Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 5

İslam hukukuna göre

Halife Kimdir
Nasıl Seçilir?
Halifenin nasıl başa geleceği hususunda Kur’an-ı Kerim’de açık bir hüküm
var mıdır? Halifenin vasıfları ve vazifeleri nelerdir? Hangi kural ve kaidelere
uymakla yükümlüdür? Hakları nasıl tanımlanır? Ehl-i sünnet ve Şia’ya göre
halifelik şartları nasıl düzenlenir? Konu hakkında akâid ve fıkıh kitapları ne
diyor? İşte İslam hukukuna göre en temel esaslardan en kritik ayrıntılara
halife ve halife seçim usulü…
DERİN TARİH

DERİN TARİH
68  EKREM BUĞRA EKİNCİ ebekinci@hotmail.com 69

İ
slam hukukunda devletin tırmaktı. Buna “saltanat” (kazâ) de- Halife Hz. Peygamber’in vekili-
ÖZEL SAYI 17

ÖZEL SAYI 17
başı olan kimseye halife de- nir. dir, onun adına hukuku tatbik eder,
nir. Bir kimseye halef olan, Hz. Peygamber’den sonra gelen adaletin tecellisine vasıta olur. İslam
onu temsil eden demektir. dört halifeden her biri bu üç vazife- hukukçuları Müslümanlar üzerinde
Halifeye emîrü’l-mü’minîn yi tam olarak yerine getirdi. Onun bir halifenin varlığının zarurî (va-
veya veliyyü’l-emr de denilir. Halife için bunların hilâfetine “hilâfet-i ha- cip) olduğunda birleşmiştir. Nitekim
olan kimse, ilahî hükümleri tatbik kikiyye” (gerçek halifelik) denir. İs- Cenab-ı Peygamber, “Zamanın halî-
cihetiyle Peygamber’in (sas) vekili ol- lamiyet çok geniş bir sahaya yayıldı. fesine bey’at etmeden ölen, câhili-
duğu için bu isimle anılır. Nitekim Sahâbe-i Kirâm’ın sayısı azaldı. Bun- ye ölümü ile ölmüştür” buyuruyor.2
Resulullah’tan sonra İslam devleti- lardan sonra fitne çoğaldı; insanlar Bir başka hadîs-i şerîf’te de, “Sultan
nin başına geçen Hz. Ebubekir’e (ra) artık baştakilere gönülden itaat et- yeryüzünde Allah’ın gölgesi ve mız-
ne unvan verileceği hakkında tered- memeye başladı. Böylece bu üç va- rağıdır. Sizden biri sultan olmayan
düt olmuş; “halîfetü Resulillah” tabi- zifeyi bir kişi yapamaz oldu. Bu üç bir beldeye vardığında, orada kat’iy-
ri tercih edilmiştir. vazife, başka başka üç sınıfa ayrıldı. yen oturmasın” buyuruluyor.3 Bu se-
Hindistan’da yaşamış büyük İs- Usûl ve fürû (inanç ve amel) ahkâ- bepledir ki Sahâbe-i Kirâm, Hz. Pey-
lam âlimi Şah Veliyyullah Dehlevî mını tebliğ vazifesi din imamlarına, gamber’in vefatını müteakip derhal
(1176/1762) diyor ki: Hz. Peygam- yani müctehidlere verildi. Bu mücte- halife seçilmesi işiyle meşgul olmuş-
ber’in üç türlü vazifesi vardı: Birin- hidlerden iman bilgilerini bildiren- lardır. Bunu vecibe olarak görmese-
cisi, Kur’an-ı Kerîm ahkâmını bütün lere mütekellimin, fıkıh bilgilerini lerdi, çok mühim olan bir vazifeden
insanlara bildirmek idi. Buna “teb- bildirenlere fukahâ denildi. İkinci önce yapmazlardı.
liğ” denir. İkincisi, Kur’an-ı Kerîm’in vazife tasavvuf büyüklerine veril- Akâid ve fıkıh kitaplarında yazdı-
manevî hükümleri, yani Allah’ın di. Üçüncü vazife meliklere ve sul- ğı üzere, halifelik şartlarını taşıyan
zâtına ve sıfatlarına ait marifetle- tanlara, yani hükümetlere verildi. bir kimsenin bu makama getirilme-
ri, ümmetinin yüksek olanlarının Böylelikle hilâfet, saltanata dönüş- si zor olursa, Müslüman halktan bu
kalplerine yerleştirmek idi. Buna “ir- müş oldu. Buna da “hilâfet-i sûriyye” vecibe düşer. Şartları haiz olup zor-
şad” (ihsan, tasavvuf) denir. Üçüncü- (görünüşte hilâfet) denildi. “Benden la başa geçen kimsenin halifeliği sa-
sü, Kur’an-ı Kerîm’in ahkâmını, vaaz sonra hilâfet 30 senedir; sonra me- hih kabul edilir. Nitekim düşman,
ve nasihat ile yapmayan Müslüman- likliğe dönüşür” hadis-i şerifindeki bir Müslüman memleketi işgal etse,
lara, kuvvet kullanarak, zor ile yap- mânâ budur.1 bunların tayin ettiği Müslüman ida-
Bu, Hanefî mezhebine göredir. Şa- 3- Şûrâ: Burada halife, halefini Şah’ın hükümdarlığı kahriyye yolu
fiîler bu istikametteki bazı hadis-i şe- Halifeyi seçebilecek kim- bizzat seçmez; bunu bir heyete hava- ile olmuştur. Bu da iki türlü olur:
riflere istinaden, Hz. Peygamber’in, selerin bey’ati ile halkın le eder. Heyet, önceki halifenin koy- a) Zorla başa gelen kimse, aynı
yerine Hz. Ebubekir’i halife bıraktığı
görüşündedir. İsyancılar tarafından
üzerinden halife seçme duğu şartlara göre kendi arasından
veya dışarıdan birini halife seçer. Ni-
beldede başka bir halife varsa veya
hilâfet şartlarını taşımıyorsa, meşru
evi sarıldığı sırada Hz. Osman’ın (ra) vecibesi düşer. Bu bey’at tekim Hz. Ömer, Sahâbe-i Kirâm’ın halife sayılmaz.
Cuma namazını kıldırmakla vazife- onları da bağlar. Çünkü cennetle müjdelenen ileri gelenlerin- b) Ortada bir halife yoktur ve zor-
lendirdiği Hz. Ali (ra) halifenin katli ehlü’l-hall ve’l-akd, hal- den olup Medine’de bulunan Hz. Os- la başa gelen kimse hilâfet şartları-
üzerine halife seçildi. kın nâibi sayılır. man, Ali, Zübeyr, Talha, Abdurrah- nı haizdir. Bunun halifeliği sahihtir.
Bey’atte, ehlü’l-hall ve’l-akd deni- man bin Avf, Sa’d ibni Ebî Vakkas ve Mûte muharebesinde Hz. Peygam-
len, âlimlerden, hâkimlerden, ku- [reylerin eşitliğini önlemek ama ha- ber tarafından emîr tayin edilen Hz.
mandanlardan ve başkaca ileri gelen- life seçilmemek üzere] Abdullah bin Zeyd, Cafer Tayyar ve Abdullah bin
lerden bir araya toplanmaları kolay basî halifeleriyle Sultan II. Murad ve Ömer’den müteşekkil bir heyeti bu Revâha’nın peş peşe şehit olmaları
olanların seçimi bahis mevzuudur. Osmanlı hükümdarlarından bilhas- işle vazifelendirdi. Bunlar da kendi üzerine, Hâlid bin Velid sancağı ala-
Memleketin her tarafındakilerin söz- sa Kanuni Sultan Süleyman’dan son- içlerinden Abdurrahman bin Avf’a rak orduya emîr olmuş, böylece za-
birliği gerekmez. Hele sıradan halkın rakilerinin çoğu böyle başa gelmiş- vekâlet verdiler.5 Abdurrahman bin fer kazanılmıştır. Bunu Resûlullah
reyi sorulmaz. Hanefîlere göre, bura- tir. Bu veliahtlar hep aynı ailedendi. Avf günlerce Ashâb-ı Kirâm’ın diğer tasvip buyurmuştu. İşte, Hz. Hâlid’in
da bir adet tayin olunmamış, mer- Sadece halife Muaviye Hz. Hasan’ı, ileri gelenleri ve halkla görüşüp ce- bu hareketi, lüzum tahakkuk edin-
kezdeki ileri gelen kimselerin tayi- Me’mun da İmam Ali Rıza’yı veliaht miyetin nabzını tuttuktan sonra Hz. ce, umumî menfaat nâmına fevkalâ-
ni kâfi görülmüştür. Hz. Ebubekir’i, tayin etmişti. Ama ikisi de halifeden Osman’ı halife seçti. de hallerde tayinsiz iş başına geçme-
Benu Saîde Çardağı’nda toplanan sa- evvel öldüler. 4- Kahriyye (istilâ): Halifeliğe nin cevâzına delildir.6
habeden bir topluluk seçmiş; seçim- Ahd yoluyla halife olmak için gelişte dördüncü yol kahriyye ve- Kahriyye ile başa geçen ve halife-
den sonra gelenlerden aralarında Hz. bey’ate lüzum var mıdır? Bir görü- ya istilâ yoludur. Böyle başa gelene lik vasıflarını taşıyan kimseye bey’at
Ali, Abbas ve Zübeyr’in de olduğu bir şe göre, halifenin ahd yoluyla yerine halîfe-i kâhire denilmiştir. Bu usul, edilince, ittifakla meşru hâle gelir.
grup itaat bey’ati etmiştir. Bey’at mo- bir başkasını vasiyet etmesi yeterli- bir kimsenin güç kullanarak hilâfe- Görülüyor ki bey’at, halifeliğin meş-
DERİN TARİH

