Dusunen Adam Dergisi

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 7

Yeme Bozuklukları ve Aile Yapısı:

Bir Gözden Geçirme

Dilek Ertuğ TOKER *, Çiçek HOCAOĞLU **

ÖZET

Yeme bozuklukları sıklığı son 50 yılda artış göstermektedir. Tarihçesine bakıldığında, değişik şekillerdeki yeme
bozukluklarının aslında uzun yıllar öncesinden beri var oldukları, ancak en çok bilinen yeme bozuklukları olan
Anoreksiya Nervoza ve Bulimia Nervozanın resmi sınıflandırma sistemlerine daha yakın tarihlerde girmiş olduk-
ları görülmektedir. Çok sayıda bedensel belirtinin ortaya çıkmasına neden olabilen, iyileşme ve sağaltımı güç,
depreşme riski yüksek, psikiyatrik bozukluklar arasında ölüm oranı yüksek yeme bozukluklarının etiyolojisinde
biyolojik açıdan genetik yük ve başta hipotalamik nöromediatör faktörlerin etkisi öne sürülmektedir. Psikolojik
etkenler arasında ise, aile yapısı, hasta ile ailesi arasındaki ilişkiler üzerine durulmakta ve bireyin anne-babası
ile kurduğu ilişki biçiminin yeme bozuklukları üzerinde etkili olduğu bildirilmektedir. Yeme bozukluğu olan has-
taların ailelerinin daha az empatik, daha az destekleyici ve daha yüksek başarı beklentisi içinde oldukları belir-
tilmektedir. Ayrıca yeme bozukluğu olan hastaların ailelerinde aile içi sorunlar ve tartışmalara, depresyon, ank-
siyete, alkolizm ve herhangi bir yeme bozukluğuna daha çok rastlanmaktadır. Bu çalışmada yeme bozukluğu ile
aile yapısı arasındaki ilişki literatür bulguları ile gözden geçirilmiştir.

Anahtar kelimeler: Yeme bozuklukları, anoreksiya, bulimia, aile yapısı

Düşünen Adam; 2009, 22(1-4):36-42

ABSTRACT

Eating Disorders and Family Structure: A Review

The frequency of eating disorders has been increased over the course of last 50 years. Its history reveals that
different forms of eating disorders have actually been existed for a long period of time but the most recognized
eating disorders like Anorexia Nervosa and Bulimia Nervosa have only recently been included to the official
classification systems. It is being argued that biological genetic load and hypothalamic neuromediator factors are
the main causes for the etiology of eating disorders, which may cause appearance of several physical symptoms,
have a poor prognosis, have a high risk of recurrence, and have a high rate of fatality among psychiatric disor-
ders. Among psychological factors, the emphasis is on family structure and the patient-family relations, and it’s
being claimed that the form of the relation that the patient has with his/her parents is effective on eating disorders.
It’s expressed that the families of patients with eating disorders are less emphatic, less supportive and have higher
expectations. Furthermore, findings reveal that more cases of familial problems and fights, depression, anxiety,
alcoholism and any kind of eating disorder are being encountered within the families of patients with eating
disorders. In this study the literature on the relationship between eating disorder and family structure has been
reviewed.

Key words: Eating disorders, anorexia nervoza, bulimia nervoza, family structure

* Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu, Uzm. Psi. Dan.


** Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı, Doç. Dr. Psikiyatr

36
Yeme Bozuklukları ve Aile Yapısı: Bir Gözden Geçirme Toker, Hocaoğlu

GİRİŞ Nervozadır. Bunların yanı sıra yiyecek olmayan


maddelerin yenmesi anlamına gelen pika ve
Yeme bozuklukları antik çağlardan bu yana yenilen yemeğin yeniden ağza getirilerek yine
değişen sıklık ve belirtilerle var olmuştur (1). çiğnenmesi gibi davranışlarla kendini gösteren
Andersen ve Yager’e (2005) göre, tarihçesine ruminasyan bozukluğu, tüm dünyada psikiyatrik
bakıldığında, değişik şekillerdeki yeme bozuk- hastalıklar sınıflandırmasında yer alan yeme ile
luklarının aslında uzun yıllar öncesinden beri ilgili davranım sorunlarıdır. YB, oluşma neden-
var oldukları, ancak anoreksiya nervozanın (AN) leri karmaşık, erken başlayan uzun süre devam
ve bulimia nervozanın (BN) resmi sınıflandırma eden ve terapötik güçlüklerle tanımlanan ölüm-
sistemlerine daha yakın tarihlerde girmiş olduk- cül sonuçları olan bozukluklardır (7). Kernberg’e
ları görülmektedir (2). Yeme Bozuklukları (YB) (8)
göre YB patolojisi, beden üzerine bir hücum-
Modern Çağ’ın hastalıkları arasında, hızla artan dur. Bu hastaların, sıklıkla metabolik ve psiko-
hastalık grubunda yer almaktadır. Zayıflıkla soyal komplikasyonlar yaşadıkları; aynı zaman-
çekiciliğin, incelik kavramının, estetik kaygıla- da yüksek düzeyde duygudurum ve anksiyete
rın değişmesi yeme bozukluklarını arttırmıştır. bozuklukları gösterdikleri; bunun yanısıra da izole
Kilolu insanların yaşlı göründüğü, incelik ve bir yaşam tarzı tercih ettikleri gözlenmiştir (9).
zarafetin daha çekici olduğu tarzındaki moda ve
anlayış özellikle genç kızlarda zayıf kalma, ince Aile Yapısı
olma arzusunu doğurmuştur (3). YB’nin psikana-
litik açıklamaları 1930’larda yapılmaya başlan- Aile, bir kurum olarak, hemen hemen her top-
mış ve bu açıklamalar bozulmuş yeme fonksiyo- lumda ve kültürde yüzyıllardır vardır. Pek çok
nu ve kusma üzerine odaklanmıştır. Neredeyse insan, sosyal bilimciler ve hükümetler, ailenin
tüm açıklamalar Freud’un açıklamalarından yola toplum ve birey için gerçekleştirdiği fonksiyon-
çıkarak “bozulmuş beslenme dürtüsü” ve “cin- lar nedeniyle, aileyi yeri doldurulamaz bir olgu
selliğin kontrolü” üzerinde durmuştur (4). YB, olarak düşünürler (10). Ailenin ve Aile İçinde
psikiyatride nedenleri ve sağaltımı tartışmalı bir Çocuğun Korunması ve Çocuğun Statüsü
hastalık grubudur. Sonuçları ve komplikasyonla- Komisyonu Raporu’na (11) göre, aile, ilk sosyal
rı açısından önemli riskler taşımaktadır. Otuz deneyimlerin yaşandığı, yetişkin dünyasına ait
yıllık süreç içerisinde Anoreksiya Nervoza (AN) ilk verilerin toplandığı, yüz yüze ve içten ilişki-
hastalarının % 25’i yaşamını kaybetmekte, % lerin en güçlü olduğu birincil gruplardandır.
25’i kronikleşmekte yani düşük beden ağırlığı Bireyin ilk sosyal çevresi olan aile şüphesiz ki,
ile yaşamlarına devam etmekte ya da bulimia bireyin üzerinde toplumun etkisini hissettirdiği
nervoza (BN) geliştirerek kilolarında büyük ilk yerdir (12). Birey, aile ve toplum arasındaki
oynamalar oluşmaktadır (5). Kadınlarda erkekle- bağlantı insan psikolojisini anlamada büyük
re oranla on kat daha fazla görülür ve genel önem taşır. Ailede oluşan kişiler arası dinamik-
yaygınlık oranı % 1’dir (6). ler çocuk üzerinde oluşan güçlü etki nedeniyle
çoğu araştırmacının ilgi odağı olmuştur (13).
“Yeme Bozuklukları” (YB); yeme davranışına
yönelik tüm bozuklukları bir çatı altında topla- Aile olgusu her ne kadar tarih içinde ve bir top-
yan, bu rahatsızlıkları anmak için kullanılan lumdan diğerine farklı anlamlar taşıyabilmek-
genel bir tanımlamadır. En bilinen yeme bozuk- teyse de, içinde neredeyse evrensel sayılabilecek
lukları, Anoreksiya Nervoza ve Bulimia bazı gelişimsel olayların yaşandığı sosyal bir

