Professional Documents
Culture Documents
MKB Duffy Çeviri Ödevi-1.grup
MKB Duffy Çeviri Ödevi-1.grup
MKB Duffy Çeviri Ödevi-1.grup
Bozuklukları
Alt Tabakalar,Ayırıcı Tanı Ve
Tedavi
ÜÇÜNCÜ BASKI
Ödevi Hazırlayanlar
12) Yiğit Çelik -210702010 The Jaw at Rest- The Tongue at Rest (Samples 27, 55, 56, 59,
63)
13)Ömer Zengin-210702011 The Tongue During Sustained Postures (Figure 3-3) (Samples
27,55, 56, 59, 63)- The Velopharynx at Rest (Samples 56, 65)
14)Eda Polat- 210702013 The Velopharynx During Movement (Samples 56, 65)- The
Larynx (Samples 3, 4, 51-54, 83)
20)Feyza Gezgin- 210702019 BOX 3-2 Form for rating deviant speech characteristics
associated with MSDs
21) Nazlı Mihriban Erdinç -210702020 In our clinic..- Tasks for Speech Assessment
25) Abdullah Talha Korkmaz- 210702025 Published Tests for Dysarthria Diagnosis
26) Sudenur Odabaşı- 210702026 Published Tests for the Diagnosis of Apraxia of Speech
"Kesin bir teşhis süreci, hastada mevcut olan hareket bozukluğunun türünü tanımaya yönelik
çok önemli bir adımla başlar. "1
"Algısal sensorimotor muayene... esas olarak muayeneyi yapan kişinin gözleri ve kulaklarıyla
gerçekleştirilen bir dizi konuşma değerlendirme prosedürüdür... İşitsel-algısal değerlendirme,
bir motor konuşma bozukluğunun engellilik parmak izinin (işlevsel kayıp) belirlendiği temel
araç olmaya devam etmektedir"
(R.D.KENT)
A. Tanım
C. Tanı koyma
A. Öykü
B. Belirgin özellikler
C. Doğrulayıcı işaretler
D. Bulguların yorumlanması-teşhis
A. Öykü
IV. Özet
Bir konuşma problemini nörolojik olarak tanımlamak ve daha sonra sinir sistemi içinde
lokalize etmek, bir nöroloğun hastalığı lokalize etme ve nörolojik bir tanı koyma çabalarına
benzer. İki girişim arasındaki farklar, konuşmanın bir dizi nörolojik sorundan yalnızca biri
olabileceği ve konuşma tanısının genellikle spesifik nörolojik hastalığın tanısı olmadığıdır.
Ancak, bu farklılıklar bazen bulanıklaşır. Konuşma güçlüğü bazen başvuru şikayeti ve tespit
edilebilen tek nörolojik anormalliktir ve tanısı lokalizasyona izin verebilir ve hastalığın tanı
olasılıklarını daraltabilir. Bu nedenle konuşma muayenesi birçok nörolojik muayenenin önemli
bir bileşenidir.
Bu bölümde, motor konuşma bozukluğu (MKB) şüphesi olan kişilerde konuşma muayenesi
tartışılmaktadır. Burada amaç, bazı açıklayıcı örneklerin ötesinde, muayene bulgularının
yorumlanmasını veya tanı veya yönetime uygulanmasını tartışmak değildir. Muayene sonuçları
ile spesifik konuşma tanıları arasındaki ilişki, spesifik MKB'lerle ilgili her bölümde (Bölüm 4-
14) ve Bölüm 15'te (Ayırıcı Tanı) ele alınmaktadır. Muayene sonuçlarının yönetimle ilişkisi
Bölüm 16'da ele alınmaktadır.
Motor konuşma muayenesinin amaçları genellikle uygulama alanı ve bakım aşamasına göre
değişir. Bazen öncelik, konuşma tanısını ve bunun lokalizasyon ve nörolojik tanı açısından
sonuçlarını belirlemektir. Diğer koşullar altında tedavi önerilerinin formüle edilmesi
önceliklidir. Buradaki vurgu, tanı ile ilgili hedefleri olan çeşitli faaliyetler üzerinedir. Bu
hedefler; tanımlamayı, tanı olasılıklarını belirlemeyi, tanı koymayı, lokalizasyon ve hastalık
tanısına yönelik çıkarımları belirlemeyi ve şiddeti belirlemeyi içerir.
Tanımlama
Konuşma anormalse, teşhis olasılıklarının bir listesi oluşturulabilir. Burada vurgu MKB'ler
üzerinde olduğundan, liste aşağıdaki gibi sorulara verilen cevaplardan oluşabilir:
2. Eğer sorun nörolojik değilse de organik mi? Örneğin diş veya oklüzal anormallikten mi,
larinksteki kitlesel lezyondan mı kaynaklanıyor yoksa psikojenik mi?
3. Eğer sorun nörolojik ise veya değilse, yeni mi edinildi yoksa uzun süredir devam ediyor mu?
Örneğin, çözülmemiş gelişimsel kekemeliği, artikülasyon bozukluğunu veya dil engelini
yansıtıyor olabilir mi?
4. Sorun nörolojik ise, MKB mi yoksa başka bir nörolojik iletişim bozukluğu mu (örn. afazi,
akinetik mutizm)? Eğer bir MKB mevcutsa, bu bir dizartri mi yoksa konuşma apraksisi mi?
Tanı Koyma
Tüm makul tanı olasılıkları belirlendikten sonra tek bir tanı ortaya çıkabilir veya en azından
olasılıklar en olasıdan en az olasıya doğru sıralanabilir. Örneğin, konuşmanın anormal olduğu,
psikojenik kökenli olmadığı ve bir dizartri olduğu ancak tipinin belirlenemediği sonucuna
varmak tanısal değere sahiptir. Organik bir sürecin varlığını ima eder ve lezyonu sinir
sisteminin motor bileşenleri içine yerleştirir. Ayrıca dizartrinin flaksid olmadığı sonucuna da
varılabilirse, o zaman lezyon merkezi sinir sistemine daha da lokalize olur, bu da bazı nörolojik
tanıların ortadan kaldırılmasına veya olası görülmemesine izin verir. Bozukluğun özellikleri
açık ve tek bir tanıyla uyumluysa, o zaman tek bir konuşma tanısı, lokalizasyona ilişkin
çıkarımlarıyla birlikte verilebilir.
Motor konuşma muayenesinde üç temel prosedür bileşeni vardır.(1) öykü, (2) belirgin konuşma
özelliklerinin belirlenmesi ve (3) doğrulayıcı işaretlerin tanımlanması.Bu bilgiyle tanı konulur,
öneriler formüle edilir ve sonuçlar hastaya, sevk eden profesyonele ve diğerlerine iletilir.
ÖYKÜ ALMA
İsmi açıklanmayan bir bilge, nörolojik tanının %90’ının hastanın geçmişine bağlı olduğunu
söyledi.Yazarın nöroloji alanında uzman bir meslektaşı, çoğu klinik nörolojik tanının,
konuşmanın içeriğine ya da ifade tarzına dayandığını söyledi.Hastadan alınan sözlü öykünün
konuşma değerlendirmesi ve tanı açısından daha az önemli olduğunu iddia etmek zor olacaktır.
Göze çarpan özellikler tanıya en doğrudan ve etkili şekilde katkıda bulunan özelliklerdir.
Bunlar arasında çelişkili konuşma özellikleri ve bunların varsayılan alt katmanları yer alır.
Darley, Aronson ve Brown (DAB) konuşma üretimini etkileyen altı özelliği tartıştı.Bu
özellikler inceleme sırasında yapılan gözlemlerin entegre edilmesi için yararlı bir çerçeve
oluşturur.Bunlar arasında güç, hareket hızı, hareket aralığı, kararlılık, tonlama ve doğruluk
bulunur.Bunlar; Gücü, hareket hızını, hareket aralığını, stabiliteyi, tonu ve miktarı (doğruluğu ,
kesinliği) içerir.Bu özelliklerle ilişkili anormallikler Tablo 3-1’de özetlenmiştir.
Kuvvet
Kaslar normal fonksiyonlarını yerine getirmek için yeterli güce ve ilave güç rezervine sahiptir.
Kas rezerv gücü zamanla aşırı yorulmanın yanı sıra dirence karşı kontraksiyona/kasılmaya izin
verir.
Kas zayıf olduğunda kısa sürede bile istenen düzeyde kasılamaz; normalden daha hızlı
yorulabilir. Bazen istenen düzeyde kasılma gerçekleşir fakat kısa süre sonra devam ettirme
yeteneği azalır.
Hız
Hipokinetik dizartride görülebilse de MKB’de fazla hız nadir görülür. Dizartrili bireylerde
artmış konuşma hızı hemen hemen her zaman azalmış hareket aralığı ile ilişkilidir.
Azalmış hız herhangi bir konuşma valfinde ve konuşma üretiminin herhangi bir komponentinde
meydana gelebilir. Yavaş hareket konuşmanın prozodik özelliklerini şiddetli biçimde etkiler
çünkü normal prozodi, hece üretim hızı ve perde-ses şiddeti değişikliklerini etkileyen hızlı kas
düzenlemelerine fazlasıyla bağlıdır. Azalmış hızın etkileri diğer dizartri türlerinde de mevcut
olmakla beraber en belirgin olarak spastik dizartride görülür. Değişen hızın etkileri konuşmada
algılanabilir, konuşma ve oral-motor muayene esnasında belirgin biçimde görülebilir, fizyolojik
ve akustik olarak ölçülebilir.
ARALIK
Konuşma yapıları tarafından kat edilen mesafe, tek ve tekrarlayan hareketler için oldukça
hassastır. Tekrarlayan hareketlerin aralığında bazı farklılıklar bulunmakla birlikte genellikle
küçüktür.
İstemli konuşma sırasında tutarlı , fazla hareket aralığı, nörolojik hastalıklarda yaygın değildir.
Aksine, sıklıkla azalmış bir hareket aralığı görülür ve konuşma hızı bağlamda yavaş, normal
veya aşırı hızlı şekilde ortaya çıkabilir. Örneğin, hipokinetik dizartri genellikle azalmış hareket
aralığıyla ilişkilidir ve bazen aşırı hızlı bir konuşma hızıyla da görülebilir. Başka durumlarda
ise aralık değişken ve öngörülemez olabilir. Ataksik ve hiperkinetik dizartrilerde hareket
aralığındaki anormal değişkenlik yaygındır.
Hareket aralığındaki anormallikler, konuşmanın vurgu özellikleri üzerinde büyük bir etkiye
sahip olabilir ve bazen sınırlı veya aşırı vurgulu değişimlere neden olabilir. Bu tür
anormallikler, konuşmanın tüm ana valflerinde ve konuşma üretiminin tüm bileşenlerinde
ortaya çıkabilir. Bunlar, konuşmanın algısal ve akustik analizleri sırasında anlaşılabilir,
konuşma ve konuşma dışı dil hareketleri sırasında konuşma organlarının hareketlerinde
gözlemlenebilir ve fizyolojik olarak ölçülebilir.
STABİLİTE- İSTİKRAR
Dinlenme halinde, vücut kaslarında ölçülebilir 8 ila 12 Hz'lik bir titreşim mevcuttur. Dinlenme
ve normal hareket sırasında, genellikle vücut parçalarında görünür kesilmeler veya titreşim
olmaz; ancak, bu titreşim genellikle sağlıklı insanlarda görünür düzeylere ulaşacak şekilde
zaman zaman artabilir. Bu görünür fizyolojik tremor aşırı yorgunlukta, duygusal streste veya
titreme sırasında ortaya çıkabilir.
