Münazara Raporu Formatı Grup1

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 11

TLL 101 MÜNAZARA RAPORU

 Münazara raporunu hazırlarken her bir grup üyesi kendi bulduğu en az 1 akademik
makaleden sorumlu olacak. Dolayısıyla gruptaki tartışmacı sayısı kadar akademik
makale kullanmalısınız. Bu makaleleri aşağıdaki ve benzeri veritabanlarını kullanarak
bulabilirsiniz.
 Akademik makalelerin dışında yazarı belli, kaynakçalı, basılı ya da dijital en az 2
popüler makale/yazı da (düzgün haber siteleri, popüler bilim dergileri ya da bloglarda
yer alan yazılar vb.) raporunuzda yer almalı.
 Bunlar minimum koşullar, elbette raporunuza dilediğiniz kadar düzgün kaynak
ekleyebilirsiniz.
 Raporun kaynak makaleler bölümü bireysel olarak doldurulacak diğer alanlar grup
olarak tamamlanacaktır. Raporun son hali bütün grup üyelerinin bireysel çalışmalarını
da içerecek biçimde herkes tarafından ilgili alana yüklenecektir.
 Akademik makaleleri bulmak için aşağıdaki veritabanlarını kullanabilirsiniz:
https://dergipark.org.tr/tr/
https://scholar.google.com.tr/
https://bilgimerkezi.khas.edu.tr/veritabanlari
Münazara Takımı: 1. Konu: 1. Grup Akışkan yaşamın ve kimliklerin niteliği: Yaşam icat
edilebilir bir şey midir?

Aleyna Tekin, Mustafa Eren Karakuzu, Emre Öngün, Murathan Öran, Ebru Sevinç, İnci
İbkissam Ahlrchid
Savunulan Önerme:
Bireysel yaşamımız ve kimliklerimiz tıpkı bir sanat eseri gibi kurabileceğimiz, icat
edilebileceğimiz, kişisel tercihlerimize ve hayal gücümüze bağlı olarak değiştirebileceğimiz
şeylerdir. Yaşam neden bir sanat eseri gibi ele alınıp kurulabilecek bir şey olmasın ki?

Münazarada açılış konuşmasında kullanacağınız genel bilgiler: (Açılış konuşmasını kimin


yapacağı belirtilmeli)
Bu bölümde önerme ile ilgili giriş niteliği taşıyan bilgiler/açıklamalar yer almalı. Örneğin
düzensiz göçmenlikten kasıt nedir? İstanbul Sözleşmesi’nin genel hatları nedir? Vb.
1. Kaynak Makale (Bireysel olarak doldurulacak):
[Burada bireysel olarak sorumlu olduğunuz makalenin kısa bir özeti (makalenin ön tarafında
yer alan özeti doğrudan kullanamazsınız, makaleyi münazaranızla ilişkilendirmeli ve kendi
sözcüklerinizle özetlemelisiniz) ile bu makaleden önermenizle ilgili hangi
argümanı/argümanları çıkardığınızı yazmalısınız. Makaleyi özetlerken ilgili sayfa numaralarını
eklemeyi unutmayın.]

