Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 53

KIBRIS’TA

TÜRK
VARLIĞI
KIBRIS’TA TÜRK VARLIĞI

Yayın Koordinatörü | Ahmet Dündar


Yayın Yönetmeni | Zeynep Yeşilova
Editör | Adem Çalışkan
Kapak Tasarımı | Altamira Ajans
Sayfa Düzeni | Adem Şenel

ISBN | 978-625-8375-18-3

İDEAL KÜLTÜR YAYINCILIK


Topkapı Mah. Kahalbaşı Sok. No:31/1
Fatih - İstanbul
Tel: +90 212 528 85 41
bilgi@idealkultur.com
Kültür Bakanlığı Sertifika No: 46699

Baskı ve Cilt | Meteksan Basım


Sertifika No: 46519

1. Baskı: İstanbul, 2022

© Bu kitabın her hakkı saklıdır. Tamamen veya herhangi bir bölümü, yayınevinin
yazılı izni alınmadan basılamaz, kopyası çıkarılamaz, fotokopisi alınamaz veya
kopya anlamı taşıyabilecek hiçbir işlem yapılamaz.

Esere ait kütüphane katalog kartına


karekodu okutarak ulaşabilirsiniz.
KIBRIS’TA
TÜRK VARLIĞI
Editör
Dr. Adem Çalışkan
Büyük Taarruz’un 100. Yılı Anısına...
İçindekiler

Önsöz ...................................................................................................................................... 9
Takdim ..................................................................................................................................11

Birinci Bölüm
Memlûkler Döneminde Kıbrısla Münasebetler ..............................................13
Burak Gani EROL

İkinci Bölüm
Osmanlı Büyük Stratejisinde Kıbrıs Adası’nın Konumu...........................53
Feridun M. EMECEN

Üçüncü Bölüm
Kıbrıs’ın Fethi, İskânı ve Vakıflar.........................................................................63
Yusuf HALAÇOĞLU

Dördüncü Bölüm
Osmanlı İdaresinin Kıbrıs’ta Tesisinde
Venedik Mahallî Arşivinden (Kayıtlarından) Yararlanılması
ve Bu Kayıtların Akıbeti ............................................................................................79
İshak KESKİN

Beşinci Bölüm
64 Numaralı Kıbrıs Mufassal Tahrir
Defterine Göre Mazoto Nahiyesi .........................................................................119
Recep DÜNDAR

5
Altıncı Bölüm
Kıbrıs’taki Narh Kayıtlarının
Gündelik Hayata Etkileri (1700-1800) ...............................................................147
Ali Efdal ÖZKUL

Yedinci Bölüm
Avrupalı Konsolosların Kıbrıs’taki Siyasi ve İktisadi Faaliyetleri......195
Haydar ÇORUH

Sekizinci Bölüm
İngiltere’nin Doğu Akdeniz Politikası ve Kıbrıs, 1878-1912 ..................231
Gürhan YELLİCE

Dokuzuncu Bölüm
Rauf Raif Denktaş’ın Kıbrıs Meselesine Yaklaşımı ....................................267
İsmail ŞAHİN • Elif TEKİR

Onuncu Bölüm
1964 Kıbrıs Hava Harekâtı ......................................................................................293
Erdal KORKMAZ

On Birinci Bölüm
Doğu Akdeniz’de Dünya Ulaşım Ağını Kontrol Eden Ada: Kıbrıs .....323
Celal ŞENOL

On İkinci Bölüm
Kıbrıs Kültür Hayatına Bir Örnek:
Lefkoşalı Molla Cafer ve Not Defterindekiler ..............................................347
Mehmet DEMİRYÜREK • Meral DEMİRYÜREK

On Üçüncü Bölüm
Osmanlı Kıbrısı’nda Bir Hayır Kapısı Olarak
Kur’an ve Mevlid Tilaveti ........................................................................................383
Ümit GÜLER
* .............................................................................................................................................383
On Dördüncü Bölüm
Muşlu Gazeteci Osman Nuri Türeli’nin Yazı ve Şiirlerinde Kıbrıs .....397
Fadime TOSİK DİNÇ • Mehmet YILMAZ

6
On Beşinci Bölüm
Kıbrıs Cumhuriyeti’ne Geçiş Sürecinde Kıbrıs Türk Eğitim
Sistemi’nin Belirlenmesine Yönelik Girişimler ...........................................427
Mehmet BALYEMEZ • Tuba YAVAŞ

On Altıncı Bölüm
KTC’de Kamu Yönetimi Eğitimi:
Tarihsel Gelişim ve Nesne Sorunu......................................................................459
İsmail Bahadır TURAN

On Yedinci Bölüm
Kamusal Mekân; Osmanlı’dan Günümüze Lefkoşa Hükümet
Konaklarının Mimarisi ve İnşa Süreçleri ........................................................475
Neval KONUK HALAÇOĞLU

7
Önsöz

Prof. Dr. Halil İnalcık “Türk tarihçilerine bir öneride bulunmak gere-
kirse diyebilirim ki daima belgelere sadık kalın” der. Bu nedenle tarihçinin,
okuyan, araştıran, tarafsız olan, doğru bildiğini uygun bir dille anlatan, bi-
lim ahlakına sahip ve bilimin değerini bilen bir kişi olması gerekmektedir.
“Kıbrıs’ta Türk Varlığı” başlıklı eserin amacı; Kıbrıs hakkında yerli ve
yabancı arşiv kaynakları ve güncel belgelere dayanarak yeni akademik ça-
lışmaları ortaya çıkartmaktır. Bu nedenle eser geleceğe ışık tutacak yeni
verileri ortaya koymaktadır. Bu amaçla yola çıkılan eserde 17 bölüm yer
almaktadır ve bölümlerin her biri kendi alanında uzman ve çoğunlukla da
Kıbrıs üzerinde çalışan akademisyenler tarafından ve yeni kaynaklar ışı-
ğında çalışılmış güncel konulardan meydana gelmektedir. Farklı bakış açı-
larıyla kaleme alınan kitap bölümleri Memlûklerden yakın döneme kadar
Kıbrıs hakkında çeşitli konuları içermektedir. Her bölümünü özgün çalış-
maların oluşturduğu bu eserin literatüre katkı sağlayacağı düşünülmek-
tedir. “Kıbrıs’ta Türk Varlığı” isimli kitabın ilk bölümünde “Memlûkler
Döneminde Kıbrısla Münasebetler” , ikinci bölümde “Osmanlı Büyük Stra-
tejisinde Kıbrıs Adası’nın Konumu”, üçüncü bölümde “Kıbrıs’ın Fethi, İs-
kânı ve Vakıflar”, dördüncü bölümde “Osmanlı İdaresinin Kıbrıs’ta Tesisinde
Venedik Mahallî Arşivinden (Kayıtlarından) Yararlanılması ve Bu Kayıtla-
rın Akıbeti”, beşinci bölümde “64 Numaralı Kıbrıs Mufassal Tahrir Defte-
rine Göre Mazuto Nahiyesi”, altıncı bölümde “Kıbrıs’taki Narh Kayıtlarının
Gündelik Hayata Etkileri (1700-1800)”, yedinci bölümde “Avrupalı Konso-
losların Kıbrıs’taki Siyasi ve İktisadi Faaliyetleri”, sekizinci bölümde “İngil-
tere’nin Doğu Akdeniz Politikası ve Kıbrıs, 1878-1912”, dokuzuncu bölümde
“Rauf Raif Denktaş’ın Kıbrıs Meselesine Yaklaşımı”, onuncu bölümde “1964

9
K I BRIS’TA T Ü RK VARLIĞI

Kıbrıs Hava Harekâtı”, on birinci bölümde “Doğu Akdeniz’de Dünya Ula-


şım Ağını Kontrol Eden Ada: Kıbrıs”, on ikinci bölümde “Kıbrıs Kültür Ha-
yatına Bir Örnek: Lefkoşalı Molla Cafer ve Not Defterindekiler”, on üçüncü
bölümde “Osmanlı Kıbrısı’nda Bir Hayır Kapısı Olarak Kur’an ve Mevlid Ti-
laveti”, on dördüncü bölümde “Muşlu Gazeteci Osman Nuri Türeli’nin Yazı
ve Şiirlerinde Kıbrıs”, on beşinci bölümde “Kıbrıs Cumhuriyeti’ne geçiş sü-
recinde Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi’nin belirlenmesine yönelik girişimler”, on
altıncı bölümde “KTC’de Kamu Yönetimi Eğitimi: Tarihsel Gelişim ve Nesne
Sorunu” ve on yedinci bölümde “Kamusal Mekân; Osmanlı’dan Günümüze
Lefkoşa Hükümet Konaklarının Mimarisi ve İnşa Süreçleri” isimli çalışma-
lar bulunmaktadır. Kitaba bölüm yazarak katkı sağlayan akademisyen ve
araştırmacılara ve kitabın basımını ve yayımını üstlenerek bize bu imkânı
sağlayan İdeal Kültür Yayıncılık Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Dündar
ve yayınevi yayın yönetmeni Zeynep Yeşilovaya’ya teşekkürlerimi sunar,
kitapta yer alan akademik araştırmalar ile ilgili tüm akademik ve hukuki
sorumluluğun yazarlara ait olduğunu belirtirim.
Özellikle eserin ortaya çıkmasında desteklerini esirgemeyen Prof. Dr.
Recep Dündar’a, Prof. Dr. İshak Keskin’e, kitap için ayrıca takdim yazan
Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU ve çeşitli görsel ve resimlerle destek sağla-
yan Doç. Dr. Mehmet BALYEMEZ ve Dr. Öğretim Üyesi Neval KONUK
HALAÇOĞLU’na, kadim dostum Gökhan OCAK’ a, bu süreçte ihmal et-
tiğim sevgili eşim Seda ÇALIŞKAN’ a, Kızım Tuna Nazlı ve oğlum Enver
Göktürk’e teşekkürü borç bilirim.

Dr. Adem Çalışkan


Ekim, 2022

10
Takdim

Kıbrıs Adası tarihin hemen döneminde, Ortadoğu ülkeleriyle, Akdeniz’e


kıyısı bulunan ülkeler açısından her zaman stratejik önemi haiz olmuştur.
Özellikle de Haçlı Seferleri sonrası adanın Lâtinlerin eline geçmesi, Doğu
Akdeniz’de Batı dünyası için ticarî güvenlik açısından önemli bir avantaj
elde edilmiştir. Ancak Osmanlı Devleti’nin İstanbul’u alması sonrası Kı-
rım ve Kuzey Anadolu’yu ele geçirmesi, ardından Mısır’ı hakimiyeti altına
alması, dolayısıyla tüm doğu-batı ticaret yollarına hakim olması, doğu ile
yoğun bir ticaret içinde bulunan Batı dünyasının yeni ticaret yolları ara-
masına yol açmıştır. Buna rağmen Kıbrıs hep stratejik konumunu muha-
faza etmiştir. Zira Osmanlı Devleti, gerek hac yolunu emniyete almak, ge-
rekse ticaret gemilerine karşı Kıbrıs ve Rodos adalarından gelen saldırıları
önlemek için, adaları kontrol altına almak istemiştir. Nitekim Kanuni dö-
neminde Rodos fethedilmiş, II. Selim döneminde de Kıbrıs alınmıştır.
Kıbrıs’ın fethiyle adaya Türk nüfusu iskân edilmiş, çeşitli vakıflar
kurulmuştur. Aslında Kıbrıs’ın Osmanlı topraklarına katılmasıyla sadece
Doğu Akdeniz hakimiyeti değil, bütün Akdeniz âdeta bir Türk gölü ha-
line gelmiştir.
Avrupa devletlerinin yeni ticaret yolları keşfi, her ne kadar ticarî gü-
zergâhı değiştirmişse de, bu yeni yolların maliyeti artırması, birçok ürünün
ise birçoğunun üç kıtaya kıyısı bulunan Akdeniz havzasından sağlanması,
Akdeniz’in ve haliyle Kıbrıs’ın stratejik konumunu azaltmamıştır. Nite-
kim daha sonraki zamanlarda Rusların Akdeniz’e inmek istemesi, buna
karşılık İngiliz, Fransız ve İtalyanların Akdeniz’i kontrol etmek isteme-
leri, Akdeniz’in hep üç kıtanın kilit noktası konumundan kaynaklanmıştır.
İşte Kıbrıs Akdeniz’in en büyük adası olarak, bu bakımdan büyük önem

11
K I BRIS’TA T Ü RK VARLIĞI

taşımaktadır. Kıbrıs’a hakim olan Akdeniz’e hakim olur ilkesiyle İngiliz-


ler, 93 Harbi olarak nitelendirilen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Kars,
Ardahan ve Batum’un Ruslar tarafından ele geçirilmesini bahane ederek
Kıbrıs’ı işgal etmiştir.
Değerli bilim insanlarının özgün çalışmalarının yer aldığı bu kitap,
günümüzde devam eden Doğu Akdeniz’deki siyasî nüfuz mücadelesinde
Kıbrıs’ın önemini ve Türkiye’nin haklılığını ortaya koyacaktır.

Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu


Ekim 2022

12
DÖrDüncü BÖlüm

Osmanlı İdaresinin Kıbrıs’ta Tesisinde


Venedik mahallî Arşivinden (Kayıtlarından)
Yararlanılması ve Bu Kayıtların Akıbeti*

İshak KESKİN**

Giriş
35

Arşivler devletler ve idareler için tarih boyunca daima önemli bir yö-
netim aracı olmuştur. Devletler sadece kendi kurumları tarafından üreti-
len kayıtlara değil aynı zamanda ele geçirdikleri toprakların arşivlerine de
aynı şekilde önem vermişler ve kullanmışlardır. Osmanlı İmparatorluğu da
arşivlere bu gözle bakan önemli devletler arasında yer alır. Osmanlı İmpa-
ratorluğu yeni fetihler sonrasında eski siyasî-idarî teşekküller tarafından
yürürlüğe koyulan ve halen yürürlükteki mevzuattan ve üretilen kayıtlar-
dan yararlanır, eski idarecilerin ve mahallî eşrafın-ahalinin bilgisine baş-
vururdu. Böylelikle Osmanlı taşra siyasî örgütlenmesine özgü yeni idarî
yapıyı teşekkül ettirir, arazi idaresini ve malî nizamı düzenler, eski hak
* Bu çalışma; 22-24 Kasım 2021 tarihleri arasında Akdeniz Üniversitesi ve Girne Amerikan Üniversitesi
tarafından Antalya’da düzenlenen (Akdeniz Üniversitesi) Fethin 450. Yıldönümünde U1uslararası Kıb-
rıs Sempozyumu’nda “Egemenliğin Tesisinde Arşivlerden Yararlanılması: Kıbrıs’ta Osmanlı İdaresinin
Tesisinde Venedik Kayıtlarından Yararlanılması Örneği Üzerine Bir Değerlendirme” başlığı ile bildiri
olarak sunulmuş olup, gözden geçirilmiş ve genişletilmiştir. Bu çalışmanın tamamlanmasında farklı
şekillerde desteklerini aldığım Prof. Dr. Feridun M. EMECEN, Prof. Dr. Bilgin AYDIN, Prof. Dr. Evan-
gelia BALTA ve Dr. Öğr. Üyesi Özgür ORAL’a teşekkürlerimi sunarım.
** Prof. Dr., İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, ishak.keskin@
istanbul.edu.tr-ishakkeskin@gmail.com

79
K I BRIS’TA T Ü RK VARLIĞI

sahiplerinin hukukunu korur, yeni iskânı adil bir şekilde çözüme kavuş-
tururdu. Germiyanoğulları, Karamanoğulları, Saruhanoğulları, Aydınoğul-
ları gibi beyliklerin ilhakı,1 Memlûk topraklarının fethi,2 hatta Balkanların,
Doğu Anadolu’nun, Kafkasların ve Kuzey Karadeniz’in (kısacası Rumeli ve
Anadolu’nun) Osmanlı topraklarına dâhil edilmesi gibi sınır genişlemeleri
sonrasında bu türden uygulamaların hayata geçirildiği ve bu uygulamala-
rın teamül haline gelmiş bir devlet politikası olduğu siyasî, idarî, malî, as-
kerî ve hukukî içerikli Osmanlı kayıtlarından, yani ağırlıklı olarak kanun-
nâmeler üzerinden anlaşılmaktadır.
Yeni kazanılan toprakların her bakımdan yönetimi için önemli olan
eski idareye ait kayıtlardan yararlanılması eğilimi Kıbrıs’ın Venedikliler-
den alınması sırasında da geçerli olmuştur. Benzer şekilde Osmanlı idare-
cileri, fetih sonrasında Venedik kanunlarından ve kayıtlarından –ve eski
yöneticilerden ve diğer kamu çalışanlarından– yararlanmışlar, ayrıca eski
idareciler ile mahallî eşraftan-ahaliden güçlü destek almışlardır. Osmanlı
idarecileri böylelikle, Kıbrıs’ın nasıl tahrir edilmesi gerektiği, ayrıntılı nü-
fus ve gelir kaynakları ile iskân imkânı hakkında geniş şekilde bilgi sahibi
oldular. Eski idareye (Venediklilere) ait söz konusu yerel bilginin ele geçi-
rilip değerlendirilmesinin ardından, yeni mahallî idarenin teşekkül ettiril-
mesi hatta yeni kayıt sisteminin hayata geçirilmesi ve Osmanlı idaresine
ait yeni mahallî yönetimin faaliyetlerinin hızlı bir şekilde başlatılması da
böylelikle mümkün olabilmiştir.
Bu çalışma; Osmanlı fethi sonrası Kıbrıs’ın idaresi için Venedik ka-
nunlarından ve kayıtlarından hangi amaçla yararlanıldığı, resmî kayıtla-
rın siyasî egemenliğin tesisinde, idarî mekanizmanın inşasında, malî dü-
zenin oluşturulmasında, eski hak sahiplerinin haklarının korunmasında ve
yeni nüfusun adil bir şekilde iskân edilmesinde ne dereceye kadar yararlı
olduğu sorularının Kıbrıs’ta ele geçirilen Venedik kayıtlarından ve mev-
cut mahallî bilgiden yararlanılması örneği üzerinden araştırılmasına ve söz
konusu Venedik kayıtlarının akıbeti konusuna hasredilmiştir. Araştırma-
nın temel sorusu; “Arşiv kayıtlarının halef (ardıl) siyasî idareler tarafından
kullanılması, yeni siyasî idarelere hangi yönde avantajlar sağlamaktadır?”
1 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilâtına Medhal. Büyük Selçukîler, Anadolu Selçukîleri,
Anadolu Beylikleri, İlhânîler, Karakoyunlular ve Akkoyunlularla Memlûklerdeki Devlet Teşkilâtına Bir
Bakış, 4. baskı, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1988; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri ve
Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, 2. baskı, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1969.
2 İshak Keskin, “Mısır’ın Tahriri Sırasında Memluk Kayıtlarından Yararlanılması ve Bu Kayıtların
Akıbeti”, Hidayet Yavuz Nuhoğlu Armağanı, haz. İshak Keskin, Muhammet Hanefi Kutluoğlu ve Sab-
riye Serap Kurbanoğlu, Pamuk Yayınları, İstanbul 2009, s. 245-265.

80
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

şeklinde belirlenmiştir. Türkçe ve yabancı literatürde arşivcilik mesleği na-


zarıyla konuya yönelik etraflı bir değerlendirmenin şimdiye kadar yapıl-
mamış olması, araştırmanın özgünlüğünü ortaya koymaktadır. Literatüre
dayalı nitel araştırma yönteminin kullanıldığı ve durum çalışmasından
yararlanıldığı bu araştırmada; veriler belgesel tarama ve arşiv araştırması
yoluyla elde edilmiş olup, elde edilen verilerin analizi için doküman ana-
lizi tekniği kullanılmıştır.

