Professional Documents
Culture Documents
Hafta 2
Hafta 2
Hafta 2
GİRİŞ
Anadolu, coğrafi konumuyla Avrupa ve Asya gibi uygarlık tarihinin iki temel kıtası
arasında doğal bir köprü konumundadır. Asya’dan Avrupa’ya uzanan bu büyük ya-
rımada boyutlarından beklenmeyecek kadar çok iklim ve bitki örtüsü çeşitliliğine
sahiptir. Bu nedenle, iki kıta arasında uzanan Anadolu Yarımada’sının göstermiş
olduğu bu çeşitlilik tarih boyunca farklı hayat biçimleri (geçimlik, ticaret, sosyal
hareketlilik vb.) ve dolayısı ile farklı gelişen kültürlere sahne olmuştur. Anadolu’da
zengin kültürel çeşitlilikle sonuçlanan bu durum, özellikle tarihçi ve arkeologların
çalışmalarının yüzyıllar boyunca odak noktası olmuş ve dünya tarihi içinde ayrı-
calıklı bir konum edinmiştir. Sonuç olarak, Anadolu tarihöncesi dünyanın en eski
tarımcı yerleşmeleri, planlı yerleşmeleri, dinsel yapıları, maden işçiliği örnekleri gibi
insanlığın temel unsurlarının kökenlerine sahiptir (Resim 1.1.).
Resim 1.1
Anadolu’da
Paleolitik ve Neolitik
Dönem Merkezleri
4 Anadolu Arkeolojisi
Anadolu’nun sahip olduğu kültürel çeşitlilik bir anda oluşmamış, tarih boyun-
ca farklı çağlarda gelişen çeşitli aşamalarla bu zenginliğe ulaşmıştır. Anadolu’nun
sosyal ve kültürel olarak edindiği bu zenginliği tam olarak anlamak için bir an-
lamda aynı arkeolojide olduğu gibi tarihin derinliklerine doğru bir kazı çalışması
yapmak yerinde olacaktır. Bu nedenle, ilk olarak insanın zihinsel ve fiziksel gelişi-
mini tamamlayarak kültürel oluşumun temellerini kurduğu paleolitik çağlar ve bu
dönemlerde Anadolu’nun konumu farklı boyutlarıyla irdelenecektir.
tır. Homo Erectuslar, ağaçlı bozkır ortamında geliştikleri Afrika kıtasında 1.9 mil-
yon yıldan itibaren bilinmektedirler. Homo Erectus insan türü, yaklaşık 850 cm3
üzerinde bir beyin kapasitesiyle temelde modern insanın anatomisine sahip olup
uzun mesafeleri kat etmek ve yürümek için gerekli gücü temsil eden mükemmel
bir donanıma sahiptir.
Resim 1.2
Paleolitik Dönem
İnsan Evrimi ve
Kültür Kronolojisi
Kaynak:
Atlas Kartografya
Servisinin izni ile
Afrika, Asya ve Avrupa arasında kavşak oluşturan Türkiye, insanın Afrika be-
şiğinden çıkışından itibaren başlayan yayılımının incelenmesinde ayrıcalıklı bir
bölgedir. 2.5 milyon yıl öncesinde başlayan, işlenmiş çakıllar ve çok sayıda yonga
üretimi ile nitelenen Oldowan ve 1.6 milyon yıl öncesinden başlayan, iki yüzeyli
Homo Erectus Homo aletler (el baltası) ve nacak üretimi ile tanımlanan Aşölyen Yontmataş Endüstrisi
erectuslar, ağaçlı bozkır Alt Paleolitik kültürü belirleyen en önemli gelişim unsurudur. En eski paleolitik
ortamında geliştikleri Afrika
kıtasında 1.9 milyon yıldan yerleşimlerin Anadolu’daki varlığı, Oldowan endüstrilerinin ele geçtiği Dursunlu
itibaren bilinmektedirler. (Konya) ve Yarımburgaz (İstanbul) gibi (Resim 1.3) sitlerin bulunmasıyla kanıt-
1 milyon yıla doğru Asya lanmıştır. Her biri Anadolu ve Trakya’da yer alan bu sitler, Oldowan kültürünün
kıtasına ulaşan bu insanlar,
850 cmküpün üzerinde bir Avrupa ve Asya’ya doğru yayılımını göstermektedir.
beyin kapasitesiyle donanmış Türkiye’de tarih öncesine ait izlerin çok sayıda olmasına karşın, fosil insan ka-
olarak, uzun mesafeleri kat
etmek ve yürümek için gerekli lıntıları enderdir. Dolayısıyla, Kocabaş Köyü yakınındaki Denizli traverten yatak-
gücü temsil eden mükemmel larında saptanmış olan kafatası parçası önemli bir buluntudur. G.Ö. 500.000 yıl
bipedlerdir (iki ayağının
üzerinde dik duran). civarına tarihlenmiş olan bu travertenin katmanları arasında göz çukurları üze-
rinde kalın bir kaş kemeri taşıyan bu kafatası, anatomik açıdan “Homo Erectus”a
bağlanmaktadır. Bu döneme ait taş kütlesinin iki yüzünün yontulmasıyla oluşan
iki yüzlü “Aşölyen” adı verilen aletler bu atanın yaşadığı her yerde görülmektedir.