Nörolojik hastalıklarda motor dengenin bozulması durumunda ortaya çıkan sonuçlar genellikle
istemsiz hareketler veya hiperkineziler olarak geniş çapta kategorize edilebilir. Tremor en
yaygın istemsiz harekettir. Bu, genellikle 3 ila 12 Hz frekans aralığında olan tekrarlayıcı,
nispeten ritmik bir vücut bölümünün titremesiyle oluşur. Dinlenme halinde olabilir (dinlenme
tremoru), bir yapı yerçekimine karşı korunduğunda ortaya çıkabilir (postürel tremor), hareket
sırasında (hareket tremoru) veya bir hareketin sonuna doğru (uç tremor).
Hafif tremor , solunum, rezonans veya artikülasyona bağlı konuşma özellikleri üzerinde
herhangi bir duyulabilir veya algılanabilir etkiye sahip olmayabilir. Genellikle fonasyon
sürecini etkiler ve şiddetli olduğunda prozodiyi etkileyebilir; etkileri genellikle maksimum ünlü
fonasyonu sırasında en kolay şekilde fark edilir. Tremorun konuşma üzerindeki etkileri
konuşma sırasında duyulabilir veya görülebilir, oral motor muayene sırasında görülebilir ve
fizyolojik olarak veya akustik olarak ölçülebilir.
İstemsiz hareketlerin diğer önemli bir kategorisi, hız, süre ve şiddet bakımından değişebilen
rastgele, öngörülemeyen, beklenmedik hareketlerden oluşur. Bu anormal hareketler arasında
distoni, diskinezi, korea ve atetoz bulunur. Bunlar dinlenme halinde, sürekli pozisyonlarda veya
hareket sırasında ortaya çıkabilirler ve amaçlanan hareketin yönünü kesintiye uğratabilir veya
değiştirebilirler. Büyük konuşma valflerinden herhangi birini ve konuşma üretiminin herhangi
bir bileşenini etkileyebilirler. Doğruluğu etkileyebilir ve genellikle vurguyu değiştirirler.
Hiperkinetik dizartrilerde anormal konuşmanın başlıca kaynağıdırlar. Öngörülemeyen
hiperkinezilerin etkileri konuşma sırasında fark edilebilir, konuşma ve oral motor muayene
sırasında görülebilir, fizyolojik olarak ölçülebilir ve akustik ölçümlerden çıkarılabilir.
PERDE
Nörolojik hastalıklarda kas tonusu aşırı ya da az olabilir. Düzenli ya da öngörülemeyen
şekillerde yavaş veya hızlı bir şekilde dalgalanabilir. Perde değişiklikleri konuşma
valflerinden herhangi birinde veya konuşma üretiminin herhangi bir düzeyinde meydana
gelebilir. Anormal perde, sürekli olarak azaldığında flaksid dizartrilerle ilişkilendirilirken,
sürekli olarak arttığında spastik veya hipokinetik dizartrilerle bağlantılıdır ve değişken
olduğunda hiperkinetik dizartrilerle ilişkilidir. Anormal perdenin etkileri, algısal konuşma
özelliklerinden çıkarılabilir, konuşma ve oral motor muayene sırasında görülebilir, fizyolojik
olarak ölçülebilir ve akustik ölçümlerden çıkarılabilir.
DOĞRULUK
Bireysel, tekrarlayan ve karmaşık ses dizileri normalde niyetin anlaşılır ve etkili bir şekilde
iletmesini sağlamak için yeterli hassasiyetle yürütülür. Bunlar tonun, gücün, aralığın, sabitliğin
ve kas aktivitesinin zamanlamasının uygun şekilde düzenlenmesinden kaynaklıdır. Bu açıdan
bakıldığında doğruluk, diğer tüm nöromüsküler özelliklerinin iyi zamanlanmış ve koordineli
faaliyetlerinin sonucudur. Güç, hız , ton , aralık ve sabitlik uygun şekilde düzenlenmişse ,
konuşma hareketleri doğru olmalıdır . Konuşma yanlışlıklar içeriyorsa ve nöromüsküler
performans normalse, dilsel planın veya düşünsel içeriğin kusurlu olması mümkündür, bu da
sorunun kaynağını motor sistemin dışına yerleştirir; alternatif bir açıklama, sorunun
nöromüsküler uygulamada değil, hareketin planlanması veya programlamasında yatar .
Hatalı hareketler farklı şekillerde olabilir. Örneğin , kuvvet ve hareket aralığı aşırı ise ,
yapılar hedefleri aşabilir. Kuvvet ve hareket aralığı azalırsa, hedefin altında kalınabilir.
Zamanlama zayıfsa, hareketlerin yönü ve düzgünlüğü hatalı olabilir ve tekrarlayan hareketlerin
ritmi zayıf bir şekilde korunabilir. Sürekli güç , hız , aralık ve ton kusurlarından kaynaklanan
hatalı hareketler , öngörülebilir derecelerde artikülasyon hatalarına veya diğer konuşma
anormalliklerine neden olabilir. Yanlışlığın kaynağı zamanlama veya diğer nöromüsküler
bileşenlerdeki öngörülemeyen varyasyonlardan kaynaklanıyorsa hatalar öngörülemez, rastgele
veya geçici olabilir.
Doğrulayıcı işaretler patolojinin yeri hakkında ek ipuçlarıdır. MKB tanısı söz konusu
olduğunda konuşma tanısını desteklemeye yardımcı atipik konuşma özellikleri ve bunları
karakterize eden belirgin nöromüsküler özellikler dışındaki belirtilerdir. MKB tanısı için
doğrulayıcı işaretlerin mevcut olması gerekmez. Aslında bir çol durumda doğrulayıcı işaretler
epifenomenleri işaret edebilir .
Konuşma bozukluğuna göre ;Herhangi bir konuşma bozukluğuna sahip olmayabilirler. MKB
ile doğrudan açıklayıcı veya nedensel bir ilişki içerisinde olmalı. Bu nedenle konuşma kasları
ile ilgili olsa bile , konuşma dışı nitelikteki gözlemler ikincil dereceden [doğrulayıcı] kanıt
olarak kabul edilmemeli ve dikkat çekici olmamalıdır. Bununla birlikte kesin bir tanı koymada
yardımcı olaabilirler.
Doğrulayıcı işaretler konuşma veya konuşma dışı kaslarda belirgin olabilir. Konuşma
sistemindeki doğrulayıcı işaretlere örnek olarak atrofi, azalmış ton , fasikülasyonlar , zayıf
inhibe edilmiş kahkaha veya ağlama ,azalmış normal refleksler veya patolojik reflekslerin
varlığı verilebilir. Bu tür belirtilerin MKB için tanı koydurucu olmadığını unutmayın. Örneğin
lingual artikülasyonda algılanabilir bir bozulma olmaksızın lingual fasikülasyonlar dizartri
tanısı gerektırmez. 7. Krineal sinirin bir lezyonunu yansıtabilir ve daha fazla araştırma
gerektirebilir ancak dizartri tanısı için algılanabilir bir konuşma sorunu gerekir.
Konuşma dışı motor sistemden gelen doğrulayıcı işaretler şunlardan gelir: yürüyüş gözlemleri
,kas germe refleksleri, yüzeysel veya patolojik refleksler, hiperaktif uzuv refleksleri , uzuv
atrofisi, uzuv hareketlerinin başlatma güçlüğü ,fasikülasyonlar vb. ayrıca konuşma dışı
hareketlerde güç , hız ,doğruluk , ton , sabitlik ve hareket aralığı gözlemlerini de içerir.
Doğrulayıcı işaretler, spesifik dizartri ve konuşma apraksisi ile ilgili her bölümde ve ayrıca
aşağıda motor konuşma muayanesine genel bakış sırasında kısaca ele almaktadır.
Bulguların Yorumlanması-Tanı
Muayene dört bölüme ayrılabilir: (1) tarih; (2) dinlenme sırasında veya konuşma dışı aktiviteler
sırasında ağız mekanizmasının incelenmesi; (3) konuşma özelliklerinin algısal değerlendirmesi;
ve (4) anlaşılırlığın, anlaşılırlık ve verimliliğin değerlendirilmesi. Akustik, fizyolojik veya
görsel görüntüleme yöntemlerinin kullanıldığı enstrümantal analizler de klinik muayenenin bir
parçası olabilir ancak çoğu durumda gerekli değildir. Uygun olduğunda, muayenenin çeşitli
bölümlerinde bunların kullanımı not edilir.
VAKA ÖYKÜSÜ-GEÇMİŞİ
İki geçmiş birbirine benzemez. Geçmişi almak için kullanılan spesifik sorular büyük ölçüde
değişebilir. Geçmiş almanın nasıl ele alındığını etkileyen faktörler arasında hastaların bilişsel
yetenekleri ve kişilikleri, bir problemi fark edip etmemeleri, diğer profesyoneller tarafından
daha önce ne tür bir tespit yapıldığı ve konuşma eksikliğinin ciddiyeti yer alır. Eğer hastalar
bilişsel sınırlamalara sahipse, anlamlı ölçüde azalmış anlaşılırlığa sahiplerse veya yetersiz bir
destekleyici iletişim aracına sahiplerse veya konuşma eksikliğini algılamıyorlarsa, o zaman
onlardan gelen geçmiş sınırlı olacaktır. Geçmiş bazen hastayı iyi tanıyan birinden sağlanmalı,
tamamlanmalı veya doğrulanmalıdır. Geçmiş almak genellikle klinisyen tarafından kontrol
edilmeli ve hastadan ziyade klinik uzman tarafından belirlenen gerçekler ve kişinin bunları
ifade etme şekli tarafından güçlü bir şekilde etkilenmelidir.
Temel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra genellikle basit ancak önemli bir soru ile muayene
başlayabilir: "Neden buradasınız?" Temsilci cevaplar arasında "benimle ne yanlış?"
"konuşmamla ilgili ne yanlış?" "konuşmam konusunda bana yardımcı olabilir misiniz?"
"doktorum buraya gelmemi söyledi" "benimle ilgili hiçbir şey yok!" ve "beni neden
getirdiklerini bilmiyorum!" gibi yanıtlar bulunmaktadır. Bu yanıtlar, konuşma ile ilgili
farkındalık, endişe düzeyi, teşhisle ilgili kişisel öncelik, hikaye anlatma yeteneği, hikayenin
alınma şekli ve MKB'nin (Motor Konuşma Bozukluğu) ciddiyeti açısından bir indeks
niteliğindedir. Bu giriş aynı zamanda klinisyene hastaya muayenenin amaçları ve prosedürleri
ile bireyin genel tıbbi değerlendirmesi ve yönetimindeki yeri hakkında bilgi verme fırsatı sunar.
Temel veri
Yaş, eğitim, meslek, medeni ve aile durumu not edilmelidir. Hastanın çocukluk çağında
konuşma, dil veya işitme kaybı öyküsü olup olmadığının belirlenmesi önemlidir; bu sorunların
tedavisinin gerekli olup olmadığı; ve mevcut hastalık başlamadan önce sorunların çözülüp
çözülmediği. Anormalliklerin mevcut tıbbi bulgularla tutarsız olduğu ancak doğası gereği uzun
süredir devam eden veya gelişimsel olabileceği durumlarda bu önemlidir. Nörolojik hastalıktan
şüphelenilen yetişkinlerde karşılaşılan en yaygın uzun süreli konuşma bozuklukları, devam
eden gelişimsel artikülasyon hataları, dişsel veya oklüzal anormalliklerle ilişkili artikülasyon
bozuklukları ve gelişimsel kekemeliktir.
Başlangıç ve Seyir
• Konuşmanızda herhangi bir sorun var mı? Değilse, başka biri konuşmanızdaki değişiklik
hakkında yorum yaptı mı?
