Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 221

c ih a t yayci

(Sen iyetiştin en büyük vatan sever babam a ve fed ak âr anneme,


İBana ben zam an destek otan eşim tt/üşennef'e
Şükranlarım ı ¿im anım ...

flevyiti oylum JBaybans 'a ve yeteeek Türk n esillerin e...

YUNANİSTAN TALEPLERİ
(EGE SORUNLARI)
Soru ve Cevaplarla
ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU
TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI
IV/A-2-3.1. Dizi-Sayı:13

YUNANİSTAN TALEPLERİ
(EGE SORUNLARI)
Soru ve Cevaplarla

CİHAT YAYCI

ANKARA, 2020
Yaycı, Cihat, 1966-
Yunanistan talepleri Ege sorunları soru ve cevaplarla / Cihat Yaycı. —
Ankara : Türk Tarih Kurumu, 2020.

xxx, 190 s. resim (renkli), portre, şekil, harita (renkli), grafik, tablo ; 24 cm.
— (AKDTYK Türk Tarih Kurumu yayınları; IV/A-2-3.1. Dizi-Sayı: 13)

ISBN 978 - 975 - 17 - 4465 - 4

1. Ege Adaları (Türkiye ve Yunanistan) _ Hukuksal durum. 2. Türkiye _ Dış


ilişkiler _ Yunanistan. 3. Yunanistan _ Dış ilişkiler _ Türkiye. I. E.a. II. Dizi.

327.5610495
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulunun 29.01.2020
tarih ve 792/17 sayılı kararı gereği 25.000 adet basılmıştır.

ISBN: 978-975-17-4465-4

İnceleyiciler: Prof. Dr. Neşe ÖZDEN


Prof. Dr. Necdet HAYTA

Kitabın telif geliri Deniz Müzesi Komutanlığına bağışlanmıştır.

Baskı: Neyir Matbaacılık


Matbaacılar Sitesi 1341. cd. No: 62 İvedik - Yenimahalle / Ankara
Tel: 0312 395 53 00 • Fax: 0312 395 84 20
İÇİNDEKİLER

TAKDİMLER XVII
KISALTMALAR XXV
HARİTALAR XXVII
ŞEKİLLER XXXI
FOTOĞRAFLAR XXXI
TABLOLAR XXXII

GİRİŞ
1. Ege Denizi’nin Türkiye Açısından Önemi Nedir? 1
2. Ege’de Temel Sorunlar Ne Zaman Başlamıştır ve Nelerdir? 1
3. Ege Meselelerinin Türk Yunan İlişkileri Gündemine 1974’ten 3
Sonra Girdiği Söylenebilir mi?
4. 1976-1987 ve 1996 Yıllarında Yaşanan Krizlerin Sebebi Nedir? 3
5. “Megalo İdea” Nedir? 5
6. Ege Sorunlarının Temel Kaynağı Nedir? 10

BİRİNCİ BÖLÜM
EGEMENLİĞİ ANTLAŞMALARLA YUNANİSTAN’A
DEVREDİLMEMİŞ ADA, ADACIK VE KAYALIKLAR SORUNU
1. Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, 13
Adacık ve Kayalıklar (EGAYDAAK)’ın Hukuki Statüsü ve Tarafların
Görüşleri Nelerdir?
VIII İÇİNDEKİLER

2. Tarihte Ege Adaları, Yunan Egemenliğinde mi Türk Egemenliğine 14


Geçmiştir?
3. Yunanistan’a İlk Olarak Hangi Adalar Ne Zaman Verilmiştir? 18
4. Büyük Devletlerin Baskıları Sonucunda Ege Adalarının
Yunanistan’a Verilmesine İlişkin Belli Başlı Anlaşmalar Nelerdir?
5. Ege Adalarının Bugünkü Nihai Hukuki Statüsünü 1923 Lozan ve 21
1947 Paris Antlaşmalarının Hangi Maddeleri Belirlemektedir?
6. 1947 Paris Barış Antlaşması ile Yunanistan’a Verilen Adalar 24
Hangileridir?
7. Yunanistan’a Devredilmeyen Ada, Adacık, Kayalık Var mıdır? Var 25
ise Bunlar Sahipsiz midir?
8. Egemenliği Yunanistan’a Devredilmeyen Ada, Adacık ve Kayalıklar 25
ile İlgili Olarak Hangi Antlaşmaların Hangi Maddeleri Mesnet
Oluşturmaktadır?
9. Lozan Antlaşması’nın 16’ncı Maddesi Ne Demektedir? 25
10. Lozan Antlaşması’nın 16’ncı Maddesi, Madde 12 ve 15 ile 27
Devredilen Adalar Dışında İlave Başka Adaların Devrine Mesnet
Oluşturabilir mi?
11. Lozan Antlaşmasının 16’ncı Maddesinde “Madde 12 ve 15 ile 28
Devredilen Adalara İlişkin Olarak Geleceği İlgililerce Düzenlenmiş
ya da Düzenlenecektir” İfadesi Neyi Kastetmektedir?
12. Lozan Antlaşması Madde 16 Kapsamına Adacık ve Kayalıklar da 28
Girmekte midir?
13. Lozan Antlaşması Madde 16’nın “Toptan Feragat Olarak 29
Değerlendirilmesi” Uygun mudur?
14. Lozan Antlaşması Madde 16, Sevr Antlaşmasının Dayatılan 30
Hangi Hükmüne Karşı Büyük Çabalarla Lozan Antlaşması’na Dahil
Edilmiştir?
15. Lozan Madde 16, Niteliği İtibariyle Toptan Feragate Elverişli 31
midir?
16. Lozan Madde 16’nın Toptan Feragat Olarak Yorumlanması, Ülke 31
Devrinin Açık İradeyle Yapılmasını Öngören Kurala Uygun mudur?
17. Usul ve Esas Açısından Lozan Antlaşmasının 16’ncı Maddesi 32
Neyi Hükmetmektedir?
İÇİNDEKİLER IX

18. Lozan Barış Antlaşması’nın 16’ncı Maddesinin Osmanlı 32


İmparatorluğu’nun İlgili Tüm Topraklarda Egemenlik Devrine İlişkin
midir? Türkiye’nin Tezlerimizi Destekleyici Bir Hakem Mahkemesi
Kararı Var mıdır?
19. Hakem Mahkemesi’nin Lozan Barış Antlaşması 34
Madde 16’ya Getirdiği Yorum Nedir?
20. Hakem Mahkemesi’nin Madde 16 Yorumunun Ege Egemenlik 35
Uyuşmazlığında Tarafların Tezlerine Etkileri Nedir?
21. Egemenliği Belirlenmemiş Toprak Statüsünün Türk Tezleri 36
Üzerindeki Etkileri Nedir?
22. Antlaşmalarla Devredilmeyen Adalar Üzerinde Yunanistan’a 38
Egemenlik Hakkı Verecek Bir Deniz Sınırı Var mıdır?
23. 1947 Paris Barış Anlaşması’nın 14’üncü Maddesi ile İtalya’dan 40
Alınarak Yunanistan’a Verilen Meis Adası ve Civarındaki Ada ve
Adacıklarda Durum Nedir?
24. Meis Adası ile Anadolu Arasında İtalya ile Bir Deniz Sınırı 41
Antlaşması Yapılmış mıdır?
25. Türkiye ile İtalya Arasında Diğer Deniz Alanları İçin de Bir Deniz 42
Sınırı Antlaşması Yapılmış mıdır?
26. Meis Adası Yunanistan’a 1947 Paris Barış Adlaşması ile Nasıl 43
Verilmiştir?
27. 1947 Paris Barış Adlaşması Meis Adası’nın Yunanistan’a 44
Verilmesi ile İlgili 14. Maddesinin Metninde Hangi Hususlara Dikkat
Edilmelidir?
28. 1947 Paris Barış Adlaşması ile Yunanistan’a Hangi Adalar 46
Hukuken Devredilmiştir?
29. 1947 Paris Barış Antlaşmasında 04 Ocak 1932 Sözleşmesi’ne 48
Atıf Yapılmamasının Bir Eksiklik Olduğunu Yunanistan Fark Etmemiş
inidir?
30. 1947 Paris Barış Antlaşması’nda Kara Ada ve Fener Adası, Meis 48
Adası ile Birlikte Yunanistan’a Devredilmiş midir?
31. EGAYDAAK’ın Farkına Varıp, İlk Devlet Uygulamaları Kim 54
Tarafından, Ne Zaman Yapılmıştır?
X İÇİNDEKİLER

32. Türkiye Cumhuriyeti EGAYDAAK Hususunda Adli Yetki 54


Kullanmış mıdır?
33. EGAYDAAK Sorunu Esasen Ne Zaman Gündeme Gelmiştir? 55
34. Kardak Krizi Nasıl Gelişmiştir? 57
35. EGAYDAAK Varlığı Üzerine Dönemin Cumhurbaşkanı Bir 60
Açıklama Yapmış mıdır?
36. EGAYDAAK Varlığı ve Hukuki Dayanağı Konusunda Türk 60
Dışişleri Bakanlığının Hangi Aleni Belgesi Mevcuttur?
37. EGAYDAAK Konusu Kamuoyu Gündemine Yeterince 61
Taşınmış mıdır?
38. Tüm Bu Hususlar Çerçevesinde; Türkiye’nin Menfaatleri 62
Doğrultusunda EGAYDAAK’ın Hukuki Pozisyonu Nasıl
Özetlenebilir?
39. EGAYDAAK Meselesinin Uluslararası Adalet Divanına (UAD) 64
Gitmesi Halinde, 1923-1996 Döneminde Devlet Uygulamalarımızın
Bulunmaması Divandan Aleyhimize Karar Çıkmasına Neden Olabilir
mi?
40. EGAYDAAK Sadece Küçük Adacık veya Kaya Parçası Sorunu 67
mudur?
41. EGAYDAAKTardan Çok Daha Küçük, Adacık Bile Olmayan, 69
Kaya Parçalarına Bir Takım Devletler Nasıl Hassasiyet Gösteriyor?
42. Bir Takım Adaları Tartışmalı Gösteren Yabancı Akademik Yayınlar 72
Var mıdır?
43. EGAYDAAKTarı Gösterir Yerli ve Yabancı Yayınlar Var mıdır? 74
44. EGAYDAAK Konusunda Üst Düzey Yetkililer Tarafından 82
Açıklamalar Yapılmış mıdır?
45. EGAYDAAKTarın İsimleri Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri 83
Bakanlığı Tarafından Resmen Açıklanmış ve/veya EGAYDAAK’ları
Gösterir Harita Yayımlanmış mıdır?
46. Ege ve Akdeniz Sınırına İlişkin Türkiye’nin Tutumu Nedir? 84
İÇİNDEKİLER XI

İKİNCİ BÖLÜM

KARASULARI SORUNU
1. Uluslararası Deniz Hukukuna Göre Karasuyu Ne Demektir? 87
2. Karasularının Hukuki Rejimi Nasıldır? 88
3. Karasularının Genişliği Nasıl Hesaplanır? 88
4. Türkiye’nin Karasuları Uygulaması Nasıldır? 89
5. Karasuları Sorunu Genel Anlamda Kısaca Nedir? 91
6. Lozan Barış Antlaşması Ege Denizi’nde Karasuları Sınırını Kaç Mil 93
Olarak Öngörmüştü?
7. Lozan Barış Antlaşması Ege Denizi’nde 3 Mil Olan Karasuları Sim- 93
rını Ne Zaman ve Ne Şekilde 6 Mil’e Çıkarılmıştır?
8. Lozan’ın 1923’de Türkiye ile Yunanistan Arasında Tesis Ettiği 95
Yunanistan Tarafından Nasıl Bozulmuştur?
9. Ege Meseleleri Türk Yunan İlişkileri Gündemine Ne Zaman 96
Girmiştir?
10. Halen Yürürlükte Olan 6 Mil Genişliğinde Karasuları 97
Uygulamalarına Göre Ege Denizi’nde Karasuları ve Açık Deniz
Alanları Dağılımı Ne Orandadır?
11. Halen Yürürlükte Olan 6 Mil Genişliğinde Karasuları 98
Uygulamalarına Göre Ege Denizi’nde Kıta Sahanlığı Sınırlandırması
Açısından Özellikle Hangi Bölge Önem Arz Etmektedir?
12. Yunanistan’ın Karasularını 12 Mil’e Çıkarması Durumunda Ege’de 99
Açık Deniz Alanları Hangi Orana Düşecek ve Etkileri Ne Olacaktır?
13. Yunanistan’ın Karasularını 12 Mil’e Çıkarması Durumunda, 102
Ege’de Türk Balıkçılığına, Turizmine, Hava Sahasına, Kıta Sahanlığı
ve Münhasır Ekonomik Bölge Haklarına ve Paylaşımına Etkileri Ne
Olacaktır?
14. Yunanistan’ın Ege’de Karasularını 1 Mil Dahi Artırmasının Etkileri 103
Ne Olacaktır?
15. Yunanistan’ın Ege’de Karasularını 12 Mil’e Çıkarma Konusunda 105
Mutlak Bir Hukuki Hakkı Var mıdır?
XII İÇİNDEKİLER

16. Yunanistan ile Bir Mutabakat Olmadan Karasularının 106


Genişletilmesi Konusunun Uluslararası Yargıya Götürülmesi Halinde
Yunan Adalarına 12 Mil Karasuyu Genişliği Otomatik Olarak
Verilebilir mi?
17. Türkiye’nin, Karasularını 12 Mil’e Çıkarmaya Cevaz Veren 110
1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne Taraf
Olmaması Hukuki Yönden Elini Zayıflatıcı Etkisi Var mıdır?
18. Türkiye Yunanistan’ın Ege’de Karasularını 6 Mil’in Üzerine 112
Çıkarma Taleplerini Kabul Etmeyeceğine Dair Kararlılığını Ne Zaman
ve Nasıl Ortaya Koymuştur?
19. Yunanlı Akademisyenler Dahi Yunanistan’ın Karasularını 114
6 Mil’in Üzerine Çıkartmasının Türkiye’ye Haksızlık Olacağını ve
Türk Görüşlerinin Haklılığını İfade Etmişler midir?
20. Son Dönemde Yunanlı Yetkililerin, Yunanistan’ın Karasularını 116
6 Mil’in Üzerine Çıkartacağına Yönelik Söylemleri Var mıdır?
21. Yunanistan’ın Karasularını 6 Mil’in Üzerine Çıkartma Başta 118
Olmak Üzere Deniz Yetki Alanları Paylaşımında Türkiye’nin Haklarını
Hiçe Sayarak Kendi Lehine Çözmek İçin Türkiye Karşıtı İttifak
Oluşturma Gayretleri Var mıdır?
22. Son Dönemde Yunanlı Yetkililerin Söylemleri de Dikkate Alınarak, 121
Karasuları Sınırları Konusunda Yunanistan’a Ne Teklif Edilebilir?

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

GAYRİ ASKERİ STATÜDEKİ ADALARIN ASKERİLEŞTİRİLMESİ


VE SİLAHLANDIRILMASI SORUNU
1. Gayri Askeri Statüdeki Adalar (GASA) Hangileridir? 123
2. Söz Konusu Adalara “Gayri Askeri Statü” Şartı Hangi Antlaşmalarla 125
Ne Zaman Konulmuştur?
3. GASA’ların Uluslararası Hukuk Kapsamındaki Yasal Çerçevesi ve 126
Zemini Nedir?
4. Ege Adalarının Gayri Askeri Statüsünün Tanımı ve Esasları Nedir? 129
5. Gayri Askeri Statü ile Askersizleştirme Aynı Esasları mı İfade Eder? 130
İÇİNDEKİLER XIII

6. Yunanistan GASA’ların Statüsünü Muhafaza Etmekte midir? 131


7. Yunanistan’ın Adaların Gayri Askeri Statüsü Hakkındaki Görüşleri 132
Nedir?
8. Yunanistan’ın Adaların Gayri Askeri Statüsü Hakkındaki Görüşleri- 132
ne Karşı Türkiye’nin Görüşü Nedir?
9. Yunanistan’ın GASA’ların Statüsünü Ayrıca Hangi Yöntemlerle 132
Bozmaktadır?
10. Ege’deki GASA’lara Benzer Statüde Dünyada Başka Ada ve Böl- 133
geler Var mıdır?
11. Yunanistan’ın Adaların Gayri Askeri Statüsünü Bozduğu Bu 134
Durum 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış Antlaşması’nda Belirtilen
Egemenlik Devir Şartını Ortadan Kaldırır mı?

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

KITA SAHANLIĞI SORUNU


1. Kıta Sahanlığı Nedir? 137
2. Kıta Sahanlığı Sınırlandırılması Nasıl Yapılır? 138
3. Kıyı Devletinin Kıta Sahanlığında Yetkileri Nelerdir? 138
4. Türkiye’de Kıta Sahanlığı Uygulaması Nasıldır? 138
5. Kıta Sahanlığı Uyuşmazlığının Ortaya Çıkışı ve Gelişimi Süreci 139
Nasıldır?
6. Yunanistan’a Göre Yunan Kıta Sahanlığı Nasıl Olmalıdır? 143
7. Türkiye’ye Göre Türk Kıta Sahanlığı Nasıl Olmalıdır? 144
8. Kıta Sahanlığı Sorunu Konusunda Türkiye’nin Görüşleri Nedir? 146
9. Yunanlı Akademisyenler Dahi Kıta Sahanlığı Konusunda Türk 148
Görüşlerinin Haklılığını İfade Etmişler midir?
XIV İÇİNDEKİLER

BEŞİNCİ BÖLÜM

UÇUŞ MALUMAT BÖLGESİ SORUNU


1. Uçuş Malumat Bölgesi (FIR - Flight Information Region) Limitleri 151
ve Sorumlulukları Nasıl Belirlenmiştir?
2. FIR ile Tanımlanan Bölge İçerisinde Kullanılabilecek Yetki ve 153
Sorumluklar Nedir? Bir Egemenlik Yetkisi midir?
3. FIR Limit Sorunu Nedir ve Nasıl Ortaya Çıkmıştır? 153
4. Yunanistan FIR Sorumluluğunu Nasıl İstismar Etmektedir? 155
5. Yunanistan’ın FIR Sorumluluğunu İstismar Etmesinin Temelinde Ne 156
Yatmaktadır?
6. Yunanistan’ın FIR Sorumluluğunu Megalo İdea Hedefi 156
Doğrultusunda İstismar Etmesinin Son Dönem Örneği Nedir?
7. Yunanistan’ın FIR Sorumluluğunu İstismar Etmesine Karşı 159
Türkiye’nin Tutumu Nedir?
8. Türkiye’nin Hava Sahası Üzerinden Geçmesine Rağmen, Hava 159
Trafik Kontrol Hizmeti Yunanistan Tarafından Sağlanan Hava Yolları
Var mıdır?

ALTINCI BÖLÜM

10 MİL HAVA SAHASI SORUNU


1. Ulusal Hava Sahası Ne Demektir? 163
2. Yunanistan Ulusal Hava Sahası Sınırının Kaç Mil Olduğunu İddia 164
Etmektedir?
3. Yunanistan’ın “ 10 Mil Hava Sahası” Uygulaması Sorunu Nereden 165
Kaynaklanmaktadır?
4. Yunanistan’ın “ 10 Mil Hava Sahası“ Uygulaması Sorunu 166
Uygulamada Nasıl Çelişkilere Neden Olmaktadır?
5. Yunanistan’ın “ 10 Mil Hava Sahası“ Uygulamasına Karşı 167
Türkiye’nin Tutumu Nedir?
İÇİNDEKİLER XV

YEDİNCİ BÖLÜM

ARAMA KURTARMA SORUMLULUK SAHASI SORUNU


1. Arama Kurtarma (AK) Hizmeti Ne Demektir? 169
2. Arama Kurtarma Sorumluluk Sahası Nedir? 169
3. Ege’de Arama Kurtarma Sorumluluk Sahası Sorunu Nedir? 170
4. Ege’de Arama Kurtarma Sorumluluk Sahası Konusunda Türkiye’nin 174
Tutumu Nedir?
5. Olması Gerektiği Değerlendirilen Türk Arama Kurtarma 176
Sorumluluk Sahası Nasıl Olmalıdır?
KAYNAKLAR 179
TAKDİM 1

Sayın Dr.Tümamiral Cihat YAYCI’nın “Yunanistan Talepleri (Ege Sorunları)


Soru ve Cevaplarla” isimli kitabı ile “Ege Sorunları” olarak literatürde ifade edi­
len ancak, esası itibarıyla Yunanistan’ın kurulduğu günden bu yana Türkiye aley­
hine izlediği genişlemeci revizyonist politikaların bir tezahürü olan hukuka aykırı
talepleri İncelenmektedir.
Yunanistan’ın Ege’de jeopolitik dengeyi bozmaya yönelik hukuksuz talepleri,
Megalo İdea olarak tanımladığı tarihsel ideolojisi ile yakından ilgilidir.
Türkiye, Yunanistan’a karşı; ne savaşta yenilmiş, ne de toprak ya da deniz alanı
vermek üzere zorla barış masasına oturtulmuştur. Nitekim, Türkiye’nin Ege’de
Yunanistan lehine statükoyu bozacak ne bir santimlik vereceği toprağı ne de bir
millik denizi vardır.
Esasen, Ege’de temel mesele egemenliktir. Bu meselenin çözümü ise Ege­
menliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmeyen Ada, Adacık ve Kayalıklar
(EGAYDAAK) ile doğrudan ilintilidir.
Yunanistan kaynaklı diğer problem sahalarının giderilmesi ancak ve ancak
EGAYDAAK konusunun açıklığa kavuşturulması ile mümkün olabilecektir.
Bu temel prensip çerçevesinde hazırlanan “Yunanistan Talepleri (Ege Sorun­
ları) Soru ve Cevaplarla” isimli kitabın, Ege’deki Yunanistan Talepleri ile bu ta­
leplerin tarihçesi ve hukuken nasıl çürütülmesine yönelik herkesin kolayca an­
layabileceği görsel materyal ve haritalarla donatılmış bir başucu kitabı olacağı
kanaatindeyim.
Kendisine bu değerli çalışmasından dolayı teşekkür ediyorum.
Saygılarımla.

Prof. Dr. Çağrı ERHAN


Altınbaş Üniversitesi Rektörü
İstanbul, 2019
TAKDİM 2

Ege veya Türkçe’de kullanılan diğer ismiyle Adalar Denizi gündemimizden


hiç düşmüyor. Atalarımız Ege’deki adalarla, donanmamızın kurucusu Çaka Bey
zamanında karşılaştılar. Çaka Bey, 1080’li yıllarda Urla ve Foça’yı aldıktan sonra
Midilli ve Sakız’ı fethetti. Adaları kurtarmaya gelen Bizans donanmasını mağlup
etti. Bu fetihler ve denizdeki zaferle Ege’de Türk varlığı tarih sahnesine çıktı.
Ölümünden sonra kurduğu beylik ortadan kalkmasına rağmen bölgede ilk Türk
yerleşmesi meydana gelmişti. Daha sonra bölgede hakimiyet kuran Menteşe,
Aydın, Saruhan ve Karesi beylikleri Türk denizciliğinin temsilcisi oldular. Fatih
döneminde, 1456’da Taşoz ve Limni’nin fethiyle başlayan Ege adalarının fethi
1715’de İstendil’in (Tinos) alınmasına kadar 250 yıl sürdü.
İtalya, 191 l ’de Libya’yı işgale kalkışınca Enver Paşa, Eşref Kuşçubaşı, Mustafa
Kemal Atatürk gibi genç subaylar, Libya’ya giderek halkı örgütlediler. Zor du­
rumda kalan İtalya, Rodos’u ve diğer 12 adayı işgal etti. 18 Ekim 1912’de Uşi
Antlaşması imzalanarak Libya’daki İtalyan hâkimiyeti kabul edildi. İtalya, ant­
laşmaya göre adaları tahliye edecekti. Ancak Balkan Savaşı’nın devam etmesi,
ardından da Birinci Dünya Savaşı çıkınca adalar geri alınamadı. Lozan Antlaş­
masıyla da adalardaki İtalya hakimiyeti kabul edildi.
İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, 1936’da Ege’deki yüzlerce adacık ve kayalığı Tür­
kiye’ye kazandırdı. Ancak Şükrü Kaya’dan sonra mirasına sahip çıkılıp, Ege’deki
hakimiyet alanlarımız tam olarak tesis edilmedi. Yunanistan, bulduğu her fırsatta
Lozan Antlaşmasının hilafına adımlar attı ve maalesef bu adımlarına yeterince
karşılık verilemedi. 1996’daki Kardak Krizi Türk tarihinde önemli bir dönüm
noktası oldu. Bu tarihten sonra Türkiye Ege Denizi’ndeki haklarını hem teorik
olarak hem de sahada fiili olarak savunmak ve Yunanistan’ın haksız kazanımları-
nın önüne geçmek için büyük bir mücadeleye girdi.
XX TAKDİM 2

Denizlerde Türkiye’nin haklarını savunmak için yıllardan beri birçok aka­


demik yayın yapıp ve meselelerimizi dert edinip, kafa yoran Dr. Tümami­
ral Cihat Yaycı, “Yunanistan’ın Talepleri (Ege Sorunları), Soru ve Cevap­
larla”, isimli son eserinde Ege’deki meseleleri anlatıp, tarihen ve hukuken
Türkiye’nin haklarını ve Yunanistan’ın haksız taleplerini bilimsel olarak ele
alıp, herkesin anlayabileceği bir dille ortaya koyuyor. Aynı zamanda çokça
duyduğumuz ancak fazla bilgi sahibi olmadığımız “EGAYDAAK, karasuları,
kıta sahanlığı, FIR limiti, arama kurtarma sorumluluk sahası” gibi terimlerin
de ne olduklarını ve günümüzde ne ifade ettiğini anlatıyor. Dr. Tümamiral Cihat
Yaycı’nın bu eseri Ege meseleleriyle ilgili önemli bir el kitabı olacaktır.

Erhan AFYONCU
İstanbul, 2019
TAKDİM 3

Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Dr. Tümamiral Cihat Yaycı’dan yine zihin
açıcı bir eser.
Öncekiler gibi bu çalışmasında da; Dr. Yaycı’nın kalemi, yüreği, zihni, ilmi
birbirini besleyerek harmanlanmış ve soruna odaklı ve enine boyuna tüm yönle­
riyle, irdelenen ve bu yönüyle de zihinde hiçbir gri alan bırakamayacak netlikte
bir eser ortaya çıkmış.
Bu çalışmayla; yıllardır üst başlık olarak bilinen Ege Sorunlarının tüm alt baş­
lıkları, sorularla aydınlanıyor. Sorular öylesine ayrıntılı ki, konuları hiç bilmeyen,
bugüne kadar yaşananlardan tamamen habersiz kalanlar için bilgi yoğunluğuyla,
berrak bir anlatımla bilgilenmeleri sağlanıyor, tüm gerçekler ortaya konuyor.
Çalışmada sadece bilgilerin sıralı dizilişiyle yetinilmiyor. Aynı zamanda bilgi­
nin bilince dönüşmesi için de gerek soru sistematiği, gerekse anlatım esasları son
derece isabetli kullanılıyor.
Yıllardır konuştuğumuz, dert yandığımız, eksiliğiyle yüreğimizi ve zihnimizi
sızlatan Ege’deki haklarımızın korunması konusunda bu eser; tıpkı Doğu Akde­
niz’deki stratejik, hukuki, ahlaki, siyasi, ekonomik, jeopolitik mücadelemizdeki
hassasiyeti taşıyor, bilimsel bir çerçeve çiziyor.
Yunanistan, küresel çıkar odaklarının koruması ve cesaretlendirmesiyle yıllar­
dır, Ege sorunlarında hukuksuzluğun, adaletsizliğin iddiasında bulundu ve her
zaman uyuşmazlık çizgisini korudu. Türkiye ise bugün bu tavra karşı, Doğu Ak­
deniz’de gösterdiği kararlılığında olduğu gibi Ege sorunlarında da hukuka, adale­
te dayalı çözüm noktasındadır.
Ege’de Yunanistan ile yaşanan tüm sorunlar yani; Egemenliği Anlaşmalarla
Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar (EGAYDAAK) sorunu,
Karasuları, kıta sahanlığı, adaların silahlandırılması, Uçuş malumat bölgesi, hava
XXII TAKDİM 3

sahası gibi tüm sorunlar; tarihsel içeriği çok iyi bilinmeden, hukuki derinliği ye­
terince kavranmadan, jeopolitik ve jeostratejik nedenleri açıkça ortaya konulma­
dan anlaşılamaz ve sorunlara karşı isabetli yönetim stratejisi belirlenemez.
Unutulmamalıdır ki, sosyal olgular çok bileşenli ve etkileşimlidir. Bir sosyal
olgunun en doğru biçimde analiz edilebilmesinde, tüm bileşenleri ve bu bile­
şenlerin karşılıklı etkileşimleri yeterince ortaya konulmadıkça, o sosyal olgunun
anlaşılması, çözümlenebilmesi ve yönetilebilmesi mümkün değildir. Bu gerçeğin
ışığında, Dr. Cihat Yaycı’nın kıymetli eseri önemli bir katkı sunuyor, geleceğimi­
ze ilişkin ipuçları veriyor, doğru bir stratejik yönetim çerçevesi çiziyor.

Prof. Dr. Yaşar HACISALİHOĞLU


İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü
İstanbul, 2019
TAKDİM 4

“Yunanistan Talepleri (Ege Sorunları) Soru ve Cevaplarla” isimli bu kitap, Yu­


nanistan’ın dünden bugüne Türkiye aleyhine izlediği revizyonist politikalar bağ­
lamında Ege’de jeopolitik dengeyi bozmaya yönelik hukuksuz taleplerini, Ege­
menliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmeyen Ada, Adacık ve Kayalıklar
(EGAYDAAK)’lardan başlayarak soru ve cevaplar şeklinde anlatmaktadır.
Yunan taleplerinin ana kaynağı, 400 yıl Türk egemenliğinde kalan Ege adala­
rının Osmanlı İmparatorluğunun son 10 yılında kaybedilen savaşlar ile büyük
devletlerin baskı ve desteği sonucunda Yunanistan’a verilmesi ve bu şekilde açık
deniz alanlarının azalarak, Anadolu Yarımadasının Ege’den uzaklaştırılmasıdır.
Ege’de temel mesele egemenliktir. Bu meselenin çözümü ise EGAYDAAK ile
doğrudan ilintilidir.
Sadece karasuları açısından bakıldığında bile, Trakya yüzölçümünün yarısı ka­
dar karasularına sahip olan EGAYDAAK’ların aidiyetini belirlemeden deniz yet­
ki alanları sınırlandırması yapmak telafisi imkânsız kayıplara neden olabilecektir.
Zira sorunların birbirleri ile bağlantılı olduğu ve biri hakkında verilecek karar
diğerlerini de etkileyecektir.
Dr.Tümamiral Cihat YAYCI tarafından hazırlanan “Yunanistan Talepleri (Ege
Sorunları) Soru ve Cevaplarla” isimli bu eser; Ege’deki haksız ve mesnetsiz Yu­
nan taleplerinin nasıl çürütüleceğine yönelik argümanları ihtiva etmesi ve eserin
herkes tarafından rahatlıkla anlaşılabilecek olması nedeniyle oldukça kıymetlidir.
Kendisine bu değerli çalışmasından dolayı teşekkür ediyorum.
Saygılarımla.

Prof. Dr. Sertaç Hami BAŞEREN


Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi
Ankara, 2019
KISALTMALAR

AB [Avrupa Birliği

ABD [Amerika Birleşik Devletleri

ACC :Bölge Kontrol Merkezi

ADS :Açık Deniz Sözleşmesi

AK :Arama Kurtarma

Bkz. :Bakınız

COSPAS-SARSAT :Intemational Satellite System for Search and Rescue


(Uydu Destekli Arama Kurtarma İkaz Sistemi)

EGAYDAAK :Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilme­


miş Ada, Adacık ve Kayalıklar

GASA :Gayri Askeri Statüdeki Adalar

MEB :Münhasır Ekonomik Bölge

BM [Birleşmiş Milletler

BMDHK :Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Konferansı

BMDHS [Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi

ESRİ [Çevresel Araştırma Enstitüsü

FIR [Uçuş Malumat Bölgesi

GKRY [Güney Kıbrıs Rum Yönetimi


XX V I K ISA LTM A LA R

ICAO :International Civil Aviation Organization


(Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü)

IMO :International Maritime Organization


(Dünya Denizcilik Örgütü)

KBBS : 1958 Cenevre Karasuları ve Bitişik Bölge Sözleşmesi

LBA :Lozan Barış Antlaşması

Md. :Madde

NATO :North Atlantic Treaty Organization (Kuzey Atlantik


Antlaşması Örgütü)

MTA :Maden Teknik Arama

PICAO :Provisional International Civil Aviation Organization

PCIJ :Permanent Court of International Justice

Rec. :Records

RF :Rusya Federasyonu

RG. :Resmi Gazete

s. :Sayfa

SAR :Search and Rescue (Arama Kurtarma Bölgesi)

SOLAS :Safety of Life at Sea

SSCB :Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

T. :Tertip

TPAO :Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı

UAD :Uluslararası Adalet Divanı

vd. :ve devamı

Vol. :Volume
HARİTALAR

Harita 1- 1, Ege’de Osmanlı Hakimiyeti.


Harita 1-2, Yunanistan’ın Revizyonist Politikasını Gösteren Harita.
Harita 1-3, Megalo İdea’yı Gösteren Harita.
Harita 1-4, Megalo İdea’yı Gösteren Harita.
Harita 1-5, Megalo İdea’yı Gösteren Harita.
Harita 1-6, Şu Anda Megalo İdea’ya Göre Gelinen Noktayı Gösteren
Harita.
Harita 2-1, Ege’de Hakimiyet Sürecini Gösteren Harita.
Harita 2-2, Ege’de Osmanlı Hakimiyetini Gösteren Harita.
Harita 2-3, Ege Denizi’nin Osmanlı İç Denizi Halini Gösteren Harita.
Harita 2-4, Yunanistan’a Kuruluşu ile Verilen Adalar.
Harita 2-5, Ege Haritası.
Harita 2-6, Ege Adaları’nın 1923’te Lozan Barış Antlaşması ile Statüsü.
Harita 2-7, 1947 Paris Antlaşması ile Yunanistan’a Verilen Adalar.
Harita 2-8, Egemenliği Yunanistan’a Devredilmemiş Ada Adacık ve
Kayalıkları Gösteren Harita.
Harita 2-9, Menteşe Adaları’nı Gösteren Harita.
Harita 2-10, Kara Ada ve Fener Adası’m Gösteren Harita.
Harita 2-11, Menteşe Adalarını Gösteren Harita.
Harita 2-12, Kara Ada ve Fener Adası’m Gösteren Harita.
Harita 2-13, Kara Ada ve Fener Adası’m Gösteren Harita.
Harita 2-14, Meis, Kara Ada, Fener Adası ve Dragonera Adalarını
Gösteren Harita.
Harita 2-15, Meis Adası San Stephano Burnunu Gösteren Harita.
Harita 2-16, Çevresel Araştırma Enstitüsü (ESRİ) (ABD) Tarafından
Çizilen Harita.
XXVIII HARİTALAR

Harita 2-17, Kardak Adaları’m Gösteren Harita.


Harita 2-18, Petra Brance Davası, Eritre-Yemen Davası, Palm Adası
Davası, Nikaragua-Kolombia Davası.
Harita 2-19, EGAYDAAK Karasuları Trakya Bölgemizin Yüzölçümünün
Neredeyse Yarısı Kadar Bir Alan Oluşturmaktadır.
Harita 2-20, EGAYDAAK’ların Karasuyunu Gösteren Harita.
Harita 2-21, Güney Çin Denizi’ndeki Bölge Ülkelerinin İddialarını
Gösteren Harita.
Harita 2-22, Spratly Adaları’m Gösteren Harita.
Harita 2-23, Fransız Jeopolitik Atlası.
Harita 2-24, EGAYDAAK’lan Gösteren Harita.
Harita 2-25, EGAYDAAK’lan Gösteren Harita.
Harita 2-26, EGAYDAAK’lan Gösteren Harita.
Harita 2-27, EGAYDAAK’lan Gösteren Harita.
Harita 2-28, EGAYDAAK’lan Gösteren Harita.
Harita 2-29, EGAYDAAK’lan Gösteren Harita.
Harita 2-30, EGAYDAAK’lan Gösteren Harita.
Harita 2-31, Türkiye’nin Deklare Ettiği Ege-Akdeniz Ayrımını Gösteren
Harita.
Harita 3-1, Karasularının Tarihçesi.
Harita 3-2, Ege’nin Mevcut Statüsünü Gösteren Harita.
Harita 3-3, Yunanistan, 17 Eylül 1936 Tarihinde “Tek Taraflı Olarak”
Karasularını 6 Mil’e Genişletmiştir.
Harita 3-4, 6 Mil Karasuyu Uygulamasına Göre Açık Deniz Alanını
Gösteren Harita.
Harita 3-5, 6 Mil Karasuyu Uygulamasına Göre Açık Deniz Alanını
Gösteren Harita.
Harita 3-6, 12 Mil Karasuyu Uygulamasına Göre Açık Deniz Alanını
Gösteren Harita.
Harita 3-7, Karasularının 12 Mil’e Genişletilmesi Durumunda Ege
Denizi’nin Bir Yunan İç Denizine Dönüşeceğini Gösteren
Harita.
HARİTALAR XXIX

Harita 3-8, Ana Karalara Göre Ortay Hat Haritası.


Harita 3-9, Ege Denizi’nde 6 Mil’e Göre Açık Deniz Alanını Gösterir
Harita.
Harita 3-10, Ege Denizi’nde Karasularında 1 Mil’lik Artışa Göre Açık
Deniz Alanındaki Azalmayı Gösterir Harita.
Harita 3-11, Sözde Seville Haritası Üzerinde Yunanistan ve GKRY’nin
Ruhsat Sahalarını Gösteren Harita.
Harita 3-12, Yunanistan’ın Adriyatik’ten Başlayarak Karasulan’nı Ege ve
Akdeniz’e Tedricen Genişletme Politikasını Gösteren Harita.
Harita 3-13, Ege Denizi’nde 3 Mil’e Göre Karasularını Gösteren Harita.
Harita 4-1, Ege’nin Doğusundaki Gayri Askeri Statüdeki Adalar.
Harita 4-2, Gayri Askeri Statüdeki Adalar.
Harita 4-3, Svalbard (Norveç).
Harita 4-4, Svalbard ve Aaland Adalarında da Gayri Askeri Statü
Uygulanmaktadır. Sadece (Finlandiya) Aaland Üzerinden
Askeri Uçuş Yapabilmektedir.
Harita 4-5, Aaland (Finlandiya), Svalbard ve Aaland Adalarında da
Gayri Askeri Statü Uygulanmaktadır. Sadece Finlandiya,
Aaland Üzerinden Askeri Uçuş Yapabilmektedir.
Harita 5-1, Yunan Tezi, Ege Kıta Sahanlığı Sınırlandırmasında Yunanis­
tan ve Türkiye’nin Tezlerini Gösteren Mukayeseli Haritalar.
Harita 5-2, Türk Tezi, Ege Kıta Sahanlığı Sınırlandırmasında Yunanis­
tan ve Türkiye’nin Tezlerini Gösteren Mukayeseli Haritalar.
Harita 5-3, Ege’de Türk Kıta Sahanlığı Gösteren Harita.
Harita 6-1, Uçuş Malumat Bölgelerini Gösteren Harita.
Harita 6-2, İstanbul - Atina FIR Limiti.
Harita 6-3, Yunanistan Tarafından Yeni Basılan Hava Haritası ile Halen
Kullanılan ABD Haritası Arasındaki FIR Limiti Farklılığını
Gösteren Harita.
Harita 6-4, UL-609/G-18 ve UL-995/R-19 Hatlarını Gösteren Harita.
Harita 7-1, Yunanistan Ulusal Hava Sahası Sınırının, Karasularının
4 Mil Ötesinde Olduğu İddialarını Gösteren Harita.
XXX HARİTALAR

Harita 8-1, Yunanistan’ın İddia Ettiği Arama Kurtarma Sorumluluk


Sahası.
Harita 8-2, Türk Arama Kurtarma Sorumluluk Sahası.
Harita 8-3, Çakışan Türk ve Yunan Arama Kurtarma Sorumluluk
Sahaları.
Harita 8-4, Olması Gerektiği Düşünülen Türk Arama Kurtarma
Sorumluluk Sahaları.
ŞEKİLLER

Şekil 1-1, Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş


Ada, Adacık ve Kayalıklar (EGAYDAAK) Sorunu.
Şekil 2-1, 1923 Lozan Barış Antlaşmasına Göre Adaların Aidiyeti.
Şekil 3-1, Deniz Yetki Alanları ve Hava Sahası Hukuki Sınırları.
Şekil 3-2, Karasularının 6 Mil Uygulamasına Göre Dağılımı.
Şekil 3-3, Yunanistan’ın Karasularını 12 Mil’e Çıkarması
Durumunda Açıkdeniz Alanları Oranı.
Şekil 4-1, Kıta Sahanlığı.
Şekil 5-1, 1944 Şikago Sözleşmesi ve 1982 BM Deniz Hukuku
Sözleşmesine Göre Uluslararası Hava Sahasını Gösteren
Kroki.
Şekil 5-2, Yunanistan’ın Uluslararası Hukuka Aykırı Olarak, 6
Deniz Mil’i Olan Karasuları Ötesinde 10 Mil Hava Sahası
Uygulaması.
Şekil 5-3, Hava Sahası İhlali Yok.
Şekil 5-4, Hava Sahası İhlali Var.

FOTOĞRAFLAR
Fotoğraf 1-1, İlk Büyük Türk Denizcisi Çaka Bey
Fotoğraf 1-2, Şükrü KAYA İçişleri Bakanı 1936
Fotoğraf 1-3, M/V Figen Akat
Fotoğraf 1-4, Kardak Adası
XXXII

Fotoğraf 1-5, Max Huber


Fotoğraf 1-6, Ayakları Suyun İçinde Nöbet Tutan Çin Askerleri
Fotoğraf 1-7, Spratly Adaları
Fotoğraf 1-8, Spratly Adaları
Fotoğraf 1-9, Kardak Adası
Fotoğraf 1-10, Ege’de Gri Bölgeler Unutul(may)an Türk Adaları Kitabı
Fotoğraf 2- 1, Seville Haritası Önünde Yunanistan Dışişleri Bakanı
Nikos KOTZIAS
Fotoğraf 2-2, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos KOTZIAS ve
Yunanistan Başbakanı Aleksis ÇİPRAS

TABLOLAR
Tablo 1-1, Gayri Askeri Statüdeki Adaları Gösteren Tablo.
Tablo 1-2, Gayri Askeri Statüdeki Adaların İhlal Durumunu
Gösteren Tablo.
GİRİŞ
1. EGE DENİZİ’NİN TÜRKİYE AÇISINDAN ÖNEMİ NEDİR?
Türkler tarafından “ Adalar Denizi” olarak adlandırılan Ege De­
nizi, Karadeniz ile Akdeniz arasında İstanbul ve Çanakkale Boğazla­
rından sonra önemli bir su yolunu oluşturmaktadır. Karadeniz bölge­
si ile Türkiye’nin en önemli sanayi bölgesi olan Marmara bölgesini hem
Türkiye’nin diğer sahillerine hem de Akdeniz’e ulaştırmaktadır.
Türk dış ticaretinin yaklaşık % 90’ı deniz yolu ile yapılmaktadır. Ege De­
nizi, Türkiye’nin Ege, Marmara ve Karadeniz limanlarına yönelik deniz ticareti­
nin yaklaşık % 75’inin geçtiği bir denizdir.
Türkiye’deki değişen yaşam biçiminin beraberinde getirdiği artan petrol
ihtiyacı, büyük oranda ithalatla karşılanmaktadır. Ekonominin işleyebilmesi için
dışarıdan gelen bu akışın kesintisiz ve düzenli olarak sürdürülmesi gereklidir.
Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu petrolün % 75’i Ege Denizi’nden taşınmak­
tadır. Her gün 200 dolayında gemi Ege Denizi üzerinden Türkiye’ye giriş çıkış
yapmaktadır.
Ege Denizi, Türkiye için sadece çok önemli bir deniz yolu değil, aynı za­
manda hava ulaşımı, millî, askeri, siyasi, ekonomik, coğrafi, jeopolitik ve strate­
jik bakımdan da çok önemlidir. Ege Denizi, balıkçılığa sunduğu imkânlar ve de­
niz yatağının altındaki hidrokarbon zenginlikleri gibi doğal kaynaklar nedeniyle
önemini artırmaktadır.
2. EGE’DE TEMEL SORUNLAR NE ZAMAN BAŞLAMIŞTIR VE
NELERDİR?
Yunanistan’ın, 1931 yılında görünürde sivil havacılık ve hava polisliği
amacıyla hava sahasını dünyada eşi benzeri olmayan şekilde 3 millik karasu­
larının ötesinde 7 mili kapsayacak şekilde 10 mile çıkarması Ege’de sorunların
başlangıcını teşkil etmiştir.
Yunanistan’ın;
* 1936 yılında karasularını 6 mile çıkarması,
* 1952 yılında belirlenen Uçuş Malumat Bölgesi (FIR)’ni egemenlik
alanı gibi kullanma girişimleri,
2 CİHAT YAYCI

Harita 1-1
Ege’de Osmanlı Hakimiyeti.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 3

* 1960’lardan sonra Ege’de Gayri Askerî Statüdeki Adalar’ı silahlan­


dırması,
* 1973 ve 1987 yıllarında gündeme getirdiği ve Türkiye’nin çıkarlarını
hiçe sayan kıta sahanlığı sorunu,
* 1987 yılında IMO’ya deklere ettiği arama-kurtarma sahasını FIR ile
kesiştirme isteği, Ege’deki sorun alanları oluşturmaktadır.
*Kardak Kayalıklarının hâkimiyet tartışmaları ile başlayan Egemen­
liği Uluslararası Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada/Adacık/
Kayalıklar (EGAYDAAK) sorunu 1996 yılında gündeme gelmiştir.
* Yunanistan söylem birliği içerisinde Ege ile Akdeniz’i irtibatlandırmaya,
çözümsüzlük yaratmaya çalışmaktadır. Yunan Başbakanı ve Savunma Bakanı ta­
rafından 01 Ekim 2019 tarihinde GKYR’nin sözde bağımsızlık günü törenlerinde
“Trakya’dan Kıbrıs’a kadar tüm bölgenin tek bölge olarak kabul edildiği”
belirtilmiştir. Eski başbakanlardan Karamanlis tarafından da “Yunanistan’ın
Meriç’ten Ege’ye ve Kıbrıs’a uzanan çok boyutlu tehditlerle karşı karşıya
kaldığı” ifade edilmiştir.1
3. EGE MESELELERİNİN TÜRK YUNAN İLİŞKİLERİ GÜNDE­
MİNE 1974’TEN SONRA GİRDİĞİ SÖYLENEBİLİR Mİ?
Ege meseleleri aslında 1936’da zamanın İçişleri Bakanı Şükrü Kaya tara­
fından gündeme getirilmiş ve 800’den fazla adaya devlet uygulaması2 yapılmış­
tır.3 Bundan sonra bu meselenin gündeme gelmemesi ise bu konudaki bilinçsiz­
liğimizden kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin aynı bilinçsizlikle hareket etmesine
gelecek nesiller açısından tahammül edilemeyeceği kıymetlendirilmektedir.
4.1976-1987 VE 1996 YILLARINDA YAŞANAN KRİZLERİN SEBE­
Bİ NEDİR?
1976-1987 ve 1996 yıllarında yaşanan krizler tamamen Yunanistan’ın Tür­
kiye’nin aleyhine Lozan dengesini bozma Ege’yi Yunan gölü haline getirme ve
anlaşmalarla kendisine devredilmemiş adalara sahip çıkma girişimlerinden kay­
1https://www.sky.gr, 28 Ekim 2019
2 Devlet uygulaması: Devletin fiili olarak varlığını gösterdiği, belirttiği veya ona atıf yapılabilen
davranıştır.
3Nizamettin N azif Tepedelenlioğlu, Ordu ve Politika, Bedir Yayınlan, İstanbul 1967. s. 371-377.
4 CİHAT YAYCI

naklanmaktadır. Dolayısıyla tüm bu yaşanan krizlerin tek sorumlusu Yunanis­


tan’dır. Bunun aksini düşünmek mümkün değildir.
Yunanistan son derece “revizyonist bir devlettir ve bugüne kadar savaşma­
dan ve hatta savaşta yenilse dahi topraklarını “Megalo İdea” hedefi doğrultusun­
da genişletmiş ender bir zihniyete sahip devlettir. Aşağıdaki benzetim bu durumu
özetlemektedir.

