Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 11

FRANSIZ İHTİLALİ

1789 Fransız İhtilali, 18. yüzyıl Avrupa'sının ve dünya tarihinin en önemli


gelişmelerinden biridir.
Nedenleri
Fransa’nın koyu bir mutlakıyetle yönetilmesi, kralların halkı köle gibi görmesi,
Mali durumun düzeltilmesi için halktan alınan vergilerin artırılması, kralların saray
harcamalarında kısıntı yapmadan vergileri artırarak, bütçe açıklarını kapatma yoluna
gitmesi ve bu halkta tepki oluşturması,
Fransa’da asiller, rahipler, burjuva ve köylüler gibi aralarında büyük uçurumlar olan
sosyal sınıfların bulunması,
İngiltere’de meşrutiyetin ilan edilmesi sonrası İngiliz Anayasasının halka getirdiği hak ve
özgürlüklerin etkisi,
Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulması ve demokrasiye geçişin örnek alınması,
Montesquie (Monteskiyö), Volter, Diderot (Didero) ve J J. Rousseau (Jan Jak Russo) gibi
aydınların yazılarında, halk yararına yönetim şekilleri ve yaşam biçimlerini işleyerek halkı
aydınlatmalarıdır.

1
Ülke çapında köylü ve işçi ayaklanmaları başladı. Bu koşullar altında meclis toplantısı
yapıldı (5 Mayıs 1789). 17 Haziranda temsilcilerin büyük bölümüne sahip olan
burjuvaların ve köylülerin oluşturduğu Avam Meclisi kendini Ulusal Meclis ilan etti. 16.
Louis, 20 Haziranda meclis binasını kapattırdı. Başka bir binada toplanan meclis üyeleri
bir anayasa hazırlayıp onayladılar ve kendilerini Kurucu Meclis olarak ilan ettiler. Kralın,
Kurucu Meclisi tanımakla birlikte yirmi bin kişilik bir orduyu harekete geçirmesi,
isyancıların Paris sokaklarını doldurmasına neden oldu. Fransız muhafız alaylarından bir
bölümü de halkın yanında yer aldı. 14 Temmuzda daha çok siyasi tutukluların
bulunduğu Bastille (Bastil) Hapishanesi’ne giren halk, tutukluları özgür bıraktı.
Ayaklanma burjuvazi önderliğinde tüm kentlere yayıldı.
16. Louis (Lui) ve Kraliçe Mari-Antoinette (Mari-Antaunet) giyotinle idam edildiler
(1793). Fransa’da ihtilal süreci, direktuvar ve konsüllük dönemleriyle 1804’e kadar
sürdü. Bu tarihte General Napolyon Bonapart yönetsel gücü ele geçirdi ve kendisini
imparator ilan etti.