DERİN TARİH
dern demokrasilerdeki seçimden bu dir, ayrıca bey’ate hacet yoktur. Diğer ti zor ile elde etmesidir. Hz. Muavi- ruiyeti için mühimdir. İlk üç usulde,
cihetle de farklıdır. görüşe nazaran ehlü’l-hall ve’l-akdin ye’nin, Emevîlerden Mervan’ın, Ab- yani seçimde doğrudan, ahd ve şûrâ
Halifeyi seçebilecek kimselerin bu istihlâfı kabul etmesi ve yeni halî- basîlerden Seffâh’ın, Selçuklulardan yollarında da dolaylı bey’at mevzu-
bey’ati ile halkın üzerinden halife feye bey’at etmiş olması şarttır. Ha- Tuğrul Bey’in, Memlûklerden Bay- bahistir. Çünkü bunlarda daha ev-
70 71
seçme vecibesi düşer. Bu bey’at on- lifenin birden fazla veliaht tayin et- bars’ın, Osmanlılardan Çelebi Sultan vel kendisine bey’at edilmiş bir halî-
» Kazasker Mustafa İzzet hattı ile Âl-i abâ isimleri. ları da bağlar. Çünkü ehlü’l-hall ve’l- mesi de hukukçuların çoğuna göre Mehmed’in ve Gürgânîlerden Bâbür fenin tasarrufu vardır.
ÖZEL SAYI 17