• Konuşma sorunu ne zaman başladı? Aniden mi yoksa yavaş yavaş mı başladı?Bunu ilk kim
fark etti, sen mi yoksa başkası mı?
• Konuşma sorunu değişti mi? Daha iyi mi, daha kötü mü, istikrarlı mı, dalgalı mı?
• Konuşmanız hiç normale döndü mü? Eğer öyleyse, ne zaman ve ne kadar süreyle?
• Konuşmanızı olumlu ya da olumsuz yönde etkileyen herhangi bir ilaç kullanıyor musunuz?
Konuşmanızı tahmin edebileceğiniz gibi etkileyen başka faktörler var mı (örn. günün saati,
stres, yorgunluk, çevre)?
İlişkili Açıklar
• Çiğneme veya tükürük kontrolünde herhangi bir zorluk yaşadınız mı? Ne zaman?
• Yutkunmaya başlamak için yemeği ağzınıza geri götürmede zorluk yaşıyor musunuz?
• Yiyecek veya sıvıları yutmakta zorluk mu çekiyorsunuz? Bir yutkunmayı başlatmakta sorun
mu yaşıyorsunuz? Ağzınızdan yiyecek veya sıvı mı kaçırıyorsunuz? Yutkunduğunuzda
burnunuza hiç yiyecek veya sıvı giriyor mu? Yutmaya başlamadan önce yiyecek veya sıvı
aşağıya inip öksürüğe veya boğulmaya neden oluyor mu? Yutkunduğunuzda öğürüyor veya
boğuluyor musunuz? Yutmayı tamamladıktan sonra öksürüyor musunuz? Bu problemler
nedeniyle diyetinizi değiştirmek zorunda kaldınız mı? Kilo mu verdin sen?
• Duygusal ifadenizde herhangi bir değişiklik oldu mu? Geçmişte olduğundan daha kolay mı
yoksa daha az kolay mı ağlıyor veya gülüyorsunuz?
• Çenenizde, yüzünüzde, dilinizde veya boynunuzda herhangi bir anormal hareket olduğunun
farkında mısınız? Ne zaman?
Hastanın soruna ilişkin algısını belirlemek önemlidir. Bu, yararlı doğrulayıcı bilgiler
sağlayabilir.
• Sorun başladığında konuşmanız nasıldı? Konuştuğunuzda farklı bir şey hissettiniz mi?
• Yüzünüzün veya ağzınızın görünümünde veya hissinde herhangi bir değişiklik fark ettiniz
mi?
• Şu andaki konuşma zorluğunuzu açıklayın. Kulağa nasıl geliyor? Daha hızlı mı yoksa daha
yavaş mı? Daha yüksek mi yoksa daha sessiz mi? Daha mı az kesin? Konuşmak zahmetli mi?
Eğer %100 sorun başlamadan önceki konuşmanızı temsil ediyorsa, şimdi nerede?
Bozukluğun Sonuçları
• İnsanlar sizi anlamakta hiç zorluk çekiyor mu? Eğer öyleyse, ne zaman? Böyle bir durumda
onlar veya siz ne yaparsınız?
• Konuşmanızdan dolayı herhangi bir iş veya sosyal aktivitenizde değişiklik yaptınız mı?
Nasıl? Konuşmanız herhangi bir şey yapmanızı engelliyor mu? Öyleyse ne oluyor?
MKB yi yönetmek için yapılan müdahaleler prognoz ve yönetim önerileri açısından önemlidir.
• Konuşma zorluğunuzu telafi etmek için ne yaptınız? Konuşmanız için herhangi bir yardım
aldınız mı? Eğer öyleyse, ne zaman? Ne kadar süreliğine? Ne yapıldı? Yardımcı oldu mu?
Hastaların tıbbi tanıları ve prognozları hakkında ne anladıklarını bilmek önemlidir çünkü bu,
konuşmanın tarzını ve derinliğini etkiler.
yapılanlar arasında (1) istirahat halindeyken, (2) sürekli duruşlarda, (3) hareket sırasında ve (4)
refleksler halinde bulunur. Bu gözlemler konuşmayla ilgili varılan sonuçları destekleyebilir.
Konuşma teşhisini doğrulayıcı olmasalar bile nörolojik değerlendirmede dikkat çekici
olabilirler. (Örnekler 51-70 hakkında bilgi içerir. Muayenenin bu yönü sırasında ortaya
çıkabilecek çeşitli anormallikler. Bu anormalliklerin çoğu, ekteki web sitesinin IV. Bölümünde
yer alan 39 vakada da açıkça görülmektedir.)
İstirahat halinde normal yüz büyük ölçüde simetriktir ve çok az spontan hareket sergiler. Güçlü
duyguyu çağrıştıran bir duruşta (örneğin gülümsemek, gözyaşlarının eşiğinde olmak gibi) ne
sarkık ne de sabit bir duruş vardır. Yüzün istirahat halinde gözlemlenmesi için hastaya
rahatlaması, ileriye bakması, dudaklarını ayırması ve ağzından sessizce nefes alması talimatı
verilmelidir. Bazı kişiler bu rahat duruşu gözleri kapalıyken daha kolay sürdürebilirler. O halde
şu soruların yanıtlanması gerekir:
Asimetri yüzün tamamının bir tarafta sarkıklığından mı, ağız kenarında bir sarkıklıktan mı,
yoksa nazolabial kıvrımın düzleşmesinden mi kaynaklanmaktadır? Bazı asimetrilerin istisna
olmaktan ziyade kural olduğunu kabul edin; nazolabial kıvrımların uzunluğunda ve
belirginliğinde hafif bir farklılık anormal değildir. Bazı asimetriler sıklıkla istirahatte veya
istemli ve spontan veya emosyonel tepkiler sırasında görülebilir (Şekil 3-1).
ŞEKİL 3-1 (A) Dinlenme halindeki normal yüz; (B) kendiliğinden gülümseme sırasında; (C)
dudak yuvarlatma; (D) basınca karşı dudak çekilmesi; (E) ağız açıklığı; (F) yanak şişirme; ve
(G) Baskıya karşı yanak şişirme
-Yüz ifadesiz mi, maske gibi mi yoksa göz kırpmıyor mu? Sabit bir şekilde mi tutuluyor?
Gülümseme, hayret veya şaşkınlık ifadesi? Üst dudak görünüyor mu Sert mi?- Anormal
spontane, istemsiz hareketler mevcut mu? Gözler sıkıca ve kontrolsüzce kapanıyor mu? Hızlı
ya da yavaş simetrik ya da
Dudakların asimetrik olarak büzülmesi veya geri çekilmesi? Kendiliğinden şapırdama var mı?
Dudak sesleri? Hasta istek üzerine bu hareketleri engelleyebilir mi? Eğer öyleyse
Dudaklar? Yüzde, özellikle ağız veya çene çevresinde fasikülasyonlar mevcut mu?
Sürekli duruş.
Yararlı sürekli yüz duruşları arasında dudakların geri çekilmesi, yuvarlaklaştırılması veya
hareket normal mi yoksa kısıtlı mı? Ağzı açarken, ağız kemeri üst dudak simetrik mi yoksa bir
tarafı geride mi?
- Hasta, muayene edenin dudakları dudaklara doğru itme girişimine karşı koyabilir mi?
Dudaklar geri çekildiğinde orta hat veya muayene eden kişinin yayma girişimine direnme
yanakları şişirmeye çalışır veya mühür normalden daha az bir süre ile kırılabilir mi?
- Sürekli yüz duruşları sırasında titreme ortaya çıkıyor veya kayboluyor mu? Titreme var mı?
sürekli duruş?
Normal yüz asimetrisi ve bunun belirleyicileri hakkında önemli bir literatür mevcuttur.
Kanıtlar, yüzün sol tarafının ortalama olarak sol tarafa göre daha aktif olduğunu
göstermektedir.
yüzdeki duyguların ifade edilmesinde sağın daha etkili olduğunu ima eder.
Ancak, elde edilen veriler nörolojik olarak sağlam kişilerde asimetrilerin, bir tarafın lehine
görülebileceğini göstermektedir.
yüzün sağ veya sol tarafı ve bu farklılıkların mutlaka uyumlu olması gerekmez. hemisferik
uzmanlaşma ile ilgili hipotezlerle; yüzdeki farklılıklar morfolojisi, asimetrik nöral
innervasyondan bağımsız olarak, bazı
Bu ilginç ancak muhtemelen güvenilir bir şekilde öngörülebilir olmaktan uzak klinik bulgular
ışığında farklılıklar olsa da, temel klinik muayene için önemli görünen şey
hafif yüz asimetrilerinin - dinlenme sırasında ve konuşma sırasında ve konuşma dışı duygusal
ifade- nadir değildir, ancak asimetrinin yönü çok yüksek değildir
Tahmin edilebilir.
İstemli yüz hareketlerinin kontrolünün de aynı derecede önemli olduğunu unutmamak gerekir.
MSS lezyonlarından kaynaklanan alt yüz parezisi ile bazen refleks olarak
Bir şaka karşısında simetrik olarak gülümser, ancak asimetri belirgin hale gelebilir
gönüllü olarak gülümsediklerinde; bazı hastalarda ise tam tersi bir durum görülür.
yüz hareketinin boyutunu, istemli bir gülümseme veya dudak hareketiyle karşılaştırmak
Yanıtlar.
inhibisyonu muayene sırasında herhangi bir zamanda belirgin hale gelebilir, ancak
Disinhibisyonu tetiklemenin en basit yolu hastaya "Herhangi bir hastalığınız var mı?" diye
sormaktır.
Patolojik bir motor kontrol kaybını yansıtan ağlamayı ağlamadan ayırt edebilme
Çene genellikle istirahatte hafifçe kapalı veya hafifçe açıktır. Bu, yüz hareketsiz olduğunda
gözlemlenebilir.
• Çeneyi sıkma, açma veya bir tarafa çekme gibi spontan, istemsiz hızlı veya yavaş hareketler
ya da titreme benzeri yukarı aşağı hareketler var mı? Hasta istemsiz hareketleri engelleyen
herhangi bir duruş ayarlaması veya hileyi öğrendi mi (örn. dişleri sıkmak, ağzında boru tutmak,
eliyle çenenin veya boynunun kenarına dokunmak)?
Çene, sürekli yüz duruşu görevleri sırasında, özellikle de ağzın açılması sırasında
gözlemlenebilir (bkz. Şekil 3-1, E). Aşağıdaki sorulara cevap verilmelidir:
ŞEKİL 3-2 Değerlendirme (A) Çene açılmasına karşı direnç; (B) çene sıkma sırasında çene
kası hacmi ve simetrisi; ve (C) çene kapanmasına karşı direnç.
• Hasta çeneyi olabildiğince geniş açtığında çene bir tarafa sapıyor mu? Hasta ağzını geniş
açabiliyor mu veya hareketi sınırlı mı?
• Hasta, muayene edenin kendisine dişleri sıkması söylendiğinde çeneyi açma girişimine
direnebilir mi? Çene muayeneyi yapan kişinin direncine karşı kapatılabilir mi? (ya elle çenenin
orta hattını tutarak veya dil sırtı alt dişlere yerleştirilerek ve kapanmaya direnerek)? Hasta
ısırdığında masseter ve temporalis kasları normal şekilde şişiyor mu?
• Hasta, çeneyi açık tutması söylendiğinde muayeneyi yapan kişinin çeneyi kapatma girişimine
karşı koyabilir mi?
Çene açma ve kapama simetrisi ve konuşma ve spontan hareketler sırasındaki hareket aralığı
açısından gözlemlenmelidir. Hastadan ağzını hızla açıp kapatması istenmelidir; Hareketlerin
hızı ve düzenliliğinin yanı sıra çene alternatif hareket hızlarının (AMR’ler) seyrini kesintiye
uğratan istemsiz hareketlere de dikkat edilmelidir.
