Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 925

OSMANLI’DAN CUMHURİYETE GEÇİŞ KUŞAĞINDA ÖNCÜ

KADIN HEYKELTRAŞLAR

YÜKSEK LİSANS TEZİ

NECLA DEMİR

MERSİN ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SANAT TARİHİ ANABİLİM DALI

MERSİN
OCAK - 2022
OSMANLI’DAN CUMHURİYETE GEÇİŞ KUŞAĞINDA ÖNCÜ
KADIN HEYKELTRAŞLAR

YÜKSEK LİSANS TEZİ

NECLA DEMİR

MERSİN ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SANAT TARİHİ
ANABİLİM DALI

DANIŞMAN
Prof. DR. Savaş YILDIRIM

MERSİN
OCAK - 2022
ÖZET

Türk Sanat Tarihi’nde kalıcı izler bırakan İnas Sanayi-i Nefise Şubesi ve erkek şubesi ile
birleştikten sonra Sanayi-i Nefise Mektebinde eğitime devam eden kadın heykeltıraşlarımızdan
Melek Celal Sofu, Iraida Barry, Saime Rezzan Ramiz Öker, Sabiha Ziya Bengütaş, Nermin Faruki,
Lerzan Bengisu, Mari Gerekmezyan ve Günseli Aru’nun yaşamları ve sanatçı kişilikleri bu
çalışma kapsamında incelenmiştir. İlk ve öncü kadınlarımızın neler başarabildiklerini göstermek
amacıyla yaptığımız çalışmada tarihe iz bırakan heykelleri, elde edilen tüm veriler ve görsellerle
tek tek kapsamlı bir şekilde ele alınarak değerlendirilmiştir. İnceledikçe görülmüştür ki
kadınlarımız çok yönlü olup sadece heykel değil başka sanat dallarında da eserler üretmiştir.
Buna bağlı olarak Sabiha Ziya Bengütaş, Nermin Faruki, Melek Celal Sofu tabloları, Nermin
Faruki’nin mozaikleri, yazar yönü de kuvvetli olan Melek Celal Sofu’nun makaleleri, “Türk
İşlemeleri” kitabında bulunan eserleri de çalışma da yerini almıştır. Haklarında pek fazla bilgiye
sahip olunmayan yetenekli, başarılı, sürekli üreten sanatçılarımızın her yönüyle tanınması,
ulaşabildiğimiz tüm eserleriyle birlikte Türk sanat tarihindeki yerinin ortaya konması bu
çalışmanın asıl hedefidir.
Sanatçılarımızın eğitim aldıkları İnas Sanayi-i Nefise Şubesi, kuruluşu müfredat
programı, eğitim öğretim kadrosu, sık sık taşındıkları binaları ele alınmış, Mekteb-i Sanayi-i
Nefise-i Şahane’ye de yer verilmiştir. Plastik sanatlar açısından büyük önem taşıyan ve 35 yıl
boyunca her yıl Galatasaray Lisesi’nde açılan Galatasaray Sergileri de tezimizde yer almaktadır.
Cumhuriyet’in ilanıyla Ulu Önder Atatürk’ün her alanda olduğu gibi sanat alanında da yaptığı
devrimler ışığında Cumhuriyet dönemi kültür, sanat ortamı ve Türk heykel sanatının gelişimi
kısaca incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Kadın Heykeltıraşlar, İnas Sanayi-i Nefise Mektebi, Melek Celal Sofu, Sabiha
Ziya Bengütaş.

Danışman: Prof. Dr. Savaş YILDIRIM, Sanat Tarihi Anabilim Dalı, Mersin Üniversitesi, Mersin.

iv
ABSTRACT

Our female sculptors Melek Celal Sofu, İraida Barry, Saime Rezzan Ramiz Öker, Sabiha
Ziya Bengütaş, Nermin Faruki, Lerzan, who continued their education at the Sanayi-i Nefise
School after merging with the İnas Sanayi-i Nefise branch and the men's branch, which left
permanent traces in Turkish Art History The lives and artistic personalities of Bengisu, Mari
Germezyan and Günseli Aru are examined within the scope of this study. In our study to show
what our first and pioneering women were able to achieve, their sculptures, which left their
mark on history, were comprehensively evaluated one by one with all the data and visuals
obtained. As they examined it, it was seen that our women were versatile and produced works
not only in sculpture but also in other branches of art. Accordingly, Sabiha Ziya Bengütaş,
Nermin Faruki, Melek Celal Sofu paintings, Nermin Faruki's mosaics, the articles of Melek Celal
Sofu, who is also a strong writer, and her works in the book "Turkish Embroidery" have also
taken place in the study. The main goal of this study is to recognize our talented, successful and
constantly producing artists, about whom not much information is known, and to reveal their
place in Turkish art history with all the works we can reach.
The İnas Sanayi-i Nefise branch, where our artists were educated, the curriculum of its
establishment, the education and teaching staff, the buildings they frequently moved to were
discussed, and Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane was also included. Galatasary Exhibitions,
which are great importance in terms of plastic arts and opened every year at Galatasary High
School for 35 years, are also included in the thesis. With the proclamation of the Republic, the
development of the culture, art environment and Turkish sculpture art in the Republican period
was briefly examined in the light of the revolutions that the Great Leader Atatürk made in the
field of art as well as in every field.

Keywords: Female Sculptors, İnas Sanayi-i Nefise School, Melek Celal Sofu, Sabiha Ziya
Bengütaş.

Advisor: Prof. Dr. Savaş YILDIRIM, Department of Art History, Mersin University, Mersin.

v
TEŞEKKÜR

Lisans eğitimi süresince beni teşvik eden, tez konusu seçiminde kadın heykeltıraşlarımızı
öneren, başlangıcından sonuna kadar yardımlarını esirgemeyen çok kıymetli saygıdeğer
danışman hocam Prof. Dr. Savaş Yıldırım’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Doğan Paksoy’un sahip olduğu Melek Celal Sofu ve Iraida Barry koleksiyonları her iki
kadın sanatçımız için temel kaynak teşkil etmiştir. Hiçbir yerde bulamayacağım bu önemli
kaynakları güvenerek benimle paylaştığı, yeri geldiğinde yol gösterici olduğu için ressam,
koleksiyoner, yayıncı ve galerici Doğan Paksoy’a çok teşekkür ederim.

Hiç bir yayınını bulamadığım “Resim Tarihimizden Galatasaray Sergileri 1916-1951” adlı
editörlüğünü yaptığı kitabı benimle paylaştığı ve önerilerde bulunduğu için yazar ve müze
araştırmacısı Ömer Faruk Şerifoğlu’na teşekkürlerimi sunarım.

Büyük çabalar sonunda ulaştığım, manevi annesinin arşivini, koleksiyonunu


esirgememiş, her bilgiyi benimle paylaşarak röportajımız dışında kıymetli vakitlerini ayırıp
sorduğum tüm soruları cevaplayarak yardımcı olan misafirperver Nurol Bengütaş’a en içten
teşekkürlerimi iletirim.

Büyük annesinin koleksiyonunu, arşivini paylaşarak babası ile birlikte bizi evlerine kabul
eden, bıkmadan her telefonuma geri dönen, sevgili Aslı Bengisu’ya en içten sevgilerimi
sunuyorum.

Büyük annelerinin tabloları ve mozaiklerini bizimle paylaştığı, hâkim olabildikleri


kadarıyla verdikleri bilgiler için Nijad Sirel’e; evinde bulunan heykelleri ve tabloları paylaştığı
için Esin Sirel Ongun’a çok teşekkürler ediyorum.

Ellerinden geldiği kadarıyla halaları hakkında bildiklerini benimle paylaştıkları için


Melda ve Levent Öker’e çok teşekkürler ederim.

İstanbul ve Ankara’da araştırma yaptığım birçok kütüphane arasında özellikle Bilkent


Üniversite Kütüphanesi, Mili Kütüphane, Marmara Üniversite Kütüphane’si, Atatürk Kitaplığı ve
Mimar Sinan Üniversite Kütüphane çalışanlarına içten teşekkürlerimi bildiririm.

vi
Beni gördüklerine inandığım yerleri asla dolmayacak canım anneme ve babama, benim
aksime tercihlerini sayısal alandan yana kullanarak mühendis olan sevgili çocuklarım Cansu ve
Can’a ithafen…

vii
İÇİNDEKİLER

Sayfa
İÇ KAPAK i
ONAY ii
ETİK BEYAN iii
ÖZET iv
ABSTRACT v
TEŞEKKÜR vi
İÇİNDEKİLER viii
TABLOLAR DİZİNİ ix
GÖRSELLER DİZİNİ x
1. GİRİŞ 1
1.1. Konunun Niteliği ve Önemi 1
1.2. İlgili Kaynak ve Yayınlar 2
1.3. Metod ve Düzen 3
2. TÜRK HEYKEL SANATININ GELİŞİMİNE GENEL BİR BAKIŞ 5
3. CUMHURİYET’İN İLK YILLARINDA KÜLTÜR VE SANAT ORTAMI 52
4. SANAYİ-İ NEFİSE MEKTEBİ 70
5. İNAS SANAYİ-İ NEFİSE MEKTEBİ 78
5.1. İnas Sanayi-i Nefise Mektebi Kuruluşunda Önemli Bir Kişilik: Mihri Müşfik Hanım 79
5.2. İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin Kuruluşu 85
5.3. İnas Sanayi-i Nefise Mektebi İlk Yönetmeliği ve Müfredat Programı 86
5.4. İnas Sanayi-i Nefise Şubesi Öğrencileri 89
5.5. İnas Sanayi-i Nefise Mektebi İlk Yönetmeliği İdari ve Eğitim Kadrosu 93
5.6. İnas Sanayi-i Nefise Mektebi İdari ve Eğitim Kadro Maaşları 95
5.7. Akademi Binaları ve Sanayi-i Nefise Mektebi İnas ve Zükur Şubelerinin Birleşmesi 102
6. GALATASARAY SERGİLERİ 111
7. OSMANLI’DAN CUMHURİYET’E GEÇİŞ KUŞAĞINDA ÖNCÜ KADIN HEYKELTIRAŞLAR 131
7.1. Melek Celal Sofu 131
7.2. Iraida Barry 277
7.3. Saime Rezzan Ramiz Öker 418
7.4. Sabiha Ziya Bengütaş 435
7.5. Nermin Faruki 597
7.6. Lerzan Bengisu 636
7.7. Mari Gerekmezyan 761
7.8. Günseli Aru 810
8. SONUÇ 864
KAYNAKLAR 870
ÖZGEÇMİŞ 883

viii
TABLOLAR DİZİNİ

Sayfa
Tablo 7.1. Melek Celal Sofu'nun Tespit Edilen Eserler Listesi 159
Tablo 7.2. Iraida Barry'ninTespit Edilen Eserler Listesi 297
Tablo 7.3. Saime Rezzan Ramiz Öker'in Tespit Edilen Eserler Listesi 426
Tablo 7.4. Sabiha Ziya Bengütaş’ın Tespit Edilen Eserler Listesi 454
Tablo 7.5. Nermin Faruki’nin Tespit Edilen Eserler Listesi 607
Tablo 7.6. Lerzan Bengisu’nun Tespit Edilen Eserler Listesi 656
Tablo 7.7. Mari Gerekmezyan’ın Tespit Edilen Eserler Listesi 780
Tablo 7.8. Günseli Aru’nın Tespit Edilen Eserler Listesi 819

ix
GÖRSELLER DİZİNİ

Sayfa
Görsel 1: Leoparlı Tahtında Oturan Ana Tanrıça Heykelciği, Neolitik Çağ. M.Ö. 6000 yılının
İlk Yarısı, Çatalhöyük, (Aslı Aslan’dan) 5
Görsel 2: Oturan Ana Tanrıça Heykelciği, Neolitik Çağ. M.Ö. 6000 yılının İlk Yarısı,
Çatalhöyük, (Aslı Aslan’dan) 5
Görsel 3: Ana Tanrıça Heykelciği, Neolitik Çağ. M.Ö. 6000 yılının İlk Yarısı, Çatalhöyük, (Aslı
Aslan’dan) 6
Görsel 4: Kuseyr Amra, 8.yüzyılın ilk yarısı, (Oleg Grabar’dan) 7
Görsel 5: Kuseyr Amra Saray Hamam Duvarında Yer Alan Fresk
(https://www.5harfliler.com/emevi-saraylarinda-kadin-resim-ve-heykelleri/) 8
Görsel 6: Kuseyr Amra Saray Hamam Duvarında Yer Alan Freskler
(https://www.5harfliler.com/emevi-saraylarinda-kadin-resim-ve-heykelleri/) 8
Görsel 7: Kuseyr Amra Saray Hamam Duvarında Yer Alan Fresk
(https://www.5harfliler.com/emevi-saraylarinda-kadin-resim-ve-heykelleri/) 9
Görsel 8: Esik Kurganında Bulunan Altın Elbiseli Genç Erkek, M.Ö. IV. Yüzyıl, (Oktay
Aslanapa’dan) 10
Görsel 9: Kültigin Adına Dikilen Balballardan Bir Tanesi, (Oktay Aslanapa’dan) 11
Görsel 10: Kültigin'in Başı ve Eşinden Kalan Burun, Ağız ve Gövde (Oktay Aslanapa’dan) 12
Görsel 11: Orhun Abidesi, Kiltigin Anıtı’nın Çince Kısmı, (Oktay Aslanapa’dan) 12
Görsel 12: Kültigin Anıtı Genel Görünümü, (Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı.
Moğolistan’daki Türk Anıtları Projesi. Ankara 200, s.175) 13
Görsel 13: Kültigin Anıt Şeması, (Oktay Aslanapa’dan) 14
Görsel 14: Bilge Kağan Anıt Külliyesinde Bulunan Kaplumbağa Kaide,(Türk İşbirliği ve
Kalkınma İdaresi Başkanlığı. Moğolistan’daki Türk Anıtları Projesi. Ankara 2002, s. 87) 14
Görsel 15: Bilge Kağan Anıtı, (Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı. Moğolistan’daki
Türk Anıtları Projesi, Ankara 2002, s.245) 15
Görsel 16: Bilge Tonyükük Mezar Külliyesi’ndeki Heykellerin Genel Görünümleri, (Türk
İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı. Moğolistan’daki Türk Anıtları Projesi, Ankara 2002,
s. 178) 15
Görsel 17: Bilge Kağan Çevresindeki Asker, (Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı.
Moğolistan’daki Türk Anıtları Projesi, Ankara 2002, s.248) 16
Görsel 18: Kül Tigin Anıt Külliyesinde Bulunan Kırık Başlı Koç Heykeli (Türk İşbirliği ve
Kalkınma İdaresi Başkanlığı. Moğolistan’daki Türk Anıtları Projesi, Ankara 2002, s. 172) 16
Görsel 19: Kızıl, Uygur heykeli, (Oktay Aslanapa’dan) 17
Görsel 20: Sorçuk, Fil Başı, (Oktay Aslanapa’dan) 18
Görsel 21: Sorçuk, At Başı, (Oktay Aslanapa’dan) 18
Görsel 22: Tirmiz Sarayından Rölyefler, (Oktay Aslanapa’dan) 19
Görsel 23: Özkent Bin Nasır Türbesi’nden Kitabe (Aslanapa’dan) 19
Görsel 24: Ribat-ı Mahi Girişi ve Ribat-ı Mahi Girişi’nden Detay, (Oktay Aslanapa’dan) 20
Görsel 25: Gazne Sultan Mesut III. Minaresi I. Görsel Bütün Hali, II. Görsel Yıkıldıktan
Sonraki Hali, (Oktay Aslanapa’dan) 21
Görsel 26: Kazvin Mescid-i Haydariye Mihrap Duvarı (Oktay Aslanapa’dan) 22
Görsel 27: Büyük Selçuklu Karagan (Harrekan) Batı Kümbeti, (Oktay Aslanapa’dan) 22
Görsel 28: Büyük Selçuklu Karagan (Harrekan) Doğu Kümbeti (Oktay Aslanapa’dan) 23
Görsel 29: Ribat-ı Melik Cephesinden (Kervansaray), (Oktay Aslanapa’dan) 23
Görsel 30: Ardistan Mescid-i Cuma’sında Tromp, (Oktay Aslanapa’dan) 24
Görsel 31: Diyarbakır Ulu Cami, Doğu Kapısı, Aslan Boğa Mücadelesi 1, 0,9 x 1,00 m. (Canan
Parla’dan) 24
Görsel 32: Diyarbakır Ulu Cami, Doğu Kapısı, Aslan Boğa Mücadelesi 2, 0,9 x 1,00 m.,
(Canan Parla’dan) 25
Görsel 33: Divriği Ulu Cami, Batı Portalı Çift Başlı Kartal Arması Alçak Kabartma,
(Aslanapa’dan) 26

x
Görsel 34: Divriği Kalesi, Aslan Heykelleri, (https://mapio.net/pic/p-78494945/) 26
Görsel 35: Aslan Boğa Mücadelesi, Nusaybin’den Şam Milli Müzesi’ne Götürülen Taş, 12. yy,
0.46x0.25m, (Gönül Öney’den) 27
Görsel 36: Konya Kalesi'nden Aslan-Boğa Mücadelesi. Konya İnce Minareli Medrese Müzesi,
Taş Kabartma, 1221, 1.50x0.77m, Env. No.891, (Gönül Öney'den) 27
Görsel 37: Erzurum Yakutiye Medresesi’nin Yan Cephesinde Kartal Arması, 1310, (Oktay
Aslanapa’dan) 28
Görsel 38: Erzurum Çifte Minareli Mederese Kapısında Yer Alan Çift Başlı Kartal, Ejder ve
Palmiye Ağaç Rölyefi, (Oktay Aslanapa’dan) 29
Görsel 39: Ahmet Gazi’nin Adını Taşıyan Arma, Türbenin Giriş Cephesi, (Ayda Arel’den) 30
Görsel 40: Ahmed Gazi Medresesi Civarında Bir Çeşmeyi Süsleyen Alçak Kabartma
Rölyefler, (Ayda Arel’den) 31
Görsel 41: Pieter Coecke Van Aaels’in 1533’te İstanbul’a Ziyaretinde Çizmiş Olduğu At
Meydanı Gravürü (https://anadolutarih.com/ibrahim-pasa-sarayi-ve-budinden-getirilen-
heykeller/) 32
Görsel 42: İbrahim Paşa Heykelleri Detay (https://anadolutarih.com/ibrahim-pasa-sarayi-
ve-budinden-getirilen-heykeller/) 32
Görsel 43: Sezer Tansuğ’un Söz Ettiği Heykel Detayı, Hünername 34
Görsel 44: “Kuğulu Fıskiye”, Dolmabahçe Sarayı 35
Görsel 45: C.F. Fuller, Abdülaziz Büstü, Mermer, 1872, 37
Görsel 46: C.F. Fuller, “ Atlı Sultan Abdülaziz Heykeli” (Sağ Çapraz), Bronz, 1871,
(Beylerbeyi Sarayı) 38
Görsel 47: C.F. Fuller, “ Atlı Sultan Abdülaziz Heykeli” (Sol Çapraz), Bronz, 1871, (Beylerbeyi
Sarayı) 39
Görsel 48: Pierre Louis Rouillard-Isidore Bonheur, “Böğüren Boğa”, 1864, (Emine Atalay
Seçen’den) 42
Görsel 49: Pierre Louis Rouillard- Heizler, Su içen Dişi Geyik ve Yavrusu,1864, (Emine
Atalay Seçen’den) 43
Görsel 50: Isidore Bonheur, “Dövüşen Boğa” (Sol Profil), Bronz, 1864, Kadıköy 43
Görsel 51: Isidore Bonheur, “Dövüşen Boğa” (Sağ Profil), Bronz, 1864, (Kadıköy) 44
Görsel 52: Pierre Louis Rouillard , “Umutsuz Durumda Geyik” (Sol Profil),1864, Bronz,
(Beylerbeyi Sarayı) 44
Görsel 53: Pierre Louis Rouillard, “Umutsuz Durumda Geyik”, 1864, Bronz, Beylerbeyi
Sarayı 45
Görsel 54: Pierre Louis Rouillard, “Yavrusunu Emziren Geyik”, Bronz, 1864, Beylerbeyi
Sarayı 45
Görsel 55: Pierre Louis Rouillard, “Yavrusunu Emziren Geyik” (Sağ Profil), Bronz, 1864,
Beylerbeyi Sarayı 46
Görsel 56: Pierre Louis Rouillard-Heizler, “Dinleyen Geyik”, Bronz. 1864, Beylerbeyi Sarayı 46
Görsel 57: Pierre Louis Rouillard, “Elinde Top Tutan Aslan I”, Mermer, Beylerbeyi Sarayı 47
Görsel 58: Pierre Louis Rouillard, “Elinde Top Tutan Aslan II”, Mermer, Beylerbeyi Sarayı 47
Görsel 59: Pierre Louis Rouillard-Hippolyte Heizler, “Oklu Kirpi Tarafından Yaralanmış Dişi
Kaplan”, Mermer, 1864, Beylerbeyi Sarayı 48
Görsel 60: Pierre Louis Rouillard-Hippolyte Heizler, “Oklu Kirpi Tarafından Yaralanmış Dişi
Kaplan” (Sol Çapraz), Mermer, 1864, Beylerbeyi Sarayı 48
Görsel 61: Pierre Louis Rouillard- Hippolyte Heizler, “Yürüyen Kral Kaplan” (Sağ Çapraz),
1864, Beylerbeyi Sarayı 49
Görsel 62: Pierre Louis Rouillard- Hippolyte Heizler, “Yürüyen Kral Kaplan”, 1864,
Beylerbeyi Sarayı 49
Görsel 63: Pierre Louis Rouillard, “Dinlenen Aslanlar I”, Mermer, 1864, Beylerbeyi Sarayı 50
Görsel 64: Pierre Louis Rouillard, “Dinlenen Aslanlar II”, Mermer, 1864, Beylerbeyi Sarayı 50
Görsel 65: Heinrich Krippel, “Atatürk Anıtı” Saray Burnu, 3 Ekim 1926 55
Görsel 66: Heinrich Krippel, “Atatürk Anıtı” Saray Burnu, 3 Ekim 1926 56
Görsel 67: Pietro Canonica “Taksim Cumhuriyet Anıtı”, 1928, Taksim 58

xi
Görsel 68: Pietro Canonica “Taksim Cumhuriyet Anıtı”, 1928, Taksim 58
Görsel 69: Pietro Canonica “Taksim Cumhuriyet Anıtı”, 1928, Taksim 59
Görsel 70: Pietro Canonica “Taksim Cumhuriyet Anıtı”, 1928, Taksim 59
Görsel 71: Nijad Sirel “Bursa Atlı Atatürk Anıtı” Bronz Döküm, 1931 61
Görsel 72: Pietro Canonica, “Etnografya Anıtı”, 4 Kasım 1927, Ankara 62
Görsel 73: Pietro Canonica, “Kurtuluş Savaşı”, 1927, Ankara 62
Görsel 74: Pietro Canonica, “Güneşin Doğuşu”, 1927, Ankara 63
Görsel 75: Mustafa Kemal Atatürk ve Manevi Kızı Ülkü Adatepe, İstanbul Resim Heykel
Müzesi’nde, 1937,
(https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/4/44/Atat%C3%BCrk%2C_Resim_ve
_Heykel_M%C3%BCzesi%27nde.JPG) 66
Görsel 76: Osmanlı Dönemi Sanayi Nefise Mektebi, (İstanbul Atatürk Kitaplığı) 71
Görsel 77: Osmanlı Dönemi Sanayi Nefise Mektebi, (İstanbul Atatürk Kitaplığı) 72
Görsel 78: Osman Hamdi, “Kaplumbağa Terbiyecisi”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 221.5 x 120
cm 1906, (Pera Müzesi) 72
Görsel 79: Osman Hamdi, “İki Müzisyen Kız”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 1880, (Pera Müzesi) 73
Görsel 80: Sanayi-i Nefise Mektebi İçin Yaptırılan ve 1883-1916 Yılları Arasında Kullanılan
İlk Akademi Binası 74
Görsel 81: Sanayi-i Nefise Mektebi İçin Yaptırılan ve 1883-1916 Yılları Arasında Kullanılan
İlk Akademi Binasının Farklı Açıdan Görüntüsü 74
Görsel 82: Sanayi-i Nefise Mektebi’nin İlk Öğretim Kadrosu. Sağdan Sola: Valeri, Valluari,
Osman Hamdi Bey, Oskan Efendi, Warnia, (Mustafa Cezar’dan) 75
Görsel 83: Osmanlı Dönemi Sanayi Nefise Mektebi, (İstanbul Atatürk Kitaplığı) 76
Görsel 84: Osmanlı Dönemi Sanayi Nefise Mektebi, (İstanbul Atatürk Kitaplığı) 77
Görsel 85: Fausto Zonaro, “İngiliz Elçisinin Kızı Tahtırevanda”, 1896, (Pera Müzesi) 80
Görsel 86: Mihri Müşfik, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk”, Tuval Üzerine Yağlı Boya (Nilgün
Sarp’tan) 81
Görsel 87: Mihri Müşfik, “Tevfik Fikret Maskı”, Alçı, Aşiyan Tevfik Fikret Müzesi Yatak
Odası, 1915, (Emine Seyran’dan) 81
Görsel 88: Mihri Müşfik, “Hamamda Genç Kız”, Karton Üzerine Pastel, 70x100 cm, (Nilgün
Sarp’tan) 82
Görsel 89: Mihri Müşfik, “Yaşlı Kadın Portresi”, Kâğıt Üzerine Pastel, 30x40 cm, İstanbul
Resim Heykel Müzesi, (Mine Çaha’dan) 84
Görsel 90: Mihri Müşfik, “Ada da Kadınlar”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 105x145 cm, (Emine
Seyran’dan) 84
Görsel 91: Mihri Müşfik, “İsimsiz”, Kâğıt Üzerine Pastel, 49x24 cm, 1912-1913, Özel
Koleksiyon (Akçay’dan) 85
Görsel 92: Sanayi-i Nefise Mektebi İnas Şubesi Teşiih Dersi Programı (32 Ders Üzerine),
(İAMA, K.nr, 4, D. Nr, 6822 lef 4), akt. Ürekli, 2003 89
Görsel 93: Sanayi-i Nefise Mektebi İnas Şubesinin Kurulmasına Dair Belge. İAMA, K.nr.
6822, 30 Eylül 1330 akt. Ürekli, 2019 90
Görsel 94: İnas Sanayi-i Nefise Mektebine Öğrenci Kaydı İçin Gazetelere Verilen İlan Sureti,
İAMA, K, nr. 4, D. Nr. 4, D. Nr. 6822 lef.1 akt. Ürekli, 2019 90
Görsel 95: 1914 Yılı İnas Sanayi-i Nefise Sınıfı Öğrencileri ve Notları (Asım Mutlu’dan) 91
Görsel 96: Sanayi-i Nefise Mektebi İnas Şubesi Öğrencileri, (Mimar Sinan Güzel Sanatlar
Üniversitesi Fotoğraf Arşivi) 92
Görsel 97: 1916 yılında İnas Sanayi-i Nefise Şubesi İkinci Sınıf Dersleri ve Öğrencileri, (Asım
Mutlu’dan) 93
Görsel 98: İnas Sanayi-i Nefise Mektebi, (İstanbul Atatürk Kitaplığı) 95
Görsel 99: İnas Sanayi-i Nefise Mektebi Fotoğrafın Arka Yüzü, (İstanbul Atatürk Kitaplığı) 95
Görsel 100: İnas Sanayi-i Nefise Mektebi Öğretmenleri ve Öğrencileri, Mihri Müşfik Oturan
Ön Grupta Soldan 5. (Emine Seyran’dan) 96
Görsel 101: İnas Sanayi-i Nefise Mektebi. Sağda Ayakta Duran Fesli Hoca Feyhaman Duran,
Sol Tarafta Oturan Fesli Hoca Ömer Adil, (Ahmet Kamil Gören’den) 96

xii
Görsel 102: İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nde Öğretmenler ve Öğrencileri (Taha Toros
Arşivi) 97
Görsel 103: İnas Sanayi-i Nefise Mektebi Öğrencileri Model İle Atölye’de, (Elif Dastarlı’dan) 97
Görsel 104: “Teşvik’i Sanayi-i Nefise” Yarışması İçin Mihri Hanım’ın Gönderdiği Yüz Liralık
Bir Çek Gönderdiğine Dair (BOA, HR.İM. 71/10. akt. Ürekli, 2019) 99
Görsel 105: Sanayi-i Nefise Mektebi Öğrencileri, 3 Mart 1926, (Mustafa Cezar’dan) 100
Görsel 106: Cumhuriyetle Birlikte İnas Sanayi-i Nefise Mektebi ve Sanayi-i Nefise
Mektebi’nin Birleştirildiği İlk Günlerde Hikmet Onat (1882-1997) Atölyesinde Kız ve Erkek
Öğrencilerin Birlikte Öğretiminden ve İlk Karelerden, (Sırrı Tığralı’dan) 101
Görsel 107: Cumhuriyetle Birlikte İnas Sanayi-i Nefise Mektebi ve Sanayi-i Nefise
Mektebi’nin Birleştirildiği İlk Günlerde Hikmet Onat (1882-1997) Atölyesinde Kız ve Erkek
Öğrencilerin Birlikte Öğretiminden ve İlk Karelerden, (Sırrı Tığralı’dan) 101
Görsel 108: Zeynep Hanım Konağı,
(https://www.facebook.com/istanbultarih34/photos/zeyneb-han%C4%B1m-
kona%C4%9F%C4%B1-istanbul-%C3%BCniversitesi-edebiyat-fak%C3%BCltesi-
kavalal%C4%B1-mehmetali/1468852676676696, Erişim tarihi02. 09. 2021) 102
Görsel 109: 1917-1919 Yılları Arasında İnas Sanayi-i Nefise Mektebi ve Zükur (Erkek)
Sanayi-i Nefise Mektebi Eski Lisan ve Hukuk Mektebi Olarak Kullanılan Bina (Fatma
Ürekli’den, 2019) 103
Görsel 110: 1916-1919 ve 1921-1926 Yılları Arasında Akademinin Bulunduğu Binalardan
Cağaloğlu’ndaki Lisan Mektebi, (Mustafa Cezar,1983) 103
Görsel 111: 1920-1921 Yılları Arasında Akademinin iki Kez Bulunduğu Binalardan
Cağaloğlu’ndaki Salih Efendi Konağı (Mustafa Cezar’dan, 1983) 104
Görsel 112: İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin 1915 ve 1920-1921 Yılları Arasında Eğitim
verdiği Bezm-i Valide İnas Sultanisi, Library of Congress http:
//www.loc.gov/pictures/item/2002716698/ (akt. Fatma Ürekli, 2019, s.52) 105
Görsel 113: Anonim, “Yeni Yetişen Sanatkârlarımız ve Yaptıkları Eserler”, Yayımlandığı
Kaynak ve Tarih Bilinmiyor 107
Görsel 114: 1927 Yılında Hamdullah Suphi Tanrıöver Akademiyi Ziyaretinde Müdür Nazmi
Ziya ve Akademi Öğrencileri İle (Mustafa Cezar’dan) 108
Görsel 115: 1927 Yılında Heykel Atölyesinde Akademi Öğrencileri (Mustafa Cezar’dan) 109
Görsel 116: Feyhaman Duran ve Sanayi-i Nefise Mektebi Öğrencileri, 1928, (Mimar Sinan
Güzel Sanatlar Üniversitesi Fotoğraf Arşivi) 110
Görsel 117: Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Gazetesi Başlığında Yer Alan Amblemi ( Seyfi
Başkan’dan) 115
Görsel 118: Türk Ressamlar Cemiyetinin Üçüncü Galatasaray Resim Sergisi, Sergi Kataloğu,
(1337)1921, (Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi) 121
Görsel 119: Türk Ressamlar Cemiyeti Dördüncü Galatasaray Resim Sergisi, Sergi Kataloğu,
(1338)1922, (Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi) 121
Görsel 120: Türk Ressamlar Cemiyeti’nin Beşinci Sanayi-i Nefise Sergisi, Sergi Kataloğu,
(1339) 122
Görsel 121: Türk Ressamlar Cemiyeti’nin Beşinci Sanayi-i Nefise Sergisi, Fransızca Sergi
Kataloğu, (1339) 1923, (Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi) 122
Görsel 122: Sekizinci Galatasaray Resim Sergisi, Türk Sanayi-i Nefise Derneği, Sergi
Kataloğu, 30 Temmuz 1926, (Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi) 123
Görsel 123: On Birinci Galatasaray Resim Sergisi Türk Sanayi-i Nefise Birliği Resim Şubesi,
Sergi Kataloğu 2 Ağustos 1927, (Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi) 123
Görsel 124: E.M. “Türk Ressamlarda Galatasaray Sergisi Hakkında Genel Notlar”, 1926,
Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 124
Görsel 125: Anonim, “Galatasaray’da Türk Güzel Sanatlar Sergisi’nin Açılış Günü”, 1925,
Paris’in Sesleri Gazetesi, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 126
Görsel 126: Anonim, “Türk Güzel Sanatlar Sergisi’nin Açılış Günü”, 15 Ağustos 1925, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 129

xiii
Görsel 127: Anonim, “Güzel Sanatlar Akademisi’nde Heykel Salonu”. (Ar Dergisi, Ağustos-
Eylül 1937, s.6) 130
Görsel 128: Melek-Hasan Celal Sofu Düğün Günü, (Taha Toros Arşivi) 131
Görsel 129: Hasan Celal Sofu’nun Ölüm İlanının Yer Aldığı Gazete Kupürü, Vatan Gazetesi 15
Nisan 1946, (Taha Toros Arşivi) 132
Görsel 130: Melek Celal Sofu’nun T.C. Münih Başkonsolosluğu Tarafınca Düzenlenen Türkçe
Ölüm Belgesi, (Doğan Paksoy Arşivi) 133
Görsel 131: Melek Celal Sofu’nun Alman Makamlar Tarafınca Düzenlenen Almanca Ölüm
Belgesi, (Doğan Paksoy Arşivi) 133
Görsel 132: Ziya Sofu’nun Taha Toros’a Yazdığı Mektup, 1.sayfa, (Taha Toros Arşivi) 134
Görsel 133: Ziya Sofu’nun Taha Toros’a Yazdığı Mektup, 2. sayfa, (Taha Toros Arşivi) 134
Görsel 134: Ziya Sofu’nun Taha Toros’a Yazdığı Mektup, 3.sayfa, (Taha Toros Arşivi) 135
Görsel 135: Ziya Sofu’nun Taha Toros’a Yazdığı Mektup, 4. sayfa, (Taha Toros Arşivi) 135
Görsel 136: Ziya Sofu’nun Taha Toros’a Yazdığı Mektup, 5. sayfa, (Taha Toros Arşivi) 136
Görsel 137: Ziya Sofu’nun Taha Toros’a Yazdığı Mektup, 6. sayfa, (Taha Toros Arşivi) 136
Görsel 138: Ziya Sofu’nun Taha Toros’a Yazdığı Mektup, 7. sayfa, (Taha Toros Arşivi) 137
Görsel 139: Ziya Sofu’nun Taha Toros’a Yazdığı Mektup Zarfı, (Taha Toros Arşivi) 137
Görsel 140: Ziya Sofu Vefat İlanı, Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor 13. 1. 1994
Perşembe, (Taha Toros Arşivi) 137
Görsel 141: Melek Celal’in Dayısı Asker Ressam Kazım Bey, (Taha Toros Arşivi) 138
Görsel 142: Melek Celal’in Topkapı Sarayı Çalışması, Fransızca, (Doğan Paksoy Arşivi) 139
Görsel 143: Anonim, “Reisülhattatin Kâmil Akdik”, İstanbul Şehir Üniversite Kütüphanesi,
1938, (Taha Toros Arşivi) 140
Görsel 144: Anonim, “Reisülhattatin Kâmil Akdik”, İstanbul Şehir Üniversite Kütüphanesi,
1938, (Taha Toros Arşivi) 141
Görsel 145: Melek Celal, Sanat Dünyasının Ünlü Hat Üstadı, “Reisülhatatin Kâmil Akdik”
Kitabı, 1938, (Doğan Paksoy Arşivi) 143
Görsel 146: Peride Celal, “Sanatkâr Bir Türk Kadınının İsviçre’de Verdiği Konferans”,
Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor, 16. 12. 1945 143
Görsel 147: Anonim, “Yüzyıl Başlarında 21 Kadın Ressam”, 21. 4. 1992, (Taha Toros Arşivi) 145
Görsel 148: Türk Kadın Ressamları Sergi Davetiyesi, (Doğan Paksoy Arşivi’nden) 146
Görsel 149: Türk Kadın Ressamları Sergisi’ne Katılan Sanatçı Listesi, (Doğan Paksoy
Arşivi’nden) 146
Görsel 150: Melek Celal’in İhap Hulusi ile Açtığı Sergide Yer Alan Eserleri, 1935, (Arkitekt
Dergisi) 147
Görsel 151: Melek Celal Sofu, “Nü”, Melek Celal’in İhap Hulusi ile Açtığı Sergide Yer Alan
Eserlerden,1935, (Arkitekt Dergisi) 148
Görsel 152: Melek Celal Sofu, “Gelincikler”, Melek Celal’in İhap Hulusi ile Açtığı Sergide Yer
Alan Eserlerden (Eser Doğan Paksoy Koleksiyonu, Fotoğraf Arkitekt Dergisi,) 149
Görsel 153: 24 Mart 1964 saat 19.00'da Açılacak Sergi Davetiyesi, (Her gün 09.00-18.00,
Cumartesi günleri 09.00-14.00 sürekli açık) (Taha Toros Arşivi’nden) 152
Görsel 154: Melek Celal’in 24 Mart-21 Nisan 1964 Yılında Gerçekleştirdiği Son Sergi
Davetiyesi, (Taha Toros Arşivi’nden) 152
Görsel 155: Melek Celal’in 24 Mart-21 Nisan 1964 Yılında Gerçekleştirdiği Son Sergi
Davetiyesi, (Taha Toros Arşivi’nden) 153
Görsel 156: Sergi İçin Hazırlanan Melek Lampé Biyografisi, (Taha Toros Arşivi’nden) 153
Görsel 157: Melek Celal Sofu’nun 1964 Yılında Gerçekleştirdiği Son Sergide Yer alan Eserler,
(Taha Toros Arşivi’nden) 154
Görsel 158: Melek Celal Sofu, “Türk Sanatı ve Türk İşlemeleri Eseri” Almanca, (Taha Toros
Arşivi) 156
Görsel 159: Melek Celal Sofu, “Şeyh Hamdullah” Kitabı, 1949, (Doğan Paksoy Arşivi’nden) 157
Görsel 160: Melek Celal Sofu Lampé’nin Sınologıca’da Ayrı Basım Olarak Yayımlanan
Araştırması, (Taha Toros Arşivi) 157
Görsel 161: Yahya Kemal’in Melek Celal’e Yazdığı Mektup, (Taha Toros Arşivi) 158

xiv
Görsel 162: Bilinsky, “Melek Celal”, 1932, (Doğan Paksoy Fotoğraf Arşivi) 159
Görsel 163: Melek Celal Sofu, “Ziya Sofu Başı”, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan
Paksoy Arşivi) 160
Görsel 164: Melek Celal Sofu, “Ressam Bilinsky’nin Başı”, Kil, Melek Celal Sofu’nun
Objektifinden, (Doğan Paksoy Arşivi) 161
Görsel 165: Melek Celal, “Ressam Bilinsky Başı”, Bronz, 42x26x19 cm, (İstanbul Resim
Heykel Müzesi) 162
Görsel 166: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Alçı, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan
Paksoy Arşivi) 163
Görsel 167: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Alçı, (Arkitekt Dergisi) 163
Görsel 168: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Arşivi) 164
Görsel 169: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Alçı, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan
Paksoy Arşivi) 164
Görsel 170: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Alçı, (Arkitekt Dergisi) 165
Görsel 171: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kil, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan
Paksoy Arşivi) 165
Görsel 172: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kil, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan
Paksoy Arşivi) 166
Görsel 173: Melek Celal Sofu, “Ziya Sofu”, Kil, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan
Paksoy Arşivi) 166
Görsel 174: Melek Celal Sofu, “Ziya Sofu”, Kil, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan
Paksoy Arşivi) 167
Görsel 175: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Alçı, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan
Paksoy Arşivi) 167
Görsel 176: Melek Celal Sofu, “Adsız Yaşlı Adam Başı” ve “Adsız Köylü Kadın”, Kil, Melek
Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan Paksoy Arşivi) 168
Görsel 177: Melek Celal, “Atölyedeki Heykellerin Toplu Görünümü”, Kil, Melek Celal
Sofu’nun Objektifinden, (Doğan Paksoy Arşivi) 169
Görsel 178: Melek Celal Sofu, “Oturan Kadın”, Kil, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden,
(Doğan Paksoy Arşivi) 170
Görsel 179: Melek Celal Sofu, “Fatih Sultan Mehmet”, (Doğan Paksoy Arşivi) 171
Görsel 180: Melek Celal Sofu, “Kroki Defterinden Bir Desen: Fuat Köprülü” (Turgut
Çeviker’den) 171
Görsel 181: Melek Celal Sofu, “Kamil Akdik”, Kâğıt Üzerine Kara Kalem, 1938, (Taha Toros
Arşivi) 172
Görsel 182: Melek Celal Sofu, “Düşünen Adam Portresi”, Kâğıt Üzerine Karakalem, 1932,
(Doğan Paksoy Arşivi) 172
Görsel 183: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kâğıt Üzerine Karakalem, 1938, (Doğan Paksoy
Arşivi) 173
Görsel 184: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Taha Toros Arşivi) 173
Görsel 185: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan Paksoy Arşivi) 174
Görsel 186: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kâğıt Üzerine Renkli kalem, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu) 174
Görsel 187: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu) 175
Görsel 188: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu) 175
Görsel 189: Melek Celal Sofu, Eskiz Defterinden, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu) 176
Görsel 190: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu) 177
Görsel 191: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kroki Defterinden, (Turgut Çeviker’den) 177
Görsel 192: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kroki Defterinden, (Turgut Çeviker’den) 177

xv
Görsel 193: Melek Celal Sofu, Eskiz Defteri, Kâğıt Üzerine Karakalem, 19 sayfa, 37 x 23 cm,
(Doğan Paksoy Koleksiyonu) 178
Görsel 194: Melek Celal Sofu, “Mezarlık”, Gravür, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 178
Görsel 195: Melek Celal Sofu, Desenler, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan
PaksoyKoleksiyonu) 179
Görsel 196: Melek Celal Sofu, Desenler, Kâğıt Üzerine Renkli Kalem, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu) 179
Görsel 197: Melek Celal Sofu, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 179
Görsel 198: Melek Celal Sofu, Eskiz Defterinden, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu) 180
Görsel 199: Melek Celal Sofu, Eskiz Defterinden, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu) 180
Görsel 200: Melek Celal Sofu, Eskiz Defterinden, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu) 181
Görsel 201: Melek Celal Sofu, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Kadın Eskizi
Çalışmalarından”, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 182
Görsel 202: Melek Celal Sofu, “Eski Büyük Millet Meclisi Kürsüsünde Kadın”, Tuval Üzerine
Yağlıboya, 182
Görsel 203: Melek Celal Sofu, “Dikiş Dikenler”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 32x 25,5 cm, 1925,
(Alpaslan Aktuğ Koleksiyonu) 183
Görsel 204: Melek Celal, “Sanatçı Atölyesinde Çalışırken”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 60,5 x
74,5 cm, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 184
Görsel 205: Melek Celal , “Yatağa Uzanmış Kadın ”Tuval Üzerine Yağlı Boya”, 40x80 cm,
(Doğan Paksoy Koleksiyonu) 185
Görsel 206: Melek Celal, “Aynalı Odadaki Kadın”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 30x46 cm,
(Doğan Paksoy Koleksiyonu) 185
Görsel 207: Melek Celal Sofu, ”Nü”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 54x81 cm, 1939, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 186
Görsel 208: Melek Celal Sofu, “Yan Yatan Kadın” (Taha Toros Arşivi) 186
Görsel 209: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, (Taha Toros Arşivi) 187
Görsel 210: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, (Taha Toros Arşivi) 187
Görsel 211: Melek Celal “Sırtı Dönük Çıplak Yatan Kadın 1”, Duralit Üzerine Yağlı Boya,
47x90, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 188
Görsel 212: Melek Celal, “Sırtı Dönük Çıplak Yatan Kadın II”, Duralit Üzerine Yağlı Boya,
32x55 cm, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 188
Görsel 213: Melek Celal, “İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 20.5x 30,5 cm, 1926, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 189
Görsel 214: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, 37x62 cm, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 189
Görsel 215: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 46 x 38 cm, 1936, (İstanbul
Resim ve Heykel Müzesi) 190
Görsel 216: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 50 x 60 cm, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 190
Görsel 217: Melek Celal Sofu, “Model”, Mukavva Üzerine Yağlıboya, 57 x 42,5 cm, (İstanbul
Resim ve Heykel Müzesi) 191
Görsel 218: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, (Doğan Paksoy Arşivi) 191
Görsel 219: Melek Celal, “Portre”, (Doğan Paksoy Arşivi) 192
Görsel 220: Melek Celal Sofu, “Dikiş Diken Kadın”, Mukavva Üzerine Yağlıboya, 38,5 x 34,5
cm, 1923, (İstanbul Resim ve Heykel Müzesi) 192
Görsel 221: Melekcelal Sofu, “Otoportre”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 21,2x15,5 cm, (Özel
Koleksiyon) 193
Görsel 222: Melek Celal Sofu, “Otoportre” , (Taha Toros Arşivi) 193
Görsel 223: J. Radhan, “Melek Celal”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 1920-1922,(Taha Toros
Arşivi) 194

xvi
Görsel 224: Melek Celal Sofu, “Kırmızı Yazmalı Kadın Portresi”, Oval Kâğıt Üzerine
Yağlıboya, 50 x 39 cm, (İstanbul Resim ve Heykel Müzesi) 194
Görsel 225: Melek Celal Sofu, “Kadın ve Ayı”, Kâğıt Üzerine Yağlı Boya, 44,5 x 59 cm,
(İstanbul Resim Heykel Müzesi) 195
Görsel 226: Melek Celal Sofu, “Ziya Sofu”, (Taha Toros Arşivi) 195
Görsel 227: Melek Celal Sofu, “Kadın Portresi”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 55 x 44,5 cm,
(İstanbul Resim ve Heykel Müzesi) 196
Görsel 228: Melek Celal Sofu, “Ziya Sofu”, (Doğan Paksoy Arşivi) 196
Görsel 229: Melek Celal Sofu, “Hasan Celal Sofu”, (Doğan Paksoy Arşivi) 197
Görsel 230: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Özel Koleksiyon, (Doğan Paksoy Fotoğraf Arşivi) 197
Görsel 231: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, (Doğan Paksoy Fotoğraf Arşivi) 198
Görsel 232: Melek Celal Sofu, “Fransız Mimar Louis Sue”, (Doğan Paksoy Arşivi) 198
Görsel 233: Melek Celal Sofu ( Melek Halil İmzalı), “İsimsiz”, 1925, (Doğan Paksoy Arşivi) 199
Görsel 234: Melek Celal Sofu, “Çiçekler”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 53 x 45 cm, 1935,
(İstanbul Resim ve Heykel Müzesi) 199
Görsel 235: Melek Celal Sofu, “Karnabahar”, Kâğıt Üzerine Yağlıboya, 46,5 x 59 cm, 1906, 200
Görsel 236: Melek Celal Sofu, “Gülabdanlı Natürmort”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 41x51cm,
(Eser Doğan Paksoy Koleksiyonu, Fotoğraf Taha Toros Arşivi) 200
Görsel 237: Melek Celal Sofu, “Kitap, Vazo, Tuğra”, (Taha Toros Arşivi) 201
Görsel 238: Melek Celal Sofu, “Güller ve Fincan”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 55x38 cm,
(Doğan Paksoy Koleksiyonu) 201
Görsel 239: Melek Celal “Vazoda Çiçekler”, Masonit Üzerine Yağlı Boya, 44,5 x 60,5 cm,
(Doğan Paksoy Koleksiyonu) 202
Görsel 240: “Ben-Sen-Onlar: Sanatçı Kadınların Yüzyılı” Sergisinin Katalog Kapağı, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 202
Görsel 241: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 49 x 55.5 cm, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 203
Görsel 242: Melek Celal Sofu, “Vazoda Çiçekler”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 50 x 70 cm,
(Doğan Paksoy Koleksiyonu) 203
Görsel 243: Melek Celal Sofu, “Limonlar ve Vazoda Güller”, Duralit Üzerine Yağlı Boya,
55x44 cm, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 204
Görsel 244: Melek Celal Sofu, “Çiçekler”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 81x61 cm, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 204
Görsel 245: Melek Celal Sofu, “ Vazoda Çiçekler”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 61x45 cm,
(Doğan Paksoy Koleksiyonu) 205
Görsel 246: Melek Celal, “Vazo İçinde Çiçekler”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 36x50 cm, 1941,
(Sinan Gül Koleksiyonu) 205
Görsel 247: Melek Celal, “Vazoda Kasımpatılar”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 33x40 cm, 1939,
(Doğan Paksoy Koleksiyonu) 206
Görsel 248: Melek Celal, “Beyaz Güller ve Meyveler”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 51x61 cm,
(Doğan Paksoy Koleksiyonu) 206
Görsel 249: Melek Celal Sofu, “Çiçekli Natürmort”, 48x68 cm, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 207
Görsel 250: Melek Celal Sofu, “Güllü Natürmort”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 40x50 cm,
(Doğan Paksoy Koleksiyonu) 207
Görsel 251: Melek Celal Sofu, “ Heykelli Natürmort”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 60 x 66 cm,
(Doğan Paksoy Koleksiyonu) 208
Görsel 252: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, (Taha Toros Arşivi) 208
Görsel 253: Melek Celal Sofu, “Kız Kulesi”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 42x 33, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 209
Görsel 254: Melek Celal Sofu, “Kız Kulesi”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 43x63 cm, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 210
Görsel 255: Melek Celal Sofu, “Moda Sahili”, Mukavva Üzerine Yağlı Boya, 50x70 cm, (Taha
Toros Fotoğraf Arşivi, Eser Doğan Paksoy Koleksiyonu) 210

xvii
Görsel 256: Melek Celal Sofu, “Moda Plajı”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 52 x 71 cm, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 211
Görsel 257: Melek Celal Sofu, “Moda Plajı”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 50 x 70 cm, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 211
Görsel 258: Melek Celal Sofu, “Moda Plajı”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 50 X 100 cm, ( Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 212
Görsel 259: Melek Celal Sofu, “Moda Plajı’nda Ziya Sofu ve Mürebbiyesi”, Duralit Üzerine
Yağlı Boya, 50 X 100 cm, ( Doğan Paksoy Koleksiyonu) 212
Görsel 260: Melek Celal, “Moda Plajı”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 50 x 90 cm, ( Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 213
Görsel 261: Melek Celal, “Moda Plajı’nda Ziya Sofu ve Mürebbiyesi”, Duralit Üzerine Yağlı
Boya, 48 x 50 cm, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 213
Görsel 262:“Kasımpaşa”, Kartpostal, 1900, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 214
Görsel 263: Melek Celal Sofu, “Kasımpaşa”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 47x67 cm, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 214
Görsel 264: Melek Celal, “Ağaçlar ve Kayıklar”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 46x56 cm, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 215
Görsel 265: Melek Celal Sofu, “Köşkün Bahçesinde Ziya Sofu Bisiklete Binerken”, Duralit
Üzerine Yağlı Boya, 69x99cm, (Eser Doğan Paksoy Koleksiyonu, Fotoğraf Taha Toros
Arşivi) 215
Görsel 266: Melek Celal, “Prenses Elizabeth’e Gönderilecek Hediye”, Vatan Gazetesi,
Yayımlanan Tarih Bilinmiyor 216
Görsel 267: Anonim, Akşam Gazetesi, 6 Ağustos 1939, (Taha Toros Arşivi) 217
Görsel 268: Şükufe Nihal, Kadın Gazetesi, 31. 05. 1948, s. 1 218
Görsel 269: Şükufe Nihal, Kadın Gazetesi, 31. 05. 1948, s, 2 218
Görsel 270: Melek Celal Sofu, Kâğıt Üzerine Renkli Çiçek Desenleri, (Doğan Paksoy Arşivi) 219
Görsel 271: Melek Celal Sofu, Çevre Kenar Motifi, (Melek Celal’den) 220
Görsel 272: Melek Celal Sofu, “Çevre Kenar Motifi”, (Melek Celal’den) 220
Görsel 273: Melek Celal Sofu, “Yağlık”, ( Melek Celal’den) 221
Görsel 274: Melek Celal Sofu, “Yağlık”, (Melek Celal’den) 221
Görsel 276: Melek Celal Sofu, “Yağlık”, (Melek Celal’den) 222
Görsel 277: Melek Celal Sofu, “Yağlık”, (Melek Celal’den) 223
Görsel 278: Melek Celal Sofu, “Yağlık”, (Melek Celal’den) 223
Görsel 279: Melek Celal Sofu, “Yağlık” Görsel 278’den (Detay), (Melek Celal’den) 224
Görsel 280: Melek Celal Sofu, “Yağlık”, (Melek Celal’den) 224
Görsel 281: Melek Celal Sofu, “Yağlık”, (Melek Celal’den) 225
Görsel 282: “Bohça”, XVI. Asır, Topkapı Sarayı Müzesi, (Melek Celal’den) 225
Görsel 283: “Yorgan Yüzü”, XVI. Yüzyıl, Topkapı Sarayı Müzesi, No.4, (Melek Celal’den) 226
Görsel 284: “Kavuk Örtüsü”, XVI. Yüzyıl, Topkapı Sarayı Müzesi, No.4625, (Melek Celal’den) 226
Görsel 285: “Bohça”, XVI. Yüzyıl, Topkapı Sarayı Müzesi, No.2, (Melek Celal’den) 227
Görsel 286: “Bohça”, XVI. Yüzyıl, Topkapı Sarayı Müzesi, No.20, (Melek Celal’den) 227
Görsel 287: “Mendil”, XVII. Yüzyıl, Topkapı Sarayı Müzesi, No. 3460, (Melek Celal’den) 228
Görsel 288: “Erkek Mendilleri”, XVI. Yüzyıl, Topkapı Sarayı Müzesi, No. 2927- 2929, (Melek
Celal’den) 228
Görsel 289: “Kavuk Örtüsü”, XVI. Yüzyıl, Topkapı Sarayı Müzesi, No.1, (Melek Celal’den) 229
Görsel 290: “Kavuk Örtüsü”, XVI. Asır, (Detay) Topkapı Sarayı Müzesi, No.1, (Melek
Celal’den) 229
Görsel 291: “Bohça”, XVI. Yüzyıl, Evkaf Müzesi, No. 547, (Melek Celal’den) 230
Görsel 292: “Mendil”, XVII. Yüzyıl Başları, Evkaf Müzesi, No. 762, (Melek Celal’den) 230
Görsel 293: “Hürrem Sultan’a Atfolunan Mendil”, XVI. Yüzyıl, Evkaf Müzesi, No. 763, (Melek
Celal’den) 231
Görsel 294: “Hürrem Sultan’a Atfolunan Mendil”, Detay, XVI. Asır, Evkaf Müzesi, No. 763,
(Melek Celal’den) 231
Görsel 295: “Mendil”, XVII. Asır Başlangıcı, Evkaf Müzesi, No. 764, (Melek Celal’den) 232

xviii
Görsel 296: “Yağlık Kenarları”, XVII. Yüzyıl, Evkaf Müzesi, No. 774-776-777-778, (Melek
Celal’den) 232
Görsel 297: Kenan Özbel’in Türk İşlemeleri Yazısı, (Taha Toros Arşivi) 233
Görsel 298: Kenan Özbel’in Türk İşlemeleri Yazısı, (Taha Toros Arşivi) 233
Görsel 299: Kenan Özbel’in Türk İşlemeleri Yazısı, (Taha Toros Arşivi) 234
Görsel 300: Melek Celal Sofu, Madalya 235
Görsel 301: Melek Celal Sofu, Madalya 235
Görsel 302: https://www.huzurevleri.org.tr/docs/Ressam_Melek_Celal.pd 236
Görsel 303: https://www.huzurevleri.org.tr/docs/Ressam_Melek_Celal.pd 236
Görsel 304: https://www.huzurevleri.org.tr/docs/Ressam_Melek_Celal.pd 237
Görsel 305: https://www.huzurevleri.org.tr/docs/Ressam_Melek_Celal.pd 237
Görsel 306: Anonim, “Bn. Melek Celal’in Madalyası”, Ulus Gazetesi, 21. 5. 1939 238
Görsel 307: Melek Celal’in Kroki Defterinin Başlık Yazısı, (Turgut Çeviker’den) 238
Görsel 308: Melek Celal Sofu’nun Hatıra Defterinin Kapağı, (Turgut Çeviker’den) 239
Görsel 309: Melek Celal’in Anı Defterinden Bir Sayfa, (Turgut Çeviker’den) 240
Görsel 310: Melek Celal, “Ankara San’at Sergisinde”, Yayınlandığı Gazetenin İsmi ve Tarihi
Bilinmiyor. 243
Görsel 311: Melek Celal, “Mısır’da Türk Sanatı”, Yayımlandığı Gazetenin İsmi ve Tarihi
Bilinmiyor. 244
Görsel 312: Melek Celal, “Çin mi? İran mı? Modern mi?”, Ulus gazetesi, Yayımlandığı Tarih
Bilinmiyor. 245
Görsel 313: Melek Celal, “Üsküdar Çocuk Bakımevi”, Tan Gazetesi, 13. ? . 1937. 246
Görsel 314: Melek Celal, “Modern Türk Halıcılığını Zevksizlikten Kurtaralım”, Tan Gazetesi,
19. 4. 1938 247
Görsel 315: Melek Celal, “Şehrin Ağaçlanması Kararı Karşısında”, Tan gazetesi, 03. 03. 1939 248
Görsel 316: Melek Celal, “Mezarlık mı? Park mı?”, Yayınlandığı Gazetenin İsmi Bilinmiyor,
19.02.1939 249
Görsel 317: Melek Celal, “Beyoğlu Akşam Kız Sanat Mektebi ve Türk İşlemeciliği” , Vatan
Gazetesi, 17.01.1941 250
Görsel 318: Melek Celal, “Köprülü Yalısını da Muhafaza Etmeliyiz!”, Tan Gazetesi, 19. 3.
1941, s.3-4 251
Görsel 319: Melek Celal, “Üsküdar İmar Edilirken”, Yayınlandığı Gazetenin İsmi Bilinmiyor,
12.05.1941 252
Görsel 320: Melek Celal, “Milli Halk Sanatımızı Uyandırmak Zamanı Artık Gelmiştir”, Tan
Gazetesi, 14.07. 1942 253
Görsel 321: Melek Celal, “Macaristan’da Türk İşleme Sanatı’nın Büyük Tesiri”, Tasvir
Gazetesi, 17. 08. 1943 254
Görsel 322: Melek Celal, “Bir Minyatür Sergisi”, Tan Gazetesi, 29.08.1943 255
Görsel 323: Melek Celal, “Türk Halısı Milliyet Değiştirmez”, Yayınlandığı Gazetenin İsmi
Bilinmiyor, 07.10.1943 256
Görsel 324: Melek Celal, “Restore Edilen Mısır Çarşısında Neler Gördüm?”, Tan Gazetesi,
16.11.1943 257
Görsel 325: W.J. Müller, “Dans Edenler”, (Doğan Paksoy Arşivi) 258
Görsel 326: L. Mayer “Camili Sokak”, (Doğan Paksoy Arşivi) 258
Görsel 327: J. Carabain, “Cami Avlusu”, (Doğan Paksoy Arşivi) 259
Görsel 328: W. John Huggins, “İstanbul”, (Doğan Paksoy Arşivi) 259
Görsel 329: Melek Celal Sofu, “Deniz Manzarası”, (Doğan Paksoy Arşivi) 260
Görsel 330: Melek Celal Sofu, “Köylü Aile”, (Doğan Paksoy Arşivi) 260
Görsel 331: Melek Celal Sofu, “Çocuklar”, (Doğan Paksoy Arşivi) 261
Görsel 332: Melek Celal Sofu, “Duvardaki Çocuk” (Doğan Paksoy Arşivi) 261
Görsel 333: Melek Celal Sofu, “Mahalle Halkı”, (Doğan Paksoy Arşivi) 262
Görsel 334: Melek Celal Sofu, “Koyunlar Tarlada”, (Doğan Paksoy Arşivi) 262
Görsel 335: Melek Celal Sofu, “Mezarlık”, (Doğan Paksoy Arşivi) 263
Görsel 336: Melek Celal Sofu, “Manzara”, (Doğan Paksoy Arşivi) 263

xix
Görsel 337: Melek Celal’in Çocukluğu, (Taha Toros Arşivi) 264
Görsel 338: Melek Celal, (Doğan Paksoy Arşivi) 264
Görsel 339: Melek Ziya-Albay Ziya Bey, (Taha Toros Arşivi) 265
Görsel 340: Melek Ziya ve Babası Albay Ziya Bey, (Taha Toros Arşivi) 265
Görsel 341: Melek Ziya Paris Yıllarında, (Taha Toros Arşivi) 266
Görsel 342: Melek Celal Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi) 266
Görsel 343: Melek Celal Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi) 267
Görsel 344: Melek Celal Sofu Atölyesinde Resim Yaparken, (Doğan Paksoy Arşivi) 267
Görsel 345: Melek Celal Sofu, (Taha Toros Arşivi) 268
Görsel 346: Melek Celal Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi) 268
Görsel 347: Melek Celal Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi) 269
Görsel 348: Ziya Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi) 269
Görsel 349: Melek Celal Sofu-Ziya Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi) 270
Görsel 350: Melek Celal Sofu-Hasan Celal Sofu-Ziya Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi) 270
Görsel 351: Melek Celal Sofu-Hasan Celal Sofu-Ziya Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi) 271
Görsel 352: Melek Celal Sofu ve Oğlu Ziya Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi) 271
Görsel 353: Melek Celal Sofu (Ayakta), (Turgut Çeviker’den) 272
Görsel 354: Solda Nazım Hikmet’in Annesi Celile Hikmet (Uğuraldım), Soldan İkinci Melek
Celal Sofu, (Turgut Çeviker’den) 272
Görsel 355: Melek Celal Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi) 273
Görsel 356: Hasan Celal Sofu, Moda, (Doğan Paksoy Arşivi) 273
Görsel 357: Sağdan Üçüncü: Melek Celal Sofu, Sağdan Dördüncü: Yahya Kemal, Sağdan
Beşinci: Hasan Celal Sofu ve İsmi Bilinmeyen Kişiler (Doğan Paksoy Arşivi) 274
Görsel 358: Melek Celal Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi) 274
Görsel 359: Melek Celal Sofu,(Doğan Paksoy Arşivi) 275
Görsel 360: Melek Celal Sofu-Hasan Celal Sofu-Ziya Celal Sofu, Yahya Kemal, (Doğan Paksoy
Arşivi) 275
Görsel 361: Melek Celal Sofu, Resim Yaparken Modeli İle (Doğan Paksoy Arşivi) 276
Görsel 362: Iraida Barry, Kızı Elizabeth Barry,
(https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-andlove-an-istanbul-story,2682, Cengiz
Kahraman Koleksiyonu) 281
Görsel 363: Iraida Barry, Kızı Elizabeth Barry,
(https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-andlove-an-istanbul-story,2682, Cengiz
Kahraman Koleksiyonu) 281
Görsel 364: Iraida-Elizabeth Barry, Marcel Carga (https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-
dignity-and-love-an-istanbul-story,2682 Cengiz Kahraman Koleksiyonu) 283
Görsel 365: Iraida-Albert Barry, Marcel Carga, (https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-
and-love-an-istanbul-story,2682 Cengiz Kahraman Koleksiyonu) 285
Görsel 366: Iraida Barry,( https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-and-love-an-istanbul-
story,2682 Cengiz Kahraman Koleksiyonu) 286
Görsel 367: En sağda Ayakta Duran Iraida Barry, Oturan İhsan Özsoy, 1925-1926, İstanbul
Güzel Sanatlar Akademisi (Doğan Paksoy Arşivi) 287
Görsel 368: Iraida Barry’nin Atölye Hocası Mahir Tomruk’un Konuk Öğrencisi
Olduğunu Gösteren Belge, 14.05.1934, (Gültekin Elibal’dan) 288
Görsel 369: Iraida Barry, Atölyesinde Gerçekleştirdiği Eserleriyle Birlikte
(http://www.marlowdavis.com/iraida-barry) 289
Görsel 370: Iraida Barry Sergisi, (Doğan Paksoy Arşivi) 291
Görsel 371: Iraida Barry Sergisi, (Doğan Paksoy Arşivi) 292
Görsel 372: Iraida Barry’nin Salon des Indépendants Artıstes (Bağımsız Sanatçılar Okulu)
Üye Kartı, 1952, (Ömer Faruk Şerifoğlu Arşivi) 293
Görsel 373: Iraida Barry, (Doğan Paksoy Fotoğraf Arşivi) 294
Görsel 374: Iraida Barry, “Iraida Barry”, (Doğan Paksoy Fotoğraf Arşivi) 295
Görsel 375: Iraida Barry’nin Güzel Sanatlar Akademisi Müdürlüğü’ne Yazdığı Dilekçe,
07.02.1953 295

xx
Görsel 376: Iraida Barry’nin Eserlerinin Yer Aldığı Iraida Barry Fotoğraf Albümü, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 296
Görsel 377: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 302
Görsel 378: (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 303
Görsel 379: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 303
Görsel 380: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 304
Görsel 381: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 305
Görsel 382: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 306
Görsel 383: Iraida Barry, “İsimsiz”, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 306
Görsel 384: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 307
Görsel 385: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 308
Görsel 386: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 308
Görsel 387: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 309
Görsel 388: Iraida Barry, “İsimsiz”, Heykel ve Modeli, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü) 310
Görsel 389: Iraida Barry, “Miss Wılls”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 310
Görsel 390: Iraida Barry, “Miss Wılls”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 311
Görsel 391: Iraida Barry, “İsimsiz”, Kil, 1923, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 311
Görsel 392: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1925, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 312
Görsel 393: Iraida Barry, “Silvia”, 1926, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 313
Görsel 394: Iraida Barry, “İsimsiz”, Kil, 1927-1931, İstanbul, (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü) 314
Görsel 395: Iraida Barry, “İsimsiz” , 1927-1931, Kil, İstanbul, (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü) 315
Görsel 396: Iraida Barry, “İsimsiz” (Sol Profil), Kil, 1927-1931, İstanbul, (Doğan Paksoy
Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 315
Görsel 397: Iraida Barry, “İsimsiz”, Kil, 1927-1931, İstanbul, (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü) 316
Görsel 398: Iraida Barry, “İsimsiz” (Sağ Profil), Kil, 1927-1931, İstanbul (Doğan Paksoy
Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 317
Görsel 399: Iraida Barry, “Dr. Abreyaya'nın Portresi” (Sağ Profil), Kil, 1927-1928, (Doğan
Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 317
Görsel 401: Iraida Barry, “Bay Baker’in Portresi”, 1928, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü) 319
Görsel 402: Iraida Barry, “Namık İsmail’in Başı” (Sağ Profil), Alçı, (Doğan Paksoy Iraida
Barry Fotoğraf Albümü) 320
Görsel 403: Anonim, “Namık İsmail’in Başı” Konulu Gazete Kupürü, Yayımlandığı Gazete
İsmi Bilinmiyor, 321
Görsel 404: Iraida Barry, “Namık İsmail’in Başı”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf
Albümü) 321
Görsel 405: Iraida Barry, “Namık İsmail’in Başı” Namık İsmail ile, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida
Barry Fotoğraf Albümü) 322
Görsel 406: Iraida Barry, “Biliotti’nin Portresi” (Sağ Çapraz),1928-1929, (Doğan Paksoy
Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 322
Görsel 407: Iraida Barry, “Biliotti’nin Portresi”, 1928-1929, (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü) 323
Görsel 408: Iraida Barry, “Biliotti’nin Portresi”, (Sol Profil), 1928-1929, (Doğan Paksoy
Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 323
Görsel 409: Iraida Barry, “Usta Bourdelle Büstü” 1929, (Doğan Paksoy Iraida Fotoğraf
Albümü) 324
Görsel 410: Iraida Barry, “Bay Vitmayer'in Portresi”, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf
Albümü) 325
Görsel 411: Iraida Barry, “Bayan Crespin’in Portresi”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü) 326

xxi
Görsel 412: Iraida Barry, “Bay Kedimin Portresi” (Sol Çapraz), Alçı, (Doğan Paksoy Doğan
Iraida Barry Fotoğraf Albümü ) 327
Görsel 413: Iraida Barry, “Bay Kedimin Portresi”, (Sağ Profil), Alçı, (Doğan Paksoy Iraida
Barry Fotoğraf Albümü) 328
Görsel 414: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, 1930, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf
Albümü) 328
Görsel 415: Iraida Barry, “Bayan Y. Duraderdall'ın Fotoğraf Portresi”, Alçı, (Doğan Paksoy
Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 329
Görsel 416: Iraida Barry, “Bayan Y. Duraderdall'ın Fotoğraf Portresi”, Alçı, (Doğan Paksoy
Iraida Barry Fotoğraf Albümü ) 329
Görsel 417: Iraida Barry, “Bay Brugers'ın Başı”, Alçı, 1935, (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü) 330
Görsel 418: Iraida Barry, “Bay Brugers'ın Başı” (Sağ Profil), Alçı, 1935, (Doğan Paksoy Iraida
Barry Fotoğraf Albümü) 331
Görsel 419: Iraida Barry, “Bay Elagine’in Portresi”, Alçı, 1936 Yazı İstanbul, (Doğan Paksoy
Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 331
Görsel 420: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 332
Görsel 421: Iraida Barry’nin Gerçekleştirdiği Heykelin Modeli (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü) 333
Görsel 422: Iraida Barry’nin Gerçekleştirdiği Heykelin Teşhir Edildiği Mekân (Doğan Paksoy
Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 333
Görsel 423: Iraida Barry, “İhsan Özsoy Büstü”, Bronz, 49x38x21 cm, (İstanbul Resim Heykel
Müzesi) 334
Görsel 424: Iraida Barry, “İsimsiz”, 81x47x31 cm, Alçı, 1950, (İstanbul Resim Heykel
Müzesi) 335
Görsel 425: Iraida Barry, “İsimsiz”, 19 x14 cm, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 336
Görsel 426: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 336
Görsel 427: Iraida Barry, “İsimsiz”, 23 x 11.5 cm, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 337
Görsel 428: Iraida Barry, “İsimsiz” (Sağ Profil), Alçı, 23 x 11,5 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu) 338
Görsel 429: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, 26 x26 x 15 cm, 1958, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 339
Görsel 430: Iraida Barry, “İsimsiz” (Arka Cephe), Alçı, 26 x26 x 15 cm, 1958, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu) 339
Görsel 431: Iraida Barry, “İsimsiz” (Sol Profil), Alçı, 26 x26 x 15 cm, 1958, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu) 340
Görsel 432: Iraida Barry, “İsimsiz”, (Sol Çapraz), Alçı, 35 x 31 x 16 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu) 340
Görsel 433: Iraida Barry, “Adsız”, Alçı, 35 x 31 x 16 cm, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 341
Görsel 434: Iraida Barry, “Adsız” (Arka Cephe Sağ Çapraz), Alçı, 35 x 31 x 16 cm (Doğan
Paksoy Koleksiyonu 341
Görsel 435: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 342
Görsel 436: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 342
Görsel 437: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 343
Görsel 438: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 344
Görsel 439: Iraida Barry “Anne ve Çocuk” (Sol Çapraz) Alçı, 30.5 x 11.5 x 9.5 cm, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 345
Görsel 440: Iraida Barry “Anne ve Çocuk”, Alçı, 30.5 x 11.5 x 9.5 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu) 345
Görsel 441: Iraida Barry “Anne ve Çocuk” (Arka Cephe), Alçı, 30.5 x 11.5 x 9.5 cm, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 346
Görsel 442: Iraida Barry, “İsimsiz” (Ön Cephe), Alçı, 32.4 cm x 6 cm, Kaide: 16 cm R, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu) 347
Görsel 443: Iraida Barry, “İsimsiz” (Arka Cephe), Alçı, 32.4 cm x 6 cm, Kaide: 16 R cm,
(Doğan Paksoy Koleksiyonu) 347

xxii
Görsel 444: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 348
Görsel 445: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 349
Görsel 446: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1925, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 350
Görsel 447: Iraida Barry, “İsimsiz”, Güzel Sanatlar Akademisi’nde İlk Yıl, 1925, (Doğan
Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 351
Görsel 448: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1925, Kil, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü) 352
Görsel 449: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1925, Güzel Sanatlar Akademisi’nde İlk Yıl, (Doğan
Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 353
Görsel 450: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1925, Kil, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 354
Görsel 451: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1925, Güzel Sanatlar Akademisi’nde İlk Yıl, (Doğan
Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 355
Görsel 452: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1925, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu’ndan) 356
Görsel 453: Iraida Barry, “İsimsiz”, Kil, 1925, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 356
Görsel 454: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1926, Kil, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 357
Görsel 455: Iraida Barry, “İsimsiz”, Kil, 1927-1928, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 358
Görsel 456: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1928, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 359
Görsel 457: Iraida Barry, “İsimsiz” 1927-1928, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 360
Görsel 458: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1928, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 361
Görsel 459: Iraida Barry, “İsimsiz”,1927-1928, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 362
Görsel 460: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1928, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 363
Görsel 461: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1928, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 363
Görsel 462: Iraida Barry, “Tutku” 1927-1928, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 364
Görsel 463: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1931, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 365
Görsel 464: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1931, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 366
Görsel 465: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1931, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 367
Görsel 466: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1931, İstanbul, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 368
Görsel 467: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1931, İstanbul, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 368
Görsel 468: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1931, İstanbul, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 369
Görsel 469: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1931, İstanbul, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 370
Görsel 470: Iraida Barry, “Türbe Projesi”, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 371
Görsel 471: Iraida Barry, “Teselli", Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 371
Görsel 472: Iraida Barry, “Teselli”, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 373
Görsel 473: Iraida Barry, “İsimsiz”, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 373
Görsel 474: Iraida Barry, "Kraliçe” ve “Çeşme Projesi”, Alçı ve Kil, (Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu) 374
Görsel 475: Iraida Barry, "Kraliçe” (Sağ Profil) ve “Çeşme Projesi”, (Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu) 375
Görsel 476: Iraida Barry, "Kraliçe” (Sol Profil) ve “Çeşme Projesi”, (Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu) 376
Görsel 477: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1929-1930, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 376
Görsel 478: Iraida Barry Paris'teki Atölyede 1929-1930, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 377
Görsel 479: Iraida Barry “Bay Aulanderson'ın Mezarı İçin Ağıtçı”, 1933, (Doğan Paksoy
Fotoğraf Koleksiyonu) 378
Görsel 480: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, 1934,(Doğan Paksoy Koleksiyonu) 379
Görsel 481: Iraida Barry, “Papaz”, Alçı, 1935, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 380
Görsel 482: Paul Landowski, Heitor da Silva Costa, Gheorghe Leonida, Albert Caguat,
“Kurtarıcı İsa”, Beton ve Sabun Taşı, (1922-1931), Rio de Janeiro Şehri Corcovado Dağı, 381
Görsel 483: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1935, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu) 382
Görsel 484: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 383
Görsel 485: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 384
Görsel 486: “Meryem ve Çocuk İsa Mozaiği”, 9. Yüzyıl Sonları, Ayasofya Müzesi 385
Görsel 487: Iraida Barry, “İsimsiz”, Kil, 1936, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 385
Görsel 488: Iraida Barry,”İsimsiz”, Kil, 1936, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 386
Görsel 489: Iraida Barry, “Melez”, Alçı, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 387

