Professional Documents
Culture Documents
Eklenti - Bütünleyici Parça
Eklenti - Bütünleyici Parça
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
E. 1979/544
K. 1979/3493
T. 24.4.1979
• ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ
• MÜTEMMİM CÜZ
743/m.619
1086/m.569
Mahallî örfe göre, telef veya tahrip yahut tağyir edilmedikçe arzdan
ayrılması kabil olmayan parçalar arzın mütemmim cüz'üdür.
Mahallî örfe veya malikin açık arzusuna göre, arzın istenebilmesi veya
muhafazası veya ondan istifade olunması için, daimi bir şekilde arza tahsis
olunan veya kullanmakta arza tabi ( kılınan ) veya takılan veya birleştirilen
taşınır mal arzın teferruatı sayılır.
Mahkemece 243 ada 2 parsel, 297 ada 25 parsel, 361 ada 2 parsel, 185
ada 5 parsel sayılı taşınmaz malların satışı suretiyle ortaklığın giderilmesine
Yakaören 2152 parsel sayılı taşınmaz mal, dava dilekçesinde açıkca
gösterilmemiş sonradan ilâve edilmiş ve davalılar vekilide muvafakat
etmediğinden bu parsel hakkında davacının ayrıca dava açmakta
muhtariyetine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalılardan Adil,
Sıdıka, Ali Rıza vekilleri ve Hilmi ve Fatma vasileri, Ali Rıza tarafından
temyiz edilmiştir.
M.K.'nun 619. maddesinde "mahallî örfe göre bir şeyin esaslı unsurunu
teşkileden o şey telef veya tahrif yahut tağyir edilmedikçe ondan ayrılması
kabil olmayan cüzlere o şeyin mütemmim cüzü" ve 621. maddesinde de
"Mahallî örfe veya malikin sarih arzusuna göre bir şeyin işletilmesi veya
muhafazası veya ondan istifade olunması için daimî bir tarzda tahsis olunan
ve kullanmakta o şeye tâbi kılınan veya takılan veya onunla birleştirilen
menkül eşya o şeyin teferruatıdır" şeklinde tarif edilmiştir.
Bir yapıya birleştirilmiş bulunan makinaların o yapının mütemmim cüz'ü olup
olmadığını tayin için binanın sırf makineleri yerleştirmek maksadıyla özel bir
şekilde yapılmış olup olmadığına bakılması gerekir. Makinalar binadan
çıkarılırsa bina yapılışı bakımından kolaylıkla başka bir işte kullanılmayacak
ise makine binanın mütemmim cüz'ü olur. Binanın böyle bir özelliği yoksa
makinalar mütemmim cüz'ü sayılmaz. Her iki bilirkişinin verdiği raporlardan
makinaların binaya monte edildiği sökülüp götürülmelerinin mümkün olduğu
bildirilmiştir.
SONUÇ : 243 ada 2 parsel, 297 ada 25 parsel, 361 ada 2 parsel sayılı
taşınmazların satışına ilişkin hüküm kısmının birinci bentte yazılı nedenle
( ONANMASINA ) ve 185 ada 5 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükmün
de ikinci bentte açıklanan nedenle ( BOZULMASINA ) ve taşınmazın satış
bedelinden hissesine düşecek paradan binde nisbetinde hesaplanacak
onama harcının temyiz edenden alınmasına ve 15 lira peşin harcın istek
halinde davacı davalılara iadesine oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
E. 2016/9596
K. 2017/3162
T. 2.3.2017
4721/m.684
ÖZET : Bütünleyici parça ( mütemmim cüz ), yerel adetlere göre asıl şeyin (
taşınmazın ) temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara
uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak
bulunmadığı için taşınmazdan ayrı ( bağımsız olarak ) haczedilemez.
T.C.
YARGITAY
E. 2003/5174
K. 2003/6493
T. 7.7.2003
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın davalı (Alacaklı) vekilince duruşmasız, davacı (3.Kişi)
vekilince de duruşmalı olarak temyizen tetkiki istenilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya
tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 1.7.2003 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı
gönderilmişti. Duruşma günü davacı (3.Kişi) vekili avukat Özgür Algün ile karşı taraf davalı (alacaklı)
vekili Avukat Neİla Çeper geldiler. Diğer davalı (Borçlu) adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak
hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün
Tetkik Hakimi Tülay Çınkı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin
gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı
borçlunun tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı 3.kişi; davalı borçlu Arif Türkoğlu'na ait Sincan Yenikayı Köyü 1969 nolu parsel üzerinde Çelik
Konstriksüyon ve galvenizli saç demirleri civatalamak suretiyle bir yapı yaptığını, bu yapının davalı
alacaklı tarafından belirtilen taşınmaz üzerinde tesis edilen ipotek kapsamında bulunmadığını satışın
durdurularak yapının iadesini talep etmiştir.
Merciice; davacı isteminin reddine karar verilmişse de varılan sonuç usul ve yasaya uygun
bulunmamıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan M.K. 862 (Eski M.K. 777) maddesinin 1. fıkrasında "Taşınmaz
rehninin bütünleyici parçaları ve eklentileri de kapsayacağı" belirtilirken aynı maddenin son fıkrasında
"3.kişilerin eklentiler üzerinde hakları saklıdır." denilmiştir.
