Neale Donald Walsch - Tanrı Ile Dostluk

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 471

Dizi Adı Yeni Çag

Yayın Yönetmeni Cem Şen


Kitabın Özgün Adı Fricndship With God,
an uncommon dialogue
Yazar Neale Donald Walsch
Türkçesi Güneş Tokcan

Kapak Tasarımı DHARMA mnTlr


Yayına Hazırlayan Namık Kemal Atalay
Renk Ayrımı Yeşil Renk Ayrımı
Basım Kitap Matbaacılık
Cilt Fatih Mücellit
Yayın Tarihi Mayıs 2000 / l.Baskı

ISBN 975-7800-38-4
Türkçe Yayın Hakları© © Dharma Yayınları / Kesim Ajans

İletişim Adresi P. K. 1358 Sirkeci


34438 İstanbul
GSM 532 377 11 45
Tel/Fax 212 512 81 21 pbx
E-posta dharma@dharmayayinlari.com
Web sitesi http://www.dharmayayinlari.com
Tanrı
ile
Dostluk
Alışılmadık Bir Diyalog

Neale Donald Walsch


Türkçesi
Güneş Tokcan

o
Dhanna Yayınları
TEŞEKKÜRLER

Bir kez daha, öncelikle ve en başta, en iyi dostum Tanrı'ya


şükranlarımı sunmak ıstıyorum. Hayatımda Tanrı'nın
olmasından, sonunda Tanrı ile dost olmaktan, Tanrı'nın bana
vermiş olduğu her şey ve bana verme şansını verdiğinden
dolayı sonsuz derecede minnettarım.

Daha farklı fakat daha az kutsal olmayan bir planda, "kut-


sama" kelimesinin canlı bir tanımı olan hayat arkadaşım ve
eşim Nancy ile olan dostluğum bulunmaktadır. Karşılaştığımız
andan itibaren ve sonraki her an kutsandım.
N ancy çok şaşırtıcı bir insandır. Varoluşunun merkezinden
gerçek bir bilgelik, sonsuz bir sabır, derin bir şefkat ve bildiğim
en saf sevgiyi yayar. Bazen karanlık olan bir dünyada, Işığı
taşıyan bir kişidir. Onu tanımak, iyi, güzel ve nazik olan her
şey hakkında sahip olduğum düşüncelerle; nazik ve destek-

leyici bir beraberlik hakkında sahip olduğum tüm umutla ve


gerçekten birbirini seven aşıklar hakkında şimdiye dek kabul
ettiğim tüm fantezilerle tekrar bir olmaktır.

Bana destek olan, ilham veren ve beni eğiten davranış tarzları


ve varoluş yollan ile hayatıma destek olan ve işimde bana
yardımcı olan tüm o harika insanlara çok şey borçluyum.
Teşekkür borçlu olduğum bu insanların arasından bazıların say-
mak istiyorum ...
TANRI İLE DOSTLUK

Tam bir gösterdiği güven, harika ve yönetici yol göstericiliği


sırasında şefkatini, duygusallığını
ve desteğini asla esirgeme-
diği için Kirsten Bakke'ye.

Şaşırtıcı bir şekilde kişisel


gücün kadınsı olandan hiç bir şey
götürmediğini aksine ona bir şeyler kattığını gösterdiği için
Rita Curtis'e.
Pek çok insanın mümkün olmadığını düşündüğü seviyede
bir cesaret örneği olduğu ve bu sayede bunun herbirimiz için
mümkün olduğunu gösterdiği için Elen DeGeneres'e.
Bana doğruluğun gerçekten de varolduğunu gösterdiği için
Bob Friedman'a.
Hayat boyu süren bir dostluğun ne anlama geldiğinin
örneğini verdikleri için Bill Grisword ve Dan Higgs'e.

Bana, kör edici bir parlaklığın, heyecanlı bir inancın ve


nazik bir ikna gücünün el ele gidebileceklerini gösterdiği için
Jeff Golden'a.
Sevgi, sadakat ve sarsılmaz bir teslimiyetin nasıl olduğunu

gösterdiği için Patty Hammett' e.


Tam bir sağlığın ve hiçbir şeyden yılmamanın örneği olduğu
için Anne Heche'ye.
İnsanlar sevmek istedikten sonra, şefkatle yaratabilecek ve
nazikçe gözetilecek şeylerin sınırı olmadığını bana gösterdiği
için Jerry Jampolsky ve Diane Cirincione'ye.
Tüm dünya tarafından yolundan şaşırtılmadan, tüm bir
gezegene şaşırtıcı bir yardımda bulunabileceğinin mümkün
olduğunu gösteren Elizabeth Kübler-Ross'a.

Affedilmez gibi gözükenle karşılaştığında her zaman affedi-


ci olan, Tanrı'nın hepimiz için kurtuluş olduğuna inanmamı
sağlayan Kaela Marshall'a.

Duygusallığın erkeksilikten hiçbir şey götürmediğini, aksine


6
A!ışılmadm Bir DiyaCog
ona bir şeyler kattığını şaşırtıcı bir şekilde gösteren Scott
McGuire'a.
Bana, kardeş olmak için aynı anneye sahip olmak gerekme-
diğini gösterdiği için Bryan L. Walsh'a.
Erkeksi zerafet hakkında ve başkalarının hayatını
iyileştirmek için kişinin elindeki armağanları ve şöhretini kul-

lanması hakkında olabilecek her şeyi gösterdiği için Dennis


Weaver'a.
Ruhsal ve dünyevi yol göstericiliğin birbirlerine engel
olmadıklarını
bana gösterdiği için Marianne Wiliamson 'a.
İnandığın şeyi yapmak için gerekli her şeyi yoluna koymak
demek olan görülmedik bir kişisel azmin ve cesaretin örneği
olan Oprah Winfrey'e.
Yumuşak bir bilgeliğin, Merkezde olanın nasıl
bulunacağının ve orada nasıl kalınacağının örneği olduğu için
Gary Zukov' a müteşekkirim.

Bu öğretmenler ve sahip olduğum daha bir çok öğretmene


ve onlardan öğrendiklerim her şeye teşekkür borçluyum.
Benden kaynaklanan her iyi şeyin, belli bir ölçüde onlardan ve
onların öğrettiklerinden de kaynaklandığını biliyorum.

Hepimiz burada birbirimize bu saydıklarımı sağlamak için


buradayız. Hepimiz birbirimizin öğretmeniyiz. Sizce, gerçek-

ten de kutsanmış değil miyiz?


Dünyanın ölüm ve yaşam hakkındaki anlayışını değiştirdiği
ve Tanrı'yı koşulsuz bir şekilde sevmekten ve onunla dost ola-
bileceğimizden ilk kez bahsetme cesaretini gösteren Dr.

Elizabeth Kübler Ross ve kendisiyle otuz yıldır süren


dostluğum sayesinde kabullenmeyi, sabrı ve ruhun cömertliği

ve adlandırılamayan fakat ruhun asla unutamayacağı pek çok


şeyi öğrendiğim Lyman W. (Bill) Griswold için.

7
GİRİŞ
Tanrı ile konuştuğunuzu birisine söyleyin ve ardından neler
olacağını görün.

Önemli değil. Neler olur, size söyleyeyim.


Tüm hayatınız değişir.

Öncelikle bu sohbeti yaptığınız için, ikinci olarak bunu bir


başkasına söylediğiniz
için.
Dürüst olmak gerekirse, bir sohbetten fazlasını yaptığımı
söylemeliyim. Altı yıl boyunca diyalogda bulundum. Ve bunu
birisine anlatmaktan daha fazlasını yaotım. Söylenenleri yazılı
olarak kaydettim ve bunu bir yayıncıya yolladım.
O zamandan itibaren işler epey ilginç ve aslında biraz da
şaşırtıcı olmaya başladı.

İlk sürpriz, yayıncının bu yazılı malzemeyi okuması ve üstüne


üstlük onu bir kitap haline getirmesiydi. İkinci sürpriz ise insan-
ların bu kitabı almaları ve hatta arkadaşlarına önermeleriydi.
Üçüncü sürpriz arkadaşlarının kendi arkadaşlarına önermeleri ve
bu kitabı en çok satanlar listesine sokmalarıydı. Dördüncü sürpriz
kitabın artık yirmi yedi ülkede satılıyor olmasıydı. Beşinci sürpriz,
yardımcı yazarın kim olduğu göz önüne alındığında bunlardan

herhangi birisinin olmasının sürpriz sayılmasıdır.


Tanrı size bir şey yapacağını söylediğinde ona
güvenebilirsiniz. Tanrı her zaman kendi yolunda ilerler.
Tanrı,özel olduğunu düşündüğüm bir diyaloğun ortasında
bana, "bir gün bu, bir kitap olacak" dedi. Ona inanmadım.
TANRI İLE OOSI'LUK
Tabii ki, doğduğum günden beri Tanrı'nın bana söyledik-
lerinin üçte ikisine inanmamıştım. Sorun da buydu işte. Sadece
benim değil, tüm insanlığın sorunu buydu.
Eğer dinleyebilseydik ...
Yayınlanan kitap, yeterince özgün olmasa da "Tanrı ile
Sohbet" adını taşıyordu. Böyle bir sohbette bulunmadığıma
inanabilirsiniz ve sizin inanmanıza da ihtiyacım yok. Sadece
bunu seçerseniz, bu sohbet sırasında bana söylenmiş olanların
dağılmasını kolaylaştırır ki, bazı insanlar buna inanmışlardır.
Diğer yandan bu tür bir sohbetin mümkün olabileceğine
katılmayan fakat kendi yaşamlarının özel bir bölümünde Tanrı
ile iletişime geçmiş olan pek çok insan vardır. Sadece tek yönlü
bir iletişim değil, çift yönlü bir iletişimden bahsediyorum. Gene
de, bu insanlar, bunu söyleyenin kim olduğu hakkında dikkatli
olmayı öğrenmişlerdir. İnsanlar hergün Tanrı ile konuştuklarını
söylediklerinde kendilerine dindar denirken, Tanrı'nın her gün
onlarla konuştuğunu söylediklerinde kendilerine deli
denmiştir.

Benim için bu, hiç sorun değil. Söylediğim gibi, kimsenin


söylediklerime inanmasına ihityacım yok. Aslında, insanların
kendi kalplerini dinlemelerini, kendi gerçeklerini bulmalarını,
kendi düşüncelerini aramalarını, kendi bilgeliklerini kabul
etmelerini ve eğer istiyorlarsa Tanrı ile kendi konuşmalarını
yapmalarını tercih ederim.

Eğer, söylediğim bir şey onlara bu konuda rehberlik edecekse,


yani nasıl yaşadıklarını ve geçmişte neye inandıklarını sorgula-
maya itecek, onları kendi deneyimlerini daha fazla keşfedebile­
cekleri bir yere götürecek, kendi gerçeklikleri hakkında daha
derin bir karar almalarını sağlayacaksa, deneyimi paylaşmak çok
iyi bir düşüncedir demektir.

10
Afışı[rıuu!ık Bir Di.ya!og
Sanırım, baştan beri amaçlanan da buydu. Aslında, buna
ikna edilmiştim. Bu nedenle Tanrı ile Sohbetler ve onu izleyen
2. ve 3. kitaplar en çok satanlar listesine girdiler. Ve bence, şu
anda okuduğunuz kitap bir kez daha kendi gerçekliğinizi ara-
manız, keşfetmeniz ve araştırmanız için elinize geçti, fakat bu

sefer konusu daha kapsamlı. Tanrı ile sohbet etmekten daha


fazlasını yapmak mümkün müdür? Tanrı ile gerçekten dost

olabilmemiz olası mıdır?


Bu kitap bu sorulara evet cevabını veriyor ve size bunu nasıl
yapabileceğinizi anlatıyor. Hem de Tanrı'nın kendi kelimeleri
ile. Ne mutlu ki, bu kitapta da diyaloğumuz devam etmekte,
bizi yeni yerlere götürmekte ve bana daha önce söylenenlerin
bazılarını tekrar söylemektedir.

Tanrı
ile sohbetimin bu şekilde ilerlediğini biliyorum. Önce-
den verilmiş olanlar gözden geçirilirken dairesel, yeni alanlara
girilirken de göz kamaştırıcı bir şekilde spiraller çizmektedir.
Bu, iki adım öne, bir adım geriye yaklaşımı, daha büyük bir
kavrayış için sağlam bir temel oluşturmak amacıyla bilincimin
içine sağlam bir şekilde yerleştirerek önceden paylaşılan bil-
geliği aklımda tutmama imkan tanımaktadır.

Yöntem buydu. Tasarlanmadan yapılmış bir şey değildi. Ve


ilk başta bu yöntem biraz hayal kırıklığına yol açsa bile işleyiş
tarzını takdir edebiliyordum. Çünkü, Tanrı'nın bilgeliğini

kendi bilincimize yerleştirdikçe kendi bilincimizi de etkilemiş


oluruz. Onu uyandırırız. Onu geliştiririz. Ve bunu yaparken
daha fazlasını anlarız; Gerçekte Kim Olduğumuzu daha fazla
hatırlamaya ve bunu göstermeye başlarız.

Bu sayfalarda kendi geçmişime biraz değinmekle beraber,


Tanrı ile Sohbetler üçlemesinin yayınlanmasıyla birlikte
hayatımın nasıl değiştiğinin öyküsünü sizlerle paylaşacağım.
Bana bu konuda soru soran pek çok okuyucu vardır ki bunu
11
TANRI İLE DOSTLUK

anlamak da çok kolay. Yukardaki ile rastlantısal konuşmalar


yaptığını söyleyen bu kişi hakkında bir şeyler öğrenmek istiyor-
lar. Fakat kitaba bu bölümleri koymamın nedeni bu değildir.
Hayat hikayemden küçük parçaları insanların merakını tatmin
etmek için değil. hayatımın Tanrı ile dost olmanın bir ispatı
olduğunun ve hepimizin hayatının da aynı durumun ispatı ola-
bileceğini göstermektir.

Mesaj buydu. Haberimiz olsa da olmasa da hepimiz Tanrı


ile dostuz.
Ben, bundan haberi olmayanlardan biriydim. Ayrıca bu
dostluğun beni nereye götürebileceğini de bilmiyordum.
Şaşırtıcı olan da işte bu; yani Tanrı ile dost olabilmek için yap-
mamız gereken fazla bir şey olmadığı ve ayrıca bu dostluğun

bize ne getirdiği ve bizi nereye götürdüğüdür.


Burada bir yolculuktayız. Geliştirmemiz istenen bu
dostluğun bir amacı, varoluşunun bir nedeni vardır. Yakın
zamana dek bunu bilmiyor, hatırlamıyordum. Şimdi ise, artık
Tanrı'dan korkmuyorum ve bu, benim tüm hayatımı
değiştirdi.

Bu sayfalarda (ve tüm hayatım boyunca) pek çok soru sor-


dum. Fakat artık yanıtlarım da var. İşte fark burada. Değişiklik
burada. Artık sadece Tanrı'ya bir şeyler söylemiyorum,
Tanrı'yla konuşuyorum. Sadece Tanrı'yı izlemiyorum,
Tanrı'nın yanında yürüyorum.

En büyük dileğim, sizin hayatınızın da tıpkı benimki gibi

değişmesidir;sizin de bu kitabın yardımı ve rehberliğiyle Tanrı ile


gerçek bir dostluk geliştirmeniz ve bunun sonucu olarak da yeni
bir güçle kendi sözlerinizi söylemeniz ve kendi hayatınızı
yaşamanızdır.

Ümidim, sizin artık bir izleyici olmaktan çıkıp, Işığı getiren

12
Alışı!maaık Bir Di.ya!og
kişi olmanızdır. Çünkü getirdiğiniz şey bulacağınız şey ola-
caktır.

Görüldüğü kadarıyla, Tanrı izdeşten çok lider aramaktadır.


İstersek Tanrı'yı izleyebiliriz ya da başkalarını Tanrı'ya yön-
lendirebiliriz. İlk yol bizi değiştirir, ikinci yol ise dünyayı.

- Neal Donald Walsh


Ashland, Oregon
Temmuz 1999

13
Bir
Tanrı'dan korkmam gerektiğine karar verdiğim zamanı
gayet iyi hatırlıyorum. O'nun, annemin cehenneme gideceğini
söylediği gündü.

Tamam, aslında bunu söyleyen tam olarak O değildi, fakat


O'nun adına bir başkası söylemişti.
Aşağı yukarı altı yaşındaydım ve kendini bir tür mistik olarak
kabul eden annem, mutfak masamızda, arkadaşlarından biri için
"kartları okuyordu". İnsanlar, her gün evimize, annemin
sıradan bir iskambil kağıdı destesine bakarak ne gibi bir
kehanette bulunacağını görmeye gelirlerdi. Dediklerine göre bu
konuda iyiydi ve bu yeteneği sayesinde kazandığı ün de zaman
içinde yayılmıştı.
O gün, annem kartları okuduğu sırada kardeşi sürpriz bir
ziyarette bulundu. Teyzemin, karşılaştığı sahne karşısında pek
de hoşnut olmadığını hatırlıyorum, kapıyı bir kez çalmış ve
arkadaki tel kapıyı açarak hışımla içeri girmişti. Annem, sanki
yapmaması gereken bir şey yaparken suçüstü yakalanmış gibi
davranmıştı. Arkadaşını, biraz da yakışıksız bir biçimde
tanıştırdı ve kartları aceleyle toplayıp önlüğününün cebine
tıktı.

O anda başka hiçbir şey söylenmedi, fakat sonradan arka


bahçede oynarken, teyzem bana veda etmeye geldi.
Arabasına doğru yürürken, "Biliyor musun" dedi, "annen

15
TANRI İLE DOSTLUK

iskambil kağıtlarına bakarak insanlara geleceklerini söylemek-


ten vazgeçmeli, Tanrı bunu için onu cezalandıracak."
"Neden?" diye sordum.
"Çünkü şeytan ile pazarlık ediyor" - insanı titretecek kadar
garip bir tarzda söylenmesi nedeniyle bu cümleyi çok iyi
hatırlıyorum - "Tanrı, onu dosdoğru cehenneme gönderecek."
Bunu sanki yarın yağmur yağacağını söylercesine neşeli bir
şekilde söylemişti. O gün, sanki teyzem yolunu değiştirip geri
gelecekmiş gibi korkuyla titremiştim. Annemin, Tanrı'yı çok

kötü bir şekilde kızdırmış olmasından ölesiye korkuyordum. O


anda ve orada, Tanrı korkusu, içimde derinlemesine yer etti.
Yıllar boyunca, korkum sürekli olarak güçlendiği için
Tanrı'dan korkmaya devam ettim. İkinci sınıfta, tartışmalı din
dersinde, bir bebeğin vaftiz edilmezse cennete gidemeceğinin
söylendiğini hatırlıyorum. Bu durum, rahibeye "Sayın Rahibe,
bir aile bebeğini vaftiz ettirmeye götürürken kaza geçirse ve
ailenin tüm üyeleri bu kazada ölse ne olur? Bebek de anne
babasıyla birlikte cennete gider mi?" gibi köşeye sıkıştırıcı
sorular sorup, açığını yakalamaya çalışan ikinci sınıf öğrencileri
için bile imkansız görünmekteydi.
Rahibemiz, eski terbiye ile yetişmiş olmalıydı ki, "Hayır"
dedi kesin bir tavırla, "korkarım gitmez." Onun için, doktrin
doktrindi, istisnalar yoktu.
Hevesli bir sınıf arkadaşım, "Pekiyi bu durumda, bebek nereye
gider?" diye sordu. "Cehenneme mi yoksa arafa mı?" (İyi Katolik
ailelerde, dokuz yaşındaki bir çocuk bile "cehennemin" ne
olduğunu bilmek için yeterince büyüktü.)

Rahibenin yanıtı; "Bebek ne cehenneme ne de arafa gider"


oldu. "Bebek, limboya gider."
Limbo mu?

16
A!ışı[nuu!ıi Bir Diya!09
Rahibenin açıklamasına göre, Limbo, Tanrı'nın, hiçbir
günahı olmadığı halde gerçek iman yolunda vaftiz edilmeden
ölen bebekleri ve diğer insanları gönderdiği yerdi. Tam
anlamıyla cezalandırılmamışlardı, fakat Tanrı'yı asla göre-

meyeceklerdi.
İşte bu, beraber büyüdüğüm Tanrı idi. Belki fazlaca
abarttığımı düşünebilirsiniz, ama abartmıyorum.

Tanrı korkusu, pek çok din tarafından yaratılmış ve gerçek-

te pek çok din tarafından da desteklenmiştir.


Söylemem gerekir ki, bana cesaret verecek hiçbir şey yoktu. Şu
limbo meselesinin beni korkuttuğunu düşünüyorsanız, bir de
Dünyanın Sonu olayını duyana dek bekleyin.

1950'lerin başlarıydı, bir yerlerde Fatima Çocukları'nın


hikayesini duymuştum. Burası, Portekiz'in ortasında,
Lizbon'un kuzeyinde bulunan ve Meryem Ana'nın, genç bir
kıza ve onun iki kuzenine defalarca göründüğü söylenen bir
şehirdi. Anlatacağım olay da burada geçmişti:

Kutsal Meryem Ana, bu çocuklara tüm dünyaya yazılmış


bir mektup vermiştir, bu mektup da elden Papa'ya verilmiştir.
Papa, mektubu açıp okumuş, fakat sonra mektubu tekrar
mühürlemiş ve içindeki mesajın yıllar sonra ve eğer gerekirse

halka açıklanmasına karar vermiştir.


Dendiğine göre, bu mektubu okuduktan sonra üç gün
boyunca ağlamış, çünkü mektup, Tanrı'nın bizim
hakkımızdaki derin hayal kırıklığını ve eğer bu son uyarıyı
dikkate almaz ve yolumuzu değiştirmezsek bizi nasıl ceza-
landıracağının ayrıntılarını içermekteymiş. Bu, dünyanın sonu

anlamına gelmekteydi; ve feryatlar ve diş gıcırdamaları içinde


inanılmaz bir azap bizi beklemekteydi.

Din dersinde bize, Tanrı'nın tam o anda ve orada bizi ceza-

17
TANRI İLE DOSTLUK

!andıracak kadar kızgın olduğu fakat Kutsal Meryem Anamızın


yalvarmaları sayesinde bize acıdığı ve son bir şans daha verdiği
söylenmişti.

Fatima'lı Meryem hikayesi kalbimi dehşetle doldurmuştu.


Anneme, bunun doğru olup olmadığını sormak için eve
koştum. Annem, eğer rahip ve rahibeler böyle diyorlarsa doğru
olması gerektiğini söyledi. Sınıfta, korku ve endişe içindeki
çocuklar, ne yapmamız gerektiği konusunda rahibeyi soru
yağmuruna tuttular.

"Her gün Ekmek ve Şarap Ayini'ne (Aşai Rabbani) gidin"


diye tavsiyede bulundu. "Geceleri dualarınızı okuyun ve sık sık
haç çıkarın. Haftada bir kez günah çıkarın. Kefaret olarak
rahibin size verdiği cezayı çekmekten kaçınmayın ve günah
yolundan ayrıldığınızın bir ispatı olarak Tanrı'dan bağışlan­
manızı dileyin. Kutsal Dini kabul edin. Ve her gece, yatmadan
önce Mükemmel Tövbe Ameliyesi duasını okuyun, böylece
uyanmadan önce bu hayattan alınırsanız, cennette azizlere
katılmaya layık olursunuz."

Aslında bana şu çocuk duası öğretilinceyekadar sabaha dek


hayatta kalmayabileceğim ihtimali hiç aklıma gelmemişti ...

Şimdi uykuya dalıyorum.

Rabbime canımı koruması için dua ediyorum.


Eger uyanmadan önce ölürsem,
Ne olur Tanrım ruhumu kabul et.
Bundan sonraki birkaç hafta boyunca yatağa gitmeye bile
korktum. Her gece ağlıyordum ve kimse sorunun ne olduğunu
anlayamıyordu. Bu güne dek ölümün aniden gelebilecek olması
hep aklımı kurcaladı. Şehir dışına bir yere uçacak olsam, hatta
markete bile gidecek olsam, evden çıkarken karım Nancy'ye sık

18
A!ışı!nuu!m Bir Diyalog
sık şu sözleri söylerim, "Eğer geri dönmezsem, sana son kez
'Seni Seviyorum' dediğim yeri unutma." Bu aramızda hep
yapılan bir şaka haline geldi, fakat içimde bir ses ölümün ciddi
bir şey olduğunu fısıldar durur.
Tanrı korkusu ile bir sonraki karşılaşmam on üç yaşımdayken
oldu. Evimizin bulunduğu caddenin karşı tarafında oturan ve
çocukken bakıcılığımı yapan Frankie Schultz, evleniyordu ve
beni - evet beni - evlilik törenine davet etmişti. Çok
gururlanmıştım; ta ki okula gidip, rahibeye sorana dek.

Şüpheli bir şekilde, "Evlilik töreni nerede olacak?" diye


sordu.
Ona törenin yapılacağı yerin adını verdim.
Sesi buz gibi çıktı. "Orası Lutherci bir kilise değil mi?"
"Şey, bilmiyorum. Sormadım. Sanırım, ben ... "
Orası Lutherci bir kilise ve oraya gitmeyeceksin."
"Ama neden?" diye sordum.
"Oraya gitmen yasak" dedi, ses tonu bu konuda son nok-
tayı koyduğunu belirtiyordu.

"Fakat neden?" diye ısrar ettim.


Rahibe, ona daha fazla soru sormama inanmaz gözlerle
bana baktı. Sonra, sonsuz bir sabırdan kaynaklanan derin bir
soluk alarak, iki kez göz kırptı ve gülümsedi.
"Tanrı senin dinsiz bir kilisede bulunmanı istemez,
çocuğum" diye açıkladı rahibe. "Oraya giden insanlar bizim
inadıklarımıza inanmıyorlar. Onlar, doğru olanı öğretmiyorlar.

Katolik kilisesinden bir başka kiliseye gitmek günahtır.


Arkadaşın Frankie'nin orada evlenmek istemesine üzüldüm.
Tanrı bu evliliği takdis etmeyecek."

"Sayın rahibe" diye ısrar ettim, artık hoşgörü sınırı


aşılmıştı, "eğer bu törene katılmaya karar verirsem ne olur?"

19
TANRI İLE OOSI'LUK
"O zaman," dedi rahibe içten bir ilgi ile, "felaket senin
üzerinde olur."
Uf! Zor bir karar. Tanrı çok sert biri. Burada çizgiyi
aşmamak gerek.
Ama, çizgiyi aştım. Bu protestomu daha yüksek ahlaki
temellere dayandırdığımı söylemeyi çok isterdim fakat, gerçek-
te beyaz spor ceketimi (pembe bir karanfil bile takmıştım, tıpkı
Pat Boone'un şarkı söylerken taktığı gibi) giyemeyeceğim
düşüncesine dayanamamıştım. Rahibenin dediklerini kimseye
söylememeye karar verdim ve evlilik törenine bir misafir olarak
katıldım. Ama, öylesine bir korku içindeydim ki anlatamam!
Belki de abarttığımı düşünebilirsiniz, fakat tüm gün boyunca
Tanrı'nın beni çarpmasını bekledim. Ve tören boyunca, önce-

den uyarılmış olduğum Lutherci yalanlara karşı uyanık oldum,


fakat papazın söyledikleri kilisedeki herkesi ağlatan sıcak ve
harika şeylerdi. Törenin sonunda ben de göz yaşları içindeydim.
O gece, diz çökerek, haddimi aştığımdan dolayı beni
affetmesi için Tanrı'ya yalvardım. Mükemmel Tövbe
Ameliyesi duasını okudum (Ey Tanrım, sana karşı geldiğim
için çok üzgünüm ... ) Uykuya dalmaktan korkarak, saatlerce
yatakta yattım ve tekrar tekrar eğer uyanmadan önce ölürsem,
Tanrıma ruhumu alması için dua ettim ...

Şimdi, size çocukluğumdankalma hikayeyi tek bir neden-


den dolayı anlattım; aslında size daha bir sürü hikaye anlata-
bilirim. Tanrı'dan korkumun gerçekte ne kadar büyük
olduğunu size göstermek istedim; çünkü bu tür şeyleri yaşayan
tek kişi ben değilim.
Daha önceden de dediğim gibi, Tanrı'nın önünde korkuyla
bekleyenler sadece Roma Katolikleri değildir. Tam tersine.
Dünya'daki insanların yarısı iyi birer insan olmadıkları takdirde

20
ACışı[nuu!ıi Bir Diyalog
Tanrı' nın onları yanına kabul etmeyeceğine inanmaktadırlar.
Çeşitli dinlere inanan kökten dinciler, müminlerinin kalbine

korku saçmaktadırlar. Bunu yapamazsınız. Şunu yapmayın.


Durun, yoksa Tanrı sizi cezalandıracak. Burada, "Öldürmeye-
ceksin!" gibi emirlerden bahsetmiyoruz. Cuma günü et yerseniz
Tanrı kızar (gerçi, bazen bu konudaki fikrini değiştirdiği de
olur), ya da asla domuz eti yemeyin ya da evlenmeyin gibi
yasaklardan bahsediyoruz. Kadınsanız yüzünüzü bir peçeyle
örtmediğiniz, hayatınız boyunca Mekke'ye hacca gitmediğiniz,

tüm işlerinize ara verip seccadenizi yere sermediğiniz ve günde


beş vakit namaz kılmadığınız, bir tapınakta evlenmediğiniz, her
Pazar kiliseye devam etmediğiniz ya da günah çıkarmadığınız
için size öfkelenen bir Tanrı'dan bahsediyoruz.
Tanrı'ya karşı dikkatli olmalıyız. Tek sorun, kuralları bil-

menin çok zor olduğudur, çünkü çok fazladırlar. Ve en zor


olanı da herkesin kuralının doğru olduğudur. Y.ı da öyle

olduğunu söylemeleridir. Gene de hepsi birden haklı olamaz.


Öyleyse neyi seçmeli, nasıl bilmeli? Bunlar, rahatsız edici soru-
lardır ve hiç de önemsiz değillerdir, özellikle de Tanrı'nın bu

konuda çok az bir hata payına izin verdiği düşünülürse.


İşte bu nedenden dolayı Tanrı ile Dostluk adlı kitap ortaya
çıktı. Bu da ne demek şimdi? Nasıl
olabilir? Tanrı'nın Kutsal
Cezalandırıcı olmaması mümkün mü? Vaftiz edilmemiş bebek-
ler cennete gidebilirler mi? Peçe takmanın veya Doğu' ya
dönerek dua etmenin, bekar kalmanın veya domuz eti
yememenin herhangi bir şeyle ilgisi olamayabilir mi? Allah bizi
koşulsuz olarak mı seviyor? Kutsal zafer günü geldiğinde
Yeh ova, kendisiyle olmamız için hepimizi birden seçer mi?
Daha kökten bir sarsıntı için, yoksa Tanrı'yı eril olarak
nitelemek de mi yanlış? Tanrı bir dişi olabilir mi? Ya da, daha
da inanılmazı belki de cinsiyetsizdir?
21
TANRI İLE DOSTLUK

Benim gibi yetiştirilmiş biri için, bu tür şeyler düşünmek


bile günah olarak kabul edilebilir.
Gene de bunları düşünmeliyiz. Onlara meydan okumalıyız.
Körü körüne inanmak bizi çıkmaz sokaklara götürür. İnsan
ırkı, son iki bin yıldır ruhsal gelişim yönünden fazla bir yol
katetmiş sayılmaz. Pek çok öğretmenle, ustayla, dersle
karşılaşmaktayız ve hala zamanın başlangıcından beri kendi
türümüz için felaket getiren aynı davranışları tekrarlıyoruz.
Hala, kendi türdeşlerimiz öldürüyoruz, dünyayı güç ve
açgözlülükle yönetiyoruz, toplumuzu cinsel açıdan baskı altında
tutuyoruz, çocuklarımızı incitiyor ve onları kötü eğitiyoruz,
acılara önem vermiyor ve aslında acıyı yaratıyoruz.

İsa doğalı iki bin yıl oldu, Buda'nın zamanından bu yana


üç bin beş yüz yıl
geçti ve Konfüçyüs'ün sözlerini ve Tao'nun
bilgeliğini duyalı daha da fazla zaman oldu ve hala Asıl
Soruları ortaya çıkarmış değiliz. Elimizde zaten varolan yanıtları

işe yarar hale getirmeyi, günlük yaşayışımızda kullanabileceğimiz


bir yol bulmayı başarabilecek miyiz?
Ben, bulabileceğimize inanıyorum. Dahası bundan son
derece eminim, çünkü bu Tanrı'yla olan konuşmalarımda
defalarca tartıştım.

22
İKİ
Bana, en sık
sorulan sorular şunlardır; "Gerçekten de
Tanrı'yla konuştuğunuzu nasıl biliyorsunuz? Bunun sizin hayal
gücünüz olmadığını nereden biliyorsunuz? Ya da daha da
kötüsü, sakın Şeytan sizi kandırmaya kalkışıyor olmasın?"
İkinci olarak sıklıkla şu soru sorulur: "Neden siz? Neden
Tanrı sizi seçti?"
Ve üçüncüsü : "Bu durum meydana geldikten sonra
hayatınızda nasıl değişiklikler
oldu?"
Tanrı'nın sözleri aracılığıyla, olağanüstü şeylere vakıf
olmak, soluk kesici ve gizli şeylerin ortaya konması ve
diyaloglarımızın meydan okuyan yapısı hakkında sıklıkla soru-
lar geldiğini düşünebilirsiniz - tabi ki pek çok kez bu tür soru-
lar geldi - fakat en fazla sorulan sorular bu hikayenin insani
tarafıyla ilgiliydi.

Sonuç olarak, tüm istediğimiz birbirimizi tanımaktı. Belki


de, dünyadaki her şeyden çok insan türdeşlerimiz hakkında
doymak bilmez bir merakımız vardır. Bu sanki bir başkası
hakkında daha fazla şey öğreneceğimizi bilirsek kendimiz
hakkında da daha fazla şey öğrenebiliriz gibi bir yaklaşımdır.
Ve, kendimiz hakkında daha fazlasını bilmek yani Gerçekte
Kim Olduğumuzu bilmek, her şeyden daha derin olarak his-
settiğimiz bir arzudur.

Ve bu nedenle de, diğer insanların fikirlerinden çok

23
TANRI İLE DOSTLUK

yaşadıkları deneyimler hakkında soru sorarız. Bu senin ıçın


nasıl bir şeydi? Bunun doğru olduğunu nasıl biliyorsun? Şu
anda ne düşünüyorsun? Bunları neden yaptın? Nasıl oluyor da
böyle hissedebiliyorsun?
Sürekli olarak bir başkasının derisinin içine dek nüfuz etmeye
çalışırız. İçimizde bizi sezgisel olarak ve zorla birbirimize doğru
yönlendiren bir sistem vardır. Bence, evrensel bilinci içeren
genetik kodlamamız içinde doğal bir mekanizma var. Bu bilinç ya
da zeka, duygusal yaratıklar olarak en temel tepkilerimizi bile
şekillendirmektedir. Bir şekilde, Çekicilik Kanunu diye
adlandırılabilecek ve hücresel düzeyde varolan ebedi bir bilge-

lik söz konusudur.


Ben, içten içe birbirimizin içinde kendi gerçek varlığımızı bula-
cağımızı sezerek doğal bir şekilde birbirimize doğru çekildiğimize
inanıyorum. Bilinçili olarak bunun farkında olamayabiliriz, özel-
likle bunun farkına varamayabiliriz fakat bence hücresel seviyede
bunu anlıyoruz. Ve bu mikrokozmik anlayış makrokozmik olan-
dan türemektedir. Ben, en yüksek düzeyde Hepimizin Bir
olduğunu bildiğimize inanıyorum.

İşte, bizi birbirimize çeken şey, yüksek farkındalık duru-


mudur ve bunu yok saymak insan kalbinin en derin yalnızlığını
ve her tür ruhsal acıyı yaratmaktadır.
Tanrı il~ konuşmamın bana gösterdiği de budur: İnsan
kalbinin hissettiği bütün acı, içinde bulunulan bütün rahatsız
edici durumlar ve deneyimlenen tüm trajediler, insanın bir tek
kararından kaynaklanmaktadır: Kendimizi diğer insanlardan

uzak tutma, onlardan ayrı olma kararı. Yüksek farkındalık


durumunu yok sayma kararı. İçimizde, birbirimize karşı his-
settiğimiz doğal çekiciliği "kötü" ve Birlik duygumuzu yalnızca
ve yalnızca bir kurgu olarak adlandırma kararı.

24
A!ış,!nuu!ıi. Bir Diyalog
Bu şekilde Gerçek Kendimizi inkar etmiş oluruz: Ve olum-
suzluklarımızın tümü kendimizi inkar etmemizden kay-
naklanır. Tüm öfkemiz, tüm hayal kırıklıklarımız, tüm
acılarımız, en büyük neşe kaynağımızın yani Bir olmanın
verdiği neşenin ölmesinden doğmaktadır.

İnsanlar arasındaki kavgalar ve çekişmeler, Bir olduğumuzu


deneyimini hücrelerimizde hissetsek bile bu gerçeği zihinsel
düzeyde inkar etmekteki ısrarımızdan kaynaklanmaktadır. Bu
nedenle, hayat ve hayatın nasıl olması gerektiği hakkındaki
düşüncelerimiz en derindeki içsel anlayışımızın bir uzantısı
olmaktan uzaktır. Gerçekte, her gün kendi içgüdümüze karşı
gelmekteyiz. Ve bu da bizi, bir kez daha, Bir olmanın sevinci-
ni deneyimleme arzusuyla yanıp tutuşurken, ayrı olmanın
delirticiliğini yaşamakta ısrar ettiğimiz şu anki çılgınlığımıza
yönlendirmektedir.
Bu çekişme çözümlenemez mi? Evet, Tanrı ile olan
çekişmemizi çözümlediğimizde bu sona erecektir. Ve bu
kitabın yazılma nedeni de işte budur.

Aslında, bu kitabı yazmak hiç aklımda yoktu. Tıpkı Tanrı


ile Sohbetler' de olduğu gibi bu da bana paylaşmak için verildi.
Tanrı ile Sohbetler üçlemesi bittiğinde bir yazar olarak rastlantı
eseri edindiğim kariyerimin de sona ereceğini düşünüyordum.
Sonra, 1. kitap için rehber kitap'ın teşekkür bölümünü
yazarken tıpkı mistik bir deneyimmiş gibi hissettiklerim kaleme
dökülüverdi.
Bunun sonrasında ne olduğunu anlattığımda bu kitabın
neden yazıldığını anlayabilirsiniz. Bu kitabı yazdığımı duyan
bazı insanlar, "Bunun sadece bir üçleme olacağını sanıyor­
dum" dediler. Bu, sanki, özgün yöntemin bütünlüğünü zor-
layan bir madde yaratmak gibiydi. Bu kitabın nasıl yazıldığını
ve yazmam gerektiğini nasıl anladığımı bilmenizi istiyorum -
25
TANJU İLE DOSTLUK

hatta şimdi bile, burada otururken, bu işin nereye doğru


gittiğini ya da ne demek gerektiğini bilmiyorum.
1997 yılı İlkbaharıydı, Rehber Kitabı üzerinde çalışmayı
bitirmiştim. Yayıncım Hampton Roads'un cevabını heyecanla

beklemekteydim. Sonunda telefon çaldı.


"Bob Friedman "Hey, Neale, bu harika bir kitap" dedi.
"Ciddi misin? Şaka yapmıyorsun ya?" İçimde hep en iyiye
inanmayan ve kötü olanı duymayı bekleyen bir yanım vardır.
Bundan dolayı, kendimi "Üzgünüm. Bunu kabul edemiyoruz.
Tüm kitabı tekrardan yazmanız gerekli" denmesine
hazırlamıştım.

Bob, "Elbette ciddiyim" diye güldü. "Böyle bir konuda sana


neden yalan söyleyeyim ki? Sence kötü bir kitabı basmak ister
miyim?"
"Hayır sadece kendimi iyi hissetmemi sağlamaya çalışıyor­
sun sandım."

"Bana inan, Neale. Berbat bir şey yazmış olsaydın, sana


çok iyi bir kitap yazdığını söyleyerek kendini iyi hissetmeni
sağlamaya çalışmazdım."

İnanmaz bir sesle "Peki" dedim.


Bob yine güldü. "Dostum, siz yazarlar tanıdığım en
kendine güvensiz insanlarsınız. Yaşayan bir insanın size
doğruyu söylediğine bile inanmıyorsunuz. Sana söylüyorum,
bu harika bir kitap. Birçok insana yardımcı olacaktır."
Rahatlayıp, "Tamam, sana inanıyorum" dedim.
"Yalnız, bir şey var."
"Biliyordum. Biliyordum! Yanlış olan ne?"
"Hiçbir yanlışlık yok. Sadece herhangi bir teşekkür bölümü
yok. Bir teşekkür kısmının olup olmadığını bilmek istiyoruz,
eğer böyle bir bölüm eklemek istemiyorsan boşver gitsin.

26
A[ışı[nuu!m Bir DiyaC"
Hepsi bu."
"Hepsi bu mu?"
"Hepsi bu."
"Tanrım, teşekkürler."

Bob bir kahkaha attı. "Böyle bir teşekkür bölümü var mı?"

"Yakında olabilir." Bob' a kısa süre içinde bir e-posta gön-


dereceğimi söyledim. Telefonu kapattığımda sevinçten çığlık
attım.

Karım Nancy yan odadan "Neler oluyor?" dedi Zafer


kazanmış bir komutan edasıyla yan odaya girdim.
"Bob, kitabın harika olduğunu söylüyor."
"Hey, bu çok iyi" diye sevinçle cevap verdi.
"Gerçekten doğru söylediğine inanıyor musun?"
Nancy gözlerini devirerek gülümsedi. "Bob'un sana bu
konuda yalan söylemeyeceğine eminim."
"O da aynen böyle dedi. Yalnız bir şey varmış."

"Neymiş?"

"Teşekkür bölümünü yazmam gerekiyor."


"Evet, bu bir sorun değil. On beş dakika içinde bir şeyler

çıkarabilirsin."

Görüldüğü gibi karım da rahatlıkla bir yayıncı olabilirdi.


Pazar sabahı
oturdum ve işe kendime şu soruyu sormakla
başladım, "Bu Rehber Kitap için kimlere teşekkür etmeliyim?"
Birdenbire aklımdan şu düşünce geçti, "Evet, Tanrı'ya tabii
ki." Evet, kendimle tartışmıştım, fakat Tanrı'ya sadece bu
kitap için değil her şey için teşekkür ederim. Zihnim "Yap
öyleyse"diye uyardı. Sonra bir kalem aldım ve yazmaya
başladım, Hayatımın tamamı ve bana yararı olabilecek iyi ya
da temiz ya da yaratıcı ya da harika her şey için en iyi arka-

27
TANRI İLE DOSTLUK

daşım ve en yakın dostum Tanrı ya teşekkür ederim.


Bunu yazma yolumun beni şaşırttığını hatırlıyorum.
Tanrı'yı hiç bu şekilde tasvir etmemiştim ve bilinçli bir şekilde
hissettiğimin tam bu olduğunun farkına varmıştım. Bazen
sadece yazarken tam olarak ne hissettiğimi .anlayabiliyordum.
Hiç böyle bir deneyim yaşadınız mı? Orada, bunu yazarken
bir anda farkına vardım: Tanrı ile bir dostluk yaşıyordum. Tam
olarak böyle hissediyordum. Ve zihnim şöyle diyordu: "Öyleyse
yaz bunu. Devam· et ve bunu söyle." Teşekkür bölümünün
ikinci paragrafına başladım :
Şimdiye kadar hiç böylesine harika bir dostluk
yaşamamıştım - hissettigim şey tam olarak bu - ve buna
teşekkür etmek için hiçbir tırsa tı kaçırmak istemem.
Sonra da bunun nedeni hakkında bir şeyler yazdım.

Bir gün herkese, böyle bir dostlugun nasıl geliştirilecegi ve


nasıl kullanılacagını her anını ayrıntılı olarak vererek açıkla­
mayı umdum. Çünkü Tanrı, her şeyden çok insanların böyle
bir dostluktan yararlanabilmelerini ister. Ve bizim istedigimiz
de budur zaten. Tanrı ile dost olmayı isteriz. Böylesi hem
işlevsel hem de kullanışlıdır.

İşte tam bu noktada ellerim soğudu. Sırtımdan yukarı bir


soğukluk çıktı. Bedenimin içinde büyük bir telaş hissettim. Bir
süreliğine, daha önceden hiç düşünmediğim fakat tamamiyle
açık gözükmeyen bir şeyi düşündüğümün farkına vararak
şaşkınlık içinde sessizce oturdum.

Bu deneyim yeni değildi. Tanrı ile Sohbetleri yazarken sık


sık hissetmiştim. Birkaç kelime, birkaç cümle zihnimden dışarı
uçuşuveriyorlardı. Ve onları önümdeki kağıdın üzerinde
görünce, birkaç dakika önce "bunun" ne olduğu hakkında
hiçbir fikrim olmadığı halde aniden ne olduğunu anlıyordum.

28
Afışı!nuu!ti Bir Diyalog
Bu deneyimi genellikle fiziksel bir his de izliyordu - ani bir
karıncalanma ya da titreme diyebileceğim bir şey ya da sevinç
göz yaşları, bazen de üçü birden.
Bu sefer üçü birden olmuştu. Üçlü çarpılma. Bu nedenle
yazdıklarımın kesinlikle doğru olduğunu biliyordum.

Sonra, önemli bir kişisel keşifte bulundum - ve bu da daha


önceden olmuştu. Aniden bir şeyin tamamen "farkına
varılması" hissi. Bunu "bir anda, bir arada" biliveriyorsunuz.

Bilmem sağlanan şey, (ancak bu şekilde tarif edebiliyorum)


bu üçlemenin sonunda yazdıklarımın sona ermeyeceğiydi. En
azından iki kitap daha olacağı açıktı. Ve önümde bu kitaplar
ve içlerinde neler aktarılacağı hakkında bir belirsizlik uzan-
maktaydı. Tanrı'nın sesinin fısıldadığını duydum ...

Nea(e, Benim(e o(an iCişkin diğer insanforfo o(an


i[işkinclen farHı c!eğiL Diğer insanfor(a ofon i[işkine 6ir
konuşma iCe 6aşCarsın. Eğer 6u iyi giclerse 6ir arkaclaş[ık
oCuşur. Ve eğer 6u ela iyi giclerse, diğer kişiy[e Bir O[ma -
payCaşım - duygusu cleneyimCemeye 6aşCarsın. Benim(e
yaşadığın durum ela tam oCarak 6unun aynısıdır.

önce(iHe, 6ir konuşmayCa 6aşCarız.


Herbiriniz Tanrı ile kendi tarzınızda ve değişik zamanlarda
değişik tarzlarda konuşmayı deneyimlersiniz. Bu, her zaman
çift taraflı bir konuşmadır, tıpkı şimdi yaptığımız gibi. Bu
konuşma, "kafanızda" ya da kağıt üzerinde ya da biraz daha

zaman alan ve duyacağınız bir sonraki şarkı, göreceğiniz bir


sonraki film, gideceğiniz bir sonraki konferans, okuyacağınız bir
sonraki makale, yolda giderken birdenbire bir arkadaşınıza

29
TANRI 1LE DOSTLUK

rastlamanız şeklinde
kendini ifade eden şans biçimindeki
yanıtlarım aracılığıylaolabilir.
Sürekli olarak iletişim içinde olduğumuzu anladığınızda,
dostluğumuz gelişebilir. Eninde sonunda paylaşımı deneyim-
leriz.
Bu neden[e iki kitap daha yazıyoruz: Tanrı i[e Dostfuk
ve Tanrı i[e Birfik~ ![ki, Tanrı i[e konuşma[arınızıfa
pay[aşıCan prensip[eri nası[ kavrayacagımız ve 6u yeni
ifişkinizi dost[uk kazanmak için nası[ kuffanacagımız i[e
ifgifidir. İkincisi, 6u dost[ııgun 6ir payCaşım deneyimine
nası[ dönüştürü[ecegi ve 6unıi yaparsanız ne o[ac.agını
anfotır. Gerçegi arayan fıerkes için 6ir proje vermehe ve tüm
insanfor için nefes kesici 6ir mesaj içermektedir.
Sen ve &n şimı!i Biriz. Fakat sen &unu 6i[miyorsun. Sen,
6ir digeri i[e Bir ofdııgıınu 6if meyi veya deneyim[emeyi
seçmektense &unu deneyim[ememeyi seçiyorsun.
Nea[e, senin kitap[arın, 6un[arı okuyan fıerkes için 6u
ayrımı sona erdirecektir. Ayrı o[ma yanı[samasını yok ede-
c.ekferdir.
Bu senin davan. Bu senin görevin. Ayrı o[ma
yanı[samasını yok etmefisin.

Bu, fıiç6ir zaman sona ermeyecek 6ir görev. Tanrı i[e


Sofıbet[er fıer zaman ve sadece 6ir 6aş[angıçtı.

Şaşırmıştım. Sırtımdan yukarı bir başka soğukluk


daha
yayıldı. İçimde, kimsenin anlamayacağı ve bedeninizin her bir
•yazar, şu anda Tana İle Birlik adlı kitabını yazmaktadır. Yazarın bu
kitabı Sonbahar-Kış döneminde Dharma Yayınları tarafından yayınlanacaktır.

30
Afışt[nuufıi. Bir Diyalog
hücresinde hissedebileceğiniz bir titreme hissettim. Ve tabii
ki, meydana gelen de işte buydu. Bedeninizin her hücresi git-
tikçe hızlanan bir oranda titremekteydi. Daha yükselen bir
frekansta dalgalanmaktaydı. Tanrı'nın enerjisi ile dans etmek-
teydi.

Çok iyi bir yolla anlatıyorsun. Bu harika bir mecaz oldu.

Hey, dur biraz! Bunun bu kadar kısa süre içinde meydana


çıkacağını bilmiyordum. Sadece daha önceden, 1997' de
söylediklerini anlatıyordum.

Bi(iyorum. Bunun için 6ir şey yapamam. Kita6ın orta-


Carına geCinceye kacfar 6eHeyecektim fakat çok şiirse[ 6ir
cfiffe yazmaya 6aş{acf ın ve 6en efe keıuf imi tutamadım.

İşte bu güzel. Gerçekten güzel.

Evet, 6u neredeyse kendi(iğinden oCuyor. Ne zaman Cirik


6ir şekiCc!e yazsan, şiirse[ 6ir cf iffe konuşsan, sevgi cfo(u
gü(ümsesen ve 6ir şarkı söy(esen ya cfa cfans etsen kendimi
6effi etmem gerekiyor.

Öyle mi?

Şöy[e açıkCayayım: Ben fıep 6uracfa, senin fıayatındayım.


Her zaman. Fakat 6öy[e şey[er yaptığında; ka(6incfen ge(cfiği
gi6i gü(ümsecf iğinde ya cfa sevdiğinde ya cfa cfans ettiğinde
ya cfa yazcfığıncfa Var[ıgımın 6i(incine cfafıa çok varıyorsun.
31
TANRI İLE OOSI'LUK

Bu &nim Kim ofc!ugumun en iyi şekilde açıklanması ve sen


6u özeffiHeri ifaae ederken Beni de ifade ediyorsun. Bu
konuda çok ciMiyim. &ni ifaae ediyorsun. Bu, &ni ortaya
çıkarmaktır.

&ni, fıer
zaman 6ulunc!ugum kenai içinden a(ıp kenai
aışınaa gösteriyorsun. Ve 6öy(ece meydana çıkarı(ıyorum.
Gerçekte, &n fıer zaman oradayım ve sen sadece 6öy(e
zamanlarda &nim farkıma varıyorsun.

Evet, peki, Seninle bir başka diyaloğa girmeden önce söyle-


mem gereken daha başka şeyler de var.

Devam et, söy(e.

Özür dilerim, fakat bu bir tür Seni inkar etmek gibi birşey.
Bir kere, kendini gösterdiğin için buradasın, senin varol-
madığını iddia etmek zor. Bu, sanki bir borsacının konuşması
ve herkesin onu dinlemesi gibi birşey. Şimdi ise dialoğu
başlattığına göre kim bunu senin yerine benden dinlemek ister

ki?

Pek çok insan ister. Hatta olası(ıHa herkes ister. Bunun


senin için nası( o(a ugunu c{ uymak ister(er? Ne ögrena igini
6i(mek ister(er. Sakın &n kendimi gösterdim niye geri çek~
i[me. Bu pek çok insanın sorunudur. Tanrı kendini gösterir
ve onlar aa aafıa geri plana çekilme[eri gerektigini c!üşünür­
fer. Kenc!i(erini a[çak gönüff ü o(mak wrunaa fıisseaer[er.

Tanrı'nın karşısında alçak gönüllü olmamız gerekmez mi?


32
Afışt{nuu!ti Bir Diyalog

Sizin karşımda egilmeniz için degil sizi yücelmek için


geldim.

Öyle mi?

Siz yüceldi9inizde 6~n de yücelirim. Siz egildi9inizde


6en de egilirim.

Bizde sadece Birlik var. Sen ve Ben Biriz.

Evet, benim demek istediğim de bu. Bu noktaya geliyorum.

öyleyse devam et. Benim seni durdurmama izin verme.


Bunu okuyan insanlara &unların tümünün kendi deneyimin
oldu9unu söyle. Bunu ögrenmek istiyorlar. Tam da 6u konu
• üzerindesin. İnsanlar seni tanıdikça kendilerini de
tanıyacaklar.

Sende kendilerini görecekler ve senin içinde Beni gördük-


lerinde, Benim onların da içinde oldu9umu görecekler. Ve 6u
6üyük 6ir arma~nn olacak. Bu nedenle hikayene devam et.

Bedenimdeki her bir hücrenin sarsıldığını, titrediğini, dalga-


landığını söylemiştim. Harika bir heyecan dalgası ile titriyor-
dum. Ve gözümden bir damla yaş düştü ve çeneme doğru inip
dilimde tuzlu bir tad bıraktı. Bu duyguyu tekrar yaşamıştım.
İçten dışa doğru, sevgiyle dolu olarak uçacağımı sandım.
Teşekkür bölümü için tek bir kelime daha yazamadım.

33
TANRI İLE OOSTLUK

Bana verilmiş olanla bir şeyler daha yapmam gerekiyordu.


Tam o anda ve orada Tanrı ile Dostluk kitabını yazmaya
başladım.

Zihnim "Hey, bunu yapamazsın," diye ihtar etti. "Daha


üçüncü kitabı bile bitirmiş değilsin." (Tabii ki, üçüncü kitap
Tanrı ile Sohbetler üçlemesinin üçüncü kitabıydı.)

Başka bir projeye başlamaya


cesaret etmeden önce üçlemeyi
bitirmem gerektiğini biliyordum. Gene de, damarlarımda
dolaşan bu enerji ile bir şey yapmak istiyordum. Böylece,
editörümü ve diğer yayıncım, New York'daki Putnam
Publishing Group'u aradım.
Telefona çıkan kıza "Buna inanmayacaksınız" diye yumurt-
ladım, "fakat iki kitap daha yazma fikri geldi ve onları yazmam
emredildi."

Asla &irine 6ir şeyi yapmasını emretmem.

Evet, sanırım editörümle konuşurken "emretmek" sözünü


kullandım. Belki de, "onları yazma ilhamı" demeliydim.

Bu daha iyi, daha dogru 6ir kelime o(du.

Çok heyecanlıydım, kullandığım her kelimenin doğruluk


derecesine bakamıyorum.

Anlıyorum, işte yıffardan 6eri Benim hakkımda yan[ ış


6ir etki yaratı[ masına neden olan da 6u tür şeyler.
Şimdi 6u yanlış etkiyi sif meye geldim. Sana, Tanrı i[e
Dostfui gerçekte nası[ 6ir şeymiş ve 6öy(e 6ir ıfostf uk nası[
34
A!ışı[ma4ıi Bir Diycı!ag
kazanı[ır anCatmaya 9e[ı!im.

Yine heyecanlandım! Başla, haydi başla!

önce hikayeni &itir.

Kim bunu duymak ister ki? Ben, Seni dinlemek istiyorum.

Hikayeni 6itir. Bag[antı 6uraıfa. Ve 6u 6ag[antı &izi


6ugüne 9etircek.

Ben de editörüme, Senin gelecek iki kitap hakkında bana


söylediklerini söyledim, kadın bunu duyunca heyecandan takla
attı. Ona Putnam'ın bu kitapları yayınlamakla ilgilenip ilgilen-

mediğini sordum.

"Dalga mı geçiyorsun? Elbette isteriz," dedi, ayrıca ona


söylediklerim hakkında kısa bir özet yazarsam memnun
olacağını da ekledi.

Sonraki gün bir şeyler yazıp faksladım ve şirket de benimle


iki kitap için bir kontrat yaptı.

Neden kitapCarı internete koymuyorsun?

Ne?

Neıfen on[arı 6eıfava eıf ini[ecek 6ir şeki[ı{e yazmıyorsun?

Benden bunu neden istiyorsun?

35
TANRI İLE DOSTLUK

Çünkü 6u pek çok insanın 6i[ mek istedigi 6ir şey.


Yayıncıfar sana çok mu para önenfifer?

Şey, evet.

Neden &unu ka6u[ ettin? "Eger 6ir Tanrı insanıysan,


karşı[ ık6eHemeden &unu dünya i[e payfaşmayı da ka6u[
etmeCisin. Bir sürü kitap kontratı imzalamak peşinde
koşmazsın." Bazı insanfar da sana &öy[e söy[emiyorfar mı?

Kesinlikle, bunu söylüyorlar. Bu işe para için girdiğimi


söylüyorlar.

öy[eyse?

Bunu para için yapmıyorum fakat para almamak için neden


yok.

Tanrı yoCunı!a yürüyen &irisi &öy[e davranmaz.

Davranmaz mı? Rahipler maaş almıyorlar mı? Hahamlar


yemiyorlar mı?

Evet, fakat çok degiL Tanrmın egitmen[eri yoksuff uk


içinde yaşıyorfar, &asit 6ir gerçegi payfaşmak için 6ir servet
istemiyor[ar.
Bir servet istemedim. Hiçbir şey istemedim. Bu önerildi.
36
Afışı[nuu!ıi. Bir Diyalog

Bu öneriyi geri çevire6i(irdin.

Neden? Bu paranınkötü olduğunu kim söyledi? Ebedi bir


gerçeği paylaşarak büyük miktarda para kazanma şansım varsa
neden değerlendirmeyeyim?

Ayrıca, bu paranın bir kısmıyla olağanüstü şeyler yapmayı


düşlüyorsam ne olur? Senin mesajını tüm dünyaya yayacak ve
kar amacı gütmeyen bir kurum kurmayı planlıyorsam ne ola-
cak? Yaşayanları ve diğerlerini daha iyi yapmayı düşlüyorsam
ne olacak?

Bu az da olsa yardımcı ola6i[ir. Bu Benim çok kızmamı


engeffeye6i( ir.

Ya, paranın büyük bölümünü dağıtsam ne olur? Yardıma


ihtiyacı olanlara yardım etsem ne olur?

Bu da yardımcı
olur. Anlaya6iliriz. Ka6u[ etmeye
6aşlaya6i[iriz. Fakat sen, kendin çok sade 6ir Fı.ayat
yaşamalısın. Bu parayı kendin için harcamamalısın.

Harcamamalı mıyım? Kim olduğumu kutlayamayacak


mıyım? Rahat bir hayat yaşayamayacak mıyım? Güzel bir evim

olmayacak mı? Yeni bir araba?

Hayır.
Ne güze( el6ise(er ala6i[ir ne pafıa[ı restoranlarda
yiye6ilir ne de lüks şeyler satın ala6ilirsin. Tüm parayı yok-
suffara vermeli ve Fı.iç6ir fark yokmuş gi6i yaşamalısın.
37
TANRI İLE DOSTLUK

Fakat zaten öyle yaşıyorum! Paranın hiç önemi yokmuş gibi


yaşıyorum. Rahatça harcıyorum ve kolaylıkla dağıtıyorum ve
cömertçe paylaşıyorum ve gerçekten de hiç önemi yokmuş gibi
yaşıyorum.

Sahip olmak istediğim


ya da yapmak istediğim pahalı bir
şey gördüğümde sanki para hiç önemF değilmiş gibi
davranıyorum. Ve ne zaman kalbim beni bir başkasına
yardıma ya da dünyada harika bir şey yapmaya çağırsa gene
paranın hiç önemi yokmuş gibi davranıyorum.

Paran[a 6u şeki(c{e davranmaya devam edeceksin ve hep-


sini kay6edceksin.

Kullanacaksın demek istiyorsun herhalde! Parayı kaybede-


mezsin. Sadece kullanabilirsin. Kullanılan para kaybolmaz.
Birisi ona sahip olur! Kaybolmaz. Önemli olan ona kimin sahip
olduğudur? Eğer bir şey, bana bir şeyler satan ya da yapmayı
istediğim şeyleri yapan insanlara gidiyorsa nasıl kaybedebilirim
ki? Ve eğer iyi işler için harcanaksa ya da başkalarının
ihtiyaçlarını karşılayacaksa, kayıp bunun neresinde?

Fakat eger paraya düşkün[ük göstermezsen, eCinıfe hiç


ka[maz.

Elimde bulunan hiçbir şeye düşkünlük göstermiyorum! Bir


şeye düşkün olursam onu kaybedeceğimi öğrendim. Eğer
sevgiye "düşkünlük gösterirsem" sevgiyi hiç yaşayamam. Eğer
paraya düşkünlük gösterirsem, işe yaramaz. Bir şeye "sahip

38
Afışı(nuu!tk Bir Diya!og
olma" deneyimini yaşamanın tek yolu onu vermektir. Ancak
ondan sonra ona sahip olduğunu bilirsin.

&nim demek istecfigimi kaçırıyorsun. Bu zekice söz jim-


nasttginde esas olanın yanından geçtin. Fakat senin 6öyle
gitmene izin vermeyecegim. Seni geri çekeceğim.
önemli olan, Tanrı'nın gerçek dünyasını ögreten insan-
ların &unu para için yapmadıkları ve yapmamaCarı gerek-
tigicfir.

Kim böyle olduğunu söyledi ki?

Sen dedin.

Ben mi dedim?

Evet, sen dedin. Tüm fıayatın &oyunca Bana &unu dedin.


Bu kitapCarı yazana ve çok para kazanana c!ek. Seni ne
değiştirdi?

Sen değiştirdin?

&n mi?

Sen değiştirdin.Bana paranın tüm kötülüklerin kökü


olduğunu söyledin ben de bunun nedeninin paranın yanlış kul-
lanımı olduğuna karar verdim. Bana hayatın bizim zevk
almamız için yaratıldığını ve böyle yapmanın doğru olduğunu

39
TANRI İLE DOSTLUK

söyledin. Hatta doğrudan da öte. Paranın hayattaki diğer


şeylerden farklı olmadığını söyledin - hepsi Tanrı'nın enerjisiy-
di. Senin olmadığın hiçbir yer olmadığını, her şeyin içinde,
çevresinde ve her tarafında ifade edildiğini - gerçekte Sen her
şeysin, Her şey Her şeyin içinde - söyledin, ve bu herşeye para

da dahildir.
Bana tüm hayatım boyunca para hakkında yanlış bir bakış
açısına sahip olduğumu söyledin. İşte bunda yanlış yaptım.
Kötü. Uygunsuz. Ve bunu yaparken Tanrı'yı da yanlış, kötü,
uygunsuz yapıyorum çünkü para senin Kim Olduğunun bir
parçası.

Bana, paranın "kötü" ve sevginin de "iyi" kabul edildiği


ilginç bir hayat felsefesi yarattığımı söyledin. Bu nedenle,
toplum için bir şey ne kadar sevilen ya da önemli ise, ben veya
bir başkası bundan o kadar az para kazanmalı.
Bu konuda, bana dünyanın yarısının geri kaldığını söyledin.
Striptizcilere ve metreslere yaptıklarını yapmaları için
inanılmaz paralar ödenirken, AIDS için bir tedavi arayan bilim
adamları, sınıflarda çocuklarımızı eğiten öğretmenler, ruh-
larımızı gözeten papazlar, hahamlar, rahipler su ve ekmekle
yaşıyorlar.

Bu tepetaklak yaratılmış dünyada en çok değer verdiğimiz


şeylerin en az ödülü aldığını söylüyorsun. Ve bana bunun işe

yaramayacağını söylemekle kalmıyor (eğer gerçekten dünyayı


yaratmak istiyorsak yaratmak istediğimizi söylemeliyiz) aynı
zamanda bunun gerekli olmadığını da söylüyorsun, çünkü bu
kesinlikle Senin arzun değil.
Bana, isteğinin tüm insanların
rahat bir yaşam sürmeleri
olduğunu ve rahatlıkta yanlış hiçbir şey olmadığını ve dünya
üzerindeki tek sorunumuzun - binlerce yıl sonra bile - henüz

40
Afışı!nuufıi Bir Diyalog
onu nasıl paylaşmamız gerektiğini bilmediğimiz olduğunu
söyledin.
Ayrıca, paradan kaçınarak
dünyaya para gerçeği hakkında
hiçbir şey öğretemeyeceğimi anlamamı da sağladın. Dünyada
yanlış giden bir şeye, bu yanlışlığa kendim de örnek olursam
destek vermiş olurum.
Parayı ve aslında yaşamdaki tüm iyi şeyleri sevinçle kabul
edersem ve bu şeyleri sevinerek paylaşırsam öğretinin daha da
güçlü olacağını söyledin.

Sana 6unforı mı söyledim?

Evet. Hem de hiç de yanlış anlaşılmayacak şekilde.

Ve 6ana inandın mı?

Elbette inandım. Aslında bu yeni inanışlar hayatımı

değiştirdi.

İyi. Bu çok iyi. İyi ögrenmişsin, og(um. İyi din(emişsin


ve iyi ögrenmişsin.

Biliyordum! Beni deniyordun. Bu sorulara nasıl cevap


vereceğimi görmek istediğini biliyordum.

Evet. Fakat şimdi senin için 6aşka soruCarım da var.

Ah, Hayır!

41
TANRI İLE DOSTLUK

İnsanlar 6u mesaj için neaen para ödesinler? Bunun için


para almanın neaen dogru ofdugunu düşündügünü 6ir
kenara 6ırak. Neden insan(ar 6unun için para vermeme(ifer?
Tanrmın Dünyasmın herkese ser6est o(ması 9erekmeı mi?
Neden kitap intemete 9irifmesin?

Çünkü, insanlar gece gündüz kendi inançları ve diğer


insanların bunları neden kabul etmeleri gerektiği hakkında bin-
lerce kelime yazarak interneti işlemez hale getirmekteler. Son
zamanlarda hiç Web sitesinde sörf yaptın mı? Hiç sonu yok.
Pandora'nın kutusunu açmış gibi oluyoruz.

Tanrı ile konuştuğumu


bildirmek amacıyla böyle bir şey
başladığında ne kadar çok kişinin
internette beni görmek için
dikkat harcaması gerektiğini hayal edebiliyormusun?
Gerçekten de internette bu konuda haberlerin olacağını mı
sanıyorsun? Kusura bakma.

Tamam, fakat artık kitapların çok popüfer ofdufar.


Onları herkes 6i(iyor. Neden şimdi kitaplarını intemette
yayın(amayasın ki?

İnsanların Tanrı ile Sohbetler'in önemli olduğunu


bilmelerinin nedeni diğer insanların bu kitaplara değer ver-
meleridir. Bu kitapların değerli olmalarının nedeni insanların
onlara verdikleri değerdir. Hayatta önemli olan, kişinin
başkaları için iyi şeyler yapmasıdır. Hepimiz bunu yapmaya
çalışıyoruz. Hepimiz dünyaya iyiliklerimizi sunuyoruz. Dünya,
bizim sunduklarımızı kabul ettiğinde tüm zahmete değiyor -
bu ister boru tesisatını onarmak, ister ekmek pişirmek, başka

42
Afışı!nuu!ık Bir Di.ya!09
insanları iyileştirmek ya da gerçeği öğretmek olsun - dünya
bunun değerli olduğunu söylüyor, bu da değerli olma imkanı
var demektir. Ve değerli bir şeyi, karşılığında bizim için değer
taşıyan bir şeyle değiştirirsek, sadece verdiğimiz değeri almak-

la kalmaz bu şeyi bir zamanlar diğerlerinin kabul ettiği kadar


değerli kılarız.

Ve böylece, insanlar sürekli olarak kendı hayatlarına değer


kazandırmanın peşinde koştukları için diğerleri de buna doğru
yönelir. Ticari sistemimiz neyin değerli neyin değersiz
olduğunu belirlememizi sağlar.

Ne bu sistem mükemmeldir, ne de neyin değerli olduğu


hakkındaki düşüncemiz. Fakat elimizde bu kusurlu sistem
vardır. Ben, bu sistemin içinde onu değiştirmek için

çalışıyorum.

Senin kitaplarına para ödemeyen yoksu[ insanlar ne ola-


cak peki?

Bu ülkede neredeyse her evde kitap vardır. Bu, orada kitap


olup olmaması değil, orada hangi kitapların olduğu sorunudur.
Tanrı ile Sohbetler neredeyse her kütüphanede bulunabilir.
Ve hapiste olan ve ihtiyaç duyan herkes için Arkadaşlar için
Kitap programı çerçevesinde elde edilebilir haldedir.
Bu nedenle de burada, kitabın elde edilemiyeceği konusuna
girmiyorum. Pek çok dile çevrilmiştir ve tüm dünyada insanlar
bu kitapları bulabilirler. Hong Kong'dan Tel Aviv'e,
Polonya' dan Japonya 'ya, Berlin' den Boston' a insanlar bu
kitabı okumakta, gruplar oluşturarak tartışmakta ve
diğerleriyle paylaşmaktadırlar.

Gene de, bunların benim için zor sorular olduğunu kabul


43
TANRI İLE OOSI'LUK
ediyorum. Hayatımdaki bu para konusu, ona sahip olmak ve
onunla yapılacaklarla ilgili her şey onlarca yıl boyunca başıma
dert oldu. Senin de dediğin gibi insan ırkının çoğundan farklı
değilim.

Hatta, şimdi bile Tanrı ile Sohbetler üçlemesinin bana getir-


diği ünü, parasal bolluğu ve tüm diğer_ ödülleri reddetmem gerek-

tiğini düşünen bir yanım var. İçimde çok güçlü bir yan var ki,
çok basit elbiseler giyip, basit bir kulübede yaşamak istiyor ve
dünyaya verdiğim hayırlı şey her neyse onun karşılığı olarak
dünyanın bana verdiği hiçbir şeyi kabul etmek istemiyor. Böyle
davranmanın daha değerli olduğunu düşünüyorum.

Bunun ne kadar hilekarca olduğunu görüyor musun? Bu,


kendime sorduğum bir soru değil. Bu, benim için çok derin,
konunun özüne çok yakın. Kendi değerimi görmek amacıyla
başkaları için acı çekmeme gerektiğine inanırsam kendime
nasıl değer veririm ki? Bu da konunun bir başka yanı. Göz ardı
edilen bir başka konu.
Fakat, konuyu Sen açtığına göre soruyorum: acaba Ted
Turner, Rahibe Teresa'dan daha mı değersiz? George Soros,
Che Rivera'dan daha kötü bir insan mı? Pek çok iyi şeyi
içeriyor gibi gözüken Jesse Jackson'ın politikası daha az iyi
şey içeren Vaclav Havel' in kinden daha mı değerli? Giysileri,
yoksul bir çocuğu bir yıl boyunca doyurmaya yetecek paradan
daha fazlası eden Papa, milyarlara sahip bir kilisenin başı
olarak krallar gibi yaşıyor diye sözleri kutsal olarak mı kabul
edilmeli?
Ted Turner ve George Soros, milyonlarca dolar bağış
yapıyorlar. İnsanlığın düşlerini, hayata geçirilmiş kendi
düşlerinin ödülleriyle gerçek yapıyorlar.

İnsanlığın düşlerini kendi düşlerimizi yaşayarak gerçek yap-

44
A[ışı(nuu(tk Bir Di.yaC09
mak. Ne muhteşem bir düşünce!

Jesse Jackson, kendisini büyük bir nüfuzu olan yere getiren


umut sayesinde milyonlara umut getirmektedir. Papa, tüm
dünyada insanlara esin kaynağı olmuştur ve büyük şamatalar­
la ortaya çıktığı Katolik dünyasına artık pek de esin vere-
memektedir (aslında, belki de çok az esin verebilmektedir).
Bu nedenle, Tanrıile Sohbetler'in bana hayattaki güzel
şeyleri fazlasıyla getirdiğini ve paylaşacak daha fazla güzel şey

verdiğini söylemeliyim.

Burada, 6u ltitap[ann 6ası[masının 6u ofoym nedeni


o[madıgını 6dirtme[iyim. Bu nedeni, ltitapfonn
6ası[masından önceye koyuyorsun. As[ında, 6u neden[e
6ası[dıCar ve 6u neden[e 6u fodar popü[er o[auCar.

Evet. bunun doğru olduğunu biliyorum.

Bundan emin o[a6i[irsin. Yaşamın, para ve tüm 9üz.e[


şey[er sen degiştiginde degişti[er.

On[ar Fıakkındalti düşünceni degiştirdiginde senin için


degişti[er.

Peki, şimdi, gördüğün gibi bunu senin yaptığını sanıyor­


dum. İnsanlara bu kitapların Sen istediğin için popüler olduk-
larının söylüyordum. Tüm bunların Tanrı'nın isteği olduğunu

düşünmekten memnundum.

E[6ette memnun o[ursun. Bu, senin 6u konudaki sorum-


[u[ugunu ka[c!ırır, fıer şeyin veka(etini dafıa yüksek 6ir yere
45
TANRI İLE OOSI'LUK

verir. Senin hayallerini yıkmaktan nefret ediyorum ama 6u,


Benim fikrim ıfegilıfi.

Değil miydi?

Hayır. Senin fikrinıf i.

Oh, harika. Böylece artık bana Tanrı'nın ilham verdiğini


bile söyleyemiyorum. O zaman ben bu kitabı ne hakkında
yazdım? Sen bana geldin ve bunu yapmamı söyledin!

Tamam, Tanrı ile nasıl dostluk kurulacağı hakkındaki


tarıtışmamıza başlamak için iyi bir yere geldik.

46
iiÇ
Eğer sen ve Ben gerçek bir dostluk - lafta kalmış bir dostluk
değil de yürüyen bir dostluk - kuracaksak. ..

Burasıönemli. Burada duralım ve bu ayrımı yapalım, çünkü


bu ayrım önemli. Pek çok insan Tanrı'nın dostları olduğunu
düşünür fakat bu dostluktan nasıl yararlanacaklarını bilmezler.
Bunu mesafeli bir dostluk olarak görürler, yakın bir dostluk
değil.

İnsan(ann çogu &nim 6ir dost o[a6i[ecegimi 6i(e


düşünmez(er. İşin kötü yanı da 6u ya. Çogu insan &ni 6ir
e6eveyn, sert, za[im, zor[ayıcı, öfke[i 6ir e6eveyn gi6i görür,
dost gi6i değiL Bana nası[ ta pınıCacagı gi6i 6azı konu[arda
kesin(ikfe hata ka6u[ etmeyen 6ir Ba6a gi6i görür(er.
Bu insan(ann düşüncesine göre, 6en sadece 6ana
tapınmanızı deği( 6unu 6effi 6ir şeki[ı{e yapmanızı da istiyo-
rum. Bana ge[meniz yeterli değMir. Bana 6effi 6ir yolu
izleyerek gelme[isiniz. Bir 6aşka yolu - herhangi 6ir yol -
izleyerek 6ana ge[irseniz, sizin sevginizi reddederim, dilek-
lerinizi görmezden ge[irim ve hatta sizi cehenneme gön-
deririm.

47
TANRI İLE DOSTLUK

Seni arayışımda samimi olsam, niyetim saf olsa ve


kavrayışım ulaşabildiğim en üst noktada olsa bile mi?

Evet, öyle dsa &i[e. Bu kişilerin kafasımfa Ben, Benim Kim


O[atıgum hakkınaa anlayışınızın kesin 6ir aogrulukta
olmasımfan aalia aşagısını ka6u[ etmeyen zor(u 6ir e6eveynim.

Ulaştıgınız anlayış seviyesincfe hatalıysanız,


sizi ceza-
[anaırırım. Niyetinizcfe ola6i[aigince saf ola6i[ir, Benim
sevgimle taşarcasına cfo(u ola6i[irsiniz. Her şeye ragmen sizi
cehennem ateşlerinin içine atarım ve Bana duaaklarınızda
yan[ış isimle, kafanızda yanlış cf üşüncelerle gelirseniz son-
suza aek acı çekersiniz.

Pek çok insanın Seni böyle görmeleri ne kadar kötü. Bir


dost böyle davranmaz.

Hayır aavranmaz. Ve Tanrı i[e gerçek 6ir dostluk kurma


fikri, yani tıpkı sevgi ile verilen her şeyi ka6u[ eden,
yan[ ış[ ıkla yapılan her şeyi aJfeden en iyi dostunla
kurdugun türde 6ir dostluk ilişkisini Tanrı ile kurmak .... işte
6u insanlar için anlaşılmazdır.
Ayrıca,Beni cfostlan gi6i görenler hakkında aa haklısın;
çogu Beni çok uzak 6ir mesafene tutmaktadırlar. Benimle
yürüyen 6ir aostlukları yoktur. Bu, aaha çok, eger 6öyle 6ir
aostlııga sahip olmasalar &ile güvene6ileceklerini umaukları
çok mesafeli 6ir ilişkidir. Fakat, gün 6e gün, saat saat, an 6e
an yaşanan 6ir dostluk aegilıfir.

48
A!ışı[nuu!ıi Bir Diya!09
Ve Sen bana, Seninle böylesi bir dostluğa sahip olmak için
neyin gerekli olduğunu söylemeye başlıyorsun.

Zift.inde ve ka[ pte degişikl ift. Gereftli olan 6u. Zift.inde


degişiftlift ve ka[ pte degişifüft.

Ve cesaret.

Cesaret mi?

Lvet. Tanrt'nın sizi recfcfecegine dair Fı.er kavramı, Fı.er


düşünceyi, Fı.er ögretiyi recfcfetme cesareti.
Bu 6üyüft 6ir cesaret 9erefttirir, çünftü dünya kafanızı 6u
ftavramlar, düşünceler ve ögreti(er(e do(durmanın yoffarını
aramafttadır. Tüm 6un[ar Fı.aftftında yeni 6ir zift.inse[ tutum
taftınmalısın, Benim Fı.aftftımda sana söylenen ya da
duydugun Fı.er şeye karşı yeni 6ir zift.inse[ 6ir tutum edin-
melisin.
Bu zor o[acaft. Bazıları için çoft zor ofocaft. Fakat 9ereftli,
çünftü ftorfttugun 6iriy(e, 9erçeft, yaftın, yürüyen, paylaşıma
dayalı 6ir dostluft fturamazsın.

Öyleyse, Tanrı ile dostluk kurmadaki en büyük pay,


Tanrı 'ya karşı duyduğumuz "korkuyu" unutmaya düşmekte­

dir.

İşte, 6unu sevdim. Bu 6izim dünyamızcfa ftuffanı[an 6ir


ftelime degi(, fakat sevdim.
Tüm 6u yıffar 6oyunca Benimle fturdugunuz şey işte 6u

49
TANRI İLE OOSI'LUK

- Tanrı•ya karşı duyulan korfoya dayanan 6ir i[işki.

Biliyorum. Bunu başlangıçta açıklamıştım. Küçük bir çocuk


olduğum zamanlardan beri Tanrı'dan korkmam gerektiği
öğretildi. Ve bende korktum. Bundan sıyrılmaya çalıştığımda
bile, gene onun içine bir şekilde tekrar sokuldum.
Sonunda, on dokuz yaşıma geldiğimde, gençliğimdeki Öfke
Tanrısını
reddettim. Fakat bu Tanrı'nın yerine Sevgi Tanrısı'nı
koymadım, Tanrı'yı tamamen reddettim. Artık hayatımın bir
parçası değildin.

Bu, o dönemden beş yıl önceki halimin tamamen karşıtı bir


durumdu. On dördümde, tüm düşündüğüm Tanrı'ydı.
Sanıyordum ki, Tanrı'nın gazabından kurtulmanın en iyi yolu
Tanır'nın beni sevmesini sağlamaktı. Rüyalarımda bile dua

ediyordum.
Herkes benim bir rahip olacağımı sanıyordu. Okuldaki rahi-
beler bundan emindiler. "O çağrılıyor" diyorlardı. Annem de
bundan emindi. Mutfağımızda bir sunak kurarken ve Aşai
Rabbani ayini (Katolik kiliselerinde ekmek ve şarap ayini)
yürütme oyunu oynamak için cübbemi giyerken beni izlerdi.
Diğer çocuklar Süpermen 'in pelerinini taklit eden havlular
takıp iskemlelerden atlarlardı. Bense havluları rahip elbisem

olarak hayal ediyordum.


Sonra, dini okuldaki son yılıma girdiğimde babam aniden
her şeye bir son verdi. Bir gün bu konu üzerine annemle
konuşurken, babam mutfakta beliriverdi.

"Derslere gitmeyeceksin" diye kesti sözümüzü, "bu neden-


le hayallere kapılma."
"Gitmeyecek miyim?" diye şaşkınlıkla sordum. Bunun
kaçınılmazbir sonuç olduğunu sanıyordum.

50
ACışı[mat!ıi Bir Di.yaCog
"Hayır"dedi babam kesin bir şekilde.

"Ama neden?" annem ssesizce oturuyordu.


"Çünkü henüz bu kararı verecek kadar büyük değilsin,"
diye açıkladı babam. "Nasıl bir karar verdiğini bilmiyorsun."
"Evet, biliyorum! Ben rahip olmaya karar verdim, "diye
bağırdım. "Bir rahip olmak istiyorum."

"Sen ne istediğini bilmiyorsun, "diye homurdandı babam.


"Ne istediğini bilmeyecek kadar gençsin."
Sonunda annem bir şey söyledi. "Alex, bırak çocuk düşleri­
ni gerçekleştirsin.
"
Babam hiç etkilenmemişti. "Onu cesaretlendirme," diye
buyurdu ve sonra bana o "bu tartışma bitmiştir" bakışlarından
birini attı. "Rahip okuluna gitmeyeceksin. Bunu aklından
çıkar."

Koşarak mutfaktan dışarı çıktım, arka medivenlerden inip


arka bahçeye çıktım. Bahçenin en uzak köşesinde kök salan,
ne yeterince sık, ne de yeterince uzun süre çiçek açan sevgili
leylak ağacımın altında sığınacak bir yer aradım. Ancak o
sırada çiçekliydi. Mor çiçeklerin inanılmaz derecede tatlı

kokusunu içime çektiğimi hatırlıyorum. Burnumu çiçeklerin


arasına gömdüm. Sonra ağlamaya başladım.

Babam hayatta zevk aldığım bir şeyin ışığını ilk kez söndür-
müyordu.
Bir zamanlar bir piyanist olacağımı düşünüyordum. Tıpkı
çocukluğumun idolü Liberace gibi profesyonel bir piyanist
olmaktan bahsediyorum. Onu, her hafta televizyonda
izlerdim.
Milwaukee' dendi ve şehirdeki herkes taşralı bir çocuğun
böyle büyük bir üne kavuşmasınından heyecan duyuyordu. O
zamanlar, her evde televizyon yoktu, en azından
51
TANRI İLE DOSTLUK

Milwaukee'nin işçi kesiminin oturduğu Güney yakasında, fakat


babam şans eseri, hatları tıpkı birer parantezi andıran 12 inç-
lik siyah beyaz bir Emerson ayarlamıştı. Her hafta oturur,
Liberace'nin gülümsemesi, şamdanı ve tuşların üzerinde uçar-
casına dolaşan parmaklarının karşısında kendimden geçerdim.

Birinin bir zamanlar dediğine göre mükemmel bir kulağım


vardı. Bunun doğru olup olmadığını bilmiyorum tek bildiğim
piyanonun önüne oturup basit bir melodiyi şarkı söyleyebil-
diğim gibi kolayca kulaktan dolma olarak çalabildiğimdi.
Annemin bizi büyük annemin evine her götürüşünde, hemen
oturma odasının bir duvarını kaplayan piyanonun önüne otu-
rur ve Mary hada Little Lamb, ya da Twinkle, Twinkle, Little
Star'ı çalmaya başlardım. Yeni bir şarkı denemek istediğimde
doğru notaları bulmak en fazla iki dakikamı alırdı ve yapabil-
diğim müzikle varlığımın en derin yerlerinde heyecanlanmış
olarak parçayı tekrar tekrnr çalardım.
Hayatımın bu döneminde (ve sonraki yıllar boyunca da)
nota bilmediği halde piyano çalabilen en büyük abim Wayne'i
taparcasına severdim.
Annemin daha önceki bir ilişkisinden olan Wayne, babamın
pek de gözdesi değildi. Aslında, bu tanım biraz yumuşak
kaçıyordu. Wayne'in sevdiği her şeyden babam nefret ederdi,
Wayne'in yaptığı her şeyi babam tenkit ederdi. Bu nedenle
piyano çalmak "başıboşlar içindi."
Babamın neden böyle dediğini anlayamıyordum Piyano çal-
mayı seviyordum; gerçi büyük annemin evinde bunu çok az
yapabiliyordum ama annemle diğer herkes yeteneğimi açıkça
görüyorlardı.

Sonra, bir gün annem inanılmaz derecede cesaret isteyen


bir şey yaptı. Bir yerlerden ya da belki bir gazete ilanından ya

52
ALışı!ma4ıi Bir Diyalog
da bunun gibi bir şey yoluyla bularak eski bir duvar piyanosu
satın aldı. Ona yirmi beş dolar harcadığını hatırlıyorum (ellili

yılların başında bu çok paraydı), çünkü babam bu nedenle


kızmıştı ve annem onun buna hiç hakkı olmadığını, çünkü bu

parayı aylar boyunca alış veriş parasından artırmış ve bu iş için


biriktirmişti. Satıcı tarafından teslim edilmiş olmalıydı çünkü
okuldan eve geldiğim bir gün piyanoyu evde bulmuştum.
Mutluluktan aklımı kaçıracak gibi olmuştum ve hemen
piyanonun önüne oturup çalmaya başlamıştım. Bu piyanonun
en iyi arkadaşım olması çok , zaman almamıştı. Güney
Yakası'nda on yaşlarında olup da piyano çalışmaktan gözü
korkmayan tek çocuk bendim. Beni piyanomdan uzak tuta-
mazdınız. Bilindik melodileri şöyle böyle doğru çalmakla
kalmıyor aynı zamanda onları tekrar düzenliyordum.

Ruhumun derinliklerinde şarkılar bulmanın ve onları tuşlar


yoluyla aktarmanın coşkusu beni heyecanlandırıyordu.
Günümün en heyecanlı bölümü okuldan eve geldiğimi ya da
oyun bahçesinden döndüğüm ve piyanonun önüne uçtuğum
zamanlardı.

Babam ise bundan hiç de şevk duyuyor gibi değildi. "Şu


kahrolası piyanoya vurmayı kes artık!" diyordu; ona göre
yaptığım şey buydu. Fakat müziğe ve müzik yapma becerime

tutku derecesinde bağlıydım. Bir gün büyük bir piyanist olma


düşüm bir kat daha güçlenmişti.

Fakat, bir yaz sabahı büyük bir şamatayla uyandım.


Elbiselerimi aceleyle giyerek, neler döndüğünü görmek için
merdivenlerden aşağıya indim.
Babam, piyanoyu söküyordu.
Onu sadece sökmüyor, parçalara ayırıyordu. Bir balyozla
vurarak onu duvardan ayırdı, sonra tahta kalkana ve korkunç

53
TANRI İLE DOSTLUK

bir sesle çatlayana dek bir manivela ile yardı.

Olduğum yere mıhlanmış kalmıştım, şoke olmuştum.


Yanaklarımdan aşağı yaşlar süzülüyordu. Ağabeyim beni sessiz
hıçkırıklarla sarsılırken gördü ve kendini tutamayıp, "Neale,
sulugözlü bir bebektir" dedi. Babam yaptığı işten başını
kaldırdı ve "Zırlayıp durma," dedi. "Burada çok yer

kaplıyordu. Onu parçalara ayırmanın zamanı gelmişti."

Geriye dönüp odama gittim (bizim evde bir çocuk için çok
tehlikeli bir şey) ve kendimi yatağa attım. Feryat ediyordum
- kelimenin tam anlamıyla· "Hayır, hayırrrrr ... " diye feryat
ediyordum - sanki bu perişan itirazlarım en iyi arkadaşımı kur-
taracakmış gibi. Fakat piyanonun parçalanmasına devam edil-
di ve acıyla ağırlaşmış başımı yastığıma gömdüm.
Bu deneyimin acısını bugün bile hissederim.
Şu an bile.
Günün geri kalanında odamdan çıkmayı reddettiğimde
babam benimle ilgilenmedi bile. Fakat üç gün boyunca
yatağımdan çıkmayınca, gittikçe artan bir şekilde kızmaya
başladı. Onun, bana yemek getirmek hakkında annemle
tartıştığını duyabiliyordum. Eğer yemek istiyorsam diğer
herkes gibi masaya gelebilirdim. Ve eğer aşağı ineceksem,
somurtmamalıydım. Evimizde somurtmaya ya da surat asmaya
yer yoktu; en azından babamın aldığı bir karar hakkında. Açık
bir reddetmeyle karşı karşıyaydı ve buna tahammül edemiyor-
du. Evimizde, sadece babamın hakimiyetini kabul etmekle
kalmaz aynı zamanda bunu gülümseyerek kabul ederdin.
"Ağlamaya devam edersen yukarı gelip sana ağlamak için
bir neden vereceğim," diye kükredi alt kattan ve bu dediğinde
de ciddiydi.
Babamın yemek yasağına rağmen, odamdan dışarı

54
.A!ışı[nuu!ık Bir Diyalog
çıkmıyordum, aşmak istediğinden bile daha geniş olan sınırı
aştığını bilmeliydi. Burada, babamın kalpsiz bir insan
olmadığını söylemeliyim, o sadece bu şekilde davranmaya
alışmış biriydi. Sorgulanmamaya ve kararlarının açıklanması

ve yerine getirilemesi hakkında hoşnutsuzluk gösterilmesine


alışmamıştı. Baba olmanın "patron" olmak anlamına geldiği
bir çevrede büyümüştü ve herhangi bir vefasızlık belirtisine
katlanamıyordu.

Bu nedenle, sonunda odama gelip, kapımı çalmak ve


girmek için izin istemek onun için kolay olmamıştı. Sadece
annemin onu bunu yapmaya razı edebilmek için bayağı
uğraştığını tahmin edebiliyordum.

"Ben baban," dedi sanki ben bunu bilmiyormuşum ve sanki


o da bunu bildiğimi bilmiyormuş gibi. "Seninle konuşmak
istiyorum." Hayatında benden özür dilemeye hiç bu kadar
yaklaşmamıştı.

"Tabii," diye onayladım ve içeri girdi.


O, yatağın kenarına oturmuş ve ben de yatağın baş tah-
tasına sırtımı dayamış bir şekilde uzun bir süre boyunca
konuştuk. Bu, babamla yaptığım en iyi konuşmalardan biriydi.
Piyano çalmayı sevdiğimi bildiği halde bunun benim için ne
kadar önemli olduğunu anlamadığını söyledi. Tek yapmaya
çalıştığının kanepemizi duvar dibine yerleştirmek için dinlen-

me odasında yer açmak olduğun söyledi, çünkü oturma


odasına yeni mobilya alınmıştı. Sonra asla unutmayacağımı bir

şey söyledi.

"Sana yeni bir piyano alacağız, küçük bir piyano, buraya,


yatak odana sığabilecek kadar küçük bir tane."
O kadar heyecanlanmıştım ki zor nefes alıyordum. Bir
kenara bir para ayırdığını söyledi ve kısa bir süre sonra

55
TANRI İLE DOSTLUK

piyanoma kavuşacaktım.

Babamı uzun uzun ve kuvvetle kucakladım. Beni anlamıştı.


Her şey yoluna girecekti.
Akşam yemeği için aşağıya indim.
Haftalar geçti ve hiçbir şey olmadı. Bense, "doğum günümü
bekliyor" diye düşündüm.
Ekimin onu geldi ve ortada piyano yoktu. Tek kelime
etmedim. "Noel'e dek bekliyor," diye düşündüm.
Aralık yaklaşırken, soluğumu tutmaya başlamıştım.
Bekleyiş neredeyse dayanılmazdı. Bu nedenle de piyanom
gelmediğinde hayal kırıklığı inanılmaz oldu.

Haftalar ve aylar geçti. Babamın sözünü tumayacağını tam


olarak ne zaman kavradım bilmiyorum. Hatırladığım kadarıyla
olasılıkla sözünü tutmaya niyeti olmadığını anladığımda on
üçümdeydim.
Bir süre önce en büyük kızıma tutamayacağım bir söz
vermiştim. Bunu onun ağlamasını durdurmak için yapmıştım.
Şimdi hatırlayamadığım çocukça bir üzüntüden onu çekip

çıkarmak içindi bu. Şimdi bu sözün ne olduğunu bile


hatırlamıyorum. Sadece onu yumuşatacak bir şey söylediğimi
hatırlıyorum. Küçük kollarını boynuma sarmış ve "Sen tüm

dünyadaki en iyi babasın" demişti.


Ve babanın günahını çocuğu çekti ....

Bu Fıifoyeyi anCatman çok. uzun sürdü....

Üzgünüm. Ben ...

Hayır, hayır, - 6u 6ir şifoyet cfegi[; 6ir 9öz:[emdi. Demek.

56
Al~nuuld. Bir Diyalog
istecfi9im 6u olayın senin için için gerçekten de çok önem[i
ole{ uguyel u.

Öyle. Öyleydi.

Peki &undan ne ö9renclin?

Asla tutamayacağım bir söz vermemeyi. Özellikle de çocuk-


larıma.

Hepsi 6u mu?

Bir başkasının isteğini, ona karşı, ona umut vererek iste-


diğim şeyi elde etmek için kullanmamayı.

Fakat, insan[ar sürekli o[arak 6ir6ir(erincfen a[ış-veriş


an[amıncla yararCanıyor[ar. Bu tür ticaret sizin tüm ekono-
minizin ve çogu sosya[ iCişltiCerinizin teme[i.

Evet, fakat bazı şeyler var ki "dürüst ticarete" ve bazı şeyler

de vardır ki hileye girer.

AraCarınaaki fark neıf ir?

Dürüst ticaret doğru sözlü bir muameledir. Sende benim


istediğim bir şey ve bende de senin istediğin bir şey vardır,
bunların aşağı yukarı aynı değerde oldularında anlaşırız ve
değiş tokuşunu yaparız. Bu, temiz bir iştir.

5i
TANRI İLE DOSTLUK

Bir de istismar etme vardır. Gene sende benim istediğim bir


şey ve bende de senin istediğin bir şey vardır, fakat bunların
değerleri birbirine eş değildir. Fakat gene de bir şekilde
elimizdekileri değiş tokuş ederiz - aramızdan biri ümitsizdir - çünkü
diğer kişinin elindekine ihtiyacı vardır ve bedeli ne olursa olsun
ödemeye hazırdır. Bazı çok uluslu şirketlerin de bir saatlik
çalışma karşılığında yetmiş dört sent önerdikleri Malezya,

Endonezya ya da Tayvan'da yaptıkları da işte budur. Bunu


ekonomik fırsat diye adlandırsalar da bu, basit ve en temel
anlamda istismar etme, sömürmedir.
Son olarak, bir de hile vardır. Bu, sana önerdiğim şeyi
aslında vermek için hiç niyetim olmamasıdır. Bazı durumlarda,
bu bilinçsizce yapılır. Bu bile yeterince kötüdür. Fakat en
kötüsü, tutulması hiç düşünülmeyen bir söz verildiğinin
tamamiyle bilincinde olarak yapılmasıdır. Bu, bir vakit kazan-
ma yöntemi, diğer kişiyi susturmak, burada ve şimdiyi unut-
turmak için oluşturulmuş bir tekniktir. Bu bir yalandır ve en
kötü türde yalandır, çünkü daha sonra tekrar ve daha derin
açılacak bir yarayı sadece hafifletir.

Bu çok iyi. Dürüst(üğün anfammı kavrama konusunda


ge(işme kaycfetmişsin. Dürüstlük tüm sistem(er için önem-
(icfir. Herhangi 6ir sistemin dürüst(ügüncfe 6ir yan(ış varsa,
sistemin kendisi efe çökecektir. Yapının ne kacfar karmaşık
o(cf ugunun 6ir önemi yoktur, eger dürüst(ük sagfanmamışsa
ayakta ka(amaz. Hayatınızda gitmek istecfiginiz yöne ken-
dinizi adayın, iyi ofan 6ucf ur.
Evet, 6aşka ne ögrencfin?

Şey, bilemiyorum. Özellikle söylemek istediğin bir şey var


58
Alışt[nuu!ıi Bir DiyaC~
mı?

Kur6an o[mak hakkında da 6ir şey[er öğrenmiş


o(dugunu umuyordum. Kur6anfonn ve a(çakfonn o[madagı
9erçegini unutmadıgını umuyordum.

Ha, şu mçsele.

Evet, şu meseJe. Neden Bana 6u konu hakkında tüm


6i(dikCerini anfotmıyorsun? Sen şimdi öğretmen ve e(çisin.

Kurban ya da alçak gibi bir şey yoktur. "İyi insan" ve "kötü


insan" diye de bir şey yoktur. Tanrı sadece Mükemmellik
yaratmıştır. Her ruh mükemmel, saf ve güzeldir. Burada,
Dünya'da içinde bulundukları unutkanlık nedeniyle, Tanrı'nın
mükkemmel yaratıkları mükemmel olmayan şeyler - ya da
bizim mükemmel olmayan diye adlandırdığımız şeyler - yapa-
bilirler, ancak hayatta meydana gelen her şey mükemmel bir
nedenden dolayı olur. Tann'nın dünyasında hiçbir şey bir hata
değildir ve hiçbir şey rastlantı eseri olmaz. Hiç kimse size
ellerinde sizin için bir armağan olmadan gelmez.

Harika. Bu çok iyi.

Gene de bu durum, pek çok insana zor geliyor. Tanrı ile


Sohbetler üçlemesinde bunu çok iyi açıkladığını biliyorum,
fakat bazı kişiler hala bu konu ile ilgili zor zamanlar geçiriyor-
lar.

59
TANRI 1U, OOSfLUK

Her şey zaman içinde açıHılt fozanır. Bu 9erçelt


fıaltltında daha derin 6ir anlayışı arayanfor 6unu 6u[acalt-
[ardır.

'Küçük Ruh ve Güneş'i okumak da üçlemeyi tekrar okumak


kadar yardımı olacaktır.

Evet, e-posta'ndan de anlaşı[dıgı ita.darıyla pelt çok insan


6unu yapma.Ha iyi etti.

Dur bir dakika! Sen benim e-postamı mı gördün?

E,yani!

Şey ...

Hayatında o[up da &enim 6i[medigim 6ir şeyin o[dugunu


düşüne6i[iyor musun?

Olduğunu sanmıyorum. Bu konuyu düşünmekten


hoşlanmıyorum.

Neden?

Sanırım olan şeylerden bazılarıyla pek de gurur duymuyo-


rum.

Ne oCmuş?
60
A!ışı!nuu!m Bir Diyalog

Yani, Senin her şeyi bildiğin düşüncesi biraz rahatsız edici.

Bunun neıfenini anlamama yarıf ım et. Yıffar &oyunca 6u


tür şey(eri en iyi arkaıfaş(arına anlattın. Gecenin geç saat-
(erine ıfek süren uzun konuşmalar yaptın, 6unlarıfan
6azıları ıfa sevgiWerin(eyıf i.

Bu farklı?

FarHı olan ne?

Bir arkadaş ya da sevgili, Tanrı değildir. Bir sevgilinin ya da


arkadaşının bu şeyleri bilmesi Tanrı'nın bunları bilmesiyle aynı
değildir.

Neıfen o( masın?

Çünkü sevgilin ya da arkadaşın seni yargılamaya ya da


cezalandırmaya kalkmazlar.

Sana ıfuymak istemeyecegin 6ir şey söy(eyecegim.


Sevgi(i(erin ve arkadaşların seni yıffar &oyunca Benim
yaptıgımıfan çok ıfalia fazla yargılaıf ılar ve ceza(anıf ırıfılar.

Şey, hayır, henüz değil. Fakat Yargılama Günü'nde ...

İşte yine 6aş(ıyoruz.

61
TANRI İLE OOSI'LUK

Tamam, tamam, fakat bana bunu bir kez daha söyle.


Tekrar duymam gerekiyor.

Yargılama Günü ı!iye 6ir şey yok.

Ve ne de suçlama ya da cezalandırma. Ayrıca, suçlama ve


cezanlandırma da öyle değil mi?