37
Yeme Bozuklukları ve Aile Yapısı: Bir Gözden Geçirme Toker, Hocaoğlu

birimi de ortaya koyar. Bu sosyal üniteyi oluştu- serbest bırakıcı), kişiliği, bireylerin çekingen,
ran bireylerin birbirlerine olan güçlü bağlılıkları ürkek cüretli olmaları biçiminde etkilediği görül-
ve sadakatleri uzun yıllar sürer. İşte belki de aile mektedir. Yapılan bu çalışmada, çekingen davra-
kavramının en ayırt edici anlamını yükleyen bu nışlar gösteren yöneticilerin, kendilerine, yetiş-
kalıcılık özelliğidir (14). me dönemlerinde baskıcı davranıldığı, bugünkü
ürkekliklerinin altında “otoriter” tarzın olduğu
Aile, bireyin kişiliğinin oluşumunda ve toplum- görülmüştür. Anne-baba tutumlarının gençlerin
sallaşmasında etkin bir faktör olarak, toplumun davranışları üzerindeki etkisi araştırıldığında,
sosyokültürel özelliklerini bireye aktarmaktadır. tutumların genellikle, ”demokratik”, “otoriter”
Böylece aile, birey davranışlarını düzenleyici bir ve “serbest bırakıcı” olarak tanımlandığı görül-
sosyal ortam özelliği kazanmaktadır. Bireysel mektedir (15). Akbağ (21) tarafından yapılan bir
yaşamda insanlar, kişisel sorunlarıyla ilgili araştırmada, demokratik ve otoriter olarak algı-
kararlarını bile kendileri kolayca alamamakta, lanan anne-baba tutumlarının, gençlerin uyum
güvendikleri ve inandıkları kişilerin görüşlerini düzeylerine etkisi incelenmiş; otoriter ortamda
alma gereği duymaktadırlar. Bu bağlamda, birey yetişen gençlerin uyum düzeylerinin daha düşük,
kararlarını etkileyen kişiler olarak, öncelikle aile demokratik ortamda yetişen gençlerin ise birey-
bireyleri düşünülebilir (15). Aile sistemi kuramcı- sel ve sosyal uyumlarının yüksek olduğu görül-
ları, her üyenin birbiri ile ilişkili olduğunu; sis- müştür. Ekşi (22) babanın olumlu ilgisi ve sevgisi
temin işleyişinin görünmeyen kurallarla yürütül- ile liderlik ve uyum yeteneği arasında da ilişki
düğünü ve belli bir denge veya homeostazisi bulunmaktadır. Kuzgun (23) otoriter, demokratik
sağladığını savunurlar (16). Anne-baba tutumları- ve serbest bırakıcı (ilgisiz) olarak algılanan
na ilişkin literatürde çeşitli sınıflandırmalar anne-baba tutumlarının, bireylerin kendilerini
bulunmaktadır. Yavuzer (17) anne-baba tutumları- gerçekleştirmeleri üzerinde etkisi bulunduğunu
nı dört grup altında toplamaktadır: Aşırı baskıcı belirtmektedir. Demokratik tutumun kendini
ve otoriter tutum, güven verici ve hoşgörülü gerçekleştirme üzerinde olumlu etkisi olurken,
tutum. Santrock (18) tarafından yapılan bir başka otoriter tutum kendini gerçekleştirmeyi olumsuz
sınıflandırmada anne-baba tutumları, yetkili, olarak etkilemektedir. Bu etkilerin yanı sıra
yetkeci ve serbest bırakan olarak gösterilmekte- Middleton (24) bireylerin kariyer gelişimlerinde
dir. ve eğitim hedeflerinin saptanmasında, ailelerin
önemli bir rolü olduğu saptanmıştır. Parsons’a
Uluslararası Aile Yılı Özel İhtisas Komisyon (25)
göre çocukların nasıl düşündüğü ve nasıl
raporlarında (19) bildirilen ülkemizde anne baba- davranışlar sergiledikleri ailelerinde yaşadıkları
çocuk ilişkileri üzerine yapılan araştırmalar, aile deneyimlerle bağlantılıdır. İşte bu yüzdendir ki
içi etkileşimin niteliğinin ailenin sosyoekono- toplumda; gelecek nesiller için, ancak yaşamda
mik ve kültürel yapısı ve değerlerine bağlı ola- birey ilişkileri ve davranışları sağlıklı ve işlevsel
rak değiştiğini gösterir. olduğu sürece, sağlıklı ve başarılı insanlar orta-
ya çıktığı söylenebilir. Kısaca aile, toplum gele-
Türkel (20) tarafından yapılan çalışmada, demok- ceği için önemli bir unsurdur.
ratik ve özgürlükçü aile ortamlarında yetişen
kişilerin “başarılı yönetici” olacakları konusun- Aile ve YB İlişkisi
da bir eğilim olduğu bildirilmiştir. Ailelerin
seçtiği davranış tarzlarının (özgürlükçü, otoriter, Pek çok psikiyatrik sorunu incelerken ailenin