Harita 1-2
Yunanistan’ ın Revizyonist Politikasını Gösteren Harita.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 5

Yunanistan bu idealini gerçekleştirmek için uluslararası hukuku istismar


etmekte ve çarpıtmaktadır. İstismar ettiği ve çarpıttığı uluslararası hukuku bir
maske olarak kullanmayı da âdet haline getirmiştir. Bu istismar ve çarpıtma Yu­
nanlı uzmanları dahi rahatsız etmektedir ve “Yunanistan, sürekli uluslararası
hukuka atıfta bulunan bir ülke olarak, seçici yöntemlerle hukukun ulusla­
rarası hukuku geçersiz kıldığını unutmamalıdır.4” demek zorunda bırakmak­
tadır.
5. “MEGALO İDEA” NEDİR?
Türkçe’de “Büyük Fikir” anlamına gelen “Megali İdea” ya da “Megalo
İdea” Bizans’ın “Konstantinopolis” diye adlandırdığı İstanbul’u kaybetmesiyle
ortaya çıkmış yeniden büyük bir imparatorluk kurma fikrinin adıdır.
1919-1922 yıllarındaki Türk Kurtuluş Savaşı’nın Yunanların yenilgisiyle
sonuçlanması bu fikre büyük darbe vurmuştur.
Megalo İdea doğrultusunda en fazla çalışan ve ilk Megalo İdea haritasını
yayınlayan kişi, Yunan tarihinin ünlü şairi ve ulusal kahramanı Rigas Ferreros’tur
(1757-1798). Ferreros, 1791 yılında Bükreş’te bulunduğu sırada ilk haritayı çiz­
miş ve daha sonra 1796 yılında bu haritayı Viyana’da bastırarak Yunanca konu­
şulan tüm topraklarda dağıttırmıştır.5
Bu haritada; Balkanların büyük bölümü, Anadolu’nun yarıdan fazlası, Ege
adaları ile Girit, Rodos, Kıbrıs, Trakya ve İstanbul Yunan toprakları olarak gös­
terilmiştir.
Megalo idea kısaca Yunanistan’ın Bizans’ı en parlak dönemine geri getir­
me ideolojisidir.

4 11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan makale
5 https://www.analizportal.com/megali-idea-megalo-idea-nedir/
CİHAT YAYCI
Harita 1-3
Mégalo İdea’yı Gösteren Harita.
Harita 1-4
Mégalo İdea’y1 Gösteren Harita.

Maddeleri ise şöyledir.6

1. Yunanistan bağımsızlığını ilan edecektir.

2. Batı Trakya ve Selanik Türklerden ne pahasına olursa olsun alınacaktır.

3. Ege Adaları Yunanistan’a verilecektir.

4. 12 Adanın tamamı Yunanistan’a verilecektir.

5. Batı Anadolu Yunanistan’a verilecektir.

6. Pontus Rum Devleti kurulacaktır.

7. Kıbrıs tamamen Rumlara bırakılacaktır.

8. Girit, İmroz ve Bozcaada Yunanistan’a verilecektir.

9. Son olarak İstanbul Türklerden alınarak Bizans İmparatorluğu yeniden


kurulacak ve “Megalo İdea” gerçekleşecektir.

6 https://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/iTiegalo-idea-1400
8
I3AVA1VHI3
Harita 1-5
Mégalo İdea’yı Gösteren Harita.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA
Harita 1-6
Şu Anda Megalo İdea’ya Göre Gelinen Noktayı Gösteren Harita.
10 CİHAT YAYCI

Özetle; önce Yunanistan’ın bağımsızlığı elde edilecek, ardından Ege Ada­


ları, Batı Anadolu, Karadeniz bölgesi, Rodos, Girit, Bozcaada, Kıbrıs, Epir, Ma­
kedonya, Batı ve Doğu Trakya ele geçirilecek ve nihayet Konstantinopolis diye
adlandırılan İstanbul, Helen imparatorluğu’nun başkenti olacaktır.
6. EGE SORUNLARININ TEMEL KAYNAĞI NEDİR?
Bu sorunların temeli Yunanistan’ın Megali İdea çerçevesindeki politikaları
ile oluşan Ege’deki jeopolitik dengesizliktir. Dengesizliğin ana kaynağı ise 400
yıl Türk egemenliğinde kalan Ege adalarının bir çoğunu Osmanlı imparatorlu­
ğumun son 10 yılında kaybedilen savaşlar ile büyük devletlerin baskı ve desteği
sonucunda Yunanistan’a verilmesi ve bu şekilde açık deniz alanlarının azalarak,
Anadolu Yarımadası’nın Ege’den uzaklaştırılmasıdır.
Türkiye ile Yunanistan arasında Ege’de ihtilaflı konular mevcut olup, bu
konular arasında “eg em en liğ i d evred ilm em iş a d a la r ” ile “Yunanistan ’ın ka ra su ­
larının g e n işle tilm esi gayretleri ” temel sorunlardır.

EGAYDAAK olarak tabir edilen adaların egemenliğinin belirlenmesi ko­


nusu, diğer sorunların çözümüne doğrudan etki etmesi nedeni ile önem ve önce­
lik arz etmektedir.
Esasen, diğer sorunların çözümü ancak EGAYDAAK olarak tabir edilen
adaların egemenliğinin belirlenmesi sorununun çözümüne bağlı olarak mümkün
olabilecektir.
Sadece karasuları açısından bakıldığında bile, Trakya yüzölçümünün yarı­
sı kadar karasularına sahip olan EGAYDAAKTarın aidiyetini belirlemeden deniz
yetki alanları sınırlandırması yapmak telafisi imkansız kayıplara neden olabile­
cektir. Zira, Ege’de yaşanan sorunlar birbirleri ile bağlantılı olmakla birlikte so­
runların birisi hakkında verilecek karar diğerlerini de etkileyecektir.
Esasen Ege’de temel sorun EGAYDAAK’tır. Bu aidiyet sorunu çözülme­
dikçe hiçbir sorunun çözülmesi mümkün değildir. O nedenle ilk ve kapsamlı ola­
rak bu sorunu ele almak gerekmektedir.
Kitabın müteakip bölümlerinde artık “Ege Sorunları” olarak literatüre
geçmiş Yunanistan’ın 1923 Lozan dengesini bozmaya yönelik revizyonist talep­
leri EGAYDAAK Mardan başlayarak soru ve cevaplar şeklinde açıklanmaya ça­
lışılacaktır.
KARASULARININ
GENİŞLİĞİ VE
SINIRLANDIRILMASI

KITA HAVA SAHASI


SAHANLIĞI EGAYDAAK (FIR HATTI

ARAMA KURTARMA

Şekil 1-1
Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş
Ada, Adacık ve Kayalıklar (EGAYDAAK) Sorunu.
BİRİNCİ BÖLÜM
EGEMENLİĞİ ANTLAŞMALARLA YUNANİSTAN’A
DEVREDİLMEMİŞ ADA, ADACIK VE KAYALIKLAR SORUNU
1. EGEMENLİĞİ ANTLAŞMALARLA YUNANİSTAN’A DEVRE­
DİLMEMİŞ ADA, ADACIK VE KAYALIKLAR (EGAYDAAK)’IN HUKU­
Kİ STATÜSÜ VE TARAFLARIN GÖRÜŞLERİ NELERDİR?
Osmanlı İmparatorluğu, dönemin Uluslararası Hukuk kurallarına uygun
olarak Ege Denizi’nde bulunan ada, adacık ve kayalıkların tamamına hâkim ol­
muş7; sonra bunlardan belli bazılarını devretmek zorunda kalmıştır. Lozan Ba­
rış Antlaşması’na8 gelindiğinde, Osmanlı İmparatorluğu’nun devrettiği ada,
adacık ve kayalıklar dışında, Ege Denizi’nde bulunan tüm ada, adacık ve
kayalıklar O’nun halefi sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin hâkimiyetinde-
dir. Türkiye, Lozan Barış Antlaşması ile devrettiği ada ve adacıklar dışında Ege
Denizi’nin muhtelif bölgelerinde Osmanlı İmparatorluğu’ndan kendisine intikal
eden Kardak dahil 150 kadar ada, adacık ve kayalık üzerindeki hâkimiyetini sür­
dürdüğünü beyan etmektedir.9
Buna karşılık Yunanistan Lozan Barış Antlaşması’nın ilgili maddeleriyle
açıkça Türkiye’ye verilmeyen tüm ada, adacık ve kayalıkların Yunanistan ve
İtalya’ya, İtalya’dan da kendisine geçtiğini ileri sürmektedir. Yunanistan, ay­
rıca 4 Ocak 1932 tarihli Sözleşme10ve bu Sözleşme’nin eki olarak değerlendirdiği
28 Aralık 1932 tarihli belge ile Lozan Barış Antlaşması’nın getirdiği yoruma
koşut bir sınırın çizildiğini ileri sürmektedir.11 Son olarak Yunanistan, Türki­
ye’nin söz konusu antlaşmaların imzalanmasından sonra ortaya koyduğu tutuma
işaret etmektedir.

7 Yunanistan’ ın bu konuda Türkiye ile zımnî bir görüş birliği içinde olduğu görülmektedir.
8 Lozan Antlaşm asının metni için bkz. LN TS vol. 28, p. 11; düstur, t. Ill, c. V, 11 Ağustos
1339-19 Teşirini-evvel 1340, İstanbul Necini İstikbal Matbaası Başvekalet Müdcvvenat Müdiriyeti
tarafından tab ettirilen 1931 yılı baskısı; Meray, S. L., Lozan Barış Konferansı, Tutanaklar Belgeler,
tk. II, e. 2, Ankara, 1973, s.l vd.
9 Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirci’ in gazetelere verdikleri mülakatlar, Cumhurbaşkanı
Sayın Süleyman Demirel’ in Turkish Daily News Gazetesine verdikleri mülakat, 13 Mart 1999,
s . 1088.
4 Oeak 1932 Tarihli Anadolu Sahilleri ile Meis Adası Arasındaki Ada ve Adaeıkların ve
Bodrum Körfezi Karşısındaki Ada'nın Cihedi Aidiyeti Hakkıııdaki Sözleşme , metin için bkz. RG,
25 Ocak 1933, s.2313.
11 Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25,
Ankara 2006. s.51.
14 CİHAT YAYCI

Bu genel çerçeve içinde sorunun tarihi geçmişi ve hukuki süreç ile ilgili antlaş­
malar aşağıda sorularla açıklanacaktır.
2. TARİHTE EGE ADALARI, YUNAN EGEMENLİĞİNDEN Mİ TÜR
EGEMENLİĞİNE GEÇMİŞTİR?
Ege Adaları tarihsel olarak hiç bir şekilde, Yunan egemenliğinden Türk egemen­
liğine geçmemiştir. Dolayısıyla bu sorunun cevabı kesinlikle hayırdır.
Ege Denizi ve Ege Adalarına ilişkin tarihi süreç12 ve uluslararası antlaşmalar
tetkik edildiğinde şu gerçekler ortaya çıkmaktadır.
Türkler 107l ’de, Anadolu’ya girdikten 10 yıl sonra 1081’de, Çaka Bey komuta­
sında ilk donanmayı Ege kıyılarında teşkil etmişler ve 1090’da Koyun Adaları Zaferi
ile Ege Denizi’ndeki hakimiyet sürecini başlatmışlardır.
Ege; Venedik, Ceneviz ve St.Jean Şövalyeleri ile yaklaşık 600 yıl süren bir mü­
cadelenin ardından Türk iç denizi haline gelmiştir. 1718 itibarıyla Ege’de sahipsiz top­
rak kalmamıştır.
Fetih sürecinde Ege Adaları’hin hiç birisi Yunanistan9dan alınmamıştır.
Ege Denizine yönelik hakimiyet mücadelesini, Girit adasının da 1669 yılında
Osmanlı egemenliğine girmesiyle, İstendil adası hariç, tamamlamışlardır.
1715’te ele geçirilen İstendil adası ise Venedik ile yapılan 21 Temmuz 1718 tarihli
Pasarofça Anlaşması ile Osmanlı egemenliğine girmiştir.13 Bahse konu anlaşma ge­
reğince Çuha adası Venediklilere bırakılmış, İstendil ise Türk egemenliğine geçmiş,
böylece Ege Denizi Osmanlı iç denizi haline gelmiştir.
Osmanlı Devletinin Ege Denizi hakimiyeti, Yunanistan’ın bağımsız bir devlet
olarak tarih sahnesine çıktığı, 24 Nisan 1830’a kadar kesintisiz devam etmiştir.14
İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, IV.İstanbul 1972, s.47-51 İsmail Hakkı
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, IV/I, Ankara 1988. s.398-399
İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, IV.İstanbul 1972, S. 12; İsmail Hakkı
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, IV/1, Ankara 1988, s. 145-146
1830 öncesinde Ege Adaları üzerinde Osmanlı Devleti’ nin siyasal yönetimi bütün unsurlarıylc
varlığını sürdürmüştür. Bugünkü modern devletin üç unsurundan biri olan geniş manada hükümet etme ile
egemen olma unsurları bakımından incelendiğinde Osmanlı İmparatorluğumun Ege Adalarfndaki varlığı,
Osmanlı kara ülkesi ile aynı özelliklere sahip olmuştur. Adaların Osmanlı egemenliğine girmesinden
itibaren Osmanlı Devleti’nin idari teşkilâtı, malî yapısı ve vergi sistemi Ege A dalarfna da bütünüyle
uygulanmıştı
EGE DENİZİ HAKİMİYET SÜRECİ...

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA


1071 Anadolu’ya Giriş.

1090
KOYUN ADALARI ZAFERİ

Fotoğraf 1-1 Harita 2-1


İlk Büyük Türk Denizcisi
Çaka Bey. Ege’de Hakimiyet Sürecini Gösteren Harita.
16 CİHAT YAYCI

E G E ’DE O SM A N L I H A K İM İY E Tİ...

Ege’de Osmanlı Hakimiyetini Gösteren Harita.


YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 17

Bu hâkimiyet kurulduğu dönemin hukuk kurallarına tamamen uygun ve


tartışmasızdır.15Başka bir ifade ile İstendil adasının Osmanlı egemenliğine girme­
siyle Ege denizindeki tüm ada, adacık ve kayalıklar Osmanlı İmparatorluğu’nun
egemenliğine tabi ülkeler statüsüne16 girmiş, Ege’de sahipsiz ülkeler statüsüne17
sokulabilecek herhangi bir ada, adacık ve kayalık kalmamıştır.

Diğer yandan, Ege denizindeki hakimiyet mücadelesi 1090 yılından 1830


yılına kadar, yani 740 yıl, Osmanlı-Ceneviz-Venedik ve Saint Jean Şövalyeleri
arasında devam etmiş, Yunan veya Rum hakimiyeti asla söz konusu olmamıştır.18

Harita 2-3
Ege Denizi’nin Osmanlı İç Denizi Halini Gösteren Harita.

15 Sertaç Hami Başeren-Ali Kurumahmut, E ge’de Egemenliği Devredilmemiş Adalar, Stratejik


Araştırma ve Etüdler Milli Komitesi Yayınları, Araştırma Proje Dizisi 1/2003, Ankara, 2003, s. 10.
16 Res In Possesione (egemenlik altındaki toprak)
17 Res Nullius (sahipsiz toprak)
18 Sertaç Hami Başeren-Ali Kurumahmut, E g e’de Egemenliği Devredilmemiş Adalar, Stratejik
Araştırma ve Etüdler Milli Komitesi Yayınları, Araştırma Proje Dizisi 1/2003, Ankara, 2003, s.9.
18 CİHAT YAYCI

3. YUNANİSTAN’A İLK OLARAK HANGİ ADALAR


NE ZAMAN VERİLMİŞTİR?
24 Nisan 1830’da Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla Eğriboz ada­
sı, Kuzey Sporat ve Kiklat adaları Yunanistan’a Osmanlı Devleti tarafından ve­
rilmiştir.

Y U N A N İS T A N ’IN 24 N İSA N 1830’DA K U R U L U ŞU İLE...

K U ZEY SPO RA T
ADALARI

İN G İL İZ H İM A Y E SİN D E K İ
7 A D A C U M H U R İY E T İ

Yunanistan’a Kuruluşu ile Verilen Adalar.


YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 19

4. BÜYÜK DEVLETLERİN BASKILARI SONUCUNDA EGE


ADALARININ YUNANİSTAN’A VERİLMESİNE İLİŞKİN BELLİ BAŞLI
ANLAŞMALAR NELERDİR?
Tarih sırasıyla bu Antlaşmalar şunlardır;
18 Ekim 1912 Uşi Barış Antlaşması,
17/30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması,
1/14 Kasım 1913 Atina Antlaşması,
13 Şubat 1914 tarihinde Yunanistan Hükümeti’ne, 14 Şubat 1914 tarihinde Os­
manlI İmparatorluğu’na tebliğ edilen Altı Büyük Devlet Kararıdır. Ancak tüm bu ant­
laşmalarda yer alan adaların devrine dair hükümleri Osmanlı Devleti kabul etmemiştir.
İtalya, 1912’de Trablusgarp Savaşı’nda Menteşe Adalarını işgal etmiştir. 18
Ekim 1912’de imzalanan Uşi Antlaşması’nda adaların Osmanlı İmparatorluğu’na geri
verilmesi öngörülmüş ancak Balkan Savaşı’nın çıkması üzerine bu devir gerçekleş­
memiştir. Müteakiben Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşında yenilince de
adalar fiilen İtalyanlar’da kalmıştır. Esasen adalar hukuken 1923 Lozan Antlaşmasına
kadar İtalya’ya devredilmemiştir.
Dolayısıyla her ne kadar 24 Nisan 1830’dan sonra, Yunanistan’a verilenler
dışındaki Ege Adaları’ndan bazıları Trablusgarp19 ve Balkan Savaşları20 sırasında
İtalya ve Yunanistan tarafından işgale uğramış olsa da, Osmanlı Devleti bu adalar
üzerindeki egemenlik haklarını hukuki ve siyasi açıdan Lozan Antlaşması’nın imza­
landığı 24 Temmuz 1923’e kadar, devam2'ettirmiştir.22 Ege Adalarının hukuki statüsü,

19 1912 Trablusgarb Harbi’nde Osmanlı Devleti’ ni barışa zorlamak ve harbin hedefine kısa sürede
ulaşmak amacıyla İtalya, Menteşe Adaları bölgesinde Rodos dahil toplam 16 adayı işgal etmiştir. 18
Ekim 1912 tarihli Uşi Barış Antlaşm asının 2 ’nci maddesi hükmünce İtalya’nın işgale son verip adaları
Osmanlı Devleti’ne iade etmesi gerekiyordu. Balkan Harbi ve arkasından I. Dünya Harbi’ in çıkması
ile meydana gelen siyasi ve askeri gelişmeler neticesinde, adalar üzerinde İtalyan fiili durumu devam
etmiştir.
20 Balkan Savaşları sonunda, 13 Şubat 1914 ’te Altı Büyük Devlet tarafından “ Taşoz, Semadirek, Limni,
Bozbaba, Midilli, İpsara, Sakız, Sisam ve Ahikerya’nın” Yunanistan’a devredilmesine karar verilmiş
ancak bu karar Osmanlı Devleti tarafından kabul edilmemiştir.
21 Ali Kurumahmut, Ege ’de Temel Sorun Egemenliği Tartışmalı Adalar, Türk Tarih Kurumu Basımevi-
Ankara, 1998. s. 11-46
Her iki işgale rağmen Osmanlı hiçbir zaman bu işgalleri kabullenmemiş ve adalarla ilişkisini
kesmemiştir.
20 CİHAT YAYCI

2.Dünya Savaşı sonrası 10 Şubat 1947’de imzalanan, Paris Barış Antlaş­


ması ile nihai halini almıştır.

Y U N A N İS T A N ’IN K U R U L D U Ğ U 24 N İS A N 1830’D A N LO ZA N
A N T L A Ş M A S I’N IN İM Z A L A N D IĞ I 1923’E K A D A R EGE
A D A L A R I’N IN H U K U K İ STATÜSÜ

Harita 2-5
Ege Haritası.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 21

5. EGE ADALARININ BUGÜNKÜ NİHAİ HUKUKİ STATÜSÜN


1923 LOZAN VE 1947 PARİS ANTLAŞMALARININ HANGİ MADDELERİ
BELİRLEMEKTEDİR?
Ege Adalarının bugünkü statüsünü Lozan Antlaşması’nın 623, 1224, 1525 ve 1626’ncı27
23 İşbu Antlaşmada aykırı bir hüküm bulunmadıkça, deniz sınırları, kıyıya üç milden daha yakın bulunan
adaları ve adacıkları da içine alacaktır.
24 Lozan Barış Antlaşması Md. 12’de; “ İmroz (Imbros) Adası ile Bozcaada (Tenesdos) ve Tavşan Adaları
(Iles au x’Lapins) dışında, Doğu Akdeniz Adaları ve özellikle Limni (Lemnos), Semadirek (Semendirek,
Samothrace), Midilli (Mitilene), Sakız (Chio), Sisam (Sam os) ve Nikarya (Nicaria) Adaları üzerinde Yunan
egemenliği konusunda 17/30 Mayıs 1913 tarihli Londra Antlaşm ası’nın 5 ’inci ve 1/14 Kasım 1913 tarihli Atina
Antlaşması’nın 15’ inci maddeleri hükümleri uyarınca alınan ve 13 Şubat 1914 tarihinde Yunan Hükümetine,
14 Şubat 1914 Osmanlı İmparatorluğu’na bildirilen karar, bu antlaşmanın İtalyan egemenliği altına konulan
ve 15’ inci madde de belirtilen adalara ilişkin hükümleri saklı kalmak üzere doğrulanmıştır. İşbu antlaşmada
aykırı bir hüküm bulunmadıkça Asya kıyısından 3 milden az bir uzaklıkta bulunan adalar Türk egemenliği
altında kalacaktır.” hükmüne yer verilmiştir.
Lozan Barış Anlaşması madde 15’de “ Türkiye, aşağıda sayılan adalar üzerindeki bütün haklarından
ve sıfatlarından İtalya yararına vazgeçer: Bugünkü durumda İtalya’ nın işgali altında bulunan Stampalia
(Astropolia), Rodos (Rhodes, Rhodos), Kalki (Calki, Khalki), Skarpanto (Scarpanto), Kazos (Casos, Casso),
Piscopis (Tilos), Miziros (Misiros, Nisyros), Kalimnos (Kalymnos), Leros, Patmos, Lipsos (Lipso), Sömbeki
(Symi) ve İstanköy (Cos, Kos) Adaları ile bunlara bağlı adacıklar ve Meis (Castellorizo) Adası.
Madde - 16 Türkiye işbu Muahedede musarrah hudutlar haricinde kain bilcümle arazi üzerinde ve bu
araziye müteallik ve kezalik işbu Muahede ile üzerlerinde kendi hakkı hakimiyeti tanınmış olan adalardan
gayri cezireler üzerinde -ki bu arazi ve cezirelerin mukadderatı alakadarlar tarafından tayin edilmiş veya
edilecektir- her ne mahiyette olursa olsun haiz olduğu bilcümle hukuk ve müstenidatından feragat ettiğini
beyan eyler. İşbu Maddenin ahkami mücaveret münasebetile Türkiye ile hem hudut memleketler arasında
tekerrür etmiş veya edecek olan ahkamı hususiyeyi ihlal etmez.
Türkiye egemenliği iş bu antlaşmada tanınmış adalardan başka bütün öteki adalar üzerindeki her türlü
haklarından ve sıfatlarından vazgeçmiş olduğunu bildirir:.... bu adaların geleceği ilgililerce düzenlenmiştir ya
da düzenlenecektir.
27 Lozan Barış Antlaşmasının 16 ’ ıncı maddesinin değerlendirmesi;
* Her şeyden önce, tamamlayıcı mahiyette bir hüküm olan md. 16 E ge’de uygulanamaz. E ge’ de egemenlik
konusu md. 12 ve 15 ’deki özel hükümlerle düzenlenmiştir. Bir konuyu düzenleyen özel hükümler varken
genel düzenlemelere başvurulamaz. Md. 16, ancak E ge’deki durumun aksine Kızıldeniz’deki gibi egemenlik
ilişkilerinin özel bir düzenlemeye konu olmadığı bölgelerde uygulanabilir.
* İkinci olarak hüküm, sahillerden itibaren üç milin dışında kalan bütün ada, adacık ve kayalıklar üzerindeki
egemenlik haklarından vazgeçildiği anlamına gelmez. E ge’de bu madde, ancak md. 12 ve 15 ile egemenliği
devredilen adalara işaret edebilir. Kaldı ki, md. 16 kapsamına sadece adalar girmekte; adacık ve kayalıklar ise
ayrı tutulmaktadır.
22 CİHAT YAYCI

maddeleri ile Paris Barış Antlaşmasının 1428’üncü maddesi belirlemektedir.29

Lozan’ın 12’nci maddesi ile Taşoz, Semadirek, Limni, Bozbaba, Midilli,


İpsara, Sakız, Sisam ve Ahikerya Yunanistan’a, 15’nci maddesi ile Menteşe Ada­
ları ve Meis adası İtalya’ya verilmiştir.

TAŞOZ İPSARA
SEMADİREK SAKIZ
LİMNİ AHİKERYA
BOZBABA SİSAM
MİDİLLİ

BATNOZ İNCİRLİ
LİPSO İLEKİ
İLERYOZ HERKE
KELEMEZ RODOS
İSTANKÖY KERPE
İSTANBULYA ÇOBAN
SÖMBEKİ MEİS
Şekil 2-1
1923 Lozan Barış Antlaşmasına Göre Adaların Aidiyeti.

* Nihayet, eğer bu madde sebebiyle egemenliği daha sonra düzenlemeye konu olacak adalar
varsa Türkiye de ilgili taraflar arasında yer alacaktır. Çünkü Türkiye bu adaları hiçbir devlete
devretmemiştir ve sahipsiz ada olamaz.
28 1. İtalya işbu antlaşma ile aşağıda belirtilen Onikiada’yı tüm egemenliği ile Yunanistan’a
terkeder; yani, Stampalia (Astropalia), Rhodes (RJıodos), Calki (Kharki), Scarpanto, Cassos
(Casso), Piscopis (Tilos), Misiros (Nisiros), Calimnos (Kalymnos), Leros, Patmos, Lipsos (Lipso),
Simi (Symi), Cos (Kos) ve Castellorizo ve bitişik adacıklar.
2. Bu adalar askersizleştirilecek ve öyle kalacaktır.
3. Bu adaların Yunanistan’a devriyle ilgili usul ve şartlar, Birleşik Krallık Hükümeti ile Yunanistan
arasında, anlaşma ile tespit edilecektir ve bu Andlaşmanın yürürlüğe girmesinden itibaren en geç 90
gün içinde yabancı birliklerin çekilmesi için gerekli düzenlemeler yapılacaktır.”
29 Ali Kurumahmut-Sertaç Hami Başeren, The Twilight Zones In The Aegean (Un) Forgotten
Turkish Islands E g e ’de Gri Bölgeler Unutul(may)an Türk Adaları, Türk Tarih Kurumu-Ankara,
2004. s.64 Ali Kurumahmut, E ge’de Temel Sorun Egemenliği Tartışmalı Adalar, Türk Tarih
Kurumu Basımevi-Ankara, 1998, Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları, Türk Deniz Araştırmaları
Vakfı Yayınları, Yayın No:25, Ankara 2006. s.52-62
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 23

1923’DE LOZAN BARIŞ A N TLA ŞM A SI İLE...

Vş>

Harita 2-6
Ege Adaları’nın 1923’te Lozan Barış Antlaşması ile Statüsü.
24 CİHAT YAYCI

6.1947 PARİS BARIŞ ANTLAŞMASI İLE YUNANİSTAN’A VERİLEN


ADALAR HANGİLERİDİR?
1947 Paris Barış Antlaşması’nın 14’üncü maddesi ile Menteşe Adaları ve
Meis İtalya’dan alınarak Yunanistan’a devredilmiştir.

Harita 2-7
1947 Paris Antlaşması ile Yunanistan’a Verilen Adalar.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 25

7. YUNANİSTAN’A DEVREDİLMEYEN ADA, ADACIK, KAYALIK


VAR MIDIR? VAR İSE BUNLAR SAHİPSİZ MİDİR?
Yunanistan’a devredilmiş olan adalar anlaşmalarla belirlenmiş olanlardır.
Diğer tüm ada, adacık ve kayalıklar Osmanlı egemenliğinden Türkiye Cumhuri­
yeti’ne geçmiştir. Sahipsiz ada, adacık ve kayalık yoktur.
8. EGEMENLİĞİ YUNANİSTAN’A DEVREDİLMEYEN ADA,
ADACIK VE KAYALIKLAR İLE İLGİLİ OLARAK HANGİ ANTLAŞ­
MALARIN HANGİ MADDELERİ MESNET OLUŞTURMAKTADIR?
Lozan Antlaşması’nın 6, 12, 15 ve 16’ncı maddeleri ile 1947 Paris Antlaş­
masının 14’ncü maddesi mesnet oluşturmaktadır. Ancak Lozan Antlaşmasının
16’ncı maddesi egemenlik devri konusunda özel öneme sahiptir.
9. LOZAN ANTLAŞMASI’NIN 16’NCI MADDESİ NE DEMEKTEDİR?
Özetle “Türkiye Md. 16 ile tüm adalar üzerindeki haklarından vazgeçmiş
değildir” demektedir.
Zira Lozan Barış Antlaşması’nın 16’ncı maddesi; “T ürkiye, eg e m en liğ i
işbu A n tla ş m a ’da tanınm ış adalardan b a şka bütün öteki a d a la r ü ze rin d ek i h er
türlü h a klarından ve sıfa tla rın d a n va zg eçm iş o lduğunu bildirir; ...bu adaların
geleceği, ilgililerce düzen len m iştir y a da d ü ze n len e ce ktir ” cümlesine yer ver­
miştir. Bu hüküm, Türkiye’nin sahillerinden itibaren 3 milin dışında kalan bütün
ada, adacık ve kayalıklar üzerindeki egemenlik haklarından vazgeçtiği anlamına
gelmemektedir. Değişik bakış açılarından yapılan değerlendirmeler de netice hep
bu sonuca ulaşmaktadır.
Esasen Md. 16’nın lâfzı, hükmün toptan feragat olarak değerlendirilmesine
engeldir. Md. 16/1’in son tümcesi de Türkiye’nin sahillerinden itibaren üç milin
dışında kalan bütün ada, adacık ve kayalıklar üzerindeki egemenlik haklarından
vazgeçmediğini göstermektedir.
26 CİHAT YAYCI

E G E D E N İZ İ’N İN B U G Ü N K Ü STATÜSÜ

TEKİRDArt,

O
1.GRUP: ZÜRAFA ADL

J Uluslararası Sular
»g»' Türkiye Karasulan
S [ 1 Yunanistan Karasulan
Coğrafi Formasyon
3.GRUP: A N T IIP SA R A AD L. VE
İ ^ J 2 .G R U P : K O Y U N ADL.
V E N E D İK KAYALIĞI (A N TIPSA R A
(O IN O U SA )
K A L A G E R I)
■ < ---------------

GRUP: EŞEK ADL


(GAİDAROS)

. S i. ri), > W .1 ... l.ıL._______________ 12


İ4.GRUP: HURŞİT ADL.(FURNİ) GRUP: BULAMAÇ ADL.
» ^ : , = ::::: (FARMAKONİSİ)
■.. i 5.GRUP:NERGISÇIK ADL.(ARKI)
S Vj.1------------J--------------------- ;--------------1----- n ---- P---- g--------r
3RUP: BODRUM
9.GRUP: KOÇBABA BATISI ADL.
\ rr^y
ADL. (LEVITHA)
'\ i '
11.GRUP: ISTANBULYA
G.DOĞUSU ADL. (ASTİPALİA) 10.GRUP: DATÇA
BATISI ADL.

113.G RU P:G İRİT


CİVARI AD L. 12.GRUP: GİRİT
(KUZEYDOĞU ADL.

Harita 2-8
Egemenliği Yunanistan’a Devredilmemiş Ada Adacık ve Kayalıkları Gösteren Harita.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 27

10. LOZAN ANTLAŞMASI’NIN 16’NCI MADDESİ MD. 12 VE 15


İLE DEVREDİLEN ADALAR DIŞINDA İLAVE BAŞKA ADALARIN
DEVRİNE MESNET OLUŞTURABİLİR Mİ?
Md. 1630 da Türkiye’nin üzerindeki her türlü hak ve sıfatlarından vazgeçti­
ği adalar, Md. 1231 ve 1532 ile devredilen adalardır yukarıda belirtildiği gibi Tür­
kiye tarafından devredilen ad a la rın ’ kaderinin ilgililerce d ü ze n len m iş
’ olduğu ya da düzenleneceği... ’ hüküm altına alınmıştır. Kaderi ilgililerce
düzenlenmiş ya da düzenlenecek olan adalar Türkiye tarafından devredilen ada­
lardır. Türkiye tarafından egemenliği devredilen adalar 12 ve 15’inci maddelerde

30 Madde 16 Türkiye işbu Muahedede musarrah hudutlar haricinde kain bilcümle arazi
üzerinde ve bu araziye müteallik ve kezalik işbu Muahede ile üzerlerinde kendi hakkı hakimiyeti
tanınmış olan adalardan gayri cezireler üzerinde -ki bu arazi ve cezirelerin mukadderatı alakadarlar
tarafından tayin edilmiş veya edilecektir- her ne mahiyette olursa olsun haiz olduğu bilcümle hukuk
ve müstenidatından feragat ettiğini beyan eyler. İşbu Maddenin ahkami mücaveret münasebetile
Türkiye ile hem hudut memleketler arasında tekerrür etmiş veya edecek olan ahkamı hususiyeyi
ihlal etmez.
Türkiye .... egemenliği iş bu antlaşmada tanınmış adalardan başka bütün öteki adalar üzerindeki her
türlü haklarından ve sıfatlarından vazgeçmiş olduğunu bildirir:.... bu adaların geleceği ilgililerce
düzenlenmiştir ya da düzenlenecektir.
31 Lozan Barış Antlaşması Md. 12’de; “ İmroz (Imbros) Adası ile Bozcaada (Tenesdos) ve Tavşan
Adaları (Iles aux’ Lapins) dışında, Doğu Akdeniz Adaları ve özellikle Limni (Lemnos), Semadirek
(Semendirek, Samothrace), Midilli (Mitilene), Sakız (Chio), Sisam (Sam os) ve Nikarya (Nicaria)
Adaları üzerinde Yunan egemenliği konusunda 17/30 Mayıs 1913 tarihli Londra Antlaşm ası’ nın
5 ’ inci ve 1/14 Kasım 1913 tarihli Atina Antlaşm ası’nın 15’ inci maddeleri hükümleri uyarınca
alman ve 13 Şubat 1914 tarihinde Yunan Hükümetine bildirilen karar, bu antlaşmanın İtalyan
egemenliği altına konulan ve 15 ’ inci madde de belirtilen adalara ilişkin hükümleri saklı kalmak
üzere doğrulanmıştır. İşbu antlaşmada aykırı bir hüküm bulunmadıkça Asya kıyısından 3 milden az
bir uzaklıkta bulunan adalar Türk egemenliği altında kalacaktır.” hükmüne yer verilmiştir.
32 Lozan Barış Anlaşması madde 15’de “ Türkiye, aşağıda sayılan adalar üzerindeki bütün
haklarından ve sıfatlarından İtalya yararına vazgeçer: Bugünkü durumda İtalya’nın işgali altında
bulunan Stampalia (Astropolia), Rodos (Rhodes, Rhodos), Kalki (Calki, Khalki), Skarpanto
(Scarpanto), K azos (Casos, Casso), Piscopis (Tilos), Miziros (Misiros, Nisyros), Kalimnos
(Kalym nos), Leros, Patmos, Lipsos (Lipso), Sömbeki (Symi) ve İstanköy (Cos, K os) Adaları ile
bunlara bağlı adacıklar ve Meis (Castellorizo) Adası.
28 CİHAT YAYCI

belirtilmiştir: Md. 16’nın bunlara yenilerini katamayacağı aşikardır.33 (M adde 16, K ı -‘


zd d e n iz ’d eki g ib i eg em en lik ilişkilerinin ö ze l b ir d ü ze n lem e ye konu olm adığı b ö lg e ler­
de uygulam a ala n ın a sa h ip olup, Türkiye h e r za m a n ilg ili taraftır.)

11. LOZAN ANTLAŞMASI’NIN 16’NCI MADDESİNDE “MD. 12 VE 15


İLE DEVREDİLEN ADALARA İLİŞKİN OLARAK GELECEĞİ İLGİLİLER­
CE DÜZENLENMİŞ YA DA DÜZENLENECEKTİR” İFADESİ NEYİ KAS­
TETMEKTEDİR?
“M d. 12 ve 15 ile devredilen ada la ra ilişkin o la ra k g e le c e ğ i ilgililerce d ü ze n ­
lenm iş y a da d ü ze n le n e c e k tir” ifadeleri, Tittoni-Venizelos, Bonin-Venizelos Mutaba­
katlarına işaret eder.
Lozan Barış Antlaşması Md. 16, Konferansa gelindiğinde esas itibarıyla İtal­
ya ve Yunanistan arasındaki bir sorun niteliği kazanmış olan, fiilen İtalyan hâkimi­
yetinde bulunan adalarla Türkiye’nin ilgisinin kesilmesini sağlamaya yöneliktir34.
Madde metninde yer alan ‘düzenlenmiştir’ ifadesi, Lozan öncesinde İtalyan işgali
altında olan ve Menteşe Adaları bölgesinde bulunan bazı adaların ki bunlara Rodos
dahil değildir, İtalya’dan Yunanistan’a devredilmesini öngören Tittoni-Venizelos ve
10 Ağustos 1920 tarihinde imzalanan Bonin-Venizelos Mutabakatlarına gönderme
yapmak için ilave edilmiştir.
12. LOZAN ANTLAŞMASI MD. 16 KAPSAMINA ADACIK VE
KAYALIKLAR DA GİRMEKTE MİDİR?
Lozan Antlaşması Md. 16 kapsamına sadece adalar girmektedir. Lozan Barış
Antlaşması Md. 16 ile ‘Türkiye, a d a la r ü ze rin d ek i h a k ve sıfa tla rın d a n va zg eçm iş ’
tir. Buna karşılık adacık ve kayalıklar üzerindeki egemenlik hakları mahfuz tutulmuş­
tur. Md. 16’da sadece adaların ele alınmasına karşılık, Md. 6/235 ve Md. 15 hükümle-

33 Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25, Ankara
2006. s.58-59
34 Oniki Ada meselesinin ortaya çıkışı, bir İtalyan -Yunan Sorununa Dönüşümü ve bu durumun Sevr
ve Lozan Antlaşmalarına etkileri konusunda bkz. Sevin Toluner, Kıbrıs Uyuşmazlığı ve Milletlerarası
Hukuk, İstanbul 1977, s. 22-23, dn. 26.
35 Madde - 6 Bir nehir veya ırmağın sahiller ile tayin olunmayıpta mecralar ile tayin edilen hududa
gelince işbu Muahedenamede tarifatında istimal edilen (Cours) mecra ve (Chenal) kanal tabirleri bir
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 29

rinde sırasıyla ‘adacık’ ve ‘bağlı adacıklardan da söz edilmiştir. Bu tesadüfen or­


taya çıkmış bir durum değildir. Değişik hükümlerde farklı terimlerin kullanılmış
olması, akit devletlerin değişik coğrafî formasyonlar arasındaki farkın bilincine
vararak, Antlaşmanın değişik hükümlerinde farklı tercihlerde bulunduklarını or­
taya koymaktadır.
Uluslararası Hukuk, ada, adacık ve kayalık gibi değişik coğrafî formas­
yonların sahip olacakları deniz alanları bakımından aralarında farklılıklar ön­
görmektedir. Bununla beraber Md. 16’nın konusu bu değildir; adalar üzerindeki
egemenlik haklarıdır.
13. LOZAN ANTLAŞMASI MD. 16’NIN “TOPTAN FERAGAT
OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ” UYGUN MUDUR?
Lozan Antlaşması Md. 16’nın “toptan fe r a g a t o la ra k d e ğ e rle n d irilm e si ”
antlaşmaların bir bütün olarak ve hükümleri anlam ifade edecek şekilde yorum­
lanmasını öngören kurala aykırıdır. Bilindiği gibi, Uluslararası Hukuka göre
uluslararası antlaşmaların bir bütün olarak ve hükümleri anlam ifade edecek şe­
kilde yorumlanması gerekir. Eğer, 16’ncı madde, Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan
Adaları hariç, Anadolu sahillerinden itibaren üç milin dışında kalan tüm adaları
Türk egemenliğinden çıkarsaydı, ilk cümlesinin ilk kısmı hariç, 12’nci ve 15’inci
maddelerin Antlaşma metninde yer almasına gerek kalmazdı. Bu durum, Lozan
Barış AntlaşmasTnın lâfzına ve ruhuna aykırı bir değerlendirme olacağı gibi ta­
rafların iradelerini de aşan bir yorum olacaktır. Böyle bir değerlendirme uluslara­
rası hukukun yukarıda anılan yorum kuralına aykırıdır.

taraftan seyrü sefere gayri müsait olan nehirlerde su mecrasının veyahut başlıca kolunun, diğer
taraftan seyrü sefere müsait olan nehirlerde başlıca seyrüsefer kanalının mutavassıt hattı manasını
ifade eder.
Maahaza hattı hududun muhtemel olan tebeddülatında hattı mezkûrun bu suretle tayin edilen mecra
veya kanalı mı takip edeceğini veyahut mezkûr mecra veya kanalın işbu Muahedename mevkii
m cr’ iyctc vaz’edildiği ande haiz bulunduğu vaziyette mi sureti kafiyede tayin edileceğini tasrih
etmek tahtiti hudut Komisyonuna ait olacaktır.
İşbu Muahedede hilafına bir hüküm olmadıkça, hududu bahriye, sahilden üç milden dun mesafede
kain ada ve adacıkları ihtiva eder.
30 CİHAT YAYCI

14.LOZAN ANTLAŞMASI MD. 16, SEVR ANTLAŞMASININ DA­


YATILAN HANGİ HÜKMÜNE KARŞI BÜYÜK ÇABALARLA LOZAN
ANTLAŞMASINA DAHİL EDİLMİŞTİR?
Lozan Antlaşması Md. 16’nın toptan feragat olarak değerlendirilmesi Lo­
zan Barış Antlaşmasının yapıldığı koşullara aykırıdır.
Uluslararası antlaşmalar belirli sosyal ilişkileri düzenleyen hukuk kuralları
olduğuna göre, bu kuralların ilişkilerini yönettiği hukuk süjelerinin içinde bulun­
dukları koşulların, antlaşma hükümlerinin yorumunu etkilemesi çok doğaldır.36
‘‘Dolayısıyla bir antlaşmanın yapılması sırasındaki koşullar da kimi zaman bir
antlaşma hükmünü... açıklığa kavuşturmak için başvurulması gereken verileri
oluşturabilmektedir” 37
Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Türk Milli Mücadelesi, Lozan’a Sevr
Antlaşması’nı reddederek gelmiştir. Sevr Antlaşması Md. 132’de Türkiye’yi
adalar üzerindeki haklarından vazgeçiren genel bir hüküm vardı. Buna göre
Türkiye, bıı m u a h ed en a m e ile tayin olu n u n h u d u tla rı ha ricin d e olup m e zk u r
m u a h ed en a m e ahkâ m ın ca hiç b ir da ire-i n ü fu za d a h il b u lunm ayan ve A vrupa
h aricinde bulunan kaffe-i a ra zi üzerinde veya işbu a ra ziye m ü tea llik iddia ed e b i­
leceği b ilcüm le h u ku k ve ta sa rru fa tın d a n d ü ve l-i m ü ttefıka lehine o la ra k fe ra g a t
eylediğin i beyan

işbu hükm ün n eta yicin i tanzim etm e k üzere başlıca d ü vel-i m üttefika n ın
ladelicap d ü vel-i saire ile m üttefikan ittih a z ettiğ i veya ed eceğ i ahkâm ı k a b u l ve
tasdik eylem eğ i taahhüt... etmekteydi.
Bu hükümde Lozan Barış Antlaşması Md. 16’nın aksine Türkiye’nin
toprakları üzerindeki egemenlik haklarından lehine feragat ettiği ülkeler
belirtilmiştir.
Ayrıca Türkiye, ikinci fıkrada, düvel-i müttefikanın birinci fıkrada ortaya
konan hükmün neticesini tanzim etmek için ‘ittih a z ettiğ i ve ed e ce ğ i a h k â m ı
k a b u l ve ta s d ik 9 ederek önceden, eğer deyim yerinde ise, açık çek vermiştir.
Müttefikler, Haziran 1923’de Lozan Barış Konferansında kapsamlı bir ant-
36 Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk Dersleri, K. I, B. 6, Ankara 1997, s. 188.
37 Hüseyin Pazarcı, Uluslararası..., K. 1. a.g.e., s. 188.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 31

laşma tasarısı38sunmuşlar ve benzer bir hükmün Lozan Barış Antlaşmasın­


da da yer almasını önermişlerse de bu Türkiye tarafından reddedilmiştir.
Bunun da ötesinde Sevr Antlaşması’nın özellikle adalarla ilgili olan
84’üncü maddesinin l’inci fıkrasında Türkiye, eski Osmanlı İmparator­
luğunun Avrupa kıtasında ve işbu muahedename ile muayyen hudud-ı Os-
maniyenin ötesinde vaki arazisi üzerindeki bilcümle hukuk ve tasarrufatın-
dan Yunanistan lehine olarak feragat" etmiştir.
Sevr Antlaşmasını reddeden ve bu amaçla savaşan Türkiye’nin gene bu
Antlaşma’nın yukarıda sayılan üç unsurunu taşımayan Lozan Barış Antlaşma­
sında Sevr’in ortaya koyduğu sonucu muhafaza ederek bu Antlaşma’nın 16’ncı
maddesini Yunanistan lehine genel bir feragat hükmü olarak düzenlemiş olması
kabul edilemez.
15. LOZAN MD. 16 NİTELİĞİ İTİBARİYLE TOPTAN FERAGATE
ELVERİŞLİ MİDİR?
Lozan Md. 16 niteliği itibariyle toptan feragata elverişli değildir. Zira
16’ncı madde hükmüyle 12’nci ve 15’inci maddeler arasındaki ilişkiyi iyi tayin
etmek gerekir. 16’ncı madde, esasen daha önce 12’nci ve 15’inci maddede sta­
tüleri belirlenen kara ve deniz ülkesine ilişkin düzenlemeleri tamamlayıcı mahi­
yette bir hükümdür. Dolayısıyla 12 ve 15’inci madde hükümlerini değiştiremez,
ortadan kaldıramaz; sadece açıklayarak tamamlar.
16. LOZAN MD. 16’NIN TOPTAN FERAGAT OLARAK YORUM­
LAN MASI, ÜLKE DE VRİNİNAÇ1KİRADEYLE YAPILMASINI ÖNGÖ­
REN KURALA UYGUN MUDUR?
Türkiye’nin üzerindeki her türlü haklarından ve sıfatların­
dan vazgeçtiği adalar, ismen belirtilerek İtalya’ya verilen adalar ile
13 Şubat 1914 tarihinde Yunan işgali altında olan ve ismen Yunanistan’a bırakı­
lan adalardan ibarettir. Bunlar dışında kalan adalarda Türk egemenliği tanınmış­
tır. Uluslararası hukuka göre, İtalya’ya terk edilen adaların açıkça (ismen) belir­
tilmesi zorunludur; çünkü bu Türkiye’nin egemenlik haklarından vazgeçmesidir,

