Download as txt, pdf, or txt
Download as txt, pdf, or txt
You are on page 1of 3

Üretici bir bireyin tanımlı bir Sakral merkezi vardır, ama ne bu merkez ne de diğer

motor merkezlerinden herhangi biri - Kalp, Duygular ve Kök - aktif bir kanal
aracılığıyla Boğaz merkezine bağlı değildir.
Siz, sonsuz yaşam kuvveti enerjisini etrafa saçan bir bireysiniz, ancak bir şeyleri
gerçekleştirmek her zaman kolay olmuyor. Kendinizi bulmanız ve potansiyelinize
ulaşmanız için biraz çaba şart. Siz başlatmak değil, beklemek üzere tasarlandınız.
Sizin sloganınız: “Bekle, yanıt ver, sonra harekete geç!” Bir Üretici olmak sizi
nispeten normal bir hızda ilerleyen, ama son derece etkili bir birey yapar ve
hareket gücü kazandığınızı izlemek keyiflidir, çünkü bu Sakral merkezin gücüyle
ateşlenir ve dolayısıyla süreklidir. Siz, başkaları geride kalırken sürekli
ilerlemeye devam eden bir Duracell veya Energizer pilsiniz. Sizin mücadeleniz, bu
inanılmaz enerjiyi en iyi şekilde nereye ve nasıl uygulayacağınızı bulmaktır. Doğru
projeleri, fırsatları ve insanları beklemek ve içgüdüsel yanıtlarınızı
onurlandırmak, mutluluğa giden yolda anahtarlarınızdır. Beklemeden harekete
geçtiğinizde terslikler olabilir. Ne zaman sabırlı davranır ve o şekilde fırsatları
kendinize çeker ya da harekete geçerseniz, o zaman her şey daha olumlu olacaktır.
Bizler, herkesin şimdi harekete geçmek, hızlanmak, zaman kaybetmemek, bir an önce
başarılı olmak istediği bir zamanda yaşıyoruz. Bu beklenti sizi de harekete
geçirebilir, ama büyük girişimlerde bulunmanız gerektiğini düşünerek yanılmayın.
Önce içinizde üreteceğiniz enerjiye ihtiyacınız vardır; ancak o zaman etkili ve
verimli olabilirsiniz. O yüzden oturun, sabırlı olun ve yanıt vermek için bekleme
sanatında uzmanlaşın. Kendinizi bir mıknatıs olarak görün ve insanların ve
başlangıçların size gelmesine izin verin. Ve geleceklerdir. Bu, mıknatısların çekim
gücü, yaşamın enerji yasasıdır. Eğer “Neden başladığım veya kovaladığım her iş
hüsranla sonuçlanıyor?” veya “Neden o başarılı oluyor da ben olamıyorum?” gibi
isyanlarınız varsa, benim yanıtım şu olur: “Çünkü siz bekleyip fırsatları kendinize
çekmeyi henüz öğrenmediniz.” Bekleyin. Kendinize dair doğru olmayan yanılgınız, her
şeyi otomatik olarak gerçekleştirebileceğiniz bolca enerjiniz olduğudur. Bu büyük
olasılıkla sizi odaklı ve bağlı olarak tanımlayan insanlarla şekillenmiş bir
yanılgıdır. Siz işyerine girersiniz ve yaşam kuvveti enerjiniz herkese yayılır,
onları canlandırır. İşte burada devreye gerçek iş bitirici girer - Üretici. Günü
kurtarabilirsiniz ve hatta buna kendiniz de inanırsınız. Size doğru gelse de
gelmese de, saldırma ve çağrıya cevap verme eğiliminiz vardır. Saatler sonra,
başınız öne eğik çalışırken bir bakarsınız herkes yatmaya gitmiş. O zaman kendi
kendinize sorarsınız: “Neden her şey benim üstüme kalıyor? Neden bu işe bulaştım
ki?”
