Download as txt, pdf, or txt
Download as txt, pdf, or txt
You are on page 1of 2

Gerçek Otorite İçinde Öfkeyi Değil Sevgiyi Barındırır

Gerçek Otorite İçinde Öfkeyi Değil Sevgiyi Barındırır

Çocukların iki temel ihtiyacı sevgi ve güvendir. Genelde otoriteyi, sınır koymayı
bu iki duygudan uzak bir yerlerde görürüz. Bu yüzden bazı aileler çocuklarına
sınır koyma konusunda çok zorlanır. Halbuki gerçek otorite içinde bolcana sevgi ve
güven barındırır. Otorite ceza vermek değildir. Çocuğu azarlamak, ona bağırmak
anlamına da gelmez. ‍
Çocuğu paspasa oturtmak gibi benlik saygısını yerle bir eden
yöntemler de değildir. ‍

Çocuğa sınır koymak, onun özgürlüğünü kısıtlamaz. Tam tersi onu özgürleştirir.
Sınırlar çocuklara kendilerini güvende hissettirir. Sınırlar aynı bir evin
duvarları, çatısı, kapısı gibi olmalıdır çocuğun hayatında. Bir evde bu sınırlar
olmadan kendimizi güvende hissedemeyiz. Güvende hissedemediğimiz bir yerde özgür de
olamayız. Çizdiğiniz sınırlar içinde çocuğunuz kendini güvende hissedecek böylece
daha huzurlu olacak. Ve bu güvenli sınırlar içinde kendi olma özgürlüğünü
yaşayacak.

Otorite sadece güç veya karar mekanizması olmak demek değildir. Kendi değerimizi
bilmek de bir otoritedir. Otoritemizi yetişkin olarak biz sahiplenemezsek
çocuğumuzun da bunu öğrenmesini, kendi otoritesini sahiplenmesini bekleyemeyiz.
Örneğin annesine vuran bir çocuğa eğer anne kendisine vuramayacağını söyleyip net
bir sınır çizerse, bir arkadaşı böyle bir şey yapmaya çalıştığında çocuk da net bir
sınır koyabilir. Çünkü bunun yapılmaması gerektiğini ve yapılırsa sınır konması
gerektiğini annesinden öğrenmiştir.

Kendi otoritemizi sahiplenmek aynı zamanda davranışlarımızın sorumluluğunu almaktan


geçer. Çocuğa bunu öğretmenin en güzel yolu ise ona yaşına uygun sorumluluklar
vermektir. Aynı zamanda çocuğun davranışlarının sorumluluğunu öğrenmesini
sağlamaktır. Ceza istenmeyen bir davranışı o an için yok ediyormuş gibi gözükse de
uzun vadede işe yaramadığı gibi çocuğu duygusal olarak yaralayabilir. Ceza yerine
bedel ödeyen çocuk ise vermek istediğiniz mesajı daha rahat anlayacaktır. Ve
davranışlarının sorumluluğunu almayı öğrenecektir. Çünkü davranışın bedeli yoksa
sorumluluk alınmaz. Bedel ile ceza arasındaki en temel fark şudur: Bedele ebeveyn
karar veriyorsa bu aslında bir cezadır. Ama ebeveyn çocuğa yapacağı davranışların
sonuçlarını ve bedellerini önden söyleyip çocuğa bir seçim hakkı sunuyorsa. Ve
çocuğun seçimi her ne olursa olsun buna saygı duyuyorsa bu ceza değil bedeldir.

Yani belirli kurallar çerçevesinde çocuğa seçim sunarak sevgi dolu bir otorite
olmak mümkün. Çocuğa sonsuz özgürlük vermek sevgi değildir. Çünkü bu çocuğu güvende
hissettirmeyeceği gibi tedirgin eden bir şeydir. Bu yüzden sınırların olmadığı,
sonsuz özgürlüğün olduğu bir evdeki çocuk çok daha dürtüsel olur. Çünkü içsel
olarak aslında kaygılıdır.

Sonuç olarak sevgi ve otorite bir arada olabilir. Gerçek otoritenin içinde zaten
sevgi vardır. Olmadığını düşündüğümüz tarzdaki otorite aslında diktatörlük. Kendi
gerçek otoritenizi bulacak kişi sizsiniz. Ama daha kolay olması adına şu soruyu
sorabilirsiniz kendinize:

‘Sevgi dolu bir otorite olsam bu nasıl olurdu?’ ♥

Uzm. Psk. Melis Özmen

You might also like