Bu iki yüzeyli aletler tabakalanmış hâlde Karain Mağarası (Antalya), Şehremuz
Sırtı (Urfa) Yatakları ve Kaletepe Deresi 3 (Kapadokya) gibi sitlerde ele geçmiştir.
Bir diğer yandan, Anadolu Paleolitik dönem insanının çakmaktaşını yeğlemesi
rastlantısal olmayıp, bu taşın yapısal özelliklerinin yontmaya ve işlemeye elverişli
olmasından ve aynı zamanda doğada çakmaktaşı yumrularını bol olarak yüzeyde
bulabilmesinden kaynaklanmaktadır.
Neandertal insanı, Orta Paleolitik Dönem içinde günümüz insanıyla kıyasla-
nabilecek bir beyin kapasitesiyle ve net olarak ileriye fırlak bir yüzle nitelenen
ancak anatomik olarak günümüz insanından ve Erectus’ dan daha güçlü bir vü-
cut yapısına sahiptir. Özellikle Avrupa da Buzul Çağının (Würm Buzulu) en güç
koşullarına çok güçlü vücut yapısı ve anatomisi ile uyum sağlayan Neandertaller,
120 bin yıl öncesinden başlayarak Av-
Resim 1.3
rupa ve Yakındoğu’da gelişme göste-
Yarımburgaz rirler ve daha sonra G.Ö. 35 bin yıldan
Mağarası Kazısı
(İstanbul) itibaren gitgide Homo Sapienslere bıra-
karak kaybolurlar. Homo Neandertal’e
Kaynak: Karul, ait yontmataş endüstrisi, bir önceki
2002, s 44 dönemin iki yüzeyli Aşölyen aletleri-
nin yerini alan çeşitli türdeki gelişmiş
kazıyıcı ve uçların oluşturduğu Lövalu-
va ve Musteryen alet endüstrilerinden
oluşur. Neandertal insanının, homo
sapienslerle devam edecek ölü gömme
adetleri gibi uygulamalardan anlaşıldığı
gibi soyut düşünce ve belki de öte dün-
ya inancıyla ilk dinsel pratiklere sahip
oldukları anlaşılmaktadır.
Anadolu’da bilinen tek Neandertal
fosil kalıntısı Karain Mağarası’nda (An-
talya) bulunan alt çene kemiğidir. Genel
olarak dünyada neandertal türü insan
Orta Paleolitik Çağın sonu ile birlikte
1. Ünite - Tarihöncesi Anadolu’da Paleolitik ve Neolitik Dönem 7
ortadan kalkmakta ve yerini Homo Sapiens olarak bilinen günümüz modern in-
sanın atalarının ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Bu değişimin nerede, ne zaman ve
nasıl başladığı tarih öncesi arkeolojisinin çok tartışılan konuları arasında olması-
na rağmen, son yıllarda yapılan çalışmalar modern insanın ilk olarak Üst Paleoli-
tik Çağda değil Orta Paleolitik Çağda Doğu Akdeniz çevresinde var olduğunu ve
uzun bir süre bu bölgeyi Neandertallerle paylaştığını gösteriyor. Bu görüşe göre, Yongalamak/Yontmak: Bir
taş kütlesine, güç uygulayarak
Homo Sapiens Doğu Akdeniz bölgesinde kültürünü ve teknolojisini uzun süre ge- (kemik, taş veya ahşapla
liştirdikten sonra, Anadolu veya Kafkaslar üzerinden Avrupa ve diğer bölgelere vurarak) istenilen yerden
istenilen parçaları kopararak
yayılmıştır. biçim verme. Kopan bu
Üst Paleolitik Çağ: Günümüzden yaklaşık 60 bin yıl öncesinde başlayan Üst parçalara yonga denir.