Farkına varmanız gereken, tatmin edici olan şeylerin, sabır gösterdikten sonra
ulaştıklarınız, kapınıza gelen veya telefonunuzu çaldıran başlangıçlar veya
olasılıklar olduğudur. O zaman önemli olan sizin verdiğiniz yanıtlardır. Bu yanıt,
içinizde yerleşik olan bir kılavuzluk sistemi ile yönetilir. Sakral içgüdüsel
yanıtlarınız, bağlılığınızı kimin veya neyin hak ettiğinin sinyallerini verir. Bu,
içsel benliğinizin gerçek sim, sizin için doğru olan şeyin kapılannı açan güçtür.
Bu içgüdüsel yanıt hissini, farkmdalıksız bir refleks veya ses ya da sizi bir şeye
doğru iten veya sizi o şeyden uzaklaştıran enerjinin yükselip alçalması formunda
yaşarsınız. Bu ses ya “evet” diyen o bilindik “hı-hı” olur ya da “hayır” diyen “ıh-
ıh”. Bu hislere kulak vermelisiniz, çünkü gerçek anlamda bu sizin içinizdeki
göstergedir. İçgüdülerinizi, insanlann size sorduklan sorulann yanıtlannda
hissedeceksiniz: “Bana yardım edebilir misin?” “Buluşmak ister misin?” veya “Aç
mısın?” Ama bu aynı zamanda yaşamın sorduğu çok daha engin sorularda kendini
gösterir. Bir dahaki sefere biri size bir şey sorduğunda kendinizi test edin, ama
anında içgüdüsel bir yanıt bekliyor olabileceğinizin farkında olun, bir saniye
sonra Zihin konuya dahil olacaktır. Bunun dikkatinizi dağıtmasına izin vermeyin.
Yanıtlannızm bulunduğu yer orası değil. İçgüdülerinize kulak verin. Aynı zamanda
direkt bir soru gerektirmeyen içsel seslerinizi dinleyin. Bir restoranda oturuyor,
menüye bakıyor ve başlangıç seçeneklerinizi inceliyorsanız, “hı-hı” veya “ıh-ıh”
yanıtı devreye girecektir. O sesi dinleyin. Dolayısıyla sizin için süreç şöyledir:
yaşamın sunduklannı bekleyin, içgüdüsel yanıtlannıza kulak verin, sonra harekete
geçin.
Gayle bir Üreticidir v e o içgüdüsel yanıtlarına kulak vermeyi öğrendi. Bir zam an
lar dört potan siyel sevgili adayıyla görüşüyordu ve kim inle ilişkiye başlayacağı
konusunda kararsızdı. Bir H um an Design okum asından sonra, kendini korku ve va
rsa yım la r bulutundan uzaklaştırması gerektiğini anladı. Bunlar, onun doğal
içgüdüsel yanıtlarında hiçbir rol oynamıyorlardı. Yatak odasında durdu, ayn aya
baktı ve içgüdülerinin yanıtlaması için bir evet/hayır sorusu oluşturdu. Teker
teker dört erkeğin isimlerini sıraladı. “Doug’la birlikte olmalı mıyım?” Hayır için
o "ıh-ıh” yanıtını hissetti. “Marshall’la birlikte olmalı mıyım?” Yine "ıh-ıh”
geldi. "Michel’le birlikte olmalı mıyım?” Bir kez daha "ıh-ıh.” Sonunda sıra Nick’e
geldi ve Gayle "hı-hı” yanıtını duydu. “Evet” yanıtını almıştı. Benliğinin
derinliklerinde, Nick onunla uyumluydu ve Gayle ona bir şans vermek için bu işareti
kullandı.