xxiii
Görsel 490: Iraida Barry, “Kitap Seraları” (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 388
Görsel 491: Iraida Barry, “Radyatör Adam”, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 388
Görsel 492: Iraida Barry, “Radyatör Adam”, (Sağ Profil), (Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu) 389
Görsel 493: Iraida Barry, “Bir Çeşme Projesi 1” Alçı, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 390
Görsel 494: Iraida Barry, “Bir Çeşme Projesi 2” Alçı, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 391
Görsel 495: Iraida Barry, “Bir Çeşme Projesi” “Alçı”, 76x30x20 cm, Ankara Devlet Resim
Heykel Müzesi 392
Görsel 496: Iraida Barry, “Bir Çeşme Projesi” (Arka Cephe), “Alçı”, 76x30x20 cm, Ankara
Devlet Resim Heykel Müzesi 393
Görsel 497: Iraida Barry, “Bir Çeşme Projesi” (Sol Profil), “Alçı”, 76x30x20 cm, Ankara
Devlet Resim Heykel Müzesi 393
Görsel 498: Iraida Barry, “Bir Çeşme Projesi” (Sağ Profil),“Alçı”, 76x30x20 cm, (Ankara
Devlet Resim Heykel Müzesi) 394
Görsel 499: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, 87x61x105 cm, 1935, (İstanbul Resim Heykel
Müzesi) 395
Görsel 500: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 395
Görsel 501: Iraida Barry. “İsimsiz”, Alçı, 66x61x51 cm,1937, (İstanbul Resim Heykel Müzesi) 396
Görsel 502: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, 66x61x51 cm, 1926, (Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu) 397
Görsel 503: Iraida Barry, “Yvonne Durand”, Alçı , (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 398
Görsel 504: Iraida Barry, “Mr. Durand”, Alçı, 1924, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 399
Görsel 505: Iraida Barry, “Dansöz”, Alçı, 105 x 65 x 0.5 cm, (İstanbul Devlet Resim Heykel
Müzesi) 400
Görsel 506: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 401
Görsel 507: Iraida Barry, “Meryem”, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 402
Görsel 508: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 403
Görsel 509: Iraida Barry, “Atlı Kompozisyon”, Alçı, 64x254x08 cm, (İstanbul Devlet Resim
Heykel Müzesi) 404
Görsel 510: Iraida Barry, ”İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu) 404
Görsel 511: "Vaşak" - Gazete Kupürleri, 22. 01. 1932, (Doğan Paksoy Arşivi) 406
Görsel 512: “Rus Sanatçılar”, Paris’in Sesleri Gazetesi, 1924, İstanbul, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu) 407
Görsel 513: Anonim, Iraida Barry “Günümüz sanatçıları.” No: 15.02. 1936 tarihli sayı
“Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor, (Doğan Paksoy Arşivi) 408
Görsel 514: Anonim, “Iraida Barry”, Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor, (Doğan Paksoy
Arşivi) 409
Görsel 515: Anonim, “Bayan I. Barry’nin Bir Eseri Paris’ teki Salon D’Automne’da”, La Revue
Dergisi, 15 KASIM 1930, (Doğan Paksoy Arşivi) 410
Görsel 516: Anonim: “İSTANBUL: IRAIDA BARRY”, 9. 03. 1955, Paris, Yayımlanan Gazetenin
İsmi Bilinmiyor, (Doğan Paksoy Arşivi) 411
Görsel 517: Gül Dirican, ”Susma Iraida”, İstanbul Dergisi, Ekim 1996 413
Görsel 518: Gül Dirican, “Uzak ve Yalnız Iraida”, Hürriyet Gazetesi “Gazete Pazar” Eki,
15.02.1997, s.1 413
Görsel 519: Gül Dirican, “Uzak ve Yalnız Iraida”, Hürriyet Gazetesi “Gazete Pazar” Eki,
16.02.1997, s.19 414
Görsel 520: IraidaBarry, 1916-1917 414
Görsel 521: Iraida Barry 415
Görsel 522: Iraida Barry ve Arkadaşı 415
Görsel 523: Iraida Barry ve Arkadaşı, 1922 416
Görsel 524: Iraida, Elizabeth ve Albert Barry Tarabya’da 416
Görsel 525: Iraida Barry 417
Görsel 526: Iraida Barry 417

xxiv
Görsel 527: Sağdan: Melda Öker, Saime Rezzan Ramiz Öker, Levent Öker, 1968, (Melda Öker
Arşivi) 418
Görsel 528: Anonim, Milliyet Gazetesi 09.06.1968 419
Görsel 529: Rezzan Ramiz’in Kadıköy’ün Ortasında Halen Boş Olan Üç Katlı Evinin
Cepheden Görüntüsü, Melda Öker Arşivi 419
Görsel 530: Rezzan Ramiz’in Kadıköy’ün Ortasında Halen Boş Olan Üç Katlı Evinin Arkadan
Görüntüsü, (Melda Öker Arşivi) 420
Görsel 531: Oturanlar Soldan Sağa: Şevket Dağ, Saime Rezan Ramiz Öker, Halil Paşa.
Ayaktakiler Soldan Sağa: Feyhaman Duran, Hikmet Onat, “Halil Paşa Meslektaşlarının
Arasında. Ressam Halil Paşa Hayatını ve Eserlerini Anlatıyor”, (Anonim, Hâkimiyet’ i Milliye
Gazetesi, 04. 06. 1928) 421
Görsel 532: Afgan Kralı, Sefir Gulam Cilanî Han, Rezzan Hanım, Safvetî Ziya, Maarif
Müsteşarı Kemal Zaim Bey, Ressam Halil Paşa “Afgan Kralı Hazretleri Dün Sanayi-i Nefise
Sergisini Ziyaret Ettiler, Eserleri Takdir Buyurdular ve Bazılarını Satın Aldılar. Muhterem
Misafirlerimiz Şerefine Yarın Akşam Hariciye Konağında Bir Garden Parti Verilecektir.”
(Hakimiyet’i Milliye Gazetesi 26. 05. 1928, 9. sene numara: 2473, sayfa 1) 424
Görsel 533: Afgan Kralı Melek Ahmet Hanım’ın “Zeybek” Heykelini Tetkik Ederken,
(Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi 26. 05. 1928 Cumartesi 9. sene numara: 2473 sayfa 1) 425
Görsel 534: Saime Rezzan Ramiz Öker, Melih Nazmi, “Genç Nesil Arasında Heykeltıraş
Rezzan Ramiz Hanım diyor ki; Türk Sanatkârları Türk Abidelerini Yapacak Kadar
Kudretlidirler” Vakit Gazetesi, 05. 05. 1932, s.9. 428
Görsel 535: Saime Rezzan Ramiz, “Maarif Vekili Necati Bey Büstü”, (Vakit Gazetesi, 5 Mayıs
1932) 430
Görsel 536: CHP Kadıköy Halkevi 7. Resim ve Heykel Sergi Davetiyesi, (Orhan Özacun
Arşivi, Akt; Malkoç 186) 432
Görsel 537: Anonim, “Kraliçe İntihap Edilirken”, Cumhuriyet Gazetesi, 19. 01. 1931, s.1,2. 434
Görsel 538: Sabiha Ziya Bengütaş’ ın Nüfus Kâğıdı, (Nurol Bengütaş Arşivi’nden) 435
Görsel 539: Sabiha Ziya Bengütaş’ın Nüfus Kâğıdı, (Nurol Bengütaş Arşivi’nden) 435
Görsel 540: Taha Toros Mektubu, 6.02.1995 436
Görsel 541: Sabiha Ziya-Şakir Emin Bengütaş’ın Evlilik Cüzdanları, (Nurol Bengütaş
Arşivi’nden) 437
Görsel 542: Sabiha Ziya-Şakir Emin Bengütaş’ın Evlilik Cüzdanları, (Nurol Bengütaş
Arşivi’nden) 437
Görsel 543: Sabiha Ziya-Nurol Bengütaş, 1988, (Nurol Bengütaş Arşivi’nden) 438
Görsel 544: Sabiha Ziya-Nurol Bengütaş, 26. 07. 1989, (Nurol Bengütaş Arşivi’nden) 438
Görsel 545: Sabiha Ziya Bengütaş’a Güzellik Yarışması Jüri Üyeliği İçin Gönderilen Davetiye,
14.01.1932 (Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 439
Görsel 546: Sabiha Ziya Bengütaş’ın Kullandığı Pastel Boyaları, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu’ndan) 441
Görsel 547: Anonim, Sabiha Ziya “İlk Türk Kadın Heykeltıraş”, Resimli Ay Dergisi, 1927, s.7 441
Görsel 548: Anonim, Sabiha Ziya “İlk Türk Kadın Heykeltıraş”, Resimli Ay Dergisi 1927, s.6 442
Görsel 549: Anonim, Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor, 1927 443
Görsel 550: Anonim, Akşam Gazetesi, 10. 08. 1927, Çarşamba 444
Görsel 551: Anonim, Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor, 1927 445
Görsel 552: Anonim, “Roma’dan Gelen Sanatkârımızla Mülakat”, Vakit Gazetesi, 16. 07. 1928
Pazartesi 447
Görsel 553: Pietro Canonica, Taksim Anıtı Doğu cephesinde Yer Alan Asker Heykeli
Üzerinde Peçeli ve Mutsuz Türk Kadını Portresi, 1928 448
Görsel 554: Pietro Canonica, Taksim Anıtı Batı Cephesi, Asker Heykeli Üzerinde Peçesiz
Gökyüzüne Bakarak Gülümseyen Türk Kadını Portresi, 1928 448
Görsel 555: Soldan Sağa; Melek Ahmet, İhsan Özsoy, Sabiha Ziya Bengütaş, (Nurol Bengütaş
Arşivi) 449
Görsel 556: Sabiha Ziya Bengütaş’ın Türkçe Okuma Yazma Şahadetnamesi 14.04.1929,
(Nurol Bengütaş Arşivi) 449

xxv
Görsel 557: Plastik Sanatlar Derneği Onur Ödülü, 1991, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 453
Görsel 558: Plastik Sanatlar Derneği Onur Ödülü, 1991, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 453
Nurol Bengütaş Arşivi 455
Görsel 559: Sabiha Ziya Bengütaş, “Atatürk Anıt Çalışması”, 1942, (Nurol Bengütaş Arşivi) 457
Görsel 560: Sabiha Ziya Bengütaş, “Atatürk Anıt Çalışması”, 1942, (Nurol Bengütaş Arşivi) 458
Görsel 561: Sabiha Ziya Bengütaş, “Atatürk Anıt Çalışması”, İsmet İnönü’nün Yaveri Atıf
Esenbel, 1942, (Nurol Bengütaş Arşivi) 459
Görsel 562: Sabiha Ziya Bengütaş, “Atatürk Heykel Çalışması”, 1942, (Nurol Bengütaş
Arşivi) 460
Görsel 563: Sabiha Ziya Bengütaş, “Atatürk Heykel Çalışması”, 1942, (Nurol Bengütaş
Arşivi) 460
Görsel 564: Sabiha Ziya Bengütaş, “Atatürk Anıtı Model Çalışmasında Modellik Yapan Harp
Okulu Öğrencisi Cuma” 1942, Ankara, (Nurol Bengütaş Arşivi) 461
Görsel 565: İsmet İnönü’nün Sabiha Ziya Bengütaş’ı Atölyede Ziyareti, 13. 08. 1942, (Nurol
Bengütaş Arşivi) 461
Görsel 566: Sabiha Ziya Bengütaş, Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü Etütleri, (Nurol
Bengütaş Arşivi) 462
Görsel 567: Sabiha Ziya Bengütaş, “Atatürk Anıtı”, 1947, (Çankaya Köşkü) 462
Görsel 568: Sabiha Ziya Bengütaş, “Atatürk Anıtı”, 1947, (Çankaya Köşkü) 464
Görsel 569: Sabiha Ziya Bengütaş, “Atatürk Anıtı”, 1947, (Çankaya Köşkü) 464
Görsel 570: Sabiha Ziya Bengütaş, ” Atatürk Anıtı Detay”,1947, (Çankaya Köşkü) 465
Görsel 571: İsmet İnönü’nün Sabiha Ziya Bengütaş’ı Atölyede Ziyareti, (Nurol Bengütaş
Arşivi) 465
Görsel 572: Sabiha Ziya Bengütaş, ”İsmet İnönü Mütareke Anıtı Çalışması”, (Nurol Bengütaş
Arşivi) 466
Görsel 573: Mudanya Mütarekesi İnönü Anıtı Yarışmasının Şartları, Yayımlandığı Gazete ve
Tarih Bilinmiyor. 467
Görsel 574: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsmet İnönü Mütareke Anıtı”, Bronz, 1948, (Mudanya) 468
Görsel 575: Sabiha Ziya Bengütaş, ”İsmet İnönü Mütareke Anıtı Detay”, 1948, (Mudanya) 469
Görsel 576: Mudanya Belediyesinin Sabiha Ziya Bengütaş’ı ve İsmet İnönü Anıtını Tanıtım
Panosu, Mudanya 470
Görsel 577: Sabiha Ziya Bengütaş, ”İsmet İnönü Mütareke Anıtı”, 1948, Mudanya 470
Görsel 578: Mudanya Mütareke Evi 471
Görsel 579: Sabiha Ziya Bengütaş, “Giresun Abide Maketi”, 1939, (Nurol Bengütaş Arşivi) 471
Görsel 580: Sabiha Ziya Bengütaş, Atölyede Anıt Etüdü, 1939, ( Nurol Bengütaş Arşivi) 472
Görsel 581: Sabiha Ziya Bengütaş Atölyede Anıt Çalışması, 1939, ( Nurol Bengütaş Arşivi) 473
Görsel 582: Sabiha Ziya Bengütaş, “Mudanya Abide Maketi”, ( Nurol Bengütaş Arşivi) 473
Görsel 583: Sabiha Ziya Bengütaş, “Mudanya Abide Maketi”, (Nurol Bengütaş Arşivi) 475
Görsel 584: Sabiha Ziya Bengütaş, “Mudanya Abide Maketi”, (Nurol Bengütaş Arşivi) 475
Görsel 585: Sabiha Ziya Bengütaş, “Abide Eskizi”, Kil, 24. 02. 1930, (Nurol Bengütaş Arşivi) 476
Görsel 586: Sabiha Ziya Bengütaş, “Abide Eskizi”, Kil, 24. 02. 1930, (Nurol Bengütaş Arşivi) 476
Görsel 587: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsmet İnönü Büstü”, Mermer, 48 x 50 cm, 1943, (İnönü
Vakfı Müze Evi’nden) 477
Görsel 588: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsmet İnönü Büstü”, Detay, Mermer, 48 x 50 cm, 1943,
(İnönü Vakfı Müze Evi) 478
Görsel 589: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsmet İnönü Büstü”, Detay, Mermer, 1943, (İnönü Vakfı
Müze Evi) 478
Görsel 590: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsmet İnönü Büstü”, 1946, (Nurol Bengütaş Arşivi) 479
Görsel 591: İsmet İnönü Büst Fotoğrafı, 1946, (Nurol Bengütaş Arşivi) 479
Görsel 592: “Sayın Bengütaş’a Sanatkârımıza Takdir ve Teşekkür İsmet İnönü”, 1946,
(Nurol Bengütaş Arşivi) 480
Görsel 593: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsmet İnönü Başı”, Mermer Baş: 46 x 20 x 23 cm,
Mermer Kaide: 17 x 16 x 16 cm, 1944 Roma, Ankara Devlet ve Resim Heykel Müzesi 480

xxvi
Görsel 594: Sabiha Ziya Bengütaş, “Mevhibe İnönü Başı”, Mermer, Baş: 18 x 27 cm, Kaidesi
Mermer: 10 cm x 12,3 cm, 1945, (İnönü Vakfı Müze Evi) 481
Görsel 595: Sabiha Ziya Bengütaş, “Mevhibe İnönü Başı” Sol Profil Kadrajı, Mermer, Baş: 18
x 27 cm, Kaidesi Mermer: 10 cm x 12,3 cm, 1945, (İnönü Vakfı Müze Evi) 482
Görsel 596: Sabiha Ziya Bengütaş, “Mevhibe İnönü Başı” Arka Cephe Kadrajı, Mermer, Baş:
18 x 27 cm, Kaidesi Mermer: 10 cm x 12,3 cm, 1945, (İnönü Vakfı Müze Evi) 482
Görsel 597: Sabiha Ziya Bengütaş, “Mevhibe İnönü Başı” Sağ Profil Kadrajı, 1945, (Nurol
Bengütaş Arşivi) 483
Görsel 598: Sabiha Ziya Bengütaş, “Mevhibe İnönü” Detay, Mermer, 1945, (İnönü Vakfı
Müze Evi) 483
Görsel 599: Sabiha Bengütaş, “Asime Ziya Başı, Bronz, 19 x 21 x 30,5 cm, Kaide: 17.3 x 20 x
17.3 cm, 1936,(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 484
Görsel 600: Sabiha Bengütaş, “Asime Ziya Başı” Sağ Profil, Bronz, 19 x 21 x 30,5 cm, Kaide:
17.3 x 20 x 17.3 cm, 1936, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 484
Görsel 601: Sabiha Bengütaş, “Asime Ziya Başı” Sol Profil, Bronz, 19 x 21 x 30,5 cm, Kaide:
17.3 x 20 x 17.3 cm, 1936, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 485
Görsel 602: Sabiha Ziya Bengütaş, “Genç Kadın Başı”, 31 x 15 x 11 cm, Bronz, (İstanbul
Resim Heykel Müzesi) 486
Görsel 603: Sabiha Ziya Bengütaş, ”Bedia’nın Başı”, Alçı, 56 x 26 x 16 cm, 1930, (İstanbul
Resim Heykel Müzesi) 487
Görsel 604: Sabiha Ziya Bengütaş, “Bedia’nın Başı” Sağ Profil, Alçı, 56 x 26 x 16 cm, 1930,
(İstanbul Resim Heykel Müzesi) 487
Görsel 605: Sabiha Ziya Bengütaş Atölye Çalışmaları, (Nurol Bengütaş Arşivi) 488
Görsel 606: Sabiha Ziya Bengütaş, “Aysel Öymen Başı”, Alçı, 1954, (Nurol Bengütaş Arşivi) 488
Görsel 607: Sabiha Ziya Bengütaş, “Aysel Öymen Başı” Sağ Profil, Alçı, 1954, (Nurol
Bengütaş Arşivi) 489
Görsel 608: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi) 490
Görsel 609: Sabiha Ziya Bengütaş, “Dr. Zeki Hakkı Pamir”, Bronz, 32 x 20 x 20 cm, 1940,
(https://www.alifart.com/sabha-zya-bengutas-1904-1992-278369/) 491
Görsel 610: Sabiha Ziya Bengütaş, “Dr. Zeki Hakkı Pamir’in Boynunun Sol Alt Tarafında Yer
Alan Detay”, Bronz,1940, (https://www.alifart.com/sabha-zya-bengutas-1904-1992-
278369/) 491
Görsel 611: Sabiha Ziya Bengütaş, “Dr. Zeki Hakkı Pamir”, Bronz, 1940, (Ali Zeki Pamir
Koleksiyonu) 492
Görsel 612: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi) 493
Görsel 613: Sabiha Ziya Bengütaş, “Ahmet Haşim Büstü”, Kil, 1931, (Nurol Bengütaş Arşivi) 494
Görsel 614: Sabiha Ziya Bengütaş ve Abisi “Bahattin Özkan Büstü”, (Nurol Bengütaş Arşivi) 495
Görsel 615: Sabiha Ziya Bengütaş, “Bahattin Özkan Büstü”, (Nurol Bengütaş Arşivi) 495
Görsel 616: Sabiha Ziya Bengütaş, ”İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi) 496
Görsel 617: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi) 497
Görsel 618: Sabiha Ziya Bengütaş, “Namık İsmail Başı, Atölyede, Kil, 1929, (Nurol Bengütaş
Arşivi) 498
Görsel 619: Sabiha Ziya Bengütaş, “Namık İsmail Başı”, Alçı, 39 x 20 x 29 cm, 1929, (İstanbul
Resim Heykel Müzesi) 498
Görsel 620: Sabiha Ziya Bengütaş, “Sabahattin Ergin Başı” Sol Profil, Kil, (Nurol Bengütaş
Arşivi) 499
Görsel 621: Sabiha Ziya Bengütaş Atölyede, “Sabahattin Ergin Başı”, Kil, (Nurol Bengütaş
Arşivi) 499
500
Görsel 622: Sabiha Ziya Bengütaş, “Sabahattin Ergin Başı”, Alçı, 42x21x27 cm, (Ankara
Devlet Resim Heykel Müzesi) 500
Görsel 623: Sabiha Ziya Bengütaş, ”Sabahattin Ergin’in Başı”, Alçı, 32x21x24 cm, (İstanbul
Devlet Resim Heykel Müzesi) 500

xxvii
Görsel 624: Sabiha Ziya Bengütaş, “Abdülhak Hamit Başı”, Kil, 1937, (Nurol Bengütaş
Arşivi) 501
Görsel 625: Sabiha Ziya Bengütaş ve “Abdülhak Hamit Başı”, Kil, 1937, (Nurol Bengütaş
Arşivi) 502
Görsel 626: Sabiha Ziya Bengütaş, “ İsimsiz”, (Nurol Bengütaş Arşivi) 503
Görsel 627: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi) 504
Görsel 628: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz” Sağ Profil Kadrajı,Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi) 504
Görsel 629: 27 Mayıs şehitlerinden Şehit Teğmen Ali İhsan Kalmaz Naaşı, 1960, (Nurol
Bengütaş Arşivi) 505
Görsel 630: Sabiha Ziya Bengütaş, “Şehit Teğmen Ali İhsan Kalmaz Başı”, 1960 505
Görsel 631: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi) 506
Görsel 632: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi) 507
Görsel 633: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi) 507
Görsel 634: Sabiha Ziya Bengütaş, “Şakir Bengütaş Başı” (Sağ Çapraz), (Nurol Bengütaş
Arşivi) 508
Görsel 635: Sabiha Ziya Bengütaş, “Şakir Bengütaş Başı”, (Nurol Bengütaş Arşivi) 508
Görsel 636: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, (Nurol Bengütaş Arşivi) 509
Görsel 637: Sabiha Ziya Bengütaş Atölyede Modellerle Çalışırken, (Nurol Bengütaş Arşivi) 509
Görsel 638: Sabiha Ziya Bengütaş Atölyede Çalışırken, (Nurol Bengütaş Arşivi) 510
Görsel 639: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, (Nurol Bengütaş Arşivi) 510
Görsel 640: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz” Sağ Çapraz, Kil, Modeli ile Birlikte (Nurol
Bengütaş Arşivi) 511
Görsel 641: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”,Kil, Sol Profil, Modeli ile Birlikte, (Nurol
Bengütaş Arşivi) 511
Görsel 642: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Eser Sergi Alanında, (Nurol Bengütaş Arşivi) 512
Görsel 643: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, Roma Akademisi, 1929, (Nurol Bengütaş
Arşivi) 512
Görsel 644: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Alçı, Roma Akademisi, Şubat 1929, (Nurol
Bengütaş Arşivi) 513
Görsel 645: Sabiha Ziya Bengütaş, “Talat Emin Başı” (Sol Profil), Kil, Roma Akademisi, 1929,
(Nurol Bengütaş Arşivi) 514
Görsel 646: Sabiha Ziya Bengütaş, “Talat Emin Başı” , Kil, Roma Akademisi, 1929, (Nurol
Bengütaş Arşivi) 514
Görsel 647: Sabiha Ziya Bengütaş, “Talat Emin Başı”, Roma Akademisi, Alçı, 1929, (Nurol
Bengütaş Arşivi) 515
Görsel 648: Sabiha Ziya Bengütaş, “Hikmet Onat Başı”, Alçı, Nurol Bengütaş Arşivi) 516
Görsel 649: Sabiha Ziya Bengütaş, “Hasan Ali Yücel Başı” Kil, 1940, (Nurol Bengütaş Arşivi) 517
Görsel 650: Sabiha Ziya Bengütaş, “Akil Muhtar Büstü” Sol Çapraz Kadraj, Kil, (Nurol
Bengütaş Arşivi) 517
Görsel 651: Sabiha Ziya Bengütaş, “Dr. Akil Muhtar Özden Büstü” Sağ Profil Kadrajı, Kil,
(Nurol Bengütaş Arşivi) 518
Görsel 652: Sabiha Ziya Bengütaş, “Foy David Kohler”, Alçı, (Nurol Bengütaş Arşivi) 519
Görsel 653: Sabiha Ziya Bengütaş, “Hakkı Şinasi Paşa Başı”, (Nurol Bengütaş Arşivi) 520
Görsel 654: Sabiha Ziya Bengütaş, “Hakkı Şinasi Paşa Başı”, (Nurol Bengütaş Arşivi) 520
Görsel 655: Sabiha Ziya Bengütaş, “Hakkı Şinasi Paşa Başı”, (Nurol Bengütaş Arşivi) 521
Görsel 656: Sabiha Ziya Bengütaş, “Emin Ali Sipahi Başı”, (Nurol Bengütaş Arşivi) 521
Görsel 657: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, İstanbul, 1930, (Nurol Bengütaş Arşivi) 522
Görsel 658: Sabiha Ziya Bengütaş, Endonezya Büyükelçisi’nin Başını Çalışırken, 1974,
(Nurol Bengütaş Arşivi) 523
Görsel 659: Sabiha Ziya Bengütaş, Endonezya Büyükelçisi Modellik Yaparken, Kil, 1974,
(Nurol Bengütaş Arşivi) 523
Görsel 660: Sabiha Ziya Bengütaş, Endonezya Büyükelçisi ve Eşi, 1974, Ankara, (Nurol
Bengütaş Arşivi) 524
Görsel 661: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi) 524

xxviii
Görsel 662: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi) 525
Görsel 663: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi) 526
Görsel 664: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi) 527
Görsel 665: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi) 528
Görsel 666: Sabiha Ziya Bengütaş, Bedia’nın Model Olduğu Etüt Çalışması, “Adsız”, Kil,
(Nurol Bengütaş Arşivi) 529
Görsel 667: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, 2 Mart, Roma, Atölye, (Nurol Bengütaş
Arşivi) 530
Görsel 668: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, 2 Mart, Roma, Atölye, (Nurol Bengütaş
Arşivi) 531
Görsel 669: Sabiha Ziya Bengütaş “Yaralı Asker 1”, Kil, ( Nurol Bengütaş Arşivi) 531
Görsel 670: Sabiha Ziya Bengütaş “Yaralı Asker 1”, Kil, ( Nurol Bengütaş Arşivi) 532
Görsel 671: Sabiha Ziya Bengütaş “Yaralı Asker 2”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi) 533
Görsel 672: Sabiha Ziya Bengütaş, “Yaralı Asker 3, (Nurol Bengütaş Arşivi) 533
Görsel 673: Sabiha Ziya Bengütaş Modeli ile Portre Çalışması, ( Nurol Bengütaş Arşivi) 534
Görsel 674: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, (Nurol Bengütaş Arşivi) 535
Görsel 675: Sabiha Ziya Bengütaş, Modeli İle Portre Çalışması, ( Nurol Bengütaş Arşivi) 535
Görsel 676: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, ( Nurol Bengütaş Arşivi) 536
Görsel 677: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, ( Nurol Bengütaş Arşivi) 536
Görsel 678: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, (Nurol Bengütaş Arşivi) 537
Görsel 679: Sabiha Ziya Bengütaş, “Portre”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 33,5 x 48,5 cm,
1958, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 537
Görsel 680: Sabiha Ziya Bengütaş, “Kilise” 1, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 39 x79 cm, (Nurol
Bengütaş Koleksiyonu) 539
Görsel 681: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Osmanlıca İmzalı, (Nizamettin Yaşar
Koleksiyonu) 539
Görsel 682: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Detay (Osmanlıca İmzalı), (Nizamettin Yaşar
Koleksiyonu) 540
Görsel 683: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, 1931, (Nizamettin Yaşar Koleksiyonu) 540
Görsel 684: Sabiha Ziya Bengütaş, “Moskova”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 40 x 27 cm, 1938,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu), 541
Görsel 685: Sabiha Ziya Bengütaş, “Castel Sant'Angelo Kalesi”, 70 x 49 cm, 1944, Duralit
Üzerine Yağlı Boya, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 541
Görsel 686: Sabiha Ziya Bengütaş, “Roma”, 48,5 x 68,5 cm, 1945, Duralit Üzerine Yağlı Boya,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 542
Görsel 687: Sabiha Ziya Bengütaş, “Capri”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 64 X 54,5 cm, 1948,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 542
Görsel 688: Sabiha Ziya Bengütaş, “Capri”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 49 x 58 cm,1948,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 543
Görsel 689: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 58,5 x 48,5 cm, 1950,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 543
Görsel 690: Sabiha Ziya Bengütaş, “Cenova”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 19,5x33 cm, 1937,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 544
Görsel 691: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz” Duralit Üzerine Yağlı Boya, 70 x 48 cm,1950,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 544
Görsel 692: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 48,5 x 33,5 cm,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 545
Görsel 693: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz“,Tuval Üzerine Yağlı Boya, 69 x50 cm, (Nurol
Bengütaş Koleksiyonu) 545

1 Sabiha Ziya Bengütaş’ın peyzajlarının arasında yer alan “Kilise” adlı eseri Enteriyör niteliği taşımaktadır.

xxix
Görsel 694: Sabiha Ziya Bengütaş, “Vezüv Yanardağı”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 64,5 x 54,5
cm, 1936, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 546
Görsel 695: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 35 x48,5 cm, 1958,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 547
Görsel 696: Sabiha Ziya Bengütaş , “Atina”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 62 x 59 cm, 1952,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 547
Görsel 697: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 33,5 x 48 cm (Nurol
Bengütaş Koleksiyonu) 547
Görsel 698: Sabiha Ziya Bengütaş, “Caprı”, 68 x48,5 cm, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 1946,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 548
Görsel 699: Sabiha Ziya Bengütaş, “Prag”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 70 x 40 cm, (Nurol
Bengütaş Koleksiyonu) 549
Görsel 700: Sabiha Ziya Bengütaş, “Capri”, 49 x 64 cm, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 1946,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 549
Görsel 701: Sabiha Ziya Bengütaş, ”İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 46 x 37 cm, 1934,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 550
Görsel 702: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 39,5 x 29,5 cm,
1946, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 550
Görsel 703: Sabiha Ziya Bengütaş, “Prag (Karl) Köprüsü”, 69 x49 cm, 1958, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu) 551
Görsel 704: Sabiha Ziya Bengütaş, “Prag (Karl) Köprüsünün Üstten Görünüşü”, Tuval
Üzerine Yağlı Boya, 54 x 66,5 cm, 1958, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 551
Görsel 705: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz” Duralit Üzerine Yağlı Boya, 64,5 x 48,5 cm,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 552
Görsel 706: Sabiha Ziya Bengütaş, “İtalya”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 28 x 19 cm,
1946,(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 552
Görsel 707: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 18,5 x 24 cm,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 553
Görsel 708: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 31,5 x 23 cm,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 553
Görsel 709: Sabiha Ziya Bengütaş, “Prag”, 74,5 x59 cm, 1958, Tuval Üzerine Yağlı Boya,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 554
Görsel 710: Sabiha Ziya Bengütaş, “Capri”, 75,5 x 59 cm, Tuval Üzerine Yağlı Boya,1946,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 554
Görsel 711: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 46 x 80 cm, (Nurol
Bengütaş Koleksiyonu) 555
Görsel 712: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, 65 x 55 cm, Tuval Üzerine Yağlı Boya, (Nurol
Bengütaş Koleksiyonu) 555
Görsel 713: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 48,5 x68,5 cm,
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 556
Görsel 714: Sabiha Ziya Bengütaş, “Vazoda Çiçekler”, 33,5 x73,5 cm, Tuval Üzerine Yağlı
Boya, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 556
Görsel 715: Sabiha Ziya Bengütaş, Pastel,15 x 21 cm, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 557
Görsel 716: Sabiha Ziya Bengütaş, Pastel, 11 x 31 cm, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 557
Görsel 717: Sabiha Ziya Bengütaş, Pastel, 25x35 cm, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 558
Görsel 718: Sabiha Ziya Bengütaş, Pastel, 15 x 21 cm, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu) 558
Görsel 719: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu) 559
Görsel 720: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu) 559
Görsel 721: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu) 560
Görsel 722: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu) 560

xxx
Görsel 723: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu) 561
Görsel 724: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu) 561
Görsel 725: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x35 cm, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu) 562
Görsel 726: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu) 562
Görsel 727: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, Nurol Bengütaş
Koleksiyonu 563
Görsel 728: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, Nurol Bengütaş
Koleksiyonu 563
Görsel 729: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, Nurol Bengütaş
Koleksiyonu 564
Görsel 730: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x35 cm, Nurol Bengütaş
Koleksiyonu 564
Görsel 731: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 20 x 25 cm, Nurol Bengütaş
Koleksiyonu 565
Görsel 732: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, Nurol Bengütaş
Koleksiyonu 565
Görsel 733: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, Nurol Bengütaş
Koleksiyonu 566
Görsel 734: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 20 x 30 cm, Nurol Bengütaş
Koleksiyonu 566
Görsel 735: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, Nurol Bengütaş
Koleksiyonu 567
Görsel 736: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, Nurol Bengütaş
Koleksiyonu 567
Görsel 737: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, Nurol Bengütaş
Koleksiyonu 568
Görsel 738: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, Nurol Bengütaş
Koleksiyonu 568
Görsel 739: Resimli Ay Dergisi 1927 Eylül Sayısı Kapağı, 8. Sayı (Kapak üzerinde kırmızı
kalem ile yazılan yazıda, “Dikkat dikkat bu mecmuada Sabiha Ziya’nın resimleri vardır.”
sözleri yer alır.) 569
Görsel 740: Anonim, “Avrupa Konkurları”, Cumhuriyet Gazetesi, 25.02.1930 569
Görsel 741: Anonim “Bir Heykeltıraşımız Hakkında”, Kurun Gazetesi İlavesi (Güzel sanatlar,
Kadın, Moda) 27. 06. 1936 Cumartesi, s. 2- 13 570
Görsel 742: Anonim, “Heykeltıraş Bayan Bengütaş’ın Eserleri”, Akşam Gazetesi, 13. 07.
1938, s.4 570
Görsel 743: Anonim, “Heykeltıraş Bayan Bengütaş’ın Eserleri”, Akşam Gazetesi, 13. 07.
1938, s.4 571
Görsel 744: Anonim, “Mudanya’da Yapılacak Abide”, Son Gazete, 9. 03. 1939, Perşembe 571
Görsel 745: Anonim, “Bir Sanatkârın Muvaffakiyeti”, Cumhuriyet Gazetesi, 26. 02. 1939,
Pazar 572
Görsel 746: Anonim, “Mudanya’ya Dikilecek Tarihi Abide-Bir Kadın Heykeltıraş Tarafından
Hazırlanan Proje Çok Güzel”, Cumhuriyet Gazetesi, 13. 03. 1939 572
Görsel 747: Anonim, “Abdülhak Hamid’in Ölüm Yıldönümü”, Ulus Gazetesi, 13. 04. 1940
Cumartesi, s.1-5 573
Görsel 748: Anonim, “Sabiha Hanım İmtihan Bahsinde Musirdir”, Son Posta Gazetesi,
Kânunuevvel (Aralık)6, s. 4 573
Görsel 749: Anonim: “Devlet Resim ve Heykel Sergisine Gösterilen Rağbet”, Ulus Gazetesi,
6. 11. 1940 Çarşamba 574
Görsel 750: Muhip Dranas “Milli Şefimizin Büstü”, Ulus Gazetesi, 22. 08. 1941 Cuma, s.1-2 574

xxxi
Görsel 751: Rezzan A.E. Yalman, “Ankara’da İdil ile Tanıştım-Sabiha Bengütaş İle Buluştum”,
Vatan Gazetesi, 21. 11. 1945, s.4 575
Görsel 752: Anonim. “Dünyada İlk Defa Bir Kadın Tarafından Hazırlanan Anıt: İnönü
Heykeli Yakında Mudanya’da Açılacak” Ankara, 17.07. 1946, s.1 575
Görsel 753: Anonim, Ankara Gazetesi, 26. 07. 1948, s.1 576
Görsel 754: Anonim, “İnönü’nün Heykeli Mudanya’ya, Atatürk’ün Heykeli Çankaya Köşkü’ne
Dikilecek”, Yeni Sabah, 27. 07. 1948 Salı, s.1 576
Görsel 755: Anonim, “Atatürk ve İnönü’nün Heykelleri”, Vakit-Yeni Gazete, 27. 07. 1948,
Salı, s.3 577
Görsel 756: Anonim, “Mudanya Mütareke Abidesi” 150. 000 Liraya Çıktı ve Dün Törenle
Açıldı”, 1948 , (Yayımlanan Gazete ve Tarih Bilinmiyor) 577
Görsel 757: Anonim, “Heykeller ve Tablolar Arasında Bir Akşam”, Ulus Gazetesi, 07. 12.
1948 578
Görsel 758: Sabahattin Sönmez, “Ankara’da Sabiha Bengütaş’ın Resim Sergisi”, Vatan
Gazetesi, 12. 12. 1948 578
Görsel 759: Anonim, “Atatürk’ün Heykeli Dün Törenle Açıldı”, Ulus Gazetesi, 20. 05. 1951
Pazar, s.1 579
Görsel 760: Anonim, “Atatürk’ün Heykeli Dün Törenle Açıldı”, Ulus Gazetesi, 20. 05. 1951
Pazar, s.4 579
Görsel 761: Anonim, “Çankaya’da Atatürk Anıtı”, Akşam Gazetesi, 20 Mayıs 1951, s.1-2 580
Görsel 762: Anonim, “Çankaya’da Açılan Atatürk Heykeli”, Hürriyet Gazetesi, 21. 05. 1951,
s. 1 580
Görsel 763: Anonim, “Sabiha Bengütaş’ın Yeni Bir Eseri”, Zafer Gazetesi, 17. 11. 1954
Çarşamba, s.1 581
Görsel 764: Anonim, “Sanatkâr Bengütaş’ın Çok Güzel Bir Eseri”, Zafer Gazetesi, 17. 11.
1954 Çarşamba, s.3 581
Görsel 765: Anonim (Yazarı Okunmuyor), “Kılıcı Alınan İnönü Heykeli”, Dünya Gazetesi, 16.
05. 1954 582
Görsel 766: Anonim, “Çankaya’daki Atatürk’ün Heykeli Törenle Açıldı”, En Son Dakika, 20.
05. 1956 Pazar, s.1 582
Görsel 767: Anonim, “Çankaya’daki Atatürk Heykeli”, En Son Dakika, 20. 05. 1956 Pazar, s.
2 583
Görsel 768: Anonim, “Başarı”, Yenigün Gazetesi, 29. 12. 1960, Perşembe, s.1 583
Görsel 769: Anonim, Öncü Gazetesi, 29. 12. 1960 Perşembe 584
Görsel 770: Anonim, “Heykel ve Resim Sergisi”, Ulus Gazetesi, 29. 12. 1960 Perşembe, s.1 584
Görsel 771: Anonim, “Hediye Etti”, Ulus Gazetesi, 13. 01. 1961 Cuma, s.1 585
Görsel 772: Anonim “Sabiha Bengütaş Sergisi”, Ses Dergisi 15. 01. 1961, yıl:6, sayı: 121, s.
18 585
Görsel 773: Anonim, “Başkent’te Portreye Selam Kokteyli”, Akşam Gazetesi, 20. 10. 1968,
s.6 586
Görsel 774: T.İ. “Sabiha Bengütaş’ın Anıtı”, Cumhuriyet Gazetesi, Yayımlanan Tarih
Bilinmiyor 586
Görsel 775: Sabiha Ziya Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi) 587
Görsel 776: Sabiha Ziya Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi) 587
Görsel 777: Sabiha Ziya Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi) 588
Görsel 778: Sabiha Ziya Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi) 588
Görsel 779: Mehmet Ziya (Sabiha Bengütaş’ın Babası), (Nurol Bengütaş Arşivi) 589
Görsel 780: Şakir Emin Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi) 589
Görsel 781: Sabiha-Şakir Emin Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi) 590
Görsel 782: Sabiha Ziya Bengütaş, Arkadaşı Bedia, Bahattin Özkan ve İsmi Bilinmeyen
Diğer Kişi Akademi Atölyesinde, (Nurol Bengütaş Arşivi) 590
Görsel 783: Sabiha Ziya Bengütaş Arkadaşı Bedia İle (Nurol Bengütaş Arşivi) 591
Görsel 784: Sabiha Ziya Bengütaş-Aysel Öymen(Nurol Bengütaş Arşivi) 591
Görsel 785: Sabiha Ziya Bengütaş’ın Evinde Açtığı Sergilerden, (Nurol Bengütaş Arşivi) 592

xxxii
Görsel 786: Sabiha Ziya Bengütaş’ın Evinde Açtığı Sergilerden, (Nurol Bengütaş Arşivi) 592
Görsel 787: Sabiha Ziya Bengütaş Ankara Bahçelievler’deki Evinde Açtığı Sergilerden
Büyükelçi Eşleri ile Birlikte (Nurol Bengütaş Arşivi) 593
Görsel 788: Moskova Şark Müzesi Ekspozisyonu Sebebiyle Voks Tarafından Verilen Ziyafet,
Moskova, Temmuz 1938, (Nurol Bengütaş Arşivi) 593
Görsel 789: Sabiha Ziya Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi) 594
Görsel 790: Sabiha Ziya Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi) 594
Görsel 791: Sabiha Ziya Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi) 595
Görsel 792: Sabiha Ziya Bengütaş Köpeği ve Arkadaşı İle, (Nurol Bengütaş Arşivi) 595
Görsel 793: Sabiha Ziya Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi) 596
Görsel 794: Faruki Ailesi, 1907, (Esen Sirel Ongun Arşivi) 598
Görsel 795: Anonim, “Yeni Gümüş Paralar”, 29. 08. 1934, Cumhuriyet Gazetesi, s.1 602
Görsel 796: Anonim, “24 Kadın Ressamdan 68 Eser Sergilenecek” Cumhuriyet Gazetesi,
4.11. 1988, s.12 605
Görsel 797: Nermin Faruki Sergi Davetiyesi, 1977, Bilkent Üniversite Kütüphanesi 606
Görsel 798: Nermin Faruki Sergi Davetiyesi, 1989, Salt Galata Kütüphanesi 606
Görsel 799: Nermin Faruki, “Oto Portre”, (Belma Aksun’dan) 608
Görsel 800: Nermin Faruki, “Ahmet Faruki Başı”, Bronz, 30x20x21cm, 1925, (İstanbul
Resim ve Heykel Müzesi) 609
Görsel 801: Nermin Faruki, “Hadi Bara Başı”, Bronz, 53x24x33 cm, 1925, (İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi) 610
Görsel 802: Nermin Faruki, “Carlo Testi Başı”, Alçı, 45x33x27 cm, (İstanbul Resim ve Heykel
Müzesi) 611
Görsel 803: Nermin Faruki, “Âşıklar”, Mermer, 57x 87x 68 cm, 1975, (İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi) 612
Görsel 804: Nermin Faruki, “Âşıklar”, Alçı, 38 x 33 cm, 1964, (Esen Sirel Ongun
Koleksiyonu) 612
Görsel 805: Nermin Faruki, “Âşıklar”, Alçı, 38 x 33 cm, 1964, (Esen Sirel Ongun
Koleksiyonu) 613
Görsel 806: Nermin Faruki, “Âşıklar”, Alçı, 38 x 33 cm, 1964, (Esen Sirel Ongun
Koleksiyonu) 613
Görsel 807: Nermin Faruki, “Sevişenler” (Sarmaş Dolaş), Taş, 71x97x62 cm, 1981, (İstanbul
Resim ve Heykel Müzesi) 614
Görsel 808: Nermin Faruki, “Nü”, Alçı, 106x92x89 cm, 1930, (İstanbul Resim ve Heykel
Müzesi) 615
Görsel 809: Nermin Faruki, “Yıkanan Kadın”, (Celal Esad Arseven, s.41) 616
Görsel 810: Atatürk’ün Gezdiği Sergilerden Birinde Nermin Faruki’nin Nü Eserini
İncelerken 617
Görsel 811: Anonim, “Ankara’da Bir Gün Resimle”, 01.11.1934 Perşembe, s.12 617
Görsel 812: Nermin Faruki Eseri ile (Pınar Türenç’ten) 618
Görsel 813: Nermin Faruki, “İsimsiz”, Alçı, 38 x 26 cm, 1960, (Esen Sirel Ongun
Koleksiyonu) 619
Görsel 814: Nermin Faruki, “İsimsiz”, Alçı, 38 x 26 cm, 1960, (Esen Sirel Ongun
Koleksiyonu) 619
Görsel 815: Nermin Faruki, “İsimsiz”, Alçı, Detay, 1960, (Esen Sirel Ongun Koleksiyonu) 620
Görsel 816: Nermin Faruki, “Kuğu”, Alçı, 26 x 11 cm, (Esen Sirel Ongun Koleksiyonu) 620
Görsel 817: Nermin Faruki, “Yuvarlak Formların Şarkısı (Kaplıcada)”, 1960, (Pınar
Bolel’den) 621
Görsel 818: Nermin Faruki, “Yuvarlak Formların Şarkısı”, 1960, (Naile Akıncı’dan) 622
Görsel 819: Nermin Faruki, “Güneşe Bakan Kadın”, Alçı, 37x54x30 cm, (Sanat Ak Merkezde
9 Sergi Kataloğu) 622
Görsel 820: Nermin Faruki, “İsimsiz”, (Pınar Bolel’den) 623
Görsel 821: Nermin Faruki, “İsimsiz” , Bakır, (Celal Esad Arseven’den) 624
Görsel 822: Nermin Faruki, “Pirouet (Balerin)” Bakır, 1957,(Celal Esad Arseven’den) 625

xxxiii
Görsel 823: Nermin Faruki, “İsimsiz”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 1966, (Esen Sirel Ongun
Koleksiyonu) 626
Görsel 824: Nermin Faruki, “Haziran Cümbüşü” 35x26, Tuval Üzerine Yağlı Boya,1966,
(Esen Sirel Ongun Koleksiyonu) 627
Görsel 825: Nermin Faruki, “Yaşama Sevinci”, 46x33 cm, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 1974
(Esen Sirel Ongun Koleksiyonu) 627
Görsel 826: Nermin Faruki, “Haliç’te Balıkçılar”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 1964, (Ali Nijad
Sirel Koleksiyonu) 628
Görsel 827: Nermin Faruki, “Uludağ’da Koyunlar”, 80x62 cm, 1955, (Ali Nijad Sirel
Koleksiyonu) 628
Görsel 828: Nermin Faruki, “İsimsiz”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 40x60 cm, 1968, (Ali Nijad
Sirel Koleksiyonu) 629
Görsel 829: Nermin Faruki, “İsimsiz”, Doğal Kesme Taş, 59x35x40 cm, 1955, (Ali Nijad Sirel
Koleksiyonu) 630
Görsel 830: Nermin Faruki, “İsimsiz”, Doğal Kesme Taş, 59x35x40 cm, 1955, (Ali Nijad Sirel
Koleksiyonu) 630
Görsel 831: Nermin Faruki, “İsimsiz”, Doğal Kesme Taş, R 22 cm, (Ali Nijad Sirel
Koleksiyonu) 631
Görsel 832: Nermin Faruki, “İsimsiz”, Doğal Kesme Taş, 21x21 cm, (Ali Nijad Sirel
Koleksiyonu) 631
Görsel 833: Nermin Faruki, (Esen Sirel Ongun Arşivi) 633
Görsel 834: Nermin Faruki, 1926, (Pınar Türenç’ten) 633
Görsel 835: Nermin Faruki, (Salt Galata) 634
Görsel 836: Nermin Faruki ve Dr. Erdoğan Tanaltay, (Tanaltay’dan) 634
Görsel 837: Nermin Faruki, (Belma Aksun’dan) 635
Görsel 838: Nermin Faruki, (Pınar Türenç’ten) 635
Görsel 839: Lerzan Bengisu Nüfus Cüzdanı 636
Görsel 840: Lerzan Bengisu Nüfus Cüzdanı 637
Görsel 841: Lerzan Bengisu- Naci Bengisu Evlenme Cüzdanı 637
Görsel 842: Lerzan Bengisu- Naci Bengisu Düğün Fotoğrafı, 11. 08. 1932, (Tosun Bengisu
Arşivi) 638
Görsel 843:Anonim, Cumhuriyet Gazetesi, 17.03. 1978, s.2 639
Görsel 844: Lerzan Bengisu’nun Kullandığı Kemanlardan Bir Tanesi, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu) 640
Görsel 845: Lerzan Bengisu’nun Kullandığı Kemanlardan Bir Tanesi, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu) 640
Görsel 846: Lerzan Bengisu Pasaportu 641
Görsel 847: Lerzan Bengisu Pasaportu 641
Görsel 848: Lerzan Bengisu Pasaportu 641
Görsel 849: Lerzan Bengisu, “Adsız”, Bakır, J. Raski Galerisi, 1966, L. B. A. (Tosun Bengisu
Arşivi) 642
Görsel 850: İstanbul Resim Heykel Müzesinin Lerzan Bengisu’ya Verdiği Teşekkür Belgesi,
(Tosun Bengisu Arşivi) 643
Görsel 851: Lerzan Bengisu’nun Spor ve Gençlik Bakanlığı’nın Boş Zamanları
Değerlendirme Genel Müdürlüğüne Yazdığı Mektup, (Tosun Bengisu Arşivi) 645
Görsel 852: Lerzan Bengisu ve Rekreasyon Derneği (Tosun Bengisu Arşivi) 645
Görsel 853: Lerzan Bengisu Rekreasyon Derneğine Kayıt Yaparken (Tosun Bengisu Arşivi) 646
Görsel 854: Anonim, Interpres Gazetesi, 15 Ocak 1967 647
Görsel 855: Lerzan Bengisu’nun Kısa Biyografisi, (Tosun Bengisu Arşivi) 648
Görsel 856: Lerzan Bengisu Amerika’da, (Tosun Bengisu Arşivi) 648
Görsel 857: Lerzan Bengisu, (Tosun Bengisu Arşivi) 649
Görsel 858: Lerzan Bengisu’nun Galeri Raymond Duncan’da Açmış olduğu Sergiden, (Tosun
Bengisu Arşivi) 651

xxxiv
Görsel 859: Lerzan Bengisu Oyma Heykel Sergisi, Raymond Duncan Galeri, 29 Mayıs-12
Haziran 1956, Paris, (Tosun Bengisu Arşivi) 652
Görsel 860: Lerzan Bengisu, Galeri Raymond Duncan Sergi Davetiyesi, (Tosun Bengisu
Arşivi) 653
Görsel 861: Lerzan Bengisu, Ankara Alman Kitaplığı Galerisi 1961-1965 Heykel Sergisi,
(Bilkent Üniversite Kütüphanesi) 653
Görsel 862: Lerzan Bengisu, Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisi 1969-1973 Heykel
Sergisi, (Bilkent Üniversite Kütüphanesi) 654
Görsel 863: Lerzan Bengisu Retrospektif Sergisi, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, 19-31
Mart 1979, Sergi Afişi, (Tosun Bengisu Arşivi) 654
Görsel 864: Lerzan Bengisu Retrospektif Sergisi, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, 19-31
Mart 1979, Sergi Kataloğu, (Bilkent Üniversite Kütüphanesi) 655
Görsel 865: Lerzan Bengisu, “Barış” Heykel Sergi Davetiyesi, 18. 10. 1976, (Tosun Bengisu
Arşivi) 655
Görsel 866: Polonya’nın Başkenti Varşova’da Düzenlenen Sergi Afişi, 1979, (Tosun Bengisu
Arşivi) 656
Görsel 867: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap Üzerine Bakır Kaplama, 126 x 87 cm, (Tosun
Bengisu Koleksiyonu) 660
Görsel 868: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap Üzerine Bakır Kaplama, 94 x 141 cm, (Tosun
Bengisu Koleksiyonu) 661
Görsel 869: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap Üzerine Bakır Kaplama, 138 x 87 cm, (Tosun
Bengisu Koleksiyonu) 662
Görsel 870: Lerzan Bengisu, “İsimsiz” Bakır, 104 x 74 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 662
Görsel 871: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Afyon Mermeri, 70 x60 cm, 1977, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu) 663
Görsel 872: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Afyon Mermeri, 70 x60 cm, 1977, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu) 664
Görsel 873: Lerzan Bengisu, “Abajur Ayağı”, Ahşap ve Bakır, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 664
Görsel 874: Lerzan Bengisu, “Abajur Ayağı”, Ahşap, 9 x 160 cm, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu) 665
Görsel 875: Lerzan Bengisu, “Avize”, Ahşap ve Demir, R 60 cm, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu) 665
Görsel 876: Lerzan Bengisu, “Avize”, Ahşap ve Demir, R 60 cm, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu) 666
Görsel 877: Lerzan Bengisu, “Avize” (Detay), Ahşap ve Demir, R 60 cm, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu) 666
Görsel 878: Lerzan Bengisu, “Dairesel Formlar”, Ahşap, R 22 cm, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu) 667
Görsel 879: Lerzan Bengisu,”İsimsiz”, Ahşap, R 24 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 667
Görsel 880: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 668
Görsel 881: Lerzan Bengisu, “İsimsiz” Ahşap, R 21 cm, R 20 cm, R 34 cm, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu) 668
Görsel 882: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 669
Görsel 883: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 24 x24 cm, 1955, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu) 669
Görsel 884: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 24 x24 cm, 1955, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu) 670
Görsel 885: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Sunta, 30 x 36 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 670
Görsel 886: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Sunta, 20 x 25 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 671
Görsel 887: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, R 25 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 671
Görsel 888: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, R 24 x 10 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 672
Görsel 889: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, R 24 x 10 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 672
Görsel 890: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 32x28 cm, Lerzan Bengisu Koleksiyonu 672
Görsel 891: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 32x28 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 673

xxxv
Görsel 892: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 18 x 60 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 673
Görsel 893: Lerzan Bengisu, “Tas”, Ahşap, R 18 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 674
Görsel 894: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, R 12 cm x 14 cm, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu) 674
Görsel 895: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, R 14 x 12 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 675
Görsel 896: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, R 14 x 14 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 675
Görsel 897: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap R 13 x13 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 676
Görsel 898: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 10 X 12 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 676
Görsel 899: Lerzan Bengisu, “Vazo”, Ahşap, 14 x 23 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 677
Görsel 900: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap Üzerine Bakır Süsleme, 24 x 19 x11 cm, (Tosun
Bengisu Koleksiyonu) 677
Görsel 901: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 14 x21 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 678
Görsel 902: Lerzan Bengisu, “Vazo”, Ahşap, 14 x 23 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 678
Görsel 903: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap Üzerine Kırmızı Macun, 14 x 20 cm, (Tosun
Bengisu Koleksiyonu) 679
Görsel 904: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 13 x 20 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 679
Görsel 905: Lerzan Bengisu, “Vazo”, Ahşap, 17 X 16 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 680
Görsel 906: Lerzan Bengisu, “Vazo”, Ahşap, 16x19 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 680
Görsel 907: Lerzan Bengisu, “Vazo”, Ahşap, 21 x 16 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 681
Görsel 908: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 12 R x 8 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 681
Görsel 909: Lerzan Bengisu, “Kâse ve Kepçe”, Ahşap, 30 R x 30 cm, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu) 682
Görsel 910: Lerzan Bengisu- Mr. Revers Sergide, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 682
Görsel 911: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 82 x11x 14 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 682
Görsel 912: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 26 x 11 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 683
Görsel 913: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 20 R x 20 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 683
Görsel 914: Lerzan Bengisu Sergilerinden, (Tosun Bengisu Arşivi) 684
Görsel 915: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 42 x 44 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 684
Görsel 916: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 40 x 10 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 685
Görsel 917: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 27x 8 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 686
Görsel 918: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 25 x 12 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 686
Görsel 919: Lerzan Bengisu, “Testi”, Ahşap, 61 x 18cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 687
Görsel 920: Lerzan Bengisu, ”Vazo”, Ahşap, 28 x 9 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 688
Görsel 921: Lerzan Bengisu, “Testi”, Ahşap, 15 R x 39 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 688
Görsel 922: Lerzan Bengisu, “Testi”, Ahşap, 17 R x 42 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 689
Görsel 923: Lerzan Bengisu, “Çalışma Tezgâhı”, Ahşap, 92 x 102 x 49 cm, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu) 689
Görsel 924: Lerzan Bengisu, “Kütük”, Ahşap, 135 x 138 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 690
Görsel 925: Lerzan Bengisu, “Paravan”, Ahşap, 170 x 240 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 690
Görsel 926: Lerzan Bengisu, “Paravan” Çalışmasını Yontarken, (Tosun Bengisu Fotoğraf
Koleksiyonu) 691
Görsel 927: Lerzan Bengisu Sergilerinden, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 691
Görsel 928: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 692
Görsel 929: Lerzan Bengisu, İki kulplu Sürahiler, Ahşap, (Tosun Bengisu Fotoğraf
Koleksiyonu) 692
Görsel 930: Lerzan Bengisu, Üç kulplu Gaga Ağızlı Sürahi, Ahşap, (Tosun Bengisu Fotoğraf 693
Koleksiyonu) 693
Görsel 931: Lerzan Bengisu, “İki kulplu Vazo”, Ahşap, (Tosun Bengisu Fotoğraf
Koleksiyonu) 693
Görsel 932: Lerzan Bengisu, Üstü Hasır Ağaç Kökünden Abajur ve Sürahi, (Tosun Bengisu
Fotoğraf Koleksiyonu) 694
Görsel 933: Lerzan Bengisu, Ahşap Ayaklı Abajur, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 694
Görsel 934: Lerzan Bengisu, Ahşap Ayaklı Abajur, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu ) 695

xxxvi
Görsel 935: Lerzan Bengisu, Ahşap Dekoratif Çalışmalar, (Tosun Bengisu Fotoğraf
Koleksiyonu) 695
Görsel 936: Lerzan Bengisu, Ahşap Dekoratif Çalışmalar, (Tosun Bengisu Fotoğraf
Koleksiyonu) 696
Görsel 937: Lerzan Bengisu, Dekoratif Ahşap Takunya,(Tosun Bengisu Koleksiyonu) 696
Görsel 938: Lerzan Bengisu, Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 696
Görsel 939: H. Heraut, JOURNAL - AMATEUR D’ART 25 Haziran Pazartesi 1956, s.10 (Necla
Demir Arşivi) 697
Görsel 940: Renee Carvalho, La Revue Moderne 698
Görsel 941: Lerzan Bengisu Sergisinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 699
Görsel 942: Anonim, Amateur D’art, 25 Mart 1959 Çarşamba, s.14 (Necla Demir Arşivi) 700
Görsel 943: Lerzan Bengisu Sergisinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 701
Görsel 944: Lerzan Bengisu, “Üçlü Aile”, Ahşap, 53 x 40 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu) 702
Görsel 945: Lerzan Bengisu Eserlerini Yontarken, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 703
Görsel 946: H.I. T., “Lerzan Bengisu”, L’EVEIL- Artistique et litteraire Mecmuası Haziran,
no.71, 1961, s.6, (Necla Demir Arşivi) 704
Görsel 947: H.I. T., “Lerzan Bengisu”, L’EVEIL- Artistique et litteraire Mecmuası Haziran,
no.71, 1961, s.6 704
Görsel 948: Lerzan Bengisu, Kilim Desenli Ahşap Pano, (Tosun Bengisu Fotoğraf
Koleksiyonu) 705
Görsel 949: Lerzan Bengisu Sergisinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 706
Görsel 950: Lerzan Bengisu, “Özgür”, Ahşap, 175 x 148 x 48 cm, (İstanbul Resim ve Heykel
Müzesi) 707
Görsel 951: Lerzan Bengisu, “Barış 1974”, Mermer, Kaide: 190 x 190 x 19 cm, Büyük Form:
190 x 65 cm, Orta Form: 186 x 77 cm, Küçük Form:170 x 59.5 cm, 1974, Taksim Gezi Parkı 708
Görsel 952: Lerzan Bengisu, “Barış 1974”, Mermer, Detay, Kaide: 190 x 190 x 19 cm, Büyük
Form: 190 x 65 cm, Orta Form: 186 x 77 cm, Küçük Form:170 x 59.5 cm, 1974, Taksim Gezi
Parkı 709
Görsel 953: Lerzan Bengisu, “Barış 1974”, Mermer, Detay, Kaide: 190 x 190 x 19 cm, Büyük
Form: 190 x 65 cm, Orta Form: 186 x 77 cm, Küçük Form:170 x 59.5 cm, 1974, Taksim Gezi
Parkı 709
Görsel 954: Lerzan Bengisu, “Barış 1974”, Mermer, Kaide: 190 x 190 x 19 cm, Büyük Form:
190 x 65 cm, Orta Form: 186 x 77 cm, Küçük Form:170 x 59.5 cm, 1974, Taksim Gezi Parkı 710
Görsel 955: Lerzan Bengisu, “Barış 1974”, Kaide Üzerinde İmza ve Tarih, Mermer, Kaide:
190 x 190 x 19cm Büyük Form: 190 x 65 cm, Orta Form: 186 x 77 cm, Küçük Form:170 x
59.5 cm, 1974, (Taksim Gezi Parkı) 710
Görsel 956: Yayımlanan Gazete ve Tarihi Bilinmiyor. 711
Görsel 957: Lerzan Bengisu, “Barış”, Oniks Mermer, Kaide: 60x40 cm, En Uzun Blok: 95 x 21
cm, Ortadaki Blok: 81,5 x 11 cm, Kısa Blok: 80 x 7 cm, 1976, (Demet Eratici Koleksiyonu) 712
Görsel 958: Lerzan Bengisu, “Barış” (Detay), Oniks Mermer, 1976, (Demet Eratici
Koleksiyonu) 712
Görsel 959: Lerzan Bengisu Aile Kabristanı “Barış”, Mermer, (Tosun Bengisu Fotoğraf
Koleksiyonu) 713
Görsel 960: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 1965, (Lerzan Bengisu Arşivi) 713
Görsel 961: Anonim, “Lerzan Bengisu Paris’te Açılan Bir Sergiye Katılıyor”, Cumhuriyet
Gazetesi, 28.03.1965, s.4 714
Görsel 962: Lerzan Bengisu, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 715
Görsel 963: Lerzan Bengisu Eseri İle (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 715
Görsel 964: Renee Carvalho, La Revue Moderne Mecmuası. Haziran 1965 716
Görsel 965: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ihlamur, 214x35 cm, Kaide: 46x 35 cm, (Demet
Eratici Koleksiyonu) 716
Görsel 966: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 717
Görsel 967: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu ) 717

xxxvii
Görsel 968: Lerzan Bengisu, “Bach Aria”, Demir Çivi, 75 x 57 cm, (Tosun Bengisu Fotoğraf
Koleksiyonu) 718
Görsel 969: Lerzan Bengisu, “Ayda Fosil”, Ahşap, 87 x 52 x48 cm, (İstanbul Resim ve Heykel
Müzesi) 719
Görsel 970: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu ) 720
Görsel 971: Anonim, L’EVEIL Artistigue et litteraire, Haziran, no. 93, 1965, s.2, (Necla
Demir Arşivi) 721
Görsel 972: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi) 722
Görsel 973: Lerzan Bengisu, “Soyut Heykel”, Demir, 69 x 55 x41 cm, (İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi) 722
Görsel 974: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 723
Görsel 975: Lerzan Bengisu, “Bağdaş” Ahşap, 155 x 72 x 63 cm, (İstanbul Resim ve Heykel
Müzesi) 723
Görsel 976: Lerzan Bengisu, “Kaynaşma” Palmiye, (Nüzhet İslimyeli’den) 724
Görsel 977: Lerzan Bengisu, “Uyuyan”, Ahşap Üzerine Bakır Kaplama, 87 x39 x36 cm,
(İstanbul Resim ve Heykel Müzesi) 725
Görsel 978: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap Üzerine Bakır Kaplama, 80x60 cm, (Ünal
Bengisu Koleksiyonu) 726
Görsel 979: Lerzan Bengisu, “Göreme (Peri Bacaları)”, Ahşap, 202 x140 x 42 cm, (İstanbul
Resim Heykel ve Müzesi) 726
Görsel 980: Lerzan Bengisu, “Göreme”, Ahşap, 202 x140 x 42 cm, (İstanbul Resim Heykel
Müzesi) 727
Görsel 981: Lerzan Bengisu-Bedri Rahmi Eyüboğlu, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu ) 727
Görsel 982: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Meşe, 165 x 33 cm, 160x33 cm, (Demet Eratici
Koleksiyonu) 728
Görsel 983: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Meşe, 147x50 cm, (Demet Eratici Koleksiyonu) 729
Görsel 984: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 729
Görsel 985: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, (Bengisu Apartmanının Giriş Katı) 730
Görsel 986: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 731
Görsel 987: Lerzan Bengisu, “Vazo”, Ahşap,(Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 731
Görsel 988: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 732
Görsel 989: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, Lerzan Bengisu-Mr. Duncan, (Tosun
Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 733
Görsel 990: Lerzan Bengisu, Dışı Ahşap İçi Metal Mangal (Tosun Bengisu Fotoğraf
Koleksiyonu) 733
Görsel 991: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 734
Görsel 992: Lerzan Bengisu, ”İsimsiz”, Ahşap,(Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 734
Görsel 993: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu ) 735
Görsel 994: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu ) 735
Görsel 995: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu ) 736
Görsel 996: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 736
Görsel 997: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu) 737
Görsel 998: H.T. “Lerzan Bengisu Meraklılara Ders Vermeye Hazır”, Akşam Gazetesi, 19
Mayıs 1955. s.3 738
Görsel 999: Anonim, “Konuşulan Kadın Sanatkârlarımız”, Hayat Gazetesi, 9 Mayıs 1958 738
Görsel 1000: Anonim, “Konuşulan Kadın Sanatkârlarımız” Hayat Gazetesi, 9 Mayıs 195 739
Görsel 1001: Selma Yazoğlu, “Lerzan Bengisu İle Bir Konuşma”, Yayımlanan Gazetenin İsmi
Bilinmiyor. 739
Görsel 1002: Selmi Andak, “Lerzan Bengisu Paris’te Başarı Kazandı”, Cumhuriyet Gazetesi,
29.12.1956, s.4 740
Görsel 1003: S. A. “Lerzan Bengisu’nun Eserleri Amerika’da Teşhir Edilecek”, Cumhuriyet
Gazetesi, 24.04.1958, s.5 740
Görsel 1004: Anonim, “İzahat Verdiler”, Cumhuriyet Gazetesi, 06.10.1960, s.1 741
Görsel 1005: Selmi Andak, “Lerzan Bengisu Sergisi”, Cumhuriyet Gazetesi, 13.03.1963, s.4 742

xxxviii
Görsel 1006: Anonim, “Lerzan Bengisu Paris’te Açılan Bir Sergiye Katılıyor”, Cumhuriyet
Gazetesi, 28.03.1965, s.4 743
Görsel 1007: Anonim, “Tanınmış Sanatkâr”, Yeni Gazete, 26. 11. 1965 744
Görsel 1008: Doğan Pürsün “Dedikodudan Bıkan Hanımlar Alaka Çekici Bir Sergi Açtı”,
İnterpres Gazetesi, 06. 01. 1967 744
Görsel 1009: Anonim, “Rekreasyon Cemiyetinin İlginç Sergisi”, 12 Ocak 1967, İnterpres
Gazetesi 745
Görsel 1010: Anonim, “Lerzan Bengisu’nun Başarısı”, Cumhuriyet Gazetesi,17.01.1967, s. 6 745
Görsel 1011: Anonim, Cumhuriyet, 21.05.1967, s. 5 746
Görsel 1012: Cemalettin Ünlü, “Özlemleri Gerçek Haline Getiren Bir Dernek”, İnterpres
Gazetesi, 29 Nisan 1967. 747
Görsel 1013: Gültekin Elibal, “Lerzan Bengisu’nun Ardından”, Cumhuriyet Gazetesi,
29.03.1978 748
Görsel 1014: Lerzan Bengisu, (Tosun Bengisu Arşivi) 749
Görsel 1016: Lerzan-Naci Bengisu, (Tosun Bengisu Arşivi) 750
Görsel 1017: Lerzan Bengisu ve Oğulları Ünal-Tosun Bengisu, (Tosun Bengisu Arşivi) 750
Görsel 1018: Naci Bengisu, Oğulları Ünal-Tosun Bengisu, (Tosun Bengisu Arşivi) 751
Görsel 1019: Lerzan-Naci Bengisu, Oğulları Ünal-Tosun Bengisu, Dadıları, (Tosun Bengisu
Arşivi) 751
Görsel 1020: Lerzan Bengisu Atölyede Çalışırken, (1906-1978 Retrospektif Sergisi
Kataloğu) 752
Görsel 1021: Lerzan Bengisu Atölyede Çalışırken, (1906-1978 Retrospektif Sergisi
Kataloğu) 752
Görsel 1022: Lerzan Bengisu Atölyede Çalışırken, (Tosun Bengisu Arşivi) 753
Görsel 1023: Lerzan Bengisu Atölyede Çalışırken, (Tosun Bengisu Arşivi) 753
Görsel 1024: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi) 754
Görsel 1025: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi) 754
Görsel 1026: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare (Tosun Bengisu Arşivi) 755
Görsel 1027: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi) 755
Görsel 1028: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi) 756
Görsel 1029: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi) 756
Görsel 1030: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi) 757
Görsel 1031: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi) 757
Görsel 1032: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi) 758
Görsel 1033: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi) 758
Görsel 1034: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi) 759
Görsel 1035: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi) 759
Görsel 1036: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi) 760
Görsel 1037: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi) 760
Görsel 1038: Mari Gerekmezyan, “Bedri Rahmi Eyüboğlu Başı”, Alçı, 59,5 x 36,5 cm, (Bedri
Rahmi Eyüboğlu Evi) 767
Görsel 1039: Mari Gerekmezyan, “Bedri Rahmi Eyüboğlu Başı”, Alçı, 59,5 x 36,5 cm, (Bedri
Rahmi Eyüboğlu Evi) 767
Görsel 1040: Mari Gerekmezyan, “Bedri Rahmi Eyüboğlu Başı”, Bronz, 61x 38 cm, (Bedri
Rahmi Eyüboğlu Evi) 768
Görsel 1041: Bedri Rahmi Eyüboğlu, (Bedri Rahmi Eyüboğlu Evi) 768
Görsel 1042: Karadut 769
Görsel 1043: Karadut 769
Görsel 1044: Karadut 770
Görsel 1045: Karadut 770
Görsel 1046: Karadut 770
Görsel 1047: Karadut 770
Görsel 1048: Karadut 770
Görsel 1049: Karadut 770

xxxix
Görsel 1050: Karadut 771
Görsel 1051: Karadut 771
Görsel 1052: Karadut 771
Görsel 1053: Karadut 771
Görsel 1054: Karadut 771
Görsel 1055: Karadut 771
Görsel 1056: Karadut 772
Görsel 1057: Karadut 772
Görsel 1058: Karadut 772
Görsel 1059: Karadut 772
Görsel 1060:Karadut 772
Görsel 1061: Karadut 772
Görsel 1062: Karadut 773
Görsel 1063: Karadut 773
Görsel 1064: Karadut 773
Görsel 1065: Karadut 773
Görsel 1066: Karadut 773
Görsel 1067: Karadut 773
Görsel 1068: Karadut 774
Görsel 1069: Karadut 774
Görsel 1070: Bedri Rahmi Eyüboğlu ”Karadut” (Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan) 774
Görsel 1071: Bedri Rahmi Eyüboğlu, “At Üstünde Âşıklar” (Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan) 775
Görsel 1072: Bedri Rahmi Eyüboğlu, (Ferhunde Küçüksen Öner’den) 775
Görsel 1073: Türk Ressamlar ve Heykeltıraşlar Cemiyeti 2. Plastik Sanatlar Sergisi Sergi
Broşürü, 18 Mart-1 Nisan 1944. 778
Görsel 1074: Türk Ressamlar ve Heykeltıraşlar Cemiyeti 2. Plastik Sanatlar Sergisi Sergi
Broşürü, 18 Mart-1 Nisan 1944 779
Görsel 1075: Mari Gerekmezyan, “İsimsiz” (Diploma Heykeli), (Anonim 2012), 782
Görsel 1076: Mari Gerekmezyan, “İsimsiz”, (Anonim 2012) 783
Görsel 1077: Mari Gerekmezyan, “İsimsiz”, (Anonim 2012) 784
Görsel 1078: Mari Gerekmezyan, “Acı” (Etüt), Alçı, (Anonim 2012) 785
Görsel 1079: Artistide Maillol, 1902 786
Görsel 1080: Mari Gerekmezyan, “İsimsiz”, Alçı, (Anonim 2012) 787
Görsel 1081: Mari Gerekmezyan, “İsimsiz”, (Anonim 2012) 788
Görsel 1082: Orazio Borgianni “St Christopher, Bebek İsa”, 1598-1602, Tuval Üzerine Yağlı
Boya (Museo del Prado, Madrid http://spenceralley.blogspot.com/2019/02/orazio-
borgianni-1574-1616-rome-and.html) 790
Görsel 1083:“St Christopher, Bebek
İsa”, (https://es.wikipedia.org/wiki/Crist%C3%B3bal_de_Licia) 790
Görsel 1084: St Christopher, Bebek İsa”, 791
Görsel 1085: Mari Gerekmezyan, “İsimsiz”, Alçı, (Anonim 2012) 791
Görsel 1086: Mari Gerekmezyan, “Hagop Gerekmezyan Başı”, Alçı, (Anonim 2012) 792
Görsel 1087: Mari Gerekmezyan, “Bedri Rahmi Eyüboğlu Başı”, Alçı, 59,5 x 36,5 cm, (Bedri
Rahmi Eyüboğlu Evi) 793
Görsel 1088: Mari Gerekmezyan, “Bedri Rahmi Eyüboğlu Başı”, Bronz, 61x 38 cm, (Bedri
Rahmi Eyüboğlu Evi) 794
Görsel 1089: Mari Gerekmezyan, “Prof. Dr. Şekip Tunç Başı”, (Anonim 2012) 795
Görsel 1090: Mari Gerekmezyan, “Pehlivan”, (Anonim 2012) 796
Görsel 1091: Mari Gerekmezyan, “Kadın Başı”, Alçı, 40 x 26 x 23 cm, 1941, (İstanbul Resim
ve Heykel Müzesi) 797
Görsel 1092: Mari Gerekmezyan, “Mehmet Bey’in Başı”, Alçı, 50 x 24 x 25 cm, (İstanbul
Resim ve Heykel Müzesi) 797
Görsel 1093: Mari Gerekmezyan, “Kadın Büstü”, Bronz, 46 x38 x 37 cm, (İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi) 798