Somut olayda: dava konusu yapının davacı 3.kişiye ait olduğu tartışmasız olup yapının eklenti
niteliğinde olduğu da mercice usulüne uygun olarak yapılan araştırma sonucu saptanmıştır.
Uyuşmazlık 3.kişiye ait ve eklenti niteliğinde bulunan bu yapının alacaklı bankanın ipoteği kapsamında
kalıp kalmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Konu ile ilgili MK. 862 mad./son fıkrasında "eklenti üzerindeki 3.kişilerin haklı saklı kaldığına ilişkin
hükmü üzerinde öğretide değişik görüşler ileri sürülmüştür. Bu görüşe göre eklenti niteliğinde ki
menkul mallar sahibinin elinden rızası dışında çıkmamışsa, iyi niyetli ipotekli alacaklıların rehin hakkı,
eklentiyi kapsar. Bu görüşün dayanağı M.K. 988 (eski M.K. 901) maddesi bu maddede de menkul
mallar üzerinde emin sıfatıyla zilyetten iyi niyetli ayni hak kazanma imkanı tanımaktadır. Oysa ipotekli
alacaklı eklenti niteliğindeki menkul malların zilyetliğini elde etmediğinden bu hükümdün
faydalanması mümkün değildir. Kaldı ki MK.'nın 862/son maddesi MK.'nun 988. maddesini teyid eden
değil onun istisnası olarak düzenlenmiş bir hükümdür.
Diğer bir görüş ise; MK. 862/son maddesi hükmü mutlak olup ipotekli alacaklının iyi niyeti korunmaz,
eklenti sahibi olan 3.kişiye karşı ipotek hüküm ifade etmez. Dairemizin giderek Yargıtay'ın
benimsemiş olduğu görüşte budur.
Bu durumda; eklenti sahibi davacı 3.kişinin yönünden alacaklı bankanın ipoteğinin hüküm ifade
etmediğinden davacının davasının kabulü gerekirken aksi düşüncelerle reddine karar verilmesi usul
ve yasaya aykırıdır.
O halde, davacı 3.kişinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, Davacı (3.Kişi) yararına takdir edilen
275.000.000 lira duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek
halinde davacı (3.Kişi)'ye iadesine, 7.7.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
E. 2003/4522
K. 2003/8306
T. 24.6.2003
• MÜLKİYETİN DEVREDİLMESİ ( Salt Faturanın Mülkiyetin Davacıya Ait Olduğunun Delili Olmayacağı
)
1086/m. 289
4721/m. 763
ÖZET : Müddeabihin miktarı itibariyle olayın tanıkla ispatına olanak yoktur. Davalının tanık dinlenmesi
isteğine de HMUK 289. maddesi uyarınca yöntemine uygun olarak açık onayıda alınmış değildir.
Ayrıca dava konusu makinaya ait faturanın davacı adına olması mülkiyete karine ise de davacı
tarafından davalıya devredildiğinden salt faturanın davacı adına olması da mülkiyetinin davacıya ait
olduğunun delili olamaz.
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden
dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı
avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davalı, davacının borcuna karşılık kendisine dava konusu makinanın verildiğini, ancak faturanın davacı
adına kesildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, makinanın davacıya teslimine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu olayda davacı, davalı yanın kendisine borcu olup ödeyemediğini, satışlarında iyi olması
nedeniyle üretimi artırmak ve böylece borcun ödenmesini sağlayıp, oluşan kardan da pay almak üzere
davalıya makine teslim ettiğini bildirmiş, davalı ise davacıya borcu olmadığını, aksine davacının
kendisine borcu olup ödeyemediğini, borcuna karşılık bu makinayı alıp verdiğini, kardan pay verilmesi
şeklinde bir anlaşma olmadığını bildirerek davacı iddialarını inkar etmiştir. Uyuşmazlığa konu teşkil
eden makine menkul niteliğinde olup MK.nun 763. maddesi gereğince zilyetlik karinesinden menkul
malı elinde bulunduran davalı istifada eder.
Menkullerden mülkiyetin intikali için teslimin gerekeceği de aynı yasanın 763. maddesi hükmü
gereğidir. Menkul niteliğinde bulunan makinanın davacı tarafından davalıya teslimi ve halen
zilyetliğinin de devredilmesi karşısında yasanın zilyet davalı lehine koyduğu karinenin aksinin davacı
tarafından kanıtlanması gerekir. Müddeabihin miktarı itibariyle olayın tanıkla ispatına olanak yoktur.
Davalının tanık dinlenmesi isteğine de HMUK 289. maddesi uyarınca yöntemine uygun olarak açık
onayıda alınmış değildir. Ayrıca dava konusu makinaya ait faturanın davacı adına olması mülkiyete
karine ise de davacı tarafından davalıya devredildiğinden salt faturanın davacı adına olması da
mülkiyetinin davacıya ait olduğunun delili olamaz. Bu nedenle olayda fatura ve tanık deliliyle davanın
kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Bu itibarla davacıdan iddiasını
doğrulayan delillerini yeminde dahil olmak üzere sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken
yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek
halinde iadesine, 24.06.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.