Professional Documents
Culture Documents
Yardımcı Üreme Teknikleri Seçmeli Dersi - DMR
Yardımcı Üreme Teknikleri Seçmeli Dersi - DMR
Yardımcı Üreme Teknikleri Seçmeli Dersi - DMR
Merkezi sinir sistemi birtakım dış uyarılarla aktive ya da inhibe olur bu dış uyarılar
ya da
sosyal çevrede yaşam bölgesi feromon stres gibi etkiler de bir takım duyusal kiplerle Merkezi sinir
sistemine iletilir.
Aktive veya inhibe olan Merkezi sinir sistemi endokrin bezlere birtakım uyarılar gönderecektir.
Z
Endokrin bezler dişide ovaryum, erkekte ise testislerdir.
Hayvan yetiştiriciliğinde döl verimi oldukça büyük bir önem taşımaktadır. Döl verimi islahı olmadığı
taktirde hayvan ne ve yetiştiriciliğinden bahsedilebilir ne de hayvanlar sürdürebilir. Nesillerini Bu
nedenle verim özelliklerinin artırılmasına yönelik yapılan tüm çalışmalarda döl verimi üstünlüğü mutlaka
dikkate alınmalıdır.
on
İyi bir döl verimi elde edebilmek için;
1)Sürü içerisinde hijyenik önlemler iyi olmalı 2)Yapılacak olan suni tohumlamalarda en kaliteli boğa
spermaları kullanılmalı 3)Postpartum dönem kontrol altında tutularak iki doğum arasındaki süre
kısaltılmalı 4)infertilite ve steriliteye neden olan üreme ve yetiştirme hastalıkları engellenmeli
5)Beslenme, barındırma ve bakım şartları iyileştirilmli 6) Yetiştiriciler dölverimi konusunda
bilgilendirilmeli
*Reprodüksiyonun düzenli bir şekilde devamını sağlayan mekanizmaların başında hormonal kontrol.
Gelmektedir. *Sinir sistemi de sekonder rol oynar. *Reprodüksiyonda hormonal düzen; birbirini
etkileyen ve kontrol eden hassas, dengeli ve komplike bir sistemdir. Bu düzende çeşitli homonlar
birbirlerini stimüle Ve inhibe ederler.
*Yunanca bir kelime olan HORMON; kelime anlamı olarak uyarma, harekete geçirme anlamına
gelmektedir. *Vücudun özel bir bölgesinde üretilen ve kan yoluyla başka bölgelere aktarılarak bu
G
bölgelerdeki vücut fonksiyonlarını koordine eden veya tamamlayan kimyasal maddelerdir. Üretildikleri
doku içinde etki gösteren hormonlara Lokal Hormonlar denir.
Dişilerde reprodüktif olarak östrus dediğimiz kızgınlık olayı başlar. Bunu takiben ovulasyon şekillenir,
Graaf folikulunden ovumun atılmasına ovulasyon denir. Atılan ovum ampulla isthmus bölgesinde uygun
olan tek bir Sperm ile fertilize olacak Zigot oluşumu ve bölünmelerde bir sorun görülmezse gebelik Ve
sonunda doğum gerçekleşir
Ovum:
Sperm:
Spermatozoa:
Spermatozoon:
Z
Reprodüksiyon:
Ovaryum:
Reprodüktif hormonlar
Dişide
• Vücutta birden fazla hormonun kontrolünde gerçekleşen olaylar vardır. Ör: laktasyon
Gamet: cinsiyet hücresidir. Dişide ovum, erkekte sperm, spermatozoit veya spermatozoon.
Östrus: kızgınlık
Gün içinde 4 kez ikisi gece ikisi gündüz olacak şekilde ve her bir gözlemi yarımşar saat olacak şekilde
izlemesini söyleyeceğiz.
G
Öncelikle Hipotalamustan GnRH üretilir.
FSH folikülleri stimüle edecek folikülleri büyütecek FSH önce sekonder foliküllere etki eder. Sekonder
foliküllerin büyümesi sonucu tersiyer foliküller meydana gelecek. Foliküler büyüme cereyan ettiği süre
içerisinde aynı zamanda foliküler sıvı içerisinde östrojen üretimi de başlar. Bu östrojen üretiminde LH da
devreye girecek. Daha sonra estrojen üretimi maksimum seviyeye ulaşınca ovaryum içindeki birtakım
faktörler, LH'nin etkisi ne östrojenin yaptığı baskı nedeniyle ovulasyon gerçekleşir. Sonra ovulasyonun
gerçekleştiği yerde bir çukur meydana gelir. Ilk etapta bu çukurda bir kanlanma şekillenir ve yavaş yavaş
burada luteal hücreler aktivite göstermeye başlarlar ve bu hücreler hacimce büyüyerek korpus luteumu
oluştururlar. Bu luteal hücreler kanlı oldukları için ilk etaptaki başlangıç evresindeki korpus luteum
korpus hemorajikum olarak adlandırılır. Bu evrede yeterli miktarda progesteron salgılanmaz. Daha sonra
siklusun 5. gününden sonra aktif olarak progesteron üretmeye başlar kanlı olan Rengi de yavaş yavaş
sarıya dönmeye başlar. Aktif olarak progesteron salgılayan bu yapıya artık korpus luteum demeye
başlarız. Korpus luteum varlığını eğer gebelik şekillenmiş ise doğuma kadar sürdürür doğumdan sonra da
tamamıyla ortadan kalkmaz corpus albicans olarak mercimek tanesi büyüklüğünde ovaryumun
yüzeyinde canlının tüm yaşamı boyunca mevcudiyetini devam ettirir. Şayet gebelik şekillenmedi ise
uterus endometrium'undan pgf 2 alfa salgılanacak. Bu pgf2 alfa uterusun venlerinden ovaryum
arterlerine gelir ve bu arterlerin beslenememesine kansız kalmalarına neden olacak Orada kontraksiyon
oluşturduğu için Dolayısıyla korpus luteum varlığını yavaş yavaş kaybetmeye başlayacak kaybolunca da
aktif olarak salgıladığı progesteron kan düzeyindeki seviyesi azalmış olur progesteron azalınca gnrh
üzerindeki baskı ortadan kalkar ve sonuç olarak hayvan tekrar sikrus göstermeye başlar.
• Hormonların spesifik etkilerine maruz kalan hücrelere hedef hücre denir. * Hedef hücrelerde
Z
hormonların bağlandıkları spesifik reseptörler vardır. * Bir hormon hedef organlar üzerinde asıl
etkilerinin yanı sıra vücutta çeşitli etkiler yapabilir. Ör: östradiol
1) Protein hormonlar
Gonadotropik hormonlar olarak bildiğimiz FSH ve LH ile prolaktin, FSH etkisindeki PMSG, LH'ye
benzer etki gösteren HCG ve menapozdaki kadınlardan salgılanan hmg?
on 2) Steroid hormonlar
Gonadal hormonlar olarak bildiğimiz progesteron östrojen ve Testosteron hormonları bu
gruptadır
3) Yağ asitleri
Pgf2 alfa bu gruptandir.
