Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 10

VERGİ SON DERS PRATİKLERİ 28.12.

2023

Danıştay VDDGK, E. 2009/470, K. 2010/60, 12.2.2010


“İstemin Özeti: Gerçek bir emtia teslimine dayanmayan fatura düzenlediği vergi
tekniği raporuyla saptanan ... Makina Yedek Parça Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, ...
Medikal ve Orman Ürünleri Silah Sanayi veTicaret Limited Şirketi, ... İmalat İthalat Sanayi
ve Ticaret Limited Şirketi, ... Gelişim Sanayi Ticaret Anonim Şirketi, ... İnşaat Taahhüt ve
Silah Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, ... Metal Otomotiv İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited
Şirketi, ... Mengene Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, ... İnşaat Nakliyat Av Tüfekleri
Limited Şirketi, ... İnşaat Hafriyat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından düzenlenen
faturaları kayıtlarına dahil edip, faturalarda gösterilen yüklenmediği katma değer vergilerini
indirim ve iade konusu yaptığı belirlenen davacı adına 2001 vergilendirme dönemi için re'sen
salınan ve gecikme faizi eklenmeksizin hesaplanan vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerine
karşı açılan davayı reddeden Konya Vergi Mahkemesi, 21.11.2006 günlü ve E:2006/657,
K:2006/1388 sayılı kararına karşı davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu
Dairesi, 23.10.2007 günlü ve E:2007/395, K:2007/3546 sayılı kararıyla; kararın, katma değer
vergisi yönünden davanın reddi yolundaki hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemini
reddetmiş, matrahın bulunuş şekli, olayın niteliği ve oluş biçimi dikkate alındığında vergi
ziyaı cezalarının bir kata indirilmesi gerektiği gerekçesiyle üç kat vergi ziyaı cezası yönünden
davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasını bozmuş; tarafların karar düzeltme istemini,
26.11.2008 günlü ve E:2008/1937, K:2008/5561 sayılı kararıyla reddetmiştir.
Bozma kararına uymayan Konya Vergi Mahkemesi, 5.3.2009 günlü ve E:2009/219,
K:2009/319 sayılı kararıyla; vergilendirme hakkında verilen kararın vergi aslı yönünden
kesinleştiği, bozmanın vergi ziyaı cezasına ilişkin olduğu belirtildikten sonra 213 sayılı Vergi
Usul Kanununun 341'inci ve 344'üncü maddelerine değinerek, vergi ziyaına 359'uncu
maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde vergi ziyaı cezasının üç kat
uygulanacağının kurala bağlanmasının nedeninin, eylemin manevi unsuru olan vergi ziyaına
kasten sebebiyet verilmesi olduğu, kısaca kanun koyucunun, bu eylemlerde kasıt unsurunun
varlığını gözeterek cezasını ağırlaştırdığı, 359'. maddenin ( b ) fıkrasında sahte belgelerin
kayıtlara dahil edilmesi kaçakçılık suçunu oluşturan eylemler arasında sayıldığından, bu
sebeple vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, vergi ziyaı cezasının üç kat kesileceği,
matrahın bulunuş şeklinin veya dayanılacak kanıtlardan olduğu için incelemenin harici bir
araştırma ve tespite gerek duyulmaksızın tarh dosyası ve katma değer vergisi beyannameleri
üzerinden yapılmasının üç kat vergi ziyaı cezası kesilmesine etkisinin bulunmadığı, davacı
şirketle aynı ilçede faaliyette bulunan ve organizasyon şeklinde fatura düzenledikleri
Mahkemelerinin çeşitli kararlarıyla saptanan şirketlere ait faturaları kayıtlarına dahil eden
davacı şirketin, faturaları bilerek kullandığı, bunun aksini iddia normal ve mutad duruma
aykırı olduğundan, vergi ziyaı cezası yönünden davanın reddine ilişkin ilk kararında ısrar
etmiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, 19.6.2009
günlü ve E:2009/243, K:2009/319 sayılı kararıyla; davacıya fatura düzenleyen ... Makina
Yedek Parça Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi,... Medikal ve Orman Ürünleri Silah Sanayi ve
Ticaret Limited Şirketi, ... İmalat İthalat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, ... Gelişim Sanayi
Ticaret Anonim Şirketi, ... İnşaat Taahhüt ve Silah Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, ... Metal
Otomotiv İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, ... Mengene Sanayi ve Ticaret Limited
Şirketi, ... İnşaat Nakliyat Av Tüfekleri Limited Şirketi, ... İnşaat Hafriyat Sanayi ve Ticaret
Limited Şirketinin organizasyon halinde komisyon karşılığı gerçek bir emtia teslimine