Paleolitik Çağ, modern insanın hızla tüm dünyaya yayıldığı bir süreci temsil
eder. Üst Paleolitik Çağ insanı dünya üzerindeki coğrafi dağılımını tamamlayıp
günümüzdeki ırkların temelini oluşturur. Bir anlamda dünyamızdaki bugünkü Dilgi: Çakmaktaşından veya
obsidyenden , uzunluğu
çeşitliliğin Üst Paleolitik Çağda ortaya çıktığı söylenebilir. Döneme ait en yaygın genişlinğiden iki kat
bulgu türleri yongaların yanısıra artık çekirdekten çıkarılan boyu eninden iki kat uzunluğunda olan yontmataş
alet tipi
uzunluğunda dilgiler ortaya çıkmıştır. Bu gelişmiş dilgi teknolojisi ile daha etkin
uçlar gibi av silahları elde edilmiştir. Yontmataş aletlerin yanı sıra kemik aletlerin
bulunuşu insanın günlük yaşamında hammadde olarak yalnızca taşı kullanmadı-
ğını, kemik ve ahşabın da önemli bir yer tuttuğunu gösterir.
40 bin yıl öncesinden başlayarak günümüz insanının gerçek atası olan Homo
sapiens, Anadolu’da Öküzini ve Karain B Epi-paleolitik ve Üst Paleolitik mağa-
raları (Antalya yöresi) sayesinde iyi bir biçimde tanınmaktadır (G.Ö 31 000 - 9
000 yılları arası). Bu mağaralarda özellikle ortaya çıkarılan ocak kalıntıları, çok
sayıda taş alet ve hayvan kemiği kalıntıları bölgede on binlerce yıl boyunca yer-
leşim olduğunu göstermiştir. Üst Paleolitik Çağın soğuk dönemlerinde Akdeniz
kıyı şeridi dışında karasal Anadolu’nun kuzey enlemlerinin genelinde çevre ko-
şullarının olumsuz olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle, bu evreye ait buluntu
yerleri oldukça az ve belirgin buluntulardan yoksundur. Ancak, İç ve Güneydoğu
Anadolu’da yapılan yüzey taramaları Anadolu Yarımadası’nın tümüyle boş olma-
dığını, seyrek de olsa yaşamın buralarda devam ettiğini gösterir.
nılmak üzere kompozit aletler (balta, orak, ok) üretiminde kullanılmıştır. Mezoli-
tik Çağ’da izlenen önemli bir yenilik de beslenmenin çeşitlenmesi olmuştur. Daha
önceleri protein ağırlıklı beslenme türü hâkimken bu dönemde çeşitli yemiş, bit-
ki ve köklerin beslenme alışkanlığının bir parçası hâline geldiği görülmektedir.
Bu, ileride üretim devrimi olarak adlandırılacak olan Neolitik dönemi hazırlayan
önemli etkenlerden bir olmuştur.
Bu süreç içinde Doğu Akdeniz kıyıları ve Güneydoğu Anadolu’da farklı bir
yerleşme yaşandığı görülür. Bölgede hızlı bir nüfus artışı ile birlikte hafif çukur
tabanlı yuvarlak kulübeler yapan, yabani tahılları toplayan domuz, karaca gibi
hayvanları avlayan küçük topluluklar ortaya çıkar. Anadolu’da bu dönem endüst-
rilerine ait buluntulara Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde daha sık-
lıkla rastlanır. Bu dönem içerisinde, milimetrik boyutta silah ve aletleri oluşturan
mikrolitik adı verilen bir yontmataş endüstri geliştirmişlerdir. Mikro-uçların var-
lığı, özellikle Öküzini (Antalya) avcı-toplayıcılarının ok ve yayı kullandıklarını
göstermektedir. Aynı biçimde öğütme taşlarının bulunuşu, öğütülebilen yabani
tahıl gibi besin kaynaklarının önemli bir kısmını oluşturduğunu göstermektedir.
Dönemin son avcı-toplayıcılar üst paleolitik dönem geleneğinin devamı şeklinde,
yine kemik aletler üretmişler ve vücutlarını delinmiş taş, kabuk gibi çeşitli süs
objeleriyle süslemişlerdir.
Anadolu’nun Epipaleolitik Dönemi hakkında her bölgede ayrıntılı bilgi yok-
tur. Ancak, bu evreye ilişkin yerleşme yerlerinin çoğunun Toroslar’ın güneyi ile
Marmara Bölgesi ve Batı Karadeniz’de yoğunlaştığı anlaşılmaktadır. Örneğin
Antalya’da Karain, Öküzini, Beldibi, Belbaşı ve Kumbucağı; Gaziantep’te Şark-
lı Mağara gibi mağara ya da kaya sığınakları ile Burdur’da Baradız, Konya’da
Derviş’in Hanı, Şanlıurfa Bozova’daki Söğüt Tarlası ve Biris Mezarlığı gibi açık
hava yerleşmeleri; Marmara bölgesinde de Ağaçlı, Büyük ve Küçük Çekmece yö-
resi bu dönemin bilinen merkezleri arasındadır.