1) Protein yapilı hormonlar kan plazmasında serbest halde bulunurlar. Depo edilirler.
2) Steroid yapılı hormonlar kanda büyük oranda özel proteinlere bağlı olarak taşınırlar. Depo
edilmezler.
2) Steroid yapılı hormonlar (MRNA, endoplazmik retikulum) Ör: Gonatlardan salgılanan hormonlar ve
adrenal korteksten salgılanan glukokortikoitler
Protein yapılı hormonlar ve yağ asitleri makromoleküllü hormonlardır ve hücre zarını geçemezler.
1) Hipotalamus
Z
– PRH (Prolactin Releasing Hormon)
* Hipotalamusta sentezlendikten sonra, aksonlar yolu ile median eminense aktarılır ve bu bölgede
depolanır. Uygun uyarım olduğunda HÖL'a taşınarak gonodotropiklerin sentez ve sekresyonunu yapar.
on
* Ovaryumlar üzerinde aktif CL varsa etkisiz kalır.
Corpus luteumu lize etmek için siklusun diöstrus evresinde uygulanan pgf 2 alfa uygulanır.
GNRH'nin özellikleri
1) Türe özgü değildir. Bu nedenle immun sistemi uyarmaz ve anafilaksiye neden olmaz. 2) Süte ve
ete geçmez. 3) Yarılanma ömrü 5-7 dak kadardır.
GNRH'nın Endikasyonları .
Lüteal yetersizliklerde ..
Hipofiz Ön Lop Hormonları Gonadotropik hormonlar (FSH, LH) ve prolaktin'dir. Bir de arka loptan
salgılanan LTH var.
Dişilerde;
Z
Östrojen üretimini stimüle eder. Bu etki LH varlığında olur.
* FSH'nın LH ile birlikte oluşturduğu preovulatör yükseliş; ovulasyonu teşvik eder, ayrıca gelecek siklus
için foliküllerin büyümesi ve olgunlaşmasını sağlar.
Erkeklerde;
Spermatogenezis için gerekli bir hormondur. Sertoli hücrelerinden ABP üretimini stimüle eder. FSH'nın
yarılanma ömrü 2 saattir. En yüksek düzeyde kısraklarda bulunur.
on
Endikasyonları;
Süperfolikülasyon oluşturmak (birden fazla folikul oluşturmak) (embriyo transferi konusuyla ilgili)
Postpartum hakiki anöstruslarda ( doğumdan sonraki gerçek anostrus, siklik aktivite olmaması)
LH (Lüteinizing Hormon)
Ovaryumlardaki teka hücrelerini, testisteki leydig hücrelerini uyararak androjen, luteal hücreleri
uyararak progesteron salgılanmasını teşvik etmektedir.
Ovumun olgunlaşması,
*Endikasyonları; ..
ovulasyon geçikmelerinde .
Hakiki anöstruslarda .
Suböstrus olgularında .
Z
«Pubertanın başlaması LH piklerinin sıklığının ve salgılanma düzeylerinin artmasıyla ilişkilidir.
*Östrojenin kandaki düzeyinin artması (inhibin aracılığıyla) FSH salınımının azalmasına yol açarken LH
salınımının artmasına yol açar.
Emzirme dönemlerinde prolaktin düzeylerinde görülen artış GNRH dolayısıyla FSH ve LH salınımını inhibe
on
eder.
Sonucta:
LTH (Prolaktin)
Dişilerde;
-laktasyonun başlatılması ve devamı için gereklidir. -Annelik içgüdüsünün ortaya çıkmasında önemli bir
rolü vardır.
G
Erkeklerde;
OKSİTOSİN
-Hipotalamustaki neuronlar tarafından sentez edilir. Sinir lifleri boyunca HAL'na gelip burada depo edilir.
-Genital ve meme düz kaslarını stimüle eder. Böylece sütün indiriimesi, erkek ve dişi gametlerin
transportunu sağlar.
Oksitosin CL tarafından da belirli miktarda salgılanır. Ör: Keçide oksitosinin CL'dan salgılanan
konsantrasyonu HAL'ndan salgılanan kadar yüksek olabilir.
Endikasyonları
Z
Sütün indirilmesi amacıyla, (Özellikle Mastitte memenin boşaltılması amacıyla)
Preparat Adları, Dozları ve Ticari Şekilleri: «Hiposin enj. Her mi de 10 i.Ü. etken madde bulunmaktadır.
on
«Oksitosin enj. 10 ml'lik flakonlarda. Her ml de 5 İ.Ü. etken madde bulunur. 10 ml'lik flakonlarda.
Dozu: Sütü indirmek amacıyla: ineklere 10-12 i.Ü., Koyun-Keçilere 5-10 1.Ü. iv verilmelidir. Uterusun
boşaltılması amacıyla; İneklere 50-10o i.Ü., Koyun-Keçilere 30-50 I.Ü. verilmelidir.
Doğum sonrası uterus kanamalarını kontrol eder. Organizmadaki su ve elektrolit dengesini sağlar.
TESTOSTERON
*LH'nin uyarımı ile Testislerin bağ dokusunda (interstisiyel dokusunda) bulunan leydig hücreleri
tarafından salgılanan steroid yapılı bir hormondur.
Dişi hayvanlarda yüksek dozda veya uzun süreli uygulamaları clitoral hipertrofi ve vaginitise sebep
olabilir. Gebe hayvanlarda kullanılması dişi fötüslerde şiddetli ürogenital anomalilere neden olur.
Etkileri
-Erkeklerde genital kanal sisteminin gelişmesi ve sekonder cinsiyet karakterlerinin ortaya çıkmasını
sağlar.
-Spermatogenezisi uyarır.
Endikasyonları
-Uterus kanamalarında,
Z
-köpeklerde kriptorşidi [(testislerin scrotuma inmemesi) (tek taraflı olursa üreyebilir)] ve yalancı
gebeliklerin tedavisinde.
Uyarılar;
Preparatları;
Afro tablet
Anadur amp
Testradiol amp
G
Testisan amp
PROGESTERON
Progesteronun normal fizyolojik etkisi hedef doku bir süre östrojen uyarısı aldıktan sonra şekillenir.
Etkileri
-LH sekresyonu üzerine negatif feedback etki yaparak östrus siklusunu düzenlemekte bir bakıma gebelik
hormonu olarak görev yapmaktadır
-Progesteron, uterustaki doku reddine neden olan T- lenfositlerini bloke ederek fetüsün ana tarafından
reddinin engellenmesinde rol alır.
-Hipotalamustan GNRH salgılanmasını dolayısıyla FSH salgılanmasını inhibe ederek yeni kızgınlığın
meydana gelmesini önler.
Z
Endikasyonları
– Östrus senkronizasyonunda,
- önlemek amacıyla,
( Suböstrus: ovaryumlardaki siklik sürecin gerçekleştiği yani folikül gelişimi, ovulasyon, CL gelişip lize
oluyor vs. Şeklinde seksüel siklusun tamamen cereyan ettiği ancak semptomların çok silik olması veya hiç
olmaması nedeniyle östrustan ayrılır. Buna sebep olan en büyük etkenler, bakım beslemedeki
sıkıntılardir)
( Anöstrus: luteal liste bağlı olarak hayvan kızgınlık göstermeyebilir, bakım beslemedeki sıkıntılar
nedeniyle kızgınlık göstermeyebilir.