2
Sonuçları
Fransa’da imtiyazlı sosyal sınıflar ve feodal düzen yıkıldı. Eşitlik ilkesi kabul edildi.
Millet egemenliği fikri yaygınlaşarak, egemenlik hakkını tanrıdan aldığı düşünülen mutlak
krallıkların yıkılabileceği anlaşıldı.
Demokrasi ilkeleri benimsendi.
Fransa halkı millet olma bilincine kavuştu. Milliyetçilik düşünceleri yaygınlaşarak tüm dünyaya
yayıldı.
Fransız İhtilali sonucunda, İnsan ve Vatandaş Haklan Bildirisi ilan edildi (14 Temmuz 1789).
Çok uluslu devletlerde bağımsızlık hareketleri yaşanarak imparatorluklar yıkıldı, yerine millî
(ulusal) devletler kuruldu.
İhtilalin getirdiği özgürlük, eşitlik, milliyetçilik gibi fikirlerin ülkeleri için tehlikeli olduğunu
düşünen Avrupa devletleri Fransa’ya savaş açtı.
Fransız İhtilali, getirdiği bu değişikliklerle Yeniçağın sonu, Yakınçağın başlangıcı olmuştur.
Fransız İhtilali’nin Osmanlı Devleti’ne Etkileri
Osmanlı Devleti çok uluslu bir toplumsal yapıya sahipti. Fransız İhtilali’nin Osmanlı Devleti’ne
en büyük etkisi Milliyetçilik akımı konusunda oldu. Ulus devlet ve milliyetçilik düşüncesi hızla
yayıldı. Avrupa devletlerinin de etkisiyle Rumlar, Sırplar, Bulgarlar, Romenler milliyetçi
ayaklanmalar başlattılar. Batılı devletler ihtilalin geliştirdiği insan hakları düşüncesi
bağlamında Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmaya başladılar. Osmanlı Devleti insan haklan
konusunda yasal düzenlemeler yapma zorunluluğu duydu. Bu olgu, bir açıdan da Osmanlı
Devleti’nin batılılaşma ve demokratikleşme hareketlerine yardımcı oldu. Tanzimat ve Islahat
fermanları, Kanuniesasi’nin kabulü, I. ve II. Meşrutiyet’in ilanı bu süreç içinde gerçekleşmiştir.
3
Eski Düzene Dönme Çabalan ve Tepkiler (1815-1870)
Viyana Kongresi
Napolyon’a karşı savaşan devletler, Avrupa’nın geleceğini ve sınırlarını tartışmak için
Viyana’da bir kongre topladılar (1815). Kongreye tüm Avrupa ülkeleri delege gönderdi.
Sınırlar yeniden saptandı. Lehistan toprakları, savaş/ öncülük eden devletlerce paylaşıldı.
Prusya’da bir Germen Konfederasyonu kuruldu. İsveç Ye Norveç ile Belçika ve Hollanda
siyasi bakımdan birleştirildi.
Kongrede etkin konumda olan Rusya, Avusturya, Fransa, İngiltere ve Prusya krallıkları
kurdukları düzeni korumak, krallık rejimlerini sürdürmek ve Fransız Ihtilali’nin doğurduğu
düşünce akımlarını önlemek amacıyla kendi aralarında çeşitli dörtlü birlikler kurdular.
Avrupa’da siyasi dengeyi korumaya yönelik bu dönem 1827 yılına kadar sürdü ve
Restorasyon (yemden düzenleme) Dönemi olarak adlandırıldı. Metternich (Meternik)
Sistemi denilen bir politika oluşturdular. Metternich Sistemi’ne göre, Avrupa’nın
neresinde bir ayaklanma çıkarsa çıksın hep birlikte hareket edecekler ve Fransız
İhtilali’nin getirdiği özgürlük ve milliyetçilik akımı nedeniyle çıkan bu ayaklanmaları
bastıracaklardı.

4
1830 ve 1848 İhtilalleri
Viyana Kongresi kararlarına karşı ilk hareketler Fransa’da ortaya çıktı. 1824’te Dörtlü
Bağlaşmanın desteğiyle tahta çıkan X. Şarl, mutlak monarşiyi kurmak için meclisi
dağıttı. Basma sıkı sansür uyguladı. Yerine geçen Louis Philippe (Lui Filip) meşruti
krallığı onayladı (1830). Fransa’da başlayan 1830 İhtilali bir süre sonra Avrupa’nın
diğer ülkelerinde de görüldü. Çeşitli Avrupa ülkelerinde milliyetçi ayaklanmalar baş
gösterdi. Parlamenter sisteme geçiş hızlandı. Belçika, Hollanda’dan ayrıldı. Almanya,
İtalya, Prusya, Lehistan, İspanya ve Portekiz’de isyanlar çıktı. İngiltere’de liberaller
yönetime geçti.
19. yüzyılın ortalarına doğru sanayinin gelişmesiyle İngiltere ve Fransa’da güçlü bir
işçi sınıfı oluşmuştu. Zamanla emek sermaye çelişkisi, işçi hakları vb. konular
tartışılmaya başlandı. İşçiler seçme hakkı ve sosyal reformlar istediler. 1848 yılına
doğru demokrasi ve sosyalizm akımları iyice güçlendi.
Avrupa Devletlerinin Osmanlı Devleti’ne Karşı Uyguladığı “Çifte Standart”
Monarşik Avrupa devletleri, özellikle Avusturya ve Rusya çok uluslu etnik yapıların
Fransız İhtilali’nin yaydığı özgürlükçü ve milliyetçi akımlardan korumak için sert
önlemlere başvurdular.

