Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 122

Ankara Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi

Sanat Tarihi Programı


2023-2024 Eğitim-Öğretim Yılı-Güz Yarıyılı
USAN211 Asya’da Türk ve İslam Mimarisi 10.-16. Yüzyıllar
Dersin Sorumlusu: Doç.Dr.Muharrem ÇEKEN (DTCF Ana Bina Oda No:207)
mceken@ankara.edu.tr; mceken@gmail.com
Dersin Saati ve Yeri: Çarşamba 15.30; Sanal Sınıf
İLHANLILAR (1256-1336)

Kurucusu Cengiz Han’ın torunu Hülâgû’dur. Moğol Büyük Hanı Mengü (Möngke) 1253 yılında kurultay kararı ile
kardeşi Hülâgû’yu İran, Irak, Suriye, Mısır, Kafkasya ve Anadolu’yu ele geçirip buraları kendisine tâbi bir
“ilhan” (il+han “bölge hükümdarı”) olarak idare etmek üzere görevlendirdi. Bu suretle başşehri Tebriz olmak
üzere İran’da kurulan (1256) ve 1295 yılından itibaren tam bağımsız hale gelen devlet, Hülâgû’nun taşıdığı ilhan
unvanına nisbeten İlhanlılar adıyla anılmıştır. 1295 yılında Gāzân Mahmud Han adıyla tahta çıkan Gāzân
İslâmiyet’i devletin resmî dini haline getirdi.
Gazan Han (1295-1304) veziri olan ünlü tarihçi Reşidü’d-Din ile birlikte güçlü bir devlet oluşturarak Tebriz’i büyük
bir ilim ve sanat merkezi haline getirir. Burada kendi adıyla anılan bir şehir kurar. Yıkılan diğer şehirlerde yeniden
imar edilir.
Gazan Han’dan sonra tahta çıkan Olcaytu Hüdabende (1304-1316) hükümet merkezini Sultaniye’ye taşır ve
burada önemli yapılar inşa ettirir.
İlhanlı Devleti, dokuzuncu han olan Ebu Said Bahadır’ın (1316-1335) ölümümden sonra eyaletlere bölünür.
Bunlar da bir yıl sonra Timur tarafından ortadan kaldırılmasıyla İlhanlı Devleti son bulur.
İlhanlı Mimarisi

İran merkezli ve Anadolu’ya kadar uzanan büyük bir devlet kuran İlhanlılar, İran’daki Büyük Selçuklu mimari
geleneğini daha da geliştirerek sürdürmüşlerdir. Selçuklu plan şemaları çok daha iddialı boyutlarda tekrar
edilmiştir. Boyutlar büyütülmüş, eyvanlar daraltılarak yükseltilmiştir. İnşaat malzemesi çoğunlukla İran’da tuğla,
Anadolu’da ise taştır. Süslemede alçı, tuğla, sırlı tuğla ve çini kullanılmıştır. Büyük Selçuklu mimarisinin son
dönemlerinde ölçülü biçimde kullanılan sırlı tuğla ve çini süsleme tüm cepheye hâkim olmaya başlamıştır. Ayrıca
çinilerdeki renk kullanımı zenginleşmiştir. Bu yoğun süsleme programında mukarnaslar bile konstrüktif özelliğini
kaybederek sadece dekoratif bir karaktere bürünür.
İlhanlılar, başta Tebriz, Sultaniye, Meraga ve Herat olmak üzere birçok şehirde, Gazan Han, Olcayto ve Ebu Said
Bahadır Han zamanında önemli eserler ortaya koymuşlardır. Veramin Mescidi Cuması, Natanz Mescidi Cuması,
Yezd Mescidi Cuması, Ali Şah Camii ile Alâeddin Türbesi, Kümbet-i Gaffâriye, Olcaytu Hüdabende Türbesi,
İmamzade Cafer Türbesi, İmamzade Abdullah Türbesi, Seyyid Rüknedin Türbesi ve Gazan Han Türbesi bu
dönemden kalan eserlerin bazılarıdır.
CAMİLER
İRAN, VERAMİN MESCİD-İ CUMASI, 1322
Tahran’ın 42km güneyindeki Veramin şehrinde
yer alan yapı, Ebu Said’in hükümdarlık
zamanında Ali Kazvani tarafından 1322-1326
yılları arasında yaptırılmıştır.
Orta avlu ve dört eyvanlı plan şemasıyla
Selçuklu geleneğini sürdürür. Daha büyük
tutulan güney eyvanının gerisinde maksure
kubbesi yer alır. İçi mukarnas dolgulu eyvanda
ma‘kılî hatla “Allah” ve “Muhammed” yazıları
vardır. Altta üç sivri kemerli kapıdan kare planlı
ve kubbe ile örtülü mihrap önü mekânına
geçilir. Alçı süslemeli duvarlarda iri yazı kuşağı
dikkat çeker.
Eyvan-kubbe aksının iki yanındaki çok ayaklı
hacimlerle harim genişletilmiştir.
Yapıya giriş kuzey cephe aksındaki anısal
taçkapıdan sağlanmaktadır. Yan eyvanlar da
birer kapı ile dışarı açılmaktadır.
Kapı gerisindeki bir koridorla eyvana ve buradan
da avluya ulaşılır. Orta akslarında birer eyvanın
yer aldığı avluyu revaklar kuşatır.
İran, Veramin Mescid-i Cuması, 1322-26
Taçkapı
İRAN, YEZD MESCİD-İ CUMASI, 1324/1365/1470