G
Hakiki Anöstrus: Ovaryumlarda kesinlikle hiçbir siklik faaliyetin olmamasıdır. Ovaryumların tamamen
inaktif olmaları. Bu durumda progesteron rahatlıkla kullanılabilir.
- Kistik ovaryumlarda
(GNRH ve HCG uygulamalarının yetersiz olduğu durumlarda kombine veya yalnız başına)
-Corluton amp. i. Etem Bir ampülde 25mg progesteron ihtiva eder. -Corluton Depo amp. -Proluton amp. -
Perlutex enj. 10ml şişelerde Topkim
-Perlutex tablet 2 film ve 20 adet tablet Topkim (Her bir tablette 5mg medroxyprogesteron acetate
içerir.) Dişi köpeklerde östrusu durdurmak amacıyla ve dişi kedilerde östrusu uzun süre önlemek
amacıyla kullanılır. Dişi Köpeklerde: gelinceye kadar tedaviye başlanılmamalıdır. Östrusun durdurulması
için 4 gün süre ile günde 2 (iki) tablet ve bunu takiben 12 gün süreyle günde bir tablet 15kg dan fazla
olan köpeklerde doz iki misline çıkarılmalıdır. Dişi Kedilerde: tablet. Uygulama diöstrus ve başlatılmalıdır.
Proöstral kanama belirgin hale Östrusu önlemek için haftada 1 (bir) anöstrus devresinde
-Chornogest gri sünger özel aplikatörleri. 30-35-40mg Florogeston asetat emdirilmiş gri sünger özel
aplikatör yardımı ile yerleştirilir. Üreme sezonu içerisinde 14 gün, üreme sezonu dışında ise 12 gün
vaginada bırakılan sünger bu süre sonunda çıkarılır. Süngerin çıkarılmasından sonra Í.M. yolla 400-700 25
Adet ve ipinden yavaşça çekilerek IU. PMSG enjekte edilir. Koyunlar tohumlama öncesi ve sonrasında
stresten uzak tutulmalıdırlar.
Z
Koyunlar süngerin çıkarılmasından 48-72 saat sonra kızgınlık göstereceklerdir. Tohumlama her 10 koyun
için fertil olduğu bilinen ve iyi beslenmiş bir koç yapılmalıdır. Çıkarılmasından 48-60 saat sonra elde sıfat
veya tabii tohumlamada uygulanabilir. Suni tohumlama için en uygun saat süngerin çıkarılmasından
sonraki 65. Kullanılarak Koyunlarda süngerin saattir. (Buraya kadar atladık)
Not: Puberta ve üreme mevsiminin başlangıcı ile postpartum dönemde gözlenen ilk östrusun davranışsal
belirtiler görülmeksizin şekillenmesi progesteron eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Çünkü östrus
belirtilerinin ortaya çıkması için hipotalamusun östrojenle uyarılmadan önce belirli bir süre
on
progesteronla baskılanmasına ihtiyaç vardır.
ÖSTROJEN
Serviks gevşer.
Seviks ile anterior vaginadaki salgı yapan goblet hücrelerinden çara salgilanır.
G
Vulva gevşer ve ödematöz bir yapı kazanır.
Sekonder cinsiyet karakterlerinden, kemik gelişimi ile vücut yağının dağılımından da sorumludur.
Endikasyonları;
- Östrus belirtilerini başlatmak için,
- Dişi köpeklerde; pubertanın geçikmesi ve anöstrusun uzun sürmesi durumunda ve yalancı gebeliklerin
tedavisinde,
Z
- Karnivorlarda ovariohysterektomi operasyolarını izleyen komplikasyonların önüne geçilmesi amacıyla.
- libido fazlalığında
Pomad yapımında
Pelvis ligamentlerinin gevşemesi, vagina ve rektum prolapsusu ve kolay kemik kırılmaları şekillenir.
Preparatları
İNHİBİN
FSH'nın etkisiyle;
İnhibin,
hem erkeklerde hem de dişilerde (-) feedback ile hipofizden FSH salınımını kontrol eder.
RELAKSİN
Etkileri;
Z
Gebelik boyunca progesteronla birlikte uterus kontraksiyonlarını önler.
İmplantasyondan doğuma kadar olan dönem esnasında kanda ve idrarda tespit edilir….
Etkileri:
*Kısraklarda gebeliğin yaklaşık 40. Ve 150. Günleri arasında uterusun endometrial çukurcuklarındaki
fötal trofoblastik hücreler tarafından salgılanır…
*Hem LH hem de FSH'ya benzer özellikler FSH'ya benzer özellikler göstermesine rağmen, özellikleri daha
fazladır…..
*FSH'ya göre yarılanma ömrünün çok daha uzun (7 gün) olması ve çoğunlukla tek enjeksiyonunun yeterli
olması nedeniyle çoğu uygulamada FSH'ya tercih edilmektedir.
*Fizyolojik işlevi;
Kısraklarda gebelik esnasında folikül gelişimini uyarır, bu foliküllerden bazıları ovule olurken çoğu
lüteinleşir ve 40. Gün çevresinde regrese olmaya başlıyan gebelik CL'nun fonksiyonunu yüklenecek ve
gebeliğin devamı için gerekli progesteronu salgılayacak olan sekunder CL'ların şekillenmesine yardımcı
olur.
*Küçük Dozları ovaryumları uyarırken, Orta dozları ikizliği uyarmakta, Yüksek dozları süperfolikülasyona
neden olmaktadır.
Z
* Postpartum hakiki anöstruslarda
* Süperfolikülasyon çalışmalarında
MELATONİN
Hipotalamusun arka tarafında yer alan Pineal bez tarafından salgılanan bir hormondur.
on
* Memelilerde çevreden gelen ışığın etkisiyle oluşan, uyarılar Retinada sinirsel uyarılara dönüştürülür ve
Retinohipotalamik hat vasıtasıyla hipotalamusun ön kısmında bulunan suprachiasmatik nükleusa direk
nakledilir.
Pineal bez gün ışığı süresine bağlı olarak, gözlerden gelen sinirsel bilgi doğrultusunda melatonin
salgılama ritmini değiştirir.
*Etkisi;
Melatonin etkisini, mevsime bağlı poliöstrik hayvanlarda, çiftleşme mevsiminin başlaması veya sona
erdirilmesinde gösterir. Bu etkisini GNRH salgılanmasını etkilemek suretiyle gerçekleştirir.
G
KOYUNLARDA melatonin GNRH salgılanmasını stimüle eder.
*KOYUNLARDA sonbahar aylarında Melatonin salgılanma ritminin artması GNRH salgılanma ritminin
artmasını uyarır ve sonuçta'seksüel faaliyetlerin başlamasını doğurur.
*KISRAKLARDA ilkbahar aylarında melatonin salgılanma ritminin azalması, GNRH salgılanma ritmi
üzerindeki inhibe edici etkisinin ortadan kalkmasına yol açar. Sonuçta GNRH salgılanma ritmi artarken
seksüel faaliyetler başlar.