38
Yeme Bozuklukları ve Aile Yapısı: Bir Gözden Geçirme Toker, Hocaoğlu

yadsınamayacak etkileri karşımıza çıkmaktadır. yöneltir (3). Stern ve ark. (29) göre başarı konusu
Kişiliği, yaşam görüşünü, davranışları etkileyen yeme bozukluğu görülen kadınların ailelerinde
en önemli çevre elbette ki aile, anne-babadır. sıkça vurgulanır. AN’lilerin ailesinde belirgin
Aile içi ilişkiler, paylaşımlar, anne ve babanın olarak gözlenen mükemmeliyetçilik, duyguların
karakter özellikleri ile çocuklarına yaklaşımları bastırılması, diyet yapma ve şişmanlık korkusu,
çocukların geleceğini etkilemektedir. Aşırı koru- teşhircilik, ebeveyn çatışmaları gibi özellikler,
yucu ebeveynler veya çocukları ile mesafeli şişman vakaların ailelerinde aynı oranda gözlen-
ilişkiler içinde olan, duygusal uzaklığı tercih memektedir (30). Hamlett ve Curry’ye (31) göre
eden ebeveynler farklı şekillerde çocuklarının aile dinamikleri açısından baktığımızda da kadın
yeme davranışlarını etkileyebilmektedir. Diğer ve erkek hastalar arasındaki benzerlik göze çarp-
yandan kimi ailelerde çocuklar kendilerini yal- maktadır. Çalışmalarda anorektik ergen erkek-
nız, reddedilmiş hissedip aileleri tarafından anla- lerle babası ve babasının temsil ettiği erkeksili-
şılmadıklarını düşünebilirler. Böylece kendileri- ğin rol modeli arasındaki ilişkiye dikkat çekil-
ni kanıtlama ve onay alma mekanizmasını fizik- miştir. Bazı çalışmalar aşırı çelişkili ve zayıf
sel özellikleri üzerinden kurmaya çalışabilirler baba-oğul ilişkilerinden bahsetse de daha tipik
(1)
. Yeme, ebeveyn-çocuk ilişkisinin ve duygusal olan oğlundan psikolojik anlamda uzak olan
durumun duyarlı bir göstergesidir (26). babadır. Anorektik erkeklerin babaları erkeksili-
ğin güçlü kültürel imajlarına (hatta belki stero-
Aile ilişkileri büyük çoğunlukla yeme bozuklu- tiplerine) uymaktadır ve bu, alkol kullanımı gibi
ğunun nedenleri arasında yer almaktadır. BN erkeksiliğe eşlik eden daha olumsuz davranışları
