Professional Documents
Culture Documents
Cem ÜnlÜ Hoca - Felsefe
Cem ÜnlÜ Hoca - Felsefe
Düşünme özelliği insana, diğer varlıklardan farklı olarak sü- • Felsefe ruh güzelliği sağlar.
rekli kendini yenileme, geliştirme ve diğer varlıklardan üstün • Bilgi toplumunun oluşmasını amaçlamış, bilginin üretilmesin-
olma gücünü sağlamıştır. de katkıda bulunmuştur.
1
CEM ÜNLÜ İLTER
Felsefe grubu öğretmeni
TYT BİLGİ FELSEFESİ www.cemunluilter.weebly.com
FELSEFE AYT
Felsefi Problem (Felsefenin Soruları) Bunun yanı sıra insanın egemen olma, hükmetme isteği de
onu yeni bilgiler aramaya yöneltmiştir. İnsan, çevresindeki
• Felsefi sorulara kesin cevap vermek imkansızdır. nesneleri, yaşanan olayları, duyu verilerini, hayal gücünü ve dü-
• Felsefenin sorularını filozof sorar. şünme yeteneğini kullanarak anlamaya çalışır.
• Felsefi soruların cevabı düşünceye dayanır. Bu kavramaya “bilme” denir. İnsan bilinç sahibi bir varlık
olarak kendisinin dışında bulunan nesneleri kavradığı gibi, ken-
• Felsefe soruları her şeyin özünü belirlemeye yöneliktir.
di bilincini ve iç dünyasını da algılar.
• Felsefenin soruları zaman içinde değişikliğe uğrayabilir.
Bilgi
Bilgi edinme olayı yalnızca insana özgüdür. İnsan zihinsel
Filozof Kimdir?
faaliyetleri sonucunda soyutlamalar yaparak belirli kavramlara
• Filozoflar bilgeliğe ulaşmak isteyen kimselerdir. ulaşır. Kavramlar arasında bağlantılar kurarak, çeşitli yargı-
• Filozoflar, sorgulayıcı ve şüpheci bir yapıya sahiptir. lar ve çıkarımlar elde eder. İşte bu süreç içinde ortaya çıkan
ürünlere “bilgi” denir.
• Filozofların görüşleri zamanla değişebilir.
Özne (suje) ile nesne (obje) arasındaki ilişkilerden, doğru-
• Filozoflar birbirinin görüşünden etkilenir.
dan duyu verileri ve yaşam deneyimleri aracılığı ile çıkarılan
• Filozoflar yaşadıkları çağda anlaşılamamıştır. sonuçlar bilgiyi meydana getirir.
• Felsefe görüşler filozofların varlığına bağlıdır. Özne (bilen, suje)
• Filozoflar öznel çözümlemeler üretir. Bilgiye yönelen, anlayan, kavrayan ve yorumlayan insan bi-
• Filozoflar farklı alanlardaki temel bilgilere sahip olmak zo- lincidir.
rundadır. Nesne (bilinen, obje)
• Filozoflar yaşadıkları çağdan etkilenebilirler Bilgiye konu olan, kavranan, insan dışında yer alan her şeydir.
• Filozofun kişisel birikimleri ve yaşantıları düşünce sistem-
Bilgi aktı
lerini etkiler.
Sujenin objeye yönelmesini, insan zihninde bilginin oluşma-
sını sağlayan obje ile suje arasındaki ilişkiyi kuran bağlara “bil-
gi aktı” adı verilir.
BİLGİ FELSEFESİ
Bilgi Çeşitleri
Bilgi Felsefesinin Konusu Dış dünyada, değişik varlık ve olayların zihninde değerlen-
dirilmesi ve algılanması sonucu çok farklı bilgi türleri ortaya
"Bilgi nedir?" sorusunu temele alan bilgi felsefesine episte-
çıkmaktadır.
moloji denir. Bilgi felsefesinin diğer bir adı da epistemolojidir.
Bilgi felsefesi, bilgiyi kendine konu edinen mantık ve psikoloji- Varlık çok boyutlu, çok yönlüdür. Bilgi de varlığa ilişkindir.
den farklıdır. Bilgi felsefesi insan bilgisinin niteliğini inceler- Bilgi, ait olduğu alan, elde edilişi, özne-nesne ilişkisi ve bilgi
ken mantık ise doğru düşünme ilkelerini araştırır. aktı açısından çeşitli türlere ayrılır. Bilgi türleri dayandıkları
kaynaklara, kullandıkları yöntemlere, çizdikleri amaçlara göre
Mantık önermelerin doğruluğunu değil, önermeler arası
adlandırılır.
ilişkileri inceler. Bilgi felsefesi bilgiyi felsefe kavramıyla ele
alarak insan zihninin bilgiyi elde etme yollarıyla ilgilenir. Bilgi Buna göre bilgi türleri şunlardır:
felsefesi zihnin bilgi yapısını araştırır. 1. Gündelik Bilgi
2. Dini Bilgi
3. Teknik Bilgi
Bilgi Ve Bilgi Çeşitleri
4. Sanat Bilgisi
İnsan, doğası gereği merak eden ve araştıran bir canlı türü-
5. Bilimsel Bilgi
dür. Daha ilk çağlardan beri bu özelliğiyle, diğer canlılar içinde
kendisine farklı bir hayat kurmuştur. İnsandaki öğrenme iste- 6. Felsefi Bilgi
ği her geçen gün bir kat daha artmıştır. Gündelik Bilgi (Empirik Bilgi)
Çünkü, çevresindeki doğal güçlere, karşı elde ettiği başarı Günlük yaşamın sınırları içinde gelişen, duyum ve algıya da-
onu yüreklendirmiş ve isteklerini artırmıştır. İşte, merak et- yanan, deneyimsel bilgidir. Bu bilginin kaynağında hepimizin
tikçe gelişen, geliştikçe istekleri çoğalan insan, hep daha iyi ve aşağı yukarı aynı biyolojik, fizyolojik yapıya ve benzeri toplum-
daha rahat yaşama yollarını araştırmıştır. sal şartlara sahip olmamız yatar.
2
BİLGİ FELSEFESİ TYT
AYT FELSEFE
Hepimiz yağmurun ıslattığını, güneşin ısıttığını, yemenin açlı- Sanatta, özne (suje) ile nesne arasındaki bağ notalarla
ğı gidereceğini ve sonbaharın arkasından kışın geleceğini biliriz. (seslerle) yapılıyorsa müzik, renklerle yapılıyorsa resim, bi-
çimle yapılıyorsa heykel gibi sanat türleri doğar.
Gündelik Bilginin Özellikleri
• Özneldir (kişiseldir). Sanatsal Bilginin Özellikleri
• Amaçsız, sistemsiz ve yöntemsiz elde edilir. • Duygulara yöneliktir.
• İnsan yaşamını kolaylaştırmaya yardımcı olur. • Ürünleri somuttur.
• Yanıltıcı bilgileri içerebilir. • Öznel (kişisel) bir bilgidir.
• Denemeye dayanan bir genelleme olup, nedensonuç bağıntı- • Ölçüt, doğruluk veya yanlışlık değil güzellik veya çirkinliktir.
sını gerçekçi olarak vermeyebilir.
• Akla dayanmaz, duyguya, coşkuya, sezgiye ve hayal gücüne
• Günlük algılarımızla temellendirilmiştir. dayanır.
Dini Bilgi • Biriciktir, tekrarlanamaz, başkalarıyla karşılaştırılamaz.
Dini bilgi, özne ile nesne arasındaki ilişkinin inanç, vahiy, • Estetik haz verir.
kutsal kitap ve din çerçevesinde kurulduğu bilgi çeşididir. Bu
bilgi, Tanrı ile inanan insan arasında bir inanç bağı olması bakı- Bilimsel Bilgi
mından özneldir (subjektif).
Bilimsel bilgi, sınırlı bir konusu ve belli bir yöntemi olan;
Dini Bilginin Özellikleri sistemli ve genel-geçer sonuçlara ulaşmak isteyen bir bilgidir.
• Varlığı inanç yoluyla açıklar. Yani olayları veya durumları sebepsonuç ilişkisi içinde, deney
ve gözleme dayandırarak aklın ilkeleri içerisinde inceleyen, ge-
• Öznel bir bilgi türüdür.
nel-geçerliliği bulunan bilgilere bilimsel bilgi denir.
• İbadet ve inanç kurallarını içerir.