PGF2A
Salınım Yerleri;
Gebelik süresince PGF2A üretimi , gebeliğin anne tarafından tanınması ile üretimi başlıyan antilüteolitik
ajanlar tarafından inhibe edilir.
Z
İlk görevi; corpus luteumun yaşam süresini kontrol ederek hayvanlardaki üreme siklusu uzunluğunu
düzenlemektir.
PGF2a, gebe olmayan hayvanlarda ovulasyondan 15-17 gün sonra endometriyumdan salgılanıp uterus
venlerine verilmekte, buradan ovaryum, arterlerine difüzyonla geçerek CL'a giden damarlarda
kontraksiyon oluşturup lüteal hücrelerin kansız kalmasına beslenememelerine ve regrese olmalarına
sebep olur.
on
Etkileri;
1)PGF20, düz kaslar üzerine uyarıcı etkiye sahiptir. Bu nedenle SP ve ovumun taşınması ile doğumun
gerçekleşmesinde önemli görevleri vardır.
a)inekte; Doğal veya sentetik PGF2A ineklere siklusun 5- 17. Günleri arasında enjekte edildiğinde CL
geriler ve küçülür, kan progesteron düzeyi 12 saat içinde düşer, östrodiol oranı 48-72. Saate kadar
G
giderek artarak ortalama 72. Saatte östrus başlar. Sonraki 24-30. Saatlerde ovulasyon olur. Siklusun
diöstrus döneminde görülen bu olaylar diğer dönemlerde şekillenmez, siklus etkilenmeden normal
seyrine devam eder.
(Korpus luteumu neden lize etmek isteriz, çünkü hayvanı kızgınlığa getirmek için. Aktif bir CL varken
kızgınlık sekillenmez. Çünkü CL progesteron salgılar ve o da GNRH'yı baskılar.)
b) Koyunda;
D) Kısrakta; Kısrakta lüteolitik etki ovulasyonu izleyen 5. Günden itibaren görülmeye başlar.
e) Köpekte; Köpekler PGF2a'ya oldukça dirençlidir. 24 saat arayla 4-5 kez deri altı enjeksiyon gereklidir.
Karnivorlarda PGF2a enjeksiyonundan sonra husursuzluk, taşikardi, kusma, defekasyon, diyare ve
salivasyon artışı görülebilir. Bu durum 3 saat kadar sürebilir.
Z
Not: gebelikte PGF2a salgilanmaz.
REPRODÜKTİF FİZYOLOJİ
GAMETOGENEZİS
Tanımı; Canlıların yaşamın başlangıç evresini oluşturan erkek ve dişi gametlerin (spermatozoon ve ovum)
oluşum sürecine gametogenezis adı verilir.
on
Spermatogenezis ve oogenezis olarak 2'ye ayrılır.
Ampulla istmus bölgesinde fekondasyon (zigot oluşumu) (fertilizasyon, döllenme) şekillendiken sonra
oluşan zigot, uterusa doğru yol alırken hızlı bir şekilde bölünerek büyümeye devam eder. Türlere göre az
çok farkla 7. günde uterusa ulaşır.
Embriyonal hayatın başlarında erkeklik ve dişilik belli değildir. Bu döneme indifferent dönem adı verilir.
G
Aslında genetik olarak belli olan cinsiyet daha sonra ürogenital sistemin gelişmesiyle fenotipik olarak da
belli hale gelir.
Crista genitalis, gonatların çatısını oluşturur. Ancak burada cinsiyet hücreleri yoktur. Çünkü cinsiyet
hücrelerinin kökeni barsak epitelinden (endoderm) veya mezodermden gelir. Bu ilkel cinsiyet hücreleri
kan yoluyla veya ameboid hareketlerle göç ederek genital çıkıntılara ulaşır. Buraya geldiklerinde
bunlarda farklılaşmamıştır.
İlkel cinsiyet hücreleri bir taraftan mitoz yoluyla çoğalırken diğer taraftan da kordonlar yaparak
gonatların yüzeyinden derinlere doğru yayılır. Eğer yavru erkek olacaksa tubulus seminiferus
kontortusları (spermatogenesisin, sperm üretimi olan yer) oluşturur, dişi olacaksa ovaryumun
medullasını oluştururlar.
Gonatların yüzey epitellerinden gelen hücreler oogonyumların etrafını düzenli bir şekilde çevirirler ve
hacimce büyürler. Hacimce büyüyen bu hücrelere oosit 1, primer oosit adı verilir.
Bir kız çocuğu doğduğu zaman primer oositler I. Mayoz bölünmenin profaz dönemini bitirmişlerdir.
Bundan sonra uzun bir dinlenme -ki bu cinsel olgunluğa (puberta) kadar devam eder.
Z
buzağıda : 75 000
Yavru Erkek Olacaksa İndifferent Dönemde Salgılanan Anti-müllerian Hormonun Etkisi ile Müller
Kanalının Gelişimi Durur ve Wolf Kanalı Gelişmeye Başlar. Wolf Kanalından Ductus Defferensler Meydana
on
Gelir. Mezonefroz Borucuklarından (Orta Böbrek) Epididimisler ve Ductuli Defferentesler Meydana Gelir.
Yavru dişi olacalsa Wolf kanalının gelişimi durur Müller kanalının gelişmesi devam eder.
Müller kanalları, ovaryum kanallarını her ikisi geriye doğru birleşerek uterusu, serviks uteriyi ve vaginayı
meydana getirirler.
Wolf kanallarının artığı olan Gartner kanalları, özellikle ineklerde, uretranın dış deliğinin iki yanında
rudimenter olarak bulunurlar.
Sinus ürogenitalisten idrar kesesi, uretra, dış genital organlar meydana gelir.
G
OOGENEZİS
Fötal dönemde cinsiyet farklılaşmasını takiben primordiyal germ hücreleri mitoz bölünmeler geçirerek
çoğalırlar.
Çoğalma sonunda oogoniumlar 1. Mayoz bölünmenin (1. Olgunlaşma bölünmesi) profaz safhasına
girerler. Bu dönemdeki hücreler primer oosit adını alırlar. Primer oositler etrafı tek sıra epitelle kaplanır
ve Primordiyal follikül olarak beklerler.
*Dişi hayvanlar ovaryumları üzerinde primordiyal foliküllere sahip olarak doğarlar. sahip Bu foliküllerin-
oositlerin sayısı doğumdan sonra kesinlikle artmaz, hayvanın yaşamı boyunca giderek azalır.
I.MAYOZ bölünme folikülün preovulatör follikül olmasına kadar tamamlanmaz. Folikül preovulatör
gelişmesini tamamladığında ise Ovum kaldığı yerden MAYOZ bölünmesine devam eder.
Kısrak ve köpekte 1. Mayozun profaz evresindeyken ovulasyon şekillenir, dolayısıyla kısrak ve köpekte
ovulasyonla atılan hücre Primer oosit şeklinde olur.
Primer oosit kesinlikle döllenme yeteneğine sahip değildir. Sekonder oosit haline gelmeden döllenemez.