Hiç 6iri, kendi kendinize yaptıklarınız fıariç.

Bunun dışında, benim her söylediğimi ve yaptığımı bildiğin


düşüncesi .....

.....ı!üşündügün her şeyi unuttun.

Peki, düşündüğüm, söylediğim ya da yaptığım her şey .....


bu benim için pek rahat bir durum değil.

Keşke o(sayı!ı.

İstediğini biliyorum.

İşte 6u kita6ın 6ahsetti9i şey ı!e 6u - Tanrı i(e nası( ı!ost


o(unur.

Biliyorum. Ve ben de Seninle dost olduğuma olduğuma


inanıyorum. Uzun süredir böyle hissediyorum. Bu sanki şey
gibi ....

62
ALışı!mtU!d. Bir DiyaCog

Ne? Ne gi6i?

Bu tıpkı bir kez daha eski duruma dönmüşüm gibi ve Seni


bu şekilde düşünmek bazen beni zorluyor. Seni hala Tanrı
olarak düşünüyorum.

Güzef, çünkü 6en Tanrı'Yım.

Biliyorum. İşte tüm sorun da bu. Bazen seni hem "Tanrı"


hem de "Dost" olarak düşünmeyi beceremiyonim. Bu
kelimeleri aynı cümle içine koymayı beceremiyorum.

Bu çok kötü, çünkü aynı cüm(eye ait(er.

Biliyorum. Biliyorum. Bunu söyleyip duruyorsun.

Sa.na göre, 6enim(e yapmacık ıfegiC ıfe gerçek 6ir ıfost(uk


formak neıfir?

Bilmiyorum. Emin değilim.

Emin o[maıf ıgını 6i[iyorum, fakat eger emin o(ıfu.gunu


c.f üşünseyıfin, ceva6ın ne o(urc.f u?

Sanırım Sana güvenmeliyim.

Güze(. Bu iyi 6ir 6aşCaf19tÇ.

63
TANRI İLE DOSTLUK

Ve sanırım Seni sevmeliyim.

Harifo. Devam et.

Devam mı edeyim?

Devam et.

Başka ne söyleyeceğimi bilmiyorum.

Onfora güvenmek ve sevmek dışında dostforınfo ne


yapıyorsun?

Evet, sıkça onların çevresinde olmaya ç.alışırım.

Güzel. Daf'ıa başka?

Sanırım onlar için bir şeyler yapmaya çalışırım.

Onfonn dost[uHannı ltazanmak için mi?

Hayır, çünkü ben onların dostuyum.

Mükemmel. Baş/ta?

Hım .. Emin değilim.

64
ALışı!nuu!ıi Bir Diyalog
Senin için 6ir şeyler yapmalarına izin verir misin?

Dostlarımdan olabildiğince az şey istemeye çalışırım.

Neden?

Çünkü onların dostum olarak kalmalarını isterim?

Dostlarından fıiç6ir şey istememenin onların dostun


olarak kalmaları anlamına mı geldiğini sanıyorsun?

Sanırım, evet. En azından bana öğretilen bu. Dostları kay-


betmenin en hızlı yolu onlara bir şeyler yüklemektir.

Hayır, 6u, dostlarının kim o(dugunu 6i(menin en fıız[ı


yoludur.

Belki ...

&[ki degiL Kesinfikle. Bir dost kendisine zorla 6ir şeyler


ka6u( ettirilemeyen kişidir. Diğer fıerkes tanıdıktır.

Oy, kesin ve sert kurallar koyuyorsun.

Bunlar &nim kuraffanm degiL Bunlar sizin kendi


tanım[amalarınız. Sadece siz 6unları unuttunuz. Ve 6u
nedenle de dost( uk fıakkında yanı[ ıyorsunuz. Gerçek dost( uk
kuffanıla6i(en 6ir şeydir.

65
TANRI İLE DOSTLUK
Kırı[masınıfan korktugun ıçın asla kuffanmaıf ıgın
pafıa[ı 6ir Çin vazosu ıfegil. Gerçek 6ir ıfost(uk sag[am 6ir
eşya gi6iıf ir. Kaç kere kuffanırsan kuffan onu kıramazsın.

Bu noktaya gelebilmem zor olacak.

Biliyorum. Sorun ıfa 6u zaten. Bu neıfen(e &nim(e işler


ıfurumıfa oCan 6ir ıfost(ugun yok.

Bunu nasıl aşabilirim?

Karşılıklı ilişkiler fıakkınıfaki gerçegi görmelisin. İşlerin


gerçekte nası[ yürüıfügünü ve insanların yaptıkları şeyleri
neıfen yaptıkCarını anCama[ısın. Hayattaki teme( prensipler
Fıakkınıfa 6iraz ayıf ınCanman gerek.
Bu kitap işte 6unıfan 6aFıseıfiyor. Sana yarılım eıfecegim.

Fakat, asıl konumuzdan uzaklaştık. Sen kurban ve alçak


olmak hakkında konuşuyordun.

Hayır, konumuzdan uzaklaşmaıf ık. Hepsi aynı


tartışmaya ıfafıiL

Anlamıyorum.

Bir ıfakika 6eHe, anlayacaksın.

Tamam. Öyleyse, Tanrı ile nasıl dost olabilirim?


66
ACış,!nuu!ıi Bir Diyalog
Bir 6aşfosıyCa dost ole! u.gu.nc!a neler yapıyorsan onları
yap.

Sana güveneyim.

Bana güven.

Seni seveyim.

Beni sev.

Senin yakınında olayım.

Evet, Beni davet et. Belki efe uzun süreli folmak için.

Senin için birşeyler


yapmak.... her ne kadar Senin için ne
yapabileceğim hakkında en ufak bir fikrim olmasa da.

Yapa6ilecegin çok şey var. İnan 6ana pek çok şey.

Tamam. Ve son bir şey ... Senin benim için bir şeyler yap-
mana izin vermek.

Sadece izin vermek cfegiL Benden istemek. Rica etmek.


Bana emir vermek.

Sana emir vermek mi?

67
TANJU İLE DOSTLUK
Bana emret.

Buna alışmam da zaman alacak. Bunu yaptığımı düşüne­


miyorum bile.

İşte tüm sorun cfa 6u, Dostum. Tüm sorun 6u.

68
DÖRT
Tanrı' dan bir şey istemeye başlamak için insanın çok
kuvvetli olması gerektiğini düşünürdüm.

&n, "cesaret" kelimesini tercili ec!erim. Evet, Tanrı i[e


gerçek, yürüyen 6ir c!ostluk kurmanın ziliinc!e c!egişik[ik,
ka[ pte c!egişiklik ve cesaret gerektirc!igini sana söylemiştim.

Tanrı ile doğru bir ilişki kurmak hakkındaki tüm anlayışımı


Tanrı'dan bir şey istemenin benim için iyi olduğunu kabul
ettiğim noktaya gelecek şekilde nasıl düzenleyebilirim?

Sac!ece iyi c!egi[, fakat sonuca ulaşacak en iyi yo[


o(c!ugunu ka6u[ etmelisin.

Tamam, fakat buna nasıl yapabilirim? Bu anlayışa nasıl


ulaşabilirim?

Söy[ec!igim gi6i, öncelikle işlerin nası[ yürüaügünü anla-


malısın. Bu c!a, hayatın nası[ o(c!ugu c!emektir. Fakat 6una
6ir c!akika sonra ge[ecegiz. Öncelikle, Tanrı i[e Dost Olmanın
Yec!i Ac!ımını 6elir(eye(im.

69
TANRI İLE OOSI'LUK
Güzel, ben hazırım.

Bir : Tanrıyı 6iL


lki : Tanrı•ya güven.
Üç : Tanrı•yı sev.
Dört : Tanrı1yı ku.c.akCa.
Beş : Tanrt'dan yararlan.
A[tı: Tanrıya yardım et.
Yedi : Tanrı1ya teşekkür et.

Bu Yedi Anımı cfost oCarak seçtigin fierFıangi birisi için


efe kuffana6iCirsin.

Gerçekten de kulianabilirsin, değil mi?

Evet. AsCıncfa, oCası[ıkCa 6unCarı 6i[mecfen kuffanıyor­


sunıf ur. Eger 6u acf ım[arı 6iCinç[i oCarak uygu[uyorsan
tanıştıgın fierkes[e cfost o[ursun.

Bu adımların ben gençken verilmiş olması güzel olurdu. O


zamanlar sosyal açıdan çok beceriksizdim. Ağabeyim her
zaman kolayca arkadaş bulurdu, bense asla bunu başara­
madım. Bu nedenle de onun arkadaşlarını kendi arkadaşlarım

yapmaya çalıştım. Bunun üzerine düşündüm, çünkü hep onun


gitmek istediği yere gitmek, onun yapmak istediği şeyi yapmak
isterdim.
Liseye gitmeye başladığımda, kendi ilgi alanlarımı
geliştirdim. Müziği hala seviyordum ve bandoya, koroya ve

70
A!ışı!nuu!ıi. Bir Diyalog
orkestraya katıldım. Ayrıca
fotoğrafçılık kulübüne girdim,
yıllık çıkarma işinde
ve okul gazetesinde muhabir olarak
çalıştım. Ayrıca drama kulübünde, satranç kulübünde ve belki
de en önemlisi tartışma takımında bulunuyordum - tartışma
takımımızın şampiyon olduğunu belirtmeliyim.

Spikerliğe başlamam da lise dönemine rastlar. Yerel radyolar-


dan biri her gece öğrencileri spiker olarak kullanarak gençler için
bir spor programı yapmayı düşünmüştü. Zaten tüm futbol ve
basketbol karşılaşmalarında halka anons yapıyordum, bu yüz-
den de okulumuzu temsil etmek için benim seçilmem doğaldı.
Bu, benim radyoya ilk çıkışımdı ve otuz beş yıllık bir kariyerin
de başlangıcı oldu.
Gene de tüm yaptıklarıma rağmen (belki de bu nedenle)
çok arkadaşım olmadı. Bunun en büyük nedeninin çok büyük
bir ego geliştirmemle ilgili olduğuna eminim. Bunun nedeni
kısmen, babamın sürekli olarak söylediği gibi "görüldüğüm
fakat duyulmadığım" daha gençlik yıllarımı telafi etmek ve
kısmen de hep biraz kendimi övmemdi. Korkarım dayanılmaz
biri olmuştum; okuldaki pek çok çocuk bana tahammül
edemiyordu.
Bunun neden kaynaklandığını şimdi
biliyorum; babamdan
görmediğim onayı başka
insanlardan görme ihtiyacıydı.
Babam övgü konusunda çok cimriydi. Bir tartışmayı
kazandığım ve eve zaferle döndüğüı;n zamanı hatırlıyorum.
Babamın yaptığı tek yorum: "Daha azını beklemiyordum"

olmuştu.

Şampiyonluk kazanmanın babandan küçücük bir övgü bile


almak için yeterli olmadığında kendini iyi hissetmek çok zor
oluyor. (Yorumunun en acı tarafı bunun bir övgü olduğunu
düşündüğünü bilmemdi.)

71
TANRI İLE OOSI'LUK
yaptığım her şeyi babama söyleme alışkanlığı
Böylece
geliştirdimve tüm başarılarım için günün birinde onun "Evlat,
bu inanılmaz. Tebrikler. Seninle gurur duyuyorum" demesini
ümit ettim. Bunu hiç duymadım - bu nedenle de bu övgüyü
başkalarında aradım.

Bu alışkanlığı bugüne dek yok edemedim. Onu susturmayı


denedim fakat yıkamadım. Daha da kötüsü olasılıkla kendi
çocuklarım da, onların başarılarına ilgisiz olduğumu söyleye-
cek olmalarıdır. Ve babanın günahını çocuğu çekti ....

Senıfe gerçekten efe 6ir •6a6a sorunu" var, cfegi[ mi?

Öyle mi? Bunu hiç bu kelimelerle düşünmemiştim?

Beni, senin hakkınc!aki her şeyi 6i(en 6iri of arak


düşünmenin zor o[masına şaşmama[ı. Tanrı ltavramı i[e
sorunun o[masına cfa hiç şaşmamak gerekir.

Tanrı kavramı ile ilgili bir sorunum olduğunu da kim söyle-


di?

Haycf i, tamam. Bunu itiraf ecfe6iCirsin. Gezegeninizcfeki


insanfann yarısında 6u sorun varcf ır ve geneffiHe efe aynı
necfencfen k.aynakfanır: Tanrıyı 6ir tür •ebeveyn" ofarak
görür(er. Benim on(arın anne(eri ya cfa 6a6afarı gibi
o(cf ugumu cf üşünür(er.

Ama, Sana "Tanrı Baba" diyorlar.

72
ALışı!nuu!ık Bir DiyaC09
Evet ve fıer kim &unu çıkardıysa utanması Cazım.

Sanının İsa 'ydı.

Hayır. İsa sadece döneminin deyimferini ve difini kuf-


fanıyordu. Tann'nın 6ir &a&a gi&i görüf mesi fikrini o &u[-
mamıştı.

O değil miydi?

Ataerki[ dinfer İsa>aan çok önceferi 6u fikri


yerfeştirmiş(erdi.

Öyleyse Sen, "Göklerdeki krallığında oturan Babamız


değilsin?"

Hayır, degifim. Ayrıca gökferıfe oturan Anneniz de


degifim.

Peki, öyleyse Sen kimsin? Binlerce yıldır bunu açığa çıkar­


maya çalışıyoruz. Neden bir süreliğine bizi durdurmuyor ve
bize söylemiyorsun!

Sorun, Beni 6ir şafııs o[arak görmekte ısrar etmeniz ve


Ben 6ir şafııs degilim.

Bunu biliyorum. Ve sanırım çoğu insan da bunu biliyor.


Fakat, Seni bir şahıs olarak görmek bize yardımcı oluyor. Seni

73
TANRI İLE DOSTLUK

daha iyi anlayabiliyoruz.

Aca&a, gerçekten an(aya&iCiyor musunuz? Sorun aa &u.


Bunu &aşara&ifiyor musunuz? Başara&i(diğinizden pek emin
değifim.

Söy(emek istedigim &ir şey var: Beni &ir e&eveyn o(arak


görmeye devam ederseniz ve zamanfa &ir şeytana safıip o(ur-
sunuz.

Eminim ki bu bir kelime oyunu.

Ta&ii ki.

Peki, eğer Seni bir anne ya da baba gibi düşünmeyeceksek,


Seni ne olarak görmeliyiz?

Bir dost ofa rak.

"Cennetteki krallığında oturan Dostumuz."

Kesin(ikfe.

Hey bu, Pazar sabahı bazı başları döndürür sanırım.

Evet, ayrıca &azı fikir(eri de değiştirir.

Ayrıca, hepimiz Seni bir ebevyenden çok bir dost gibi


düşünebilseydik bazı insanların sonunda Seni gerçekten anla-

74
Afışı!nuu!ıi Bir Diya!og
malan mümkün olurdu.

Yani, onCarın da 6ir gün dostCarının ve sevgiWerinin


6i(diHerini Benim de 6i(memden rafı.atsız o(maya6i(ecelt-
(erini mi demek istiyorsun?

Tam isabet.

öyleyse ne diyorsun - Tanrı ile 6ir dostluk istiyor


musun?

Sanırım zaten bu dostluğa sahibim.

Sahiptin. Sahipsin. Fa/tat fı.iç, de 6una uygun


davranmıyorsun. San/ti senin annen ya ıfa 6a6anmışım gi6i
ıfavranıyorsun.

Peki. Bundan kurtulmaya hazırım. Seninle tam anlamıyla


işe yarayan bir dostluk kurmaya hazırım.

Çolt iyi. İşte 6unu nası[ yapman gerelttiğini anCatıyorum.


İşte tüm insan ırkının Tanrı ile nası[ ıfostlult ltura6i(ecegini
anCatıyorum ...

75
BEŞ

önceWiLe, Beni tanıma[ısın.

Seni tanıdığımı sanıyordum.

Sadece rastge[e. Beni samimi &ir şefüde tanımıyorsun


henüz. Güze( &ir soli6etimiz var - sonunda - fak.at sundan
dafıa fazCası gereHi.

İyi. Öyleyse Seni daha iyi nasıl tanıyabilirim?

İsteyerek.

İsteyerek mi?

Bunu gerçekten isteme(isin. Sadece Beni 6u[mayı


umdu.9un yerde de.9iC 6u(dugun yerde de görmeyi isteme(isin.
Beni 6u(ı!u.9un yerde Beni görmeCisin - ve gördü.gün yerde
de Beni 6u( malısın.

Bunun ne anlama geldiğini anlamıyorum.

77
TANRI İLE DOSTLUK

Peri çoli insan Beni görür faliat Beni Gu[maz. Bu tıpliı


Wa[do Nerede oyununun liozmili Gir şek!i giGidir. Dogrucfan
Bana GaforCar faliat Beni GuCamaz[ar.

Fakat Seni tanıyacağımızdan nasıl emin olabiliriz?

Burada liuffanmayı seçtigin lie[ime son derece önem[i.


"Tanımali", "telirar Gi[mek" cfemeli. İşte, tanımak Gu.
Beni tekrardan Gi[meniz gerek!i.

Bunu nasıl yapabiliriz?

Önce[iHe, Benim var o[cf uguma inanma[ısınız. İnanma/{,,


Tanrı'Yı Gi[meli için liuffanı[acali Gir yo[ oCarali, isteme/iten
önce ge[ir. Tanınması gerelien Gir Tanrı•nın o[cfuguna inan-
ma[ısınız.

Çoğu insan Tanrı'ya inanır. Araştırmalar, son yıllarda


gezegenimizde Tanrı'ya inanışın artığını gösteriyor.

Evet, Güyüli GöCümünüzün Bana inancfıgını söy[emeliten


mut[uyum. Fafot, sorun yaratan Bana inanmanız degiC,
Benim fıaliliımcfalii inanışınız.
Benim fıaliliımcfalii inancfıgınız şey[ercfen Giri Genim,
sizin Beni tanımanızı istemedigimcfir. Hatta, aranızcfan
GazıCarınız adımı çoli fazCa söy[emeye cesaret etmemeniz
gerelitigine inanır[ar. BazıCarı, "Tanrı" lie[imesi yerine saygı
ifacfesi o[arali "Tnr" yazı[ ması gerelitigine inanır[ar.
78
Afışı!madm. Bir DiyaC09
Aranızıfan 6azıları ise aıf ımı teCafuz etmekte 6ir sakınca
olmaıfıgını fakat 6unun Benim ıfogru ismim olması gerek-
tigine ve eger 6u isim yanlış olursa 6ir günaFı iş(eyeceginize
inanır.

Fakat, ister 6eni YeFıova, ister YHVH, ister Tanrı ya ıfa


AffaFı ya ıfa CFıar[ie ıf iye aıfCanıf ırın, Ben FıaCa o(ıf ugum
kişiyim, o(ıf ugum şeyim, o(ıf ugum yerıfeyim ve şunıfan emin
olun ki aıf ımı yanlış söy[eıf iniz ıf iye sizi sevmekten ıfe
vazgeçmeyecegim.
Bunıfan ıfo[ayı, Bana ne ıfemeniz gerektigi i(e ilgili
tartışmayı 6ıraka6i[ irsiniz.

Bu acınacak bir şey değil mi?

Bu yargıyı yansıtan sizin ıf ünyanız. Ben, saıfece neyin


nası( o(ıfugunu gözlemliyorum.
Hatta, Benim aıf ım Fıakkınıfa anCaşamayan 6u ıf in(erıfen
6azısı, sizin Tanrı'Yı çok fazla aramanızın akılsızca
olıf ugunu ve Tanrı-nın sizinle konuştugunu söylemenizin
inanca aykırı olıf ugunu ögretmekteıfir(er.

Nası[ Tanrı'Ya DUYDUGUNUZ inanç gerekliyse, Tanrı


HAKKINDAKİ inancınız ıfa o kaıfar önemliıf ir.
İşte 6u noktaıfa işe tanımak
için saıfece
istelt girer. Beni
Tanrı'Ya inanmak ıfegil aynı zamanıfa Beni gerçekten
6i(mek için ıfe istek ıf uyma(ısınız - ama 6u istek saıfece
6enim Fıakkımıfa 6i(meyi ıfüşünıf ügünüzü 6i(mek için olma-
malı.

Eger, Benim Fıakkımıfaki inançCarınız Beni gerçekte


79
TANRI İLE DOSTLUK

o(cf ugum gi6i 6i(menizi imkansız kı[ıyorsa, cfünyacfaki tüm


inanç[ar işe yaramıyor cfemektir. Gerçek o[an ne ise onu
6i[mek yerine, 6i(meyi cfüşüncfüğünüz şeyi 6i(meye cfevam
ecfersiniz.
Tanrıyı şimcf iye cfek fıiç
cf üşünm(ecf iğiniz şefücfe
tanımak için Tanrı fıakkıncfa 6i[cf iginizi cf üşüncf üğünüz
şey[eri 6ir kenara koymaya istefü oCma[ısınız.

İşin anahtarı 6u, çünkü Tanrı fıakkıncfa gerçekCe fıiç


i[gisi o[mayan fıayafferiniz var.

Bu isteklilik durumuna nasıl gelebilirim?

Sen zaten oracfasın yoksa 6u kitap[a vakit kay6etmezcfin.


Şimcfi, 6u cfeneyimi geniş(et. Kenef ini Benim fıakkımcfaki
yeni cf üşünce(ere, yeni oCası[ıkCara aç. Eğer Ben senin "6a6an"
cfegi( efe en iyi cfostunsam, Bana ne söy(eye6i(ecegini ve
Benıcfen ne isteye6i(ecegini cf üşün.

Tanrıyı tanımak için, "nazır, isteHi ve muktecf ir"


o[ma[ısın. Tanrıya inamak 6aş[angıçtır. Dafıa yüksek 6ir
güce, 6ir tür Tannsa[ güce inamak seni "nazır" fıa[e getirir.
Bir sonraki acf ımcfa, Tanrı fıakkıncfaki yeni cfüşünceCere
açık o[man - tıpkı cennette kraffık süren Dostumuz gi6i,
cfafıa öncecfen fıiç cf üşünmecf iğin, cfaFıa öncecfen seni 6ir kez
o(sun sarsamamış cf üşünce(ere açık o[ man - senin "isteHi"
o[cf ııgunun işareticfir.
Son o[arak "muktecfir" olma[ısın. Eğer Tanrı•yı kencfini
açtıgın yeni yoffarcfan 6irincfe görmeyi 6aşaramıyorsan,
Tanrıyı gerçek anCamcfa tanımak için kuf[ancf ıgın mekaniz-

80
A!ışı[nuu(ıi Bir Diyalog
mayı tamamen ıayıf[atırsın.

Seni koşu[suıca seven ve kucaHayan Tanrıyı kucaHa-


maya muktedir o[ma[ısın; hiç 6ir soru sormadan seni
kra[[ ıgına memnuniyet[e ka6u[ eıfen Tanrıyı sen ıfe
hayatına memnuniyet[e ka6u[ etmeCisin; seni
ceıa[anıfırmayacak 6ir Tanrt'nm ıfogruCugunu onayCaıf ıgın
için kendini cezafondırmaktan vazgeçmeyi 6aşarma[ısın ve
senin[e konuşmaktan as[a vazgeçmeyen Tanrı ife konuşmayı
6aşa ra6i[ me[ isin.

Bunforı hepsi ıfe raıfika[ ıf üşünce[erıfir.


Ki[ise[er 6un[arı
sapkın ıfüşünce[er oCarak aıfCanıf ırır. İşin en ironik yanı ıfa
Tanrıyı 6i[mek için kiCiseıfen vazgeçme[isin. Hiç kuşku yok
ki, en azından kiCise ögreti[erinin 6aııCarınıfan
vazgeçme[isin. Çünkü, kiCise[er senin tanıyamacagın söy[e-
nen ve ıfost oCarak seçemeyecegin 6ir Tanrı•yı ögretir[er. Her
ya ptıgın kötü şey için seni cezafonıf ıracak 6ir dostu neıfen
seçesinki? Ve ne tür 6ir ıfost, sadece yan[ış isim[e
aıf[anıf ırı[mayı kötü 6ir şey oCarak ka6u[ eıfer?

Tanrı ile Sohbetler' de, Senin hakkında bildiğimi


düşündüğüm her şeyle ters düşen pek çok şey söyledim.

Tanrıya inanıl ıgını 6i[ iyorum yoksa Tanrı i[e soh6et


etmeye 6aşCayamazıfın. Demek ki, Benim[e ıfost o[maya
hazırsın fakat, "isteHi misin"? İsteHi o[ıfugunu görüyorum -
çünkü isteHiCik 6üyük 6ir cesaret gerektirir ve sen 6u
cesareti gösterdin, sadece farkCı, ge[enekse[ o[mayan görüş
açıCarını keşfederek ıfegi[ aynı zamanda onCarı herkese

81
TANRI İLE OOSI'LUK

açarak cfa 6u cesareti 9östercfin. Böylece soli6etin, sacfece


senin cfegil seninle 6irlihe milyonlarca kişinin efe 6u
keşiflere girişmesine imkan tanıcfı. Tüm aünyacfa şevkle
okunan 6u üç kita6ının yayınlanması sırasıncfa 6unu yap-
maları insanların cfa artık istekli olcf ugunun 6üyük 6ir
kanıtıaır.

Şimai 6eni "tanımaya" muktecfir misin ve Tanrı ile


sacfece 6ir soli6etten cfaha fazlasına, 6ir cfostluga hazır mısın?

Evet, çünkü Senin hakkındaki eski inanışlarımı bırakıp


Sohbetler adlı kitabımda bana verilen yeni düşünceleri kabul
etmem bana hiçbir sorun çıkarmadı. Aslında, gerçeği söylemek
gerekirse bu düşüncelerden çoğu zaten sahip olduğum
düşüncelerdi.

Bu anlamda, Tanrı ile Sohbetler, kabul edildiği gibi, bir


devrim sayılmaz.
Son beş yılda aldığım mektuplar binlerce kişi için de duru-
mun aynı olduğunu bana gösterdi. Herkese, bu kitabın nasıl
yazıldığının hikayesini anlatmanın zamanı geldi.

Tanrı ile Sohbetler diyaloğu bir kitap olarak yazılmamıştı.


Tıpkı bu yazdığım gibi. Bu diyaloğun ne zaman başladığının ve
ne de ne zaman kağıda döküldüğü hakkında hiçbir fikrim yok.
Bildiğim kadarıyla, hiç kimseden gizlenemeyecek özel bir yola
girmiştim.

Bu yol, 1992 Şubatı'nda


kronik bir depresyona girmenin
eşiğinde olduğum sırada başladı. Hayatımda hiçbir şey yolun-
da gitmiyordu. Hayat arkadaşımla ilişkim berbattı, karyerim
sona ermek üzereydi ve sağlığım da bozulmuştu.
Genellikle yaşamımda bunlardan biri ya da diğeri olurdu

82
Alışı[nuu!ık Bir Diyalog
fakat şimdi hepsi bir seferde başıma gelmişti. Tüm yapı çök-
mekteydi ve bunu durdurmak için yapacak hiçbir şey
bulamıyordum.

Kalıcı olduğunu düşündüğüm bir ilişkinineriyip gittiğini


çaresizce durup seyretmek ilk kez başıma gelmiyordu.
Bu ne ikinci, ne üçüncü ne de dördüncü defaydı.

Bir beraberliği yürütmedeki beceriksizliğim, bunu yapa-


bilmek için gerekli olanı anlamadaki eksikliğim ve denediğim
hiçbir şeyin işe yaramadığı gerçeği nedeniyle çok kızgındım.
Hayat oyununu oynamak için gerekli malzemenin bana
verilmemiş olduğunu
hissetmeye başlamıştım ve çok öfkeliy-
dim.
Kariyerim de daha iyiye gitmiyordu. İşler neredeyse hiçlik
düzeyine gelmişti, spikerlik ve gazetecilik işinde harcadığım
otuz beş yılın semeresi, acınacak derecede cılız ödüllerdi. Kırk
sekiz yaşındaydım ve bu gezegende geçen yarım yüzyıl sonun-
da elimde gösterecek hiçbir şeyim yoktu.
Hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde sağlığım da gittikçe
kötülemeye ·başlamıştı. Birkaç yıl önceki bir araba kazasında
boynum kırılmıştı ve tam olarak iyileşememiştim. Hayatımda
ilk kez solunum yetersizliği yaşamış ve ülser, artrit ve ağır aler-
jiler çekiyordum. Kırk sekizimde sanki bedenimden ayrı
düşüyormuşum gibi geliyordu. Ve 1992 Şubatı'nın o gecesinde

kalbimde bir kızgınlıkla uyandım.


Yatakta bir o yana bir bu yana dönerek uyumaya çalıştım,
hayal kırıklığından oluşmuş bir dağdım. Sonunda, üzerimdeki
örtüleri atıp yatak odasından dışarı fırladım. Gecenin bir yarısı
bilgeliği aramak istediğimde her zaman gitiğim yere gittim -

fakat buzdolabında dişe dokunur hiçbir şey yoktu, ben de


kendimi bunun yerine kanepede buldum.

83
TANRI İLE DOSTLUK

Orada oturup, kendimi bıraktım.

Sonunda, pencereden giren ay ışığında, önümde masanın


üzerinde sarı bir not defteri gördüm. Onu aldım, bir kalem
buldum, bir lamba yaktım ve Tanrı'ya kızgınlık dolu bir mek-
tup yazmaya başladım.
Hayatın YOLUNDA GİTMESİ için ne yapmam gerekiyor????
Böylesine hiç durmayan mücadeleli bir hayatı haketmek için ne
yaptım? Ve bu hayatın kuralları nedir? Biri bana KURALLAR!
söylesin! Oynayacağım, fakat biri bana kuralları söylemeli. Ve,
bunu bana söyledikten sonra onları değiştirme!!!
Bu şekilde kağıdın her tarafını karalayarak - kızgın olduğum
zaman yaptığım gibi çok büyük harflerle yazdım, kalemi öyle-
sine bastırıyordum ki biri alttaki beş sayfayı alıp da ışığa tutsa
ne yazdığımı görebilirdi.
Sonunda içimi boşalttım. Öfke, hayal kırıklığı ve neredeyse
histeri dağılmıştı ve bunu arkadaşlarıma anlatmam gerektiğini
düşündüğümü hatırlıyorum. Her şeyden öte, gecenin bir yarısı
sarı renkli bir not defteri olabilecek en iyi terapiydi.

Kalemi yerine koymak için kolumu uzattım, fakat kalem


elimi terketmedi. İnanılmazdı. Kendi kendime düşündüm.
birkaç dakika boyunca yoğun bir şekilde yazdın ve şimdi de
elin o kadar kasıldı ki kalemi bile bırakamıyorsun.
Kaslarımın gevşemesini bekledim fakat onun yerine daha
fazla yazmak istediğim bir şeyler olduğu hissine kapıldım.
Kalemi tekrar kağıdın üzerine getirirken büyülenmişçesine
kendimi seyrettim çünkü yazmak istediğim dışında başka
hiçbir şey bilmiyordum. Evet, sanki daha fazla yazılacak bir
şeyler varmış gibi davranıyordum.

Bir düşüncenin zihnimi doldurması ile kalemin kağıda


dokunması bir oldu. Bu düşünce bana bir ses tarafından

84
A!ışı[nuu!ıi Bir Diyalog
söylenmişti. Şimdiye kadar duyduğum en yumuşak, en güzel,
en kibar sesti. Tek fark, bu bir ses değildi. Bu, sanki ... sessiz
bir ses ... ya da belki daha çok. ... bunun da ötesinde kelimelere
dökülmüş bir his gibiydi.

Bu şekilde "duyduğum" kelimeler şöyleydi:

Nea!e., 9e.rçattrıta.m 6u. sonı!a.ra. uva.p istiyor m.usu.rı


yoisa. saıfe.u iljurıi mi ılışa. vu.ru.yorsu.nı

Düşündüğümü hatırlıyorum.
Öfkemi dışa vuruyordum,
fakat eğer cevapların
varsa, cehennemin varlığından emin
olduğum kadar onları bilmek istediğimden de eminim. Buna
karşı aldığım cevap şöyleydi :

Pu çoi f,t,y liailırııCa. •~rıntmirı va.roCıCtıgıırııCa.rı• e.mirı


oCıCugıırı fuıla.r e.m.insin. Fakat •urırıe.tirı va.roCıCugıırııCa.rı•
e.m.irı oCıCugıırı fuıla.r e.m.irı oCsa.rı ıCafıa. iyi oCm.a.z m.ıyıC11

Ve kendimi cevap verirken buldum. Allah aşkına bu da ne


demek oluyor şimdi?
Bunun sonrasında sizin de dediğiniz
gibi şimdiye dek
deneyimlediğim en sıradışı düşünceler, fikirler, yorumlar
gelmeye başladı. Bu düşünceler o kadar şaşırtıcıydılardı ki,
kendimi onları yazarken ve onlara cevap verirken buldum.
Bana verilen fikirler (yoksa benim yolumla mı?) sorularımı
cevaplamaktaydılar, fakat, daha önce hiç aklıma gelmeyen

soruları da beraberlerinde getirmekteydiler. Böylece, bir kağıt


ve kalem diyaloğuna girmiş bulundum.
Böyle üç saat devam ettim ve sonra aniden saat sabahın

85
TANRI İLE OOSTLUK

7:30'u oldu. Ev canlanmaya başlamıştı, ben de kalemi ve def-


teri bir kenara bıraktım. İlginç bir deneyimdi, fakat daha
fazlasını beklemiyordum, ta ki bir sonraki gece, sabahın
4:20'sinde sanki birisi odaya girip de ışığı yakmış gibi sessiz bir
uykudan aniden uyandım. Bunun ne olduğunu anlamaya
çalışarak yatakta oturdum, yataktan kalkıp not defterinin

başına oturmak için ani bir dürtü duydum.

Ne olduğunuve neden olduğunu merak ederek evin içinde


ayaklarım dolaşarakyürüdüm, defteri buldum ve oturma
odasında bulunan kanepedeki dinlenme yerime döndüm.
Tekrar yazmaya başladım - sorular sorup cevaplar alarak
kaldığım yerden devam ediyordum.

Bugüne dek beni yazmaya ya da yazdığımı saklamaya


itenin ne olduğunu bildiğimi sanmıyorum. Sanırım bir günlük
ya da anı defteri tuttuğumu düşünmekteydim. Günün birinde
bunun basılacağı, Tokyo'dan Toronto'ya, San Fransisko'dan
Sao Paolo'ya dek okunacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Diyaloğun bir yerinde sesin "bu, bir gün kitap olacak,"
dediği doğruydu. Fakat ben de kendi kendime, Evet, sen ve
yüz kadar insan senin bu gece yarısı zihinsel konuşmalarını bir
yayıncıya gönderirler, o da, "Elbette! Neden bunu hemen
basmıyoruz?" der, diye düşünüyordum. Ve bu ilk diyalog da
bir yıl boyunca sürdü, haftada en az üç kez gecenin bir yarısı
karanlıkta uyanıyordum.

Bana en sık sorulan sorulardan biri Tanrı'nın konuştuğunu


ne zaman anladığım, buna ne zaman karar verdiğimdi? Bu
deneyimin ilk birkaç haftası boyunca olup bitenler hakkında ne
düşüneceğimi bilmiyordum. Önceleri bir parçam, sadece kendi
kendime konuştuğumu düşünüyordu. Sonra, bu yolda iler-
lerken sesini duyduğum ve beni sorularımı cevaplamaya yön-
lendirenin benim "yüksek benliğim" denilen şey olabileceğini
86
Alışılmadık Bir Di.yal09
düşündüm. Fakat sonunda, bu yargılardan ve komik olmaktan
vazgeçip bunun tam olarak ne olduğunun adını koymak zorun-
da kaldım: Tanrı ile Sohbet.
Bu, "On Emir diye bir şey yok" ifadesini duyduğumda mey-
dana geldi.
Bu özel iddia ortaya atıldığında, sonradan 1. kitap olan
bölümün neredeyse yarısı yazılmıştı. Tanrı'ya giden yol soru-
nunu ve hangisinin "doğru" olduğunu araştırıyordum. Bilmek
istediğim, cennete giden yolu "iyi olarak" mı kazanıyorduk
yoksa Tanrı tarafından cezalandırılmadan istediğimiz gibi
hareket etmekte serbest miydik?
"Hangisi" diye soruyordum, "geleneksel değerler mi yoksa
kendi yolunda yürümek mi? Hangisi? On Emir mi yoksa
Aydınlanmanın Yedi Adımı mı?"

Cevap olarak, On Emir diye bir şeyin olmadığı gelince şaşıp


kaldım. Şaşırmak bile durumu yeterince açıklamaz.

Tabii, elbette on tane tebliğ vardı ve bunlar Musa'ya veril-


mişti, fakat bunlar "emir" değillerdi. Bunlar, Tanrı tarafından
tüm insan ırkına verilmiş "vaatlerdi"; Tanrı'ya geri yolda
olduğumuzu bilebileceğimiz yöntemlerdi.

Bu, o ana dek diyalogda geçen hiçbir şeye benzemiyordu.


Bu, çok sarsıcı bir bilgiydi. O zamana dek sohbet sırasında
duyduklarımın bir kısmını daha önce başka öğretmenlerden ya
da kaynaklardan duyduğumu ya da bir yerlerde okuduğumu
biliyordum. Fakat On Emir hakkındaki bu şaşırtıcı beyanı
daha önce duymadığımı biliyordum. Dahası, bu fikirler, konu
hakkında daha önce düşünmüş olduğum ya da düşündüğüm
her şeyi bozuyordu.
Yıllar sonra, East Coast Üniversitesi'ndeki bir teoloji pro-
fesöründen, bunun son üç yüz yılda On Emir hakkında

87
TANRI İLE DOSTLUK

yayınlanmış en orijinal ve yeni bakış açısı olduğunu ve Tanrı


ile Sohbetler'in dedikleriyle aynı fikirde olduğundan emin
olmasa da, söylenenlerin ciddi tartışmalar için teoloji sınıfına
pek çok açıdan zengin malzeme sağlayabileceklerini yazan bir
mektup aldım. O sırada, duyduğum şeylerin çok özel olduk-
larını ve çok özel bir kaynaktan geldiklerini bilmek için teoloji
profesörlerinden mektup almaya ihtiyacım yoktu
Bu kaynağı Tanrı olarak deneyimlemeye başlamıştım. O
zamandan beri hiçbir şey bu konudaki düşüncemi değiştirme­
di. Gerçekte, sekiz yüz elli sayfalık diyaloğun geri kalanında
gelen bilgi - 3. kitaptaki Evrendeki Yüksek Derecede Gelişmiş
Varlıklar ve 2. kitaptaki Dünya Gezegeni'nde yeni bir toplum
yaratmanın ana hatlarının içinde hayat hakkındaki olağanüstü
bilgi de dahil olmak üzere - beni her zamankinden daha fazla
ikna etmişti.

Bunu duymaktan memnunum. Ve aikfoti


cf iyafogumuzun 6u hsmına çekmen iC9inç, çünkü 6urası
Tanrt'yı tanımaktan son 6aFısettiğim yer.
İşte 6uracfa, "Tanrı•yı 9erçekten tanımak için kencf i ziFı­
ninizini aışına çıkmalısınız," cfemiştim.
ZiFıninizcfe6ir 9ezi yaparak aegil kal6inizaeki yolu
izleyerek Bana 9elin cfemiştim. Beni asla 6eyninizcfe 6ula-
mazsınız.

Diğer 6ir cfeyişle, Benim Fıakkımcfa çok cf üşünürseniz


Beni 9erçekten tanıyamazsınız. İşte 6u necfenle,
c( üşünceleriniz Tanrı Fıakkıncfaki eski c( üşünce(erinizcfen
fazla Fıiç6ir şeyi
içermiyor. Oysa Benim Fıakkımcfaki 9erçek
sizin 6u eski cf üşüncelerinizin içincfe cfegi(, şimaiki zaman-

88
Afışılmcu!m Bir Diya!oy
da yaşadıgınız deneyimde 6uCuna6i[ir.
Şu şeki[de düşünün: zihniniz geçmişi, 6edeniniz şimdiyi
ve ruhunuz ıfa ge[ecegi focaHar.
Bir 6aşka şekiCde söy[ersek, zihin ince[er ve fiatırfor,
6eden deneyim[er ve hisseder, ruh göz[em[er ve 6iCir.
Tanrı fiakkında ne hatır[adıgınızı
6i[mek istiyorsanız
zihninize 6akın. Tanrı hakkında ne hissettiginizi 6ff mek
istiyorsanız 6edeninize 6akın. Tanrı hakkında ne 6iCaiginizi
6i[mek istiyorsanız, ruhunuza 6akın.

Kafam karıştı. Hislerin ruhun dili olduğunu sanırdım.

öy[edir[er. Fakat ruhun, 6edenin aracı[ıgıyCa konuşur, 6u


da sana senin gerçegin hakkında 6ir 6urada ve şimdi deney-
imi verir. Herhangi 6ir konu üzerine kendi gerçeginizi
6i(mek isityorsanız, hislerinize 6akın. Bunu yapmanın en
hız(ı yoCu 6edeninizi foffanarak kontro[ etmektir.

Anlıyorum. Bunu "Göbek Testi" diye adlandırıyorum. Eski


bir deyiş "Göbeğin bilir" der.

Ve 6u dogrudur. As(ında miden sana çok iyi 6ir 6arome-


tre gi6i hizmet eder. Eger, Tanrı i(e gelecekte yaşayacagın
deneyimi içeren o[ası(ıHar da aahi( oCmak üzere ruhunun
ge[ecek hakkında ne 6iCaigiy(e temasa geçmek istiyorsan
6edenini din(e, 6eıfeninin tam şu anaa sana ne dedigini
din(e.
Ruhun her şeyi 6i(ir, geçmişi, şimdiyi ve geCecegi. Senin

89
TANRI İLE DOSTLUK

kim oldugunu ve ne olmak istedigini 6ilir. İçgüdüse( olarak


Beni de 6ilir, çünkü sana en yakın olan Benim 6ir
parçamdır.

Ah, işte bunu sevdim. "Ruh, Tanrı'nın sana en yakın olan


parçasıdır." Ne müthiş bir laf!

Ve, 6u da dogru. Yani Beni tanımak için tüm yapman


gereken kendi rufıunu gerçekten tanımaktır.

Tanrı ile dost olabilmek için, gerçekte tüm yapmam gereken


Kendim ile dost olmaktır.

Kesin(iHe.

Bu çok basit gibi gözüküyor. Ve, neredeyse doğru olamaya -


cak kadar güzel.

Bu dogru. Bana güven. Fakat kolay degil. Eger, 6ırak


kendinle dost olmayı, kendini tanımak kolay olsaydı, 6unu
uzun 6ir zaman önce yapardın.

Bana yardım edebilir misin?

Bizim 6urada yaptıgımız da 6u. Kendine geri döne6il-


men için sana yol gösterecegim.... ve 6u da seni Bana geri
getirecek. Ve sen de 6ir gün 6unu 6aşkaları için yapacaksın.
İnsanları kendilerine geri vereceksin - ve 6öylece de Bana.

90
A[ışı!nuu!ıi Bir Diyalog
Sen ne zaman Kendini 6uforsan, Beni de 6ulacaksın. Ben fıer
zaman oradayım ve fıep efe oracfa ka[acagım.

Kendimle nasıl dost olabilirim?

Kendinin gerçekte kim o[dugunu öğrenerek. Ve senin ne


oCmacfıgını açıga çıkararak.

Kendimle dost olduğumu sanıyordum. Kendimi çok seviyo-


rum! Belki de biraz fazla. Dediğim gibi, eğer hayatımda kişisel
sorunlar varsa bunun nedeni benim egomdur.

Büyük 6ir egoya safıip o[mak kişinin kencfini sevcfiğini


cfegi[ tam tersini gösterir.
Eğer insanlar, çok fazla "övünüp, gösteriş yapıyor[arsa",
şu soru ortaya çıkar; kencf i[erincfe 6öy[esine fıoşnut
o[macfıkCarı necfir ki, 6unu te[afi etmek için kencfiCerini
6aşka[arına sevcfirmeye zorun[u o[cf uHarını fıissetmekte­
cfir[er?

Of! Bu, biraz ağırdı.

Acı[ı 6ir göz[em nerecfeyse fıer zaman cfogru oCancfır.


O[gunlaşma acıları çekiyorsun, Evlacf ım. Sorun cfegiL

Yani, demek istiyorsun ki, aslında ben kendimi pek fazla


sevmiyorum ve kendimi sevmemin eksikliğinin yerine
başkalarının sevgisini koymaya çalışıyorum.

91
TANRI İLE DOSTLUK

Bunu sadece sen 6ile6ifirsin. Çünkü, 6ir ego sorunun


oldugunu söyleyen de sensin. Gerçek 6ir kendini sevmenin
egoyu 6üyütmediğini onu yok ettiğini gözlemledim. Başka
6ir şekilde ele alırsak, kendinin gerçekte kim olduğunu ne
kadar çok anlarsan egon da o kadar küçülür.
Kendinin gerçekte kim oldugunu tam olarak 6Miğinde,
egorıda tamamen yok o[muş olur.

Fakat egom, benim olduğum kişi değil mi?

Hayır. Egon, senin oldugunu sandığın şeydir. Gerçekte


kim olıfuğunla hiç6ir ilgisi yoktur.

Bu, bir egoya sahip olmanın iyi olduğunu söyleyen daha


eski bir öğretiyle tezat oluşturmuyor mu?

Bir egoya sahip olmak kötü 6ir şey değiCdir. Gerçekte, çok
iyidir, çünkü "e90", şimdi 6u göreli dünyada ayrı 6ir varlık
olduğunu düşünerek yaşadığın deneyimi yaşaman için
gereklidir.

Tamam, işte şimdi aklım tamamen karıştı.

Bu, iyi. Aklın karışması 6ilgeliğe giden ilk adımdır. Tüm


cevapları 6Miğini sanmak aptalcadır.

Bu konuda bana yardım eder misin? Bir egoya sahip olmak


iyi midir yoksa kötü mü?

92
A!ışılnuu!ıi Bir Diyalog
Bu önemCi bir soru. Sonsuzluk Boyutu'tıda ı!eneyim(eye­
meyece9in şey(eri cfeneyim(emek için göreceCi dünyaya
girdin - ki 6en bunu Görece(i(ik Boytu diye aı!Canı!ırıyorum.
Deneyim(emek isteı!i9im şey, gerçekte kim o(ı!u9unı!ur.
Sonsuzluk BoyutU'nda bunu 6i(ebi(ir, ama ı!eneyim(eye­
mezsin. Ruhun arzusu, kendini deneyse( oCarak tanımaktır.
Sonsuz[uk Boyutu'naa kendinin kim o(ı!u9u i(e i[gi[i bir şey
ı!eneyim(eyememenin nedeni bu boyutta senin oCmaı!ı9ın bir
şeyin varoC masıı! ır.

Sonsuz[uk kesin(iHe sonsuzluktur. Her şeyin tümüdür.


Arada hiçbir şey o[maı!an a[fa ve omegaaır. "Sonsuz[ukta"
hiçbir ö(çü yoktur. Şey(erin ö(çüsü sadece göreCi oCanı!a mev-
cuttur.
GöreceCiCik Boyutu öy(esine yaratı[mıştır ki kendini
görkem[i ve ı!eneyim(i görebi[irsin. Sonsuzluk Boyutll'naa ise
sadece görkem[i oCan varılır ve bu neı!en(e de görkemWik
yoktur. lşte bu cfeneyim(enemez, deneyse( oCarak bi[inemez,
çünkü görkem[i oCanın y0Hu9uncfa görkemCiCi9i cfeneyim(e-
menin hiçbir yo[u yoktur. Gerçekte, sen her şey(e Bir ofonsın.
İşte bu senin görkemi[ oCan yanına ır! Gene efe, sen her şey(e
birken, her şey(e bir o[manın ne kadar harika o(cf u9unu bi(e-
mezsin, çünkü bunu cf ışında bir şey yoktur ve bu neı!en(e efe
her şey(e bir o[mak hiçbir şey ifade etmez. Kenefi deneyi-
minde sen sadece "sensin" ve bunun ne kadar harika o(cfu9u
hakkında (ıiç deneyimin yoktur.

Senin için, her şey(e bir o[ manın harika[ı9ını cfeneyim-


(emenin tek yo(u her şey(e bir o[mamanın mümkün o(ı!u9u
6ir durum ya ı!a şartta oCmaktır. Gene efe, Sonsuz(u9un

93
TANRI İLE OOSI'LUK

Boyutu'nda /"ur şey Gir ofdu9u için - iti Gu mutfak gerçektir


- /"ur şeyle Gir olmamak da imkansızdır.
İmkansız olmayan ise fıer şeyle Gir olmama
yanılsamasıdır. İşte Gu yanılsamayı yaratmak amacıyla
Görecelilik Boyutu yaratılmıştır. Bu tıpkı, şeylerin
görü(dükleri gi&i of madıkları ve şeylerin olmadıkları gi&i
göründükleri Alice Harikalar Diyarında gi&idir.
Bu yanılsamayı yaratan ası[ araç egondur. Kendini,
Senin Tüm Geri Kalanından ayrı düşünmene imkan
tanıyan da Gu araçtır. Varlık olarak yalnız ofdtıgunu
düşünen de senin Gir parçandır.

Sen yalnız Gir varlık degifsin, gene de Gütünü deneyim-


lemeyi anlamak ve takı:!ir ede&if mek için yalnız kalmalısın.
Ve işte Gu anlamda Gir egoya sahip olmak "iyidir." Yapmayı
denedi9in şey göz önüne a[ındıgında, Gu iyidir.
Fakat, çok fazla ego, - yapmayı denedi9in şey göz önüne
alınırsa - "iyi de9ilı:!ir." Çünkü, yapmayı denedi9in şey, Bir
olma deneyimini daha iyi anlamak ve takdir ede&if mek için
ayrı olma yanılsamasını kuffanmaktır ki, Gu da senin
gerçekte kim o(du9undur.
Ego çok Güyüı:!ü9ü zaman tüm göre&ilı:!igin kendinin
farklı ofı:!ugudur, Gir of muş kendini deneyimleme şansının
tümü ortadan kalkar ve yolunu yitirsin. Kelimenin tam
anlamıyla yanılsama dünyasında kay&of ursun ve sonunda
kendini &unun dışına çıkarana ya da Gir Gaşkası - Gir &aşka
rufı - seni dışarı çıkarana dek ço9un(ukla Gu yanılsamanın
içinde kayıp kalırsın. "Seni kendine geri vermek," de Gu anla-
ma gelir. Hıristiyan kiliselerinin "kurtarıcı" kavramıyla

94
Afışı!nuu!ıi Bir Diyalog
kastettikCeri efe 6ucf ur. Bu Wise[erin yaptıkları Fıata, kencfi-
[erini ve cfin[erini "kurtarı[mak" için tek yo[ olarak göster-
me[eric!ir; 6u cfa gene farkCı o[ma yanı[samasını cfaFıa cfa
arttırmaktadır - oysa 6u, tüm o[arak seni kurtarmaya
ça[ıştıkCarı yanı[samacf ır!

Bir egoya saFıip o[manın iyi 6ir şey ofop oCmacf ıgını
soruyorsan 6u çok geniş 6ir konudur. Tamamen, senin ne
yapmaya ça[ıştıgına 6ag[ıcfır.
Eger egoyu sonunda Biricik Gerçegi cfeneyim[emek için
6ir araç o[arak kuCCanacaksan, iyidir. Eger ego senin 6u
gerçegi cfeneyim[emeni engeffiyorsa, iyi cfegMir. Burada
yaptıgın şeyi engeffeyecek cferececfe o[ması, iyi cfegi[cfir.

Gene efe, 6uracfa ne yapmak istecf igin konusunda seçim


yapmakta serbestsin. Kendini, Bir o[anın 6ir parçası olarak
cfeneyim[ememek Fıoşuna gidiyorsa, Fıemen şimdi sana 6u
deneyimi yaşamama seçenegi veri[ecektir. Sacfece, f arkCı
o[maktan, yanı[samacfan, ya[nız[ıktan ve acı çekmekten
6ıktıysan, cfogru yolu 6u[maya ugraşırsın ve işte o zaman
Benim oracfa olacagımı ve Fıep oracfa o(cf ugumu görürsün.
Her zaman.

Vay be. Bir sor, bin işit.

Özeffikle Tanrı'Ya sorcf uguıı zaman.

Evet, anlıyorum.Yani, sankibeni durdurup bunlar


hakkında düşündüren Sen değilmişsin gibi.

95
TANRI İLE DOSTLUK

Hayır, cevap tam orada, di(imin ucunda. Söy(emem


gerekirse, senin de diCinin ucunda.

Bu da ne demek?

Demek istedigim, 6u cevapforı Kendime sakCamıyorum.


Hiç sakCamadım. Herkesin FıayatıyCa i[giCi tüm soruforın
cevap[arı, keCimenin tam anCamıyCa differinin ucundadır.

"Bir şeyden yeterince 6afısedersen, sonunda o(ur," diye 6ir


deyiş vardır.

Pekala, öyleyse, eğer söylediğin her şeyin kafa ütülemek


olduğunu söylersem, bana söylediklerin de doğru değil demek-
tir.

Bu dogru.

Hayır, doğru değil.

Yani, dogru o[madıgı dogru.

Fakat, söylediğin her şeyin doğru olmadığını söylersem,


bunun doğru olmadığı da doğru değil demektir.

Bu da dogru.

Doğru olmadığı sürece.

96
A!ışı!nuu!ıi Bir Diyal~
Dogru ol mad ı~a.
Görüyor musun, kendi gerçekligini yaratıyorsun.

Bunu Sen söyledin.

Bu dogru.

Fakat, eğer Senin dediğine inanmazsam ...

...o zaman da 6unu kendi gerç.egin olarak deneyimle-


mezsin. Fakat 6urada 6ir noktayı gözden kaçırma, çünkü
eger kendi gerç.ekligini yarattıgına inanmazsan, kendi
gerçekligini de senin yaratmadıgın 6ir şey olarak deneyim-
lersin...6u da kendi gerç.ekligini yarattıgını kanıtlar.

Ah, kendimi sanki aynalı salondaymışım gibi hissediyorum.

öylesin, sevgili evladım. Bile6ildiginden dafıa fazla


şekilde fi.em de. Çünkü, gördügün fi.er şey senin 6ir
yansımandır. Ve eger fıayatın aynaları sana çarpıklıklar
gösteriyorlarsa, 6u senin kendi hakkındaki çarpık
düşüncelerin 6ir yansımasıdır.

Bu, beni konuyu değiştirmemizden önceki yere götürüyor.

Farklı konular yok oglum, sadece aynı yöne giden degişik


yollar var.

97
TANRI İLE DOSTLUK

Sana kendimle nasıl dost olabileceğimi sormuştum. Sen


bana, kendi ruhumu tanıdığımda Tanrı'yı da tanıyacağımı
söyledin; bu da kendimle dost olduğumda Tanrı ile de dost
olabileceğim demektir. Ve Sana, bunu nasıl yapabileceğimi sor-
dum. Kendimle dost olduğumu sanıyordum.

Bazı insanfor kendi(eriy(e dosttur, 6azıCarı ise degiL


Bazı insanfor için ufoşa6i(ı{ikferi en iyi nokta 6ir ateşkes
yapmaktır.

Belki de, büyük bir egoya sahip olmanın kend!mi


sevmememin işareti olduğu hakkında söylediklerin doğrudur.
Bu konuda düşüneceğim.

Böy(e kişi(er kendi(erini tamamen sevmiyor degiCıf ir(er.


Sadece kendi(erinin 6ir parçasından lioş(anmamaktadır(ar
ve 6u neden(e de e90 6unun karşı(ıgınıla diger insan(arın
kenfüerini sevmesi için ugraşır. Ta6ii ki, kendi(erinde
lioşCarına 9itmeyen tarafı, araCarınıfa 6üyüyen samimiyet
imkansız kı(ana kadar, 6aşka insanfora 9östermez(er.
Sonunda 6unu yaptıkfarında da diger kişi şaşırmış 9özükür
ve 6e(ki de o(umsuz 6ir şekifde karşı(ık verdiginıfe, kenıfi­
(erinin 9erçekte de sevi(meyecek o(ıfukfanna iyice
inandırırfor - ve tüm döngü devam eder.

Bu, çok karmaşık 6ir yöntemdir ve lier 9ün 6u şekirde


hareket edersiniz.

Bir psikolog olmalıymışsın.

98
A[ışı[nuu!ıi. Bir Diyalog
Psiwlojiyi Ben icat ettim.

Biliyorum. Sadece şaka yapıyordum.

BiCiyorum. İnsanlar şakayı ancak kendileri....

Yeter!

Haklısın. Yeter. Sadece şaka yapıyordum.

Biliyor musun, beni güldürüyorsun?

Seni güldürüyor muyum? Sen &eni güldürüyorsun?

İşte ben bunu seviyorum, mizah duygusu olan bir Tanrı.

Gülmek ruli için iyidir.

Aynı fikirde olmamak mümkün değil, fakat soruya geri


dönebilir miyiz? Kendimle nasıl dost olabilirim?

Kenef inin gerçekten kim olcf ugunu ve kim olmacf ıgını


açıHıga fovuşturantk.

Gerçekte kim olcf ugunu &ilince kenef ini sevmeye &aşlarnn.

Kenef ini sevmeye 6aşlayınca Beni sevmeye başlarsın.

Kendimin kim olduğumu ve kim olmadığımı nasıl açıklığa

99
TANRI İLE DOSTLUK
kavuşturabilirim?

ÖncefiHe senin kim o[ madıgınla 6aş[aya[ım, çünkü en


6üyült sorun 6urac!adır.

Tamam, ben kim değilim?

Önce[iHe ve fıer şeyden önem[isi, söyfemelt isterim ki,


sen, geçmişin degifsin. Sen geçmiş günferin degifsin.
Geçmişte ya ptıHarın, geçmişte söy[ediHerin, geçmişte
düşündüHerin degifsin.
Pelt çolt itişi, geçmişinin
sen ofc!ugunu düşünmeyi ister-
(er. Hatta, 6azıfarı geçmişinin sen o[dugunda ısrar ederfer.
Bunu yaparfar çünltü, ltendini 6öyfe göstermene devam
etmene 6üyült 6ir yatırım yapmışfardır. Bunun neden-
ferinden 6iri 6öyfece senin fıaltltınc!a fıaH ı çıfocaHard ır.
Ayrıca, sana 6a9[ ı ltala6ifeceHerdir.

İnsanlar seni "/tötü" o(aralt gördüHerinde, senin


degişmeni istemez[er, çünltü senin fıaltltında fıaHı ç.ıltmaya
devam etmelt isterfer. Bu da ltendiferine nası[ davranmanı
umuyorlarsa o şelti[de davrandı9ımı do9ru[amalarını sa9lar.
İnsanfar seni "iyi" ofaralt gördüHerinden degişmeni iste-
mezfer çünltü sırtfarını sana dayamaya devam ede6i[ melt
isterfer. Bu na,
onfara nası[ davranmanı 6eHediHerini fıaHı
Fıa[e getirmeferine yardımcı o[ ur.

Yapman gere/ten şey 6u anda yaşamalttır. Şimdiki


zamanda varofan yeni 6ir ltendin yarat.
Bu, senin ltendin Fıaltltındalti .eski düşünceferinden

100
Alış,[nuu!tk Bir Diya!09
ayrı[mana imkan tanıyacaktır - Gunun Güyük Gir yümesi
cliger insanCarın senin fıakkıncfaki düşünce[erinden
o[ uşmuştur.

Geçmişimi nasıl unutabilirim? İnsanların benim hakkımdaki


düşünceleri, en azından bu düşüncelerden bir kısmı, benim
geçmişteki davranışlarımdan kaynaklanmaktadır. Ne yap-
malıyım, sadece bu şeyleri unutmalı mıyım? Önemsizlermiş
gibi mi davranmalıyım?

HiçGiri.
Geçmişini unutmaya ça[ışma, ge[ecegini degiştirmeye
ça[ış.

Yapacagın en kötü şey geçmişini unutmaktır. Geçimişini


unutursan, geçmişinin sana gösterdigini de unutursun; sana
verdiHerinin fıepsi Girer fıediyedir.
Hiç önemi yokmuş giGi davranma. Dafıa çok, önemli
oCdugunu Gi[ - çünkü kesinlikCe önemlidir[er, Göy[ece Gazı
davranış[arını tekrar[amamaya karar verirsin.

Bir kez Göy[e Gir karar verirsen, geçmişini kendi fıa[ine


GırakaGiCirsin. Kendi Fıa[ine Gırakmak, unutmak demek
degiCcCir. Sanki, onsuz Gogu[ ucakmışsın giGi geçmişine
sarı[maya, ona yapışmaya son vermek demektir. Ası[ onun
yüzünden Gogu[ ursun.
Geçmişini,
kendini kim oCcCu.gun düşünce[erinin içinde
ayakta tumak için kuffanmaktan vazgeç. Bu eski rotayı
Gırak ve yeni kıyıCara dogru yüz.
Harika Gir geçmişi oCana insanCar 6i[e, konu onforın kim

101
TANRI 1LE DOSTLUK

o(ıf uguna ge(ıf iğinıfe geçmişlerine sarılarak, onıfan yarar-


lanamazlar. Buna, "zaferlerine takılı kalmak" ıfenir ve hiç6ir
şey 6üyümeyi ıfaha hızlı ıf urıf uramaz.

Ne, kazanıf ıgın 6aşarılarıfa takı( kal ne ıfe hatalarınıfa


ısrar et. Bunların yerine tekrar 6aşla; şimıf inin her ıfeger(i
anınıfa yeniıfen 6aşla.

Fakat, alışkanlık haline gelmiş davranışlarımı ya da


yerleşmiş karakter özelliklerimi nasıl değiştirebilirim?

Kenıfine 6ir tek 6asit soruyu sorarak: Bu Ben miyim?


Bu, şimıf iye ıfek kenıf ine sorıf ugun en önemli soruıf ur.
Bunu, hangi elbiseyi giymek gerektiğinıfen, hangi işi yapmak
gerektiği, kiminle evlenmeli ve hatta evlenmeli mi evlen-
memeli miye ıfek hayatınıfa alıf ıgın her kararıfan önce veya
sonra sorabilirsin. Ve 6u kesinlikle, kenıfinıfe artık yapmak
istemeıfiğini söy(eıfiğin ıfavranışları yaka(aıf ıgınıfa sorul-
ması gereken anahtar 6ir soruıf ur.

Ve bu, uzun süredir devam eden karakter özelliklerini ve


davranışları değiştirecektir.

Dene.

Tamam, deneyeceğim.

Güzel.

102
ACışılnuulık Bir Diyalog
Kendimin kim olmadığına kara verdikten sonra ve
kendimin geçmişim olduğum düşüncesinden kendimi kur-
tardıktan sonra, kim olduğumu nasıl keşfedeceğim?

Bu 6ir keşfetme yöntemi efegi( 6ir yaratma yöntemiefir.


Kim o(ef ugunu keşfeefemezsin, çünkü 6una karar verefigincfe
sıfırefan 6aşlama[ısın. Keşif[erinefe 6u kaefar teme(efen karar
veremezsin fakat tercifı[erini teme( a[a6ilirsin.
Olefugunu ef üşünaü9ün kişi efe9i[, olmayı isteefi9in kişi
oL

Bu, büyük bir fark.

Bu fıayatıncfaki en 6üyük fark. Şimefiye kaefar, o(efugunu


sanef ıgın varlık o[efun. Şu ancfan iti6aren en 6üyük istek-
lerinin 6ir ürünü olacaksın.

Gerçekten de bu kadar çok değişebilir miyim?

E(6ette efe9işe6i(irsin. Fakat unutma: konu efe9işim efegi[


ve 6u yüz.efen efe aniefen ka6u( eef i(emez. Sen şimef i,
Tanrmın 9özüncfe ka6u[ eef iliyorsun. Saefece efegişmeyi
seçtiğin, kenef inin efafıa yeni 6ir şeklini seçtiğin için
efe9işiyorsun.

Benim kim olduğum ile ilgili olarak gördüğüm en büyük


görüntünün en büyük versiyonu.

103
TANRI İLE OOSI'LUK

Kesinlikle.

Ve Bu Ben miyim gibi basit bir soru mu beni buna


götürücek?

Götürebilir efe götürmeyebilir efe. Fakat 6u çok, çok güçlü


6ir araçtır. Dönüşümlü olabilir.

Güçlüdür, çünkü meydana gelenlere göre anlam kazanır.


Yaptıgın şeyi açık fuıle getirir. Çoğu insanın ne yaptığını
6il mecf iğini gözfemlecfim.

Ne demek istiyorsun? Ne yapıyorlar?

Kenef ilerini yaratıyorlar. çogu insan 6unu anlamıyor.


Ortaya çıkanın 6u o[cfuğunu, yaptıklarının 6u olcf uğunu gör-
müyor[ar. Bunun as[ıncfa, tüm hayatın amacı olcfugunu
6ilmiyor[ar.
Bunu 6ilmecf iHeri için efe, fıer kararın ne kadar önem[i,
ne kadar tesir[i oCcf ugunu düşünemiyorlar.
Alcf ığın fıer karar, ama fıer karar, yaptığın şey ile ilgi[i
cfeğMir. Kim o(cfuğun hakkıncfacfır.

Bunu gördüğünde ve anlacf ığıncfa her şey cfeğişir.


Hayatını farH ı 6ir şeki[cfe görmeye başlarsın. Tüm olay[ar
ve durumlar yapman gerekeni yapman için 6irer fırsata
dönüşürler.

Buraya bir görev nedeniyle geldik, öyle değil mi. ..

104
A!ışı[nuu!ıft Bir Diyalog
A, evet. Buna emin ola6i(irsin. Ruhunun amacı Gerçekte
Kim O(dugunu söy(emek ve 6i(dirmek, oCmak ve ifade
etmek, deneyim(emek ve tamamlamaktır.

Peki kimdir bu?

Kim oCdugunu söy[üyorsan o! Yaşadıgın hayat senin


6i(dirindir. Seçim(erin seni tanımlar.
Her hareket, 6ir kendini tanım[ama hareketidir.
Ve evet, 6asit, 6unun gi6i 6irkaç ke[ime[ik 6ir soru
hayatını de9iştire6iCir. Çünkü 6u soru, eger sormayı
Fıatırlaya6iCirsen, oCup 6iten(eri yeni ve çok daha geniş şart­
[ara ve çevreye yer(eştirir.

Özellikle soruyu karar verme anında sorarsan.

"Karar verme anı" o[mayan 6ir zaman yoktur. SüreHi


oCarak kararCar a[ırsın. Karar a[madıgın hiç6ir an yoktur.
Uyurken 6i(e karalar a[ırsın. (As[ında, en önem(i karar-
[arınıufan 6azılarını uyurken a[ırsınız. Ve Gazı insanlar
uyanık göründüHeri sırada 6i(e uyumaktadır[ar.)

Bir zamanlar birisi, bir uyur gezerler gezegeninde


olduğumuzu söylemişti.

Bu, gerçekten pek de uzak degiC.

Öyleyse sihirli soru bu, öyle mi?


105
TANRI İLE DOSTLUK

Sihirli soru 6u. Birkaç kelimelik sihirli soru.


Aslında, iki adet 6irkaç kelimelik sihirli soru var. Bu
sorular, doğru zamanda soru[ıfuklarında, kişisel gelişiminde
seni hiç tahmin etmediğin kadar hızlı 6ir şekilde ileri
götürür. Bu sorular şunlardır :
Bu, 6en miyim?
Şimdi ne yapmaktan hoşlanırdım?

Her hassas zamanda 6u sorulan sormak ve cevaplamak


için verdiğin kararla, Yeni İncifıin öğrencisi olmaktan
eğitmeni olmaya geçiş yaparsın.

Yeni İncil mi? O da nedir?

Zamanla, dostum. Her şey zamanı gelince. Bundan 6ah-


setmeden önce konuşacak çok şeyimiz var.

Öyleyse bir kez daha suçluluk konusuna dönebilir miyim?


Örneğin, adam öldürmek, kadınlara veya çocuklara tecavüz
etmek gibi kolayca affedilemeyecek korkunç şeyler yapan
kişiler ne olacak?

Teltrar söylemeliyim ki, geçmişte yaptıkları onların kim


oldukları göstermez. &[ki de 6aşka[arının onları kim
sandıklarını, hatta onların olduklarını sandıkları kişiyi
göstere6i(ir, fakat geçmişte yaptıkları onların Gerçekte Kim
OlauHarını göstermez.

Fakat bu insanların çoğu bunu duyamaz. Kendi günahları

106
Afışı[nuu!ık Bir lliyal09
içinde ya da hayatın onlara dağıttığı kartlar karşısında duy-
dukları acıyla tükenmektedirler. Bazıları bunu tekrar yapacak-
larından korkmaktadırlar. Bu nedenle de hayatlarını ümitsiz
görürler. Amaçsızdırlar.

Hiçbir fıayat amaçsız cfegilcfir! Ve fıiçbir fıayatın cfa


ümitsiz olmacf ıgını söylemeliyim.

Bunu bana daha önce de söylemiştin.

Tekrar söylüyorum. Korku ve suç(ufuk yegane cfüşman­


Carınızcfır.

Eger korkuyu bırakırsanız, korku cfa sizi kencf i fıa[inize


bırakır. Eger kendinizi suç(u(uktan kurtarırsanız, suç(u(uk
cfa sizi terk eder.

Bunu nasıl yaparız? Korku ve suçluluktan nasıl kurtulabili-


riz?

Buna karar vererek. Bu, sadece kişisel seçime dayanan


keyfi bir karardır. Sadece kendin fıakkıncfaki düşünceni ve
ne fıissetmeyi seçecegini cfegiştirirsin.
Tıpkı sizin Harry Pa(mer'ın cfecfigi gibi: sadece bir karar
kişinin zifınini cfegiştirmesine ifıtiyaç gösterir.
Bir kati[ bi(e zifıfıinse[ tutumunu cfegiştirebi(ir. Bir
tecavüzcü bi(e kendini yeniden yaratabilir. Çocukların
ırzına geçen biri bi(e kurtuCabi(ir. Tüm gereken, ka[bin ve
rufıun ve zifınin cferinCikCerincfe alınan bir karardır: Bu, Ben

107
TANRI İLE DOSTLUK

Degifim.

Bu, yaptığımız kötülükler, ister büyük ister küçük nasıl


olursa olsun herbirimiz için işe yarar mı?

Bu, fıepiniz için işe yarar.

Fakat, eğer affedilmez bir şey yapmışsam kendimi nasıl


affedebilirim?

Affec(i(meyen hiç6ir şey yoktur. Affetmeyi reMecfecegim


kadar 6üyük hiç6ir sa[dırı yoktur. En katı din(er 6i(e 6unu
ögretir(er.
Kefaret konusunda görüş 6irCigine varamıyorCar, yoC
konusunda görüş 6irCigine varamıyor[ar fakat hepsi de 6ir
yo[ o(dugu konusunda anCaşıyor[ar.

Yol nedir? Eğer ben kendim, saldırılarımın affedilmez


olduğunu kabul ediyorsam kefareti nasıl kazanabilirim?

Kefaret o[anagı size ö(üm oCarak ad[andırdıgınız şey[e


kendiliginc!en geCir.
Kefaretin sadece "6irCik" o(dugunu 6i(me(isiniz. Sizin ve
diger(erinin Bir o(dugunun farkına varmaktır. Ben de dahi[
o[mak üzere fıer şey(e Bir o(c!ugunuzu anCamaktır.
Bu deneyime, ö(dükten hemen sonra, 6edenizden
ayrı[dıktan
sonra sahip oCacak, 6unu hatırCayacaksınız.
Tüm ruhfor, kefaret(erini en i(ginç yo[dan deneyim(er-
108
AC~nuuCıi Bir Diya!09
(er. Bir kez cfaha, yeni tamamladıkları hayatın her anı
&oyunca i(er(er(er- ve sacfece kencf i görüş açılarından cfegi(, o
ancfan etkilenen herkesin görüş açısından 6akarak cfeneyim-
(er(er. Her düşünceyi tekrar cf üşünme(i, her kelimeyi tekrar
söylemeli, her işi tekrar yapma[ıcfırlar ve 6undan etkilenen
her kişi üzerinde, sanki kendileri cfiger kişiymiş gi6i - ki
öy(ecfir(er - 6unun etkisini cfeneyim(emelicf ir(er.
Kenef ilerinin deneyimse( o[cf uklarını 6i(me(icfir(er. İşte
6u ancfa, "Hepimiz Biriz" sözü artık 6ir kavram cfegil, 6ir
deneyim olacaktır.

Bu, canlı bir cehennem olabilir. Tanrı ile Sohbetler'de


cehennem gibi bir şeyin olmadığını söylediğini sanıyordum.

Sizin ilahiyatları yarattıgınız gi6i, e6ecfi 6ir işkence ve


cezalandırma yeri yoktur. Fakat hepiniz - her 6iriniz -
ya ptıgınız seçimlerin ve a[cf ıgınız kararların etkisini ve
sonuçlarını cfeneyim(eyeceksiniz. Fakat 6u, gelişme i(e ilgi-
(icfir, "acfa[et" cfegi(cfir. Bu, gelişim sürecidir, Tanrt'nın "ceza-
landırması" cfegil.

Ve hayatınızı tekrardan gözden geçirmeniz sırasında,


6azılarının cfecf i!Ji gi6i, 6irisi tarafından yargılanmaya­
caksınız, fakat şimdiki 6ecfeninizcfe 6u(unan Sizin 6ir görün-
tünüzün hayatın her anında cfeneyim(ecfigincfen efe ötesini,
Hepinizin cfeneyim(ecfigini cfeneyim(emeniz sag[anacaktır.

Ih! Bu gene de acılı olabilecekmiş gibi görünüyor.

109
TANRI İLE DOSTLUK

DeğiCc!ir. Acı degil sadece farkında.Cık


deneyim[eye-
ceksiniz. Tama.men fıer anının ve onun kapsadıgıyCa. derin
6ir şeki[de uyum[u olacak, onun farkına varacaksınız. Bu
acı[ı degi[, cfafıa çok aydınfotıcı o[acaktır.

Peki "Ih" değil de "Aha" mı demeliydim?

Kesin[ikCe.

Peki, eğer "Ih" demiyorsak, neden olduğumuz acı ve


verdiğimiz zarar için ödenen bedel nerede?

Tanrı, sizin öcfediginiz 6edeffe i[gi[enmez. Tanrı sizin


i[er[emeniz[e i[gi[enir.
Bu, üzerinde yürüdügünüz geCişim yo[ucfur, cefıenneme
giden yo[ degiL
Hedef farkında[ıktır, ödü[ veya ceza vermek degiL

Tanrı "bizim geri dönmemizle" ilgilenmemektedir. Tanrı,

sadece "bizim tekrar anlamamızı" istemektedir.

fena. degi[, Hiç fena. degiL

Evet, sanırımönemli olan bu konuda endişesiz olmamız.


Yıllarımı suçluluğa batmış
olarak geçirdim ve bazı insanlar son-
suza dek suçluluk duygusana sağlı olarak yaşanması gerektiğini
düşünmektedirler. Fakat, suçluluk ve pişmanlık veya keder

aynı şey değildir. Bir şey yüzünden suçluluk duymaktan

110
ACışılnuulıi Bir DiyaLog
vazgeçmem bundan dolayı pişman olmadığım ya da kederlen-
miyorum anlamına gelmez. Pişmanlık öğreticiyken, suçluluk
duygusu sadece zayıflatıcıdır.

Kesin(ikfe fıaHısın. İyi söy[eıfin.

Suçluluk duygusundan kurtulduğumuzda, senin de söyle-


diğin gibi kendi hayat yolumuzda ilerleyebiliriz. Onlardan
değerli şeyler yaratabiliriz.
Böylece, kendimizle tekrar dost olabiliriz - ve bu sayede
Seninle de dost olabiliriz.

Gerçekten efe oCa6i[irsiniz. Kendinizin gerçekten kim


o(ıfugunuzu 6i[ıfiğinizıfe ve sonunda anCaıf ıgınızıfa kenıfi­
nizCe yeniden ıfost o[a6i[ir, kendinizi seve6i[irsiniz.
Ve kendinizi tanııfıgınızıfa, Beni efe tanırsınız.

Ve Tanrı
ile gerçek, yürüyen bir dostluk kurmanın ilk adımı
tamamlanmış olur.

Evet.

Senin dediğin kadar basit olmasını dilerdim.

öy(eıf ir. Bana güven.

111
ALTI
Bu, ikinci adım, değil mi?

Evet, 6u ikinci adım ve çok 6üyük.

Çok büyük, çünkü Sana güvenip güvenemeyeceğimi


bilemiyorum.

Dürüst( ügün için teşekkürler.

Gerçekten üzgünüm.

Üzü( me. Dürüst o(c! ugun için asla üzü( me.

Söylediğim şey için üzgün değilim. Seni incittiğim için


üzgünüm.

Beni incitemezsin. Burası önemli.

Seni incitemez miyim?

113
TANRI İLE DOSTLUK

Hayır.

Korkunç bir şey yapsam dahi mi?

Korkunç 6ir şey yapsan ıfafıi?

Öfkelenmez ve beni cezalandırmaz mısın?

Hayır, yapmam.

Yani dışarı çıkabilir ve canım ne istiyorsa yapabilirim.

Bunu fıer zaman yapa&i[irıfin.

Evet, fakat bunu istemedim. Daha sonra cezalandırılma


korkusu beni hep durdurdu.

"Kötü" o[maktan vazgeçmek için Tanrı•ıfan korkman mı


9ereHi.

Bazen, evet. Bazen, beni yolumu şaşırmayla teşvik eden şey


çok güçlü olduğunda, öldükten sonra bana ne olacağı korkusu
değil, fakat ölümsüz ruhum için duyduğum korku tıpkı itici bir
güç gibi beni durdurur.

Gerçekten mi? Yani o kaıfar kötü şey[er yapmak istiyor-


sun ki eger onCarı yaparsan ö[ümsüz rufıunu
kay6eıfeceginıfen korkuyorsun?

114
A!ışı!nuı4ıi Bir Diyalog
Evet, hayatımda bu duruma uyan bir örnek aklıma geliyor.

Neymiş 6u?

Şimdi mi? Şimdi burada, Tanrı'nın ve herkesin önünde


bunu söylememi mi istiyorsun?

Zekice.
Evet, devam et. İtiraf ruha iyi 9eCir.

Pekala, eğer bilmek istiyorsan - intihar.

İntihar etmek mi istedin?

Önceleri çok ciddi düşünüyordum. Ve, şaşırmış gibi yapma.


Hepsini biliyorsun. Beni durduran sendin.

Sevgi i[e, korfo i[e degiC.

İçinde biraz korku da vardı.

Var mıydı?

Kendi hayatımı aldığımda bana olabileceklerden korktum.

Ve, aramızdaki diyaCoga 6aş[adık.

115
TANRI İLE OOSTLUK

Evet.

Ve şimdi, üç ooet Tanrı ile Sofı6etler'ıfen sonra fıala 6en-


den korkuyor musun?

Hayır.

Güzel.

Sadece bazen inanmıyorum.

Ne zaman?

Sana güvenmediğim zaman. Güvenemediğim şey, verdiğin

garip sözlerden çok Senin benimle konuştuşman sanırım.

Hala, Tanrrnın seninle ltonuştuguna inanmıyor musun?


Bu, okuyucularına çolt ilginç gelecelt.

Ne ilginç gelecek, benim insan olduğum mu? Sanırım,


benim insan olduğumu biliyorlar.

Evet, fa/tat sanırım senin bazı konularda aydınlanmış oldugunu,


en azından senin Tanrı ile konuştuguna inanıfıgını düşünüyorlar.

İnanıyorum.

Bu dafıa iyi.
116
Afışı[nuulık Bir rnyciC09
Sadece bazen inanmıyorum.

Ne zaman inanmıyorsun?

Senin bana söylediğin şeye inanabileceğimi hissetmediğim


zaman.

Bu ne zaman o[ uyor?

Doğru olamayacak kadar güzel oldukları zaman.

An[ıyorum.

Korkuya kapılıyorum. Eğer doğru değilse ne olacak? Ya


bunların hepsini uyduruyorsam? Ya onun söylemesini
istediğim her şeyi söyleyen bir Tanrı yarattıysam? Ya Sen
sadece duymak istediğim şeyi söylüyorsan ve ben de bu sayede
davranışımı devam ettirmem gerektiğini doğrulayabiliyorsam?
Demek istediğim, Senin dediğin şeyi temel alarak, cezadan
muaf olarak istediğim her şeyi yapabilirim. Endişe yok,
kargaşa yok, tartışma yok. Sonrasında ödenecek bir bedel yok.
Cehennemin çanları aşkına, kim böyle bir Tanrı istemez ki?

Görünüşe göre, sen.

Fakat istiyorum, sadece bazen istemiyorum.

Ne zaman?

117
TANRI İLE DOSTLUK

Korktuğum zaman. Sana güvenemeyeceğimi düşündüğüm


zaman.

Başına ne ge(mesiıu(en korkuyorsun?

Yani, Senin söylediğin şeylere inansam ve Senin gerçekten


Tanrı olmadığın ortaya çıkarsa mı?

Evet.

Korkarım Tanrı beni cehenneme atacaktır.

Neden? EgfenceCi 6ir soh6et yaptın diye mi?

Tek ve gerçek Tanrı'yı inkar ettiğim ve diğer insanlara da


bunu yapmaları için öncülük ettiğim için. Başka insanlara
hareketlerinin önemsiz olduğunu ve bu nedenle de bazı insan-
ların artık Sen' den korkmadıkları için başka durumda yap-
mayacakları şeyleri yapmalarına neden olduğum için.

Kendinin gerçekten 6u kadar güç(ü o(dugunu mu


sanıyorsun?

Hayır. Sadece diğer insanların bu kadar kolay etkilendik-


lerini düşünüyorum.

öyleyse neden onların kendilerini yok edecegi


davranışlarını durdurmak için &nim korku( ması gereken

118
Afışı[nuu!ıi Bir Diyalog
6iri olıf ugumu söyleyenlerıfen yeterince etkilenmiyorlar?

Ha?

Din, insanlara eger Bana şu ya ıfa 6u şekilıfe inanma-


:darsa ve 6azı ıfavranışlarınıfan vazgeçmezlerse onları
cefıenneme 9önıferece9imi söyleyerek yüzyıffanfon 6eri varol-
maktaıf ır.

Biliyorum.

Peki 6u ıfavranışların ıfurıf ugunu görüyor musun?

Hayır, pek değil. Hep olduğu gibi insan ırkı kendi kendini
öldürüyor.

Aslınıfa, fıer zamankinıfen ıfafıa fıız(ı 6ir şekiCcfe, çünkü


şimıf i toplu imfıa silafılarınız var.

Ve şimdi birbirimize karşı hiç olmadığımız kadar


acımasızız.

Benim 9oruşum c!e 6öy(e. öyleyse yüzyıffar fıatta


6inyıffar &oyunca insanlar ıf inc!en kolayca etki(enmemişken
senin 6ir şeki(ıfe onları kolayca etki(eıf igini ve onların
fıareketlerinc!en kişisel olarak sorumlu o(ıfugunu c!üşünıfüren
neıf ir?

119
TANRI İLE DOSTLUK

Bilmiyorum. Sanırım hareketlerimi dengelemek için bir kez


daha düşünmem gerek.

Neı!en?Eger hareketlerini ı!ef19elemezsen ne yapmahan


korkuyorsun?

Ta damların tepesinden sonunda sevebileceğim bir Tanrı


bulduğumu haykırdım! Tanrımla tanışmak ve benim yaptığım
gibi Onu tanımak
ıçın herkesi çağırdım! Hayatına
dokunduğum herkesle Senin hakkında bildiğim her şeyi
paylaştım! İnsanları Senin korkundan kurtardım ve bu sayede
de birbirlerine karşı duydukları korkudan! Onları ölüm korku-
larından kurtardım!

Ve 6unun için Tanrı'nın seni cezalanılıracagına mı


inanıyorsun?

Şey, eğer Senin hakkında yanılıyorsam, cezalandıracaksın.

Ya da O cezalandıracak. Ya da her neyse.

Ben ceza[ancf ırmayacagım. Ah, Nea(e. Nea(e, Nea(e...eger


en 6üyük suçun sevgi ı!o(u 6ir Tanrı portresi çizmekse,
sanırım 6unun için affeı!i[irsin, ta6i cfaha hala öı!ü[­
[enı!irici ve Cezalanı! ırıcı 6ir Tanrı·ya inanmaha ısrar
eı!iyorsan.

Ve eğer diğer insanlar benim yüzümden öldürmek, tecavüz


ya da yalan söylemek gibi kötü şeyler yapıyorlarsa?

120
A!ışt[nuu!m Bir DiyaCog
öy(eyse, zamanın 6aş(angıcınıfan 6eri sürege(en inanış
sistemine karşı konuşan ya ela yazan her düşünür 6enzer
şeki(ı{e, insanfarın yaptıkfarı nedeniy(e suçfu of ma(ı.

Belki de öyledirler.

İnanmak istediginiz Tanrı 6u türde mi? Seçtiğiniz Tanrı


6u mu?

Bu bir seçim sorunu değil. Bir Tanrı süpermarketinde


değiliz. Bu konuda bir seçim yapamayız. Tanrı, Tanrı'dır ve bu
gerçeği anlasak daha iyi olacak yoksa doğrudan cehenneme
gideriz.

Buna inanıyor musun?

Hayır. Sadece bazen.

Ne zaman?

Sana güvenmediğim zaman. Tanrı'nın iyiliğine


ve Tanrı'nın
koşulsuz sevgisine inanmadığım zaman. Bizi, yeryüzünde
bulunan hepimizi başka bir Tanrı' nın çocukları olarak
gördüğüm zaman.

Bu çok sık of uyor mu? Sık sık 6u şekifde hissediyor musun?

Hayır, bunun çok sık olmadığını söylemeliyim. Böyle

121
TANRI İLE OOSI'LUK

hissediyordum. Evet, bunu durmadan hissediyordum! Fakat,


sohbetlerimiz başladığından beri yapmıyorum. Pek çok şey
hakkındaki fikrimi değiştirdim. Aslında fikrimi değiştirmedim.
Aslında yaptığım şey, Tanrı hakkında kalbimde hep bildiğim

ve inanmak istediğim şeye inanmama izin vermekten ibaretti.

Bu, senin için o kadar kötü müydü?

Kötü mü? Hayır, iyiydi. Tüm hayatım değişti. Tekrardan


Senin erdemine inanmayı başardım ve böylece kendi
erdemime de inanmayı başardım. Senin, yaptığım her şey için
beni affedeceğine inanabildiğimden ben de kendimi affede-
bildim. Bir gün, bir şekilde, bir yerde Tanrı'nın beni ceza-
landıracağına inanmaktan vazgeçtiğim için kendimi
cezalardırmaktan vazgeçtim.

Şimdi ise, cezalandırıcı


bir 'fanrı'ya inanmamanın kötü bir
şey olduğunu söyleyenler var. Fakat ben bundan sadece iyilik
geleceğine inanıyorum, çünkü eğer işe yarar bir şey yapacak-
sam - örneğin hapiste olsam bile, bir başkasına zarar vermek-
ten suçlu ya da kendine zarar veren mahkumu bundan
vazgeçirmeye çalışmak için - kendimi affetmek ve kendimi
cezalandırmaktan vazgeçmek zorunda kalacağım.

Mükemmel. Anlıyorsun.

Anlıyorum. Gerçekten. Sohbetlerimiz sırasında öylediğim


hiçbir şeyden vazgeçmedim. Şimdi sadece bir araca ihtiyacım
var. Sonunda Seninle gerçek bir dostluk yaratmak için kullan-
abileceğim bir araca .

122
Alışılmaaıi Bir Diyalog
Burada sana 6u araçCarı veriyorum ya.

Evet. Veriyorsun. Hatta ben sormadan önce Sen cevabını


verdin.

Her zaman olıfugu gi6i.

Her zaman olduğu gibi. Öyleyese söyle bana, güvenmeyi


nasıl öğrenebilirim?

Güvenmeyerek.

Güvenmeyi, güvenmekten vazgeçerek mi öğrenebilirim?

Do_gru.

Bu konuda bana yardımcı ol.

Senden fıiç6ir şey istemezsem ya ıfa 6eHemezsem, fıer­


fıangi 6ir şey için sana güvenmem gerekir mi?

Sanırım gerekmez.

Dogru söylüyorsun.

Öyleyse en üst düzeyde güven, güven duygusuna sahip


olmamaktır.

123
TANRI İLE OOSI'LUK

Gene cfogru konuşuyorsun.

Fakat, Senden hiçbir şey istememe ya da beklememe tutu-


munu nasıl kazanabilirim?

Zaten sali.ip oUugunu anlayarak. İli.tiyac.ın o(an li.er


neyse onun zaten senin o(ıf ugunu, sen ılali.a istemeıfen
Benim ili.tiyac.ına cevap verec.egimi 6i(erek. Bu neıfen(e, iste-
mek ta(ep etmek gerekli ıfegifıf ir.

Çünkü, zaten sahip olduğum bir şeyi istemem gerekmez.

Kesin(ikfe.

Fakat madem ona sahibim, neden hala ona ihtiyacım


olduğunu düşünüyorum?

Çünkü zaten ona sali.ip o(ıfugunu 6i(miyorsun. Bu 6ir


anlayış mese(esi.

Yani, bir şeye ihtiyacım olduğunu düşünürsem ona ihtiyaç


duyuyorum.

Ona ili.tiyac.ın o(ıfugunu ılüşünürsün.

Fakat, eğer Tanrı'nın tüm ihtiyaçlarımı karşılayacağını


bilirsem o zaman "ihtiyacım olduğunu düşünmem."

124
ACtŞl[madtk Bir Di.yaCog
Bu cfogru. İşte 6u necfen[e inanç 6u kacfar güç[ücf ür. Eger
tüm ihtiyaçCarının karşıCanacagına inanç cfuyarsan teknik
oCarak cfa hiçbir ihtiyacın ka[maz. Ve 6u gerçektir, senin
deneyimin ha[ine geCir ve 6öy[ece inancın cfa cfogruCanmış
o[ur. Demek ki tüm yapman gereken anCayışını cfegiştir­
mencfir.

Ne umuyorsam onu mu bulurum?

Evet onun gi6i 6ir şey. Gerçek 6ir Usta, ümit etme
a[anının cf ışıncfa yaşar. O[ancfan cfaha fazCasını ummaz ve
hiçbir şey istemez.

Neden?

Çünkü zaten her şeye sahip o[cf ugunu 6i[ir. Bu necfen[e


efe herhangi 6ir öze[ zamanda meydana ge[enin tamamıy[a
Bütünün 6ir parçası o[cf ugunu mut[uCuHa ka6u[ eder.
Her şeyin mükemme[ o[cf ugunu, hayatın kencf i kenef ini
açıga vuran 6ir mükemmeffik o[cf ugunu 6i[ir.

Bu şartCar a[tıncfa güven gerekCi cfegiCıfir.

Ya da başka bir şekilde söylersek, "güven", "bilmek" haline


gelir.

Evet. Her şeyin çevresindeki farkıncfa[ıgın üç seviyesi


vardır: ümit, inanmak ve 6i[mek.

Bir şey hakkıncfa 6ir ümidin varsa, 6unun cfogru


125
TANRI İLE OOSI'LUK

o[masını ya da meydana gef mesini istersin. Bir an[amcfa


emin cfeğifsindir.

Bir şey hakkında 6ir inancın varsa, &unun doğru


ofcf ugunu ya da meydana gefeceğini düşünürsün: Emin
cfeğifsincfir fakat emin ofdugunu düşünürsün ve senin
gerçekfiğincfe &unun k-arşıtı 6ir şey görünene kadar düşünm­
eye devam edersin.
Bir şey hak.hncfa 6i[gin varsa, &unun doğru ofcf ugunu ya
da meydana gefeceğini 6i[irsin. Ke[ imenin Fıer an[amıncfa
eminsindir ve senin gerçek-fiğine ters düşen 6ir şey o[sa 6i[e
emin o[maya devam edersin. Bunun nasıf ofcfugunu 6ifcfiğin
için görünüşe a[cfanı p yargıfamazsın.

Yani, Sana güvenmeyi, Sana güvenmek zorunda olmadığımı

bilerek mi öğrenmeliyim?

Bu, cfoğru. Müummef of anın meydana gefeceğini 6i[ me


durumuna u[aşma[ısın.
Öze[ 6ir şey cfeğif fakat mük-emme[ ofan ofacahır. Senin
tercih ettiğin cfeğif, mük-emmef ofan o[acahır. Ve, sen usta
o[maya doğru ifer[ecfik-çe, 6u ik-isi 6ir ofur. Bir şey o[ ur ve
sen, ofancfan &aşka 6ir seyin of masmı tercih etmezsin.
Ofanın mük-emmef of masını sag[ayan, ofan her neyse onu
gerçek.ten tercih etmendir. Bu, "k-encfi haCine 6ırak-mak- ve
Tanrı'Yı 6ırak-mak-", diye acf[ancf ırı[ ır.

Bir usta her zaman meydana gefeni tercih eder. Sen efe,
her zaman, meydana gefeni tercih ettiğinde usta[ ığa
uf aşacak.sın.

126
A!ışı!nuu!ti Bir Diyalog
Fakat ... fakat ... bu hiçbir tercih sahibi olmamakla aynı şey!
Senin hep, "Yaşamınız, onun için niyetledikleriniz aracılığıyla
oluşur", dediğini sanıyordum. Eğer hiç tercihin yoksa bu nasıl
doğru olabilir?

Niyetin olsun, fakat ümitlere ve kesinlikle cfe


ihtiyaçlara safıip olma. Befü 6ir sonuca düşkün olma. Hatta
&irini 6i(e tercifı etme. Ba.ğım[ı[ıklarını tercifı(ere ve tercifı­
(erini de ka6uffenme(ere yükse[ t.
Bu, &arışa giden yoldur. Bu, ustalıga giden yoldur.

Harika bir öğretmen ve yazar olan Ken Keyes, Jr., Daha


Yüksek Bilinç İçin El Kitabı adlı olağanüstü kitabında tam da
bu düşünceden bahsetmektedir.

Dogru. Bu kitapta yazıfıgı formüffer çok önemlidir ve


pek çok insan için de sarsıcıdır.

Bağımlılıklarıtercihlere dönüştürmekten bahsetmektedir.


Bunu kendi hayatında da yapmayı öğrenmek zorundaydı,
çünkü yaşamının büyük bölümünü göğsünden aşağısı hareket-
siz bir şekilde tekerlekli sandalyede geçirmekteydi. Daha
hareketli olmaya bağımlı olsaydı belki de asla mutlu olmanın
bir yolunu bulamazdı. Fakat, mutluluğun kaynağının, dışsal
şartlar değil, daha çok, bu şartları nasıl deneyimlemeyi

seçtiğimiz hakkında içsel kararlarımız oldı,ığunu anlamıştır.

Kitaplarında bu bedensel meydan okumalarından pek


bahsedilmese de, yazılarının özünü bu oluşturmaktadır. Bu
nedenle de, ne zaman bir konferans vermesi istense, onu tek-

127
TANRI İLE OOSI'LUK

erlekli sandalyesinde neredeyse hareketsiz gören insanlar sık


sık şaşkınlık geçirmektedirler. O kadar sevgi ve hayat dolu bir
neşe ile yazmaktadır ki onun istemiş olduğu her şeye sahip
olduğunu düşünmektedirler.

İstemiş olcf uğu fier şeye sahiptir! Fakat, 6u son ke(ime(er


çok 6üyük 6ir sırrı içermektedir. Hayatın sırrı, istediğin fier
şeye sahip olmak cfegi[, sahip o(cfugun her şeyi istemektir.

Bir başka harika yazar, John Gray'den alıntı yapmak istiyo-


rum.

Doğru, Jofın çok iyi 6ir yazar, fakat kimcfen neyi a(ıntı
yaptığını sanıyorsun? Tıpkı Ken Keyes•e i[fıam verdiğim gi6i
ona cfa 6u cf üşünce(eri Ben vercfim.

Ki, o şimdi orada Seninle beraber.

Gerçekten efe öy(e ve söy(eme(iyim ki artık teker(efü


iskem(esine 6ag( ı cfegiL

Buna çok memnun oldum! Yaşamının büyük bölümünü bu


şekilde geçirmesi utanç verici.

Bu, 6ir utanç cfeğiC! Bir kutsama! Ken Keyes, teker(efü


iskem(ecfe o(cf uğu için mi(yonCann hayatını cfeğiştircfi.
Mi(yonCann hayatını. Bu konucfa sakın hata yapma. Ken'in
yaşamı, her şart a[ tıncfa 6ir kutsamaycf ı. Sonradan Ken

128
Afışı!nuu!ıi Bir Diyalog
olarak adfonı!ırıCacak ruhu üretmek için dogru ve mükem-
me( kişi[er, yer(er, oCay[ar, deneyim(er ve onun arzuCadıgı
ve niyet ettigi kendini ifade etme tarzı sagCandı.
Bu herkesin hayatı için geçer(idir. Kötü ta[ih gi6i 6ir şey
yoktur, hiç6ir şey rastge(e o[maz, tesadüf diye 6ir şey yoktur
ve Tanrı hata yapmaz.

Bir başka deyişle, her şey, olduğu şekilde mükemmeldir.

Hatta, olanlar mükemmel gözükmediklerinde bile.

ÖuffiHe, mükemme( _qözükmediHerinde. Ofonfor içinde


sana hatır[aman gereken 6üyük 6ir şeyin o(dugunun da
kesin 6ir işaretidir.

Yani, başımıza gelen en kötü şeyler karşısında bile minnet-


tar o lamız gerektiğini mi söylüyorsun?

Minnettar(ık, iyi(eşmenin en hız[ı şekCidir.

Direnç 9österdi9in şey, ka[ıcı oCur. Kendisi için minnet-


tar ofdugun 6ir şey niyet ediWgi gi6i sonradan sana
yardımcı oCa6iCir.
Size söy[emiştim :
Size sadece me[ekler gönderdim.
Şimdi şunu da ekCiyorum :

129
TANRI İLE DOSTLUK

Size S(Jaece mucize[er göıııferaim.

Savaşlar mucize mi? Cinayetler mucize mi? Hastalıklar


mucize mi?

Ne sanıyorsun? Tüm 6u soruları sormak yerine cevap


vermeye başlasaydın, ne derdin?

Yani, ben Sen olsaydım ne mi derdim?

Evet.

Derdim ki ... Hayatın her aşaması bir mucizedir, tıpkı


hayatın kendisi gibi. Hayat, ruhunuza mükemmel araçları,

mükemmel şartları sağlayacak şekilde tasarlanmıştır, bunları


kullanarak Gerçekte Kim Olduğunuzu deneyimleyebilir,
açıklayıp söyleyebilir, tamamlayabilir ve gerçekte kimseniz o
olabilirsiniz. Bu nedenle, ne yargılayın ne de kınayın. Düşman­
larınızı sevin, size zulmedenler için dua edin ve hayatın her
anını ve şartını bir hazine gibi, Yaratıcı'dan gelen mükemmel
bir armağan gibi kucaklayın.
Derdim ki ... sonuçları arayın fakat onlara ihtiyaç duymayın.

Güze[ derdin Dostum. Sen de tıpkı Ken Keyes 9i6i, 6ir


mesajcı o[maya 6aş[ıyorsun. Şimdi, Ken Keyes'in ögretiCeri-
ni 6ir adım daha i[eri götüreCim: 6agım[ı[ıkCarımızı tercih
seviyesine çıkarın. Şimdi sen, şunu ögreteceksin: tercih 6i[e
yapmayın.

130
Alışı[nuu!ık Bir DiyaC09
Öyle mi yapacağım?

Evet.

Ne zaman?

Şimdi. Devam et ve ögret. Bunu ögretiyor olsaydın ne


derdin?

Yani, ben Sen olsaydım ne mi derdim?

Evet.

Derdim ki ... mutlu olmak için belli bir sonuç almaya ihtiyaç
duyuyorsanız, düşkünlük gösteriyorsunuz demektir. Sadece
belli bir sonucu istiyorsanız, bir tercih yapıyorsunuz demektir.
Herhangi bir tercihiniz yoksa kabulleniyorsunuz demektir.
Ustalığa ulaşmışsınız demektir.

İyi. Bu çok iyi.

Fakat, bir sorum var. Kişinin niyetlerini belirtmesiyle ter-


cihlerini açıklaması aynı şey değilmidir?

Hiç de degif. Tercifıte 6ulunmadan 6ir şeyin olmasını


isteye6ilirsin. Aslında, 6ir tercifıi kucaklamak, 6aşka
sonuçların ela mümkün olı!ugu evrene yapılan 6ir 6ilcliriclir.
Tanrı 6u tür şeyler clüşünmez, 6u neı!enle de Tanrl'nın asla

131
TANRI İLE DOSTLUK

terciFıJeri yoktur.