Dört eyvanlı avlu plan şemasının tekrarlandığı


cami, İran’daki İlhanlı dönemi çini dekorasyonun
in iyi örneğini sunar.
Üzerinde iki minaresi bulunan oldukça yüksek
taçkapının tüm yüzeyi çinilerle kaplanmıştır.
Çinilerdeki renk zenginliği dikkat çekicidir. Çini
mozaik şeklindeki süslemelerde çok çeşitli
bitkisel motif ve geometrik kompozisyonlara yer
verilmiştir.
Taçkapıdaki sivri kemerin kavsarası tamamen
dekoratif bir özellik taşıyan mukarnaslarla
doldurulmuştur. Söz konusu mukarnaslar da
benzer şekilde çinilerle kaplıdır.
Aynı şekilde iç mekanlarda, kubbelerde dahil
olmak üzere zengin biçimde süslüdür. Ağırlığını
çini mozaiklerin oluşturduğu süslemede tuğa ve
alçıya da yer verilmiştir.
Natanz Mescid-i Cuma Cami (Şeyh Abdül
Samed İsfahâni Külliyesi)

Natanz’da Sultan Olcaytu devrinde inşa edilen cuma


camii (Şeyh Abdüssamed İsfahânî Külliyesi) cami
(704/1304-1305), türbe (707/1307-1308) ve hanigâhtan
(716/1316) oluşmaktadır. Külliyede yer alan minare 725
(1325) yılında Ebû Said Bahadır Han zamanında
yapılmıştır. Dört eyvanlı avlulu cuma camiinin kıble
yönünde sekizgen planlı tevhidhâne, batıda minare ve
kare planlı türbe ile hanigâh bulunmaktadır. Cuma
camiinde eyvanlar aynı yükseklikte, farklı derinlikte ele
alınmış olup aralarda iki katlı revaklar yer alır. Güneye
açılan hanigâhın âbidevî taç kapısı ile silindirik gövdeli
minarede yoğun süsleme görülür. Türbe içten dört yöne
genişletilmiş olup kubbesi içten mukarnas dolgulu,
dıştan ise külâhla örtülüdür.
IRAN, NATANZ, ŞEYH ABDÜL SAMED KÜLLİYESİ,
1304-1325
(Cami, Hanikah, Türbe)
İRAN, TEBRİZ, ALİ ŞAH MESCİD-İ CUMASI, 1315