xl
Görsel 1094: Mari Gerekmezyan, “Yahya Kemal Başı”, Bronz, 1945, (Anonim 2012) 799
Görsel 1095: “Yahya Kemal Beyatlı Başı”, Bronz Döküm, (Yahya Kemal Müzesi) 800
Görsel 1096: “Yahya Kemal Beyatlı Başı” Sağ Çapraz, Alçı, (Yahya Kemal Müzesi) 800
Görsel 1097: “Yahya Kemal Beyatlı Başı”, Alçı, (Yahya Kemal Müzesi) 800
Görsel 1098: “Yahya Kemal Beyatlı Başı”, Alçı, (Yahya Kemal Müzesi) 801
Görsel 1099: “Mehmet Bey”, (İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı
1999 Ajandası) 801
Görsel 1100: Mari Gerekmezyan’a Ait Olduğu İddia Edilen Erol Sarafyan’ın Eseri “Leyla
Hanımın Başı”, 1962, (Erol Sarafyan Sergisi’nden) 803
Görsel 1101: Mari Gerekmezyan (Anonim 2012) 807
Görsel 1102: Mari Gerekmezyan, Mari Kaloyan Ertoran İle Birlikte Akademide, (Anonim
2012) 807
Görsel 1103: Mari Gerekmezyan (solda), Kristin Agopoviç Saleri (sağda) Akademide,
(Anonim 2012) 808
Görsel 1105: Mari Gerekmezyan, (Anonim 2012) 809
Görsel 1106: Günseli-Kemal Aru, Tarabya Oteli, 14. 07. 1938, (Anonim2012) 810
Görsel 1107: Günseli Aru’ya Akademi Ödülü Verilirken, 1954, (Anonim 2012) 812
Görsel 1108: Günseli Aru, Abajur Sergisi, Şehir Galerisi, 1960, (Tanju Cılızoğlu’ndan) 813
Görsel 1109: Günseli Aru, “Ağaç Kökleri Üzerinde Form Araştırmaları”, Dekoratif
Aydınlatmalar, (Tanju Cılızoğlu’ndan) 814
Görsel 1110: Günseli Aru, “Sarkıt Lambalar”, Şehir Galerisi, 1960, (Tanju Cılızoğlu’ndan) 815
Görsel 1111: Günseli Aru, “Avize”, Su Kabağı, (Hüseyin Gezer’den) 815
Görsel 1112: Tosun Bengisu Arşivi 816
Görsel 1113: Günseli Aru, “Şeytan Kulak”, Ahşap, (Anonim1979) 822
Görsel 1114: Günseli Aru, “Şeytan Kulak”, Ahşap, (Anonim1979) 823
Görsel 1115: Günseli Aru, “Şeytan Kulak”, Ahşap, (Anonim1979) 823
Görsel 1116: Naum Gabo Çalışmaları 824
Görsel 1117: Naum Gabo Çalışmaları 824
Görsel 1118: Günseli Aru, “Ağaç Kökleri Üzerinde Form Araştırmaları”, (Anonim 1979) 824
Görsel 1119: Günseli Aru, “Ağaç Kökleri Üzerinde Soyut Form Araştırmaları”, (Anonim
1979) 825
Görsel 1120: Günseli Aru, “Titreşim”, Kayın Ağacı Kökü, (Anonim 1979) 826
Görsel 1121: Günseli Aru, “İsimsiz”, Ağaç Kökü, 1962, (Anonim 1979) 827
Görsel 1122: 6.Grand Prix Uluslararası Monte Carlo Sanat Sergisi Katılım Belgesi,
(Anonim1979) 827
Görsel 1123: Günseli Aru, “Soyut Heykel Form Araştırması”, Ahşap, (Anonim 1979) 828
Görsel 1124: İstanbul Sanat Festivali Resim ve Heykel Sergisi İkincilik Belgesi 828
Görsel 1125: Günseli Aru, “İsimsiz”, 1961, (Anonim 1979) 829
Görsel 1126: Günseli Aru, “Ana ve Çocuk”, Ihlamur Ağacı, 1963, (Anonim 1979) 829
Görsel 1127: Günseli Aru, “Ana ve Çocuk”, Meşe Ağacı, 1969, (Anonim 1979) 830
Görsel 1128: Günseli Aru, “Mask”, Ihlamur Ağacı, 1966, (Anonim 1979) 831
Görsel 1129: Günseli Aru, “Pessimist”(Karamsar), Ihlamur Ağacı, (Anonim 1979) 831
Görsel 1130: Günseli Aru’nun, “Pessimist”(Karamsar) Eserine Kaynaklık Eden Çakıl Taşı,
Yeni Gazete, Yayımlandığı Tarih Bilinmiyor 832
Görsel 1131: Günseli Aru, “Kucak”, Ihlamur Ağacı, 1963, (Anonim 1979) 833
Görsel 1132: Günseli Aru, “Efkâr Dertli”, Karaağaç, 1964, (Anonim 1979) 833
Görsel 1133: Günseli Aru, “Form Araştırmaları”,
Görsel 1134: Günseli Aru, “Form Araştırmaları”, Alçı, 1965, (Anonim 1979)
Alçı, 1965, (Anonim 1979) 834
Görsel 1135: Günseli Aru, Form Araştırmaları, Alçı, 1965, (Anonim 1979) 835
Görsel 1136: Günseli Aru, Form Araştırmaları, Alçı, 1965, (Anonim 1979) 835
Görsel 1137: Günseli Aru, Form Araştırmaları, Alçı, 1965, (Anonim 1979) 835
Görsel 1138: Günseli Aru, “Geyik- Boğa”, Tel, 1965, (Anonim 1979) 835

xli
Görsel 1139: Günseli Aru, “Geyik-Boğa”, Bronz Döküm, Detay, 1.50x 1.20 cm, 1969, (ODTÜ
Kütüphane Fuaye Salonu) 836
Görsel 1140: Günseli Aru,“Geyik-Boğa”, Bronz Döküm, Detay, 1.50x 1.20 cm, 1969, (ODTÜ
Kütüphane Fuaye Salonu) 836
Görsel 1141: Günseli Aru, “ Geyik-Boğa”, Bronz Döküm, 1969, 1.50x1.20 cm, 1969, (ODTÜ
Kütüphane Fuaye Salonu) 836
Görsel 1142: Günseli Aru, “Geyik-Boğa”, Bronz Döküm, 1.50x 1.20 cm, 1969, (ODTÜ
Kütüphane Fuaye Salonu) 837
Görsel 1143: Günseli Aru, “Mahcup”, Ahşap, 1965, (Anonim 1979) 838
Görsel 1144: Günseli Aru, “Kuş” Kök ve Dal, (Anonim 1979) 839
Görsel 1145: Günseli Aru, “Kuş” Kök ve Dal, (Anonim 1979) 840
Görsel 1146: Günseli Aru, 6. Grand Prix Uluslararası Monte Carlo Sanat Sergisi, 1976,
(Anonim 1979) 840
Görsel 1147: Günseli Aru, “İhtiyar” Tel, İskelet-Kıtık ve Plastik, (Anonim 1979) 841
Görsel 1148: Günseli Aru, “Kuş”, Ahşap, 44x80x52 cm, 1966, (Ankara Ziraat Bankası Binası) 842
Görsel 1149: Günseli Aru, “Kuş”, Ahşap, 44x80x52 cm, 1966, (Ankara Ziraat Bankası Binası) 842
Görsel 1150: Günseli Aru, “Kuş”, Ahşap, 44x80x52 cm, 1966, (Ankara Ziraat Bankası Binası) 843
Görsel 1151: Günseli Aru, Türk-Alman Kültür Merkezi’nde Açtığı Sergiden Bir Kesit, 1966,
(Anonim 1979) 844
Görsel 1152: Günseli Aru, “İsimsiz”, Ahşap, 48x60x32 cm, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi 845
Görsel 1153: Günseli Aru, “Efkâr”, Ahşap, 48x60x32 cm, (Zühtü Müridoğlu’ndan) 846
Görsel 1154: Günseli Aru, “Gülüş”, Ahşap, (Anonim 1979) 846
Görsel 1155: Günseli Aru, “Gülüş”, Ihlamur Ağacı, 68x35x28 cm, (İstanbul Resim Heykel
Müzesi) 847
Görsel 1156: Günseli Aru, “Soyut Kompozisyon”, Ağaç, 33x49x15 cm, (İstanbul Resim
Heykel Müzesi) 848
Görsel 1157: Günseli Aru, “Soyut Kompozisyon” Ahşap, 42x23x21 cm, (İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi) 848
Görsel 1158: Günseli Aru, “Soyut Kompozisyon”, Ahşap, 32x47x47 cm, (İstanbul Resim
Heykel Müzesi) 849
Görsel 1159: Günseli Aru, “Soyut Kompozisyon”, Ahşap, 51x21x24 cm, (İstanbul Resim
Heykel Müzesi) 849
Görsel 1160: Günseli Aru, “Soyut Kompozisyon”, Ahşap, 66x28x19 cm, (İstanbul Resim
Heykel Müzesi) 850
Görsel 1161: Günseli Aru, “Soyut Kompozisyon”, Ahşap, 59x105x42 cm, (İstanbul Resim
Heykel Müzesi) 851
Görsel 1162: Tanju Cılızoğlu, “Galerideki Lambalar, Balık ağları- Japon Seccadeleri-Çin
fenerleri” Türkiye Bugün, 13.01.1960, Çarşamba 852
Görsel 1163: Güzer, Cumhuriyet Gazetesi, 06. 03. 852
Görsel 1164: İbrahim Dinçer, “Başarılı Kadınlar”, Ekspres Gazetesi, 13. 06,1964 Cumartesi 853
Görsel 1165: Günseli Aru’nun Katıldığı Viyana Sanarçılar Derneği İlkbahar Sergisi’nden Bir
Kesit, 1967 853
Görsel 1166: Anonim, “Ağaç Köklerini Yontarak Heykel veya Kullanılır Eşya haline Getiren
Sanatçı Günseli Aru Berlin’de Sergi Açacak” Yeni Gazete, Yayımlandığı Tarih
Bilinmemektedir. 854
Görsel 1167: Anonim, Cumhuriyet Gazetesi, 15. 03. 1964 854
Görsel 1168: Anonim,” Günseli Aru”, Milliyet gazetesi, 11. 03. 1964 855
Görsel 1169: Anonim, “Günseli Aru’nun İşleri”, Yayımlandığı Tarih ve Gazete
Bilinmemektedir. 855
Görsel 1170: Anonim, “Günseli Aru”, Cumhuriyet Gazetesi, 11.03.1964 856
Görsel 1171: Anonim, “Günseli Aru”, Cumhuriyet Gazetesi, 11. 03. 1964 856
Görsel 1172: 1940’lı Yıllarda Günseli Aru 857
Görsel 1173: 1950’li Yıllarda Günseli Aru 857
Görsel 1174: Günseli Aru ve Kızı Lale Aru. Prof. Oelsner’in Ziyareti, 1955 858

xlii
Görsel 1175: Günseli Aru, Kızı Lale Aru, Oğlu Emre Aru, 1958 858
Görsel 1176: Günseli Aru, Prof. Hess ile Birlikte, 1954 859
Görsel 1177: Prof. Tiedje, Prof. Emin Onat, Günseli Aru, Prof. Kemal Ahmet Aru, Prof. H
Binark, Prof. Rudolf Belling, 1954 859
Görsel 1178: Prof. Kemal Aru, Günseli Aru, İtalyan Kültür Ataşe’si, Prof. Rispoli, Prof.
Verzone, , İtalyan Büyükelçisi’nin Ziyareti, 1954 860
Görsel 1179: Prof. Biccinato, Prof. Hess, Prof. Oelsner, Prof. Said Kuran, Günseli Aru, Prof.
Verzone (Ayakta), Prof. Belling (Sağ Alt Köşede), 1955 860
Görsel 1180: Günseli Aru’nun Sergilerinden Bir Kesit 861
Görsel 1181: Günseli Aru’nun Sergilerinden Bir Kesit 861
Görsel 1182: Günseli Aru’nun Sergilerinden Bir Kesit 862
Görsel 1183: Günseli Aru’nun Sergilerinden Bir Kesit 862
Görsel 1184: Günseli Aru’nun Sergilerinden Bir Kesit 863
Görsel 1185: Günseli Aru’nun Sergilerinden Bir Kesit 863

xliii
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

1. GİRİŞ

1.1. Konunun Niteliği ve Önemi


Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Geçiş Kuşağı’nda Öncü Kadın Heykeltıraşlarla ilgili bugüne
değin yeterli düzeyde çalışmanın yapılmamış olması, konuya dair arşiv belgelerinin bütünüyle
ortaya konmaması, böyle bir tez çalışması yapmamıza sebep teşkil etmiştir. Bu araştırmada
amacımız ele aldığımız döneme ait kadın heykeltıraşları yaşamları ve sanatçı kişilikleriyle
tanıtıp, eserleriyle değerlendirerek, Türk heykel sanatı içerisindeki yerini ortaya koymaktır. Bu
amaçla sadece sanatçılara ait heykeller ele alınmamış özel ve sanat yaşamlarına ışık tutan
Osmanlıca, Fransızca ve İngilizce belgeler de okunarak çalışmamız kapsamında
değerlendirilmiştir.
Araştırmanın ilk basamağında, ilk kız güzel sanatlar okulu olan İnas Sanayi-i Nefise
Şubesi ve devamında Güzel Sanatlar Akademisi yani şimdiki adıyla Mimar Sinan Üniversitesi’nde
eğitim görmüş sanatçılar belirlenmiş, sayı 8 kadın heykeltıraşımız ile sınırlandırılmıştır. Başarılı
kadın heykeltıraşlarımızla ilgili bu çalışma ile Osmanlı’dan Cumhuriyet’in ilk yıllarına geçiş
sürecinde yetişmiş 1896 doğumlu Melek Celal Sofu ile başlayıp, Iraida Barry, Saime Rezzan
Ramiz Öker, Sabiha Ziya Bengütaş, Nermin Faruki, Lerzan Bengisu, Mari Gerekmezyan ve
Günseli Aru ile kapsamlı şekilde tamamlanmıştır. Sanatçılarımızın sanat alanında yaptıkları
çalışmalar özel yaşamları ile birlikte verilerek eserleri incelenmiştir. Sanatçılara ait yapıtlar
imkânların elverdiği ölçüde tarafımızdan fotoğraflanmıştır.
Çalışmada, erkek öğrenciler için güzel sanatlar alanında eğitim öğretim veren, ressam,
müzeci, arkeolog Osman Hamdi Bey’in 2 Mart 1883 yılındaki kuruluşundan ölümüne kadar
müdürlüğünü yaptığı Sanayi-i Nefise Mektebi’ne de değinilmiştir. 31 yıl sonra 1914 yılında ilk
kadın ressamlarımızdan Mihri Müşfik’in açılmasında önemli rol oynadığı İnas Sanayi-i Nefise
Mektebi de çalışmanın kapsamı alanındadır. Savaş yıllarında başlayıp 35 yıl boyunca her yıl
Galatasaray Lisesi’nde gerçekleştirilen ve plastik sanatlar açısından önemli bir yere sahip olan
Galatasaray Sergileri çalışma dâhilindedir.
Araştırmamızda ele aldığımız dönem kadın heykeltıraşlara ait İstanbul ve Ankara Devlet
Resim Heykel Müzesi’nde yer alan eserler de incelenmiştir. İstanbul’da yer alan heykeller
müzenin tadilatta olması sebebiyle bizzat fotoğraflanamamış, ancak müzenin gönderdiği
fotoğraflar kullanılmıştır. Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nde bulunan eserler için ise
müzeden bazı görseller satın alınarak çalışmamız zenginleştirilmiştir.
Toplumumuzun büyük bir kısmı, zorlu bir geçiş sürecinde kızlar için ilk kez açılan güzel
sanatlar okulundan ve aldıkları eğitimi yetenekleriyle harmanlayarak eserler ortaya koyan kadın
heykeltıraşlarımızdan ve başarılarından haberdar değildir. Bu başarıların bilgi, belge ve
görsellerle belirtilmesi çalışmamızın hedeflerindendir.

1
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

1.2. İlgili Kaynak ve Yayınlar

Konuyla ilgili birkaç makale ve tez dışında ayrıntılı kaynaklar yer almamış, geniş
kapsamlı araştırma yapılmamıştır. Fakat birçok kaynakta kadın heykeltıraşlarımızdan birkaç
satırlık ya da eserleriyle birlikte birkaç sayfalık bilgiler yer almıştır. Buna örnek verecek olursak
1984 tarihli Hüseyin Gezer’in Cumhuriyet Dönemi Türk Heykeli 2,1973 tarihli Gültekin Elibal’ın
Atatürk ve Resim Heykel 3 ve 1937 tarihli Nurullah Berk’in Türk Heykeltıraşları 4 adlı kitapları
Türk Heykel sanatı için dikkate alınmış, fakat bu kaynaklarda kadın sanatçılarımızla ilgili bilgiler
yeterli olmadığı gibi, bir takım çelişkili bilgilere de rastlanmıştır. Kadın heykeltıraşlarımızla ilgili
en kapsamlı çalışmalardan ikisi Halil Özyiğit’in makaleleridir. Bu makalelerden ilki İlk Türk
Kadın Heykeltıraş: Sabiha Ziya Bengütaş adlı çalışma 5 olup makalenin kaynağı Sabiha Ziya
Bengütaş’ın Resimli Ay Mecmuasına gönderdiği bir mektuptur. Mektupta eğitim hayatı ile ilgili
bilgiler aktarılmış, katıldığı sergilerle ilgili bilgilere yer verilmiştir. Makalede Resimli Ay
Mecmuasından ve internetten, bir tanesi Ankara Resim Heykel Müzesi, bir diğeri de Cumhuriyet
gazetesi kupüründen elde ettiği fotoğraflar bulunmaktadır. Özyiğit’in diğer makalesi ise Türk
Heykel Sanatının Az Bilinen Yüzü: Rezzan Ramiz 6 adını taşımaktadır. Bu makalenin kaynağını
Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi’ndeki röportaj ve sergi katalogları oluşturmuştur. Türk heykel
sanatına değindikten sonra sanatçı ile ilgili bilgileri aktarmıştır. Sanatçı ile ilgili yapılmış ilk
kapsamlı çalışmadır.
Araştırma yaptığımız heykeltıraşlarımızdan Melek Celal Sofu ile ilgili Meltem Üldes’in
Türk Resminde Melek Celal Sofu’nun Yeri ve Önemi 7 adlı yüksek lisans tezi ağırlıklı olarak
Doğan Paksoy koleksiyonundan yararlanılarak oluşturulmuş, sanatçı ile ilgili yapılan ilk geniş
kapsamlı tez çalışmasıdır.
Derya Uzun Aydın’ın, İnas Sanayi Mektebi’nin İlk Kadın Heykeltıraşları 8 adlı makalesinde
Sabiha Ziya Bengütaş bir sayfa, Nermin Faruki, Iraida Barry ve Melek Celal Sofu birkaç paragrafla
tanıtılmış, eserlerine yer verilmiştir.
Hacer Banu Paşalıoğlu’nun İnas Sanayi-i Nefise Mektebi ve Mezunları 9 adlı yüksek lisans
tezi, o günün yetersiz kaynaklarıyla yapılmış başarılı bir çalışmadır. İnas Sanayi-i Mektebi,

2 Hüseyin Gezer, “Cumhuriyet Dönemi Türk Heykeli” Ankara 1984.


3 Gültekin Elibal, “Atatürk ve Resim Heykel”. İstanbul 1973.
4 Nurullah Berk, Türk Heykeltıraşları, İstanbul 1937.
5 Halil Özyiğit, “İlk Türk Kadın Heykeltıraş: Sabiha Ziya Bengütaş ” International Periodical For the

Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 9/10 Fall Ankara, 2014, 853-866.
6 Halil Özyiğit, “Türk Heykel Sanatının Az Bilinen Yüzü: Rezzan Ramiz” Pamukkale Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü Dergisi, Denizli, 2017, 171-182.


7 Meltem Yakın Üldes, “Türk Resminde Melek Celal Sofu’nun Yeri ve Önemi”, İstanbul Üniversitesi Sanat

Tarihi Ana Bilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2005.
8 Derya Uzun Aydın “İnas Sanayi Mektebi’nin İlk Kadın Heykeltıraşları” International Periodical For the

Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 9/10 Fall, Ankara, 2014, 1125-1139.

2
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanayi-i Nefise Mektebi ağırlıklı olan bu çalışmada incelediğimiz sanatçılardan Nermin Faruki,
Melek Celal Sofu, Sabiha Ziya Bengütaş, Saime Rezzan Ramiz Öker hakkında bilgiler verilmiş;
ayrıca İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin diğer öğrencilerinden de bahsedilmiştir.
İlk kadın heykeltıraşlarımızdan bir kısmının sanat hayatında değerli bir yer tutan
Galatasaray Sergileri de konumuz açısından önem taşımaktadır. Ömer Faruk Şerifoğlu’nun
Resim Tarihimizden Galatasaray Sergileri 1916-1951 10 adlı yayınında; çoğunluğu Sanayi-i Nefise
Mektebi mezunu sanatçılardan meydana gelen Osmanlı Ressamlar Cemiyeti tarafından ilki 1916
yılında açılan, 1918 yılı dışında, 1951 yılına kadar kesintisiz düzenli bir şekilde her yıl devam
eden Galatasaray Sergileri’nden bahsedilmektedir.

1.3. Metod ve Düzen

Tez çalışmamızda konu seçiminin ardından literatür taramasına başladık.


Araştırmamızla ilgili makale, bildiri, kitap ve arşiv belgelerinden ibaret olmak üzere geniş
kapsamlı bir kütüphane araştırması yapılarak bilgiler derlenmiş ve bilgisayar ortamında kayıt
altına alınmıştır. Bir yandan Ankara ve İstanbul’da yer alan zengin kütüphanelerde literatür
araştırması devam ederken, diğer yandan da ülkemizin çeşitli kentlerine gidilerek, ele aldığımız
sanatçılara ait heykeller fotoğraflanmıştır. Ayrıca bu heykeltıraşların aile fertlerine ulaşılarak
onlardan bazı belge ve görsellerin temin edilmesi sağlanmıştır. Konu ile ilgili bilgilerimiz belli bir
düzeye ulaşınca tezin yazım aşamasına geçilmiştir.
“Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Geçiş Kuşağı’nda Öncü Kadın Heykeltıraşlar” adlı tez
çalışmamız sekiz ana bölümden oluşmuştur.
İlk bölüm “Giriş” başlığı adı altında üç alt başlığa ayrılarak ele alınmıştır. “Konunun
Niteliği ve Önemi” adlı başlık altında konuyu ele alış nedenimiz, amacımız ve araştırmanın
kapsamı üzerinde durulmaktadır. İlgili Kaynak ve Yayınlar adlı ikinci alt başlıkta tez
çalışmamızla ilgili yapılan yayınların içeriklerinden eleştirel bir bakış açısıyla söz edilmiştir.
Üçüncü alt başlık “Metod ve Düzen”de çalışmamızı oluşturan bölümlerin içerikleri kısaca
açıklanmıştır.
“Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Kültür ve Sanat Ortamı Hakkında” adlı ikinci ana
başlığımızda Cumhuriyet rejimiyle birlikte eğitim, resim, heykel ve müzik alanında yapılan
reformların getirdiklerine değinilmiş, konuyla ilgili Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün söylev ve
demeçlerinden seçkilere yer verilmiştir.
İnsanlığın var olması ile başlayan duygu, düşünce, dini inanç ve ihtiyaçların üç boyutlu
aktarımı olarak karşımıza çıkan heykel sanatının Türkler açısından gelişimi “Türk Heykel

9 Hacer Banu Paşalıoğlu “İnas Sanayi Nefise Mektebi ve Mezunları” Marmara Üniversitesi Sanat Tarihi
Yüksek Lisans Tezi. İstanbul 1996.
10 Ömer Faruk Şerifoğlu “Resim Tarihimizden Galatasaray Sergileri 1916-1951” İstanbul 2003.

3
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatının Gelişimine Genel Bir Bakış” adlı üçüncü ana başlıkta ele alınmıştır. Konu Orta Asya’dan
Abdülaziz dönemi heykel sanatına kadar görsellerle desteklenerek kısaca ele alınmıştır. Konuyla
ilgili eserler imkânlar elverdiği ölçüde yerinde görülmüş, Beylerbeyi Sarayı Abdülaziz Atlı Anıtı,
Beylerbeyi Saray bahçesinde yer alan heykeller, Dolmabahçe Sarayı, Kadıköy ‘de bulunan Boğa
heykeli ve Fausto Zonaro tablo çekimleri bizzat yapılmıştır.
Tanzimat dönemi ile başlayan reform hareketleri I. ve II. Meşrutiyet dönemi ile hız
kazanmış, sanat alanında yapılan reformlar güzel sanatlar alanında bir okul açılmasını gerekli
kılmış, 2 Mart 1883 yılında konumuzun dördüncü ana başlığını oluşturan ”Sanayi-i Nefise
Mektebi” açılmıştır. Bu bölümde Sanayi-i Nefise Mektebi ve Arkeoloji Müzesi müdürlüğünü
birlikte yürüten arkeolog, ressam, müzeci Osman Hamdi ve asıl adı “Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i
Şahane” olan Sanayi-i Nefise Mektebi binası, öğretmenleri ve kuruluşu ile ilgili kısa bilgiler ve
görseller yer almıştır.
Erkeklerden 31 yıl sonra kızlar için açılacak ilk güzel sanatlar okulu olan “İnas Sanayi-i
Nefise Mektebi” beşinci ana başlığımızı oluşturmaktadır. Türkiye’nin ilk kadın ressamlarından
aristokrat bir sınıfa bağlı ve batı kültürüyle yetişmiş güçlü bir karaktere sahip Mihri Müşfik’in
çabalarıyla kurulan “İnas Sanayi-i Nefise Mektebi”nin kuruluşu, eğitim öğretim kadrosu, binaları,
ilk yıllardaki öğrencileri, müfredat programı ve yönetmeliği ele alınarak görsellerle
desteklenmiştir. Bu bölümün bir alt başlığı olarak yer alan Mihri Müşfik hanıma da yer verilmiş
onun hayatı, eserleri ve sanatçı kişiliğine değinilmiştir.
“Galatasaray Sergileri” altıncı başlığımızı oluşturmaktadır. Araştırdığımız kadın
heykeltıraşlarımızın çoğunluğu Galatasaray Sergileri’ne katılmış ve sergiledikleri eserler
çalışmamız kapsamında yer almıştır. Galatasaray Sergileri’ni gerçekleştiren birlik, ilk adıyla
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti ve gazetesi ele alınmış, 35 yıl boyunca Galatasaray Lisesi’nde açılan
sergiler gözden geçirilerek, elde edilen sergi katalogları Fransızca gazete kupürleri ile dönemle
ilgili detay elde edilmiştir.
Araştırmamızın ana konusu olan “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Geçiş Kuşağı’nda Öncü
Kadın Heykeltıraşlar” çalışmamızın yedinci bölümünü oluşturur. Bu ana başlık altında Melek
Celal Sofu, Iraida Barry, Saime Rezzan Ramiz Öker, Sabiha Ziya Bengütaş, Nermin Faruki, Lerzan
Bengisu, Mari Gerekmezyan ve Günseli Aru olmak üzere sekiz kadın heykeltıraş yaşam öyküleri,
eserleri, sanatçı kimlikleri ile ortaya konmuş ve yer yer sanatçılar hakkında verilen bilgiler, arşiv
belgeleri ve çok sayıda görsel ile desteklenmiştir.
Araştırmamızın sekizinci bölümünü “Sonuç” oluşturmaktadır. Bu bölümde tezin Sanat
Tarihi’ne getirdiği yenilikler açıklanmış ve çalışmanın kısa bir özeti yapılmıştır.
Çalışmamızda kullandığımız kaynaklara ait atıflar ve diğer açıklayıcı bilgiler sayfa
altlarında gösterilmiş, yararlandığımız kaynaklara ait toplu bir liste ise soyad alfabetik sıraya
göre çalışmanın “Kaynaklar” kısmında yer almıştır.

4
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

2. TÜRK HEYKEL SANATININ GELİŞİMİNE GENEL BİR BAKIŞ

Tarihe baktığımız zaman insanlığın var olması ile başlayan resim ve heykel sanatı, duygu,
düşünce, dini inançların ve ihtiyaçların; iki ve üç boyutlu aktarımı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yapılan arkeolojik kazılarda İslamiyet’in kabulünden önce Türkler’in çeşitli malzemelerden
kabartma ve heykeller yaptıklarını görürüz. Çoğunluğu pişmiş topraktan yapılan abartılı çıplak
kadın figürlerinin oluşturduğu küçük heykelciklerin Neolitik çağda Anadolu toprakları üzerinde
yer alan Çatal Höyük’te bulunması bunun ispatıdır. Abartılarak yapılan tasvirin, kadının
doğurganlığını ve bereketi temsil ettiği düşüncesinde olduklarının kanıtıdır. On binlerce yıl önce
Ana Tanrıça varlığının tabiat üzerinde egemen olduğunun göstergesi olarak vahşi hayvan
figürleri, geyik, boğa vb. heykel ve kabartmalara rastlanmıştır. Egemen olan varlığın kadın
olması o dönemin anaerkil bir toplum düzeninde bulunduklarını göstermektedir. Bu
heykelciklerin özgün birer sanat eseri olduğunu söyleyebiliriz.

Görsel 1: Leoparlı Tahtında Oturan Ana Tanrıça Heykelciği, Neolitik Çağ. M.Ö. 6000 yılının İlk Yarısı,
Çatalhöyük, (Aslı Aslan’dan) 11

Görsel 2: Oturan Ana Tanrıça Heykelciği, Neolitik Çağ. M.Ö. 6000 yılının İlk Yarısı, Çatalhöyük, (Aslı
Aslan’dan)

11Aslı Aslan, Steatopijik Ana Tanrıça Heykelcikleri ve 20. YY Heykel Sanatına Etkileri. Dokuz Eylül
Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Heykel Anasanat Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İzmir
2010, s.26,27,28.

5
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 3: Ana Tanrıça Heykelciği, Neolitik Çağ. M.Ö. 6000 yılının İlk Yarısı, Çatalhöyük, (Aslı Aslan’dan)

Orta Asya kültüründe heykel sanatının önemli bir yeri olmasına rağmen İslamiyet’in
kabul edilişinden sonra insanlara Tanrı inancını kabul ettirmek amacıyla putlara tapınmalarını
engellenmesi gerekiyordu. Bu nedenle putlar lanetlenerek yasaklandı. Peygamberimiz Hz.
Muhammed’in s.a.v. İslamiyet’in ilk yıllarında tasvir yasağı ile ilgili uygulamaları ve hadisleri
bulunmakta, Kuran-ı Kerim’de böyle bir karar yer almamaktadır. Bu hadislerin tasvir yasağından
öte, putlara karşı yapılmış söylemler olduğu ve İslamiyet’in ilk yılları ile sınırlı kaldığı bilinir.
Orta Asya Türk kültüründe figüratif heykellerin yerini; İslamiyet’in kabulünden sonra
Büyük Selçuklu ve Anadolu’da heykel tamamıyla kalkmamış cami, kervansaray, kümbet vb.
mimariyle birleşerek oyma kabartmalarla kendini göstermiştir. İslamiyet’in tasvir konusundaki
hükümlerinin yanlış yorumlanması sonucu Osmanlılar, 19.yüzyılın sonlarına kadar heykel
sanatına uzak durmuşlardır. Bunun yerine bitkisel ve geometrik süslemeye yönelmişlerdir.
Osmanlılar’ın bulunduğu topraklar içinde karşılaştıkları çeşitli uygarlıklardan kalan heykelleri
tahrip etmemiş olmaları dikkat çekicidir.
İslamiyet’in ilk yüzyıllarında resim yasağı henüz uygulanmamış, aksine Emevi halifeleri
adlarını duyurmak için resimden faydalanmışlardır. Emeviler zamanında (661-750) yaptırılan
saray ve camilerin nakış ve resimlerle donatıldığı görülmektedir. Ancak dini yapılarda suret
tasviri yapılmamıştır12. Alois Musil’in Kuseyr Amra’da bulduğu çöl hamamında çoğu yakındoğu
aristokrasisine özgü eğlentilerden oluşan saray yaşantısını temsil eden çeşitli görüntülere
rastlanmıştır. Bu resimler hamamın yanında bulunan küçük taht odasının yan duvarlarının
birinde yer alan panoya tasvir edilmiştir. Orta Apsid’de hamama adını veren hükümdar Bizans
ikonografisine uygun biçimde tahta çıkmış olarak yorumlanmıştır. Panoda üçü ön sırada, diğer
üçü arka sırada yer alan 6 kişi uzun giysiler içinde görülmektedir. Öndeki figürler birer ellerini
sağ tarafa odanın arkasında tahtta oturan hükümdara uzatmışlardır. Figürlerin bir kısmının
başının üzerinde Grekçe ve Arapça yazılarla belirtilerek dördünün kim olduğu netlik
kazanmıştır. Caesar (Bizans İmparatoru anlamında), Roderic (İspanya’nın Müslümanlarca

12 Mazhar Şevket İpşiroğlu, İslamda Resim Yasağı ve Sonuçları, İstanbul1997, s.21.

6
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

fethinden önceki Vizigot Kralı), Kisra (İran’ın Müslümanlarca fethinden önceki son Sasani
İmparatoru) ve Negüs (EtiyopyaKralı). Bizans ve Sasani İmparatoru’nun önde yer almaları;
Vizigot ve Etiyopya Kralı’nın arkada ve kısmen görünür olmaları önem açısından fikir
vermektedir. Belirsiz olan iki figürden önde olan Çin İmparatoru arkada olan ise Türk Kağanı ya
da belli bir halkın (Orta Asya) önderinin soyut olarak canlandırması olma ihtimali yüksektir. 13
Grabar, Müslüman olmayan altı kral figürün hiyerarşik ve biçimsel bir sıra içinde temsil
edildiğini belirtir. Tanımlanabilir olanlarından üçü ya İslam tarafından kişisel yenilgiye
uğratılmış veya siyasal birimleri sembolize etmişlerdir. Bundan dolayı İslam’ın bozguna uğrattığı
düşmanlarından oluşan ve soylulara ait bir yapının duvarında bir zafer alameti gibi görünen bu
topluluk Müslümanlar açısından somut bir anlam teşkil ettiği düşünülebilir. Fakat Grabar bu
yorumun doyurucu olmadığını belirtir 14. Yüz yıllar boyunca tasvir yasağı tartışma konusu olmuş,
putperestlik tehlikesinin tamamen kalkmış olduğu Hz. Muhammed (s.a.v.) devrinden sonra
kişisel bağnazlık dışında, İslam toplumunda tasvir yasağının uygulandığı görülmemiştir.

Görsel 4: Kuseyr Amra, 8.yüzyılın ilk yarısı, (Oleg Grabar’dan)

13 Oleg Grabar, İslam Sanatının Oluşumu, (Çev; Nuran Yavuz). İstanbul1998, s.58
14 Grabar, a.g.e. s. 59-60.

7
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 5: Kuseyr Amra Saray Hamam Duvarında Yer Alan Fresk (https://www.5harfliler.com/emevi-
saraylarinda-kadin-resim-ve-heykelleri/)

Görsel 6: Kuseyr Amra Saray Hamam Duvarında Yer Alan Freskler (https://www.5harfliler.com/emevi-
saraylarinda-kadin-resim-ve-heykelleri/)

8
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 7: Kuseyr Amra Saray Hamam Duvarında Yer Alan Fresk (https://www.5harfliler.com/emevi-
saraylarinda-kadin-resim-ve-heykelleri/)

M.Ö. IV. yüzyıldan kaldığı düşünülen, Alma Ata’nın 50 km. doğusunda Isık göle yakın Esik
çayı kıyısında yapılan kurgan kazısında, 15-16 yaşlarında, üzerinde küçük altın levhalarla
işlenmiş V yaka kaftan, dar süvari pantolonu ve diz altında yumuşak çizme giyimli yatan bir genç
bulunmuştur. Kaftan ve çizme üst üste ve yanyana dizilmiş küçük altın levhalarla kaplanmıştır.
Kemeri 16 büyük altın levha ile süslenmiş, altın süslemeli kın ve kabzası olan kaması
bulunmaktadır. Parmağında bulunan iki altın yüzüğün birinde kendisine benzeyen sivri külahlı
genç bir alp betimlenmiştir. Kemer levhalarında, diz çökmüş bir geyiğe saldıran kulaklı efsanevi
bir kuş görülmektedir. Alp’in başında bulunan yüksek sivri altın süslemeli külahın, alın
üstündeki altın levhada, çift kanatlı bir dağ koçu ile çift yeleli bir dağ koyunu betimlenir. Külahın
üst kısmında ise sorguç şeklinde dört adet tüy ile dört adet altın ok tasvir edilir. Külahın arka
kısmı da altın levhalarla süslenerek dağ keçisi, dik zirveli sıra dağlar, pars figürleri ve kanatlı
arslan yer almıştır 15.

15 Oktay Aslanapa, Türk Sanatı. (2. Basım), İstanbul 1989, s. 4,5.

9
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 8: Esik Kurganında Bulunan Altın Elbiseli Genç Erkek, M.Ö. IV. Yüzyıl, (Oktay Aslanapa’dan)

Türk adını kullanan ilk büyük siyasi kuruluş olan Göktürkler’de, Bilge Kağan ve kardeşi
Kültigin mezar anıtından kalan heykellere ve Orhun kitabelerine rastlarız. Göktürkler’in
mezarları başına, gidecekleri yerde kendilerine hizmet etmesi için, öldürdükleri düşman sayısı
kadar “Balbal” olarak adlandırdıkları dikili taşlar, kaplumbağa ve koçbaşları bulunmaktadır.
Göktürkler döneminden kalan birçok balbal parçalanmış veya kaybolmuştur. 16.
Portre özelliği Balballarda çok belirgin olduğu gibi saçlar, bıyıklar, elbise, başlık, silahlar
ve ellerinde bulunan eşyaların hepsi aslına uygundur 17.

16 Aslanapa, a.g.e. s. 7,8.


17 Aslanapa, a.g.e. s. 9.

10
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 9: Kültigin Adına Dikilen Balballardan Bir Tanesi, (Oktay Aslanapa’dan)

Orhun vadisinde gerçekleştirilen kazılarda, büyük Türk kahramanı Kültigin’in mezar


anıtının soyulup acımasızca tahrip edilerek, heykellerin parçalandığı görülmüştür. Kültigin eşi
ile yanyana oturmuş halde tasvir edilmişse de, heykeller parçalanınca bir kısmı kaybolmuş ve
etrafa yayılmıştır. Kültigin’in başı ikiye bölünmüş, eşine ait heykelin oturmuş şekilde gövdesi ile
kırılan başının çene, ağız ve burun kısmı bulunmuştur. Başında bulunan tacın ön tarafında
kanatlarını açmış kartal arması dikkat çeker. Kartal armasının Hunlar döneminde kulaklı ve
boynuzlu tasvir edilmesi, sahip olduğu gücün ifadesi olarak tanımlanır 18.

18 Aslanapa, a.e., s. 8.

11
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 10: Kültigin'in Başı ve Eşinden Kalan Burun, Ağız ve Gövde (Oktay Aslanapa’dan)

Görsel 11: Orhun Abidesi, Kiltigin Anıtı’nın Çince Kısmı, (Oktay Aslanapa’dan)

12
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Kültigin mezar anıtında bulunan bulunan heykel kıyafetleri, Orta Asya’da bugünde
Türkler’in giydiği kıyafete çok uygundur. Özellikle parçalar şeklinde kakmalı kemerler dikkat
çekicidir. Çin kaynaklarında Kültigin mezar anıtına detaylı bir şekilde yer verilerek, Kültigin’in
taştan tasvirinin yapıldığı bir sunak mabedi olduğunu ve dört duvarda onun savaşlarının tasvir
edildiği yazılıdır19. Kültigin anıtı kalker taşından yapılmış büyük bir kaplumbağa heykeli üzerine
oyuk açılarak oturtulmuş, batı cephesinde çince, doğuda 40, kuzey ve güneyde 13’er satırlık
okunaklı Türkçe kitabeler yer alır. Çince kitabenin yanında ve pahlanmış köşelerde Göktürk
yazısı bulunmaktadır. Anıtın tepesinin doğu yönünde yarım daire içinde çift başlı ejder, batı
tarafında ise çift ejder vardır 20.

Görsel 12: Kültigin Anıtı Genel Görünümü, (Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı. Moğolistan’daki
Türk Anıtları Projesi. Ankara 200, s.175)

19 Aslanapa, a.e., s.8.


20 Aslanapa, a.e., s.10.

13
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 13: Kültigin Anıt Şeması, (Oktay Aslanapa’dan)

Görsel 14: Bilge Kağan Anıt Külliyesinde Bulunan Kaplumbağa Kaide,(Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi
Başkanlığı. Moğolistan’daki Türk Anıtları Projesi. Ankara 2002, s. 87)

Bilge Kağan Anıtı, Kültigin Anıtı’nın 1 km yakınında olup daha çok tahrip edilmiş ve
kitabelerin büyük bir kısmı silinmiştir. Batı yönünde tamamen silinmiş çince kitabenin üzerinde
Türkçe kitabenin devamı, doğuda 41, kuzey ve güney yönlerinde ise 15’er satır yer alır 21.

21 Aslanapa, a.e., s. 10.

14
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 15: Bilge Kağan Anıtı, (Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı. Moğolistan’daki Türk Anıtları
Projesi, Ankara 2002, s.245)

Görsel 16: Bilge Tonyükük Mezar Külliyesi’ndeki Heykellerin Genel Görünümleri, (Türk İşbirliği ve
Kalkınma İdaresi Başkanlığı. Moğolistan’daki Türk Anıtları Projesi, Ankara 2002, s. 178)

15
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 17: Bilge Kağan Çevresindeki Asker, (Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı.
Moğolistan’daki Türk Anıtları Projesi, Ankara 2002, s.248)

Görsel 18: Kül Tigin Anıt Külliyesinde Bulunan Kırık Başlı Koç Heykeli (Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi
Başkanlığı. Moğolistan’daki Türk Anıtları Projesi, Ankara 2002, s. 172)

16
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Kem (Yenisei) vadisinde yer alan Göktürk dönemi mezarlıklarında bulunan VIII. yüzyıl
koç heykelleri geleneği, Akkoyunlu ve Karakoyunlu mezar taşları ile Doğu Anadolu, Kafkas ve
Azerbeycan ülkelerinde XVI. yüzyıla ve sonrasına kadar devam etmiştir 22.
Türklerde heykel alanında ilk büyük başarı Uygurlarda görülmüştür. Orta Asya’da
Uygurlardan önce heykel sanatında Gandhara üslubu, Tohar üslubu, Batı Türk Devri üslubu söz
konusu olmuştur. Uygur heykel ve kabartmalarını etkileyen bu üsluplar Erken ve Klasik Uygur
tarzlarını oluştururlar. Uygur heykel ve kabartmaları, resim sanatı konularının tekrarıdır. Temel
amacı dinsel ikonografinin yansımasıdır. Bundan dolayı Budha’nın hayatına dair sahneler ya da
çeşitli efsane ve destanlar, Budist tanrılar ve rahipler, cinler, kahramanlar, çeşitli hayvanlar
temel konulardır. Uygurlarda, Yunan, Hint ve Çin sanatının etkileri ile Buda heykel sanatı da
gelişmiştir. Yaşadıkları coğrafyada o zamana dek heykel sanatında görülmemiş olan realist
üslup, Uygur heykel sanatının en önemli özelliklerinden biridir 23.

Görsel 19: Kızıl, Uygur heykeli, (Oktay Aslanapa’dan)

22 Aslanapa, a.e., s. 9.
23 Aslanapa, a.e., s.4,8,9,14,15.

17
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 20: Sorçuk, Fil Başı, (Oktay Aslanapa’dan)

Görsel 21: Sorçuk, At Başı, (Oktay Aslanapa’dan)

18
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

İslamiyet’in kabulünden sonra Müslüman Türk Devletlerinden ilki olan Karahanlılar’ın


(842-1212) yapmış oldukları cami, medrese, kervansaray ve türbelerde sadelik içinde zengin bir
süsleme sanatı ile boşlukları dolduran palmet ve rumiler, terrakota örgülü kufi, geometrik
süslemeler ve rölyefler göze çarpmaktadır 24.

Görsel 22: Tirmiz Sarayından Rölyefler, (Oktay Aslanapa’dan)

Görsel 23: Özkent Bin Nasır Türbesi’nden Kitabe (Aslanapa’dan)

24 Aslanapa, a.g.e. s.37,39,41,

19
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Gazneliler’in (977-1191) sanatı da cami, medrese, kervansaray, kemer, türbe ve saraylar


geometrik bölümler içinde palmet ve rumi dolgularla, dörtlü düğümlerle süslemeler göze
çarpmaktadır. Yapılan kazılarda yırtıcı kuşlar, rozet, çiçeklerle işlenmiş çiniler bulunmuştur.
Ayrıca üç dilimli kemerler içlerini dolduran palmet, lotus ve rumilerden ibaret alçak
kabartmalarla süslenmiştir 25.

Görsel 24: Ribat-ı Mahi Girişi ve Ribat-ı Mahi Girişi’nden Detay, (Oktay Aslanapa’dan)

25 Aslanapa, a.e. s. 43,44,54.

20
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 25: Gazne Sultan Mesut III. Minaresi I. Görsel Bütün Hali, II. Görsel Yıkıldıktan Sonraki Hali, (Oktay
Aslanapa’dan)

Karahanlı ve Gaznelilerin geliştirdikleri kervansaray mimarisini, Büyük Selçuklular


kuvvetle ele alarak abidevi eserler meydana getirirler. Sadece kervansaray değil, camiler ve
kümbetler vb. mimari öğeler oyma ve çini kabartmalar, kesme geometrik ve nebati süslemeler,
büyük kufi kitabeler, yüksek kabartma çiçekli kufiler, mukarnas ve silindirik yapıyı keskin
kenarlı yivlerle biçimlendirilerek ihtişamlı abidelere dönüşmüşlerdir. 26.

26 Aslanapa, a.e. s.71,72.73.

21
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 26: Kazvin Mescid-i Haydariye Mihrap Duvarı (Oktay Aslanapa’dan)

Görsel 27: Büyük Selçuklu Karagan (Harrekan) Batı Kümbeti, (Oktay Aslanapa’dan)

22
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 28: Büyük Selçuklu Karagan (Harrekan) Doğu Kümbeti (Oktay Aslanapa’dan)

Anadolu Türk sanatı da aynı şekilde kümbet, medrese, türbe, camilerde mukarnaslı
mihraplar, dörtlü düğüm motifleri ile yüksek kabartma işlemeler, çift başlı stilize edilmiş kartal,
barok üslubu kabartmalar da kendini gösterir. Bunun en güzel örneği Sivas’ta bulunan Divriği
Ulu Cami, darüşşifa ve türbeden meydana gelen külliyedir 27.

Görsel 29: Ribat-ı Melik Cephesinden (Kervansaray), (Oktay Aslanapa’dan)

27 Aslanapa, a.e. s, 115, 116

23
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 30: Ardistan Mescid-i Cuma’sında Tromp, (Oktay Aslanapa’dan)

Diyarbakır Ulu Cami Anadolu Türk camilerinin ilkidir. Şehir meydanına bakan doğu
cephe kemerinin iki yanında aslan boğa mücadelesi yer alır. İkili bir mücadele sahnesinin
betimlendiği kompozisyon, simetrik olarak yerleştirilmiş taş panolarda yüksek kabartma olarak
çalışılmıştır. Stilize edilmiş olan aslan ve boğadan aslanların bir kısmının başı cepheden, gövde
ve ayakları ise profilden verilmiştir.

Görsel 31: Diyarbakır Ulu Cami, Doğu Kapısı, Aslan Boğa Mücadelesi 1, 0,9 x 1,00 m. (Canan Parla’dan)

24
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 32: Diyarbakır Ulu Cami, Doğu Kapısı, Aslan Boğa Mücadelesi 2, 0,9 x 1,00 m., (Canan Parla’dan)

Şahinşah’ın torunu Ahmet Şah’ın 626 (1228-1229) yılında Darüşşifa ile birlikte külliye
olarak gerçekleştirdiği Divriği Ulu Cami, Mengüceklilerin en büyük eseridir 28. İri barok palmetler
ve geometrik figürlerden plastik süslemeler ile etkileyici mekân ve zengin bir atmosfere sahiptir.
Barok ve Gotik üslubu süslemelerin en güzel örneklerinin nakşedildiği yapının batı portalinin
duvara bitişik kuzey kenarında, stilize edilmiş çift başlı kartal figürü (belki Alaeddin Keykubad’ın
arması), yanında bulunan duvarda ise başı eğik, tek ayağı üzerinde duran bir doğan kuşu (belki
Ahmed Şah’ın arması) dikkat çekicidir 29.

28 Aslanapa, a.e. s.111, 115


29 Aslanapa, a.e. s. 117

25
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 33: Divriği Ulu Cami, Batı Portalı Çift Başlı Kartal Arması Alçak Kabartma, (Aslanapa’dan)

Görsel 34: Divriği Kalesi, Aslan Heykelleri, (https://mapio.net/pic/p-78494945/)

Sivas Divriği kalesinin ana kule tepesinde kitabenin iki yanında arka ayakları üzerine
oturmuş şehri izlemekte olan stilize edilmiş biri kırık, iki aslan heykeli bulunmaktadır. İçkale
1180-1181 yılına, dış kale kapıları ise 1236 ve 1242 tarihlendirilmiştir. Başı ve pençeleri kırık

26
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

olan aslanın ebatları 0.80x1.10x0.45 m., sağlam olan aslan figürünün ise 0.40x1.30x1.10 m.
boyutundadır 30.

Görsel 35: Aslan Boğa Mücadelesi, Nusaybin’den Şam Milli Müzesi’ne Götürülen Taş, 12. yy, 0.46x0.25m,
(Gönül Öney’den)

Şam Milli Müzesinde taş eserler salonunda Env. No. 4796 da kayıtlı Nusaybin’den
getirilmiş bir taş üzerinde alçak kabartma ile önde boğa arkada yarım olarak aslan kabartması
görülmektedir. Sola yönelmiş kabartmalarda tamamen profilden verilen boğa gövdesi altında
toplanan ön bacakları ile dikkati çeker 31.

Görsel 36: Konya Kalesi'nden Aslan-Boğa Mücadelesi. Konya İnce Minareli Medrese Müzesi, Taş
Kabartma, 1221, 1.50x0.77m, Env. No.891, (Gönül Öney'den)

30 Gabriel, A. Monuments….. Vol. II. Paris 1934. PI. LXIII, ı, Ayrıca Rice, T. T. The Seljuks. London1961. Fig.
49, s.265; akt. Gönül Öney ,” Anadolu Selçuklu Mimarisinde Arslan Figürü”, Anadolu, Ankara, 1971, s.3.
31Gönül Öney,"Anadolu Selçuklu Mimarisinde Boğa Kabartmaları", Belleten C.XXXIV/ S.133, Ankara 1970,

s.83-100.

27
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Portal kitabesine göre Sultan Olcayto ve Bulgan Hatun adına, Hoca Yakut tarafından 710
(1310) yılında yaptırılan Erzurum’da bulunan Yakutiye Medresesi’nin portal kitlesinin iki dış
yanına arma kompozisyonu betimlenmiş, başı sol yana dönük kartal, altında damarlı palmiyeler
ve onun altında da, simetrik karşılıklı ayakta aslan figürleri işlenen rölyef oluşturulmuştur 32.

Görsel 37: Erzurum Yakutiye Medresesi’nin Yan Cephesinde Kartal Arması, 1310, (Oktay Aslanapa’dan 33)

Anadolu’nun en büyük medresesi olan ve Erzurum’da yer alan Çifte Minareli Medrese’de
(Hatuniye Medrese’si) nebati süslemeler bulunmakta, benzer şekilde plastik açıdan başarılı
damarlı palmiyelerin uçlarında ejder başı üstünde ise çiftbaşlı kartal rölyefine de
rastlanmaktadır 34.

32 Aslanapa, a.e. s.195.


33 Aslanapa, a.e. s.195.
34 Aslanapa, a.e. s.151,152,

28
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 38: Erzurum Çifte Minareli Mederese Kapısında Yer Alan Çift Başlı Kartal, Ejder ve Palmiye Ağaç
Rölyefi, (Oktay Aslanapa’dan 35)

Giriş kapısının üzerindeki kitabeye göre 767 (1375) tarihinde Tacettin Ahmed Gazi
tarafından yaptırılan Milas’ın yaklaşık beş kilometre güneyinde bir kale ve kaleyi çeviren güçlü
bir surun iskânı olan Peçin’de, Ahmed Gazi Medresesi ve türbesi yer alır. Türbenin avluya açılan
cephesinde bayraklar taşıyan iki aslan kabartmasının birinde (Görsel 39) kurucusunun adı
yazmaktadır. Girişi güneyde olan kale, üzerinde aslan başı kabartması bulunan bir kule ile
savunulmuştur. Giriş hizasında kıvrılarak kaleye çıkan yol, iki çeşme kalıntısıyla bir türbe
harabesinin arasından devam ederek, iki aslan kabartmasının yer aldığı bir çeşmenin önünden
(Görsel 40) geçip Ahmet Gazi Medresesinin kuzeyindeki düzlükte sona ermektedir 36.

35Aslanapa, a.e. s. 151


36Ayda Arel, “Menteşe Beyliği Devrinde Peçin Şehri”, Anadolu Araştırmaları No.1’den Ayrı Baskı, İstanbul
1968.

29
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 39: Ahmet Gazi’nin Adını Taşıyan Arma, Türbenin Giriş Cephesi, (Ayda Arel’den)

30
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 40: Ahmed Gazi Medresesi Civarında Bir Çeşmeyi Süsleyen Alçak Kabartma Rölyefler, (Ayda
Arel’den)

Osmanlı Dönemi’nde ise 19. yüzyıla kadar heykel sanatına yer verilmemiş, Türk
Sanatında kökleri Uygur dönemine kadar giden minyatür sanatı ile imparatorluk döneminin
tarihi, ünlü nakkaşlarla resmedilmiştir. Minyatüre derinlik, ancak batılılaşma girişimleri ile Lale
Devri’nde verilmiştir.
16.yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman ile yapılan Mohaç seferine (26 Ağustos 1526)katılan
İbrahim Paşa, Macaristan’da görmüş olduğu birkaç heykeli Sultan Ahmet alanındaki İbrahim
Paşa Sarayı olarak bilinen kendi sarayının önüne yerleştirtmiş, fakat bir süre sonra gelen
tepkiler üzerine kaldırtmak zorunda kalmıştır 37.
Şair Figani, getirdiği heykellerden dolayı İbrahim Paşa’yı sert bir şekilde eleştirmiş,
yazdığı hicivde “Cihana iki İbrahim geldi; biri put yıktı, diğeri put dikti” diyen şairin bu sözleri
Pargalı İbrahim Paşa’yı çok kızdırır. Bunun üzerine Figani önce eşeğe ters bindirilerek şehirde
dolaştırılır ve sonra da idam edilir38 .

37Adnan Coker, Osman Hamdi ve Sanayi-i Nefise Mektebi, Toplu Sergiler 8, İstanbul 1983.
38 İbrahim Hakkı Konyalı, İstanbul Abidelerinden İstanbul Sarayları, (1. Cilt), İstanbul 1943, s.123.

31
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 41: Pieter Coecke Van Aaels’in 1533’te İstanbul’a Ziyaretinde Çizmiş Olduğu At Meydanı Gravürü
(https://anadolutarih.com/ibrahim-pasa-sarayi-ve-budinden-getirilen-heykeller/)

Görsel 42: İbrahim Paşa Heykelleri Detay (https://anadolutarih.com/ibrahim-pasa-sarayi-ve-budinden-


getirilen-heykeller/)

İbrahim Paşa’nın getirdiği heykellerle ilgili farklı söylemler bulunmaktadır.


Konyalı, gemi yoluyla getirildiklerinden söz eder:“… Saray kapısının dışındaki bir bakır
heykelle, içerdeki heykelleri, saray ve kale civarındaki diğer arslan heykellerini, renkli ve beyaz;
taş heykel kaidelerini ve çanlığı 215 basamak olan büyük kiliseden alınmış iki pirinç şamdanı ve
daha birçok kıymetli şeyleri… Tuna-Belgrat ve Karadeniz yolu ile İstanbul’a gönderilmek üzere
gemilere yüklediler 39. Muhit-Ül-Maarif ve Hammer, tunç heykellerin putperest Yunanlılardan
kalan Herkül, Diana, Apollon mabut heykeller olduğunu belirtirler. Ancak atlı olup
olmadıklarının açıklamasını yapamazlar. Kesin sayıları bilinmemekle birlikte Ruzname’de kral
ve oğullarına ait bakır heykeller olduğu yazmakta, bazı kaynaklara göre sayıları bilinmemekle

39 Konyalı, a.g.e.

32
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

beraber atlı heykeller olduğu bilgisi verilmektedir 40. Peçevi’nin heykeller ile ilgili söylemi de
şöyledir: “…kale kapısının taşrasında tunçtan garip ve acip ve musanna üç timsal var idi. Galiba
büyüğü bir zaman cümle kefereye hükumet eden bir kralın timsali bundan küçerek olan diğer
ikisi de kendinden sonra kral olan oğulları timsali imiş” yorumunu yapmıştır.
Flaman ressam Pieter Coecke Van Aaels’ (1502-1550), 1533'te bağlı bulunduğu loncanın
isteğiyle bir delegasyon eşliğinde halı ticareti için İstanbul’a gönderilmiş ve başkentte kaldığı bir
yıl boyunca Türkçe’yi öğrenerek saraya kadar girip I.Süleyman'ın (Kanuni) takdirini kazanmıştır.
1533 yılında cuma selamlığı sırasında Padişah ve erkânını At Meydanı’nda resmettiği
“I.Süleyman'ın Hipodromdan (At Meydanı’ndan) Geçit Töreni”, (Görsel 41) gravürünü yapmıştır.
1533 yılındaki şekliyle At Meydanı’nda Fatih Külliyesi, Burmalı Sütun, Yılanlı sütunu bütün
olarak tüm başlarını, Obelisk gibi eserleri yer almakta, Galata Kulesi ise o noktadan normal
şartlarda görülemeyeceği halde bu gravüre dâhil edilmiştir. Gravürde (Görsel 42) Obelisk’in
solundaki açıklığın ortasında, sütun üzerinde Pargalı İbrahim’in Budapeşte’den getirttiği elinde
sopasıyla Herakles, güzellik ve aşk tanrıçası Afrodit ve arkası dönük olan Apollon
görülmektedir 41.
Tarihçi Solakzade (1590-1658) de gravürde verilen figürlerin tarif etmiştir: “ol üç süret-i
garibeyi İstanbul’a naklettirib, At Meydanı’na amud üzerine kondurdular”. Buradan anlaşıldığı
üzere heykeller kesin olarak At Meydanı’nda bulunmaktadır. Tarif edilen mitolojik figürler
Apollon, Herakles ve Afrodit’in nü grubudur 42.
1533 yılında İstanbul’a gelen Alman seyyah Hans Dernschwam (1494-1568) ise İbrahim
Paşa’nın getirttiği heykeller ile ilgili bilgileri günlüğünde şöyle aktarır: “Bu meydanda birkaç yıl
önce padişahın öldürttüğü İbrahim Paşa, büyük ve güzel bir konak yaptırmış ve içinde çoluğu
çocuğu ile oturmuş. Bu büyük konak bir şatoya benziyor. Yüksekte, At Meydanı’na inen bir
yokuşun tepesindedir. Aşağıdan yukarıya bu yokuştan çıkılıyor. Merdiven yok. Birkaç kişi
yanyana atla rahatlıkla çıkabilir. Padişah, İbrahim Paşa’nın konağına bu yoldan gidermiş. Söz
konusu bu konağın önünde meydanın ortasında beyaz mermerden kalın ve uzun olmayan bir
sütun var. Bunu da İbrahim Paşa diktirmiş; üzerinde Budin’deki Sanat Sarayı’nda olduğu gibi bir
Herkül dikilmiş. Ayrıca iki tane de bakırdan büst var ki… Bunlarda Budin’de köprünün önündeki
büyük kapıda mevcut. İbrahim’in ölümünden sonra kaldırılıp bir tarafa atılan üç büst daha
varmış” 43.
Konuyla ilgili olarak Sezer Tansuğ bu heykel grubunun Hünernâme minyatürlerinde
olduğunu ve bulup çıkardığından söz ederek heykellerin İbrahim Paşa Sarayı’nın avlusunda

40 Konyalı, a.e. s.121.


41 https://anadolutarih.com/ibrahim-pasa-sarayi-ve-budinden-getirilen-heykeller/.
42 https://anadolutarih.com/ibrahim-pasa-sarayi-ve-budinden-getirilen-heykeller.
43 Hans Dernschwam, İstanbul ve Anadolu’ya Seyahat Günlüğü, (çev. Yaşar Önen), Ankara 1992. s. 139,

140.

33
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

görüldüğünü belirtir. Selçuk Mülayim ise bu tesbitin yanlış olduğunu minyatürde heykelin avlu
içerisinde yer almış olduğunu, hâlbuki heykellerin kaynaklardan At Meydanı’nda olduğunu
aktarır 44.

Görsel 43: Sezer Tansuğ’un Söz Ettiği Heykel Detayı, Hünername


(https://anadolutarih.com/ibrahim-pasa-sarayi-ve-budinden-getirilen-heykeller/)

III. Selim döneminde (1789-1807) batılılaşma adına teknik gelişmelere uyum sağlamak
amacıyla yeni açılan Mühendishane-i Berri-i Humayun’un 1795 tarihli kanunnamesinde resim
dersi eklendiği görülmektedir. Fakat bu insan resmi değil, mühendislik ve mimarlık için gerekli
teknik resimdir 45.
III. Selim’in (24 Aralık 1761-28 Temmuz 1808) portrelerini yaptırıp Avrupa’daki devlet
büyüklerine göndermesi plastik sanatlar alanında yapılan batılılaşma eğilimlerdendir 46.
Ayrıca III. Selim’in sır kâtibi tarafından tutulan günlüğünden de sultanın heykellerle
ilgilendiği ve bir İtalyan sanatçı tarafından bal mumundan yapılmış heykelleri gizlice saraya
getirterek seyretmiş olduğu notları yer almaktadır. Ünlü Hattat Mustafa Rakım Efendi tarafından
portresini yaptırdığı kayıtlarda yer almaktadır 47.
Yaptığı reformlarla Tanzimat Fermanı’nın gerçekleşmesine büyük katkı sağlayan II.
Mahmut (28 Temmuz 1808-1 Temmuz 1839) devlet dairelerine resmini astırmıştır48.

44 https://anadolutarih.com/ibrahim-pasa-sarayi-ve-budinden-getirilen-heykeller/.
45Mustafa Cezar, Güzel Sanatlar Akademisi’nden 100. Yılda Mimar Sinan Üniversitesi’ne. İstanbul 1983, s.6.
46GünselRenda,“Ressam Konstantin Kapıdağlı Hakkında Yeni Görüşler”, Habitat II.ye Hazırlık

Sempozyumu, İstanbul’da Sanat Ortamı. İstanbul 1996, s.139.


47 Mustafa Cezar, Sanatta Batıya Açılış ve Osman Hamdi, (1. Baskı), İstanbul 1971, s.23.
48 Cezar, a.g.e.

34
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 44: “Kuğulu Fıskiye”, Dolmabahçe Sarayı

Batı kültürüyle yetişmiş olan Sultan Abdülmecid (1823-1861, İstanbul) Dönemi’nde


(1839-1861) yurt dışından getirtilen teknik adamlardan Fransız asıllı mühendis Ernest Edouard
de Caranza’nın Dolmabahçe Sarayı Mabeyn bahçesinde bulunan “Kuğulu Fıskiye”, İstanbul’daki
çalışmalarından günümüze kalabilmiş, bilinen tek örnektir 49. Üç yunus balığı ve 6 kuğudan
meydana gelen heykel döküm demirden yapılmıştır. Ihlamur Kasrı’nın bahçesine konulmak
üzere tasarlanan fıskiye daha sonra Yıldız Sarayı’na ve oradan da Dolmabahçe Sarayı’nın
bahçesine yerleştirilmiştir.
Sultan Abdülmecid, müzecilikle ilgili ilk adımı atarak 1846 yılında Aya İrini Müzesi’nde
toplanan silahlar ve eski eserlerden meydana gelen koleksiyonu Mecma-ı Asar-ı Atika
oluşturması için Viyana Büyükelçiliği yapmış ve devletin birçok kademesinde bulunmuş
Tophane Müşiri Fethi Ahmet Paşa’yı görevlendirmiştir. İlk arkeolojik kazıları başlatarak,
yabancıların yaptığı kazı çalışmaları Maarif Nezaretinin iznine bağlanmıştır 50. 1869 yılında
Sadrazam Ali Paşa tarafından Mecma-ı Asar-ı Atika’nın ismi değiştirilerek Müze-i Humayun adını
almıştır 51.

49 Bahattin Öztuncay, Dersaadet’in Fotoğrafçıları: 19.yüzyıl İstanbul’unda Fotoğraf: Öncüler, Stüdyolar,


Sanatçılar (1.Cilt), İstanbul 2003.
50 Zeynep Yasa Yaman, Ankara Resim ve Heykel Müzesi, Ankara 2012, s.94.
51 Yaman, a.g.e. s.101.

35
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Abdülaziz Dönemi’nde Heykel


1861 yılında tahta geçen Tanzimat Dönemi’nin ikinci padişahı Abdülaziz’in (8 Şubat
1830-4 Haziran 1876) güzel sanatlara ve özellikle resim sanatına karşı özel ilgisi ve resim
yapması bu alanda yenilik yapılmasında önemli rol oynamıştır. Fakat Batı üslubunda resim
yapılması sadece Abdülaziz’in değil, önceki padişahlardan Abdülmecid ve II. Mahmut’un
etkileridir. Abdülmecid ve II. Mahmut’un resimleri yapılmış, Harbiye ve Mühendishane’den
mezun kişilerin resim yapması halk tarafından pek bilinmemiştir. Bu problemin çözülmesi
Abdülaziz döneminde gazete ve dergilerin resimli basılıp ve resim sergilerinin düzenlenmesiyle
zaman içerisinde mümkün olabilmiştir. Abdülaziz sadece resim ile değil güzel sanatların birçok
dalıyla ilgilenerek gelişmesine katkıda bulunmuştur. Ney üfler, Batı müziğini ve müzikli tiyatro
eserlerine ilgi duymuş, buna karşılık ortaoyunu daha çok sevmiş, 1859 yılında Dolmabahçe
Camii’nin karşısına özel bir tiyatro yaptırmıştır 52.
Resim öğrenimi için Avrupa’ya gönderdiği Ahmet Ali Bey’i (Şeker Ahmet Paşa) Mekteb-i
Sanayi (Sanat Okulu) ve Darulfünun (Üniversite) da açtığı resim sergilerinden sonra yaver yapar.
Batı ressamlarından oluşan bir koleksiyona sahip olur 53.
Abdülaziz, Avrupa’ya seyahat eden ilk ve tek Osmanlı Sultanı unvanına sahiptir. Avrupa
ülkelerini gezisi sırasında gördükleri; resim, heykel, müzik, tiyatro, büyük çaplı askeri yapılar ve
görkemli saraylara karşı ilgisini ve merakını arttırmıştır. Ülkesine döndükten sonra Avrupa’da
gördüğü heykellerden etkilenip, kendi heykelini yapması için C. F. Fuller adlı heykeltıraşı
İstanbul’a getirterek şu anda Beylerbeyi Sarayı’nda bulunan at üstünde bronz döküm heykelini
yaptırmıştır. Abdülaziz, heykeli Beylerbeyi Sarayı’na konulmasını ister. Sultanın tahttan
indirilmesinin ardından heykel Topkapı Sarayı’na götürülür. Oğlu Abdülmecid Efendi, 1922
yılında halife ilan edilince, babasının heykelini Topkapı Sarayından aldırıp Üsküdar
Bağlarbaşı’ndaki özel köşküne götürür. Cumhuriyet’in ilanından sonra heykel Topkapı Saray
Müzesine yerleştirilir. Fakat daha sonra ilk konulduğu yerde, yani Beylerbeyi Sarayı’nda yerini
alır54. Sultan Abdülaziz, Beylerbeyi Sarayı teras bahçeleri, İstanbul’un saray ve köşk
bahçelerinin Batı’daki kentlerde olduğu gibi heykellerle süslenmesine önem verir. Fakat tasvir
yasağı endişesi heykellerin insan figürleri yerine dönemin sanat anlayışına uygun hayvan
figürleri olmasına özen göstermiştir55.

52 Cezar, a.g.e. 1971 s. 143-162.


53 Cezar, a.e.
54 Cezar, a.e.
55 Vildan Çetintaş, “Türk Heykel Sanatının Gelişim Aşamasında Abdülaziz Dönemi (1861-1876)

Etkinlikleri”. 38. Uluslararası Asya ve Afrika Çalışmaları (ICANAS): Tarih ve Medeniyetler Tarihi, Cilt: 2,
Ankara, 2012, s. 925-935.

36
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 45: C.F. Fuller, Abdülaziz Büstü, Mermer, 1872,


(https://www.google.com/search?q=sultan+abd%C3%BClaziz+b%C3%BCst%C3%BC+mermer+topkap%
C4%B1+saray%C4%B1&sxsrf=AOaemvLoOGojO28MyqLagjl2VoTz835ew:1636959080760&source=lnms
&tbm=isch&sa=X&ved=2ahUKEwjis5Tk45n0AhXM0qQKHUAnAGYQ_AUoAXoECAEQAw&biw=1707&bih=
821&dpr=0.8#imgrc=Rd3YYdjZy1yPOM)

Fuller hakkında araştırmalar yapan Alman Şarkiyatçı ve Türkolog Klaus Kreiser’e (6 Mart
1945) göre, 1869 yılında İstanbul’a gelen Fuller’e, öncelikle Abdülaziz’in büstü sipariş edilmiştir.
Fakat valide sultanın canlı model izni vermemesi üzerine tavsiye edildiği üzere Fuller padişahı
şehirde gördüğü anlık görüntülerle bir alçı model hazırlamıştır. Abdülaziz’in atlı heykelinin
bronz dökümünü yapan Miller’in anlattıkları doğrultusunda Topkapı Sarayı’nda yer alan ve “C.F.
Fuller 1872” Abdülaziz kimlikli mermer büstün, Fuller tarafından hazırlanan alçı büst olduğu
belirtilmiştir56.

56 Günsel Renda,” Osmanlılarda Heykel”. Sanat Dünyamız 82, İstanbul 2002. s.141,143.

37
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 46: C.F. Fuller, “ Atlı Sultan Abdülaziz Heykeli” (Sağ Çapraz), Bronz, 1871, (Beylerbeyi Sarayı)

38
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 47: C.F. Fuller, “ Atlı Sultan Abdülaziz Heykeli” (Sol Çapraz), Bronz, 1871, (Beylerbeyi Sarayı)

Abdülaziz Avrupa gezisinde gördüğü heykellerden çok etkilenerek 19. yüzyılın ikinci
yarısında seri heykel üretimi yaygın olan Fransa’ya verdiği heykel siparişi ile getirttiği hayvan
heykellerini yaşadığı Beylerbeyi Sarayı’nın bahçesine koydurmuştur. Türkiye’ye getirilen
heykeller de bu türden atölye işi heykellerdir. Bulvarlara, parklara, bahçelere, yapıların dış
duvarlarına yerleştirilen bu heykeller daha çok at, boğa, aslan, kaplan, geyik ve diğer hayvan
heykelleridir 57.
Sultan Abdülaziz’in isteği üzerine Fransa’dan getirilen mermer ve bronz döküm heykel
ve vazolar, Dolmabahçe ve Beylerbeyi Sarayı’nda yerlerini almışlardır. Önceleri Beylerbeyi
Sarayı için sipariş edilen bronz ve mermer heykeller ile bronz vazolar, daha sonraki dönemlerde
Yıldız Sarayı ve Dolmabahçe Sarayı bahçelerinde kullanılmıştır 58.
Bu eserler Fransız heykeltıraş Pierre Louis Rouillard’in59 (1820-1881) imzasını
taşımakta, sanatçı ile beraber çalışan arkadaşlarının ve meslektaşlarının da isimleri yer

57 Renda, a.g.e. s.141.


58 Emine Atalay Seçen, “Son Donem Saray Bahçelerini Süsleyen Heykeller, Milli Saraylar Kültür-Sanat-
Tarih Dergisi”, Sayı 7, İstanbul 2011, s.19-39.
59 Pierre Louis Rouillard (1820-1881) dekoratör, zanaatkâr ve heykeltıraş bir aileden gelen Pierre Louis

Rouillard, on iki yaşında, Petit Ecole'e, ücretsiz Resim Okulu'na, bugünkü Dekoratif Sanatlar Okulu'na
girmiştir. Burada tüm ödülleri alarak on yedi yaşında, Güzel Sanatlar Okulu'nda, Cartot Atölyesi’ne
başlıyor. Bu atölyeye başlaması, ona ölümüne kadar sergiler açacağı salonun kapılarını açmıştır. Rouillard,

39
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

almaktadır. Pierre Louis Rouillard; Isidore Bonheur (1827-1901), Louis Joseph Doumas (1801-
1887), Hippolyte Heizler (1828-1872), Louis JosephLeboeuf (?- 1870) ve Paul Edouard
Delabriere'in (1829-1912) adlı çalışma arkadaşlarının da kendisiyle birlikte imzalarını
atmalarına izin verir. 1864 yılında yaptırılan bronz heykeller ise en son Rodin ile çalışan ve1926
yılında kapanan Thiebaut dökümhanesinde yapılmışlardır 60.
Pierre Louis Rouillard’in Osmanlı Sultanı için gerçekleştirdiği hayvanlar, anıtsal vazo ve
bir friz; Beylerbeyi Sarayı için 24 hayvandan oluşan bronz ve mermerden oluşan heykel, bronz
vazolar ve bir friz en ünlü çalışmalarıdır 61. Aşağıda verilen bu çalışmaların isimlerinin yanında
yer alan simgeler: R-b= Ronde bosse (Yüksek Kabartma), H -r= Haut relief (Yiiksek Rolyef), B-
r=Bas-relief (Alçak Rölyef).

Bronz Heykeller 62

1- Cheval Piaffant En Liberte 1/2, 1864, R-b; Brz

(Şaha Kalkmış Özgürlük Atı 1/2)

2- Cheval Piaffant En Liberte 1/2, 1864, R-b; Brz

(Şaha Kalkmış Özgürlük Atı 2/2)

3- Taureau Combattant 1864, R-b; Brz


(Dövüşen Boğa),
4- Taureau Beuglant 1864, R-b; Brz
(Böğüren Boğa),
5- Elan (Hamle), 1864, R-b;Brz
6- Cerf Ecoutant 1864, R-b; Brz
(Dinleyen Geyik),

kendi neslinden birçok heykeltıraş gibi Doğa Tarihi Müzesi’nde karşılaştırmalı anatomi eğitimi almış ve
aldığı eğitim sonucu 1835 yılında ilk çalışmalarını ortaya koymuştur. Sanatçının formasyonunun
özgünlüğü ona 19. yüzyıl heykelinde biraz farklı bir yer kazandırmıştır. Meslektaşlarının aksine, abidevi
hayvan heykelleri üzerine uzmanlaşmış olması onun aralarında Duban, Lefuel, Bailly, Davioud, Garnier,
Baltard'm da bulunduğu asrın belli başlı mimarlarıyla çalışmasıyla sonuçlanmıştır.
Heykeltıraşlardan oluşan bir ekibi yönetmiş ve modeller sunduğu Louvre şantiyelerinde çalışmış bu
şekilde “Güney Cephe Fasad1”, “Manej Dekoru”, “Lefuel Avlusu” ve değişik kompozisyonlar onun eseri
olmuştur.
(VivreAuVesinetMagazine,No94,Decembre1991,Http://Miroir.Mrugala.Net/Arisitum/Promo/Rouilar.Ht).
Paris'te Opera, Ticaret Mahkemesi iyin siparişler almış ve eski Trocadero önünde bulunan ve bugün Orsay
Müzesi avlusunda bulunan bronz döküm at (3,55 m) Esclimnt şatosu için, I. François yönetiminde Fransa
Mareşali olan Franyois la Rochefoucault'ya bir at heykeli gerçekleştirmiştir. 16 Ocak 1820'de Paris'te
doğan Rouillard, 1840'tan 2 Haziran 1881'de ölene kadar 'Ecoledes Arts Decoratifs'in heykel bölümünde
profesör olarak yaşamıştır (Vivre Au Vesinet Magazine, No: 94).
60 Seçen, a.g.e. s.19.
61 http://miroir.mrugala.net/Arisitum/promo/rouilar.htm.
62 Seçen a.g.e. s.34,36.