Dil istirahat halinde muayene edilmelidir (bkz. Şekil 3-1, E). Hastadan ağzını açması, rahat
nefes alması ve dilin ucu alt ön dişlerin üzerine gelecek şekilde dilin ağız tabanında
gevşemesine izin vermesi istenmelidir. Normal dilin hala hareketsiz kalma derecesi önemli
ölçüde değişir; bazı düşük genlikli spontan hareketler yaygındır. Bunu akılda tutarak aşağıdaki
soruların yanıtlanması gerekir:
• Dil dolgun ve simetrik mi? Simetrikse boyutu normal mi? Eğer küçükse, dilde atrofiyi temsil
eden simetrik veya tek taraflı oluklar veya oluklar var mı? (Dilin yan kenarlarındaki girintiler
atrofiyi değil diş izlerini temsil ediyor olabilir.) Fasikülasyonlar mevcut mu? Dil ağız içinde
dinlenme halindeyken en iyi şekilde gözlemlenirler; dil dışarı çıkmışken normal spontan
hareketler fasikülasyonlarla karıştırılabilir.
• Dil ağız tabanında sessiz mi kalıyor? Dilin büyük bölümlerinin hızlı, yavaş veya sürekli
hareketleri öne çıkma, geri çekilme, yanallaşma veya kıvranma şeklinde belirgin mi?
• Dil (veya bir bütün olarak ağız boşluğu) aşırı derecede ıslak veya kuru mu? Birikmiş tükürük,
aşırı sekresyonların veya daha büyük olasılıkla nörolojik hastalığı olan kişilerde sekresyonların
yeterince temizlenememesinin bir göstergesi olabilir. Kserostomi (ağız kuruluğu),
dehidrasyonu, yetersiz su alımını, otoimmün sorunları veya çeşitli ilaçların veya radyasyon
tedavisinin etkilerini yansıtabilir.
"Hasta, dilini öne doğru çıkarması ve bu pozisyonu sürdürmesi istenmelidir. Bir yöne hafif bir
sapma sıradışı değildir, fakat normalse tekrarlanan denemelerde sapmanın yönü genellikle
tutarsız olur. Sürekli bir yöne sapma, zayıflığı yansıtabilir. Aşağıdaki soruların cevaplanması
gerekmektedir."
Şekil 3-3 (A) Öne çıkarma sırasında dil; (B) dil basacağıyla içeri itmeye karşı direnme; (C)
yanak içine yönelme; (D) yan tarafa yönelirken içeriye karşı direnme; ve (E) ağız dışında yan
tarafa yönelme, yan dilli alternatif hareket hızları için.
1- Hasta dilini normal derecede öne doğru çıkarabiliyor mu? Dil sürekli olarak bir tarafa
mı yoksa diğer tarafa mı sapıyor? Sapma, özellikle tek taraflı yüz felci durumunda, dilin
çeneye olan ilişkisiyle değerlendirilmelidir; alternatif olarak, ağız köşesini kaldırarak
sağlam olan tarafla yaklaşık olarak simetrik hale getirerek dil sapmasını daha doğru bir
şekilde değerlendirmek mümkündür."
2- Hasta, muayene eden kişinin dilini ağza geri itmeye yönelik girişimine direnebiliyor mu
(bu amaçla dil ucuna yerleştirilen bir dil basacağı kullanılabilir mi)?"
3- "Hasta, diliyle her iki taraftaki yanakları dışarı doğru itebiliyor mu? Eğer öyleyse,
muayene eden kişinin dilini içeri itmek için uyguladığı basınca karşı koyabiliyor mu?
Dil ağzın dışında iken, hasta muayene eden kişinin dil basacağı ile dilini bir tarafa
itmeye yönelik girişimine karşı koyabiliyor mu? Dil önce baskıya direnir gibi
görünüyor mu ve sonra aniden tamamen geri çekiliyor mu?"
Hasta, dilini mümkün olduğunca hızlı bir şekilde bir taraftan diğer tarafa hareket ettirmesi
istenmelidir. Hız, düzenlilik ve hareket aralığı gözlemlenmelidir. Konuşma sırasında dilin
anormal pozisyon alması (örneğin, istemsiz öne çıkma, yan tarafa kayma veya geri çekme)
gözlemlenmelidir.
"Hasta, ağzını mümkün olduğunca geniş açması istenmelidir. Ardından dil basacağı ile dili
nazikçe aşağı doğru bastırılmalıdır (Şekil 3-4). Aşağıdaki soruların cevaplanması
gerekmektedir:"
Şekil 3-4 (A) Dinlenme halinde yumuşak damak ve farinksin incelenme pozisyonu ve fonasyon
ve öğürme sırasında; ve (B) /i/ uzatılırken veya basınçlı ünsüzlerin üretilmesi sırasında nazal
hava akımının incelenmesi için pozisyon.
• Yumuşak Damak ağzın içinde aşağı doğru sarkıyor mu? Dilin üzerinde mi dinleniyor?
• Yumuşak Damak kemerleri simetrik mi yoksa bir taraf diğerinden daha aşağıda mı duruyor?
(Normal damaklar genellikle hafif asimetrik olabilir, özellikle bademcik ameliyatı veya damak
cerrahisi sonrasında.)
• Yumuşak Damakta kendiliğinden ritmik veya aritmik atış hareketleri var mı (yani titreme
veya miyoklonus)?
Damak hareketi simetrik mi? Asimetrik ise, damak istirahat halinde daha alçak olan tarafın
karşısındaki tarafa doğru daha güçlü bir şekilde yükseliyor mu?
Ünlü fonemlerin uzatılması (bkz. Şekil 3-4, B Örnek 27), basınçlı ünsüz seslerin uzatılması
veya tekrarı (örn. /s/, /p/) veya nazal olmayan ünsüzler içeren kelime veya cümleler sırasında
burun deliklerine tutulan bir ayna üzerinde nazal hava akışına dair kanıt var mı? Bu tür
görevlerde burun delikleri tıkalı ve tıkalı değilken rezonans değişir mi?
Velofarengeal kapanmanın bütünlüğü, hastanın yanaklarını şişirmesi ve dilini aynı anda dışarı
çıkarması ile dolaylı olarak da ele alınabilir; bu prosedür modifiye dil çapası testi olarak bilinir.
11,23 Test, damak zayıflığı olan hastaların bazen dilin arkası ile velofarengeal kapanmaya
yardımcı olarak ağız içi basıncı engellediği gözlemlerinden türetilmiştir. Yanak şişirme
sırasında dil çıkıntısı bunu önler, bu nedenle yanaklar şişirilemez ve damak önemli ölçüde
zayıfsa hava burundan kaçar. Hasta dilini şişirip çıkarırken muayene eden kişinin burun
deliklerini tıkaması ve ardından burun deliklerini serbest bırakarak havanın nazal olarak çıkıp
çıkmadığını gözlemlemesi bazen yardımcı olur. Bu görevi hastaya göstermek önemlidir, çünkü
bazı engelli olmayan kişiler hareketleri yapmakta zorlanır. Sadece dil gerçekten çıkıntılı
olduğunda nazal hava kaçışı nedeniyle yanakların şişirilememesi velofarengeal zayıflığın
değerlendirilmesi açısından anlamlıdır. Hastada belirgin dil veya yüz güçsüzlüğü varsa bu test
geçerli olmayabilir. Konuşma sırasında velofarengeal aktiviteyi geçerli bir şekilde
gözlemlemek için videofloroskopi veya nazoendoskopi gereklidir. Lateral, frontal ve bazal
görünümlü videofloroskopi, nazoendoskopi gibi konuşma sırasında velofarengeal
mekanizmanın palatal, lateral farengeal duvar ve sfinkterik aktivitesi hakkında iyi bilgi sağlar.
Vokal kıvrım addüksiyonunun kaba bütünlüğü iki görevden kabaca çıkarılabilir. İlk olarak,
hastadan öksürmesi istenmelidir; önemli gözlem öksürüğün keskinliğidir, ses yüksekliği değil.
Zayıf, "duygusal" veya nefes nefese bir öksürük, ses kıvrımı addüktör zayıflığını, zayıf
solunum desteğini veya her ikisini birden yansıtabilir. İkinci olarak, hastadan keskin bir glottal
durma veya homurdanma sesi olan coup de glotte (glottal darbe) üretmesi istenmelidir; bu
manevra minimum solunum kuvveti ve sürekli hava akışı gerektirir. Yine, darbenin keskinliği
önemli bir gözlemdir. Zayıf bir öksürük ancak keskin bir gırtlak darbesi solunum güçsüzlüğüne
işaret edebilir. Zayıf bir darbe ancak normal öksürük veya eşit derecede zayıf öksürük ve darbe,
laringeal zayıflık veya kombine laringeal ve solunum zayıflığı ile ilişkili olma eğilimindedir.
Vokal kıvrım abdüksiyonunun zayıflığı inhalatuar stridor (gürültülü veya fonasyonlu
inhalasyon) varlığından çıkarılabilir. Bu bazen sessiz solunum sırasında tespit edilebilir ancak
konuşma için hızlı soluma sırasında veya hasta derin bir nefes aldığında daha kolay tespit
edilir.
Yapısal lezyonlar (örn. neoplazmlar, nodüller, polipler, inflamasyon) veya vagus sinirinin
laringeal dallarının LMN lezyonları ihtimal dahilinde olduğunda doğrudan görsel muayene
yapılmalıdır. MSS lezyonları ile ilgili olarak, bazen laringeal muayene UMN inmesinden sonra
vokal kıvrım parezisini tanımlar58; ayrıca bazı merkezi sinir sistemi (MSS) hareket
bozukluklarında istemsiz laringeal hareketlerin belgelenmesinde de yararlı olabilir. Larinksin
sofistike bir şekilde görüntülenmesi optik olarak hassas bir rijit oral laringoskop ile sağlanabilir
ve bağlı konuşma sırasında laringeal aktivite esnek bir fiberoptik laringoskop ile
gözlemlenebilir. Rijit veya esnek bir skop ile videostroboskopi, fonasyon titreşim döngüleri
sırasında vokal kıvrım mukozal dalgasının simüle edilmiş bir ağır çekim görüntüsünü sağlar ve
böylece vokal kıvrım fonksiyonunun çok daha ince anormalliklerini görselleştirir.
Elektroglottografi ve akustik analizler, fonasyon sırasında ses kıvrımı aktivitesinin çeşitli
korelasyonlarının ölçülmesine ve analiz edilmesine izin verir, ancak MKB'lerin temel klinik
teşhisi için gerekli değildir.
Respirasyon
Hixon ve Hoit, konuşmada nefes alma güçlüğü olduğu bilinen veya şüphelenilen kişilerde
diyafram, karın duvarı ve göğüs kafesinin klinik muayenesi için kapsamlı, araçsal olmayan
protokoller sağladı. Normal solunumla ya da zayıflık, koordinasyonsuzluk ve hiperkinezi gibi
nörolojik anormalliklerle tutarlı olan birleştirilmiş çeşitli görevleri gözlemleyip tanımladılar.
Respiratuar hareket dinamiklerinin ve öne çıkan ya da baskın respiratuar zorlukları olan
dizartrik bireylerin incelenmesinde değerli rehberlerdir.
Aşağıdaki noktalar, geniş tabanlı bir motor konuşma bağlamında yapılan nefes alma
muayeneleri aracılığıyla konuşma solunumunu inceleyen yararlı gözlemleri özetlemektedir. Bu
noktalar, sessiz solunumun ve konuşma olmayan diğer aktivitelerdeki solunumun gözlenmesine
dayanır.