İlhanlı Devleti’nin ilk başkenti Tebriz’de yer alan cami


Vezir Ali Şah tarafından 1315 yılında yaptırılmıştır.
Büyük Selçuklu dört eyvanlı plan şemasının farklı bir
versiyonun uygulandığı yapı geniş avlusu ve büyük
boyutlu mihrap eyvanı ile dikkati çeker.
Revaklarla çevrili avlunun orasında kare planı büyük
bir havuz yer alır. Avluya üç cepheden de giriş
sağlanmıştır. Güney cephe aksınki giriş anıtsal bir taç
kapı düzenlenmiştir.
Harim kısmı, avluya bir kemerle açılan eyvan
şeklinde düzenlenmiştir. Eyvan, 25m yüksekliğinde,
10 m genişliği ve 30 m derinliğindeki boyutları ile
dikkati çeker.
Eyvanın güney duvarı aksındaki mihrap dıştan
dairesel bir payanda şeklinde çıkma yapar. Mihrabın
iki yanında sivri kemerli birer kapı açıklığı
bulunmaktadır.
Eyvanın doğusunda bir medrese, batısında da dar’ül-
aceze yer almaktadır. Medrese, bir kapı ile eyvana
bağlanmıştır.
İRAN, NAİN, BABA ABDULLAH CAMİİ, 1300/ ONARIM 1336
İRAN, ABARKUH ,CUMA CAMİ, 1337-38
İRAN, ERDEBİL CUMA CAMİİ, 14. YÜZYILIN BAŞLARI
Türbe Mimarisi

İran, Meraga, Kümbet-i Gaffariye (1328)


İran’ın Meraga şehrinde yer alan türbe Ebu Said
Bahadır zamanında, 1328’de inşa edilmiştir. Türbe,
plan ve kitle tasarımı ile B. Selçuklulara ait olan
Kümbet-i Surh benzemektedir. Kare planlı kübik
gövdeli türbenin kuzey cephe aksında kapı açıklığı yer
almaktadır. Altta yer mezar odasına giriş ise doğudaki
küçük kapıdan sağlanmaktadır. Taş kaide üzerinde
yükselen türbenin inşasında tuğla kullanılmıştır.
Türbenin köşeleri silindirik sütuncelerle
yumuşatılmıştır. Kuzey cephe aksında yer alan kapı,
binanın üst kenarına kadar uzanan dikdörtgen bir
çerçeve içersine alınmıştır. Düz atkılı kapı açıklığını sivri
kemerli ikinci bir niş kuşatır. Bu sivri kemerin kavsarası
mukarnaslarla bezenmiştir. Kemerin üzerinde kitabe
panosu yer alı. Kapının iki yanında sivri kemerli birer
niş yer alır. Cephe, çeşitli renklerdeki zengin çini
süslemeleriyle dikkati çeker. Kemer köşelikleri,
mukarnas ve kitabeler çinilerle kaplıdır. Cephenin
diğer yüzeyleri de tuğla ve çinilerle oluşturulan çeşitli
geometrik motiflerle bezelidir. Köşe sütunceleri
baklava desenlidir.
İran, Meraga, Kümbet-i Gaffariye (1328)
Sultaniye ,Olcaytu Hüdâbende Türbesi ,1309-1313
Sultaniye ,Olcaytu Hüdâbende Türbesi ,1309-1313

Yeni kurulan başkent Sultaniye’de yer


alan türbe, Olcayto hayatta iken kendisi
tarafından 1309-1313 yılları arasında
yaptırılmıştır. Yapı mimari tasarımı ve boyutları
ile İlhanlı döneminin en anıtsal eserleri arasında
yer almaktadır.
İçten sekizgen planlı türbenin iki
kenarına hücreler yerleştirilerek dışta düz ve
geniş bir cephe oluşturulmuştur. Karşı akstaki
kenarın gerisinde de, ana kütleden daha alçak
tutulan bir mekana yer verilmiştir.
Dışta sekizgenin her yüzünde
dikdörtgen çerçeve içerisine alınmış sivri kemerli
birer kapı açıklığı bulunmaktadır. Orta akstaki
kapıların iki yanında üçlü nişler bulunur. İki katlı
olarak düzenlen nişler sivri kemerli olup ortadaki
daha geniştir. Kapı aksı üzerinde ise üçlü pencere
açıklığı yer almaktadır. Orta pencere
diğerlerinden daha büyük tutulmuştur.
Sultaniye ,Olcaytu Hüdâbende Türbesi ,1309-1313
Sultaniye ,Olcaytu Hüdâbende Türbesi ,1309-1313
Sekiz cepheli kütlenin üst kısmı bir galeri şeklinde düzenlenmiştir. Birbirine paralel duvarlar sivri
kemerlerle bağlanır. Böylelikle dış duvar kubbenin oturduğu iç duvara bir destek oluşturur. Bu
koridorun her biri ortadaki daha geniş olan üç pencere ile dışarı açılırlar. Cepheyi üstten mukarnaslı
bir korniş sınırlar.
Üstteki kubbe de, Sulta Sencer Türbesi’nde olduğu gibi çift cidarlı yapılarak araları bölmelerle
ayrılmıştır. Böylelikle kubbenin ağırlığı hafifletilmiştir. Sekiz köşesi üzerinde yükselen ince minareler,
aynı zamanda birer ağırlık kulesi vazifesi görerek kubbenin açılmasını önlemektedir.