40
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

7- Cerf en Fuite1864, R-b;Brz


(Kaçan Geyik),
8- Cerf aux Abois Hallali, 1864, R-b;Brz
(Umutsuz Durumda Geyik-Avda)
9- Biche Allaitant Son Faon, 1864, R-b;Brz
(Yavrusunu Emziren Dişi Geyik)
10- Biche Buvant et Faon 1864, R-b;Brz
(Su İçen Dişi Geyik ve Yavrusu),
11- Lion bondissant au dessus d'un cactus 1864 R-b;Brz
(Bir Kaktüsün Üstünde Zıplayan Aslan)

12-Lionne Rassemblant Ses Lionceaux 1864, R-b;Brz


(Yavrularını Toplayan Dişi Aslan)

Mermer Olanlar 63
1-Lion Couche, Tete a Droite1864, R-b;Mrbr

(Kafası Solda Dinlenen Aslan)

2- Lion a la Boule (112) 1864 R-b;Mrbr


(Elinde top tutan aslan 1/2)

3-Lion a la Boule (2/2) 1864, R-b;Mrbr


(Elinde Top Tutan Aslan 2/2)

4-Lions Guettant a la Source 1864, R-b;Mrbr


(Pınarda Pusu Kurmuş Aslanlar)

5-Lions Guettant au Rocher 1864, R-b;Mrbr


(Kayalıkta Pusu Kurmuş Aslanlar)

6-Tigresse Blessee Par un Pore-epic 1864 R-b;Mrbr


(Oklu Kirpi Yüzünden Yaralanmış Dişi Kaplan)
7-Tigre Royal Marchant 1864, R-b;Mrbr
(Yürüyen Kaplan Kral)
8-Lion au Gavial 1864, R-b;Mrbr
(Timsah Üstünde Aslan)
9- Lion au Serpent 1864, R-b;Mrbr
(Yılan Üstünde Aslan)

63 Seçen, a.e. s.36.

41
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Vazolar

1- Combat de Taureaux Bulgares 1865 H-r; Brz


(Bulgar Boğalarının Dövüşü)

2- Combat D'un Lion et Tigre de Guzerate 1865 H-r; Brz


(Bir Kaplan ve Bir Aslanın Dövüşü)

3- Chevaux et Serpents1865, H-r; Brz


(Atlar ve Yılanlar)
4- Cerfbramant et Biches,1865, H-r; Brz
5- Cerf et Biches Fuyants 1865, H-r; Brz
6- Combat d'un Elephant et d'un Rihinoceros 1865 H-r; Brz
(Bir Tilki ile Gergedanın Dövüşü)
7- Lionne Chassant au Point d'eau et Gazelles 1865 H-r; Brz
8- Lion Guettant et sa Tamille 1865 H-r; Brz
(Pusu Kurmuş Aslan ve Ailesi)

Görsel 48: Pierre Louis Rouillard-Isidore Bonheur, “Böğüren Boğa”, 1864, (Emine Atalay Seçen’den)

42
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 49: Pierre Louis Rouillard- Heizler, Su içen Dişi Geyik ve Yavrusu,1864, (Emine Atalay Seçen’den)

Görsel 50: Isidore Bonheur, “Dövüşen Boğa” (Sol Profil), Bronz, 1864, Kadıköy

43
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 51: Isidore Bonheur, “Dövüşen Boğa” (Sağ Profil), Bronz, 1864, (Kadıköy)

Görsel 52: Pierre Louis Rouillard , “Umutsuz Durumda Geyik” (Sol Profil),1864, Bronz, (Beylerbeyi Sarayı)

44
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 53: Pierre Louis Rouillard, “Umutsuz Durumda Geyik”, 1864, Bronz, Beylerbeyi Sarayı

Görsel 54: Pierre Louis Rouillard, “Yavrusunu Emziren Geyik”, Bronz, 1864, Beylerbeyi Sarayı

45
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 55: Pierre Louis Rouillard, “Yavrusunu Emziren Geyik” (Sağ Profil), Bronz, 1864, Beylerbeyi Sarayı

Görsel 56: Pierre Louis Rouillard-Heizler, “Dinleyen Geyik”, Bronz. 1864, Beylerbeyi Sarayı

46
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 57: Pierre Louis Rouillard, “Elinde Top Tutan Aslan I”, Mermer, Beylerbeyi Sarayı

Görsel 58: Pierre Louis Rouillard, “Elinde Top Tutan Aslan II”, Mermer, Beylerbeyi Sarayı

47
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 59: Pierre Louis Rouillard-Hippolyte Heizler, “Oklu Kirpi Tarafından Yaralanmış Dişi Kaplan”,
Mermer, 1864, Beylerbeyi Sarayı

Görsel 60: Pierre Louis Rouillard-Hippolyte Heizler, “Oklu Kirpi Tarafından Yaralanmış Dişi Kaplan” (Sol
Çapraz), Mermer, 1864, Beylerbeyi Sarayı

48
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 61: Pierre Louis Rouillard- Hippolyte Heizler, “Yürüyen Kral Kaplan” (Sağ Çapraz), 1864,
Beylerbeyi Sarayı

Görsel 62: Pierre Louis Rouillard- Hippolyte Heizler, “Yürüyen Kral Kaplan”, 1864, Beylerbeyi Sarayı

49
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 63: Pierre Louis Rouillard, “Dinlenen Aslanlar I”, Mermer, 1864, Beylerbeyi Sarayı

Görsel 64: Pierre Louis Rouillard, “Dinlenen Aslanlar II”, Mermer, 1864, Beylerbeyi Sarayı

50
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Fransız ressam Guillemet (29 Mart 1827-29 Nisan 1878), 1874 yılında Beyoğlu Pera’da
“Resim ve Desen Akademisi” açar ve konuyu basın yoluyla halka duyurur. Abdülaziz’in
tablolarını yapan Guillemet, üç Türk öğrencinin de bulunduğu akademide 1876 yılının Haziran
ayında öğrencilerinin iki yıllık çalışmalarının yer aldığı sergi düzenler64. 1881 yılında açılan
böyle bir sergide İngiliz asıllı ressam Matmazel Jones’un resimlerini Leyla takma adıyla teşhir
etmesi, Osmanlı gazetesinde, güzel tablolarıyla Matmazel Jones’un “muhabbet-i milliyemizi
cezbettiği” yazılır ve başarısından dolayı kutlanır 65.
1882 yılında tamamı İtalyan sanatçılardan oluşan ve İstiklal Caddesin’de açılan balmumu
heykel sergisi, birebir boyutlarda XV. Louis, Prens Louis, Napoleon’nun katili Esmeralda, Uyuyan
Venüs, son nefesini verirken Kleopatra, , Madam Pompadoure, ve İffetli Suzanne gibi isimlerin
yer aldığı sergi dönemin basınında yer almıştır. Yayımlanan haberlerde heykellere giydirilen
kostümlerin realist bir şekilde yansıtıldığı ve ten renginin de gerçekçi bir şekilde verildiği
belirtilmiştir66.
Görüldüğü gibi toplumsal alanlara heykelin girmesi dönemin padişahları zamanında
batılılaşma adı altında yapılan yeniliklerle sağlanmış, plastik sanatlarda yapılan her türlü faaliyet
akademinin açılmasına doğru yol açmıştır.

64 Coker a.g.e. s.10.


65 Berin Küçüka, “İnas (Kız) Sanayi-i Nefise Mektebi’nin Öyküsü”, Milliyet Sanat Dergisi, Yeni Dizi 69,
İstanbul 1983, s.28.
66 Cezar, a.g.e 1971, s.418.

51
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

3. CUMHURİYET’İN İLK YILLARINDA KÜLTÜR VE SANAT ORTAMI

Ülkemizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk sanatın toplum üzerindeki
önemini her fırsatta dile getirmiş, ülkenin her alanında olduğu gibi plastik sanatlar alanında da
ilerlemesi için büyük çaba sarf etmiştir. Sadece devlet kurumlarını değil, toplumsal yapıyı da
değiştirmeyi amaçlayan devrimleri ile ekonomik, siyasi, hukuki, eğitim sistemi ve toplumsal
alanlarda düzenlemeler yapmış ve hızla değişimler başlamıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk
sanatı ve sanatçıyı her zaman desteklemiş, kökten değişim sağlayarak sanata engel yasakları
kaldırmış, hızlı bir çağdaşlaşma sürecine olanak sağlamıştır.
Mustafa Kemal Atatürk, ülkenin sorunlarının öne çıkması ve çözüme kavuşması için yurt
gezilerine çıkar. Halkın sorunlarını dinler, sorulan sorulara çözüm önerileri sunarak ufuklarını
açar, onlara destek olur.
Atatürk, Batı Anadolu seyahati sırasında Bursa’da Şark Sineması’nda halkla yaptığı
konuşma sırasında (22.I.1923) kendisine sorulan yirmiyi aşkın sorunun ilki dikkat çekicidir.
Atatürk heykel sanatı ile ilgili olan soruya şöyle cevap verir 67:
“Âbidata (Anıt) dair olan birinci suale cevaben Paşa hazretleri demişlerdir ki:
Abidattan bahseden arkadaşımızın maksadı heykel olsa gerektir. Dünyada mütemeddin,
müterakki ve mütekâmil olmak isteyen herhangi bir millet behemehâl heykel yapacak ve
heykeltıraş yetiştirecektir. Âbidatın buraya hatıratı tarihiye olarak rekzinin mugayiri din
olduğunu iddia edenler, ahkâmı Ģeriyyeyi lâyıkiyle tetebbu ve tetkik etmemiş olanlardır. Cenabı
Peygamberin dini İslâmı tesisinden bu âna kadar bin üç yüz bu kadar sene geçmiştir. Hazreti
peygamberin evamiri ilâhiyeyi tebliği esnasında muhataplarının kalp ve vicdanında putlar vardı.
Bu insanları tariki hakka davet için evvelâ o taş parçalarını atmak ve bunları ceplerinden ve
kalplerinden çıkarmak mecburiyetinde idi. Hakayiki İslamiye tamamıyla anlaşıldıktan ve hâsıl
olan kanaati vicdaniye kuvvetli hadisat ile de teeyyüt eyledikten sonra bir takım münevver
insanların böyle taş parçalarına taâbbüdünü farz ve zan etmek âlemi İslâmı tahkir etmek
demektir. Münevver ve dindar olan milletimiz terakkinin esbabından biri olan heykeltıraşlığı
azami derecede ilerletecek ve memleketimizin her köşesi ecdadımızın ve bundan sonra
yetişecek evlâtlarımızın hatıratını güzel heykellerle dünyaya ilân edecektir. Bu işe çoktan
bağlanmıştır. Meselâ Sivas’tan Erzurum‘a giderken yol üzerinde güzel bir heykele tesadüf
edersiniz. Sonra Mısırlılar Islam değil midir? İslamlık, yalnız Türkiye ve Anadolu halkına mı
münhasırdır? Seyahat edenler pek âlâ bilirler ki, Mısır‘da birçok eâzımın heykelleri vardır.
Milletimiz din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete maliktir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet, milletimizin
kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz, insanlar mütekâmil olmak için bazı şeylere
muhtaçtır. Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin icap

67 Bursa’da Şark Sinemasında Halkla Konuşma, (22. I. 1923). Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III

52
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

ettirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin tariki terakkide yeri yoktur. Hâlbuki bizim
milletimiz, evsafı hakikiyesile mütemeddin ve müterakki olmaya lâyıktır ve olacaktır”.
İlki 1916 yılında açılan Galatasaray Sergileri, Cumhuriyet ilan edildiği yıl beşinci sergisini
açar. Sergileri düzenleyen ve ilk sanatçı birliğini oluşturan çoğunluğu Sanayi Nefise Mektebi
mezunu sanatçılardan meydana gelen Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, 1909 yılında kurulmuştur.
Kimliği “Osmanlı Ressamlar Cemiyeti” iken, adını 1919 yılında Türk Ressamlar Cemiyeti olarak
değiştirmiş, 1927 yılına kadar aynı ismi kullanmıştır. Cemiyet, 1. Dünya Savaşı’nın etkilerini bir
nebze azaltmak amacıyla Sanat Tarihine “Galatasaray Sergileri” olarak geçecek sergilerin ilkini
1916 yılında açmıştır. 1918 yılı dışında, 1951 yılına kadar kesintisiz her yıl düzenli bir şekilde
sergileri gerçekleştirmişlerdir 68.
Eski Societa Operaia binası olan Galatasaraylılar Yurdu’nda ilk iki sergi açıldıktan sonra,
okulun tatil olduğu Temmuz-Ağustos aylarında Galatasaray Lisesi binasında açılan sergiler 1951
yılına kadar devam eder 69 .
1923 yılında Güzel Sanatlar Akademisi öğrencileri kendileri için bir sanat ortamı
yaratmaya çalışırlar. Özgür bir çalışma ortamı yaratmayı amaçlayan Çallı İbrahim atölyesinin
öğrencileri Mahmut Fehmi (Cuda), Şeref Kamil (Akdik), Saim Özeren, Nurullah Berk, Cevat
Dereli, Refik Fazıl Epikman, Elif Naci, Turgut Zaim, Ali Avni (Çelebi) ve o tarihlerde ölen Sabih
Bey “Yeni Resim Cemiyeti”ni kurmuşlardır. Yerebatan’da ahşap bir konağın birinci katı
kiralanarak toplantılar, resim çalışmaları ve bir sergi hazırlığı yapılır70.
1923 yılından sonra güzel sanatlar eğitimini halka tanıtarak yürütecek imkânlar
sağlanmış, Ankara, İstanbul ve birçok şehirde hızlı kültür politikaları uygulanarak, müzeler
açılmış, sergiler düzenlenmiştir. Halkın eğitilmesi ve her şeyden önce kendi mirasını tanıması
için, ilk Büyük Millet Meclisi’nin açılışından sonra kurulan millî hükûmetin programında, eski
eserlerin derlenmesi ve korunması açısından, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir Türk Asar-ı
Atika Müdürlüğü oluşturulması öngörülmüştür. Dönemin Milli Eğitim Bakanı İsmail Safa, 6
Kasım 1922 tarihli genelgede arkeoloji ve etnoloji ile ilgili eserlerin derlenip korunması için yeni
müzelerin kurulmasını istemiş ve bu kararın ardından ard arda müzeler açılmıştır 71.
Gazi Mustafa Kemal Paşa, Millî Türk Devleti’nin kurucusu olarak Türk kültürü, sanatı,
tarihi ve dilinin araştırılıp incelenmesi ve geliştirilmesi için hemen harekete geçilmesini ister.
Bunun için Türk kültürünün dil, edebiyat, tarih, sanat gibi en önemli konularını araştırıp, hem
kendi milletimize öğretmek hem de ilim âlemine tanıtmak üzere faaliyete geçecek bir Enstitü
kurulması emrini verir. Bunun üzerine Cumhuriyet Hükümeti İstanbul Darülfünunu

68 Ömer Faruk, Şerifoğlu, Resim Tarihimizden Galatasaray Sergileri 1916-1951. İstanbul 2003 s.10-16
69 Şerifoğlu, a,g,e. s.20
70 Elif Naci, “Ben Elif Naci: D Grubu'nun Çığırtkanı”. İstanbul 1983, s.13
71 Günsel Renda, “Cumhuriyet Sürecinde Türk Sanatı”, Uludağ Üniversitesi “Cumhuriyet ve Atatürk
Haftası” Konferanslar Dizisi, Bursa 2002. s. 142

53
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

(Üniversitesi) Edebiyat Fakültesi’ne bağlı bir Türkiyat Enstitüsü kurulmasını kararlaştırarak


hazırladığı talimatname ve kararnameyi 12 Kasım 1924’te Gazi Mustafa Kemal’in imzasına
sunar. Yeni kurulan ve dünya çapında bir ilim merkezi halini alması istenen Enstitü’nün
müdürlüğüne yurtiçinde ve dışında tanınmış büyük Türkolog M. Fuat Köprülü getirilir. Fakat
Enstitü’nün hususi bir bütçe sağlanmasıyla ciddî, sistemli ve programlı çalışmalara başlayarak
ilmî bir kadro teşkil edip yayın faaliyetine geçebilmesi ancak 1926’da gerçekleşir 72.
1924 yılında Cumhuriyet’in birinci yılını kutlama etkinlikleri kapsamında Güzel Sanatlar
Akademisi’nde Avrupa konkuru düzenlenerek, konkuru kazanan Cevat (Dereli), Muhiddin
Sebati (1901-1932), Şeref Kamil (Akdik) ve Mahmut Cemaleddin (Cûda), 1925 yılının ocak
ayında Paris’e yollanır. Onlara daha sonra Ratip Aşir (Acudoğu), Fahreddin (Arkunlar) (1901-
74) ve 1927 yılında Hale Asaf katılır. Ali Münip (Karsan) (1903-94), 1923 yılında Münih’ten
Paris’e geçmiş ve yine Nurullah Cemal (Berk), 1924 yılında kendi imkânlarıyla bu kente
gitmiştir. İsmail Hakkı (Oygar) (1907-75) da Paris’tedir73. 1928 yılında yurda dönerler 74.
Topkapı Sarayı’nı birkaç kez gezen Mustafa Kemal Atatürk özellikle kutsal emanetlerin
bulunduğu Hırka-ı Şerif dairesinden ve padişah portrelerinden çok etkilenerek dönemin müze
müdürüne bu eserlerin acil olarak sergilenmesi gerektiğini belirtir. Kısa bir süre sonra sarayın
bazı bölümleri müzeye dönüştürülüp halka açılır. Atatürk 1923 yılında Konya Mevlâna dergâhını
gezmiş ve kendisi için düzenlenen sema ayinini izlemiştir. Dergâhta bulunan eşyalar ve sanat
eserleri dikkatini çeker. 1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla buranın müze olmasını
ister ve 1927 yılında Mevlana Müzesi açılır. Folklorik malzemenin ve geleneksel kullanım
eşyalarının ve arkeolojik buluntuların yer alacağı bir Etnografya Müze’si hedeflenenler
arasındadır 75.
Gazi Mustafa Kemal tiyatro sanatçılarına da önemli görevler düştüğünü belirterek,
Bursa’da tiyatro sanatçısı Raşit Rıza ve Muvahhit beylere hitaben şöyle seslenmiştir 76:
“Sizleri çok takdir ederim. İnkılabımızda sizin de mühim hizmetleriniz vardır. Şimdiye
kadar gördüğüm temsiller içinde sizin temsilleriniz gibi muntazam ve sanatkâranesini
seyretmemiştim. Sanatınızı meslek ittihaz ederek azmetmenizi, arkadaşlarınızla samimî olarak
geçinmenizi bilhassa tavsiye ederim. Sizin vatana en büyük hizmetiniz Anadolu’muzu
baştanbaşa dolaşıp halkımıza sanatın ne olduğunu anlatmanız olacaktır. Turnelerinize
muntazaman devam ediniz.”

72 Oktay Aslanapa, Atatürk’ün Kültür ve Sanat Faaliyetleri. Erdem (Atatürk Kültür Merkezi Dergisi), 1986
2(6), s. 743.
73 Erdoğan Tanaltay, “Mahmut Cûda ile İkinci Gün”, Sanat Ustalarıyla… Bir Gün (Söyleşiler), Sanat Çevresi,

Sayı 4, İstanbul 1989, s. 15.


74 Elif Naci, “Ben Elif Naci: D Grubu'nun çığırtkanı”. Sanat Çevresi, Sayı 60, İstanbul1983, s.13.
75 Renda, a.g.e. s.142.
76 Tiyatro Sanatçılarına Dair, (10. VI. 1926,). Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III. Vakit: 11. 6. 1926, s. 1.

54
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Cumhuriyet’in ilanından sonra rejime bağlılığın ifadesi olarak ülkenin hemen her
şehrinde Atatürk heykeli yapma girişiminde bulunulmuş, ilk olarak bu şerefe İstanbul nail
olmuştur.
İstanbul Belediye Başkanı Operatör Emin Bey’den gelen girişim ile Atatürk’ün heykelinin
dikildiği ilk şehir olma vasfını elde edebilmek için komisyon kurulmuş ve teşebbüse geçilmiştir.
Sarayburnu’nda Avusturyalı heykeltıraş Heincrh Krippel (1883-1945) tarafından yapılacak
heykelin 25 Ağustos 1925 günü büyük bir törenle temeli atılır ve celi hat ile yazılıp hazırlanmış
olan metin “Abide Komisyonu” üyeleri tarafından imzalanarak temele yerleştirilir 77.

Görsel 65: Heinrich Krippel, “Atatürk Anıtı” Saray Burnu, 3 Ekim 1926
(https://tr.wikipedia.org/wiki/Sarayburnu_Atat%C3%BCrk_An%C4%B1t%C4%B1#/media/Dosya:Atatu
rk's_statue_over_looking_the_Bosphorous.jpg)

Celi hat ile yazılıp hazırlanan metin şöyledir: “Vatanı izmihlalden, Türk’ü sefalet ve
zilletten kurtaran en büyük gazi, Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin teyit ve tevkiri-namı
celili için bugün işbu Abidenin vaz-ı esas-ı resmi icra kılındı. 25 Ağustos 1341. Saat10.” Anıt bir
yıl sonra tamamlanarak 3 Ekim 1926 yılında törenle açılmış 78, Türkiye’de dikilen ilk Mustafa
Kemal Atatürk Anıtı, aynı zamanda ülkemizin ilk anıt heykelidir.
Bir takım kaynaklarda anıtın Atatürk’ün Samsun’a gitmek için hareket ettiği yerin
Sarayburnu olması nedeniyle seçildiği ifade edilirken, Operatör Emin Bey “Bu heykelin vaziyeti

77 Hüseyin Gezer, Cumhuriyet Dönemi Türk Heykeli, Ankara 1984, s.86-87.


78 Gezer, a.g.e.87

55
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

itibarıyla sırtı Topkapı Sarayı'na çevrilmiş oluşu saltanatın tarihe karışmış olduğu manasına
gelmektedir.” yorumunu yapmıştır 79. Anıtın bulunduğu konumun İstanbul’un hemen her
kıyısının görülebilmesinin anıtın bu konuma yerleştirilmesinde de etken teşkil etmektedir.

Görsel 66: Heinrich Krippel, “Atatürk Anıtı” Saray Burnu, 3 Ekim 1926
(https://tr.wikipedia.org/wiki/Sarayburnu_Atat%C3%BCrk_An%C4%B1t%C4%B1#/media/Dosya:Atatu
rk's_statue_over_looking_the_Bosphorous.jpg)

Atatürk, sivil takım elbise ile Anadolu yönüne bakarken tasvir edilmiştir. Sağ bacak önde
Ulu Önder ayağını Anadolu yönüne atmış, ağırlık geride olan sol bacak üzerindedir. Sol kolun
dirsekten bükülüp sol eli ile yumruk oluşturup beline dayaması, Cumhuriyet rejiminin
kararlığının göstergesidir. Heykel bronz döküm, kaidesi mermerden yapılmıştır.
İstanbul Belediyesi tarafından yaptırılan anıtın açılış töreninde sonra çekilen şükran ve
sevinç telgrafına Atatürk şöyle cevap verir:
“Muhterem İstanbul halkının ilk defa heykelimi dikmek suretiyle gösterdiği yüksek
kadirşinaslıktan ve resm-i küşat münasebetiyle hakkımda izhar buyurulan necip hissiyattan
dolayı samimi teşekkürlerimi arz ederim” 80.
Heinrich Krippel 1925 yılından 1938 yılına kadar ülkemizde birçok heykel ve özellikle
Atatürk anıtları gerçekleştirmiştir. Krippel heykelleri Viyana Ober St. Veit’deki atölyesinde

79Emin Erkul Seyitoğlu,“Sarayburnu’ndaki Atatürk Heykelinin Aksaray Meydanı’na Nakli Düşüncesi


Münasebetiyle”, Hürriyet Gazetesi, 21 Eylül 1960, s. 2.
80 Gültekin Elibal, Atatürk Resim ve Heykel. İstanbul1973, s. 194.

56
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

tamamlamış, dökümleri yine Viyana’daki Birleşik Maden işletmelerinde yaparak Türkiye’ye


taşındıktan sonra kendi yönetimiyle yerleştirmiştir81. “Ulus Zafer Anıtı” 24 Kasım 1927, “Samsun
Anıtı” 15 Ocak 1932, “Atatürk Anıtı” Sümerbank Genel Müdürlüğü girişi, 24 Mart 1936 “Afyon
Anıtı” bilinen anıtlarıdır 82. Heinrich Krippel dışında ülkemizde İtalyan heykeltıraş, ressam Pietro
Canonica (1869-1959) da anıt çalışmaları yapmaktadır. Cumhuriyet’e ulaşılmışlığı, yaşanan milli
mücadele ruhunu sanat açısından başarılı ve kalıcı olarak bir anıtta ayrıntılarıyla yansıtacak
eserin yapım işinin Pietro Canonica’ya verilmesi uygun görülmüştür. İstanbul milletvekili ve
C.H.P. Müfettişi Hakkı Şinasi Paşa’nın başkanlığında 1925 yılında kurulan komisyonca karar
verilmiş, anıt 2,5 yıllık bir süre içerisinde tamamlanarak 9 Ağustos 1928 Perşembe saat 18.00’de
açılışı yapılmıştır83. Canonica tarafından hazırlanan taslak Ankara’da Atatürk’e gösterilir.
Atatürk taslağı beğenir. Türk milletinin “var olma” savaşının nasıl olacağını belirtir ve yanında
bulunanlara “Abideler tarih gibidir. Şekilden çok manaları önemlidir.” der. Ata’nın direktifiyle,
Türk milletinin temsilcisi ‘Mehmetçik’ anıtın ruhu olacaktır 84.

81 Elibal, a.g.e.195.
82 Elibal, a.e. s.218, 219, 220, 221.
83 Gezer, a.g.e. s.89.
84 Elibal, a.g.e. s.208.

57
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 67: Pietro Canonica “Taksim Cumhuriyet Anıtı”, 1928, Taksim

Görsel 68: Pietro Canonica “Taksim Cumhuriyet Anıtı”, 1928, Taksim

58
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 69: Pietro Canonica “Taksim Cumhuriyet Anıtı”, 1928, Taksim

Görsel 70: Pietro Canonica “Taksim Cumhuriyet Anıtı”, 1928, Taksim

59
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Canonica anıtın taslağını hazırlarken Türk milletinin Atatürk ile yaptığı savaşlardan
ilham aldığını ve konuyla ilgili tüm fotoğrafları inceleyerek çizimi yaptığını belirtir85. Canonica
eserin taslağını gazetecilere gösterdiği gün anıtın tasvirini şu şekilde yapar:
“Abidede görülen büyük kapının bir tarafı Türkiye’yi milli mücadele esnasında tasvir
etmektedir. Önde Gazi ve arkasında askerler bulunmaktadır. Gazi’nin sağ tarafında ayakları
dibinde duran bir kadın vardır. Bu kadın bir örtüye bürünmüştür. Kucağında çocuğu ile titreyen
bu kadına Gazi (Yağmur yağmasına rağmen niçin örtüyü üzerine almadığını) soruyor. Kadın ise
sükûnetle örtüyü kaldırarak, bombaları gösteriyor ve bunların ıslanmaması için kendisini
yağmur altında bulundurduğunu söylüyor. Kapının öbür tarafında da Cumhuriyet’in ilanı tasvir
edilmektedir.
Burada önde Gazi Cumhurbaşkanı kıyafetiyle, arkada da milli mücadelede kendisine en
çok yardımı dokunmuş kimseler (İsmet İnönü ve Mareşal Fevzi Çakmak) vardır. Kapının iki
tarafında Türkiye’nin iki alayını temsil ve tasvir eden birere asker ile birer bayrak vardır. Üst
kısmının bir tarafında ağlayan, öte tarafında gülen birer Türk çehresi vardır 86.” Canonica’nın üst
kısımda ağlayan ve gülen bir Türk çehresi olarak tasvir ettiği portre Türkiye’nin ilk kadın
heykeltıraşı Sabiha Ziya Bengütaş’ ın portresidir. Hadi Bara ile Sabiha Ziya Bengütaş bir yıl kadar
Canonica’nın asistanlığını yapmış ve Bengütaş model olmuştur. Konu Sabiha Ziya Bengütaş adlı
bölümde ayrıntılarıyla yer almaktadır.
Teknik alt yapının bulunmayışı ve bu alanda heykeltıraşlarımızın henüz yetişmekte
olmasından dolayı ilk anıtlar yabancı heykeltıraşlara yaptırılmıştır. Türk heykeltıraşların anıt
heykel çalışmaya başlamaları ilk defa 29 Ekim 1931 tarihinde “Bursa Atlı Anıtı” ile Nijat Sirel’in
gerçekleştirmesi ve Mahir Tomruk’un ona yardımı ile başlamış 87 ve Sanayi-i Nefise Mektebi’nde
yetişmiş birçok heykeltıraş ard arda anıt gerçekleştirmiştir. Sirel, “Bursa Atlı Anıtı”nın
dökümünü Türkiye’ye davet ettiği Macar dökümcüye yaptırmıştır. Macar dökümcü aynı
zamanda Sirel’in eşi ve ilk kadın heykeltıraşlarımızdan Nermin Faruki’nin çalıştığı (Sirel),
ülkemizde dökülen ilk heykel olan Ali Hadi Bara büstünün bronz dökümünü gerçekleştirmiştir 88.

85 Elibal, a.e. s.206.


86 Elibal, a.e. s. 207.
87 Gezer, a.g.e. s.69.
88 Elibal a.g.e. s.234.

60
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 71: Nijad Sirel “Bursa Atlı Atatürk Anıtı” Bronz Döküm, 1931
(https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/ataturkun-sagliginda-yapilan-heykelleri/ 89)

89 Bursa Atlı Atatürk Anıtı birçok kaynakta Nijad Sirel’in Mahir Tomruğun katkıları ile yapıldığı
belirtilmekte, fakat görselini alıntıladığım internet kaynağında ek olarak yapımında Kenan Yontuç’un da
adı bulunmaktadır. Verilen bilginin hata oranının olduğu düşünülmektedir. Çünkü Hüseyin Gezer,
“Cumhuriyet Dönemi Türk Heykeli” adlı kitabında Sirel ile birlikte çalıştığından söz etmiş ve “Bursa Atlı
Atatürk Anıtı” bilgisinin yanına Mahir Tomruk’la birlikte bilgisini not düşmüştür.

61
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 72: Pietro Canonica, “Etnografya Anıtı”, 4 Kasım 1927, Ankara

Görsel 73: Pietro Canonica, “Kurtuluş Savaşı”, 1927, Ankara

62
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 74: Pietro Canonica, “Güneşin Doğuşu”, 1927, Ankara

Pietro Canonica’ya yaptırılan bir başka anıt Ankara Etnografya Müzesi önünde bulunan
Atlı Atatürk Anıtıdır. Yürümekte olan at üzerinde askeri kıyafetiyle yer alan Atatürk, batı yönüne
bakmaktadır. Anıtın kaidesinde yer alan rölyefler Kurtuluş Savaşı’nı ve Cumhuriyet’i halka
anlatmak amacıyla çalışılmıştır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk projesi olan Karadeniz vapuru 1926 yılında Türkiye’nin
çağdaş yüzünün Avrupa’ya tanıtılmasında yer almış, dünyada bir ilk gerçekleşmiştir. Yılmaz
Özdil Mustafa Kemal adlı kitabında konuyu ayrıntıları ile anlatmıştır. “Dünyanın bize gelmesini
beklemeyelim biz gidelim” vizyonuyla yola çıkılmış, camekânlar içinde, Anadolu Medeniyetleri
Müzesi'nden seçilmiş antik eserlerden, Hereke halılarına, Kütahya çinilerine, Hacıbekir
lokumlarından Edirne sabunlarına kadar, nakışlar, çeşmibülbüller, bakır tepsiler, tütün, yün,
deri, koza, fındık, incir, üzüm, haşhaş, tamamı Türk malı ürünlerden oluşan sergi ve180 yolcusu,
105 mürettebatı 86 günlük bir yolculuğa çıkılmıştır. Yolcuları Türkiye’nin aydınlarıdır. Celal Esat
Arseven, Kemalettin Kamu, Vâlâ Nureddin, Mahmut Baler, ilk kadın heykeltıraşlarımızdan
Nermin Faruki, ilk kadın gazetecilerimizden Bedia Celal, ilk kadın milletvekillerimizden Mebrure
Gönenç, ses sanatçılarımız, tiyatro sanatçılarımız ve diğerleri limanlarda gemiye binen yabancı
konukları ağırlama görevini üstlenirler. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, İstiklal Marşı'nın
bestecisi Zeki Üngör yönetiminde 47 sanatçısıyla gemide bulunurlar. Her yanaşılan limanda o
ülkenin milli marşını çalınıp, konserler verilir. Sergi salonları, Sanayi-i Nefise Mektebi
öğrencilerinin yaptığı heykel, resim ve biblolarla süslenmiştir. İbrahim Çallı gibi bazı
ressamlarımızın tabloları da sergilenir 90.
1927 yılında Ankara Etnografya Müzesi ve ardından bugünkü Anadolu Medeniyetleri
Müze’si açılarak kültür mirasımız olan Anadolu uygarlıklarının bir an önce araştırılması ve

90 Yılmaz Özdil, Mustafa Kemal, İstanbul 2019, s.436, 437, 438, 439.

63
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

tanıtılması amacıyla, arkeolojik çalışmalar özendirilmiştir. Bundan dolayı yabancı bilim


adamlarının elindeki arkeolojik kazı çalışmalarının Türk bilim insanları tarafından yapılması
amacıyla yurt dışına öğrenci gönderilir. Atatürk Konya gezisinden sonra bu konuyu İsmet
İnönü’ye gönderdiği yazıda belirtir: “İstanbul'dan başka Bursa, Antalya ve Konya'da mevcut
müzeleri gördüm... Bunlardaki eserler... kısmen ecnebi mütehassıslar tarafından tasnif
edilmektedir. Ancak memleketimizin her tarafında emsalsiz defineler yatmakta olan kadim
medeniyet eserlerinin 'ilerde tarafımızdan' meydana çıkarılması... ve geçen sürelerin ihmal
yüzünden pek harap hale gelmiş abidelerin muhafazası için müze müdürlüklerine ve arkeoloji
mütehassıslarına kati lüzum vardır. Bunun için maarifçe harice tahsile gönderilecek talebeden
bir kısmının bu şubeye tahsisin muvafık olacağı fikrindeyim 91”.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla Ankara'da bulunan şimdiki Gazi Üniversitesi
Gazi Eğitim Enstitü’sü olarak 1926 yılında öğretmen açığını gidermek için kurulmuş, Resim-İş
Bölümü yetiştirdiği çok sayıdaki sanatçıyla ikinci bir resim eğitimi kurumu görevi yapmıştır.
Gazi Eğitim Enstitüsü’nde heykel eğitimi, 1932’de resim-iş eğitimi bölümü ile aynı
dönemde modelaj isimli dersle başlar. Çağdaş anlamda heykel eğitimi ve sanatı, Enstitü’nün isim
değiştirip dört yıllık programlı Gazi Eğitim Fakültesi olması ve 1986’da Burhan Alkar’ın da
eğitim kadrosuna heykeltıraş olarak katılmasıyla başlamıştır92.
15 Temmuz 1929 yılında Türk resim sanatının tarihsel süreci içinde kurulan ikinci
dernek ve aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’ndeki ilk sanatçı derneği olan “Müstakil Ressamlar
ve Heykeltıraşlar Birliği” resmen kurulur. Milli sanatın çağdaş seviyeye çıkarılmasında gönül ve
el birliği yapmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin henüz kuruluşunun ilk yılında Avrupa’da
öğrenim olanağı sağlanan öğrenciler, Türkiye Cumhuriyet’ine olan borçlarını ödemek amacı ve
içten gelen bir coşku ile sanat kültürünü yükseltmeye çabalamışlar, yurdun her köşesinde
sergiler açmış, Türk resim sanatını tanıtan konferanslar vermişlerdir 93.
Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği etkinliklerini sürdürürken kongre kararı ile
aralarından ayrılan Nurullah Berk ve Elif Naci; Abidin Dino, Zühtü Müridoğlu, Zeki Faik İzer,
Cemal Tollu (5 ressam, 1 heykeltıraş), 1933 yılının Eylül ayında “d grubu”nu oluştururlar.
Müstakillerin girişimiyle 09.06. 1937 tarihinde I. ve 02.06. 1938 tarihinde ise II. Birleşik Resim
Sergisi’nde iki grubun eserlerinin bir arada sergilendiği görülmektedir 94. Müstakiller, Anadolu
illerinin de dâhil olduğu 28 sergi etkinliği; “d grubu” ise biri Anadolu’da olmak üzere 15 sergi
düzenlemişlerdir 95.

91 Renda, a.g.e. s.142


92Ümit Niyazi Özcan, “Heykeltıraş Burhan Alkar” Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi
Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2009. s.30.
93 Kıymet Giray, Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara 1988, s.30.
94 Giray, a.g.e. s.299.
95 Giray, a.e. s.300.

64
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Atatürk 10 Eylül 1929 tarihinde Topkapı Sarayı’na giderek Mecidiye Köşkü’nün


arkasında kapalı bölümde saklanan padişah tablolarını inceler. Sarayın müdürü Tahsin Bey
Atatürk’e, Maarif Vekâleti’nin bu tabloların halka gösterilmesini yasakladığını ve bu yasaklamaya
dair bir suretini de Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bildirdiğini anlatır. Resimleri tek tek inceleyen
ve Fatih portresine uzun süre bakan Gazi Mustafa Kemal Atatürk verilen bilgileri dinleyerek
Tahsin Bey’e “Verdiğiniz bilgilere çok teşekkür ederim, ancak çalışmalarınızı kısa zamanda
tamamlayarak bu resimleri sergileyip halka açmalısınız” diye buyurur. Fakat uygun bina ve
salon bulunmadığı için verilen emir Kasım 1938 yılında yerine getirilmiş, Ulu Önder Atatürk bu
galeriyi görememiştir. Atatürk, 1934 yılında Topkapı Sarayı’nda deri üzerine yapılmış haritaları
görüp incelerken Piri Reis’in Amerika Haritası üzerinde durarak dolapta kalmasının kimseye
yarar sağlamayacağını belirtir. Gerekli incelemeler ve açıklamalar yapıldıktan sonra bütün
dünyaya özellikle Amerika’ya dağıtılmasını bildirmiştir 96.
Tarih ve kültür mirası araştırmalarına önem vererek Cumhuriyet’in ilk yıllarında Milli
Eğitim Bakanlığı’na bağlı Eski Eserler Müzesi oluşturulmuş ve birkaç sene içerisinde ülkenin
birçok yerinde müzeler kurulmuştur. 15 Nisan 1931'de, Türk Tarihi Tetkik Heyeti, sonraki
adıyla Türk Tarih Kurumu'nun kurulması; tarih ve arkeoloji alanındaki çalışmaları hızlandırmış
ve bu alanlardaki yayınların uluslararası kuruluşlarca tanınmasını sağlamıştır. 1931 ve 1932
yıllarında yapılan tarih kongreleri ile tarih araştırmaları hızlanmış, dünyaya duyurulması
amaçlanmıştır. 1932 yılında yapılan kongrede tarihi eserlerden oluşan bir sergi
düzenlenmiştir 97. 20 Eylül 1937 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde (Mimar Sinan
Üniversitesi) “50 Yılın Türk Sanatı” adlı sergi açılmış, hemen ardından Atatürk tarafından
Akademiye tahsis edilen Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi’nde Türkiye’nin ilk plastik sanatlar
müzesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin açılışını yapmıştır.
Her alanda olduğu gibi müzik alanında da yapılan çağdaş yenilikler müzik ve sahne
sanatlarında da kalıcı değişimler gerçekleştirmiştir. Mustafa Kemal Atatürk tek sesli klâsik Türk
müziğini daha çok başka kültürlerin etkisinde gelişmiş, ifade gücü sınırlı bir müzik türü olarak
görmüş ve ulusal müziğin çağdaşlaşmasını istemiştir. Halk ezgilerimiz ve Türk halk müziğimiz
Batı’nın çok sesli müzik teknikleriyle geliştirildiği takdirde evrensel değerlere ulaşabileceği ve
daha kapsamlı bir Türk müziği oluşturulabileceği savunulmuştur. Bu nedenle Batı müziği
beğenisini geliştirmek ve Batı müziği eğitimi görmüş müzisyenler yetiştirmek gerekmektedir.
Osmanlı döneminde, Batı müziği saraya girmiş ve saraya bağlı bir Muzika-i Humayun orkestrası
kurulmuş ve bu orkestra, 1924 yılında Riyaset-i Cumhur Musiki Heyeti adıyla
Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmıştır. Müzik öğretmeni yetiştirmek amacıyla, bir de Musiki
Muallim Mektebi açılarak Necil Kazım Akses, Ferit Alnar, Cevat Memduh Altar, Adnan Saygun

96 Aslanapa, a.g.e. s.746, 747.


97 Renda, a.g.e. s,143.

65
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

gibi müzisyenler, Avrupa'ya gönderilir. Osmanlı döneminde İstanbul'da Darülelhan adıyla eğitim
yapan müzik okulu, 1924 yılında doğu ve batı müziği eğitimi veren bir konservatuvara
dönüştürülür. Bu konservatuvar, 1926-1929 yılları arasında, Anadolu'dan halk ezgileri
toplayarak, adeta bir müzik seferberliği yaratmış, 1932 yılında kurulan Halkevleri bu görevi
devralmıştır 98.
Türk musikisinin önemine de değinen Gazi Mustafa Kemal, görüşlerini şu şekilde dile
getirir: “Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim.
Bu, yapılmaktadır. Ancak bunda en çabuk en önde götürülmesi gerekli olan Türk musikisidir. Bir
ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir. Bugün
dinletmeğe yeltenilen musiki yüz ağartacak değerde olmaktan uzaktır. Bunu açıkça bilmeliyiz.
Ulusal; ince duyguları, düşünceleri anlatan; yüksek deyişleri, söyleyişleri toplamak, onları bir
gün önce, genel son musiki kurallarına göre işlemek gerektir. Ancak; bu güzeyde, Türk ulusal
musikisi yükselebilir, evrensel musikide yerini alabilir.
Kültür İşleri Bakanlığı’nın buna değerince özen vermesini, kamunun da bunda ona
yardımcı olmasını dilerim” 99.

Görsel 75: Mustafa Kemal Atatürk ve Manevi Kızı Ülkü Adatepe, İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde, 1937,
(https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/4/44/Atat%C3%BCrk%2C_Resim_ve_Heykel_M%C3
%BCzesi%27nde.JPG)

98 Renda, a.e. s. 143.


99 Dördüncü Dönem Dördüncü Toplanma Yılını Açarken (1 Kasım 1934) Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-
III

66
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

1932 yılından sonra, Anadolu köylerine kadar uzanan, sanat eğitimi veren ve sanat
etkinliği yaratan halkevleri ve halk odaları Cumhuriyet dönemindeki kültür politikasının en
verimli araçları olmuştur. Bu dönemde halkçılık ilkesinden yola çıkarak, kültürel ve sanatsal
etkinlikler düzenleyerek sanat halkın içine taşınmış, halka sanatı özendiren bir ortam
yaratılmıştır. İşte, özellikle Cumhuriyetin ilk on yılında yayılan kültür politikası hızla ürün
vermiş, toplumda bir sanat beğenisi gelişmiş ve sanatçının politik amaç gütmeden yeniliklere
özenmesi sanatı yaratıcı bir evreye sokmuştur 100. Öncü kadın heykeltıraşlarımızdan Saime
Rezzan Ramiz uzun bir süre Kadıköy Halkevi’nde gönüllü eğitmenlik yapmış ve sergilere
katılmıştır.
1933 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin onuncu yıl dönümü ile başlayan İnkılap sergileri
hamasi olduğu gerekçesiyle, 1936 yılında sona ermiştir. 1936 yılında Akademi Salonları’nda
düzenlenen Yarım Asırlık Türk Resmi ve Heykeli Sergisi, 1935-37 yılları arasında Moskova,
Bükreş, Atina ve Belgrad’da açılan Türk Resmi Sergileri, 1938-43 yılları arasında düzenlenen
yurt gezileri ve sergileri düzenlenmiştir 101.
1934 yılında tiyatro, bale opera ve tüm müzik dallarında eğitim verecek bir
konservatuarın Ankara'da açılması için Ankara'da bir müzik kongresinde karar alınmıştır.
1935'te Bela Bartok, Paul Hindemith ve Carl Ebert gibi ünlü isimler, Ankara'ya çağrılmış ve
Devlet Konservatuarı, 1940 yılında tüm müzik dalları, tiyatro, opera ve balesiyle hizmete
girmiştir. Opera özellikle özendirilmiş, ilk ulusal opera denemesi, İran Şahı’nın Atatürk ziyareti
nedeniyle 1934 yılında yapılmıştır. Adnan Saygun'un bestelediği “Özsoy (Feridun)”, Halkevinde
sahneye konulmuştur. Aynı yıl, bir ulusal opera gecesi düzenlenmiş; Necil Kazım'ın “Bayönder”
ve Adnan Saygun'un “Taşbebek” adlı operalarından bölümler sahneye konması, Türk operasının
gelecekteki atılımlarının bir müjdecisi olmuştur102.
Atatürk bu konu ile ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin beşinci dönem ikinci toplanma
yılını açarken milletvekillerine şöyle seslenir 103.
“Güzel sanatlara da alâkanızı yeniden canlandırmak isterim. Ankara‘da bir
konservatuvar ve bir temsil akademisi kurulmakta olmasını zikretmek, benim için bir hazdır.
Güzel sanatların her şubesi için, kamutayın göstereceği alâka ve emek, milletin insanî ve
medeni hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok tesirlidir.
Başlarında kıymetli Maarif Vekilimiz bulunan Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil
Kurumu‘nun, her gün yeni hakikat ufukları açan, ciddî ve devamlı mesaisini takdirle yâdetmek
isterim. Bu iki ulusal kurumun, tarihimizin ve dilimizin, karanlıklar içinde unutulmuş

100 Renda, a.e s.143.


101 Burcu Pelvanoğlu-Neslihan Uçar, Hoca Ressamlar Ressam Hocalar Sanayi-i Nefise’den MSGSÜ’ye
Akademi Resim Hocaları Sergisi, Birinci Baskı, İstanbul 2010,s.42.
102 Renda, a.g.e. s.144
103 Beşinci dönem İkinci Toplanma Yılını Açarken (1 Kasım 1936) Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III

67
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

derinliklerini, dünya kültüründeki analıklarını, reddolunamaz ilmî belgelerle ortaya koydukça,


yalnız Türk milleti için değil ve fakat bütün ilim âlemi için, dikkat ve intibahı çeken, kutsal bir
vazife yapmakta olduklarını emniyetle söyleyebilirim. Tarih Kurumu‘nun Alacahöyük‘te yaptığı
kazılar neticesinde, meydana çıkardığı, beş bin beş yüz senelik maddi Türk tarih belgeleri, cihan
kültür tarihini yeni baştan tetkik ve tamik ettirecek mahiyettedir. Birçok Avrupalı âlimlerin
iştirakiyle toplanan, son Dil Kurultayı‘nın ışıklı neticelerini bizzat görmüş olmakla çok
mutluyum. Bu ulusal kurumların az zaman içinde, ulusal akademiler halini almasını temenni
ederim. Bunun için, çalışkan tarih ve dil âlimlerimizin, dünya ilim âlemince tanınacak, orijinal
eserlerini görmekle bahtiyar olmamızı dilerim.”
1935 yılında Güzel Sanatlar Akademisi Müdürü Namık İsmail’in vefatı üzerine Gazi
Mustafa Kemal Atatürk’ün silah arkadaşı Mareşal Fevzi Çakmak’ın damadı sanat tarihçi Burhan
Toprak müdürlüğe getirilmiştir. Onun zamanında heykel ve tezyini sanatların yüksek bölümleri
kurulmuş, akademiye yeni değerli yabancı hocalar getirilmiştir. 1936-1937 reformu sırasında
önce mimarlık daha sonra resim bölümü şefliğine Fransız Léopold Lévy, 01.02.1937'den
16.11.1949’a kadar; Heykel Bölümü şefliğine Rudolf Belling 7.1.1937 tarihinden 31.07.1954'e
kadar, akademide görev yapmışlardır. Léopold Lévy, Türkiye'de bulunduğu müddet sürecinde
560 tane resim yaparak çokça eserler bırakmış, samimi, araştırmacı, iyi bir gözlemci olan ressam
15 Haziran 1966 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ndeki röportajında şunları söylemiştir104.
“Modern sanat cereyanları bakımından Türkiye çok enteresan. 1937'de memleketinize
geldiğim zaman Avrupa mücerret resim çalkantısı içindeydi. Bir de ne göreyim? Mücerret
sanatın hakikisi burada. O zaman “hakiki mücerret sanat Türkiye'dedir” dedim. Şimdi de
Amerika'da doğan ve yeryüzünde çok bahsedilen “Pop Art”ın hakikisi Türkiye'de diyorum.
Amerika'daki “Pop Art” zihnîdir, züppelik mahsulüdür. Memleketinizdeki Pop Art’ın kaynağı ise
hayranlıktır.” İki bölüm de eski yıllardan farklı bir çalışma düzeni içine girmişti. Bu düzenli
çalışma temposu, kısa zamanda her iki bölümde de öğretim ve eğitim kalitesinin yükselmesi
sonucunu vermiştir 105.
İlk defa 1939 yılında Ankara Sergi Evi’nde açılan Devlet Resim ve Heykel Sergisi, ilk
yıllarda Maarif Vekâleti (Milli Eğitim Bakanlığı) tarafından düzenlenmiş, sonraki yıllarda Kültür
Bakanlığı tarafından yönetilmiştir. 1933 yılında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleri
doğrultusunda kurulan Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü sanatın her alanında sanatçılarımızın
üretim ve paylaşım süreçlerini desteklemiştir. 1939 yılında resim ve heykel dalında her yıl

104 Mustafa. Cezar, Kuruluşundan Bugüne Akademi. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi(1883-1973) ,
İstanbul 1973.
105 Cezar, a.g.e.

68
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

düzenlenen sergilere, 1989 yılından yani 50. Devlet Resim ve Heykel Sergisinden itibaren
“özgün baskı” ve “seramik” dalları da eklenmiştir 106.
Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte her alanda olduğu gibi kültür ve sanat alanında da
oluşturulan reform hareketleri çok kısa bir süre içerisinde köklü değişimlere uğramıştır. Yokluk
içinde harap ve bitap bir milleti uyandırarak kurtuluş savaşının anısı ve Cumhuriyet rejiminin
getirdikleri yurdun her köşesinde düzenlenen toplantılar, sergiler, yapılan reformlar, açılan
eğitim kurumları aracılığıyla dile getirilmiş, sanatın iyileştirici gücü hemen her alanda kendini
göstermiştir.

106Kültürve Turizm Bakanlığı / Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü; 70. Yıl Anısına 1939-2010 Devlet Resim
ve Heykel Sergisi Kataloğu (2 Cilt), Ankara 2010.

69
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

4. SANAYİ-İ NEFİSE MEKTEBİ

Batılılaşma adı altında yapılan reformlarla açılan pek çok modern kurumlar arasında
güzel sanatlar alanında yol kat edilerek, Avrupa’dan ünlü mimar ve ressamlar davet edilip
görevlendirilmiş, Avrupa başkentlerine askeri okullardan mezun ressamlar gönderilmiştir.
Avrupa’ya gönderilen ressamlar arasında Abdülmecit’in himaye ederek Avrupa’ya gönderdiği ve
Batı üslubu ile çalışan ilk Osmanlı ressamlarından Süleyman Seyyid ve Şeker Ahmet Paşa’da
bulunmaktadır 107.
Abdülaziz döneminde sanat alanında yapılan çalışmalar, Sultan II. Abdülhamit (Eylül
1842-10 Şubat 1918) zamanında artarak devam etmiş ve sanatkâr yetiştirilmesi hususunda
yüksekokul düzeyinde bir eğitim kurumunun açılması için çaba harcanmıştır108.
1877 yılında resmi akademi kurulmak üzere çalışmalar başlatılır. Resim ve mimarlık
dallarında öğretim vermesi düşünülen okula Guillemet hem müdürlük hem de resim
öğretmenliği yapacak, mimarlık bölümüne de Çıngırya adında bir mimar fahri öğretmenlik
edecektir. Padişahın 19 Ekim 1877 yılında onaylamasıyla öğrenci kaydına başlandı. Fakat
Osmanlı-Rus savaşının başlaması ve bu savaş zamanında Guillemet’in İstanbul’da bulunan
göçmenlere yardım ederken tifoya yakalanıp ölmesi, planlanan akademinin açılmasını beş buçuk
yıl gecikmiştir 109.
1881 yılında güzel sanatlar ve özellikle mimarlık alanında geniş kapsamlı öğretim
vermek üzere Sanayi-i Hasene ve Fünun-ı Aliye Mektebi adlı okulların açılması için çalışmalar
yapılmıştır. Ancak ders programı ve yönetmeliğinin küçük bir kitleye hitap etmesi ya da siyasi ve
ekonomik güçlükler ile bazı fikir ayrılıklarının ortaya çıkması nedeniyle, işler duruma
gelememiştir 110.
Cezar’a göre ülkede bir akademinin kurulması bu konuda en bilgili, en yetenekli insanı
beklemektedir. Bu kişi de Paris’te hukuk ve resim eğitimi almış olan Osman Hamdi Bey’dir (30
Aralık 1842-24 Şubat 1910) 111.

107 Fatma Ürekli, “Güzel Sanatlar Eğitiminde Osmanlı Hanımlarına Açılan Bir Pencere, İnas Sanayi-i Nefise
Mektebi”, Tarih ve Toplum Dergisi, Sayı 231, İstanbul 2003, s. 50.
108 Ürekli, a.g.m. s. 50
109 Mustafa Cezar, “Güzel Sanatlar Akademisi’nden 100. Yılda Mimar Sinan Üniversitesi’ne”. İstanbul 1983,

s.7
110 Ürekli, a.m. s. 50
111 Cezar, a.g.e.

70
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 76: Osmanlı Dönemi Sanayi Nefise Mektebi, (İstanbul Atatürk Kitaplığı)

Osman Hamdi, sadrazamlığa kadar yükselmiş, bilgili, aydın ve Batılılaşma bilinci ile
yetişmiş Edhem Paşa’nın en büyük oğludur. Sakız Adalı, Rum kökenli Edhem Paşa, zaman içinde
ülkenin kaderine etki edecek ve üst yönetim görevlerine gelmesini sağlayacak yetişme
koşullarına sahip olmuştur. Küçük yaşta gönderildiği Paris’te maden okulunu bitirerek ülkesine
maden mühendisi olarak dönmüş, bu alanda ve yetenekleriyle bağdaşan Dışişleri Bakanlığı’na,
Berlin ve Viyana elçiliklerine ve 1877 yılında sadrazamlığa kadar yükselmiştir. Osman Hamdi
babasının yetişme koşullarının kendisine sağladığı ortam içinde eğitim alarak 15 yaşındayken
Paris’e gitme imkânına sahip olmuştur. Paris’e hukuk eğitimi için gönderilmişse de resim
sanatına düşkünlüğü baskın gelmiş ve 12 yıl boyunca Boulanger ve Gerome atölyelerinde
öğrenim görmüştür. Sultan Abdülaziz’in Paris’i ziyareti sırasında açılan Uluslararası Paris
Sergisi’ndeki Osmanlı pavyonunun düzenlenmesinde Osman Hamdi’nin katkıda bulunması
dolayısıyla Sultanla tanıştırılması, onun daha öğrencilik yıllarında ülkenin kültürel ve sanatsal
gelişiminde önemli adımlar atacak bir yetenek olduğunu kanıtlama fırsatını elde ettiğini
göstermiştir 112. Fakat onun çalışkan, girişimci ve atılımcı kişiliği ve sanatçı kimliği, ona ülkenin
çeşitli alanlarında faydalı olma fırsatı vermiştir. Resim sanatı için gerekli olan figürün önemine
dikkat çeken ilk ressam olarak Sanayi-i Nefise Mektebi’nin en önemli amaçlarından biri figür
resmi olmuş; peyzaj resimlerini atölye içinde gerçekleştiren sanatçıların aksine, modelden
çalışmayı gerektiren bir atölye disiplinini tercih etmiştir113.

112 Adnan Coker, “Osman Hamdi ve Sanayi-i Nefise Mektebi, Toplu Sergiler 8”, İstanbul 1983, s.6
113 Coker, a.g.e.

71
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 77: Osmanlı Dönemi Sanayi Nefise Mektebi, (İstanbul Atatürk Kitaplığı)

Görsel 78: Osman Hamdi, “Kaplumbağa Terbiyecisi”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 221.5 x 120 cm 1906,
(Pera Müzesi)

72
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 79: Osman Hamdi, “İki Müzisyen Kız”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 1880, (Pera Müzesi)

Osman Hamdi Bey, 4 Eylül 1881 yılında İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürlüğüne, 1 Ocak
1882 yılında ise Sanayi-i Nefise Mektebi Müdürlüğü’ne tayin edilir 114. Ressam, müzeci, Osman
Hamdi Bey birçok kimliği yanında, yapmış olduğu arkeolojik çalışmalardan Sayda kazısı ile
İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne çok değerli Lahitler kazandırmıştır.
Müze ve Sanayi-i Nefise Mektebi müdürlerinin aynı kişi olmasından kaynaklı,
yönetimlerinin kolay bir şekilde yürütülebilmesi için, her iki kurumun birbirlerine yakın olması
gerektiği düşünülmüş olmalı ki müzenin hemen karşısına akdeminin beş derslik ve atölyeden
ibaret binası inşa edilmiş ve1882 yılı Eylül ayında tamamlanmıştır 115.

114 Cezar, a.g.e. s.7


115 Cezar, a.e.s.7-9.

73
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 80: Sanayi-i Nefise Mektebi İçin Yaptırılan ve 1883-1916 Yılları Arasında Kullanılan İlk Akademi
Binası 116

Görsel 81: Sanayi-i Nefise Mektebi İçin Yaptırılan ve 1883-1916 Yılları Arasında Kullanılan İlk Akademi
Binasının Farklı Açıdan Görüntüsü 117

116 İstanbul Arkeoloji Müzeleri Arşivi akt. Cezar, a.e.1983


117 İstanbul Arkeoloji Müzeleri Arşivi akt. Cezar, ae.1983

74
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sait Paşa’nın sadrazamlığı döneminde 118 kütüphanesi için Fransa’dan kitaplar sipariş
edilen Sanayi-i Nefise Mektebi resim, oymacılık, mimarlık ve hakkaklık (gravür) bölümleriyle, 2
Mart 1883 yılında açılmış ve 20 öğrenci ile öğretime başlamıştır 119.
Akademinin öğretim kadrosu şöyledir:
Müze ve Sanayi-i Nefise Mektebi Müdürü: Osman Hamdi Bey
Dâhili Müdürü ve Heykel Öğretmeni: Yervant Osgan (Oskan) Efendi (1855 İstanbul -1914
İstanbul)
Fenn-i Mimari Öğretmeni: Alexandre Vallauri
(1882 yapılan Sanayi-i Nefise Mektebi’nin Mimarı)
Yağlı Boya Resim Öğretmeni: Salvator Valeri (1856 İtalya-1946 İtalya),
Kara Kalem Resim Öğretmeni; Warnia-Zarzecki (1850 Fransa-Öl..?)
Tarih Öğretmeni Aristoklis Efendi,
Ulum-u Riyaziye (Matematik) Öğretmeni: Kaymakam Hasan Fuat Bey,
Teşrih (Anatomi) Öğretmeni: Kolağası Yusuf Rami Efendidir 120.
Mimari Fenn-i Yardımcı Öğretmeni: Phılıppe Bello (1831 Venedik-1911Yeşilköy- İstanbul)
Başlangıç Sınıfları Karakalem Resim Öğretmeni (1902 den Sonra):
Ömer Adil (1868 İstanbul- 1928 İstanbul) dir 121.

Görsel 82: Sanayi-i Nefise Mektebi’nin İlk Öğretim Kadrosu. Sağdan Sola: Valeri, Valluari, Osman Hamdi
Bey, Oskan Efendi, Warnia, (Mustafa Cezar’dan)

118 Coker a.g.e., s. 10


119 Cezar, a.g.e. s.11
120 Cezar, a. e. s.11
121 Coker a.g.e. s.21

75
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Resmi adı “Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane” olan yüksekokulun adı genellikle “Sanayi-i
Nefise Mekteb-i Alisi” şeklinde anılmakta idi. O dönemlerde yüksekokula gitmeleri pek mümkün
olmayan kızlara öngörülen öğretim ilkokul seviyesinde idi ve “Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane”
erkek okulu olarak kurulmuştu. Okula alınacak öğrenciler için Hamdi Bey’in müdürlüğü
döneminde on yedi yaşından küçük, 25 yaşından büyük olmamaları, yedi yıllık İdadi Mektebi
mezunu olmaları ya da bir kurul karşısında sınava girmeleri gibi koşullar getirilmiştir.
Akademinin herhangi bir bölümüne girecek öğrencinin, bir yıllık hazırlık sınıfına devam ederek
bu sınıfın derslerini alması gerekirdi. Hazırlık sınıfından sonra Resim bölümünde beş yıl,
Mimarlık ve Heykel bölümlerinde dörder yıl, hakkaklık bölümünde ise üç yıl öğretim
verilmekteydi. Osman Hamdi Bey’in 24 Şubat 1910 yılında ölümü üzerine, 1892 yılından itibaren
müze müdür muavinliği yapan kardeşi, bilim insanı Halil Ethem Bey Sanayi-i Nefise Mektebi ve
müze müdürlüğüne atanır 122.

Görsel 83: Osmanlı Dönemi Sanayi Nefise Mektebi, (İstanbul Atatürk Kitaplığı)

122 Cezar, a.g.e. s.12,13.

76
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 84: Osmanlı Dönemi Sanayi Nefise Mektebi, (İstanbul Atatürk Kitaplığı)

Yükseköğrenim hakkı olmayan kızlar için 1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilanıyla
yükseköğrenim görmeleri yolunda fikirler gelişmektedir. 123
28 Mayıs 1913 yılında Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-i Nisvan Cemiyeti kurulur. Kadın-erkek
eşitsizliğine, eğitimsizliğe, hukuksuzluğa karşı çalışmalar yapan cemiyetin üyelerinden Belkıs
Şevket’in bir pilot ile uçması, Bedia Osman Hanım’ın İstanbul Telefon İdaresi’ne girmesi büyük
yankı uyandırır. Emine Semiye Hanım Osmanlı Demokrat Fırkasına, Prenses Emine ise Esasiye-i
Osmaniye Fırkası’na girerek siyaset alanında çalışmalar yapmışlardır. Böylelikle kadınları
toplumun pek çok kesiminde görmek mümkün olmuştur 124.

123Ürekli, a.g.e. s.51.


124Hacer Banu Paşalıoğlu Konyar, “İnas Sanayi-i Nefise Mektebi”. Toplumsal Tarih Dergisi, İstanbul 2002,
s.42

77
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

5. İNAS SANAYİ-İ NEFİSE MEKTEBİ

Topluma karışmaları engellenerek verilen görevleri yerine getirmesi beklenen, eğitim ve


öğretimden mahrum bırakılan kadının Osmanlı İmparatorluğu döneminde adı yoktur. Eğitim
hakkı olan ve eğitim alan erkeklerin yanında itaatkâr kadın, evinde çocuk yetiştirmelidir. Eğitim
almamış bir anneden nasıl bir nesil yetiştirmesi beklenir ki? Aykırı durumlar vardır, öncü
kadınlarımız gibi, fakat önemli olan genel durumdur. Asıl olması gereken kadın, erkek ayrımı
yapılmaksızın ilim, irfan verilmesidir. Kadın yine de boş durmamıştır. Köylerde ve kentlerde
kadın; dantel, nakış işleri, kilim ve halı dokuyarak aile bütçesine hem katkı sağlamış, hem de boş
zamanlarını değerlendirmiştir.
Tanzimat Fermanı(1839) ile Batılılaşma adına yapılan reformlar, ardından I. Meşrutiyet
(1876) ve II. Meşrutiyet’in (1908) ilanı ile kısmen de olsa tanınan haklar, kadına toplumda söz
sahibi olma imkânı vermeye başlamıştır.
1842 yılında Tıbbiye’de ebelik dersleri verilmeye başlanmış, 1858 yılında Kız Rüştiyeleri,
1864 yılında Kız Sanat Okulu ve 1870 yılında Kız Öğretmen Okulu açılmıştır. Avrupa ile
ilişkilerin kuvvetli olmaya başlamasından dolayı insan ve kadın haklarına dair gelişmeler
İstanbul’da duyulmaya başlamıştır. II. Meşrutiyet döneminde kadınlar tarafından çıkarılan
dergilerin artması ve derneklerin çoğalmasında, yapılan reformların etkisi yüksektir.
Meşrutiyet’in getirdiği reformlar sayesinde kadın gazete ve dergi sayıları artmış, müdür veya
başyazar olarak görev almışlardır. Moda haberleri dışında, kadın hakları ve Avrupa’da yapılan
feminist haberler verilerek, kadına karşı yapılan tutum eleştirilmiştir. Bu dönemde yayımlanan
22 gazete ve derginin tümü, Osmanlı kadınının eğitim haklarına sahip çıkması ve bilinçlenmesi
konusunda yapılması gerekenleri başarıyla ifade etmiş ve kadınların sosyalleşmesini
hızlandırmıştır 125.
Devlet ve özel kız liselerinde resim dersleri için bayan öğretmenlere ihtiyaç
duyulmaktadır 126. Sanayi-i Nefise Mektebi eğitim vermeye başlayalı 31 yıl olmuş ve bu okuldan
birçok sanatçı yetişmiştir. Dönemin sanatçıları Osmanlı Ressamlar Cemiyeti çatısı altında
birleşerek düzenli olarak yapılan Galatasaray Sergileri ile halka açılmaya başlamışlardır.
Genellikle Levantenlerin ve yabancı kadınların resimleri sergilenmekte ve beğenilmektedir.
Aralarında Vildan Gezer, Naciye Tahsin Güneş, Müfide Kadri ve Celile Hikmet gibi Türk kadın
ressamlar da bulunmaktadır. Bu ressamlar arasında sanatçılığının yanı sıra farklı bir kişiliğe
sahip, sosyal girişimleriyle ön plana çıkan Mihri Müşfik Hanım, Osmanlı saray ressamı
Zonaro’dan dersler almıştır 127.

125 Hacer Banu Paşalıoğlu Konyar, “İnas Sanayi-i Nefise Mektebi”. Toplumsal Tarih, İstanbul 2002, s.41
126 Ürekli, a.g.e., s.51.
127 Paşalıoğlu, a.g.m. s. 42

78
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

5.1. İnas Sanayi-i Nefise Mektebi Kuruluşunda Önemli Bir Kişilik: Mihri Müşfik Hanım

Aydın, aristokrat bir sınıfa ait, batı kültürüyle yetişmiş güçlü bir karaktere sahip Mihri
Müşfik, Türkiye’nin ilk kadın ressamıdır. Sanatçı, köklü, gelenekçi bir toplumda kadının var
olabilmesi, erkeklerle eşit eğitim alması için yoğun bir çaba sarf etmiştir. Yaşadığı çağın
kadınlarından farklı, özgür, öncü ve cesur kadınlarımızdan olan Mihri Müşfik, sanatçı ve eğitmen
kimliğiyle, çağdaş Türk resim sanatında ayrı bir yere sahiptir. Kadının var olabilmesinin çok güç
olduğu bir devirde verdiği mücadele uğruna aristokrat hayatı bırakmış, kimsesizler yurdunda
kimsesizler mezarlığında yaşama veda etmiştir. “Sanat ayıp tanımaz” ilkesini, Mihri Hanım yurt
dışında öğrenmiştir. Ressam, Batı resim sanatının kabullerine bağlı kalarak öğrencilerine de bu
doğrultuda uygulamalar yaptırır 128.
26 Şubat 1886 tarihinde daha sonraları Osmanlı İmparatorluğu’nda yenilenen kadın
kimliğinin simgelerinden birine dönüşecek olan ilk Türk kadın ressamlarımızdan Mihri Müşfik
Hanım İstanbul’da dünyaya gelir. Askeri Tıbbiyenin önemli hocalarından Çerkez asıllı Dr.
Mehmet Rasim Paşa’nın kızıdır ve annesi de Kafkas göçmeni bir aileden gelmektedir. Aynı
zamanda önemli Türk kadın ressamlarımızdan Hale Asaf’’ın da teyzesidir. İtalya’dan gelen batı
resim anlayışını yaygınlaştıran saray ressamı Fausto Zonaro’dan 129 Akaretler’deki atölyesinde,
ilk kadın ressamlarımızdan Celile Hanım’la birlikte ders almıştır 130. Güçlü deseninde ve Batı
sanatına duyduğu ilginin gelişmesinde, aldığı bu derslerin etkisi olmuştur. Akademik resim
eğitimi almak isteyen Mihri Müşfik, yüzyıllarca günah olarak algılanan tasvir yasağı yüzünden
hele ki kadınların yurt dışına çıkmasının mümkün olmadığı bir dönemde yurt dışına kaçmayı
planlar. Fransız Elçisinin eşi olan Madam Barrer’in (Ermeni ailelerinden Allahverdiler’in kızı)
hazırlattığı sahte bir Fransız pasaportuyla Galata’dan kalkan bir İtalyan gemisine binerek
Roma’ya gider 131.
Roma’da bir süre kaldıktan sonra o dönem sanatın merkezi sayılan Paris’e geçmiş ve
yaşamını yaptığı portrelerle sürdürmüş, ayrıca evinin bir bölümünü kiraya vererek ek gelir
sağlamıştır. Paris’e resim eğitimi için gelen Galip Bey’den ders alarak Güzel Sanatlar
Akademisi’ne girer. Bu dönemde Sorbonne’da siyasi bilimler öğrenimi yapan Müşfik Selami Bey,
Mihri Hanım’ın 52 Bd. Montparnasse’taki evini kiralamış ve aralarındaki ev sahibi kiracı ilişkisi

128 Nezahat Özcan, “Selim İleri’den Bir Ressama Yorum Mihri Müşfik: Ölü Bir Kelebek”. Hacettepe
Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Güz (25), 2016, s.164,165.
129 Fausto Zonaro (1854-1929), 1891 yılında İstanbul’a gelen İtalyan ressamına, Ertuğrul’un Galata’dan

Uğurlanması adlı yapıtını alan II. Abdülhamit tarafından 1893 yılında Akaretler 50 numaradaki atölyesi
tahsis edilmis,1896 yılında Ressam-ı Hazret-i Şehriyarı “Sultanın Ressamı” unvanı verilmiştir. 1909
yılında II. Abdülhamit’ in yerine geçen IV. Mehmet Reşat döneminde atölyesi geri alınarak, ülkeyi terk
etmesi istenmistir.1911’de İtalyanların Trablusgarp’a saldırmasının üzerine tüm İtalyan uyruklularla
birlikte sınır dışı edilmiştir.
130 Emine Seyran, Mihri Müşfik Yaşamı ve Sanatı, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü

Türk Sanatı Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul 2005.
131 Taha Toros, İlk Kadın Ressamlarımız, İstanbul 1988, s.12

79
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

bir süre sonra evlilikle sonuçlanmıştır. Mihri Hanım 1922’de boşanmalarına kadar, eşinin ismi
olan Müşfik soyadını kullanmış ve daha çok bu isimle tanınmıştır132.

Görsel 85: Fausto Zonaro, “İngiliz Elçisinin Kızı Tahtırevanda”, 1896, (Pera Müzesi)

Balkan Savaşı’ndan sonra Fransızlarla bir borç anlaşması yapabilmek için Paris’te
bulunan dönemin Maliye Nazırı Cavit Bey’le Türk büyükelçiliğinin resepsiyonunda tanışır. Cavit
Bey, İttihat ve Terakki Hükümeti tarafından uygulanan batıya dönük eğitim sisteminde iyi
eğitimli ve yetenekli Mihri Hanım’dan öğretmen olarak yararlanılması için, bir telgrafla onu
Maarif Nazırına önerir. Mihri Müşfik, 1913 yılında Darülmuallimata (İstanbul Kız Öğretmen
Okulu) resim öğretmeni olarak atanır ve eşiyle birlikte yurda döner 133. Sanayi-i Nefise
Mektebine kız öğrencilerin alınmaması karşısında Mihri Hanım kadınların da tıpkı erkekler gibi
üst düzey bir eğitimden geçmesini istemekte ve bunu hak ettiklerini düşünmektedir
Bir gün Mihri Hanım Maarif Nazırı Şükrü Bey’in yanına giderek; “Muhterem Nazır
Beyefendi memlekete meşrutiyetle birlikte hürriyet, müsavat, adalet, uhuvvet geldi, ama bütün
bu nimetlerden sadece erkekler istifade ediyor, kadınlar hala olduğu yerde bir adım bile ileri
gitmiş değiller. Acaba bu imtiyaz nereden geliyor? 134

132 Toros, a.g.e. s.12.


133 Toros, a.e. s.13.
134 Berin Küçüka, “İnas (Kız) Sanayi-i Nefise Mektebi’nin Öyküsü”, Milliyet Sanat Dergisi. İstanbul 1983,

Yeni Dizi 69, s.28.

80
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 86: Mihri Müşfik, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk”, Tuval Üzerine Yağlı Boya (Nilgün Sarp’tan)

Görsel 87: Mihri Müşfik, “Tevfik Fikret Maskı”, Alçı, Aşiyan Tevfik Fikret Müzesi Yatak Odası, 1915,
(Emine Seyran’dan)

81
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Bu sözler karşısında Maarif Nazırı Şükrü Bey tuhaflaşarak, “Ne demek istiyorsunuz
hanımefendi! deyince Mihri Hanım cesaretini daha da arttırarak: “Bugün her yerde müsavat ve
adaletten söz ediliyor. Fakat İnas Sanayi-i Nefise Mektebi nerede?” 135 der ve sözleri Sanayi-i
Nefise Mektebi’nin İnas Sanayi-i Nefise Şubesi’nin açılmasına vesile olur.

Görsel 88: Mihri Müşfik, “Hamamda Genç Kız”, Karton Üzerine Pastel, 70x100 cm, (Nilgün Sarp’tan)

Sanatçının eserlerini incelediğimizde özellikle portre ve natürmort eserlerine rastlarız.


Fazla olmamakla birlikte figürlü manzara resimleri de çalışmıştır. Akademik bilgisi ile güçlü bir
desen bilgisi ve tekniğine sahiptir. Portrelerinde özellikle kadınları ve hüzünlü hallerini ele
alarak psikolojik çözümlemeler yapmıştır.
Cumhuriyet’in varlığının coşkusuyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Mareşal
üniformasıyla resmeden Mihri Müşfik Roma Büyükelçiliği aracılığıyla tabloyu Roma sefiri Suad
Bey’e teslim ederek Ankara’ya ulaştırılmasını rica etmiştir 136.
Tevfik Fikret’in vefatı üzerine onun odasına ilk giren Mihri Müşfik hıçkıra hıçkıra
ağlayarak üzerine kapanmış, Batı’da olduğu gibi yüzünün kalıbını alarak Türkiye’de yapılan ilk
maskı gerçekleştirmiştir 137.
Mihri Hanım haftada iki kez atölyeye erken saatlerde gelir, öğrencilerine çekül
kullanmalarını önerir, büyük boy figürlü çalışmaları için de füzen ya da kömür kalem
kullandırırdı. Sıra dışı girişken kişiliğe sahip Mihri Müşfik, İnas Sanayi-i Nefise Mektebi
atölyesine, Türkiye’de ilk kez çıplak kadın model getirerek bu konuda öncü olmuştur. Modelleri
kadınlar hamamından bulup onları bu işi yapmak için ikna etmiştir. Modellik yapan kadınları

135 Küçüka, a.g.m. s.28.


136 Fatma Ürekli, “İnas Sanayi-i Nefise Mektebi Âlisi (1914-1923)”, Toplumsal Tarih Dergisi, Sayı 303,
İstanbul 2019.
137 Toros, a.g.e. s.14’te bu bilginin Tevfik Fikret’in eşi tarafından verildiği bildirilmektedir.

82
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Türklere nazaran daha az tutucu oldukları için Ermeni ve Rum kadınları oluşturmuş, Arkeoloji
müzesinden getirttiği torslarla erkek model sorununa çözüm getirdi. Fakat torslar da sorun
olunca bellerine peştamal bağlayarak sorunu çözüme kavuşturmuştur. Ancak tutucu çevreler
Sanayi-i Nefise erkek şubesinde de modelden çalışmalar yapıldığını haber alınca büyük tepki
göstermişlerdir 138.
Berrin Küçüka Malik Aksel’in “İstanbul’un Ortası” adlı kitabından alıntıladığı İnas (Kız)
Sanayi-i Nefise Mektebi’nin Öyküsü adlı makalesinde şikâyet üzerine Milli Eğitim Bakanlığı’na
çağrılan Mihri Hanım’a sorular sorulduğunu belirtir:
“-Nasıl olur, siz mektepte çıplak erkek resimleri yaptırıyormuşsunuz, doğru mu?
-Doğru efendim. Bunların müzeden kalıpları geldi. Önlerine birer peştamal koyup
resimlerini yaptırıyoruz. Tıpkı pehlivanlar gibi yarı çıplak.” Müfettişlerce bu yanıt uygun
görülmüş, itiraz edilmemiştir. Aslında heykellere peştamal konulmamaktadır. Fakat yapılan bu
resimler kimseye gösterilmez. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan erkek model isteyen Mihri Hanım’a
modelin giyinik, yaşlı ya da sakat olması koşuluyla izin verilir. Tophane kahvelerinden yüz yaşını
aşmış olan Zaro Ağa getirilse de, kendisine sürekli bakılmasından dolayı rahatsız olduğunu
belirtir ve üç gün sonra okuldan kaçar. Daha genç olan okulun kapıcısı 85 yaşındaki Ali Efendi,
Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kız ve erkek şubesi birleşene kadar modelliği devam eder 139.

138 Ahmet Kamil Gören, “Türkiye’de Güzel Sanatlar Okulları 2: “İnas Sanayi-i Nefise Mektebi Kadın
Ressamlar Özel Resim Atölyesi ve Resim Kursları” Türkiye’miz Kültür ve Sanat Dergisi, Sayı.82, İstanbul
1997, yıl 27, s.22,23.
139 Küçüka, a.g.m. s.28.