Tanrı'nın yeryüzünde olan her şeyin olmasını istediğini mi


söylüyorsun?

Başka
tür[ü nası[ ofo6i[irdi ki? Herlian.9i 6ir şeyin, Tanrı
istemedi9i Fı.a[de ofo6i[ece9ini cf üşüne6iCiyor musun?

Böyle söylediğin zaman, cevabın hayır olmalı gibi geliyor.


Gene de dünya tarihi boyunca olan korkunç şeylere
baktığımda, Tanrı'nın bunların olmasını istediğine inanmakta

zorlanıyorum.

Benim istecfi9im, kencf i sonuç[arınızı seçmenize, kendi


.9erçekCiginizi yaratmanıza ve cfeneyim[emenize izin ver-
mektir. Tarihiniz, sizin istecfiHerinizin 6ir kayclıclır ve sizin
istediğiniz de 6enim istecf i9imcf ir, çünkü aracla 6ir fark yok-
tur.

İnsanlık tarihinde olan her şeyin - ya da benim hayatımda


olan her şeyin
- her zaman sanki istenildiği gibi olduğuna
inanamıyorum. Sanki, yol boyunca pek çok kereler istenmeyen

sonuçlar diye adlandırabileceğim şeyler oluyor gibi geliyor.

Ço9u önceden sezi[emese efe, hiç6ir sonuç istenmeden


a[ınmaz.

Eğer isteniyorsa nasıl oluyor da bir şey önceden sezilemez

132
A!ışı!nuulm Bir Diyalog
oluyor? Ve, bunun aksine, istenen bir şey nasıl önceden
sezilemiyor?

Rufı cf üzeyincfe fıer zaman istecfiginiz, Kim O[cfugunuzu


cfeneyim[eye6i[mek için, süregeCen ge[işim cf urumunuzu
mükemmeC oCarak yansıtan sonucu üretmektir.
Bu, aynı zamancfa, 6ir sonraki en yüksek aşamaya i[er-
[emenizi koCay[aştıran 6ir sonuçtur, 6öy[ece O[mayı
ArzuCacfıgınız Kişi oCa6i[irsiniz.
Hayatın amacının, Kim O[cf ugunuz fıakkıncfa şimcf iye
cfek safıip o[cfugunuz en 6üyük görüntünün 6ir sonraki en
6üyük versiyonuncfa kencfinizi yenicfen yaratmak o[cf ugunu
unutmayın.

Bunu uykumda bile tekrarlayabileceğime bahse girerim.

Bu çok i[ginç o[ur, çünkü 6unu uykuncfa tekrarCaya-


6i[irsen 6u, en azıncfan uyanık o(cf ugunun kesin 6ir işare­
ticfir.

Bu, akıllıca. Bu, çok zekice bir şaşırtma.

Tüm hayat öy[ecfir, Dostum. Tüm hayat öy[ecfir.


Peki, 6uncfan ne ögrencf ik? HatırCaman gereken neycfi?

Neye niyet ediyorsam o olur, fakat olan her zaman benim


önceden sezdiğim şey olmayabilir. Fakat bu nasıl mümkün ola-
bilir?

133
TANRI İLE OOSI'LUK

Ne iste,!igini tam olarak 6i[mec!igiru!e meycfana 9e[ir.

Yani, bir şeyi istediğimi sanırken aslında başka bir şeyi mi


istediğimi söylemek istiyorsun?

Kesin[ikCe. Fizikse[ düzeyde 6effi 6ir sonuca yol açtıgını


inanırken, rufısal düzeyde 6ir 6aşkasına yol açarsın.

Bu insanı delirtir! Eğer, kendi gerçekliğimi ilişkiye bile


geçmediğim bilinçlilik düzeyinde yaratıyorsam ne ümit etmem
gerektiğini nasıl bilebilirim?

Bilemezsin. İşte 6u neden[e "fıayatınızı 6eHentisizce


yaşayın" denir. Ayrıca 6u nedenle sana, fıer durumda ve
şartta ve a[ ınan fıerfıan9i 6ir sonuç karşısında, "mükemmefi
9örmen" söy[enir.

Bunların her ikisini de "Tanrı ile Sohbetler'de" söylemiştin.

Ve şimdi, dafıa
tam olarak anlaya6i[esin diye, 6iraz da
kısaca Deneyimin Üç Seviyesinden 6afısede[im; üst 6ilinç,
6iCinç, alt 6ilinç.
Üst 6ifinç seviyesi, ne yaptıgının tam olarak farkında
olarak kendi 9erçeHigini 6Migin ve yarattıgın deneyim
yeridir. Bu, rufı seviyesidir. Çogunuz üst 6ilinciniz
düzeyinde, üst 6ilincinizden kaynakCanan niyetlerinizin
farkında degilsiniz.

Bilinç seviyesi, ne yaptıgınız fıakkında 6iraz

134
Afışı[nuu!ıt Bir Diyalog

farkıncfo[ığa sahip olarak kenefi 9erçekfiğinizi 6i(efiğiniz ve


yarattığınız 6ir efeneyim yeriefir. Sizin ne kaefar f arkıncfa
o(efugunuz, 6iCinç[i[ik seviyenize 6ağ[ıefır. Bu, fizikse[ 6ir
seviyeefir. Kenefinizi rufısa.[ 6ir yo[a aefaef ığınızcfa, hayatınız
&oyunca, 6i[inç[i[ik efüzeyinizi ya efa fizikse[ 9erçekWik i[e
i[9i[i efeneyimferinizi, var ofef uğunu 6i(efiğiniz efafıa yüksek
6ir 9erçekfiği kapsayacak kaefar 9eniş(etmeye ça[ışırsınız.
A[t 6i(inç seviyesi, ne yaptığınız 6i(meefen ya efa 6i[inç[i
oCarak kenefi 9erçekfiğinizi yarattığınız efeneyim yeriefir.
Bunu o kaefar a[ t 6i[inçse[ olarak yaparsınız ki, ne
yaptığınız hakkıncfa çok az 6ir farkıncfa[ığa sahip o(ursunuz.
Neefeni hakkınefa ise efaha efa az. Bu, kötü 6ir efeneyim
seviyesi efeğifefir, onu yar9ı[amayın. O, 6ir heaiyeefir, çünkü
saç(arınmn uzaması, 9öz[erinizi kırpmak ya efa ka[6inizin
çarpması ya efa 6ir soruna an[ık 6ir çözüm üretmek 9i6i
şey[eri otomatik o[arak yapmanızı sağ[ar. Gene efe,
hayatınızın hangi kısım[arını otomatik o[arak
yarattığınızın farkınefa efeğifseniz, kenef inizi olayın 6ir
neefeni olarak efüşünmek yerine hayatın etkisinefe
ofefugunuzu ef üşüne6i(irsiniz. Kenefinizi kur6an o[arak 6i(e
9öre6i(irsiniz. Bu neefen(e, farkınefa o[mamayı seçtiğiniz
şeyin farkınefa o[manız önem(iefir.

Daha sonra, 6u ef iyafoğun sonuna efoğru, senin(e,


farkıncfa[ıktan ve aranızefan 6azılarının ayefın[anma ef iye
aeflanef ıref ığı efeneyime yo[ açan efeğişik farkınefa[ık
seviye(erinefen konuşacağım.

Aynı istekleri aynı zamanda hem bilinç, hem üst biliç hem
de alt bilinç seviyelerine koymanın bir yolu var mı?
135
TANRI İLE DOSTLUK

Evet. Bu üçünün tek 6ir 6ilinçlilik seviyesinde olması


6ilinçWik üstü diye adlandırıla6ilir. Sizlerden 6azıCarı 6unu
"İsa. 6ilinci" ya da "yükselmiş 6ilinç" diye adlandırırlar. Bu
tamamiyle Bütünlenmiş Buinç'tir.
Burada olduğunuzda, tam anlamıyla yaratıcı olursunuz.
BilinçiCilik seviyelerinin fiepsi 6ir olur. Sizin dediginiz gi6i,
"hepsine sahip olursunuz." Fakat gerçekte, 6undan da
fazlasıdır, çünkü 6unda da, fier şeyde oldugu gi6i 6ütün,
parçaların toplamından daha 6üyüktür.
BilinçCiCik üstü, üst 6ilinç, 6ilinç ve alt 6ilincin 6asit 6ir
karışımı degifdir. Bunların fiepsi 6irleştiğinde ve sonra
aşıldıgında meydana gelendir. Böylece saf varoluşa iler-
lersin. Bu varoluş, senin içindeki mutlak yaratma
kaynagıdır.

Ve böylece, 'yükselmiş bilinçlilik" durumundaki bir insan


için sonuçlar asla önceden sezilememiş olmaz ve her zaman
istenmiş olurlar.

Gerçekten de cfogru.

Ve, bir sonucun önceden sezilemez gözükmesinin derecesi


bir deneyimin anlaşılmasındaki biliçlilik derecesinin doğrudan
bir belirtisidir.

Bu kesinlikle dogru.

Bu nedenle, Usta kişi yararlı gözükmeseler bile sonuçları

136
Afışılnuu{ık Bir Diyalog
kabul eden kişidir, çünkü herhangi bir seviyede onların isten-
miş olduğunu bilir.

Şimdi anlacf ın. Çofı. forışıfı. olan 6ir şeyi anlamaya


6aş[ıyorsu.n.

Ve işte bu nedenle Usta her şeyi mükemmel görür!

Harifo! Başaraın!

Ustanın her zaman göremediği şey ise, bu sonucun hangi


seviyede istendiğidir. Gene de sonucun sorumlusunun belli bir
seviyede kendisi oldugunu bilir.

Kesin(iHe.

Ve işte
bu nedenle Usta, başka bir kişiyi, yeri ya da şeyi
yargılamaya kalkmaz. Usta onu oraya kendisinin koyduğunu
bilir. Deneyimlediğini, belli bir seviyede kendisinin
yarattığının farkındadır.

Evet.

Ve eğer yarattığını beğenmezse, onu değiştirmek onun


elindedir.

Evet.

137
TANRI İLE DOSTLUK

Ve bu suçlama, bu yöntemin bir parçası değildir. Aslında,


suçladığın şeyi kalıcı kılarsın.

Bu ı!a çok derin, çok karışık 6ir konudur. Bunu anlayışın


ı!a mükemmel.

Anlamamış olsaydım bile gene mükemmel olacaktı.

Gerçekten ı!e öyle.

Biz, hepimiz, her zaman bizim için mükemmel olan yerdey-


iz.

Kesinlikle; yoksa oraı!a olmazdınız.

Ve gelişimimiz için şu anda elimizde olandan ve deneyim-


lediğimizden fazla hiçbir şeye ihtiyacımız yok.

Bir kez ı!aFıa ı!ogru söylüyorsun.

Ve hiçbir şeye ihtiyacımız olmadığına göre, Tanrı'ya güven-


memiz de gerekmez.

Evet, söyleı!i9im ı!e işte 6uyı!u.

Ve Tanrı'ya güvenmemiz gerekmeyince, aslında güvenebil-


iriz. Çünkü böylece güvenmek belli bir sonuç almak anlamına
değil sonuç ne olursa olsun bizim için en iyi olan olduğunu

138
ACışı[maaıi. Bir Diyalog
bilmek anlamına gelir.

İşte tüm daireyi tamamCadın. Kutfonm!

Bunun güzelliği,
neden belli bir sonucu alamadığın
hakkındaki tüm düşüncelerden üst bilincini kurtarmak için

belli bir sonuç almaya ihtiyaç duyulmamasıdır.

Evet! Daha fazla şeyi otomatige almayı 6aşara6ilirsin.


Bir meydan okumayla yüzleşince, otomatik olarak olayların
iyi gic!ecegini farudersin. Bir zorlukla karşıCaşınca,
otomatilt oforalt 6unun 6aşarıCaca9ını 6if irsin. Bir sorunfo
ltarşı forşıya geW9inde, 6unun zaten senin için - otomatik
oforalt - çözüm(enc!igini anlarsın.
Bu sonuçfon, aft 6i(inç düzeyinde olarak sen
yaratmışssındır. Şeyler, otomatik oCarak, san/ti senin
tarafınc!an 6ir ça6a Fıarcanmamış gi6i olmaya 6aş[arCar.
Hayat, yolunda gitmeye 6aşCar. Şeyler, senin onforı takip
etmen gereltmeı!en sana gelmeye 6aşCarCar.
Bu de9işiHik, 6i(inç(i 6ir ça6a harcanmadan meydana
gelir. Tt pltı, senin gerçeltte kim olc!ugun, ne ofo6ilece9in, ne
yapa6ilece9in ve neye sahip 0Ca6ilece9in haltkındalti olum-
suz, ltenc!ini yenilgiye u9ratıcı, reddedici düşüncelerin a( t
6ilinçte fozanı[ması gi6i üst 6ilinçte de ser6est 6ıraltılırCar.
Bu tür filtir(eri nası[ ve ne zaman ö9rendi9ini 6ilme-
di9in gi6i, 6unforı nası( ve ne zaman fırlatıp attıgını da
6i(meyeceltsin. Senin için hayat, koCayca ve aniden degişecek­
tir. Bir düşünceyi 6i(inç(i 6ir şe/ti(de düşünmekle senin

139
TANRI İLE OOSTLUK

gerçekliğin.efebelirgin olması arasın.cfaki zaman kısalacalttır.


Sonunda, 6u aralık tamamen yok olacak ve sonuçları hemen
o an.cfa yaratacaksın.

Ve aslında, sonuçları ben yaratmıyorum, sadece zaten


orada olduklarını farkediyorum. Her şey zaten yaratılmıştır,
ben kendi anlayışım ve görüş çerçevem içinde seçmeyi başara­
bildiğim sonucu deneyimlerim.

Görüyorum ki artık 6ir mesajcı olmuşsun. Bir mesajı ara-


maktansa onu ileten kişi olmuşsun. Artık tüm evreni
6irleştirmeyi 6aşara6ilirsin. Hatta son söylediklerinle zaman
hakkında gerçekleri de katmayı 6aşardın.

Evet. Bizim anladığımız şekliyle zaman mevcut değildir.


Sadece tek bir an vardır, Şimdinin Ebedi Anı. Olan, olmakta
olan ve olacak olan her şey şu anda meydana gelmektedir. Bu
Tanrı ile Sohbetler 3'de açıkladığın gibi tıpkı dev bir CD-

ROM 'a benzer. Olası her sonuç programlanmıştır. Sonuçları


yaptığımız seçimlerle üretiriz - tıpkı bilgisayar oyunu gibi.
Hangi sonucu deneyimlediğin hangi hamleyi yaptığına
bağlıdır.

Bu çok iyi 6ir örnek, çünkü hızCa anlamaya imkan tanır.


Gene de, 6ir sakıncası var.

Neymiş o?

Hayatı 6ir oyuna benzetiyor. Sanki her şeyi sizinle oyun


140
Alışt[nuu!ıi. Bir Diyalog
oynamak iç.in yapıyormuşum gi6i gözüküyor.

Evet. Buna öfkelenen kişilerden mektuplar aldım. Eğer,


Tanrı ile Sohbetler' de olaylar ve zaman hakkında söylenenler

doğruysa fazlasıyla hayal kırıklığına uğradıklarını söylemekte-


dirler. Onlara göre, eğer söylenen ve yapılan her şey doğruysa,
biz Tanrı'nın sırf eğlence olsun diye satranç tahtası üzerinde
oynattığı piyonlardan başka bir şey değiliz. Bundan dolayı pek
mutlu olmadılar.

Benim, 6u türde 6ir Tanrı o(dugumu mu sanıyorsunuz?


Çünkü, 6i(iyorsun ki, eger öyle sanıyorsanız, Beni 6öyCe
gördüğünüz iç.indir. İnsanlar, 6inferce yıldır, Tanrı
hakkında kendi düşüncelerini üretmekte ve sonra da Seni
öyle görmekteler. Bu nedenle Tanrı hakkındaki en 6üyük sır
şudur :

Beni nası( görüyorsanız size öyle görünürüm.

Vay be.

Evet, gerçekten de vay 6e. Tanrı, ne görür gi6i oluyor-


sanız öyle görünür. Peki, sen Beni nası[ görüyorsun?

Seni, ne deneyimlemeyi seçiyorsam onu yaratmama imkan


tanıyan ve bunu yapabilmek için gerekli aletleri bana veren bir
Tanrı olarak görüyorum.

Ve 6u afetlerin en güç.(üCerinıfen 6iri de Tanrı i(e olan

141
TANRI İLE OOSI'LUK

ıfost[ugunıfur. Bu konuda &ana güven.

Sana güveniyorum. Çünkü bunu yapmam gerekmediğini


biliyorum. Hayatın yolu neyse odur. Güvenmek gerekli
değildir, bilmek de.

Kesin[iHe.

142
Yeılı

Her zaman böyle olmuyor tabii. Demek istediğim,


güvenebilmem için bana bu kadar etraflı açıklama yapılması
gerekmez. Aslında, daha gençken, hep her şeyin iyi gideceğine
inanırdım.

İflah olmaz bir iyimserdim. Hatta dünyayı umursamayan


bir iyimser de denebilir. Tanrı'dan korkarak büyütülmüş
olduğum gerçeği göz önüne alındığında, bu zihinsel tutum iki
kez daha kayıtsız gözükür. Ama, işte ben böyleydim.
Çocukken, istediğim şeye her zaman elde edeceğimi bilirdim
ve hep elde ederdim. Söylemeliyim ki genellikle bunun için
fazla çaba harcamadan. Bu durum ağabeyimin hep canının
sıkar ve "Neale çok şanslı", diye yüksek sesle şikayet ederdi.

Bir keresinde babamın bu şikayete, "Neale kendi şansını kendi


yaratıyor" diye cevap verdiğini duydum.

Haklıydı. Ve bunun bir nedeni de ailemdi. Annem beni


yaşam sevgisi ve tüm yaratıcı şeylerle doldurmuş ve babam da
kendine güvenle donatmıştı. Neye karşı meydan okunduğunun
hiç önemi yoktu, bana tekrar ve tekrar şunu sorardı,
"Denemezsen nasıl yapabilirsin ki?"
On beş yaşımdayken bana söylediği bir şey var ki bunu her
zaman hatırlarım. "Evlat" demişti, bir şeyi yapmanın doğru
yolu yoktur. Sadece onu yaptığın yol vardır. Kendi yolunu,

143
TANRI İLE DOSTLUK

doğru yol yap."


"Bunu nasıl yapabilirim?" diye sordum. "Yapılmasına
imkan tanıyarak." Otuz beş yıl sonra, Nike Şirketi bu küçük ve
zekice felsefeyi üç kelimelik bir slogana dönüştürdü.
Sadece yapın. (Just Do it. )
Daha önceden söylediğim gibi, liseye girer girmez olaylara
balıklama daldım. Eğitim programı dışındaki etkinliklerin
hepsi beni fazlasıyla meşgul ediyordu ve sevdiğim derslerde de
iyiydim: İngilizce, konuşma, siyasal bilimler, müzik, yabancı
diller. Beni sıkan biyoloji, cebir, geometri gibi konularda zor-
lukla geçebildiğimi de itiraf etmeliyim, fakat gene de
Milwaukee Üniversitesi başvurumu kabul etti. ... şartlı olarak.
Üniversiteye çok uzun süre devam edemedim. Üç sömestir
sonra dekan, okulu bırakmamı istedi fakat bu beni bozguna
uğratmadı. Hayata atılmak için sabırsızlanıyordum ve tam o

sırada radyoya girmek istiyordum.

Kolejden ayrıldıktan sonra, babam bana şöyle dedi, "Pekala


evlat, artık kendi başınasın. Senin için elimden geleni yaptım,
fakat sen kendi yolunda gitmek istiyorsun."
Bir yanım aklımı kaçırmış olmaktan korkarken diğer yanım
o kadar heyacanlanmıştı ki, dayanamıyordum. Daha yeni
yayına geçen küçük bir fm istasyonunda para almadan yayın

saatlerinde çalışmaya başlamıştım bile. Ve babam benle olan


bağını kesince, biraz daha fazla tanınan bir başka fm istasy-

onunun genel müdürünün ofisine gittim ve ona küstahça beni


işe alması gerektiğini söyledim.

Larry LaRue başını arkaya attı ve kesik kesik güldü, "Bunu


neden yapayım ki?"
Fırsatı kaçırmadım.

"Çünkü bu istasyonda işe aldığın herkesten daha iyiyim."

144
ACışı[nuu!ıi Bir Di.ya!og
Larry gülmeyi kesti fakat gülümseme yüzünü hiç terketme-
di.
"Evlat" dedi, "Seni sevdim. Sende chutzpah var." (Bu keli-
menin ne anlama geldiğini bilmiyorum. Sadece Bu iyi mi? diye
düşündüğümü hatırlıyorum.) "Sana bir şey söyleyeyim."
Döner iskemlesinde gıcırdayarak bana doğru eğildi. "Bu akşam
saat sekizde buraya geleceksin ve gece şovunda seni serbest
bırakacağım. Saat dokuzda sen devam edeceksin. Ben de

dinleyeceğim. Eğer saat dokuz otuzda seni aramazsam,


buradan çık git ve bir daha gözüme gözükme."
Sırıtması yaralayıcıydı.

"Gayet uygun." dedim neşeli bir sesle, uzanıp elini sıktım.


Sonra da ekledim, "Bu akşam sizden haber bekleyeceğim."
Dışarı doğru yürüdüm ve park yerinde neredeyse yediklerimi
çıkarıyordum.

O gece mikrofonun başına geçtiğimde midem hala


rahatsızdı. Denemek için istasyonun ismini verdim ve
doğrudan müzikle devam ettim. Bir kaç şarkı sonrasında saat
9:28 olmuştu. Arayan yoktu ve her gece çıkan çocuğa programı
bırakmaya hazırlanırken hevesim kırılmıştı. Eşyalarımı
toplarken başını içeri doğru uzattı.
"Patron hatta," dedi ve gitti. Ahizeyi kaldırdım.

"İşe alındın," diye homurdandı Larry. "On bire kadar kal.


Yarın saat dokuzda ofisimde ol."
Bana bu fırsatı verdiği için Larry LaRue'yü hiç unutmadım.
Yıllar sonra, Baltimore'da program yönetmeniyken gönül bor-
cumu ödemek için La Rule La Rue : her zaman geçlere bir şans
verin, diye adlandırdığım bir program yaptım.
İşe girmek için kapımı çalan pek çok genç vardı. Onları
hemen stüdyoya alıp Larry'nin yaptığı gibi yayına çıkara-

145
TANRI İLE OOSI'LUK
masam bile - bunu yapamayacak kadar büyük bir pazarda
bulunan çok önemli bir istasyonduk - onları ofisime davet eder
ve hazırladıkları ses kayıtlarını dinleyerek bir şans verirdim.
Ayrıca onlara gelişmek için ne yapmaları gerektiği hakkında da
tavsiyelerde bulunurdum. Gene de hiçbirini işe almadım.
Sanırım o günlerde radyo bitmişti. Bugün bittiği kesin. Artık
hayatınızı kazanabileceğiniz bir yer yok. Bugün, herhangi bir
meslek sahibi olmak için çekirdekten yetişmeniz gerekiyor.
Benim neslim, yan kapıdan süzülmeyi başarabilen son nesil
olmalı. Ve bu çok kötü. Gençlerin çırak olarak çalışıp
yetişebilecekleri daha fazla sayıda yere ihtiyacımız var. Başarılı
olabilmek için bugünün yirmi yirmi beş yaşlarının üerindeki
baskı korkunç.

Daha da kötüsü çoğu hiç olmadığı kadar kötü eğitilmişler.


Bundan biraz bahsetmek istiyorum. Milwaukee, Güney Yakası
Lisesi'nde aldığım eğitim, bugün aynı yerde üniversiteden
mezun bir kişinin aldığı eğitime denk - o da eğer şanslıysa.

Ofoffarınızda araştırmacı ruliu ve öğrenme lievesini


liakim kıCara/i, egitim sisteminizi geliştirmelisiniz. Bunu
nası[ ya pa6i[eceginiz /ia/i,kında Tanrı ile Soli&etleT'in ikinci
kita6mda size &azı liarilta ipuçları vermiştim. Burada onları
teltrarCamayacagım. Bunun yerine sizi onları teltrardan göz-
den geçirmenizi ve uygulamaya ltoymanm davet ediyorum.

Onları uygulamaya koymak mı?

Hayat 6ir yeniden yaratım yöntemidir. Dünyayı, ne


oldugu lialtkında şimdiye ltadar edindiginiz en 6üyült görün-
tünün 6ir sonraki en 6üyült versiyonu içinde "okul" deneyi-
146
ALışı[maaıi Bir Diyalog
mini tekrar yaratmak için gerekfi ortamı sagCamaya davet
edifdin.

Tek yapmamız gereken okul kavramınıtekrar yaratmak


değil. Eğer çoçuklarımızın haftanın yirmi dört saatini televizy-
on izleyerek ve sonra da bir yirmi dört saati de video oyun-
larına gömülerek geçirmelerine izin verirsek, düşünme yönte-

mi vermeyi ve. özgürce araştırmayı cesaretlendirmeyi asla


başaramayacağımızı da anlamamız gerekir. Çocuklar bu
şekilde fazla şey öğrenemezler.

Tam tersine, 6ir hay[i şey ö9renir[er. Nası[ anCık tat-


min(er arayacaklarını, hayatta karşıCaştıkları tüm sorun-
Carın yirmi sekiz 6uçuk dakika içinde çözüm(enme(erini
nası[ 6ekleyeceklerini ve şiddet kuffanarak, kendi kendine
hemen çözüm(enmeyen sorunfar karşısındaki haya[
kırıklıklarını nası[ dışa vuracaklarını ö9renecekler.

Eğlence endüstrisinin idarecileri, TV, film ve video oyun-


larının şiddet
içerseler bile, gençlerin şiddet dolu hareket-
lerinden sorumlu olduklarını inkar etmektedirler.

A[tmışsaniye içinde davranışfarı etkiCeyecegini iddia


ederek tanesi yarım mi[yon do[ar o[an Süper Top reklam-
[arını satanfardan aynı idareci(er mi?

Şey, evet.

An[ıyorum.

147
TANRI İLE DOSTLUK

Fakat, tabii ki çocukların ölüm ve şiddete karşı


hassasllıklarını
azaltan sadece video oyunları olamaz. Çocuklar
bunun "sadece bir oyun" olduğunu biliyorlar.

Bazı polis ve askeri akaaemilerin, profesyonel anlamada hızlı el ve


göz koorılinasyonunu ögretmek ve hiçbir his auymaaan ölaürmek için
ne kuffanılıklarını 6iliyor musun?

Video oyunları mı?

Saaece 6ir soru sorılum. Ceva6ı 6ulmayı sana 6ırakıyorum. Fakat,


aaha hızlı, aaha etkili 6ir ögretim aracı ılüşüne6iliyor musun?

Ah, belki de tüm bunları burada yazmamalıyım.

Neılen?

İnsanlar benden sosyal yorumlar istemiyorlar, Senden de


istemedikleri kesin. Bu kitap, Tanrı hakkında ve Tanrı'nın,
dönemin sosyal konuları hakkında fikir yürütmesi beklenmez.

Yani, gerçek hayat hakkınaa mı?

Politik ve sosyal olaylar demek istiyorum. Senin ruhsal olay-


ların içinde olduğun kabul edilir, benim de.

Çocuklarınızın6ir6irlerini ölılürmesini auraurmaktan


aaha ruhsal ne ola6iCir ki? Bu konuda gerçek 6ir sorununuz

148
Alışı[nuulıi Bir Diyalog
o(dugunu an[amanız için daha fazCa sayıda mı sorunCu
(iseye ihtiyacınız var?

Bir problemimiz olduğunu biliyoruz, sadece bunu nasıl

çözümleyeceğimizi bilmiyoruz.

Bunu nası[ çözüm[eyeceginizi 6i(iyorsunuz. Sadece, &unu


yapmak için gerekCi istegi top[amış degiCsiniz.
öncefikCe, çocukCarınızCa dafıa fazCa zaman geçirin. Oııbir
yaşından sonra kendi 6a.ş[arınaymış gi&i davranmaktan
vazgeçin. Hayatlarında etkili oCun ve etki(i ka[ın. ögretmen-
(eriy(e konuşun. Arkadaş[arıyCa arkadaş oCun. Etkili oCmaya
ça[ışın. Gerçekten hayatlarında var oCun. Sizden kaçmaCarına
izin vermeyin.
İkinci oCarak, hayat[arındaki şiddete ve şiMet örneHer-
ine karşı etken 6ir cephe a[ın. İmajCar ögretir. As[ında,
görüntü(eme, ke(ime(erden dafıa hızCı ögretir ve daha derin
tesir eder.
Kü( türe( tarihinizi tekrar anCatmayı görev edinmiş
kişi[erin (fi[m yönetmen(eri, TV prodüktör(eri, video oyun-
Carı yapanCarı ve çizgi roman[ardan a[ışveriş 6roşür(erine
kadar her tür imaj yaratıcı[arı) yeni 6ir etik an[ayış içinde
- şiddet karşıtı 6ir etik - yeni 6ir kü( türe( tarih yarat-
maCarında ısrar[ t o( un.

Üçüncü o[arak, 6u şiMet araç[arının çocukCarınız ve


genç[erinizin efferine geçmemesini sagCayın ve &undan emin
o(un. Bun[ara koCayca uCaşı[masını ve rahatça e(e geçir-
i(mesinin önüne geçin.

149
TANRI İLE DOSTLUK

En önem[isi, şic!c!eti liayatınızc!an çıkarın. Siz, çocuk-


Carınız için en 6üyük moc!effersiniz. Eğer, sizi şic!c!et ku[-
Canırken 9örür[erse, onCar c!a şic!c!et kuffanırCar.

Bu, çocuklarımızı dövmemeliyiz anlamına mı geliyor?

O kac!ar çok sevc!iğinizi söy[ec!iğiniz çocukCara 6unCarı


öğretmenin 6ir 6aşka yo[u o[c!ugunu c!üşüne6iCiyor musun?
OnCarı eğitmenin tek yoCu, onCarı c!övmek, korkutmak ya c!a
canCannı yakmak mı?

Sizin kü[türünüz, uzun zamanc!ır


fizikse[ cezayı sac!ece
çocukCarın c!eği[ yetişkin[erin istenmeyen c!avranış[arı için
efe 6ir ceza oCarak kuffanıyor. Hatta, insan[arın 6aşka insan-
Carı ö[c!ürmeCerini en9effemek için insan ö[c!ürüyorsunuz.

Sorunu çözmek için sorunu yaratan enerjiyi kuffanmak


c!eWiktir.
Durc!urmak istec!iğiniz c!avranışCarı c!urc!urmak
amacıy[a aynı c!avranışCarı tekrarCamak c!eWiktir.

EvCat[arınızın takCit etmeCerini istemec!iginizi söy[e-


c!iginiz c!avranışCarı tüm topCumunuza örnek oCacak şeki[c!e
tekrar[amak c!e[i[iktir.
Ve c!e[i[iğin en 6üyüğü
ise, tüm 6unCar o[muyormuş 9i6i
yapmak sonra c!a çocukCarın nec!en c!e[ice c!avranc!ıkCarını
merak etmektir.

Hepimizin deli olduğumuzu mu söylüyorsun?

De[i[igi tanım[ıyorum. Kim ve ne oCc!ugunuza karar ver-


150
ACtŞt[madti Bir Diya!09
mek size kalmış. Her gün 6una karar veriyorsunuz.
Her fıareket, 6ir kenef ini tanımlama fıareketic!ir.

Burada gayet sert kelimeler kullandın.

Dost acı söyler. Tanrı ile c!ost olmanın nasıl 6ir şey
olc!ugunu 6ilmek istemiyor muyc!un? İşte 6öyle 6ir şey.
Dostlar sana c!ogruyu söyler. Dostlar, c!ogru ne ise onu
söylerler. Dostlar, sana ne yag çekerler ne efe sana c!uymak
istec!igini c!üşünc!ükleri şeyi söylerler.
Fakat, c!ostlar sana gerçek neyse onu söyleyip sonra c!a
seni 6ununla yaşamaya 6ırakmazlar. Dostlar fıer zaman
senin için orac!ac!ırCar, sürekli destek, yarc!ım ve koşulsuz 6ir
sevgi önerirler.
Tanrı>nın yaptıgı c!a 6uc!ur. Bu süre gic!en c!iyalog c!a
tüm 6unlar fıakkınc!ac!ır.

Bu diyalog daha ne kadar sürecek? Tanrı ile Sohbet


üçlemesinin sonunda biteceğini sanıyordum.

Sen devam etmeyi seçtigin sürece devam ec!ecegim.

Peki, bundan sonra bir başka kitap daha olacak mı?

Yıffar önce sana söylec!igim gi6i 6unc!an sonra kesinlikle


6ir 6aşka kitap c!afıa olacak, fakat 6u kitap karşılıklı
konuşma şeklinde olmayacak.

151
TANRI İLE DOSTLUK

Olmayacak mı?

Hayır.

Bu ne tür bir kitap olacak?

Tek Sesten konuşan 6ir kitap o[acak.

Senin Sesin.

Bizim Sesimiz.

Bizim sesimiz mi?

Tanrı i(e Solı6et[erin, Tanrı i[e Dost(uguna yo[ açtı ve


Tanrı i[e cfost[ugun ela Tanrı i[e Bir[igine yol açacak.
Tanrı i(e Birlikte Tek 6ir Ses o[arak konuşacagız ve 6u
olaganüstü 6ir kitap olacak.

Tüm Tanrı kitapları olağanüstüydü.

Dogru.

Senin ve benim sadece konuştuğumuz başka diyalog kita-


plarıolacak mı?

O[ masını istiyorsan, olacaktır.

152
A!ışı[nuu!ıi Bir Diyalog
Evet, bu sohbetlerden çok hoşlanıyorum çünkü beni
düşündürüyorlar. Gene de bazen Senin ne kadar inatçı
olduğunu görerek şaşırıyorum. Tercihleri olmayan bir Tanrı
için fazlaca ifade ediyorsun.

Yön göstermek., tercih 6e(irtmeHe aynı şey değildir.

Eğer, Seatt(e-a gitmek. istiyorsan ve San Joseye giden yol-


daysan ve yo(u sormak.tan vazgeçmişsen, yanlış yolda
oldugunu, yanlış yerden döndüğünü söylemek. 6ir tercih
6elirtmek. midir? Gitmek. istediğini söylediğin yere nası(
ulaşacağını söylemek. inatçılık. mıdır?

Bu karşılaştırmayı daha önceden de kullanmıştın. Bunu


bana daha önce söylemiştin.

Ve 6eni, sendeH 6ir şey(ere ihtiyaç duyan 6ir Tanrı yap-


mayı denemede ısrar ettiğin sürece de 6unu sana tek.Tar
tek.Tar söyleyeceğim.
Sana şunu söyleyeyim: Sende olan hiç6ir şeye ihtiyacım
yok.. Benim, sende olup da 6enim ihtiyacım dan 6ir şeyi e(de
edemeyecek. fodar güçsüz 6ir Tanrı oCdugumu mu düşünüyor­
sun? Olmasını istediğim 6ir şey oCcfugunu fak.at 6unun
olmasını nası( sağlayacağımı 6i(mediğimi mi sanıyorsun?

Eğer Seatt(e-a gitmenizi isteseydim, 6unu yapmanızı


sağ[amahan tamamiy[e aciz o(duğumu mu sanıyorsun?

İş[er 6öy(e değiL Bana nereye gitmek. istediğinizi


söylersiniz ve 6en de oraya nası[ ulaşacağınızı söylerim.
Binlerce yıldır, insanlar Tanrıya ne tür 6ir hayat iste-

153
TANRI İLE DOSTLUK

diklerini söy[üyor[ar. Bana ve 6ir6iriniu &arış, uyum, sag[ık


ve 6off uk do(u uzun 6ir ömür istediginizi 6Mirdiniz. &n de
&unun karşı[tgında, 6in[erce yı[dır size 6unu nası[ yapa-
6iCeceginizi söy[edim.
Burada, 6ir kez daha söy[üyorum. Bu neden(e, ku[agı
olanlar din[esin.

Evet, fakat dediğim gibi, bazen insanlar bunu dinlemek


istemiyorlar. Bazı insanlar, diyaloğumuzun Senin politik konu-
lara girdiğin ya da sosyal olaylar hakkında tartıştığın bölüm-
lerinden hoşlanmadılar. Bu, duymak istediğimiz Tanrı değil.
Bunu, medya işinin içinde olduğum sırada öğrendim. Radyoda
düşüncelerimden pek çoğunu yumuşatmak zorunda kalmıştım.
Bunu bana söyleyen pek çok patrondan ilki de Larry LaRue
olmuştu.

Larry için yaklaşık


sekiz ay kadar çaıştım ve sonra başka bir
fırsat yakaladım. Böyle bir olayı fırsat olarak
adlandırmamalıyım çünkü artık "şans" diye bir şey olmadığını

ve hayatın niyet ettiklerimizin dışında ilerlediğini biliyorum.

Bu iyi. Tanrı i[e gerçek, yürüyen 6ir dostluk kurmak


istiyorsan Tanrt'nın nası[ ça[ıştıgını anlaman yaşamsa[
derecede önem[idir.
Sürefü olarak hayatta karşılaştıkları
iyi sonuçları
fırsat, şans, rast[antı, kısmetya da 6una 6enur şeki[c{e
ad[andırmaktalar. Kasır9a[ar, hortumlar, depremfer, ani
ö(üm[er 9i6i kötü sonuçları ise Tanrı•nın işi diye
adlandırıyorlar.

154
A[ışılnuu!m. Bir Diyalog
Bu cf üşünceye sahip olcf ugunuz sürece Bencfen kork-
manıza şaşmamalı. Tüm kültürünüz 6u cfüşünceyi cfestek-
Ciyor. Her söyleaiginiz şey ve onu söyleyiş tarzınız 6unun
yansıtıyor. Dilinizin her aşamasıncfa mevcut.

Şimai başınıza gelen, iyi şeyler ve Tanrı-nın işi cfiye


acflancf ıraıgınız şeylerin ne olcfugunu size söyleyecegim. Ne
iki kişi rastlantıyla karşılaşır ne efe 6ir şey kazayla olur.
Larrynin yani, cfogru kişinin, tam cfa cfogru zamancfa ve
tam cfa cfogru tutumu takınmış 6ir şekilcfe oracfa şans eseri
olarak oturcf ugunu mu sanıyorsunuz?
Larry ve senin 6u zamancfa, 6u tarihte şans eseri
karşılaşmaaıgınız fakat kuliste 6eHeyen 6ir oyuncunun
sırası 9elcfigincfe sahneye 9ircHgi, repliHerini söyleaigi ve
sahnecfen çıktıgı olasılıgını aikkate al. Ve oyun, sizin oyu-
nunuz, her zaman ola ugu 9i6i, yarın hakkıncfaki fıer
cf üşüncenizi 6aştan sona cfek yazan kişi sizinle birlikte, tam
şu ancfa cfevam ettigi 9i6i cfevam etmektecfir. Agzınızcfan
çıkan fıer sözle oyunun fıer sahnesini yönetmektesiniz. Her
hareketinizle oyunu canlancf ırmaktasınız.

Bu korkutucu. Bu, oyunun gerçekte nasıl olduğunun çok iyi


bir tanımlaması olabilirdi.

Olabilir miyai?

Dediğim gibi, bu, oyunun gerçekte nasıl olduğu hakkında


çok iyi bir tanımlama. Ve tabii ki, şimdi bunu biliyorum. Tüm
bunlar, Tanrı ile yaptığım konuşmadan sonra açık hale geldi.

155
TANRI İLE DOSTLUK

Fakat, tekrar geriye dönüp baktığımda, Johnny Walker isimli


en iyi programcılarımızdan birisinin, ben geldikten iki ay sonra
Richmond 'da bir iş bulup istasyondan ayrılmasının da bir
başka iyi fısat olduğunu düşünüyordum. Bundan kısa bir süre
sonra, Johnny'nin Richmond'daki patronu, Annapolis,
Maryland 'de uzun dalga istasyonu alan bir şirketle birleşmek
için ayrılmaya karar verdi. Johnny Walker, Richmond'dan
ayrılmak istemiyordu, fakat Dean'in Annapolis'teki istasyona
yeni bir görünüm ve iyi bir ses kazandırmasında yardımcı ola-
bilecek yeni, genç bir yetenek tanıdığını söyledi. Bu yeni, genç
yetenek bendim.
Göz açıp kapayıncaya kadar, Doğu Kıyısı'ndan ayrılmıştım;
annem endişeyle babamdan beni durdurmasını istedi. Babam
ise "bırak çocuğu gitsin. Bu onun zamanı" dedi.
"Fakat, ya bu bir hataysa?" diye sordu annem.
"Hataysa, hatadır," dedi babam sadece. "Bizim nerede
olduğumuzu biliyor."
Ağustos 1963'te Annapolis'e vardım, on dokuz yaşıma
girmeme bir ay vardı. Başlangıç ücretim, haftada 50 $'dı fakat,
hey, gerçek bir radyodaydım! Bu bir fm değil bir am'di.
Arabalarda ve sahile indiklerinde küçük radyolarında dinledik-
leri türden bir istasyondu. Ve yirmi birinci yaş günümde tüm
radyo ilanlarını yapma göreviyle istasyonun prodüksiyon
müdürü olmuştum.
Size bu hikayeleri, özellikle de bunu anlatıyorum çünkü,
Tanrı'nın hayatımızda nasıl etkili olduğunu, Tanrı ile nasıl
dost olduğumuzu ve gene de bundan haberimiz olmadığını
görmenizi istiyorum. Tanrı'nın yolumuzda bize yardım etmek
için insanları, yerleri ve olayları nasıl kullandığını göstermek
istiyorum. Ve dahası, her ne kadar o zaman bu şekilde

156
A!ışı[nuu!ık Bir Diyalog
kelimelere dökmemiş olsam da, bize yaratıcı gücü vererek
hayatımızın gerçeğini belirlememize nasıl izin verdiğini anlat-
mak istiyorum.
1966'da, prodüksiyon yönetmeni oJarak işime güneydeki bir
istasyonda devam etmeye başladım, bu istasyonun ismini ver-
meyeceğim çünkü şimdiki sahiplerinin canını sıkmak ya da

onları öfkelendirmek istemiyorum. İşler burada farklıydı, emi-


nim, fakat 1966'da buraya gitmenin benim için bir hata
olduğunu düşünüyordum. Tanrı'nın dünyasında hata olma-
ması henüz öğrendiğim bir kavram değildi. Ancak şimdi, mey-
dana gelenin eğitimimin bir parçası olduğunu, dünyada yerine
getirmeme gereken daha büyük bir iş için hazırlık olduğunu
görüyorum.
Bu güney şehrinde bulunmamın benim için bir hata
olduğunu düşünmeme neden olan şey burada karşılaştığım
ırkçı tutumdu. Altmışların ortalarıydı ve Vatandaşlık Hakları
Anlaşması, Başkan Johnson tarafından yeni imzalanmıştı.
Kanun haline getirilmişti çünkü gerekliydi (tıpkı nefret suçuna
karşı bir yasanın bugün gerekli olması gibi) ve güneyin bazı

yerlerindeki geçmişi çok eskiye dayanan ırkçı önyargının


kalelerinde olduğu- kadar hiçbir yerde bu ihtiyaç bu kadar
belirgin değildi. İşte tam da böyle bir yerdeydim. Bundan
nefret ediyordum.
Şehre girdiğimde benzin almam gerekti. Arabamı bir servis
istasyonuna çekerken, her benzin pompasının üzerine takılmış
bir levhanın üzerinde yazanı okuduğumda şoke oldum:
SADECE BEYAZLAR. Beyaz ırk dışındaki insanlar arkadaki
bir pompadan benzin alıyorlardı. Restoranlar, barlar, oteller,
tiyatrolar, otobüs durakları ve halka açık diğer yerlerde aynı
ayrımcılık vardı.

Milwaukee' den gelmiş biri olarak hiç böyle bir şey görme-
157
TANRI İLE DOSTLUK

miştim. Irkçı ön yargılar, ne Milwaukee ne de kuzeydeki bir


başka şehirde görülmüyor değildi. Fakat, bir grup insanın
böylesine açıkça ikinci sınıf vatandaş kabul edilmesi durumuy-
la hiç karşılaşmamıştım. Tüm toplumun bunu yapmanın doğru
olduğunda anlaştığı bir yerde hiç yaşamamıştım.

İşler daha da kötüye gitti. Yeni tanıdığım birilerinin evine


akşam yemeğine davet edelmiştim ve her yerde karşılaştığım
bu ırkçı
tutum hakkında soru sorma hatasında bulundum.
Açık görüşlü kibar bir çift olan ev sahiplerimin bana bazı
açıklamalarda bulunabileceklerini düşünmüştüm.

Evet bazı açıklamalar aldım, fakat düşündüğüm tarzda


değil.

Öfkelenen ev sahibim, Thomas isimli yaşlı bir zenci uşağın


doldurması için şarap kadehini kaldırırken, kelimeleri uzatarak
ve zorlama bir gülümsemeyle konuştu, "Evet, yeni dostum.
Umarım, sen de bizi o kadar kaba bir şekilde yargılamazsın.
Görüyorsun ki, siyahlara karşı hepimiz nazik davranıyoruz,
değil mi? Evet efendim, öyle yapıyoruz. Yoksa neden, onlara

da ailenin bir üyesi gibi davranalım ki?" Thomas'a döndü.


"Doğru değil mi, arkadaş?"

Ürkmüştüm. Bu adam ne yaptığını bile bilmiyordu.


Gene de Thomas olayın o kadar da farkında değilmiş gibi
görünmüyordu. "Doğru, Efendim. Doğru" diye fısıldadı ve
sessizce odayı terketti.
Şimdi açık bir haksızlığı gördüğümde, ilk tepkim ondan
uzaklaşmak olmuyor, onu neyin desteklediğini anlamak için,

düzelmesine yardımcı olmak için yapabileceğim bir şey olup


olmadığını görmek için onun üzerine gidiyorum. Fakat o gün-
ler, kalbimin sadece kendi gerçeği hakkında karar verdiği, ona
göre davranmadığı daha genç olduğum günlerdi. Ve bu yüz-

158
A!ışı{nuulti Bir Diya!09
den de sadece dışında kalıyordum. Hoşgörüsüzlüğe karşı
hoşgörüm yoktu. Önyargının derecesi hakkında hiçbir şey
anlamıyordum, bugün Siyah Deneyim diye adlandırdığımız şey
hakkında da hiçbir şey bilmiyordum, sadece her şeyden uzak
kalmak istiyordum.
Tanrı'ya,
"Beni buradan uzaklaştır" diye yalvardım. Gene
de, en kısa sürede orayı nasıl terkedebileceğimi bilmiyordum.
Yayıncılık çok özel bir alandır ve bu pazarda kişinin isteğine
uygun iş bulmak kolay değildir. Bir işim olduğu için kendimi
şanslı buluyordum.

' Tabii ki, Tanrı'nın dostluğunu hesaba katmıyordum. O


günlerde, Tanrı'yı hala, bazen duaları kabul eden, bazen red-
deden ve eğer ruhumda günahlarla ölürsem beni cidden son-
suza dek cezalandıracak biri olarak düşünüyordum. Artık,
Tanrı'nın her zaman duaları cevaplandırdığını ve ayrıca

düşündüğümüz, söylediğimiz ve yaptığımız her şeyin bir dua


olduğunu ve Tanrı'dan bir cevap aldığını biliyorum. İşte O, bu
kadar iyi bir dost! Fakat altmışlarda bunu anlamamıştım ve
kesinlikle de bir mucize beklemiyordum.
Bir tanesiyle karşılaşınca uğradığım şaşkınlığı düşünün.

Tamamiyle y_abancı birinden aniden gelen bir telefondu.


Adam kendini Tom Feldman diye tanıttı. "Beni tanımıyor­
sunuz, isminizi Annapolis'te Marvin Mervis'ten (çalıştığım
istasyonun sahibi) aldım. Baltimore' daki radyo istasyonu için
bir program yönetmeni arıyorum. Marvin sizin yetenekli bir
genç olduğunuzu söyledi. Bir görüşme için buraya gelmek ister
misiniz?"
Duyıf uHarıma inanamıyorıf um. İçimıfen "Da[ga mı geçiyorsunuz?
ıfiye geçirıfim. Tom Fe[ıf man'a "Evet, sanırım 6unu ayarCaya6iCirim,"
ıfeıf im.

159
TANRI İLE DOSTLUK

"Gene de bilmeniz gereken bir şey var." diye devam etti,


"Burasıtamamen siyahların çalıştığı bir radyo istasyonudur."

Ah, evet, &unu hatır[ıyorum. Bu zekice 6ir ıfüşünceyıfi,


sence ıfe öyCe ıfegiC mi?

Zekice mi? Bu tamamen bir suç ortaklığıydı; çünkü,


Baltimore'da WEBB'de ilk işe başladığımda (sürpriz, sürpriz),
bu ön yargının ne hakkında olduğunu ve daha büyük ve ileri
bir şehirdeyken bile siyahların bunu nasıl deneyimlediklerini
ilk elden öğrenebildim.
Kendime karşıdürüst olmak ve bana nasıl büyük şehirdeki
davranışlarımızın aşağı güneydeki kırsal geleneklerden daha iyi
olduğunun öğretildiği hakkında çok şey öğrendim. Bizim ırkçı
tutumuzun hiç de daha iyi olmadığını gördüm, fakat bunu
görebilmek için Siyah Deneyim içine derinlemesine
gömülmem gerekti. Güney'in dışındaki yerlerde ön
yargılarımız sadece farklı şekilde, aslında çok daha iki yüzlü
olarak ifade ediliyorlardı.
O günlerde "Rhythm'n'Blues" istasyonu diye tanınan bu
yerdeki çalışmam boyunca yanlış ve kibirli düşüncelerimin pek
çoğundan kurtuldum ve siyahların külütürü hakkında ilk elden
pek çok şey öğrendim. Siyah bir ekiple yan yana çalışmak ve
siyah toplumun günlük hayatının içinde olarak bundan etk-
ilenmek, bana bir başka şekilde kazanamayacağım bir anlayış
kazandırdı.

Öğrenmem gerekeni öğrendiğimde Tanrı tekrar işe karıştı


ve dünyada gerçekte yerine getirmem gereken işe daha fazla
hazırlanmam için bana inanılmaz bir fırsat daha verdi.

160
Alışılmaati Bir DiyaC09
Dur &ak.alım.
Bunu yapanın Ben degi( sen o(dugunu
anlıyor musun? Kendin için 6e(ir(ecfigin gündemin dışında
senin için 6ir gündemim olmadıgını anlıyorsun degil mi?

Evet, şimdi
bunu biliyorum. Fakat, sonrasında, hala
Tanrı'nın benim yapmamı istediği bir şey olduğunu,
hayatımdaki olayları ve durumları kontrol ettiğini ve bunlara
sebep olduğunu örnekleriyle gördüğümü düşünerek yaşadım.

Pekala, öyleyse 6ir göu!en geçirelim, fıayatındaki olay-


lara k.im k.ontrol eder ve &unlara se6ep olur?

Ben.

Peki, &unu nası( yaparsın?

Düşündüğüm, söylediğim ve yaptığım her şeyle.

Güzel. Bunun aydınlatılması gerekiyordu, ö6ür türlü


senin deneyiminin se6e6inin Ben o(ıf ugum izlenimine
kapıla&ilirsin.

Gene de biraz evvel, beni herkesin siyah olduğu bir radyo


istasyonuna yerleştirmekle ne kadar akıllıca davrandığını
söyleyerek gülmüştün.

Olmasını seçtigin şeyi fo[aylaştırmak. ak.ıffıcayıfı. Tanrı


i(e dost(ugun işte &öyle yürür. Önce seçiminin ne o(duguna

161
TANJU İLE OOSI'LUK

karar verirsin, ardından 6en efe 6unu mümkün kı[arım.

Herkesin siyah olduğu bir radyoda mı çalışmaya karar


verdim?

Hayır. Irkçı ön yargının ve cfürüstf ügün ne o[cfugunıL


tam an[amıy[a an[amak istecfigine karar verdin. Buna çok
yüksek 6ir seviyede, rufı seviyesinde karar verdin. Bu, senin
Kendi cfersferini a[manCa iC9i[iycfi. Bu, sana kenef ine
fıatır[anacak şey[eri vermen[e i[gi[iycf i. Bu, seni uyanıkfıga
cfogru fıareket ettirmekfe i[gi[iycfi.
A[t6i[inçse[ düşüncen oradan kaçmak, uzakCaşmaktı. Üst
6i[inçse[ düşüncen ise, 6i[inç düzeyinde ırkçı tutumfor ve
kendininki efe cfafıi[ fıoşgörüsüzfok üzerine cfafıa fazCasını
ögrenmekti. Tüm 6u dürtüfere 6ir seferde uycfun.

Ve, sen, benim ruh dostum olarak, her zaman benim bunu
yapmamı mümkün kılacak mısın?

Evet. Gittikçe cfafıa yüksek 6i[inçWik cf üzey[erine


uCaşa6i[ men için seçtigin deneyime şeki[ vere6i[ecegin
araçCarı senin efferine 6ırakacagım. Bu araç[arı ister kuffan-
mayı seç ister kuffanmamayı.

Birini ya da diğerini yapmama ne sebep olabilir?

Hayatında meydana 9e[en şey[erin neden 6u şekMe


meycfana 9e[cfikCeri i[e i[9i[i farkıncfa[ıgın tam şu anda

162
Afışı!nuu!ıi Bir Diyalog
oluşmaktacf ır.

Dafıa sonra, sana farkıncfa[ıgın cfereceCerincfen ve 6u


cferece(erin içincfeki katman[arcfan 6ahsecfecegim.

Şeylermeydana geldikten sonra, meydana geldikleri sırada


olduğumdan daha fazla bilinçli oluyormuşum gibi görünüyor.
Şimdi, hayatımda bir sonra meydana gelen şeyin neden mey-
dana geldiğini açıkça görebiliyorum, fakat zamanında Sana
sövüp sayardım.

Bu a[ışı[macfık 6ir şey cfegiL

Biliyorum, fakat bu konuda kendimi kötü hissediyorum,


çünkü o zaman göremediğim iki şeyi görebiliyorum. Öncelik-
le, meydana gelen şeye benim sebep olduğumu görebiliyorum
ve ikinci olarak da bunun benim iyiliğim için olduğunu göre-
biliyorum.

Deneyimin, uCaşmak istecfigin yer göz önüne a[ınarak


6içim(enir.

Evet, gitmek istediğimi söylediğim yer göz önüne alınarak.


Şimdi, hep bir öğretmen, insanlar arasında bir bilinç yükselti-
ci olmayı seçtiğimi ve tüm hayatımın bunun için bir hazırlık
olduğunu görüyorum.

Bu, çok cfogru.

Fakat, kendi yarattığım şeyler hakkında Sana kızgındım.

163
TANRI İLE DOSTLUK

Kendimi seçtiğim deneyime hazırlamak için bana sadece


araçları - doğru ve mükemmel kişileri, yerleri ve olayları -
verdiğini anlamıyordum.

Önemli cfegiC 6u konucfa encfişe(enme. Deı!igim 9i&i, 6u


a[ışıCa9e[cfik &ir şey. Şimc!i 6iliyorsun. O yüzcfen, hayatın
Fıakkıncfa, Fıayatıncfaki fıer şey Fıakkıncfa öfke(enmeyi &ırak.
Hepsini mükemme( oCarak gör.

Bunu yapabileceğime inanıyor musun?

Bunu yapa&i(ecegine inanıyor musun?

Sanırım yapabilirim.

öy(eyse ya pa&i[irsin.

Fakat, şimdi bildiğimi o zaman da bilmek güzel olurdu.

Artık 6i(iyorsun. Bunun yeterli o(masına izin ver.

Babam şöyle derdi, " Çarçabuk yaşlanır, geç akıllanır."

Bunu fıatır(ıyorum.

Bunu çok derinlerde bir yere yerleştirdiğime inanıyor

musun?

164
A!ışı[nuu!ıi. Bir Diyalog

Sen neye inanıyorsun?

Sanırım öyle yaptım fakat, şimdi dışarı çıkarıyorum.

İyi. öyleyse, dünyaaa yerine getirmeyi seçtigin işe kendini dafıa


da fazla fıazırlanmana imkan tanımak için, senin deyişinle "tekrar işe
karıştıgım" yere 9eri dön.

Peki, radyo istasyonunda deneyimlediğim şeyi deneyim-


ledikten sonra, kendimi alelacele oradan da ayırdım. Her şey
çok ani oldu. Bir gün, istasyondan, program yönetmenliği işini
bırakmamı ve yollara düşüp program saati satmamı istediler.
Sanırım, radyonun sahipleri benim bir program yönetmeni
olarak umdukları kadar iyi iş çıkaramadığımı düşünmüşler
fakat beni işten kovmak da istemediklerinden kalmam için
bana bir şans vermişlerdi.
Şimdi, dünyada bir radyo ya da televizyon istasyonu için
program saati satmaktan daha zor bir iş olduğunu
sanmıyorum. Satış repliğimi uygulayabilmek için düzenli
olarak bazı iş adamlarından randevu rica ediyor, sonra da onu
gerçekte istemediği bir şeyi yapması için tüm gücümle ikna
etmeye çalışıyordum. Bir kere teslim olup da bir reklam için bir
kaç dolar harcamaya karar verdiğinde, canlı, etkili bir reklam
kopyası yazarak onu memnun etmek için iki kat daha zor bir
çalışma yapmam gerekiyordu. Ve sonunda, bunun sonuç
getirmesi ve adamın reklam vermeye devam etmesi için
endişelenmekten başım şişiyordu.

Satıcıların çoğunlukla yaptığı gibi satış üzerinden komisyon


alarak çalışıyordum ve bunu kazanamadığım her hafta yap-

165
TANRI İLE DOSTLUK

madığım bir şey için bana para ödenmesinden dolayı suçluluk


duyuyor ve kovulma korkusuyla çileden çıkıyordum. Bu da her
sabah işe giderken kesinlikle neşeli bir tavır takınmama
yardımcı olmuyordu.

Bir gün bir iş görüşmesi yapacağım bir alışveriş


merkezinin park yerinde arabamın içinde oturduğumu
hatırlıyorum. İş görüşmelerinden nefret ediyordum, yeni
işimden nefret ediyordum ve başka seçeneğim yok gibi
gözükse bile kendimi bunun içine soktuğum için kendimden
de nefret ediyordum. Güneye gitmeden kısa bir süre önce
evlenmiştim ve ilk çocuğum da yoldaydı. Zavalı ve öfkeli bir
şekilde arabanın içinde otururken, bir kez daha (ve bu kez
yüksek sesle) "kurtar beni bundan!" diye Tanrı'ya yalvararak
direksiyona bir yumruk attım.
Birisi arabaya doğru yürüdü ve bana garip garip baktı,
sonra da kapıyı açtı. "Neden kendinizi içeri kilitlediniz?"
Mahçup mahçup gülümsedim, dışarı çıktım ve binaya doğru
yürüdüm. Yöneticiyi yada bu yerin sahibini görmek istediğimi
söylediğimde cevap olarak "satıcı mısınız?" cevabını aldım.

"Evet" dediğimde ise bana "Şimdi sizi göremez," dendi.


Bu, sık sık oluyordu ve Ben bir satıcıyım cümlesinden iğren­
meye başlamıştım. Kendimi arabaya doğru sürükledim ve son-
raki olası müşteri yerine, dosdoğru eve gittim. Buna bir gün
daha dayanamazdım fakat gene de işten ayrılmak için yeterli
cesaretim yoktu.
Sonraki sabah, saatin zili o dehşet sesiyle ötmeye
başlayınca, aniden dengem alt üst oldu, kızgınlıkla kapatma

düğmesini aramaya başladım. İşte o anda acı pençesini bedenime


geçirdi. Sanki birisi beni arkadan vurmuş gibi hissettim. Şiddetli
bir ıstırap duymadan yerimden bir santim bile kıpırdıyarnıyor­
dum.
166
ACışt[nuu!ıi Bir Di.ya!og
Eşim, aile doktorumuzu aradı ve ahizeyi bana verdi.
Hemşire muayenehaneye gelip gelemeyeceğimi sordu. "Hiç
sanmıyorum," dedim korkuyla. "Hareket edemiyorum". İster
inanın ister inanmayın ama, doktor evime geldi.

Doktor, bir diskimin kaydığını söyledi ve iyileşmesi de


sekiz ila on iki hafta kadar sürecekti, bu süre boyunca
mümkün olduğunca yatar vaziyette olmalıydım. Olasılıkla da
askıya alınacaktım. Patronumu arayıp durumu anlattım.
Sonraki gün işten çıkarılmıştım. "Üzgünüm" diye itiraf etti
Tom, "fakat, üç ay boyunca ileride bir zaman gelebilecek iş
üzerinden sana pirim vermeye devam edemeyiz. Bunu
karşılaman senin bir yılını alır. Zor bir karar fakat seni serbest
bırakmak zorundayız."

"Evet, zor bir karar," diye tekrarladım. Gülümsememi zor-


lukla bastırıyordum.
İşimi bırakmak için meşru bir sebebim olmuştu! Zalim bir
dünyaydı, fakat bazen zarlar bu şekilde
geliyordu. Bu, benim
dünya görüşümdü, büyütüldüğüm efsane idi. Tüm bunları
kendi yarattığım, "zalim dünya" kelimesinin kendi yorumum
olduğu hiç aklıma gelmiyordu. Bu anlayış - kimisi bunu kendi-
ni anlama diye adlandırabilir - çok daha sonra geldi.
Sadece beş ay sonra kendimi çok daha iyi hissetmeye
başladım (sürpriz, sürpriz). Doktor, iyileşmemin umulandan
daha hızlı olduğunu söyledi ve kendimi zorlamamı önlemek
için, evin dışına kısa yürüyüşler yapmama izin verdi. Pek kolay
zamanlar değildi. Karımın fizyo terapist olarak aldığı maaşla
kıt kanaat geçiniyorduk ve yaşamak için yapacak bir şey bul-

mam gerektiği uzun zamandır önce açıkça belliydi. Fakat ne


yapabilirdim ki? Baltimore'da ve Annapolis'te radyoda gire-
bileceğim bir iş yoktu. Ve o zamana dek başka bir şey yap-
mamıştım ....

167
TANRI İLE DOSTLUK

Tabii ki, Milwaukke' de lisede haftalık çıkan gazetede biraz


yazı yazmışlığım vardı, fakat bir gazetede gerçek bir işe gire-
bilmem için güvenilecek bir tecrübe değildi.
Fakat, gene Tanrı'nın, gitmek istediğimizi söylediğimiz yere
ulaşmamız için bizi desteleyerek, her seferinde daha yüksek bir
farkındalığa ulaşmamız için bize hizmet edecek araçları ver-
erek ve sonunda Gerçekte Kim Olduğumuzu ifade etmek için
bizi hazırlayarak, en iyi dostumuz olarak nasıl çalıştığı bana
hatırlatıldı.

Bir kumar oynayarak, Annapolis'in günlük gazetesi olan,


The Evening Capital'in bürosuna gittim. Yönetici editör Jay
Jackson'u görmek istediğimi söyledim ve Larry LaRue'ye
yaptığım gibi ondan bir iş istedim.

Neyse ki, Jay'e tamamen yabancı değildim, Annapolis


radyouindaki günlerim bana biraz ün kazandırmıştı. Ona,
sağlık durumum nedeniyle Baltimore' daki işimi kaybettiğimi,
karımın hamile olduğunu anlattım ve "Mr. Jackson, gerçek şu
ki, bir işe ihtiyacım var. Herhangi bir iş. Yerleri temizlerim.
Ofiste getir götür işleri yaparım. Ne olursa."
Jay, masasının arkasında
hiç ses çıkarmadan dinledi.
Bitirdiğimde, hiçbir şey demedi. Beni buradan nasıl çıkarta­

cağını düşündüğünü sandım. Bunun yerine, "Yazı yazmayı


biliyor musun?" diye sordu.
"Evet efendim, lisede seminer hazırladım ve kolejde de
biraz gazetecilik yaptım" diye cevap verdim ümitle. "Sanırım,
bir kaç cümleyi bir araya koyabilirim."
Bir müddet bekledikten sonra, Jay "Pekala, yarın başlaya­
bilirsin. Seni haber servisine veriyorum. Ölüm ilanlarını, kilise
haberlerini ve kulüp haberlerini yazacaksın - istesen de kötü bir
şekilde bozamayacağın şeyler yani. Yazdıklarını okuyacağım. İki

168
ACışı!nuulıi Bir Diya!09
üç hafta boyunca nasıl çalıştığını göreceğiz. Bu netice vermese bile
zararı yok, bir kaç dolar kazanmış olursun. Bana bir şeyler

gösterebilirsen, sürekli bir yazar kazanmış oluruz. Bu olana dek,


bir kişi eksiğiz.
(Sürpriz, sürpriz.)
Hiçbir şey size, bir gazeteci olmaktan daha hızlı bir şekilde,
serbest düşünce eğitimi veremez, özellikle de küçük bir şehirdey­
seniz, çünkü her şeyle ilgili yazarsınız. Her şeyle. Bir gün vali ile
görüşürken, sonraki gün yerel ligdeki yeni koç hakkında bir
makale yazarsınız. Bağlantıyı yakalayın yakalayabiliyorsanız.
Görüntünün güzelliğine bakın.
Hep, Tanrı sevgisinin bir habercisi olmak istemiştim. Önceleri
kafam karışıktı, sonra ise Tanrı korkusu ile ilgili tüm öğretiler
nedeniyle soğumuştum. Bunun gerçek Tanrı olamayacağını biliyor-
dum ve kalbim, insanlara kalbimde ne hissettiğim hakkında bir
farkındalık getirebilmek ihtiyacıyla acıyordu.

Belli bir düzeyde kaderimde bunu yapmanın yazdığını


biliyor olmalıydım ve ayrıca bunu yapmak için ne gerektiğini
de tam olarak biliyordum. Bir parçam (ruhum mu?) her tür
altyapıdan ve deneyimden gelen insanlarla ilgileneceğimi ve

çok kişisel yollardan karşılıklı olarak etkileneceğimizi biliyor


olmalıydı. Bunu yapmak son derece gelişmiş iletişim becerileri
ve değişik kültürlerden ve hayat yollarından gelen insanlara
açık olmayı gerektiriyordu.

Şimdi, iş hayatımın ilk yıllarını, önce radyo yayıncılığında,


oradan kendimi bana yabancı olan ırkçı tutumun içinde
bulduğumu güneyde, sonra önyargının ne demek olduğunu

baştan sona anlayabildiğim bir çevrede çalışarak ve son olarak


da bir sağlık sorunu sayesinde, korkunç polisiye olaylardan
şehrin yeni Presbiteryan papazının ne yaptığına dek her şeyi

169
TANRI İLE DOSTLUK

araştırmama imkan tanıyan yeni bir kariyerde bu becerileri


bileyerek geçirmiş
olmama şaşırmıyorum.
Bu dönemleri yaşadığım sırada bazılarını iyi talih bazılarını
ise kötü talih olarak adlandırıyordum. Fakat şimdi, bulun-
duğum noktadan, hepsinin aynı yolun, hayatın kendisinin ve
benim, gelişimimin bir parçası olduklarını görüyorum.
Yargılamamayı ve suçlamamayı, fakat hayattaki deneyim-
lerimi-n hepsinin kendi mükemmel yollarıyla ve mükemmel
zamanda olduklarını bilerek ağırbaşlılıkla kabul etmeyi
öğrendim.

Gazetedeki ilk ayım sırasında resmi olarak ne zaman işe


alındığımı bilmiyorum. Ölüm ilanları ve kilise haberleri yaz-
makla, erkek izci grupları ile şehir tiyatrolarından ve Kiwanis
ve Lion kulüplerinden gelen basın bildirilerini düzenlemekle
çok meşguldüm. Fakat, bir sabah masamın üzerinde kırmızı
keçe kalemle, kalın harflerle ve elle yazılmış bir not buldum:
Lütfen haftada 50 $ 'Jık bir zammı kabul et - fay.
Kalıcıydım! Sesli olarak, Evveeet! dediğimde, ofisteki
herkes dönüp bana baktı. Eskilerden bir kaçı gülümsedi.
Tahmin etmiş olmalıydılar, belki de zaten onlara söylenmişti.
Onlardan biriydim.
Lise günlerimde gazetede yazmayı ne kadar sevdiğimi
hatırlamam fazla zamanımı almamıştı. Ve şimdi, gerçek bir

gazete bürosundaydım, daktilolar takırdıyordu (evet, manuel


daktilolar), mürekkep ve gazete kağıdı kokusu her yerdeydi.
Başladıktan beş ay sonra, ilk zaferimi kazandım, kısa süre
sonra ilk, baş sayfa haberimi oluşturan ilçe yönetimiyle ilgili
bir haberdi bu. Ne heyecan verici, sevinçli bir deneyimdi!
Sanırım, sadece bir gazeteci o günlerde hisettiklerimi, yani
sürekli bir canlılık duygusunu, takdir edebilir. Adımı bir

170
A!ışt[nuu!ıi Bir Diyalog
kitabın kapağının üzerinde gördüğüm an hariç hiçbir şey o
duyguyu aşamadı.

Şimdi, bazı arkadaşlarım bu sayfalara bu konuda bir şeyler


eklememi önermekteler. Eğer, adımı basılmış bir kitabın
cildinde görmenin beni heyecanlandırdığını kabul edersem,
insanların beni küçük göreceklerini ve bunun bana gelen şeyi

hükümsüz kılacağını söylüyorlar.


Sanının, tüm bu şeylerden usanmış gibi. yapmam gerektiği,
bunun beni zerre kadar etkilemediği, tüm bunların üzerinde
olduğum - çünkü ruhsal bir mesajcının davrandığı gibi davran-
mam gerekiyor - farzediliyor. Fakat, ruhsal bir mesajcı olarak
yaptığım şeyle mutlu olamayacağımı ya da bu kadar iyi
gittiğinden dolayı heyecanlanamayacağıma inanmıyorum. Bana,
ruhsal aydınlanmanın, egonun verdiği ödül karşısında ne kadar
etkilenmediğirnizle değil barış ve mutluluk için bunlara ne kadar

bağlı olduğumuzla ölçülüyor gibi geliyor.

Egonun kendisi kötü bir şey değildir, tek sorun cinnet geçirerek
sağa sola saldırmasıdır. Bizi kontrol eden bir egoya karşı uyanık

olmalı, fakat bizi ileriye götüren bir egoyu da buyur etmeliyiz.

Hayatta, sürekli olarak kendimizi bir sonraki en büyük


başarımız için itekleriz. Tıpkı, hayattaki diğer her şey gibi ego
da Tanrı'nın bize bir armağanıdır. Tanrı, bize hazine olmayan
hiçbir şey vermez ve bu hazinenin deneyimimizde kendini
nasıl gösterdiği, onu nasıl kullandığımızla doğrudan ilişkilidir.

Tıpkı para gibi egonun da adının kötüye çıktığından emi-


nim. Boşu boşuna cezalandırılmıştır. Kötü olan, ego ya da para
ya da güç ya da cinsel zevk değildir. Bu şeylerin bizim
yararımıza olmayacak, bizim gerçekte kim olduğumuzu ifade
etmeyecek şekilde yanlış kullanılmasıdır. Madem ki bu şeyler
bu kadar kötüler, öyleyse Tanrı neden onları yarattı?

171
TANRI İLE DOSTLUK

Bundan dolayı,The Evening Capital'in baş sayfasında


imzamı gördüğümde heyecanlandığımı ve bugün dahi yeni bir
kitabın kapağında adımı her görüşümde hala heyecanlandığımı
kabul etmekte - her ne kadar bu kitapların benim tarafımdan
değil, benim aracılığımla yazıldığını söylesem bile - hiçbir
sakınca görmüyorum.

Bu ltitap[arı sen yazdın ve 6unu söy[emende 6ir saltınca


yolt. Senin ya da Gir &aş/tasının yetenegini gizCemesine gerelt
yolt. Bunu daha önce 6e[irtmiştim. Kim o[dugunu ve ne
yaptıgını fo6u[ etmeyi ögrenmediltçe, diger insanforın da
itim o[duHan ve ne yaptıHannı fo6u[ edemezsin.
Bu prensip[eri fogıda döltmelt için &nıden i[ham a[dıgın
dogru. Yazman için lte[ime[eri sana verdigim de dogru. Bu,
senin &aşarım daha mı önemsiz ltıfor? Eger öy[eyse, o
zaman Bagımsız[ılt Bi[dirisi•ni yazdıgı için Thomas
Jeffersonıu, Görece[ ilt Kuramını 6u[ıfugu için A[6ert
Eiııstein'ı, Madam Curieyi, Mozart'ı, Rem6rant'ı, Martin
Lutfier King'i, RaFıi6e Teresaıyı ya da insan[ ılt tarihinde
diltfote deger herhangi 6ir şey yapan hiç ltimseye saygı
9östermemeCisin, çünltü onfonn hepsine i[ham veren &nim.
Ev[adım, ne /tadar çolt ltişiye, on[arın hiç6ir zaman yaz-
madıHarı Fıarifo lteCime[er verdigimi, ne foıfar çolt ltişiye,
on[arın Fıiç6ir zaman söy[emediHeri harifo şarltıCar
verdigimi sana söy[eyemem. Hiç6ir zaman ltuffanmadıHarı
heı!iye[er verdigim insanCarın [istesini ister misin?

Sen, sana verdigim Fıediye[eri ltuffandın ve eger 6u seni


heyecandan titretiyorsa, ne o[ur 6i[miyorum?

172
Alışı{nuultft Bir Diyalog
İnsanlar kendilerini kötü hissetmeye başladıkları zaman
kendilerini iyi hissetmelerini sağlayan bir tarzın var.

Sadece dinleyenleri, Dostum. Sadece dinleyenleri. Ne


/tadar çofı insanın fıendimden fıoşnut degiCim tuzagı içinde
ya aa Fıiç6ir şeyi 6aşaramıyorum inanış sistemi içinde
ofduguna inanamazsın.
İşin püf nofıtası, yaptıgını, fıa6uffeniCmefı için degiC, fıim
ofdugunu ifade etmefı için yapmafıtır. Bununla 6era6er, fıim
o(dugunun fıa6u[ edi(mesi seni dafıa degersiz yapmaz sadece
fıim oCdtıgun fıafıfıınaa dafıa fazla şey deneyimCemefı iste-
digini ortaya fıoyar.
Gerçefı Usta &unu 6iCir, işte 6u nedenle de gerçefı Usta
fıerfıesi gerçefıte oCaugu gi6i fıa6u( eder ve diğer insanları da
fıendiCerini o[dufıCarı gi6i fıa6u[ etmeleri ve a(çafıgönüff üfı
adına Kişinin en olaganüstü durumlarını as[a reaaet-
meme(eri için cesaretlendirir.
İsa, fıendini ilan etmiş ve duya6i(enfere fıendini su
götürmez 6ir &içimde 6i[dirmiştir. Gezegeniniz üzerinde
yürümüş fıer usta da &unu yapmıştır.

Bundan dolayı, fıendini ilan et. Kendini 6ilair. Sonra da


6ilairmiş
oCaugun şeyin varo[uşuna dogru fıarefıet et.
Şimai'nin fıer anında, fıim ofdtıgun fıafıfıında şimdiye
fıadar safıip o(dugun en 6üyüfı görüntünün en 6üyüfı ver-
siyonunda fıendini yeniden yarat. Bu sayede &n de
yücel tiCecegim, çünfıü fıarifıuCade 6ir şefıifde ifade edilen
Tanrt'nın yüceliği, senin de yücef iğindir.

173
TANRI İLE OOSI'LUK
Sende en çok neyi seviyorum biliyor musun? İnsanlara, her
zaman hissetmeyi istedikleri duyguları hissetme izni veriyor-
sun. İnsanları, kendilerine geri veriyorsun.

Dost[ar &unun iç,inı!ir.

Çevrede Senin gibi biri varken, insanlar kendileri ve dünya


hakkında nasıl iyimser olmasınlar ki?

Beni şaşırttın.

Şey, ben hep iyimserdim, Seni şimdi tanıdığım gibi


tanımadan önce bile. Tanrı'nın öfkeli, cezalandırıcı bir Tanrı
olduğunu düşündüğümde bile, gene de benim tarafımdaymış
gibi geliyordu. Bunu düşünerek büyüdüm, çünkü bana bu
öğretilmişti. Her şeyden öte, ben hem bir katolik hem de bir
Amerikalı'ydım. Kim buna karşı galip gelebilir ki? Çocukken
bize, Katolik kilisesinin tek gerçek kilise olduğu söylenirdi.
Ayrıca, Tanrı'nın, Amerika Birleşik Devletleri'ne bir başka

gözle baktığı söylenirdi. Madeni paralarımınızın üzerinde bile


"Tanrı'ya Güveniyoruz" yazılıdır ve bayrağımıza Bağlılık
Andı'nda da " .... Tanrı iradesi altında, tek millet .... " diye

kendimizi ifade ederiz.


En iyi inanca sahip olduğum ve en iyi ülkede doğmuş
olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Yaptığım her-

hangi bir şey nasıl kötü gidebilir ki?

Dünyaaa 6u kaaar çok- acıya neıfen ofon aa işte 6u k-en-


ıf ini üstün 9örme ögretisiıf ir. Bir miffetin iç,inıfe ıferin[eme-

174
Afış,!nuu{,i Bir Diyalog

sine kökfeşmiş, 6aşka[arını!an "daha iyi" o[ıf ukfarı düşüncesi,


6efki onfara ıfaha faz.fa güven verir, fakat sıkfıkfa
'yaptıgımız herhaf19i 6ir şey nası[ kötü giıfe6i( ir?" düşüncesi-
ni, "yaptıgımız 6ir şey nası[ yan[ış ofa6ifir?" düşüncesine
çevirir.
Bu, unıfine
güven ıfegif, tüm 6ir ha[kın, söy[eıfikferi ve
yaptıkfarı ne of ursa ofsun hak[ ı o(ıfuguna inanmasına
imkan tanıyan teh[iu[i 6ir işarettir.
Pek çok inanıştan ve miffetten insan(ar &una yıffar
&oyunca inanmışfarıf ır, 6u ıfa öy[esine 6üyük 6ir ıfogruf uk
ıf uygusu yaratmıştır ki on(arın, &aşka insanfarın sefi(ce
ızıfırap çekme(eri efe ıfahi[ o[mak üzere, &aşka 6ir deneyime
karşı ıf uyarsız ha[e ge[ meferine yof açmıştır.

Sizi çeşit( i kü( türe( mitferinizıfen uzakfaştıracak tek 6ir


şey varsa o ıfa, 6azı sihir[ i karışım[ar vasıtasıy[a, ıfiger
insanfarıfan ıfaha iyi yapı[ıf ıgınız, ırkınızın ya ıfa
inanışınızın ıfaha üstün ofıf ugu, üfkenizin ya ıfa pofifitik
sisteminizin ıfaha iyi ofıfugu, yakfaşımınızın ya ıfa yo(unuz
ıf iger(erinkinıf en ıf aha yüce o(ıf ugu ıf üşüncesiıf ir.

Size şunu söy(eyeyim: kü(türferin &unu yapmasına


neden o(ıfugunuz gün dünyayı ıfegiştirıfiginiz gündür.
"Daha iyi" u[imesi, kefime haznenizıfeki en tehliu( i
ke( imeıf ir, &unu sadece hak u[ imesi geçer. Her ikisi 6ir6iriy(e
i[ işkifiıf ir, çünkü ıfaha iyi o(ıfugunuza inanıf ıgınız için
hafü o(ıf ugunuza inanırsınız. Ha(6uki, hiçbir etnik ya ıfa
küf türe( gru6u seçi(miş ha[kım yapmadım ve Bana giıfen
hiçbir yofu ıfa tek gerçek yof yapmadım. Ne herhaf19i 6ir
miffete ya ıfa dine 6ir i( timas geçmiş ne efe herhaf19i 6ir ırka

175
TANRI İLE DOSTLUK

ya cfo soya 6ir 6aşkasına göre üstünlük vermiş degifim.

Ah, Tanrım, lütfen bunu tekrarlar mısın? Lütfen bunu bir


daha söyler misin?

Hiç6ir etnik ya da küf türe( gru6u seçilmiş Fıa(kım olarak


ilan etmedim ve Bana giden hiç6ir yo(u da tek gerçek yol
yapmadım. Ne herhangi 6ir miffete ya da dine 6ir iltimas
geçmiş ne de herhangi 6ir ırka ya da soya 6ir 6aşkasına göre
üstünlük vermiş degifim.
Her &akanı, her rahi6i, her hahamı, her hocayı, her
guruyu, her Ustayı, her 6aşkanı, her 6aş6akanı, her kralı, her
kraliçeyi, her lideri, her miffeti, her politik partiyi dünyayı
iyi(eştiricek tek 6eyanatı yayınlamaya çagırıyorum:

BİZİM YOLUMUZ DAHA İYİ DEGİLDİR, SADECE


BİR BAŞKA YOLDUR.

Liderler bunu asla söyleyemezler. Partilere bunu asla ilan


edemezler. Papa bile, Tanrı aşkına, bunu asla bildiremez. Bu,
Roma Katolik Kilisesi'nin tüm temelini mahveder.

Sadece o kiliseyi degif, pek çok dini de yıkar, Ev(adım.


Daha önceden de 6e(irttigim gi6i, dinlerin çogu ya( var-
malarının esasını, kendilerininkinin tek gerçek yo( o(ciugu
ve 6ir &aşka yola inanmanın e6edi lanetlenmeyi göze a( mak
düşüncesi üzerine dayandırırlar. Bu nedeıı(e, dinler, seni
çekmek için sevgiden çok korkuyu kuffanır(ar. Ha(6uki,
sizin Bana gelmenizi saglayan son neden 6udur.

176
ACışı[mcu!ıi Bir Diya!O!J
Dinlerin bunu söyleyebileceklerini düşünüyor musun? Peki
ya milletlerin bunu beyan edebileceklerine? Siyasi partilerin,
bu açıklamayı programlarının bir parçası yapabileceklerine
inanıyor musun?

Tekrar söy(üyorum: eger &unu yaparfarsa ıf ünya 6ir


9eceıfe ıfegişecektir.

Belki o zaman, birbirimizi öldürmekten vazgeçebiliriz. Belki


o zaman birbirimizden nefret etmekten vazgeçebiliriz. Belki o
zaman, o kadar çok zulme ve ıstıraba yol açan Kosava'ları ve
Asuschwitz'leri, İrlanda'daki bitmez tükenmez din savaşlarını,
Amerika' daki acı ırkçı çekişmeyi, tüm dünyadaki etnik, sınıfsal
ve kültürel önyargıları durdurabiliriz.

Berki o zaman ıf urıf ura6i(irsiniz.

Belki o zaman, eşcinsel olduğu için, Wyoming'de


acımasızca dövülmüş ve bir ahıl çitine bağlanarak ölmeye
bırakılmış bir başka Matthew Shepard daha olmaz.
Eşcinseller hakkında da bir şeyler söyleyebilir misin? Tüm
dünyada katıldığım konferanslarda ve sohbetlerde bana tekrar
tekrar şu soru soruldu: eşcinsel erkek ve kadınlara karşı uygu-
lanan şiddet, zulüm ve ayrımcılığı bir kere ve tamamen sona
erdirmek için bir şey söylemeyecek misiniz? Bu davranışların
büyük bölümü Senin adına yapılıyor. Bunun, Senin öğretin ve
kanunun tarafından doğrulandığı söyleniyor.

Daha önceıfen söy(emiştim ve gene söy[üyorum: Saf ve

177
TANRI İLE DOSTLUK

gerçek olan sevginin, uygunsuz 6ir &içimde ifade edildi9i


herhar19i 6ir şekil ya da tavır yoktur.
Bundan daha açık olamam.

Fakat, saf ve gerçek olan sevgiyi nasıl tanımlarsın?

Kimseye zarar vermeyi ya da kimsenin canını yak.ma-


mayı amaçlamaz. Birisine zarar verme ya da &irisinin
canını yakma olası[ıgından sakınmayı amaçlar.

Sevginin ifade edilmesinden dolayı, bir başkasının canınının


yanabileceğini bilmeyi nasıl umabiliriz?

Hiç6ir durumda 6unu 6i(emezsiniz. Ve bilemiyorsanız,


6i(emiyorsunuzdur. Güdüleriniz saftır. İstekleriniz iyidir.
Sevginiz gerçektir.
Gene de çogu kereler 6ilir ve yine de 6unu yaparsanız.

Böyle zamanlarda, 6ir sevgi ifadesinin 6ir başkasının


acıyı deneyim(emesine nası[ neden o[a6ilecegi sizin için
açıktır. Böyle zamanlarda, şunu sormakla iyi edersiniz:

Sevgi, fimai ne yaparaı?


Sadece, sevgınmn ha[i hazırdaki hedefi ıçın
duydugunuz degi[, 6aşka[arı için duydugunuz sevgiden de
bahsediyorum.

Fakat, böyle bir "temel kural", pratikte herkesi sevmemizi


engelleyebilir! Bir başkasının sevgi adına yaptığı bir şeyden

178
Afışı!nw!ık Bir Diyalog
dolayı canının yandığını iddia eden birisi her zaman çıkabilir.

Evet. Hiç 6ir şey,türünüz arasınıfo, onu gerçekten


iyi(eştirecek şeyden daha f atla acı do9urmamıştır.

Bu, neden peki?

Sevginin ne o(dugunu anCamıyorsunuz.

Nedir, peki?

Koşu(suz, sınırCanmamış ve gereksinimsiz o[anıf ır.

Koşu(suz o(dugundan, ifade edi(mesi için hiç6ir şeye


ihtiyaç duymaz. Karşı[ıgında hiç6ir şey istemez. Karşı[ık
oCarak 6ir şey yapmak gerekmez.
Sınır[andırı[mamış o(dugu için, 6ir 6aşkasına 6ir sınır
getirmez. Bir son tanımaz fakat sonsuza dek devam eder.
Sınır ya da enge( deneyim(enmez.

Gereksinimsiz o(dugu için, ö4:9ürce veriCen haricinde 6ir


şey aramaz. İstenmeden veri(en hiç6ir şeyi a[mayı amaçCa-
maz. Neşey(e ka6u( edi(meyen hiç6ir şeyi vermeye ça[ışmaz.
Ve ö4:9ürdür. ö4:9ür(ük, Tanrmın esası o(dugu ve sevgi
Tanrmın ifade eıfi(mesi o(ıfugu için sevgi özgürdür.

Bu, şimdiye dek duyduğum en güzel tanımlama.

Eger insanCar 6unu anCamış ve yaşamış o[sa[ar her şey de9işirdi.

179
TANRI İLE DOSTLUK
Senin, 6unu anfoma(arı ve yaşama[arı için onfora yarılım etme
fırsatın var.

Öyleyse, bunu öncelikle benim anlamam daha iyi olur.


"Sevgi özgürlüktür" demekle neyi kastediyorsun? Ne yapma
özgürlüğü?

Gerçekte liim o(ı!U9unuzun en lieyijfi parçasını ifaı!e


etme özgürCügü.

Hangi parça bu?

Her şey[e ve lierkesCe Bir o(ı!ugunuzu 6i(en parça.


Bu, varo(uşunuzun 9erçegi, 6ir an önce 6ir şeliiCı!e ı!eneyim(emeyi
amaçCaı!ıgınız BenCigin 6ir ı!urumuı!ur.

Bu tür bir Birlik duygusunun hissettiğimiz bir insanla her


ilişkiye geçtiğimizde deneyimlemeye çalştığımız şey buydu.
Bu, Bir olma duygusunu hissettiğimiz birisiyle her ilişkide
olduğumuzda bunu deneyimlemeyi amaçlarız. Ve zor olan, bu
Bir olma duygusunu birden fazla kişiyle yaşayabilmemizdir.

Gerçekten ı!e öy[e. Üst ı! üzeyı!e 9eCişmiş 6ir var[ ıli 6unu
lierlies için, lier zaman liisseı!er.

Bunu nasıl belli etmiyorlar?

Balia[ım, soruyu ı!ogru anCamış mıyım? Her zaman,

180
ACışılnuu!m Bir Di.yalog
herkes(e Bir o[ma cfuygusunu nası[ mı 6effi etmiyor(ar?

Evet. Başlarını belaya sokmadan bunu nasıl başarabiliyor­


lar?

Ne tür 6ir 6e(a?

Her türden bela olabilir! Karşılık görmeyen aşk, yerine


getirilmeyen ümitler, kıskanç partnerler - sen söyle.

"Sevgi" cfiye aıffancfırı(an cfeneyim ııecfeniy(e geı::C9eniniufe acı ve


cfert o( masıııın aııa necfenini, 6ir6iriniı::i sevmeyi ve Tanrııyı sevmeyi
6u kacfar zor 6u[maıııı:ııı ana ııecfenini açıkCayan 6ir konuyu açtııı.

Konuyu buraya getirmen çok iyi o(cfu, çünkü Tanrı i(e gerçek ve
cfevam(ı 6ir cfostCuk kurmanııı üçüncü acf ımı, Tanrı•yı sevmektir.

181
SEKİZ
Öyleyse gözden geçirmek gerekirse, Tanrı'ya giden üç
adım, Tanrı'yı tanımak, Tanrı'ya güvenmek, Tanrı'yı sevmek-

tir.

Doğru.

Herkes Tanrı'yı sever! Bu sonuncusu kolay olmalı!

Madem 6u kadar kolay, neden içinizden 6ir çoğu 6unu


ya pmaha 6u kadar zorlanıyor?

Çünkü Seni sevmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyoruz.

Ve çünkü 6ir6irinizi sevmenin de nası[ 6ir şey o[dugunu


6i[ miyorsunuz.
Üçüncü adım, 6irini ihtiyaç duymadan sevmenin duyu[-
madığı, 6ir 6aşa.kasının koşu[suzca sevi[mesinin çok seyrek
görü[düğü ve herkesi sınır[ama o[nıadan sevmenin •yan[w
diye öğreti[cf iği 6ir gezegende hiç de koCay olamaz.
İnsanoğ[u, her zaman herkes[e Bir oCmanın 6aş[arını
6eCaya sokacağı 6ir hayat tarzı ge[iştirmiştir. Ve 6u 6eCanın

183
TANRI İLE DOSTLUK

ana neden(erine de isim vermişsiniz. BunCarı üç 6üyült sevgi


tüketici diye adCandıra6iCirsin.
1. İhtiyaç duyma
2. BeHenti
3. Kısfonç( ılt
Bu üçünden 6iri varo(dugunt!a 6ir 6aşfosını gerçekten
sevemezsin. Ve hepsini 6ıralt, 6un(ardan &irine 6i(e düşltün­
(ült gösteren 6ir Tanrıyı ltesinCiHe sevemezsin. Ha(6ulti siz
6u tür 6ir Tanrı'ya inanıyorsunuz ve 6unun sizin Tanrıınız
için iyi oCdugunu söy(ediginizı!e aynı zamanda ltent!iniz
için de iyi o(dugunu söy(emiş oCuyorsunuz. İşte, 6ir6iriniz
ıçın sevginizi yaratmayı ve muhafaza etmeyi
amaçCadıgınız çevre 6u.

Size, ltısfonç, müthiş 6eHenti(eri oCan, sizin için hisset-


tiği sevgi forşı[ılt görmezse sizi hiç &itmeyen 6ir Canet(e
cezaCandıracalt /tadar muhtaç 6ir Tanrı öğreti(miş. Bu
ögretiCer artık ltü(türe( tarihinizin 6ir parçasıdırCar.
Ruhunuza o /tadar gömü(müş(er iti, onCan ltöHerinden sölt-
melt 6üyült 6ir girişim oCacalttır. Ve, 6unu yapana delt, Beni
6ıraltın, 6ir6irinizi gerçekten sevmeyi 6i(e umamazsınız.

Ne yapabiliriz?

Bir sorunu çözmek için, önceCiHe onu an[ama[ısınız. Bu


öze( sorunu, unsur(arına ayırarak 6afo[ım.
İhtiyaç duyma ha[i, en 6üyült potansiye[ sevgi foti(idir.
Türünüzün 6ir çolt üyesi sevgi iCe ihtiyaç arasında/ti farltı
6i( memeltteCer ve 6u net!en(e de 6un(arı 6ir6i rine

184
Afışı!nuu!ti Bir Di.ya!oy
karıştırmakta ve 6unu lier gün yapmaya devam etmeRtefer.
"İhtiyaç",sime olmayan 6ir şeyin sizin c!ışııııula 6ir
yerde ofdugunu ve mutlu olmaR için 6una gerdsinim
duydugunuzu düşünmenizc!ir. Buna ifıtiyaç ı!uydugunuza
inandıgıııız için, ona safıi p olmaR için neredeyse fıer şeyi
ya parsıııız.
GereR ı!uydugunuz şeyi efe geçirmeyi amaçlarsıııız.
Çogu insan, gereRsinim duyduHarıııı düşüııdüHeri şeyi
ticaret yoluyla elde ederler. Safı.ip olduHarı 6ir şeyi safı.ip
ol maR istediHeri şey karşı[ ıgında verirler.
•Sevgi" diye adlaııaırdıHarı da 6u yöntemdir.

Evet, bu tartışmayı daha önce de yapmıştık.

Evet, yapmıştıf Fakat 6u sefer 6ir adım dafıa ileri gide-


lim, çünfo sevgi fıaRhndaRi 6u düşünceye nasıl safı.ip
ofdugunuzu anlamaR önemlidir.
Bir6irinize karşı ı!uydugunuz sevgiyi göstermenin yolu-
nun 6u ofı!ugunu düşünüyorsunuz çünfo size Tanrı·nııı size
olan sevgisini 6u yoffa gösterc!igi ö9retildi.
Tanrı ticari 6ir ilişRiye 6aglı olaraR çalışır: eger Beni
severseniz, Ben de sizi cennete sokarım. Eger Beni
sevmezseniz, soRmam.
Birisi size, Tanrı'ııın tarzıııııı 6u olı!ugunu söylemiş ve
sizin tarzıııız da ayııısı olmuştur.

Senin de söylediğin gibi: Tanrı için yeterince iyi olan benim


için de iyi olmalıdır.
185
TANRI İLE DOSI'LUK

Kesin(ikCe. Bu nedenle de mitolojinizıfe, her 9ün


yaşadıgmız 6ir hikaye yaratmışsınız: aşk şarta 6aglıdır.
Ha(6uki 6u dogru degil, 6ir efsanedir. Sizin kültüre( tari-
hinizin 6ir parçası olsa da Tanrı'nm 9erçekligi degi(dir.
Gerçekte, Tanrı'nm hiç6ir şeye ihtiyacı yoktur ve 6u neden-
le de sizdeki hiç6ir şeye ihtiyaç duymaz.
Tanrı nası( herhangi 6ir şeye ihtiyaç duya6i[ir ki? Tanrı,
Her Yerdedir, Her Şeydir, hareket Etmeyen Hareket
Ettiricidir, Tanrı'nm ihtiyaç duydugunu düşündügünüz lier
şeyin Kayna.gıdır.

Her şeye
sahip o(dugum, lier şey o(dugum ve hiç6ir şeye
ihtiyaç duymadıgımı anlamak Beni tanımanın 6ir
parçasıdır.

Tanrı ile dost olmanın birinci adımı.

Evet. Bir kez.6eni tanıyınca, Benim hakkımdaki miti de


parçalamaya 6aşlcırsınız. 6enim kim o[dugum ve nası[
o[d ııgum hakkmdaki fikrinizi degiştirirsiniz. Ve 6ir kez
Benim nası[ o[d ugum hakkmdaki fikrinizi degiştirdiginizıfe,
sizin nası[ olmanız 9erektigi hakkındaki fikrinizi de
degiştirmeye 6aş[arsmız. Bu, degişimin 6aş[an9ıcıdır. Bunu
Tanrı i[e dost o[ mak ya par . Sizi degiştirir.

Bu konu beni çok heyecanlandırdı! Şimdiye kadar hiç kimse


bana bunu, bu kadar basit, bu kadar açık anlatmadı.
öyleyse, dikkatli dinle, çünkü şimdi her şeyi en iyi

186
A!ışı!nuu!ti Bir Diyalog
şekilde açıklıga kavuşturan şey geliyor.
Siz, Tanrı'nın6ir sureti olarak yaratıldınız. Bunu hep
6ifiyordunuz, çünkü 6u da size ögreti(di. Fakat, Benim sure-
timin nası( ofdugu hakkında yanıldınız. Bu nedenle de sizin
suretinizin nası( ofa6ifecegi konusunda da yanıldınız.
Beni, ihtiyaçları olan 6ir Tanrı olarak hayal ettiniz -
6unların arasında sizin Beni sevmeniz ihtiyacı da var.
(Şimdi, 6azı ki(iseferiniz 6unun, sizin sevginize duyulan 6ir
ihtiyaç degi( 6ir arzu o(dugunu söylüyorlar. Sadece sizin
Beni sevmeniz için 6ir arzu duydugumu, fakat 6unun için
sizi asla zorlamayacagımı söylüyorlar. Fakat, elde edeme-
digim takdirde size e6ediyen işkence etmeyi isteyeceksem 6u
"arzu", 6ir "ihtiyaç" degi( mi? Ne tür 6ir arzudur 6u?
Ve ayrıca, 6enim suretim olarak yaratılmış o(dugunuz
için aynı türde 6ir arzu duymayı normal 6u(dunuz. Bu
nedenle de kendi ölümcü( cazi6enizi yaratmış oldunuz.
Fakat şimdi size 6enim ihtiyaçlarım olmadıgını
söylüyorum. Benim dışımda olanın tümünü ifade etmek
için gerek duydugum her şey Bende olanın tümüdür. Bu,
Tanrı'nın gerçek dogasıdır. Bu, sizin yaratıldıgınız suret-
tir.
Bunun harikalıgını ve içerdiklerini görüyor musunuu
Siz de, ihtiyaçlardan 6agımsızsınız. Tam anlamıyla
mutlu olmak için ihtiyaç duydugunuz hiç6ir şey yok. Sadece
o[dugunu düşünüyorsunuz. En derin, en mükemmel mut-
luluk içinizde ve 6unu 6ir kez 6u(dunuz mu, sizin dışınızda
hiç6ir şey ne 6una üstün gefe6i(ir ne de yok ede6i(ir.
Ah, nasihatlerdeki eski mutluluk. Fakat, nasıl oldu da ben

187
TANRI İLE DOSTLUK

bunu yaşamadım.

ÇünRü 6unu aramadın.


Kendinin en 6üyüR parçasını,
Renı!inin dışında deneyimlemeye çalıştın. Başfolarının
senin aracılıgınla Hm olduHannı deneyim(eme(erine imfon
tanımahansa, Hm o(ı!ugunu 6aşfolannın aracılıgıyla
deneyimlemeye çalıştın.

Ne diy.orsun? Bunu bir daha söyler misin?

Başfo[arının Senin aracı[ıgınla Kim oldu.Hannı deney-


im(eme(erine imfon tanımahansa, Kim o(ı!ugunu
6aşfolarının aracılıgıyla deneyimlemeye ça[ıştıgını söylüyo-
rum.

Bu, bana söylediğin belki de en önemli şey.

Bu, tamamiyle sezgisel 6ir ifadedir.

Bu da ne demek? Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum.

HayattaH iJade(erin çogu sezgiseldir. Neden veya nasıl


o(duHannı 6i(meden önce dogru oUuHannı 6ifirsin. tspat,
fonıt, mantıR ve neden gi6i 6ir şeyin gerçeR o(up o( madıgını
ve 6öyfece de önemli olup o[madıgını 6efir(emeR için h[-
landıgınız araçları aşan daha derin 6ir anlayıştan ge(ir(er.
Baz.en sadece tınısından 6ir şeyin önem( i ofı!ugunu
6ifirsiniz. Bu şeyde "gerçegin tınısı" vardır.

188
Alışt[ıruu!ıi Bir DiyaCog

Tüm hayatım boyunca, başkalarının benim hakkımda


söylediklerine inandım. Başkalarının benim hakkımda
söylediklerini ve söylemiş olduklarını değiştirmek için
davranışlarımı, kim olduğumu değiştirdim. Senin de demiş
olduğun gibi bu, kelimenin tam anlamıyla kendimi
başkalarının aracılığıyla deneyimlememdi.

Pek çok insan 6unu yapar. Fakat, usta[ıga uCaştıgııufa,


6aşkaCarının senin aracı[ıgın[a kim o[dukCarını den@yim-
(eme(erine imkan tanıyacaksın. Bir Usta•yı da gördüğüıufe
işte 6öy(e tanıya6i[irsin: Usta, seni gören kişidir.

Usta, seni kendine geri verir, çünkü Usta seni tanır. Ve


6u neden(e de 6ir kez dafıa kendini tanırsın. Kendini tekrar
gerçekten o(du_gun gi6i tanırsın. Bir Usta o(ursun ve artık
6aşka[arının aracı[ıgıyCa kendini tanımaya ça[ışmaz,
6aşkaCarının senin aracı[ıgınCa kendi[erini tanıma[arına
yardım etmeyi seçersin.

