Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 21

Tiering System—Haxs

Bu makale de, sıklıkla kullanılan hax’lar, son derece açıklayıcı ve ayrıntılı bir
biçim de anlatılacak.

Transduality

Dualite, aynı anda iki şey olma veya birbirine zıt iki şey olma durumudur. Örneğin, ateş ve su ikiliği,
her ikisinin de sıvı ya da gaz olması, ancak zıt özelliklere sahip olmalarıdır: ateş sıcaktır ve su soğuktur.

Transdualite, dualitenin ötesinde olma halidir. Bu, varsayımsal karakterin dünyadaki çeşitli ikili
sistemlerden bağımsız ve ötesinde var olacağı anlamına gelir.

Örneğin, karakter bir ateşle karşılaşsaydı, bundan normal bir insan gibi etkilenmezdi. Ateş onlara
zarar veremezdi çünkü onlar ateş ve su ikiliğinin ötesinde var olacaklardı.

Transdualitenin dualitesizlik ile aynı şey olmadığına dikkat etmek önemlidir. İkiliksizlik, karşıtlık veya
farklılık olmadan tek bir şey olma durumudur. Transdüalite, dualitenin ötesinde olma halidir, bu da
varsayımsal karakterin yine de farklılık ve karşıtlığı deneyimleyebileceği, ancak onun tarafından
kısıtlanmayacağı anlamına gelir.

Transduality = Dualitesizlik + aşkınlık


Tip 1, belirli bir ikiliğin ötesinde olan, ancak yine de diğer ikiliklerden etkilenen
varsayımsal bir karakteri ifade eder. Örneğin, bir Tip 1 karakteri ateşe karşı
bağışık olabilir, ancak yine de hava ikiliğinden etkilenir.

Diğer bir deyişle, sadece spesifik yani belli olan bir ikilikten öte olmaktır.

Mesela karakter, varlık ve yokluk ikiliğinden öteyse; illa ki diğer tüm ikiliklerden
öte olmak zorunda değildir (varlık ve yokluk ikiliğinden öte olan karakter, örnek
olarak sıcak-soğuk ikiliğinden etkilenmez diye bir durum söz konusu değil.
Sadece transdualite’ye sahip olduğu “belli” olguyu ele alır. Yani 0 ve 1
ikiliğinden öte olmak, diğer tüm ikiliklerden öte olmayı gerektirmez. 0-1
ikiliğinden öte olup da sıcak-soğuk ikiliğinden etkilenilebilir).
"Tip 2 (Genel Transduality): Tüm ikili sistemler veya genel bir dualite kategorisi
ile ilgili olarak ikili olmayan bir durumda bulunan ve niteliksel olarak üstün veya
bunların neden olduğu etkilere karşı bağışık olan karakterler."

Tip 2, bütün/tüm gerçeklik düzeyi kapsamındaki dualitelerin ötesinde veya


genel bir dualite kategorisinin ötesinde olan varsayımsal bir karakteri ifade
eder. Örneğin, bir Tip 2 karakteri her türlü zarara karşı bağışıklı olabilir veya her
türlü sıcağa ve soğuğa karşı bağışıklı olabilir.

Burada anlatmak istediğim, örnek olarak sadece 0-1 ikiliğinden aşkın olmak
değil de, tüm ikiliklerden aşkın olmaktır.

Ayrıca, bu türdeki karakterler, ikiliklerin ikisinde birden veya hiçbirinde


bulunmamak gibi bir duruma da sahiptir.

Yani 0 ve 1 ikiliğini aşan bir karakter, illa 0 ya da 1 olmak zorunda değildir. 0-1
olmamak zorunda da değildir, ikisinden biri olmakta zorunda değildir. Aynı
anda her ikisi olabilir, olmayabilir.

Yani varlık ve yokluk ikiliğinden öte bir karakter, illa ki “var olmak” ya da “yok
olmak” gibi kavramlarla sıkıştırılmak zorunda değildir. Aynı zamanda bu ikisi
“olmamak” da zorunda değildir. Direkt her ikisi olabilir (hem var hem yok) veya
ikisi de olmaz (hem var değil hem yok değil).