NEOLİTİK ÇAĞ
Neolitik Dönem ile birlikte karşımıza çıkan en önemli olgu hızlı ve köklü deği-
şim sürecidir. Bu nedenle, genelde bu köklü değişimler “Neolitik Devrim” olarak
adlandırılır. Bundan önceki dönemlerde milyon yılı geçen insan yaşamında deği-
şim süreci çok yavaş gerçekleşmiştir. Bu nedenle, Neolitik Dönem yeni arayışların
olduğu, günümüz kültürünü oluşturan öğelerin tümünün sürekli olarak biçim
değiştirdiği çok dinamik bir süreç olarak algılanmalıdır. İnsanlığın tarihi gelişim
sürecinde ilk önemli kırılma noktasını oluşturan bu yeni yaşam şekli, bölgedeki
avcı ve toplayıcı toplumları giderek üretici konumuna getirmiş, göçebeliği terk
etmelerine ve dolayısıyla yıl boyunca iskân edilen ilk sürekli yerleşmeler kurma-
Bereketli Hilal: Yay larına zemin hazırlamıştır. İlk olarak tarihci H.J. Breasted tarafından “Bereketli
şeklindeki batıda doğu Hilal” olarak adlandırılan yay şeklindeki batıda doğu Akdeniz kıyılarından başla-
Akdeniz kıyılarından
başlayarak Kuzey Suriye yarak Kuzey Suriye ve Güneydoğu Anadolu üzerinden Zagroslar dağları boyunca
ve Güneydoğu Anadolu Basra Körfezine kadar uzanan bu geniş coğrafyada, yaklaşık “Holosen” iklim-
üzerinden Zagroslar dağları
boyunca Basra Körfezine kadar sel Çağ ile başlayan küresel ısınmaya bağlı olarak hayvan türlerinin dağılımında
uzanan etkili olmuştur. Bütün sene boyunca yeterli yağış almasının sonucu olarak dağ
yamaçlarında, vadi ve ovalarda yabani tahıl türlerinin yetişmesi, dağlar ve dağlar
1. Ünite - Tarihöncesi Anadolu’da Paleolitik ve Neolitik Dönem 9
arası ovalarda yer alan ormanlık kesimlerde zengin yabani hayvan türlerini ba-
rındırması nedeniyle, insan toplulukları yabani tahılları önce bulundukları doğal
ortamda biçerek bunlardan yararlanmaya, zamanla da ekip biçmeye başlamıştır.
Yabani hayvan türlerinden de önce keçi ve zamanla da koyun, domuz ve sığırı
ehlileştirmiştir.
Yakın bir zamana kadar Anadolu Yarımadası’nın Neolitik yaşamın oluşum
Gordon Childe
bölgesi olan Ön Asya bölgesi dışında kaldığı öngörülmekteydi. Neolitik dönemin
Kaynak:
uygarlık tarihi açısından taşıdığı önemi ilk ve en açık şekilde vurgulayan Gordon www.arcl.ed.ac.uk..
Childe olmuştur. Dönemin ünlü kuramcılarından Gordon Childe (1892-1957)
tarafından ortaya atılan tez, bu görüşü sabitlemiş ve bu kuramcı arkeolog tarafın-
dan benimsenen “Neolitik Devrim” kavramı uzun yıllar kabul edilmiştir. Childe’a
göre, “Neolitik Devrim”in gerçekleşmesi için gereken koşullar iklim ve bitki ör-
tüsünün tarıma elverişliliği ile insanoğlunun kültürel/teknolojik yeterliğe ulaşmış
olmasıydı. Childe bu dönemin önemini vurgulamak için “Neolitik Devrim” ad-
landırmasını ortaya koymuş ve o dönemdeki arkeolojik bilgilere göre bu devri-
min ancak Fırat, Dicle ve Nil gibi büyük akarsu boylarında gerçekleşip geliştikten
sonra, başta Avrupa olmak üzere, dünyanın diğer yerlerine yayıldığını “Çekirdek
Robert J. Braidwood
Bölgeler Kuramı” adı altında ileri sürmüştür. Ancak Childe’ın ardından, Robert
J. Braidwood önderliğinde Yakındoğu’da yeni araştırmalar başlatıldı ve böylece, Kaynak:
iklimin ılımlaştığı bu dönemde ilk tarıma başlayan toplulukların vahalar ya da ne- www.nap.edu...xhtml
imagesp
hir boyları yerine bol yağış alan dağ eteklerinde yaşamış olduğu şeklindeki “Doğal 20013a2bg22001
Yaşam Bölgesi” olarak bilinen kuramsal sonuca varıldı.