Makaleden sorumlu olan öğrencinin adı ve soyadı: Emre Öngün


Makale kaynakçası ve linki (APA’e göre):
Esenyel, A. "Bir Sanat Eseri Olarak Yaşamın Anlamı". Felsefe Arkivi (2019 ): 65-77 Chicago
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/758229
Makalenin münazara önermesi ile ilgisini anlatan kısa özeti (300 kelime):
İnsanlar bulundukları ortamdaki faktörlere göre şekil alsalarda, bu ortamdan asla çıkamayıp
sonsuza kadar bu ortamdan kalacakları ve daha ilreriye gidemeyecekleri anlamına gelmez.
Aksine insanlar kendilerini istedikleri gibi geliştirebildiği için kendi bulundukları ortamdan
daha üst yerlere ilerleyebileceği durumların rahatlıkla oluşabileceği anlamı taşımaktadır çünkü
insan faaliyetleri; insanın sağlık, mutluluk ve bilimin de dahil olduğu kapsamlı bir kavramdır.
Bu kavramlar kültürel, inançlardan ve nesnelerden etkilense de insanın düşünübilen ve hayal
kurabilen bir varlık olduğunu unutmamak gerek. Bu hayal gücünü hafife almamakta fayda var,
aynı nicola teslanın da dediği gibi “İnsan imkansızı başarabilir sözü yeetersizdir çünkü insan
imkansızında ötesine geçebilir.” Bu sözden de anlaşıldığı üzere eğer bir insanın gerçektende
geleceği yaşadığı ortama bağlıysa herhangi bir icadın veya buluşun gerçekleşmesi çok zor ya da
olanaksız olması gerekmektedir. Bundan dolayı insanın yaşadıpı ortadan çok kendisini bir sanat
eseriymiş gibi görüp kendisini en baştan yaratmalıdır. Tek sınır hayal gücümüz. Tabi ki de bu
öyle kolay bir ley olmayacak. ‘sorun’ dediğimiz engellerin ortaya çıkması gözümüzden
kaçmamalı. Modern sorunlar modern çözümler gerektirir bu bilindik bir gerçek fakat bu gerçek
bizi sorunlarımızdan kurtarmaya yetmez. Bu sorunların kaynağı olan ‘kendisini geliştirmeye
çalışan insanların’ uyguladığı, sistematik bir yaklaşımla, çözüm yolu çıkan her modern sorunun
rahatllıkla çözülmesini sağlar. Bu çözüm yolu, çözülebilecek bir sorunu Heidegger’in eylem
teorisi bağlamından yararlanarak bireylerde gözlemlenen davranışları ve düşünceleri bir eylem
ürünü olduğunu ve bu eylemlerin diğer eylemlerden türüyerek geliştiğine dayanmaktadır.
Doğduğunuz ortam kadar geliştiğiniz varsayarsak, karşılaşacapınız sonrunlar aynı doğal olarak
çözümlerde aynı o zaman sizin kendi düşüncenizin bşr mantığı yok çünkü siz sadece ortamınız
kadar gelişebilirsiniz. Sizin hayalleriniz küçük olması gerekiyor. Bir çiftçinin çocupu iseniz
sizin bir şirket yöneticisi olmanız beklenemez hatta ve hatta bunu hayal bile edemezsiniz ama
öyle örnekler var ki bunun tam tersini kanıtlayan örnekler. Google’ın CEO’su olan Sundar
Pichai buna bir örnek olarak verilebilir. Çünkü kendisi hindistanda, gelişmişlik düzeyi ve yıllık
kişi başı kazanç bakımından fakir ülke konumunda olan, fakir bir ailenin çocuğu olarak
gelmesine rağmen hayallerini takip ederek dünyanın en zengin adamlarından bir tanesi olabildi.
Makaleden münazara ile ilgili çıkardığınız argüman/lar (birden fazla olabilir/kısa cümleler
halinde):
İnsan hayal edebilen bir canlı ve bu hayaller kendini geliştirerek başarabilir
Önemli olan nereden başladığın değil nerede bitirdiğinindir
Kendisini her alanda geliştiren insanlar başarılı olur
İnsanlar her zaman daha iyisini yapabilir
2. Kaynak Makale (Bireysel olarak doldurulacak):
Bu makale Zygmunt Bauman ve Michel de Certeau'nun yaşam sanatı kavramına ilişkin
görüşlerine odaklanmaktadır. Her iki isme göre de hayatlarımız birer sanat eseridir. Ancak Bauman ve
Certeau'nun yaşama sanatı kavramını nasıl ele aldıkları, bu kavramla neyi ifade etmek istedikleri,
dünyaya, topluma ve bireylere nasıl bir anlayış gösterdikleri birbirlerinden farklılık göstermektedir. Bu
bağlamda makalenin amacı Bauman ve Certeau'nun yaşama sanatı kavramını nasıl açıkladıklarını
açıklamak ve açıklamalarının benzer ve farklı kısımlarını tespit etmektir.