Tip 3 dualite ya da tip 3 Plurality; İşte bir örnek:

Şimdi, bir karakter düşünelim. Bu karakterin A seçeneği ve B seçeneği


olmak üzere iki seçenek arasında seçim yapmak zorunda kaldığı bir
durumla karşılaştığını varsayalım.

Normalde, bir kişinin bir seçeneği veya diğerini seçmesi gerekir, ancak bu
karakter dualitenin ötesinde var olduğu için, her iki seçeneği de aynı anda
seçebilecektir. Böyle bir durum da karakter TD1 olur.

Burada her ikisini de seçebiliyorsa dediğimiz gibi TD1 yeteneğine sahiptir.


Fakat her ikisini hem seçip hem seçmiyorsa, sadece birini seçip diğerini
seçmiyorsa ve oradan doğan tüm ikilikleri, seçip-seçmemek gibi bir
ikiliğinde ötesindeyse, bu karakter TD2’dir.

Direkt “ötesinde olmak” ya da “olmamak” dualitesinin, “seçip seçmemek”


dualitesinin, bütün gerçeklikte var olan (TD2) dualitelerin ötesinde olup
olmamak gibi bir mantığın ötesinde olmak ise TD3’dür.

Tip 3 transdual bir karakterin dualitelerle sınırlı olmadığını söylüyor. Yani, iki
farklı durumla sınırlı değiller, aynı anda birden fazla durumda veya dualitenin
sınırlamalarının ötesinde bir durumda var olabilirler.

Örneğin, bir dualite sıcak ve soğuk olabilir. TD3 bir karakter, sıcak veya soğuk
olmakla sınırlı kalmaz, bunun yerine aynı anda hem sıcak hem de soğuk olabilir.
Veya tamamen sıcak ve soğuk ikiliğinin ötesinde bir kavramda olabilirler.

Başka bir örnek, varlık ve yokluk olabilir. Transdual bir karakter, var olan veya
olmayanla sınırlı olmayacak, bunun yerine aynı anda hem var olan hem de
olmayan olabilir. Ya da varlık-yokluk ikiliğinin tamamen ötesinde bir varlık hali
de olabilirler.

Diğer bir deyişle, Tüm gerçeklik düzeyindeki ikilikler (yani TD2


düzeyindeki ikilikler) kapsamında, tüm ikili sistemlere göre ikili
olmayan bir durumda var olan karakterler.

Örnek olarak ortada bir “W” önermesi var. Bu önerme için, “W doğru”
– “W yanlış” – “W hem doğru hem yanlış” – “W ne doğru ne yanlış” – “W
hem doğru değil hem yanlış değil” Tarzında sistemlerden öte, mantık
dışı karakterler içindir.

TRANSDUALİTY SORULARI
Soruları, belirli bir mantık dizisine ilişkili olarak soracağım. Yukarı da anlattığımız tüm bilgileri ele
alarak yapılan sorular olacak. Belirli bir bağlam vereceğim ve ona göre cevabı düşüneceksiniz.
Soruların cevaplarını, birkaç sayfa sonra karşınızda çıkacak olan “CEVAPLAR” bölümünde
bulabileceksiniz. Ayrıca sorular yüksek ölçü de dikkat ister. Sorular doğru ya da yanlış biçimde
sorulabilir. Her neyse, başlayalım.
1- Bir gerçeklik düşünün. Bu gerçekliğin içinde sonsuz tane
gerçeklik daha bulunuyor. Her bir gerçekliğin içinde
sonsuz tane gerçeklik daha. Ve o gerçekliğin içinde de
sonsuz gerçeklik var. Bu şekilde süreklilik halinde
“gerçekler” hiyerarşisi bulunuyor.