Exterior view from north


Sultaniye ,Olcaytu Hüdâbende Türbesi ,1309-1313
Cephe düzenlemesi ile oldukça hareketli bir tasarımı ortaya koyan türbe çini süslemeleri ile de dikkati
çeker. Kubbenin dışı tamamen çinilerle kaplıdır. Dış cephedeki kemer köşelikleri ile mukarnaslı korniş
çini mozaik şeklinde geometrik kompozisyonlar ve yazılarla bezenmiştir. Yapının içerisi de benzer
şekilde çini mozaikler ile alçı ve kalem işleriyle süslüdür. Köşelerde yer alan sekizgen kesitli ayaklar
lacivert, açık mavi ve beyaz renkli çinilerle oluşturulan geçmeli geometrik kompozisyonlarla bezelidir.
Kemer alınları ve karnı ile yazı kuşaklarında alçı bezeme kullanılmıştır. Üst kat galeri tonozlarının her
biri sarı, kırmızı ve yeşil gibi canlı renkli kalem işi süslemelerle donatılmıştır.
Sultaniye ,Olcaytu Hüdâbende Türbesi ,1309-1313
Sultaniye ,Olcaytu Hüdâbende Türbesi ,1309-1313
İran, Tus, Kümbet-i Haruniyye, 14.yy başı
İran, Veramin, İmamzade Yahya, 1261-1307
İran, Kümbet-i Pir-i Bakran, 1303-12
İran, Serahs, İmamzade Lokman Baba
Türbesi, 1356

Ground floor plan


İran, İsfahan, İmamzade Cafer Türbesi, 1320
İran, Kum İmamzade İbrahim, 1321 / 1402
İran İmamzade Hud, (Imamzade Safiye Hatun ),14. YY
İran, Kum, Hoca Ali Şafi Türbesi, 1390
İran, Veramin, Alaaddin Kümbeti, 1289

Dairesel plan türbe, içten kubbe


dıştan konik külahla örtülüdür.
Silindirik gövdenin dış yüzeyi
prizmatik üçgen yivlerle
şekillendirilmiştir. Düz atkılı kapı
açıklığını sivri kemerli bir niş çevreler.
Tuğla ile inşa edilen türbenin kapı
lento ve sövelerinde taş kullanılmıştır.
Türbe genel tasarımı ile B.
Selçuklular’dan kalma Rey’deki Burcu
Tuğrul Türbesi’ne benzemektedir.
İran Demavent, İmamzade
Abdullah Türbesi, 1300
İran, Bastam Kümbeti, 1313
Azerbaycan, Berda Türbesi, 1329
İran, Sultan Haydar Türbesi,
1330
İLHANLI DÖNEMİ MEDRESE, KERVANSARAY VE SARAY MİMARİSİ

İlhanlılar cami ve türbe gibi dini yapılar dışında, medrese, kervansaray,


saray ve kütüphane, gibi birçok sosyal yapılarda inşa etmiştir.
Yalnızca Gazan Han zamanında yirminin üzerinde medrese ve kervansaray
inşa edilmiştir. Ancak bunların çoğunluğu günümüze ulaşamamıştır. Medreselerin
büyük bir kısmı İran’ın Yezd kentinde inşa edilmiş ve Şah Kemaleddin, Ziyaaddin,
Bayazid Bastami, Hüseyin medreseleri gibi bazı yapılar varlığını koruyabilmiştir.
İsfahan civarındaki Sin Kervansarayı (1330-31), Kazvin-Tebriz yolu üzerindeki Zencan
Kervansarayı (1332-33) ve Tebriz-Culfa yolundaki Merend Kervansarayı (1330-35)
günümüzde kalıntıları ulaşabilen ender eserlerdir. Söz konusu yapılar, dört eyvanlı
plan şeması, revaklı avlusu, yüksek taç kapı ve eyvanları ile B. Selçuklu geleneğini
sürdürür. Tuğla ile inşa edilen yapılar devrin diğer yapıları gibi terakota ve çinilerle
bezelidir.
İran, Yezd, Hüseyniye Medresesi, 1325-26
İran, Bistam, Bayazıd Bastami Medresesi, 1300-13
İran, Yezd, Şah Kemaleddin Medresesi, 1320
Ziyaaddin Medresesi, 14. YY
İran, Merend Kervansarayı (1330-35)
Taht-ı Sülayman, İran, 1270-75