Bunun için, gerçek 6ir Usta'nın en çok ö9rencisi oCan


degi(, en fazCa Usta yaratan kişi o[ıfugunu söy(edim.

Bunun gerçekliğini nasıl deneyimleyebilirim? Yürekten


mutlu olmak için gereksinim duyduğumun hem dışında
kalarak hem de onu bularak. olumlamaya ihtiyaç duymaktan
nasıl vazgeçebilırim?

Yürekten iferfe. Yürekte oCanı 6u[mak için yürekten i(er-


fe. Eger yürekten i(er(emezsen, onsuz i[er[ersin.
Bunu da daha önceden söylemiştin.

189
TANRI İLE OOSI'LUK

As[ıncfa,tüm 6unCarı seninCe daha önce pay[aşmıştım.


Tüm 6u 6i(ge(ik sana veri[mişti. En &üyük gerçekCeri duy-
mak için seni 6ekCettiğimi düşüne6i(iyor musun?
Bunforı sadece Tanrı i(e yaptığın önceki so6et(erde cfegiC
her yerde duydun. Sadece zaten açıkCanmış oCanın açıkCan­
ması haricinde 6urada 6ir şey açıkCanmıyor.

Hatta 6u sana da açıkCanmıştı. Ve sana veri[miş o[an 6u


açıkCama, ruhunun derinCikCerinde yatıyor.
Buna 6ir kez göz atsan, 6ir an için &unu deneyim(esen,
senin dışında oCan hiç&ir şeyin senin içinde o[an[a
karşıCaştırıCamayacağını, herhangi 6ir dış uyarıcıdan ya da
kaynak sayesinde cf uyduğun hiç&ir hissin içindeki &ir[ikten
doğan neşe gi6i o[madığını gayet iyi anCayacaksın.
Tekrar söy[üyorum, mut(ufuğun 6u(uncfugu yer senin
içindedir. Orada, 6ir kez daha Kim O(cf ugunu hatır[ayacak
ve 6ir kez daha kenef inin dışındaki hiç&ir şeye ihtiyaç duy-
madığını deneyimfeyeceksin.

Orada, Benim suretim şekCincfe kendi görüntünü göre-


ceksin.
Ve &aşka herhangi 6ir şey için duyduğun ihtiyaç sona
erdiği gün, gerçek sevmeyi ve gerçekten sevi(meyi 6aşara6i[e­
ceksin.

O kadar büyük bir güçle, zerafetle ve belagatla konuşuyor­


sun ki, çoğu zaman Seni dinlerken nefesim kesiliyor. Fakat, bir
kez daha yürekten nasıl ilerleyebileceğimi söyle. Kendimi nasıl,
kendisinin dışındaki hiçbir şeye ihtiyaç duymayan biri olarak

190
Afışılnuu!m Bir Diya!oy
tanıyabilirim?

Sadece sakin oL SessizLik içinde kendinle oL Bunu sık sık


ya.p. Her gün ya.p. Ha.tta. mümkünse lier sa.a.t küçük dozla.r
fıa.linde ya. p.
Sadece dur. Tüm eylemlerini durdur. Tüm düşüncelerini
durdur. Bir süreligine sa.dece "o[". Bir a.n için. Bu lier şe.yi
degiştire6i[ ir.

Her gün şa.fa.k sökerken kendine 6ir saa.t a.yır. Ora.da., o


kutsa[ a.nda. kendinle ka.rşı[a.ş. Sonra. gününe deva.m et.
Fa. rklı 6ir insan ola.ca.ksın.

Meditasyondan bahsediyorsun.

Sınıfla.ndırma.la.ra. ya. da. 6ir şeyleri ya.pma.nın 6effi yo[-


la.rına ta.kılıp ka.l ma.. Dinin ya. ptıgı 6ud ur. Dogma.la.rın
ya.pma.k istedikleri de 6udur. Bunun çevresinde 6ir etiket ya.
da. kura.ffa.r zinciri yaratma..
Mecfita.syon cfedi9in şey kendinle o[ma.kta.n ve 6u sayede
de kendin olma.kta.n öte 6ir şey degi[c(ir.
Bunu pek çok yoffa. ya.pa.6i[irsin. Ba.zıla.rınız için sa.kince
oturma.k, meditasyon gi6i görüne6ilir. Ba.şka.la.rı için doga.da.
tek 6a.şına yürümek ola6ilir. Efferinde ve dizlerinde fırçala.r
oldugu fıa.(de ta.ş 6ir yüzeyi ova.[a.ma.k da. 6ir meditasyon ola.-
6ilir, ki keşişlerin pek çogu 6unu keşfetmişlerdir. Ma.na.stıra.
gelip de 6unu gören insa.nla.r, ofı, ne ka.da.r zor 6ir fıa.ya.t diye
düşüne6i[ir[er. Ha.[6uki, keşiş son derece mutlu, son derece
6a.rış içindedir. Bir a.n önce yeri ova.la.ma.kta.n kurtulmayı

191
TANRI İLE DOSTLUK

düşünmez, ovalamak için 6ir 6aşka yer daFıa arar! Bana 6ir
6aşka fırça cfaFıa verin! Efferimin ve dizlerimin üzerinde,
6urnum parke taşından 6ir karış yukarıda geçirecegim 6ir
saat daFıa verin 6ana. Size, şimdiye dek gördügünüz en temiz
yeri vereyim! Ve ruFıum da 6u işlem sırasında temizlenecektir.
MutluCugu kendinin dışındaki FıerFıal19i 6ir şeylerde arama
düşüncesinden temizlenecektir.

Hizmet etmek, meditasyonun gizli 6ir şeklidir.

Pekala, diyelim ki gerçekten mutlu olmak ıçın bir


başkasındaki hiçbir şeye ihtiyacım olmadığını keşfettim. Bu
beni antisosyal yapmaz mı?

Tam tersine, 6u seni Fıiç o[madıgın kadar sosyal


yapacaktır, çünkü artık kay6edecek Fıiç6ir şeyin o[madıgını
açıkça göreceksin! Hiç6ir şey, kay6edeceginiz 6ir şey oldugu
düşüncesinden cfaFıa fazla 6ir6irinizi sevmenizi engeffemez.

Aynı nedenden dolayı da Beni sevi( mesi zor ve korku-


tucu 6ul uyorsun uz. Çünkü size, 6eni dogru tarzda, dogru
zamanda ve aogru neden(erden dolayı sevmezseniz öfke-
leneceğim söylendi. Benim kıskanç 6ir Tanrı olcfugum ve
sevginizi 6enim istedigim Fıaricinde FıerFıangi 6ir tarzda ve
şekilde ka6ul etmeyecegim söylendi.

Hiç6ir şey gerçekten 6u kadar uzak olamaz, üstelik gerçek


asla farkıncfaCıgınızın uzagında degiCcfir. Sizde 6ulunan
Fıiç6ir şeye ihtiyacım yok, 6u nedenle de sizden Fıiç6ir şey
istemiyor, sizdeki Fıiç6ir şeyi aramıyor ve arzuCamıyorum.
Size cfuycfugum sevgi koşulsuz ve sınırsızdır. Beni, dogru

192
Afışı[nuulıi Bir Diyalog
tarzda sevseniz efe sevmeseniz c!e Cennet•e geri döneceksiniz
çünkü gic!ecek 6aşka 6ir yer yok. Bu necfen(e efe e6ecfi
fıayatınız ve e6ec!i öcfü(ünüz garanti a[tınc!ac!ır.

Tann ile Sohbetler' de, sevişmenin, cinsel esrimeyi deneyimle-


menin bile bir tür meditasyon sayılabileceğini söylemiştin.

Bu, c!ogru.

Fakat bu kendi başına olmaz ki. Bir başkasıyla yapılması


gerekli.

O zaman gerçekten aşık o(manın ne o(cf ugunu


6i( mezsiniz. Çünkü gerçekten aşık o[c! ugunuzda, odanın
içinde ya[nızca ikinizden 6iri varc!ır.Bir 6aşkasiyCa 6ir(ikte
oCma oCarak 6aş[yan şey, Bir o[ma deneyimi fıa[ini a[ir.
Gerçekten efe cinse[ ifac!enin ve sevginin fıer türünün tüm
amacı c!a 6ucf ur.

Her şey için bir·cevabın var!

öy(e o(c!ugunu umarım.

Peki, diğer iki sevgi tüketiciye, beklenti ve kıskançlığa ne


oldu?

Bir6iriniz(e ve Benim(e o[an i[işkinizin içinden ihtiyaç


faktörünü çıkarıp atsanız 6i(e 6eHenti i(e mücacfe(e etmek

193
TANRI İLE OOSI'LUK

zoruııcfo
ka[a6i[irsiniz. Bu, liayatınız,iaki 6ir 6aşka kişinin
öze[ 6ir ro[ oynaması, onun size o[cfuğunu düşüııcfügünüz
gi6i ya da o[ması gerektiğini düşündügünüz şeki[de görün-
mesi durumudur.
Tıpkı ihtiyaç gi6i, 6ekCenti[er ya da ümitler ae
öCüm-
cü[dür. &Henti[er (ümitler) özgür[ügü aza[tır ve özgür[ük
sevginin esasıdır.
Birini sevdiğinizde, keııcfisi gi6i ofo6i[mesi için ona tam
6ir özgür[ ük 6alişedersiniz, çünkü 6u ona vere6i[eceğiniz en
6üyük' aramagandır ve sevgi fi.er zaman en 6üyük armağanı
verir.
Size verdiğim en 6üyük armağan da 6uaur, fakat size
6unu verdiğimi düşünemiyorsunuz çünkü 6öy[esine 6üyük
6ir sevgiyi fi.aya[ 6i[e edemiyorsunuz. Bu neaen[e de size
sadece yapmanızı istediğim şey[eri yapma özgür[ügü vermiş
o[mam gerektiğine karar verdiniz.
Evet, din[eriniz size fi.er şeyi yapma, istediğiniz fi.er şeyi
seçme özgür[üğü verdiğimi söy[üyorfor. Fakat size tekrar
soruyorum: eğer seçmenizi istemediğim 6ir şeyi seçtiğiniz için
size sonsuza dek işkence yapacaksam ve e&eaiyen fonet[eye-
ceksem, sizi nası[ özgür kı[mış oCurum? Hayır. Sizi muktedir
kı[mış oCurum. İstediğiniz fi.er şeyi seçmeye muktedir o[ur-
sunuz, fakat özgür o[mazsınız. Ta6ii eğer sonuçforını umur-
samıyorsanız. Ve ta6ii ki liepiniz umursarsınız.

Yani o[ayı şu şekiCde yapı[andırdınız: eğer


size cenneti
6alişediyorsam, sizin de &nim istediğim tarda davran-
manızı umuyorum demektir. Ve 6unu da Tanrmın sevgisi
oforak adfondırdınız. Sonra aa keııcf inizi aynı 6eHenti

194
Alışı[nuu!ıi. Bir Diyalog
durumuna soktunuz ve 6unu da sevgi olarak adlandırdınız.
Ha[6uki, 6u hiç6ir durumda sevgi degi[, çünkü sevgi özgür-
[ügün sagCandtgının haricinde hiç6ir şey ummaz ve özgür-
(ük hiç6ir 6ek(entiyi 6i[mez.
İhtiyacınız oCdugunu düşündügünüz 6ir insana ihtiyaç
duymadıgınızaa, işte o zaman 6eHentiıfen kurtuCa6iCirsiniz.
&Henti pencereden çıkar gider. Böy(ece insan[arı gerçekten
oCaukCarı gi6i seversiniz. Fakat 6u, sadece kendinizi gerçek-
ten oCdugunuz gi6i sevdiginizde meydana ge[e6i[ir. Ve &ni
gerçekten o(ıfugum gi6i sevdiginizae meydana ge[e6i[ir.
Bunu yapa6iCmek için, &ni oCdugum gi6i tanımalısınız,
o(dugumu haya[ ettiginiz gi6i degiL
İşte 6u neden(e Tanrı i[e dost o[manın i[k adımı
Tanrı•yı tanımak, ikinci adımı tanıdıgınız Tanrı•ya güven-
mek, ardından da tanıdıgınız ve güvendiginiz Tanrıyı
sevmektir. Bunu, Tanrı•ya, tanıdıgınız ve güvendiginiz
6irine davrandıgınız gi6i davranarak yapa6i[irsiniz.
Tanrı'yı koşu[suzca seve6i(ir misiniz? Bu 6üyük 6ir
sorudur. &[ki de tüm 6u zaman 6oyunca sorunun, Tanrı•nın
sizi koşu[suzca sevip sevemeyecegi o(ıfugunu düşündünüz
ama ası[ soru, siz Tanrıyı koşulsuzca seve6iliyor musunuz?
Çünkü, Benim sevgimi, sadece kendi sizinkini Bana
verdiginiz şekilde alıyorsunuz.

Ah Tanrım, bu çok önemli bir söz. Bir kez daha, bunu


tekrarlamam isteyeceğim. Sadece şöyle bir geçip gitmesini
istemiyorum.
Tanrmın sevgisini sadece kendinizinkini Tanrı•ya

1!)5
TANRI İLE DOSTLUK

verıfiginiz şekilde a[a6i[irsiniz.

Sanırım bu, insan ilişkileri için de geçerli.

E(6ette. Bir 6aşkasının sevgisini sadece kendi sevginizi


ona vercfiginiz 6iç,imde aCa6i[irsiniz. Sizi, kendi tarz[arında
ve kencf i(eri istecfigi sürece seve6iCir(er. Sevgiyi, sa.efece kendi
tarzınızda a[a6iCirsiniz :
BaşkaCarının deneyim(emesine izin vermecf iginizi deney-
im(eyemezsiniz.
Ve 6u da 6izi 6u cevaptaki son faktöre götürür:
kıskanç,[ ık.

Tanrı'Jı kıskanç, 6ir şekilde sevmeye karar vermenin


sonucunda kıskanç, 6ir şeki(de seven Tanrı mitini yarattınız.

Dur bir dakika. Seni kıskandığımızı mı söylüyorsun?

Kıskanç Tanrı fikrinin nereden ç,ıktıgını sanıyorsun?

ECinizden ge(cfigince Sevgimi tayin etmeye ç,a[ışıtınız.


Bunun tek sahi6i o[maya ç,a[ıştınız. Benim üzerimde hak
iddia ettiniz ve 6unu çok şiddet(e yaptınız. Sizi, sadece sizi
sevcf igimi 6eyan ettiniz. Siz seç,i[miş ha[ksınız, siz
Tanrı'nın koruması atındaki miffetsiniz, siz tek gerçek
kiCisesiniz! Ve 6u iti6ar konusunda o kadar kıskançsınız
ki, 6eni sadece kendinize ayırıyorsunuz. Eger 6irisi
Tanrmın tüm insanCarı eşit 6ir 6iç,imde sevcfigini, tüm din-
(eri ka6u[ ettigini, tüm miffet(eri kucakCacfıgını iddia etse
6unu günaha girme sayıyorsunuz. Tanrı•nın sizin söy(e-

196
AC~nuu!ıi Bir Diyalog
c!iğiniztardan başka bir tarda sevdiğini düşünmenin
günah ofcfugunu söyf üyorsunuz.

George Bernard Shaw, tüm büyük gerçeklerin günahla


başladığını söylemiş.

Hakfıyc!ı.

Bu kıskanç[ıgın
hüküm sürdüğü sevgi Benim sevgim
cfeğif, esasında bu sizin Benim sevgimi an[ama tarzınız,
çünkü siz efe Beni bu tarda sevdiniz.
Ayrıca birbirinizi efe bu tarzda sevdiniz, bu cfa sizi
öfcfürcf ü. Kefimenin gerçek anfamınc!a kastec!iyorum.
Kıskanç[ığınız necfeniyfe birbirinizi ve kendinizi
öfcf ürcf ünüz.
Birisini seviyorsanız ona, sizi, sadece sizi sevmesini
söyf üyorsunuz. Bir başkasını severse kıskanıyorsunuz. Ve
bunun ne başı ne efe sonu var. Çünkü sadece başka[ arını
kıskanmıyor aynı zamanda iş[eri, hobi[eri çocukları ya cfa
sevdiğiniz kişinin dikkatini siden ayıran herhangi bir şeyi
kıskanıyorsunuz. Bazılarınız bir köpeği ya cfa go[f oyununu
bi[e kıskanıyor.
Kıskanç[ığın pek çok şekfi var. Pek çok yüze sahip. Ve
hiçbiri efe güze( cfeğif.

Biliyorum. Bir zamanlar, çok aşık olduğum Dawn isimli bir


kadını deliler gibi kıskanıyordum, bunu kendisine ifade

ettiğimde bana çok kısaca şöyle demişti, "Neale, senin bu


yönün hiç de çekici değil."

197
TANRI İLE DOSTLUK

Bumı asla unutmadım. Duygu olmadan, çok basitçe söylen-


mişti. Gerçekti. Benim söylemiş olduğum şey hakkında
tartışma yoktu ve onun söylemiş olduğu hakkında da uzun bir
tartışmaya da girişilmedi. Bunu sadece söyledi. Kırıcıydı.

Dawn sana 6ayak 6ir armagan vermiş.

Evet, verdi. Hala, kıskançlık benim için aşılması zor bir şey.
Ne zaman ondan kurtulduğumu düşünsem daha da güçleniyor.
Sanki saklanıyor ve ben onun orada olduğunu bilmiyorum.
Aslında orada olmadığına bile yemin ederim. Ve sonra, işte
orada.

Bunun üzerinde ça[ışman yeter(i. Onun ne için


o(d"ugunu 6i(iyorsun ve 6u iyi.

Fakat ondan nasıl kurtulabilirim? Kıskançlıktan tamamen


kurtulmuş bazı insanlar tanıyorum. Bunu nasıl yapıyorlar? Ben
de yapmak istiyorum.

Yani, kıskanç
oCmayan insan[arı kıskand"ıgını mı söy[e-
mek istiyorsun. Bu epeyce komik.

Kurnazsın. Çok kurnazsın. Bunu biliyor musun?

E(6ette 6i[iyorum. Devam etmemi sag[ayan ne sanıyor­


sun?
Pekala, öyleyse yanıt nedir?

198
ACışı!nw!ıi Bir Diyalog

Mut(u(uğun sizin dışınızdaki lierhar19i 6ir şeye &ağlı


o(duğu fikrinden kurtulduğunda, kıskançlıktan da kurtu-
lursun. Sevginin, senin verdiğin karşı[ığında a[dığın ticari
6ir malo(duğu düşüncesinden kurtul ve kıskançlıktan da
kurtulursun. Bir &aşkasının zamanı ya da enerjisi ya da
kaynağı ya da sevgisi üzerinde hak iMia etmekten kurtul,
kıskançlıktan da kurtulursun.

Evet, fakat bunu nasıl yapabilirim?

Hayatını yeni 6ir se6ep için yaşa. Amacının ondan


aldığınla hiç&ir ilgisi olmadığını, aksine ona kattığın lier
şeyle ilgisi o(ı!uğunu anla. Bu, ilişkiler için de 9eçer(idir.

Hayatın amacı, Kim o(duğun hakkında sahip o(dugun


en 6üyük görüntünün 6ir sonraki en 6üyük versiyonunda
seni yeniden yaratmaktır. Gerçek, kendini ilan etmek ve
olmak, ifade etmek ve tamamlamak, deneyimlemek ve
tanımaktır.

Bunun için hayatında 6ir &aşka kişiye, öze[ &irisine


ihtiyacın yok. İşte 6u yüzden kimseye ihtiyaç duymadan
6aşkalarını seve6i(irsin.

Sevdiğin kişinin golf oynarken ya da iş yerinde


çalışırken ya da 6ir &aşkasının koffarındayken geçirdiği
zamanı kıskanma düşüncesi, sadece sevdiğin kişi mut(u
o(duğunda senin mut(u(uğunun tehlikeye atılacağına inan-
mandan kaynaklanır.

Ya da mutluluğunun, sevdiğin kişinin bir başkasıyla olması

199
TANRI İLE DOSTLUK

ya da başka bir şey yapması yerine hep seninle olması fikrine


bağlı olmasından kaynaklanır.

KesinCilue.

Fakat, dur bir dakika. Sevdiğimiz kişi bir başkasının kol-


larında olsa bile, gene de kıskanmamamız gerektiğini mi söyle-
mek istiyorsun? Sadakatsizliğin uygun olduğunu mu söylüyor-
sun?

Uygun olan ya da uygun olmayan diye 6ir şey yoktur.


Bunlar sizin yarattıgınız ölçütler. Kendi 6aşınıza 6unları
yaratıyorsunuz ve degiştiriyorsunuz.

Günümüz toplumunun gerçek sorununun bu olduğunu;


ruhsal toplumsal olarak sorumsuz olduğumuzu söyleyenler
var. Amaçlarımızı gerçekleştirmek için değerlerimizi anında
değiştiriyoruz.

El6ette degiştiriyorsunuz. Hayat 6öyle. Eger 6öyle yap-


mazsanız, fıayat ilerleyemezdi. Hiç6ir ilerleme kaydedemez-
diniz. Gerçekten de eski degerlerinize sonsuza dek 6ag[ı
ka[ mak istiyor musunuzı'

Bazıları istiyor.

Bir kaç nesi( önce yaptıgınız gi6i şehir meydanında


kadınları 6a9Camak onlara cadı demek istiyorlar mı?
Ki(ise(erinin askerleri Fıaç[ı seferlerine gönderip, gerçek dini
200
Alışı[maılıi Bir Diya!09
ka6ul etmiyorlar cfiye 6inlerce kişiyi ölcf ürmelerini istiyor-
lar mı?

Fakat Sen, insan davranışının eski değerler değil yanlış


değerler üzerinde yükselen tarihsel örneklerini veriyorsun. Biz
bu değerlerin üzerine çıktık.

Üzerine mi çıhınız?Son zamanlarcfa cf ünyanıza 6ir


6aktın mı? İşte tamamen farklı 6ir konu cfafia. Hacf i 6iraz
6unu kurcalayalım.
Değerleri cfegiştirmek 6ir toplumun geliştiginin işare­
ticf ir. Kendinizin cfafia 6üyük 6ir uyarlamasına cfogru
6üyürsünüz. Yeni 6ilgiler toplacf ıgınız, yeni cfeneyimler
yaşacfıgınız, yeni cf üşünceleri ka6ul ettiginiz, olaylara karşı
yeni 6akış açıları keşfettiginiz ve Kim olcf ugunuzu yenicfen
tanımlacf ıgınız fier seferincfe cfeger yargılarınızı
cfegiştirirsiniz.

Bu, ge[işmenin işareticfir, sorumsuz[ugun cfegiL

İzin verirsen şunu doğrulayayım. Sevdiğimiz kişinin bir


başkasının kollarında olmasını uygun bulmak gelişmenin mi
bir işaretidir?

Bu necfen[e içse[ 6arışınızı kay6etmemeniz, 6u necfen[e


hayatınızı mafifetmemek, 6u necfen[e yaşamınıza son ver-
memek, 6u necfenle 6ir 6aşkasını ö[cf ürmemek ge[işmenin
işareticfir. Tüm 6unlar insanların yaptıgı şey[er. Hatta
şimcf i 6i[e, aranızcf an 6azıları 6u necfen[e 6iri[erini

201
TANRI İLE DOSTLUK

öldürmekteler ve pek çogunuz da 6u nedenle sevginizi


öld ürmektesiniz.

Evet, tabii ki öldürme fikrine katılmıyorum fakat seni


sevdiğini söylerken aynı zamanda bir başkasını seven birisi için
hissettiğin sevgi nasıl olur da ölmez?

Bir 6aşkasını sevmesi seni sevmiyor anlamına mı gelir?


Sevgisinin gerçek olması için sadece seni mi sevmesi gerekir?
Bunu 6u şekiCde mi algılıyorsun?

Evet, hay Allah! Pek çok insan da böyle derdi işte. Evet,
hay Allah.

Herkesi eşit derecede seven 6ir Tanrvyı ka6ul etmek


konusunda 6u kadar sorununuz olmasına şaşmamak gerek.

Evet, biz Tanrı değiliz. Çoğu insan belli bir derecede duy-
gusal güvenlik istiyor. Ve bu olmadan, bir sevgili ya da eş
olmadan, sevgi istesen de istemesen de ölüyor.

Hayır, ölen sevgi degiL İhtiyaç ölüyor. Artık kimseye


ihtiyacınız olmadıgına karar veriyorsunuz. Aslında 6u
kişiye ihtiyaç duymamak istiyorsunuz, çünkü çok can
yakıyor. Ve şu karara varıyorsunuz : artık senin 6eni
sevmene ihtiyacım yok. Git ve kimi istiyorsan onu sev. &n
artık yokum.

İşte olan 6u. İhtiyacı öldürüyorsunuz. Sevgiyi degiL

202
A!ışı!nuu!ık Bir Diyalog
As[ınefa, 6azıCarınız sevgıyı
sonsuza efek taşıyor.
Arkaefaş[arınız ha[a karşı[ık görmeefen sevefiğinizi söy[üyor-
Car. Ve seviyorsunuz! Bu sevginizin ışığı, ihtirasınızın a[e-
viefir, ha[a içinizefe yanmakta, 6aşka[arının göre6i[eceği
kaefar par[ak 6ir şeki[efe par[amaktaef ır. Bu, kötü efeğiL Kim
ve ne o[ef uğunuzu söy[ecfiğinizi ve ne olmayı seçtiğinizi iCan
ettiğiniz göz önüne a[ınefığınefa o[ması gereken efe 6ucf ur.

Birine karşılıksız bir aşk duyduğumuz için asla bir başkasına


aşık olamadığımızı mı söylemek istiyorsun?

Neefen 6ir 6aşkasını sevmek aef ına 6irisi ıçın


ef uyefugunuz sevgiefen vazgeçmek zorunefa oCasınız ki? Bir
seferefe 6irefen f azCa sevemiyor musunuz?

Çoğu kişi sevemez. Bu şekilde değil.

Cinse[ oCarak mı efemek istiyorsun?

Romantik olarak demek istiyorum. Yani bir hayat arkadaşı


olarak. Bazı insanlar bir partnere ihtiyaç duyarlar. Çoğu insan
bunu yapar.

Zor[ uk, çoğu insanın sevgi i(e ihtiyacı


karıştırmasınefaef ır. Bu iki kelimenin ve iki efeneyimin 6ir-
6iriy[e efeğiştiriCe6iCeceğini sanıyorCar. Değiştirilemezler.
Birini sevmenin ona ihtiyaç ef uymayCa hiç6ir ilgisi yoktur.
Birini aynı zamanefa hem seve6i(ir hem efe ona ihtiyaç

203
TANRI İLE DOSTLUK

auya6i[irsiniz fakat ona ihtiyaç auydugunuz için onu seve-


mezsiniz. Eger ona ihtiyaç duydugunuz için seviyorsanız,
gerçekte onu c!egiC daha çok onun size verdikCerini seviyor-
sunuzdur.
Bir 6aşkasını, size ihtiyacınız oCanı verse de vermese de
o[dugu gi6i seviyorsanız, onu gerçekten seviyorsunuz demek-
tir. lhtiyaç duymay[a hiç6ir i[giniz o[madıgında onu
gerçekten seviyorsunuz demektir.
Unutmayın ki sevgi koşu[suzıf ur, sınırCandırmasızıf ır ve
gereksinmesizıf ir.Ben sizi 6öy[e seviyorum. Ha[6uki 6u,
a[dıgınızı haya[ edemediginiz 6ir sevgi çünkü ifade etmeyi
6i(e haya[ edemiyorsunuz. Ve 6u, tüm dünyanın kederidir.
Şimdi, Üst Derecede Ge[işmiş Var[ıkCar oCmaktan 6ah-
settiginizi göz önüne a[ırsak, sizin deyiminde sadakatsiz-
[ik, uygun degMir. İşte 6u yüzden işe yaramaz. Sizi, gitmek
istediginizi söy[ediginiz yere götürmez. Çünkü sadakatsizCik
gerçek degi(dir ve ruhunuzun derin(ikCerinde 6ir yer(erde,
Üst Derecede Ge[işmiş Var[ıkCarın önce, sonra ve her zaman
gerçegin içinde yaşadıkCarını ve nefes a[dıkCarını ve
var[ıkCarını devam ettirdikCerini 6iCir ve anCarsınız. Gerçek,
onCann 6ahsettikCeri 6ir şey degi(, o[dukCarı 6ir şeydir.
Üst derecede GeCişmiş Var[ıkCar oCmak iç.in her zaman
gerçek o[ma[ısınız. Önce(iHe kendinize karşı dürüst
o[ma[ısınız, sonra 6ir 6aşkasına, sonra da herkese. Ve kendi-
nize karşı dürüst o[mazsanız hiç kimseye karşı dürüst oCa-
mazsınız. Bu neden[e, sadece kendisini sevmenizi isteyen
6irisinden 6aşkasını seviyorsanız, 6unu ona açık 6ir şeki(de,
dürüstçe, dogruc!an ve hemen söy(eme(isiniz.

204
A[ışı[maı!ık Bir Diya!og

Ve bu kabul edilir mi?

Kimsenin 6ir şey ka6u[ etmesine gerek yoktur. Üst


düuyde gelişmiş varlıklar arasındaki üst düzeyde gelişmiş
ilişkilerde herkes sadece kendi gerçe9ini yaşar ve herkes
kendi yaşadı9ı gerçekten 6ahseder. E9er 6irisiy[e 6ir şey olur-
sa 6u sadece ka6u[ ec!i[miştir. E9er 6ir şey &irisi için ka6u[
edi[emezse 6u sadece konuşu[muştur. Gerçek, her zaman
fıerkes(e her şey hakkında paylaşılır. Bu 6ir kutlama gi6i
yapılır, 6ir teslimiyet gi6i df9il.
Gerçek kutlanacak 6ir şey olma[ıdir, ka6uf edi[ecek 6ir
şey de9iL
Oysa, utanmanız gerekti9i söylenen 6ir gerçe9i kutlaya-
mazsınız. Ve size kimi, nası[, ne zaman ve niçin sevdi9iniz-
den daha faz[a utanmamanız söy[endi.
Arzu[arınızdan, tutkulannızdan, dans etmekten
kremşantiye ve di9er insanlara kac!ar sevgi duydu9unuz her
şeyden utanmanız söylendi.

En fazla da kendinize duydtıgunuz sevgiden utanmanız


söylendi. Oysa sevmesi &eklenen kişiyi, yani kendinizi
sevemiyorsanız 6ir 6aşka insanı sevmeyi nası[ 6eHeye-
6i[irsiniz ki?
Bu Tanrı i(e karışı[aştı9ınız gerçek 6ir ikilemdir.
E9er gerçek kendi özünüzü sevemiyorsanız Beni nası[
seve6i[irsiniz ki? Ve e9er kendi ihtişamınızı göremiyor ve
ifade edemiyorsanız Benimkini nası( göre6i(ir ve ifade ede-
6i( irsiniz ki?

205
TANRI İLE OOSI'LUK

Tekrar söylüyorum: tüm gerçek Ustalar kendi


ilitişamlarını ifade etmişler ve ,fi.ger insanları da bunu yap-
maları için desteklemişlerdir.

Kendi gerçeginize giden yola koyuldu9unu.ufo kendi


ilitişamınıza giden yola da koyulmuş olursunuz. Bu yol,
bundan sonra lier zaman, lier konuda, herkese dogruyu
söy[eyeceginizi ilan etti9inizde a[ ınır. Ve dogru için
yaşayacagınızı söyleıf iginizde.

Bu kesin kararın içinde sadakatsizligin yeri yoktur.


Ayrıca birine bir başkasını sevdiginizi söylemeniz sadakat-
sizlik degildir. Dürüstlüktür. Ve dürüstlük, sevginin en yüce
şeklidir.

Ah Tanrım. İşte gene yaptın. Buzdolabında saklamak için


bir tane daha. Bunu da bir daha tekrarlar mısın lütfen?

Dürüstlük sevginin en yüce şeklidir.

Umarım bunu hatırlayabilirim.

Bunu buzcfo[abına koy.

Ha! Yani, bu konuda dürüst olduğun sürece bir başkasıyla


birlikte olduğunu söylemenin doğru olduğunu söylüyorsun.
Doğru anlamış mıyım?

Bunu en uçucu kefimefere indirmiş bu[unuyorsun.


Şey, biz insanlar böyle yapıyoruz. Büyük gerçekleri alıp

206
A!ışı[nuu!ık Bir rnyal09
onları en basit sonuçlara indirmeyi seviyoruz. Sonra onlar
hakkında gerçekten güzel tartışmalar yapabiliyoruz.

Anlıyorum. Senin niyetin efe 6u mu? &nimfe 6ir


tartışmaya mı girmek istiyorsun?

Hayır. Ben burada kendi engellerle dolu yolumda belli bir


bilgeliğe ulaşmaya çalışıyorum.

öyleyse söy[ecfigim fıer şeyi


dinlemek ve sözlerimin
sadece 6ir kaçıncfan 6ir anfam yaratmak yerine fıepsini ıfafia.
geniş şartlar ve çevre içine yerleştirmen senin için yarar[ ı
olacaktır.

Yanlış yapıyorsam düzeltilmesini istedim.

Sana clogrunun söylenmesini isteme. Tavsiye iste.


Düze( tme, yanlış yapan kişi içindir. Tavsiye ise, yönünü
6u( mak isteyen kişi için.
Tanrı yönfenıfirir, düze( tmez; tavsiye verir, suçlamaz.

Ah, lütfen ...

Biliyorum, 6i(iyorum. Bir 6aşka ara6a çıkartması ıfaFıa.

Evet öyle. Gerçekten öyle!

İstediğin kaıfar çok ara6a çıkartması yapa6ifirsin. Hatta


20i
TANRI İLE DOSI'LUK

t-sfıirt bile. Bu sözü fier yere yay. Hiçbir şey seni durdur-
masın. Bir film yap. Televizyona çık. Çekinme!
Sevdiginde, sevginden de utanma. Utancı çıkar ve yerine
kutlamayı yerleştir.
___aynı şeyi cinseffik için de yapmak isteyebilirsin.

Bu konuya girmeyelim, yoksa sorum asla cevaplanmayacak.


Bu konuda dürüst olduğun sürece bir başkasıyla birlikte
olduğunu söylemenin doğru olduğunu mu söylüyorsun?

Bir şeyin dogru olup olmadıgının bu konuda neye karar


venHgine baglı oldugunu söylüyorum. Bir ilişki içinde olan
insanlar, ne olup bittigini bilmiyorlarsa bu ilişkinin kendi-
leri için c!ogru olup olmac!ıgını bile bilmezler.
üst düzeyc!e gelişmiş ilişkilerc!e yürümeyecek olanın fier-
hangi bir konuc!a yalan söylemek olc!ugunu söylüyorum.
İster gerekli olsun, ister ihmal, yalan söylemek yalan söyle-
mektir. Ve bir kez tüm gerçek söylenc!iginc!e, bir başkasını
sevmiş o(a_n ya c!a seven kişiyi sevip sevemeyeceginiz
hakkındaki kararınız c!a eninde sonunda sizin için en uygun
ve rahat ilişki tarzının ne olc!uguna c!ayanacaktır. Bunun
nec!eni c!e çogu c!urumc!a, mutlu olmak için bir başka insan-
dan almanız gerektigini c!üşündfiEünüz şeye dayanc!ıgını
söylüyorum.
Eger hiçbir şeye ihtiyaç duymazsanız, o zaman bir
başkasını da koşulsuz olarak, hiçbir sınırlandırma olmadan
sevebilirsiniz. Ona tam özgürlük bahşeılebilirsiniz.
Evet, fakat o zaman onunla bir ömür boyu beraber ola-

208
ACışılnuulıi Bir Diyal09
mazsın.

Ömür 6oyu 6era6er olmayı istemedikçe, olamazsın. Bu


karar ve seçim, ıfogrunun ne olması gerektigi hakkında 6ir
6aşkasının size söy(eıfigini ya ıfa toplumun hayat arkadaşı
hakkında gelenekse( olarak ka6u[ ettigini ya ıfa 6aşkalarının
sizin için ne ıf üşüne6i(eceklerini ıfegil, sizin için gerçek
olanın ne olıfugu teme( a[ınıfıgınıfa ustalıga ulaşılır.

Ustalar kendilerine ve sevdikleri kişilere istediklerini


seçme özgürlügü verirler.
özgürlük, her yerde hayatın teme( kavramı ve yapısıdır,
çünkü özgürlük Tanrı'nın teme( ıfogasııf ır. Özgürlagü her-
hangi 6ir şekilde azal tan, kısıtlayan, ona zarar veren ya ıfa
kaldıran tüm sistemler hayatın kendisine karşı çalışan sis-
temlerdir.
özgürlük, insan ruhunun amacı ıfegil, gerçek ıfogasııf ır.
Ruh, ıfogasınıfan dolayı özgürıf ür. Bu neıfen(e özgür( ügün
olmaması ruhun gerçek ıfogasına karşı 6ir salıf ırııf ır.
Gerçekten aydınlanmış toplumlarda özgürlük 6ir hak olarak
ıfegi( 6ir gerçek olarak ka6u[ edilir. Verilenden çok oran 6ir
şeydir.

Özgürlük 6ahşeıfi(memiştir ama çok 6ahşeıfilıfigi


farzeıfi[miştir.

Ayıl ınlamış toplumlarda gözlenen, herkesin 6ir 6aşkasını


sevmekte, gerçek ve o ana uygun 6ir şekilde 6u sevgiyi 6ir-
6irine ifade etmek ve göstermekte özgür olıf uguıf ur.
Neyin içinde 6u(unulan ana uygun olıf uguna karar
veren kişiler 6u sevgiyi yaşayan kişilerdir. Kişinin kimi, ne
209
TANRI İLE DOSTLUK
zaman, nerede seve6i(ec.egi ve kimi, ne zaman, nereıfe ve
nası[ sevemeyecegiy(e ilgili hü.kümet yasaları, sosyal ta6u-
lar, ıf inseC kısıtlamalar, psikolojik et19effer, töreler ya ıfa
yazılı olmayan kura[ ve ıfüunfer yoktur.

İşte üst ıf üzeyıfe gelişmiş top[ um[arıfa 6unun


yaşanmasını sag[ayan anahtar 6uıf ur. Biri6irini seven
tarafların her6iri şimıf i hangi sevgiyi yaşayacagına karar
verme(iıf ir. Eger ıf iger taraf ya ıfa taraf[arıfan ka6u(
gelmiyorsa tek 6ir taraf 6unun sevgi gösterisi o(ıf ugunu
ıf üşünıfügü için 6ir şey yapmaya karar veremez. Tarafların
lier 6iri kenıf ileri için 6öy(e 6ir karar ala6i[ecek kaıfar
yetişkin, olgun ve güç(ü o[ma[ııfır[ar.

Bu, çocuklara uygulanan taciz, tecavüz ve ıfiger şiıfıfet


şekifferi liakkınıfa kafanıfaki tüm soruları yok eıfecektir.

Peki, ya eğer ben üçüncü tarafsam ve diğer iki kişinin sevgi


gösterisi olarak düşündükleri şeyin benim için sevgi gösterisi
olmadığını düşünüyorsam ne olacak?

O zaman, ıf iger taraflara 6u konuıfa ne hissettigini,


senin gerçeginin ne olıf ugunu söylemelisin. Ve onların senin
gerçegine nası( cevap verıfiklerine 6ag[ı olarak, onlarla olan
i[işkinıfe ıfegiştirmek isteıf iklerin varsa 6unların ne(er
o[ıf uklarına karar vere6ilirsin.

Fakat, ya bu o kadar kolay değilse? Ya onlara ihtiyacım


varsa?
Birine ne kaıfar az ihtiyaç ıf uyarsan, onu o kaıfar çok

210
ALışı[nuu!d. Bir Diyalog
seve6iCirsin.

Sevdiğin birine nasıl ihtiyaç duymayabilirsin?

Onu, sana vere6i(ecekleri için cfegiC sacfece kim o[c{ ugu


için severek.

Fakat o zaman kendi değerimiz kolaylıkla ortadan kalka-


bilir.

Bir 6aşkasını sevmek, kenc!inizi sevmekten vazgeçmeniz


gerekti9i an[amına ge[mez.
Başkasına tam 6ir özgür( ük vermek ne ona sizi ezme
liakkı vermeniz, ne efe kenefinizi 6aşkasının istecf i9i hayatı
yaşaması için sizin seçmeefi9iniz 6ir hayatı yaşamanız ve
onu sizin yarattıgınız 6ir hapis/ianeye mahkum etmeniz
anCamanı ge[ir. Tam 6ir özgür(ük vermek 6ir &aşkası
üzerinefe hiç6ir türefe sınırCanef ırma getirmemek anCamına
ge(ir.

Dur bir dakika. Başkasına herhangi bir sınırlandırma getir-


miyorsan senin değerini kolayca ortadan kaldırmasını nasıl
engelleyebilirsin?

Ona efe9i[ kenef ine sınır[anef ırma[ar getirirsin. Onun


efeneyim(emene izin verefi9ine efegiC kenefi efeneyim(emeyi
seçti9ini sınırCanef ırırsın.
Bu sınırCanc!ırma gönüff üef ür ve 6u neefenCe efe gerçek
211
TANRI İLE DOSTLUK

anlamda hiç de 6ir sınırlanı!ırma değMir. Bu, kim


o[d ugunuzun 6eCirti[mesid ir. Bir tanımlamaı! ır.
Tanrı•nın kraffığında kimse ve hiçbir şey
sınır[andırı[mamıştır. Ve sevgi özgür[ükten &aşka 6ir şey
tanımaz. Ruh da öy[e. Tanrı da. Ve 6u ke[ime[erin hepsi 6ir-
6iriy[e değiştiri[e6uir. Sevgi, özgür[ük, Ruh, Tanrı, hepsi de,
diğer[erinin özeffiHerine sahiptir. Hepsi 6ir diğeridir.
Şimdinin her anını!a, kim o[fogunuzu ilan etmekte ve
6Mirmekte özgürsünüz. As[ını!a, zaten &unu &iCmeden
yapıyorsunuz. Gene de 6ir başkasının kim o[duğunu ya da
kim o[ması gerektiğini 6i[dirmekte özgür deği[siniz. Ne Sevgi
&unu yapar ne de sevginin kenı!isi olan Tanrı.
Eğer mutfo oCmak, kendinizi rahat, iyi ve güvende his-
setmek için 6ir başkasının eşsiz o[ mayan sevgisine ihtiyaç
foyan &iri o[dugunuzu ilan etmek ve 6Mirmek istiyorsanız
&unu 6i[dirmekte özgürsünüz. Her durumda tavır[arınızla
&unu göstere6i[irsiniz; 6u tavır[ar sizin 6i[diriniz olacaktır.
Eğer mut[u oCmak, kendinizi rahat, iyi ve güvende his-
setmek için 6ir başkasının zamanının, enerjisinin ve dikka-
tinin en 6üyük kısmına ihtiyaç foyan &irisi o[dugunuzu
6Mirmek istiyorsanız &unu 6i[dirmekte de özgürsünüz.
Fakat size şunu söy[eyeyim: eger 6u 6Mirinizin 6ir başkasını
ya da onun arkaı!aşlarını ya da işini ya da hobisini ya da
diğer i[gi alanlarını kıskanmaya dönüşmesine izin verirs-
eniz, kıskançı[ıgınız 6u sevgiyi sona erdirecektir ve 6üyük 6ir
olası[ıkCa o kişinin sizin için foydugu sevginin de sona
ermesine neden oCacaktır.
İşin iyi yanı, kim oUuğunuzun ve kim o[mayı

212
A!ışı!nuu!ıi Bir Diyalog
seçtiğinizin 6e(ir(enmesinin ne 6ir 6aşkasını kıskanmaya ne
efe onun üzerinde 6ir kontrole cfönünüşmesi gerekmemekte-
dir. Basit 6ir şekifcfe ve sevgi cfo(u olarak kim o(cf ugunuzu
ve yaşamın sizin için nası[ o(cf ugunu 6efir(er. Aranızda
ofo6i(ecek farklılıklar üurincfe sevgiyle ve şefkatle ça6a
gösterseniz ve 6u cfegişikliklerin sonucuııcfa ilişkinizin
cfogasını cfegiştirseniz 6i(e 6ir 6aşkası için sevginiz cfevam
ecfe6i(ir.
Onu cfegiştirmek için 6ir ilişkiyi 6itirmek wruııcfa
cfegi[siniz. Gerçekte, 6ir ilişkiyi 6itiremezsiniz sacfece
cfegiştire6i(irsiniz. Her zaman herkesle ilişkiniz varcfır. Soru,
ilişkiniz olup olmaması cfegiC ııe tür 6ir ilişkiniz o(cf ugucfur.

Bu soruya vercf iginiz cevap hayatınızı sonsuza cfek


etkileyecektir, ve as[ıııcfa 6öy[e 6ir yanıt dünyayı gerçek-
ten cfegiştire6i( ir.

213
Alışılnuu!ti Bir Di.ya!og

DOKUZ
Seninle yaptığım sohbetler boyunca ilişkilerimin
kutsal
olduğunu öğrendim. İlişkilerim, hayatımın en
önemli
yanıdırlar, çünkü kim olduğumu ve kim olmayı seçtiğimi bu
ilişkiler yoluyla ifade edebilir ve deneyimleyebilirim.

Ve sadece diger insanlarla olan ilişfüerin degil lier yerde


lier şeyle olan ilişkilerin, yaşamla ve yaşamın tüm eleman-
ları ile olan ilişkin, para, aşk, cinseffik ve Tanrı, yani
yaşamın dört köşe taşıyla olan ilişkin; agaçlarla, 6itkilerle,
fıayvanlarla, kuşlarla, rüzgarla, gökyüzü, denizle, doga ile
ve Benimle olan ilişkin de 6una dafıildir.

Her şeyle olan ilişkim benim kim ve ne olduğumu belirler.


Bana söylediğine göre ilişki kutsal topraktır. Çünkü başka bir
şeyle ilişkimin olmaması durumunda, kendim hakkında hiçbir

şey yaratamam, bilemem ve deneyimleyemem. Ya da Senin de


dediğin gibi, benim olmadığımın yokluğunda, ben olan da
.... yoktur.

Hızlı ögreniyorsun Dostum. Bir mesajcı olmaya 6aşladın.

Fakat bunu başkalarına açıklamaya çalıştığımda bazen

215
TANJU İLE OOSI'LUK
ortadan kayboluyorlar. Bu kavram her zaman o kadar da kolay
iletilemiyor.

Beyazlık 6enzetmesini kuCCanmayı efene.

Evet, bu bana hemen yardımcı oluyor.

Duvarları 6eyaz, zemini 6eyaz, tavanı 6eyaz olan,


köşeüri olmayan 6eyaz 6ir oefacfa olefugunu efüşün. Bu
mekanda görülmez 6ir güçle asılı o(efugunu haya[ et. Oraefa,
yerle tavan arasınefa ası[ ı
duruyorsun. Hiç6ir şeye efoku-
namıyorsun, hiç6ir şey duyamıyorsun ve tüm göre6i(efiğin
6eyazfık. Kenefi efeneyimin içinefe ne kaefar süre "varo[a-
6ileceğini" efüşünüyorsun?

Pek uzun değil. Orada varolurdum fakat kendim hakkında


hiçbir şey bilmezdim. Kısa sürede aklımı kaçırırdım.

Gerçekte yapmakta olduğunuz efa tam olarak 6u.


Kelimenin tam an[amınefa aklınızı kaçırıyorsunuz.
Zihniniz, girişi yapılan her veriefen anlam çıkarma _görevine
ayrı[ mış olan 6ir parçanız ve hiç6ir veri girişi olmayınca
zihninizin efe yapacak 6ir şeyi kalmıyor.
Aklınızı kaçıref ıgınız ancfa, kenefi efeneyiminiz içinefe
varo[mayı kesiyorsunuz. Ve 6öy(ece, kenefiniz hakkınefa öze[
herhangi 6ir şeyi 6i[ meyi ef uref uruyorsun uz.
Büyük müsünüz? Yoksa küçük mü? Bilemiyorsunuz,
çünkü sizin ef ışınızcfa kenef inde kıyasCaya6i[eceginiz hiç6ir

216
Afışı!nuu!ıi Bir DiyaC~
şey yok.
lyi misiniz., yoksa kötü. mü., 6i(emiyorsunuz.. Hafo 6ura-
da mısınız.? BiCemiyorsunuz., çünkü. orada hiç6ir şey yok.
Kendi deneyiminiz. içinde kendiniz. hakkında hiç6ir şey
6i(emiyorsunuz.. İstediginiz. her şeyi kavramsaffa-ştırıyor,
fakat deneyim(eyemiyorsunuz..
Sonra tüm 6unCarı degiştireak. 6ir şey oCuyor. Oraı!a, duvar-
da küçücük 6ir nokta 6efiriyor. İştt Sen ve iştt Duvardaki
Nokta. Birden, tekrar &azı kararCar aCa6iCiyorsunuz., tekrar 6az.ı
deneyimCer yaşaya6iCiyorsunuz.. Nokta oraı!a &itiveriyor. Bu da
siz.in oraı!a oCmanız. gerektigi anCamına geCiyor. Nokta siz.ı!en
daha küçük. Siz ondan daha 6ü.yü.ksü.nü.z.. Duvardaki noktay[a
iCişkiye girerek kendinizi tekrar tanım[amaya 6aş[ıyorsunuz..
Nokta ue oCan uişkiniz. kutsa[ oCmaya 6aş[ıyor, çünkü. size
BenCik duygusunu geri veriyor.
Şimı!i oı!aı!a yavru 6ir Wi 6e[iriyor. Bunu kimin
yaptıgını 6umiyorsunuz.. Bunun oCmasına kimin neden
oCdugunu 6i(miyorsunuz., fakat mü.ttşikkirsiniz. çünkü. artık
&azı kararCar a[ına6i[mekte. Kedicik daha daha narin
görünü.yor. Fakat siz daha akıffı görünüyorsunuz. (en azından
6az.ı z.amanCar). O, daha hızlı. Siz daha gü.ç[ ü.sü.nü.z.

oı!anın içinde daha &aşka şeyler de 6eCirmeye &aş[ ıyor


ve
siz kişiCik tanımınızı geniş[etmeye 6aş[ıyorsunuz. Birden
kafanıza dank eı!iyor. Sadece &aşka 6ir şeyin var[ıgında kendi-
nizi tanıya6i(iyorsunuz.. Bu &aşka şey, siz oCamayan 6ir şey. Siz
oCmayan 6ir şeyin yokCugunı!a, siz o[an da varoCmuyor.
Çok 6ü.yü.k 6ir gerçegi hatırladınız ve 6unu 6ir daha as[a
unutmamaya yemin ediyorsunuz. Diger herkesi, yeri ve şeyi

217
TANRI İLE DOSTLUK

koffarınm açarak hayatınıza memnuniyetle ka6uf ediyor-


sunuz. Hiçbirini recfcfetmiyorsunuz çünkü artık hayatınızda
görünen her şeyin 6ir kutsama ofcf ugunu, size kim
ofcf ugunuzu 6efirfemek ve kendinizi 6u şekilde tanımak için
6üyük 6ir fırsat vercfigini görüyorsunuz.

Fakat, tek başıma beyaz bir odadaysam zihnim ne olup


bittiğini
anlamaz mı? "Hey sadece beyaz bir odadayım, hepsi
bu. Rahatla ve tadını çıkar" demez mi?

Ef6ette, ilk &aşta der. Fakat kısa sürede, hiçbir verinin


girilmemesi durumunda ne düşünecegini 6ifemez. Sonunda
beyazlık, 6oş[uk, hiçbir şeyin olmaması, yalnızlık galip gele-
cektir.
Dün.yanın akı[ ettigi en 6üyük cezalardan &iri nedir
biliyor musun?

Hücre hapsi.

Kesinlikle. Uzun süreler &oyunca yalnız kal maya


dayanamıyorsunuz.

En insanlık dışı
hapishanelerde, hücrede ışık bile yoktur.
Kapı kapalıdır
ve sen mutlak bir karanlık içindesindir.
Okuyacak hiçbir şey, yapacak hiçbir şey, başka hiçbir şey yok-
tur.

Düşünme yaratıfcftgından &eri, kenefi gerçekfiginizi

218
ALışı[nuu!m Bir DiyCJU19
yaratmaktan vazgeçtiniz, çünkü zilininiz yarata6iCmek için
veri almalıdır. Zilininizin yarattığı şeyleri sonuçlar diye
adlandırdınız ve liiç6ir sonuca varamadığınızd"a onu
6ıraktınız, aklınızı kay6ettiniz.

Gene de, zilininizi terketmek lier zaman kötü değildir.


Büyük anlayışlara erişmenin lier anında 6unu yaparsınız.

Ah, tekrar mı geliyor?

Bu anlayışın zihninizden geldiğine inanmıyorsun değil


mi?

Şey, ben hep düşündüm ki ...

İşte
sorun 6urada! sen liep düşünüyorsun. Bir kere de
düşünmemeyi dene! Sadece olmayı dene.

Bir sorunun üzerinde düşünmek yerine, o sorunla 6irlik-


te olduğunda, en 6üyük anlayış gelir. Çünkü düşünme
yaratıcı 6ir yöntemdir ve olmak 6ir farkındalık durumudur.

Pek anlayamadım. Anlamama yardım et. Ben, sorunun


düşünememek olduğunu sanıyordum. Beyaz odadaki kişi
çıldırıyordu.

&n çıldırdığını söylemedim. Bunu sen söyledin. &n zili-


nini 6ıraktıgını söyledim. Kendi gerçekliğini yaratmayı dur-
durdu çünkü elinde veri yoktu.
Şimdi, uzun 6ir süre 6oyunca kendi gerçekliğini yarat-
219
TANRI İLE DOSTLUK

mayı durdurmuşsa 6u tek 6ir şey o[a6i[ir. Fakat, &unu sadece


6ir an için yapmışsa ne of ur? Kısa 6ir süre için? Böy(e 6ir
"devre arası" ona yardımcı mı ofacaktır yoksa onu incitecek
midir?

Bu, ilginç bir soru.

Düşünce, kefime ve iş, yaratmanın üç derecesidir, degi(


mi?

Evet.

Düşünürken 6i(e yaratırsın. Her düşünce 6ir yaratmadır.

Evet.

öy(eyse, 6ir sorun hakkında düşünür/ten, 6ir çözüm


yaratmayı amaç[ıyorsundur.

Elbette. Bunda yanlış olan nedir?

İstersen
6ir çözüm yaratmaya ça[ ışırsın ya da sadece
zaten yaratı[ mış ofon çözümün far/tına varırsın.

Bir kez daha? Bizim gibi güç anlayanlar için bunu bir kez
daha söyleyebilir misin?

Hiçbiriniz güç an[amıyor! Fakat 6azı[arınız çok yavaş

220
Alışı!matCık Bir Diyalog
6ir yaratma metodu kuffanıyor. Düşünerek yaratmaya
ça[ışıyorsunuz. Göstermiş o(du.gumuz gi6i 6u yapıCa6iCir.
Fakat şimdi size yeni 6ir şey söy[eyeyim. Düşünmek, yarat-
manın en yavaş yöntemidir.

Unutmayın, zihniniz yaratmak için veriye sahip


o[ma[ıı!ır. Var[ıgınız ise kesin[ikCe hiç6ir veriye ihtiyaç duy-
maz. İşte 6u yüzden veri yanı[samadır. Ne o[du.gunıfan çok,
sizin oCuşturdu.gunuz 6ir şeydir.
Yanı[samadan yoCa çıkarak yaratmak yerine, o[an
şeyden yofo çıkarak
yaratmaya ça[ışın. Zihin durumundan
yoCa çıkmak yerine oCma durumundan yoCa çıkarak yaratın.

Bunu anlamaya çalışıyorum, fakat sanırım çok hızlı gidiyor-


sun.

Bunun hakkında düşünerek 6ir cevap 6ufomazsın.


DüşünceCerinıfen sıyrı[ma[ısın, düşünce(erini geride 6ırak­
ma[ısın ve saf varo[uşa dogru i[er[eme[isin. Gerçekten 6üyük
yaratıcı[arın, gerçekten 6üyük sorun çözüm[eyici[erin,
onCara 6ir sorun verMiginde "hmmm ...6ir süreCigine 6eni
6unun[a 6ırakın ..." dediHerini duymadın mı?

Elbette.

Evet, 6ahsettiHeri de 6ud ur işte. Ve sen de aynı şeyi


yapa6i[irsin. Sen de 6üyük 6ir sorun çözüm(eyici ofo6i[irsin.
Fakat, 6i(meceyi onun hakkında düşünerek çözecegini fıaya[
edersen yapamazsın. Hayır! Bir dahi o[mak için, deCirmiş

221
TANRI İLE DOSTLUK

olmalısın!

Bir cfahi, cevap yaratan kişi cfegMir, ceva6ın hep oracfa


olcf ugunu keşfecfen kişicfir. Dahi, çözümü yaratmaz, çözümü
6uCur.
Bu 9erçekten 6ir keşif cfegilcfir, 6ir 9eri a( macf ır! Dahi,
hiç6ir şey keşfetmez, sacfece kay6o( muş o(an şeyi tekrar
6u(ur. Kay6o[muştu, fakat şimcfi 6ufuncfu! Dahi, sizin
hepinizin unutmuş o(cfugu şeyi hatırfayan kişicf ir.
Çogunuzun unuttugu 6ir şey cfe her şeyin Şimcf inin
E6ecfi Anıncfa varo(cfugucfur. Tüm çözüm(er, tüm cevap(ar,
tüm cfeneyimfer, tüm anfayış(ar. Gerçehe, yaratmanız
9ereften hiç6ir şey yofttur. Farkına varmanız 9erelten tek şey,
istecfiginiz ve aracfıgınız Fıer şeyin zaten yaratı( mış
o[cfugucf ur.
Bu, 6ir çoğunuzun unutmuş o(cf ugu 6ir şeycf ir. İşte 6u
necfen(e, "Cevap siz sormacfan önce veri(miştir" cfeyişini size
hatırfatacaft ltişi[eri 9öncfercf im.

öy[e o( masa 6unfan size söylemem im. Tüm 6u şey(er­


haftftıncfa cf üşünereft 6ir fakıncfa( ıft c( urumuna i(er(eye-
mezsiniz. Düşünereft far/tına varamazsınız, sacfece far/tına
vara6ifirsiniz.
Farftıncfa[ıft6ir varo( ma cf urumucf ur. Bu necfen(e,
yaşamcfalti 6ir şey haftftıncfa zihniniz ltarışmışsa ya cfa
şaşırmışsanız, encf işe etmemelisiniz. Bir sorununuz
o[cf uguncfa ona ltafa yormayın. O[umsuz(uHa, ofumsuz
9üç[er(e ve cfuy9ufarfa çevre[encfiginime kay9ı cf uymayın.
Onunfa meş9u[ o(cfugunuzcfa ona itaat ecfersiniz!
Anfamıyor musunuz? Ona önem vercfiginiz için onun

222
AL~nuu!ıi Bir Diya!09
tarafııufon kontrol edi(iyorsunuz. Ai(e(erine &oyun egen
çocukCar 9i6i o[mayın. Düşüncenizden kurtu(un.
Unutmayın, siz varo[an insansınız (tıuman 6eing), endişe
eden insan (tıuman minding) degiC. Bu neden(e, varo[uşa
dogru iCer(eyin.

Bu da ne demek? Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum!

Şu an nası(sın?

Alt üst olmuş durumdayım, çünkü tüm bu laf salatası içinde


kaybolmuş durumdayım.

AFı, öy[eyse nası[ o(dugunu 6i(iyorsun!

Hayır, kendimi nasıl hissettiğimi söylüyorum. Kendimi alt


üst olmuş gibi hissediyorum.

İşte
o(dugun şey 6u. Hissettigin şey o(dugun şeydir. Sana,
duygunun ruFıun di(i o(dugunu söy(ememiş miydim?

Şey, evet, fakat bunu bu şekilde anlamamıştım.

İyi. öy[eyse artı~ daha an[ayış[ı o(uyorsun.

Evet, biraz.

Deıf igimi duydun mU?


223
TANRI İLE DOSTLUK

Neyi?

Dedim ki, artık daha anCayış(ı "oluyorsun".

Bana ne demeye çalışıyorsun?

Sana, şimdinin her anında 6ir şey "ofdtıgunu" söylüyo-


rum. Ve fıissettigin şey tam olarak senin ne o(dugundur.
Hislerin asla yalan söylemez. Sana, Fıerhar19i 6ir anda tam
olarak senin ne ofcf ugunu söyferfer. Ve sadece nası( oldtıgunu
degiştirmk nası( hissettigini de degiştire6i(irsin.

Yapabilir miyim? Bunu nasıl yapabilirim?

Bir &aşka yo( "o[mayı" seçe6i(irsin.

Bu, pek mümkün görünmüyor. Hissetme yolum hissetme


yolumdur. Bunu kontrol edemem.

Hissettiklerin, varo( ma tarzına 6ir yanıttır. Ve 6unu


kontrol eı!e6i(irsin. Sana 6urada söy(edigim de 6u. "Varoluş"
kendini yer[eştirdigin 6ir durumdur, 6ir cevap degif.
"Hissetmek" 6ir cevaptır, fakat "varoCmak" degi[dir. Hislerin
varoluşuna 6ir cevaptır, fakat varoluşun hiç6ir şeye cevap
degMir. Bir seçimdir.

Ne olduğumu seçiyor muyum?

224
ACışı[nuulıi Bir Diyalog
Gerçehen efe seçiyorsun.

Nasıl oluyor da bunun farkına varmıyorum? Bunun


farkındaymışım gibi gelmiyor?

Çogu insan &unun farkıncfa cfegi[cfir. Çünkü çogu insan


kendi 9erçefüHerini yarattıkCarını unutmuştur. Fakat &unu
unutmuş o[manız yapmıyorsunuz anCamına 9e[mez. Sadece
ne yaptıgınm 6i(miyorsunuz an[amına 9eCir.

"Tanrım, onları affet, çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar."

Kesin[ikCe.

Fakat ne yaptığımı bilmiyorsam, farklı bir şey yaptığımı


nasılbilebilirim?

Şimdi ne yaptıgını 6i(iyorsun. Tüm 6u cfiyaCogun amacı


6uycfu. Buraya seni uyandırmak için 9e[cfim. Şimcfi
uyanıksın. Farkıncfasın. Farkıncfa[ık, 6ir varo[ma duru-
mudur. Sen farkıncfa "o[cfuw. Bu farkıncfa[ık durumundan
yoCa çıkarak, &aşka herhangi 6ir varoCuşu seç,e6iCirsin. Bi[9e
ya cfa harika &iri o[mayı seçe6i(irisin. Şefkat[i ve anCayış[ı
o[mayı seçe6i(irsin. Sa6ır[ı ve affeclici o[mayı seçe6i[irsin.

Sadece mutlu olmayı seçebilir miyim?

Evet.

225
TANRI İLE DOSTLUK

Nasıl? Bunu nasıl yapabilirim?

Yapma. Sadece ol. Mutluluk yaratmayı seçme. Sadece


mutlu "olmayı"seç ve yaptıgın her şey kaynagını &unıfan
alacaktır. Bunun tarafından dogurulacaktır. Ne oldugun ne
yapttgını dogurur. Bunu asla unutma.

Fakat mutlu olmayı nasıl seçebilirim? Mutluluk meydana


gelen bir şey değil midir? Yani, meydana gelen ya de meydana
gelecek olduğum bir şey değil midir?

Hayır! Meydana gelen ya da meydana gelecek olan 6ir


şey nedeniyle olmayı seçtiğin 6ir şeydir. Mutlu olmayı
seçersin. Hiç aynı olay karşısında tamamen farklı davranan
iki insan görmedin m.i?

Elbette. Fakat bunun nedeni bu olayın bu iki kişiden her


biri için farklı anlam ifade etmesidir.

ÖnemCi 6ir şeyi 6elirttin! Ona anlamı sen verirsin. Sen


6ir şeye anlam verene dek o şeyin fı.iç6ir anlamı yoktur.
Bunu unutma. Hiç6ir şeyin fı.iç6ir anlamı yoktur.
Anlam, senin varolma ıfurumunıfan kaynaklanır.

Herhangi 6ir anda mutlu olmayı seçen sensin, ya da


mutsuz olmayı. Ya da öfkeli, ya da yatışmış ya ıfa
6agış(ayıcı, ya da aydınlanmış, ya da fı.er ne olursa. Sen
seçersin. Sen. Senin dışında fı.iç kimse seçmez. Ve seçimini
oldukça keyfi 6ir şekilde yaparsın.

226
A[ışı[nuu!ık Bir Diyalog
İşte
6üyük sır. Bir şey meydana gelmeden de geldik.ten
sonra da 6ir varolma durumu seçe6ilirisin. Bu nedenle,
deneyimini sadece yaşamaz onu yarata6ilirsin de.
Aslında &unu şimdi &ile yapıyorsun. Her an. Fakat &unu
6ilinçsizce sanki 6ir uyur-gezer gi6i yapıyorsun. Eger
öyleyse, artık uyanmanın vakti geldi.
Fakat, düşünürken tamamen uyanamazsın. Düşünmek,
varolmanın düş durumundaki 6ir &aşka şeklidir. Çünkü
üzerinde düşündügün şey 6ir yanılsamadır. Sorun degil. Bir
yanılsamanın içinde yaşıyorsun, kendini 6uraya
yerleştirdin, &öylece ona &azı düşünceler vere6ilirsin. Fakat
unutma ki düşünce gerçekligi yaratır, 6u nedenle eger
Fwşuna gitmeyen 6ir gerçeklik yarattıysan, onu dafıa fazla
düşünerek güçlendirme!

"Hiçbir şey kötü değildir, yeter ki düşünce onu öyle yap-


masın.

Kesinlikle.
öyleyse lie.r şeyden önce, dafıa yüksek 6ir gerçeklikle irti6a-
ta geçe6ilmek ve yanılsamanın dışına kaça6ilmek için
düşünmeyi durdurmak iyi ola6ilir.

Düşünmeden nasıl durabilirim? Her an düşünüyormuşum


gibi geliyor. Hatta bu konuda bile düşünüyorum!

Öncelikle sakin oL Bu arada, sakince düşün degil sakin


ol dedigime de dikkat et.

227
TANRI İLE OOSI'LUK
Ah, bu iyi. Bu çok iyi.

Peka[a. Şimıfi, 6ir süre(igine sakin oCıf uktan sonra,


ıf üşünce(erinin en azınıfan 6iraz yavaşCaıfıgını göreceksin.
Yatışmaya 6aş[ar[ar. Şimıfi, ne hakkınıfa ıfüşünüyorsun onu
ıf üşünmeyi 6aş[a.

Bu da ne?

&ni ıf uyıf un. Düşünce(erin


ne yöne giıf iyorsa onun
hakkınıfa ıfüşünmeye 6aş[a. Sonra, ıf üşünce(erinin oraya
gitmesini ıf urıf ur. Düşünce(erini yogunCaştır. Ne hakkınıfa
ıf üşünüyorsun onun hakkınıfa ıf üşün. Bu, Usta[ıga giıfen i[k
aıf ımıf ır.

Vay be!, Bu zihnimi uçuruyor.

Kesin(iHe.

Hayır, demek istediğim bu değil. ..

Evet, 6u. Saıfece &unu 6i(miyorıf un. Bu gerçeHik, zihnini


uçuruyor. Siz insanCar ne ıfersiniz? Haıf i kafamızı ıf uman-
[aya[ım! Şimıfi, zihnini uçuracaksın. İşte 6u, onu bıraka­
caksın.

İnsanCar seni 6u kayıtsız[ık ıf urumunıfa görıfüHerinıfe,


"DuyguCarını terketmeye ıfayana6i[iyor musun?" ıf iye sora-
6i(ir(er. Ve sen ıfe "Evet! Harika ıfegiC mi?" ıfiye cevap(aya-
228
ACtŞl[maaıt Bir r>ıya!og
6i[irsin. Çünkü zifınin senin duygusal girdi analize.indir ve
sen tüm giren veriyi durdurmuş oluyorsun. Bunun üzerine
düşünmeyi durdurmuş olursun. Bunun yerine de,
düşündügün şey fıakkında düşünürsün. Düşünce(erini
yogunlaştırmaya 6aş[arsın ve kısa sürede de düşünce(erini
fıiç6ir şeyin üzerinde yogun[aştırmayacaksın.

Nasıl hiçbir şeyin üzerine yoğunlaşmazsın?

öncelikle, öze[ 6ir şeyin üzerinde yogunlaş. Beffi 6ir


şeyin üzerinde yogunlaşmadıkça, liiç6ir şey üzerinde
yogunlaşamazsın.

Buradaki pro6[emin 6ir parçası, zilinin lier zaman pek


çok şey üzerinde yogunlaşmış olmasıdır. SüreHi olarak farklı
kaynaklardan veri girişi olur ve 6u verileri ışıktan 6i(e dalia
liız[ı analiz eder, sana senin hakkında ve 6aşına ge(en(er ve
senin etrafında meydana ge(en(er hakkında 6i(gi gönderir.
Hiç6ir şeyin üzerinde yogunlaşa6i[mek için tüm 6u
ziliinse[ gürü(tüyü durdurma(ısın. Onu kontrol etme(i,
sınırlandırmalı ve sonunda ortadan ka[dırma[ısın. Hiç6ir
şey üzerinde yogun[aşmak istiyorsun fakat öncelikle, 6ir
seferde lier şey üzerine yogunlaşmak yerine özeffikCe 6ir şey
üzerinde yogunlaşma[ ısın.
Bunu dalia 6asit(eştireCim. Bir mum ışıgı i(e 6aşlaya-
6i[irsin. Muma, mumun alevine 6ak, ne farkediyorsan onu
gör, uzun uzun 6ak ona. A(ev(e 6ir oL Onu düşünme. Onunla
6ir oC.
Bir süre sonra, gözlerin kapanmak isteyecektir. Agır,

229
TANRI İLE DOSTLUK
donuk fıa[e ge(ecekCerdir.

Bu kendi kendini hipnotize etmek değil mi?

Etiket(erden uzak durmaya ça[ış. Gördün mü? Tekrar


yapıyorsun. Bunu düşünüyorsun. Bunu ana[iz edip &ir isim
vermek isityorsun. Bir konu fıakkında düşünmek senin onun-
(a &ir o[mana en.ge[ oCur. Bunu yaparken, onun üzerinde
düşünme. Sadece deneyimin(e &ir oC.

Pekala.

Göz[erini kapatmak istiyorsan kapat. Bu konuda


düşünme. Sadece &ırak kendi(ikCerinden kapansın[ar. OnCarı
açık tutmak için mücade(e etmezsen o[dukça do9a[ &ir
şeki[de ka panacakCard ır.

Böy[ece ıfuygusa[ girişini sınır(and ırmış oCacaksın. Bu


iyidir.
Şimdi, so[uk a[ış verişini
din(emeye &aşCa. SoCugunun
üzerinde yogunCaş. özeffiHe so(ugunu din(e. Kendini din(e-
mek &aşka fıer şeyi din(emeni engeffeyecektir. Büyük
düşünce(er &öy[e zaman[arda geCir. So[uk a[ış verişini din(e-
diğin sırada i[fıam kaynağını da din(ersin.

Ah Tanrım, nasıl yapıyorsun bunu? Nasıl oluyorsun da


böyle bir malzeme ile gelebiliyorsun?

Şiişşt. Sessiz oC. Bu konuda düşünmeyi kes!


230
A!ışı[maı!ık Bir Diyalog
Şimı!i, içsef görüşünü yogun[aştır. Çünkü 6ir kez iffıam
ge[ mişse sana &ayak iç görüyü ı!e getirecektir. Bu iç görüyü
göz(erinin üzerinı!e, a[ nının ortasını!aki yerı!e yogunfaştır.

Üçüncü Göz denilen yere mi?

Evet. Dikkatini 6uraya yogunfaştır. Derinfemesine


6uraya 6ak. Bir şey görmeyi umma. Hiç6ir şeye, fiiç6ir şey
ı!üşünmeı!en 6ak. Karan[ıkfa 6ir oL Bir şey görmeye ııgraşma.
Raliatfa ve 6oş(ııgun getirı!iği &arıştan memnun of. Boş(uk
iyiı!ir. Yaratıcı[ık saı!ece 6oş ofan yere gefir. Sonra ı!a
6oş(ııgun taı!ını çıkar. Daha fazfa fiiç6ir şey umma, fiiç6ir
şey isteme.

Aklımıze rastgele gelip duran düşüncelerle ne yapacağız?


Çoğu insan ancak üç saniye kadar boşluğu yaşama şansına
sahiptir. Sürekli olarak belirip duran düşüncelerin çıkış yerini
söyler misin - özellikle de yeni başlayanlar için? Yeni başlayan­
lar, zihinlerini neden sakinleştiremedikleri ve bahsettiğin şu
hiçliğe neden ulaşamadıkları hakkında fazlasıyla hayal kırıklığı

yaşamaktadırlar. Bu Senin için çocuk oyuncağı olabilir fakat


çoğumuz için olmadığı kesin.

Tekrar 6unun üzerinde düşünüyorsun. Seni 6unun


üzerinde ı!üşünmeyi ı!urı!urmaya ı!avet ediyorum.
Eğer zifinin ı!üşünce(er(e ı!o(u o( maya devam ederse,
sadece 6unu iz(e, 6ununfa 6arış. Düşüncefer fışkırı!ıkça,
sadece 6ir aı! ım geri at ve 6unun ofuşmasını iz[e.
Düşündügün şey liakkını!a ı!üşünme. Saı!ece 6ir aı!ım geri at

231
TANRI İLE DOSTLUK

ve ona dikkat et. Onu yargılama. Ondan do[ayı haya[


kırıHıgına ugrama. Bu konuda kendine, •İşte yine
baş[ıyoruz! E[imde oCan tek şey düşün.ce[erl HiçCige ne
zaman u[aşacagım?" gibi şey[er söy[eme.
SürekCi oCarak u[aşamadıgından şikayet ederek hiç[ige
ulaşamazsın. Bir düşünce be[irdiğinde, öze[ hiçbir şey[e i[gi[i
o[mayan, o an[a hiçbir i[gisi oCmayan konu dışı bir düşünce
be[irdiğinde, sadece bunu farket. Bunu farket ve kutsa ve
deneyimin bir parçası yap. Üzerinde durma. Bu ya[nız geçit
töreninin bir parçasıdır. Geçip gitmesine izin ver.
SesCer ve ıfuygu[ar için de aynı şeyi yap. Tam 6ir
sükunet deneyim[emeye ça[ışırken hiç duymadığın kadar
çok ses duydugunu farkeıfebi[irsin. Tam an[amıy[a rahat bir
pozisyonda oturmaya ça[ışırken hiç oCmadığı kadar çok
rahatsız[ık hissettigini farkedebi[irisin. Sadece bunu farket.
Bir adım geriye çeki[ ve kendini bunu farkederken iz[e.
Bunun hepsini deneyiminin bir parçası yap. Fakat onun
üzerinde durma. Geçip gitmesine izin ver.
Tıpkı şimdi sordugun soru gibi. Bu, sadece bir soru.
Birden be[iveren bir düşünce. Geçit töreninin bir parçası.
Bırak geçsin. Cevap[andırmayı, çözmeyi, ortaya çıkarmayı
deneme. Bırak orada ka[sın. Bırak geçit resminin bir parçası
o[sun. Sonra, bırak geçsin. Onun hakkında yapman gereken
bir şey o[madığını farket.
Bunu yaparsan, büyük bir huzur bulacaksın. Tam bir
rahatlama. Sadece tam şu anda oCman dışında istenecek
hiçbir şey, yapacak bir şey, olacak hiçbir şey yok.
Bırak gitsin. Bırak oCsun.

232
ALış,!nuulti Bir DiyaC09
Fakat 6akmaya devam et. Eıııfişe duymadan, 6ir şey
ummadan. Sadece ...nazik 6ir şekilde itle. Hiçbir şey 9örmeye
ihtiyaç duymadan ...her han9i 6ir şeyi 9örmeyi hazır oCarak.
İster 6unu i[k kez yap, ister onuncu kez, ister yüzüncü
ya aa 6ininci kez yap, titrek mavi 6ir a[ev ya da danseden
6ir ışıga 6enur 6ir şey 9örürsün. Önce, ani a[ev[er ha[inde
9örüne6uir, sonra da sürekli oCarak yanmaya 6aşCar. Onun[a
ka[. Ona dogru 9it. OnunCa 6ir[eştiğini hissedersen, 6unun
oCmasına izin ver.
Bu o(ursa, sana daha fazfa 6ir şeye söy(emeye 9erek
ka[maz.

Bu mavi alev, danseden ışık da nedir?

Bu sensin. Ruhunun merkeziair. Seni çevre(eyen, sana


dogru 9e(endir, sensin. Ruhuna merha6a de. Sonunıfa onu
6u(dun. Sonunda onu aeneyim[eıf in.
Eğer onun[a 6ir[eşirsen, onunCa Bir oCursan, mutCu(uk
diye adCanaıra6i[ecegin yüce 6ir neşeyi efe tanımış oCursun.
Ruhunun özünün, Benim özüm, o(cf ugunu keşfedersin.
Benim(e Bir o(ursun. Be[ki sadece 6ir an için. Saaece
saniyenin mi[yaraa 6iri kaaar 6ir süre için. Fakat 6uyeterCi
oCacaktır. Bundan sonra, her şey önemini kay6ecfecektir,
hiç6ir şey eskisi 9i6i o[mayacaktır ve fizikse[ dünyandaki
hiç6ir şey 6una 6enzemeyecektir. Böy(ece keıııf i aışınaa,
hiç6ir şeye ve hiç kimseye ihtiyacın o[madıgını keşfede­
ceksin.

233
TANRI İLE OOSTLUK

Bu, biraz korkutucu geliyor. Bir daha kimseyle birlikte


olmak istemeyeceğimi mi söylemek istiyorsun? Olasılıkla bana
içimde bulduğum şeyi veremeyecekleri için kimseyi sevmeye-
cek miyim?

Kendin haricinde hiç hmseyi ve hiç6ir şeyi


sevmeyeceğini söy(emedim. Kenıf in dışınıfa hiç kimseye ya
da hiç6ir şeye ihtiyacın o[mayacagını söy[edim. Tekrar
söy(üyorum, sevgi ve ihtiyaç aynı şey degi(dir.
Eger anCattıgım 6u içse( 6ir(ik deneyimini gerçekten
yaşarsan sonuç, korktuğunun tam tersi oCur. Kimsey(e oCmak
istememenin aksine herkesCe 6ir(ikte oCmak isteyeceksin,
fakat 6u sefer, i[k kez oCarak tamamen degişik 6ir nedenıfen
doCayı isteyeceksin.

Artık,onCardan 6ir şey a[mak için 6aşka[arıyCa o[mayı


istemeyeceksin. OnCara 6ir şey(er vermenin yoffarını araya-
caksın.Çünkü, tüm ka(6in(e, kendinde 6u(dugun deneyimi,
Bir o[ma deneyimini, onCarCa payCaşmayı arzu[ayacaksın.
Bu 6ir o[ma deneyimini herkes[e yaşamak isteyeceksin,
çünkü 6unun senin varo(uşunun gerçegi o(dugunu 6i(ecek ve
6u gerçegi kendinde deneyim[emek isteyeceksin.
İşte o zaman, "teh[ike[i" o(ursun. Çünkü herkese aşık
oCmaya 6aşCarsın.

Evet, işte bu tehlikeli, çünkü biz insanlar, herkesle Bir olma


duygusunun her zaman başımızı belaya soktuğu bir yaşam
yarattık.

234
ALışı!madm Bir Diya!09
Yine, aynı zamanda 6unun neden[erini 6i[iyorsunuz,
demek ki tüm 6unCardan kaçına6iCirsiniz.

Şey, evet, ihtiyaç, ümit ve kıskançlığın gerçekten de üç


büyük sevgi katili olduğunu biliyorum. Gene de, bunları
hayatımdan çıkarabileceğimden pek emin qeğilim, çünkü
bunun formülünü bildiğimden emin değilim. Yani, söylenen iki
şey var, biri bunu artık yapma ve diğeri de işte böyle yapılır.

Benim[e o[an dostCugunun devreye 9irdigi yer de 6urası.

Tanrıi[e oCan dostCugun •formü(ü 6i(mene" imkan tanır,


sadece ihtiyaç, ümit etme ve hskanç[ıktan kurtu[manın for-
mü(ünü degiC, aynı zamanda tüm fıayatın formüCünü,
çagCarın 6iC9eCigini.
Benim[e o[an dost(ugun 6u 6iC9eCigi, 9erçek yapmak,
Fıayatında canlı fıa[e 9etirmek için uy9uCamaya koymana da
imkan tanır. Bir şeyi 6i[mek ayrı, 6i[digini uy9u[aya6i[mek
ayrı 6ir şeydir. Bi[9iye safıip oCmak ayrı, 6i[9eCige safıip
olmak ayrı 6ir şeydir.
BiC9eCik, uy9uCamaya konmuş 6i[9idir.
Sana verdigim tüm 6u 6iC9iyi nası[ kuffanacagını
9österecegim. Sana 6unu fıer zaman 9österiyorum. Gene de
eger dostsak, 6ana kuCak vermen senin için dafıa koCay oCa-
caktır. O zaman, gerçekten vızı[daya6i[ir, gerçekten uça6i(-
iriz!
Burada Tanrı i(e gerçekten dost olmaktan 6afısediyoruz.
Safıte 6ir dostluktan degiC, yalancı 6ir dostluktan degi(,
part-time 6ir dostluktan degi[, önemli, anCam[ı, yakın 6ir

235
TANRI İLE DOSTLUK
dost( uktan bahsediyoruz.
Bunu yapmak için sana yardımcı olacak üç adıma götür-
müştüm seni. Bu üç adım şunfardır:

1. Tanrı•yı tanımak.
2. Tanrı'Ya güvenmek.
3. Tanrı'Yı sevmek.
Ve şimdi dördüncü adıma bakacagız: Tanrı•yı
Kucaklı:ımak

Tanrı'yı kucaklamak mı?

Evet, Tanrı•yı kucaklamak. Tanrı'Ya yakın o( mak.


Burı:ıda bahsettigimiz buydu. Tanrı'Ya nası( yakın ofu-
nacı:ıgıncfan bahsediyorduk.

Bunu yapmak isterim. Sana yakın olmak isterim. Sana


hep yakın olmak istedim. Sadece bunu nasıl yapabileceğimi
bilmiyordum.

Şimdi biliyorsun. Şimdi bunun çok iyi 6ir yolunu biliyor-


sun. Her gün 6ir kaç a( tın an 6oyuncı:ı sessizlikle 6ir oları:ıL
kendinle bir olarak. Başlamak için en iyi yer burası.
Kendinle, gerçek kendinle birlikte olcfugunda Benimle de
birlikte olursun, çünkü Ben Seninle birlikteyimdir, Sen
Benimle birsincf ir.
Sana daha önce de söyledi9im gibi, bunu yapmanın bird-
en fazla yolu vardır. Sana bir tanesini verdim, bir tanesini
tarif ettim, fakat birden fazfı:ı yol vardır. Kendine giden ve
236
Afışt[mcu!ti Bir Diyalog
Tanrt'ya giden 6irden çok yol vardır, dünyadaki tüm dinler
6unu anlasalar ve ögretseler iyi olur.
Bir kez Kendini 6uldun mu, daha yeni 6ir dünya yarat-
mak için Kendinin dışına çıkmak isteye6ilirsin. Bunu yap-
mak için, diger insanlara da kenc!ine dokunu(masını iste-
digin gi6i dokun. Diger insanlara da kendinin görülmesini
istedigin gi6i gör.

"Başkalarına, kendine davranılmasını istediğin gibi davran"

Kesinlikle. Başkalarını, Beni kucaklamak istedigin gi6i


kucakla, çünkü 6aşkalarını kucaklarken Beni de kucaklarsın.
Tüm dünyayı kucakla, çünkü tüm dünya Beni ve
oldugum şeyi kucaklar.
Dünyadaki hiç6ir şeyi ve hiç kimseyi reddetme. Sen
dünyadayken, dünya da senin içindedir, onc!an daha 6üyük
oldu9unu unutma. Sen onun yaratıcısısın, çünkü
gerçekligini, deneyimlec!igin gi6i yaratırsın. Tıpkı 6enim gi6i
sen de hem yaratıcı, hem de yaratılansın.

Ben, Tanrı'nın sureti olarak yaratıldım.

Evet. Ve yaratıcı olma ya. da herhangi 6ir anda


yaratılan olma deneyimini yaşamayı seçe6ilirsin.

Bu dünyada olmayı fakat onun olmamayı seçebilirim.

ögreniyorsun Dostum. Sana verdigim 6ilgiyi alıyor ve


237
TANRI İLE DOSTLUK

6i(ge(iği çeviriyorsun. Çü.nfo 6i(ge(ik., uyguCamaya k.onu[an


6i(gicfir. Bir mesajcı o[maya 6aş[ıyorsun. Tek. 6ir sesten
k.onuşmaya 6aş[ıyoruz.

Seninle dost olmak, herkesle ve her şeyle, her durum ve


şartla dost olmak anlamına geliyor.

Evet.

Ya, hayatında artık bir etkisi olmasını istemediğin bir kişi ya


da durum varsa ne olacak? Ya, sevmenin zor olduğu bir kişi ya
da durum söz konusuysa, kendini buna karşı koymak isterken
bulursan ne olacak?

Karşı k.oycf ugun şey k.a[ıcı o(ur.


Bunu unutma.

Çözüm ne peki?

Sevgi.

Sevgi mi?

Sevginin çözü.m(emeyecegi fıiç6ir şart, durum, sorun yok.-


tur. Bu, k.ötü.ye k.uffanı[maya razı o[acak.sın demek. cfegMir.
Bunu cfafıa önce efe tartışmıştık.. Bu, sevginin, sen ve cfiger
insanCar için fıer zaman 6ir çözüm o(cfugu anCamına ge(mek.-
tecfir.

238
ALışılnuu!m Bir Diya!09
Sevginin iyiCeştiremeyecegi
hiçbir insan yoktur. Sevginin
kurtaramayacagı hiçbir ruh yoktur. Asluıaa, kurtarılacak
hiçbir şey yoktur, çünkü sevgi, her ruhun o(cf ugu bir şeydir.
Ve bir başkasına onun ruhu ofan bir şeyi vercf igincfe, ona ken-
efisini efe vermiş of ursun.

Senin bizim için yaptığını söylediğim şey


de bu! Ve benim
kuruluşumun sloganı
da bu zaten. Bir slogan bulmaya
çalışırken aklıma gelen de buydu: İnsanları kendilerine geri
vermek.

Bunun bir rast(antı o(cf ugunu mu sanıyorsun?

Sanırım artık bunu daha iyi bilmem gerekir.

Be(ki efe 6i(me(isin.

Hiçbir şey rastlantı değildir, değil mi?

Hiçbir şey.

Ne radyoya girmem, ne Güney'e yaşamaya gitmem, ne


çalışanlarının
hepsinin siyah olduğu bir radyodan iş önerilme-
si ve ne de The Evening Capital'de Jay Jackson ile
karşılaşmam. Bunların hiçbiri kazara olmadı, değil mi?

Evet.

239
TANRI İLE OOSI'LUK

Sanırım, bunu Jay ile karşılaştığım ilk günde biliyordum.


Aramızda geçen hiçbir şeyin kaderin bir ürünü olmadığı bel-
liydi. Bunu açıklayamam; sadece ofisine adım attığım ilk
andan itibaren bunu hissediyordum. Evet, sinirliydim, çünkü
umutsuzca bir işe ihtiyacım vardı. Fakat içimde, oturduktan
hemen sonra işlerin iyiye gideceğine dair bir his vardı.
Jay, harika bir insandı. Onu tanıdıkça, onun ne kadar seve-
cen, insan halinden son derece anlayan, inanılmaz derecede
dost ve en önemlisi insan sevgisi ile dolu biri olduğunu
anladım. Onu herkes seviyordu.
Jay, herkesdeki olumlu yanları görüyordu. Herkese bir şans
veriyordu. Ve sonra, bir ikincisini, üçüncüsünü. Onun için
çalışmak rüya gibi bir şeydi. İyi bir şey yaptığında bunu asla
gözden kaçırmazdı. Sana hemen keçe uçlu kalemle bir not
gönderirdi: Bütçe hakkında iyi iş çıkarmışsın ya da Rahibe ile
görüşme harikaydı! Bu notlar birdenbire etrafta uçuşabilirdi;
her gün haber odasının her tarafında bulunabilirlerdi.
Jay'i seviyordum ve genç yaşta öldüğüne inanamadım.
Sanırım, kırklı yaşlarının ortasındaydı ve bir tür mide prob-
lemi vardı. Ya da belki daha önemli bir şeydi, bilmiyorum.
Tüm bildiğim, yanında çalıştığım son aylarda, mısır lapası
haricinde hiçbir şey yemediğiydi. Özellikle, bebek maması. Ya
da yulaf ezmesi. Yiyebildiği tek şey bunlardı.
Sonra, Anne Arundel Times'daydık. The Evening Capital el
değiştirmişti ve Jay, babası ve kardeşi ile birlikte başka bir
küçük gazete satın almış, onu haftalık çıkan Anne Arundel
County'ye çevirmişti (o zamanlar Annapolis bir ilçeydi). Jay,
beni çağırıp, Times'da baş editör olmamı önerdiği zaman hala
Capital'de çalışıyordum. Karar vermem, sadece iki saniyemi
aldı.
İlk gazetede serbest bir eğitim almıştım, fakat ikincisinde

240
ACışılnuulık Bir DiyaC09
daha da fazlasını öğrendim. Çok daha küçük bir yayındı ve
daha az sayıda elemanla çıkarılıyordu, bu da her hafta her
şeyin elle hazırlanmasını gerektiriyordu. Mizanpaj ve düzenle-
meyi öğrendim.
Ayrıca, gazetenin fotoğrafçısıydım (bir makinayı nasıl kul-

lanacağımı ve karanlık odada nasıl çalışılacağını çabucak


öğrenmem gerekmişti) ve en iyi (aslında tek) röportajcısıydım.

Gazetenin tüm baskılarının son teslim tarihinin affedilmez bir


kesinlikte olması gerektiği için, baskı altında çalışmak
hakkında da çok şey öğrendim.

Umarım, burada varlıklarından haberim bile olmayan


yeteneklerimi keşfettiğimi anlamışsınızdır. Ayrıca, sadece
kendimi yapmak için zorlayarak bu yeteneklerimi ortaya
çıkarabileceğimi de keşfettim. Benim için esas keşif bu
olmuştu. Esas mesaj buydu. Yukarıdan gelen kısa bir nottu.
Tanrı, bana o zamandan beri sayısız kez kullandığım bir şey

söylemişti: yaşam, rahatının bozulduğu yerde başlar.


Bunu daha önce söylemiştim ve tekrar söylüyorum.
Hayatınızda e-s-n-e-m-e-k-t-e-n korkmayın. Yakalayabileceğiniz­
den daha yükseğini hedefleyin. İlk başta korkutucu görülebilir,
fakat bundan zevk alacaksınız.
Ben de bunu seviyordum. Bu konuda başarılıydım. Bir türlü
başından ayrılamıyordum. Ve Jay, benim bu yönümü biliyor-
du. Bende bunu görmüştü ve bunu dışarı vurmamda yardımcı
olmuştu. Daha genç olduğum o günlerde hep güvensizlikle
çevriliydim, fakat Jay hangi malzemeden yapıldığımı biliyordu.
Beni kendime geri vermişti. Tüm Ustalar böyle yapar ve böyle
yaparak en büyük kutsamayı sağlarlar.
Jay'in eğitimi, sıkı fakat şefkatli rehberliği ve "hiçbir şey
imkansız değildir" sloganı altında geliştim. Aslında, kısa

sürede ayak uydurmuş, sahiplenmiştim. Babamın bana

241
TANRI İLE OOSI'LUK

öğrettiğini çok iyi uyguluyordum: Kafana koyduğun her şeyi


yapabilirsin. Ya da annemin dediği gibi, Nerede bir istek
varsa, orada bir yol vardır.
Dediğim gibi, Jay bu kadar genç ölünce gerçekten
şaşırmıştım. Bu kadar iyi bir insanın aramızdan böylesine
erken ayrılmasına inanamamıştım.

Görevi tamam[ anmıştı.

Artık bunu biliyorum. Fakat o zaman bunu anlamamıştım.


Şaşırmıştım, canım yanıyordu. Gerçekten iyi insanların ödülü
buysa, bunun amacı neydi? Aklımdan geçen buydu. Hatta o
günlerde, öte dünya gibi bir şeyin olup olmadığından bile emin
değildim. Ölümden sonra yaşamın olup olmadığını bilmiyor-
dum. Jay'in ölümü beni çok şaşırtmıştı. Bu sorunun cevabını
bulmak bana zor geliyordu.

Bir cevap 6u(a6ifı!in mi?

Evet. Jay'in cenazesinin olduğu gün cevabımı aldım.

Nası[ ofı!u?

Cevabı Jay'in kendisi verdi. İki kelimeyle. Mezarının için-


den. Kendi sözleriyle.

242
ON
Belki de, mezar, aydınlanmayı bulmanın olası olmadığı bir
yerdir, fakat ben orada buldum. En azından bir kısımını.
Jay'in, Annapolis St. Anne Kilisesi'ndeki cenaze törenine
gitmiştim, fakat geç kaldığım için her yerin dolu olduğunu
gördüm. Şehrin yarısı orada olmalıydı ve neden bilmiyorum
ama tüm bu yas tutan insanlar varken kendimi bir şekilde
oraya ait hissetmedim. Sanırım, sadece ikimiz arasında özel bir
an istemiştim. Çok iyi bir dostumu kaybetmiştim. O, benim
için bir ağabey gibi olmuştu.
Kiliseden ayrıldım ve o gün daha sonra J ay için mezarının
başında kendi özel törenimi, kendi özel vedamı yapmaya karar

verdim. İki saat sonra, herkesin mezardan ayrıldığına


inandığımda, St. Anne Mezarlıı'na gittim. Doğru

düşünmüştüm. Kimse yoktu. Jay'in mezarını bulmaya ve veda


sözlerimi söylemeye çalıştım. Fakat, mezarın yerini bulamıyor­
dum. Bir yerlerdeydi. Tek tek tüm mezar taşlarına baktım,
fakat ELMER (JAY) JACKSON, JR. yoktu. Başa döndüm ve
tekrar aradım. Yoktu.
Hayal kırıklığına uğramıştım. Belki de, cenaze törenine
katılmalıydım. Yoksa, yanlış mezarlığa mı gelmiştim? Doğru
yere bakmıyor muydum? Jay'e gerçekten de veda etmek istiy-
ordum. Bu anı çok istiyordum. Ve şimdi de yağmur çiselem-

243
TANRI İLE DOSTLUK

eye başlamıştı. Rüzgar hızlanıyordu ve bir fırtına yaklaşıyor


gibiydi. İçimden, "Hadi Jay, neredesin?" diye bağırıyordum.
Bilirsiniz, trafik ışığına yakalandığınızda, değişmesini
istersiniz de, değişmeyince içinizden "Hadi, değiş artık, lanet
olası" diye bağırırsınız. Yaptığım da işte buydu. Işığın gerçek-
ten değişmesini ummazsınız. Ve mezarlıkta da gerçekten bir
cevap almayı ummazsınız (Aslında almamayı tercih edersiniz).
Ama, ben bir cevap aldım. Ve neredeyse aklımı kaçırıyor­
dum.
İşte orada.
Tüm söylediği buydu. Fakat onun sesiydi. Jay'in sesiydi,
tıpkı bir çan gibi kesin ve berrak. Tam arkamdan gelmişti, o

kadar hızlı döndüm ki neredeyse ayakkabılarım ayağımdan


çıkıyordu.
Kimse yoktu.
Jay'i duyduğuma yemin edebilirdim.
Sonra, onu tekrar duydum.
İşte orada.
Bu sefer, biraz daha ileriden, yüzümün dönük olduğu yön-
den, fakat biraz yukarıdan küçük bir tepeciğin üstünden
gelmişti. Sırtımdan yukarı bir ürperti yükseldi. Bu Jay'in sesiy-
di. Sesi Jay'e benzeyen biri değildi. Jay'di.
Fakat orada kimse yoktu. Ben de, belki de bir bekçi
dolaşmaya çıkmıştır diye düşündüm. Belki, beni çevreye
bakınırken görmüş ve yeni kazılmış bir mezar aradığımı tah-
min etmişti. Belki de sesi Jay'in sesine benzeyen biriydi.
Fakat çevrede kimse yoktu. Civarda birinin olmasını
gerçekten istiyordum. Gerçekten istiyordum. Çünkü bu ses,
hayalimde canladırdığım bir şey değildi. Onu duymuştum, bir
an sonra kalbimin atışını duyduğum kadar yüksek ve açık bir
şekilde hem de.

244
Afışı!nuu!ıi Bir Diyalog
Tepeye doğru hızla yürüdüm. Belki orada birisi var da ben
buradan göremiyorumdur, diye düşünüyordum. Tepenin
üzerinde bir noktadan çevreye bakındım.
Kimse yoktu.
Sonra, sesi tekrar duydum - bu sefer daha daha yumuşaktı,
kelimeler yavaşça söylenmişti, sanki Jay yanıbaşımdaydı.
İşte orada.
Bu sefer yavaşça döndüm. Korkuyordum. İtiraf ediyorum.
Fakat korku, kısa sürede yerini şaşkınlığa bıraktı. Jay'in mezar
taşı, önümde duruyordu. Mezarının üzerinde duruyordum.
Sanki bir timsahın üzerinde duruyormuşum gibi, bu toprak
parçasından sıçrayarak çıktım. Üzgünüm, özür dilerim.
Kiminle konuştuğumu sandığımı bilmiyordum.
Evet, Jay'le konuşuyordum. Orada olduğunu biliyordum.
Ölümün bile onu yok edemeyeceğini ve son, özel bir an için
çağırdığını biliyordum.
Gözlerim yaşlarla dolmuştu. Yere oturdum ve bir süre
orada kaldım, nefesimi tutarak Jay'in mermer üzerine daha
yeni kazınmış ismine baktım. Bir şeyler daha söylemesini bek-
ledim. Söylemedi.
Bir süre sonra, "Pekala" dedim, "ölü olmak nasıl bir şey?"
O anı aydınlatmayı deniyordum. Bunun yerine uzaklarda
bir aydınlık gördüm. Fırtına yaklaşıyordu.
"Dinle Jay" dedim içimden, "Benim için tüm yaptıkların
ve herkes için yaptığın, olduğun her şey için teşekkür etmek
istiyorum. Pek çok insan büyük bir ilham kaynağıydın. Pek
çok hayata, çok güzel ve destekleyici bir şekilde etki ettin.
Sadece, sana teşekkür etmek istemiştim. Seni özleyeceğim
Jay."
Sessizce ağlamaya başladım. Sonra, Jay'le son iletişimimi
yaşadım. Bu sefer kelimeler şeklinde değildi. Bir duyguydu.

245
TANRI İLE DOSTLUK

Sevgi dolu bir şekilde üzerime yayılan bir duyguydu, sanki


birisi omuzlarıma bir pelerin atmış ve nazikçe kollarımı
sıkmıştı.
Tarif etmek için daha başka kelime bulamıyorum. Fakat,
sonrasında Jay'in iyi olacağını, iyi olduğunu ve benim de iyi
olacağımı biliyordum. Ve o anda her şeyin mükemmel
olduğunu anlamıştım. Olması gereken yol buydu.
Ayağa kalktım. "Pekala Jay, anladım," diye gülümsedim,
"Hiçbir şey imkansız değildir."
Tepeden aşağıya inerken bir gülme sesi duyduğuma yemin
edebilirim.

Siz iltiniz, oraıfa güze[ 6ir anı pay(aştınız. Teşekkür(er.

Oradaydı, değil mi? Onu duydum, değil mi? Ve o da, beni


duydu.

Evet.

Ölümden sonra hayat var değil mi?

Hayat e6eıfiıfir. Ö(üm yoktur.

Bu soruyu sorduğum için özür dilerim. Şu andan itibaren


bu tür şeylerden asla kuşku duymamalıyım.

As(a mı?

Asla. Budha, Krişna ve İsa gibi gerçek Ustalar, asla şüphe


246
ACışı!nuu!m Bir DiyaCog
duymazlardı.

"Ba6a, neden 6eni yüz üstü 6ıraktın?" *ne demek peki?

Şey, bilmiyorum ... Bunun ne (?lduğunu bilmiyorum.

Şüpfie, evladım. Şüpfie. Sadece 6ir an, 6ir saniye için o[sa
6i(e. Şunu 6i(me(isin H dostum; fier Usta, kendi Cennet
Bafıçesi'ni ziyaret eder. Orada, fier Ustanın sorduğu soruyu
sorar. Bu gerçek ola6i[ir mi? Tüm 6un(arı 6en mi uyduruyo-
rum? Bu kupadan içmem gerçekten Tann•nın istegi mi? öy(e
o[masa, dudaklarıma götüre6ifir miydim?