5
Almanya ve İtalya Siyasi Birliklerinin Kurulması ve Avrupa’da Bloklaşma
İtalya Siyasi Birliğinin Kurulması
Viyana Kongresi sonucunda İtalya’da yedi küçük hükümet oluşturulmuş, Milano ve
Venedik Avusturya’ya verilmişti. Mutlakıyetle yönetilen bu hükümetlerin en güçlüsü
Piyomente Krallığı’ydı. Fransız İhtilali’nin yaydığı milliyetçilik düşünceleri İtalyan aydınları
arasında da etkili oldu.
Almanya Siyasi Birliğinin Kurulması
Viyana Kongresi’nde Almanya’ya Prusya dışarıda kalmak üzere konfederasyon statüsü ve-
rilmişti. Bu konfederasyon, Avusturya denetimindeki bir meclis tarafından yönetiliyordu.
Bu durum, Almanya üzerinde Avusturya-Prusya rekabetine yol açtı. Alman birliğini
sağlamaya yönelik milliyetçi hareketler Prusya'nın öncülüğünde gelişti. Birliğin ilk adımı
olarak Kuzey Almanya hükümetleri bir gümrük birliği kurdular. Prusya İmparatoru I.
Wilhelm ve Başbakan Bismarck, Alman birliğinin öncüleri oldular. Milliyetçi ve militarist bir
politika izlediler.
Avrupa’da Bloklaşma
Ulusal birliğini kuran Almanya, Avrupa politikasında belirleyici bir rol oynamaya başladı.
Fransa’ya karşı Avusturya ve Rusya ile 'imparatorlar Birliği” nin oluşmasına öncülük etti
(1872). İtalya da Fransa’ya karşı Almanya’ya yakınlaşma politikası izliyordu. Ancak Rusya,
Berlin Antlaşmasından sonra bu birlikten ayrıldı. Fransa ve İngiltere’ye yaklaşma politikası
izlemeye başladı. Almanya da Rusya'nın yerine İtalya’yı birliğe alarak Üçlü İttifak kurdu
(1883). Almanya'nın yayılmacı politikası karşısında Fransa, Rusya ile anlaşma yolları aradı.
Almanya'nın sömürgecilik politikasına karşı İngiltere de bu antlaşmalara katıldı. Böylece
6
1907 yılında Üçlü İtilaf kurulmuş oldu.
SANAYİ İNKILÂBI VE SÖMÜRGECİLİK
1-Bilimsel ve Teknolojik Gelişmeler
Matbaanın kullanılması, Rönesans ve reform hareketlerinin insana, doğaya bakışta oluştur-
duğu köklü değişim bilim alanında da gelişmelere yol açtı. 17. yüzyılda modem bilimin
temelleri atıldı. Bilimsel çalışmalar yöneticiler tarafından desteklendi. Farklı ülkelerin bilginleri
arasındaki bilgi alışverişleri sonucu bilim uluslar arası bir boyut kazandı.
Kopernik’in astronomi konusundaki düşünceleri, dünyanın şekline ve evrendeki konumuna
ilişkin eski varsayımlarda yenilikler oluşturdu. Bacon (Beykın)’ın bilimde başlattığı deneysel
yöntem modem bilimin doğuşunda temel oldu. Galileo (Galile), yer çekiminin sabit kuvvet
alanını ve ivme kuramını buldu. Torricelli, Pascal ve Decartes (Dekart) araştırmaları ile ün
kazandılar. Newton (Nivton), sabit kuvvet alanından hareketle evrensel çekim kanunu
varsayımına ulaştı.
2-Ticaret Alanında Gelişmeler
Bilimsel ve teknolojik gelişmeler, 16. yüzyılın sonundan başlayarak ekonomik alanı büyük
ölçüde etkilemeye başladı. Tarıma dayalı feodalizmin yerine geçen merkezi krallıklar ticarete
önem verdiler. Ticaretin gelişmesi ulusların gelir düzeyini yükseltti, kentlerin büyümesine
neden oldu. Coğrafi keşifler sonucunda deniz ticaret yolları değişti.
3-Sanayi İnkılâbı