Makaleden sorumlu olan öğrencinin adı ve soyadı: Mustafa Eren Karakuzu

Makale kaynakçası ve linki (APA’e göre): İnce, A. (2023). YAŞAMLARIMIZ BİRER SANAT
ESERİ OLARAK DÜŞÜNÜLEBİLİR Mİ? BAUMAN VE CERTEAU’DAN HAREKETLE
YANIT ARAYIŞI . Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi , 24
(45) , 887-903 . DOI: 10.21550/sosbilder.1228261
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2867674

Makalenin münazara önermesi ile ilgisini anlatan kısa özeti (300 kelime):

Abdulkadir İnce’ye (2023) göre; Zygmunt Bauman ve Michel de Certeau, hayatın bir
sanat eseri olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ikilemine kendi dünya görüşlerine
göre yanıtlar bulmuştur. Her iki düşünürün yaşam sanatına bakış açıları arasında öznel farklar
bulunmaktadır.

Zygmunt Bauman’a göre, bireyler hayatın akışkanlığında devamlı seçimler yaparak


yaşamlarını birer sanat eserine dönüştürüyor. Dolayısıyla Bauman için hayatın bir sanat eseri
olarak ele alınmaması mümkün görünmüyor. Bauman, tüketim toplumlarının bireyleri sürekli
olarak mutluluk arayışına yönelttiğini ve tüketimin mutluluğa eriştireceği fikrine değiniyor.
Kimlikleri her geçen gün tüketimle biçim kazanan bireylerin sürekli bir rejenerasyon içerisinde
olduğunu belirtiyor. Bauman, günümüz toplumlarında bireylerin moda ve tüketim gibi
etkenlerle kendilerini yeniden yapılandırmasını yaşama sanatı olarak ifade ediyor.

Michel de Certeau ise bireylerin gündelik yaşamsal eylemleri ve yaratıcı özellikleri


üzerinde duruyor. Tüketim odaklı düzenin baskıları karşısında direnen bireylerin yaratıcı taktik
ve teknikler geliştirip günlük hayattaki bu tüketim baskılarını kendi lehlerine
kullanabileceklerini öne sürüyor. Certeau’ya göre yaşama sanatı, gündelik hayatta bireylerin
eyleme geçirdiği çeşitli fikirleri kapsıyor. Ona göre hayat, bireylerin günlük yaşamlarına
kattıkları yaratıcılıklarla, oyunlarla, farklı yaşam stilleriyle bir sanat eseri formu kazanıyor.
Bireyler özgün özellikleri ve faaliyetleriyle tüketim çağının baskısına meydan okuyor ve ayakta
kalıyor.

Sonuç olarak; Zygmunt Bauman, yaşama sanatını bireylerin birer edilgen faktörken
tüketim eylemleriyle özgünleştikleri perspektifiyle ele alıyor. Akışkan dünyanın şartlarına
adapte olmak ve tüketim, moda gibi faktörlerle kimliklerini yenilemelerine değiniyor. Michel
de Certeau ise bireylerin günlük yaşamdaki etken ve aktif rolleri üzernde duruyor. Bireylerin
yaşam stilleri, pratikleri ve yaratıcılıkları; Certeau tarafından yaşam sanatını oluşturan faktörler
olarak vurgulanıyor. Bu bağlamda Bauman’ın yaşamın bir sanat eseri olarak algılanabileceği ve
değerlendirilebileceği yönündeki görüşleri, tüketim çağının ortaya çıkardığı gereksinimlerin
birey tarafından içselleştirilmesine dayanırken; Certeau, bireylerin günlük faaliyetleri,
yaratıcılıkları gibi özgün faktörlerle akışta olan yaşamın bizzat kendisinin bir sanat eseri olarak
görülebileceği fikrini vurguluyor. (s. 887-903)

Makaleden münazara ile ilgili çıkardığınız argüman/lar (birden fazla olabilir/kısa cümleler
halinde):

 Bauman, yaşamın akışkanlığı içinde bireylerin sürekli seçimler yaparak kimliklerini ve


yaşamlarını şekillendirdiklerini savunuyor. Bu sürekli seçimler bir sanat eseri gibi yaşamın
özünü oluşturur.