Resim 1.4
Neolitik Dönem
Kronoloj Tablosu
Kaynak: www.
canew.org
Neolitik dönem topluklarının başlattığı süreç, endüstri devrimine kadar olan sürecin
temeli olan üretim ekonomisinin temelini atmıştır. Zengin yabani tahıl alanlarının
uzandığı Bereketli Hilal ovalarında Epi-Paleolitik dönemden itibaren başlayan tahıl
toplayıcılığı, belli bir süreçte ihtiyaç fazlası ürünün elde edilmesi ve bunun sonucunda
depolama ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Gündelik ihtiyacın ötesine geçen artı ürün bu
toplulukların hayvansal proteinin yanı sıra bitkisel proteinin de uzun vadede bir gıda
krizini erteleyebileceğini göstermiştir. Bu aşamadan sonra, depolama, kurutma, yeni
mekanların düzenlenmesi gibi faaliyetler bu toplulukların olduğu yerde kalması te-
melinde Epi-paleolitik mevsimsel yerleşme tipi yerine yıl boyu kullanılan daha büyük
yerleşmelerin ortaya çıkmasına neden olmuş görünmektedir.
Yerleşik yaşam ve artı ürün ile daha kolay beslenme yollarının öğrenilmesi do-
ğal olarak nüfusun artışına yol açmıştır. Bu noktadan sonra, insanoğlunun başak-
ları daha sağlam tahılları seçmesi ve artık sulak bölgelerde bunun ekilebileceğini
anlaması, tarımın ve dolayısı ile insanlık tarihinde ilk defa üretime dayanan bir
ekonomik girdinin oluştuğunu gösterir. Yaklaşık MÖ 9. binde “Bereketli Hilal”in
birçok bölgesinde, özellikle sulak alanlarda ilk yerleşik üretimci yerleşim birimleri
olan köyleri genişletmiştir. Bu insanlık tarihinde artık dönülmez bir noktanın baş-
langıcını oluşturup devamlı genişleyen bir üretim iktisadının temellerini atmıştır.
Bunun sonucunda artan nüfus, kaynakların daha yoğun ve kontrollü kullanımı
zorunluluğu oluşmuştur. Bitki türlerine müdahale eden insanoğlu “yapay seçicili-
ğe” yol açmış ve kuşaklar boyu süren bu uygulamalar, tarıma alınan bitkilerde bazı
morfolojik (mutasyon) değişimlerin meydana gelmesine neden olmuştur.
Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi, yabani Resim 1.5
tahıl türlerinin doğal yayılım alanı içinde olması ve
bu türlerin yerleşik topluluklar tarafından tarıma Yabani (sol) ve
evcilleşmiş (sağ)
alınmasında birincil rol oynamıştır. Güneydoğu buğday örnekleri
Toroslar’la ovanın kesiştiği dağ eteklerinde kurulu
yerleşmelerde Çanak Çömleksiz Neolitik dönem- Kaynak: D.Smith.
1999, s.71
den başlayarak emmer ve einkorn buğdayı, arpa (2
ve 6 sıralı), yulaf, çavdar, mercimek ve çeşitli bak-
lagillerin tüketildiği saptanmıştır. Anadolu’da ya-
pılan kazı çalışmaları, birçok yerleşmede yaklaşık
MÖ 9. binlerden itibaren üretimciliğin başladığı-
nı gösterir. Bu tarih Anadolu’nun Neolitik dönem
için ilklerin yaşandığı bir bölge olduğunu kanıtlar.
Çayönü Tepesi (Diyarbakır) ve Cafer Höyük (Ma-
latya) yerleşmelerinde Emmer buğdayının en eski
kültüre alınmış formlarıyla karşılaşılır. Einkorn buğdayı, koyun ve keçinin ise ilk
evcil örnekleri Nevali Çori’de görülür. Güneydoğu Anadolu, tahılların yabanıl
ataları açısından Yakındoğu’daki en zengin alanlardan biridir (Resim 1.5). Bu zen-
ginliğini oldukça yüksek yağış oranlarına borçludur. Urfa ile Diyarbakır arasında
yer alan bazalt bir dağ olan Karacadağ’da görülen en eski yabanıl tahıl (einkorn
tipi) türlerinin Güneydoğu’daki belirgin yerleşimlerin besin gereksinimlerinin
büyük çoğunluğunu karşılamış gözükmektedir.
Bu süreç içerisinde daha fazla ürün elde edilmesi ve hayvanların da yerleşim
içinde tutulması hayvan evcilleştirmesini (kültür hayvancılığı) de hızlandırmıştır.