• Mutlak inancı gerektirir. Bilimsel Bilginin Özellikleri
• İnsanın iç yaşantısını ve toplumsal yaşamı düzenleyen ku- • Bilimsel Bilgi Nesnel (objektif)dir.
ralları belirler. • Bilimsel Bilgi Genelleştirilmiştir.
• Dogmatik bir bilgidir. • Bilimsel Bilgiler Kesindir.
Teknik Bilgi • Bilimsel Bilgilerde Öngörü (Öndeyi) Vardır.
İnsanın, temel gereksinimlerini karşılamak ve yaşamını ko- • Bilimsel Bilgiler Evrenseldir.
laylaştırmak için bilgisini kullanma amacıyla araç-gereç ile ilgili • Bilimsel Bilgi Akla ve Mantığa Dayanır.
bilgilere denir. Teknik bilginin amacı insana yaşamında rahatlık
• Bilimsel Bilgi Deney ve Gözlem Yoluyla Elde Edilen Tekrar-
ve kolaylık sağlamaktır.
lanabilir Bir Bilgidir.
Teknik bilgi, gündelik ve bilimsel bilginin pratiğe dönüştü-
• Bilimsel Bilgi Birikimli Olarak İlerler.
rülmesiyle oluşur. Bu nedenle teknik bilginin kaynağı gündelik
ve bilimsel bilgilere dayanır.
Felsefi Bilgi
Teknik Bilginin Özellikleri
Felsefi bilgi aklın, insan, evren ve değerler alanındaki mera-
• İnsanın pratik yaşamını kolaylaştırır. kının sonucunda ortaya çıkmıştır. Felsefe bilgisi evreni ve var
• İnsanın doğaya egemen olma isteği sonucunda ortaya çık- olan her şeyi bütün olarak kavramak, bilmek isteyen ve tümel
mıştır. bir açıklama tutkusundan kaynaklanan bir bilgi türüdür.
• Doğanın insan yararına kullanılmasını sağlar. • Felsefi Bilgi Özneldir (Sübjektiftir).
• İnsana fayda sağlamak amacıyla araç-gereç yapımına daya- • Felsefi Bilgi Birleştirici ve Bütünleştiricidir.
lıdır. • Felsefi Bilgi Eleştiricidir.
Sanat Bilgisi • Felsefi Silgi Tarihinden Soyutlanamaz.
Sanat; güzeli arama, bulma veya onu yaratma anlamına gelen • Felsefi Bilgi Akla Dayanır ve Kendi İçinde Tutarlıdır.
bir etkinliktir. Sanat bilgisinde, sujeyi objeye yönelten “güzel-
• Felsefi Bilgi
lik” kaygısıdır.
• Esnektir ve Daima Kendisini Yeniler.
Sanat bilgisi, sanatçının nesnel dünyayı estetik duygu oluş-
• Felsefi Bilginin Sonuçları Varsayımlıdır.
turacak biçimde kendinden bir şeyler katarak yeniden oluş-
turmasıyla oluşur. Sanat bilgisinde özne; sanatçının kendisidir. • Felsefi Bilgi Yığılımlıdır (Kümülatiftir)
3
TYT BİLGİNİN DOĞRULUK ÖLÇÜTLERİ - BİLGİ KAVRAMININ TEMEL
4
CEM ÜNLÜ İLTER
Felsefe grubu öğretmeni
VARLIK FELSEFESİNİN KONUSU TYT www.cemunluilter.weebly.com
AYT FELSEFE
Akılcı görüşün örneklerini Eskiçağ’da Sokrates ve Platon, Bilginin kaynağının hem deneyde hem de akılda gören bilgi
Yeniçağ’da Descartes, Spinoza, ve Hegel’de görmekteyiz. Akıl- görüşüdür. Bunlardan yalnızca birinin olması, bilginin oluşması
cı düşünürler, insan zihninin doğuştan boş olmadığını ileri sü- için yeterli değildir. Bilgi deneyle başlar. Fakat deneyle bit-
rerler. İnsanlar doğduklarında bazı bilgilerle donatılmışlardır, mez.Bilgi hem dış dünyanın hem de zihnin ortak ürünüdür.
zamanla bu bilgileri hatırlarlar. İnsan bilgisinin değişmez bir gerçeğe ulaşıp ulaşamayacağı
Akılcı bilgi kuramına göre, analitik önermeler, matematik konusunda yapılan tartışmalarda “Tenkitçi düşünüş” ve onun
bilgileri, akıl ilkeleri, evrene ve Tanrı’ya ait bilgiler doğuştan temsilcisi 1. Kant önemli yer tutar. Alman filozofu Kant, hem
aklımızda hazır olarak vardır. Akılcılar, tümdengelim metodu- rasyonalizm hem de empirizm bilgi anlayışını eleştirir. Kant,
nu kullanarak, diğer bilgilerin de tümel önermelerden çıkarıl- önce bilgiyi incelediği ve kritiğini yaptığı felsefeye kritisizm
dığını savunurlar. adını verir.
Kant’a göre bilgimiz deney ile başlar, fakat deneyden doğ-
maz. Bilginin meydana gelmesi için insan zihnine de ihtiyaç var-
Deneycilik (Empirizm)
dır. Bu bağlamda insan bilgisi, dogmatiklerin iddia ettiği gibi
Bilginin kaynağını deneyim olarak kabul eden düşünce siste- mutlak olmadığı gibi, şüphecilerin iddia ettiği gibi doğruluktan
mine empirizm denir. Empirizm, rasyonalizmin aksine, bilgilerin da yoksun değildir. Kısaca Kant’a göre bilgi hem deneyin hem
kaynağı olarak aklı değil, deneyimlerimizi kabul eder. Empirik de aklın ortak ürünüdür.
filozoflara göre, doğuştan hiçbir bilgi yoktur. Empirizmin ilk
temsilcileri İlkçağ Yunan düşünürleri olup, bunlar daha çok
duyu organlarımızın bildirdikleri duyumları esas almıştır. Pragmatizm (Faydacılık)
Duyularımızın bildirdiklerini gerçek bilgi olarak kabul eden
Bilgilerimizin sınırlarını, bilginin işlevi ve sonuçları belirler.
empirizmin ilk şekline sensualizm (duyumculuk) denir. Bunun ilk
Doğru bilgi işe yaradığı ölçüde aranan ve istenen bir etkin-
örneklerini İlkçağ Yunan düşünürlerinden Demokritos ve Epi-
liktir. Bilgi, bilen ve bilinen ayrımı üzerine açıklanmamalıdır.
küros vermiştir. Empirizmi İlkçağ’da Demokritos ve Epiküros
Çünkü bilen, nesneden ve dünyadan ayrı bir durum değildir.
savunmuşlardır. Yeniçağ’da en önemli temsilcileri ise J. Locke
ve D. Hume’dur. Dünyanın bir parçası olarak doğal bir etkinliktir. Bilgilerimiz
ne kadar çok problemi açıklamaya yarıyorsa o kadar doğrudur. O
halde bilgilerimizin sınırları, açıkladığı ve işe yaradığı orandadır.
Sezgicilik (Entüisyonizm) Pragmatizme göre, bir yargının doğruluğu verdiği yarar ile
Rasyonalizme tepki olarak doğmuş bir yaklaşımdır. Sezgici- ölçülür. Pragmatistlere göre, birşey yararlı olduğu ölçüde ve
lere göre, insan aklı sınırlıdır. Çünkü insan aklı zaman ve mekan sürece doğrudur. Aksi halde doğruluk değeri taşımaz.
içinde deneye dayanarak bilgi elde eder. Böyle bir kaynak ise
bize hakikatin bilgisini veremez. Hakikatin bilgisine ancak sez-
gi ile ulaşabiliriz.
VARLIK FELSEFESİNİN KONUSU
5
TYT VARLIK FELSEFESİNİN PROBLEMLERİ
FELSEFE AYT
Bu anlamda varlık, insan bilincinden bağımsız olabileceği Ancak ontoloji, sadece varlık problemini incelemesine rağ-
gibi, insan bilincine bağımlı olarak da var olabilir. Dolayısıyla men; metafizik, varlık probleminin yanında bilgi, bilim ve de-
varlığı insan bilincine bağımlı olan “düşünsel” ve insan bilincin- ğerler alanında ortaya çıkan, bilimsel verilerle çözülemeyen
den bağımsız olarak var olan, “gerçek varlık” olmak üzere ikiye problemlerle de uğraşır. Bu anlamda metafizik, ontolojiden
ayırırız. Varlığı, felsefe incelediği gibi bilim de incelemekte- daha kapsamlıdır.
dir. Bilim gerçek varlığı, felsefe ise var olan her şeyi inceler. Metafiziğin Varlıkla İlgili Genel Soruları Şunlardır; Meta-
fizik, varlıkla ilgili tümel açıklamalar yapabilmek için, varlık
Gerçek Anlamda Varlık
hakkında bilimler tarafından çözülemeyen birtakım sorulara
Uzay - zamanda yer kaplayan ve değişebilen varlıklardır. cevap arar.