 Tüketim toplumunun etkisi altındaki bireyler, tüketim ve moda araçları aracılığıyla sürekli
olarak kimliklerini inşa etmektedirler. Bauman'a göre bir nevi "yaşam sanatı"dır.

 Bauman'a göre bireyler sürekli bir yeniden yapılanma içerisindedir ve bu da hayatı bir sanat
eseri haline getirir.

 Certeau, günlük yaşamda insan yaratıcılığını vurgular. Ona göre bireyler günlük yaşamda
tüketim odaklı düzene direnmek için yaratıcı taktikler geliştirerek yaşamı bir sanat eserine
dönüştürmektedir.

 Bireyler günlük yaşamda özgün eylem ve direnç göstererek tüketim çağının baskılarına
direnirler.

 Certeau'ya göre bireylerin farklı yaşam tarzları ve uygulamaları yaşamın çeşitliliğini ve


zenginliğini yaratan faktörlerdir. Bu özgünlük ve çeşitlilik hayatı bir sanat eserine
dönüştürüyor.
3. Kaynak Makale (Bireysel olarak doldurulacak):
[Burada bireysel olarak sorumlu olduğunuz makalenin kısa bir özeti (makalenin ön tarafında
yer alan özeti doğrudan kullanamazsınız, makaleyi münazaranızla ilişkilendirmeli ve kendi
sözcüklerinizle özetlemelisiniz) ile bu makaleden önermenizle ilgili hangi
argümanı/argümanları çıkardığınızı yazmalısınız. Makaleyi özetlerken ilgili sayfa numaralarını
eklemeyi unutmayın.]

Makaleden sorumlu olan öğrencinin adı ve soyadı: Murathan Öran

Makale kaynakçası ve linki (APA’e göre): Sütçü, Ö. (2019) “Michel Foucault’da bir varoluş estetiği
olarak Parrhesia”. İzmir Katip Çelebi University: https://www.researchgate.net/profile/Oezcan-
Suetcue/publication/336667858_Michel_Foucaultda_Bir_Varolus_Estetigi_Olarak_Parrhesia/
links/63b47c93a03100368a4e0e37/Michel-Foucaultda-Bir-Varolus-Estetigi-Olarak-
Parrhesia.pdf

Makalenin münazara önermesi ile ilgisini anlatan kısa özeti (300 kelime):
Michel Foucault'un "Parrhesia" kavramını ele alan yazıları birleştirerek, yaşamın estetik bir
deneyim olarak ele alınması ve bireyin özgürce ifade edilmesi konusundaki düşüncelerini
derinlemesine inceleyebiliriz. Parrhesia, Foucault'un cesurca gerçekleri ifade etme eylemini
temsil eder ve bireyin kendi gerçekliğiyle yüzleşmesinin, toplumun normlarına meydan
okumasının ve bunu cesurca dile getirmesinin yaşamın estetik bir deneyimine dönüştüğüne
işaret eder.

Foucault'un perspektifinden, yaşam bir varoluşsal durumdan çok, özgürce ifade edilen bir sanat
eseri olarak görülmelidir. Parrhesia, bireyin gerçekliğiyle yüzleşme ve bunu cesurca ifade etme
eylemini temsil eder. Bu, sadece normlara karşı gelmek değil, aynı zamanda bireyin kendi
yaşamını yaratıcı bir şekilde şekillendirmesi anlamına gelir. Foucault, parrhesia aracılığıyla
bireyin kendini ifade etmesini, gerçekliğini açığa çıkarmasını ve bu süreçte bir sanat eseri haline
gelmesini vurgular.