1
dayanmayan fatura düzenledikleri ve bu faturaların davacının yasal defterlerine
kaydedildiğinde ihtilaf bulunmadığı, Vergi Usul Kanununun 359'uncu maddesinin ( b )
fıkrasının l'inci bendinde, vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve
ibraz mecburiyeti bulunan belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen gerçek bir
muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenleyenler veya kullananlar için
cezai yaptırım öngörüldüğü, davanın katma değer vergisine ilişkin kısmının reddi yolundaki
hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemi reddedildiğinden, yukarıda unvanı yer alan
firmaların düzenlediği faturaların gerçek bir muameleye dayanmayan faturalar olduğunda
ihtilaf kalmadığı, bu mükellefler tarafından düzenlenen faturaları kayıtlarına dahil eden
davacının 359'uncu madde kapsamındaki fiiliyle vergi ziyaına sebep olduğu, vergi ziyaına
359'uncu maddedeki fiillerle sebebiyet verilmesi halinde vergi ziyaı cezasının üç kat
kesilmesini öngören 213 sayılı Yasanın 344'üncü maddesi uyarınca, sahte belge kullandığında
ihtilaf bulunmayan davacı adına, bu nedenle salınan katma değer vergisinin üç katı tutarında
kesilen vergi ziyaı cezası yönünden davanın reddinde hukuka aykırılık bulunmadığı
gerekçesiyle temyiz istemini reddetmiştir.
Davacı tarafından, olayın niteliği ve oluş biçimine göre bir kat vergi ziyaı cezası
kesilmesinin hakkaniyet gereği olduğu, öte yandan Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca vergi
ziyaı cezası kesilmemesi gerektiğinin göz ardı edildiği, sahte faturanın kasıtlı olarak
kullanılmadığı ileri sürülerek kararın düzeltilmesi istenmiştir.
Savunmanın Özeti: Karar düzeltme isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hâkimi Selda GÜRSOYTRAK GÜLSEVEN'in Düşüncesi : Kararın
düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 54'üncü maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi
gerekeceği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Buket ORAL'ın Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri
sürülen nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54'üncü maddesinde yazılı
nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler
incelendikten sonra gereği görüşüldü:
KARAR : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesinde, Danıştay
dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verdikleri
kararlar hakkında, bu maddede yazılı sebeplerle kararın düzeltilmesinin istenebileceği kurala
bağlandığından ve dilekçede ileri sürülen sebepler bunlardan hiçbirine uymadığından,
SONUÇ : Karar düzeltme isteminin reddine, 12.02.2010 gününde oyçokluğu ile karar
verildi.
KARŞI OY :
X- Düzeltilmesi istenilen Kurul kararının "X" işaretli Karşı Oy yazısında belirtilen
hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca istemin kabulüyle Kurul kararı kaldırılarak ısrar
kararının bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
KARŞI OY :
XX- Düzeltilmesi istenilen Kurul kararının "XX" işaretli Karşı Oy yazısında belirtilen
hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca istemin kabulüyle Kurul kararı kaldırılarak ısrar
kararının bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum”.

2
ESAS UNSURU

SEBEP KONU
Maddi Sebep Hukuki Sebep
VERGİ ZİYAI CEZASI
Gerçeği yansıtmayan VERGİ ZİYAI SUÇU (3 kat oranında artırılmış)
faturaların defter VUK m.341
kayıtlarına geçirildiğinin (VUK m.359/b-1’de yer alan
tespit edilmesi üzerine fiille işlenmiş)
resen tahliyat ve sahte
belge kullanıldığı için de
üç kat vergi ziyaı cezası
kesilmiştir.