Abaka Han 1272’de, kuzeybatı İran’da


(güney Azerbaycan) Taht-ı Süleyman’da bir
yazlık Saray yaptırmıştır.
Taht-ı Süleyman, 2400 m yükseklikte Takab
yöresinde kükürtlü suyu ve 120 m derinliği
olan bir krater gölü kıyısında
bulunmaktadır. Aslında Ahameniş
döneminden önce iskân edildiği belirtilen
bu mevki bir ibadet yeri olmalıdır. Burada
kazılar sırasında keşfedilen buluntular
M.Ö. 4.bin yıla kadar geri gitmektedir.
Taht-ı Süleyman’ın tarihî kalesi aşağı
yukarı 124.000 m2 lik bir alanı kaplar.
Taht-ı Süleyman külliyesi, 13 m
yükseklikte, taş surla çevrilidir; 38 kulesi,
güney ve kuzeyde birer girişi vardır.
Ana yapılar gölün kuzeyinde, merkezinde
Zerdüşt ateş tapınağı olan, tuğladan
kareye yakın bir yapılar topluluğu oluşturur.
Abaka Han’ın 1272’de Sasani sarayının
bazı sağlam kalmış odalarını elden
geçirterek, çok harap durumdaki
mekânların da üzerine inşaat yaptırarak
tamamlattığı yazlık saray, Arapların ilk fethi
sırasında buraya verdiği isimle Taht-ı
Süleyman diye anılmaktaydı.
Özgün Sasani düzenini mükemmelleştirip,
oval surlara, tam kuzey-güney ekseninde
yeni bir kapı (güney taçkapısı) açılmıştır.
Ön avludaki bu giriş; göl bulunan büyük
saray avlusuna bir eyvan şeklinde açılır.