Üreticilerin yapabileceği bir hata çok düşünmek, Zihin merkezinin Sakral’dan baskın
gelmesine izin vermektir. Bu sis içgüdüsel yanıtı bulanıklaşürdığında, kendinizi
yanlış insanlara ve yanlış hedeflere bağlanırken bulursunuz. Ve sonra, Sakral için
sıkıntı başlar: kendinizi bir kez adadınız mı, ne kadar uygunsuz veya yanlış olursa
olsun, Sakral bunu takip etmeli ve bu deneyimi tamamlamalıdır. Pes etmek kötü bir
seçenek değildir - ve bu anlayış gerektiren bir şeydir - çünkü enerjik hareket
gücünüz aktif olduğunda, durmaz. Doğanız bekleyerek öyle bir buhar bulutu
yaratmıştır ki bu hareket gücünü nasıl durduracağını bilemez. Bu bir hızlı trenden
bir anda durmasını istemek gibi bir şeydir. Üretici olmayan biri olarak, insanlann
felakete doğru koştuklannı görür, ama onlan durduramazsınız. Onlann, kendilerine en
uygun zamanda akıllannı başlanna almalan için beklemelisiniz. Yorulacak, yıpranacak
ve tekrar denemeye hazır olacaklardır. Üreticiler, onlann enerjilerini kullanmaya
veya onlardan çıkar sağlamaya çalışan diğer insanlara karşı uyanık
davranmalılardır. Bu insanlara genelde hizmet sektörlerinde, fabrikalarda veya
asistanlık, sekreterlik ve kişisel koçluk pozisyonlannda rastlarsınız ve onlar koşu
bandı gibi durmadan çalışırlar. Çünkü Üreticiler pek çok şey için gereken sıvıyı
sağlarlar. Siz de bir Üretiriyseniz, dünya nüfusunun yüzde 37’sini temsil
ediyorsunuz ve ölüyü diriltecek güce sahipsiniz. Bir odaya girdiğinizde enerjiniz
insanlann başını döndürüyor. Becerikli ve yorulmak bilmez bir insan olarak
görülüyorsunuz. Eminim siz yataktan kalkan, kahvaltı hazırlayan, çocuklan okula
bırakan, işe giden, her şeyini işine katan, başka insanlann hatalannı düzelten,
öğle molalannda çalışmayı sürdüren, öğleden sonra patronunu biraz daha etkileyen,
eve gelen, çamaşırlan yıkayan, yemeği hazırlayan, çocuklara banyo yaptıran, onlan
yatıran, sonra eşine dönüp yorgunluktan koltuğa yığılan birisiniz. Diğer Üretici
tipler dışında hiç kimse sizinle baş edemez. Sorun şu ki günün sonuna geldiğinizde,
çok şey başardığınızı hissetmenize rağmen kendinizi mutlu hissetmezsiniz. Bunun
sebebi, büyük oranda, sürekli koşturuyor olmanızdır. Hayat sadece iş yapıp
başkalannı m utlu etmekten ibaret değildir. Bir Üretici tasanmın anahtan şudur:
sadece sizinle uyumlu olan inşân ve aktivitelerle meşgul olun; aksi takdirde,
tipinizin diğer yüzünü keşfedecek ve pes etmiş, hayattan bıkmış, denemekten
yorulmuş bir koltuk bağımlısına dönüşeceksiniz. Ya da tükenen, yatağından çıkmayan,
enerjisinin yeniden oluşmasını bekleyen biri olursunuz. Aynca herkese, bir
Üreticiye bir defada çok fazla sorumluluk yüklememelerini tavsiye ederim. Ne kadar
becerikli ve enerji dolu görünseler de, onlann da bir sının vardır. Ellerini kaldmp
“Yeter!” dediklerinde ya da kendilerini bıkkın hissedip biraz yalnız kalmak
istediklerinde, o sınıra ulaştıklannı bilirsiniz. Üretici çocuklann anne ve
babalanna gelince. Eğer gözyaşlanna boğulup öfke nöbetleri geçirmelerini - ve
geçirmek - istemiyorsanız, sizin göreviniz onlan içgüdüsel yanıtlannı dinlemeye
yönlendirmektir. Eğer çocuk o uyumu hissetmiyorsa, eline bir trampet verip ondan o
işte usta olmasını beklemek anlamsızdır. Çocuğunuzu heyecanlandırmıyorsa, babalann
oğullannı beysbol veya futbol oynamaya zorlamalan vakit kaybıdır. Anne ve babalar,
çocuklanndan beklentileri ile çocuklannı heyecanlandıran şeyler arasındaki aynmı
anlamak zorundadırlar. Aynı şekilde ilişkilerde, Üretici sevgilinize hafta sonu
için ne yapmaya karar verdiğinizi söylemek ve onu, onun içgüdüsel yanıtını
beklemeden piknik yapmak üzere sahile sürüklemek bela aramaktır. Üretici
sevgililerinize, “Bugün ne yapmak istersin?” veya “Sence şunu yapsak nasıl olur?”