Mayoz bölünme sırasında ovumun nukleusu plazma membranına doğru hareket eder ve nukleus
membranı kaybolur.
1. MAYOZ bölünme gerçekleştikten sonra kromatinin yarısı ve az miktarda stoplazma 1. polar cisim
olarak atılır.
Z
Evcil hayvanların çoğunda 1. MAYOZ bölünme ovulasyondan birkaç saat önce tamamlanır ve bu hücre
sekonder oosit olarak isimlendirilir.
Kısrak ve köpekte 1. MAYOZ bölünme ve dolayısıyla 1. polar cismin atılması ovulasyondan sonra
meydana gelmektedir.
Kısrak ve köpek dışında ovulasyondan önce sekonder oosit 2. MAYOZ bölünmeye başlar. Ve genellikle
METAFAZ II safhasında ovulasyon gerçekleşir.
on
Ovulasyonu takiben spermatozoonun zona pellusidaya penetrasyonu ovumu aktive eder. Böylece 2.
Mayoz bölünme tamamlanır ve 2. Polar cisim atılır. Bu dönemde ovum ootid diye adlandırılır. Böylece
Oogenezis fertilizasyon sayesinde tamamlanır.
1-Primordiyal folikül: Ovum tek sıra folikül hücresi ile sarılmıştır. Doğumda var olan foliküllerdir.
2- Sekonder (Growing) folikül: Ovum 2 veya daha fazla folikül hücresi ile sarılıdır. Pubertadan sonra
gelişmeye başlar.
3-Tersiyer (Veziküler) folikül: Antrumludur. FSH'ın Oflowpla etki edebildiği foliküllerdir. Gelişir ve graaf
folikülü olur.
Bu hormonların etkisi ile önce primordial foliküller primer foliküllere, onlarda preantral yani sekunder
foliküllere dönüşür.
Bu süreçte oluşan foliküllerin kimi tersiyer folliküle dönüşür kimi ise atreziye olur.
Büyümekte olan folikül etrafındaki bağdoku teka tabakasını meydana getirir. Bu tabaka, stroma
hücrelerinden oluşan dış bölge (teka externa) ve epitel benzeri hücrelerden meydana gelen (teka
interna) iç tabakadan ibarettir. Teka interna steroid hormon üretir.
SPERMATOGENEZİS
Tubulus seminiferus kontartuslarda bulunan sertoli hürelerinin bazalında çoğalma yeteneğine sahip
germ hücrelerinin mitozla bölünmesiyle spermatogenezis başlar.
Bu hücre bölünmeleri takriben 6 mitoz ve 2 mayoz bölünmeden oluşur bunun sonucunda en ilkel erkek
cinsiyet hücresi olarak bilinen spermatogonyumlardan farklılaşmalar sonucu spermler (spermatozoit,
spermatozoon) şekillenir.
Z
Duvar yapısı, bazal membran, germinatif epitelyum hepsi aynı şey.
*Spermatogenezis Sperm kanallarının bazal membranlarında bulunan kök hücrelerden mitoz bölünme
yoluyla iki A tipi spermatogonium oluşur.
*Bunların bir tanesi bölünerek, A1, A2, A3, bazı türlerde A4'e kadar bölünmeye devam eder.
on
Intermedier, *Daha sonra B1 ve B2 Spermatogoniumlar oluşur.
Spermatositogenezis (çoğalma)
Spermiogenesis (başkalaşım)
1) Spermatositogenezis
G
Bu dönemde primordial germ hücreleri ard arda mitoz bölünmeler geçirerek çoğalırlar.
Ao tipi spermatogoniadan primer spermatosite kadar geçen aşamalarda hep mitoz yoluyla çoğalma
(bölünme) (6 kez) vardır.
Primer spermatosit mayozla sekonder spermatosit olur. 2n (diploid) olan genetik materyal n
(haploid)'e düşer. Bu aşamada DNA replikasyonu gerçekleşir ve hücre genetik materyalini tekrar 2n'e
çıkartır.
2n (diploid) genetik materyalli sekonder spermatosit tekrar bir mayoz daha geçirir ve n sayıda
(haploid) genetik materyali olur. Bu hücrelere spermatid denir. Spermatidlerde başkalaşıma
uğrayarak sperm ya da spermatozoon adını alırlar. (Spermatidler n)
Spermatidler yuvarlak hücre grubundadır ve ejekulasyonla atılmaz ama atılırsa bile dölleme yeteneği
yoktur. Küre hücreden raket hücreye kuyruklu orta kısımları vs. Olan hücreye dönüşmesi gerekir. Bu
olay tubulus seminiferus kontortusların lumen kısmında gerçekleşir.
Nukleusta ve stoplazmada birtakım değişimler olur. Temel olarak küre hücreden raket halini alır.
Z
*Tubulus seminiferusta başlar epididimiste tamamlanır
Nukleus Acrozom Plasma Membranı Apical Ridge Post Acrosomal Bölge Implantation Çukurluğu
Kapitulum Mitokondrial Helix 9 kalın Dış Fibril 9 +2 ince çift tubule
on
SPERMATOGENEZİSİ ETKİLEYEN OLAYLAR
3) Mevsim; Mevsimsel östrüs gösteren hayvanlarda etkilenme olur. Örneğin koçlarda ışık azaldıkça
sperma üretimi artar.
4) Beslenme; Yüksek seviyede bir beslenmeden normalin altında bir beslenmeye ani geçiş yapıldığında
geçici bir görülebilir.
5) Isı; Sperma kalitesi sıcak yaz aylarında düşmektedir. Skrotum üzerine ısı uygulandığında veya ısı
kaybına karşı skrotum izole edildiğinde spermatogenezis zayıflar. Spermatogenezis için Isının vücut
G
Sıcaklığından 4-7 derece daha düşük olması istenir.
Termoregülasyon mekanizmasında
4) Pleksus pampiniformis; Testise gelen kan testise girmeden önce testisten çıkan venlerin üzerinden
geçer ve soğur.
Z
epididimise taşınmasını sağlayan sıvıyı salgılar.
5) ABP'i sentezler.
*Germinal hücreler (özellikle haploid hücreler) vücudun immunolojik sisteminin dışında olduğu için
vücut tarafından yabancı hücre kabul edilirler.
1) Belirli substansların girişini önler ve belirli substansların (ABP, inhibin, tubullerin içindeki enzim
inhibitörleri) özel seviyelerinin sürdürülmesinde rol oynar.
G
2) İmmunolojik role sahiptir. Spermatozoonlar ve haploid germinal hücrelerle bu hücrelere karşı oluşan
antikorların reaksiyona girmesini önler.
SPERMATOZOONLARIN TAŞINMASI
Sertoli hücreleri vasıtasıyla tubul lumenine atılan spermatozoonlar hareket ve fertilizasyon yeteneğinden
yoksundurlar.
Ayrıca orta kısmın üzerinde protoplazmik damlacık denen stoplazma kalıntısı taşırlar. (Bu kalıntı
taşıyanlar istenmez)
Z
•üretilen spermatozoonların yarısı ejeküle edilemez.
