Professional Documents
Culture Documents
Hafta
Hafta
"Susuz Yaz" filminde bir çiftçi, arazisinden çıkan suyun mülkiyetini talep ederek köylülerle
şiddetli bir tartışmaya girer. Üstelik açgözlü olduğu kadar cinsel açıdan hüsrana uğramış
durumdadır.
"İntikam Meleği / Kadın Hamlet" filminde, Fatma Girik'in en sıra dışı performanslardan biri
seyirciyle buluşuyor. Metin Erksan, biçimsel deneylerle bezeli bu alışılmadık Shakespeare
uyarlamasında, Fatma Girik'in hayali bir orkestrayı yönettiği unutulmaz sahneyi de
sinemamıza kazandırdı.
1975-1990 arası TRT bünyesinde çalışmalarına devam etti. Kısa hikâyelerden 30-70 dakika
arası kısa TV filmleri yaptı. Necip Fazıl Kısakürek’in Bir Adam Yaratmak ve Turan
Oflazoğlu’nun 4. Murad'ı gibi tiyatro eserlerinden TV filmleri yaptı.
10 Temmuz 2008'de TBMM tarafından Devlet Üstün Hizmet Madalyasına layık görülmüştür.
9 Temmuz'da geçirdiği by-pass ve kalp kapakçığı ameliyatı sonrası yoğun bakıma alınan Yücel
Çakmaklı, 23 Ağustos 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nde vefat
etmiştir.
1974: Memleketim
1985'te Amansız Yol, yolculuğun Angelopous filmlerindeki türden bir mistik atmosferi ortaya
koyarken, Körebe ise, Göl'e benzer psikolojik bir gerilimi ele alır. 1987'de ise Kavur'un ilk
başyapıtı Venedik Film Festivali'nde ses getirdi: Anayurt Oteli ile Ömer Kavur yönetmenliği,
Macit Koper ve Serra Yılmaz ise oyunculukları ile muhteşem bir baş yapıt ortaya
koymuşlardır. Yönetmen bu filmi çekmeden önce öğrencilik yıllarında bulunduğu Paris’te
Otel resepsiyonisti olarak çalışmıştır.
Orhan Pamuk'un "Kara Kitap" romanındaki öykülerden birinden hareketle çekilen Gizli
Yüz, Kavur'un ve Türk sinemasının başyapıtlarından biridir. Kavur'un esrarlı, içe dönen
yolculuk arayışının, yolculuğunun doruğu olan bu filmi, 1996'da Kavur'un "kendini
tekrarladığı" eleştirilerini aldığı Akrebin Yolculuğu izledi. 2000'de Melekler Evi,
2003'te Karşılaşma filmlerini yönetti.
1985 yılında yönetmenliğini Nesli Çölgeçen'in yaptığı, başrolü Şener Şen'in üstlendiği Züğürt
Ağa filminin senaryosunu yazdı. Turgul, bu filmden itibaren çektiği tüm filmlerde ve birkaçı
hariç senaryosunu yazdığı tüm filmlerde başrolü Şener Şen’e verdi. 1986 yılında Muhsin Bey,
1990 yılında Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni ve Gölge Oyunu filmlerini çekti.
1996 yılında Eşkıya filmini çekti. Eşkıya, Türk sinemasının o güne kadar en yüksek gişe hasılatı
yapan filmi oldu. Sinema eleştirmenleri ve akademisyen tarafından bu film Türk sinemasında
bir dönemin başlangıcı olarak görüldü. Yurtiçinde ve yurt dışında birçok ödüle değer görülen
Eşkiya, o yıl En İyi Yabancı Film dalında Türkiye'den Oscar'a aday gösterildi.
Senaristliğinin ve yönetmenliğini üslendiği Gönül Yarası adlı film 2005 yılında vizyona girdi ve
Yabancı Film dalında Türkiye'den Oscar adayı olarak gösterildi.
2010 yılında vizyona giren Av Mevsimi filmini yönetti Av Mevsimi filmi, 2.116.192 seyirci ile
büyük gişe hasılatı elde etti.
Nuri Bilge Ceylan'ın senaryosunu Ebru Ceylan ile yazdığı "Kış Uykusu", Cannes Film
Festivali'nde Altın Palmiye ödülü kazanarak, Türkiye sineması adına uluslararası alanda büyük
bir başarı elde etti. Babasından kalan oteli işletmek için Kapadokya'ya giden Aydın, burada
çöken kış havasının rahatsızlığını yaşarken içsel bir yolculuğa çıkar.