Neolitik dönem topluluklarının yaptıkları gözlem ve deneyimler sonucu evcilleş-
tirmek için koyun, keçi ve sığır gibi uysal olan hayvanları seçtikleri, üremelerini
kontrol altına aldıkları ve çiftleşmelerine müdahale ederek yararlı türlere ulaş-
12 Anadolu Arkeolojisi
Resim 1.7
Hallen Çemi ÇÇNA
Dönemi Konut
Örneği
Kaynak: Özdoğan
ve Başgelen, 1999,
Res.8,s.15
Resim 1.8
Göbekli Tepe ÇÇNB
Dönemi Tapınak
Yapısı (B) Yapısı
Orta Anadolu’da ise Güneydoğu Anadolu’dan daha farklı bir mimari ve yerle-
şim anlayışı geleneğinin olduğu ve MÖ 6. bin sonuna kadar Erken Kalkolitik Ça-
ğın sonuna kadar gelişerek devam ettiği görülmektedir. Orta Anadolu mimarisi,
Güneydoğu’daki çağdaşlarına göre çok daha eşitçil ve tekdüze bir görünüm sergi-
ler. En erken örneklerini gördüğümüz Aşıklı Höyük, (Aksaray) Canhasan III (Ka-
raman) yerleşmesi ve daha sonraki Neolitik dönem yapı planlarına bakıldığında,
yerleşmenin birbirine çok benzeyen yapılardan oluştuğu görülmektedir. Konut-
ların çok büyük olmaması mekânların çeşitli etkinliklere ayrılmış ufak kesimlere
bölünmüş olması, topluluğun farklı çekirdek ailelerden oluştuğunu düşündürür.
Öncelikle Aşıklı Höyük’le birlikte karşımıza çıkan yerleşme düzeni Doğu
Anadolu’daki çağdaşlarından tümüyle farklıdır (Resim 1.9 a ve b). Yakındoğu’da
serpiştirilmiş, birbirinden bağımsız yapı birimlerinin yerine Orta Anadolu’da bü-
tün yapıların bitişik düzende, birbirine eklenmiş, dar yollarla ayrılmış kalabalık
mahalleler görülür. Orta Anadolu’da kerpiç mimari ile birlikte özenle sıvalı ev
tabanları ve duvarları da belirgin bir özellik olarak karşımıza çıkar. Yer ve du-
var sıvalarında kırmızı aşıboyası yaygın olarak kullanılır. Aşıklı Höyük’te görülen
kerpiç mimari ise, daha sonraki dönemlerde gelişerek Anadolu köy mimarisini
oluşturacaktır.
1. Ünite - Tarihöncesi Anadolu’da Paleolitik ve Neolitik Dönem 15
Resim 1.9
a) Çanak çömleksiz (Akeramik) Neolitik b) Çanak çömleksiz (Akeramik) Neolitik Dönem
Dönem Aşıklı Höyük Havadan Görünüm Aşıklı Höyük Yerleşim Plan
Kaynak: Esin, 1998. Tüba-Ar I. Res.2 Kaynak: Esin, 1999. Res.3 s.90
ş
Bu döneme ait bir diğer önemli yerleşme olan Çatalhöyük Erken Neolitik dönem
konutları, Aşıklıhöyük’teki gibi tek katlı ve düz damlıdır (Resim 1.8.). Taş temelsiz
kerpiç duvarlar ahşap dikmeler ve damda kirişlerle desteklenmiştir. Evler birbirine
bitişiktir ve çoğunda dışa bakan
Resim 1.10
yüzleri, aralarında hiçbir açık-
lık olmaksızın oluşturulmuştur. Neolitik Dönem
Mahalleler oluşturacak biçimde Çatalhöyük
Yerleşim Örgüsü ve
kümelenmiş evlerin aralarında Konutlar
sokak bulunmaz; ancak zaman
zaman büyük avlulara ve ağıl- Kaynak:
(Çatalhöyük Project
lara yer verilmiştir. İçlerindeki Archive)
(Resim 1.15) buluntulara ve
süslemelerine göre kimileri kut-
sal olarak nitelenen bu yapıların
iç düzenlemeleri aynıdır. Bölme
duvarları bulunmayan her yapı
yaklaşık 25 m2 (6x4 m., 5x5m.)
genişliğindedir ve dörtgen bir
ana oda ile dar bir ya da birkaç
depo odasından oluşur. Genel-
likle kapısız olan bu yapılara
damlardaki bir açıklıktan ahşap
merdivenlerle girilebiliyor, esas
oda ile depolar arasındaki geçiş
ise zeminden yüksekte açılmış
16 Anadolu Arkeolojisi
Bu döneme ait saptanan önemli bir rituel uygulama belki binlerce sene sonra
MÖ 4. binde Aşağı Mezopotamya’da ortaya çıkan bir geleneğin öncüsü gibidir.