Kültür medyumu
Ductuli eferentes
Ductus epididimis
Ductus deferens
Vesikula seminalis
Prostat
Seminal Plasmanın Kimyasal Yapısı
Fruktoz Sorbitol Gliserol Phosphorilcholine Laktik asit Yağ asitleri Amino asitler
Tampon Bileşikler
Bikarbonat ve sitrat
Z
Bu yolculukta birçok faktör etkilidir.
Ovumun Transportu
*Kısrak, köpek ve tilki dışındaki hayvanlarda ovulasyon 2. Mayoz bölünmenin Metefaz devresinde olur.
Ovumu ovulasyon sırasında hareketli bir hal alan infindibulum yakalar ovidukta sevk eder
on
İnfindibulum huni şeklinde ve uç kısmında serbest uzantıları olan bir yapıdadır.
Ovidukt içerisindeki sıvılar, siliyaların hareketleri ve kas kontraksiyonları ile ovum veya oositler
spermatozoitlerin hazır olarak bekledikleri fertilizasyon yeri olan ampullaya doğru transfer edilir. Bu tür
hareketler östrojen ve progesteron tarafından regüle edilir.
Spermatozoonların Transportu
Spermler üretildikleri tubulus seminiferus kontartuslardan tubulus seminiferus rektuslara geçer, rete
testis, epididimis, duktus efferentes, duktus ejakulatoryus, uretra ve dışarıya atılırlar.
Hücreler testisi terk ettikten sonra, epididimis gelirler. Burada taşınır, yoğunlaştırılır, olgunlaştırılır ve
kauda epididimiste depo edilirler Stoplazmik damlacıklardan kurtulur, akrozom ve orta kısmı küçülür.
G
Eğer sık ejekülasyon olursa stoplazmik damlacık artar
Çiftleşme ile sperma; Koyun ve tavşan vaginaya, Kısrak, domuz ve kemiricilerde serviksten uterusa
bırakılır.
Spermlerin hızı saniyede 80-100 um'dir. Sadece kendi hızları ile fertilizasyon yerine 1,5-2 saatte giderler.
Fakat birçok faktörle 5-20 dakikada ulaşmaktadır. Fertilizasyon yerine varmaları için gerekli süre tabii ve
suni tohumlamadan sonra 5 dak. Kabul edilmektedir Tavşanlarda bu süre 3-4 saattir. Birçok bariyer
aşmak zorundadır. Fertilizasyon yerinde en az 1000 sperm kalacak şekilde selekte olurlar.
1) Bir kısmı vaginal sekretle dışarı atılır. 2) Bir kısmını kanaldaki lökositler fagosite eder. 3) Bir kısmını da
ovidukttaki epitel hücreleri fagosite ederler.
Sperma; Eklenti bezleri sıvısı ile testis, epididimis, vas deferensin salgıları + spermatozoonlar
Sperma plazmasında bulunan kimyasal maddeler; frutoz, sorbitol, inositol, limon asidi, ergothionin
phosphorylcholin ve glycerinphosphorylcholin'dir.,
Z
Sperma plazmasının görevi; Spermatozoonların transportunda, Spermatozoonların aktivasyonu ve
metabolizmasında, Gerekli enerjiyi sağlamada görevlidir.
Suni tohumlama uygulamalarında başarılı olabilmek için; dişi üreme organlarının anatomik yapıları ve
bunların vücut içerisindeki konumlarının bilinmesi ayrıca fizyolojik fonksiyonlarının iyi anlaşılması
on
oldukça önemlidir.
Dişi üreme sistemi; ovaryumlar ve kanal sisteminden (oviduct, cornu uteriler, corpus uteri, cervix uteri,
vagina, vulva) ibarettir.
1) 2 ovaryum
2) 2 ovidukt
3) uterus
4) Vagina
OVARYUMLAR
G
*Ovaryumların yüzeyi folikül ve CL oluşumlarına bağlı olarak oldukça değişkendir.
*Ovaryumların bulundukları yer ile büyüklükleri ve şekilleri; hayvan türüne, yaşına ve seksüel siklusun
evrelerine ya da gebeliğe göre farklılıklar gösterir. Fındık ile ceviz büyüklüğünde 15-20 gr
ağırlığındadırlar.
* Ovaryumlar bel bölgesine peritondan gelen bağlarla (lig. Suspansorium ovari, mezovaryum) asılı
durumdadır.
Ovaryumun Görevleri
Ekzokrin görevi; dişi cinsiyet hücresi olan ovumun olgunlaştırılıp ovulasyonla kanal sistemine atılamasını
sağlamak.
Endokrin görevi; başta östrojen ve progesteron olmak üzere az miktarda testosteron, inhibin, oksitosin
ve relaksin salgılamak.
Dişi pubertaya eriştiğinde ovaryumlar faaliyete geçerek cortexinde yer alan primer foliküllerden belirli
bir miktarı gelişme devresine girer. Hayvanın tek veya birden fazla yavru doğurmasına bağlı olarak
gelişen bu foliküllerden 1 veya birkaç tanesi olgunluğa erişerek graaf folikülü halini alır ve ovulasyon
şekillenir diğerleri atrofiye olur. Bu faaliyet gebelik dışında herhangi bir bozukluk olmadığı taktirde
devam eder.
CL'un Büyüklüğü; CL'un hacimce büyümesi lüteal hücrelerin hipertrofisi sonucu şekillenir. Bir düvede
siklusun dönemlerine göre CL'un ort çapı 3-4. Günlerinde 8 mm 5-9. Günleri arasında 15 mm 15-16.
Günlerinde 20-25 mm Hayvan gebe kalmazsa siklusun 18. Gününden itibaren regresyon başlar ve 36 saat
içerisinde büyüklüğü yarıya düşer. Siklusun 20-21. Günlerinde çapı ortalama 10-12 mm'ye gerilemiş ve
Z
özel rengini kaybetmiştir.
OVİDUKT
*Ampullary-isthmic bölgesi;
* Oviductun faaliyetleri; östrojen tarafından stimüle edilir. Progesteron tarafından inhibe edilir.
UTERUS
*Uterusa gelen embriyo embriyonal ve fötal devreleri geçirip, doğum oluncaya kadar burada kalır.
*Uterus pelvis boşluğunun üst kısmına lig. Lata uteriler ile asılı vaziyettedir.
G
*Sevix uteri; düvelerde 1-2 cm çap, 3-4 cm uzunlukta ineklerde 3-5 cm çap, 8-10 cm uzunluktadır.
Uterusun fonksiyonları
*Spermatozoaların motilitesi
*Fetusun gelişimi
*Spermatozoonların transportu
Uterus
Embriyo uterusa tutunmadan önce embriyonun içerisindeki yolk (Blastocyst'in ortasında oluşan yolk
kesesini dolduran, embriyonun gelişimi için gerekli, depo besin maddesidir.) veya uterus sütü tarafından
beslenir. Uterusa tutunduktan sonra besin maddeleri ve artıkları yavru ile anne arasında oluşturulan
Z
plasental kan yoluyla taşınır.