Parrhesia, bireyin toplumun normlarına meydan okuyarak gerçek benliğini ortaya koyması
anlamına gelir. Foucault'un düşünce yapısı, yaşamın estetik bir deneyim olduğunu vurgulayarak
bireyin özgünlüğünü, cesaretini ve yaratıcılığını ön plana çıkarır. Bu yaklaşım, bireyin yaşamını
sadece varoluşsal bir olgu olarak değil, aynı zamanda özgürce ifade edilen bir sanat eseri olarak
görmeyi içerir.
Foucault'un parrhesia kavramı, yaşamın estetik bir deneyim olarak değerlendirilmesine katkıda
bulunur. Bireyin kendi gerçekliğini cesurca dile getirmesi, normlara karşı durması ve yaşamını
özgürce ifade etmesi, Foucault'un yaşamı bir estetik deneyim olarak değerlendirmesine olanak
tanır. Parrhesia, bireyin kendini ifade etmesi ve yaşamını bir sanat eseri olarak
şekillendirmesiyle, Foucault'un yaşamı estetik bir deneyim olarak görmesine katkıda bulunur.

Sonuç olarak, Foucault'un parrhesia kavramı, bireyin yaşamını estetik bir deneyim olarak ele
almanın, gerçekliğini cesurca ifade etmenin ve özgürce var olmanın altını çizer. Parrhesia,
bireyin kendini ifade etmesi ve yaşamını bir sanat eseri olarak şekillendirmesiyle, Foucault'un
yaşamı estetik bir deneyim olarak görmesine katkıda bulunur. Bu bağlamda, yaşamın estetik bir
biçimde tasarlanması, bireyin parrhesia aracılığıyla gerçek benliğini ortaya koymasıyla
mümkündür.

Makaleden münazara ile ilgili çıkardığınız argüman/lar (birden fazla olabilir/kısa cümleler
halinde):
Yaşamın estetik bir deneyim olarak ele alınması, bireyin gerçekliğini cesurca ifade etme
eylemiyle doğrudan ilişkilidir.

Michel Foucault, yaşamı sadece varoluşsal bir olgu olarak değil, aynı zamanda özgürce ifade
edilen bir sanat eseri olarak görmeyi savunur.

Parrhesia, bireyin yaşamını bir sanat eseri haline getirme sürecini temsil eder.
Parrhesia, yaşamın estetik bir deneyim haline gelmesine önemli bir katkı sağlar.

4. Kaynak Makale (Bireysel olarak doldurulacak):


[Burada bireysel olarak sorumlu olduğunuz makalenin kısa bir özeti (makalenin ön tarafında
yer alan özeti doğrudan kullanamazsınız, makaleyi münazaranızla ilişkilendirmeli ve kendi
sözcüklerinizle özetlemelisiniz) ile bu makaleden önermenizle ilgili hangi
argümanı/argümanları çıkardığınızı yazmalısınız. Makaleyi özetlerken ilgili sayfa numaralarını
eklemeyi unutmayın.]

Makaleden sorumlu olan öğrencinin adı ve soyadı: Aleyna Tekin


Makale kaynakçası ve linki (APA’e göre): Güney, E. ve Yavuz, H. (2022). Mekan ve Yaşam Kurgusu
Bağlamında Yapay Yaşam Sanatı. Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD), 8 (2), Kış,
s. 83-94

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2750131

Makalenin münazara önermesi ile ilgisini anlatan kısa özeti (300 kelime):
Engin Güney'in makalesine göre,insan kendi dışındaki uyarılara ve motivasyonlara verdiği
tepkilerle yaşamını biçimlendiren ve sürekli bir gelişme arzusunda olan tek varlıktır.
İnsanın kendi yaşamını biçimlendirmesi ve sürekli olarak gelişme arzusu, yaşamın bir sanat eseri
olarak nitelendirilebilecek bir düşünceyi beraberinde getirir. Her bir tepki, tercih ve davranış, adeta
bir tuval üzerine dokunan farklı renkler gibi, kişinin yaşam tablosunu çizer. Tıpkı bir sanat
eserindeki detayların, izleyiciye derin anlamlar kattığı gibi, yaşamın içerdiği her bir deneyim,
insanın kendisiyle ve çevresiyle etkileşiminde anlam kazanır.