83
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 89: Mihri Müşfik, “Yaşlı Kadın Portresi”, Kâğıt Üzerine Pastel, 30x40 cm, İstanbul Resim Heykel
Müzesi, (Mine Çaha’dan)

Görsel 90: Mihri Müşfik, “Ada da Kadınlar”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 105x145 cm, (Emine Seyran’dan)

84
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 91: Mihri Müşfik, “İsimsiz”, Kâğıt Üzerine Pastel, 49x24 cm, 1912-1913, Özel Koleksiyon
(Akçay’dan)

5.2. İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin Kuruluşu

Kız okulu, bağımsız bir okul gibi görünmesine rağmen kız öğrenciler için ayrı bir şube
özelliği taşımakta ve o dönemde kızların okula devamını sağlamak amacıyla planlanmış bir
formül olarak görülmektedir. İnas Sanayi-i Nefise Mektebi ilk açıldığı vakit kız ve erkek
öğrencilerin bir arada eğitim alması düşünülen bir kurum değildir. Bu nedenle beklenen
katılımın olmayacağı endişe edilmiş ve böyle bir düzenleme yapılmasına karar verilmiştir 140.
Ayrıca Müze-i Hümayun’un karşısında yer alan Sanayi-i Nefise Mektebi için de kız öğrencilere
ayrı bir şube verilmesi binanın fiziki özellikleri bakımından mümkün değildir.
Uygulamanın bir benzeri Paris’te görülmektedir. 1897 yılına kadar sanat eğitimi veren
en saygın devlet okuluna I’Ecole Natıonal Superieuer des Beaux-Arts’a (Ulusal Güzel Sanatlar
Yüksek Okulu) kız öğrenciler kabul edilmemiş, daha sonra yapılan düzenlemeyle okulun kapıları
kızlara açılsa da, aynı atölye ve sınıfta eğitim almaları 1920’den sonra gerçekleşmiştir 141.
13 Ekim 1914 yılında İnas Sanayi-i Nefise Mektebi adıyla İnas Darülfünun’un bulunduğu
Zeynep Hanım Konağı’nda bir resim dershanesi açılması kararlaştırılır ve konuyla ilgili bir
yönetmelik hazırlanır. Okula yapılacak öğrenci kabul ve kayıtlar için gazetelere ilan verilerek
başvuranlar arasında, belirtilen özellikleri ve şartları sağlayanların kayıtlarının yapılması, Maarif
Nezareti’nce okul müdüriyetine bildirilmiştir142. Konuyla ilgili gazetelere verilen ilana göre, on

140 Ürekli, a.g.m. s.52.


141Ahmet Kamil Gören,“ Güzel Sanatlar Eğitiminde Kadınlara Açılan İlk Resmi Mektep: İnas Sanayi-i Nefise
Mektebi” Art Decors, Sayı 43, İstanbul Ekim1996, s.124.
142 (İAMA, Karton nr4, Dosya nr.6822, Belge nr.598, 30 Eylül 1330;akt; Ürekli, a.m. s.51.

85
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

altı yaşından küçük olmamak üzere sınavla Sanayi-i Nefise Mektebi İnas Şubesi’nin Darülfünun
dâhilinde açılan resim dershanesine öğrenciler kabul edilecektir. Bu amaçla dileyenlerin kimlik
kartı, aşı belgeleri ve mezun oldukları okulların diploma veya tasdiknameleri ile birlikte Sanayi-i
Nefise Mektebi’ne başvurarak kayıt yaptırmaları istenmektedir 143.

5.3. İnas Sanayi-i Nefise Mektebi İlk Yönetmeliği ve Müfredat Programı

Sanayi-i Nefise Mektebi’nin İnas Şubesi için ilk yönetmelik belgesi Müze-i Hümayun
Müdürü Halil Edhem Bey tarafından genel hatlarıyla hazırlanıp Maarif Nezareti’ne sunulmuş 144
gerekli değişiklikler yapıldıktan sonra 2 Eylül 1914 yılında son şeklini almıştır 145. Okula öğrenci,
13 Ekim 1914 tarihli dokuz maddelik “Sanayi-i Nefise Mektebi İnas Şubesi’ne Mahsus
Talimatname” şartları ile kabul edilir. Maarif Nezareti’nin, müze müdüriyetine gönderdiği
okulun kuruluşu ve öğrenci kabulüne dair tebliğde;“Sanayi-i Nefise Mektebi İnas Şubesi olarak
açılması kararlaştırılan mektebin şimdilik bir resim dershanesi şeklinde tesisine karar verilmiş
olup, talimatnamenin de buna göre hazırlandığı” açıklanmıştır. Bundan böyle resmi
yazışmalarda ekseriyetle kızların öğretim gördüğü şube İnas Sanayi-i Mektebi Alisi, erkeklerin
öğretim gördüğü şube ise Sanayi-i Nefise Mektebi Alisi olarak ifade edilmiştir 146.
Yönetmeliğin ilk maddesine göre kızların güzel sanatlar alanında eğitim almaları ve kız
okullarına resim öğretmeni yetiştirmek üzere Sanayi-i Nefise Mektebi’nin şubesi olarak öncelikle
bir resim dershanesi kurulmuştur. Heykeltıraş yetiştirmek üzere daha sonra bir dershane daha
kurulacaktır. Resim şubesi, Darülmuallimat şubesi ve sanatçı yetiştirecek meslek şubesi olmak
üzere iki şubeye ayrılır. Birinci şubede model çalışmaları, süsleme, kabartma, perspektif
çalışmaları, alçı heykellerden ve tabiattan karakalem, sulu boya, yağlı boya; ikinci şubede ise
fizik, kimya, edebiyat, tabiattan kara kalem, perspektif, anatomi, sanat tarihi, alçı kalıb yaptırılır.
Müfredata bakıldığında pratik derslerin yanında teorik derslerin de okutulduğu görülmektedir.
Heykeltıraş yetiştirmek için bir dershane daha kurulacak ve heykel bölümünde de bilim ve
fenden başka hakkaklık (gravür) ve heykeltıraşlık gösterilecektir 147.
Öğrenim süreleri üç yıl olup her yıl yapılacak bir yarışma ile öğrenciler üst sınıfa geçecek
ve her sene sonunda yarışma çalışmalarından oluşan bir sergi düzenlenecektir. Resme karşı
yeteneği bulunan ve sınavla belirlenen, yaşları on altıdan aşağı olmayanlar 148 resim dersanesine

143 (İAMA, Karton nr 4, Dosya nr,6882, lef 1; akt. Ürekli a.m, s.51,52.
144 BOA,MF.MKB.209/95;İAMA, Karton 93, Dosya 6625; akt. Ürekli, a.g.m. 2019, s.45.
145 Ürekli, a.m. s.45.
146 Ürekli, a.m. s.46.
147 Ürekli, a.m. s.45.
148 Okula girecek öğrencilerde bir yaş sınırlaması olmasına rağmen ilk yıllarda zaman zaman bu

sınırlamanın dışına çıkıldığı görülmektedir. Örneğin Mihri Hanım ve Sami Bey’in atölyesine devam eden
üç öğrenciden ikisinin yaşları otuz beşten yukarı ve birinin otuz beşten aşağı olmasına rağmen, okulun
yeni kurulmuş olmasından dolayı ilk sene bu öğrenciler yarışmaya dâhil edilmiştir (İAMA, Karton nr. 4,
Belge nr. 435/192794, 9 Mayıs 1331/22 Mayıs 1915; akt. Ürekli, a.g.m. 2003, s.59

86
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

ücretsiz kayıt edilecektir. Çizimle ilgili malzemeleri öğrenciler kendileri temin edeceklerdir.
Resim dershanesi Cuma günü dışında her gün saat ondan akşam saat dörde kadar açıktır. Bu
süre zarfında dershanede sürekli bir kız veya erkek öğretmen ve bir de gözetmen bulunacaktır.
İhtiyaç halinde ikinci bir öğretmen tayin edilebilecektir. Düzenli bir şekilde okula devam ederek
öğrenimini tamamlayan öğrencilere diploma verilir. Örnekler, her çeşit modeller ve benzeri
eğitim malzemeleri okul idaresi tarafından hazırlanmaktadır. Okula düzenli devam etmeyen,
okul idaresince uygun görülmeyen, okul kurallarına uymayan öğrencilerin kayıtları derhal
silinir. 149 Dokuzuncu ve son madde de öğrencilerin atölyelerde sesiz olmaya zorunlu oldukları,
bu kuralı uygulamayanların birinci de geçici, ikinci tekrar da okuldan kesin olarak uzaklaştırılıp
kayıtlarının silineceği ayrıntısı da yer almaktadır 150.
Yönetmelikte belirtildiği gibi uygulamalı olarak verilen derslerin yanında, teorik dersler
de verilmekte, haftanın belirli günlerinde öğrenciler öğretmenleri ile birlikte saray ve müzeleri
gezmekteydiler. Birinci sınıflara haftada bir saat, toplamda 32 saat perspektif dersleri
verilmektedir. Hedeflenen amaç, ressam adaylarına manzaraların kâğıda aktarılması sırasında
uygulamaları gereken matematik ve teknik bilgilerin öğretilmesidir. Menazır (Perspektif)
derslerini ilk yıl fahri olarak Ahmed Ziya Bey vermiş, fakat ikinci sene maaşının azlığından dolayı
sitemkâr bir şekilde görevini bıraktığını okul idaresine bildirmiştir. Altı ay kadar bir süre dersi
verebilecek bir öğretmen bulunmadığından dolayı dersler boş geçer. Daha sonra bu derse
yeteneği ve uzmanlığı göz önüne alınarak Ahmed Ziya Bey tekrar göreve çağrılır. Haftada bir
saat vereceği menazır dersi karşılığında kendisine maaş ödenir 151. Haftalık ders programına
göre öğrenciler öğlene kadar atölye dersleri, öğleden sonra teorik dersler görmektedirler 152.
Yine branşında uzman, yetenekli Acıbadem Sultanisi Resim Öğretmeni Ali Rıza Bey
peyzaj dersi için görevlendirilir153. Programını kendi hazırlayan Ali Rıza Bey, dersleri öğretim
yılı içerisinde haftada iki gün olarak programlasa da, idare tarafından derslerin yoğunluğu
nedeniyle bunun mümkün olmadığı belirtilir154. Derslerin Pazartesi ve Perşembe günleri
Topkapı Sarayı Parkı’nda saat 10.00 ile saat 16.00 arası yapılması uygun görülmüş 155, sıcak yaz
döneminde kapalı alan yerine açık alanda yapılmasının daha verimli olacağı düşünülmüştür. Ali
Rıza Bey derslerin parkta yapılmasının zor olduğunu belirterek, Salı ve Cuma günleri Üsküdar
Mithat Paşa Kız Sanayi-i Nefise Mektebi’nde yapılmasını teklif etse de bu okul idaresince kabul
edilmemiştir 156.

149 Ürekli, a.m. s.52


150 Ürekli, a.g.m. 2019, s.47.
151 BOA. MF.ALY. 94/135;MF.ALY.94/26;İAMA, Karton 75, Dosya7101,7143 akt. Ürekli, a.m. s.48.
152 BOA. MF.HTF.8/36 akt. Ürekli, a.m. s.47.
153 BOA. MF.ALY.80/84 akt. Ürekli a.m. s.48.
154 İAMA.Karton 93, Dosya 7473 akt. Ürekli, a.m. s.48.
155 BOA. MF.ALY. 94/135;İAMA,Karton 93, Dosya 7460, akt. Ürekli a.m. s.48.
156 İAMA.Karton 93, Dosya7473 akt. Ürekli, a.m. s.48.

87
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

1919-1920 eğitim-öğretim yılı için hazırlanan müfredata göre:


Ali Bey-Karakalem,
Feyhaman (Duran) Bey - Usul-i Tersim,
İhsan Bey-Heykeltıraşlık,
Nureddin Bey-Teşrih,
Ziya Bey-Menazır,
Vahid Bey-Tarih-i Sanaat-ı Nefise derslerini verirler 157.
Müfredata yeni eklenen İlm-i Bedayi dersini ise Fazıl Ahmed Bey yürütür 158.
1922-1923 eğitim- öğretim yılında haftalık ders programında yer alan teorik dersler 159,
Cumartesi günü İlm-i Bedayi,
Pazar günü Tarih-i Sanat, Menazır (Perspektif),
Pazartesi günü Modelaj,
Salı günü Teşrih (Anatomi) eğitimi verilir.
Çarşamba günü Modelaj dersleri, cumartesi gününden Perşembe gününe kadar ise her
gün öğlene kadar atölyelerde uygulamalı eğitim; öğleden sonraları ise teorik dersler
verilmektedir 160.
Güzel Sanatlar Tarihi de birinci sınıfta ve haftada bir saat, bir sene boyunca da 32 saat
verilir 161. Bu dersin kapsamı da Mısır, İran, Finike, Yunan, Gotik, Roma, Bizans, Keldan, Asur,
Arap, Selçuklu, ve Osmanlı dönemi sanatları ile İtalya (13.-16. İle 15.-16.yy), Fransa (15.-16. 17.,
18., 19. yy), Almanya (18. yy), Hollanda; İngiltere(19 yy), İspanya (19.yy) ve Rusya (19. yy)
sanatı ile ilgili bilgiler verilir162. İkinci sınıfta, haftada bir saat ve toplamda 32 saat okutulan
anatomi dersinde oldukça detaylı bir şekilde çocuk, genç, yaşlı bireylerin yüz ve vücut uzuvları
anlatılarak, ressam adaylarının figür çizimlerinde nelere dikkat etmeleri gerektiği
öğretilmektedir 163.

157 BOA. MF.ALY. 154/42;171/28 akt. Ürekli a.m. s.48.


158 BOA. MF.ALY. 167/31 akt. Ürekli, a.m. s.48.
159 BOA. MF.ALY.172/28 akt. Ürekli, a.m. s.48.
160 Ürekli, a.m. s.48.
161 Ürekli, a.g.m. 2003, s.53.
162 Fi30 Eylül 1330. (İAMA- K. nr. 4, D.nr.6822 lef5); akt. Ürekli, a.m. s.57.
163 Fi30 Eylül 1330. (İAMA- K. nr. 4, D.nr.6822 lef4); akt. Ürekli, a.m. s.57.

88
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 92: Sanayi-i Nefise Mektebi İnas Şubesi Teşiih Dersi Programı (32 Ders Üzerine), (İAMA, K.nr, 4, D.
Nr, 6822 lef 4), akt. Ürekli, 2003

5.4. İnas Sanayi-i Nefise Şubesi Öğrencileri

İnas Sanayi-i Nefise Şubesi dünyanın çok sıkıntılı olduğu bir dönemde, Birinci Dünya
Savaşı (28 Temmuz 1914-11 Kasım 1918) sırasında açılmıştır. İnas Sanayi-i Nefise Şubesi’ne
giren ilk öğrencilerden Belkıs Mustafa’nın (1896-29.01.1925) bir günlük niteliğini taşıyan
defterinde, 1914 yılı İnas Sanayi-i Nefise sınıfı öğrencileri ve notları tablosu yer almakta ve
mevcut otuz üç öğrenci görülmektedir. Ayrıca defterde, ikinci sınıfta 1916 yılında, İnas Sanayi-i
Nefise ikinci sınıf dersleri ve öğrencilerinin yer aldığı tabloda, sayının on bire düştüğü göze
çarpmaktadır 164. Fatma Ürekli ise ilk sene derslere, on dört öğrenci ile başlandığını 165, iki ayda

164 Belkıs Mustafa 1917 yılında okulu bitirdikten sonra Maarif Nezaretin’ce (Milli Eğitim Bakanlığı)
Almanya’ya gönderilmiştir. Berlin Güzel Sanatlar Akademisi resim kısmım tamamlamış, devrin ünlü
ressamlarından Lovıco Rınth’in atölyesinde çalışmalarını sürdürmüştür. Tatillerde Münih, Amsterdam,
Roma, Floransa, Venedik gibi şehirlerde kalmış, oralardaki müzeleri ve sanat yapıtlarını tanımış,
Rembrandt’ın eserlerine özel bir ilgi duymuştur. Almanca'yı kısa zamanda derinliğine öğrenmiş,
Schiller’in, Heinenin şiirlerini, Tâgor’un, Hâyyam’ın Almanca tercümelerini yanından ayırmaz olmuştur.
Muntazaman gittiği konserler, operalar, tiyatrolarla sanatçı ruhunu beslemiştir. Almanya’da yağlı boya
çalışmalarından başka füzen, kara kalem, tarama kalemi veya fırça ile mürekkep, akuarel, guaşla da eserler
vermiştir. Ayrıca, tahta üzerine oyma, çinko üzerine çelik kalemle oyma tekniklerinde gravürler de
yapmıştır. 1921 yılında yurda döndüğünde, genç yaşına rağmen, Belkıs, artık tekniğe hâkim olgun bir
sanatçıdır. Galatasaray’da her yaz açılan sergilerin tümüne yedi-sekiz eserle katılmaktadır. 1924 yılında
çalışma ve eserlerinin üstün değerde bulunması sonucunda Milli Eğitim Bakanlığınca yeniden Almanya’ya
gönderilmiştir. Ne yazık ki orada uzun süre çalışamadan kısa bir hastalıktan sonra 29.1.1925’de vefat
etmiştir. Kabri Berlin'de Tempelhof civarındaki Türk mezarlığındadır. Belkıs Mustafa’nın Sanayi-i Nefise
öğrenciliği ile beraber, ancak on seneyi dolduran kısacık sanat hayatı içine sığan çalışmalarının çokluğu
insanı şaşırtmaktadır. Asım Mutlu, “Ressam Belkıs Mustafa’nın Yaşamı ve Onun Desenleri ile Yakın
Çevresinden Bir Kesit”, Sanat Çevresi Sayı 101, İstanbul 1987, s. 11, 13

89
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

öğrenci sayısının Aralık 1914’te elli ikiye ulaştığını belirtir 166. 1915-1916 yılları arasında ise İnas
Sanayi-i Nefise Şubesi’nin mevcudunun, İnas Darülfünun öğrenci sayısının iki katından fazla
olduğu ifade edilmektedir 167. Böyle bir durumda Maarif Nezareti’nden atölye yapmak üzere
önerilen iki dershane talebi reddedilerek, aynı şekilde eğitimin sürdürülmesi tavsiye edilir 168.

Görsel 93: Sanayi-i Nefise Mektebi İnas Şubesinin Kurulmasına Dair Belge. İAMA, K.nr. 6822, 30 Eylül
1330 akt. Ürekli, 2019

Görsel 94: İnas Sanayi-i Nefise Mektebine Öğrenci Kaydı İçin Gazetelere Verilen İlan Sureti, İAMA, K, nr. 4,
D. Nr. 4, D. Nr. 6822 lef.1 akt. Ürekli, 2019

165 İAMA, Karton 70, Dosya 6672 akt. Ürekli, a.g.m. 2019, s.46.
166 BOA, MF.ALY. 109/61 akt. Ürekli, a.m. s.47.
167 BOA, MF. ALY., 153/10 akt. Ürekli, a. m. s.47.
168 BOA, MF.MKT. 1204/18 akt. Ürekli, a.m. s.47.

90
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 95: 1914 Yılı İnas Sanayi-i Nefise Sınıfı Öğrencileri ve Notları (Asım Mutlu’dan)

Bezm-i Âlem Valide Sultan Mektebi binasında eğitim verdiği dönem, 6 Kasım 1916
yılında başlayan üçüncü eğitim-öğretim döneminde 90 öğrencinin kayıt yaptırdığı 169; 1918-1919
eğitim-öğretim yılında 180 170; 1920-1921öğretim yılında 165’i Müslüman, 14’ü Ermeni, 1’i Rum,
1’i yabancı olmak üzere toplam 181 öğrenci olduğu görülmektedir 171.
Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kız ve erkek şubelerinde eğitim ve öğretime Eylül ayının ilk
haftalarında başlanması kararlaştırılmış 172, fakat savaş döneminin zorlukları, çoğu zaman bunun
gerçekleşmesini engellemiştir. İlk sene 7 Kasım 1914’te, ikinci yıl 30 Ekim 1915’te, üçüncü yıl 6
Kasım1916 yılında öğretime başlanmıştır 173.

169 İAMA, Karton nr 75, Dosya nr. 7507 ve 7509, 4 Eylül 1332;Karton nr. 4, Belge nr. 328, Teşrin-i evvel
1332, akt. Ürekli, a.g.m. 2003, s.55.
170 BOA, MF.ALY.148/52 akt. Ürekli, a.g.m. 2019, s.47.
171 BOA, MF.İST. 59/49;60/37 akt. Ürekli, a.m. s.47.
172 BOA, MF.ALY. 107/33 akt. Ürekli, a.m. 2019, s.47
173 İAMA, Karton 75, Dosya 7509 akt. Ürekli, a.m. s.47

91
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 96: Sanayi-i Nefise Mektebi İnas Şubesi Öğrencileri, (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Fotoğraf Arşivi)

1915 yılında İnas Sanayi-i Nefise Şubesi’ne Kadıköy tarafından gelenlerin adları şöyledir 174:
Efraz Hanım (Cemil Bey’in kızı),
Ruhiye Hanım (Rıfat Bey’in kızı),
Sabiha Hanım (Tahsin Bey’in kızı),
Didar Hanım (Tahsin Bey’in kızı),
Nuber hanım (Nevber-Nöber) Hanım (Neşet Bey’in kızı),
Drahtan Hanım (Ali Haydar Bey’in Kızı).
Haydar Paşa semtinden gelenler:
Nihad Hanım (Hüseyin Bey’in kızı),
Refika Hanım (Mehmed Ali Hüsnü Bey’in kızı),
Nazire Hanım (Osman Bey’in kızı),
Neziha Hanım (Mehmed Ali Bey’in kızı),
Nahide Hanım (Raşid Bey’in kızı).

174 İAMA, Karton nr 75, Dosya nr. 6892, 11 Mayıs 1331/24 Mayıs1915, akt. Ürekli, a.g.m. 2003, s.55

92
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 97: 1916 yılında İnas Sanayi-i Nefise Şubesi İkinci Sınıf Dersleri ve Öğrencileri, (Asım Mutlu’dan)

5.5. İnas Sanayi-i Nefise Mektebi İlk Yönetmeliği İdari ve Eğitim Kadrosu

Fatma Ürekli okulun öğretmen ve idari kadrosunda görevlilerle ilgili ayrıntılı bilgilere
ulaşmanın mümkün olmadığını belirtir. Fakat müdür/müdire, müdür yardımcısı olarak bilinen
idareciler ile resmi yazışmalar olmak üzere, öğrenci kayıtlarını yapan kâtip veya kâtibelerin
bulunduğunu ifade eder 175.
Mustafa Cezar, iki atölyesi olan resim bölümünün birinde 04.10.1914 yılında Bahriye
Müzesi Müdürü Ali Sami Boyar’ın öğretmenliğe başladığını, bir ay sonra da Mihri Müşfik
Hanım’ın öğretmenliğini yaptığı diğer atölyenin faaliyete geçtiğini belirtir176. Okulun ilk
müdürleri arasında Bahriye Müzesi Müdürü Sami Bey görev almıştır 177.
1915 yılının Haziran ayında resim öğretmeni İbrahim Bey ile Sami Bey arasında çıkan
tartışma sonucunda öğrencilerin çalışmaları belirlenememiş, bu nedenle Sanayi-i Nefise Mektebi
erkek kısmının resim öğretmenlerinin oluşturduğu bir komisyon sınavları gerçekleştirmiştir178.
Bu olaydan sonra Maarif Nezareti 28 Ekim 1915 yılında, Sami Bey’in görevine son vermiş;
gerekçe olarak “bir seneye istinaden, resim dershanesinin bir kadın muallimle rahat idare
edebileceğini belirterek Mihri Hanım’a okul idaresini teslim etmiştir. Fakat çok kısa bir süre

175 Ürekli, a.m. s.53


176 Mustafa Cezar, Güzel Sanatlar Akademisi’nden 100. Yılda Mimar Sinan Üniversitesi’ne. İstanbul 1983,
s.13.
177 İAMA, Kartaon nr.75, Belge nr. 50, 25 Mart1331 akt. Ürekli a.g.m. 2019, s. 53.
178 BOA,MF.MKF.1209/62; İMA, Karton 75,Dosya7047, 7048, akt, Ürekli, a.m. s.48.

93
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

sonra 7 Kasım 1915’te Sanayi-i Nefise Mektebi resim öğretmeni Ömer Adil Bey okul müdürü
olarak atanmış, okul iki müdür tarafından yönetilmiştir179.
Öğretmenlik ve yöneticilik görevleri dışında Mihri Hanım, kız okullarının
denetlenmesinden sorumludur. Beyoğlu’nda bulunan bazı Ermeni ve Rum kız okullarını ziyaret
edip derslerine iştirak etmiş, müfredat programları ve işleyişleri konusunda Maarif Nezareti’ne
rapor sunmuştur 180.
11 Mart 1915 yılında okulun resim öğretmenliğine atanan181Aznif Hanım, resim
öğrenimini Paris’te tamamlamıştır 182. Görevi kısa süren Aznif Hanım’ın İnas Şubesi’ndeki görevi
pek fazla değildir. Bu nedenle Numune ve İbdidai Kız Mektepleri’ndeki resim derslerinin
denetlenmesiyle de görevlendirilerek günlük giderleri için ayrıca ücret ödenmiştir 183.
Okulun peyzaj dersi öğretmenliğine 28 Haziran 1915 tarihinde 800 kuruş maaşla
Acıbadem Sultanisi resim öğretmeni Ali Rıza Bey atanmıştır. Peyzaj dersi okulun ders
programının yoğun olması sebebiyle yılsonunda yapılan yarışmalar bittikten ve tatil başladıktan
sonra verilmiştir 184. Okulun öğrenci işlerini ve resmi yazışmalarını yapan ilk kâtibeleri İnas
Darülfünunu Edebiyat şubesi öğrencisi Şadiye Hayri Hanım 185 ve Nevvare Hanım’dır. Nevvare
Hanım daha sonra istifa etmiş, yerine Darülmuallimat muallimi Nimet Hanım atanmıştır 186.
Numune-i Şükran Mektebi hademesi de olan Zekiye Hanım 187 ile Mecburre Hanım, Ali
Efendi ve Hulusi Efendi okulun hademeleridir 188.

179 İAMA, Karton 75, Dosya 7080; Karton 93, Dosya 7195. akt. Ürekli, a.m. s.48.
180 BOA, MF.HTF.4/39. akt, Ürekli, a.m. s.48.
181 BOA, MF.ALY.77/74;İAMA, Karton 4, Dosya6822 akt. Ürekli, Mart 2019, s.48
182 BOA, MF.ALY.19/58;174/25, akt. Ürekli, a.m. s.48.
183 BOA, MF.MKT. 1207/48, akt. Ürekli, a.m. s.48.
184 İAMA, Karton nr.4, 93, Dosya nr. 6908 ve 6909, 31 Mayıs 331; Karton nr.4, 93, Dosya nr. 6975, Belde nr.

594/194237, 20 Temmuz 1331 ( 2 Ağustos 1915) , akt. Ürekli, a.m. s.54.


185 İAMA, Karton 93, Dosya 7504, akt. Ürekli, a.m. s.48.
186 BOA, MF.ALY. 131/130; 163/92;171/28; 103/6; 97/76;123/75 akt. Ürekli, a.m. s.49.
187 BOA, MF.ALY.103/85 akt. Ürekli, a.m. s.49.
188 BOA, MF.ALY.110/104 akt. Ürekli, a.m. s.49.

94
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 98: İnas Sanayi-i Nefise Mektebi, (İstanbul Atatürk Kitaplığı)

Görsel 99: İnas Sanayi-i Nefise Mektebi Fotoğrafın Arka Yüzü, (İstanbul Atatürk Kitaplığı)

5.6. İnas Sanayi-i Nefise Mektebi İdari ve Eğitim Kadro Maaşları

15 Ağustos 1918 Tarihli İnas Sanayi-i Nefise Mektebi Maaşları 189

Müdür Adil Bey 1500 Kuruş,


Müdire Mihri Hanım 3000 Kuruş,
Kâtibe Nevvare Hanım 500 Kuruş,
Memure Nimet Hanım 300 Kuruş,
Hademe Ali Efendi 400 Kuruş,
Hademe Hulusi Efendi 400 Kuruş,
Hademe Zekiye Hanım 350 Kuruş,
Hademe Mecburre Hanım 350 Kuruş maaş almışlardır.

189 BOA, MF.ALY. 100/60; 111/63 akt. Ürekli, a.m. s.49.

95
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 100: İnas Sanayi-i Nefise Mektebi Öğretmenleri ve Öğrencileri, Mihri Müşfik Oturan Ön Grupta
Soldan 5. (Emine Seyran’dan)

Görsel 101: İnas Sanayi-i Nefise Mektebi. Sağda Ayakta Duran Fesli Hoca Feyhaman Duran, Sol Tarafta
Oturan Fesli Hoca Ömer Adil, (Ahmet Kamil Gören’den)

96
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 102: İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nde Öğretmenler ve Öğrencileri (Taha Toros Arşivi)

Görsel 103: İnas Sanayi-i Nefise Mektebi Öğrencileri Model İle Atölye’de, (Elif Dastarlı’dan)

97
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Heykel atölyesi Ekim 1915 tarihinde açılır 190. Fakat heykeltıraş öğretmeni atanamadığı
için bölümün dersleri 6 ay kadar okulda görev yapan öğretmenler tarafından verilir. Avrupa’da
eğitimini tamamlamış, Sanayi-i Nefise Mektebi’nden en iyi dereceyle mezun olan heykeltıraş
İhsan Bey (Özsoy), 4 Nisan 1915 tarihinde, haftada üç gün olmak üzere, 800 kuruş maaşla heykel
hocası olarak atanmıştır.
İhsan Bey (1867-1944) aynı zaman da Sanayi-i Nefise Mektebi’nde de heykeltıraşlık
derslerini vermektedir 191.
Burada bir ayrıntıyı kaçırmamak gerekir. Fatma Ürekli heykel atölyesinin Ekim 1915
yılında açıldığı bilgisini verir. Fakat okula 1920 yılında kayıt olan Nermin Faruki ile yapılan
röportajda sanatçı heykel bölümünün olmadığını heykel atölyesini kendileri yani kadınların
kurduğunu bildirir. Nermin Faruki ile ilgili yaptığım çalışmada yer alan röportajda; okula yine
1920 yılında kayıt yapan Sabiha Ziya, Melek (Ahmet), Rita (Heykeltıraş Yervant Oskan Efendi’nin
kızı) ve kendisinin heykel atölyesini kurduklarını ifade eder 192.
Anatomi dersini Tıp Fakültesi anatomi dersi öğretmeni Doktor Nureddin Bey, Sanat
Tarihi dersini Vahid Bey vermektedir193.
1919 yılının Eylül ayında okulun müdiresi ve resim öğretmeni Mihri Müşfik üç ay resmi
izinli olarak Avrupa’ya gider ve görevini onun yerine vekâleten Feyhaman Bey yürütür 194. İzin
süresi bittiği halde okula dönmemiş olan Mihri Müşfik Hanım’ın okuldaki görevine son verilir 195.

190 İAMA, Karton nr. 4,Belge nr. 724/199164, 13 Teşrini-evvel 1331-17 Zilhicce 1333(26 Ekim 1915) akt.
Ürekli, a.g.m. 2003, s.55.
191 İAMA, Karton nr 75, Dosya nr.6867, 31 Nisan 1331, lef1 akt. Ürekli, a.m. s.55.
192 Resim hocaları Feyhaman Bey, modlaj hocaları ise İhsan Beydir. Görünen Ekim 1915 yılında açılan

modlaj dersi midir? diye düşünülebilir. Fakat konuyu iyice irdelemek adına yaptığım araştırmalarda zor
bir savaş dönemi içerisinde bulunmaları ve binaların sürekli yer değiştirmesinden dolayı böyle bir söylem
meydana geldiği kanısına hâkim olunmuştur. Konuyu İnas Sanayi-i Nefise Mektebini, arşiv bölümünde
çalışırken açıklığa kavuşturan Mimar Sinan Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fatma Ürekli ile
görüşerek aynı kanıya vardık. Fatma Ürekli, heykel bölümünün 1915 yılında açıldığını savaş dönemi
olmasından dolayı düzenli eğitim alamamış olabileceklerini belirtmiş ve her iki şube ile ilgili bazı
ayrıntıların oturmamasından dolayı araştırmalarına devam ettiğini ifade etmiştir.
193 İAMA, Karton nr 75, Dosya nr. 7069, 7068, 7124, 25 Teşrin-i sani 1331 akt. Ürekli, a.m. s.55.
194 BOA, MF.ALY. 141/3 akt. Ürekli, a.g.m. 2019, s.49.
195 BOA, MF.ALY. 137/170;139/24; 141/3 akt. Ürekli, a.m. s.49.

98
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 104: “Teşvik’i Sanayi-i Nefise” Yarışması İçin Mihri Hanım’ın Gönderdiği Yüz Liralık Bir Çek
Gönderdiğine Dair (BOA, HR.İM. 71/10. akt. Ürekli, 2019)

Mihri Müşfik, ülkesine ve görevine bir sene kadar dönememiştir. Bunun nedeninin İttihat
ve Terakki Partisi ileri gelenlerinin tutuklanmaya başlamaları, bu kişilerle yakın dostlukları
özellikle Hüseyin Cahit Yalçın ve Cavit Bey’in tutuklanmasından sonra, onları ziyaret etmesi ve
bunun üzerine basında aleyhinde yazılar çıkmasıdır 196. Tutuklamaların kendisine de uzanacağı
endişesine kapılarak yurt dışına çıkmıştır197. Roma’da bir yıl kaldıktan sonra İstanbul’a dönerek
tekrar İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nde iki yıl ders verir. İnas Sanayi-i Nefise Şubesi’nde iki yıl
daha ders verdikten sonra kolluk güçlerinin, işgalcilerin ve tutucu güçlerin baskılarına
dayanamayarak hem görevinden, hem de eşinden ayrılarak 1923 yılında tekrar İtalya’ya
döner 198. Fakat aklı yine kız öğrencilerindedir. Roma’da bulunduğu dönemde de İnas Şubesi
öğrencileri ve mezunlarını cesaretlendirmiş tertip edilen yarışmalarda “Sanayi-i Nefise’nin
Teşviki” için maddi yardımda bulunmuştur. 1923 yılının Nisan ayında yapılan yarışma işlerinden
sorumlu olan Nimet Neyyir Hanım’a takdim edilmek üzere Roma temsilciliğine verdiği 100
liralık çek, İstanbul’da Hariciye Vekâleti Murahhası Adnan Bey aracılığıyla teslim edilir199.

196 Beykal, C. “Yeni Kadın ve İnas Sanayi-i Nefise Mektebi”, Yeni Boyut Plastik Sanatlar Dergisi, 2/16,
İstanbul 1983, s. 10.
197 Toros, s.16.
198 Özcan, a.g.m. s. 157.
199 BOA, HR.İM. 71/10 akt. Ürekli, a.m. s. 50.

99
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 105: Sanayi-i Nefise Mektebi Öğrencileri, 3 Mart 1926, (Mustafa Cezar’dan)

6 Eylül 1921 Tarihli Maaş Cetveli 200


Heykeltıraş Öğretmeni İhsan Bey 900 Kuruş,
Menazır Öğretmeni Ahmed Ziya Bey 600 Kuruş,
Sanat Tarihi Öğretmeni Vahid Bey 600 Kuruş,
Hademe Ali Efendi 500 Kuruş maaş almışlardır.

200 BOA, MF.ALY. 160/49 akt. Ürekli, a.m. s.49.

100
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 106: Cumhuriyetle Birlikte İnas Sanayi-i Nefise Mektebi ve Sanayi-i Nefise Mektebi’nin
Birleştirildiği İlk Günlerde Hikmet Onat (1882-1997) Atölyesinde Kız ve Erkek Öğrencilerin Birlikte
Öğretiminden ve İlk Karelerden, (Sırrı Tığralı’dan)

Görsel 107: Cumhuriyetle Birlikte İnas Sanayi-i Nefise Mektebi ve Sanayi-i Nefise Mektebi’nin
Birleştirildiği İlk Günlerde Hikmet Onat (1882-1997) Atölyesinde Kız ve Erkek Öğrencilerin Birlikte
Öğretiminden ve İlk Karelerden, (Sırrı Tığralı’dan)

101
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

5.7. Akademi Binaları ve Sanayi-i Nefise Mektebi İnas ve Zükur Şubelerinin Birleşmesi

İnas Sanayi-i Nefise Mektebi, Beyazıt’ta bulunan Zeynep Hanım Konağı’nın bir salonunda
eğitim ve öğretime başlamıştır. Konak aynı zamanda İnas Darülfünun olarak hizmet
vermektedir 201. Resim dershanesi fazla ilgi gördüğü için iki resim atölyesine ihtiyaç duyulmuş,
bu nedenle Darülfünun binasından yeni mekân istenmiştir. Fakat bu talep kabul edilmediği için
başka dershane arayışlarına girilmiş 202, 7 Nisan 1915 tarihinde Sultan II. Mahmut Türbesi
yakınında bulunan Bezm-i Âlem Valide İnas Sultanisi binasının bir kısmına yerleşilmiştir203.

Görsel 108: Zeynep Hanım Konağı, (https://www.facebook.com/istanbultarih34/photos/zeyneb-


han%C4%B1m-kona%C4%9F%C4%B1-istanbul-%C3%BCniversitesi-edebiyat-fak%C3%BCltesi-
kavalal%C4%B1-mehmetali/1468852676676696, Erişim tarihi02. 09. 2021)

1917 yılında İnas Şubesi, Sanayi-i Nefise Mektebi erkekler bölümünün bulunduğu 204 Vefa
Sultanisi olarak hizmet veren eski Lisan ve Hukuk Mektebi’nin alt katına yerleştirilmiştir.
Böylelikle kız ve erkek öğrenciler aynı bina içinde eğitim görmüşler, fakat birbirleriyle
bağlantıları tamamen engellenmiştir. Her iki mekân tahta perdelerle birbirlerinden ayrılarak,
irtibat tamamen kesilmiş, geçecek yol dahi kalmamıştır 205. İnas bölümü bu binanın alt katında
(Görsel 109) eğitim vermiştir. Günümüzde Cağaloğlu Moda Tasarım Anadolu Lisesi olarak

201 BOA, MF.ALY,77/62; İAMA, Karton4, Dosya 6746, akt. Ürekli, a.m. s.52
202 BOA, MF.MKT.1204/18, akt. Ürekli, Mart 2019, s.52
203 BOA, MF.ALY. 153/10; İAMA, Karton 93, Dosya7326, akt. Ürekli, a.m. s.52
204 İAMA, Karton 75, Dosya 7498; BOA, MF.ALY. 97/7 akt. Ürekli, a.m. s.52.
205 BOA, MF.ALY.111/93 akt. Ürekli, Mart 2019, s.52.

102
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

kullanılmaktadır 206. Cezar’ın yayınladığı aynı binanın siyah beyaz fotoğrafında ise (Görsel 110)
1916-1919 yılları dışında 1921-1926 yılları arasında da kullanıldığı görülmektedir 207.

Görsel 109: 1917-1919 Yılları Arasında İnas Sanayi-i Nefise Mektebi ve Zükur (Erkek) Sanayi-i Nefise
Mektebi Eski Lisan ve Hukuk Mektebi Olarak Kullanılan Bina (Fatma Ürekli’den, 2019)

Görsel 110: 1916-1919 ve 1921-1926 Yılları Arasında Akademinin Bulunduğu Binalardan


Cağaloğlu’ndaki Lisan Mektebi, (Mustafa Cezar,1983 208)

206 Ürekli, a.m. s.51.


207 Mustafa Cezar, Güzel Sanatlar Eğitiminde 100.yıl. No.3, İstanbul 1983, s.14.
208 Cezar, a.g.e. 1983, s.14.

103
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

1919 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kız ve erkek şubeleri geçici olarak
Şehzadebaşı’nda kiralık bir binaya taşınmıştır. 1920 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi erkekler
şubesi Divanyolu’nda Sıhhiye Müzesine, kızlar şubesi ise tekrar 1921 yılında Mekteb-i Mülkiye-i
Şahane binası olan Bezm-i Âlem Valide İnas Sultanisi’ne nakledilerek 209 iki salona
yerleştirilmiştir. Öğretim gördükleri salonlar yetersiz; yemekhane, idare heyeti, sınav salonu,
heykeltıraş atölyesi, kuramsal dersler ve teneffüs yapılacak bölümler olmadığı için çok zorluk
çekilmektedir 210.

Görsel 111: 1920-1921 Yılları Arasında Akademinin iki Kez Bulunduğu Binalardan Cağaloğlu’ndaki Salih
Efendi Konağı (Mustafa Cezar’dan, 1983)

Olumsuz koşullar ve yer darlığından sürekli taşınan okulun erkek şubesi, 1921 yılında
tekrar Bezm-i Âlem Valide İnas Sultanisi yanında bulunan bir dönem Darülmuallimin eğitimi
veren eski Lisan Mektebi’ne taşınmış; kızlar şubesi 5 Eylül 1921 tarihinde Gedikpaşa Tiyatro
Caddesi’nde yer alan hükümete ait bahçe içinde iki katlı Ana Okulu’na yerleşmiştir 211. Birinci
Dünya Savaşı sonrasında imzalanan mütarekelerden dolayı Maarif Nezareti, eğitim kurumları
mekânlarının kullanılması konusunda, yeni bir düzenleme yaparak pek çok okulun taşınmasına
neden olmuştu. Kız ve Erkek Sanayi-i Nefise Mektepleri de bu kargaşadan nasibini alarak
bulundukları binalardan çıkartılmış, fiziki yönden sağlıksız ve eğitime elverişsiz binalara
nakledilmiştir. İtalyan askeri kuvvetlerinin 1920 Nisan sonlarında gelerek İstanbul’da ikamesi

209 BOA, MF.ALY. 159/37, 160/9 akt. Ürekli, Mart 2019, s.52
210 BOA, MF.ALY.156/79, akt. Ürekli, Mart 2019, s.521
211 BOA, MF.ALY. 160/4, akt. Ürekli, Mart 2019, s.52

104
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

ve iskânı için bir takım resmi binalar ve okullar zorunlu olarak boşaltılmışlardır212. Akademi
dört ay süreyle tamamen yurtsuz kalmış, 9 Ekim 1920’de Divanyolu’nda bulunan binaya geri
dönülmüştür. Bir sene sonra Ekim 1921 tarihinde Divanyolu’nda ki binadan çıkıp Cağaloğlu’nda
ki Lisan Mektebi’ne ikinci kez taşınmıştır. Akademinin sürekli yer değiştirmesi, taşınma
esnasında malzemelerin ve eserlerin tahrip olmasına veya kırılmasına sebep olmuş, mekânın
yetersiz olması, malzemelerin yerleştirme imkânını ortadan kaldırmıştır. Bu durum akademinin
gelişmesini engellemenin ötesinde, var olan duruma da zarar vermiştir 213.

Görsel 112: İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin 1915 ve 1920-1921 Yılları Arasında Eğitim verdiği Bezm-i
Valide İnas Sultanisi, Library of Congress http: //www.loc.gov/pictures/item/2002716698/ (akt. Fatma
Ürekli, 2019, s.52)

Cumhuriyet ilan edildikten sonra, 13 Ocak 1923 tarihinde Erkek Sanayi-i Nefise Mektebi
Müdürlüğü’ne 11 Eylül 1921 tarihinde atanan Cemal Paşazade Mehmed Cemil Bey’in
döneminde 214, erkek ve kız şubeleri birleştirilerek İnas Şubesi lağvedilmiş, Sanayi-i Nefise
Mektebi Alisi adı altında eğitim ve öğretime devam etmiştir.
Maarif Nezareti, kız ve erkek öğrencilerin aynı binada eğitim almalarının ekonomik
açıdan daha tasarruflu olacağını, kızların malzemeleri ve tüm eşyalarıyla birlikte erkeklerin

212 BOA, DH:KMS:49-2/7.


213 Mustafa Cezar, Güzel Sanatlar Akademisi’nden 100. Yılda Mimar Sinan Üniversitesi’ne. İstanbul 1983,
s.15.
214 BOA,MF.ALY.160/58; DH.MB.HBS. 32/39;BEO, NDGGD.352082 akt.Ürekli, Mart 2019, s.52.

105
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

bulunduğu binaya taşınmalarını istemiştir 215. Bunun üzerine 25 Ocak 1923 tarihinde Sanayi-i
Nefise Mektebi Müdüriyeti, TBMM Maarif Vekâleti’ne gönderdiği yazıda; yüzden fazla öğrencisi
olan Kız Sanayi-i Nefise Mektebi’nin lağvedilerek Erkek Sanayi-i Nefise Mektebi Şubesi çatısı
altında birleştirilmesinin fiziki yönden sıkıntılar yaratarak, eğitim ve öğretim seviyesini olumsuz
yönde etkileyeceğini belirtmiştir. Ayrıca yazıda kızlar şubesine ait çeşitli kadın modellerin
kullanıldığı ve bu modellerin erkeklere ait bölümdeki yerlerde bulunmasının uygun olamayacağı
ve hatta Paris Güzel Sanatlar Okulu’nda 216 bu tarz atölyelerin farklı mekânlarda yer aldığı
belirtilmektedir. Bu nedenlerden dolayı kız okulunun lağvedilerek erkek okulu çatısı altına
alınmasının pek isabetli olmayacağı ifade edilmiştir 217. Fakat Sanayi-i Nefise Mektebi
Müdüriyeti’nin gönderdiği bu yazı Maarif Vekâleti’nce dikkate alınmamış, Maarif Nezareti’nin
kararıyla 13 Ocak 1923 tarihinde erkek şubesiyle birleştirilen Kız Sanayi-i Şubesi eşyalarıyla
birlikte erkek öğrencilerin bulunduğu Cağaloğlu’ndaki binaya taşınmıştır. Bu birleşmede
tasarrufun yanında eğitimin de önemli bir rol oynadığı anlaşılmaktadır 218. Kız öğrencilerin
eğitim gördüğü Gedikpaşa’daki eski bina bırakılmamış, resim ve heykel atölyesi olarak
kullanılmıştır 219.

215 İAMA, Karton 75, Dosya 9029, 9030 akt, Ürekli, Mart 2019, s.52-53.
216 Gören, A. K. (Ekim1996). Güzel Sanatlar Eğitiminde Kadınlara Açılan İlk Resmi Mektep: İnas Sanayi-i
Nefise. Art+Decor, s. 124.
217 İAMA, Karton nr. 75, Dosya nr. 9045’daki 25 Kanun-ı sani 1339 tarihli belgeden akt. Ürekli, Mart 2019,

s.55.
218 Maarif Nezareti Orta Tedrisat Müdiriyeti tarafından Kız ve Erkek Sanayi-i Nefise Mektebi’ne yapılan

tebligat için bkz. İAMA, Karton nr. 75, Dosya nr. 9029 ve Dosya nr.9030, 13 Ocak 1339; 20 Kanuni sani
1339 (20 Ocak 1923)’da Erkek ve Kız Sanayi-i Nefise Mektebi müdürü Adil Bey’e bildirilerek gerekli devr
ve teslim işlemlerinin yapılması istenmiştir (Aynı nr.lef 2) akt. Ürekli, Mart 2019,s.55.
219 Ürekli, a.g.e. s.55.

106
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 113: Anonim, “Yeni Yetişen Sanatkârlarımız ve Yaptıkları Eserler”, Yayımlandığı Kaynak ve Tarih
Bilinmiyor

Sanayi-i Nefise Mektebi ile ilgili Osmanlıca kaynaklarımızdan “Yeni Yetişen


Sanatkârlarımız ve Yaptıkları Eserler”, adlı başlık altında Fındıklı’ya taşınan okul ile ilgili bilgiler
verilmektedir. Okulun 1926 yılında Fındıklı’ya taşındığını baz aldığımızda yazının da 1926
yılında yayımlandığını söyleyebiliriz. Yazıdan da anlaşılacağı üzere Fındıklı’da yeni kurulmaya
başlanan okulun kız ve erkek öğrencilerinin eğitimlerine kısaca değinilerek, ziyaret edilmesi
öneriliyor.
“Genç kızlarla erkeklerimizin çıplak modeller karşısındaki sa’ylerine ve yaptıkları
eserlere bakarak memlekette Sanayi-i Nefise sahasında yeni bir hayat başladığına hüküm
edebiliriz.
Farkında mısınız bizde de Sanayi-i Nefise işlerinde mühim adımlar atılıyor. Bu
sözümüzün sıhhatini anlamak istiyorsanız size Fındıklı’da yeni kurulmaya başlayan, fakat
şimdiden bize birçok şeyler vaat eden Sanayi-i Nefise Akademisi’ni ziyaret etmenizi tavsiye
ederiz. Orada kız ve erkek birçok gençlerin devamlı ve muttarit bir sa’y ile çalıştıklarını, istikbal
için bize birçok namzetler yetiştiğini göreceksiniz. Bu mektep bizde Sanayi-i Nefise sahasında
yeni bir hayatın başlangıcıdır.
Memleketlerin refah ve servetiyle mütenasiben inkişaf edemeyen Sanayi-i Nefise,
asırlardan beri felaketten felakete sürüklenen ve tedrici bir intihar-ı iktisadi ile günden güne
fakirleşen memleketimizde son zamanlara kadar herkesi nevmid edecek bir süratle tedenni
ediyordu. Vaktiyle vücuda getirmiş olduğu sanat-ı şahaneleri hala bütün dünyaya parmak ısırtan
Türkler son zamanlarda en kötü sanat eserleri için Avrupa’ya avuç açıyorlardı. Bizde vakıa
evvelce de bir Sanayi-i Nefise Mektebi mevcuttu, fakat buradan çıkan mimarlar dört duvarı bir

107
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

araya güç getirebiliyorlardı. Bilhassa son sene zarfında müdür Namık İsmail Bey’in gayretiyle
yeni bir veçhe almış olan bu mektebe gerek resim, gerek mimari, gerek heykeltıraş sahasında ilk
defa olarak asrî bir şekil almaya başlamıştır.
Mektepte kız adediyle erkek adedinin ekser şubelerde hemen aynı derecede olması ve
kızlarımızın erkekler kadar muvaffakiyetle çalışmaları bilhassa şayan-ı dikkattir. Filhakika daha
on beş yirmi sene evvel erkeklerle mahalle mektebinde bile yana yana okumayan kızlarımız
bugün erkeklerle bir atölyede çıplak ve canlı modeller karşısında sağlam bir sanat terbiyesinin
verdiği bir ciddiyetle çalışmaktadırlar.
Mektebi teşkil eden mimari, resim, heykel
(Resim altı yazı)
Sanayi-i Nefise Mektebi talebesi dershanede etütle meşgul” denmektedir.

Görsel 114: 1927 Yılında Hamdullah Suphi Tanrıöver Akademiyi Ziyaretinde Müdür Nazmi Ziya ve
Akademi Öğrencileri İle (Mustafa Cezar’dan 220)

Cemil Bey’in girişimi, Nazmi Ziya’nın çabalarıyla 1926 yılında Akademi Fındıklı’da yer
alan zamanında Sultan Sarayı, daha sonra Meclis-i Meb’usan olan binaya taşınarak, rahat bir
nefes almış, şimdiye kadar eğitim verdiği en geniş ve en iyi binaya yerleşmiştir. Mayıs 1926

220 Mustafa Cezar, Güzel Sanatlar Eğitiminde 100.yıl. No.3,İstanbul 1983.

108
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

tarihinde okulun müdürlüğüne ressam Namık İsmail atanmış, gerekli olan atölyeler inşa edilmiş,
aynı zamanda Sanayi-i Nefise Mektebi ismi Güzel Sanatlar Akademisi olarak değiştirilmiştir221.

Görsel 115: 1927 Yılında Heykel Atölyesinde Akademi Öğrencileri (Mustafa Cezar’dan 222)

Ürekli, a.e. s. 57.


221

Mustafa Cezar, Kuruluşunda Bugüne Akademi. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (1883-1973), İstanbul
222

1973.

109
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 116: Feyhaman Duran ve Sanayi-i Nefise Mektebi Öğrencileri, 1928, (Mimar Sinan Güzel Sanatlar
Üniversitesi Fotoğraf Arşivi)

Akademi, 1 Nisan1948 tarihinde yanmış, öğrenci kayıtlarının yer aldığı dosyalar,


tablolar, ders malzemeleri, akademi içindeki eşyalar, kütüphanedeki kitaplar küle dönmüştür 223.
O yıl Mimarlık bölümü derslerini Fındıklı’da tamamladıktan sonra Yıldız’da bulunan Sağır ve
Dilsiz Okulu’nun bulunduğu binaya geçilmiştir. 23 Nisan 1953 tarihinde ana bina tekrar
öğretime açılana kadar mekân sıkıntısı devam etmiştir. Üniversiteleştirilen bugünkü adıyla
Mimar Sinan Üniversitesi için mekân konusu her zaman sorun olmuştur 224.
İçinde bulunduğu zor koşullarda, bina yokluğundan sürekli yer değiştirmek zorunda
kalan ülkemizin en eski ve en iyi eğitim kurumlarından birinin ayakta kalarak öğretmen okulları
ve kız sultanilerine öğretmen, Türk sanat tarihine öncü kadın ressam ve heykeltıraşlar
yetiştirmesi kadının toplumda var olabilmesinin mihenk taşlarındandır.

223 Mustafa Cezar, Güzel Sanatlar Akademisi’nden 100. Yılda Mimar Sinan Üniversitesi’ne. İstanbul 1983,
s.15.
224 Cezar, a. g.e. s. 16.

110
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

6. GALATASARAY SERGİLERİ

İlk sanatçı birliğini oluşturan çoğunluğu Sanayi Nefise Mektebi mezunu sanatçılardan
oluşan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, 1909 yılında kurulmuştur. Veliaht Abdülmecid Efendi’nin
himayesinde ressam Mehmet Ruhi Bey’in önerisiyle kurulan yarı resmi birlik, Hikmet Onat, Sami
Yetik, Kazım, Agâh, Ahmet İzzet, Ahmet Ziya Akbulut, Şevket Dağ, İbrahim Çallı, Mesrur İzzet
tarafından kurulmuştur. Daha sonra gruba Müfide Kadri, Hüseyin Avni Lifij, Feyhaman Duran,
Mithat Rebii, Murtaza, Tomas Efendi, Rıfat gibi sanatçılarda katılmışlardır 225. Adnan Coker
yazılarının yer aldığı Şerifoğlu kitabında Cemiyet’in 1908 yılında kurulduğunu belirtmiş 226,
Galatasaray Sergileri’nin Türk resim sanatında “1914 Kuşağı” ya da “Çallı Kuşağı” olarak bilinen
en önemli sanatçılarını bir araya toplayan bir birlik, cemiyet tarafından yönlendirilip
yönetildiğini bu sergilerin başıboş sergiler olmadığını ifade etmiştir227.
Cemiyet, 1. Dünya Savaşı’nın etkilerini bir nebze azaltmak amacıyla Türk sanat tarihine
“Galatasaray Sergileri” olarak geçecek sergilerin ilkini 1916 yılında açmıştır. Galatasaray
Sergileri 1918 yazı dışında 228, 1951 yılına kadar kesintisiz her yıl düzenli bir şekilde
gerçekleşmiştir 229.
Eski Societa Operaia binası olan Galatasaraylılar Yurdu’nda ilk iki sergi açıldıktan sonra,
okulun tatil olduğu Temmuz-Ağustos aylarında Galatasaray Lisesi binasında açılan sergiler 1951
yılına kadar devam eder 230.
Tez araştırmamızda yer alan 8 kadın heykeltıraştan Melek Celal Sofu, Sabiha Ziya
Bengütaş, Nermin Faruki resim ve heykel, Saime Rezzan Ramiz Öker, Mari Gerekmezyan, Iraida
Barry ise heykel dalında eserleriyle Galatasaray Sergileri’ne katılım sağlamışlardır.
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin kurulması resim sanatının profesyonel bir yaşam tarzı
olarak kavranmasının ilk aşamasını oluşturmakla beraber, 20 yy. başında etkin olan çağdaşlık
serüveni Türk resim sanatı tarihinin cemiyetin bırakmış olduğu tarihi belgelerle varoluş
nedenlerini ortaya koymaktadır 231.
Cemiyet, toplumda, Sanayi-i Nefise’ye, estetiğe ve resme ait duyarlılığın, kültürün,
bilincin ve bilginin gelişmesini sağlamak; bu duyarlılığın gelişmesine engel gördükleri güçlere

225 Ömer Faruk Şerifoğlu, Resim Tarihimizden Galatasaray Sergileri 1916-1951, Yapı Kredi Kültür
Yayıncılık, İstanbul 2003 s.10.
226 Şerifoğlu a.g.e., s.6
227 Şerifoğlu, a.e., s. 6,7.
228 1917 yılında dönemin Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın isteği üzerine Viyana ve Berlin’de sergilenmek

üzere savaş ve kahramanlık konulu resimler yapmak amacıyla Şişli’de bir atölye açılır. “Şişli Atölyes”nde
üretilen resimler, atölye dışında kalmış sanarçıların katılımıyla ”Savaş Resimleri ve Diğerleri” adıyla 1917
yılının son, 1918 yılının ilk günlerinde Galatasaray’da ve ardından Viyana’da sergilenir. Galatasaray’da
128 eser sergilenmiş, fakat Viyana’ya 140 tablo götürülmüştür. Şerifoğlu, a.g.e., s. 28.
229 Şerifoğlu, s.10-16.
230 Şerifoğlu, a. g. e., s.20
231 Şerifoğlu. a.g.e., s.11.

111
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

karşı mücadele vermek amaçlı yazıların yer aldığı Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Gazetesi’ni
kurmuştur. Hicri 19 Muharrem 1329 (Rumi 7 Kânun-i Sâni 1326) ve Rumi 1 Temmuz 1330
(Miladi 1910-1914) tarihleri arasında 4 yıl ve 18 sayı yayınlanan gazetenin, yayın tarihlerinde
bir karmaşa göze çarpmakta, tarihler 1-10. sayılar arasında hem hicri hem rumi, 11. sayıdan
sonra sadece rumi olarak verilmektedir. 16. sayının üzerinde nüsha numarası ve tarih
görülmemektedir 232.
Gazetenin ilk sayısında yer alan “Maksadımız” başlıklı ilk imzasız yazıda, Osmanlı
Ressamlar Cemiyeti’nin kuruluş amacı “Memalik-i Osmaniye’de ressamlığın terakkisi ve Osmanlı
ressamlarının temenn-i istikballeri esbabının istikmalı zemininde ittihadları…” şeklinde
özetlenir. Gazetenin 17. sayısında Aziz Hidayi’nin “Bizde Resim” başlıklı yazısında Osmanlı
ressamlarının istekleri ve beklentileri ifade edildikten sonra, Türk aydınının bugünde
geçerliliğini koruyan Batı karşısındaki her zamanki tavrı sergilenmektedir: “Osmanlı Ressamlar
Cemiyeti Resim ve Heykeltraşlık Akademisi’nin Osmanlılıktaki şeklidir. Şu hale göre gençliğe,
hükümete ve hatta Meclis-i Mebusan’ımıza kadar ehemmiyet ve teması vardır. İtiraf etmeli ve
itiraz edenler pek haklıdırlar ki bizde Sanayi-i Nefise namına memleketimizde öyle muayyen
zamanlarda açılan bir sergimiz olmadığı gibi neşredilen bir risalemizde yoktur. Bu sebepledir ki
Osmanlı Ressamlar Cemiyet-i Gazetesi’ni haiz olduğu ehemmiyetle telakki etmek, icabında
resmen himaye etmek lazım geldiği kanaatindeyim. Eğer her şey gibi sanat da bizde öteden beri
himayeye mazhar olsaydı, bizim bugün iftihar edebilecek meşhur nefaisimiz, birkaç sanatkâr-ı
marufumuz olurdu. Avrupalıların elan taklid, tatbik ve tedris ettiği Türk ve Arap usul-ü sanayii
bizde himayesizlikten sönmüş murassa bir mazi sanatımız olduğunu gösteriyor. Her gün bir
güneş gibi bu vatanı tenvir ediyor, her gece elektrikler parlıyor. Fakat ey genç, bu güneş uzakta
olduktan, bu elektrikler ecnebi projektörlerinden intişar ettikten sonra neye yarar. Çalış bizden
doğan güneş Garb’a gitmesin… Dinamolar senin bazu-i zeka ve sayinle dönsün. Derin bir tesirle
bila-ihtiyar yazdığım şu satırlardan sonra düşündüm: Acaba futbol oyuncularına verilen
ehemmiyet ve mükâfatların bir parçası olsun bir gün ressamlarımıza verilecek mi? Acaba Nobel
mükafatlarına mukabil bizde de erbab-ı sanata bir varaka-i takdiriyye verilmeyecek mi?...” 233
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Gazetesi’nin, bu yazıdan sonra 18. sayısı da çıkar ve daha
sonra maddi imkânsızlıktan dolayı kapanır 234.
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, Türk resim sanatı tarihine, sergi açmaktanda öte, sanat ve
sanatçı hukuku açısından da önemli bir katkıda bulunarak, resmin, sanat pazarı içindeki yerini

232 Abdullah Sinan Güler, İkinci Meşrutiyet Ortamında Osmanlı Ressamlar Cemiyeti ve Osmanlı Ressamlar
Cemiyeti Gazetesi, İstanbul 1994.
233 Şerifoğlu, a.g.e.,s. 13,15.
234 Şerifoğlu, a.e., s.15.

112
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

oluşturma çabalarını göstermiş; henüz sanatçı-galeri-galerici ilişkilerinin olmadığı bir toplumda,


bu ilişkilere esas teşkil edecek sözleşmeler de kaleme almıştır 235.
Abdullah Sinan Güler, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nin düzenlediği ilk ve tek büyük
serginin 1916 yılında yapılan Galatasaray Sergisi olduğunu belirtir. Cemiyetin yazlık Galatasaray
Sergileri’nin daha küçük boyutlarda olduğunu, 1919 yılından sonra düzenlenmiş 5 serginin
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti tarafından değil, Halil Edhem’in söylemiyle Türk Ressamlar
Cemiyeti tarafından düzenlendiğini belirtir 236. Fakat Şerifoğlu ve Başkan, Osmanlı Ressamlar
Cemiyeti’nin, 1921 yılında “Türk Ressamlar Cemiyeti” adını alarak etkinliğini sürdürdüğünü
belirtmişler 237, Şerifoğlu ile aynı kaynakta yer alan Adnan Coker yazısında “…savaş nedeniyle
1918’de yapılmayan Galatasaray Sergisi’nden sonra 1919’da tekrar etkinliğine başlarken birlik
adının yeni bir kimliğe dönüştüğünü görüyoruz. Cemiyetin adı bu tarihten sonra 1927’ye kadar “
Türk Ressamlar Cemiyeti” olarak değişecektir.” açıklaması yer alır238.
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, bir yandan Türkiye'nin ilk sanat galerisi olma işlevini de
üstlenmiş, "program" adını verdikleri sözleşmelerle, galericilik kurallarının ilk örneklerini de
vermiştir 239.
Güler, Türk resim sanatı tarihinde, sanatın ve sanatçının korunmasına ilişkin ilk kuralları
içeren ve Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nin "galeri-galerici" olarak ele alındığı bu önemli belgeleri
sunar. Belgelerde yer alan programlar şöyledir: 37
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti merkezinde küşâd edilen daimi satış sergisi
programıdır 240.
1-Teşhir edilmek ve satılmak üzere idareye tevdi edilecek yağlıboya, suluboya,
karakalem vesair usullerde her kat'ede tablo vesair sanayi-i nefiseye müteallik asar-ı cedide ve
atikenin kıymeti eshabı tarafından vaz' edilecek kabul ve âdem-i kabulu heyet-i idarenin
ekseriyyet-i ârâ'sına mütevakkıfdır.
2-Asârların orijinal olup alelade kopye olmaması, sanat tersimince hâ'iz-i kıymet
bulunan bazı kopyelerin kopye olduklarını mübeyyen etiketleri havi bulunması, çerçevelenmiş
olması, hîn-i teslimattan üç gün zarfında istirdâd edilmemesi şarttır.
3-Teşhir edilen âsarın eshâbının müsaade-i tahririyesi olmadıkça istinsah edilmesine
müsaade edilmez.

235 Güler, a.g.e.


236 Güler, a.e
237 Ömer Faruk Şerifoğlu, Resim Tarihimizden Galatasaray Sergileri 1916-1951, Yapı Kredi Kültür

Yayıncılık, İstanbul 2003. S.21. Seyfi Başkan, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, Ankara 1994, s.33,34.
238 Şerifoğlu, a.g.e., s.6
239 Güler, a.e.
240 Güler, a.e.

113
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

4-Aza-yi cemiyetin kendi âsarları müstesna olmak üzere üç aylık ücret-i teşhiriyye, yarım
metro murabba'mahal işgal eden âsardan beş ve bir metro ve daha ziyade mahal işgal eden
âsardan beher metro murabba yedibuçuk guruş hesabıyla, istifâ' olunur.
5-Teşhir müddeti hitâm bulan asar eshabının arzusuyla ücûrât-ı mezkûrenin tekrar
istifâ'sı suretiyle tecdîd-i kayd ve temdîd-ı müddet edilir.
6-Asarın hîn-i fürûhtunda esmân-ı baliğesinin yüzde onu idareye aid olmak üzere bi-l-
tevkif mütebâkîsi sekiz gün zarfında âsârın idareye teslimini mübeyyen makbuzun istirdâdıyla
eshabına tesviye edilir.
7-Müddet-i teşhîrin hitâmından evvel eshabı tarafından ahzi arzu edilen âsâra satılmış
nazarıyle bakılarak kıymet-ı muhammenesi üzerinden yüzde on istifâ' edilmedikce iade edilmez.
8-Asârın hîn-i fürûhtunda bedeli kâmilen idare sandığına teslim edilmedikçe müşteriye
i'tâ' edilmez.
9-Taşra ve memalik-i ecnebiyyeden gönderilecek ve iade edilecek âsârın nakliye ve
gümrük ve anbalaj ve mesarif-i sairesi eshabına aid olduğu gibi füruht edilen âsârın bu misâl
mesârifâtı müşteriye aittir.
10-Teslim edilen âsâr cemiyete vedîa hükmünde olup hârik ve sair gibi kaza neticesi
zaiyetden dolayı cemiyet zâmin değildir. Şu kadar var ki eshabı âsârlarını kendi namlarına
sigorta ettirebilirler.
11-Sergi her gün açıktır. Zâirden bir guruş duhuliye istifâ' edilir.
12-Aza-yi cemiyyet ve eshab-ı âsâr için duhuliye serbesttir.
13-Haftada bir gün muhadderâta tahsis edilecektir.
fi 10 nisan sene 326
Umum resim sergisi programıdır 241
Binüçyüzyirmiyedi senesi Eylül'ün ibtidasinda Dersaadet'de küşâd-i mükerrer olan
umum resim sergisinin programini, cemiyetimize dâhil olmayip da sergiye iştirak etmek umum
Osmanli ressamlarinin ma'lumu olmak üzere derc ediyoruz (Sergiye iştirak edecek zevatın
adreslerini şimdiden cemiyetimize bildirmeleri rica olunur).
1-Her sene eylül-ü rûmî'nin onbeşinde cemiyet merkezinde veyahut heyet-i idarece
tensib edilecek diğer bir mahalde kuşâd edilecek sergi üç ay imtidâd edecektir.
2-Kopye olmamak şartiyla her nev'i tablolar ve âsâr-i heykeltraşiye ve mimariye ve
hakkâkiye ile bilâ-istisnâ erbâb-i sanâyi-i nefise iştirâk edebilirler.
3-İştirak edecekler eserlerini ağustosun onbeşine kadar çerçevelenmiş olduğu halde
cemiyetin heyet-i idaresine teslim edeceklerdir.
4-Asâr-i vâride heyet-i umumiyece müntahab dört kişiden mürekkeb bir heyet
tarafindan hafiyyen müzakere ve tedkik neticesinde kiymet-i sanaatkârâneyi hâiz olanlarinin

241 Güler, a.e.

114
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

arkasina «kabul» işareti vaz' edilecektir ki mezkûr işareti hâiz olmayan âsâr idarece eshabına
iade edilecekdir.
5-Kabul edilmeyen âsâr-i âdem kabulunden dolayi eshabinin hak itirazlari yoktur.
6- Kabul edilmeyen âsâr satış sergisine nakledilebilir (Cemiyet merkezinde mevcut daimi
satış sergisinde teşhir edilir).
7-Eylül zarfinda heyet-i idarece intihâb edilecek zevât-i marufe-i muktedirden mürekkeb
dört kişilik bir jüri heyeti tarafından dereceler tayin edilecektir.
8-Tayin-i derecât neticesinde ihrâz-i mükâfat eden sanaatkar birer kat'e
takdirnameleriyle beraber bu husus için cemiyetce ihdâs edilecek madalyalar i'tâ kilinacakdir.
9-Derece-i mükâfat ressamlık, mimarlık, heykeltraşlık, hakkâklık sanayiinin her
birilerine aid olmak üzere birinci ikinci ve üçüncülüğü kazananlara altın, gümüş, bronz
madalyalar ve diğer şâyân-ı takdir olanlara da yalnız takdir varakaları i'tâ olunacaktır.

Görsel 117: Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Gazetesi Başlığında Yer Alan Amblemi ( Seyfi Başkan’dan)

Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Gazetesi'nde her sayıda fazla miktarda yer alan ve tespit
edildiği kadarıyla eserlerin ilk röprodüksiyonlarından olan resimlerin, halkta belirli bir resim
kültürü ve sevgisinin yaygınlaşmasına önayak olmak amacıyla yayımlandığı kabul edilebilir.
Yayımlanan resimlerin isimleri şöyledir242:
Hamdi Bey'in, Leyla Hanım koleksiyonunda olduğu belirtilen "Kablumbağa Terbiyecisi"
(Homme aux tortues), Edhem Bey koleksiyonunda olduğu belirtilen "Rüstem Paşa Camii
Önünde" (Le théologien sortant de la mosque), Liverpool Müzesi'nde olduğu belirtilen

242 Güler, a.e.

115
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

"Mütala'a" (Lecture), Celaleddin Paşa koleksiyonunda olduğu belirtilen "Sultan Ahmed Camii
Medhalinde Kadınlar" (Femmes Turques àl'entrée de la mosquée Sultan Ahmed), nerede olduğu
belirtilmeyen "Şehzade Türbesinde" (Dans le turbé des enfants), Londra Müzesi'nde olduğu
belirtilen "Çeşme-i âb-i Hayat" (Fontaine miraculeuse), gene Londra Müzesi'nde olduğu
belirtilen ve Türkçe adı yazilmamiş "La Tranchant du Cimeterre", Boston Müzesi'nde olduğu
belirtilen ve Türkçe adı yazılmamış "Femmes Turques en Promer", nerede olduğu belirtilmeyen
"Cami Kapısı" (La porte de la Mosquée), nerede olduğu belirtilmeyen "Bursa'da Yeşil Camii'de"
(à la Mosquée verte de Brousse); Abdülmecid Efendi'nin nerede olduğu belirtilmeyen "Ayan
âzâ-i kiramından üstad-ı muhterem Ekrem Bey Efendi Portresi"; Şevket Bey'in nerede olduğu
belirtilmeyen "Aya Sofya Camiinden Bir Köşe" (Un coin de Ste-Sophia); Osmanlı Ressamlar
Cemiyeti Gazetesi'nde "Professeur à l'école des Beaux-Arte" şeklinde tanıtılan Oskan Efendi'nin
nerede olduğu belirtilmeyen "Zeybek" isimli heykeli ilk kez Türkiye'de bu kadar yaygın olarak
yayınlanan röprodüksiyon dizilerine birer örnektir. Resimlerin birçoğunun isminin Fransızca
olarak verilmiş olması İstanbul'da yaşayan yabancılara olduğu kadar aliye-i osmanlılık âleminin
envâr-ı kemalini enzâr-ı cihaniyana –enazından onların İstanbul'daki büyükelçi ve
konsoloslarına- göstermek..." 243 tir.
Gazetenin sorumlu müdürlüğünü kapanana kadar ressam Osman Asaf yürütmüştür.
Gazetenin ilk sayısı Manzume-i Efkâr, ikinci sayısı Şant, diğer tüm sayıları Matbaa-i Hayriye ve
Şürekâsı matbaalarında basılmıştır. Gazetenin 1-10. sayıları arası standart bir kapak düzenine
sahiptir. Bu kapak düzeninde, adeta bir mühür tarzında düzenlenmiş "Osmanlı Ressamlar
Cemiyeti" ibaresi, Abdülmecid Efendi'nin fırçalar, paletler ve defne yapraklariyla bezeli bir
düzenleme içinde yer alan portresi görülür Görsel 107). Sol üst köşede "Osmanlı Ressamlar
Cemiyeti'nin nâşir-i efkârıdır. Sanayi-i Nefise’nin her şubesinden bahseder, ayda bir kere
neşrolunur." ibaresi vardır. Üçüncü sayıdan itibaren bu ibareye, "Mesleğimize muvafik-i ihdâ
buyurulacak âsâr derc olunur." ibaresi de eklenmiştir. 8. sayıdan itibaren künye kaldırılır 244.
11. sayıdan itibaren kapak düzeninin değişerek Abdülmecid Efendi'nin portresinin
kalktığını, her sayının kapağını ayrı bir tablonun süslediğini görüyoruz. 11. sayının kapağında
Edirne Sanayi-i Nefise Mektebi Müdürü ve tarihi konulu resimler yapmakla ünlü, ressam Hasan
Rıza Bey'in eseri olan ve Bahriye Nezaret-i Celilesi’ne ait müzede olduğu belirtilen, Sultan
Osman'ın bir portresi görülür. Gazete içindeki diğer röprodüksiyonlarda görülen düzen burada
da görülmekte, tablonun, ressamının ve bulunduğu yerin ismi hem Türkçe hem Fransızca olarak
yazılmaktadır. 12. sayının kapağında aynı ressamın Barbaros isimli tablosu, 13. sayının
kapağında ise Halil Paşa'nın “Mısır'da Bir Deveci (Un chamelier en Egypte)” isimli tablosu

243 Aziz Hidayi, Bizde Resim, s.253; akt. Güler, a.e.


244 Güler, a.e.

116
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

görülmektedir. Gazetenin bundan sonraki sayılarında kapakları, zaman zaman bir tablo
süslemekte, bazen de doğrudan makaleler başlamaktadır 245.
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, 1921 yılında “Türk Ressamlar Cemiyeti”, 1926 yılında
“Türk Sanayi-i Nefise Derneği, 1927 yılında Türk Sanayi-i Nefise Birliği”, 1929 yılında ise “Güzel
Sanatlar Birliği” adını alarak etkinliğini sürdürür 246. Bazı kaynaklarda yukarıda görüldüğü üzere
cemiyetin isim değişikliğinde yıllara göre farklılıklar vardır, fakat cemiyetin 1929 yılında “Güzel
Sanatlar Birliği” adını aldığı görüşü kaynaklarda aynı görünmektedir.
Birlik, Cumhuriyet’in ilan edildiği günlerde ilk “Ankara Sergisi”ni açar ve Galatasaray ve
Ankara Sergileri’ni uzun bir süre aksatmadan devam ettirir. Her sergiye küçük bir katalog eşlik
etmekte ve ilk senelerde “duhuliye” adı verilen 20 kuruş ücret karşılığı alınan bilet ile sergi
gezilmektedir. Sonraki yıllarda 5 kuruşa indirilen duhuliye ücreti, Birlik İdare Heyeti tarafından
1951 sergisinde kaldırılır. 1952 yılında tüm hazırlıkların yapılmış olmasına rağmen okul
binasının tadilatı gerekçesiyle Galatasaray Sergisi gerçekleşmez. 1951 yılında açılan sergi, 35
yıldır Galatasaray Lisesi’nde yapılan sergilerin sonuncusu olmuştur. 1952 yılının Kasım ayında
Amerikan Haberler Merkezi’nde gerçekleştirilen sergi, “Güzel Sanatlar Birliği İstanbul Sergisi”
olarak devam eder. Güzel Sanatlar Birliği Resim Derneği sonraki yıllarda Fransız Kültür Merkezi
ve Taksim Sanat Galerisi’nde etkinliklerini sürdürür 247.
1916 yılının ilkbaharında açılan İlk Galatasaray Sergisi, Galatasaraylılar Yurdu’nda 49
sanatçının 190 eserle katıldığı görkemli bir sergidir. Sergiye katılan sanatçıların ve eserlerinin
isimlerinin yer aldığı 12 sayfalık bir katalog sonraki yıllarda da özenle hazırlanır. Sergiye katılan
sanatçılar katalogda yer alan sıraya göre aşağıda belirtilmiştir 248.
1-Cevat Bey, 2-Mösyö Renemax, 3-Matmazel Mari Bahar, 4-Sedat Simavi Bey, 5-Mehmed
Sait Bey, 6- Mithad Rebii Bey, 7- Mahmut Bey, 8-Hüseyin Rıfat Bey, 9- Matmazel Mari Kıbrızlıyan,
10-Ressam Hüseyin Avni Lifij Bey, 11-Yüzbaşı Ressam Sami Bey, 12- Ressam Halil Paşa, 13-
Ressam Muazzez Bey, 14- Kemaleddin Bey, 15- Muide Esad Hanım, 16-robin Seropyan Efendi,
17- Namık İsmail Efendi, 18- Vahan Adamyan Efendi, 19- Matmazel Eleni İlyadis, 20- Mabeyn-i
Hümayun Kitabesinden İzzet Bey, 21- Zekai Paşa, 22- Şeref Bey, 23- Halid Bey, 24- İsmail Hakkı
Bey, 25- Müzdan Said Hanım, 26- İbrahim Çallı Bey, 27- Hikmet Bey, 28- Mösyö Arslanyan, 29-
Ressam Ruhi Bey, 30- Arif Hikmet Bey, 31- Tahir Bey, 31- Nazmi Bey, 32- Haronyan Acemyan33-
Adil Bey, 34- Dimitraki Trifidi Efendi, 35- Galib Efendi, 36- Tomas Efendi Baldazar, 37- Celile
Hikmet Hanım, 38- Şevki Bey, 39- Harika Hanım, 40- Vecih Bey, 41- İbrahim Feyhaman Bey, 42-
Zare Kalfayan Efendi, 43- Ahmed Paşazade İzzet Bey, 44- Nazmi Ziya Bey, 45- Madmazel Hinkeni,

245 Güler, a.e.


246 Şerifoğlu, a.g.e., s.21.
247 Şerifoğlu, a.g.e., s.21,22.
248 Şerifoğlu, a.g.e., s. 16.