Çayönü, Nevali Çori ve Göbekli Tepe başta olmak üzere birçok anıtsal kült yapısı-
nın doldurularak gömüldüğü görülmektedir. Yapıların bilinçli bir şekilde, birçok
yerleşmede benzer özelliklerle gömülmesi işleminin benzer bir töreyle bağlantılı
olduğunu düşündürmektedir. Bu etkinlikler, yapıların kuruluş aşamasında ritüel
Resim 1.13 olarak kutsandığını,
terk edilme aşama-
Çatalhöyük Tapınak sında ise yapıların
Yapısı
gömüldüğü ve bazı
Kaynak: Mellaart, örneklerde ayrıca ya-
1967, çiz 3 kılarak terk edildiğini
göstermektedir.
Çanak çömlek-
li Neolitik dönem-
de (MÖ 7 bin) Orta
Anadolu yaylasında
inanç dünyasını en iyi
yansıtan örneklerden
biri, sıra dışı duvar
resimleri, kabartma-
lar, figürinler ve ölü gömme adetleri ile Çatalhöyük yerleşmesidir (Resim 1.15).
Çatalhöyük evlerinde mimari bir birlik içerisinde evsel etkinliklerin yanında kült
Resim 1.14 faaliyetlerinin de uygulandığından söz edilebilir.
resim 1.14: Çatalhöyük duvar resimlerinde doğa-insan ilişki-
Çatalhöyük Tapınak si içinde büyük yabani hayvanların kızdırılması
Yapısı, (Atlas
Dergisi, Gökhan ve avlanma ritüelini gösterir bu sahnelerde, insan
Tan ‘ın izni ile) figürleri boğa veya geyiklerin üstünde ve altında,
kolları havada ve vücutları hareketli olarak atlar-
ken, koşarken betimlenmiştir. Bazı sahneler in-
sanları sıralar hâlinde betimlerken, bazıları daha
düzensiz resmeder. Bazı özel örneklerde sığır, ge-
yik, yaban eşeği, yaban domuzu, ayı, kurt ve aslan
figürleri genellikle 20 ila 40 kişilik insan grupları
ile resmedilmiştir. Mellaart’ın “tapınak” olarak
adlandırdığı yapıların yerleşim yerindeki geniş
dağılımı ve duvarlarındaki zengin tasvirler, Çatal-
höyük toplumunun ritüel etkinliklerle olan yoğun
ilişkisini ve kült faaliyetlerini gösteren betimlerdir
(Resim 1.16). Çatalhöyük’te konutlar ve kült mekânları olarak adlandırılan yapı-
lar arasındaki ayrımın bulanık olması ve evsel etkinliklerle, duvar resimleri, boğa
Steatopijik: Tıp dilinde
hamilelik süresince vücudun başlarının yoğun kullanımı, tabanaltı gömülerin her konutta yaygınlığı gibi ritüel
yağlanması durumu donanımların iç içe geçmesi, dinî hayatın hem gündelik hayatla iç içe geçtiğini,
hem de ritüel etkinliklerin toplum içindeki önemine işaret eder.
yan yazı: Figürin: İnsan ve
hayvanların, kolay taşınabilir İlk örnekleri Çanak Çömleksiz Neolitik dönem Nevali Çori ve Çayönü yer-
nitelikte, küçük boyutta, leşmelerinde görülen kilden veya daha nadir olarak taştan yapılmış heykelcikler
taş, kil, kemikten yapılmış (figürinler) yerleşik tarımcı hayatın gelişmesi ile değişen sosyal ve dinsel inanç-
heykelcikler.
1. Ünite - Tarihöncesi Anadolu’da Paleolitik ve Neolitik Dönem 19
ların sonucunda ortaya çıkmıştır (Resim 1.15). Ancak, MÖ 7 binde Çanak çöm-
lekli Neolitik dönemde, özellikle Çatalhöyük, Bademağacı, Hacılar gibi tarımcı
yerleşmelerde kadınlık uzuvları vurgulanmış şişman kadın heykelciklerinin yan-
sıttığı inanç sisteminin binlerce yıl boyunca gelişerek Anadolu’da Demir Çağında
Friglere kadar Kubaba/Kibele ana tanrıça inancının temelini oluşturduğu düşü-
nülmektedir.