Abaka Han’ın yazlık saray külliyesi, “Post-


Selçuklu” nitelemesine uyacak çok zengin
çinilerle donatılmıştı. Bu zengin
dekorasyonun külliye binalarındaki
duvarları hem dışta, hem içte kapladığı
belirlenmiştir
Taht-ı Sülayman, İran, 1270-75
Taht-ı Sülayman, İran, 1270-75
TİMURLULAR
Moğol Hükümdarı Cengiz Han, Türkmenistan’ın yönetimini oğlu Çağatay’a bırakır. Ancak Çağatay Han, bölgede
bir türlü hâkimiyet kuramamış ve kabile reisleri yönetimde daha çok söz sahibi olmuştur. Sonunda, Timur, Çağatay
Moğollarını yenerek 1370 yılında Semerkant'ta tahta oturur. Kısa sürede bütün İran’ı ele geçiren Timur sınırlarını
Rusya’da Moskova, Hindistan’da Delhi'ye kadar genişletir. Anadolu’ya geçerek 1402’deki Ankara savaşında
Yıldırım Beyazıd’ı yenerek imparatorluğunun en üst sınırlarına ulaşır. Kendine başkent seçtiği Semerkant’ı abad
eder.
Timur’dan sonra tahta oğlu Şahruh (1404-1447) geçer. Hükümet merkezini Semerkant'tan Herat’a taşır ve oğlu
Uluğ Bey’i Semerkant’a vali tayin eder. Bu sırada Horasan ve Maveraünnehr bölgeleri yüksek bir sanat ve kültür
merkezine dönüşmüş, birçok eser ortaya konmuştur.
Timurlu Devletinin bu yükselişi Ebu Said (1451-1468) döneminde de devam eder. Bu tarihten sonra sınırlar
daralmaya başlasa da gücünü korumaya devam eder. Son Timur hükümdarı Hüseyin Baykara (1468-1505)’dır.
Veziri olan ünlü Türk alimi Ali Şir Nevai ile birlikte Herat’ı bir kültür ve sanat merkezine dönüştürür.
Hüseyin Baykara’nın ölümünden sonra İmparatorluk dağılır. Safeviler tarafından önce Semerkant ardında da
Herat’tan atılırlar.
Yeni bir devlet kuran Timur, başkent olarak seçtiği Semekânt’ta geniş çaplı bir imar faaliyetine
girişmiştir. Ele geçirdiği ülkelerdeki usta ve sanatkârları burada toplayarak yeni yerleşim yerlerinin imarı için
görevlendirmiştir. Onun yaptırdığı eserlerin en başında Gök Saray gelmektedir. Yine torunu için yaptırdığı Gur-i
Mir Türbesi ve Hoca Ahmed-i Yesevi Hankâh’ı dönemin önemli yapıları arasındadır.
Timur’un oğlu Şahruh da devlet merkezi olarak seçtiği Herat’ı bu amaca uygun olarak yeniden imar
ettirir. Onun bu çabasına oğulları ve hanımları da katılarak destek vermiş ve birçok eser yaptırmışlardır.
Oğullarından Uluğ Bey, daha çok eğitim ve ilime önem vermiş ve bu amaçla birçok medrese ile birlikte
bir de rasathane inşa ettirmiştir. Yine onun döneminde İsfahan ve Şiraz gibi şehirlerde medreselerle birlikte han,
hamam, darüşşifa ve birçok konak inşa edilmiştir.
Uluğ Bey’in ölümünden sonra imar faaliyetlerinde bir durgunluk görünse de Hüseyin Baykara devrinde
Herat gerek siyasi, gerekse kültür merkezi olarak yeniden yükselir. Onun uzun saltanatı sırasında Herat, daha da
gelişerek zenginleşir ve yeni yapılarla donatılır. Hükümdar başta olmak üzere bütün devlet adamları ve varlıklı
kimseler medrese, kütüphane, kervansaray, hamam, darüşşifa, imaret ve köprü gibi hem idari hem de sosyal
yardım kurumları yaptırmışlardır. Hüseyin Baykara kendisine ikametgâh olarak şehrin kuzeydoğusunda bir saray
da yaptırmıştır. Geniş bir alana yayılan ve Cihanârâ adı verilen saray bahçeler içerindeki birçok yapıdan
oluşmaktaydı.
Aynı dönemde, Hüseyin Baykara’nın vezirliğini de yapan, devletin en nüfuzlu ve zengin kişi olan ilim
adamı Ali Şir Nevai yalnızca Herat ve Horasan’da 370 tane hayır eseri yaptırmıştır. Bu bile Timurlu Devletinin
gücü ve zenginliğini göstermektedir.
Timur devri mimarisinde göze çarpan ilk özellik binaların yüksekliği ve dış cephe süslemesidir.
Kubbeler, eski geleneklerin aksine iç hacmin genişliği ile sınırlı kalmaz. Kendine has özellik gösteren bu
soğanvâri şeklindeki kubbeler yüksek kasnaklar üzerinde dışa doğru genişleyerek yükselirler. Bu kubbe
örtü fonksiyonu yanında yükseklik nispeti sağlayan simgesel bir görünüm kazanır.
Dönemin belki de en özelliği ise cephelerdeki çini kaplamalardır. Bütün cepheyi kaplayan bu
çinilerde o zamana kadar görülmeyen bir renk zenginliği vardır. Binaların görülebilen bütün yerleri bu çok
renkli çinilerle oluşturulan bitkisel, geometrik ve yazı kompozisyonları ile süslenmiştir.
İster yapısal, ister süsleme bakımından olsun Timurlu devri mimarisi ulaştığı üstün seviye ile
Avrupa’da “Timurlu Rönesansı” olarak adlandırılmıştır. Bu mimari üslup 16.yy’da Safeviler tarafından
sürdürülerek günümüze kadar devam edip gelmiştir.
CAMİLER