Bazen bu soruların bazılarını ben de soruyorum ve bunu iti-


raf etmekten de utanmıyorum.

Şu anda Benim(e konuşmasaydın senin ıçın ko[ay


olacagını 6iCiyorum. Pek çok açıdan daha kolay olurdu.
İnsan[ıga 6ir mesaj getirmek ve dünyayı degiştirmek
Fıakkında üst(endigin tüm 6u sorum(u(uktan fortu(a-
6i(irdin; Fıayatını göz[er önüne seren ve üzerinde toplanan
kamuoyunun dikkatinden kurtula6i(irdin.
Evet, devam etmenin senin istegin oldugunu görüyorum.
Hayatında olan fier şeyin olması senin kendi istegindi.
Hayatındaki tüm olaylar seni 6u ana getirdi.

• isa'nın çarmıhta sarfettiği son sözlerden alınma: "Elohim, lema


şabaktani." Ç.N.

247
TANRI İLE DOSTLUK

Kendini adadıgın bu göreve seni fıazır[amak için sana,


en uygun anne ve en uygun baba, mükemme( bir ai(e ortamı
ve mükemme( bir çocukCuk veri(di.
Sana, i(etişim konusunda işlenmemiş yetenek.Cer ve bu
yetenekCeri ge(iştirme şansı veri(di. Dogru zamanda ve dogru
yerde bu(unuyordun ve diger insanCar da senin(e 6ir(ikte
dogru zamanda dogru yerde buCunuyor(ardı.
İşte bu nedenden doCayı ]ay Jacksonfo karşı[aştın ve bu
nedenden doCayı senin hayatında bu kadar derin bir etkisi
o(du. Bu neı:fen(e, Ba(timoreıda siyah[ar arasında, Güneyde
beyazCarCa, Afrika{ı yerWer(e, Ekuador ha[kıy[a bir[ikte
ça(ıştın. Bu neden(e, yabancı ü(ke(erde hiçbir şey(eri
o(madan tota(iter rejim(er a(tında yaşayan baskı görmüş ve
korku içindeki insanCarCa ve senin ü(kende yaşayan ve her
şeye sahip dünyaca tanınmış fi[m ve te(evizyon yı[dız[arı
ve po(itik (ider(er(e aranda dostça ve anCam(ı konuşmaCar
o[ı:fu.

Yaşadıgın hiçbir şey rastCantı


eseri degiCı:fir, hiçbir şey
şans eseri o[ mamıştır. Hepsi de, senin deneyim(emeyi ve
bi[meyi seçtigini deneyim[emen ve bi[men için, kim
o(dugunun hakkında sahip o(dugun en büyük vizyonun en
büyük versiyonunu deneyim[emen için meydana
ge[miş[ercfir.

Öyleyse, Joe Alton 'la karşılaşmamın da aynı


sınıflandırmaya girdiği sonucu çıkıyor.

Dogru 6ir sonuca vardın.

248
A!ışı{ma4m Bir Diyalog
Biliyorsun ki, eğer Senin mesajını tüm ülkeye ve tüm
dünyaya yayacaksam, bir gün siyasi arena hakkında her şeyi en
etkili yoluyla öğrenmem gerekiyor.

Sen 6unu 6iliyon!un. Sen, lier zaman dünyaya yeni 6ir


ümit getirmek istedigini 6iliyordun. Politika ve dinin, yeni
umutlar cfogdukça degişikliklerin yapıla6ildigi iki alan
oldugunu gayet iyi anlıyordun.

Çocukluğumdan beri hep politikayla ilgilendim. Hayatının


büyük bir bölümü boyunca yerel politikayla ilgilenen bir
babaya sahiptim. Adaylar için çalışırdı, mevki sahibi insanları
tanırdı ve evimiz her zaman yargıçlar, belediye meclisi üyeleri,
seçimler için adaylığını koyan kişilerle dolup taşardı, bu
kişilerin çoğu düzenli olarak babamla oyun oynamaya gelirler-

di.
Ondokuzumda, Annapolis'e ilk geldiğimde, ilk tanıdığım
kişiler, belediye başkanı Joe Griscom ve ilçe şerifi Joe
Alton'du. Yerel radyo istasyonu için çalıştığımdan dolayı, ben
de basının bir üyesi sayılıyordum. Bu da, bu kişileri görmemi
bir nebze olsun kolaylaştırıyordu. Ayrıca önerebileceğim bir
şeyler de vardı - radyoya kısa bir süre çıkmak hiçbir politikacıyı

rahatsız etmez - ve Joe'ya sık sık bu programlarda yer veriyor-


dum.
Onu tanıdıktan kısa bir süre sonra Joe Alton bölgemizden
Eyalet Senatosu için adaylığını koyup kazanmıştı. Joe'yu çok
seviyordum, çoğu kişi onu seviyordu. Seçimleri açık farkla
kazanmıştı ve Anne Arundel İlçesi'nin bazı sakinleri daha büyük
bir idari şekil kazanmak için mücadale etmeye başladıklarında
Joe bu hareketin başını çekmekteydi. Ben de özerklik için

249
TANRI İLE OOSI'LUK
yürütülen bu kampanyaya katılmıştım ve kampanya zaferle sonuç-
landıktan sonra Joe Alton, Anne Arundel 'in ilk yöneticisi oldu.
Yıllar sonra, tekrar Annapolis'e gidip de, The Anne
Arundel Times'da çalışmaya başladığım sırada, bir gün Joe
Alton beni aradı.
İlçe idaresine yaptığım yardımımdan hoşnut kalmıştı ve
şimdi ilçe yöneticisi olarak bir başka hedefin peşinde koşuyor­

du ve basının yardımına ihtiyacı vardı. Fakat çağrısı bana değil


Jay'e ulaşmış.
Sanırım haftalık yerel gazetenin sahiplerini karşısına almak
istemiyordu ve bana bir iş önermeden önce onlara sormasının
daha iyi olacağını düşünmüştü. Ölmeden üç ya da dört ay
önce Jay odama gelip, "Arkadaşın Joe, onun kampanyasında
çalışmanı istiyor," dedi.
Kalbim yerinden fırlayacak gibi oldu. Sürekli olarak bu
inanılmaz fırsatlarla karşılaşıyordum. Sanki kucağıma düşüyor­
lardı. Jay, benim heyecanımı anladı. "Sanırım kabul edeceksin,
değil mi?"

Onu, hayal kırıklığına uğratmak istemiyordum. "Bana,


gerçekten ihtiyacın varsa, seni bırakmak istemiyorum" dedim.
"Bana karşı çok iyiydin ve sana borçluyum."
"Hayır değilsin" diye düzeltti beni Jay. "Sen, kendine

borçlusun. Bunu hiç unutma. Eğer istediğin bir şeyi birisini


incitmeden elde edebiliyorsan, onun ardından koşmayı da
kendine borçlusundur. Masanı toparla ve sıvış buradan."
"Hemen şimdi mi?"
"Neden olmasın? Kalbinin nerede olduğunu görebiliyorum
ve oraya gidene kadar günleri sayarak seni burada tutmanın
bir anlamı yok. Hadi git."
Jay, elini uzatarak salladı. "Bundan hoşlandım," diye
gülümsedi. "Tecrübesiz bir gazeteciden, baş editörlüğe. Bu

250
ACışı!nuulıi. Bir Diya!~
senin için gerçek bir ilerleme doğrusu."
"Evet."
"Biz de iyi bir ilerleme kaydettik. Bizimle beraber çalıştığın
için teşekkürler. "
"Hayır, benimle çalıştığınız için ben teşekkür ederim."

Heyecandan konuşamıyordum. "Bana bir şans verdiğin için


teşekkürler. Beni kabul ettiğin sırada gerçekten de bir işe ihtiy-

acım vardı. Bunu asla unutmayacağım. Böyle bir şeye nasıl


karşılık vereceğimi bilmiyorum."
"Ben biliyorum, " dedi Jay.
"Nasıl?"

"Durma, yoluna devam et."


İşte böyle. Bu adamı nasıl terkedebilirdim ki? Gazeteyi nasıl
bırakabilirdim? Jay yüzümdeki ifadeyi görmüştü. "Bunu aklına
bile getirme" dedi. "Eşyalarını topla ve buradan defol."
Ve sonra gitti. Sadece bu kadar. Odamdan ve sokak
kapısından dışarı çıktı. Fakat giderken şöyle bir geriye dönüp,
"Asla arkana bakma dostum. Asla arkana bakma." dedi.
Bu onu son görüşüm oldu.

Sana iyi 6ir ögüt vermiş.

Gerçekten mi? Asla arkaya bakmamalıyız, öyle mi? Geriye


bakarak kazanılacak hiçbir şey yok mu?

"İş işten9eçtihen sonra fikir yürütme," demek istiyordu.


Sonradan fikir yürütmeden, suç[uf uga kapılmadan, durak-
samadan i(er(e. Hayatın, önünde uzanmaktadır, arkanda
değil. Yaptığın şeyi yapmışsındır. Bunu degiştiremezsin.
Fakat iler(eye6ilirsin.
251
TANJU İLE DOSTLUK
Fakat, pişman olmak iyi değil midir?

Pişman olmakla su.ç(u(uğu6ir6irine karıştırmaıfığın


sürece. İkisi aynı ıfeğMir. Pişmanlık, gerçek sen hakkınıfaki
en yüksek düşünceni ifade etmediğini 6i(ıf irmendir.
Suç(u(uk, 6ir ıfafıa 6öyle davranmanın sana yakışmaya­
cağına karar vermendir.

Toplumunuz ve ıfinCeriniz, size eski halinize dönme


umudu o[maıfan cezalanıfırı[manız gerektiğini öngören 6ir
suçlu[uk duygusunu ö_ğretmekteıfir. Fakat size şunu
söylemeliyim: yaşamın amacı kim oCıf ugunuz hakkında
sahip o(ıfuğunuz en 6üyük vizyonun en 6üyük versiyonunda
kendinizi fıer an yeniden yaratmaktır.
Bu neıfen(e, nereye gittiğinizi, kendiniz ıçın
6eCir(ediğiniz yo[u görerek ve tam olarak deneyimlemeye
ihtiyaç ıf uyıfuğunuz şeyi ıfeneyim[emek ve yaratmaya
ihtiyaç duyduğunuzu şeyi yaratmak için ihtiyaç
ıf uyıf uğun uz araçları vererek size yarıl ımcı 6ir yaratıcı
olarak katı[ıf ım. Tüm 6unlar sizin ve Benim tarafından
ortaya çıkarı[ıf ı.
öyleyse 6u kimin isteği ?

Bunun Kutsa( o(ıfuğunu söylemeliyim. Şunu hep


hatır[ayın :

Sizin ve Benim lstegim


Kutsa[ ofanın istecfigiıfir.

Ah Tanrım, bu harika. Böyle diyordu değil mi? Bu her şeyi

252
A!ışt[nuu!ıt Bir Diyalog
açıklıyor. Bunu bir şekilde yapabiliyorsun. Her şeyi on kelime
ya da daha azıyla açıklayabiliyorsun. Tanrı ile Sohbetler'de
söylediğin "Sizin kendiniz için istediğiniz Benim sizin için iste-
diğimdir" cümlesinin söylemenin bir başka yolu bu.

Evet.

Fakat orada zihnimde yer eden bir şey söylemiştin.


Hayatımın meydana gelmesi için sadece "Tanrı'yı kul-
landığımı" söylemiştin. Bir şekilde, bu bana, doğru gelmiyor.
Yani, Seninle aramdaki ilişkinin böyle olduğunu sanmıyorum.

Neden olma.sın?

Tam olarak bilmiyorum. Fakat bir yerlerde bir karışıklık


oldu, bana burada Tanrı'ya hizmet etmek için bulunduğumuz
öğretilmişti. Milwaukee'de St. Lawrence Okulu'ndayken ve bir

rahip olacağımı düşünürken, rahibelerin Tanrı'nın amaçlarına


hizmet etmek için beni kullandığını söylediklerini
hatırlıyorum. Kendi amacıma hizmet etmek için Tanrı'yı kul-
landığım hakkında hiçbir şey söylenmemişti.

Ama., 6enim olmasını istedigim de 6u.

Öyle mi? Bunu mu istiyorsun?

Evet.

Bizden Seni kullanmamızı mı istiyorsun? Senin bizi kullan-


253
TANRI 1LE OOSI'LUK

man için burada değil miyiz?

Sorunun 6ir Rısmı 6unu an[maha, 6u fonuşma ayrı


o[maR üzerine Ruru[muştur. SanRi, sen ve Ben 6ir6irimizcfen
ayrıymışız gi6i Ronuşuyoruz, çogu insan da 6öy[e oCdU9unu
düşünüyor. Çogu insan Tanrı i[e i[işRisinin 6öy[e o[ı!ugunu
düşünüyor. Daha iyi anCaşılacaRsa 6u durum üzerinde
RonuşmaR yararCı oCacahır, fafot 6urada 6ir yanı[samadan
RonuştU9umuzu, gerçehen, gerçeR olanın 6u oCmadıgını
6e[irtma istiyorum.

Anlıyorum. "Yanılsama" içindeki hayat hakkında


konuşurken yanılsamayla ilgili · terimler kullanmanın yararlı
olduğuna katılıyorum. Dünyadaki tüm hayatın bir yanılsama

olduğunu biliyorum. Ve artık, Seninle ve her şeyle ve herkesle


Bir Olmanın Mutlak Gerçekliği'ni de biliyor ve sık sık deneyim-
liyorum. Kavramları, benim ve pek çok insanın sınırlı olan
anlayış kapasitesi içinde tartışmak yardımcı olabilir. Bu anlayışın
sınırlarından bahsetmişken, burada Senin bizi kullanman için
bulunmuyor muyuz?

Eger, siz Benim sizi Ruffanmam için oradaysanız, dünya


neden 6öy[e öy[eyse? AHımdan geçen 6u oCa6i[ir mi? Ya da
6u, sizin aHınızdan geçen mi? Geçerli ofon iRinci seçeneR,
6irincisi degiC.
İçinde yaşadıgınız dünya tamamen sizin zihninizin 6ir
eseridir.
Bunu tehar söy[üyorum, çünRü farhna varmamanız
oCası[ıgı var. İçinde yaşadıgınız dünya sizin zihninizin 6ir

254
A!ışı[nuu!ıi Bir Diyalog
eser«fir.
Dünya Fıakkınıfo zifıninizd'e ne taşıyorsanız, dünyada
da onu görürsünüz. Hayat hakkında zifıninizd'e ne taşıyor­
sanız Fıayatta da onu görürsünüz.
Eger sizi kendi amaçlarım dogru(tusunda kuffansaydım
(kendi dar anlayışınızaa sınırland'ırdıgınız gibi) fazlasıyla
etkisiz 6ir Tanrı olurdum. Hiç6ir şey yapamıyor gi6i
gözükürdüm! Hatta seni kuffanırken 6i(e, olayların akışını
de9iştirmeliten, isted'i9im dünyayı yaratmaktan aciz olur-
dum. Dünyayı 6u şeki(de yaratmak, amacım ola6i[ir mi?
Ta6ii ki Fıayır ...sadece ...amacım sizin seçti9iniz dünyayı
yaratmak olmadıkça. Bu durumda, 6enim amacıma Fıizmet
· etmiş olurdunuz ve Ben de sizi kuffanmış olurdum.
Ha[6uki, siz Beni kuffandınız, çünkü sadece sizin
içinizd'e 6u(unan yaratıcı güç - size 6enim tarafımdan ver-
ilen güç - sayesinde düş(erinizd'eki dünyayı yarata6ilirsiniz.

Bu, benim düşlerimdeki dünya mı?

Eger düş(emeseydiniz, o[mazaı.

Pek çok kereler, en kötü kabuslarımın ürünü olan bir dünya


gibi geliyor.

Ka6us[ar da rüyadır. Öze[ 6ir tür rüyadırlar.

Onlardan nasıl kurtulurum?

255
TANRI İLE DOSTLUK
Dünya hakkııufaki düşünceni df9iştir. Bu, daha önce
6ahsetti.9im yöntemin 6ir parçasıdır. Ne hakkında
düşüneceksen onun hakınıda düşün. İyi ve harika şeyler
üzerine düşün. İhtişamlı, zaferle dolu, sevginin ifade edil-
di.9i anları düşün.

"Öncelikle Göklerdeki Krallığı düşün ve geri kalan her şey


sana gelecektir. "

Kesinlikle.

Ve bu yöntemde, Seni, Tanrı'yı kullanalım.

Tanrı, yöntemdir. Yöntem, Benim olcfu.9um şeydir.


Yaşam olarak adlandırdıgınız şey, yöntenufir. Beni kul-
lanamazsınız. Kuffandıgınızdan haberiniz olmaz. Çünkü
&eni 6iCinçli olarak, bilerek ve isteyerek kuffanırsanız, her
şey df9işir.
Tanrı ile dost olmanın beşinci adımı 6udur.
Tanrı'Jı kuffanmak.

Lütfen, bana bunu nasıl yapacağımı söyle. Bunu hala bu


terimlerle düşünmek bana garip geliyor. Tanrı'yı kullanmanın
ne demek olduğunu anlamak için yardımına ihtiyacım var.

Tanrı'Yı kuff unmuk sana vermiş oldu.9um tüm araç ve


hediyeleri kuffanmak demektir.
Düşüncelerin, sözlerin ve hareketlerinle kendi
256
A!ışı!ma41i Bir Diyal09
gerçeHiğini oluşturmam ve deneyimlerini yaratmanı
sağlayan yaratıcı enerji hediyesini, görünüşe &aforak
yargılamamanın iyi ofa&i[ecegi zamanlarda gerçeği &i[meni
sağ[ayan nazik &ir &i[ge[ik hediyesini, &aşfo insanları kut-
samanı ve onları koşulsuzca ka&u[ etmeni, kendi seçimlerini
yapmalarında ve yaşamalarında onları destekfemeni, kendi
Kutsa[ &n[iğine aynısını yapma özgürlüğünü vermeni
saglayan, her &irinize kim ofduğunuz hakkında sahip
ofduğunuz en 6üyük vizyonun 6ir sonraki en 6üyük versiy-
onunda kendinizi yeniden yaratma fırsatı sağlayan saf
sevgi hediyesini kuffanmak demektir.
Evrende, kutsa[ &ir güç vardır ve yaratıcı enerji, nazik
6ir &i[ge[ik ve saf sevgiden oluşur.
Tanrı'Yı kuffanırken asCında sadece 6u Kutsa( Gücü kul-
lanırsın.

"Güç seninle olsun."

Kesinlikle. George Lucas'tn &unu rastlantı eseri mi


ortaya attığını sanıyorsun? Bu düşüncenin öylesine,
havadan mı geldiğini haya[ ediyorsun? Georgrn 6u sözler ve
:::~ri[erindeki anlamları ortaya atması için ilham verdim,
tıpkı şimdi 6u sözler ve düşünceleri ortaya atman için sana
ilham verdiğim gi&i.
öyleyse şimai git ve sana verilmiş olan görevi yerine
getir. Dünyayı, 6u gücü kuffanarak değiştir.
Ve &ni kuff an. &ni, her zaman, her gün kuffan. En
karanlık anında da en parlak anında da, hem korktugun

257
TANRI İLE DOSTLUK

zamanlanfa liem de cesaretle docluğun zamanlarda, yük-


se[işe geçtiğinde de inişe geçtiginde de Beni kuffan.

Tüm 6un[arı yaşayacagını ve yaşadıgını sana


söy[eme[iyim. Çünkü lier şeyin 6ir mevsimi ve gögün
a[tındaki lier amacın 6ir zamanı vardır.

Dogmanın ve ö[ ümün zamanı;

Ekmenin ve ekireni 6içmenin 6ir zamanı;

ö[dürmenin ve iyi[eştirmenin 6ir zamanı;


Yıkmanın ve inşa etmenin 6ir zamanı;

Göz yaşı dökmenin ve gü[ menin 6ir zamanı;

Yas tutmanın ve dans etmenin 6ir zamanı;

Taş[arı dağıtmanın ve 6ir araya getirmenin 6ir zamanı;


Kucaklamanın ve kucakCamaktan kaçınmanın 6ir
zamanı;

Aramanın ve kay6etmenin 6ir zamanı;

SakCamanın ve dağıtmanın 6ir zamanı;

Parçalamanın ve yaymanın 6ir zamanı;

Sessiz ka[manın ve konuşmanın 6ir zamanı;

Sevmenin ve nefret etmenin 6ir zamanı;

Savaşmanın ve 6arış yapmanın 6ir zamanı vardır.

Şimdi
neyin zamanı peki? İşte sorun 6urda. Şimdi ne
o[masınıseçiyorsun? Tüm 6u zaman[ara saliiptin ve deney-
im[emek istediğin zamanı seçmenin zamanı şimdidir.
Çünkü o[an lier şey şimdide o[muştur ve olacak lier şey
de şimdide olacaktır. Bu, e6ecli andır, yeni kararını verdiğin
zamandır.

İşler 6öy[e yürür. Bu şeki[c{e oCur. Ve şimdi senin 6u


258
A!ışinuu!ık Bir DiyaCog
9erçe9in farkına varmanın zamanıdır. İlerle ve 6u mesajı
tüm dünyaya yay: kurtuluşunuzun zamanı sizin elin-
izdedir. Bana, "Bizi kötülüklerden kurtar" diye dua ettiginiz
için, 6unıfa 6ulunan mesajdan dolayı sizi kurtarıyorum. Bir
kez dafıa dostluk elini uzatıyorum.
Tanrı ile dostluk.
&n, fıer zaman sizin için 6uradayım.

Her zaman.

259
ON BİR
Tanrı ile nasıl dost olunacağı hakkındaki bu harika diyalog
için teşekkürler. Seninle olağanüstü zaman geçirdim. Sadece
bu beş adım bile - Tanrı'yı tanımak, Tanrı'ya güvenmek,
Tanrı'yı sevmek, Tanrı'yı kucaklamak ve Tanrı'yı kullanmak -
dünyayı değiştirebilir.

Evet, fakat sa&retme[isin. İki tane daFıa. var.

Biliyorum. Fakat bir sonraki hakkında biraz yardıma

ihtiyacım var.

Tanrı•ya yardım et.

Evet. Neden yardıma ihtiyaç duyduğunu anlamakta biraz


yardıma ihtiyacım var. Sadece Senin hiçbir şeye ihtiyaç duy-
madığını sanıyordum.

Yardıma ihtiyacım yok., fakat &u hoşuma gidiyor. İşleri


daha k.oCayCaştırıyor.

Daha mı kolaylaştırıyor? Tanrı için hiçbir şeyin zor


olmadığını sanıyordum. Kendini mi yalanlıyorsun?

261
TANRI İLE OOSI'LUK

Hayır, mut(ak gerçekCik içinde zor 6ir şey yoktur. Burada


seninCe konuşurken, sık sık senin yanı[samana uygun düşen
terim(er kuffanmak zorunda ka(ıyorum. Eğer senin(e hep,
mut(ak gerçekCige uygun düşen terim(er(e konuşsaydım,
aramızda kesin(ikCe 6ir sofı6et oCamazıf ı. An(ayamazıfın.
Bunu ara sıra yapsam 6i(e senin için çok zorCayıcı o(urdu.
Zor(ugu yaratan şey, ifade eıfi(mesi gereken kavram(arın
çogu için yeter(i ke(imenizin o(maması ve 6azı ke(ime(ere
an[am kazandıran çevre ve şart(arın 6u(unmaması. Ruhsa(
ve gizemci metin(erin çogunun anCaşı(masında wrCukfa
karşıCası[masının nedeni de 6uıf ur. BunCar smır(ı ke(ime(er-
(e mutfak gerçekCigi ifade etme ça6a[arıdır.

Ruhsal yazı ve kutsal metinlerin böylesine yanlış yorumlan-


masının nedeni bu olmalı.

HakCısın.

Öyleyse, benim anlayışımın sınırları içerisinde olacak


şekilde,benim yardımımı almanın işleri daha kolaylaştıracağını
söylerken neyi kastettiğini anlatır mısın?

Bunun, senin için iş(eri daha koCay[aştıracagını söyCemek


istemiştim.

Öyle mi, Oysa ben işleri senin için daha kolay hale
getireceğini kasdettiğini sanmıştım.

262
ACışt[nuu!ıi Bir Diyalog
Bir anlamda, öyle demeli. istedim ve öyle efe. Fali.at,
görcf ügün gi6i, gene 6ir anlam li.armaşası içine girdili.. Bu tür
şeyler söylecf igimcfe, mutla/i. gerçeli.ligin çevre ve şartlarına
geçiş yapıyorum. Mutla/i. gerçe/i.lili.te, sana yarcf ım eden,
Bana cfa yarcf ım etmiş olur, çünli.ü mutla/i. gerçeli.lili.te, sen
ve &n 6iriz. Aramızda ayrılı/i. yoli.. Ama, 6u ayrı olma
durumunu ve yanılsamayı yaşacf ıgın sürece 6öy(e 6ir
açı/i.lamanın hiç6ir anlamı yoli.tur.
Bu cfiyalog 6oyunca, senin /i.encfi dünyasal deneyiminin
sınırları içinde li.alara/i. açıli.Canamayaca/i. şeyleri açı/i.Cama/i.
amacıyla 6u tür geçişler ya pma/i., 6ir çevre ve şarttan
cfigerine geçmeli. wruncfayım.
Bu nedenle, "Tanrıya yarılım et" cfecfigimcfe /i.astettigim,
Ro6ert Heinlein•in cfeyişiyle olgunlaşma/i., senin için 6ir
meycfan o/i.umacf ır.

Çoğu insan, olgunlaşmanın neyi ifade ettiğini bilerek olgun-


laşmaz.

Dogru. İşte sorun tam cfa 6uracfa. Onu oCgun[aştırmacfa.

Öyleyse neden, Tanrı'ya yardım etmenin işleri bizim için de


kolaylaştıracağınısöylemiyoruz? Fakat, bu nasıl oluyor da
işleri kolaylaştırıyor?

Bunu anlaman için, Tanrmın ne yapmaya çalıştıgını


anlaman gere/i.ir. Neye /i.al/i.ıştıgımı anlaman gereli.ir.

263
TANRI İLE DOSTLUK

Sanırım anlıyorum. Şimdinin her anında kendini yeniden


yaratıyorsun. Bunu, Kim Olduğun hakkında sahip olduğun en
büyük vizyonun bir sonraki en büyük versiyonunda yapıyor­
sun. Ve bunu bizim içimizde, bizim gibi, bizim yolumuzla
yapıyorsun. Bu anlamda, Seninle aynıyız. Bizler, Tanrı'nın
bedeninin bir parçasıyız. Biz, "Tanrı'yız", Tanrılaşıyoruz.

Doğru liatırf ıyorsun, dostum. Bir kez dalia, aynı ağızdan


konuşuyoruz. Bu senin, mesajı ileten pek çok kişiden 6iri
o( man, sadece ışığı arayan 6iri değil, ışığı getiren kişi o( man
açısından iyi 6ir şey.

Sana en iyi bu şekilde yardım edebilirim! En iyi, hatırla­


yarak yardım edebilirim. Ya da, Senin değişinle, "yeniden ait
olarak" olarak. Bu, bir kez daha Tanrı'nın bedeninin bir
parçası olmaktır.

Doğru anladın. Bunu tüm yönleriyle, tam anlamıyla


kaptın. Şimdi, Tanrıya nası( yardım ecfe6ifeceğine gefe(im.
Hayatını, 6ilerek, uyumlu ve yararlı 6ir şeki(cfe yaşa. Sana
vercf iğim üç fıecf iyeyi, yani yaratıcı enerjiyi, yumuşak 6ir
6ifgeliği ve saf sevgiyi kuffanarak 6unu 6aşara6ilirsin.

Yaratıcı enerjiyi, tüm varlığınıza ve ondan kay-


naklanan fıer şeye yerleştircf im. Düşünceler, kelimeler ve
fıareketler Yaratımın Üç Aracıcfır. Bunu 6ilcfiğincfe, deney-
iminin etkisincfe olmaktansa onun 6ir sonucu olmayı seçe-
6ifirsin.
Hayat, oncfan istecfiklerinden meycfana gelir. Bunun
farkına vardığında, hayatını cfa cf üşünüp taşınarak yaşaya-

264
AC1Şl[nuu!m Bir Di.yalog
&i(irsin. Düşüııdüğün şey(eri, 6i(erek düşünürsün. Söy(edigin
şey(eri 6i(erek söy(ersin. Yaptıgın şey(eri, 6i(erek yaparsın.

Bir şey yapıp da insanfar sana 'fonu kasten yaptın"


dedikferinde, 6u 6ir suç(ama df9i(, 6ir i(tifat ofur.
Yapttgın her şey
&ir amaca yönefik of ur ve liayatının her
anııufaki amacın da kim ofdtıgun liakkınıfa sahip ofdtıgun en
6üyük vizyonun &ir sonraki en 6üyük versiyonunu yaşamaktır.
Yaratıcı enerpyı kuffaıufıgııufa, Tanrı'nın gerçekte
ofdtıgunıfan dalia üstün ofmasına ve kendini deneyimfemesine
yardımcı dursun.

Yumuşak 6i(gefigi, ruhunuza yer(eştirdim. Bu hediyeyi


kuffandıgınızıfa, her duruma uyum sag(aya6i( irsin iz.
Var( ıgınızın kendisi uyum(udur.
Uyum, içinde 6u( unu(an anın, kişinin, yerin ya da
şimdi yaşadıgınız durumun titreşimini yakafamak ve onun-
fa 6ütün(eşmektir. Bütün(eşmek, aynı ofmak demek df9ifc!ir.
Uyum içinde şarkı söy(emek aynı perdeden şarkı söyfemek
degi(, 6era6er şarkı söyfemek demektir.
Uyum içiııde şarkı söydiginde, şarkının tüm söyfenme
;,ekCini degiştirirsin. Yeni, farkfı 6ir şarkı hafine ge(ir. Bu,
ruhun şarkısıdır ve 6undan daha güze( 6ir şey yoktur.
Anlarına, yumuşak 6ir 6i(gefik getir. Bu 6i(gefigi de-
mek, o anfarı degiştirir. Bu 6i(gefigi izlemek seni degiştirir.
Yumuşak 6ilgelik senin içindedir. Onu, oraya
yer(eştirdim ve seni asfa terketmedi. Zorluk ve stres dof u
zamanfarda, karar verme ya da düşman(ık anfarında onu
çagır, orada ofacaktır. Çünkü onu çagırdıgında, Beni
çagırmış ofursun. Yumuşak 6ifgefigi kuffand ıgında,

265
TANRI İLE DOSTLUK

Tanrı•nın olc!ugu şeyi c!afıa faz!a olması için Tanrı'ya


yardım edersin ve yumuşak 6ilgeligi deneyimlemeyi ararsın.

Saf sevgiyi, fıer insanın kal6ine yerleştirdim.O, Ben ney-


sem ve sen neysen odur. Kal6in, taşarcasına 6u sevgi ile
c!oluc!ur. Tüm varlıgına nüfuz etmiştir. Onc!an oluşmuştur.
Saf sevgi sen neysen odur.
Saf sevgiyi ifac!e ettiginc!e, kenef ine kim ole! ugun
fıakkınc!a c!ogruc!an 6ir deneyim yaşatırsın. Başkalarına ve
kenef ine 6ir armagan veriyorsun gi6i olur, çünkü çevrede
6aşka fıiç kimse yoktur. Eger olsayc!ı, 6u durumu 6öyle
yorumlardı. Saf sevgi, gerçegi görmene imkan tanır.

Saf sevginin olc!ugu noktaya varc!ıgınc!a, fıerkes için


yararlı 6ir fıayat yaşarsın. Herkesin, senin orac!a olmandan
yararlandıgından emin olursun. "Şefkat" senin için önemli
6ir kelime fıaline gelir. Birden6ire, kavrayışının sınırları
c!afıa derinlere ulaşmaya 6aşlar.

Şefkatli olmak, sadece iyi olmak demek degilc!ir, aynılık


demektir. Saf sevgiyi yaşac!ıgında, senin ve c!igerlerinin
"aynı" olc!ukCarını anlarsın. Gerçekte onlarla aynı fıamur­
dansınc!ır ve şimdi, aniden saf sevgiyi ifade ettiginde 6u
aynılıgı c!a ifac!e ettigini görürsün.

Öz eş olmak da 6u demektir. Her şeyle Bir olmayı


6iCmek 6uc!ur. Ve, fıer durum ve şartta, saf sevgiyi kul-
landıgınc!a, Tanrt'nın, olc!ugu şeyi c!afıa fazla olması için
ona yardım edersin ve saf sevgiyi deneyimlemeyi ararsın.
Tanrııya ulaşmak için kenef ine yardım ettiginde
Tanrıya c!a yardım edersin. öyleyse 6üyük 6ir yarc!ımc!a
6ulun. Tanrıya yarc!ım ettigin gi6i kendine efe yardım et.

266
A!ışı[rıuu!ık Bir Diya!og
Çünkü 6u, her şeyin 6eslendi9i, hayatın 6esinidir.
Benim 6ir parçam olmak için onu al ve ye.
Hepiniz, 6u tek 6edenin parçaCarısınız. Ve, şimdi 6unun
tekrar parçası olmanın zamanıdır.
Eger öyle olmasaydı size söylemezdim. Bu en 6üyük
gerçektir, öyleyse Bana, Yani Tanrıya yardım edin.

Hiç bu kadar anlamlı sözcüklerin bir arada geldiklerini duy-


mamıştım. Hepsi de o kadar ... simetrik ki.

Tanrı, simetriktir. Tanrı, mükemmel simetridir. Kaos


içinde 6ile düzen vardır. Tasarım içinde mükemmelik
vardır.

Bunu anlıyorum. Tüm hayatım boyunca, hatta dostum Joe


Alton hapse girdiğinde bile tasarımdaki mükemmellliği gördüm,
bu olduğunda çok şaşırmıştım. Joe Alton, kampanyaya yapılan
bağışları zimmetine geçirmekle suçlanmış ve Allenwood,

Pensylvania'daki federal hapishanede bir kaç ay geçirmişti.


Bundan öğrendiğim ders, - hep bildiğim fakat unutmuş
olduğum bir şey - aramızdan pek az kişinin aziz olduğuydu.
Hepimiz elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorduk ve
pek çoğumuz sendeliyor ve düşüyorduk.
Bunu hatırlamak, diğer insanlar ve ben de hareketlerimizle
zayıflığımızı açığa vurduğumuzda, yargılarımın dışında kala-
bilmeyi başarmamda bana yardım etti. Bu, hiç de kolay bir iş
değildi ve her zaman başarılı olamıyordum. Fakat, Anne

Arundel ilçesinde politikaya girdiğim günlerden beri hep


denedim. Bana, her zaman denemeyi öğrettiler.

267
TANRI İLE DOSTLUK

Bu konuyla hiçbir ilgisi olmasa da Joe Alton'a güvenmemin


bir nedeni vardı. Belli bir seviyede, halkla birlikte olmak,
büyük halk kitleleri ile bire bir temasta bulunabilmek için
kendimi yetiştirmem gerektiğini bilmeliydim. Daha iyi bir
eğitmen bulamazdım.

Joe Alton' ın, insan doğası hakkında, karşılaştığım


herkesten fazla bilgisi vardı. Önce kampanyasında çalışarak,
sonra da, ilçe yönetiminde yer alarak onunla çalıştığım
dönemde, onun bu özelliğini uygulamaya koymasını gördüm
ve bu, benim insanlarla ilişki kurma tarzımı kökünden
değiştirdi.
Joe'nun çevresi gittiği her yerde insanlarla çevriliydi.
Mitinglerde, insanlar çevresini sarıp, bir yerlerini çekiştirirler­
di, hepsi ondan özel bir an isterler, bir iyilik istemek, bir
yardım rica etmek ya da sadece dikkatini çekmek için bir şans
ararlardı.

Her taraftan gelmelerine rağmen, Joe Alton' un hiç kimseyi


başından savdığını görmedim. Ne kadar geç olduğu, ne kadar

zamandır orada olduğu ya da ayrıldıktan sonra yapması


gereken ne kadar çok işinin olduğu hiç farketmezdi. Herkesin
gözünün içine bakmayı ya da tüm dikkatini ona vermeyi asla
ihmal etmezdi.
Bir akşam, böyle bir miting sonrasında, önden yolu açan
kişiyi oynuyordum, kalabalığın içinden, salonun kapısından
holün arka tarafına ve arabaya kadar güçlükle yol açıyordum.
Sonunda arabanın arka koltuğuna oturduğumuzda, Joe'ya
döndüm.
"Nasıl yapıyorsun bunu?"diye sordum. "Nasıl, kendinden

bu kadar çok verebiliyorsun? Bu insanların hepsi de senden bir


şeyler istiyorlar."

"Aslında, onlara istediklerini vermek çok basit," diye cevap

268
Afışı!nuu!ıi Bir Di.yal09
verdi Joe.
"Ne istiyorlar?" Bunu bilmek istiyordum. "Senden ne tür
şeyler istiyorlar?"
"Hepsi de aynı şeyi istiyorlar."
Şakacı bir tavırla ona baktım.
"Tüm bu insanların ne istediklerin bilmiyor musun?"
"Hayır," diye itiraf etmek zorunda kaldım.

Joe, dosdoğru gözlerimin içine baktı. "Hepsi de seslerinin


duyulmasını istiyor."

Otuz yıl sonra, toplantı ve konferans salonlarından


çıkarken, insanlar her tarafımı sardıklarında, Joe'yu hatırlaya­
caktım.

İnsanlar, dinlenilmek isterler ve bunu da hak ederler. Sizin


kitabınızı okumuşlar ve kitabın iki kapağı arasında size zihin-
lerini vermişlerdir. Size kendilerinden bir parça vermişler ve
sizin de bir parçanızı istemektedirler, adil olan da budur ve Joe
Alton bunu bilmekteydi. Bunu gayet iyi anlamıştı. Gerçekte
hiçbir şey armağan etmiyordu. Geri veriyordu.
Konferanslar sırasında, başka harika insanlardan da aynı
şeyi öğrendim. Yazar Wayne Dyer, dinleyicilerine hep şöyle
der, "içinizden en sonuncusu da kitabını imzalatana dek
burada kalacağım, böylece sizlerle çene çalma şansını da
bulabilirim." Böyle yapan pek çok konuşmacı vardır. Hiç
işleri yokmuş gibi davranırlar. Geri verirler.
Ne verirsen, onu geri alırsın.
Joe Alton, bana bu bilgeliği ilk öğreten kişiydi. "Ne
verirsen onu geri alırsın" ilkesini otuz yıl önce, politik bir
kampanyanın zahmetli ve karmakarışık ortamı içinde
öğrenmiştim. Uzun ve zor bir tartışma sonrasında gece geç
vakit treylerin içinde oturuyorduk. Joe'nun rakibi, açıkla­
malarında insafsızdı, kampanyadaki belli konular hakkında

269
TANRI İLE DOSTLUK
çok az şey söylemiş,bunun yerine kişisel saldırılarda bulun-
mayı yeğlemişti. Treylere döndüğümüzde hemen daktilonun
başına oturmuştum. İğneleyici ve özlü bir reddetme yazarken
- benzersiz bir ifadeyle yazılmış bir azarlamaydı aslında - par-
maklarım klavyenin üzerinde uçarcasına dolaşıyordu.
Joe, hantal hantal yürüyerek dikkatle ilerledi. "Ne yazıyor­
sun?"
"Bu sert saldırwa karşı yarın cevap olarak vereceğin basın
bilidirini," diye cevap verdim, sesimin tonu "Ne vardı?" der
gibiydi.
Joe ise sadece gülümsedi. "Bunu kullanmayacağımı biliyor-
sun, değil mi?"
"Ama neden? Onunla tekrar karşılaşmalıyız! Onun böyle
çekip gitmesine izin veremeyiz!"
"Pekala," diye kabul etti Joe, "Öyleyse, işte bildirim. Hazır
mısın?"

'Evet' diye düşündüm kendi kendime, 'işte başlıyoruz! Joe,


benim yapabileceğimden çok daha iyisini söyleyecektir. ·
"Haydi," dedim, parmaklarım hazırdı.
Joe, tek cümlelik bildirisini yazdırdı: "Rakibimin kendisine
bunu yaptığını görmekten dolayı üzgünüm."
"Bu kadar mı?" Patlamıştım. "Bu kadar mı?"
"Bu kadar" diye tekrarladı Joe.
"Peki, ya tüm o söylediği şeyler?"
"Onun seviyesine düşebiliriz," dedi Joe sakince, "ya da daha
daha yükseğe çıkabiliriz. Hangisini seçiyorsun?"
"Ama, ama-"
"Hangisini seçiyorsun?" diye tekrar sordu Joe.
Yazdığım kağıtlara bir göz attım. İlk iki paragrafı tekrar
okudum. Sonra da onları yırtıp attım.
"İyi seçim" dedi Joe ve omuzuma hafifçe vurdu. "Bu

270
Afışt!m.ıu!ıi Bir Diya!og
akşam, büyüdün."

Şimı!i, sana hayat ı!eneyimi haH.mı!a, an[ayamaı!ıgın


6ir şey söy[eyecegim.

Nedir?

Oraı!a kazanı!ıgın
iç.görüyü kuffanı!ıgını!a, Tanrt'yı ı!a
kuffanmış oCursun. Bu hikayeyi 6u tür 6ir kitapta kuC-
lanı!ıgını!a, Tanrıyı ı!a kuffanmış oCursun. Çünkü, sana
vermiş o[ı!u.gumu 6ir armaganı almış ve tüm ı!ünyaya yo[-
lamış o[ursun.

Anlıyor musun? Bu, ilginç 6ir anekı!otı!an,


6asit 6ir
anıı!an ı!aha fatla anlam içermekteı!ir. Bunu 6effi 6ir
neı!enı!en ı!olayı 6izim[e paylaştın. Kenı!ini ve ı!ünyayı
ı!egiştirmenin yollarını arıyorsun.

Bu kitapta hayatına ı!air hikayeler anlatman, okuyucu-


[arının senin geçmişin hakkını!aki meraklarını tatmin
etmekten çok ı!aha fazlasını amaç[amakta. Bunu, ı!iger
insanların, her zaman 6ilı!ikleri şeyleri hatırlamaları için
yapıyorsun.

İşte tasarımı!akisimetri ve mükemmeffik: ruhun, otuz yıl


önce hangi kişilerin, yerlerin ve şartların ı!ünyayı
ı!egiştirmekteki rolüne hazırlaya6ilecek mükemmel ı!eneyim­
leri sana saglayaca.gını 6iliyorı!u. Ruhun, 6u ı!eneyimleri seç-
men gerektiğini, onları!an eı!inı!iklerinin otuz yıl sonra ı!a
ı!egerli ola6ifeceklerini 6iliyorı!u.

271
TANRI 1LE OOSTLUK

Vay be!

Gerçekten efe lierliaııgi bir şeyin rastfantı eseri mi


ofcf U9unu sanıyorsun?
Tekrar[ ıyorum, tasarım mükemmefcfir.
Hayatta hiçbir şey rastlantı eseri meycfana gef mez;
hiçbir şey.
Hayatta hiçbir şey şans eseri olmaz. Hiçbir şey.

Hiçbir şey, sana gerçeği buf ma fırsatı tanımacfan ve


sürekfi bir yarar sagfomacfan yer a[ maz. Kesinfikfe hiçbir
şey.

Her anın mükemmeffigini göremeye6if irsin, faltat bunun


için gereken zaman cfa cfaha az mükemmef cfegifc!ir. Bu,
cfaha aegersiz bir armağan of mayacaktır.

272
ON İKİ
Tasarımı görebilmek, hayatımdaki anlaşılmasızor ve nazik
dalgalanmaların güzelliğini görebilmek için yeterli mesafe bırakıp
geri çekildiğimde, minnettarlıkla doluyorum.

Bu, Tanrı i(e dost o[manın yedinci ve sonuncu adımıdır:

Tanrıya teşekkür etmek.


Bu adım, neredeyse otomatiktir. Birinci adımdan a[tıncı
adıma dek tüm aıf ımCarı izfersen, doga[ oCarak meyaana
9e[ir.
Tüm hayatın &oyunca Tanrıyı, gerçekte o(augu 9i6i
tanımanın. Şimdi &unu yapa6iCirsin.
Tüm Fıayatın &oyunca, Tanrı•ya istedigin kaaar 9üven-
emeain. Şimdi 9üvene6i[irsin.
Tüm Fıayatın &oyunca, Tanrıyı istedigin 9i6i sevemedin.
Şimdi seve6i(irsin.

Tüm hayatın &oyunca, Tanrı•yı kendi var[ ıgının 6ir


parçası oCacak kanar kucakCayamaaın. Şimai kucakCaya-
6iCirsin.
Tüm hayatın &oyunca, Tanrıyı en iyi aostuıw ku[-
Candıgın 9i6i kuffanamaaın. Şimai kuffana6iCirsin.
Tüm hayatın &oyunca, Tanrıya 6i[inç[i 6ir şekiCae

273
TANRI İLE OOSI'LUK

yardım edemedin, çünkü Tanrı'nın yardım isteıfiginıfen


fia&erin yoktu ve olsaydı 6i(e, &unu nası[ yapacagını
6i[miyorıfun. Şimdi yapa&i[irsin.

Tanrı'yı tanımaman senin hatan ıfegil. Herkesin sana


tersini söy[eıfigi &ir şeyi nası[ 6i[e6i[irsin iti?

Tanrrya güvenmemen senin hatan ıfegil. Tanımaıf ıgın


&ir Tanrı'Ya nası[ güvenebilirsin iti?
Tanrı'Yı sevmemen senin hatan ıfeğif. Güvenmediğin 6ir
Tanrı'yı nası[ seve&ilirsin iti?

Tanrı'yı kucaklamaman senin hatan ıfeğiL Sevmediğin


&ir Tanrı'Yı nası[ kucaklaya&i[irsin iti?

Tanrı'Yı kuffanmaman senin fi.atan ıfeğiL


Kucaklayamaıf ığın &ir Tanrı'Yı nası[ kuffana&i[irsin iti?

Tanrı'Ya yardım etmemen senin fi.atan ıfeğiL


Kuffanamaıf ıgın 6ir Tanrı'ya nası[ &ir yarıfımıfa 6uCun-
a6i[irsin iti?
Tanrı'ya teşekkür etmemen senin fi.atan ıfegiL Yardımcı
oCamaıf ıgın &ir Tanrrya nası[ müteşekkir o[a&iCirsin iti?
Fakat, 6ugün yeni 6ir gün. Şimdi, yeni &ir zaman. Ve
seninkiler yeni 6irer seçim. Benim(e olan ilişkini yeniden
yaratmak, &ir seçimdir. Sonunda, Benim(e 6ir dost( ugu
ıfeneyim(emen efe 6ir seçimdir.

Dünyadaki herkes bunu ister. Herhangi bir şekilde Tanrı'ya


inanan herkes. Tüm hayatımız boyunca Seninle dost olmaya
çalışırız. Seni memnun etmeye, sana karışı bir yanlış yapma-
maya, gerçek Seni bulmaya, Senin bizi bulmana çalışırız, yani
her şeyi deneriz. Fakat, bu Yedi Adımı izlemiyoruz. En

274
Alışı[nuu!ık Bir Diyalog
azından ben izlemedim. Onları ortaya koyduğun yol ise pek
uzakta değil. Sana teşekkür etmeliyim. Fakat, Sana anlamlı bir
soru sorabilir miyim?

Ta6ii ki.

Neden, müteşekkir olmak bu kadar önemli? Sana teşekkür


etmemiz neden bu kadar önemli? Neden bu, yedi adımdan biri?
Eğer sana şükranlarımızı sunmazsak tüm iyi şeyleri elimizden
almaya gerek duyacak kadar egoya sahip bir Tanrı mısın?

Tam tersine, şükranlarınızı 6elirtti9inizcfe, tüm iyi


şeyleri eCcfe etmenizi saglayacak kacfar sevgi cfolu 6ir
Tanrıyım.

Bu, aynı cümlenin ters söylenişi gibi geliyor. İyi şeyleri elde
edebilmek için şükranlarımı belirtmek zorundayım.

Zoruncfa cfegi[sin, 6u 6ir gereklilik cfegiL En ufak 6ir


minnettarlık görmeyen pek çok kişi iyi olmanın tacf ını
çıkarır.

Pekala, işte şimdi aklım tamamen karıştı.

Şükran cf uyu[ması, 6enim ifıtiyaç cf uycfugum 6ir şey


cfegiC. Bu, egoyu tesefü ecfen, f ren[eri gresfeyen, çarkları
yag[ayan 6ir şey cfegi[cfir. Tanrı'nın 6ir cfafıaki sefere sizin
için cfafıa iyi olmasını sag[amaz. Müteşekkir ofsan~z cfa
/

275
TANRI İLE DOSTLUK

olmasanız ıfo hayat size iyi şeyleri yoffar. Fakat, müteşekfü


olıfogunuufa, hayat onları size daha Fııtlı yollar. Bu neden-
le, müteşekkür olmak varoluşun 6ir aşamasıdır.
"Düşünmek, yaratmanın en yavaş yoludur,» deıf i9imi
hatırlıyor musun?

Evet. Bu, beni şaşırtmıştı.

Şaşırmamalısın. Bedeninin en önemli fonksiyonlarını,


onlar hakkında hiç düşünmeden yerine getiriyorsun. Göz
kırpmak, nefes almak ya da fo(6inin çarpaması hakkında
düşünmüyorsun. Terlemek ya da "ali• demek Fıakkınıfa da
düşünmüyorsun. Bunlar sadece o(ur, çünkü sen 6ir insan
ogfusun.

Evet, hatırlıyorum. Daha önceden, bazı hayat fonksiyon-


larının ve deneyimlerin, herhangi bir çaba olmadan, otomatik

olarak, alt benlik denen bir seviyede yaratıldığını söylemiştin.


En etkin şekilde yaratıcı yer burası değil miydi?

Hayır. alt 6enlikse değil 6enliHer üstünde yarattığında


en etken, en etkili ve en lidı şekilde yaratırsın.
Benlikler üstü, üst 6enlik, 6enfik ve alt 6enlik 6ir olduk-
ları ve sonra da aşıldıHarında ulaşılan düzeye verilen
isimdir. Bu, düşüncenin üzerinde 6ir yerdir. Bu, senin gerçek
varoluş durumundur ve 6u gerçek durum senin Gerçekte
Kim Oldu9undur. Düşüncelerinle rahatsız edilemez,
yerinden oynatılamaz, etkilenemez. Oluşan ilk şey düşünce

276
Alışı[maati Bir Diyalog
degicfir. t[k şeygerçek varoC uştur.
Şimdi, gayet derin 6ir şeki(de, en karmaşık ezoterik
anCayışı keşfedecegiı:. Buradaki farklar çok incedir.

Sorun değil. Sanırım bunun için hazırım. Devam et.

PekaCa. Fakat unutma ki, diC(e i[gi[i &azı pro6CemCerimiz


oCacak. Burada yapmam gereken, kavramCarın dafia. geniş
anCamCar içerdigi 6ir ortama girerek mutfak gerçek[igin &akış
açısından konuşa.c.agım ve sonra da senin şu an içinde
yaşacf ıgın gerçeklik oCan yanı[samaya geçiş yapacagım.
Umarım çeviri yapa6i[irsin.

Anlıyorum. Haydi başyalayalım.

Emin misin? Bu 6iraz zor[ayıcı oCacak. Hatta,


diyafogumuzun en zor kısım ofa6if ir. İstersen 6unu atfaya-
6i(irsin, sadece sözferimi aktara6ifir ve devam ede6if irsin.

Anlamak istiyorum. En azından bunu denemeliyim.

PekaCa. öyfeyse 6aş[ıyoruz.


Şu 6Miriyi dene:
VaroCuş ofur, düşünce yapar.
Bu sana ne ifade ediyor?

Varoluşun, bir eylem, bir girişim, meydana gelen bir şey


olmadığını söylüyor. Daha çok bir "olma" durumu; Olan neyse
277
TANRI İLE DOSTLUK

odur.

GüzeL Düşünceden ne fıa6er peki?

Düşüncenin bir yöntem, bir "eylemsizlik", meydana gelen


bir şey olduğunu söylüyor.

Çok iyi. Peki 6ımdaki karışıkCık nedir?

Meydana gelen her şey, zaman alır. Düşünce gibi, çok hızlı
olabilir. Olan bir şey, sadece olur. Tam şu andadır. "Olacak"
değildir; tam burada, tam şu andadır.
Kısacası, "olma", "yapmadan" hızlıdır ve bu nedenle . de
"varolma", "düşünmeden" hızlıdır.

Bi[iyor musun? Seni, yorumcum oCarak işe a[ma[ıyım.

Sanırım, aldın bile.

Ah, güze[. Pekafo, şimdi şu 6Miriyi dene.


VaroCuş i[k etkendir.
Bu sana ne ifade ediyor?

Varoluşun,
her şeye neden olduğunu söylüyor. Ne isen,
onu deneyimlersin.

Harika. Peki, varo[uş, düşünceye neden oCur mu?

278
A!ışı[nuu!ık Bir Diyal09
Evet. Eğer, teşebbüs doğruysa o zaman evet, varoluş
düşünceye neden olabilir.

öy(eyse, nası[ varoCdugun nası[ düşündügünü etkiCer?

Evet, böyle söylenebilir.

Fakat, ıfüşüncenin yaratıcı oCıf ugunu söy(emiştim. Bu


ıfogru mu?

Öyledir, eğer Sen öyle demişsen.

Güze(. Bana güvenmeye 6aşCamana sevinıfim. Şimıfi, eger


"aüşünce yaratıcıysa", düşünce 6ir varo[uş durumu yarata-
6i[ir mi?

Yani, "yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar?"

diye soruyorsun?

Kesin(ikCe.

Bilmiyorum. Sanıyorum, eğer "varoluşum" söylerse, bu


konudaki fikrimi değiştirebilirim. Mutlu düşünceler, olumlu
şeyler üzerinde durabilir ve birdenbire, mutlu "olabilirim".

Bunu yapabileceğimi söylemiştin. Düşüncemin, gerçekliğimi


yarattığını söylemiştin.

öy(e ıfeıfim.

270
TANRI İLE DOSTLUK
Bu, doğru mu?

Evet, cfogru. Fakat, şunu sormama izin ver. Düşünce(erin,


senin Gerçek VaroCuşunu yaratırCar mı?

Bilmiyorum. Daha önce, bu cümleyi kullandığını hiç duy-


mamıştım. Gerçek Varoluşumun ne olduğunu bilmiyorum.

Gerçek VaroCuşun, 6un[arın fıepsicfir. Her şeydir. Her


şeyin içindeki fıer şeydir. Alfa ve omegacf ır, 6aş[angıç ve son-
e( ur, Bir(ik tir.

Diğer bir deyişle, Tanrı'dır.

Diğer 6ir cfeyiş(e, evet.

Öyleyse, bana düşüncelerimin Tanrı'yı yaratıp yarat-


madığını mı soruyorsun?

Evet.

Bilmiyorum.

öy(eyse, sözü 6uracfa a[ıp senin için çözmeme izin ver.

Lütfen.

Bir kaç kez açıHacf ıgım 9i6i, 6uracfa cfi[ ve 6azı kavram-
280
A!ışı[nuulıi Bir Di.yaCog
Carın an[am[arı 6akımııufan sınır[ıyız.

Bunu anlıyorum.

Pefofo. Tanrı fıakk.ııufaki düşüncen, Tanrıyı yaratmaz.


Dafıa çok Tanrı fıakk.ınıCaki deneyimini yaratır.
Tanrı oCur.
Tanrı, fıer şeyin içindeki fıer şeydir. Her şeydir. Her
zaman oCmuş oCan, şimdi oCan ve i(eride oCacak oCanıCır.
Buraya fodar yeterince açık mı?

Yeterince açık.

Düşündü9ünde, Bütün oCanı yaratmazsın. Seçtigin


Bütün deneyimi fıer neyse onu yaratmak için Bütün oCana
uCaşırsın.

Onun 6ütünü de zaten oradadır. Onun hakkında


düşünerek oraya yer(eştiremezsin. Ha(6uki, onun fıakkınıCa
cf üşünerek, kendisi hakkında düşüncf ü.gün Bütünün 6u
parçasını deneyimine yer[eştirirsin.
Bunu takip eıfe6Min mi?

Sanırım. Yavaş yavaş ilerle. Çok yavaş. Ayak uydurmaya


çalışıyorum.

Gerçek Sen oCan Gerçek VaroC uşun, fıer şeyin önünde


9e(ir. Şu an kim o[mak isteıCi9in düşünıf ü9ünde, Gerçek
Varo[uşuna, tam an[amıy[a Kendine uCaşırsın ve şu an
281
TANRI İLE DOSTLUK

deneyimlemeyi isteıf i9in Bütün Kenıf in'in 6ir parçası


üzerinde yogunlaşırsın.
Bütün Kendin, onun 6ütünüıfür. Mutluluk ve keıferıfir.

Evet, evet! Bunu daha önce de söylemiştin! Bana, "Sen,


onun altı ve üstü, sağı ve solu, burası ve orası, öncesi ve son-
rasısın. Sen hızlı ve yavaş, büyük ve küçük, erkek ve dişi, iyi

ve kötü diye adlandırabileceğin şeysin. Sen, onun bütünüsün


ve senin olmadığın hiçbir şey yok." demiştin.
Bunu, bana daha önce de söylediğini duymuştum!

Hafüsın. Söyledim. Bunu sana pek çok ureler söyledim.


Ve şimdi, önceden olıf ugunıfan ıfafia iyi anlıyorsun.
Peki, "düşünmek", "varolmayı" etfüer mi? Hayır. En geniş
anlamda etki[emez. Sen, neysen o'sun, onun fiakhnıfa ne
düşünıfügün hiç farketmez.

Düşünmek, tamamen farklı 6ir varolma deneyimi


yarata6i[ir mi? Evet. Üzerinde düşünıfü9ün, üzerine
yogun[aştıgın şey, senin şimdiki gerçekfigin üzerinde belir-
gin olacaktır. Bu nedenle, eger uıferliysen ve mutlu olmak
için olumlu, neşeli düşüncefer düşünürsen 6u durumda
kolayca, mutlu olmanı saglayacak yolu düşünmüş olursun.
Kolaylıkla, kenefinin 6ir parçasından ıfigerine geçersin.
Fakat, kestirme 6ir yol ıfafia var, 6uraıfa ulaşmaya
çalıştıgımız, üzerinde konuştugumuz: ıfa zaten 6u.

Ya[ nıua 6öyle olacagını bilerek ve 6öy(e olacagını


6i(ıf iri p, ifaıf e ederek isteıf i9in herhangi 6ir anda, herhangi
6ir varoluş durumuna geçebilir, yani Gerçek Varoluşu'nun

282
Alışı[maaıi Bir Diyalog
herhangi 6ir kısmını , içinde 6uCuncf ugun ana çagıra6i[irsin.

Bir keresinde bana, "Nasıl biliyorsan öyledir", demiştin.

Evet, dedim. Ve 6unu söy[erek kascfettigim efe tam o[arak


6iraz evve( açıkCacf ıgım şey[ercf ir. Gerçek Varo[ uşun
hakkıncfa 6i[cfigin, tam şu ancfa varoCma durumun oCacaktır.
Bi[cfigin şeyi ifacfe ettigincfe onu yapmış oCursun.
Bi(cfiri(er, "&n" i(e 6aş[acf ıkCarıncfa en güç(ü an[amı
ifacfe ecfer(er. Bu 6Mirifercfen en ün(üsü lsa tarafından
yapı[mıştır, "&n yo[um ve hayatım." Şimcfiye kacfar
yapı[mış en geniş anCam[ı 6i[cfiri Benim tarafımdan
yapı[mıştır: &n, Benim,

Sen efe "Ben" 6Mirisini yapa6i[irsin. As[ıncfa, her gün


yapıyorsun. "&n, hasta ve yorgunum," "&n, tıka 6asa cfoy-
cfum," gi6i. Bun[ar, varo[ uş 6i(cfiriferi. Bu 6Miri(eri, 6i[i.nç-
siue cfegif efe 6i[inç[i yaptıgıncfa, niyetini yaşarsın, cfikkat[i
yaşarsın. HatırCarsan, sana ...

Dikkat[i,
Uyum(u,
Faycfa[ı, yaşamanı önermiştim.

Tüm hayatın 6ir mesajdır, 6unu 6iCmiyor musun? Her


eyfem, 6ir kendini tanım[ama ey(emicfir. Her düşünce, senin
zifınincfeki sinema perdesindeki 6ir fi[ mcf ir. Her ke(ime,
Tanrı için ses[i 6ir mesajdır. Düşündügün, söy[ecfigin ve
yaptıgın her şey senin hakkında 6ir mesajdır.
283
TANllI İLE OOSI'LUK

Bu nedenle, "&n" diye 6aş(adtgın her 6i(diri, Birlik


mesajının 6ir tür Durumudur. Bu, senin Varo(ma mesajının
6ir durumudur. Bu durumun sende nası( o(dugu hakkında
6ir ifadede 6u(unursun. "Öyle olanı" söylersin.

Hey, dur bir dakika! Aklıma bir şey geldi! Her şekilde
hepimiz Bir'iz, öyleyse bu gerçekten Birlik mesajının bir
Durumu.

Güzel. Çok güzel.


Bir 6i(diride 6u(unı!ugun zaman, varoluş durumuna kısa
yoldan ulaşmış olursun. Bildiriler, Gerçekte Kim O(du_ğunun
ortaya konmasıdır - ya da daha fosursuz 6ir şeHlde, şu
anda deneyimlemek istedigin Gerçekte o(du_gun kişinin o
parçasının ortaya konmasıdır.

Bu, düşüncenin yaratıcı olması yerine olmanın yaratıcı


o( masıd ır. O( ma, yaratmanın en fıız( ı yol uı! ur. İşte 6u
neden(e, olan neyse, şu andır.
Varolmanın gerçek 6ir 6i(cfirisi, o konuda düşünmeden
yapılır. Eger onun üzerinde düşünürsen, en iyi ifıtimaffe
onu erteler, en kötü ifıtimaffe efe vazgeçersin.
Ertelersin, çünkü düşünmek vakit alır varolma fıiç
zaman almaz.
Vazgeçersin, çünkü olmayı seçtigin şey hakkında
düşünmek seni sıklıkla o şey o(madıgına ve asla olamaya-
cağına ikna eder.

Doğru, öyleyse yapabileceğim en kötü şey düşünmektir!

284
ACtŞt[nuulıi Bir Diyalog
Bir anCamda, 6u dogru. Tüm ruhsa[ Ustalar 6iraz
de(idir(er. Çünkü, ne o(duk.Carı hakhnda sürekli oCarak
düşünmez.Cer. Sadece o o[urCar. Onun hakkında düşündügün
zaman, o oCamazsın. Sadece, o olmayı erte(eye6i(ir ya da o
olmaktan vazgeçe6i(irsin.

Üstünkörü bir örnek vermek gerekirse, sadece aşık


olduğunda aşık olabilirsin. Eğer aşık olmak üzerinde
düşünüyorsan, aşık olamazsın. Eğer seni seven birisi "Beni

seviyor musun?" diye sorduğunda "Bu konuda düşüneceğim"


diye cevap verirsen olasılıkla pek işine yaramayacaktır.

Harika! Çok iyi anlıyorsun.


Eger zaman nazik degi(se, eger saniyeler önemli degi(se
(çok az şey önemlidir), eger seçtigin şeyi deneyimlemeden
("aşık olmak" gi6i) önce ne kadar zaman sürecegi önem(i
degi(se, o zaman "o fonuda düşünmek" için iste,Hgin kadar
zaman kuffana6i[irsin.
Ve düşünmek çok güç(ü 6ir araçtır. Beni yanlış anCama.
Yaratmanın üç aracından &iridir.

Düşünce, kelime ve hareket.

KesinCiHe. Fakat, 6ugün sana hayatı deneyim(eye-


6i(ecegin 6ir &aşka yöntem daha gösterecegim. Bu 6ir yaratım
aracı degi(, yeni 6ir yaratma anCayışıdır : şeylerin meydana
ge(digi 6ir yöntem degif, zaten meydana gelmiş ofonın
farkına vardıgın 6ir yöntemdir - o(anın, hep olmuş ofonın

285
TANRI İLE DOSTLUK

ve lier zaman olacak olanın, sonsuz &ir dünyanın farkına


varı( masıd ı r.

Anlıyor musun?

Evet, anlamaya başlıyorum. Tüm evreni, tüm yapıyı görm-


eye başlıyorum.

İyi. Bunun &asit o(madıgını 6i(iyorum. Ya da daha


dogrusu, &asittir ama kolay degi(dir.
Sadece şunu unutma: olma anlıktır. Bununla
karşı(aştırdıgında, düşüncen çok yavaş kalır. Düşünce ne
kadar hızlı olursa olsun, olmayla karşı(aştırdıgında çok
yavaştır.

Çok insani &ir örnek olan, aşık olmayı e(e alalım.

Aşık o(dugun &ir zamanı hatırla. Bu aşkı ilk hissettigin


an, sihirli &ir saniye vardı. Sizin deyişinizle "tıpkı &ir ton
tug(a gi&i" sana çarpar. Birden&ire olur. Odanın karşı
köşesinde, yemek masasında, ara&anın yan ko(tugunda 6u
kişiye &akar ve onu sevdigini &ilirsin.

Anidir. Anlıktır. Üzerinde düşüne&i(ecegin 6ir şey


degi(dir. Sadece "olur". Bu konuda sonra da düşüne&i(irsin.
Bu konuda daha önceden de düşüne&i(irsin - 6u kişiye aşık
olmak nası( ofurdu aca&a - fakat &unu ilk hissettigin, &unu
ka(&inde ilk &i(digin anda, sevgi gerçekleşir. Aşık o(dugunu
düşünmenden çok daha hızlı &ir şekilde aşık oldun.

Daha hakkında düşünmeden, aşık o(a&i(irsin!

Hey, bunu bilmiyordum.


286
ACışı[nuu!ık Bir DiyaC09
Minne_ttar o[mak cfa aynıc!ır. Minnettar[ık Fıissettiğincfe
kimse sana "Şimc!i minnettar[ık c!uymanın zamanıdır",
demez. Sadece, tümüy(e kenc!i[ iğinden 6ir şekifcfe minnet-
tarlık duyarsın. Daha Fıakkınc!a düşünmeden minnettar
ofcf ugunu göre6i[irsin. Minnettar oCmak, 6ir o[ma cf uru-
mucf ur. Di(inizcfe "sevgi o[mak" diye 6ir söz yoktur, fakat
oCma[ı.

Sen bir şairsin, bunu biliyor muydun?

Bunu söy(emiş(ercf i.

Pekala, olmanın, düşünmeden daha hızlı olduğunu


anladım, fakat bir şey için "minnettar olmanın" neden .... dur
bir dakika, sanırım bunu söylerken bile yanıtını buldum .. .
Daha önceden, minnettar olmanın, ihtiyaç duyduğum şeye
zaten sahip olduğumu anladığımı bildiren bir olma durumu
olduğunu söylemiştin. Bir başka deyişle, Tanrı'dan bir şey iste-

mek yerine, bir şey nedeniyle Tanrı'ya teşekkür ediyorsam, o


şeyin zaten olduğunu biliyorum demektir.

Kesin(iHe.

Bu nedenle, yedinci adım "Tanrı'ya teşekkür etmektir."

Kesin(ikCe.

Çünkü, Tanrı'ya teşekkür ettiğinde hayattaki tüm iyi

287
TANRI İLE DOSTLUK

şeylere zaten sahip olduğunun farkında "olursun"; seçmiş


olduğun şekilde ifade etmek, deneyimlemek ve geliştirmek için
ihtiyaç duyduğun her şey - doğru ve mükemmel kişiler, yerler
ve olaylar - zaten senin için oradadır.

Sen cfo.ha. 6unu sormadan Ben cevaplandırmış oldum.


Evet, işte 6u.

Öyleyse, belki de Tanrı'ya teşekkür etmek, yapılması


gereken ilk şeydir, sonuncusu değil!

Bu, çok güç(ü ola6i[ir. Az önce çok 6üyük 6ir sırrı açıga
vurdun. Tanrı'Ya giden Yedi Adım, tersten de iz(ene6i(ir.
Eger Tanrı'Ya teşekkür edersen, Tanrı'Ya da sana yardım
etmesi için yardım ede6i(irsin.
Eger sana yardım etmesi için Tanrı'Ya yardım edersen,
Tanrı•ya foffanırsın.

Eger Tanrı•yı kuffanırsan, hayatında da Tanrı'Jı kucak.-


Carsın.

Eger, Tanrı'Jı kucaklarsan, Tanrı'Jı seversin.


Eger Tanrı'Jı seversen, Tanrı'Ya güvenirsin.
Ve eger Tanrı'Ja güvenirsen, Tanrı•yı kesinCiHe tanırsın.

İnanılmaz. Kesinlikle inanılmaz.

Şimdi, Tanrıi(e nası[ 6ir dost(uk yaratacagını 6iCiyor-


sun. Dogru 6ir dost(uk. Gerçek 6ir dostluk. Yürüyen, işe
yarayan 6ir dost(uk.
288
Alışılmadık Bir Diyalog
Harika! Bunu kullanmaya hemen başlayabilir miyim?
"Yapabilirsin, fakat yapamazsın" deme.

Ne?

Şey, üçüncü sınıfta sürekli olarak dilbilgisi hatalarımızı

düzelten bir hocamız vardı. Parmağımızı kaldırıp da "Sayın


rahibe, tuvalete gidebilir miyim?" dediğimizde, her zaman
"Gitme yeteneğin var, fakat gidemezsin" diye cevap verirdi.

Ah evet, onu hatırlıyorum.

Hiç unutabilir misin ki?

Unuta6iCirim ama unutmam.

Ba-da,buum. Zil sesi, lütfen.

Teşekkürler - teşekkürler - çok teşekkürler.

Fakat cidden, bu dostluğu kullanmaya başlamak isterim.


Tanrı ile Sohbetler' deki bilgeliği nasıl uygulamaya koyacağımı,
nasıl işlevsel kılacağımı, günlük hayatımda nasıl kullanacağımı
anlamakta bana yardım edeceğini söylemiştin.

İşte Tanrı ile dost olmak da 6unun içindir. Sana bunları


hatırlatmak içindir. Günlük hayatını daha kolay kılmak,
anlık deneyimlerinin Gerçekte Kim OCduğunu daha fazla

289
TANRI İLE OOSFLUK

ifac!e etmelerini saglamak içinc!ir.


Bu, senin en 6üyük. arzunc!ur ve Ben c!e arzularının
tümü ne olurlarsa olsunlar gerçeHeşe6ileceHeri 6ir sistem
kurc!um. Şimc!i - tam: şu anc!a gerçekleşmiş olc!ular. Seninle
Benim aramc!aki tek fark, Benim &unu 6il memc!ir.
Tüm olanı 6iWgin an (6u an, herhangi 6ir zamanc!a ola-
6ilir) sen c!e, Benim hep hissettigim gi6i hissec!ersin: tama-
men neşeli, sevgi c!of u, ka6uffenici, kutsayıcı ve minnettar
of ursun.
Bunlar, Tanrt'nın Beş Tutumuc!ur ve c!iyafogumuz
6itmec!en önce 6u tutumların hayata nası( uygulana6i(ecek-
(erini gösterecegime söz veriyorum. Bu seni Tanrısaffaşmaya
götürecektir.

Uzun zaman önce, Tanrı ile Sohbet 1'de bu sözü vermiştin,

sanırımbunu tutmanın zamanı geldi.

Ve sen c!e, Tanrı i(e Soh6etler kita pfarı


yayınlanc!ıgınc!an &eri hayatınc!an, özeffikfe c!e c!eneyim-
(erinc!en 6alisetmeye söz vermiştin, ama Gize sac!ece yüzey-
se( 6i(gi(er verc!in. Berki c!e, ikimizin c!e sözlerimizi tut-
mamızın zamanı ge( miştir!

Doğrusu, sözlerimizi tutmamızın zamanı geldi.

290
ONÜÇ
İlçe belediyesini, eğitim müdürlüğünde bulduğum iş
nedeniyle bıraktım, on yıl sonra Dr. Elisabeth Kübler-Ross ile
çalışmak için Batı Kıyısı'na gittim, on sekiz ay sonra da San
Diego'da kendi reklam ajansımı kurdum, orada Terry Cole-
Whittaker ile çalıştım, iki yıl sonra Washington Eyaleti'ne git-
tim, Portland'da yaşadım, sonra Güney Oregon'a gidip beş
parasız kalarak sokaklarda yattım, sonunda radyoda bir iş bul-

dum, üç yıl sonra bu işten de kovuldum, zor bir dönem


geçirdim, sonra sendikalı ulusal bir talk showcu oldum, Tanrı
İle Sohbetler'i yazdım, o zamandan beri de inanılmaz bir
dönem geçiriyorum ve işte buradayım.
Pekala, ben sözümü tuttum, şimdi sıra Sende.

Sanırım insanlar 6unıfan cfaFıa fazfasını duymak istiyor-


lar.

Hayır istemezler. Asıl, Seni dinlemek istiyorlar. Sözünü tut-


manı istiyorlar.

Peki.
Dünyayı yarattım, Adem ve Havvayı yaratıp onları

291
TANRI İLE DOSTLUK
Cennet Bahçesi'ne yer(eştin!im, orada onfara verim( i
o(mafarını ve çoga[ mafarını söy[edim, fakat 6ir yı[anfa
6aşfarı derde 9irdi, 6u neden(e 6ir6irferini suç(adıfar ve her
şeyi yan[ ış anfadı[ar, daha sonra yaş[ı 6ir adama işleri
düze( tmesi için ild taş [evha verdim ve denizi ildye ayırdım
ve 6u mucize işe yaradı, hikayemi an[atma[arı için 6azı
e[çi(er yoffadım ama farkettim ki kimse din[emiyor Ben de
denemeye devam etmeye karar verdim ve işte 6uradayım.
Peka[a Ben de sözümü tuttum.

Hoş. Çok hoş.

Dişi kaz için iyi ofan, erkek kaz için de iyidir.

Kimse bunu bunca zaman içinde söylemedi.

Yaşlıyım, çok yaş[ı. Benden ne istiyorsun?

Komedyenlik yapmayı kesmeni istiyorum. Böyle devam


edersen kimse sözlerinin tek bir kelimesine bile inanmayacak.

Şunu din[e. Bir de 6urada kara 6ir kazanım var.

Pekala, konunun dışına yeterince sapmadık mı? Tekrar kita-


ba geri dönebilir miyiz?

Madem ki o kadar ısrar ediyorsun.

292
Afışı!maiti Bir Diyalog
Tanrı'nın Beş Tutum'u hakkında bir şeyler öğrenmek
istiyordum - belki de bunlardan biri de neşeli olmak
olmalıydı.

Belki de olma[ıyclı.

Şunu keser misin?

Hayır,çok ciMiyim.İnsan[ar, Tanrı•nın hiç espri yap-


maclıgını, gü[mecli9ini ve herkesin Tanrı karşısında çok kut-
sa[ 6ir tavır sergi[emesi gerektigini düşünür[er. Keşke hep-
iniz 6iraz rahatCaya6i[seycliniz. Kendinize gü[ün. Bir
zamanCar 6irisi, "Kendinize gerçekten gü[e6i[cli9iniz gün
6üyümüş oCursunuz", elemişti.

Kendinizi 6u kadar ciddiye a[mayın. Biraz gevşeyin. Ve


gevşeye6Mi9inizcle, 6ir6irinize de 6u fırsatı verin.
Tanrt'nın Beş Tutumu hakkında 6ir şey[er ö9renmek
istiyordun clegi[ mi? İ[kine 6ir göz ata[ım.

"Tamamen neşe dolu."

Bu 6irinci tutum. Farkettiysen, i[k 6uım saydım.

Yani, ne demek istiyorsun?

NeşeCi o[manın her şeyden önce ge[cli9ini söy[üyorum.


Her şeyi mümkün kıCar. Neşe o[maclan, hiç6iri o[maz.
Hayatında 6irazcık o[sun mizah yoksa, hiç6ir şeyin

293
TANRI İLE DOSTLUK
an[amı o[maıf ıgını söy[üyorum. Güfmenin en iyi i[aç
o(dıtgun söyCüyorum. Neşenin, ruh için çok iyi o(dugunu
söy(üyorum.
Daha ıfa i(eri gidecek ve neşenin ruh o(c!ugunu
söy(eyecegim. Ruh, neşe diye adfandırdıgın şeydir. Saf neşe.
Sonsuz neşe. O(gunCaşmamış, sınırCanmamış, kısıt[anmamış
neşe. Bu ruliun dogasııf ır.

Gü(ümseme, ruha açıCan 6ir penceredir. Gü(mek kapıdır.

Vay be.

Gerçekten de vay 6e.

Neden ruh bu kadar mutlu? İnsanlar bu kadar mutlu değil.


Yani, ruhları mutlu olan insanlar o kadar mutlu görünmüyor-
lar, bunu nedeni nedir?

Bu çok güze( 6ir soru. Ruh, 6öy(esine neşe(iyken siz neden


degi(siniz? Bu çok mükemme( 6ir soru.
Cevap zihninizdedir. Ka(6inizde ofan neşeyi ser6est
6ırakmak istiyorsanız, neşe(i o[ma düşüncesinde o[ma[ısınız.

Neşenin ruhta olduğunu sanıyordum.

Ka[6iniz, ruhunuz i(e zihniniz arasındaki 6ir koridor-


dur. Ruhunuzdaki neşe ka(6inizden geçme(idir, &aşka türf ü
zihninize 6i(e giremez.
His(er, ruhun difidir. Kapa[ı 6ir zihniniz varsa,
294
Alışı!maı!m Bir Diyalog
ka[6iniu geri cföneceklercfir. İşte bu nedenle, çok, çok kederli
oldugunuzıfa ka[6inizin kırı[dıgını söylersiniz. Ve 6u neden-
le, kendinizi çok, çok mut(u fıissettiginizıfe, ka[6inizin delice
çarptıgını söylersiniz.
Zilinin izi açın, fıislerinizin ifade edi( me(erine, dışarı
vurulmalarına imkan tanıyın 6öy(ece kalbiniz ne kırılır ne
de delice çarpar, fıayat enerjisinin serbestçe rufıunuza aktıgı
bir kana[ olur.

Fakat, ruh neşeyse, nasıl olur da kederli olur?

Neşe, ifade edi(en fıayattır. Hayat enerjisinin rafıatça


akışı sizin neşe dedi9iniz şeydir. Hayatın esasi Bir o[mahır
- Bütün olanla 6ir[iktir. Hayat budur: ifade edilen 6ir(iktir.
Birlik duygusu, sizin sevgi dediginiz şeydir. Bu neden(e,
di(inizde fıayatın özünün sevgi oldugu söylenir. Neşe,
ser6estçe ifade edi(en sevgidir.
Hayatın serbestçe ve sınırsızca ifade edilmesi, yani fıer
şeyle ve fıer duygulu varlıkla birleşme ve bir olma deneyi-
mi, ne zaman çevre ve şart[arca yasaklansa veya sınırlansa,
aslında neşe olan rufı da tam olarak ifade edilemez. Tam
olarak ifade edilemeyen neşe, keder diye adlandırı[ır.

Kafam karıştı. Bir şey, eğer bir başkasıysa nasıl o şey ola-
bilir? Bir şey, eğer özü sıcak olan bir şeyse nasıl o şey olabilir?
Eğer özü neşe ise ruh nasıl kederli olabilir?

Evrenin dogasını yanlış anlıyorsun. Hala şeyleri ayrı

295
TANRI İLE DOSTLUK
görüyorsun. Sıcak ve so9uk 6ir6irinden ayrı de9iCdir. Hiç6ir
şey ayrı de9Mir. Evrende, di9er şey[erden ayrı oCan Fıiç6ir
şey yoktur. Bu neden[e, sıcak ve so9uk, de9işen ö[çüCerde aynı
şeydir. Keder ve neşe de öy[e.

Ne muhteşem bir içgörü! Bunu hiç bu şekilde düşünme­


miştim. Keder ve neşe sadece iki isimdir. Aynı enerjinin farklı
seviyelerini tanımlamak için kullandığımız kelimelerdir.

Evrense[ Gücün, farHı ifacfe[eridir, evet. Bu neden[e, 6u


iki Fıis aynı anda deneyim[ene6i[ir. Böy[e 6ir şeyi Fıaya[ ede-
6iCir misin?

Evet, neşe ve kederi aynı anda hissettiğim oldu.

E[6ette Fıissettin. Bu kesin[iHe a[ışı[madık de9iL

Televizyon dizisi M•A•s•H bu tür bir bitişikliğin mükem-


mel bir örneğidir. Ve Hayat Güzeldir isimli harika film de bu
durumun daha yakın tarihli bir örneğidir.

Evet. BunCar, gü[menin nası[ iyi[eştire6i[ece9inin ve ked-


erin nası[ iş[eri karıştıra6i[ece9inin inanı[ maz örneHerid ir.
Bu, Fıayat enerjisinin kendisidir, keder/neşe diye
adCandırdı9ınız 6ir akıştır.

Bu enerji, FıerFıangi 6ir zamanda neşe diye


adCandırdı9ınız 6ir yoffa ifade efüe6i[ir. İşte 6u neden[e,
Fıayat enerjisi kontro[ edi[e6i[ir. Bir termostatın i9nesini

296
Afışılmaam Bir Diyalog
soguktan sıcaga
çevircfigin 9i6i, liayat enerjisinin
titreşimini neşeye dogru lidandıra6ilirsin. Sana
kederden
şunu söylemeliyim ki eger kal6inde neşe taşıyorsan, lierlian-
9i Gir zamanda da iyileşe6ilirsin.

Fakat, kalbinde neşeyi nasıl taşırsın? Eğer orada değilse ona


nasıl ulaşırsın?

Oraıfaaır.

Bazı insanlar bunu deneyimleyemezler.

Neşe[i olmanın sırrını 6ilmiyorlar efa onefan.

Bu sır nedir?

Onu ef ışarı vurana efek neşeyi liisseefemezsin.

Fakat eğer hissetmiyorsan, onu nasıl dışa vurabilirsin?

Neşeyi hissetmesi için 6ir 6aşkasına yaref ım et.


Bir 6aşkasının içindeki neşeyi ser6est &ırak, &öylece kenefi
içinefelti neşeyi efe ser6est 6ıraliırsın.

Bazı insanlar bunu nasıl yapacaklarını bilmezler. Bu, o


kadar büyük bir ifade ki, bunu nasıl bir şey olduğunu bile
bilmezler.

207
TANRI İLE DOSTLUK
Gülümseme gi6i &asit 6ir şeyle 6i(e yapıla6ilir. Ya cfo 6ir
iltifatla. Ya ıia sevgi ıio(u 6ir &akışla. Ve, sevişmek kaıiar
zarif 6ir şeyle ıie 6aşarıla6i[ir. Bunları ve ıiaha &aşka pek çok
şeyi yaparak 6ir 6aşkasınıiaki neşeyi ser6est 6ıraka6ilirsin.

Bir şarkıyla, ıians eıierek, 6ir fırça ıiar6esiy(e ya ıia kile


şekilvererek ya ıia kelimeleri uyumlu 6ir şeki(ıie kuffanarak
6unu 6aşara6ilirsiiı. Efferin tıitu[masıy[a, ıiüşünceferin
6u[uşmasıyla ve ruhların eş(eşmesiy(e o[a6ilir. İyi, sevgi ıio(u
ve yararlı her şeyin karşılıklı olarak yaratılmasıyla, tüm 6u
yoffarla ve ıiaFıa pek çoguyla 6ir 6aşkasınıiaki neşeyi ser6est
6ıraka6i[irsin.

Bir ıiuyguyu paylaşarak, ıioğruyu söyleyerek, öfkeyi


yatıştırarak, yargıları sağlıklı 6ir şeki(ıie yaparak, ıiin(em­
eye ve konuşmaya istekli olarak, 6ağışlamaya karar vererek
ve ser6est 6ırakmayı seçerek, 6ir şeyi vermeyi taahhüt eıierek
ve şefkat göstererek.
Bir &aşk.asının ka[6inıieki neşeyi ser6est 6ırakmanın 6in-
(erce yolu varıiır. Binlerce ve 6in(erce yolu. Ve 6unu yap-
maya karar verniğin an, nası[ yapılacağını ıia 6i(irsin.

Haklısın. Haklı olduğunu biliyorum. Birinin ölümü duru-


munda bile bu yapılabilir.

Bunu göstermesi için sana 6üyük 6ir öğretmen gön-


ıierıiim.

Evet. Dr. Elisabeth Kübler-Ross. Buna inanamıyordum.


Bırak onun ekibinde yer almayı ona rastladığıma bile

298
A[ışı[maıfm Bit Diyalog
inanamıyordum. Olağanüstü bir kadındı.

Anne Arundel İlçesi belediyesindeki işimden ayrilmış (Joe


Alton'un başı belaya girmeden önce) ve orada eğitim müdür-
lüğünde bir iş bulmuştum. Uzun süredir orada çalışan basın
danışmanı emekli olmuştu, ben de bu göreve geçtim. Bir kez
daha doğru zamanda doğru yerdeydim. Kriz Müdahele
Ekibinden, ders programının düzenlenmesine dek her şeyde
çalışarak inanılmaz bir hayat deneyimi de kazandım. Bir
Cemiyet alt komitesi için okullardaki ırk ayrımı hakkında 250
sayfalık bir rapor hazırlayarak (bir kez daha Siyah
Deneyim'le irtibata geçmiştim) ya da okul okul dolaşarak
okul aile birliklerinde öğretmenler, aileler, öğrenciler, yöneti-
ciler ve çalışanlarla toplantılar yaparak her şeyin merkezinde
bulunuyordum.
Yetmişli yıllarda on yıl kadar orada çalıştım - herhangi bir
yerde çalıştığım en uzun süre idi - ve ilk üçte ikilik döne-
minden fazlasıyla zevk aldım. Fakat çiçek giderek solmaya
başladı ve görevim tekdüzeleşti ve ilham vericilikten uzak-

laşmaya başladı. Bundan sonrasının nasıl olabileceğini


gözünüm önüne getirmeye başlamıştım - kendimi otuz sene
daha bu işi yaparken görüyordum. Üniversite diplomam
olmadan daha ileri gitmek içinpek şansım yoktu (aslında bu tür
bir iş bulduğum için şanslıydım) ve enerjim tükenmeye
başlamıştı.

Sonra, 1979' da Dr. Elizaseth Kübler-Ross tarafından


kaçırıldım. Bu konuyu sakın yanlış anlama, bu gerçek bir

kaçırma idi.

O yıl gönüllüolarak Elisabeth'e yardım etmeye


başlamıştım, arkadaşım Bill Grinswold ile beraber, Dr. Ross' a

destek olan ve kar amacı gütmeyen bir organizasyon olan


Shanti Nilaya için parasal destek toplamak amacıyla Doğu
299
TANRI İLE DOSTLUK
Kıyısı'nda bazıkonferanslar düzenleme işinde çalışıyorduk.
Bill, bir kaç ay önce beni Dr. Ross ile tanıştırmış ve
Annapolis'te ayarladığı bir konuşma için halkla ilişkiler
konusunda benden yandım istemişti.
Tabii ki, Dr. Elisabeth Kübler-Ross'u duymuştum. 1969'da
yayınlanan Ölüm ve Ölmek Üzerine (On Death and Dying)
adlı kitabıyla muazzam derecede başarılı olmuş, ölüm

hakkında dünyanın bakış açısını değiştirmiş, tanatoloji (ölümü


araştıran bilim dalı) incelemeleri üzerindeki tabuyu kaldırmış,

Amerikan düşkünlerevini kurmuş ve milyonların hayatını son-


suza dek değiştirmişti.
(Daha sonra ölümle ilgili pek çok kitap yazmıştı; Ölüm:
Büyümenin Son Aşaması ve son eseri Hayat Çarkı: Yaşamak ve
Ölmek Hakında bir Anı
Tanıştığım ilk anda Elisabeth'ten etkilenmiştim, onunla
tanışan herkes gibi. Olağanüstü derecede çekici ve son derece
zorlayıcı bir kişiliği vardı ve onunla ilişkiye geçen hiç kimse bir
daha aynı olmuyordu. Onunla geçirdiğim bir saatin sonunda
işinde ona yardımcı olmayı istediğimi ve daha önce kimsenin

benden istemediği şeyleri bile yapmaya gönüllü olduğumu


biliyordum.
Bu ilk karşılaşmadan neredeyse bir yıl sonra, bir başka kon-
ferans düzenlemek için Bill ve ben Baston' daydık.
Konuşmasının ardından, bir kaçımız yakındaki bir lokantaya
giderek, Elisabeth'le nadiren yaptığımız özel konuşmalardan
birinin tadını çıkardık. Onunla daha önceden iki ya da üç kez
böyle konuşmalar yapmıştım, bu nedenle de o gece ona bir kez
daha söylediğim bir şeyi zaten bilmekteydi: onunla çalışmak
için her şeyi yapardım.
O zamanlar, Elisabeth, hayat, ölüm ve geçişler hakkında

300
ALışı[nuu!m Bir Diyalog
seminerler veriyor, ölümcül derecede hasta insanlar ve aileleri
ile onun "ıstırap çekmek" diye adlardırdığı şeyi yapan kişilerle
temasa geçiyordu. Hiç böyle bir şey görmemiştim. (Daha sonra
yazdığı Elveda Dediğimiz Ana Kadar yaşamak adlı kitabında
bu inzivalar sırasında insanların yaşadıklarını büyük bir duy-
gusal güçle anlatmıştır.) Bu kadın, insanların hayatına anlamlı
ve derin bir şekilde dokunuyordu ve bu işin on~n hayatına
anlam verdiğini görebiliyordum.
Benim işimse hayatıma anlam katmıyordu. Sadece,
yaşamak için yapmam gerektiğine inandığımı yapıyordum (ya
da diğerlerinin yaşamalarını sağlamak için). Elisabeth' den
öğrendiğim ilk şeylerden biri de kimsenin bunu yapmaya
mecbur olmadığıydı. Elisabeth bize çok büyük dersleri en basit
şekilde, tartışmaya yer olmayan tek cümlelik gözlemlerle verir-
di. O gece, Baston' daki lokantada bunlardan birisini bana
hediye etti.
"Bilmiyorum", diye şikayet ettim, "artık işim beni heyecan-
landırmıyor ve sanki hayatımı boşa harcıyormuşum gibi
hissediyorum fakat sanırım altmış yaşıma gelene dek orada
çalışacak ve emekli olacağım. "

Elizabeth sanki deliymişim gibi bana baktı. "Bunu yapmak


zorunda değilsin", dedi sakince. "Bunu neden yapıyorsun?"
"Söz konusu olan sadece ben olsaydım, inan bana yap-
mazdım. Yarın oradan ayrılırdım. Fakat bakmam gereken bir
ailem var."
"Peki söyler misin, eğer yarın ölsen ailen ne yapardı?" diye
sordu Elisabeth.
"Bu, konu dışı," diye karşı koydum. "Ölmedim. Hala
yaşıyorum.

"Sen buna yaşamak mı diyorsun?" diye cevap verdi ve sanki

301
TANRI İLE DOSTLUK
söyleyecek başka bir şey olmadığı gayet açıkmış gibi dönüp bir
başkasıyla konuşmaya koyuldu.
Sonraki sabah, Bostan' daki yardımcılarıyla otelinde kahve
içerken birdenbire bana dönerek, "Beni havaalanına götüre-
ceksin," dedi.
"Tabii ki" diye kabul ettim. Bill ve ben Annapolis'ten
arabayla gelmiştik ve arabam hemen dışarıdaydı.
Yolda, bir başka beş günlük yoğun seminer çalışması için
Poughkeepsie, New York'a gittiğini söyledi. "Benimle içeri
gel," dedi. "Kapıda bırakıp gitme. Bagajlar için yardıma ihtiy-
acım var.

"Elbette," dedim ve otoparka girdik.


Bilet sırasında Elisabeth kendi biletini verdi ve sonra bir
kredi kartı çıkardı. "Bu uçakta bir yer daha ayırtmak istiyo-
rum," dedi satış sorumlusuna.
"İzin verirseniz yer var mı bakayım," diye cevap verdi bilet
satan kadın. "Ah, sadece bir yer kalmış."

Sanki çok gizli bir şeyi öğrenmiş gibi "elbette," diye sevin-
di Elisabeth.
Kadın "Sizinle seyahat edecek kişi kim peki?" diye sordu.
Elisabeth beni gösterdi ve "İşte burada," diye mırıldandı.
"Pardon, anlayamadım?" şoke olmuştum.

"Poughkeepsie 'ye geliyorsun, değil mi?" diye sordu


Elisabeth, sanki her şeyi önceden konuşmuşuz gibi.
"Hayır! Yarın işte olmam gerekiyor. Sadece üç günlük izin
aldım."

"Bu iş sensiz halledilecek," dedi heyecansız bir sesle.


"Fakat, arabam, burada Bostan' da," diye karşı koydum,
"Onu otoparkta öylesine bırakamam."

302
ACışı!nuu!m Bir Diya!09
"Bill gelip onu alabilir."
"Fakat ... giyecek hiçbir şeyim yok. Bu kadar uzun süre ayrı
kalmayı planlamamıştım."

"Poughkeepsie' de de dükkanlar var."


"Elisabeth, bunu yapamam! Uçağa binip, başka bir yere
gidemem." Kalbim hızla çarpıyordu, çünkü yapmak istediğim
tam olarak buydu.
"Memur hanım senin ehliyetini istiyor," dedi göz kırparak.

"Fakat Elisabeth ... "


"Senin yüzünden uçağı kaçıracağım."

Memura sürücü ehliyetimi verdim. Elime bir bilet


tutuşturdu.

Elisabeth, kapıya doğru çıkarken, arkasından bağırdım.


"Ofisi aramalı ve onlara orada olmayacağımı söylemeliyim ... "
Elisabeth, uçakta, okuduğU şeylere gömüldü v~ benimle de
ancak on kelime etti. Fakat, Poughkeepsie'de seminerin
yapılacağı yere vardığımızda, katılımcılara beni "yeni halkla
ilişkiler sorumlum," diye tanıttı.

Evi arayıp, karıma kaçırıldığımı


ve Cuma günü evde
olacağımı söyledim. Sonraki iki gün boyunca Elisabeth' in semi-
nerini izledim. İnsanların hayatının değiştiğini gördüm. Eski
yaraların iyileştiğini, eski sorunların çözümlendiğini, eski
kızgınlıklardan kurtulunduğunu, eski inanışların üzerine

çıkıldığını gördüm.

Bir ara, seminer salonunda benim çok yakınımda oturan bir


kadın yerinden fırlayarak dışarı kaçtı. (Seminerdeki kişiler, söz-
leri göz yaşlarıyle kesilen biriyle konuşuyorlardı, ya da bir
şeklide o an için kontrolü kaybetmişlerdi.) Elisabeth, hafif bir

baş işaretiyle kadının peşinden gitmemi belirtti.

Nazikçe, ağlayan kadının salondan dışarı çıkmasına yardım

303
TANRI İLE DOSTLUK
ettim ve holün yanında bulunan küçük bir odaya dek onunla
yürüdüm. Daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştım, fakat
Elisabeth, seminerlerde kendisine yardımcı olan herkese özel
bilgiler vermişti (genellikle yanında iki ya da üç kişi kişi getirir-
di). Bir tek şeyi çok açık belirtirdi. "Kişiyi iyileştirmeye
çalışmayın," derdi, "Sadece dinleyin. Eğer yardıma ihtiyacınız
olursa, beni çağırın, fakat orada olmak ve dinlemek neredeyse
her zaman yeterli olur. "
Haklıydı. Seminere katılan o kişi için etkili bir şekilde

"orada olmayı" başarabilmiştim. O kadının güven duya-


bilmesini, her şeyi dışarıda bırakabileceği bir yer vermeyi,
salonda zembereğinden kurtulan ve ona hep yük olan şeyi bir
kenara bırakabilmesini sağlamayı başarabilmiştim. Ağladı, fer-
yat etti, öfkesini dışa vurdu ve sakince konuştu sonra tüm bun-
ları tekrar yaptı. Hayatımda kendimi hiç bu kadar işe yarar his-
setmemiştim.

O akşam, Maryland'deki okul yönetim kurulunun ofisini


aradım.

Operatöre, "Personel bölümü, lütfen" dedim ve doğru


departmana bağlandığımda derin bir soluk aldım.
"Bir çalışan, telefonda istifa edebilir mi?" diye sordum.
Elisabeth'in yanında çalıştığım
dönem, hayatımın en büyük
armağanlarından biriydi. Günler, saatler, haftalar, aylar
boyunca, neredeyse bir azize gibi çalışan bir kadın gördüm.
Onunla beraber konferans salonunda, seminer odalarında ve
ölmekte olan insanların yataklarının yanında oturuyordum.
Onu, yaşlı insanlar ve küçük çocuklarla beraber gördüm.
Onu, korkmuş ve cesur kişilerle, neşeli ve kederli kişilerle,
açık ve içine kapalı kişilerle, öfkeli ve sakin kişilerle
beraberken izledim.

304
ACışunuu!m Bir Diyalog
Bir Usta 'yı izledim.
Onu, insan ruhu üzerinde etki edebilecek en derin yaraları
iyileştirirken
izledim.
İzledim, dinledim ve öğrenmesi çok zor olanı denedim.
Ve evet, Senin dediğinin doğru olduğunu anladım.

Bir başkasının fo[binıfeki neşeyi serbest bırakmanın bin-


[erce yolu vaniır ve bunu yapmaya karar ven:figin anc!a
nası[ yapacagını cfa bi[eceksin.

Ve bu, kişinin ölüm döşeğinde bile yapılabilir.

Öğreti ve esas öğretmen için teşekkür ederim.

Bir şey cfegi[ dostum. Ve şimı!i, fıayattan keyif aCarak


nası[ yaşanacagını biCiyor musun?

Elisabeth, hepimize koşulsuzca


sevmeyi, çabucak affetmeyi,
geçmişteki acılardan dolayı asla pişman olmamayı tavsiye

etmişti. "Vadileri sert rüzgarlara karşı kapatırsanız, rüzgarların


kayalara oydukları izlerin güzelliğini asla göremezsiniz." derdi.
Aynca, şu anı dolu dolu yaşamamızı,
durup çilekleri tatmamızı
ve "tamamlanmamış işiniz" dediği şeyi bitirmek için ne gerekiyor-
sa onu yapmamız için bizi zorlardı; böylece hayat korkusuzca
yaşanabiir ve ölüm pişmanlık duymadan kucaklanabilirdi.
"Öbnekten korkmadığınızda, yaşamaktan da korkmazsınız" derdi.
Ve tabii ki, en büyük mesajı da şuydu : "Ölüm yoktur·.

Bu bir kişiı!en a[mak için çok fazCa.

305
TANRI İLE DOSTLUK
Elisabeth 'in verecek çok şeyi vardı.

öy[eyse, git ve 6u dogru[arı ve sana diger kaynakCar


aracı[ ıgıy[a gönderdigim ruhundaki neşeyi yaya6i[ecegin,
onu ka[6inc!e hissede6iCecegin ve 6unu zihninde 6iCdigin 9i6i
dogruCarı yaşa.

Tanrı, hayattır, onun en yüksek titreşimindedir, ki 6u da


neşedir.

Tanrı tamamen neşe do[uc!ur ve Tanrmın 6u i[k tutu-


munu ifacfe ettiginc!e kene! i tanrı[aşma ifadene dogru
hareket etmiş o[ ursun.

306
ON DÖRT
Terry Cole-Whittaker'den daha neşeli birini tanımadım.
Gözlerinize çarpacak denli belirgin gülümsemesi, son derece
bulaşıcı olan harikulade, patlayan, özgür gülüşü ve kişinin
halinden anlayışı sayesinde insanlarla derinlemesine irtibat
kurabilmedeki benzersiz yeteneği ile bu merak uyandırıcı
kadın, Güney Kaliforniya'yı 1980'lerin başında iyimser bir ruh-

sallıkla fırtınaya tutulmuş gibi etkilemişti, yüz binlerce insanın


kendileri ve Tanrı ile mutlu ilişkiler kurmalarına neden
olmuştu.

Terry'den bahsedildiğini, ilk kez Escondido'da yaşarken ve


Shanti Nilaya'da Dr. Kübler-Ross için çalışırken duymuştum.
O zamana dek hiç bu kadar meşgul olmamıştım ve böylesine
şefkat ve ruhsal bilgelik dolubir insanla yakın ilişkide olmak

beni yıllardır ulaşamadığım bir düzeye getirmişti: Tanrı ile


kişisel bir ilişkimin olduğu, Tanrı'nın hayatım üzerinde
doğrudan etkili olduğunu bildiğim bir düzeydi bu.