Kısaca belli bir gerçeklik var ve o gerçeklik aynı zamanda


sonsuz tane gerçekliği içinde barındırıyor. Barındırdığı
sonsuz tane gerçeklikten her biri de kendisine ait sonsuz
gerçeklik daha bulunduruyor ve bu şekilde sonsuz bir
döngü oluşuyor.

Her bir gerçekliğin (kelimenin tam anlamıyla her bir


gerçekliğin) diğerlerinden ayrı, kendisine özgü bir
“nedensellik” sistemi bulunuyor. Bu da demek oluyor ki,
içinde sonsuz tane sonsuzluklar barındıran tüm gerçeklik
düzeyi kapsamında, her biri kendisine ait nedenselliğe
sahip olan gerçeklikler var.

Bu ayetteki nedensellik sistemlerine ilişkin tüm


dualiteler aşılırsa hangi TD tipine sahip olunur?

2- Aynı bağlam verildiğinde, farklı nedensellik


sistemlerinde bulunan varlık ve yokluk, seçmek-
seçmemek gibi belli, zıt ve ilişkisiz ikilikleri aşan bir
karakter hangi TD tipine sahip olur?
3- Bir sayı sistemi (reel sayı) ve mantık düzlemi düşünelim.
Kısaca evrendeki gerçeklik reel sayılardan ibaret. Bir
karakter, 0 ve 1 ikiliğini aşıyor.
Burada 0 yokluk, 1 ise varlıktır.
Ne 0, ne de 1; aynı şekilde hem 0 hem 1, ve hem 0
değilken hem 1 değil. Böyle bir sistemde yer alan, diğer
bir deyişle; 0 ve 1 değil, ama 6, 7, 2… ya da bir başka
reel sayılardaki sistemlerde de var olmayan bu
karakterin reel sayılara ilişkin TD düzeyi kaçtır?
CEVAPLAR
1- 1. Soru da, her bir gerçekliğin kendisine özel bir nedensellik
sistemi olduğu bağlamda verilmiş. Ve her bir nedensellik
diğerlerinden farklı. Bu da sonsuz gerçeklikten sonsuz
nedenselliğin olduğunu gösteriyor, her bir nedensellik
diğerinden farklıysa, sonsuz tane ayrı mantığı taşıyan ayrı
nedensellikler vardır.

Yani artık şunu biliyoruz ki, söz konusu ayette sonsuz tane
“farklı” nedensellik sistemi var.
Böyle bir ayette, “nedensellik sistemlerine ilişkin tüm ikilikler”
aşıldığında ne olacağını bilmek için aşama aşama ilerleyelim.

Söylediğimiz gibi, her bir gerçekliğin kendisine ait “diğerlerinden


farklı” bir sistem de bulunduğunu söylemiştik. Dolayısıyla X
gerçekliğinde olan Sıcak-Soğuk ikiliğinin bir tür mantığa dayalı
olması, farklı bir Y evreninde mantığa dayalı olmayacağı
anlamına gelir.

Şimdi, şu ana kadar X ve Y evrenine göre, X evreni “mantığa


dayalı” ve Y evreni ise “mantığa dayalı olmayan” olacak şekilde
2 türe ayırdık. Şimdi, bağlamda bize verilen bilgilere bakacak
olursak; her bir nedenselliğin diğerinden farklı olduğu
söyleniyor. Ve aynı şekilde “sonsuz tane” nedensellik olduğu
söyleniyor.
Dolayısıyla, “mantığa dayalı olan” ve “mantığa dayalı olmayan”
gibi 2 tür sistemden “farklı” sonsuz tane daha sistem var. Bu da
X ve Y olmayan herhangi bir başka evrenin (mesela Z evreninin)
“mantığa dayalı” veya “mantığa dayalı olmayan” şeklinin
dışında, “hem mantığa dayalı hem de mantığa dayalı olmayan”
gibi sonsuz ayrı/farklı nedensellik düzlemi olacağını görüyoruz.