Dijitalleşmenin hız kazandığı günümüz kültüründe, insanın yaşamını biçimlendirme süreci dijital
unsurlarla etkileşime girmekte ve bu da yaşamın sanatsal bir boyut kazanmasına yol açmaktadır.
Yapay yaşam projeleri ve dijital kültür, birer sanat eseri gibi, biyokimyasal malzemelerden
oluşturulan yeni yaşam formlarını, mekatronik ve holografik yapay yaşamları içererek adeta bir
sanat galerisi oluşturur. Karmaşık algoritmalarla biyolojik ilkelerin modellenmesi, gerçek ve yapay
arasında giderek derinleşen bir ilişkiyi yaratır.

Sanatsal üretimlerdeki yapay yaşam formları da, bir bakıma bu sanat eserinin parçaları olarak
düşünülebilir. Gerçek mekanda robotik yaşamlar, gerçek mekanda sanal yaşamlar ve sanal mekanda
sanal yaşamlar, birer enstalasyon gibi izleyiciye farklı perspektifler sunar. Bu sanatsal yaratımlar,
kurgulanan algoritmaların etkisiyle hareket eder ve evrimsel bir gelişim sürecine sahiptir.

Araştırmanın temel amacı olan farklı kombinasyonlarda oluşturulan yapay yaşam sanatını yaşam ve
mekan olgusu bağlamında inceleme düşüncesi, yaşamın sanatla iç içe geçmiş bir deneyim olduğunu
vurgular. İnsan, kendi yaşamını bir sanat eseri olarak gördüğünde, her anın değeri artar ve yaşam,
adeta bir sanat galerisinde geziyormuşçasına anlam kazanır. Bu düşünce, sanatla yaşam arasında
güçlü bir etkileşimi ifade ederken, gelecekteki sanat anlayışını da derinlemesine düşünmeye sevk
eder.

Makaleden münazara ile ilgili çıkardığınız argüman/lar (birden fazla olabilir/kısa cümleler
halinde):
1. Her bir tepki, tercih ve davranış, kişinin yaşam tablosunu oluşturan farklı renkler gibi
düşünülerek, yaşamın sanatsal bir deneyim olduğunu ortaya koyar.

2.Yaşamın bir sanat eseri olarak görülmesi, gelecekteki sanat anlayışını derinlemesine
düşünmeye sevk eder.

5. Kaynak Makale (Bireysel olarak doldurulacak):


[Burada bireysel olarak sorumlu olduğunuz makalenin kısa bir özeti (makalenin ön tarafında
yer alan özeti doğrudan kullanamazsınız, makaleyi münazaranızla ilişkilendirmeli ve kendi
sözcüklerinizle özetlemelisiniz) ile bu makaleden önermenizle ilgili hangi
argümanı/argümanları çıkardığınızı yazmalısınız. Makaleyi özetlerken ilgili sayfa numaralarını
eklemeyi unutmayın.]

Makaleden sorumlu olan öğrencinin adı ve soyadı: İnci

Makale kaynakçası ve linki (APA’e göre): Molacı, M. (2020). STOA FELSEFESİNDE “DOĞAYA UYGUN
YAŞAMA”NIN ANLAMI,

https://dergipark.org.tr/en/pub/flsf/issue/54350/693781

Makalenin münazara önermesi ile ilgisini anlatan kısa özeti (300 kelime):
Melike Molacı'nın Stoacılık üzerine makalesinde, ahlaki bir temel bulma ve yaşam pratiğine vurgu
yapılır. Stoacılar, ahlaki eylemlerini doğa, akıl, erdem ve bireyin kendi doğasına uygun bilgiden
türeterek oluşturur. Doğadan ve akıldan hareketle kuramsallaştırılan Stoacılık, teorik araştırma ve doğa
bilgisi olmadan ahlaki bir konuşmanın anlamsız olduğunu savunur. Stoacılar, yaşamın her anını akıl
ölçüt alarak değerlendirmeyi amaçlarlar.