Endometriyum, embriyonun dış membranlarının uterusa tutunması için bir mekanizma oluşturur. Bu
birleşim plasentayı oluşturur. Plasentom; Embriyonun yavru zarlarından çıkan chorionic villiler,
endometriyum üzerinde düğme şeklindeki çıkıntıların (caruncle) içerisine girerek plasentomu
oluştururlar. Gebeliğin sonuna doğru inekte 70-120, koyunda 88-96 kotiledon bağlantısı vardır.
VAGİNA
on
Doğum kanalı olan vagina genital organların dışa açılan bağlantısıdır. Vestibulum vagina ve vulva ile son
bulur. 25 cm olan uzunluğu gebelik sırasında 40 cm'ye çıkar. Vestibulum vaginanın ventralinde orificium
urethra eksterna bulunur ve bu kanalın ventralinde bir kör urethrale) bulunur buraya (diverticulum sub
sırasında kese ki tohumlama kateter, rahatlıkla girebilir.
Suni tohumlama uygulamalarında vulva ve vaginada saptanan bulgular dış kızgınlık belirtilerinin
değerlendirilmesinde çok önemlidir. Vagina muayenesi uygun bir spekulumla yapılır. Normalin dışındaki
her bulgu fizyolojik sınırlar dışında tutulmalı ve tohumlama yapılmamalıdır. Çaradaki beyazımsı,
sütümsü, kurumuş irin parçaları uterus yangısına işaret eder. Bu yangı bakteriyel kökenli endometritis
olabileceği gibi, trichomoniasis, vibriozis, tüberculozis vs'de olabilir.
Alınan sperma tabii yolla ejeküle edilen spermanın yapısına benzer olmalı.
2) Elektroejekülasyon yöntemi
3) Masaj yöntemi
Z
Penise masaj, köpekte
*Bir hayvandan ejekülatın tamamının ejekülat zarar görmeden ve mümkün olduğunca hiçbir yabancı
madde karışmadan alınabilmesi ancak suni vagina ile mümkündür.
Suni vagina östrustaki bir ineğin vaginasındaki bütün şartları taşımalıdır. Bunlar; ısı, basınç, kayganlık
Özellikle ısı ve basıncın gereğinden düşük veya yüksek olması, boğanın sperma vermemesine veya
sperma kalitesinin düşük olmasına neden olur.
İç lastik dış boru içerisinden geçirilir ve lastiklerle sabitlenir. Bağlantı hunisi ve toplama kadehi takılır.
Suni vagenin 3/2'si sıcaklığı 41-42°C'lik su ile doldurulur İç basıncın sağlanması için bir miktar hava
üflenir. Giriş kısmına vazelin veya özel kayganlaştırıcı sürülerek hazır hale getirilir.
1) Libidonun uyarılması;
Optimal hacimde ve konsantrasyonda sperma almak ve gerekli uyarımı sağlamak için boğa bir kaç kez
(travay içindeki boğa veya östrustaki inek veya fantom) atlatılmalı. Libido gösterme ve atlama süreleri
hayvandan hayvana farklılık göstereceğinden sabırlı olunmalıdır.
2) Ön sekretin akması;
Glans penisten ön sekretin akması üretrayı temizleyeceğinden spermanın daha kaliteli olmasına neden
Z
olur. Çünkü cowper bezin salgısı alkali olup sp'lar için zararlıdır.
3) Atlama ve kavrama;
Boğa partnerini gördükten sonra bazen birkaç saniyede, bazen ise 5-10 dakika gibi bir sürede atlar ve
kavrar.
5)Ejekülasyon;
Boğa ejekülasyon yaptıktan sonra suni vagina hemen çekilmemeli. Sperma toplama kadehi aşağıya
gelecek şekilde dikey tutularak lumende kalan spermanın aşağı akması sağlanır. Daha sonra sperma
toplama kadehinin bağlantısı çözülür ve avuç içine alınarak lab'a gönderilir.
ELEKTRO-EJEKÜLASYON YÖNTEMİ
Ejekülasyon, lokal olarak ampullanın kontraksiyonlarının pasif bir şekilde uyarılması veya ejekülasyon
merkezi üzerine indirekt etkileme ile oluşmaktadır.
G
Alınan sperma suni vagina ile alınan spermaya göre daha düşük kalitededir.
Koç, teke ve kediden sperma alma işleminde sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Uygun bir transformatör,
elektro stimülatör ve rektal probdan oluşur. Kedilere 0-8 volt, 5-200mA anestezi ile Koç ve tekeye 0-30
volt 5-300 mA bir elektrik akımı programları uygulanmaktadır.
MASAJ YÖNTEMİ
Sakin bir ortamda kızgınlıktaki bir dişi köpek varlığında veya alıştırılmış bir köpekten dişi köpek
yokluğunda kolaylıkla alınabilir.
Ön hazırlık olarak; 3 adet toplama kabı hazırlanır. Eldiven giyilir ve bir antibiyotikli pomat hazır tutulur,
köpeğin ağzı bağlanır. Dişi köpek önde erkek köpek arkada olacak şekilde tutulur. Sperma alacak kişi
eldiveni giyer ve köpeğin yan tarafına geçer.
SPERMA MUAYENESİ
Z
1) MAKROSKOBİK MUAYENE
2) MİKROSKOBİK MUAYENE
3) FİZİKOKİMYASAL MUAYENE
4) MİKROBİYOLOJİK MUAYENE
on
MAKROSKOBİK MUAYENE
1) Hacim
2) Renk
3) Kıvam (Viskosite)
4) Koku
HACİM (MİKTAR)
G
*Bir ejekülasyon sonrasında alınan sperma miktarıdır. *Dereceli sperma toplama kadehi ile ölçülür.
*Hacim; irk, yaş, çevre koşulları ile değişebilir. Ör: Genç boğa 1-2 ml Ergin boğa 2-8 ml sperma verir.
RENK
*Bazı isveç sığır ırkları ile yeşil yem yiyen boğalarda beta karotenden dolayı renk sarıdır.
KIVAM (VİSKOSİTE)
Z
KOKU
*Dış bakıda çok yoğun spermatozoon konsantrasyon ejekülatlarda kaynama ve girdap hareketleri
şeklinde görülür.
on
*Koç, teke, boğa spermaları yoğun olduğundan görülebilir.
KİTLE HAREKETİ (Mikroskobik Muayene) Isıtma tablalı mikroskopta bakmalıyız. Lamın üzerine lamel
kapatmayacağız. Taze sperma bakacağımızda Zaman kaybetmeden mikroskopta bakılmalıdır.
MİKROSKOBİK MUAYENE
1) MOTİLİTE
G
2) YOĞUNLUK
a) Hemositometrik yöntem
b) Fotolometrik yöntem
a) Boyama yöntemi
1) MOTİLİTE
*ileri yönde, güçlü, düzgün, doğrusal hareket eden spermatozoonların diğerlerine (duran, dönen,
kıpırdayan, büyük daireler çizen) oranıdır.
*Motilite ile fertilite arasında sıkı bir ilişki vardır. Çünkü sadece ileri yönde, güçlü, düzgün, doğrusal
hareket eden spermatozoonların ovumu dölleyebilme yeteneği vardır.