Dolayısıyla, oluşturulabilecek ve oluşturulamayacak, tüm


gerçeklik düzeyi kapsamında, sonsuz tane ve “ayrı” olan
nedensellik sistemlerinde bir karakter bütün dualiteleri aşarsa,
bunun içine “doğru” – “yanlış” – “hem doğru hem yanlış” – “ne
doğru ne yanlış” – “hem ne doğru ne yanlış hem doğru hem de
yanlış” vb. sonsuz ayrı mantık-mantıksızlık tarzındaki dualitelerin
ve nedenselliklerin aşılacağından dolayı bu karakter TD3
olacaktır.

2- 2. Sorunun cevabına gelelim. Şimdi, soru da dendiği gibi;


1. Sorudaki bağlamlar kullanılmış.
Fakat önemli olan bir nokta var. Şimdi, bağlama
baktığımızda dediğimiz gibi “her biri birbirinden farklı
nedensellik düzeyinde olan…” diye bir bilgi veriyoruz.
Yani örnek olarak bir evrende bir karakterin “varlığı”,
“entropi”yi arttırıyorsa, bir başka nedensellik düzleminde
“entropiyi” azaltır. Bir başkasında azıcık azaltır, birinde
çok azaltır, birinde durdurur, birinde sonsuz kat yükseltir
vb. her biri ayrı bir nedensellik düzleminde yer alır.
Fakat 2. Soru da bize verilen bilgilere göre, “seçmek” –
“seçmemek”, “var oluş” – “yok oluş” tarzında birbirinden
“zıt” ikiliklerin “ilişkisiz” olmasından bahsediyor.
Bu durumu önceki örneğimize dönerek açıklarsak; Bir
karakterin “varlığı”, X evreninde “entropi” dediğimiz şeyi
arttırıyorsa, Y evreninde bir karakterin “varlığı”,
“entropi” dediğimiz şeyi azaltır. Çünkü nedensellik
sistemleri farklıdır.

Ancak, bunlar birbirleriyle “ilişki” içindedir. Bir evrende,


bir karakterin “varlığı”, “entropi” dediğimiz şeyi
arttırıyorsa, başka bir evrendeki bir karakterin varlığı
azaltmalıdır. Gördüğümüz gibi bunlar bir ilişki içindedir.
Ancak, soru da görüldüğü gibi “ilişkisiz” diyor. İlişkisiz bir
olgu 1. Sorudaki bağlama uymaz. Çünkü evrenlerin
birbirlerinden farklı nedensellik sistemini bulundurması
bir ilişki içindedir.
Ancak orada “ilişkisiz”denilmiş. Bu da soruyu kendi
içinde çelişkili yapıyor, yani hatalı.
Cevabı yok.

3- Geldik 3. Soruya. Şimdi, orada söylenildiği gibi “reel


sayılar” sorudaki bağlamı oluşturuyor.
Neyse, burada tekrar döneceğiz. Şimdi, olaya ikiliklerden
başlayalım.
Orada söylenilen “0 ve 1” dediğimiz şey, bir ikiliktir. Yani
karakter ne 0, ne de 1’dir. Normal şartlarda 0 ve 1
olmayan TD’ye sahip bir karakter, 2 ya da başka bir sayı
da yer alır.

Bunu şöyle düşünün. Şimdi, “1” dediğimiz sayıya “varlık”


değişkenin atayalım.
“0” dediğimiz sayıya ise “yokluk” diyelim.
Böyle bir durumda, 0 ve 1 ikiliğini aşan karakter; ne 0, ne
de 1’dir.
Bunun sözel olarak ifade edilişi; ne yok, ne de vardır.
Ama buradaki önemli bir nokta, bu ikiliğin dışında
olmasıdır. Yani bu karakter 0 ya da 1 olmasa bile, 2 ya da
herhangi başka bir sayı olacaktır.