38 Seha L. Mcray (Çev.), Lozan Barış Konferansı, Tutanaklar Belgeler, Tk.T, C. 1, K. 2,Ankara
1970, s. 53 vd.
32 CİHAT YAYCI

egemenlik haklarının devridir. Türk adalarının ise açıkça belirtilmesi zorunluluğu


yoktur. Çünkü bunlar zaten Türkiye’nin olan adalardır; bir egemenlik devri söz
konusu değildir. Nitekim Md. 16, Türkiye açısından adalar üzerindeki hâkimiye­
tinin teyit edilmesi anlamında tanınmasından söz etmektedir.
Sonuç olarak, Lozan Md. 16’nın toptan feragat olarak yorumlanması, ülke
devrinin açık iradeyle yapılmasını öngören kurala aykırıdır.
17. USUL VE ESAS AÇISINDAN LOZAN ANTLAŞMASININ
16’NCI MADDESİ NEYİ HÜKMETMEKTEDİR?
Her şeyden önce, tamamlayıcı mahiyette bir hüküm olan Md. 16 Ege’de
uygulanamaz. Ege’de egemenlik konusu Md. 12 ve 15’deki özel hükümlerle dü­
zenlenmiştir. Bir konuyu düzenleyen özel hükümler varken genel düzenlemelere
başvurulamaz. Md. 16, ancak Ege’deki durumun aksine Kızıldeniz’deki gibi ege­
menlik ilişkilerinin özel bir düzenlemeye konu olmadığı bölgelerde uygulanabi­
lir.39
İkinci olarak hüküm, sahillerden itibaren üç milin dışında kalan bütün ada,
adacık ve kayalıklar üzerindeki egemenlik haklarından vazgeçildiği anlamına
gelmez. Ege’de bu madde, ancak Md. 12 ve 15 ile egemenliği devredilen adalara
işaret edebilir.
Kaldı ki, Md. 16 kapsamına sadece adalar girmekte; adacık ve kayalıklar
ise ayrı tutulmaktadır.
Nihayet, eğer bu madde sebebiyle egemenliği daha sonra düzenlemeye
konu olacak adalar varsa Türkiye de ilgili taraflar arasında yer alacaktır. Çünkü
Türkiye bu adaları hiçbir devlete devretmemiştir ve sahipsiz ada olamaz.
18. LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI’NIN 16’NCI MADDESİNİN
OSMANLI İMPARATORLUĞU’NÜN İLGİLİ TÜMTOPRAKLARDA
EGEMENLİK DEVRİNE İLİŞKİN MİDİR? TÜRKİYE’NİN TEZLE­
RİMİZİ DESTEKLEYİCİ BİR HAKEM MAHKEMESİ KARARI VAR
MIDIR?
Hakem Mahkemesinin Eritre ile Yemen arasında yaşanan eski Osmanlı
toprağı bazı Kızıldeniz Adaları üzerindeki egemenlik uyuşmazlığı ile ilgili kararı,
39 Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25,
Ankara 2006. s.58-59
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 33

Lozan Barış Antlaşmasının doğrudan Ege egemenlik uyuşmazlığı ile ilgili olan
bazı maddelerini de yorumlamıştır. Konumuz açısından önem taşıyan Karara bu
sebeple ayrı bir alt başlıkta yer verilmiştir.40
Eritre-Yemen uyuşmazlığı
Eritre ile Yemen, Kızıl Deniz’de eski Osmanlı toprağı olan bazı ada, adacık
ve kayalıklar üzerinde egemenlik uyuşmazlığına düşmüşlerdi. Küçük bir silâhlı
çatışmadan sonra, Aralık 1995’te Eritre kuvvetleri Büyük Haniş (Great Hanish)
Adası’m, Yemen kuvvetleri de Zukar Adası’nı işgal etmişlerdi. İki devleti silâhlı
çatışmalara kadar sürükleyen bu uyuşmazlık, sonunda Hakem Mahkemesi’nin
çözümüne sunulmuştur.
Tarafların adalar üzerindeki tarihî haklara dayalı iddiaları, tümüyle Lozan
Barış Antlaşması Md. 16 ile bağlantılıdır. Mahkeme kararında en geniş yer de
tarafların bu tarihî hak iddialarına ayrılmıştır. Mahkeme’nin bu çerçevede Lo­
zan Barış Antlaşması Md. 16 ile ilgili yorum ve tespitleri Kararda hayatî bir rol
oynadığı gibi, Ege egemenlik uyuşmazlığında da uygulanacak olursa ilgi çekici
neticeler doğuracaktır.
Eritre’ye göre, Lozan Barış Antlaşması Md. 16, Türkiye’nin eski Osmanlı
toprakları ve adalarındaki tüm hak ve yetkilerinden geleceklerinin ilgili taraflarca
belirlenmesi kaydıyla açık feragatim içermektedir. Eritre, Md. 16 adaları belli
bir devlete devretmediği için ve adaların hâkimiyetini devretmek için herhangi
bir belli usul tayin etmediğinden, bunların nihaî hâkimiyetinin edinilmesi, fe­
tih, etkin işgal ve karasuları içindeki konumlarıyla ilgili genel uluslararası hukuk
kurallarına bırakıldığını iddia etmiştir.41 Eritre, Haniş-Zukar Adaları üzerinde,

40 Kararla ilgili çalışmalar için bkz. Reisman, W. M., Case Report on the 1998 Eritrea/Yemen Award
(Phase I) A JIL vol. 93, 1999, p. 668-682 (); Antunes, N. S. M., The Eritrea/Yemen Arbitration: First
Stage-The Law o f Title to Territory Reaverred , ICLQ vol. 48, 1999, p. 362-386. Akipek, S., “ Eritre
Yemen Hakem Kararı Işığında Kızıldeniz Adalarının Aidiyeti Sorunu” , AÜ HFD, C. 49 2000, s.
1-30; Kwiatkowska, B., “ The Signifıcace o f the Eritrea/Yemen Arbitration For the Aegean Insular
Formations, in Problems o f Regional Seas 2001” , Proceedings o f the International Symposium on
the Problems o f Regional Seas (ed. by) Öztürk, B. and Algan, N., Istanbul 2001 p. 206-237.
Uluslararası Hakem Mahkemesinin yargılamanın ilk aşamasındaki karan, Territorial
Sovereignty and Scope o f the Dispute, Eritrea/Yemen, Oct. 9 1998, Paragraf 19; metin için
bkz. http://www.pca-cpa.org/ER-YEAwardTOC.htm. Bundan sonra yapılacak atıflarda Hakem
34 CİHAT YAYCI

Türkiye’nin bu adalar üzerindeki haklarından vazgeçtiği 1923 tarihinden itibaren


İtalya’nın etkin işgal yoluyla egemenlik kazandığını ve kendisinin de İtalya’ya
halefıyeti sebebiyle egemen olduğunu iddia etmiştir. İtalyan hakları önce Etiyop­
ya’ya geçmiş; 1993’te bağımsızlığını kazanmasından sonra da Eritre’ye intikal
etmiştir.
Yemen, taleplerini VI. Yüzyıldan gelen asli, tarihi ya da geleneksel Yemen
haklarına dayandırmış42, adalar üzerinde geri dönüş teorisine dayanarak hak id­
dia etmiştir. Bu teoriye göre, Yemen hakları Osmanlı İmparatorluğu’na katılırken
tanınmış ve İmparatorluğun çökmesinden sonra 1923’te Türkiye’nin feragati ile,
adalar kendi asıl sahiplerine, Yemen’e geri dönmüştür. Yemen, Md. 16’nın ada­
ları sahipsiz toprak (tearra nullius) değil aksine egemenliği belirlenmemiş ülke
yaptığı görüşünü benimsemiştir. Yemen, ayrıca, Md. 16’nın, Yemen’in adalar
üzerindeki egemenliği ile ilgili olarak çekince ileri sürmeyen ya da (bu egemen­
liği) tanıyan ilgili taraflar arasında kendi ve üçüncü devletlerin uygulamaları ne­
deniyle etkisinin her halde sona erdiğini iddia etmiştir.43
19. HAKEM MAHKEMESİ’NİN LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI
MD. 16’YA GETİRDİĞİ YORUM NEDİR?
Hakem Mahkemesi’nin kararı para. 165’e44 göre, Türkiye, 1923’de Lozan
Barış Antlaşması ile bağlanarak o zamana kadar üzerinde egemenliğe sahip ol­

Mahkemesinin ülkesel egemenliğe dair birinci aşama kararma ve ilgili paragraf numaralarına işaret
etmek üzere kararın adı belirtilmeden sadece “ para.” kısaltması kullanılacaktır.
42 Para. 31.
41 Para. 34.
44 Para. 165 ’ in orijinal metni şöyledir: “ the correct analysis o f Article 16 is in the Tribunal’s View,
the Following: in 1923 Turkey renounced title to those islands over which it had sovereignty until
then. They did not become res nullius b that is to say, open to acquisitive prescription b by any state,
including any o f the High Contracting Parties (Including Italy). Nor did they automatically revert
(insofar as they had ever belonged) to the Imam. Sovereign title over them remained indeterminate
Pro Tempore. Great Britain certainly regarded as likely that some undefined islands which
‘ Pertained to the Yemen’ were covered by Article 16. indeterminacy could be resolved by T h e
Parties Concerned’ at some stage in the future B which must mean by present (or future) claimants
inter se. That phrase is incompatible with the possibility that a single party could unilaterally resolve
the matter by means o f acquisitive prescription.”
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 35

duğu Kızıldeniz Adalarından feragat etmiştir. Türkiye’nin feragat ettiği bu adalar,


Lozan Barış Antlaşması’na imza koyan yüksek akit taraflar dahil herhangi bir
devlet tarafından kazandırıcı zaman aşımına (acquisitive prescription) dayalı ola­
rak hak kazanılmasına elverişli sahipsiz toprak (res nullius) haline gelmemiştir.
Bunlar üzerindeki egemenlik hakları “p ro tem pore ” belirsiz bırakılmıştır. Be­
lirsizlik, ilerideki bir aşamada hali hazırdaki ya da gelecekteki talep sahiplerini
kapsayacak “ilgili taraflar”ca çözülebilecektir. Bu durum, tek bir tarafın meseleyi
kazandırıcı zaman aşımı (acquisitive prescription) yoluyla tek taraflı olarak çö­
zümleyebilmesi olasılığını ortadan kaldırmıştır.
Kararın 165’inci paragrafında yapılan bu negatif analiz, uyuşmazlık konu­
su adalar üzerinde kimin egemenlik haklarına sahip olduğu sorusuna değil, daha
ziyade, kimin hak sahibi olmadığına ve haleflerine hak intikal ettiremeyeceğine
cevap vermektedir.45 Lozan Barış Antlaşması Md. 16 ile adalar için ilgili tarafla­
rın yeni bir kararına kadar hukuken objektif bir belirsizlik statüsü yaratılmıştır.
Taraflarca Mahkemeye sunulan çok sayıda belgenin gösterdiği gibi, bu hukukî
durum genel olarak tanınmıştır. Mahkemeye göre Md. 16 ile yaratılan bu statü
teyit edilmiş olup her iki tarafın da iddialarının reddedilmesine yol açmıştır.
Yemen açısından bakıldığında bu statü, Yemen’in tarihî haklarının geri
dönmesine engel olacak yeni bir durum oluşturmuştur. Bu yeni durum, nasıl ma­
liksen (uti p o ssid etis ju r i s ) ilkesinin uygulanmasına da engel teşkil etmiştir. Erit-
re’nin iddiaları açısından bakıldığında Md. 16 ile yaratılan statü sahipsiz toprak
(res nu lliu s) değildir. Bu nedenle söz konusu statü (Md. 16), İtalya’nın kazandırıcı
zaman aşımı ile bu toprakları edinmesine ciddî bir engel oluşturmaktadır.
20. HAKEM MAHKEMESİNİN MD. 16 YORUMUNUN EGE EGE­
MENLİK UYUŞMAZLIĞINDA TARAFLARIN TEZLERİNE ETKİLERİ
NEDİR?
Hatırlanacağı gibi, Ege egemenlik uyuşmazlığında tarafların tezleri, Lozan
Barış Antlaşması md. 16’nın farklı yorumları üzerine bina edilmiştir. Yunanis­
tan, Md. 16’nın Anadolu sahillerinden itibaren üç milin dışında kalan (Md. 6/son
ve 12/son c.) adalar için genel bir feragat hükmü olduğunu, bu nedenle, İtalya

45 W. Michael Reisman, “ The Government o f the State o f Eritrea and the Government o f the
Republic o f Yemen” International Decisions (ed. by) Oxman, H. B., A JIL, vol. 93, 1999, p. 671.
36 CİHAT YAYCI

ve Türkiye’ye bırakılan adaların sınırlayıcı şekilde sayıldığını; Türkiye ise, Md.


16’nın bir feragat hükmü olmadığını, üç mil ilkesinin de bu mesafe dışındaki
adalar üzerindeki haklarını sona erdirmediğini, bu nedenle İtalya ve Yunanistan’a
devredilen adaların Md. 12 ve 15’de sınırlayıcı bir şekilde sayıldığını iddia et­
mektedirler.
Hakem Mahkemesinin md. 16 yorumu karşısında, kısaca her iki devlet de,
Ege Adalarının blok halinde kendilerine devredildiğini ya da halefıyet yoluyla
intikal eden haklarının sürdüğünü söyleyemeyeceklerdir. Buna karşılık, tarafların
birbirleri için öngördükleri Md. 12 ve 15 ile sınırlı egemenlik her ikisi için de
esas olacaktır.
21. EGEMENLİĞİ BELİRLENMEMİŞ TOPRAK STATÜSÜNÜN
TÜRK TEZLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ NEDİR?
Lozan Barış Antlaşması Md. 16, Ege’de Eritre-Yemen Kararında yorum­
landığı gibi uygulanacak olursa, Türkiye, bu denizde egemenliği devredilmemiş
ada, adacık ve kayalıklar üzerinde Osmanlı İmparatorluğu’na halefıyeti sebebiyle
hak iddia edemeyecektir. Ayrıca, Mahkemenin yorumuna göre ada sözcüğü ile
ada ve adacıklar da ifade edildiği46 için Md. 16’da sadece ada sözcüğünün yer
almasından yararlanarak Türkiye’nin adacık ve kayalıklar üzerindeki haklarının
korunması mümkün olmayacaktır.
Bu durumda bir soru fevkalade önem kazanmaktadır. Sürekli Hakem
Mahkemesinin yorumuna göre, bu adaların geçici olarak belirsiz bırakılmış ege­
menliklerinin kime ait olduğunu belirleyecek ilgili taraflar arasında kimler var­
dır? Hakem Mahkemesinin kararında bu sorunun da cevabı verilmiştir. Kararın
158’inci paragrafına göre “ilgili taraflar Lozan Barış Antlaşması’nın yüksek
akit tarafları olsun ya da olmasın adalar üzerinde hukukî iddiaları ya da siyasî
çıkarları bulunanların tamamı”dır. Kararın 165’inci paragrafında ise, ilgililer,
“halen (ya da gelecekte) hak iddia edenler (edecekler)” anlamına gelmektedir. Bu
bağlamda, Ege’de egemenliği belirlenmemiş toprak statüsüne sokulabilecek ada­
ların geleceğini belirleyecek ilgili taraflar arasında hiç kuşkusuz Türkiye Cum­
huriyeti de vardır.
Lozan Barış Konferansı’ndaki gelişmeler de bu sonuca işaret etmektedir.

46 Para. 158.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 37

Hiçbir zaman yürürlülük kazanamamış olan Sevr Antlaşması Md. 132’de


Türkiye’yi adalar üzerindeki haklarından müttefikler lehine vazgeçiren bir hü­
küm vardı. Buna göre Türkiye;
İş bu Antlaşma ile saptanan sınırları dışında, iş bu Antlaşma gereğince
başka herhangi bir düzenleme konusu yapılmamış Avrupa dışındaki bütün top­
raklar üzerinde ya da topraklara ilişkin olarak ileri sürebileceği tüm haklarından
ve sıfatlarından her bakımdan başlıca müttefik devletler yararına vazgeçtiğini bil­
diriyor”
yukarıdaki hüküm sonuçlarını düzenlemek için başlıca müttefik dev­
letlerin, gerektiğinde üçüncü devletlerle anlaşarak aldıkları ya da alacakları ön­
lemleri tanımayı ve kabul etmeyi yükümle”niyordu.47
Sevr Antlaşması yürürlüğe girseydi, Türkiye müttefikler lehine feragat et­
tiği için ilgili taraflar arasında görülmeyebilirdi. Lozan Barış Antlaşması, Türki­
ye’nin ülkesel egemenlik haklarından ittifak güçleri lehine feragat ettiğine dair
açık ya da zımnî bir hüküm taşımamaktadır. Bu farklılık karşısında ilgili taraflar
arasında Türkiye’nin de bulunduğunu düşünmek gerekir.
Hakem Mahkemesi’nin Eritre-Yemen Kararı para. 165 hükmüne konu
olan Md. 16 ile yaratılan egemenliği belirlenmemiş toprak statüsü, uyuşmazlık
konusu ada, adacık ve kayalıkların Yunanistan’a ait olmadıklarını ortaya koy­
maktadır.
Lozan Barış Antlaşması Md. 16 Ege’de uygulanırsa, Yunanistan’ın “L o za n
B a rış A n tla şm a sı 'nın İtalya ve T ürkiye 'ye bıra ktığ ı adaların sın ırla yıcı b ir şe k il­
de sa y ıld ığ ı , bunun istisn a î b ir durum o ld u ğ u ve E g e A d a la rı 'mn b lo k h a lin d e
Yunanistan 'a verildiği ” tezinin savunulamayacağı görülecektir. Ayrıca, Yunanis­
tan’ın, Türkiye’nin feragat ettiği ülkeleri işgal (doğrusu kazandırıcı zaman aşımı)
yoluyla edinebilmesi de mümkün değildir. Hakem Mahkemesi’nin yorumuna
göre, Lozan Barış Antlaşması Md. 16 ile yaratılan egemenliği belirlenmemiş top­
rak statüsü buna engeldir. Ege Denizi’ndeki durum, Lozan Barış Antlaşması’mn
16’ncı maddesine getirilen bu yorum ışığında değerlendirilir ise, şu sonuç ortaya

Sevr Barış Antlaşması Fransızca, İngilizce ve İtalyanca olmak üzere üç ayrı dilde
yazılmıştır. Osmanlı Devleti’ne verilen orijinal metin için bkz. BOA, Muahedename, nr. 336;
ayrıca Türkçe madde metni için bkz. Meray S., ve Olcay, O., Osmanlı İmparatorluğu’nun
Çöküş Belgeleri (Mondros Bırakışması, Sevr Antlaşması İlgili Belgeler), Ankara 1977,
s. 483.
38 CİHAT YAYCI

çıkmaktadır: Eğer, Ege Denizi’nde Md. 16 kapsamına giren adalar varsa, bunlar
üzerinde Yunanistan’ın tek taraflı işlem ve uygulamalarla egemenlik tesis ede­
bilmesi mümkün değildir. Eğer, Türkiye ve Yunanistan, bu Hakem Mahkeme­
sinden (Eritre-Yemen) Ege’de Lozan Barış Antlaşması Md. 16 ile sınırlı bir de­
ğerlendirme yapmasını isteselerdi, uyuşmazlık konusu ada, adacık ve kayalıklar,
gelecekleri ileride belirlenmek üzere egemenliği belirlenmemiş toprak statüsüne
sokulacakları ve bu nedenle, Yunanistan tarafından tek taraflı olarak edinileme-
yecekleri için, bunlar üzerinde Yunan egemenliği bulunmadığına karar vermesi
gerekecekti.
Bu durumda, adaların geleceğini belirleyecek olan ilgili tarafların kimler
olacağı sorusuna Hakem Mahkemesi’nin Kararında verilen cevap ön plana çık­
makta ve Yunanistan’ın, Türkiye’nin rızası olmadan bu adalar üzerinde hâkimi­
yet kurmasının mümkün olamayacağını göstermektedir.
22. ANTLAŞMALARLA DEVREDİLMEYEN ADALAR ÜZERİNDE
YUNANİSTAN’A EGEMENLİK HAKKI VERECEK BİR DENİZ SINIRI
VAR MIDIR?
Kurulduğundan bu yana Osmanlı toprakları üzerinde genişleyen Yunanis­
tan, Lozan Barış Antlaşması’nda bu politikasına dayanak bulamayınca beyhude
arayışlar içine girmiştir. 28 Aralık 1932 tarihli Teknisyenler Toplantısı Zaptı­
nı, Ege’deki Türk adaları üzerinde kendisine hâkimiyet haklan veren sözde bir
Türk-Yunan deniz sınırını çizen uluslararası bir antlaşma olarak takdim etmeye
çalışmaktadır. Antlaşmalarla devredilmeyen adalar üzerinde Yunanistan’a ege­
menlik hakkı verecek siyasal bir sınır çizgisi denizlerde yoktur.
1947 Paris Barış Konferansı esnasında Yunanistan, Menteşe Adaları ve
Meis bölgesinde Türkiye ile İtalya arasındaki sınırın, 4 Ocak 1932 Türk-
İtalyan Sözleşmesi ve 28 Aralık 1932 Mutabakatı ile belirlendiğini, bu ne­
denle söz konusu belgelerin 1947 Paris Barış Antlaşması Tasarısının ilgili
maddesinde zikredilmesini istemiştir.
Bu konuya bakan Siyasi ve Ülkesel Komisyon, Yunanistan’ın önerisini
kabul etmiş ve bu husus hazırlanan Sözleşme Tasarısı md. 12’de yer almıştır.
Bununla beraber Yunanistan’ın bu talebi, Türkiye’nin bu metnin geçersizliğini
savunurken dayandığı gerekçeler ileri sürülerek kabul edilmemiştir.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB), Yunanistan’ın sunduğu
değişiklik önerilerinde 1932 Türk-İtalyan belgelerine yapılan atfın hukuki açıdan
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 39

değerlendirilmesinden sonra konuya gündeme getirme hakkını saklı tuttuğunu


beyan etmiştir.
SSCB, 7 Ekim’de dağıttığı bir belgede, 28 Aralık 1932 düzenleme­
sinin Milletler Cemiyeti’ne tescil ettirilmemiş ve kuşkusuz yayınlanma­
mış olduğunu hatırlatarak bu düzenlemeye yapılan göndermelerin huku­
ki görünümleri konusunda Komisyoncun dikkatini çekmiş, gerek olursa
meseleye geri dönme hakkını saklı tutmuştur. Konu, Konferansta tartışılmış;
28 Aralık 1932 tarihli belge ve 4 Ocak 1932 Türk-İtalyan Antlaşmasına ya­
pılan atfın kaldırılması kararlaştırılmıştır.4*48
Yunanistan, yine Paris Barış Antlaşması’nın görüşülmesi sırasında ayrıca
bu Antlaşma ile kendisine devredilecek Menteşe Adaları’nın sınırlarının belirlen­
mesi hususunda 4 Ocak 1932 Türk-İtalyan Antlaşması ve 28 Aralık 1932 Türk-
İtalyan mutabakat zaptını atıf yapılmasını istemiştir. Bu teklif, Hukuk Komis­
yonu ve Denizcilik Uzmanları Alt Komitesi tarafından kabul edilmesine rağmen
Konferans tarafından reddedilmiştir.49
İtalya, 8 Ocak 1937 tarihli Notası ile iki devlet arasındaki sınırı tam
olarak çizen 28 Aralık 1932 Türk-İtalyan tutanağının muhtevasının onayı
için Türk Hükümeti’nin kesin yöntemini kullanıp kullanmadığının kendisi­
ne bildirilmesini istemiştir.50
Daha sonra da Yunanistan, Türkiye’nin Lozan Barış Antlaşması ile
İtalya’ya verdiği adaların Paris Barış Antlaşması ile kendisine devredilmesi­
nin ardından, 1950-1962 tarihleri arasında Türk Dışişleri Bakanlığı nezdin-
de yaptığı yazılı ve sözlü girişimlerle Türkiye ile İtalya arasında düzenlenmiş
olan 28 Aralık 1932 tarihli belgenin Yunanistan ile de mer-i olması hususun­
da mektup teatisine hazır olduğunu bildirmiştir.51

4S Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25,
Ankara 2006. s.62.
w Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25,
Ankara 2006. s.63.
50 Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25,
Ankara 2006. s.65.
51 Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25,
Ankara 2006. s.65.
40 CİHAT YAYCI

Türkiye tarafından, bu girişimlerin ısrarlı bir şekilde cevapsız bırakılması,


28 Aralık 1932 tarihli belge karşısında istikrarlı tutumunun olumsuz olduğunu gös­
termekte, bir uluslararası antlaşma olarak bu belge ile bağlanma iradesi bulunmadı­
ğını ve metni sadece teknik bir işlem olarak gördüğünü ifade etmektedir.52

(SO R U 23-30 ARASINDA H ER N E KAD AR M E İS A D A SI D O Ğ U


AKD EN İZD E BU LU NSA DA M E İS A D A SI SORUNUNA DA EG AYD AAK K A P SA ­
M INDA D EĞ İNİLM ESİND E FAYDA M ÜTAALA EDİLM İŞTİR.)

23. 1947 PARİS BARIŞ ANTLAŞMASI’NIN 14’ÜNCÜ MADDESİ İLE


İTALYA’DAN ALINARAK YUNANİSTAN’A VERİLEN MEİS ADASI VE
CİVARINDAKİ ADA VE ADACIKLARDA DURUM NEDİR?
Lozan Antlaşması’nın 15’nci maddesi ile Menteşe Adaları ve bağlı adacıkları
ile Meis Adası İtalya’ya devredilmiştir.

Harita 2-9
Menteşe Adaları’nı Gösteren Harita.

52 Sertaç Hami Başeren-Ali Kurumahmut, E g e 'd e E g e m e n liğ i D e v red ilm em iş A d a la r, Stratejik


Araştırma ve Etüdler Milli Komitesi Yayınları, Araştırma Proje Dizisi 1/2003, Ankara, 2003, s.59-60.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 41

Lozan Barış Antlaşmasının 16’ncı maddesine dayanılarak hazırlanan


4 Ocak 1932 Sözleşmesinin 3 ’ncü maddesi53 gereğince Kara Ada (Rho Adası ya
da St.Georges) ve Fener Adası ismen sayılarak İtalya’ya devredilmiştir.54

Harita 2-10
Kara Ada ve Fener Adası’m Gösteren Harita.

24. MEİS ADASI İLE ANADOLU ARASINDA İTALYA İLE BİR


DENİZ SINIRI ANTLAŞMASI YAPILMIŞ MIDIR?
Evet, 4 Ocak 1932 Antlaşması ile yapılmıştır. 4 Ocak 1932 Antlaşm asının
3’üncü maddesi Türkiye’nin “...merkezi Kastellorizzo kenti kilisesinin kubbesi
ve yarı çapı bu merkez ile San Stephano Burnu arasındaki uzaklık olan bir daire
ile çevrilecek bölge içinde bulunan adacık ve kayalıklar, üzerinde İtalya egemen­

53 4 OCAK 1932 SÖZLEŞMESİ


Madde 3 Türkiye’nin “...merkezi Kastellorizzo kenti kilisesinin kubbesi ve yarı çapı bu merkez ile
San Stephano Burnu arasındaki uzaklık olan bir daire ile çevrilecek bölge içinde bulunan adacık
ve kayalıklar, üzerinde İtalya egemenliğini tanıdığını” “yukarıda sözü geçen daire içindeki bu ada­
cıklardan başka Rho yani Karaada, Dragonera, Ross ve İpsili yani Fener adacıklarının da İtalya’ya
...” verildiğini hükme bağlamıştır.
54 Ali Kurumahmut-Sertaç Hami Başeren, The Tw ilight Z o n es In The A eg e a n (U n) F orgotten
Turkish Isla n d s E g e ’d e G ri B ö lg e le r U n u tu l(m a y)a n T ü rk A d a la rı, Türk Tarih Kurumu-Ankara,
2004, s.57-73
42 CİHAT YAYCI

liğini tanıdığım” “yukarıda sözü geçen daire içindeki bu adacıklardan başka Rho
yani Kara Ada, Dragonera, Ross ve İpsili yani Fener adacıklarının da İtalya’ya ...
verildiğini hükme bağlamıştır. Bahse konu antlaşma, her iki ülkenin iç hukukuna
uygun olarak onaylanmış ve 25 Nisan 1933’de onay belgelerinin değişimi son­
rasında 10 Mayıs 1933’de yürürlüğe girmiştir. Antlaşma aynı zamanda Milletler
Cemiyeti’ne de tescil ettirilmiştir. Böylece Meis Adası etrafındaki adacık ve ka­
yalıkların hangi devlete ait olduğu sorunu da o dönem için hukuken çözülmüştür.
25. TÜRKİYE İLE İTALYA ARASINDA DİĞER DENİZ ALANLARI
İÇİN DE BİR DENİZ SINIRI ANTLAŞMASI YAPILMIŞ MIDIR?
Taraflar, antlaşmayı imzaladıkları 4 Ocak 1932’de, aralarında gerçekleş­
tirdikleri bir mektup değişimi ile, Türk-İtalyan deniz sınırının geri kalan kısmı
için bir Türk-İtalyan teknisyenler toplantısının gerçekleştirilmesini kabul etmiş­
lerdir.55
28 Aralık 1932 tarihinde bahse konu teknisyenler toplanmış ve arala­
rında bir zapt tutanağı hazırlamışlardır. Ancak, 28 Aralık 1932 tarihli bu belge,
iç hukuk onay sürecinden geçmemiş, Milletler Cemiyeti Sekretaryasına tescil
edilmemiş ve dolayısıyla yayımlanmamış olması nedenleri ile hukuki değer ka­
zanmamıştır.56
Ancak Yunanistan hukuki değer kazanmamış bu tutanağı geçerlilik kazan­
mış gibi lanse etmeye çalışmakta, böylelikle güney Ege’de EGAYDAAK bulun­
madığı tezini desteklemeye çaba sarfetmektedir.

55 Scrtaç Hami Başcrcn-Ali Kurumahmut, Ege ’de Egemenliği Devredilmemiş Adalar, Stratejik
Araştırma ve Etüdler Milli Komitesi Yayınları, Araştırma Proje Dizisi 1/2003, Ankara 2003, s.51.
28 Aralık 1932’de tanzim edilen belge esasında bir toplantı tutanağıdır. Toplantı tutanağına
hukuken geçerli bir anlaşma hüviyeti kazandırılması amacıyla, 04 Ocak 1933 ve 08 Ocak 1937
tarihleri arasında Türk Dışişleri Bakanlığı ile İtalya’nın Ankara Büyükelçiliği arasında karşılıklı
yazışmalar yapılmış, ancak toplam dokuz mektuptan oluşan bu yazışmalardan da bir netice
alınamamıştır.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 43

26. M EİS ADASI YUNANİSTAN’A 1947 PARİS BARIŞ ANTLAŞMA


İLE NASIL V ER İLM İŞTİR?
Lozan Barış Antlaşmasının 15’nci maddesi ile sadece Meis Adası İtalya’ya dev­
redilmiştir. Halbuki Türkiye’nin masada bulunmadığı 1947 Paris Barış Antlaşması ile
Meis ve bitişik adacıkları Yunanistan’a devredilmek istenmiştir.

10 Şubat 1947’de imzalanan Paris Barış Antlaşması’nın 14’üncü maddesinin


l ’inci fıkrasında özetle yer aldığı üzere, “Lozan Barış Antlaşması’nın 15’inci maddesi
ile İtalya’ya devredilen 13 ada ve Meis, bitişik adacıkları ile birlikte, gayri askeri statüde
olmaları ve öyle kalmaları kaydıyla” İtalyanlardan da alınarak Yunanistan’a verilmiştir.
1. Stampalia
2. Rodos
3. Kalki
4. Skarpanto
5. Kazos
6. Piscopos
7. Miziros
8. Kalimnos
9. Leros
10. Patmos
11. Lipsos
12. Sömbeki
13. İstanköy

Harita 2-11
Menteşe Adaları’nı Gösteren Harita.

Harita 2-12
Kara Ada ve Fener Adası’nı Gösteren Harita.
44 CİHAT YAYCI

27.1947 PARİS BARIŞ ANTLAŞMASI MEİS ADASININ YUNANİSTAN’A


VERİLMESİ İLE İLGİLİ 14’ÜNCÜ MADDESİNİN METNİNDE HANGİ
HUSUSLARA DİKKAT EDİLMELİDİR?
Bu metinde üzerinde durulması gerekli iki husus vardır.
Birinci husus, Lozan Barış Antlaşmasının 15’inci maddesiyle İtalya’ya
terk edilen topraklar arasında Meis Adası’na bağlı adacıkların olmadığıdır. An­
cak Paris Barış Antlaşmasının 14’üncü maddesinin l ’inci fıkrasına göre, Meis’e
bitişik adacıklar da İtalya tarafından Yunanistan’a devredilmiştir.
Bununla beraber, İtalya hakimiyetindeki bitişik adacıkları Yunanistan’a
devreden Paris Barış Antlaşmasında 04 Ocak 1932 Sözleşmesi’ne atıf yapılma­
mıştır. Bu durum anılan sözleşmedeki taksimin, Antlaşma’nın 14’üncü madde­
sindeki ‘bitişik adacıklar’ kriterine ölçü kabul edilmediğini göstermektedir.
Üzerinde durulması gereken ikinci husus da, Lozan Barış Antlaşmasının
15’inci maddesi, Meis hariç, sayılan diğer 13 adaya bağlı adacıkları İtalya’ya
verirken, Paris Barış Antlaşması’nın 14’üncü maddesinin l ’inci fıkrasına göre,
Meis dahil maddede sayılan 14 adaya bitişik adacıkların Yunanistan’a devredil­
miş olmasıdır. Görüldüğü gibi iki antlaşmanın kullandığı terimler de birbirinden
farklıdır.
Diğer taraftan, 1947 Paris Barış Antlaşması’nın 14’üncü maddesinin l ’inci
fıkrasına göre İtalya’dan alınarak Yunanistan’a devredilen 13 ada ile birlikte Meis
Adası’nın bağlı/bitişik adacıkları hangilerinin olduğu da açık değildir.
Esasında Lozan Antlaşmasının 16 ncı maddesi gereğince bu adaların dev­
rinde Türkiye’nin onayının alınması gerekirdi.57 (Kıbrıs örneğinde olduğu gibi).

57 Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25,
Ankara 2006. s.58.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA
(

“ İtalya işbu anlaşma ile... Stampalia, Rhodes, Calki, Scarpanto,


Cassos, Piscopis, Misiros, Calimnos, Leros, Patmos, Lipsos, Simi,
Cos ve Castellorizo yani Meis ve bitişik adacıkları tüm egemenliği ile
Yunanistan’a terketmiştir.

Paris Barış Andlaşması’mn 14’üncü Maddesinin l ’inci fırkasına göre, Meis’e bitişik
adacıklar da İtalya tarafından Yunanistan’a devredilmiştir.

Harita 2-13
Kara Ada ve Fener Adası’nı Gösteren Harita.
46 CİHAT YAYCI

AJaMy (bjmkı
t' o

oYn *öy

Psoradia
Polyphados Dragonern
St.Georges

Cutsumbora i A N E A N S E

(Kutsumboras)
Kayalıkları)
Mavro Poinaki (Mavro Poinchi)
| Mavro Poinis (Mavro Poini)
Adacıkları

H arita 2-14
Meis, Kara Ada, Fener Adası ve Dragonera Adalarım Gösteren Harita.

28.1947PARİSBARIŞANTLAŞMASIİLEYUNANİSTAN’AHANGİ
ADALAR HUKUKEN DEVREDİLM İŞTİR?
Uluslararası hukuka göre hiçbir devlet sahip olduğu haklardan fazlasını bir
başkasına devredemez.58
Bu nedenle, ancak Türkiye tarafından 4 Ocak 1932 Sözleşmesi (atıfta bulu­
nulması kaydıyla) ve Lozan Barış Antlaşması ile İtalya’ya, 1947 Paris Barış Ant­
laşması ile de İtalya tarafından Yunanistan’a sadece ismen sayılarak devredilen
14 ada ve bunlara bağlı/bitişik adacıklar üzerinde Yunan egemenliği söz konusu
olabilir.
Halbuki, 4 Ocak 1932 Sözleşmesinde bahsi geçen daire dışında kalan, an­
cak ismen sayılarak İtalya’ya devredilen ve Meis Adası açıklarında yer alan Kara
Ada ve Fener Adası dahil 4 adanın devrine ilişkin bir hüküm Paris Barış Antlaş­
masında yer almadığı gibi, bu Antlaşmada 4 Ocak 1932 Sözleşmesine de atıfta
bulunulmamaktadır.

58 “N e m o P lu s J u r is Transfere P o te st Q uam İp se H a b e t ”
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 47

f t.r i

oOavarfa
0 $kç«y»n
C

4 Ocak 1932 sözleşmesinde bahsi geçen daire dışında kalan, ancak ismen sayılarak
İtalya’ya devredilen Kara Ada ve Fener Adası dahil 4 adanın devrine ilişkin bir
hüküm Paris Barış A ntlaşm asında yer almadığı gibi, 4 Ocak 1932 sözleşmesinde
de atıfta bulunulmamaktadır.

Bu durumda Türkiye tarafından İtalya’ya devredildiği halde İtalya tarafın­


dan Yunanistan’a devredilmeyen adacıkların varlığından söz etmek gerekir.59 Bu
adacıkların tümünün 1947 Paris Antlaşması ile İtalya’dan alındığı kabul edilse, o
zaman da İtalya’nın hakimiyetinin sona erdirildiği ancak diğer herhangi bir dev­
letin hakimiyetine verilmeyen adacıkların varlığı söz konusu olacaktır.

59 Bitişik Adacıklar olsa olsa 4 Ocak 1932 Sözleşmesinde bahsi geçen daire içinde yer alan
adacıklar olabilir.
48 CİHAT YAYC1

29. 1947 PARİS BARIŞ ANTLAŞMASI’NDA 04 OCAK 1932 SÖZLEŞME­


SİNE ATIF YAPILMAMASININ BİR EKSİKLİK OLDUĞUNU YUNANİSTAN
FARK ETMEMİŞ MİDİR?
Yunanistan da bu eksikliğin farkına varmış ve 1947 Paris Barış Antlaşması
görüşmeleri esnasında, Antlaşmanın 14’üncü maddesinde 4 Ocak 1932 Sözleşmesi
ile geçerli hukuki nitelik taşımayan 28 Aralık 1932 Sözleşmesine atıfta bulunulma­
sını ısrarla talep etmiştir.60
Ancak SSCB; Türkiye’nin masada olmadığını ve 28 Aralık 1932 Protokolü­
nün hukuki geçerlilik kazanmadığını ifade ederek bu talepleri reddetmiş ve böyle­
likle 1947 Paris Barış Antlaşmasında ne 4 Ocak 1932 Sözleşmesine ne de 28 Aralık
1932 Protokolüne atıfta bulunulmamıştır.
Esasında 28 Aralık 1932’de tanzim edilen belge bir toplantı tutanağıdır. Top­
lantı tutanağına hukuken geçerli bir anlaşma hüviyeti kazandırılması amacıyla, 04
Ocak 1933 ve 08 Ocak 1937 tarihleri arasında Türk Dışişleri Bakanlığı ile İtalya’nın
Ankara Büyükelçiliği arasında karşılıklı yazışmalar yapılmış, ancak toplam dokuz
mektuptan oluşan bu yazışmalardan da bir netice alınamamıştır. Bu nedenlerle, 28
Aralık 1932 tarihli Toplantı Tutanağı, uluslararası bir anlaşma niteliği kazanmamış
ve hukuken geçersiz olan bir belgedir. Ayrıca, 1947 Paris Barış Antlaşmasından son­
ra Yunanistan müteaddit olarak 1962’ye kadar bu tutanağın muhtevasının onaylan­
dığının teyidi için Türk Dışişleri Bakanlığına soru notaları vermiştir. Bu da Yunanis­
tan’ın şüphesini açıkça göstermektedir.
30. SONUÇ OLARAK 1947 PARİS BARIŞ ANTLAŞMASI’NDA KARA
ADA VE FENER ADASI, MEİS ADASI İLE BİRLİKTE YUNANİSTAN’A
DEVREDİLMİŞ MİDİR?
Meis Adası civarındaki ada, adacık ve kayalıklar sorununu maddeler halinde
aşağıdaki gibi anlatmak mümkündür;
a. Lozan Antlaşmasının 15’inci maddesi ile Menteşe Adaları ve bağlı adacık
ları ile Meis Adası İtalya’ya devredilmiştir.