ÖZEL SAYI 17
akd, halkın nâibi sayılır. Bunların sahihtir. Halifelik tayin sırasıyla inti-
reciler ahkâm-ı şer’iyyeyi yerine ge- başkasının sağ elini koyarak bir hu- âdil, âlim, rey ve tedbir sahibi kim- kal eder. Nitekim Mûte Harbi’nde Hz.
tiriyorlarsa mesele yoktur. Getirmi- susta sözleşmesidir. Ehil kimseler, seler olması lâzımdır. Hz. Ali’ye yal- Peygamber kumandana bir şey olma-
yorlarsa veya bunlar da gayrımüslim bir kimseyi halife tanıdıkları ve ona nız Hz. Abbas bey’at etmişti. Abbasî sı halinde yerine geçecek sırasıyla iki
ise Müslümanlar kendi içlerinden itaat edecekleri hususunda söz ver- halifesi Vâsık veliahtsız ölünce, kadı, namzet tespit etmişti.
bir emîr seçerler. Bu emîr, ahkâm-ı mekte, o kimse de bunu kabul ve ah- vezir ve birkaç Türk asıllı kumandan Veliaht, halifenin oğlu veya ba-
şer’iyyeyi icrâ eder. Bu da mümkün kâm-ı şer’iyyeye, yani hukuka uyaca- Mütevekkil’i halife seçti. bası olabilir mi? Burada da üç görüş
değilse, esaret hayatı olur. Zamanın ğına dair söz vermektedir. Bu bey’ata Osmanlı hükümdarlarının ilki sa- vardır: 1- Böyle bir istihlâf asla mute-
ve beldenin en büyük âlimi, halife in’ikad (seçim) bey’ati denir. yılan Osman Gazi’yi aşiretin ileri ge- ber değildir, 2- Mutlaka muteberdir,
mevkiini ihraz eder, yani halifenin Hilâfetin kurulması için bahis lenleri emîr (bey) olarak seçmiştir. 3- Halîfe, eğer ehlü’l-hall ve’l-akde
yerini tutar. İnsanlar emir ve yasak- mevzuu olan bey’at budur. Bir de Yıldırım Sultan Bayezid’in padişah- danışarak böyle bir istihlâfta bulun-
larda bunun sözüne itaat ederler. itaat bey’ati varır ki, burada seçime lığı böyle olmuştur. Memlûk sultan- muşsa muteberdir. Eshâb-ı kirâmdan
Halifenin nasıl başa geleceği hu- katılmamış olan kişiler ve halk, ha- ları da böyle başa gelirdi. Halifeliğe Mugîre bin Şu’be ve başkaları, Halî-
susunda Kur’an-ı Kerîm’de açık bir lifeyi tanıdıkları ve ona itaat ede- layık olmak bakımından iki nam- fe Muaviye’ye, halkın selâmeti bakı-
hüküm bulunmamaktadır. Hz. Pey- cekleri hususunda bey’at eder, söz zet arasında karar verilemezse, eh- mından oğlunu veliaht yapmasını
gamber’in sünnetinde bazı işaretler verirler. lü’l-hall ve’l-akd muhayyerdir. İste- tavsiye etmişti. Halfe, hacca gittiğin-
vardır. Bu sebeple Sahâbe-i Kirâm, Hz. Ebubekir’in (ra) halifeliği in’i- diğini seçer veya ikisi arasında kur’a de Sahâbe’nin ileri gelenleriyle meş-
zamanın ve zeminin şartlarına göre kad bey’atiyle, yani seçimle olmuş- çekilir. Aynı zamanda iki halife seçil- veret edip [genç sahabiler Hüseyn bin
farklı usullerle halife tespit etmişler; tur. Hz. Peygamber’in açıkça yerine mişse, ikincisinin halifeliği bâtıldır. Ali ve Abdullah bin Zübeyr haricin-
bu usullerin meşruluğu hususunda bir halife bırakmadığı, ancak sün- Zira bu anarşi demektir. Hadîs-i şerif- dekilerin] rızalarını aldıktan sonra
icmâ meydana gelmiştir. Buna göre, nette buna işaretler bulunduğu, ni- te, “İki emîrden ikincisinin boynunu bu tayini yaptı. Bu cihetten, halife-
İslam hukuk tarihinde halifenin se- tekim vefatından evvel onu namaz- vurunuz!” buyurulmuştur.4 lerin yerlerine yetiştirdikleri ve nasi-
çilmesi farklı usullerde cereyan et- da imamlığa geçirdiği ve son haccın 2- Ahd (istihlaf, vasiyet): Bura- hat verdikleri oğullarını veya güven-
miştir: emîrliği ile vazifelendirdiği husu- da mevcut halife, hilâfet şartlarını dikleri başkalarını halife yapmaları
su nazara alınarak, bu vazifelerin taşıyan bir kimseyi seçerek vasiyet İslam hukukuna aykırı değildir. Nite-
Ehl-i sünnete göre halifelik ehemmiyetine binaen Hz. Ebube- etmektedir. Hz. Ebubekir, vefatın- kim Kur’an-ı Kerîm’de, Hz. Dâvud’un
1- Bey’at (seçim): Bey’at (veya bîat) kir’in halifeliğe en uygun kişi olduğu dan önce Hz. Ömer’i veliahd (veliy- yerine oğlu Hz. Süleyman’ın hüküm-
» Kaçar dönemine ait bir hat. Oturanlar: Hasan, Ali ve Hüseyin, sağ ve solda ayakta kalan ise Kerbelâ
bir kimsenin sağ elinin üzerine bir hususunda sözbirliğine varıldı. yü’l-ahd) tayin etmişti. Emevî ve Ab- dar olduğu anlatılmaktadır. hadisesinde ölen Abbas bin Ali.
Şia’ya göre halifelik istihlâf etmediği (yerine bırakmadı- meclis toplayıp bu mektubun padi-
1- İmâmiye fırkası: Şia’nın bu- ğı) gibi, sahabe de Ebubekir’i seçmiş- Halife Muaviye, Hz. şaha takdime şayan olmadığına ka-
gün İran’da hâkim bulunan İmâmi- tir. Eğer Ali halifeliğe Ebubekir’den Osman’ın (ra) katilleri- rar aldıktan başka, arada Hind Okya-
daha uygun olsaydı, sahabe muhak- nusu gibi “hâciz-i azim” (büyük bir
ye (Caferiye) fırkası, hilâfet yerine
imamet tabirini kullanır. Buna göre, kak onu öne geçirir; aksi takdirde
ne kısas yapmadığı için mâni) olmadıkça hilâfetin taadüdü-
“İmam, masumdur. Masumu ancak Ali itiraz ederdi. Nitekim Muaviye’ye vazifesini yerine geti- ne cevaz olmadığına dair Şeyhülis-
başka bir masum tayin edebilir. Bu- karşı hakkını savunmakta tereddüt remediğini düşündüğü lâm Abdullah Efendi’nin fetvasıyla
na göre Hz. Peygamber, Hz. Ali’yi ye- etmemiştir. Hz. Ali (ra) zamanında beraber Osmanlı ulemasından aldı-
2- Zeydiyye fırkası: Şia’nın bu- ğı cevabî mahzarı yine İran sefirine
rine halife tayin etmiş; Hz. Ebubekir,
Hz. Ömer ve Hz. Osman bunu gasp gün Yemen’de hâkim Zeydiye fırkası kendi halifeliğini ilân vermiştir.
etmiştir. Ali’den sonra, Hasen, Hü- ise halifenin tayin, vasiyet veya ve- etmişti. Evvelki halife ölür veya tahttan
seyn ve bundan sonra da Hüseyn’in rasetle değil, bey’at (seçim) ile başa feragat ederse, o takdirde ikincisi-
soyundan gelen on iki imamın diğer- gelebileceğini söyler. Ancak mutla- nin halifeliği meşru olabilir. Sultan
leri, sırasıyla bir evvelkinin tayiniy- ka Hz. Peygamber’in ehl-i beytinden Abdülaziz’in ve Sultan II. Abdülha-
le halife olmuştur. On ikinci imam olması icap eder; çünkü ehl-i beyt-i Zamanla sınırların genişlemesi ile mid’in hal’inde, yerlerine gelenler,
(Mehdî-i Muntazar) kaybolmuştur. nebevî, diğer insanlardan üstündür. çeşitli beldelerde emîrü’l-mü’minîn icra gücünden mahrum oldukları
Kıyamete yakın ortaya çıkacaktır. O Böyle bir kimse halifeliğe namzet ol- veya halife adıyla müteaddit hü- için hakikî halife sayılmazlar. Bu de-
zamana kadar ona niyâbeten devlet mazsa veya seçilemezse, maslahat kümdarlar ortaya çıkmıştır. Bu hâ- virde iktidarı elinde tutanlar da ha- » Bey‘atürrıdvân hâtırasına Osmanlıların Hudeybiye’de yaptırdığı kuyu ile Harem sınırına işaret eden âbide.
reisliğini yürütenlere halife denebi- sebebiyle seçilen başkasına da itaat dise ilk defa Abbasî halifesi Râdî za- lifelik vasfını taşımamaktadır. Tarih
lir.” edilebilir. Zeydîlere göre ilk üç hali- manında (325/937) vuku’a gelmiştir. boyunca bu gibi hâllerde devletin ba- 1- Müslümanlık: Halife ancak Halifede kifâyet, yani yeterlilik,
Hz. Peygamber’in yerine Ali’yi bı- fe gâsıp değildir. Maslahat (çoğunlu- Bağdat’ta Râdî, Endülüs’de Abdur- şına gelen büyük felâketler ve kay- Müslümanlardan olabilir. Çünkü ehliyet vasfının bulunması lâzımdır.
raktığına dair nass (âyet ve hadis) ğun menfaati) bunların halife olma- rahman ve Kayruvan’da Mehdî emî- bedilen harpler, ulemâ ve halk tara- Kur’an-ı Kerîm, gayrımüslimlerin, Bu da teb’a üzerinde nüfuz ve kudret
yoktur. Şiîler, Hz. Peygamber’in Mek- sını gerektirmiştir. rü’l-mü’minîn olarak tanınmışlar- fından hükümdarlık makamındaki Müslümanlar üzerinde velâyeti ola- sahibi olmak demektir. Böyle olma-
ke ile Medine arasındaki Gadîr-i Hum dır.8 Sünnîler Bağdat’taki halifeyi, meşruluk problemine bağlanmıştır. mayacağını söyler (Nisâ: 141). Müslü- yan bir kimse diğer bütün vasıfları
mevkiinde söylediği, “Ben kimin Birden fazla halife Şiîler ise Fâtimî hükümdarı Mehdî man olmayan kimsenin hilâfeti sa- taşısa bile halifeliği muhafaza ede-
DERİN TARİH