Bu durumda garip bir olay ile karşılaşıyoruz. “1” sayısına


“varlık”, “0” sayısına ise “yokluk” demiştik. Buradaki
karakter “1” olmadığı için normalde “yokluk” olması
gerekir. Ama aynı zamanda “0” olmadığı içinde “yokluk”
kategorisine giremez. Kısaca buradaki karakter, böyle bir
ikilik ile sınırlandırılamaz.
Tıpkı “2” olma durumunda olduğu gibi. Karakter aslında
2 olduğu için vardır, ama buradaki “var olmak” kavramı
“1” olduğundan, ve karakter de “1”den öte olduğundan,
aslında ne vardır, ne de yoktur.
Buraya kadar iyiyiz. Yani demek istediğim, bağlamda bir
karakterden bahsediyorsak; karakter vardır. Çünkü
olmayan bir karakterden bahsedemeyiz.
Kısaca, karakter “var.”

Bağlamda da gözüktüğü gibi, “1 = varlık” – “0 = yokluk”


olarak kullanıyoruz. Az önce öğrendiğimiz bilgiye göre,
karakter “var”dır. Yani normal şartlarda karakterin “1”
olması gerekir.
Fakat soru da bize verildiği gibi, karakter aslında “ne 0,
ne de 1’dir.”
Yani karakter 0 ve 1 ikiliğini, diğer bir deyişle varlık ve
yokluk ikiliğinin ötesindedir.

Normal şartlar da, sadece 0 ve 1 ikiliğinden öte olması


gerekçesiyle TD1 verip geçerdik. Fakat bağlam reel
sayılardan oluşuyorsa ve reel sayıda ise tüm ikilikler 0 ve
1 ise, bu durumda TD1’i eliyoruz çünkü bu bağlamda 0 ve
1 ikiliğinin aşılması demek, tüm gerçeklik düzeyindeki
ikiliklerin aşılması anlamına gelir.

Yani karşımızda 2 seçenek kaldı.


Her neyse, konumuza tekrardan geri dönelim. Normal
şartlarda, karakter “var” ise “1” olmalıdır. Eğer “var”
olmasına rağmen “1” değilse, o zaman hem vardır ama
bu ikiliklerden öte de var olduğu için bunu 1 ve 0 ile
sınırlandıramayız. Tıpkı geçen örnekte verdiğim gibi “0 ve
1 ikiliğinden öte olan karakterin 2 olması durumu.”

Dolayısıyla karakter 0 ve 1 ikiliğinden öte de var olmalı.


Bu reel sayı bakımından 0 ve 1 dışındaki herhangi bir reel
sayı olabilir. Bunun içine 5/21, π sayısı, e sayısı ya da
herhangi bir reel sayı da dahildir. Tıpkı geçen örnekteki
gibi 0 ve 1 olmayıp “2” de olabilir. Ancak sorun şu ki,
soru da verilen bilgilere göre başka bir reel sayı da
değildir.
Yani, direkt bütün reel sayılardaki (bütün gerçeklik
düzeyindeki) “ikili olmayan” sistemlerden de ötedir. Bu
da onu TD3 yapar.
Reality Warping vb. haxların tanımları
ve aralarındaki farklar
Gerçekliği çarpıtma, bir kişinin veya varlığın gerçekliğin kendisinin temel
doğasını değiştirme yeteneğini ifade eden kurgusal bir kavramdır. Genellikle,
bilimin kurallarını ve fizik yasalarını göz ardı ederek, kullanıcının çevrelerindeki
dünyayı istediği şekilde değiştirmesine izin veren oldukça güçlü bir yetenek
olarak tasvir edilir. Başka bir deyişle, gerçeklik çarpıtıcıları, yalnızca onlar
hakkında düşünerek veya olmasını isteyerek olayları gerçekleştirme gücüne
sahiptir.

Gerçeği çarpıtmanın örnekleri, nesneleri veya insanları varoluştan silmek,


dilekleri yerine getirmek, tüm evrenleri yaratmak, maddeyi veya enerjiyi
değiştirmek, zaman ve uzayı manipüle etmek vb. şeyleri içerebilir. Esasen,
gerçekliği çarpıtmanın sınırları, yalnızca kişinin hayal gücü veya yeteneği
kullanması ile sınırlıdır.