60 1947 Paris Barış Antlaşmasının imzalanmasından sonra, bu adaların aidiyetlerinin ileride tartışma
konusu yapılabileceğini tahmin eden, Yunanistan, müteaddit olarak 1962’ye kadar bu tutanağın
muhtevasının onaylanıp onaylanmadığının teyidi için Türk Dışişleri Bakanlığı’na soru notaları vermiş
ancak notalar cevapsız bırakılmıştır.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 49

b. Meis çevresindeki Kara Ada (Rho Adası ya da St.Georges) ve Fener


Adası da 4 Ocak 1932 Sözleşmesi’nin 3’üncü maddesi gereğince ismen sayılarak
İtalya’ya verilmiştir.
c. Lozan Barış Antlaşması’nın 15’inci maddesiyle sadece Meis Adası İtal­
ya’ya devredilmiştir. Hâlbuki Türkiye’nin masada bulunmadığı 1947 Paris Barış
Antlaşmasıyla Meis ve bitişik adacıkları Yunanistan’a devredilmek istenmiştir.
ç. Lozan Barış Antlaşmasının 15’inci maddesi Meis hariç, sayılan diğer
13 adaya bağlı adacıkları İtalya’ya verirken, Paris Barış Antlaşması ’nın 14’üncü
Maddesinin l ’inci fıkrasına göre Meis dahil maddede sayılan 14 adaya “Bitişik
Adacıklar” Yunanistan’a devredilmiştir. Görüldüğü gibi iki antlaşmanın kullan­
dığı terimler birbirinden farklıdır.
d. Diğer taraftan 1947 Paris Barış Antlaşması’nın 14’üncü maddesinin
l ’inci fıkrasına göre İtalya’dan alınarak Yunanistan’a devredilen 13 ada ile bir­
likte Meis Adası’nın bağlı bitişik adacıkları hangilerinin olduğu da açık değildir.
e. Esasında Lozan Antlaşması’nın 16’ncı maddesi gereğince bu adaların
devrinde Türkiye’nin onayını alınması gerekirdi (Kıbrıs, örneğinde olduğu gibi).
f. Ocak 1932 Sözleşmesinin 3’üncü maddesi gereğince ismen sayılarak
İtalya’ya devredilen Kara Ada ve Fener Adası, 1947 Paris Barış Antlaşması’nın
14’üncü maddesinin 1’inci fıkrasına göre, İtalya’dan alınarak Yunanistan’a ismen
sayılarak devredilen adalar arasında sayılmamıştır.
g. Böyle bir durumda Türkiye tarafından İtalya’ya devredildiği halde İtal­
ya tarafından Yunanistan’a devredilmeyen adacıkların varlığından söz etmek ge­
rekir.
ğ. Ancak bu adacıkların tümünün 1947 Paris Antlaşması ile İtalya’dan
alındığı da bir vakıadır. O zaman da İtalya’nın hâkimiyetinin sona erdirildiği an­
cak diğer herhangi bir devletin hâkimiyetine verilmeyen adacıkların varlığından
söz etmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
h. 1947 Paris Barış Antlaşmasında ne 4 Ocak 1932 Sözleşmesi ne de 28
Aralık 1932 Protokolüne atıfta bulunulmamıştır.
ı. Zira 28 Aralık 1932’de tanzim edilen belge esasında uluslararası bir an­
laşma niteliği kazanmamış ve hukuken geçersiz olan bir toplantı tutanağıdır.
50 CİHAT YAYCI

i. Bu durumda 4 Ocak 1932 Sözleşmesine atıfta bulunulmadan bitişik ada­


cıkların hangilerinin olduğu belli olamaz ve bu durumda geçerli olan anlaşma
Lozan Barış Antlaşması ve ilgili 15’inci maddesi olacaktır. 15’inci maddeye göre
ise sadece Meis Adası İtalya’ya devredilmiştir.
j. Paris Barış Antlaşması ile Yunanistan’a Türkiye’nin onayı olmadan dev­
retmek hukuken mümkün değildir. Uluslararası hukuka göre hiçbir devlet sahip
olduğundan fazlasını bir başkasına devredemez “N e m o P lu s J u ris Transfere P o-
test Q uam İp se H a b e t ”

k. Eğer Meis Adası dışındaki bahse konu bu adalar üzerindeki İtalyan ege­
menliği 1947 Paris Barış Antlaşması ile sona erdirilmiş ise, o zaman orijinal sa­
hibi Osmanlı Devleti’nin halefi Türkiye Cumhuriyeti’ne geçmiş olması gerekir.
l. Bu durumda Meis Adası hariç bölgedeki diğer ada, adacık ve kayalıklar
üzerinde Türkiye’nin egemenliği devam etmektedir. 4 Ocak 1932 Sözleşmesi­
nin 3’üncü maddesi gereğince ismen sayılarak İtalya’ya devredilen Karada ve
Fener Adası , 1947 Paris Barış Antlaşmasının 14’üncü maddesinin l ’inci fık­
rasına göre, İtalya’dan alınarak Yunanistan’a ismen sayılarak devredilen adalar
arasında sayılmamıştır.
m. Ayrıca 4 Ocak 1932 Sözleşmesine atıfta bulunulmadan bitişik adacıkla­
rın hangilerinin olduğu belli olamaz ve bu durumda geçerli olan anlaşma Lozan
Barış Anlaşması ve ilgili 15’inci maddesi olacaktır. 15’inci maddeye göre ise
sadece Meis Adası İtalya’ya devredilmiştir.
n. Dolayısıyla, Lozan Antlaşmasına göre İtalya’nın sahip olduğundan faz­
lasını 1947 Paris Barış Antlaşması ile Yunanistan’a Türkiye’nin onayı olmadan
devretmek hukuken mümkün değildir. Uluslararası hukuka göre hiçbir devlet sa­
hip olduğu haklardan fazlasını bir başkasına devredemez “nemo plus juris trans­
fere potest quam ipse habet”
o. Böyle bir durumda Türkiye tarafından İtalya’ya devredildiği halde İtal­
ya tarafından Yunanistan’a devredilmeyen adacıkların varlığından söz etmek ge­
rekir.
ö. Diğer yandan “4 Ocak 1932 tarihli Türk-İtalyan Antlaşması ile Karaada
ve Fener Adası’nın egemenliği İtalya’ya devredilmiştir. Antlaşmasının 10 Mayıs
1933’te yürürlüğe girmesi ile ülke devrinin esas unsuru olan devir antlaşması
O v *»'

f e.wjin
o *« ***

P s o r a d ia

P o ly p h a d o s

S t .G e o r g e s

P s o m i
J£ 2 J
C u t s u m b o r a

( K u t s u m b o r a s K a y a lık la r ı)

M a v r o P o in a k i (M a v r o P o in c h i)

M a v r o P o in is ( M a v r o P o in i) A d a c ık la r ı

4 Ocak 1932 Sözleşmesi’nin 3 ’üncü maddesi ile


Türkiye’nin M erkezi Kastellorizzo K enti Kilisesinin
Kubbesi ve yarıçapı ve bu m erkez ile San Stephano Burnu
(Pointe Du Vent) arasındaki uzaklık olan bir daire ile
çevrilecek bölge içinde bulunan Psoradia, Polyphados,
St.Georges, Psomi, Cutsumbora (Kutsumboras),
(Kayalıklar), M avro Poinaki (Mavro Poinchi) M avro Poiniz
(Mavro Poini) adacıkları üzerinde İtalya egem enliğini
ta n ıd ığ ın r
oi*«c«5*ç
D*r*k<5y Aijakj*ar

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA


Oc*ç*yan

oY«r*»y
,K»?
Kj<j;n*ryaka«'

San Stephano Burnu


+ Meis (Kastellorizo)

Meis

Fener Adası

Harita 2-15
Meis Adası San Stephano Burnunu Gösteren Harita.
17 MAYIS 2011 r

tamamlanmıştır. Ancak devralan devlet olan İtalya, devredilen ülke kesimleri


olan Kara Ada ve Fener Adası üzerinde hiçbir zaman fiilen egemenlik tesis etme­
diğinden, tartışmalı da olsa devir işlemi tam olarak gerçekleşmemiştir

p. Bu bağlamda, Meis çevresindeki Kara Ada ve Fener Adası üzerindeki


İtalyan egemenliği 1947 Paris Barış Antlaşması ile sona erdiğinden ve bu adalar
İtalya tarafından Yunanistan’a da devredilmediğinden, egemenliklerinin orijinal
sahibi olan Osmanlı Devleti’nin halefine yani Türkiye Cumhuriyeti’ne geçmiş
olduğu, bu çerçevede “Meis Adası hariç bölgedeki diğer ada, adacık ve kayalıklar
üzerinde Türkiye’nin egemenliğinin devam ettiği” değerlendirilmektedir.
s

Fener /
✓ Harita 2-16
Çevresel Araştırma Enstitüsü (ESRİ) (ABD) Tarafından Çizilen Harita.

r. Zira, yakın geçmişte ABD Çevresel Araştırma Enstitüsü (ESRİ) ve Kü­


resel Coğrafi Bilgi Sistemi (Global GIS Data) tarafından sağlanan verilere istina­
den yayımlanan bir haritada Fener Adası’nın Türkiye’ye ait olarak yer alması bu
konuda Yunan tarafında bir tenakuz olduğunu göstermektedir.

s. Mevcut durumda Kara Ada ve Fener Adası’mn İtalya’ya ait olabileceği­


ni ama asla Yunanistan’a ait olmadığını söylemek mümkündür.
54 CİHAT YAYCI

Şimdi genel EGAYDAAK sorununa


dönebiliriz.

31. EGAYDAAK’IN FARKINA VA­


RIP, İLK DEVLET UYGULAMALARI
KİM TARAFINDAN, NE ZAMAN YAPIL­
MIŞTIR?
Zamanın İçişleri Bakanı Şükrü Ka­
ya’nın Temmuz 1936’da 800 civarındaki ada,
adacık ve kayalıklara bayrak dikmek, isimleri
yazılı çinko levhalar ve seyyar fener yerleştir­
me gibi faaliyetlerde bulunduğu61 bilinmekte­
dir.
Fotoğraf 1-2
32. TÜRKİYE CUMHURİYETİ EGAYDAAK HUSUSUNDA ADLİ
YETKİ KULLANMIŞ MIDIR?
Bir başka devlet uygulaması olarak, 03 Nisan 1984 tarihinde Kardak Ada­
larının yaklaşık 1 mil güneyinde balık avlayan Evdokia isimli bir Yunan tekne­
sinin müdahale edilerek Bodrum’a getirilmesi ve teknede bulunan birisi Yunan
asıllı Amerikan, üçü Yunan vatandaşı dört kişi hakkında, karasularımız içinde
balık avlamak sureti ile, 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu’na aykırı davranmaktan
Bodrum Asliye Ceza Mahkemesinde dava açılmasıdır.62 Görülen dava sonucunda
karasularımızda tutulduğu belirlenen balıkların zor alımına, Yargıtay yolu açık
olmak üzere karar verilmiştir. Karar temyiz edilmemiş ve kesinleşmiştir.

61 Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu, Ordu ve P olitika, Bedir Yayınlan, İstanbul 1967. s. 371-377.
62 03 Nisan 1984 tarihinde Kardak Kayalıkları civarına, kayalıkların yaklaşık 1 mil güneyinde
balık avlayan Evdokia İsimli bir tekneye müdahale ederek Bodrum’a getirilen ve teknede bulunan
birisi Yunan asıllı Amerikan, üçü Yunan vatandaşı dört kişi hakkında karasularımız içinde balık
avlamak sureti ile 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu’na aykırı davranmaktan Bodrum Asliye Ceza
Mahkemesinde dava açılmıştır. Görülen dava sonucunda karasularımızda tutulduğu belirlenen
balıkların zor alımına, Yargıtay Yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. Bodrum Asliye Ceza
Mahkemesinin 04 Nisan 1984 tarih ve 1984/58 e., 1984/47 s. kararı. Olay 04 Nisan 1984 tarihli
Yeni Asır ve Tercüman gazetelerine de yansımıştır. Karar temyiz edilmemiş ve kesinleşmiştir.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 55

Devlet uygulaması olarak değerlendirilebilecek diplomatik tavrımız ise


28 Aralık 1932 Türk-İtalyan tutanağının muhtevasının onayı için 1937’de İtalya
ve 1950 ve 1953’te Yunanistan tarafından yapılan müracaatları ve soruları cevap­
sız bırakmış63 olmamızdır.

33. EGAYDAAK SORUNU ESASEN NE ZAMAN GÜNDEME


GELM İŞTİR?
EGAYDAAK sorunu; çoğunluğu Doğu Ege adaları bölgesinde ve Anadolu
sahillerine yakın, 11 küçük ve ıssız adacığın iskana açılacağına ilişkin haberle­
rin Kasım 1995 ayından itibaren Yunan basınında yer almasıyla başlamış, Figen
Akat isimli Türk ticaret gemisinin Kardak Adalarında 25 Aralık 1995 tarihinde
karaya oturmasıyla su yüzüne çıkmıştır.

Fotoğraf 1-3
M/V Figen Akat

63 Sertaç Hami Başeren, E g e S o ru n la rı , Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25,
Ankara 2006. s.65.
0\

CİHAT YAYCI
Harita 2-17
Kardak Adalan’nı Gösteren Harita.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 57

34. KARDAK KRİZİ NASIL GELİŞMİŞTİR?


Yunanlılar tarafından “Imia” olarak anılan Adalar, Osmanlı İmparatorluğu
ve takip eden Türkiye Cumhuriyeti kayıtlarına göre Kardak adını taşımaktadır.
Aralarında 325 m. mesafe olan iki küçük kayadan oluşan Kardak Adaları coğrafî
konumları itibariyle Ege Denizi’nin güneydoğusunda Menteşe Adaları bölgesin­
de yer almaktadır. Doğu Kardak 37° 03’ 03” K; 27° 09’ 04” D Batı Kardak 37°
02’ 55” K; 27° 08’ 47” mevkiinde bulunmaktadır. İskâna elverişli olmayacak
kadar küçük olan Adalardan doğudaki 19.730 m2 batıdaki ise 16.680 m2 yüzölçü­
müne sahiptir. Türk sahillerine uzaklıkları ise, sırasıyla 3,6 ve 3,9 deniz milidir.
25 Aralık 1995 Yılında Figen Akat isimli bir Türk ticaret gemisinin Kardak
Adalarında karaya oturmasıyla birlikte gelişen olaylar, Türkiye ile Yunanistan
arasındaki Ege sorunlarına bir de egemenlik sorunu eklemiştir. Kardak Adala­
rında karaya oturan Figen Akat’a ilk olarak Yunan sahil muhafaza botu ulaşmış,
gemiye yardım teklif etmiş ve aynı zamanda da Yunan karasularında olduğunu
bildirmiştir. Buna karşılık gemi kaptanı, yardımı reddederek Türk karasuların­
da bulunduğunu ve Türk sahil muhafazasından yardım istediğini bildirmiştir.
Ömür Kurtarma Şirketi, Figen Akat’ı kurtarma çalışmalarına başlamış, kurtarma
operasyonu sırasında ticari ilişkiler çerçevesinde, Türk bayrağı çeken bir Yunan
kurtarma gemisinin hizmetlerinden de yararlanmıştır. Bu arada Yunanistan
26 Aralık 1995’te Türkiye’ye bir nota vererek Figen Akat’ın Yunan kara­
sularında bulunduğunu belirterek kurtarma işleminin durdurulmasını is­
temiştir. Türkiye aynı gün verdiği bir nota ile iddiaları reddetmiştir. Gemide
yürütülen kurtarma çalışmaları sürerken Yunanistan’a ait hücumbotlar gemiye
yanaşarak kurtarma işlemlerini durdurmuş ve Yunanistan’a ait bir römorkör ge­
miyi karaya oturduğu yerden çekerek kurtarmaya çalışmıştır. Figen Akat daha
sonra Gümüşlük limanına çekilmiştir.
Kriz, bir ay sonra 20 Ocak 1996’da hadise Gramma dergisinde yer aldık­
tan sonra oluşmaya başlamıştır. Kalimnos Adası Belediye Başkanı, 26 Ocak’ta
Antenna adlı Yunan televizyon kanalı çekim ekibini alarak Ada’nın Papazı ve
bazı ailelerle birlikte Kardak Adalarına giderek Yunan bayrağı dikmiştir. Ada­
lara Yunan Bayrağı dikilmesi sırasında çekilen görüntülerin televizyonda
yayınlanması üzerine bu sefer Hürriyet Gazetesi’nin iki muhabiri helikopter ile
Kardak Adalarına giderek Yunanlıların dikmiş olduğu bayrağı indirerek yerine
Türk bayrağı çekmiştir. Buna ilişkin görüntülerin de Türk televizyonlarında ya­
yınlanması üzerine Yunan Hükümeti, 28 Ocak’ta doğuda bulunan büyük Kardak
Adasına asker çıkartmış ve her iki Adaya da Yunan bayrağı dikilmiştir. Aynı gün
Atina’daki Türk Büyükelçisi Yunan Dışişleri Bakanlığına çağrılarak Adaların Yu­
nanistan’a ait olduğu ve yaklaşanlara ateş açılacağı uyarısında bulunulmuştur.
Buna karşılık, 31 Ocak’ta üzerine Yunan Bayrağı dikilmiş ama asker bulunma­
yan Batıdaki küçük Kardak Adalarına Türkiye asker çıkartmıştır. Türk ve Yunan
silâhlı kuvvetlerine bağlı unsurlar bölgeye intikal etmiş ve iki devlet silâhlı bir
çatışmanın eşiğine gelmiştir.

Türk Dışişleri Bakanlığı ile Ankara’daki Yunanistan Büyükelçiliği ara­


sında teati edilen notalardan64 sonra, her iki devletin de o zamana kadar bugün
uyuşmazlık konusu olan adaları birbirlerinden habersiz olarak kendi görüşleri
doğrultusunda bir hukuki statü içinde değerlendirdiklerinin anlaşılması65, Kardak
Adaları sorunuyla birlikte Ege’deki egemenlik uyuşmazlığına da resmiyet kazan­
dırmıştır. Sonuçta, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) dostça girişimiyle iki

64Türkiye’nin 29 Ocak 1996 tarihli Yunanistan’ın 16 Şubat 1996 tarihli notaları için sırasıyla bkz.
Ali Kurumahmut, (yayma hazırlayan) E g e ’d e Tem el Sorun, E g e m e n liğ i Tartışm alı A d a la r, Ankara
1998, Ek-20 ve 21.
65Hüseyin Pazarcı, (Fransızcadan Çev. Göçer, M.), “ Ege Denizindeki Bazı Adacık ve Kayalıkların
Statüsü Hakkında Türk Yunan Uyuşmazlığı” , K o c a e li Ü n iversitesi H u k u k F a kü lte si D ergisi, yıl 2,
1988-1999, S. 2, s.632.
F o to ğ raf 1-4
Kardak Adası

isniaanumnc

taraf “sta tu s quo a n te ”ye dönülmesi hususunda sözlü mutabakata vararak Ada­
lara çıkardıkları kuvvetlerini geri çekmişlerdir. Dönemin Yunan Dışişleri Bakanı
Pangalos, bunu Yunanistan’ın İmia üzerindeki egemen haklarını tam ve engelsiz
olarak kullandığı önceki rejime dönüş olarak yorumlamıştır66. “Oysa Türkiye’nin
görüşüne göre, eski statükoya dönüş, Yunan görüşünün aksine, sadece askeri yü­
kümlülükler bakımından eski duruma dönüşü ifade etmekte ve uluslararası ant­
laşmalara dayanan Türk egemenliği bu olaydan etkilenmemektedir.”67

66 Economides, C. P. (Fransızcadan Çev. Göçer, M.), “ Tartışma: Türkiye ile Yunanistan


Arasındaki İhtilaflı Adalar Ege Denizi’ndeki İmia Adaları: Kuvvetle Yaratılan Bir Uyuşmazlık”
K o c a eli Ü n iversitesi H u k u k F a kü lte si D erg isi, yıl 2, 1998/1999 S. 2, dipnot 6, s. 604.

67 Hüseyin Pazarcı, ... A d a c ık ve K a y a lıkla rın S ta tü s ü ..., (op.cit) s. 633.


60 CİHAT YAYCI

35. EGAYDAAK VARLIĞI ÜZERİNE DÖNEMİN CUMHURBAŞ­


KANI BİR AÇIKLAMA YAPMIŞ MIDIR?
EGAYDAAK’lara yönelik olarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşka­
nı Süleyman DEMİREL, Türkiye’nin Osmanlı İmparatorluğunun halefi olması
nedeniyle Ege Denizi’nde 937 adet ada, adacık ve kayalıkların Türkiye’ye ait
olduğunu ifade etmiştir.68
36. EGAYDAAK VARLIĞI VE HUKUKİ DAYANAĞI KONUSUNDA
TÜRK DIŞİŞLERİ BAKANLIĞININ HANGİ ALENİ BELGESİ
MEVCUTTUR?
Dışişleri Bakanlığımızın Kardak krizi esnasında Yunanistan’a verdiği
29 Ocak 1996 tarihli nota69 hukuki dayanaklarımızı son derece net bir şekilde
özetlemektedir.
29 Ocak 1996 Tarihli Notada Özetle;
4 Ocak 1932 tarihli Sözleşme’nin Kardak Adalarıyla ilgili bulunmadığı, 28
Aralık 1932 tarihli toplantı zaptının ise, hukukî açıdan tamamlanmadığı belirtil­
dikten sonra, anılan belgelerin Türkiye ile Yunanistan arasında da geçerli olması
için Atina tarafından 1950 ve 1953’de Ankara nezdinde girişim yapılmasının, bu
belgelerin geçerliliği hususunda Yunanistan’ın da duraksamaları olduğunu gös­
terdiği belirtilmiştir.
O tarihlerden sonra da Türkiye ile Yunanistan arasında bu konuda bir an­
laşma akdolunmadığına dikkat çekilmiştir. Bu durumda, Menteşe Adaları’nın
statüsüne ilişkin olarak sadece 1947 Paris Barış Antlaşması’na başvurulabilece­
ğine, bu Antlaşma’nın 14/1’inci maddesinde İtalya’dan Yunanistan’a devredilen
14 adanın ismen zikredildiğine, ayrıca ‘bitişik adacıklar’ ibaresine yer verildiği­
ne, işaret olunmuştur.
En yakın Yunan adasına 5.5 deniz mili uzaklıktaki bir kayalığın, ne bitişik
ne de adacık olduğu vurgulanmıştır. Bu vesile ile Yunanistan’a devredilen ada­

http://www.mfa.gr/www.mfa.gr/en-US/Policy/Geographic+Regions/South-Eastem+Europe/
Turkey/Relationships+-+Potentials/
69 http://www.turkishgreek.org/29-ocak-1996-Tarihli-Tuerk-Notas
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 61

ların anılan Antlaşma madde 14/2 çerçevesinde askerden arındırılmış statüye tâbi
olduğu anımsatılmıştır. Bu konuya ek olarak, Ege’deki küçük adalar ile kayaların
durumunun genel anlamda belirsizlik içerdiği, ayrıca Antlaşma’da yer alan ‘bitişik
adacıklar’ teriminin muğlak olduğu, bu nedenle bunların aidiyetlerinin anlaşma yolu
ile belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Yunanistan’ın bazı küçük adalar ile adacıkla­
rı yapay ve gösterişli bir şekilde iskâna açma çabalarının herhangi bir hukukî sonuç
doğurmayacağı da bildirilmiştir.
Türk tarafının Doğu Ege’deki küçük ada, adacık ve kayalıkların aidiyetlerinin
belirlenmesi amacıyla Yunanistan ile görüşmelere hazır olduğu, bundan sonra da ka­
rasuları sınırlarının belirlenebileceği ifade olunmuştur. Bu arada tarafların durumu
gerginleştirecek herhangi bir tek taraflı davranıştan kaçınması gerektiği görüşü dile
getirilmiş ve Kardak Adaları’na konuşlandırılan Yunan birliklerinin gecikmeksizin
geri çekilmesi ve Adalar üzerinde Yunan egemenliği bulunduğunu ispata çalışan tüm
işaretlerin aynı şekilde ortadan kaldırılması istenmiştir.
37. EGAYDAAK KONUSU KAMUOYU GÜNDEMİNE YETERİNCE
TAŞINMIŞ MIDIR?
EGAYDAAK’m egemenlik ihtilafı olarak kamuoyu gündemine; karşılıklı
yazılan yüzlerce kitap70, makale, gazete haberi71, nota teatileri ve Dışişleri Bakan-

70 Angelos M. Syrigos, The Status o f the Aegean Sea Acoording to International Law , Sakkoulas/
Bruylant, Greece. 2000 “ Türkiye, E ge’deki Adacık, Küçük Ada ve Kayalıklara ilişkin tüm
iddialarından Yunanistan lehine vazgeçmeye razı olabilir.” Haralambos Athanasopulos, Greece,
Turkey and Aegean Sea: A Case Study in International Law , 2001 “ Yunanistan’ a göre, 1923
Lozan ve 1947 Paris Barış Antlaşmaları, kuzeydoğu ve güneydoğu Ege Denizi adaları üzerinde
egemenliğin tahsisi konusunda hiçbir boşluk ve eksiklik içermemektedir. Bu konuları düzenleyen
hükümler tamdır. Bu bölgede statüsü belli olmayan adalar mevcut değildir.” Bilal N Şimşir,. Ege
Sorunu, Belgeler/ Aegean Question, Documents, C. II (1913-1914), B. 2, Ankara 1989, s. 392-393.
Ali Kurumahmut-Sertaç Hami Başeren, The Twilight Zones In The Aegean (Un) Forgotten Turkish
Islands E g e ’de Gri Bölgeler Unutul(may)an Türk Adaları, Türk Tarih Kurumu-Ankara, 2004.
s.47-73
“Ege Konusunda Çözüm Geçmişte Aranıyor”, To Vima, 01 Şubat 2010, “Gri Bölgeler Statüsü”,
Pontiki, 11 Şubat 2010, Tâki Berberakis, “Kayalıklarda İnat Düğünü ”, Milliyet, 16 Mayıs 1999, s. 21;
Barçın Yinanç, ‘‘Kardak’ tan Sonra Plati ”, Milliyet, 15 Mayıs 1999, s. 20; “T SK Adayla İlgili Raporu
Açıkladı” “ Keçi (Platia) Bizim Adamız ”, Cumhuriyet, 16 Mayıs 1999, s. 1-8
62 CİHAT YAYCI

lıklarının resmi sitelerindeki ifadeler72,73 iç ve dış kamuyou gündemine fazlasıyla


taşınmış olduğu aşikardır.
Esasen, Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünün ha­
zırladığı ve 10 dilde yayınladığı 2009 yılına ait Almanak’ta “EGAYDAAK bir
sorun” olarak da yer almaktadır.*734
38. TÜM BU HUSUSLAR ÇERÇEVESİNDE; TÜRKİYE’NİN MEN-
FAATLERİ DOĞRULTUSUNDA EGAYDAAK’IN HUKUKİ POZİSYONU
NASIL ÖZETLENEBİLİR?
Lozan Antlaşmasının 6, 12, 15 ve 16’ncı maddeleri ile 1947 Paris Ant­
laşmasının 14’ncü maddesi çerçevesinde, Türkiye’nin EGAYDAAK hakkında
görüşlerinin hukuki esaslarını üç noktada toplamak mümkündür.75

“ Lozan Barış Antlaşması Md.12, Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adaları hariç Türk
egemenliğini, sadece Asya sahillerinden itibaren üç mil içersinde kalan adalarla sınırlamaktadır.
Bu adalar dışında E ge’de Türkiye’nin egemenliğine tabi kılınan hiçbir ada yoktur. Yunanistan md.
12 hükmünü, Türkiye’ nin egemen olduğu adaları ismen sayarak belirleyen bir düzenleme olarak
değerlendirmektedir. Türkiye Lozan Barış Antlaşması Md. 16 hükmü gereğince 12 ’nci maddede
belirtilenler dışında Ege Denizi’nde hiçbir başka adaya sahip değildir.” /htpp://www.mfa.gr./policy/
grayzonc/claim s/10.12.2005.
73 Bu meyanda “ zamanın Başbakanı Sim itis’e istinaden Yunanistan’ ın Kardak Kayalıklarını sorun
olarak kabul ettiğini ve bunun için Uluslararası Adalet Divanına gidilmesi gerektiğini belirten”
basın açıklaması ve Yunanistan Dışişleri Bakanlığı sitesinde EG A Y D A A K ’ lara ilişkin sorunun
“Grey Zones” olarak ifade ediliyor olması dikkate şayandır.
74 Başbakanlık Basın-Yayın Ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve 10
dilde yayımlanan Almanac Türkiye 2009’da yer alan ifade şu şekildedir; “Türk-Yunan ilişkilerinin
gündemindeki önemli konulardan biri de Ege Sorunları olmuştur. Bunlar; karasularının genişliği, kıta
sahanlığının sınırlandırılması, deniz arama kurtarma alanlarının belirlenmesi, hava sahası ile ilgili
sorunlar, uluslararası antlaşmaların hükümlerine aykırı biçimde Ege Adaları ın silahlandırılması,
uluslararası anlaşmalarla Yunanistan’a verilmemiş ada, adacık ve kayalıklar ile deniz sınırlarını
belirleyen bir anlaşmanın bulunmaması gibi sorunlardır.” Bu nedenle, en azından bu yayım dahi
iç ve dış kamuoyuna EG A Y D A A K ’ lar sorununu mal etmeye yeter olduğu değerlendirilmektedir.
75 Sertaç Hami Başeren-Ali Kurumahmut, E ge’de Egemenliği Devredilmemiş Adalar, Stratejik
Araştırma ve Etüdler Milli Komitesi Yayınları, Araştırma Proje Dizisi 1/2003, Ankara, 2003, s. 103.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 63

Lozan Barış Antlaşması öncesinde Osmanlı egemenliğinde bulunan ve Lo­


zan’da egemenlik devrine konu olmayan tüm ada, adacık ve kayalıklar orijinal
sahibi olan Osmanlı İmparatorluğumdan Türkiye Cumhuriyeti egemenliğine in­
tikal etmiştir.
Lozan Barış Antlaşması Anadolu kıyılarının 3 mili içindeki adalar üzerin­
deki Türk hâkimiyetini teyit etmekte, üç milin dışındaki ada, adacık ve kayalıklar
üzerinde OsmanlI’dan intikal eden hâkimiyet haklarını76 sona erdirmemektedir.77
Lozan Barış Antlaşması gereğince ismen sayılarak devredilen adalar ile
bunlara bağlı ada, adacık ve kayalıklar dışında kalan tüm coğrafi formasyonlar
yine Türkiye Cumhuriyeti’ne intikal etmiştir.

Sürekli Hakem Mahkemesinin Eritre-Yemen D avası’nda verdiği karara göre, Lozan Barış
Antlaşması madde 16 ile adalar için ilgili tarafların yeni bir kararma kadar hukuken objektif
bir belirsizlik statüsü yaratılmıştır. Bu karar Ege uyuşmazlığı kapsamında ele alındığında,
Yunanistan’ ın, madde 16’nın Anadolu sahillerinden itibaren üç milin dışında kalan adalar için genel
bir feragat hükmü olduğu, bu nedenle İtalya ve Türkiye’ye bırakılan adaların sınırlayıcı şekilde
sayıldığı yönündeki tezlerini dayanaksız bırakmaktadır.” Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları,
Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları Yayın N o:25, Ankara, 2006, s.71-72.
Ali Kurumahmut, E ge’de Temel Sorun Egemenliği Tartışmalı Adalar , Türk Tarih Kurumu
Basımevi-Ankara, 1998. s. 82.
“ Antlaşmanın yapıldığı tarihte Asya sahilinin üç mili içerisindeki adaların Osmanlı Devleti’
aidiyeti konusunda herhangi bir tereddüt yoktu. Bir başka deyişle bu adalar zaten Türkiye
egemenliğinde idi. O zaman Lozan Antlaşm asının 12’ inci maddesinin son cümlesi bahse konu
adalar üzerindeki Türkiye’nin egemenliğini sadece teyit etmektedir. Bu noktadan hareketle, 12’nci
maddede ismen sayılarak veya Altı Büyük Devlet Kararı’ nın Kabul edilesi neticesinde egemenliği
devredilenler hariç, Anadolu sahillerinin üç mili dışında kalan ve antlaşma hükümleriyle
egemenlikleri devredilmemiş olan adaların Türkiye egemenliğinden çıkartıldığı sonucuna varmak
Lozan Barış Antlaşm asının lafzına ve ruhuna aykırı olacağı gibi antlaşmaların yorumlanmasına
ve ülke devrinin açık irade beyanı ile olacağına ilişkin uluslararası hukuk kurallarına da aykırı
olacaktır.” Sertaç Hami Başeren-Ali Kurumahmut, E ge’de Egemenliği Devredilmemiş Adalar ,
Stratejik Araştırma ve Etüdler Milli Komitesi Yayınları, Araştırma Proje Dizisi 1/2003, Ankara,
2003, s.34.
64 CİHAT YAYCI

39. EGAYDAAK MESELESİNİN ULUSLARARASI ADALET


DİVANINA (UAD) GİTMESİ HALİNDE, 1923-1996 DÖNEMİNDE
DEVLET UYGULAMALARIMIZIN BULUNMAMASI DİVANDAN
ALEYHİMİZE KARAR ÇIKMASINA NEDEN OLABİLİR Mİ?
Hakem mahkemelerinin ve UAD’nin içtihatlara uydukları konusunda te­
reddütler olmakla birlikte, bahse konu yıllar arasında devlet uygulamalarımıza
ilişkin verdiğimiz örneklerin yetersiz olduğu değerlendirilse bile; Yunanistan’ın
bir takım devlet uygulamaları yapmış olmasının coğrafi formasyonlar üzerinde
Yunan egemenliğinin tescili anlamına gelmemektedir.
Zira, uluslararası mahkemelerin devlet uygulamalarını tek başına ye­
terli kanıt saymayarak tezlerimizi destekleyen Petra Brança78, Eritre-Yemen79,

78 Mahkeme, Hakem Max Huber tarafından Filipinler’de A B D ve Hollanda’ nın taraf olduğu
Palm Adası Davası kararında kullanılan “ bir devlete ait olduğu anlaşmalarla belirli olan bir toprak
parçasında o devletin uzun yıllar devlet uygulaması yapmaması bu toprak parçasının ona ait
olmadığını göstermez” yorumunu kullanmıştır. Mahkemenin bu yorumu ve aidiyetin belirlenmesi
için özellikle daha önceden yapılmış bir anlaşmaya ulaşmaya çalışmak yönündeki yaklaşımı
EGAYDAAK konusunda Türkiye’nin tezini açıkça destekler niteliktedir. Ancak kararda dikkat
çeken hususlardan biri de, mahkemenin MalezyalI heyetlerin Singapur’un izniyle adada resmi gezi
yapmalarını destekleyici bir kanıt olarak görmüş olmasıdır.
79 Mahkeme bu bağlamda, Lozan Barış Antlaşm asının 16. maddesinin doğru analizinin şu şekilde
olacağını belirtmiştir: “ Türkiye, bu adalara ilişkin (dava konusu adalar) o zamana kadar sahip
olduğu egemenlik haklarından vazgeçmiştir. Bu adalar sahipsiz ülke statüsüne girmemiş, dolayısıyla
antlaşmaya taraf devletler de dahil olmak üzere (İtalya’da dahil) herhangi bir devletin kazandırıcı
zamanaşımı ile adaların mülkiyetini kazanmasına açık hale gelmiştir ve üstelik otomatik olarak da
Yemen İmam’ ına da geri dönmemiştir. Bu adalar üzerindeki egemenlik hakkı geçici bir süreyle
belirsiz bırakılmıştır. Bu belirsizlik, ilgili taraflarca gelecekte çözülebilecektir. Bu hükümde, tek
tarafın kazandırıcı zamanaşımı vasıtasıyla sorunu çözebileceği ihtimaline karşı çıkar. Dolayısıyla,
Eritre’nin iddia ettiği gibi, İtalya’nın kazandırıcı zamanaşımı ile bu toprakları edinmesi de mümkün
değildir. Sonuç olarak, Kızıldeniz’deki bu adalar hiçbir zaman İtalya’nın egemenliğine, dolayısıyla
halefıyet yoluyla Etiyopya’ nın ya da Eritre’nin egemenliğine girmemiştir.”
••

Omek Dava ve Kararlar

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SO RUN LARI) SORU V E CEVAPLARLA


Eritre - Yemen Davası

Palm Adası Davası Nikaragua - Kolombia Davası


Harita 2-18
Örnek Dava ve Kararlar.
66 CİHAT YAYCI

Palm Adası80 davaları gibi bir çok kararı81 mevcuttur.

F o to ğ raf 1-5
Max Huber
Filipinler’de ABD ve Hollanda’nın taraf olduğu Palm Adası davasında ha­
kem Max Huber tarafından “bir devlete ait olduğu anlaşmalarla belirli olan bir
toprak parçasında o devletin uzun yıllar devlet uygulaması yapmaması bu toprak
parçasının ona ait olmadığını göstermez” yorumunun yapıldığı da bir gerçektir.82

80 Palms Adası, Filipinler’de Mindanao ile en kuzey ada arasında kalan bölgededir. 1923’de
ABD ve Hollanda ada üzerinde hak iddia edince arabulucu (arbitrators) çözümünü kabul ettiler.
Mahkeme kararma göre;:
1 “Karanın devamı (contiguity) sebebiyle aidiyet” uluslararası hukukta bulunmamaktadır.
2 Keşif (discover) ile aidiyet gelişmekte olan bir aidiyettir.
3 Eğer bir egemenlik, başka bir egemenliğin devamını veya gerçek egemenliği uygulama olarak
başlarsa ve keşfeden buna karşı mücadele etmezse; otoriteye sahip egemen tarafının iddiası “sadece
keşiften ibaret aidiyet”ten daha güçlüdür.
81 Türkiye’nin tezlerinin haklılığı ve devlet uygulamalarının tek başına egemenlik tesisi için
yeterli olmayacağına dair “2002 yılındaki Endonezya/Malezya arasındaki Ligitan ve Sipadan
Adaları davasına”, “ 2007 yılındaki Nikaragua ve Honduras arasındaki Karayip Denizi’ndeki kara
ve deniz uyuşmazlığına”, “2009 yılındaki Ukrayna ve Romanya arasındaki Yılan Adası davasına
ilişkin” kararlar gibi daha bir çok karar literatürde mevcuttur.
82 Sertaç Hami Başeren, E g e S o ru n la rı , Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25,
Ankara 2006. s.67.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 67

40.EGAYDAAKSADECEKÜÇÜKADACIKVEYAKAYAPARÇASI
SORUNU MUDUR?
Elbette değildir. Türkiye’nin Ege’deki toplam karasuyunun Ege Denizi’nin
%7.55’ine; sadece EGAYDAAK karasuyunun ise %5.5’ine karşılık geldiği,
EGAYDAAK karasularının neredeyse Trakya bölgemizin yüzölçümünün yarısı
kadar bir alan oluşturduğu dikkate alındığında durum daha iyi anlaşılacaktır.

Bir başka deyişle, EGAYDAAK zengin enerji kaynaklarına sahip olduğu


ifade edilen Ege Denizi’nde deniz yetki alanlarının belirlenmesinde temel faktör
olacaktır. Dolayısıyla çoğu oldukça büyük birer ada olan bu coğrafi formasyonla­
rı basit bir kayalık sorunu olarak görmek mümkün değildir.

Harita 2-19
EGAYDAAK Karasuları Trakya Bölgemizin Yüzölçümünün Neredeyse Yarısı Kadar
Bir Alan Oluşturmaktadır.
68 CİHAT YAYCI

TEKİRDAC
EGAYDAAK’LARIN
KARASUYU
11770 KM2

Uluslararası Sular
| Türkiye Karasuları
|j Yunanistan Karasuları
| Coğrafi Formasyon

Harita 2-20
EGAYDAAKTarın Karasuyunu Gösteren Harita.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 69

41. EGAYDAAK’LARDAN ÇOK DAHA KÜÇÜK, ADACIK BİLE


OLMAYAN, KAYA PARÇALARINA BİR TAKIM DEVLETLER NASIL
HASSASİYET GÖSTERİYOR?
Aşağıdaki bir kaç fotoğraf, EGAYDAAK’lardan çok daha küçük, adacık
bile olmayan, Güney Çin Denizindeki kaya parçalarına, bölge ülkelerinin göster­
diği hassasiyete örnektir.

CHINA TA IW
Hanoi

m \ m
T H A IL A N D / 1 Mani
/ *"v '—
0
VIETN
\ \ C A t y I B O D lA j
IILIPPINES
Ho Chi
Minh City
m i < s > ^ m

Kuala
Lumpur
BRUNEI
MALAYSIA

3APORE I N D O N E S IA

China Malaysia Vietnam Bmnei Philippines Taiwan

Harita 2-21
Güney Çin Denizi’ndeki Bölge Ülkelerinin İddialarını Gösteren Harita.
70 CİHAT YAYCI

Southwest Cay Northeast Cay

Subi Reef \ /
w - s , lfc d
West York Istand
Loaita Istand / sand Cay Flat Istand
itu Aba Island #V Nanshan island
Discovery Great ReefQaven Reef *# •*525!*. • JacksonAtoll
Fiery Cross Reef Is »
• Kennan JMischef R
East Reef V jo h n S S ls ^ * *
Central Reef \ Cuarteron Reef A S iF fS ^ f »First Thomas Reef
Spratly Island \ \ l Pearsen s.^ef

Commodore Reef
* Grainger Bank Arrtooyna Cay •M ám eles Reef
RHIeman Bank #Ardasier and Dallas Reef
#Swallow Reef Countries
Claiming
Ownership
Louisa Reef
0 China

£ Vietnam
^ Malaysia
Taiwan
• Philippines
Harita 2-22
Spratly Adaları ’m Gösteren Harita.

Aşağıdaki fotoğrafta; Güney Çin Denizinde Çin, Vietnam, Malezya, Tay­


van ve Filipinler arasında, aidiyeti tartışmalı Spratly Adaları bölgesindeki kaya­
lıklara egemen olma mücadelesinde; ana karalarından binlerce mil ötede resiflere
dikilmiş sınır taşının başında ayakları suda nöbet tutan askerleri görmektesiniz.

Fotoğraf 1-6
Ayakları Suyun İçinde Nöbet Tutan Çin Askerleri
https://tr.topwar.ru/4306-ostrova-spratli-zona-vozmozhnogo-voennogo-konflika-v-yugo-
vostochnoy-azii.html
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 71

Aşağıdaki fotoğrafta ise suların içerisindeki resifler üzerinde üsler inşa


edilmiş olduğunu görüyorsunuz.

Fotoğraf 1-7
Spratly Adaları

Bu fotoğraflar aslında devletlerin kaya ve kayacık gibi görünen bu küçük


coğrafi formasyonların, ülkelerinin denizlerdeki, karasuları ve münhasır ekono­
mik bölge gibi, hayati çıkarlarını temelden etkilediğinin ne denli bilincinde ol­
duklarını göstermektedir.

Fotoğraf 1-8
Spratly Adaları
72 CİHAT YAYCI

Diğer devletlerin kaya parçalarına dahi ada diyerek gösterdiği bu hassa- *


siyete rağmen, 40 dönümlük Kardak Adaları için Türk kamuoyunda kayalık de­
nilmesi, ne denli bilinç eksikliği ile karşı karşıya olduğunu göstermesi açısından
önemlidir.

F o to ğ raf 1-9
Kardak Adası

42. BİR TAKIM ADALARI TARTIŞMALI GÖSTEREN YABANCI


AKADEMİK YAYINLAR VAR MIDIR?
Vardır ve buna bir örnek ise, Fransızların 2008 yılında yayımladığı ve Gav-
dos Adası ile Kardak Adalarının egemenliklerinin tartışmalı olarak gösterildiği
Jeopolitik Deniz Atlasıdır.83

Bu durum, 1996 Kardak olayından sonra Gavdos’un da tartışmalı olduğu­


nun bir kez dahi telaffuz edilmesinin uluslararası platformda nasıl bir yansıma
doğurduğuna örnektir.
83 2008 Yılında Editions Technip Tarafından Fransızca Olarak Basılan D e n iz A la n la rın ın
Jeo p o litiğ i İsim li A tla s Ç alışm ası (A tlas G éo p o litiq u e D e s E sp a c e s M aritim es, “F ro n tière s,
E nergie, P e c h e E t E n viro n n em en t)
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA
GAVDOS Kardak
Adasının Adalarının
Tartışmalı Tartışmalı
Olarak Olarak
Gösterimi Gösterimi

Harita 2-23
Fransız Jeopolitik Atlası.
u--j>
74 CİHAT YAYCI

43. EGAYDAAK’LARI GÖSTERİR YERLİ VE YABANCI YAYIN


LAR VAR MIDIR?
Evet, Türkiye’nin (EGAYDAAK isimlerinin yazıldığı kitap ve makale­
lerin içerisinde de yazıldığı gibi84) yanısıra Yunanistan’da, İtalya’da ve bir çok
başka ülkede yayımlanmış haritalar vardır ve aşağıda birkaç örnek sunulmuştur.

Ege’de Gri Bölgeler


Unutul(may)an Türk Adaları Kitabı

84 http://www.turkishgreek.org/yayinlar/makaleler/makaleler- 1/item/l 24-aegean-sea-disputed-


areas
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 75

Harita 2-24
EGAYDAAK’lan Gösteren Harita.
http://www.turkishgreek.org/ikili-iliskiler/uyusmazlikiar/ege-denizi-ne-iliskin-uyusmazliklar/item/9-
egemenligi-antlasmalarla-devredilmemis-ada-adacik-ve-kayaliklar
76 CİHAT YAYCI

Egem enliği B elirsiz A da


A d a cık vo Kayalıklar
1- Zürafa Kayalıkları
2- Andiipsara
3- Koyun Adaları
4- Venedik Kayalıkları
5- Fornoz
8- Hurşit
7- Nergiscik
8 - Eşek
9- Bulamaç
10- Kalolimni
11- Plati
12- Keçi
13- Koçbaba
14- Ardıçcık
15- Kendiroz
18- Sakarcalar
17- Pergusa
18 - Kandilli
19- Üç Adalar
20- Ardacık
21- Kızkardeşlar
22- Safran Adaları
_ 23- Kamilun
~ ) 24- Ik’ı Kardaylar
i 25- Istakida

5b
1
Ul. liilH.ly.«
17». mclrti

CÜZİ •'¿'W (nhl.ı


¡=3«*--- w*
DİP-
T
Harita 2-25
EGAYDAAKTan Gösteren Harita.
https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/milli-guvenlik-ve-dis-politika-arastirmalari-
merkezi/erdoganin-lozan-celiskisi-ve-ege-adalari-konusunda-kamuoyundan-saklanan-gercekler-uzerine-
düşünceler.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 77

^ Lipsos
Patmos Leros

Kalimnos
os

Astipalea • Nisiros
Tilos^**

Halki

i
Karpathos

■ ^^asos
Kastellorizo >-Stron9'l'

Harita 2-26
EGAYDAAK’lan Gösteren Harita.
https://www.academia.edu/20174010/TAR%C4%B0H_HUKUK_VE_F%C4%B0%C4%B0L_
ARASINDA EGE DE T%C3%9CRK ADALARI
78 CİHAT YAYCI

Harita 2-27
EGAYDAAKTan Gösteren Harita.
https://www.pentapostagma.gr/2018/04/egaydaak %CE%B 1%CF%85%CF%84%CE%AE

KtvrpiKÖ Aıyolo

6
** Mtupöı & MıyöAoı Ai>ıp<p v

X Mntpö & vûAo lopppvo

Harita 2-28
EGAYDAAKTan Gösteren Harita.
https://www.ikariaki.gr/%CF%84%CE%B 1-18%CE%BD%CE%B7%CF%83%CE%B9%CE%AC-
CROATIAN EEZ

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EG E SO RUN LARI) SORU V E CEVAPLARLA


ALBANIAN EEZ

GREEK EEZ

H © CYBERN
TURK) ! * # ! t t r c y b e r n a f n t f r SYRIAN EEZ

EGAYDAAK & STRATEGIC DEPTH


CYPRIOT EEZ
LEBANESE EEZ
“!VfiovciZEE secondo propovta turn*
EGYPTIAN EEZ
ISRAELI EEZ

Harita 2-29
EGAYDAAK’ lan Gösteren Harita.
http://www.cybemaua.it/photoreportage/reportage.php?idnews=6402
ooo

CİHAT YAYCI
* * *' ıPi o o
5 ^ o
İ ' Cf
o o O
9k
Harita 2-30
EGAYDAAK’lan Gösteren Harita.
http ://www. cybemaua. it/photoreportage/reportage.php?idnews=6402
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 81

Ayrıca Yunanistan Dışişleri Bakanlığının internet sitesinde Türkiye ile Yunanistan


arasındaki kırılma noktaları arasında “Gri Bölgeler”e de85 yer verilmiştir.
Bu kapsamda, Yunanistan, EGAYDAAKTara ilişkin resmi görüşlerini internet sayfa­
sına koyarak EGAYDAAKTarın varlığını kabul etmiştir.
http://www.mfa.gr/www.mfa.gr/en-US/Policy/Geographic+Regions/South-Eastem+Europe/Turkey/
Relationships+-+Potentials/ 2. Points o f Friction Ever Since 1973, Turkey has contested the sovereign rights o f
greece and sought revision o f the legal status o f the aegean. More specifically, besides the issue o f the delimitation
of the continental shelf, which is the only legal difference between the two countries, Turkey also contests
(ireek Air Space, her right to extend her territorial waters, Greek jurisdiction over the Athens FIR, and Greeces
sovereignty over a number o f islands, islets and atolls in the Eastern Aegean, invoking the theory o f gray zones.
Finally, Turkey is also seeking the general demilitarisation o f the islands o f the Eastern Aegean. Grey zones from
(he early nineties Turkish officials began to develop the novel theory o f grey zones. This theory o f reinterpreting
international agreements challenges Greek Sovereignty over a number o f islands, islets and atolls in the Aegean.
More specifically, Turkey maintains that Greek sovereignty extends only to those islands o f the Aegean that are
mentioned by name in the texts o f the agreements under which these islands were ceded to Greece . However, the
international legal framework which settled the issues o f sovereignty in the region after the World Wars (1923
Treaty O f Lausanne And 1947 Paris Peace Treaty) is conclusive and crystal clear. More specifically, Article 12
o f the 1923 Lausanne Treaty provides for the following: the decision taken on the 13th February, 1914, by the
conference o f London, in virtue o f Articles 5 o f the Treaty o f London o f the 17th 30th May, 1913, and Article 15 o f
the Treaty o f Athens o f the 1st 14th November, 1913, which decision was communicated to the Greek Government
on the 13th February, 1914, regarding the sovereignty o f Greece over the islands o f the Eastern Mediterranean,
other than the islands o f Imvros, Tenedos and Rabbit islands, particularly the islands o f Limnos, Samothrace,
Mytilene, Chios, Sam os and Ikaria is confirmed, subject to the provisions o f the present treaty respecting the
islands placed under the sovereignty o f Italy which form the subject o f Article 15. except where a provision to
the contrary is contained in the present Treaty, the islands situated at less than three miles from the Asiatic coast
remain under Turkeys sovereignty. According to Article 15 o f the Treaty o f Lausanne, Turkey renounces in favour
o f Italy all rights and title over the following islands: Stampalia (Astrapalia), Rhodes (Rhodos), Calki, Karpathos,
Kassos, Tilos, Nisyros, Kalymnos, Leros, Patmos, Lipsos, Symi and Kos, which are now occupied by Italy,
and the islets dependent Thereon, and also over the island o f Kastellorizo. Furthermore, Article 14 o f the Paris
Peace Treaty (10.12.1947) provides that: Italy hereby cedes to Greece in full sovereignty the Dodecanese islands
indicated hereafter, namely Astropalia, Rhodes, Calki, Karpathos, Kassos, Tilos, Nisyros, Kalymnos, Leros,
Patmos, Lipsos, Symi, Kos and Kastellorizo, as well as the adjacent islets. Despite the clear and incontestable
nature o f this international legal framework which settled the issues o f Greek sovereignty in the Aegean, Turkey
continues to challenge it, consistently invoking the grey zones theory. Apparently in line with this theory, Turkish
coastal vessels continually violate Greek territorial waters, remaining at length in very close proximity to the islets
o f Imia. The captains o f these Turkish vessels consistently refuse to obey the instructions o f the Greek coastguard
and to withdraw from the area, which they persist in calling Turkish territory.
82 CİHAT YAYCI

44. EGAYDAAK KONUSUNDA ÜST DÜZEY YETKİLİLER TARA­


FINDAN AÇIKLAMALAR YAPILMIŞ MIDIR?

