Professional Documents
Culture Documents
Islamda Bilim Ve Medeniyet
Islamda Bilim Ve Medeniyet
(el hazin) 16
Müslüman özgünlük (orjinalik) ve değişmeyi kendi içinde değerli nitelikler olarak görmez. O daha çok
islamın zamana bağlı olmayan ilkelerini bilmek ve (gerçeklenmek) peşindedir. İslamı medeniyetin
simgesi akıp giden bir ırmak değil; dengesiz, kararlılığı, sağlamlığı , oturmuşluğu ile islamın değişmez
ve sarsılmaz netliğini simgeleyen kabe dir. 19
Arif yaratan teslim oluşta kuşlara ve çiçeklere benzer. Onlar gibi kainattaki diğer unsurlar gibi o da
ilahi düşünceyi kendi makamına yansıtır. Ne var ki ötekilerin yansıtması edilgen olduğu halde arifin
yansıtması etkendir. Onunkisi bilinçli bir katılmadır 21
Arifin tabiatla ilişkisini ne soyut bir çözümleme ne de duygusal bir ilişki olmayıp akli, akledici bir ilişki
olduğunu belirtmemiz gerekir.
Tabiat sembollerle örtülü bir metindir ve bu anlayışla okunmalıdır. Kuran bu metnin kelimelerle
örülmüş olanıdır. tıpkı tabiattaki olgular gibi onda da ayetler vardır.22
Bilge uymanın tek katlı bilme tarzına çekilmeye rıza göstermez. Çünkü bu taktirde daha yüksek bilgiyi
elden kaçırır. 27
Sezgi melekesi yani ruh arıtılıp parlatıldıkça manevi dünyanın gerçeklikleri görülebilir.
Bilim demek teknoloji ve teknolojilerin uygulamaları demek. Buna karşılık islamın anladığı anlamda
ilim ona liyakat kesbedenlerin manevi bakımdan olgunlaşmasına ve esenliğe çıkmasına yarayacak bilgi
peşindedir. Bu yüzdende sonuçları içe dönüktür, gizlidir, değerini kolayca açığa vermez.38
İslam alimlerinin çoğu aynı zamanda gezgindir (mesudi, ibni siina, ibni heysem, birüni) 46-47-49
İslam alimlerinin bir çoğu matematikçidir. (el kindi, harezmi, ibni heysem, biruni, ömer hayyam
gibi)41
İlahi vahyin temel simgesinin bir kitap oluşu öğrenimi dinden ayırmayı imkansız hale getirmiştir. 66
Sünni mektepler genel olarak fıkıh ve kelam çalışmalarına ağırlık verirlerken şii mektepleri tabiat
ilimlerine ve matematiğe yatkınlık duyuyorlardı. 73
Hiç kimse tek başına başkalarının yardımı olmaksızın hiçbir kemalata ulaşamaz. Her insan başka
insanlarla kaynaşmaya onlarla birlikte çaba harcamaya doğuştan yatkındır. (Farabi) 77
Siyaset ilmi şehirlerde yaşayan insanları –fıtri eğilimleriyle orantılı olarak- siyasi topluluklar yoluyla
mutluluğa ulaştıracak şeylerin bilgisidir.79
İslami bakış açısından matematik, duyulur alemden düşünülür aleme ulaştıran bir geçit olarak kabul
edilir.
Bütün şekillerin noktadan ve bütün sayıların bir’den gelmesi gibi, tüm çokluk da bir olan yaratıcıdan
gelir.145
Böylece geometrik şekillerle birlikte her biri varlığın bir görünümünü simgelerler.146
Felsefenin başlangıcı ilim sevgisidir; ortası, yaratılmışların gerçekliğine ilişkin bilgidir; sonu bu bilgiye
uygun söz ve fiillerdir.153
Hekimin akıllı ve bilge, kavrayışta ise zeki olması gerekir; bu vasıf doğru görüşlere ulaşmak, yani
bilinenden - bilinmeyene ulaşmak için bir vasıtadır. İnsani olgunluğa ulaşmamış hiçbir hekim selim
tabiatlı olamaz. Mantıkla donanmamışsa akıllı olamaz. Tanırının yardımına nail olamamışsa keskin
zekalı olamaz. Teşhiste keskin zekalı değilse hiçbir hastalığı doğru bir şekilde anlayamaz; çünkü bu kişi
hastalık alametlerini, nabzı yoklamak suretiyle elde etmek durumundadır.184
Ruh tabiattan üstün olduğu veçhile tabiat bilinebilmektedir. Aklıda ruha üstün ve dolayısıyla ruhun
bilinebilirliğinin nedenidir. Nihayetinde akılda kendisinden –üstün olana götürür. Bu da onu kuşatan
ve zatı kavranamaz olan tek tanrıdır.230
En alçak olan en yüce olanı sembolize eder. (hermes) bu şu anlamdadır.; eşyanın duyumsanabilir ve
anlık boyutları en yüce alını yani aklı simgeler 238
Tabiat bir kitaptır ve manevi anlamı lafzi gözlemlerle değil ancak sembolik yorumlarla (te’vil)
anlaşılabilir. Şia tabiatın araştırılmasına manevi bir anlam yüklerken ve fizik alemin, manevi
hakikatlerin yansıdığı bir ayna olarak görürken sufi ile aynı çizgide düşünür.279
Gerçekte dine karşı en büyük cinayeti matematik bilimleri inkar etmekle islamın savunulabileceğini
tasavvuf eden kilise işlemiştir.(gazzali)290
Suhreverdi iran Anadolu ve suriyeyi baştan başa dolaştı. Suhreverdiye göre sezgi ve işrak olmaksızın
akıl çocukça ve yarı kördür. Ve bütün hakikatin aşkın kaynağına ve idrakine asla erişemez. 309
Sekineye ulaşan kimse insanların fikirlerini bilip ve bilinmeyen şeylerin bilgisini kazanır. Ve feraseti
tam olur.312
Ve onlar marifette memnun kaldıkları surece zarardadırlar bu gizli şirk sayılır. Öte yandan o “bilinen”
hakkında bilgiyi kaybettiği kaybettiği zaman kemale erer. Çünkü bilinen konusunda olduğu şekilde
bilgiden memnun olan kimse onu hedefi yapmıştır. O bilinen hakkında bilgi düşüncesini bıraktığı vakit
yalnız başınadır.313
Arifler tabiatı ayrıntılarında değil özünde bilmeye giden en kestirme yolun insanın nefsini bu Aklın
nuruyla aydınlanıncaya kadar temizlemesinden geçtiğine inanırlar.319
Yüzbin insan içinde sadece bir bilen buluna bilir. Bu adamın bildiği yüz bin şey içinde sadece birini
yazması gerekebilir. Bu yüzden hz. Muhammeden daha doğrusu hz. Ademden bu yana eşyanın
mahiyetini öğrenmiş her kişi bu bilgisini adil birisiyle kurduğu şahsi ilişkisi sonunda elde etmiştir.
(nesefi) 330
İnsanın eşyanın nihai bilgisine yani ilmen yakıne ulaşmak için yaptığı manevi yolculuk nefsin
dönüştürülmesi anlamına gelir.331
Kişi yeni bir bilinç formuyla aydınlanabilmek için gündelik hayatın bilinç düzeyini bir kenara bırakmak
zorundadır.331