DERİN TARİH
mevlâsı isem, Ali de onun mevlâsı- Bir beldede aynı zamanda birden ve haleflerini halife olarak görmüş- Halifenin vasıfları hih değildir. mez. Bu sebeple “Halifenin bir elin-
dır” meâlindeki sözüne dayandırır.7 fazla halife olamaz. İlk bey’at edi- ler; Endülüs Müslümanları ise Emevî Hilâfet, halife ile halkın temsilcisi 2- Erkek olma: Halife erkek ol- de Kur’an-ı Kerîm, diğer elinde kılıç
Hâlbuki Arapçada çeşitli mânâlara lenin halifeliği muteberdir. Başta ailesinden Abdurrahman’ı halife ta- mevkiindeki ehlü’l-hall ve’l-akd ara- malıdır. Her ne kadar bazı resmî va- bulunur. Halifenin meşruluğu, kılı-
gelen mevlâ kelimesi, burada dost meşru bir halife varsa, bir başkası nımışlardır. sında bir akittir. Buna göre halife, zifeler almasına şer’î mâni yok ise de cın gölgesinde gizlidir!” denilmiştir.
72 73
mânâsında söylenmiştir. “Beni se- halifelik iddiasında bulunamaz. Bu Ulemâ iki halifenin bir arada bu- vazifelerini İslam hukuku prensip- kadınlar halife olamazlar. Kur’an-ı Ellerinde icrâ gücü bulunmadığı için
ven, Ali’yi de sevmelidir” demektir. iddiada bulunan ikincisinin hayat lunması yasağının aynı zamandaki lerinin sınırları içerisinde yerine ge- Kerîm ve hadîs-i şerîfler bunu âmir- Mısır’daki Abbasî halifeleri ile Sultan
ÖZEL SAYI 17