tanısı almış hastaların pek çoğunun aile öyküleri da kapsar. Babaların ilgi eksikliğine zıt olacak
incelendiğinde, sorunlu aile ilişkileri göze çarp- şekilde, anorektik erkeklerin anneleri çoğunluk-
maktadır. Hastalar anne babalarını “uzak ve la “aşırı ilgili, aşırı korumacı ve aşırı bağımlı”
reddedici olarak tanımlarlar. Bazı bulgular has- olarak tanımlanmaktadır. Ayrılma zorlukları ve
taların ailelerinde yakın fakat sorunlu ilişkilerin aşırı çelişkili ilişkiler içinde sınırların olmaması-
söz konusu olduğunu göstermektedir (3). Yeme na dikkat çekilmiştir (31). Carlat ve Camargo’ya
nöbetlerinin anne ile bütünleşmeyi temsil ettiği- (32)
göre bulimiklerin aileleri; desteklemeyen,
ni, ancak sonrasında anneden ayrılma ve birey- kaotik ve sır saklamaya eğilimli ailelerdir.
selleşme çabasının dışa atım ve kusma davranış-
ları olarak kendini gösterdiğini düşündürmekte- Bulimiklerin sıklıkla kilo kaybetmek için aile
dir (3). Bu hastalarda çocuğun özerkliğinin geliş- baskılarından sonra diyete başladıkları bildiril-
mesini güçleştiren, onun çocuksu kalmasını miştir. Örneğin, bir çalışmada aile baskısı sonra-
destekleyen bir aile patolojisinin bulunduğu ileri sı diyete başlama oranı % 55 bulunmuştur (33).
sürülmüştür (27). Rastam ve Gillberg’e (28) göre
AN’li çocuk ve ergenlerin ailelerinde kontrolle- Bu bozuklukların akut safhalarında yapılan aile
re göre daha fazla ölüm ve ayrılma, ruhsal etkileşimlerine ilişkin çalışmalar YB’nin devam-
bozukluk, alkol kullanımı ve kumar oynama lılığını oluşturan etkenler hakkında bir fikir
sorunu olduğu bildirilmiştir. Kimi aileler bebek- verebilir. Bir kontrollü çalışma, BN hastalarının
likten itibaren çocuklarına karşı birtakım yüksek ailelerinde, kontrol grubunda yer alan ailelere
beklentiler içindedir ve bu durum gençlerin, göre daha çok hostilite, izolasyon hisleri buna
hem ebeveynlerinin hem de kendilerinin beklen- karşılık besleyip büyütme (bakım) ve empati
tilerini karşılamaya yüksek hedeflere ulaşmaya kurmada belirgin yetersizlik olduğunu göster-

