Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 5

Yakındoğu Türk Tarihinin Temelleri I Furkan Aydın

92230000284

Memlük Sisteminin Oluşumu

Memluk Nedir?

Memluk sisteminin orta çağ tarihi içerisindeki askeri organizasyonlardan bariz şekilde
farklı olması, tarihçilerin de tanımlama yaparken zorlanmasına sebep olmuştur. Erken dönem
araştırmacılar küçük yaşta satın alınarak yetiştirilmelerini göz önünde bulunarak memlukleri
“köle” olarak tanımlamışlardır. Oysaki isimlendirmeden dahi o dönemki kölelerden ayrılmış olan
memluklerin bugün kullandığımız anlamıyla kölelik ile alakaları yoktur. Malik oluna şey, mülk
kökünden türeyen memluk kelime anlamı olarak “harplerde esir düşerek satın alınan beyaz insan”
manasına gelmektedir.1 Yine aynı şekilde askeri köle olarak da isimlendirilebilir. 2 Tarlalarda veya
diğer hizmetkarlıklarda kullanılan kölelere “abd” denmesi ayrımı ortaya koymaktadır. Tarihi
olarak baktığımızda da herhangi bir köle grubun ordu yönetmek ve valilik yapmak gibi üst düzey
işlerle uğraştığı görülmemiştir. Yine aynı şekilde memluklerin bu unvanlarından gurur duymaları
ve yetenekleri ile başarılarının temsili olarak görmeleri, yine tekrarlayacağımız gibi bildiğimiz
anlamdaki kölelerden farklı olduklarını göstermektedir.

Satın alınan memluklerin ciddi bir askeri ve dini eğitim gördüklerini biliyoruz. Genç yaşta
alınan memlukler “tabak” adı verilen askeri okullarda savaş eğitimi alırlardı. 3 Bunun yanı sıra
tutulan hocalar ile dini eğitimlerde verilmekteydi. Memlukün tabak’a geldiğinde kaç yaşında
olduğu aldığı eğitimi etkilerdi. Çok küçük yaşta gelen memlukler daha yoğun bie dini eğitim
alırken, savaş eğitimleri yetişkinliğe yaklaştıkları yıllarda sıklaşırdı. Askeri eğitimleri yalnızca at
binme, ok atma, disipline riayet etmekten oluşmuyordu. Burada onlara yükselmek istiyorlarsa

1
Ozan İlter, Memlük Sistemi Üzerine,
2
P.M Holt, The Mamluk Institution, A Companion to History of Middle East, Editor Youssef M. Choueiri, 2005, 155
3
David Ayalon, Memlük Devletinde Kölelik Sistemi, Tarih İncelemeleri Dergisi, Çev: Samira Kortantamer 4(1), 211-
222
kendilerini geliştirmeleri gerektiği öğretiliyordu. Ayrıca memlukler arasında sıkı bir bağ vardı.
Satın alınırken veya azledilirken aynı grupta bulunan memlukler arasında “huşdaşiye” denilen bir
arkadaşlık oluşurdu. Büyük olan memluk küçük olanı gözetir, büyük memluke “ağa” küçük
memluke “ini” denilirdi. Ayrıca her memluk kendisini en son satın alan veya azleden efendisine
karşı büyük bir saygı beslerdi. Bu efendiye “mevla””, “üstat”, “seyyid” gibi isimler verilirdi. Bu
şekilde içlerinde bulundukları mücadele ve rekabet ortamı sayesinde iyi eğitim almış ve
kabiliyetli memlukler diğerleri arasından sıyrılarak siyasi tarihte önemli roller oynamışlardır.