ÖZEL SAYI 17
Nitekim buna benzer pek çok hadis hakkı yoktur. bir hükümete ve bir beldeye mah- tirmek; bey’at edenler de kendisine dir. Hz. Peygamber, vefat eden İran V. Murad, Sultan V. Mehmed Reşad
Hz. Ebubekir, hatta başkaları için de Halife Muaviye, Hz. Osman’ın ka- sus olduğunu beyan etmiş; farklı İs- itaat etmek hususunda söz vermek- şahının tahtına kızının geçirilmesi- ve Abdülmecid Efendi’nin halifelik-
vâriddir. tillerine kısas yapmadığı için vazi- lam beldelerinde başka hükümdar- tedir. Burada bir nevi sosyal kontrat ni tasvip etmemiştir. Halife olmak leri görünüşte idi.
Hz. Peygamber yerine açıkça kim- fesini yerine getiremediğini düşün- ların bulunması zaruretine fetva vardır. Ancak iki taraf da şart koşa- için kadılık vasıflarını taşımak lâ- İslam hukukçuları maslahat ge-
seyi bırakmamış; ancak ilk dört ha- düğü Hz. Ali zamanında kendisinin vermiştir. Endülüs Emevî ve Fâtımî bilme cihetiyle şer’î hukukun sınır- zım geldiği hususunda Müslümanla- reği çocuğun hilâfetini sahih gör-
lifenin, ayrıca Muaviye ve Abbaso- halifeliğini ilân etmişti. Bu içtiha- devletleri yıkıldıktan sonra yalnız- ları içinde olup tam serbesti sahibi rın icmâ’ı vardır. Halifenin cihâd ve müşlerdir. Çocuk bile olsa bir hü-
ğullarının halife olacağına işaret dı, sahabeden de hayli taraftar bul- ca Bağdat’taki halife kalmış; bütün değildir. namaz kıldırma mükellefiyetlerini, kümdarın varlığı, siyasî vahdetin
buyurmuştur. Hz. Peygamber, Ali’yi du. İbn Ebî Şeybe’nin bildirdiği üze- Müslüman hükümetler, İslam tari- Halife ümmet üzerine kendi- bedenî hususiyetleri ve başka birta- muhafazasını temin eder. Bu halde
re, Hz. Ali, “Kardeşlerimiz bize isyan hindeki geleneğe uyarak, Bağdat’ta- ne has bir şekilde velâyet-i âmme- kım özürler sebebiyle kadınlar yeri- halife makamındaki çocuk birisini
ettiler; ne kâfir, ne de münafık ol- ki (Moğol istilâsından sonra da Mı- yi hâizdir. Bunu kendisine tanıyan ne getiremez; halk üzerinde otorite nâib (vekil) seçer. Bülûğuna kadar ha-
dular” diyerek, tevile dayanan ha- sır’daki) Abbasî halifesinin manevî da hukukun kendisidir. Velâyet, is- kurmaları da güç olur. lifenin vazifesini bu nâib yerine geti-
reketlerini mazur görerek, bunların otoritesini tanımışlardır. Hakikat- ter râzı olsun, ister olmasın, başka- 3- Ehliyet: Halife vazifesini yapa- rir. Osmanlılarda Sultan IV. Murad ve
hukuken bâgî statüsünde sayıldığı- te devlet idaresi, görünüşte halifeye sı üzerine söz geçirmek, onun adına bilecek kudrete sahip olmalıdır. Bu- IV. Mehmed henüz bülûğa ermeden
nı beyan buyurmuştur (Bunu, İmam bağlı sultanlar tarafından icra edil- yaptığı tasarruflarının nâfiz olması, nun için de evvela vücutça sağlam padişah olmuşlar; icrâ kudretini ve-
Kurtubî, Hucurât sûresi 11. âyeti tef- miştir. Bir başka deyişle halife, Avru- yani yerine getirilebilmesi demek- olması lâzımdır. His uzuvlarındaki killeri mesabesindeki veziriâzâmlar
sirinde ve İbn Hacer el-Mekkî, Tathî- pa tarihindeki imparator; sultanlar tir. Halife, Hz. Peygamber’in ümmet noksanlıklar, meselâ körlük, sağır- yürütmüştür. Çocuğun vekil tayini
rü’l-Cenân kitabında uzun uzun an- da şeklen imparatora bağlı kral ve üzerindeki velâyetini onun vekili sı- lık, dilsizlik; ayrıca iki ayağın veya hukuken sahihtir.9 Sultan IV. Meh-
latmaktadır.) prenslerin statüsünde idi. fatıyla hâizdir. iki elin bulunmaması gibi kusurlar med tahta çıkarıldığında Valide Sul-
Sıffîn Harbi’nden sonra Ali Irak, 1723’te Safevi saltanatını yıkan Halife olabilmek için kaynaklarda halifeliğe engeldir. Bir gözün görme- tan bunun hükmünü Anadolu Kazas-
Hicaz ve İran; Muaviye ise Suriye ve Afgan-Kalac aşiretinden Eşref Şah, çok çeşitli şartlar sayılmıştır. Ama mesi, burnun kesik olması gibi hu- keri Hanefî Efendi’ye sormuş, o da
Mısır’da halife sıfatıyla hüküm sür- 1726’da İstanbul’a bir sefir gönderip halifede bunların hepsi de mutlaka suslar böyle değildir. böyle cevap vermişti.
dü. Bu devirde fiilen iki ayrı devlet hilafetin şer’en taaddud edebileceği- bulunmak lâzım değildir. Kur’an-ı Akıl hastası halife olamaz. Akıl Fâsığın halifeliğe getirilmesi mek-
ve iki ayrı halife bahis mevzuudur. ne, yani birden fazla halife olacağına Kerîm’de Tâlût kıssası anlatılırken, sağlığını kaybeden de halifelikten ruh ise de sahihtir. Nitekim Kur’an-ı
Ali’nin şehit edilip Hasen’in hali- dair İran’ın Sünnî ulemasından Os- hükümdarın mütemayiz vasıfları düşer. Hacr ve esaret halleri de ha- Kerîm, emanetin ehline verilmesini
felikten feragati ile Muaviye İslam manlı ulemasına hitaben 19 imzalı olarak “ilim ve cisim (güç)” bildiril- lifeliğe mânidir. Ancak halîfe sonra- ve insanlar arasında adaletle hükme-
Devleti’nin tamamına hâkim olarak bir mahzar yollayarak halifelik iddi- miştir (Bakara: 247). Üç vasıf; Müslü- dan hacr veya esaret altına girmişse, dilmesi gerektiğini emreder (Nisâ:
umumi bey’at almıştır (radıyallahü asına kalkıştı. Veziriazam Nevşehirli man, erkek ve muktedir olması üze- bu haller sona erene kadar yerine bir 12). Fâsık veya zâlim kimse halife
» 17. Osmanlı padişahı, 96. İslam halifesi IV. Murad. anhüm). Damad İbrahim Paşa, fevkalade bir rinde ulema müttefiktir. vekil tayin edilir. olsa veya başta sâlih veya âdil oldu-
ları vardır. Bir hadîs-i şerîfte, “Dört rır. Şehirlerde halkın danışabileceği İslam hukuku halifeye sınırsız 2- İstişare (şûrâ-danışma): Ha-
şey vardır ki âdil olsun, zâlim olsun bir müftü bulundurur. Ramazan ayı- salâhiyet tanımadığı gibi, “Kral ha- life vazifelerini yerine getirirken bi-
sultana (vâliye) verilmiştir: Cihâd, nı ve bayramları ilân eder. Haccın, ta yapmaz!” prensibini de kabul et- lenlerle istişare etmelidir. İstişare
Cuma, fey ve hüküm” buyurulur.13 erkânına uyularak yapılabilmesi için memiştir. Halife dine ve hukuka (meşveret), Kur’an-ı Kerîm ve Hz. Pey-
İslam hukukçuları, halifenin vazife- her sene bir hac emîri tayin eder. uymakta diğer fertler gibidir. İslam gamber’in sünnetiyle emrolunmuş-
leri olarak çok iş saymışlarsa da, bun- Cuma namazı, bir beldede Müslü- Devleti, teokratik devletten bu cihet- tur. Âyet-i kerimede “Ve şâvirhüm
ların hepsi bu 4 maddede toplanır. manların hâkimiyetinin şiarı, sem- le ayrılır. Halife, şer’î hukukun ara- fi’l-emr ve iza azemte fetevekkel alal-
Bunların esası da hükümdarın dini, bolü olan bir ibadettir. Nitekim Me- dığı vasıfları hâiz ise, yani hükümet lah” yani “İşlerinde onlara danış! Bir
vatanı ve milleti korumasıdır. Bu da dine’ye hicret edilip burada bir İslam meşru ise, devlet de şer’î bir devlet- karar verince tevekkül et, yani dön-
bir yolla olur: Hukuku tatbik etmek devleti kurulduktan sonra ilk Cuma tir. Halife değişse bile devlet ve aslî me!” (Âlü İmrân: 159) buyurulmak-
(adalet). namazı kılınmıştır. Bu ibadetin sa- müesseseler bâki kalır. Bu cihetten tadır.
1- Cihâd: Halifenin ilk vazifesi hih olması için mutlaka hükümda- modern devletten bir farkı yoktur. Hz. Peygamber, eshâbıyla meşve-
cihâddır. İslam devletinin menşei di- rın bizzat kıldırması; kıldıramazsa Kur’an-ı Kerîm’in müteaddit âyet- ret ederdi. Ancak hepsinin görüşü-
ne dayandığı için halifenin başta ge- vekil ettiği bir kimsenin kıldırması lerinde Hz. Peygamber’e “Rabbinden nü almak gerekmediği gibi elbette
len vazifesi bu dinin öğrenilmesini gerekir. Bu sebeple Osmanlılar za- vahyolunana uy!” hitabı mevcuttur.14 bu görüşlerle bağlı da değildi. Halife
ve tatbikini sağlamaktır. Bunun için manında Cuma kılınacak camiler Bunlar hukuk devleti prensibine işa- istişare ettikten sonra, ortaya çıkan
hem memleket içinde tedbirler ala- tespit edilip, burada Cuma kıldıracak ret etmesi bakımından çok mühim- fikre uymaya mecbur değildir. Ken-
cak, hem de İslam memleketi ha- hatiplere padişah tarafından berat dir. Peygamber elbette kendine vah- disi doğru gördüğü bir kararı verir
» İmam Ali’nin türbesi (Necef, Irak). ricinde yaşayan insanların bu dini verilirdi. Beratı bulunmayan kimse yedilene uyar. Zira o masumdur. Bu ve bunu tatbik eder. Bu karardan dö-
işitmelerine veya işiterek Müslüman Cuma namazı kıldıramazdı. Beratlı âyetlerdeki hitap, her hükümdara- nemez. Hz. Peygamber ve halifeleri
ğu halde sonra bu vasfını kaybetse, olduğunu söyler. Nitekim Hz. Ebube- olmuşlarsa, buna göre yaşamalarına hatibi bulunmayan camide de Cuma dır; Peygamber’in vekili olmak sıfa- bu istikamette hareket etmişlerdir.
halifeliği zarureten devam eder. Ha- kir’in seçiminde Hz. Ömer, “Araplar, imkân hâsıl edecektir. İşte bunun namazı kılınmazdı. tıyla devleti idare edenlere bir ihtar- Osmanlı Devleti’nde Divan-ı Hümâ-
lifenin umumi hatlarıyla şer’î hü- Kureyş’ten başkasına itaat etmez” için cihâd müessesesi getirilmiştir. 3- Fey: Halife İslam hukukunun dır. yun ve Meclis-i Meb’usan’ın varlığı
kümleri ve halifelik maslahatlarını buyurmuştu. Zamanla bu asabiyet Cihâd, insanları İslam dinine ça- toplanmasını emrettiği veya izin ver- İşte hukuk devleti ve adalet bu bu prensibe dayanır.
ğırmak, insanların bu çağrıyı işit- diği vergileri (fey) toplar. Bu vergiler demektir. Adalet, “Kendi mülkün-
DERİN TARİH