1. Literatür Değerlendirmesi
Araştırma; Kıbrıs’ın fethi sırasında (978-979/1570-1571) ve hemen son-
rasında Venedik döneminde merî olan kanunlar ile idarî ve arşiv kayıt-
larından Osmanlı mahallî idarecilerinin yararlanması meselesi ile alaka-
lıdır. Meselenin nispeten yakın bir tarihte vuku bulmuş olması hasebiyle,
konuya dair temel kaynakların (arşiv belgeleri, yazmalar vs.) sayıca fazla
ve çeşitli olabileceğini düşünmek tabii ve mümkündür. Özellikle çalışma-
nın ilgili olduğu döneme ait Osmanlı arşiv kayıtlarının önceki (14. ve 15.)
yüzyıllara göre sayıca çok fazla olması, bu kanaati araştırmacılar nezdinde
daha da güçlü kılmaktadır. Bununla birlikte nispeten yakın bir zaman di-
limine işaret eden araştırma konusuna ilişkin doğrudan ve temel kaynak-
lar, tahmin edilenin aksine oldukça kıttır. Öncelikle konu hakkında nere-
deyse yegâne olabilecek Venedik mahallî (Kıbrıs) yönetimine ait dönemin
idarî ve arşiv kayıtları maalesef hâlihazırda mevcut değildir.
Ana (birincil) kaynak mesabesindeki Venedik kayıtlarının yokluğuna
rağmen, konuya dair ayrıca iki temel kaynak grubundan söz etmek müm-
kündür. Bunlardan ilki, ilgili dönemde üretilmesi hasebiyle ana (birincil)
kaynak niteliğindedir. İkincisi ise –hadisenin meydana geldiği zamana nis-
peten yakın bir zaman diliminde kaleme alınmış olması nedeniyle– ikin-
cil değere sahip ikinci elden kaynak olarak değerlendirilebilir. Bu ana ve
ikinci elden kaynakların yanı sıra konuya ilişkin bilgi veren iki farklı sen-
tez araştırmanın varlığından ayrıca söz edilebilir. Bu sentez çalışmalarda
Kıbrıs’a dair bilgi verilirken, ele alınan araştırma konusunu ilgilendirecek
bilgiye, çalışmaların bir noktasında oldukça net bir şekilde yer verildiği
görülmektedir. Bu her iki sentez çalışmada da, zikredilen ikincil kaynağın
verdiği bilgiye sadık kalınmak suretiyle konuya açıklık getirilmeye çalışıl-
dığı görülmektedir. Ancak bu sentez çalışmaların hiçbirinde, araştırmaya

81
K I BRIS’TA T Ü RK VARLIĞI

açık olmasına rağmen,3 birincil kaynak mesabesinde olan 1572 tarihli Kıb-
rıs Mufassal Defteri’nden yararlanılmamıştır.
Bir konuya ait arşiv kaynaklarının her halükarda vazgeçilmez, en gü-
venilir ve ana (birincil) kaynak olduğu, araştırmacılar tarafından takdir edi-
lecektir. Arşiv kayıtlarının olayın meydana geldiği zaman diliminde üretil-
meleri bu bakış açısının teyidi durumundadır. Ne var ki, bu tür kayıtların
başını çekecek olan Kıbrıs’ın Venedik idaresine ait idarî kayıtlar ile arşiv
belgeleri maalesef bulunmamaktadır. (Söz konusu kayıtların yok olma se-
bebi/sebepleri bu çalışmanın ilerleyen kısımlarında, özellikle de çalışmanın
son başlığında ayrıntılı şekilde tartışılacak ve açıklanacaktır.) Dolayısıyla
konuya dair iki ana kaynaktan (ki bu ana kaynağın ilki başka bir siyasî te-
şekküle –Venediklilere– diğeri de Osmanlılara aittir), bir ikinci elden kay-
naktan, biri ikincil kaynakları tercümeler yoluyla bir araya getiren toplam
üç adet sentez çalışmadan söz etmek gerekecektir. Ancak Venediklilere ait
mahallî kayıtların elde olmaması nedeniyle bu gruptaki ana kaynağa bu-
rada maalesef temas edilemeyecek; bu yüzden sadece Osmanlı arşiv ka-
yıtları ve ikinci elden kaynak üzerinde yoğunlaşılacaktır.
Elde mevcut olan ve ana kaynak niteliğindeki belge, öncelikle Os-
manlı merkez ve mahallî idaresine aittir. Bilindiği üzere Osmanlı idaresi,
savaş veya barış yoluyla gerçekleşen toprak ilhakı sonrasında kamu dü-
zenini tesis etmek, adaleti sağlamak, insan ve insan üretimi kaynakların
yanı sıra tabii kaynakları da kayıt altına almak bakımından eski idarenin
kanunlarından ve idarî-arşiv kayıtlarından yararlanmak yoluna giderdi.
Bunun ilk yansımalarını ise tabii olarak ilgili bölgeye ait ilk Osmanlı mu-
fassal ve icmal tahrir yahut timar defterlerinde görmek mümkündür. Os-
manlı idaresi altındaki Kıbrıs adasına ait yapılan tahriri ihtiva eden ilk
mufassal defterde fetih öncesi durum hakkında bilgi bulunmaktadır. 1572
tarihli Kıbrıs Mufassal Defteri’nin hemen başında kayıtlı bulunan Cezîre-i
Kıbrıs Kanunnâmesi’nde Kıbrıs’ta merî olan Venedik mevzuatından yarar-
lanılmış olduğu hem eski idarenin kayıtlarından bilgi devşirildiği hem de
mahallî bürokratlardan, eşraftan, soylulardan ve ahaliden adanın insan ve
gelir kaynakları ile hak sahipleri hakkında bilgi alındığı anlaşılmaktadır.
3 George Francis Hill ve Halil İnalcık tarafından yapılan çalışmaların çok öncesinde ilgili defterden
(1572 tarihli Kıbrıs Mufassal Defteri) yararlanıldığını iktisat tarihçisi Ömer Lütfi Barkan tarafından
yapılan iki ayrı çalışmadan anlamak mümkündür. İlgili makaleler için bkz.: Ömer Lütfi Barkan, “Tür-
kiye’de İmparatorluk Devirlerinin Nüfus ve Arazi Tahrirleri ve Hâkana Mahsus İstatistik Defterleri
(I)”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C II, S. 1, İstanbul 1941, s. 20-59; Ömer Lütfi Bar-
kan, “Türkiye’de İmparatorluk Devirlerinin Nüfus ve Arazi Tahrirleri ve Hâkana Mahsus İstatistik
Defterleri (II)”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C II, S. 1, İstanbul 1941, s. 214-247.

82
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

Zaten Kanunnâme metninde adadaki merî mevzuattan yararlanıldığı açıkça


ifade edilmektedir. Duruma dair diğer ayrıntılar ise söz konusu Kanunnâ-
me’nin meseleyi anlatış tarzında (ifade biçiminde) bulmak mümkündür.
Aynı şekilde Osmanlı mahallî idarecilerinin adada geçerli olan vergi sis-
temine dair malumat almış oldukları, Kanunnâme metninden çıkarılabil-
mektedir. Bu Kanunnâme’yi hazırlayanların iki temel kaynaktan söz ko-
nusu bilgileri almış olmaları gerekir: Bunların ilki, adanın Venedik idaresi
tarafından üretilen idarî ve arşiv kayıtları ile adaya özgü yürürlükteki ka-
nunlardır. İkincisi ise farklı insan kaynaklarına işaret etmektedir. Bu insan
kaynakları arasında Venedik mahallî bürokratları, eşraf, aristokrat, soylu
kitle ve ahali bulunmaktadır.
Konuya dair bilgi veren ve ikincil kaynak durumunda olan esasında
bir eser bulunmaktadır. Bu eser, 1810-1821 tarihleri arasında Kıbrıs Başpis-
koposu (Archbishop/Archimandritē) olarak adada görev yapmış olan Ky-
prianos (1835-1821) tarafından Grekçe olarak kaleme alınan ve Venedik’te
basılan Historia chronologike tes nesou Kyprou eranistheisa ekiaphoron his-
torikon kai syntetheisa aple phrasei (Venice, 1788) adlı eserdir. Şimdiye ka-
dar dört ayrı baskısı yapılmış olan bu eser, aynı zamanda Cobham, Hill
ve İnalcık gibi araştırmacı ve yazarlar tarafından da kullanılmış olan ve
ikinci elden kaynağa dayalı yegâne ancak konuya dair oldukça kısa bilgi
ihtiva etmektedir. Kyprianos’un bir dönem Venedik’te bulunması, burada
öğrenim görmesi ve araştırma yürütmüş olması, eserinde kullandığı kay-
nakların en azından bir kısmını buradaki kütüphanelerden –ve belki de
arşivlerden– edinmiş olma ihtimalini güçlendirmektedir. Kyprianos’un kay-
naklarından biri de Kıbrıs’ın fethine nispeten yakın bir dönemde yaşamış
olan ünlü İtalyan coğrafyacı ve araştırmacı Vincenzo Coronelli’dir (1650-
1718). Atlante Veneto (1690), Corso Geografico (1694), Bibliotheca Univer-
sale (7 C., 1701-1709) ve Cronologia Universale (1707) gibi eserlerin yazarı
olan Vincenzo Coronelli’nin bu konu ile ilgili bilgi vermiş olması oldukça
doğaldır. Dolayısıyla Kyprianos tarafından verilen bilgilere göre Kıbrıs’ın
Venedik kayıtları, adanın bürokrat, tüccar, asilzade ve ahalisi tarafından
Osmanlı idaresine teslim edilmiştir/Osmanlı mahallî idarecileri tarafından
ele geçirilmiş ve ada idaresinin sürekliliğinde önemli bir araç olarak kul-
lanılmıştır.4 Bütün bu bilgilere rağmen Kyprianos, adada yürürlükte olan
4 Kyprianos, Historia chronologike tes nesou Kyprou eranistheisa ek diaphoron historikon kai syntetheisa
aple phrasei, Venice 1788, s. 446-447.

83
K I BRIS’TA T Ü RK VARLIĞI

Venedik mevzuatından Osmanlı mahallî idarecilerinin yararlandığına doğ-


rudan işaret etmemiştir.
Konunun ikinci elden kaynağından yararlanılarak oluşturulmuş olan
diğer bir kaynak eser ise ancak Kıbrıs hakkındaki ikinci elden kaynakları
bir araya getiren ve bu nedenle –bir ölçüde– ikinci elden kaynak mesabe-
sinde olan bir çalışmadır. Bu çalışma; tercümesi ve transkripsiyonu Claude
Delaval Cobham tarafından yapılan Excerpta Cypria Materials for a His-
tory of Cyprus (Cambridge, 1908) adlı eserdir. Bu eserde verilen bilgi Kıb-
rıs’a dair üretilen ve ilgili dönemde bulunabilen arşiv kayıtları, rapor, ha-
tırat gibi belgeler ile bazı araştırma eserlerinin bir araya getirilmesinden
oluşmaktadır. Burada Osmanlı idarecilerinin mevcut kayıtlardan ve kişi-
lerden yararlanıldığını belirten bilginin verildiği kısım ise 1810 yılından
ayrılıkçı faaliyetleri nedeniyle idamına, yani 1821 yılına kadar Kıbrıs Baş-
piskoposu (Archimandritē) olan Kyprianos’un5 (1756-1821), 1571-1788 yıl-
ları arasında Kıbrıs’ta yaşanan olayları derlediği Historia chronologike tes
nesou Kyprou eranistheisa ekiaphoron historikon kai syntetheisa aple phra-
sei adlı eserinde6 verdiği bilgilere dayandırılmaktadır.7 Kyprianos’un ha-
zırlamış olduğu eserdeki bilgiler, konu ile ilgisi olması nedeniyle, Cobham
tarafından derlenen kitaba dâhil edilmiştir. Konuya dair verilen bilgi kısa
da olsa, Osmanlı mahallî idarecilerinin ilk aşamada kayıtlara ve arşivlere
nasıl yaklaştıklarını açıkça ortaya koymaktadır. Burada verilen bilgi, Kıb-
rıs Mufassal Defteri’nde kayıtlı bulunan Cezîre-i Kıbrıs Kanûnnâmesi’n-
deki bilgi ile –eğer verilen metne biraz yorum katılacak olursa– belli öl-
çüde örtüşmektedir. Bu bakımdan kaynakta verilen bilgi, adadaki Venedik
idaresi tarafından üretilen idarî ve arşiv kayıtlarının yanı sıra yürürlükteki
5 Kyprianos, 1810-1821 tarihleri arasında Kıbrıs’ta Başpiskoposluk görevi icra etmiştir. Yunan bağım-
sızlık savaşında dahli olduğu gerekçesiyle 3 metropolit ve 500 Rum asilzâdesi ile birlikte 9 Temmuz
1821’de Lefkoşa’da idam edilmiştir (Fatih Erdem, 18. Yüzyıl Osmanlı Kıbrıs’ında Muhassıllık İdaresi (H.
1130-1199 / M. 1718-1785), Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlan-
mamış Yüksek Lisans Tezi, Aydın 2021, s. 18).
6 İsmail Şahin, Kıbrıs Başpiskoposluğu (1571-1821), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ya-
yımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2005, s. iii. Kyprianos’un en dikkate değer eseri, 1788’de
Venedik’te yayınlanan Historia chronologike tes nesou Kyprou eranistheisa ek diaphoron historikon
kai syntetheisa aple phrasei başlıklı eseri kabul edilir. Bu eserin daha sonra dört farklı baskısı daha
yapılmıştır (Kyprianos, Ἀρχιμανδρίτου Κυπριανοῦ Ἱστορία Χρονολογικὴ τῆς Νήσου Κύπρου, Venedik
1788, ed. Th. Papadopoullos, yeni baskı Κυπρολογικὴ Βιβλιοθήκη, Nicosia 1971; aktaran Maria Iacovou,
“Political Economies and Landscape Transformations. The Case of Ancient Paphos”, Structure, Measu-
rement and Meaning: Studies on Prehistoric Cyprus in Honour of David Frankel, eds. Jennifer Webb ve
David Frankel, Aaströms Förlag, Uppsala 2014, s. 161.
7 Halil İnalcık, Ottoman Policy and Administration in Cyprus after the Conquest, Ayyıldız Matbaası, An-
kara 1969, s. 9; Halil İnalcık, “Ottoman Policy and Administration in Cyprus after the Conquest”, Mil-
letlerarası Birinci Kıbrıs Tetkikleri Kongresi (14-19 Nisan 1969) -Türk Heyeti Tebliğleri-, Türk Kültürünü
Araştırma Enstitüsü, Ankara 1971, s. 63.

84
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

mevzuattan da yararlanıldığına işaret etmektedir. Ancak Cobham, Osmanlı


mahallî idarecilerinin, adada uygulanmakta olan Venedik mevzuatından
yararlandığına doğrudan işaret etmemektedir.
Yukarıda sözü edilen ana ve ikinci elden kaynakların yanı sıra konu
hakkında üç de araştırma eseri bulunmaktadır. Bu her üç sentezi çalış-
manın dayandığı kaynak tek ve aynıdır. Bunlarda verilen bilgiler, Claude
Delaval Cobham tarafından kaleme alınan Experta Cypria adlı esere; do-
layısıyla Kyprianos’un Historia chronologike tes nesou Kyprou eranistheisa
ekiaphoron historikon kai syntetheisa aple phrasei adlı eserine dayanmak-
tadır. Bununla birlikte her üç araştırma eseri de maalesef Cezîre-i Kıbrıs
Kanunnâmesi’ne atıf yapmamaktadır. Bu çalışmalardan ilki ve basım ta-
rihi itibariyle daha eski olanı George Francis Hill (1867-1948) tarafından
kaleme alınmıştır ve eser onun ölümünden sonra (1952) yayınlanmıştır.
Hill, Osmanlı idaresi dönemi ile İngiliz koloni idaresi dönemini ele aldığı
(1571-1948) ve Kıbrıs konusunu açıkladığı The History of Cyprus (1952 ve
2016) adlı eserinin dördüncü cildinde konuya dair bilgi vermiştir. Hill’in
verdiği bilgi; Cobham tarafından konuya dair verilen bilginin tamamen tek-
rarı niteliğindedir. O da, benzer şekilde adanın Venedik idaresi tarafından
üretilen kayıtlardan yararlanıldığını, bürokratların, soyluların, eşrafın ve
ahalinin bildikleri her şeyi büyük bir arzu ile Osmanlı idarecilerine aktar-
dıklarını ifade etmektedir. Venedik kanunlarından yararlanılıp yararlanıl-
madığı meselesi üzerinde –Cobham gibi– Hill de durmamıştır. Hill, ayrıca
hâlihazırda araştırmaya açık olan Kıbrıs Mufassal Defteri’nde kayıtlı bulu-
nan Cezîre-i Kıbrıs Kanunnâmesi’nin konu hakkında verdiği bilgiye hiçbir
şekilde temas etmemiştir.
İkinci ve üçüncü araştırma eseri ise merhum Halil İnalcık tarafından
kaleme alınmıştır. İnalcık, önce uluslararası bir toplantıda sunduğu ve ya-
yınladığı çalışmasını ayrıca –risale niteliğinde olmak üzere– ince bir ki-
tap şeklinde de bastırmıştır. İnalcık’a ait ve aynı yıl basılan bu her iki ça-
lışmanın başlığı da Ottoman Policy and Administration in Cyprus after The
Conquest (1969) şeklindedir. Bu çalışmalarında Halil İnalcık; Osmanlı dö-
nemi Kıbrıs’ına ve Osmanlı idaresinin âdil ve başarılı yönetim şekline dair
pek çok konunun yanı sıra Osmanlı mahalli idaresinin tesisinde adanın
Venedik idaresi döneminde üretilmiş kayıtlardan yararlanıldığını, ayrıca
bürokratların, soyluların, eşrafın ve ahalinin bilgi vermekte neredeyse bir-
birleriyle yarıştıklarını anlatmaktadır. Bu bilgi, –Hill’in verdiği bilgi gibi–
Cobham (dolayısıyla Kyprianos) tarafından konuya dair verilen bilgiden

85
K I BRIS’TA T Ü RK VARLIĞI

bağımsız olmayıp, farklı bir anlatım biçimi ile aynen tekrar edilmiştir. İnal-
cık da, Hill gibi, Osmanlı mahallî idarecilerinin hem eski Venedik mevzu-
atından yararlanıp yararlanmadıkları konusuna hem de –konu hakkında
bilgi vermesine ve araştırmaya açık olmasına rağmen– Kıbrıs Mufassal Def-
teri’nde kayıtlı bulunan Cezîre-i Kıbrıs Kanunnâmesi’ne atıf yapmamıştır.