Memluk Sisteminin Ortaya Çıkışı:

Emevî döneminde isyan eden Abbasilerin başarılı olmasındaki en büyük etken Emevilerin
Arap milliyetçi politikalarından rahatsız olan, ekseriyeti Farslardan ve Türklerden oluşan
mevaliler idi.4 Bunların desteği ile başa gelen Abbasi halifeleri gördükleri yardım karşılığında
onları yüksek mevkiler ile ödüllendirmişlerdi. Ancak bu durum özellikle Fars unsurun idari
kadroları ele geçirmesine ve halifeyi baskı altına almasına yol açmıştır. Halife Me’mun’un
kardeşi Emin ile giriştiği hilafet mücadelesinde Fars unsur Me’mun desteklemiş ve halife
olmasında büyük rol oynamıştır. Ancak bundan sonra halifeye yaptıkları baskılar toplum içinde
huzursuzluklara yol açmıştır. Özellikle Fazl b. Selh’in halifeye olayların gerçek yüzünü değil de
bilmesini istediği kadarını anlatması ve Abbasilerin siyah rengini kaldırarak Alevilerin yeşil
rengini kabul etmesi Bağdat’ta karışıklıklara sebep olmuş ve halk İbrahim b. Mehdi’ye biat
etmiştir. Durumun farkına varan Me’mun hemen harekete geçerek Fazl b. Selh’i katlettirmiş ve
Bağdat’a gelerek siyah renge itibarını iade etmiştir. Bu tarihten sonra siyasetini değiştiren
Me’mun Fars unsura karşı destek göreceği güç olarak Türkleri görmüştür. 5 Horasan’da
bulunduğu süreç içerisinde Türkler ile yakın ilişkiler kuran Me’mun onların savaştaki
cesaretlerini, dürüstlüklerini ve ahlaklarını biliyordu. Bu sebeple Bağdat’a döndükten sonra
Orduya Türklerin alınmasını devlet politikası haline getirerek, Memluk sisteminin başlangıç
adımlarını atmıştır. Yeni oluşturulan bu Türk birliklerine yine Türk komutanlar kumanda
etmekteydi.
4
Hakkı Dursun Yıldız, İslamiyet ve Türkler, İlgi Kültür Sanat, İstanbul, 2019, 59

5
Hakkı Dursun Yıldız, Türklerin Müslüman Olmaları, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, ed. Hakkı Dursun Yıldız
(İstanbul, Çağ yayınları, 1992), 6/19
Tabi ki bu Türklerin İslam devletlerinin ordularında ilk bulunuşları değildi. Türklerin
savaştaki kabiliyetleri Araplar arasında İslam öncesi dönemde dahi bilinmekteydi. Sasani orduları
içerisinde hem Arap hem Türk birliklerin bulunuyor olması birbirlerini tanımalarına vesile
olmuştur. Cahiliye dönemi Arap şiirlerinde Türklerden kahramanlık ve korkuyla karışık bir
hayranlıkla bahsedilir. Hatta Cahiz, Manak-ib al-Türk’te “Arap ordularının kalplerini Türkler gibi
hiç kimse titretmemiştir” der.6 Bu bilgiler ışığında Horasan ve Maveraünnehir bölgelerini
fetheden Emevîlerin Türkleri orduda kullanmadıklarını düşünmek gereklidir. Keza Horasan valisi
Ubeydullah b. Ziyad’ın Buhara üzerine çıktığı seferden dönerken yanında 2000 kadar Türk okçu
getirdiği ve onları Basra’ya yerleştirdiğini biliyoruz. Bu birliklerin getirilme sebebi özellikle Hz.
Ali taraftarı olan Arapların çıkardığı isyanlar karşısında güvenilir birlikler elde etmektir. Yine
aynı şekilde Kuteybe ve bölgeye atanan diğer valiler, bazı bölgeler çıktıkları fetihlerde barış şartı
olarak diğer seferlere belirli miktarlarda asker gönderilmesini istemiştir. Yine de Emevîlerin Arap
milliyetçi politikası sebebiyle bu birliklerden devamlı olarak yararlanılmadığı anlaşılmaktadır. Bu
birlikler sefer sonrasında yurtlarına geri dönmüşlerdir.