Tekniğin ve ulaştırma olanaklarının gelişmesiyle 18. yüzyıldan başlayarak üretimde insan
gücünün yerini makine gücünün alması sonucu gelişen olaylara Sanayi İnkılâbı denir. Sanayi
İnkılâbı 18. yüzyıl ortalarında İngiltere’de pamuklu dokuma sanayisinde başladı. 20. yüzyılda
tüm Avrupa kıtasına yayıldı. Aydınlanma Çağında bilim sistemli biçimde üretim etkinliğinde
7
uygulandı.
Sanayinin gelişmesi ulaşım ve iletişim alanında da gelişmelere yol açtı. Ticareti
kolaylaştırmak amacıyla demir yolları uzatıldı. 1869’da Süveyş Kanalı, 1914 yılında Panama
Kanalı açıldı. Telgraf hızla Avrupa’da yayıldı. Ancak Sanayi İnkılâbı birçok sorunu da
beraberinde getirdi. Kırsal alanlardan kentlere yoğun göç yaşandı. Kent nüfusları çok arttı.
Osmanlı ekonomisi, yeni üretim biçiminden olumsuz yönde etkilendi. Avrupa’nın bol ve
ucuz ürünleri, kol gücüne dayalı yerli üretimi iyice geriletti. Osmanlı Devleti batılı ülkelerin
hemen tümüne kapitülasyonları tanımak zorunda kaldı.
Sömürgecilik Faaliyetleri
Sömürgecilik kavramı; zenginlik ve güç kaynağı olarak görülen ülke yahut bölgelerde ege-
menlik kurarak sömürmeyi ve yayılmayı anlatır. Bir anlamda da sömürgeci ülkeye bağımlı
ülkeler kurulmasını ve bunların geliştirilmesini öngören siyasal-ekonomik öğretidir.
Sömürgecilik; köleleştirme, siyasi olarak bağımlılaştırma, özellikle ekonomik düzeyde baskı
altında tutmaya dayanır.
Fransa, sömürgecilik konusunda Uzak Doğu ve Amerika’da İngilizlerle boy ölçüşemedi.
Kuzey Afrika’ya yöneldi. Cezayir, Tunus kıyı bölgesi dışında, Sudan, Mali, Nijer, Çad ve
Madagaskar’ı ele geçirdi. Asya’da ise Çin Hindi Yarımadası’nın bir bölümüne (Vietnam)
yerleşti.
Almanya, siyasi birliğini geç kurduğu için sömürgecilikte İngiltere’nin gerisinde kaldı. Af-
rika’nın henüz ele geçirilmemiş bölgelerine yöneldi. Kenya, Tanzanya, Namibya, Togo,
Uganda ve Kamerun’a yerleşti.
İtalya da Almanya gibi sömürgecilikte geciken bir ülkeydi. İtalya’nın ilk hedefi Kuzey
Afrika’daki Trablusgarp ve Bingazi oldu.
8
Rusya, konumu yüzünden batı yönünde genişleme olanağına sahip değildi. Bu nedenle 19.
yüzyıl sonlarında Orta Asya’yı yani Türkistan’ı ele geçirdi.
AYDINLANMA ÇAĞI
Düşünce Hayatında Gelişmeler
Rönesans ve reform hareketleri sonucunda Orta Çağa özgü skolastik düşünce yıkıldı. Özgür
düşüncenin önündeki engeller kalktı. İnsanın ve doğanın akıl yolu ile keşfedileceği felsefesi
doğdu. Kant, aydınlanmada aklın rolünü “insanın kendi aklını kendisinin kullanmaya
başlaması” olarak belirtti. Rasyonalizm (akılcılık), felsefe, edebiyat, sanat ve bilimi etkiledi.
Hümanizm adına, toplumsal kademeleşme ve sınıf bölümlemesi eleştirildi. Millî egemenlik,
özgürlük, insan hakları, demokrasi, evrensel kültür gibi aydınlanma değerleri toplumları
etkiledi. Fransız İhtilali aydınlanmanın somut sonucu oldu. Aydınlanmanın başlıca
temsilcileri; İngiltere’de John Locke (Con Lok), Isaac Newton (Ayzek Nivtın) ve David Hume
(Deyvid Hum);
Doğal ve Beşeri Bilimlerde Gelişmeler
