 7 7 22 -
36
% 1 9.4 1 9.4 61 .1 -
. 99.9
Üniversite Sayı 2 2 6 -
10
% 20.0 20.0 60.0 -
1 00.0
Cevapsız Sayı - -
3 -
3
% - -
1 00.0 -
1 00.0
Toplam 80 67 333 4 484

Tablo: 63
Ö ğ renim ve Bekar Kadının Çalışmasına Ait Değerler

ı Devamlı
işi olmalı
ı G ����işi ı iş Sahibi ı
Olmalı
ı
Olmamalı Cevapsız Toplam
Oğrenimsiz Sayı 57 21 48 4 1 30
% 43.8 1 6.2 36.9 3.1 1 00.0
ilkokul Sayı 84 36 1 02 -
222
% 37.8 1 6.2 45.9 99.9
Ortaokul Sayı 29 15 39 -
83
% 34.9 1 8.1 47.0 -
1 00.0
Lise Sayı 21 4 11 -
36
% 58.3 1 1 .1 30.5 -
99.9
Üniversite Sayı 5 2 3 .-
10
% 50.0 20.0 30.0 -
1 00.0
Cevapsız Sayı 2 -
1 -
3
% 66.7 -
33.3 -
1 00.0
Toplam 1 98 78 204 4 484
Tablo: 64
Kad ınların Yapabileceği işler H akkında
Aile Reisierinin Kanıları
Sayı %
Oğretmenlik, Ebelik, Terzilik ve Hemşirelik 465 95.8
Doktorluk, Avukatlık, Hakimlik ve Mühendislik 246 51 .0
Subaylık ve Bakkallık 1 02 21 .0
Bu işlerin hepsini yapabilir kanısında olanlar 95 1 9.6
Bu işlerin hiçbirini yapamaz kanısında olanlar 2 0.4

Buraya kadar Ereğli'nin sosyoekonomik hayatını inceledik.


Özellikle üzerinde durduğumuz konular Ereğli'de iş ve geliri
etkileyen örgütler ve gruplar, meslek gruplaşmalan, meslek
gruplannda mobilite ve ummalar, çeşitli mesleklere kai§ı alı­
nan tavır ve değerler, kadının çalışma sahası, kadının çalışması­
na ait değerler, çeşitli meslek gruplannın birbiri ile temaslan ve
çeşitli gruplarm servet ve zenginlik kavramlan ve anlayışlandır.
Bu çeşitli yönlerin incelenmesi hepsinde Ereğli'nin feodal bir
sosyoekonomik düzenden uzaklaştığını, şehirleşmeye, örgütleş­
meye, yerellikten kurtulmaya doğru gittiğini göstermektedir.
Çalışma sahalarında olduğu gibi, değerler sisteıninde ve bun­
larla ilgili kavramlarda da Ereğlililerin artık kasaba çerçevesi
içinde düşünmedikleri, hayatlannı kasaba için alışılmamış yol­
lardan, alışılmamış şekilde kazanmaya hazır oldukları anlaşıl­
maktadır.
Bölüm 7

GELiR FARKLILIKLARI VE TÜKETiM NORMLARI

E
reğlililerin gelirlerini ya da giderlerini dakik olarak belir­
lemek olanağı yoktur. Çünkü, insan ili§kilerinin tam
anonimle§memi§ olduğu bu kasabada, genel olarak sosyal de­
ğerler, zenginlikle öğünmeyi ayıp, fakirlik ve yoksunluktan ya­
kınmayı günah saymaktadır. Ayrıca, bir çok Ereğlilinin, nakit
gelirinden ba§ka, bahçesinden, arazisinden sağladığı sebzesi,
meyvesi, mısırı, kendi beslediği hayvanları ve bunlardan gelen
yumurta, süt, et gibi ek geliri vardır. Üstelik, Ereğlililer, yaban­
cıların, hele gelir, gider gibi kendileri için çok nazik sayılan ko­
nulardaki sorularını §Üphe, hatta endi§e ile kar§ılamaktadırlar.
Bununla beraber, bütün mahzurlarını gözönünde tutarak, yak­
la§ık da olsa Ereğliiiierin gelir ve giderlerini belirlemek amacı
ile allketimize bu konuda sorular katınayı yararlı bulduk. Böyle
yaparken de, sorularm gerek sosyal değerler, gerek sorunun so­
rulması bakımından benzer §artlarda sorulduğu ve hiç değilse
cevaplarm birbirleri ile rahatça kıyaslanabileceği fikrinde idik.
Diğer taraftan, bir kimsenin, kendi ya§antılarmın çok altında ya
da çok üstünde cevaplar vermesi, onları bilmemesi ve dü§ün­
memesi yüzünden, hemen hemen olanaksızdır. Örneğin, aylık
geliri be§ yüz lira olan bir kimse, gelirinin 250, ya da 1000 oldu­
ğunu söyleyemez. Gerçek gelire eklenecek ya da ondan çıkarı­
lacak miktar, gene gerçek geliri ile sınırlanmı§tır. Ayrıca, açık
müHikatlarla elde edilen gelir gider yayılıını hakkındaki bilgi
de, anketlerden elde edilene uymaktadır.

Yaklaşık Gelir-Gider
Tablo: 65'te ömeklemdeki aile reisierinin yakla§ık gelir ve
giderleri gösterilmektedir. Bu tablodaki veriler, yukarıda söz
konusu ettiğimiz hususlar gözönünde tutularak çözüınlenebilir.
Aylık geliri 750 1L.'nın üstünde olan aile reisierinin oranı yal­
nız %15.5 bulunmu§tur. Tablo'da 750 1L. gelirinin altında bir

1.1L
yığılma görülmektedir. Mod değer 250-499 TL. arasındadır. Bu
oldukça dü§ük bir satınalma gücünün belirtisidir. Ereğlililerin,
"rahat ya§amak için yeter" bulduklan ortalama aylık gelir ise
600-650 TL. arasındadır. Ba§ka bir deyim ile, Ereğlililerin çoğu,
bugün, kendi ölçüleri içersinde, ortalama bir geçim için gerekli
saydıkları geliri elde edememel1:edir. Aylık gelirleri 250 TL.
dan az olan ve tam zamret içinde bulunan aile reisierinin oranı
%15.7'dir. Gene, aylık geliri 1500 TL.'dan fazla olanların oram
da %3.9 bulunmu§tur. Aile reisierinin %38.6'sının aylık geliri
·

250-499 TL. arasındadır.

Tablo: 65
Yaklaş ı k G e lir ve G ider
Ereğli'de
Gelir Gider
250 TL.'dan az Sayı 76 69
% 1 5.7 1 4.3
250-499 TL. Sayı 1 87 201
% 38.6 41 .5
500-748 TL. Sayı 1 09 119
% 22.5 24.6
750-1 000 Sayı 25 35
% 5.2 7.2
1 001-1 500 Sayı 31 20
% 6.4 4.1
1 500 TL.'dan fazla Sayı 19 16
% 3.9 3.3
Hiç gelirsiz Sayı 17 7
% 3.5 1 .4
Belirsiz Sayı 20 17
% 4,1 3.4
Toplam Sayı 484 .,
484
% 99.9 99.8

Anketıere verilen cevaplardan en yüksek aylık ·gelir 3000


TL.'dır. Büyük tüccarlar için çok az gibi görülen bu miktarın,
aylık kazançlarının ev ve kݧİsel masraflan için ayırdıkiarı olma-
Gelir Earklılıklan..ıl.e.l..I arL

sı müml{ündür.1 Artan gelirin ne yapıldığı anketle belirleneme­


mݧtİr. Zenginlerin bunları altına çevirip gömdüklerinden söz
edilmektedir. Kendileri bankaya yatırdıklarını söylüyorlar.
Bankalarda ne kadar mevduat olduğu tabii. bilinemez. Mamafih
. önemli bir grubun biriken paralarını kasabada ta§ınmaz malla­
ra yatırdığı gerçektir. Ereğli'de, gelire en duyarlı olan tüketim
biçimleri ve hayat seviyeleri bakımından, ayda 3000 1L.'dan
fazla bir geliri gerektirecek ya§ayı§ tarzı yoktur. Hayat seviyele­
ri, en zorunlu gereksinimierin bile zorlulda temin edildiği sevi­
ye ile, büyük §ehirlerin orta tabakasının üst sının arasında ya­
y-Jmaktadır.

Tüketim Normları ve Şehirleşme Eğilimleri


Ereğli'de aile reisierinden %71.S'i, bugün kendi evlerinde
oturmaktadır (Tablo: · ı). Nüfusunun %48".6'sı · civardan göç et­
mݧ bir grup için bu çok yüksek bir orandır. Evlerin
%96.9'unun helası içindedir. Son zamanlarda yapılan apart­
manlar dı§ında hiçbir helada sifon yoktur. Evlerin %79'unda
ayrı bir mutfak ve %52.5'inde hamam vardır. Evde yıkanılacak
bir yer bulunması ile ailenin yıkanına sıklığı arasında bir İli§kİ
yoktur. Özellikle kadınlar ve çocuklar, evin bir kö§esinde, mut­
fakta ya da helMa, ayrı bir yerde ısıtılnıı§ su ile leğen içinde yı­
kanırlar. "Çar§ı hamamı" denen, §ehrin genel hamaınları, hem
bazı merasimler için2, hem de rutin temizlik maksadı ile kulla­
nılan, §ehrin önemli genel kuruml�dan biridir.
Evlerin mutfaklannda yemek pi§irmek üzere, çalı çırpı,
odun yakılan basit ocaklardan, maltız ve daha üst hayat seviyeli
yerlerde çe§İtli gaz (petrol-benzin) ocaklarına kadar deği§ik
·

araçlar bulunur.
· ·

Elektrik, Çatalağzı'ndan, yani Tür)riye'nin Kuzey-Batı elek­


trik §ebekesinden temin edilir.3 Evlerin %91.9'unda elektrik ·
vardır.

1 Örneğin, sadece bir apartmanın aylık kiralan toplaını 5.000 1L. idi.
2 Geliıi ve güvey hamamlan için Bölüm 8'e bakınız.
3 Elektrik abone adedi 2.237, kilovat saat ücreti 37 kuru§tur.
·
_EreğiL

Evlerin dö§eme tarzında -önce hayat seviyesi farklılıkları,


sonra da eski ve yeni dö§etrJ.e üslfibu farklılığı göze çarpar. Az
gelirli evlerde dö§eme §ekli hem sınırlıdır, hem de eski üslupta­
dır. Yataklar, çul denen ve eski kuma§ parçal�dan dokun­
mu§ örtüler, birkaç çinko ve bakır kap kacak en alt seviyenin ev
e§yasını tamamlar. Kilim hemen her evde vardır (%95.2) (Tab­
lo: 67). Kilimi olmayan evler en fakir evlerdir. Bunlarda bazan
çul bulunur, bazan da hiçbir §ey yoktur. Tahta kerevet ve sedir­
ler de yaygındır. örneklemimizde evlerin %83.9'unda sedire
rastlanmı§tır. Sedir bulunmayan evlerin · ancak çok küçük bir
kısrru tamamen yeni dö§eme tarzını benimsemi§ evlerdir. Sedir­
siz evlerin çoğunluğu ise sediri dahi olmayan fakir ailelerin ev­
leridir. Eski üslfip dö§emede yeri olmamasına rağmen, ev e§ya­
ları içinde karyola önemli bir yerde durmaktadrr. Yaygınlığı he­
men hemen sedir kadardır (%81 .2). Gündüz sedir gibi kullanı­
labilen somyalar, bu karyola yaygınlığını temin etmektedir. Bu­
na rağmen bir evde herkes karyolada yatmaz. Evinde somya ya
da karyola bulunan ailelerden %39.7'sinde bütün ailenin,
%41.7'sinde yalnız ebeveynin ve % 14. 1'inde, sade aile reisinin
karyolada yattığı tesbit edilmi§tir. Ereğli'de nisbeten yeni gir­
mi§ bir e§Ya olmakla beraber, karyolanın evin gençleri değil, fa­
kat, daha çok ya§lı fertleri tarafından kullanıldığı, yani bunun
tam anlarru ile "alı§ılrru§" bir e§ya olduğu açıkça görülmektedir.

Tablo: 66
Oturulan Evlerd e Oda Sayıları
Sayı %
Bir odalı ikametgahlar 24 5.0
Iki adalılar 1 23 25.4
Uç adalılar 1 58 32.6
Dört adalılar . 82 1 6.9
Beş adalılar 33 6.8
Altı ve daha fazla odalı 56 1 1 .6
Belirsiz cevaplar 8 1 .7
Toplam 484 1 00.0
Gelir Farklılıkları ve Tüketim Normları

Karyola
ı 81 .2 1 8.4 0.4 1 00.0
ı Buzdolabı 31 451 2 484

ı Koltuk
ı 38.4 61 .2 0.4
1 Sedir 406 76 2 484
ı % ı 83.9 ı 1 5.7 ı 0.4 ı 1 00.0 ı
I Kilim Sayı ı ı ı
J ı
461 21 2 484
ı % 95.2 4.3 0.4 1 00.0
I Dikiş
ı ı
Sayı 256 226 2 484
Makinesi 52.9 46.7 0.4 1 00.0
ı
ı ı 1
Ütü Sayı 363 1 19 2 484
% 75.0 24.6 0.4 1 00.0

ıı ıı ıı
Halı Sayı 276 201 7 484
% 57.1 41 .5 1 .4 1 00.0
1 ı Sayı ı
Porselen 376 1 04 4 484
1 kap kacak ı % ı 77.7 21 .5 0.4
ı Çinko 1 Sayı .1 41 2
Bakır tabak
· %
Alüminyum ı Sayı ı 1 08 484
ı Tencere ı % 1 22.3 77.1 0.6 1 00.0
ı Misafir ı Sayı ı 1 44 340 484
Oda takımı 99.7
Yemek 112 484
Oda takımı 99.7
ı Yatak Sayı ı 484
ı Oda takımı ı % ı 27.0 72.8 99.8

Koltuk hem daha masraflı, hem de daha zor kabul edilen bir
e§ya olmak karakteri göstermektedir. Ömeklemimizde, evlerin
yalnız %38.4'ünde koltuk bulunmaktadır. Nisbeten ucuz olan
___Ereğli_

hasır ve tahta koltuklar bile pek yaygın değildir. Takun halinde


yemek, yatak ve misafir odası e§yası olan evlerin oranı %30'a
yakla§m�tadır. Bu tip e§Yalar genellikle yüksek memur evle­
rinde ve üst gelir bölümündeki kimselerde bulunmaktadır. Ma­
mafih, Ereğli'de en düzgün "takım möble" terimini dahi, büyük
§ehirlerin üst tabakas.ının e§Yalan ile kan§tırmamak gerekir.
Bunlar daha ziyade İstanbul ve Ankaia gibi §ehirlerin orta ta­
bakalannın üst hudurluna yakla§an möblelerdir.4
Evlerde tül perdeler en az e§yalann kendisi kadar yeni ve
prestij getiren bir tüketim konusudur. Genellikle takım möble
bulunan evlerde tül perdeye de rastlanılmaktadır.

Tablo : 68
Evlerde B u l u nan H alı M iktarı
Sayı %
Evinde bir tek halı bulunan aileler 93 32.8
i ki halısı olan aileler 82 28.9
Üç halısı bulunan aileler 36 1 2.6
03ıt ve daha çek halısı bulunan aileler 65 22.8
Belirsiz cevaplar 7 2.7
Toplam 283 99.8

Halı, Ereğli'de hayat seviyelerini en iyi yansıtan ev e§yalan­


nın ba§ında gelmektedir. Hem eski hem de yeni üslfip dö§eme­
de halının yeri vardır. Üstelik bir çok kimse, eskidikçe daha
makbul sayılması, istendiği anda paranın o günkü değerine gö­
re satılabilmesi bakımından halıya bir cins yatınm gözü ile bak­
maktadır. Buna rağmen halı nisbeten pahalı bir e§yadır. Bu
yiizden örneklemimizde halı bulunan evlerin oram %.57.1 ola­
rak belirlenıni§tir. Bir tek halısı bulunan evlerin oranı %32.8 ve
dört parçadan fazla halı sahibi ailelerin oranı da %22.8'dir
(Tablo: 67 ve 68).
4 Demir-Çelik Fabrikalan'nın kantİn ve misafirhanesine getirilen İstanbul
ölçüleri ile vasatın biraz üstündeki möbleler pek çok Ereğiili için yeni bir
e§Ya ya§antısı te§kil etmi§tir. Daha çok bu möblelerden dolayı misafirha­
neye "Ereğli Hilton" ismi takılını§tır.
Gelir Farklılıklan ve Tüketim Normları

Küçük komünitelerin dı§arı açılı§larında ilk kabnl edilen ve


emek-tasarruf ettiren aletlerden sayılan dilci§ makinasına sahip
evlerin örneklememizdeki oram %52.9'dur. Fakat, diki§ maki­
nalarının Ereğli'de yayılun oranının az olması makinanın kabul
edilmemi§ olduğunu göstermez. Bunda Ereğliillerin satın alma
güçlerinin, diki§ dikme bilmeyen ev kadınlarının ve anketin tat­
bik edildiği tarihte Türkiye'de diki§ makinası darlığının bulun­
masının rolü vardır. Diki§ makinasının ikincil bir fonksiyonu da
kadınlar arasında formel olmayan ili§kilerle birbirlerini arama­
lanna, ziyaret etmelerine vesile olmasıdır. Genellikle evlerinde
makina bulunmayan kadınlar, günün herhangi bir saatinde, di­
kݧlerini dikmek üzere, makinası bulunan kom§ularda toplan­
maktadırlar.
Bugün Ereğli'nin üst gelir seviyes�nde bulunan ailelerin en
çok ilgilendikleri ev e§yalan, buzdolapları ve çama§ır makinala­
ndır. Ötneklemimizde evinde buzdolabı bulunan 31 aile vardır
(%6.4). Ereğli için bu sayı bir bakıma yüksek sayılır. Bir kere
Ereğli'de buzdolabı satan bir dükkan yoktur. Soııra Türkiye pa­
zarlarında buzdolabı her istenildiği anda bulunmaz. Nihayet ol­
dukça pahalı bir aıettir. Bunlara rağmen %6.4 oranında buzdo­
labının Ereğli'ye girmݧ bulunması ve bütün konu§malarda pek
çok arzulanan bir e§ya olması anlamlıdır.
Koltiık, kanepe ve benzeri e§Yamn yayılmaya ba§lamasından
önce, genellikle oğlan ve kız taraflarının gelin ve güveye verdik­
leri e§Yalar _a§ağı yukan ev dağılana ya da e§yalar kııllanılınaz
derecede eskiyene kadar muhafaza edilir, yenilenmesi dü§ünül­
mezdi. Bugün, koltuk, kanepe almak, yeni möble edinmek, yeni
bir davrani§ olarak ortaya çıkmı§tır. "Evi biraz düzeitmek" tabi,.
·

ri, böyle yeni e§Ya almak isteğinin belirtisidir. ·

Genel olarak Ereğli'ye, ev. dö§emesi ve e§Yalan bakımından


yeni bir para sarfetme temposu ve tüketim eğilimi girnıi§ gö­
rünmektedir. Bu konuda evlerin genç elemanlan ile ya§hlar
arasında çatı§malar da olmaktadır. Gençler daha fazla para sar­
fı ve daha konforlu ya§amak taraftarıdır. Alt gelir gruplannda
yeni model radyo ile ba§layan bu tertip fikir ayniıkiarı daha
varlıklı gruplarda koltuk, tül perde, buzdolabı vb. . konularda
_Er.eğlL

çıkmaktadır. Gençler, gerek giyim, gerek ev eşyası ve gerek eğ­


lence konularında daha fazla para sarfetmek eğilimindedirler.
Genç kuşak, yeni para kazanma temposuna uygun bir sarfetme
temposu peşindedir. Üstelik kasabanın dikey devinme (mobill­
teye) imldn veren son zamanlardaki sosyal tabakalaşmasında,
artık en önemli kriter ailenin zenginliğinin ve nüfuzunun eskili­
ği olmaktan çıkmıştır. Kanaatk§.rlık, aza razı olma artık bir me­
ziyet olarak kabul edilmemektedir. Bir kişinin tabakalaşmadaki
yerini tayin eden en önemli faktöre, yani servete, sahip olduğu­
nu en iyi ve en kolay ifade yolu tüketim, özellikle ev ve ev eşya­
larında gösterişçi tüketimdir.
Mutfak ve sofra eşyaları da, bir taraftan hayat seviyesine, di­
ğer taraftan şehirleşmeye ve modernleşmeye duyarlıdır. Bun­
dan 8-10 yıl evveline kadar Ereğli'deki ailelerin pek çoğu sofra­
da aynı bakır kaptan yemek yer ve aynı maşrapadan su içermiş.
Evlerdeki masalar daha ziyade konsol fonksiyonu görür, üzeri­
ne saat, vazo, genellikle ender kullanılan bir sürahi ve bir cam
bardak konurınuş. Yemek yere serilen bir sofra bezinin etrafı­
na bağda§ kurularak yenirıniş. Yapılan açık müHikatlar, bu usu­
lün son yıllarda tamamen deği§tiğini göstermiştir. Bugün Ereğ­
li'de orta tabakalarm çok altlarına kadar ailelilerin üzeri mu­
şamba örtülü masalarda ve ayrı tabaklardan yemek yedikleri,
sofrada herkes için ayrı bardak bulunduğu görülmüştür. Alt ta­
bakalarda böyle değişmeleri köstekleyen sebep satın alma gü­
cünün yetersizliğidir. Örnekleınimizde evinde bakır ya da çinko
tabak bulunan ailelerin oranı %90.1 ve porselen tabak kulla­
nanların oraın da %77.7'dir. Bu son orana, her gün kullanılına­
ınakla beraber, bir miktar porselen tabağa sahip olan ailelerin
de girdiği düşünülürse porselen yemek tabağının yayılına saha­
sının pek geniş olmadığı anlaşılır. Alüminyum tencere, değişen
mutfak eşyalan arasındadır (%22.3). Bakır tencerelere ve sa­
hanların alüminyum olanlara oranla daha dayanıklı olması, ku­
şaktan kuşağa geçebilmesi, kolay ve değerine satılabilmesi, hah
gibi kıymetli olması bu konuda rol oynamaktadır. Ayrıca alü­
minyum, herkesin görmediği alem olmayan bir tüketim madde-
_Gelir.Earklılıkları ve Iüke!iı:ıı.unl
.NQ an _

sidir. 5 Üstelik bakır, odun ve kömür ate§inde yemek pi§irmek


için daha uygun bir materyaldir. Ereğli'de bütan gazının yayıla­
cağı dönemden sonra alüminyum tencereye geçi§in hızlanması
beklenmelidir.
Ereğli'de yemekler ve besi maddeleri, orta gelir seviyesin­
den sonra en az deği§iklik gösteren tüketim maddeleridir. Kla­
sik ortalama Türk yemeklerinde son derecede tutumluluk göze
çarpar. Örneğin, kıyma, et tüketiminin en ekonomik §eklidir.
Ereğli'de orta seviyede klasik Türk mutfağının vasat yemekleri
yenmektedir. Çorba, laymalı sebzeler ve makama, eri§te, fasul­
ye, nohut ve benzeri yemekler ekseriyeti te§kil eder. Mamafih,
un ve unlu besiler, Anadolu'nun diğer yerlerine oranla daha az
kullanılır. Bunun sebebi, hemen herkesin bahçesi olması, ikii­
min sebzeciliğe uygunluğu, köylerde sebzeciliğin geli§mݧ, buna
kar§ılık buğday ekiminin az olmasıdır. Proteinli besi olarak ba­
lığın diyetteki yeri önemlidir.
Ereğli'de henüz, büyük §ehirlerimizde kısmen beninısenmi§
olan Batı mutfağının izlerine rastlanmamı§tır. Büyük parçalı
sırf etten yapılmı§ yemekler, etten ayrı pi§mi§ sıcak sebzeler ya
da pastalar yapılmaktadır. 6
Zengin evlerinin yiyecekleri, yalnız, sünnet, düğün, ölüm ye­
mekleri gibi özel hallerde, bayramlarda köylerden gelen kimse­
lere verilen ziyafetlerde ve ramazan iftarlarında bir miktar
farklılık gösterir. O zaman hem miktar olarak, hem de verilen
emek bakımından, bu ailelerin her zaman yedikleri, orta sınıf
yemeklerinden deği§iktir.7 ·
.

Aile reisleriııin, anketiinizdeki "sabah kahvaltısında ne yer­


siniz?" sualine verdikleri cevapların oranlan §öyle çıkmı§tır:
Peynir, zeytin ve çay ile kalıvaltı edenler %42.4'ü, genellikle
köy kalıvaltı §ekli olarak kabul edilen sabah çorbası içenler
%13'ü olu§turmaktadır. Ereğli nüfusunun yarısına yakın bir
kısmının dı§ardan geldiği dü§ünülürse, bu koıiuda hızlı bir §e-
s Aleni olan ve olmayan istihlak maddeleri için bkz; Mübeccel Kıray "İstih­
Iak Normlan", Pliinlama Dergisi, Sayı 3, 19q3, Ankara.
6 Şehirde profesyonel pastacılığın ve burada Batı anlamında pasta yapılma­
sının iki yıllık bir geçmi§i vardır. Bu uğra§ özellikle bu yıl artmı§tır.·
7 Bayramlarda köylerden kutlamaya gelerıleri tüccarlar yemeğe alıkoyarlar.
_Ereğli_

hirle§menin görüldüğü anla§ılır (Tablo: 69).

Tablo: 6 9
S abah Kahvaltısında Yenen Yem e kler
Sayı %
Çorba içenler 63 1 3.0
Yağ ve reçel ile kahvaltı 21 4.3
Peynir ve zeytin yiyenler 205 42.4
Yağ, peynir, zeytin yiyenler 55 1 1 .4
Diğer besilerle kahvaltı edenler 45 9.5
Hiç kahvaltı etmeyenler 74 1 5.3
"Allah ne verdiyse" diyenler 4 0.8
Belirsiz cevaplar 17 3.5
Toplam 484 1 00.0

Tablo: 7 0
Akşam Yemeğinde Yenen Besiler
Sayı %
Sebze, çorba ve benzeri
yemekleri yiyen aileler 232 47.9
Etli, sebzeli yemek yiyenler 1 20 24.8
Diğer yemekleri yiyenler 16 3.3
"Ne bulursa" yiyen aileler 92 1 9.0
Belirsiz cevaplar 24 4.9
Toplam 484 99.9

Ömeklemimizde aile reisieri ak§am yemeklerinde %24.8


oranında, etli, sebzeli yemekler yediklerini ifade etmi§lerdir.
Proteinsiz, çorba ve sebze gibi yemekler yediklerini söyleyenler
%47.9 oranındadır. %19'u "Allah ne verdiyse, ne bulursak" gibi
cevaplar vermi§lerdir (Tablo: 70). Genel olarak Ereğli'de de
evde pi§en ve yenen yemeklerden söz etmek ayıp sayılmaktadır.
Mutfak, bilhassa yabancılar için evin en gizli yerlerinden biri­
dir. Yiyecek konusunda kanaatkar görünmek, Allah'a harndet­
mek gerektiğini dü§ünenler, bu konuda konu§mayı günah sa­
yanlar çoğunluktadır. Yediklerinden bahsederken "ayıptır söy­
lemesi" diye ba§lamak adettir. Anket sorularina "Allah ne ver-
diys' " ya da "ne bulursak" diye cevap verenler böyle fatalİst
davranı§ı ve değerleri yansıtmaktadırlar.
Ev ekonomisinin esaslı üretİm yönlerinden olan konserve
besi hazırlama ve saklama eyleminin ne oranda aile içinde kal­
. dığının ve ne kadar aile dı§ına, para ekonomisine kaçtığının
ara§tırılınası, yiyecek maddelerindeki §ehirle§me ve deği§meyi
çok iyi yansıtması bakımından önemli bulunmu§tur.
Ekmek, salça, bulgur, eri§te, sebze kurusu, tur§u ve benzeri
besi maddesinin on ve daha fazlasını evde kendi yapan ailelerin
oranı%3.5 bulunmu§tur. Altı ve daha fazlasını yapan aileler .
%26.2 oranındadır. Yardımcı besi maddesi sayılan domates sal­
çası, reçel ve tur§u evde en çok yapılan besilerdir. Tewel besi
maddeleri olan bulgur, erݧte, tuzlu balık yapımı daha geriden
gelmektedir. Bugün evde ekmek yapanların oranı %9.9 bulun­
mu§tur. Hiçbir besi maddesini yapmayıp, hepsini d�ardan sağ­
layanlar %6.8 oranındadır. Bu oranlar Ereğli'de besi hazırlama
ve saklamanııi hala daha çok aileye ait foiıksiyonlar halini mu­
hafaza ettiğini göstermektedir (Tablo: 71- 72). Besi maddeleri­
nin evde yapılıp saklanmasının kar§ıtı olan, hazır besi maddele­
ri tüketimi de bu tablonun tamamlayıcı bir parçasıdır. Konser­
ve sebze, konserve yemek, kuru meyve, sucuk, pastırma gibi ha­
zır besi maddelerinin hiçbirini satın alınayan aileler %40.1 ora­
nındadır (Tablo: 73 - 74). En çok satın alınan hazır besi madde­
lerinden biri olan pastırma ve sucuk gayet yerel, geleneksel ha­
zır besi maddesidir. Konserve sebze alımında görülen yüksek
oranın sebeplerinden biri de bunların Ereğli'de konserve fabri­
kalarından kolayca temin edilebilınesidir. Şehirle§me, modem­
le§me OlU§UffiU bakımından daha anlaİnlı olan salarn ve konser­
ve hazır yemek gibi maddeleri alanlar daha enderdir. Ailenin
dı§arıdan sağladığı hazır besi maddelerinin her bakımdan sınırlı
olduğu açıkça görülmektedir. Ereğli'de aile henüz besi hazırla­
ma ve saklama fonksiyonunu çoğunlukla üzerinde ta§ımaktadır.
Çalı§an kadıniann azlığı, kadının pasif hayatı bu durum ile tam
uyum halindedir.
Tab l o : 71
Evde Yapılan Besi M addeleri Cinsi
Ya pa nl a r Yapmayanlar
Evde Yapılan Besiler Sayı % Sayı %
. Domates sal ças ı 391 80.8 93 19.1
361 74.6 123 25.4
353 72.9 131 27.1
Turşu

198 40.9 286 59.1


Reçel
Bulg u r
164 33.9 320 66.1
105
Tuzlu balık
Erişte 21.7 379
103 21.3 381
78.2

100 20.6 384


Sebze kurusu 78.7
Sucu k 79.3

Tab l o : 72
Evde Ya p ılan Besi M addelerinin sayısı
Evde Yapılan Besilerden
6.8
Sayı %
Hiçbirini yapmayan ail el er
33 6.8
33

60 12.4
Yalnız birini yapanlar

83 17.2
Ikisini yapanlar

79 16.3
Uçünü yapanlar

68 14.0
Dördünü yapanlar

128 26.5
Beşini yapanlar
Altısını ve daha fazlasını yapanlar
Toplam 484 1 00.0

Tablo: 73
H azır Alınan Besi M ad d e lerinin S ayıs ı
Hazır Besilerden
40.1
Sayı
194
%

70 14.5
Hiçbirini satın almayanlar

81 16.7
Yalnız birini alanlar

96 19.9
Ikisini satın alanlar

31 6.4
Uçünü satın alanlar

9 1.9
Dördünü satın alanlar

3 0.6
Beşini satın alanlar
Altı ve daha fazlasını satın alanlar
Toplam 484 100.1
GelirEarkhlıltlaıı.v.e_I.ül{etim.Normlaı:L
__

Tablo: 74
Hazır Alınan Besi M ad d elerinin Cinsi
Satın Alanlar Satın Almayanlar
Hazır Sesi Sayı % Sayı . %
Konserve sebze 248 51 .2 236 48.7
Pastırma, sucu!< 21 2 43.8 272 56.2
Kuru meyve 1 20 24.8 364 75.1
Konserve yemek 51 1 0.5 433 89.4
Salam 37 7.6 447 92.3
Reçel 14 2.9 470 97.0

Ereğli'de erkek giyimi tamamen §ehirle§mi§tir. Ömeklemi­


mizde, bir kat elbisesi bulunan aile reisieri oranı%31.2'dir. İki
kat elbisesi olanlar %39'u, üç kat elbisesi bulunanlar %17 .8'i ve .
daha fazla giyeceği olanlar %10.5'u olu§turmaktadır. Bu oran­
lar Ereğli'de elbise bakımından tüketim tavanının alçaklığını
göstermek bakımından önemlidir. Aynca bu elbiselerde hiçbir
farklıla§ma görülmemektedir. Lacivert takım elbise dı§ında bü­
tün elbiseler, her mevsim ve her yerde giyilir (Tablo: 75).
Aile reisieri arasında bir paltosu bulunanların nisbeti %64.6
ve hiç paltosu bulunmayaniann oranı da % 15.3 olarak bulun­
mu§tur (Tablo: 75). Nisbeten yumu§ak olan iklim palto ihtiyacı­
nı çok zorunlu yapmamaktadır.

Tablo: 75
Aile Reisierinin G iyim Eşyaları
1 2 3 Daha Hiç
Tane Tane Tane Fazla Yok Belirsiz Toplam
Elbise Sayı 1 51 1 89 86 51 4 3 484
(kat) % 31 .2 39.0 1 7.8 1 0.5 0.8 0.6 99.9
Ayakkabı Sayı 204 1 94 -
81 3 2 484
(çift) % 42. 1 40.1 -
1 6.7 0.6 0.4 99.9
Palto Sayı 31 1 72 -
21 75 5 484
% 64.0 1 4.9 -
4.3 1 5.3 1 .4 99.9
....Eı:eğlL

Örneklemimizdeki aile reisierinin ayakkabı durumları da di­


ğer giyimlerden farksızdır. Aile reisierinin %40.l'inin bir çift
ayakkabısı bulunmaktadır.
Kadın giyiminin, §ehirleşme ile yerellikten ve dar dinsel çer­
çeveden kurtulmakta özel bir yeri vardır. Çe§itli zamanlarda,
kasabanın çeşitli yerlerinde yaptığımız kadın giyimi sayımların­
da oldukça geni§ bir çe§itlenme gözlemledik. Her §eyden önce,
hiçbir kadın yüzünü örtmemektedir. Bununla beraber kadın gi­
yiminde pantolondan kara çarşafa kadar değişiklik görülmü§tür.
Bu iki ucun arasında yerellikten en çok kurtulmuş grubu temsil
eden, kısa kolla, çorapsız ve ba§ı açık gezenlerden, en büyük ço­
ğunluğu te§kil eden, uzun kollu ve uzunca etekli elbise, mantolu
ve e§arplı kadınlara ve özellikle "çar§ı pazar" günlerinde çok sa­
yıda görülen, civar köylerden kasahaya inmiş, şalvarlı ve beyaz
örtülü köylü giyimlerine kadar değişik giysilere rastlanır. Kasa­
bada köylülerin pek ortalıkla görünmedikleri akşam üzeri saat­
lerinde yalııız ba§ açık, kısa kollu genç kadınlarla mantolu, baş
örtülü kadınlara rastlanılır. Çok ender de olsa pantolonlu geli§­
kin genç kızlara rastlamak mümkündür (Tablo: 76).

Tablo: 76
Kad ın Kıyafetleri
Sayı %
Kısa kollu elbiseli, çorapsız, başı açık 86 27.1 7
Uzun kollu elbise, çoraplı, başı açık 21 6.63
Elbiseli, çoraplı, eşarplı 68 21 .49
Mantolu, çoraplı, eşarplı 24 7.58
Mantolu, çoraplı, başörtülü 13 4.1 0
Elbiseli, büyük bez yazmalı 53 1 6.74
Çarşaflı 25 7.90
Şalvarlı 25 7.90
Pantolon lu 1 0.31
Toplam 31 6 99.82

Ereğli'de giyim eşyaları konusunda aile dı§ına kaçan giyim


hazırlama çalı§maları, gıda hazırlama çalı§malarından daha faz­
ladır.
Gelir Farklılıkları ve niketim.Normlaı:L

Ailelerin %73.l'i erkek çam<l§ın gereksinimini, %49.0'u ka­


dın ve %35'i de çocuk çam<l§ınm dı§arıdan satın alarak temin
etmektedir. Hazır çocuk elbisesi ve hazır erkek elbisesi alanla­
rın oram azdır. Ereğli'de genellikle terzi sayısı çoktur ve erkek
elbiseleri terzilerde ısmarlanarak temin edilmektedir. Yakla§ık
olarak erkek çam<l§ır ihtiyacının 3/4 ve kadın çama§ır ihtiyacı­
nın. l/2'sinin dı§andan temin edilmesi ilgi çekicidir.

Ereğli'de "israf' ve "Lüks"


Tüketim tarzlarının her cephesi Ereğli'de, servetin ve bunun
sarf §ekillerinin sınırlı olduğunu göstermektedir. Bir çok kimse­
lerin serveti uzun süre çalı§ılarak, iktisat edilerek, kendilerini
bir çok §eylerden yoksun bırakarak birikmi§tir. Bir çok kimse,
bilhassa genç ku§ak, Ereğli zenginlerini pinti, ya§amasını, para
sarfetmesini bilmeyen ki§iler diye bilmektedir. Ereğiili zengin­
lerin tutumlu olmaları, servetlerini ba§ka türlü davranarak ko­
ruyamayacaklarındandır. Aslında da Ereğli çerçevesini <l§an bir
servete ula§anların çoğu kasabayı bırakıp İstanbul'a göç etmi§­
lerdir. Anketteki "elinize açıktan bir para geçerse ne yaparsı­
nız?" sorusuna verilen �vaplar, Ereğlililerin bugün nerede dur­
duklarını ve ne beklediklerini göstermek bakımından ilgi çeki­
cidir. Bu sorunun cevaplarından %3.3'ü "ekmek alınm", "karnı­
mı doyururum" gibi en hayatı gereksinimierin giderilmesi konu­
sundadır. Aile reisierinin %11.8'i yani alt orta tabaka diyebile­
ceğimiz bir grup "üst ba§ yaparım" demi§tir. Diğer % 11.8 ora�
mnda bir grup da buzdolabı alacaklarını, ev e§yası düzecekleri­
ni ifade etmi§lerdir. Bunlar, Ereğli'nin orta tabakasının üst kıs­
mını temsil etmektedir. %4.8 oramnda bir grup da otomobil al­
mak, yat sahibi olmak ya da seyahate çıkmaktan sözetmektedir.
Bunlar muhakkak en zengin tabakaya mensup olan kimseler
değildir. Fakat bugün Ereğli'deki hayatlan onlara bunları dü­
§Ünmek fırsatını vermeye ba§lamı§tır. Yani, umma tavanı yük­
selmektedir. %33.3'ü bulan büyük çoğunluk, bu soruyu ''bir ev
sahibi olmak" gibi en önemli güvenlik unsurunu edinmek §ek­
linde cevaplandınni§tır. Ellerine açıktan geçecek para ile bir i§­
yeri olanağını hazırlamayı ya da i§lerini geni§letmeyi isteyenle­
rin oram da %28.9 bulunmu§tur (Tablo: 77). Son iki biçim ce­
vap, bugünkü Ereğli !llh halini çok güzel yansıtmaktadır. Her

13i
�Ereğli

§eyin hızla deği§meye ba§ladığı bir düzende bir güven noktası, .


ev sahibi olmak ve bu deği§en düzenin getirebileceği olanaklar­
dan faydalanabilmek, bir i§yerine sahip olabilmek! Bir i§yeri
edinmek dilekleri hiç de spektaküler §eyler değildir. Bir kam­
yon almak, bir torna tezgahı edinmek, bir otel sahibi olmak, bir
lokanta açmak gibi küçük i§letme dilekleridir. Örneklemimiz­
de, toprak almaktan sözeden olmaması ilgi çekicidir.

Tabl o : 77
Aile Reislerinin , E llerine Açıktan P ara Geçtiği Takd irde
Yapacakları Ş ey l e r
Sayı %
Aşırı ihtiyacları g id ermek (yemek, ekmek vb.) 16 3.3
Orta Ihtiyaçları (üst-baş) 57 1 1 .8
Orta üstü ihtiyaçları (buzdolabı, eşya) 57 1 1 .8
Olağanüstü ihtiyaçlar (araba, yat vb. 23 4.8
Ev yapmak, tamir ettirmek 1 61 33.3
Işveri imkanı hazırlamak 1 40 28.9
Hiçbir şey yapmayacak olan aile reisieri 13 2.7
Belirsiz cevaplar 17 3.4
Toplam 484 1 00.0

Tablo: 78
"Transistörlü Radyo, i ki Kat E lbise, i stanbul G ezisi, Takım
Ev Eşyası, Oto m obil, Buzdo labı" M addelerinin Gereği
Ü zerine Aile Reisierinin Görüşle ri
Sayı %
Bunların hepsini gereksiz bulan aileler 1 1 6 24.0
Beş tanesini gereksiz bulan 89 1 8.4
Dört tanesini gereksiz bulan 69 1 4.3
Uç tanesini gereksiz bulan 31 6A
Iki tanesini gereksiz bulan 46 9.5
Bir tanesini gereksiz bulan 1 01 20.9
Hepsini gerekli bulan 24 5.0
Belirsiz cevaplar 8 1 .5
Toplam 484 1 00.0

Tablo: 78'deki cevaplar da aynı eğilimi yansıtmaktadır.


__ Gelir_EarklılıklarLv.e__Tüket!m_No.ı:ınlar.ı_ .

Transistörlü radyo, iki kat yeni elbise, İstanbul gezisi, buzdolabı


gibi tüketim maddelerinin gerekli olup olmadığı konusunda,
aile reisierinin %24'ü hepsinin gereksiz olduğunu ifade etmi§­
lerdir. Diğer taraftan, hepsi gereklidir ya da yalnız bir tanesi
gereksizdir diyenierin toplam oranı %29.9 bulunmu§tur. Bu iki
uç arasındaki alternatif cevapların yayılıını da Ereğli'nin tüke­
tim bakımından tam geçi§ halinde olduğunu göstermektedir.
Ereğli'de tüketim genellikle sınırlı ve hayat seviyesi dü§ük ol­
makla beraber, umma seviyesi oldukça farklı bir yükseklik gös­
termektedir. Aradaki fark ve uyu§mazlık çok belirgindir ve §e­
hirle§meyi ve deği§meyi göstermektedir.

Tab l o: 7 9
Aile R eisierinin " Lü ks" Saydıkları Ş eyler
Sayı %
. . Otomobil, seyahat vb. 26 5.4
Buzdolabı, çamaşır makinası, bol elbise vb. 16 3.3
Içki, sigara, kumar 19 3 .9
"Lüksüm yoktur" diyenler 1 18 24.4
"Sağlık, muhtaç olm am ak" 1 08 22.3
Diğer şeyl eri lüks sayanlar 53 1 1 .0
Belirsiz cevaplar 1 44 29.6
Toplam 484 99.9

Tab lo: 80
Aile Reisierin in i s raf Ayraçları
Sayı %
Olanın yerine almak 89 1 8.4
Yiyecek varken yiyecek almak 67 . 1 3.8
Giyim varken giyim almak 83 17.1
Eşya varken eşya almak 97 20.0
Lazım olmayanı almak 43 9.0
Diğer şeyler 50 1 0.3
Belirsiz cevaplar 55 1 1 .4
Toplam 484 99.9

Ereğli'de lüks ve israf hakkındaki hükümler dü§ük hayat sevi­


yesine, kıtlık ekonomisine e§ dü§mektedir. Çok elbise sahibi ol-

133_
__Eı:eğiL

mayı, çam<l§ır makinasım ve kadınlar için makyajı lüks sayanlar


var ise de bunların oranı sadece %3.3'tür (Tablo: 79). "Lüksüm
yoktur", "sağlık, ba§kasma muhtaç olmamak benim için lükstür"
diyenler dikkati çekecek çoğunluktadır (%24.4 ve %22.3). Son
ifade aynı zamanda kanaatkar·ve mütevekkil (fatalist) bir dünya
görü§ünün tüketime kar§ı aldığı pasif tavrı yansıtmaktadır.
Ereğli'de gündelik hayatta belirgin bir gösteri§çi tüketim bi­
le görülmez. Buna kar§ılık "israf' tarifleri fevkalade geni§tir.
Hemen her türlü tüketim israfa girebilmektedir (Tablo: 80). Bu
iki anlayı§, Ereğli'de hem dar ve düzensiz bir ekonomik hayatı.
hem de gene fatalist bir davram§ı göstermektedir. Özellikle,
"sağlık" ya da "muhtaç olmamayı" lüks diye tarif edenler, gene,
"Allah'a §Ükretmeyi" ve O'nun verdikleri hakkında ne az ne de
çok (lüks) diye söz etmemeye dikkat eden köklü Osmanlı te­
vekkülünün yeni §eklini yansıtmaktadırlar. Diğer taraftan genç­
lerin neyi isteyip neyi istemedikleri hakkında çok açık seçik gö­
rü§ler vardır ve bunları ifade etmekten de çekinmemektedirler.
Genellikle tüketirnde açılma, daha fazla tüketme, yeni tem­
poda para kazanmanın getirdiği bir §eydir. Kısa zamanda ve çok
para kazanma komünitelerin mevcut sosyoekonomik farklıla§­
masında, yani sosyal tabakala§masında deği§ikliklere sebep olur.
Dikey devingenlik (mobilite) imkfuıını artırır. Ereğli'nin özellik­
le 1945'lerden beri yeniden böyle bir devingenliğin içine getiril­
diğini önceki bölümlerde gördük. Böyle deği§en, hareketli, açık
bir sosyal tabakala§mada tüketim normları özel bir ödev yükle­
nir. Ekonomik olmayan tüketim, gösteri§çi tüketim böyle çevre­
lerde ki§inin yeni kazandığı statüyü belirler, saptar. Yahut yeni
bir statü kazanmasını sağlar. Çok ve ekonomik olmayan tüketim,
sosyal tabakala§mada bir tırmanma kanalı fonksiyonunu görür.
Ereğlililerden büyük bir grup eski feodal düzenin atalarından
miras kalan mevkiin anlamını kaybettiğinin farkındadırlar. Şimdi
mevkii olmak demek parası ve nüfuzu olmak demektir. Bunun
gösterilmesinin, dı§arıya ifade edilmesinin bir tek yolu vardır,
gösteri§çi tüketim: Daha çok ve ekonomik olmayan bir §ekilde
tüketmek Ereğiili büyük bir grup yeni sosyal tabakala§mada
kendi yerlerini belirtmek için daha çok ve daha pahalı, gösteri§çi
tüketirnde bulunmakta ya da bulunmak istemektedir.
_B_ÖLÜM 8

AiLE YAPISI VE AiLEDE iNSAN iLiŞKiLERi

reğli'de en küçük ve en kolay ayırt edilebilen toplum biri­


E mi ailedir. En küçük birimi tanıınlayabilmek için "hane"
kavrannnı değil, "aile" kavramını kullanmak yerindedir. Bu ka­
sahada, bağımsıZ birim te§kil eden evlerin %61.1'i kesin çizgi­
lerle çizilmi§ çekirdek ailedir (Tablo: 81). Diğer bir deyimle,
yalnız aha, baba ve evlenmemi§ çocuklardan ibarettir. Aslında,
nüfusla ilgili bölümde, Tablo: 15'de de görüldüğü gibi, örnekle­
mimizdeki aile reisierinin %51.1'inin ya§ gruplan 15-24 ila
35-44 ya§ arasındadır. 55 ya§mdan küçük aile reisieri oranı ise
%72.4'tür. Bu ya§ gruplan arasındaki yığılma, kasabada, çekir­
dek ailenin yaygın ve egemen olduğunun diğer bir ifadesidir.

Aile Kompozisyonu
Ailelerin %27.5'i büyük aile geleneğinin çe§itli kompozis­
yonlarını ta§nnaktadır (Tablo: 81 ve 82). Bunlann %34.5'inde
yalnız hane reisinin annesi aile ile beraber oturmaktadır. Tam
klasik büyük aile geleneğini gösteren üç kompozisyon gözlene­
bilmektedir. Hane reisi ile annesi, babası ve karde§lerinin bera­
ber oturduğu haller, büyük aile yapısı gösteren ailelerin
%28.5'unu olu§turmaktadır. Gelini, oğlu ve torunlan ile oturan
aile reisierinin oranı büyük ailenin %15_.1'i kadardır. Üçüncü
kompozisyon olan, aile reisinin karde§i, yengesi ve yeğenlerinin·
beraber oturduğu haller ise %9.8'dir. Annenin, babanın, kar­
de§lerin veya yalnız babanın aile reisi ile beraber oturduğu hal­
lerde, hane reisi oğul olduğu için, büyük ailenin temel özellikle­
rinden olan babanın otorite ve kontrol kuvvetinin oğula geçmi§
olduğu görülmektedir. Yani böyle ailelerin formu büyük aile
formu ise de fonksiyonlar ve ili§kiler bakımından yeni bir dü-
zen ortaya çıkmı§tır.
·
_ Eı:eğli _

Tablo: 8 1
Aile K o m p ozis yo n u
!Aile Şekilleri Sayı % l
Çekirdek Aile 298 61 .6
Büyük Aile 1 33 27.5
Ananın beraber olduğu 46 %34.5
Babanın beraber olduğu 3 2.3
Ana, baba, kardeş 38 28.5
Kardeş, yenge, yeğen 13 9.8
Torun 4 3.0
Gelin, oğul, torun 20 1 5.1
Karışım 9 6.8
Karışık Aile 9 1 .9
Ana ve kaynana 5 %55.5
Karışım 4 44.4
Kız Eviada Dayanan Genişlemiş Aile 38 7.8
Kaynananın beraber olırası 1 9 %50.0
Kaynana ve kayınpeder 3 8.0
Damat, kız, torunlar 5 1 3.0
Karışı m 11 29.0
Bozuk Aile 6 1 .2
Ana akrabalarının beraber olması 2 %33.3
Baba akrabalarının beraber olması 1 1 6.7
Kardeş akrabalarının beraber olması 1 1 6.7
A-kadaş ile oturan 2 33.3
Top'am 484 1 00.0
Ailelerin %7.8'inde aile reisinin e§inin anne ve babası ya da
aile reisinin damadı, kızı ve torunları beraber oturmaktadır.
Kız anne ve babasının damadı ile beraber oturması, daha ileri­
de etraflıca ele aldığımız gibi, kız evladın konumunda esaslı bir
deği§ikliğin ifadesidir. Hem aile reisinin, hem de e§inin ana ve
babalannın aile içinde bulunduğu haller de (%1.9) aynı konu­
nun deği§ikliğine ݧaret etmektedir.
Bozuk aile terimi ile ifade ettiğimiz, diğer akrabaların aile­
leile birlikte ya§adığı hallerde, aile bağlarının daha egemen ol-
_.Aile..Y.ap.ısuce..Ailed.ıdnsan_i lişkile.ri_

duğu, daha kapalı toplum §artlannın kalıntıları görülür. Bu ak­


rabalar türlü sebeplerle aile yanında kalmaktadır. Bunları aile­
nin tabü üyeleri saymak yanlı§tır. Aile içinde bulunmalan eğre·
tidir. Aile içi insan İli§kileri bakımından anlamlı bir yer tutmı;ız­
lar ve anlamlı ili§kileri etkilemezler.
Nüfusla ilgili bölümde de i§aret ettiğimiz gibi, ailenin ortala­
ma büyüklüğü ve ailedeki ortalama çocuk sayısı da çekirdek
aile kompozisyonuna ve çapına uymaktadır.
Ereğli'de ortalama aile büyüklüğünün 5.2 ve ortalama çocuk
sayısının 2.4 olması, kasabanın herhangi bir büyük §ehir aile ya­
pısı özelliklerine sahip olduğunu gösterir. Ereğli'de aile yapısı
bakımından bu kadar ileri bir §ehirle§me görülmesi, insan İli§·
kileri ve değerler bakımından aynı derecede deği§me bulunaca­
ğı anlamına gelmez.