TİPİKLİK VE NEDENSELLİK BAĞI KURULMUŞTUR

Danıştay 3.D, E.1989/1488, K.1989/2863, 19.12.1989


“İsteğin Özeti: Müteahhitlik faaliyeti yanında mimar-mühendisi olarak serbest meslek
faaliyetinde de bulunulduğu halde, serbest meslek kazanç defteri tutmadığından bahisle
davacı adına 1986 yılı için kesilen usulsüzlük cezasına karşı açılan davayı; 193 sayılı Gelir
Vergisi Kanununun 37. maddesinin son fıkrası hükmüne göre, davacının ticari kazancıyla
ilgili olarak işletme defteri tuttuğundan, ayrıca serbest meslek kazanç defteri tutup
tutmamakta serbest olduğu, dilediğinde serbest meslek kazancını ticari işletmesi için tuttuğu
defterine yazabileceği, kanun koyucunun amacınında ayrı ayrı faaliyette bulunulsa dahi gelir
ve giderlerin bir defterde gösterilmesini sağlamak olduğu, öte yandan işletme defteri ile
serbest meslek kazanç defteri arasında büyük bir fark bulunmadığı, serbest meslek
kazancından elde edilen hasılatın işletme defterine yazılmadığı hususunda idarece bir tesbitin
yapılmadığı sebebiyle kesilen usulsüzlük cezasında isabet bulunmadığı gerekçesiyle kabul
ederek cezayı kaldıran ... Vergi Mahkemesinin 17.7.1987 gün ve E : 1987/219, K: 1987/309
sayılı kararının; serbest meslek faaliyetinden dolayı, serbest meslek kazanç defteri tasdik
ettirilip kullanılması gerektiği ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir. Tetkik Hakimi : Mehmet Ali Halıcı,
Savcı : Turgut Candan: Düşüncesi : İlgisi olmadığı halde müteahhitlik faaliyeti özel okul ve
hastanelerle benzeri işyerlerine benzetilerek verilen temyize konu kararda isabet
bulunmadığından bozularak; serbest meslek kazanç defteri tutmadığından bahisle davacı
adına kesilen usulsüzlük cezasına karşı açılan ve bu nedenle dayanağı bulunmayan davanın
reddinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Davacının serbest meslek kazancından elde ettiği kazancını müteahhitlik işi nedeniyle
tuttuğu işletme defterine kaydetmiş olması sebebiyle kesilen usulsüzlük cezasını ayrıca

3
serbest meslek kazanç defteri tutulmasına gerek olmadığından bahisle kaldıran vergi
mahkemesi kararı, vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 67. maddesinin Beşinci fıkrasında, serbest meslek
erbabının, mesleki kazançlarını Vergi Usul kanunu hükümlerine göre tuttukları serbest meslek
kazanç defteri`ne istinaden tespit edebilecekleri, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 210.
maddesinde de, serbest meslek erbabının bir ( kazanç defteri ) tutacağı, serbest meslek kazanç
defterinin gider tarafına yapılan giderlerin nevi ile yapıldığı tarih ve hasılat tarafına ise,
ücretin alındığı tarih ve miktarı ile kimden alındığının yazılacağı hükme bağlanmış olup, aynı
Kanunun 220. maddesinin 1. fıkrasında ise, serbest meslek kazanç defterlerinin tasdiki
mecburi defterlerden olduğu belirtilmiştir.
Diğer bir taraftan Vergi Usul Kanununun 30. maddesinin 2. fıkrasının 3. bendinde, bu
kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsinin veya bir kısmının tutulmamış veya
tasdik ettirilmemiş olması veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir
sebeple ibraz edilmemesi halleri resen takdir sebebi olarak sayılmıştır.
Herne kadar Vergi Mahkemesi; işletme defteri ile serbest meslek kazanç defteri
arasında büyük bir farkın bulunmadığı, mükellefin tarh yılında serbest meslek kazancını
işletme defterine kaydederek beyan etmiş olduğu, bunun dışında serbest meslek kazancını
yazmadığına dair idarece bir tesbitin yapılmadığı gerekçesiyle usulsüzlük cezasını terkin
etmiş ise de; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 351. maddesinde usulsüzlük vergi
kanunlarının şekle ve usule ilişkin hükümlerine riayet edilmemesi şeklinde tanımlanmış
olduğundan, serbest meslek faaliyeti için ayrıca defter tutma mecburiyeti bulunan davacının
serbest meslek kazancını işletme defterine hasılat olarak yazması onun vergi kanunlarının
şekle ve usule aykırı davranışını ortadan kaldırmıyacağı cihetle mükellef adına serbest meslek
kazanç defteri tutmaması nedeniyle kesilen usulsüzlük cezasını terkin eden mahkeme
kararında kanuna uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile ( x ) Vergi Mahkemesinin 17.7.1987
gün ve E : 1987/219, K: 1987/309 sayılı kararının bozulmasına; 2577 sayılı İdari Yargılama
usulü Kanununun 49. maddesinin 2. fıkrası hükmü uyarınca davanın reddine, 492 sayılı
Harçlar Kanununun 13. maddesinin ( J ) bendi gereğince işlemlerinin yarı harcından müstesna
bulunması sebebiyle Vergi Dairesi Müdürlüğünden peşin alınmayan 3.000.- ( Üçbin ) lira
temyiz başvurma harcı ile hüküm altına alınan ceza tutarının binde dördü oranında ve 7.500.-
( Yedibin beşyüz ) liradan az olmamak üzere hesaplanacak nisbi karar harcının davacıdan
alınmasına, 5.800.- ( Beşbin sekizyüz ) lira temyiz yargılama giderlerinin mükelleften
alınarak vergi dairesi müdürlüğüne verilmesine 19.12.1989 gününde oybirliği ile karar verildi.
D.D”.