Soru; Bir gerçeklik çarpıtıcı, gerçekliğin temel


doğasını değiştirme yeteneğine sahip olsaydı ve bu
nedenle fizik yasalarını ve evrenin dokusunu uygun
gördükleri şekilde değiştirebilseydi, potansiyel olarak
artık gerçekliği değiştiremeyecekleri bir senaryo
yaratabilirler miydi? Başka bir deyişle, bir gerçeklik
çarpıtıcı, kendi güçlerinin sınırlarına ulaştığı veya
gerçekliği değiştirme yeteneklerinin bir şekilde
reddedildiği veya hükümsüz kılındığı bir durum
yaratabilir mi? Bu nasıl mümkün olabilir ve
gerçekliğin kendisinin doğası için ne gibi çıkarımları
olabilir?

Cevap; Bu soruya kesin bir cevap vermek zordur çünkü gerçeklik


çarpıtması kurgusal bir kavramdır ve gerçek dünyada aslında yoktur.
Bu nedenle, bu soruya bilimsel veya teknolojik olarak doğru bir cevap
vermek mümkün değildir.

Gerçeği çarpıtmanın olası bir yetenek olduğu kurgusal hikayeler veya


evrenler bağlamında, bu sorunun cevabı, kavramın nasıl tasvir
edildiğine ve yeteneğe uygulanan belirli kural ve sınırlamalara bağlı
olarak büyük ölçüde değişebilir. Bazı hikayeler gerçeklik çarpıtıcılarını
her şeye kadir ve herhangi bir sınırla sınırlandırılamaz olarak tasvir
edebilirken, diğerleri gerçeklik çarpıtma kullanımına belirli
sınırlamalar veya sonuçlar getirebilir.

Nihayetinde, bu sorunun cevabı, belirli bir hikaye veya evrende


gerçekliğin bükülmesinin belirli bağlamına ve tasvirine bağlı olacaktır.
Law Manipulation Nedir ve Reality Warping ile arasında ne gibi
farklar vardır?
Yasa manipülasyonu, gerçekliği yöneten "yasaları" manipüle
etme yeteneğini ifade eden kurgusal bir kavramdır. Bu
yasalar, gerçekliğin işleyiş biçimini yöneten kurallar, emirler
ve temel mantıksal ilkeler veya gerçekler dahil olmak üzere
çok çeşitli şeylere atıfta bulunabilir. Bazı hikayelerde veya
evrenlerde, bu yasalar daha yüksek bir otorite tarafından
dayatılabilirken, diğerlerinde gerçekliğin doğasına içkin
olabilir.

Yasa manipülasyonunun arkasındaki temel fikir, kullanıcının


potansiyel olarak kendilerine fayda sağlamak veya
gerçekliklerinde bir düzeni sürdürmek için değiştirme, yok
etme, geçersiz kılma veya yeni yasalar oluşturma yeteneğine
sahip olmasıdır. Kanun manipülasyonunun belirli sınırları ve
yetenekleri, belirli bir hikaye veya evrendeki yeteneğin
spesifik tasvirine bağlı olarak büyük ölçüde değişebilir.

Gerçeklik çarpıtma ile arasındaki fark açısından, gerçeklik


çarpıtma genellikle kullanıcının gerçekliğin temel doğasını
değiştirmesine izin veren daha güçlü ve her şeyi kapsayan bir
yetenek olarak görülür. Genellikle kullanıcının fizik yasalarını
ve evren yasalarını değiştirmesine veya görmezden gelmesine
izin verdiği şeklinde tasvir edilirken, yasa manipülasyonu daha
çok gerçekliği yöneten belirli kural veya ilkeleri manipüle
etmeye odaklanır.

Genelde RW>LM olarak alınır fakat VSBW sisteminde böyle


bir hiyerarşiye gerek duyulmaz. Önemli olan, hangi
bağlamlarda nasıl kullanıldığıdır.