-Hastada hıçkırık var mı? Kalıcı hıçkırıkların nedeni medulladaki lezyonlar ya da medullar
inmenin ilk belirtisi olabilir. Konuşma sırasındaki solunumun kontrolü sağlanarak müdahale
edilebilir.
-Basit bir su bardağı manometresi, konuşma için gerekli olan solunum itici basıncını oluşturma
yeteneğini hesaplamak için kullanılabilir (görsel 3-5). Bunun için belirli derinlikte suyla
doldurulmuş bir bardak (12 cm veya daha üstünde derinlik) ve santimetre cinsiyle ayarlanıp
ataşla yapıştırılmış bir pipet gerekir. Pipet boyunca kabarcık akışını sürdürmek için, kişi suyun
içinde pipetin derinliğine eşit olacak şekilde nefes basıncını korumalıdır. Pipetle 5 saniye
boyunca kabarcık akışını sürdürebilme yeteneği, 5 cm derinlikte çoğu konuşma amacı için
yeterli olan nefes desteğinin sağlandığını gösterir. Bu testin solunum desteğinin bir ölçüsü
olarak geçerli olabilmesi için, hasta velofarengeal kapanmayı sürdürebilmeli (veya burun
delikleri kapalı olmalı) ve ayrıca dudakları pipetin etrafını sıkıca sarabilmelidir.
Görsel 3-5: konuşma için yeterli olan solunum basıncını üretme ve sürdürme yeteneğini
belirlemek için su bardağı manometresi. (From Hixon TJ, Hawley JL, Wilson KJ: An around-
thehouse device for the clinical determination of respiratory driving pressure: a note on making
the simple even simpler, J Speech Hear Disord 47:413, 1982)
Refleksler, hastalığın MSS veya çevresel sinir sistemindeki (ÇSS) büyük lokalizasyonu
hakkında doğrulayıcı ipuçları sağlar. Konuşma mekanizması incelemesiyle ilgili olanlar normal
ve patolojik refleksleri içerir. Normal refleksler normal sinir sistemi fonksiyonunu
yansıtanlardır. Onların yokluğu ÇSS patolojisini yansıtabilir. Patolojik (veya ilkel) refleksler
bebeklik döneminde mevcuttur ancak olgunlaşmayla birlikte kaybolma eğilimindedir; daha
sonra MSS hastalığının varlığında, çoğunlukla frontal lob kortikal ve subkortikal bölgelerinde
yeniden ortaya çıkabilirler. Patolojik refleksler, bir salınım fenomenini veya beynin alt
merkezleri üzerindeki kortikal inhibitör etkinin azalmasını temsil eder. Normal refleksler,
ortaya çıkma kolaylığı ve tepkinin büyüklüğü açısından bireyler arasında büyük farklılıklar
gösterir. İlkel refleksler normal yetişkinlerin belirli bir yüzdesinde mevcuttur ve bu yüzde
genellikle yaşla birlikte artar. Bu nedenle oromotor refleks testinin sonuçları belirsiz olabilir.
Reflekslerin patolojik olarak dikkatli bir şekilde yorumlanması gerekir ve çok az ya da şüpheli
bir şekilde belirgin olduklarında bunlardan fazla bir şey yapılmamalıdır. 1. Öğürme refleksi—
Öğürme veya faringeal refleks, dilin arka kısmına, arka faringeal duvara veya her iki taraftaki
fasiyal pillarlara dil basacağıyla vurulmasıyla ortaya çıkan normal bir reflekstir. Uyarının
afferent yolu glossofaringeal sinirden geçer; motor tepkisi glossofaringeal ve vagus sinirleri
aracılığıyladır. Damağın yükselmesi, dilin geri çekilmesi ve faringeal duvarların sfinkterik
kasılması refleksi karakterize eder. Normal öğürme tepkileri, hiçbir tepki vermemekten
yalnızca dile dokunmayla ortaya çıkan güçlü bir öğürmeye kadar büyük ölçüde değişiklik
gösterir. Genel olarak öğürme refleksi, yalnızca asimetrik olarak ortaya çıktığı takdirde klinik
açıdan anlamlıdır. Yalnızca bir tarafta yoksa, yanıt vermeyen tarafta muhtemelen anormaldir.
Asimetrik olduğunda hastaya uyaranın iki taraf arasında farklı hissedilip hissedilmediğini
sormak yararlı olacaktır; eğer öyleyse, refleks yanıtın azalmasından duyu azalması sorumlu
olabilir. Bildirilen duyu farklı değilse refleksin motor bileşeni eksik olabilir. 2. Çene sarsıntısı –
Çene sarsıntısı (veya maksiller refleks), yetişkinlerde abartıldığında veya kolaylıkla ortaya
çıkarıldığında patolojik olabilen derin bir kas germe refleksidir. Bunu test etmek için hasta
rahat olmalı, dudakları aralıklı ve çenesi yarıya kadar açık olmalıdır. Hastanın çenesine bir dil
basacağı yerleştirilir ve daha sonra refleks çekiciyle veya diğer elin parmağıyla basacağa
vurulur (Şekil 3-6). Trigeminal sinirin mandibular dalı refleksin afferent ve efferent
bileşenlerine aracılık eder. Refleks, masseter ve temporalis kaslarının kasılmasıyla karakterize
edilir ve çenenin kapanmaya doğru hızlı bir şekilde hareket etmesine yol açar.
ŞEKİL 3-6 Çene ani refleksini ortaya çıkarma pozisyonu (metinde açıklanan prosedür ve yanıt)
Çene titremesi normal yetişkinlerin yaklaşık %10'unda mevcuttur. Bununla birlikte, abartılı
olduğunda, varlığı orta ponstaki trigeminal sinir çekirdekleri seviyesinin üzerinde bilateral
ÜMN hastalığını doğrulayıcı olabilir. 3. Emme refleksi—Emme refleksi ilkel bir reflekstir. Üst
dudağın yan tarafından başlayarak dil basacağıyla üst dudağa vurularak ve philtruma doğru
medial olarak hareket ettirilerek test edilir (Şekil 3-7). Bu her iki tarafta da yapılmalıdır.
Yetişkinlerde genellikle uyarana yanıt yoktur. Pozitif (patolojik) yanıt dudakların büzülmesi
veya somurtulmasıdır. Mevcut olduğunda, ponstaki fasiyal sinir çekirdeği seviyesinin üzerinde
ÜMN hastalığının doğrulayıcısı olabilir. Frontal lobların premotor alanlarının yaygın
tutulumuyla ilişkilidir ve sıklıkla demanslı hastalarda ortaya çıkar.
ŞEKİL 3-7 Emme refleksini ortaya çıkarma pozisyonu (metinde açıklanan prosedür ve yanıt)
Bu refleks çok aşırı olduğunda hasta ağzına bir nesne yaklaştığında dudaklarını büzebilir veya
ağzını, ağzının veya yanağının köşesine dokunsal bir uyarana doğru çevirebilir. Bu meydana
geldiğinde, buna ‘oral arama refleksi’ denir.
4. Dudak büzme refleksi- İlkel dudak büzme refleksi, emme refleksine benzerdir. Parmağın
hafifçe philtruma vurulmasıyla (Şekil 3-8) veya işaret parmağının üst dudak ve philtrumun orta
hattına geriye doğru bastırılmasıyla elde edilebilir. Bu refleks, dudakta büzüşme veya
dudakların öne hareketi ve alt dudakta elevasyon ve ağız köşesinde depresyon şeklindedir. Bu
refleksin varlığı dikkate alınmalıdır. Çünkü 30- 90 yaş grubu aralığındaki normal yetişkinlerin
%17’sinde bulunmaktadır ve 60 yaşın üzerinde görülme sıklığı 2 katına çıkmaktadır.
5.Palmomental refleks- Künt bir nesneyle(örneğin;dil basacağı) avuç içinin boylu boyunca
kuvvetli bir şekilde okşanmasıyla ortaya çıkan ilkel bir reflekstir. Reflekse tepki, aynı taraftaki
çene kaslarının hafif elevasyonu olarak görülen mentalis kasının, kısa bir kasılmasıdır.
Görüldüğünde kontralateral parasentral kortekste veya projeksiyon liflerinde hasar olduğuna
işaret edebilir. Yine de varlığı dikkatli bir şekilde yorumlanmalıdır. Çünkü 30-90 yaş grubu
arası normal yetişkinlerin %37’sinde bu refleks bulunmaktadır ve insidansı 90 yaşından sonra
%60’a yükselir.
Otomatik veya aşırı öğrenilmiş tepkiler sırasında, konuşma kaslarının konuşma dışı istemli
hareketleri ile konuşma dışı hareketler arasında farklılıklar olabilir. Duygusal tepki verme
sırasındaki yüz hareketi ile istemli performans arasındaki farklar daha önce konuşulmuştu.
TABLO 3-1 Sözel olmayan sözlü becerileri değerlendirme görevleri hareket kontrolü ve sıralama
MKB'ler birçok şekilde değerlendirilebilir. Klinik olarak önemli olan, muayenenin tanı ve/veya
yönetim için kritik olan davranışları ortaya çıkarmasıdır. Tanı amaçları için yapılması
gerekenlerin, yönetim önerileri için yapılanlarla tam olarak aynı olmayabileceğini hatırlamak
önemlidir. Şu anda odaklanılan nokta, tanıya yol açan algısal olarak belirgin sapmış konuşma
özelliklerini belirleme yöntemleridir.
DAB (Darley, Aronson ve Brown)'nin çalışmalarından türeyen çoğu önemli sapmış algısal
özellik, dizatri tanısına katkıda bulunur. Çünkü çalışmaları hala etkili olduğundan, dizatriler
üzerine yaptıkları temel araştırmanın kısa bir özeti uygun olacaktır.*
Motor Konuşma Bozuklukları13 adlı klasik metin, klinik araştırmaların bir ürünüydü ve bu
araştırma çabalarını özetleyen iki önemli makaleye dayanıyordu. DAB(Darley ,Aranson ve
Brown)14,15 çalışmalarında 212 hastanın konuşma örneklerini analiz etti. En az 30 hasta, yedi
gruptan birine düştü: (1) bulbar palsi, (2) pseudobulbar palsi, (3) serebellar lezyonlar, (4)
parkinsonizm, (5) distoni, (6) koreoatetoz ve (7) amiyotrofik lateral skleroz (ALS). Bu gruplar,
sırasıyla flasid, spastik, ataksik, hipokinetik, hiperkinetik (distoni ve koreoatetoz), ve karışık
dizatri kategorilerine denk gelir (ALS, olası bir karışımın nedeni olan bir türüdür). Her hasta,
kişiyi yedi gruptan birine ve sadece birine koyan açık nörolojik belirtilere sahipti. Konuşma,
tüm vakalarda anormaldi, ancak konuşma özellikleri nörolojik teşhisi koymak için
kullanılmadı.
Okuma, bazen konuşma ve cümle taklidi içeren ses kayıtları incelendi. Konuşma
anormalliklerinin çeşitini yakalamak için 38 konuşma ve ses özelliğini içeren bir liste derlendi.
Özellikler, ton, şiddet, ses ve rezonans, solunum, prozodi ve artikülasyonla ilgiliydi.
Anlaşılabilirlik ve sıradışılık gibi iki genel özellik de dahil edildi. DAB(Darley, Aranson ve
Brown), her örneği 38 kez dinledi ve her seferinde 7 puanlık eş görünen aralıklı bir ölçekte 38
özellikten bir veya daha fazlasını değerlendirdi. Kabul edilebilir zamansal ve ara hakem
güvenilirliği sağlandı.