Masa. ağaç, at... gibi İdeal Anlamda Varlık Kaf Dağı, Anka
Metafiziğin varlık hakkındaki temel soruları şunlardır:
kuşu, kanatlı at... gibi yalnızca düşüncede var olan varlıklardır.
• Varlık nedir?
Bilime Göre Varlık • Varlık var mıdır? - Varlığın ana maddesi nedir?
Bilime göre varlık, dış-nesnel gerçeklikte var olan her türlü • Varlık değişken midir?
olgusal şeydir. Bilim, varlığa daha realist yaklaşmaktadır. Bilim • Varlık sonlu mudur?
bu görüşüyle varlığı dış dünyada nesnel olarak kabul eder. Bilim • Evrende bir düzen var mıdır?
için varlık, vardır. Varlığın yokluğu kesinlikle düşünülemez.
• Evrendeki bu düzenin anlamı nedir?
• Ölüm nedir?
Felsefeye Göre Varlık
Metafizik, bu tür sorulara cevap aramaktadır. İnsan, bu tür
Bilimin nesnel varlıktan hareket etmesine karşılık felsefe;
soruları merak ettiği sürece de metafizik, varlığını koruyacaktır.
varlık kavramında gizlenen problemleri açığa çıkarmaya çalışır.
Felsefe genel olarak, varlık veya var olmak bakımından varlığı
inceler.
VARLIK FELSEFESİNİN PROBLEMLERİ
Felsefe, varlığı akıl yoluyla kavrar. Bu varlık somut bir varlık
olabileceği gibi idea veya ruh da olabilir. Sadece düşüncede ya Varlık felsefesi açısından varlığın var olup olmadığı proble-
da hayalde de olabilir. Çünkü felsefe, varlığı varlık olarak genel mi mantıksal olarak varlığın ne olduğu probleminden önce gelir.
biçimde inceler.
Buna göre varlık, şu iki temel problem çerçevesinde ele alınır:
Varlığın var olup olmadığı problemi
2. Ontoloji
Varlığın ne olduğu problemi
Yunanca “Onto” kelimesi, varlık demektir. “Loji” ise bilim,
Düşünürler varlığın ne olduğuna dair çeşitli görüşler öne
bilgi demektir. Ontoloji; var olanın, varlığın bilimi anlamına ge-
sürmüşlerdir. Varlığın Var Olup Olmadığı Problemi Varlık fel-
lir. Varlığın nedenlerini, temel ilkelerini ele alan felsefedir.
sefesinin bu sorularını cevaplamak için, önce; ‘’Varlık var mıdır;
yoksa varlık yok mudur?” sorularına düşünürler farklı iki cevap
vermişlerdir.
3. Metafizik (Fizikötesi)
Metafizik; tarih boyunca bilimin ele alamadığı konuları in-
celeyen, daha çok çözümlenmemiş konularla ilgilenen, tüm var- I. Nihilizm (Hiççilik)
lıkların ilk nedenlerini araştıran; varlık, bilgi, ahlak, sanat, din,
adalet gibi tüm konuları bütüncül ve akılcı bir yaklaşımla ele Nihilizm, hiç anlamına gelen Latince “nihil” kelimesinden tü-
alan felsefe dalıdır. remiştir. Nihilizm, varlığın var olmadığını, varsa da bilinemeye-
ceğini, bilinse de anlatılamayacağını iddia eder, Bundan dolayı
nihilizm, ontolojiyi (varlık) reddettiği gibi epistemolojiyi (bilgi)
Metafiziğin Konusu
de reddeder. Nihilizmin bu üç iddiasını İlkçağ düşünürlerinden
Aristoteles tarafından ‘’Varlığın İlk Nedenleri” olarak be-
Gorgias temsil eder.
lirlenmiştir.
Bir sofist olan Gorgias’ın;
İlkçağ’daki bu anlayış Ortaçağ’da da devam etmiş; metafi-
• Hiçbir şey var olamaz; yani varlık diye bir şey yoktur.
zik, önemli bir felsefi etkinlik olarak varlığını sürdürmüştür.
Sözcük olarak metafizik ve ontoloji farklı anlamlara gelmele- • Var olsa bile bilinemez
rine rağmen, ikisinin de ele aldıkları konular bakımından arala- • Bir şey var olsa ve bilinse bile, bir başkasına anlatılamaz
rında bir benzerlik vardır. Her ikisinin de konusu varlık prob- veya öğretilemez, sözleri ile her türlü varlığı ve onun bilgi-
lemidir. sini reddetmiştir.
6
VARLIK FELSEFESİNİN PROBLEMLERİ TYT
AYT FELSEFE
Bir diğer nihilist filozof Nietzsche’dir. Ona göre; nihilizm, 2. Varlığı İdea (Düşünce) Olarak Kabul Edenler
bizim bütün yüksek değerlerimizin sona erdiğini düşünen man- Varlığı bir idea, ruh, düşünce, kavram veya zihinsel, manevi
tıktır. Bu kökten inkarcı tavrı ile Nietzsche kendini Avrupa’nın bir varlık olarak kabul eden düşünürler idealist düşünürlerdir.
ilk ve en yetkin nihilisti olarak tanımlar. Bu düşünürler aynı zamanda realisttirler; çünkü onlar insan
zihnine bağımlı da olsa bir varlık olduğunu kabul ederler. Bu
varlığın maddi değil; zihinsel, soyut ve kavramsal olduğunu ileri
Ahlak Felsefesinin Temel Sorunları sürerler.
Varlığın, gerçekten insan zihninden bağımsız olarak var oldu- Felsefe tarihinde varlığı düşünce olarak kabul eden filozof-
ğunu savunan görüşe denir. Genel olarak realizm; insan zihnin- lar Platon, Aristoteles, Farabi, Berkeley ve Hegel’dir. Platon,
den bağımsız, gerçek varlığın olduğunu savunan görüştür. “Varlı- duyular evreni ve idealar evreni olmak üzere iki tür evrenin
ğın var olup olmadığı” probleminin yanı sıra, varlığın nasıl olduğu varlığını kabul eder.
problemi de varlık felsefesinde önemli bir yer tutmaktadır. Ona göre, içinde yaşadığımız ve duyu organlarımızla kavra-
Öte yandan, varlığın var olduğunun kabul edilmesi duyuları- dığımız evren gerçek evren değildir. Gerçek evren, akılla kav-
mızla ya da aklımızla onun bilinebilme imkanını da beraberinde ranan idealar evrenidir. Duyular evreni, idealar evreninin bir
getirir. Realist düşünürler. ontolojik gerçekliğin var olduğunu kopyasıdır. Tanrı idealar evrenine bakarak içinde yaşadığımız
ve bunun bilinebileceğini savunurlar. duyular evrenini meydana getirmiştir.
Bizim dışımızda gerçek varlığın olduğunu kabul eden düşü- Platon’un idealarla ilgili düşüncesi şu şekildedir: “Anne kar-
nürler, varlığın ne olduğu konusunda da farklı düşünceler ileri nındaki çocuk dışarıya çıkmak istemez. Tıpkı mağara adamının
sürmüşlerdir. dışarıya çıkmak istememesi gibi. Oradan çıkınca gerçeği görür
ve mağara önünden geçenlerin gölge olduğunu anlar. Bu adam
Varlığın Ne Olduğu Problemi tekrar mağaraya dönse oradakilere gerçeği anlatamaz. An-
İnsan zihninden bağımsız “gerçek varlığın” var olduğu kabul lattığı şekilde olduğunu ısrar etse onu öldürürler. Tıpkı Sok-
edilince, bu varlığın ne türden olduğu sorusu ortaya çıkmak- rates’in öldürüldüğü gibi” Aristoteles’in varlık anlayışı hocası
tadır. Platon’dan farklıdır. Aristoteles’te idealar, varlıkta madde
ile birlikte bulunur, varlıktan ayrı bir şey değildir ve varlığın
Bu soruya verilen cevaplar beş grupta incelenebilir:
özünü oluşturur. Her varlık madde ve formdan oluşur. Madde,
1. Varlığı oluş olarak kabul eden görüşler formun güç halidir. Her şeyde madde başlangıçtır. Form ise
2. Varlığı idea olarak kabul eden görüşler onun yöneldiği amaçtır.
3. Varlığı madde olarak kabul eden görüşler
4. Varlığı hem idea hem de madde olarak kabul eden görüşler
3. Varlığı Madde Olarak Kabul Edenler
5. Varlığı fenomen olarak kabul eden görüşler
Varlık, insan zihninden bağımsız olarak vardır, fakat varlık
idea değil, madde türündedir. Varlığı madde türünde açıklayan
1. Varlığı Oluş Olarak Kabul Edenler tüm görüşlere “materyalist görüş” denir. Materyalizme göre
Varlığı bir oluş olarak kabul eden iki önemli düşünür vardır: varlık; insandan bağımsız dış gerçeklik olarak vardır. Materya-
Bunlar: Herakleitos ve A.Whitehead’dır. Herakleitos, varlığın lizmin İlkçağ’daki temsilcileri Demokritos’tur. Bu görüş; Hob-
ilk ana maddesini (arkhe) araştırmıştır. Ona göre, evrenin ilk bes, La Mettrle ve Marx’la günümüze kadar gelmiştir. Demok-
maddesi ateştir. Var olan her şey ondan gelir. Yine ona döner. ritos’a göre, bütün varlıklar, atomlardan meydana gelmiştir.
Evrende, karşıtlar içinde bir savaş vardır. Aynı zamanda Atomlar sonsuz sayıda, sonsuz küçüklükte ve bölünemez.
bütün karşıtların içinde eridiği bir birlik vardır. Hayat, sürekli Aynı türden atomlar bir araya gelerek varlıkları meydana
bir oluştan bir hareketten ibarettir. Bu oluşun bir başı olma- getirir. Ayrılmaları ile de varlıklar yok olur. Ancak atomlar
dığı gibi, bir sonu da yoktur. O, bu haliyle bir nehre benzer. ezeli ve ebedidir. Varlığı madde olarak kabul eden düşünür-
Aynı nehre iki kere girmek mümkün değildir. İçine girilen ikin- lerin Yeniçağ’daki temsilcilerinden biri Thomas Hobbes’tur.
ci nehir, birinci nehir olmaktan çıkar. Herakleitos, bu durumu Hobbes’a göre, var olan her şey madde, değişen her şey hare-
(Pantaa-Ree) “Her şey akar” diyerek özetlemektedir. kettir. Marx’a göre, evrenin yapısı maddeseldir.
Varlığın oluş olduğunu öne süren başka bir düşünür de Whi- Madde, insan zihninden bağımsız bir gerçeklik olarak var-
tehead’dır. Ona göre evren, mekanik, soyut bir varlık değil; dır. Evren maddi niteliklidir; olmuş bitmiş bir şey değil, diya-
sonsuz, sürekli bir oluş halinde dinamik bir varlıktır. Bu oluşu lektik biçimde ilerleyen bir süreçtir. Evrenin, hareket halinde
gerçekleştiren güç Tanrı’dır. Tanrı oluş süreci ile sonsuz süre- maddeden oluştuğunu, bu hareketin diyalektik bir süreç izledi-
de varlık yaratır ve bu yaratma sırasında sınırlamalar koyarak ğini kabul ettiği için Marx’ın sistemine, diyalektik materyalizm
ortaya çıkması gereken varlıkları belirler. denir.
7
TYT AHLAK FELSEFESİ
AYT AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI
FELSEFE
4. Varlığı Hem “Madde” Hem de “İdea” Olarak Kabul Ahlak felsefesi, tek tek ahlaktan veya genel ahlaktan farklı
Edenler olarak ahlakı, felsefi açıdan inceleyen ve açıklayan bir düşünce
İnsan zihninden bağımsız bir gerçekliğin var oluşunu kabul biçimidir. Ahlakın ne olduğunu, ahlaki davranışın nasıl oluştu-
eden realist filozoflar arasında bir de varlığı hem “madde” hem ğunu, insan davranışlarının dayandıkları temelleri, iyi ve kötü
de “düşünce” olarak tanımlayan filozoflar vardır. Bu filozoflar eylemlerin nedenlerini inceler.
dualist (ikici) olarak tanınırlar. En önemli temsilcisi Descar-
tes’tir.
AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI
Descartes’in varlık felsefesi cevher görüşüne dayanır. Ona
göre, sonsuz bir cevher (töz) olarak bütün gerçeği kendisin- Ahlak felsefesi, ahlaki eylemleri araştırırken bunu kendi-
de toplayan Tanrı, yaratılmamış bir varlıktır ve bu dünyanın ne özgü kavramlarla yapar. Ahlak felsefesini anlamanın en iyi
dışındadır. Yaratıcı bu cevher (Tanrı) den, içinde yaşadığımız yolu, onun temel kavramlarının ne olduğunu bilmektir.
dünyaya; yani doğanın kendisine geçtiğimizde, yalnızca iki cev-
herden söz edilebilir. 1. İyi ve Kötü
Bunlar yaratılmış cevherler olarak, ruh ve maddedir. Ruh İyi; insanın insan olma değerlerine ve yaşadığı topluma ya-
ile madde, sonlu olan cevherdir. Bu iki cevher kendi başlarına rarlı ve değerli olandır. Kötüyse iyinin karşıtıdır. Yani değerli
var olamazlar. Var olmak içın Tanrı’ya gerek duyarlar. Ruhun olmayandır. İyilik, tamlığı ve mükemmelliği içerirken, kötülük
özü ve niteliği düşünme, maddenin· ki ise yer kaplamadır. Ruh eksikliği ve noksanlığı içermektedir.
ve madde birbirinden özce ayrı olan, birbiriyle uzlaşmayan ve
birbirlerinden etkilenmeyen iki ayrı cevherdir. 2. Özgürlük
Hiçbir dış etki olmadan insanın kendi akıl ve iradesi ile yapa-
5. Varlığı “Fenomen” Olarak Kabul Edenler
cağı davranışı belirlemesidir. Ahlaki özgürlük ise, öznenin ken-
Bu anlayışa göre, insan zihninden tam anlamıyla bağımsız ol-
di koyduğu kurallara göre, kendi iradesiyle bu kurallara uyarak
mayan bir varlık alanı vardır ve insan bu varlık alanını bilebilir.
davranışta bulunmasıdır.
insanın, bilen öznenin, bilinci tarafından belirlenen bu varlığa
“fenomen” denilmektedir. En önemli temsilcisi Edmund Hus- 3. Sorumluluk
serl’dir.
İradenin özgür eylem kararından sonra doğacak sonuçları
Husserl’e göre fenomen, dolaysız kavranan “öz”, insanın bil-
kabul etmesidir. Bir davranıştan sorumlu olmak için öncelikle
me yeteneğinin temelinde bulunan “bilincin belirlediği varlıktır.
insanın akıl sahibi olması ve bu davranışı kendi özgür iradesiyle
Tek tek olgulardan, nesnelerden hareketle (bilincin yönelme-
yapması gerekir.
siyle) bu özlere ulaşılır. Varlıkları, duyu organlarımızla algıla-
dığımız özelliklerinden soyutlayarak düşündüğümüzde (zaman,
4. Vicdan
uzay, renk, ses, koku vb.) onların özlerini bilebiliriz. Bu özler,
İnsanın bir birey olarak eylemleri üzerinde yargıda bulun-
günlük deneyimlerimizin görünümleri, yani fenomenlerdir.
masını gerçekleştiren ve eylemlerindeki iyi ve kötü değerleri
Örneğin; çevremizde gördüğümüz gülleri duyularımızla kav-
anlamasını sağlayan gücüne vicdan denir. Vicdan, kişinin eylem-
rıyoruz. Gülü renginden, kokusundan, biçiminden bağımsız ola-
leri gerçekleştirme sırasında başvurduğu bir yargılama ve ka-
rak düşündüğümüzde geriye gül kavramı, ideası, yani özü kalır.
rar verme yetisi olduğuna göre, kişinin içindeki mahkemedir.