EGAYDAAK konusu devletimizin en üst düzeyde yetkililerince yapılan


açıklamalarında da gündeme getirilmiş, EGAYDAAK’m Türkiye’ye ait olduğu
ifade edilmiştir. Bu bağlamda;

- 9.Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman DEMİREL tarafından86 13 Mart 1999


tarihinde “Ege’de 152 adet ada/adacığın Yunanistan’a devredilmediği...”,

Dönemin Milli Savunma Bakanı Sayın İsmet YILMAZ tarafından87


26 Mart 2015 tarihinde “Antlaşmalarla devredilenler hariç, ada, adacık ve
kayalıkların egemenliği Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriye-
ti’ne intikal etmiştir. EGAYDAAK Türkiye’nin hakimiyetindedir.”,

- AB Bakanı Sayın Ömer ÇELİK tarafından88 26 Nisan 2017 tarihinde


“Eşek Adası Türkiye’ye aittir, Türk toprağı olarak ifade edilir.”,

Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt ÇAVUŞOGLU89 tarafından 15 Ağustos


2017 tarihinde “Yunanistan’ın statüsü tartışmalı coğrafi formasyonlar üze­
rinden yaratması muhtemel fiili durumları kabul etmeyeceğimizi ve teşeb­
büs edilmesi halinde bunların hukuki açıdan bir sonuç doğurmayacağı du­
yurulmuştur.”,

86 Turkish Daily News, 13 Mart 1999, “ Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman DEM İREL’ in verdiği
mülakat.”
87 www.milliyet.com , 26 Mart 2015, “ Bakan Yılmaz: EGAY DA AKTar Türkiye Cumhuriyeti’ nin
Hakimiyetinde” başlıklı haber.
88 www.sabah.com.tr, 26 Nisan 2017, “ AB Bakanı Ömer Ç E L İK A Haberde Flaş Açıklama”
başlıklı haber.
89 www.sputniknews.com , 15 Ağustos 2017, “ Dışişleri Bakanı Ç avuşoğlu’ndan Ege Adaları
Açıklaması” başlıklı haber.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 83

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN90 tarafından 13 Şu­


bat 2018 tarihinde “Sanılmasın ki Kıbrıs açıklarındaki doğalgaz arama ve
Ege’deki kayalıklarla ilgili fırsatçı girişimler dikkatimizden kaçıyor. Kıb­
rıs’ta ve Ege’de haddini aşanları yanlış hesap yapmamaları konusunda bu­
radan ikaz ediyoruz...”,
ifadeleri kullanılmıştır.
Ayrıca, Yunan Dışişleri Bakanlığı 18 Nisan 2011 tarihinde
EGAYDAAK’lara yönelik olarak “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sü­
leyman DEMİREL’in, Türkiye’nin Osmanlı İmparatorluğunun halefi olma­
sı nedeniyle Ege Denizi’nde 937 adet ada, adacık ve kayalıkların Türkiye’ye
ait olduğuna91 yönelik açıklamasına” resmi internet sitesinde yer vermiştir.
45. EGAYDAAK’LARIN İSİMLERİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI TARAFINDAN RESMEN AÇIKLANMIŞ
VE/VEYA EGAYDAAK’LARI GÖSTERİR HARİTA YAYIMLANMIŞ
MIDIR?
Hayır ancak daha önce bahsedildiği gibi Dışişleri Bakanlığımızın;
29 Ocak 1996 tarihli Yunanistan’a verdiği nota hukuki dayanaklarımızı son de­
rece net bir şekilde özetlediği gibi EGAYDAAK varlığını da açıkça ortaya koy­
maktadır.
29 OCAK 1996 tarihli notada özetle;
• 4 Ocak 1932 tarihli sözleşmenin Kardak Adalarıyla ilgili bulunmadığı,
• 28 Aralık 1932 tarihli toplantı zaptının ise, hukukî açıdan tamamlanma­
dığı,

90 www.sabah.com.tr, 13 Şubat 2018, “ Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Yunanistan’a uyarı” başlıklı


haber.
91 http://www.mfa.gr/w w w .m fa.gr/en-US/Policy/Geographic+Regions/South-Eastem +Europe/
Turkey/Relationships+-+Potentials/ 18 Nisan 2011 “ The question o f the Imia islands. Turkish
Allegations On “ Grey zones” In the Aegean Se a” , “ The Turkish President, Mr. Demirel, Claimed
That 937 Islets and Rocks In the Aegean Belong To Turkey, As a Successor State O f The Ottoman
Empire.”
84 CİHAT YAYCI

• Anılan belgelerin Türkiye ile Yunanistan arasında da geçerli olması için


Atina tarafından 1950 ve 1953’de Ankara nezdinde girişim yapılmasının, bu bel­
gelerin geçerliliği hususunda Yunanistan’ın da duraksamaları olduğunu göster­
diği,
• Tarihlerden sonra da Türkiye ile Yunanistan arasında bu konuda bir an­
laşma akdolunmadığına,
• Bu durumda, Menteşe Adaları’mn statüsüne ilişkin olarak sadece 1947
Paris Barış Antlaşması’na başvurulabileceğine,
• Bu Antlaşma’nın 14/1’inci maddesinde İtalya’dan Yunanistan’a devredi­
len 14 adanın ismen zikredildiğine,
• Ayrıca ‘bitişik adacıklar’ ibaresine yer verildiğine, işaret olunmuştur. En
yakın Yunan adasına 5.5 deniz mili uzaklıktaki bir kayalığın, ne bitişik ne de
adacık olduğu,
• Bu vesile ile Yunanistan’a devredilen adaların anılan antlaşma madde
14/2 çerçevesinde askerden arındırılmış statüye tâbi olduğu,
• Ege’deki küçük adalar ile kayaların durumunun genel anlamda belirsizlik
içerdiği,
• Ayrıca antlaşmada yer alan ‘bitişik adacıklar’ teriminin muğlak olduğu,
bu nedenle bunların aidiyetlerinin anlaşma yolu ile belirlenmesi gerektiği,
• Yunanistan’ın bazı küçük adalar ile adacıkları yapay ve gösterişli bir şe­
kilde iskâna açma çabalarının herhangi bir hukukî sonuç doğurmayacağı,
• Türk tarafının Doğu Ege’deki küçük ada, adacık ve kayalıkların aidiyet­
lerinin belirlenmesi amacıyla Yunanistan ile görüşmelere hazır olduğu,
• Bundan sonra da karasuları sınırlarının belirlenebileceği ifade olunmuş­
tur.
46. EGE VE AKDENİZ SINIRINA İLİŞKİN TÜRKİYE’NİN TUTUMU
NEDİR?
Ege ve Akdeniz ayrımına ilişkin Türkiye’nin tutumu, 3 Aralık 2010
tarihinde Uluslararası Hidrografı Organizasyonu’na (IHO) deklare ettiği üzere
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 85

“B ü y ü k Çuha, K ü ç ü k Çuha, Girit, K aşot, K erpe, R o d o s A d a la rın ın A k d e n iz 'e


bakan g ü n e y uçlarından g eç erek A k y a r B u rn u ’na u la şa c a k şe kild e çizilm esi
g erek tiğ i ” şeklindedir.

Harita 2-31
Türkiye’nin Deklare Ettiği Ege-Akdeniz Ayrımını Gösteren Harita.
İKİNCİ BÖLÜM

KARASULARI SORUNU
1.ULUSLARARASI DENİZ HUKUKUNA GÖRE KARASUYU NE
DEMEKTİR?
Uluslararası hukuk açısından deniz, her biri farklı hukuki rejime tabi olan
kısımlara ayrılır:

- Devletin egemenliğine tabi deniz kesimi,

- Açık deniz kesimi

Devletin egemenliğine tabi deniz kesimi için iki ayrı hukuki rejim vardır:

- İç sular

- Karasuları

İç sularda devlet kara ülkesinde kullandığı bütün yetkilere sahipken, kara­


sularında ise devletin bazı yetkileri bazı bakımlardan sınırlanmıştır.

İç sular karasularının iç sınırının başladığı yerde biter. Yani karasularının iç


sınırı ile kara ülkesi arasında kalan deniz kesimi iç sulardır.

Şekil 3-1
Deniz Yetki Alanları ve Hava Sahası Hukuki Sınırları
Ali Kurumahmut-Cihat Yaycı, D e n iz S u b a yla rı İçin T em el D en iz H u ku ku
B a rış ve S a va ş D ö n em i, Deniz Basımevi, İstanbul 2011
88 CİHAT YAYCI

2. KARASULARININ HUKUKİ REJİMİ NASILDIR?


Kıyı devletinin deniz ülkesi, devletin egemenliği altındadır. Ancak bu su alanların­
daki egemenlik hakkı uluslararası deniz ulaşımını serbest olması lehine sınırlamalara tâbi
tutulmuştur.
Kıyı devletinin karasularındaki egemenliğinin iki açıdan kısıtlaması söz konusu­
dur:
Yabancı devlete ait gemilerin karasularında zararsız geçiş hakkını haiz olması.
- Karasularında yargı yetkisine getirilen birtakım kısıtlamalar.
Kıyı devleti, zararsız olmayan geçişi önlemek için gerekli önlemle­
ri alma yetkisi ve karasularında geçerli olan hukuki düzenini uygulamak yetkisini
haizdir. Dolayısıyla kendi hukukunda öngördüğü bütün tedbirleri alabilir. Geçen gemiler
de devletin bu düzenlemelerine uygun davranmalıdır.
Kıyı devletinin karasularında kullanabileceği yetkilerden bir tanesi de zararsız ge­
çişin ertelenmesi yetkisidir. Karasularının belirlenmiş kesimlerinde, geçici olarak yabancı
gemiler arasında bir ayırım yapılmaksızın erteleme yapılabilir. Erteleme kararı uygun bir
biçimde ilan edildikten sonra uygulanabilir.
Bu koşullara bağlanarak kabul edilmiş olan erteleme yetkisi, bazı özellikleri olan
boğazlarda kullanılmaz. Bu tür boğazlardan zararsız geçiş hakkı ertelenemez ama karasu­
larından zararsız geçiş hakkı ertelenebilir.
3. KARASULARININ GENİŞLİĞİ NASIL HESAPLANIR?
Karasularının genişliği meselesinde ilk tespitler, devletin kıyıdan denize doğ­
ru egemen olabileceği genişliğe göre tespit edilmiştir. 18’inci yüzyılda bu mesa­
fe, yani kıyıdan denize doğru egemen olabileceğiniz mesafe top atışı menzili deni­
len üç deniz milidir. 20’nci yüzyıl başlarından itibaren ise, kara sularının genişliğinin
3 deniz mili olarak kabulü geniş taraftar toplamıştır.
Uzun yıllar bu böyle devam etmiş ama denizlerdeki ekonomik zen­
ginlikler ve bunlardan yararlanma imkânı geliştiği için bu kural genel bir ku­
ral haline gelememiştir ve 1950’li yıllarda karasularının genişliğinin 6 ile
12 mil arasında tespit edilmesi yolunda eğilimin arttığı görülmüştür. 1982 III. Deniz Huku­
ku Konferansı’na gelindiği vakit, devletler arasında karasularının genişliğini 12 mil olarak
saptama eğilimi ortaya çıkmıştır ve Sözleşme’de devletlerin karasularının genişliğini, azami
12 deniz mili olarak tespit edebileceği belirtilmiştir. 1982 BMDHS 3 üncü maddesine göre
“H e r devlet ka ra sularının g en işliğ in i tesp it etm e h a kkın a sa h ip tir; bu g e n işlik işbu sö zle ş­
m eye göre tespit edilen esas hatlardan itibaren 12 d en iz m ilin i geçem ez. ’’Yani, karasularını
12 deniz milini geçmeyecek bir sınıra kadar saptama hakkına sahiptirler. Kural olarak dev­
letler, karasularının genişliğini kendi iç hukuklarındaki düzenlemeyle tespit eder ama kıyı
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 89

devletine tanınan bu takdir hakkı, coğrafi ve hukuki nedenlerle kısıntıya uğrayabilir.


1982 BMDHS’nde karasularının genişliğini 12 mile kadar saptama hakkının bulun­
duğunun kabul edilmesi, bu hakkın kullanımının tamamen kıyı devletinin egemenlik
hakkı içinde bulunduğu manasına gelmez.
1951 tarihli Birleşik Krallık ve Norveç Arasındaki Balıkçılık Davası’nda, 1974
tarihli Birleşik Krallık ve İzlanda Arasındaki Balıkçılık Davası’nda Uluslararası Ada­
let Divanı’nın da tespit ettiği üzere: Deniz alanlarının sınırlandırılmasının uluslar arası
bir yönü vardır. Yalnızca kıyı devletinin iç hukukunda açıklandığı şekildeki iradesine
tabi olamaz. Her ne kadar bu işlem tek taraflı ise de üçüncü devletler bakımından bu
sınırlandırmanın geçerliliği uluslararası hukuku da ilgilendirir.
Bugünkü uygulamada, devletlerin kara suları genişliği 3 deniz mili ile
12 deniz mili arasında değişmektedir. Denizci devletler 3 deniz milini tercih etmekte­
dirler. Örneğin; Amerika Birleşik Devletleri, Hollanda, İngiltere, Almanya ve Fransa
3 mil esasını uygulamaktadır. Buna karşılık Bulgaristan, Romanya, Yunanistan ve İs­
rail ise 6 mil olarak uygulamaktadırlar.
4. TÜRKİYE’NİN KARASULARI UYGULAMASI NASILDIR?
Türkiye’nin karasuları genişlik uygulaması, 1958 Karasuları ve Bitişik Bölge
Sözleşmesi (KBBS)’nden önceki dönemlerdeki devletlerin genel uygulamalara pa­
ralel olarak 3 deniz mili olmuştur. Bu konuda referans olarak alınabilecek tek belge
Lozan Barış Antlaşması’dır.
Her ne kadar anlaşma metninde karasuları genişliği için direkt bir hüküm
yoksa da;
“ İşbu Muahedede hilafına bir hüküm olmadıkça, hududu bahriye, sahilden üç
mil dûn mesafede kain ada ve adacıklar ihtiva eder” (LBA mad.6)
“ Asya sahilinden üç milden dûn mesafede kain adalar, işbu Muahede hilafına
sarahat bulunmadıkça, Türkiye hakimiyeti altında kalacaklardır.” (LBA mad.12)
Türk kara sularının genişliği, 15 Mayıs 1964 tarih ve 476 sayılı “Karasuları Ka­
nunu” ile saptanmıştır. Bu kanuna göre; Türk karasularının genişliği 6 mildir. Ancak,
karasularının genişliği 6 milden fazla olan devletlere karşı Türk karasularının geniş­
liği de o devletin kabul ettiği miktar kadar olur. Ayrıca, Türk kara ülkesinin komşusu
bir devlet kara ülkesine olan uzaklığı, bu iki devletin karasuları toplamından az ise,
her iki devlet kara ülkesi arasındaki orta hat Türk karasularının dış sınırını teşkil eder.
Bu kanun ile Ege Denizi’nde 6 deniz mili, Karadeniz ve Akdeniz’de 12 deniz mili
karasuları genişliği uygulanmaya başlanmıştır. Akdeniz’de ise, Antalya Kemer bur­
nuna kadar, Kemer burnundan geçen arza kadar 6 mil, bu hattın doğusunda ise 12 mil
karasuyu uygulaması yapıldığını da hatırlatmakta yarar vardır.
o

EGE DENİZİ’NDE KARASULARI GENİŞLİĞİNİN TARİHÇESİ.

1923 1936 1964 1995 2018


Lozan

CİHAT YAYCI
KARDAK

Harita 3-1
Karasularının Tarihçesi.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 91

Ancak, mütekabiliyet ilkesinin, karasularını genişletme inisiyatifini öteki


devletlere tanıması ve bunun Ege Denizi’nde yaratabileceği mahsurlar nedeniyle,
476 sayılı Karasuları Kanunu 20 Mayıs 1982 tarihinde, 2674 sayılı yeni Karasula­
rı Kanunu’nun 6’ncı madde hükmü gereği yürürlükten kaldırılmıştır (Resmi Ga­
zete, 29 Mayıs 1982; 17708). Karasularının genişliği 6 mil olarak kabul edilmiş­
tir. Bakanlar Kuruluna, belirli denizler için, o denizlerle ilgili bütün özellikleri ve
durumları göz önünde bulundurmak ve hakkaniyet ilkesine uygun olmak şartıyla,
6 deniz milinin üstünde karasuları genişliği tespit etme hakkı tanınmıştır.
(Md.l). Bunun yanında kanun; Türkiye ile kıyıları bitişik veya karşılıklı
olan devletler arasında karasularının antlaşma ile sınırlandırılacağını, bu antlaş­
manın bölgenin bütün ilgili özelliklerini ve durumlarını dikkate alarak hakkani­
yet ilkesine göre yapılacağını da hükme bağlamaktadır (Md.2).
Bu kanunu müteakip Karadeniz ve Akdeniz’deki mevcut durumun sürdü­
rülmesine karar verilmiştir (29 Mayıs 1982, 8/4742 Bakanlar Kurulu Kararı).
5. KARASULARI SORUNU GENEL ANLAMDA KISACA NEDİR?
Türkiye ile Yunanistan arasında Ege’de ihtilaflar mevcut olup, bu konular
arasında “egemenliği devredilmemiş adalar” ile “Yunanistan’ın karasularının ge­
nişletilmesi gayretleri” temel sorunlardır.
Yunanistan, Ege karasuları sorununda karasularının azami sınırının 12 mil
olabileceğini kabul eden 1982 BM Sözleşmesine atıfta bulunmakta ve karasula­
rını 12 mile çıkartmak istemektedir. Türkiye ise, bu sözleşmeye taraf olmadığını
vurgulamakta, Ege denizinin bir yarı-kapalı deniz olduğunun altını çizmekte ve
Ege’de sınır saptaması yapılırken hakkaniyet ilkesine göre hareket edilmesi ge­
rektiğini belirtmektedir.
Karasularının artırılması sorunu, sadece Türkiye’yi değil, Ege Denizinin
açık denizini bir uluslararası suyolu olarak kullanan her devleti ilgilendirmekte­
dir.
EGAYDAAKTardan sonra temel sorun olan karasuları sorununu ve Yunan
taleplerini iyi anlayabilmek karasuları sorununun tarihçesini Lozan Barış Antlaş­
masından başlayarak kısaca hatırlatmakta fayda vardır.
92 CİHAT YAYCI

TEKİRDAĞ

SMANİK

U lu s la r a r a s ı S u la r

T ü r k iy e K a r a su la r ı

Y u n a n is ta n K a r a su la r ı

|§ C o ğ ra fi F o n n a sy o n

Harita 3-2
Ege’nin Mevcut Statüsünü Gösteren Harita.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 93

6. LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI EGE DENİZİ’NDE KARASULARI


SINIRINI KAÇ MİL OLARAK ÖNGÖRMÜŞTÜ?
Lozan Barış Antlaşması’nda karasularının genişliği konusunda somut bir
hüküm bulunmamakla beraber; Antlaşmanın 6’ncı maddesinin 2’nci fıkrası ve
12’nci maddesinin son cümlesi ile akit devletlerin o zamanki uygulamaları ve
Konferanstaki tutumlarından, karasularının üç mil genişlikte olması anlayışıyla
hareket ettikleri bilinmektedir.
Bu esasta, Ege Denizi’nin yaklaşık % 72’si serbest geçiş rejimine tabi olup
açık deniz statüsünde idi.
7. LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI EGE DENİZİ’NDE 3 MİL OLAN
KARASULARI SINIRINI NE ZAMAN VE NE ŞEKİLDE 6 MİL’E
ÇIKARILMIŞTIR?
Yunanistan, 17 Eylül 1936 tarihinde92 “tek taraflı olarak” karasularını
6 mile genişletmiştir.
Türkiye, Yunanistan’ın Lozan dengesini bozarak karasularının genişliğini
6 mile çıkarmasına, o dönemdeki siyasi konjonktür nedeni ile, itiraz etmekten
imtina etmiştir. Böylece Yunanistan, tek taraflı bir tasarruf ile Ege’nin açık deniz
alanının yaklaşık % 25’lik bir bölümünü egemenlik alanına dahil etmiştir.
Türkiye ise, 1964 yılında çıkardığı “476 Sayılı Karasuları Kanunu” ile Ege
Denizi’nde karasularının 6 mil olduğunu ilan ederek maalesef bir bakıma böy le­
şine vahim bir Yunan tasarrufunu tescil etmiştir.

1931-1936 yılları arasındaki değişik düzenlemeler üç mil karasularına işaret etmiştir.


“ Yunan karasularının genişliğinin saptanması” hakkında Yunanistan’ ın 230/1936 sayılı yasası ile
“ ‘ karasularının genişliğinin’ sahilden itibaren 6 deniz mili olarak tespit edildiğini” hüküm altına
almıştır.
94 CİH A T YAYCI

Y U N A N İST A N K A R A SU L A R IN I 6 M İL ’E ÇIK A RTA RA K


E G E ’D EK İ A Ç IK D EN İZ A L A N IN IN Y A K LA ŞIK % 2 5 ’İNİ
E G E M E N L İK A L A N IN A D A H İL E T M İŞTİR .

Karasu]

(Yunanistan) Uluslararası Sular


1936 Türkiye Karasuları

Coğrafi Formasyon

Harita 3-3
Yunanistan, 17 Eylül 1936 Tarihinde “Tek Taraflı Olarak”
Karasularını 6 Mil’e Genişletmiştir.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 95

8. LOZAN’IN 1923’DE TÜRKİYE İLE YUNANİSTAN ARASINDA


TESİS ETTİĞİ YUNANİSTAN TARAFINDAN NASIL BOZULMUŞTUR?
Ege’de ülkesel statüye ilişkin düzenlemelerin gerçekleştirildiği
Lozan Barış Antlaşması ile o günkü imkanlar çerçevesinde, Anadolu’nun Ege’den
soyutlanmasının önlenebilmesi için 3 millik kara suyu rejimi vasıtasıyla oluşturu­
lan % 71 oranındaki açık deniz alanı ile kısmi bir denge sağlanmaya çalışılmış ise
de bu oran; 1936’da Yunanistan’ın karasuları genişliğini tek taraflı olarak 6 mile çı­
karması ile önce % 49,8’e, müteakiben 1964’te Türkiye’nin karasuları genişliğini
6 mile çıkarması ile % 48,8’e düşmüş, bu düzenlemeler açık deniz alanlarının
daha da daralmasına neden olmuştur.
Yunanistan ve Türkiye arasındaki denge Lozan Antlaşması ile tesis edil­
miştir. Lozan dengesi;
İki komşu devletin sınırı olarak Trakya’da Meriç ve Edime civarında
Karaağaç sınırlarının kabul edilmesine,
- Ege Denizi’nde Gökçeada ve Bozcaada’nın Türkiye’ye başlıca Kuzeydo­
ğu Ege Adalarının askerden arındırılmış olarak Yunanistan’a bırakılmasına,
- Ege Denizi’nde ve hava sahasında üçer millik karasuları ve hava sahası
kabul edilerek Ege’nin büyük ölçüde açık deniz olarak bırakılmasına,
İki komşu ülkede yerleşmiş bulunan Türk ve Rum kökenlilerin, Batı
Trakya Türkleri ve İstanbul Rumları dışında, nüfus değişimi yöntemi ile değişti­
rilmesine,
- Batı Trakya Türkleri ile İstanbul Rumları’nın azınlık statüsünden yarar­
landırılmasına dayanır.
Türkiye ile Yunanistan, Lozan dengesi çerçevesinde Ege Denizi’nden,
özellikle açık denizlerden, ekonomi, ticaret, denizcilik ve güvenlik alanlarında
eşit koşullarda yararlanmalıdırlar. Bu iki devlet arasındaki Ege sorunlarının te­
melinde de, Lozan dengesinin bu bölgeye ilişkin unsurlarının Yunanistan tarafın­
dan ihlali yatmaktadır. Zira, Yunanistan bu dengeyi 1936’da Ege’de karasularını
6 mile çıkararak, 1964 yılından itibaren de adaları silahlandırmaya başlayarak
bozmuştur.
96 CİHAT YAYCI

Yunanistan karasularını 6 mile çıkararak Lozan ile tarafların ortak kullanı­


mı için tespit edilen açık deniz alanlarını kendi hükümranlığına katarak aleni bir
emri vaki ile gasp etmiştir.93
Esasen gelinen nokta Lozan’a geri dönülmese dahi mevcut asgari statü­
konun devamının gerekliliğini teyit etmektedir. Aksi takdirde Ege ile başlayan
bu bozulma, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun temelini oluşturan Lozan’ın
tümü ile sorgulanması ve tartışma konusu yapılmasına da zemin hazırlayabile-
cektir.
Artık Türkiye 1930’ların Türkiyesi değildir. Bölgesinde lider ve her açıdan
güçlü bir devlettir.
1923, 1936 ve 1964 yıllarında olmak üzere kara suları konusunda üç kere
aleyhine stratejik kırılma yaşayan Türkiye’nin 4’üncü bir kırılma yaşamaya ta­
hammülü yoktur.
9. EGE MESELELERİ TÜRK YUNAN İLİŞKİLERİ GÜNDEMİNE
NE ZAMAN GİRMİŞTİR?
Ege meseleleri aslında 1936’da zamanın İçişleri Bakanı Şükrü Kaya tara­
fından gündeme getirilmiş ve 800’den fazla adaya devlet uygulaması yapılmıştır.
Bundan sonra bu meselenin gündeme gelmemesi ise bu konudaki bilinçsizliği­
mizden kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin aynı bilinçsizlikle hareket etmesine ge­
lecek nesiller açısından tahammül edilemeyeceği kıymetlendirilmektedir. 1976-
1987 ve 1996 yıllarında yaşanan krizler ise tamamen Yunanistan’ın Türkiye’nin
aleyhine Lozan dengesini bozma Ege’yi Yunan gölü haline getirme ve anlaşma­
larla kendisine devredilmemiş adalara sahip çıkma girişimlerinden kaynaklan­
maktadır. Dolayısıyla tüm bu yaşanan krizlerin tek sorumlusu Yunanistan’dır.
Bunun aksini düşünmek mümkün değildir.

93 1931-1936 yıllan arasındaki değişik düzenlemeler üç mil karasularına işaret etmiştir. “ Yunan
karasularının genişliğinin saptanması” hakkında 230/1936 sayılı yasa, ‘“ karasularının genişliğinin’
sahilden itibaren 6 deniz mili olarak tespit edildiğini” hüküm altına almıştır.
Y U N A N İS T A N T A LE PLE R İ (E G E S O R U N L A R I) SO R U V E C E V A PL A R L A 97

10. HALEN YÜRÜRLÜKTE OLAN 6 MİL GENİŞLİĞİNDE KARA


SULARI UYGULAMALARINA GÖRE EGE DENİZİ’NDE KARASULA­
RI VE AÇIK DENİZ ALANLARI DAĞILIMI NE ORANDADIR?
Halen yürürlükte olan 6 mil genişliğinde karasuları uygulamalarına göre,
Ege’nin yaklaşık % 7,4’i Türk, %39,2’si Yunan, %5’i de egemenliği devredil­
memiş adaların karasuları ile kaplanmaktadır. Ege’nin açık deniz alanları ise
% 48.4’tür.

YUNAN
KARASULARI

TÜRK __
AÇIK DENİZ
KARASULARI
ALANLARI

EGEMENLİĞİ
DEVREDİLMEMİŞ
ADALARIN
KARASULARI

Şekil 3-2
Karasularının 6 Mil Uygulamasına Göre Dağılımı.
98 CİH A T YAYCI

11. HALEN YÜRÜRLÜKTE OLAN 6 MİL GENİŞLİĞİNDE KARASULARI


UYGULAMALARINA GÖRE EGE DENİZİ’NDE KITA SAHANLIĞI
SINIRLANDIRMASI AÇISINDAN ÖZELLİKLE HANGİ BÖLGE ÖNEM ARZ
ETMEKTEDİR?
Türkiye için, kıta sahanlığı sınırlandırması açısından 25° boylamı doğusu
önem arz etmektedir. Bu bölge tüm Ege Deniz alanlarının % 25’ini, açık deniz
alanlarının ise % 52’sini teşkil etmektedir.
Y U N A N İ S T A N

6 NM *** L-

Uluslararası Sular
Türkiye Karasuları
Yunanistan Karasuları
Coğrafi Formasyon

T Ü R K İ Y E

A Ç IK D E N İZ
A L A N L A R IN IN
% 52’Sİ
_

% 23,4

% 2 5 ,0 2 p
Harita 3-4
6 Mil Karasuyu Uygulamasına Göre Açık Deniz Alanını Gösteren Harita.
Y U N A N İS T A N T A L E PL E R İ (E G E S O R U N L A R I) S O R U V E C E V A PL A R L A 99

12. YUNANİSTAN’IN KARASULARINI 12 MİL’E ÇIKARMASI


DURUMUNDA EGE’DE AÇIK DENİZ ALANLARI HANGİ ORANA
DÜŞECEK VE ETKİLERİ NE OLACAKTIR?
1936’da Lozan dengesini bozarak, karasularının genişliğini 6 mile çıkaran
Yunanistan, şimdi de 12 mile çıkarmak ve94 Ege’yi bir Yunan gölü haline dönüş­
türmek istemektedir.

Yunanistan uygun koşullar bulur ve karasularını 12 mile çıkarırsa;


EGAYDAAK’lar dikkate alınmaksızın, Ege’deki açık deniz alanları oranı yaklaşık
% 20’ye inecek ve Türkiye’nin karasuları kaplama oranı % 8.7’ye, Yunanistan’ın
ise % 62’ye çıkacaktır.

Bu suretle kıta sahanlığı paylaşımı açısından önemli olan doğu Ege’de


ise, Türk karasuları % 17, Yunan karasuları % 60 artacak, açık deniz alanları ise
% 64 azalarak, % 9 ’a düşecektir.

Şekil 3-3
Yunanistan’ın Karasularını 12 M il’e Çıkarması Durumunda
Açıkdeniz Alanları Oranı.

94 Yunanistan, 1982 BMDHS’yi 31 Mayıs 1995 yılında onaylamasını müteakip, karasularıyla


ilgili olarak 2321/1995 sayılı bir yasa çıkarmıştır. Bu yasanın 2 ’nci maddesinde “Yunanistan,
onaylanan Sözleşmenin 3’üncü maddesinin uygulamasında karasularını her zaman 12 deniz
miline çıkarmak hususunda vazgeçilmez, elinden alınamaz haklara sahiptir. Ulusal hukuk
düzeninde bu hükmün uygulanması ve karasularına işaret eden diğer hükümlerin uygulanması
ve yürütülmesi, Bakanlar Kurulu’nun teklifi üzerine yayımlanan yasa hükmünde kararname ile
düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
o
o

TÜRK KARASULARI I % 7,4

YUNAN KARASULARI % 39,2

EGAYDAAK %5 J

AÇIK DENİZ ALANLARI % 48,4

CİHAT YAYCI
AÇIK DENİZ ALANLARI % 48,4 AÇIK DENİZ ALANLARI % 20

Harita 3-5 Harita 3-6

6 Mil ve 12 Mil Karasuyu Uygulamasına Göre Açık Deniz Alanını Gösteren Haritalar.
Y U N A N İS T A N T A LE PLE R İ (E G E S O R U N L A R I) SO R U V E C E V A PL A R L A 101

Harita 3-7
Karasularının 12 Mil’e Genişletilmesi Durumunda Ege Denizi’nin
Yunan İç Denizine Dönüşeceğini Gösteren Harita.
102 CİHAT YAYC1

Böylece, Ege’nin iki ayrı bölgesinde, etrafı Yunan karasuları ile çevrili iki
açık deniz kesimi hariç, Ege Denizi bir Yunan iç denizine dönüşecektir.
13. YUNANİSTAN’IN KARASULARINI 12 MİLE ÇIKARMASI
DURUMUNDA, EGE’DE TÜRK BALIKÇILIĞINA, TURİZMİNE, HAVA
SAHASINA, KITA SAHANLIĞI VE MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGE
HAKLARINA VE PAYLAŞIMINA ETKİLERİ NE OLACAKTIR?
Böyle bir durumda, Türkiye’nin ülkesel bütünlüğü bozulacak; Ege kıta
sahanlığının ve münhasır ekonomik bölgesinin yaklaşık %90’ı Yunanistan’a ait
olacak; Türkiye’nin Ege Denizi’ne yönelik doğal kaynakların çıkarılması ve iş­
letilmesi95 ile, balıkçılık, turizm ve bilimsel araştırma gibi ekonomik faaliyetleri
çok büyük ölçüde kısıtlanacaktır.
Ege’de karasularının genişletilmesi durumunda bunların yanı sıra savunma
bakımından;
- Savunmamızdaki coğrafi derinlik azalacak,
- Transit ve zararsız geçiş yapılacak bölgelerin artması başta denizaltılar
olmak üzere Deniz Kuvvetlerinin gizliliğini ve hareket esnekliğini kısıtlayacak,
- Barış zamanında unsurlarımızın Ege’de eğitim imkan ve kabiliyeti açık
deniz alanlarının azalması nedeni ile çok ciddi zafiyete uğrayacaktır.
Unutulmamalıdır ki, bir ticaret gemisi için hedef, limana ulaşmak ise, harp
gemisi için barışta her faaliyetini (eğitim, atış, hava vasıtalarını kullanma vb.)
serbestçe yapacağı açık deniz alanına ulaşmaktır.
Kısaca, Yunanistan karasularını 12 mile genişletmekle açık deniz alanı
%20’ye düşecek, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge ile hava sahası baş­
ta olmak üzere, tüm sorunları bütünü ile kendi lehine hallederek Ege’de mutlak
hâkimiyet tesis edecektir.

95 Yunan medyasında yer alan haberlerde çok zengin olduğu ifade edilmektedir.
Y U N A N İS T A N T A LE PLE R İ (E G E S O R U N L A R I) SO R U V E C E V A PL A R L A 103

ANA K A R A LA RA G Ö R E ORTAY HAT

Harita 3-8
Ana Karalara Göre Ortay Hat Haritası.

14. YUNANİSTAN’IN EGE’DE KARASULARINI 1 MİL DAHİ AR­


TIRMASININ ETKİLERİ NE OLACAKTIR?
Esasen 6 mil rejimine göre karasularında bir millik bir artış dahi, Ege’de
açık deniz alanlarının yaklaşık %12 azalmasına, Doğu Ege’de ise; Türk kara­
sularının %5.2 artarken, Yunan karasularının %13 artmasına, diğer yandan tüm
Ege’nin yaklaşık %25’ini oluşturan açık deniz alanlarının %14 azalarak %21,55’e
düşmesine neden olacaktır.
TOPLAM AÇIK DENİZ % 48,4
YUNANİSTAN

6 NM

İ lli

Harita 3-9
Ege Denizi’nde 6 Mil’e Göre
Açık Deniz Alanını Gösterir Harita.
TOPLAM AÇIK DENİZ % 42,8

CİHAT YAYCI

Harita 3-10
Ege Denizi’nde Karasularında 1 Millik Artışa Göre
Açık Deniz Alanındaki Azalmayı
Gösterir Harita.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 105

15. YUNANİSTAN’IN EGE’DE KARASULARINI 12 MİL’E


ÇIKARMA KONUSUNDA MUTLAK BİR HUKUKİ HAKKI VAR MIDIR?
Mesele hukuki açıdan irdelendiğinde 1982 BMDHS’nin 3’üncü maddesi96
devletlere 12 mile kadar karasuyu genişliği belirleme hakkı tanırken; karasula­
rının genişliğini mutlak şekilde 12 mil olarak dikte etmemekte, hüküm, kendi
içinde karasularının 12 milden az olması gereken hallerin de varlığını ortaya koy­
maktadır.97
Diğer yandan 1982 BMDHS; 123’üncü maddesi98 ile yarı kapalı bir deniz
statüsünde olan Ege Denizi için de genel kuralların işletilemeyeceğini dikte et­
mektedir.
300’üncü maddesi99 ise, “taraf devletler iş bu sözleşme hükümleri uyarın­
ca üstlendikleri yükümlülükleri iyi niyetle yerine getirmeli ve işbu sözleşmede
96 1982 B M D H S’ nin 3 ’üncü maddesi “ her devlet karasularının genişliğini tespit etme hakkına
sahiptir; bu genişlik işbu sözleşmeye göre tespit edilen esas hatlardan itibaren 12 deniz milini
geçemez.” hükmüne amirdir.
Kıyı devletinin kendi karasularının genişliğin belirleme yetkisi bulunmakla beraber, bu
yetkinin kullanılmasın tümüyle ilgili devletin egemenlik hakları içinde değildir ve kıyı devletinin
tek taraflı işlemleri, diğer devletlerin bu işlem karşısındaki tutumları ile yalnız o devletlere karşı
hukuki sonuçlar doğurmaktadır. Bununla birlikte, kıyı devletinin karasularının genişliğine ilişkin
işleminin başka bir devlet karşısında geçerli olması için ilgili devletin buna itiraz etmemesi ve
tanıması gerekmektedir. Kıyı devletinin karasularının genişliğini belirlerken kullanacağı bu takdir
hakkını mutlak bir takdir hakkı değildir. Uluslararası Adalet Divanı’nın Norveç ile İngiltere
arasındaki balıkçılık alanları davasında ortaya koyduğu gibi bir örf ve adet hukuku kuralını ona
sürekli olarak karşı çıkmış bir devlete kabul ettirmek imkansızdır. Bkz. H. Pazarcı, ...Türk-Yunan
Sorunlarının..., s. 114
98 1982 BM D H S madde 123 kapalı veya yarı kapalı bir denize sahildar olan devletler, işbu
Sözleşm e gereğince kendilerine ait olan hakların kullanılmasında ve yükümlülüklerin yerine
getirilmesinde aralarında işbirliğinde bulunmalıdırlar.
99 1982 BM D H S madde 300 “ taraf devletler işbu Sözleşme hükümleri uyarınca üstlendikleri
yükümlülükleri iyi niyetle yerine getirmeli ve işbu Sözleşmede tanınan hakları, yetkileri ve
serbestileri hakkın kötüye kullanılmasını oluşturmayacak biçimde kullanmalıdırlar.” hükmüne
amirdir.
106 CİHAT YAYCI

tanınan hakları, yetkileri ve serbestileri hakkın kötüye kullanılmasını oluşturma­


yacak biçimde kullanmalıdırlar” hükmüne amir olup, Yunanistan’ın tek taraflı
olarak karasularını genişletmesine engel oluşturmaktadır.
Bu hukuki durum muvacehesinde, sorun esasen Yunanistan’ın karasula­
rını tek taraflı ve hukuk dışı genişletme talebinden ve politikasından kaynaklan­
maktadır. Karasuları genişliğinin 6 mil üzerine çıkarılmasının etkisi Türkiye’nin
Ege’den ve küresel deniz alanlarından tamamen soyutlanması sonucunu getire­
cektir. Türkiye nefes alamaz bir duruma gelecektir.
16. YUNANİSTAN İLE BİR MUTABAKAT OLMADAN KARA­
SULARININ GENİŞLETİLMESİ KONUSUNUN ULUSLARARASI YAR­
GIYA GÖTÜRÜLMESİ HALİNDE YUNAN ADALARINA 12 MİL KARA-
SUYU GENİŞLİĞİ OTOMATİK OLARAK VERİLEBİLİR Mİ?
Yunanistan, 12 mil karasuları genişliğinin genel mahiyette bir örf ve adet
hukuku kuralı olduğunu; bu genel kuralın uygulanmasının denizin kapalı ya da
yarı kapalı niteliğine bağlı olmadığını; Ege Denizi’nin kapalı ya da yarı kapalı bir
deniz oluşturmasının, Yunan karasularının genişliği ile bir ilgisi bulunmadığını;
adaların da kıtasal ülke parçaları gibi karasuları olduğunu; kısaca, uluslararası
hukuka göre, karasularını tek taraflı olarak 12 mile çıkartmaya hakkı olduğunu
iddia ederek, “sta tu s quo ” yu değiştirmeye çalışmakta, iki devletin karasularının
örtüştüğü bölgelerde sınırlandırmanın eşit mesafe/ortay hat uygulaması ile yapıl­
masını istemektedir.
Buna karşılık Türkiye,
- Karasularının genişliği ile ilgili tek bir genel kural bulunmadığını,
12 milin, her durumda uygulanabilecek mutlak bir karasuları genişliği
değil, devletlerin karasularını en çok genişletebilecekleri mesafe olduğunu,
- Genel kapsamlı kuralların, özellikleri nedeniyle Ege gibi kapalı ve yarı
kapalı denizlerde uygulanamayacağını,
- Karasuları da dahil adaların sahip olabilecekleri deniz yetki alanlarının
adaların coğrafi konumları bağımsız bir ekonomik yaşantının bulunup bulunma­
ması gibi koşullara bağlı olduğunu;
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 107

Karasularının genişliğinin belirlenmesinin uluslararası bir yanı da bu­


lunduğu için Yunanistan’ın tek taraflı olarak karasularını genişletemeyeceğini
belirterek 6 mil karasuları genişliğine dayalı mevcut sta tu s q u o 'yu korumaya ça­
lışmaktadır.
Sınırlandırma ile ilgili olarak Türkiye eşit mesafe ilkesinin uygulanmasına
karşı çıkmakta, özel koşulların dikkate alınarak hakkaniyete uygun bir şekilde
yapılmasını istemektedir.
Yunanistan, Türkiye’nin rızası olmadan konuyu uluslararası yargıya götü­
remez. Ancak götürse bile yargının 12 mil karasuyu genişliğini otomatik olarak
vermesi, verse dahi Türkiye’nin bunu kabul etmesi mümkün değildir. Bunu bir
yükümlülük gibi Türkiye’ye algılatmaya çalışmanın hiçbir mantığı da bulunma­
maktadır. Türkiye köşeye sıkıştırılmış değildir.
Yunanistan’ın genişletilmiş karasularının geçerlilik kazanması ancak Tür­
kiye’nin genişletilen bu karasularını tanınması yani onayına bağlıdır. Bu konuda
UAD’nin 1951 yılında İngiltere-Norveç Balıkçılık Davasında ve 1974 yılında
Îngiltere-İzlanda Balıkçılık Davasında vermiş oldukları karar bu hususu teyit et­
mektedir.100
Öte yandan, Ege Denizi coğrafi özellikleri itibarı ile Aralık 1982’de
Jamaika’da imzalanan 1982 BMDHS’NİN genel hükümlerinin uygulanabileceği
bir deniz değildir. Bu kapsamda; Ege Denizi, BMDHS’nin 122’nci maddesinde