Her bir yedi grup için sapmış konuşma özellikleri, gruplar arasında karşılaştırmalara ve her
grup içinde en belirgin özelliklerin belirlenmesine izin veren bir şekilde analiz edildi. "Küme"
adı verilen sapmış konuşma özellikleri gruplar içinde belirli gruplarda bir araya gelme
eğilimini temsil etti. Her grup, belirli bir nöromüsküler alt yapıyla mantıklı bir şekilde
ilişkilendirilen benzersiz bir küme deseni vardı. Analiz, bireysel sapmış konuşma özelliklerinin
nöromüsküler temelleri hakkında belirli çıkarımlara izin verdi.
Her MKB tipiyle ilgili bölümleri ele alan kitapta karşılaşılan belirgin konuşma özellikleri ele
alınmaktadır. Ek A, DAB(Darley, Aranson ve Brown)'ın diskineziyi incelemek için kullandığı
özellikleri (anlaşılabilirlik ve sıradışılık hariç) listeler ve tanımlar; ayrıca, hem dizatri hem de
apraksi'nin tanımı ve ayırıcı tanısıyla ilgili bir dizi ek özelliği içerir. Okuyucu, çünkü bunlar
MKB'lerin tüm sonraki tartışmalarının temelini oluştururlar. (Bu konuşma özelliklerinin
çoğunun örnekleri eşlik eden web sitesinde sağlanmıştır.)
Kutu 3-2, sapmış konuşma özelliklerini tanımlamak ve puanlamak için kullanışlı olabilecek bir
değerlendirme formudur. Bu, Ek A'da listelenen tüm özellikleri içerir. Bazı özellikler görev
özelidir (örneğin, AMR'ler, ünlü uzatma).
Kutu 3-2 MKB’ DE İLİŞKİLENDİRİLEN SAPKIN KONUŞMA ÖZELLİKLERİNİ
DEĞERLENDİRME FORMU
Nörolojik tanı:
Listelenen her boyuta 0-4 arasında bir değer atayın. (0=normal, 1=hafif, 2=orta şiddet,
3=belirgin, 4=ciddi şekilde sapkın)
Laringeal miyoklonus
İki tonluluk
Kliniğimizde konuşma özelliklerini 0'dan 4'e kadar bir anormallik ölçeğine göre
derecelendiriyoruz (0= normal, 1 = hafif, 2 = orta, 3 = belirgin, 4 = şiddetli). DAB (Darley,
Aronson ve Brown) tarafından kullanılan 7 puanlık ölçekten bu sapma önemsizdir, çünkü
olağandışı bir konuşma özelliğinin varlığı genellikle ayırıcı tanıda ciddiyetinden daha
önemlidir. 0'dan 4'e kadar olan ölçeğin nedeni, şiddet için yaygın olarak kullanılan terimlere
(normal, hafif, orta, belirgin, şiddetli) ve birçok nörolog tarafından motor ve duyusal muayene
sonuçlarını derecelendirmek için kullanılan 0'dan 4'e kadar olan ölçeğe karşılık gelmesidir.
Gerekirse kategoriler arasındaki derecelendirmeler kullanılarak ölçek 4 puan kadar
genişletilebilir (örneğin, 0,1 = şüpheli şekilde mevcut; 2,3 = orta derecede belirgin bozulma).
Bazı özellikler artı veya eksi olarak da derecelendirilebilir. Örneğin, azaltılmış ses yüksekliği
derecesi bir eksi ile değiştirilebilir, artan ses yüksekliği ise bir artı ile değiştirilebilir; perde
yüksek olduğunda artı, düşük olduğunda eksi olarak derecelendirilir; Hız yavaş olduğunda eksi,
hızlı olduğunda artı olarak derecelendirilir. Klinisyenler, eğitim ve deneyim sayesinde, bu
ölçekle ciddiyet derecelendirmeleri yaparken kabul edilebilir bir güvenilirliğe ulaşırlar. Tanı
amaçlı olarak klinisyenin kulağına yönelik en önemli zorluk, olağandışı özelliklerin varlığını
tespit etmeyi öğrenmektir. Bu, deneyim ve deneyimli bir klinisyenin güvenilirliğini kontrol
etme fırsatıyla karşılanır.
Deneyimli klinisyenler sıklıkla sentez veya karmaşık model tanıma yoluyla tanıya ulaşırlar.
Konuşma modelini tanıdık bir melodi, belirli bir MKB türü tarafından temsil edilen melodi türü
olarak tanırlar. Bu meydana geldiğinde, olağandışı konuşma özelliklerini listelemenin amacı
bunların varlığını ve ciddiyetini belgelemek ve konuşma tanısının nedenlerini özetlemektir. Bu
sentezleme yaklaşımının riski, benzersiz ve önemli özelliklerin bazen gözden kaçırılabilmesi
veya göz ardı edilebilmesi ve bunun sonucunda da yanlış teşhis konulmasıdır. Ancak konuşma
biçiminin "kabul edilmesi" tanıya giden en hassas, güvenilir ve etkili yol olabilir.
Konuşma Değerlendirme Görevleri
Az sayıda iyi seçilmiş konuşma görevi, anormal konuşmayı tanımlamak ve yorumlamak için
gerekli bilgilerin çoğunu ortaya çıkarabilir. Bu bilgiyi analiz etmenin en önemli araçları,
klinisyenin kulakları ve gözleri ile gerektiğinde tekrarlanan analiz için ses veya ses-görüntü
kayıt cihazıdır.
Dikkat edilmesi gereken özellikler Kutu 3-2'de perde, ses yüksekliği ve ses kalitesi altında
sınıflandırılan özelliklerdir (sesli harfin uzatılması sırasında tek ses yüksekliği ve tek ses
yüksekliği derecelendirilmemelidir). Maksimum sesli harf süresine dikkat edilmelidir.
Maksimum sesli harf süresi normal konuşmacılar arasında büyük farklılıklar gösterir; genel
olarak solunum veya laringeal anormalliğe ilişkin başka bir kanıtın bulunmaması halinde, 9
saniyeyi aşan sürelerin normal aralıkta olduğu kabul edilebilir (Tablo 3-2). Sesli harf süresi,
özellikle incelemeyi yapan kişinin maksimum çabanın gösterildiğine ikna olması durumunda,
gelecekteki karşılaştırmaların yapılabileceği temel veriler olarak kullanılabilir. Akustik analiz,
sesli harf uzaması sırasında dizartri tanımıyla ilgili olabilecek bir dizi ses parametresini ölçmek
için kullanılabilir. Örneğin, bir titremenin mevcut olup olmadığına ilişkin algısal belirsizliğin
ortadan kaldırılmasına yardımcı olabilir ve mevcut olduğunda titreme sıklığını ölçebilir.
Videostroboskopi de dahil olmak üzere larinksin doğrudan görselleştirilmesi, felç, güçsüzlük,
titreme, miyoklonus, distoni vb. ile ilişkili anormallikleri doğrulayan veya açıklığa kavuşturan
hareket modellerini tanımlayabilir.
Tablo3-2 Genellikle 65 yaşından büyük genç ve yaşlı erkek ve kadın yetişkinler üzerinde
yapılan çalışmaların ortalamalarını temsil eden /a/ ünlüsü için maksimum fonasyon süresi. Bu
bilgiler, genellikle konuşma üretiminin maksimum performans testlerini gözden geçiren Kent,
Kent ve Rosenbek'in 42 incelemesinde özetlenmiştir. Standart sapmalar parantez içinde
verilmiştir.
Not: Genç erkekler için bildirilen aralıklardaki minimum değerlerin medyanı = 15; genç
kadınlar için = 11.8; yaşlı erkekler için = 8.5; ve yaşlı kadınlar için = 6.5. ∗ Bildirilen
çalışmalardaki ortalamaların ve standart sapmaların medyan değeri. 167 22 † Bildirilen
çalışmalardaki en düşük ortalama ve en düşük standart sapma. ‡ Bildirilen
çalışmalardaki en yüksek ortalama ve en yüksek standart sapma.
Ünlü uzatma sırasında çene, yüz, dil ve boyun gözlemlenmelidir. Hastalar, sabit bir duruş
görevi olması gereken sırada bu yapıların rastgele hareketlerini sergileyebilir. Hızlı veya yavaş
rastgele hareketler, temelde bir hareket bozukluğunu temsil edebilir.
Alternatif hareket oranları - AHO'lar veya diadoşokinatik (DDK) oranları, karşılıklı çene,
dudak ve anterior ve posterior dil hareketlerinin hızını ve düzenini değerlendirmek için
kullanışlıdır. İkincil olarak, bu hızlı, tekrarlayan artiküler hareketlerin hızını ve düzenini
gözlemlemeye izin verir. Hastaya "bir nefes al ve 'puh-puh-puh-puh-puh' demeyi tekrarla"
talimatı verilmelidir. Bu, klinisyen tarafından 2 ila 3 saniyelik bir örnekle takip edilmelidir.
Genellikle 3 ila 5 saniyelik bir örnek yeterlidir. Hastalara, klinik değerlendirmeler için örnek
yeterli olduğunda durmaları söylenmelidir.
/pΛ/ tekrarları tamamlandığında, görev /tΛ/ ve /kΛ/ için tekrarlanmalıdır. Diğer yerler ve
şekillerdeki artikülasyon ilginçse, diğer ünlü-benzeri (CV) heceler için AHO''lar takip edilebilir.
Larinks AHO''ları, /hΛ/ hecesinin hızlı tekrarları sırasında veya ünlü /i/ sırasında
değerlendirilebilir.
Konuşma AHO'larını birkaç saniyeden daha uzun süre sürdürememe, genellikle solunum-
fonasyonel veya velofaringeal seviyelerde yetersizlikleri yansıtır. Hastalar, tekrarlı bir ritim
veya tuhaf bir akıcılık benimseyince veya düzenli tekrarlamakta zorluk yaşayınca, yeniden
talimat verilmeli veya hatta maksimum hızlarda üretmeleri istenmeden önce yavaş bir hızda
pratiğe izin verilmelidir. Bazı hastalar, hassasiyeti riske atmadan hızlı AHO'lar üretebilir; bu
hastalara, hassas olmadan ne kadar hızlı gidebileceklerini yapmaları söylenmelidir.
/pΛ/, /tΛ/ ve /kΛ/ için konuşma AHO'ları genellikle saniyede 5 ila 7 tekrarlık maksimum
hızlarda kesin bir şekilde üretilebilir, /kΛ/ tekrarı genellikle /pΛ/ veya /tΛ/ dan biraz daha
yavaştır (Tablo 3-3). Bazı akustik analiz yazılımları otomatik olarak AHO'ların hızını ve
düzenini nicelendirebilir, ancak hızlar bir kronometre ile tahmin edilebilir. Deneyimli
klinisyenler, hız ve düzeni açıkça hesaplamadan 0 ila 4 ölçeğini kullanarak hız ve düzenlilik
konusunda değerlendirmeler yapabilir. Örneğin, hafif yavaşlatılmış bir AMR hızı -1 olarak
derecelendirilebilir; şiddetli bir şekilde yavaşlanmış bir hız (saniyede ~1) -4 olarak
derecelendirilebilir; belirgin bir hızlı hız +3 olarak derecelendirilebilir, vb. Benzer şekilde, hafif
düzensiz AHO'lar 1 olarak derecelendirilebilir, orta derecede düzensiz AHO'lar 2 olarak
derecelendirilebilir, vb. AHO değerlendirmeleri için araştırıcı güvenirliği bir sorun olabilir, bu
nedenle güvenirlik kurmak için çaba ve çaba sarf edilmelidir.