İşte bu öz Husserl’e göre, başka varlığa indirgenemeyen ger-
çeklik, yani fenomendir. 5. Erdem
Erdem, ahlak felsefesinin yücelttiği, övdüğü, arzuladığı ve
AHLAK FELSEFESİ ön plana çıkardığı değerdir. Örneğin; dürüstlük, doğruluk, ada-
let, hoşgörü birer erdemdir. Erdem sahibi bir birey bu davra-
Ahlak felsefesi Yunanca ethike, etos (töre, ahlak) kelime-
nışları bilerek ve inanarak yapar.
sinden türetilmiştir. Ahlak felsefesinin konusu, insanın kişisel
ya da toplumsal yaşamdaki eylemleri ve bu eylemlerin dayan-
dığı temel ilkelerdir. Ahlak felsefesi insanların toplumsal ve 6. Ahlaki Karar ve Davranış
kişisel yaşamdaki ahlaki davranışlarına ilişkin problemleri in- Bireyin kendi özgür iradesiyle, kendi istek ve arzuları doğ-
celer, insan davranışlarını değerlendirir. rultusunda bağlı olduğu ahlak kuralları çerçevesinde bilerek ve
Ahlak genel anlamıyla, insanların bir toplum içinde uyumlu isteyerek karar vermesi ve sonra da bu kararı eyleme dönüş-
yaşamaları için kendilerine göre belirledikleri ilkelerin tümü- türmesidir.
dür. Bu anlamıyla ahlak, felsefeden bağımsız olarak, her top- Bir davranışın ahlaki olabilmesi için, bilinçli ve özgür iradey-
lumda belli derecelerde var olan davranış kurallarıdır. le gerçekleşmiş olması gerekir.
8
EVRENSEL AHLAK YASASI VAR MIDIR? TYT
AYT FELSEFE
9
TYT EVRENSEL AHLAK YASASININ VARLIĞINI KABUL EDENLER
FELSEFE AYT
Bu nedenle yapılması gereken şey bu güne kadarki bütün Sezgici “Entüisyonist” Ahlak Kuramı
ahlak anlayışını yıkmak, insanı “köle ahlakından kurtarmak ve Bu kuramın temsilcisi H. Bergson’dur. Ona göre, doğru bilgi
onun yerine efendi ahlakını ve değerlerini koymak olmalıdır.” gibi doğru eylemin de ölçütü “sezgi” dir. İnsan neyin “iyi” neyin
Bu akımın kurucusu ve temsilcisi Alman filozofu Friedrich “kötü” olduğuna ancak sezgiyle kavrayabilir. Ben içimden ge-
Nietszche’dir. len “sezgiye” uyarak hareket edersem “iyi” olanı, “ahlaki” olanı
yapmış olurum. Bergson bunu kısaca, “kendi sezgine uy ki hem
Özgürlükçü Ahlak Felsefesi kendin hem de başkası için iyi olanı yapmış olasın” diye dile ge-
tirir. Bu nedenle evrensel ahlak yasası bireyin sezgisine daya-
İnsan eylemlerinin özgür olması gerektiğini savunan akım- nır. Sezgi ahlakı ise, içinde sevgi ve özgürlüğün egemen olduğu
dır. Bütün geleneksel felsefeler; insanı, insanın kültürel var- açık toplum ahlakıdır. Burada kurallar yerini örneklere bırakır.
lığını, insanın insan olarak sahip olduğu insan olma “özü”nü
açıklar. Oysa insanın “özü”, insanın özgür eylemleri ile mey-
dana gelir. Bu nedenle insanın özü, insanın toplumsal, kültürel B. Evrensel Ahlak Yasasını Objektif Özelliklerin
varlığını değil, tersine insanın yaptığı özgür eylemlerle ortaya Belirlediğini İleri Sürenler
koyduğu başarılarıdır.
Bu filozoflara göre, evrensel ahlak yasası vardır. Ancak yasa
Buna göre, insan eylemlerini, insanın özüne ait “iyi”, “kötü” varlığını insandan, onun öznel yaşamından almamaktadır. Bu ya-
değerleri belirlemez, tersine insanın özgürce yaptığı eylem- salar insandan bağımsız olarak var olan gerçeklerdir. İnsan bu
lerle insan ahlaki değerleri yaratır. Bu yüzden evrensel ahlak yasalara uymak zorundadır.
yasası yoktur, birey kendi ahlak yasasını belirler.En önemli
temsilcisi J.P. Sartre’dir. Sokrates
Sokrates’in ahlakla ilgili iki görüşü vardır. Bunlardan birin-
cisi, erdemin bir bilgi olduğu ve öğretilebileceğidir. İkincisi
EVRENSEL AHLAK YASASININ VARLIĞINI KABUL
ise, kimsenin bilerek kötülük yapamayacağıdır. Ahlaki eylemin
EDENLER
amacı “mutluluk”, kaynağı ise “bilgi”dir. Bilgi insanı doğru eyle-
Felsefe tarihinde, evrensel ahlak yasasının var olduğunu me, bilgisizlikte yanlış eyleme götürür. O, insanların ruhlarında
kabul eden filozoflara göre, kişiden bağımsız olarak evrensel saklı halde bulunan bir takım ahlaksal kavramların ve doğrula-
ahlak yasaları ve değerleri vardır. Çünkü herkes için aynı olan rın varlığına inanır. Filozofun görevi bu doğruları “doğurtmak”,
değerler mevcuttur. Fakat bu değerlerin özellikleri konusun- ortaya çıkarmaktır.
da iki farklı görüş ortaya çıkmıştır. Birincisi, ahlak yasasının
O halde ahlaklılık, gerçekte bir doğru bilgi sorunudur. Bu
insanda öznel bir temele dayandığını benimseyen anlayıştır.
bilgi uygun eğitimle ortaya çıkartılıp kazandırılabilir. Ahlaklılık
İkincisi, ahlak yasasının nesnel bir temele dayandığını benim-
bir bilgi ise, ahlaksızlıkta bir bilgisizliktir. Bu durumda kimse
seyen anlayıştır.
bilerek ve isteyerek kötülük yapmaz.
10
ESTETİĞİN KONUSU TYT
AYT FELSEFE
11
CEM ÜNLÜ İLTER
Felsefe grubu öğretmeni
TYT ESTETİĞİN KONUSU www.cemunluilter.weebly.com
FELSEFE AYT
Estetik şu sorulara cevap bulmaya çalışır: Aynı şekilde bir sanat eseri de duyusal nesneyi ve onun ara-
• Güzellik nedir? cılığıyla ideanın kendisini ne kadar başarılı olarak taklit ederse
o kadar başarılı olur. Taklit kuramına göre, sanatçı taklit et-
• Güzelliğin bir standardı var mıdır?
tiği nesnenin yanı sıra kutlandığı araca göre sanat çeşitlerini
• Sanat eserinin doğayla ilişkisi nedir?
belirler. Örneğin, şiir ile edebiyat söz aracılığıyla, müzik ses
• Güzellik onu algılayan özneden bağımsız bir estetik değer aracılığıyla, resim ise renk ile doğadaki nesneleri taklit eder.
midir?
B. Yaratma Olarak Sanat
• Objektif güzellik mümkün müdür?
Yaratma kuramına göre, sanatçı doğayı taklit etmez, o mü-
Estetik ile sanat felsefesinin konusu temelde aynı olmak-
kemmelin peşindedir. Oysa doğada mükemmellik yoktur.
la beraber estetik daha geniş bir kavramdır. Estetiğin amacı,
güzeli araştırmaktır. Estetik, güzellik felsefesidir. Sanat fel- Sanatçı bu yüzden kendi yeteneğiyle, hayal gücüyle mükem-
sefesi de güzeli irdeler, ancak sanat felsefesi sadece sanat meli oluşturur. Sanatçı sanatını özgür bir etkinlikle ortaya ko-
eserindeki güzellikle ilgilenir. Estetik ise var olan her şeyin yar. Çünkü doğa da düzensizlik ve karmaşa vardır. Böyle bir
güzelliği ile ilgilenir. Bu bakımdan estetiğin konusu içine sanat şeyin taklidi gerçeği veremez.
da girer. Böylece estetik sanatı da kapsayan daha geniş bir Sanatçı, aklı, hayal gücü ve belleği sayesinde mükemmeli ve
kavramdır. ideali düşünebilir, Sanatçının ideali ve mükemmeli hayal gü-
Sanat felsefesi şu sorulara cevap bulmaya çalışır; cüyle kavraması ve onu yaptığı bir eserle ifade etmesi sanatı
ortaya çıkartır. O halde sanat, sanatçının hayal gücüyle ortaya
• Sanat nedir? - Sanatsal ifade nedir?
koyduğu ideal bir anlatımdır.
• Sanat eseri ne anlama gelir?