Tab l o: 8 2
Ç e kird e k O l m ayan Ailelerin Kom pozisy o n u
Oturan Oturmayan
Aile i le Beraber Sayı % Sayı %
Annenin aile ile oturması 95 51 .0 91 48.9
Babanın 33 1 7.7 1 53 82.2
Kardeşlerin 21 1 1 .3 1 65 88.6
Yengenin 5 2.7 1 81 97.2
Gelinin 20 1 0.7 1 66 89.2
Damadın 5 2.7 1 81 97.2
Torunların 28 1 5.0 1 58 84.9
Kaynananın 33 1 7.7 1 53 82.2
Kaynatan ın 6. 3.2 1 80 96.7
Eşin kardeşlerinin 13 7.0 1 73 92.9
Kuzenler 13 7.0 1 73 92.9
Diğer akrabaların 5 2.7 1 81 97.2
Arkadaşların 2 1 .0 1 84 98.9

Baba-Oğul ilişkisi
Bugün Ereğli'de ev içi insan ili§kilerinin en önemlisi oğul­
larla ana-baba arasındaki ili§ldlerdir. Erkek çocuk, isterse me-
-.Eı:eğlL

sele çıkaran, isterse düzenleyici rol oynayan kimse olabilir. Bu


ilişkilerdeki değişme ailenin iç yapısını doğrudan doğruya etki­
ler. Bugün Ereğli'de büyük aile oranının %27.5 gibi .b..iiçük bir
orana inmesi baba-oğul ilişkilerinin değişmesi ile açıklanabilir.
Başka bir deyimle, genellikle sosyal yapıda yer alan deği§iklik­
ler aile içersin�e etl9sini, bu devrede, en çok baba-oğul ilişki­
sinde yapmış ve bu değişiklik büyük aileyi çekirdek aileye doğ­
ru itmi§tir. Ayrıca hem ailede, hem de toplumda kontrol salıibi
olan kimselerin yaş ortalaması değişmiştir.
KHisik, değişmemiş bir düzende, bir baba, erkek çocuklan
olmasını çok ister ve onlarla onur duyar. Okul çağından sonra
oğlunun bir ݧ edinmesini sağlamayı ya da kendi yanında iş öğ­
retmeyi, evlenme çağı geldiği zamaiı münasip kızı bulup evlen­
dirmeyi, genellikle evin selametini sağlamayı öğretmeyi ödev
sayar. Her çağda ve her devrede oğul babasının kontrolü altın­
dadır. Her meselede son söz babanındır. Ne kadar yaşlanırsa
yaşlansın baba yetkisini kaybetmez.
Şehirleşmenin ve dışa açılmanın getirdiği gevşemeler içeri­
sinde baba-oğul ilişkisinin çözüldüğü görülmektedir. Babalarla
oğullar arasında rastlanan çatışmaları, oğulların "isyan" ettikleri
konulan üç büyük çevrede toplamak gerekir. En sık ve en
önemli çatışma konusu olmamakla beraber, bugün Ereğli'de en
çok lafı edilen çatışma oğlun kiminle evleneceği ve nerede otu­
racağı sorunudur. Oğlun evleneceği kızı kendi seçmesinden
çok, ayrı oturma isteği baba-oğul arasında çatışma konusudur.
Hele, baba ile oğul aynı mağazadan ya da aynı imalattan geçini­
yorsa, gelirin ayrılması, ikinci evin geçiminin yoluna konması
baba-oğul arasmda yeni anlaşmazlıklara yol açar. Ayrı evde
oturma isteği, çok kere, eve gelen gelinin oğlanın annesi ile ge­
çinememesi ile açıklanırsa da, bizim kanımız oğlanın isteğinin
daha önemli olduğudur. Esasen gelinin isteği ile ayrılmak da
gene önemli bir oğul-aile ilişikliği değişmes�ne işaret eder. Ge­
linin böyle bir isteği öne sürebilmesi, oğlun buna iştirak edebil­
mesi, ana-babanın da buna rıza göstermesi, her şeyden evvel,
gelin-oğul ilişkisinde oğlun karısına değişik bir yer ve hak tanı­
masını, sonra da oğul - ana - baba münasebetlerinde kendisini
____Aila_'la pıSLve Ailede insan Üişkileı:L

ve e§ini onlardan ayrı ve bağımsız saymasını gösterir. Mamafih,


yukarıda da ݧaret ettiğimiz gibi, Hifı çok edilmekle beraber bu
çatı§ına konusu Ereğli'de en önemli çatı§ma değildir. Aileler­
den çoğunun çekirdek aile haline gelmi§ olması, üstelik ya an­
ne-baba ve karde§in (%28.5) ya da babanın oğul ile b.eraber
oturduğu %2.3 ailede babanın rolü otorite ve kontrolden kur­
tulma probleminin geni§ çapta hallolduğunu gösterir.
Baba-oğul ilݧkilerinde en önemli olan ikinci çatı§ma konusu,
oğlun ݧ-meslek seçmesi ya da daha sonra parasal yönden ba­
ğımsızlık istemesi döneminde çıkar. Erkek evlat, 14-15 ya§ların­
da çırak olarak ݧe ba§ladığı zamandan, dükkfuıa egemen hale
gelmesine kadar geçen çe§itli dönemlerde babasından deği§ik
miktarlarda harçlık alır. Ve ancak baba öldükten ya da iyice ya§­
lanıp çalı§amayacak derecede hastalandıktan sonra oğlu, ݧİn
bütününe, özellikle parasal kontrole sahip olur. Ereğli esnaf ve
tüccarları bunu "kasayı devretınek" terimi ile ifade ederler. Bu
konuda çatı§ma, oğulların ݧi kendileri idare etmek ya da daha
fazla harçlık almak istedikleri zaman ortaya çıkmaktadır. Bu ko­
nunun çok önemli olduğu çe§itli vesilelerle ortaya çıkmı§tır. Bu­
gün Ereğli dı§ında yerle§IDݧ esnaf ve tüccar çocuklarının çoğu­
nun kasa ve harçlık miktarı konusunda babaları ile çatı§tıktan
sonra kasabayı terkettikleri belirlenmi§tir. Öbür taraftan böyle
dı§arıda yerle§mݧ oğulların bazıları, babalarının son günlerinde
Ereğli'ye dönmü§ ve babalarının ölümünden sonra ݧlerini ve
kasayı devralmayı beklemi§lerdir. Bu çatı§manın çözüm yolları
çe§itli §ekilde ortaya çıkmaktadır. Bunlardan birisi, yukarıda söz
edildiği §ekilde oğlun kasabayı bırakıp çekip gitmesi halidir.
İkincisi, oğula, Ereğli'de bağımsız bir ݧ bulmak ya da ayrı bir
dükkan açmak ve aradaki ili§kiyi tatsız bir §ekle sokmadan de­
vam ettirınektir. Üçüncü hal yolu da, ݧİn kontrolünü geni§ çap­
ta oğula bırakmak, onu kasa durumundan haberdar etmek, ka­
sayı tam devretıneden bir Çe§İt ortaklık kurınaktır.
Baba-oğul çatı§malarında üçüncü konu, oğlun çalı§ma tarzı
ve bo§ zaman uğra§ılarının §ekli üzerindedir. Bu konuda baba­
lar, oğullarının "haylazlığından" §İkayetçidirler. Çalı§maktan
çok eğlenmek istemelerinden yakınırlar. Bu konuda manalı bir
. Ereğli_

çelişme vardır. Genellikle babalar, 18-19 yaşındaki oğullarının


sigara ve içki içmelerine, gece geç saatiere kadar dışarıda kal­
malarına pek ses çıkarmazlar. Bu hallere "delikanlılık" der ve
geçerler. Toplum da umumiyetle bunu hoşgörür. Örneğin, açık
konuşmalarımızda, babaların çoğu, bize, genç yaştaki oğulları­
nın harçlıklarını, "sigarasını, içkisini, vb. ihtiyaçlarını" düşüne­
rek geniş tuttuklarını söylemişlerdir. Onaylamadıklan şey, gü­
nün ݧ saatlerinde, dükkandan, i§lerinden ayrılarak gezmeye,
kahveye ve özellikle plaja gitmeleridir. Kasabanın kızları ile
fazla ilgilenmelerini ve "oğlanı avare ettiği için" pek istemezler.
Bu konudaki çatışmaların da gene işe karşı davranıştan doğdu­
ğu açıktır. Erkek çocuk ise, herhangi bir yardımcıdan farklı ol­
madıkça işi benimsemez, bu şekil çalışmayı ciddi saymaz ve iş­
ten ne kadar kaçmak mümkünse o kadar kaçar ve sonunda b a­
bası ile arası açılır.
· Bu üç türlü baba-oğul çatı§ması, oğlun üç değişik çağının
problemidir. İlk gençlik yıllarında "haylazlık", sonra evlenme ve
ayrı ev açma çabaları, nihayet erginlik çağında bir işe tek başına
sahip olma istekleri baba-oğul çatışmaları konusu olur. Her üç
davranış da baba otoritesinden kopma, kendi hayatını kendi
kurma isteğinden doğar. Bunların dışında çatışmalara, örneğin,
çelişik dünya görüşü, dini inançlara uymama ya da siyasi fikirle­
rio intibaksızlığı gibi sebeplere hiç rastlanmamıştır.
Gerçeğin böyle olmasına rağmen babalar, oğulları ile arala­
nnda anlaşmazlık olduğunu söylemezler. Bir bakıma böyle bir
şeyi kabul etmek, zamanın, düzenin, kendi hak ve vazifelerinin
deği§tiğini kabul etmek demektir. Bu da zordur. Allketimizde
"oğlunuzdan şikayetçi misiniz?" sorusuna evet diyenierin oranı
fevkalacte düşüktür (%13.1). Bu soruyu takip eden "niçin §ika­
yetçisiniz?" sorusuna verilen cevaplar, bu oranı daha da düşür­
mektedir. Çünkü çocuklardan şikayetçi olan babaların çoğu,
küçük çocuklarının ağlamalarından, ya da söz dinlememesin­
den, yaramazlığından sözetınektedirler. Bu bakımdan bizim
için anlamlı değildir. Diğer bir deyimle, babaların bütününe ya­
kın bir çoğunluğu, oğullarından şikayetçi olmadıklarını ifade
etmişlerdir. Bizim görüşümüze göre, bu hal, babaların varolan
_Aile_Y:apısLve.Aile.deJnsan_İiişkilerL

çatı§maları olağan saydıkları, §ikayetçi olmadıkları için değil fa­


kat, yeni §artları kabul etmediklerinden ve problemleri kendi
istedikleri gibi çözeceklerinden emin görünmek istediklerin­
dendir. Mesele babanın isteğinin aksine halledildiği zaman bile,
baba müsaade ettiği "izin verdiği" için o §ekilde halledilmi§ gö­
rülür. Ve böylece otorite, hala hiç değilse §elden korunmu§
olur. Böylece Ereğli'de derece, derece bir deği§me vardır. Tam
çözülme hali görülmez. Hem babalar, hem de oğulları bu tedri­
ci çözülme ile daha rahat ve bunalımsız yeni ili§kiler dengesine
varmaktadırlar.
Oğul-baba dayanı§masının çözülmesi, Ereğli'de toplumda
ve ailede yeni problemierin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
Kendileri için ideal olan eski düzen içinde ya§lanaiı ana ve ba­
banın tek güvenceleri, oğullarının yakınlarında bulunması, yer­
lerini ve mevkilerini yadsımadan onlara bakması ve rahat ettir­
mesi umududur. Bugün ise oğulların ne yapacağından kimse
emin değildir. Oğullarının kendileri için bütün İli§kilerini- kes­
mesi, kasabadan çıkıp gitmesi, ihtiyarlıklannda bakımsız ve
"namerde muhtaç" kalmaları endi§esi çok kimsece açıkça söy­
lenmi§tir. Anketimizdeki, "oğlunuzun ne olmasını isterdiniz?"
sorusuna ısrarla "adam olsun" cevabının verilmesi bu endi§enin ·
ifadesidir. "Adam olsun" terimi içinde, hayatını kazansın te­
mennisi ile beraber, "hayırsız, hain olmasın, babasını anasıiır
yadsımasın, ölünceye kadar onlara §erefli bir hayat ya§atsın" is­
teklerinin de bulunduğu, açık mülakatlarda belirmi§tir. Bugün
Ereğli'de bir oğlun bunu sağlayıp sağlayamayacağı §Üphelidir.
Böyle olunca da babalar kendilerini tam anlamı ile güven için­
de hissetmemektedirler. Toplum baba�oğul dayanı§ması çözül­
mesi ile kaybettiği sosyal güvenirliğin yerine ne koyacağım bil­
memektedir. Ve bundan doğan endi§e yaygın hale gelmektedir.
Bugün için güvensizliğin çözüm yolu, önce bir ev, sonra da kira
getirecek emlak sahibi olmak gayretinde görünmektedir. Bu
arada kız çocuklarının yeri de deği§mektedir. Anneler ya da ba­
balar, eskiden olduğundan çok daha kolaylıkla kızlarının yanın­
da oturmaktan söz etmekte, son günlerini onların ve damatları­
nın bakımı ile rahat geçinneyi dü§ünmektedirler. Bir zamanlar
_Eı:eğiL

söz konusu edilmeyen "kız evladın sadakati" yerine "kız evlat


daha hayırlıdır" kavramı ortaya çıkmaya ba§lamı§tır. Bundan
kasıt, oğlan ile anla§ılamadığı zaman kız evladın mesele çıkar­
maması, anne ve babasını evine kabul etmesini sağlan;ıaktır. Es­
ki feodal düzenin temel ili§kilerinden biri olan baba otoritesi ve
baba-oğul ili§kilerinin çözülmeye doğru gitmesi çok önemli
fonksiyonlann ifa edilememesine sebep olmaktadır. Bunlann
ba§ında da ailenin güvenliğinin sağlanması gelınektedir. Bu ko­
nuda ilk tampon mekanizma ev salıibi ve rantiye olmaktır. İn­
san ili§kileri bakımından kız çocuğun deği§en yeri ve yeniden
yüklendiği görevler de güvenlik sağlayan diğer bir tampon me­
kanizmadır. Gerçekte modem sanayi §ehirlerinde ne rant geti­
ren emlak ne de kız çocuklarm yeniden yüklendiği sorumluluk­
lar ya§lı ku§ağa güven sağlayan kururnlar değildir. Fakat Ereğ­
li'de sürüp giden sosyal deği§me olu§umu içerisinde sözünü et­
tiğinıiz bu tampon mekanizmalar denge sağlayıcı bir rol oyna­
maktadır.

Ana-Oğul ilişkisi
Bir kadın için aile içi ili§kilerinin en önemlisi oğlu ile olan­
dır. Bu ili§ki ne kocası ne kızlan ne de kaynanası, ya da kayna­
tası ile olan ili§kiye benzemez. Bir kadın, gelin olarak kocasının
ailesinden ayn bağımsız bir eve gitse bile kendisini çok yabancı
bir çevrenin içinde hisseder. Kocasının hisleri ne olursa olsun,
kadın olarak statüsü ve prestiji dü§ük bir kimsedir. Ya§ayan de­
ğerlere göre en iyi gelin bile olsa, bir oğul sahibi olmadan yerini
sağlam, kendisini tam kabul edilmi§ hissetmez. Ancak oğlu
doğduktan sonra evdeki statüsü garantilenir. Kadının bütün en­
di§esi, ümitleri, geleceğe ait planları büyüyen oğluna gösterdiği
§efkatte toplanır. Bu bakımdan evde oğlan çocuğun kız çocuğa
oranla çok daha fazla §ımartılması, etrafındakiler için eziyete
varan ta§kınlıklarının ho§ görülınesi kolayca açıklanabilir. Ye­
ti§kin oğlu olan bir kadının da ihtiyarlığı, geleceği, öncesi ile kı­
yaslanamayacak kadar deği§ik olan yeni statüsü güvenlik altına
alınffil§ demektir. Bu çerçeve içinde oğul anası gazaplı bir baba
ile yeti§en oğul arasındaki fiatmanlarda ve çatı§malard�, oğul
_.AilıtYapısl.lle Ailede insan hişkileı:L

lehine uzla§tırıcı, arabulucu bir rol oynar. Oğullarımn taı:afını


tutan analar, onların kabahatlerini örterler, cezalarım hafifle­
tirler, hatta bu yolda onlarla suç ortaklığı yaparlar, çok kere
kendileri de baba tarafından hırpalamrlar. Bir annenin evde
nazımn geçebileceği, gerekince kendi tarafını tutacağına inan­
dığı tek insan, üstelik evde babadan sonra sözü ve otoritesi ge­
çer olan, oğludur. Onunla arasım açmak ne aklından geçer, ne
de ona olan bağWığı buna izin verir. Oğullar da annelerini özel­
likle kaniarına kar§ı tutarlar. Karısı ile anası arasında bir sı;:çme
yapmak gerekirse "el kızımn" tarafının tutulması söz konusu bi­
le olmaz. Ananın tarafı tutulur ve gerekirse karısı ezilir ya da
böyle yapmasİ umulur.
Bugünün deği§en §artları içinde ana - oğul ili§kisi de yeni bir
değer kazanmaktadır. Hem ana hem de oğul aym otoriteye -ba­
ba otoritesine- kar§ı -ݧbirliğine itilmektedir. Üstelik babaya bazı
yeni değerleri kabul ettirmeyi de ba§armaktadırlar. Eve alınma­
sını istedikleri radyo, buzdolabı, elektrik ütüsü gibi deği§ik tü­
ketim maddelerini almak, yeni §ekilde para harcamaya razı et­
mek, babamn gidilmesine izin vermediği konser, sinema, park
gibi eğlence yerlerine gitmek, deği§ik giyim tarzları ya da bazı
önemli kararlarda annenin oyunun da alınması gibi kadımn
davram§ tarzİna ve statüsüne doğrudan doğruya etki eden bir
çok husus ana - oğul i§birliği sayesinde sağlanabilmektedir. Di­
ğer yönden babaya kar§ı annesiyle i§birliği yapan, yeni davram§
tarziarım benimseyen oğhın evlendiği zaman karısına kar§ı al­
dığı tavır da eskiden beklenenden farklı olmaktadır. Bu sefer
oğlu ile ݧbirliğine dayanarak gelini üzerinde otorite sahibi ol­
mak iddiasındaki annesine kar§ı karısım korumaya ba§lar. Bu
konuda annenin kaybımn ya da kazancımn ne olduğunu söyle­
mek için henüz vakit pek erkendir.

Kız Çocuk Ana - Baba i lişkileri


-

Hem babanın, hem de annenin kız çocukları ile olan ili§kile­


ri, disiplin ile karı§ık bir §efkat §eklinde belirir. Annelerio kızla­
rı ile çok daha yakın, sırda§ça bir ili§kisi vardır. Kız çocuk, okul
çağından sonra evienineeye kadar, evde gördüğü i§lerden gez-
Er.eğiL

melerine kadar her an annesi ile beraberdir. Annesinin dert or­


tağı ve arkada§ıdır. Babalar da kızlarını severler ve onların iyi
halleri ile övünürler. Gene de baba ile kız arasındaki ilişki ne
anne-kız ne de baba-oğul ilݧkisine bew;emez. Çok daha sade
olan ve §efkate dayanan basit bir ilݧkidir. Kız bütün sorunlarını
annesine söyler ve o kanalla halledir. Evde herkesin kızlara ka­
'
rı§maya ha kkı
vardır. Bu konuda baba ve ağabey ba§ta gelir.
Kız evlendikten sonra da ana, baba ve ağabey kızla ilgilerini
kesmezler, gelin gittiği evde rahatının yerinde olup olmadığını,
genellikle normal kabul edilenden fazla baskı konulup konul­
madığını izlerler. Esasen i§ler ters gittiği zaman, kızın tek gü­
vendiği §ey babasının ya da ağabeysinin yanına sığınmaktır.
Evlenmek kızlar için tek- gayedlr. Bu, bir kız için sadece yeni
bir hayat tarzına ba§lamak değildir. Genç kız evienirken bildiği,
güvendiği büyüdüğü çevreden sökülür, kendisine yabancı olan
birtakım insanlarla çok yakın ili§kiler içerisinde, ya§amaya ba§­
lar. Bu zorlu bir ya§ antıdır. Kızlar büyürnlürken hep kocasının
ailesine yeni bir çerçeveye, hem de o çerçevenin ikinci sınıf bir
üyesi olarak uyum yapmak üzere yeti§ tirilirler. Bu hazırlık on­
ları insan ili§kilerine kar§ı erkek karde§lerinden daha duyarlı
bir hale getirir. Mamafih Ereğli'de kızlara, hiç değilse, kiminle
evlenecekleri konusunda çok baskı yapılmaz. Evlenme konu­
sunda kızlara da söz hakkı tanınır. Evlenmeden önce de kendi
kız arkada§ları ile annelerinin nezaretinde rahatça gezmek, do­
la§mak, sinemaya gitmek, hatta denize girmek gibi bazı uğra§ı­
lara izin verilir.
Kızlar evin ݧlerinikontrolde çok ender rol oynarlar. Para ݧ­
leıine karı§mazlar. Miras konusunda, klasik İslam kaideleri ile
modem meden1 kanun hükümleri arasında bir tutum mevcuttur.
Özellikle tüccar-�snaf grubunda kız çocuk, ta§ınmaz mallardan
medeni kanun hükümlerine göre hisse alır, bu konuda erkek ço­
cuklarla ayııı haklara sahiptir. Fakat ta§ınır değerlerden, Ereğli­
illerin kendi deyimleri ile "kasadan", kıza hiçbir §ey verilmez.
Kız da, kızı olan kimse de bunu böylece kabul etmi§tir. Böylece,
ölümü halinde babanın i§i, olduğu gibi oğula geçer. Diğer ta§ın­
maz mallar bütün çocuklar ve anne arasında payla§ılır.
Aile Yapısı_ye_Ailede..İnsaO-ilişkileri _

Karı-Koca ilişkileri
Ereğli'de kan-koca ili§kileri, kadın ve erkeğin göreli statüsü,
çok çe§itlenme gösteren ili§kilerden biridir. Yıllar geçtikçe, bir
kadının, kocasının evı. • ...ıeki yerinin yükseldiği, sağlamla§tığı
_ gerçektir. Kadın, zamanla, oğulları, kızlan oldukça, gelinleri,
torunları geli§tikçe, ailede merkezi bir yer tutar. Artık, doğdu­
ğu evden çok bu evin yerle§mi§ bir parçası haline gelir. Olayla­
rın bu geli§mesinde, kan-koca ili§kilerinin §eklinin yada kalite­
sinin pek rolü yoktur. Bununla beraber,. birbirleri hakkında pek
açık-seçik fikirleri olmadan evlenen kan-koca arasında, çok ke­
re duygu bakımından kuvvetli bağlar kurulabilir. Kadın her za­
man erkeğe, mutlak surette bağımlıdır. Sözünden dı§anya çık­
maz. Yalnız ba§ına bir §eye karar veremez. K;ocasının kararları­
na karı§amaz. Evde kocasının yakınları bulunduğu müddetçe
bu bağımlılık daha belirgindir. Çekirdek aile, karı-koca arasın­
daki bu ili§kiyi daha az otoriteye dayanan bir ili§ki haline getir­
mektedir. Genellikle erkek karısı ile, i§ine, kasabaya ve siyasete
ait meseleleri konu§maz. Kadının konulan, akrabalar, kom§U­
lar, düğünler, doğumlar, bayramlar ya da küçük günlük sorun­
lar arasında kalır. Erkekler de bu "kadınca" konularla pek ilgi­
lenmez. Onun için kadın ve kocası, birbirlerinden ayrı iki dün­
yada ya§arlar. Ereğli'de §imdi bu ayırım da azalmı§ görünmek­
tedir. Karı-kocanın birlikte yaptıkları faaliyetler çoğaldıkça,
aralarındaki ortak konular da artmaktadrr. Erkekler bazı mese­
l�lerde karılarının fikirlerini öğrenmek eğilimi göstermeye ba§­
lamı§lardrr. Örneklemimizde, karısına hiçbir meseleyi danı§ma­
yan aile reisierinin oranı sadece %13'tür (Tablo: 83). Buna mu­
kabil "daima kanma danı§ırım" diyenierin oranı ise %21.9'dur.
Bunlardan %21.3'ü de sorunlarını ya§lılara danı§tıklannı ifade
etmi§lerdir. Bu oranlar kan-koca ili§kilerindeki yeni deği§me­
ııin yönünü göstermektedir. Bu iki kutbun arasında kalan "sık
sık" ve "nadiren" danı§anların toplam oranı da %52.7'dir. Bu­
gün Ereğli'de daha çok erkeğin egemenliğinde olmakla beraber
iki e§ arasında bir yakla§maya, bir i§birliğine gidi§ görülmekte­
dir. Ereğli'de sorunlarını ya§lılara hiç danı§mayan aile reisieri­
nin oranı, kaniarına her zaman danı§an aile reisieri oranına
-.-Ere.ğiL

çok yakındır. Allketimizde bu konudaki sorulara verilen cevap­


ların, hem e§lere, hem de ya§lılara "bazan danı§ma" §ıkkında yı ­
ğılması, Ereğiili aile reisierinin otoriteden kurtulmu§ davranı§­
larının hızla yerle§tiğinin bir kanıtı olarak kabul edilebilir.

Tab l o : 83
Ö n e m li S o ru n la rı n ı K i m e Danışırlar?
Yaşlllara Danışma Eşierine Danışma
Sayı % Sayı %
Her zaman 1 27 26.2 1 08 21 .9
Sık sıl< 39 8.1 38 7.8
Bazan 1 95 40.3 217 44.9
Hiç 1 03 21 .3 63 1 3.0
Belirsiz 20 4.0 10 2.0
- - 15 3.1
Bekar aile reisi
- - 35 7.2
Kadın aile reisi
Toplam 484 99.9 484 99.9

Bugün Ereğli'de, yeni evlenmelerdeki e§ arasındaki ortak


konular, muhakkak ki, eski evlenmelere nazaran daha faZladır.
Çocukların eğitimi, doktor, eğlence gibi konuların beraberce
halledilmesi gereği, kızların da çok kere oğlanlar kadar eğitil­
mesinin istenmesi, evcek yapılacak eylenılerio çoğalması -örne­
ğin, kadınlı erkekli ziyaretler, kır gezintileri, seyahatler, sinema
ve benzeri yerlere gitmeler- kadının evin dı§ında çalı§maya ba§­
laması ve genellikle Ereğli'de hareketin artması, artık erkek ve
kadın dünyalannın dolayısıyla kan-koca ili§kilerinin eski sert
ayrımını yıknıı§tır. Bu durumun ileride daha da artm ası beklen­
melidir.

Diğer ilişkiler
Ereğli' de bugünkü §artlar içerisinde, çeldrdek aile üyeleri ve
dedelerle nineler dı§ında kalan, amca, dayı, teyze, haladan ikin­
ci ku§ak karde§ çocuklarına kadar, a§ağı yukarı bütün diğer ak­
rabalar ikinci derecede bir ili§ki haikası te§kil ederler. Amca ve
�-'lapısLve..Aile.de...iıs
ı an.iüşkilerL

amca çocuklan bu ilݧki çevresinde biraz daha yakın sayılmakta,


fakat hiçbir zaman ilk ilݧki halkası içine girmemektedir. Aileye
daha yakındırlar. Daha sık temas ederler. Doğum, düğün, ölüm
gibi vesilelerde yardıma gelirler. Aile, sorunlarını ikinci ilݧki
halkası üyelerine dani§mak isterse bu, önce amca ve amca ço­
cuklanndan ba§lar. Bazan da bu grupta kalır. Bununla beraber,
bazı kom§uluk ilݧkilerinin de akrabalarla olan ili§kiler kadar ya­
kın olduğu görülmü§tür. Hatta bazı kom§uluk ili§kileri akrabalık
ili§kilerinden daha yakın ve daha sırda§ça olabilir. Kom§uluğun,
kendine has hakları, ayrıcalıklan ve sorumluluklan vardır. Kom­
§U çocuklar arasındaki bağlılık, bir çok kuzenler arasındaki bağ­
lılıktan fazladır. Bu hali ile, anne, baba, çocuklar, dede, nine
ili§kileri dı§ında, amca ve amca çocuklan biraz daha fazla olmak
üzere, kom§ulan da içine alan ikinci derece akrabalarla, evin dı­
§ında fakat yakın, bir insan ili§kisi halkası görülür.
Ereğli'de §ehirle§menin ilerlemesine, yeni göçler dolayısıyla
kasabada akrabası olmayan nüfusun artmasına, nüfus yoğunlu­
ğunun çoğalmasına, anonim ili§kilerin yayılmasına, ailelerin kü­
çülmesine rağmen, akraba ve özellikle kom§uluklar hala küçük
koruünite özelliğini göstermektedir. Yüz yüze ili§kiler, birbirle­
rinin hayatını bilerek ona göre davranmalar bu özelliğin belirti­
sidir. Ereğli büyüyüp geli§tikçe bu davram§ların ne §ekil alacağı
izlenıneye değer.

Törenler ve Bunlardaki insan ilişkileri


(Doğum-Sünnet-Evlenme-Öiüm)
Doğum, sünnet, evlenme ve ölümle ilgili törenler, bu top­
lumda, aile ve insan ilݧkileri bakımından çok önemlidir. Her
§eyden evvel böyle törenler, çe§itli ki§ilerin birbirleri ile temas­
lan, ortak faaliyetleri, aynadıklan roller bakınırndan en düzenli
fırsatı hazırlar. Çe§itli değerler bu törenlerde açıkça ifade edi­
lir. Davranl§lar bunlara göre ayarlamr. Aile üyeleri ya da top­
lumdaki ilgili ki§ilerin göreli statüleri, rolleri, sorumluluklan
belirir. Sosyal deği§me olduğu zaman, yalmz tören §ekillerinin
ritüelleri deği§mez. Fakat bütün değerler sisteminde, rollerde,
statülerde bu deği§menin yansımaları görülür. Bu bakımdan
..J:r.eğiL .

böyle törenierin incelenmesinde büyük fayda vardır.


Ereğli'de doğum, bir §enlik, sevinç vesilesi olarak kat§ılanır.
Genellikle doğumlar evde olur ve gerekmedikçe doktor çağrıl­
maz. Ebeler ve ya§lı kadınlar anneye ya:r;dım ederler. Doğum sı­
rasında evdeki çocuklar uzakla§tırılır. Özellikle ilk çocuğun er­
kek olması istenir. Açık mülakatlarda çeşitli kimseler, oğlanın,
ileride ailenin geçimini üstüne alacağı için önemli olduğunu ifa­
de etmişlerdir. Ailenin gelecekte geçimini ondan beklediği ger­
çektir. Bununla beraber kız çocuklar da küçümsenmez. Yukarı­
da söz konusu edildiği gibi, bugünlerde kızlar da güven veren
çocuklar olarak belirtilmektedir. "Kızlar daha sadıktır" deyimi
ile bir taraftan kız doğuran anneye teselli verilirse de; diğer ta­
raftan kız çocuğunun ailedeki hızla deği§en yerine de işaret
edilmi§ olunur.
Doğan çocuklar genel olarak sıkıca kundaklanır. Eskiden bu
kundaklanmış çocuk ·sıkı sıkıya bir beşiğe de bağlanırmış. Erkek
çocuklar için sübek bağlamak acteti de varmış. Şimdi daha ziya­
'de- tavar;ı.dan asma salıncaklarda, sedirde ve yer yataklarında ya­
tırılnıaktadırlar. Yeni yeni iki ya da dört hafta sonra yarım kun­
dak yapılmaktadır. Gelenekleri sürdüren aileler, çocuk 6-7 ay­
lık oluncaya kadar kundaklamakta devam ederler. Kundağın
çe§itli yararı bulunduğuna inanırlar. Bir kere çocuğun ܧÜmesi­
ne; sorira da kambur olmasına mani olduğu kanısı yerle§mݧtir.
Daha eskiden çocukları bir de ayaklarından göğsüne kadar,
lOcm. genişliğinde sık dokunmu§ bir bant olan "paska" ile sar­
mak adetmi§. Şimdi bu adet çok azalmı§tır. Paska ile bugün yal-
·

nız çocuğun beli sarılmaktadır.


Çocuğun dünyaya gelmesi sırasında ve doğduktan sonraki
ilk günler zarfında bir çok adetler yerine getirilir. Önce doğan
çocuğun kulağına bir erkek akrabası ezan okur ve adını söyler.
Doğumdan ancak üç ezan vakit geçtikten sonra çocuk ilk defa
emzirilir. İlk emzirme töreninde çocuğun ağzına memeden ön­
ce, üzerine Kur'an sayfalarının tozu üflenmݧ gül suyu danılatı­
lır. Bu "çocuğun gül gibi taze ve kokulu olması" için yapılırmı§.
Mamafih, bugün bu adetleri kimin takip ettiği ve kimin etmedi­
ği belirsizdir. Adetleri genellikle ihtiyarlar, serbest konu§malar
-Aile...Yapısı.v:e.AileJiejnsıuJJişkilerL

esnasında anlatmı§lardır. Onların da bunu sadece duymu§ ve


çoğunu tatbik etmemi§ olmaları çok mümkündür. Yanlarında
ihtiyarlar bulunmayan gençlerin, bu tertip inançları bilmedikle- .
ri, bildiklerini de uygulamadıkları gözlenmi§tir.
Doğumdan sonra, bütün kadın tanıdıklar önce "geçmi§ olsu­
na", üç dört gün sonra da hediyeleri ile beraber"göz aydınına"
gelirler. Böylece doğumlar, birbirini takip eden uzun ziyaretle­
re sebep olurlar. Yeni annenin yatağı ya da odası, loğusalık
müddetince en iyi takımlada süslenir ve gelen misafirlere bu
odada "loğusa §erbeti" ikram edilir. Doğum sonrası davranı§la­
rında sosyal tabaka farklılıkları önemlidir. Alt tabakalarda, do­
ğum yapan kadın doğumdan sonra uzun müddet yatmaz. Üst
orta ve üst tabakalarda loğusalık on be§inci güne kadar uzanır.
Ve kadın ancak kırkıncı günden sonra dı§arı çıkar. Yalnız kadı­
mn tam kırk gün evde kalması iyiye yorulmaz. Onun için
38-39'uncu gün sokağa çıkmasına dikkat ederler. Bu müddette
ailenin dı§arı açılmasının rolü olur. Bu sosyal tabakalarda, ka­
dımn normal hayatı, "kırk hamaını" töreninden sonra ba§lar.
Genellikle erkek çocukların çok uzun uzarnan (bir, bir buçuk
yıl) emzirilmesi diye bir adet vardır. Erken memeden kesrnek
iyi kar§ılanmaz.
Sünnet töreni, erkek çocuğun dört ya§ını bitirmesinden son­
ra dü§ünülmeye ba§lanır. Ve en geç on bir ya§ma gelmeden bu
tören bitirilir. Genellikle sünnet günü bir at tutulur. Bu at aile­
nin zenginliğini gösterecek §ekilde süslenir: Zengin aileler atın
üzerine ipek §al örterler. Sünnet olacak çocuk, yeni elbisesi,
süslü sünnet ba§lığı ve omuzdan bele çapraz uzanan kordelası
ile ata biner. Önde davul-zuma, yanda ve arkada çocuğun arka­
da§ları, akraba çocukları ile bütün kasabayı dola§ır. Öğleden
sonra, ya sünnetçi diye tanınan bir usta, ya bir sağlık memuru,
ya da daha §ehirle§mݧ ailelerde olduğu gibi bir operatör dok­
tor çocuğu sünnet eder. Duası yapılır. Çok kere karde§ler, ya­
kın akraba çocukları -özellikle amca çocukları- beraber sünnet
edilirler: Ak§am, az deği§mݧ çevrelerde mevlit okutulur. Er­
kekler kendi aralarında eğlenir. Gelen misafirlere yemek veri­
lir. Bu ailenin sosyoekonomik mevkiine bağlıdır. Üst tabakalar-
-EteğJL

da at gezintilerine ilaveten motor gezileri, otobüs ile kasaba ci­


g
varında dola§malar gibi yeni öğelerin de törene irdiği görülür.
Çok nadir olmakla beraber, cazlı ve danslı sünnet düğünleri de
görülmektedir. Sünnet mevsimi genellikle yaz aylarıdır. Serbest
mülakatlarda buna sebep olarak "çocukların sünnetten bir za­
man sonra denize girdiği için yaranın daha çabuk kapandığı"
ifade edilmi§tir. Anadolu'nun diğer bölgelerinde görülen, bü­
yük aile dargınlıklarına son verici fonksiyonu olan "kirve" adeti
Ereğli'de yoktur. Bugün Ereğli'de, sünnet töreni, dini bir veei­
beden daha çok, dinsel olmayan terimler içinde, evin §erefi, oğ­
lan çocuğun ilk mürüvveti gibi, statü ve rollerle ilgili görülmek­
tedir. Yeni bir aile kurulduktan sonra, doğum günlerinin kut­
lanması, ya da aileye ait ba§ka törenierin olmadığı bu toplum­
da, ailenin varlığı ve statüsü ilk olarak sünnet düğünleri ile gös­
terilir. Onun için bu törenin debdebeli ve gösteri§li olmasına
dikkat edilir. Sünneti, sağlıkla ilgili nötr bir anlamda kabul ediş
henüz Ereğli'de yoktur.
En önemli törenler evlenme ile ilgili olan düğünlerdir. Bu
törenler, eski adetlerle yenilerin, alt ve üst tabaka davranışlan­
nın ve gençlerle. ihtiyarlar arasındaki değer farklanmn birbirine
kan§ması ile sayısız çeşitlenme göstermektedir.
Evlenmele�de, aileler evlenecek kız ile oğlamn sosyal statü
bakımından birbirlerinin ,;dengi" olmalarına çok dikkat ederler.
Gelir, . meslek, tahsil, servetin eskiliği gibi özelliklerin taşıdığı
prestij değerlerinin muhassalası, ailelerin ve dolayısıyla evlene­
cek gençlerin sosyal statüsünü t ayin eder. "Denk" olmaktan,
sosyal statülerin birbirine uygun, ya da yakın olması anlaşılır.
Denk olma endişesi, bazan zengin ailelerde, malların dağılma­
ması isteği ile kanşarak yakın akrabalar arasında evlenmenin
1
yeğlenmesine kadar gider. Diğer taraftan, Ereğli dışından ev­
lenmeler de makbul sayılmaktadır. Ereğli dışından evlenmek
demek, kızlar için, ya subay, savcı, doktor, hakim, öğretmen gi­
bi memur ve serbest meslek sahibi, ya da şehirler arası ticaret
1 Bugün, en zengin ailelerden birinde dikkati çekecek kadar sakat üye bu­
lunmasını Ereğlililer, yakın akraba evlenmeleri ile açıklamaktadırlar.
Aileyi de mal bölünmesini önlemek için böyle davrandıklanndan suçla­
maktadırlar.
ile uğr�an kimse demektir. Bu kimseler Ereğli terimleri içinde
hali vakti yerinde, statüsü yüksek kimselerdir. Daima böyle
kimselere kız vermek istenir. Ereğiili bir zenginin oğlu, bir me­
murun kızı evlenmek isterse, lazın çeyizinin hazırlanmasında
küçük dü§ürtneyecek, onurunu koruyacak yollarla mali yardım­
lar yapılır. Örneğin, kız tarafının alı§veri§ yapacağı mağazalara
onlardan para alınamaları tembihlenir. Büyük §ehirlerden kız
almak özellilde iyi kar§ılanır. Ereğli'de delikanlıların dı§arıdan
evlenmeleri, bugün, yabancı memleketlerden gelin getirme de­
recesine varmı§tır. İki yıl önce Almanya'da bir Alman kız ile ev­
lenmi§ Ereğlili genç bir avukat, hem erkekler hem de kadınlar
için hala havadis değerini korumaktadır. Gelinin Alman ya da
Hıristiyan olması çoğunluğu rahatsız etmemektedir. Hatta bir
ıniktai' imrenme duygusu farkedilmektedir.
Ereğli'de kızlar için evlenme ya§ı 16'dan başlar. Genellikle
erkekler askerlikten sonra evlenirler. Yaşı 25'i geçip de hala ev­
lenemeıniş olanlara aileleri tarafından baskılar konur. Kızlar
bulunur, özendirilir.
Bugün artık Ereğli'de iki gencin birbirlerini hiç görmeden,
tam eski görücü usulleri ile evlenmeleri sözkonusu olamaz. Ge­
nellikle evlenme üç şekilden biri ile başlar. Ve yeni duruma uy­
durulmu§ görücü usulü ile gelişir ve kısmen gelenekiere uyan
törenle sonlanır.
Birinci §ekilde, oğlanın ailesi, çocukları için "denk" bir kız
bulurlar. Anne bu fikirlerini oğluna anlatır. Oğlan kızı görmek
için uygun bir fırsat bulur. Beğenirse, bunu annesi vasıtasıyla
ailesine bildirir. Bundan sonra aile harekete geçer. Dünürcü
gönderilir. Görücülüğe gidilir. Kıza da oğlanı görmesi olanağı
sağlamr. Uyu§ulursa evlenme süreci geli§ir. İkinci §ekilde, oğ­
lan kendisine e§ olarak seçtiği kızı annesi aracılığı ile aileye du- ·
yurur. Oğlan tarafı bu namzeti denk bulursa görücü gidilir ve .
kız ile kız tarafının nzası alındıktan sonra evlenmek için gerekli
tören ve i§lemlere girݧİlir. Üçüncü §ekilde iki genç, ailelerin­
den ve etraftan gizli olarak bulli§ur, anl�ır ve evlenıneye karar
verirler. Durumu oğlan gene annesi vasıtasıyla ailesine duyu­
mr. Aile, kızı kendilerine "denk'' bulursa, harekete geçer. Top-
_EreğiL

Ium bu son §ekli özellikle kız bakımından iyi görmemektedir.


Fakat iki genç birbirine denk ise ve ba§ka bir sakınca yoksa faz­
la titizlik gösterilmez. Hangi şekil ile başlama olursa olsun, ilk
girişim daima erkeğin ailesinden gelir.
Bugün Ereğli'de "beşik kertme" usulü olmadığı gibi, iki gen­
cin birbirlerini tanımadan ve rıza göstermeden evlenmeleri de
söz konusu değildir. Bugünkü Ereğli şartlan iki gencin birbirle­
rini görmesine, yakından ya da uzaktan birbirlerini tanımasına
izin vermektedir. Daha geleneksel çevrelerde adaylar birbirleri­
ni sokakta, çarşıda, parkta ya da sinemada görürler. Kadınlı er­
kekli toplantıların girdiği çevrelerde ise bu ziyaretierin birinde
erkekle kız karşıla§tınlır ve görüşmelerine fırsat verilir. Ereğ­
li'de ailelerin fikri temel görünmekle beraber, hem oğlanın,
hem de -Anadolu'nun bir çok yerlerinden farklı olarak- kızın
bu konuda söz hakkı vardır. Kızın oğlanı beğenmediği hallerde
kız babası rahatça "kızım istemiyor, ne yapayım" diyebildiği gi­
bi, erkek tarafı da bunu doğal ve makul karşılamaktadır.
Son "söz kesimi", hem erkeğin hem de kızın en yakın akra­
balarının bulunduğu bir toplantıda olur. Eski adedere göre bu
toplantıda şerbet içilir. Yeni adetlere göre ise söz kesimi mera­
simsiz cereyan eder. Daha açılmış ailelerde söz kesimi yerine
nişan merasimi yapılmaktadır.
Nişan ya da "söz kesimi" töreninden sonra resmi nikaha sıra
g�lir. Resmi nikah küçük bir törenle yapılır. Gençler yeni elbi­
seler giyerler, akraba ve dostlan ile beraber nikah salonuna gi­
derler. Nik�htan sonra şeker dağıtılır. Ve herkes evine döner.
Nikaha hediye götürmek adeti yoktur. Dini nikah ve düğün,
resmi nikahtan iki ay ila üç yil sonra yapılır. Aradaki hazırlık
devresinde oğlan babası, oğluna münasip bir iş sağlar. Ya bir
dükkan açar, ya dükkandaki yerini belirtir, ya da iyi bir işe gir­
mesini sağlar. Dünürler arasındaki pazarlık ve anlaşmaya göre
yeni açılacak evin ihtiyaçları hazırlanır. Genellikle kız tarafı ya­
tak odası yapar. Kızın çeyizinin "sandık eşyası" kısmı kızın ço­
cukluğundan beri yavaş yavaş hazırlanmakta olduğundan bun­
lar gözden geçirilir ve tamamlanır. Erkek tarafı diğer odaların
hazırlanmasında ve özellikle gelinliğin yapılmasında rol oynar.
_Aile...Yapısuı.e.AiLe.de_insan..illşkllerL

Aileler zenginliklerine göre aday eviilere tarla, ev, halı ve ba§ka


§eyler bağı§larlar.
Eskiden Ereğli'de düğünler üç gün sürerrni§. Önce düğün­
den bir hafta evvel davet edilecek kimselere birer tabak bakla­
va gönderilerek düğüne gelmeleri bildirilirrni§. Düğün çar§am­
ba günü ba§lar ve cuma günü bitermi§. Çar§amba günü "gelin
hamamı"na gelinin arkada§ları, akrabaları davet edilir, yenir,
içilir, eğlenilir ve yıkanılır, çar§amba ak§amı özellikle gelinin
kız arkada§ları gelin evinde toplanırlar, eğlenirler ve kına ya­
kadarını§. Bu geceye "kına gecesi" denmekteymi§. Per§embe
günü "güvey hamamı" yapılır, aynı §ekilde damat, arkada§ları ve
akrabaları ile eğlenir, yıkanırrnı§. Aynı gün kız tarafının erkek
akrabaları dini nikah yaparlar, kızı evinden alıp damadın evine
getirirlermݧ. O ak§am ''koltuk töreni" yapılır ve "gerdeğe" geti­
rilirrni§. Cuma günü özellikle gelin evinde yeni evli kadınlar
toplanır, eğlenirler, sonra büyüklerin elleri öpülürmü§. Her da­
vetlinin bir hediye göndermesi ya da getirmesi adetmi§.
Bugün bu törenierin ancak bazı bölümleri uygulanmaktadır.
Bunlar da tören karakterini kaybetmݧtİr. Çok deği§nıݧ çevre­
lerde düğüne davet basılmı§ davetiyelerle olmaktadır. Bakiava
yerine kartla davet eskilerin ho§una gitmemektedir. Düğün gü­
nü sabah resmi nikah yapılmakta ve ak§am kadınlı erkekli içkili
sazlı ya da cazh bir toplantı yapılmaktadır. Bu da çok kere bir
salonda bala §eklinde olmaktadır. Nikahtan sonra hiç düğün
yapmadan balayı seyahatine çıkma adeti Ereğli'de henüz çok
yenidir. Ve bu adet ihtiyarlar tarafından tenkit edilmektedir.
Son iki yıl içinde bu §ekilde evlenen üç çiftin dedikodusu hala
devam etmektedir. Bugün de düğüne davet edilenler bir hediye
getirmek ya da gönderrnek zorunluluğundadırlar.
Kız ve erkeğin ni§andan sonra evlilik öncesi ili§kileri çok de­
ğݧik §ekillerde olmaktadır. Geleneksel çevrelerde söz kesimin­
den ya da nݧandan sonra gençlerin birbirleri ile aile içinde bile
beraber bulunmalarına ender izin verilir. Resmi nikah ile dü­
ğün arasındaki hazırlık devresinde de bu büyük çapta böyledir.
Bu devrede gençlerin yanlarında bir büyük olmadan beraber
bulunmaları ya da dı§arı çıkmaları ho§ görülmez. Daha çok de-
_EreğiL

ği§mi§ çevrelerde, ni§anlı delikanlının çok sık olmamak kO§U­


luyla kız evini ziyaretine ve yemeğe kalmasına izin verilir. Ha­
zırlık devresinde ise gençlerin göz önü yerlerde, yanlarında kü­
çük karde§ bulunma.lc ko§uluyla gezmelerine, sinemaya gitme­
lerine göz yumulur. Dünürler ailece birbirlerini ziyarete gider­
ler ve bu toplantılarda gençlerin beraber bulunmaları ve birbir­
lerini daha yakın tanımaları sağlaı1II11§ olur. Daha ni§anlı iken
yalnız ba§larına gezen çiftler nadirdir fakat vardır.
Bu konularda gençlerle babaları arasında doğrudan doğruya
bir temas yoktur. Kızlar da erkekler de bu konuda isteklerini ve
fikirlerini ailelerine anneleri aracılığı ile kabul ettirmeye çalı§ır­
lar. Örneğin kızın ni§anlısını daha sık ve daha az kalabalık ya­
nında görmek istemesi, erkek tarafının bir davetine gitmek ar­
zusu yalnız anneye açılır. Anne, iki arada baba ile çocuğunu
idare etmek durumundadır. Yani iki ku§ak arasındaki değer ve
dü§ünce farklılığında arabulucu annedir. Anne çocuğun çıkı§la­
rını babaya usulü ile anlatarak, babanın baskılarını çocuğuna
uygun §ekilde naklederek dengeyi kurar. Özetle, deği§mekte
olan kasahada iki ku§ak arasındaki görü§ ayrılığı, babanın oto­
ritesi korunarak, çocukların istekleri anne tarafından makul gö-
. rülen hadde indirerek, bulıranlara ve çatı§malara yer bırakina­
dan halledilir. Burada ve diğer konulardaki baba-çocuk ili§kile­
rinde, babanın kaybolan otoritesi anneye bir çok yeni görevler
yüklemi§tir. Bu konuda anne terimin tanı anlamı ile, tampon
rolünü oynamaktadır. Aile ilݧkilerinin deği§mesinde en büyük
· düzenleyici, denge bulucu ve deği§meyi yava§latıcı fonksiyonu
anne üzerine almı§tır. Bu durum Ereğli'de en göze çarpan tam-
pon mekanizmalardan biridir.
Ereğli'deki evlennıelerin çoğunda hem resmi, hem de dini
nikah merasimi titizlikle yapılnıaktadır (Tablo: 84) (%68.8).
Bunu aile reisierinin anketleriınize verdikleri cevaplCI:f kadar
gözlemlerimiz· de göstermektedir. Resmi nikaJ:ıı yeter bulan aile
reisierinin oranı sadece %9.5.' tur. Ereğli'de kömür i§letmeleri,
bunların sosyal sigorta sisteminden faydalanabilmek gibi bazı
itici güçler, resmi nikahın erken devrede ve çok sayıda kabulü­
ne sebep olmu§tur. Yani iki evlenme merasiminin birbirinden
_Aile.Ya.pısı ve Ailede insanJiişkilerL

ayrı fonksiyonlan vardır. Dolayısıyla birbirlerini etkilerneden


yan yana devam edip gitmektedirler.

Tablo: 84
Evlenme Konusunda Tercih Edilen Törenler
Sayı %
Dini tören ve düğün BO 1 6.5
Resmi tören ve düğün 46 9.5
Hem dini, hem resmi tören ve düğün 333 68.8
Belirsiz cevaplar 25 5.2
Toplam 484 100.0

Ereğli'de ölüm, vakarla dayanılması gereken ve kom§ulann


kaf§ılıkli dayanı§masını ortaya çıkaran bir olaydır. Böyle haller­
de, genellikle ölü sahiplerine hiçbir ݧ yaptınlnıaz. Resmi for­
maliteler, dini merasimler vb. ݧleri akrabalar, kom§ular ve ar­
kada§lar taratından tamamlanır. Cenaze umumiyetle öğle na­
mazı sırasında evden alınır. Cenaze namazlan çok kalabalık
olur. Esnaf, tüccar cenaze narnazına katılmayı sevap ve ödev
sayarlar. Üç gün ölü evinde yemek pi§mez. Koill§ular "tepsi"
gönderirler. Bu herhangi bir inanca bağlı olmaktan çok, evdeki­
leri acılı günlerinde rutin i§lerden kurtarmak için yapılır. Ölü
ardından ta§kın elem ifadelerine rastlanılmaz. O gece hatim in­
dirilir. Müteakip günlerde taziye ve teseliiye gelenler olur. Ölü­
mün yedinci gününde lokma dağıtılır ve kırkıncı gün mevlit
okutulur. Bu törenierin büyüklüğü, ailenin sosyal statüsüne gö­
re deği§ir. Ve kar§ıt olarak da törenin büyüklüğü, ailenin statü­
sünü yükseltir ya da sağlamla§tırır.
Bu törenierin tümü, sosyal hayatın üç belirli cephesinde de­
rine giden deği§ikliklere i§aret etmektedir. Bugün Ereğli'de do­
ğumlarda olsun, sünnet ve evlenme törenlerinde olsun, rimelle­
rin dinsel taraflan ikinci plana çekilmeye ba§lamı§tır. Diğer ta­
raftan kızlann ve kadıniann, toplumdaki deği§en mevkii de en
açık §ekilde buralarda izle�ektedir. Kız çocuğun artan değeri,
evlenmesi konusunda ona tanınan söz hakkı, nݧanlısı ile görü­
§ebilmesi, kadınlı erkekli kutlama törenlerinin yayılması bunla­
ra i§arettir. Böyle törenler sırasında aile içi ve dı§ı ili§kileri iç-
Ereğli
__ __

ten ve dı§tan zorlamalarla, iki nesil arasındaki görü§ ayrılıkları


problem olmaya doğru gider. Baba otoritesinin sarsılmamasma
dikkat ederek gençlerin isteklerinin yerine getirilmesinde anne­
nin önemli tampon rolü, bu çatı§maların bunalımsız halledil­
mesine ve toplumun yava§, devamlı ve sürtünmesiz deği§mesi­
ne yardım eder.
Bu törenlerde çok belirli bir eğilim de Ereğli'nin yeni para
kazanma temposuna, gittikçe daha çok artan dikey sosyal taba­
kala§ma hareketlerine uyarak, daha masraflı, daha ayrıntılı me­
rasimler yapılmaya gidilmesidir. Doğum, ölüm, sünnet ve dü­
ğün vesile edilerek ailenin yeni tabakala§ma düzeninde yerini
sağlamaya ve göstermeye çalı§anlar gittikçe artmaktadır. Daha
masraflı, daha modern yeni biçim töreniere eğilimi olanların,
ya daha çok dı§arı açılmı§ ya da tam istediği sosyal tabakaya tır­
manmaml§ aileler olduğu gözlemlenmi§tir.
__B_ölüm_ 9_

EREGLi'DE EGiTiM

Okullar ve Öğrenciler
reğli gençlerinin yeti§mesini üç ilkokul ve iki orta öğre­
E tim kurumu üzerine almı§tır. Dördüncü bir ilkokul bina­
sı ve hazırlıkları tamamlanmı§tır. Bu okul 1962-1963 ders yılın­
da öğretime ba§layacaktır. İlkokulların hepsinde ikili öğretim
yapılmaktadır. İlkokul sınıf ortalaması 50 öğrencidir. İlkokul
oğrenci toplamı 1395'tir.1961-1962 ders yılında okullar 218 me­
zun vermi§lerdir. Geçen yıl mezun olaıılann sayısı 158'dir1 Or­
taokul, 1938 yılında özel okul olarak açılım§ ve 1939 yılında
devlet üzerine almı§tır. 1961-1962 ders yılında 108'i kız olmak
üzere 261 öğrenci ortaokula devam etmi§tir. 1960-1961 yılı için
bu sayı 170 idi. Öğrenci sayısı süratle artmaktadır. Henüz ikili
öğrenim yapılmamaktadır. Sınıflarda en az 38, en çok 63 (orta­
lama 53) öğrenci vardır. 1960-1961 ders yılının haziran ve eylül
dönenılerinde 19'u kız ve 19'u erkek olmak üzere 38 mezun
vermi§tir. Bu yıl haziran döneminde ise 9 kız ve 8 erkek öğrenci
diplama alım§tır. Ortaokul müdürüne göre ortaokulu bitiren­
lerden ancak %2'si eğitimlerine devam etmez. Mezunlar, İstan­
bul'da ve civardaki çe§itli vilayet merkezlerindeki lise ve e§iti
okullara giderler. Öğretmen okullan en çok aranan okullardır.
Sonra Eski§ehir Ticaret Lisesi, Zonguldak Teknik Okulu ve
normal liseler gelir. Zengin ailelerin çocukları İstanbul lisele­
rinde okurlar. Kabata§ Lisesi en çok adı geçen lisedir. Şi§li Ko­
leji gibi özel liselerde zengin ailelerin diğer liselerde ba§arısızlı­
ğa uğramı§ çocukları okurlar. Kızlarını liseye gönderen ailelere
rastlanılmamı§tır. Bunlar daha ziyade meslek okullarına, özel­
likle öğretmen okullarına gönderilmektedir. Bu yıl haziran dö­
neminde ortaokuldan mezun olanlardan 13'ü (%76) öğretmen
okuHanna müracaat etmi§tir. Bunlardan dokuz tanesi kız öğ­
rencidir. Civar köylerden ortaokula gelen yirmi öğrenci vardır.
1 Bu bölümdeki bilgiler Ereğli İlkoğretim Memurluğu'ndan alınmı§tır.