ESAS UNSURU

SEBEP KONU
Maddi Sebep Hukuki Sebep VUK m.352 Usulsüzlük cezası

Mimar mühendis olan VUK m.352 Usulsüzlük


serbest meslek erbabı Defter tutma yükümlülüğüne
serbest meslek kazancı uymaması
defteri tutmak ve bunu
tasdik ettirmek zorundadır.
Ancak bu yükümlülüğe
uygun davranmamıştır.

4
TİPİKLİK VE NEDENSELLİK BAĞI KURULMUŞTUR

Danıştay 9.D, E:1999/665, K:2000/281, 3.2.2000


“İstemin Özeti : Yapılan denetimlerde iki adet ödeme kaydedici cihaz fişi
düzenlemediği ve düzenlediği fişlerin silik ve okunaksız olduğu tespit edilen yükümlü şirket
adına kesilen özel usulsüzlük ve usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle açılan davayı;
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353/2. maddesinde, ödeme kaydedici cihazla verilen fişlerin
düzenlenmediği, kullanılmadığı, bulundurulmadığı, düzenlenen belgelerin aslı ile örneğinde
farklı meblağlara yer verildiğinin veya gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespiti halinde
her bir belge için kanunda yazılı miktar kadar özel usulsüzlük cezası kesileceğinin, 352.
maddenin II. derece usulsüzlük fiillerine ilişkin kısmının 7. bendinde ise; vergi
beyannameleri, bildirimler, evrak ve vesikaların kanunen belli şekil ve muhteviyatı ve ekleri
ile bunlarla ilgili olarak yapılan diğer düzenlemelere ilişkin hükümlere uyulmamış olmasının
usulsüzlük cezasını gerektireceğinin hükme bağlandığı, olayda iki adet ödeme kaydedici cihaz
fişi düzenlemediği tespit edilen yükümlü şirket adına Vergi Usul Kanununun 353/2. maddesi
uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasında isabetsizlik olmadığı, ancak yapılan yoklamada
ödeme kaydedici cihazla verilen fişlerin şekil ve muhteviyatı itibariyle kanuna aykırılığı
yönünde bir tespit bulunmadığından, sözkonusu fişlerin silik ve okunaksız olması nedeniyle
usulsüzlük cezası kesilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle kısmen kabul ederek özel
usulsüzlük cezasını onayan, usulsüzlük cezasını ise kaldıran Bursa Vergi Mahkemesinin
8.10.1998 tarih ve 1998/881 sayılı kararının; Maliye Bakanlığının 1991/2 seri nolu İç
Genelgesinde, yapılan denetin sonucunda silik veya okunaksız ödeme kaydedici cihaz fişi
verdiği tespit edilenlere her bir belge için ikinci derece usulsüzlük cezası kesilmesinin
öngörüldüğü ileri sürülerek usulsüzlük cezasına ilişkin kısmının bozulması istenmektedir.
Savunmanın Özeti: Cevap verilmemiştir.
Savcı Işın Esen'in Düşüncesi: Temyiz başvurusu, düzenlenen ödeme kaydedici cihaz
fişinin silik ve okunaksız olduğunun tespiti üzerine kesilen usulsüzlük cezasını kaldıran vergi
mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 352/ll-7'nci maddesinde, vergi beyannameleri,
bildirimler, evrak ve vesikaların kanunen belli şekil ve muhteviyatı ve ekleri ile bunlarla ilgili
olarak yapılan diğer düzenlemelere ilişkin hükümlere uyulmamasının 2 nci derece usulsüzlük
cezasını gerektirdiği hükme bağlanmıştır. Perakende satış vesikası olarak kabul edilen ödeme
kaydedici cihaz fişlerinde mükellefin adı, soyadı, unvanı, adresi, bağlı bulunduğu vergi
dairesi, hesap numarası, satılan malın cinsi ve tutarı gibi bilgilerin silik ve okunaksız olması
halinde cihazın mali hafızasına bilgi kaydedilip edilmediği, edilmişse tam ve doğru bir kayıt
yapılıp yapılmadığı tespit edilemez. Bu durumda ödeme kaydedici cihaz fişi kesilmesinden
beklenen yasal gereklilik yerine getirilemediğinden kesilen usulsüzlük cezasında yasaya
aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile temyiz konusu kararın bozulması
gerekeceği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi Canan Koçyiğit'in Düşüncesi: İleri sürülen iddialar usule ve hukuka
uygun vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz
isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA

5
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü: Temyiz edilen
Bursa Vergi Mahkemesinin 8.10.1998 tarih ve 1998/881 sayılı kararında, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden
hiçbirisinin bulunmadığı anlaşıldığından,
SONUÇ : Temyiz isteminin reddine, anılan mahkeme kararının onanmasına 3.2.2000
tarihinde oybirliği ile karar verildi”.

ESAS UNSURU

SEBEP KONU
Maddi Sebep Hukuki Sebep VUK m.352
VUK m.353
Fişleri tutmaması Usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezası
usulsüzlük
Silik olması yani
okunmaması özel
usulsüzlüktür.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU


E. 2017/368
K. 2017/626
T. 13.12.2017

İstemin Özeti: Davacı adına, 2011 yılı yasal defter ve belgelerinin boş olduğunun tespit
edilmesi nedeniyle hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca, katma değer
vergisi indirimleri kabul edilmeyerek anılan yılın Mayıs ilâ Aralık dönemleri için re'sen
salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezası davaya konu yapılmıştır.
İstanbul 11. Vergi Mahkemesi 4.12.2014 gün ve E:2014/1757, 2014/2724 sayılı kararıyla;
2011 yılına ait yasal defter ve belgelerin boş olduğunun tespit edilmesi üzerine söz konusu
durumun tutanağa bağlandığı, davacı tarafından kayıtların bilgisayar ortamında tutulduğu
ileri sürülmüş ise de bununla ilgili bilgi ve belgeler dosyaya sunulmadığı gibi sunulmuş
olmasının da defter tutma yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı, defter ve belgeleri yasal
kayıt düzenine uygun şekilde tutmayan davacı, indirim hakkından yararlanmak için
gereken yasal koşullardan birini yerine getirmediğinden, katma değer vergisi indirimlerinin
reddi suretiyle yapılan cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı
reddetmiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay 9. Dairesi, 9.7.2015 gün ve E:2015/579,
K:2015/8458 sayılı kararıyla; katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için,
indirim konusu yapılacak verginin fatura veya benzeri belgeler üzerinde ayrıca
gösterilmesi ve söz konusu belgelerin kanuni defterlere kaydedilmiş olması gerektiği, 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda re'sen araştırma ilkesi benimsendiği, aynı
Kanunun 31'inci maddesinin atıfta bulunduğu Hukuk Muhakemeleri Kanununun 266'ncı
maddesinde, hakimin özel bilgi ve uzmanlık isteyen bir konuda bilirkişi incelemesi