Tablo 3-3 Gençlerle yapılan çalışmalarda normal yetişkinler için AMR ve SMR performansı ve
yaşlı yetişkinler Kent, Kent ve Rosenbek'in42 incelemesinde özetlenmiştir.
konuşma üretiminin maksimum performans testleri. Standart sapma parantez içinde verilmiştir
HAREKET MEDYAN MİNİMUM MAKSİMUM
HIZI
GÖREVİ
Not: /pΛ/ için bildirilen aralıklardaki minimum değerlerin medyanı = 4,8; /tΛ/ = 4,4 için; /kΛ/
için =4.4; ve /pΛtΛkΛ/ için = 4.3.
AMR sırasında çene ve dudakların hareket açıklığına dikkat edilmeli, çünkü bazı dizartrilerde
azalır veya değişken olur. Çene ritmikliği ve dudak hareketlerine de dikkat edilmelidir çünkü
koordinasyonsuzluk bazen görülebilmektedir. Son olarak çenede kesintiler veya yabancı
hareketler, dudak ve dil not edilmelidir (örn. dilin çıkması, dudak çekilmesi veya büzüşme,
dudak şapırdatma), çünkü bunlar altta yatan bir sorunu temsil ediyor olabilir.
3.Sıralı hareket hızları—SMR'ler hızlı ve uygun şekilde hareket etme yeteneğini ölçer bir
eklem konumundan diğerine sırayla geçişini kontrol eder. AMR'lerle ilgili olarak planlama
veya SMR'lere yönelik programlama talepleri yüksektir; bu nedenle SMR'ler özellikle konuşma
apraksisinden şüphelenildiğinde faydalıdır.
Hastadan "nefes alması ve ben sana durmanı söyleyene kadar 'puh-tuh-kuh puh-tuhkuh puh-
tuh-kuh' cümlesini tekrarlaması" istenmelidir. Bu olmalı ardından klinisyen tarafından 2 ila 3
saniyelik bir örnek verilir. Bazı insanların ihtiyacı var Sırayla yeniden öğretim ve yavaş ya da
hep birlikte uygulama bazen Görevin kavranması için gereklidir. Sıra öğrenilemediğinde,
“düğün çiçeği, düğün çiçeği, düğün çiçeği”nin tekrarı. . .” kabul edilebilir ancak Kelimenin
anlamlılığı onu /pΛtΛkΛ/'dan daha basit bir görev haline getirir.
4.Bağlamsal konuşma—Entegre işlevi değerlendirmek için en yararlı görev
Konuşmanın tüm yönlerinin başında bağlamsal konuşma gelir. Buna konuşma ve anlatıları
içeren standart bir paragrafı yüksek sesle okumanın yanı sıra
Öykü alma sırasında karşılıklı konuşmalar ortaya çıkar, ancak klinisyenin hatalı konuşma
özelliklerinin kesin olarak belirlenmesi ertelenebilir, böylece Alta yatan nedenin sebepleri
araştırılabilir. Aile ile ilgili açık uçlu sorular, iş veya hobiler genellikle konuşmayı yargılamak
için yeterli bir örnek ortaya çıkarır özellikler, ancak bazen kişilik özellikleri, depresyon, kaygı
veya bilişsel eksiklikler yanıt vermeyi sınırlar. Bazı insanlar daha kolay yanıt verirler.Bazı
insanlar ise açık uçlu sorulardan ziyade resimli kartlar ile daha iyi anlatabilirler.
Standart bir pasajı okumak, bağlantılı konuşmanın iyi bir örneğini sağlayabilir. ancak nörolojik
açıdan sağlam yetişkinlerin yüksek sesle okuma yeteneği büyük farklılıklar gösteriyor.
Daha az yetenekli
uzun süreli konuşma sırasında veya terapi boyunca genel fiziksel yorgunluk durumunda
Yorgunluğu değerlendirmek için hastadan yüksek sesle okuması veya sayması istenmelidir.
mümkün olduğu kadar kesin olarak saniyede yaklaşık iki basamaklı bir hızla 2 ila 4 dakika
dinlenmeden devam ettirilmelidir. Seste belirgin bozulma algısal özelliklerle tutarlı kalite,
rezonans veya artikülasyon hataları
Güçsüzlükle ilişkili olan, özellikle konuşma söz konusu olduğunda miyastenia gravis'i
yansıtabilir. daha sonra birkaç dakikalık dinlenmenin ardından önemli ölçüde iyileşir.
Konuşma kasının test edilmesi:
Eklemeler kullanabilir, tereddüt edebilir veya doğru olanı bulmak için deneme-yanılma
yöntemine başvurabilirler.
konuşma veya okuma sırasında artikülasyon hataları olabilir. Bu meydana geldiğinde veya ne
zaman Sol ve sağ hemisfer patolojisinden şüpheleniliyorsa, konuşmanın daha ileri
değerlendirilmesi motor planlama veya programlama yeteneği takip edilmelidir. Hastada bir
apraksi mevcut olabilir.
Aşağıdaki görevler konuşma, karşılıklı konuşma ve bir şey anlatma sırasında taklit etme
ve basit isteklere yanıt vermeyi gerektirir.
1-‘Bu sesleri benden sonra tekrarla.’ 2-‘Bu kelimeleri benden sonra tekrarla.’
1- /l/ 1- anne
2- /a/ 2-Bob
4- /au/ 4-tekme
5- /p/ 5-flüt
6- /t/ 6-abla
7- /k/ 7-kilise
8- /s/ 8-şşşt
9- /f/ 9-sükunet
1-kedi 1-hayvan
3-mancınık 3-topçu
4-felaket 4-stetoskop
5-kalın 5-gergedan
6-kalınlaştırmak 6-volkan
7-kalınlaşma 7-armonika
8-özel
9-istatistikler
10-alüminyum
1- /pʌpʌpʌpʌ/______ 3-/kʌkʌkʌkʌ/_______
2- /tʌtʌtʌtʌ/_______ 4- /pʌtʌkʌ/_______
1-__ 1- Pazartesi
2-__ 2- Salı
3-__ 3- Çarşamba
4-__ 4- Perşembe
5-__ 5- Cuma
6-Cumartesi
7- Pazar
9-‘Şarkı söyleyin (‘Happy Birthday’ ‘Jingle Bells’ veya tanıdık bir melodi)
1- Entonasyon nasıldı?
Wertz RT, LaPointe LL, Rosenbek JC: Apraxia of speech: the disorder and its
treatment, New York, 1984, Grune & Stratton, and unpublished Mayo Clinic
konuşma apraksisini değerlendirme görevlerinden değiştirilmiştir.
Kişi dilsizse veya çok az konuşuyorsa konuşmayı kolaylaştıran veya dil ve yeni motor
planlama ve programlama üzerinde minimum talepte bulunan görevler kullanılmalıdır. Bu
görevler tanıdık bir melodiyi söylemeyi içerir. Haftanın günlerini söyleme, eksik cümleleri
tamamlama ve aynı ilk ve son ünsüzlere sahip ünsüz-ünlü-ünsüz (ZÜZ) heceleri taklit etme.
Bazen insanlar izole edilmiş sesleri taklit etmeyi hece veya kelimeleri taklit etmekten daha
kolay bulurlar. Konuşma apraksisi olan kişiler bu basit görevlere daha kolay yanıt verebilir ve
bu da sorunlarının göze çarpan işitsel algısal özelliklerini daha belirgin hale getirir. Karmaşık
istemli görevlere verilen yanıt kolaylığı ile daha basit ‘otomatik’ görevler arasındaki
uyumsuzluk, doğru tanının dizartri değil konuşma apraksisi olma olasılığını arttırır.
Yetişkin konuşma apraksisini değerlendirmek için ticari olarak yayımlanmış tek ölçüm
Apraxia Battery for Adults- Second Edition (ABA-2)’dır. ABA-2 tedaviyi tasarlamada
yardımcı olmanın ve ilerleyişin belgelenmesinin yanı sıra apraksinin şiddetini kestirebilmek
ve apraksi varlığını doğrulayabilmek için geliştirilmiştir. Altı tane alt testi bulunmaktadır; beş
tanesi konuşma ve konuşma ile ilişkili cevaplara odaklanırken altıncı test uzuv ve sözel
olmayan oral apraksiyi değerlendirir. Konuşma ile ilgili alt testler şunları içerir; 1) bir, iki ve
üç heceli kombinasyonların diadokinetik hızları; 2) giderek uzunluğu artan kelimelerin
taklidi; 3) resimli çok heceli kelimelerin isimlendirilmesinde gecikme ve çıktı süresi; 4) çok
heceli kelimelerin üç kere ardışık tekrarı sırasındaki artikülatör yeterlilik; ve 5) yazarın
bozukluk ile ilişkilendirdiği spontan konuşma, okuma ve sayma temelinde 15 davranışın ya da
bulguların envanteri. Envanterde apraksik olarak listenen tüm özelliklerin bozukluğa özgü
olmadığı (örn; bazıları afazinin göstergesi olabilir) ve bazılarının bu kitapta tanımlandığı gibi
hiç apraksinin özelliği olmayabileceği unutulmamalıdır.
Test 40 tane konuşma apraksisi olan ve 49 tane normal konuşması olan insan örneklemi ile
standardize edilmiştir. Kesme skorları bozukluğun varlığı ve seviyesini belirlemek için
sağlanmıştır. Atipik profilleri tanımak, yorumlamak ve tedavi planı için kılavuz sağlanmıştır.
Test kılavuzu geçerlilik ve güvenirlik için bazı veriler sağlamaktadır ancak bu konuda bazı
eksiklikler bulunmaktadır. Örneğin; test-tekrar test, gözlemci içi ve gözlemciler arası
güvenilirlik rapor edilmemiştir ve apraksiyi afazik ve dizartrik konuşmacı performansına
kıyaslayan veri az sayıda afazik ve dizartrik konuşmacılara dayanmaktadır. İkinci eksiklik
testin apraksik birinin performansını afazik ve dizartrik bireylerin performansından ayırt
etmede kesin olmamasıdır.
ABA-2 konuşma apraksisinden şüphe duyulan bireylere standart bir şekilde uygulanabilir.
Skorlar performansı betimlemek, zaman içerisinde performansı karşılaştırmak, tanı ve şiddeti
ölçme amacıyla kullanılabilir. Geçerlilik ve güvenilirlik henüz tam olarak belirlenmemiştir.
Tanısal geçerlilik için bazı standart testlerle karşılaştırmak faydalı olacaktır. Konuşma
apraksisi için başka iyi yapılmış standardize test olmadığından tanı için klinik kriter üzerinde
hemfikir olan deneyimli klinisyenler belki de test geçerliliğinin bu yönünün incelenmesinde
altın standartı temsil etmelilerdir.
Bir MKB' nin iletişim yeteneği üzerindeki etkisi, anlaşılabilirlik, kavranabilirlik ve verimlilik
ölçütleri veya değerlendirmeleri aracılığıyla tahmin edilebilir. İleri paragraflar, bu kavramları
tartışmak için büyük ölçüde Yorkston, Strand ve Kennedy'nin ile Yorkston ve arkadaşlarının
çalışmalarına dayanmaktadır. İleri paragraflarda, anlaşılabilirlik (A), kavranabilirlik (K) ve
verimlilik (V) toplu olarak tartışıldığında, bunlara AKV olarak atıfta bulunulur.
Anlaşılabilirlik, bir dinleyicinin konuşmacının ürettiği akustik sinyali ne kadar anladığı
derecedir. MKB'ye sahip kişilerde anlaşılabilirlik tahminleri, anlaşılabilirliği artırmak için
konuşmacı tarafından kullanılan stratejilerle birlikte bozulmuş konuşma sistemine ait işitsel
ürünü yansıtmaktadır.