gibi sorular sormayı öğrenin. "Erkek olmak” ve kontrolü ele almaksizi
endişelendirmesin; Üretici doğayı ödüllendirin, egoyu değil. İlişkinizin yürümesini
istiyorsanız, bu insanlara danışıp sormanız gerekmektedir. Yıllar içinde, binlerce
Üreticiyle tanıştım ve onlan harekete geçiren şeyi anlatmaya çalıştım. Bazılan bunu
hemen anlar, ama pek çoğu koşullanma tuzağına düşer ve çabalanmn gereken takdiri
görmediği durumlarda köle gibi çalışırlar. Bir Üreticinin katkılanndan dolayı
yanlış insan ve projelerin başanya ulaşacağı bir gerçektir, ancak yaşamlannm amacı
bu değil. Onlar, inanılmaz enerji kaynaklannı en iyi nereye yönlendirip nerede
takdir gördüğünü bulmak zorundalar.
Geraldine, üç harika, am a son derece talepkar çocuğun annesi. Ne zam an ondan bir
şey isteseler, Geraldine bunlan yerine getirmeyi göreu bildi. Ancak, bundan aldığı
keyfe rağm en yorgun dü ştü ve başka bir şeye zamanı ve enerjisi kalm adığından
biraz da sinirlendi. Klasik bir Üretici vakasın da, başkalarının ilgi ve talepleri
onu tüketiyordu. Bir bakıcı alm aya gücü yetm ediğinden hiçbir çözüm yok gibiydi ue
Geraldine giderek daha çok tükendiğini hissediyordu. Geraldine ile okum a
yaptığımızda, bu kadar cöm ert bir Sakral m erkezi olduğundan haberi yoktu. O
sadece sürüklendiğini ve otopilotta fa a liy e t gösterdiğini sanıyordu. Ancak ona
hangi aktivitelerin onun için fa yd a lı olduğunu söylem e becerisine sahip
yanılmaz bir gösterge sistemine sahip olduğunu öğrendiğinde, hemen yaşam tarzını
değiştirmeye koyuldu. Çocuklarını, ona b a şka bir şekilde ya k la şm a konusunda
eğitm enin önemini gördü. "İstiyorum!" taleplerinin yerine, çocuklanna e vet/h a
yır ya n ıtla n gerektiren sorular sorm alannı öğretti. Bu değişim i, eğlenceli bir
dizi yeni kuralın içine gizleyecek kadar kurnazdı. N eyse ki sorular güvenilir,
içgüdüsel bir yanıt ortaya çıkardılar ve şim di Geraldine sadece kendi istediği
aktivitelerle uğraşıyor. Bunun karşılığında çocuklannı daha kendi kendilerine
yetebilen bireyler olm aya yöneltti ue onlar da annelerinin hayattan k eyif
aldığını görmekten mutlular.
Tüm Üreticilere, içlerindeki armağanın farkına varmalannı söylüyorum. Bir Üretici
olarak, şu anda harekete geçmediğiniz takdirde tekneyi kaçıracağınızdan veya olaya
müdahale edip kontrolü ele almadıkça işlerin kontrolden çıkmasından korkuyor
olabilirsiniz. Ama doğanıza güvenin. Özünüzdeki insana güvenin ve harekete geçmek
için bekleyin.

You might also like