Yirmili yaşlarımdan
beri kiliseye gitmiyordum, o zamanlar
hayatımda ikinci kez neredeyse ruhban sınıfının bir üyesi
oluyordum. On yaşlarımda rahip olma fırsatını kaçırdıktan
sonra, on dokuzumda Milwaukee'yi terkettiğimde teolojik
araştırmalarıma devam ederken içimde tekrar rahip olma

isteği uyanmıştı.

Yirmisini geçtiğimde,kendisinden korkmam gerekmeyen


bir Tanrı arayışı içinde Roma Katolik inancını temelli olarak
bırakmıştım. Teoloji hakkındaki kitapları taramaya ve Anne

307
TANRI İLE DOSTLUK
Arundel'deki kilise ve sinagogları dolaşmaya başlamıştım,
sonunda Annapolis' deki İlk Presbiteryen Kilisesi' nde karar
kılmıştım.

Çok kısa sürede koroya katıldım ve bir yıl içinde kilisede


ilahi okuyucu oldum. Pazar ayinlerinde o hafta okunması için
İncil' den seçilmiş pasajları okudukça, çocukluğumda
hissettiğim Tanrı ile yakın olma ve O'nun Sevgisini tüm

dünyaya öğretme özleminin bir kez daha farkına varıyordum.


Presbiteryenler, Katolikler gibi inançlarını korku temeli
üzerine kurmuyor gibiydiler (daha az kural, dinsel tören ve bu
nedenle de tuzak vardı), böylece öğretileri konusunda kendimi
daha rahat hissediyordum. Kendimi o kadar rahat hissediyor-
dum ki, Pazar sabahları İncil' deki ilahileri gerçek bir tutku ile
okuyordum - bu tutku o kadar çoktu ki, cemaat bu sıradaki
hareketlerimi ilgiyle izliyordu. Bu, sadece benim değil kilise
yönetiminin de dikatini çekmiş olmalıydı; kısa bir süre sonra
tanıdığım en iyi insanlardan biri olan papazla bir konuşma
yapmaya çağırıldım.
Tanışmaktan dolayı duyulan memnuniyet karşılıklı olarak
belirtildikten sonra "Söyle bana" dedi Muhterem Winslow
Shaw, "hiç rahip olmayı düşündüm mü?"
"Elbette düşündüm," diye cevap verdim. "On üç
yaşımdayken okula gidip bir rahip olacağıma kesin gözüyle
bakıyordum, fakat olmadı."
"Neden?"
"Babam buna engel oldu. Buna karar verecek kadar
büyümediğimisöyledi."
"Şimdi yeterince büyük olduğunu düşünüyor musun?"
Bir nedenden dolayı bunu duyunca neredeyse yıkıldım ve
ağlamaya başladım.

308
Afışı[nuu!m Bir Diyalog
"Hep yeterince büyüktüm," dedim ağlamaklı bir sesle ve
kendimi toplamaya çalıştım.Muhterem Shaw nazikçe.
Muhterem Shaw nazikçe. "Neden hala Katolik Kilisesi'nde
değilsin?" diye sordu

"Öğretisi ile bazı sorunlarım vardı."


"Anlıyorum."

Bir süre sessizce oturduk.


Sonunda, "Presbiteryen öğretisini nasıl buluyorsun?" diye
sordu.
"Rahat."
"Öyle görünüyor olmalı. İncil okumanla ilgili küçük bir
sorunumuz var. Onlardan bayağı anlam çıkarıyor gibisin."
"Evet, bu ilahilerde biraz anlam var zaten."
Muhterem Shaw gülümsedi. "Katılıyorum" dedi, sonra
dikkatle bana baktı.
"Sana kişisel bir soru sorabilir miyim? "
"Tabii ki."
"Neden, teolojiye karşı olan sevgini izlemiyorsun? Artık
kendi kararlarının verebilirsin. Seni rahip olmaktan engelleyen
nedir? Herhangi bir yerde, herhangi bir rahiplik. Eminim ki
ruhsal bir barınak bulabilirsin."
"Bu, sadece bir barınak bulmakla çözülecek kadar basit
değil. Parayı bulmak da ayrı bir meydan okuma. Bir işim, eşim
ve iki çocuğum var. Şu aşamada, her şeyi öylece bırakıp bu
yola girmek için bir mucize gerekli.
Muhterem Shaw tekrar gülümsedi.
"Kilisemizin bunun için bir programı var, eğer cemaatimiz-
den birini özellikle umut vaadedici bulursak, eğitimi sırasında
ona destek oluyoruz. Genellikle de Princeton'da."

309
TANRI İLE DOSTLUK
Kalbim hızla çarpıyordu.

"Yani, bunun için ona para mı veriyorsunuz?"


"Aslında ödünç veriyoruz. Buraya geri dönüp, bir kaç yıl
çalışmayı taahhüt etmesi gerekiyor. Bir gençlik kilisesinde, sokak
kilisesinde ya da kişisel ilgin hangi yöndeyse o alanda çalışabilir
buna ek olarak dini öğütler verebilir, Pazar Okulu programlarını
yürütebilir, şimdi ve o zaman papazı kürsüden anons edebilirsin.
Sanırım bunu başarabilirsin? "

Susma sırası bana gelmişti. Düşünceler aklımda dönüp


duruyordu.
"Kulağına nasıl geliyor?"
"Harika. Bunu bana mı öneriyorsunuz?"
"Sanırım,Prespiteryen kilisesi bunu yapmaya hazır, evet.
Bunun için kesinlikle hazırlar. Tabii ki seninle özel olarak
konuşmak isteyeceklerdir."

"Tabii ki"
"Neden eve gidip bu konuda düşünmüyorsun? Konuyu
karına aç. Ve bunun için dua et."

Ben de tam olarak bunu yaptım.

Karım, tam anlamıyla


destekleyiciydi. "Bence bu harika
olur," dedi neşeyle. İkinci çocuğumuz, ilkinden yirmi bir ay
sonra doğmuştu. Her iki kızımız da daha yeni yürümeye
başlıyorlardı. "Neyle yaşayacağız?" diye sordum "Yani, şey
sadece eğitim masraflarını üstlenmekten bahsediyorlar. "
"Tekrar fizik terapi yapmaya başlayabilirim," diye önerdi
eşim. "Bir şey bulabileceğime eminim. Her şey yoluna girecek-
tir."
"Okula gittiğim süre boyunca bana destek olacağını mı
söylemek istiyorsun?"

310
AClŞl[maı!m Bir Diyalog
Koluma dokundu. "Bunun senin hep istediğin bir şey
olduğunu biliyorum" dedi yumuşakça.
Hayatıma giren bu insanları haketmiyordum. Tanıdığım en
iyi insanlardan biri olan ilk eşimi de kesinlikle haketmiyordum.
Fakat bunu yapmadım. Yapamazdım. Her şey yerli
yerindeydi, her şey mükemmeldi - din bilimi hariç. Sonunda,
beni durduran da oldu.
Muhterem Shaw'ın dediği gibi yaptım. Bu konuda dua
ettim. Ve dua ettikçe, doğuştan günahkar olanlar ve kurtuluş
ihtiyacı için ne kadar sessizce olursa olsun dinsel öğütler vere-

meyeceğimi anladım.

İlk gençlik yıllarımdan beri, insanları "kötü" görmekle ilgili


bir sorunum vardı. İnsanların kötü şeyler yaptıklarını biliyor-
dum. Büyürken bunu, çevremde görmüştüm. Fakat henüz bir
yeni yetme ve sonra da genç bir adam olarak, insan doğasının
temeli hakkında olumlu düşüncelere sahip olmakta inat
etmiştim. Bana, sanki tüm insanlar iyiymiş gibi geliyordu ve

bazılarının yetişme tarzları, anlayış ve fırsat eksikliği, ümitsiz-


lik ve öfke duymaları nedeniyle ya da bazı durumlarda sadece
tembelliktendolayı kötü şeyler yaptıklarını düşünüyordum ...

fakat doğalarında kötülük olduğuna hiç inanmıyordum.


Adem ve Havva'nın hikayesi, bir hikaye olarak bile benim
için hiçbir anlama ifade etmiyordu ve bunu öğretemeyeceğimi
biliyordum. Ne kadar merhametli olursa olsun reddedilmenin
olduğu bir öğretiyi veremezdim, çünkü küçüklüğümden beri

ruhumun derinliklerinde, tüm insanların kardeşlerim olduk-


larını ve kimsenin ve hiçbir şeyin Tanrı için çirkin ya da kabul
edilemez olmadığını biliyordum - en azından büyüdükçe,
"yanlış" öğretiyi uygulamanın "günah" olduğundan emin

olmuştum.

311
TANRI İLE DOSTLUK
Eğer bu doğru olmasıydı, doğumumdan beri varoluşumun
en derin parçasında bildiğim her şey yanlış demekti. Bunu
kabul edemezdim. Fakat, neyi kabul edeceğimi bilemiyordum.
Hayatımda ikinci kez çok gerçek ve çok belirgin olarak elime
geçen Hıristiyan ruhban sınıfına girme fırsatı, beni ruhsal bir
bunalımasokmuştu. Dünyada Tanrı'nın işini yapmayı gerçek-
ten istiyordum fakat, Tanrı'nın işinin bir tür ayrımcılığı İncili
öğretmek olduğunu ve ayrı tutulanlar için de bir cezalandırma

öğretisi öğretmeyi kabul edemiyordum.

Tanrı'dan bir cevap istedim - sadece rahip olsam mı


olmasam mı sorusunun değil, Tanrı ile insan oğlunun
arasındaki ilişkiyi en geniş anlamda kapsayan soruların da
cevabını istedim. Hiçbirinin cevabını alamadım. Ben de her

ikisinden de vazgeçtim.
Şimdi, kırkıma yaklaşırken, Elisabeth Kübler-Ross beni
tekrar Tanrı'ya geri getirmişti. Tekrar ve tekrar, koşulsuz seven
bir Tanrı' dan, asla yargılamamamız gerektiğinden, bunun yer-
ine kendimizi olduğumuz gibi kabul etmemiz gerektiğinden
bahsediyordu.
İnsanlar sadece bunu anlamış olsalar ve bu gerçeği kendi
yaşamlarında uygulasalardı bile, dünyadaki sorunların, zulüm-
lerin ve trajedilerin buharlaşıp uçacağını düşünüyordum. "Tanrı,
eğer şöyle ya da böyle olursanız, sizi severim, demiyor" diye ısrar

ederdi Elisabeth ve bu sayede de tüm dünyada milyonlarca


insanın ölüm korkusundan sıyrılmalarını sağlamıştı.

Bu benim inanabileceğim bir Tanrı'ydı. O, benim


kalbimdeki Tanrı'ydı, çocukluğumdaki en derin içsel
anlayışımın Tanrısıydı. Bu Tanrı hakkında daha fazla şey
bilmek istiyordum, böylece kiliseye geri dönmeye karar
verdim. Belki de yanlış yere, yanlış şekilde bakıyordum.
Lutherci bir kiliseye, sonra da Metodist'lere gittim. Baptist'leri
312
Afışı!nuufm Bir Diyalog
ve Bağımsız Cemaat'i (Kongregasyonalistler) denedim. Fakat,
tekrar temelini korku üzerine kurmuş öğretiyle karşılaşmıştım.
Uzaklaştım. Museviliği, Budizm'i keşfettim. Bulabildiğim tüm
diğer izm'leri denedim. Sonra, Terry Cole~Whittaker'ı ve San

Diego'daki kilisesinden bahsedildiğini duydum.


California'nın tatsız banliyölerinden birinde yaşayan altmış
yaşlarındaki bir ev kadını, kalbinin derinliklerinde dini bir
çevreye girme arzusu hissetmişti. Arayışı onu, Birleşik Din
Bilim Kilisesi isimli bir yere götürmüştü. Burayı sevmiş ve her
şeyi bırakarak din eğitimine başlamıştı. Giderek, rahibe seviye-
sine kadar yükselmiş ve La Jolla, California'da elli kişiden daha
az üyesi olan bir cemaatten bir çağrı mektubu almıştı. Rüyasını
kurduğu şey ve evliliği arasında bir seçim yapmak durumunda
kalmıştı. Kocası, onun ani değişimini tam anlamıyla destek-
lemiyordu ve işini bırakıp ailesiyle yeni bir yere taşınmayı
kabul etmeyeceği de kesindi.
Terry, kocasından ayrıldı. Üç sene içerisinde La Jolla Dini
Bilim Kilisesi' ni bu mezhep içindeki en büyük kiliselerden biri
haline getirdi. Her Pazar sabahı yaptığı iki ayinde binden fazla
kişi kendisini dinlemeye geliyordu ve dinleyicilerin sayısı da
gittikçe artmaktaydı. Bu dinsel olayın ünü kısa sürede Güney
California' da yayıldı; hatta San Diego' nun kuzeyinde şarap
üreticiliği ve çiftçilikle geçinen çok tutucu, geleneksel bir kasa-

ba olan Eskondido'ya dek geldi.


Duyduklarımın doğru olup olmadığını kontrol etmek için
güneye doğru indim.
Terry'nin cemaati o kadar büyümüştü ki, ayinlerini kiralık
bir film salonunda yapmak zorunda kalmıştı. Terry Cole-
Whittaker'la Hayatı Kutlama yazısı okunuyordu ve yaklaştıkça
"Aman Tanrım, bu da ne böyle?" diye düşünmeye
başlamıştım. Teşrifatçılar içeri doluşan herkese karanfiller

313
TANRI İLE DOSTLUK
dağıtıyorlar ve herkesi, sanki onları bir ömür boyudur tanıyor­
larmışçasına selamlıyorlardı.

"Merhaba, nasılsınız? Sizi burada görmek harika!"


Bunun ne anlama geldiğini bilmiyordum. Elbette, daha
önce de kiliselerde iyi karşılanmıştım fakat hiç bu kadar
çoşkuyla karşılanmamıştım. Mekanın içinde canlandırıcı bir

enerji vardı.
İçeride, Ateş Arabaları filminin tema müziği çalıyordu.
Salonu bir bekleme havası doldurmuştu. İnsanlar eğleniyor ve
gülüyorlardı. Sonunda, ışıklar söndü ve sahnede bir adam ve
bir kadın belirdi, adam bir yanda kadın diğer yanda oturdu.
Adam mikrofona yaklaşarak "Şimdi sessiz olma zamanı,"
dedi. Salonun arkasındaki bir koro yavaşça "barış" hakkında
bir ilahi söylemeye başladı ve ayin de başlamış oldu.
Hiç böyle bir şey deneyimlememeşitim. Umduğum şey
kesinlikle bu değildi ve kendimi biraz dışarıda kalmış
hissediyordum fakat buraya kadar geldiğime göre devam
etmeye karar verdim. Bir kaç açılış anonsundan sonra, Terry
Cole-Whittaker, sahnenin ortasında, arkası görülen pleksiglas bir
kürsünün ardına doğru ilerledi ve neşeyle "Günaydın!" dedi.
Gülümsemesi ışıltılı ve neşesi bulaşıcıydı.
"Eğer bu sabah buraya bir kilise ya da kiliseye benzer bir
şey bulmayı umarak geldiyseniz yanlış yere gelmişşiniz demek-
tir." Bu konuda kesinlikle haklıydı. Kalabalık, şakasına güldü.
"Fakat eğer bu sabah buraya Tanrı'yı bulmaya geldiyseniz, siz
kapıdan içeri girdiğiniz anda Tanrı'nın da geldiğini farkedin."

İşte buydu. Oltaya takılmıştım. Henüz nereye varacağını


bilemesem bile, böylesi bir Pazar ayini düzenleyecek kadar
hayal gücü ve cesareti olan birisi dikkatimi çekmişti. Bu, üç
yıla yakın süren bir ilişkinin de başlangıcıydı.

314
A[ışı!nuu!m Bir Diyalog
Elisabeth 'le karşılaştığım ilk seferde olduğu gibi, on dakika
içinde Terry Cole-Whittaker ve yaptıklarının etkisine
girmiştim. Elisabeth'e önerdiğim gibi, hemen gönüllü olarak

yardımcı olmak istediğimi belirttim. Ve Elisabeth'le olduğu


gibi kısa sürede Terry'nin ekibinde yer almaya başladım, kilis-
enin yayın departmanında bir görev kabul ettim (duyuruları
yazmak, haftalık kilise bültenini yayınlamak, v.s .... ).
Bir kaç hafta içinde işimden ayrılıp Terry ile çalışmaya
başlamıştım bile. Elisabeth beni işten kovdu. Aslında kovmak,

sert bir ifade olacaktır. Gitmeme izin verdi. Bunu öfkesizce


yaptı; ayrılmamın zamanı gelmişti ve Elisabeth bunu biliyordu.
Sadece, "Senin gitme zamanın geldi. Sana üç gün veriyorum,"
dedi.
Şaşırmıştım. "Fakat neden? Ne yaptım ki?"
"Bu, senin yaptığın bir şeyle
ilgili değil. Eğer burada
kalırsan yapmayacağın şeyle ilgili. Gerçek potansiyelini bilmiy-
orsun. Benim gölgemde kaldığın sürece de olasılıkla bunu bile-
meyeceksin. Git buradan. Şimdi. Çok geç olmadan."
"Fakat ayrılmak istemiyorum," diye yalvardım.

"Yeterince benim arka planımda kaldın," dedi Elisabeth


sakince. "Sana küçük bir destek verdim. Tıpkı yuvasından
uçmaya çalışan bir kuşa gibi. Şimdi uçmanın zamanı geldi."
İşte böyle oldu.
San Diego 'ya taşınıp halkla ilişkiler ve pazar araştırmaları
işine geri döndüm, The Group isimli kendi şirketimi kurdum.

Aslında
bir grup yoktu, sadece ben vardım. Fakat, sağlam
bir şirket
gibi görünmesini istiyordum. Bir kaç ay içinde bayağı
müşterim olmuştu, bunların arasında ismi oy pusulasında bile
olmayan ve bağımsız aday olarak Millet Meclisi'ne girmeye
çalışan bir adam da vardı. Ron Packard, Carlsbarg,

315
TANRI İLE DOSTLUK
California'nın eski belediye başkanıydı ve bu yüzyılda pusu-
laya isim yazma usulüyle Kongre'ye seçilen ilk kişiydi - ve
bunu yapması için ona ben yardım ettim.
Fakat, şaşırtıcıPackard zaferi ile birlikte, pazarlama ve
danışmadaki günlerim bir kez daha anlamsız hale gelmeye
başlamıştı. Elisabeth 'le çalıştıktan sonra, haftasonu için otelde
oda satmak, restoranların tanıtımını yapmak ya da ev düzen-
lemesi için birilerine yardım etmek tahmin edilebileceği gibi
beni tatmin etmiyordu. Neredeyse delirecektim. Hayatıma
anlam katacak bir şeyler bulmam gerekiyordu. Tüm enerjimi,
Terry'nin kilisesinde gönüllü olarak çalışmaya harcıyordum.
Kilisenin işleri için günlerimi, akşamlarımı, haftasonlarımı
veriyordum; bunu söylediğim için beni affedin ama işimin
cehenneme kadar yolu vardı. Enerjim, şevkim ve yaratıcılığım
sayesinde kısa sürede bana Basın Yönetmeni olarak tam gün
bir iş önerdiler. Kilisenin halkla ilişkiler ve pazarlama işlerini
yürütecektim.
Onun için çalışmaya başladıktan kısa bir süre sonra Terry,
bağlı olduğu kiliseden ayrıldı, bize resmi dinsel ilişkilerin

çoğunlukla sınırlayıcı, kurallarla bağlayıcı olduğunu söylüyor-


du. Terry, Cole-Whittaker Kilisesi'ni kurdu ve Pazar ayinleri
tüm ülkede televizyonda yayınlanmaya başlandı, cemaati yüz
binlerce kişiye ulaşmıştı.
Elisabeth'le çalıştığım dönemde olduğu gibi, Terry ile olan
ilişkim de benim için paha biçilmez bir çalışma oldu. Sadece,
aralarında duygusal ve ruhsal sorunlarla karşı karşıya olanların

olduğu insanlarla anlaşmak değil ayrıca, kar amacı gütmeyen

organizasyonlar ve insanların ihtiyaçlarını karşılamak ve ruhsal


mesajlar göndermek için bunların nasıl kullanılacağı konusun-
da pek çok şey öğrendim. O zamanlar, bu deneyimin ne kadar
değerli olduğunu bilmiyordum - her ne kadar hayatımın bir

316
A!ışı[nuu!tk. Bir DiyaC09
kez daha beni geleceğim için hazırladığını tahmin etmem
gerekse de. Şimdi ise, eğitimime devam edebilmem için doğru
zamanda doğru insanlara doğru yönlendirildiğimi görebiliyo-
rum.
Elisabeth gibi Terry'de koşulsuzca seven bir Tanrı'dan
bahsediyordu. Ayrıca Tanrı'nın gücünden de bahsediyor, bu
gücün hepimizin içinde olduğunu söylüyordu. Bu güç, kendi
gerçekliğimizi yaratmayı ve kendi deneyimimizi belirlememizi
de içermekteydi.
Tüm Tanrı ile Sohbetler'in girişinde söylediğim gibi, bu
üçlemede geçen düşüncelerden bazıları ile daha önce de
karşılaşmıştım. En şaşırtıcıları da dahil olmak üzere pek
çoğunu ise daha önce hiç duymamış, hiçbir yerde okumamış,

hiç göz önünde bulundurmamış ya da hiç hayal etmemiştim.


Fakat, Tanrı ile Sohbetler'in de açıkladığı gibi, tüm hayatım bir
öğretiydi ve bu hepimiz için geçerliydi. Dikkat etmek zorun-

daydık! Gözlerimizi ve kulaklarımızı açık tutmalıydık! Tanrı


bize sürekli mesajlar gönderiyor, günün her anı bizimle
konuşuyordu! Tanrı'nın mesajları bize çok değişik şekillerde,

değişik kaynaklardan ve sonsuz bir bollukla gelmekteydi.

Hayatımda, Larry LaRue bu kaynaklardan biriydi. Jay


Jackson bu kaynaklardan biriydi. Joe Alton bu kaynaklardan
biriydi. Elisabeth Kübler-Ross bu kaynaklardan biriydi. Terry
Cole-Whittekar bu kaynaklardan biriydi.
Annem de, tıpkı babam gibi bu kaynaklardan biriydi. Her
biri bana dersler ve bu güne dek bana hizmet eden bilgelikler
vermişlerdi. Onlardan ve diğer kaynaklardan edindiğim ve
bana artık hizmet etmeyen, benimle aynı ritmi olmayan ve
benim içsel gerçeğim gibi hissetmediğim tüm o şeylerden
kendimi ayırdığımda bile geride hala pek çok hazine bulun-
maktaydı.

317
TANRI İLE DOSTLUK
Terry'nin iyiliği için, ki eminim doğruluk adına o da bunun
söylenmesini isterdi, uzun süre önce kilisesini kapattığını
belirtmem gerekli. O zamandan sonra, Yahudi-Hristiyan
yapıdan uzak ve kendi ilk mesajının en büyük bölümünden de

uzak farklı bir ruhsal yola yöneldi. Terry'nin aldığı bu karara


saygı duyuyorum, çünkü hayatını, ruhunun derinliklerinde
aynı ritmi tutturduğu ruhsal gerçekliği sonsuz ve cesur bir

arayışa dönüştürmüştür. Tüm insanların Tanrısal gerçeği


böylesi bir şevkle aramalarını isterdim.
Terry'nin, her şeyin ötesinde bana öğrettiği de buydu.
Bana, işleri ne kadar bozsa da, eski inaçlarımı ne kadar alt üst
etse de, diğerlerini ne kadar geciktirse de Ebedi Gerçeği hiç
bitmeyen bir azimle aramayı öğretti. Umarım bu görevde
başarılı olurum.

O[cfun. İnan 6ana o[ıf un.

Gene de neşeli olmak hakkında bir kaç sorum daha var.

Durma, sor.

Peki, neşeyi hissetmenin yolunun bir başkasını

neşelendirmekten geçtiğini söylemiştin.

Bu doğru.

Öyleyse, çevrede kimse yokken kendimi nasıl neşeli


hissedebilirim.

318
Afışı[nuu!m Bir DiyaCog
Yalnız olaugunaa 6i(e hayata katkıaa 6ulunmanın 6ir
yolu varaı. Bazen, özeffikle yalnız o[augun zaman. Örne_gin,
en iyi yazılarını yalnızken yazarsın.

Pekala, fakat ya eğer bir yazar değilsen? Bir sanatçı, bir


şair, bir besteci ya da yalnızken yaratan birisi olmadığını
varsayarsak? Sıradan bir işi olan sıradan biri olduğunu varsa-
yarsak, bir ev kadını ya da belki bir dişçi olduğunu
düşünürsek. Belki de emekli rahipler; evinde yaşayan emekli
bir rahipsin ve başkalarının hayatına katkıda bulunma
zamanın sona ermiş. Ya da emekli olmuş biri. Emeklilik çoğu
insan için bir depresyon dönemidir, kendilerini değersiz, işe
yaramaz ve terkedilmiş hissederler.
Üstelik, depresyona düşenler sadece emekliler değildir.
Hasta olan, bir yerde kapalı bulunan ve pek çok nedenden
dolayı hayattan zevk almayan ve alamayan insanlar da
depresyona girerler. Ayrıca sıradan, günlük işleri yapan insan-
lar da sadece aktif ve diğer insanlarla beraber olduklarında
kendilerini iyi hissederler, çünkü senin dediğin gibi başkalarına
neşe getirirler. Fakat kendi kendilerine kaldıklarında,
düşünceleriyle baş başa olduklarında, çevrelerinde hiç kimse
ve başkalarına neşe verebilecekleri bir yol olmadığında bile
buna zaman bulurlar.
Sanırım, sormak istediğim,
kendi içinde neşeyi nasıl bulur-
sun? Başkalarına neşe getirerek neşe bulma düşüncesi biraz
tehlikeli değil mi? Bir tuzak değil mi? Küçük şehitlerin; mutlu-
luğu haketmenin tek yolunun başkalarını mutlu etmek
olduğuna inanan insanlar yaratılmasına yol açmaz mı?

Bunlar 9üze[ sorular. Güze( 9öz(em(er ve 9üze( sorular.

319
TANRI İLE DOSTLUK
Teşekkür ederim. Cevapları ne peki?

önce[iHe. Bir şeyi açıkfıga fovuşturafım. Hiç6ir zaman


yan[ ız ka[mazsınız. Ben her zaman sizin[eyim ve siz efe her
zaman 6enim[esiniz. Bu 6ir. Ve önemfi 6ir 6aş[angıç noktası,
çünkü Fıer şeyi cfegiştirir. Gerçekten ya[ nız o[cf ugunu
düşünüyorsan 6u gerçekten yıkıcı ofa6i[ir. Tam 6ir ya[nız[ık,
Fıiç6ir şeyin yofuncfa gitmediği düşüncesi i[e 6ir[ikte yıkıcı
oCa6i[ir. Bunun nedeni, ruFıun gerçek ı!ogasının varo[an Fıer
şey[e 6irCik ve 6ütün[ük içinde ofmasıcfır ve eger Fıiç6ir şey
ve Fıiç kimse yok gi6i görünürse 6u cf urumcfa kişi tam o[arak
6unu Fıissecfe6ifir - yani herFıangi 6irşey[e 6ir o[ma cfegi[, tek
6aşına o[ma durumu. Ve 6u yıkıcı ofa6i[ir çünkü Kim
O[cfugun Fıakkıncfaki en cferin duyguna sa[cfınr.
Gerçekte asfa ya[nız o[macfıgını ve "ya[nız[ıgın"
imkansız o[cf ugunu anfamak önem[icfir.

İnsanın takatini kesen darbelere maruz kalan, kendi zihin-


leri içinde tuzağa düşmüş olan, hücrelerde savaş esiri olarak
tutulan insanlar ya da tutuklular seninle aynı düşüncede
olmayabilirler. Biliyorum, uç örnekler veriyorum fakat
"yalnızlığın" pekala mümkün olabildiği durumlar olduğunu

söylemek istiyorum.

Ya[nız[ ık yanı[samasını yarata6i[irsin fakat 6ir şeyi


cfeneyimfemen onu gerçek kı[maz.

Siz 6i[seniz efe 6i[meseniz efe Ben Fıep sizin[eyim.

Fakat eğer bilmiyorsak o zaman Sen de bizimle olamazsın

320
A!ışı[nuu!ıi Bir Di.yal09
çünkü bu durumun bizim için herhangi bir etkisi yoktur.

KatıCıyorum. Bu neıfen(e,
6u etkiyi ıfegştirmeR için fıer
zaman, hatta zamanın sona ermesine ıfd sizin(e oCıf ugumu
6iCin.

Bilmediğim bir şeyi nasıl bilebilirim ki? (Soruyu anladın


mı?)

Evet. Ve cevap ıfa senin 6unu 6i(e6i(men mümRün oCsa


ıfa 6i(ıfigini 6i(menin mümRün oCmaıfıgııfır.

Bunu biraz daha açıklayabilir misin, lütfen?

Hayatta, 6i(meyen, ama ve 6i(meıfigini 6i(meyen(er


varılır. OnCar çocuHar 9i6iıf ir[er. OnCarı egit.
Sonra, 6i(meyen(er, ama ve 6i(meıfigini 6i(en(er varılır.
OnCar istefüıfir(er. OnCara ögret.
Sonra, 6i(en(er, ama 6i[ıf igini sananCar varılır. On[ar
ıe(ı[iReCiıfirCer. OnCaraıfan sabnma[ısın.

Sonra, 6i(en(er ama 6i[ıfigini 6i(meyen(er varılır. OnCar


uyRuıfaıfır. OnCarı uyanılır.
Sonra, 6i(en(er ama 6i[miyor 9i6i yapanCar varılır. OnCar
oyuncudur. OnCarı sev.
Sonra, 6i[iyor 9i6i 9özüRen ve 6i[ıf i9ini 6i(en(er varılır.
onCarı izCeme. ÇünRü eger 6i(ıfiHerini 6i[iyorCarsa senin
onCarı izCemeni istemeyeceHerıfir. Fafot onCarın ne dediğini
ıfiRfot(e ıfin(e, çünRü sana senin ne 6i(ıf igini hatırCatacaR-

321
TANRI İLE OOSTLUK
[ardır. AsCında, 6u neden[e sana gönıferi[miş[erdir. Ve 6u
neıfen[e sen onCarı ça9ırmışsınıf ır.

Neden bilen bir insan bilmiyormuş gibi yapar? Kim bunu


yapmak ister ki?

Neredeyse Fıerus. Eninde sonunda Fıerus.

Fakat neden?

Çünkü Fıepiniz
de oyun oynamayı çok seviyorsunuz.
Yanı[sama do[u 6ir dünya, içinde unıfi fıüküm süre-
6i[eceginiz 6ir kraffık kurmuşsunuz ve 6u oyundaki kra[ ve
kraCiçeCersiniz.

Bu oyuna son vermektense neden oyuna devam etmek


isteyeyim ki?

Çünkü Kim O[dugunun tüm versiyonforı en üst seviyede


ve en yogun fıaCiy[e oynadıgınız 6u oyunun güzeff igi
içindedir ve ondan sonra ne o[mak istedi9inizi seçe6i[irsiniz.
Çünkü 6öy[esi çok tat[ıdır!

Şaka yapıyorsun. Bunun daha kolay bir yolu yok mu?

E[6ette var. Ve sonunda, tüm 6u oyunforın gerefü


o[madıgını an[adıgınıfa 6u yolu seçeceksin. Fakat 6azen, un-
dini fıatırCamak ve 6aşka[arını egitmek için 6u oyunu oyna-
322
ACışumaam Bir Diyalog
maya devam roeceksin.
Tüm Bilgelik Öğretmenleri 6öyle yaparlar.

Bu öğretmenler bize neyi hatırlatır ve bizi ne hakkında


eğitirler?

Yanılsamayı. Tüm liayatın 6ir yanılsama olduğunu ve


6ir amacı oldugunu ve 6ir kez 6u amacı 6ildiğinde 6u
yanılsamanın içinde ve dışında yaşa6ileceğini ve 6öyle
olacağını kendilerine hatırlatır ve 6aşfolarını 6u konuda
eğitirler. Yanılsamayı deneyimlemeyi ve onu gerçek yap-
mayı seçe6ilir ya da istediğin lierliangi 6ir anda Mutlak
Gerçekliği deneyimlemeyi seçe6ilirsin.

Herhangi özel bir anda Mutlak Gerçekliği deneyimlemeyi


nasıl deneyimleyebilirim?

Sessiz ol ve Benim Tanrı olıf ugumu 6iL


Bunu kelimenin gerçek anlamınıfa söylüyorum.
Sessiz ol.
Bu şeHCıfe Benim Tanrı olıf uğumu ve lier zaman senin-
le olıf uğumu 6ileceksin. Bu şekilıfe Benimle Bir olıf ugunu
6ileceksin. Bu şeHCıfe içinıfeki yaratıcıyla karşılaşacaksın.

Eğer Beni tanır, Bana güvenir, Beni sever ve Beni kucak-


larsan - Benimle ıfost olmanın aıf ımlarını atarsan - lier
zaman ve lier zaman seninle 6irlikte olıf uğumıfan liiç kuşku
ıf uymayacaksın.

Dalia önceıfen ıfe söyleıf iğim gi6i Beni kucakla. Her gün
323
TANRI İLE OOSTLUK
Benim[e olan efeneyimini kucakCamak için 6iraz zaman
ayır. Bunu şimefi, yapmak zorunc!a olmaefıgın zamanc!a,
hayattaki efurumun sana 9ereHi o[maefı9ı 9i6i
9örünefii9ünefe yap. Şimefi, 6unu yapmak için hiç zamanın
yokmuş 9i6i 9özük.tii9ünefe yap. Şimefi, kenc!ini ya[nız his-
setmiyork.en yap. Böy[ece ya[nız 0Cefu9unefa, ya[nız
ol maefığını 6ilecek.sin.
Her 9ün tanrısal 6ag[antıefa Benimle 6irleşme a[ışkanlı9ı
9eliştir. Bunu yapa6i[mene yarayacak 6ir yöntemi sana 9ös-
terefim 6i[e. Başka yoffar c!a var. Pek. çok. yol hem efe. Tanrı
sınırlı efegifef ir, ne efe Tanrı•ya u[aşmak için kuffanılacak
yollar sınır[ıefır.
Bir kez Tanrı'Yı
9erçek.ten k.ucaHaef ın mı, 6ir kez
tanrısa[ 6a9lantıyı kuref un mu onu asCa kaybetmek iste-
meyeceksin, çünkü sana şimef iye efek e[efe eefe6ilefiğin en
6üyük neşeyi verecektir.
Bu neşe, Ben ne isem ve sen ne isen oc!ur. O, en yük.sek.
titreşimc!e ifaefe ec!iCen hayatın k.enef isiefir. Bi[inç[i[iğin öte-
siefir. Yaratılar, 6u titreşim ef üzeyinefe meyefana 9efir.

Hatta, bunun Yaratım titreşimi olduğunu söyleyebilirsin!

Evet, öy[eefir! Tam olarak öyleefir!

Fakat, neşeninsadece onu hediye ettiğinde hissedebildiğin


bir şey olduğunu sanıyordum. Kendimle başbaşayken, sadece
içindeki Tanrı ile bağlantıya geçerken bu neşeyi nasıl hissede-
bilirsin ki?

324
A!ışı[nuu!ıi Bir Diya!og
Saaew "Saaec.e• mi adin?
Bütün ofonla 6agCantıya geçtigini söylüyorum sana!
"Kendinle 6aş6aşa." aegilsin ve asCa oCamazsın! Bu
mümkün· aegil! Ve içindeki Tanrı ile e6eai 6ag[antıyı Fıis­
settiginde neşeyi de hediye edersin.. Onu Bana verirsin!
Çünkü, Benim neşem seninle Bir olmaktır ve senin için en
6üyü.k neşe de 6unu 6ilmektir.

Öyleyse, Senin bana neşe getirmene izin verdiğimde San,


da neşe getirmiş oluyorum.

Sevginin aaha mükemmel 6ir tanımlaması var mı?

Hayır.

Ve sevgi, Tanrı•nın olaugu, 6izim olaugumuz şey degi(


mi?

Evet.

İyi. Çok iyi. Şimdi


hepsini 6ir araya getirdin. An(ıyor­
sun. Hayatının 6üyük 6ölümünde oldugu gi6i hazırlanıyor­
sun. Sen 6ir mesajcısın. Sen ve senin(e aynı anfoyışa ufoşan
pek çok kişi - kimisi 6u diyalog sayesinde, kimisi kendilerine
özgü yoffarfo, hep aynı sona erişirler: artık Işıgı arayan
aegil Işıgı getiren konumuna gelmişlerdir.
Yakında, hepiniz Tek 6ir Ses gi6i konuşacaksınız.
Gerçekte, mesajcı rolü herkese verilmiştir. Hepiniz, hayat
325
TANRI İLE DOSTLUK
ve fıayatın nası[ o[cfugu ve Tanrı Fıakkıncfa cf ünyaya &ir
mesaj göncferirsiniz. Bu göncfercfiğiniz mesaj necf ir?
Göncfermeyi seçtiğiniz 6u mesaj necfir peki?
Yeni İnciW açıkCamanın zamanı ge[cfi mi cfersin?

Evet. Evet geldi. Fakat bazen kendimi bu konuda çok


yalnız hissediyorum. Hatta, gerçekte asla yalnız olmadığım
gerçeğini kabul etsem bile, kendimi yalnız hissediyorken bu
durumun olayları nasıl değiştireceğini merak ediyorum. Eğer
gerçekten kendimi yapayalnız ve pek neşesiz hissediyorsam, ne
yapabilirim?

Eğer kenefinin ya[nız


o[cfugunu Fıaya[ ecfiyorsan yapa-
&i[eceğin şey, Bana ge[mektir.
Ruhunun cferin[iHerincfe &ana geL Ka[&incfe Benim[e
konuş. ZiFınincfe Benim[e yoCcfaş[ık et. Senin[e o[acagım ve
sen &unu 6i[eceksin.
Benim[e Fıer gün cf üzen[i oforak &ağfontıya geçersen 6u
cfaFıa kofoy ofocaktır. Bunu yapmasan 6i[e seni bırakmaya­
cak fakat Beni çağırcf ığın zaman senin[e o[acagım. Çünkü,
sen cfaFıa Beni çağırmacfan önce Ben oracfa o[amaya söz
vercfim.
İşte 6u necfen[e &en oracfayım ve Benim ismimi söy[em-
eye gerçekten karar vermeniz, Benim Fıakliımcfaki
f arkıncfa[ ığınızı artırır.
Bir kez &enim farkıma varcf ınız mı, liecfer sizi terkecfe-
cektir. Çünkü kecfer ve Tanrı aynı yercfe 6u[ unamaz[ar,
çünkü Tanrı o[a&i[eceği kacfar yukarı çelii[en yaşam enerji-

326
.ACışı[nuulık Bir Diyaf09
sidir ve keıfer aşagı çeliifen yaşam enerjisidir.
Bu nedenle, sana ge(digimde Beni aşagı çekme.

Bu inanılmaz. İşte gene, durumları o kadar inanılmaz yol-


larla öne sürüyorsun ki onları anlayabiliyoruz. Fakat insanların
bunu yaptığını sanmıyorum, değil mi? İnsanların gerçekten de
Seni aşağı çektiğini sanmıyorum.

Bir şey fiakkınıfa 6ir önseziye kapılıp da onu görmezden


ge(diginiz her sefer, Beni aşagı çekersiniz. Olumsuz duygu-
lara son verecek ya da 6ir anlaşmazlıgı kesecek 6ir yol görüp
de onu görmezden ge(diginiz her sefer, Beni aşagıya çek-
ersiniz. Bir yabancının gülümsemesine karşılık
vermediginiz, geceleyin mufıteşem gökyüzünün altında
yürüdüyüp de yukarı 6akmadıgınız, 6ir çiçek 6ahçesinin
yanından geçip de güze((igini gönmediğiniz her sefer, Beni
aşagı çekersiniz.

Sesimi duyup ya da ölmüş &irinin varlıgını fıissedip de


&unun haya[ gücünüzün ürünü oldugunu söy(ediginiz her
sefer, Beni aşagıya çekersiniz. Bir başkası için ruhunuzda
sevgi hissettiginiz ya da ka(6inizde 6ir şarkı duydugunuz ya
da zihninizde 6üyük 6ir görüntü gördügünüz fia(de hiçbir
şey yapmadığınız her sefer, Beni aşagı çekersiniz.
Kendinizi dogru kitabı okuyor ya da dogru vaazı din-
liyor ya da akşam dogru filmi izliyor ya da hayatınızda
doğru zamanda dogru kişiye gidiyor 6u(dugunuz ve 6unu
rastlantıya ya da şansa 6a9ladıgınız her seferde, Beni aşagı
çekmiş olursunuz.

327
TANRI İLE DOSTLUK
Ve sana şunu söyleyeyim ki; fıoroz üç ka ötmeden önce,
aranızdan 6azı[arınız Beni ink.ar edecek.*

Ben değil! Ne bir daha asla seni inkar edecek, ne de beni


kendinle birliği deneyimlemeye çağırdığında Seni aşağı
çekeceğim.

Bu davet sürekli ve sonsuzdur ve insanlar gittikçe ıfafuı


fazla 6ir şekilde 6u Yaşam Enerjisini tam 6ir güç.le hisset-
mekte ve aşagı çekmemektedirler. Artık, gücün sizinle
olmasına izin veriyorsunuz! Bu iyi. Çok iyi. Çünkü yeni 6ir
6inyıla girerken, dünyanın şimdiye kadar görıfügü en 6üyük
gelişmenin tohumlarını -ekmektesiniz.

Bilim ve teknoloji alanlarında geliştiniz, şimdi ıfe 6ilin.ç[ilik


alanında geiişme[isiniz. Ve 6u 6u gelişim, önukilerin hepsini
6una oranla anlamsız kılacak kadar 6üyük olacaktır.
Yirmi 6irind yüzyıl, uyanma, İçteki Yaratıcı ile
karşılaşma dönemi olacaktır. Pek çok varlık Tanrı ve tüm
hayat ile Bir olmayı ıfeneyimleyecektir. Bu, yazılmış olan
Yeni İnsanın altın çagı olacaktır; aranızdan derin 6ir
içgörüye sahip olan kişilerce tanımlanan evrensel insanın
çagı olacaktır.

Şimdi,
dünyada insanoglu ve ona sunulan araçlar 6öyle
6ir dünyayı yaratmadan önce 6u vizyonu gören pek çok
insan - egitmenler ve mesajcılar, Ustalar ve önsezileri güçlü
insanlar - varılır. Bu kişiler Yeni çag,ın müjdecileridir.
Onlardan 6iri olmayı seçe6ilirsiniz. Bu mesajın yol-

* isa'nın Son Yemekte izdeşlerine söylediği sözler. - Ç.N.

328
A!ışı[mıu!m Bir Diyalog
[a.ıu! ıgı,
tam şu anıla. 6unu okuyan sizler 6u kişi[erıfen 6iri
ofo6uir. Pek çok insan çct9ırı[ır, fa.kat pek azı keıu!i[erini
şeçer[er.

Seçiminiz nedir? Şimdi Tek Bir Sesten kon.uşa.6uir miyiz?

Aynı şeyi söylemek için, hepimizin aynı şeyi bilmemiz


gerekir. Halbuki biraz evvel, bunu bilmeyenler olduğunu
söyledin. Kafam karıştı.

Bi[meyen.[er o[ıf ugunu söy[emeıfim. Bi[miyor gi6i


gözüken.Cer o[ıfugunu söy[eıfim. Fa.kat, görünüşe 6a.kıp ıfa.
ya.rgı[a.ma.ma.[ ısın.

Hepiniz fıer şeyi 6iCiyorsunuz. Kimse, 6u fıa.ya.ta. 6i[giıfen.


yoksun göıu!eri[ memiştir. Bu neıfen.[e siz 6i[gisiniz. Bi[gi
sizdir. Ama., onu tekrar ya.ra.ta.6i[men.iz a.ma.cıyCa. kim ve ne
o[ıf ugunuzu unuttunuz. Bura.da. pek çok kere[er
6a.fısettigimiz tekra.rıfa.n yaratmanın. yöntemi 6uı!ur.

Fa.rkınıfa.ysa.n.ız, Tanrı Sofı6et[er


üç[emesinin i[k cMi
i[e
6unu a.yrıntıCa.rıy[a. a.çıkCa.mıştır. Bi[miyor gi6i
gözükürsünüz. Ama. a.sCın.ıfa. fıa.tır[a.ma.ılıgın.ızı söy[emek
ıfa.fıa. ıfogru da.ca.ktır.

Ha.tırfoma.ya.n[a.r ve fıa.tır[a.ma.ıf ıgın.ı fıa.tır[a.ma.ya.n.Ca.r


vardır.

Ha.tırfoma.ya.n[a.r ve fıa.tırfoma.ılıgın.ı fıa.tır[a.ya.n.Ca.r


vardır.

Ha.tırfoma.ya.nfor fa.kat fıa.tır[a.ılıgın.ı sa.nan.Car varılır.

Ha.tırCa.ya.n.Ca.r fa.kat fıa.tırCa.ıf ıgın.ı fıa.tır[a.ma.ya.n[a.r


varılır.

329
TANRI İLE DOSTLUK
HatırCayanCar fakat fıatırfamıyormuş 9i6i yapan[ar
varılır.

Ve fıatırCayanCar ve fıatırCaılıgını fıatır[ayanCar varılır.

Tamamen fıatır[ayanfar 6ir ~ez ılafıa Tanrı>nın


6eıleninin 6ir parçası of urfar.

330
ON BEŞ

Tamamen hatırlamayı isterdim. Tanrı ile tekrar birleşmeyi


isterdim. Her insan ruhunun da özlediği bu değil midir?

Evet. Bazıları
6unu 6ilmezler, 6azıları "hatırladıklarını
hatırlamazlar fakat kalplerinde fıe p 6ir özlem vardır.
Kimisi, Tanrı varolduguna 6ile inanmaz, fakat içlerindeki
derin özlem kay6olmaz. Başka 6ir şeyi özlediklerini sanırlar
fakat, sonunda 6unun eve dönme, 6ir kez daha Tanrı'nın
Bedeni'nin 6ir parçası olma özlemi oldugunu keşfedecek­
lerdir.
İnançsızlar, ulaştıkları 6aşka Fıiç6ir şey, elde ettikleri
6aşka Fıiç6ir şey derinlerindeki özlemi tatmin edemediginde
6unu keşfedeceklerdir.

Tüm dünyasal sev9iler 9eçici ve kısa sürelidirler. Hatta


6ir ömür 6oyu, yarım yüzyıl ya da daha fazla süren 6irlik-
telikler 6ile rufıım sonu olmayan yaşamına kıyasla kısa
sürelidirler. Ve eger daha önce olmazsa, ölüm dediginiz anda
6unu anlayacak olan rufıtur. Çünkü o anda rufı, ölüm
olmadıgını, hayatın sonsuz oldugunu ve fıer zaman, şimdide
ve 9elecehe sonu olmayan 6ir dünyada oldugunuzu anlaya-
caktır.

Rufı 6unu anladıgıncfa, kalıcı sev9i denen şeyin 9eçici


331
TANRI İLE OOSI'LUK
do.9a.sını da. a.n[a.ya.caktır. Ve sonra., fizikse[ ha.ya.tının 6ir
sonra.ki gününde fizikse[ fıa.ya.tta. sevi[en fıer şeyin kısa. süre-
[i ve geçici oCdugunu da.fıa. derin 6ir şefüde a.nfoya.ca.k, da.fıa.
koCa.y fıa.tır[a.ya.ca.k ve 6i[ecehir.

Bir şekilde bu, bana çok hüzünlü gorunuyor. Sanki sev-


menin sevincini benden alıp götürecekmiş gibi geliyor. Eğer
geçici olduğunu, her şeyi kapsayan terazide anlamsız olduğunu
biliyorsam birini ya da bir şeyi nasıl olur da tam anlamıyla
sevebilirim ki?

Bunun a.nfomsız o[a.ca.9ı fıa.khnıfa. fıiç6ir şey söy[emedim.


Sevgi fıa.khnda.ki fıiç6ir şey a.nfomsız de_9iCdir. Sevgi, ha.ya.tın
kendisinin a.nfomıdır. Ha.ya.t, ifa.de edi[en sevgidir.
Ha.ya.ttır. Bu neıfcn[e, tüm sevgi da.vra.nış[a.rı en üst seviyede
fıa.ya.tı ifa.de etmektir. Bir şeyin, 6ir deneyimin geçici ya. da.
9öre[i ofora.k fasa. o[dugu gerçe.9i, onu a.nla.msız h[ma.z.
As[ ında., ona. da.fıa. f a.tla. a.nla.m verir.
İzin verirsen sevgi konusunda. 6ira.z da.fıa. a.çıHa.ma. ya.p-
ma.k istiyorum, 6öy[ece 6unu da.fıa. iyi a.nfoya.6i[irsin.
Sevgi deneyim[eri geçicidir, fa.kat sevginin kendisi e6e-
didir. Bu deneyim[er sa.dece, fıer za.ma.n fıer yerde oCa.n 6ir
sevginin 6ura.da. ve şimdi ifa.de ediCme[eridir.

Bu, durumu benim için daha keyifli bir hale getiriyor gibi
görünmüyor.

Ba.ka.[ım 6u duruma. keyif/neşe düşüncesini geri getire-

332
ACışı!maı!m Bir Diyalog
6i(ecek miyiz. Şu anıfo sevc!igin öze( 6iri var mı?

Evet, pek çok insan.

özeffikfe 6ir kişi, senin 6era6er cidugun 6ir kişi?

Evet. Nancy. Biliyorsun.

Evet, 6unu 6ifiyorum, fakat 6u adımı atmanda sana


refı6erfik ediyorum ki, Benimle diyalog kura6i(esin.

Pekala.

Şimdi, kendisi için öze( 6ir sevgi fıissettigin Nancy ife


cinse( deneyiminin cidu mu?

Fazlasıyla.

Ve 6u deneyimler, sürekli, düzenli ve 6itmez tükenmez


miydi?

İstemediğim kadar.

Hayır, gerçekten öyfe ofdugunu sanmıyorum. Eger 6u


konu üzerine düşünüyorsan, hayır. Fakat şimdilik, 6u
deneyimlerin geçici ofdugunu ka6uf ediyorum, dogru mu?

Evet. Periyodik ve geçici.


333
TANRI İLE DOSTLUK
Ve fasa süre[i?

Bu, ne kadar kısa süreli olduğuna bağlı.

Bu da ne demek?

Küçük bir şaka. Sadece küçük bir şaka. Evet göreli olarak
konuşursak, bu deneyimler kısa süreliydiler.

Bu, on[arın anCamını aza[ tıyor mu?

Hayır.

On[arı daha az Reyif verici yapar mı?

Hayır.

öy[eyse, Nancy için duydugun sevginin sonsuz o[cfugunu


fafot onun için cfuydugun sevginin 6u öze[ şeRiCde
ifadesinin periyodik ve kısa süreCi o[dugunu söy[üyorsun,
dogru mu?

Neye ulaşmaya çalıştığını anlıyorum.

Güze[. öy[eyse soru şu, nereye gidiyorsun?


Sadece deneyim[er geçici o[cfugu için e6edi 6ir var[ık
o[arak sevgiyi ifade ederken keyif a[amadıgın ya da 6u
ifadenin 6ir an[amı o[madıgı 6ir yere mi gidiyorsun? Yoksa,
334
A!ışı[mculıi Bir Diyalog
öu[ &ir şefücfe sevmenin geçici o(cftıgu.nu. 6Miğin fıa(cfe,
sevcfigin şeyi cfo[u. cfo[u. sevmene imkan ta.nıyan cfafıa 6üyük
&ir an[ayışın oCcf ugu. 6ir yere mi gicfiyorsu.n?
Eğer ikinci yere gicf iyorsan, u.staCaşıyorsu.n demektir,
çünkü Ustafor 6u.nu.n hayatı cfo[u. cfo[u. yaşamak o(cf tıgu.nu.
ve liayatın lier an su.ncf tıgu. lier şeyin Tanrısaffaşmanın
ifacfesi o[cf ııgu.nu. 6i[ir(er.

Evet, bu İkinci Tutumu ve hayatımı nasıl değiştirebileceğini


biliyorum. Bunu bana açıklamana gerek yok. Tam anlamıyla
sevmenin ne demek olduğunu biliyorum.

öy(e mi?

Sanırım biliyorum, evet.

Tam an[amıy[a sevmenin ne anCama ge[cfiği an[ıyor


mu.sun?

Evet. Herkesi koşulsuzca ve sınırlandırma olmadan sevmek.

Bu ne anCama geCir? Nası[ iş(er?

Pekala, bunu düşünmeye çalışıyorum. Bu, benim için her


güne, her ana yayılan bir keşif.

Bunu, lier ana yayıCan 6ir yaratım yapsan cfafıa iyi oCur.
Hayat 6ir keşif yöntemi cfegi(cfir; 6ir yaratım yöntemidir.

335
TANRI 1LE OOSI'LUK

Koşulsuz ve sınırsız sevgi deneyimini her an nasıl yarata-


bilirim?

Eger 6u soruya verilecek 6ir ceva6ın yoksa, tam olarak


sevmenin ne oldugunu anfadıgını da söyleyemezsin.
Kelimelerin ne dedigini anlarsın fakat ne anlama 9efdik-
lerini 6ifmezsin. Pratige uy9ufandıkfarında 6ir anlamları
yoktur.
Günümüzde "sev9i" kelimesi ile il9ili 6ir sorun 6uf un-
maktadır.

Ve "Seni seviyorum" cümlesi ile.

Evet. Ve "seni seviyorum" cümlesi ile. İnsanlar 6unu


söylüyorlar fakat çogu insan 6ir 6aşkasını sevmenin ne anla-
ma 9eldigini -9erçekte ne anlama 9efdigini - anlamıyorlar.
Bir 6aşkasına ihtiyaç duymanın, 6ir 6aşkasından 6ir şey iste-
menin ve hatta ihtiyaç duydukları ve istedikleri şey
karşılıgınd"a 6ir şey vermeye istekli olmanın ne demek
olduğunu anlıyorlar fakat, 9erçekten sevmenir. ne oldugunu
anlamıyorlar.

Pek çok insan "sevgi" ke(imesi ve "Seni seviyorum" cüm-


(esi i(e 9erçek 6ir sorun yaşamaktadır.

Bu kişilere
ben de dahilim tabii ki. Hayatım, sevgi
geldiğinde
tam bir felaket halini alıyor. Tam anlamıyla sev-
menin ne anlama geldiğini hiç anlamadım •ve şimdi de

336
A!ışı[nuu!m Bir Diyalog
anladığımı sanmıyorum. Kelimeleri söyleyebilirim fakat onları
yaşayabiliyorum gibi görünmüyor. Birisi, hiçbir şart olmadan,
hiçbir sınırlandırma olmadan gerçekten sevebilir mi? İnsanoğlu
bunu yapabilir mi?

Bazı~.ırı yapa6ilir ve yapmışlardır.


On[ ara Usta denir.

Eh. Ben herhangi bir şekilde bir Usta değilim.

Sen 6ir Ustasın! Hepiniz Ustasınız! Sadece 6unu deneyim-


femiyorsun. Gene de, ustaf tgı deneyimfeme yofunıfa iyi ifer-
fiyorsun, Evfadım.

Buna inanabilmeyi isterdim.

&n inanıyorum.

Son bir kaç yıla kadar, sevgi hakkında kesinlikle hiçbir şey
bilmiyordum. Bildiğimi sanıyordum. Fakat hiçbir şey bilmiyor-
dum ve tüm hayatım da bunun bir göstergesiydi. Ve Sen, bura-
da bana henüz sevginin ne demek olduğunu bilmediğimi
kanıtladın. Yani, iyi bir oyuh çıkarsam da henüz beni şampiyon
bir oyuncu olarak adlandıramayacağını demek istiyorum.
Bu hikayede önemli ilişkilerimden ve evliliklerimden bah-
setmedim çünkü hayatlarına can yakıcı bir şekilde müdahele
ettiğim bu insanların özel yaşamlarına saygısızlık etmek
istemiyorum. Hikayemi, kendi kişisel arayışımla sınırlı tuttum.
Fakat genel olarak, kişinin bir başkasını neredeyse her konuda

337
TANRI İLE DOSTLUK
incitebileceğini söyleyebilirim (birisini fiziksel olarak yaralamak
haricinde). Aşk ilişkilerimde bunu yaptım. Bir insanın yapa-
bileceği her hatayı yaptım. Bir insanın yapabileceği tüm ben-
cil, duygusuz, dikkatsiz her şeyi yaptım.
İlk evliliğimi yirmi bir yaşında yaptım. Elbette olgun, aşk
hakkında anlaşılması gereken her şeyi anlamış bir erkek
olduğumu düşünüyordum. Ama hiçbir şey bilmiyordum.
Bencillik hakkında bir hayli şey biliyordum, fakat aşk hakkında
hibir şey bilmiyordum.
Benimle evlenecek kadar şansız olan kadın, kendine güve-
nen, duyarlı, ilgili bir erkekle olduğunu sanıyordu. Ama,
evlendiği kişi, benmerkezci, egoist, otoriter, tıpkı babası gibi
kendisinin "patron" olduğunu farzeden ve başkalarını küçük
görerek şişinen bir adamdı.
Evlendikten kısa bir süre sonra, kısa bir süre yaşayacağımız
Güney'e sonra da tekrar Annapolis'e taşındık. Colonial Players
sayesinde, şehrin kültürel hayatına yoğun bir şekilde karıştım
ve Annapolis Açık Yaz Tiyatrosu'ndaki ilk oyunlarının sahne-
lenmesinde onlara yardım ettim. Maryland Yaratıcı Sanatlar
Salonu'nun ilk kurucularındanım, ayrıca burada ilk Annapolis
Güzel Sanatlar Festivali'ni tasarlayan ve düzenleyen küçük
grubun da bir üyesiydim.
Zamanımın büyük bir kısmını alan bir işim ve diğer
"sorumluluklarım" nedeniyle, yıl boyunca haftada üç ya da
dört gece ve çoğu hafta sonu karımdan ve çocuklarımdan uzak
kalıyordum. Benim dünyamda "sevmek", "bulup vermek" ve
bunu başarmak için gerekli olanı yapmaya istekli olmaktı. Bu
isteğe sahiptim ve kimse beni sorumluluklarım konusunda ikna
etmek zorunda değildi. Fakat bu sorumluluğun cüzdanımla
sınırlı olduğunu düşünüyordum - çünkü babam için de bunun-
la sınırlı gibiydi.
338
Afışı[nuufti Bir rnyalog
Ancak, daha sonra, büyüdüğümde babamın benim
sandığımdan çok daha fazla hayatımla ilgili olduğunu kabul
edebildim ve anlayabildim - pijamalarımı dikmek (dikiş maki-
nasında inanılmaz derecede becerikliydi), elmalı tatlılar yap-
mak (dünyadaki en iyi elmalı tatlıları yapardı), beni kampa
götürmek (yavrukurtlara katıldığımızda oymak başı olmuştu),
Kanada'da balık tutmaya ve Washington, D.C. 'ye ve başka
yerlere gezilere götürmek, bana fotoğraf çekmeyi ve daktiloda
yazmayı öğretmek. .. listenin sonu yok.

Babamdan göremediğim şey ise sözlü veya fiziksel olarak


bir sevgi gösterisiydi. Asla "seni seviyorum" demedi ve Noeller
ile doğumgünleri haricinde bizle hiçbir zaman bedensel bir
temasta bulunmadı, her zaman harika olan hediyelerimizi
aldıktan sonra annemiz bize, gidip babamıza sarılmamızı
söylerdi. Bunu, elimizden geldiğince hızlı yapardık. Gelişi
güzel bir yakınlıktı.
Benim için, babam evdeki otorite kaynağıydı. Annem ise
sevgi kaynağı.
Babamın sözleri ve kararları, gücü kullanışı çoğunlukla
keyfi ve can sıkıcıydı, annem ise şefkatin, sabrın ve
yumuşaklığın sesiydi. Ona babamın kural ve yasaklarından
kurtulmada ya da babamın fikrini değiştirmede bize yardım
etmesi için yalvarırdık. Çoğunlukla da bunu yapardı. Sanki bir-
likte çok iyi bir iyi polis kötü polis oyunu oynarlardı.
Bu, 1940'lar ve 1950'lerde çok tipik bir ebeveyn modeliydi
ve bazı değişiklikler yaparak ben de bu modeli altmışlara
uyarladım. Yanlarında olduğumda çocuklarıma onları

sevdiğimisöylemeye ve onları kucaklayıp öpmeye önem veriy-


ordum. Sadece onların yanında yeterince fazla olamıyordum.
Bahsettiğim bu modelde, erkek dünyanın içine girip bir

33!)
TANRI İLE DOSTLUK
şeyler yaparken kadının görevi "çocuklarla beraber olmaktı."
Sonunda diğer kadınlarla da gönül eğlendirmeye başladım. Bu
da ilk evliliğimin sona ermesine ve ikincisini yapmaya doğru
ilerlememe yol açtı.
Davranış tarzımla asla gurur duymadım, yıllar boyunca
içimde hep bir suçluluk duygusu büyüdü. İlk karımdan pek çok
kereler özür diledim ve kendisi çok merhametli bir insan
olduğu için de yıllardır bağlantımızı koruduk. Fakat onu
derinden yaraladığımı biliyorum ve insanın geriye dönüp de
olanları tekrar yaşamasının ve yaptıklarını telafi etmesinin ya
da en azından farklı bir şekilde yapmasının bir yolu olsun ister-
dim.
İkinci evliliğim de bozuldu ve ardından üçüncüsü de. Bir
ilişkiyi nasıl yürütebileceğimi
bilmiyordum, bunun nedeni de
nasıl verici olunacağını bilmememdi. Olağanüstü derecede
bencilce, olgunlaşmamış bir şekilde ilişkilerin bana zevk ve
rahatlık getirmek için varoldukları görüşünü benimsiyordum
ve kendimden olabildiğince az vererek onları devam ettirmeye
çalışmanın bir meydan okuma olduğunu sanıyordum (bunun

tamamen bilinçsizce olduğunu da sanmıyorum).


Gerçekte, romantik ilişkiler hakkında hissettiğim şey şuydu:
her şeyi elde edip de sonra ortadan kaybolana dek kendimden
parçalar halinde ve biraz vermemi gerektiren karşılıklı
etkileşimler. Bunu istemiyordum ve hayatımda özel bir kişi
olmadan da nasıl mutlu olacağımı biliyor gibi gözükmüyor-
dum. Bu nedenle de, hayatımda kalıcı bir aşk, dosluk ve etk-
ilenme (cinsellik) kaynağına sahip olmak için kendimden ne
kadarını gözden çıkaracağım her zaman bir sorun oluyordu.
Dediğim gibi bunların hiçbiriyle gurur duymuyorum. Burada
şeffaf olmaya çalışıyorum. Oregon, Wilsonville' deki Faal
Zenginleşme Merkezi'nin kurucusu olan dostum Muhterem

340
Afışı!mcufti Bir Diyalog
Mary Manin Morisey bana, Yenilenen Erkek diye ad takmıştı.

Üçüncü evliliğimin sona ermesiyle birlikte durulmaya hazır


olduğumu düşünüyordum fakat uzun süreli bir ilişkiyi yürüt-
meyi başarmadan evvel iki kez daha bu yoldan geçtim. Bu
yolda yedi çocuğun babası oldum - dördü evlenmeden uzun
süreli bir ilişki sürdürdüğüm bir kadından oldu.
Sorumsuz davrandığımı söylemek bile son derece hafif
kalır, fakat her defasında (a) bunun devam edecek son ilişkim

olduğuna, (b) bu ilişkiyi yürütmek için her şeyi yaptığıma


inanıyordum. O zamanlar aşkın gerçekte ne olduğu hakkındaki
yanlış anlamamı göz önüne alırsak, bu kelimelerin ne kadar
boş olduğunu şimdi görebiliyorum.

Bu davranışların ilişki kurduğum bu kadınlarla sınırlı


olduğunu söyleyebilmeyi isterdim fakat bunu söylemek

gerçeğin yarısını bile yansıtmazdı. Aynı olgunlaşmamış ve ben-


cilce tutumu sürdürerek başka pek çok kadınla ilişkiye girdim.
Şimdi, olaylarda kurban ve suçlu olmadığını ve tüm hayat
deneyimlerinin birer ortak yaratım olduğunu tamamen
anladım, fakat bu senaryolarda oynadığım büyük rolün de bil-
incindeyim. Bende otuz yıllık bir kesintiye neden olan örneği
görüyorum ve bu çirkin gerçeklerin üzerini Yeni Çağ
özdeyişleri ile kapatmaya da istekli değilim.

Böylece, kırklı yaşların sonlarında kendimi yalnız bulmam


da sürpriz olmamalı. Daha önce de söylediğim gibi iş ve sağlık
durumum da aşk hayatımdan daha iyi bir durumda değildi.
Umutsuzca ellinci doğum günümün yaklaşmasını izliyordum.
1992 Şubat'ının bir gece vakti mutlak bir keder içinde
uyandığım ve Tanrı'ya öfke dolu bir mektup yazdığım sırada

olayların gidişatı böyleydi.

Tanrı'nın bana cevap vermesinin benim için ne anlama

341
TANRI İLE DOSTLUK
geldiğini size anlatamam.

Benim için ele çok şey ifaele eeliyor.

Fakat, sık sık neden bunun benim başıma geldiğini merak


ediyorum? Ben değerli bir kimse değilim.

Herkes, Tanrı i[e 6ir sofı6et yapacak kaelar elegerCielir.


Önem[i ofon ela 6u! Fakat "ki[ise korosuna vaaz vererek" 6u
konuya elikkat çekemem.

Pekala, fakat neden ben? Mükemmel olmayan bir hayata


sahip pek çok insan var. Neden beni seçtin? Pek çok insanın
sorduğu soru da bu. "Neden sen Neale ve neden ben değil?"

Sen ne eliyorsun peki?

Tanrı'nın her zaman, herkesle konuştuğunu söylüyorum.


Sorun, Tanrı kiminle konuştuğu değil, onu kimin dinlediğidir.

MükemmeL Bu mükemme[ &er cevap.

Öyle olmalı. Bunu bana veren Sensin. Fakat, şimdi benim


daha önceki sorumu cevaplamam istiyorum. Her an, koşulsuz
bir sevgi deneyimini nasıl yaratabilirim? Tam anlamıyla sev-
menin tanrısal tutumunu nasıl benimseyebilirim?

Tam anCamıyCa sevmek tamamen eloga[ o[maktır.

342
Afışı[nuu!ık Bir Diyalog
Sevmek doga( 6ir eylemdir. Norma( degi( fakat doga(dır.

Bu farkı bir daha açıkla.

"Norma(", olagan, gene(, tutarlı olanı 6elirtmek için


kulanılan 6ir kelimedir. "Doga(" kelimesi ise 6ir şeyin teme(
dogasını 6e(irtmek için· kuffanı(ır. Bir insan olarak senin
teme( dogan sevilmek, fi.erkesi ve fi.er şeyi sevmektir, her ne
kadar 6unu yapmak sizin için norma( olmasa da.

Neden olmasın?

Çünkü, size, dünyada i(er(ediginiz yol 6oyunca teme(


doganıza aykırı şekilc!e - doga[ olmayan şekilc!e - davran-
manız ögretilmişti.

Ama neden? Neden bize böylesi öğretildi?

Çünkü doga( halinizin kötü, evciffeştiri(mesi, zapte-


dilmesi, 6askı altında tutulması gereken 6ir şey o(duguna
inandınız. Böylece, ırkınızın, doga( olmayan "norma("
davranışlar sergilemesini ve 6u davranışlara 6aglanmasını
gerekli 6u(dunuz. "Doga(" olmak günahkar, affedilmesi
gereken 6e(ki tehlikeli olacak derecede kötü 6ir şeydi. Hatta
size, kendinizin doga( 6ir durumda görünmesine izin ver-
menin 6ile günah oldugu söylendi.

Bu dediğin günümüzde bile doğru. Bazı dergiler, bazı

343
TANRI İLE DOSTLUK
insanlarca "kötü" diye adlandırılıyor. Çıplak olarak
güneşlenenlere bazılarınca sapık yaftası
vuruluyor. Genel
olarak, çıplaklıktan uzak duruluyor, kendi evlerinde ya da
bahçelerinde ya da havuzlarının çevresinde çıplak olarak
dolaşan kimselere sıklıkla sapkın kişiler olarak bakılıyor.

Ve bu, "özel yerlerimizi" göstermenin de ötesine gidiyor.


Bazı kültürlerde kadınların yüzlerini veya bileklerini veya ayak

bileklerini bile göstermelerine izin verilmiyor.


Elbette, bu durum, anlaşılabilir. Eğer gerçekten çekici bir
çift kadın ayak bileği görmüş olsaydın, neden bazı insanların
onları başkalarının bakışlarından saklamak gerektiğine
inandıklarını anlayabilirdin. Çok kışkırtıcı olabilirler ve hatta
insanın aklına SEKSİ bile getirebilirler.
Tamam, şaka yapıyordum. Fakat, bazı evlerde ve bazı
kültürlerde neredeyse bu kadar baskıcı bir tutum vardır.

İnsanların çogunun, varoluşunuzla ilgili cfogal 6ir duru-


mu ifac!e etmek için c!uyu[an cesareti kırc!ıgı tek c!urum c!a
6u c!e9iCc!ir. Her ne kac!ar 6unu yapmak sizin için çok c!ogal
olsa c!a, insanların c!ogruyu söyleme cesaretini c!e kırıyor­
sunuz. Her ne kac!ar elc!e etmek sizin için çok c!ogal olsa c!a
evrendeki teme[ güvenin c!e cesaretini kırıyorsunuz.
Bec!eninizc!eki her kemik, gerçek sizc!en kaynaklanan saf
harikalık i[e patlamak için sızlamasına ragmen insanların
şarkı söyleme, c!ans etme, sevinç gösterme ve kutlama yapma
hevesini kırıyorsunuz.
Tüm 6unları yapıyorsunuz çünkü "nogal egilimlere" tes-
lim olursanız, incineceginizc!en ve eger c!ogal zevklere teslim
olursanız kendinizi ve c!iger insanları inciteceginizc!en

344
ACışı[nuu!m Bir Diyalog
korkuyorsunuz. Bu korkuyu taşıyorsunuz çünkü, insan ırkı
haHını!a kenı!i türünüzün teme(cfe kötü o(cfugunu söyleyen
o Destekleyici Düşünceye sarı[mışsınız. Günahkar olarak
cfogcfugunuzu ve cfoganızın kötü olmak o(cfuguna inanıyor­
sunuz.
Bu, kenı!iniz hakkını!a a[cf ıgınız en önemli karardır ve
kenefi gerçekliginizi yarattıgınız için efe yerine getirdiginiz
6ir karardır. Kendinizi haksız çıkarmak istemecfiginiz için
kenı!inizi haklı çıkarmak adına o[aganüstü derecede ileri
gittiniz. Hayatınız 6u konuda haklı olcf ugunuzu gösterdi ve
6öy(ece 6unu kültüre( 6ir tarih olarak 6enimsecfiniz. Hayat
6öy[e, dediniz ve sürekli 6öy(e diyerek hayatı cfa 6öy[e
yaptınız.

Fakat, tarihinizi cfegiştirmecf ikçe, kim olcf ugunuzu ve 6ir


ırk., 6ir tür olarak nası[ o[c{ugunuz hakkındaki düşüncenizi
cfegiştirmecfikçe as[a tam anlamıyla sevgi cfo(u olamazsınız
çünkü kenı!inizi tam anlamıyla sevemezsiniz.
Tam anlamıyla sevgi cfo(u olmanın i[k adımı 6ucfur.
Kendinizi tam anlamıyla sevmelisiniz. Ve, 6ir günahkar
olarak cfogcf ugunuza ve temelde kötü o(cf ugunuza
inancfıgınız sürece efe 6unu yapamazsınız.

"İnsanın temel cfogası nedir?" sorusu insan ırkının önün-


deki en önemli sorudur. Eger, insanların cfoga[ olarak güve-
nilmez ve kötü o(cfuguna inanırsanız, 6u görüşü benimseyen
6ir toplum yaratır ve 6u görüş tarafını!an cfogrulanan
kanunlar yapar, kuraffarı onaylar, cf üzen(eme(eri benimser
ve yasaklar getirirsiniz. Eger, insanların cfoga[ olarak güve-
nilir ve iyi o(cf uguna inanırsanız, kanunların, kuraffarın,

345
TANRI İLE DOSTLUK
düzen[eme[erin ve yasakCarın seyrek oCarak gerektiği,
6ütünüy[e farkCı 6ir top[um yaratırsınız. t[k topCumda
öz.gürCük sınırCayıcı, ikincisinde öz.gür[ük fıediye edi[miş o[a-
caktır.

Tanrı tamamen sevgi doCudur çünkü Tanrı tamamen


öz.gürdür. Tamamen özgür oCmak, tamamen neşe doCu o[mak
demektir, çünkü tam 6ir özgür[ük keyif do(u fıer deneyim
için 6ir imkan yaratır. Öz.gürCük, Tanrt'nın teme( doğasıdır.
Ayrıca insan ruhunun da temeC dogasıdır. Tam anCamıyCa
öz.gür o(mamanızın öCçüsü, tam anCamıy[a neşe doCu o[ma-
manızıfır - ve 6u da tam anCamıyCa sevmemenizin
ö(çüsüdür.

Bunu daha önce de tartışma konusu yapmıştın, ben de


bunun fazlasıyla önemli olduğunu anladım. Tam anlamıyla
sevmenin, tam anlamıyla özgür olmak olduğunu söylüyorsun.

Evet ve 6aşkaCarının da öz.gür o(masına izin vermek


o[dugunu söy[üyorum.

Herkesin istediği her şeyi yapabileceğini mi söylemek


istiyorsun?

Demek istediğim, 6u. Buna imkan tanıyacak ö(çücfe ve


insan[arın e[incfeki oCanakCar dafıi[incfe, evet. Demek iste-
diğim, 6u.
Tanrı 6öy[e sever.
Tanrı izin verir.
ACışı!nuu!ıi Bir Diyalog
Herkesin istedigi fıer şeyi yapmasına izin veriyorum.

Sonuçlarına katlanmadan mı? Cezalandırma olmadan mı?

Bu ikisi aynı şey c!egMir.


Sana tekrar tekrar söy[e!ligim gi6i, Kraffıgımc!a ceza-
Canc!ırma c!iye 6ir şey yoktur. Diger yanc!an, sonuç c!iye 6ir
şey varc!ır.

Sonuç, c!oga[ 6ir olguc!ur, ceza ise normal. Toplumunuzc!a


cezalanc!ırmak norma[c!ir. Kenc!ini c!ogrulamak, açıga vur-
mak için 6ir sonucun olmasına imkan tanımak ise
anorma[c!ir.
Ceza[anc!ırma, c!oga[ 6ir sonuç 6eHemek için çok sa6ırsız
o(c{ ugunuzun 6ir ifac!esic! ir.

Hiç kimsenin hiçbir şey için cezalandırılmaması gerektiğini


mi söylüyorsun?

Bu, sizin karar vermeniz gereken 6ir şey. As[ınc!a 6una


fıer gün karar veriyorsunuz.

Bu konuc!aki süregelen seçimlerinizi yapmaya c!evam


ederken, toplumunuzun ya c!a toplumunuzun 6ir üyesinin
c!avranışlarını c!egiştirmesi için hangi yöntemi en etHCi
6u(c! ugunuzu c!ikka te a[ manın yarar[ı o[c! ugunu hissec!e-
6i(irsiniz. Bununla 6era6er, 6u c!egişimi yaratmak için en
etkili yöntemin, zorla ceza[nnc!ırmak olc!ugunu faruc!iyor-
sunuz. Beffi ama+Car c!ogru(tusunc!a - teme(c!e hakhnc!an
ge(mek için - ceza[anc!ırmak, yaratmak istec!iginizi söy(e-

347
TANRI İLE DOSTLUK
diğiniz topfomu yaratmayacaktır.
Üst düzeyde gelişmiş toplumlar, cezalardan çok az şey
öğrenildiğini gözlemlemişlerdir. Olayların sonuçlarının
daha iyi öğretmenler oUukları sonucuna varmışlardır.

Tüm duyarlı varlıklar, cezalar ve sonuçlar arasındaki


farkı 6ilirler.

Cezalar, yapay olarak yaratılmış sonuçlardır. Sonuçlar


ise dogal olarak meydana gelirler.
Cezalar, cezalandırılan kişininkinden farklı 6ir değer
yargısına sahip 6ir kişi tarafından ve dışarıdan zorla ka6ul
ettirilirler. Sonuçlar ise içte, kişinin kendisi tarafından
deneyimlenir.
Cezalar, 6ir insanın, 6ir 6aşka kişinin yaptığı şeyi yanlış
6uldugu hakkındaki kararıdır. Sonuçlar ise, kişinin 6ir şeyin
yanlış gittiği hakkındaki kendi deneyimidir. Çünkü yapılan
şey, istenen 6effi 6ir neticeyi üretmemiştir.

Diğer bir deyişle,


cezalar yoluyla hızlı bir şekilde öğrenemeyiz
çünkü onları bir başkasının bize yaptığı bir şey olarak görürüz.
Yaptıklarımızın sonuçlarına bakarak daha istekli ve kalıcı bir
şekilde öğrenebiliriz; çünkü onları kendimize yaptığımız bir şey

olarak görürüz.

Kesinlikle. Tam olarak öy[" yaparsınız.

Fakat, bir ceza, bir sonuç olamaz mı? Maksat bu değil mi?

Cezalar, yapay olarak yaratılmış sonuçlardır, do9al

348
Afışı[nuu!m Bir Diyalog
olarak meydana gelmezler. Bir cezayı sadece yapılan 6ir
şeyin sonucu diye adlandırarak sonuca çevirmeye kaCkışmak
,onu sonuç haline getirmez. Sadece, en az derecede olgun-
laşmamış 6ir varlık 6öyle 6ir kelime oyunu ile aldatıla6ilir
ve 6u da çok uzun 6ir süre sürmez.
Bu, aranızda aile sahi6i olan pek çok kişiyi kelime oyunu
yapmaktan alıkoymamıştır. Ve tasarladığınız en 6üyük ceza
da sevginizi kendinize saklamaktır. Eğer 6effi 6ir tarzda
davranırlarsa çocuklarınıza sevginizi 6effi etmeyeceğinizi
gösteriyorsunuz. Sevginizi göstererek ve saklayarak, çocuk-
larınızın davranışlarını düzenlemeyi, değiştirmeyi, kontrol
etmeyi ve istediğiniz 6içimde yaratmayı amaçlıyorsunuz.
Bu, Tanrı'nınasla yapmayacagı 6ir şeydir.
Fakat, kuşkusuz kendi hareketlerinizi haklı çıkarmak
için çocuklarınıza, Benim de 6öyle davrandığımı söylüyor-
sunuz. Fakat size şunu söyleyeyim: gerçek sevgi asla ken-
disini geri çekmez. Tam anlamıyla sevmek de 6u demektir,
sevginizin, en yanlış davranışı 6ile kucaklayacak kadar tam
olması demektir. Bundan da fazlası demektir. Hiç6ir
davranışı "yanlwolarak nitelememek demektir.

Eric Segal haklıydı. Sevmek, özür dilemek zorunda olma-


mak demektir.

Bu tamamen dogru. Fakat, insanoglu tarafından uygu-


lanmayan çok üst düzeyde 6ir prensip.

Çoğu insan, bunun Tanrı tarafından uygulandığını bile

349
TANRI İLE DOSTLUK
hayal edemez.

Hafü[ar. Bunu uygu(amıyorum.

Anlamadım?

Ben, oyum. Kişi, o(dugu şeyi uygu[amaz, sadece o oCur.


Ben, fıiç&ir türde koşu( ve sınır tanımayan sevgiyim.
Ben tamamen sevgi do(uyum ve tamamen sevgi dofo
o[mak, fıer o(gun ve duyar(ı var[ıga, istediHerini o(mak ve
yapmak için tam &ir özgür(ük vermeye istefü oCmaktır.

Bunun, onlar için kötü olacağını bilsen bile mi?

Bunun kararını onfor adına verecek oCan sen degi(sin.

Çocuklarımız için bile mi?

Eger o(gun ve duyar(ı var[ıHarsa , fıayır. Eger yetişmiş


çocuk.forsa, fıayır. Ve eger fıenüz o(gun &ir var[ık
o[mamış[arsa, oCgun[aşma yoCunda onfora yo[ göstermenin
en fıız[ı yo[u, onCara oCa&iCdigince erken seçim(er yapma
öz._gür(ü_gü sagCamaktır.
Sevgi &unu yapar. Sevgi, sevi(en kişinin gitmesine izin
verir. İfıtiyaç diye adfondırdıgınız ve sıHıHa sevgi i[e
karıştırdıgınız şey ise tersini yapar. İfıtiyaç, tutup &ırak­
maz. Sevgi i[e ifıtiyaç arasındaki fark &ucf ur. Sevgi gitmesine
izin verir, ifıtiyaç tutup &ırakmaz.
350
Alışı[nuuftk Bir Diyalog
Öyleyse tam anlamıyla sevmek için, gitmesine izin ver-
meliyim öyle mi?

Diger şeylerle 6ir(ikte, evet. Bırak 6eHenti(er gitsin, 6ırak


sevcfigin kişilere ka6u( ettirmeye ça[ıştıgın ihtiyaçlar, kural-
lar ve düzen(emefer gitsin. Çünkü onlar yasaklamalar için-
delerse sevilmezler. Tam anlamıyla sevilmezler.
Sen de öyle. Keııı!ine yasaklar koymuşsan, lierliangi 6ir
şekilde kenıf iııe tam 6ir özgürlükten daha azıııı vermişsen
keııı!ini tam olarak sevemezsin.
Unutma ki seçimler, yasaklamalar degilc!ir. Bu neıfen(e,
yaptıgııı seçimleri yasaklama olarak adlanıfırma. Ve sevgi,
çocukların ve tüm sevıfiklerinin iyi seçimler yapmasına
yardımcı olmak için e(iııı!e o(ıfuguna inandıgııı tüm &ilgi-
leri saglar - "iyi" 6uraıf a, istenen öze( 6ir sonuç e(ıfe etmek
için yapılan seçimleri ve en fazla istene sonuç olarak
6i(diginiz sonucu, yani mut( u 6ir fıayatı efıfe etmek için
yapılan seçimleri nitefemekteıf ir.

Bu konuıfa
ne 6i(iyorsan, onu paylaş. Anlaıf ıklarını sun.
Ama, ıf üşünceferini, kuraff arıııı, seçimlerini 6ir 6aşkasıııa
ka6u[ ettirmeye çalışma. Ve senin yapmayacagın seçimleri
yaptıgı için 6ir 6aşkasıııa olan sevgini kısıtlama. As[ıııı!a,
eger onların seçim(erinin yanlış o(ıf uklarına inanıyorsan,
sevgini _göstermenin tam zamanııf ır.
Bu şefkattir ve ıfalia yüksek 6ir ifaıfesi yoktur.

Tam anlamıyla, dolu dolu sevmek başka ne anlama gelir?

351
TANRI İLE OOSTLUK
Her a.n, ta.m a.nla.mıyla. mevcut of ma.R demeRtir. Ta.m
a.nla.mıyla. fa.rhnda. o[ ma.R demeRtir. Ta.m a.n[a.mıyla. a.çıR,
dürüst, şeffaf o[ ma.hır. Ka.[6inden ta.şan sevgiyi ifa.de etm-
eye ta.m a.n[a.mıyla. istefü of ma.R demeRtir. Ta.m a.nla.mıyla.
sevmeR, sa.Hı 6ir gündem ya. ıfa. sa.Hı 6ir isteR o[ ma.da.n, sa.Hı
hiçbir şey olma.dan tama.men çıpla.R o[ ma.R demeRtir.

Ve insanoğlu için, benim gibi sıradan insanlar için böylesi


bir sevgiyi yaşamayı başarabilmenin mümkün olduğunu mu
söylüyorsun? Bu, bizim yapmaya muktedir olduğumuz bir şey
mi?

Bu, sizin muhedir of ma.nızıfa.n da. öte 6ir şey. Bu,


sizsiniz. Bu, Hm of ıfugunuzun doga.sı. Ya. ptıgınız en zor şey
&unu infor etmeRtir. Ve 6u zor şeyi her gün yapıyorsunuz.
Bu neden[e ha.ya.tınız 6u Ra.ıfa.r zor gözüRüyor. Ha.[6uRi,
fola.y ola.nı ya.ptıgınızıfa., GerçeRte ofdugunuz Rişiyi o[ ma.ya.
fora.r verdiginizde - ya.ni sa.f, sınır[a.ndırma.sız ve Roşu[suz
sevgi o[ ma.ya. - ha.ya.tınız teha.r Ro[a.y[a.şır. Tüm forışıHıR
foy6o[ ur, tüm ça.6a.la.ma.la.r uza.Ha.şıp gider.
Bu 6a.rışa. herlia.ngi 6ir a.nda. u[a.şıla.6i[ir. Buna. giden yol
ise 6a.si t 6ir soru sorula.ra.R 6u[ una.6i[ir:
Sevgi, şimdi ne ya.pa.rdı?

Yine sihirli bir soru mu?

Evet. Bu ola.ga.nüstü 6ir sorudur çünRü fıer wma.n


ceva.6ını 6i[irsin. Tıph sihir gibidir. Bir sa.bun gi6i temiz-

352
Afışı[nuu!m Bir Diya!09
Ceyicidir. Yakın o[maktan duyuCan tasayı a[ıp götürür. Tüm
kuşkuCarı, tüm korku[arı yıkayıp götürür. Zihni, ruhun 6i(-
geCigi i(e yıkar.

Bunu belirtmenin ne kadar da iyi bir yolu.

Doğru. Bu soruyu sordugunda, içgüdüse( o[arak ceva6ını


da 6iCirsin. Her durumda ve her şartta 6ilirsin. Cevap sana
veriCmiştir. Sen cevapsın ve 6u soruyu sormak senin 6u
parçanı meydana çıkarır.

Ya eğer kendini kandmyorsan? Kendini kandıramaz mısın?

Cevap içgüıfüse( o[arak sana ge(diğinde ikinci 6ir tah-


minde 6uCunma. İkinci 6ir tahminde 6u(undugun zaman
kendini kandırdıgın zamandır ve seni de 6ir apta[ durumu-
na düşüre6i(ir. Sevginin ka(6ine dogru git ve 6u yerden tüm
seçim(erine ve kararCarına geC, 6arışı 6u[acaksın.

353
ON ALTI
Tam anlamıyla kabullenici, kutsayıcı ve minnettar olmak ne
demektir? Tanrı'nın Beş Tutumu'ndan bu üçünü pek anlaya-
madım - özellikle de üçüncüyü ve dördüncüyü.

Tam an(amıyla ka6uffenici o( mak, şu anıfa hayatın sana


sunıf ugu i(e kavga( ı o( mamaktır. Onu reUetmemek ya ıfa
onun i(er(emesini engeffememek ya ıfa yanınıfan geçip git-
memek ıfemektir, onu kucakfamak, tutmak, sanki kenıf inin-
miş gi6i sevmek ıfemektir. Çünkü o seninıf ir. Senin kenıfi
yaratınıfır, onıfan hoşnutsunıfur - öy(e o( masayıf ı hoşnut
ofmazıfın. ·

Eğer o( masayıf ın, yaratmış ofıf uguna ıfirenirıfin ve


direndigin ~y ka[ıcı afur. Bu neıfen(e, sevin, memnun o( ve
şimıf i ıfeğiştirmeyi seçtiğin mevcut 6ir ıfurum ve şart varsa,
saıfece onu 6ir 6aşka yo(Ca cfeneyimfemeyi seç. &(ki 6ir şeyin
ıf ış görünümünıfe ıfeğişikfik o( maya6i(ir, fakat onun(a i(gi( i
içse( ıfeneyimin onun hakkınıfaH kararınaan 6agımsız
ofarak sonsuza ıfek ıfegişe6ifir ve ıfeğişecektir.
Unutma ki sonrasınıfa o(acagın şey 6uıf ur. Artık ıfış
görünüş(e ıfeği( saıfece kenai içse( cfeneyimin(e i(gi(enirsin.
Bırak ıfış ıfünya o(ıfuğu şey o(sun. İç ıfünyanı
o( masını iste-
ıfiğin şekifıfe yarat. Kenıfi ıf ünyanın içinıfe fakat onun 6ir

355
TANRI İLE DOSTLUK
parçası olmaaan varolmak 6u demektir. Bu, yaşamada usta-
Caşmaktır.

İzin verirsen bunun altını çizmek istiyorum. Her şeyi kabul


etmelisin, hatta bu şeylerle uyuşamasan bile; öyle mi?

Bir şeyi kabul etmek onu degiştirmeyi reddetmek demek


degMir. Aslında, &unun tersi dogruı!ur. Kabul etmedigin 6ir
şeyi degiştiremezsin - özeffiHe kendi içinde ve tabii ki ken-
dinin dışında.
Bu nedenle, her şeyi kabul etmek, senin içindeki
tanrısaffıgınkutsa[ 6ir şekilde görünmesidir. Sonra, kendini
onun yaratıcısı oCarak i[an ede6i[irsin ve ancak ondan sonra
onu "yaratmamış" olursun. Ancak o zaman, içindeki yeni 6ir
şey yaratma gücünü tanıyabilirsin.

Bir şeyi ka6u[ etmek onun[a uzCaşmak demek degMir.


Sadece, onunCa uzlaşsan da uzCaşmasan da onu kucakCa-
maktır.

Bizim kötüyü de kucaklamamızı isterdin, değil mi?

Başka tür[ü onu nası[ iyi[eştire6i[irsiniz ki?

Önceden değiş tokuşu yapmıştık.

Evet ve 6ir kez aaha yapmalıyız. Tekrar ve tekrar 6u


gerçekleri sizinle pay[aşacagım. Tekrar ve tekrar onları
gerçekten duyana dek onCarı duyacaksınız. Eger Beni,

356
Afışı[nuu!m Bir Diyalog
Kendimi tekrarlarken yakalarsanız, 6uııuıı ııedeııi kendinizi
tekrar[amaıııdır. Sizi tekrar ve tekrar kedere, sefa[ete,
hezimete 9ötüreıı fıer hareketi, fıer düşünceyi tekrar[ıyor­
suııuz. Fakat içiııideki 6u şeytana karşı zafer kazaııı[a6i[ir.

E[6ette, şeytan
yoktur - daha öııce pek çok kere[er
tartıştıgımız 9i6i. Burada mecaz kuffaıııyoruz.
Sahip o[ mad ıgıııız 6ir şeyi ııası[ iyi[eştire6iCirsiııiz ki?
Oııuıı 9itmesiııe iziıı vermeden öııce, 6ir şeyi sıkıca kavra-
ma[ı, 9erçeHi9iııiz içinde iyice tutma[ısıııız.

Anladığımdan pek emin değilim. Anlamama yardım et.

Tutmadıgııı 6ir şeyi düşüremezsin. Bu ııedeıı[e de


Götlem[e! Saııa 6üyük 6ir ııeşeııiıı memııuıı edici da[9a[arıııı
getiririm.
Tanrı tamamen ka6uffeııicidir.
İıısaıılar çok 6eHeııti[idir.

İıısaıılar 6ir6ir[eriııi,
sadece 6aşkaları şuııu ya da 6uııu
yapar[arsa sever[er. Dünyayı sadece hoşlarına 9itti9i sürece
sever[er. Beııi, sadece sevdiHeriııde sever[er.
Taıırı'ııııı 6eHeııtisi yoktur. Tanrı ka6uffeııir. Herkesi ve
fıer şeyi.

Buııuıı istisnası yok tur.

Tamamen kabullenici olmak kulağa, tamamen sevmek gibi


geliyor.

İkisi de ayııı şey. Ayııı deneyimi taııım[amak içiıı farklı

357
TANRI İLE OOSl'LUK
kelimeler kuffanıyoruz. Sevgi ve ka6uffenme 6ir6irleriyle
degiştirile6ilen kavramlardır.

Bir şeyi değiştirmek için öncelikle onun orada oldtıgunu


ka6ul etme[isiniz. Bir şeyi sevmek için de aynısını yap-
malısınız.

Kendinizin, olmadtgını iddia ettiğiniz, inkar ettiğiniz


6ir parçasını sevemezsiniz. Safıiplenmek istemecfiginiz 6ir
çok parçanızı inkar ediyorsunuz. Bu parçanızı inkar ederek
kendinizi tamamen sevmeyi c!e imkansız fıale getiriyor-
sunuz - ve 6öy[ece 6i-r 6aşkasını sevmeyi de.

Deborah Ford, bu konuda Işık Avcılarının Karanlık Yanı


(The Dark Side of The Light Chasers) isimli bir kitap yazmıştı.
Bu, ışığı arayan fakat kendi karanlıkları ile nasıl başa çıkacak­
larını bilmeyenler, oradaki armağanı görmeyenler hakkında bir

kitaptır. Bu kitabı herkese tavsiye ederim. İnsanların hayat-


larını değiştirebilir. Kabullenmenin neden bu kadar kutsayıcı
olduğunu çok açık ve anlaşılır terimlerle açıklamaktadır.

Ka6uffenmek kutsayıcıdır! O olmadan, kendinizi ve


6aşkalarını lanet[erdiniz. Fakat, sevgi ve ka6uffenme yoluy-
la, yaşamları sizinkiyle i[işkili olan fıerkesi kutsarsınız.
Tamamen sevgi dolu ve tamamen ka6uffenici o[c!ugunuzda
tamamen de kutsayıcı olursunuz - ve 6u sizi ve diger fıerke­
si tamameİı neşeli kılar.
Her şey 6era6erce akar, fıer şey &aşka fıer şeyle 6aglantıya
geçer ve siz de Tanrı'nın Beş Tutumu'nun fıepsinin c!e tek
ve aynı oCc!ugunu görmeye ve anlamaya 6aş(arsınız.
Tanrı•nın tamamen kutsayıcı olması fıiç6ir şeyi suç[a-
358
Afışı!nuu!ıfr. Bir Diyalog
mamasından ve kınamamasından
ge[ir. Tanrı•nın
dünyasında suçCamaklkınamak diye 6ir şey yoktur, sadece
tavsiye vardır. Hepinize, Gerçekten Kim O(dugunuzu
6i(mek ve deneyim(emek için yaptıkCarınız Fıakkında
tavsiye veri(mektedir.

Annem, ne zaman yakınlarında kötü bir şey olacak olsa,


hemen "Tanrı kutsasın!" derdi. Diğer herkes "Tanrı belasını
versin!" derken annem "Tanrı kutsasın!" derdi.
Bir gün ona bunun nedenini sordum. Bana, nasıl olup da
böyle bir soru sorduğumu pek anlayamamış gibi baktı. Sonra,
küçük bir çocuğa bir açıklama yapan birinin sevgisi ve sabrı ile
şöyle cevap verdi, "Tanrının onu lanetlemesini istemiyorum.

Tanrı'nın onu kutsamasını istiyorum. Onu daha iyi hale getire-

cek tek şey budur."

Annen, farkınc!a[ıgı o[dukça yüksek &ir insandı. Pek çok


şeyi anCamıştı.

Şimdi git ve Fıayatındaki fıer şeyi kutsa. Unutma ki,


sana sadece me(eHer gönderdim ve sana sadece mucize(er
getirdim.

Kişi nasıl kutsayabilir? Bunun nasıl olduğunu ve bu

kelimelerin ne anlama geldiğini bilmiyorum.

Bir şeye
en iyi enerjini, en yüce duyguforını verdi9inde
onu kutsamış o(ursun.

Savaş gibi, şiddet gibi, açgözlülük gibi, zalim insanlar,


359
TANRI İLE OOSI'LUK
insanlık dışı politikalar gibi nefret ettiğim şeylere de mi en iyi
enerjimi, en yüce duygularımı vermeliyim? Anlamıyorum. Bu
şeyleri kutsayamam.

Fakat, eger 6u şeyler cfegiştirileceHerse, gereken kesinlik-


le en iyi enerjilerin ve en yüce cf uygularıncf ır. Anlamıyor
musun? Lanetleyerek hiç&ir şeyi cfegiştiremezsin. Gerçekte,
kelimenin tam anlamıyla, tekrarlanması için onu lanetle-
miş olursun.

Sebepsiz öldürmeleri, sınır tanımayan ön yargıları, yaygın


şiddeti,
kontrolden çıkmış açgözlülüğü mü lanetlememeliyim?

Hiç&ir şeyi lanetlememelisin.

Hiçbir şeyi mi?

Hiç&ir şeyi. Sana, "Yargılama ki sen efe suçlanmayasın"


diyen ögretmenler göndermedim mi?

Evet, eğer hiçbir şeyi suçlayıp kınamazsak, her şeyi uygun


bulabiliriz.

Suçlamaktan kaçınmak, cfegiştirmeye çalışmaktan


kaçınmak anlamına gelmez. Bir şeyi
suçlamaman onu
uygun 6uluyorsun anlamına gelmez. Sadece onu
yargılamayı recfcfecf iyorsun demektir. Gene efe &aşka &ir şeyi
seçe&ilirsin.

360
Afışı!nuu!tR. Bir DiyaCog
Degiştirme
seçenegi Fıer zaman öfke nedeniyle meydana
çıkmak zorunda degil. Aslında, gerçek 6ir degişiHige neden
olma şansın öfkenin ne kaıfar aza ofıfugu ife dogrudan
orantı[ ıd ır.

İnsanlar, geneffikfe, öfkelerini degişiklik ,arayışlarını


dogrufamak ve yargılamaları da öfkelerini dogrulamak için
kuffanıyorlar. Yargılarınızı dogrulamak amacıyla pek çok
oyun oynayıp, gözle görülür acılara neden oluyorsunuz.
Çogunuz, iCişkinizi 6u şekilde 6itiriyorsunuz. Sadece,
"Ben tamım. Bu ilişki şu Fıa[ iy[e artık 6ana yaramıyor,"
deme sanatını ögrenemediniz. Önce yaralamak, sonra
yargılamak, daFıa sonra da yapmayı istediginiz df9işikligi
6ir şekilde dogrulamak amacıyla öfke göstermekte ısrar ediy-
orsunuz. Sanki öfkelenmeden istediginizi elde edemezmiş;
Fıoş[anmadıgınız 6ir şeyi degiştiremezmişsiniz gi6i. Böylece,
6u konuda her tür oyunu oynuyorsunuz.
Şimdi size şunu söylüyorum: düşmanlarınızı kutsayın,
kutsayın, kutsayın ve size zulınedenfer için dua edin.
Onlara en iyi enerjiferinizi, en iyi düşüncelerinizi yoffayın.

Her insanı ve yaşamda karşılaştıgın her durumu 6ir


Fıediye,
6ir melek, 6ir mucize olarak göre6ilir hale gelinceye
dek 6unu yapamazsın. Bu yapa6ilir hale geldiginizdi, min-
nettarlıgın tamlıgına u[uşacaksınız. Tümüyle minnettar
Fıale geleceksiniz.- Tanrmın Beşinci Tutumu- ve çem6er
kapanacak.

Minnettar olma/şükran duyma hissi önemli bir eleman değil


mi?

361
TANRI İLE OOSfLUK
Evet. Minnettar[ık, her şeyi degiştire6i[en 6ir tutumdur.
Bir şey için minnettar oCmak ona karşı koymaya son vermek,
onu 6ir armagan o[arak görmek ve tanımak demektir, hatta
6u armagan görünür o[ masa 6i[e.
Buna ek oCarak, daha önce de ögretMigi gi6i, 6ir deney-
im, 6ir durum ya da meydana ge[en 6ir sonuç için min-
nettar o[mak, kendi gerçefüginizi yaratmada güç[ü 6ir araç
ve Usta o[manın kesin 6ir işaretidir.

Sanırım bu kadar güçlü olduğu için Beş Tutum'un ilki


olarak minnettarlığı saydın.

As[ında, tıpkı Tanrı iCe Dost O[manın Yedi Adımı gi6i,


Tanrı'nın Beş Tutumuınun ofoganüstüfügü de 6u adımforın
sırasının ters çevri[e6i[mesindeı!ir. Tanrı tamamen minnet-
tar, kutsayıcı, sevgi do[u ve neşe(idir!

Burası, benim en sevdiğim, şimdiye kadar duyduğum en


güçlü duayı söylemenin tam yeri. Bu sorunun benim için çok-
tan çözüldüğünü anlamamda bana yardım ettiğin için teşekkür
ederim Tanrım.