15L
_Eı:eğli

Bunların başarı oranları, kasaba çocuklarınınkinden çok düşük­


tür. Sebebi, tek ya da iki öğretmenli köy ilkokullarının yetersiz­
liğidir.2
Ortaokul öğrenimini yarıda bırakan öğrenci oranı çok dü­
şüktür. 1 961-1962 ders yılında yalnız üç öğrenci okulu terk et­
miştir. Üçünün de ayrılmasına fakirlik ve çalı§ma zorluğu sebep
olmuştur. Ereğli ortaokulunda klasik bilgiye ek olarak tarım
bilgisi ve ticaret dersleri de verilmektedir. Kasabalıların çoğu,
Ereğli'de bir lisenin açılmasım çok istemektedirler. Bu gaye ile
bir de dernek kurulmuştur. Belediye 11.000 m2'lik bir arsayı bu
ݧ için derneğe tahsis etmiştir. Bina ve diğer malzeme için para
toplanmaktadır. Ereğli Demir-Çelik Kuruluşları da 200-300 bin
lira vermeyi vaadetmiştir. Derneğin ne zaman başanya ulaşaca­
ğı belli değildir.
Kasabanın ikinci orta öğretim düzeyindeki okulu "Erkek Sa­
nat Enstitüsü"dür. 1946 yılında Erkek Orta Sanat Okulu adı al­
tında üç sınıflı olarak kurulmu§, 1958 yılında enstitü kısmı ilave
edilmi§tİr. Enstitü kısmı be§ senedir. 1959-60 yılında "Erkek Sa­
nat Ortaokulu" eğitime ba§lamıştır. Bu okulda, ortaokul mürre­
datı aynen uygulanır. Ayrıca sanat dersleri verilir. Mezunları
aym zamanda ortaokul mezunu sayılırlar. Her üç sanat okulu­
nun 186 öğrencisi vardır. 1960-61 yılında 28 öğrenci Orta Sanat
Okulunu, ll öğrenci Sanat Enstirusünü bitirmiştir. 1961-62
ders yılı haziran döneminde ise, Erkek Orta Sanat Okulunu 14,
Erkek Sanat Oİtaokulunu 5 ve Sanat Enstirusünü 8 öğrenci bi­
tirmiştir. Sanat okuHanna daha çok az gelirli ailelerin çocukları
devam etmektedir. Üstelik öğrencilerin üçte biri de köylerden
gelmektedir. Bu okullara talep fazladır. 1960-61 ders yılı için 72
öğrenci ba§vurmuş ve sınavla 45 öğrenci alınmıştır. 1961-62
ders yılı içinde 20 öğrenci (%10.7) ayrılnıı§tır. Bunların üç ta­
nesinin babası yoktur. Beşinin babası işçi, üçünün küçük esnaf,
dördünün çiftçi, ikisinin kalifiye ݧÇi ve ikisinin küçük memur­
dur.
2 Ereğli köylerinin 63 ilkokulundan altısında bir, elli altısında iki öğretmen
vardır. Her sınıf için bir öğretmen bulunan tek okul, Armutçuk Kömür ݧ­
letmesi Özel İlkokuludur.
Okıılda üç sanat kolu vardır. Tesviyecilik, demirellik ve ma­
rangozluk Enstitüyü bitirenler teknik ok'Ula ya da teknik öğret­
men okuluna devam ederler. 1961-62 ders yılı mezunlarından
altı ki§İ teknik okula ve üç ki§İ teknik öğretmen okuluna ba§­
vurmu§tur. Enstitü kısmım bitirenler, Kandilli Kömür ݧletme­
si'nde, Karabük Demir-Çelik Fabrikası'nda ve Ankara Su ݧleri
Müdürlüğü'nde ݧ bulmu§lardır. Ereğli Demir-Çelik Fabrikası
enstitülülerin umudunu artırmı§tır. Diğer taraftan fabrika yet­
kilileri okulun bölümlerini az bulmu§, elektrik, döküm, kapla­
ma alanlarında eleman yeti§tirilınesini öngörmü§lerdir.
"Ak§am Kız Sanat Okulu" 1945'de açılmı§tır. Öğretim süresi
iki yıldır. Biçki-diki§, çiçek, nakı§ ve çama§ır dersleri vardır.­
Okula ilkokulu bitirenler ve okuyup yazma bilen herkes kabul
edilmektedir. Ya§ haddi yoktur. 1960-61 ders yılında 187,
196 1-62'de 168 öğrenci kurslara devam etmi§tir. Son iki yılda
sırasıyla 68 ve77 öğrenci mezun olmu§tur. 1961-62. ders yılında
kursa devam edenler ilgi çekicidir. Bunlardan 124'ü ilkokul me­
runu, 23'ü okur-yazar belgeli, 9'u ortaokul mezunu, ·.8'i orta­
okuldan ayrılma, biri lise ve ikisi öğretmen okulu mezunudur.
Öğrencilerden 10 tanesi köylerden gelmektedir. Veliler burası­
nıokul saymıyorlar. "Kız okumasa da olur, diki§e gönderiyo­
rum ya", "diki§e gitsin yeter" diyorlar.
Ereğli dı§ında yüksek okııliara devam eden öğrenci sayısı
50-60 arasındadır. Bunlardan yakla§ık olarak 25 tanesi üniversi­
tede, diğerleri çe§itli yüksek okullardadır. Bugün kasabada,
yüksek tahsilli kimseler için ݧ imkanı çok sınırlıdır. Bu yüzden
üniversiteyi bitirenler kasabaya dönmezler.
Örneklemimizde, okul çağında erkek çocuğu olup da okula
göndermeyen aile oram sadece % 1 .6'dır. Bu oran kız çocukları
için %4.4'e çıkar (Tablo: 85). Bugün bu kasabada eğitime kar§ı
büyük bir heves vardır. Bu eğilimin son 15 yıl içinde geli§tiği
söylenmektedir. Çocukların eğitimi konusunda en çok duyulan
deyim "okuyabildiği kadar okusun"dur. Aile reisierinin %75'i
erkek çocuklarım ve %40.7'si kızlarını üniversiteye göndermek
· istemektedirler. Erkek çocuklarının okuması gerekınediği fik­
rinde olan hiç kimse yoktur. Kız çocuklarının okumasının ge­
rekmediği kanısına % 1 .4 oranında rastlanıiıı§tır (Tablo: 86).
_EteğıL

Tab l o : 8 5
O k u l Çağ ı n d a O lan Ç o c u k ların O ku l a D evamı
Kız Çocuk Erkek Çocuk
Sayı . % Sayı %
likokul çağında çocuğu olup
onları okulagönderen aileler 1 31 95.6 1 31 98.3
ilkokul çağında çocuğunu
okula göndermeyen aileler 6 4.4 2 1 .6
Toplam 1 37 1 00.0 1 33 99.9

Tabl o : 8 6
Aile Reisierin in Ço cuk ları i çi n i sted ikleri E ğ itim Seviyesi
E rke k Kız
Sayı % Sayı %
ilkokul eğitimi 30 6.2 1 19 24.6
Ortaokul eğitimi 17 3.5 50 1 0.3
Lise eğitimi 13 2.7 39 8.1
Ü niversite eğitimi 363 75.0 1 97 40.7
Okuması gerekmez - -
7 1 .4
Belirsiz, cevapsız 61 1 2.6 72 1 4.9
Toplam 484 1 00 484 1 00

Eğitim ile ilgili Vaziyet Alışlar


Çocuklar için lise seviyesinde bir eğitimi arzulayanlar en dü­
§ük oram te§kil etmektedir (erkek çocuklar için %2.7, kız ço­
cuklar için %8.1). İlkokul öğrenimi isteyenler, üniversite eğiti­
mi isteyenlerden daha az olmakla beraber gene de lise eğitimi
isteyenlerden fazladır (erkek çocuklar için %6.2, kızlar için
%24.6). İlkokul eğitimi isteyenler, ortaokul eğitimini yeter bu­
lanlarla beraber en gerçekçi grubu meydana getirirler. Bugün­
kü §artlar altında çocuklan için üniversite eğitimi arzulayanlar­
dan ancak çok sınırlı bir grup bunu sağlayacak durumdadır.
Anketler toplandıktan sonra, bu çeli§meyi anlamak için konu§­
tuğumuz bir balıkçı tayfası, "okutamam ama okusun isterim, fe­
na mı taa üiıiversiteye kadar okusun tabü" diye fikrini belirt-
Ereğli'de Eğitim_

mi§ti. Gerçekten balıkçılar arasında oğullarının ilkokul ya da


ortaokul eğitimi ile yetinen hiç kimse yoktur (Tablo: 87). Oğul­
lan için üniversite öğrenimi isteyen meslek gruplarının ba§ında
%86.1 oranla kalifiye i§çiler gelmektedir. Bunu %82.2 ile me­
mur-subay grubu, %80.5 ile serbest meslek sahipleri ve %78.6
ile balıkçılar takip etmektedir. Tüccar-esnaf grubu %72.3 ile
daha arkada gelmektedir.
Kızlarını üniversitede ok:utmak isteyen meslek gruplarının
ba§mda serbest meslek sahipleri gelmektedir (%61.1) (Tablo:
88). Memur-subay grubu %53.1, kalifiye ݧçiler %50.0 oranın­
dadır. Gene en geride tüccar-esnaf grubu bulunmaktadır
(%29.7). Kızlan için ilkokul eğitimini yeter bulan grupların ba­
§ında %29.7 ile tüccar-esnaf, %28.6 ile balıkçılar gelmektedir.
Aynca ömeklemde, kızların hiç 'ok:uması gerekmez diyen yedi·
ki§iden be§İ de tüccar-esnaf grubuna dahildir. Aile reisierinin
kiz ve erkek çocukları için arzuladıkları eğitim derecesi bakı­
mından serbest mesl�k, memur-subay, kalifiye i§çi gruplan ile
tüccar-esnaf grubu birbirlerine kar§ıt yerlerde durmaktadır! ar.
Tablo: 87
Aile Reisierinin Meslekleri ve Erkek Çocuklar için istedikleri Eğitim Derecesi
Belirsiz
Ortaokulu Üniversite Cevaplar
ilkokulu Okusun Eğitimi ve Cevap
Yeter gören diyen Lise isteyen vermeyen Toplam
Tüccar, Esnaf, imalatçı Sayı 11 5 4 1 07 21 1 48
% 7.4 3.4 2.7 72.3 1 4.2 1 00.0
Serbest Meslek Sayı 1 2 1 29 3 36
% 2.8 5.6 2.8 80.5 8.3 1 00.0
Memur - Subay Sayı 2 5 1 79 9 96
% 2.1 5.2 1 .0 82.2 9.3 99.8
� Kalifiye Işçi Sayı
%
4
5.6
1
1 .4
1
1 .4
62
86.1
4
5.6
72
1 00.1
i
F
Çiftçi Sayı 1 - - -
3 4
% 25.0 - - -
75.0 1 00.0
Balıkçı Sayı - -
2 11 1 14
% - -
1 4.3 78.6 7.1 1 00.0
Işçi Sayı 2 1 2 24 8 37
% 5.4 2.7 5.4 64.8 21 .6 99.9
Diğer Meslekler Sayı 3 2 1 23 6 35
% 8.6 5.7 2.9 65.7 1 7.2 1 00.1
Işsiz Sayı 6 1 1 28 6 42
% 1 4.3 2.4 2.4 66.6 1 4.3 1 00:0
Toplam 30 17 13 363 61 484
Tablo: 88 .
Aile Reisierinin Meslekleri ve Kız Çocuklar için i stedikleri Eğitim Derecesi
Hiç likokulu Ortaokulu Universiteyi
Okumasın Yeter Okusun gerekli
Diyenler Görenler Diyenler Liseyi Görenler Belirsiz Toplam
Tüccar, Esnaf, Imalatçı Sayı 5 44 21 9 44 25 1 48
% 3.4 29.7 1 4.2 6.1 29.7 1 6.9 1 00.0
Serbest Meslek Sayı 1 3 5 3 22 2 36
% 2.8 8.3 1 3.9 8.3 61 .1 5.6 1 00.0
- 11 4 13 51 17 96
Memur - Subay Sayı
- 1 1 .5 4.2 1 3.5 53.1 1 7.6 99.9
%
- 18 8 5 36 5 72
Kalifiye Işçi Sayı
- 2;5.0 1 1 .1 6.9 50.0 6.9 99.9
%
- - - 2
Çiftçi Sayı 1 1 4
- 25.0 - - 25.0 50.0 1 00.0
%
- 4 3 1 4 2 14
Balıkçı Sayı
- 28.6 21 .4 7.1 28.6 1 4.3 ' 1 00.0
%
- 9 4 6 37
Işçi Sayı 2 16
% - 24.3 5.4 1 0.8 43.2 1 6.2 99.9
Diğer Meslekler Sayı 1 12 3 2 11 6 35
% 2.9 34.3 8.6 5.7 31 .3 1 7. 1 99.9
Işsiz - 17 4 2 12
Sayı 7 42
% - 40.5 9.5 4.8 28.6 1 6.7 1 00.1
Topl�m '--
7 119 50 _ 39 -----
1 97 72 484
Ereğlililer, ısrarla çocuklarım akutmak istedikleri halde, ni­
çin akutmak istediklerini pek açık olarak ifade edememekte­
dirler. Müphem olarak, herkes Ereğli'nin gelecek yıllardaki ha­
yatında yeri olacak ba§aİılı insanda aranacak özelliklerin ba§ın­
da "tahsilli olması" gerekeceğini algılamaktadır. Ama bunu
hangi sözlerle söyleyeceklerini pek kestiremiyorlar. Tablo:
89'da Ereğlililerin, çocuklarına vermek istedikleri eğitimin
amaçlan görülmektedir. Oğullar için eğitim amacı olarak gös­
terilen "para kazanması" isteği bu konuda en yüksek oran olan
%19.0'dur. Bu belli bir amaçtır. Modem bir sanayi §ehri haline
gelen Ereğli'nin bugünkü düzeninde de, gelecekteki düzeninde
de parası olmak önemlidir. Zengin sayılmak için gerekli servet
§ekillerinin açıklandığı bölümde de görüldüğü gibi, büyük ço­
ğunluk zengin olmak demek, parası olmak demektir kamsında­
dır. Bunu takip eden yığılmalar, %18.8 ile "adam olması için
okusun" ve %16.3 ile "memlekete faydalı olmak için okusun"
cevaplannda olmu§tur. Bunlar ilk bakı§ta müphem ve kli§ele§­
ıni§, içeriği olmayan sözler izlenimini vermektedir. Buna rağ­
men, açık müHI.katlarda: edindiğimiz bilgilere göre, "adam ol­
sun" deyimi, ki§iliği geli§sin, serseri olmasın, ݧ güç sahibi olsun
ve özellikle ailesine, anne ve babasma saygılı olsun, onlara iha­
net etmesin, "ele-güne" muhtaç bırakmasın gibi ·bir çok anlamı
kavramaktadır.3 Yani Ereğli'de erkek çocuklan eğitmekte ikin­
ci önemli amaç, ki§iliğinin geli§mesini ve insancıl değerler ka­
zanmasını sağlamaktır. Böyle bir amaç, aile içi insan ili§kileri­
nin deği§tiği, oğulların babalardan kopmaya ba§ladığı bu devre­
de, her §eye cevap vereceği sanılan eğitime, bu konuda da umut
bağlandığıru göstermektedir. "Memlekete faydalı olsun" deyimi
biraz daha müphemdir. Bugün Türkiye'de her türlü resmi de­
meçlerde, okullarda radyo ve gazete gibi kitle haberle§me araç­
larında memlekete ve millete bağlılık, memleket ve millet için
çalı§mak en çok üzerinde durulan konudur. Bu değerin geni§
3 Herkesçe bilinen halk bildiyesindeki ailesini terk edip gittikten ve yabancı
ellerde vezir olduktan sonra babasım ayağına getirten oğula ihtiyar baba­
mn verdiği ''vezir olamazsın demedim, adam olamazsın dedim" cevabı da
"adam olmak" deyiminin aile ve insan anlayı§ı ile ilgili bir ki§ilik sorunu
olduğuna ݧaret ettiğini açıklamaktadır.
Ereğli'de Eğitim_

çapta benimsendiğini ya da böyle görünmek gerektiğini dü§ün­


düklerini göstermektedir. Fakat bundan ne kastedildiği, mem­
lekete nasıl faydalı olunabileceği açıklanamamı§tır. Türkiye'nin
bütünü gibi, Ereğli de çözümlenmesi gereken bir çok sosyal so-
. run, düzenlenmesi istenen bir çok ݧ ile kar§ı kar§ıyadır. En kısa
açıklamalar, okuyan çocukların, ki§ileri a§an bu sorulara cevap
bulmaları, kan§ık i§lere düzen getirmeleri umududur. Anketi­
mizdeki bu sorunun bir açık soru olduğu ve cevap verenlerin
kendiliklerinden bu· cevaplan verdikleri dü§ünülürse, kapsamı
bakımından çok açık olmamakla beraber, babalarm bir çoğu­
nun, oğulları için memleket ve millet çapmda amaçlar edinme­
lerini, bunun da eğitim ile elde edilebileceğini dü§ündüklerini
göstermektedir.
Esasen Tablo: 90'a bakılırsa, oğullarını memleket ve millete
faydalı olması için akutmak isteyen aile reisierinin çoğunun,
serbest meslek salıibi, subay ve memur oldukları görülmekte­
dir. Serbest meslek sahipleri arasmda %22.2 ve memur - subay
grubu arasmda %21 .9 aile reisi böyle cevap vermi§lerdjr. Bu
gruplar hem az yerel olanlardır, hem de bunlar resmi bildiriler
ve benzeri kaynaklada daha çok temas edenlerdir. Bunların
aileye yönelmi§ amaçlardan daha çok millete yönelmi§ amaçlan
beninıseıni§ olmaları olağandır. Nitekim meslek grupları ara­
sında, kendini en az güvenlikte hisseden balıkçılar %42.9, i§siz­
ler %30.9 ve kalifiye ݧçiler %18.0 oramnda çocuklarını okutma
amaçlarına "adam olsun" gibi aileye ve aile içi dayanı§maya yö­
nelmi§ cevaplar vermek eğilimindedirler. Esnaf ve tüccar gru­
bunun %21.6'sının "hayatını kazanmak için okusun" gibi ki§iye
yönelmi§ bir amacı beninısemi§ olması da ilginçtir. Üçüncü bö­
lümde, Ereğli tüccar ve esnaflarının feodal olmayan ve değerler
bakımından da, burada görüldüğü gibi ki§iye yönelmi§ olması,
modern sanayile§ınݧ büyük §ehir düzenine ait olduklarını açık­
ça göstermektedir. "insanlığa faydalı olmak için okusun" gibi,
insanlığa ve milletlerarası topluluklara yönelmi§ cevaplar çok
nadirdir, fakat vardır.
Kızların eğitimine gelince, en önemli amaç, bunların bugün­
kü hayata uyum sağlayabilecek, evin dı§ındaki ݧlerini görebile-
__Ereğ1L

cek kadar bilgi sahibi olmaları isteği gelmektedir. Örneklemi­


mizdeki aile reisierinin %31.3'ü kızlarını, böyle bir kolaylığı
sağlamak için akutmak istemektedirler (Tablo: 89). Ereğli'nin
bugünkü ko§ullarında "kızların okuması gerekmez" dü§üncesi
yerini "uyum sağlaması için okuması" fikrine bırak:mı§tır. Her
meslek grubu için bu amaç en büyük oranda ise de özellikle
tüccar-esnaf grubu için en yüksek oranı bulmaktadır (%41.2)
(Tablo: 91). .Bu da ilgi çekicidir. Kızların "adam olması" için
eğitilmesini isteyenler göze çarpacak kadar azdir (%3.1). Bu da
erkek çocukların aile dayanı§masındaki özel yerini ve bu deyi­
mi, yukarıda açıklandığı §ekilde anlamanın doğru olduğunu
gösterir. Memlekete ve millete faydalı olması için kızlarının
okumasını isteyen aile reisieri oranı, %12.5'tıır. Bu oran olduk­
ça yüksektir. Ve oğullarında olduğu gibi, kızlarını memlekete
ve millete yönelıni§ bir amaç ile okutmak isteyenlerin çoğu ge­
ne serbest meslek sahipleri (%16.7) ve memur-subay gruplan
(%16.7) arasındadır.

Tablo: 89
Ç o c u kl a rı n Eğitiminde G üd ü l e n G aye
Kız Çocuk Için Erkek Çocuk Için
Sayı % Sayı %
Belirli bir mesleği olması için 53 1 0.9 46 9.5
Para kazanması için 52 1 0.7 92 1 9.0
Sosyal statüsü olsun diye 2 0.4 32 6.6
"Adam olsun" diyenler 15 3.1 91 1 8.8
Bilgi sahibi olmalarıJçin 37 7.6 47 9.7
Nlemlekete faydalı dması için 61 1 2.5 79 1 6.3
Hayata uyum sağlayabil-
meleri ve ancak o kadar
okumalarını isteyenler 1 52 31 .3 - -

Belirsiz cevaplar ve
cevap vermeyenler(*) 1 12 23.4 · 7 20.1
Toplam 484 99.9 484 1 00.0
(*) Anketlerdeki bu soruya çocuğu olmayan bazı aileler de cevap vermişlerdir.
Bu hanede "çocuğum yok" diyen bazı aileler de bulunmaktadır.
Tablo: 90
Aile Reisierinin Meslekleri ve Erkek Çocukların Eğitimi i çin Düşünd ükleri Gayeler
Belirli bir Sosyal Memlekete
mesleği Hayatını mevkii Adam Bilgi faydalı Belirsiz,
·

olsun kazansın olsun olsun edinsin olsun Cevapsız Toplam


Tüccar, esnaf Sayı 11 32 9 23 16 25 32 1 48
imalatçı % 7.4 2 1 .6 6.1 1 5.5 1 0.8 1 6.9 21 .6 99.9
Serbest Sayı 5 7 -
6 6 8 4 36
Meslek % 1 3.9 1 9.4 -
1 6.7 1 6.7 22.2 1 1 .1 1 00.0
Subay ve
Memur
Sayı
%
9
9.4
19
1 9.8
4
4.2
15
1 5.6
12
1 2.5
21
21 .9
16
1 6.7
96
1 00.1 i
� Kalifiye
lişçi
Sayı
%
7
9.7
16
22.2
9
1 2.5
13
1 8.0
6
8.3
10
1 3.9
11
1 5.3
72
99.9
ı.
Çiftçi Sayı · 4 4

- - - - - -

% - - - - - -
1 00.0 1 00.0
Balıkçı Sayı -
4 -
6 1 1 2 14
% -
28.6 -
42.9 7.1 7. 1 1 4.2 99.9
işçi Sayı 5 6 2 9 2 4 9 37
% 1 3.5 1 6.2 5.4 24.3 5.4 1 0.8 24.3 99.9
Diğer Sayı 3 6 3 6 1 7 9 35
meslekler % 8.6 1 7. 1 8.6 1 7. 1 2.9 20.0 25.7 1 00.0
işsiz Sayı 6 2 . 5 13 3 3 10 42
% 1 4.3 4.8 1 1 .9 30.9 7.1 7.1 23.8 99.9
Toplam Sayı 46 92 32 91 ---- -------
47 79 97 484
Tablo: 91
Aile Reisierinin Meslekleri ve Kız Çocukları i çin Eğitim Gayesi
Hayata
Mem- asgari
Belirli bir Sosyal lekete bir inti-
mesleği para mevkii Adam Bilgi faydalı bak gös- Belirsiz,

Tüccar,
imalatçı esnaf 6.1 10.168 1.24 0.17 4.61 10.168 41.612 25.370 1481
olsun kazansı n olsun olsun edinsin olsun tersin Cevapsız Toplam
Sayı 9
100.
Serbest 5
5.26 13.9 8.33 16.67 16.6 7 22.8 2 16.6 7 36 1
%

Meslek Sayı
100.
-

Subay
Memurve
%
13
12.125 13.5 4.42 10.104 . 16.167 24.230 18.187
-

Sayı
100.96 0 J.
-

� !<al
Işçiifiye 18.130 9.77 4.32 11.18 13.109 27.207 15.113 72
% -

Sayı -

Çiftçi %

25.1 0 75.3 0 100.4 0


99.9
-

Sayı - - - - -

Balıkçı 28.4 6 7.11 7.1 1 28.4 5 28.4 5 99.148


% - - - - - -

Sayı - - -

işçi 10.4 8 13.5 5 8.31 5 27.100 27.100 37


% - - -

Sayı
13.5
- -

Dimeslğerekler 11.4 4 8.36 2.19 17.16 28.106 31.114 100.35 0


% - -
99.9
Sayı - -

işsiz 11.535 9 7.5231 4.1528 7.3731 2.6114 160 126


%
42
- -

38. 28.
Sayı -

%
2 152 112 484
99.9
-

Toplam Savı
Ereğli'de Eğ.ili.ın__

Tablo: 92, aile reisierinin %68.3'ünün babasının meslek ve


ݧ seçiminde bunlara kan§madığım göstermektedir. Buna kar§ı­
lık, bugünkü aile reisierinden oğullannın meslek ve i§ seçmele­
rine kan§acaklarım ifade edenlerin oram %46.3'tür. Baba-oğul
otorite düzeninin çözülmeye yöneldiği bu devrede, böyle bir is­
tek pek yerinde görünmüyorsa da buradaki müdahale deği§ik
seviyede bir ilgidir. Bir çok babalar oğullarının hangi mesleği
seçecegınde, hangi İ§İ tutacağında, tıpkı okula gönderip gön­
dermernek gibi söz sa.Iıibi olmak, oğullarına yön vermek iste­
mektedirler. Bugünkü aile reisleri, kendi statülerini ve durduk­
lan yeri beğenınemektedirler. Bunun suçunu da, babaların ken­
dilerini gerektiği gibi yetݧtİrmemݧ, onlara yol göstermemi§ ol­
malannda bulmaktadırlar. Şimdi kendilerinin bu hataya dü§­
meyeceklerini, oğullanna bugün neyin değerli olduğunu öğre­
teceklerini ve §İmdiki ko§ullarda onlan ba§anya ula§tıracak yö­
nü, mesleği kazanınasına çalı§acaklarını söylemektedirler.
Gençlerin yeti§tirilmesi, özellikle Ereğli'deki okullan bitir­
mekle sonuçlanınaz. Okulu bitiren çocuk çıraklığa ba§lar, ya
babasılım dükkamnda çalı§ır, ya da bir tüccarın, esnafın yanına
verilir. Altı ya§ında manav, sekiz ya§ında balıkçı, on ya§ında
berber "çırak"lığına ba§layanlar vardır. İlkokulu bitiren 12-13
ya§ındaki çocuklarla, sanat okulunu bitiren 15-16 ya§ındakiler,
bir "harçlık" alarak yardıma ba§larlar. Askere gidene kadar bu
böyle devam eder. Bir anlamda bu dönemde daha tam yeti§kin
değillerdir. Kendi gençlik gruplan içinde ve dükkanda yalmz ݧ
davram§larını değil, bütün yeti§kin davralli§larını öğrenirler.
Kızlar da çok küçük ya§tan annelerine yardım ederek, çe§itli
ݧleri ve kadın davram§larını benimserler. Örneğin, diki§ öğren­
mek, okul sonrası devresi için önemli §eylerden biridir. Ancak,
temas ettiğimiz dar gelirli ailelerde, kızlar, dİki§ yerine orta­
okula gitmi§ olmayı arzuluyorlardı. Orüı.ok.lll mezunu kızlara
bu aralık bürolarda beyaz yakalı i§ler bulma olanağı açılmı§ gi­
bidir.
Tabl o : 92
i ş ve M eslek S e çi mi nde Babanın Rolü
Babanız size Siz oğlunuza
karıştı mı? karışacak mısınız?
Sayı % Sayı %
Evet 95 1 9.6 224 46.3
Hayır 331 68.3 1 94 40.1
Belirsiz 58 1 1 .9 66 1 3.6
Toplam 484 99.8 484 1 00.0

Ereğli'de havada somut halde hissedilen eğitim isteği, De­


mir-Çelik Fabrikası ile daha da şiddetlenmiş görülüyor. Ereğ­
li'nin yeni hayatmda eğitime, kendilerini suyun yüzünde tuta­
cak bir cankurtaran simidi gibi bakılmaktadır. Şimdiden, bir
yüksekokul seviyesinde teknik okul kurma fikri yayılınakta, bir
çok yerde münaka§a ve hayal kurma konusu olmaktadır.
Bölüm 1 0

BOŞ ZAMAN UGRAŞILARI

E bakımdan örgütlenmemiş olmasıdır. Diğer bir deyimle,


reğli'de boş zaman uğraşılarının en belirli özelliği, hiçbir

nüfusun büyük bir çoğunluğu için çalışma ve eğlenme düzenle­


rinin birbirinden farklıla§mamış olduğu bile söylenebilir. İkinci
bir özellik, bu uğraşılarda kadın-erkek ayrılığının kuvvetie be­
lirmesidir. Üçüncü bir temel özellik de, boş zaman uğra§ılarının
"yapıcı olmak" gibi bir değer taşımaması ya da güzel sanatlar,
yeni beceriler öğrenmek şeklindeki uğraşılarla boş zamarn de­
ğerlendirmek gibi bir davramş göstermemesidir.
Kasabadaki geleneksel boş zaman faaliyetleri, kadınlar ve
erkekler için ba§ka başkadır. Hemen her gün, gündelik işlerinin
ve sorumluluklarının dışında kalan fazla zamanlarını geçirmek
için hem kadınların hem de erkeklerin, kendilerine göre, yay­
gın, şekillenmemiş fakat devamlı uğraşılan vardır. Kadınlar boş
zamanlarını genellikle birbirlerini ziyaret ederek geçirirler. Er­
keklerin kahveleri vardır. Bu uğra§ılarda çeşitli Ya§ grupla§ma­
ları görülür. Böyle grupla§malar kadınlarda daha az belirtidir.

Kadınlarm Boş Zaman Uğraşıları


Kadınların öğleden sonralarını ziyaretler doldurur. Ziyaret
tarzlan alt tabakalardan üst tabakalara çıkıldıkça değişir. Bun­
da ailenin dı§anya açılmış olup olma.dığı da rol oynar. Alt taba­
kalarda ve kasaba değerlerini yaşatanlarda geliş gidiş hiçbir tö-
. rene bağlı değildir. "Sabah kahvesine" gitmek, "geçerken şöyle
bir uğramak" ya da "ak§am Öturmasına" gelmek hep aynı şeydir.
İkram sınırlıdır. Buna karşılık üst tabakalarda ya da dışanya
açılmış olan ailelerde hanımların belirli "kabul günleri" vardır.
Kendi deyimleri ile "günlerinde" hem ziyaretl�r hem de ikram
tarzlan belirli bir düzene uyar. Bu günlerde hanımların giyiniş­
leri bile daha itinalıdır. "Günlere" genellikle çocuklar getiril­
mez. Fakat özellikle yetişmiş kızlar annelerinin yanında gelir-
_EmğiL

ler. Çok kez 10-12 ki§i toplanır. Biri gelir, biri gider. İkramlar
daha çok büyük §ehir usulü, çaylı çörekli ve düzgündür. Orta
tabakadaki hanımlar gün adetini küçümserler ve "züppelik" sa­
yarlar. Üst tabaka ise her dakika habersiz gelip gitmeyi "lauba­
lilik", önemli kimselerin ziyaretlerinde evde bulunmamayı da
"esef verici" addederler. Onlar için "gün" gerekli ve fonksiyonu
olan bir §eydir. En formel kimselerin bile yakın arkada§lan,
dostlan gene günün hemen her saatinde ziyarete gelebilir ve
onlar da "günlerin" dı§ında bu yakın arkada§larını ziyarete gi­
derler.
Ziyaretlerde ya da "günlerde" ana eylem sohbet ve nakı§ i§­
lemektir. Nakı§, a§ağı yukan kadınlarm en ba§ta gelen merak­
larındandır. Diki§ dikmek de özel ziyaretiere yol açar. Alt taba­
kalarda makarna, tarhana gibi kı§lık besi maddesi hazırlamak
da bir araya gelmek için nedendir. Bunlar tam bo§ zaman uğra­
§ılan sayıimamakla beraber, sohbet ve eğlenme vesilesi sayılır­
lar. Sohbetler, kadın konulan olan, doğumlar, ölümler, evlen­
meler, sünnetler, giyim e§yalaı:ı, çocuklarm ve günlük ev i§leri­
nin sorunlan üzerinde döner. Sinema, film ve konser de bunla­
ra gidenler arasında söz konusu edilir. .
Kadıniann bo§ z�an uğra§ılarının arasında doğum, sünnet,
evleome ve ölüm dolayısıyla yapılan çe§itli toplantıların önemli
yeri vardır. Kadınlar, aralannda çe§itli sebeplerle evlerde ya da
dini ziyaret yerlerinde toplanıp, geçimi bundan olan kadın mev­
lithanlara mevlit okuturlar. Örneğin, Kozlu'da oturan bir ha­
nım bir kaç gün için Ereğli'ye geldiği zaman, hiç belirli olmayan
bir günde, e§İnİ dostunu bir araya toplamak amacıyla "ölmü§le­
rin ruhu" için mevlit okutmu§tur. Ya da kadınlar aralarında pa­
ra toplayıp §eker alarak, ağaçlıklı ve manzaralı bir yer olan
Göztepe'de Nasrullah Dede yatınna gidip mevlit okuturlar.
Açık mülak:atlarda bir çok erkek, kadınların çok ınevlit akut­
malarından bahsetmi§tir. Böyle hallerde, çok kez, mevlit bir
araya gelmek için, bir sebepten çok bahanedir. Kadınlar, yazın
ve baharlarda balıçelere ve mesire yerlerine kendi aralarmda
kır gezileri de düzenlerler. Gene erkeklerden ayrı olarak küçük
gruplar halinde parka, kı§ın gündüz matinelerine, yaz gecele-
Boş Zaman Uğraşıları

rinde açık hava sinemalanna giderler ve yazın erkeklerin olma­


dığı yerlerde açıktan denize girerler. Evde saksıda ya da bahçe­
de çiçek yeti§tirmek de kadınların §ekille§menıi§, fakat sık gö­
rülen meraklanndandır. Radyonun, göreli olarak kapalı çevre
kadınlan için yeni ve temelde bir vakit geçirme öğesi olduğuna
§üphe yoktur. Diğer bölümlerde de söylenildiği gibi, erkek evde
iken izin vermediği halde, o gidince evin kadını radyodan iste­
diği yayınlan dinler. Bunun kadının dünyasını geni§lettiği ger-
çektir.1 .
Genç kadınlar, özellikle genç kızlar arasında Hayat, Ses ve
Yelpaze gibi hafif magazinler rağbettedir.2 Roman okuyan kim­
. selerin de ender olmadığı görülmektedir. Bunlann okunınası
için gerçekten satın alınması gerekmez. Elden ele gezmeleri,
ödünç alınıp okunmaları çok yaygındır. Bu bakımdan mecmua
ve roman okuma yaygınlığı hakkında kesin bir §ey söylenemez.
Ereğli'de kadınlar için tek örgütlü uğra§ı, 1953'de kurulmu§
olan ''Yardım Sevenler Derneği"dir. Bu demek, "Fakir Hastala­
ra Yardım Derneği". ile aynı zamanda kurulmu§tur. Giri§imcile­
ri, idare meclisi ve aktif üyeleri, kaymakam, savcı, doktor gibi
memur ve serbest meslek salıibi kimselerin e§leri ve kadın öğ­
r.etİnenlerdir. Aktif üyeler her ay toplanırlar. Diki§ nakı§ bilen
fakir kızlara, kadınlara ݧ bulurlar. Aidatıara ilaveten para top­
larlar. Çalı§amayan ve. geliri olmayanlara yardım ederler. Ayrı­
ca üyelerin de ka�ası ile dikݧ dikme gerektiren taahhüt ݧle­
rine giri§erek derneğin gelirini arttınrlar. Ara§tırmanın yapıldı­
ğı Temmuz 1962'de Demir-Çelik KurulU§larına mensup kimse­
lerin e§lerinin katılması ile aktif üye çerçevesi geni§lemeye ba§­
lamı§tı. Bu kimselerin aracılığı ile de Demir-Çelik Kurulu§lan­
nın bekçi ve haderne giyimlerinin ve Demir-Çe_lik konukevinin
çar§af, yastık kılıfı vb. ihtiyaçlarının dikilmesini bu örgüt üzeri­
ne almı§ ve §imdiye kadar hiç ula§amadığı bir gelir seviyesine
ula§mı§tır. Aktif üyelerin en büyük §ikayetleri, Ereğiili kadınla- .

rm "günlere" gidip nakl§ ݧlemek yerine bu örgütün içinde ya­


rarlı olmaya ikna edilememeleri idi. Ereğli'de ilk ve tek örgüt
1 Radyo hakkında daha gellݧ bilgi Bölüm ll'de verilıni§tir.
2 Bölüm ll'e bakınız.
_EreğlL

olarak bu dernek, kadınlarm hayatına örgütlü bir faaliyet getir­


meye çalı§mat<.tadır. Bugünkü haliyle, daha çok, geçici olarak
dı§arıdan gelmi§ kimselerle sınırlı bir çalı§ma gibi görünmesine
rağmen, Ereğli'nin e§raf ve serbest meslek erbaplannın e§leri
arasında da hızla yayılması beklenebilir.

Erkeklerin Boş Zaman Uğraşıları


Ereğiili erkeklerin yaygın ve geleneksel bo§ zaman uğra§ıla­
rının ba§ında kahveye gitmek gelmektedir. Kasahada 1962
Temmuzunda 44 tane kahve vardı (Tablo: 10). Bunlar, Çar§ı ve
Hükümet Meydanı'nda Bozhane denilen eski Rum Çar§ısı, bu­
günkü balıkçı topluluklarının bulunduğu ve Süleymanlar Ma­
hallesi'nde yeni ba§layan nüvele§menin olduğu yerdedir. Kasa­
banın konut bölgelerinde kahve yoktur. Bu kurum, yani kahve­
ler, kendi içlerinde farklıla§ını§ haldedir. Kahvelerin bir kısım,
civar köyler halkının kasabadaki sabit adresleri ve yerleridir.
Daha evvel de söylediğimiz gibi her köyün belirli bir kahvesi
vardır ve bunlar bir cins kulüp gibi ݧ görürler.3 İkinci tür farklı­
la§ma, ݧ ve mesleğe göredir. Genellikle balıkçı kahveleri, ݧÇi­
lerin, zanaatkro"larm gittikleri kahveler vardır. Memurlarm git­
tiği, tüccar ve esnafın gelirlerine göre devam ettiği kahveler de
vardır. Ba§kalarınııı buralara girmeyeceğine dair bir yazılı kural
olmanıakla beraber, kimse gerekmedikçe keİı.di grubunun kah­
vesinden ba§kasma gitmez. Bazan aynı kahvede deği§ik saatler­
de deği§ik grupların toplandığı da görülür. Örneğin bir kahve­
de, sabah balıkçıların, ak§am üstü memurların ve gece gençie­
rin toplandığı, bir ba§kasında da sabah ݧçilerin, öğlen köylüle­
rin ve ak§am esnafın toplandığı görülür. Üçüncü bir farklıla§­
ma, ya§a göredir. Gençler ve ya§hlar ayrı ayrı kahvelerde topla­
nırlar. Babaların ve ya§lıların otoriteleri, onlara gösterilmesi ge­
reken saygı, beraber oturup gençlerin §akala§maları, ya da oyun
oynamaları ile · bağda§amaz. Bu konuda varolan duyarlılık ayrı
. ayrı kahvelere gidilerek halledilmi§tir. Ereğli'de siyasi partilere
göre belirgin §ekilde farklıla§mı§ kahvetere rastlanmaını§tır.
3 Bölüm 3'e bakınız.
_.a.oş_zaıııanJlğrıla
a.ş ı:ı_
Ereğli'de erkekler çoğunlukla kahvelere giderler (Tablo:
93). Kahveye gitmeyenler sebebi ne olursa olsun tenkit edilir­
ler. Kahveye gidilen zaman ve orada geçirilen vaktin miktan
deği§iktir. Ereğli'de çalı§madıklan zaman . erkeklerin, kahveye
. gitmekten ba§ka, yapabilecekleri §eyler çok değildir. Üstelik,
sosyal temaslan için bir örgüt, kurum ve yer de yoktur. Evler
kadınlarm dünyasıdır. Kadınlara ve ev i§lerine verilen dü§ük
statü, erkeklerin bunlarla yakından ilgilenmelerine izin vermez.
Ak§am üzeri ya da gece kadınlarla birlikte yapabilecekleri ya
da yapmak isteyecekleri ortak bir konulan da yoktur. Kendi er­
kek arkada§lanm evlerine davet edemezler. Tüccar ve esnaf, ݧ
yerlerini kapatınca eve gidip yemek yer ve sonra da kahveye çı­
karlar. Memurların çoğunun ak§am üzeri saat be§ ile yedi arası,
yani i§lerinin bitimi ile yemek saati arasındaki vakitleri kahvede
geçer.
Kahvede, en hafif günlük konulardan, piyasa, politika ha­
berlerine ya da önemli özel meselelere kadar her §ey konU§U­
lur. Gazeteler burada okunur. Radyolar burada dinlenir. Dost­
luk bağlan burada kurulur. Kݧİsel konulara dokunmadan ciddi
meselelere girmeden de bu temalan devam ettirmek olanağı
vardır. Bunun ilk yolu çe§itli oyunlardır. Tavla, iskambil, bunla­
nn ba§ııida gelir. Ereğli çapında büyük paraların döndüğü, pa­
rab kart oyunlannın da oynandığı olur. Pazar ve tatil gürileri de
erkeklerin hemen hepsi, bo§ zamanlarıilJll büyük ya da küçük
bir kısmım gene kahvelerde geçirirler. Bunlar sayesinde, he­
men herkesin kasahada olup biten her §eyden haberi olur. Kah­
veler, tek ba§lanna en fazla �af§ılıklı teması temin eden, kasa­
badaki bir iç grup havasını yaratan· ve ya§atan kuruınlardır.
Öbür taraftan yava§ bir tempo da çalı§�ayı te§vik eder, vakit
öldürücü ve oyunların dı§ında yeni ilgiler ·edinmeyi köstekleyici
rol oynar. Çok göze çarpan bir özelliği de kadın-erkek ayrımını
körüklemesidir. Bugün hiç §a§mayan §ey, bir kimsenin evi, kan­
sı, kızı ile ne kadar çok ortak uğra§ı varsa, kadınlı-erkekli bo§
zaman uğra§ılanna ne kadar çok zaman ayınyorsa,. kahvelerde
o kadar az vakit sarf ediyordur.
....Eı:eğlL

Ereğli'de 1951 yılında, bii grup memur ile daha sınırlı bir
grup tüccann devam ettiği, bir §ehir kulübü kurulmu§tur. Bu­
rası, biraz daha göz önünden kalkmı§ bir kahve fonksiyonu
görmektedir. Ereğli'de §ehir kulübüne kadınlar gitmez. Bu­
günl..ii haliyle, daha çok paralı kart oytinlarına meraklı kimse­
lerin devam ettiği bir yerdir. Ereğli'nin daha geni§ memur ve
tüccar kütlesi için bir anlam ta§ımamaktadır. Orneklemimizde
. aile reisierinden yalnız %20'si §ehir kulübune gitmektedir
(Tablo: 93).
Üs kumandanlığına ait subay ve astsubay orduevleri yalnız
ordu mensuplarına değil, kasabanın daha geni§ bir grubuna
hizmet eder. Buraya kadınlar da erkekleri ile beraber gelirler.
Her §eye rağmen, buralara da gelenlerin sayısı kahvelerle kıyas-
·

lanamayacak kadar azdır.


Ereğli'de hemen her erkeğin i§tirak ettiği, bo§ zaman faali­
yetlerinden ikincisi de alkollü içki içilen yerlere gitmek ve içkili
toplantılara i§tirak etmektir. Ereğli'de yirmi ya§ına gelmi§ her
erkek içki içer. İçki içme tarzları da çe§itli gruplara göre deği­
§ir. Memur olsun, tüccar olsun üst tal;>akadan olan kimseler,
kulüpte, belediye gazinalarında ya da evlerinde içerler. "Şi§esi­
ni alıp evine gitmek" bunlar için en uygun hal olarak vasıflandı­
rılmaktadır. Bekarlar ve alt orta tabakaya mensup erkeklerden
olu§an ikinci grup, ak§amlan kasabanın 14 meyhanesinde ve iç­
kili lokantalarında "denılenirler". Bunların dı§mda, bir çok dük­
ldlıiın arkasında özellikle gençler toplanıp aralannda içki alem­
4
leri yaparlar. En çok içilen içkiler rakı ve biradır. Bira hele ya­
zın her zaman bulunmaz. Bulunsa tüketimin daha da artacağı

4 Bütün kaza için, Tekel ·idaresi'nce tutulan kayıtlardan çıkanlan içki tüke­
timiniri yıllara göre ı;lağılımı, yılda litre olarak §öyledir:
İcki Nev'i 1956 . 1957 1958 1959 1960 1961
Rakı 38.045 43.383 27.873 38.709 38.559 39.808
Kanyak 472 656 659 367 343 425
Votka 3.828 4.093 2.964 1.827 1.681 2.496
Bira 30.303 17.479 12.319 18.588 20.817 43.164
Verrnut 357 ' 697 628 1.824 1.895 3.377
likör 1.211 1.191 1 .283 2.162 2.234 2.449
Boyalı İspirto 10.381 10.485 11.837 13.802 16.364 18.958
Ereğli'de Tekel §arabı satılmıyor. Serbest §arap satı§lannın miktannı be­
lirlemek olanağı bulanamamı§tır.
Boş Zaman UğraşılarL

muhakkaktır. Çok içildiği nvayet edilen bir §ey de renkli ispir­


todur. "MüUtyimci" denilen bunların miktanın soru§turmak ke­
sinlikle mümkün olmamı§tır. Tüketimin o kadar çok olacağı
umulmayan bir içki de vermuttur. Mezesiz içilebilmesi, fiyatına
. göre hacminin büyük olması, tatlılığı vermuta, özellikle yeni ye­
ni içmeye ba§layan gençler arasında aranan bir içki karakteri
kazandırmı§tır. Büyükler ve babalar dükkandan gittikten soma
gençler arka tarafa geçip çok kere vermut içerler.
Tablo: 93'de içkili lokanta, gazina ya da meyhanelere giden­
lerin sayısı 73 olarak görülmektedir. Bu sayı Ereğli'de içki içen­
Ierin sayılarını göstermekten çok uzaktır. Yukanda bahsettiği­
miz gibi, evlerinde, dükkan arkalarında, kulüp ve orduevi gibi
yerlerde içenler bu tabloda gösterilmeıni§tir. Ayrıca, içkili lo­
kantada ya da meyhanede "demlenmek" pek tasvip edilmedi­
ğinden buralara gidenlerin bir kısmı da cevaplarında bu hare­
lçetlerini saklamı§lardır.
Deniz, yüzme ve amatör balıkçılık, en alt tabakalardan en üst
tabakalara kadar yayılmı§ tutkulardandır. Kömür i§çilerinden or­
du mensuplarına, tüccar ve memurlara kadar her grupta amatör
balıkçıya sık sık rastlamr. Genellikle, sandalla kıyıdan biraz açı­
larak alta ve çapari ile balıkçılıkyaparlar. Alt gelir bölümleri için
tutulan balık, evin bütçesine hatırı sayılır bir destek olur.
)':aygın olan meraklardan bir diğeri de güre§lerdir. Her yıl
tarihsel Kırkpınar güre§lerinden sonra, Temmuzun ikinci hafta­
sının sonunda Ereğli'de güre§ler tertiplenir. Dl§arıdan ve Ereğ­
li'den pehlivanlar bu güre§ yarı§malarma davet edilir. Hafta so­
nu kasabanın içinden ve dı§ından kadmlı erkekli gruplar güre§­
lerle ilgilenir. Şehir içindeki pehlivanlar butüıi Ereğiililer tara­
fından tamnır ve herkes onlara itibar eder.
Horoz döğü§ü, döğü§çü hC?roz yeti§tirmek ve balıisiere gir­
mek de yaygın ilgilerden birini te§kil eder. Horoz döğü§leri, eğ­
lence ile çalı§mamn farklıla§maiDl§ olduğu örnek uğra§ılardan­
dır. Horoz besleyenler genellikle esnaflardandır. Bunlar uzun
günlerde dükkaruarınm önünde horazlanın döğü§türürler.
Kom§u dükkan sahipleri ve gelip geçenler toplarup döğü§ü sey­
rederler. Horoz döğü§ü, tamamiyle ki§isel, organize olmamı§
bir bo§ zaman uğra§ıdır.
Tablo 93
Meslek Grupları ve Boş Zaman Faaliyetleri
Şehir lçklll lokantaya Hiçbir
Kahveye Sinemaya Kulübüne ve Meyhaneye Yere

79.1187 25
67.1006 6 32.30484 20.307 3 94.140
5.874 83.1232 18.262 6 81.1224
Giden Gitmeyen Giden Gitmeyen Giden Gitmeyen Giden Gl!_meyen Gitmeyen Giden

16.5 8
296
Esnaf-Tüccar Sayı

31
80.296 94.34855
i malatçı %
Serbest Sayı
16.658 83.312 19.4 19.4 80.766 13.8 86.2 5.115
11 13
85 20 86.835
Meslek %
Memur Sayı
67.7 32.3 88.6 11.4 20.8 79.2 13.5 11.4 88.6
13 1 71 14 3 69
75.559 17 59 58
Subay %


Kalifiye Sayı
24.1 81.4 18.6 1.3 98.7 20.0 80.0 4.1 95.9 iF
4 4
75.3 0 1 75.3 0 25.1 0 4
işçi %
Çiftçi Sayı
25.0 100.14 0 100.0 100.14 0
- - -

14 71.104 28.174 6 35.5 7 64.9 3


% - - -

Balıkçı Sayı
100.30 0 100.0 7 100. 0
- - -

%
7 54.200 100.3777 0 7294.8 30
- - -

Işçi Sayı
81.170 19.0 46.0 21.6
B
19.0 81.450
-

60 26 51 3.93 96.743 . 41.81326 58:


% -

Işsiz ve Diğer Sayı


22. 0 78. 0 33.8 66.1 342 100. 0 4
-

Meslekler % -

Sayı
59.8 40.2 7350
a.L 27.9 7.4 92.6 15.730 _85. 0 ' .. 16..7 - 83.3
Toplam 290 1 94 36 448 41 1 403
%
Boş Zaman Uğraşıları

Bunlann dı§ında, kendi içlerinde örgütlenmi§ bir grup belirli


aralada toplanarak alaturka müzik fasılları yapmaktadır. Grup­
ta her üye bir saz aleti çalar ya da §arkı söyler. Uzun yıllar bu
faaliyetlerine devam ettikleri halde bu grup bir geni§leme gös-
. termemݧ tİr. Bir . de bazı memurlardan meydana gelmi§ küçük
bir grup hafif batı müziği toplantılan yapmaktadır. Genellikle
bu seanslarda dans da edilmektedir. Bunlanıi toplantılan çok
seyrek olmaktadır.
Radyo ve sinemaya kadınların ilgisinin daha fazla olduğu
açıkça görülür. Fakat Ereğli'de okunan hemen hemen bütün
gazeteler yalnız erkekler tarafından okunmaktadır. Romanlar
ve mecmualar konusunda kadınların, özellikle genç kızların da
ilgileri görülmektedir.
Bo§ zaman uğra§ı olarak dört ki§ilik bir grup yerel gazeteye
amatör yazı ve §İİrler yazmaktadır. Dört küçük sahife halinde
çıkan yerel gazetenin bir sahifesi sık sık böyle uğra§ıiara aynl­
maktadır.
Erkekler için örgütlenmi§ bo§ zaman uğra§ıiarından önemli
biri 1953'de kurulan "Avcılık ve Atılıcılık Kulübü"dür. Ancak
bu kulüp bugün tamamen atıl haldedir. 1960 -ihtilaJ.inden sonra
toplanan ate§li silahların bu atalette rolü olabilir. 1949'da ku­
rulmu§ olan "Gençlik Spor Kulübü" ve "Çilek Spor Kulübü" de
diğer örgütlerdendir. Her iki kulüp de faaliyetlerini futbol üze­
rine yoğunla§tırmı§tır. Civar kasabalarla, ordu takımı ile ve Er­
çelik'in yeni olu§an takımı ile maçlar tertiplenmektedir. Seyirci-
. si çok olmakla beraber klüp üyelerini futbol antrenmanlarında
bile toplamak sorun olmaktadır.
Son örgütlenmi§ bir grup da Türkiye çapında yarı resmi bir
örgütün parçası olan "Türk Kültür Derneği Ereğli Şubesi"nin
faal üyelerinin hemen hepsi öğretmen, eczaci, memur gibi kim­
selerdir. 1961'den bu yana kültür bakımından bir hareket yaİa­
tabilmek çabası içindedirler Çok düzenli olmamakla beraber
. faal üyeler toplanmakta, sahne faaliyeti, İngilizce kursları gibi
çalı§malar yapmakta ve bütün yazılan kendileri sağlayarak bir
edebiyat-sanat dergisi yayınlamaktadırlar. Bir de Ereğli falklor
ekibi olu§tumıu§lardır. Buna rağmen geni§lemekte ve çe§itli
çevrelerden yeni üyeler çekmekte zorluklarla kar§ıla§maktadır­
lar. Özellikle tüccar ve esnaf grubunun ilgisizliğini yenememi§­
lerdir. Temsillerde rol alacak ya da diğer faaliyetlere katılacak
kadın üyeleri de yoktur.