2. Arşivlerin Yönetimin Sürekliliği ve


Egemenlik Tesisi İçin Önemi
Arşivler vazgeçilmesi imkânsız önemli bir yönetim aracıdır. Bu durum
kurumlar için geçerli olduğu kadar devletler için de geçerlidir. Arşivlerin
bu önemi esasında, idarî, malî, hukukî, askerî faaliyetlerin devamlılığında
kullanılmasından, yani faaliyetlerin sürekliliğinde oldukça güçlü bir araç
olarak kullanılmasından ileri gelir. Arşivlere atfedilen bu değer, kurum-
lar için olduğu kadar devletler için de cazip bir değer olarak görülmüştür.
Tarihten bu yaklaşım için sunulabilecek örnekler vardır. Ahameniş İmpa-
ratorluğu’nda,8 Babil Krallığı’nda,9 Napoléon Bonaparte Fransa’sında10 ve
Adolf Hitler Almanya’sında11 arşivlerin başka ülkeleri yönetmek için bir
süreklilik aracı olarak değerlendirildiğini gösteren kaygılar ve uygulama-
lar söz konusudur. Hatta –Mari (M.Ö. 2900-1759) kralı Zimri-Lim’in ken-
disinden önceki kral Yaşmah-Adad dönemine ait kayıtları koruması örne-
ğinde olduğu gibi12– hükümdarların kendilerinden önceki hükümdarlar
döneminde üretilmiş kayıtları korumak konusundaki hassasiyetleri de aynı
anlamda değerlendirilebilir. Bütün bu örnekler, bu devlet ve hükümdarla-
rın, kazanılan toprakların ve her türden kaynakların yönetilmesi ile hak-
ların belgelendirilmesi için yeni topraklarda ele geçirilen arşivleri uygun
8 İshak Keskin ve Muhammet Hanefi Kutluoğlu, “Eski İran Medeniyetinde Arşivler ve Arşiv Uygula-
maları”, İsmet Binark Armağanı, haz. İshak Keskin, Şekibe Nihal Somer ve Nizamettin Oğuz, Türk
Edebiyat Vakfı, İstanbul 2015, s. 237.
9 İshak Keskin, Mezopotamya’da Arşivler ve Arşivcilik. Mezopotamya Ekseninde Eski Önasya’nın Arşivsel
Düzenleme Sistemleri, Çantay Kitabevi, İstanbul 2007, s. 56.
10 Adolf Brenneke, Archivkunde: Ein Beitrag zur Theorie und Geschichte des europäischen Archivwesens,
ed. Wolfgang Leesch, Koehler & Amelang, Leipzig 1952, s. 178-183; aktaran İshak Keskin, Yakın-
çağ’dan Günümüze Türkiye’de ve Avrupa’da Arşivcilik Eğitimi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 2003, s. 71.
11 Torsten Musial, Archive im Dritten Reich. Zur Geschichte des staatlichen Archivwesens in Deutschland
1933-1945, Humboldt-Univeristät zu Berlin, Doktorarbeit/Dissertation [Yayımlanmamış Doktora
Tezi], Berlin 1994, s. 88-206; Torsten Musial, Staatsarchive im Dritten Reich. Zur Geschichte des staatlic-
hen Archivwesens in Deutschland 1933-1945, Verlag für Berlin-Brandenburg, Potsdam 1996, s. 130-206;
Martin Kröger ve Roland Thimme, “Das Politische Archiv des Auswärtigen Amts im Zweiten Weltk-
rieg”, Vierteljahrshefte für Zeitgeschichte, C. 47, S. 2, April 1999, s. 248-249.
12 Godefroy Goossens, “Introduction á l’Archivéconomie de l’Asie Antérieure”, Revue d’Assyriologie et
d’Archéologie Orientale, C XLVI, S. 2, 1952, s. 101; aktaran İshak Keskin, Mezopotamya’da Arşivler ve
Arşivcilik, s. 55.

86
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

bir yere naklettirdiklerini ve oralarda muhafaza altına alınmasını sağladık-


larını teyit etmektedir. Osmanlı İmparatorluğu’nun da bu türden bir anla-
yışa sahip olduğu, hayata geçirdiği farklı uygulamalardan, daha çok da 15.
yüzyıldan itibaren özellikle defterlerden oluşan önemli bir külliyatın günü-
müze ulaşmasından anlaşılmaktadır. Diğer yandan devletlerin önemli bir
tehlike gördüklerinde idarî (güncel) kayıtlar ile birlikte arşivlerini güveni-
lir bir yere taşımalarının ardındaki gerçek sebep de –benzer şekilde– yö-
netimin sürekliliğinin sağlanması kaygısı ve bu bilginin istenmeyen taraf-
ların (kişi, kurum ve devlet) eline geçmesinin önlenmesi gayesi olmuştur.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’nun mahallî ve
merkezî kurumlarına ait arşivlerin güvenilir yerlere taşınmasındaki13 se-
bep ve kaygı da aynı şekilde budur.
Kamu kurum ve kuruluşları ile özel hukuk gerçek ve tüzel kişileri ta-
rafından oluşturulan bu arşivler; sahip oldukları araştırma (bilgisel) ve hu-
kukî (ispat/kanıt) değerleri nedeniyle sürekli saklanan belgelerin bulun-
dukları yerlerdir. Kurumsal ve kişisel işlemler/faaliyetler sırasında özel ve
kamusal hayatın bütün yönlerinin kayıt altına alınması nedeniyle arşivler,
ait olduğu kişi, toplum, kurum ve ülke için önemlidir.14 Arşivlere yükle-
nen bu dikkat çekici değer; “[…] arşivlerin sahip oldukları hukukî ve idarî
fonksiyon, vatandaşların ve idarenin haklarının ve menfaatlerinin korun-
ması, ait olduğu ülkenin ve toplumun tarihsel-kültürel geçmişinin inşa
edilmesi gibi çok önemli işlevlerle ilişkilidir.”15 Bu değerlerin arşivlere ya-
zının icadından itibaren devletler ve medeniyetler tarafından yüklenmiş
olması söz konusudur. Mezopotamya, Mısır, İran, Grek, Roma, Anadolu,
Türk-İslam ve Avrupa medeniyetlerinin ve bu medeniyetlere ait temsilcile-
rin oluşturdukları devletler, arşivlerin vatandaşlar, kurumlar ve devlet için
işlevinin ve öneminin farkında olmuşlardır.16 Yine bu devletler, yönetim fa-
aliyetlerinin sürekliliğinde, vatandaş-kurum haklarının ve imtiyazlarının
13 Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA). DH. SN. THR.. 81/70; BOA. İ.
Dahiliye, 1316 R./17; BOA. DH. SN. THR., 71/11; BOA. DH. MB. HPS., 46/42; BOA., BEO. Siyasî, 34/42;
BOA., Meclis-i Vükelâ Mazb.,197/107; BOA., Meclis-i Vükelâ Mazb., 201/45; Belgelerle Arşivcilik Tari-
himiz, C 1, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara 2000, s. 22, 262, 484-485, 513-514, 515-516, 518;
Atilla Çetin, “İstila-yı Keferede Kalan Osmanlı Defterleri”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, S. 3, İstanbul
Mart 1987, s. 6-8; Feridun M. Emecen, “Sefere Götürülen Defterlerin Defteri”, Prof. Dr. Bekir Kütükoğ-
lu’na Armağan, haz. Mübahat S. Kütükoğlu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, İstanbul 1991, s.
241-259.
14 Bruno Delmas, Arşivler, çev. Nihal Somer, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara 1991.
15 Yaşar Demir ve İshak Keskin, “Manda İdaresinin Hatay’da Ürettiği Belgeler ve Fransız Manda Arşivi-
nin Hatay İçin Önemi”, Anavatana Katılışının 80. Yılında Hatay Uluslararası Sempozyumu, haz. Erdem
Ünlen ve H. Aytuğ Tokur, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2020, s. 797.
16 Demir ve Keskin, agm., s. 797-798.

87
K I BRIS’TA T Ü RK VARLIĞI

korunmasında, siyasî birliklerin inşasında, idarî işlemlerde tasarruf sağ-


lanmasında, hizmetlerin planlanmasında, kamu politikalarının belirlen-
mesinde, uluslararası sorunların çözümünde, egemenliklerin tesisinde ve
kamunun bilgilendirilmesinde arşivlerden etkin bir araç olarak yararlana-
bilecek kadar bilinçliydiler.17
“Arşivlerden yararlanılması konusu ülkelerin genişleyen sınırlarının
kontrolü ve yönetimin hızlı ve kolay bir şekilde tesisi için de geçerlidir.”18
Devletler, hükmedilen toprakların hızlı, etkin ve kesin bir şekilde yönetile-
bilmesi için, sadece kendi idarî kurumları tarafından oluşturulan kayıt ve
arşivleri değil aynı zamanda yeni ele geçirdikleri toprak parçasının önceki
siyasî temsilcilerine ait kurumlar tarafından üretilen idarî kayıtları ve ar-
şivleri de kullanmışlardır.19 Bu yüzden fethedilen toprak parçaları üzerinde
inşa edilen yeni idarî yapının, ilk kayıtlarını eski idarenin kayıtlarından
destek alarak oluşturma konusunda hassas olunmuştur. “Dolayısıyla yeni
siyasî irade, sahip olduğu toprak parçasını yönetebilmek için, bizzat üret-
tiği kayıtlar kadar kendisinden önce oluşturulmuş idarî kayıtlara da muh-
taçtır.”20 Hatta yeni idarî mekanizmanın kayıt üretme imkânı ve kabiliyeti
henüz tam olarak gelişmediğinden (teşekkül etmediğinden) ve bu işlem za-
mana ve malî külfete yol açacağından, eski siyasî teşekküle ait idarî kayıt-
ların-arşivlerin varlığı ve onların ele geçirilmesi, yeni idareler için oldukça
yüklü bir “define” mesabesinde görülebilecek kadar değerli bir durum arz
etmiş olmalıdır. Yeni toprakların vergi sistemi ve imkânı, insan kaynağı,
doğal kaynakları, tarım ve hayvancılık potansiyeli, üretim ve tüketim çe-
şitliliği ve ticaret imkânları ile bunlar üzerinde kimlerin ve hangi kurum-
ların haklarının bulunduğu ve bu sayılanlardan doğacak gelir kaynakları-
nın yeni yerel idarenin –bütün harcamalar dâhil– ihtiyaçlarını ne ölçüde
karşılayabileceği ve merkezî idareye katkısının/külfetinin olup-olamaya-
cağı ancak böylelikle net bir şekilde ortaya çıkabilecektir.

3. Yeni Fethedilen Yerlerde Uygulanan Sistem


Kıbrıs’ın ele geçirilmesinin ardından yapılan tahrir ve hazırlanan ka-
nunnâme metninin daha önce tatbik edilen ve yürürlükte kalan vergi ve
17 Delmas, age.; İshak Keskin, “Günümüz Arşivcilik Anlayışıyla Bir Osmanlı Aydını Olarak Hayreddin
Bey (Nedim Göçen)’in (1867-1942) Arşivcilik Anlayışının Karşılaştırılması”, Journal of Turkish Studies
–In Memorİam Şinasi Tekin III-, C 32, S. 1, Cambridge 2008, s. 289-306.
18 Demir ve Keskin, agm., s. 798.
19 İshak Keskin, “Mısır’ın Tahriri Sırasında Memluk Kayıtlarından Yararlanılması”, s. 245-265.
20 Demir ve Keskin, agm., s. 799.

88
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

kanun nizamıyla olan bağlantılarını anlamak için, Osmanlı fetih siyaseti-


nin bu anlamdaki mahiyetine kısaca göz atmak gerekir. Osmanlı İmparator-
luğu’nun yeni fethettiği toprakların idaresinde hassas davrandığı sahanın
ilgilileri tarafından oldukça net şekilde bilinen bir durumdur. Adaleti tesis
etmek, iskân faaliyetine girişmek, idarî, askerî, malî ve hukukî düzeni te-
sis etmek üzere çalışmaların başlatılması Osmanlı idarecilerinin öncelikleri
arasında yer almıştır. Bütün bunlar, yeni fethedilen bir coğrafyanın aynı
zamanda bir Osmanlı taşra idaresi olarak nasıl teşekkül ettirileceği ile il-
gili temel kurallara ihtiyaç duyulduğuna ve geliştirildiğine işaret etmek-
tedir. Zaman içinde fetih sonrasında hayata geçirilen ve mahallî teşkilat-
lanmaya yönelik olarak üretilen çözümlerin, Osmanlı İmparatorluğu’nun
yeni toprakların idarî teşekkülü için artık “standart”laşmış olduğu kabul
edilebilecek uygulamalara dönüştüğünü göstermektedir.
Osmanlı topraklarına yeni dâhil olan her bir toprak parçası ya bir
eyalet ya da bir eyaletin mülhakatı olarak Osmanlı idarî taksimatının bir
parçası haline getirilmiştir. Bu durum, aynı zamanda idarenin tesisi, hâli-
hazırdaki kaynakların (nüfus, vergilendirme ölçüleri, gelir kaynakları, üre-
tim çeşitliliği ve miktarı, maden, tarım, hayvancılık, vs.) tespiti ve arazi-
nin tahriri konusunun (bu uygulama Akdeniz havzasında kurulmuş olan
eski medeniyetler için de geçerlidir21) Osmanlı idarecileri tarafından na-
sıl bir politika ile gerçekleştiğini ortaya koymayı ayrıca gerektirmektedir.
Osmanlı egemenlik politikası, yeni fethedilen topraklar üzerinde kademeli
olmak üzere iki aşamada teşekkül ettirilmiştir:22
1) Merkeze bağlı bir mahallî idarenin teşekkülü.
2) Yeni toprakların ekonomik kaynaklarının kayıt altına alınması, yani
bölgenin tahriri.
Bütün bunlar temel egemenlik politikaları çerçevesinde titiz bir şekilde
hayata geçirilen uygulamalardır. Mahallî idarenin teşekkülü ve kaynakla-
rın tespiti konusu yeni toprakların her bakımdan öncelikle iyi tanınması
gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu gereklilik ancak hem eski idarenin iş-
leyişinin hem de ilgili toprak parçasının nüfus ve ekonomik kaynakları-
nın ne durumda olduğunun tespit edilmesiyle sağlanabilir. Tahrir anlamına
21 Kemal Çiçek, “Osmanlılar’dan Önce Akdeniz Dünyasında Yapılan Tahrirler Hakkında Bazı Gözlem-
ler”, OTAM, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, C. 6, S. 6,
Ankara 1995, s. 51-89.
22 Halil İnalcık, “Osmanlı Fetih Yöntemleri. Söğüt’ten İstanbul’a”, Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu Üzerine
Tartışmalar, haz. Oktay Özel ve Mehmet Öz, 2. Basım, İmge Kitapevi, Ankara 2005, s. 443.

89
K I BRIS’TA T Ü RK VARLIĞI

gelen bu uygulamanın Osmanlı idaresi için daha 14. yüzyılda uygulamada


olduğu bilinmektedir.23 Diğer yandan idarenin yerli unsurlar tarafından be-
nimsenmesi ve meşru görülmesi de gerekmektedir. Bu da, her bir unsurun
memnuniyetinin kazanılmasını zorunlu kılan bir durumdur.24 Bu hususa
ayrı bir hassasiyet gösteren Osmanlı idaresi, öncelikle yeni toprakların –
tam itaat ve teslimiyet göstermiş– eski hak sahiplerinin (aristokratların ve
reayanın) haklarının korunması hususuna itina göstermiş25 ve onların hak-
larının garanti altına alınmasına öncelik vermiştir.
Fetih ve ilhak edilen topraklarda Osmanlı mahallî idaresinin nasıl te-
şekkül ettirildiğini gösteren en erken örnekler Batı Anadolu beyliklerinin
topraklarının birer sancak haline getirilmesi ve timar sisteminin buralarda
ikamesiyle kendisini göstermiştir. İlhak sürecinden geçen Karamanoğulları
Beyliği için de bu durum benzeri şekilde geçerli olmuştur. İlhak sonrası
yapılan idarî düzenlemede eski idarî yapı aynen devam ettirilmiş; Kara-
man ile Batı Anadolu bölgesindeki ilhak edilen beyliklerin adlarının idarî
anlamda kullanılması (Saruhan, Aydın, Menteşe, Karesi sancakları vs.), ve
bölge adı olarak muhafaza edilmesi söz konusu olmuştur.26 Fetihten sonra
düzenlenen ilk defterlere göre, yerli aristokrasinin büyük çoğunluğu, genel-
likle toprak kullanımı konusunda önceden sahip oldukları haklarıyla bir-
likte, konumlarını muhafaza etmişlerdir. 1519 tarihli defterde Karaman’ın
eski aileleri için “Babaları bir zamanlar Karaman’ın soylularından olan ti-
mar sahipleri…” şeklinde geçen ifade bunu açıkça ortaya koymaktadır. Os-
manlı İmparatorluğu tarafından ilhak edildiklerinde, Karaman Beyliğinin
kimi beyleri, bey sıfatıyla zeamet ölçeğinde büyük dirlikler tasarruf etmiş-
ler ve bu ailelerin çocuklarına da vilayetin çeşitli yerlerinde timarlar tahsis
edilmiştir. Bu ailelerin çoğu bölgedeki aşiretlerin liderleri konumundaydı-
lar.27 Benzer bir durum Mısır’ın fethi sonrası gerçekleşmiştir. İtaatkar olan
Memlûklü bey ve idarecilerinin bir bölümünün görevlerinde devam etme-
leri söz konusu olmuştur.28
Osmanlı idare geleneği doğrultusunda yeni topraklara öncelikle pa-
dişahın siyasî ve idarî otoritesini temsil eden, denetim ve idarenin birli-
ğinin simgesi olan bir “bey/beylerbeyi” ile dinî nizamı ve imparatorluk
23 Mehmet Öz, “Tahrir”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 39, Ankara 2010, s. 425.
24 Keskin, “Mısır’ın Tahriri Sırasında Memluk Kayıtlarından Yararlanılması”, s. 254.
25 Feridun M. Emecen, “Beylikten Sancağa Batı Anadolu’da İlk Osmanlı Sancaklarının Kuruluşuna Dair
Bazı Mülahazalar”, Belleten, C LX, S. 227, 1996, s. 81-91.
26 Erdoğru, “Kanunî’nin İlk Yıllarında Karaman Vilayeti”, s. 37; Emecen, “Beylikten Sancağa …”, s. 81-91.
27 İnalcık, “Osmanlı Fetih Yöntemleri”, s. 459-460.
28 Keskin, “Mısır’ın Tahriri Sırasında Memluk Kayıtlarından Yararlanılması”, s. 245-265.