100 1982 B M D H S’nin 3 ’ üncü maddesi “ her devlet karasularının genişliğini tespit etme hakkına
sahiptir; bu genişlik işbu Sözleşmeye göre tespit edilen esas hatlardan itibaren 12 deniz milini
geçemez.” hükmüne amirdir. Kıyı devletinin kendi karasularının genişliğin belirleme yetkisi
bulunmakla beraber, bu yetkinin kullanılmasın tümüyle ilgili devletin egemenlik hakları içinde
değildir ve kıyı devletinin tek taraflı işlemleri, diğer devletlerin bu işlem karşısındaki tutumları
ile yalnız o devletlere karşı hukuki sonuçlar doğurmaktadır. Bununla birlikte, kıyı devletinin
karasularının genişliğine ilişkin işleminin başka bir devlet karşısında geçerli olması için ilgili
devletin buna itiraz etmemesi ve tanıması gerekmektedir. Kıyı devletinin karasularının genişliğini
belirlerken kullanacağı bu takdir hakkını mutlak bir takdir hakkı değildir. Uluslararası Adalet
Divanı’nın Norveç ile İngiltere arasındaki balıkçılık alanları davasında ortaya koyduğu gibi bir örf
ve adet hukuku kuralını ona sürekli olarak karşı çıkmış bir devlete kabul ettirmek imkansızdır, bkz.
H. Pazarcı, ...Tiirk-Yunan Sarımlarının..., s. 114
108 CİHAT YAYC1

belirtilen “işbu sözleşmenin amaçları uyarınca kapalı veya yarı kapalı denizden,
iki veya daha çok devlet tarafından çevrili ve diğer bir denize veya okyanusa
dar bir geçitle bağlı bulunan veyahut da bütünüyle veya büyük bir bölümü ile,
iki veya daha çok devletin kara sularından ve münhasır ekonomik bölgelerinden
oluşan bir körfez, bir deniz havzası veya bir deniz anlaşılır” tanımı çerçevesinde
yarı kapalı bir deniz statüsündedir.
Aynı sözleşmenin 70’nci madde 2’nci fıkrası kapalı veya yarı kapalı bir
denize kıyısı bulunan devletlerin de coğrafi bakımdan elverişsiz devletler arasın­
da olduğunu ifade etmekte, Sözleşmenin 123’üncü maddesi ise “kapalı veya yarı
kapalı bir denize sahildar olan devletler, işbu sözleşme gereğince kendilerine ait
olan hakların kullanılmasında ve yükümlülüklerin yerine getirilmesinde araların­
da iş birliğinde bulunmalıdırlar” hükmü ile yarı kapalı bir denizde özel şartların
geçerli olduğunu kabul etmektedir.
1982 BMDHS 3’üncü maddesi ile devletlere 12 mile kadar karasuyu geniş­
liği belirleme hakkı tanırken; 123’üncü maddesi ile yarı kapalı birdeniz statüsün­
de olan Ege Denizi için de genel kuralların işletilemeyeceğini ortaya koymakta,
“taraf devletler iş bu sözleşme hükümleri uyarınca üstlendikleri yükümlülükleri
iyi niyetle yerine getirmeli ve işbu sözleşmede tanınan hakları, yetkileri ve ser-
bestileri hakkın kötüye kullanılmasını oluşturmayacak biçimde kullanmalıdırlar”
hükmünü düzenleyen 300’üncü madde ile hakkaniyet ve iyi niyetin kötüye kul­
lanılmaması ilkesi doğrultusunda bir kontrol mekanizması kurarak, Yunan kara­
suları genişliğinin Türkiye’nin Ege’den dışlanmasına ve hak sahibi olduğu kıta
sahanlığının elinden alınmasına yol açacak şekilde artırılmasını engellemektedir.
Öte yandan; Türkiye 1982 BMDHS’ye taraf olmamakla birlikte, Sözleşme
öncesinde yapılan çalışmalarda, Ege Denizi’ne yönelik itirazlarını başından beri
sürdürmesi ve 6 deniz mili üzerindeki kara suyu genişliği uygulamasının hak­
kaniyete uymadığını, böyle özel bir deniz için farklı bir yaklaşım esasına göre
çözüm aranması gerektiğini beyan etmesi bakımından uluslararası hukuk açısın­
dan “sürekli itirazcı (persistent objector)” konumunu sürdürmektedir. Dolayısı
ile Türkiye’ye, başından itibaren karşı çıktığı 1982 BMDHS’nin bu konu ile ilgili
hükümlerinin uygulanması yönündeki iddialar, uluslararası hukuk ile bağdaşma­
yan bir durum yaratmaktadır.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 109

Özetle, 1982 BMDHS’nin 3’üncü maddesi101 devletlere 12 mile kadar ka­


rasuyu genişliği belirleme hakkı tanırken; karasularının genişliğini mutlak şekil­
de 12 mil olarak dikte etmemekte, hüküm, kendi içinde karasularının 12 milden
az olması gereken hallerin de varlığını ortaya koymaktadır.102
Diğer yandan 1982 BMDHS; 123’üncü maddesi103 ile yarı kapalı bir de­
niz statüsünde olan Ege Denizi için de genel kuralların işletilemeyeceğini dikte
etmektedir.
300’üncü maddesi104 ise, “taraf devletler iş bu Sözleşme hükümleri uyarın­
ca üstlendikleri yükümlülükleri iyi niyetle yerine getirmeli ve işbu Sözleşmede
tanınan hakları, yetkileri ve serbestileri hakkın kötüye kullanılmasını oluşturma­
yacak biçimde kullanmalıdırlar” hükmüne amir olup, Yunanistan’ın tek taraflı
olarak karasularını genişletmesine engel oluşturmaktadır.
Ege’nin yarı kapalı bir deniz olduğu ise açıktır. Zira III.BMDHK’nda
Türkiye’nin verdiği öneriler neticesinde 122’nci ve 123’üncü maddelerinde yarı
1982 B M D H S’nin 3 ’ üncü maddesi “ her devlet karasularının genişliğini tespit etme hakkına
sahiptir; bu genişlik işbu sözleşmeye göre tespit edilen esas hatlardan itibaren 12 deniz milini
geçemez.” hükmüne amirdir.
Kıyı devleti in kendi karasularının genişliğin belirleme yetkisi bulunmakla beraber, bu
yetkinin kullanılmasın tümüyle ilgili devletin egemenlik hakları içinde değildir ve kıyı devletinin
tek taraflı işlemleri, diğer devletlerin bu işlem karşısındaki tutumları ile yalnız o devletlere karşı
hukuki sonuçlar doğurmaktadır. Bununla birlikte, kıyı devletinin karasularının genişliğine ilişkin
işleminin başka bir devlet karşısında geçerli olması için ilgili devletin buna itiraz etmemesi ve
tanıması gerekmektedir. Kıyı devletinin karasularının genişliğini belirlerken kullanacağı bu takdir
hakkını mutlak bir takdir hakkı değildir. Uluslararası Adalet Divam’mn Norveç ile İngiltere
arasındaki balıkçılık alanları davasında ortaya koyduğu gibi bir örf ve adet hukuku kuralını ona
sürekli olarak arşı çıkmış bir devlete kabul ettirmek imkansızdır, bkz. H. Pazarcı, ...Türk-Yunan
Sorunlarının..., s.l 14
1982 BM D H S madde 123 kapalı veya yarı kapalı bir denize sahildar olan devletler, işbu
Sözleşm e gereğince kendilerine ait olan hakların kullanılmasında ve yükümlülüklerin yeri
getirilmesinde aralarında işbirliğinde bulunmalıdırlar.
104 1982 BM D H S madde 300 “ taraf devletler iş bu Sözleşme hükümleri uyarınca üstlendikleri
yükümlülükleri iyi niyetle yerine getirmeli ve işbu Sözleşmede tanınan hakları, yetkileri ve
serbestileri hakkın kötüye kullanılması ı oluşturmayacak biçimde kullanmalıdırlar.” hükmüne
amirdir.
110 CİHAT YAYCI

kapalı denizler ve burada yapılacak anlaşmaların karşılıklı hakları gözetecek şekilde


yapması açıkça yazdığını bir kez daha hatırlatmakta fayda vardır.
Kaldı ki, karasuları iki kıyıdaşın bulunduğu denizde tek başına genişletilmez.
Bu konuda 1951 İngiltere-Norveç ve 1974 Ingiltere-İzlanda Balıkçılık Davaları mes­
net oluşturmaktadır.
Yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde, Ege Denizi’nde BMDHS’nin genel
hükümlerinin Türkiye aleyhinde kullanılmasının “coğrafi adaletsizliği” temel alan
haksız bir uygulama olduğu açıktır. Bahis olunan hukuki durum muvacehesinde, so­
run esasen Yunanistan’ın karasularını tek taraflı ve hukuk dışı genişletme politikasın­
dan kaynaklanmaktadır.
17. TÜRKİYE’NİN, KARASULARINI 12 MİL’E ÇIKARMAYA CEVA
VEREN 1982 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER DENİZ HUKUKU SÖZLEŞMESİ’NE
TARAF OLMAMASI HUKUKİ YÖNDEN ELİNİ ZAYIFLATICI ETKİSİ VAR
MIDIR?
Türkiye BMDHS’ye imza koymamıştır. Bu da Yunanistan önünde ciddi bir en­
gel olduğu gibi, Türkiye açısından bir avantajdır.
Öncelikle 1982 Sözleşmesi daha önce belirtildiği üzere karasularını
12 mile çıkarmayı bir hak olarak belirtmemektedir. Diğer yandan Türkiye’nin 1982
BMDHS’ye taraf olmaması ve sürekli itiraz eden konumunda bulunması nedeniyle
aleyhine sözleşme hükümlerinin kendisini bağlamayacağına da delalet etmektedir.
Diğer yandan, 1958 Cenevre Karasuları ve Bitişik Bölge Sözleşmesi
(md. 12/1 )105 ve 1982 BMDHS md. 15106 ile öngörülen, dolayısıyla bugün aynı zaman­
da yapılageliş değeri olduğu genellikle kabul edilen hükümlere göre, karasularının
sınırlandırılması, taraflar anlaşabilirse antlaşma ile gerçekleştirilecektir. Antlaşma ol-

105 Article 12
1. Where the coasts o f two States arc opposite or adjacent to each other, neither o f the two States is
entitled, failing agreement between them to the contrary, to extend its territorial sea beyond the median
line every point o f which is equidistant from the nearest points on the baselines from which the breadth
o f the territorial seas o f each o f the two States is measured. The provisions o f this paragraph shall not
apply, however, where it is necessary by reason o f historic title or other special circumstances to delimit
the territorial seas o f the two States in a way which is at variance with this provision.
2. The line o f delimitation between the territorial seas o f two States lying opposite to each other or
adjacent to each other shall be marked on large-scale charts officially recognized by the coastal States.
106 Madde - 15 Sahilleri bitişik veya karşı karşıya olan devletler arasında karasularının sınırlandırılması
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 111

madiği zaman, “tarihsel haklar ya da öteki özel durumlar, başka türlü bir sınırlan­
dırma gerektirmiyorsa”, eşit uzaklık ilkesine göre yapılacaktır.
Antlaşma yokluğunda, eşit uzaklık yöntemi ile özel durumların gerektir­
diği yöntemler arasında birine üstünlük tanıyan herhangi bir genel kural yoktur.
Başka bir deyişle, kimi devletlerin ileri sürdüğünün aksine, sınırlandırmada eşit
uzaklık yönteminin ilkeyi ve özel durumların gerektirdiği yöntemlerin kural dişi­
liği oluşturduğu görüşü bugün genellikle reddedilmektedir. Özel durumlar kavra­
mının neleri kapsadığı konusunda ise genel bir tanıma rastlanmamaktadır. Ancak,
Uluslararası Hukuk Komisyonu, deniz hukukuna ilişkin raporunda bu kavramın
neleri kapsadığı konusunda birkaç örnek vermektedir. Bunlar, kıyının olağanüstü
nitelikteki biçimi, adaların varlığı ve ulaşım yollarının varlığıdır. Dolayısıyla her
somut duruma göre, başka özel durumların varlığının saptanması olanağı vardır.
Gerek 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi md. 15, gerek uluslararası yapıla-
geliş hukuku, sınırlandırma sırasında özel durumların varlığı söz konusu ise, ada­
lara kara ülkelerinden daha az etki tanımak ya da hiç etki tanımamak görüşünü
üstü kapalı bir biçimde benimsemiş görünmektedir.
Karasularının sınırlandırılmasına ilişkin 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi
md. 15 ve bu doğrultudaki örf ve âdet hukukuna dayanılarak; “yaşamaya elverişli
olmamak”, ve “ana karalara göre ortay hattın ters tarafında bulunmak” bu madde
kapsamında “özel koşul” olarak değerlendirilerek, Ege Denizi’nde bu özellikleri
taşıyan ada, adacık ve kayalıkların karasularının ana karalara göre daha az olaca­
ğı ya da hiç olmayacağı da düşünülebilir.

iki devletin sahilleri bitişik veya karşı karşıya olduğunda aralarında aksine Anlaşma olmadıkça,
bu devletlerden ne birinin ne de diğerinin kendi karasularını, bütün noktaları bu iki devletin her
birinin karasularının genişliğinin ölçülmeye başlandığı esas hatların en yakın noktalarından eşit
uzaklıkta bulunan orta hattın ötesine uzatmaya hakkı yoktur. Bununla beraber bu hüküm, tarihi
hakların veya diğer özel durumların varlığı nedeniyle, her iki devletin karasularının başka şekilde
sınırlandırılmasının gerekli olduğu durumlarda uygulanmaz.
112 CİHAT YAYC1

18. TÜRKİYE YUNANİSTAN’IN EGE’DE KARASULARINI 6 MİL’İN


ÜZERİNE ÇIKARMA TALEPLERİNİ KABUL ETMEYECEĞİNE DAİR
KARARLILIĞINI NE ZAMAN VE NASIL ORTAYA KOYMUŞTUR?
Bilindiği üzere TBMM, Yunanistan’ın karasularını genişletmesi duru­
munda, Türkiye’nin hayati hak ve menfaatlerinin korunacağına dair kararlılığını
08 Haziran 1995 tarihinde107dünya kamuoyuna aşağıdaki şekilde duyurmuştur.108
“Türkiye-Yunanistan arasında ortak deniz olan, Ege’deki dengeler;
24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış antlaşmasıyla kurulmuştur. O tarihte her
iki ülkenin karasuları 3 deniz mili olarak belirlenmişti. Bu durumda, milli hü­
kümranlık dışındaki açık deniz alanları Ege ’nin yüzde yetmişini oluşturmak­
taydı.
Yunanistan, 8 Ekim 1936 tarihinde karasularını 6 deniz miline çıkara­
rak Ege’nin yüzde 43,68’ini yani yaklaşık yarısını egemenliği altına almıştır.
Ancak, 1964 tarihinde 6 mile çıkarılan Ege’deki Türk karasuları ise, Ege’nin
yaklaşık yüzde 7’lik bölümünü kapsamaktadır. Eğenin yarısı halen açık deniz
alanı statüsünde bulunmaktadır.
Yunanistan, son olarak, Deniz Hukuku Sözleşmesinin, esas itibariyle
açık denizler ve okyanuslar için belirlenmiş bazı hükümlerinden yararlanarak,
karasularını 12 mile çıkarmak isteğini ortaya atmıştır. Bu durum gerçekleştiği
takdirde Yunanistan, Ege Denizi’nin yaklaşık yüzde 72’sini egemenliği altına
sokmuş olacaktır.
Bir yarımada olan Türkiye’nin, dünya denizlerine ve okyanuslarına Yu­
nan karasularından geçerek ulaşmasına yol açacak böyle bir durumu kabul
etmesi asla düşünülemez- Türkiye’nin, Ege’de hayati menfaatleri vardır.

TBM M 08 Haziran 1995 tarihinde Yunanistan tarafından karasularının genişletilmesi


durumunda böyle bir olasılık durumunda, Türkiye’nin hayati menfaatlerini muhafaza ve
müdafaa için, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne, askeri bakımdan gerekli görülecek olanlar da
dahil olmak üzere, tüm yetkilerin verilmesine ve bu durumunun Yunan ve dünya kamuoyuna
dostane duygularla duyurulmasına karar vermiştir.” şeklindeki açıklamayı oy birliği ile kabul
etmiştir.
Zamanın Sayın Cumhurbaşkanın da T B M M ’ye sunulan önergenin altında imzası
bulunmaktadır.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 113

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Yunanistan Hükümtinin Lozanla kurul­


muş dengeyi bozacak biçimde Ege9deki karasularım 6 milin ötesine çıkarma
kararı almayacağını ümit etmekle birlikte, böyle bir olasılık durumunda, Tür­
kiye9nin hayati menfaatlerini muhafaza ve müdafaa için Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetine, askerî bakımdan gerekli görülecek olanlar da dahil olmak üzere,
tüm yetkilerin verilmesine ve bu durumun Yunan ve dünya kamuoyuna dosta­
ne duygularla duyurulmasına karar vermiştir.99
Bunun bir “casus belli ” kararı ya da Anayasa’nın 92’nci maddesi çerçeve­
sinde bir savaş ilanı kararı olmadığı açıktır. Ancak uluslararası hukuktan kaynak­
lanan hak ve menfaatlerini korumak için her türlü tedbiri alacağını uluslararası
kamuoyuna önceden açıkça beyan etmiştir.
Askeri, ekonomik, siyasi, hukuki açıdan tazmin ve tahammül edilebilir ka­
yıplara neden olabilecek böyle bir durumu kabul etmeyeceğimiz konusundaki
kararlılığımızın devamı elbette hayatidir.
Türkiye’nin siyasi, askeri ve ekonomik açıdan gittikçe güçlendiği bu dö­
nemde hukuken haklı olan Türkiye’ye böyle bir dayatmada bulunması kabul edi­
lebilir ve uygulanabilir değildir.
Türkiye’nin Yunanistan’dan herhangi bir toprak vs. talebi yoktur an­
cak Yunanistan’ın sürekli Türkiye’den bir talebi vardır.
Karasuları sorunu diye bir sorun esasında Türkiye açısından yoktur. Türki­
ye bu durumdan rahatsız değildir. Karasuları kaplama alanında bir değişiklik, Ege
gibi bir dar denizde açık denizlerin Yunan egemenliğine geçmesi ve kıta sahanlığı
haklarımızın da gasp edilmesidir. Daha da önemlisi Lozan dengesinin aleyhimize
kendi rızamızla bozulmasıdır. Bunun diğer dengelerin bozulmasına kapı açması
ise kesindir. Bu “Pandoranın Kutusu”dur.
Ege’deki açık deniz oranını Lozan Antlaşmasından sonra hemen hemen en
yüksek oranda tutan bugünkü durumda, Ege’deki karasuları sorunu esas olarak
Yunanistan’ın sorunu olarak algılanmalıdır.
Yunanistan’ın öteden beri süregelen revizyonist politikası ve son dönemde
2017 yılından bu yana “aşam a aşa m a ka ra su la rım g en işle tm e ” söylemiyle açık­
114 CİHAT YAYCI

ça dile getirilen gayretlerinin geldiği nokta, Ekim 2018 ayında Yunanistan Dışişleri
Bakanı’nın istifası sonrasında yapılan açıklamalar neticesinde iyice açığa çıkmış,
Adriyatik ve İyon Denizi’nde son aşamaya gelindiği, Ege Denizi’nde ise Türki­
ye’nin nabzını ölçmek adına anakarada genişletmeye yönelik çalışmalar yapıldığı
anlaşılmıştır.10910
Devletimiz tarafından sergilenen kararlı tutum ve Yunanistan’daki iç siyasi
çekişmeler nedeniyle Yunanistan geri adım atmış gibi görünse de konunun yakın
zamanda tekrar gündeme taşınacağı açıktır.
19. YUNANLI AKADEMİSYENLER DAHİ YUNANİSTAN’IN KA­
RASULARINI 6 MİL’İN ÜZERİNE ÇIKARTMASININ TÜRKİYE’YE
HAKSIZLIK OLACAĞINI VE TÜRK GÖRÜŞLERİNİN HAKLILIĞINI
İFADE ETMİŞLER MİDİR?
Evet. Karasularının genişletilmesi halinde Türkiye’nin içine düşeceği hak-
kaniyetsiz durum, açık deniz koridorlarının ortadan kalkmasıyla üçüncü tarafların
haklarının etkileneceği ve bu bağlamda Yunan iddia ve taleplerinin uluslararası
hukuka aykırı olduğunun bizzat Yunan akademisyenler tarafından kaleme alınan
makalelerde dile getirilmesi dikkat çekicidir. Örnekleri aşağıda sunulmuştur.
- Karasularının genişletilmesi durumunda, Ege’yi kullanan devletler zarar­
sız geçiş kuralını ve bunun getirdiklerini uygulamak durumunda kalacaktır.110111
- Türkiye açık denize çıkış imkânını kaybedecektir. Akdeniz’den Karade­
niz’e geçiş için Yunan karasularında seyretmesi gerekecektir.112
- Deniz Hukuku Sözleşmesi ve bu sözleşmeden kaynaklanan teamül hukuku
karasularının 12 mil olması konusunda herhangi bir zorunluluk getirmemektedir.113

109 24 Ekim 2018 Tarihinde Efimerida Ton Sintakton Gazetesinin internet sitesinde yayınlanan
Prof. Aleksis Iraklidis imzalı makale 11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini gazetesinde Hristos
Rozakis imzasıyla yayınlanan makale.
11011 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan makale.
111 Bu ifade ile serbest geçişin ortadan kalkacağı belirtilmektedir.
112 24 Ekim 2018 tarihinde Efımerida Ton Sintakton gazetesini internet sitesinde yayınlanan Prof.
Aleksis Iraklidis imzasıyla yayınlanan makale.
113 11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan makale.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 115

- Karasularının 12 mile çıkartılması halinde Ege kapalı bir Yunan denizi


haline gelecektir.114
- Yunan çıkarları mevcut 6 mille rahatça karşılanmaktadır.115
- Karasularının genişletilmesi Türkiye’yi Ege bölgesinde tamamen mahsur
bırakarak çıkarlarını ciddi anlamda etkileyecektir.116
- Uluslararası hukuk ve uygulamalara bakıldığında, Ege gibi özel durum­
ların olduğu coğrafyalarda karasularının tek taraflı genişletilmesi yerine iki ülke
arasında anlaşma sağlanması veya yargı kurumuna başvurulması önerilmekte­
dir.117
- Komşu ülkenin veya diğer ülkelerin çıkarlarına zarar verecek tek taraflı
bir genişlemenin Deniz Hukuku Sözleşmesinin öngördüğü işbirliği ilkesine ve
BM Şartı’nın barış, güvenlik ve dostluk ilişkileriyle ilgili genel ilkelerine karşı
gelmektedir.118
- 6 milin üzerindeki her genişlemenin Türkiye’nin onayıyla ve Ege’yi Türk
denizciliğine ve uluslararası denizciliğe kapatmayacak şekilde gerçekleşmesi ge­
reklidir.119
- Genişleme Ege’yi Türk ve uluslararası denizciliğe kapatmamalıdır.120

114 24 Ekim 2018 tarihinde Efımerida Ton Sintakton gazetesini internet sitesinde yayınlanan
Prof. Aleksis Iraklidis imzalı makale.
115 24 Ekim 2018 tarihinde Efımerida Ton Sintakton gazetesinin internet sitesinde yayınlanan
Prof. Aleksis Iraklidis imzalı makale.
24 Ekim 2018 tarihinde Efımerida Ton Sintakton gazetesini internet sitesinde yayınlanan
Prof. Aleksis Iraklidis imzalı makale.
117 24 Ekim 2018 tarihinde Efımerida Ton Sintakton gazetesini internet sitesinde yayınlanan
Prof. Aleksis Iraklidis imzalı makale.
118 24 Ekim 2018 tarihinde Efımerida Ton Sintakton gazetesini internet sitesinde yayınlanan
Prof. Aleksis Iraklidis imzalı makale.
119 24 Ekim 2018 tarihinde Efımerida Ton Sintakton gazetesinin internet sitesinde yayınlanan
Prof. Aleksis Iraklidis imzalı makale.
120 24 Ekim 2018 tarihinde Efımerida Ton Sintakton gazetesinin internet sitesinde yayınlanan
Prof. Aleksis Iraklidis imzalı makale.
116 CİHAT YAYCI

- Karasularının genişletilmesi yalnız Türkiye’ye değil uluslararası denizci­


liğe de zarar verir.121
- Karasularının genişletilmesi halinde kıta sahanlığı sorunu bütünüyle Tür­
kiye aleyhine çözümlenecektir.122
20. SON DÖNEMDE YUNANLI YETKİLİLERİN, YUNANİSTAN’IN
KARASULARINI 6 MİL’İN ÜZERİNE ÇIKARTACAĞINA YÖNELİK
SÖYLEMLERİ VAR MIDIR?
Yunanistan’ın öteden beri süregelen revizyonist politikası ve 2017 yılından
bu yana “aşam a a şa m a ka ra su la rın ı g e n işle tm e ” söylemiyle açıkça dile getirilen
gayretlerinin geldiği nokta, Ekim 2018 ayında Yunanistan Dışişleri Bakam’nın
istifası sonrasında yapılan açıklamalar neticesinde iyice açığa çıkmış, Adriyatik
ve İyon Denizinde son aşamaya gelindiği, Ege Denizi’nde ise Türkiye’nin nab­
zını ölçmek adına Yunan anakarasında genişletmeye yönelik çalışmalar yapıldığı
anlaşılmıştır.
27 Aralık 2017 tarihinde, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos KOTZIAS
Yunan Devlet Televizyonu ERT’de yaptığı açıklamada;
a. Yunanistan’ın karasularını yavaş yavaş 6 milden 12 mile çıkarılacağını,
b. Bunun kendilerine uluslararası anlaşmalar ile verilmiş bir hak olduğu ve
bunu Türkiye ile tartışmayacaklarını,
c. Türkiye tarafından karasuları ile ilgili alınan “Casus Belli” kararının ta­
mamen hukuk dışı olduğunu,
ç. Karasularını 12 mile çıkarmaya İyon Denizi’nden başlayacaklarını,
d. Kıta sahanlığı sorununun çözümü ve münhasır ekonomik bölgelerin ila­
nı için karasularının belirlenmesinin önemli olduğunu ifade ettiği, açık kaynak­
larda123 yer almıştır.

121 24 Ekim 2018 tarihinde Efımerida Ton Sintakton gazetesi internet sitesinde yayınlanan
Prof. Aleksis Iraklidis imzalı makale.
122 24 Ekim 2018 tarihinde Efımerida Ton Sintakton gazetesinin internet sitesinde yayınlanan
Prof. Aleksis Iraklidis imzalı makale.
123 www.pronews.gr
Y U N A N İS T A N T A L E PL E R İ (E G E S O R U N L A R I) SO R U V E C E V A PL A R L A 117

Diğer taraftan, Yunan Dışişleri Bakanının bahse konu açıklamasını, Tür­


kiye için Doğu Akdeniz’deki en tehlikeli senaryoyu teşkil eden, “Yunanistan 'ın
Girit, Çoban (Kerpe), Kaşot, Rodos, M eis hattını esas alarak belirlediği ortay hat
üzerinde GKRY, M ısır ve Libya ile M EB sınırlandırm a anlaşması yapm ası " tezini
yansıtan sözde Seville haritasının ve Ege’de Türkiye’ye sadece 3 millik karasuyu
bırakan Ege haritasının önünde yapmış olması manidardır.

Fotoğraf 2-1
Seville Haritası Önünde Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos KOTZIAS.

Ayrıca, 27 Aralık 2017 “İsrail Desteği ile Adriyatik ve Girit’te 12 Mil”


konulu haberde;

“Yunan karasularının; kısm i olarak gerek İtalya ve A rn a vu tlu kla


paylaşılan deniz bölgelerinde, gerekse (daha sonra) Güney Girit'te geniş­
letilm esi m eselesinde resmi olarak harekete geçm eden önce, A B D ve İsra­
il'in m utlak desteğini sağlam ak için çalışıldığı, karasularının 12 m ile çı­
karılması hususundaki Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin hazır olduğu,
ancak Türkiye ile deniz sınırları sorunu nedeniyle karasularının her yerde
12 m ile çıkarılam ayacağı" belirtilmiştir.

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN, 7-8 Aralık 2017 tarih­


lerinde Yunanistan’a resmi bir ziyaret gerçekleştirmiş, Yunan Cumhurbaşkanı
Prokopis PAVLOPULOS ve Yunan Başbakanı Aleksis ÇİPRAS ile resmi temas­
larda bulunmuştur.
118 CİHAT YAYCI

Bu kapsamda, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın “L o ­


zan B arış A n tla şm a sın ın g ü n ce lle n m esi ”ni gündeme getirmesini müteakiben,
Yunan Cumhurbaşkanı ve Başbakanı tarafından;
a. Lozan Antlaşmasının, ikili ilişkileri ve sınırları belirlediği, ikili ilişkiler
açısından hiçbir boşluk bırakmayan, muğlak bölge taşımayan bir anlaşma oldu­
ğu, bunun tartışılacak, gözden geçirilecek bir antlaşma olduğuna inanmadıkları,
b. Lozan Antlaşmasının güncellenmesinin söz konusu olamayacağı açık
bir şekilde ifade edilmiştir.
Yunan Savunma Bakanı Panos KAMMENOS 01 Temmuz 2018 tarihinde
partisinin kongresinde yaptığı konuşmada da;
a. Yunan Silahlı Kuvvetlerinin krize rağmen yatırım yapmaya ve si­
lahlarını modernize etmeye devam ettiğini,
b. Bu sayede Yunanistan’ın, Arnavutluk, Mısır, İtalya ve GKRY ile
MEB’in belirlenmesi konusunda ilerlemeye hazır olduğunu,
c. Sadece MEB değil karasularının 12 mile çıkarılması için hazır ol­
dukları, böylece Yunanistan’ın büyüyeceği ve denizaltı zenginliklerinden pay
alacağı yeni bir dönemin başlayacağını ifade etmiştir.
21. YUNANİSTAN’IN KARASULARINI 6 MİL’İN ÜZERİNE ÇI­
KARTMA BAŞTA OLMAK ÜZERE DENİZ YETKİ ALANLARI PAY­
LAŞIMINDA TÜRKİYE’NİN HAKLARINI HİÇE SAYARAK KENDİ
LEHİNE ÇÖZMEK İÇİN TÜRKİYE KARŞITI İTTİFAK OLUŞTURMA
GAYRETLERİ VAR MIDIR?
Evet vardır. Özellikle, Yunanistan-GKRY İkilisinin içinde bulunduğu­
muz dönemde Ege ve Doğu Akdeniz’deki projelere AB, ABD, Fransa, İsrail,
Mısır ve Ürdün’ün yanı sıra üçüncü tarafları da dahil ederek Türkiye’ye
karşı bir ittifak oluşturmak ve Türkiye’yi bölgede yalnızlaştırarak kendi
egemenlik iddialarını uygulamak gayretinde olduğu, böylece Türkiye’yi hem
Ortadoğu’da hem de Doğu Akdeniz’de etkisizleştirmeye çalıştığı net bir şe­
kilde görülmektedir.
Y U N A N İS T A N T A LE PLE R İ (E G E S O R U N L A R I) SO R U V E C E V A PL A R L A 119

Türkiye ile ilişkilerinde yaşanan sorunları başta AB olmak üzere üçüncü


taraflara mal etme politikasını uzun zamandır sürdüren Yunanistan’ın Girit üze­
rinden ABD’nin bölgedeki varlık ve etkinliğini artırma girişimleri bilinmektedir.
Yunan petrol şirketinin İsrail MEB’inde işletme ruhsatları almasına rağmen Girit
batısındaki ruhsat sahalarına Amerikan firmalarının ortak edilmesi bu anlamda
dikkat çekicidir.

Harita 3-11
Sözde Seville Haritası Üzerinde Yunanistan ve GKRY’nin Ruhsat Sahalarını Gösteren Harita.

Bugüne kadar yaşanan gelişmeler, son dönemdeki haberler ve yapılan açık­


lamalar ile birlikte incelendiğinde Yunanistan’ın önümüzdeki dönemde Ege ve
Doğu Akdeniz’deki projelere A B’nin yanı sıra ABD ve İsrail’i de dahil ederek
Türkiye’ye karşı elini güçlendirmeyi hedeflediği anlaşılmaktadır.

Karasularının genişletilmesi konusunda aradığı siyasi desteği bulması an


meselesi olan Yunanistan’ın Adriyatik’ten başlayarak karasularını Ege ve
Akdeniz’de tedricen genişletmesi, Ege Denizi’nde karasularının genişletilmesi­
ne Türkiye tarafından yapılacak bir itirazda ise AB, ABD ve İsrail’e güvendiği
görülmektedir.
120 CİH A T YAYCI

Devletimiz tarafından sergilenen kararlı tutum ve Yunanistan’daki iç siyasi


çekişmeler nedeniyle Yunanistan geri adım atmış gibi görünse de konunun yakın
zamanda tekrar gündeme taşınacağı açıktır.

Harita 3-12
Yunanistan’ın Adriyatik’ten Başlayarak Karasulan’nı Ege ve Akdeniz’e Tedricen Genişletme
Politikasını Gösteren Harita.

Fotoğraf 2-2
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos KOTZIAS
ve Yunanistan Başbakanı Aleksis ÇİPRAS.
Y U N A N İS T A N T A L E PL E R İ (E G E S O R U N L A R I) S O R U V E C E V A P L A R L A 121

22. SON DÖNEMDE YUNANLI YETKİLİLERİN SÖYLEMLERİ


DE DİKKATE ALINARAK, KARASULARI SINIRLARI KONUSUNDA
YUNANİSTAN’A NE TEKLİF EDİLEBİLİR?
Ege Denizi’nde karasuları genişliklerinde bir değişikliğe gidilecekse,
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOGAN’ın 2018 yılında Atina ziyare­
ti esnasında Yunan Cumhurbaşkanı’nca sarf edilen “Lozan Antlaşm asının, ikili
ilişkileri ve sınırları belirlediği, bunun tartışılacak, gözden geçirilecek bir ant­
laşma olduğuna inanmadıkları ” ifadesine atıfla Lozan Antlaşması kapsamında
“WW”ye dönülerek her iki ülke için de Ege’de 3 millik karasuları genişliği­
nin uygulanmasının teklif edilmesi uygun olacaktır.

Harita 3-13
Ege Denizi’nde 3 Mil’e Göre Karasularını Gösteren Harita.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
GAYRİ ASKERİ STATÜDEKİ ADALARIN
ASKERİLEŞTİRİLMESİ VE SİLAHLANDIRILMASI SORUNU
1. GAYRİ ASKERİ STATÜDEKİ ADALAR (GASA) HANGİLERİDİR?

Gayri Askeri Statüdeki A dalar

S.Nu Türkçe İsmi A ntlaşm adaki İsmi

1 Taşo z Tasos

2 B o zb ab a A y a E v s tra tio s

3 İp s a ra P s a ra

4 S e m a d ir e k S e m o th ra ce

5 L im n i Lem n o s

6 M id illi M it y e le n e

7 S a k ız C h io s

8 A h ik e ry a N ic a r ia

9 S is a m Sam os

10 İs ta n b u ly a S ta m p a lia

11 Rodos Rhodes

12 H e rk e C a lk i

13 K e rp e S c a r p a n to

14 Çoban C asso s

15 İle k i P is c o p is (T ilo s )

16 İn c irli M is iro s (N is y ro s )

17 K e le m e z C a lim n o s

18 İle ry ö z L e ro s

19 B a tn o z P a tm o s

20 L ip s o L ip s o s

21 Söm beki S im i

22 İs ta n k ö y Cos

23 M e is C a s te llo r iz o

Tablo 1-1
Gayri Askeri Statüdeki Adaları Gösteren Tablo.
BO GAZÖNÜADALARI

IPSARA
SARUHAN ADALARI

SAKIZ

SİSAM
AHIKERYA

ILERYOZ MENTEŞE ADALARI


KOÇBABA /
İSTANKÖY
İSTANBULYA
İNCİRLİ
RODOS
KERPE

ÇOBAN

Harita 4-1
Ege’nin Doğusundaki Gayri Askeri Statüdeki Adalar.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 125

2. SÖZ KONUSU ADALARA “GAYRİ ASKERİ STATÜ” ŞARTI


HANGİ ANTLAŞMALARLA NE ZAMAN KONULMUŞTUR?
Bu adalar 1923 Lozan ve 1947 Paris Antlaşmaları ile Doğu Ege Adaları,
Oniki Ada ve Meis askerileştirilmemesi şartı ile Yunanistan’a devredilmiştir.

Taşoz, Bozbaba, İpsara Adaları


TAŞOZ 1914 Altı Büyük Devlet K aran ,
SEMADİREK 1923 Lozan Antlaşması Md.12
Çan
L1MN1 ismen Sayılan Boğazönü A daları
Y U N A N İS T A N 1914 Altı Büyük Devlet K ararı,
1923 Lozan Antlaşması M d.12,
BOZBA 1923 Lozan Boğazlar Sözleşmesi
M d .6

ism en Sayılan S aru h an A daları


1914 Altı Büyük Devlet K ararı,
IPSARA 1923 Lozan A ntlaşm ası
M d .1 2 .13

* ^ İsmen Sayılan Menteşe Adaları


* A T İN A ve Meis Adası,
SİSAM İ 1947 Paris Antlaşması
AH1KERYA Md.14/2 Ek XII D Paragrafı

LİPSO IVküğla
BATNOZ
İLER YOZ
KELEMEZ
İSTANKÖY
SÖMBEKİ
İSTANBULYA İNCİRLİ
ILEKI
MEİS
HERKE
RODOS

KERPE

ÇOBAN

Harita 4-2
Gayri Askeri Statüdeki Adalar.
126 CİHAT YAYCI

Uluslararası antlaşmalar, bu adaları üç kategoriye ayırmaktadır.


1. Yunan adaları Limni ve Semadirek ile Türk adaları İmroz ve Bozcaa­
da. Bu “Boğazönü” adaları Boğazlarla birlikte, Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin
4’üncü maddesiyle askerden arındırılmıştır.
2. Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adlı Yunan adaları. Bunlar Lozan Barış
Antlaşması’mn 13’üncü maddesi gereğince ülkelerinde ancak polis ve jandarma
kuvveti bulunabilecek, deniz üssü ve istihdam kurmanın yasak olduğu adalardır.
3. Oniki ada, sayıları aslında 14 olan bu adalar da 1947 Paris Antlaşma
sı’yla İtalya’dan alınıp Yunanistan’a verilmiş adalar olup, aynı antlaşmanın
14’üncü maddesine göre üzerlerinde ancak asayişi sağlayacak kadar kuvvet bu­
lundurulabilir.
3. GASA’LARIN ULUSLARARASI HUKUK KAPSAMINDAKİ YA­
SAL ÇERÇEVESİ VE ZEMİNİ NEDİR?
Yunan egemenliğindeki Ege Adalarının gayri askeri statüsü,
13 Şubat 1914 Tarihli Altı Büyük Devlet Kararı, 23 Temmuz 1923 Lozan Barış
Antlaşması124 ve 1947 Paris Barış Antlaşması ile belirlenmiştir.
Süfera Konferansında, Altı Büyük Devletin (Almanya, Avusturya-Maca-
ristan, İtalya, Rusya, Fransa, İngiltere) ortak kararı olarak; Gökçeada, Bozcaa­
da ve Meis Adası Türkiye’ye iade edilmiş, 13 Şubat 1914 tarihi itibariyle Yuna­
nistan’ın işgali altındaki diğer adalar125 ise, Osmanlı ülkesiyle adalar arasındaki
kaçakçılığı önlemek üzere alınacak tedbirlerin dışında Yunan Hükümeti’nin
tahkimat yapmaması ve adaları bahri veya askeri amaçla kullanmaması ko­
nusunda kendilerine ve Türkiye’ye yeterli garanti vermesi şartıyla, Yunanis­
tan’a verilmiştir.

124 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması Türkiye ile İngiltere, Fransa, İtalya,
Yunanistan, Romanya, Sırp-Hırvat-Sloven devleti arasında imzalanmıştır.
1912 yılında, I.Balkan Savaşı sırasında Yunanistan; Osmanlı hakimiyetindeki Bozcaada,
Limni, Taşoz, Gökçeada, Bozbaba (Evstratios), Semadirek, İpsara (Psara), Ahikerya (İkaria) Sakız
ve Midilli Adalarını, 1913 yılında II.Balkan Savaşı sırasında da Sisam A dası’nı işgal etmiştir.
Böylece Osmanlı egemenliğinde bulunan adalardan bir kısmı İtalya’nın, bir kısmı da Yunanistan’ ın
işgali altına girmiştir.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 127

Müteakiben, 1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşması, İtalyan ve


Yunan işgali altında bulunan Ege Adalarının hukuki statüsüne açıklık getirmiştir.
Bu kapsamda;
a. Trablusgarp savaşında İtalya tarafından işgal edilmiş olan Menteşe Ada­
ları, Lozan Barış Antlaşması 15’inci md. ile İtalyan’lara bırakılmıştır.
b. Lozan Barış Antlaşması 12’inci md. ile Altı Büyük Devlet Kararı teyit
edilmiştir.
c. Lozan Barış Antlaşması 13 ’üncü md. ile Midilli, Sakız, Sisam ve Ahiker-
ya Adalarında (Saruhan Adaları) “Yunan askeri kuvvetleri, askerlik hizmetine
çağrılmış ve bulundukları yerde eğitilebilecek normal asker sayısından çok
olmayacağı gibi, jandarma ve polis kuvvetleri de bütün Yunan ülkesindeki
jandarma ve polis kuvvetlerine orantılı bir sayıda kalacak" şekilde adaların
gayri askeri statüsünü yeniden düzenlemiştir.
ç. Lozan Barış Antlaşması Ek Boğazlar Sözleşmesinin 3, 4 ve 6’ncı md.
ile Limni ve Semadirek Adalarının (Boğazönü Adaları) gayri askeri statüsü dü­
zenlenmiştir.126 Ayrıca, Lozan Barış Antlaşması Ek Boğazlar Sözleşmesi ile
Türk egemenliğinde bırakılan Bozcaada, Gökçeada ve Tavşan Adaları için
de askersizleştirilmiş bir statü oluşturulmuş ancak 1936 Montrö Boğazlar
Sözleşmesi ile bu duruma son verilmiştir.
İkinci Dünya Savaşının ardından, 10 Şubat 1947’de imzalanan Paris Barış
Antlaşması, Menteşe Adalarının hukuki statülerine yeni düzenlemeler getirmiştir.
Türkiye’nin taraf olmadığı bu antlaşmanın 14’üncü md. si gereğince, Lozan Barış
Antlaşması 15’inci md. ile İtalyan’lara verilen Adalar silahsızlandırılmış olma­
ları şartıyla Yunanistan’a devredilmiştir. Paris Barış Antlaşması 13’üncü Eki’nin
D paragrafında127 gayri askeri statünün tarifi de aşağıdaki gibi yapılmış;

126 Lozan Boğazlar Sözleşmesi ile Türk egemenliğinde bırakılan Bozcaada, Gökçeada ve Tavşan
Adaları için de gayri askeri bir statü oluşturulmuş, ancak 1936 Montrö Sözleşmesiyle bu durum
sona ermiştir.
127 “ Treaty o f Peace with Italy” signed at Paris, February 10, 1947, paragraph “ D” o f Annex XIII
o f the Treaty Section V - Greece (special clauses) definition o f the terms “ Demilitarisation” and
“ Demilitarised” (See Articles 11,14, 49 and Article 3 o f Annex V) for the purpose o f the present
Treaty, the terms “ Demilitarisation” and “ Demilitarised” Shall be deemed to prohibit, in the territory
128 CİHAT YAYCI

“B u an tla şm a bakım ından, “a sk e rsizle ş tirm e ” ve “a skersizleştirilm iş ’’


terim lerinin, ilg ili ülkede ve karasularında, bütün deniz, kara ve a skeri ha va te­
sislerini, tah kim lerin i ve silahlarını, y a p a y kara, d en iz ve hava engellerini; kara,
deniz ve hava birliklerinin ko n u şla n d ırılm a sı, sü re kli ve g eç ic i o la ra k k o n a k la ­
m alarını; herh a n g i b ir biçim d e a skeri eğ itim i ve sa v a ş m alzem elerin in üretim ini
ya sa kla d ığ ı ka b u l ed ilecek tir B u (hüküm ), sa yı itib a riy le iç g ö revleri y a p m a k la
sınıflandırılm ış ve b ir kişi tarafından ta şın a b ilen ve ku lla n ıla b ilen sila h la rla d o ­
natılm ış iç g ü v e n lik p erso n e lin i ve bu p erso n e lin g e re k li a skeri eğ itim in i y a s a k ­
lamaz.

ve 14’üncü madde ile İtalya’nın egemenliğini Yunanistan’a bıraktığı; Stam-


palia (Astropalia), Rhodes (Rhodos), Calki (Kharki), Scarpanto, Cassos (Casso),
Piscopis (Tilos), Misiros (Nisiros), Calimnos (Kalymnos), Leros, Patmos, Lipsos
(Lipso), Simi (Symi), Cos (Kos) ve Castellorizo ve bitişik adacıkların askersiz-
leştirileceği ve öyle kalacağı düzenlenmiştir.128
Yukarıda anlatılan bu süreç, “g a y ri a sk eri sta tü d ek i E g e A d a la rın ın ” ulus­
lararası hukuk kapsamındaki yasal çerçevesini ve zeminini oluşturmaktadır.

and territorial waters concerned, all naval, military and military air installations, fortications
and their armaments, artificial military, naval and air obstacles; the basing or the permanent or
temporary stationing o f military, naval and military air units; military training in any form; and
the production o f war material. This does not prohibit internal security o f personnel restricted in
number to meeting tasks o f an internal character and equipped with weapons which can be carried
and operated by one person, and the necessary military training o f such personnel.
“ Treaty o f Peace with Italy” signed at Paris, February 10, 1947, Article 14
“ 1.Italy hereby cedes to Greece in full sovereignty the Dodecanese Islands indicated hereafter,
namely Stampalia (Astropalia), Rhodes (Rhodos), Calki (Kharki), Scarpanto, C assos (Casso),
Piscopis (Tilos), Misiros (Nisiros), Calimnos (Kalymnos), Leros, Patmos, Lipsos (Lipso), Simi
(Symi), Cos (Kos) and Castellorizo, as well as the adjacent islets.
2. These islands shall be and shall remain demilitarised.
3. The procedure and the technical conditions governing the transfer o f these islands to Greece
will be determined by agreement between the government o f the United Kingdom and Greece and
arrangements shall be made for the withdrawal o f foreign troops not later than 90 days from the
coming into force o f the present Treaty.”
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 129

4. EGE ADALARININ GAYRİ ASKERİ STATÜSÜNÜN TANIMI


VE ESASLARI NEDİR?
Adaların gayri askeri statü altına konulmuş olmasının temelinde, bu ada­
ların Türkiye’ye yakınlıkları ve dolayısıyla Türkiye’nin güvenliği bakımın­
dan arz ettikleri önem yatmaktadır. Türkiye’nin güvenliği esastır.
Adalar üzerindeki Yunan egemenliği ile Türkiye’nin güvenlik endişe­
leri ancak adaların gayri askeri statü altına konulmaları ile dengelenmiştir.
1923 Lozan Barış Antlaşması konferans tutanak ve belgeleri incelendi­
ğinde; “Uzmanlar Alt-Komisyonun 29 Kasım 1922 tarihinde gerçekleştirdiği
oturum sırasında, adaların gayri askeri statüsü ile ilgili olarak temel öğenin
Türkiye9hin güvenliği olduğu ve Türk heyeti tarafından bu adalarda hiçbir
kara ya da deniz uçağı, havacılığa yarayacak hiçbir tesis bulundurulmaması
konusunda 13füncü maddeye bir çekince”'29 konulmuş olduğu görülmektedir.
Yine Lozan Konferansı esnasında Lord CURZON tarafından, adaların
Türkiye’ye karşı yöneltilecek saldırılarda kara, deniz ve hava üssü olarak
kullanılmayacak biçimde askerden arındırılacağına ilişkin kesin hükümle­
rin anlaşma metnine de dahil edildiği ifade edilmiştir.130
İkinci Dünya Savaşının ardından, Türkiye’nin taraf olmadığı
10 Şubat 1947’de imzalanan Paris Barış Antlaşmasının 13’üncü Eki’nin D
paragrafında131 gayri askeri statünün tarifi de aşağıdaki gibi yapılmıştır;

Hüseyin PAZARCI, Doğu Ege Adalarının Askerden Arındırılmış Statüsü,


Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları: 550, Ankara-1986. 12-16
“ 29 Kasım 1922 tarihinde gerçekleştirilen oturum sırasında, Türk heyeti tarafından Lozan
Antlaşmasının 13’üncü maddesine çekince konulmuştur.”
110 Seha L. Meray (Çev.), “ Lozan Barış Konferansı, Tutanaklar Belgeler ”, Tk.T, C. 1, K. 2,
Ankara 1970.
“ Treaty o f Peace with Italy” Signed at Paris February 10, 1947 paragraph “ D” o f Annex
XIII o f the Treaty Section V - Greece (special clauses) definition o f the terms “ Demilitarisation”
And “ Demilitarised” for the purpose o f the present treaty, the terms “ Demilitarisation” and
“ Demilitarised” shall be deemed to prohibit, in the territory and territorial waters concerned, all
naval, military and military air installations, fortications and their armaments, artificial military,
130 CİHAT YAYCI

“B u an tla şm a bakım ından, “a sk e rsizle ş tirm e ” ve “a skersizleştirilm iş ”


terim lerinin, ilgili ülkede ve karasularında, bütün deniz, kara ve a skeri hava te­
sislerini, tah kim lerin i ve silahlarını, y a p a y kara, d en iz ve hava engellerini; kara,
deniz ve hava birliklerinin ko n u şlandırılm ası, sü re kli ve g e ç ic i o la ra k ko n a k la ­
m alarını; herh a n g i b ir biçim d e a skeri eğ itim i ve sa v a ş m a lzem elerin in üretim in i
ya sa kla d ığ ı ka b u l edilecek tir Bu (hüküm), sayı itibariyle iç görevlen yapmakla
sınıflandırılmış ve bir kişi tarafından taşınabilen ve kullanılabilen silahlarla
donatılmış iç güvenlik personelini ve bu personelin gerekli askeri eğitimini ya­
saklamaz- ”
Bu gayri askeri statü; kesin bir biçimde bunlar üzerinde Kara, Deniz ve
Hava Kuvvetlerine ilişkin tahkimat/istihkam/üs tesis ile iç güvenlik kuvvetleri-
ninkiler hariç olmak üzere, her türlü silah konuşlanmasını, tatbikat/eğitim dâhil
askeri uçakların değişik amaçlı her türlü uçuşunu, transit geçişini, daimi/geçici
konuşlanmasını yasaklamaktadır.
Adaların, “G ayri A ske ri Statüsü ” karasal kısımlarının yanı sıra karasuları
ve hava sahasını da içermektedir.
5. GAYRİ ASKERİ STATÜ İLE ASKERSİZLEŞTİRME AYNI
ESASLARI MI İFADE EDER?
Ege’deki adaların statüsünün “g a y ri a sk eri ” yerine “sila h sızla n d ırılm ış ’’
olarak tanımlanmasına ilişkin olarak;
- Gerek “L ozan A nla şm a sı ” ve gerekse “P a ris B arış A n la şm a sı ’nda statü­
nün tarifi için “demilitarized” teriminin kullanıldığı, “silahsızlandırılmış” ifadesi­
nin bu terimin manasını karşılamadığı,
“Sila h sızla n d ırılm ış ” teriminin kullanılmasının, örneğin; adaları ziyaret
eden ve üzerinde silah bulunmayan ancak, harp gemisi statüsündeki unsurların

naval and air obstacles; the basing or the permanent or temporary stationing o f military, naval and
military air units; military training in any form; and the production o f war material. This does not
prohibit internal security o f personnel restricted in number to meeting tasks o f an internal character
and equipped with weapons which can be carried and operated by one person, and the necessary
military training o f such personnel.
Y U N A N İS T A N T A L E PL E R İ (E G E S O R U N L A R I) SO R U V E C E V A PL A R L A 131

gayri askeri statüyü ihlal etmediği gibi bir algıya yol açtığı, silahsız uçuş yapıla­
cağı gerekçesi ile askeri uçaklar ve üst uçuşlar için de benzer bir algının oluşma­
sına yol açabileceği,

- Bu suretle rutin bir uygulama haline dönüşerek uluslararası antlaşmaların


geçerliliğinin sorgulanmasına neden olabileceği değerlendirilmektedir.