Nuri Bilge Ceylan'ın yönettiği ve senaryosunu Ebru Ceylan ile birlikte yazdığı "Bir Zamanlar
Anadolu"da taşrada bir yolculuğa çıkıyoruz. Bir katil, bir komiser, bir doktor ve bir savcının
gerilimli hikayesini izlediğimiz film, gerginlik hissini karakterler üzerinden başarılı bir şekilde
yaratıyor. "Bir Zamanlar Anadolu'da" filmi, Cannes Film Festivali'nde Büyük Jüri Ödülü'nün
sahibi oldu.
Nuri Bilge Ceylan, Ebru Ceylan ve Ercan Kesal'ın birlikte kaleme aldığı "Üç Maymun"un
yönetmen koltuğunda da Nuri Bilge Ceylan oturuyor. İletişimsizlikten muzdarip bir ailenin
babası, başkasının yerine hapse girer; anne, kocasının patronuna aşık olur; oğulları ise üç
maymundan hangisini oynaması gerektiği konusunda kararsızdır.
Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden Ferzan Özpetek, 1959 yılında İstanbul'da doğdu
ve İtalya'da yaşamakta. Kendine özgü bir tarzı olan yönetmen, filmlerinde sıcak bir atmosfer
yaratmak için doğal ışık ve renklerden yararlanmayı seviyor. Ferzan Özpetek, ilk uzun metrajlı
filmi olan "Hamam" (1997) ile Türk sinemasında ses getirdi. Ardından, "Harem Suare" (1999),
"La Finestra di Fronte" (2003), "Saturno Contro" (2007), "Mine Vaganti" (2010) ve "İstanbul
Kırmızısı" (2017) gibi pek çok başarılı filmi ile sinema dünyasında büyük bir yere sahip oldu.
Serseri Mayınlar, Mine Vaganti (2010) – IMDB Puanı 7.2
Yönetmen: Ferzan Özpetek
Oyuncular: Riccardo Scarmarcio, Nicole Grimaudo, Alessandro Preziosi, Ennio Fantastichini
Romantik dram türündeki "Cahil Periler" filminde, ölümcül bir araba kazasının ardından
Antonia, kocasının arkadaşlarıyla çıkmaya başlar ve onun hayatı hakkındaki gerçeği öğrenir.
Aşırı bunaldığı bir evliliğe sıkışıp kalan Giovanna, karşısına yeni taşınan komşusu Lorenzo'nun
hayatını izlemeye başlar. Lorenzo'nun yaşamı Giovanna için bir kaçış haline gelir. Sıra dışı bir
aşk hikayesi ile insanların geçmişlerinin, geleceklerinin ve şimdilerinin karmaşıklığına
odaklanıyoruz.
"Yeraltı" filminde bir adamın hayatı, düşünceleri, duyguları ve kendi karanlığını izliyoruz.
Dostoyevski'nin "Yeraltından Notlar" adlı romanından uyarlanan "Yeraltı" filmi, sırf tiksinmek
için hoş karşılanmadığı bir partiye kendisini davet ettiren Muharrem'i takip ediyor.
"Kader" filminde Bekir, hapisten çıkmak üzere olan Zagor'a aşık olan Uğur'u sevmektedir.
Zaten gergin olan bu aşk üçgeni, sıcak bir yaz gecesi Zagor'un birini öldürmesi ve Uğur'un
ortadan kaybolmasıyla kargaşaya sürüklenir.
Yeşim Ustaoğlu'nun yönettiği ve Sema Kaygusuz ile birlikte senaryosunu yazdığı "Pandora'nın
Kutusu", bir aile hikayesini anlatıyor. Birbirlerinden kopmuş üç kardeş, yaşlı annelerinin
kaybolduğu haberini alınca memlekete dönerek bir araya gelmek zorunda kalır. Annelerinin
kayboluşu, ardından İstanbul'a dönüşleri, kardeşler için hem kendi içlerinde hem de
birbirleriyle bir hesaplaşmaya dönüşür.
Dram türündeki "Güneşe Yolculuk" filminde, Tire köyünden yeni göç etmiş bir Türk genci
olan Mehmet, İstanbul sokaklarının altındaki su sızıntılarını aramaya başlar. Bir dizi tuhaf olay
nedeniyle hapsedilir ve acımasızca dövülür.