90
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

düzenlemelerini temsil eden bir de “kadı (hâkim)” tayin edilirdi. Ayrıca İm-
paratorluğun merkezî hazinesine ait gelirleri kayıt altına almak, düzenle-
mek ve gerekli diğer malî uygulamaları hayata geçirmek üzere büyük mer-
kezlerde bir defterdar görevlendirilirdi. Yine bu görevlilere bağlı genel bir
taşra teşkilatlanması gerçekleştirilir; buralarda görev alacak daha alt dü-
zey idareci ve çalışanların tayini işi de tamamlanırdı. Bütün bu görevlile-
rin fethedilen coğrafyanın eski sakinlerine adaletle davranmaları padişah
tarafından hassasiyetle tembih olunmuştur. Yine yeni fethedilen toprak-
larda askerî düzenin teşekkülü ve üretim sürekliliğinin sağlıklı bir şekilde
sağlanması bakımından önemli olan timar sisteminin kurulması ayrıca
önemli olan bir çözümdür. Bunun için de defter eminliği ve timar tezke-
reciliği kalemlerinin yeni kurulan idarenin önemli işlevsel uzuvları olarak
örgütlenmeye dâhil edildikleri görülmektedir.29 Böylelikle beylerbeyi-san-
cakbeyi dîvânı ile malî, adlî ve askerî yapılanma üzerinden mahallî idare-
nin temel kurumlarının teşekkülü tamamlanmış olurdu.
Osmanlı idaresi öncelikle ele geçirilen toprakların timar sistemi içinde
yeni bir teşkilatlanması için “tahrir” denilen alınacak vergileri ve bunu ve-
recek insan varlığını tespite yönelik sayımlar yapılırdı. Bu durum merkezin
emriyle gerçekleşir, oluşturulan heyet, başladıkları tahrir sürecinde mahallî
ayanın, eşrafın, bilgi sahibi kişilerin yanı sıra bilhassa yeni ele geçirilen
yerlerde Osmanlı idarecileriyle uzlaşarak konumlarını sürdüren eski yö-
netici ve dirlik sahiplerinden de yardım ve destek alırdı.30
Emin ve kâtipten oluşan heyet, ilk iş olarak eski idare tarafından yü-
rürlüğe konulan kanunları inceler, –eğer ele geçirildiyse– eski idarenin ka-
yıtları üzerinde araştırma yapar, uygulanmış olan vergi sistemini ve hukuk
uygulamalarını inceler, yerel beylerin ve reayanın elinde bulunan hak ve
imtiyaz belgelerini değerlendirir, eşraf ve ahaliyle görüşür, ardından tah-
riri yapılacak sahayı bizzat müşahede eder/dolaşır ve nihayet elde edilen
bütün bilgiler, yapılan bütün görüşmeler ve saha araştırması işlerini ek-
siksiz bir şekilde kayıt altına alarak tahrir işini tamamlarlardı. Bütün bun-
lar aynı zamanda Osmanlı idaresinin fethedilen topraklardaki eski hukuk
düzenine, eski resmî kayıtlara, hak sahiplerinin ellerindeki hak ve imtiyaz
belgelerine, eski bürokratların ve reayanın şifahî bilgisine önem verdiğini
ve ibraz edilen belgeleri –teyit edilmesi şartıyla– geçerli saydığını göster-
mektedir. Bütün bu iş yükünün titiz bir şekilde tamamlanmasının nedeni
29 İnalcık, Ottoman Policy and Administration in Cyprus after the Conquest, s. 7-8.
30 Öz, “Tahrir”, s. 426.

91
K I BRIS’TA T Ü RK VARLIĞI

ise reaya arasındaki adaleti sağlamak, nizamı düzenlemek, yeni vergi sis-
temini yürürlüğe koymak, gelirlerin ve üretim çeşitliliğinin kesin ve doğru
şekilde kayıt altına alınması işini yapmaktır. Böylelikle itaatkâr asilzade-
lerin ve reayanın statüsü, toprak sahipliğine ilişkin hakları ve imtiyazları,
kendilerine uygulanan vergi tür ve sistemi ile üretime ve mülkiyete yönelik
vergi miktarları net şekilde öğrenilmiş olurdu.31 Bununla birlikte fetihten
hemen sonra gerçekleştirilen tahrirler daha ziyade eski kayıtlara dayan-
dığından ve yerel bey ve ahalinin vermiş olduğu bilgi ve sunmuş olduğu
hak ve imtiyaz belgeleri doğrultusunda yapıldığından çok sağlıklı olma-
yabilirdi.32 Bu durum aynı zamanda, ilk tahrirden birkaç yıl sonra yeni bir
tahrir çalışması başlatılması için göz ardı edilemez bir sebep teşkil ederdi.
Osmanlı mahallî idarecilerinin yeni fethedilen topraklardaki Osmanlı
egemenliğini tesisinde nasıl bir yol takip ettiklerini açıklayan bazı örnek
uygulamalara hâlihazırda sahip durumdayız. Anadolu’daki beyliklerin Os-
manlı topraklarına ilhakı, Mısır, Doğu Anadolu, Balkanlar gibi yeni genişle-
meler doğrultusunda gerçekleşen sınır genişlemeleri neticesinde yeni idarî
kurumların ve idarî, malî ve hukukî işleyişin nasıl hayata geçirildiğini bu
tür uygulamalardan oldukça açık şekilde görmek mümkündür. Örneğin
Karaman beyliğinin ilhakı sonrası hak sahiplerinin ellerindeki hak ve im-
tiyaz belgelerini Osmanlı idarecilerine ibraz etmeleri, Karaman Beyliği dö-
neminde üretilmiş kayıtlardan yararlanılması gibi durumlar açık bir şekilde
aynı uygulamanın burada da hayata geçirildiğinin işaretidir.33 Yine Doğu
ve Güneydoğu Anadolu coğrafyasının Akkoyunlulardan alınması sonra-
sında üretilen Osmanlı kayıtları, Akkoyunlu kayıtlarından ve malî bilgiden
yararlanıldığını hatta bazı malî uygulamaların devam ettirildiğini teyit et-
mektedir. Kayıtlarda “Hasan Padişah Kanunları” olarak geçen örfî hukuka
ait bazı ifadelere işaret edilmesi, benzer uygulamanın burada da geçerli ol-
duğunu ortaya koymaktadır.34 Mısır’ın fethi sonrasında bölgeyi idare eden
Osmanlı yöneticileri, yukarıda belirtilen duruma benzer bir çalışma içine
girişmişlerdir. Önce mahallî beyler ve eşraf ile görüşülmüş, hak sahipleri-
nin ellerindeki belgeler incelenmiş, sahip oldukları bilgi değerlendirilmiş,
31 İnalcık, Ottoman Policy and Administration in Cyprus after the Conquest, s. 9-10.
32 Öz, “Tahrir”, s. 426.
33 Örnekler için bk. Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilâtına Medhal, s. 152, 160.
34 Ahmet Özcan, “Uzun Hasan Kanunları ve Osmanlı Dönemine Yansımaları”, OTAM, S. 29, Ankara
Bahar 2011, s. 174, 179, 181-184; Mehmet Öz, XV-XVI. Yüzyıllarda Canik Sancağı, Türk Tarih Kurumu,
Ankara 1999, s. 6.

92
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

Memlûk Sultanlığı’na (Memlûk Türk Devleti -1250-1517-35) ait kayıtların


belli bir süre sonra ele geçirilmesi mümkün olmuş ve arazinin gezilmesi
ile birlikte de tahrir işi tamamlanmıştır.36
Tahririn resmiyet kazanması ise ilgili görevliler tarafından hazırlanıp
İstanbul’a gönderilmesinin ve ilgili makamlar tarafından onaylanması ile
sağlanmış olurdu. Merkezden gönderilen görevlilerce yazımı tamamlanan
bu tahrir işlemi, müsvedde biçiminde bir araya getirildikten sonra mer-
keze gönderilir, ilgili büro tarafından değerlendirilen bu müsveddeler iki
nüsha olarak temize çekilir, ayrıca iki tür (mufassal ve icmal) olarak dü-
zenlenmiş olurdu. İki nüsha olarak hazırlanan mufassal defterinin tuğra-
sız olan aslı nişancının inceleme ve onayından geçirildikten sonra idarî,
malî, hukukî bir başvuru kaynağı olarak defterhanede sürekli koruma al-
tına alınırken, tuğra çekilmiş olan diğeri (kopyası) de (eyalet arşivinde)
muhafaza edilmek üzere ait olduğu eyalete (ilgili beylerbeyiliğe) gönde-
rilirdi.37 Ayrıca mahallî problemlerin çözümünde kullanılması için defter-
deki kanunnâme metninin kadı siciline kayıt edilmesi de emredilirdi.38 Esas
olan mufassal defter ise icmal defteriyle birlikte defterhanede muhafaza
altına alınırdı. Genellikle mutat bir zamanda tekrarlanan bu tahrir çalış-
maları aynı yer ve konuda yeni defterlerin ortaya çıkmasını sağlardı. Bu
durumda yeni oluşturulan deftere “defter-i cedîd”, defter-i cedîd’den bir
önce hazırlanana “defter-i atîk”, defter-i atîk’ten daha eski olana ise “def-
ter-i köhne” adı verilmekteydi.39 Merkezden yani İstanbul’dan doğrudan
görevlendirilen ve taşra görevlisi olmayan memurlar tarafından yapılan
ilk kayıt çalışmalarından hareketle üretilen mufassal ve icmal/mücmel adı
verilen iki ayrı defterden başka, mahallî idareyi ilgilendiren ayrıca bir de
vakıf defteri tertip edilirdi.40
Dolayısıyla mevcut kalemler tarafından üretilen ve halen güncel du-
rumdaki kayıtların idarî, hukukî ve malî herhangi bir meselenin çözümünde
bir delil olarak kullanıldığı aşikârdır ve –daha da önemlisi– başka kamu
idaresinde meseleye ilişkin mevcut kayıt yerine merkezî idare tarafından
35 Hayrünnisa Turan, “Kudüs’teki Memlûk Türk Devleti Armaları (Renkler)”, Belleten, C 83, S. 298, An-
kara 2019, s. 887-924.
36 Keskin, “Mısır’ın Tahriri Sırasında Memluk Kayıtlarından Yararlanılması”, s. 253-264.
37 Feridun M. Emecen, “Mufassaldan İcmale: Osmanlı Tahrir Defterlerinin Türleri”, Osmanlı Araştırma-
ları, S. XVI, İstanbul 1996, s. 37-44.
38 BOA. TKG. KK.TTd. Kıbrıs Mufassal Defteri, 111-506/64, H-29-12-980, vr.2a-b; TKGM. TADB. TTD.
Kıbrıs Mufassal Defteri, nr. 64, 980/1572, vr.2.
39 Öz, “Tahrir”, s. 26.
40 Öz, “Tahrir”, s. 427.

93
K I BRIS’TA T Ü RK VARLIĞI

evrak mahzenlerinde tutulan kayıtların esas kabul edildiğidir. Bu da bize,


Osmanlı evrak idaresi işinde herhangi bir sebepten kaynaklı nedenle delil
kabul edilebilir kayıtlarda –adaletten şaşmamak adına– hassas olunduğu,
bir şekilde diğer kamu idarelerinde bulunan kayıtlara (tahrif, tahrip, giz-
leme, imha, ihmal vs. gibi yollarla) halel getirilmiş olabileceği, bu yüzden
de en güvenilir idarî kaydın merkezî kurumların evrak mahzenlerinde ve
kalemlerinde bulunduğu/bulunabileceği resmî anlayışının kabul gördü-
ğünü açıkça göstermektedir.41 Ancak eyalet arşivlerinde bulunan kayıtlar-
dan hareketle mahallî meselelerin çözülmesinin de mümkün olabileceğini
gösteren örnekler de mevcuttur. Diyârbekir Beylerbeyiliğine gereği (ve di-
ğer on dört beylerbeyiliğine de bilgi) için yazılan 20 Safer 981 (21 Haziran
1573) tarihli bu hüküm örneği, bu konuya netlik kazandıran örneklerden
birisidir.42 Söz konusu hükümde mahallî bir sorun gündeme geldiğinde, ko-
nunun çözümü için merkeze yazı yazılmasının gereksiz olduğu zira aynı
konu için merkezden vaktiyle gönderilmiş olan ve beylerbeyilik arşivinde
muhafaza edilmesi gereken kayıtlardan hareketle çözümünün sağlanma-
sının mümkün olduğu belirtilmektedir.

4. Kıbrıs’ta Venedik Kayıtlarının Yeni Mahallî


Kayıtlar İçin Dayanak Olması
1571’de Kıbrıs’ın fethinin tamamlanması Magosa’nın düşüşüyle ger-
çekleşmiş, hemen ardından da adanın idarî durumu ve yapılandırılması
süreci başlatılmıştır. İlk iş olarak da adanın tahririne girişilmiştir. Tah-
rir ameliyesi için Venedik idaresi tarafından burada oluşturulan kayıtlar-
dan yararlanılmasında ve mahallî eşraftan-ahaliden yardım alınmasında
güçlük çekilmedi. Önceki idare (Venedik idaresi) tarafından halk üze-
rinde kurulan baskı ve zulmün bunda etkili olduğu tarihî bilgilerden ve
adaya özgü dönemsel araştırmalardan kolaylıkla anlaşılmaktadır.43 Bu du-
rum; yeni fethedilen topraklarda yeni bir idarî mekanizmanın tesisinin ve
41 Bu hususla ilgili bk. Mehmet İpşirli, “Şeyhülislâm Sun‘ullah Efendi”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fa-
kültesi Tarih Enstitüsü Dergisi, Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu Hatıra Sayısı, S. 13, İstanbul 1987, s. 237-238.
42 BOA. Mühimme Defteri, 22/s. 85, hkm. 175; Belgelerle Arşivcilik Tarihimiz, C I, s. 92.
43 George Francis Hill, A History of Cyprus, C IV, Cambridge University Press, Cambridge 1952, s. 1-34;
George Francis Hill, Kıbrıs Tarihi Osmanlı ve İngiliz İdaresi Dönemi 1571-1948, çev.: Nazım Can Serbest,
Türkiye İş Bankası, İstanbul 2016, s. 3-33; İnalcık, Ottoman Policy and Administration in Cyprus after
the Conquest,; İnalcık, “Ottoman Policy and Administration in Cyprus after the Conquest”, s. 59-77;
Erdoğru, “The Servants and Venetian Interest in Ottoman Cyprus …”, s. 97-120; Feridun M. Emecen,
“Kıbrıs’ta İlk Osmanlı İdarî Yapılanması”, Dünden Bugüne Kıbrıs Meselesi, haz. Ali Ahmetbeyoğlu ve
Erhan Afyoncu, Tarih ve Tabİat Vakfı Yayınları, İstanbul 2001, s. 47-58; Erdoğru, “Rum Tarihçi Prof.
Kostas P. Kyriss’in …”, s. 75-78.

94
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

kamusal hakların korunmasının (eski hakların kullanılmaya devam edil-


mesinin) eski idareye ait kayıtlar sayesinde daha mümkün ve kolay oldu-
ğuna bir işarettir. Eski yönetim kayıtlarından faydalanılması bir açıdan
Osmanlı idaresinin tesisini, arazi rejiminin ve malî düzeninin yeni toprak-
larda inşasını sorunsuz bir şekilde kolaylaştırırken, diğer açıdan “itaatkâr”
olan eski hak sahiplerinin ve vatandaşların –”istimâlet” politikası çerçeve-
sinde– haklarının korunmasını veya kendilerine yeni görev ve gelir geti-
rici kazanç fırsatları verilmesini44 ve yeni iskân edilecek olan halkın yer-
leştirilmesini sağlayan gerçekçi ve gelenekselleşen genel-geçer bir politika
olarak değerlendirilebilir.
Osmanlı idaresinin Kıbrıs’ta tesisi için, yukarıda anlatılan ilk idarî ya-
pılandırma faaliyeti, adaleti sağlama, malî düzeni tesis etme, hukukî düzeni
kurma, denizden ve karadan oluşan askerî yapıyı teşekkül ettirme şeklin-
deki gerekli bütün hazırlıklar tamamlandı. Bunun için yapılması gereken
ilk işlerden birisi ise tahrir işinin sağlıklı bir şekilde tamamlanması, yani
kaynakların doğru bir şekilde kayıt altına alınması oldu. Adanın idarî sta-
tüsü beylerbeyilik olarak tespit edildi ve adayı yönetmek üzere de Av-
lonya sancakbeyi Muzaffer Paşa adanın beylerbeyi tayin edildi;45 Trablus-
şam beylerbeyiliğine atanması nedeniyle, kısa zaman sonra onun yerine
beylerbeyiliği görevine Sinan Paşa tayin edildi.46 Magosa kuşatmasının de-
vam ettiği süreçte Kıbrıs beylerbeyliğine Alaiye, İçil, Sis, Tarsus ve Trablus
sancaklarının ilhakı gerçekleştirildi. Lefkoşa’nın Paşa (Merkez) sancağına,
Girne, Baf ve Magosa’nın da sancağa dönüştürülmesiyle birlikte adanın
idarî yapılandırma süreci tamamlanmış oldu.47 Magosa’nın alınmasından
kısa bir süre sonra (9 Ekim 1571/19 Cemaziyelevvel 979) adanın beyler-
beyi olarak tayin edilen Sinan Paşa’ya ilk iş olarak adanın tahririni emre-
den bir ferman gönderildi.48
Kıbrıs adasının padişah adına yetkilisi durumunda olan vezir ve ser-
dar Lala Mustafa Paşa adadan ayrılmadan önce, adaya bir beylerbeyi (önce
Muzaffer Paşa, ondan sonra Sinan Paşa), bir kadı ve malî işler için bir
44 Nejat Göyünç, “Türk Hizmetine Giren Bazı Kıbrıs Müdafileri”, Milletlerarası Birinci Kıbrıs Tetkikleri
Kongresi (14-19 Nisan 1969) -Türk Heyeti Tebliğleri, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara 1971,
s. 105-197; [Hasan] Nejat Göyünç, “Einige Verteidiger Zyperns in Türkischen Diensten”, Milletlerarası
Birinci Kıbrıs Tetkikleri Kongresi (14-19 Nisan 1969) -Türk Heyeti Tebliğleri-, Türk Kültürünü Araştırma
Enstitüsü, Ankara 1971, s. 109-112.
45 Hill, A History of Cyprus, s. 2; Feridun M. Emecen, “Kıbrıs’ta İlk Osmanlı İdarî Yapılanması”, s. 52.
46 Halil Sahillioğlu, “Osmanlı İdaresinde Kıbrıs’ın İlk Yılı Bütçesi”, Belgeler, C IV, S. 7-8, Ankara 1967, s. 7.
47 Feridun M. Emecen, “Kıbrıs’ta İlk Osmanlı İdarî Yapılanması”, s. 53-54.
48 İnalcık, Ottoman Policy and Administration in Cyprus after the Conquest, s. 8-9.