Birlikte Yapılan Eylemler ve Tutumlar


Buraya kadar hep kadın-erkek ayırımı üzerinde durmu§ ol­
mamıza rağmen, Ereğli, Türkiye'nin ba§ka bölgelerinden çok
daha fazla, bu ayrılığı yenmi§ görünmektedir. Ba§ka bölümler­
de de sözü edilen, geleneksel kac4nlı-erkekli bayram gezintileri,
kadınların günlük hayatta, çar§ıda, pazarda, hastanede, resmi
binalarda erkeklerle rahatça temas edebilmeleri; Ereğli'de ka­
dınların soyutlanmaktan kurtulmu§ olduklarını gösterir. Ailece
ziyaretler ve toplu halde kır gezileri, piknikler yaygındır. Bu ba­
kımdan, ne gelir, ne tahsil, ne de meslek, tam · bir farklıla§ma
ayıracı olarak belirmemi§tir. Ba§ka bir deyimle kadınh-erkekli
ziyaretler ve gezmeler her ya§, meslek, gelir ve eğitim vb. gru­
bunda olabilir ya da olmayabilir. Sinemalar ve park, ka­
dın-erkek beraber gidilen yerler bakımından kapı açan öncü
me§guliyetlerden olmu§lardır. Ömeklemimizde, aile reisierin­
den 239'u ( %49.5) e§leri ile beraber sinemaya gitmektedirler.
Kadın-erkek beraber plaja giden grup çok küçük olmakla bera­
ber (45, % 9.3), bunlardan takdir ve gıpta ile bahsedildiğini be­
lirtmek lazımdır (Tablo: 94). Danslı toplantıların kadın ve er­
keklerin bu tecritten kurtulmasında özel bir yeri var gibi görün­
mektedir. Danslı toplantıları düzenleyen grupların ba§ında or­
du gelmektedir. Geçen yıllarda orduevlerinde sık sık yapılan
·

böyle toplantılar, bir çok kimse tarafından tasviple kar§ılanmı§­


tır. Toplantı düzenleyen ikinci bir grup da "Öğretmenler Birli­
ği"dir. Buıılar çok daha seyrek toplantılar yapmaktadırlar.
1930'larda, daha kömür i§letmesi özel ellerde iken, bir kaç
firmanın temsilciliğini yapan, diğer bölümlerde de adı geçen S.
Bey'in öncülüğü ile Ereğli, her ay danslı eğlenceler düzeıılenen
bir dönem ya§aiDl§tır. Şimdi bu kadın-erkek ayrılığından §ika­
yetçi olanlar o zamanlardan gıpta ile söz etmektedirler.
Boş Zaman Uğraşıları

Danslı toplantıları Ereğliillerin derinlemesine içerisine so­


kan, herkesin hayatına getiren §ey düğünlerdir. Sünnet ya da
evlenme törenleri özellikle zenginler ve dı§arı açılmı§ kimseler
tarafından cazlı ve danslı olarak düzenlenmektedir. Böyle dü­
ğünler, hiç değilse yeni yeti§en ku§aklar için kadınlı-erkekli eğ­
lenceleri, dansı vb. olağan faaliyetler haline getirmektedir.
Klasik geleneksel çevrelerde, çalı§manın yeri ve değeri açık­
ça tarif edilmediği gibi, eğlenmenin ya da dinlenmenin yeri de
açıklanmamı§tır. Bu çevrelerde genellikle çok konu§manın, gül­
menin ya da §arkı söylemenin, kısaca eğlenmenin pek ho§ kar­
§ılanmadığı bir gerçektir. Bu anlamda, feodal ve fatalİst düze­
nin değerleri, otorite ve ölüme yönelıni§ davralll§lan ile, dini
faaliyetlerin dı§ında dinlenmeyi ve eğlenmeyi kötü görmeyi ge­
rektirir. Ancak varolan ko§ullarla gün, çalı§makla ya da ibadet­
le doldurulamayacağından, toplumda, yaygın ve dinlenme mi
yoksa eğlenme mi olduğu kolayca fark edilemeyen birtakım fa­
aliyetler yer almı§ ve yayılmı§tır. Onun için kadınların ziyaretle­
rinde, erkeklerin kahvelerde ya da dükkanıarının arka kısımla­
rında geçirdikleri zamanların eğlenme olup olmadığı §Üpheli
oiaaliyetler olarak sürüp gitmektedir. Bu halini kendisini yansıt­
tığı yönlerden biri de bo§ zaman faaliyetlerine yeni katılanların
daha çok pasif bir §ekilde katılıiıalarıdır. Ereğli'de parka, sine­
maya, konsedere gidenlerin sayıları artmaktadır. Hatta, denize
girenler ya da danslı toplantılarda dans edenleri seyredenlerin
sayısı da artmaktadır. Fakat, danS edenlerin ve kadınlı-erkekli
denize gidenlerin sayısı, bir müzik topluluğu olu§turanların, ya
da Türk Kültür Derneği §Ubesindeki piyeslerde rol alanların sa­
yısı çok yava§ artmaktadır. Bu davraııi§lar, bo§ zaman faaliyet­
lerinin örgütlenııiesini ya da yapıcı, yararlı olmasına çalı§ılması:..
m kösteklemektedir.
Bugün Er<?ğli'de çok ݧitilen iki söz, yeni yeni ortaya çıkan
bir çalı§ma ve eğlenme davranı§ının i§areti sayuabilir. Bunlar­
dan birincisi gençler için kullanılan ''haylaz" tabiridir. Bu deyim
bir bakıma ya§lıların gençlerden çalı§ma ve eğlenme zamanları­
ni birbirinden ayırmalarını, ikisini birbirine kan§tırmamalarım
..J:mğlL

istemelerinin ifadesidir. "Haylazlar" gün ortasında İ§İ bırakıp


kahveye, gezmeye gidenlerdir. Ereğli ݧ hayatı bu inceliğe ve
yoğunluğa varmadan önce, böyle bir hareketin önemi ve yoru­
mu bu olmazdı. Bugün dükkam bırakıp gitmekya da ücretle ça­
lı§ılan ݧ yerini terketmek mutlak suretle daha az gelir, hatta
gelirsiz kalmak demektir. Böyle bir davranı§ artık bugün ho§
görülmez. Diğer taraftan gençler ve büyük §ehirle ilgisi olanlar,
zenginler için ''ya§amasım bilmez" sözcüğünü kullanmaktadır­
lar. Bu da kasabanın önenıli sayılan kݧilerinin gene kasaba de­
ğerleri içinde farklıla§mamı§ olan çalı§ma ve eğlenme davram§­
lanm birbirinden ayırmadıklarına ve özellikle büyük §ehir üslı1-
. bunca bir eğlenme tarzım benimsemediklerine ݧarettir. Büyük
§ehir eğlence tarzı, daha çok ticarile§mݧ eğlence tarziarına eği­
limi ifade etmektedir. Böylece gençler ve deği§mݧ kimseler için
çalı§mamn gayesi daha iyi ya§amak, daha iyi ya§amak da çok ve
çe§İtli bo§ zaman faaliyetlerine giri§mek demek olmaktadır.
Ereğli'de genellikle örgütlenmemi§, çalı§madan farklıla§ma­
IDI§, kadınlarla erkekler için birbirlerinden ayrı olan bo§ zaman
faaliyetlerinde de bir dı§a açılma ve §ehirle§me ba§lamı§tır. Ye­
ni yeni beliren ve çalı§masım arttıran dernekler, radyo, gazete,
kitap, sinema ve benzeri faaliyetler, kadınlı-erkekli gezıneler,
danslı eğlenceler, Ereğlilllerin çalı§ma, dinlenme ve eğlenme
anlayi§lannda, büyük §ehirlerin ticarile§mݧ ve çalı§madan fark­
lıla§IDI§, kadınlı-erkekli bo§ zaman faaliyetlerine yönelmi§ oldu­
ğunu göstermektedir.
Tablo: 94
Aile Reisierinin Meslekler ve Eşierini Götürdükleri Eğlence Yerleri
Hiçbir Bir
SInemava Gazinova Plaia Yere Yere
götür- gö- götür- gö- götür- gö- götür- gö-

79 15 133 11 137 67 81
46.697
m eyen türen meyen tü ren meyen türen meyen türen

% 53.3 10.2 89.8 7.7492.6 45.3 3 54.7


Esnaf-Tüccar Sayı

11
18 50.180 69.254 80.79296 91.338
i malatçı

% 50.0 30.6 19.4 8.2


1
Serbest Sayı

17 75
73 24.230 17.177 79 21.21 9
Meslek

% 76.0 82.3 17.782.3 79.1


Memur Sayı

� Subay
37 35 6 66 10 62 35 37
% 51.5 48.5 8.3 91.7 --
13.886.2 48.5 51.5
Kalifiye Sayı

3 1 1
3 100.4 0 75.3 0
işçi

'
--- --
% 75.50 25.90 25.0 75.140 25.0
Çiftçi Sayı 1

14 5
% 35.187 64.193 100.0 -- 100.0 64.9 3 35.187
Balıkçı Sayı

Işçi
%
Sayı
48.6 51.714' -- 37
100.0 --
37
100.0 51.194 48.6
Işsiz ve Diğer
Meslekler %
Sayı
7.68 92.2 - 77
100.0 100.77 0
439
71
92. 2
6
7.8
% 89.7 9.3 90.7
Toplam Sayı 239 245 so 434 45 226 258
-��-----
49.5 50.5 1 0.3 46.6 53.4
BÖLÜM 1 1

HABERLEŞME VE KAVRAMLAR

H önce incelediğimiz ula§ım ile birlikte, Ereğlilllerin hayat


aberle§me (communication) araçlan ve §ekilleri, daha

temposunun, insan ili§kilerinin kalitesinin, dünya görü§lerinin


ya§antı ve davranı§lannın sınırlarını belirleyen faktörlerin ba­
§ında gelmektedir. Ereğlililer, haberle§me §ekillerine göre, ka­
sahalarının dı§ında memleketin diğer bölgeleri ve dünya ile ya­
§antılarım az ya da çok bütünle§tirmektedir.

Posta
Haberle§me araçlannın ba§ında mektup gibi özel olanlan
ile beraber gazete ve radyo gibi kitlesel olanlan gelmektedir.
Ara§tırmanın yapıldığı sırada Ereğli'ye gelen günlük ortiılama
mektup sayısı 1400- i500 civarındaydı. Giden mektup sayısı bi­
raz daha azdı (1300). Bunlardan 60-70 tanesi taahhütlü mektup
idi. Günlük ortalama telgraf sayısı 180, paket sayısı ise 10 ka­
dardı. · Posta memurlarının ifadesine göre, Demir-Çelik Fabri­
kası yapımının ba§lamasından evvel bu sayılar yarıya yakın da­
ha azmı§. Ereğli'ye her gün posta gelip gitmekte ve günde bir
· defa dağıtını yapılmaktadır. 1962 yazında hem İstanbul'a, hem
de Ankara'ya düzenli otobüs seferleri ba§.ladığı ve sadece sekiz
saatlik bir seyahat olduğu halde, posta idaresi eski mukavelesi
gereğince postayı Zonguldak'a göndermektedir. Buradan An­
kara ve İstanbul mektuplan, trenle Ankara üze:ıjnden sevkedil­
mektedir. Böylece, bir mektup Ankara'ya üç, İstanbul'a dört -
·

be§ günde gitmektedir.


Bugün Ereğli'de manyetolu bir telefon sistemi · vardır.
196l'deki abone sayısı 170 olduğu halde, 1962 Temmuz'unda
bu sayı 298'e yükselmi§tir. Yerel gazete §imdi de ısrarla otoma­
tik bir santral-üzerinde durmaktadır.
Radyo
1962'de, Ereğli'de en önemli haberle§me aracı radyodur.
Cereyanla ݧleyen 2533 ve pil ile çalı§an 473 radyo alıcısı vardır.
Köylerdeki radyolar da bu sayıların içindedir. Bu sayılar radyo
kayıtlarını tutan ve vergilerini toplayan P.T.T. İdaresi kayıtla­
nndan çıkanlım§tır. Kasabanın yakla§ık 1400 hanelik olduğu
dü§ünülürse, radyonun hem §ehirde, hem de köylerde ne kadar
yaygın olduğu anla§ılır.
Radyo alıcılarının bu kadar çok olmasına rağmen, anketleri­
mizde hiç radyo dinlemeyenlerin oranı %6.4 bulunmu§tur
(Tablo: 95). Bu oran dinlemeyenlerin evlerinde radyo bulun­
madığı anlamında değildir. Gözlemlerimizde, babaların radyo
dinlemediği, onun evde bulunduğu sırada radyonun açılmadığı,
fakat baba dı§andayken ev sakinlerinin radyo dinlediği evler
görülmü§tür.
Büyük çoğunluk hem İstanbul, hem de Ankara radyosunu
dinlemektedir. Yabancı radyo yayınlartın da dinleyenlerin ora­
m %22'dir. Radyo yayınlarında en çok tercih edilen program
halk türküleridir (Tablo: 96). Bunu haberler ve yorumlar takip
etmektedir. Alaturka müzik, Ereğlililerin geni§çe bir bölümü
için halk türkülerinden ayrı bir müziktir. Bunu özellikle belir­
tenler çoktur. Klasik batı müziği ve hafif batı müziği en az din­
leneo müzik programlarını olu§turur. Çe§itli radyo prograıiıla­
nnın aile reisierinin eğitim derecelerine göre ne sıklıkta dinlen­
diği Tablo: 97, 98, 99'da gösterilmi§tir. Müzik olarak halk tür­
küsü dinleyen en büyük grup ortaokul eğitimi alanlar arasında­
dır. İlkokul mezunu olanlar ve hiç eğitim görmemi§ler arasında
müzik olarak yalnız halk türkülerini dinleyenlerin oranı da ol­
dukça yüksektir (%23.0 ve %20.8) (Tablo: 97).
Haberler, spor yayınlan ve temsilierin dinlenmesi ile eğitim
derecesi arasındaki ilinti Tablo: 98'de görülmektedir. Eğitim
görmemݧ olanlar, ilk ve ortaokulu bitirmi§ kimseler arasında ha­
berleri dinleyenlerin oranı yüksektir (%42.3, %40.5 ve %43.3).
Buna kaT§ılık, lise ve üniversite eğitimiilerio ilgi alanlan daha ge­
nݧ ve çe§itlidir.

1 86
Haberleşme ve KavramıaL

Radyo programlarının diğer konu§ma yayınları arasında,


yalnız dini yayınları dinleyenlerin oranı, eğitim görmemi§lerde
%26.2, ilkokulu bitirenlerde %21.2, ortaokul mezunlarında
% 13.2 ve lise eğitimlerinde % ll.l'dir (Tablo: 99). Ereğli'de di­
ni radyo yayını dinleme eğiliminin eğitimle ters oranlı olduğu
görülmektedir.

Tablo: 95
R adyo D in le m e k
Savı %
Hiç radyo dinlemeyenler 32 6.4
Istanbul Radyosunu dinlevanler 16 3.2
Ankara Radyosunu dinlevanler 70 1 4.2
istanbul ve Ankara Radyolarını 31 8 67.0
Türk ve vabancı radvoları 9 1 .6
Yalnız yabancı radyoları 3 0.6
Belirsiz cevaolar 36 7.0
Toplam 484 1 00.0
Tablo: 96
R adyo Yayım larında Tercih Ed ilen P rogram lar
Sayı
Haberler ve Yorumlar 391
Batı müziği 38
Halk türküleri 453
Alaturka müzik 381
Temsiller 1 85
Spor haberleri ve maçlar 1 09
Dini yayınlar 231
Oğretici yayınlar 1 64
üzel programlar 1 12
Tablo: 97
Radyoda Müzik Dinleme
Hiçbir Batı müziği Alaturka Alaturka
cins müzik Batı Halk ve halk ve halk ve Batı Her Belirsiz
dinlemeyen müziği türküsü Alaturka türküsü müziği müziği üçünü de cevapsız Toplam
Tahsilsiz Sayı 16 -
27 5 1 61 -
5 15 1 30
o/o 1 2 .3 -
20.8 3 .8 0.8 46.9 -
3.8 1 1 .6 1 00.0
likokul Sayı 19 -
' 51 15 2 1 15 2 6 12 222
o/o 8.6 23.0 6.8 0.9 51 .8 0.9 2.7 5.5 1 00.2


-

� Ortaokul Sayı 6
7.2
-
22
26.5
9
1 0.3
-
34
40.9
2
2.4
3
3.6
7
8.4
83
o/o - -
99.8
Lise Sayı 2 1 3 2 2 18 -
7 2 36
o/o 2.8 2.8 8.3 5.6 5.6 50.0 -
1 9.4 5.6 1 00.1
Universile Sayı -
3 -
1 1 1 1 2 -
9
o/o -
33.3 -
1 1 .1 1 1 .1 1 1 .1 1 1 .1 22.2 -
99.9 •

:
Cevapsız Sayı - -
1 1 -
1 - - -

o/o - -
33.3 33.3 -
33.3 - - -
9 .9 ı
Toplam -
43 4 1 04 33 6 230 5 23 36 484
Tablo: 98
Eğitim ve Radyoda Haber Dinleme
Hiç Radyo Maç ve
haber gazete spor Ajans ve Maç ve Maç ve Her Belirsiz
dinlemeyen ajans Temsil havadisi temsil temsil ajans üçünü de cevapsız Toplam
Tahsilsiz Sayı 10 55 3 -
30 1 3 13 15 1 30
% 7.7 42.3 2.3 -
23.1 0.8 2.3 1 0.0 1 1 .6 1 00.0
likokul Sayı 13 90 6 1 53 2 15 30 12 222

� % 5.9 40.5 2.7 0.5 23.9 0.9 6.8 1 3.5 5.5 1 00.2
Ortaokul Sayı 8 36 -
2 12 1 8 10 6 83
% 9.6 43.3 -
2.4 1 4.4 1 .2 9.6 1 2.0 7.2 99.7
Lise Sayı 3 10 1 1 7 1 2 10 2 36
% 8.3 27.8 2.8 2.8 1 9.4 2.8 2.8 27.8 5.6 1 00.1
Universite Sayı 1 1 -
2 -
1 2 2 -
9
% 1 1 .1 1 1 .1 -
22.2 -
1 1 .1 22.2 22.2 -
99.9
Cevapsız Sayı 1 - - - - - -
2 -
3
% 33.3 - - - - - -
66.7 -
1 00.0
Toplam _ _ 36 1 92 10 6 1 02 6 30 SI_ _ 35 484
Tablo: 99
Radyoda Dinlenan Konuşma
Ozel
Hiçbir Dini ko- Öğretici Prog- Dini ve Dini ve Özel ve
konuşma nuş.din- konuş. ramları öğretici özel öğretici Her Belirsiz
dinlemeyen leyen dinleyen dinleyen yayınu program program üçünü de cevapsız Toplam
Tahsilsiz Sayı 50 34 4 -
10 2 3 12 15 1 30
% 38.5 26.2 3.1 -
7.7 1 .5 2.3 9.2 1 1 .6 1 00.1
likokul 70 47 8 7 31 6 5 36 12 222


Sayı

� Ortaokul
%
Sayı
31 .5
33
21 .2
11
3.6
3
3.2
1
1 4.0
9
2.7
2
2.3
3
1 6.2
15
5.5
6
1 00.0
83
% 39.7 1 3.2 3.6 1 .2 1 0.8 2.4 3.6 1 8. 1 7.2 99.8
Lise Sayı 12 4 3 2 2 -
6 6 2 37
% 30.5 1 1 .1 8.3 5.6 5.6 -
1 6.7 1 6.7 5.6 1 00.1
Universite Sayı 1 -
2 -
1 1 2 2 -
9
% 1 1 .1 -
22.2 -
1 1 .1 1 1 .1 22.2 22.2 -
99.9
Cevapsız Sayı 2 - - - - - -
1 -
3
% 66.7 - - - - - -
33.3 -
1 00.0
Toplam 1 68 98 20 10 53 11 19 72 35 484
Haberleşme ve KavramlaL

Gazete ve Dergi
Ereğli'de iki gazete bayii vardır. Bunlann günde sattıkları
gazete ortalaması 2200 civarındadır. Bu sayı geçen yıl 900 imi§.

E reğ li'ye Gelen G azeteler ve S atış M iktarları


Hürriyet 725 Son Havadis 1 40
Milliyet 400 Yeni Istanbul 1 30
Tercüman 200 Vatan 40
Cumhuriyet 1 80 Hür Vatan 40
Yeni Sabah · 1 70 Dünya 35
Akşam 1 40
(Sayılar Temmuz 1962 ortalamasıdır)

E re ğ li'ye G elen Derg ileri n S atış M i ktarları


Hayat 225 Sinema 20
Peri 200 Yön 5
Ses 1 00 Akis 5
Artist 45 Kim 5
Akbaba 40 Varlık 3
Yelpaze 35 Hayat Ansikl. 70

Akçakoca-İstanbul karayolu açılmadan önce İstanbul gaze­


teleri ancak haftada iki defa gelebilirıni§. Ara§tırnıanın yapıldı­
ğı sırada, İstanbul'da çıkan günlük sabah gazetelerini, aynı gün
sabah saat 5-7'de Ereğli'de bulmak mümkündü. Yalnız Vatan, ·
Ak§am gazeteleri öğleye doğru gelmekteydi. Bu neden1e bu iki
gazetenin Ereğli'de satımı azdır. Bayilere Ankara gazeteleri
gelmemektedir. Örneklemirııizde üç Ankara gazetesinden ll
nüs��mn okunduğu sonucu çıkmı§tır (Kudret 5 tane, Ulus 4 ta­
ne, üncü 2 tane) (Tablo: 100). Ankara gazeteleri abone olun­
mak ya da Zonguldak'tan §ahsen getirtilrnek suretiyle okun­
maktadır.
Örneklemimizde, Ereğli'de gazete okumayanların oram
%21.8'dir (Tablo: 101). Aile reisierinin %�8.2'si günde bir,
%27.1'i ise birden fazla gazete okumaktadır. Iki gazete okuyan­
ların oram %25.1, günde be§ ve daha fazla gazete okuduklarını
ifade eden1erin oram da %1.4 olarak belirlenmi§tir.
Tablo : 1 00
H ane Reisierinin o k u d u kları G azeteler
Sayı %
Hürriyet 1 94 33.8
Milliyet 81 1 4.0
Cumhuriyet 76 1 3.2
Tercüman 56 9.8
Yeni Sabah 48 8.4
Son Havadis 33 5.7
Yeni Istanbul 27 4.7
Akşam 24 4.2
Dünya 14 2.5
Vatan 9 1 .5
Kudret 5 0.8
Ulus 4 0.7
Oncü 2 0.3
Toplam 573* 99.6
(*)Bazı hane reisieri birden fazla gazete okudukları için toplam 484'den fazladır.

Tablo: 101
Gazete O ku m a
Savı %
Günde b i r çıazete okuyjinlar 234 48.2
Günde birden cak ı:ıazete okuvan 1 32 27.1
Düzenli gazete okumavanlar 13 2.8
Hic ı:ıazete okumavanlar 1 05 21 .8
Toplam 484 99.9

Dergilerden, fasikül fasikül yayınlanan Hayat Ansiklopedi­


si'nin bütün dergilerin toplamından çok satması kasabanın bilgi
edinnu:, eğitim konularmdaki istek ve davranı§ını vurgulamak­
ta, ciddi yazılara olan ilgiyi göstermektedir.
Ereğli'de yayınlanan "Şirin Ereğli" gazetesi 1957'den beri
çıkmaktadır. 1960 Mayısı'na kadar Demokrat Parti'ye bağımlı
kalmı§, Parti içiiıdeki klikle§meler, bl! kimselerin söz düellolan
ile sürümünü arttrrmı§tır. Daha sonra Demir-Çelik Fabrika­
sı'nın verdiği arazi satın alına ilantan ile hem gazete para kazan­
llll§, hem de kasahada okunıİıası gerekli bir gazete haline gel-
_Ha.lıerlıışme ve Kavramlar

mi§tir. Gene de anketlerimizdeki sorulara cevap verenlerden


hiç kimse Şirin Ereğli gazetesini okuduğunu ifade etmemi§tir.
Diğer bir deyimle, kasabalılar bu gazeteyi gazeteden saymamak­
tadırlar. Zaten Şirin Ereğli satılınaktan çok, dağıtılmakta ve ge-
. !irini ilan ve rekHimlardan sağlamaktadır. 1960 Devrimi'nden
sonra Ankara Radyosu'nun kasaba gazetelerinden verdiği yazı
özetleri arasında Şirip. Ereğli gazetesinin adı sık sık geçmektey­
di. Gazetenin sahibi bununla onur duymaktaydı. Gerçekten,
D.P. klikle§me yazılan son bulduktan bu yana gazete hem yerel
sorunlan ele ah§ bakımından, hem de roman ve makale gibi ya­
zılar bakımından gerçekçi ve daha olgun yazılada dikkati çek­
mektedir. Haberlerini radyodan ve Anadolu Ajansı'ndan derle­
mektedir. Aynca Ereğli'de yazı yazmak isteyenlere bir deneme
alanı da sağlamaktadır. Madencilik ve madenciler hakkındaki
haberler, makaleler, romanlar ve hikayeler yazılannın büyük bir
kısmını kapsamaktadır. Kasabanın Türk Kültür Derneği gibi ör­
gütlerine de kendi yazılarını yayınlamak için yer ayırmaktadır.
Bundan sonra, kömür, madencilik, fabrika ve i§çiliğe ait yazıla­
rın göreli yerlerinin ne olacağını görmek ilgi çekici olacaktır.
Tablo: 1 02
G azetelerde Tercih Ed ilen Yazılar
Savı %
Yurt haberleri 308 21 .2
Politika haberleri 232 1 5.9
Cinayet haberleri 21 8 1 5.0
Dış haberler 1 35 9.3
Spor haberleri 1 29 8.9
Oğretici yazılar 1 09 7.5
Ilanlar 88 6.0
Tenkit yazıları 86 5.9
Resimli romanlar 71 4.9
Yıldız falları 51 3.5
Diğer yazılar 18 1 .2
Belirli bir ver okumayanlar 7 0.4
TaDiarn 1 .452 99.7

Örneklemimizde, en çok okunan gazete yazılan yurt ve son­


ra politika haberleri olarak belirmi§tir. Dı§ haberlerin okunma
sıklığı, cinayet haberlerinden sonra gelmektedir. Resimli ro­
manların ve yıldız fallarının Ereğli aile reisieri arasında okun­
ma oranı azdır (%4.9 ve %3.5) (Tablo: 102) .
Okunan gazeteler ve konular, Ereğlililerin, kendilerini, bü­
yük ölçüde Türkiye ile birleştirdiklerini göstermektedir. Bu ko­
nuda İstanbul'un özel yeri de belirmektedir. Kasabanın büyük
şehir olarak yalnız ticaret bakımından değil, haberleşme bakı­
mından da en sıkı bağları İstanbul iledir. Başka bir şehrin, ör­
neğin Ankara'nın sözü bile edilmez haldedir.
Ereğli çok kitap okuyan bir toplum değildir. Yukarıda da
işaret edildiği gibi, gazete bayileri sınırlı sayıda kitap da sat­
maktadır. Kasabının eski Halk Evleri zamanından kalmış ve
Öğretmenler Birliği'ne devredilmiş 2.000 kitaplık bir kütüpha­
nesi vardır. Milli Eğitim Memurluğu'ndan haderne kadrosu ile
maaş alan bir kütüphane memuru bu kitapların bakımı, ödünç
verilmesi gibi rutin i§lerle uğraşırmış. Şimdi, bu haderne kadro­
su Hiğvedildiğinden kütüphane altı aydan beri kapalıdır. Kitap­
lar bir dükkanda depo edilmi§ baldedir. Öğretmenler Birliği
bunları Türk Kültür Derneği'ne devrederek kasabanın yararına
sunmak kararındadır. Ara§tırma seyahatının devam ettiği süre
içerisinde bu devir işi tamamlanıp kütüphane açılamamıştır.
Aile reisieriilin %13'ü roman, hikaye gibi edebi kitaplar, %6'sı
bilgi veren eserler ve % 14'ü de bunları ve diğer kitapların karı­
§ımını okumaktadır. Buııların dı§ındaki büyük grubun kitapla
hiçbir ilgisi yoktur. Bilgi bakımından olsun, haber bakımından
olsun bu kitlenin dışanya açılan tek penceresi gazetedir. Bu ba­
kımdan gazeteler, hem gazete fonksiyonu, hem de dergi ve ki­
tap fonksiyonu görürler.
Ereğli'de ayrıca özel bir kitabevi yoktur. Gazete bayileri bu
i§i yapmaktadır. Varlık Yayınları ve tercüme romaıılar en çok
satılan kitapları oluşturmaktadır. Yabancı dergiler, Demir-Çelik
Fabrikası yapımının başlamasından sonra Ereğli'ye gelmeye
ba§lamıştır.
Yabancı D e rg iler
Burda (kadın-moda) 15 Time (haber) 5
Beyers (kadın-moda) 10 Paris-Match (resimli haber) 5
Life (resimli haber) 8
Haberleşme ve Kayramlar

Sinema
Ereğli'de sinema yerle§mi§ haberle§me araçlarından biridir.
Sinema, daha çok ticarile§mݧ eğlence §ekillerinden biri gibi dü­
§Ünülse bile, ki§ilerin ve toplumların dı§anya açılmalarında,
.dünya kavramlannın §ekillenmesinde en önemli kanallardan
biri olarak haberle§me (communication) araçları içinde yeri
büyüktür. Ömekleıniınizde, sinemaya hiç gitmeyen aile reisieri­
nin oranı %27.7'dir (Tablo: 103). Haftada bir ya da daha fazla
sinemaya giden aile reisierinin oranı ise %30.2'dir. Genel ola­
rak, Türk filmleri tercih edilmektedir. Yalnız, çok kere Türk
filminden, Türkçe sözlü film kastedildiğini gördük. Bu ara,
Anadolu'ya ve dolayısıyla Ereğli'ye dublajı yapılmadan film
gönderilmediği için, Türk filmi saydıklan bir çok filmler yaban­
cı kaynaklı olabilir.

Tablo: 1 03
S inem aya G itme Sıklığı
Sayı %
Haftada birden sık sinemaya aiden 70 1 4.5
Haftada bir defa sinemaya çıiden 76 1 5.7
Ayda bir defa aiden 72 1 4.9
Daha sevrak sinemaya çıiden 1 22 25.2
Hic sinemaya aitmeyen 1 34 27.7
Belirsiz cevaplar 10 2.0
ToDIam 484 1 00.0

Ereğli'de ilk sinema 1949'da çok ilkel bir açık hava sineması
§eklinde açılmı§tır. Belediye Gazinosu'nun balkonunda bir duvar
perde olarak kullanılırmı§. Seyirciler ayakta film seyredermi§. İs­
kemle yokmu§. Film 8-10 gece oynar, ortalama gecede 150 seyir­
ci bulunurmu§. 1950'de filmler, zemini toprak bir binanın içinde
gösterilmeye ba§lanmı§. İskemle de sağlanmı§. En eski ve en
ucuz filmleri getirdiği için bu sinema aynı mevsim içinde kapan­
mak zorunda kalmı§. İkinci bir sinema, 1953-54 yılında 250 ki§i­
lik Halk Evi salonunda kurulmu§. O da kısa bir süre sonra ka­
panmı§. Ereğli'de ilk sinema)iı kuran kimse, 1955'de yeniden bir
açık hava sineması kurmu§, ayiıı yıl içinde Belediye de düzenli ve
sabit koltuklu bir kapalı sinemayı i§letmeye ba§lamı§. Bu düzgün
_EreğlL

sinemanın idaresi 1957'de yeni bir idareciye devredilmi§ ve ilk ݧ


olarak akustiği düzeltme amacıyla duvarları hasırla kaplanmı§,
sonra arada Türk filmleri olmak üzere genel olarak hep renkli
Amerikan filmleri gösterilmeye ba§lanmı§, her gece film deği§ti­
rilmi§ ve bu sayede sinema mevsimi zararsız kapanmı§. Bu sine­
manın devamlı mü§terileri, limana gelen gemilerin personeli, Pi­
yade Alayı mensuplan ve liman ݧçileri imi§. 1958'de Ereğli'nin
yerli halkı da sinemaya devama ba§lamı§lar. 1960'da bir ve
1962'de iki bahçe sineması daha açılmı§.
Ara§tırmanın yapıldığı sırada, Ereğli'de sinemaskop film per­
desi ile 3'ü bahçede, 4 sinema mevcuttu. Kasahada sinema ba§ka
yerlerde olduğunun aksine, bir yaz eğlencesidir. Bu 4 sinemada
ayda 30 film gösterilmektedir. Yani, bir film ortalama iki gün bir
sinemada, iki gün bir diğerinde olmak üzere dört gece gösteril­
mekteciir. Ortalama olarak her filmi 1500-1700 ki§i seyretmekte­
dir. Özellikle yerli Türk filmleri ile Türkçele§tiri!İni§ renkli Ame­
rikan filmleri tercih .edilmektedir. Yazın en küçük çocuklarına
kadar bütün aile sinemaya gitmektedir. Sinemaya kocalan ile
gitmeyen kadınlar kolll§uları ile grup halinde giderler. Kapalı
tek sinemada, gündüz matinelerinde kadınlar parterde ve erkek­
ler balkanda otururlar. Gece, kadın erkek karı§ıktır. Çar§amba
ve Cuma günleri 12 matinesi ucuz halk matinesidir. Bu matine­
ler kapalı sinemanın en kalabalık seanslarıdır.
Sinema fiyatları, 1957'de 75 ve 85 kuru§ iken, 1962 Temınu­
zu'nda açık hava sinemalarında ön yerler 75, arka iskemieler
100 kuru§tu. Kapalı sinemalar ise, loca 600, koltuk 125, balkon
150 ve paradi 75 kuru§tur. Ucuz matineler halka 90, öğrenciye
50 kuru§tur.
Yukanda da belirtildiği gibi, Ereğli'de sinemaya gitmeyen
aile reisierinin oram %27.7, ayda birden seyrek gidenlerin ora­
nı ise %25.2'dir. Bu durum, aile reisierinin yarısından çoğunun
sinemaya fazla bir ilgi göstermediğine i§aret etmektedir. %14.5
oranında bir grup ise haftada birden daha sık sinemaya gitmek­
tedir. Örneklemimizde 55 ya§ında büyük aile reisierinin yan­
dan fazlasının hiç sinemaya gitmediği, 15-24 ya§ grubu arasın­
daki aile reisierinin ise %30'unun haftada birden fazla sinema­
ya gittiği görülmektedir (Tablo: 104). Açık müliikatlar, sinema­
ya gitme oranını, aile reisi olmayan gençler ve hatta kadınlar
arasında daha büyük olduğunu göstermݧtİr. Ya§ları 15 ile 25 ·

arasında olup da sinemaya gitmeyenierin oranının 55-64 ya§


grubundakilere yakla§ması dikkat çeki.cidir. Gene bu genç ya§
grubunda kadınların çalı§masına kar§ı tutumlarda da benzer bir
geleneksellik gözlenmektedir. Bu §ekilde 25 ya§ına kadar aile
reisieri arasında belirli bir deği§meye direnme ve dı§anya ka­
panma eğilimi görülmektedir.

Türkiye ve Dünya Kavramları


Ba§ka yerde de söylediğimiz gibi haberle§me yollan ve araç­
ları, bir toplumun yerellikten kurtulmasında, dı§anya açılma­
sında büyük rol oynar. Bunların ula§ım ve nüfus hareketleri ile
beraber etkileri, en belirli tarzda, toplum üyelerinin zaman,
mesafe algılamalarında ve bunları kavranıla§tırmalarında görü­
lür. Ki§ilerin menıleket ve dünya hakkındaki bilgileri, günlük
hayatlarının temposunu aksettiren zaman ve mekan anlayı§lan
bu etkinin derecesini de açıkça ortaya koyar
Ereğlilllerin Türkiye hakkındaki bilgilerini dört çevrede top­
lamak olanağı vardır. İlk çevrede, Türkiye'nin Ereğli'ye en uzak
yerini, Marmara Bölgesi, Batı Anadolu ya da Orta Anadolu Böl­
gesi'nden daha ötede dü§ünmeyenler vardır. Cevaplarında
"Ereğli'ye en uzak yer Devrek'tir*" diyen ki§ilere bile rastlanmı§­
tır. Fakat, ömeklemimizde bu grup çok dܧük çıkmı§tır (%3.3)
(Tablo: 105). İkinci çevre, Doğu Karadeniz Bölgesi'ni Ereğli'ye ·
en :uzak yer olarak dü§ünen kimselerin bulunduğu gruptur. Do­
ğu Karadeniz Bölgesi, Ereğli için, hem göçler hem de ula§ım ba­
kımından çok gelip gidilen bir bölgedir. Türkiye'yi bu terimler
içinde dü§ünenler, kavranılannda göreli olarak yerel kalmı§ kim­
selerdir. Ömeklenıimizde bunların oraiıı %10.5'tur. Ömeklenıi­
mizde, %10.3'ü bulan ve Akdeniz kıyılan ile Güneydoğu Anado­
lu'ya kadar geni§lenıi§ kimselerin, Ereğli'ye en uzak yer kavram�
lan da üçüncü çevreyi te§kil etmektedir. Asıl büyük çoğunluk,
Doğu Anadolu'yu Ereğli'ye en uzak bölge olarak gösternıi§tir
(%45.2). %15.7 oranında da dakik ve tam bilgi veren vardır.
Bunlar Ereğli'ye en uzak yer olarak Hakkari, Şemdinli ve Gevar
Ovası cevaplarını vernıi§tir. Dördüncü çevredeki yayılma, Ereğ-
* Çok yakında bir baıjka kasaba, Bolu ilinin ilçesi
li'de çoğunluğun, açık ve seçik bir Türkiye bilgisine VarıDI§ oldu­
ğunu göstermektt;ıdir.
Türkiye'de Ereğli'ye en uzak yer bilgisi dağılımına benzer
sonuçlar, dünyada Ereğli'ye en uzak yer kavramında da elde
edilmi§tir. Bu konuda Avrupa ve Asya memleketleri çerçevesi
içinde kalanların oram sırasıyla sadece %4.1 ve 12.6'dır (Tablo:
106). Örneklemin %45.5 gibi büyük bir grubu için dünyada
Ereğli'ye en uzak yer Amerika'dır. Bunun dı§ında, Güney
· Amerika, Okyanusya, Kutuplar gibi daha dakik bilgi verenler
de mevcuttur. Her iki bilgi de Türkiye'nin herhangi bir büyük
§ehrinden alınacak sonuca çok yakındır. Bu bakımdan Ereğli
çok §ehirle§IDݧ ve dı§anya açılmı§tır.
Ereğlililerin, yabancı memleketlerdeki §ehirler hakkındaki
bilgileri de dı§arıya açılma bakımından ilgi çekicidir. Londra,
Berlin, Atina ve New York en çok bilinen §ehirlerdir. Londra
%65.7 ile ba§ta gelmekte, diğerleri yukandaki sıra ile birbirlerini
takip etmektedir (Tablo: 107). Bunlardan sonra Tokyo, daha ge­
riden de Bombay ve Bağdat gelmektedir. Türkiye'ye en yakın §e­
hirlerden biri olan, çe§itli siyasal vesilelerle son dört yıl içinde sık
sık gazetelerde adı geçen, Osmanlı İmparatorluğu'nun son gün­
lerine kadar sayılı eyaletlerden biri bulunan, halk türkülerine,
folklara kadar girnıݧ Bağdat'ın nerede olduğu bilgisinin en son­
ra gelmesi açıklanmaya muhtaçtır. Bağdat'ın nerede olduğunu
yanlı§ bilenler arasında 89 kİ§İ (%18.4), ''Bağdat Arabistan'dır"
deıni§lerdir. Böyle bir kavramlCl§tırma, bu grubun, Arap Yarıma­
dası'ın bir bütün saydıklarını, siyasal ve sosyal farkla§malara
önem vermediklerini göstermektedir. Bunu 1915'ten önceki dü­
zene e§ dü§en bir kavraınla§tırnıa saymak gerekir. Londra, Ber­
lin, New York hatta Tokyo gibi §ehirlerin Bağdat'tan daha çok
bilinmesi, Ereğlililerin dı§ dünya ile ilintilerinin bugünkü millet­
lerarası ili§kilerde öneınli §ehir ve dolayısıyla memleketler etra­
fında toplandığım göstermektedir. Türkiye'nin yakın tarihinde
adı geçıni§, hatta folklara girıni§ koffi§U memleketler bile bu ba- ·

kımdan geri planda kalmı§tır� Ereğlililer diğer memleketlerdeki


§ehirleri daha geni§ bir kapsam ile birlikte dü§ünebilmek bakı­
mından pek tecrübeli değildirler. Birleınݧ Milletler Kararga­
hı'nın nerede olduğunu bilenlerin oranı sadece %35.7'dir.
Tablo: 1 04
Yaş Gruplarının Sinemaya Gitme Sıklığı
Daha
Haftada Haftada Ayda Seyrek
Sinemaya bir birden bir sinemaya
gitmeyen giden fazla giden giden giden Belirsiz Toplam
1 5 -24 Sayı 3 1 3 3 - -
10
Yaş arası % 30.0 1 0.0 30.0 30.0 - -
1 00.0

� 25 -34 Sayı
%
16
1 5.8
22
21 .8
21
20.8
19
1 8.8
21
20.8
2
2.0
1 01
1 00.0
35 -44 Sayı 21 27 23 . 19 43 3 1 36
% 1 5.4 1 9. 9 1 6.9 1 4.0 31 .6 2.2 1 00.0
45 - 54 Sayı 27 16 10 19 28 3 1 03
% 26.2 1 5.5 9.7 1 8.4 27.4 2.9 - 1 00.0
55 - 64 Sayı 37 6 6 8 15 2 74
% 50.0 8.1 8.1 1 0.8 20.3 2.7 1 00.0
65 ve Sayı 27 4 4 4 12 -
51
daha fazla % 52.9 7.8 7.8 7.8 23.5 -
99.8
Belirsiz Sayı 3 -
3 -
3 -
9
% 33.3 -
33.3 -
33.3 -
99.9
Toplam 1 34 76 70 72 1 22 10 484
Tablo: 1 05
Tü rkiye'de En Uzak Yer Kavram ı
Savı %
"Doau Karadeniz" divanler 51 1 0.5
"Doau Anadolu"vu aösterenler 21 9 45.2
Akdeniz kıyıları 50 1 0.3
Günevdoi:iu Anadolu 12 2.5
Hakkari ve civarı 76 1 5.7
Batı Karadeniz ve Batı Anadolu 16 3.3
"Bilmiyorum" diyenler- ' 53 1 1 .0
Belirsiz cevaplar 7 1 .4
Toplam 484 99.9

Tablo: 1 06 .
D ü nyada En Uzak Yer Kavram ı
Sayı %
Avrupa Memleketleri 20 4.1
Asva Memleketleri 61 1 2.6
Afrika Memleketleri 6 1 .2
Amerika 220 45.5
Günev Amerika Alaska Kanada 26 5.4
Okvanuşva 28 5.8
Kutuplar 20 4.1
"Bilmivorum" divanler 84 1 7.4
Belirsiz cevaplar 19 3.9
Toplam 484 1 00.0

Dı§anya açılınada ve çe§İtli §ehirleri, İli§kilerini bilmekte,


gelirin ve eğitimjn. rolü büyüktür. En çok bilinenlerden Berlin
ile en az bileneo Bağdat hakkındaki bilgi ile aile reisierinin eği­
tim durumu arasındaki ilgi Tablo: 108 ve 109'da gösterilmi§tir.
Şehirlerin nerede olduğunu bilenlerin sayısı, eğitim derecesi ile
paralel olarak artmaktadır. Tablo: 110 ve lll'de gelir artı§ı ile
beraber, bu §ehirlerin bilinme oram da çoğalmaktadır. Yalnız,
memurların çoğunun girdiği gelir grubunda özel bir §İ§kiiılik
vardır;

20L
.J:iab.erl.eşme�ramlaı:..

Atina'nın
Iyerini 6.4 29.5 0.8 99.9
j Bağdat'ın 1 61 * 1 60 3 484
ı 33.3 33.0 0.6 99.9
! Berlin'in 16 3 484

Bombay'ın ı 42 280

j Londra'nın 1 Sayı j 31 8 ı
ı ı % ı 65.7 ı 4.1 29.8 0.4
! NewYork'un 1 Sayı ! 304 ı 18 1 60 2
% 62.8
Tokyo'nun 1 Sayı 1 263 1 1 80 3
ı ·ı % ı 54.3 ı 7.9 37.2 0.6
j Birleşmiş M. 1 Sayı 1 1 73 ı 64 244 3
i Karargahı'nın ı % ı 35.7 ı 1 3.2 50.4 0.6
(*) Ereğli'de, Bağdat'ın yerini yanlış ifade eden ve "Arabistan'da" diyen 89
(%18.4 ) kişi vardır.
Tablo: 1 08
B ağdat' ın N erede Old u ğ u H akkındaki B ilginin
Eğ itim e G ö re D;ağılı m ı
Yanlış Bilme- Belirsiz Arabistan'da
Bilenler Bilenler yenler Cevaplar Sananlar Toplam
Tahsilsiz 1 Sayı 7 12 84 2 25 1 30
ı ı % ı 5.4 9.2 ı 64.6 ı 1 .6 1 9.2 ı 100.0 ı
ı ilkokul ı Sayı J 62 39 ı 72 ı 49 ı 222 ı
ı ı % ı 27.9 1 7.6 ı 32.4 ı 22.1 ı 1oo.o ı
ı ortaokul ı Sayı J 52 18 ı 3 ı 9 ı 83 ı
%

ı Üniversite ı Sayı 1 O ı
ı ı % ı 1 00.0 ı
!cevapsız ı Sayı J 1
!Toplam 1 1 1
% 33.3
1 60 3 89

Tabl o : 1 09
.
Berlin'in N e rede o ld u ğ u H ak kındaki B ilginin
Eğ itime G öre Dağılımı
Yanlış Belirsiz
Biliyor biliyor Bilmiyor cevaplar Toplam
Tahsilsiz Sayı 37 4 87 2 1 30
% 28.5 3.1 66.9 1 .6 1 00.1
likokul Sayı 1 55 9 58 -
222
% 69.8 4.1 26.1 -
1 00.0
Ortaokul Sayı 74 2 6 1 83
% 89.1 2.4 7.2 1 .2 99.9
Use Sayı 34 -
2 -
36
% 94.4 -
5.6 -
1 00.0
Vniversite Sayı 9 -
1 -
10
· % 90.0 -
1 0.0 -
1 00.0
Cevapsız Sayı -
1 2 -
3
% -
33.3 66) -
1 00.0
Toplam 309 16 1 56 3 484
Tablo: 1 1 0
Bağdat'ın Nerede olduğu Hakkındaki Bilginin Gelire Göre Dağılımı
Bağdat'ın
nerede
olduğunu Yanlış Belirsiz Arabistan'da
bilivor bilivor Bilmivor cevapsız zannedivor Toplam
Geliri Sayı 7 11 44 -
14 76
250 TL.'dan az % 9.2 1 4.5 57.9 -
1 8.4 1 00.0
250- 499 TL. Sayı 46 32 68 2 39 1 87
% 24.6 1 7.1 36.4 1 .0 20.9 1 00.0
500 - 749 TL Sayı 49 16 24 20 1 09

-

% 45.0 1 4.7 22.0 -


1 8.3 1 00.0
750 - 1 000 TL. Sayı 18 3 - -
4 25
% 72.0 1 2.0 - -
1 6.0 1 00.0
1 001-1500 TL. Sayı 17 5 5 -
4 31
% 54.8 1 6.1 1 6.1 -
1 2.9 99.9
1 500'den çok Sayı 13 1 3 -
2 19
% 68.4 5.3 1 5.8 -
1 0.5 1 00.0
Belirsiz Sayı 7 2 5 1 5 20
% 35.0 1 0.0 25.0 5.0 25.0 1 00.0
Hiç Sayı 3 2 11 -
1 17
geliriyok % 1 7.6 1 1 .8 64.7 -
5.9 1 00.0
Toplam 1 60 72 1 60 3 - 89 _.
�8_1_ =
Tablo: 1 1 1
Berlin'in Nerede Olduğu Hakkındaki Bilginin Gelire Göre Dağılımı

nerede ı
Berlin'in
olduğunu 1 Yanlış ı
ı 1 Belirsiz
ı ı biliyor ı biliyor L E3ilmiYQLL . çevapsız 1 Toplam ı
! Geliri ı Sayı ı 32 ı 2 42 ı - ı 76 ı
250 TL.'dan az % 42.1 2.6 55.3 - 1 00.0
250- 499 TL. Sayı 1 12 6 67 2 1 87
% 59.9 3.2 35.8 1 .0
-
99.9
500 - 749 TL. Say 82 5 22 1 09

� % 75.2 4.6
-
20.2 - 1 00.0

750 - 1 000 TL. Sayı 24 1 25
% 96.0 -
-
4.0 -
-
1 00.0
F

1 001-1 500 TL. Sayı 25 6 31


% 80.6 -
-
1 9.4
-
1 00.0
1 500'den çok Sayı 17 2 19
% 89.5 - 1 0.5 - 1 00.0
Belirsiz Sayı 11 2 6 1 20
% 55.0 1 0.0 30.0 5.0
-
1 00.0
Hiç Sayı 6 1 10 17
geliri yok % 35.4 5.8 58.8 - 1 00.0
Toplam 309 16 1 55 3 484
Haberleşme ve Kavramlar

Zaman, Mesafe ve Dakiklik Kavramları


Ereğlililerin, Türkiye ve dünya kavramları bakımından gös­
terdikleri §ehirle§me ve dı§arıya açılma eğilimini, zaman ve me­
safe kavramlarında da görmek mümkündür. Hemen her insan
toplumunda, zaman kavramının mutlaka kullanıldığı faaliyetle­
rin ba§ında, yatma ve kalkma vakti gelir. Toplumun faaliyetleri­
nin bu davranı§a doğrudan doğruya etkisi vardır. Yatıp kalkma
zamanları, toplumun üretim faaliyetlerinden aile kompozisyo­
nuna, inanç sistemlerinin çe§itli yönlerine kadar toplum hayatı­
nın her cephesine ait düzene özel duyarlılık gösterir.
Tablo: 112, Ereğli'de, kı§ ve yaz mevsimlerinde yatma ve
kaİkma zamarilarım· anlatmak için kullanılan kavramların dağı­
lımım göstermektedir. %83.7 - %90.0 gibi büyük çoğunluk,
standart saat kavramlarr ile hareket etmektedir. Bununla bera­
ber, doğa düzeni ve namaz vaktine göre hareketlerini ayarlayan
kimseler de büsbütün kaybolmamı§tır. Yatıp kalkmalarım özel­
likle namaz vaktine göre ayarlayanların oranı ömeklemimizde
%7'yi geçmemektedir. Alaturka saat kullanan hiç kimsenin bu­
lunmaması ilgi çekicidir.
Yatıp kalkma için standart zaman birimi kullanmayan kim­
selerden büyük bir grup, günün ba§ka faaliyetleri için standart
birimi kullanmaktadırlar. Gerçekten, Ereğli'den Zonguldak'a
karadan ya da denizden gitmek için gerekli zamanı standart bi­
rimle ifade edenlerin oranı %90'm üzerindedir (Tablo: 113).
Ereğli'de doğa düzeni ya da namaz vakitleri, günlük hayatı böl­
meye yetmediği için, standart saat k-ullanmak yerle§mektedir.
Standart zaman ölçüsü kullanmanın bir i§areti olarak, saat kul­
lananların, evlerinde takvim ceplerinde muhtıra defteri bulun­
duranların oranı ara§tırılmı§tır. Örn,eklemimizde evinde ya da
cebinde saat bulunanların oranı, alafranga saate ayarlılar için
%90.9 ve alaturka saate ayarlılar için %4.8'dir. Evinde takvim
bulunan, ayım, gününü standart ölçütlerle belirleyen aile reisie­
rinin oranı %82.4'tür. Buna kar§ılık muhtıra defteri kullanmak
o kadar yaygın değildir (%44.2)" Ereğli'de henüz büyük çoğun­
luğun anonim insan ili§kileri, özel bir kayıt gerektirecek sıklığa
ula§mamı§tır (Tablo: 114).
Kavramın standardize olması bakımından, Ereğli'de mesafe
ölçüleri, zaman ölçüleri ile kıyaslanamaz. Gene de denize ait
mesafelerde standartizasyon, kara uzaklığına oranla daha fazla­
du. Ömeklenıimizde Zonguldak'ın Ereğli'ye denizden uzaklığım
mil olarak verenlerin oram %69, karadan mesafeyi kilometre
olarak söyleyenierin oram ise %64.7'dir (Tablo: 115). Karayolu
uzaklık ölçülerinin standardize olmamaSı sebebi, ilk bölümlerde
anlatıldığı gibi, Ereğli için deniz ulaşımının binlerce yıl geriye gi­
den bir tarihinin bulunmasma kar§ılık, düzgün karayolları, mun­
tazam otobüs seferleri ile kara ulaşımının sadece bir-iki yıllık
geçmi§inin bulunmasıdır. Mesafe kavramı bu durumu açıkça ak­
settirmektedir. Bu soruya ''bilmiyorum" diye cevap verenlerin ço­
ğu, bu cevaplan ile, Ereğli-Zonguldak arasının tam kaç mil ya da
karadan tam kaç kilometre olduğunu bilmediklerini ifade etmi§­
lerdir. Bu bakımdan, mesafe kavramı söz konusu olduğu zaman
''bilmiyorum" diyen kimselerin çoğunun da standart kavrama sa­
hip ki§iler olarak dü§ünülmesi doğru olur. ''Bilmiyorum" cevabı
verenler arasında da Zonguldak'a karayolunun uzunluğunu bil­
meyenierin oram, denizyoluna nisbetle daha fazladır.

Tablo: 1 1 2
Zaman Kavramı (Yatıp Kalkma Vakti)
Yazın Kışın Yazın Kışın
kalkma kalkma yatma yatma
zamanı zamanı zamanı zamanı
Standart Sayı 420 405 440 435
saat ile % 86.8 83.7 99.9 89.9
Tabiat Sayı 24 23 8 13
düzeni ile % 5.0 4.8 1 .7 2.7
Iş düzeni Sayı -
1 2 -

ile % -
0.2 0.4 -

Alaturka Sayı - - - -

saatle % - - - -

Namaz Sayı 26 35 24 15
vakti ile % 5.4 7.2 5.0 3.1
Bel irsiz Sayı 11 16 7 18
% 2.2 3.3 1 .4 3.7
Bilm iyorum Sayı 3 4 3 3
% 0.6 0.8 0.6 0.6
Toplam Sayı 484 484 484 484
% 1 00.0 1 00.0 1 00.0 1 00.0
Haberleşme ve Kavramlar

Tablo: 1 1 3
Zaman Kavram ı (Seyahat M üddeti)
Denizden zaman olarak Karadan zaman olarak
Zonguldak'ın uzaklığı Zonguldak'ın uzaklığı
S ayı % S ay ı %
Standart zamanla 445 91 . 9 452 93.4
Tabiat düze ni i l e 3 0.6 3 0.6
Iş düzeni i l e 2 0.4 2 0. 4
Bi l miyoru m 32 6.6 26 5.4
Bel irsiz 2 0.4 1 0.2
Toplam 484 99.9 484 100.0

Tablo : 1 1 4
Zam an Kavra m ı i le i lgili Araçlar
Evet Ha 11ır Belirsiz
Sayı % Sayı % S ay ı %
Takvim 399 82.4 85 1 7.6 - -
Muhtıra 21 4 44.2 269 55.6 1 0.2
Saat (alafranı:ıa) 440 90.9 44 9.1 - -
Saat (alaturka) 23 4.8 456 94.2 5 10

Tablo : 1 1 5
M esafe Kavra m ı (Den izde ve Karada)
Denizden mesafe olarak Karadan mesafe olarak
Zonguldak'ın uzaklığı Zonguldak'ın uzaklığı
Sayı % S ayı %
Standart ölçülerle
ölçülmüş 334 69.0 313 64.7
Standart ölçülerle
ölçülmemiş 3 0.6 6 1 .2
Bilmiyor 1 42 29.3 1 56 32.2
Belirsiz 5 1 .0 9 1 .8
Toplam 484 99.9 484 99.9

Örneklemim.izde, uzunluk bakımından daha küçük birimle­


re inildiği zaman, standart ölçüler kullanma oranının ve dakik­
liğin azaldığı görülmektedir. Örneğin, bir kibrit kutusunun bü­
yüklüğünü anlatmak için standart ölçü kullananların oram
__Ere.ğiL

%57.6 (Tablo: 116), bir karıncanın büyüklüğü için ise oran sa­
dece %26.0'dır. Ufak uzunluk tarifinde standart ölçü kullanma­
yanların büyük bir kısmı büyüklüğü elleri ile ifade etmeye, di­
ğer bir grup da, bazı e§yalara benzetme. yaparak bir fikir verme­
ye çalı§nıı§lardır. . Ömeğin, karıncanın küçüklüğünü ifade et­
mek için, büyük bir çoğunluk, onu "dan tanesi"ne benzetmekte­
dir. Karıncayı pirinç ya da buğday tanesine benzetmemeleri, sa­
dece, bu bölgede, bunların egemen tarım ürünü olmamaların­
dandır. Standart ölçü kullanmayanların, diğer çe§it açıklama gi­
ri§iınlerinde bile, açık bir §ey söylemedikleri, dakiklik bakımm­
dan çok belirsiz kaldıklan görülmektedir. Bu çe§it cevaplan
''belirsiz" diye kodiadığımız için, Tablo: 116'da belirsiz oranı,
örneğin karınca için %30.4'e yükselmi§tir. Bu oranın yüksekliği,
Ereğliillerin bugünkü hayatlarında, santimetre ve daha küçük
ölçüler için yer olmadığını, bu boyutta dakik olmak ihtiyacını
hissetmediklerini göstermektedir.