Semerkant Bibi Hanım Camii 1398-1405


Timur’un Hindistan seferini ebedîleştirmek yaptırdığı Bîbî Hanım Camii (1399-1405) yüksek kubbeleri, eyvanları,
diğer mimari elemanları ve muhteşem çini süsleme kalıntılarıyla göz dolduran bir yapıdır.
Timur’un eşlerinden biri olduğu sanılan
Bibi Hanım adına 1399-1405 yıllarında
yaptırılmıştır. Timurlu mimari
şaheserlerinden biri olan cami,
dikdörtgen avlusu, avlunun batısındaki
harim bölümü, kuzey ve güney cephe
aksındaki birer mescidi, doğudaki
anıtsal taç kapısı ile bir mimari
kompleks niteliğindedir. Bütün bunlar
avluyu da kuşatan çok sıralı revaklarla
birbirine bağlanmıştır. Bu bölümü 400
sütuna binen küçük kubbelerle
örtülüdür. Esas itibariyle dört eyvanlı
plan şemasının ileri bir düzeyini ortaya
koymaktadır.
Yapıyı kuşatan duvarların dört
köşesinde birer minare yer alır. Batıda
harimi teşkil eden kubbeli mekân
yapıya hakim durumdadır. Eyvan
şeklindeki anıtsal taç kapsı yüksek
kubbeyi de gizler.
Cuma Camii olarak da anılan eser 15.yy’ın ilk yarısında inşa
edilmiştir. Caminin minaresi ise Karahanlılardan kalmadır. Söz
konusu yapı bu dönemden kalan eski bir caminin yerine yapılmış
olmalıdır. Caminin eyvan akslarında kubbeli mekânlar yer alır.
Yüksek taçkapısı ve kubbeli mihrap önü mekânı ile dönemi
özelliklerini en iyi biçimde yansıtır. Mihrap mekânı ayaklara binen
küçük kubbelerin örttüğü yan mekânlarla genişletilmiştir. Bu kuruluş
avlu çevresinde de tekrarlanır. Maksure önü eyvanı 16.yy’da
yeniden elden geçirilmiştir.

Buhara Kalan Camii 1430-1514


Gevher Şad tarafından Meşhed’de mimar Kıvâmüddin b. Zeynüddin Şîrâzî’ye inşa
ettirilen Gevher Şad Camii 821’de (1418) tamamlanmıştır. Yapı dört eyvanlı plan
şemasını sürdürür. İki katlı revaklı avlunun orta akslarında yüksek birer eyvan bulunur.
Kuzey ayvanı anıtsal bir taç kapı ile dışa açılır. Güney eyvanı gerisinde, harim kısmını
teşkil eden yüksek kubbeli bölüm bulunur. Bunun iki yanında sahınlarla harim
genişletilmiştir.Zengin çini mozaik ve sırlı süslemeye sahip caminin kıble önü mekânını
örten kubbesi ve kıble eyvanı büyük ölçüleriyle ihtişamlı görünmektedir.

Meşhed Gevher Şad Camii 1416-1418


Afganistan, Herat Mescidi Cuma Camii, 1200, 1498
Timur’un torunu, ünlü âlim ve devlet adamı Uluğ Bey tarafından yaptırılmıştır ve bugün
Registan adıyla anılan, zamanında pazar yeri olarak kullanılan meydanda yer
almaktadır. Timurlu geleneğine uygun biçimde kervansaray, hanikâh ve diğer
bölümlerden meydana gelen bir külliye teşkil eden yapılardan sadece medrese ayakta
kalmıştır. Bugünkü şekliyle 1619-1636 tarihli Şîrdâr ve 1646-1660 tarihli Tillâkârî adlı iki
Özbek medresesiyle birlikte meydanın bir köşesini bütün ihtişamıyla dolduran Uluğ Bey
Medresesi diğer iki medresenin de ilham kaynağı olmuştur.
Registan Meydanı
Semerkand, Özbekistan
-Uluğ Bey Medresesi, 1417-1421
-Şirdâr Medresesi, 1619-1636
-Tillakâri Medresesi, 1646-1660
Şirdâr Medresesi, 1619-1636
Semerkant Uluğ Bey Medresesi
1417-1421
Semerkant’ta 1417’de Uluğ Bey tarafından inşası
başlatılan ve 1421’de tamamlanan, o zamanlar bir
külliye teşkil ettiği bilinen medrese İslâm mimarisinde
önemli bir yere sahiptir. Dört eyvanlı medrese
planına uyularak yapılan bina, Uluğ Bey’in 1417’de
Buhara’da inşa ettirdiği başka bir medrese örnek
alınıp yapılmıştır. Yapının köşelerindeki kubbeli
dershanelerin düzenlenişi ve devâsâ ölçülerdeki taç
kapısı, köşelerinde bulunan minarelerle ihtişamlı bir
görünüşe sahip olan binanın göz alıcı çini mozaik ve
renkli sır tekniğindeki çini süslemeleri de önemli
özellikler göstermektedir. Uluğ Bey’in Semerkant’ta
yaptırdığı eserler arasında 1409 tarihli rasathâne de
önemli ilmî faaliyetlerin gerçekleştirildiği bir yapıdır.
İran, Hargird, Gıyaseddin Medresesi (1438-1444)
Timur’un hâkimiyeti esnasında yapılan türbe ve ona bağlı mimari bölümlerden meydana gelen eserlerin en
meşhuru Gûr-ı Emîr (mîr)’dir. Külliye hanikah, medrese, türbe ve değişik bölümlerden oluşan bir bütündür. İlk
inşasına 1399’da başlanmıştır. Timur’un gözde torunu Muhammed Mirza’nın naaşının defnedilmesi için bir türbe
inşa edilmesine Timur’un emriyle 1404 yılında karar verilmiştir. Timurlu hânedanından en önemli kişilere ait
kabirlerin bulunduğu türbeye 1405’teki vefatının ardından Timur’un naaşı da gömülmüştür.