DERİN TARİH
(siyaseti) bilmesi kâfidir. Ancak âlim hissi kalkmış; bu şartın da lüzumu
ve müctehid olması şart değildir. kalmamıştır. Bazıları bu şartı, ha- melerine, işitenlerin de iman etme- Müslümanlardan alınan zekât, gayrı- de olanı kullanmak” demektir. Zıd- Halifenin hakları
Çünkü halife âlimlerle istişâre ede- lifeliğe lâyık kimseler arasında Ku- lerine engel olan zalim idareciler müslimlerden alınan haraç ve cizye dı zulümdür. Zulüm, başkasının ma- 1- İtaat: Kendisine bunca vazife
rek hareket edebilir. Efdal (cemiyetin reyşli de varsa onun öne alınması ve ordularıyla mücadele etmektir. gibi şer’î vergilerdir. Halife maslaha- lına, mülküne, hakkına tecavüzdür. yüklenmiş bulunan halifenin, ken-
daha faziletlisi) varken, mefdulün şeklinde anlar. Bazıları ise sadece Böyle cihâdı devlet, hükümet yapar. tın icabına göre, bazı başka vergiler Adaletin ıstılahî tarifi ise, bir âmi- disine itaat edilmesini beklemek
74 75
(daha az faziletlinin) hilâfeti sahih- Hulefâ-i Râşidîn için bahis mevzuu Barış zamanında da sınır başında de koyabilir. Halife devlet vâridâtını rin, bir hâkimin, memleketi idare hakkıdır. Nitekim bu husus, Kur’an-ı
tir ama mekruhtur. İmâmiye buna olduğunu söyler. beklemek (ribat), harp vasıtalarını (gelirlerini) toplamak ve bunu gere- için koyduğu kanunların, kaidele- Kerîm’de, “Ey iman edenler! Allah’a,
ÖZEL SAYI 17