117
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

46- Madam Rafael, 47- Samson Efendi Arzuruni, 48- Ali Cemal Bey, 49- İzzet Ziya Bey’dir 249.
1917 yılının Haziran ayında İstanbul Beyoğlu Galatasaraylılar Yurdun’da düzenlenen
sergiye, 37 sanatçının 159 eserine yer verilmiştir 250.
1917 yılında dönemin Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın isteği üzerine Viyana ve Berlin’de
sergilenmek üzere savaş ve kahramanlık konulu resimler yapmak amacıyla Şişli’de bir atölye
açılır. “Şişli Atölyesi”nde üretilen resimler, atölye dışında kalmış sanarçıların katılımıyla ”Savaş
Resimleri ve Diğerleri” adıyla 1917 yılının son, 1918 yılının ilk günlerinde Galatasaray’da ve
ardından Viyana’da sergilenir. Galatasaray’da 128 eser sergilenmiş, fakat Viyana’ya 140 tablo
götürülmüştür 251.
24 Temmuz 1919 yılında Galatasaray Mekteb-i Sultanisi’nde yapılan sergiye 32 sanatçı
katılım sağlamıştır 252.
1920 Ağustos ayında İstanbul Beyoğlu Galatasaray Mekteb-i Sultanisi’nde yapılan sergiye
43 sanatçı katılmıştır253.
1921 yılının Ağustos ayında yapılan ve 42 sanatçının katıldığı 3. Galatasaray Resim
Sergisi, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin Türk Ressamlar Cemiyeti adını aldıktan sonra yapılan
ilk sergisidir 254.
1922 yılında Türk Ressamlar Cemiyeti tarafından yapılan 4. Galatasaray Resim Sergisi’ne
57 sanatçı resim dalında, 3’er sanatçı heykel ve mimarlık dalında sergiye katılmışlardır. 255.
1923 yılında yapılan sergi 54 sanatçının katıldığı zaferin ilk, Galatasaray Sergileri’nin
beşincisidir. 256.
1924 yılında yapılan Galatasaray Sergisi’ne 56 resim, 6 heykel, tezhip ve ilan dalında
birer sanatçı katılmıştır 257.
1925 yılında yapılan Türk Ressamlar Cemiyeti Yedinci Galatasaray Resim Sergisi’ne 47
sanatçı resim, 3 sanatçı heykel, 2 sanatçı tezhip kısmı, 2 sanatçı karikatür ve 1sanatçı İlan
dalında 233 eseriyle katılmışlardır 258.
1926 yılında yapılan 8. Galatasaray Resim Sergisi’ne 46 sanatçı resim dalında; 3 sanatçı
heykel dalında ve hat kısmında bir sanatçı sergiye katılmıştır259.
1927 yılında yapılan 11. Galatasaray Resim Sergisi’nde, 75 sanatçı resim dalında, 8
sanatçı heykel dalında eserler sergilemiştir.260.

249 Şerifoğlu, a,e, s. 16,20.


250 Şerifoğlu, a.e., s.26,27
251 Şerifoğlu, a.e., s. 28
252 Şerifoğlu, a.e., s.30,31
253 Şerifoğlu, a.e., s.32,33
254 Şerifoğlu, a. e., s.34,36
255 Şerifoğlu, a.e., s. 38,40,41
256 Şerifoğlu a.e., s.42,44,45
257 Şerifoğlu a.e., s.46,47,48
258 Şerifoğlu a.e., s.52,53
259 Şerifoğlu, a.e., s.54,55

118
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

1928 yılında yapılan 166 resim olmak üzere toplamda 199 eserin sergilendiği 12.
Galatasaray Resim Sergisi’nde, resim dalında 50 sanatçı, heykel dalında 7 sanatçı, Sanayi-i
Tezyinat dalında 4 sanatçı, mimari ve afiş dalında da birer sanatçı eserler vermişlerdir 261.
11 Ağustos 1929 yılında İstanbul Galatasaray Lisesi’nde yapılan 13. Galatasaray Resim
Sergisi’ne 211 eserle 54 sanatçı resim, afiş dalında bir sanatçı çalışmalar sergilemiştir 262.
1930 yılında İstanbul Galatasaray Lisesi’nde gerçekleşen 14. Galatasaray Sergisi’nde 8
âdeti heykel olan 165 eser yer almıştır 263.
1931 yılında Güzel Sanatlar Birliği’nin düzenlediği 15. Galatasaray Resim Sergisi’nde 34
ressam, 130 tablo ile birlikte dekoratif kısmında 7 sanatçı eserlerini sergilemişlerdir 264.
1932 yılının 31 Temmuz’unda yapılan 16. Galatasaray Resim Sergisi’ne, 20 sanatçı resim
dalında, yalnızca Iraida Barry’nin katılımıyla 4 eser heykel dalında ve 4 sanatçı da tezyini
sanatlar dalında eserler sergilemişlerdir 265.
1933 yılında 29 Temmuz 1933 günü Galatasaray Lisesi’nin ikinci kat salonlarında saat
17.00’de açılışı yapılan 17. Galatasaray Sergisi’ne32 sanatçının 132 eseri sergilenmiştir 266.
21 Temmuz 1934 yılında açılan 18. Galatasaray Sergisi’ne, 33 sanatçı (2 sanatçı heykel
dalında) 137 eseri ile katılım sağlamıştır267.
1935 yılında yapılan 19. Galatasaray Resim Sergisi’ne 105 eser yer almıştır 268.
1 Ağustos 1936 yılında açılan 20. Galatasaray Resim Sergisi’ne 127 eser ile 30 sanatçı
resim dalında, 1sanatçı da tezyini sanatlar dalında katılım sağlamıştır 269.
29 Temmuz 1937 yılında üç salonda 25’i portre, 26’sı natürmort, 69’u peyzaj toplam 120
eser sergilenmiştir 270.
22. Galatasaray Sergisi, 21 Temmuz 1938 yılında 39 sanatçının 120 tablosunun
sergilenmesiyle gerçekleşmiştir 271.
23. Galatasaray Resim Sergisi’ne 26 Temmuz 1939 yılında 168 eserle 41 sanatçı resim
dalında katılmıştır 272.

260 1927 yılının Türk Sanayi-i Nefise Birliği Resim Şubesi On Birinci Galatasaray Resim Sergisi kataloğunda
sanatçının ismi Reza olarak okunmaktadır. Rezzan Hanım olarak değerlendirilen sanatçı, Ömer Faruk
Şerifoğlu’nun “Resim Tarihimizden Galatasaray Sergileri 1916-1951” adlı kitapta ise aynı eserlerle Rezzan
Hanım olduğu düşünülen sanatçı “Roza Hanım” olarak geçmektedir.
261 Şerifoğlu, a.e., s. 60,61
262 Şerifoğlu, a.e., s.62, 63
263 Şerifoğlu, a.e., s.64
264 Şerifoğlu, a.e., s. 66,67
265 Şerifoğlu, a.e., s.68, 69
266 Şerifoğlu, a.e., s.70
267 Şerifoğlu, a.e. s.74, 75
268 Şerifoğlu, a.e. s76.78
269 Şerifoğlu, a.e., s.80,81
270 Şerifoğlu, a.e., s.82
271 Şerifoğlu, a.e., s. 84
272 Şerifoğlu, a.e., s.86, 87

119
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

1 Ağustos 1940 saat 17.30’da açılan 24. Galatasaray Resim Sergisi’ne 27 sanatçı 110
tablosuyla katılmıştır 273.
11 Ağustos 1941 yılında 25. Galatasaray Resim Sergisi’ne 175 eser ile 44 sanatçı yer
almıştır 274.

3 Ağustos 1942 yılında gerçekleştirilen 26. Galatasaray Sergisi’ne 154 eser ile 28
sanatçı katılım sağlamıştır 275.

1943 yılında 27. Galatasaray Resim Sergisi’ne 29 sanatçı 141 eser ile katılmıştır 276.
1944 yılında gerçekleştirilen 28. Galatasaray Resim Sergisine 136 eser ile 26 sanatçı
katılır 277.
26 Temmuz 1945 günü açılan 29. Galatasaray Resim Sergisi’ne 32 sanatçı 129 yapıtını
sergiler 278.
30. Galatasaray Resim Sergisi’nin 18 Temmuz 1946 yılında açılarak, ölen arkadaşlarının
eserlerinin teşhir edildiği bir oda açılması kararı verilir ve karar defterinde yer alır. Sergiye 48
sanatçı katılır 279.
31. Galatasaray Sergisi’ne 28 sanatçı katılır 280.
2 Ağustos 1948 günü saat 17.00’de açılan sergide 27 sanatçı 132 eserini teşhir eder 281.
21 Ağustos’a kadar açık olacak 33. Galatasaray Resim Sergisi’ne 30 sanatçı 143 eser ile
katılım sağlar 282.
10 Ağustos 1950 günü saat17.30’da açılan 34. Galatasaray Resim Sergisi 77 eserini
sergileyen 18 sanatçının katılımıyla gerçekleşir 283.
Duhuliyenin alınmadığı 35. Galatasaray Resim Sergisi 6 Ağustos 1951 saat 17.00’de 17
sanatçının katılımıyla açılmış, 20 Ağustos 1951 Pazartesi saat 17.00’de kapatılmasına karar
verilmiştir 284.

273 Şerifoğlu, a.e., s.89


274 Şerifoğlu, a.e., s. 90,91
275 Şerifoğlu, a.e., s.92
276 Şerifoğlu, a.e., s.94,95
277 Şerifoğlu, a.e., s. 96,97
278 Şerifoğlu, a.e., s. 98,100
279 Şerifoğlu, a.e., s.103,104
280 Şerifoğlu, a.e., s.106,107
281 Şerifoğlu, a.e., s. 108,109
282 Şerifoğlu, a.e., s.110,111
283 Şerifoğlu, a.e., s.112,113
284 Şerifoğlu, a.e., s.114,115

120
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 118: Türk Ressamlar Cemiyetinin Üçüncü Galatasaray Resim Sergisi, Sergi Kataloğu, (1337)1921,
(Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi)

Görsel 119: Türk Ressamlar Cemiyeti Dördüncü Galatasaray Resim Sergisi, Sergi Kataloğu, (1338)1922,
(Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi)

121
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 120: Türk Ressamlar Cemiyeti’nin Beşinci Sanayi-i Nefise Sergisi, Sergi Kataloğu, (1339)
20 Temmuz 1923, (Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi)

Görsel 121: Türk Ressamlar Cemiyeti’nin Beşinci Sanayi-i Nefise Sergisi, Fransızca Sergi Kataloğu, (1339)
1923, (Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi)

122
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 122: Sekizinci Galatasaray Resim Sergisi, Türk Sanayi-i Nefise Derneği, Sergi Kataloğu, 30
Temmuz 1926, (Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi)

Görsel 123: On Birinci Galatasaray Resim Sergisi Türk Sanayi-i Nefise Birliği Resim Şubesi, Sergi Kataloğu
2 Ağustos 1927, (Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi)

Doğan Paksoy’un Iraida Barry koleksiyonunda yer alan Fransızca gazete kupürlerinden
1925 yılında 7., 1926 yılında ise 8. Galatasaray sergileri ile ilgili detaylı bilgilerin yer aldığını
görmekteyiz.

123
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 124: E.M. “Türk Ressamlarda Galatasaray Sergisi Hakkında Genel Notlar”, 1926,
Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

İsmi ve yayımlandığı tarihi belli olmayan bir Fransız gazete kupüründe yer alan
makalede anlaşıldığı üzere sekizinci Galatasaray Sergisi kaleme alınmıştır. Sekizinci Galatasaray
Sergisi 1926 Temmuz’unda yapıldığına göre makaleyi de 1926 yılına tarihlendirebiliriz.

TÜRK RESSAMLARDA GALATASARAY SERGİSİ HAKKINDA GENEL NOTLAR


Galatasaray’ın anıtsal kapısının kanatları, artık, sadece büyük olaylarda aralanmaktadır.
Bununla beraber, dün, bu kapı, şaşaalı bir şekilde açık kalıyordu: Türk sanatçılar için bundan
daha azı zaten yapılabilir miydi? Onların sebatı, bu onura onları layık kılıyordu. Hatta ilave
etmem gerekir ki bu sebat, söz konusu hareketi haklı kılıyordu.
Bu onların sekizinci sergisi “yeniler”in sergi serisinin sekizincisi, zira eskilerin organize
ettiği ilk sergi, 60 yıldan daha eski bir tarihe dayanır ve sanırım Ayasofya’nın yasamaya ayrılmış
kısmında olmuştur. Fakat Ahmet Bey (geleceğin Şeker Ahmet Paşa’sı) bizzat inisiyatif almasına
rağmen yabancı sanatçılar başta gelmekteydi. Hâlbuki şu anda tam tersi söz konusudur. Dün
katalog üzerinde ressamlar arasında sadece bir Hristiyan ismi tespit ettim. Onlar, artık kendi
kendilerine yeter büyüklüğe geldiler. Ve 30 civarında (eserleri) reddedilen (sanatçı) olduğunu
da gözlemlemek gerekir.
Eserler sayı olarak bir önceki yıl ile yaklaşık aynı düzeyde kalmaktadır: İki yüzden biraz
daha fazla. Kalitesi ise bütünü dikkate alındığında iyi bir ortalamayı yakalamaktadır.
Sergi salonu, halen binanın ön cephesindeki, saatin altındaki, büyük salonu işgal
etmektedir. Bu salonda ve aynı zamanda sol tarafındaki eklenti ve koridorlarında, uzun süre
ressam Hayette liseli gençlere resim sanatı dersi vermiştir. Acele etmek zorunda kalınmıştı ve
hala birkaç tual daha eklenilmelidir.
Teras kapısına ve pencerelere yanlamasına vuran güneşin loş (hafifçe parlak) ışığının
altında, (edinilen) izlenim keyif verir, zira renkler iç açıcıdır, hoştur…

124
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Karanlık notalarda birkaç kompozisyon. Ve bu bağlamda, Prens Adaları arasındaki


kontrastı bir mesafeden belirtmeliyim Adaları, uzakta bulanıklaştırıyor. Artık bunu yapmıyoruz.
Gençlere gelince!
Şayet elimde verecek bir ödül olsaydı, onu bütün gönül rahatlığı ile Hasan Vecih Bey’e
atfederdim. Hasan Vecih Bey, artık görebildiğim kadarıyla, gerçekten tam bir sanatçı
karakterlidir: netlik, titizlik, göze çarpacak şekilde renkleri gösterebilme eğilimi, ancak aşırıya
kaçan bir stil ve özellikle hatalı bir stil olmaksızın. O bir nehrin sularını düşündürdüğünde,
görülmedik bir şekilde eserlerinde gerçeklik izlenimi veriyor. Övmekten kaçındığı gibi aynı
zamanda tezatlığı abartmaktan, yani çirkinleştirmekten imtina eder. Öncü olacak, önden gidecek
enerjik bir kişiliktir, zira O, Paris’ten heyecanı, coşkuyu ve kutsal ateşi getirmiştir.
Bahçeye bakan bu küçük oda girişi de, küçük salonda, kime aittir? Artık hatırlamıyorum.
Fakat bu iyi ki de sergide olmuştur.
İsmail Hakkı Bey, muhtemelen o da bir gençtir, aşağısında İstanbul’un göründüğü
Çamlıca’da, günbatımının açık mor renkte bir izlenimini vermiştir. Bu tual, kavrayışı ve yarattığı
çok canlı etki nedeniyle fevkaladedir. Çamlıca sırtı, İstanbul’dan çok uzaktadır ve böylesine güçlü
bir manzarayı yapmayı denemek biraz cesaret gerektirirdi. Zaten çok az sayıda ressam şimdiye
kadar bu işe girişmeye cesaret etti. Teknik olarak onun değeri hususunda bir şey söylemem
imkânsızdır. Her halükârda ön plandaki kişilikler, benim için çok büyük bir anlam ifade etmiyor.
Kesinlikle Pera Salonu’na yeniden gelmek gerekecektir. Fakat serginin sadece resimle
sınırlı olmadığını ve diğer üç sanatın da, ne kadar sınırlı olursa olsun, orada kendine yer
bulduğunu açıklamadan buradan ayrılmayacağız…
Teras kapısına ve pencerelere yanlamasına vuran güneşin hafifçe parlak ışığının altında,
(edinilen) izlenim keyif verir, zira renkler iç açıcıdır, hoştur. Karamsar stilde birkaç terkip. Ve bu
konuda, Sami Beyin hoşlandığı, solda gri tuvallerin ve sağda enfes bir renk zenginliğine sahip
çiçeklerin sergilendiği, tezatlığa dikkati çekmek zorundayım. Başka bir ifadeyle, bu yöntemin bir
önyargısı, tarafgirliği bulunmamaktadır.
Ana hatlarıyla doğal iş yapmaya geri geliyoruz. Az miktarda cüretkâr empresyonizm.
Çok az miktarda çıplak vücut resmi. Ve Fehiman Bey olmaz ise o da olmayacaktı. Buna
karşılık çok fazla kır resmi ve birkaç porte. Bunlar elbette yerel stildedir. Konstantinopolis sit
alanları ve anıtlar açısından çok zengindir, bu ise sayısız sanatçının süresiz şekilde imgelem
gücünü besleyebilecektir. O kadar çok şey gerçekleştirildi ki, örneğin “Les Eaux Douces d'Asie”
resminde olduğu gibi. Bununla beraber nehrin farklı köşelerini temsil eden birçok tuval vardır
ve bu tuvaller şimdiye kadar görebildiklerimizi veya tüm yüzyıl boyunca Batıda
görebildiklerimizi hatırlatmaksızın üretilmiştir. Buna karşılık Yenilik: Adaları (Les iles de
Princes) temsil eden birçok köşe vardır. İşte bir başka tükenmez kaynak daha ve şayet başlamak
(niyetinde olanlar) için!

125
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Natürmort ihmal edilmemiştir. Empresyonizmde olduğu gibi doğa stilinde de


kasımpatılar (krizantem) vardır ve bunu bir Türk matmazele veya bir Türk kadına borçluyuz.
…Ne derece sınırlı olursa olsun diğer üç sanat dalının da burada bir yeri vardır. Üstelik
bu Güzel Sanatlar Derneği tarafından organize edilmiştir. Bu dernek dördünü de içine alır ve
birkaç ay önce güzel sanatlar okulunda profesör olan heykeltıraş İhsan Bey’in başkanlığında
oluşturulmuştur ve genel sekreterliğini ise Vedjih (Vecih) Bey yapmaktadır.
Demek ki heykel resimden sonra gelmektedir, üç farklı katılımcıdan yalnızca 10 eser
vardır. Katılımcılardan iki tanesi kadındır ve bunlardan Sabiha Hanım gönderdiği beş eser ile
başı çekmektedir; Zühtü Bey sadece iki eserle temsil edilmektedir ki onun da hoş geldiğini safa
geldiğini söyleriz.
Madam Barry’nin kendi eserlerini ilk defa imzaladığını düşünüyorum. O, bu çekingenlik
gösterisine cüret edebiliyordu: Bu derece genç bir yaşta olduğumuzda, üne kavuşmak için
beklemeye vaktimiz vardır. Onun daha önceki eserleri olumlu karşılandığından bilerek ve
isteyerek (eserlerin yaratıcısının ismi üzerindeki) maskeyi kaldırdı. Ondan kalan halen iki tane
büst vardır. Şayet dikkatli bir şekilde sabah işine giden ve akşam geriye dönen gençliği
düşünürseniz hiç olmazsa bunlardan bir tanesini, Büyük Pera Caddesi’nde, teşhis etmek sizler
için kolay olacaktır. Sonrasında çok doğal bir hareket olarak bir kadın çalışması vardır.

Görsel 125: Anonim, “Galatasaray’da Türk Güzel Sanatlar Sergisi’nin Açılış Günü”, 1925, Paris’in Sesleri
Gazetesi, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

126
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Paris’in Sesleri Gazetesi (1925)


“Galatasaray’da Türk Güzel Sanatlar Sergisi’nin Açılış Günü,
Dün, yani cuma günü, öğleden sonra saat 4’de Galatasaray Lisesi tarafından her yıl
düzenlenen Türk Güzel Sanatlar Salonu’nun açılışı gerçekleşti.
Düzenleyenleri tarafından davetliler kibar bir şekilde karşılandı. Sergiyi düzenleyenler
arasında özellikle Celâlettin Hulusi Bey’i sayabiliriz ki, kendisi yararlı olabilecek tüm ek detay
bilgileri bize iletmek için her türlü imkân ve kolaylıkları sağladı.
Ziyaretçiler, Lise’nin muhteşem parti salonunda toplanmaya davet edildiler ve orada
kadife kırmızı bir perde ile kapatılmış bir sahnenin üzerinde duvarda Cumhurbaşkanı’nın büyük
bir portresi fark ediliyordu.
Sergi, İstanbul milletvekili olan Yusuf Akçura Bey tarafından açıldı. Şevket Bey tarafından
bir hoş geldiniz konuşması yapıldı. Daha sonra diğer salonlara geçildi.
Her ne kadar sergi, önceki senelere göre daha az sayıda tuali içerse de sanatçılarda ve
uzmanlarda uyandırdığı ilgi hiçbir şekilde azalmadı. Türk sanatçıların yıllık sergileri, halk
tarafından ve şehirde ikamet eden yabancı sanat amatörleri ve sanatçıları arasında da önemli
etkinliklerden kabul edilmektedir. Birçok ziyaretçi, sergi salonlarına artık aşina olmuştur; onlar
sergilenen tablolarda sanatçıların stillerini ve eserlerini yapış tarzlarını tanımakta, kendi tercih
ettikleri sanatçıların eserlerini aramakta ve onların sanatlarında gerçekleştirdikleri gelişmeleri
değerlendirmektedir.
Bu şekilde bizler; Izmailovitch (İsmailoviç), Eguiz ve Kalmykoff gibi yetenekli ressamları
ve Bayan Edwards gibi farklı yabancı gazetelerin sanat eleştirmenlerini tanıdık. Bunlar ile Türk
meslektaşları arasında kurulan iyi ilişkileri gözlemledik. Bu ilişkiler sayesinde dostça eleştiriler
dile getirilmekte, uluslararası sanat camiasında her iki tarafa da yararlı olduğunda kuşku
bulunmayan bir milletten diğer millete bir görüş alışverişi gerçekleşmektedir.
Merhum İsmail Hakkı Bey’in son eserlerinin altına bağlanmış yas tülü görünümündeki;
serginin müdavimlerinin kalbi, onun ilk defa sergilenen deniz manzaraları gibi suluboya
resimlerinin artık sergide yer almayacağını bilme düşüncesinden dolayı sıkışıyordu.
İbrahim Çallı gibi seçkin ressamların bazılarının yokluğu üzüntü vericiydi, Türk sergileri,
şimdiden olağan bir kitleye sahiptir. Bu sadık kitle, çok canlı bir ilgi ile daha önce tanıdıkları
isimlerin eserlerini sergide aramakta ve bulmaktadır. Bu kitlelerden biri de sergide çok büyük
yankı uyandıran bir natürmort tablo sunan, mavi porselen bir vazodan dışarı taşan kırmızı
güller demeti, Namık Kemal Bey’in kitlesidir. Herkesin görüşü, bu eserin tasarlanışı, yapılış tarzı
ve renklerinin çarpıcı zenginliği ile serginin en ilgi çekici eserlerinden biri olduğudur. Aynı
nitelikteki diğer iki portreyi de aktarabiliriz ve bunlar arasında Yusuf Akçura Bey’inki ifade
edilişi ve tekniği ile fevkaladedir.

127
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Çok yetenekli sanatçıların sergiye katkılarının kısıtlı kalması nedeniyle samimiyetle


üzülsek de Hasan Vecih Bey’in güzel deniz manzaralarından da bahsetmemiz gerekir.
Sami Bey’in tuvalleri de işledikleri konular ve kullanılan renklerin uyumlu tonları
nedeniyle aynı zamanda merak uyandırıcıdır. Güzel Sanatlar Okulu’nun direktörü Nazmi Ziya
Bey’in eserleri, saf bir sanat eseridir ve parıltılarla doludur. Şevket Bey’in birtakım eserleri,
çeşitlilik arz eden türleri sayesinde ilgiyi kendine çekmektedir. Burada ilk defa bizlere (sarı bir
örtü üzerinde eski Türk vazolarından oluşan) bir natürmort, oldukça ustalıklı bir terkip içinde
sunulmaktadır. Böylece bizler onun yeteneğinin farklı bir yönünü görmekte ve sanatında
yaşadığı gerçek gelişmeyi fark etmekteyiz.
Güzel Sanatlar Okulu’nun genç bir öğrencisi Şefik Bey, onun kır resimlerinde kendini
gösteren duru bir natürizm için ayrıca bahsedilmeyi hak ediyor.
Yine Feyhaman Bey’in tualleri arasında yer alan, oldukça başarılı bir portre ile kır
manzarasını da işaret etmeliyiz.
Sergide yer alan tualler önünde uzun süre durup değerlendirecek zamanımız yoktur.
Bununla beraber Güzel Sanatlar Okulu eski direktörü Adil Bey ile Güzin Hanım vb. kişilerin
tuallerine de dikkat çekmek isteriz.
Türkiye’de yeni bir alan olarak, süsleme sanatı da bu sergide, Ahmet Sahil Bey (büyük bir
incelik isteyen Türk süslemeleri) ile Türkiye için yeni bir kol olan İlhap Hulusi Bey tarafından
uygulanan reklam posterlerinin sanatı da temsil edilmektedir.
Heykel ise; Melek Ahmet Hanım imzalı büstler ve Türk Güzel Sanatlar Akademisi’nin Rus
öğrencisi Madam Barry’nin bir büst ve bir heykeli ile temsil edilmektedir”.
,

128
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 126: Anonim, “Türk Güzel Sanatlar Sergisi’nin Açılış Günü”, 15 Ağustos 1925, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

Cumartesi… Ağustos 1925


ŞEHİR
Türk Güzel Sanatlar Salonu’nun Açılışı (halktan önce sadece sanatçılara gösterimi için)
(3. Paragraf)
Türk Güzel Sanatlar Salonu’nun açılışı, daha önceki yıllarda olduğu gibi Galatasaray
Lisesi’nde dün gerçekleşti.
Bu sene sergilenen eserler, 1923 ve 1924 yılları ile karşılaştırıldığında sayıca azalmış
olsa da, genel olarak gerçekleştirilişi ve serginin bütünü, kalite yönünden bir sorun içermez.
Aksine özellikle teknik kavrayış açısından kayda değer gelişmeleri ortaya çıkarmaktan zevk
alırız.
İki salonda ve koridorda sergilenen çok ilginç eserler arasında çok yetenekli genç ressam
İsmail Namık Bey tarafından yapılan Yusuf Akçura Bey’in çok anlamlı, ifade dolu portresi ve aynı
zamanda güzel “Roses rouges (Kırmızı güller)” tablosu; gerçekçilikleri, renkleri ve çok ustalıklı
teknikleri ile konuyu bilenlerin dikkatini çekmeyi başarmıştır. Aynı zamanda tartışılmaz bir
yeteneğe sahip merhum deniz subayının güzel deniz manzaralarını da not etmek gerekir: İsmail
Hakkı Bey
Aynı sanat türünde Hasan Vecih Bey’in birkaç tuali de sergilenmiştir. Ve tek sıkıntı,
onun tuallerinin sayısının azlığıdır.
Türk süslemelerinde Sahil Bey’in süsleme yeteneği en dikkat çekicilerinden biriydi.

129
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Çallı İbrahim Bey’in iki tablosunu sergi için zamanında bitirememesi üzüntü verici bir
hadisedir. Bu husus, bir hayal kırıklığı olmuştur.
Daha önceki senelerde olduğu gibi heykel, maalesef, çok az temsil edilmiştir.
Akil Muhtar Bey’in Sabiha Hanım tarafından yapılan çok başarılı büstünü ve Güzel
Sanatlar Okulu’nda öğrenci olan Madam Iraida Barry’nin çok hoş nü eserini de not etmek
gerekir. Daha sonra bu sergi hakkında daha detaylı bilgilerle tekrar duracağız.

Görsel 127: Anonim, “Güzel Sanatlar Akademisi’nde Heykel Salonu”. (Ar Dergisi, Ağustos- Eylül 1937, s.6)

130
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

7. OSMANLI’DAN CUMHURİYET’E GEÇİŞ KUŞAĞINDA ÖNCÜ KADIN HEYKELTIRAŞLAR

7.1. Melek Celal Sofu

Çok yönlü sanatçı Melek Celal, 4 Nisan 1896 günü İstanbul’da dünyaya gelmiştir 285.
Melek Celal, köklü ve soylu bir aile olan Namık Kemal, Sadrazam Topal Osmanpaşa, Abdülhak
Şinasi Hisarlı gibi tanınmış kişilerin yer aldığı Tepedelenliler soyundan gelmektedir ve ailenin
tek kızıdır 286.

Melek Celal Sofu’nun, annesi Naciye Hanım’dır ve anneannesi Eşref Hanım tarafından
Osmanlı aile terbiyesini, babası Albay Ziya bey tarafından kültür birikimini almış, dayısı asker
ressam Kazım Bey ise sanata olan sevgisini aşılamıştır 287. Hem doğu hem batı kültürünü alarak
küçük yaşta Fransızca, Almanca’yı öğrenmiş, yabancı bakıcılar tarafından yetiştirilmiştir288. Bu
dillerde iyi eğitim aldığı kitaplarından ve yazışmalarından anlaşılmaktadır.

Görsel 128: Melek-Hasan Celal Sofu Düğün Günü, (Taha Toros Arşivi)

285 Taha Toros, “İlk Kadın Ressamlarımız”, İstanbul 1988, s.58.


286 Toros, a.g.e. s.58.
287Taha Toros, “Kültür ve Sanat Dünyasının Zirvesindeki Kadın Melek Celal” Antik Dekor(Antika

Dekorasyon ve Sanat Dergisi) Haziran-Ağustos, 1998 s.92.


288 Taha Toros, a.g.e. s.92.

131
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatçı akademik yaşamında farklı isimlerle anılır. Taha Toros kız çocuklarının
zamanında babalarının isimleriyle tanındıklarını ifade eder ve o zamanlarda Melek Hanımın
“Melek Ziya” olarak bilindiğini belirtir. Melek Ziya, 31 Ekim 1917 yılında İstanbul’un ünlü
avukatlarından Kıbrıslı Sofuzade Hasan Celal Bey ile görkemli bir düğünle evlenir ve 1918
yılında bu evliliğinden annesi gibi sanatsever oğlu Mustafa Ziya Sofu dünyaya gelir. Oğul Ziya
Sofu, Doğan Paksoy arşivinde yer alan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdiğini
belgeleyen diplomasında 1940 yılında mezun olduğu görülmektedir. Ziya Sofu da babasıyla
meslektaştır. Sanatçı, 1935 yılında soyadı kanunu kabul edilinceye kadar Melek Celal olarak
tanınır. Soyadı kanunu ile “Sofu” soyadını kullanarak “Melek Celal Sofu” olur. Celal Sofu’nun 14
Nisan 1946 yılında vefatından on yıl sonra 1956 yılında Melek Celal Sofu doktoru ünlü Alman
Prof. Dr. Med. Arno Eduard Lampé (1882-1974) ile evlenerek Lampé’nin yaşadığı şehir olan
Münih’e yerleşir ve o tarihten sonra “Melek Celal Lampé” ya da “Melek Lampé” isimlerini
kullanır 289.

Görsel 129: Hasan Celal Sofu’nun Ölüm İlanının Yer Aldığı Gazete Kupürü, Vatan Gazetesi 15 Nisan 1946,
(Taha Toros Arşivi)

Melek Celal, Münih’te evlat ve memleket hasreti çekmekte ve sağlığı gittikçe


kötüleşmektedir. 1960 yılında bir ay aralıkla iki defa ağır enfarktüs geçiren sanatçı, 1965 yılında
da düşerek kalçasını kırmıştır. Yine aynı yıl İstanbul’a giderken uçakta beyin kanaması geçirerek
sağ tarafına felç inmesinden kaynaklı yatağa bağımlı hale gelir. İnmenin meydana getirdiği
konuşma problemi ve yatağa bağımlılığı ona büyük acı verir 290.
Melek Celal, ikinci eşi Lampé ile evlendiği zaman Münih’e yerleşirken beraberinde
müzelik koleksiyonunu götürmesi o dönem sert eleştirilerin yapılmasına sebep olmuştur.

289Toros, a.m., s. 93,94.


290Meltem, Yakın Üldes,“Türk Resminin Saklı Hazinesi: Melek Celal” Artist Modern Sayı.104, Kasım-Aralık
İstanbul 2009, s.39.

132
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Uzun yıllar amansız hastalıkla mücadele eden son yıllarını yatakta geçiren Melek Celal eşi
Lampé’nin 1974 yılında ölümünden iki yıl sonra, 15 Eylül 1976 yılında yaşama veda ettiğini oğlu
Ziya Sofu mektubunda doğrulamıştır.
Oğul Ziya Sofu’nun isteği üzerine Türk ve Alman yetkililer tarafından iki adet ölüm
belgesi düzenlenmiştir.

Görsel 130: Melek Celal Sofu’nun T.C. Münih Başkonsolosluğu Tarafınca Düzenlenen Türkçe Ölüm
Belgesi, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 131: Melek Celal Sofu’nun Alman Makamlar Tarafınca Düzenlenen Almanca Ölüm Belgesi, (Doğan
Paksoy Arşivi)

133
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Melek Celal Sofu’nun oğlu Ziya Sofu 1982 yılında Londra’da yaşadığı dönemde Taha
Toros’a bir mektup yazarak annesi Melek Celal’e ait hatıra resim, fotokopi ve bir takım belgeler
göndermiştir. Buna dair oğlunun gönderdiği 7 sayfalık mektup aşağıda yer almaktadır. Ziya Sofu,
annesinin ailesinden başlayarak kısaca ailesini tanıtır. Ziya Sofu mektubunda Tepedelenli Ali
Paşa’nın oğullarından Veli Paşa’nın kızı Fatma Hanım, kızı Melek Hanım, kızı Eşref Hanım, Eşref
Hanımın kızı Naciye Hanım ve onun kızı annesi Melek Celal’dir. Ziya Sofu, annesinin babası
Miralay Ziya Beyin 50 yaşını doldurmadan vefat etmiş çok değerli bir asker olduğunu ifade etmiş
ve annesinin sanat yaşamıyla ilgili kısaca bilgiler vererek dokümanlar göndermiştir.

Görsel 132: Ziya Sofu’nun Taha Toros’a Yazdığı Mektup, 1.sayfa, (Taha Toros Arşivi)

Görsel 133: Ziya Sofu’nun Taha Toros’a Yazdığı Mektup, 2. sayfa, (Taha Toros Arşivi)

134
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 134: Ziya Sofu’nun Taha Toros’a Yazdığı Mektup, 3.sayfa, (Taha Toros Arşivi)

Görsel 135: Ziya Sofu’nun Taha Toros’a Yazdığı Mektup, 4. sayfa, (Taha Toros Arşivi)

135
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 136: Ziya Sofu’nun Taha Toros’a Yazdığı Mektup, 5. sayfa, (Taha Toros Arşivi)

Görsel 137: Ziya Sofu’nun Taha Toros’a Yazdığı Mektup, 6. sayfa, (Taha Toros Arşivi)

136
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 138: Ziya Sofu’nun Taha Toros’a Yazdığı Mektup, 7. sayfa, (Taha Toros Arşivi)

Görsel 139: Ziya Sofu’nun Taha Toros’a Yazdığı Mektup Zarfı, (Taha Toros Arşivi)

Görsel 140: Ziya Sofu Vefat İlanı, Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor 13. 1. 1994 Perşembe, (Taha
Toros Arşivi)

137
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Melek Celal ve Hasan Celal Sofu’nun oğulları Ziya Sofu, 09.01.1994 yılında Londra’da
vefat etmiş, 14.01.1994 yılında Zincirlikuyu aile mezarlığında defnedilmiştir 291.

Melek Celal Sofu’nun Sanat Yaşamı


Melek Celal, henüz çocukken ailesinin yönlendirmesiyle birçok sanat dalında çalışmalar
yapmış ve başarılı olmuştur. Oldukça yetenekli olan sanatçı almış olduğu eğitimlerle yeteneğini
birleştirerek ressam, müzisyen, heykeltıraş, hattat, el işlemeleri ve antikalar konusunda uzman
bir sanatçı olmayı başarmıştır292. Araştırmacı, azimli, üretken, çalışkan kimliğiyle yeni nesillere
rol model olacak bir sanatçıdır.

Görsel 141: Melek Celal’in Dayısı Asker Ressam Kazım Bey, (Taha Toros Arşivi)

“Almanca ve Fransızca’sı çok iyi olan sanatçı dönemin ünlü piyanisti Furlami’den uzun
süre piyano dersi almıştır” 293.
Melek Celal resim eğitimini ilk olarak dayısı asker ressam Kazım Bey’den alır 294. Daha
sonra resim dersi aldığı Halil Paşa’ya saygısını göstermek için ilk tablolarına imzasını Melek Halil
diye atar 295. İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’ne konuk öğrenci olarak devam eden Melek Celal, ünlü
ressam Nazmi Ziya (Güran)’dan özel dersler alır 296.

291 Anonim, Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor 13. 1. 1994 Perşembe,


292 Toros, a.g.m. 1998, s.94.
293 Şükufe Nihal, Kadın Gazetesi, 31. 05. 1948, s. 1
294 Toros, a.g.e.1988, s.58.
295 Doğan Paksoy Arşivi
296 Toros, a.g.e. 1988, s. 60.

138
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Yaptığı resimleri satmak yerine bir hayır cemiyetine bağış yapan, dostlarına ya da
müzeye armağan eden Melek Celal, Paris’te Julian Akademisi’nde çalışmış; Fransız ressamlar
Louis Sue, Andre Planson ve Fransız heykeltıraş ve madalyacı Pierre Poisson’un öğrencisi
olmuştur.
Melek Celal’in başarılı resim ve heykel çalışmaları dışında asıl ününü sağlayan Türk
işlemeleri ve hat sanatı alanında yaptığı çalışmalardır 297.
Sanatçı kişiliği ile ilgili hakkında birçok makale yazılan Melek Celal’in en ilgi çekeni
Profesör Albert Gabriel’e ait makalelerdir. Sofu’ların evinde yapılan kültür sohbetlerinin
müdavimi olan Profesör Albert Gabriel, 50 yılı aşkın bir süre ülkemizde yaşamış ve yapmış
olduğu yayınlarla takdir edilmiş kültür insanı, aynı zamanda Fransız Arkeoloji Enstitüsü’nün
kurucusudur. 298

Görsel 142: Melek Celal’in Topkapı Sarayı Çalışması, Fransızca, (Doğan Paksoy Arşivi)

Turing ve Otomobil Kurumu’nun kurucusu Reşit Saffet Atabinen de Melek Celal ve Hasan
Celal Sofu’nun Moda’da ki evlerinde yapılan kültür sohbetinin müdavimlerindendir. Atabinen de
Melek Celal ile ilgili Fransızca bir makale kaleme almıştır. Ayrıca yurt dışında Melek Celal ile ilgili
yazılan önemli makalelerden bir tanesi de 13.2.1959 yılında Münih’te yayımlanan sanat dergisi
Wolfgang Petzet’nin makalesidir 299. Profesör Albert Gabriel, 1958 yılında Melek Celal’in Topkapı

297 Toros, a.e., s.62.


Taha Toros’un ifadesi ile Melek Celal’in eserleri ölen oğlu Ziya Sofu, İkinci eşi Prof. Lampe’nin kızı, Alman
dostları, kaynak olarak faydalandığım İstanbul Resim Heykel Müzesi, tezimde yer almak üzere arşivini
açan Doğan Paksoy’a ait koleksiyon ve özel koleksiyonlarda yer almaktadır.
298 Toros, a.g.m. 1998, s.95.
299 Toros, a.m. s.95.

139
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sarayı ile ilgili yazdığı Fransızca çalışmasının giriş yazısını Fransa’dan yerleştiği köyünden
göndermiştir 300.

Görsel 143: Anonim, “Reisülhattatin Kâmil Akdik”, İstanbul Şehir Üniversite Kütüphanesi, 1938, (Taha
Toros Arşivi)

300 Toros, a.m. s.95.

140
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 144: Anonim, “Reisülhattatin Kâmil Akdik”, İstanbul Şehir Üniversite Kütüphanesi, 1938, (Taha
Toros Arşivi)

141
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Melek Celâl, Güzel Sanatlar Akademisi’nin Türk tezyini sanatlarında çalışan üstatlarından
ve devrin en büyük hattatlarından olan Reisülhattatin Kâmil Akdik’in hayatı ve en kıymetli
eserlerini ele alan bir kitap yayınlamıştır. Kitabın önsözünde Melek Celâl’in aşağıdaki yazısı yer
almaktadır.
“Binlerce senelik mazisi olan Türk sanatı, İslam medeniyeti camiasına karıştıktan sonra,
bu medeniyetin hususiyetlerini benimsemekle beraber, şahsiyet ve karakterini kaybetmemiş,
yeni girdiği medeniyetin her şubesinde kudret ve orijinalitesini göstermiştir. Avrupalıların
ekserisi pek haksız olarak, doğrudan doğruya Araplara veya İranlılara mal ettikleri, müslüman
milletler arasındaki müşterek sanatların meşalesini en yüksek zirvelere çıkaran Türkler
olmuştu. Hat ve hattatlık bunun en güzel misallerinden biridir. Muhammed’i hak peygamber
bilen bütün kavimler, Arap harflerini tezyini mahiyette kullanmışlar ve hat sanatının estetiğinde
dehalarını asırlarca tecrübe etmişlerdir. Fakat bin üç yüz seneden beri, bu milletlerin hiç biri,
Türkün vardığı dereceye erişmeğe muvaffak olamamıştır. İranlıların “Talik” yazıyı ve Arapların
“Kûfî” yi bir şiir haline getirdikleri ve bu sahada eşsiz oldukları malûmdur. Fakat onların bütün
maharetleri yalnız bu yazılara münhasır kalmıştır. Hâlbuki Türkler yazının her şubesinde,
hututu muhtelif ede en ince zevkte mücerret kompozisyonlar, levhalar meydana getirmek
hususunda daima teferrüt etmişlerdir. “Tuhfetülhattatin”de, bu güzel sanat uğrunda ömür
tüketmiş on binlerce hattatın arasında, yüzlerce istidat sahibi sanatkâr ve birçok kolbaşı, “ecole”
sahibi dâhi sanatkâr ismi yazılıdır. Bu sanat azami inkişaf ve ifade kabiliyetini hiç şüphesiz
bizimle bulmuş ve nitekim biz ondan uzaklaşmağa başlar başlamaz, yavaş yavaş sönmeğe yüz
tutmuştur.
Modern medeniyete en kısa yoldan ulaşmağa ve mümkün olduğu kadar süratle ona
kendisini uydurmağa ve bu medeniyetin zaruretlerini her ne pahasına olursa olsun topyekûn
benimsemeğe mecbur olan Türkiye, 1928 de Lâtin harflerini kabul ettikten sonra, artık bu sanat
bizde bin senelik uzun ömrünü bitirmiş oldu. Daha şimdiden bu eski yazı gençlik için bir
hiyerogliftir. Fakat buna rağmen, hâlâ bu sanatın üstatları aramızda bulunmakta ve Mısır gibi
İslâm kültürünün en çok feyizli olduğu memleketler bile, gene mühim yazı işleri için aramızdaki
üstatlara müracaat etmektedirler.
Seksen senelik hayatını ve sanatını, şu küçük broşürle kısaca anlatmağa çalışacağımız
Reisülhattatin Hacı Ahmet Kâmil Akdik, bu şahsiyetlerden biri ve şüphesiz en büyüğüdür.” 301

301 İstanbul Şehir Üniversite Kütüphanesi Taha Toros Arşivi, 1938.

142
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 145: Melek Celal, Sanat Dünyasının Ünlü Hat Üstadı, “Reisülhatatin Kâmil Akdik” Kitabı, 1938,
(Doğan Paksoy Arşivi)

Sanatçı, yurt dışında verdiği sanat konferanslarıyla da Türk sanatının tanınması


hakkında ilgi uyandırmaya yardımcı olmuştur. İsviçre’de verdiği konferanslardan biri de
16.12.1945 tarihli ismi belli olmayan ülkemizde yayımlanan gazetenin kupüründe yer
almaktadır.
16.12.1945 tarihli gazetede, birkaç senedir İsviçre’de bulunan sanatçının sanata uzak
kalmadığını İsviçre’de Türk sanatı, eski elişleri, mimarimiz hakkında makaleler yazıp
konferanslar verdiğini ve bu konferanslardan Geneva de Ethnography Müzesi’nde verdiği
konferanstan söz edilmektedir. Büyük kalabalığın oluşturduğu ön sıraları İsviçre’nin sanat
âleminde tanınmış profesörlerinin bulunduğu konferansı, Türk dostluğu ile tanınmış Profesör
Pittard’ın Türk sanatı ve kültürüyle ilgili söylediği methedici sözlerle açıldığı ve sanatçının
herkes tarafından takdir ve tebrik edildiği belirtilmektedir. Aynı konu ile ilgili davetler ve tebrik
kartları alan sanatçıya yabancı basında ayrılan uzun sütunlarda takdir yazılarının yer verildiği
ifade edilir.

Görsel 146: Peride Celal, “Sanatkâr Bir Türk Kadınının İsviçre’de Verdiği Konferans”, Yayımlanan
Gazetenin İsmi Bilinmiyor, 16. 12. 1945

143
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Çoğunluğu Doğan Paksoy koleksiyonunda yer alan Melek Celal’in yağlı boya tablolarının
dokuz adedi İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde bulunmaktadır. Ayrıca sanatçının bronz yapımı
“Ressam Bilinsky Başı”da müzenin eserleri arasındadır. Sanatçının özel koleksiyonlarda da
birçok eseri yer alır.
İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde;
“Ressam Bilinsky Başı”
“Eski Büyük Millet Meclisi Kürsüsünden Kadın”,
“Nü”,
“Model”,
“Dikiş Diken Kadın”,
“Kırmızı Yazmalı Kadın Portresi”,
“Kadın ve Ayı”,
“Kadın Portresi”,
“Çiçekler”,
“Karnabahar” eserleri bulunmaktadır.

Melek Celal Sofu’nun Katıldığı Sergiler;


Melek Celal, uzun yıllar birçok sergiye katıldığı gibi Ankara Devlet Resim ve Heykel
Sergileri’ne katıldığı gibi, Galatasaray Sergileri’ne de katılmıştır.
Sanatçı, 1921 yılında Çemberlitaş’ta açılan Türk Ressamlar Sergisine iki adet portre ile
katılır.
21 Nisan 1992 yılında “20.Yüzyılın İlk Kadınlarından” Yıldız Üniversitesi ve Barbaros
Lions Kulübü tarafından düzenlenen Yıldız Üniversitesi Yüksel Sabancı Sanat Merkezi’nde 1992
yılının “Kadın Yılı” olması dolayısıyla yapılan sergide Mihri Müşfik’ten başlayarak kırklı yıllara
kadar Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olan 21 kadın sanatçının yer aldığı sergide
Melek Celal Sofu’nun da eserleri yer almıştır 302. Taha Toros arşivinde yer alan gazete kupüründe
sergide yer alan eserlerin özel koleksiyonlardan ve sanatçılardan derlendiğini, Türk kadınının o
günkü sanat ortamını hazırlamaktaki yeri ve rolünün amaçlandığı belirtilmiştir. Sergi
broşüründe yer alan Doç. Dr. Tomur Atagök’ün yazısında “Genel bir panoramada Türk kadın
sanatçılarının kültürlü ailelerinin güzel sanatlar alanında bilgilenmeleri için desteklerini
aldıkları, sanatlarını resim yaparak ya da resim dersleri vererek yürüttükleri, yabancı dil
bilmeleriyle diğer ülke kültürlerini tanıdıkları izlenir. Duyarlılıkları bazılarını toplum dışına
iterken bazılarının da yaşamlarını erken yaşlarda yitirmesine neden olur. Çalışmalarında ise
kuvvetli bir desen anlayışı izlenir. Konu ya da teknikte kadınsı bir seçim ve yaklaşım görülmez.

302 Anonim, “Yüzyıl Başlarında 21 Kadın Ressam”, Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor. 21. 4. 1992,
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi.

144
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Hatta İslam toplumunda yetişmiş olmalarına karşın portre ve figür çalışmalarının önemsendiği
açıktır. Kadınlarımızın cesur tavırlarını örnekleyen bu çalışmaların, ilerisinin ortamını
hazırlamakta katkıları hiç şüphesiz büyüktür.” sözleri ile kadın sanatçıların güzel sanatlara olan
bağlarının altında yer alan nedenleri ve başarılarını ifade etmiştir 303.

Görsel 147: Anonim, “Yüzyıl Başlarında 21 Kadın Ressam”, 21. 4. 1992, (Taha Toros Arşivi)

Sanatçı, 1929 yılında Ankara’da düzenlenen sergide “Ayna” adlı eserini teşhir etmiştir 304.

303 Anonim, “Yüzyıl Başlarında 21 Kadın Ressam”, 21. 4. 1992, Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha
Toros Arşivi.
304 Taha Toros, “İlk Kadın Ressamlarımız” Sanat Dünyamız (III), Yıl: 9 No:26, İstanbul 1983, s. 41.

145
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 148: Türk Kadın Ressamları Sergi Davetiyesi, (Doğan Paksoy Arşivi’nden)

Görsel 149: Türk Kadın Ressamları Sergisi’ne Katılan Sanatçı Listesi, (Doğan Paksoy Arşivi’nden)

Melek Celal, 1935 yılında İstanbul Beyoğlu Mısır Apartmanı’nda grafik tasarımcısı ve
illüstratör İhap Hulusi ile açtığı sergide resim ve heykelleri ile yer almıştır 305.

Sanatçının bu sergide yer alan eserlerinin her birinin, sanki başka başka insanların
ellerinden çıkmış gibi farklı üsluplarda çalışıldığı eleştirilerini almıştır. Peyzaj çizgilerinin çok
başarılı, natürmortlarında ince olgun bir tekniğe sahip olan sanatçının nü çalışmalarında zayıf

305 Anonim, “Melek Celal ve İhap Hulusi Sergisi” Arkitekt Dergisi 09 (57), İstanbul 1935, s.270-273.

146
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

kaldığını, sağlam bir boya yeteneği olduğu, fakat kötü bir empresyonist çizgisi ve
düşkünlüğünden kurtulması gerektiği eleştirileri, sergiden bir hafta sonra yayınlanan gazete
kupüründe yer almıştır. Ayrıca yazıda Melek Celal’in Türkiye’de tek başına kendi eserlerinden
sergi açan ilk Türk kadını olduğu belirtilmektedir306.

Görsel 150: Melek Celal’in İhap Hulusi ile Açtığı Sergide Yer Alan Eserleri, 1935, (Arkitekt Dergisi)

306 Anonim, Tan Gazetesi, 7. 10. 1935, s.3.

147
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 151: Melek Celal Sofu, “Nü”, Melek Celal’in İhap Hulusi ile Açtığı Sergide Yer Alan Eserlerden,1935,
(Arkitekt Dergisi)

1936 Güzel Sanatlar Birliği Resim Şubesi 13. Ankara Resim Sergisi’ne 307,
2 adet “Portre”,
2 adet “Nü”,
2 adet “Çiçek” eserleriyle katılım sağlamıştır.
1937 yılında Türk Resim ve Neşriyat Sergisi Atina’da 308,
“Kadın Portresi”,
2 adet “Natürmort” eserlerini teşhir etmiştir.
1938 yılında II. Birleşik Resim ve Heykel Sergisi Ankara’da 309,
“Portre”,
“KadınPortresi”,
“Genç Kız Portresi”,
2 adet “Natürmort” eserleriyle katılım sağlamıştır.
1939 yılında 1.Devlet Resim ve Heykel Sergisi’ne 310
126 Harman,
127 Portre (desen),
128 Çıplak,
129 Peyzaj,
130 Zambak,
131 Portre,
132 Peyzaj (ofort),
133 Peyzaj (ofort),

307 Doğan Paksoy Arşivi


308 Doğan Paksoy Arşivi
309 Doğan Paksoy Arşivi
310 Anonim, 1. Devlet Resim ve Heykel Sergisi 1939, Sergi Kataloğu.

148
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

134 “ “ ,
135 “ “ ,
136 “ “ ,
137 “ “ ,
138 Çıplak,
139 Çiçek eserleriyle resim dalında;
9 Büst,
10 Türk Kadınının Atatürk’e Minnettarlığı (Madalyon) adlı eserleriyle heykel dalında katılım
sağlamıştır.
Melek Celal 1941yılında 3. Devlet Resim Heykel Sergisi’nde 311
195 Portre,
196 Portre,
197 Portre eserlerini teşhir etmiştir.

Görsel 152: Melek Celal Sofu, “Gelincikler”, Melek Celal’in İhap Hulusi ile Açtığı Sergide Yer Alan
Eserlerden (Eser Doğan Paksoy Koleksiyonu, Fotoğraf Arkitekt Dergisi,)

1942 yılında Güzel Sanatlar Birliği Resim Şubesi 19. Ankara Resim Sergisi’nde, 312
“Neyzen”,
1943 yılında Güzel Sanatlar Birliği Resim Şubesi 20. Ankara Resim Sergisi’nde,

“Portre”,

Çocuk Portresi”,

311 Anonim, Maarif Vekilliği 3. Devlet Resim ve Heykel Sergisi Ankara Sergi Evi, 31 Birinci Teşrin-30 İkinci
Teşrin 1941, Sergi Kataloğu.
312 Doğan Paksoy Arşivi.

149
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

“Çiçekler” eserleri ile sergiye katılmıştır.


Melek Celal 1943 yılında CHP Kadıköy Halkevi 7. Resim ve Heykel Sergisi’ne resim bölümünden
yedi eseriyle katılmıştır 313. Bu eserler:
53 Çiçekler,
54 Çiçekler,
55 Çiçekler,
56 Çiçekler,
57 Çocuk Portresi,
58 Oturan Kadın,
59 Kendi Portresi’dir.
1949 yılında İstanbul Sanat Dostları Cemiyeti, İstanbul, 9-30 Nisan tarihleri arasında yapılan,
Güzin Duran, Mihri Müşfik, Hale Asaf, Eren Eyüboğlu, Leyla Gamsız, Sabiha Bozcalı, Fahrunnisa
Zeyd vb. gibi resim sanatçılarının da yer aldığı “Türk Kadın Ressamları Sergisi”ne A. Cimcoz’un
portresi ile katılmıştır 314.
Melek Celal’in Katıldığı Galatasaray Sergileri
1917 yılının Haziran ayında İstanbul Beyoğlu Galatasaraylılar Yurdu’nda düzenlenen
sergiye, 37 sanatçının 159 eserine yer verilmiştir. Sergiye Melek Hanım, Melek Ziya olarak,
“Desti (Etüd)” ve “Leylak” isimli iki eseriyle katılmıştır 315.
1920 Ağustos ayında İstanbul Beyoğlu Galatasaray Mekteb-i Sultanisi’nde yapılan ve 43
sanatçının katılmış olduğu sergiye, Melek Hanım (Celal Bey Haremi) 5 adet “Portre” ve “Çocuk
Başı” eserleriyle katılmıştır 316.
1922 yılında Türk Ressamlar Cemiyeti tarafından yapılan 4. Galatasaray Resim Sergisi’ne
57 sanatçı resim dalında, 3’er sanatçı heykel ve mimarlık dalında sergiye katılmışlardır. Melek
Celal Hanım bu sergide “Mimoş’ un Resmi”, “Etüd”, “Lili’nin Resmi”, “Çarşaflı Hanım”, “(Ay-ın
Kef) Bey’in Portresi” adlı tablolarını teşhir etmiştir317.
1923 yılında yapılan 54 sanatçının katıldığı sergi, zaferin ilk, Galatasaray Sergileri’nin ise
beşincisidir. Beşinci Sanayi-i Nefise Sergisi’ne, Melek Celal Hanım, 2 adet “Pastel Etüt” adlı
çalışmasıyla katılım sağlamıştır318.
1924 yılında yapılan 56 resim, 6 heykel, tezhip ve ilan dalında birer sanatçının katıldığı
sergiye Melek Hanım, “Kırmızı Örtülü Çıplak”, “Beyaz Örtülü Çıplak”, “Baş”, “Vazo İçinde Çiçek”,

313 Eminalp Malkoç, Devrimin Kültür Fidanlığı Halkevleri ve Kadıköy Halkevi. İstanbul 2009, s.187.
314 Doğan Paksoy Arşivi.
315 Ömer Faruk Şerifoğlu, Resim Tarihimizden Galatasaray Sergileri 1916-1951, İstanbul 2003, s.26-27.
316 Şerifoğlu, a.g.e. s. 32, 33.
317 Şerifoğlu, a.e. s. 38, 40, 41.
318 Şerifoğlu a.e. s. 42, 44, 45.

150
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

“Üryan Arap”, “Düşünen Kız”, “Hizmetçi Kız” adlı 7 eseriyle resim dalında; ”Eskiz”, “Etüt Portre”
ve “Etüt” çalışmalarıyla da heykel dalında katılım sağlamıştır 319.
1925 yılında yapılan Türk Ressamlar Cemiyeti yedinci Galatasaray Resim Sergisi’ne 47
sanatçı resim, 3 sanatçı heykel, 2 sanatçı tezhip kısmı, 2 sanatçı karikatür ve 1sanatçı ilan
dalında 233 eseriyle katılmışlardır. Bu sergiye Melek Celal Hanım resim alanında “Krizantem”,
“Manzara”, 2 adet “Nü Etüt” ve 4 adet “Etüt” eserlerini teşhir etmiştir 320.
1926 yılında yapılan 8. Galatasaray Resim Sergisi’ne 46 sanatçı resim dalında; 3 sanatçı
heykel dalında ve hat kısmında da bir sanatçı sergiye katılmıştır. Melek Celal Hanım, 2 adet
“Baş”, 2 adet “Etüt”, “İhtiyar”, “Nü”, “İhtiyar Kadın” ve “Çocuk Başı” eserlerini teşhir etmiştir 321.
1928 yılında yapılan 166 resim olmak üzere toplamda 199 eserin sergilendiği 12.
Galatasaray Resim Sergisi’nde, resim dalında 50 sanatçı, heykel dalında 7 sanatçı, Sanayi-i
Tezyinat dalında 4 sanatçı, mimari ve fiş dalında da birer sanatçı eserler vermiştir. Sergide
Melek Celal Hanım, resim dalında 2 adet “Üryan”, “Natürmort”, “Çocuklu Kadın”, “Manzara”,
“Portre” eserleriyle katılım sağlamıştır 322.
11 Ağustos 1929 yılında İstanbul Galatasaray Lisesi’nde yapılan 13. Galatasaray Resim
Sergisi’ne 211 eserle 54 sanatçı resim, heykel ve afiş dalında bir sanatçı çalışmalar sergilemiştir.
Bu sergide Melek Celal “Nü”, “İstarahat”, “Gül” ve 2 adet “Çıplak Kız” eserlerini teşhir etmiştir323.
21 Temmuz 1934 yılında yapılan 33 sanatçının (2 sanatçı heykel dalında) 137 eseri ile
katılım sağladığı 18. Galatasaray Sergisi’ne Melek Celal resim alanında 2 adet “Natürmort”, 3
adet “Portre”, “Çiçek”, “Etüt”, “Akademi (suluboya)”, “Akademi”; heykel alanında ise 6 adet “Baş”
eseriyle katılım sağlamıştır 324.
1 Ağustos 1936 yılında yapılan 127 eser ile 30 sanatçının resim dalında, 1sanatçının
tezyini sanat dalında katıldığı 20. Galatasaray Resim Sergisi’ne Melek Celal Sofu, 2 adet “Portre”,
2 adet “Nü”, 3 adet “Çiçek” eserleriyle katılmıştır 325.
26 Temmuz 1939 yılında 168 eserle 41 sanatçının resim dalında katıldığı 23. Galatasaray
Resim Sergisi’ne, Melek Celal 3 adet “Portre”, “Nü”, “Natürmort” ve “Desen” çalışmalarıyla
katılmıştır 326.
11 Ağustos 1941 yılında 175 eser ile 44 sanatçının yer aldığı 25. Galatasaray Resim
Sergisi’ne, Melek Celal 2 adet “Çiçek” ve “Gravürler” le katılmıştır 327.

319 Şerifoğlu a.e. s. 46, 47,48.


320 Şerifoğlu a.e. s. 52,53.
321 Şerifoğlu, a.e., s.54,55.
322 Şerifoğlu, a.e., s. 60,61.
323 Şerifoğlu, a.e., s.62, 63.
324 Şerifoğlu, a.e. s.74, 75.
325 Şerifoğlu, a.e., s.80,81.
326 Şerifoğlu, a.e., s.86, 87.
327 Şerifoğlu, a.e., s. 90,91.

151
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

3 Ağustos 1942 yılında 28 sanatçı 154 eser ile 26. Galatasaray Resim Sergisi’nde yer
almış, Melek Celal ise sergiye “Nisfiye Zen”, “Manolya”, “Güller” ve 2 adet “Etüt” çalışmasıyla
katılmıştır 328.
1943 yılında 29 sanatçının 141 eser ile katıldığı 27. Galatasaray Resim Sergisi’ne, Melek
Celal 1 adet “Portre” çalışması ile katılım sağlamıştır 329.

Melek Celal Sofu’nun 1964 Yılında Gerçekleştirdiği Son Sergide Yer Alan Eserleri
Taha Toros’un TT595425 numaralı arşivi olan Melek Lampé’nin son sergisinin
davetiyesinde, 1921 yılında ilk sergisini İstanbul’da açan Melek Celal’in, 45 yıl sonra 37 eserini
Münih’te sergilediği notunu düşmüştür.

Görsel 153: 24 Mart 1964 saat 19.00'da Açılacak Sergi Davetiyesi, (Her gün 09.00-18.00, Cumartesi
günleri 09.00-14.00 sürekli açık) (Taha Toros Arşivi’nden)

Görsel 154: Melek Celal’in 24 Mart-21 Nisan 1964 Yılında Gerçekleştirdiği Son Sergi Davetiyesi, (Taha
Toros Arşivi’nden)

328 Şerifoğlu, a.e., s.92.


329 Şerifoğlu, a.e. s.94,95.

152
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 155: Melek Celal’in 24 Mart-21 Nisan 1964 Yılında Gerçekleştirdiği Son Sergi Davetiyesi, (Taha
Toros Arşivi’nden)

Görsel 156: Sergi İçin Hazırlanan Melek Lampé Biyografisi, (Taha Toros Arşivi’nden)

153
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 157: Melek Celal Sofu’nun 1964 Yılında Gerçekleştirdiği Son Sergide Yer alan Eserler, (Taha Toros
Arşivi’nden)

Melek Celal, Münih’te Melek Lampé olarak Galerie Schunmacher’de açtığı kişisel ve son
sergisinde 37 eserini sergilemiştir. Hayranlık uyandıran sergide Alman dostları, filozof Rıza
Tevfik’in portresi, İstanbul’dan kareler ve figürler yer almaktadır 330. Melek Celal’in bilinen bu
son sergisinde sanatçı çok sayıda portre sergilemiş, bunun yanında birkaç heykel çalışması da
izleyiciyle buluşmuştur331.
1- Bavyera Prensesi Pilar
2- Prof. Dr. A. E. Lampe
3- Ressam C. M. Fell
4- Bayan C. M. Fell
5- Bayan Alice Jungmeister
6- Barbara Krafft
7- Okuyan Kız
8- Şapkalı Otoportre
9- Sarı Paltolu
10- Anlam
11- Beyaz Vazoda Haşhaş
12- Sarı Krizantemler

330 Toros, a.g.m. 1983, s.41.


331 Toros, a.g.m. 1998, s.96.

154
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

13- Antoryum
14- Manolyalar
15- Pembe Manolya
16- Güller
17- Bakır Su Isıtıcısında Beyaz Güller
18- Sarı Güller
19- Şakayık
20- Peygamber Çiçeği
21- Masa, Sandalye ve Limon
22- Elmalı Şişe
23- Meyve Sepeti
24- Elma ve Biber Sürahi
25- Hasat
26- Üsküdar’da Sokak (Türkiye)
27- Üsküdar Mezarlığı
28- Türk Mezar Taşları
29- Akt (Eylem)
30- Akt (Eylem)
31- Akt (Eylem)
32- Akt (Eylem)
33- Ünlü Türk Filozof Rıza Tevfik’in Karakalem Çizimi
34- Kardeşler, Karakalem Çizim
35- Yaşlı Balıkçı, Karakalem Çizim
36- Oturan Yaşlı Kadın, Sepya Çizim
37- Dinlenen Kız, Metal Levha Üzerine Oyma (Gravür)

Melek Celal Sofu’nun Türkçe, Almanca ve Fransızca Yayınlanmış Eserleri 332


1-1938 yılında yayınladığı (KÂMİL AKDİK) adlı kitabı, Şeyhul-Hattatin yâni, Hattatların Piri olan
sanatçımızı ve eserlerini tanıtmaktadır.
2 -1939 yılında yayınlanan (TÜRK İŞLEMELERİ), göz nuru ile el hünerinin zevkli ve göz alıcı bir
sanata dönüştürdüğü, ölmez ecdat eserlerini dile getirmektedir.
3 -1949 yılında neşredilen (ŞEYH HAMDULLAH) ise, ünlü sanatçımızı yaşatan ve tanımlayan bir
eserdir.
4 - (Un motif bouddhique dans I’arue menent Turc)

332 Toros, a.g.e. 1988, s. 62.

155
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

SINOLOGICA (Revue des Sciences et des art en Chine) adlı eserde yer alan Melek Sofu Lampé’nin
bu etüdü, ayrı basım halinde, (Bsel) de yayınlandı.
5 - (Le Vieux Sérail des Sultans)
Prof. Albert GABRİEL’in giriş makalesiyle yayınlanan ve Topkapı Sarayını tanıtan bu kitaptaki
tüm desenler de Melek Sofu tarafından çizilmiştir.
6 – Türk Sanatı ve Türk Nakışı (Türkische Kunst und Türkische Stickereien)
7 - Tuğrakeş İsmail Hakkı Altınbezer
8 - Bahaddin Tokatlıoğlu
9 -Necmeddin Okyay eserlerinin hepsi yayınlanmamıştır.
Tuğrakeş İsmail Hakkı Altınbezer, Bahaddin Tokatlıoğlu, Necmeddin Okyay adlı eserlerin
yayınlanmamış olması hat ve tezhip sanatımız adına büyük kayıptır 333. Melek Celal Sofu, Türk
işlemelerinden zengin bir koleksiyon oluşturarak Münih’te yer alan Stadt Museum’da
çalışmalarını sergilemiş, Türk göz nurunun ve maharetli el becerisinin sonucunda, koleksiyon
izleyicilerde hayranlık uyandırmıştır334.

Görsel 158: Melek Celal Sofu, “Türk Sanatı ve Türk İşlemeleri Eseri” Almanca, (Taha Toros Arşivi)

İngilizce, Almanca, Fransızca olarak İsviçre’de yayınlanan “Türk Sanatında Motifler” adlı
kitabı dünya sanat tarihine kaynak niteliği taşımaktadır 335.

333 Toros, a.g.e., s.62.


334 Toros, a.e., s.62.
335 Toros, a.m. s.95

156
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 159: Melek Celal Sofu, “Şeyh Hamdullah” Kitabı, 1949, (Doğan Paksoy Arşivi’nden)

Görsel 160: Melek Celal Sofu Lampé’nin Sınologıca’da Ayrı Basım Olarak Yayımlanan Araştırması, (Taha
Toros Arşivi)

Melek-Hasan Celal Sofu’nun Moda’da Kültür ve Sohbet Evi


Melek Celal ve eşi Hasan Celal’in İstanbul’un Moda Çayırlığı semtinde bulunan
köşklerinde, sanat ve edebiyat dünyasının aydın ve ünlü kişilerinden oluşan bir grup, sık sık bir
araya gelerek sohbet edip, kültür alışverişinde bulunurlardı. Ünlü edebiyatçı Yahya Kemal, Fazıl

157
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Ahmet, Abdülhak Şinasi, Hamdullah Suphi, Celal Esad, Burhan Toprak bu kültür evinin
sanatsever ve sürekli konukları arasında yer alıyordu 336.
Alman ressam Radhan, Polonyalı ressam ve heykeltıraş Bilinsky, ressam Leopold Levi,
Prof. L. Sue, Türk dostu Prof. Albert Gabriel, Prof. Belling gibi yabancı sanat ve kültür insanları da
batıda bile nadir rastlanan sohbet evinin hayranı, sürekli konukları arasındadırlar 337.
1918 yılından itibaren Melek-Hasan Celal Solu çifti, Yahya Kemal’in en yakın dostlarıdır.
Yakın akraba gibidirler. Sofuların sanat ve edebiyatçıların toplandığı, Moda’daki köşklerine sık
sık yemeğe gelen Yahya Kemal’in, gece yatısına da kaldığı bilinmektedir 338.

Görsel 161: Yahya Kemal’in Melek Celal’e Yazdığı Mektup, (Taha Toros Arşivi)

Almanya’ya yerleşen Melek Celal’e mektup yazan aile dostları Yahya Kemal, Sofuların
evlerinde geçirdikleri kültür sohbetlerini ne denli özlediğini dile getirmiştir.
“...Sizi, havasını doldurduğunuz Modayı çok özledim. Bugün, geçirdiğimiz saatlerden
birini tekrar geçirmek için dünyayı verirdim.” diyerek o günlere duyduğu özlemi ifade etmiştir.
Doğan Paksoy arşivinde yer alan Melek Celal’in fotoğrafları arasında Bilinsky’nin 1932
yılında çalışıp imzasını attığı Melek Celal’in alçıdan yaptığını düşündüğümüz heykelinin fotoğrafı
bulunmaktadır. Bilinsky, dikdörtgen bir kaide üzerine yerleştirdiği heykeli yalın üslupla
gerçekleştirmiştir. Ziya Sofu, Toros’a gönderdiği mektubunda 8-10 yaşlarında iken Bilinsky’nin
kendi başını da topraktan çalıştığını, eserin kendinde olduğunu ifade etmiştir.

336 Toros, a.g.m. 1998, s.96.


337 Toros, a.g.e. 1988, s. 62,63.
338 Taha Toros Arşivi’nde Melek-Hasan Celal Sofu’nun düğün fotoğraflarının altında yer alan Taha Toros

yazısı.

158
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 162: Bilinsky, “Melek Celal”, 1932, (Doğan Paksoy Fotoğraf Arşivi)

Melek Celal’in Heykel Çalışmaları


Melek Celal, kısa süreli de olsa yaptığı çalışmalarla heykel alanında da başarılı eserler
vermiştir. Modellerini yakın çevresinden seçen Melek Celal eşi Hasan Celal Sofu, oğlu Ziya Sofu,
komşuları Selah Cimcoz’un, tanınmış kişilerin ve yakın dostları ressam Bilinsky’nin portresini
çalışmıştır. Ziya Sofu mektubunda, Selah Cimcoz’un başını yakın arkadaşı olan oğul Bülent
Cimcoz’a hediye ettiğini belirtmiştir. Melek Celal, oğlunun 8-10 yaşlarında başını kilden çalıştığı
gibi genç halini de tasvir etmiştir. Ziya Sofu ayrıca “Balıkçı Mehmet” adında bir baş hatırladığını,
annesinin yetenekli olmasına rağmen heykel sanatına vakit ayıramadığını belirtmiştir. Sanatçı
heykel çalışmalarına da ağırlık vermiş olsaydı, sanat tarihine daha çok başarılı eserler bırakmış
olacaktı. Bilgisine ulaşabildiğimiz 15 eser, görseline ulaşabildiğimiz biri İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi’nde yer alan 13 adet heykel çalışması yer almaktadır.

Tablo 7.1. Melek Celal Sofu'nun Tespit Edilen Eserler Listesi


Eser Adı Teknik Ebat Tarih Kaynak
Bulunduğu Yer
“Ressam Bilinsky Bronz 42x26x19 - İstanbul Resim Heykel
Başı” cm Müzesi
“Ressam Bilinsky Kil - - Doğan Paksoy Arşivi
Başı”
“Çocuk Ziya Sofu Kil - 1926-1928 Ziya Sofu Mektubundan
Büstü” Doğan Paksoy Arşivi

“İsimsiz” Alçı - - Doğan Paksoy Arşivi


Kadın Başı

159
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.1. (devamı)


“İsimsiz” Alçı - - Doğan Paksoy Arşivi
Kadın Başı
“İsimsiz” Kil - - Doğan Paksoy Arşivi
Kadın Başı
“İsimsiz” Alçı - - Doğan Paksoy Arşivi
Çocuk Başı
“İsimsiz” Kil - - Doğan Paksoy Arşivi
Yaşlı Adam Başı
“İsimsiz” Kil - - Doğan Paksoy Arşivi
Köylü Kadın
“Oturan Kadın” Kil - - Doğan Paksoy Arşivi
“İsimsiz” Kil - - Doğan Paksoy Arşivi
Kadın Büstü
“İsimsiz” Kil - - Doğan Paksoy Arşivi
Erkek Büstü
“Ziya Sofu Başı” - - - Doğan Paksoy Arşivi
“Balıkçı Mehmet” - - - Ziya Sofu Mektubundan
“Selah Cimcoz Başı” Kil - - Ziya Sofu Mektubundan

Görsel 163: Melek Celal Sofu, “Ziya Sofu Başı”, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan Paksoy Arşivi)

Eser Melek Celal’in oğlu avukat Ziya Sofu’nun başıdır. Cepheden çalışılmış hafif çatık
kaşlı yapıt kaide üzerine yerleştirilmiş, gerçekçi üsluptadır. Diğer yüz uzuvlarına göre küçük
olan gözler açık ve ileriye doğru bakmaktadır. Çatık kaşın oluşturduğu çizgiler alında hafif
bombe yaratmıştır. Kısa, dalgalı ve gür saçlar arkaya doğru taranmış, kulakları açıkta
bırakmaktadır. Kalın dudaklar kapalı olarak tasvir edilmiş, çenesi gamzelidir. Kemerli burun iri
gibi görünse de yüz hatlarıyla uyumludur. Alın çizgileri belirgin fakat yüzeyseldir. Elmacık
kemikleri belirgin hafif gıdısı vardır ve boynu uzundur. Heykel pürüzsüz bir yüzeye sahiptir.