Tablo : 1 1 6
Büyük l ü k ve D ak i klik Kavram ları
Kibrit Karıncanın
kutusunun büyüklüğü büyüklüğü
Sa_yı % Sayı %
Standart ölçü ile ifa-
de edenler (cm-mm) 279 57.7 1 26 26.3
lşaı-_etle ifade edenler 61 1 2.6 15 3.1
Bir şeye benzete-
rek ifade edenler 52 1 0.7 1 73 35.7
Bilmiyorum diyenler 31 6.4 22 4.5
Belirsiz 61 1 2.6 1 48 30.4
Toplam 484 . 1 00.0 484 1 00.0

Haberle§me araçlarında qeği§meler, insanların sosyal dünya­


sında temel deği§ikliklere sebep olmu§, yepyeni görü§ler getir­
mݧ, günlük hayatın temposunu hızlandırmı§, birçok önemli yeni
sosyal u:Yumlar (adjustment) gerektirmi§tir. Hızlı haberle§me
araçlan ile beraber insan ili§kileri daha formel, daha gayri§ahsi
' (impersonel) ve ikincil ili§kiler haline gelmi§tir. İnsanlar kendi
Haberleşme ve Kavramla[_

komünitelerinin dı§ında menıleket çapında ya da uluslararası


çapta politik figürlerle, otoritelerle, radyo ve sinema artistieri
ile, spor yıldızları ile ilgilenmi§lerdir. Böyle kimseler artık onla­
rın kendi sosyal dünyalarının bir parçası haline gelmi§tir.
Ereğli'de kitle haberle§me araçlarından radyo ve gazete çok
yaygındır. Bunları sinema takip eder. Gazetede memlekete ait
haberler, radyoda halk türküleri ve sinemada Türk filmleri en
çok ilgi toplayan konulardır.
Okunan gazeteler, konuları, radyo ve film ilgileri bakımın­
dan Ereğlililer, kendilerini büyük ölçüde Türkiye ile birle§tir­
mݧlerdir. Bu konuda İstanbul'un özel bir yeri vardır. Ereğli'nin
büyük§ehir (metropolis) olarak en sıkı bağları İstanbul iledir.
Milli hudutlar ya da dünyaya yönelmi§ davranı§lar ve ilgiler
bakımından bugün Ereğli'den alınan cevaplar, Türkiye'nin her­
hangi bir §ehrinden alınacak sonuçlara çok yakındır. Günlük
hayat temposu bakımından ise, Ereğli'de tabiat düzeni ya da
namaz vakitleri günlük hayatı bölmeye yetmediği için standart
vakit birimi kullanmak hemen hemen kesin olarak yerle§mi§tir.
Zaman kavramı, böylece, tam standardize olmak yolundadır.
Mesafe kavramıııın standardize olma eğilimi daha azdır. Ayrıca
karaya ait mesafelerde standardizasyon, deniz uzaklığına oran­
la daha azdır. Denizyolunun, karayoluna oranla, Ereğli için çok
daha eski bir ula§ım tarihi olması bu konuda etkisini göster­
mektedir. Santimetre ve daha küçük uzunluk ölçülerine inildiği
zaman, standart birim kullanma oram ve dakikliği azalmakta­
dır. Ereğiililer için, henüz, bu çapta bir dakiklik ihtiyacı belir­
memi§tir.
BÖLÜM 12

MÜLKi DÜZEN

E Türkiye Cumhuriyeti'nin gerektirdiği ilçe idare düzeni


reğli 1869 yılından beri Zonguldak ilinin bir ilçesidir.

tam olarak vardır. Tablo: 1 17 bu örgütleri ve personel sayısını


göstermektedir. Te§kilat ve personel tamdır. Gene de, büyüyen
Ereğli için özellikle Belediye ve Emniyet Anıirliği kadroları çok
yetersiz kalmı§tır. Bunların yanında E. K. İ.'ye bağlı bürolar,
Devlet Deniz ve Devlet Demiryolları gibi iktisadi devlet te§ek- .
külleri, Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu, Kızılay
gibi yarı resmi dernekler, ilçe içerisindeki mülki düzeni tamam­
lar (Tablo: 118).
Tablo: 1 1 7
i lçedeki i dari Teş kilat ve Personel D u ru m u n u Gösterir Tablo
Teşkilat Adı Personel Sayısı
Mal Müdürlüğü 18
Tahrirat Katipliği 2
Hükümet Tabibliği 5
Tarım Memurluğu 2
Veterinerlik 2
Tapu Sicil Memurluğu 4
Nüfus Memurluğu 3
Emniyet Am irliği 8
Jandarma Komutanlığı 6
Eğitim Memurluğu* 2
Müftülük 23
Adalet Orgütü 24
Askerlik Şubesi 4
Ozel Idare Memurluğu 15
Belediye Orgütü** 41
(*) Okullar hariç. ·

(**) Büyük belediyelerde bulunan katma bütçeli örgüt buraya katılmamıştır. Be­
lediye örgütünde vekaletle idare edilen personel sayısı (2)dir.

.2.1i
_Ereğli_

Tab l o : 1 1 8
1 962 Yazında E reğli'deki Res m i B inalar
Tekel idaresi Ereğli Uman işletme Müdürlüğü
Hükümet Tabibliği Askeri Mahkeme
Sıtma Savaş Karayolları Kontrol Mühendisliği
Veteriner Müdürlüğü Assubay Kooperatifi
Gümrük işleri Komutanlık
Belediye Askeri Subay Evi
Orman Bölge Şefliği Askeri Üs
Orman Müdürlüğü Demiryolları istasyonu ve Gar Şeffiği
·Uman Dairesi NATO Üssü
P.T.T. Demir-Çelik Kampı
Müftülük Dairesi Etibank Şantiyasi ve Arnbarı
Cami (dört adet) Belediye Elektrik Su işleri·
Askerlik Şubesi ilkokullar (dört adet)
·
Hastane Sanat Okulları (iki adet)
Doğum Evi ve Çocuk Bakım Merkezi Yetiştirme Vurdu
Hükümet Konağı . Ortaokul

Tab l o : 1 1 9
1 96 1 Yılında ve 1 962 Yılının İ lk Altı Ayında İ ş le ne n S uçlar
· Suçun Cinsi 1 961 1 962 (6 ay)
Üfürükçülük -
1'
Devletin manevi şahsiyetini tahkir -
1
Can ve mal emniyetini tehlikeye düşürmek 4 2
Fuhuşa teşvik 1 2
lhkakı hak -
1
Kasti izrar 1 1
Hırsızlık 10 12
Sarhoşluk 7 5
Yaralama 1 7
61 36 sayılı kanuna muhalefet 5 1
Hakaret 7 5
Kumar oynamak ve oynatmak 6 1
Darp ve hakaret 7 6
Vazifeli zabıtaya mukavemet 4 6
Trafik 1 5
Darp 2 4
Yangın 1 2
.Mülki.D.üzen_

Kasaba mülki idare bakımından yedi mahalleye ayrılmı§tır


(Plan: 1 ). 27 Mayıs Devrimi'nden sonra, bütün mahallelerin,
seçilmi§ partili muhtarlan" ·yerine, öğretmen muhtarlar tayin
edilmi§tir. Ara§tırmanın yapıldığı 1962 Temmuzu'nda mahalle
ınuhtarları öğretmenlerdi. Aynı devrim ile belediye encümen
üyeleri de yerlerini memurlara bırakmı§lardı. Bundan dolayı
özellikle muhtarlık, hem halkın davranı§ı bakımından, hem de
ınuhtar öğretmenterin anlayı§ı bakımından tam bir devlet idare
ödevi addolunmakta idi. Belediye te§kilatı da aynı özellikte idi.
Kaymakam aynı zamanda belediye reisiydi.

Siyasal Hayat
Ereğli'de tam örgütlenmi§ olarak iki siyasal parti vardır;
Cumhuriyet Halk Partisi ve Adalet Partisi. Cumhuriyetçi Köylü
Millet Partisi sadece isim olarak vardır. Kasaba'da CHP'nin ve
koylerde AP'nin taraftarları daha fazladir. Tarafsız bir Ereğlili­
nin ifade ettiği gibi partiler partilerini tam bir "futbol kulübü"
taraftarı gibi tutmakta, biraz da geÇını yolu ·addetmektedirler.
Partilerin tarihleri kasahada nüfuz politikaları, problemleri ve
ba§aruan ile yazılmı§tır. Her iki partinin aktif örgütleri kasaba­
da benzer zümrelere mensup kimseler tarafından doldurulmu§­
tur. Bu örgütlerde tüccarların, avukatların ve doktorların özel
bir yeri var gibi görünmektedir. CHP'nin İlçe Ba§kanı İkinci
Dünya Harbi'nden sonra ismi geçmeye ba§lamı§ ve §imdi en
önlerde gelen bir tüccardır. AP'nin Ba§kanı ise bir doktordur.
AP herkes tarafından DP'nin devamı sayılmaktadır. 1960 Mayı­
sı'ndan _evvel DP örgütünün ba§ında 1950'den sonra Ereğli'ye
gelmi§ ve tutunmu§ bir tüccar varıriı§·. Bu grup, yani eski
DP'liler §imdi tamamen AP'yi desteklemektedirler. CHP'de' e§­
raf sayılim tüccarların ve yerle§mi§ tutunmu§ serbest meslek sa­
hiplerinin oram daha fazladır. AP tıpkı DP'de olduğu gibi, i§le­
rini yeni büyüten tüccarlar, serbest meslek sahipleri ile orta sı­
nıf tüccar ve esnafın faaliyet gösterdiği bir partidir. AP örgü­
tünde henüz daha yerine yerle§menıi§ kimselerin daha çok ol­
ması, klikle§melere ve parti te§kilatı içinde bölünmelere neden
olabilir gibi görünmektedir. Nitekim aynı iç yapıya sahip
_Ereğli

DP'nin son zamanlarında bu tertip klikleşmelere ve bölümneye


doğru gidilmekte imiş. Yerel "Şirin Ereğli" gazetesinin 1959 yaz
ve 1960 kış sayılarında yer alan DP'Iilerin yazı düelloları, bu
1
bölümneyi çok iyi aksettirmektedir. 1962 yazında parti müca­
deleleri ve baskılan çok hafiflemiş görünüyordu. Fabrikanın ya­
rattığı yepyeni durum ve. 27 Mayıs ihtilali düzeni hem siyasal
hem de ekonomik bakımdan yeni bir kuvvetler dengesi gerek­
tirmektedir. Bu yeni durumun nasıl belirginleşeceğine değgin
hiçbir parti örgütünün verilmiş bir kararı ya da fikri yoktur.
Şimdilik parti organlarının başlannda olanlar, yeni kuvvetleri
temsil edenlerle temaslarını kişisel seviyede sürdürüp durumun
biraz daha belirli hale gelmesini beklemektedirler.

Güvenlik ve Adalet
Ereğli, asayiş baknınndan son derece sakin ve rabıtalı, kendi
tabirleri ile "herkesin kapısının kilitsiz uyuduğu" bir kasabadır.
Son zamanların artan nüfusu herkesi en çok güvenliğin bozul­
ması olasılığı açısından rahatsız etmektedir. Gerçekten 1961 yı­
lında polise gelmiş suç adedi 99 iken, 1962 yılının ilk yarısında
62'yi bulmuştur. Özellikle hırsızlığın arttığı söylenmektedir.
1962 yılının ilk yarısında polise 1961 yılımn bütünündekinden
daha fazla hırsızlık olayı gelmiştir (Tablo: 1 19). Buna, polise
gelmemiş olanlar da eklenirse, Ereğliiiierin endişelerine hak
vermek gerekir. Yaralama olaylan da çok artmış olmasına rağ­
men, yaralanma ile sonuçlanan kavgalar daha çok yeni gelen,
Ereğlililerin henüz temas etmedikleri nüfus içinde kaldığından
kasabalıların gündelik hayatında buna duyarlık yoktur. Bütün
artmalara rağmen, polise gelen suçların gene de az olduğıı dik­
kati çekmektedir. Suç işleyenierin hepsi yetişkin kimselerdir.
Ereğli'de şimdilik çocuk suçluluğıı yoktur. Hiç değilse çocukla-
ı '�Şirin Ereğli" gazetesi koleksiyonlannda bu yazı düellolan büyük yer tut­
maktadır. Bu yazılarda göze çarpan şey, hücurnlann şahısların yaptıkları
işlere değil, fakat kendi şahısiarına yöneltilrnesidir. En çok üstünde duru­
lan nokta bunlann Ereğli yeriisi sayılıp sayılrnaması konusudur. Rücum­
lar ilk defa 8-10 yıl ewe! .Ereğli'ye gelip yerleşmiş bir DP'Iiye yönelrniş­
ken, birdenbire bu DP'liyi tutan, babası 45 yıl ewel Ereğli 'ye gelmiş ve
kendisi Ereğli'de doğmuş başka bir kimseye çevrilmiştir. Böylece bu kirn­
se de ''yabancı " diye tanıtılıp kasabalının gözünden düşürülrneye çalışıl­
mıştır.
nn suç olabilecek davranı§ları polise ve adliyeye intikal edecek
kadar kontrol dı§ı bir hale gelmemi§tir. Ereğli sosyal düzeni,
bütün deği§melere rağmen, göreli olarak tutarlı ve dengeli bir
düzendir. Diğer taraftan Ereğli'de, en buhranlı ergenlik ya§ı
olan 15-16 ya§ındaki erkek çocuklara bir miktar hareket ser­
besttiği tanınmakta, bu ya§ın üstünde gidecek okul olmadığı
için okuldan kaçma problemi de bulunmamaktadır. Evden kaç­
ma olayı da hiç hatırlanmıyor. Paliste de böyle kayıtlara rast­
lanmamı§tır. Evi bırakıp giden çocuklar, genellikle 18 ya§ın
üzerinde olduklanndan suçlu çocuk grubu içine girmezler. Esa­
sen bu çocuklar evle bozu§salar bile, haber vererek ݧ aramak
amacı ile giden çocuklardır. Kız çocuklar ise tamamen düzene
uyum sağlamı§lardır. Bu bakımdan Ereğli'de bugün suçlu ço­
cuklar problemi olmaması doğaldır.
Suçların yoğunla§tığı yer, Ereğli'nin merkez ݧ alanıdır. Ko­
nut alanlannda hiçbir suç kaydına rastlanmamı§tır. Bununla
beraber, ݧ alanı içinde ya da etrafında özel bir yoğunluk nokta­
sı da bulunamamı§tır. Suçlar daha çok kahve ve meyhane gibi .
yerlerde i§lenmektedir. Bütünü ile ele alındığı zanian Ereğ­
li'nin henüz büyük §ehir suçlulukları ile uğra§maya ba§lamamış
olduğu açıkça görülür.

Sağlık ve Sağlık Hizmetleri


Ereğli'de 50 yataklı bir hastane, 15 yataklı bir doğumevi var­
dır. Ayrıca EKİ'nin ve TCDD'nın kendi doktorları ve sağlık ör­
gütleri bulunur. Ereğli'de bulunan 9 doktordan yalnız bir tanesi.
tam serbest olarak çalı§maktadır.
Devlet Hastanesi 1876'da Ereğli Hastanesi olarak yapılmı§­
tır. 1960 yılına kadar 25 yataklı kalmı§ ve sonra da 50 yatağa çı-:
karılmıştır. 3 uzman hekim ve 1 hem§ire yardımcısı vardır. İç
Hastalıklarına 17, Cerrahi Servisi'ne 19, Çocuk Servisi'ne 10 ve
Kadın-Doğum Servisi'ne 4 yatak ayrılmı§tır. 1960 yılında hasta­
nede 763 kişi yatmı§, 2088 kݧi poliklinik muayene ve tedavisi
görmüştür. 1962'nin ilk 7 ayında 896 kİ§İ yatarak tedavi edilmi§
ve 2277 kݧi polikliniklere başvurmu§tur. Hastanenin röntgen
labaratuvan ve fizik tedavi olanakları vardır.
Doğumevi'nin bir uzman heleimi vardır. Doğum yapmak
üzere ba§vuran hastaların %90'ı köylerden gelmi§tir. Ereğli'de
doğumu evde yapmak ve gerekmedikçe doktor çağırmamak da­
ha yaygındır.
Ereğli'de tıbba, ilaçlara ve daktariara tam bir güven vardır.
Her türlü hastalık için önce doktora giderler. Hiçbir hastalık üç
- ila dört günden fazla gecikmez. Hekimin tavsiyeleri titizlikle
uygulanır. Fakir ve eğitimsiz gruplarda tavsiyelere riayet daha
belirgindir. Kömür havzasının ve hükümetin 100 yıla varan pa-
. rasız Tıbbı Yardım Servisi, hekimin ve ilacın otoritesini §Üphe­
ye yer bırakmayacak §ekilde yerle§tirmi§tir. 7-8 ya§ındaki ço­
cukların ellerinde kendi ilaçları ile iğne yaptırmaya gittikleri sık
sık görülmektedir. Son çiçek hastalığı salgınında, hiçbir fazla
özendirme olmadan Ereğli nüfusunun büyük bir kısmı kendilik­
lerinden a§ılanmaya gitmi§lerdir. Hastaların, Ereğli imkanları
yetmediği zamanlarda sık sık İstanbul'a ya da Ankara'ya dokto­
ra gittikleri de gözlemlenmi§tir.
Hekimlerin ifadesine göre, en çok görülen hastalık fena bes­
lenmedir. Biınu Tüberküloz ve Barsak Parazİtleri takip etmek­
tedir. Fena beslenmenin temelinde tek taraflı beslenme vardır.
Alt tabakanın hayvansal proteinden fakir; mısır ve buğdaya da­
yanan dietleri sonucu olarak fena beslenme görülmektedir. Tü­
berküloz özellikle maden i§çileri arasında yaygındır. Hasta olan
ݧçinin hava deği§imi ile derhal evine gönderilmesi ise hastalı­
ğın köylere yayılmasına sebep olmaktadır. Bunların dı§ında son
yıllarda hiçbir epidemi görülmemi§tir. Böylece Ereğli, belki bü­
yük §ehirlerde bile olmayacak oranda hekime, ilaca ve hastaha­
neye bağlanmı§tır. Bugün artık tedavi için kudreti içinde para
sarfetmeye hazırdır. Fakat asıl ihtiyacı tedavi değil hijyen ve
koruyucu tababettir. Daha tamam bir diet, daha sağlıklı çalı§ma
§artları ve daha kolay temizlenme olanakları, kısaca daha yük­
sek bir hayat standardı Ereğli'nin hatta köylerinin sağlığını öl­
çüsüz derecede düzeltmeye yetecektir.
_8_ÖLÜM_13_

DiN VE DÜNYA GÖRÜŞÜ

D anla§ılması ve ara§tırılması güç bii yönüdür. 1962 yılında


insel ya§antılar genellikle, toplum hayatının tanınması,

Ereğli'de, bu ya§aıİtılar hakkında bilgi edinmek özellikle çok


zordu. Her §eyden önce, Ereğli, sosyal deği§me sürecinin çok
hızlandığı bir a§amada idi. Dinsel ya§antılar bu deği§menin
ağırlık noktasını meydana getiriyordu. Fakat tam nerede dur­
duklarını açıkça belirtmenin olanağı yoktu. İnkılapların di:v
müessesinden istediği deği§menin ne kadarının gerçekle§tiğini
ve ne kadarının saklanıp, deği§mݧ gibi gösterildiğini söylemek
güçtür. Anketlere, dinsel ya§antılar hakkında soru koyup, ara§­
tırmanın bütününe zarar vermek olasılığını göze alamadık.
Açık mülakatlarda, tam güven sağladığımızı sandığımızda, dine
ait sorduğumuz her soruda bir çekingenlik, bir kapanma ile
kar§ıla§tık: Hele yasalar bakımından suç sayılan dinsel inançlar
ve adetler hakkındaki sorularımız hemen her zaman ya yadsin­
IDI§ yada söz ba§ka yönlere çevrilmi§tir.
Bu direnmelere rağmen, Ereğli'de dinsel ya§antıların birkaç
bakımdan ele alınabileceği ortaya çıkmı§tır. Bunların ba§ında
resmi ve örgütlü dinsel hayat gelir. İkincisi kendi ritüelleri, tö­
renleri, inançli:ı.rı olan gene örgütlü fakat gizli tarikatlardır.
Üçüncüsü, halk inançlan diyebileceğimiz esoterik inançlar ve
bunlarla ilgili davranı§lardır. Bu inançların içerisinde yatırlara,
evliyalara ait olanlar, cinlere, perilere, §eytanlara ait bulanan­
larla, bu düzen içinde eylenıleri olan nefesi kuvvetli hocalar,
kuqun döken, fal bakan kadınlar da vardır. Bunların hepsi son
olarak bir dünya görü§ü içerisinde toplanır. Herkesin bu inanç­
Iara ve ritüellere katılma derecesi ile beraber bir dünya görü§ü
ortaya çıkar. Bu dünya görü§ünü iki kutupta özetleme� müm­
kündür. Bir uçta mütevekkil fatalist davranı§, öbür uçta aktif
akılcı bir tavır bulunmaktadır. Bu iki-üç anlayı§ ve davranı§ın
çe§itli derecelerdeki karı§ımları, çe§itli ki§ilerin dünya görü§ü-
_Eı:.eğ!L

nü tayin eder.

Örgütlü ve Resmi Dinsel Hayat


-
Örgütlü ve resmi dinsel eylemler konusunda, Ereğli'de on
bir cami, iki mescit ve bunlann yirmi iki personeli vardır. Bir
müftü vekili, bir vaız, on bir imam ve hatip, sekiz müezzin kay­
yum ve bir de odacı bulunur. Camiler Ramazan dı§ında kalaba­
lık değildir. Tahminlere göre, alelade zamanlarda yeti§kin er­
kek nüfusun %20-25'i camiye devaın etmektedir. Camilerde
ba§ı örtülü fakat kısa kollu entari giymi§ ibadet eden kadınlara
bile rastlanmı§tır. Ramazan'da canıiye devam oranı %90'a çık­
maktadır. Bu ayda oruç tutaniann sayısı da çok yüksektir. Buna
rağmen, camiye gitmeyenlere, namaz kılmayanlara ve oruç tut­
mayanlara kar§ı yaygın, olumsuz bir davranı§ yoktur. Hac seya­
hatlanna hükümetçe izin verilmesinden sonra her yıl 8-10 ki§i
hacca gitmektedir. Dindar insan tarifini basitçe, her zainan ca­
miye giden, namaz kılan insan olarak vermektedirler. Özel bil­
giye sahip olmak, ayrıca ba§ka törenleri sadakatle yerine getir­
mek önemli sayılmıyor. İnıarniara itibar edilmektedir. Fakat
anket cevaplannda bunların §ehrin önemli ki§ileri olduğunu
söyleyen kimse çıkmamı§tır. Sözü edilince hacıları saygı ile anı­
yorlar. Hacılar Hacdan ilk döndükleri sırada dikkati çekerler.
Ziyaret edilirler. Avuçlannın içi öpülür. Hacılar da gelenlere
hurma, zemzem ve tespih hediye ederler. Mevlitler okunur.
Ondan sonra da hacılıklan sadece bir sıfat haline gelir. Özellik­
le kadınlar, hatim, mevlit gibi dinsel töreniere çok sık olarak
atılırlar. Hatta sebepli, sebepsiz dinsel görünü§lü toplantılar ya­
parlar. Kadınların dindarlığı konusunda en geleneksel olanlar
bile, yalnız uzun kollu, uzunca etekli elbise giyilmesini, ba§ açık
ve çorapsız sokağa çıkılmamasıni yeter bulmaktadırlar. Kadın­
ların yüzlerini örtme adeti ve bununla beraber örtünme ile ah­
lak ve dindarlığı birle§tiren değerler kaybolmu§tur. Bütünü ile
ele alındığında Ereğli'nin sofu bir kasaba olmadığı rahatça söy­
lenebilir. Dinsel inançlar ya da dinsel davranı§lar yüzünden ça­
tı§malar gözlemlenmenıi§tir. Ho§görürlülük yaygındır.
Gizli dinsel faaliyetler, tarikat faaliyetleri, en zor izlenebilen
davranı§lardır. Tarikat ve tekkelerin kapatılmasından önce nü­
fuzlu Nak§ibend�, Kadiri ve Halveti tarikatlan ve tekkeleri var-
mış. Bugün bunların ya da başka tarikatların ne dereceye kadar
f�a�iyette oldu!:darı kesinlikle gözlemlenememiştir.

. ,H,�ik. inanışları
·
.. Halk inançları, hem yaygındır, . hem de sınırları belirsizdir.
. İna11anlar gerekli ritüelleri ya .da törenleri her zaman uygula­
, :qwzlar. Hatta kimin neyes -ıı� ıa,ınan ve ne kadar inandığı tam
· r
ola ak söylenemez. Örneğin, cinlere, perilere hiç inanmadığını
. he.� .zaman belirten ve böyle faaliyetleri olmadığı bilinen bir
Er�ğlili, ailesinden birinin felcini iyileştirmek için bir hocanın
okumasına izin vermiştir. Aynı halde bir ba§kası sık sık hastala­
. nan çocuğu için kurşun dökülmesine karar vermi§tir. Halk
·

inançlarının . başında yatırlar ve onlara yapılan . adaklar gelir.


Eryğli civarındaki üç tepenin üzerinde herkesin bildiği üç yatır
. vardır. Bunlar "Fındıklı Dede'',.. ''Demirci Dede", ve "Mersin De­
de" diye anılırlar. Ayrıca kasaba'nın doğu ucurtdaki Gözte­
pe'nin üstünde, Orhan Gazi devri -misyoner dervişlerinden Nas­
rullah Efendi'nin mezarı da yatır addolunmaktadır. Bütün ya­
tırlardan her türlü zorluk için· ·şefaat istenmektedir. istenen ol­
duğu zaman, adanan adak yerine getirilir. Mevlit okutulur, dua
edilir, kurban kesilir ya da lokma dağıtılır.
Çok yaygın olan inançlardan biri de nazar değmesi ve "göz"e
aittir. Sonra cinler, periler, çarpılmalar vb. gibi doğa dışı varlık­
ların sebep oldukları "fenalıklar" gelir. Nefesi kuvvetli hocala:r,
üfürükçüler, çarpmalara karşı gelen, kazadan beladan koruyan
muskalar yazanlar var�. Özellikle evde kalmış kızları evlen­
dirmek, kısır kadınları çocuk sahibi etmek, felçlileri ve akıl has­
talarını tedavi etmek için bunlara ba§ vurulur. Koruyucu olarak
muska ye nazar boneuğu kullanmak çok yaygındır. ifade edildi­
ğine göre, kömür işçileri arasında muska, özellikle çok kullanıl­
maktadır. Bununla beraber, muska ve nefes çok kere doktor­
dan sonra ba§ vurolan yollardandır. Doktora gittikten, ilaç al­
dıkt� sonra, genellikle, her ihtimale karşı bir de hocaya baş
vurulur. Kaç hocanın nefesi olduğu ve kaç muska yazan bulun­
duğu tesbit edilememiştir. Bu konu da tarikatlar gibi tabu ko­
nulardandır. Bizim edindiğimiz izlenime göre, özellikle civar
köyleıi_n imamları, bu işlerle·. daha fazla ilgilidir ve Ereğiililer
. ger��tiğinde onlara baş vurmaktadırlar. Bütün bu inanç ritüel-
. Ereğli_

leri bir ücret kar§ılığı yapılmaktadır.


Fal baktırma, Ereğli'de özellikle kadınlar arasında yaygın­
dır. Falcılar da çoğunlukla kadındır. Bunların çoğu aynı zaman­
da kısırlığa iHiç vermesini, korkuya, nazara kar§ı kur§un dök­
mesini de bilirler. Bunlar da hep bir ücret kar§ılığı yapılır.
Ba§ka yerde de söylediğimiz gibi, bu inançların ve adetlerin
ne kadar yaygın olduğunu tam olarak bilmek ya da toplum ha­
yatındaki önemini tayin edebilmek çok güçtür. Örneğin, sekiz
yıldır Ereğli'de bulunan ve bu tür inançlada hiçbir ilgisi bulun­
madığını söyleyen ve öyle görünen bir yüksek memur, bu yaz
felçli annesinin tedavisi için bir hacaya müracaat etmi§ ve an­
nesini okutmu§tur. Gene ba§ka bir genç, çocukluğunda kendisi
için çok kur§un döküldüğünü; ama §İmdİ kendi çocuklan için
böyle bir §eye yana§madığını anlatmı§tır. Diğer . taraftan bir
avukatın çocuğuna kur§un döktürmesi de alelade bir olay gibi
anlatılmaktadır.

Dünya Görüşü
Organize olan ya da olamayan dinsel ya§antılar, esoterik
inançlar, toplum üyelerini, genellikle bir dünya görü§üne götür­
mektedir. Az deği§mݧ, dı§a açılmamı§ Müslüman toplumların
belirli dünya görü§ü, tevekkül ya da fatalizm terimlerinde top­
lanabilir. Her §eyin Allah'tan geldiğine, O'nun istediği gibi ol­
duğuna, O'nun isteklerinin deği§tirilemeyeceğine İnanmak, ki­
§İnin hayatında bütün sebeplerio ve ba§langıçlann Allah ve
O'nun takdirine kalmı§ olduğunu dü§ünmek, b.u görü§ü özetler.
Bu davranı§ içerisinde her hareketin sadece iki ·ayıracı vardır;
sevap ve günah. İyilik ya da fenalık, doğruluk ya da eğrilik her
zaman günah ve sevap olduğuna göre belirlenir. Bütün ahlak
kuralları, özellikle kadına ait her davninı§ dinsel inançlada sı­
nırlanmı§tır. Ereğiililer bu görü§ten derece derece uzakla§mak­
tadırlar. Fatalist bir dünya görü§ünden kurtulmayı yansıtması
bakımından çalı§maya, ba§armaya kar§ı alınan tavır ve ölüme
değgin dü§ünceler de iyi bir ayıraçtır. Anketlerimizde, aile reis­
Ierine ölüm sebeplerinin ne olacağım sandıklarını sorduk.
Ölümde "Takdiri İHih'i"nin açıkça göründüğü, bu bakımdan
üzerinde konu§ulması bile caiz olmayan bir konu olduğu fikri
fatalİst görü§ün yansımasıdır. Bu sorumuza verilen cevapların
. Din_v.a.DfinyaJlöıüşü_

%67.8'i "ecel", "Allah'ın emri" vb. gibi fatalİst cevaplardır. Bu


konuda, ortalama cevabın fatalist görü§e uygun olması bekle­
nen bir sonuçtur. Fakat soruya "hastalık", "kaza" vb. gibi akılcı
cevaplar veren aile reisierinin oram beklenenden çok çıkmı§tır.
Bu oran %23 .8'dir. "Bilmiyorum" diye cevap veren %6.2 ora­
nındaki kimseleri de fatalist olmayan açıklamalara katmak doğ­
ru olur. Bu durumda fatalİst olmayan cevaplann toplam oranı
%30.0'.u bulur ki bu büyük bir deği§menin ݧareti olarak kabul
edilınelidir (Tablo: 120) .

T a b l o : 1 20
Aile Reisierinin Ö l ü m Sebepleri H akkında Tahm inler
Sayı %
Fatalist sebepler 328 67.8
Rasyonel sebepler 115 23.8
"Bilmiyorum" diyenler 30 6.2
Belirsiz cevaplar 11 2.0
Toplam 484 99.8

Tablo: 1 2 1
Ö l ü m Sebebi Kan ısı ve Eğitim
Fatalist Rasyonel
sebeo sebep Bilmiyorum Belirsiz Toplam
Cahil Sayı 97 24 5 4 130
% 74.6 1 8.5 3.8 3.1 1 00.0
likokul Sayı 1 52 54 13 3 222
% 68.5 24.3 5.9 1 .3 1 00.0
Ortaokul Sayı 51 1 9. 9 4 83
% 61 .4 22.9 1 0.8 4.8 99.9
Lise Sayı 21 13 2 -
36
% 58.3 36.1 5.6 -
1 00.0
Universite Sayı 4 5 1 -
10
% 40.0 50.0 1 0.0 -
1 00.0
Cevapsız Sayı 3 - - -
3
% 1 00.0 - - -
1 00.0
Toplam 328 115 30 11 484

..22i ·
_Er.eğ lL

Tablo: 121, ölüm sebebi kanısının eğitime bağlı olarak nasıl


deği§tiğini açıkça göstermektedir. Fatalİst cevapların oranı, eği­
tim derecesinin artması ile ters oranlı olarak azalmaktadır.
Tevekkülün azalıp azalmadığı, daha gündelik hayat konusu
olan bir davranı§ta ara§tınlını§tır. Ba§anya ula§mak için verilen
§artlar arasında "kader, kısmet", "çalı§mak", "kabiliyet" ve "kayı­
nlmak" §ıkları bulunuyordu. Bu soruya verilen cevaplar arasın­
da ba§ta gelen "ba§an için çalı§kan olmak §arttır" deyimi %43.8
bulunmu§tur. Ba§arı için §ans, kısmet, kader gibi fatalist terim­
leri terelli edenlerin oranı %3.9'dur (Tablo: 122). Aynı özelliği
ara§tırmak için sorulmu§ olan ba§ka bir soruda alternatif ver­
meden, "§ayet yeter derecede azim ve irade sahibi isek hiçbir
güçlük bizi yolumuzdan alıkoyamaz" sözüne katılanlarm sayısı­
na bakılmı§tır. Tamamiyle bu fikirde olduklarını belirten aile
reisieri oram %78.7'dir (Tablo: 123). Bu cevaplarda Ereğli'de
çah§mak kendi ba§ına bir değer olarak·belirm1§ ve kݧİnin çaba­
sının bir yere varmak için bir anahtar olduğu açıkça ortaya çık­
mı§tır. İki sorunun cevapları birbirine tam uygun çıkmı§tır. Bu
inancın gerçekçi olup olmadığı münaka§a edilebilirse de bugün
Ereğiililer böyle dü§ünmektedirler.

Tabl o : 1 22
H ayatta B aşanya U laşm a k İ çin G e rekli G ö rü len Şeyler
Sayı %
Çalışkan olmak 21 2 34.8
Kabiliyetli olmak 29 6.0
Kayınimak 10 2.1
Kaderli, şanslı olmak 19 3.9
Çalışkan ve kabiliyetli olmak 75 1 5.5
Çalışkan ve kaderli olmak 42 8.7
Çalışkan olmak ve kayınimak 11 2.3
Kabiliyetli olmak ve kader 2 0.4
Kaynlmak ve kader 1 0.2
Uçlü ya da dörtlü kombinezonlar 80 1 6.5
Cevap vermeyenler 3 0.6
Toplam 484 1 00.0
...Di.n.ııe.Jlün
. ya_GöLiişjL

Başarı için Ereğli'de eğitimin, çalışkan ve azimli olmamn ge­


rekliliğinin kabul edilmesine rağmen, bilimin her şeyi hallede­
bileceği şüphe ile karşılanmaktadır. Bilimin birçok şeyleri açık­
layabilmesine karşın, insan zihninin kavrayamayacağı pek çok
şey olduğu inancı egemendir (%71.7) (Tablo: 123). Bu konu
ölüme karşı alınan fatalİst tavra çok uymaktadır. Bu da dünya
görüşlerinde bütün gerçekçi ve akılcı eğilimiere karşın son bir
noktada mistisizmden pek kurtulamadıklarını göstermektedir.
Otoriter davranışlar da temel dünya görüşünün belirli bir
cephesini oluşturur. Bu görüş, insan anlayışı diye bilinen, insan­
ların aslında kötü olduğunu kabul eden zihniyet, Ereğli'de he­
nüz daha kutuplaşmamış olmakla beraber tam bir çözülme gös­
termektedir. "İnsanların kötü olduğu" fikrine tam iştirak eden
aile reisierinin oranı %38.6 alınasına rağmen, bu fikirde olma­
yanların oram %22.3'tür (Tablo: 123). "Temelde bu fikirde ol­
mayan" %23.6'yı da buna ilave edersek, "insanların kötü oldu­
ğu" fikrine iştirak etmeyen aile reisierinin nisbeti %45.9'a yük­
selir. Yani, otorite ve insan anlayışı bakımından Ereğliiiierin
daha otoriter olan geleneksel düzenden uzaklaştığı görülmek­
tedir. Tam bu görüşün.tersini ifade eden "insanlara güvenilebi­
lir" beyanına katılanlarla katılmayanların oranları, yukarıdaki
cevaplaila uyum halindedir. Bu hal bir taraftan cevapların ras­
gele verilmediğini açıklarken, diğer taraftan da otoriter dünya
görüşünde bir çözülmenin söz konusu olduğunu göstermekte­
dir. Bir bakıma bu oranlar yukanda gördüğümüz ailede otorite
düzeninin çözülmesi halini toplumun bütünü için de söylemek
gerektiğini göstermektedir.
Bu hali ile Ereğli, sofu tarafı kalmamış, gündelik hayat dü­
zeninde fatalizmden uzaklaşmış daha akılcı, kişisel gayrete ve
çalışmaya öncelik vermeye başlamış, kadınla ilgili değerlerinde
dinden ayrılmış, oldukça hoşgörü sahibi bir toplum olarak be­
lirmektedir.
Tablo: 1 23
Ereğli'de i nsan ve Dünya Anlayışları
Temelde
Tam Temelde bu fikirde Bu fikirde
bu fikirdeyim bu fikirdeyim de{ilim delilim Bilmi orum Belirsiz
Sayı % Savı % Savı % Savı % Savı % Savı %
Dünya güçlüklerle dolu bir yerdir.
l rünkü insanlar aslında kötüdür. 1 87 38.6 66 1 3.6 1 14 23.6 1 08 22.3 5 1 .0 4 0.8


m
lnsanlara_g_üvenilebilir 1 01 20.9 84 1 7.4 1 23 25.4 1 62 33.5 4 0.8 10 2.0

Şayet kafi derecede azim ve ıi:ı•
F=
irade sahibi isek hiçbir güçlük
bizi yolumuzdan alıkoyamaz 381 78.7 48 9.9 33 6.8 16 3.3 3 0.6 3 0.5
Insanların tabiatı böyle olduğu
müddetçe daima harp ve
ır.atı�ma olacaktır 302 62.2 61 i 2.6 55 1 1 .3 58 1 2.0 5 1 .0 3 0.6
Bilim birçok şeyleri izah edebilir;
fakat insan zihni tarafından kav-
ranmasına imkan olmayan ö-
nem_li_p�k sevler de vardır 347 71 .7 81 1 6.7 16 3.3 27 5.6 10 2.1_� 0.6
BÖLÜM 1_4_ _

DEMiR VE ÇELiK FABRiKALARI

E reğlililer, 1959 yılında Demir ve Çelik Fabrikalan.l1111 ka­


sahada kurulacağırn, daha çok Demokrat Partililer kana­
lı ile, yüzyüze ilişkilerin egemen olduğu böyle bir kasabada,
tahmin edilebileceği gibi, birbirlerinden duymuşlardır. Küçük
bir grup da bu haberi gazetelerde okumuştur (Tablo: 124). Bu
haber, Demokrat Parti'nin türlü şenliğine sebep olmuş, davullu
zumalı ziyafetler, bütün Ereğli ve yöre köylerinin parti adına ve
hebasına Ankara seyahatlan ile kutlanmıştır. O tarihten beri
devam eden etüdler, çeşitli kimseler tarafından yapılan ziyaret­
ler, Ankara'ya gidip gelmeler, bildiriler ve türlü rivayetlerden
so�a 1961 yılı baharında yapımına geçilmiş ve fabrika kurul­
maya başlanmıştır.
Faaliyetin çeşitlenınesi 1962 yılında olmuş, ilk defa 1962 ya­
zında kuruluşların yapımında çalışanların sayısı iki bini bulmuş­
tur. İşçi sayısı 1963 yazında en çoğa varacak, daha sonra gide­
rek azalacak ve İşletme 1964 yılında 4200 işçi ile çalışmaya baş­
layacaktır.
Fabrika yapıları, Ereğli'nin doğusunda, Göztepe'nin arka­
sında, Gülüç ırmağı'na kadar uzanan bölgede kurulmaktadır.
Devrek Şosesi, kuruluşun Batı s ınırını teşkil etmekte, Akçako­
ca yolu inşaatın tam ortasından geçmektedir. Fabrikanın çeşitli
lojman, hastahane vb. gibi sosyal kuruluşlan Kabasakal Deresi
vadisinden içeriye, Kepez Köyü'ne kadar uzanacaktır.
·

Yapı alanı, şehrin bahçelik arazisini ve planını kaplamıştır.


Nüfusun yoğun olduğu esas bölgenin büsbütün dışındadır. Ara­
da kalan Bağlık sırtları ve Göztepe, fabrika sahasım kasabadan
saklamaktadır. Eğer, kasabadaki liman kuruluşlarından yararla­
nabilmek için Ereğli'nin bir ucundan öbür ucuna kadar salıili
doldurup yol yapmak gerekınemiş olsaydı, fabrika yapımı, kasa­
balıların gözünden uzak, sesini bile duymayacakları bir eylem
olarak kalabilirdi. Ereğli'nin fabrika yapımı ile, bu aşamada bir
_EteğiL

günden öbürüne ya§antısı, denizle arasına giren yolun yapılması


ve limana gelip giden motorlu ağır ta§ıtların sebep olduğu gü­
rültü, çamur, yolsuzluk ve bununla ilgili diğer deği§ikliklerdir.

Tab lo: 1 24
Dem ir-Celik F a b rikası'nın K u ru lacağ ı n ı
.
i ık D efa Kim lerd e n Du ydu lar
Sayı %
Ereğli'de gazetelerden 1 52 31 .4
Ereğli'de diğer kimselerden 247 51 .0
Dışarıda gazetelerden 26 5.4
Dışarıda diğer kimselerden 28 5.8
"Hatırlamıyorum, bilmiyorum" 21 4.3
Belirsiz cevaplar 21 4.3
Cevap vermeyenler 1 0.2
Toplam 484 1 00.0

Fabrika Yapımında Çalışanlar


1962 Temmuzu'nda, Ereğli'de Demir ve Çelik Kurulu§ların­
da altı yapı firması çalı§maktaydı. Demir ve Çelik Kurulu§lan
da bağımsız bir örgüt olarak hem bir kısım in§aatı bizzat yapı­
yor, hem de' i§veren rolünü oynuyordu. Bütün firmalarda, büro
personeli ile beraber 1479 ki§i çalı§maktaydı. Bunların 352'si
Ereğli ve yöre köylerden, 1127'si de Ereğli dı§ından gelmi§
kimselerdir (Tablo: 125). Ereğli ve yöresinden gelmi§ 352 ki§i­
nin çok küçük bir oram kasabalı kirnselerdir. On kilometre ça­
pında bir çevredeki köylerin hepsinden fabrika yapımında çalı­
§an ki§iler vardır. Kasabalılar, hünerli olmayan ݧçilikten-çok
büro ݧlerine talip olmaktadırlar: Bugün Ereğli'de çalı§an §ir­
ketlerin hepsi yapı §irketleri olduğundan bu cins elemanlara ih­
tiyaç azdır. Ve bunların birçoğunu da §irketler merkezlerinden
sağlanıı§lardır. Bu bakımdan, Kasabalıların ݧ bulma yönünden
fabrika ile ilk ili§kileri olumsuz olmu§tur. Fabrikamn Ereğiilile­
ri beğenmediği, Ereğlilllere ݧ vermediği, hep Ankara'dan ge­
lenleri çalı§tırdığı ısrarla biraz da kızarak tekrar edilmektedir.
Çoğu kimse, Ankara'dan İstanbul'dan gelip de i§e alınan ki§ile­
rin, yeterlikleri, uzmanlık ve hünerleri için değil, fakat iltimas-
_D_emir._ve ç_eJikEabrikaları
__ _

ları olduğu için i§e alındıklarını söylemektedir. İlgi çekici nokta,


aynı kimselerin, benzer duygululuğu, Ereğli'nin nüfuzlularının
tavsiyesi ile fabrikaya girmi§ Ereğlililere göstermemeleridir.
Fabrika ile ilgili yapılarda çalı§mak isteyen _birçok kimse, §ehrin
tüccar ya da memur gibi sözü geçer bilinen kݧilerinden bir
kart, bir mektup götürmeyi ya da bir telefon ettirmeyi i§e gire­
bilmek için alelade, yapılması gereken rutin i§lerden saymakta­
dır. Bununla beraber, Demir ve Çelik Kurulu§ları dı§ında diğer
firmalar, kasahada kendileri için nasıl bir davram§ın doğduğu­
na ve ne dü§ünüldüğüne aldırmamaktadır. Onun için yukanda
sözünü ettiğimiz ba§vurmaları, yalnız kendi gereksinimlerine
göre cevaplandırmaktadırlar. Demir ve Çelik Kurulu§ları ise,
genellikle, topraklarını satın aldığı, köylülerin ݧ isteklerini ce­
vaplandırmaya çalı§maktadır. Böyle istekierin çok sınırlı olduğu
da söylenmi§tir. Kasabadan gelen tavsiyeli ba§vuruları gene ݧ­
lerine uyup uymadığım göz önüne alarak kabul ediyorsa da, di­
ğer §İrketlere kıyasla daha fazla Ereğiili insan kullandığı mu­
hakkaktır (Tablo: 125). Kasabanın az gelirli, ݧÇilik yapmaya ra­
zı grupları, durumdan daha memnundur. Bunlar, "Ereğli'de i§­
siz adam kalmadı, kadınlarımıza bile ݧ çıktı" demektedir. Ka­
dınlar için açılan ݧ sahası hadernelik ve hizmetçiliktir.

Tablo : 1 25
D e m ir ve Çelik Tesisleri'nde Faaliyet H alindeki
Firmalar ve B u n lard a Çalışan E le m an lar
Ereğli ve civar Ereğli
Firmalar köylerden dışından Toplam
Demir ve Çelik Kuruluşları 1 70 . 224 394
Atman 16 68 84
Himtaş 20 44 64
K. Veziroğlu 10 15 25
Tekfen 40 1 54 1 94
M.T.K. 50 51 1 561
M urtazaoğlu 46 111 1 57
Toplam 352 1 1 27 1 479
Ereğlililer, ݧ aramak üzere kasabalarına 100-200 ki§ilik
gruplar halinde akın akın gelen ve özellikle parklarda, kahve­
lerde bekleyen kararsız ve çok kere umutsuz "yabancı"larla ili§­
ki kurmak durumundadırlar. Bu hal kasabanın hiç alı§ık olma­
dığı bir durumdur. Ve kasabahları tedirgin etmektedir.
Bugün durum ne olursa olsun, kasabalılar için en umut veri­
ci §ey, ileride oğulları için ݧ olanaklarının artması ve onların
mernleketi · bırakıp gitmek zorunda kalmamaları olasılığıdır.
Genellikle "gençlerin geleceğinin" emniyet altına alındığı kanısı
egemendir.
Fabrika in§aatının üst kademedeki personeli, müdürler ve o
seviyedeki kimseler, Demir-Çelik Kurulu§larının, kendi sahası
içinde öncelikle yapıp tamamladığı lojmanlarda oturmaktadır­
lar. Teknik elemanlar, büro personeli vb. gibi kiı:İıselerin büyük
çoğunluğu kasabadaki otellerde oturmaktadır. ݧçiler ise, yapı
sahasında, yapı firmalarının sağladığı barakalarda barınmakta­
dırlar. Fabrika yapımında çalı§anlardan, ev tutup ailesini geti­
renierin sayıları çok sınırlıdıİ. Bunun bir sebebi ݧin süreli ol­
ması, diğeri de Ereğli'de kiraya verilecek ev sayısının çok sınırlı
olmasıdır. Genellikle yapılan ݧ, evlerin alt katlarının tadil edi­
lerek ananlması ve kiraya verilınesidir. Böyle hızla onarılmı§,
bir bela ve yıkanılacak bir yer ilave edilmi§ katlar 500 1L. civa­
rında kira getirmektedir.
Yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi, fabrikanın kendi lojman­
larının büyük kısmı, kasabmm yoğun mahallelerinden uzakta,
tepelerin arkasında yapılacaktır. Bunlar bittiği zaman, buralar­
da oturacak olanlar, hayat seviyeleri kasabanın ortalama hayat
seviyesinden daha yukanda ayrı bir kolani meydana getirecek
ve bunların gündelik hayatları kasaba ile birle§mezse, birbirine
hiç dqlrunmadan ya§ayan iki §ehir ortaya çıkabilir. Ereğli'de
küÇÜk de olsa bir grup bunun farkındadır ve böyle bir §eyin ol­
masını hiç istememektedir. Bu grup fabrikayı bir ݧ sahası, para
kazanma aracı gibi görmemekte, yeni bir hayat tarzının süratle
yerle§mesi için fabrika dolayısıyla dı§arıdan gelenlerin de halkı
etkilemesini istemektedir.
Demir ye Çelik Fabrikaları

Fabrikanın kasabadaki i§Yerleri . ile ilgisi, bir demir ve bir


marangoz-möble atölyesine sipari§ vermek gibi, çok sınırlı kal­
maktadır. Yerel gazete ile ilgileri ise, özellikle gazete için çok
önemli olmu§tur. Fabrikanın 1961 ve 1962 yılında 100.000
1L.'dan fazla tutan toprak satın alma iHinlarını basmak bu ga­
zeteyi kalkındınİı.ı§tır. Ayrıca, ba§ka bir tüccarla i§birliği yapa­
rak yeni bir gazete yayımını bile dü§ündürmeye ba§laını§tır. Ye­
rel gazetenin haberlerinin çoğq., bugün, Demir-Çelik Kurulu§­
larında olanlardır. Fabrika çevresinin sosyal davetleri, toplantı­
Ian, futbol kar§ıla§malan gazetede özellikle yer almaktadır.
Fabrika yapımının kendisi değil, fakat, bu yapıda çalı§an
kimselerin, kasabanın günlük tüketim maddeleri ticaretini son
derecede hızlandırdığı gerçektir. Otel, lokanta, kahve gibi, geçi­
ci nüfusa hizmet eden yerlerle, bakkal, bayi ve benzeri gibi dük­
kaniann alı§veri§leri daha önceleri ile kıyaslanamayacak kadar
altını§tır. Terzi gibi, kunduracı gibi imalatçılar için henüz bir
hareket ba§lamaını§tır.
Nüfus hareketi:iıi ve birikmesini göz önünde tutarak Ereğ­
li'ye gelip yerle§meye ba§lamı§ ticaret erbabı yalnız yapı ve yapı
malzemesi ile ilgilenmektedir. Ayrıca kasaba tüccarlanndan
bazıları, yeni dükkanlar kiralayıp yapı malzemesi satınaya ba§­
lanıt§tır. Köylere ait ta§ ve kum ocaklarını daha önceden kirala­
yan bazı tüccarlar da §imdi yapı firmalarına kum ve ta§ satmak­
tadırlar.

Fabrikanın Kasaba iıe Temasları;


Yeni Beliren insan ilişkileri
Kasabanın memur olsun, tüccar olsun önemli ki§ileri ile De­
mir-Çelik Kurulu§ları, kar§ılıklı bir temas kurma çabası içinde­
dirler. Tüccarlarda bu gayretler çe§itli seviyelerdedir. Örneğin,
kasabanın ileri gelen bir tüccan, elindeki arsasına yapacağı
apartmamnı daha proje halinde iken Demir-Çelik müteahhit
firmalarından birine pe§in para ile kiralaını§ ve yapıyı bu para
ile tamanılaını§tır. Bir ba§ka tüccar da in§aatın ileri gelenleri ile
İli§ki kurma amacıyla, evini, ba§kalarının teklif ettiği kiradan
daha dܧük bir ücretle Demir-Çelik yapımında çalı§an sayılı bir
_EreğiL

mühendise kiralamı§tır. Genellikle Ereğli'de ev sahipleri evleri­


ni Demir-Çelik yapımında çalı§an yüksek statülü kimselere ki­
ralamayı çok arzu ederler. Bu kira ili§kilerini, firmalara ta§ ve
kum sağlamak gibi ta§eronluk ili§kileri izlemektedir. Müteahhit
firmalar da kasabalı nüfuzlu tüccarların kum ve ta§larını ara­
maktadırlar. Çünkü, özellikle ta§ıma konusunda, ta§ ocakları­
nın civarındaki köylerle çıkacak anla§mazlıklarda tüccarların
zora varan nüfuzları kendi ݧlerini kolayla§tırmaktadır. Böyle
hallerde tüccar-müteahhit ilݧkisi, daha açıkça menfaate daya­
nan fakat gene ki§isel temas seviyesinde sürdürülen bir ilݧki ol­
maktadır. Böyle kiracılık-ta§eronluk-i§Verenlik gibi üçlü bir ilݧ­
kinin kurulduğu bir olayda, bir taraftan ihtilaf halindeki köylü­
lere vaziyeti kabul ettirmek için tüccarın nüfuzu kullanılml§, di­
ğer taraftan İngilizce bilmeyen tüccar ile Türkçe bilmeyen
Amerikalı i§veren beraberce hafta sonu dinlenme seyahatina
çıkmı§lardır. Diğer bir deyim ile yabancı müteahhit firmalar da
kasahada tüccarın yer ve nüfuzunu ke§fetmi§ ve bunu kendi çı­
karlarına göre ayarlayabilmek için, gene kasabanın insan ili§ki­
lerine uygun olarak, bu tüccarlada ki§isel yüzyüze bir ilݧki kur­
mu§lardır.
Bu çe§it ili§kilere rağmen, Kasaba'nın bugünkü nüfuzlu tüc­
carları fabrikanın kurulmasından çok tedirgin olmu§ görün­
mektedirler. Kendilerinin ve nüfuzlarının "küçümsendiğini" dü­
§Ünmektedirler. Kurabildikleri İli§kinin tam kendi istedikleri
ili§ki olmadığının farkındadırlar. Kontrollerinin dı§ında kalan
ve kendilerini a§an faktörler, i§ler ve ili§kiler bu kimseleri biraz
korkutmaktadır. Demir-Çelik Kurulu§larında bir sözleri olma­
yacağını hissettikleri gibi, böyle bir grubun kasabadaki yerlerini
de sarsacağından endi§e etmektedirler. Kendisi ile konu§tuğu­
muz bir tüccar, 100.000 1L.'lık Demir-Çelik Kurulu§ları hisse
senedi aldığını, oradakilerle alıhap da olduğunu fakat. gene de
neler olup bittiğini anlamadığını söylüyordu. Kendisi için ol­
dukça büyük sayılan 100.000 1L. gibi bir paranın Demir-Çelik
Kurulu§larında söz sahibi olmaya yetmemesi, örneğin "bir se­
Him sarkıtarak" bir adamını orada ݧe yerle§tirememesi endi§e­
sini ya§ıyordu. Onca, husus! arabalar, müsrifçe yeme, giyme ve
_ D_emir _v_e_Ç.elik.Eabı:ikaları.

gezme tempoları, tasvip edilebilir §eyler değildi. itharn etmek


için de "zengin dü§manlığı" yaratacaklanndan söz ediyordu.
Demir-Çelik Kurulu§ları in§aatının ba§lamasından bu yana,
Ereğli ve yöresi bakımından yepyeni iki türlü insan İli§kisi ve
kitle hareketi ortaya çıkmı§tır. Bunların her ikisi de ortalama
Ereğiili için kendisini doğrudan doğruya ilgilendiren hareketler
olmamakla beraber, etkileyen y::ı.§antılardır. Bunların birincisi,
köylünün davranı§ıdır. Çevredeki köylüler, kurulu§lara ait ta§ıt
araçları tarafından bahçe ve tarlalarnun tahribine kar§ı birle§­
rnݧ ve direnmeye ba§lamı§tır. Ayrıca satın alınan arazilerinin
kaݧılığını tam almadıkları zaman köylülerin gruplar halinde
mahkemeye ba§vurmaları ve haklarını kurtarmaya çalı§maları
da yeni bir davranı§ tarzıdır. Köylülerin birle§ip direnmeleri ka­
sahada yankılar uyandırmaktadır, çe§itli §ekillerde, olumla ya
da olumsuz yorumlara yol açmı§tır. İkinci tertip olaylar temel­
de kasabanın içinde cereyan ettiği için, daha etkili olmu§tur.
Türkiye'deki i§çi sendikalarının en iyi örgütlenmi§lerinden biri
olan Yapı ݧçileri Sendikası "Yapı-ݧ" kasahada büyük sayıda
yapı ݧçisinin toplanması üzerine hemen Ereğli Şubesi'ni açmı§
ve örgütlenmi§tir. Bu sendika, fabrika yapı yerindeki çok ilkel
ya§ama §artlarına, hiç güvenlik verici olmayan i§çi alıp çıkarma
usullerine kar§ı mücadeleye girmi§ ve yalnız Ereğli'nin değil,
bütün Türkiye'nin son yıllardaki en büyük i§çi gösteri hareketi­
ni düzeniemi§ tir. Yapı-ݧ'in örgütünün kurulmasında Milletle­
rarası Hür Sendikalar Birliği'nin mü§avirlerinden, Amerika Ya­
pı ݧçileri Sendikası'na mensup Amerikalı bir sendikacının da
çalı§ması, bu örgütlenmeye ayrı bir anlam kazandırmı§tır. De­
iıJı
mir-Çelik Kurulu§larının mütea it firmalardan birinin i§çilere
fena muamele etmesinin bütün Istanbul ve Ankara gazeteleri­
nin konusu haline gelmesi, söz konusu Amerikalı mü§avir sen­
dikacının Türkiye'yi terke mecbur edilmesi, Yapı-ݧ'in binlerce
i§çiyi kapsayan gösteri yürüyü§ü, Ereğlilileri, daha fabrikanın
ilk kurulu§ yılında, i§çi hareketleri bakımından Türkiye'nin en
görgülü insanları haline getirivermi§tir. Fabrikanın kasahaya
getireceği insan ili§kileri bakımından bu ya§antıları k'iiçümse­
menin olanağı yoktur. Köylülerin yeni tutumu, kasabadan
uzakta cereyan ettiği halde, kasabahmn daha yakından tanıdığı
kݧilerin alı§ılmı§ dı§ı davranı§ı olarak, i§çi hareketinin ise kasa-
__Ereğli_

banın içinde cereyan edip hızla Türkiye ve dünya çapından olay


haline gelmesi bakımından etkileri büyük olmuştur.
Resmi makamlarla Demir-Çelik mensuplannın ilişkileri,
resmi protakale uygun bir şekilde cereyan etmektedir. Özellik­
le Üs Komutanlığı ile tam bir anlaşma hali mevcuttur. Ereğli
Limanı'nın Üs Komutanlığı, NATO Kuruluşları ve De­
mir-Çelik inşaatı tarafından ortaklaşa kullanılmasının bu konu­
da büyük rolü vardır. Demir-Çelik'in Kaymakamlık ile teması
daha az olmakla beraber, her iki taraf da hem resmi hem de ki­
şisel temas ve ilişkilerin en uygun şekilde devam etmesine üzel
özen göstermektedir.
Demir-Çelik Kuruluşları, genellikle kasaba ile iyi ilişkiler
kurmaya, geniş grupları etkileyecek olumlu tutumlar (attitude)
yaratacak temaslar kurmaya çalışmaktadır. Bunların başında
kasabanın örgütlenmiş gruplarına yardım gelmektedir. Yardım
Sevenler Derneği, Spor Kulüpleri, Türk Kültür Derneği, Yetiş­
tiriDe Yurdu gibi örgütlerle ilgilenen Demir-Çelik Kunıluşlan,
bunların faaliyetlerini yürütebilme koşullarının sağlanmasına
yardım etmektedir. Erdemir Spor Kulübü, yerel kulüplerle fut­
bol karşılaşmalan yapmakta, YetiştiriDe Yurdu'na yaninn edil­
mektedir. Örneğin, fabrikada çalışan bir şoför bu yurttan bir
kız ile evlenıneye karar verince, fabrika bu düğünü üzerine al­
nnştır. Gene fabrika bekçilerinin elbiselerinin dikilmesi, misa­
firhane çarşaf ve çamaşırlannın hazırlanması işlerini Yardım
Sevenler Derneği'ne ihale ederek derneğin ekonomik kalkın­
masını sağlamıştır. Bunlardan başka, fabrikanın araçları, kasa­
banın kritik bir hal alan akarsu durumuna yardımcı olmak üze­
re şehre su dağıtmaktadır. Fabrikanın özel pHijı kasabalıların
da yararına açılmıştır. Son iki yardımı Ereğlililer bir nevi özür
dilerne saymaktadırlar. Onlara göre, fabrika yapımı başladığı
için su azalmış, güzelim pHijlarını zaten fabrika bozmuştur.
Şimdi bozulmadan kalmış olan tek pHijdan kasabalıların da ya­
rarlanmasına izin verilmesi bir lütuf değildir. Fabrika sahasın­
daki kantİn binası olağan günlerde yalnız fabrikada çalışanlara
ve onların konuklarına hizmet etmektedir. Yalnız Çarşamba
likşanılan Zonguldak'tan caz getirilmekte ve kantİn herkese
açılmaktadır. Genellikle Üs Komutanına ve Kaymakama yer
_j)�au_

ayrılır, diğer gelenler istedikleri gibi oturur ve eğlenirler. Böyle


gecelerde Demir-Çelik, kasabalılar ile yakınlık kurmaya çalı§­
maktadır. Fakat Çarşamba gecesi eğlencelerine kasabadan bazı
avukatlar ve bir tüccar oğlundan ba§ka pek katılan yoktur.
Bunda kantİndeki yemeğin Ereğiililer için pahalı olmasının ro­
lü olabilir. Diğer taraftan böyle Çar§amba gecesi eğlencelerinin
kasahada uzun uzun konuşulduğu ve tecessüsü uyandırdığı gö­
rülmüştür. Ereğlililerin, İstanbul Ankara gibi büyük §ehirlerin
eğlence şekli diye kabul ettikleri· gece lokallerine has, kadınlı
erkekli, içkili yemekli, danslı toplantıların, böyle kendi çevrele­
rinde de belirmesi, özellikle kadın nüfus bakımından daha uzun
zaman ilgi çekiciliğini koruyacak;tır.