Resim 1.15
Neolitik Dönem
Pişmiş Toprak
Kaynak: (Karul
(Ed.), 2002, s.107)
Tanrıça betimli
heykelcikler
çok ortak bileşenler söz konusudur. Bu ortak bileşenleri içeren çeşitli kültürel ve
iktisadi ortaklıklar, ilk olarak Mehmet Özdoğan tarafından “Neolitik paket” adı
altında ortaya konmuştur. Bu ortaklıklar Anadolu’ da oluşan ve öncüleri Batıda
saptanmayan çanak çömlek (genelde kırmızı astarlı çanak çömlek, tüp biçimli tu-
tamaklar vb.), insan veya hayvan heykelcikleri (figurinler), kemik kaşıklar, damga
mühürler, yassı baltalar, evcilleştirilmiş tahıl ve besi hayvanlarıdır.
Anadolu’da ilk köy topluluklarının ortaya çıkıp geliştiği Neolitik dönemin
büyük bir kısmı boyunca Marmara bölgesinde geçimini hala avcılık, balıkçılık
ve toplayıcılıkla sürdüren Mezolitik karakterli insanlar yaşamaktaydı. Marmara
Bölgesinin bilinen ilk Çanak Çömlekli Neolitik dönem topluluğu İstanbul’un Ka-
dıköy tarafındaki Fikirtepe’de saptanmıştır. Bir kıyı yerleşmesi olan Fikirtepe’nin
geçiminin hem balıkçılık, hem tarıma dayalıdır. Son yıllarda Marmaray kazıları
kapsamında İstanbul Yenikapı’da bulunan Neolitik yerleşmenin bu kıyı yerleşme-
lerinin daha yoğun olabileceğini göstermiştir. “Arkaik (Eski)”, “Klasik” ve “Geliş-
kin” olarak 3 evrede incelenen Fikirtepe kültürünün, Kütahya’nın kuzeyine kadar
(Demircihöyük, Fındık Kayabaşı vb.) olmak üzere İç Batı Anadolu’ya kadar yayıl-
dığı anlaşılmaktadır. Bursa İznik Gölü civarında yapılan çalışmalarda bölgenin en
erken köyü olan (MÖ 6500/6400) Menteşe Höyük başta olmak üzere, yine aynı
bölgede Bursa’da Ilıpınar ve Aktopraklık yerleşmeleri Doğu Marmara Bölgesi’nin
ilk aşamalarındaki Fikirtepe kültürünün etkisinde gelişen kendine özgü kültürle-
rini yansıtır (Resim 1. 17).
Resim 1.17
Fikirtepe Neolitik
Dönem Seramik
Kap Örnekleri
Kaynak: (Karul,
2002, s.102)
SONUÇ
Neolitik dönem, günümüz yaşamının temellerinin atıldığı birçok devrimsel ni-
telikteki gelişimlerin yaşandığı bir dönem olmuştur. İnsanlık kültürünün maddi
ve manevi boyutlarını oluşturan bu gelişmeler tarımdan mimariye, sosyal ve sa-
natsal yaşamdan tinsel düşünceye kadar birçok alanda görülmektedir. İlk yerleşik
hayata geçiş, hem mimari atılımları beraberinde getirmiş hem de toprağın işlenip,
hayvancılığa başlanması, besin üretimine geçilmesine ve dolayısı ile artı değerin
oluşmasına neden olmuştur. Tüm bu etkenler bir araya geldiğinde oluşan sosyal
düzen ise demografik ve sosyal yaşamın çeşitlenerek yeni bir sosyal yapının ku-
rulmasıyla sonuçlanmıştır. Görüldüğü gibi, Neolitik dönem insan yaşamının tüm
ögelerini etkileyen maddi ve simgesel bir olaylar bütünü olarak karşımıza çıkar.
Neolitik dönemde yaşanan tüm bu gelişmelerin önemli bir oluşum bölgesi de
Anadolu’dur. Yakın bir zamana kadar Anadolu Yarımadası’nın Neolitik yaşamın
oluşum bölgesi olan Ön Asya bölgesi dışında kaldığı öngörülmekteydi. Son 10 yıl
içinde bu durum tersine dönmüş ve Anadolu Neolitik oluşum bölgesinin içinde
olduğu anlaşılmıştır. Özellikle Halan Çemi, Çayönü, Çatalhöyük, Aşıklı Höyük ve
Göbekli Tepe gibi yerleşmeler, Anadolu’daki Neolitik yaşam bölgelerinin anahtar
yerleşimleri niteliğindedir. Anadolu’da oluşum gösteren bu Neolitik yaşam biçi-
minin Kalkolitik döneme uzanan süreçte anlaşılması, günümüz yaşamına ışık tu-
tacak birçok olgunun da açığa kavuşmasında önemli bir rol oynayacaktır.