Stoacılık, teoriden pratiğe doğru ilerleyen etik izleklerinde "doğaya uygun yaşamak" kavramını
genişleterek, akıl, erdem ve kişinin kendi doğasına uygun yaşamak arasında ilişkiler kurar. Bu perspektif,
Stoacılığın insanlara yaşamları için bir kılavuz olma iddiasında olduğunu vurgular. Makalede Stoacılığın
tarih boyunca neden ilgi çekici olduğu ve özellikle kriz dönemlerinde neden tekrar gündeme geldiği
açıklanır. Stoacılık, aynılaştırma stratejilerine, hiyerarşik yapıların baskısına ve muhtelif dönemlerdeki
çeşitli zorluklara karşı bir çözüm sunabilir.

Günümüzde Stoacılığın neden rağbet gördüğü sorusuyla ilgilenildiğinde, Stoacılık ontolojik temelleri
olan bir etiğin önemine vurgu yapar ve farkın tanınmasıyla etik ilişkinin mümkün olduğunu savunur.
Stoacılık, insanların mutluluk arayışlarında ve etik değerlendirme süreçlerinde bir rehber olarak değer
bulur.Stoacılığın içkin evren tasarımının ve ilişkisel varlık anlayışının, felsefi sistemlere ve hiyerarşik
ideolojilere karşı bir çözüm sunduğunu vurgular.

Makaleden münazara ile ilgili çıkardığınız argüman/lar (birden fazla olabilir/kısa cümleler
halinde):
Melike Molacı'nın Stoacılık üzerine makalesinde, Stoacıların ahlaki temelini doğadan, akıldan,
erdemden ve bireyin kendi doğasına uygun bilgiden türeterek oluşturduğu vurgulanır. Bu etik yaklaşım,
teorik temellerini doğa ve akıldan alarak ahlaki eylemleri anlamlandırır ve yaşam pratiğine yönlendirir.
Stoacılığın günümüzdeki ilgi çekici yanı, ontolojik temellere dayanan bir etiği vurgulayarak, insanların
mutluluk arayışları ve etik değerlendirmelerinde rehberlik edebileceği perspektifini savunmasıdır. Bu
felsefi sistem, içkin evren tasarımı ve ilişkisel varlık anlayışıyla, aynılaştırma stratejilerine, hiyerarşik
yapıların baskısına ve çeşitli zorluklara karşı alternatif bir çözüm sunma potansiyeline sahiptir.

6. Kaynak Makale (Bireysel olarak doldurulacak):


[Burada bireysel olarak sorumlu olduğunuz makalenin kısa bir özeti (makalenin ön tarafında
yer alan özeti doğrudan kullanamazsınız, makaleyi münazaranızla ilişkilendirmeli ve kendi
sözcüklerinizle özetlemelisiniz) ile bu makaleden önermenizle ilgili hangi
argümanı/argümanları çıkardığınızı yazmalısınız. Makaleyi özetlerken ilgili sayfa numaralarını
eklemeyi unutmayın.]

Makaleden sorumlu olan öğrencinin adı ve soyadı: Ebru Sevinç

Makale kaynakçası ve linki (APA’e göre):

https://dergipark.org.tr/en/pub/intjcss/issue/74334/1199168

Makalenin münazara önermesi ile ilgisini anlatan kısa özeti (300 kelime):
Şehir yapay bir yapı gibi görünse de canlı ve değişken bir çevredir.Her gün bu canlılığın içinde
insan da kendine düşen alanda ve koşullarda bir yer edinme ve yaşama çabasındadır.İnsanı
insan yapan da budur; şehrin kalbinin attığı gündelik yaşam.
Eskiden alet yapan iş gücü ve emeği ile varolan insan artık sadece varoluş çabası içinde olan
kent insanına dönüşmüştür.Bu dönüşümü aynı zamanda bu yitim beraberinde insan gündelik
yaşamın sorgulama çabasına gelmiştir.
Gündelik yaşamın insan üzerinde etkisi , yaşam ve kentlilik olgularını birbirine zincirleyen
kapitalizm üzerine ünlü şehir filozofu Henri Lefebvre çarpıcı bir çözümleme yapmaktadır.Ona
göre insan varoluşu şehir ve yaşamın akışının bir arada oluşması zaman ve mekan duygusuyla
ilintilidir.
Tüm bu bağlamlardan hareketle insan yaşamı hayallerimiz, tercihlerimiz hatta gündelik
yaşamdaki rutin önemsiz gibi görünen her küçük hareketimiz ile şekillenen bir olgudur.