95
K I BRIS’TA T Ü RK VARLIĞI

defterdar tayin edildi. Adanın (beylerbeyiliğin) merkezi Lefkoşa idi, ay-


rıca sancakbeyi, kadı, müftü, defterdar ve diğer bürokratlar tayin edile-
rek adanın idarî yapılanması tamamlandı.49 Beylerbeyliğin timar işleriyle
ilgilenmek üzere defter eminliği ve timar tezkereciliği büroları kuruldu.50
Yine adanın kale, deniz ve diğer güvenlik hizmetlerinin sağlanması için de
başta Alanya, İçil, Dulkadır ve Tarsus olmak üzere başka yerlerden kale ve
karargâhlar ile timar sistemi içinde görev almak üzere atamalar gerçek-
leştirildi.51 Farklı yerlerden görevlendirilen personel ile adanın her bakım-
dan teşkilatlanması böylelikle tamamlanmış oldu.52 Bütün bu teşebbüslere
rağmen, Osmanlı idaresinin yeni topraklarda fiilen teşekkül etmesi tahrir,
yani nüfus ve gelir kaynaklarının araştırması yapıldıktan sonra tamam-
lanmış sayılırdı.
Bu aşamada muhtemelen şu sıra takip edildi: Öncelikle bir emin ve
bir kâtip tayin edildi. Bu iki görevli eski yönetim (Venedikliler) tarafın-
dan üretilen ve ele geçirilebilen kayıtları ve kanun metinlerini inceleme-
ye,53 bir araya toplatılan ada ileri gelenlerinin ve reayanın bilgisine başvu-
rularak bazı araştırmalar yapmaya, ibraz edilen hak ve imtiyaz belgelerini
kontrol etmeye, hatta durum ve iddiaların tespiti bakımından memleketi
dolaşmaya başladılar. Yapılan araştırma neticesinde aile reisleri, sahip ol-
dukları toprakların genişliği, bekâr ve dulların sayısı hakkında bilgi topla-
dılar; son üç yıl içinde ürün çeşitliliğini ve ne miktarda üretildiğini ayrıca
bunlardan doğan vergi gelirlerini tespit ettiler; böylelikle adaya ait yıllık
ortalama geliri hesapladılar. Ayrıca adaya ait önemli gelir kaynakları ara-
sında olduğu malum olan gümrük, balıkçılık (dalyan), tuzla ve benzeri ge-
lir kaynaklarının yıllık getirisini de tespit ettiler.54
1810-1821 tarihleri arasında Kıbrıs’ta Başpiskoposluk (Archimandritē)
görevi icra eden Kyprianos,55 Kıbrıs’a ait Osmanlı tahrir süreci hakkında
49 Emecen, “Kıbrıs’ta İlk Osmanlı İdarî Yapılanması”, s. 52.
50 İnalcık, Ottoman Policy and Administration in Cyprus after the Conquest, s. 8.
51 Hill, Kıbrıs Tarihi Osmanlı ve İngiliz İdaresi Dönemi 1571-1948, s. 4.
52 Çeşitli araştırmalar, adanın teşkilatlanması hakkında bilgi vermektedir. Bunların bir kısmı şu şekilde-
dir: Hill, A History of Cyprus, s. 1-34; Hill, Kıbrıs Tarihi Osmanlı ve İngiliz İdaresi Dönemi 1571-1948, s.
3-33; İnalcık, Ottoman Policy and Administration in Cyprus after the Conquest; İnalcık, “Ottoman Policy
and Administration in Cyprus after the Conquest”, s. 59-77; Erdoğru, “The Servants and Venetian
Interest in Ottoman Cyprus …”, s. 97-120; Emecen, “Kıbrıs’ta İlk Osmanlı İdarî Yapılanması”, s. 47-58;
Recep Dündar, Kıbrıs Beylerbeyliği (1570-1670), İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayım-
lanmamış Doktora Tezi, Malatya 1998, s. 82-189.
53 Erdoğru, “Rum Tarihçi Prof. Kostas P. Kyriss’in 1570-1878 Osmanlı Dönemi Kıbrıs Tarihiyle İlgili
Görüşleri Üzerine Eleştiriler”, s. 76.
54 İnalcık, Ottoman Policy and Administration in Cyprus after the Conquest, s. 9.
55 Fetih sonrası Venedik kayıtlarına müracaat edilmesi, ada ileri gelenlerinden ve reayadan bilgi toplan-
ması ve tahrir sürecine girişilmesi hakkında George Francis Hill ve Halil İnalcık tarafından verilen

96
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

bilgi veren bir din adamı ve yazardır. O, bu tahrir süreci hakkında ayrıntılı
bilgiler aktarmıştır. O, köylerin ve sakinlerinin sayımı yapılırken, adanın
imparatorluk hazinesine ne kadar gelir sağladığını keşfetmek için, Latin
hükümdarlarının kayıt kütüklerini/defterlerini (book) ve muhasebe defter-
lerinin (account) kullanıldığını; ayrıca şeflerin ve üst sınıfların kölesi olan,
toprak sahibi olamayan, çocuklarıyla birlikte kendileri de efendilerinin malı
olan parici ve perpiriarii de, özgürlük ve huzur bulmayı umdukları için,
kendileriyle muhatap olan Osmanlı idarecilerine yardım ettiklerini zikret-
mektedir. Kyprianos’un eserinde bu konuda şu ayrıntılara yer vermiştir:56

“Mustafa şimdi Lefkoşa’ya döndü ve Kıbrıs’ta kalan sakinlerin (Türkçede


reaya) bir an önce sayımının yapılmasını emretti. Köylerin ve sakinlerinin sa-
yımında, adanın kraliyet hazinesine ne kadar gelir sağladığını keşfetmek için
yalnızca Latin hükümdarlarının [idarî ve malî] defterlerini ve kayıtlarını [idarî
ve arşiv evrakı] kullanmakla kalmadı, aynı zamanda, bir zamanlar gruplarında
önder konumunda olan ve Lefkoşa’nın yağmalanmasının ardından dağlardan
inip reaya olarak teslim olan bazı mutsuz Kıbrıslılardan da bilgi topladı. […].
Anlatılanlara göre, bu kişilere mülklerini bıraktı ve hatta bazılarını orduya aldı,
[…], […]. Bununla birlikte, önderlerin ve üst sınıfların kölesi olan, toprak sa-
hibi olamayan, kendileri ve çocukları efendilerinin malı olan Parici ve Perpi-
riarii, Türklere yardım etmekten asla vazgeçmediler, […]. Soruşturma komis-
yonuna ve Paşa’ya gelirleri, mülkleri, köyleri ve hatta her köydeki aileleri ve
evlerini ayrıntılı olarak bildirdiler. […] Ve ilk teslim olanlardan olan Levkaralı-
lar, […], böylece bazı muafiyetler elde ettiler.”

Kıbrıs halkı, tahrir için oluşturulan araştırma (tahrir) komisyonuna ve


aynı zamanda komisyon nazırı olarak görevlendirilen beylerbeyi Sinan Pa-
şa’ya gelirlerini, mülklerini, köylerini ve hatta her köydeki aileleri ve on-
ların evlerini ayrıntılı olarak bildirdiler. Tahrir çalışmalarının tatmin edici
bir şekilde ilerlemesini sağlamak ve kesin olarak adaletten sapmalarını
bilgiler tarihçi, din adamı ve edebiyatçı Archimandritē Kyprianos’a (1735-1803) dayandırılmaktadır.
Kyprianos, Limasol ilçesine bağlı Kilani (Gilan) köyünde doğdu. Mesleğe Kıbrıs Başpiskoposluğun-
da diyakoz olarak kilisede başladı. Daha sonra bir Archimandritē olarak Venedik’te okudu. 1780’de
Venedik’teyken, Theophilos Korydaleus’un Aristoteles’in On Generation and Corruption konulu ince-
lemesinin girişini, Başpiskopos Chrysanthos ve Baf piskoposu Panaretos’un himayesinde düzenledi
ve yazdı. Venedik’te Yunanca basılan kitapların düzeltilmesi üzerinde de çalıştı. Eğitimini Padova’da
ilerletti ve 1794’ten 1798’e kadar Trieste Rum Ortodoks kilisesinde kıdemli bir din adamıydı. En dik-
kate değer eseri, 1788’de Venedik’te yayınlanan Historia chronologike tes nesou Kyprou eranistheisa ek
diaphoron historikon kai syntetheisa aple phrasei’dir.
56 Kyprianos, Historia chronologike tes nesou Kyprou eranistheisa ek diaphoron historikon kai syntetheisa
aple phrasei, Venice 1788, s. 446-447; ayrıca bkz.: Excerpta Cypria. Materials for a History of Cyprus,
Translated and Transcribed by Claude Delaval Cobham, With an Appendix on the Bibliography of
Cyprus, Cambridge University Press, Cambridge 1908, s. 345.

97
K I BRIS’TA T Ü RK VARLIĞI

önlemek için komisyona nazır (müfettiş) olarak adanın beylerbeyi tayin


edildi. Bu komisyon, 18 Ekim 1572 itibarıyla tahrir çalışmalarını tamam-
layıp tahrire son şeklini verdikten sonra hazırladıkları defteri İstanbul’a
göndererek –ilgili büro vasıtasıyla– padişahın onayına sundular.57
1572 tarihli mufassal tahrir defteri yukarıda verilen bilgileri doğrula-
maktadır. Söz konusu defterin hemen başında yer alan Kıbrıs Adası Ka-
nunnâmesi (Kanunâme-i Cezîre-i Kıbrıs), önceki dönemlerde üretim, ticaret
ve varlıklar konusunda alınan vergilere ve vergi sistemine işaret etmekte-
dir. Bununla birlikte ilgili Kanunnâme’de “[…] dergâh-ı muallâma kazâyâ
defterin gönderüb küffâr-ı hâksâr zamânında cezîrede olan kanûnların sahh
idüb […]”, “satmak içün getürdükleri hamrın her yüküne on altı akça baç
alunurmuş”, “muhtesib dahi ikisine bir akça alurmuş”, ve “[…] akça alur-
larmış ve kapanda satılan esbâbın her kantarına iki akça kapân-ı hâk deyu
alurlarmış ve hîn-i tahrîrde cezîre-i mezbûre hubûbâtı […]” ve “hesâb olun-
duğun bülürmüşsüz”58 şeklinde geçen ifadeler de, Osmanlı yerel idarecileri-
nin Kıbrıs’taki Venedik idaresi döneminde geçerli kanunları araştırdığına
açıkça, üretilen kayıtlardan yararlanıldığına da üstü kapalı şekilde işaret
etmektedir. Bu ifade –her ne kadar kısmen aynı zamanda kişilerden alı-
nan şifahi bilgiye de işaret etmekte gibiyse de– daha çok Venedik dönemi
kanunlarından ve kayıtlarından yararlanıldığını göstermektedir. İlgili Ka-
nunnâme metninde üretim şekillerinin ciddi bir ayrıntı ile karşılık bulun-
muş olması ve her bir kalem için Venedik döneminde ne miktarda vergi
alındığının özellikle vurgulanmış olması, kanaatimizce bunu açıkça teyit
etmektedir. Ancak yine de eski Venedik idaresinin bürokratlarından, eş-
raftan ve ahaliden bilgi ve –varsa– ellerindeki belgelerini takdim etmeleri
usulünün burada da geçerli olmuş ve uygulanmış olabileceğini düşünme-
mek için herhangi bir sebep de yoktur.
Yukarıda iki temel kaynağa dayalı olarak verilen bilgilerin işaret ettiği
ayrıntılar ise şu şekilde açıklanabilir: Tahrir görevlileri, adada elde edilen
gelir hakkında bilgi almak ve Venedik döneminden kalma defter ve ka-
yıtlarda buldukları bilgileri genişletmek maksadıyla eski yönetim kanun-
larını ve kayıtlarını ayrıntılı şekilde tetkik ettiler, ayrıca Venedik bürok-
ratlarının, eşrafın ve reayanın ellerindeki hak ve imtiyaz belgelerini kabul

57 Hill, A History of Cyprus, s. 35-36; Hill, Kıbrıs Tarihi. Osmanlı ve İngiliz İdaresi Dönemi (1571-1948), s.
32-33.
58 BOA, TKG. KK. TTd. Kıbrıs Mufassal Defteri, nr. 111-506/64, Vrk.2A; Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü
Arşivi, TK, GM.d, Kıbrıs Mufassal Defteri, nr. 111, vr.2a; Ahmed Akgündüz, Osmanlı Kanunnâmeleri
ve Hukûkî Tahlilleri, C VII, Osmanlı Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul 1994, s. 637-638.

98
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

ettiler ve onların bilgisine başvurdular, ardından tahrire konu olan sahayı


bizzat yerinde müşahede ettiler. Bu konuda, Venedik döneminde alt sınıf
vatandaşlar arasında yer alan parici ve perpiriarii de Osmanlı tahrir gö-
revlilerine ellerinden geldiğince yardımcı oldular. Frenk döneminde idare-
cilerin ve soyluların kölesi olup, mülk edinemeyen, şahsi haklara sahip ol-
mayan ve kendi çocuklarının sahibi dahi sayılmayan bu kesimler, Osmanlı
mahallî idarecilerine yardım için ellerinden gelen bütün gayreti gösterdi-
ler. Bunlar, Kıbrıs’ta yaşayan herkesin geliri, mülkü, köyü, evi hatta ismi
hakkında beylerbeyine kendi istekleriyle ayrıntılı bilgi sağladı.59 Bu bilgi-
ler neticesinde ortaya çıkan mal varlığı tablosu muhtemelen şu şekilde idi:
1) Toprak ve toprak kullanımına ilişkin olanlar (arazi varlığı ve kıymeti).
2) Hayvanlar ve bunların kıymeti.
3) Binaları içine alan (hane, hamam, mahzen, ahır, samanlık, şırahâne
gibi) emlak ve kıymeti.
4) “Mâ-i cârî” başta olmak üzere çeşitli mal varlıkları ve kıymetleri. 60
Ada halkının da arzusu yönünde olmak üzere Kıbrıs’ta karakteristik bir
Osmanlı idarî sistemi uygulandı. Reayanın statüsü, toprak sahipliğine iliş-
kin hakları, kendilerine uygulanan vergiler, 16. yüzyılda Rumeli ve Anado-
lu’daki sancaklara uygulananlar ile aynı esaslara dayanıyordu. Ayrıca ada-
nın savaş ile fethedilmesi İslamî ilkelerin uygulanmasını gerektirmekteydi.
Bu yüzden, köylerdeki tüm tarım arazileri, mîrî (kamu) arazisi olarak dev-
letin mülkiyetine geçirildi. Genel halk kitlesi için bu uygulamanın sorun
edilmediği açıktır. Bunun nedeni ise fetihten önce ada arazisinin kısmen
devlete, kısmen de Frenk soylularına ait olmasıydı. 1562 yılında tamamla-
nan bir çalışmaya göre, köylülerin toprak üzerinde hiçbir hakkı olmadığı
ve tamamının soylulara ve 567 numaralı kiliseye ait olduğu –devlete ait
ve Real tarzında yapılandırılmış– 246 köy vardı.61
Aslında Kıbrıs’ın idarî bakımdan –en azından malî idarenin– yapılan-
dırılması sürecine daha Mağusa’nın ele geçirilmesinden önce başlanmış ol-
duğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte adanın ilk idarî biriminin daha 14
59 TKGM. TADB. TTD. Kıbrıs Mufassal Defteri, nr. 64, 980/1572, vr.2a; BOA. TKG. KK.TTd. Kıbrıs Mufas-
sal Defteri, 111-506/64, H-29-12-980, vr.2a; Excerpta Cypria, Materials for a History of Cyprus. With an
Appendix on the Bibliography of Cyprus, translated and transcribed by Claude Delaval Cobham, Camb-
ridge University Press, Cambridge 1908, s. 345; Hill, A History of Cyprus, s. 27; İnalcık, Ottoman Policy
and Administration in Cyprus after the Conquest, s. 9; İnalcık, “Ottoman Policy and Administration in
Cyprus after the Conquest”, s. 63.
60 Selahattin Özçelik, “Tanzimat Öncesinde Girne Kazası (Temettüat Defterlerine Göre)”. A.Ü.D.T.C.F.
Tarih Araştırmaları Dergisi, C XXII, S. 34, Ankara 2003, s.40.
61 İnalcık, Ottoman Policy and Administration in Cyprus after the Conquest, s. 10.

99
K I B RIS’TA T Ü RK VAR LIĞI

Haziran 1571 tarihli bir padişah hükmüyle kurulmuş olduğu anlaşılmakta-


dır. Bu hükümde defter kethüdasından ve defter emanetinin bir adet zea-
metle birlikte bir sipahiye iltizama verildiğinden söz edilmektedir. Bundan
sonra sefer serdarı Lala Mustafa Paşa’nın –yaygın görüşe göre– adanın tah-
rir edilmesi emrini vermesiyle birlikte idarî yapılandırma süreci de bütün
hızıyla yeni bir aşamaya taşınmış oldu (1572 sonbaharı). Böylece, Hristi-
yan ahalinin tamamı ayırım gözetmeksizin haraç ödeme yükümlülüğü bu-
lunan gayrimüslim tebaaya dönüştürüldü. Bununla birlikte Sinclitico, Lu-
signan, de Nores gibi köklü soylu ailelerden olanların tamamı mülklerini
yitirmemiş ve bunların bir kısmı sipahi yazılmıştı.62 Esir düşen veya ken-
disi teslim olan soylular, kefaret ödemeleri ve reaya statüsünü kabul et-
meleri karşılığında serbest bırakılmış,63 bazı durumlarda da yeni idarenin
kurumlarına görevli olarak intisap etmişlerdir.

5. Venedik Kayıtlarının Akıbetine İlişkin Bir


Değerlendirme
Burada üzerinde durulması gereken diğer önemli bir nokta, Osmanlı
idarecileri tarafından ele geçirilen Kıbrıs’taki Venedik kayıtlarının Osmanlı
idarî ve kayıt sistemine basamak oluşturduktan sonra akıbetinin ne oldu-
ğudur. Şimdiye kadar Osmanlı idaresi tarafından ele geçirilen yeni top-
raklara ait eski yönetim kayıtlarının kullanıldıktan sonra ne yapıldığına
dair bir bilgi bulunmasa da, adadaki Venedik yönetim kayıtlarından fetih-
ten hemen sonra yeni kayıtların oluşturulmasında yararlanılması ve son-
rasında ise bu kayıtlardan söz edilmemesi, adadaki Venedik kayıtlarının
akıbetinin ne olduğu sorununu tartışmayı önemli kılmaktadır. Bu sorun,
sadece Kıbrıs’taki Venedik kayıtları için değil aynı zamanda Osmanlı İm-
paratorluğu tarafından fethedilmiş ve üç kıtaya yayılan oldukça geniş bir
coğrafya için de söz konusudur. Her fethin ardından eski kayıtlardan ya-
rarlanıldığına dair güçlü deliller bulunmakla birlikte ve bu konuya ilişkin
artık standartlaşmış olan bilginin tarihçiler tarafından sürekli tekrarlanma-
sına rağmen, bu kayıtların akıbetinin ne olduğu sorusuna bir cevap bul-
mak henüz tam anlamıyla mümkün değildir. Bu sorun, ancak (en azından
şimdilik) yapılacak birtakım yorumlarla (ancak bu yorumların bir kısmı
spekülasyon olarak değerlendirilebilir) bir dereceye kadar aydınlatılabilir
62 Göyünç, “Türk Hizmetine Giren Bazı Kıbrıs Müdafileri”, s. 105-197; Göyünç, “Einige Verteidiger Zy-
perns in Türkischen Diensten”, s. 109-112; Erdoğru, “Rum Tarihçi Prof. Kostas P. Kyriss’in …”, s. 76.
63 Hill, A History of Cyprus, s. 23-24.