Kasabalıların "Büyük Ereğli" imajı


Çeşitli gruplarla Demir�Çelik Kurulu§ları arasında kurulan
ilintilerden sonra, belki de bunlardan daha önemli olarak fabri­
kanın Ereğlililerin hayatlarında, düşünce ve umutlannda sebep
olduğu değişiklikler söz konusu edilmelidir. Kasabanın çarşısın­
da ve Hükümet Meydanı'nda görülen kalabalık, dolup taşan
oteller, lokantalar, daracık yolları tıkayan motorlu araçlar, 50
liradan 500 liraya çıkan ev kiraları, ev sahiplerinin eski kiracıla­
rını beğenmemeleri, besi maddelerinde, sebzelerde görülmemiş
pahalılık ve bunların beraberlerinde getirdiği huzlırsuzluk ve
bekleyiş her yerde açıkça görülmektedir. Diğer taraftan, herke­
sin zihninde yeni planlar, yeni düzenler kurulup kurulup bozul­
makta, herkes değişen.koşulları kendi için en uygun şekilde ye­
niden düzene koymaya çalışmaktadır. Arsa alıp satma, evleri
tamir etme ya da değiştirme projeleri yanında, kendileri, oğul­
ları için yeni ݧ olanakları hazırlamak her an devam edip git­
mektedir. Çocukların eğitimi, kızların kimlerle evleneceği, ya
da ݧ sahibi olmaması gibi konular öbür bölümlerde de anlattı­
ğımız gibi yeni sınırlara ulaşıvermiştir. Oğlunu mühendis yap­
mayı tasarlayan baba, kızına da· fabrikada çalışan bir teknisyen
koca düşünmektedir. Artık gazeteler günü gününe gelmekte,
daha çok mecmua okunmaktadır. Ve kendilerinin deyimi ile
��şj.mdi daha derli toplu, kravat takarak" sinemaya gitmektedir­
ler. Fakat bahçelerde ya da Gülüç Ir;rıağı kenarında bayram
.Ereğli .

gezmesine -toprakları satın alındığından-gidilememektedir. Ka­


sabalılar, kendi dünyalannda tanıdıklan herkesin göreli yeri­
nin, bir günden diğerine deği§tiğini fark etmektedirler. Bütün
bunlara kar§ın Ereğliiiierin çoğunluğu fabrikanın getirdiği ya
da getireceği deği§iklikleri, büyük §ehir haline gelmeyi, sadece
ݧ sahası açılacak, gelirimiz artacak, fiyatlar yükselecek gibi
ekonomik terimler içerisinde anlatmamaktadırlar (Tablo: 126).
Bu konular, yani ݧ olanağı, gelirin artabileceği ya da ters ta­
raftan fiyatların yükseleceği, dolayısıyla geçimin bozulacağı so­
runları Ereğli'de büyük çoğunluğu en çok dü§ündüren konular­
dır (%38.8). Büyük Ereğli onlar için İ§İ bol geliri çok, pahalı bir
Ereğli'dir. Bunu takip eden dü§ünceler, Ereğli'de meydana ge­
lecek fizik deği§ikliği ön plana alanların dü§ünceleridir. Kasaba
büyiiyecek, parklar, yollar yapılacak diyen aile reisieri oranı ör­
neklemimizde %18.6, nüfus artacak, §ehir kalabalıkla§acak di­
yenler ise %16.9 oranmdadır. Diğer taraftan az da olsa bazı ki­
§iler, bütün insan ili§kilerinin deği§eceğini hissetmektedirler.
Bunlar arasında Ereğli'nin sosyoekonomik hayatına egemen
olan kimselerin rollerinin deği§eceğini, herkesin birbirini tanı­
yı§ının, yüz yüze insan ili§kilerinin yerine kimsenin kimseyi ta­
nımadığı, rollerine göre temas ettiği bir münasebet düzeninin
ba§layacağını söyleyenler de vardır. Dördüncü bir grup değer­
ler sisteminde yer alacak deği§iklikleri öngörmektedir. "Ba§ka
türlü dü§üneceğiz", "dünyayı, insanları ba§ka türlü anlayacağız"
gibi açıklamalar yapanlar boyle bir zihniyet ve değerler sistemi
deği§ikliğinden bahsetmektedirler.
Fabrika'nın açılınasının kendi aileleri için neler getireceği
sorusuna verilen cevaplarda, ekonomik deği§iklik (düzelme ya
da bozulma), kasaba hayatı için verilen aynı çe§it cevaplara
oranla çok ilerde gelmektedir (%63.6) (Tablo: 127). Buna kar­
§ılık, insan ili§kilerinde ve değerler sisteminde yer alacak deği­
§İklikleri dü§ünenlerin oranı daha küçüktür (%8.0 ve %1.9}.
Fabrikanın açılması ile hayatlannda hiçbir deği§iklik olmayaca­
ğını ileri sürenlerin oranı %10'u bulmaktadır. Burada, aile reis­
Ierinin kendi yakınları için gelecek Ereğli'de çok daha sınırlı
deği§iklikler bekledikleri açıkça görülmektedir. %83.4'ünün İs­
tanbul gibi milyonluk §ehri tanıyan Ereğliiilerde Ereğli ve bü-
. .DJU!lir_ve._Çelik_f'abrikaları

yük şehir imajları daha yan yana gelmemiştir. Ereğli'yi büyük


şehir ve kendilerini büyük şehir sakinleri olarak tahayyül etmek
onlar için henüz zor bir şeydir. Bir ya da iki yıl sonra, kasaba
hfılfı büyümekte devam ederken, daha ayrıntılı bir büyük şehir
imajına başvurmalan çok mümkündür.

Tablo: 1 26
Fabri kanın Kasabaya Getirece ğ i Değişiklikler
Sayı %
Fizik d eğişiklik olacak ( E reğl i büyüye-
cek, yol, park yapılacak vb). 90 1 8.6
Nüfus artacak 82 1 6.9
Ekonomik hayat d eğ işecek (iş sahası
artacak, fiyatlar yükselecek, gelir artacak) 1 88 38.8
Insan ilişkileri değişecek (ağalık kalkacak,
kimse kimseyi tanımayacak vb.) 28 5.8
Değerler sistemi değişecek (d üşünüş ,
görüş medeniyet anlamı değişecek vb.) 17 3.5
"Bilmiyorum" diyenler 8 1 .7
Diğer cevaplar 39 8.1
Belirsiz cevaplar 21 4 .3
Cevap vermeyenler 11 2.3
Toplam 484 1 00.0

Tablo: 1 27
Fabrikanın Aileye G etireceği Değişiklikler
Sayı %
Ekonomik değişiklik yapacak 309 63.8
Sosyal değişiklik yapacak 43 8.9
Değerler sisteminde değişiklik yapacak 9 1 .9
Bunların karışımı cevaplar 5 1 .0
Hiç tesir etmeyecek 50 1 0.3
"Bilmiyorum" diyenler 21 4.3
Diğer çeşit cevaplar 22 4.5
Belirsiz cevaplar 21 4.3
Cevap vermeyenler. 4 0.8
Toplam 484 99.8
_ _BÖLÜM 1 5

MAHALLE iLiNTiSiNDEKi CiVAR KÖYLER

E reğli'nin merkezine yürüyerek bir, bir buçuk saatlik me­


safede yerle§rni§ altı köy, hem kasabanın hem de kurul­
makta olan fabrikanın hemen sınırında, onların fonksiyonel
parçaları halindedir. Bu yerle§me alanlarının ilerde, kasaba ka­
dar, hatta ondan daha fazla deği§eceği beklenir. Kasabanın sos­
yal düzeninden farklı, tarımsal bir düzene sahip olan bu köyle­
re, kasaba ve fabrika sahası ile ili§kileri bakımından, ara§tırma­
mızda yer vermek gerektiği kanısındayız. Kurumların ve insan
ili§kilerinin temelden farklı olduğunu gözönünde tutarak, an­
ketlerirnizd.e zorunlu deği§iklikleri yapıp, sörveyirnizi buralara
da götürdük. Gene hane nümerotaj cetvellerini esas tutup, be§
hanede bir hane olarak altı köyden 68 hanelik bir örneklem el­
de ettik. Bu bölümde, bu örneklernden alınan sonuçları, kasaba
örnekleminden aldıklarıınızia kıyaslayacağız.

Yerleşme ve Nüfus Hareketleri


Kırmacı, Kestaneci, Sarıkorkınaz, Kı§la, Köseler ve Gülüç
adiarım ta§ıyan köyler büyük köyler değildir. Hane sayıları sıra- ·

sıyla 68, 65, 78, 80, 31 ve 70'tir.


Bu köyler tipik Batı Karadeniz köyleri olarak yarı toplu köy­
lerdir. Evlerin bir kısmı bahçelerin arasında dağılmı§tır. Hepsi
kasaba ile dı§ mahalle ili§kisindedir. Kasabaya ham yollarla
bağlıdır. Kırmacı, Sarıkorkmaz ve Köseler'de camiden ba§ka
farklıla§mı§ bir kurum yoktur. Buna kar§ılık Kestaneci, Kı§la ve
Gülüç köylerinde cami ve okuldan ba§ka kahve ve bakkal da
vardır. Okulu olmayan köylerin çocukları ya çevredeki köylerin
ya da kasabanın okullarmda okumaktadır. Örneğin, Kırmacı
Köyü, okulunu biraz daha uzaktaki bir köyle ortakla§a yapmı§­
tır. Fakat yol deniz kenarını izlediğinden çocuklar için tehlikeli­
dir ve Çocukların hepsi kasabadaki okullara gitmektedir.
Bu köylerin kasalJa ile bağları çok sıkıdır. Yolların ham yol
Ereğli

olmasına kar§ın her gün hemen herkes kasahaya inmektedir.


Ba§ka yerde de sözü edildiği gibi köylüler bunu "kasabaya in­
mek" deyimi ile değil, "çar§ıya gitmek" kavramı ile anlatmakta­
dırlar. Bu köylerin hane sayıları, nüfusları ve hane ba§ına dü§en
ortalama nüfus sayısı Tablo: 128'de gösterilmi§tir. Kasabaya
oranla haneler büyüktür. Bir hanede oturan ortalama ki§i sayısı
Kestaneci Köyü için 7.58, Gülüç Köyü için 4.88'dir. Altı köy
için aynı ortalama 6 .29 bulunmu§tur.
Örneklernirnizde, evlerin %50'sinde yedi ki§iden fazla insan
oturmaktadır. Aynı evde yedi ki§i oturanlar %19.1 ile modu
te§kil etmektedir. Köylerde aynı evde oturanların aritmetik or­
talaması, örneğimizde 6.97 bulunmu§tur (Tablo: 129)1 Bir evde
oturan en kalabalık aile 16 ki§iden ibarettir ve örneklemirnizde
bu §ekilde iki aile bulunmu§tur. Tek ba§ına oturan hane reisi
yalnız ikidir (%2.9).
Köy örneklernimizdeki ailelerden dördünün (%5.9) hiç ço­
cuğu yoktur. Yedi çocuklu aileler iki tanedir ve en çok çocuklu
aileyi meydana getirmektedir. Mod %23.0 ile üç çocuklu aile­
lerdir (16 aile) (Tablo: 130). Çocuk sayısının aritmetik ortala­
ması 3.66'dır. Aritmetik ortalamanın köylerde, kasahaya oranla
daha yüksek olduğu görülmektedir.

Tablo: 1 28
C ivar Altı Köyün H an e S ayısı, N üfus u ve
H an e Başına D üşen O rtalama N üfus
Hane Hane başına
Köyler sayısı Nüfus ortalama nüfus
Kırmacı 68 456 6.70
Kestaneci 65 493 7.58
Sarıkorkmaz 78 454 5.75
Kışla 80 497 6.21
Köseler 31 222 7.1 6
Gülüç 70 342 4.88
Toplam 392 2.469 6.29
1 Bizim örneklemimizde hane nüfusu ortalaması 6.29 ve kayıtlara göre
mutlak ortalama 6.97'dir. Bu sayıların yakınlığı örneklemin gerçekten
temsil edici olduğunu göstermektedir.
_MahalleJıintisindekLCivar_Köyler _

Tablo: 1 29
Aynı Evde Oturan Kiş i l e rin S ayısı
Sayı % S ayi %
Tek başına oturan 2 2.9 Sekiz kişi oturan 3 4.4
Iki kişi oturan 2 2.9 Dokuz kişi oturan 4 5.9
Üç kişi oturan 5 7.4 On kişi oturan 3 4.4
Dört kişi oturan 4 5.9 Onbir kişi oturan 4 5.9
Beş kişi oturan 12 1 7.6 Oniki kişi oturan 3 4.4
Altı kişi oturan 9 1 3.2 Onbeş kişi oturan 2 2.9
Yedi kişi oturan 13 1 9. 1 Onaltı kişi oturan 2 2.9

Tablo: 1 30
Çocuk S ayısı
Sayı %
Hiç çocuğu olmayanlar 4 5.9
Bir çocuğu olanlar 5 7.4
Iki çocuklular 12 1 7.6
Üç çocuklular 16 23.5
Dört çocuklular 15 22.0
Beş ve daha fazla çocuk 16 23.9

Tablo: 1 3 1
Ailelerle B e raber Oturulan Kimseler
Sayı %
Gelin ve torun 26 38.2
Ana, baba, kaynana, kaynata 18 26.4
Kard�ş. baldız 8 1 1 .8
Amca, hala, dayı, teyze 1 1 .5
Diğer akrabalar 1 1 .5
Akraba oturmayan aileler 11 1 6.1
Akraba olmayanlar oturuyor 3 4.5
Toplam 68 1 00.0
_Ereğli .

Tablo : 1 32
Ana, B aba, Kaynana ya da Kayn atası i le B eraber Oturan
Aileler
Ana Baba Kaynana Kay n ata
Sayı % Sayı % Sayı % Sayı %
Oturuyor 14 20.6 5 7.4 7.4 5.9 1 1 .5
Oturmuyor 54 79.4 62 91 .1 64 94.1 66 97.0
Belirsiz cevap - -
1 1 .5 - -
1 1 .5
Toplam 68 1 00.0 68 1 00.0 68 1 00.0. 68 1 00.0

Aynı hanede oturanların birbirleri jle olan akrabalık derece.­


leri de kasabanınkinden farklıdır. Oğul, gelin ve torunların bir
arada oturduğu ailelerin sayısı 26 (38.2) dir. % 11.8 ailede de
karde§ ve baldız beraber oturmaktadır (Tablo: 131). Yani, köy­
lerde büyük aile düzeni, kasab aya oranla daha yaygındır. Aile
reisierinin %20.6'sında annesi ve %7.4'ünde babası aynı evde
oturmaktadır (Tablo: 132). Hane reisierinin Ya§ grupları da yu­
karıdaki bulgulara uymaktadır. Yani, köylerde geni§ ailenin da­
ha yaygın olduğunu göstermektedir. Ömeklemimizde 45 ya§ın
üstünde bulunan aile reisieri oranı %61.8'dir (Tablo: 133).

Tablo: 1 33
Aile R eisierinin Yaş G ru p ları
Sayı %
1 5-24 yaş arası - -

25-34 yaş arası 8 1 1 .8


35-44 yaş arası 18 26.4
45-54 yaş arası 15 22.1
55-64 yaş arası 19 27.9
65 ve yukarısı 7 1 0.3
Belirsiz cevap 1 1 .5

Ömeklemimizdeki aile reisierinden yalnız dördü (%5.9) be­


kardır. 52 aile reisi bir defa evlenmi§tir (%76.4). 12'si birden
fazla evlenme yapmı§tır. Ara§tırma sırasında hepsiniiı bir karısı
vardır (Tablo: 134).
._Mahalle inntisindekLCiılaı:.Kiiyler_

Tablo : 1 34
Aile Reisierinin M ed e ni D u ru m u
Sayı %
Bekar aile reisieri 4 5 .9
U!< eşleri ile olanlar 52 76.4
Ikinci evlilik yapanlar 9 1 3.2
Uçüncü evlilik 1 1 .5
Dört ve daha fazla 2 2.9
Toplam 68 99.9

Tablo: 1 35
Aile Reisierin in Eğitim D urum ları
Sayı %
Hiçbir şey bilmeyenler 25 36.8
Yalnız Kur'an okuyanlar 1 1 .5
Yalnız eski Türkçe bileriler 6 8.8
Okuryazar olanlar 1 5 22.0
likokul mezunu olanlar 20 29.4
Belirsiz cevaplar 1 1 .5
Toplam 68 100.0

Örneklemimizdeki aile reisierinin %29.4'ü ilkokulu bitir­


mݧtİr. %22.0'ı okuryazar ve %36.8'i cahildir. Yalnız eski Türk­
çe bilen aile reisieri oranı ise %8.8'dir (Tablo: 135).
Kasabadaki aile reisierinin okuryazar oranının %82.6 oldu­
ğu gözönüne alınırsa, köylerdeki okuryazar oranının birden
dü§tüğü açıkça belirir. Kadınlar arasında okuryazar oranı daha
da dü§üktür. Aile reisierinin e§leri arasında yalnız %20.4 okİır­
yazar vardır. Yalnız eski Türkçe bilenlerin oram %4.4'dür. Bir
ku§ak daha küçükler arasında, yani okul çağından büyük kız ço­
cuklarda okuryazar oram hemen artmaktadır. Okul çağından
büyük kızı olan ailelerin %72.7'sinin kızı okuryazardır. Bunlar­
dan ancak bir tanesi hiçbir §ey bilmemektedir (Tablo: 135).
Okul çağından büyük erkek çocuklar arasında okuryazar oranı
%85.6'dır. Bir ku§ak daha büyükler, yani aile reisierinin anne­
leri ve kaynanaları arasmda okuryazarlık oram ise %5.Ş'dir.
Bunların %82.4'ü hiçbir §ey bilmemektedir.

.Mi
Tablo: 1 36 Aynı Evde Oturanların Eğitim Durumu
Aile Reisi lle Beraber Oturan Okul Çağından büyük ve beraber oturan
Eşi Ana-Kaynana Baba-Kaynata Kız Çocuklar Erkek Çocuklar
Sayı % Sayı % Sayı % Sayı %· Sayı %
Hiçbir şey bilmez 47 73.4 14 82.4 6 75.0 1 5.5 - -

Yalnız Kur'an okur 1 1 .6 - - - - - - - -

- -
Yalnız eski Türkçe bilir 3 4.6 2 1 1 .7 4 22.2 3 1 0.7
-
Okuryazar 13 20.4 1 5.8 2 25.0 13 72.2 24 85.6
- - - - - - - -
Belirsiz cevap 1 3.6 .
Bekar, ebeveyni, büyük kızı
ya da
oğlu yok, beraber oturmuyor 4 - 51 - 60 - 50 - 40 -



Toplam 68 1 00.0 68 99.9 68 1 00.0 68 99.9 68 99.9
�.
Tablo: 1 39 Köylerde Seyahatler F

Kendisi Eşini Kızını Oğlunu Eşi ile Kızını beraber


Git- Gö- Götür Gö- Götür- Gö- Götür- Gön- Gönder-
Giden meyen türe n meyen türe n meyen türe n- meyen d eren meyen
Zongu!dak'a Sayı 60 B 8 60 4 64 5 63 4 64
C}f, 88.2 1 1 .8 1 1 .8 88.2 5.9 94.1 7.4 92.6 5.9 94.1
istanbul'a Sayı 48 20 10 58 4 64 4 - -
64
70.6 29.4 1 4.7 85.3 5 .9 94.1 5 .9 94.1 - -
%
Ankara'ya Sayı 15 53 1 67 1 67 - 68 2 66
22.1 77.9 1 .5 98.5 1 .5 97.5 - 1 00 . 0 2.9 97. 1
%
Diğer - - -
Sayı 13 55 1 67 68 1 67
şehirlere - -
% 1 9. 1 80.9 1 .5 98.5 ..... 1 00.0 1 .5 98.5
... Maball.ejJinUsind.eki .Civ.ar.Kö.yler

Köylerden dı§arı göçmü§ üyesi bulunan haneler %36.8 ora­


nıncladır. Bunların arasında çocuklar ve karde§ler çoğunluğu
olu§turmaktadır (Tablo: 137). Köyden dı§arıya göçenler arasın­
da gittikleri· yerlerde memurluk ya da serbest meslek İ§İ yapan­
lar yoktur. Çoğunluğu i§çilik yapanlar ve geiin gidenler te§kil
eder. Dı§arıdan gelip bu köylere yerle§mݧ aileler de vardır. Ör­
neklemimizde bunların oranı %10.3'tür. Yalnız bir aile yeni
gelmi§tir. Diğer altı aile 10 yıldan daha evvel, bunlardan üçü ise
yirmi yıl ve daha çok evvel gelip yerle§mi§lerdir. Köylere gelip
yerle§enlerin eskilikleri kasahaya gelip yerle§enlerin tersinedir.
Kasahaya gelenlerin çoğunluğu on yıl evvel gelip yerle§tiği hal­
de, köylere yerle§me çok daha eskidir.
Köylerden dı§an göçmü§ akrabalar, köylerle ili§kilerini daha
çok ziyaretlerle kurmaktadır. Dı§arı gidenlerin %84'ü ziyarete
gelmektedir. %28'i mektup yazarak, %24'ü para göndererek
İli§kilerini sürdürmektedirler. Dı§arıda akrabası olan aile reis­
Ierinden %28'i onlara para göndermektedir (Tablo: 138).

Tablo: 1 3 7
Köylerden G öçen Kim selerin
Aile Reisieri i le Akrabalıkl arı
Sayı %
Çocu kları göçen 10 40.0
Kardeşi göç eden 9 36.0
Ana-babası göç eden 2 8.0
Amca, dayı v.b. 1 4.0
Yeğen-kuzen v.b. - -
Diğer akrabalar - -
Belirsiz cevaplar 3 12
Toplam 25 36.8
Göç etmiş akrabası olmayan 43 63.2
Toplam 68 100.0
Tablo: 1 38
Köyde n D ış arı G öçenierin
Köydeki Akrabaları i le i l iş ki Yolları
Evet Hayır Belirsiz Toplam
Sayı % Sayı % Sayı % Sayı %
Mektup 7 28.0 15 60.0 3 1 2.0 25 1 00.0
Ziyaret 21 84.0 1 4.0 3 1 2.0 25 1 00.0
Köye para 6 24.0 17 68.0 2 8.0 25 1 00.0
Köyden para 7 28.0 16 64.0 2 8.0 25 1 00.0
Dönüp yerleş-
meyi düşünen 6 24.0 16 64.0 2 1 2.0 25 1 00.0

Köy nüfusu da Ereğliiller gibi köyden dı§arı çıkını§lardır.


Aile reisierinden %88.2'si Zonguldak'a, %70.6'sı İstanbul'a ve
%22.1'i Ankara'ya seyahat etm.ݧtİr crablo: 139). % 19.1'i de di­
ğer lOO.OOO'lik §ehirlere gitmi§tir. Diğer taraftan e§iııi ya da ço­
cuklarım beraber seyahata götürenierin oranı kasaba ile kıyas­
lanamayacak kadar dü§üktür. E§iııi İstaııbul'a götüren aile reis­
Ierinin oranı %14.7 ve Ankara'ya götürenierin ise sadece
%1.5'tir. E§i ile beraber Zonguldak'a giden aile reisieri
%11.8'lik bir oran göstermektedir. E§i ile kızım yalnız ba§lanna
seyahate gönderen babalarm oram daha da dü§üktür. Köy hane
reisieri ile kasaba aile reisieri arasındaki benzerlik, e§leri ile da­
ha ziyade İstanbul'a gitmeleri ve beraber seyahat etme konu­
sunda kızları ile oğulları arasındaki ayrıcalık yapmamalarıdır.
Ayrıca, yalnız Ereğli ile bile her gün İli§kile:dnin qulunması, bu
köyleri izole olınaktan, kendi içine kapalı kalmaktan kurtarma­
ya yeter. Buna kar§ın, Ereğli dı§ında ve uzağında İli§kiler, gö­
rüldüğü gibi hiç de küçümsenemeyecek bir dereceyi bulınu§tur.
Bu ili§kilerin etkileri "yabancı" kavramında da görülmektedir.
Hane reisierinin %14.7'si yalnız ecnebilere yabancı demekte­
dir. Mamafih, alternatifler verilmi§ alınasına rağmen, %17.7 gi­
bi bir grup kime yabancı deneceği hakkında bir fikre sahip de­
ğildir. Bunlar "bilmiyorum" diye cevap vermi§lerdir (Tablo:
140). Bu ilgi çekici cevabın, temasların birden arttığı Ereğli'de,
çe§itli yerlerden birçok insanın toplandığı bu dönemde, kavra­
mın deği§mekte olduğuna i§aret etmesi çok olağandır.
_Mahalle ilintjsindekj Civar Köyler_

Tablo: 1 40
"Yabancı" Kavra m ı
Sayı %
Dışarıdan gelen işçilere yabancı diyen 6 8.8
Başka yerde doğmuş kişilere 40 58.8
Ecnebilere 10 1 4.7
"Bilmiyorum" diyenler 12 1 7.7
Toplam 68 1 00.0

Ereğli'nin civar köylerinde gelirin temeli tarım olmakla be­


raber birçok ba§ka gelir kaynakları da belirmi§tir. Köylerde
herkesin toprağı vardır. Genellikle kadınlar ve ya§lılar toprakla
uğra§makta, genç erkekler daha çok kasahada ba§ka i§ler edin­
mektedir. Bu bölgede yapılan tarım daha çok çapa tarımı oldu­
ğundan kadınlar. üstesinden gelebilmektedir.
Örneklemimizde hane reisierinin %54.2'si ݧlerinin çiftçilik
olduğunu söylemi§tir. Bundan sonra %10.3 ile hünerli i§çilik ve
%8.9 ile ݧçilik gelmektedir. Kasahada küçük memurluk yapan­
ların oranı %2.9'dur. Bugünkü hane reisieri ile babalarının
meslekleri kar§ıla§tırılırsa, kasabadaki kadar bariz olmamakla
beraber, köylerde de çiftçilikle geçinen ailelerin azaldığı görül­
mektedir. Bir ewelki ku§akta çiftçi oram %60.2 iken bugünkü
nesilde bu %54.2'ye inmݧtir (Tablo: 141). Azalma görülen di­
ğer bir meslek de i§çiliktir. %13.2'den %8.9'a dü§mü§tür. Eski
i§çilerin bir çoğu "tahmilat" i§lerinde çalı§anlardır. Ve bunlar
kömür yükletiminin mekanik hale getirilmesinden sonra ݧçiliği
bırakmı§lardır. Esnaf oranı da % 10.3'ten %7.4'e bir azalma
göstermi§tir. Bu esnaflar köyde oturup kasahada marangozluk,
kahvecilik, berberlik vb. gibi ݧleri yapanlardır. Köylülerin, ka­
saba çar§ısım biraz da kendi çar§ılan saymalanİıın sebebi bu­
dur. Daha ewel de belirtildiği gibi, her köyün kasahada devam
ettiği kahveler, çok kere ayın köyün sakini tarafından ݧletil­
mektedir. Esnaf oramndaki azalma sebebi, bunların i§lerini
ilerleterek ݧ yerine yakın yerlere, kasahaya göç etmeleridir.
_EreğiL

Örneklemimize göre, köylerde ayda 250 1L.'dan az gelirli


hane sahiplerinin oranı %42.6 ve 500 1L.'dan az aylık gelirli
olanlarınki ise %73.5'i bulmaktadır (Tablo: 142).

Tablo: 1 41
Çevre Köylerd eki H an e Reisieri i le Babaları n ı n M es lekleri
Bugünkü Aile Reisierinin
Baba Meslekleri Kendi Meslekleri
Sayı % Sayı %
Tüccar Esnaf
- 7 1 0.3 5 7.4
Serbest Meslek 1 1 .5 5 7.4
Memur-Subay - -
2 2.9
Çiftçi 41 60.2 37 54.2
Kalifiye işçi 3 4.4 7 1 0.3
Işçi 9 13.2 6 8.9
Balıkçı 1 1 .5 1 1 .5
Diğer meslekler 5 7.4 1 1 .5
Işsiz - -
3 4.4
Belirsiz cevaplar 1 1 .5 1 1 .5
Toplam 68 100.0 68 1 00.0

Tablo: 1 42
Yaklaş ık G e lir ve G id e r D ağ ılım ı
Yaklaşık Gelir Yaklaşık Gider
Sayı % Sayı %
Ayda 250 TL 'dan az 29 42.6 32 47.1
250-499 TL. 21 30.9 24 35.3
500-749 TL. 8 1 1 .8 5 7.4
750 TL. ve fazlası 3 4.4 3 4.4
Hiç geliri olmayan 1 1 .5 - -

Belirsiz cevaplar 6 8.8 - -

Toplam 68 100.0 68 100.0

Kasahada genel eğilimlerin aksine, servet §ekli olarak topra­


ğa umulandan daha fazla önem verilmesine rağmen, köylerde
köy topluluğundan beklenmeyecek kadar az önem verilmekte­
dir. Zengin sayılmak için yalnız toprağı olması gerekli diyenle-
_Mahaııe_ilintisindekLCh!ar..Kö\(ler_

rin oranı sadece %25.0'tir. %38'i yalnız toprağı zenginlik için


kafi görmemekte ve onunla beraber diğer iki servet §eklinin de
bulunmasını gerekli görmektedir. Kasabanın tersine zengin sa­
yılmak için yüksek maa§ı da yeterli bulanlar vardır (%7.4)
(Tablo: 143). Sınirlı da olsa düzenli bir gelir, köy çerçevesinin
istediği hayat seviyesini ve özellikle güvenliği sağlamakta dola­
yısıyla doyurucu olmaktadır. Zengin sayılmak için gerekli top­
rak miktarı, aile reisierinin %29.4 gibi büyük bir kısmı için
100-499 dönüm arasındadır. 100 dönümden az araziyi zenginlik
için yeter bulanlar da %23.5'tir. Yani 500 dönümden az toprağı
zengin sayılmak için yeter bulanlar %52.9 oram ile çoğunlukta­
dır (Tablo: 144). Bu miktarlar; Anadolu'nun diğer bölgeleri
için anlamsız gibi görünürse de, yalnız bu köyler için değil, eki­
lebilir toprağı az olan bütün Karadeniz bölgesi için zenginlik
tavanı olarak gayet anlamlıdır.
Köylü de tıpkı kasabalı gibi, kimin zengin ve kinıin önemli
kİ§İ olduğu hakkında çok açık ve seçik kanıya salıiptir. Kasaba­
mn en belirli tüccarlannın zengin olduğu kanısında olan köy
hane reisierinin oranı %70.6'dır. Buna "bilmiyorum" diye cevap
veren %19.1'i de eklemek gerekir. Çünkü bu cevap bilmedikle­
ri değil fakat, zengin ve nüfuzlu kimselerden sözetmek isteme­
diklerini göstermektedir. O zaman %90'a yakın bir grubun,
Ereğli'nin belirli tüccarlannın zengin oldukları kanısında bu­
lundukları anla§ıhr. Yüksek maa§ı zenginlik için yeter bulanlar
olmasına rağmen köy aile reisierinin hiçbiri devlet memurlarını
zengin addetmemektedir (Tablo: 146). Kinıin önemli sayıldığı
konusunda ise kanılar kasabadakilerden daha homojendir. Ör­
neklemimizin %41.2'si için tüccarlar önemli ki§Uerdir. Bilmiyo­
rum diye cevap verenlerin oranı da %19.1'dir. Görüldüğü gibi
köylerde tüccarların yeri memurlardan çok farklı bjr §ekilde
önde gelmektedir. Yalnız devlet memurlarını önemli ki§iler sa­
yanların oranı sadece %1.5'tur. Kasahada bu oran %20.2 bu­
lunmu§tu.
Tablo: 1 43
Zengin Sayılm ak i çin
G e re kli G ö rü len S e rvet Şe killeri
Sayı %
Toprağı gerekli görenler 1 7 25.0
Yüksek maaşı gerekli gören 5 7.4
Nakit parayı gerekli gören 9 1 3.2
Emlakı gerekli sayan 2 2.9
Toprak ve nakit parayı 4 5.9
Toprağı ve emlakı 1 1 .5
Emlakı ve parayı 2 2.9
Uçlü kombinezon 26 38.2
Belirsiz cevaplar 2 2.9
Toplam 68 99.9

Tablo: 1 44
Ze n g in Sayılmak için
G e rekli S a nı lan Toprağ ı n M iktarı
Dönüm Olarak Sayı %
1 00 dönümden az 16 23.5
1 00-499 20 29.4
500-999 4 5.9
1 000-4999 2 2.9
5000-9999 1 1 .5
1 0.000 ve daha fazla 1 1 .5
Toprağı zikretmeyen 1 8 26.5
Belirsiz cevaplar 6· 8.8
Toplam 68 100.0

Köylerde ya§ayıp da dı§arda ücretle çalı§an bir tek kadın


yoktur. Köylerdeki bütün kadınlar ve kızlar, istisnasız, tarlalar­
da çalı§ırlar, bahçeye bakarlar ve hayvanlarla uğra§ırlar. Onun
için bir evde çiftçilikten ba§ka bir i§le uğra§an varsa o, evin
genç erkeğidir. Köylerde kadınların dü§ük statüsü ve kadın ka­
biliyetlerine ait olumsuz kanılar kasabadan çok daha açık ola­
rak ifade edilmektedir.

. .Ma
_MahalleJıiııti.siııCil!aı:.Kö.yleı:_
ı:lekL

Köylülerin, alelade borçlanın ya da banka borçlannı öde­


mek için kimlerden ödünç para isteyecekleri sorulanna verdik­
leri cevaplar ilgi çekicidir. Kasabadan çok daha yerel kalmı§
olan köylerde olağan borçlar için arkada§ ve kom§uya ba§ vur­
. ma oram (%55.9), hemen hemen kasabadakine (%55.6) e§ittir.
Buna kar§ılık tüccarlarına ba§VUracaklarım söyleyenler farklı
çıkmı§tır. Köylerde %19.1, kasahada %8.5 (Tablo: 147 ve 148).
Bu oranlar banka borçlanın ödemek konusunda daha da farklı­
la§maktadır, köyler için %25.0 ve kasaba için %9.9.

Tablo: 1 45
Zengin Sayılmak i çin
G e re kli Sanılan Nakit Paranın M iktarı
TL. Sayı %
1 0.000 den az 7 1 0.3
1 0.000-49.999 8 1 1 .8
50.000-99.999 6 8.8
1 00.000�1 99.999 1 2 1 7.6
200.000-499.999 3 4.4
500.000 ve fazla 4 5.9
Parayı zikretmeyen 27 39.7
Toplam 68 1 00.0

Tablo: 1 46
Zengin ve Ö n e m li Kişiler H akkında Kan ılar
Zengin Kişi Onemli Kişi
Sayı % Sayı %
Tüccarlan sananlar 48 70.6 28 41 .2
Devlet memurlarını - -
1 1 .5
Diğer kimseleri 3 4.4 9 1 3.2
Bunların karışımını 1 1 .5 16 23.5
"Bilmiyorum" diyen 13 1 9.1 13 1 9.1
"Yoktur" diyen - -
1 1 .5
Belirsiz cevaplar 3 4.4 - -

Toplam 68 100.0 68 100.0


Ereğli
__

Tabl o : 1 47
Ale lad e B o rçlar için A k ra �alar H ariç,
K i m lerd e n B o rç P a ra Iste rle r
Sayı %
Arkadaştan ve komşudan isteyenler 38 55.9
Tüccardan isteyen 13 1 9.1
Akrabadan isteyen 5 7.4
"Borç yapmam" diyen 2 2.9
Diğer kimselerden 7 1 0.3
Hiç kimseden istemeyecekler 1 1 .5
Belirsiz cevaplar 2 2.9
Toplam 68 100.0

Tab l o : 1 48
Banka Bo rçları için Kim lerden B o rç Para i ste rler
Sayı %
Arkadaştan ve komşudan isteyenler 30 44.1
Tüccardan isteyen 17 25.0
Akrabadan isteyen 12 1 7.6
"Borç yapm(!.m" diyen 3 4.4
Diğer kimselerden - -

Hiç kimseden istemeyecekler - -

Belirsiz cevaplar 6 8.8


Toplam 68 99.9

Daha önceki bölümlerde de- açıklandığı gibi, tüccar köylü


y
ili§kisi en çok kredi sorunları ile ilgili, tamami le yüzyüze ki§i­
sel bir ili§k:idir. Çevre köyleri de bu ili§kiden bağımsız değildir.
Bu durum, yukardaki oranlarda da açıkça belli olmaktadır.
Tam anonim İli§kiler halinde bankadan borç almayı dü§ünenle­
rin oram %7.4'tür ve kasabadaki %9.5 oranından daha küçük­
tür. Gene yukarıdaki tabloların incelenmesinden, köylünün
banka borcu yapmaktan korktuğu anla§ılmaktadır. Banka bor­
cunu ödemek konusunda, her zaman bir kredi müessesesi ola­
rak, kar§ılıklı çıkarlarla bağlı bulunduğu ve kendisi için en ga­
rantili para bulma yolu olan tüccanna ba§vurrna oranımn yük-
_Mahalle_iıintisindekLCncar_Köyler

sekliği, buna i§arettir. Aynı sebeple bu konuda da "diğer kimse­


lerden" gibi belirsiz cevaplar da yoktur.

Gelir ve Tüketim Normları


Köylerde ev yapı §ekilleri, Karadeniz bölgesinin belirli, ah­
§ap, çok kere iki katlı geni§ pencereli tipindedir. Genellikle ha­
ne reisierinin oturduklan evler kendi mallarıdır. Örneklerni­
ınizde yalnız bir tek kira ile oturan aile bulunmaktadır. Bu da
kasabadaki ev sıkıntısı yüzünden son yıllarda mahalle İli§kisin­
deki köye göç etmi§, i§ine buradan gidip gelen bir küçük me­
murdur. Bir erkek çocuk baba evinden ayrılmak isterse önce
bir ev in§a eder. Evlerin oda sayılan be§ ve daha fazlaya kadar
çıkmaktadır (Tablo: 149). Beş odadan fazla odası bulunan evle­
ıin oranı örneklemirnizde %16.2'dir. Mod %27.9 (19 ev) ile üç
odalı evlerdedir.
Her köyün suyu vardır. Birçok evlerde de kuyu bulunur. Ev­
lerin %54.4'ü suyunu köy pınarından ya da çeşmesinden ve
%36.8'i kuyulardan ternin eder. Köylerde Çatalağzı santralin­
den gelen elektrik vardır. Fakat elektrik bulunan ev oranı an­
cak % 17.6'dır (Tablo: 150). Evlerin içinde %41.2 oramnda yı­
kanmaya ayrılmış özel yer vardır. Evlerin %92.6'sınm helası
içindedir.
Evdeki e§yalar, hem kolay sağlanabilnıek, hem de eski üs­
lupta olmak bakımından kasabanın alt gelir seviyelerinin ev eş­
yalanna uymaktadır. Nadir de olsa halı ve koltuk vardır. Ör­
neklemde evlerin %52.9'unda sedir, %92.6'sında kilim,
%8.8'inde diki§ makinası ve %33.8'_inde karyola vardır (Tablo:
151). Bütün ev halkının karyolada yattığı evlerin oranı
%13.2'dir (Tablo: 152). Bakır tertcere hala tek ve en önemli
mutfak e§yası halindedir. Ba_kır tenceresi bulunan evler %92.6
oramndadır. Alüminyum tencere köye girmiştir, fakat çok en­
derdir (%4.4). Alüminyum tencere, diki§ makinası, ütü ve kol­
tuk köyün deği§meye· "\:>a§lama i§aretleridir. Tüketim biçimleri­
nin, özellikle ev eşyalarının gelire çok hassas olduğu, gelirle de­
ğiştiği ve arttığı gerçektir. Küçük komüniteleıin dı§arıya açılma
oluşumunda dikiş makinası ilk giren aletlerden biridir.
Tab l o : 1 49
H an e Reisierinin Oturd u ğ u Evlerin B üy ü kl ü ğ ü
Sayı %
Tek adalı evler 2 2.9
Iki adalı evler 16 23.5
Uç adalılar 19 27.9
Dört adalılar 13 1 9. 1
Beş adalılar 4 5.9
Altı ve daha fazla adalılar 11 1 6.2
Belirsiz cevaplar 3 4.4
Toplam 68 99.9

Tab l o : 1 50
Evlerin M utfak , Banyo, H el a ve Elektrik D u ru m u
Bulunan Evler Bulunmayan Evler
Sayı % Sayı %
Ev içinde mutfak 28 41 .2 40 58.8
Ev iÇinde hamam 25 36.8 43 63.3
Ev içinde hela 63 92.6 5 7.4
Evde elektrik 12 1 7.6 56 82.3

Tablo: . 1 5 1
Evlerd e B ul u n a n Eşyalar
Var Yok
Sayı % Sayı %
Koltuk 6 8.8 62 91 .2
S edir 36 52.9 32 47.1
Karyola 23 33.8 45 66.2
Ki li m 63 92.6 5 7.4
Dikiş makinası 6 8.8 62 91 .2
Utü 14 1 9.1 54 79.4
Halı 8 1 1 .9 60 88.1 .
Porselen tabak 28 41 .2 40 58.8
Çinko ve bakır tabak 56 82.3 12 1 7.7
Bakır tencere 63 92.6 5 7.4
Alüminyum tencere 3 4.4 65 95.6
_Mahalle illnlisindekLCillar...Kiylec
i

Tab l o : 1 52
Evlerd e Kary o la ve B u n d a Yatanlar
Sayı %
Karyola bulunmayan evler 45 66.2
Bütün ev halkının karyolada yattığı evler 9 1 3.2
Aile reisi ile eşinin karyolada yattığı evler 6 8.8
Yalnız aile reisinin karyolada yattığı evler 3 4.4
Diğer kimselerin karyolada yattığı evler 5 7.4
Toplam 68 1 00.0

Köylerde hilla çoğunlukla sabahlan çorba içilmektedir.' Ör­


neklemimizde sabah kahvaltısını çorba ile yapan ailelerin oram
%58.8'dir (Tablo: 153). Yağ, zeytin, peynir vb. çe§itli besilerle
kalıvaltı edenlerin oranı da küçümsenmeyecek kadar artmı§tır
(%14.7). Bu oranlar a§ağı yukarı kasabadaki oranların tam ter­
sinedir. Kasahada sabah kalıvaltı edenlerin oram %42.8 ve çor­
ba içenlerinki de %13.7 idi. Bu hal besi maddelerinin köyde ve
§ehirdeki farklıla§masını çok iyi göstermektedir. Ak§am yemek­
lerinde, Türk mutfağının çok sınırlı hayvani protein kullanan
üslubunda da olsa etli yemek yiyenlerin oranı sadece %5.9'dur
(Tablo: 154). "Allah ne verdiyse" gibi mütevekkil, fatalİst bir
görü§ü aksettiren cevaplar %10.3 oranındadır. Bu kasabadaki
benzer cevap oranının yarısına e§ittir. Bu, köylülerin kasabab­
lara oranla daha az mütevekkil olmalarından değil, fakat, kasa­
balıların orta sınıfının ayıp saydığı değerlere uyarak ne yediJele­
rinden sözetmek istememelerinin sonucudur.
Tab l o : 1 53
Sabah Yem e k le ri
Sayı %
Çorba 40 58.8
Yağ-peynir-zeytin 1 0 1 4.7
Yağ-reçel 2 2.9
Diğer besiler 9 1 3.2
"Allah ne verdiyse" '
1 1 .5 .
Hiçbir şey yemeyen 5 7.4
Belirsiz cevaplar 1 1 .5
Toplam 68 1 00.0
Ereğli_

Tab l o : 1 54
Akşam Y e m ekleri
Sayı %
Sebze, çorba vb.- 55 80.9
Et, sebze vb. 4 5.9
Diğer besiler 2 2.9
"Allah ne verdiyse" diyenler 7 1 0.3
Toplam 68 100.0

Köylerde deği§me ve §ehirle§me olu§umu bakımından an­


lamlı olan konserve besi maddelerinin hazırlanma ve saklanma­
sı ameliyesinin hemen tamamen aile içinde kaldığı ve dı§an
kaçmadığı görülmektedir. Ekmek, salça, eri§te, kavurma, tuzlu
balık, tur§u, reçel, kuru sebze, meyva ve benzeri maddelerden
altı ve daha fazlasını evde yapan ailelerin oranı %77.9'u bul­
mu§tur. Besi maddeleri bakırnından köylerde evler hemen he­
men büsbütün kendi kendilerine yeter haldedir. Buna rağınen
dı§andan hazır besi maddeleri alma olayı yukarıdaki durumun
tam tersi değildir. Pastırma, sucuk, konserve sebze ve benzeri
hazır besilerden hiçbirini dı§andan satın almayan ailelerin ora­
nı sadece %32.4'tür. Yani köylerdeki ailelerin a§ağı yukarı
2/3'ü dı§arıdan hazır besi satın almaktadır (Tablo: 155). Diğer
bir deyimle, köylerde evler esas itibariyle gerekli besi maddele­
rini kendileri hazırlayıp saklamalarına rağınen, kasaba ile İli§kİ­
leri, para kazanıp sarfetme tempolan hazır besi maddeleri ko­
nusunda da onları dı§anya açmı§ ek besi maddelerinin alınıp
tüketilmesini oldukça sık rastlanır bir hale getirmi§tir.
Böyle köylerde erkeklerin giyimi tamamen §ehirle§mݧ ve
batıla§mı§tır. Kravat kullanılmamaktadır. Her gün giyilen giysi­
lerden ba§ka bir takım temiz elbise sahibi olmaya çok önem ve­
rilir. En makbul elbise lacivert takımdır. Ömeklemimizde iki
kat giysisi olan aile reisierinin oranı %41.2, üç ve daha fazla el­
bisesi olarılar ise %13.2 oranındadır. Ayakkabılar genellikle
son zamanlarda imal edilmeye ba§lanan lastik ayakkabılardır.
İki çift ayakkabısı olanların (52.9) çok kere, biri lastik diğeri
kösele iki kundurası vardır. Çarık giyen yoktur. Kadın giyimi
Mahallıdlintisindeki Civar Köyler .

deği§me bakımından ne kasabalılarla ne de erkeklerle kıyasla­


namaz. Eskisinden farklı olmakla beraber §ehirle§mi§ olmaktan
uzaktır. Köylerde de bütün kadmların yüzü açıktır. Buna rağ­
men ba§ları daima örtülüdür. Yaygın olan giyim tarzı, "çatal
don" dedikleri §alvardır. Elbise giyenler bizim saymamıza göre
sadece 68 kadında dörttür (%6.9). Hiçbirinde kınadan ba§ka
makyaj görülmemi§tir.
Giysilerin hazırlanmasında evin dı§ına kaçını§ olanlar özel­
likle erkek giyim e§yalarıdır. Kadın ve çocukların giyim e§yaları
evde hazırlanır. Eskiden bu civarda bütün erkek ve kadın giyiın
e§yaları, salt ketenden ya da keten pamuk kan§ımı iplikten
kendi dokudukları "pılpıt" ve "elpek" denen kuma§lardan yapı­
lırmı§. Şimdi giyim için kullanılan materyel çar§ıdan satın alın­
maktadır. Kasahaya uzak köylerde hala kadınlar §alvar yaptık­
ları kuma§ları kendileri dokumaktadır. Mahalle İlݧkisindeki bu
köylerde dokumacılık tamamen kaybolmu§tur. Bugün erkek gi­
yim e§yalarının çoğu hazır sahn alınmaktadır. Kadın ve çocuk
giyim e§yalarının da m ateryeli sahn alınıp köylerde dikilmekte­
dir.
Köylerde israf çerçevesi çok dardır. Ereğli'de zaten dar olan
sınırlar, buralarda daha da daralmı§hr. Her §ey israf sayılmak­
tadır. "Lüks" kavramı dahi yoktur. Anketlerdeki bu sorular köy­
lerde hemen hemen bo§ kalmı§tır.
·
Ellerine açıktan para geçerse ne alacaklarının ara§tırılma­
sında aile reisierinden % 14.7'si ekınek ve yemek almak gibi a§ı­
rı ihtiyaçlardan bahsetmi§lerdir. Bu oran, çevrenin hayat sevi­
yesinin çok dü§ük olduğunu göstermektedir. Çocuklarına giyim
e§yası ve evine bir miktar toptan besi alacağını söyleyenierin
oranı da %20.6'dır (Tablo : 156). Bu da benzer §artların verdiği
bir cevaptır. Fakat belki de asıl anlamlı olan aile reisierinin
%39.7 gibi büyük bir kısmının bir i§yeri olanağı hazırlamak is­
tediklerini söyleyerek cevaplandırmı§ olmalarıdır. Bir yatınm
yapmak ve daha önemlisi bundan olumlu bir sonuç almak ola­
nağı açıkça belirince, köy çerçevesinde bile parayı, gene para
getirecek tarımsal olmayan bir i§e yatırmak hevesi ve arzusu
uyanmaktadır. Bu da "yatırım" konusunun nasıl §artlara bağlı
olduğunu bir daha göstermektedir. Deği§meyi, daha rahat ya§a-

..2.55.
ma isteğini böylece, Ereğli'nin en dar çerçevesine bile sıçramı§
görüyoruz.