160
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 164: Melek Celal Sofu, “Ressam Bilinsky’nin Başı”, Kil, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan
Paksoy Arşivi)

Melek Celal’in silindir şeklinde kendinden kaideli eseri, üçayaklı üstü yine silindir
şeklinde olan başka bir kaide üzerine yerleştirilmiştir. Melek Celal aile dostları olan ressam
Bilinsky’nin başını kilden çalışarak üçgen formda betimlemiştir. Heykel, henüz tamamlama
aşamasındayken Melek Celal’in objektifinden verilmiştir. İlk versiyonu olduğunu tahmin ettiğim
kilden yapılmış heykelin, 2. versiyonu bronz dökümden çalışılmış olup, İstanbul Resim Heykel
Müzesi’nde yer almaktadır. Cepheden betimlenen heykelin burnu büyük ve kemerli, kulakları
açıkta bırakan kısa saçları gür ve dalgalı, arkaya doğru taralı olarak tasvir edilmiştir. Ağzı kapalı,
gözler çukurda çalışılmış yapıtın boynu kısa verilmiştir. Sol kulak sağ kulağa oranla biraz kepçe,
kaşlar çatık görünümündedir.

161
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 165: Melek Celal, “Ressam Bilinsky Başı”, Bronz, 42x26x19 cm, (İstanbul Resim Heykel Müzesi)

Melek Celal’in en başarılı eserlerinden biri Polonyalı sanatçı ressam Bilinsky’nin başıdır.
Yapıt kilden yapılmış versiyonuna oranla malzemenin olanağına bağlı olsa gerek daha pürüzsüz
bir yüzeye sahiptir. Gerçekçi üslupta çalışılmış heykel küp şeklinde mermer kaide üzerine
yerleştirilmiştir. Cepheden tasvir edilerek ilk versiyonda olduğu gibi gözler çukurda aynı
zamanda yüz ifadesi betimlenmiştir. Ağız kapalı, burun diğer biçimine göre oldukça muntazam
görünümdedir. Gamzeli çene her iki heykelde verilmiş, yüz bronz döküm yapıtta biraz daha
geniştir. Kulaklar aynı şekilde açıkta, gür, kısa arkaya doğru taralı saçlar ve alın çizgileri hafif
verilmiştir. Kaşları çatık verilen heykelin boyun kasları belirgindir.

162
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 166: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Alçı, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 167: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Alçı, (Arkitekt Dergisi)

Siyah bir kaide üzerine oturtulmuş heykelin karşıya bakan gözleri hafif açıktır. Göz
kapakları düşük, burnu muntazam verilmiştir. İnce kapalı dudakları, çökmüş sarkık yanakları ve
belirgin elmacık kemikleri pütürlü fakat gerçekçi tasvir edilmiştir. Cepheden tasvir edilen eserin

163
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

kısa dalgalı ve gür saçları kulakları açıkta bırakmıştır. Sağ ve sol kulağın üst kısmı saçla
örtülmüştür. Alın yüksek ve sol kısmından açık verilmiştir. Boyun kısa, boyun kasları verilmeye
çalışılmıştır.

Görsel 168: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 169: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Alçı, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan Paksoy Arşivi)

164
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 170: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Alçı, (Arkitekt Dergisi)

Silindir ahşap bir kaide üzerine yerleştirilen eser, gerçekçi üslupta çalışılmış, yüz
uzuvları orantılı verilmiştir. Cepheden çalışılmış heykelin oldukça gür, uzun tasvir edilen saçları
ortadan ayrılarak ensede toplanmış ve kulaklarını örtmektedir. Dolgun bir yüz, dudaklar kapalı
ve burun muntazam verilmiştir. Kaşlar ince, gözler kapalı, göz kapakları belirgindir.

Görsel 171: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kil, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan Paksoy Arşivi)

Başı sağ tarafa eğik bir vaziyette verilen genç kadın başı iki katmanlı silindir kaide
üzerine yerleştirilmiştir. Kare bir yüze sahip olan eserin gözleri kapalı, uyuyor izlenimi verilerek

165
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

realist tarzda çalışılmıştır. Ağzı kapalı, elmacık kemikleri belirgindir. Gür, dalgalı saçlar soldan
sağa ayrılmış, kulakları örtmekte ve enseye doğru uzanmaktadır. Ayrıca karşıdan ya da soldan
baktığımız zaman sağ kulağı da örten saçların sol yana alınıp ensede toplanmış olduğunu
görürüz. Alnı yüksek olan yapıt sağ tarafa meyilli olduğu için boynun sağ tarafı altta kalmış
olarak betimlenmiş ya da heykel henüz tamamlanmamıştır.

Görsel 172: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kil, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 173: Melek Celal Sofu, “Ziya Sofu”, Kil, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan Paksoy Arşivi)

166
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 174: Melek Celal Sofu, “Ziya Sofu”, Kil, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan Paksoy Arşivi)

Ahşap silindir bir kaide üzerine yerleştirilen heykelin üst üste yerleştirilmiş gür dalgalı
kısa saçları öne doğru verilerek alın üzerine düşürülmüştür. Gür saçlar alnın sağ tarafı üzerinde
yoğunluk kazanmış ve bukle şeklini almıştır. Cepheden tasvir edilen heykel Melek Celal’in
objektifinden sağ profilden verilmiş, Fakat dört eserin bir arada yer aldığı yine kendi
objektifinden olan görselde (Görsel 177) Ziya Sofu heykeli cepheden görüntülenmiştir. Gözler
açık ve karşıya bakmakta, hafif kepçe kulaklar açıktadır. Oval yüzde yanaklar dolgun, burun
kemerli, ağız hafif aralık ve normal ebatlarda gerçekçi üslupta betimlenmiştir.

Görsel 175: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Alçı, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan Paksoy Arşivi)

167
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Oval bir yüze sahip eser, silindir ahşap bir kaide üzerine oturtulmuş, cepheden tasvir
edilmiştir. Yüzünde herhangi bir ifade yer almamaktadır. Kapalı dudağın alt kısmı kalın üst kısmı
ince verilmiş, birbirine yakın kaşlar ince ve yay gibidir. Sol kaşın üstünde bitimine yakın küçük
bir bombe fark edilmektedir. Yanaklar dolgun, gözler açık, göz kapakları belirgindir. Düz ve gür
saçlar öne doğru taranmış kulakları açıkta bırakacak şekilde kısadır. Açıkta kalan kulaklar yüz
uzuvlarına göre büyük tasvir edilmiştir.

Görsel 176: Melek Celal Sofu, “Adsız Yaşlı Adam Başı” ve “Adsız Köylü Kadın”, Kil, Melek Celal Sofu’nun
Objektifinden, (Doğan Paksoy Arşivi)

Yaşlı adam başı ve köylü kadın aynı kaide üzerine yerleştirilmiştir. İkisinin aynı kaide
üzerine yerleştirilmesi bir anlam ifade edip etmediği soru işaretidir. Amaçsız da yerleştirilmiş
olması olasıdır. Dikdörtgen ahşap kaide üzerinde bulunan eserler gerçekçi bir üslupta
çalışılmıştır.
Köylü kadının yüzüne dikkatli bakıldığında küçük köylü kızı masumiyeti olduğu görülür,
gerçek bir köylü kızı gibi betimlenmiştir. Başın tamamını kaplayan ve yüze iyice indirilen
başörtüsü omuzlara kadar düşmüş çenenin sol altında bağlanmıştır. Gözler açık karşıya
bakmakta, ağız kapalı, dolgun yanaklar, burun oval ve küçük bir yapıya sahip yüz uzuvları ile
uyum sağlamaktadır. Eller karın üzerinde birbirine kavuşmuştur. Kendinden kaideli figür şalvar
ve üzerinde kalın bir ceketle ayakta betimlenmiştir. Sabit sol bacak vücut ağırlığını taşımakta,
sağ bacak ise yana doğru açıktır. Ayaklar çıplak verilmiştir. Şalvar her iki ayakta da kaideye
kadar uzanmaktadır. Kumaş katları sağ bacağın yan tarafında iç bükey kıvrımlar şeklinde derin
işlenerek inmiş, ön tarafta ise diagonal şeklini almıştır. Sol bacakta kumaş kıvrımları daha seyrek
olmakla beraber ön tarafta iç ve dış bükey olarak betimlenmiş, yan kısımda kumaş düz inmiştir.

168
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

İki bacak arasından inen dikey kumaş kıvrımı bilek hizasında son bulmakta, alt kısımda torba
şeklini almaktadır. Basene kadar inen ceketin boyundan bele kadar olan kısmı kapalı, belden
aşağı yani kolların birleşiminden itibaren ise açık çalışılmıştır. Kolların iç tarafa dirsekten
bükülmesiyle kumaşın üzerinden verilen kıvrımlar oldukça belirgindir. Genç kadının ince vücut
yapısı ile geniş verilen şalvar ve ceket tezatlık yaratmaktadır. Ceketin belden aşağı kısmı
özellikle sol yanı çan inmekte, ceketin genişliğinden kaynaklı düzensizlik göze çarpmaktadır.
Köylü kadının sağ tarafında yer alan yaş almış adam başı cepheden tasvir edilmiştir. Öne
doğru taranmış kısa gür saçlar normal boyutlardaki kulakları açıkta bırakmakta, uzun yılların
vermiş olduğu yaşanmışlıkların izini taşıyan alın çizgileri derin, burun büyük ve kemerli
betimlenmiştir. Dikdörtgen bir yüze sahip heykelin kaşları ve göz kapakları düşük, küçük
betimlenen gözler düşünceli ve üzgün bir ifadeyle yere doğru bakmaktadır. Üst dudağını kapatan
pala bıyıkları çenesine kadar uzanmış, alt dudağı kalın ve kapalıdır.

Görsel 177: Melek Celal, “Atölyedeki Heykellerin Toplu Görünümü”, Kil, Melek Celal Sofu’nun
Objektifinden, (Doğan Paksoy Arşivi)

Melek Celal Sofu’nun objektifinden atölyesinde çektiği toplu haldeki heykel çalışmaları
sanatçının diğer çalışmaları gibi gerçekçi tarzda tasvir edilmiştir. En solda Ziya Sofu büstü ve
soldan 3. eser ressam Bilinsky başıdır.
Ziya Sofu büstünün yanında yer alan soldan ikinci olan erkek büstü henüz bitmemiş
görünmektedir. Gözleri kapalı, göz kapakları belirgin ve çukurda betimlenmiştir. Dudakları hafif
aralık ve yüzünde hafif bir tebessüm beliren orta yaşlı büstün yüzü geniş kare, fakat kafa yapısı
yüzüne oranla büyük tasvir edilmiş olup cepheden verilmiştir. Flu fotoğrafın olanağında az
görünen kısa saçları, görünen sol kulağı açıkta bırakmıştır. Yüksek, geniş alınlı büstün kemerli
burnu diğer yüz uzuvlarına göre normal boyuttadır. Kendinden kaideli kilden yapılmış eser
bitmemiş gibi görünse de sanatçının eseri bitmiş olarak kabul edip kendi tercihi olabilir.

169
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Soldan 4. ya da sağdan 1. eser, tebessüm eden bir kadın büstüdür. Enseye kadar uzanmış
kulakları örten kısa küt dalgalı saçların üst orta kısmında bir tutam silindir şeklinde verilen saç
ilginç bir görüntü oluşturmaktadır, oval, pürüzsüz yüzün burnu uzun tasvir edilmiş, dudaklar
hafif aralıktır. Kilden yapılmış eserin gözleri açık ve karşıya bakmaktadır.

Görsel 178: Melek Celal Sofu, “Oturan Kadın”, Kil, Melek Celal Sofu’nun Objektifinden, (Doğan Paksoy
Arşivi)

Melek Celal’in nü çalıştığı eseri, genç bir kadın figürü taşların üzerine oturur vaziyette ve
düşünceli tasvir edilmiştir. Yapıt cepheden çalışılmış olmakla beraber Melek Celal eserini sağ
profilden fotoğraflamıştır. Kilden yapılmış eserin kaidesi dikkat çekicidir. Ölçüleri aynı üç katlı
düzensiz kaidenin altında daha büyük dikdörtgen kaide yer almaktadır. Heykelin oturuş tarzı da
ilgi çekmektedir. Figürün öne doğru eğilmesinin etkisiyle sırtı kambur bir şekilde tasvir
edilmiştir. Sağ bacak dizden bükülü ileri doğru verilerek ayak en altta ter alan dikdörtgen
kaideye basmış, fakat ayak parmakları boşlukta havada tasvir edilmiştir. Sol ayak ise yine dizden
bükülmüş, fakat yan yatarak sağ bacağın altından geçip ayak tabanı üç katmanlı kaidenin alt
katmanıyla üçgen oluşturmuş, dikdörtgen kaidenin üzerinde diyagonal şekilde izleyiciye
dönüktür. Sağ elini çenesinin sağ tarafına, sağ kolunun dirseğini sağ bacağının dizine dayayarak
karşı tarafa yere doğru bakmaktadır. Cepheden çalışılan eseri Melek Celal profilden
fotoğraflamıştır. Bombeli kısa saç sağ kulağı kapatmıştır. Kaşlar ince, göz kapakları belirgindir.

170
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Burada ayrıca dikkat çekici bir yön daha vardır. Dikkat edilirse Melek Celal’in vücut uzuvlarına
vermiş olduğu hareket unsurları eserde küçük geometrik şekiller (üçgen gibi) meydana
getirmiştir. Göğüs kafesinin yan kısmında görülen eklenmiş gibi duran kısım dışında heykel
gerçekçi üslupta başarılı bir çalışmadır.
Melek Celal Sofu’nun Desenleri
Melek Celal’in eskizlerine ve karakalem çalışmalarına baktığımız zaman güçlü bir desen
anlayışına sahip olduğunu görürüz.

Görsel 179: Melek Celal Sofu, “Fatih Sultan Mehmet”, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 180: Melek Celal Sofu, “Kroki Defterinden Bir Desen: Fuat Köprülü” (Turgut Çeviker’den)

171
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 181: Melek Celal Sofu, “Kamil Akdik”, Kâğıt Üzerine Kara Kalem, 1938, (Taha Toros Arşivi)

Melek Celal’in hakkında Reisülhattatin adlı kitabı yazdığı hat üstadı Kemal Akdik’in kara
kalem portresi 1938 imzalıdır. Melek Celal çalışmayı kitabın iç kapağında kullanmıştır.

Görsel 182: Melek Celal Sofu, “Düşünen Adam Portresi”, Kâğıt Üzerine Karakalem, 1932, (Doğan Paksoy
Arşivi)

172
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 183: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kâğıt Üzerine Karakalem, 1938, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 184: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Taha Toros Arşivi)

173
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 185: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 186: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kâğıt Üzerine Renkli kalem, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

174
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 187: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Görsel 188: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

175
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 189: Melek Celal Sofu, Eskiz Defterinden, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Görsel 190: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

176
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 191: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kroki Defterinden, (Turgut Çeviker’den)

Görsel 192: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Kroki Defterinden, (Turgut Çeviker’den)

177
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 193: Melek Celal Sofu, Eskiz Defteri, Kâğıt Üzerine Karakalem, 19 sayfa, 37 x 23 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

Görsel 194: Melek Celal Sofu, “Mezarlık”, Gravür, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

178
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 195: Melek Celal Sofu, Desenler, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan PaksoyKoleksiyonu)

Görsel 196: Melek Celal Sofu, Desenler, Kâğıt Üzerine Renkli Kalem, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Görsel 197: Melek Celal Sofu, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

179
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 198: Melek Celal Sofu, Eskiz Defterinden, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Görsel 199: Melek Celal Sofu, Eskiz Defterinden, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

180
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 200: Melek Celal Sofu, Eskiz Defterinden, Kâğıt Üzerine Karakalem, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Melek Celal’in Resimleri


Sanatçının resimlerine genel olarak baktığımız zaman sürekli bir araştırma içinde
olduğunu bazen gerçekçi, bazen empresyonist ve bazen de romantik üslupları kullandığını
görürüz. Sanatçı tek başına sadece kendi eserlerini sergileyen ilk Türk kadını olma özelliği 339 ile
de öncü durumundadır. Kuvvetli peyzaj çizgileri, olgun natürmortları, onlar kadar başarılı
olmasa da sağlam desene sahip nüleri ve eskizleri, bazen klasik ve bazen empresyonist tarzda
çalıştığı portreleri olduğunu görmekteyiz. Natürmortlarında sağlam boya yeteneğine sahip
olduğu dikkat çekmektedir.
Melek Celal’in Figüratif Kompozisyonları
Atatürk’ün Türk kadınına kazandırdığı haklardan biri de 5 Aralık 1934 yılında kadınlara
seçme ve seçilme hakkının verilmesidir. Melek Celal, kadınların seçme ve seçilme hakkını elde
etmelerini 1936 yılında yapmış olduğu “Eski Büyük Millet Meclisi Kürsüsünde Kadın”, adlı yağlı
boya eseriyle yansıtmıştır. Bu resimde Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde konuşma yapan
kadın milletvekili yer almaktadır. Melek Celal’in bir kadın sanatçı olarak, millet meclisinde
kadının varlığını sanat aracılığıyla ifade etmesi yapıtın önemini bir kat daha arttırmıştır.
Kadınların her alanda ön saflarda yer alması gerektiğini vurgulayan sanatçı, bunun en başarılı
örneklerinden biridir.

339 Tan Gazetesi “Melek Celal’in Sergisi”, 09.10. 1935.

181
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 201: Melek Celal Sofu, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Kadın Eskizi Çalışmalarından”, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu)

Görsel 202: Melek Celal Sofu, “Eski Büyük Millet Meclisi Kürsüsünde Kadın”, Tuval Üzerine Yağlıboya,
36 x 48.5 cm, 1936, (İstanbul Resim Heykel Müzesi)

182
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 203: Melek Celal Sofu, “Dikiş Dikenler”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 32x 25,5 cm, 1925, (Alpaslan
Aktuğ Koleksiyonu)

Melek Celal kısa saçlı, beyaz üzerine mavi renk yansımalı elbiseler içinde oturarak dikiş
diken iki modern Türk kadınını yağlı boya olarak çalışmıştır. Sanatçı Cumhuriyet’in kurulmasıyla
birlikte atılan çarşaf ve peçelerin ardından modernleşen Türk kadınının yüzleri açık fakat
belirsiz betimlemiş, empresyonist üslupla çalıştığı bir eser meydana getirmiştir.

183
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 204: Melek Celal, “Sanatçı Atölyesinde Çalışırken”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 60,5 x 74,5 cm,
(Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Melek Celal’in Nü Eserleri


Melek Celal’in nü eserlerinde kadın figürlerini yatak örtüleri, perdeler, renkli kumaşlarla
çalıştığı gözlemlenmektedir. Ulaşabildiğimiz 14 adet nü eserin içerisinde bildiğimiz birkaç
tablosu dışında, özellikle kısa saçlı aynı modeli betimleyerek her resminde figürü mekânla
birlikte vermiştir. Anatomik yapıyı başarılı yansıtarak renkleri kahverengi, kırmızı ve özellikle
sarının tonlarını kullanarak betimlemiştir. Işığı yumuşak veren sanatçı, modeli yatar
pozisyonlarda yatağa uzanmış, sırtı dönük, yüzü izleyiciye dönük gibi farklı şekillerde
çalışmıştır. Sanatçının resimlerinde hep bir üslup arayışı içinde olduğu dikkat çekmektedir. Nü
çalışmalarında bazen gerçekçi, bazen de empresyonist ve romantik akımların etkileri görülür.
Sanatçının eserlerini incelediğimizde hocası Namık İsmail’den ve Ingres’ın odalıklarından
etkilenmiş olabileceği akla gelmektedir. Fakat Melek Celal’in nü çalışmaları natürmort ve peyzaj
eserlerine göre zayıf kalmaktadır. Natürmort ve peyzajlarında çizgilerinin olgunlaştığını görmek
mümkündür. Sanatçının yatar pozisyon dışında, sarı ışığı kullandığı sandalye üzerine konulmuş
kumaş parçası üzerine oturur vaziyetteki eserin kambur duruşu ile kilden yapmış olduğu oturan
kadın heykelindeki kambur duruşu dikkat çekicidir. Sanatçı burada modelin o an yaşadığı
utangaç duygunun etkisini yansıtmış olabilir.

184
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 205: Melek Celal , “Yatağa Uzanmış Kadın ”Tuval Üzerine Yağlı Boya”, 40x80 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

Görsel 206: Melek Celal, “Aynalı Odadaki Kadın”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 30x46 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

185
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 207: Melek Celal Sofu, ”Nü”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 54x81 cm, 1939, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

Görsel 208: Melek Celal Sofu, “Yan Yatan Kadın” (Taha Toros Arşivi)

186
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 209: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, (Taha Toros Arşivi)

Görsel 210: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, (Taha Toros Arşivi)

187
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 211: Melek Celal “Sırtı Dönük Çıplak Yatan Kadın 1”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 47x90, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu)

Görsel 212: Melek Celal, “Sırtı Dönük Çıplak Yatan Kadın II”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 32x55 cm,
(Doğan Paksoy Koleksiyonu)

188
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 213: Melek Celal, “İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 20.5x 30,5 cm, 1926, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

Görsel 214: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, 37x62 cm, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

189
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 215: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 46 x 38 cm, 1936, (İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi)

Görsel 216: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 50 x 60 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

190
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 217: Melek Celal Sofu, “Model”, Mukavva Üzerine Yağlıboya, 57 x 42,5 cm, (İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi)

Görsel 218: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, (Doğan Paksoy Arşivi)

191
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Melek Celal’in Portre Eserleri


Melek Celal portre eserlerini gerçekleştirirken çevresinde yer alan insanları da model
olarak çalışmıştır. Dört adedi İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde yer alan kadın portreleri
ağırlıklı olmakla beraber eşi Hasan Celal Sofu, oğlu Ziya Sofu, hocaları, filozof Rıza Tevfik, Celal
Esad, şair Yahya Kemal çalışmaları arasındadır. Monokrom çalıştığı kendi portresi de bulunan
Melek Celal, portrelerini bazen klasik, bazen de empresyonist tarzda çalışmıştır. Sanatçının
dışavurumcu üslup çalışmalarında fırça vurgularının belirgin olduğu gözlemlenmektedir.

Görsel 219: Melek Celal, “Portre”, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 220: Melek Celal Sofu, “Dikiş Diken Kadın”, Mukavva Üzerine Yağlıboya, 38,5 x 34,5 cm, 1923,
(İstanbul Resim ve Heykel Müzesi)

192
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 221: Melekcelal Sofu, “Otoportre”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 21,2x15,5 cm, (Özel Koleksiyon)

Görsel 222: Melek Celal Sofu, “Otoportre” , (Taha Toros Arşivi)

193
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 223: J. Radhan, “Melek Celal”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 1920-1922,(Taha Toros Arşivi)

Görsel 224: Melek Celal Sofu, “Kırmızı Yazmalı Kadın Portresi”, Oval Kâğıt Üzerine Yağlıboya, 50 x 39 cm,
(İstanbul Resim ve Heykel Müzesi)

194
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 225: Melek Celal Sofu, “Kadın ve Ayı”, Kâğıt Üzerine Yağlı Boya, 44,5 x 59 cm, (İstanbul Resim
Heykel Müzesi)

Görsel 226: Melek Celal Sofu, “Ziya Sofu”, (Taha Toros Arşivi)

195
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 227: Melek Celal Sofu, “Kadın Portresi”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 55 x 44,5 cm, (İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi)

Görsel 228: Melek Celal Sofu, “Ziya Sofu”, (Doğan Paksoy Arşivi)

196
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 229: Melek Celal Sofu, “Hasan Celal Sofu”, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 230: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Özel Koleksiyon, (Doğan Paksoy Fotoğraf Arşivi)

197
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 231: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, (Doğan Paksoy Fotoğraf Arşivi)

Görsel 232: Melek Celal Sofu, “Fransız Mimar Louis Sue”, (Doğan Paksoy Arşivi)

Melek Celal’in Natürmortları


Melek Celal’in görünen 19 adet natürmort çalışmalarını incelediğimiz zaman sarı, kırmızı
yeşil, kahverengi ve mavinin tonlarını kullandığını görürüz. Sanatçı natürmort
kompozisyonlarının bir kısmında hat sanatını da kullanarak farklı ve başarılı kompozisyonlar
oluşturmuştur. Melek Celal, mekân içinde çalıştığı natürmortları ile ilk dönemlerinden daha

198
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

olgun, uyumlu eserler meydana getirmiştir. Sanatçı nü eserlerinde olduğu gibi natürmortlarında
da kumaş çalışarak eserlerine zenginlik katmıştır.

Görsel 233: Melek Celal Sofu ( Melek Halil İmzalı), “İsimsiz”, 1925, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 234: Melek Celal Sofu, “Çiçekler”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 53 x 45 cm, 1935, (İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi)

199
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 235: Melek Celal Sofu, “Karnabahar”, Kâğıt Üzerine Yağlıboya, 46,5 x 59 cm, 1906,
(İstanbul Resim ve Heykel Müzesi)

Görsel 236: Melek Celal Sofu, “Gülabdanlı Natürmort”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 41x51cm, (Eser Doğan
Paksoy Koleksiyonu, Fotoğraf Taha Toros Arşivi)

200
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 237: Melek Celal Sofu, “Kitap, Vazo, Tuğra”, (Taha Toros Arşivi)

Görsel 238: Melek Celal Sofu, “Güller ve Fincan”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 55x38 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

201
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 239: Melek Celal “Vazoda Çiçekler”, Masonit Üzerine Yağlı Boya, 44,5 x 60,5 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

Görsel 240: “Ben-Sen-Onlar: Sanatçı Kadınların Yüzyılı” Sergisinin Katalog Kapağı, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

117 sanatçı 232 eserin yer aldığı Meşher’in üçüncü katında 9 Ekim 2021 tarihinde açılan “Ben-
Sen-Onlar: Sanatçı Kadınların Yüzyılı” adlı serginin kataloğunun ön yüzünde yer alan eser, Doğan Paksoy
koleksiyonunda bulunan (Görsel 239) Melek Celal Sofu eseri olan “Vazoda Çiçekler” yapıtından alınan
detaydır.

202
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 241: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 49 x 55.5 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

Görsel 242: Melek Celal Sofu, “Vazoda Çiçekler”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 50 x 70 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

203
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 243: Melek Celal Sofu, “Limonlar ve Vazoda Güller”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 55x44 cm, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu)

Görsel 244: Melek Celal Sofu, “Çiçekler”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 81x61 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

204
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 245: Melek Celal Sofu, “ Vazoda Çiçekler”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 61x45 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

Görsel 246: Melek Celal, “Vazo İçinde Çiçekler”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 36x50 cm, 1941, (Sinan Gül
Koleksiyonu)

205
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 247: Melek Celal, “Vazoda Kasımpatılar”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 33x40 cm, 1939, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu)

Görsel 248: Melek Celal, “Beyaz Güller ve Meyveler”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 51x61 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

206
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 249: Melek Celal Sofu, “Çiçekli Natürmort”, 48x68 cm, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Görsel 250: Melek Celal Sofu, “Güllü Natürmort”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 40x50 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

207
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 251: Melek Celal Sofu, “ Heykelli Natürmort”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 60 x 66 cm, (Doğan
Paksoy Koleksiyonu)

Görsel 252: Melek Celal Sofu, “İsimsiz”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, (Taha Toros Arşivi)

208
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Melek Celal’in Peyzaj Çalışmaları

Melek Celal’in, incelediğimiz 12 adet figürlü ve figürssüz peyzaj çalışmalarında dingin,


huzur veren, bazen gerçekçi, bazen empresyonist etkili kompozisyonlarında görülen renk
geçişlerindeki uyum göze çarpmaktadır. Genellikle plajları, kayıkları, ağaçları, İstanbul Boğazı’nı,
Kız Kulesi’ni, yaşadığı yer olan Moda ve Salacak kıyılarını, kısacası sanatçının evinden görünen
manzaraları, evinin bahçesi, yaşadığı mekân ve çevresi ona kaynak olmuş, deseni güçlü başarılı
çalışmalar üretmiştir. Böyle bir durum Sanat Tarihine belge olması açısından önemlidir. Buna en
güzel örnek Kasımpaşa kartpostalında görülen 1911 yılında üzeri kapatılan Kasımpaşa dere
kenarını yağlı boya olarak resmetmesidir 340.

Görsel 253: Melek Celal Sofu, “Kız Kulesi”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 42x 33, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

340 Kartpostal ve Kasımpaşa dere kenarının resmedildiği tablo (Görsel 262,263) ve kartpostal fotoğrafların
altlarında belirtildiği gibi Doğan Paksoy koleksiyonunda yer almaktadır.

209
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 254: Melek Celal Sofu, “Kız Kulesi”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 43x63 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

Görsel 255: Melek Celal Sofu, “Moda Sahili”, Mukavva Üzerine Yağlı Boya, 50x70 cm, (Taha Toros Fotoğraf
Arşivi, Eser Doğan Paksoy Koleksiyonu)

210
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 256: Melek Celal Sofu, “Moda Plajı”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 52 x 71 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

Görsel 257: Melek Celal Sofu, “Moda Plajı”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 50 x 70 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

211
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 258: Melek Celal Sofu, “Moda Plajı”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 50 X 100 cm, ( Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

Görsel 259: Melek Celal Sofu, “Moda Plajı’nda Ziya Sofu ve Mürebbiyesi”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 50 X
100 cm, ( Doğan Paksoy Koleksiyonu)

212
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 260: Melek Celal, “Moda Plajı”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 50 x 90 cm, ( Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

Görsel 261: Melek Celal, “Moda Plajı’nda Ziya Sofu ve Mürebbiyesi”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 48 x 50
cm, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

213
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 262:“Kasımpaşa”, Kartpostal, 1900, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Görsel 263: Melek Celal Sofu, “Kasımpaşa”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 47x67 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

214
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 264: Melek Celal, “Ağaçlar ve Kayıklar”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 46x56 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

Görsel 265: Melek Celal Sofu, “Köşkün Bahçesinde Ziya Sofu Bisiklete Binerken”, Duralit Üzerine Yağlı
Boya, 69x99cm, (Eser Doğan Paksoy Koleksiyonu, Fotoğraf Taha Toros Arşivi)

215
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Melek Celal’in Türk İşlemeleri

Melek Celal Sofu Münih ve Paris’te Türk işleme ve elişlerinden meydana gelen eserlerini
sergilemiş ve bu iki şehirde konuyla ilgili konferanslar vermiştir. Sanatçı Türk sanatının diğer
branşlarındaki başarısı yanında, eski Mısır ve Çin sanatı hakkında da makaleler ve etütler
yayınlamıştır. Melek Celal’in kendi koleksiyonundan seçtiği motif, 1947 yılında Prenses
Elizabeth’in düğünü için Türk hükümetince gönderilen değerli hediyeler arasında yer almıştır.
Gönderilen hediye ile ilgili basın tarafından yapılan yanlış açıklamayı düzeltmek amaçlı sanatçı
gazeteye bir mektup yazmış ve mektup aynı gazetede yayımlanmıştır.

Görsel 266: Melek Celal, “Prenses Elizabeth’e Gönderilecek Hediye”, Vatan Gazetesi, Yayımlanan Tarih
Bilinmiyor

Melek Celal “Prenses Elizabeth’e Gönderilecek Hediye”, adlı makalede yayımlanan


mektubunda, Vatan gazetesinin 19. 11. 1947 341 tarihli nüshanın üçüncü sayfasında “Prenses
Elizabeth’e gönderilecek düğün hediyesi”, başlığı altında 24 kişilik sofra takımına işlenecek
motifin resmini gördüğünü, Enstitü Müdiresi Mihrünnisa Güven, Ferhunda Ongun ve Mazhar
Resmor tarafından hazırlanmış olduğunu okuduğunda, hayretler içinde kaldığını belirterek
haberin yanlış olduğunu ifade eder. 150 yıllık Türk motiflerinden alınan modeli yedi, sekiz sene
önce çalışmakta olduğu Beyoğlu Akşam Kız Sanat Mektebi’nde kendi ortaklığında tesisi edilen

341 Bu tarihe göre gazetenin yayın tarihi de yaklaşık birkaç gün ya da bir hafta sonra olsa gerek.

216
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

sim atölyesinde işletilmek üzere aile koleksiyonunda bulunan bu Türk işlemesinden esinlenerek
hazırlayıp verdiğini ve yanlışın düzeltilmesini de rica etmiştir. İşleminin aslını da mektubuna
iliştirerek takdim etiğini belirtmiştir.
Taha Toros, Melek Celal’in Türk işlemeleri konusunda paha biçilemez bir koleksiyona
sahip olduğunu, mazimizde yatan ince ve eski bir sanatın ürünleri olan Türk işlemelerinden
oluşan zengin koleksiyonla beraber, aileden kalma kadın giysilerinin Münih’te Stad Museum’da
sergilendiğini belirtir. Toros, batılıların hayranlıkla ve yakından izlediği koleksiyonun Türk göz
nurunun ve el ustalığının şaheserleri olduğunu dile getirir. 342

Görsel 267: Anonim, Akşam Gazetesi, 6 Ağustos 1939, (Taha Toros Arşivi)

31. 05. 1948 yılında Kadın gazetesinin birinci ve ikinci sayfalarında iki sütunda sanatçıya
yer verilerek sanatından övgüyle söz edilmiştir.
Melek Celal’in ciddi bir şekilde ilgilendiği ve büyük şehirlerde pek bulunmayan eski Türk
işlemeleri için uzun zaman Anadolu köylerini dolaşarak incelemeler yaptığı ve muhteşem bir
koleksiyon oluşturduğu belirtilmektedir. Sanatçının daha sonra hepsinin tarihlerine göre, sanat
değerlerini, karakterlerini, özelliklerini gösteren “Türk İşlemeleri” adlı eseri meydana getirerek,
Türk kadınının yaratıcılığından övgüyle söz edilmiştir. Sanatçının amacının bu işleri tüm yurda

342 Toros, a.g.m. 1998, s.96

217
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

ve dünyaya yayarak eşsiz sanat eserlerimizi tanıtıp, birçok Türk kızının bu işlerle geçimlerini
sağlamak olduğu ifade edilmekte, Melek Celal’in eserleri ve kişiliğiyle ilgili bilgiler verilmektedir.

Görsel 268: Şükufe Nihal, Kadın Gazetesi, 31. 05. 1948, s. 1

Görsel 269: Şükufe Nihal, Kadın Gazetesi, 31. 05. 1948, s, 2

Melek Celal’in 1939 yılında eski Türk işlemelerinden oluşan eserleri ile kendi eserlerini
bir araya getirdiği “Türk İşlemeleri” adlı kitabını yayınlamaktaki amacını şu sözlerle ifade
etmiştir:

218
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

“Maksadımız ucuzluğu yüzünden yurdumuza bol bol girip revaç bulan sahte ve
harcıâlem bir zevkin mahsulü garp tezyini sanat eserlerinin yanı başında, bir asırdan beri
gittikçe hayatiyetini kaybeden ve alıcı bulamadığı için tereddiye yüz tutan Türk tezyini sanatları
üzerine nazarı dikkati celp etmek ve böylelikle eski işlemelerimizi hiç olmazsa büsbütün
unutulmaktan kurtarmaktır” 343.
Melek Celal, Türk elişlerinin çok fazla çeşidi olduğunu hepsini bir arada incelemenin
uzun zaman alacağından dolayı sadece ince keten bezi üzerine renkli ipek, sırma ve tel ile
nakşedilmiş yağlık, çevre, kavuk örtüsü ve uçkur gibi çeşitleri incelemeyi uygun gördüğünü
belirtmiştir 344.

Görsel 270: Melek Celal Sofu, Kâğıt Üzerine Renkli Çiçek Desenleri, (Doğan Paksoy Arşivi)

Melek Celal’in “Türk İşlemeleri” Kitabında Yer Alan Eserlerinden


Melek Celal, Türkiye’de bu alanda ilk olan “Türk İşlemeleri” adlı kitabının çok mükemmel
olmadığını, fakat işlemeler ve özellikleri ile ilgili güçlü, sağlam bilgiler vermekten başka iddiası
bulunmadığını ifade etmektedir345. Kitapta sanatçıya ait işlemeler ile müzelerde yer alan
işlemeler yer almaktadır. Kitapta yer alan işlemelerden Melek Celal’e ait 10, müzelerde bulunan
13 işleme aşağıda incelenmiştir.

343 Anonim, Akşam Gazetesi, 6 Ağustos 1939.


344 Melek Celal, “Türk İşlemeleri”, İstanbul 1939, s. 8.
345 Melek Celal, “Türk İşlemeleri” İstanbul 1939, s.5.

219
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 271: Melek Celal Sofu, Çevre Kenar Motifi, (Melek Celal’den)

Görsel 272: Melek Celal Sofu, “Çevre Kenar Motifi”, (Melek Celal’den)

220
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 273: Melek Celal Sofu, “Yağlık”, ( Melek Celal’den)

Barok akımının etkisinde pul ve tırtıl ile işlenmiş yağlık nadir bulunan işlemelerdendir.
Renkli pul, açık ve koyu koray, yağ yeşili, beyaz tırtıl, sarı sırma ve tel, limonküfü ipekten
yapılmıştır 346.

Görsel 274: Melek Celal Sofu, “Yağlık”, (Melek Celal’den)

346 Celal, ag.e. s.62.

221
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 275: Melek Celal Sofu, “Yağlık”, (Melek Celal’den)

Dairesel motifler Bizans döneminde çok kullanılmış, sarı sırma, koray, mavi, yeşil,
kahverengi ve siyah renkten oluşturulmuştur 347.

Görsel 276: Melek Celal Sofu, “Yağlık”, (Melek Celal’den)

Nadir görülen renkli keten bezinden yapılan nadir görülen yağlıklardan (Görsel 276) ,
firuze mavisi, açık ve koyu koray, samani, yağ yeşili üzerine sarı ve beyaz sırma, turuncu
ipeklerle işlenmiştir 348.

347 Celal, a. e. s. 85
348 Celal, a. e., s.93

222
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 277: Melek Celal Sofu, “Yağlık”, (Melek Celal’den)

Pembe ve yeşil renk uyumunun arandığı, büyük güllerle yapılmış bezeklerin yaprakları
iki ton yağ yeşili renklerden, gülleri iki ton koray ve ayvadan ve sarı telden çalışılmıştır 349.

Görsel 278: Melek Celal Sofu, “Yağlık”, (Melek Celal’den)

Melek Celal’in karakalem çalışmasını da yaptığı mezarlığın servi ve mezar taşı olarak
işlenen parça, az miktarda sarı sırma, pişmiş ayva pembe, firuze rengi, zümrüt rengi, samani,
açık yağ yeşili, açık turuncu renklerden oluşan ve ince işlenen güzel bir bezek görmekteyiz 350.

349 Çelal, a. e. s.95


350 Celal, a. .e. s.99

223
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 279: Melek Celal Sofu, “Yağlık” Görsel 278’den (Detay), (Melek Celal’den)

Görsel 280: Melek Celal Sofu, “Yağlık”, (Melek Celal’den)

Karanfil motifli parça, açık ve koyu koray, havai mavi, açık ve koyu yağ yeşili, sarı ve
beyaz sırmanın yer aldığı renklerden oluşmuştur 351.

351 Celal, a.e, s.101

224
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 281: Melek Celal Sofu, “Yağlık”, (Melek Celal’den)

Firuze mavisi, turuncu, sarı sırma, samani, açık mavi, açık ve koyu koray, açık ve koyu
yağ yeşili, açık ve koyu eflatun renklerinin oluşturduğu yağlık, sepet ve çiçek motiflerinden
meydana gelmiştir 352.

Melek Celal’in “Türk İşlemeleri” Kitabında Yer Alan Müzelerdeki Eserler

Görsel 282: “Bohça”, XVI. Asır, Topkapı Sarayı Müzesi, (Melek Celal’den)

352 Celal, a.e. s.103

225
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 283: “Yorgan Yüzü”, XVI. Yüzyıl, Topkapı Sarayı Müzesi, No.4, (Melek Celal’den)

Dokuma gibi çok ince işlenen bu nakışın, ancak büyüteç ile incelendiğinde el işi olduğu
anlaşılmaktadır ve bu sebepten dolayı zaman içinde bırakılmıştır. Yeşil, lal ve mavi ipekle
işlenmiştir353.

Görsel 284: “Kavuk Örtüsü”, XVI. Yüzyıl, Topkapı Sarayı Müzesi, No.4625, (Melek Celal’den)

XVI. yüzyılda süsleme unsuru olarak rastladığımız çintemani çiçeklerin arasına eklenerek
ikinci plana atılmış ve kaybolmuştur. Gök mavisi, lal, beyaz renk ile işlenmiş olan çintemani,
siyah renkle çevrelenmiştir 354.

353 Celal, a. e. s.28.

226
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 285: “Bohça”, XVI. Yüzyıl, Topkapı Sarayı Müzesi, No.2, (Melek Celal’den)

Beyaz, kırmızı, yeşil, mavi ipekle işlenmiş olan bohçanın motifi klasik bir model olup
maktul Vezir Hasan Paşa’ya aittir 355.

Görsel 286: “Bohça”, XVI. Yüzyıl, Topkapı Sarayı Müzesi, No.20, (Melek Celal’den)

Melek Celal, XVI. yüzyılda yapılan lal, mavi, beyaz, hardal rengi, siyah, yağ yeşili ipeklerle
işlenen bohçanın, bu yüzyılda yapılan diğer nakışların yanında çok basit bir kompozisyon ile
acemice nakşedildiğine dikkat çekmektedir 356.

354 Celal, a. e. s.30.


355 Celal, a. e. s. 32.
356 Celal, a. e. s. 32.

227
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 287: “Mendil”, XVII. Yüzyıl, Topkapı Sarayı Müzesi, No. 3460, (Melek Celal’den)

I.Sultan Mahmut’a ait çınar yaprağına benzeyen mendilin motifinin zemini sarı sırma,
yaprakları beyaz sırma ve bordürü de siyah ipekle örülmüştür 357.

Görsel 288: “Erkek Mendilleri”, XVI. Yüzyıl, Topkapı Sarayı Müzesi, No. 2927- 2929, (Melek Celal’den)

357 Celal, a. e. s.36.

228
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Topkapı Sarayı Müzesi’nde yer alan mendillerden birinin rengi lacivert, kenarı tarçıni,
diğerinin ise rengi tarçıni, kenarı lacivert renkte geometrik şekillerden oluşmuştur. Lacivert ve
tarçıni renklerde ipek ve kırma tel ile işlenmiştir358.

Görsel 289: “Kavuk Örtüsü”, XVI. Yüzyıl, Topkapı Sarayı Müzesi, No.1, (Melek Celal’den)

Melek Celal çınar yaprağı motifinden yapılan ve nakışının ince iş olarak tabir edildiği
kavuk örtüsünü, Topkapı Sarayı Müzesi’ndeki en güzel parçalardan biri olarak nitelemektedir.
İnce keten üzerinde işlenen motif lal, mavi ve beyaz ipekle nakşedilmiştir 359

Görsel 290: “Kavuk Örtüsü”, XVI. Asır, (Detay) Topkapı Sarayı Müzesi, No.1, (Melek Celal’den)

358 Celal, a. e. s.36.


359 Celal, a. e. s. 38.

229
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 291: “Bohça”, XVI. Yüzyıl, Evkaf Müzesi, No. 547, (Melek Celal’den)

Şehzade Mehmet Türbesi’nde bulunan bohça, yüksek olasılıkla Melek Celal’in kitabı
yazdığı dönemde bulunan Türk işlemelerinin en eski parçasıdır. Melek Celal’e göre bohçanın XVI.
yüzyıla ait türbede bulunmuş olsa da, üzerindeki çintemani motiflerinin çok daha önceki bir
zamana ait olduğu tahmin edilmektedir. Parça lal renginin açığı pembe ve siyahla
nakşedilmiştir 360.

Görsel 292: “Mendil”, XVII. Yüzyıl Başları, Evkaf Müzesi, No. 762, (Melek Celal’den)

1. Sultan Ahmet Türbesinde bulunan mendilin civankaşı adı verilen deseni lal, beyaz ve
sarı sırma, gök mavisi ve siyah ipeklerle kasnak iğnesi ile nakşedilmiştir.

360 Celal, a. e. s. 40.

230
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 293: “Hürrem Sultan’a Atfolunan Mendil”, XVI. Yüzyıl, Evkaf Müzesi, No. 763, (Melek Celal’den)

Melek Celal, lal, siyah, sarı ve beyaz sırma, gök mavisi ve yeşil ipekten oluşan mendilin,
var olan tüm mendillerin en güzeli olduğunu ifade etmiştir361.

Görsel 294: “Hürrem Sultan’a Atfolunan Mendil”, Detay, XVI. Asır, Evkaf Müzesi, No. 763, (Melek
Celal’den)

361 Celal, a. e. s. 44.

231
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 295: “Mendil”, XVII. Asır Başlangıcı, Evkaf Müzesi, No. 764, (Melek Celal’den)

1. Sultan Ahmet Türbesi’nden olan ve Tama incisinin tek başına kullanılarak aralarına
çiçeklerin serpiştirildiği mendil, sarı sırma zemin, gök mavisi, tezyinatı lal ve siyah ipeklerle
nakşedilmiştir 362.

Görsel 296: “Yağlık Kenarları”, XVII. Yüzyıl, Evkaf Müzesi, No. 774-776-777-778, (Melek Celal’den)

362 Celal, a. e. s. 48.

232
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Melek Celal, siyah-beyaz, beyaz-gök mavisi, lal ve beyaz-mavi ve beyaz-lal, kiremidi


renklerle nakşedilen yağlık kenarlarının eski Türk tezyinat sanatının en kibar ve en sade
örneklerinden olduğunu belirtmekte, bu parçaların da belirtilen tarihten çok eskilere ait
olduğunun yüksek ihtimal olduğunu ifade etmektedir 363.
Araştırmacı yazar Kenan Özbel, Melek Celal’in “Türk İşlemeleri” adlı kitabını tanıttığı
yazısında kitabı çok başarılı bularak kütüphanemize kazandırmış olduğu bu eserden dolayı
kendisini tebrik etmektedir.

Görsel 297: Kenan Özbel’in Türk İşlemeleri Yazısı, (Taha Toros Arşivi)

Görsel 298: Kenan Özbel’in Türk İşlemeleri Yazısı, (Taha Toros Arşivi)

363 Celal, a. e. s. 42.

233
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 299: Kenan Özbel’in Türk İşlemeleri Yazısı, (Taha Toros Arşivi)

Melek Celal’in Huzurevi Açmasını Sağlayan Madalyası 364


Türk kadınının Atatürk’e bağlılık duygularını dile getiren Melek Celal’in yapmış olduğu
madalyanın bir tarafında yanan bir meşale ile “Kurtardığın Türk Kadını Sana Bağlılığını Sunar”
yazısı, diğer tarafında ise Atatürk için yas tutan Türk kadını ve sönen büyük ışık sembolize
edilmektedir. Atatürk öldüğü zaman Paris’te bulunan Melek Celal’in gözyaşları içerisinde yapmış
olduğu madalya, hocası ünlü heykeltıraş Poisson’un da beğenisini kazanır.
19.10.1960 yılında İstanbul’da Kadınlar Dayanışma Birliği, Darülacezeye Yardım
Cemiyeti Başkanlığı’na bir dilekçe yazarak büyük Atamızın ölüm yıldönümüne rastlayan 10
Kasım gününde Türk kadınlarının bağlılık duygularını ifade eden bir madalyayı satışa çıkararak,
gelirini kurulmasını düşündükleri “Huzur Evine” tahsis etmek istedikleri belirtilmiştir.
Sanatkâr Melek Lampé’ın eseri olan madalyanın orijinalinin Melek Lampé tarafından
dönemin İstanbul Valisi General Refik Tulga’ya götürüldüğünü, gerçekleşmesi için Vali’nin
madalyayı kendilerine yani derneğe gönderdiğini ifade ederler. Bu işin daha geniş biçimde
teşkilatlandırılması ve tamamlanması için Darülaceze Müdürlüğü’ne daha önce müracaat
ettiklerini ve Darülaceze Yardım Cemiyeti ile bu işi gerçekleştirmeyi düşündüklerini, bu konuyu
Darülaceze Müdürüne ve Vali’ye açıklayarak başaracakları onayını aldıklarını belirtirler.
Derneğin bir kadın kurumu olmasından dolayı ilk huzurevinin kadınlara tahsis
edilmesini, bunun içinde ortak hareket ederek madalyaların yaptırılıp satışa çıkarılmasını ve
açılacak Huzurevi için ayrı bir fon oluşturulmasını rica ederler.

364 https://www.huzurevleri.org.tr/docs/Ressam_Melek_Celal.pd.

234
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

19.03.1964 yılında İstanbul Şişli Darülaceze’ye Yardım Cemiyeti başkanı Halim Oruz’un,
dönemin İstanbul Valisi’ne yazdığı dilekçede yaşlı ve bakıma muhtaç İstanbul halkını korumak
ve mutlu insanlar olarak yaşamaları için Bakırköy Bahçelievler’deki Akay kliniğini satın alarak
başlangıçta 50 kişiyi barındıracak şekilde hizmete açılacağını belirtir. İmkânlar elverdiğince
daha çok yaşlı vatandaşı barındıracağını ifade eder. Yine 10 liradan satışa sunulan
madalyonların satışından elde edilecek gelirin, açılacak Huzurevi için kullanılacağını söyler.
İstanbul Huzurevi 1.07.1964 yılında Melek Celal’in Ata’sına minnet ve şükran duygularını
ifade eden madalyonlarla açılmış ve gelir kaynağı olmuştur 365.

Görsel 300: Melek Celal Sofu, Madalya


https://www.huzurevleri.org.tr/docs/Ressam_Melek_Celal.pd

Görsel 301: Melek Celal Sofu, Madalya


https://www.huzurevleri.org.tr/docs/Ressam_Melek_Celal.pd

365 https://www.huzurevleri.org.tr/docs/Ressam_Melek_Celal.pd.

235
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 302: https://www.huzurevleri.org.tr/docs/Ressam_Melek_Celal.pd

Görsel 303: https://www.huzurevleri.org.tr/docs/Ressam_Melek_Celal.pd

236
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 304: https://www.huzurevleri.org.tr/docs/Ressam_Melek_Celal.pd

Görsel 305: https://www.huzurevleri.org.tr/docs/Ressam_Melek_Celal.pd

237
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 306: Anonim, “Bn. Melek Celal’in Madalyası”, Ulus Gazetesi, 21. 5. 1939

Sanatçının Türk kadınının Atatürk’e olan bağlılığının, sevgisinin duygularının ifadesi


olarak meydana getirdiği madalyadan Ulus gazetesinde “Bn. Melek Celal’in Madalyası” adlı
makalede de övgü ile söz edilerek, çoğaltılıp kız enstitülerinde mükâfat olarak bile
verilebileceğini belirtmiş ve Melek Celal’i içtenlikle tebrik ettiklerini ifade etmişlerdir.

Melek Celal Hakkında Bulunan Diğer Evraklar

Görsel 307: Melek Celal’in Kroki Defterinin Başlık Yazısı, (Turgut Çeviker’den)

238
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Araştırmacı yazar Turgut Çeviker, sahafları dolaşırken karşısına çıkan Melek Celal’e ait
mektuplar, anı defteri, fotoğraflar ve iki eskiz defterinden oluşan belgelere ulaştığını 366 ve bunlar
arasında sanatçının iki kroki defteri bulunduğunu, kroki defterlerinde toplam 27 nü deseni ile 2
portre eserinin yer aldığını belirten “Evrak’ı Metrukesi” adlı makaleyi yayımlamıştır 367. Kroki
defterinin üzerinde kara kalemle (Görsel 307) “MELEK CELAL kroki defteri” yazdığı
görülmektedir 368. Marka ve özellikleri (Monachia-Block. Ges Gesch. Nr.6. Gröbe. 27x21 cm.
Hochformat) matbu olarak defterin arka kapağında yer almaktadır 369. Nü desenlerin bir kısmına
başlanıp yarım bırakıldığı “Haremin İçyüzü” adlı kitabın yazarı Leyla Saz ile Fuat Köprülü’nün
portresinin yer aldığı belirtilmiştir 370.
Çeviker yazının devamında krokilerin başlangıç tarihine ve imza konusuna değinir ve
şöyle der: “Krokilere 1924’te Lausonne’de başlanmış; birçok sayfada bu tarih var. Ayrıca “Sanayi
Nefise 1928” ve “4.3.31” tarihleri de yer alıyor iki ayrı sayfada. Hiçbir krokide imza yok 371”.
Şeffaf bir yüzeye sahip kapağında, batılı soylu genç bir kadının fotoğrafı yer alan ilk
gençlik yıllarında tutulmuş anı defterinin yazılarının alt kısmında bulunan en eski tarih 1908
yılıdır 372.

Görsel 308: Melek Celal Sofu’nun Hatıra Defterinin Kapağı, (Turgut Çeviker’den)

Melek Celal’in hatıra defterinin 3 sayfasında çizim, 20 sayfasında ise metin yer
almaktadır 373. Üç figürlü bir karikatür ile Melek Celal’e ait olduğu düşünülen iki çizim

366 Turgut Çeviker, “Melek Celal’in Evrak-ı Metrukesi”. Arredamento Dekorasyon Dergisi, İstanbul 1991/5

Sayı 26, s.128.


367 Çeviker, a.g.m. s.130.
368 Çeviker, a.m. s.128.
369 Çeviker, a.m. s.130.
370 Çeviker, a.m. s.130.
371 Çeviker, a.m. s.130.
372 Çeviker, a. m. s.130.
373 Çeviker, a.m. s.130.

239
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

bulunmaktadır 374. Yazı kısmında ise; 1908-1914 yılları arasında Melek Celal’e olan sevgi ve
dostluklarını belirten arkadaşlarının betimlemeleri, Tevfik Fikret, Victor Hugo gibi
edebiyatçıların şiirleri, eski Türkçe ve Fransızca yazılan yazı ve şiirler yer almaktadır375. Bu yazı
ve şiirler Osmanlı döneminin tanınmış romancılarından Fatma Nail, Lamia Refik, Louise Kamile,
Mathilde Seras, Nezihe Mehmet Ali, Saffet Nezihi, Smara, Y. Sarbon ve ünlü dilbilimci Şemseddin
Sami’nin aile üyelerinden Emine Frachery’e aittir 376.

Görsel 309: Melek Celal’in Anı Defterinden Bir Sayfa, (Turgut Çeviker’den)

Bu anıların anlatış üslubu Çeviker’in dikkatini çekmiş ve en ilginç olan iki tanesine yer
vermiştir. İlki Bab-ı Ali Sadaret Kalemi Mümeyyizi Naşir Efendizade Kamile’nin üslubu;
“Melekçiğim sana karşı (elfaz sözcükleri) ve tab’iratı (anlatımı) hakkıyla bulamayacağımdan
dolayı o şereften mahrumum. Bab-ı Ali Sadaret Kalemi Mümeyyizi Naşir Efendi zade Kamile” 377
Emine Frachery’nin Fransızca metninin oluşturduğu cümle ise şöyledir: “Mutluluğun
hissedilmesi için durdurulması gerekir. Kızıltoprak 18 Mart 1913 Emine Frachery” 378.
Turgut Çeviker, elde ettiği toplam 13 mektuptan seçmeler yapmış ve makalesinde yer
vermiştir. Yazar, Miralay Ziya Bey’in kızı Meleğe Halep’ten yazdığı mektubun gerçekten
Halep’ten yazılıp yazılmadığı hakkında sebebini belirtmediği şüphe’ye düşmüştür379.
“Ruhum evladım Meleğe
Halebden
16 Ağustos 332 (1916)

374 Çeviker, a.m. s.130.


375 Çeviker, a.m., s.130
376 Çeviker, a.m., s.130
377 Çeviker, a.m., s.130
378 Çeviker, a.m., s.130-131
379 Çeviker, a.m., s.129

240
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Yavrucuğum,
İki gün önce Halep’ e muvasalat ettim (ulaştım). Vücutça sıhhatim belki yerinde fakat
fikrim, kalbim ruhum hastadır. Benim için şimdiden sonra hayatta yegâne medar-ı teselli
(avuntu kaynağı) senin sıhhat ve afiyetindir. İnşallah yavrucuğum iyisin. Şimdiye kadar tabii
Adaya gittin ve avdet ettin (döndün) . Ada seyahatinden müstefid oldun mu (yararlandın mı)
gözüm? Nasıl olduğunu bana yaz. Bu mektubumu sana Melek Hanım’ın biraderi Naci Bey ile
gönderiyorum. Hastalanmış İstanbul’a mez’unen (izinli) gidiyor. Halep’e avdetimde henüz
burada idi. Her halde postadan daha emin ve daha çabuk olarak sana vasıl olacağını (ulaşacağını)
bildiğim için mektubu postaya vermedim. (…)
Zavallı büyükannen ne haldedir? Ev meselesi nasıl, eşya köşkte toplandı mı? Velhasıl
eşya için ne yaptı isen bana yaz. Benim İstanbul’a ne vakit avdet edeceğim henüz belli değil. Her
halde Eylül nihayetlerine doğru belki gelirim. Çünkü nereye gönderileceğimi henüz bilmiyorum.
(…)Yalnız senin için yaşayan Baban Ziya” 380.
Doktor Necmettin Rıfat’ın Londra’dan yazdığı mektup, Melek Celal’in sanatı ile ilgili kısa
bilgiler vermektedir.
“Londra 8.9.1932
Efendiciğim,
Nihayet Londra’ya geldim. Vakit geçirmemek için hemen şayan-ı temaşa mahallelerini
gezmeğe başladım. Royal Academi’ye gittim. Bizim Akademinin selam ve hürmetlerini götürdüm.
Çok memnun oldular. Bilmukabele selam ve ihtiram (hürmet) ederler. Siz ne yapıyorsunuz. Çallı
(İbrahim) hazretleri ne yapıyor. Ben gelinceye kadar daha birçok yeni eserler meydana
çıkaracağınızı zannediyorum. Yavaş yavaş üst kattaki odaları boşaltmak lazım gelecek. Bir de
bakacağız ki günün birinde bütün ev bir müze olacak. Bilinski cenapları çamurdan insan
yapmakta devam ediyor mu? Aman benim heykelim kazaya uğramasın ha. Çok rica ederim.
Mehmet’in bıyığı kopmuş idi. Doğrusu ben bir kılıma zarar gelmesini arzu etmem. Ayın on
beşinde azay-ı muhteremesine hürmetlerimin iblağını (ulaştırılmasını) rica ederim. Ziya’nın
gözlerinden ve sizin ellerinizden öperim efendim.
Doktor Necmettin Rıfat 381”
Sanat Tarihçi, Güzel Sanatlar Akademisi estetik hocası ve Sofu’ların evlerinde kültür
toplantılarına katılan Burhan Toprak’ın mektubu 382

380 Çeviker ,a.m., s.131.


381 Çeviker, a.m., s.131
382 Çeviker, a. m., s. 129.

241
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

“7 İkinci Teşrin (Kasım)


Muhterem Hanımefendimiz,
(…)
Buralarda yeni bir şey yok. Kendimi bıraksam sizin mumya müzesinden şikâyet ettiğiniz
gibi ben de buradaki kalabalık içinde geçen hayatımdan şikâyet edeceğim. Kalabalık içinde insan
yalnızlığını daha derin hissediyor. Refikam henüz gitmedi. Onlar gidince büsbütün yalnız
kalacağım. Bu sene Beyoğlu’na taşınmaya kat’i karar verdim. Kanun-ı evvel başında oraya
geçmiş bulunacağım. Bu ay nihayetinde kayın biraderime pederime misafir olarak Atina’ya
gideceğim. Bu san’at ma’bedini görmemiştim. Bir hafta, on gün kadar orada kalacağım. Bu son
günlerin yegâne neş’esi bu seyahati tasavvur etmekten ibaret. Sokrat’ın, Eflatu’ nun vatanını
ziyaret etmekten ibaret. Sokrat’ın, Eflatu’nun ziyaret fikri bana büyük bir heyecan veriyor.
Renamın (Akropalda dua) sını bilirsiniz değil mi? Bu son günlerde okuttuğum bedi’yyat (estetik)
dersi dolayısıyla Eflatu’nun Banguet’ sini bir daha okumuştum. Birden ayaklarımın yerden
kesildiğini hissettim. Aşka ait her şeyi ve birçok şeyleri bilen Diotime ismindeki kadının Sokrat’a
söylediği şu cümleye bakın:
“Ey benim sevgili Sokratım! Bu hayata kıymet verdiren bir şey varsa o da mutlak
güzelliğin temaşasıdır…” Bilmem bu cümlenin tadına vardınız mı? Yahut benim gibi mi sevdiniz*
Artık burada bırakıyorum. En derin sevgi ve saygılarımla.
B (urhan) Toprak 383”
Melek Celal’in Gazetelere Yazdığı Makalelerin Küpürleri
Melek Celal, Türk Sanatının birçok dalıyla ve mimarisiyle ilgilenerek bu konuda yapılan
yanlışların düzeltilmesi yolunda düşüncelerini kaleme aktarmış; birikimli, kültürlü yapısıyla
insanları bu konuda aydınlatmak için uğraşmış ve makaleler yazmıştır.
“Ankara San’at Sergisinde” adlı makalesinde, Ankara’da açılmış olan sanat okullarının
yaptıkları sergide Türk el işleri sanatını ayakta tutabilmek adına gösterdikleri çabanın kendisini
ne kadar mutlu ettiğini ifade etmektedir. Yöresel sanat eserlerini sergileyen memleketin her
köşesinden gelen eserleri icra eden gençlerin başarısından söz ederek takdir etmiştir. Türk
halkının güzeli çirkinden ayırmaya başladığını ve bu durumun sanat alanında büyük başarı
olduğunu ifade ederek, duyduğu memnuniyeti dile getirmiştir. Hatta Almanya Stuttgart’ta açılan
garip bir sergininin “Zevksizlik Meşheri” adını koyarak en çirkin ve zevksiz eşyaları sergileyip
halkın gözünü terbiye etmek amacıyla yapılan farklı bir fikir olduğunu belirtmiştir.

383 Çeviker, a.m., s.131.

242
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 310: Melek Celal, “Ankara San’at Sergisinde”, Yayınlandığı Gazetenin İsmi ve Tarihi Bilinmiyor.

Melek Celal, “Mısır’da Türk Sanatı” adlı makalesinde Güzel Sanatlar Akademisi’nin Türk
tezyini sanatlarında çalışan üstatlarının hayatlarını ve eserlerini tanıtacak bir kitap yazmak
amacında olduğunu belirtir. Sanatçı ilk eseri yazmaya yaşça en kıdemli olan üstat Kamil’den
başlayacağını, fakat üstat Kamil’in en önemli eserlerinin Mısır’da Mehmet Ali Paşa’ya yapmış
olduğunu ve bu eserlerin fotoğraflarını elde etmenin çok zor olabileceğini ifade etmiştir. Fakat
sorun umduğundan kolay çözülmüş, Prens Abdülmümin’ in kılavuzluğu ve Mehmet Ali Paşa’ nın
lütfuyla üstat Kamil’in eşsiz eserlerinin yer aldığı dosyanın kendisine ulaştığını ifade ederek ve
Prens Ali’nin Türk sanatına vermiş olduğu önemi anlatmıştır.

243
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 311: Melek Celal, “Mısır’da Türk Sanatı”, Yayımlandığı Gazetenin İsmi ve Tarihi Bilinmiyor.

Halı almak için girdiği bir halı mağazasında Melek Celal’e sorulan “Ne arzu ediyorsunuz
efendim? Çin mi? İran mı? Modern mi?” sorusu üzerine sanatçı “Türk Halısı Milliyet Değiştirmez”
adlı makaleyi yazmaya karar vermiştir. Halıcılığın ilk örnekleri ile atalarımız tarafından dünyaya
yayılan bir sanat olması ve Türkiye’de Türk işçilerinin yapmış olduğu halılardan söz edilmemesi
sanatçıyı çok üzmüş, dünya müzelerinde yer alan dünyaca ünlü halıcılığımızın milli kültür
meselesi olarak görülmesi gerektiğini bunun için kaliteli malzemeler kullanarak bilirkişiler
tarafından kontrol edilmesi üzerinde durmuştur.

244
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 312: Melek Celal, “Çin mi? İran mı? Modern mi?”, Ulus gazetesi, Yayımlandığı Tarih Bilinmiyor.

245
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Melek Celal “Üsküdar Çocuk Bakımevi” adlı yazısında İstanbul’un en sevdiği


semtlerinden olan Üsküdar’ın estetik bakımdan zengin olmasının bir sanatçı için bir ömür
kaynak oluşturacağını yazarak, yoksul ve bakımsız Üsküdar’ın “Üsküdar Çocuk Bakımevi”ni
barındırdığını belirtir. İddiasız bir şekilde çalışan Üsküdar Bakımevi’nin, sanatçının Avrupa’da
görmüş olduğu bakımevlerinden farkı olmadığını, Türk evlatlarını hastalık, cehalet ve yoksulluğa
karşı koruyup müdafaa eden tertemiz gurur duyulacak bir müessese olduğunu ifade etmiştir.

Görsel 313: Melek Celal, “Üsküdar Çocuk Bakımevi”, Tan Gazetesi, 13. ? . 1937.

“Modern Türk Halıcılığını Zevksizlikten Kurtaralım” adlı makalede Melek Celal; ilk
örnekleri atalarımız tarafından yapılarak tüm dünyaya yayılan halıcılığın Türk milletine ait renk
ve desenlerle dokunması gerektiğini belirtmektedir. Bu yönde yetişen gençlere ise, sanat eseri
halıların özgün halini koruyarak üretilmesi bilincinin yerleştirilmesi gerektiğini
vurgulamaktadır. Ona göre dünyanın birçok ülkesinin kitap ve dergilerinde yer alan Türk
halılarından bir koleksiyon oluşturup, halı imal eden merkezlere gönderilmeli ve böylece örnek
teşkil etmesi sağlanmalıdır.

246
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 314: Melek Celal, “Modern Türk Halıcılığını Zevksizlikten Kurtaralım”, Tan Gazetesi, 19. 4. 1938

Melek Celal, “Şehrin Ağaçlanması Kararı Karşısında” adlı makalesinde, eski İstanbul’u
anlatan kitaplarda şehrin büyük bahçe halinde, yeşillikler ortasına kurulmuş olduğunu
okuduğunu ifade ederek, gazetelerden İstanbul’a yüz bin fidan dikileceğini öğrenmesi üzerine
konuyla ilgili fikirlerini belirtir. Sanatçı işin ehli kişiler, yani peyzaj mimarları tarafından
yapılması gerektiğini, ağaçların iklim koşullarına, cinsine, ebadına, ömrüne ve bunun gibi birçok
detayı hesap ederek çalışılması gerektiğini vurgular.

247
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 315: Melek Celal, “Şehrin Ağaçlanması Kararı Karşısında”, Tan gazetesi, 03. 03. 1939

Melek Celal “Mezarlık mı? Park mı?” adlı makalesinde Beşiktaş’ta yapılmak istenen
parkın başka alan yokmuş gibi orada bulunan Abbas Ağa Mezarlığına yapılmasını eleştirerek,
eski mezarlıkların rahat bırakılmasını, etraflarının temizlenerek duvarla çevrelenmesi
gerektiğini belirtmiştir. Bazı mezar taşlarının Türk sanatının en güzel yontmacılık örnekleri
olduğunu söyleyerek, servi ağaçlarının oluşturduğu ışık gölgenin İstanbul’a eşsiz güzellikler
kattığını dile getirmiştir.

248
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 316: Melek Celal, “Mezarlık mı? Park mı?”, Yayınlandığı Gazetenin İsmi Bilinmiyor, 19.02.1939

Melek Celal, “Beyoğlu Akşam Kız Sanat Mektebi ve Türk İşlemeciliği” adlı makalede
Türkiye’nin çeşitli yerlerinde açılan ve tezyini sanatların en nitelikli dallarından olan el
işlemelerinin canlanmasını sağlayan Beyoğlu Akşam Kız Sanat Mektebi gibi sanat yuvalarının,
milli geleneklerimizi sürdürmesi üzerinde durmuştur.

249
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 317: Melek Celal, “Beyoğlu Akşam Kız Sanat Mektebi ve Türk İşlemeciliği” , Vatan Gazetesi,
17.01.1941

Melek Celal, “Köprülü Yalısını da Muhafaza Etmeliyiz!” adlı makalesiyle sivil mimaride
Türk üslubunun en güzel klasik devrin son örneklerinin korunarak gelecek nesillere aktarılması
ve turistlere gezdirilmesi gerekliliği üzerinde durmuştur. Üsküdar’da Karaca Ahmet’in yanı
başında bulunan tepe camları ve cumbalarıyla tarihi yapıda iki ev ile Kanlıca’da Amcazade
Hüseyin Paşa tarafından yaptırılan Köprülülere ait padişahların elçilere tahsis ettiği muhteşem
binada sadece, boğazı içine toplamış büyük selamlık salonu kalmış yalının, en azından restore
edilebilir kısımlarının muhafaza edilmesinin insanlığa karşı bir medeniyet borcu olduğunu
belirtmiştir.

250
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 318: Melek Celal, “Köprülü Yalısını da Muhafaza Etmeliyiz!”, Tan Gazetesi, 19. 3. 1941, s.3-4

251
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 319: Melek Celal, “Üsküdar İmar Edilirken”, Yayınlandığı Gazetenin İsmi Bilinmiyor, 12.05.1941

Sanatçı “Üsküdar İmar Edilirken”adlı makalesinde İstanbul’un en sevdiği semtlerinden


biri olan çeşmeleri, camileri ve medreseleri gibi tarihi güzelliklerle dolu olan Üsküdar’ın yıllarca
terk edildiğni, imara açılması ile yapılacak yanlışlardan tedirgin olduğunu dile getirir. Bu işlerin
ehil bilirkişilerce yapılması gerektiğini her defasında vurguladığını, aksi takdirde şehri
güzelleştirmek yerine çirkinleştireceğini ve tarihi yapılara yazık olacağını belirtir. Ayrıca
makalede Yahya Kemal’in Üsküdar için söylediği iki dizeye de yer vermiştir:
Her lahzası bir zemzemei suzi Dilara
Her saati bir faslı beyati arabandır.

252
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

“Milli Halk Sanatımızı Uyandırmak Zamanı Artık gelmiştir.” adlı makalede Melek Celal
batıyı kopye etmek yerine kendi benliğimizi bulmamız gerektiğini ve bunu yeni nesilden
beklediğini ifade etmiştir. Gezdiği sanat mekteplerinin sergilerinde bunun yeşermeye başladığını
görmekten duyduğu mutluluğu belirtmiştir. Yaratıcı insanların kopyadan kaçınmaları
gerektiğini ancak öğrenmek için kopya yapılmasının uygun olduğunu vurgulamaktadır.

Görsel 320: Melek Celal, “Milli Halk Sanatımızı Uyandırmak Zamanı Artık Gelmiştir”, Tan Gazetesi, 14.07.
1942

253
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

“Macaristan’da Türk İşleme Sanatı’nın Büyük Tesiri” adlı makalede Melek Celal, 150
yıldır Türk hâkimiyetinde kalan Macaristan’da Türk ordusunun ardından gelen tüccarların ve
getirtilen sanatkârların, Macaristan’ın değişik yerlerinde atölyeler açarak prensler için
yüzyıllarca çalıştıklarını, uzun süre Balkanlarda kalan Türklerin orada bulunan milletlerin
sanatları üzerinde etkili olduklarını ifade eder. Melek Celal Matmazel Gertrude Palotay’ın “Les
elements Turcs-Ottomans des broderies Horigroises” adlı kitabından da söz eder. Eserde,
Polatay’ın Türk tezyini sanatları işlemelerinin Macar işlemeleri üzerindeki etkisini uzun süredir
araştırdığına yer verir.

Görsel 321: Melek Celal, “Macaristan’da Türk İşleme Sanatı’nın Büyük Tesiri”, Tasvir Gazetesi, 17. 08.
1943

254
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Melek Celal, “Bir Minyatür Sergisi” adlı makalesinde, Kadıköy’de yapılan sergi, konser ve
konferanslara methiyeler dizmekte, bu yararlı aktivitelerin sonuncusu olan minyatür sergisinin
sadece genç bir sanatçı olan Mihriban Sözen’in eserleri olmasından ve genç sanatçının
başarılarından övgü ile söz etmektedir.

Görsel 322: Melek Celal, “Bir Minyatür Sergisi”, Tan Gazetesi, 29.08.1943

255
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 323: Melek Celal, “Türk Halısı Milliyet Değiştirmez”, Yayınlandığı Gazetenin İsmi Bilinmiyor,
07.10.1943

256
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

“Restore Edilen Mısır Çarşısında Neler Gördüm?” makalesinde Melek Celal, Mısır
çarşısına yapılan restorasyonu eksi ve artılarıyla değerlendiriyor. Restorasyonu yapanlara
teşekkür ederek İstanbullulara güzel bir hediye olduğunu vurgulamaktadır. Ancak bu tür işlerin
yapılırken bilirkişiler tarafından kontrol edilmesi durumunda daha az kusurlu ya da kusursuz
meydana gelebileceğini ifade etmektedir.

Görsel 324: Melek Celal, “Restore Edilen Mısır Çarşısında Neler Gördüm?”, Tan Gazetesi, 16.11.1943

257
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

FOTOĞRAFLAR
Melek Celal Sofu, Doğan Paksoy’un koleksiyonunda yer alan W.J Müller, L. Mayer, J.
Carabain, W. John Huggins’in resimlerinden etkilenmiş, kesip saklayarak üzerlerine
sanatçılarıyla ilgili notlar almıştır. Aşağıda resimlerin fotoğrafları yer almaktadır.

Görsel 325: W.J. Müller, “Dans Edenler”, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 326: L. Mayer “Camili Sokak”, (Doğan Paksoy Arşivi)

258
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 327: J. Carabain, “Cami Avlusu”, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 328: W. John Huggins, “İstanbul”, (Doğan Paksoy Arşivi)

259
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Melek Celal’in Objektifinden


Melek Celal’in resimlerinde de yararlanmış olduğu fotoğrafları, onun sanata bakış açısını
da ortaya koymaktadır. Sanatçının peyzaj çalışmalarındaki gerçekçi tarzın, çekmiş olduğu
fotoğraflardan kaynaklı olduğunu düşünebiliriz. Deniz manzaraları, mahalle ve içinde yaşayan
mahalle halkı, iki çocuk arasında arkada görünen minare, yarı çıplak duvara tırmanmakta bir
çocuk, tarlada koyunlar, eskizlerinde de çalıştığı ilgi duyduğu mezarlık çekmiş olduğu ilgi çekici
fotoğraflar aşağıda yer almaktadır.