100
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

durumdadır. Diğer yandan bu konu, Osmanlı imha pratiğinin nasıl gerçek-


leştirildiği sorusuyla da oldukça yakından ilişkili görünmektedir.64 Bu imha
pratiği yoluyla yeni toprakların eski idarelerine ait kayıtların akıbetinin ne
olduğu sorusuna mantıklı bir açıklama getirmek bir ölçüde mümkündür.
Kıbrıs’taki Venedik kayıtlarının sefer serdârı Lala Mustafa Paşa ile
birlikte İstanbul’a götürüldüğüne veya ilk beylerbeyiler tarafından İstan-
bul’a gönderildiğine, adanın Kıbrıs beylerbeyiliği dîvânında süren bir şe-
kilde kullanıldığına ve beylerbeyilik idaresinin kurumsal arşivine konul-
duğuna dair bir bilgi bulunmamaktadır. Bu durum, Osmanlı yönetiminin,
Kıbrıs’taki Venedik kayıtlarını kendi mahallî idarî-malî kayıt sisteminin alt
yapısını oluşturduktan sonra imha etmiş olabileceği yönünde güçlü bir ka-
naat oluşmasına yol açmaktadır. Bununla birlikte bakımsızlık, ilgisizlik ve
önem vermeme gibi nedenlerle kendiliğinden yok olmuş olabileceği yö-
nünde bir değerlendirme yapılması da mümkündür. Gerek Kıbrıs Başpis-
koposu (Archimandritē) Kyprianos ve gerekse konu hakkında akademik
çalışmaları bulunan ve konu hakkında verdikleri bilgiyi Kyprianos’a da-
yandıran Claude Delaval Cobham, George Francis Hill ve Halil İnalcık’ın
bu yönde bilgi sunmamaları, bizleri, konuya dair bazı yönleriyle kesinliği
olmayan bir durumla karşı karşıya bırakmaktadır. Venedik idaresine ait ka-
yıtların tamamının ele geçirilip geçirilmediği, savaşın/kuşatmanın hemen
öncesinde –Girit adasında olduğu gibi65– ada idaresine, bürokratlarına, eş-
rafına ve ahalisine ait değerli pek çok eşya ile birlikte adanın Venedik ida-
resine ait kayıtların (arşivin) Venedik’e veya uygun bir başka yere taşınıp
taşınmadığı belirsizliğini koruyan önemli sorular arasında yer almaktadır.
Şu halde, Venediklilere ait eski yönetim kayıtlarının akıbeti konusunda
beş ayrı sonuç ortaya koymak mümkündür:
1) Venedik kayıtları Venediklilerce imha edilmiştir. Adanın Venedik
idaresi tarafından üretilen kayıtlar, yine Venedik idarecileri tarafından imha
edilmiştir. Ancak (ihtimale dayalı) bu değerlendirme gerek adaya ait ilk Ka-
nunnâme gerekse Kyprianos tarafından ayrı ayrı verilen bilgi ile bir ihti-
mal olmaktan çıkmıştır. Daha doğrusu, kayıtların Venedik idarecileri tara-
fından imha edildiği, bu sebeple Osmanlı idarecilerinin eline hiç geçmediği
yönündeki değerlendirme, eldeki kaynaklar tarafından reddedilmektedir.
64 İshak Keskin, “Resmi Evrak Neden Saklanır/İmha Edilir? Osmanlı İmparatorluğu’nda Evrak İmha Uy-
gulamalarına Yönelik Bir Değerlendirme”. Bilgi ve Belge Araştırmaları Dergisi, S. 16, İstanbul 2021, s.
1-28.
65 Irene Papadaki, “From Crete to Venice: The Transfer of the Archives”, Thesaurismata, S. 46, Venezia
(İtalya) 2016), s. 235-237.

101
K I B RIS’TA T Ü RK VAR LIĞI

Ancak Girne ve Baf’ın teslim yoluyla ele geçirilmesi ve teslim anlaşması


şartları arasında diğer bazı önemli eşya ve malzeme ile birlikte bu iki şeh-
rin arşivinin de götürülmesine izin verilmiş olabileceği ihtimali bu duru-
mun dışında değerlendirilebilir. Hatta bu iki şehrin fethinin gecikmesi ne-
deniyle oluşan boşluk, adadan bazı taşınmaların gerçekleşmesi için son bir
fırsat ortaya koymuş da olabilir. Bu boşluk, aynı zamanda söz konusu iki
şehre ait idarî ve arşiv kayıtlarının deniz yoluyla adadan götürülmüş ola-
bileceği ihtimalini bir ölçüde makul karşılamayı gerektirir. Ancak şimdi-
lik bu yönde de bir bilgi mevcut değildir. Ayrıca Girit’in, uzun süren savaş
sonrasında bir anlaşma yoluyla boşaltılması sırasında yapılan anlaşma şart-
ları, Osmanlı idarecilerinin bu konuda hassas davrandıklarını göstermekte-
dir. Taşınma sırasında ada ahalisinin her hareketi gözlem altında tutulmuş
ve değerli bir şey götürülmesine izin verilmemiştir. Taşınmanın Osmanlı
kayıklarıyla ve ancak şahsî eşyalar bakımından mümkün olduğu, yapılan
anlaşma ile kayıt altına alınmıştır.66 Benzer şekilde, savaşın sonunda Ve-
nedik-Osmanlı yetkilileri arasında imzalanan vire (teslim) anlaşması gere-
ğince, adadan ayrılmak isteyenler eşyalarıyla birlikte Osmanlı donanması
vasıtasıyla adadan ayrılabilecekti.67 Bu da, bize, –bir anlaşma olsa bile– ta-
şınma işlemlerinin sıkı şekilde kontrol altında tutulduğunu ve arşiv gibi
önemli bir varlığın mağlup tarafın yanında götürülebilecek nitelikte bir
eşya olmadığını göstermektedir.
2) Kayıtlar Venedikliler tarafından Venedik’e taşınmıştır. Bu ihtimal
de, –ilk ihtimal gibi– kaynaklar nezdinde reddedilmiş durumdadır. Ada-
daki Venedik idaresi tarafından üretilen kayıtlar, yeni atanan Osmanlı ida-
recilerinin eline geçmiş ve adadaki ilk Osmanlı kayıt sisteminin inşası için
güçlü bir yazılı kaynak oluşturmuştur. Diğer yandan, en azından kayıtla-
rın (az veya çok) bir bölümünün, daha savaş devam ettiği sıralarda farklı
yol ve yöntemlerle adanın dışına çıkartıldığı, böylelikle –Girit adasında söz
konusu olduğu gibi68 sonradan veya doğrudan– Venedik’e nakledildiği de
ifade edilebilir. Ancak bu durum teyide muhtaçtır. Çabalarımız, bunun teyit
edilmesine maalesef imkân tanımamıştır. İlk maddede ifade edilen nedenle,
Girne ve Baf şehir idarelerine ait arşivlerin –belirtildiği üzere– Venedik’e
götürülmüş olma ihtimali söz konusudur. Ancak Kyprianos tarafından bu
66 Ersin Gülsoy, Girit’in Fethi Ve Adada Osmanlı İdaresinin Tesisi (1645-1670), Marmara Üniversitesi Tür-
kiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 1997, s. 134-136.
67 Dündar, agt., s. 77-79.
68 Papadaki, “From Crete to Venice: The Transfer of the Archives”, s. 235-306.

102
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

yönde bir bilgi verilmemiş olması bu ihtimali tamamen imkânsız kılmak-


tadır.
3) Bazı mahallî idarelere ait bir kısım kayıtlar Venedik’e götürülmüş-
tür. Adanın bir kısmının teslim olmak suretiyle Osmanlı sınırlarına ilhak
edilmesi bu ihtimalin değerlendirilmesini gerekli kılmaktadır. Bu sebeple,
sonuna kadar savaşmak yerine teslim olmak suretiyle ilhak edilen Girne
ve Baf69 şehirlerine ait kayıtların Venedik’e nakledilmiş olma ihtimali göz
önünde tutulmalıdır. İlhak sürecinin bir anlaşma yoluyla gerçekleşmiş ol-
ması bu ihtimali ayrıca güçlü kılmaktadır. Uzayan ve sabır sınırlarını ol-
dukça zorlamış olan Girit’in fethi sırasında anlaşma yoluyla teslim olan
Kandiye’nin Venedikli yöneticilerine, tüccarlarına, asilzadelerine ve diğer
tabakadan insanlarına ait değerli eşya ve varlıkların taşınmasına izin ve-
rilmesi en azından şehre ait kayıtların/arşivin de gemilere taşımak sure-
tiyle Venedik’e götürülmüş olma ihtimalini akla getirmektedir. Ancak Gi-
rit’in bir anlaşma ile birlikte Osmanlı idaresine terk edilmesinden hemen
önceye ait kamu maliyesine ilişkin kayıtlar da dâhil olmak üzere toplam
71 sandıktan oluşan tomar halindeki belgeler, klasörler, kayıtlar (ciltlenmiş
belgeler, kütük, evrak kayıt defteri) ve farklı kamu dairelerinin dağınık ev-
rakı günümüzde Venedik’te bulunmaktadır.70 Bu kayıtlar savaşın sonuna
yakın bir zamanda ve Osmanlı-Venedik anlaşmasından kısa süre önce Kan-
diye’den (Girit) çıkartılmış, sırasıyla Suda körfezindeki Suda (Souda, Girit)
adasına, ardından Zanta (Zante, Zakynthos, Mora yarımadasının batı ta-
rafında bulunan yedi ada grubu içinde yer alan adalardan biri) adasına ve
buradan da Venedik’e nakledilmiştir.71 Zaten Girit Savaşı’nın iki tarafı ara-
sında yapılan teslim anlaşmasında da bu yönde bir madde bulunmamak-
tadır.72 Diğer yandan, Kıbrıs’ın önemli bir kısmının savaş yoluyla ve hızlı
bir şekilde ele geçirilmesi ve adanın Venedik idare merkezi durumundaki
Lefkoşa’nın coğrafî bakımdan ada içlerinde bulunması, en azından kayıt-
ların büyük kısmının Osmanlı mahallî idarecileri tarafından doğrudan ele
geçirildiğine işaret eder. Venedik idarî kayıtlarının ve arşivinin ada dışına
nakledilmemesinin bir diğer nedeni de, adanın Osmanlı ordusu tarafın-
dan fethinin muhtemelen mümkün görülmediğidir. Girit’e ait idarî kayıt-
ların ve arşivin henüz savaş başlamadan önce ada dışına çıkartılmasının
69 Harid Fedaî, Fethiye-i Cezîre-i Kıbrıs, K.K.T.C Milli Eğitim, Kültür, KKTC Gençlik ve Spor Bakanlığı
Yayınları, Lefkoşa, 1997, s. 132; Recep Dündar, agt., s. 55-56.
70 Papadaki, “From Crete to Venice: The Transfer of the Archives”, s. 235-306.
71 Papadaki, “From Crete to Venice: The Transfer of the Archives”, s. 237.
72 Gülsoy, Girit’in Fethi Ve Adada Osmanlı İdaresinin Tesisi (1645-1670), s. 134-136.

103
K I B RIS’TA T Ü RK VAR LIĞI

sebebi ise muhtemelen savaşın sona yaklaştığının hissedilmiş olması ne-


deniyle ve Kıbrıs mağlubiyeti neticesinde edinilen bir tecrübenin ürünü
olarak değerlendirilebilir. Diğer yandan Girne ve Baf şehirlerinin adanın
yönetim merkezi olarak fonksiyon icra etmemesi de, –buralara ait kayıt-
ların Venedik’e götürülmüş olsalar bile– önemsenmeyecek ve oldukça tali
bir kayıt grubunun adadan taşınmış olabileceğine işaret eder.
4) Kayıtlar imha edilmemiştir ancak zaman içinde yok olmuştur. Ka-
yıtlar imha edilmemiştir ancak yeni dönemin idarî, malî, hukukî süreçle-
rinde delil olarak görülmedikleri için özensiz şekilde depolarda tutulmuştur
ve bu nedenle zamanla kendiliğinden yok olmuştur. Bu ihtimali reddet-
menin imkânsızlığının yanı sıra doğruluğunun ispatı da kuşkusuz güçtür.
Ancak neredeyse daha elli yıl önce Mısır’da fetih sonrası meydana gelen
–ve devlet hafızasından henüz silinmemiş olabileceğini düşündüğümüz–
olumsuz gelişmeler bu ihtimalin imkânsızlığı yönünde görüş beyan etmeyi
gerektirmektedir. Bir yönetim zaafı neticesinde eski idarenin kendisine ye-
niden hayat şansı bulması ve bu kayıtların –böyle bir durumda ve ilk fır-
satta– eski idarenin yeniden ve hızlı bir şekilde tesisini mümkün hale ge-
tirebilecek olma ihtimali de, adanın Venedik kayıtlarının Osmanlı mahallî
idarecileri tarafından korunmasının önündeki engeldir. Bu durumda ilgili
kayıtların fetih sonrası süreçte korunmasına devam edilmesi neredeyse
mantık dışı bir uygulama olarak dikkatlerdedir.
5) Venedik idarî kayıtları ve arşivleri imha edilmiştir. Yararlanılan –
ve yeni kayıt sistemine dayanak olan– Venedik idarî kayıtları ve arşivleri
artık herhangi bir idarî, malî, hukukî değeri olmadığı için Osmanlı mahallî
idarecileri tarafından imha edilmiştir. Gerek Cezîre-i Kıbrıs Kanunnâmesi
gerekse Kyprianos, Cobham, Hill ve İnalcık gibi yazar ve araştırmacıların
da açıkça kabul ve ifade ettiği üzere, Kıbrıs’ın Venedik kayıtları Osmanlı
idaresinin eline geçmiştir ve ada hakkındaki ilk en önemli bilgiler de bu
yolla elde edilmiştir. Osmanlı imha pratiği esasında idarî, malî, hukukî de-
ğere sahip olmayan resmî kayıtların imhası yönünde genel bir uygulama
tipolojisine sahiptir.73 Bu bakış açısı ile ele geçirilen ve artık idarî, malî,
hukukî değeri bulunmayan Venedik kayıtları, elde daha fazla tutulmaya-
rak imha edilmiştir. Arşiv kayıtlarının kültür mirası olarak değerli olduğu;
dolayısıyla bilimsel araştırmalarda kaynak olarak kullanılabileceği görüşü
73 Keskin, “Resmi Evrak Neden Saklanır/İmha Edilir?”, s. 1-28.

104
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

tarih içinde nispeten yeni sayılabilecek bir bakış açısını yansıtmaktadır.74


Bu sebeple, adaya ait eski Venedik kayıtlarının ilmî nedenler için saklan-
masının ilgili zamanda anlamlı olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu
iki bakış açısının yanı sıra dördüncü madde ile ileri sürülen itirazlar da
dikkate alındığında, ele geçirildiğine şüphe olmayan belgelerin imha edil-
miş olabileceği değerlendirmesinin daha ağırlıklı bir görüşü yansıttığı ka-
naatine sahibiz.
Ağırlığı spekülasyona dayanan bütün bu bakış açılarına rağmen, Kıb-
rıs’taki Venedik kayıtlarının Osmanlı idarecileri tarafından imha edildiğini
iddia etmek mümkündür. Buna karşı sunulabilecek en önemli itiraz, eski
idarelerin –zaman sonra da olsa– ihya edilmesi için imkân doğabilecek ih-
timale sahip olmasıdır. Bu ihtimal, Osmanlı idarî mekanizmasını işgal eden
her yönetici kadar başka medeniyetler tarafından da dikkate alınır bir ar-
gümandır. Diğer yandan tarih, bize, ele geçirilen topraklardaki idarî ve kül-
tür mirasının galip devletler tarafından genellikle ülke başkentlerine veya
ülke içinde uygun görülen bir yere taşındığını da göstermektedir. Mesela;
Yavuz Sultan Selim, fetihten sonra Memluk Sultanlığı’nın tarih ve teşkila-
tına dair ele geçirilen kitapları ve kutsal emanetleri İstanbul’a sevk ettir-
miştir.75 Napoléon Bonaparte ve Adolf Hitler iktidarları dönemlerinde de,
ele geçirilen topraklardaki arşivlerin, fatih devletlerin ana topraklarında
uygun görülen korunaklı bir yere taşındıkları bilgisi mevcuttur.76 Ancak fe-
tihten kısa zaman sonra İstanbul’a dönen Lala Mustafa Paşa’nın, Kıbrıs’ta
ele geçirilen Venedik kayıtlarını İstanbul’a taşıdığını açıklayan bir bilgiye
sahip değiliz. Kaynaklar bu türden bir bilgiyi kaydetmemiştir. Aynı şekilde
bu kayıtların Kıbrıs beylerbeyiliği dîvânında korunmuş olduğunu ortaya
koyan bir veri de söz konusu değildir.
Fethedilen Kıbrıs’ta ele geçirilen Venedik kayıtları Lala Mustafa Paşa
tarafından İstanbul’a götürülmediğine veya Kıbrıs Beylerbeyiliği dîvânında
korunmadığına göre, bu kayıtların imha edilmiş olma ihtimali güçlüdür.
Aslında en önemli mesele Osmanlı evrak imha mantığının bu konuda ha-
yata geçirilmiş olan uygulamasının değişik örneklerle açıklanmasıdır. An-
cak bu yolla daha isabetli bir değerlendirmenin yapılması mümkün olabilir.
74 İshak Keskin, “Somut Kültürel Bir Miras Olarak Arşivler”, Geçmişten Günümüze Türkistan Tarihinin
Bilinmeyenleri. Tarih Bilincine Adanan Bir Ömür: Prof. Dr. Abdülkadir Donuk Armağanı, eds. Muallâ
Uydu-Yücel ve F. Aysel Dıngıl-Ilgın, Ötüken, İstanbul 2017, ss. 427-429.
75 Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilâtına Medhal, s. 293; Tekindağ, agm, s. 36.
76 Brenneke, Archivkunde, s. 178-183; Musİal, Archive im Dritten Reich, s. 88-206; Musİal, Staatsarchive
im Dritten Reich, s. 130-206; Kröger und Thimme, “Das Politische Archiv des Auswärtigen Amts im
Zweiten Weltkrieg”, s. 248-249.

105
K I B RIS’TA T Ü RK VAR LIĞI

Osmanlı evrak imha pratiğinde baskın olan uygulama idarî, malî ve hu-
kukî bakımdan önemsiz kabul edilen belgelerin/kayıtların imhasında bir
sakınca görülmemesidir. Bu türden uygulamalar için özellikle son dönem
Osmanlı bürokrasisinin bazı uygulamaları söz konusudur. Yeniçeri ocağı-
nın ilgasından sonra bu ocağa ait defterlerin fırınlarda yakılması ve Isla-
hat Fermânı’ndan sonra cizye ve haraç uygulamasından vazgeçilmesi ne-
deniyle cizye defterlerinin imha edilmesi kararının alınıp uygulanması bu
konuda verilebilecek önemli örneklerdir. Bu son uygulamanın çok önemli
ve dikkate değer bir istisnası bile vardır: Son iki yıla ait (1848-1850) defter-
lerin, tahakkuk etmiş vergiler nedeniyle şimdilik imhasından kaçınılması.77
Kıbrıs’ın Venedik idaresine ait kayıtların/arşivlerin kesin şekilde imha
edildiğine yönelik değerlendirmenin çok güç olacağı açık olmakla bir-
likte, asıl sorun, fetihten sonra kayıtlardan güç alınarak eski idarenin ko-
laylıkla ihya edileceğidir. Adanın fethi öncesinde teşebbüsleri başlayan ve
fetih sonrasında kesinlik kazanan bir haçlı ittifakının fethin hemen ardın-
dan hayata geçirilmesi ve ittifakın organize ettiği bir donanmanın fethin
kesinlik kazanmasından (1 Ağustos 1571) iki aydan fazla bir zaman sonra
İnebahtı’da Osmanlı donanmasını mağlubiyete uğratması (7 Ekim 1571),78
Kıbrıs’taki Venedik idaresinin yeniden ihya edilebileceği umudunu yeşert-
miş olabileceği ihtimalini zihinlerde doğurmuş olabilir. Benzer bir duru-
mun Memlûk Sultanlığı’nın Osmanlı sınırlarına ilhakı ile birlikte buradaki
kayıtlar için söz konusu olduğu bilinmektedir.79 Gelişen ve ancak İbrahim
Paşa’nın Mısır’a gelmesinden sonra yatıştırılabilen olayların (başkaldırı-
nın) eski kayıtların imhasında (veya akıbetinin belirsizleşmesinde) etkin bir
rol oynayıp oynamadığı önemli bir sorudur. Zira buraya ilişkin sorunun
asıl cevabı, belki de, Çerkez beylerinin (tam olarak hangi kısmını ve üre-
tilen resmî kayıtların ne kadarını sakladıklarını bilemediğimiz) eski Mem-
lûk kayıtlarını, sakladıkları yer(ler)den çıkartarak Hain Ahmed Paşa’nın
kurmaya teşebbüs ettiği eski yönetimin yeniden ihya edilmesinin ve bu
istek doğrultusunda eski yönetim adına vergi toplanmasının/vergi borçla-
rının tahsilinin altında yatıyor olabilir.
İdarî ve malî kayıtların (hatta arşiv belgelerinin) idarî-malî işleyişin
devamı bakımından oynadıkları güçlü rol, Kıbrıs’taki Venedik kayıtlarının
77 Keskin, “Resmi Evrak Neden Saklanır/İmha Edilir? ...”, s. 12-13.
78 S[vat] Soucek, “İnebahtı Savaşı (1571) Hakkında Bazı Mülahazalar”, Tarih Enstitüsü Dergisi, S. 4-5,
Ağustos 1973-1974, s. 35-48; İdris Bostan, “İnebahtı Deniz Savaşı”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansik-
lopedisi, C 22, Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul 1997, s. 287-289; Dündar, agt., s. 79-81.
79 İshak Keskin, “Mısır’ın Tahriri Sırasında Memluk Kayıtlarından Yararlanılması ”, s. 260-264.