39
Yeme Bozuklukları ve Aile Yapısı: Bir Gözden Geçirme Toker, Hocaoğlu

miştir (34). Anne-baba tutumları, çocuktaki davra- olarak görülür. Belirtiler özel bir ekolojik ortam-
nışsal uyumsuzluğun gelişmesinde en önemli da ortaya çıkar ve bozuk aile kalıplarını stabilize
etken olarak görülmüştür (35). Jersild’e (36) göre, etmek -aile homeostasisi ve sürekliliğini- koru-
anne-babanın tutum ve davranışları çocuğun mak üzere rol oynar. Aile “yapısal” olarak orga-
kişilik gelişimini, bu tutum ve davranışları algı- nize olur ve bir ünite olarak bütünlüğü devam
lamasına bağlı olarak etkilemektedir. Yavuzer (17) ettirme hedeflerini başarmak, bireysel gelişmeyi
bu saptamayı şu şekilde destekler; otoriter tutum- ilerletmek, duygulanım uzlaşması, gizlilik ve
daki anne-babaların çocukları çekingen, başka- karşılıklı saygı oluşturmak için çalışır (33).
larının etkisinde kolayca kalabilen, aşırı hassas
bir kişilik yapısına ve genellikle, isyankâr davra- Sistem kuramı: Selvini-Palazzoli’nin modeli
nışlar göstererek aşağılık duygusuna sahip hem stratejik hem de yapısal modelden geliştiril-
olmaktadırlar. Buna karşılık, demokratik tutum- miştir. Belirtiden kurtulma yolu kuralların değiş-
ları olan ebeveynlerin çocukları, girişim yetene- tirilmesidir (33). Tozzi ve ark. (38) tarafından yeme
ğine sahip, özgüveni olan, kendi kendine karar- bozukluğu olan çocukların ailelerinin, çocukla-
lar alıp bunların sorumluluğunu taşıyabilen ve rından başarı beklentisinin yeme bozukluğu
bağımsız davranabilen kişiler olmaktadır. olmayan çocukların ailelerine göre daha fazla
Özellikle vurgulamak gerekirse, birey içinde olduğu belirtilmektedir. YB olan kişilerin de
yaşadığı psikolojik bağlamla karşılıklı bir etkile- kendi ailelerini daha az empatik, daha az destek-
şim içindedir; aile içindeki yinelenen örüntülerle leyici ve daha sorunlu buldukları gözlenmiştir.
hem kendi psikolojik yaşamı belirlenir hem de Aile yemekleri yeme bozuklukları ve diğer
kendisi ailenin psikolojik bağlamını biçimlendi- sorunlar için aile içinde belirgin endişe ve sorun-
rir. Bireyin psişik dünyası tamamen içsel ve lar olduğu durumlarda koruyucu etken olabilir.
bireysel bir olay değildir. Dolayısıyla bireyin Aile yemekleri bulimik davranışları önleyici bir
psikolojik dünyasında arzulanan her türlü deği- etmen olabilir (39,40).
şimin aile yapı/sistemi ile doğrudan ilişkili oldu-
ğu ve tersinin de doğruluğu düşünülmelidir (14). Sonuç olarak, ailede iletişim, aile yapısı, ailenin
Aile içinde bireylerin başka bir sosyal kurumda ilişki ve etkileşiminin özellikleri aile işlevlerinin
bulamayacakları türden duygusallık, yakınlık, en önemli belirleyicisi olarak görülmektedir. Bu
bağlılık, şefkat gibi özel gereksinimleri karşıla- nedenle, patolojik davranışı ortadan kaldırmanın
nır (37). Aile sisteminde devam eden bir belirtinin yolu, ailenin organizasyonel, yapısal, iletişim-
işlevini belirlemek ve tedavide gereksinimlerin sel, etkileşimsel ve işlevsel özelliklerinin oluş-
doyumunun sağlandığı daha uyumlu alternatif turduğu biçimleri tanımaktan geçer.
yolları belirlemek önemlidir. Yapısal ve stratejik
olmak üzere 2 yaklaşım vardır. YB’de bu 2 yak- KAYNAKLAR
laşım da önemlidir.
1. Canat S: Yeme bozukluklarına genel bakış. Ege
1. Salvator Minuchin’in yapısal yaklaşımı Psikiyatri Sürekli Yayınları 4(2):133-136, 1999.
2. Mara Selvini-Palazzoli’nin sistemik (Milan) 2. Andersen AE, Yager J: Eating disorders.
yaklaşımı Comprehensive textbook of psychiatry, 8. baskı,
cilt 1. Sadock B, Sadock V, (Ed), Philadelphia.
Lippincott Williams, Wilkins, p. 2005-2021,
Yapısal kuram: Minuchin’in yaklaşımında
2005.
hasta ailedeki psikopatoloji için bir günah keçisi
3. Ertaş HS: Yeme bozuklukları, Anoreksiya,