Doğa bilimleri, doğada bulunan hayvan, bitki, kaya ve maden gibi nesnelerin bilimsel olarak
incelenmesidir. Doğa bilimlerinin temeli zooloji, botanik ve jeoloji bilimleridir. Bunlara bağlı
olarak gelişen paleontoloji, ekoloji, fiziksel coğrafya ve oşinografi vb. de doğa bilimleri içinde
yer alır. 18. yüzyılda doğa bilimleri alanında sağlanan başlıca gelişmeler şunlardır:
Cari Linneaus (Kari Linaus), bitkileri sınıflandırdı. Botanik biliminin temellerini attı. Charles
Lyell (Çarl Liyel) ve Buffon, jeoloji bilimine önemli katkılar yaptılar. Buffon, Doğa Tarihi adlı
yapıtında dünyanın oluşumunu inceledi. Lamarck (Lamark), çevre etkisiyle canlıların ve
cisimlerin değiştiği tezine dayanan transformasyon kuramını ileri sürdü. Darwin, evrim
kuramını ortaya attı. 9
OSMANLI DEVLETÎ
Devletin Yapısı
Tarihin en uzun ömürlü devletlerinden biri olan Osmanlı Devleti, Oğuz-Selçuklu Türklü-
ğünün Anadolu'daki devamı ve uzantısı olarak doğdu. Devlete egemen öğe Türklerdi.
Resmi dil Türkçeydi. Kuruluşundan yıkılışına kadar Türk töresinin yanında İslam inancına
dayalı devlet kimliğini korudu. Yavuz Sultan Selim'den başlayarak halifeliğin temsiliyle
birlikte devletin İslami yapısı daha da belirginleşti. Osmanlı Devleti'nde yönetim İslam
hukukuna ve eski Türk töresine dayanırdı. Ayrıca fethedilen ülkelerin yönetimlerindeki bazı
uygulamalardan da yararlanılmıştır.
Osmanlılarda mutlak yetki padişaha aitti. Bu yetki keyfi olarak kullanılamazdı. Ülkede uy-
gulanan hukuk kuralları İslam dininin hukuk kuralları olan şeriat (şeri hukuk kuralları) ve
uygulamada şeriata aykırı olmamak üzere padişahların Türk töresine uygun olarak
koydukları örfi hukuk kuralları idi.
II. Mehmet tahta çıkmak için fiili bir zorunluluk haline gelen kardeş idam etme
uygulamasını yasallaştırdı. Bu olgu devlet ve ülke düzenini sağlama amacıyla yapılıyordu.
17. yüzyılda III. Mehmet'ten sonra çoğunlukla devşirme sisteminden gelen merkez
görevlilerinin de etkisiyle sancağa çıkma yöntemi kaldırıldı.
Osmanlı padişahlarının egemenliği ancak II. Meşrutiyet Döneminde Kanunuesasi’nin
uygulanmasıyla meşruti bir nitelik kazandı. Padişahın egemenliği hüküm, irade, ferman ya
da hattı hümayun gibi belgelerle belirginleştirilmiştir. Eski Türk devletlerinde olduğu gibi
Osmanlı anlayışında da “devletin evrensel, yüce, güçlü ve sonsuza kadar yaşaması” gibi
düşünceler vardı. Bu düşünce “devlet-i ebed müddet, devlet-i âliye vb.” biçiminde
belirtilirdi. 10
19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde klasik yönetim modelinde bulunmayan, padişahın
yetkilerini düzenleyen parlamento kuruldu. Ancak parlamentolu yönetimde Allah
tarafından padişaha verildiğine inanılan, halkı yönetme yetkisi varlığını korudu. Osmanlı
hükümdarları yasama, yürütme, yargı yetkilerini kendilerinde toplamışlardı. Ancak
padişahlar uygulamanın kolay ve seri olabilmesi için görev dağılımına gitmişler ve yetki
verdikleri görevlilerin, yaptıkları işlerde “son söz hakkını” yine ellerinde tutmuşlardı.

11

You might also like