Soru; Gerçeklik yasalarını manipüle etme yeteneğine


sahip bir varlığın, her eylemin karşılık gelen bir etkisi
olduğunu söyleyen neden-sonuç yasasını geçersiz
kılmanın bir yolunu bulduğunu hayal edin. Bu varlık,
görünürde bir sebep olmaksızın olayları meydana
getirme gücüne sahiptir ve olayların görünürde hiçbir
sebep olmaksızın meydana gelmesine neden olabilir.

Bu yetenek göz önüne alındığında, varlık güçlerini


amaçlarına ulaşmak için nasıl kullanabilir ve
eylemlerinin bir sonucu olarak hangi istenmeyen
sonuçlar ortaya çıkabilir? Güçlerini paradokslar veya
çelişkiler yaratmak için kullanabilirler mi, yoksa
potansiyel olarak gerçekliğin dokusunu değiştirebilirler
mi? Varlığın eylemleri başkaları tarafından nasıl
algılanabilir ve güçlerini zararlı veya yıkıcı bir şekilde
kullanacaklarsa nasıl durdurulabilir?

Cevap; Bu soruya kesin bir cevap vermek zordur çünkü


bu, neden-sonuç yasasının hükümsüz kılındığı
varsayımsal bir senaryoyu dikkate almayı içerir. Bu
senaryoda, varlığın eylemlerinin potansiyel sonuçları ve
sonuçları, gerçekleştirdikleri belirli eylemlere ve
ulaşmaya çalıştıkları hedeflere bağlı olacaktır.

Varlık güçlerini paradokslar veya çelişkiler yaratmak için


kullanırsa, gerçekliğin dokusunun bir şekilde
değiştirilmesi veya bozulması mümkündür. Evrenin ve
içindeki her şeyin işleyişini yöneten şey gerçeklik
yasaları olduğundan, bunun potansiyel olarak geniş
kapsamlı ve öngörülemeyen sonuçları olabilir.

Alternatif olarak, varlık, güçlerini daha ince şekillerde


kullanabilir, olayların görünürde herhangi bir sebep
olmaksızın, ancak gerçeklik yasalarıyla doğrudan
çelişmeyecek şekilde gerçekleşmesine neden olabilir.
Bu durumda, eylemlerinin sonuçları daha az fark
edilebilir veya önemli olabilir, ancak yine de
istenmeyen sonuçların ortaya çıkması mümkündür.

Nihayetinde, varlığın eylemlerinin belirli sonuçları ve


sonuçları, yaptıkları belirli eylemlere ve bu eylemlerin
arkasındaki motivasyonlara bağlı olacaktır. Söz konusu
spesifik senaryo hakkında daha fazla bilgi sahibi
olmadan bu soruya kesin bir cevap vermek mümkün
değildir.
Subjective Reality nedir ve diğerlerinle ilişkisi nedir?
Öznel gerçeklik, gerçeklik ile gerçek dışı arasındaki sınırı manipüle
etme yeteneğini ifade eden kurgusal bir kavramdır. Başka bir deyişle,
daha önce kurgu, fantezi veya hayal olarak kabul edilen şeyleri
gerçeğe dönüştürmenin yanı sıra, gerçek şeyleri sanki bir rüya veya
illüzyonmuş gibi gerçek dışı hale getirme veya yok etme gücüdür.

Öznel gerçeklik, genellikle, kullanıcının gerçekliği çeşitli şekillerde


manipüle etmesine izin veren oldukça güçlü ve çok yönlü bir yetenek
olarak tasvir edilir. Kurgusal veya hayali şeyleri var etmek için
kullanılabileceği gibi, gerçek şeyleri veya olayları silmek veya
değiştirmek için de kullanılabilir.