• Genel olarak sanatın tanımı yapılabilir mi? C. Oyun Olarak Sanat
• Bir sanat eserini başarılı kılan özellikler nelerdir? İnsan günlük hayatında duyu ve akıl kıskacında kuşatılmış
• Sanatlar nasıl sınıflandırılabilir? bir varlıktır. Bu yüzden insan içinden geldiği gibi değil, şart-
ların getirdiği davranışlarda bulunur. Ama oyun oynayan insan
için tek amaç oyunun kendisidir. Sanatı oyun olarak gören bu
Estetiğin Temel Kavramı yaklaşım, oyun ile sanat arasında bazı benzerlikler kurar. Nasıl
ki oyun, insanı gündelik hayatın kaygılarının dışına çıkarıp, zevk
1. Sanat
almasını sağlıyorsa, sanat da böyledir.
Sanat, insanın doğada hazır bulunan şeylerden farklı ola-
Her ikisi de insana bir özgürlük alanı yaratır. Oyun da sanat
rak, sanatçının ürettiği şeylerdir. Sanat insanın doğaya kat-
da amacını kendi içinde taşır ve başkaca bir yarar gözetmez.
tığı eserlerden bazılarına verilen genel bir addır. Örneğin, bir
Sanat da oyun da kendisinden başka bir amaca yönelmezler.
tablo, asker heykeli, ev, gemi maketi, insanın doğada hazır
İkisi de pratik fayda sağlamak peşinde koşmaz. Bu görüşün
bulmayıp kendisinin ürettiği şeylerdir. Bu geniş anlamıyla ele
temsilcisi, “insan oynadığı sürece tam bir insandır.” diyen Al-
alındığında her şeyin sanatından söz edilebilir. Politika sana-
man Filozofu Schiller’dir.
tı, demircilik sanatı, ayakkabıcılık sanatı, hatta savaş sanatı
gibi. Fakat bunların hepsi sanat değildir. Felsefenin ilgilendiği
2. Sanat Eseri
sanat, bu anlamdaki sanat değildir. Sanal, estetik bir kaygı ile
ortaya konan sanat eserlerini konu edinir. Sanatın herkesin kabul ettiği bir tanımı yapılamasa da sanat
eserini belirleyen bazı temel ilkeler ve ölçütler vardır. Sanat
Sanata Farklı Yaklaşımlar eseri, bir sanatçı tarafından meydana getirilen ve estetik bir
değerlendirmenin konusunu oluşturan şeydir. Sanat eserinin
A. Taklit Olarak Sanat temel özelliği, insanın bilinçli amaçlı bir etkinliğinin ve yaratıcı
Yunanca “mimesls” sözcüğünden gelen taklit veya yansıtma gücünün bir ürünü olması, doğada bulunmayan bir eser olması-
kuramına göre, sanat doğada var olan güzelliği, düzeni ve ahen- dır. Bununla birlikte insan elinden çıkan her eser sanat eseri
gi kopya etmektir. Bu kurama göre sanat, sanatçının gerçekli- değildir.
ği, hakikati ile gördüğü bir nesneyi veya durumu taklit etme- Sanat eserini "sanat eseri" yapan öğeler
siyle ortaya çıkan üründür. Sanatçı doğada veya gerçeklikte
• İnsan ürünü olması
gördüğü düzeni ve ahengi yaptığı eserle taklit etmeye çalışır.
• Özgünlüğü
Doğayı taklit eden ile kopyalayan sanatçı, gerçekliği de kop-
• Estetik
yaladığını sanır. Bu kuramın en önemli temsilcisi Platon’dur. Bu
kuramda bir sanat eserinin güzelliği taklit ettiği nesneye ne • Özne Estetik Tavır
kadar benzediğine bağlıdır. • Pratik Fayda Düşünülmeden Üretilmesi
12
ESTETİĞİN KONUSU TYT
AYT FELSEFE
Mutlak ve değişmez olup doğada gördüğümüz güzellikler Bu tür yargılara “Estetik Yargı” denir. Nesneler hakkında
bu ideaya benzedikleri ölçüde güzel görünürler. Aristoteles’e herkesin üzerinde anlaştığı ortak bir güzel veya çirkinin olup
göre güzellik matematiksel olarak orantılı ve ölçülü olandır. olmadığı konusunda farklı görüşler vardır. Bu görüşlerde es-
Hegel’e göre güzellik mutlak ruhun nesnelerde görünür hale tetik yargılarla ilgi olarak iki tavır söz konusudur. Bazı düşü-
gelmesidir. Peki doğadaki güzellik ile sanattaki güzellik aynı nürler, estetik yargının öznelliğini vurgulayarak, ortak estetik
mıdır? yargılan reddetmektedirler. Bazı düşünürler de ortak estetik
yargının varlığını kabul ederler.
Doğada güzel olan bir şey sanatta da güzel olmak zorunda
mıdır? Güzel ile iyi, güzel ile doğru, güzel ile yüce arasındaki
ilişki nasıldır? gibi sorular da felsefenin güzellikte ilgili ince- a. Ortak Estetik Yargıların Olmadığını Savunanlar
lediği sorulardır.
Bu görüşü savunan en önemli filozof Benedetto Croce’tur.
Croce’a göre estetik yargılar nesneden bağımsız ve özneldir.
Doğada Güzel - Sanatta Güzel Bu sebepten ortak estetik yargılar yoktur. Ortak estetik yar-
Biz güzelliği hem doğada, hem de sanat eserinde bulmak- gıların varlığını reddedenler, bu görüşlerinde güzellikte sanat
tayız. Ancak, güzel bir manzara derken kullandığımız güzelin eserinin bizde uyandırdığı duygu ve heyecanlardan hareket
anlamı ile, güzel bir şiir derken kullandığımız güzelin anlamı etmektedirler.
farklıdır. Birincisinde insandan bağımsız bir güzellik, ikincisin- Bu görüşün temelinde, estetik değerin nesneye değil, bütü-
de ise insanın duyguları ve dehasıyla oluşturduğu bir güzellik nüyle özneye ait olduğu iddiası vardır.
söz konusudur.
Güzellik, beğeni duygusunu ifade ederken, doğrulukta bilgi Kant, en önemli temsilcisidir. İnsanın estetik yargısı, duy-
ve mantıksallık vardır. Platon’a göre güzellik ile doğruluk aynı guya dayansa da, öznel olsa da herkes aynı ortak duyguya sa-
şeydir. Kant’a göre bu iki kavram birbirinden ayrıdır. hiptir. “Bu şarkı güzeldir" yargısını veren bir kimse diğer in-
sanların da aynı duyguda olmasını ister.
13
TYT ESTETİĞİN KONUSU
FELSEFE AYT
Evrendeki her şeyi ve evreni yaratan güç. Tanrıyı inkar edip, evren ve tabiatın tek varlık olduğunu sa-
vunan öğretidir. Ateizm, Tanrı’yı inkar etmekle birlikte bütün
Vahiy dinlere de karşıdır. Dolayısıyla ruhun varlığını, ölümsüzlüğünü
Yaratıcının, insan için hayatın anlam ve amacını, iyi ve kötü- ve ahiret hayatını ·yok saymaktadır. Ateizmin temeli materya-
nün ne olduğunu bildiren buyrukları. Yaratıcı ile insan arasın- lizme dayanmaktadır.
daki iletişim.
3. Tanrının Varlığının Bilinemeyeceğini Savunanlar
Peygamber
Agnostisizm
Tanrı’nın dini bilgileri insana aktarmak için seçtiği kişi.
Her bireyin duyusu kendine göre olduğundan bilgi de herke-
se göre değişir. Yani Tanrının varlığı ve yokluğu hakkında hiç-
İman
bir şey bilinemez. Bu yaklaşım metafizik konuları insan aklının
Dinin temel doğrularını kabul etme, inanma.
bilemeyeceğini, ileri sürer.