Evet, 6u 9üç(ü 6ir duadır. Bir daha, sorunlu oCarak


yar9ıCadıgın 6ir koşu[ ya da durumfo karşıCaştıgında, sadece
o sorunun çözümü için degiC sorunun kendisi için de min-
nettar(ıgını 6e(irt. Böy(e yaparak, o soruna &akış açını ve
onun hakkındaki tutumunu da hemen degiştire6i(irsin.
Sonrasında, tıpkı annenin yaptıgı gi6i onu kutsa. Ona en

362
AC1Şl[nuu!m Bir Diyalog
iyi enerjilerini ve en yüce cf üşüncelerini ver. Böylece onu
dostun yaparsın, düşmanın degil; 6u da seninle çatışmak­
tansa, sana destek olur.
Sonra, onu ka6ul et ve kötüye direnme. Çünkü direnç 9ös-
terdi9in şey, kalıcı olur. Sadece ka6uffendigin şeyi degiştire-
6ilirsin.
Şimdi, onu sevgi ile sar. Deneyimledigin şey ne olursa
olsun, fıer istenmeyen deneyimi de kelimenin tam
analımyla seve6ilirsin. Bir anlamda "ölene dek seversin."

Son olarak, neşeli ol, çünkü dogru ve mükemmel sonuç


elindedir. Hiç6ir şey neşeni senden uzaklaştıramaz, çünkü
neşe senin oldugun ve fıep olacagın şeydir. Bu nedenle 6ir
sorunla karşılaştıgın fier seferde, neşeli 6ir şey yap.

Tıpkı Kral ve Ben müzikalinde Anna'nın söylediği şarkının


sözleri gibi :
"Islıkla,
mutlu bir melodi tuttururum ve her an, melodide-
ki mutluluk, beni korkmadığıma inandırır!"

İşte anladın. Mükemmel 6ir şekilde anladın fiem de.

Her gün, her an bu yaklaşımı uygulayan bir arkadaşım


var. Başka insanların olaylar karşısında takındıkları tutumları
ne kadar kolay ve çabuk değiştirebileceklerini görmelerine
yardım ederek ve böyle bir değişiliğin hayatlarında nasıl bir

fark yaratacağını göstererek onları iyileştirmektedir. Adı Jerry


Jampolsky' dir - tam olarak söylemek gerekirse Gerald G
Jampolsky, Tıp Doktoru - ve Sevgi Korku'yu Bırakmaktır
(Love Is Letting Go of Fear) diye müthiş bir kitap yazmıştır.
363
TANRI İLE DOSTLUK
Jerry, California, Sausalito'da, Tutumsal İyileşme
Merkezi'ni kurmuştur ve şimdi tüm dünyada çeşitli şehirlerde
130 kadar bu tarz klinik vardır. Ondan daha kibar, daha nazik
bir insana rastlamadım. Her şey hakkında olumlu bir tutum
takınmayı benimser, ama her şey hakkında. Şimdiye dek evin-
de hiç cesaret kırıcı bir söz işitmedim. Ondaki bu özellikle çok
dikkat çekicidir. Bunun yanısıra Jerry'nin hayat ile ilgili
hakkındaki tutumu da oldukça ilham vericidir.

Nancy ve ben, Jerry ve onun harika ve becerikle eşi, Diane


Cirincione ile birkaç günü beraber geçirmiştik, hayatta her
zaman karşılaşılabileceği gibi, onun evine gelen misafirlerden
biriyle kişisel bir fikir anlaşmazlığım olmuştu. Özür dilerim
ama, o sırada, bunun üstesinden gelemediğimi söylemek
zorundayım. Yollarda geçen aylar sonrasında yorgun ve
tükenmiş olduğumdan, bu duruma pek de barışçıl bir şekilde
uyum sağlayamamıştım.
Çalkantılı bir dönem geçirdiğimi gören Jerry, yardım etmek
için yapabileceği bir şey olup olmadığını sordu. Onu tanıyan
herkesin size söyleyebileceği gibi, bu Jerry'nin, ne zaman
çevresinde rahatsız bir durum yaşayan birisini görse sorduğu
bir soruydu.
Kendisine, daha önceden evine gelen diğer misafir ile aram-
da geçen konuşma hakkında olumsuz duygular hissettiğimi
söyleyince Jerry, kendisinin, Diane'in, o kişinin ve benim, otu-
rup durumu bir gözden geçirmemizin ve neyin bu durumu
düzeltebilecegini bulmaya çalışmamızın yararlı olabileceğini
önerdi.
Sonra durumu incelemeye yönelik bir soru sordu. "Bu
durumu düzeltmek mi yoksa kafanın bu olumsuz duygulara
takılı kalmasını mı istiyorsun?"

364
A[ışı[nuufıi Bir DiyaC09
Bu olumsuz duyguları ~-orumak için bilinçli bir karar ver-
mediğimi fakat, bu olayı geride bırakmakda zorluk çektiğimi
söyledim. Jerry, gayet nazik ve sakin bir sesle, "Öyleyse, her
şey senin bu konudaki tutumuna bağlı" dedi. "Bu durumdan

çok olumlu bir şey çıkarmak gayet olası. Görelim bakalım bu


olumlu şey neymiş."
Önerdiği konuşmayı yaptık, onun ve Oiane'in yardımları
sayesinde, ben ve tartıştığım diğer konuk, tekrar sevgi yoluna
girmede ilk adımları attık. Kendi Merkezim ve Gerçekte Kim
Olduğum'la olan ilişkimi kaybettiğimden şikayet ettiğim bir
dönemde Jerry'nin yanımda olmasına minnettardım. Taraf tut-
madan, yargılamalarda ve sert ve kesin müdahelelerde bulun-
madan sadece olaylara farklı bir şekilde bakmak ve kendime,
diğer kişilerin görüş açılarını da görme fırsatı tanımam için
önerilerde bulundu. Diane ve Jerry sadece o anı iyileştirmede
çok büyük bir rol oynamakla kalmamışlar aynı zamanda
tutumsal iyileştirme prensiplerini günlük hayata uygulamak
için gerekli araçları da bana vermişlerdi.
Hepimiz, zor zamanlarımızda yanımızda bir Jerry olacak
kadar şanslı değiliz fakat Jerry'nin bilgeliğini yanımızda
hissedebiliriz. İşte bu nedenle, Affetmek: Her şeyi İyileştiren
En İyi Yol (Forgiveness : The Greatest Healer of Ali) adlı kitap
hakkında bu kadar heyecanlıyım.

Jerry Jampolsky'yi çarpıcı yapan onun bu olağanüstü tutu-


mudur. Bu tutum her şeyi gözle görülür bir şekilde
iyileştirmektedir, hatta Jerry'nin görme problemini bile

iyileştirmiştir.

Onun yanında kaldığımız dönemde, Jerry görme kabiliyeti-


ni kötü şekilde etkileyen bazı tıbbi sorunlar yaşamaktaydı.
Orada olduğumuz günlerde, bir ayakta tedavi programı
geliştirmişti ve belki de görme kabiliyetini iyileştirmek yerine

365
TANRI İLE OOSI'LUK
zayıflatan da bu dönemdi. Gerçekte, bir gözünün görme
gücünü tamamen kaybetme olasılığı vardı.
Ama bunlardan hiçbiri Jerry'nin canını sıkıyor gibi gözük-
müyordu. Gene de bu konu üzerinde bir saniye bile düşünme­
di. Tek yaptığı kafasını bununla meşgul etmemekti.
Ameliyattan önceki günlerde bu konudaki her türlü
tartışmadan kaçındı ve hatırladığım kadarıyla da hastaheneyi
yüzünde büyük bir gülümsemeyle terk etti. "Her şey yoluna
girecek" dedi, "ne olursa olsun."
O gün bir Usta'dan daha ders almıştım.

Bir şeyi ka6u.[ etmek onu 6enimsemek demek cfeğMir.


Sadece, 6enimsesen efe 6enimsemesen efe onu. kucakCamaktır.

Evet. Jerry'nin yaşadığı deneyimi kabul ettiğini ve kut-


sadığını görebiliyordum.

Bir şeye en iyi ener3ını, en yüce cf üşünce[erini


verdiğinde onu kutsamış oCursun.

Bu nedenle Tanrı'nın Beş Tutumu'nu duyduğumda aklıma


hemen Jerry geldi. O, sürekli olarak bu tutumları takınan biriy-
di.
İnsanlar, bana, kitaplarımın yayınlanmasından beri
hayatımın nasıl değiştiğini sorup duruyorlar. Jerry Jampolski
gibi insanlarla karşılaşmak ve dost olmak beni derinlemesine
kutsayan bir değişiklikti. Yıllar boyunca hayranlık duyduğum
insanlarla bağlantıya geçmek ve kişisel ilişkiler geliştirmek, Tanrı
ile Sohbetler üçlemesini yayınlamanın en eğitici ve mütevazi

366
A[ışı[nuu!m Bir Diyalog
sonuçlarından biridir. Bu olağanüstü insanlarda, ustalaşmam
gereken yanları gördüm, onlar bana ilham verdiler.
Tabii ki başka fırsatlar da vardı ve bunların arasında en
önemlisi de Tanrı ile olan ilişkimdi.

Şimdi, Tanrı ile kişisel bir ilişkim var ve bu da sürekli olarak


kendini iyi hissetme, her şeyi yapabilme, kişisel gelişim ve
büyüme, insanı derinlemesine zenginleştiren bir ilham ve kesin
bir sevgiden emin olma deneyimi yaşamama neden oldu.
Bunun sonucu olarak, hayatımın diğer her önemli aşaması da
değişti.

Artık bir ilişkiyi yaşamak hakkında düşündüğüm her şey


farklılaştıve kişisel ilişkilerim de bunu yansıtmaktalar. Diğer
insanlarla olan karşılıklı etkileşimlerim neşeli ve tatmin edici
olmaya başladılar; Tıpkı hayat arkadaşlığı ilişkisinde olduğu
gibi. Bu yazıyı evliliğimin beşinci yılında kaleme alıyorum;
bizim evliliğimiz neredeyse bir peri masalıdır. Başlangıçta
muhteşemdi ve gün geçtikçe daha da muhteşem oldu. Bu, son-

suza dek böyle gidecek demek değil. Böyle bir kehanette bulu-
namam, çünkü ne Nancy'nin ne de benim üzerimde böyle bir
baskı kurmak istemiyorum. Fakat, ilişkimiz daha değişik bir
hale dönüşse bile her zaman olağanüstü derecede dürüst, ilgi,
şefkat ve sevgi dolu olacağına inanıyorum.

Sadece ilişkilerim değil aynı zamanda ruhsal ve bedensel


sağlığım da gelişti. Şimdi, on yıl önce olduğumdan daha iyi

bir durumdayım, kendimi yenilenmiş ve enerji dolu hissediyo-


rum. Bir kez daha, bunun hep böyle gideceği kehanetinde
bulunmayacağım çünkü kendi üzerimde böyle bir baskı kur-

mak istemiyorum. Fakat sağlık durumumda bir değişiklik olsa


bile içsel barışımda ve içimdeki neşede bir değişiklik olmaya-
cak çünkü hayatımın ne kadar mükemmel olduğunu gördüm
ve bundan böyle, ne sorunlu sonuçlar ne de bu sonuçlara karşı
367
TANRI İLE DOSTLUK
mücadele etmeyeceğimi biliyorum.
Servet hakkındaki anlayışım da değişti ve artık yokluk ve
sınırlandırma olmayan bir dünya deneyimliyorum. Her ne
kadar insanların çoğunluğunun bir alışkanlığı olmasa da, her
gün düzenli olarak başka insanların farklı tecrübeler edinmeleri
için onlara yardım ediyorum ve servetimi, kendimi ifade
etmek, deneyimlemek ve tekrar yaratmak amacıyla, uygun
bulduğum amaçları, projeleri ve insanları desteklemek için
sonuna dek paylaşıyorum.
Ve evet. Kişisel seviyede tanıma imkanı bulduğum pek çok
harika öğretmen ve önsezi sahibi insandan ilham aldım.
Onlardan, insanoğlunun öne çıkmasına neden olan, onları
kitlelerin üzerine çıkaran şeyleri öğrendim. Ün sahibi insan-
ların ismini yıldız olmak ya da kendime paye çıkarmak için
değil bu değerli insanları yücelten şeylerin bizi de yücelteceğini
bildiğimden saydım. Aynı sihir hepimizde var ve hayatlarını

bir sihir gibi yaşayan insanlar hakkında ne kadar çok şey


öğrenirsek kendi hayatımızı da aynı şekilde yaşayabiliriz. Biz

rehberleriz, birbirimizi öğrenmek için değil Kim Olduğumuzu


hatırlamak, tekrar bilmek için çağırıyoruz.

Marianne Williamson böyle bir rehberdi. İzin verirseniz


Marianne'dan ne öğrendiğimi anlatmak istiyorum.
Cesaret.
Daha yüce bir yürüyüş için gerekli cesaret ve teslim olma
hakkında bana pek çok şey öğretmiştir. Şimdiye kadar ondan

daha güçlü ya da ruhsal açıdan dayanıklı ya da daha büyük


önseziye sahip hiç kimseyi tanımadım. Fakat Marianne, sadece
dünyaya bakış açısından bahsetmekle kalmamış, her gün bu
bakış açısını yaşama uygulamak için yorulmadan çalışmıştır.

İşte ondan öğrendiğim de buydu: sahip olduğun bakış açısını

368
.A!ışı[nuu!ıi Bir Diyalog
yaşama uygulamak için yorulmadan çalışmak ve bunu cesare-
tle yapmak. Hareket geç, şimdi.
Bir keresinde Marianne Williamson ila yataktaydım. Bunu
size söylediğim için beni öldürecek ama doğru. Ve
paylaştığımız bu zaman zarfında pek çok harika şey öğrendim.

Pekala, belki de yatakta değil yatağın üstünde demek daha


doğru olur. Karım, Nancy odaya girip çıkmakta, bavul
toplarken bir yandan da bizimle gevezelik etmekteydi.
Aslında, Marianne'ın evinde oyalanıyor, birlikte o nadir ve
değerli anlardan birini paylaşıyorduk. Ve sabah erkenden
gitmeden önce, Marianne ve ben onun yatağında oturmuş,
portakal suyu içip pasta tıkınırken, hayat hakkında konuşuyor­
duk. Ona, bu kadar senedir, insanların hayatını böylesine
olağanüstü bir yolla etkileyerek bu tehlikeli yolda ilerlemeye
nasıl devam edebildiğini sordum. Bana yumuşak bir şekilde
baktı fakat gözlerinde bugün bile hatırlayabildiğim bir güç
vardı. "Bu bir karar verme meselesi," dedi. "İnsanların sadece
sözünü ettikleri seçimleri, yaptığın en önemli seçimleri yaşama
aktarmakla ilgili."
Sonra da bana meydan okudu. "Sen bunu yapmaya hazır
mısın?" diye sordu. "Eğer hazırsan, harika. Eğer değilsen,
halkın gözünün önünden çekil ve uzak dur. Çünkü eğer insan-

lara ümit vermişsen bir örnek olmuşsun ve belli bir ölçüde lid-
erlik yapmaya ya da en azından tüm varlığınla bunu denemeye
istekli olmalısın demektir. Bunu başaramazsan insanlar seni
affedebilirler fakat denemekten vazgeçersen seni affetmekte
zorlanırlar.

"Kendi gelişim yöntemini başka insanlarla paylaşmak bir


yarışa girmeye benzer. Eğer birisine bir şeyin onun için de

mümkün olduğunu söylemişsen, bunun senin için de mümkün


olduğunu göstermen gerekir. Hayatını buna adamalısın.

36!}
TANRI İLE DOSTLUK
Hayatı "bilerek" yaşamak demek bu olmalı.

Gene de isteklerimizi bilerek ortaya koyduğumuzda bile


bazen olaylar rastlantısal olarak meydan gelmiş gibi görünür-
ler. Fakat rastlantı diye bir şey olmadığını ve aynı zamanda
olan olayların, bir kez isteklerimiz açık olduğu vakit Tanrı'nın
bizler için her şeyi yerli yerine koyma tarzı olduğunu
öğrendim. Bundan da hayatı ne kadar bilerek yaşarsanız
hayatınızda da o kadar rastlantıyla karşılaşacağınız sonucu
çıkıyor.

Örneğin, Tanrı ile Sohbetler'in 1. Kitabı çıktığında, ola-


bildiğince çok sayıda insanın eline geçmesini istemiştim çünkü
tüm insanlık için önemli bilgiler içerdiğine inanıyordum.
Kitabın yayınlanmasından iki hafta sonra, Or. Bernie Siegel,
tıp ve spiritüalizm arasındaki ilişki hakkında bir konferans ver-
mek için Annapolis'teydi. Konuşmasının ortasında şöyle dedi:
"Hepimiz her zaman Tanrı ile konuşuruz, sizi bilmem ama ben
bu diyaloğu kağıda döküyorum. Aslında bir sonraki kitabımın
adı Tanrı ile Sohbetler'dir ve Tanrı'ya aklındaki her soruyu
soran bir adam hakkındadır. Tanrı'nın ona verdiği cevapların
hepsini anlamamakta hatta biraz da Tanrı ile tartışmaktadır,
konuşmaları bu şekilde devam eder. Bu, gerçekte kendi
yaşadığım bir deneyimdir."

Salondaki herkes kıkır kıkır güldü - genç bir hanım hariç.


Kızım.

Nasıl olduysa Samantha o gün salona gelmişti ve ilk arada


kürsüye doğru
seyirtti. "Or. Siegel," diye başladı nefes nefese,
"bahsettiğiniz bu kitabı yazmakta ciddi misiniz?"

Bernie gülümseyerek "Elbette ciddiyim," dedi. "Kitabın


yarısına geldim bile!"

Samantha, "Şey, bu çok ilginç," diye cevap verdi, " çünkü

370
A[ışı[nuu!ıi Bir Diyalog
babam tam da bahsettiğiniz gibi bir kitap yayınladı, ismi bile
aynı.

Bernie'nin gözleri büyüdü. "Gerçekten mi? Bu büyüleyici.


Gene de şaşırmadım. Bir kez bir düşünce ortaya çıkmışsa, herkes
ona dokunabilir. Sanırım hepimiz kendi kişisel İncilimizi yazabil-
iriz. Onunla kendi kitabı hakkında konuşmak isterdim."
Sonraki gün, Dr. Siegel'le, Connecticut'taki evinde
konuştum. Deneyimlerimizi paylaştık ve gerçekten de onun

da, benim henüz yayınlanmış kitabımla aynı kitabı yazdığı


ortaya çıktı. O sırada bunun mükemmelliğini görmek yerine
korkuya düştüm. En kötü senaryoyu hayal etmeye başladım:
iki ay sonra Bernie'nin kitabı yayınlanacak ve insanlar benim
kitabımı arka raflada bulup beni onun kitabını kopya etmekle

suçlayacaklardı.

Konuşma boyunca, bu düşünceleri paylaşmakta çok sıkıntı


çektim. Bununla beraber, benim kitabım korkuyu temel alan
düşünceye karşı uyarıyor ve sürekli olarak olumsuz düşünceleri
atıp onların yerine olumluları yerleştirmeyi söylüyordu. Bernie,
nazik bir şekilde kitabımı okumak istediğini söyledi, ben de
ona bir kopya göndereceğime söz verdim. Bunu erteledim ve
olumlu düşünceyi uygulamaya çalıştım. Bir kaç hafta boyunca
endişe etmekle hayran olmak arasında gidip geldim. Hayran
olmak, endişe etmenin tersidir. Biri hayran olunacak bir şey
içinken diğeri endişe edilecek bir şey içindir. Şimdi hayran ola-
cak çok şey buluyorum - zihinsel enerjimle pek çok harika şey
üretiyorum. O günlerde ise en azından zamanımın yarısında
endişeleniyordum.

Zamanınızın yarısında hayran olmak yeterliydi, çünkü


Bernie Siegel'in ne yaptığını biliyor musunuz? Kitabına yeni bir
isim vermedi ve kendi kitabı üzerinde yeniden çalışmaya
başladı - yazım biçimini değiştirdi ve kitabımın arka kapağına

371
TANRI İLE DOSTLUK
övgü dolu bir yazı yazdı. Tanrı ile Sohbetler için böyle bir şey
yapan ilk ünlü kişi oydu ve tanınmamış bir yazar hakkında
çekimser olan alıcıların, ürettiğim şeyin değerin görmelerinde
yardımcı oldu.

İşte bu klastır. Adamın birini desteklemekle hiçbir şey kay-


betmeyeceğini bilen büyük bir insanın davranışıdır. Hatta bu
adam aynı topraklar üzerinde yürüyüp, aynı yeri işgal ederken,
sadece, "hey, burada hepimiz için yeterince yer var" demekle
kalmayıp, "bu adama ke:ndi yerimden de biraz veriyorum,"
diyebilecek kapasitede bir insandır.
O dönemden sonra Bernie'yi daha yakından tanıdım. Hatta
beraber konuşmalar bile yaptık. Gözünden tüm odayı aydınla­
tan kıvılcımlar çıkan sevinç dolu bir insandır. Bu, benmerkez-
cilikten uzak olmanın kıvılcımı ya da benim kısaca Bernie
Faktörü dediğim şeydir.
Siz de tıpkı Bernie gibi, hayatta sizinle herhangi bir şekilde
ilişkisiolan kişileri desteklediğinizde, sizin de gözleriniz
kıvılcımlar saçacaktır. Hayatı "faydalı bir şekilde," yaşamak

demek bu olmalıydı.
Elisabeth Kübler-Ross şöyle derdi, "Tüm gerçek faydalar
karşılıklıdır," çünkü başkalarına faydamız dokunduğunda
kendimize de faydamız dokunmuş olur. Ben, bunu çok iyi
anlamış bir adam tanıyorum.

Gary Zukav benden bir saat uzaklıkta oturur. Bazen, Gary


ve onun öz eşi Linde Francis, Nanacy ve ben, Güney
Oregon' daki evimde toplanırız. Bir keresinde, akşam
yemeğinden sonra, on yıl önce Ruhun Yeri (The Seat of the

Soul) adlı kitabını nasıl yazdığını anlatmıştı. Kitabı biliyordum;


yazıldıktan kısa bir süre sonra okumuştum. Ayrıca Dans Eden
Wu Li Ustaları (Dancing Wu Li Masters) adlı kitabı da

372
Afışı!nuu!ti Bir DiyaCog
yazmıştı. Her iki kitap da çok satmış ve Gary birden ünlü
olmuştu. Kalbinde, diğer herkes gibi yaşamak istiyordu. Fakat,
çok satan kitaplar yazmak her zaman buna imkan tanımaz, bu
nedenle de Gary kendini spotlardan uzak tutabilmek için bil-
inçli bir çaba harcamak zorunda kalmıştı. Bir kaç yıl boyunca
ortadan kayboldu, konferanslarını ve görüşmelerini azalttı,
yaptıkları üzerinde düşünüp taşınmak için sakin bir yere çekil-
di. Kitabı gerçekten insanlara yardımcı olmuş muydu? Tüm bu
ilgiyi hakediyor muydu? İnsanların hayatına değerli bir şeyler
katabilmiş miydi? Tüm bunların arasında onu yeri neydi?

Gary bu yaşadıklarını benimle paylaştıkça, bu soruları


kendime sormak için zaman ayırmadığımı farkettim. Suya
balıklama dalmıştım. Derin konularda kendilerine daha uzun
bakış bahşeden insanlardan öğreneceğim şeyler olduğunu biliyor-
dum ve her ne kadar bu fırsatı nasıl ve ne zaman bulacağımı
bilmesem de dikkatimi böyle davranmak üzerinde
yoğunlaştırmıştım.

On ay sonra, Chicago'ya giden uçağa biniyordum. Kabine


girmek için köşeyi döndüğümde Gary Zukav'la karşılaştık.
Rastlantıya bakın ki aynı uçağa binmiştik ve yerlerimiz de aynı
bölümdeydi, gerçi şehre tamamen farklı nedenlerle gidiyorduk
ama koridorda gevezelik ederken aynı otelde yer ayırttığımızı
keşfettik. Dedim kendi kendime, neler oluyor burada? Gene şu
rastlantılardan (!) biri mi?

Otele vardığımızda akşam yemeğini


beraber yemenin güzel
olacağını düşündük. Şu anda okuduğunuz kitabı yazmak-
taydım ve pek de iyi gitmiyordu. Hiç ilerleme kaydedemiyor-

dum. Menüye göz gezdirirken bunu Gary ile paylaştım. Ona,


endişelendiğimi söyledim çünkü kitaba hayatımdan bazı

bölümler de koymuştum ve okuyucularımın bununla ilgilenip


ilgilenmeyeceklerini bilmiyordum.
373
TANRI İLE DOSTLUK
Gary sadece, "Onların ilgilendikleri bunun gerçekliğidir,"
dedi. "Eğer olayları anlatmak için anlatırsan, sınırlı bir
değerleri olur. Fakat, hayatındaki deneyimleri onlardan ne
öğrendiğini paylaşmak amacıyla anlatırsan, paha biçilmez
olurlar.
"Elbette, bunu yapmak için kendini tamamen açığa çıkar­
maya istekli olmalısın. Bir roman karakterinin arkasına sak-
lanamazsın. Güvenilir, şeffaf ve olayları oldukları gibi anlat-
maya istekli olmalısın. Eğer, yaşamda karşılaştığın bir durum
karşısında bir Usta gibi cevap vermemişsen bunu söyle. Eğer
kendi öğretilerindeki gibi davranamışsan, bunu itiraf et. İnsan­
ların, bundan öğrenebilecekleri şeyler olabilir.

"Bu nedenle" dedi Gary, "Başından geçenleri anlat, fakat


anlattıklarının
içine nerede olduğunu ve ne öğrendiğini de kat.
O zaman hikayen bizim de hikayemiz olur. Anlamıyor musun?
Aynı hedeften bahsediyoruz." Dostça gülümsedi.

Daha sonra, Gary Zukav gene halkın gözü önünde olmaya


başladı, Oprah'ın davetini kabul edip programına katıldı, hatta

artık kitap imzalama günlerine ve konferanslara bile katılmak­


tadır. Ruh hakkındaki kitabı hala en çok satanlar listesindedir.

Ona, ünlü olmakla nasıl barıştığını sormuştum. Aslında bu


konuda bazı tavsiyeler istediğim için bu soruyu sorduğumu
anladı. Bir an düşündü. Kısa bir süre gözlerini kapadı, onun

başka bir yere gittiğini farkettim. Sonra, sakince konuşmaya


başladı.

Öncelikle, kendi merkezimi, içsel gerçeğimi, güvenilirliğimi


bulmak zorundaydım. Her gün bunu aradım. Etken bir şekilde
bunun peşine düştüm. Sorunu cevaplamadan önce bunu
aradım. Sonra, yaptığım her şeyde, yazarken, medyayla
görüşme yaparken ya da bir yerlerde kitap imzalarken buradan
hareket ettim. Örneğin, Oprah'ın programındaysam, 70
374
Afışı[mat!m Bir Diyalog
milyon insana konuştuğumu unutmaya çalışıyordum. Tam
önümde olan, o sırada stüdyoda olan kalabalığa doğru
konuşmaya devam ediyordum. Ve eğer merkezimi bırak­
mazsam, kendi içimde uyumu yakalıyordum ve bu da diğer
insanlarla ve çevremdeki her şeyle uyumu yakalamama imkan
tanıyordu.

Hayatı "uyumlu bir şekilde" yaşamak demek bu olmalıydı.

Benim samimi gerçeğim ise, Tanrı ile Sohbetler üçlemesi

yayınlandığından beri hayatımın heyecan verici olmasıydı -


bunun en heyecan verici yanlarından biri de ünlü ve önemli
kişilerin hayal ettiğim gibi ulaşılmaz, erişilmez ve kasıntı tipler
olmadıklarını öğrenmekti. Gerçekte bunun tamamen tersiydil-
er. Tanıdığım ünlü kişiler olağanüstü derecede gerçek, içten,
duyarlı ve ilgili insanlardı - bu özelliklerin toplum içinde yük-
selmiş insanlarda olağan olduğunu da gördüm.

Bir gün evdeyken telefon çaldı, arayan Ed Asner'dı. Ellen


Burstyn ile birlikte Tanrı ile Sohbetler'i kasete okumuşlardı. O
sabah, Wall Street Journal' da benim hakkımda çıkan ve sekiz
sütuna manşet yapılmış suçlamadan bahsettik. Ed, "Hey" diye
homurdandı, "onların seni ele geçirmelerine izin verme,
oğlum." Zayıf olduğum bir konuda bana cesaret verici sözler
söylerken enerjisinin değiştiğini hissedebiliyordum. Gazeteye
cevap olarak bir mektup yazmayı düşündüğümü söyledim.
"Hayır," dedi, "bunu yapma. Bu sen değilsin. Seni parçala-
maya kalkan gazete hakkında biraz bilgim var" diye kıkırdadı,
sonra ciddileşti. "Senin kim olduğunu bilmiyorlar, fakat sen
biliyorsun. Bunu bozma, çünkü asıl önemli olan bu.
Kendilerine geleceklerdir. . Sen kendin gibi davrandığın sürece
hepsi kendilerine gelecekler. Hiç kimsenin ve hiçbir şeyin seni
kendi gerçekliğinin dışına çekmesine izin verme." Tıpkı Gary
gibi, Ed Asner da nazik, sevgi dolu ve samimi olmanın ne
375
TANRI İLE DOSTLUK
demek olduğunu gayet iyi bilen biriydi.
Sihrley MacLaine de böyle biridir.
Shirley'le, Günaydın Amerika (Good Morning America)
filmi için yapılan bir görüşme sonrasında, Chantal Wasterman
sayesinde tanıştım. Günaydın Amerika için televizyonda
yayınlanacak bir görüşmeyi filme alacaktık ve çekim günü
Chantal, Nancy ve ben, Santa Monika'da öğle yemeği yiyor-
duk. Chantal salatasını ısmarladıktan sonra "Senin tanıman
gereken ve seni de tanıması gereken birini tanıyorum ve senin-
le tanışmakla ilgileneceğinden de eminim," dedi. "Onu
çağırabilir miyim?"

"Kimden bahsediyorsun?" diye sordum.


İlgisizce, "Shirley MacLaine" diye cevap verdi.
İçimden "Shirley Mac Laine mi? Shirley MacLaine'le mi
tanışacağım?" diye haykırdım. Dıştan ise sakin görünmeye
çalışıyordum. En ilgisiz ses tonumla "Pekala, eğer istiyorsan,

ayarla" dedim.
İnsanlara, bir şey hakkında gerçekten heyecanlandığımızı
gösterdiğimizde daha kolay mı incineceğimizi düşünüyoruz
sizce? Bilmiyorum. Bunun nedenini bilmiyorum. Tek bildiğim
bundan vazgeçmeye çalışıyorum. İnsanların benim ne
düşündüğümü, kendimi nasıl hissettiğimi ya da içimde neler
olup bittiğini anlamalarına engel olan tüm koruyucu kabukları
atıyorum. Hayatımını yarısını, dışarıdan dışarıden görülmeme-
si için sakladığım bir hayat yaşamanın nasıl bir çekiciliği ola-
bilir ki? Gary, Ed ve Shirley gibi insanlardan bunu öğrenmeye
çalıştım.

O akşam Shirley ile birlikte, Beverly Hills Hotel'in özel


yemek odasında yemek yedik. Shirley MacLaine, içten bir
insandır - şimdiye dek tanıdığım en içten insanlardan biri - ve

376
A!ışı[nuufm Bir Diyalog
sizi de ona karşı içten olmaya zorlar. Fakat bu sözlerimle,
anlamsız şakalaşmalarla zaman kaybettiğini söylemek istemiy-
orum.
Onun yanında ki koluğa
otururken "gerçekten de Tanrı ile
konuşuyor musun? Diye sordu.
Kibarca, "Öyle sanıyorum," diye cevap verdim.
"Öyle mi sanıyorsun?" Bunu inanmaz bir ifadeyle
sormuştu."Öyle mi sanıyorsun?"
"Şey," diye kekeledim, "bu benim deneyimimdi."
"Öyleyse bunu söylemen gerektiğini düşünmüyor musun?
Olan bu değil mi?"
"Olan bu. Sadece böyle bir şey söyleyerek ortaya çıktığımda
bazıinsanlar bunu kabul etmekte zorlandılar."
"Ah, insanların ne düşündüğünü o kadar umursuyor
musun?" yüzü şimdi çok yakınımdaydı, gözleri benimkileri
arıyordu. "Neden?"

Shirley hep soru sorar. Bu konuda neden böyle düşünüyor­


sun? Bu konuda ne biliyorsun? Bildiğini sandığın şeyi bildiğini
düşündüren nedir? Böyle, böyle olduğunda bu durum senin
için ne ifade eder? Daha sonra Shirley'le pek çok kez görüştüm
ve onun ne kadar inanılmaz bir sanatçı olduğunu gayet iyi
anladım. Tanıştığı herkesi bir vak'a gibi inceler, onlara gerçek
bir ilgi gösterir ve herkese kendisinden gerçek bir parça verir.
Neşesi, gülüşü, gözyaşları, gerçeği, hepsi oradadır, içten bir
kişi tarafından içtenlikle verilmiştir. Davranışını, kişiliğini,

yorumlarını ya da konuşmasını hiçbir nedenle hiç kimse için

değiştirmez.

Ve işte
Shirley'nin sadece beraber geçirdiğimiz zamanlarda
söylediği özel bir şey yoluyla değil aynı zamanda kendi varlığı
yoluyla da benimle paylaştığı şey: asla birinin cevabını ken-

377
TANRI İLE OOSI'LUK
dininmiş gibi alma, asla kim olduğundan vazgeçme ve asla
eğer bir sonraki aşamaya geçmişsen kim olabileceğini keşfet­
meyi asla bırakma.
Bunu yapmak cesaret gerektirir.
Burada tanıdığım en cesur insanların ikisinden bahsetmek
istiyorum: Ellen DeGeneres ve Anne Heche.
Aralık 1998'de Nancy ve ben bu iki değerli kadından kendi-
leriyle birkaç gün geçirmek için bir davet aldık. 1 Ocak'da
birkaç arkadaşla yapmayı planladıkları gün boyu süren bir
toplantı ıçın gelip gelemeyeceğimizi soruyorlardı.
Mesajlarında, "Bu yeni yılda yeni bir hayata başlıyoruz ve Yeni
Yılın ilk gününü geçirmek için sizden daha uygun kişiler
düşünemiyoruz" diyorlardı. "Kitaplarınız bize büyük bir ilham
verdi."
Nancy ve ben o sırada Colorado, Estes Park'taydık ve sene-
lik, yılı bitirme ve kendimizi yeniden yaratma inzivamızı daha
o sabah bitirmiştik; uçağa binip davetin olduğu şehre gittik.
Dünyada, kendimi, Ellen ve Anne'in evinden daha rahat,
daha enerjik hissettiğim bir yer olduğunu sanmıyorum. İnsanın
kendisini rahat hissetmemesi çok zordu çünkü evlerinde hiçbir
hile yoktu, samimi olmayan hiçbir şey yoktu ve geriye kalan
kim olduğunuzu, olduğunuz gibi koşulsuzca bir kabul edişti.
Bir açıklama gerekmiyordu, suçluluk ya da utanç ya da korku
ya da "yeterli olmama" hissi yoktu. Deneyimlenen şey, Ellen
ve Anne'in yaptıkları değil, oldukları özel herhangi bir şeyin
sonucuydu.
Öncelikle sevgiliydiler. Açıkça, dürüstçe ve sürekli olarak.
Bu durum, birbirleriyle ve odadaki herkesle paylaşılan sıcak ve
rahat bir sevgi olarak kendini belli ediyordu. Sonra, şeffaftılar
- tabii ki bu da sevgili olmanın bir başka yoludur. Gizlenen bir

378
Afışı!ma4m Bir DiyaCog
gündem yoktu, konuşulmayan bir gerçek yoktu, evin içinde
tek bir aldatmaca bile yoktu. Neyseler oydular ve siz de ney-
seniz oydunuz ve her şey uygundu; içinde yaşanılan anı zevk-
li yapan her şey uygundu.
Anne ve Ellen'in evi, Anne ve Ellen'in kalbi sadece,
"Hoşgeldiniz,
burada güvendesiniz," diyordu.
Bu, bir başkasına verilebilecek çok değerli bir hediyedir.
Evime gelen herkese, her zaman böyle bir güvenlik sağlaya­
bilmeyi umuyorum. Bunun için, pek çok Usta'yı örnek aldım.
Keşke bu harika insanları bir kaç yıl önce tanıyabilseydim.

Her şey müli.emmeL Onfara dogru zamanda rastfadın.

Evet, fakat bir kaç yıl önce olsaydı, başkalarına o kadar


rahatsızlık vermeden önce Anne ve Ellen'in bana öğrettikleri­

ni uygulayabilirdim.

Başli.aCarına, sana verdili.lerinden daha faz[a rahatsız[ıli.


vermedin. Hiç., hayatında sorun yarattıgını düşündügün
insan o( madı mı?

Şey, belki bir veya iki kişi.

Ve c!egişmez 6ir şeli.Me onlar tarafınc!an rahatsız


edi(mec!in mi?

Hayır, sanmıyorum.

379
TANRI İLE DOSTLUK
Sanmıyor musun?

Tıpkı Shirley gibi konuşuyorsun.

Davuffar George Bums gi6i vuruyor.

Çok komik.

Önem(i oCan şu ki, hayatına giren ve senin yapma-


ma(arını istecfigin 6ir şeyi yapan ya da yapmaCarını iste-
digin 6ir şeyi yapmayan kişi(er tarafından rafı.atsız
edff medin.
Tekrar söy(üyorum: sana sadece me(ekfer gönderdim. Bu
insanCarın fıepsi de Gerçekte Kim O(ı!ugunu fıatır(amana
yardımcı o(mak için sana fıeı!iye(er, fıarika fıediye(er getir-
miş(erdir. Ve sen de aynısını 6aşka(an için yaptın. Ve fıep­
iniz 6u 6üyük macera &oyunca i(er(edikçe &unu açıkça göre-
cek ve 6ir6irinize teşekkür edeceksiniz.
Sana söy(eyeyim, fıayatınızı tekrar gözden geçirdiginiz
ve fıer anı için teşekkür edeceginiz gün de ge(ecek. Her acı,
fıer keder, fıer kut(ama, fıayatınızın fıer anı sizin için 6ir
fıazine oCacak, çünkü tasarımın &ütün mükemmeffigini göre-
ceksiniz. Domuma tezgafıından şöy(e 6ir geri çeki(ecek ve
dokuaugunuz şeyin güzeffigi karşısında gözyaşı döke-
ceksiniz.
Bu neden(e 6ir6irinizi sevin. Herkesi. Tümünü. Hatta
size &askı yaptıgını söy(eaiHerinizi 6i(e; fıatta düşman diye
(anet okudukCarınızı 6i(e.

380
A!ışı!nuufa Bir Diyalog
Bir6irinizi sevin ve kendinizi sevin. Tanrı aşkına 6ir-
6irinizi sevin. Bunu gerçek anlamda söylüyorum. Tanrı
aşkına, Kendinizi sevin.

Bazen bunu yapmak çok zor oluyor. Özellikle de


geçmişte nasıl biri olduğumu hatırladığımda. Hayatımın
büyük bölümünde pek de iyi biri değildim. Otuz yılımı, yir-
mili, otuzlu ve kırklı yaşlarımı tam bir ....

Bunu söyleme. Kendini 6u şekilde suçlama. Sen, dünya


üzerindeki gelmiş geçmiş en kötü insan degilsin. İçinde
şeytan olan 6iri degilsin. Sen, fıatalar yapan, gerçek yuvana
giden yolu 6ulmaya çalışan 6ir insanoglusun. Kafan
karışmıştı. Yaptıklarını kafan karışık oldugu için yaptın.
Kay6olmuştun. Kay6o[muştun ve şimdi 6ulundun.

Bu sefer kendine acımanın la6irentinde, suç(uluk duy-


gusu içinde tekrar kendini kay6etme. Bunun. yerine kim
oldugun fıakkınıfa safıip o[dugun en 6üyük vizyonun 6ir son-
raki en 6üyük versiyonunda kendinin ortaya çıkmasına izin
ver.
Evet, fıikayeni anlat, fakat fıikayen olma. Hikayen, diger
insanların fıayat fıikayesi gi6idir. Sadece ofdugunu sandıgın
kişiyi anlatır. Gerçek seni de9if. Eger fıikayeni kim
o(dugunu fıatırlamak için kullanırsan, akı[[ ıca kuffanmış
of ursun.
Hikayeni anlat da görelim 6akalım 6unun sonucu olarak
neler ö9renmişsin ve 6u fıikayede tüm insanların fıatırlaya­
cakları neler varmış.

381
TANRI İLE DOSTLUK
Şey belki de ben tam bir ... her neyse ... fakat insanlara
kendilerini güvende hissettirmekte iyi olmadığım kesin. Hatta
seksenli yılların başında, kişisel gelişim hakkında bir şeyler
bildiğimi sandığım dönemde bile öğrendiklerimi uygulamıyor­

dum.
Tekrar evlendim, Terry Cole-Whittaker'in kilisesini terket-
tim ve San Diego'nun gürültüsünden uzağa, Whashington'da
küçük bir şehir olan Klicktitat' a taşındım. Fakat hayat, orada
da pek iyi gitmedi, bunun nedeni büyük oranda topluma uyum
sağlayamamamdı. Bencildim ve istediğimi elde etmek amacıyla
olabilecek her anı ve kişiyi yönlendiriyordum.
Yeni bir başlangıç yapma amacıyla taşındığım Portland,
Oregon 'da da pek bir şey değişmedi. Düzelmek yerine,
hayatım gittikçe daha karmaşık bir hal alıyordu, aniden çıkan
bir rüzgar karımla oturduğumuz dairede büyük bir yangına yol
açtı ve sahip olduğumuz her şeyi kaybettik. Fakat henüz dibe
vurmamıştım. Evliliğimi yıktım, sonra başka ilişkilere girdim
ve onlardan da ayrıldım. Boğulmamamak için suyun yüzeyinde
kalmaya çalışan bir adam gibi çırpınıyordum ve neredeyse
çevremdeki herkesi de kendimle birlikte aşağı çekiyordum.
O zamanlarda işlerin daha da kötü gidemeyeceğini sanıyor­
dum. Halbuki gidebilirlerdi. Bir Studebater kullanan seksen
yaşındaki bir adam, kullandığım arabaya çarptı ve beni kırık
bir boyunla bıraktı. Bir yıldan fazla bir süre boyunluk taktım,
aylar boyunca her gün yoğun fizik tedavi gördüm, sonunda bu
tedaviler haftada ikiye düştü ve en sonunda da bitti -
hayatımda diğer her şey de böyleydi zaten. Maddi birikimimi

kaybetmiştim, en son ilişkim bitmişti ve bir gece dışarı


çıktığımda arabamın çalındığını gördüm.

Klasik bir "yağmur yağarsa, bardaktan boşanırcasına yağar"


vak' asıydı, o anı hayatım boyunca unutmayacağım. Kötü
382
A[ışı[nuu{~ Bir Diyalog
giden her şeyden bozguna uğramış bir şekilde, arabamı nereye
parkettiğimi unuttuğum ümidine boşu boşuna bağlanarak bir
aşağı bir yukarı yürüdüm. Sonra, mutlak bir teslimiyet ve derin

bir acıyla, dizlerimin üzerinde kaldırıma çöktüm ve öfkeyle


haykırdım. Yoldan geçen bir kadın büyümüş gözlerle bana
baktı ve telaşla sokağın karşı tarafına geçti.

İki gün sonra, cebimde kalan son bir kaç dolarla çocuk-
larımdan üçünün annesinin oturduğu Güney Oregon 'a bir oto-
büs bileti aldım. Bana biraz yardım edip edemeyeceğini sor-
dum, belki bir kaç haftalığına, ayaklarımın üzerinde durana
dek evindeki boş bir odada kalmama izin verebilirdi.
Anlaşılacağı gibi beni geri çevirdi - kapı dışarı etti. Ona gide-

bileceğim hiçbir yer olmadığını söyledim, o da bana "Bu çadırı


ve kamp malzemelerini alabilirsin," dedi.
Bu şekilde, Ashyand, Oregon'un hemen dışındaki Jackson
Hat Springs'deki kamp alanına gittim, yer kiralamak haftada
25 $'dı ki bu da bende yoktu. Kamp alanının yöneticisine,
biraz para toparlayabilmem için bana bir kaç gün vermesi için
yalvardığımda gözlerini devirdi. Park zaten geçici olarak kalan-

larla dolup taşmıştı ve ihtiyacı olan son şey de bir misafir


dahaydı, fakat hikayemi dinledi. Ona, yangından, kazadan,
kırılan boynumdan, çalınan arabamdan ve inanılmaz bir
şekilde hiç sona ermeyen kötü talihimden bahsettim ve sanırım
kalbinde bana karşı bir yakınlık hissetti. "Pekala" dedi, "bir
kaç gün. Bakalım ne iş çıkarabileceksin. Çadırını oraya kur."
Kırk beş yaşımdaydım ve hayatımın bir sona yaklaştığını
hissediyordum. Medya endüstrisinde iyi kazanan bir profesy-
onel, bir gazetenin baş editörü, ülkenin en büyük okul sistem-
lerinden biri için halkla ilişkiyer sorumlusu, Dr. Elisabeth
Kübler-Ross'un kişisel asistanlığından beş sent depozit kazan-
mak için sokaklarda ve parkta bira kutuları ve soda şişeleri
383
TANRI İLE DOSTLUK
toplamaya dek düşmüştüm. (Yirmi kutu bir dolar eder, yüz
kutu bir beşlik ve haftada beş tane beşlik de beni kamp
alanında tutar.)

Hot Springs 'de sokaklarda geçirdiğim yılın daha iyi bir


dönemi boyunca hayat hakkında bir kaç şey öğrendim.
Aslında tam olarak sokaklarda değildim fakat ona en yakın

yerdeydim. Ve açık havada, sokaklarda ve köprülerin altında


ve parklarda, eğer bu gezegenin geri kalanı uygularsa dünyayı
değiştirecek bir kural olduğunu öğrendim: Birbirinize Yardım

Edin.
Eğer bir kaç haftadan daha uzun bir süredir oradaysanız,
orada sizinle beraber olan başka insanları da tanırdınız ve
onlar da sizi tanırlardı. Kişisel hiçbir şeyi umursamazlar, kimse
oraya nasıl geldiğinizi sormaz. Fakat eğer başınızın belada
olduğunu görürlerse, başlarının üzerinde bir dam olan çoğu
insanın yaptığı gibi yanınızdan öylece geçip gitmezler. Sizi
durdurup, "İyi misin?" diye sorarlar ve eğer yardım edebile-
cekleri bir şeye ihtiyacınız varsa o yardımı alırsınız.
Sokaklarda, ellerindeki son kuru çorap çiftini ya da kotamı
tamamlayamadığımı gördüklerinde topladıklarının yarısını
bana veren arkadaşlarım vardı. Ve eğer birisi büyük skora
ulaşmışsa (yoldan geçen birinden bir beşlik ya da onluk

kazanmışsa) kamp alanına herkes için yemek alarak gelirdi.

Kamptaki ilk gecemi geçirmeye çalışmamı hatırlıyorum.


Neredeyse gün batmak üzereydi. Hızlı davranmam gerektiğini
biliyordum ve çadır kurmak hakkında pek tecrübeli
sayılmazdım. Rüzgar gittikçe hızlanıyordu ve yağmur yağacak
gibiydi.
Bir yerlerden gelen boğuk bir ses, "Şu ağacın dibine bağla,"
dedi. "Sonra da telefon direğine bir ip çek. İpi belli edecek bir

384
ACışı[nuu!m Bir DiyaCog
işaret koy ki gecenin bir vakti kenefe giderken kendini
öldürmeyesin."
Yağmur hafiften yağmaya başlamıştı. Birdenbire çadırı

beraberce kurduğumuzu gördüm. İsimsiz arkadaşım gereksiz


şeyler üzerine hiçbir şey söylemiyor, yorumlarını, "oraya bir
kazık çakmak gerek" ve çadırın fermuarını kapatsan iyi olur
yoksa bir gölün içinde uyursun, gibi önerilerle
sınırlandırıyordu.

Çadırı kurmayı bitirdiğimizde (işin çoğunu o yapmıştı}


çekicimi yere attı. "Bu seni idare eder," diye mırıldandı ve
uzaklaştı.

Arkasından, "Hey, teşekkürler," diye bağırdım. "Adın ne?"


"Ne farkeder ki," dedi ve arkasına bile bakmadı.

Onu bir daha görmedim.


Parktaki hayatım çok basitti. En büyük mücadelem (ve en
büyük arzum} sıcak ve kuru kalabilmekti. Büyük bir kazanç arzu-
lamıyor, "bir kız atmak" için kafa yormuyor, telefon faturası için

sinirlenmiyor ya da kendi kendime hayatımın geri kalanında ne


yapacağımı sormuyordum. Çok yağmur yağıyordu ve soğuk Mart
yağmuru uğulduyordu ve ben sadece sıcak ve kuru kalmaya
çalışıyordum.

Arada bir buradan nasıl kurtulacağımı düşündüğüm olurdu


fakat çoğunlukla burada nasıl kalabileceğimi merak ederdim.
Yirmi beş dolar, açık havada yatmak için çok fazla bir paraydı.
Elbet:te bir iş bulmaya çalışıyordum. Fakat bu tam orada, o
anda yapılan bir işti. O gece, yarın ve ondan sonraki gün için-
di. Kırık boynum daha yeni iyileşmişti ve ne arabam ne de
param vardı'. yiyeceğim çok azdı ve yaşayacak yerim yoktu. Ve
bahardan yaza doğru giriyorduk.
Her gün, bir gazete, birinin bitirmediği yarım bir elma,

385
TANRI İLE DOSTLUK
içinde çocukların yemediği bir sandviç bulunan bir yemek
paketi bulmak için çöplükleri alt üst ediyordum. Gazeteler,
çadırın altında ekstra bir takviye sağlıyorlardı. Sıcağı içeride,
sızıntıyı dışarıda tutuyorlardı ve yamru yumru topraktan da
daha yumuşak ve düzdüler. En önemlisi iş bulmak için bilgi
kaynaklarıydılar. Sürekli olarak gazetelerin küçük ilanlarına
bakarak iş arıyordum. Boynum sakat olduğu için bedensel güç
gerektiren bir iş yapamıyordum ve kısa sürede bulunabilecek
işlerin çoğu güçlü kuvvetli insanlar içindi. Günlük işçiler. Şu ya
da bu işe yardım edecek kişiler. Fakat iki aylık bir arama son-
rasında tam on ikiden vurdum.

RADYO SUNUCUSU/HAFTASONU İÇİN


İş tecrübesi şarttır.
Vs. vs arayın

Kalbim hop etmişti. Medford, Oregon'da, radyo televizy-


onculukta deneyimi olup da şu an çalışmayan kaç kişi olabilir-
di ki? Telefon kulübesine koştum, çok şükür ki şu sarı sayfalar
vardı, radyo istasyonlarının olduğu sayfaları çevirdim, değerli
çeyrekliklerimden birini attım ve numarayı çevirdim. İşe alacak
olan program yönetmeni orada değildi. Bir kadın sesi ''Sizi
tekrar bulabilir mi?" diye sordu.
"Elbette" dedim ilgisizce ve en iyi radyo sesimle eleman
aranıyor ilanı nedeniyle aradığımı söyledim. "Saat dörde kadar
burada olacağım." Umumi telefon numarasını verdim ve
ahizeyi yerine koydum, sonra da kulübenin yanında, hiç
gelmeyen telefonu bekleyerek üç saat kadar oturdum.
Sonraki sabah çöplükte, gazetelerde yayınlanan bir aşk
hikayesi buldum, katladım ve tekrar telefon kulübesinin yanına

386
A[ışı[maı!m Bir Diyalog
gittim. Eğergerekirse, gün boyunca beklemeye kendimi
hazırlamıştım. Saat dokuzda kulübenin yanına oturup kitabımı
açarak, kendi kendime eğer öğleden evvel hiçbir telefon
gelmezse bir çeyreklik daha harcamayı göze alıp öğle yemeği
sonrasında istasyonu arayacağımı söyledim. Saat 9:35'te tele-
fon çaldı.
Program yönetmeni, "Sizi dün arayamadığım için özür
dilerim. Çok meşguldüm. Bana, hafta sonu işi için verilen ilan
nedeniyle aradığınız söylendi. Hiç tecrübeniz var mı?"
Tekrar alçak ve derin bir ses tonuyla konuştum. "Şey, orada
burada bazı yayınlarda çalıştım," dedim soğukkanlılıkla, sonra
da "son yirmi yıl boyunca," diye ekledim. Bu değişikliği
yaparken parkın içinden bir trenin gürültüyle geçmemesi için
dua ettim. Kocaman bir aracın neden oturma odamın içinden
geçtiğini açıklamak istemiyordum.

"Neden buraya gelmiyorsunuz?" diye önerdi program


yöneticisi. "Yanınızda bir yayın kontrolü var mı?"
Yayınkontrolü, disc-jokey yayındayken, müzik çalmadığı
zamanlarda alınmış bir bant kaydıdır. Kesinlikle ilgisini
çekmiştim.

"Hayır, her şeyimi Portland 'da bıraktım, " diye küçük bir
yalan uydurdum. "Fakat, bana vereceğiniz herhangi bir kopya
üzerine bir şeyler söyleyebilirim (live read) ve sanırım ne yapa-
bileceğim hakkında bir fikir edinebilirsiniz."

"Pekala," diye kabul etti. "Üç civarı burada olun. Saat


dörtte gidiyorum, bu nedenle çok geç kalmayın."
"Anlaşıldı. "
Sevinçten havalara sıçrıyordum, kulübeden dışarı çıkarken
de bir çığlık attım. İki kişi bana doğru yaklaşıyordu.
Aralarından biri "İyi bir haber galiba, ha?" diye manalı manalı,

387
TANRI İLE DOSTLUK
kelimeleri uzatarak sordu.
"Sanırım bir iş buldum!" diye sevinçle haykırdım.

Benim için içten bir şekilde mutlu olmuşlardı. "Ne


yapacaksın?" aralarından biri öğrenmek istedi.

"Hafta sonu <lise-jokeyliği! Saat üçte görüşme için oraya


gidiyorum."
"Bu halde mi?"
Görünüşümü hiç hesaba katmamıştım. Haftalardır saç traşı
olmuyordum, fakat olasılıkla bunu göz· ardı edebilirdik.
Amerika' daki <lise-jokeylerin yarısı saçlarını at kuyruğu gibi
uzatırlar. Fakat giyeceklerim konusunda bir şeyler yapmam
gerekiyordu. Kampta bir çamaşırhane vardı, fakat sabun alıp
bir şeyler yıkamak ve kurutup giymek için hazır etmeye yete-
cek kadar param yoktu, ayrıca Medford'a gidip gelmek için
qtobüs bileti almalıydım.
Ne kadar yoksul olduğum o ana dek kafama dank etme-
mişti. Kısa bir iş görüşmesi gibi basit bir işi bile bir tür mucize

olmadan yapamıyordum. Tam o anda ve orada, sokaklarda


yaşayan ve tekrar ayaklarının üzerinde durup, düzenli bir
hayat yaşayabilmeye çalışan insanların yaşadıklarını yaşıyor­
dum.
İki genç, sanki ne düşündüğümü tam olarak biliyormuşlar­
casına bana baktılar.

Biri, yarı gülerek "Hiç paran yok değil mi?" dedi.


"Belki bir kaç dolar," diye tahmin yürüttüm, olasılıkla fazla
söylemiştim.

"Pekala, bizimle gel arkadaş."

Bir grup insanın kamp yaptığı çadırlanrdan oluşan bir çem-


bere dek onları izledim. Arkadaşlarına, "Buranın dışında kendi
işini yapma şansı buldu," diye açıklama yaptılar ve duya-

388
Afışı[maam Bir Diyalog
madığım bir şeyler daha mırıldandılar.
Sonra içlerinden daha
büyük olanı homurdandı, "Giyecek temiz bir şeylerin var mı?"
"Evet, spor çantamda bir şeyler var ama hiçbiri temiz
değil."

"Onları buraya getir. "


Geri döndüğümde, adamlara kampta gördüğüm bir kadın
katılmıştı. Parkta yaygın olarak bulunan küçük karavanlardan
birinde yaşıyordu. "Sen bunları yıka ve kurut, sonra da bana
getir ki ütüleyeyim, tamam mı tatlım," dedi.
Adamlardan biri bana doğru yanaşıp, içinde bozuk paralar
şıngırdayan, küçük kahverengi bir kese kağıdı verdi.
"Arkadaşlar birleşip bu parayı topladılar" diye açıkladı. "Şimdi

çamaşırhaneye git."

Beş saat sonra, gözlerim parlayarak ve saçlarımı at kuyruğu


yapmış bir şekilde radyo istasyonunda boy gösterdim, sanki
zengin bir muhitteki evimden dışarı çıkmış gibiydim.
İşi aldım!
Program yöneticisi, "saatte 6.25 $, günde sekiz saat
çalışma söz konusu," dedi. "Üzgünüm, size daha fazla
öneremem. Özellikleriniz bu iş için fazla ve kabul etmemeye
kara verirseniz sizi anlarım."
Haftada yüz dolar! Haftada yüz dolar kazanacaktım. Bu,
ayda dört yüz dolar ederdi, - o sırada benim için bir haziney-
di. Hiç düşünmeden, "Hayır, hayır, şu sıra aradığım tam da
bu," dedim. "Radyodaki kariyerimin tadını çıkardım ve şimdi
başka bir şeyler yapmak istiyorum. Sadece uğraşacak bir şeyler

olsun istiyorum. Bu benim için eğlenceli olacak."


Yalan söylemiyordum, çünkü eğlenceliydi. Hayatta kalma
eğlencesiydi. Çadırımda bir kaç ay kaldıktan sonra 300 $ 'a 63
model bir Naslı Rambler alacak kadar para biriktirdim.

380
TANRI İLE DOSTLUK
Kendimi bir milyoner gibi hissediyordum. Kamp alanındaki
gurubumuzda arabası ve düzenli bir geliri olan tek kişi
bendim ve her ikisini de diğer insanlarla rahatça paylaştım,
onların benim için yaptıklarını hiç unutmadım.

Kasımda düşen hava sıcaklığından rahatsız olarak parkta


haftada 75 $ 'a kiralanan küçük, tek odalı kabinlerden birine
taşındım. Arkadaşlarımı dışarıda bıraktığım için suçluluk
duyuyordum - hiçbirinin bu kadar parası yoktu - ben de
gerçekten soğuk havalarda ya da geceleri bir ya da ikisini ben-
imle aynı mekanı paylaşmalaya davet ettim. Sırayla herkesi
çağırmaya çalışıyordum, böylece herkesin kötü havalardan
kurtulma şansı oluyordu.
Sonsuza dek part-time çalışacakmış gibi görünürken,
şehirdeki bir başka radyo istasyonundan sürpriz bir öneri
aldım, akşam üzerleri yayınladıkları şovlarını sunmamı istiyor-
lardı. Hafta sonu yaptığım programı dinlemişler ve
beğenmişlerdi - fakat Medford pek de büyük bir radyo marketi
değildi ve başlangıç için ayda 900 $ öneriyorlardı. Tekrar tam
gün çalışmaya başlamıştım ve kamp alanından ayrılabilirdim.
Orada dokuz aydan fazla yaşamıştım. Bu, asla unutamaya-
cağım bir dönem olmuştu.

Yorgun argın
o kampa girdiğim, kamp malzememi yanımda
sürüklediğim günü kutsuyorum çünkü kesinlikle hayatımın
sonu değil başlangıcıydı. O parkta bağlılığın, dürüstlüğün,
içtenliğin ve güvenmenin ne olduğunu öğrendim. sade
yaşamanın, paylaşmanın ve hayatta kalmanın ne olduğunu

öğrendim. Bozguna uğramayı kabul etmek yerine, orada ve o


sırada gerçek olanı kabul etmenin ve bunun için minnettar
olmanın ne demek olduğunu öğrendim.

Yani, sadece film yıldızları ve ünlü yazarlardan bir şeyler


öğrenmiş değilim. Bana dostça davranan evsiz insanlardan,

390
Afışt[nuu!ıi. Bir Diyalog
her gün gördüğüm insanlardan, hayatım boyunca
karşılaştığım insanlardan, postacıdan, marketteki tezgahtar-
dan, kuru temizlemecideki kadından da pek çok şey
öğrendim.

Herkesin sana ögretecek 6ir şey[eri, hecf iye oCarak vere-


6i(ecekCeri 6ir şey(eri vardır. Her &iri efe senden 6ir fıecf iye
a[maya geCir.
On(ara vercfigin hediye nedir? Ve eger 6u hediyeyi kafan
karışıkken vermişsen, ya ptıgının onCarı incittigini düşünüy­
orsan, &unun cfa 6ir hediye o(macf ıgını farzetme. Tıpkı senin
parkta geçircfigin dönem gi6i &ayak 6ir fıecfiye efe oCa6iCir.
En &ayak acıCanncfan, kimi zaman en mut(u o(cf ugun
cfönem(ercfen daha fazfo şey ögrencfigin hiç o[macfı mı?
öy[eyse, hayatındaki zaCim ve kur6an kim?
Bir deneyimin sonucunu yaşadıktan sonra cfegi( efe
öncesinde 6u konuyu anCacf ıgıncfa gerçek usta[ıga
uCaşa6iCirsin.

Yoksuffuk ve perişan[ık
içinde geçen dönem sana
hayatının asCa sona ermecf igini ögretti. As[a ve as[a
hayatının sona ercfigini düşünme ve her günün, her saatin,
fıer anın 6ir &aşka 6aş[angıç, 6ir &aşka fırsat, kenef ini
yeniden yaratmak için yeni 6ir şans o(cf ugunu her zaman
6iL
Hatta &unu oCa6i(ecek en son anda, ö(üm anında yapsan
6i(e tüm deneyimini cfogruCamış ve Tann'nın önünde onu
yüce(tmiş oCacaksın.

Bir suç(u, ö(üm ka[ım mücacfe(esi i(e yaşayan ya da

391
TANRI İLE DOSTLUK
kendi idamına dogru yürüyen 6ir kati( olsan 6i(e, lier şeye
ragmen 6u dogru olacaktır.
Bunu 6i(me(isin. Buna güvenme(isin. Eger dogru
olmasaydı sana 6unu söy(ememim.

392
ON YEDİ
Bu okuduğum en ümit verici şey. Yani, hepimizin - hatta en
kötümüzün bile - eğer istersek, Senin kalbinde bir yerimiz var.
Tanrı ile dost olmak demek bu olmalı.

Bu kitaba başlarken şey üzerinde yoğunlaşmayı


iki
umduğumu söylemiştim: Tanrı ile sohbet, gerçek ve işleyen bir
dostluğa nasıl dönüşebilir ve Tanrı ile Sohbetler'deki bilgeliği
günlük hayata uygulamak için bu dostluk nasıl kullanılır.

Sana cfaFıa önce söy(eıHHerimi artık ö9reniyorsun - Tanrı


i(e cfost(ugun 6aşka[ırıyCa oCan cfost[u.gund'an farklı cfegi(cfir.
Tıph cfiger insanCar[a oCan ilişki(erincfe o(cf ugu gi6i soFı6et
ecferek 6aş[arsın. Eger soFı6et iyi gicferse 6ir cfostluk
ge[iştirirsin. Eger cfost(uk iyi gicferse, gerçek Bir[igi d'eneyim-
Cersin. Tüm ruFıCarın 6ir6iriy[e yapmayı arzu[acfıgı cfa 6ucf ur.
Bu kita6ın ard'ınd'aki fikir, 6ir kez 6u soFı6ete 6aş[ayınca
6u cfost(ugun nası[ ge[iştiri[ecegini size göstermekti. Bund'an
önceki üç kitapta 6u soFı6eti yaptınız. Artık cfost o[manın
zamanı ge[d'i.

Gene efe çogu insanın, Benim[e cfost o[mak için i[k ad'ımı
atmayacagını söy[emekten cfoCayı üzgünüm. OnCarCa gerçek-
ten konuşa6i[ece9ime inanmayı imkansız 6uCmaktad'ırCar ve

393
TANRI İLE OOSI'LUK
6u nedenfe de Benimfe o[an deneyim[erini tek taraf[ı 6ir
etki[eşim[e - ço9u insan 6unu dua diye ad[andırır -
sınırlandırmalitadır[ar. Bana konuşurlar, fakat Benim[e
konuşmazlar.

Bana konuşanların 6azı[arı, on[arın ses[erini


duydu9uma inanacak kadar yüksek 6ir inanca sahiptir[er.
Gene de Benim sesimi duymayı 6eHemezfer. Bu neden[e 6azı
işaret[er ararlar. Şöy[e der[er, "Tanrım 6ana 6ir işaret ver."
Ha[6uki, düşüne6i[eceHeri en a[ışıla9e[dik yoffa - konuştuk­
Carı diCi kuffarak - 6ir işaret verdigimde 6i[e Beni inkar
eder[er. Sadece 6unun 6ir işaret o[du9unu de9i[, 6öy[e 6ir
işaret a[manın mümkün o[du9unu 6i[e inkar ediyorsunuz.

Fakat size, Tanrı'nın dünyasında hiç6ir şeyin imkansız


0Cmadı9ını söyCüyorum. Sizinle do9ruaan konuşmaktan hiç
vazgeçmedim ve hiç vazgeçmeyecegim.
Belki, söyledi9imi her zaman açıkça duyamaya6i[ irsiniz
ya da tam 6ir do9ruluHa yorum[ayamaya6ilirsiniz, fakat
denedi9iniz, konuşmaya açık o[au9unuz sürece
dostlııgumuza 6ir şans vermiş olursunuz. Ve Tanrı•ya 6ir
şans verdi9iniz sürece asla yalnız kalmasınız, önem[i 6ir
sorunu asla kendi &aşınıza karşılamazsınız, 9erekti9i anda
asla acilen kuffanılacak 6ir kaynaktan mahrum
kalmazsınız. Tanrı ile dost olmak 6u demektir.

Peki bu dostluk herkese açık mı?

Herkese.

394
.Afışı!nuu!m Bir Diyalog
İnançlarına, dinlerine bakılmaksınızın mı?

İnançCarına, ain[erine 6ab[maksınızın.

Ya da dinsiz olmalarına?

Ya da dinsiz o[maCarına.

Herkes, herhangi bir zamanda Tanrı ile dost olabilir, doğru


mu?

Zaten hepinizin Tanrı i[e 6ir dostlugu vardır. Sadece,


ı!alia önce ı!e söy[eı!igim gi6i 6azıCarınız 6unu 6i[miyor.

Kendimizi tekrarladığımızıbiliyorum fakat bunu doğru


yaptığımdan kesin olarak emin olmak istiyorum. Biraz evvel,
her zaman tam bir doğrulukla yorumlayamadığımızdan bah-
settin ve ben bunu olabildiğince doğru yapmak istiyorum. Bu
konuda hata yapmak istemiyorum. Tanrı'ya giden tek bir
"doğru yolun" olmadığını mı söylüyorsun?

Söy[eı!igim 6u. Tam o[arak, kesin(iHe ve su götürmez 6ir


şeki[de. Tanrıya giaen 6in(erce yo[ vardır ve fi.er 6iri ı!e sizi
oraya götürür.

Öyleyse, en azından Tanrı hakkında "daha iyi" demeye bir


son verebiliriz. "Bizim Tanrımız daha iyi" demekten vazgeçe-
biliriz.

395
TANRI İLE DOSTLUK
Evet vazgeçebilirsiniz. Fakat &unu yapacak mısınız? İşte
sorun 6u. Üstünlük. fik.irleriniufen vazgeçmenizi gerektirir,
6u, insanoglunun safıip oldugu en &aştan çıkartıcı
düşüncedir. Tüm insan ırkını &aştan çıkarmıştır. Keııdi
türünüzün üylerini ve gezegeniniufek.i tüm diger fayarlı
varlık.Carın katCedilmelerini liaHı göstermiştir.
Sizin 6ir şek.i(c(e
6ir 6aşkasından dalia iyi olfagunuz
liakhııda safıip oCdugunuz 6u tek düşünce 6ir6irinize
verdiginiz tüm 6u acılara, tüm 6u ızdıraplara, tüm 6u
zulme, tüm insanlık. dışı davraııış(ara neden olmuştur.

Bu konuyu daha önce de işaret etmiştin.

Ve, 6u diyalogdaki diger pek çok nokta gibi &unu da


tekrar tekrar işaret edecegim. özeffiHe 6u noktayı asla
unutamayacagınız kadar sade kelimeler(e, açık ve kesin 6ir
diffe vurgulamak istiyorum. Çünkü çaglar &oyunca insanlar
Bana dalia iyi 6ir dünyada yaşamanın yo(unun ne
o(fagunu sorup durdular. Beraberce uyum içinde nası(
yaşayabiliriz? Sürefü 6ir &arışın sırrı nedir? Ve çag[ar
&oyunca size cevap verdim. Çag(ar &oyunca, 6in(erce kez ve
6inlerce yoffa size 6u 6i(geCigi verdim. Fakat siz din(emedi-
niz.
Şimdi
6u diyaCogun içinde, 6ir dalia asla 6iCmez(ik.ten
gef memeniz ve tamamen an(aya6ilmeniz için:, &undan sonra
ve ebediyen, 6effi 6ir grubun lierliangi 6ir şek.i(c(e 6ir
digerinden dalia iyi oCdugu liakkındaki lierfıangi 6ir fikri
reddedecek. kadar içinize iş(emesi için süssüz 6ir diffe tekrar

396
Afışı[nuu!m Bir DiyaCog
tekrar 6i[diriyorum.
Ve tekrar söy(üyorum: Şu "dafıa iyi" yargıCamasına 6ir
son verin.
Çünkü 6u Yeni lnc.i[ dir: fıiç 6ir ırk, efendi degi(dir. Hiç
1

6ir miffet en 6üyük de_gi[dir. Tek 6ir gerçek din yoktur. Doga[
oCarak mükemme( 6ir fe(sefe yoktur. Her zaman dogru 6ir
po[itik parti, afıCaki oCarak üstün 6ir ekonomik sistem ya da
Cennet'e giden tek 6ir yo[ yoktur.
Bu düşünceCeri fıafızanızdan kazıyın.
Deneyim(erinizcfen çıkarın. Kü( türünüzcfen defedin. Çünkü
6unfor 6öl'ücü ve ayrımcı düşünce(erdir ve 6ir6irinizi 6u
düşünceCer nedeniy(e ö(dürdünüz. Sadece 6urada verdigim
gerçek sizi kurtaracaktır: BİZ BİRİZ.
Bu mesajı uzakCara, okyanusCarın ve kıtaCarın ötesine,
tüm dünyaya taşı.

Taşıyacağım. Nereye gidersem gideyim, nerede olursam


olayım, yüksek sesle ve açık bir şekilde bunu söyleyeceğim.

İşte Yeni İnc.ihn 6ir 6Mirisi


insanog[unundafıa,
yaptıkCarının nedenini dayandırdığı en tefıCike(i ikinci
düşünceden, yani yaşamanızı sürdürmek için 6ir şey yap-
mak zorunda oCdugunuz düşüncesinden kurtu(un.
Hiç6ir şeyi yapmaya zorun[u degi[siniz. Yaşamınız
garanti a[ tındadır. Bu 6ir fıakikat, ümit degiL Bir gerçek, söz
değil.
Siz fıep vardınız, şimdi de varsınız ve fıep oCacaksınız.
Hayat e6edi, sevgi ö(ümsüz ve öl'üm sadece 6ir ufuktur.
307
TANRI İLE DOSTLUK
Bu sözleri Carly Simon'un bir şarkısında duymuştum.

Senin(e pek çok yoffa i(etişime 9eçti9imi söy(ememiş


miydim -6er6erdeki üç ay[ık eski 6ir der9ideki 6ir yazıyCa,
6ir arkadşının tesadüfen söy[eı!igi 6ir söz(e, duydugun 6ir
şarkının sötleriy(e?

E6edi mesajımı 6u tür "Tanrı i(e soh6et(eT" yo[uy[a


devam(ı oCarak 9önderiyorum: yaşamınızı sürdürmek
9üvence a[tındadır.

Sorun, yaşamınızı sürdürüp sürdüremeyeceginiz degi(,


yaşarken ne deneyim(eyeceginizdir.
Bu sorunun cevabım şimdi, şimdiki ve 9clecek hayat dilimi
dediginiz zamanda veriyorsunuz. Çünkü, 6ir sonraki hayatta
deneyimCediginiz şey sadece 6u hayatta yarattıgınızın Gir
yansıması oCa6i[ir, çünkü 9erç,ekte Fıer anın 6ir sonrakini
yarattıgını tek 6ir Sonsuz Hayat vardır.

Ve böylece kendi cennetimizi ve kendi cehennemimizi


yaratırız!

Evet, şimdi ve sonsuza dek. Bir kez hayatta ka[manızın


sorun o[madıgını anCadıgınızda aranızdan han9isinin daha
iyi o(dugu hakkında endişe(enmekten de vaz9eçe6i(irsiniz.
Kendinizi sonsuza dek cezaCandırmak, zirveye uCaşmak için
itişip kakışmak ya da en 9üç(ü(erden 6iri oUugunuzdan
emin o[mak için 6aşkaCarını yok etmek zorunda degi(siniz.
GeL Benim(e derin ve fo(ıcı 6ir dost(uk kur. Ben de
senin(e, hayatını değiştirecek oCan Tanrmın Beş TutumU'nu

398
Afışı!nuu!m Bir Diyalog
paylaşayım.

Gel. Cehennemi dışanda 6ırak.a[ım. İçeriye kutsamayı,


neşeyi ve cenneti a[a[ım. Çünk.ü Kraffık., güç ve zafer son-
suza dek. seninıf ir.
Eğer öyle o[masaydı 6unu sana söy(emezıfim.

Kabul ediyorum! Tanrı ile gerçek bir dostluk kurma daveti-


ni kabul ediyorum! Yedi adımı izleyeceğim. Beş Tutumu uygu-
layacağım. Ve bir daha asla Senin benimle konuşmaktan

vazgeçtiğini ya da Seninle doğrudan konuşamayacağıma inan-


mayacağım.

Güzel.

Madem ki artık yakın dostuz öyleyse senden isteyeceğim bir


iyilik olacak.

Ne istersen. Sadece sor, istediğini alacak.sın.

Tanrı ile Sohbetler'deki büyük gerçeklerden bazılarının


nasıl yerine getirileceğini açıklayabilir misin? Herkesin bu bil-
geliği günlük hayatta işlevsel olarak nasıl kullanılacağını anla-

masını istiyorum.

Bu 6i(ge( iğin fıangi k.ısmını tartışmak. istiyorsun?


Mesajın 6effi 6ir 6ö(ümü üzerinde yogun[aşa[ım, 6öy(ece 6ir-
6irinizle olan k.arşı[ ıHı etfüeşim(erininizde 6unu iş(evse(
olarak. nası[ kuffanacağınızı söyleyebilirim.

399
TANRI İLE DOSTLUK
Güzel! İşte olaya giriyoruz! Tanrı ile sohbetler üçlemesinin
sonunda, tamamı 800 sayfayı aşan diyaloğun üç maddede
özetlenebileceğini söylemiştin: (1) Hepimiz Biriz, (2) Her
şeyden yeterince var ve (3) Hiçbir şey yapmaya mecbur değiliz.

Daha iyi yargılamasına son vermek hakkında konuştuğun


zaman birinci ve üçüncü maddelere geri dönüşler yaptın.

Evet.

Fakat bunun günlük hayatta nasıl işe yarayacağını söyleye-


bilir misin? Ayrıca, ikinci maddeden de bahseder misin? Bunu
günlük hayata nasıl uygulayabilirim? Tüm bu maddeleri nasıl
uygulayabilirim?

Sonfugun için teşekkürler. İşte şimdi gerçekten olaya


giriyoruz.
İlk mesajı uygulaması çok kolaydır. Sadece, hayatın
&oyunca sanki licrkes ve fıer şey senin 6ir uzantınmış gi6i
fıareket et. Diğer insanlara sanki onlar senin 6ir parçanmış
gi6i davran. Tüm cf iger şeylere efe aynı şekilde davran.

Dur, orada dur. Bu, benim demek istediğimin iyi bir


örneği. Böyle bir sözü günlük hayatıma nasıl uygulamalıyım?
Bu, bir sivrisineği bile ezemeyeceğim anlamına mı geliyor?

Burada, yapıla6ilir ya cfa yapılamaz


yoktur. Yapılmalı
ya cfa yapılmamalı cfa yoktur. lstecfiğin gi6i yapa6ilirsin.
Her karar senin kim ofcf ugun hakkında 6ir 6ilcf iricfir.

400
A!ışı[maaıi Bir Diyalog
Şey, "ben" bir sivrisinek ısırığı istemeyen birisiyim!

lyi öyleyse kendini 6öy[e deneyimlemek için ne gerekiyor-


sa onu yap. Görüyor musun, çok &asit?

Fakat, eğer ben her şeyle birsem, bir sivrisineği ezerek


kendimden bir parçayı da öldürmüş olmuyor muyum?

Hiçbir şey ölmez; sadece &içim degiştirir. Ama, &u


tartışmanın amacı cfogruftusunda şu an için senin tanımla­
ma[arını kuffana[ım. Evet, senin tanımına göre &ir
sivrisinek ezdiginde kendinden 6ir parçayı aa öldürmüş
olursun. Aynı şeyi, &ir agacı kestigin zaman da yaparsın. Ya
da 6ir çiçek kopardıgında. Ya da &ir &ir sıgırı kesip onu
yed iginde de.

Öyleyse hiçbir şeye dokunamam! Her şeyi tamamen olduğu


gibi bırakmalıyım. Eğer karıncalar evimi mahvediyorlarsa,
evimi onlara bırakıp taşınmam gerekir çünkü bu duruma
rağmen onları öldürmek istemiyorum. Bunu ne kadar ileri
götüreceksin?

Bu güze[ &ir soru. Bunu ne kadar ileri götüreceksin?


İnsanları öldürmüyor olman karıncaları da öldürmemelisin
anlamına mı ge[ir? Ya da &unun tersi olarak, karıncaları
ö[dürmen insan[an ö[dürmende &ir sakınca o[madıgı
an[amına mı ge[ir?

Hayır, tabii ki hayır.

401
TANRI İLE DOSTLUK
Pekafa, öyleyse, kenıfi sorunu cevapfamış olıfun.

Evet, çünkü farklı bir değer yargısı sistemi kullandım. Bu,


senin burada önerdiğin değer yargısı değil. "Hepimizin Bir
olduğunu" söylemiş olmuyorum. İnsanların ve karıncaların Bir
olmadıklarını, ne de insanların ve ağaçların Bir olmadıklarını
söylemiş oluyorum. Ve böyle bir ayırım yaparak da onlara farlı
davranmış oluyorum! Senin değer yargılarını kabul etmiş

olsaydım bunu yapmazdım.

El6ette yapardın. Hatırfarsan, hepinizin Bir olıf ugunu


söyledim fakat, hepinizin aynı olıfugunu söylemedim. Saçın,
kal6inle aynı mı?

Anlayamadım?

Saçını kesmen, kal6ini ıfe kesip çıkarman anfamına mı


gelir?

Ne demek istediğini anlıyorum.

öy(e mi? gerçekten anlıyor musun? Çünkü pek çok insan


anfamıyorfarmış gi6i ılavranıyorfar. Herkese ve her şeye
sanki aynıCarmış gi6i ılavranıyorfar. İnsan hayatına 6ir
sivrisinegin, 6ir karıncanın Fıayatınılan ılaFıa ıleger(i
ılegilmiş gi6i ılavranıyor(ar. SaçCarını kesme(erinıfe
6ir
sakınca olmaılıgını görılüklerinıle, kalplerini ıfe söküp
çıkarıyorCar.

402
Afışı!nuu!m Bir Diyalog
Herkes böyle davranmıyor.

Sana 6ir şey söy[eyeyim mi: şu veya 6u şekiCde herkes &öy[e


davranıyor. Her6iriniz, 6ir şeye sanki 6ir digeriy(e aynıymış
gi&i davranarak, fark gözetmeksizin fuıreket ediyorsunuz -
Fuıtta &ir kişiye sanki o, &ir &aşkasıymış gi&i davranıyorsunuz.

Sokakta yürürken &eyaz 6ir kadın görüyorsunuz &eyaz


kadınların nası[ o(dugunu haya[ ediyorsanız onun da öy[e
o(dugunu düşünüyorsunuz. Sokakta yürürken siyah &ir
adam görüyorsunuz siyah adamların nası[ o(dugunu Fuıya[
ediyorsanız onun da öy[e oUugunu düşünüyorsunuz.
Yaptıgınız hatalardan ikisi 6u.
Beyazlar şöy[edir ve Siyah[ar &öy[e, Yahudi[er şöy[edir
ve Yahudi o[mayan[ar da &öy[e, erkekler şöy(edir ve
kadın[ar &öy[e, Rus[ar şöy[edir ve Amerika[ı[ar &öy[e,
Sırp[ar şöy[edir ve Arnavut[ar &öy[e, patronlar şöy(edir ve
işçi(er 6öy(e, hatta sarışınlar şöy(edir ve esmer(er 6öy(e gi&i
ka[ıplar yaratıyorsunuz... ve yaratmaktan da vazgeçmiyor-
sunuz, çünkü ka[ıp[ara koymahan vazgeçmek, 6ir6irinize
karşı olan davranışlarınızı haklı çıkarmaya çı[ışmaktan
vazgeçmek anlamına gelir.

Tamam, tüm bunların sonucunda nereye geldik? Herkese


ve her şeye benim bir parçammış gibi nasıl davranabilirim? Ya
eğer birinin ya da bir grubun, bedenimdeki bir kanser
olduğuna karar verirsem? Onu kesip atmamalı mıyım? Bu, tüm
bir halkın etnik temizliği, yok edilmesi ya da sürülmesi gibi
olmaz mı?

403
TANRI İLE OOSTLUK
As[ınıfa, 6u tür kararlara siz varırsınız.

Evet. Örneğin, Kosova'daki Arnavutlar, Almanya'daki


Yahudiler.
Amerikan yer(i(eri fiak.kınıla ıfafia fazCasını ılüşünüyor­
ıfum.

Ih.

Gerçekten ıfe ıfi. Bir fia[kı ıfagıtmak 6ir fia[kı


ıfagıtmaktır, ister Auscfiwitz'ıfe oCsun, ister Wounıfeıf
Knee'ıfe.

Senin daha önceden belirttiğin gibi.

Benim ıfafia önceden ıfe 6e(irttiğim 9i6i.

Fakat, madem ki hepimiz aynı bedenin parçalarıyız, bir


şeyin ya da birinin bir "kanser" olduğuna karar verirsem ne
olacak? Bununla nasıl başa çıkacağım? Sormak istediğim bu.

Kanseri iyi(eştirmeye ça[ışa6iCirsin.

Bunu nasıl yapabilirim?

Sevgiyi ıfeneye6i(irsin.

Fakat, bazı şeyler ve bazı insanlar sevgiye cevap vermezler.


404
ACışı[nuu!m Bir Diyalog
Bazen bir kanseri iyileştirmek, onu öldürmek, vücuttan atmak
anlamına gelir. Bedeni iyileştirmeye çalışıyoruz, kanseri değil.

Ya bedenin iyi(eştirifmeye ihtiyacı yoksa?


Ne?

Sürekli olarak, kendi yaşamınızı devam ettirebif mek için


başkalarına zulmetmeyi, hatta onları öldürmeyi haklı çıkar­
maya çalışıyorsunuz. Halbuki bu, bizi bir başka soruya, bir
başka duruma geri götürüyor. Biraz evve(, insanoğlunun
benimsedi9i ikinci en teh(ike(i düşünceden bahsetmiştim.
Biraz bunun çevresinde dolaşa[ ım. Bu bahsettiğin kanserden
kurtu(mazsan sana ne olacagını sanıyorsun?

Ölürüm.

öyleyse ölümden kurtulmak için kanseri kesip atarsın.


Bu, bir hayatta kalma sorunu.

Kesinlikle.

İştebu neden(e, insanlar başka insanları öldürüyorlar,


başka insan top(u(uklarını yok eaiyorlar, tüm bir halkı ya
da azınlıkları sürgüne gönderiyorlar. Bunu yapmak zorunda
olduklarını, bunun bir hayatı aevam ettirme sorunu
oldugunu aüşünüyorlar.

Evet.

405
TANRI İLE DOSTLUK
Hal6uki size şunu söylüyorum: hayatta kalmak için
hic6ir şey yapmak zoruıufo değilsiniz. Yaşamınızı devam
ettirmeniz garanti altındadır. Siz hep vardınız, şimdi de
varsınız ve hep olacaksınız.

Hayatta kalmanız 6ir gerçektir, 6ir umut degil. Bu


nedenle, "hayatta ka( mak" amacıyla yaptığınız her şey
gereksizdir. İçinde yaşadığınız cehennemden kurtulacağınızı
sanarak kendinize yeni 6ir cehennem yaratıyorsunuz.

Bir hayatta kalma formundan - ebedi hayat - bahsediyorsun


ve ben bir başka formadan bahsediyorum: şu anda ve tam
burada Biz Kimiz. Şu anda ve tam burada kim olduğumuzdan
hoşnutsak ve hiçbir şeyin ve kimsenin bunu değiştirmesini

görmek istemiyorsak ne olacak?

Tam 6urada ve şu anda, Gerçekten Kim Olduğunuzu


6if miyorsunuz. Eğer 6i(seydiniz, yaptığınız şeyferi asla yap-
mazsınız, as(a da yapmak zorunda değifdiniz.

Fakat olayı açıklamıyorsun. Şu anda ve tam burada kim


olduğumuzdan hoşnutsak ve hiçbir şeyin ve kimsenin bunu
değiştirmesini görmek istemiyorsak ne olacak?

öyfeyse gerçekte ofduğunuzu gi6i of mazsınız. Sadece


şimdi ve 6urada, o[duğunuzu sandığınız kişi o[ursunuz. Ve
imkansız olanı yapmaya ka(kışırsınız ki 6u da o[duğunuzu
sandığınız kişi o[arak ka[manızdır. İşte 6unu yapamazsınız.

Anlamıyorum. Gene kayboldum.


406
A[ışı[nuufm Bir Diyalog
Siz hayatsınız. Hayatın kenef isisiniz! Peki hayat nedir?
Bu, 6ir süreçtir. Ve süreç nedir? Bir gef işimdir .. ya da cfe.9işim
ofarak acffancf ıra6ifece.9iniz şeydir.
Hayattaki her şey cfe.9işir! Her şey!
Hayat cfe.9işimıfir. Hayat 6ucf ur. De_gişime 6ir son
verirsen, hayta da 6ir son vermiş of ursun. Fakat &unu yapa-
mazsın. Ve canfı 6ir cehennem yaratmak yapamaca.9ınız 6ir
şeydir, sen cfe.9işimin kenef isiyken, cfe.9işmecfen ka[maya ça6a
göstermek ve zorfamaktır. De_gişim neyse sen efe osun.

Fakat bazı şeyler daha iyiye doğru, bazı şeyler de daha


kötüye doğru değişir! Tüm yaptığım değişikliklerin daha
kötüye gitmelerini durdurmaya çalışmaktır.

"Daha iyi" ya da "daha kötü" diye 6ir şey yoktur. Bunfarı


siz uycf urusunuz. Neyin daha iyi ve neyin cfaha kötü diye
aıf[anıf ırıfaca.9ına karar verirsiniz.

Pekala, fakat şimdiki fiziksel formumda hayatta kalmayı


ölmekten daha iyi diye adlandırırsam ne olacak? Böyle bir
değişimi daha kötü diye adlandırırım! Herhalde, bedenimde

bir kanser varsa hiçbir şey yapmamam gerektiğini, çünkü


hayatın ebedi olduğunu ve bu bedenimdeki hayatım sona erse
bile bunun önemsiz olduğunu söylemiyorsun? Bunu söyleme-
diğinden eminim; öyle değil mi?

Her hareketin 6ir kendini tanımfama hareketi ofcf u.9unu


söy[ üyorum. Burada yaptı.9ın da 6u. O[cf u_gunu cfüşüncf ü.9ün
kişiyi tanım[ ıyor, yaratıyor, ifade ediyor ve cfeneyimfiyor-

407
TANRI İLE DOSTLUK
sun. Kısacası ge[işiyorsun. Nası[ ge[işecegin ise senin
seçimin. Ge(iştirecegin şey ise senin seçimine bag[ı degiL
Eger daha büyük hayat formunu ~rumak amacıy[a için-
deki kanseri kesip atmayı seçen 6ir var[ıksan, bunu göstere-
ceksin.
Eğer
türünün diger üye(erini senden daha farkCı oCduk-
[arı ya da senin[e aynı fikirde oCmadıkCarı için bir kanser
oCarak gören bir var[ıksan, bunu göstereceksin. As[ınıfa pek
çogunuz bunu göstermekte.
Seni, hayatı tamamen farkCı bir yoffa görmeye davet
ediyorum. Seni, hayatın sürekCi 6ir de_gişim sürecinden başka
bir şey o[madığını görmeye davet ediyorum.

Bunu şu şeki(de düşün: her şey degişmektedir, her zaman.


Bu, seni de kapsar. Sen, hem degiştirici hem de degişimsin.
Bunun nedeni, sen degişirken, kendi içinde ve çevrendeki
dünyada degişime neden o[manıfır.
Sabah ka[tıgınıfa,
seni bir şeyi düşünmeye davet ediyo-
rum. Bugün ne degişecek? Bugün bir de9işikCik oCacak mı,
degi[; 6u zaten oCacaktır! Fakat, bugün ne degişikCik o[acak!
Ve bu degişikCigi yaratırken, bunun bi[inç[i 6ir nedeni
o[urken nası[ bir ro[ oynayacaksın?
Her günün Fıer saatinde, her saatin her dakikasında, her
dakikanın her saniyesinde kararCar verirsin. Bu seçim(er
neyin ve nası[ de9işece9ine i[işkindir. Başka hiçbir şey
hakkında de9i[c{ir.

Hatta saçını
taramak gibi &asit bir seçim 6i(e. Haydi bu
örnegi kuffana[ım, çünkü çok koCay. Her gün saçını aynı
şeki[c{e taradıgını düşün, böy[ece hiçbir şeyi de9iştirmiş

408
ACışı[nuu!m Bir DiyaC09
o[ mazsın. Ha[6uki gerçek 6ir saç tarama ey[emi, 6ir cfegişim
ey[emicfir. Uyandıktan sonra aynanın karşısına geçer ve
saç[arına 6akıp, "ıfı• cfersin. KarmakarışıktırCar. Dışarı 6öy[e
çıkamazsın. Degiştirmek zoruncfasıncf ır. Görünüşünü
cfegiştirmek zorundasındır. Bu necfenCe, yüzünü yıkar,
saç[arını tarar ve güne liazır oCursun.
SürekCi olarak, seçim[er yaparsınız. BunCarcfan 6azıCarı
iş[eriyine eskisi gi6i yapmak liakkında kararCarcfır. Böy[ece
şey[eri o[cfuHarı gi6i korucf ugunuz yanı[samasını
yaratırsınız. Ha[6uki kendinizi, kim olcf ugunuz liakkında

6enimsecfiginiz en 6üyük vizyonun en 6üyük versiyonunda


tekrardan yaratmış o[ursunuz!
Tüm liayat, 6ir yeniden yaratma sürecidir! Bu, Tanrt'nın
en 6üyük keyfidir. Bu, Tanrt'nın eg[encesicfir.
Bunun hayaıınız üzerindeki etki[eri fi.arikufocfecf ir. Bu
konucfa cf üşündügünüzcfe, ofoganüstü 6ir keşifte 6u[unur-
sunuz. Yaptıgınız tek şey cfegişmektir. Yaptıgınız tek şey
geCişmektir. Nası[ cfegişeceginiz size 6ag[ıcfır. Bununla 6ir-
Cikte, neyi 9eCiştirece9iniz size 6ag[ıcfır. Fakat, sizin, ne
olmacfıgınız açık 6ir sorudur. Bu, 6ir fi.ecfiyecfir. Bu, hayattır.
O, Tanrı neyse ocf ur. O, siz neyseniz ocfur.
Hayat, Tanrı, Siz = Degiştiren[ercfir.

Fakat, daha şu ikilemimi çözmedin. Eğer, ben her şeyle


birsem, bir sivrisineği ezmem durumunda ne olur?

Kenef inde, sivrisinek cf iye acf [and ırcfıgın parçancfa nası[


6ir cfegişikCik yaratmayı seçiyorsun? Sorcf u.gun soru 6u ve

409
TANRI İLE DOSTLUK
Hepimiz Biriz 6ilgeCi9inin işe katıfı!ıgı yer efe 6u.
Bütünün, sivrisinek c!iye a,ffancf ırcf ıgın parçasını
cfegiştiriyorsun. Anlamıyor musun, si vrisinegi "ölcf üre-
mezsin". Hayat e6ecficfir, onu sona erdiremezsin. Kenc!iform-
larını cfegiştirme gücüne sahipsin. Tıpkı popüler 6ifim kurgu
filmlerinde o[cf ugu gi6i kendini 6ir 6içim cfe9iştiren olarak
acflancfıra6i[irsin. Fakat şunu 6i[ melisin ki, tüm 6iCinç
cfurum[arı 6era6er hareket ederler. En yüksek anlamda siz-
efen 6irinin 6ir 6aşkası üzerinde hakimiyeti ya cfa kontrolü
olması imkansızcfır. Tannsaffıgın her durumu, kenefi kaderi
üzerinde ortak 6ir yarattc.t kontrole sahiptir. Bu necfen[e, 6ir
sivrisinegi onun istegi dışında öldüremezsiniz. Evrendeki
cfe9işiklikferin hepsi, evrenin kenc!i rızasıyla, onun farkf ı
formlarında meydana gelir. Evren, kencfisiy[e uyumsuz[uga
düşmez. Bu, imkansızcfır.

Bu, tehlikeli bir konuşma. Tehlikeli bir öğreti. İnsanlar


bunu, "Öyleyse istediğime istediğim her şeyi yapabilirim çünkü
bana onlar izin verdiler! Hem zaten, bu durumu benimle ortak
olarak yarattılar!" gibi bir mantıkla kullanabilir. Bu,
davranışsa! bir anarşiye yol açabilir.

Bu anarşi zaten var. Hayat, senin "davranışsa[ anarşi"


cfecfigin şeydir, görmüyor muun? Hepiniz, istecfi9inizi iste-
c!i9iniz zamanda, istecfi9iniz gi6i yapıyorsunuz ve Ben sizi
durdurmuyorum. Bunu görmüyor musun? İnsan ırkı,
korkunç diye acflanc!ırc!ıgı şeyler yapmıştır ve 6unları tekrar
ve tekrar yapmaya devam etmektedir ve Tanrı, insanların
6öy[e davranmalarını engeffememektecfir. Hiç 6unun necfeni-
410
A[ışı!nuufm Bir Diyalog
ni merak ettin mi?

Elbette ettim. Hepimiz merak ederiz. Kalbimizin


içlerinden, "Tanrım, neden buna izin veriyorsun?" diye
bağırdık. Elbette sorduk.

Peki ceva6ı ö9renmek istemiyor musun?

Elbette cevabı istiyorum.

Güze[, çünkü 6iraz önce ceva6ı verdim.

Eğer doğruysa, bu konuda düşünmem gerekir. Eğer bu


bu
doğruysa, Evren'deki her şeyin yaptıklarımı onayladığı aldat-
macasına inanıldığı sürece, şu an için, ortada bizim birbirimize

inanılmaz zararlar vermemize engel olacak hiçbir şey yok gibi


geliyor_. Bu beni çok tedirgin etti. Buna nasıl uyum sağlaya­
cağımı bilmiyorum. Doğru ve yanlış, suç ve ceza, iyi ve kötü,
sonsuz ödül ve sonsuz cezalandırma - bizi kontrol eden, baskı
altında olana umut veren tüm bu şeylerin hepsi de bu mesajla
yok edildiler. Eğer bunun yerine konacak bir mesajımız
olmazsa, insan ırkı için ve onun içine düşebileceği derin ahlak
bozukluğu nedeniyle korkuya kapılırım.

Fakat, yeni 6ir mesajınız var. Ve sonunda 6u ası[ Gerçek.


Bu mesaj, dünyayı kurtara6i[ecek tek mesajdır. Eski mesaj
6unu yapamadı. Bunu görmüyor musun? Senin için açık
degil mi? Senin, insanlıga umut verdigini söy[edi9in eski
mesaj, ümit etti9iniz sonuçları vermedi.
411
TANRI İLE OOSI'LUK
Dogru ve yan[ış, suç ve ceza, iyi ve kötü, sonsuz &{ü( ve
sonsuz ceza fıa.kkııufoki eski mesaj, gezegeniniz üzerindeki
acıyı sona erc!irmek, cinayet[eri c!urc!urmak, kenc!i
üzerinizc!e uyguCac!ıgınız işkenceyi 6itirmek için Fıiç6ir şey
yapmac!ı. İşte 6u nec!enfe eski mesaj, ayrımcı 6ir mesajc!ır.
İnsan[ık tarihini sonsuza c!ek c!egiştire6i(ecek, işkenceye
son verecek ve sizi Tanrı•ya geri getirecek tek 6ir mesaj
varc!ır. Bu mesaj Yeni İnci(•c!ir: HEPİMİZ BİRİZ.

Bu Yeni İnci(•c!en, sizin seçtiginiz şeyc!en tamamen


sorum(u o(c!ugunuzu, 6unu hep 6ern6er seçtiginizi ve seçim-
(erinizi c!egiştirmenin tek yoCunun on[arı hep 6ern6er
c!egiştirmek oCc!ugunu size söy[eyen yeni 6ir mesaj yayı{ mak-
tac!ır.

Sac!ece 6ir 6aşkasına işkence ettiğinizi düşündü.günüz


sürece işkenceyi c!urc!uramazsınız. İşkenceyi ancak, asfında
kendinize işkence ettiginizi an[adıgınızıfa sona erıfire-
6ifirsiniz.
Bunu, ancalı 6ir 6aşfosının isteği c!ışınc!a 6ir şey yap-
manın mümliün o[mac!ıgını tamamen an[ac!ıgınız zaman
göre6i[irsiniz. Ancalı o açıHılı anınc!a, imfonsız gerçeli c!iye
düşündüğünüz şeyi 6ir an için göre6i[irsiniz. Tüm 6un(arı
lienc!inize yapıyorsunuz.
Ve 6u gerçegi, Yeni İnciN anfamaıfan, kucakfamadan ve
yaşamadan göremezsiniz.

HEPİMİZ BİRİZ.

Bu nec!en(e, e(6ette ki, Gir Gaşfosına 6effi 6ir c!üzeyc!e


senin(e 6ir(ilite ortalı o[aralı yaratmac!ıgı Fıiç6ir şey yapa-
mazsın. Bu, ancak fıepimiz Bir ofmasaydık mümkün ofurıfu.

412
A!ışı[maı!m Bir Diyalog
Halbuki, HEPİMİZ BİRİZ. Bizden sadece 6ir tane vardır.
Bu gerçekliği 6era6er yaratırız.
Bunun etkilerini anlıyor musun? Bunun olağanüstü
etkisini görüyor musun?
Şimdi git ve &unları tüm insanlara öğret. Bir başkası için
yaptığınız şeyi kendiniz için efe yaptığınızı ve 6ir başkası
için yapmadığınızı kendiniz için efe yapmadığınızı öğret.
Kendine nası( davranılmasını istiyorsan başkalarına ıfa öyle
davran, çünkü sana öyle davranılmıştır!
Bu, Altın Kura(•ıfır. Ve şimdi 6unu tamamen anladın.

413
ON SEKİZ
Neden bu harika gerçekler başlangıçta
bize bu şekilde
öğretilmediler? Altın Kuralın şimdi,
güzel olduğu kadar
anlamlı da. Mükemmel bir şekilde muntazam. Mantık çemberi

tam. Kuralın nedenini görebiliyoruz. Bu bilgeliği uygulamanın


bizim için neden en iyisi olduğunu görebiliyoruz. Artık bir
fedakarlık değil bir uygulanabilirlik söz konusu. Bizim için
neyin yararlı olduğunu gösteriyor. Neden Altın Kural, bize bu
şekilde ta başlangıçta, daha küçük bir çocukken öğretilmedi?

Soru, 6u neıfen geçmişte yapı(macf ıcfegi(, gefeceltte ne


yapmaya niyet(isinizıfir,' Bu neıfen(e, git ve 6u mesajı Fıer
yere yayaralt tüm insan(ara Yeni İncih ögret.
HEPİMİZ BİRİZ.

BİZİM YOLUMUZ DAHA İYİ BfR YOL DEGİL


SADECE BAŞKA BİR YOLDUR.
Bunu, sacfece ltencfi ltürsüncfen cfegi(, Fıültümetine ait
saConfarcfa cfa; sacfece ltifise(ercfe cfegi[, oltuffarcfa cfa; sacfece
ltoffelttif vicıfanınız yoCuyCa cfegi[ ltoffelttif eltonominiz
yoCuy[a cfa söy[e.
RuFısaffıgını, tam 6uracfa, şu ancf a, yeryüzünıfe gerçelt
yap.