6. YUNANİSTAN GASA’LARIN STATÜSÜNÜ MUHAFAZA ETMEKTE


MİDİR?
Hayır. Yunanistan 1960’h yıllardan bu yana adaları askerileştirmektedir.
Gayri askeri statüde olan 23 adadan 16’sının (aşağıdaki tabloda kırmızı renkli
olarak yazılanlar) halen bu statüsü ihlal edilmiş durumda olduğu açık kaynaklar­
daki haberlerden anlaşılmaktadır.
S.NU. TÜRKÇE İSMİ ANTLAŞMADAKİ İSMİ
1 TAŞOZ TASOS
2 BOZBABA AYA EVSTRATİOS
3. İPSARA PSARA
4. SEMADİREK SEMOTHRACE
5. LİMNİ LEMNOS
6. MİDİLLİ MİTYELENE
7. SAKIZ CHİOS
8. AHİKERYA NİCARİA
iJfol
9. SAMC
slsAt 1
10. tSTANBULYA STAM[PALI A
11. RODOS RHOI'İFS
12. HERKE t

13. KERPE
14. ÇOBAN
15. ILEKI PİSCOPt (TİI.OS)
16. İNCİRLİ MİSİROS (NİSYROS)
17. KELEMEZ CALİMNOS "X
18. İl, ERYOZ___ _ _ LEROS
19. BATNOZ PATMOS
20. LİPSO LİPSOS
21. SÖMBEKİ SİMİv
22. | İST A N K Ö Y |pL cos
'" -----------
23. * CASTELLORİZO
MHIS "
Tablo 1-2
Gayri Askeri Statüdeki Adaların İhlal Durumunu Gösteren Tablo.
132 CİHAT YAYCI

1960 sonrasında Ege Denizi üzerindeki adalarda taraflar arasında egemen­


lik, denetim ve güvenliği sağlamaya yönelik anlaşmazlık başlamıştır. Yunanistan,
askeri amaçlarla da kullanılabilecek havaalanı ve diğer tesislerin ilkini 1952’de
Leros Adasında kurmuştur. Ancak, Yunan adalarının, 1974’ten sonra hızlanarak
askerileştirdiği ve silahlandırıldığını kabul etmek uygun olacaktır.
7. YUNANİSTAN’IN ADALARIN GAYRİ ASKERİ STATÜSÜ HAR­
KINDAKİ GÖRÜŞLERİ NEDİR?
Yunanistan’a göre, antlaşmalar yapıldığı sıradaki koşullar köklü biçimde
değişmiştir (rebus sic stantibus), dolayısıyla adalar üzerindeki sınırlama ortadan
kalkmıştır. (Ayrıca Boğazları silahtan arındıran Boğazlar rejimini düzenleyen Lo­
zan Sözleşmesi’nin yerine 1936 Montreux Antlaşması geçmiş ve Boğazlar tekrar
silahlandırılmıştır. 1923 Lozan Boğazlar Sözleşmesi tamamen sona ermiştir. Bo­
ğazlar tekrar silahlandırıldığı için, bu sistemin bir parçası olan adalar da silahlan­
dırılabilir.
8. YUNANİSTAN’IN, ADALARIN GAYRİ ASKERİ STATÜSÜ
HARKINDAKİ GÖRÜŞLERİNE KARŞI TÜRKİYE’NİN GÖRÜŞÜ NEDİR?
Türkiye’ye göre ise Montreux’den Boğazönü adalarının silahlandırılabile­
ceği şeklinde bir anlam çıkarılamayacağı, çıkarılsa bile, Lozan Barış Antlaşma­
sının 12. maddesi vardır. Bu madde, anılan adaların 1914’te silahsızlandırıldığını
doğrulamaktadır. Yunanistan, ayrıca, Türkiye’nin 1947 Paris Antlaşması’na taraf
olmadığını, bu nedenle de hak ve yükümlülükler doğurmadığını iddia etmekte­
dir. Türkiye ise, her ne kadar taraf olmasa da, Paris Antlaşmasının bir “o b je k tif
sta tü ” yarattığını (ayrıca Lozan Antlaşmasının 16’ncı maddesi gereğince de) bu
nedenle de kendisini ilgilendirdiğini belirtmektedir.
9. YUNANİSTAN’IN GAS A’LARIN STATÜSÜNÜ AYRICA HANGİ
YÖNTEMLERLE BOZMAKTADIR?
Daha önce de bahsedildiği gibi adaların gayri askeri statüsü karasal kısım­
larının yanı sıra karasuları ve hava sahasını da içermektedir. Ayrıca savaş gemi­
lerinin zaruret hali hariç her türlü liman ziyareti adaların gayri askeri statüsünü
ihlal etmektedir. Özellikle son dönemde Yunanistan’ın gayri askeri statü ihlalle­
rinde artış görülmekte, başta Rodos olmak üzere üçüncü ülkelerin liman ziyaret­
leri dikkat çekmektedir.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 133

Bunun yanı sıra; Yunanistan tarafından askerî uçakların hava yolu rotala­
rını kullanarak yaptıkları üst geçişler ve nato görevleri bahane edilerek adaların
hava sahasındaki gayri askerî statüsü ihlâl edilmektedir, [d ü zen siz g ö ç ile m ü ca ­
d ele (F R O N T E X ), N A T O tatbikatları (R am stein Guard, N e xu s A ce) vb.]

10. EGE’DEKİ GASA’LARA BENZER STATÜDE DÜNYADA


BAŞKA ADA VE BÖLGELER VAR MIDIR?
Gayri askeri statü yalnızca Ege Adalarına mahsus olmayıp üs tesisi, tah­
kim, harp gemilerinin ziyareti gibi benzer kısıtlamalar Svalbard ve Aaland için de
antlaşmalarla oluşturulmuştur.

9 Şubat 1920 tarihli Svalbard (Spitzbergen) antlaşmasının dokuzuncu


maddesinde Ege’deki duruma benzer bir statü kurularak, adaların askeri amaçlar­
la kullanılması, deniz üslerinin kurulması ve tahkim edilmesi yasaklanmaktadır.
Yalnızca Finlandiya Aaland üzerinden askeri uçuş yapabilmektedir.

Harita 4-3, Svalbard (Norveç)

''M
Kvıtoya
Nordaurdandet

Ny-Alcsurd

Prim Spitsbergen ' %


Haris V > Y Ka'ig K um
Fnrfanet __
■ ,, , Land
* ^ B e n tn U o y e
Lcngyoarbyar

- v ■ ■ Barents
Belhunö -*■ Sca
v Jr
Greenland ^
Sea \ > -;•«

Harita 4-4
Svalbard ve Aaland Adalarında da Gayri Askeri Statü Uygulanmaktadu
Sadece (Finlandiya) Aaland Üzerinden Askeri Uçuş Yapabilmektedir.
134 CİHAT YAYCI

Harita 4-5
Aaland (Finlandiya), Svalbard ve Aaland Adalarında da Gayri Askeri Statü
Uygulanmaktadır. Sadece Finlandiya, Aaland Üzerinden Askeri Uçuş Yapabilmektedir.

11. YUNANİSTAN’IN ADALARIN GAYRİ ASKERİ STATÜSÜNÜ BOZ­


DUĞU BU DURUM 1923 LOZAN VE 1947 PARİS BARIŞ ANTLAŞMASINDA
BELİRTİLEN EGEMENLİK DEVİR ŞARTINI ORTADAN KALDIRIR MI?
Kanaatimce evet. Zira bu adalar gayri askeri statüde kalmak şartı ile Yuna­
nistan’a devredilmiştir. Bu şartın gereği yerine getirilmez ise egemenlik devri de
tartışmalı hale gelmiş demektir.

Bu süreçte; gayri askeri statüdeki adalara yapılan tahkimatın yanı sıra bu


adalara ziyarette bulunan yabancı savaş gemilerinin ve askerî nitelik taşıyan hava
araçlarının da bu adalar üzerindeki uçuşların da gayri askerî statüyü ihlal ettiğinin
uluslararası kamuoyu ve muhataplara net bir şekilde ifade edilmesi önemlidir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

KITA SAHANLIĞI SORUNU


1. KITA SAHANLIĞI NEDİR?
Kısaca kıyı devletinin kara ülkesinin deniz altında süren doğal uzantısıdır.
Kıta Sahanlığı ilk defa 1945 yılında Truman’ın bildirisiyle ortaya çıkmış ve çok
kısa bir zamanda benimsenmiştir. Hatta bir örf ve âdet kuralı olduğu kabul edil­
miştir.

Kıyı devleti buradaki hakları,” ilana gerek olmaksızın” fiilen ve başlangıç­


tan itibaren kullanır.

Denize kıyısı olan her devlet, kıta sahanlığına sahiptir. Kıta eşiğinin doğal
uzantısının dış kenarına kadardır. 200 mile ulaşmıyorsa 200 mile tamamlanır.
Kıta uzantısı 200 milden fazla bir genişlikte ise kıta sahanlığı üzerindeki haklar
sınırsız değildir; 350 mile veya 2500 metre derinlikten öteye 100 deniz milini
aşmaması koşulu vardır.

Şekil 4-1
Kıta Sahanlığı.
138 CİHAT YAYC1

2. KITA SAHANLIĞI SINIRLANDIRILMASI NASIL YAPILIR?


1982 BMDHS Sözleşmesi’ne baktığımız zaman kıyıları karşı karşıya ve
yan yana olan devletlere ait kıta sahanlığının sınırlanması meselesinde, temel fel­
sefesi itibariyle karasularınn sınırlandırılması ile aynı hususlar kabul edilmiştir.
Ülkeleri yan yana olan devletler arasında sınır, her noktası her devletin
karasularının esas hattının en yakın noktasına eşit uzaklıkta bulunan hat yani orta
hat esas alınarak çizilir.
3. KIYI DEVLETİNİN KITA SAHANLIĞINDA YETKİLERİ NE­
LERDİR?
Kıyı devletinin, kara ülkesinin deniz altındaki doğal bir uzantısı olan kıta
sahanlığındaki yetkilerinin varlık nedeni, kara ülkesindeki egemenlik hakkıdır.
Her ne amaçla olursa olsun, kıta sahanlığında kuyu açmak kıyı devletinin izne
bağlıdır. Münhasır ekonomik bölge kavramı kabul edildiği için 200 mil genişlik­
teki bir alan içerisinde kıta sahanlığına ek olarak eğer o devlet tarafından münha­
sır ekonomik bölge kabul edilmişse ekonomik bölge hakları da kullanılabilmek­
tedir.
Kıta sahanlığı alanı içinde diğer devletlerin yararlandığı açık deniz serbes­
tlerinden biri, kablo ve boru döşeme hakkıdır. Kıyı devletinin kıta sahanlığının
araştırılması ve doğal kaynakların işletilmesi yetkisi, petrol borularının neden
olduğu kirlenmenin önlenmesi, azaltılması ve kontrolü için makul önlemleri alma
hakkına tabi olarak vardır. Kablo, boru döşeme hakkında kullanılacak boruların
biçimi ve döşenmesi, kıyı devletinin izni alınarak saptanır.
4. TÜRKİYE’DE KITA SAHANLIĞI UYGULAMASI NASILDIR?
Türk kıta sahanlığının ölçülerinin ne olduğu hakkında yasalarımızda açık
bir hüküm görülmemektedir.
Ancak, 1702 sayılı Petrol Reformu Kanunu, iç sular ve karasuları ile ulus­
lararası antlaşmalara veya örf ve adet kurallarına göre petrol çıkarılması amacıyla
Türkiye’nin tasarruf edebileceği kara suları dışındaki kıta sahanlığını da Türkiye
ülkesine dahil etmektedir.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 139

1702 sayılı Kanun, Türkiye’nin kıta sahanlığı sınırlarının, nerelere kadar


uzandığını açıkça belirlemediği gibi kıta sahanlığı üzerindeki haklarının kapsa­
mını da tam olarak belirlenememiştir.
5. KITA SAHANLIĞI UYUŞMAZLIĞININ ORTAYA ÇIKIŞI VE
GELİŞİMİ SÜRECİ NASILDIR?
Yunanistan hükümeti Ege Denizi’nde ilk petrol arama çalışmalarını 1961
yılında jeofizik araştırmaları ile başlamıştır. 1968-1972 yılları arasında da çok
uluslu şirketlere Kuzey, Orta ve Güney Ege’de araştırma ve işletme ruhsatları
vermiştir. Bu dönemde, Uluslararası Deniz Hukukuna ilişkin çok sayıda uyuş­
mazlık henüz netleşmemiş (unclear) ve II.B.M.D.H.S. Karasuları genişliği ko­
nusuna açıklık getirememiş ise de 1958 Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi’ne
müteakip, çok sayıda denize kıyısı olan devlet “K ıta Sahanlığı ” tesis etmiştir. Bu
çerçevede, Yunanistan da, 1972 yılında taraf olduğu 1958 Cenevre Kıta Sahanlığı
Sözleşmesi’ne dayanarak, muğlak ifadelerle de olsa, “K ıta S a h a n lığ ın ın b elir­
lendiği P etro l K anunu ” nu çıkarmıştır. Bu dönemde Yunanistan adaların da Kıta
Sahanlığı olduğunu iddia ederek, buna yönelik iç hukuk düzenlemeleri yapmış;
bu kapsamda 1969 yılında, çok uluslu şirketlere araştırma ve işletme ruhsatları
verilmesinin doğurduğu ihtiyaç nedeniyle, denizaltı kaynaklarının araştırılma­
sı ve işletilmesine ilişkin bir Kararname (Decree-Law) çıkarmıştır. Buna göre
Yunanistan, Ege Denizi Kıta Sahanlığı sınırlandırılmasında, Türk Kıta Sahanlığı
üzerinde bulunan Yunan adalarının, Anadolu ana kıtasına esas alınması gerektiği­
ni iddia etmeye başlamıştır.
1973 yılında Yunanistan’ın araştırmaları sonucu Taşoz Adası açık­
larındaki işletilebilir geniş petrol yatakları bulunması ihtimali ile yine bu
dönemde ortaya çıkan petrol krizi ve bu nedenle yükselen petrol fiyatla­
rı, iki devletin dikkatlerini zengin petrol yataklarına çekmiş, bu bölge­
de yapılacak araştırmaları cazip hale getirmiştir. Diğer yandan, Yunanis­
tan konuya ilişkin milli mevzuatını da geliştirmeye başlamış; bu kapsamda,
1974 yılında yürürlüğe giren Maden Kanununu 5 Ekim 1973 yılında, 1959 tarih­
li Petrol Kanununu yürürlükten kaldıran ve 1969 tarihli Kararnamenin ana hat­
larını muhafaza eden “A ra ştırm a ve işle tm e y e ilişkin H idrokarbon K a n u n u ”nu
da 12 Kasım 1976 yılında yasalaştırmıştır.
140 CİHAT YAYCI

Türkiye ise, Yunanistan’ın bölgede yoğunlaştırdığı bu faaliyetlerine kar­


şılık, 18 Ekim 1973 tarihinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (T.P.A.O)’ya
Ege Denizi’nde Türk Karasuları dışında ve Ege’de saptanan ortay hattın doğu­
sundaki Kıta Sahanlığında bulunan bölgelerle ilgili 27 adet petrol arama ruhsatı
vermiştir. Anadolu ve Trakya sahillerine yakın ve Yunanistan’a ait olan Sema-
direk, Limni, Midilli, Sakız, Bozbaba, Sisam, İpsara ve Antiipsara adalarının
6 mil genişliğindeki Karasuları dışında kalan adalar arasındaki, hatta bu adaların
Yunanistan ana kıtasına bakan taraflardaki alanı kapsayan bu araştırma ruhsatları
verme işlemini Yunanistan, bu alanların 1958 Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi
uyarınca, adaların Kıta Sahanlığına girdiğini ileri sürerek, 7 Şubat 1974 tarihli
nota ile protesto etmiş ve bu alanlardaki egemen haklarının saklı olduğunu, ada­
ların deniz yatağı ile deniz yatağı altında Yunanistan’ın hükümranlık haklarının
bulunduğunu bildirmiştir.
Yunanistan’ın 7 Şubat 1974 tarihli notasına Türkiye’nin vermiş olduğu
27 Şubat 1974 tarihli cevabi notada, T.P.A.O.’ya araştırma izinleri verilmeden
önce uluslararası hukuk kuralları ve yasal koşulların dikkatle incelendiği, 1958
Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi ve Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı sorununa
ilişkin Uluslararası Adalet Divanı (U.A.D).’nm 1969 tarihli Kararının dikkate
alındığı belirtilmiştir.
İki devlet arasında meydana gelen bu nota değişimlerinden, taraflar karşı­
lıklı olarak birbirlerinin tutumlarını öğrenmişlerdir. Özetle; Türkiye’nin temelde
“do ğ a l uzantı ” ilkesine dayanarak, iki devletin anakaraları arasında bir sınırlan­
dırma yapılması ve belirlenecek bu çizginin doğusunda kalan adalara yalnızca
Karasuları tanınması tezine karşı,
Yunanistan ise, en doğudaki adaları ile Türkiye ana kıtası arasında “eşit
uzaklık " ilkesine göre bir sınırlandırmanın gerçekleştirilmesi tezini ileri sürmüş­
tür.
Diğer yandan Türkiye, Ege’deki kararlılığını göstermek maksadıyla,
29 Mayıs 1974 tarihinde TCG ÇANDARL1 gemisini sismik çalışmalar yapmak
üzere Ege Denizi’ne çıkarmış ve 02 Mayıs 1974 tarihinde T.P.A.O.’ya yeni bir
petrol arama ruhsatı vermiştir. Ayrıca, Türkiye Uluslararası Hukuk çerçevesinde
hareket ettiğini göstermek bakımından, 5 Haziran 1974 tarihinde Yunanistan’a
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 141

verdiği cevabi nota ile Ege Denizi Kıta Sahanlığı sorununa uluslararası hukuk ku­
ralları çerçevesinde çözüm bulunabilmesi için, Yunanistan tarafından belirlene­
cek bir tarihte yapılacak olan görüşmelere katılmaya hazır olduğunu bildirmiştir.
1975 yılının başından itibaren durum tekrar güncelliğini kazanmıştır. Ni­
tekim Yunanistan, 27 Ocak 1975 tarihinde vermiş olduğu nota ile, Türkiye ve
Yunanistan arasında Ege Denizi Kıta Sahanlığı konusunda Uluslararası Hukuk
kuralları çerçevesinde bir sınırlandırmadan yana olduğunu bildirmiştir. Yunanis­
tan, “u yg u la n a ca k h u ku k ” ve “so ru n u n ö zü y le ” ilgili olarak görüş ayrılıklarının
Uluslararası Adalet Divanına götürülmesini ve Divana tek taraflı başvurma hakkı
saklı kalmak üzere, bu maksatla bir “ta h k im n a m e ” hazırlanmasını önermiştir.
6 Şubat 1975 tarihli nota ile Yunanistan’ın yaklaşımını olumlu bulan Tür­
kiye, öncelikle, uluslararası uyuşmazlıkların çözümlenmesinde temel yöntemin
taraflar arasında yapılacak olan doğrudan anlamlı “g ö rü şm e ler ” olduğunu belir­
terek, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunların barışçı yollarla ve görüşme­
lerle çözümlenmesinden başka bir yol bulunmadığını görüşünde olduğunu, Yu­
nanistan Hükümetinin de, karşılıklı olarak kabul edilebilir, “h a kka n iyet ” e uygun
bir çözüme ulaşmak amacıyla öncelikle görüşmelere rıza göstereceği umudunu
taşıdığını açıkladıktan sonra, ilke olarak, sorunun U.A.D.’ye götürülmesini ve
Ege Denizi Kıta Sahanlığını sınırlandırma sorununun Mahkemeye götürme şart­
larının kararlaştırılması için iki devlet arasında üst düzeyde müzakerelere başlan­
masını uygun karşıladığını belirtmiştir.
31 Mayıs 1975 tarihinde Brüksel’de yapılan NATO zirvesi dolayısıyla bir
araya gelen Türk ve Yunan Başbakanları, görüşmeler sonrasında mutabık kaldık­
ları “Brüksel Bildirisi”ni açıklamışlardır.
19-20 Haziran 1976 tarihleri arasında Bern’de yeniden bir araya gelen Türk
ve Yunan temsilcileri, görüşmelere devam etmiş ancak, bu görüşmelerden bir sonuç
alınamamıştır. Bern görüşmelerinin sonuçsuz kalmasından bir süre sonra Türkiye,
6-9 Ağustos 1976 tarihlerinde MTA Sismik I gemisine Ege Denizi’nde araştırma­
lar yaptırmıştır. Bu gelişmeler Yunanistan’ın şiddetli tepkisine neden olmuştur.
Türkiye’nin 6 Ağustos 1976 tarihinden itibaren Ege Denizi’nin ihtilaflı
bölgelerinde MTA Sismik I’in araştırma yapmasına izin vermesiyle tırmanan ger­
142 CİHAT YAYCI

ginlik, kısa süre içerisinde tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Türkiye ile Yunanistan
arasındaki ilişkilerin gerginleştiği bu ortamda, Yunanistan, 10 Ağustos 1976 tari­
hinde, bir yandan barış ve güvenliğin tehlikeye sokulmuş bulunduğu gerekçesiyle
BM. Güvenlik Konseyi’ni olağanüstü toplantıya çağırmış, diğer yandan da Ege
Denizi Kıta Sahanlığına ilişkin hukuki sorunu çözmesi için tek taraflı olarak aynı
gün UAD.’ye resmen başvurmuştur.
Güvenlik Konseyi, 24 Ağustos 1976 tarih ve 395 sayılı kararında, Türki­
ye ve Yunanistan’dan, birbirlerinin uluslararası hak ve yükümlülüklerine saygı
göstermelerini ve mevcut gerginliği azaltmak için ellerinden gelen çabayı sarf
etmelerini istemiştir.
BM. Güvenlik Konseyi önündeki başarısızlığın, Divan Önündeki yenil­
ginin etkisi ve kısmen de oluşan dış baskıların Yunanistan’ı yeniden görüşme
yoluna itmesi sonucunda 11 Kasım 1976 tarihinde imzalanan Bern Anlaşmasını
müteakip, taraflar arasındaki ilişkilerde yeni bir dönem başlamıştır. Bern Anlaş­
ması ile her iki taraf, müzakereleri güçleştirebilecek Ege Denizi Kıta Sahanlığına
ilişkin her türlü girişim ve eylemlerden kaçınmayı üstlenmişlerdir.
Divan, 19 Aralık 1978 tarihinde Yunanistan’ın tek yanlı başvurusu ile açılan
Ege Denizi Kıta Sahanlığının sınırlandırılmasına ilişkin bu davada, “B rü ksel B il­
dirisiyle ” de yargı yetkisinin kabul edilmediğini vurgulayarak, kendini yargılama
yetkisine sahip görmediğinden, Atina’nın iddialarını yetersiz ve gereksiz görerek,
2 aleyhte oya karşı 12 oyla reddetmiştir.
Yunanistan’ın özellikle 1982 yılından itibaren, Ege’de sürdürdüğü sismik
çalışmaları karasuları dışına da taşırarak yoğunlaştırması, hatta 1985 yılından iti­
baren de bu araştırmalarını açıkça Bern Anlaşmasının geçerli olmadığı tezine da­
yandırarak sürdürmesi, 1987 yılında iki devleti sıcak çatışmanın eşiğine getirmiştir.
Türkiye’nin uyarılarına rağmen Yunanistan’ın olumsuz tavrını sürdürmesi üzeri­
ne, Türkiye konuya ilişkin Yunanistan’ın Uluslararası Hukuka aykırı tutumundan
önce BM. Güvenlik Konseyini sonra da NATO ve AET üyesi devletleri haberdar
etmiştir.
Milli Güvenlik Kurulu’nun 25 Mart 1987 tarihinde yaptığı toplantısında
alınan “E g e ’d eki em rivakilere karşı ç ık ılm a lıd ır ’’ kararı Bakanlar Kurulunca
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 143

benimsenerek, Yunanistan’ın Karasuları dışında araştırmaya başlaması halinde,


Türkiye’nin de karşılık vermesi kabul edilmiş, eski adıyla “H o r a ” yeni adıyla
“Sism ik I ”, Ege’ye açılmak üzere Tuzla’dan ayrılmıştır.

Gerginliğin artmasına paralel olarak, iki devlet Silahlı Kuvvetleri alarm


tedbirlerini yürürlüğe sokmuş, Yunan hükümeti, Sismik I’in Yunan Kıta Sahanlı-
ğı’nda araştırmaya başlaması halinde bunun engelleneceğini, Türk hükümeti de
Sismik I’in 28 Mart 1987 tarihinde saat 05:00’de Ege’nin uluslararası sularında
olacağını, geminin faaliyetlerinin engellenmesi halinde aynen karşılık verilece­
ğini açıklamıştır.
1987 yılında ortaya çıkan bu Kıta Sahanlığı sorunu ile yaşanan gerginlik,
iki devlet ilişkilerinin yönelimi açısından oldukça önemli noktaları ortaya çıkar­
mıştır. Bunlardan biri de, Yunanistan’ın sürekli vurguladığı Bern Anlaşması’nın
geçersiz olduğuna ilişkin yaklaşım, her iki devletin karasuları dışında, ihtilaflı
bölgelerde, petrol arama faaliyetlerine girişmeyeceklerini açıklamasıyla yerini,
Bern Anlaşması’nın geçerli olduğu yaklaşımına bırakmış olmasıdır.
Bundan sonra, Yunanistan, kıta sahanlığı hariç Ege’de Türkiye ile görüşü­
lecek bir sorun bulunmadığını, kıta sahanlığı sorununun da, yalnızca yargı yoluy­
la çözülebileceğini söylemeye başlamıştır.
Yunan Başbakanı Kostas Simitis, Helsinki Bildirisinden sonra Türkiye ile
Yunanistan arasında tek sorunun kıta sahanlığı sınırlandırması meselesi olduğunu
bunun da 2004’e kadar çözülemez ise UAD’ye götürüleceğini söylemiştir.
6. YUNANİSTAN’A GÖRE YUNAN KITA SAHANLIĞI NASIL
OLMALIDIR?
Türk kıyısı boyunca dizilmiş olan Yunan adaları, Yunan ülkesinin ayrılmaz
parçalarıdır. Bu adaların takımada oluşturanlarında en uç noktalar birleştirilerek
bu çizginin içi “takım ada s u y u ” kabul edilmektedir. Böylece, Türk kıyılarındaki
Yunan adalarının batısında Türkiye’ye kıta sahanlığı kalmamaktadır.
Adalar kıta sahanlığına sahiptir ve bu kıta sahanlığının sınıflandırılması,
kıta ülkeleri ile eşit koşullarda yapılır. Kıta sahanlığı konusunda antlaşma yapıl­
mamışsa, Türkiye ile adalar arasında eşit uzaklık ilkesi uygulanmalıdır.
144 CİHAT YAYCI

7. TÜRKİYE’YE GÖRE TÜRK KITA SAHANLIĞI NASIL


OLMALIDIR?
Ö z e t le T ü r k iy e , e s a s e n b u g ü n e k a d a r , E g e ’n in j e o m o r f o lo j ik y a p ıs ı v e

u lu s la r a r a s ı m a h k e m e k a r a r la r ın a u y g u n o la r a k E g e k ıta a y r ım ın a is t in a d e n 2 5

d e r e c e d o ğ u b o y la m ı d o ğ u s u n d a v a r o lu ş u n d a n d o la y ı s a h ip o ld u ğ u k ıta s a h a n lığ ı

h a k la r ın ı s a v u n m u ş tu r .

TÜRK TEZİ

Harita 5-1 Harita 5-2


Yunan Tezi Türk Tezi
Ege Kıta Sahanlığı Sınırlandırmasında Yunanistan ve Türkiye’ nin Tezlerini Gösteren
Mukayeseli Haritalar.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 145

YUNANİSTAN

Harita 5-3
E ge’de Türk Kıta Sahanlığını Gösteren Harita.
146 CİHAT YAYCI

8. KITA SAHANLIĞI SORUNU KONUSUNDA TÜRKİYE’NİN


GÖRÜŞLERİ NEDİR?
Türkiye ise hakkaniyet ilkesi gereğince bir tespit yapılması gerektiğini be­
lirtmektedir. Ayrıca, kıta sahanlığının sınırlandırılmasında doğal uzantı esastır.
Ülkesini savunmakta, bir bölgede adaların bulunmasının kıta sahanlığı açısından
“özel d u r u m la r ” oluşturduğunu, Ege Denizi’nin bir “y a r ı kapalı ” deniz olduğu­
nu iddia etmektedir. Kıta sahanlığı sorununu çözmek amacıyla, konuyu sürekli
olarak uluslararası forumlara götürmek eğiliminde olan Yunanistan karşısında
Türkiye gene sürekli olarak, karşılıklı görüşme ve anlaşmanın esas olmasını ileri
sürmektedir.
Diğer taraftan, Ege Denizi kıta sahanlığı uyuşmazlığının esasına ilişkin bu­
güne kadar izlenen Türk tezlerinin üç noktada toplandığı görülmektedir. Bunlara
göre, sınırlandırmada doğal uzantı esas olmalıdır; sınırlandırma hakçalık ilkesine
göre yapılmalıdır. Ege Denizi’nde kıta sahanlığı sınırlandırması Lozan Antlaşma­
sı ile kurulan denge çerçevesinde yapılmalıdır.
Türkiye bu tezi ile, Lozan Barış Antlaşmasının Ege Denizi’nde Türkiye ve
Yunanistan arasında bir “d e n g e ” kurduğunu ve Ege Denizi’nin iki devlet tarafın­
dan eşit kullanımının gerektiğini belirterek, bu dengenin kıta sahanlığı sınırlandı­
rılması açısından da gözetilmesini savunmaktadır.
Türkiye’nin, Yunanistan’ın 19 Aralık 1975 tarihli notasına 15 Mart 1976'da
verdiği cevabî notada, kıta sahanlığı alanları ile ilgili olarak Türkiye ile Yunanis­
tan arasında sürdürülen görüşmeler hakkında 30 Eylül ve 18 Kasım 1975 tarihli
notalarda ve Bern toplantılarında Türk heyetinin başkanı tarafından izah edilen
Türk görüşlerinde bir değişiklik yoktur.
Türkiye, Ege Denizi kıta sahanlığı alanlarının sınırlandırmasının her iki
ülkenin hayatî çıkarlarını doğrudan etkilediğine işaret etmek istemektedir. Bu ne­
denle Türkiye, Ege Denizi’nde kıta sahanlığı alanları sınırlandırmasının karşılık­
lı kabul edilebilir çözümünün, 1923 Lozan Barış Antlaşması ile kurulan hassas
dengenin korunması için önemli olduğuna inanmaktadır. Bu görüş, kamuoyuna
19 Haziran 1976 tarihinde II. Bern görüşmeleri sırasında Türk heyeti tarafından
açıklanmıştır. Ayrıca, Türk tarafının bu görüşleri, 1-4 Aralık 1978 tarihlerinde iki
devlet teknik heyetlerinin Paris’te yaptıkları kıta sahanlığı görüşmeleri esnasında
basma da yansımıştır.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 147

Bern Mutabakatı aşağıda sunulmuştur.


TÜRKİYE İLE YUNANİSTAN ARASINDAKİ 1976 TARİHLİ
BERN MUTABAKATI
(TÜRKİYE VE YUNANİSTAN ARASINDAKİ KITA SAHANLIĞININ
SINIRLANDIRILMASINDA İZLENECEK USULE İLİŞKİN ZABIT)

a. İk i t a r a f a ra sın d a k i K ıta S a h a n lığ ı sın ırla n d ırılm a sın ın ka rşılık lı rıza y a


d a y a n a r a k b ir a n la şm a y a u la şm a sı a m a c ıy la m ü za k e re le rin s a m im i, e sa sa
inen ve iy i n iy e tle y ü r ü tü lm e s i h u su su n d a a n la şm ışla rd ır.
b. H e r iki t a r a f bu k o n u d a k i m ü za k e re le rin n ite liğ i g ereğ in c e, k e sin lik le
GİZLİ o lm a sı k o n u su n d a a n la şm ışla rd ır.
c. T araflar K ıta S a h a n lığ ın ın sın ırla n d ırılm a sın a ilişkin k a rşılık lı tu tu m la rın ı
sa k lı tutarlar.
d. H e r iki t a r a f bu b elg en in h ü k ü m le riy le ta ra fla rd a n b iri veya d iğ e ri
ta ra fın d a n m ü za k e re le r sü re sin c e y a p ıla c a k ö n e r ile ri h iç b ir k o ş u l a ltın d a
m ü za k e re le rin k a p sa m ı d ışın d a k u lla n m a m a y ı üstlenirler.
e. A k s in e o rta k la şa ka ra rla ştırılm a d ık ç a , h e r ik i ta r a f m ü za k e re le rin k o n u su
h a k k ın d a b e y a n d a b u lu n m a m a k ve b a sın a h a b e r sız d ırm a m a k h u su su n d a
a n laşm ışlardır.
f H e r iki taraf, m ü za ke re le ri g ü ç le ş tir e b ile c e k E g e D e n iz i K ıta s a h a n lığ ın a
ilişkin h e r tü rlü g irişim ve e y le m d e n k a ç ın m a y ı üstlenirler.
g. H e r iki t a r a f ik ili ilişk ile r k o n u s u n d a b irb irin i k ö tü le y ic i h e r tü rlü g irişim
ve e y le m d e b u lu n m a kta n k a ç ın m a y ı üstlenirler.
h. İki ü lk e a ra sın d a k i K ıta S a h a n lığ ın ın s ın ırla n d ırılm a sın d a k u lla n ıla b ile c e k
bazı p r a tik ilke ve k ısta sla rı o rta y a ç ık a r m a k üzere, taraflar, d e v le tle ri bu
a la n d a k i u yg u la m a la rı ile u lu sla ra ra sı k u r a lla rı in c e le m e k h u su su n d a
a n laşm ışlardır.
ı. B u a m a çla , u lu sa l te m silc ilerd en o lu şa n b ir K a rm a K o m isyo n ku ru la ca ktır.
ı. H e r ik i t a r a f a ra la rın d a d a n ıştık ta n so n ra , m ü za k e re le rin d e te d ric i b ir
te m p o k u lla n m a y ı k a b u l ederler.
I I K a sım 1976 ta rih in d e, BERN1d e F ra n sız c a iki ö rn e k o la ra k
dü zen len m iştir.

JEAN TZOUNIS ALİ SUAT BİLGE


YUNANİSTAN HEYETİ BAŞKANI TÜRK HEYETİ BAŞKANI
148 CİHAT YAYCI

Diğer bir önemli husus da Lozan dengesinin muhafazasıdır. Lozan Barış


Antlaşmasında elbette kıta sahanlığına ilişkin herhangi bir hüküm yoktur. Ayrı­
ca, karasularına ilişkin bir hüküm de bulunmamaktadır. Bununla beraber, Söz-
leşme’nin yapıldığı dönemde her iki ülkenin de karasuları 3 mildir. Buna bağlı
olarak Ege Denizi’nde geniş bir açık deniz alanı bırakılmıştır.
9. YUNANLI AKADEMİSYENLER DAHİ KITA SAHANLIĞI KONU­
SUNDA TÜRK GÖRÜŞLERİNİN HAKLILIĞINI İFADE ETMİŞLER MİDİR?
Evet. Aşağıda örnekler sunulmuştur.
Deniz yetki alanlarının (fonksiyonel deniz bölgeleri olarak adlandırıl­
makta) kıyıdaş devletler tarafından belirlenmesi gerekmektedir. BMDHS böyle
gerektirir.132
- Tek taraflı belirleme sözleşmenin lafzına ve ruhuna aykırı olacaktır.133 İki
taraf arasında varılacak anlaşma uluslararası hukuka dayanmalı ve adil bir netice
getirmelidir.134
- Bu konuda uluslararası hukuk mahkemelerin içtihadı ile belirlenmiştir.135
- MEB/kıta sahanlığı belirlenmesi karasularından bağımsızdır.136
Yunanistan’ın 4001 sayılı yasasına dayanarak, Yunan deniz yetki alanı
sınırlarının ortay hatta dayandırılması mümkün değildir. Bunun için önce iyi ni­
yetle anlaşma çabasına girişilmesi gereklidir.137*
11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan
makale.
11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan
makale.
134 11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan
makale.
11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan
makale.
136 11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan
makale.
11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan
makale.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 149

- Kanunun “o rtay ha t ilkesini, karşı kıyı d evletiyle o rta k b ir p a y d a bulm a


çabasına girişm eksizin uygulam a y e tk isi verdiği ” şeklinde bir yorum hukuka uy­
gun değildir.138
- BMDHS madde 74 ve 83’e uygun olarak yapılacak yorumun “Yunanis­
tan’ın sınırlandırma anlaşması müzakere edeceği, neticeye ulaşamaması halinde
ortay hat ilkesini tek taraflı uygulayabileceği” şeklinde olması gerekir.139
- MEB/kıta sahanlığı sınırlandırması iki taraf arasında anlaşma gerektirir,
tek taraflı yapılamaz.140
MEB/kıta sahanlığı sınırının belirlenmesine ilişkin kriterler tamamen
farklıdır.141

nx 11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan


makale.
11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan
makale.
11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan
makale.
141 Adaların etkisi kapsamında dile getirilmiş olabilir.
B E Ş İ N C İ B Ö L Ü M

UÇUŞ MALUMAT BÖLGESİ SORUNU


1. UÇUŞ MALUMAT BÖLGESİ (FIR - FLIGHT INFORMATION RE­
GION) LİMİTLERİ VE SORUMLULUKLARI NASIL BELİRLENMİŞTİR?
1 9 4 4 - 1 9 4 7 y ılla r ı a r a s ın d a g e ç ic i o la r a k k u r u la n P I C A O

( P r o v is io n a l I n te r n a tio n a l C iv il A v ia t io n O r g a n iz a t io n ) T e ş k ila ­

tı t a r a fın d a n F I R lim it le r in in t e s p it i ç a lış m a la r ı 1 9 4 6 y ılın d a b a ş la m ış tır .