6
yaptırmaya yetkili olduğunun kurala bağlandığı, davacı tarafından, dava ve temyiz
dilekçelerinde, bilgisayarda tutulan yasal defterlerin çıktısı ile alış belgelerinin ibraz
edilebileceği belirtildiğinden, Vergi Mahkemesince bu kayıt ve belgeler istenerek, vergi
dairesinin de haberdar edilmek suretiyle söz konusu belgelerin gerçekten alış yaptığı
emtiaya ait faturalar olup olmadığının araştırılması ve gerçek alış faturaları gözönüne
alınarak ödenecek verginin tespiti için gerekirse bilirkişi incelemesi de yaptırılarak
ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmek üzere kararı bozmuş, davalı idarenin karar
düzeltme istemini reddetmiştir.
İstanbul 11. Vergi Mahkemesi, 24.5.2017 gün ve E:2017/625, K:2017/1231 sayılı
kararıyla; ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak; Danıştay Vergi
Dava Daireleri Kurulunun 29.3.2017 gün ve E:2017/96, K:2017/179 sayılı kararının da bu
yönde olduğu gerekçesiyle ısrar etmiştir.
Davacı tarafından; mali müşavir nezdinde düzenlenen ve kendisini doğrudan ilgilendiren
tutanağın hukuken geçerli olmadığı, defter ve belgelerinin ancak kendisinden
istenebileceği, mali müşavirin işlemlerini incelemek üzere giden inceleme elemanının
inceleme yetkisinin, sadece mali müşavirin işlemleri ile sınırlı olduğu, muhasebeci
nezdinde bulunan (140) mükellefe ait defterlere el koyma yetkisi bulunmadığı ileri
sürülerek, ısrar kararının bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakiminin Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği
düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca tebligat işlemleri
tamamlandığından, yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca karar verilmesine
gerek görülmeyerek, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacı adına, 2011 yılı yasal defter ve belgelerinin boş olduğunun tespit edilmesi
nedeniyle hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca, katma değer vergisi
indirimleri kabul edilmeyerek anılan yılın Mayıs ilâ Aralık dönemleri için re'sen salınan bir
kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerine karşı açılan davanın reddi yolunda verilen
ısrar kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Vergi idaresinin, mükelleflerin vergi kanunlarına uyup uymadıklarını denetleme araçları ve
denetleme işlevini yerine getirirken tabi olacağı kurallar, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun
"Yoklama ve Vergi İncelemesi" başlıklı yedinci kısmında; Yoklama, Vergi İncelemeleri,
Arama ve Bilgi Toplama başlıklarını içeren dört bölümde, 127 ilâ 152/A maddeleri
arasında düzenlenmiştir,
Vergi Usul Kanununda, 2365 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle, ekonomik delil sistemi
kabul edilerek vergi incelemesinin kapsamı genişletilmiş; 134'üncü maddedeki
düzenlemeyle, vergi incelemesinin tanımı; ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu
araştırmak, tespit etmek ve sağlamak şeklinde, amacına işaret edilerek yapılmıştır.
Bu düzenlemeye paralel olarak 3'üncü madde ile iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan
veya normal ve olağan olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu
iddia eden tarafa yüklenilmiş, vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin
muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu düzenlemesiyle, vergi incelemelerinin ve