Motilite tesbitinde;
Z
*Yoğun spermalar serum fizyolojik veya özel sperma sulandırıcıları ile 1:1 veya 1:2 oranında sulandırılır.
2) YOĞUNLUK
Birim hacimde bulunan spermatozoon sayısına denir. Birim hacim 1 ml (cm³) olmakla beraber, bazen
mm3 olarak ta verilebilir. Yoğunluk sulandırma oranının saptanması için çok önemli bir bilgidir. Ayrıca
on
sperma kalitesi hakkında da fikir verir.
Kan hücrelerinin sayımında kullanılan yöntemdir. Eritrosit pipetine 0,5 çizgisine kadar taze sperma
çekilir. Pipetin dış ucu silindikten sonra 101 çizgisine kadar %3'lük NaCl çekilir. Pipetin iki ucu kapatılıp
yatay vaziyette birkaç dak sallanır ve ilk 2-3 damlası atılır. Thoma lamı Newton renk halkaları görülecek
şekilde hazırlanıp mikroskoba yerleştirilir. Pipetin ucu lam ile lamel arasına değdirilip bir miktar
sulandırılmış sperma bırakılır. Hücrelerin çökmesi için 2-3 dak beklenir. X400 büyütmede sayım yapılır.
Yoğunluk= Sayılan spermatozoon sayısı / Sayılan toplam küçük kare sayısı X Bir küçük kare hacmi X
Sulandırma oranı
Sağlıklı spermada da morfolojik bozukluk gösteren spermatozoonlar vardır. Bunların oranı önemlidir.
A) Boyama Yöntemi
A) Boyama Teknikleri
Çini mürekkebi, Eosin, Nigrosin, Eosin-nigrosin, Giemsa, Karras, Metilenblue, Opalblue, Fast green.
Boyama prosedürlerinde; Lam, lamel ve boyalar sperma ile aynı ısıda olmalı Boya solüsyonları taze olmali
lamların yağı alınmış olmalı sayımlar x400-x1000 büyütmelerde olmalı en az 200 spermatozoon sayılmalı
Bu yöntemde sperma özel solüsyonlarda tesbit edilir. Hazırlanan preparatlar faz-kontrast mikroskopta
incelenir.
4) ÖLÜ-CANLI ORANI
Spermlerin baş kısımlarında bulunan membran canlı spermlerde tahrip olmamıştır. Dolayısıyla boyayı
almazlar. Ölü spermlerde ise bu kısım zarar gördüğü için boyayı içine alır ve kolaylıkla belirlenebilir.
lam üzerine 1 damla sperma +1 damla eosin-nigrosin karıştırılıp froti çekilir ve 5'sn de kurutulur. Froti
Z
hazırlama ve kurutma işleminin uzun sürmesi ölü oranını arttırır.
FİZİKOKİMYASAL MUAYENE
B) Dayanıklılık testi
D) Katalaz deneyi
a) PH Değeri
*Spermada PH değerinin saptanması; hücrelerin yaşama yeteneğini etkilemesinin yanı sıra eklenti
bezlerinde yangı veya spermaya yabancı maddelerin karışması şüphesinde önemli bir kriterdir.
*İndikatör kağıtları ve PH ölçüm aletlerinin yardımı ile saptanabilir. *Boğalarda PH 6.2-6.8 arasındadır.
b) Dayanıklılık Testi
G
Spermanın oda isisında sulandırıldıktan sonra 5°C'de veya 40-44°C ısılarda ne kadar süre ile motilite ve
morfolojik bütünlüğünü koruduğu esasına dayanır.
Spermerin canlılığı hakkında bilgi veren değerlendirme metodlarından biridir. Spermatozoonlar seminal
plazmada bulunan fruktozu hücre içine alarak enerji elde etmek amacı ile reaksiyona sokarlar
(fruktolizis).
Fruktoz tespiti:Fruktoz spermlerin enerji ihtiyacını karşıladıkları şekerdir Seminal plazmaya boğada V.
Seminalisten, diğer hayvanlarda ise prostat bezinden karışır.
d) Katalaz Deneyi
Spermanın temiz olup olmadığını gösterir. Eğer spermada yabancı madde varsa ve ortamda H2O2
bulunuyorsa aşırı reaksiyon meydana gelecektir. Deney H2O2'nin parçalanması sonucu açığa çıkan gazın
miktarına bağlıdır.
MİKROBİYOLOJİK KONTROLLER
Z
Adenoviruslar
NOMENKLATÖR
Teratozoospermi: Morfolojileri ortadan sapmış. Boğa için anormal oranın %30 olması.
Oligozoospermi: Yoğunluğun orta dereceden düşük ise. Boğa için 0,4 x 106/ml
G
Hemospermi: Spermada kan olması
1- Seminal plazma
2- Sperm (Spermatozoon)
Enzim ve Koenzimler
*Enzimler kimyasal reaksiyonların katalizörü olarak hareket enerjisini sağlama bakımından genellikle orta
Z
kısım ve kuyrukta olur.
*Ayrıca ovumun penetrasyonu için gerekli olan ve akrozomda lokalize olmuş enzimler vardır. Başlıcaları;
Hiyaluronidaz enzimi;
Spermada hiyaluronidaz miktarı ile spermatozon konsantrasyonu arasında yüksek bir korelasyon vardır.
on
Spermada bu enzimin yokluğu, spermanın potansiyel fertilitesinin olmadığını gösterir.
Akrosin;
Epididimal spermatozoonlarda yüksek akrosin aktivitesi varken, ejeküle olmuş spermada aktivite azalır.
Nedeni spermaya ejekülasyon anında proteinaz inhibitörlerinin karışmasıdır. Yine kapasite olmuş sp'ların
akrosin aktivitesi ejeküle olmuş sp'lardan daha fazladır.
Süksinik dehidrogenaz
Sorbitol dehidrogenaz
Laktik dehidrogenaz
G
L-aminoasit oksidaz
Seminal plazmada;
Epididimis, Vas deferens, Prostate, Vesicule seminalis, Cowper bezlerinin salgıları karışmış olarak
bulunur.
Phosphorilcholine ve Glycerylphosphorilcholin
Sitrik asit
Z
Plazmadaki kalsiyumun bağlanmasında rol oynar.
Fruktoz
Spermatozoonun fruktoz ile teması ejekülayon sırasında ve VS bezinin salgı yapmasıyla olur.
on
SPERMADA BULUNAN DİĞER MADDELER
C vitamini;
C vitamini döl verimini önemli ölçüde etkiler. Döl verimi düşük olan boğalara i.V C vitamini enjeksiyonları
yapılır.
Prostaglandinler;
Nükleus; Kromozom ve genleri içerir. Nükleusun %45'i DNA'dan, %55'i arginin gibi aminoasitlerden
oluşmuştur.
2) Orta Bölüm
Orta kısım kuyruktan daha kalındır. İçinde mitokondrialar, sentriol halkaları ve fibriller vardır. Sentriol
motilitenin kontrol merkezidir.
3) Kuyruk
Spermatozoonun hareketini ve enerjisini sağlayan bölümüdür.
Stoplazmik damlacık; Boyun veya orta kısmın distal ucunda bulunan stoplazma artığıdır.
Z
on
G