Halife Me’mun döneminde Türkler devlet içerisinde desteklenerek önemli konumlara


gelmiş ve büyük yararlılıklar göstermişlerdir. Özellikle iç isyanların bastırılmasında ve savaşlarda
büyük rol oynayan Türk komutanların nüfuzları hızla artmıştır. Abbasi iç siyasetinde rol
oynadıkları ilk önemli hadise Halife Me’mun’un dördüncü Bizans seferi dönüşünde ölmesi ile
ortaya çıkan vekalet tartışması olmuştur. Ordudaki Arap ve Fars unsurlar Me’mun’un oğlu
Abbas’ı desteklerken Türkler Mısır valisi ve halifenin kardeşi olan Mu’tasım’ı desteklemişlerdir. 7
Bu tartışmada Türkler ağır basmış olmalıdır ki Mu’tasım’a biat edilerek halifeliğe geldiğini
görmekteyiz. Bu Türklerin devlet içerisinde kısa zamanda ne kadar güçlendiğini göstermektedir.
Türklerin Mu’tasım’ı desteklemesinin sebebi, Halife Me’mun’un oluşturduğu Türk birlikleri
onun emrine vermesi ve Türklerden yeni askerler oluşturma görevine memur etmesidir. Bu
sayede Türkler ile yakın ilişkiler kuran Mu’tasım, onların desteği ile halife olmuştur. Mu’tasım
döneminde devlet kadrolarının az bir istisna ile Türklerden oluşturulması da aralarındaki ilişkiyi
yansıtmaktadır.

Türklerin yükselişi Me’mun döneminde olsa da tartışmasız en güçlü unsur haline


gelmeleri Mu’tasım devrinde olmuştur. Daha fazla Türk memluk alınarak ordu mevcudu

6
Ramazan Şeşen, Eski Arablar’a Göre Türkler,
7
Hakkı Dursun Yıldı, Türkler ve İslamiyet, 133
arttırılmıştır. Ancak Türklerin sayıca artışı Bağdat içerisinde rahatsızlığa sebep olmuştur. Bunun
üzerine Mu’tasım yeni bir şehir kurarak memlukleri ve hilafet merkezini buraya taşımaya karar
vermiştir. Bu kararın arkasındaki sebep tabi ki sadece çıkan karışıklıklar değildir. Ordunun
Türklerden oluşmaya başlamasıyla askerlikten uzaklaşan Araplar Bağdat’ta bilim, sanat ve felsefe
gibi alanlarla uğraşmaya başlamıştır. Bu uğraşlar neticesinde Beyt’ül Hikme tercüme faaliyetleri,
1001 gece masalları ve eğlenceler çoğalmış, Bağdat orta çağ açısından küçük bir aydınlanma
dönemi yaşamaya başlamıştır. Bunun farkında olan Mu’tasım, Türklerin bu ortama karışarak
savaşçılıklarını kaybetmelerini istememiş olmalıdır. 8 Yine aynı şekilde Türklerin yerel halk ile
karışmasını da istememiş olmalıdır ki Türk sanat ve mimarisine göre inşa ettirdiği Samarra
kentine memlukler yerleştirildikten sonra evlenmeleri için Türk cariyeler de getirtmesi bunun en
büyük örneğidir. Burada Türklere geniş iktalar verilmiş ve her ihtiyaçlarının karşılanması
sağlanmıştır. Böylece Abbasi imparatorluğu içerisinde Türklerin iktidar devri başlamıştır.

Kaynakça:

AYALON, D. (1989). Memlûk Devletinde Kölelik Sistemi. Tarih İncelemeleri Dergisi, 4(1), 211-247.

8
Mehmet Azimli, Abbasi Döneminde Türklerden Oluşturulan Ordu: Hassa Ordusu, Yeni Türkiye, İstanbul, 2016, 559-
560
AZİMLİ, M. (2016). Abbasi Döneminde Türklerden Oluşturulan Ordu: Hassa Ordusu, Yeni Türkiye,
İstanbul. 554-568
HOLT, P.M. (2005) The Mamluk Institution (Y.M. Choueiri, Dü.) A Companion to History of Middle East,
154-169
İLTER, O. (2020). Memlük Sistemi Üzerine, İstanbul
ŞEŞEN,R.(2010). Eski Araplara Göre Türkler. Journal of Turkology, 15, 11-36.
https://doi.org/10.18345/tm.73918
YILDIZ, H. D. (2016). İslamiyet ve Türkler. İstanbul: İlgi Kültür Sanat.

YILDIZ, H.D. (1986-1993). Türklerin Müslüman Olmaları (H. D. Yıldız, Dü.) Doğuştan Günümüze
Büyük İslam Tarihi, I-IXV+Ek, s. 55-79.

You might also like