Kavranabilirlik, bir dinleyicinin sözlü iletiyi anlama derecesidir; bu anlama, işitsel sinyalin
yanı sıra söyleneni anlamada katkıda bulunabilecek tüm diğer bilgileri içerir. Bu ek bilgiler,
işitsel sinyalden bağımsızdır ve konunun bilgisi, semantik ve sentaktik bağlam, genel fiziksel
ortam, jest ve işaretler, yazı tipi ipuçları vb. içerir. Şiddet kontrol edildiğinde, anlaşılabilirlik
ve kavranabilirlik her zaman güçlü bir şekilde korele değildir; genel olarak, kavranabilirlik
anlaşılabilirlikten üstündür.
Verimlilik, anlaşılır veya kavranabilir bilgilerin iletilme hızını ifade eder. Bu, anlaşılabilirlik
ve kavranabilirlik ölçütlerine önemli bir ek yapar, çünkü konuşma normalciliğin
algılanmasına ve sosyal bağlamdaki iletişimin (herhangi bir şekilde) normalciliğine katkıda
bulunur. Örneğin, bazı MKB'li insanlar son derece anlaşılır olabilir ancak hızları belirgin
şekilde yavaş olduğu için çok verimsiz olabilir. Bu nedenle, bir MKB'nin şiddeti,
anlaşılabilirliği orta düzeyde azalmış ve hızı yavaş olan bir kişide, benzer anlaşılabilirliğe
sahip ve normal hızda olan bir kişiden daha büyük düşünülebilir. Bazı MKB'li insanlar,
konuşma ve ek stratejiler kullanarak mesaj iletebilirler, ancak bu stratejiler o kadar zaman
alıcıdır ki sosyal "başarıları" sınırlıdır.
Anlaşılabilirlik ile kavranabilirlik arasındaki ayrım en az iki pratik nedenle önemlidir. İlk
olarak, bu ayrım, anlaşılabilirlik (ve verimliliği) tahminlerinin MKB'ler tarafından getirilen
fonksiyonel sınırlamaların (yani, normal konuşma yeteneği) daha geçerli bir ölçüsü olduğunu
gösterir; öte yandan, kavranabilirlik (ve verimliliği) tahminleri, MKB'lerin sosyal ve
iletişimsel bağlamlarda getirdiği engelin daha geçerli bir ölçüsüdür. Sonuç olarak,
anlaşılabilirlik ve kavranabilirlik (ve verimlilikleri), şiddeti tanımlamanın ayrı yollarıdır.
İkinci neden, birinci nedenin doğal bir uzantısıdır. Eğer tedavi, MKB'nin getirdiği bozulma
veya fonksiyonel sınırlamaları azaltmaya odaklanıyorsa (yani, işitsel sinyali iyileştirme), o
zaman anlaşılabilirlik ve onun verimliliği değişimin en geçerli ve pratik göstergesi olur. Eğer
tedavi, engeli azaltmaya odaklanıyorsa (yani, işitsel sinyalden bağımsız değişkenleri pozitif
bir şekilde manipüle ederek), o zaman kavranabilirlik ve onun verimliliği değişimin en geçerli
ve pratik göstergesi olur.
Bir MKB hafif olduğunda, anlaşılabilirlik ve kavranabilirlik etkilenmeyebilir. Aslında,
MKB'ler bazen o kadar hafiftir ki en azından işlevsel açıdan verimlilik etkilenmez. Bununla
birlikte, AKV her zaman ele alınmalıdır, çünkü şiddetin göstergeleri olarak büyük yüzeysel ve
ekolojik geçerliliğe sahiptir. Bu değerlendirmeler, hastayla etkileşim sırasında yapılan
subjektif tahminlerden formal, standartlaştırılmış, nicel testlere kadar çeşitlenebilir.
AKV değerlendirmesinin ne kadar takip edildiği, muayenenin amaçlarına bağlıdır. Eğer temel
amaç tanı koymak veya tedavi ihtiyacını belirlemekse, genel AKV değerlendirmeleri yeterli
olabilir. Bu değerlendirmeler, hastanın, önemli diğer kişinin ve klinisyenin
değerlendirmelerini içerebilir. Hastadan ve önemli diğer kişiden, AKV'nin bir sorun olup
olmadığı, ne sıklıkta ve hangi koşullarda olduğu, bir mesajın anlaşılır hale getirilmesi için
genellikle neler yapıldığı (örneğin, tekrar, evet-hayır soruları, yazı) soruları sorulabilir.
Klinisyen, muayene sırasında gözlemlere dayanarak anlaşılır veya kavranabilir konuşmanın
yüzdesini tahmin edebilir, değerlendirmenin temellendiği koşulları belirterek (örneğin, sessiz
ortamda, görsel temasla, konuşma konusu biliniyorsa). Anlaşılabilirlik veya kavranabilirlik
tahminleri, diğer (genellikle daha az ideal) durumlarda da yapılabilir. Disartrik konuşmanın
kavranabilirliği üzerine çalışmalar yapılmış olsa da, bunun değerlendirilmesi için
standartlaştırılmış testler geliştirilmemiştir. Anlaşılabilirlik ölçüleri daha fazla ilgi görmüş ve
bu nedenle burada vurgulanmıştır.
Ortam, “ideal” (örneğin, yüz yüze, dinleyicide görsel veya işitsel eksiklik olmadan, gürültü
veya görsel dikkat dağıtıcılarından bağımsız) veya “olumsuz” (örneğin, uzakta, görsel veya
işitsel eksiklikler veya dikkat dağıtıcıları ile) olabilir. İçerik “sınırsız” olabilir (pragmatik
olarak uygun tüm içeriği, yeni konuları, uzun anlatılar vb.) veya “kısıtlı” (örneğin, sorulara
veya ifadelere verilen sınırlı yanıt içeriğine ilişkin bazı tahminlere izin verir).
Anlaşılırlık, ifadelerin %50 veya daha fazlasında azalır ancak tüm ifadeler için geçerli
değildir.
Cümle görevinde, konuşmacı toplam 220 kelime için, her biri 5 ila 15 kelime uzunluğunda
iki cümle okur veya taklit eder. Cümleler, her bir uzunluk için 100 cümlelik bir ana havuzdan
rastgele seçilir. Terapist, cümleleri kelime kelime transkripte eder. Anlaşılabilirlik puanı,
doğru transkripsiyon edilen kelimelerin yüzdesidir.
En az iki kişinin değerlendirmeye dahil olması gerekir, biri değerlendirme için diğeri
kaydedilmiş örneğe çoktan seçmeli bir formatta yanıt vermek veya transkripsiyon yapmak
içindir. Terapist, belirli bir hastanın tekrarlayan değişkenliklerini kontrol etmek için aynı test
gruplarını kullanmalıdır.
Cümle görevi sırasında konuşma hızının bir ölçüsü, kelime sayısının (220) cümle örneğinin
süresine bölünmesiyle elde edilir. Anlaşılır konuşma oranı, doğru şekilde yazılan kelimelerin
sayısının toplam süreye bölünmesiyle elde edilir; anlaşılmaz kelimelerin oranı için de benzer
bir ölçüm hesaplanabilir. Dakika başına anlaşılır konuşma hızı daha sonra 190'a (testte
neredeyse %100 anlaşılır olan normal konuşmacıların ürettiği ortalama anlaşılır konuşma
hızı) bölünerek iletişimsel verimlilik oranı elde edilir. Bu önlem, iyi anlaşılırlığa rağmen hızı
yavaş olabilen hafif engelli konuşmacılar için özellikle yararlı olabilir.
AIDS, bozukluğun ciddiyetine ilişkin bir indeks, hastanın normalden sapmasına ilişkin bir
tahmin ve zaman içindeki değişimi izlemek için bir standart sağlar. Uyarıcılar ile günlük
değişkenlik arasındaki farklara izin veren kelime listesi testi için test-tekrar test değişkenliği
%5'ten azdır. Ancak cümle testi için cümle listeleri arasındaki değişkenlik aynı gün içinde bile
daha yüksektir (yaklaşık %9 ila %11). Bu son derece değişkenlik, Yorkston ve Beukelman'ı,
eğer test tedavi etkilerini belgelemeye yardımcı olmak için kullanılacaksa, müdahaleye
başlamadan önce anlaşılırlığın sabit temel ölçümlerinin oluşturulmasını önermeye yöneltti.
SIT, AIDS'in test prensiplerine dayanır ve anlaşılabilirlik, anlaşılır konuşma hızı ve verimlilik
ölçüleri üretmek için aynı temel hesaplamaları kullanır. Yazılım, sonuçların uygulanması,
puanlanması ve depolanmasına izin verir. Program, 5 ila 15 kelime arasında değişen 1,100
cümlelik bir havuzdan rastgele 22 veya 11 (kısa versiyon) uyarıcı cümle seçer. Konuşmacı,
seçilen cümleleri okurken veya taklit ederken kaydedilir. AIDS gibi, testi uygulayan denetmen
ve cevapları yazan denetmen farklı kişiler olmalıdır. Bilgisayar programı, denetmenin
transkripsiyonu ve zamanlama verilerinin işaretlenmesine dayanarak ilgili tüm skorları
hesaplar. Farklı değerlendirenler arasında ve test-tekrar test güvenirlik endeksleri test
kılavuzunda rapor edilir; her biri kabul edilebilir bir aralık içindedir.
Cümle görevi, kelime görevi gibi uygulanır ve puanlanır. Elli cümle sağlanır. Kılavuz, tüm
cümlelerin mi yoksa sadece rastgele bir örneğin mi okunması gerektiğini belirtmez.
"Puanlama ölçeği, hiç anormallikten tamamen anlaşılamaz duruma kadar uzanmaktadır.
Konuşma görevi, yaklaşık 5 dakika süren bir konuşmaya dayanır ve "hiç anormallikten
"tamamen anlaşılamaz" konuşmaya kadar uzanan 5 puanlık bir şiddet ölçeğinde
değerlendirilir."
Kent ve ark. dizatrik konuşmacılarla kullanılmak üzere iki kelimelik anlaşılırlık testleri
tasarladılar. Standartlaştırılmış testler olarak yayınlanmamış olsalar da anılmayı hak ediyorlar
çünkü anlaşılırlık ve verimlilik açısından yüzde puanlarının ötesinde klinik olarak yararlı
bilgiler sağlarlar.
Her iki test de tek kelimeli ölçümlerdir. Bir konuşmacı tarafından okunan kelimelerin
anlaşılabilirlik yüzdesini temsil eden bir anlaşılabilirlik puanı oluşturulur. Kelime uyaranları
ve yanıt seçeneklerinin organizasyonu, Dizartri durumunda savunmasız olabilecek 19 fonetik
karşıtlığın incelenmesine olanak sağlar ( örneğin, ön-arka ünlü kontrastları, ilk ve son
ünsüzler için seslendirme kontrastları, sürtünmeli-afrikat kontrastlar). Fonetik kontrastların
akustik bağıntıları var (örneğin, sırasıyla ilk ve son seslendirme kontrastları için ses başlangıç
zamanı ve önceki ünlü süresi), bu da azalan anlaşılırlıkla ilişkili özelliklerin daha
derinlemesine incelenmesine olanak sağlar. Fonetik özellik analizi, laringeal ve velofaringeal
disfonksiyonun artikülasyon veya fonetik sonuçları üzerindeki etkisini tanımlayarak algısal
bulguları genişletir.
Çoktan seçmeli versiyonda konuşmacı dört kelimeden birini okur minimal fonetik
kontrastlarla ayırt edilir (örneğin, beat, boot, bit, meat). Testte minimum 70 zıt madde bulunur
ve her madde için dört zıt kelimeden herhangi biri kullanılabilir (örneğin 280 test kelimesi
vardır). Bu, 70 maddenin her biri için dört kelimeden birinin rastgele seçilmesine olanak tanır,
böylece aynı jüri üyeleri tarafından tekrarlanan değerlendirmeler yapılabilir.