415
TANRI İLE DOSTLUK
Sanki ruhsallığımızı siyasileştirmekten bahsediyorsun.
Fakat, ruhsallığın ve siyasetin birleştirilmemesi gerektiğini
söyleyenler de var.

Rufısaffıgınızı siyasi[eştirmekten kaçınamazsınız. Siyasi


&akış açınız, sizin ifaefe ettiginiz rufısaffıgınızcf ır.

Fakat &e[ki efe 6u, rufısaffıgınızı siyasi[eştirmeli efegif,


siyaset[erinizi rufısaffaştırmak sorunuef ur.

Fakat, kilise ile devlet arasında bir ayırım olduğunu


sanıyordum. Din ile siyaseti birleştirmeye kalktığımızda
başımız belaya girmez mi?

As[ınefa girer ve &nim &afısettigim efe 6u efegif.


Ki(ise ve Dev(etin ayrı o[mafarının en iyisi ofefuguna
karar vere6i(irsiniz. E(efe ettiginiz sonuç[ara &akarak, ef in ve
siyasetin &ir[eştiri[ meyecegine karar vere&i[irsiniz. Rufısaffık
ise &aşka &ir konuc! ur.
Ki(ise ve efevfetin ayrı ka[ mafarına karar vermenizin
nedeni, ki[isenin &em 6ir &akış açısı o[ ması, 6effi 6ir dini
inanışı o[ masıdır. Böy[e inanışfar po[itika[arınıza şeki[

veref iginde, 6üyük 6ir çekişme ve pof itik ef ief işme


yarattıgınızı i[eri süre6i( irsin iz. Bunun neefeni fıer insanın
aynı dini inanışfarı &enimsememiş o[ masıef ır. Ve insanfar
6ir efine 6i(e 6effi 6ir şeki(de katı[ maz[ar.
Diger yandan, rufısaffık evrense(dir. Tüm insanfar &ıına
katı( ır. Tüm insan[ar &unu ka6u( eder.

416
Afışı[nuu!m Bir Diyalog
Öyle mi? Benimle dalga geçiyor olmalısın.

Ka6u[ ederler, hatta 6unu 6i(mese(er de, 6unu 6öy(e


ad[ancf ırmasalar da ka6u( ecfer(er. Çünkü "ruhsaffık" hayatın
kendisinden 6aşka 6ir şey deği(dir.
Ruhsaff ık, her şeyin hayatın 6ir parçası o(duğunu söyler
ve 6u, kimsenin uyuşmamazlık edemeyeceği 6ir 6i(c{iridir.
İstediğin fı.erkes(e Tann'nın olup o[madığını ve şeylerin
Tanrmın 6ir parçası olup olmadığını tartışa6i[irsin fakat,
hayatın olup olmadığını ya da fı.er şeyin, hayatın 6ir parçası
olup olmadığını tartışamazsın.
Geriye kalan tek tartışma, hayatın ve Tanrmın aynı
şeyler olup o[madığıdır. Ve sana söyleyeyim ki, aynıdırlar.

Bir 6i(inemezci (agnostik) 6i(e - 6ir ateist 6i(e - Evren-de


fı.er şeyi 6ir arada tutan 6ir güç o(c{uğunu ka6u[ eder. Her
şeyi 6aşlatan 6ir şey vardır. Ve eger her şeyi 6aşlatan 6ir şey
varsa, şimdi var o(cfuğunu 6i(diginiz ve evrenden önce de
var olan 6ir şey olmalıdır.
Evren, 6ir anda havadan varo[mamıştır. öyle 6i(e olsa,
fı.ava da 6ir şeydir. Evrenin hiç[ikten var ofduğunu söyles-
eniz 6i(e, fı.ala ilk neden sorusunu cevaplamanız gerekir. Bir
şeyin, hiçlikten ortaya çıkmasına neden ofan neydi?

l[k neden, fizikse[ 6içimde ifade olan hayatın kendisidir.


Biçim a[ an hayattır. Kimse 6unu ka6u[ etmemezlik edemez
çünkü 6öyfe oldugu gayet açıktır. Gene de sonsuza dek 6u
süreci nası[ tanım[ayacagınız, nası[ adland ıracağınız, 6un-
dan ne sonuç çıkaracagınız ve hangi sonuca varacağınız
üzerinde tartışa6ifirsiniz (ve tartışıp durdunuz da).

417
TANRI İLE DOSTLUK
Ha[6uki size söy[ec!igim gi6i 6u, Tanm( ır. Tanrı ke( ime-
si ile ifac!e etmek istec!iginiz 6uc!ur. Tanrı i[k nec!enc!ir.
Yerinc!en oynatı(amayan hareket ettiricic!ir. Var ofon mey-
c!ana ge[mec!en önce c!e var ofonc!ır. Var ofon artık of mac!ıgı
zaman c!a var olacak ofonc!ır. A(fa ve omf9aclır. BaşCangıç
ve sonc!ur.
Tekrar söyCüyorum, hayat ve Tanrı ke( imeri 6ir6ir[erinin
yerine kuffanıCa6i[ir. Eger göz[em[ec!iginiz süreç, 6içim a[an
6ir hayat süreci ise size c!aha önce c!e söy[ec!igim şeyc!ir: hep-
iniz Tanrı•nın 6içim a( mış halisiniz. Siz Tanrt'nın kenc!ini
ifac!e ettigi fıa( isiniz.

Pekala, sanırım ... fakat bunun herhangi bir şeyle, en


azından siyaset ile ilgisi ne?

Eger ruhsaffık gerçekten hayatı tanım[ayan 6ir


ke[imeyse, ruhsa[ ofon hayatın ifac!e ec!iCmesic!ir. Bu nec!en-
[e, ruhsaff ıgı poCitikaCarmıza soka6i( mek için, tüm poCitik
etkin[ikferinizi ve forarforınızt hayatın ifac!e ec!i[işi ha[ine
getirme[ isiniz.
As[ınc!a, poCitikaCarınızc!a yapmaya ça[ıştıgınız c!a
6uc!ur. Bu nec!en(e, poCitik &akış açınızın, sizin ifade ec!i[miş
ruhsaffıgınız o[c! ugunu söy[ec!im. Po[itikaCarı yaratmanızın
tek nec!eni, hayatı uyum[u, mut(u, &arış içinc!e
yaşa6i(eceginiz 6ir sistem üretmektir. Bu sistem sayesinc!e
hayat, ifac!e ec!iCe6i[ecekti.

Bunu hiç bu şekilde düşünmemiştim.

418
Afışılnuu!m Bir Diyalog
ülkenizi kuranlar ıf üşünrnüş(enfi. Birleşik Devletler'in
Bagımsızlık Bilıfirgesi'nde hepinizin eşit olmak, yaşama,
ö49ürlük ve mutlulugu aramak gi6i &azı va49eçilmez hak-
lara sahip olarak yaratılıfıgınız söylenir. Hükümetiniz,
insanların kenefi haklarını güvence altına alabilecek 6ir ken-
dini yönetim sistemi kurula6ilecegi düşüncesi üzerine kurul-
muştur. Tüm hükümetler temelde aynı nedenle
kurulmuşlardır. Farklı kültür ve toplumlar kenefi
düşüncelerini ve onları nasıl gerçekleştireceklerini farklı
şeiiCCerıfe açıklaya6ilirler fakat, istekleri temelde aynıdır.

Görıf ügün gi6i, hükümetler ve politikalar, ruhsaffıgı, ki


6u ıfa hayatın kendisidir, deneyimlemeyi güvence altına
almak amacıyla yaratılmışlardır.

Gene de çoğu insan Tanrı'nın politikadan yada politik olay-


lardan konuştuğunu duymak istememektedirler. Ne zaman
kuruluşumuzun dergisinde politik olaylarla ilgili olarak, Tanrı
ile Sohbetler' deki mesajdan alıntılar yapapıp bir yazı yazsam
olumsuz mektuplar almaya başlıyorum. "Aboneliğimi iptal et!"
diyorlar. "Bu Tanrı'nın işi değil! Bunlar politik görüşler ve bu
dergiye politik görüşler duymak için abone olmadım!"
Bir kaç yıl önce, Marianne Williamson, James Redfield ve
ben, Washington, D.C. 'de bir Barış İçin Dua Gecesi düzenle-
diğimizde, herkes bunun muhteşem olduğunu düşünmüştü.

Dünyaya barış getirmek için duanın gücünü kullanmak


amacıyla her yerden insanlar çağırmış ve geniş bir katılım elde

etmiştik. Fakat aramızdan biri barışı nasıl elde edebileceğimiz


- ve barışın temelini atacak ruhsal prensipler - hakkında
konuşmaya başlar başlamaz mesajlar yağmaya başladı. İnsan­
lar çok öfkelenmişlerdi.
419
TANRI İLE DOSTLUK
Evet. İnsanfor
senin 6arış için dua etmeni fakat onun
liakkında düşünmeni istiyorfor. Tanrı'nın 6ir çözüm 6u(-
masını ister(er - fakat tanrt'nın çözümünün 6u konuda
sadece sizin yapa6i(eceginiz 6ir şey o[ması oCası[ıgını
görmezden ge(ir(er.
As(ında 6u, oCa6iCecek tek çözümdür, çünkü Tanrı,
dünyada, içinde yaşayan insanfor yo[uy[a iş görür.

Ih, insanların bu konuda bir şeyler yapan diğer insanları


umursadığını sanmıyorum. Onların umursadıkları, Tanrı'nın

onlara ne yapılması gerektiğini söylemesidir.

Ha(6uki, 6en size 6u konuda ne yapmanız gerektigini


as[a söy(emedim ve asCa da söy(emeyecegim. Asfa emir(er
vermedim, emir(er yagdırmadım ya da ü(timatomfor ver-
medim. Sadece nereye gitmek istediginizi söy(emenizi din-
(edim ve oraya nası( ufaşacagınız liakkınıla öneri(er sun-
dum.
Barış,uyum ve neşe içinde yaşaya6iCeceginiz 6ir dünya
istediğinizi söy(ediniz ve 6en de size dedim ki: neşe öZ9ür-
(üktür. Bu keCime(er de 6ir6ir(eri yerine kuffanıfo6i(ir.
Herliangi 6ir şekiCde öZ9ür(ü9ü hsıtfomak neşeyi de hsıtfo­
mak demektir. Herliangi 6ir şeki[ı{e neşeyi hsıtfomak
uyumu da hsıtfomak demektir. Herliangi 6ir şekiCde uyumu
kısıt[amak &arışı da kısıtfamak demektir.

Bana, çekişmenin, şiddetin,


kan dökmenin, nefretin
o[madıgı 6ir dünyada yaşamak istediginiz söy(ediniz. &n
de size diyorum ki: 6öy(e 6ir dünyada yaşamanın, 6öy(e 6ir

420
Alışılrruu!m Bir Diyalog
dünyayı gerçekten 6ir gecede yaratmanın yo[u Yeni lnciU
an[atmak ve yaşamaktır.
HEPİMİZ BİRİZ.
BİZİM YOLUMUZ DAHA İYİ BİR YOL DEGİLDİR,
SADECE BAŞKA BlR YOLDUR.
Bunu, sadece kendi kürsünden c!egi(, fı.ükümetine ait
safon[arda da; sadece ki[ iseferde değif, okuffarc!a c!a; sadece
koffektif vicdanınız yo[ uy[a c!egi[ koffektif ekonominiz
yof uyfa da söy[e.

Kendini tekrarlıyorsun.

Siz, kendinizi tekrar[ ıyorsunuz. Tüm tarihiniz, kişise[


yaşamınızdaki ve gezegeninizıfeki koffektif deneyiminizıfeki
fı.atafarınızın 6ir tekrarıdır. Açgöz[ ü(ük nedeniy(e tekrar ve
tekrar aynı c!avranış[arı yine[iyor ve farkfı sonuçfar 6ekfiy-
orsunuz.
Po[itikayı rufı.saffıkfa kapfayamaya ugraşanfarın yap-
maya ça[ ıştıkfarı tek şey, "Bir &aşka yo[ dafı.a var," demektir.
Bu tür ça&afar e(eştiri( mek yerine kutsanma[ ıc!ır.

Şey, işler
böyle gitmiyor. Tanrı ile Sohbetler'in ikinci
kitabında sosyal sorunlardan bahsetmiştin ve pek çok kişi

tarafından fazla politik bulunarak ters karşılandı. Marinanne


Williamson, Amerika'nın Ruhunu İyileştirmek {Healing the
Soul of America) isimli harika bir kitap yazmıştır ve Detroit
yakınlarındaki Bugün Kilisesi'ndeki kürsüsünden "sosyal ruh-
sallık" hakkında vaazlar vermektedir ve kendi cemaati içinde-

421
TANRI İLE DOSTLUK
ki bazı kişilerce fazla politik olmakla suçlanmaktadır.

!sa fı.altltınıfa ıfa aynı şeyi söy(edi(er.


"Çolt pofitilt," dedi(er.
"Sadece rufısaffıgı
ögretirlten, 9üven(iydi. Faltat şimdi,
insanfarın ögrendiHeri rufısa( 9erçeHeri fıayata da uy9ufa-
mafarını istiyor. Artılt tefı(ike(i o(maya 6aşfadı. Onu dur-
durmalt zorundayız."

Fakat, madem ki "daha iyi" bir yol yok, o zaman ruhsal


etkinlik neyi işaret eder? Politikaların neyi işaret eder? Ya da
herhangi bir şey? Eğer bunların hepsi bir yazı turadan ibaretse
neden bir şeye bağlı olmalıyım? Yolun ne olduğu önemli
değilse, bir yola katılmak için bana ne ilham verecek?

Kim o(ıfugunu 6ifıf irme arzundan i(fı.am afacaltsın.


Beflti, saçını şu ya ıfa 6u şeltifde taramalt 6ir "yazı tura
atmalt" ofa6ifir, faltat unutma iti saçını yıffar &oyunca fıep
aynı şeltifde tararsın. Neden onu 6ir 6aşlta şeltifde
taramıyorsun iti? Bunun nedeni senin itim o(d ugunu
yansıtmaması o( masın? Neden, satın a(dıgın ara&ayı satın
a( ırsın, 9iydigin e(6ise(eri 9iyersin?
Yaptıgın Fıer şey6ir 6i(diridir, itim o(ıfugun fıaltltında 6ir
ifade dogurur. Her ey(em 6ir ltendini tanımfama ey(emidir.
Bu f arıt eder mi? Bir şeyin seni tanım(aması senin için
farlt eder mi? E(6ette eder. Bu neden(e 6uraya 9e(din!
Kim o(dugun, 6ir yazı tura degifıf ir. Kim o(dugun
fıaltltında a(d ıgın !tarar, a(d ıgın en önemfi ltarard ır.

422
A!ışı[nuufıi. Bir Diyalog
Yeni İncil'in işaretettigi şey, Kim O(c!ugunuzun önem-
[i o[mac!ıgı c!egiC, tamamen tersic!ir. Kim o(c!ugunuz o kac!ar
önemCic!ir ki, Fıer6iriniz son c!erece Fıarikasınız. Yeni ögreti,
Fıer 6irinizin son derece Fıarika o(cfugucf ur, Fıiç6irinizin
cfigerincfen c!aFıa Fıarika o[mac!ıgıc!ır - ne Tanrı'nın ne efe
eger Tanrmın gözüy[e 6akarsanız sizin 9özünüzc!e.
Senin için 6ir 6aşkasıncfan cfaFıa iyi o[manın imkansız
oCması yaşama nedenini yok eder mi?
Dininin cf iger(erinc!en cfaFıa iyi oCamaması, ya cfa 6enimse-
cfigin po[itik partinin cf iger parti(ercfen cfaFıa iyi oCamaması ya
cfa ekonomik sisteminin c!igerCerincfen cfaFıa iyi o[amaması,
Fıiç6irini 6enimsememen anCamına mı 9dir?
Fırçayı e(ine a[mac!an ve &oyamaya 6aşCamacfan önce
senin resminin cfiger(erincfen cfaFıa iyi o[acagını 6i[mek
zorunda mısın? Bu, sadece farkCı 6ir resim; 9üzeffigin farHı
6ir ifacfesi o[amaz mı?
Bir 9ü[, var[ıgını cfogruCamak amacıyCa, 6ir iristen cfaFıa
mı güze[ o[ma[ıcfır?
He pi niz, Tanrı'nın BaFıçesi•nc!eki çiçekCersiniz.
ÇiçeHercfen 6iri c!iger(erincfen cfaFıa güze[ cfegi[ diye 6aFıçeyi
a[t üst mü etme(iyiz? Tam oCarak 6unu yapıyorsunuz. Sonra
cfa "Tüm 6u çiçekCer nereye gitti?" cfiye ag[ıyorsunuz.
Her6iriniz, Kutsa( Senfonic!eki nota[arsınız. · Notanın
6iri cfigerincfen cfaFıa önemCi cfegi[ diye ça[mayı reMetmeCi
miyiz?

Ya eğer notalardan biri, yanlış bir notaysa? Bu yanlış nota,


tüm senfoniyi bozmaz mı?

423
TANRI İLE DOSTLUK
Bu, kimin din(ecfigine göre degişir.

Anlamadım.

Hiç çocukfann, 6ir şarkıyı söyferken, nota(arın yansı


yan[ ış çıksa 6i(e, şarkıyı tüm güzeffigiy(e söy(eyip, keyif
a[dıkfarını duymadın mı?

Evet. Ben de aynı şeyi yaşadım.

Ve Genim o( madıgım 6ir deneyimi yaşaya6ifcegine


inanıyor musun?

Bunu hiç bu şekilde düşünmemiştim.

Söy[e Bana. Eger 6ir çocuk, 6ir şarkıyı notafarı yan[ış


okuyarak söyfüyorsa ona susmasını mı söy(ersin? Onun
müzige karşı duydugu sevgiyi ya da kendisini sevmesini 6u
şeki(de mi dezteHersin? Yoksa, şarkı söy(emeye devam
etmesini söy(eyerek ona dafıa farla i[fıam mı verirsin?

Tabii ki ikinci seçeneği seçerim.

Yüı:yıffardır sizin şarkıfarınızı din(iyorum. Şarkı söy(e-


meniz &nim kufakfanm için müziktir. Hiç aranızcfan
6irinin yan( ış nota söy(emedigini mi sanıyorsun?

Bir iki kişinin bunu yaptığından eminim.


424
ACışıCnuu!m Bir DiyaC09
İşte ceva6ın.
Siz 6enim çocuHarımsınız. Sizin şarkı söy[eminizi din-
[iyorum ve 6unu güze[ oCarak niteCiyorum.
Siz şarkısöy[erken, "acı nota" yoktur. Sadece siz varsınız,
Evfodım, ka[6inizin derin[iHerinden şarkı söy[eyeıı siz
varsınız.

Siz Tanrı'nın orkestrasısınız.


Sizin sayenizde, Tanrı
hayatı 6ir orkestra gi6i yönetiyor. Siz ça[dı9ınızda 'yan[ış
nota" yoktur. Sadece siz varsınız, Evfodım, ka(6inizin derin-
[iHerinden gelerek şarkı söyleyen, onu dogru yapmaya
ça( ışan siz varsınız.
Eger &undaki güuffigi göremeseydim, kesinfiHe hiç6ir
rulium o( mazdı.
Şunu lier zaman hatırla:

Rufı, zifıin inkar etse. 6i[e güze[[igi görendir.

Bu harika bir öğreti. Ah, Tanrım, bu ne kadar güzel bir


anlayış.

Bu neden[e, hayatta, hep ruliun(a gör. Ruliunfo din(e.


Şimdi
6i(e, önündeki kagıtCarda 6u( unan ke(ime(eri 6i(e
ruliun(a gör, onforı ruhun[a din(e. Ancak o zaman onCarı
anCamaya 6aş(arsın.
Sözlerimin güze((igini, harika( ıgını ve gerçekfigini gören
senin ruhundur. Zilinin ise onu sonsuza dek inkar edecektir.
Söy(edi9im de 6u: Tanrl'yı an[amak için zihninizden
sıyrı( mal ısınız.

Yanlış 6ir nota duydugunuz için çaUıgınız senfoniyi


425
TANRI İLE DOSTLUK
çalmaktan vazgeçmeyin. Saaece akortu cfegiştirin.

Etkili politik etkinlik, - ne efe ruhsa[ etkinlik - öfke ya


cfa nefretten cfegi(, sevgiden cfogar. Bu 6irinin ya cfa 6ir şeyin
yanlışını 6u[ma sorunu cfegi(cfir; sadece mevcut gerçekligi,
Kim O(cf ugun ve Kim Olmayı Seçtigin hakkındaki yeni
cf üşüncencfen kaynaklanan yeni 6ir gerçeklik i(e cfegiştirme
kararıcf ır.

Bunu Yeni Düşünce Hareketi diye adlandırıyorum. Fakat,


gene de sorumu sormak zorundayım - sanırım bu konuda hala
zihnimdeyim -, bu "hepimiz Biriz" öğretisi bir şeye zarar vere-
meyiz anlamına mı geliyor: bir sivrisineği ezemeyiz, bir fareyi
yakalamayız, bırak çiçeği yabani bir otu bile yolamayacağımız
anlamına mı geliyor? Lezzetli, yumuşak bir pirzola için bir

kuzuyu kesemeyiz demek mi oluyor?

Saçlarını kesmencfe 6ir mahsur var mı?

Ka[6ini söküp çıkarmancfa 6ir mahsur var mı?

İkisi arasında 6ir fark var mı?

Sorumu cevaplamıyorsun. Neden isteğinin ne olduğunu


öğrenmemi sağlamıyorsun? Sadece ne istediğini söyle böylece
her şey benim için çok basit olacaktır.

Herhangi 6ir şekilde seninkinden ayrı 6ir istegim yok.


Pek çogunuz 6unu anlayamıyorsunuz. Pek çogunuz 6una
dayanamıyorsunuz. Eger ayrı 6ir istegim ya cfa tercihim
yoksa, sizin nası[ ola6i[ir ki? Şu ya cfa 6u şeki(cfe cfogru ve

426
A[ışı[nuu!ıfr. Bir Diyalog
yan[ ış olanın ne ofıf uğunu nası[ 6i[e6ifirsiniz ki?
Ve şimıf i ıfafıa ıfa
iferi giıf iyorum. Dafıa iyi ıf üşüncesini
ıfafıa ıfa iferi götürüyorum. Şimıfi ne yapmalısınız?
Herfıangi 6ir seçim ve kararın teme( i neıf ir?

Sizin için fıayatın amacı, Gerçekte Kim Ofıf uğunuz:a


karar vermek ve 6unu 6ifıf irmek, ifaıfe etmek ve tamamla-
maktır. Size, ıfoğru ve yan[ışın ne ofıf uğunu, ıfafıa iyi ya ıfa
ıfafıa kötünün ne ofıfuğunu, ne yapılması ve ne yapılmaması
gerektiğini söylemek Bana göre ıfeğifıfir ve Bana itaat eıfip
etmemeye karar vermek ıfe size göre ıfeğifıf ir - ve ta6ii öıf ül-
fenıfirmek ve cezafanıfırmak ıfa Bana göre ıfeğifıf ir.

Bu sistemi ıfeneıf iniz ve işe yaramaıf ı. Tekrar ve tekrar


Benim isteğimin ne olması gerektiğini söyleyip ıfurıfunuz
fakat 6u size yarıfımcı oCmaıf ı. Buna itaat etmeıfiniz.
Benim öfıf ürmeye karşı ofıfuğumu ilan ettiniz, fakat
öfıf ürmeye ıfevam eıf iyorsunuz - fıatta 6azıfarınız 6unu
Benim aıf ıma yapıyorlar!
Her sınıftan, ırktan ya ıfa türıfen insana kötü
ıfavranı[ masına ve 6askı yapı[ masına karşı ofıfuğumu ifan
ettiniz, fakat 6una izin vermeye ıfevam eıfiyorsunuz.
Aifeferin namusuna (eke sürmeye, çocukların ırzına
geçmeye, kenıfinize fıasta[ ıkfı 6ir şekifıfe ıfavranmanıza
karşı ofıfuğumu ifan ettiniz, fakat 6unfan yapmaya ıfevam
eıf iyorsunuz.

Yapmaya ıfevam ettiğiniz fıer tür şeye karşı ofıf uğumu


söy[eıf iniz. Tercifı ettiğimi ya ıfa emrettiğimi iıfıfia ettiğiniz
şeyler ne of ursa of sun, ıfavranış[arınm ıfeğiştirmeye
uğraşmaıf ınız.

427
TANRI İLE OOSI'LUK
Ya[an söy[emeye karşı oldııgumu söy[eainiz fakat lier
zaman ya[an söy[üyorsunuz. Hırsız[ıga karşı oldııgumu
söy[ediniz fakat ç.a[maya devam ediyorsunuz. Zinaya karşı
o[dııgumu söy[ediniz fakat lier gün ve lier gece 6ir6irinizin
kocaforı ve karı[arıyCa oluyorsun uz.

Hükümet[eriniz 6i[e size yaCan söy[üyorCar - 6u kuru-


[uşfon sizi koruma[arı ve ihtiyaç.Carınıza göz ku[ak olma[arı
iç.in yarattınız. As[ında, teme[i yaCanCara dayanan 6ir
topfom yarattınız.
Bu ya[anfordan 6azıCarını "sır" diye adlandırdınız, ha[-
6uki 6un[ar yalandır, çünkü kendine sa.kCamak, aç.ık ve sa.de
6ir yaCandır. Sizin mantıgınıza göre, tüm gerçegi aç.ıklamak,
6aşka(arının 6ir konu hakkında 6i(inecek her şeyi 6iCme(er-
ine izin vermek 6ir 6aşa.rısız(ıktır, 6öy(ece insanCar tüm 6i(-
giyi teme( alarak seç.im yapa6iCir(er.
Sözleri ve yeminleri tutmamaya karşı o(dugumu söyle-
diniz, fakat siz sürekli oCarak sözlerinizi ve yeminlerinizi
bozuyorsunuz ve 6unu yaparken o sırada sizi haklı çıkara-
6i(ecek ne varsa. onu kuffanarak cezadan muaf olmanın yo(-
Carını arıyorsunuz.

Hayır, senin de anCadıgın ve 6eCirttigin gi6i insanog(u


Benim İstegim'in hiç 6ir anlam ifade etmedigini açıkça gös-
terdi.
İlginç ofon, sonuçta &unun mükemme( o[masıdır. Benim
istegimin ne o(dııgu hakkında pek çok anCaşmaz(ık o(ıfugu
için, 6irden6ire kendi inanış[arınmn ateşli 6ir savunucusu
o(dııgunuzda Benim Adıma olası[ık[a daha da faz[a cinayet
iş[ eye6i[ irsin iz.

428
A[ışı[nuu!ıi Bir Diyalog
Arabalara takılan şu çıkartmaları hatırladım: TANRIM, BENİ
KENDİ İNSANLARINDAN KURTAR.

Evet, bunda bir alay var.


Senin soruna gelirsek. Bir sivrisinegi ezmenin sakıncası
var mı? Ya da bir fareyi yakalamanın? Yaban otunu kopar-
manın? Bir koyunu kesip, yemenin? Buna karar verecek
sensin. Buna karar verecek liepinizsiniz. Ve tabii ki daha
önemli sorular da var.
Birini öldürdügü için, cezalandırmak amacıyla bir
insanı öldürmek dogru mu? Peki ya kürtaj? Bir eşcinseli
dövmek? Ya eşcinsel olmak yanlış mı? Evlenmeden önce seks
yapmak? "Aydınlanmış" biri olmak istiyorsan, seks yapmaya
devam etmeli misin? Ve böyle devam edip gider...
Her gün, kendi kararlarınızı almalısınız. Bunu yaparken
sadece, karar verirken, kim oldtı.gunuzu ilan ettiginizi ve
gösterdiginizi bilin.

Her eylem bir kendini tanımlama eylemidir.

İşte anladın.

Çünkü bunu çok tekrar ettin.

Tekrarlamak iyidir. Bütünlemeye imkan tanır. Şimdi


daha önce de söyledi9im başka bir şeyi tekrarlayacagım.
Günlük tavır ve seçimlerinde, sadece kim oldugunu
6ildirmekCe kalmaz ayrıca benim Kim Oldtı.guma da karar

429
TANRI İLE DOSTLUK
verirsin, çünltü sen ve 6en 6iriz.
Bu nedenle, en geniş anlamıyla sorunu yanıtlıyorum.
Bunu senin (sizin) sa.yende (sayenizde) yapıyorum. Ve soru-
nun ceva. p[a.nma.sının telt yolu ela. 6u.
Bu ceva.pta.n 9erçelt cloga.ca.hır. Bu, va.rlıgınızın
9erçegiclir. Bu, 9erçeltte va.r oluşunuzdur.

Unutma. iti sen 6ir insa.noglusun. Ne olaca.gın sa.na.


6a.glıclır. Her ne lta.cla.r 6unu sa.na. pelt çolt ltereler söylesem ele,
6u senin önceden ciclcli 6ir şefücle 9öz önünde 6ufundura.-
ma.clıgın 6ir şeydir.

Tamam, tamam, fakat "bir olmak", "eşitlik" anlamına


gelmiyor, değil mi? Senden en azından bunu duyabilir miyim?

Dogru, 6ir olma.it; a.ynı olma.it elemeli clegilclir.

Öyleyse, Bir Olmak ne demek?

Soru, Bir OCma.lt ne elemeli clegil, Bir Olma.it sa.na. ne


ifa.cle ecl iyorcl ur.
Bu, fıer insanın fol6incle a.Cınma.sı 9erelten 6ir lta.ra.rclır.
Ve 6u lta.ra.r yoluyla, /tendi 9eleceginizi ya.ra.ta.ca.lt ya. ela. sona.
erclireceltsiniz.
Ka.ra.rsız lta.lıp düşünseniz 6i(e, size ya.rclım etmeli için -
clogru o(a.nı yapma.it için clegiC, çünltü "dogru" göreli 6ir ter-
imdir, fa.lta.t 9itmelt istecliginizi söylecliginiz yere 9itmelt
için, yapma.it istecliginizi söy(ecliginiz şeyi yapma.it için -
verilmiş o(a.n 6ir ltı(a.vuz, anlayış, 6il9eCilt va.rclır.

430
Afışı[maam Bir Diyalog
Daha önce c!e belirttiğim gi6i, insan ırkı olarak, tür
olarak, 6era6erce, uyum ve 6arış içinc!e yaşamak istec!iğinizi;
çocuHarınız için c!afıa iyi 6ir c!ünya yaratmak istec!iginizi;
mut[u o[mak istec!iğinizi söy[üyorsunuz. Başka fıiç6ir şeyc!e
o[masa 6i[e hepiniz 6u konuc!a hemfikir ofo6iCirsiniz.
Bu nec!en[e, size 6ir kıfovuz veri[miştir ve 6u, Üç
Mac!c!ec!e anCatı[a6i[ir: (1) Hepimiz Biriz; (2) fıer şeyc!en
yeterince var ve (3) Yapmamız gereken fıiç6ir şey yok.
Burac!a geniş
6ir şeki[c!e tartıştığımız i[k mac!c!e, ikinci
ve üçüncü mac!c!e[er anCaşı[c!ıgınc!a c!afıa iyi ve koCayca
uyguCana6i[ir.

Ben de, bu bilgeliğin nasıl uygulandığını ve günlük hayatta


nasıl pratik olarak kullanıldığını görmek istiyorum, öyleyse
diğer maddelere geçelim.

431
ON DOKUZ
Tanrı ile Sohbetler üçlemesinin sonunda, bu Üç Madde'yi
saymıştın.

Evet, İkinci maMe olan Yeterince Varı anlarsan, i[k


maMe olan Hepimiz Biriz•in nası[ uygulanacagı hakkııufa
6üyük 6ir ipucuna sahip o(ursun.

Yeterince var, ne anlama geliyor?

Tam oCarak decfigi şeyi. Yeterince var. Mut(u o[mak için


ihtiyaç duydugunuz şeyden yeterince var. Yeter(i zaman,
yeter[i para, yeterCi yiyecek, yeter[i sevgi var... tek yapmanız
gereken 6unu paylaşmak. Size 60[ 6o[ verdim. Hepiniz için
yeterince var.
Bu dogruyu yaşarsanız, 6unu gerçekCiginizin iş(evse( 6ir
parçası yaparsanız, paylaşmak istemediginiz hiç6ir şey, sak-
[amaya ça[ıştıgınız hiç6ir şey fia[maz - ne aşk, ne yiyecek ne
de para.

Bu, para biriktirmek zorunda değiliz anlamına mı geliyor?

433
TANRI İLE DOSTLUK
Bir şeye sahip olmayı seçmekle onu saklamayı seçmek
arasuu!a fark varılır. Aslında, "yeterince var" gerçegini
6ilıfiginizde, hayatta kendinizin seçtigi iyi şeylerden lier-
hangi 6ir tanesine de kolayca sahip ola6ilirsiniz.

Bu doğru! Ancak herkes için yeterince olduğunu


a,nladığımda, benim için de yeterli olduğuna inanma iznini
kendime verebilirim. Gene de, bu şansa kalmış bir şey, çünkü
herkes için yeterince var gibi gözükmüyor.

Görünüşe göre yargılama. Herkes için yeterince yokmuş


_gi6i gözükmesinin nedeni, yeterinden fazlasına sahip olan
çogu insanın, sahip olduklarının çok az 6ir kısmını daha az
şeye sahip olan insanlarla paylaşmalarıdır.

Dünyadaki insanların küçük 6ir Gölümü dünyanın


zen_ginliginin çok 6üyük 6ir kısmına sahiptirler ve dünyanın
kaynaklarının devasa 6ir parçasını kuffanmaktaıf ırlar. Bu
çok orantısız 6ir paylaşımdır - ve 6u orantısızlık, _gün
_geçtikçe azalmak yerine 6üyümekteıfir.

"Evet, evet, evet," daha şimdiden bazı insanların


sabırsızlıkla"bu nokta ya daha önce de temas etmiştin" dedik-
lerini duyabiliyorum.

Ve ta6ii ki haklılar, çünkü her zaman oldugu _gi6i 6u


ıliyalo_g daireseldir, kendi üzerinde dönüp durur. Fakat
sa6ırsız olmalarının nedeni 6elki de, 6urada duymak
istemedikleri 6ir şeyin tekrar ve tekrar söylenmiş olmasıdır.
Görmek istemedikleri 6ir şey 6elirtilmiştir.
434
Afışı[maı!ti Bir Diyalog
Bir fıez daha, senin "sosya[ ruFısaffıfı" ded igin aCana
girmeye cüret ediyoruz ve pefı çofı insan da &una girmefı
istemiyor; çünfıü 6u, onfan 6afımafı istemedifıferi şeyfere
6afımaya zorCamafıtadır.

Gene de 6urada ası[ önemfi fıonuya geliyoruz. Sadece sen,


Bir O[ma gerçeginin nası[ uyguCanacagına fıarar verirsin.
Dünyadafıi tüm vaaz.Car ve tüm ögretifer 6ir degişifıfige yoC
açmayacafıtır. Sadece insan fıa(6inde 6ir degişifıfifı ofdugu
zaman insanfann yaşama şartCarında da degişifıfifı oCa-
cafıtır.

Böyle bir değişikliğe ne sebep olabilir?

Soru[ ması gerefıen "ne?" degiC, "fıim?"d ir. Ve cevap da


sensin. Sen yapa6i[irsin. Şimdi.

Ben mi? Şimdi mi?

Eger sen degifsen fıim pefıi? Şimdi degifse, ne zaman?

Yahudi bilgeliği literatüründen eski bir soru.

Evet, &unu uzun 6ir süredir soruyorum. Ceva6ın ne pefıi?

Pekala, cevabım ben ve şimdi.

Senin agzından Benim fıuCafıCarıma.

Unutma fıi Ev[adım, Tanrı ife 6ir dostf ufı yaratmanın

435
TANRI İLE DOSTLUK
Yeai Aıfımı•nıfon 6iri Tanrıya yarılım etmektir. Şimdi
6unu yapmaya karar verdin. Aferin sana. Bu kararın, 6u işe
yarayacak. Aferin sana.
İnsan ka(6inıle ıfegişikCigeyo[ açacak 6ir sözü yaymayı,
6ir mesajı taşımayı ka6u[ etti9in zaman, insanların yaşama
koşuffarınıla c!e9işikCi9e yo[ açmakta ıla önemCi 6ir roC
oynarsın.

İşte 6u neıfen(e rufısaffık tamamen pditiktir.

Fakat - acaba burada Seninle biraz tartışabilir miyim?


"Yapmamız gereken hiçbir şey olmadığını" söylediğini
sanmıştım.

öy(e söy(edim ve yapmanız gereken 6ir şey yok.

Öyleyse neden bahsediyoruz biz? "mesajı taşımak" bir şey


yapmak değil mi?

Hayır. Bu "o[ılu9uw 6ir şey. Mesajı yapamazsın, sadece


mesaj o(ursun, çünkü sen kendini insan yapmıyorsun, insan
o(uyorsun.
Mesajı, kencfin(e 6ir(ikte ıfegiC, kendin nası(san öy(e i(e-
tirsin. Sen mesajsın! Bu, senin ey(eme ılökü(müş
rulisaffı9ıncf ır. Bunu görmüyor musun?
Mesajın, senin yaşanan liayatınılır. Sen, kendin dan 6ir
sözü yayarsın.
Ve söz eti yarattı, ıliye yazı[ı ıle9i[ midir?

436
ACışı!nuu!ıi. Bir Diya!og
Evet, fakat bu söz, bu anlama mı geliyor?

Evet.

Bunu nasıl bilebilirim? Yani emin olabilirim?

Benim Sözüme saliipsin. Keııai iç.iııae Benim Sözüme


saliipsin. Kelimenin tam anlamıyla sen Tanrmın 6edenfen-
miş sözüsün. Şimdi sadece sözü söy[e ve ruliun iyi[eşecektir.
Sözü söy[e, sözü yaşa, söz of.
Tek ke[imey[e, tanrı oL

Evet, sözüm.

KesinfiHe. Bu kesin[ikCe dogru.

Gittiğimiz yer bu mu? Ben, Sen olduğumu mu farzetmeliyim?

O[mayı farzetmeme[isin, öy[esin. Senden 6ir şey yap-


manı istemiyorum. Ben sana Gerçekte Kim O[dugunu
söy[ üyorum.
Sen zaten o[mayı aradıgın şeysin. Bunun iç.in yapman
gereken liiç.6ir şey yok. Ve 6u, Kutsa[ Bi[ge[ik Üç.[emesinin
Üç.üncü Maddesi'dır.

Fakat, dışarı çıkıp, Tanrı gibi davranmaya çalışırsam insan-


lar delirdiğimi düşüneceklerdir.

437
TANRI İLE OOSI'LUK
Tam an[amıyla neşedofo, tam anlamıyla sevgi do[u,
tam anlamıya[ ka6uffenici, tam anlamıy[a kutsayıcı ve tam
anlamıyla müteşekkir o(dugun için mi seni de(i sanacakCar?

Hayır, demek istediğim, dışarı çıkıp da Tanrı gibi davran-


maya calışırsam.

Tanrı 6öy[e davranır! Demek istedigin, dışarı çıkıp da


tanrı'nın davranaıgı 9i6i ıfavrandıgınıfa
insanlar senin
deCirdigini sanacakCardır. Yani tamamen 9üç[ü, kontroC
edici, isteHi, öc a[ıcı ve cezalandırıcı davranırsan.

Fakat intikam Senindir, bunu Sen söyledin.

Hayır 6unu siz söy[ediniz. Ben as[a 6öyCe 6ir şey


söy(emedim.

Öyleyse, kişi, Tanrı'nın Beş Tutumu'nu uygulayarak Tanrı


gibi davranır - kabuslarımızda hayal ettiğimiz Tanrı gibi değil,
gerçekte olduğu gibi, doğru mu?

Evet. Bu, yapmak degi[ o[mak mese(esidir. Siz nası[sanız


6u tavırlar da öy[e olacaktır. Ve 6u oCma 6iCdirisini, 6iCinç-
sizce degiC de 6i[inç[i 6ir şekiCıfe yaparsanız, 6iCerek
yaşamaya, düşünerek yaşamaya 6aş[arsınız. Unutma ki,
düşünerek, uyum[u ve yarar[ı 6ir şeki[de yaşamanızı öner-
miş ve 6unun ne anlama 9e[digini de açıkCamıştım. Bu
konuda daha fazla örnege ihtiyacın var mı?

438
Afışı[nuufm Bir Diyalog
Hayır, geçen sefer bunu anladığımı sanıyorum.

GüzeL Şimdi sana 6ir sır vermeme izin ver. Üçüncüyü


ya parsan, i[k ikisi otomatik olarak olacaklardır.
Yararlı 6ir şeki(cfe yaşamaya azmet - yaşamının ve
yaptıklarının 6aşkaları için efe yararlı olmasına karar ver -
6öy(ece kenef ini düşünerek ve uyumlu 6ir şeki(cfe yaşarken
6ulacaksın. Bu, 9erçektir, çünkü yararlı 6ir şeki[cfe yaşamak
senin 6i(erek yaşamana, 6ir şeyleri 6iCinçsizce cfegif efe
düşünerek ve 6ifinç(i 6ir şeki[cfe yapmana neden olacak ve
uyum(u 6ir şekilde yaşamanı saglayacaktır, çünkü
6aşkalarına yararlı olan 6ir şey onlarla uyumsuz olamaz.

Şimdi sana fiayatını yararlı 6ir şeki[cfe yaşacf ıgıncfan


emin olman için üç tane araç verecegim. Bunlar Bütüncü(
Yaşamanın esas kavramları 1cf ır :

Farkıncfa[ık

Dürüstlük
Sorum(u(uk

Bana o kadar çok malzeme verdin ki... Bu öğreti daha ne


kadar devam edecek?

Tüm fiayatın 6oyunca Dostum. Tüm fiayatın 6oyunca.

Bu, asla bitmeyecek mi? "Bunu anladım," diyebileceğim bir


zaman asla gelmeyecek mi?

439
TANRI İLE DOSTLUK
"Bunu anladım,• diye6i(ecegin 6ir zaman e(6ette gelecek-
tir. Fakat o an geCdiginde, daha anlaşılacak ç,ok şey o(dugunu
göreceksin. Bunun nedeni, daha fazlasını gördükçe, görülecek
daha fazla şey oCdugunu görmendir.
Anlıyor musun?
Ve &öy(ece, 6üyüme ve anlama sürecini asla durdu-
mazsın. Gereginden fazla 6üyük olamazsın, gereginden hızlı
ve gereginden ç,ok da 6üyüyemezsin. Bu mümkün degi(dir.
Büyümeyi sona erdiremezsin. Ne kadar 6üyük oCa&ileteginin
sonu yoktur.
Ve "mr şeyi anlamak iyi o(dugu sürece onu anlamak"
hakkında da endişelenmene gerek yoktur, çünkü anlamak
her zaman iyidir. Bu ögreti(er yoluyla Hayat hakkında
an[ayacagın her şey senin iç,in iyidir.

Fakat, öğreneceğim hiçbir şey olmadığını söylemiştin.

Gerçek ögreti, onun sayesinde ö9rene6i(ecegin 6ir süreç,


degi(dir, senin hatırlamana neden olan 6ir süreçtir.
Burada hiç,&ir şey senin için yeni degiC. Ruhun &unların
hiç,6irisinden ürkmesin. Gerçek ögreti asla &ir &ilgiyi içeri
koyma süreci degi(dir, &ilgiyi çekip çıkarma sürecidir. Gerçek
6ir usta ögrencisinden daha fazla &ilgiye degi( daha iyi &ir
hafızaya sahip o(dugunu 6i(ir.

Konuşmalarımız sırasında degerCi 6u(ı!ugun şeyleri


gerçek hayata, gün(ük yaşama, pratik, iş(evse( 6ir gerçek
olarak nası[ uygu[ayacagını 6i[mek isteı!igini söyledin. Bunu
6aşara6iCecegin yollar öneriyorum. İstedigini elde etmende

440
A!ışı!maam Bir Diyalog
sa.na yarılım ediyorum. Tanrı ile dost olmak 6u ıfematir.

Teşekkür ederim. Öyleyse bana Esas Kavramlar'dan bahset.

Farkınıfalık, yaşamayıseçe6ilecr.gin 6ir var olma ıf uru-


muıfur. Anın farkınıfa olmak demektir. CXan şeye ve 6unun
olma neıfeniııe, meyıfana gelen şeye ve meydana geliş nede-
nine, 6unun olmamasına neyin ııeıfen olıfuguna, /"ur seçimin
ve eylemin olası /"ur sonucuna ve 6u sonuçları olası ve
mümkün yapan şeye ıfikkat etmek için şevk duymak
fiakkınıfaıf ır.

Farkınıfalık içinıfe yaşamak, 6ilmiyormuşsun gi6i yap-


mamaktır.

Hatırlarsan, 6Migi fıalıfe, 6ilmiyormuş


gi6i yapanlar
var demiştim. Farkınıfalık, farkında olmak ve farkında
ofıfugunun farkında olmak demektir. Farkında o(dugunun
farkınıfa o(ıfugunun farkınıfa olmak ve farkınıfa o(dt19unun
farkınıfa olıf ugunun farkında o(ıfugunun farkında olmak
demektir.
Farkınıfa[ıgın pek çok aşaması varılır.

Farkınıfa[ık, farkınıfa
oldugun farkınıfa[ık aşamasının
farkında olmak hakkınıfaıfır ve eger 6unun farkınıfaysan
farkında olamayacagın 6ir farkında[ ık aşamasının
olmaıfıgının farkına varmak demektir.

Bir farkınıfa[ık hayatı yaşarsan, artık 6i(inçsizce hareket


etmezsin. Yapamazsın çünkü 6i(inçsizce hareket ettiginin
farkınıfasınıf ır ve 6u ıfa 6i[inç[i 6ir şekilde hareket ettigin
anlamına gelir.

441
TANRI İLE DOSTLUK
Farkıncfa(ık Fıayatı yaşamanın zor o( maıf ıgının farkına
varıf ıgınıfa Gir farkınıfa(ık Fıayatı yaşamak zor ıfegifıfir.
Farkınıfa( ık, kenefi kenıfini Ges(er.

Farkınıfa( ıgın farkında ıfegifsen,Gunun neye Genzeıfigini


Gi(emezsin. Hatta Gi( meıf igini Gi(e Gi( mezsin. Unutmuşsun­
dur. Bi(ıfigini unuttugunu gerçekten 6i(mezsin ve liöy(ece
kesinfikfe 6i(mezsin. lşte Gu neıfen(e Fıatırfamak Gu kaıfar
önem( iıf ir.
Ben Gunu yapmak için Guraıfayım. Senin Fıatırfamana
yardım etmek için Guraıfayım. Dostfar Gunun içindir.

Senin, Gir Gaşkasının Fıayatınıfa yapacagın ıfa Guıfur.


Başka herkesin hayatında ıfa. Diger(erinin Fıatırfamasına
yardım etmek için Guraıfasın. Be(ki ıfe Gunu unutmuşsun­
dur.
Bir kez Fıatır(aman sagfanıf ı mı, farkınıfa( ıga
tekrar geri
getiri(miş of ursun. Bir kez farkınıfa[ıga kavuştun mu,
farkınıfa( ıgının farkına varmaya Gaşfarsın ve farkında
o(ıf agunun f arkınıf a o( ursun.

Farkında(ık, içinde Gu(unufan ana ıfikkat etmek demek-


tir. Meyıfana ge(en neşe onu durdurmak, ona Gakmak, onu
ıf infemek, onu hissetmek, onu tam an(amayfa ıfeneyim(emek
demektir. Bir meditasyondur. Farkınıfa( ık Fıer şeyi Gir medi-
tasyona döndürür: Bufaşıkfarı yıkamayı, sevişmeyi, çim(eri
Giçmeyi, Girisine Gir söz söy(emeyi; Gunfarın Fıepsi Girer
meditasyona dönüşür.
Ne yapıyorum? Bunu nası( yapıyorum? Bunu neden
yapıyorum? Bunu yaparken ne ofuyorum? Bunu yaparken
neden Göy(e o(uyorum?

442
A!ışı[nuu!m Bir Diyalog
Şu anıfa ne deneyimliyorum? Bunu nası( deneyim(iyo-
rum? Bunu neden 6u şekiCde deneyim(iyorum? Bunu deney-
im(erken ne o(uyorum? Bunfordan herhangi 6irinin deney-
im(ediHerim(e ne iC9isi var? Bunfordan herhangi 6irinin,
diğer insan(ann 6enim hakkımda deneyim(ediHeri i(e ne
i[9isi var?
Farkında[ık, Göz(em(enmemiş Göz[em[eyici aşamasına
i(er(emektir. Kendini iz(ersin. Ve sonra, kendini iz[eyen ken-
dini itlersin. Ve sonra, kendini itlerken kendini iz(eyen ken-
dini iz(ersin. Sonunda, kendini izCerken iz[eyen kimse
ka[maz. GözCem(enmeyen 9öz[em[eyici ha[ine 9e(irsin.
Bu, tam 6ir farkında[ıktır.
Çok ko[aydır. Göründüğü kadar zor ya da karmaşık
değMir. Durdurmak, 6akmak, din(emek, hissetmek demektir.
Bi(mek ve 6i(digini 6i(mek demektir. ...Miş gibi yapmaya son
vermek demektir.
Şimdi, gerçekten işe hazırsın. Kendin için hazırsın.
Geçmişte, yaptıklarını hazır oCmadan yapıyordun. Artık
6unu yapa6iCirsin.

Bu ilginç. Hiç böyle bir şey duymamıştım.

Evet duydun. Budha 6unu öğretmiştir. Krişna 6unu


öğretmiştir. İsa 6unu öğretmiştir. Yaşamış o[an ve şimdi
yaşamakta o[an her Usta 6unu öğretmiştir. Bunda yeni 6ir
şey yok, ruhunu şaşırtacak hiç6ir şey yok .

...Miş gibi yapmaya son verdiginıfe,tamamen dürüst


oCursun. Dürüst(ük ikinci araçtır. Dürüst(ük, önce(iHe

443
TANRI İLE OOSI'LUK
ketıı!ine
ve sonra 6aşka[arına, farkını!a o(dugun şeyi söyle-
mek demektir.
Dürüstlük, senin temsi( ettigin şeydir. Artık 6ir şeylere
katlanmaz fakat 6ir şey için dayanırsın. Tahammül etmek-
ten vazgeçene dek 6ir şeye dayanamayacağına dikkat etmiş
olmalısın. İşte 6u nedenle, tamamen dürüst o(dugutıı!a,
&aşın dik gezdiğin söylenir.

Tanrı i(e Soh6et(er'in ikinci Hta6ında, Gerçeği


Söylemenin Beş Aşaması sayılmış ve 6u 6eş aşamanın, tam
olarak görünür ya da şeffaf olarak adlanı!ırıla6i[ecek 6ir
hayata nasıl yo[ aça6i(eceHeri açıklanmıştır. Bu iki kelime
6ir6irine ilgi 6akımını!an 6itişiktir[er. Tamamen görünür
olmak, son derece şeffaf olmaktır. İnsanlar senin ta içini
göre6i(irler. Gizlenmiş gütıı!em(er yoktur. Ne kadar görünür
olursan o kadar şeffaf of ursun.
Dürüstlük aracını düzenli olarak foffanın ve
hayatınızın değişmesini izleyin. Bunu ilişkilerinizde kul-
lanın. İş ortamında foffanın. Politikalarınızda kuffanın.
Ofoffarda kuff anın. Her yerde, her zaman foffanın.

Ne yaptığınızın farkında olun ve 6u konuda dürüst


o(un. Sizin yo[ açtığınızı gayet iyi 6Miğiniz sonuçlar
hakkında dürüst ofun. Sonra onlar için sorumluluk almayı
seçin. Bu, ikinci araçtır. Bu, 6üyük 6ir olgun[ugun, 6üyük 6ir
ruhsa[ gelişimin işaretidir.
Toplumunuz sorum(u(ugu, ceza i(e eşit gördüğü için
6unu as[a yapmak istemeyeceksiniz. Geçmişte sık sık, sorum-
(u(uk almak "hatayı üstlenmek" anlamına gelmişti. Fakat,
sorumluluk, suçluluk anlamına gelmez. Daha çok, sizin

444
ACışı[nuu!ıi Bir Diyalog
neden oldtı9unuz sonuçları olabildiğinc.e en iyi şekle sokmak
için yapa.6ileceginiz neyse onu yapmaya ve düzeltile6ilecek
olanı düzeltmeye istekli olmak demektir, diğer insanlar ise
6u sonuçları fıerfıangi 6ir şeki(de zarar verici olarak
deneyimlemeyi seçe6ilir(er.

Bazı insanlar, "Her insan kendi yaptıklarından sorumludur,

çünkü hepimiz kendi gerçekliğimizi yaratırız, bu nedenle her


ne kadar ben sebep olabilsem de senin başına gelen şeylerden
sorumlu değilim," diyen bir yolda yürümeyi seçmişlerdir. Ben
bunu Yeni Çağ kaçamağı diye adlandırıyorum. Bence bu, her
insanın bir yaratıcı olduğunu ilan eden Yeni Çağ Hareketi
mantığına ters bir anlam verme eğilimidir.

Ha[6uki 6en size, fıer6irinizin 6ir6irinizden sorum(u


olduğunuzu söy(eıfim. Siz, gerçek anlamda, kardeşinize göz
kulak olursunuz. Bunu anladığınızda, insanlığın deneyim-
lediği tüm sefaletler, kederler, acılar yok olacaktır.

Böylece, Yeni İncih, Hepimizi Biriz'i teme( alan ve Esas


Kavramlarfo, yani farkındalık, dürüstlük ve sorum(uCuHa
desteklenen yeni 6ir toplum oluşturacaksınız.
Başka kanunlar, 6aşka kuraffar ya da düzen(eme(er
olmayacaktır. Kanun yapmaya gerek olmayacaktır. Çünkü
en azından afılakı kanunlaştıramayacagınızı öğrenmiş ola-
caksınız.

Okuffarınız Esas Kavramları öğretecektir. Tüm ders


programları 6u çerçevede düzünlenecektir. Ede6iyat, kom-
pozisyon ve matematik gi6i konular 6u kavramlar yoluyla
öğretilecektir.

445
TANRI İLE DOSTLUK
Dünya. ekonomisi, Esas Kavramları yansıta.cahır. Tüm
yapı bu fovramların çevresinde inşa ediCecehir. Satın alma,
ticaret ve satış 9ibi etHnliHer onlar ta.rafından yön-
(endiri(ecehir.
Hühmetiniz bu fovram[arıdesteHeyecehir. Bürohasi
bu fovramların etrafında şekiffenecehir. Kamu fiümet(eri,
ada.Cet ve foyna.k yönetimi ve dağıtımı 9ibi 6ö(üm(er bu
fovram[ara uy9un olarak yöneti(eceHerdir.
Din(eriniz bu Esas Kavramları desteHeyeceHerdir. Tüm
ruh.sa[ inanış sistemi bunların etrafında şekiffenecehir.
Koşulsuz sev9i, sınırsız paylaşım, ı!uy9usa.[ ve bedense(
iyileşme gibi deneyimler onlar sayesinde mümkün olacahır.
Sonunda., 6ir başkasının deneyimi için duyulacak sorum-
(u(uhan kaçınmanın imfonsız o(duğunu öğreneceksiniz,
çünkü "başkası" diye bir şey yohur. Sadece, pek çok şeHlde
ifade ed i(en Sen varsın.
Bunları bi(mehen dolayı, fı.er şey değişecek-tir. DeğişiHik
o kadar dramatik, o kadar yayılmış ve o fodar tam olaca.hır
ki şu an deneyim(ediğiniz dünya sanki bir kabus 9ibi
9örünecek, sanki dünyanın sonu 9elmiş 9ibi olacafor. Ve
aslında gerçekten aydınlanmış olacaksınız.

Aydın(anmanızın zamanı sizin elinizdedir.


Yeni(enmenizin, tekrardan ya.ratılmanızın zamanı size
bağ[ıdır. Kim o(duğunuz hakkında benimsediğiniz en büyük
vizyonun bir sonraki en büyük versiyonunda. kendinizi
yeniden yaratacaksınız.
Yeni binyılı!a., tüm dünya. top(um(a.rının 9ündemi
budur. Siz, kendiniz bu 9ündemi saptadınız. Bunun ortaya

446
AftŞl[maati Bir Diyalog
çıkmasına se6ep ofcluğunuz.
Bunu ey[eme döktünüz 6i[e. Her
yerele insan[ar 6unun[a aynı çizgiye ge[mekteclir[er. Bu
yeniden yaratı[maya e[ uzatmaktaclırCar. Doğu, Batı i[e
6uCuşmaktaclır.&yatlar, farHı renkteki insanCarı kucakCa-
maktaclır. Din[er 6ir[eşmekte, fıükümet[er kencli[erini 6u
duruma uyar[amakta, ekonomi[er geniş(emekteclir[er. Her
konuda kürese[ 6ir 6akış açısını uyar[ayarak, kürese[ 6ir sis-
tem yaratarak, kürese[ 6ir yakCaşıma doğru i[er[emektesiniz.
Bu clegişimclen önce 6ir kaos olacaktır. Bu oranda 6ir
değişime doğru giderken 6u cloga[clır. Çünkü sadece şey[eri
yapma tarzınızı clegiştirmeHe ka[mıyorsunuz, aynı zaman-
da 6ir kişi, miffet[er top[u[ugu, 6ir tür oCarak Kim
O[clugunuz hakkındaki tüm düşüncenizi ele değiştiriyor­
sunuz. Bu neclen[e ele kaos oCacaktır, 6u kaos 6üyük öCçücle
değişimi istemeyenlerce, "nafıa iyi" düşüncesinin sona
ermesini ve Bir Olmak düşüncesini ka6ul edemeyenlerce
yaratıCacaktır. Ayrıca, 6öy[e 6ir değişimin, kişinin tüm
hayatı üzerindeki kontrolün kay6eclilmesine, kişisel ve miffi
6ir kim[ikten vazgeçi[mesine neden o[ masınclan korkanlar
ela oCacaktır. Bu sonuç[arclan hiç6iri meydana gelmeyecektir.
Değişim, etnik ya ela kül türe[ ya ela miffi farHıl ıkCarın
yok olması anCamına gelmez. GeleneHerin aşağıCanması ya
ela mirasın reddedilmesi ya ela aiCelerin, aşiretlerin veya 6ir-
[ikferin dağılması elemek clegMir. Tam tersine, değişim 6u
6ağların güçlenmesine neden ofocaktır, çünkü 6irini kay6et-
meyi göze almak zorunda ka[maclan ela tüm 6un(arı cleney-
im[eye6ileceginizi an( ayacaksınız.
Degişim sizi farkCı kıCan şey[erin sona ermesi elemek

447
TANRI İLB DOSTLUK
efegifc!ir, saefece sizi ayıran şeylerin sona ermesi efemektir.
Farklılıklar ve ayırımlar aynı şey efegi[ef ir.

Farklılıklar, Kim O(efugunuz i(e ilgili efeneyiminizi


teyit eefer ve onu mümkün kılar. Ayırımlar, akı[ karıştırır
ve bu efeneyimi imkansız kılar. Burası ve orası, yukarı ve
aşagı, hızlı ve yavaş, sıcak ve soguk arasınc!aki farklılıklar
o[maefan hiçbirisi efeneyim(enemez. Halbuki burası ve orası,
yukarı ve aşagı, hızlı ve yavaş, sıcak ve soguk arasınc!a 6ir
ayırım yoktur. Bunlar sac!ece, aynı şeyin farklı versiyon-
larıef ır. Aynı şekilefe, beyaz ı:e siyah, erkek ve kaefın, Hıris­
tiyan ve Müslüman arasınefa efa ayırım yoktur. Bunlar
saefece aynı şeyin farklı versiyon(arıef ır.
Bunu görefügünc!e, sen efe efegişim yapacaksın. Yeni
toplumun bir parçası olacak, ayrımı efegil farklılıgı onur-
lanef ıracaksın.
Bir Oluşu efeneyimlemek amacıyla bir kişilik olarak kay-
bolmak zorunefa efegilsin. Bu, büyük bir korkuef ur. Bir
Olmanın aynı olmak anlamına gelefigi ve seni Bütün>efen
ayıran şeyin kay6olacagı korkusuef ur. Bu neefenle sen efe kay-
bolursun. Böylece Bir Olmaya karşı mücaefele etmek, hayat-
ta kalma mücaefelesine efönüşür.
Halbuki, Bir Olmak, senin Bütün'ün kişisel bir ifaefesi
olarak hayatta kalmana bir son vermez. Hunun olmasına
izin. verir.
Şu anefa, kenef iniz ve inançlarınız için ef uyef ugunuz
sevgi neefeniy(e birbirinizi ö[ef ürüyor ve ef iger insanlarefan ve
onların inanış[arınefan nefret eefiyorsunuz. Bir kişi, ırk, ef in
ya efa miffet olarak yaşamınızı sürefürebi(mek amacıyla

448
A[ışı[nuu(~ Bir DiyaC09
6unu of uştunfonuz, 6aşka hiç kimsenin yaşamının sürdüre-
memesinden emin olmak istiyorsunuz. Bu sizin mitiniz,
6una en güçlü olanın hayatta kalması diyorsunuz.
Bir Olma ögretisini yaşayarak, yaşamınız sürdürmek
için dövüşmek zorunda kalmaz, dövüşmeden yaşamı
sürdürmeyi güvence altına a[ırsınız. Uzun süredir
kaçındıgınız 6u 6asit çözüm, her şeyi degiştirecektir.

Yaşamınızı sürdürmeyi 6aşaramamanız gi6i 6ir duru-


mun olmadıgını anladıgınız gün, yaşamı sürdürmek için
kavga etmeyi 6ırakacaksınız. •Bir 6aşkası" olmadıgını
anladıgınız gün 6ir6irinizi öldürmekten vazgeçeceksiniz.

Hayat e6edidir ve Biz aslında Biriz.


Bu iki gerçek, hayatınızıfa yapmış oldu.9unuz Fıer şeyi
neredeyse anlamsız kı[ar. Bu anlaşıldıgında, hayatınız
değiştirecek, onu kim oldugunuz hakkında 6enimsedi.9iniz en
6üyük vizyonun en 6üyük versiyonunun muhteşem 6ir
ifadesine dönüştürecektir.
Hayat e6edidir ve Biz aslında Biriz.
Bu iki gerçek her şeyi özetler ve degiştirir.

Hayat e6edidir ve Biz aslında Biriz.


Tüm 6ilmeniz gereken 6u iki gerçektir.

449
YİRMİ
Tanrı i[e dost olmak ne demektir? Tepeden tırnaga kaıfar
6ifgefige sahip olmak demektir. Ne zaman olursa olsun,
nerede of ursa olsun.
Bir ıfaha, ne yapılması, nası[, nereye giıf if mesi, nası[
hareket eıfifmesi ya da neden sevilmesi gerektigi hakkınıfa
tereıfıfüt etmemektir. Tanrı i(e dost ofdugunu.ufo tüm 6u
sorular kay6olur çünkü size tüm cevapları veririm.
As[ınıfa, sana cevapları vermem, sadece 6u hayata
gelirken 6u cevapları ıfa 6era6erinıfe getirıfigini ve ıfaima 6u
cevaplara sahip o(ıfugunu gösteririm. Bunların ortaya
çıkmasına nası( neden o(acagını, 6un[arı varo[ uşunıfan her-
hangi 6ir sorunun, meydan okumanın, wr[ugun 6oş[uguna
nası[ yayacagını gösteririm ve 6öy(ece sorunlar, meydan oku-
malar ve zor( ukfar artık hayatının 6ir parçası o[ matlar,
onların yerine 6asit ıfeneyim(er gelir.

Dış dünyaya hiç6ir şey ıfegişmiyormuş gi6i ge(e6ifir. Ve


gerçelite de hiç6ir şey ıfegişmeye6i(ir. Aynı koşuffara gögüs
germek zorunda kala6i[ irsin. Farkı sadece sen hissedersin.
Sadece sen degişime ıf ikkat eıfe6i(irsin. Bu, senin içse(
dünyanın 6ir deneyimi olacaktır - ama senin ılış dünyanı
ıfa etkileyecektir ve ıf iger insanlar senin şart[arınıfaki

451
TANRI İLE OOSI'LUK
değişiHiHeri göremezken seMeki değişikCiği
göre6i(ec.ek-
(erdir. Bu degişifüğe şaşıracaklardır. Buna fıayran o[ac.ak-
Cardır. Ve gMerek, 6u konuda soru[ar sormaya 6aşCayac.ak­
[ardır.

Onlara ne diyeceğim peki?

Onfora gerçegi an[at. Gerçek, onforı özgür kıCac.aktır. Dış


dünyada Fıiç6ir şeyin değişmdiğini anfot. Ha[a diş ağnCarı
çekmektesin. Ha[a Memen gerek.en faturafor var. Ha[a iki
ayağın 6ir pa6uc.a girmekte.

On[ara, FıaCa şartCarı mükemme( oCarak tanımCamadığın


zamanCardaki gi6i 6u şartforfo yüz(eştiğini, FıaCa Fıayatın
sert ve a(t üst edici karşıCaşmaCarına göğüs gerdiğini anCat.
Hiç6ir şeyin degişmedigini sadece deneyim[erinin değiştiğini
an[at onCara.

Bu ne anlama geliyor? Bunun ne anlama geldiğini bilmiyo-


rum.

"Deneyim" ke(imesinden ne an[ıyorsun?

Şey, sözlükte "deneyim", "algılama ile kavrananların


bütünü; algılanan, anlaşılan ve hatırlanan her şey," diye
tanımlanıyor.

Güze(. Böy(ec.e, Fıayatın 6üyük gerçegini 6Miginde,


değişen şey, kavradıkCarının 6ütünüdür. Deneyimin,

452
Afışı[nuu!m Bir Diyalog
"algılanan, anlaşılan ve hatırlanan" fıer şeyi içerir. İşte 6u
önemCi 6ir kclime: "hatırlanan.''

Kısacası, Gerçekten Kim Olıf uğunu tamamen


hatır[aıf ığınıfa, ıfeneyimin ıfe ıfegişir.

Ben, senin hatırlamana yardım etmek için 6uradayım.


Sen, diğerlerinin de hatırlamalarına yardım etmek için
6uradasın. Hatırlarsan, hatırlamak (re-mem6er), 6ir kez daha
Tanrt'nın 6eıfeninin 6ir parçası (mem6er) olmalitır. Bütünü
öze[ 6ir fıişiseffikfe ifade eden 6ir parçan kay6olmadığı halde
Bütün olanla Bir olursun, 6u parçan ise ıfaha önce olmadığı
kadar muhteşem 6ir şeki(ıfe 6e(irir.
Kişisel
ifaıfen 6u kaıfar muhteşem olduğunda, 6aşkaları
seni Tanrı ya da Tanrt'nın oğlu ya ıfa Budha ya da
Ayıfılanmış Kişi, Usta, Kutsa( Kişi ve hatta Kurtarıcı diye
adlandıra6if ir.

Ve sen, herkesi unutmaktan, Bir Olduklarını hatırlama­


maktan, 6ir6irferinden ayrıymış gi6i davranmalarından
kurtarmak için gelmiş 6ir kurtarıcı of ursun.
Hayatını, 6u ayrılık yanılsamasını sona erdirmeye
çalışarak geçirirsin. Ve 6unu yapan diğerlerine de katılırsın.

Bu diğerleri
için 6ekfedin. Bu hayatta onların karşısına
çıkmak için, onların seni tanımaları için 6ekfedin. Artık 6ir-
6irinizi 6uUunuz ve 6undan sonra 6u işte yalnız değilsin.
Tanrı ile dost olmak 6u demektir. Artık yalnız olmamak
demektir.
öyleyse artık, günlük hayatına devam ederken, 6undan
sonra hiç6ir şeyin aynı olmayacagını 6il ve anla. Benimle
olan ıfostfugun fıer şeyi degiştirıf i. Seni, Benim Ortagım ve

453
TANRI İLE DOSTLUK
Sevgilim, Benim BilgeCiğim ve Farkındalıgım lialine getirdi.
Şimdi farkında olacaksın ve farkında oldugunun farkına
varacaksın. Uyanıklık yolunda yürüyeceksin. Bütünlügün
içine gireceksin.
Bunu yapmadıgın zamanlar liariç.
Unutma durumuna geri geldigin, kendini Gerçekte Kim
OlduğU'ndan 6aşka düşündügün zamanlar olacaktır. Böyle
zamanlarda, özeffiHe yeni dostlugumuzu foffan. Benim
ismimi söyle ve Ben orada oCacagım. Sana cevaplarını
gösterecegim, seni 6ilgeligine dogru yönlendirecegim, seni
kendine geri vereceğim.
Sonra, 6unu 6aşkaları için de yap. İnsanları, kendi(erine
geri ver. Bu, senin görevin ve amacındır.
Ve seninle oCan dostluHarı yoluy(a Tanrı i(e dost o(duk-
Carını da 6ileceHerdir.

454
YİRMİ BİR

Hikayem şimdilik burada bitiyor. Tarih, 29 haziran, 1999,


saat sabahın 6:25'i. Sabah 2:30'dan beri uyanığım, Oregon,
Ashland'ın dışındaki dağlık arazide bulunan evimdeki rahat
ofisimde bu kitabı bitirdim. Bir son için ne yazmak gerektiğini
bulmaya çalışıyorum. Bu son bölüm benim için ayrıldı. Daha
fazla söylenecek bir şey yok. Hepsi burada. Hepsi açık.
Farkında olduğunda ve farkında olduğunun farkına vardığında
artık soracak bir şey kalmıyor.

Hayat hikayemi, Tanrı ile Sohbetler'in birinci kitabını


yazdığım yerde bırakmıştım. Ashland'deki kamp alanından
"gerçek hayata" geri döndüm. Fakat bu sefer, sadece yaşamak
yerine gerçek bir hayat istiyordum. Tanrı İle Sohbetler'in ilk
kitabını, Tanrı'ya öfke dolu bir mektup yazmaya başlamadan
önceki yıllar boyunca kederimin büyük bölümünün kaynağı
buydu. İlişkilerimdeki mutsuzluğumun büyük bölümünün
kaynağı da buydu. Hayatta iki soruyu sormayı öğrendim:
Nereye gidiyorum? Benimle kim geliyor? Ayrıca bu soruların
sırasını değiştirmemeyi, ikinciyi asla ilk soru olarak ve birinciyi
de asla ikinciden sonra sormamayı öğrendim.
Şimdi, harika bir hayatım var, karım Nancy ve harika dost-
larla kutsandım. Ve en harika dostum da Tanrı'dır.
Tanrı ile bir dostluk kurdum ve bu dostluğu her gün kul-

455
TANRI İLE DOSTLUK
!anıyorum. Dostlar bunun içindir, kullanılmak için. Tanrı bunu
yapmamızdan hoşlanıyor. Tanrı, 'Beni kullanın" diyor. Bunlar
iki sihirli kelimedir. Bunlar, hayatınızı değiştirecek kelimelerdir.
Tanrı'nın bu kelimeleri söylediğini duyduğunuzda hayatınız
değişir. Ve diğer insanlar sizin bu kelimeleri söylediğinizi duyduk-
larında da hayatınız değişir.

Bu kelimeler, Seni Seviyorum' dan bile daha güçlüdür.


Çünkü "Beni kullan" dediğinizde, "Seni seviyorum" demiş de
olursunuz - hatta daha da fazlasını. "Seni seviyorum" ve
"şimdi sana bunu göstereceğim," demiş olursunuz.

Tanrı bunu der. Tanrı sürekli olarak bunu der.


Hayatlarındaki travmalar, yaralanmalar ve derin kalp
kırıklıklarından dolayı acı çeken insanlar için bu bildiriyi kabul
etmenin zor olduğunu biliyorum. Gene de size söz veriyorum
ki, bu doğru. En karanlık zamanlarımız bile armağandır. Her
Usta'nın bize öğrettiği budur, yoksa Usta'ların hepsi bize
yalan söylemiş olurdu. Budha'nın bir yalancı olduğunu
sanmıyorum. İsa'nın uydurduğunu sanmıyorum. Muhammed'in
bizi aldattığını sanmıyorum.
Kötü talihin koşum ve oklarından kurtuluşun,
varoluşumuzda yattığına inanıyorum. Olmak ya da olmamak,
işte sorun bu. Gerçekten olduğumuz gibi olmak ya da bundan
daha az bir şey olmak. İşte seçim bu.
Tanrı'nın, bize bu diyalogda verdiği, hayatımızı ve
dünyamızı değiştirecektir. Bu, güçlü bir alettir. Bu nedenle
paylaşın. Armağan edin. Gidin ve Yeni İncil'i (öğretiyi) öner-
in.
Bu mesajı paylaşmak için her gün kendini sunan fırsatları
görmezden görmeyin. Unutmayın ki, onu paylaşmanın en
etkili yolu, o olmaktır. Ben hayatımın geri kalanını bu

456
A!ışı[matm Bir Diyalog
varoluşa adamayı seçiyorum. Sizi de aynısını yapmaya davet
ediyorum.

Benim harika ve muhteşem evladım, yeni dostlarım,


hepiniz...
Yolun, zor ve meyıfan okuma[ar[a ıfo[u 6ir yo[ıf u. Ama
artık,gerçek yuvana giden yolu nası[ 6u[acagını 6iCiyorsun.
Bana geri dönme ça6an sırasında engefferi aştın, meydan
okuma[arla karşılaştın, yara[arı iyi[eştinfin, kavgaları
çözüm(eıfin, tıkanıkCarı açtın, sorular sordun ve kenefi
cevap[arını cfuyıfun. Artık görevin tamam[andı. Neşen ise
yeni 6aş[aıf ı.
Bırak, senin neşen, ıf iger insanları da Bana döndürsün,
eve giden yolu göstersin, on[arı kenıf i[erine geri versin.
Çünkü evin o(ıfugu yer Benim ofıf ugum yerdir ve Ben-
Tanrl'nm Beıfeni'nin her üyesinin ka[6inde ve ruhunda
yaşıyorum.

Kendi ka[6inize giıf in, Beni orada 6u[acaksınız. Kendi


ruhunuzCa tekrar 6ir[eşin, 6öy[ece Benim[e tekrar
6ir[eşeceksiniz.

Sizin ve Benim farkCı o[ıfugumuz fakat ayrı


o[maıf ıgımıza inanın. Aranızdaki ayrıma son ver.
FarkCı[ıklarınızı kutlayın ama ayrım[ara son verin ve tek
gerçegin 6ir[eşmiş ifadesine katı[ın: Ben, Var Olan Her
Şeyim.

Ümit edin, çünkü sizin için ıf uyıfugum sevgi ne sona ere-


cek ne efe 6ir sınır ya ıfa herhangi 6ir koşu[ tanıyacaktır.
Bu neıf enCe, Benim 6ir ifadem o[arak 6ir6iriniz için sevgi

457
TANRI İLE DOSTLUK
duyun.
Tanrt'nın 6ir ifadesi olma kararınızla yüce(ti(eceksiniz.
Tanrı ve her şeyle 6ir[eşmeyi seçerek, kendinizi anlaya-
caksınız. Gerçegi &ilmek için gösterdiginiz kararlılıkla,
gerçekten gerçegi göstereceksiniz. Sadece düşüncede degil,
sadece sözle degil, gerçekten göstereceksiniz.
Göklerin Kraff ıgı•nc!a ve Tanrt'nın ka(6inde 6ir yer talep
ettiniz. Bunlar sizin istekleriniz. Ve 6u istekler ey(em-
(erinize de yansıdıgında, gerçekten 6ir Usta olacaksınız.
Ve 6i[ in ki, usta[ ık gittiginiz yerdedir. Gitmek
istediginizi söy[ec!iginiz yerdedir ve 6u nedenle sizi yön-
(enc!irdigim ve sizi 6aşkalarına öncülük yapmaya davet
ettiğim yerdedir.

Tanrı 6aşkalarının da sizinle dost olduk-


ile dost o(un ve
larında Tanrı ile de dost o(duklarını 6i(me(erini sag[ayın
çünkü siz ve Ben Biriz ve 6u nedenle siz dost olacakları
Tanrı'sınız.

Onlar da, sizin dost o[acagınız Tanrı•dır. Bir6iriniz(e


dost olamazsanız Tanrı ile dost olma deneyimini de yaşaya­
mazsınız - çünkü &en "digeriyim." Benden &aşka 6ir "digeri"
yoktur. Bunu 6ilc!iginizde, en 6üyük sırrı da 6ilirsiniz.
Dışarı çıkın 6u sırrı yaşamanın zamanı geldi. Onu inançla
yaşayın, onu umutla paylaşın, onu sevgi ile gösterin.

ÖzeCCikle, şimdi gidip sevginizi yaşayın ve sadece sevgi-


den 6afısetmeHe ka[ mayın; çünkü insanların ve meleklerin
diliyle konuşsanız 6i(e, sevginiz yoksa, yüksek sesle çınlayan
6ir zi[ olmanın ötesine geçemezsiniz. Ve ister kahin gi&i güç-
leriniz olsun, ister tüm gizemleri ve &ilgileri anlayın,

458
Afışı!nuu!ıi. Bir Diyalog
isterseniz dagları oynatacak inancınız o(sun, eger içinizde
sevgi yoksa, Kim O(dugunuz hakkında &enimsediginiz en
&üyük vizyonun en &üyük versiyonunda kendinizi ifade ede-
mezsiniz.
Sevgi/aşk sa&ır[ı ve naziktir; sevgi kıskanç ya da
palavracı degMir, ki&ir[i ya da ka&a degiCdir. Sevgi kendi
yoCunda ısrar etmez; a[ınmaz ya da kızmaz; yan[ış o[ana
sevinmez çünkü yan[ış ya da dogru diye &ir şey o[maaıgın
&i[ir. Sevgi Fıer şeyi ka[dırır, her şeyi &i[ir, Fıer şeye dayanır,
Fıer şeyi kucaklar, fakat hiç&ir şeyi affetmez çünkü sevgi
hiç&ir şeyin ve hiç kimsenin afeedi[meye ihtiyacı o[madıgını
&i[ir.
Sevgi asla sona ermez. Tıpkı kehanet(eriniz gi&i ö[ ür[er,
differiniz gi&i kesiCir(er, &i[giniz gi&i &üyür ve ge[işir[er.
Çünkü &i[giniz şimdi kusurCudur, ha[&uki sonunda Fıer şeyin
mükemmeffik o(dugunu anladıgınıwa, kusur[u &iC9i de,
tıpkı hayatınızda kusurCu diye ad[andırdıgınız fıer şey gi&i
ö[ecektir.
Çocukken, &ir çocuk 9i&i konuşuyordun, &ir çocuk gi&i
düşünüyordun, &ir çocuk 9i&i fikir yürütüyordun. Fakat
şimdi ruhsa[ açıdan ge[iştin ve çocukça yoffardan vazgeçtin.
ÖnceCeri sis[i &ir aynada, şimdi ise berrak &ir şeki(c{e dost
o[dugumuzu gördün. Önce[eri kısmen, şimdi ise tamamen
an[adın, aynı şeki(de tam o[arak an[aşı[dın. Tanrı i[e dost
o[ mak &u demektir.
Şimdi &u sayfalardan çekiriyorum fakat ka(&inden ve
ruhundan asla ayrı[mıyorum. Ruhunu &ırakamam çünkü
&n senin ruhunum. Ruhun, &nim o[dugum şeyden

459
TANRI İLE OOSTLUK
yapı[mıştır. Şimdi git ruh ortagını; inanç, umut ve sevgi
içinde yaşa, fakat 6u üçünün en 6üyügünün sevgi o(ıfugunu
6iL
Onu yay, onu pay[aş, o o[, nerede o[ursan o[, 6öy[ece
ışıgın gerçekten dünyayı aydınCata6i[ecek 6ir ışık o[acaktır.

Seni seviyorum, bunu biliyor musun?

Sevdigini 6i[iyorum. &n de seni seviyorum.

460
BİTİRİRKEN ...

Bu diyaloglardan birini bitirirken her zaman olduğu gibi,


insanlığa armağan edilen bu bilgeliğin zenginliği ile çarpıldım.
Sadece burada değil, başka pek çok kitap ve kaynak yoluyla
Tanrı sürekli olarak bizimle konuşmaktadır. Eğer dinlersek bu
gezegendeki sorunlarımızın hepsinin çözümleneceği bence
açıktır.

Bize verilen bilgeliği eyleme dökmek istiyorum. Bu neden-


le, hepimizin daha katılımcı olması, böylece hepimizin bir son-
raki aşamaya geçebilmemiz, ruhsallığımızı eyleme döke-
bilmemiz için kendime her kitabımın son sözlerini söyleme
özgürlüğünü veriyorum.

Ruhsallığınızı eyleme dökmenin ilk adımı, onunla ilişkiye


geçmektir. Çoğu insan için bu ilk adım değil, en büyük
adımdır - çünkü çoğu insan "Bunu nasıl yaparım?" sorusunu
sorar. Bu kitapta bu soruyu da sordum. Belki Tanrı'nın
cevabını hatırlarsınız :

Her gün 6ir kaç dakikanı, Benimle olan deneyimi kucak-


lamak için ayır. Bunu şimdi yap, yapmak zorunda
olmadıgında yap, yaşam koşuffarın 6una ihtiyacın yokmuş
9i6i göründügü zaman yap. Simdi, zamanın yokmuş 9i6i
geldigi zaman yap. Simdi, kendini yalnız fıissetmedigin
461
TANRI İLE DOSTLUK
sıraıfa yap. Böy[ece, "ya[nız" o[ıf ugunıfa ya[nız oCmaıf ıgın~
6i[eceksin. Her gün, Tannsa[ Bag[antt'ıfa Bana katı[ma
a[ışkan[ıgı 9e[iştir. Bir kez 6u 6agCantıyı kurunca, asla kay-
6etmek istemezsin, çünkü sana şimdiye ıfek hissettiğin en
6üyük neşeyi getirir.

Bunu yapmanın pek çok yolu vardır ve bu diyalogda da pek


çok kereler belirtildiği gibi, doğru ya da en iyi olan tek bir yol
yoktur. Pek çok insan için etkili olduğuna inandığım bir yön-
tem, kendimin de dahil olduğu ve kişisel olarak incelediğim
Dahnhak'tır. İçimizdeki Yaratıcı ile bağlantıya geçmek için
disipline edilmiş, bilimsel bir yaklaşımdır, Büyük Usta Seung
Heun Lee tarafından, Kore'deki, Birleşik Devletler'deki ve pek
çok yerdeki 230 Dahn Merkezi aracılığıyla tasarlanmış ve
öğretilmektedir.

İnsanoğlunun tarihi boyunca pek çok bilge erkek ve kadın,


bize gerçekte Bir olduğumuzu, birbirimizden ayrılamaya­
cağımızı ve bir kısmımızı etkileyen bir şeyin hepimizi etkile-
diğini öğretmişlerdir. Bu mesajı tekrar tekrar almamıza
rağmen, soru yerinde kalmıştır, bu bilgeliği nasıl gerçekten
bizim yaparız? Bir Olma gerçeğini, sadece yüzeysel seviyede
bilmek yerine nasıl hissedebiliriz? Dahn, cevaplardan biridir.
Dahn, jimnastik, esnetme hareketleri, meditasyon, nefes
alıp verme teknikleri ve kişiyi, bazı kültürlerde Chi ya da
hepimizin içinde bulunan Yaşam enerjisi diye adlandırılan
Ki hakkında duyarlı hale getiren başka yöntemleri içeren geniş
kapsamlı, bütüncül bir egzersizdir. Bu enerjiyi hissetmeye
başladığınızda, onu sadece bedensel sağlığı düzeltmek için
değil, aynı zamanda evrensel enerji ile bağlantıya geçmek ve
bu Bir Olma duygusunun varoluşunuzun her hücresine işlendiği

462
A[ışı[nuu!ıi Bir Diyalog
bir ruhsal farkındalığı başarmak için de kullanabilirsiniz.
Dalın, basit, kolay ve engindir. Bu çalışma hakkında daha
fazla bilgi almak istiyorsanız, 1-877-DAHNHAK numarasını
arayarak en yakındaki Dalın Merkezi'nin bulabilirsiniz.
Elbette incelemenize değen, daha pek çok bedensel ve
zihinsel çalışma vardır ve bunlardan hiçbiri ile kötü yola
sapmış olmazsınız - bunları kullanmak hakkında ciddi
olduğunuz ve belli bir aşamada artık ışığı arayan değil,

dünyamıza getirenlerden biri olmaya azmettiğiniz sürece.


Çünkü artık, sadece kendi hayatımızla ilgilenmekten daha
fazlasını yapmalıyız. Bu çalışma ve disiplinler, bedeninizi bil-

incinizle bağlantıya geçirmeyi amaçlarlar, "yapmayı", "olmak-


la" bağlantıya geçirmeyi, kişisel ve grupsal farkındalığı yük-
seltmeyi hedeflerler.
Geçmişte, yalnızca yaptığımız şeylerde bir değişiklik
yap-
mayı desteklemeyerek ortak deneyimimizi değiştirmeyi dene-

miştik ve bu işe yaramadı. Türümüz hala, binlerce yıl önce


fazlasıyla benzer şekilde hareket etmektedir. Ben, bunun
nedeninin, davranışları yaratan bilinçililiği değiştirmek yerine
davranışları değiştirmeye çalışmamız olduğuna inanıyorum.

Tanrı ile süregiden diyaloğumda, devamlı olarak, yap-


mamız gereken bir şey olmadığı işaret edilmişti; çözümün
yattığı yer yapmak değildi; daha çok olmakta yatıyordu.

"Olmak" ve "yapmak" arasındaki fark nedir ve bunu nor-


mal bir güne nasıl uyarlayabiliriz? Bu esasla ilgilenmenin bir
sonucu olarak, benim aracılığımla gelen bu olağanüstü kitabın
konusu budur. Gerçek dünyada, Tanrı'nın beni davet ettiği
gibi yaşamak için bir yol bulmak istiyordum. Tanrı'nın, olmak
hakkındaki muhteşem bilgeliğini bazı pratik uygulamalara dök-
mek istiyordum. "Olmanın", dünyayı değiştirebilecek bir

463
TANRI İLE DOSTLUK
düşünce olduğunu biliyordum fakat onu nasıl uygulayacağımı
bilmiyordum.
Sonra, kendimi neredeyse tedirgin hissettiğim bir hafta
sonu sırasında cevap geldi. Tek yapmam gereken yazmaktı ve
ortaya Işıgı Getirenler adlı bir kitap çıktı. Modern hayatın en
önemli sorularına gerçek dünya yanıtları getiriyordu - doğru
yaşam tarzını nasıl bulmalı, sadece yaşamak yerine bir hayatı
nasıl kurmalı. Eğer, Tanrı'nın bizi davet ettiği gibi "dünyayı

gerçekten aydınlatabilen bir ışık" olacaksak, hepimiz, günlük


"yapma" tuzağından kendimizi kurtarmalıyız.
Bu diyaloğun mesajını yaymaya devam etmek için, Nancy
ile benim kurduğumuz ve kar amacı gütmeyen ReCreation
kuruluşu bu küçük kitapçığı yayınlamıştır ve umarım, yap-
maktan olmaya nasıl geçileceğini merak eden her insan bu
kitapçığı okur. Hayatın amacı hakkındaki anlayışımızdan, yani
kendinizi Kim Olduğunuz hakkında benimsediğiniz en büyük
vizyonun en büyük versiyonunda yenilenmiş olarak tekrar
yaratmak anlayışından yola çıkarak bu kuruluşu, ReCreation
(Tekrar Yaratım) diye adlandırdık.
Bir kez bu sürece girince, kendinizi insanlığın geri kalanı
için bir şey yapmak isterken bulacaksınız. Bu, çok doğaldır. Ve
hizmet edebilmemizin bir yolu, ruhsallığımızı siyasi arenaya
taşımaktır. Ruhsallık ve politikanın birbirine karıştırılmaması
gerektiğine inananlar olduğunu biliyorum. Fakat, Tanrı bu
kitapta, "Siyasi bakış açınız, ifade ettiğiniz ruhsallığınızdır"
demektedir.
Bunun gerçek olduğuna fazlasıyla eminim. Bu nedenle,
yıllarboyunca, ruhsal, hayatı ifade eden ilkeler üzerine kurul-
muş siyasi bir parti ya da hareket aradım. Açıkça söylemek

gerekirse, oy vermek için bir nedene ihtiyacım vardı.


Geleneksel siyasi partilerimizde aradığımı pek bulamadım.
464
Afışı[nuu!m Bir Diyalog
Sonra Robert Roth tarafından yazılmış bir kitap okudum. Eğer
siz de benim durumumda olsaydınız - umudu arama ve kay-
betme durumu - bu kitabın size de ruhsal gerçeği pratik siyasi
eyleme dökmenin heyecan verici yolunu göstereceğinden emi-
nim.
Bay Roth'un kitabı, Oy Vermek İçin Bir Neden (A Reason
to Vote) adını taşıyordu. Politikayla ilgilenmiyor olsanız bile,
okunması gereken bir kitaptır. Hatta özellikle politikayla
ilgilenmiyorsanız okumalısınz. İlgilenmemenizin nedeni
olasılıkla, politikacıların yaptıklarının sizi etkilemiyor
olmasıdır. Politikalar, size kim olduğunuzu ifade etmenin

gerçek bir yolunu sağlamamıştır. Oy vermek için bir nedeniniz


yoktur.
Şimdi ise böyle bir nedeniniz olacak.
Marianne Williamson şöyle der, "İçimizdeki ruhun gücü
artıkça, dünyanın hizmetinde olma arzumuz da artar."
Amerika'nın Ruhunu İyileştirmek (Healing the Soul of
America) adlı kitabı, bize yapılması gerekeni ve bunu nasıl
yapacağımızı göstermektedir. İçindeki düşünceler sadece
Amerika' da deği, dünyanın her yerinde uyglanabilir.
Marianne ve ben, dünyadaki insanları, dünyayı değiştirecek
ruhsal ilkeleri ve sosyal eylemleri, kullanmayı amaçlayan
Vatandaş Çemberi' nde birbirine bağlayarak Küresel Yeniden

Doğuş Birliği'ni, (Global Renaissance Alliance) kurulmasında


yer aldık. Bu, benim bildiğim kıtalararası en heyecan verici,
ruhsal-siyasi harekettir ve yöneticileri arasında Deepak
Chopra, Wayne Dyer, Thom Hartmann, Jean Houston,
Barbara Marx Hubbard, Thomas Moore, Carolyn Myss, James
Redfield, Gary Zukav gibi insanlar vardır. Hepimiz bir takım
olarak çalışıyoruz ve sizin de takımımıza katılmanızı umuy-
oruz. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız;
465
TANRI İLE DOSTLUK
Global Renaissance Alliance
P.O. Box 15712
Washington, D.C. 20003
Tel : 541 - 890 - 4716
E-mail: office@ renaissinacealliance. org
Web: www. renaissancealliance. org

İle bağlantıya geçebilirsiniz.


Tanrı ile sohbetlerde bize verilen özel mesajları ve bilgeliği
eyleme dökmenin daha pek çok yolu vardır. Bunu yapmak
hayatımdaki çok büyük bir arzudur ve pek çok insanın da aynı
şeyi hissettiğine eminim. Eğer bu kişilerden biriyseniz, sizi

kuruluşumuzla irtibata geçip, Tanrı ile Sohbetler'i uygulamaya


koymak hakkında bilgi almaya davet ediyorum.
Bu yeni bir programdır, bu programa Bilgelik Çemberi
(Wisdom Circle - tüm ülkede, her hafta bize gelen ve bu konu
hakkında sorular soran ve üç yüz kadar mektubu cevap veren
grup), Kriz Cevap Takımı (Crisis Response Team - kendi
cemiyetleri hakkında bilgi vererek bizi destekleyen ve bazı
durumlarda, ruhsal bir kriz durumunda olup da bizi arayan
insanlara yardımcı danışmanlık yapan gönüllüler) ve Kaynak
Ağı (Resource Network -- tüm dünyada ruhsal ve insani

iyileştirme projeleri üzerinde çalışan insanların arasında


bağlantı kuran bir bilgi ağı) dahildir.

İstediğinizde, size bu program ve bize nasıl katılabileceğiniz


ve diğer çalışmalar hakkında bir sayfalık bir bilgi gönderilmek-
tedir - Tanrı ile yaptığım sohbetleri temel alarak kurulan yeni
bir okulun kuruluşu ve bu kitabın daha önceki sayfalarında
böyle bir okul kurmak için aldığım davet buna dahil değildir.
Heartlight Okulu' ndaki ders programı, bu diyaloglar
466
Af1$!Lnuu!m Bir Diyalog
sırasında bize verilmişi
olan üç Esas Kavram çerçevesinde
düzenlenmiştir: Farkındalık, Dürüstlük, Sorumluluk.
Çocukları, doğal bir yolla, kendi içlerinde bulunan anlayışları
deneyimlemeye ve daha da geliştirmeye yönlendirmektedir.
Çocuklara pek çok bilgi vermeye amaçlıyoruz - her çocuk,
sevgi ve dikkat dolu bir ortamda akademik başarıyı yakala-
maktadır - ve ayrıca onları kendi içsel bilgeliklerini bul-

malarında rehberlik ediyoruz.

Bilgelik uygulanan bilgidir.


Heartlight Okulu, çocuklarımıza, geçmişimizi tekrar etmek-
tense, geleceğimizi üretmeyi öğretmektedir. Dünyamızda
yaşamlarını sürdürebilmek için ihtiyaç duydukları bilgiyi
onlara sağlanmaktadır, fakat onlara tarihsel olarak verilen ve
onları eski yaşama tarzlarını kopya etmeleri ıçın
cesaretlendiren - bazı kültürlerde ise eski yaşam tarzlarını
tekrarlamak gerekli bulunmaktadır - istikamete yön-
lendirilmemektedirler. Yaptıklarımız ve bunları nasıl
yaptığımız tanınmaya başladıkça, Heartlight Okulları'nın

dünyanın her tarafındaki şehirlerde açılacağına inanıyoruz.

Son olarak, Tanrı ile Sohbetler'i okuyup, bu deneyimden


son derece etkilenen ve sempati duyan pek çok insan vardır.
Eğer bağlantıda kalmak istiyorsanız. Bunu yapmanın en iyi
yolu Conversations adlı dergimizdir. Her sayıdaki okuyucu
köşesinde, insanlara Tanrı' nın mesajını günlük yaşamlarına
nasıl uygulayacaklarını gösteriyoruz ve en sık sorulan sorular-

dan bazılarını cevaplıyoruz. Dergide ayrıca bu enerji hakkında


insanların deneyimlediklerini genişletme imkanlarını da bulun-
maktadır, bu imkanlar Tanrı'nın Mektup Arkadaşları, beş gün-
lük Kendinizi Yeniden Yaratma İnzivası, Dostlar için Kitaplar
programı ve kuruluşun diğer etkinliklerini içermektedir.
Dergiye abonelik, 12 sayı için 35$ 'dır (Birleşik Devletler
467
TANRI İLE DOSTLUK
dışındaki adresler için 45 $'dır).

Işığı Getirenler, Tanrı ile Sohbetler'i Uygulamaya Koymak,


Heartlight Okulu ya da Conversations dergisi hakkında bilgi
almak istiyorsanız, kuruluşun adresi aşağıda verilmiştir:

The ReCrea.tion Foundation


PMB 1150
1257 Sisikiyou Blvd.
Ashland, OR 97520
Tel: 541 - 482 - 8806
e-mail: Recreating@ aol. com
web: www. conversationswithgod. org

İster bu kitaplardan birin okumuş olun, isterseniz dünya


için benimsediğiniz vizyonun etkisini, bu organizasyonlardan
biri yoluyla genişletmiş olun, Yeni Öğretiyi yaymakta benimle
beraber çalışacağınızı umarım.
Böyle yaparak, kollektif bilinçliğimizde temel bir
değişikliğin ortaya çıkmasına yardımcı olacaksınız. Bu
değişiklik, dini, politik, ekonomik, eğitim ve sosyal
değerlerimizde öyle büyük bir değişim yaratabilir ki, bir

altın çağın müjdecisi olabilir. Çünkü, tüm insanlar, sonunda


intikamcı, ödül veya ceza verici, dokunulmaz ve tanınamaz bir

tanrı kavramını bir kenara bırakıp, Tanrı ile yürüyen, işlevsel

bir dostluk kurarak Tanrı hakkında yeni bir bilinç geliştirerek,


Tanrı ile yeni bir ilişkiye girmiş olurlar.
Bu dostluk güçlü olduğu kadar bizi taşıyacağı yer de çok
önemlidir: sadece Yaratıcı ile derin bir bağımız olduğu yolun-

468
A[ışı[ma4ıi, Bir DiyaC09
da deneysel bir farkındalık elde etmekle kalmaz aynı zamanda
tüm yaşayan şeylerle Bir olduğumuz hakkında deneysel bir
farkındalığa varırız. Bu da, hayatımızda bu kadar acıya yol
açan inanışa, yani, aramızdan birini ya da bir grubun herhan-
gi bir şekilde diğerinden daha iyi olduğu inanışına bir son vere-
cektir.
Bu kitap bu konuda büyük bir mesaj göndermektedir.
Umarım, artık bu mesajı yaymak konusunda bana katılırsınız.
Bu ortaklıkta bana katılın, böylece Yirmi Birinci Yüzyıl' da, her
inançtan dini liderlerin, politik şahsiyetlerin, eğitimcilerin ve
sosyal bilginlerin Tanrı'nın davetini kabul ettiklerini ve şöyle
dediklerini görebiliriz:
"Bizimki daha iyi bir yol değildir, sadece farklı bir yoldur."
Bu, dünyayı değiştirecek sade, şaşırtıcı bir bildiridir.
Burada, tüm kültürel tarihimizi değiştirmekten, insanoğlu
için neyin doğru olduğu hakkında benimsenen kollektif
düşüncemizi sonsuza dek değiştirmekten bahsediyoruz.

En eski ve geniş kapsamlı tarih, ayrımcılık tarihidir. Bu tar-


ihte, kendimizin Tanrı'dan ayrı olduğumuzu ve bu nedenle de
birbirimizden ayrı olduğumuzu düşündük. Bu ayrı olma tari-
hinden, rekabet için duyduğumuz ihtiyaç doğdu, çünkü eğer
birbirimizden ayrıysak, her birimiz - her kişi, her kültür, her
millet - kendi kendimize yetmeliydik ve kısıtlı kaynaklar için
birbirimizle yarışmalıydık.
Bu yanlışanlamadan yola çıkarak, "daha iyi" düşüncesini
genelleştirdik. Çünkü eğer birbirimizle yarışıyorsak, yiyecek,

toprak, kaynaklar ve her tür ödül üzerindeki hakkımızın onur-


landırılması gereken bir hak olduğunu ilan etmek için bir
nedenimiz olmalıydı. Kendi kendimize bu nedenin, bizim
"daha iyi" olmamız olduğunu söyledik. Kazanmayı hak

469
TANRI İLE DOSTLUK
ediyorduk.
Göreli iyiliğimiz hakkındaki bu yargımız, kazanmak için
gerekli olduğuna inandığımız davranışlarımızı haklı çıkar­
mamıza izin verdi. Fakat, sahneyi zafer için değil, yenilgi için
düzenleyen, "daha iyi" olacağımızı hayal ederek
yaptıklarımızdır. Bu, insanlığın trajedisidir. "Daha iyi" tanımı
adına, halkları, etnik anlamda temizledik. Öncelikli
olduğumuzu iddia ettik ve kaynakları sakladık. Daha aşağı
diye tanımladıklarımız üzerinde hakimiyet kurduk ve onları
ümitsiz yaşamlar sürmeye mahkum ettik.
Tüm bunlar, insanlar Tanrı'ya yaklaşımlarının "daha iyi"
olduğuna, "daha iyi" bir yönetim şekline, "daha iyi" bir
ekonomik sisteme ya da toprak üzerinde hak iddia etmek için
"daha iyi" bir nedene sahip olduklarına inandıkları için mey-
dana geldi. Tanrı ile Sohbetler'in mesajı açıktır. Kimse daha iyi
değildir. Hepimiz Biriz. Ve tek bir ses gibi konuşmayı öğren­
medikçe. Dünya üzerinde barış kuramayız. Bu ses, akim,
şefkatin, sevginin sesi olmalıdır. İçimizdeki tanrısallığın sesi
olmalıdır.

Tanrı ile Sohbetler'in, Tanrı


ile Dostluğa yol
açacağını biliyorum ve budostluğun sonunda tek bir
sesten konuşmamızı sağlayacağını ve Tanrı ile Birleşmeyi
deneyimleyeceğimizi biliyorum.

Ve bu Ses, tıpkı Cennet'te olduğu gibi Dünya'da da duyu-


lacaktır.

470

You might also like