Semerkant Gur-i Mir 15.yy


Dışta, yüksek bir silindirik kasnak
üzerine binen soğan biçimli sivri kubbe
yapıyı taçlandırır. İç ve dış kubbe
arasındaki yaklaşık 10 metrelik
yükseklik farkı yapıya dışta
kazandırılmak istenilen anıtsallığın bir
göstergesidir. Kasnakta dışa doğru
taşan kubbe, yukarı doğru eğilerek
yükselen ve tepe noktada birleşen
nevrürlerle şekillendirilmiştir. Bunların
hemen altında mukarnaslı korniş
bulunur. Kubbenin bütün yüzeyi renkli
çinilerle kaplanmıştır. Silindirik kasnakta
tuğla ve çinilerle oluşturulan yazısal
bezeme ile süslüdür.
Yapının içerisinde zengin süslemesi ile
dikkati çeker. Tüm duvar yüzeyleri,
kubbe ve eyvanlar, altın yaldızlı kalem
işleri, çini ve mukarnaslarla bezenmiştir.
Yapının içerside zengin
süslemesi ile dikkati çeker.
Tüm duvar yüzeyleri, kubbe
ve eyvanlar, altın yaldızlı
kalem işleri, çini ve
mukarnaslarla bezenmiştir.
Kazakistan, Hoca Ahmed Yesevî Türbesi, 1389-1405
Şah-ı Zinde Türbeler Topluluğu,14-15.yy
Semerkand, Özbekistan
Bir tepen yamacında, yer yer merdivenlerle çıkılan yolun iki yanına yerleştirilen türbelerden
meydana gelen yapılar şeklindedir. Çoğu 14 ve 15.yy ait olan bu türbeler Timur’un yakınlarına ve
devletin ileri gelenlerine aittir. Kompleks sonraki yüzyıllarda eklenen diğer yapılarla genişlemiştir.
Yapı topluluğuna, tepenin eteğindeki, Uluğ Bey’in yaptırdığı taç kapıdan girilir. Yolun iki yanına
sıralanan yapılar, kendi dönemlerinin özelliği yansıtan mimarisi ve çini süslemeleriyle dikkati
çekerler.
Timurlu mimarisi içinde hiç şüphesiz ilk sırada gelen yapılardan biride türbelerdir. Timurlu türbe mimarisinin en
erken ve muhteşem örneklerini barındıran Semerkant’taki Şâh-ı Zinde Külliyesi, Timurlular’dan bazı önemli
kişilerin türbelerini barındırmaktadır. Kusem b. Abbas’ın türbesi etrafında teşekkül etmiş olan türbeler, mescidler
ve medreselerden oluşan bu külliye 1371-1436 yılları arasında mimari faaliyete sahne olmuştur; zengin mozaik ve
sırlı çiniler, aynı zamanda yaygın biçimde kullanılan sırlı tuğla tezyinatıyla göz alan yüksek kasnaklı türbeleriyle
Şirin Bige Aka Türbesi
Usta Alim ve Uluğ Sultan Begüm Türbesi; Burunduk Türbesi, Tuman Aka Türbesi ve Mescidi
Tuman Aka Mescidi
Sad-ı Mülk Türbesi, 1371-1383
Kadızâde Rûmi Türbesi

You might also like