7
buna bağlı olarak da inceleme elemanlarının vergi matrahının tespitine yönelik yetkilerinin
sınırı belirlenmiş, inceleme elemanının inceleme yetkisini ne şekilde kullanacağı hususu da
belirli esaslara bağlanmıştır.
213 sayılı Kanunun "incelemede uyulacak esaslar" başlıklı 140'ına maddesinde, 6009 sayılı
Kanunla 2011 yılında yapılan düzenlemelerle, keyfi uygulamaların önüne geçilmesi
amacına yönelik olarak, vergi incelemesine ilişkin kurallar, daha net ve açık olarak
belirlenmiş, aynı amaçla hazırlanan Vergi İncelemelerinde Uyulacak Usul ve Esaslar
Hakkında Yönetmelik, 21.10.2011 tarih ve 29868 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
Bu düzenlemelerle inceleme elemanlarının, inceleme dönemini veya incelenen vergi
türünü re'sen genişletme veya mevcut inceleme kapsamında başka mükellefleri
inceleme yetkisi sona erdirilmiş; incelemeyi genişletme talebinde bulunması halinde,
görevlendirme yapma yetkisi, denetim biriminin takdirine bırakılmıştır.
Vergi Usul Kanununda yer alan düzenlemelere göre vergi incelemesinin, incelemeye tabi
olan mükellef veya vergi sorumlusunun iş yerinde yapılması genel kural olup iş yerinin
müsait olmaması, ölüm ve işi terk gibi zorunlu hallerin varlığı ile mükellef veya
sorumluların, incelemenin dairede yapılmasını isteme halleri, bu genel kuralın
istisnalarıdır. İncelemenin dairede yapılmasını gerektiren durumda ise ibraz zorunluluğuna
aykırı davranıştan söz edilebilmesi için defter ve belgelerin usulüne uygun tebliğ edilen
yazıyla istenmesi, ayrıca ibraz için yükümlülere belli bir süre verilmesi gerekmektedir.
Vergi inceleme elemanlarının, gerekli gördükleri hallerde aramalı vergi incelemesi yapma
yetkisi de bulunmaktadır. Kanunun sistematiğinden, başlı başına bir vergi denetim aracı
olmayıp vergi incelemesinin bir türü olduğu anlaşılan "arama" ve buna bağlı olarak da "el
koyma" tedbirleri; 213 sayılı Kanunun 142 ilâ 147'nci maddelerinde düzenlenmiştir.
İhbar ve yapılan incelemelerden hareketle bir mükellefin vergi kaçırdığına delalet
eden emarelerin bulunması halinde bu mükellef veya kaçakçılıkla ilgisi görülen diğer
şahıslar nezdinde ve üzerinde arama yapılabileceğini düzenleyen 142'nci maddede;
bu aramanın, gerekçeleri belirtilmek suretiyle sulh yargıcından izin talep edilmesi ve
sulh yargıcının da istenilen yerlerde arama yapılmasına karar vermiş olması şartıyla
yapılabileceği öngörülmüştür. Aramadan sonra, el konulması gereken bilgi ve belgelerle
ilgili uyulması gereken kurallar, Kanunun 143'üncü maddelerinde düzenlenmiş olup
birbirinin devamı olan her iki maddenin değerlendirilmesinden, doğrudan el koyma
imkanının bulunmadığı, öncesinde bir arama kararının bulunması gerektiği
sonucuna ulaşılmaktadır. Anayasanın 38'inci maddesinde de ifade edildiği üzere, Kanuna
aykırı olarak elde edilmiş bulguların delil olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Dosyanın incelenmesinden, ... adlı şahsın serbest muhasebeci ve mali müşavirlik
faaliyetiyle ilgili yapılan inceleme sırasında, muhasebe bürosunda muhafaza edilmekte
olup aralarında davacının da bulunduğu (140) mükellefin yasal defterlerinin boş
olduğu, kayıtların işlenmediği tespit edilerek, bu defterlere el konulduğu; bu durumun
adı geçen şahıs ile inceleme elemanı tarafından imzalanan 12.10.2013 tarihli tutanağa
bağlandığı ve bu tespite istinaden incelemeye alınan davacı adına, yasal defterlerinin boş
olması sebebiyle katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek uyuşmazlık dönemleri
için cezalı tarhiyat yapıldığı anlaşılmıştır.
Defter ve belgeleri usulüne uygun şekilde yazıyla ve yasada öngörülen süre verilerek
kendisinden istenmeyen davacının defterlerine, muhasebecisi hakkında başlatılan bir
inceleme sırasında ve muhasebecisinin iş yerinde, sulh yargıcından alınmış bir arama

8
kararı bulunmaksızın hukuk dışı yollarla el konulmuş ve davacının imzasını taşıyan
bir tutanak da düzenlenmemiş olması karşısında; vergi incelemesine ilişkin yasanın
emredici kurallarına aykırı olarak gerçekleştirilen yöntemler kullanılarak elde edilen
veriler doğrultusunda düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca yapılan tarhiyatın
hukuka uygun olduğundan söz edilemeyeceğinden, davanın reddi yolunda verilen
ısrar kararının bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 11. Vergi Mahkemesinin
24.5.2017 gün ve E:2017/625, K:2017/1231 sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden
verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına
gerek bulunmadığına, kararın tebliğ tarihini izleyen on beş (15) gün içinde Danıştay
nezdinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 13.12.2017 gününde oyçokluğuyla
karar verildi,
KARŞI OY
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe
karşısında vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından,
istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz

ESAS UNSURU

SEBEP KONU
Maddi Sebep Hukuki Sebep VERGİ ZİYAI CEZASI

Sulh yargıcından alınmış bir Arama VUK m.142


arama kararı olmadan arama
yapılarak vergi cezası kesilmiş
olması.
Arama işlemi hakim kararı
olmadan icra edilemez ve el
koyma işlemi icra edilemez
anayasa md.38e göre el
koyulan defterler delil olamaz.

9
10

You might also like