40
Yeme Bozuklukları ve Aile Yapısı: Bir Gözden Geçirme Toker, Hocaoğlu

Bulimia ve Diğerleri. İstanbul, Timaş Yayınları, Ege Akademik Bakış Dergisi 2(1): 2002.
2006. 16. Erol A, Toprak G, Yazıcı F: Üniversite öğrencisi
4. Pirim B ve ark: Yeme bozukluklarında psikoaktif kadınlarda yeme bozukluğu ve genel psikolojik
madde kullanımı: Bir gözden geçirme. Bağımlılık belirtileri yordayan etkenler. Türk Psikiyatri
Dergisi 5(1):30-34, 2004. Dergisi 13(1):48-57, 2002.
5. Hantaş Y: Alkol ve madde kullanım bozukluğu 17. Yavuzer H: Ana-baba ve çocuk, İkinci Basım,
olan kadınlarda yeme özellikleri ve yeme bozuk- İstanbul, Remzi Kitapevi, 1988.
lukları taraması. Uzmanlık Tezi, İstanbul, 18. Santrock JV, Yussen SR: Child Development: An
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Introduction, fourth ed., Dubuque, Iowa: Wm. C.
Araştırma Hastanesi, 2002. Brown Publishers, 1989.
6. Davison GC, Neale JM: Anormal psikolojisi. 19. 1994 Uluslararası aile yılı özel ihtisas komisyonu
Türk Psikologlar Derneği Yayınları, Ankara, 213- raporları. T.C. Başbakanlık Kadın ve Sosyal
235, 2004. Hizmetler Müsteşarlığı Yayınları, Ankara, s.
7. Oral N: Yeme tutum bozukluğu ile kişilerarası 94-96, 223-316, 1994.
şemalar, bağlanma stilleri, kişilerarası ilişki tarz- 20. Türkel A: İşletme yöneticilerinin davranışlarına
ları ve öfke arasındaki ilişkilerin incelenmesi. yön veren hakim kişilik faktörleri ile yönetsel
Doktora Tezi, Ankara, Ankara Üniversitesi, Sosyal davranış arasındaki ilişkiler ve uygulama.
Bilimler Enstitüsü, 2006. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
8. Kernberg OF: Aggression, trauma, and hatred in Fakültesi Yayını, 394, 1992.
the treatment of borderline patients. Psychiatric 21. Akbağ M: Liseli ergenlerin anne-baba tutumlarını
Clinics of North America 17:701-714, 1994. algılamaları ile uyum düzeyleri arasındaki ilişki-
9. Aydın G, Ceylan ME, Hariri AG: Yeme bozukluk- nin incelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans
larında biyolojik farklılıklar. Ege Psikiyatri Tezi, İstanbul, Marmara Üniversitesi, Sağlık
Sürekli Yayınları 4(2):175-184, 1999. Bilimleri Enstitüsü, 1994.
10. Topaç B: The meaning, functions and psychologi- 22. Ekşi A: Çocuk, genç, ana babalar, İstanbul, Bilgi
cal structure of Turkısh family. Master of Arts., Yayınevi, 1990.
İstanbul, Boğaziçi University,1994. 23. Kuzgun Y: Ana-baba tutumlarının bireyin kendini
11. Ailenin ve aile içinde çocuğun korunması ve gerçekleştirme düzeyine etkisi. Hacettepe Sosyal
çocuğun statüsü komisyonu raporu. 1. İstanbul Eve Beşeri Bilimler Dergisi 5(1): 1973.
Çocuk Kurultayı, İstanbul Çocuk Raporu, 1. 24. Mıddleton EB: Parental influence on career deve-
Baskı, s.122-123, İstanbul Çocukları Vakfı lopment: An integrative framework for adoles-
Yayınları: 1, İstanbul, 2000. cent Career Counseling. Journal of Career
12. Yalkın S: Prental expectancies of developmental Development 19(3): 1993.
time-tables child-rearing attitudes and actal child 25. Parsons T, Bales RF: Family, socialization, and
development. Master of Arts., İstanbul, Boğaziçi interaction process. (In collaboration with Olds, J
Unıversity, 1994. et al). Glencoe, IL: Free Press. 1955.
13. Bulgan G: A psychological comparison of people’s 26. Ünlü G, Aras Ş, Güvenir T, Büyükgebiz B,
perceptions of their own families and their pre- Bekem Ö: Yeme reddi olan çocukların annelerin-
sumptions of the “Typical” Turkish family. Master de kişilik bozuklukları, depresyon ve anksiyete
of Arts., İstanbul, Boğaziçi Unıversity, 2006. belirtileri ve aile işlevleri. Türk Psikiyatri Dergisi
14. Gülerce A: Türkiye’de ailelerin psikolojik örüntü- 17(1): 2006.
leri. İstanbul, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, 27. Öztürk MO: Ruh sağlığı ve bozuklukları, Ankara,
1996. 2002.
15. Çerik Ş. Ailelerin gençlere karşı tutumları ve 28. Rastam M, Gıllber C: The family background in
gençlerin ailelerinin tutumlarını algılayışlarına anorexia nervosa: a population-based study.
yönelik üniversite gençliği üzerinde bir araştırma. Journal of the American Academy of Child &