Tablo: 1 55
S atın Alınan H az ır Besi M adde leri
· Sayı %
Hiç satın almayan 22 32.4
Pastırma, sucuk alan 12 1 7.6
Konserve sebze alan 1 1 .5
Hazır yemek alan - -

Herhangi ikisini alan · 17 25.0


Herhangi üçünü alan 11 1 6. 1
Daha fazlasını alan 5 7.4
Toplam 68 1 00.0

Tablo: 1 56
Eline Açıktan P ara G eçm esi H alinde
Aile Reisinin Yap m ak Istediği Şeyler
Sayı %
Aşırı ihtiyaçlar (ekmek, yemek gibi) 10 1 4.7
Orta ihtiyaçlar (üst baş, fazla besi) 14 20.6
Orta üstü ihtiyaçlar (çarrı.mak.,buzdolabı Vb) 3 4.4
Olağanüstü ihtiyaç (araba, yat) 1 1 .5
Ev yapmak, tamir etmek 8 1 1 .8
Işyeri imkanı hazırlamak 27 39.7
"Hiçbir şey yapmam" diyenler 1 1 .4
Belirsiz cevaplar 4 5.9
Toplam 68 1 00.0

Eğitim
Köyde eğitime, kasahada olduğu gibi, büyük bir heves var­
dır. Bu köylerde okul çağında olup da okula gönderilmeyen ço­
cuk sayısı pek azdır. Bunlar kızlar için %7.4 ve erkek çocuklar
için % 1.5 oranındadır..
Köylerde de bütün isteklerlu gerçekle§mesi için eğitim en
güvenilir vasıta veya yol olarak görülmektedir. Burda da istek­
Ierin tavanı çok yüksektir. Fakat, kızlar ve erkekler için istenen
Mahalle iıınt!nd
ts ek! C!var Köyler

eğitim dereceleri birbirinden far�dır. Ve iki ayrı kutupta top­


laOIIll§tır (Tablo: 157). Bu durum köylerde ya§ayanların ne iste­
diklerinin gerçekten farkında olduklarını göstermektedir. Köy­
lerdeki . b3:11e. reisierinin %70.6'sı oğullarını üniversiteye gön­
dermek iStemektedir. Halbuki kızlar için bu oran %19.l'dir.
Yalnız ilkokul eğitimini kızlar içüı yeterli bulan aile oranı da
%41.2'dir. Erkek çocuk için ilkokulu yeter gören aile reisi oraıiı
yalnız %5.9'dur.
Bu isteğin de gerçekçi bir istek olmadığı meydandadır. Aile
reisieri çocuklarının kasabanın ortaokulunda okutmanın bile
büyük bir külfet olduğunu sık sık ifade etmi§lerdir. Fakat ço­
cuklarına ilkokulu zor okutınalarma rağmen, üniversite eğitimi
yaptırmayı arzulamaktan geri kalamıyorlar. Çocuklarının eğiti­
minden güttükleri amaç kasabalılarınkinden çok daha açık ola­
rak, oğlun bir meslek sahibi olması ve para kazanması hususla­
nnda toplanmi§tır. Hane reisierinin %29.4'ü belirli biri mesleği
olması için, %25.0'i para kazanması için, %11.8'i mevki sahibi
olması gayesiyle oğlunu okutmak isteınektedir (Tablo: 158).
Kasabalılarda · hissedilen, baba-oğul ili§lci.l�rinin deği§mesinin
yarattığı endi§eye köylerde rastlanmam.ı§ı4'� Örneğin, "adam ol­
sun" diyenierin oranı %7.4'de kalmı§tır. Bu'bakımdan, köylerde
aile içi düzenin henüz, bir problem haliiı.�, gelecek kadar deği§­
mediği görülmektedir. Nitekim, "çocuklannızla çatı§ıyor musu­
nuz?" sorusuna hiç çatı§mıyoruz §eklinde cevap veren hane re­
islerinin oranı %80.9'dur (kasabada bu oran %59.3 idi).

Tablo: 1 57
Aile Reisierinin Ço<:ukları için istedikleri Eğitim Seviyesi
Kızlar Için Erkekler Için
Sayı % Say� • C)(.
likokulu yeter bulanlar 28 41 .2 4 5.9
Ortaokul eğitimi isteyenler 9 13.2 8 1 1 .8
Useyi akutmak isteyenler 6 8.8 4 5.9
Universite eğitimi isteyenler 13 1 9.1 48 70.6
"Okuması gerekmez" diyenler 5 7.4 - -

Belirsiz cevaplar 7 1 0.3 4 5.8


Toplam 68 100.0 · 68 . 1 00.0
.-Eı:eğiL

Tablo: 1 58
Çocuk E ğ itim inde Am aç
Kızlar Için Erkekler Için
Sayı % Sayı %
Belirli bir meslek edinmesi için 1 2 1 7.6 20 29.4
Para kazanması için 6 8.8 17 25.0
Mevkii olsun diye 1 1 .5 B 1 1 .8
"Adam olsun" diyenler - -
5 7.4
Bilgi edinmesi için - -
2 2.9
"Memlekete faydalı olsun" diyen 2 2.9 7 1 0.3
Hayata asgari intibak edebilmesi için
çocuğunu akutmak isteyenler 36 52.9 - -

Çocuğu alımyanlar ve belirsiz cevap!. 11 1 6.2 9 1 3.2


Toplam 68 99.9 68 1 00.0

Köylerde daha az değişmiş olan "hane", büyük aile düzeni,


kasabahların endişelerinin henüz bu çevrelere sokulmamasını
sağlamaktadır. Aynı sebeple kız çocukların okurulmak istenil­
ınediği genellikle kız çocukların statülerinde büyük değişiklik­
ler olmadığını görüyoruz.
Aile içi ili§kilerde değişikliklerin diğer bir cephesi olan, ha­
ne reisieri ile eşlerinin göreli. statüleri konusunda, kasabahlar
kadar olmamakla beraber, köylerde de erkeğin e§ine verdiği
yerin önemi artmak eğilimindedir.· Önemli konuJarda her za­
man e§inin fikrini alan hane reisieri oranı ömeklemimizde
%23.5 bulunmuştur. Eşine hiç danı§mayanların oranı ise bun­
dan dana azdır (%19.1). Aynı şekilde yaşlı kimselere her zaman
danı§�ai %26,5 �e hiç dant§mayanlar %25.0 gibi birbirine çok
yaklaşık oniiılar v.etnıݧtir.

Boş Zaman Faaliyetleri .


Köylerde çalı§nia ve eğleiune ya da dinlenme düzeni, kasaba­
dakinden çok daha fazla birbiri ile kan§1Ill§ haldedir. Köylerin üç
tanesinde kahve bile bulıinniaması bu farkWaşma1Ill§ durumu çok
iyi yansıtmaktadır. KaSabadalcl kahvelere gitmenin ise "ݧ" sayıla­
bileceği haller çoktm:. l(öylü hane reiSleıi arasmda kahveye gitme
· Oranı %83;7 gibi çOkyüksekbir orandır. KQylüler iÇm."kahve, ka-
. " . . . . . .
. ..
_. Mahalle_İlintisindekLChıarJ:@yler_

sabahlara gördüğü bütün fonksiyonlardan baka, §ehirdeki bekle­


me, bulu§ma, danı§ma, emanetçi ݧ b�osu, sabit adres vb. gibi ݧ­
leri de gördüğü için daha geni§ çapta kullanılmaktadır. Bu balmn­
dan kahvede geçirilen zamanın hem dinlenme hem de çalı§ma
olarak vasıflandınlması da bo§ zaman faaliyetlerinin farklıla§ma­
mı§ olmasının iyi bir ݧaretidir. Köylüler arasında sinemaya gitmek
oldukça yaygın bo§ zaman faaliyetlerindendir. Aile reisierinden
%50.0'si sinemaya gitmektedir ve aynca %11.8'i e§lerini beraber
sinemaya götürmektedir.

Haberle�me ve Kf3vramlar
Köylerde hane reisierinin yansından çoğu gazete okumakta­
dır. Hiç gazete okumayan hane reisierinin oranı %45.6'dır. Mil­
liyet ve Cumhuriyet'in bulunduğu grup diğerlerinden daha ön­
de bulunmaktadır (Tablo: 159). Dergi okuyan yoktur.

Tablo: 1 59
Gazete O kuyanlar ve O ku d u kları Gazete
.
Sayı %
-
Hiç gazete okumayan 31 45.6
Muntazam gazete okumayan 8 t 1 .8
Cumhuriyet, Milliyet, Dünya grubu 9 1.3.2
Hürriyet, Yeni Sabah, Akşam 8 . 1 1 .8
Yeni Istanbul, Son H�vadis, Tercüman 5 7.4
Vatan ve Oncü 1 1 .5
Ulus ve Kudret - -

Değişik gruplarda 6 8.8


Toplam 68 1 00.1

Tablo: 1 60
H ane Reisle.ri Arasında Radyo Dinleme
. . , . ..
Sayı %
Hiç radyo dinlemeyen 13 1 9. 1
Istanbul Radyosunu dinleyen .. - -

Ankara Radyosunu dirileyen 14 20.6


Her ikisini de dinleyen 32 47.1
Belirsiz cevaplar 9 1 3.2
Toplam 68 1 00.0
..
Tablo: 1 61
H aberler, Temsiller ve M aç ların D in lenme Dağılımı
Sayı %
Bunlardan hiçbirini dinlemeyen 8 1 4.6
Yalnız haberler ve yorumlan dinleyen 30 54.4
Yalnız temsil dinleyen - -

. Yalnız maç ve spor haberleri dinleyen 2 3.7


Haber ve temsil dinleyen 5 9.1
Temsil ve maç dinleyen - -

Haber ve maç dinleyen 1 1 .8


Her üçünü de dinleyen 8 1 4.6
Belirsiz cevaplar 1 1 .8 .
Radyo dinleyen toplam 55 100.0

Tablo: 1 62
H ane Reisierinin M üzik Dinleme D ağ ılım ı ·
Sayı %
Hiç müzik dinlemeyen 16 29.1
Yalnız batı müziği dinleyen - -

Yalnız alaturka dinleyen 6 1 0.9


Yalnız türkü dinleyen 11 20.1
Batı müziği ve halk türküsü dinleyen - -

Batı müziği ve alaturka dinleyen - -

Alaturka ve türkü dinleyen 20 36.3


Her üçünü de dinleyen 1 1 .8
Belirsiz cevaplar 1 1 .8
Radyo dinleyen toplaR) 55 100.0
-

Köylerde radyo dinlemek, diğer kitle haberle§me araçları ile


kıyaslanamayacak kadar önde gelmektedir. Hiç radyo dinleme-'"
yenierin oranı %19.1'dir (Tablo: 160). Bu oran kasahaya naza­
ran çok yüksek ise de (%6.4), köylerde evlerin çoğunda radyo
olmadığı ve radyonun kahvelerde dinleridiği,bilinm.elidir. Köy­
lerde yabancı radyolan dinleyen yoktur. Çoğunlulç İstanbul ve
Ankara radyolarını dinlemektedir (%47.1). Haberler, müzik
yaylıılandn a tür\diler ve diğer konu§malarda dinsel konular en
çok dinlenen radyo programlandır (Tablo: 161, 162, 163). Bu
Mahalle iılntislndeki Civar KöyJeı:_

konuda da köyler a§ağı yukan kasabanın kesintisiz bir devamı­


dır. Onu biraz farkla geriden, fakat, aynı tempo ve eğilimle ta­
kip etmektedir. Görüldüğü gibi köylerin kitle haberle§me araç­
lanndan yararlanma ve etkilenme olanaklan küçümsenmeye­
cek kadar geni§tir.

Tablo: 1 63
Hane Reisierinin Konuşma Programlannı Dinleme Dağılımı
Sayı %
Hiç konuşma dinlemeyen 24 43.5
Dinsel konuşma dinleyen 13 23.6
Oğretici konuşmalan dinleyen 3 . 5.5
Ozel konuşmaları dinleyen 2 3.7
-Dinsel ve öğretici konuşmalan dinleyen 10 1 8.2
Dinsel ve özel konuşmalan dinleyen - -
Ozel ve öğretici konuşmaları·dinleyenler - -
Belirsiz cevaplar 1 1 .8
Her üç konuşmayı da dinleyen 2 3.7
Radyo dinleyen toplam 55 100.0

Tablo: 1 64
Türkiye i ç i nde Uzaklık Kavramı
Türkiye'de Ereğli'ye Sayı %
Doğu KaradeniZi en uzak bölge darak gösterenler 7 1 0.3
Doğu Anadolu'yu 26 38.2
Akdeniz Bölgesi'ni 7 1 0.3
Marmara ve Ege Bölgesi 'ni 12 1 7:6
Güneydoğu Anadolu'yu 3 4.4
Hakkari'yi 1 1 .5
"Bilmiyorum" diyenler 11 1 6.1
Belirsiz cevaplar 1 1 .5
Toplam 68 99.9

Ula§ıın araçlan ve nüfus hareketleri ile beraber, bunlann


köylerde temel kavramla§tırına olu§umlanna etkileri ilgi çekici­
dir. Türkiye hakkındaki bilgileri kasabalılara nazaran .çok daha
yerel kalmı§tır. Marmara, Ege ve Orta Anadolu çevresini Ereğ­
li'ye en uzak yer diye dü§ünenlerin oranı kasabanınkinden çok
..Eı:eğiL

yüksektir (köyler için %17.6, Tablo: 164 ve kasaba için %3.3).


Bununla beraber Doğu Anadolu'yu Ereğli'ye en uzak yer diye
gösterenler gene çoğunluktadır (%38.2). Fakat dakik bir bilgi
olarak Hakkari'yi en uzak bölge olarak gösterenierin oranı, ka­
sabadakile� %15 .7'sine kar§ılık % 1.5'dir (Tablo: 164).

Tablo: 1 65
D ü n ya i çinde Uzaklık Kavra m ı
Dünya'da Ereğli'ye Sayı %
Avrupa rrıerıieketlerini en uzak yer olarak gösteren 6 8.8
Asya memleketlerini 12 1 7.6
Kuzey Amerika'yı 23 . 33.8
Güney Amerika, Kanada ya da Alaska'yı 2 2.9
Okyanusya'yı 1 1 .5
Kutuplar'ı 1 1 .5
"Bilmiyorum" diyenler 19 27.9
Selirsiz cevaplar 4 5.9
Toplam 68 99.9

Dünya hakkındaki kavramlarda da benzer bir görünü§ var­


dır. Ereğli'ye dünyada en uzak yer konusunda Asya ya da Avru­
pa memleketleri çevresinde kalan hane reisierinin oranı kasa­
baya göre çok yüksektir (sırasıyla %8.8 ve % 17.6 Tablo:165).
(Kasaba için aynı oranlar %4.1 ve % 12.6 idi). Bununla beraber,
kasahada da olduğu gibi, en büyük çoğunluk için dünyada
Ereğli'ye en uzak olan yer Amerika'dır (%33.8). "Bilmiyorum"
diyenierin oranı köylerde oldukça yüksektir (%27.9). "Bilmiyo­
rum" cevaplannın çok olması; bu komünitelerin dı§an ile te­
maslannın bulunduğunu, fakat açık seçik bir bilgiye ve kavrama
varacak yeterlikte sıkı, özellikle fonksiyonel ve anlanılı bir ili§ki
halinde olmadığını göstermesi bakımından ilginçtir.
Dünya bakımından pek dakikliğe ula§mamı§ olan kavranıla­
nn özelliği, dünyadaki çe§itli §ehirler üzerindeki bilgilerinde de
yansımaktadır. Nerede olduğu sorulmu§ olan §ehirlerin tam ne­
rede olduğunu bilenlerin oranı hiçbir §ehir için %25'i geçme­
mݧtir. Kasahada en çok bilinen §ehrin Londra olmasına kar§ıc
lık, köylerde en çok bilinen Berlin'dir (%25.0) (Tablo:
�_MaballelıintisindeklCiıtaı:Köyler_

166).Tok)'o'nun % 1 1 .6 gibi oldukça yüksek oranda bilinmesi­


nin sebebi Kore Harbi'dir. Hane reisieri arasmda Tokyo'yu
gördüğünü ifade edenler çıkmı§tır. Harpler dı§arısı ile kurulan
bahtsız fakat fonksiyonel ve anlamlı İli§kilerin ba§ında gelmek­
tedir.

Tablo: 1 66
Köylerde D ünya Hakkınd a B ilgi (Şehirler)
Yanlış .. Belirsiz
Biliyor Biliyor Bilmiyor Cevaplar Toplam
Atina'nın nere- Sayı 16 · 4 48 -
68
de olduğu % 23.5 5.9 70.6 -
1 00.0
Bağdat' ı Sayı 2 21 44 1 68
% 2.9 30.8 64.7 1 .5 99.9
Berlin'i Sayı 17 1 50 -
68
% 25.0 1 .5 73.5 -
1 00.0
Bom bay' ı Sayı 1 6 61 -
68
% 1 .5 8.8 89.7 -
1 00.0
Londra'yı Sayı 16 5 47 -
68
% 23.5 7.4 69.1 -
1 00.0
New York'u Sayı 11 3 54 68
% 1 6.2 . 4.4 79.4 -
1 00.0
Tokyo'yu Sayı 8 6 54 -
68
% 1 1 .6 8.8 79.4 -
99.8
Birleşmiş Sayı 5 7 56 -
68
Milletler'i % 7.4 1 0.3 82.3 -
100.0

Köyler, zaman ve mesafe kavramları bakınırndan da belirli


bir farkla kasabayı takip etmektedir. Toplumların, zaman kav­
ramını mutlaka kullandıkları yatıp kalkma vakitleri bakımından
köyler kasabaya oranla çok daha az standart zaman birimi kul­
lanmaktadırlar. Bir bakıma kasaba ile köyler arasında en belirli
kavram ve davranı§ farkı bu konuda görülmektedir. Yatıp kalk­
ma bakımında standart saat ölçüleri ile hareket edenlerin oranı
köylerde kasabaya oranla %20-30 oranında daha azdır (Tablo:
167). Ayrıca güne§İn doğup batması ile sabah kalkmalarını
ayarlayan hane reisierinin oranı yazın %26.5 ve kı§ln %25.0'dir.
Yani sabah uyanma zamanı ak§am yatma zamanına oranla çok
daha büyük oranda doğa düzeni ile ilgilidir. Örneklemimizde
kasabadan farklı olarak köylerde alaturka saat ayarının da büs­
bÜtün kalkmadığı görülmektedir.
Ereğli'den Zonguldak'a karadan ya da denizden gitmek için
gerekli zamanı standart birim ile ifade edenlerin oranı her iki
yol için de %91.2'dir (Tablo: 168). Köylerde de doğa düzeni va­
kitleri, günlük hayatı bu faaliyetlere göre bölmeye yetmediğin­
den, buralarda da standart zaman ölçüsü birimi, yani saat kulla­
nılmaktadır.
Standart zaman birimi kullanmanın bir i§areti de köylerde
evinde ya da üzerinde saati bulunan aile reisierinin oranı %82.3
gibi yüksek bir. oranda olmasıdır. Takvim kullananların oranı
da %63.2 bulunmu§tur ki bu, köyler için beklenenden çok yük­
sek bir orandır (Tablo: 169).

Tablo: 1 67
Zaman Kavramı
Yazın Yazın
sabah Kışın akşam Kışın
kalkma kalkma yatma yatma
zamanı zamanı zamanı zamanı
Standart zaman birimi Sayı 42 38 47 45
ile ifade eden % 61 .7 55.9 69.1 66.2
Tabiat düzeni Sayı 18 17 3 2
He ifade eden % 26.5 25.0 4.4 2.9
Alaturka saat ile Sayı 1 1 11 .
13
% 1 .5 1 .5 16.2 19.1
Namaz vakti ile Sayı 7 12 7 8
% 10.3 17.6 1 0.3 1 1 .8
Toplam .. . . . .. . .
Sayı 68 68 68 68
% 1 00.0 100.0 1 00.0 1 00.0
Mahalle illntlsjndekl C!yar Kdyler

Tablo: 1 68
Zonguldak'ın Zaman O larak Uzaklığı
Denizden Karadan
Sayı % Say• %
Standart zaman birimi ile 62 91 .2 62 91 .2
Standart olmayan ölçülerle - - - -

Iş düzeni ile ifade edenler 2 2.9 1 1 .5


"Bilmiyorum• diyenler 4 5.9 5 7.3
Tabiat düzeni ile ifade ed. - - -

Toplam 68 100.0 68 100.0

Tablo: 1 69
zamarı Kavramı ile i lg ili Araçlar
Var Yok Belirsiz
. Sayi % SaYI % . Sayı %
Alatur.ka ayarlı saat 1 8 . 26.5 46 ' 67.6 4 5.9
, Saat 56 82.3 1 2 17.6 - -

Takvim 43 63.2 24 35.3 1 1 .5


Muhtıra defteri 17 25.0 49 72. 1 2 2.9

Köylerde standart zaman ölçülerinin bu kadar çok kullaml­


masına kar§ılık, standart mesafe ölçüleri çok daha az kullanıl­
maktadır. Kasahada görüldüğü gıbi, köyler için de karadan me­
safe kavramı, deniz mesafesi kavramından daha az standardize
olmu§tıir. Ereğli ile Zonguldak arasındaki deniz uzaklığı için
standart ölçü -mil- kullanan hane reisierinin oraın %42.6,dır.
Aynı iki §ehir arasında kara uzaklığı için standart ölçü -kilomet­
re- kullananların oraın ise %22.1 bulunmu§tur. Köylerde de kara
ul3.§ımının çok yeni olması bunu izah etmektecli,r. Cevaplarda
"bilıniyorum" oranları, deniz uzaklığı için %30.9 ve kara uzaklığı
. için ise %33.8 bulunmu§tur. Bu uzaklık kavramının deği§me ha­
linde olduğunu göstermesi bakımından ilginçtir. Hane reisierinin
%88.2'si Zonguldak seyahatı yapiill§tır (Tablo: 139). Buna rağ­
men bu mesafe kavramı için ''bilıniyorum" demeleri, uzaklığı
standart birimle ifade etmedikleri anlamındadır. Bu da her za­
man kullandıkları uzaklık biriıninin standardize olmaya doğru
henüz geli§me halinde bulunduğunun ifadesidir (Tablo: 170) .

. .265.
. EreğiL

Tab l o : 1 70
Kara ve Deniz Uz a klığ ı K av ram l a r ı
Denizden Karadan
Sayı % Sayı %
Standart birim kullanan 29 42.6 15 22.1
Standart olmayan ölçü kulla 17 25.0 29 42.6
Tabiat düzeni kullanan - - - -

Iş düzeni ile ifade eden - - - -

"Bilmiyorum" diyen 21 30.9 23 33.8


Belirsiz cevaplar 1 1 .5 1 1 .5
Toplam 68 1 00.0 68 100.0

Uzunluk bakımından daha küçük bir_imlere ait kavramlarda


standart ölçüler kullanma oranı ve dakikliği köylerde de kasa­
bada olduğu gibi azalmaktadır. Kibrit kutusunun büyüklüğü
için standart ölçü kullanan hane reisierinin oranı örneklenii­
mizde %50.0, bir karıncanın büyüklüğü için ise %29.4'dür. Bu
konuda belirsiz cevapların çokluğu, köylerde bu çaplarda dakik
ve standart olmanın çok güç olmasından ileri gelmektedir
(Tablo: 171).

Tablo: 1 7 1
Büyüklük ve D akiklik Kavram ı
Kibrit kutusu için Karınca için
Sayı % Sayı %
Standart ölçü kullananlar
(cm ya da mm) 34 50.0 20 29.4
Işaret ile ifade edenler 21 30.9 11 1 6.2 ·
Benzeterek ifade edenler 2 2.9 14 20.6
"Bilmiyorum" diyenler 4 5.9 4 5.9
Belirsiz cevapl ar 7 1 0.3 19 . 27.9
Toplam 68 1 00.0 68 1 00.0

Din ve Dünya Görüşü


Örneklemimizden, köylerde hane reislerinin, kasabadaki
aile reisierinden daha mütevekkil ve fatalist bir dünya görüşüne
_MahaWiinti.sindeki Ci var KöyLer

sahip oldukları anla§ılmaktadır. Bu da beklenecek bir özelliktir.


Aile reisierinin ölüm sebeplerini fatalist sebeplere atfedenlerin
oranları kasahada %67.8 iken, köylerde %77.9 bulunmu§tur.
Üstelik "bilmiyorum" cevabı, yani deği§meyi gösteren oran ka-
. sabada %6.2 olduğu halde köylerde %5.9'dur (Tablo: 1 72). Da­
. ha gündelik hayat konusu olan "ba§arıya ula§mak için ko§ullar"
konusunda kader, §ans vb. gibi fatalist ko§ulları önemli bulanla­
rın oranı kasabamn %3.9 oranına kar§ılık %13.2'dir (Tablo:
173).

Tab lo: 1 72
Ö lüm Sebebi Kan ısı
Sayı %
Fatalist sebep düşünenler 53 77.9
Rasyonel sebep gösterenler 11 1 6.2
"Bilmiyorum" diyenler 4 5.9
Toplam 68 . 1 00.0

Tablo: 1 73
B aşanya U laşm·ak i çin G erekli G ö rülen Ş artlar
Sayı %
Çalışkan olmak 35 51 .5
Kabiliyetli olmak - -

Kayınimak - - ·

Kaderli, şanslı olmak 9 1 3.2


11 1 6.2

Çalışkan ve kabiliyetli olmak
Çalışkan olmak ve kayınimak 6 8.8
Çalışkan ve kaderli olmak 4 5.9
Kabiliyetli olmak ve kayınimak - -

Kaderli olmak ve kayınimak - -

Uçlü ve dörtlü kombinezonlar 3 4.4


Toplam 68 1 00.0

Fabrika ile ilişkileri


Demir-Çelik Fabrikaları yapımı, söz konusu edilen altı köy
ile ekolojik bakımdan aynı bağıantıda değildir. Kı§la, Köseler
ve Gülüç köylerinin tarla ve bahçelerinin bir kısmı fabrika tara­
fından satın alınmı§tır. Hatta Kı§la köyünün bazı evleri fabrika
. sahasının sınırı üzerinde kalmı§tır. Buna kar§ılık, Sarıkorknıaz,
Kestaneci ve Kırmacı köyleri fabrika sahasından uzaktır. Ya­
pımdan doğrudan doğruya etkilenmemi§tir; Fakat bunlar kasa­
baya daha yakındadırlar. Kasabadaki huzursuzluk ve belçleyi§
bu iki deği§ik uzaklıktaki köylerde deği§ik yoğunlukta hissedil­
mektedir. Fabrikaya yakın köylerde endi§e ve bekleyi§ daha be­
lirlidir. Uzak köylerde yeni bazı §eyler beklenilmekle beraber,
kayıtsızlık daha egemendir. Ömeklemimizdeki aile reisierinin
%14.7'si fabrikanın kendi hayatiarına hiçbir deği§iklik getirme­
yeceği kanısındadır (Tablo: 1 74). "Konu kom§unun eline para
geçecek" gibi kendisinin dı§ında kalacak etkilere i§aret edenler
çok olmu§tur. Fakat çoğunluk kasahada da olduğu gibi, ekono­
mik deği§ikliklerin olacağından sözedenlerdedir (%57.3). Buna
kar§ılık, insan İlݧkilerinde, sosyal düzende deği§iklikler olaca­
ğından bahsedenlerin oranı kasahaya nisbetle çok yüksektir
(Kasabada %8.9, köylerde %14.3). Değerler sisteminde olacak
deği§ikliklerden bahsedenler gene çok azdır.

Tablo: 1 74
Fabrikanın H ane Reisierinin H ayatına G etireceği
Değişiklikler
Sayı %
Ekonomik değişikliklerden bahsedenler 39 57.3
Sosyal değişikliklerden bahsedenler 10 1 4.7
Değerler sisteminde değişiklik 1 1 .5
Diğer değişiklikler •' 2 2.9
"Hiç tesir etmeyecek" diyen 10 1 4.7
"Bilmiyorum" diyen 5 7.4
Belirsiz cevaplar
· 1 1 .5
Toplam 68 1 00.0

Köylüler bu çapta bir fabrikamn neler deği§tirebileceğini


çok daha az tasarlayabilmekte ve dü§ünebilmektedir. Fabrika
bu köylerden üçünün sımr kom§usu olduğu halde, köyler bunu
daha çok kendilerinin dı§mda, örneğin, kasahaya ait bir faaliyet
gibi dü§ünmek eğilimindedirler.
BÖLÜM 1 6 ·

ÖZET VE SONUÇLAR

1962 yılındaki sosyal ya­


B pısını, bu yapı ile ilgili insan ili§kilerini ve sosyal değerle­
uraya kadar Ereğli kasabasının

ri biibirine bağımlı v� bağlı bir düzende görmek istedik. Bu ya­


pıyı, Ereğli'nin sosyal geli§me ve olu§umunun belirli bir anında,
dinamik fakat dengeli bir sistem halinde kavramaya çalı§tık.
Bu düzende ilk göze çarpan nokta, bugün Ereğli'nin sosyal
yapısının çe§itli zamanlarda deği§ik tempoda süregelen deği§ik­
liklerin sürüp gittiği ve bugüp. yeni bir hızla yeni bir fQnksiyonel
ili§kiler sistemi haline geldiğidir. Deği§meler bağlantısız her ku­
rum ya da her değer için tek tek olmayıp, sistemin her yönünde
birbirini tamanilayan özelliklerle yeni dengeli a§amalar halinde
yer almaktadır. Onun için Ereğlilileİ çok tela§h ve bunalımlı_gö­
rünmemektedirler. Çaresiz görünmemelerinin nedenini, her an
yeni bir denge halin� ula§malannda, gerektikçe bu dengeyi sağ­
layacak yeni kurumlar ve ili§kiler, yeni tampon mekanizmalar
yaratmalarında ve kurmalannda görmek gerekir.
Ereğli'de tüccar-köylü, baba-oğul ili§kileri, kredi sistemi,
kızların statüsü gibi sorunlan izleyen feodal ya da modem sa­
nayi düzenine mensup bir gözlemci, kolayca, kasabadaki bozuk
sosyal fonksiyonlu kurumlardan (dysfunctional) ya da sosyal .

düzensizlikten (disorganization) söz açabilir.1 Fakat ne feodal


ne de modem sanayi, §ehir düzenine tam anlamı ile ait olma­
yan Ereğli'deki bugünkü düzen ya da onun.herhangi bir cephe­
si için sosyal düzensizlik (social disorganization) veya · bozuk
sosyal fonksiyon (social dysfu�ction) terimlerinin kullanılması­
nın yeriı)de olduğu kanısında değiliz. Çünkü, her ne kadar va­
rolan düzen ne eski ne de yöneImi§. <?_lduğu yeni sistem çerçeve­
si içine tam oturmuyorsa da, çözülen ili§kiler, sosyal hayatm ye•
niden sağladığı tampon mekanizmalarla yeni §ekillerde bağlan­
makta, hem fonksiyonlar, hem de sistem yeni bir düzene ula§-
1 Ankara'da ı:iu konulan anlattığımız iki batılı meslekta§ımızı.n ilk reaksiyo·
nu, bu durumu sosyal dezorganizasyon olarak adlandırmak olmll§tur.
maktadır. Bu düzende eskiye göre bozuk sosyal fonksiyon gibi
görülen ilݧki bugün için denge kurucu, yönelmi§ olduğu yeni
düzene göre gereksiz olan bir kurum ise bugün için kaçınılmaz
olabilmektedir. Bu bakımdan sosyal düzensizlik ve bozuk sosyal
fonksiyon terimleri, §imdiye kadar olan deği§me hızı ile ula§ılan
bugünkü sosyal yapı için kullanılamaz. Şimdi ula§ıtan seviyede
belirli bir organizasyon ve konfigürasyon vardır. Diğer bir de­
yimle Ereğli'de feodal küçük §ehir düzeninden modem sanayi
§ehir düzenine geçݧ, tampon müesseseler ve ili§kilerle yeni bir
seviyede kendine has bir düzene varını§, reorganize olmu§tur.
Bu hali ile gene göreli bir denge durumundadır?
Bugün izlenen Ereğli yüz yıllık kömür i§letmeciliğinin bura­
ya has i§letme tarzı, Türkiye'nin bütününün geçirdiği sosyal de­
ği§meler, kasabanın dı§an ile ili§kisini sagiayan ula§ım ve kitle
haberle§me araçları ile bu ko§ulların getirdiği nüfus hareketle-
·

rinin bir birle§imidir.


Ereğli'nin yerle§me düzeni, mekanda aldığı §ekil, arazisinin
çok arızalı ve denizinin çok uygun bir ula§hrma yolu olmasına
uyarak, motorlu kara ta§�t,lapn.�·- 1lf:U1ll şıığlamamı§, tamamen
yaya, ya da hayvan ile uhi§inia gore belirlerimi§tir. Diğer bilge­
lerden tamamen farklıla§mı§, ihtisasla§mı§ çar§ısı, modem §e­
hirlere has ·bir özellik ta§ımaya_ ba§lamı§ makbul konut alanlan
ile sanayi §ehirlerinin özelliklerinden bazılaı:ını:q şerle§mj,§ . ol­
duğu görülebilir. Diğer taraftan, nüfusun meslek; gelir ve göç
özelliklerine göre, k�sabada ayrı yayılma yerleri de gösterdiği
izlenmi§tir. Bu bakımdan kasaba oldukça geli§mi§ bir sanayi
2 Sosyal düzensizlik ve bozuk sosyal fonksiyon terimleri sosyoloji literatü­
ründe uzun zamandan beri kullanılan terimler olmalanna rağmen, bir
sosyal düzenin tarafgirce değerlendirilmesini ifade etmektedir. Belirli bir
düzene atfetmeden bozuk fonksiyonlu ya da düzensiz olduğunu anlatma­
nın olanağı yoktur. Sürekli deği§me halilide olan toplumlar böyle açıklan­
inak'istenirse her zaman d(izensiz görülebilir!er. Bu termilerin en scin kui­
Jaiiıidığı yerlere bir örnek olmak üzere R. Merton and R. Nispet (eds.)
Contemporary Social Problems; An.Intraduction to tlıe Sociology of De­
viant Behavior and Social Disorganization: New York, Harcaurt Brace
and World Co, 1961, Sayfa 719•723'e bakılabilir. Bizim görü§ümüze ben­
zer bir görü§ için, Harold Fallding: «F:ıınctional Analysis in Sociology>>.
American' Sociolıigical Rewiev Feb;· .1963 Vol. 28 No: 1. ve Oscar Lewis,
:'fepozjan :Life in a Mexican Village., The Universitiy of Illinois Press in
Urbanıı}9 51'e bakınız.
_Ö.zeLv.e_Smıuçlar_

§ehri olu§umu a§amasındadır. Fakat mevcut ݧyerlerinin çoğu,


sayı, çe§it ve hacim bakımından ihtisasla§mamı§, sınırlı ve yerel
özelliği egemen- i§yerleridir. Yollara kar§ılık, kurumların ve nü­
fusun mekandaki yerle§me §ekilleri Ereğli'nin sanayi öncesi
özellikleri ile yeni özelliklerinin birbiri ile bağlanmasının en iyi
görüldüğü yerlerdendir.
Ereğli, il merkezi olan Zonguldak ile çok sıkı bağlar kur­
mu§tur. Buna rağmen, kasabamn en önemli ݧ grubu olan tüc­
car ve esnaf için burası çok bir §ey ifade etmemektedir. Hem ti­
caret bakımından hem de değerler ve tutumlar yönünden Ereğ­
lililerin asıl yöneldikleri merkez İstanbul'dur. Denizden ve ka­
radan ula§ım, göçler, İstaribul radyosu ve gazeteleri gibi kitle
haberle§me araçları bu §ehrin Ereğli üzerindeki etkilerini ba§ka
yerlerle kıyaslanmayacak kadar artırmı§tır. Ereğli'nin bütünü
ve Ereğlililerin günlük ya§antıları bakımından asıl öneınli olanı
köylerle olan bağlantısıdır. Ereğli, köykr için hem mübadele
merkezi hem de idare yeridir. Ereğli-köylet-iİi§kisi kurumlar ve
insan ili§kileri bakımından çok sıkı, girift kar§ılıklı etkile§meler
sistemi halindedir.
, _ Ereğli'nin nüfusu son derecede hareketli, dı§arıya açılmı§,
daVtanı§ ve kavramlarında büyük §ehir özellikleri ta§ımaya ba§­
lamı§ bir -nüfustur. Bu nüfusun yüzde sekseninden fazlası Tür­
kiye'nin diğer yöreleri ile, özellikle İstanbul gibi iki milyon nü­
fusu olan_ biJ: büyük §ehirle teması olan, yarısına yakın bir kısmı
dı§arıdan gelip buraya yeile§nıݧ bulunan ve buna kar§ılık yerli
ailelerden yarısından fazlasınin Ereğli dı§ına göç etmi§ üyeler
bulunan çok hareketli bir gruptur. Ailenin büyüklüğü, aile ba§ı­
na dü§en ortalama çocuk sayısı, hiç .çocuğu bulunmayanların
oram da bu nüfusta cierine giden sanayi sonra�ı §ehirleri eği)Jı;n�
leri göstermektedir. Bu hareketlilik ve yere�ikten k;Urttiifl1:a·. ��i.�
linıi, kadınların, kız ve erkek çocuklargı davrahı§lannda,·d�,goz:C:
lenmektedir. Bugünkü hali ile EreğH li�w :\ierkisin birbiririi t�,
nıması gibi dar ve yerel bir eğilimi, hem 'd�:titlJ.ldıklan kinıı:;ele�
rin davranı§larına ve dü§üncelerine kar§ı ilgiŞizlik ya da ho§gö�
rürlük göstermek gibi §ehirle§mi§ ili§kileri, yerel 61nıayan . bir
eğilimi beraber ya§atmaktadır. Bütün bunlann. sonlİCi,ı ol<irak:;

..2Zi
örneğin buradaki ''yabancı" kavramı, türlü anlam nüanslarına
rağmen, kasaba çerçevesini a§an soyut bir kavram haliıle gel­
IDݧtir.
Kasahada en önemli ݧ grupları, sırasıyla, tüccar ve esnaf,
.kömür ݧletmesinde çalı§an memurlar, i§çiler, diğer devlet me­
murları ve .serbest me8lek sahipleridir. Bunları küçük ·deniz
nakliyeciliği ve balıkçılık takip eder. Çiftçilik en arkadan gelir.
Çiftçi oranının küçüklüğü, kasabanın, verdiği ilk izienimlerden
daha çok ıehirle§Dı.ݧ olduğunu gösterir. ݧ grupları arasında sa­
yı bakınundan en .kalabalık, rol ve fonksiyon bakımından en
önemli grup tüccar ve esnaf grubudur. Bu grubun feodal, geni§
toprak ve nüfuz sahibi, ailelerle bir ilgisi yoktur. Hepsi Ereğ­
li'nin son yüz yıllık tarihi içindeki geli§mesi sırasında ticarete
ba§laııiı§, ticarette servet ve nüfuz edinmi§ kimselerdir. Bunla­
rın i§yerleri biç ihtisasla§mamJ§tıt. Asd · temas kurdukları grup
köylülerdir. Bu ili§ki, griffbir alı§veri§ ve borçlanma düzeni et­
rafında toplanır. Fakat köylülerle tüccarlar arasmda sadece ti­
carete dayanan anonim ili§kiler yoktur. Tam aksine, tüccar ile
köylü yüzyüze ki§isel temas halindedir. Köyliilıün ihtiyacı olan
sosyal sigorta ve sosyal dayaiU§ma fonksiyonlarını tüccarlar, ah­
baplık, ki§isel dostluk seviyesinde ve kar§ılıklı çıkarlar düzenin­
de, üzerlerine alnu§tır. Bu hal Ereğli'de yeni düzenin eski fe­
odal düzen ile UJU§tuğunu, feodal yapıya has bazı özelliklerin
kalıntıları olarak fakat gene de fonksiyonel bir parça halinde
yeni düzenle bütünle§tiğini gösterir. Burada feodal yapının be­
lirli bir cephesi büsbütiilı deği§mi§tir. Öbür taraftan deği§me­
yen bir yönde bazı fonksiyonlar açıkta ·kalmı§tı. Bu durumda .
yeni beliren kurum bu fonksiyonları da üzerine almı§ kendi y�-
. pısma uydurmU§tur. Bu §ekilde sosyal yapıda yeni bir bütünle§C:
me olmU§ ve göreli bir denge sağlamJ.§tır. Bir anlamda, tüc­
car-köylü ili§kisinin bu. ıekil ve a§aması sosyal deği§mede göreli
dengeyi sağlayan yeni meydana gelınݧ önemli bir tampon ili§ki­
dir. Tüccar-esnaf grubunun Ereğli'nin hayatında tuttüğu önem­
li yere rağmen, kasahada bu �akta tüccar ve esnaf azalmı§tır •

. Meslek devinimi bakımından en büyük azalma çiftçileRila 1101·


mU§tur. Çiftçi oranının dii§mesine paralel olarak hünerli i§çi
Özet ye Sonuçıaı:_

oranı artını§tır. Serbest meslek sahipleri ve subay-memur grubu


oranında da bir artma görülmektedir. Bunlar da feodal toplum
düzeninden kurtulmayı ve modem §ehir eğiliminin kazanılma­
sını göstermektedir. Bugün Ereğli'de en gözde sayılan ve oğul­
ların edinınesi istenilen meslekler mühendislik ve diğer serbest
meslekler gibi yeni düzen ineslekleridir. Meslek tercihinde hiç
kimse toprakla ilgili bir meslek seçmemi§tir. Seçtikleri meslek­
ler bakımından Ereğlililer genellikle dı§anya açılmı§ modem
§ehir çerçevesine ula§IDl§lardır.
Buna mukabil, kasabanın zengin ya da önemli ki§ilerinin be­
lirlenmesi yerel ölçülerle ve anonimle§memi§ ili§kilerle yapıl­
maktadır. Anonim olmayan insan İli§kileri Ereğli'nin en yerel
kalmı§ cephesidir. Bunu yalnız tüccar-mü§teri ili§kilerinde de­
ğil, örnek olarak böyle zengin ve önemli ki§ilerin isim isim ta­
nınmasında, borç aldıkları kimselerin daha çok tanıdıklan kim­
seler olmasında da açıkça görülebilir. Bankadan ya da diğer
anonim müesseselerden borç alan kimseler çok azdır.
Ereğlililerin çoğu, bugün kendi ölçüleri çerçevesinde ortala­
ma geçim için gerekli saydıkları geliri elde edememektedirler.
Gelir ve hayat seviyeleri, en zorunlu ihtiyaçların zorlukla temin
edildiği seviye ile, Türkiye'nin büyük §ehirlerinin orta tabakası­
nın üst sınırı arasındadır. Tüketim tarzlarının her cephesinde
servet ve bunun saf §ekli sınırlıdır. Yeni yeni bu sınır geni§le­
meye tüketim ve tüketirnde umma tavanı yükselmeye ba§lamı§­
tır. Lüks ve israfa değgin hükümler, dü§ük hayat seviyesine ve
kıtlık ekonomisine göredir. Bu konularda kanaatkar, mütevek­
kil, fatalist bir dünya görü§ünün tüketime kar§ı aldığı pasif tavır
kolay4kla izlenmektedir. Alt ve orta sosyoekonomik gruplarda
ev sahibi olmak gibi ki§inin ve ailenin güvenliğini sağlayacak
yatırımların bilhassa üzerinde durulduğu görülmektedir. Üst
tabakalar artan gelirlerini modem anlamda i§letmek isteği gös­
termemektedir. Genellikle artan gelir altın ya da banknot ola­
rak evlerde biriktirilmektedir. Bunun ancak küçük bir kısmı
bankaya yatırılmaktadır. Diğer taraftan, 1845'lerden beri daha
hızlı ve daha çok para kazanmak, diğer ba§ka faktöde beraber
koroünitenin sosyal tabakala§masında deği§ikliklere yol açmı§
ve tüketime özel bir ödev yüklemiştir. Bugün Ereğli'de büyük
bir grup yeni tabakalaşma düzeninde yerlerini belirtmek için
daha belirli ve yaygın gösterişçi tüketirnde bulunmaya yönel­
miştir.
Dışa açılmanın ve şehirleşmenin getirdiği değişikliklerin
önemli bir bölümü de . aile içi ilişkilerde görülmektedir. Ba­
ba-oğul ilişkilerinde değişme en önemli değişmelerden biridir.
Çünkü, baba-oğul dayanışmasının çözülmesi toplumda y�ni dü-­
zensizlikler yaratmakta ve aileye güvensizlik getir.mektedir. Bu
yüzden ·kız evlat ile ailesi arasındaki ilişki örtem kazanmaya
başlamıştır. Büyük aile düzeninde ana bakımından yeri çok
önemli olan· ana-oğul ilişkileri ·ise yeni bir değer kazanmakta­
dır. Büyük aileİıin dağılması, çekirdek aile düzenine gidiş, ka­
n-koca arasındaki !lişkiyi daha az otoriteye dayanır bir hale ge­
tirmiştir.
Doğum, sünnet, evlenme ve ölüm ile ilgili törenler, toplum
hayatının dört belirli cephesinde derine giden değişiklikler gös­
termektedir. Bu merasimlerde rimellerin dinsel tarafı ·ikinci
plana çekilmeye başlamıştır. Diğer taraftan kadınlarm ve kızla­
nn toplumda değişen ve yükselen sosyal mevkii en açık şekilde
buralarda izlenmektedir. Üçüncü belirli bir eğilim de daha bü­
yük törenlerle yeni sosyal . tabakalaşma düzeninde aile statüsü­
nün yükseltilmeye çalışılmasıdır.
Bütün aile içi insan ilişkilerinin çatışmasız, buhransız değiş­
mesinde, anne, önemli ve kritik bir rol oynamaktadır. İki kuşak
arasındaki görüş ayrılıklaniı.da, babanın otoritesini sarsınadan
gençlerin isteklerini yerine getirerek isyanlannı önlemek anne­
ye düşmektedir. Böylece anne aile içi düzenin devamlı ve sür­
tünmesiz değişmesine yardım eder. Annenin bu yeni rolü, deği­
şen aile kurumunun, geçiş devresini bunalımsız ve göreli bir
denge halinde geçirmek için ortaya çıkan yeni bir tampon fonk­
siyonudur.
Kasabanın değişiminin bu safhasında Ereğlililer, kadının ça­
lışmasına karşı genellikle olumsuz bir tutum göstermektedirler.
Kadıniann çalışmasına en çok itiraz eden grup 25-34 yaş arası
gruptur. Bu yaş grubunun, yeni boş zaman faaliyetleri, kız ve
_özet ve Sonııçla.L

erkek çocukların okutulmaları, fatalist dünya görü§ü gibi konu­


larda da yerel kaldıkları, daha dar davranı§lara sahip oldukları
görülmektedir. 1950'lerde yeti§kin hale gelen bu ya§ grupların­
da deği§me yönünden bir geriye dönme ya da yava§lama hisse­
dilmektedir. Bunun sebebini, aynı yıllarda, Türkiye'nin bütünü­
nün deği§me temposundaki yava§lamada aramak lazımdır. Ay­
nı§ekildeki ho§görüsüzlükler meslek bakımından özellikle tüc­
car -esnaf ve çiftçi gruplarında izlenmektedir.
Ereğli'de havada, somut bir halde hissedilen bir eğitim isteği
vardır. Gerçekçi hir istek olup olmadığı tartı§ılabilirse de aile
reisieri -kızlar için biraz daha az olmakla beraber- bütün çocuk­
ları için üniversite katında öğretim istemektedirler. Hem oğul­
larını hem de kızlarını en az akutmak isteyen grup tüccar-esnaf
grubudur. Eğitim gayeleri bakımından da tüccar-esnaf grubu
ki§iye, balıkçılar ve i§çiler gibi kendini en az güvenlikte hisse­
den gruplar aile içi dayanı§maya, serbest meslek sahipleri ve
memurlar da millete yönelıni§ amaçlara sahiptirler. Hemen her
grup eğitime bütün meseleleri çözecek sihirli bir yol gibi bak­
maktadır.
Burada genellikle örgütlenmemi§, çalı§madan farklıla§ma­
rnı§ halde olan kadınlarla erkekler için birbirinden ayrı bulunan
bo§ zaman faaliyetlerinde de bir dı§a açılma ve §ehirle§me eğili�·
mi görülmektedir. Şimdi belirrni§ olan dernekler, kadınlı erkek­
li gezmeler, danslı eğlenceler, çalı§ma ve dinlenme-eğlenme an­
layı§larında kasabanın büyük §ehirlerin ticaretle§mi§, farklıla§­
rnı§ ve ihtisasla§ml§ bo§ zaman faaliyetlerine doğru bir deği§­
menin ba§ladığını göstermektedir.
Kasahada bugün siyasal örgütler durgun bir dönem ya§a­
maktadır. Benzer sosyal grupların kurdukları partiler, inkılap
düzeninin ve fabrika yapımının· yarattığı yeni §artların belirgin­
le§mesini beklemektedir, Asayi§ bakırnından da kasaba sakin­
dir. Bu konuda büyük §ehir suç problemleri yoktur. Kasabalı-
. lar, kasabadaki tıp servislerini son olanaklarına kadar lfullan­
maktadırlar. Fakat bugün _için temel gereksinimi hijyen ve ko­
ruyucu tababettir.
Ereğli'de kitle haberle§me araçları olarak radyo ve gazete
_EteğiL

çok yaygındır. Bunları sinema takip etmektedir. Haberler, halk


türküleri, Türk filmleri en çok ilgiyi toplamaktadır. Bunların
hepsi Ereğliiiierin kendilerini daha çok Türkiye ile birle§tirdik­
lerini göstermektedir. Türkiye ve dünya hakkındaki kavramları,
Türkiye'nin herhangi bir büyük §ehrirıde rastlanması beklenen
kavrarnlara çok yakındır. Zaman kavramı olarak, doğa düzeni
ve namaz vakitleri günü, günlük hayatı istenen dakiklikte böl­
meye yetmediği için, kasahada standart zaman birimi hemen
kesin olarak yerle§rni§tir. Mesafe kavramının standardizasyonu
biraz daha geriden gelmektedir. Santimetre ve daha küçük
uzunluk ölçülerinde standardizasyon ve dakiklik iyice azalmak­
tadır. Ereğli'de henüz bu çapta dakiklik gerekmemektedir.
Dinsel hayat ve dünya görü§üne ait izlenimler, bu kasabalım
sofu tarafı olmayan, fatalizmden uzakla§mı§, çalı§maya ve ki§i­
sel gayrete önem veren bir toplum olduğunu göstermi§tir. Müs­
lüman toplumların değişmesinde en önemli kriter olan kadın­
larla ilgili değerlerde kasabalılar ho§görü sahibidirler. Bu özel­
liklerin hepsi Ereğli'nin ileri derecede yerellikten kurtu_lmu§,
şehir kavram ve değerlerinin bir çoğunu bünyesine almı§, çalı§­
maya, geleceğe yönelmiş bir toplum olduğunı:ı göstermektedir.
Ereğli'nin hemen civarındaki mahalle ilişkisinde olan köyle­
ri de a§ağı yukarı kasabmm eğilimlerine sahiptir. Yalnız bura­
larda daha az §ehirle§rni§ daha dü§ük sosyo-ekonomik seviye­
deki kasabalıların eğilimleri egemendir. Ereğli'de bütün deği­
§en kurumlarda en temel bağlantılar, yeniden beliren değerler,
yeniden kurulan ili§kilerde ailenin ve kişinin güvenliğini sağla­
ma gayreti göze çarpmaktadır.
Örneğin, tüccarlarla kredi ilişkisinde, oğul-baba çatışmasın­
da, kız' çocuğa güvenin artmasında, oğulların okutulması ve
"adam olması" isteğinde, mutlaka bir ev sahibi olmak arzusun­
da, kısaca sosyoekonomik düzende, aile içi ilݧkilerde, tüketim
tarzlarında eğitim dü§künlüklerinde, yani yeniden kurdukları
düzenin en belirli en önemli kurum ve ilişkilerinde ki§inin ve
ailenin güvenliğinin sağlanması endi§esi, isteği ve gayreti, tek­
rar tekrar ortaya çıkmaktadır. Çoğunlukla bu güveı;ılik tampon
mekanizmalada sağlanmaktadır. Yukarıda açıkladığımız gibi
Özet ye Sonuçlar

tampon mekanizmalar ancak eksik izienimler sağlar. Eğitim is­


teği gibi hallerde varolan sosyal yapı ile ula§ılamayan değerler .
arasındaki uyu§mazlık gene toplumda gerginlik yaratmaya doğ­
ru gidebilir. Sürekli güvensizlik ise daha köklü sosyal denge
bulma mekanizmalarının ve hareketlerinin ortaya çıkmasına se­
bep olur. Bu hal gözönünde tutularak tampon müesseselerin
yerine deği§menin yöneldiği toplum yapısındaki gerçek güven­
lik kurum ve İlݧkilerinin biran önce yerle§mesiııi_ sağlamak ge­
rekir.
Yeni kurulan fabrikamn Ereğli'yi bu a§amadan ne kadar ile­
riye götüreceği konusu, yalnız fabrikaya bağlı değildir. Bu daha
çok Türkiye'nin bütününde yer alacak deği§ikliklere ve bunlar­
la hem fabrikamn hem de kasabanın kuracağı ili§kilere bağlı
olacaktır.
Teknoloji kendi ba§ına bir §ey deği§tirmez. Binilmeyen bir
trenin, hayat seviyesini deği§tirmeyen bir faktörün, topraktan
ayırmayan bir madenciliğin etkilerinin nasıl sınırlı kaldığına
bizzat Ereğli en iyi bir örnektir. Şimdi kurulmakta olan fabrika
da komünitenin, memleketin bütüıiü ile İlݧkilerini deği§tirmez­
se, bu komünite içindeki temel insan İlݧkilerine yeni özellikler
getirmezse, davranı§lar ve-değerler bakımından anlamlı bir iler­
leme de olmaz. Ya da bu ili§kileri deği§tirdiği kadar, yeni dav­
ranı§lar ve yeni değerler getirir.
Kabul etmek gerekir ki, toplumların deği§mesiııde_ ki§ilerin
gündelik hayatiarına giren, sosyal dünyalarını geni§leten, temel
toplumsal ilintileri deği§tirerek, parçası olduğu bütünü etkile­
yen deği§iklikler önemlidir. Bunlara teğet değip kalkanlar de­
ğil. Böyle fonksiyonel kar§ılıklı bir ili§ki kurulmadığı hallerde,
teknolojik deği§ikliklerle teğet değdikleri toplumlar, İlݧki ku­
rulmarm§ herhangi bir deği§iklik gibi etkisiz, su ve yağ gibi yan­
yana fakat birbirlerinden ayrı hayatlarını sürdürüp giderler.
Demir-Çelik Fabrikalarının Ereğli üzerindeki etkileri onun ta­
mamen Türkiye ile bağlanma ve bütünle§me §ekliııe bağlı ola­
caktır. Yoksa, kömür i§letme�inin etkilerinden daha az derine
giden deği§iklikler getirmesi mümkündür.
ZONGULDAK'I N T Ü RKiYE i çi N DEKi VERi

�·-...1· -ı. ,·-


q .,
Rize ·ı
(
o Çan kırı ·'-. -· .......
o Erzurum �\.
. ,,
o
.)
o o o Ankara o c;· .
Eskişehir Sivas Erzincan \
Balıkesir

� �?-��-·- �
.
j i

Van \
"' 4 o Nevşehir F
Diyarbakır i.... .,
o .>
.O tf7
o� o Konya M ara.ş
o
Hakkari �
r. ,
.-. - ,

"'l
V'
C.

-· V
·- ·
o Urfa __,.,.., . r- ·- .
· -.. . __ /
·-
....,.·'"
i.... ·- ·
;-·\.

�)
.,J
EREGLi'NiN ZONGULDAK VE TÜRKiYE'NiN BÜYÜK MERKEZLERi iLE BAG LANTISI

c/!;
ı
ISTANB UL

·,·,ı
\ ·-·-..:.. . i
. ;
, ,·
,.-�- · - · -"'
'·.... \,
ı
...... . ..... . _.- . ..... ... . - . .... ...... . J- · -.... . ...... - \
-
·

RA
A N OV.
.,
YERLEŞMELERiN M ESLEKLERE GÖRE FARKLllAŞMASI

c=J Küçük memur, esnaf ve madencller


@J'i§ill Tüccarlar
1�-)J,;;.·� Tüccar ve büyOk memu�Jar
� Balıkçılar
� Çiftçiler
EREGLi (KARADEN i Z)
ŞEH i RLERARASI ARAZi KULLANMA HARiTASI

� f/
1�
@ RESMI BINALAR
@ OKULLAR
® ENSTITÜLER
@ SlNAI TESISLER
...... MESKUN ALAN SINIRI
D Siyah dörtgenler ticaret
bölgolorinl gösıormoklodlr.
..Eı:eğiL

- --�"---"- ���

·�
(])
.....

üi
::ı
..c
.8
o

c:
o
>.
E


(])
(])
.....

>.
:Q

_EreğlL
_Eı:eğlL
KAYNAKÇA

Aygün, Tahsin; Karadeniz Ereğiisi Tarih� Ayyıldız Matbaası, 1960,


Ankara.

Duran, Sabit Nihat; Ereğli'nin Ya/cm TariJı� Ne§redilmemi§


manüskript.