Makaleden münazara ile ilgili çıkardığınız argüman/lar (birden fazla olabilir/kısa cümleler
halinde):
•Şehir yaşamı ve gündelik yaşam hayatımızı şekillendirir.
•Gündelik yaşamdaki tercihlerimiz ve rutinlerimiz bizi biz yapan olgulardır.

7. Kaynak (Grup olarak bulacağınız diğer kaynaklar)


Her bir kaynak için birkaç cümlelik özet, kaynağı kullanma gerekçeniz, söz konusu kaynağın
önermeyi hangi açılardan desteklediği vb. bilgiler yer almalı)
İlk kaynakta yazan, insanların davranışlarının ortam etkisinde kalmayarak aslında sadece kendi
içimizde olanla yaşayabildiği bir eylem olduğunu anlatmak istedim. Önemli olan kendimize
biçtiğimiz değer, bir başkasınınki değil.
Hangi karşı argümanları buldunuz? Bu argümanları nasıl çürüteceksiniz? Yazınız.
Çocukluk döneminde ailesinden gördüğü eğitim ve uygulanan davranışlar çocuğun gelecekte
nasıl birisi olacağının en önemli etkileyicilerindendir. Aile eğitiminin temel amacı, çocuğun okul
çağına geçmeden önce bir takım faydalı alışkanlıklar kazandırmaktır
Google’ın CEO’su ve Nicola Tesla gibi ünlü insanların geldikleri yerlerden bahsederek asıl
önemli olanın nereden geldiğini değil nasıl geldiğini ve bu süreç ierisinde neler yaptığıklarını,
nelerle karşılaştıklarını söylerek bulunduklarını ortamın önemli olmadığını kanıtlayarak
çürüteceğim.
Bireysel yaşamdan kültürü çıkartmak olası değildir çünkü insan ID bazında etnosantriktir.
Biz bireysel yaşamdan kültürü çıkarmaya çalışmıyoruz biz diyoruz ki, ben doğduğum yeri
seçemediğim için nasıl oluyorda bu ortam benim geleceğime karar verebiliyor bundan dolayı
kendi kültürümüze bağlı olmayı fakat bağımlı olmamamız gerektiğini söylüyoruz
Münazarada sonuç bölümünde kullanacağınız genel bilgiler:
İnsanlar kensilerine odaklandığında nerede ve hangi durumda olursa olsun gelişme
kaydedebilir ve en iyisi olup dünyayı değiştirebilir.

[APA Formatlı Kaynakça]


1. Esenyel, A. "Bir Sanat Eseri Olarak Yaşamın Anlamı". Felsefe Arkivi (2019 ): 65-77
Chicago
2. İnce, A. (2023). YAŞAMLARIMIZ BİRER SANAT ESERİ OLARAK DÜŞÜNÜLEBİLİR
Mİ? BAUMAN VE CERTEAU’DAN HAREKETLE YANIT ARAYIŞI . Uludağ
Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi , 24 (45) , 887-903 . DOI:
10.21550/sosbilder.1228261 https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2867674
3. Sütçü, Ö. (2019) “Michel Foucault’da bir varoluş estetiği olarak Parrhesia”. İzmir Katip
Çelebi University
4. Güney, E. ve Yavuz, H. (2022). Mekan ve Yaşam Kurgusu Bağlamında Yapay Yaşam
Sanatı. Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD), 8 (2), Kış, s. 83-94
5. Molacı, M. (2020). STOA FELSEFESİNDE “DOĞAYA UYGUN YAŞAMA”NIN ANLAMI

You might also like