106
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

akıbetinin belirlenmesinde önemli ölçüde belirleyici olmuştur denilebilir.


–Yukarıda sayılan beş madde de dâhil olmak üzere– her türlü ihtimalin
göz önünde tutulduğu ve böylelikle kayıtların imhası kararının yöneticiler
tarafından alınmış olması muhtemeldir. Dolayısıyla muhafaza edilen eski
kayıtlar, eğer bir iç karışıklık sırasında başkalarının eline geçerse, yeniden
vergilerin toplanmasında hatta eski kurumların ve yönetim fonksiyonla-
rının hayata geçirilmesinde hızlandırıcı bir rol oynayabilir. Hatta eski yö-
netimin idarî birimlerinin fonksiyonel olarak kolayca ve eksiksiz şekilde
ihyası bu bakımdan mümkündür. Malî kayıtları da ihtiva eden idarî kayıt-
ların (hatta arşiv belgelerinin) idarî devamlılığın sürdürülmesinde ve ku-
rumsal fonksiyonların muhafazasında (anlaşılmasında) oynadığı rolün far-
kında olan Osmanlı mahallî yöneticileri, bu belgeleri imha etme yolunu
tercih etmiş olabilirler. Aslında eski kayıtların bulunmasıyla yeni kayıtla-
rın sorunsuz bir şekilde hazırlanması, imha kararının verilmesinde tered-
düt edilmediğini de düşündürebilir. Yeni tahririn sorunsuz şekilde kayıt-
lara geçirilmiş olması, bir bakıma, eski kayıtların imhası konusunda vaki
olabilecek tereddütlerin izalesine yol açmış olmalıdır. Günümüzdeki gibi
bir araştırmacı ihtiyacı/araştırma mantığı o gün için geçerli olmadığından,
bu yönde bir kararın verilmesi muhtemelen güç olmamıştır. Bütün bu yo-
rumlar her ne kadar kesin bir sonuç niteliğinde olmasa da, aksine bir delil
bulunmadığı sürece, değişik senaryolar arasından düşünülebilecek güçlü
bir ihtimal olarak değerlendirilebilir.
Bütün bu değerlendirmelerin dışında, göz önünde tutulması gereken
başka bir husus vardır. O da, Kıbrıs adasının fethi sırasında savaşsız şekilde
teslim alınan şehirler meselesidir. Bilindiği üzere, Girne ve Baf savaşsız
teslim alınmıştır. Her iki şehrin yönetimi, bu şehirleri bir anlaşma yoluyla
Osmanlı idaresine teslim etmiştir. Dolayısıyla bu şehirlere ait idarî ve ar-
şiv kayıtlarının akıbeti konusu, muhtemelen bütün bu değerlendirmelerin
dışında tutulmalıdır. Böyle bir anlaşma, Osmanlı tarafının talepleri kadar
–belli ölçülerde de olsa– Girne ve Baf’ın Venedikli idarecilerinin taleple-
rini de kapsayacağı açıktır. Böyle bir durum; Venedikliler bu her iki şehri
terk ederken, yanlarına almalarına izin verilen bazı değerli “şey”lerin ola-
cağı anlamına gelmektedir. Bunların başında şüphesiz şehir yönetiminin,
yöneticilerinin, soyluların ve tüccarların (ve adadan ayrılmak isteyen diğer
bazı toplumsal olarak alt tabakalara mensup insanların) hazinesi ve değerli
eşyaları gelecektir. Bu değerli şeylerden başka, –muhtemelen– bu şehirlere
ait idarî kayıtların ve arşivlerin de Venedik’e taşınmış olabileceğini akla

107
K I B RIS’TA T Ü RK VAR LIĞI

yatkın bir ihtimal olarak düşünmek gerekir. Ancak Girit uygulamasında


gösterilen hassasiyetin burada söz konusu olması kuvvetle muhtemeldir.
Yani taşınma sırasında sıkı bir kontrol uygulanması mutlaka söz konusu
olmuştur. Bu da, adanın iki önemli taşrasını oluşturan Girne ve Baf şehir-
lerine ait kayıtların ada dışında bir yere taşınmasını güçleştirmiş olmalıdır.

Sonuç
Kıbrıs’ın Osmanlı açısından stratejik bir önemi vardır. Ancak bu ça-
lışmada üzerinde durulan nokta Kıbrıs’taki Venedik kayıtlarından ve ma-
hallî bilgiden, Osmanlı idaresinin tahrir öncesinde hangi amaçla yararlan-
dıkları ve daha sonra bu kayıtların akıbetlerinin ne olduğu meselesidir.
Fetih sonrasında karşılaşılan ilk sorun eski idarî yapının ve vergi sistemi-
nin incelenmesi, eski kayıtların ele geçirilip değerlendirilmesi, mahallî bil-
giden yararlanılması, eski kayıtlardan yararlanılarak (Osmanlı Devleti le-
hine) yeni kayıtların hazırlanması, adadaki vergilendirilebilir kaynakların
değerlendirilmesi ve yeni mahallî teşkilatın hayata geçirilmesidir. Bütün
bu çalışmalar için öncelikle ilk idareci (bey, beylerbeyi, kadı, defter emini)
atamaları yapılmış, emin ve kâtipten oluşan tahrir komisyonu teşekkül et-
tirilmiş ve idarî yetkilendirmeler tamamlanmıştır. Yeni tahririn tamamla-
nabilmesi için tahrir komisyonunun üyeleri olan emin ve kâtip eski Ve-
nedik kanunlarına ve kayıtlarına başvurmuş, aristokratlardan ve eşraftan
ellerindeki hak ve imtiyaz belgelerini ibraz etmelerini istemiş ve ahalinin
bilgisine başvurmuştur. Bunların ardından saha çalışmasını da tamamlayan
ve notlarını müsvedde haline toparlayan tahrir komisyonu, oluşturdukları
bilgiyi İstanbul’a göndermiş ve İstanbul’da mevcut bilgiden hareketle mu-
fassal ve icmal defterleri hazırlanmıştır. Ayrıca iki nüsha hazırlanan mu-
fassal defterin tuğrasız nüshası Defterhâne’de güvenilir başvuru kaynağı
olarak koruma altına alınmış ve tuğralı olan diğeri de mahallî idare tarafın-
dan yönetim süreçlerinde kullanılmak üzere Kıbrıs Beylerbeyiliği’ne gön-
derilmiştir. Kanunnâme-i Cezîre-i Kıbrıs’ın ise eyalete gönderilen bu defter
içine ve bir suretinin de mahkemelerde mahfûz olan sicile kaydedilmesi
istenmiştir. Bu gelişmeler; ilhak edilen toprakların eski yönetimlerine ait
kayıtların çok önemli bir yönetim, adalet ve malî işlem aracı olarak kul-
lanıldığını, Osmanlı idaresinin bu konuda oldukça bilinçli olduğunu gös-
termektedir. Adaletten şaşmamak ve mümkün olduğunca az hata yapmak
adına da hak ve imtiyaz sahiplerinden sahip oldukları hak ve imtiyazları

108
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

belgelendirmeleri istenmiş ve ahaliden bilgi alınarak tahrir işinin hatasız


yapılmasına çalışılmıştır. Bununla birlikte bütün bu çalışmaların kesin şe-
kilde hatasız yapıldığını iddia etmek kuşkusuz imkânsızdır. Ancak Osmanlı
yönetim pratiğinin –despotça bir yaklaşım sergilemeksizin– adaleti koru-
mak ve hoşnutsuzluk oluşmasının önüne geçmek için güçlü bir irade ve
gayret ortaya koydukları bu bakımdan söylenebilir.
Diğer yandan konu bakımından önemli olan asıl hususlardan biri de
eski yönetim tarafından üretilmiş her türden kayıtların akıbetlerinin ne ol-
duğu sorusudur. Bu konuda kesin bir belgelendirmenin mümkün olmadı-
ğını belirtmek gerekmekle birlikte, beş temel ihtimal ile yüzleşmek müm-
kündür. Bu ihtimallerden ilki Venedik kayıtlarının, Osmanlı idaresinin
eline geçmesin diye, muhtemelen Venedikliler tarafından imha edildiği-
dir. Ancak tarihî kaynaklar bu durumu yanlışlamakta ve Osmanlı idaresi
tarafından kayıtların kullanıldığını teyit etmektedir. İkinci ihtimal kayıt-
ların Venedikliler tarafından Venedik’e taşınmış olabileceği ile ilgilidir.
Ancak konuya kaynak teşkil eden Kanunnâme metni ve Kyprianos tara-
fından verilen bilgi, Kıbrıs’taki Venedik kayıtlarının Osmanlı idarecileri
tarafından bir şekilde ele geçirildiğini ortaya koymaktadır. Üçüncü ihti-
mal, adaya ait kayıtların bir kısmının Osmanlı idarecilerinin eline geçme-
diği ve Venedikliler tarafından Venedik’e taşındığı meselesidir. Girne ve
Baf’ın teslim olmak suretiyle Osmanlı topraklarına katılması bu ihtimali
düşündürmektedir. Ancak bu durumun anlaşma maddeleri ve kaynaklar
nezdinde ayrıca teyide muhtaç bir konu olduğu da belirtilmelidir. Taşın-
malar sırasında uygulanan sıkı kontrolün bu türden eşyanın taşınmasında
güçlük doğuracağı hatta imkânsız hale getireceği düşünülmelidir. Kayıt-
ların akıbeti ile alakalı olarak değerlendirilebilecek dördüncü ihtimal, Os-
manlı idaresinin yararlandıktan sonra Venedik kayıtlarını beylerbeyiliğin
kurumsal arşivine terk etmiş olduğu ve bu kayıtların bakımsızlıktan, özen-
sizlikten, hatta idarî bakımdan artık kullanılması ihtiyacının söz konusu
olmamasından kaynaklı birtakım sebeplere bağlı olarak zamanla kendili-
ğinden yok olduğudur. Ancak bunun yüzdesi küçük bir ihtimal olduğunu
şahsi bir kanaat olarak belirtmek yerinde olacaktır. Konuya dair beşinci
ve son ihtimal ise Osmanlı mahallî yöneticilerinin idarî, malî, hukukî ve
askerî amaçlı egemenliğin tesisi için yararlandıktan sonra kayıtları vakit
geçirmeksizin imha etmiş oldukları ile ilgilidir. Bu türden bir uygulama
aynı zamanda Osmanlı evrak kullanım yaklaşımına ve imha pratiğine de
uygundur. Yani Osmanlı idaresi; üretilen kayıtları idarî, malî ve hukukî

109
K I B RIS’TA T Ü RK VAR LIĞI

nedenlerle muhafaza etmiştir. Bu kullanım değerleri yöneticilerin gözünde


sonlandığında, kayıtların imha edilmesinin önü de açılmış olurdu. Yeni-
çeri ocağına ait kayıtların imha edilmesi ve cizye kayıtlarının Islahat Fer-
mânı’nın ilanının ardından imha edilmesi de aslında bu yaklaşımın bariz
bir ispatıdır. Bu da göstermektedir ki, Osmanlı imha pratiği, kurumların
işleyişinde artık etkin ol(a)mayacak kayıtların imhasına yönelik bir arşi-
vsel değer kriterini benimsemiştir. Yine söz konusu bakış açısının (başka
örneklerle ayrıca incelenmeye ve desteklenmeye muhtaç olmakla birlikte)
Osmanlı Devleti’nde hâkim bir kural olduğu düşünülebilir. İmha prosedü-
rünün çok önemli bir sebebinin olması muhtemeldir. Bu çok önemli se-
bep ise eski yönetimin yeniden ihyası konusunda endişe duyulması olabi-
lir. Yaşanacak en küçük asayiş sorununun ve yönetim boşluğunun böyle
bir ihtimal ile Osmanlı yönetimini yüzleştireceği açıktır.

Kaynaklar
Arşiv Belgeleri
Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı (BOA)
BOA., BEO. Siyasî, 34/42.
BOA., DH. MB. HPS., 46/42.
BOA., DH. SN. THR., 71/11.
BOA., DH. SN. THR.. 81/70.
BOA., İ. Dahiliye, 1316 R./17.
BOA., Meclis-i Vükelâ Mazb.,197/107.
BOA., Meclis-i Vükelâ Mazb., 201/45.
BOA. Mühimme Defteri, 22/s. 85, hkm. 175.
BOA. TKG. KK.TTd. Kıbrıs Mufassal Defteri, 111-506/64, H-29-12-980.
İstanbul Atatürk Kitaplığı
İstanbul Atatürk Kitaplığı Muallim Cevdet Yazmaları, 888/1483 Tarihli Karaman Eyaleti Va-
kıf Tahrir Defteri, No: MC.0-116/L
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivi
TKGM. TADB. TTD. Kıbrıs Mufassal Defteri, nr. 64, 980/1572.
Araştırma Eserleri
Akgündüz, Ahmed, Osmanlı Kanunnâmeleri ve Hukûkî Tahlilleri, C VII, Osmanlı Araştır-
maları Vakfı Yayınları, İstanbul 1994.
Barkan, Ömer Lütfi, “Türkiye’de İmparatorluk Devirlerinin Nüfus ve Arazi Tahrirleri ve
Hâkana Mahsus İstatistik Defterleri (I)”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmu-
ası, C II, S. 1, İstanbul 1941, s. 20-59.

110
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

Barkan, Ömer Lütfi, “Türkiye’de İmparatorluk Devirlerinin Nüfus ve Arazi Tahrirleri ve


Hâkana Mahsus İstatistik Defterleri (II)”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mec-
muası, C II, S. 1 İstanbul 1941, s. 214-247.
Belgelerle Arşivcilik Tarihimiz, C 1, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara 2000.
Bostan, İdris, “İnebahtı Deniz Savaşı”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C 22, Tür-
kiye Diyanet Vakfı, İstanbul 1997, s. 287-289.
Bostan, İdris, “Kıbrıs Sefer Günlüğü ve Osmanlı Donanmasının Sefer Güzergâhı”, Dünden
Bugüne Kıbrıs Meselesi, haz. Ali Ahmetbeyoğlu ve Erhan Afyoncu, Tarih ve Tabiat
Vakfı Yayınları, İstanbul 2001, s. 11-38.
Brenneke, Adolf, Archivkunde: Ein Beitrag zur Theorie und Geschichte des europäischen Ar-
chivwesens, Ed. Wolfgang Leesch, Koehler & Amelang, Leipzig 1952.
Çetin, Atilla, “İstila-yı Keferede Kalan Osmanlı Defterleri”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, S.
3, İstanbul Mart 1987, s .6-8.
Çiçek, Kemal, “Osmanlılar’dan Önce Akdeniz Dünyasında Yapılan Tahrirler Hakkında Bazı
Gözlemler”, OTAM Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Mer-
kezi Dergisi, C 6, S. 6, Ankara 1995, s. 51-89.
Delmas, Bruno, Arşivler, çev. Nihal Somer, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara 1991.
Demir, Yaşar ve İshak Keskin, “Manda İdaresinin Hatay’da Ürettiği Belgeler ve Fransız
Manda Arşivinin Hatay İçin Önemi”, Anavatana Katılışının 80. Yılında Hatay Ulusla-
rarası Sempozyumu, haz. Erdem Ünlen ve H. Aytuğ Tokur, Atatürk Araştırma Mer-
kezi, Ankara 2020, s. 795-834.
Dündar, Recep, Kıbrıs Beylerbeyliği (1570-1670), İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-
tüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Malatya 1998.
Emecen, Feridun M. “Sefere Götürülen Defterlerin Defteri”, Prof.Dr. Bekir Kütükoğlu’na
Armağan, haz. Mübahat S. Kütükoğlu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, İs-
tanbul 1991, s. 241-268.
Emecen, Feridun M., “Beylikten Sancağa Batı Anadolu’da İlk Osmanlı Sancaklarının Kuru-
luşuna Dair Bazı Mülahazalar”, Belleten, C LX, S. 227, Ankara 1996, s. 81-91.
Emecen, Feridun M., “Mufassaldan İcmale: Osmanlı Tahrir Defterlerinin Türleri” Osmanlı
Araştırmaları, S. XVI, İstanbul 1996, s. 37-44.
Emecen, Feridun M., “Kıbrıs’ta İlk Osmanlı İdarî Yapılanması”, Dünden Bugüne Kıbrıs Me-
selesi, haz. Ali Ahmetbeyoğlu ve Erhan Afyoncu, Tarih ve Tabiat Vakfı Yayınları, İs-
tanbul 2001, s. 47-58.
Erdem, Fatih, 18. Yüzyıl Osmanlı Kıbrısı’nda Muhassıllık İdaresi (H. 1130-1199 / M. 1718-
1785), Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanma-
mış Yüksek Lisans Tezi, Aydın 2021.
Erdoğru, Mehmet Akif, “Kanunî’nin İlk Yıllarında Karaman Vilayeti”, Tarih İncelemeleri
Dergisi, S. 8, İzmir 1993, s. 37-50.
Erdoğru, Mehmet Akif, “The Servants and Venetian Interest in Ottoman Cyprus in The
Late Sıxteenth and The Early Seventeenth Centuries”, Quaderni di Studi Arabi, S. 15,
Venedik -2006’dan sonra Roma- (İtalya) 1997, s. 97-120.