ÖZEL SAYI 17
muhaliftir. Hüseyn ve İbn Zübeyr bu kullanmasını ve bunun için gereken ken yerlere sarf etmekle vazifelidir. rin, sınırların içinde hareket etme- Peygamber’e ve sizden olan ulülem-
içtihatları sebebiyle Yezîd’e bey’at et- Halifenin vazifeleri fen bilgilerini öğrenmek de cihâd Bundan kaçınamaz; fertleri bundan sidir. Kur’an-ı Kerîm, adalete riayeti re (başınızdaki emir sahiplerine) ita-
memişti. Görülüyor ki, halife olabil- Hz. Peygamber her iş için memur- sayılır. Halife aynı zamanda cihâd affedemez. umumî bir prensip olarak sık sık zik- at edin” şeklinde hükme bağlanmış-
mek için Müslüman, erkek ve ehil lar tayin etmiştir. Din bilgilerinin emiridir, başkumandandır. Ancak 4- Hüküm: Halifenin bir vazifesi reder.15 Hz. Peygamber adaletli hü- tır (Nisâ: 59).
bulunmak ittifakla kâfidir. öğretilmesine çalışmıştır. Namaz- bunun emriyle silahlı cihâda gidilir. de hüküm, yani teb’a arasındaki hu- kümdarı över. “Adalet mülkün teme- Halifenin meşru her emrine ita-
4- Kureyşîlik: Kaynaklarda hali- larda imam olmuştur. Başka yerlere Halife, ordu kumandanıdır. Hz. Pey- kukî ihtilafları şer’î prensiplere göre lidir” (el-Adlü esâsü’l-mülk) sözü çok at lazımdır. Halife dinin yapılması-
fenin Kureyş kabilesinden olma şar- de imamlar göndermiştir. Zekâtları gamber bizzat ordunun başında se- çözmektir. Halifeler bütün monar- meşhurdur. Buradaki mülk, yalnızca nı emretmediği ama yasaklamadığı
tı da zikredilir. Bu, Hz. Peygamber’in toplamış ve bunları emredilen yer- fere gitmiş; bazen de başkasını ku- şilerde olduğu gibi, başhâkim mev- sahip olunan malı (patrimoine) değil, şeylerin (mubahların) yapılmasını
“İmamlar Kureyştendir” hadîsiyle lere dağıtmış, bu iş için âmiller (tah- mandan tayin etmiştir. kiindedir. Yargı ve yürütme fonksi- evvelemirde devleti ifade eder. veya yapılmamasını ammenin men-
sabittir.10 Ancak mesela Hanefîler- sildarlar) tayin etmiştir. Ramazan ayı 2- Cuma: Halife ibadetlerin da- yonunu yerine getirmek için vekil
den Sadru’ş-Şeri’a es-Sânî (747/1346), ve bayram hilâllerinin gözetlenmesi- ha rahat yapılabilmesi için gereken tayin ettiği kâdı, vâli, âmil gibi me-
Şâfiîlerden Ebû Bekr el-Bakıllânî ni emretmiş, gözetleyenlerin beyan- tedbirleri alır. Mabed ve medresele- murları denetlemek de halifenin va-
(403/1012), Mâlikîlerden İbn Haldun larıyla Ramazan ve bayramı ilân et- ri himaye eder. İmam ve muallim- zifesidir. Dolayısıyla halife, ülkenin
(808/1405) gibi İslam hukukçuları bu- miştir. Hac vazifelerini yaptırmıştır. ler tayin eder. Mescid bulunmayan en yüksek (temyiz) mahkemesinin
nun şart olmadığı görüşündedirler.11 Cihâd etmiş, bunun için ordular ha- yerlerde beytülmalden mescid yaptı- başıdır.
Nitekim Hz. Peygamber, “Başınızda zırlamış ve kumandanlar yetiştir-
Habeşli bir köle bile olsa onu dinle- miş; elçiler yollamış ve elçileri kabul Halifenin riayet etmesi lazım
yiniz ve itaat ediniz” buyurmuştur.12 etmiştir. Davalıları dinlemiş, ihti- gelen esaslar
Ömer de vefatından evvel, “Huzey- lafları düzene koymuş, her şehirde Hz. Peygamber her iş 1- Hukuka ve maslahata riayet:
Halife icraatta bulunurken, İslam hu-
fe’nin azatlısı Sâlim sağ olsaydı, onu
halife yapardım” buyurmuştu.
mahkemeler kurmuştur.
Devlet idaresindeki bütün bu tat-
için memurlar tayin kuku prensiplerine uymaya mecbur-
Ulema, halifenin Kureyşîliğine da- bikatı, sonraki halifelere numune etmiş, dinî bilgilerin dur. İslam hukukunun hüküm koy-
ir hadîsi Kureyş’in asabiyyetiyle izah teşkil eder. İslam hukukunda halife- öğretilmesine çalışmış- madığı hususlarda serbesttir. Ancak
eder. O zaman için Araplar arasın- nin “vazife”lerinden bahsedilir. Her tır. Namazlarda imam burada da keyfî davranamaz. Mas-
lahatı, yani amme menfaatini göze-
olmuş, başka yerlere de
da en şerefli kabilenin Kureyş oldu- nimet, bir külfet karşılığı olduğu gi-
ğunu, halkın bunlardan başkasına bi her külfet de bir nimetin karşılı- tecektir. Çünkü “Raiyye, yani teb’a
itaat etmeyeceğini, halka söz geçir- ğıdır. Öyleyse halifenin vazifeleri ve imamlar göndermiştir. üzerine tasarruf maslahata menut-
meye de ancak Kureyş’in muktedir bunun karşılığında birtakım hak- dur” (Mecelle, m: 58). » Halifenin başlıca vazifelerinden biri de cihaddır.
faati için emredebilir. Bu emirlere rildikten sonra eskiden olduğu gibi yaptıklarını kontrol eder, gerektiğin-
de itaat gerekir. Sultan IV. Murad ticarete devam etmek istemiş, ancak de tek taraflı olarak azledebilir. Hali- Ehl-i sünnete göre fâ-
zamanında İstanbul yangınlarının sonra bunun münasip düşmediği gö- fe veliahdını, yani kendisinden sonra sık ve zâlim bir halife,
önüne geçmek için tütün içilmesi
men olunmuştu.
rülerek kendisine hazineden 2.500
dirhem gümüş ve yazlık ve kışlık bi-
yerine geçecek olan şahsı da sağlığın-
da tayin etme hakkını hâizdir.
fiilen mümkün ise ve
2- Halifenin sınırlı teşri (yasa- rer kat elbise olmak üzere maaş tah- halifeliğe getirilecek
ma) salâhiyeti: Halifenin teşri hu- sis edilmiştir. Diğer halifeler de bu Halifenin vazifesinin sona âdil bir kimse de varsa
suslardaki salahiyeti, modern devle- yolda gitmişlerdir. Ayrıca halifenin, ermesi azledilir.
te nazaran çok azdır. Bu, üç şekilde ganimetlerin beşte birinden hissesi 1- Tabiî sebepler ve feragat: İs-
tezahür edebilir: vardır. lam hukukunda halifelik bir müd-
a) Halife şer’î hükümleri tedvin 4- Vekiller (nâibler) tayin et- dete bağlı değildir. Hayat boyu de-
ederek kanun hâline getirebilir, me: Halife vazifelerini bizzat yeri- vam eder. Vefat ile halifelik sona
b) Halife ictihadî hükümlerden ne getirebileceği gibi gerek merkez- erer. Bir kimse halifelik şartlarını Şiî-İmâmîler böyle bir halifenin
birini maslahat sebebiyle tercih ede- de, gerekse taşrada vekiller de tayin taşıdığı müddetçe, halifelikten azle- asla azledilemeyeceğini, halka sab-
bilir, edebilir. Eyaletleri idare için valiler, dilemez. Ancak kendisi bu makam- retmek düşeceğini söyler. Çünkü bu
c) Halife hukukî boşluk bulunan hukukî ihtilafları çözmek üzere ka- dan feragat edebilir. Bu takdirde ha- mezhebe göre halife zaten masum-
sahalarda, şeriata aykırı olmamak dılar, vergi toplamak için âmiller, lifenin veliahdı varsa, halifelik ona dur veya masum tarafından tayin
kaydıyla hüküm koyabilir. Osmanlı ibadetlerin rahat yapılabilmesi için intikal eder. edilmiştir. Bunlara sabır taraftarla-
padişahları bu çerçevede kanunna- imam ve müftüler tayin eder. Mer- 2- Halifenin azli rı denir.
meler neşretmiştir. kezde de işlerin iyi yürütülmesi ve a) Halifede bedenî noksanlık- Ehl-i sünnete göre, fâsık ve zâlim
3- Maaş alma: Halife, mesâisi- kendisine yardımcı olmak üzere ba- lar: Halifenin azli ve in’izâli (yani bir halife, fiilen mümkün ise ve ha-
ni devlet işlerine sarf ettiği ve dola- zı memurlara vazife verir. Bu vazife- vazifeden alınması yahut alınmış sa- lifeliğe getirilecek âdil bir kimse de » Akabe Tepesi Camii olarak da bilinen Bay’ah Camii.
yısıyla çalışamadığı için, kendisi ve lendirme İslam hukukunun vekâlet yılması) birtakım sebeplerin varlığı- varsa azledilir. Buna temekkün ta-
ailesinin geçimi için devlet hazine- akdi çerçevesinde cereyan eder. Bun- na bağlıdır. Bunların başında halife- raftarları denir. Temekkün, tem- Halifenin fâsık olması hâlinde, Said bin Zeyd heyete dâhil edilmemişti.
Bu sebeple hükümdarı hükûmet merke-
sinden (beytülmal) maaş alabilir. Ni- lar halifenin vekili olup, doğrudan nin daimi akıl hastalığına tutulmuş kinli olmak demektir. Şâfiîlere göre âlimlere düşen gücü yettiği kadar
DERİN TARİH

DERİN TARİH
zinde bulunanların ileri gelenlerinin seç-
tekim Hz. Ebubekir, halifeliğe geti- ona karşı mesuldür. Halife bunların olması gelir. Ayrıca halifenin vazife- böyle bir halife kendiliğinden azle- hükümdara ve hükümet memurları- mesi kâfi görülmüştür.
sini yapmaya engel olan uzuv kayıp- na hakkı tavsiye etmek ve nasihat- 6. Zebîdî, Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i
dilmiş sayılır. Diğer üç mezhebe gö- Sarîh Tercümesi ve Şerhi, Tercüme ve şerh:
ları, meselâ iki gözünü veya bazıları- re, fâsık ve zâlim bir halife, fitneye te bulunmak; halka düşen ise sabır Kâmil Miras, C. IV, s. 311.
na göre işitme hassasını kaybetmesi yol açmayacaksa azledilir. Buna hal’ ve böyle bir kimsenin ıslahı yahut 7. Tirmizî: Menâkıb, (3714).
76 8. Nişancızâde, C. II, s. 98. İlki Abbasî, ikin- 77
kendiliğinden azli gerektirir. denir. Aksi takdirde “Ehven-i şer- da gitmesi için dua etmektir. Emr-i cisi Emevî ve üçüncüsü de Fâtımî âilesin-
b) Halifenin esâreti (kuhre): reyn ihtiyar olunur” kâidesince (Me- ma’ruf ve nehy-i münkere dair bir den idi.
ÖZEL SAYI 17