41
Yeme Bozuklukları ve Aile Yapısı: Bir Gözden Geçirme Toker, Hocaoğlu

Adolescent Psychiatry 30(2):283-289, 1991. Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler


29. Stern S, Dixon KN, Jones O, Lake M, Nemzer E, Enstitüsü, 2000.
Sansone R: Family environment in anorexia ner- 36. Jersild AT: Çocuk psikolojisi. G Günçe (çev.),
vosa and bulimia. International Journal of Eating Ankara, Dördüncü Basım, 1983.
Disorders 8:25-31, 1989. 37. Çelebi Y: Zihinsel engelli çocuğa sahip ailelerle
30. Değirmenci T: Obez erişkinlerde benlik saygısı, yapılan grupla psikolojik danışma ve grup rehber-
yaşam kalitesi, yeme tutumu, Depresyon ve liğinin kaygı, depresyon ve aile yapısına etkisinin
Anksiyete. Uzmanlık Tezi, Denizli, Pamukkale incelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul,
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2006. Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
31. Hamlet KW, Curry JF: Anorexia nervosa in ado- 2003.
lescent males: A review and case study. Child 38. Tozzi F, Sullivan PF, Fear JL: Causes and reco-
Psychiatry Hum Dev 21:79-94, 1990. very in anorexia nervosa: the patients perspective.
32. Carlat DJ, Camargo CA: Review of bulimia ner- Intetnation Journal of Eating Disorders 34:143-
vosa in males. Am J Psychiatry 148:831-843, 154, 2003.
1991. 39. Ackard DM, Sztaıner DN: Family mealtime
33. Maner F, Aydın A: Bulimiya nervozada psikosos- while growing up: Associations with symptoms
yokültürel etmenler. Düşünen Adam: Psikiyatri of bulimia nervosa. Eating Disorders 9:239-249,
ve Nörolojik Bilimler Dergisi 20(1):25-37, 2007. 2001.
34. Maner F. Yeme bozuklukları. Psikiyatri Dünyası 40. Karaveli D: Depresyon tanısı alan bir grup danı-
5:130-139, 2001. şanın aile yapısı ve işlevleri çerçevesinde değer-
35. Ay S. Birliktelikleri devam eden ailelerin yapı ve lendirilmesi. Doktora Tezi, İstanbul, İstanbul
işlevleri ile boşanmış ailelerin yapı ve işlevlerinin Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2000.
karşılaştırılması. Yüksek Lisans Tezi, Samsun,

42

You might also like