İbadet
Tanrı’ya saygı ve tapınmanın ifadesi olarak belli zamanlarda Tanrının Varlığını Kabul Eden Yaklaşımların
tekrarlanan davranışlar. İleri Sürdükleri Deliller
14
SİYASET FELSEFESİ TYT
AYT FELSEFE
Herhangi bir olay izlendiğinde onun bir meydana getirici SİYASET FELSEFESİ
nedeni, bu nedenin de bir başka nedeni olması ve bu durumun
geriye doğru gitmesi gerektiği açıktır. Bu geriye gidiş sürecin- İnsanların yönetimiyle ilgili iktidarı, iktidarın nasıl oluştu-
de, kendi varlığı için nedensel bir açıklama gerektirmeyen bir ğunu, kaynağını, bireyle ilişkisini, varlığını, nasıl ve ne şekil-
varlığa ulaşılacaktır. Bu varlık Tanrıdır. de sürdürüldüğünü, mevcut yönetimden daha iyi bir yönetimin
mümkün olup olmadığını, yönetim ile ilgili evrensel ölçütleri,
3. Nizam (Düzen) Kanıtı genel kavramları sorgulayan felsefedir.
2. Ahlak Kanıtı
İnsanın önceden belirlenmiş davranışları, özellikleri olamaz. 2. Siyaset Felsefesinin Temel Kavramları
İnsan hürriyete mahkumdur. insanın hür olması Tanrının olma-
masına bağlıdır. Siyaset
15
TYT SİYASET FELSEFESİNİN TEMEL SORULARI
FELSEFE AYT
Politika
SİYASET FELSEFESİNİN TEMEL SORULARI
Devlet idaresi ile ilgili işlerdir. Birey: Toplumun bölünme-
yen en küçük parçasıdır. Diğer bir iradeyle toplumu oluşturan
İktidar, devlet kaynağını nereden alır?
fertlerin her biridir.
Devletin kaynağı ile ilgili görüşlerin başında; korunma ihti-
Toplum yacı, dini misyon ve toplumsal sözleşme gelir.
16
CEM ÜNLÜ İLTER
Felsefe grubu öğretmeni
SİYASET FELSEFESİNİN PROBLEMLERİ TYT www.cemunluilter.weebly.com
AYT FELSEFE
17
TYT SİYASET FELSEFESİNİN PROBLEMLERİ
FELSEFE AYT
insanlar devlet olmadan da adli ve uyumlu bir yaşam sürebi- Özgürlük ve eşitlik ilkelerinden yalnız birinin uygulanması
lirler. Devlet, mülkiyeti korumak için vardır. Ancak anarşizme toplumsal problemleri çözmekte yetersiz kalacaktır. Özgür-
göre, her türlü mülkiyet hırsızlıktır. Bu görüşün doğal sonucu lüğün olmadığı yerde eşitliğin, eşitliğin olmadığı yerde de öz-
olarak da devletin ortadan kaldırılması gerekir görüşünü sa- gürlüğün anlamı yoktur. Özgürlüğün olmadığı bir eşitlik, eşit
vunur. haklara sahip köleler yaratır.
Eşitliğin olmadığı özgürlük ise bir grubun diğerine hükmet-
Nihilizm (Hiçcilik)
mesine yol açar. Gerekli olan hem özgürlüğü, hem de eşitliği
Evrenin anlamsız ve amaçsız olduğunu, otorite ve devletin içinde barındıran bir yönetim şeklidir, buda ancak adalet ile
doğaya aykırı olduğu görüşünü ortaya koyar. Bütün kötülükler mümkündür.
insanların özgür olmamalarından kaynaklanır. Öyleyse insanı sı-
nırlayan bütün değer, kurum ve düzenler kötü olup yıkılmalıdır.
Ütopyalar
B. İdeal Düzenin Olabileceğini Kabul Edenler "Ütopya" terimi. Yunanca (topos-ülke) kelimesinden gel-
miş olup "olmayan ülke" anlamındadır. Kelime ilk defa Thomas
1. Özgürlüğü Temel Alan Yaklaşım
More tarafından kullanılmıştır.
Liberalizm denilen bu anlayış siyasette, iktisatta, dinde ve
Gerçekleşmesi bugün için imkansız, hayali toplum ve devlet
diğer alanlarda bireyin özgürlüğüne öncelik verir. Sloganları
tasarımlarını ifade eder. Bazı düşünürler yaşadıkları toplumsal
“bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” dır.
düzenin iyileştirilemeyeceğine inandıkları için, düşsel bir top-
Temsilcileri lum düzeni tasarlamışlardır.
Adam Smith, J.S. Mill’dir. İdeal bir siyasi sistemin amacı,
Ütopyalar Şu Durumlarda Gözlenmektedir
bireylere mümkün olan en büyük özgürlüğü temin etmektir. Bu
1. Devlet sosyal düzenin gerisinde kaldığı zamanlarda ütopya-
özgürlük dini anlamda inanç ve ibadet özgürlüğü olarak, siyasi
lar ortaya çıkmıştır.
anlamda düşünme ve düşüncelerini ifade etme özgürlüğü ola-
rak gerçekleşir. 2. Ütopyalar, geleceğe dönük sosyal gerçeklikle ilgisi olmayan
hayali tasarımlardır.
Bireyler özgür olduklarında kendi çıkarlarını gerçekleştirir-
ler. Böylelikle genel çıkarlarda gerçekleşir. 3. Ütopyalar; devleti, yönetimi eleştirmek için ortaya konmuş-
lardır.
Siyaset hakkındaki bu düşünceler ekonomide rekabetçi, bi-
rey ve devlet arasındaki ilişkilerde ise bireyci fikirleri savunur. Ütopyalar olumlu ve olumsuz olmak üzere ikiye ayrılır
18
BİREY VE DEVLET
TYT
BİLİM FELSEFESİNİN TANIMI VE KONUSU AYT FELSEFE
“EI-Medinetü’f-Fazıla”, Farabi
BİREY VE DEVLET
Farabi. “EI-Medinetü’I Fazıla” (Faziletli Şehir) adlı eserin-
de Platon’dan etkilenmiştir. O’na göre, doğal ihtiyaçların et- Bireyler arasındaki ilişki sosyal ilişkiyi, sosyal ilişki ise dev-
kisiyle bir araya gelerek toplumu oluşturan bireyler, bilge ve leti ve iktidarı ortaya çıkarmıştır. Birey tek başına yaşayama-
erdemli kişiler tarafından yönetilmelidir. dığına göre; iktidar ve devlet toplumsal düzenin bir şartıdır.
Bir topluma ancak bedenen ve ruhen sağlıklı, zeki, öğrenme Devlet ise, bireylerin ve grupların ilişkilerini hukuk kuralları
ve öğretmeyi seven, nefsine güvenen ve Tanrı’ya inanan kimse çerçevesinde düzenler.
başkan olmalıdır. Devlet bir organizma, bireyler de bu organiz- Birey devlet ilişkilerindeki temel problem: birey mi devlet
manın organlarıdır. Kişiler, kendine düşen görevleri yapmalıdır, için, devlet mi birey için yaşar?
Yapmadıkları takdirde organizmada olduğu gibi, devlette de
aksaklıklar ortaya çıkar.
Birey mi Devlet İçin, Devlet mi Birey İçin Yaşar?
“Ütopya’’, Thomas More
Günümüz birey - devlet ilişkisinde, bireyler devletin varlık
Ütopya eseri, İngiltere’nin o zamanki durumunu eleştirmek koşuludur. Ancak bireylerin bir düzen içinde yaşamaları içinde
için yazılmıştır. T. More’a göre, toplumdaki eşitsizliğin ve mut- devlet gereklidir. Birey, devlet ve topluma karşı yükümlülükle-
suzluğun kaynağı özel mülkiyettir. Bu durumdan kurtulmanın rini yerine getirecektir.
tek yolu, özel mülkiyetin kaldırılmasıdır. Bu nedenle ideal top-
Devlet de bireyin haklarını güvence altına alacak ve ona
lum, sınıfsız bir toplum olmalıdır. Değerler yönünden herkes
haklarını kullanması için olanaklar sunacaktır. Böyle bir du-
eşit olmalıdır.
rumda ne birey haklarından vazgeçebilir, ne de devletin varlığı
More’un ütopyasında para kullanılmamaktadır. Bunun yerine yadsınabilir.
düzenli bir eşya takası vardır. Ailenin temel ihtiyaçları devlet
tarafından karşılanır. Ülkedeki insanlar her gün altı saat çalı-
şır. Bunun dışında bilim ve sanatla uğraşırlar. Birey Devlet İlişkisini İnceleyenler
19
TYT BİLİMİN TARİH İÇİNDEKİ GELİŞİMİ
FELSEFE AYT
Amaçları aynı olmasına rağmen bilgiler, yapısı ve özellikleri 2. Eski Yunan’da Bilim
bakımından birbirlerinden ayrılır. Bilim, var olan her şey üze-
rinde sistemli, yöntemli, doğru ve geçerli bilgi üreten kuramsal M.Ö. 600’1erde başlayan Yunan uygarlığı mitolojinin etki-
bir sistemdir. sinden çıkıp aklın, yani felsefenin etkisine girmiştir. Thales ve
diğer düşünürler, doğa felsefesi ile bilimsel çalışmalara katkı-
Bilim, dinamik bir bilgidir. Bilim, sistemli, düzenli, belli yön-
da bulunmuşlardır.