ÖZEL SAYI 17
9. İbn Âbidîn Bezzâziye’den alarak der ki:
Halifenin düşman veya âsilerin eli- celle m: 29) böyle bir şeye girişilmez. hadîs-i şerifte, “Günah işleyeni gören Sultan ölür de küçük yaştaki oğluna
ne esir düşmesi ve kurtulma ümi- Nitekim ekseriya, güç sahibi bulun- eli ile mâni olsun. Buna gücü yetme- bey’at edilirse, bu çocuk sultan sayılır. Ço-
dinin de bulunmaması (kuhre), ha- yen dili ile mâni olsun. Buna da gücü cuğun halîfeliği dahi zaruretten dolayı
duğu için baştakinin alt edilmesi fi- sahihtir. Çocuk halîfenin, işlerini kendi-
lifelikten azline sebep teşkil eder. ilen çok zordur ve daha mühim za- yetmeyen kalbi ile buğz etsin!” bu- sine bağlı bir vezire havâle etmesi lâzım-
Kurtulma ümidi varsa, Müslümanla- rarlara sebebiyet verir. Bu sebeple yurulmuştur. Âlimler bu hadisi şerh dır. Vezir şerefinden dolayı kendisini sul-
tana tâbi sayar. Sultan görünüşte (resmen)
rın onu kurtarmak için gerek harp, realist düşünen ehl-i sünnet hukuk- ederken, el ile mâni olmak hüküme- çocuk, hakikatte ise vezirdir. Vezir, sul-
gerekse fidye yoluyla icap eden bü- çular genellikle halifenin azline ce- tin, dil ile mâni olmak âlimlerin, bu tan nâmına icraatte bulunur. Çocuk bülû-
tün yardımı yapması lâzımdır. O yanlış hareketlere kalb ile nefret ve ğa erince, vekillik de biter. Reddü’l-Muh-
vaz vermemek temayülündedir. târ, C.I, s. 385.
zamana kadar bir vekil (nâibü’s-sal- Ehl-i sünnete göre böyle bir hali- o kimsenin düzelmesi için dua et- 10. Buhârî: Ahkâm 2; Müslim: İmâre 4; Ah-
tana), halifelik vazifesini deruhde fenin hukuka uygun emirleri dinle- mek de halkın vazifesidir, demiştir.16 med bin Hanbel, IV/421, 424.
11. İbn Haldûn, Mukaddime, Kahire 1327, s.
eder. nir, hukuka uygun olmayan emirle- 217.
c) Halifenin irtidâdı: Halifenin Dipnotlar: 12. Buhârî: Ahkâm 4, Ezân 54, 56.
rine ise itaat edilmez. Hadîs-i şerîfte 1. Şah Veliyullah ed-Dehlevî, İzâletü’l-Hafâ, 13. Zeyla’î, Nasbu’r-Râye fî Tahrîci Ehâdî-
İslam dininden çıkması, yani mür- de “Allah’a isyan olan yerde mahlû- C. II, Karaçi 1382/1962, s. 342. Melikin si’l-Hidâye, 2. baskı, Mektebetü’l-İslâmiy-
ted olması da kendiliğinden azil se- ka itaat yoktur” buyurulmuştur. ne demek olduğu şu kitapta güzel izah ye 1393/1973, C. III, s. 326. Bu Hadîs az-çok
edilmiştir: Ömer Nasuhi Bilmen, Asha- farklı ibarelerle İbni Ebî Şeybe’nin Mu-
bebidir. Kendiliğinden azledilmiş sa- Ancak bu isyan demek değildir. Hü- b-ı Kirâm Hakkında Müslümanların Nezih sannef adlı eserinde geçer. Ayrıca bkz. Ya-
yılır. Hz. Peygamber açık bir küfrü kümdar veya başka zâlimler, ikrah- İtikadları, İstanbul 1963, s. 53 vd. Sıradan kub bin Seyyid Ali, Mefâtihü’l-Cinân Şer-
görülmedikçe baştaki emîre itaati insanlar bir yana, ilim erbabının bile pek hu Şir’ati’l-İslâm, İstanbul 1288, s. 492,
la (zorla), mesela hapis, ölüm veya haberdar görünmediği, hatta DİA’nın Bil- 521; İbnü’l-Hümâm, Fethü’l-Kadîr, Kâhi-
emretmiştir. işkenceyle korkutup dine/hukuka men maddesinde nedense ismi bile anıl- re 1390/1970, C. IV, s. 129; Tarablusî, Muî-
d) Halifenin adaletten ayrıl- aykırı emir verseler, yapmak zaru- mayan bu mühim kitabın çok sonraları İs- nü’l-Hükkâm, Kâhire 1393/1973, s. 11.
tanbul’da ofset baskısı da yapılmıştır. 14. En’am, 108; Yunus, 109; Ahzâb 2; Câsiye,
ması: Halifenin adaletten ayrıl- reten câiz olur. Bakara sûresinin 2. Buhârî: Ahkâm 4; Müslim: İmâret 53, 18.
ması, yani fâsık veya zâlim olması 195. âyeti, insanın kendisini teh- (1848); Nesâî: Tahrîm 28, (7,123); İbn Mâce: 15. Misaller: Mâide, 8, 42, 48, 49; Mümtehine,
Fiten 7, (3948). 8; Sâd, 26.
hâlinde azlin icap edip etmeyece- likeye atmasını yasaklar. Hz. Pey- 3. Süyûtî, el-Câmi’üs-Sagîr, s. 857; Gümüşha- 16. Kâdızâde Ahmed, Cevhere-i Behiyye-i Ah-
ği hususunda ihtilaf vardır. Mûte- gamber de, “Âdil ve zâlim her emî- nevî, Râmûzü’l-Ehâdis, s. 63, 213 (Beyhekî, mediyye fî Şerhi’l-Vasıyyeti’l-Muhammediy-
zile ile Hâricîler ve Şiî-Zeydîler mu- Ebû Şeyh). ye, İstanbul 1232, s. 200.
rin emri altında cihâd ediniz” ve 4. Müslim: İmâret 46, (1844), 59, (1852); Ebû
hakkak azledileceğini ileri sürerler. “Bozuk bir işi düzeltemediğiniz za- Dâvud: Fiten 1, (4248), Sünnet 30, (4762);
Çünkü bunlara göre fâsık veya zâ- man sabrediniz. Allah onu düzeltir” Nesâî, Tahrîm 6, (7, 93), Bey’a 25, (7, 153);
İbn Mâce: Fiten 9, (3956).
lim bir kimse dinden de çıkmıştır. buyurmuştur. İtaat etmemek başka- 5. Cennetle müjdelenen on kişiden olduğu Ekrem Buğra Ekinci

» Hz. Peygamber (sas)’in Cuma namazı kılıp hutbe verdiği Medine’deki Cuma Mescidi’nin bugünkü hali.
Bunlara huruc taraftarları denir. dır, isyan etmek başkadır. halde bu sırada Medine’de bulunmayan Prof. Dr., Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Öğretim Üyesi

You might also like