E k im 1 9 4 6 ’d a O r ta d o ğ u ü lk e le r in in k a t ılım ı ile K a h ir e ’d e y a p ıla n l ’n c i O r ta d o ­

ğ u t o p la n tıs ın d a T ü r k iy e ’y e Y u n a n is ta n ’ı iç in e a la n g e n iş b ir F I R b ö lg e s o r u m ­

lu lu ğ u v e r ilm e s i d ü ş ü n ü lm ü ş v e b u n u n T ü r k m a k a m la r ın a ö n e r ilm e s i k a r a r la ş ­

t ır ılm ış tır . 1 9 4 6 y ılın d a T ü r k iy e ’y e Y u n a n u lu s a l h a v a s a h a s ın ı d a iç in e a la n v e

m e r k e z i A n k a r a ’d a b u lu n a n b ir F I R lim it i ö n e r ild iğ i h a ld e , T ü r k iy e b u ö n e r iy i

o z a m a n k i t e k n ik g ü ç lü k le r n e d e n iy le k a b u l e t m e m i ş t i r . 142

Harita 6-1
Uçuş Malumat Bölgelerini Gösteren Harita.
www.ead.eucontrol.int

142EGE 'de Türk Yunan Askeri Sorunları ve NATO, Gün.Doğu Avr. Müttefik K .K .K .’lığı Yayınları,
1995, s.33.
| İ stanbul - Atina FIR Limiti
T f 7! y* \ •*
n
YUNANİSTAN TÜRKİYE
it *

CİHAT YAYCI
'. V

İSTANBUL FIR
-------------------------------------

ATİNA FIR 1 . ^ A*1 * j


At,
> •-•'■ i â V'V
1 v/

| *'
Harita 6-2
İstanbul - Atina FIR Limiti.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 153

Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs ve Ortadoğu ülkeleriyle ilgili FIR limitleri,


Kasım 1950 tarihinde İstanbul’da yapılan ICAO’nun ikinci Ortadoğu bölgesel
toplantısında belirlenmiştir.143 Toplantıda İstanbul Atina, Nicosia (Lefkoşa), Bas­
ra, Aden, Hartum ve Kahire FIR limitleri belirlenmiştir.
EGE’de FIR hizmetinin Yunanistan’ın sorumluluğuna verilmesi 1950’de
İstanbul’da yapılan toplantıda kararlaştırılmıştır.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki FIR limiti 1950, 1952 ve 1958 yıllarında
gerçekleştirilen bölgesel toplantılar sonucunda genel olarak “35°55’K-30°00’D
noktası ile 40°45’K-26°10’D noktası arasında Türkiye’nin batı limitini takip
eder” şeklinde hayali bir tanımlama ile ifade edilmiştir. Ancak Türkiye’nin ant­
laşmalarla belirlenmiş batı limiti bulunmaması nedeniyle söz konusu limit son
şeklini almamış olup iki ülke arasında varılacak bir limit anlaşma sonucunda esas
şeklini alması gerekmektedir. Şu an sadece teknik amaçlarla kullanımına rıza
gösterilmektedir.
2. FIR İLE TANIMLANAN BÖLGE İÇERİSİNDE KULLANILA­
BİLECEK YETKİ VE SORUMLUKLAR NEDİR? BİR EGEMENLİK
YETKİSİ MİDİR?
FIR ile tanımlanan bölge içerisinde sadece;
a. Uçuş bilgi (NOTAM’lar, hava durumu bilgisi, uçuş emniyetini etkileyen
bilgiler, meydan durumları, vb.),
b. Alarm (arama kurtarma hizmetlerinin başlatılması),
c. Hava trafik kontrol, hizmetlerinin verilmesi ilgili Bölge Kontrol Merke­
zinin (ACC) sorumluluğundadır. Yukarıda belirtilen hizmetler dışında başka bir
sorumluluk FIR’a atfen kullanılamaz.
Ayrıca FIR hiçbir şekilde “h ü kü m ra n lık ” anlamı taşımamaktadır.
3. FIR LİMİT SORUNU NEDİR VE NASIL ORTAYA ÇIKMIŞTIR?
1952 tarihli bir ICAO (International Civil Aviation Organization-
Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü) toplantısında, Türk-Yunan karasuları çizgi­

143 ICAO Doc 7055, MID/2-RAC.


154 CİHAT YAYCI

sinin batısında kalan hava trafiğinin Atina FIR’inin yetki alanına girmesi kabul
edilmiştir. Bu limitin doğusunda ise İstanbul FIR’ı geçerli olacaktır.
İstanbul ve Atina FIR limitlerinin belirlenmesi sırasında Türkiye’nin ilgili
konferanslarda izlediği ve kontrolündeki FIR’lan dar tutma politikası, genel ola­
rak o dönemde devletlerin FIR’da verilen hizmetleri külfet olarak gören ve ül­
keleri dışında açık denizlerde FIR hizmeti vermekten kaçınan tavırlarına paralel
olarak ortaya çıkmıştır. FIR’ın teknik bir konu ve hava trafik hizmetlerine yönelik
bir durum olması dolayısıyla da normal bir durumdur.
Esasen, 1952 yılında sivil havacılık alanında gerçekleşen söz konusu FIR
düzenlemesi, yine 1952 yılında Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’ya katılımı ile
Ege’nin ortasından geçen komuta kontrol sorumluluk sahası ile dengelenmişti.
FIR limitlerinin belirlendiği tarihten itibaren 1963 yılına kadar Türkiye ile Yuna­
nistan arasında FIR sorunu yaşanmamıştır. Ancak 1963 yılı Şubat ayında NATO
nezdinde Yunanistan’ın yaptığı girişim ile tek taraflı olarak “komuta kontrol so­
rumluluk sahası” İstanbul-Atina FIR limitine dayandırılarak bölgede var olan
denge bozulmuştur.
Bu hat esasen yine de 1974’e kadar bir sorun çıkarmamış, fakat 4 Ağus-
tos’ta Türkiye NOTAM 714’ü ilan etmiştir. (Notice to Airmen-Havacılara Duyu­
ru). Buna göre, Türkiye yönünde uçarken kuzey-güney orta çizgisine varan her
uçak durumunu ve uçuş planını Türk yetkilerine bildirecektir. Amaç, Türk radar­
larının Kıbrıs bunalımında zararsız uçaklarla potansiyel saldırgan uçaklar arasın­
daki farkı daha iyi saptamalarını sağlamaktır. Böylece Türkiye, FIR limitini fiilen
batıya kaydırmış olmaktadır. Yunanistan bunu, Türk kıta sahanlığı iddialarının
batı limiti olarak yorumlayarak reddetti ve 13 Eylül 1974’de NOTAM 1157’yi
ilan etti. Yunanistan Ege hava sahasının tehlikeli duruma geldiğini açıklayarak,
Ege Denizini uçuş trafiğine kapattığını açıkladı.
Haziran 1979’da NATO başkomutanı William Rogers’in hazırladığı plan
çerçevesinde taraflar, 1980 yılında NOTAM’lan kaldırdılar. Böylece Ege Denizi
yeniden sivil havacılığa açılmış oldu.
Ancak Yunanistan, “Mégalo İdea” çerçevesinde söz konusu hattı hüküm­
ranlık alanı gibi kullanmaya ve göstermeye çalışmaktadır. Yunanistan, FIR so­
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 155

rumluluk limitini hükümranlık alanı olarak iddiası çerçevesinde, söz konusu tek
taraflı davranışlarına günümüze kadar devam ettirmiş ve hâlâ etmektedir.
4. YUNANİSTAN FIR SORUMLULUĞUNU NASIL İSTİSMAR
ETMEKTEDİR?
Ege Denizi üzerindeki FIR sorumluluğu, ICAO’nun 1950 yılında İstan­
bul’da düzenlemiş olduğu bir toplantı sırasında belirlenmiş ve bu düzenlemeye
göre, Ege üzerinde uçan uçakların uçuş sırasında bilgileri Atina’ya vermeleri ve
ancak Türk karasularına girdikten sonra, bu bilgileri İstanbul’a bildirmeleri, 1952
yılında Paris’te yapılan toplantıda kararlaştırılmıştır. Bununla birlikte, iki ülke
arasında FIR sahası içine giren Türk savaş uçaklarının uçuş planı vermelerine
yönelik anlaşmazlık sürmektedir.
FIR sivil uçuşlarla ilgili düzenlemeleri içeren teknik bir konu olmasına
rağmen Yunanistan bunu da egemenlik hakkı olarak değerlendirmekte ve Atina
FIR’ına giren Ege’nin uluslararası hava sahasında yapılan askeri uçuşları FIR
ihlali ile suçlamaktadır.
Atina FIR’ına giren Türk askeri uçaklarından uçuş planı istemekte, uçuş
ve zaman değişikliği talep etmekte, Ege’deki milli ve NATO tatbikatlarına çeşitli
engeller çıkarmakta ve Türk askeri uçaklarına önleme yaparak taciz etmektedir.
Halbuki, Chicago Sözleşmesi’nin 3. maddesi, sözleşme hükümlerinin do­
layısıyla FIR sorumluluğunun yalnızca sivil uçaklara uygulanabileceğini, askeri
uçaklara uygulanmayacağını düzenlemektedir. Buna göre, askeri uçaklar ulusla­
rarası hava sahasında sivil uçaklar için belirlenmiş koridorlar dışında uçuş yapa­
bilirler. Askeri uçuşlar sırasındaki uluslararası hava sahasındaki uçuş güvenliği
de bu sahadaki askeri uçakların bağlı bulunduğu ülkelere ait olacaktır. Nitekim
Türkiye de tezlerini söz konusu uluslararası anlaşmalara ve uygulamalara dayan­
dırarak haklılığını savunmakta ve uçuşlarını sürdürmektedir.
Yunanistan FIR sorumluluğunu başka alanlarda da istismar ederek, ara­
ma kurtarma hizmetlerini sahiplenmekte, Data Link, COSPAS-SARSAT (Uydu
Destekli Arama Kurtarma İkaz Sistemi), SAR, hava sahası kontrolü ve benzeri
faaliyetlerin sorumluluk sahalarını devamlı olarak FIR esasında belirlenmesine
çalışmaktadır.
156 CİHAT YAYCI

5. YUNANİSTAN’IN FIR SORUMLULUĞUNU İSTİSMAR


ETMESİNİN TEMELİNDE NE YATMAKTADIR?
Sorunun temelinde, Yunanistan’ın Megalo İdea hedefi çerçevesinde Istan-
bul/Atina FIR’ını Türk Yunan sınırı ve AB’nin doğu sınırı gibi görmek ve göster­
mek istemesi yatmaktadır.
İstanbul ve Atina FIR’larının limiti, Türkiye’nin batı sınırına bağlı olarak
tarif edilmiş ise de Türkiye’nin batı sınırı belli değildir. Ege’de iki devletin ülkesi
arasında çizilmemiş sınıra bağlı olarak tarif edilen FIR limiti gerçek hukuki du­
rumu yansıtmamaktadır ve tamamen hayalidir.
İstanbul-Atina FIR limiti bazı bölgelerde 6 deniz millik karasuları dışında
açık denizden geçerken (Bozcaada güneybatısında 22 deniz mili, Marmaris gü­
neydoğusunda 18 deniz mili), bazı bölgelerde Türk karasularından geçmektedir
(Karaburun kuzeybatısında 2 mil). Konuya bu kapsamda bakıldığında devletler
arasındaki bir siyasi sınırın, açık denizden ya da ilgili devletlerden birinin kara
sularının içinden geçmesi siyasi sınır kavramının niteliğine de ters düşmektedir.
Buna mukabil Yunanistan, özellikle FIR limitine dayandırdığı tatbikat sahalarını
tanımlarken FIR limitini Türkiye’nin batı sınırı ve AB’nin doğu sınırı olarak gös­
termeye gayret etmektedir.
6. YUNANİSTAN’IN FIR SORUMLULUĞUNU MEGALO İDEA
HEDEFİ DOĞRULTUSUNDA İSTİSMAR ETMESİNİN SON DÖNEM
ÖRNEĞİ NEDİR?
Yunanistan Ağustos 2006’da yayımlamış olduğu 45 No’lu Harita ile FIR
sahasının koordinatlarını yeniden belirlediğini tek taraflı olarak ilan ederek yeni
bir hukuksuz ve mesnetsiz olduğu kadar Türkiye’ye saygısız bir girişimde bulun­
muştur.
Bu girişimi ile sadece FIR konusundaki mevcut konumunu muhafaza et­
mekle kalmamış, aynı zamanda FIR sahasını genişleterek zaten nispeten Türk
karasularını takip eden ATİNA/İSTANBUL FIR hattını karasularını takip etme­
diği bölgelerde (Marmaris güneydoğusunda) Türkiye ana karasına doğru kaydır­
mayı hedeflemiştir. Bu konuda Türkiye tarafından 1988 basımlı ABD Haritası
(ONC, G-3) kullanılmaktadır.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 157

Yunanistan’ın Marmaris güney ve güneydoğusundaki alanda FIR limitini


kendi istediği gibi yeniden düzenleyerek uygulamaya koyması ilk bakışta masum
gibi gözükse de, esas itibarıyla FIR’ı kendi lehine olacak şekilde genişleterek
yeni bir alan kazanmak ve mümkün mertebe Türkiye’yi Anadolu’ya hapsetmek
fikrine dayanmaktadır.

Yunanistan’ın bu yeni uygulaması bölgede bulunan askeri tatbikatları en­


gelleyecek bir potansiyele de sahiptir. Bu bölgede bulunan ve Türkiye’nin tat­
bikat ve eğitim sahası olarak bulunan A-091 Muaddel II Sahası Yunanistan bu
hukuk dışı uygulamasından etkilenmektedir. Etkilenme en basit şekilde Yunanis­
tan’ın yeni düzenlediği haritada Türkiye’ye ait bu eğitim ve atış sahasının yeni
çizilen FIR limiti ile kısmen ikiye bölünmesidir. Bu kısmen ikiye bölünme ile
beraber Atina FIR’ı içine dahil edilen bu sahanın belirli kısmı için Yunanistan,
Türkiye tarafından yayımlanan NOTAM’ların geçersiz olduğunu, sahanın belirli
bir kısmının Atina FIR’ı içinde kalmasından ötürü NOTAM’ın kendisi tarafından
ilan edilmesi gerektiğini öne sürmekte ve Türkiye’yi özellikle NATO unsurları ile
bu sahada yapılan atış eğitimlerinde zor durumda bırakmaktadır. Bu şekilde dav­
ranmak suretiyle, zaten NATO’da hassas bir dengede olan Ege sorunlarına NATO
kesin bir taraf olmak istemediğinden eğitimlerin iptali yönünde karar verebil­
mekte, diğer NATO ülkeleri de bu sıkıntılı durumdan dolayı gemilerini eğitimlere
iştirak ettirmemektedir. Bu durum zaten Ege’de tatbikat yapılmasını engellemek
isteyen Yunanistan’ın işine gelmekte, diğer ülkelerin tatbikata katılmasını engel­
lenerek sorun NATO platformuna taşınmaktadır.
00
İSTANBUL -ATİNA F IR L İM İT İ

TÜRKİYE

CİHAT YAYCI
A-091 E ğitim Sah ası M U A D D E L II |

A B D ’n in 1 9 9 8 B a s ım ı H a r ita s ı ( O N C , G - 3 )

A ğ u s to s 2 0 0 6 (N e w E d itio n ) B a s ım ı

4 5 N o ’lu Y u n a n is ta n H a r ita s ı

Harita 6-3
Yunanistan Tarafından Yeni Basılan Hava Haritası ile Halen Kullanılan ABD
Haritası Arasındaki FIR Limiti Farklılığını Gösteren Harita.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 159

7. YUNANİSTAN’IN FIR SORUMLULUĞUNU İSTİSMAR ETMESİ


KARŞI TÜRKİYE’NİN TUTUMU NEDİR?
Türk askerî hava araçları açık denizler üzerinde uluslararası hava hukukunun
devlet uçaklarına tanıdığı bildirimsiz uçuş hakkını kullanarak görevlerini icra etmek­
tedir.

Türkiye de tezlerini söz konusu uluslararası anlaşmalara ve uygulamalara da­


yandırarak haklılığını savunmakta ve uçuşlarını sürdürmektedir.

8. TÜRKİYE’NİN HÜKÜMRAN HAVA SAHASI ÜZERİNDEN GE


MESİNE RAĞMEN, HAVA TRAFİK KONTROL HİZMETİ YUNANİSTAN
TARAFINDAN SAĞLANAN HAVAYOLLARI VAR MIDIR?
Evet, Türkiye’nin hükümran hava sahası üzerinden geçmesine rağmen, hava
trafik kontrol hizmeti Yunanistan tarafından sağlanan hava yolları mevcuttur (UL-
609/G-18 ve UL-995/R-19).144

R-19 hava yolunun yaklaşık 10 millik ve G-18 hava yolunun yaklaşık


64 millik bölümü Türk hava sahasından geçmektedir.

144 Söz konusu hava yollarının oluşturulmasına yönelik olarak yapılan incelenmede; anılan yolların
oluşturulma tarihi veya konu hakkında Türkiye tarafından (Dışişleri ve Ulaştırma Bakanlığı) ne şekilde
görüş bildirildiğine yönelik herhangi bir kayda ulaşılmamakla birlikte, yolların ilgili bölümlerinin
Türkiye’nin daha yakın olmasından ötürü, hava trafik yönetiminin ve arama kurtarma hizmetlerinin
daha kolay yapılabilecek olması nedeniyle ülkemiz sivil hava trafik ünitelerince yönetilmesi yönünde
01-26 Şubat 1966 tarihinde Cenevre/İsviçre’de yapılan uluslararası sivil havacılık toplantısına teklif
götürüldüğü ancak teklifimizin onaylanmadığı tespit edilmiştir.
160 CİHAT YAYC1

Bu havayollarında yabancı ticari ve devlet uçakları, Türkiye’nin hükümran


hava sahasını hiçbir bildirimde bulunmadan ve izin almadan kat etmektedir.
Soruna yönelik girişimler 1966 yılından bu yana yapılmaktadır. Kalıcı bir
çözümün sağlanması için G-18 hava yolu kontrolünün Türkiye tarafından yapıl­
ması, R-19 yolunun ise Türk hava sahası dışına kaydırılması yönünde yürütülen
çalışmalara devam edilmesi gerektiği düşünülmektedir.
ALTINCI BOLUM

10 MİL HAVA SAHASI SORUNU


1. ULUSAL HAVA SAHASI NE DEMEKTİR?
NATO Terimler ve Tanımlar Sözlüğü 4,AAP-6”, “ICAO Şikago Sözleş­
mesi”, “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi” gibi uluslararası antlaş­
malarda ve dokümanlarda hükümran hava sahası, “Devletlerin kara sınırları ve
bunun karasuları üzerindeki hava sahası/ The airspace above any NATO nation
and its territorial waters.” olarak tarif edilmiştir.

Şekil 5-1
1944 Şikago Sözleşmesi ve 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesine Göre
Uluslararası Hava Sahasını Gösteren Kroki.
164 CİHAT YAYCI

2.YUNANİSTAN ULUSAL HAVA SAHASI SINIRININ KAÇ MİL


OLDUĞUNU İDDİA ETMEKTEDİR?
Yunanistan karasuları 6 mil iken hava sahasının 10 mil olduğunu iddia et­
mektedir. Yunanistan iddia ettiği hava sahasını; bazen “10 millik hava sahası (10
miles airspace) ”, bazen de özellikle Türkiye’ye karşı “10 m illik karasuları hava
sahası (territorial air space) ” olarak tanımlamaktadır.

Türkiye ise Yunanistan’ın iddia ettiği ve tanımadığı hava sahasını “sözde


10 m illik hava sahası (so-called 10 miles N ational air sp a c e )” olarak ifade et­
mektedir. Bu tariften de anlaşılacağı üzere karasuları genişliği 6 deniz mili olan
bir devletin hava sahasının 10 deniz mili olamayacağı açıktır.

10 NM HAVA SAHASI

6 N M KARASULARI
Şekil 5-2
Yunanistan’ın Uluslararası Hukuka Aykırı Olarak, 6 Deniz Mil’i
Olan Karasuları Ötesinde 10 Mil Hava Sahası Uygulaması.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 165

3. YUNANİSTAN’IN “10 MİL HAVA SAHASI“ UYGULAMASI


SORUNU NEREDEN KAYNAKLANMAKTADIR?
Ege’deki hava sahası sorunu Yunanistan’ın uluslararası hukuka aykırı ola­
rak, altı deniz mili olan karasularının ötesinde on mil hava sahası iddiasından
kaynaklanmaktadır.

Sorun, esas olarak Yunanistan’ın 5017 Sayılı Sivil Havacılık Yasası’n-


da belirtilen “H ava Seyrüseferinin Tanzimi ile Polisliği hususlarım ” sağlamak
maksadıyla karasularını 10 deniz miline çıkaran 1931 tarihli Kraliyet Karama-
mesi’nden kaynaklanmaktadır. Daha sonra 1936 yılında Yunanistan, karasuları­
nın genişliğini “1931 tarihli K ararnam edeki hükümlerin saklı ka lm a sı” şartıyla
6 deniz mili olarak belirlemiştir.

Yunanistan bu kararnameye dayanarak 6 deniz mili olan karasuları “Sivil


H avacılık ve Hava P olisliği” ile ilgili hususlarda 10 deniz miline kadar uzandı­
ğını iddia etmektedir.

Harita 7-1
Yunanistan Ulusal Hava Sahası Sınınnın, Karasularının
4 Mil Ötesinde Olduğu İddialarını Gösterir Harita.
166 CİHAT YAYCI

4. YUNANİSTAN’IN “ 10 MİL HAVA SAHASI” UYGULAMASI


SORUNU UYGULAMADA NASIL ÇELİŞKİLERE NEDEN OLMAKTA­
DIR?
Yunanistan’ın dünyada başka emsali olmayan bu uygulamasının ortaya çı­
kardığı garip durumu sık yaşanılan aşağıdaki gibi bir örnek ile göstermek müm­
kündür.

Uluslararası Hava Sahası

Yunan Hava Sahası iddiası (10 mil)

s____________________________________________________ ı
Yunan Karasuları (6 mil)

— A ç ık Deniz. —— ■

Şekil 5-3
Hava Sahası İhlali Yok.
Ege’de Yunan karasularının dışında seyir yapmakta olan bir firkateyn her­
hangi bir ihlalde bulunmamaktadır.

Yunan Hava Sahası iddiası (10 mil)

Şekil 5-4
Hava Sahası İhlali Var.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 167

Buna karşın bu gemi, üzerinde konuşlu helikopteri kaldırdığı anda Yuna­


nistan tarafından hava sahası ihlali iddiası öne sürülmektedir.
5. YUNANİSTAN’IN “10 MİL HAVA SAHASI” UYGULAMASINA
KARŞI TÜRKİYE’NİN TUTUMU NEDİR?
Türkiye, Yunanistan’ın karasularından 4 deniz mili daha geniş hava sahası
iddiasını kabul etmemektedir. Yunanistan’ın, uluslararası hukuka açıkça aykırı bu
tutumunun dünyada bir benzeri bulunmamaktadır.
Öncelikle, Yunanistan, iç hukuk tasarrufu olan, 1931 tarihli Kararnamesini
1975 yılında dünyaya ilan ettiğinde Türkiye derhal itiraz etmiştir.
Türkiye’nin görüşleri özetle şu şekildedir.
• Uluslararası hukuka göre ulusal hava sahası kara ülkesi ile kara suları
üzerindeki hava sahasıdır.
• Bunun ötesindeki hava sahası, uluslararası hava sahası olup tüm devletle­
rin kullanımına açıktır. Burada egemenlik iddia edilemez.
• Yunanistan’ın 6 mil karasuları genişliğinin ötesindeki 10 millik hava sa­
hası uygulaması tanınmamaktadır.
Yunanlı akademisyenler dahi Yunanistan’ın karasularının ötesinde Yuna­
nistan’ın 10 millik hava sahası uygulamasının uluslararası bir düzensizlik teşkil
etmektedir demektedir.145
Ege Denizi’deki hava sahasına ilişkin sorunlar yukarıda belirtilen husus­
lar ile sınırlı kalmamaktadır. Hava koridorlarına yönelik, sorunlar, Yunanistan’ın
Limni Adası çevresinde 3000 mil karelik bir “Term inal K o n tro l B ö lg esi ” oluştur­
ması, FIR sahasını Arama Kurtarma Sahası ile örtüşmesi gerektiğini savunması
konuları da bunlara ilave edilebilir.

11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan


makale.
YEDİNCİ BÖLÜM
ARAMA KURTARMA SORUMLULUK SAHASI SORUNU
1. ARAMA KURTARMA (AK) HİZMETİ NE DEMEKTİR?
Arama-Kurtarma, hava ve deniz vasıtalarındaki kazazedelerin karada, ha­
vada, su üstünde ve su altında tehlikeye maruz kalması, kaybolması veya ka­
zaya uğraması hallerinde, her türlü araç, özel teçhizat veya kurtarma birlikleri
kullanılarak aranması ve kurtarılması hizmetleridir. Arama-Kurtarma hizmetinin
asli gayesi hayat kurtarmaktır. Bu nedenle öncelik taşır. Kazazedelerden hayatta
kalanların en iyi durumda ve mümkün olduğu kadar çabuk kurtarılmaları için,
mevcut imkanların en kısa zamanda harekete geçirilmesi esastır.
Arama Kurtarma hizmeti; işbirliği yapan hava ve deniz araçları ile diğer
vasıtalar dahil kamu ve özel kaynakların kullanımı yoluyla, tehlike mesajlarını
izleme, muhabere, eşgüdüm, tıbbi danışmanlık ve ilk yardım dahil AK faaliyetle­
rinin yapılmasını kapsamakt adır.
2. ARAMA KURTARMA SORUMLULUK SAHASI NEDİR?
Bugünkü anlamda arama-kurtarma kavramı, ilk kez 7 Aralık 1944 tarihin­
de Şikago’da imza edilmiş olan Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (Internatio­
nal Civil Aviation Organization-ICAO) Sözleşmesi ile ortaya çıkmıştır.
1974 Denizde Can Güvenliği (Safety of Life at Sea -SOLAS) Sözleşme­
si’nde arama kurtarmaya ya ilişkin hükümler bulunmaktadır. SOLAS Sözleş­
mesi’nin Seyrüsefer Güvenliği başlığını taşıyan bölümde, Sözleşme’ye taraftar
devlete kendi kıyıları etrafında AK faaliyetinde bulunma görev ve sorumluluğu
vermektedir. Buna göre, “S ö zle şm e ’y e ta r a f devletler, sa h illerin in g ö ze tle n m e ­
si ve sa h illeri boyunca denizde teh likeye d ü şen kişilerin ku rtu lm a sın ı sa ğ la m a k
üzere g erek li tedbirleri a lm akla yü kü m lü d ü rler. ” Asıl konusu denizde can gü­
venliğinin sağlanması olan bu Sözleşme, AK konusunda seyir halindeki gemile­
re de sorumluluklar vermektedir. Bununla beraber, Sözleşme’nin AK’ ya ilişkin
hükümleri münferit kurallar durumunda olup, sistematik bir düzenleme ortaya
koymaktan uzaktır.
170 CİHAT YAYCI

Denizde AK hizmetlerini bütünüyle içine alan ilk uluslararası sistem ve esaslar,


Hamburg Deniz Arama ve Kurtarma Sözleşmesi ile tesis edilmiştir. Uluslara­
rası Denizcilik Örgütü (International Maritime Organization-IMO) tarafından
1979’da Hamburg’da bir konferans toplanmış ve “Deniz Arama Kurtarm asına
Dair Uluslararası Sözleşme” kabul edilmiş, 1985 yılında da yürürlüğe girmiştir.
Sözleşme’ye hem Yunanistan, hem de Türkiye taraftır.

3. EGE’DE ARAMA KURTARMA SORUMLULUK SAHASI


SORUNU NEDİR?
Yunanistan’ın, Ege’de arama kurtarma bölgesini 1944 Şikago Sözleşmesi­
ni esas alarak FIR hattına dayandırmaktadır.

Harita 8-1
Yunanistan’ın İddia Ettiği Arama Kurtarma Sorumluluk Sahası.

Türkiye’nin ise 1979 tarihli Hamburg Sözleşmesi kapsamında 1992 yılın­


da Uluslararası Denizcilik Örgütüne (IMO) deklare edilen arama kurtarma bölge­
sini esas almasından kaynaklanmaktadır.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 171

1944 tarihinde Şikago’da imza edilmiş olan Uluslararası Sivil Havacılık


Teşkilatı (International Civil Aviation Organization-ICAO) Sözleşmesi, esas ola­
rak uçuş güvenliğini sağlamak amacıyla hava trafik hizmetlerinin verilmesini dü­
zenlemektedir. ICAO Sözleşmesi’ne göre, üye ülkeler birinci planda hava trafik
hizmetlerini yerine getirmeyi taahhüt etmişlerdir.
172 CİHAT YAYC1

Buna paralel olarak, bu hizmet sorumluluğunun sınırlarını belirleyen hava


trafik hizmet sahaları ve bunlardan birisini oluşturan uçuş bilgi bölgeleri (Fli-
ght Information Region-FIR) ortaya çıkmıştır. 12 sayılı Ek ile Sözleşme’ye ara-
ma-kurtarma hizmetlerinin verilmesi eklenmiştir.
ICAO’ ya üye devletlere FIR’ lan içindeki hava trafik hizmetleri ile bera­
ber Arama-Kurtarma (AK) hizmetlerini de yerine getirmeleri tavsiye edilmiştir.
Yunanistan, AK faaliyetlerinin düzenlenmesinde bu eşleşmeyi esas almaktadır.
Yunanistan, Hamburg Sözleşmesi’ni 1989 yılında onaylamıştır. Fakat
Yunanistan bu sözleşmenin iki maddesini tam olarak kabul etmiş görünmemekte­
dir. Yunanistan, 1979 Hamburg Sözleşmesinin “her arama kurtarma bölgesi, ilgili
taraflar arasında anlaşma yoluyla tesis edilecektir” hükmünü ihtiva eden 2.1.4 ve
“ilgili taraflar arasında, bir arama kurtarma bölgesinin kesin boyutları konusunda
anlaşmaya varılamaması halinde, bu taraflar, bu alan içerisinde arama kurtarma
hizmetlerinin eşit ve kapsamlı bir eşgüdümünü sağlayacak uygun düzenlemeleri
kabul konusunda anlaşmaya varmak için mümkün olan bütün çabayı gösterecek­
tir” hükmünü taşıyan 2.1.5 ek maddelerini çekince ile imzalamıştır.
Denizde AK sorumluluk bölgelerinin belirlenmesinde FIR sınırının esas
alınmasını öngören Yunan iddialarına Türkiye itiraz etmiştir.
Arama-kurtarma sahalarının FIR sahaları ile çakıştırılması Yunanistan’ın
isteklerinden biridir.
Türkiye, arama-kurtarma sınırlarını müzakere etmeye hazır olduğunu bir­
çok kez uluslararası platformlarda açıklamış olmasına rağmen Yunanistan, Türki­
ye’nin bu yaklaşımına sıcak bakmamakta ve arama-kurtarma sınırlarının anlaşma
ile belirlenmesini istememektedir.146
Türkiye, Ege Denizi’nde Atina FIR hattının batısındaki alanda arama-kur­
tarma sorumluluğunun kendisine ait olduğunu 1987 yılında Uluslararası Deniz­
cilik Örgütüne bildirdiğinden Yunanistan ile bu konuda anlaşmazlık devam et­
mektedir.

146 Fuat Aksu, Türk-Yunan İlişkileri, SA EM K, Ankara, 2001,s.95


YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 173

Türkiye ile Yunanistan, Hamburg Sözleşmesi çerçevesinde devletlerin


münferiden sorumlu oldukları AK bölgelerinin belirlenmesinde hem ilkeler hem
de somut uygulamalar hususunda uyuşmazlığa düşmüşlerdir. Arama-kurtarma
sorumluluğunun tespiti, Ege’nin hukuksal statüsünün belirlenmesinde önemli
konu haline dönüşmüştür.

Türkiye, denizde arama-kurtarma sınırlarını müzakere etmeye hazır oldu­


ğunu uluslararası platformlarda açıklamış olmasına rağmen, Yunanistan, denizde
arama-kurtarma sınırlarının anlaşma ile belirlenmesine yanaşmamaktadır.

Harita 8-3
Çakışan Türk ve Yunan Arama Kurtarma Sorumluluk Sahalan.
174 CİHAT YAYCI

4. EGE’DE ARAMA KURTARMA SORUMLULUK SAHASI


KONUSUNDA TÜRKİYE’NİN TUTUMU NEDİR?
Türkiye147, uluslararası taahhütlerini karşılamak maksadıyla uluslararası
normlara uygun kendi ulusal mevzuatı çerçevesinde, Arama Kurtarma Yönet­
meliği’nde koordinatları ile tanımlanmış sahada AK faaliyetlerini düzenlemekte
olduğunu ve eşgüdümde bulunduğunu belirtmektedir.
Türkiye, Yunanistan’ın AK faaliyetlerinin düzenlenmesinde ICAO’nun
Sivil Havacılık Sözleşmesini esas aldığını; ICAO’ya üye devletlerin hava tra­
fik hizmetleri verdikleri FIR içinde bu hizmetler yanında hava AK hizmetlerini
de yerine getirmekle yükümlü tutulduklarını; AK hizmetlerinin bu nedenle, FIR
kavramı içinde mütalaa edilmeye başlandığını; 1945 yılında ICAO’ ya üye olan
Türkiye’nin o günkü şartlarda Ege’nin AK sorumluluğunu üstlenmekten kaçın­
mış olduğu için hava AK hizmetleri sunduğu bölgenin Atina FIR’ı olarak bilinen
bölgenin dışıyla sınırlı kaldığını ileri sürmektedir.
Türkiye ayrıca, FIR ve AK’in uyumlaştırılmasının isabetsizliğini ve mev­
cut Sözleşme’ye göre böyle bir belirlemenin mümkün olamayacağını; deniz AK
ve FIR alanlarının farklı iki konu olduğunu; AK konusunun kara, deniz ve hava
olarak üç sahayı kapsamakta bulunduğunu; Hamburg Sözleşmesi’nin 2.1.4’ncü
maddesinde “H er a ram a -ku rta rm a b ö lg esin in ilg ili taraflar a ra sın d a a n la şm a
yoluyla tesis e d ilm e sin i ” öngören bir hükmün yer aldığını, 2.1.5 nci maddede
ise, “A K sa hasının sınırla rın ın ilgili taraflarca tam o la ra k b elirlen em em esi d u ­
rum unda tarafların iyi niyet g ö ste rerek ve uygun d ü ze n lem e leri ya p a ra k A K h a ­
rekatlarının eşgüd ü m ü n ü n ya p ıla ca ğ ın ı ” öngören bir hükme yer verildiğini ha­
tırlatmaktadır.
FIR bilgilerini aktarma sorumluluğunu düzenleyen 1944 Şikago Sözleş­
mesinin, denizde yapılacak AK’yı kapsamadığını, Yunanistan’ın Hamburg Söz-
leşmesi’ne çekince koymuş olmasının, bu sözleşmeyi uygulayan devletlerin hak­
larına aykırı hareket etmesine olanak sağlamayacağını ileri sürmektedir.

Yzb. Ayhan Sorgucu, Türkiye'nin Hava Sahasının Hukuksal Statüsünün Uluslararası


Hava Hukuku ve Türkiye'nin Dış Sorunları Çerçevesinde İncelenmesi, Tez, Harp Akademileri
Komutanlığı SA REN , İstanbul, 2005, s.96.
YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA 175

Ege Denizi’nde AK bölgelerinin, sahili bulunan iki ülke arasında henüz


tesis edilmediğini, Türkiye ile Yunanistan arasında üzerinde anlaşmaya varılan
AK sınırlarının bulunmadığını, Ege’de kıyı devletlerinin tek taraflı olarak ilan
ettikleri AK bölgelerinin mevcut olduğunu, bu AK alanlarının birbirleriyle örtüş-
tüğünü, Türkiye’nin ilan ettiği sahaların geçici olduğunu ve AK yetenekleri ile
uyumlu olarak ilan edildiğini söylemektedir.
Türkiye’nin Karadeniz örneğinde olduğu gibi, Ege’de AK bölgesini
Yunanistan’la Hamburg Sözleşmesi’nin 2.1.4 maddesi çerçevesinde yönelik ikili
ve çoklu anlaşmalarla belirlemeye hazır olduğunu, bu yöndeki girişimlerinin bu
güne kadar Yunan tarafınca reddedildiğini ve mevcut ihtilafın ancak görüşme­
ler yoluyla çözümlenebileceğini uluslararası zeminlerde bir çok kez açıklamış
olmasına rağmen Yunanistan’ın, AK sınırlarının anlaşma ile belirlenmesine rıza
göstermediğini dile getirmektedir.
Ege’deki sorunun Yunan tarafının gerçekleri saptırmasından ve FIR sı­
nırlarının egemenlik sınırı olarak sunmasından kaynaklandığını; Sözleşmedeki
2.1.7 paragrafının, tekrar ifade edilmesiyle AK sahalarının egemenlik sahaları
olarak kabul edilemeyeceğini vurgulamaktadır.
Özetle, 1979 Hamburg Sözleşmesi ve 1974 SOLAS Sözleşmesi’ne uygun
olarak, Türkiye 1989’da yayımladığı Arama-Kurtarma Yönetmeliğinde bu ko­
nudaki düşüncelerini ortaya koymuştur. Türkiye, açık denizler üzerindeki hava
sahasında, uluslararası sivil havacılık teşkilâtı kurallarına göre arama ve kurtarma
sorumluluğunun, denizdeki arama ve kurtarma faaliyetlerini kapsamadığını dile
getirmiştir. Bunun yanı sıra, karasularının dışında arama ve kurtarma hizmeti ve­
receği bölgeleri ilgili devletlerle yapacağı anlaşmalarla tespit edeceğini belirterek
anlaşma yapılıncaya kadar, karasuları dışında arama ve kurtarma hizmeti verile­
bileceği açık deniz alanlarının koordinatlarını Uluslararası Denizcilik Örgütüne
(IMO) bildirmiştir.
2004 yılında Türkiye tarafından; Yunanistan’ın tezine te­
mel aldığı ICAO dokümanının 12 numaralı ekine (ICAO Annex-12’ye)
“AK Bölgeleri mümkün olduğunca FIR hatları ve açık denizlerde Deniz
Arama Kurtarma bölgeleri ile uyumlu olmalıdır." ifadesi eklenmiş ve Yunan
tezi zayıflatılmıştır.
176 CİHAT YAYC1

5. OLMASI GEREKTİĞİ DEĞERLENDİRİLEN TÜRK ARAMA


KURTARMA SORUMLULUK SAHASI NASIL OLMALIDIR?
Türkiye’nin arama kurtarma sorumluluk sahasının öngördüğü münhasır
ekonomik bölge/kıta sahanlığı sınırları ile örtüşmesi gerektiği değerlendirilmek­
tedir. Zira MEB/Kıta sahanlığında devletlerin yetki ve sorumlulukları arama kur­
tarma sorumluluğunu da yüklenmelerini de gerektirmektedir. Keza Karadeniz’de
Türk Arama Kurtarma Sorumluluk Sahası MEB ile örtüşmektedir. Ege ve Akde­
niz’de de benzer uygulamanın yapılmasının tutarlılık açısından da gerekli olabi­
leceği düşünülmektedir.

Harita 8-4
Olması Gerektiği Düşünülen Türk Arama Kurtarma Sorumluluk Sahaları.
179

KAYNAKLAR

ARŞİV BELGELERİ

Bodrum Asliye Ceza Mahkemesinin 04 Nisan 1984 Tarih ve 1984/58 E.,


1984/47 S. kararı.

TBMM 08 Haziran 1995 tarihli kararı.

Treaty Of Peace With Italy Signed At Paris, February 10, (1947.)

RESMİ YAYINLAR

“4 Ocak 1932 tarihli Anadolu Sahilleri ile Meis Adası Arasındaki Ada ve
Adacıkların ve Bodrum Körfezi Karşısındaki Ada’nın Cihedi Aidiyeti Hakkında-
ki Sözleşme”, metin için bkz. RG, 25 Ocak 1933, S. 2313.

A L M A N A C Türkiye 2 0 0 9 , Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon


Genel Müdürlüğü, Ankara 2009.

E g e ’de Türk Yunan A sk e ri S o ru n la rı ve N A T O , G ün.D oğu A vr., Müttefik


K.K.K.’lığı Yayınları, 1995.

ICAO Doc 7055, MID/2-RAC.

Reisman, W. Michael, “Case Report on the 1998 Eritrea/Yemen Award


(Phase I)” AJIL vol. 93, 1999.

Reisman, W. Michael, “The Government of the State of Eritrea and the


Government of the Republic of Yemen” International Decisions (ed. by) Oxman,
H. B., AJIL, vol. 93, 1999.

BASILI ESERLER

Acer, Yücel, “Doğu Akdeniz’de Deniz Alanlarının Sınırlandırılması ve


Türkiye.”, U luslararası H u ku k ve P o litika D erg isi Cilt 1 Sayı 1, 2005.

Aksu, Fuat, Türk-Y unan İlişk ile ri , SAEMK, Ankara 2001.

Akipek, Şebnem, E ritre Yem en H a kem K ararı Işığ ın d a K ızıld en iz A d a la ­


rının A id iy eti S o ru n u , AÜ HFD, C. 49, 2000.
180 KAYNAKLAR

Antunes, Nuno Sérgio M., “The Eritrea/Yemen Arbitration: First Sta-


ge-The Law of Title to Territory Reaverred”, ICLQ vol. 48, 1999.

Athanasopulos, Haralambos, G reece, T urkey a n d A eg ea n Sea: A C ase


Study in In tern a tio n a l Law , 2001.

Atlas Géopolitique des Espaces Maritimes, F ro n tiè re s, E nergie, P eche et


E n viro n n em en t , 2008 Edition.

Başeren, Sertaç Hami, Ege Sorunları (Türk Deniz Araştırmaları Vakfı


Yayın No. 15). İstanbul: TÜDAV Yayınları, 2003.

Başeren, Sertaç Hami-Kurumahmut, Ali, E g e 'd e E g em en liğ i D ev red il­


m em iş A d a la r, Stratejik Araştırma ve Etüdler Milli Komitesi Yayınları, Araştırma
Proje Dizisi 1/2003, Ankara 2003.

Başeren, Sertaç Hami-Kurumahmut, Ali, The T w ilig h t Z o n es In The A e ­


gean (U n) Forgötten Turkis/ı Islands, E g e 'd e G ri B ö lg e ler U nutul(m ay)an T ürk
A d a la rı , Türk Tarih Kurumu-Ankara 2004.

Baykal, Ferit Hakan, D eniz H ukuku Ç a lışm a la rı , Alfa Basım Yayım, İs­
tanbul 1998.

Danişmend, İsmail Hami, İzahlı O sm anlı T a rih i K ro n o lo jisi IV., İstanbul,


1972.

Economides, C. P. (Fransızcadan Çev. Göçer, M.), “Tartışma: Türkiye ile


Yunanistan Arasındaki İhtilaflı Adalar Ege Denizi’ndeki İmia Adaları: Kuvvetle
Yaratılan Bir Uyuşmazlık” K ocaeli Ü niversitesi H u ku k F a kü ltesi D erg isi , yıl 2,
1998/1999.

Hayta, Necdet, Ege Adaları Sorunu 191 l ’den Günümüze, 1. Baskı, Gazi
Kitabevi, Ankara 2006.

Kuran, Selami, U luslararası D eniz H u ku ku ,. Türkmen Kitabevi, İstanbul


2009.

Kurumahmut, Ali, E g e 'd e T em el Sorun E g em e n liğ i Tartışm alı A d a la r,


Türk Tarih Kurumu Yayınları, İstanbul 1998.
KAYNAKLAR 181

Kurumahmut, Ali -Yaycı, Cihat, D en iz Subayları İçin Tem el D en iz H u k u ­


ku B arış ve S avaş D ö n em i , Deniz Basımevi, İstanbul 2011.

Kutluk, Deniz, H a za r-K a fka s P etro lle ri, Türk B o ğ a zla rı, Ç evresel T eh ­
d it , Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayın No. 16., TÜDAV Yayınları, İstanbul
2003.

Kwiatkowska, Barbara, “The Significance of the Eritrea/Yemen Arbit­


ration For the Aegean Insular Formations” , in Problems of Regional Seas 2001,
P ro ceed in g s o f the Intern a tio n a l S ym p o siu m on the P roblem s o f R eg io n a l Seas
(ed. by).

“Lozan Antlaşması’nın metni” için bkz. LNTS vol. 28, p. 11; Düstur, T.
III, C. V, 11 Ağustos 1339-19 Teşirinievvel 1340, İstanbul Necmi İstikbal Matba­
ası Başvekalet Müdevvenat Müdiriyeti tarafından tab ettirilen 1931 yılı baskısı.

Meray, Seha, L, (Çev.). Loz.an B a rış K o n fera n sı, T u ta n a kla r B e lg e le r ,


Tk. II, C. 2, Ankara 1973.

Meray, Seha, L, (Çev.). L ozan B a rış K onferansı, T u ta n a kla r B e lg e le r ,


Tk. I, C. 1, K. 2, Ankara 1970.

Meray, Seha,-Olcay, Osman, O sm anlı İm p a ra to rlu ğ u n u n Ç öküş B e lg e le ­


ri (M o n d ro s B ırakışm ası, S evr A n tla şm a sı İlg ili B elg ele r ), Ankara 1977.

Özman, M, Aydoğan, B irleşm iş M ille tle r D eniz H ukuku S ö zle şm e si , Ve­


dat Kitapçılık, İstanbul 1984.

Özman, M, Aydoğan, D en iz H ukuku-1, Vedat Kitapçılık, Ankara 2006.

Pazarcı, Hüseyin, U luslararası H u ku k D ersleri , K. I, B. 6, Ankara 1997.

Pazarcı, Hüseyin, U luslararası H ukuk, Beta Yayınları, Ankara 2003.

Pazarcı, Hüseyin, (Fransızcadan Çev. Göçer, M.), “Ege Denizindeki Bazı


Adacık ve Kayalıkların Statüsü Hakkında Türk Yunan Uyuşmazlığı”, K ocaeli
Ü niversitesi H ukuk F akültesi D e rg isi , yıl 2, 1988-1999.
182 KAYNAKLAR

Pazarcı, Hüseyin, D oğu E ge A d a la rın ın A sk e rd e n A rın d ırılm ış S ta tü sü ,


Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları:550, Ankara 1986.

Prescott, Victor-Schofield, Clive, H-Prescott, J.R.V. The M a ritim e P o liti­


cal B oundaries o f the W orld , Martinus Nijhoff Publishers, Netherlands 2005.

Slomanson, W.R., F u n d a m en ta l P ersp ec tive s on In tern a tio n a l L a w ,


fourth edition, Thomas Jefferson School of Law, San Diego/California-USA
2003.

Syrigos, Angelos M., The Status o f the A eg e a n S ea A co o rd in g to In tern a ­


tional L a w , Sakkoulas/Bruylant, Greece, 2000.

Şimşir, Bilal N., Ege S o ru n u , B e lg e le r /A eg e a n Q uestion, D o cu m en ts , C.


II (1913-1914), B. 2, Ankara 1989.

Tepedelenlioğlu, N. Nazif, O rdu ve P o litik , Bedir Yayınları, İstanbul


1967.

Toluner, Sevin, K ıbrıs U yuşm azlığı ve M illetlera ra sı H u ku k , İstanbul


1977.

Toluner, Sevin, M illetlera ra sı H u ku k A çısın d a n T ü rkiy e'n in Bazı D ış P o ­


litika S o ru n la rı , Beta Basım Yayım, İstanbul 2010.

Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, O sm anlı Tarihi, IV /I, Ankara 1988.

Yaycı, Cihat, “Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanları Sınırlandırılmasın­


da Libya’nın Rolü ve Etkisi”, G ü ven lik S tra tejileri D e rg isi , 7(14), 2011.

Yaycı, Cihat, “Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Paylaşılması


Sorunu ve Türkiye” , B ilg e S tra te ji , Cilt 4, Sayı 6, Bahar 2012.

Yaycı, Cihat, D oğu A k d e n iz'd e G elişm ele r ve D en iz Yetki Alanlarım ız,


konulu tebliğ, 29 Mayıs 2019, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
“Doğu Akdeniz’de Hukuk ve Siyaset” konulu çalıştay.

Yaycı, Cihat, S o ru la r ve C eva p la r ile M ü n h a sır E ko n o m ik B ölge (M E B )


K a vra m ı , İstanbul 2019.
KAYNAKLAR 183

GAZETELER

“Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in Gazetelere Verdikleri Mü­


lakatlar”, Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in Turkish D a ily N ew s Gaze­
tesine verdikleri mülakat, 13 Mart 1999.

E fim erida Ton Sin ta kto n gazetesinin internet sitesinde yayınlanan


Prof. Aleksis Iraklidis imzalı makale, 24 Ekim 2018.

K a th im erin i gazetesi, Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan makale,


11 Kasım 2018.

M illiy e t , “Kayalıklarda înat Düğünü”, Tâki Berberakis, 16 Mayıs 1999.

P o n tik i , “Gri Bölgeler Statüsü”, 11 Şubat 2010.

To V im a , “Ege Konusunda Çözüm Geçmişte Aranıyor”, 01 Şubat 2010.

T urkish D aily N ew s , “Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman DEMİREL’in


verdiği mülakat” 13 Mart 1999.

Yeni A sır ve T ercüm an Gazeteleri, 04 Nisan 1984.

İNTERNET KAYNAKLARI

1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, htpp://www.un.org/


depts/los/convention_agreements/texts/unclos/unclos_e.pdf

Cumhuriyet, “TSK Adayla İlgili Raporu Açıkladı” Keçi (Platia) Bizim


Adamız”, 16 Mayıs 1999.

https://www.analizportal.com/megali-idea-megalo- idea-nedir/

http://www.mfa.gr/www.mfa.gr/en-US/Policy/Geographic-i-Regions/
South-Eastern+Europe/Turkey/Relationships+-+Potentials/, 18 Nisan 2011.

htpp://www.mfa.gr./policy/grayzone/claims/10.12.2005.

http://www.mfa.gr/www.mfa.gr/en-US/Policy/Geographic-i-Regions/
South-Eastern+Europe/Turkey/Relationships-ı—ı-Potentials/
184 KAYNAKLAR

https://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/megalo-idea-1400

http://www.turkishgreek.org/29-ocak-1996-tarihli-tuerk-notas

http://www.turkishgreek.org/yayinlar/makaleler/makaleler-1item/124-a-
egean-sea-disputed-areas

Milliyet, “Kardak’ tan Sonra Plat”, Barçın Yinanç, 15 Mayıs 1999.

www.milliyet.com 26 Mart 2015, “Bakan Yılmaz: EGAYDAAK’lar


Türkiye Cumhuriyeti’nin Hakimiyetinde” başlıklı haber.

www.sabah.com.tr, 13 Şubat 2018, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Yuna­


nistan’a uyan” başlıklı haber.

www.sabah.com.tr , 26 Nisan 2017, “AB Bakanı Ömer ÇELİK A haber­


de Flaş Açıklama” başlıklı haber.

www.sputniknews.com 15 Ağustos 2017, “Dışişleri Bakanı Çavuşoğ-


lu’ndan Ege Adaları Açıklaması” başlıklı haber.
ROMANYA
RUSYA
KARADENİZ

BULGARİSTAN

GÜRCİSTAN

ERMENİSTAN

ECE D E l
TUM K IY E
MAVİ VATAN
ISBN: 978-S7B-17-44SB-4

ınmm

You might also like