temleri olan, bilimsel yöntemlerle elde edilmiş gerçekler hak-
Bu dönemde bilim adamlarıyla filozoflar aynı kişilerdi. Bu
kında doğrulanabilir bilgidir.
dönemde Aristoteles, biyolojik varlık alanı ile uğraşmış, ilk
Bilim felsefesi, bilimin doğasını, kapsamını, sınırlarını, yön- defa canlıları sınıflandırmıştır. Arschimedes (Arşimed) meka-
temini, bilimsel bilginin yapısını ve özelliklerini, bilimsel kuram nik ile Galenos (Gallen) ise fizyoloji ile uğraşmıştır. Bu çalış-
ile gerçeklik arasındaki ilişkiyi felsefi bir tavırla araştırır. Bi- malar daha sonradan deneysel bilim olan doğa bilimlerinin ilk
limle ilgili her türlü soruyu sorar ve bunlara cevap arar. Bilim- adımlarını oluşturur.
lerin her geçen gün gelişmesiyle birlikte felsefeden ayrılmaya
başlamışlardır. Pozitif bilimin alanının yaygınlaşması, felsefe-
nin yalnızca bilimin konusunu sorgulaması düşüncesini güçlen- 3. Ortaçağ’da Bilim
dirdi. Bunun sonucu olarak felsefenin yeni bir sorgulama alanı Roma İmparatorluğu’nun M.S. 5. yüzyılda yıkılmasıyla 15.
olan bilim felsefesi ortaya çıktı. yüzyılda Rönesans’ın doğuşu arasındaki bin yıllık dönemde Batı
Avrupa’da düşünce sisteminin merkezi olarak Hıristiyanlık ka-
bul edildi. Bir düşünceyi ya da buluşu önermeden önce Hıristi-
Bilimin Özellikleri
yanlıkla bağdaştığının inananlara garanti edilmesi gerekiyordu.
1. Bilimler birikimli olarak ilerleme özelliğine sahiptir. Böylece, hangi düşüncelerin Hıristiyanlıkla uyumlu hale ge-
2. Bilim olgusaldır. tirilebileceğinin, hangilerinin reddedilmesi gerektiğinin belir-
lenmesi için antik çağın en büyük filozoflarının eserleri inceden
3. Bilimsel bilgi herkese açıktır. (Evrenseldir.)
inceye irdelendi.
4. Bilimsel bilgiler nesneldir. (Objektiftir.) Dönemin sonuna doğru, zamanın büyük düşünce sistemlerini
5. Bilim dinamiktir. uyumlu bir bütün haline getiren bir dünya görüşü ortaya koyan
6. Bilimsel bilgi tutarlıdır. Aquıno’lu Thomas’ın yazılarında bu senteze ulaşıldı. Ortaçağ
Avrupa’sında Hıristiyanlığın etkisiyle bilimsel çalışmalar terk
7. Bilimsel çalışmalarda öngörüler vardır.
edilerek, dinsel dogmaların akılla açıklanması yolu benimsendi.
8. Bilimler seçicidir. (Sınırlıdır.) Bilim, incilin izin verdiği kadarıyla yapıldı.
Kilisenin düşünce üzerindeki yetkisi gevşediğinde, pek çok
insan sadece aklın kullanılmasıyla dünyanın bilgisine ulaşılabile-
ceğine inanmaya başladı. Felsefede bu gelişme akılcılık olarak
BİLİMİN TARİH İÇİNDEKİ GELİŞİMİ
bilinir. Bu gelişmeyi Descartes başlattı, onu, akılcı felsefenin
Bilim tarihi, bilimin nasıl ortaya çıktığı ve hangi aşamalardan önemli simaları olan Spinoza ve Leibniz izledi. Ortaçağ Avru-
geçtiğiyle ilgili çalışmalar yapar. Bütün insanlığın ortak çaba- pası’nda bilimin gerilemesine karşın, doğuda İslam’ın etkisiyle
sının ürünü olan bilim, günümüzdeki gelişmişlik düzeyine, geç- gelişmeye başlamıştı.
mişten günümüze büyük çabaların sonucunda ulaşmıştır. Bilim İslam dünyasında, dinin bilime verdiği önem sonunda, müs-
tarihi, nesnel bilginin ortaya çıkışı ve gelişimi açısından dört lüman ve müslüman olmayan bilim adamları büyük bir bilimsel
aşamada açıklanabilir. çaba içine girerek, yeni bir bilimsel çağı başlatmıştır. Öncelik-
le. Yunan, Hint, İran ve diğer uygarlıklardan yapılan çeviriler,
İslam dünyasına aktarıldı. Bu çalışmalar M.S. 9, 10 ve 11. yüz-
yıllarda en üst noktaya ulaşmıştı.
1. Mezopotamya Ve Mısır’da Bilim
20
BİLİME FARKLI YAKLAŞIMLAR TYT
AYT FELSEFE
Öncelikle evreni din ile değil, akıl ile açıklamaya başladılar. H.Reichenbah bilimi anlamak için bilim dilini çözümlemekle
Özellikle F. Bacon ve Roger’in etkisiyle Rönesans döneminde işe başlar. Konuşma dilinin hataları, bilimede yansıdığı için dili
deneyi temel alan doğa bilimlerine yönelme olmuştur. Felsefe iyi çözümleyerek belirsizlikleri ortadan kaldırmayı amaçlar.
ile bilimin sınırları çizildi. Bu dönemde bilim giderek felsefe- Bunu da dili, sembolik bir diziye çevirerek yapabileceğini
den ayrılmaya başlamıştır. Bu dönemde, Aristoteles’in fizik
düşünür. Bu yaklaşıma göre, bilimi anlamak için bilim diye orta-
bulgularıyla desteklenmiş. Batlamyus’un yer merkezli evren
ya konmuş ürünlere bakmak gerekir.
kuramı (Geosantrik), Kopernik tarafından çürütülerek yerine
güneş merkezli evren (Helyosantrik) kuramı getirilmiştir. Bu yaklaşımda söz konusu bilimsel metinler, sembolik mantı-
Kopernik aynı zamanda insan merkezli evreni (Egosantr- ğa çevrilir, ortaya çıkan ürüne bakılarak onun mantığı bulunma-
lk) kaldırarak, güneş merkezli (Helyosantrik) evren anlayışını ya çalışılır (Mantıkçı Pozitivizm). Çünkü, sembolik mantıkla söz
getirerek, modern çağın en önemli olayını gerçekleştirmiştir. konusu metinler açıklığa kavuşturulabilir. Burada önemli olan,
Kopernik’in devrimi, Kepler ve Galileo’nun çalışmalarıyla des- bir önermenin doğrulanabilir olup olmamasıdır. Doğrulanabilir
teklendi. F. Bacon’un bilim üzerinde yaptığı bilim felsefesi ve olan önerme anlamlı (Bilgi verici) önermedir. Bu açıdan yalnız
Descartes’ın yöntem arayışı, bilimsel çalışmaların önemini iyice bilimin önermeleri anlamlı önermelerdir. Anlamlı bir cümle
arttırdı. Newton, klasik fiziğin temel yasalarını ortaya koydu. veya önerme olgusal olarak doğrulanabilir biçimdedir.
Huygens, Boyle ve Gassandi’nin çalışmalarıyla bilim, artık mo- Eğer doğrulanma biçimine uymuyorsa anlamsızdır. Mantıkçı
dern dönemin tek bilgi kaynağı olmuştur. pozitivizmin anahtar kavramı olan doğrulama kavramını. R. Car-
nap en gelişmiş biçimiyle ifade eder. Camap’a göre, sembolik
mantık doğru ya da yanlış bilgi vermez. O, yalnız bilimlere ait
Rönesans’tan Sonra Bilim metinleri anlamak için çözümleyici bir gereçtir.
Bunlar: • Farklı alanlara ait bilimleri tek bir bilime (Fizik) indirge-
mek, gerçeğin değişik boyutlarını anlamayı engeller.
• Bilimi bir ürün olarak anlamaya çalışan yaklaşım
• Bilimin bağımsız kendine özgü kurallar koyma niteliği önem-
• Bilimi bir etkinlik olarak anlamaya çalışan yaklaşım
lidir.
21
TYT BİLİMSEL YÖNTEMİN ÖZELLİKLERİ
AYT BİLİMİN DEĞERİ ÜZERİNE FARKLI GÖRÜŞLER
FELSEFE
22