Fallding, Harold; "Functional Analysis in Sociology", American


Sociological Review, Feb. 1963, Vol.28.
Foster, M. George; "What is Folk Culture" American Anthropologis�
1953, Vol.55.
Harris, Marvin; Town and Country in Brazif, Colombia University
Press, New York, 1958.
Herskovits, M. J.; Man and His Works, Knopp Co., New York, 1949.
Hoselitz, Bert F.; Sociological Aspects of Economic Growth, The Free
Press of Glencoe, lliinois, 1960.
Hyman, Herbert; Payaslıoğlu, Arif; and Frey Fredrick W.; "The
Values of College Youth", Public Opirıion Quaterly, ve Siyasal
Bilgiler Fakültesi Dergis� 1958.
Katip Çelebi; İ/ii veli Cüıannüma.
Kıray Mübeccel; "İstihHlk Normlan", Pliinlama, Sayı:3, Ankara 1963.
Lemer, Daniel; The Passing of Traditional Society, The Free Press,
Glencoe, Illinois 1958.
Lewis, Oscar; Life in a Mexican Village, University of Illinois Press
1951, Urbana, Illinois.
Malinowski, Bronislav; "Culture", Encylopedia of Social Scierıces.
Malinowski, B.,· Dynamics of Culture Change, Yale University Press,
New Haven, 1947.
Merton, Robert; Social Theory and Social Structure, The Free Press of
· Glencoe, lliinois 1949.
Merton, Robert and Nispet, R. (eds. ) ; Contemporary Social Problems;
An Introduction to the Sociology of Deviant Behavior and Social
Disorganization, Harcourt Brace and World Co., 1961, New
York.
Miner, Horace; "The Folk-Urban Continium", American Sociological
Review, Vol.17, October 1952.
Naim, Ahmet; Uzun Mehmetten Bu Yana Zonguldak Havzası, İstanbul
1940.
Nash, Manning; Machine Age Maya, The American Anthropological
Association Memoris, No.87, 1958, Menesha Wiscop.sin.
Redfield, Robert; "The Folk Society"; American Journal of Sociology,
Vol.52, Jan. 1947.
Sherif, M. ve C. W. Sherif an oritline of Secial Psychology.
Sjoberg, Gideon; "The Preindustrial City", American Journal of
Sociology, Vol.60, 1955.
Sjoberg, Gideon; "Folk and Feodal Societies", American Journal of
Sociology, Vol.58, 1952.
Şirin Ereğli, Koleksiyon; mahalli gazete, Yıl: 1957-1962.
Talas, Cahit; İçtimai İktisat, Siyasal Bilgiler Fakültesi Neşriyatı, 1955,
Ankara.
Zonguldak Bölge Planlama Raporlan, imar ve İskan Bakanlığı,
(Ne§redilmeıni§tir).
TABLOLAR

Tablo: ı Evlerin Genel Durumu / 36


Tablo:2 Evlerde Su Durumu / 36
Tablo:3 Oturduğu Evi Deği§tirmek İsteyenler 1 37
Tablo:4 Oturduğu Evi Deği§tirınek isteyenlerin Gösterdikleri Sebepler / 37
Tablo:5 Meslek Grupları ve Oturdukları Mahalleler 1 39
rablo:6 Gelir Grupları ve Oturdukları Mahalleler / 40
Tablo:? Göç ve Yerle§me / 42
Tablo:8 Ereğli'de Doğanlar ve Ereğli'ye Dı§ardan Göçenler / 43
Tablo:9 Ereğli'ye Dı§ardan Gelenlerin İlk Yerleştikleri Bölgeler / 43
Tablo:lO İşyerieri 1 46
Tablo:ll Ereğli Liman Faaliyeti 1 54
Tablo:12 Aile Reisierinin Yaptığı Seyahatler 1 54
Tablo:13 Çe§İtli Yıllarda Nüfus 1 55
Tablo:14 Nüfus Artımı ve indeksi 1 57
Tablo:15 Aile Reisierinin Ya§ Grupları 1 51
Tablo:16 Aile Reisierinin Eğitim Durumu 1 58
Tablo:17 Yakın Akrabaların Okuıyazarlığı 1 58
Tablo:18 Aile Reisierinin Medeni Durumu 1 59
Tablo:19 Ya§ Gruplan ve Medeni Durum 1 60
Tablo:20 Aile Büyüklüğü 1 61
Tablo:21 Ailelerin Çocuk Sayısı 1 61
Tablo:22 Ereğli'ye Dı§andan Göç Edenlerin
Geli§ Eskilikierine Göre Dağılımı 1 61
Tablo:23 Ereğliij Ailelerin Ereğli Dı§ına Gitınݧ Akrabalan 1 62
Tablo:24 Ereğli Dı§ına Göçen Ailelerin Akrabalannm Bulundukları Yerler 1 62
·

Tablo:25 Ereğli Dı§ına Gideiılerin, Ereğli'de Kalan Aile İle


Akrabalık Dereceleri 1 63
Tablo:26 Ereğli Dı§ına Göç Etmi§ Ereğlililerin ݧ Durumlan 1 64
Tablo:27 Göç Edenlerin Memleketleri İle Temas Yolları 1 65
Tablo:28 Ereğli'ye Dı§arıdan Gelen Aile Reisierinin
Ereğlililerle Münasebetleri 1 66
Tablo:29 Ereğli'ye Dı§arıdan Gelmݧ Olan Ailelerde Kadınların
Ereğlililerle Münasebetleri 1 66
Tablo:30 Seyahatlannda Bijierini de Beraber Götüren
Aile Reisierinin Dağılımı 1 68
Tablo:31 Aile Reisierinin Çocuklannı Beraber Seyahata
Götürme Dağılımlan 1 68
Tablo:32 Erkek Aile Reisierinin E§lerini ve Kızlannı Beraber ya da
Ayrı Ayrı Seyahata Gönderme Toleranslan 1 69
Tablo:33 "Zonguldak" ve ''İstanbul"a Giden Aile Reisierinin Meslekleri 1 71
Tablo:34 Zonguldak'a ve İstanbul'a Giden Aile Reisierinin Gelirleri 1 72
Tablo:35 Aile Reisierinin Meslekleri ve E§lerini
Seyahata Götürdülderi Yerler 1 73
Tablo:36 Kadın ve Çocuklarm Seyahatlan 1 74
Tablo:37 Aile Reisierinin Ya§ Gruplan ve Oğullarını
Beraber Seyahata Götürdülderi Yerler 1 75
Tablo:38 Aile Reisierinin Ya§ Gruplan ve Kızlarını
Beraber Seyahata Götürdülderi Yerler 1 76
Tablo:39 Yabancı Sayılan Kimseler 1 77
Tablo:40 Yabancı Anlayı§ı ve Meslekler 1 78
Tablo:41 "Yabancı" Sayma Ölçütleri 1 79
Tablo:42 "Yabancı" Kriteryumu ve Aile Reisierinin Öğrenim Durumu 1 80
Tablo:43 Bugünkü Aile Reisieri ve Onlann Babalarının Meslekleri 1 84
Tablo:44 Meslekler ve Gelirler 1 85
Tablo:45 Meslekler ve Göç / 86
Tablo:46 Aile Reisierinin ve Kendi Babalannın Meslek Dağılımı 1 97
Tablo:47 Aile Reisle� Meslekleri ve Oğullannın
Ne Olmasını Istedikleri / 99
Tablo:48 Aile Reisierinin Erkek Çocuklan İçin
Arzu Ettikleri Meslekler / 100
Tablo:49 En Yerel Meslekten En Çok Şehirle§mݧ Mesleğe Doğru
Tercih Puanlannın Kıyaslaması / 101
Tablo:50 Meslek Tercihinde Şebirle§me Eğilimi / 102
Tablo:51 Zengin Sayılmak İçin Gerekli Görülen Şekiller / 103
Tablo:52 Zengin Sayılmak İçin Gerekli Servet Şekillerinin Miktarları / 104
Tablo:53 Ereğli'de Önemli ve Zengin Ki§iler Hakkında Kanılar / 105
Tablo:54 Mesleklerarası Temaslar / 106
Tablo:55 Meslekler ve Mesleklerarası Temaslar 1 108
Tablo:56 Aile Reisierinin Borç İstedikleri Kurumlar ve Ki§iler / 109
Tablo:57 Kadınların Çalı§masma Ait Kanılar 1 110
Tablo:58 Ya§ Gruplan ve Evli Kadının Çalı§masına Ait Değerler 1 112
Tablo:59 Ya§ Gruplan ve Bekar Kadının Çalı§masma Ait Değerler 1 112
.Jahlı:Uar..

Tablo:60 Meslek Grupları ve Evli Kadının Çalı§masına Ait Değerler 1 113


Tablo:61 Meslek Grupları ve Bekar Kadının Çalı§masına Ait Değerler 1 114
Tablo:62 Öğrenim ve Evli Kadının Çalı§masına Ait Değerler 1 115
Tablo:63 Öğrenim ve Bekar Kadının Çalı§masına Ait Değerler 1 115
Tablo:64 Kadınların Yapabileceği İşler Hakkında
Aile Reisierinin Kanıları 1 116
Tablo:65 Yaklaşık Gelir ve Gider 1 1 18
Tablo:66 Oturolan Evlerde Oda Sayılan 1 120
Tablo:67 Evde Bulunan Eşyalar 1 121
Tablo:68 Evlerde Bulunan Halı Miktarı 1 122
Tablo:69 Sabah Kahvaltısında Yenen Yemekler 1 126
Tablo:70 .Ak§am Yemeğinde Yenen Besiler 1 126
Tablo:71 Evde Yapılan Besi Maddeleri Cinsi 1 128
Tablo:72 Evde Yapılan Besi Maddelerinin sayısı 1 128
Tablo:73 Hazır Alınan Besi Maddelerinin Sayısı 1 128
Tablo:74 Hazır Alınan Besi Maddelerinin Cinsi 1 129
Tablo:75 Aile Reisierinin Giyim Eşyaları 1 129
Tablo:76 Kadın Kıyafetleri 1 130
Tablo:77 Aile Reislerinin, Ellerine Açıktan Para Geçtiği
Takdirde Yapacaklan Şeyler 1 132
Tablo:78 Transistörlü Radyo, İki Kat Elbise, İstanbul Gezisi,
Takım Ev Eşyası, Otomobil, Buzdolabı" Maddelerinin Gereği
Üzerine Aile Reisierinin Görüşleri 1 132
Tablo:79 Aile Reisierinin ''Lüks" Saydıklan Şeyler / 133
Tablo:80 Aile Reisierinin İsraf Ayraçları 1 133
Tablo:81 Aile Kompozisyonu 1 136
Tablo:82 Çekirdek Olmayan Ailelerin Kompozisyonu 1 137
Tablo:83 Önemli Sorunlarını Kime Danl§ırlar? 1 146
Tablo:84 Evlenme Konusunda Tercih Edilen Törenler 1 155
Tablo:85 Okul Çağmda Olan Çocukların Okula Devamı 1 160
Tablo:86 Aile Reisierinin Çocuklan İçin İstedikleri Eğitim Seviyesi 1 160
Tablo:87 Aile Reisierinin Meslekleri ve Erkek Çocuklar İçin
İstedikleri Eğitim Derecesi 1 162
Tablo:88 Aile Reisierinin Meslekleri ve Kız Çocuklar İçin
İstedikleri Eğitim Derecesi 1 163
Tablo:89 Çocukların Eğitiminde Güdülen Gaye 1 166
Tablo:90 Aile Reisierinin Meslekleri ve Erkek Çocukların Eğitimi İçin
Dü§ündükleri Gayeler 1 167
Tablo:91 Aile Reisierinin Meslekleri ve Kız Çocukları İçin Eğitim Gayesi 1 168
-.-Erağ!L

Tablo:92 ݧ ve Meslek Seçiminde Babanın Rolü 1 170


Tablo:93 Meslek Grupları ve Bo§ Zaman Faaliyetleri / 178.
Tablo:94 Aile Reisierinin Meslekler ve E§lerini ·

Götürdülderi Eğlence Yerieri 1 183


Tablo:95 Radyo Dinleme 1 187
Tablo:96 Radyo Yayımlarında Tercih Edilen Programlar 1 187
Tablo:97 Radyoda Müzik Dinleme 1 188
Tablo:98 Eğitim ve Radyoda Haber Dinleme 1 189
Tablo:99 Radyoda Dinlenen Konu§ma 1 190
Tablo:100 Hane Reisierinin okudukları Gazeteler 1 192
Tablo:101 Gazete Okuma 1 192
Tablo:102 Gazetelerde Tercih Edilen Yazılar 1 193
Tablo:103 Sinemaya Gitme Sıklığı 1 195
Tablo:104 Ya§ Gruplannın Sinemaya Gitme Sıklığı ! 199
Tablo:105 Türkiye'de En Uzak Yer Kavramı 1 200
Tablo:106 Dünyada En Uzak Yer Kavramı 1 200
Tablo:107 Dünya Hakkında Bilgi (Şehirler) 1 201
Tablo:108 Bağdat'ın Nerede Olduğu Hakkındaki Bilginin
Eğitime Göre Dağılımı 1 202
Tablo:109 Berlin'in Nerede Olduğu Hakkındaki Bilginin
Eğitime Göre Dağılınu 1 202
Tablo: l lO Bağdat'ın Nerede Olduğu Hakkındaki Bilginin
Gelir Gruplarına Göre Dağılım 1 203
Tablo:111 Berlin'in Nerede Olduğu Hakkındaki Bilginin
Gelir Gruplarına Göre Dağılımı 1 204
Tablo:112 Zaman Kavranu (Yatıp Kalkma Vakti) 1 206
Tablo:113 Zaman Kavranu (Seyahat Müddeti) 1 207
Tablo:1 14 Zaman Kavramı İle İlgili Araçlar 1 207
Tablo: l lS Mesafe Kavramı (Denizde ve Karada) 1 207
Tablo:116 Büyüklük ve Dakiklik Kavramlan 1 208
Tablo:ll 7 İlçedeki İdari TC§kiliit ve Personel Durumunu Gösterir Tablo J 211
Tablo:118 1962 Yazında Ereğli'deki Resmi Binalar 1 212
Tablo:119 1961 Yılında ve 1962 Yılının İlkAltı Ayında ݧlenen Suçlar 1 21E
Tablo:120 Aile Reisierinin Ölüm Sebepleri Hakkında Tahminler 1 221
Tablo:121 Ölüm Sebebi Kanısı ve Eğitim 1 221
Tablo:122 Hayatta Ba§arıya Ula§mak İçin Gerekli Görülen Şeyler 1 222
Tablo:123 Ereğli'de İnsan ve Dünya Anlayı§ları 1 224
Tablo:124 Demir-Çelik Fabrikası'nın Kurulacağını
İlk Defa Kimlerden Duydular 1 226
Tablolar

Tablo:125 Demir ve Çelik Tesisleri'nde Faaliyet Halindeki Firmalar ve


Bunlarda Çalı§an Elemanlar 1 227
Tablo:126 Fabrikamn Kasahaya Getireceği Değişiklikler 1 235
Tablo:127 Fabrikanın Aileye Getireceği Değişiklikler / 235
Tablo:128 Civar Altı Köyün Hane Sayısı, Nüfusu ve
Hane Ba§ına Dü§en Ortalama Nüfus / 238
Tablo:129 Aynı Evde Oturan Ki§ilerin Sayısı 1 239
Tablo:130 Çocuk Sayısı 1 239
Tablo:131 Ailelerle Beraber Oturulan Kimseler 1 239
Tablo:132 Ana, Baba, Kaynana Ya Da Kaynatası İle
Beraber Oturan Aileler 1 240
Tablo:133 Aile Reisierinin Ya§ Gruplan 1 240
·

Tablo:134 Aile Reisierinin Medelli Durumu 1 241


Tablo:135 Aile Reisierinin Eğitim Durumlan 1 241
Tablo:136 Aynı Evde Oturaniann Eğitim Durumu 1 242
Tablo:137 Köylerden Göçen Kimselerin Aile Reisieri İle Akrabalıkları 1 243
Tablo:138 Köyden Dı§arı Göçenierin
Köydeki Akrabaları İle İli§ki Yolları 1 244
Tablo:139 Köylerde Seyahatler 1 242
Tablo:140 "Yabancı" Kavrami 1 245
Tablo:141 Çevre Köylerdeki Hane Reisieri İle Babalarımn Meslekleri / 246
Tablo:l 42 Yakla§ık Gelir ve Gider Dağılımı 1 246
Tablo:143 Zengin Sayılmak İçin Gerekli Görülen Servet Şekilleri 1 248
Tablo:144 Zengin Sayılmak İçin Gerekli Sanılan Toprağın Miktan / 248
Tablo:145 Zengin Sayılınak İçin Gerekli Sanılan
Nakit Paranın Miktarı 249
Tablo:l46 Zengin ve Önemli Ki§iler Hakkında Karnlar 1 249
Tablo:147 Alelade Borçlar İçin Akrabalar Hariç,
Kimlerden Borç Para İsterler 1 250
Tablo:148 Banka Borçları İçin Kimlerden Borç Para İsterler / 250
Tablo:149 Hane Reisierinin Oturduğu Evlerin Büyüklüğü 1 252
Tablo:150 Evlerin Mutfak, Banyo, Hela ve Elektrik Durumu 1 252
Tablo:151 Evlerde Bulunan Eşyalar 1 252
Tablo:152 Evlerde Karyola ve Bunda Yatanlar 1 253
Tablo:153 Sabah Yemekleri 1 253
Tablo:154 Ak§am Yemekleri 1 254
Tablo:155 Satın Alınan Hazır Besi Maddeleri 1 256
Tablo:156 Eline Açıktan Para Geçmesi Halinde
Aile Reisinin Yapmak İstediği Şeyler 1 256
_Ereğli_

Tablo:l57 Aile Reisierinin Çocuklan İçin İstedikleri Eğitim Seviyesi 1 257


Tablo:l58 Çocuk Eğitiminde Amaç 1 258
Tablo:159 Gazete Okuyanlar ve Okuduldan Gazete 1 259
Tablo:160 Hane Reisieri Arasında Radyo Dinleme 1 259
Tablo:161 Haberler, Temsiller ve Maçiann Dinlenme Dağılımı 1 260
Tablo:l62 Hane Reisierinin Müzik Dinleme Dağılım 1 260
Tablo:163 Hane Reisierinin KonU§ma Programlannı Dinleme Dağılımı 1 261
Tablo:164 Türkiye İçinde Uzaklık Kavramı 1 261
Tablo: 165 Dünya İçinde Uzaklık Kavramı 1 262
Tablo:166 Köylerde Dünya Hakkında Bilgi (Şehirler) 1 263
Tablo:167 Zaman Kavramı 1 264
Tablo:168 Zonguldak'ın Zaman Olarak Uzaklığı 1 265
Tablo:169 Zaman Kavramı İle İlgili Araçlar 1 265
Tablo: ı 70 Kara ve Deniz Uzaklığı Kavramlan 1 266
Tablo: ı 71 Büyüklük ve Dakiklik Kavramı 1 266
Tablo:172 Ölüm Sebebi Kanısı 1 267
Tablo:l 73 Ba§anya Ula§mak İçin Gerekli Görülen Şartlar 1 267
Tablo:l 74 Fabrikanın Hane Reisierinin Hayatına
Getireceği Deği§iklikler 1 268
i N D E KS

Abdülhamit 88" Akrabalık 16, 62, 63T, 146, 240


Açık mülakat 24, 27, 30, 67, 117, 141, bağlan 147
164, 172, 196, 217 ilişkileri 147, 244T
"Adam olmak" 141, 166, 276 Ak§am Kız Sanat Okulu 109, 159
Adana 81 Alacaburun 32
Adalet Partisi 213 Alaplı 49, 52
Ağa 87, 88, 89, 91, 95, 124, 141, 149, Alevi 67
205, 215, 218, 246 Alkollü içkiler 176"
toprak ağası 91
Amatör balıkçılık 177
Ahmet Naim 33
Amerika 19� 200, 231, 262
Aile 26, 56, 57, 63, 66, 135, 136, 271,
Anadolu 21, 25, 32, 49, 125, 149, 152,
274
T 192, 195, 197, 200, 247, 261
büyüklüğü 59, 61 , 82, 137, 155,
Batı Anadolu 21, 197, 200
251, 266, 271
Doğu Anadolu 51, 197, 200, 261
düzeni 15, 16, 59, 240, 271
Güneydoğu Anadolu 197, 200, 261
içi insan ilişkileri 135, 137, 142,
Orta Anadolu 197, 261
147, 155, 258
dışı insan ilişkileri 155 Annenin tampon fonksiyonu143, 154

kavramı 135 Anne-oğul ilişkileri 142, 143


kompozisyonu 24, 135, 136, 137T Angel, G.W. 27
reisi 25, 58, 59, 61, 84T, 97, 103, Ankara 12, 29, 50, 52, 53, 68, 81, 121,
109, 135, 146, 165, 196, 240, 253, 158, 185, 186, 187, 191, 1 94, 216,
257 225, 226, 231, 232, 244, 259, 260,
yaşantılan 28 · , 278, 279
bozuk aile 136, 137T Anket 24, 27, 28, 109, 126, 218
büyük aile 135, 136T, 137, 149,
Anonim ilişkiler 18, 21, 46, 1 17, 147,
196, 240, 258, 273
251
geniş aile 56, 59, 136T
Arabistan 198, 201
kanşık aile 136T
kız evHida dayanan aile 135, Arazi 102
136T kullanma §ekli 15, 17, 43
niikleer (çekirdek) aile 59, 135, 136T Arkaik Yunan 33
Akarca Mahallesi 38 Armutçuk 50
Akçakoca 49, 50, 52, 191, 225 Asayiş 214, 275
.Eı:e.ğ!L

Asya 14, 198, 200, 262 Borç almak 88, 89, 109T, 249, 250T
Atina 198, 201, 263 Borç ödemek 107
Avcılık ve Atıcılık Kulübü 179 · Bo§ zaman faaliyetleri 171, 178, 258, 274
Avrupa 198, 200, 262 erkeklerin bo§ zaman faaliyetleri
171, 174, 183T
Ayan-Ayanlık 33
geleneksel bo§ zaman faaliyetleri
Ayasofya Kilisesi 37
171
Aygün, Tahsin 32 kadınların bo§ zaman faaliyetleri
171, 172, 183T
Baba Burnu 31 mü§terek bo§ zaman faaliyetleri
Baba-oğul ili§kileri 137, 138, 139, 180, 187T
257, 269 örgütlenmi§ bo§ zaman faaliyet­
leri 171, 179
Babanın kontrol kuweti 135
ticari bo§ zaman faaliyetleri 182
Babanın otoritesi 135, 154, 156
yapıcı bo§ zaman faaliyetleri 171
Bağdat 198, 200, 201� 2Q2� 203� 263T
Bozhane Çar§ısı 44, 67
Bağlantılar
Bozuk aile 136, 137T, 162T
deniz bağlantılan 49
Bozuk sosyal fonksiyon 269
kara bağlantılan 50
köylerle bağlantı 52 Bünye deği§ikliği 18, 91
merkezlerle bağlantı 51 Bünye farklılığı 18, 91
Bağlık Mahallesi 38, 41 Bütünle§me 20, 21, 271, 277
Bağlık Tepesi 34, 225 Büyük aile 135, 136, 137, 149, 196,
Banka 45, 89, 107, 109, 249, 250 240, 258, 273
Bartın 33 "Büyük Ereğli" imajı 233
Batı Anadolu 21, 197, 200 Büyük §ehir meslekleri 100, 101 T'
102T
Batı Karadeniz 21, 31, 49, 200, 237
Batı Müziği 179, 186, 187, 260
Caddeler
Belediye Gazinosu 195 Dikili Caddesi 34, 44
Belediye Te§kilatı 213 Meydanba§ı Caddesi 34, 44
Bekar kadının çalı§ması 110, 111, Yalı Caddesi 31, 34, 41, 49, 50 ·

112T, 114T, 115T Cahi1 56, 58T, 241T


Berlin 198, 200, 201, 202, 262, 263 Cami 37, 212, 218, 237
"Be§ik kertme" 152 Cenevizliler 32
Bey Çayın 37, 38, 41, 44 Cip taksi 50
Birle§mi§ Milletler 198 Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi
Bizans 32, 34 (CKMP) 213
Bombay 198, 201, 263 Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 213
Çalışma 15, 16, 102, 109, 113, 1 16, fatalist davranı§ 217
139, 158, 171, 173, 181, 182, 216, rasyonel davranı§ 217
258, 275 Dede 146, 172, 219
çocuklann çalı§ması 109 Dernirci Dede 219
kadıniann çalı§ması 109, llOT, Fındıkli Dede 219
ll6T Mersin Dede 219
rasyonel çalı§ma 15
Değerler 13, 16, 19, 20, 27, 51, 55,
Çamlı 93 110, 1 12, 113, 1 14, 1 15, 116, 117,
Çapa ziraati (tanmı) 96 137, 147, 164, 1 65, 218, 234, 235,
Çaqı 35, 44, 49, 119, 130, 174 268, 270, 276, 277
hamarnı 1 19 sosyal değerler 20, ll7
Bozhane Çar§ısı 44, 67 sosyal değerler sistemi 20, 55
Rum Çaf§ısı 174 yeni değerler 143, 277
Çatalağzı 1 19, 251 Değişme 11, 13, 18, 19, 21, 24, 55,
109, 110, lll, 137, 140, 141, 147,
Çırak 139, 169
217, 254, 265, 269, 273, 274
Çilekçilik 94, 96 deği§rne hızı 269
Çilek Spor Klübü 179 deği§me olu§umu 18, 141
ÇOCUk 61T, 162T, 239T, 258T bünye deği§ikliği 18, 91
lar için istenen eğitim 160 sosyal deği§me ll, 18, 109, 141,
lar için istenen meslekler 99T' 147, 217
100 Demirci Dede 219
sayısı 56, 61T Demir Çelik Fabrikaları 49, 87, 122°,
un suçluluğu 214 159, 170, 185, 192, i94, 225, 226T,
çocuğun çalı§ması 139 268,
akraba çocukları 149
Demir Çelik Tesisleri ll, 21, 56, 103,
kom§u çocukları 149 109, 158, 227\ 268
okul çağındaki çocuklar 159,
Demiryolu 21, 41, 43, SO, 51, 83, 86,
16QT
96, 98
Çocuk Esirgerne Kurumu 211
Demokrat Parti 192, 225
Çözülme 140, 223
Denge ll, 19, 91, 141, 154, 269, 271,
274, 276
Dakiklik kavramı 208T, 266T koruma rnekanizması 19
Danışma göreli denge 20, 90
kadınlara danı§ma 145, 146T yeni ili§kiler dengesi 141
ya§lılara danı§ma 146
Deniz bağlantısı 49
Danslı toplantı 182, 275 Deniz ula§ırnı 49
Davranı§ 13, 26, 27, 30, 77, 123, 140,
"Denk" olma 150
143, 171, 181, 217, 218, 220, 231,
263, 271 Dergi 190, 194, 259
dinsel davranı§ 26, 27 Dernekler 182, 211;275
....e.Eı: ğli __

Fakir Hastalara Yardım Deme­ rasyonel dünya kavramı 223


ği 173 Dünya kavramları 195, 197, 200T,
Türk Kültür Derneği 179, 181, 201T, 224T, 261T, 262T
192, 194, 232
Düzen 16, 95, 100, 135, 141, 164, 211,
Yardım Sevenler Derneği 173,
217, 269, 271, 272
232
aile düzeni 59, 240, 258
Devlet Demir Yollan 211, 215 feodal düzen 19, 95, 271
Devlet Hastanesi 215 ilݧkiler düzeni 18, 21, 53 .
Devrek 33, 35, 41, 44, 52, 66, 67, 197, kapitalist düzen 95
225 sosyal düzen 92, 214
Devrek Şosesi 35, 44, 66, 67, 225 tabakala§rna düzeni 156
Dı§an açılma 123, 149, 155, 181 yerle§rne düzeni 47, 237, 270

Dı§arı ile bütünle§me 21


Ecel 26, 220
Dikey hareket (mobilite) 17, 96, 116,
134 . Eğitim 29, 58T, 80T, 160T, 162T, 163T,
192, 194, 200, 211, 221, 222, 241,
. Dikili Caddesi 34, 44 256, 257, 274, 276
Dinsel 15, 16, 130, 149, 155, 217, 218, faaliyeti 15, 58T, 257
220, 260, 261, 274, 275 gayesi 164, 166T, 275
davranı§ 26, 27 ile ilgili vaziyet alt§lar 160, 275
fonksiyon 82 E.K.İ. 33, 87, 154, 270
hayat 16, 217, 218, 275
Ekoloji 20, 21, 41, 67, 267
inançlar 217, 218
merasimler (törenler) 17, 155, Ekolojik ili§ki 21, 41
217, 274 Ekonomi(k) 15, 16, 24, 83, 95, 107,
ya§antılar 217, 220 116, 125, 134, 149, 213, 232, 234,
Doğu Anadolu 51, 197, 200, 261 235, 268, 273, 276
faaliyet 58T, 83
Doğu Karadeniz 67, 197, 200
hayat 15, 16, 83, 107, 235
Doğum 62, 109, 146, 147, 148, 149, yapı 15
156, 172, 212, 215, 216, 274 ev ekonomisi 127, 128T
Doğumevi 109, 215, 216 kıtlık ekonomisi 133
Dolrnu§ sistemi 50 para ekonomisi 127
Dökülü 33, 44 prestij ekonomisi 36, 93
Durkheirn, E. 13 Elit grup 16
Duran, Sabit Nihat 55 "Elpek" 255
Düğün 125, 146, 152, 153, 155, 156 Erdernir Spor Kulübü 232
Dünür 151, 152 Ereğli Limanı 49, 83, 93, 232
liman faaliyeti 53, 54T
Dünya görü§ü 140, 217, 220, 266, 274
fatalİst dünya görü§ü 220, 253, 274 Erkeğin otoritesi 143, 154
otoriter dünya görü§ü 223 -Erkek Orta Sanat Okulu 158
Erkek Sanat Enstitüsü 158 Falklor 179
Eski Türkçe 56, 58T, 241T Follding, Harold 270"
Esoterik inançlar 217, 220 Fonksiyon 15, ı8, 87, 90, 91, 95, 269,
E§raf 55, 173, 213 271
bozuk sosyal fonksiyon 269
Etnik grup 15, 67
dinsel fonksiyon ı5
Ev ekonomisi 127, 128T idari fonksiyon ı7
Evlenme 138, 140, 144, 147, 150, 151, mali fonksiyon 17
154, 155, 172, 181, 240, 274 mübadele fonksiyonu 45
de dinsel merasim 154, 155r siyasal fonksiyon 15
de resmi merasim 154, 155T tai!Jpon fonksiyon 20, 9ı, 156, 274
Evli kadının çalı§ması 109, 1 10, 1 12r, Fonksiyonel bütün 18
1 14T, 1 15T Formel müessese 18
Evlilik öncesi ili§kileri 153
Foster, G.M. 14, 278
Evliya 217
Frey, F.W. 27"
Fri k 32
Fakir Hastalara Yardım Derneği 173
Fal (falcılık) 217, 220
"Garipler Mezarlığı" 33
Farklılık (farklıla§ma) 15, 20, 21,
"Gavata" 56"
105, 106, 125, 129, 174, 180
farklıla§mı§ müessese 237 Gayri uzvi eneıji 15
bünye farklıla§ması 18, 91 Gazete 46, 10ı, 164, 182, ı85, ı90,
sosyal farklıla§ma 18, 93 19ı, 192T, 193T, 194, 209, 229,
yapı farklılığı 18 259T, 275, 279
Fatalİst 126, 134, 181, 217, 220, 221, Gazina 33, 177
22� 223, 253, 266, 267, 273, 274 Geçici nüfus 230
davranı§ 217 Geleneksel bo§ zaman faaliyeti ı 71
değerler Geleneksel toplum 13
dünya görü§ü 220, 253, 274
"Gelin Hamarnı" 153
Fazla üretim 16
Gelir 1 17, 118, 251
Fena beslenme 216 gruplan 38, 40r,69, nr, 85r; 272
Feodal 14-19, 21, 90-95, 134, 141, yakla§ık gelir 117, 1 18, 246
165, 181, 269, 271, 279 Gençlerin kahveleri ı74
devre 95
Gençlik Spor Kulübü 179
düzen 19, 95, 271
ili§kiler 15 "Gırgır" 83
§ehir 14, 37 Gider 27, 117, 118r, 246r
toplum 16, 96, 271 Gizli organize dinsel hayat 218
yarı feodal toplum 98 Göç 41, 42T, 43T, 62T, 63T, 64, 66, 70,
Fındıklı Dede 219 82, 86, 1 19, 131, 243, 244T, 245,
· ·
251, 270, 271 gelin hamarnı 153
Göreli denge 20, 90, 215 güvey hamarnı 153
Göreli statü 145 kırk hamarnı 149
Han Deresi 3 1
Görücü 151
Hane reisi 25, 135, 238
Gösteri§çi tüketim 134, 274
Harris, M. 15"
Göz Tepe 31, 34, 172, 219, 225
Hayat
Grup 23, lll, 196, 197, 205, 207, 213,
273, 274 se�yesi 1 19, 133, 228, 273
dayanı§ması 13
standardı 216
elit grup 16
temposu 185, 209
etnik grup 15, 67 Haylaz (haylazlık) 140, 181
gelir gruplan 40T, 72T, 85T Heraklea Tepesi 31
iç grup 175 Herskovits, M.J. 13", 20"
m;:ılek ftiplan 39T, 69, 7IT, 85T, Horoz dövü§ü 177
99 , 106 , 1 13, 1 14, 165, 178
ya§ grug:ı arı 56, 57T, 75T, 1 12,
Hükümet Meydanı 41, 174, 233
135, 240 . Hyman, H. 27"
Gülüç Innağı 225, 233 İç deği§me olu§umu 19
Gülüç Köyü 238T İç düzen 15
Gümeliler 66, 67 İdari fonksiyon 16
Gümeliler Mahallesi 66 İdari te§kilat 15
"Günah" 117, 126, 220 İhtisasla§ma 15, 16, 20, 43
Güneydoğu Anadolu 197, 200, 261 ikametgah mıntıkalan (konut alanla­
n) l6, 38, 44, 47, 270
Güre§ 177
İktisadi Devlet Te§ekkülleri 211
Güvenlilik 142, 166, 273
ilim 26, 98, 101, 120, 121, 156, 251,
"Güvey Hamamı" 153
252, 274
İli§ki(ler) ll, 21, 30, 63, 64, 67, 79,
Hac (Hacı) 218
89, 90, 105, 106, 107, 1 19, 142, 143,
Hacı Baba Türbesi 31 145, 146, 228, 229, 230, 244, 262,
Hacı Hasan Tepesi 31 269, 271, 273, 277
düzeni 18, 21, 53
Haberle§me 16, 21, 164, 185, 186,
kanalı 64, 65T, 244T
194, 195, 197, 208, 209, 259, 260,
270, 275 aile ili§kileri 63
araçlan 208, 260, 270, 275 aile içi insan ili§kileri 136, 164,
274
Hakkari 197, 200, 261
aile dı§ı insan ili§kileri i56
Halk müziği 186, 187T, 188T, 198, 209 akrabalık ili§kileri 146, 240, 244T
Hamam 46, 119, 252 . anonim ili§kiler 18, 21, 46, 117,
çar§ı hamarnı 119 147, 251
İndeks_

baba-oğul ili§kileri 137, 138, ݧçi sendikaları 231


140, 141, 143, 168, 257, 269, 273
ekolojik ili§kiler 21, 41 Kabasakal Deresi 31, 225
ekonomik ili§kiler 16, 95
"Kabi!iyet"- 222T, 267T
feodal ili§kiler 15
gelin-oğul ili§kileri 38 "Kabul Günü" 171
insan ili§kileri 16, 21, 107, 135, "Kader'' 222T, 266
136, 137, 141, 147, 205, 208, 229, Kadı Tarlası 102
231, 235, 270, 272 Kadın
kan-koca ili§kileri 145, 146, 273 �n bo§ zaman faaliyetleri 171,
kız-ana baba ili§kileri 143, 273 172, 183T
kom§uluk ili§kileri 146 ın çalı§ması 109, noT, 116T
köy-kasaba ili§kileri 50, 52, 237, bekar kadının çalı§ması 109,
238, 110, ll2T, 114T, 115T
köylü-tüccar ili§kileri 88, 251 evli kadının çalı§ması 109, 110,
sekonder (ikincil) ili§kiler 208 112T, 114T, ll5T
sosyoekonomik ili§kiler 95 ın statüsü 143
ticari ili§kiler 90 la ilgili değerler 109
tüccar-müteahhit ili§kileri 229 !ara danı§ma 145, 146T
yüzyüze ili§kiler 20, sı, 225, 229, ların yapabileceği i§ler kanısı
250, 271 116T
İlkokullar 56, 58T, 115, 157, 159, 160, Kahve 28, 44, 93, 174, 175, 229, 237,
161, 202, 221, 241T, 257, 258
nin tampon fonksiyonu 53
İmam 101, 218
gençlerin kahveleri 174
İnanç ritüelleri 219 ya§lılann kahveleri 174
İsraf kavramları 26, 131, 133T, 134, "Kanaatkarlık" 123, 273
255
Kandilli 50, 87, 158
İstanbul 50, 51, 52, 53, 68, 69, 70, 81,
Karadeniz 21, 31, 32, 43, 49, 67, 197,
82, 83, 87, 90, 91, 93, 94, 95, 121,
200, 237, 247, 251, 278
131, 132, 133, 157, 185, 186, 187,
191, 194, 209, 216, 226, 231, 232, Batı Karadeniz 21, 31, 49, 200,
234, 244, 259, 260, 270, 271, 279 237
Doğu Karadeniz 67, 197, 200
İstasyon 43, 50
Karayolu 50, 52, 191, 206
İstenmeyen unsurlar 15, 16 bağlantısı 50
ݧ merkezi 15, 34, 37, 47, 52 ta§ıtları 50, 52 ·

ݧ mıntıkalan (alanları) 16, 44, 47, ta§ıt yoğunluğu 50


215 Kasaba içi yol §ebekesi 34
ݧYerleri 43, 44, 45, 46, 229, 271 Katip Çelebi 23, 278
ݧçi hareketleri 231 Kavramlar 185, 259, 263T
ݧçi köylüler 50 aile kavramlan 135
dakiklik kavramı 208T, 266T Çilek Spor Kulübü 179
dü kavramı 197, 200T, 201T, Erdemir Spor Kulübü 232
rrı
263 Gençlik Spor Kulübü 179
israf kavramı 131, 133T 146
Kom§uluk ili§kileri
lüks kavramı 131, 133T, 134
Kontrol i6, 29, 89, 92, 93, 95, 98, 135,
mesafe kavramı 197, 200, 205, 138, 212, 214
207T
kuvveti 18, 135
Türkiye kavramı 197, 200T, 261T
babanın kontrol kuvveti 135
yabancı kavramı 27, 30, 77T, 78T,
mali kontrol 135
81, 82,
sosyal kontrol 16
zaman kavramı 205, 206T, 207T,
263 Kozlu 172
zenginlik kavramı 102 Kömür 21, 33, 43, 4S, 49, 50, 51, 55,
Kaymakamlık 44, 109, 232 83, 86, 87; 88, 89, 92, 93, 94, 9S, 98,
124, 1S4, 1S8, 177, 180, 192, 216,
Kayseri 81
219, 245, 270, 271, 277
Kemer Deresi 31 i§çisi SO
Kepez Köyü 225 i§letmesi 43, 45, 50, 51, SS, 83,
· Kestaneci Köyü 91, 238 86, 87, 89, 98, 1S8, 180
Kıpti 67 ocakları 21, SO
yükleme-bo§altma 43
Kırmacı Köyü 7:37
Köseler Köyü 238
Kıray, Mübeccel 125"
Köy (köylüler) l l , 14, 32, 50, 52, 53,
"Kırk Hamamı" 149 88, 125, 1S7, 237, 238, 244, 246,
Kı§la Çayı 102 247, 251 , 25S, 267
Kı§la Köyü 237 kasaba bağlantısı 52
Kıtlık ekonomisi 133 kasaba ili§kileri 50, 52, 237, 238
okulları 237
Kız-anne baba ili§kiSi 143, 273
yolları 237
Kız çocuğun tampon fonksiyonu 144
mahalle ili§kisindeki köyler 237
Kız eviada dayanan aile 136
Köylü hareketleri 230
Kızılay Kurumu 211
88, 251
Köylü-tüccar ili§kileri
Kız Kapısı 33
"Kundak" 148
Kilise(ler) 37
Kutuplar 198, 200T, 262
Kireçlik 93 "Kur'an okumak" 58T, 241T
Kirman!ı Mahallesi 38
"Kurııun dökme" 218, 219
Kitle lıaberle§me araçları 260, 270,
Kurumlar 18, 19, 45, 53, 91, 93, 98,
275
109, 141, 269, 270
Kitle hareketleri 230 Çocuk Esirgeme Kurumu 211
Kulüpler Kızılay Kurumu 211
Atıcılık ve Avcılık Kulübü 179 Türk Hava Kurumu 211

.30.4.
Kültür deği§mesi 13 Merkezlerle bağlantı Sl
Kütüphane 194 Mersin Dede 219
Kürt 81 Merton, R. 19"
Mesafe kavramları 197, 200, 205,
Laz (lar) 181 2Q7T
Lerner, baniel 14" Mescit (ler) 218
Lewis, O. 14" Meslek ıs, 16, 24, 28, 38, 39, 41, 45,
"Loğusa §erbeti" 149 47, 63, 64, 69, 70, 77, 83, 84, 86, 96,
97, 98, 100, 101, 102, 103, 106, 109,
Lonca ıs, 16 lll, ll3, 114, 1 16, 139, 150, 157,
Londra 198, 201, 262, 263 160, 161, 16S, 166, 168, 169, 173,
Lüks kavramı 26, 131, 133T, 134, 255, 178, 180, 213, 243, 24S, 246, 257,
273 . 270, 271, 272, 274
grupları 39, 69, 70, 71T, 84, 85T,
98, 99T, 1Q6T, 113, 1 14, 16S, 178
Mahalleler
kahveleri 174, 17S
Akarca Mahallesi 38
ler!e ilgili vaziyet alı§lar 98, 1Ol T
Bağlık Mahallesi 38, 41
Gümeliler Mahallesi 66
ı
mobilitesi devinimi) 84T, 9S,
96, 97T, 101 , 246T, 273
-

Kirmanlı Mahallesi 38
büyük §ehir mo�JekJeri 1QlT,
Miırtaza Mahallesi 38 102T
Müftüler Mahallesi 37, 38 §ehir meslekleri 100, ıoıT, 101T
Orhanlar Mahallesi 43
Meydanba§ı caddesi 3S
Rum Mahallesi 44
Meyhane 4S, 46, 21S
Süleymanlar Mahallesi 37, 67,
174 Miner, Horace 14"
Mahallilik (yerellik) 15, 18, 21, 23, Miras 13�, 144
4S, 70, 98, 101, lll, 179, 18S, 192, Modern
249, 270, 274 sınai dü�n 165, 269, 270
Mahalli meslekler 100, ıoıT, 102T §ehir 14, 17, 37, 271, 272
Mahmut ll 91 toplum 16, 17, 47
Mali kontrol 13S Muhtar 213
Malinowski 13", 19" Murtaza Mahallesi 38
Maryandina (Maryandinalılar) 32 Muska 219
Maltepe 31 Mübadele fonksiyonu 4S
Marmara Bölgesi 197 merkezi 94, 270
·
Müessese (müessesele§me) .
Mecmua (dergi) 173, 233
formel müessese 16
Mekanda yerl�§me 42T, 47, 270
sosyal müessese 13, 16, 19
Mektup 18S, 226, 243, 244 tampon müessese S3, 91, 270
Merkezi ݧ bölgesi 4S, 46, 21S temel müessese 91
_EreğiL

Müftüler Mahallesi 37 1 70, 186, 187, 202, 212, 214, 221,


241, 256, 257
"Mükellefiyet Kanunu" 92
çağındaki çocuklar 157, 160T
MüUikat (MüUikatçı) 23, 24, 25, 27,
Ak§am Kız Sanat Okulu 109,
28, 29, 53
159
Müslimlik 33 Erkek orta Sanat Okulu 158
Mü§terek bo§ zaman faaliyeti 180, Erkek Sanat Enstitüsü 158
187T İlkokullar 58T, 157, 212, 241·

Müzik 181, 186, 188T, 260T Köy okullan 237


alaturka müzik 179, 186, 187T, Lise 58, 115, 157, 159, 160, i86,
188T, 26QT 187, 202, 214, 221
batı müziği 179, 186, 187T, 188T, Ortaokul 56, 58, 109, ll5, 157, -
260T 158, 159, 160, 169, 186, 187, 202,
halk müziği 186, 187T, 188T, 212, 221, 257
198, 209 Öğretmen Okullan 157
Okuryazar 56, 58T, 241T
Nasrullah Efendi 172, 219
Okyanusya 198, 200T, 262T
NATO Tesisleri 43, 232
Olu§um 18, 19
Nazar 219 iç deği§me olu§umu 1 8
Nefes 219 sosyal olu§um ll
New York 198, 201, 278 §ehirle§me olu§umu 47, 53, 109,
Nispet 278 254
Nüfus 14, 16, 20, 24, 25, 26, 28, 37, Organize dinsel hayat 218
41, 55T, 57, 62, 68, 81, 147, 197, resmi dinsel hayat 218
211, 214, 229, 232, 234, 235, 237, Orhan Gazi 32, 219
238T, 261, 270 Orhanlar Camii 37
artı§ indeksi 55, 57T
Orhanlar Mahallesi 37, 38, 41, 43
birikimi 16, 56
hacmi 14 Orta Anadolu 197, 261
hareketleri 55, 62, 197, 237, 261 Osmanlılar (Osmanlı İmparatorluğu)

sürekli nüfus hareketleri eya­ 32, 198
hat) 23, 54T, 68, 69, 70, 71 , 82, Otorite 27, 135, 138, 140, 143, 168,
1'33, 185, 207, 244 181, 223
seyahat 23, 68, 69, 70, 82, 133, otoriter davranııı 223
185, 207, 242T, 244 babanın otoritesi 154
süresiz nüfus hareketleri (göç)
erkeğin otoritesi 143, 154
41, 42T, 43T47, 51, 55, 61, 62, 64,
ilacın otoritesi 216
66T, 70, 82, 86, 1 19, 131, 243,
245, 251, 270, 271 yaıılıların otoritesi 16

Okul 15, 28, 56, 58, 109, 115, 138, Öğrenciler 157
143, 157, 158, 159, 160, 161, 169, Öğretmenler 87, 107, 180, 194
İndeks_

Öğretmen Yardım Sandığı 107 Sarıkorkmaz Köyü 237, 238T


Öğretmenler Birliği 180, 194 Segregasyon (ayrılım) 1 5, 146, 175
Ölüm sebebi kanısı 221 T' 267 Sherif and Sherif 27"
Önemli ki§i kanısı 105T, 106, 218, Sekonder (ila ncil) nüvele§me 44
229, 249T, 267T Servet §ekilleri 103T, 104T, 105, 248T
Örencik Tepe 31 "Sevap" 155, 220
Örgütlenme 16, 20, 21, 213 Sanayi bölgesi 13
Örneklem 25, 28, 29, 117, 120, 124, Sınai üretim 17
126, 129, 237
Sanayile§me 21
Sigorta 45, 90, 154, 271
Para ekonomisi 127
Sinema 33, 46, 143, 146, 172, 182,
Pazar 15, 53, 130, 175
1 91, 195T, 196, 199T, 2Q8, 209, 275
Payaslıoğlu, Arif 27"
Siyasal l l, 15, 24, 26, 27, 198, 213,
"Pılpıt" 255 275, 278, 279
Plaj 31, 140, 180, 232 davranı§ 27
Polarizasyon 14 farldıla§ma 17
Politik figür 14 fikirler 140
fonksiyon ıs
Popülasyon 24
hayat 213
Posta 185
Siyasal partiler 213, 225, 275
Prestij ekonomisi 36, 93 Adalet Partisi (AP) 213
Cumhuriyetçi Köylü Millet Par­
Radyo 46, 123, 132, 133, 143, 164, tisi (CKMP) 213
179, 182, 185, 186, 187T, 188T, 208, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)
209, 259� 260, 261, 275 213
Rasyonel davranı§ 217 Demokrat Parti (DP) 192, 225
çalı§ma 15 Sjoberg, G. 14
dünya görü§ü 223
Sosyal
Redfield, R. 14" bütünle§me 20
Reorganizasyon 270 dayanı§ma 90, 271
Roma Devri 32 değerler 20, 117
Roman 173, 192, 194 deği§me ll, 18, 109, 141, 147, 217
denge 276
Rum Çar§ısı 174
düzen 92, 214
Rum Mahallesi 44
etkileme 17
Rum mübadelesi 33 farklılık 18, 93
geli§me 21, 269
Saha (alan) ara§tırması 23 güvenlik 142
Sağlık 87, 133, 134, 1 49, 215 hareket 20", 134
Ereğli

ili§ki 16 Süreli nüfus hareketleri (seyahatlar)


kontrol 16 23, S4T, 68, 69, 70, 82, 133, 185,
kurumlar 13, 16, 225 207, 241T, 244
olu§um l l Süresiz nüfus hareketleri (göçler)
örgüt 20 43T, 46T, 62, 66T, 147, 197, 270
segregasyon (aynlım) 15, 145,
147, 174, 180 Şanay, A.Ş. 27"
sigorta 90, 154, 271
Şehir 13, 14
statü 16, 18, ıso
eğilimi 13, 14, 269
tabaka 16, 17, 18, 24, 123, 124,
içi ula§ım sı
134, 274
meslekleri 100, 101T, 102T
temas 106
feodal §ehir 14, 37
yapı 13, 19, 138, 269, 276, 277
modern §ehir 14, 17, 37, 271,
yardım 90
272
Sosyoekonomik hayat 83, 107 modem sınai §ehir 16, 142, 164
Sosyoekonomik ili§kiler 95 Şehir kulübü 175
Sosyoekonomik tabaka 24, 134 Şehlrle§me 13, 17, 21, 45, 47, S3, 55,
Sosyoekonomik statü 134 82, 96, 101, 109, 119, 126, 127, 130,
Sörvey 23, 24, 28, 29, 237 137, 182, 205, 2S4, 275
§ehirle§me eğilimi 18, 101, 275
"Söz kesimi" 152
sanayi öncesi §ehirle§me eğilimi
"Söz sahipleri" 56 41, 271
Standart (standardizasyon) 16, 209, sanayi sonrası §ehirle§me eğilimi
27S 41, 271
mesafe birimi 205, 209, 266T şehirleşme O)U§UIDU 13, 47, 53,
zaman birimi 205, 263, 264, 109, 254
265T, 275 Şemdinli 197
hayat standardı 216 "Şirin Ereğli" gazetesi 23, 192, 214"
konfor standardı 273
Statü 16, 38, 134, 149, ıso, 175 Tabaka (tabakaJa§ma) 15, 16, 91,
deği§mesi 145 156, 273, 274
göreli statü 14S, 147 sosyal tabaka 16, 17, 18, 24, 123,
kadının statüsü 143 124, 134, 274
kız çocuğunun statüsÜ 147, .150 . Tabakhane Deresi 31, 33, 44
sosyal statü 16, 18, ıso
.
Tahmililtçı (tahmililtçılık) 87, 95
Suç (suçlar) 142, 212T, 214, 215, ı11, Z7S
Tampon
. : çocuk suçluluğu 214
fonksiyonlar 20, 91, 156, 274
Subay Malıveli (Orduevi) 177 annenin tampon fonksiyonu
Süleymanlar Mahallesi 37, 67, 174 143, 154
Sunnet 125, 147, 149, 15S, 1S6, 172, kahvenin tampon fonksiyonu 53
181, 274 kız çocuğun tampon fonksiyonu 144
tüccann tampon fonksiyonu 91 Türk Hava Kurumu 211
mekanizma 20, 141 Türkiye kavramlan ı97, 200T, 261T
müessese S3, 91, 270
Türk Kültür Derneği ı79, ı81, ı92,
Tapınak 34 ı94, 232
Tanm üretimi ı6, 91
Tarikat 218 Ula§ım 21, Sl, ı8S, 197, 209, 261, 270
Tekke 2ı8 Uzun Mehmet 33, 9ı
Telefon ı8S, 226 Uzun Mehmet Parkı 33
Telgraf 18S Uzvi eneıji ıs
Temel çizgisi 13
müessese 91 Üfürükçülük 2ı2
yapı ı8 Üniversite S8T, 11S, ı6Q, 186, 202,
"Tepsi göndermek" 1SS 22ı, 257, 274
Tevekkül ı34, 220, 253, 266 Üretim ıs, 92, 94, 126, 20S
fazlası ıs
Ticari ili§ki 90
metodlan ıs
Tiple§tirme 13, ı8 sanayi üretimi ı7
Tokyo 198, 201T, 262, 263T zirai (tanmsal) üretimı6, 91
Tönnies 13 Üs komutanlığı 232
Topl,um 2ı7
feodal toplum 16, 96, 271 Vaziyet alı§ (tutum) 13, 25, 26, sı,
geleneksel toplum 14 70, 81, 271
modern sanayi toplumu 14, 16, 47
zirai (tarımsal) toplum 22, 67, Weber, Max 13
ıo0, 237
Toprak ağalan 9ı Yabancı 26, 27, 49, .77T, 79, 8ı, 82,
Tüccann tampon fonksiyonu 9ı ı94, ı9S, ı98, 244, 24S, 27ı
kavramı 77T, 78T, 79, 245T, 272
Tüccar-Köylü ili§kisi 250
kriteri 77, 79T, 80T
Tüccar-Müteahhit ili§kisi 229
Yakla§ık gelir 26, 8ST, 118T, 246T
Tüketim 1 17, 119, 229, 2Sı, 273, 276
gider 26, 8ST, 246T
eğilimi 123
Yalı Caddesi 3ı, 34, 4ı, 49, SO
normlan 24, 117, 119, 134, 2S1
maddeleri 12ıT, ı25, ı33, 143, Yapı-ݧ 23ı
229 Yapı
§ekilleri 1 19, ı3ı, 273 farklılığı ı8
umma tavanı 273 ekonomik yapı ıs
ekonomik olmayan tüketim ı34 sosyal yapı ı3, ı9, 269, 276
gösteri§çi tüketim 124, ı34, 273 temel yapı ı8
Tüketirnde açılma 134 Yardım Sevenler Derneği 173, 232
_E[eğU_
_

Y3§antı 26, 52, 145, 185, 271 Zaman kavramı 205, 206T, 207T, 263
Yıl§ gruplan 56, 57T, 75T, 76T, 112, Zenginlik kavramı 102, 247
135, 240T t�vanı 247
Y!!§lılara danı§ma 146T Zengin ki§iler kanısı 102, 103, 104,
Y!!§lıların kahveleri 174 105T, 247, 249T
otoritesi 16 Zincirleme reaksiyon 1 9
Yatır 219 Zirai feodal toplum (feodal tarım
toplumu) 15, 96, 272
Yerle§me alanlan (mıntıkalan) 33,
237 Zirai olmayan toplum 49 ·

Yükleme-bo§altma 43, 94 Zirai üretim (tarımsal üretim) 16, 91

Yuvan Ağa 56n Zonguldak 23, 33, 49, 50, 51 , 52, 53,
68, 69, 70, 71 T, 81, 83, 87, 93, 157,
Yüz yüze ili§kiler 20, 81, 225, 229,
185, 191 , 205, 206, 207, 211, 232,
250, 271 244, 264, 265, 270, 279

You might also like