111
K I B RIS’TA T Ü RK VAR LIĞI

Erdoğru, Mehmet Akif, “Rum Tarihçi Prof. Kostas P. Kyriss’in 1570-1878 Osmanlı Dönemi
Kıbrıs Tarihiyle İlgili Görüşleri Üzerine Eleştiriler”, Türk Yurdu, C.100, S.286, Ankara
2011, s. 75-78.
Excerpta Cypria. Materials for a History of Cyprus, çev. ve Transkripsiyon: Cobham Claude
Delaval, Cambridge University Press, Cambridge 1908.
Fedaî, Harid, Fethiye-i Cezîre-i Kıbrıs, K.K.T.C Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Bakan-
lığı Yayınları, Lefkoşa 1997.
Goossens, Godefroy, “Introduction á l’Archivéconomie de l’Asie Antérieure”, Revue d’Ass-
yriologie et d’Archéologie Orientale, C XLVI, S. 2, 1952, s. 98-107.
Göyünç, [Hasan] Nejat, “Türk Hizmetine Giren Bazı Kıbrıs Müdafileri”, Milletlerarası Bi-
rinci Kıbrıs Tetkikleri Kongresi (14-19 Nisan 1969) -Türk Heyeti Tebliğleri-, Türk Kül-
türünü Araştırma Enstitüsü, Ankara 1971, s. 105-197.
Göyünç, [Hasan] Nejat, “Einige Verteidiger Zyperns in Türkischen Diensten”, Milletlera-
rası Birinci Kıbrıs Tetkikleri Kongresi (14-19 Nisan 1969) -Türk Heyeti Tebliğleri-, Türk
Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara 1971, s. 109-112.
Gülsoy, Ersin Girit’in Fethi Ve Adada Osmanlı İdaresinin Tesisi (1645-1670), Yayınlanmamış
Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul 1997.
Hill, George Francis, A History of Cyprus, C.IV. Cambridge University Press, Cambridge 1952.
Hill, George Francis, Kıbrıs Tarihi: Osmanlı ve İngiliz İdaresi Dönemi 1571-1948, çev. Nazrm
Can Serbest, Türkiye İş Bankası, İstanbul 2016.
Iacovou, Maria, “Political Economies and Landscape Transformations. The Case of Ancient
Paphos”, Structure, Measurement and Meaning. Studies on Prehistoric Cyprus in Ho-
nour of David Frankel, ed. Jennifer M. Webb ve David Frankel, Åströms Förlag, Up-
psala 2014, s. 161-174.
İnalcık, Halil, Ottoman Policy and Administration in Cyprus after the Conquest, Ayyıldız
Matbaası, Ankara 1969.
İnalcık, Halil, “Ottoman Policy and Administration in Cyprus after the Conquest”, Milletlera-
rası Birinci Kıbrıs Tetkikleri Kongresi (14-19 Nisan 1969) -Türk Heyeti Tebliğleri-, Türk
Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara 1971, s. 59-77.
İnalcık, Halil, “Osmanlı Fetih Yöntemleri. Söğüt’ten İstanbul’a”, Osmanlı Devleti’nin Kuru-
luşu Üzerine Tartışmalar, haz. Oktay Özel ve Mehmet Öz, 2. basım. İmge Kitapevi,
Ankara 2005, s. 443–472.
İpşirli, Mehmet, “Şeyhülislâm Sun’ullah Efendi”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Ta-
rih Enstitüsü Dergisi Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu Hatıra Sayısı, S. 13, İstanbul -1983-
1987- 1987, s. 209-256.
Keskin, İshak, Yakınçağ’dan Günümüze Türkiye’de ve Avrupa’da Arşivcilik Eğitimi, İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 2003.
Keskin, İshak, Mezopotamya’da Arşivler ve Arşivcilik Mezopotamya Ekseninde Eski Önas-
ya’nın Arşivsel Düzenleme Sistemleri, Çantay Kitabevi, İstanbul 2007.
Keskin, İshak “Günümüz Arşivcilik Anlayışıyla Bir Osmanlı Aydını Olarak Hayreddin Bey
(Nedim Göçen)’in (1867-1942) Arşivcilik Anlayışının Karşılaştırılması”, Journal of Tur-
kish Studies –In Memoriam Şinasi Tekin III-, C 32, S. 1, Cambridge 2008, s. 289-306.

112
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

Keskin, İshak “Mısır’ın Tahriri Sırasında Memluk Kayıtlarından Yararlanılması ve Bu Kayıt-


ların Akıbeti”, Hidayet Yavuz Nuhoğlu Armağanı, haz. İshak Keskin, Muhammet Hanefi
Kutluoğlu ve Sabriye Serap Kurbanoğlu, Pamuk Yayınları, İstanbul 2009, s. 245-265.
Keskin, İshak ve Muhammet Hanefi Kutluoğlu, “Eski İran Medeniyetinde Arşivler ve Ar-
şiv Uygulamaları”, İsmet Binark Armağanı, haz. İshak Keskin, Şekibe Nihal Somer ve
Nizamettin Oğuz, Türk Edebiyat Vakfı, İstanbul 2015, s. 225-262.
Keskin, İshak, “Somut Kültürel Bir Miras Olarak Arşivler”, Geçmişten Günümüze Türkis-
tan Tarihinin Bilinmeyenleri. Tarih Bilincine Adanan Bir Ömür: Prof. Dr. Abdülkadir
Donuk Armağanı, eds. Muallâ Uydu-Yücel ve F. Aysel Dıngıl-Ilgın, Ötüken, İstanbul,
2017, ss. 410-435.
Keskin, İshak, “Resmi Evrak Neden Saklanır/İmha Edilir? Osmanlı İmparatorluğu’nda Ev-
rak İmha Uygulamalarına Yönelik Bir Değerlendirme”, Bilgi ve Belge Araştırmaları
Dergisi, S. 16, İstanbul 2021, s. 1-28.
Kröger, Martin und Roland Thımme, “Das Politische Archiv des Auswärtigen Amts im
Zweiten Weltkrieg”, Vierteljahrshefte für Zeitgeschichte, C 47, S. 2, Oldenburg (Deut-
schland) April 1999, s. 243-264.
Kyprianos, Historia chronologike tes nesou Kyprou eranistheisa ekiaphoron historikon kai sy-
ntetheisa aple phrasei, Venice 1788.
Musial, Torsten, Archive im Dritten Reich. Zur Geschichte des staatlichen Archivwesens in
Deutschland 1933-1945, Doktorarbeit/Dissertation [Yayımlanmamış Doktora Tezi],
Humboldt-Univeristät zu Berlin, Berlin 1994.
Musial, Torster, Staatsarchive im Dritten Reich. Zur Geschichte des staatlichen Archivwesens
in Deutschland 1933-1945, Verlag für Berlin-Brandenburg, Potsdam 1996.
Öz, Mehmet, “Tahrir”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c. 39, Türkiye Diyanet
Vakfı Yayınları, İstanbul 2010, s. 425-429.
Özcan, Ahmet, “Uzun Hasan Kanunları ve Osmanlı Dönemine Yansımaları”, OTAM, S. 29,
Ankara Bahar 2011, s. 173-192.
Özçelik, Selahattin, “Tanzimat Öncesinde Girne Kazası (Temettüat Defterlerine Göre)”.
A.Ü.D.T.C.F. Tarih Araştırmaları Dergisi, C XXII, S. 34, Ankara 2003. s. 35-81.
Papadaki, Irene, “From Crete to Venice: The Transfer of the Archives”, Thesaurismata, S.
46, Venezia (İtalya) 2016, s. 235-306.
Sahillioğlu, Halil, “Osmanlı İdaresinde Kıbrıs’ın İlk Yılı Bütçesi”, Belgeler, C IV, S. 7-8, An-
kara 1967, s. 1-33.
Soucek, S[vat], “İnebahtı Savaşı (1571) Hakkında Bazı Mülahazalar”, İstanbul Üniversitesi
Tarih Enstitüsü Dergisi, S. 4-5, İstanbul Ağustos 1973-1974, s. 35-48
Şahin, İsmail, Kıbrıs Başpiskoposluğu (1571-1821), Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, An-
kara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2005.
Turan, Hayrünnisa, “Kudüs’teki Memlûk Türk Devleti Armaları (Renkler)”, Belleten, C 83,
S. 298, Ankara 2019, s. 887-924.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, 2. baskı,
Türk Tarih Kurumu, Ankara 1969.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Devleti Teşkilâtına Medhal. Büyük Selçukîler, Anadolu
Selçukîleri, Anadolu Beylikleri, İlhânîler, Karakoyunlular ve Akkoyunlularla Memlûk-
lerdeki Devlet Teşkilâtına Bir Bakış, 4. baskı, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1988.

113
K I B RIS’TA T Ü RK VAR LIĞI

Ekler
Ek 1: 980 Tarihli Kıbrıs Adası (Cezîre-i Kıbrıs)
İle Alakalı Ferman80
Sûret-i emr-i şerîf-i sultânî
Kıdvet’ül-ümerâi vel-ekâbir müstecmî’u cemî’i’l-me’âlî ve’l-mefâhir cezî-
re-i Kıbrıs defterdârı ve muharrîri olan Mehmed dâme ‘uluvvuhû tevkî’-i
refî’-i hümâyûn vâsıl olıcak ma’lûm ola ki küffâr-ı hâksâr zamânında cezî-
re-i Kıbrıs re’âyası mahsûlâtının kısmından kiminden südüs ve kiminden
humus ve kiminden rub’ ve kiminden sülüs alınu-gelüb ve cezîre-i mezbû-
rede parikoz dimekle ma’rûf tâife beğlerine her haftada iki gün beğlerine ve·-
sipâhîlerine hizmet ede-gelüb ve re’âya ve baliğ olmış oğlanları kimi altmış
ve kimi seksen ve kimi doksan akçe kısımlarını virdüklerinden sonra ken-
düleri ve oğulları ve kızları içün tuz hakkı deyü beşer akçe virürler imiş ve
zirâ’at itdükleri yerlerinden külliyen kısımlarını üçde bir virürlermiş ve cezî-
re-i mezbûre re’âyâsından birünün kısrağından katır olsa altmış akçe ve eğer
tay olsa yiğirmi beş akçe ve inekleri buzalasa beş akçe ve âdet-i ağnâm her
koyundan bir akçe ve her kuzudan bir akçe alınurnış ve cezîre-i mezbûre
nâhiyelerinden Limaso ve Odim nâhiyelerinden otuz altı pâre karye bağla-
rının kısımlarını üçde bir alduklarından sonra her dönüme bir buçuk akçe
resm-i dönüm alurlarmış cezîre-i mezbûre re’âyası hakkında mezîd-i ‘inâ-
yetin mukârin olmağın zikr olunan parikoz tâifesi her haftada bir gün mîrî
sükker-hânelere ve ekinliklere ve sâir lâzım gelen hidemât-ı hümâyûnuma
hizmet etmek ve sâir re’âya gibi kısımları humusdan alınmak ve ispençeleri
otuzar akçe ve re’âyâanın a’lâsından yüz akçe ve evsâtından seksen akçe ed-
nâsından altmış akçe harâc ve ‘âdet-i ağnâm dahi iki koyuna bir akçe alın-
mak emrim olmuşdur. Buyurdum ki, hükm-i şerîf-i vâcib-ül-ittibâ’ım vusûl
buldukda cezîre-i mezbureyi tamâm tahrîr eyledügde re’âyânın vergüsin
ta’yîn olınduğı re’âyâya tenbîh ve i’lâm idüb bu hükm-i şerîfimün bir sûre-
tin vilâyet-i mezbûre defteri zahrına ve bir sûretini sicill-i mahfûza kayd it-
düresin ki min-ba’d mazmûn-ı bümâyûnumla ‘amel olunub emrime muhâ-
lif re’âyâdan kimesne ziyâde nesne taleb eylemeye. Şöyle bilesin, ‘alâmet-i
şerîfe ‘timâd kılasın.Tahrîren fî evâil-i şehr-i Cumâde’l-âhire sene semânîn
ve tis’a mi’e81 be-makâm-ı Konstantiniyye el-mahrûsa.
80 BOA. TKG. KK.TTd. Kıbrıs Mufassal defteri, 111-506/64, H-29-12-980, Vrk.2a; TKGM. TADB. TTD.
Kıbrıs Mufassal Defteri, nr. 64, 980/1572, vr.1; Ahmed Akgündüz, Osmanlı Kanunnâmeleri ve Hukûkî
Tahlilleri, C VII, Osmanlı Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul 1994, s. 638-639.
81 1-10 Cemâziyelâhır 980 (11-20 Ekim 1572)

114
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

Ek 2: Kıbrıs Adası Kanunnâmesi


(Kanunnâme-i Cezîre-i Kıbrıs)82
Kânûnnâme-i Cezîre-i Kıbrıs
Kıdvetü’l-ümerâi vel-ekâbîr müstecmî’u cemî’i’l-me’âli vel-mefâhir zül-
kadri’l-etemm vel-fahri’l-eşemm el-muhtessu bi-mezîd-i ‘inâyeti’l-melik’is-sa-
med cezîre-ı Kıbrıs defderdârı olan Mehmed dâme ‘uluvvuhû tevkî’-i refi’-i
hümâyûn vâsıl olıcak ma’lûm ola ki dergâh-ı mu’allâma kazâyâ defterin
günderüb küffâr-ı hâkisâr zamanında cezîrede olan kânûnların sahh idüb
cümleden biri cezîreye hâricden meta’ getürse, çuka ve akmişeden gayrı her
yüz akçede dokuz akçe gümrük alınub ve cezîreden gayrı yere alub gitseler,
her yüz akçede beş akçe gümrük alınurmış ve çuka ve sâir yapağıdan işlen-
miş meta’dan her yüz akçede iki akçe ve akmişe kısmından her yüz akçede
beş akçe gümrük alınub ve cezîre-i mezbûre ahâlisi evlerine me’kûlat kısmın-
dan ve hamrden ki, kifâyet mikdârından ziyâde olmaya anun gibiden nesne
vermeyüb ve un ve buğday ve arpa, gerek hâriçden cezîreye getürsünler ge-
rek cezîreden alub gitsünler, bir akçe ve bir habbe nesne alınmayub ve taşra-
dan kal’alara satmak içün getürdükleri hamrin her yüküne on altı akçe bâc
alınurmış ve yalılarda sayd olunan balıkdan her sandalda üç akçe alınub ve
boğazlanmak içün gelüb kasabhânelerde boğazlanan sığırın erkeğinden ve di-
şisinden beşer akçe alındukdan sonra muhtesib dahi ikisine bir akçe alurmış
ve her balık yüküne on altı akçe alınur ve resm-i kile deyü üç kile buğdaya
bir akçe ve altı kile arpaya bir akçe alınub ve sâir hubûbâtın her üç kilesine
bir akçe alınub ve meyvenin yükine bir akçe ve odının üç yükine bir akçe ve
arabasına bir akçe ve zeytûnın her altı kilesine bir akçe ve çekirdekli pen-
benin her kantarına beş akçe ve sâfîsinin kantarına on beş akçe alurlarmış
ve kapanda satılan esbâbın her kantarına iki akçe kapan hakkı deyü alur-
larmış ve hîn-i tahrirde cezîre-i mezbûre hubûbâtı a’lâ ve evsat ve ednâ ve
evsat i’tibariyle buğdayın her İstanbul kilesi onikişer ve arpanın kilesi altı-
şar ve mercimeğin kilesi on üçer akçeye ve burçağın altışar akçeye ve bakla-
nın kilesi onar akçeye ve sisamın kilesi otuzar akçeye ve nohudun kilesi on
dörder akçeye ve ‘alefin kilesi üçer akçeye ve burçağın altışar akçeye ve şi-
renin her yükü kırk akçeye ve penbenin kantarın üçyüz akçeye ve kendirin
kantarın ikiyüz elli akçeye ve harnubın kantarı otuz beş akçeye hesâb olun-
duğın bildürmişsin. İmdi kassâbhânelerde boğazlanan sığırlardan ve koyun
82 BOA. TKG. KK.TTd. Kıbrıs Mufassal defteri, 111-506/64, H-29-12-980, vrk.2b-3a; TKGM. TADB. TTD.
Kıbrıs Mufassal Defteri, nr. 64, 980/1572, vr. 2b-3a; Ahmed Akgündüz, Osmanlı Kanunnâmeleri ve
Hukûkî Tahlilleri, C VII, Osmanlı Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul 1994, s. 637-638.

115
K I B RIS’TA T Ü RK VAR LIĞI

ve keçiden vech-i meşrûh üzere muhtesibler alı-geldüği akçe ref’ olunub ve


kal’alarda satılmak içün günderilen hamr yükünden alınugelen on altı akçe
bâc dahi ref’ olınub ve re’âyâdan sâir vergüleri ve me’kûlât ve sâir kıymeti
vech-i meşrûh üzere mukarrer olmak emrim olmuşdır. Buyurdum ki; hükm-i
şerîfim vusul buldukda muhtesib olanlar boğazlanan sığır ve koyundan ve
keçiden ve gayrı aldukları akçeyi ve hamr bâcın ref’ eyleyüb andan gayrı
zikrolunan kavânîni mukarrer dutub deftere kayd eyleyesin. Bu hükm-i şerî-
fim ile ‘amel olunmak içün bir sûretin cezîre-i mezbûre defteri zahrına kayd
idüb ve bir sûretin mahkemelerde mahfûz olan sicillerde kayd itdüresin ki,
kuzât ana göre ‘amel idüb re’âyâdan vaz’ olunan kanûna muhâlif ziyâde
bir akçe ve bir habbe aldurmayub cezîre-i mezbûre re’âyası âsûde hâl ola-
lar. Şöyle bilesin ‘alâmet-i şerîfe i’timâd kılasın.
Tahrîren fî evâil-i şehr-i cümâdelâhıra 98083
Be-makâm-ı Konstantıniyye el-mahrûsa.

Ek 3: Kyprianos’un Kitabından Bir Kesit84


Mustafa şimdi Lefkoşa’ya döndü ve Kıbrıs’ta kalan sakinlerin (Türk-
çede reaya) bir an önce sayımının yapılmasını emretti. Köylerin ve sakinle-
rinin sayımında, adanın kraliyet hazinesine ne kadar gelir sağladığını keş-
fetmek için yalnızca Latin hükümdarlarının [idarî ve malî] defterlerini ve
kayıtlarını [evrakını] kullanmakla kalmadı, aynı zamanda, bir zamanlar
gruplarında önder konumunda olan ve Lefkoşa’nın yağmalanmasının ardın-
dan dağlardan inip reaya olarak teslim olan bazı mutsuz Kıbrıslılardan da
bilgi topladı. Bu mutsuz Kıbrıslılar, daha önce yakalanmış, ama ücret kar-
şılığında ve reaya olarak kalmak şartıyla serbest bırakılmış olan wit-Scipio
Caraffa, Peter Paul Syncleticos, Tuzio Constanzo, Livia Podocataro, Giovanni
Muscorno, Orsatto Lusignan ya da Lazania, Giannetto ve Ettore de Nores ve
diğerlerine teslim olmuş kişilerdi. Anlatılanlara göre, bu kişilere mülklerini
bıraktı ve hatta bazılarını orduya aldı, ancak Yunanların sipahi olarak ka-
bul edilmiş olması konusu gerçekten şüphelidir, çünkü Türklerin diğer ırk-
lara olan nefretini ve Hristiyanlara, özellikle de savaşta ele geçirmiş olduk-
larına karşı güvensizliklerini biliyoruz. Bununla birlikte, önderlerin ve üst
83 1-10 Cemâziyelâhır 980 (11-20 Ekim 1572)
84 Kyprianos, Ἀρχιμανδρίτου Κυπριανοῦ Ἱστορία Χρονολογικὴ τῆς Νήσου Κύπρου (Historia chronologike tes
nesou Kyprou eranistheisa ek diaphoron historikon kai syntetheisa aple phrasei), Venice, 1788, ss. 446-
447; Excerpta Cypria Materials for a History of Cyprus, çev. ve transkripsiyon: Cobham Claude Delaval,
Cambridge University Press, Cambridge, 1908, s. 345.

116
O S M A N L I İ DA R E S İ N İ N K I B R I S ’ TA T E S İ S İ N D E V E N E D İ K M A H A L L î A R Ş İ V İ N D E N

sınıfların kölesi olan, toprak sahibi olamayan, kendileri ve çocukları efendi-


lerinin malı olan Parici ve Perpiriarii, Türklere yardım etmekten asla vaz-
geçmediler, çünkü Türklerin boyunduruğu altında özgürlüğe ve rahata ula-
şabileceklerini umuyorlardı. Soruşturma komisyonuna ve Paşa’ya gelirleri,
mülkleri, köyleri ve hatta her köydeki aileleri ve evlerini ayrıntılı olarak bil-
dirdiler. Ve ilk teslim olanlardan olan Levkaralılar, kendiliklerinden bildirdi-
ler bağlılıklarını ve söylendiğine göre, böylece bazı muafiyetler elde ettiler.

117

You might also like