Öznel gerçeklik ile gerçekliği çarpıtma arasındaki fark, öznel


gerçekliğin daha çok gerçeklik ile gerçek dışı arasındaki sınırı
manipüle etmeye odaklanması, oysa gerçekliği çarpıtmanın genellikle
kullanıcının gerçekliğin temel doğasını değiştirmesine izin veren daha
her şeyi kapsayan bir yetenek olarak tasvir edilmesidir. Öte yandan
kanun manipülasyonu, gerçeklik/gerçek dışı sınırını değiştirmek
yerine, gerçekliği yöneten belirli kuralları veya yasaları manipüle
etmeye odaklanır.
Hiyerarşileri
Yasa manipülasyonu, gerçekliği çarpıtma ve öznel gerçeklik arasında
bir güç hiyerarşisi oluşturmak zordur çünkü bunların hepsi tamamen
kurgusal kavramlardır ve gerçekte gerçek dünyada yoktur. Bu
nedenle, bu yetenekler arasında bilimsel veya teknolojik olarak doğru
bir güç hiyerarşisi sağlamak mümkün değildir.

Bu yeteneklerin tasvir edildiği kurgusal hikayeler veya evrenler


bağlamında, aralarındaki güç hiyerarşisi, yeteneklerin nasıl tasvir
edildiğine ve onlara dayatılan belirli kural ve sınırlamalara bağlı olarak
büyük ölçüde değişebilir. Bazı hikayeler bir yeteneği diğerlerinden
daha güçlü olarak tasvir ederken, diğerleri yeteneklerin güçleri ve
yetenekleri açısından aşağı yukarı eşit olduğunu gösterebilir.

Kurgusal hikayelerde sıklıkla nasıl tasvir edildiklerine bağlı olarak, yasa


manipülasyonu, gerçekliği çarpıtma ve öznel gerçeklik arasındaki olası
bir güç hiyerarşisi şöyledir:

1- Gerçekliği Çarpıtma: Gerçekliği çarpıtma, genellikle üçünün en


güçlü ve her şeyi kapsayan yeteneği olarak tasvir edilir ve
kullanıcının gerçekliğin temel doğasını manipüle etmesine ve
fizik yasalarını ve evrenin yasalarını değiştirmesine veya
görmezden gelmesine olanak tanır. Genellikle, gerçeklik
yasalarına bakılmaksızın, istenen herhangi bir sonuca ulaşmak
veya istenen herhangi bir değişikliği yapmak olarak tasvir edilir.

2- Öznel Gerçeklik: Öznel gerçeklik, genellikle kullanıcının gerçeklik


ile gerçek dışı arasındaki sınırı manipüle etmesine, kurgusal veya
hayali şeyleri var etmesine veya gerçek şeyleri sanki bir rüya
veya illüzyonmuş gibi yok etmesine olanak tanıyan güçlü bir
yetenek olarak tasvir edilir. Genellikle çok çeşitli sonuçlara
ulaşma yeteneği olarak tasvir edilir, ancak bir şekilde gerçeklik
yasaları veya evrenin doğası tarafından sınırlandırılabilir.

3- Yasa Manipülasyonu: Yasa manipülasyonu, gerçekliğin


kendisinin temel doğasını değiştirmek yerine gerçekliği yöneten
belirli yasaları veya ilkeleri manipüle etmeye odaklandığından,
genellikle gerçekliği çarpıtmaktan veya öznel gerçeklikten daha
az güçlü olarak tasvir edilir. Çok çeşitli sonuçlar elde edebilir,
ancak manipüle edebildiği belirli yasalar veya ilkeler ve gerçeklik
yasaları veya evrenin doğası tarafından sınırlandırılabilir.

Bu hiyerarşinin tamamen varsayımsal olduğunu ve bu yeteneklerin


kurgusal hikayelerde sıklıkla nasıl tasvir edildiğine dayandığını
belirtmekte fayda var. Kesin veya bilimsel olarak doğru bir güç
hiyerarşisi olması amaçlanmamıştır.
SON
Bu makalenin sonu burada bitiyor. NEP açıklamaları sizde olduğundan
üzerinde pek durmak istemedim. Ancak TD ve RW-LM-SR haxlarında
sıkıntı yaşadığınız için bunlar üzerinde daha da çok durdum.

Umarım anlayabilmişsinizdir dostlarım.

KİD-VOİD

You might also like