Görsel 329: Melek Celal Sofu, “Deniz Manzarası”, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 330: Melek Celal Sofu, “Köylü Aile”, (Doğan Paksoy Arşivi)

260
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 331: Melek Celal Sofu, “Çocuklar”, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 332: Melek Celal Sofu, “Duvardaki Çocuk” (Doğan Paksoy Arşivi)
,

261
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 333: Melek Celal Sofu, “Mahalle Halkı”, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 334: Melek Celal Sofu, “Koyunlar Tarlada”, (Doğan Paksoy Arşivi)

262
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 335: Melek Celal Sofu, “Mezarlık”, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 336: Melek Celal Sofu, “Manzara”, (Doğan Paksoy Arşivi)

263
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Melek Celal ve Aile Fotoğrafları

Görsel 337: Melek Celal’in Çocukluğu, (Taha Toros Arşivi)

Görsel 338: Melek Celal, (Doğan Paksoy Arşivi)

264
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 339: Melek Ziya-Albay Ziya Bey, (Taha Toros Arşivi)

Görsel 340: Melek Ziya ve Babası Albay Ziya Bey, (Taha Toros Arşivi)

265
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 341: Melek Ziya Paris Yıllarında, (Taha Toros Arşivi)

Görsel 342: Melek Celal Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi)

266
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 343: Melek Celal Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 344: Melek Celal Sofu Atölyesinde Resim Yaparken, (Doğan Paksoy Arşivi)

267
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 345: Melek Celal Sofu, (Taha Toros Arşivi)

Görsel 346: Melek Celal Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi)

268
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 347: Melek Celal Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 348: Ziya Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi)

269
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 349: Melek Celal Sofu-Ziya Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 350: Melek Celal Sofu-Hasan Celal Sofu-Ziya Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi)

270
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 351: Melek Celal Sofu-Hasan Celal Sofu-Ziya Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 352: Melek Celal Sofu ve Oğlu Ziya Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi)

271
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 353: Melek Celal Sofu (Ayakta), (Turgut Çeviker’den)

Görsel 354: Solda Nazım Hikmet’in Annesi Celile Hikmet (Uğuraldım), Soldan İkinci Melek Celal Sofu,
(Turgut Çeviker’den)

272
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 355: Melek Celal Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 356: Hasan Celal Sofu, Moda, (Doğan Paksoy Arşivi)

273
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 357: Sağdan Üçüncü: Melek Celal Sofu, Sağdan Dördüncü: Yahya Kemal, Sağdan Beşinci: Hasan
Celal Sofu ve İsmi Bilinmeyen Kişiler (Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 358: Melek Celal Sofu, (Doğan Paksoy Arşivi)

274
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 359: Melek Celal Sofu,(Doğan Paksoy Arşivi)

Görsel 360: Melek Celal Sofu-Hasan Celal Sofu-Ziya Celal Sofu, Yahya Kemal, (Doğan Paksoy Arşivi)

275
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 361: Melek Celal Sofu, Resim Yaparken Modeli İle (Doğan Paksoy Arşivi)

276
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

7.2. Iraida Barry

Karadeniz’e kıyısı olan Osmanlı döneminde Akyar olarak bilinen Kırım Yarımadası’nda
yer alan liman kenti 384 Sivastopol’da 10 Eylül 1899 yılında dünyaya gelen Iraida Viacheslavovna
Barry (Kedrina) 385, klasik üslup çalışmaları ile başarılı bir heykeltıraş ve yazardır. Annesi
Elisaveta Murav'eva, babası Vancesias Nikonorovich Kedrin’dir386.
Iraida Barry ile ilgili kaynaklar son yıllarda ortaya çıkmış, fakat ayrıntılı bir çalışma yer
almamaktadır. Sanatçının Columbia Üniversitesine bağışladığı ve yakın tarihte ortaya çıkan
dokümanlardan oluşturulan makale, 387 Columbia Üniversitesi kütüphane sayfasında yer alan
makale, Cengiz Kahraman ve Gül Dirican’ ın tesadüf eseri karşılaştıkları eskiciden elde edilen
(sadece bazı fotoğrafları medyada yer alan) ajandalar, albümler ve eşyalar 388 yer almaktadır.
Ayrıca “Iraida Barry’nin Sanat Yaşamı” bölümünde de belirttiğim gibi, sanatçının sanat
yaşamının kaynak temelini Doğan Paksoy koleksiyonunda yararlandığım albüm ve eserler
oluşturmaktadır.
Barry, 1950’li yılların sonlarından 1970’li yıllara kadar geçen süre içerisinde bulunan
belge ve dokümanları Columbia Üniversitesi'ndeki Russian Archive'a (şimdiki adı Bakhmeteff)
bağışlamıştır. Columbia Üniversitesi kütüphane sayfasında yer alan makaleye göre orijinal
yazıların yeni arşiv kutularında asitsiz kâğıtta muhafaza edilmekte olduğu belirtilmektedir.
Plastik koruyucularda muhafaza edilen fotoğraflar, taslaklar, aile yazışmaları (Barry'nin annesi,
babası ve üvey annesiyle), elle düzeltilmiş anı yazıları, aile dışı yazışmalardan üç kişi Marcel
Carga, Alexei Tsytovich ve Dmitrii Zviagintsov yazıların neredeyse yarısını oluşturduğu ifade
edilmektedir. Koleksiyonun büyük bir bölümü de, Iraida Barry ve babası Viacheslav Kedrin
tarafından yazılan el yazmaları ve defterlerden meydana gelmektedir. Barry'nin kendi
belgelerinden yaklaşık iki kat daha fazla Kedrin belgesi olduğu, baba Kedrin'in yazılarının
öncelikle el yazısıyla yazılmış dergiler, şiir ve deneme defterleri bulunduğundan söz edilir.
Dergiler, basılı materyaller, fotoğraflar günlükler, aile yadigârlarının, ebeveynlerinin

384https://www.hurriyet.com.tr/gundem/sivastopol-neresi-sivastopol-savasi-ne-zaman-yapildi-

41089117
385 http://www.columbia.edu/cu/lweb/archival/collections/ldpd_4078297/
386 https://www.geni.com/people/Iraida-Viacheslavovna-Barry/6000000128733891917
387 Sanatçı ile ilgili yapılan çalışmalardan biri de, Iraida Barry’nin yaşamı ve edebi eserleri üzerine,

Columbia Üniversitesi'nde Slav Dilleri ve Edebiyatları bölümünde doktora araştırması yapan ve Rus diline
hâkim olan, belgeleri bir araya getirmeye çalışarak kütüphanedeki el yazmalarını okuyan Marlow Davis,
Siyaset Bilimi Profesörü Ayşe Kadıoğlu ile bilgilerini paylaşmış, sanatçı ile ilgili makale yazmasına
yardımcı olmuştur.
388İstanbul Dergisi’nin Ekim 1996 sayısında “Susma Iraida!” 6 Şubat 1997 s.1-19 tarihli Hürriyet Gazetesi

Pazar ekinde “Uzak ve Yalnız Iraida” başlıklı yazılarıyla senarist-yazar Gül Dirican, Iraida Barry ile ilgili
hikâyeyi paylaşmıştır. Yazar, Cengiz Kahraman’la birlikte eskicide gördükleri fotoğraf albümünden, 1920
sonlarından 1970’lere kadar eksiksiz olan ajandalardan, sanatçıya ait bir takım eşyalardan ve yaptıkları
araştırmalardan söz etmektedir. Gül Dirican kendisine sanatçının özgeçmişiyle ilgili bir mektup geldiğini,
fakat tüm belgelerin olduğu gibi onunda Cengiz Kahraman’da olduğunu ifade etmiştir. Bilgileri
paylaşmasını rica ettiğim Cengiz Kahraman ayıracak vakti olmadığını belirtmiş

277
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

yazılarını Iraida Barry, 1951'de düzenlenmemiş, yarı kurgulanmış, kısmen epistolar


otobiyografik koleksiyonu The Shattered Mirror'ın ilk bölümünü içeren 1916-1920'nin bir anısı
olan Silver Ringlet'i da el yazması olarak tamamlamıştır 389.

Iraida Barry’nin Yaşam Hikâyesi


Iraida Barry’nin yaşamını ele alırken yukarıda söz ettiğim, Iraida Barry’nin yaşamı ve
edebi eserleri üzerine, Columbia Üniversitesi'nde Slav Dilleri ve Edebiyatları bölümünde doktora
araştırması yapan Marlow Davis ile paylaşmış olduğu bilgiler ışığında Profesör Ayşe
Kadıoğlu’nun “Sürgün, Haysiyet ve Aşk: Bir İstanbul Hikâyesi “adlı makalesinin 390 yaptığımız
çevirisini temel aldım.
Kadıoğlu’nun yazdığı makaleye göre Iraida Barry’nin anne ve babası 1913 yılında
boşandıktan sonra annesi Kont Boris Muravieff ile evlenir. Iraida’nın annesinin İngiltere’deki
Nelson-Hist ailesinden geldiğini düşünmekte olduğu belirtilmekte, şecere yayıncısı Burke's
Peerage'ın Londra'daki Genel Yayın Yönetmeni Bay LG Pine ile 1953 ve 1954 yıllarında
annesinin soyunu araştırmak için Iraida ile yazıştığı, Iraida’nın Bay Pine’a “Size Lord Nelson ve
merhum annemin bu fotoğraflarını gönderme isteğine karşı koyamıyorum. Hobisi heykel olan
benim için her iki resimdeki yüz yapısındaki benzerlik dikkat çekicidir 391.”
Rus İmparatorluk Kraliyet Ordusunda Yüzbaşı olan babası Viacheslav Nikonorovich
Kedrin, Kaliforniya Santa Barbara'da bir bale stüdyosu işleten Rus balerin olan Maria
Mikhailovna ile evlendiği Amerika Birleşik Devletleri’ne 1918 yılında göç eder. 1932 yılından
sonra İstanbul’a yerleşir.
Babası ve üvey annesiyle düzenli olarak yazışan Iraida Barry, 1940’ların sonlarında
onları ziyaret eder. Makalede, arşivlerde konuyla ilgili 24 Mayıs 1951 tarihli acı ve kısa sözler
içeren bir telgrafın Iraida’nın İstanbul adresine gönderilmiş olduğu bilgisi verilmektedir.
Telgrafta kısaca 24 Mayıs sabahında Moora’nın aşkı, babasının öldüğü yazmaktadır. Moora,
Iraida’nın mektuplarda Maria Mikhailovna Kedrin’e kısaca hitap şeklidir392.
Makale, Iraida’nın, babasının vefatından bir yıl sonra, Lozan'da yayınlanan bir derginin
editörüyle bir kez daha yazışmaya başladığından söz eder. L'illustré adlı dergi, Rus havacılığının
kökenleri üzerine bir makale yayınlamıştır. Barry, L'illustré 16 Ekim 1952 sayısında, babasının
Santa Barbara, California'da, ölümünden bir yıldan az bir süre sonra, Rus havacılığına dair bir
haberini görür. Babasının Rus havacılığının kuruluşundaki rolü hakkındaki bilgilerin eksik
olduğunu fark eder ve düzeltmeyi kendisine görev edinir. Son zamanlarda babasını kaybettiği

389 http://www.columbia.edu/cu/lweb/archival/collections/ldpd_4078297/
390 https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-and-love-an-istanbul-story,2682
391 https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-and-love-an-istanbul-story,2682“Sürgün, Haysiyet ve Aşk:

Bir İstanbul Hikâyesi “adlı makalesinin yaptığımız çevirisi.


392 https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-and-love-an-istanbul-story,2682“Sürgün, Haysiyet ve Aşk:

Bir İstanbul Hikâyesi “adlı makalesinin yaptığımız çevirisi.

278
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

için kuşkusuz acı çeken Iraida, okuyucuların yorumlarına ilk Rus havacılık okulunun
öğrencilerinin bir fotoğrafı ile birlikte not gönderir. Yorumlarında babasının bu havacılık
okulunun şefi olduğunu açıklar. Okul başlangıçta Sivastopol yakınlarında Koulikavo adı verilen
ve daha sonra Sivastopol'un kuzeyindeki Katcha'ya taşınan bir alanda bulunmaktadır 393.
Küçük bir kızken, babasının uçağının sahaya inişini izlerken babasının kırılan bacağının
ona çok fazla acı verdiğini anlatır ve “Bildiğim kadarıyla gazeteniz Rus havacılığının başlangıç
tarihinin izini sürmeye çalışan tek gazeteniz olduğuna dair umudumun ifadesini lütfen saygılı
selamlarımı kabul edin”. Makalede derginin, sanatçının gönderdiği fotoğrafla birlikte
yorumlarını yayınladığı belirtilmektedir 394.
Makalede, Iraida Barry’nin 1919 yılında geldiği İstanbul’da 395 ölene (1980) kadar
yaşamış olduğu belirtilir. Iraida, 1920 yılının sonunda Albert ile evlendiğinde 396, Albert Barry
yüksek profilli hastaları olan tanınmış bir diş hekimidir. İstanbul, İstiklal Caddesi'nde yer alan
303 nolu diğer adı Grand Rue de Pera olan Mısır Apartmanı’nda yaşıyorlardı. Kesintisiz kalp
atışlarıyla Pera'nın kalbindeydiler. Yazlarını Marmara Denizi'ndeki Prens adalarından
Burgazada'da geçirdiler. Prens Adalarının en büyüğü olan Büyükada'nın tepelerinde de yerleri
vardı. Hafta sonlarını orada geçiriyorlardı. Albert'in Belgrad Ormanı, Yarım Burgaz Mağarası,
Caddebostan Plajı, Beylerbeyi, Akıntı Burnu, Bebek, Rumeli Hisarı ve Sarıyer dâhil olmak üzere
İstanbul'un uzak bölgelerini ziyaret etme özgürlüğü veren bir arabası (bir Studebaker)
vardı. Ayrıca ailenin 'filo' olarak adlandırdığı üç teknesi bulunmaktaydı 397.
Iraida ve Albert'in Mısır Apartmanı’ndaki sofrası her zaman birçok misafire açık
oldu. Albert'in diş hekimi ofisi ve evleri Mısır Apartmanı’nın farklı katlarındaydı. Albert'in diş
hekimi muayenehanesinde çalışanlar, Barry’lerin evinde her gün yemek yiyor ve ikindi çayı
içiyordu. Evleri geniş bir terasa sahip en üst kattaydı. Iraida, terasın camla çevrili kısımlarını
heykel stüdyosu olarak kullanıyordu. İronik olarak, Mısır Apartmanı yeni sergilerin açıldığı
günlerde eski asansörünün önünde sıraya giren sanat izleyicileriyle bugün birçok sanat
galerisine ev sahipliği yapıyor.

393 https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-and-love-an-istanbul-story,2682“Sürgün, Haysiyet ve Aşk:


Bir İstanbul Hikâyesi “adlı makalesinin yaptığımız çevirisi.
394 https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-and-love-an-istanbul-story,2682,“Sürgün, Haysiyet ve Aşk:

Bir İstanbul Hikâyesi “adlı makalesinin yaptığımız çevirisi.


395 Gül Dirican’ın, “Uzak ve Yalnız İraida”, Hürriyet Gazetesi “Gazete Pazar” Eki, 15.02.1997, s.1 de yer alan

yazısına göre İraida, 1917 yılında yani 17 yaşında İstanbul’a gelmiş olduğu aktarımı yer alır ve
fotoğraflara yer verir.
396 Cengiz Kahraman ise,1915 ve 1917 yılları arasında Iraida Barry’nin St. Petersburg (daha sonra

Leningrad olacak olan) Akademisi’nde heykel öğrenimi gördüğünü belirtir. 1917’deki Ekim-Kasım
Devrimiyle beraber Odessa’ya taşındıklarını ve Iraida Barry’nin, oradaki fakültenin heykel bölümüne kayıt
olur bilgisini verir. Kahraman buradaki kısa süreli yerleşimleri esnasında iç savaş patlak verdiğini, anne
kızın burayı da terk ederek İstanbul’a sığınmaya zorunda kaldığını ve kısa bir süre sonra Iraida, Albert
Barry ile tanışıp evlendikleri aktarımını yapar (http://www.levantineheritage.com/note94b.htm).
397 https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-and-love-an-istanbul-story,2682,“Sürgün, Haysiyet ve Aşk:

Bir İstanbul Hikâyesi “adlı makalesinin yaptığımız çevirisi.

279
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Iraida ve Albert'in kızı Elizabeth (Boba lakaplı) 1922 yılında doğdu. Ciddi bir görme
bozukluğuna sahip serebral palsinin yanı sıra tek kol ve bacak felci ile sonuçlanan
komplikasyonların olduğu doğumu Iraida hastanede yapmak istedi. Albert'in annesi, hiç bir
Barry'nin hastanede doğmamış olması nedeniyle doğumun evde gerçekleşmesinde ısrar
etti. Doğum komplikasyonları Albert'i suçlu hissettirdi ve ilişkilerini olumsuz etkileyerek
birbirlerinden uzaklaşmalarına sebep oldu. Mirror Shards(Ayna Kırıkları)adlı otobiyografisini
yazdığında Iraida, hikâyesini hayatı boyunca tanıdığı tüm erkekler açısından anlattı, kocası
Albert'e bir bölüm (veya bir ayna parçası) ayırmadı. Albert 28 Aralik 1962 de …. (bu kısım
İngilizce metinde görünmemektedir) nedeniyle yaşamını yitirdi.
Iraida tüm zamanını Boba'nın özel ihtiyaçlarına ve evde eğitimine adadı. Yine de sanata,
özellikle heykele olan ilgisini sürdürmek için geri döndü. 1925’de İstanbul Güzel Sanatlar
Akademisi’ne öğrenci oldu ve 1931’e kadar İhsan Bey’in stüdyosunda çalıştı. Nurullah Berk,
Turkish Sculptures (Türk Heykeltıraşları) üzerine olan kitabında Iraida Barry’nin çalışmalarını
Türkiyeli heykeltraşlar arasında göstermekte tereddüt etmediğini belirtmiştir 398.
Iraida Barry, 1930'ların başında Paris'i ziyaret etti. Sadece Boba'nın durumu hakkında
tıp doktorlarına danışmak istemedi, aynı zamanda sanata olan ilgisini de sürdürdü 399.

398 https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-and-love-an-istanbul-story,2682“Sürgün, Haysiyet ve Aşk:


Bir İstanbul Hikâyesi “adlı makalesinin yaptığımız çevirisi.
399 https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-and-love-an-istanbul-story,2682“Sürgün, Haysiyet ve Aşk:

Bir İstanbul Hikâyesi “adlı makalesinin yaptığımız çevirisi.

280
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 362: Iraida Barry, Kızı Elizabeth Barry,


(https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-andlove-an-istanbul-story,2682, Cengiz Kahraman
Koleksiyonu)

Görsel 363: Iraida Barry, Kızı Elizabeth Barry,


(https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-andlove-an-istanbul-story,2682, Cengiz Kahraman
Koleksiyonu)

281
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Ruh arkadaşları 400: Iraida Barry ve Darcy 401


Makalede Albert’in arkadaşı olan ve Iraida Barry Paris’te iken mektuplaştığı ruh
arkadaşları olarak söz edilen “Darcy” takma adlı Marcel Carga’dan da söz edilmektedir.
Marcel, Albert’in, onu Iraida ile tanıştıran, Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında bacağından ve
akciğerlerinden bir rahatsızlık geçirdiği sırada tercüman olarak çalışan Katolik bir Ermeni
arkadaşıydı. Daha sonra bir bankada çalışmaya başladı. Marcel’in kırılgan sağlığını fark eden
Albert ondan ofisinde diş hekimi asistanı olarak çalışmasını istedi. Marcel, Albert ile ölümüne
(1955) kadar Albert’in yanında çalıştı.
Iraida Paris'teyken, o ve Marcel düzenli olarak mektuplaştı. Marcel, Iraida’ya 'Sevgili
Troytchka', 'Troych-Q', 'Chère cherie', 'Ma chere Troytchka' ve 'Queenie' olarak hitap etti. Birçok
uzun, ayrıntılı mektup alışverişinde bulundular. Marcel, mektupları her zaman, Iraida'nın kızı
Elizabeth'in Marcel'i bir yürümeye başlayan çocuk dilinde söylediği için edindiği bir takma ad
olan 'Darcy' olarak imzaladı. Bu mektuplar, iki dilin arada sırada karıştırılmasıyla İngilizce veya
Fransızca olarak yazılmıştır. Aralarındaki paha biçilmez bir dostluğu tasvir ediyorlar. Darcy,
Albert ve Iraida arasında neredeyse bir köprü gibiydi. Marcel Iraida'ya Albert'in sağlığı, günlük
aktiviteleri ve hatta duyguları hakkında sürekli bilgi verdi. Iraida'ya, Albert'in mektubunu
aldıktan sonra ne kadar sevinçli hissettiğini ve iki adamın mektubundaki iyi haberi neşeyle nasıl
kutladığını anlattı. Darcy, Iraida'dan pusulası olarak bahsetti. Onun onuru ve gücü karşısında
şaşkına dönmüştü. Darcy'nin mektupları, duygularını kendisiyle paylaşmanın yanı sıra
İstanbul'daki ortak arkadaşları hakkında haberlerle doluydu.
Iraida Paris'teyken, o ve Marcel düzenli olarak mektuplaştı. Marcel, Iraida’ya 'Sevgili
Troytchka', 'Troych-Q', 'Chère cherie', 'Ma chere Troytchka' ve 'Queenie' olarak hitap etti. Birçok
uzun, ayrıntılı mektup alışverişinde bulundular. Marcel, mektupları her zaman, Iraida'nın kızı
Elizabeth'in Marcel'i bir yürümeye başlayan çocuk dilinde söylediği için edindiği bir takma ad
olan 'Darcy' olarak imzaladı. Bu mektuplar, iki dilin arada sırada karıştırılmasıyla İngilizce veya
Fransızca olarak yazılmıştır. Aralarındaki paha biçilmez bir dostluğu tasvir ediyorlar. Darcy,
Albert ve Iraida arasında neredeyse bir köprü gibiydi. Marcel Iraida'ya Albert'in sağlığı, günlük
aktiviteleri ve hatta duyguları hakkında sürekli bilgi verdi. Iraida'ya, Albert'in mektubunu
aldıktan sonra ne kadar sevinçli hissettiğini ve iki adamın mektubundaki iyi haberi neşeyle nasıl
kutladığını anlattı. Darcy, Iraida'dan pusulası olarak bahsetti. Onun onuru ve gücü karşısında
şaşkına dönmüştü. Darcy'nin mektupları, duygularını kendisiyle paylaşmanın yanı sıra
İstanbul'daki ortak arkadaşları hakkında haberlerle doluydu.

400Ruh arkadaşları: Çok yakın arkadaşlar anlamında kullanılan bir deyim.


401https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-and-love-an-istanbul-story,2682“Sürgün, Haysiyet ve Aşk:
Bir İstanbul Hikâyesi “adlı makalesinin yaptığımız çevirisi.

282
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 364: Iraida-Elizabeth Barry, Marcel Carga (https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-and-love-


an-istanbul-story,2682 Cengiz Kahraman Koleksiyonu)

26 Ekim 1926 tarihli bir mektupta 402 ,


Amerika'nın İstanbul Başkonsolosu'nun eşi, Albert Barry'nin arkadaşı Charles Allen'ın
eşi Doris Allen ile görüşmesi hakkında yazdı. Darcy, Doris'i 'doğru' ve 'hiç de geleneksel değil'
olarak tanımladı ve şöyle yazdı:
“İnsanlar ona açık sözlü diyebilir. Ben ona samimi diyorum… Onun da kişiliği var, ama
seninle olduğu gibi onun varlığında hissetmiyorum… Onunla konuşmayı istiyorum, seninle ise
sözler gereksizmiş gibi sessiz kalmayı tercih ederim. Gördüğün gibi ara sıra kendim için biraz
düşünüyorum. Benimle dalga geçme lütfen. Sana ne hissettiğimi anlatmaya çalışıyorum. Ve bu
çok karmaşık. Elini öpmeyi tercih ederim”.
29 Ekim 1926 tarihli bir başka mektubunda ise şunları yazdı 403:
“Katevanna dün bizimle yemek yedi. Niania bize çok güzel bir menü verdi. Kızarmış
patatesli ve havuç püreli kavrulmuş hindi, karnabahar sote ve domates dolması. Tatlı,
kahve. Biraz votka içtik ve Cieminski bize nalifkasindan bir miktar verdi. Saat 11'e kadar rulet
oynadık. Rulet artık moda, özellikle Cieminski ile. Evde Bayan Couteaux'u 11’de gördüm… Geçen
gün Helen'den bir mektup aldım… Ona [Helen ]'e her turda bir Rudolf Valentino haftası
geçirdiğimizi söyle: Opera, Melek, Sihir. En sonuncusu"Hacienda Rouge". Lyda
gördü. Beğenmedi. Anneme gitmesini söylemeliyim… İsmailovitch'in Rob Coll’da [Robert Kolej]
ayın 28 ve 29’unda bir sergisi vardı. Bizden gitmemizi istedi ama maalesef çok meşguldük”.

402 https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-and-love-an-istanbul-story,2682“Sürgün, Haysiyet ve Aşk:


Bir İstanbul Hikâyesi “adlı makalesinin yaptığımız çevirisi.
403 https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-and-love-an-istanbul-story,2682“Sürgün, Haysiyet ve Aşk:

Bir İstanbul Hikâyesi “adlı makalesinin yaptığımız çevirisi.

283
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Darcy, Iraida'nın yokluğunda zihinsel desteğini kaybetmekten korkuyordu.


27 Kasım 1926 tarihli bir mektupta belirttiği gibi 404:
“… Senin uzakta olman ya da daha doğrusu kendi kaynaklarıma geri dönmeye terk
edilmem gerçeği beni moral açısından çok tatmin edici bir şekilde test etti. Gördüğün gibi
kendimi değerlendirmem gerekiyordu ve dayanacak kimsem yoktu. Dürüst olmak gerekirse, son
3 yıldır sık sık kendi düşüncelerimi düşündüğümü söyleyemem. Senin zihninden bilinçsizce
etkilendim, tıpkı ilk yazma denemelerinde ona yardım etmek için birinin elini tuttuğunda olduğu
gibi. Şimdi elini çektin ve ben kendi el yazıma bakıyorum. Çok düzensiz ve renksiz… Sen sadece
bir arkadaş, bir danışman, benim için bir ablam değil misin, bilge, anlayışlı ve kime
güvenebilirim? Umarım düşüncemi yanlış ifade etmem nedeniyle beni yanlış anlamazsın. O
zaman bile hoşgörüne güveniyorum.”
Iraida, Darcy'ye yazdığı Anneau D'argent (Gümüş Yüzük) adlı kitap el yazmasını vermişti.
Darcy, el yazmasını okumasına izin verecek kadar ona güvendiği için minnettardı. Yokluğunda
kitap el yazmasının satırları arasında yol göstericilik ve teselli bulduğunu yazdı.
Darcy'den Iraida'ya bu tür mektupların sonsuz sayfalarında, kişi kesinlikle Iraida'ya olan
bağlılığından etkileniyor. Birbirlerine güvendiklerine hiç şüphe yok. Albert ile yakın bir ilişki
olmadığı için Darcy, Iraida'nın ruh eşi olmuştu. Yine de evlilikleri için iyi dileklerini iletmeye
devam etti. Bir belirli mektup (tarihsiz) şu notla biter: “İyi geceler Troychka, gün güzeldi. Tanrı
sizi, Alberttick (Albert) ve Poupoutchik’i Boba) korusun.

404https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-and-love-an-istanbul-story,2682“Sürgün, Haysiyet ve Aşk:


Bir İstanbul Hikâyesi “adlı makalesinin yaptığımız çevirisi.

284
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 365: Iraida-Albert Barry, Marcel Carga, (https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-and-love-an-


istanbul-story,2682 Cengiz Kahraman Koleksiyonu)

Darcy'nin Kasım 1955'te ölümcül bir şekilde hastalanması Iraida için bunaltıcı bir zaman
olmalıydı. Sevgili Darcy Chevalier'i kurtarmak için çabalarken, 2 Aralık 1955'te Zürih'te Rudolf
Nisser adlı bir doktora bir mektup yazdı ve zarf üzerinde 'sconosciuto' (bilinmiyor) ifadesi ile
kendisine iade edildi. Basel'deki bir klinikten 26 Kasım 1955'te yazdığı başka bir mektuba yanıt
aldı. O klinikteki Doktor, Bay Carga'nın ‘amfizematöz akciğer dokusunun yırtılmış olması
nedeniyle' muhtemelen pnömotoraks olduğunu yazdı. Doktor, tedavi edilmezse kötüleşeceğini,
ancak küçük bir ameliyatla tedavi edilebileceğini öne sürdü. Ne yazık ki çok geçti…
Iraida'nın en yakın arkadaşı 'Darcy Chevalier' Marcel Carga, 7 Aralık 1955'te öldü.
Cenazesi Feriköy Katolik Mezarlığı'nın şapelinde düzenlendi.
Le Journal D'Orient'te yayınlanan ölüm ilanında, "Asistant du Dr A. Barry" (Dr. A.
Barry’nin asistanı) olduğu belirtildi. Kuşkusuz, sırdaşı ve ruh arkadaşı Iraida için her şeyden
önce Darcy şövalyesi idi. Darcy gitmişti, ama o mektuplarda ifade edilen sözleri hala onunlaydı.
Kadıoğlu, makalenin sonuna gelindiğinde onları Columbia Üniversitesi arşivlerine teslim
etmeden önce bir hazine olarak saklamış olduğunu belirtmektedir. Şüphesiz, sırdaşı ve ruh
arkadaşı Iraida için her şeyden önce Darcy i idi.
1980 yılında hayat veda eden Iraida Barry annesi ve kızıyla birlikte İstanbul Şişli'de ki
Ortodoks Hıristiyan mezarlığına defnedildi. Gül Dirican bir çift melek figürünün olduğu
mezarında sanatçının, annesinin ve kızı Elizabeth’in üst üste yattıklarını belirtmiştir. Melek
figürlerini fotoğraflamak ve Barry’nin mezarını ziyaret amaçlı gittiğim Şişli Ortodoks Hıristyan

285
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

mezarlığında görevlinin kayıtları birkaç kez kontrol etmesine rağmen Barry’nin ve kızının
isimlerine rastlanmamıştır.
Sanatçının vasisi tayin edilen Olga ile görüştüğünü belirten yazar, Barry’nin kendisini
sağlıklı hissetmediği dönemde Fener’deki Balıklı Rum Hastanesi ile anlaşma yaptığını, hem
kızının hem kendisinin bakımlarını üstlenmesi karşılığında, öldüklerinde tüm mal varlıkları
hastaneye kalacak şekilde anlaştığını belirtmiştir. Fakat ölene kadar da hastane onlara her ay
Elizabeth’in mal varlığına karşılık bir altın verecektir. Yazıda öncelikle sanatçıya ve kızına
hastanenin bahçesinde bir pavyon verildiğini daha sonra Iraida’nın bunama belirtileri
göstermesiyle hastanede bir odaya yerleştirildiklerini, bunun akabinde Bayan Olga’nın vasileri
tayin edildiği ifade edilmiştir.
Olga, ayda bir kez gidip Iraida ve kızı Elizabeth’i dışarı çıkardığı zamanların birinde
sanatçının vücudunda morluklar gördüğünü, ara sıra ona şok verdiklerinden şüphelenerek
hastane yetkililerini tehdit ettiğini anlatmış Dirican’a. 82 yaşında 25 Şubat 1980 yılında ölen
sanatçıdan 11 yıl sonra 11 Nisan 1991 yılında kızı Elizabeth vefat etmiştir 405.

Görsel 366: Iraida Barry,( https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-and-love-an-istanbul-story,2682


Cengiz Kahraman Koleksiyonu)

405 Gül Dirican, “Uzak ve Yalnız Iraida”, Hürriyet Gazetesi “Gazete Pazar” Eki, 16.02.1997, s.19.

286
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Iraida Barry’nin Sanat Yaşamı


Iraida Barry’nin sanatıyla ilgili ayrıntılı çalışma bulunmamaktadır. Doğan Paksoy
Koleksiyonunda yer alan birçok eserleri, eserlerinin görsellerinin ve Fransızca gazete kupürlerin
yer aldığı albüm, Barry ile ilgili çalışmamın öncü kaynağı olmuştur. Aynı kaynaklar baz alınarak
bir dönem Doğan Paksoy’un imtiyaz sahibi olduğu Seda Yörüker’in Genç Sanat Dergisi’nde
yayınlanan Barry ile ilgili makalesi yer almaktadır.
Heykeltıraşlığı yanında yazarlık yönünün de olduğunu öğrendiğimiz Iraida Barry,
Parisian Société des Artistes Indépéndents'in bir üyesidir. 1928 ve 1930'da Salon d'Automne'da
eserleri sergilenen sanatçının 1951-1970 yılları arasında yazmış olduğu Mirror Shards (Mirror
splinters) adlı kitabı episto, gazetecilik, yarı kurgusal bir otobiyografik metinler koleksiyonudur.
Her biri yazara yakın bir kişiyi temel alan on yedi parçadan oluşur 406. Gültekin Elibal sanatçının
23 Nisan 1922 tarihinde Rusya’da bulunduğundan ve Odesa Güzel Sanatlar Mektebinde
çalışmalar yaptığından söz eder. Fakat sanatçının 1922 yılında kızını dünyaya getirmiş olması
bize bu bilginin çelişkili olduğu fikrini uyandırmaktadır.
Iraida Barry 1925 ve 1931 yılları arasında Güzel Sanatlar Akademisi’nde (Mimar Sinan
Üniversitesi) heykel hocası İhsan Özsoy’un öğrencisi olmuş ve birçok eserler üretmiştir. Barry,
1929 yılında Paris’e giderek la Grande Chaummiere Akademisi’nde Üstat Bourdelle yönetiminde
bir süre çalıştıktan sonra, aynı yıl İstanbul’a geri döner.

Görsel 367: En sağda Ayakta Duran Iraida Barry, Oturan İhsan Özsoy, 1925-1926, İstanbul Güzel Sanatlar
Akademisi (Doğan Paksoy Arşivi)

406 http://www.marlowdavis.com/iraida-barry

287
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 368: Iraida Barry’nin Atölye Hocası Mahir Tomruk’un Konuk Öğrencisi Olduğunu Gösteren
Belge, 14.05.1934, (Gültekin Elibal’dan)

Sanatçının 14.05.1934 tarihli Iraida Barry’nin atölye hocası Mahir Tomruk’un


konuk öğrencisi olarak kabul edildiğini gösteren Güzel Sanatlar Akademisi Müdürü Namık
İsmail ve hocası Mahir Tomruk imzalı belgede bulunmaktadır 407. Bu da gösteriyor ki Barry
uzun yıllar Akademi de sanat eğitimi alarak çalışmalarını sürdürmüştür.
Klasik üslupta figüratif eserleri olduğu gibi, özellikle küçük eserlerinde figüratif
soyutlamaya gittiği görülmektedir. Gerçekçi üslupta büst çalışmaları ve nü eserleri dikkat
çekicidir. Iraida Barry eserlerini üretirken yaşanmışlıklarını kendi yorumuyla
heykellerine aktarmıştır.
Fransız heykeltıraşlar Charles Despiau’nun (4 Kasım 1874-30 Ekim 1946)
cesaretlendirmesi, hayranı olduğu Antoine Bourdelle’in (30 Ekim1861- 1 Ekim 1929) ve
hocası İhsan Özsoy’un teşvikleri sanat hayatının şekillenmesinde büyük rol oynamış; sanat ve
sanatıyla ilgili görüşlerini şu şekilde açıklamıştır:
“Sanatım hakkında mülahazalar yürütmek benim için her zaman pek güç bir şey
olmuştur. Eserlerim hiçbir zaman bana ne çok güzel, ne de modern görünmüştür. Büyük bir şevk
ve neşe ile çalışırım. Fakat eserlerim, onları bitirdikten sonra benim için mevcut bile değildirler.

407 Gültekin Elibal, “Atatürk Resim ve Heykel” (İkinci Baskı), İstanbul 1973, s. 234.

288
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Gerek İhsan’ın gerekse yakından tanıdığım ve eserlerimi gören üstat Bourdelle’in


teşvikleri olmasa idi, karakterimin bu hususiyeti benim için menfi bir şekilde tecelli edebilirdi.
Büyük heykeltıraş Despiauda bana çalışma vadisinde bir hayli cesaret vermiştir. En çok Fransız
heykeltıraşlarını tanırım. Bourdelle’ in hayranıyım. Sanatta moda taraftarı değilim. Her devrenin
kendine mahsus temayülleri vardır. Bilhassa modern heykeltıraşlık çok büyük eserler
yaratmıştır. Beşeriyet şimdi bir dönüm noktasındadır. İstikbalin beşeriyet için çok büyük
olacağını tahmin ettiğim istikbalin ne olacağını, büyük çizgilerini, bize iç hayatın ifadesi olan
sanat gösterecektir 408.”
Iraida Barry’nin, İstanbul Devlet Resim Heykel Müzesi’nde altı, Ankara Devlet Resim
Heykel Müzesi’nde bir eseri ve Doğan Paksoy koleksiyonunda küçük boyutlu alçı eserleri
bulunmaktadır.
İstanbul Devlet Resim Heykel Müzesi’nde;
1935 “Oturan Kadın”,
1937 “Oturan Kadın”,
1950 “Büst”
“İhsan Özsoy Büstü”,
“Dansöz” ve
“Atlı Kompozisyon” rölyefleri yer almaktadır.
Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nin deposunda, “Çeşme Projesi” adlı eseri
bulunmaktadır.

Görsel 369: Iraida Barry, Atölyesinde Gerçekleştirdiği Eserleriyle Birlikte


(http://www.marlowdavis.com/iraida-barry)

408 Nurullah Berk, Türk Heykeltıraşları. İstanbul 1937, s.46.

289
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Iraida Barry’nin Katıldığı Sergiler


Iraida Barry yaşamındaki tüm olumsuzluklara rağmen heykel sanatına ilgisini ve
heyecanını kaybetmeden, üretmeye devam etmiş ve eserlerini sergilemiştir.
1924 yılında;
“Yvonne Durand” ve
“Bay Durand” rölyefleri Rus sergisinde teşhir edilmiştir 409.
1924 Konstantinopolis Rus Ressamlar Birliği tarafından düzenlenen resim sergisinde de
yer almıştır 410.
1925 yılının 15 Ağustosunda Türk Güzel Sanatlar Sergisi’nin açılış günü Galatasaray’da
Iraida Barry bir “Büst” ve “Nü” çalışması ile katılım sağlamıştır 411.
1926 yılında “Nü” çalışmasıyla İstanbul'da 8. Galatasaray Resim Sergisi’nde 412,
1927 yılında;
“Tutku” adlı eseri İstanbul’da,
“Radyatör Adam” İstanbul’da, 1936'da Paris'te katılım sağlamıştır 413.
1928 yılında “Bay Baker'ın Portresi” Galatasaray Sergisi’nde 414 sergilendi.
1928-1929 yıllarında, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Müdürü “Namık Bey Büstü”
Galatasaray da sergilendi 415.
1929 yılında “Teselli” 416, “Bilyotin’in Portresi”, “Mile Arapyan Portrait”, “Çıplak Kadın”
eserleriyle Galatasaray sergisine 417 katılmıştır.
1930 yılında Iraida Barry’nin Galatasaray Sergisi’ne 2 adet “Büst” ve 2 adet “Akademi”
eserleriyle katıldığı bilgisi Galatasaray Sergi’leri kitabında yer almaktadır 418. Sanatçının Doğan
Paksoy koleksiyonunda yer alan Fransızca albümünde de 1930 yılı Galatasaray Sergisi’nde,
babası “Bay Kedimin Portresi” ile “Bayan Crespin'in Portresi”ni teşhir ettiği bilgisi bize iki adet
büstün kimlere ait olduğunu açıklığa kavuşturmuştur.
1930 yılında“Bay Vitmayer'in Portresi” Paris'teki "Salon d'Automne'da sergilenmiştir419.
1930 yılında 7. Ankara Resim Sergisi’nin heykel dalında; 420
171 Büst,
172 Büst eserleriyle katılım sağlamıştır.

409 Doğan Paksoy Koleksiyonunda yer alan Iraida Barry albümü


410 Doğan Paksoy Koleksiyonunda yer alan Iraida Barry albümü.
411 Paris’in Sesleri Gazetesi(1925)“Galatasaray’da Türk Güzel Sanatlar Sergisinin Açılış Günü”,
412Doğan Paksoy Koleksiyonunda yer alan Iraida Barry albümü.
413 Doğan Paksoy Koleksiyonunda yer alan Iraida Barry albümü.
414 Doğan Paksoy Koleksiyonunda yer alan Iraida Barry albümü.
415 Doğan Paksoy Koleksiyonunda yer alan Iraida Barry albümü.
416 Doğan Paksoy Koleksiyonunda yer alan Iraida Barry albümü.
417 Ömer Faruk Şerifoğlu, Resim Tarihimizden Galatasaray Sergileri 1916-1951. İstanbul 2003, s.62, 63.
418 Şerifoğlu, a.g.e. s.64.
419Doğan Paksoy Koleksiyonunda yer alan Iraida Barry albümü
420 Anonim, Güzel Sanatlar Birliği Resim Şubesi 7. Ankara Resim Sergisi Kataloğu,1930.

290
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

1932 yılında “Bayan Y. Duraderdall'ın Fotoğraf Portresi” Paris'teki Salon des


Indépendants’ta teşhir edilmiştir 421.
1932 yılının 31 Temmuzunda yapılan 16. Galatasaray Resim Sergisi’ne, 20 sanatçı resim
dalında, yalnızca Iraida Barry’nin katılımıyla 4 eser heykel dalında ve 4 sanatçı da tezyini
sanatlar dalında eserler sergilemişlerdir. Iraida Barry “Ağlayan Kadın”, “Büst R. C.”, “Büst R. C.”,
“Büst N.K.” adlı eserleriyle sergide yer almıştır 422.

Görsel 370: Iraida Barry Sergisi, (Doğan Paksoy Arşivi)

421 Doğan Paksoy koleksiyonunda yer alan Iraida Barry albümü


422 Şerifoğlu, a.g.e., s.68, 69

291
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 371: Iraida Barry Sergisi, (Doğan Paksoy Arşivi)

1936 yılında;
“Kitap seraları” İstanbul’da ve Paris'te Salon Indépendants’ta,
“Usta Bourdelle Büstü” Paris Salon des Indépendants’ta,
"Papaz" adlı heykel Paris Salon des Indépendants’ta,
“Bay Brugers'ın Büstü” Paris Salon des Indépendants’ta,
“Dr. Abreyaya'nın Portresi” Salon des Indépendants'ta,
“Bir Çeşme Projesi” Paris'teki Koleksiyon Sergisinde Salon des Indépendants’ta,
"Melez.” “Çalışma” Paris'teki Salon des Indépendants’ ta sergilenmiştir423.
1949 yılında 10. Devlet Resim ve Heykel Sergisi 424,
4 Dökmeci Oktay,
5 “Çocuk Başı” eserleriyle heykel dalında katılım sağlamıştır.
“d grubu” sanatçılarından ressam Cemal Tollu (19 Nisan 1899-26 Temmuz 1968) bir
yazısında, Barry’nin 1950 yılında Sanat Dostları Cemiyeti’nde heykeltıraş arkadaşları Nermin
Faruki ve Nusret Suman ile birlikte sergi açtıklarını ve bu sergide sanatçının beş eserini teşhir
ettiğini belirtmiştir 425.

423 Doğan Paksoy Koleksiyonunda yer alan Iraida Barry albümü


424 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı 10. Devlet Resim ve Heykel Sergisi, Ankara Halk Evi Salonu, 2 Ocak-2
Şubat 1949, Sergi Kataloğu.
425 Cemal Tollu, “Küçük Bir Heykel Sergisi”, Yeni Sabah Gazetesi, 19. 04. 1950, s.2.

292
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 372: Iraida Barry’nin Salon des Indépendants Artıstes (Bağımsız Sanatçılar Okulu) Üye Kartı,
1952, (Ömer Faruk Şerifoğlu Arşivi)

Yazar Dirican, eskiciden buldukları dokümanlar arasında 1963 yılında açtığı serginin
davetiyesini, heykellerin fotoğraflarını, bir de Atatürk’ün mozolesi için yapılmış bir taslak
çalışması bulduklarını belirtmiş ve buldukları başvuru formundan yarışmaya katılmış
olabileceği fikrini edinmişlerdir.
Gültekin Elibal, Iraida Barry’nin, 9 Aralık 1963 tarihinde oturduğu Mısır Apartmanı’nın
içinde yer alan Kısmet Galerisi’nde sergi düzenlediği bilgisini vermektedir. Sanatçının (Görsel
370, 371) fotoğraflarda görülen gerçekleştirmiş olduğu sergi, apartmanın bazı dairelerinde olan
parkenin dekorundaki benzerlikten dolayı Elibal’ın söz ettiği Kısmet Galeri olması
muhtemeldir. 426.

426 Elibal, a.g.e. s.379.

293
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 373: Iraida Barry, (Doğan Paksoy Fotoğraf Arşivi)

Sanatçının Doğan Paksoy koleksiyonunda yer alan albümde bulunan (Görsel 373)
fotoğrafı, baz alarak kendisinin yaş almış hali olduğu kanaatine varabiliriz. Gözlükle çekilmiş
fotoğrafının üst sol köşesinde, sanatçının birebir gözlükle yapılmış baş heykelinin fotoğrafı
iliştirilmiştir.

294
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 374: Iraida Barry, “Iraida Barry”, (Doğan Paksoy Fotoğraf Arşivi)

“Benim düşüncem şu: Hayatımda bana yakın olan insanlardan bahsediyorum ve bu


şekilde kişisel hayatımı anlatıyorum. Başka bir deyişle: onlardan bahsederken, isteyerek-
istemeyerek, her birinde yansımamı ortaya koyuyorum... Ayrıca bu yazma dürtüsü için bir
bahane buldum.” 427

Görsel 375: Iraida Barry’nin Güzel Sanatlar Akademisi Müdürlüğü’ne Yazdığı Dilekçe, 07.02.1953 428

427 http://www.marlowdavis.com/about (Ayna kıymıkları I.V.'den Barry).


428 Görselin alındığı internet sitesi tanımlanamadı.

295
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Iraida Barry (Görsel 375) fotoğrafta görülen dilekçede Türk Heykeltıraşlar Cemiyeti ve
Paris Société des Artistes Indépendants üyesi olduğunu belirtir. 1953 yılında Indépendants
Artistes Mart-Nisan sergisine alçıdan çalıştığı Meryem Ana rölyefini daha önce gönderdiği
eserlerde olduğu gibi bu seferde gümrük muamelelerinin kolaylaştırmaları için, tasdikname
vermek üzere Güzel Sanatlar Akademi Müdürlüğü’ne dilekçe yazmıştır.

Iraida Barry Albümü


Doğan Paksoy koleksiyonunda bulunan Iraida Barry albümünde 429 yer verdiği eserlerin
görsellerinin büyük bir kısmının altına ve üst kısmına Fransızca notlar almıştır. Barry’nin
albümünde, eserlerin bir kısmının isimleri, katıldıkları sergiler ve Güzel Sanatlar Fakültesi’nde
(Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) gerçekleştirdiği çalışmalarının yer alması, sanatı
hakkında bizi aydınlatmaktadır.

Görsel 376: Iraida Barry’nin Eserlerinin Yer Aldığı Iraida Barry Fotoğraf Albümü, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

429Cengiz Kahraman eskiciden aldığı Iraida Barry’e ait dokümanların içerisinde 7-8 albüm cam ve plastik
negatiflerden meydana gelen ve büyük bir kısmı dijital ortama aktarılan fotoğraf arşivi olduğunu, ayrıca
çok miktarda kartpostal, 1917-1918 dönemine ait bir günlük, gazete kupürleri, mektuplar ve küçük
günlükler bulunduğunu belirtmiştir (http://www.levantineheritage.com/note94b.htm).

296
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.2. Iraida Barry'ninTespit Edilen Eserler Listesi

Eser Adı Teknik Ebat Tarih Kaynak


Bulunduğu Yer
“İsimsiz” Kadın Büstü Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Erkek Başı Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Erkek Başı Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Kadın Başı Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Kadın Büstü Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Erkek Büstü - - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Kadın Büstü Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Erkek Başı Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Erkek Başı Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Erkek Başı Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Miss Wılls” Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Kadın Büstü Kil - 1923 Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Kadın Büstü - - 1925 Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Silvia” - - 1926 Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Kadın Büstü Kil - 1927-1931 Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Kadın Başı Kil - 1927-1931 Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Dr. Abreyaya'nın Kil - 1927-1928 Doğan Paksoy Fotoğraf
Portresi” Koleksiyonu
“Bay Baker’in Portresi” Alçı - 1928 Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Namık İsmail’in Başı” Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Biliotti’nin Portresi” - - 1928-1929 Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Usta Bourdelle Büstü” - - 1929 Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Bay Vitmayer'in - - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Portresi” Koleksiyonu
“Bayan Crespin'in Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Portresi” Koleksiyonu

297
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.2. (devamı)


“Bay Kedimin Portresi” Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Erkek Başı Alçı - 1930 Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Bayan Y. Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Duraderdall'ın Fotoğraf Koleksiyonu
Portresi”
“Büst R. C.” - - 1932 yılında Şerifoğlu, a.g.e., s. 69
sergilenmiştir.
“Büst R. C.” - - 1932 yılında Şerifoğlu, a.g.e., s. 69
sergilenmiştir.
“Büst N.K.” - - 1932 yılında Şerifoğlu, a.g.e., s. 69
sergilenmiştir.
“Ağlayan Kadın” - - 1932 yılında Şerifoğlu, a.g.e., s. 69
sergilenmiştir.
“Bay Brugers'ın Başı” Alçı - 1935 Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Bay Elagine’in Alçı - 1936 Doğan Paksoy Fotoğraf
Portresi” Koleksiyonu
“İsimsiz” Kadın Büstü Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İhsan Özsoy Büstü” Bronz 49x38x21 cm - İstanbul Resim Heykel
Müzesi
“İsimsiz” Erkek Büstü Alçı 81x47x31 cm 1950 İstanbul Resim Heykel
Müzesi
“Dökmeci Oktay” - - 1949 Anonim, Milli Eğitim
Bakanlığı 10. Devlet Resim
ve Heykel Sergisi, Ankara
Halk Evi Salonu, 2 Ocak-2
Şubat 1949, Sergi
Kataloğu
“İsimsiz” Çocuk Başı Alçı - - Doğan Paksoy
Koleksiyonu
“İsimsiz” Alçı - - Doğan Paksoy
Koleksiyonu
“İsimsiz” Genç Kadın Alçı 23 x 11.5 cm - Doğan Paksoy
Büstü Koleksiyonu
“İsimsiz” Genç Kadın Alçı 26 x26 x 15 1958 Doğan Paksoy
Büstü cm Koleksiyonu
“İsimsiz” Genç Kadın Alçı 35 x 31 x 16 - Doğan Paksoy
Büstü cm Koleksiyonu
“İsimsiz” Genç Kadın Alçı - - Doğan Paksoy
Büstü Koleksiyonu
“İsimsiz” Genç Kadın Alçı - - Doğan Paksoy
Büstü Koleksiyonu
“İsimsiz” Genç Kadın Alçı - - Doğan Paksoy
Başı Koleksiyonu

298
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.2. (devamı)

“İsimsiz” Genç Kadın Alçı - - Doğan Paksoy


Başı Koleksiyonu
“Anne ve Çocuk” Alçı 30.5 x 11.5 x - Doğan Paksoy
9.5 cm Koleksiyonu
“İsimsiz” Figüratif Alçı 32.4 cm x 6 - Doğan Paksoy
Soyutlama cm Kaide: 16 Koleksiyonu
cm R
“İsimsiz” Alçı - - Doğan Paksoy
Koleksiyonu
“İsimsiz” Erkek Figürü Alçı - - Doğan Paksoy
Koleksiyonu
“İsimsiz” Nü Ayakta - - 1925 Doğan Paksoy
Kadın Figürü Koleksiyonu
“İsisiz” Ayakta Nü - - 1925 Doğan Paksoy
Kadın Figürü Koleksiyonu
“İsimsiz” Oturan Nü Kil - 1925 Doğan Paksoy Fotoğraf
Kadın Figürü Koleksiyonu
“İsimsiz” Ayakta Nü - - 1925 Doğan Paksoy Fotoğraf
Kadın Figürü Koleksiyonu
“İsimsiz” Ayakta Kadın Kil - 1925 Doğan Paksoy Fotoğraf
Figürü Koleksiyonu
“İsimsiz” Ayakta Nü - - 1925 Doğan Paksoy Fotoğraf
Erkek Figürü Koleksiyonu
“İsimsiz” Ayakta Nü - - 1925 Doğan Paksoy Fotoğraf
Erkek Figürü Koleksiyonu
“Adsız” Ayakta Nü Kil - 1925 Doğan Paksoy Fotoğraf
Erkek Figürü Koleksiyonu
“Adsız” Erkek Başı Kil - 1925 Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Adsız” Oturan Nü Kil - 1926 Doğan Paksoy Fotoğraf
Kadın Figürü Koleksiyonu
“Adsız” Ayakta Nü Kil - 1927-1928 Doğan Paksoy Fotoğraf
Kadın Figürü Koleksiyonu
“Adsız” Ayakta Nü - - 1927-1928 Doğan Paksoy Fotoğraf
Erkek Figürü Koleksiyonu
“Adsız” Nü Ayakta - - 1927-1928 Doğan Paksoy Fotoğraf
Kadın Figürü Koleksiyonu
“İsimsiz” Nü Ayakta - - 1927-1928 Doğan Paksoy Fotoğraf
Kadın Figürü Koleksiyonu
“İsimsiz” Ayakta Nü - - 1927-1928 Doğan Paksoy Fotoğraf
Erkek Figürü Koleksiyonu
“İsimsiz” Ayakta Nü - - 1927-1928 Doğan Paksoy Fotoğraf
Erkek Figürü Koleksiyonu
“Tutku” - - 1927-1928 Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu

299
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.2. (devamı)

“isimsiz” Oturan Nü - - 1927-1931 Doğan Paksoy Fotoğraf


Kadın Figürü Koleksiyonu
“İsimsiz” Nü Ayakta - - 1927-1931 Doğan Paksoy Fotoğraf
Kadın Figürü Koleksiyonu
“İsimsiz” Ayakta Nü - - 1927-1931 Doğan Paksoy Fotoğraf
Erkek Figürü Koleksiyonu
“İsimsiz” Ayakta Nü - - 1927-1931 Doğan Paksoy Fotoğraf
Erkek Figürü Koleksiyonu
“İsimsiz” Ayakta Nü - - 1927-1931 Doğan Paksoy Fotoğraf
Erkek Figürü Koleksiyonu
“Türbe Projesi” Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Teselli” Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Teselli” - - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” - - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Kraliçe” Alçı Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Bir Çeşme Projesi” Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Ayakta Nü - - 1929-1930 Doğan Paksoy Fotoğraf
Kadın Figürü Koleksiyonu
“Bay Aulanderson'ın - - 1933 Doğan Paksoy Fotoğraf
Mezarı İçin Ağıtçı” Koleksiyonu
“İsimsiz” Ayakta Hamile Alçı - 1934 Doğan Paksoy Fotoğraf
Kadın Figürü Koleksiyonu
“Papaz” Alçı - 1935 Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Oturan Nü Kil - 1936 Doğan Paksoy Fotoğraf
Kadın Figürü Koleksiyonu
“Melez” Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Kitap Seraları” - - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Radyatör Adam” - - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Bir Çeşme Projesi” Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu

300
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.2. (devamı)

“Bir Çeşme Projesi” Alçı 76x30x20 cm - Ankara Devlet Resim


Heykel Müzesi
“İsimsiz” Oturan Nü Alçı 87x61x105 1935 İstanbul Resim Heykel
Kadın Figürü cm Müzesi
“İsimsiz” Oturan Nü Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Kadın Figürü Koleksiyonu
“İsimsiz” Oturan Nü Alçı 66x61x51 cm 1937 İstanbul Resim Heykel
Kadın Figürü Müzesi
“Yvonne Durand” Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Mr. Durand” Alçı - 1924 Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Dansöz” Alçı 105 x 65 x 0.5 - Doğan Paksoy Fotoğraf
cm Koleksiyonu
“İsimsiz” Rölyef Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Meryem” - - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“İsimsiz” Rölyef Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Atlı Kompozisyon” Alçı 64x254x08 cm - İstanbul Devlet Resim
Heykel Müzesi
“İsimsiz” Rölyef Alçı - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu
“Otoportre” - - - Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu

301
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatçının Büst (Baş) Eserleri

Iraida Barry’nin ürettiği baş ve büst çalışmalarının büyük bir kısmını albümünde yer alan
eserler oluşturmakla beraber İstanbul Devlet Resim Heykel Müzesi ve Doğan Paksoy
koleksiyonunda yer alan küçük heykelleri oluşturmaktadır.

Görsel 377: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Kendinden emin yüz ifadesi ile baş yukarı ve hafif sağ yöne doğru yönelmiş genç kız
büstünün, gözler açık aynı yöne bakmaktadır. Başın yukarı doğru hareketi burun deliklerinin
görünmesini sağlamıştır. Dolgun yuvarlak yüzün sağ dudak kenarından çeneye kadar olan kısmı,
sol tarafa göre basık verilmiştir. Göz kapağı düşük, kalın yapay verilen kaşlar ile arasındaki
mesafe geniştir. Göz bebekleri ve iris çalışılarak gerçekliği arttırmıştır. Saçın soldan ayrılıp sağ
yana düşürülmesiyle yüksek alnın bir kısmı kapatılmıştır. Enseye kadar uzayan uçları içe doğru
kıvrımlı ve oval gelen gür saç, soldan kulak arkasına alınarak sol kulağı açıkta bırakmıştır. Sağ
kulak ise fotoğrafın netliğinden görüldüğü kadarıyla saçla örtülüdür. Burun ideal ölçülerde,
dudaklar dolgun, ağız kapalı, kenarları gamzeli, üst dudak belirgin kelebek şeklinde
betimlenmiştir. Genç kız büstünün yer aldığı albüm sayfasında genç bir kadının (Görsel 378)
fotoğrafı yer almaktadır. Sanatçı için önemli olduğu düşünerek teze eklenmiştir.

302
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 378: (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Görsel 379: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Cepheden tasvir edilen heykel, Doğan Paksoy koleksiyonunda bulunan Barry’nin


albümünde yer alan çalışmalardandır. Kendinden kaideli erkek başı, hafif çatık kaşları, çekik göz
kapakları, kemerli büyük burun yüz uzuvları ile uyumludur. Eserin dikkat çekici şeffaf göz
bebekleri karşıya bakmaktadır. Yüksek ve geniş alnı, oldukça açıkta bırakan kısa saçlar, geriye
doğru taranmış, sağ ve sol yanlar iyice açılmıştır. Ağız kapalı, dudaklar ince, çene kemiği hafif
öne çıkık, boyun kısa betimlenmiştir. Boyalı parlak yüzeye sahip eserin kulakları açıkta ve
orantılıdır.

303
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 380: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Albümde yer alan eserlerden cepheden çalışılan kendinden kaideli erkek başı karşıya
bakmakta, yüzü geniş, boynu kısa verilmiştir. Arkaya taranmış saçlar gür ve kabarık, kulakları
açıkta bırakmaktadır. Gözler küçük, çekik; kaşlar kalın verilmiştir. Çene gamzeli, çıkık burun
tasvir edilmiş heykel, pürüzsüz bir yüzeye sahiptir. İnce dudaklı ağız hafif aralık, tebessüm
etmekte, buna bağlı olarak yanaklarda oluşan halka belirgin betimlenmiştir. Tebessümün etkisi
dışında yüz yapısının etkisi de halkayı oluşturmaya etkendir.

304
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 381: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Iraida Barry’nin albümünde yer alan çalışmalardan olan genç kadın başı cepheden
çalışılmış, badem gözleri karşıya bakmaktadır. Göz kapakları belirgin, kaşlar ince ve yay gibi;
dudaklar dolgun, kapalı ağzın kenarları gamzeli betimlenmiştir. Göz bebekleri ve iris çalışılmış,
renkli göz hissi vermektedir. Yüzeyi pürüzsüz eserin, kulakları örten gür saçları dalgalıdır. Saçlar
üçe ayrılmış orta kısımda bulunan kütle arkaya doğru taranarak rulo şeklinde kıvrılmıştır.
Yanlardan enseye kadar inen saçlar ise dalga verilerek hareketlendirilmiştir. Kemikleri belirgin
alın, yüksek verilmiştir.

305
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 382: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Flu fotoğrafın olanağında sadece sol tarafını görebildiğimiz eserin başı, omuzları da
kapatarak inen örtü ile çene altında tutturulacak şekilde örtülmüştür. Çene altına gelen hacimli
örtünün kıvrımları ve katlamaları belirgin, yüzeyi pürüzsüzdür. Cepheden çalışılan heykelin ağzı
kapalı, dudaklar ince, küçük göz karşıya bakmaktadır. Alın yüksek, kaş düşük, yüzde hafif bir
tebessüm belirmiştir. Hafif öne doğru çıkık bombeli burun, çeneyi geride bırakmaktadır.

Görsel 383: Iraida Barry, “İsimsiz”, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

306
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Çekik küçük gözleri, belirgin göz kapakları dikkat çekici olan eserin yüzeyi pürüzsüz,
cepheden çalışılmış, kaslı yüzünün çene yapısında yaş almanın verdiği deformasyon dikkati
çekmektedir. Kulakları ve burnu orantılı, yüz uzuvları ile uyum içindedir. Çatık kaşlarının
oluşturduğu izler belirgin tasvir edilmiştir. Alt dudağı kalın, ağız hafif aralık ve tebessüm
etmektedir. Boynuna gömlek yakası giydirilmiş, kravat bağlanmıştır. Gömleğin üzerine enseyi
kapatacak şekilde ceket yakası tasvir edilmiştir.

Görsel 384: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Sol tarafını gözlemleyebildiğimiz yapıtın, kaşları ince, gözleri açık karşıya bakmaktadır.
Kulakları örten kütle halinde verilmiş saçlar sol yana ayrılmış görünmekte, yandan oval
görünümde betimlenip, arkadan ensenin bitimine kadar uzamaktadır. Boyun kısa omuzlar
açıktadır. Normal boyutlardaki yüzün burnu kalkık ve ucu sivridir. Dudaklar ince, ağız kapalıdır.
Yandan göründüğü kadarıyla genç kadının yüzünde düşünceli bir ifade bulunmaktadır.

307
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 385: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Albümdeki yapıtlardan orta yaşlı figürün çatık kalkık kaşları yukarı doğru kıvrılmış
karşıya bakmaktadır. Heybetli, güçlü bir insan ifadesi yer alan çehrenin burnu iri, fakat uzun,
oval yapısı ile orantılıdır. Cepheden tasvir edilen heykelin alnı yüksek ve bombeli, dolgun saçlar
dalgalıdır. Kısa saçlar yüksek alnın gerisinden başlamakta, kulakları açıkta bırakmaktadır.
Kendinden kaideli eserin boynu kısa, gözaltı halkaları belirgin verilmiştir. Kalın alt dudağa sahip
ağız kapalıdır. Kulağın kepçesi dışa doğru tasvir edilmiştir.

Görsel 386: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

308
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Iraida Barry’nin albümünde koyu renk, kenarları işlemeli, parlak ağaç geniş bir masanın
üzerinde fotoğrafladığı genç erkek başı kendinden kaidelidir. Sanatçı, uzuvları birbiriyle uyumlu,
oval bir yüze sahip, yüzeyi pürüzsüz bir heykel meydana getirmiştir. Gür, kabarık, dolgun, alnın
ortasına inmiş kısa saçlar arkaya doğru taranmış, kulakları açıkta bırakmıştır. Kaşlar ince,
kalkık; gözler karşıya bakmaktadır. Alt dudağı kalın ağız kapalıdır. Profilden bakıldığında başın
arka kısmının yuvarlak yoğun saç kütlesi ile betimlendiğini görmekteyiz. Uzun burun, orantılı
kulak yapısı, çehre ile uyum içerisindedir.

Görsel 387: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Sanatçının albümünde yukarıda yer alan eserler gibi, modeli ile de fotoğraflanmış erkek
başı, kendinden kaideli ve cepheden çalışılmıştır. Çukurda tasvir edilen gözleri açık karşıya
bakmakta, göz kapakları, göz bebekleri ve iris belirgindir. Kaşları düşük betimlenmiştir.
Kulakları ve burnu orantılı verilmiş, yüz uzuvları ile uyum içerisindedir. Kısa, gür saçlar, ortadan
ayrılıp yanlara inerek, kulakları açıkta bırakmaktadırlar. Geniş alın üzerinde yaş almışlığın
verdiği çizgiler belirgindir. Saçlar gibi bıyıklarda gür ve yoğun tasvir edilmiştir. Boyun kası
verilmiş, kaidenin en alt kısmı yivlerle şekillendirilmiştir.

309
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 388: Iraida Barry, “İsimsiz”, Heykel ve Modeli, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Görsel 389: Iraida Barry, “Miss Wılls”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Iraida Barry, albümde yer alan eserlerden “Miss Wılls” genç bir kadın büstüdür.
Sanatçının iki yönden fotoğrafladığı eseri flu görünmektedir. Uzun boyunlu cepheden çalışılan
narin genç kadının küçük gözleri açık ve karşıya bakmaktadır. Kaşlar düşük tasvir edilmiş, burun
yüz yapısı ile uyumlu, burnun philtrum 430 ile birleşimi belirgin ve dışa doğrudur. Yanakları
dolgun, ince dudakları kapalı, masum bir ifadeye sahiptir. Geniş alnın ortasından ayrılarak
başın iki yanına taranan saçların bir kısmı yanlarda kulakları örtmekte, diğer kısmı arkada
toplanarak ensede topuz oluşturmaktadır. Omuzlar açıkta bırakılmıştır.

430 Philtrum, burun ile üst dudağı birleştiren dikey biçimdeki iki ince çizgiye verilen isimdir.

310
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 390: Iraida Barry, “Miss Wılls”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Görsel 391: Iraida Barry, “İsimsiz”, Kil, 1923, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Albümde yer alan 1923 tarihli çıplak, genç kadın büstünün başı hafif sola ve öne meyilli,
aynı yöne bakmaktadır. Kaşlar ince, yuvarlak gözleri ve hafif aralık dudakları küçük tasvir

311
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

edilmiş, çehreye masum ve düşünceli bir ifade betimlenmiştir. Alın geniş ve yüksek, kulaklar
kütle halinde verilen saçlarla kapatılmıştır. Gür saçlar, arkaya doğru taranarak ensenin hizasında
ve geride içe doğru hacimli şekilde kıvrılarak toplanmıştır. Boyun kasları ve köprücük kemikleri
belirgin, göğüsler gövdeye yapışık verilmiştir. Henüz tamamlanmamış gibi görünen büst,
Barry’nin ifade tarzının yansıması da olabilir

Görsel 392: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1925, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Iraida Barry’nin, albümünde yer alan gazete kupüründen kesip yapıştırdığı büstün yanına
1925 tarihini not almış ve altında “Iraida Barry” başlıklı Fransızca yazılı bir gazete kupürü
yapıştırmıştır. Kupürün alt kısmına Fransızca olarak “Bugünün Sanatçıları.” No: 15 Şubat 1936
notunu düşen sanatçının, Salon des Indépendants'ta açılan sergide koleksiyonu ile ilgili kısaca
bilgiler verilip, sanatçının etkileyici yeteneğinden söz edilmektedir431.
Gerçekçi üslupta çalışılmış olan eserin başı sağ tarafa çevrilmiş aynı yöne bakmaktadır.
Kemikleri belirgin uzun narin bir boyna sahiptir. Ortadan ikiye ayrılarak görünen göğüs hizasına
kadar inen saçlarının kalın iki belik yapılması ve alnın ortasından geçen bant dikkat çekicidir.
Saça verilen şekil ve takılan bant Kızılderili kadınların saç stilini anımsatmaktadır. Heykel bir
Kızılderili modele ait olabilir. İnce yay gibi kaşlar hafif kalkık, göz kapakları, göz bebeği ve iris

“Bugünün Sanatçıları.” No: 15 Şubat 1936 tarihli Fransızca gazete kupürünün çevirisi “Basında Yer Alan
431

Haberler” bölümünde bulunmaktadır.

312
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

belirgindir. Pürüzsüz yüzeye sahip yapıtın yüzü ovaldir ve yüz uzuvları ile uyumludur. Burun
düzgün, ağız kapalı, dudaklar kalın betimlenmiş, kulaklar saç örgüleri tarafından kapatılmıştır.
Fotoğrafın olanağında görülen boynun bitiminden başlayan açıklıkta bir üst giydirilmiştir.

Görsel 393: Iraida Barry, “Silvia”, 1926, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Albümde yer alan eserlerden Silvia’nın başı, kumaş parçasının içinde erken klasik dönem
üslubunda tasvir edilen bombeli kısa düz saçları, şapka giydirilmiş gibi kütle halinde verilmiş
kulaklarını örtmektedir. Alnın dörtte üçünü kaplayan kaküllerinin ortası hafif çıkıntılıdır. Ağız
hafif aralık, burun muntazam verilmiş; gözler yukarı doğru bakmakta, kaşlar kalkık
betimlenmiştir. Çehre yuvarlak ve yanaklar dolgundur.

313
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 394: Iraida Barry, “İsimsiz”, Kil, 1927-1931, İstanbul, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf
Albümü)

Sanatçının oluşturduğu albümde yer alan eserlerin bir kısmının 1927-1931 yılları
arasında Güzel Sanatlar Akademisi’nde (Mimar Sinan Üniversitesi) misafir öğrenci olduğu
yıllarda çalıştığını not düşmüştür.
Genç kadın modeli ile üç yönden fotoğrafladığı büstün başı, sol tarafa çevrilip aynı yöne
doğru yaslayarak sabitlenmiştir. Uzun boynun bükük olması figüre durgun, üzgün ifadesi
betimlemektedir. Gözler açık bulunduğu yöne doğru bakmaktadır. Göz kapakları belirgin, kaşlar
orta kalınlıkta ve yay şeklindedir. Pürüzsüz bir yüzeye sahip heykelin, sol tarafa dönmüş
olmasının boynun sağ tarafına verdiği gerginlik belirgin şekilde hissedilmektedir. Aynı zamanda
bükülmeden kaynaklı boynun sol tarafında oluşan katlama da belirgindir. Büyük burun yüz şekli
ve uzuvları ile uyum içerisindedir. Dudaklar ince, ağız geniş ve kapalıdır. Düz saçlar alnın
ortasından ikiye ayrılıp yanlara doğru inerek kulakları kapatacak şekilde dairesel kütle formu
verilip toplanmış, yanlarda çift topuz yapılmıştır.
Büstün omuzları ve göğüs dekoltesi açık kalacak şekilde giydirilmiş hissi yaratılmıştır. Bu
durumu (Görsel 394) nolu fotoğrafta daha net görmekteyiz.

314
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 395: Iraida Barry, “İsimsiz” , 1927-1931, Kil, İstanbul, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf
Albümü)

Görsel 396: Iraida Barry, “İsimsiz” (Sol Profil), Kil, 1927-1931, İstanbul, (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü)

315
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 397: Iraida Barry, “İsimsiz”, Kil, 1927-1931, İstanbul, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf
Albümü)

Iraida Barry’nin, albümünde yer alan 1927-1931 yılları arasında Güzel Sanatlar
Akademisi’nde (Mimar Sinan Üniversitesi) çalıştığı eserlerden olan büstü sanatçı modeli ile
birlikte iki farklı açıdan fotoğraflamıştır. Cepheden ve sağ profilden fotoğrafladığı bir genç kıza
ait baş cepheden çalışılmış, karşıya bakmaktadır. Gözlerindeki endişeli ifade yüzüne yansımıştır.
Oval yüze sahip figürün yüzeyi pürüzsüz, göz kapakları düşük, yay gibi ince kaşlara sahiptir.
Dudakları kalın, ağzı kapalı, yüz uzuvlarına göre burnu biraz uzundur. Saçlar sağdan sola doğru
ayrılmış, kulak memesi hizasına küt inerek kulakları örtmüştür. Başın arka kısmında kütle
halinde bombe verilerek betimlenmiş, sol yandan toka ile tutturulmuştur. Alnın ortasından bir
perçem indirilerek sağa doğru kıvrılmıştır. Eser, henüz tamamlanmamış kendi kaidesi
üzerindedir.

316
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 398: Iraida Barry, “İsimsiz” (Sağ Profil), Kil, 1927-1931, İstanbul (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü)

Görsel 399: Iraida Barry, “Dr. Abreyaya'nın Portresi” (Sağ Profil), Kil, 1927-1928, (Doğan Paksoy Iraida
Barry Fotoğraf Albümü)

Barry’nin modeli ile birlikte cepheden ve profilden fotoğrafladığı Dr. Abreyaya'nın


portresi 1927-1928 yılları arasında çalışılmış eserlerden olup, 1936 yılında Paris’te Salon des
Indépendants’ta sergilenmiştir.
Flu fotoğraflarda görünen uzun bir çehrenin kulak kepçeleri dışa doğru çıkık, sağ yana
ayrılan kısa, düz ve gür saçlar, hafifçe alnın ortasına dökülmekte, yanlarda favori oluşturarak
kulakları açıkta bırakan Dr. Abreyaya'nın büstü betimlenmektedir. Kemerli burun uzun, ağız

317
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

kapalıdır. Gözler çukurda betimlenmiş, karşı yöne bakmaktadır. Yüz kasları belirgin, sarkık gıdı
tasvir edilmiştir. Kısa boyunlu figüre, gömlek giydirilerek kravat bağlanmış ve üstü ceket ile
tamamlanmıştır.

Görsel 400: Iraida Barry, “Dr. Abreyaya'nın Portresi”, Kil, 1927-1928, (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü)

318
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 401: Iraida Barry, “Bay Baker’in Portresi”, 1928, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf
Albümü)

Iraida Barry’nin oluşturduğu albümde, 1928 yılında Galatasaray Sergisi’nde yer alan Bay
Baker’in portresi de bulunmaktadır.
Sanatçının kendi tabiriyle portre dediği Bay Baker’in büstü, cepheden tasvir edilmiş,
gözler karşıya bakmaktadır. Çatık ince kaşların oluşturduğu alnın ortasına doğru uzanan dikey
çizgi belirgindir. Düşük göz kapakları yaş almışlığın verdiği şişlik, halka ve göz torbaları ile
çevrilmiştir. Bu durum gözleri küçük göstermiştir. Tüm yüz uzuvları iri betimlenen yüz ile
uyumludur. Eserin çenesi gamzeli, ağzı kapalı ve şevron bıyıklı tasvir edilmiştir. Alın yüksek ve
geniş, kaşların üzerinde enine kısa çizgiler betimlenmiştir. Alnın üst ortasına çıkıntı oluşturan
gür saçların yanları açık, fakat kıvrılarak kulakları açıkta bırakacak şekilde, kulak kepçesi
hizasında faul oluşturmaktadır. Yüzde yaş almışlığın verdiği çizgiler belirgindir. Kısa boyunlu
tasvir edilen figüre en altta gömlek, üzerine bağlanmış kravat ve onun üzerine ceket
giydirilmiştir.

319
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 402: Iraida Barry, “Namık İsmail’in Başı” (Sağ Profil), Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf
Albümü)

Iraida Barry’nin albümünde yer alan İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Müdürü Namık
İsmail’in (1890- 1935) başını da çalışmış ve eserin 1928-1929 yıllarında Galatasaray
Sergileri’nde yer aldığını not etmiştir.
Sanatçı eseri, biri modeli ile olmak üzere üç farklı açıdan fotoğraflamıştır. Fotoğrafların
yanına iliştirilen gazete kupürü (Görsel 403) dikkat çekicidir. Kupürde görüldüğü üzere Namık
İsmail’i ölüm yıldönümünde yâd etmek için yapılan sergide, sanatçının baş heykeli siyah tüller
içerisinde teşhir edilmiştir. Ayrıca sanatçı Namık İsmail ile heykelinin yer aldığı fotoğrafın altına
(Görsel 405) Galatasaray notunu düşerek Galatasaray sergilerinde teşhir edildiği belirtilmiş,
görselde görüldüğü üzere heykelin kaidesi henüz tamamlanmamıştır.
Kendinden kaideli eser cepheden tasvir edilmiştir. Göz kapakları düşük, gözler karşıya
bakmaktadır. Kaşlar hafif çatık, kalkık, alın geniş ve yüksektir. Çatık kaşın oluşturduğu alna
doğru uzayan belirgin çizgi olmasına rağmen, gözlerde bir tebessüm ve huzur hissedilmektedir.
Dudaklar ince ve geniş, ağız kapalı, çene küçüktür. Üçgen yüz yapısına sahip eserin kısa saçları
yanlardan kulak kepçesini açıkta bırakacak şekilde favori oluşturmaktadır. Üst kısımlar ise başın
ortasına kadar açık, saç geride alnın orta hizasında kütle halında öne doğru uzanmaktadır.

320
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 403: Anonim, “Namık İsmail’in Başı” Konulu Gazete Kupürü, Yayımlandığı Gazete İsmi Bilinmiyor,

Görsel 404: Iraida Barry, “Namık İsmail’in Başı”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

321
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 405: Iraida Barry, “Namık İsmail’in Başı” Namık İsmail ile, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü)

Görsel 406: Iraida Barry, “Biliotti’nin Portresi” (Sağ Çapraz),1928-1929, (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü)

Barry, albümünde yer alan ve dört ayrı yönden fotoğrafladığı Biliotti’ nin büstünü yapım
yılı olarak 1928- 1929 notunu düşmüştür. Ömer Faruk Şerifoğlu’nun Galatasaray Sergileri adlı
kitabında, 1929 yılında sanatçının sergiye katıldığı üç eserden birinin Biliottin’ in büstü olduğu
bilgisi yer almaktadır. Fakat sanatçının albümünde böyle bir bilgi bulunmamaktadır.

Karşıya bakmakta olan büstün kaşları düşük, göz kapakları ve göz bebekleri belirgindir.
Alt dudak dolgun, ağız hafif aralık ve gözlerle birlikte hafif tebessüm etmektedir. Elmacık
kemikleri belirgindir. Alın yüksek ve geniş, alnın gerisinden başlayan yatık kısa saç, kulakları

322
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

açıkta bırakmaktadır. Burun iri fakat geniş çehre ile uyum içerisindedir. Kulak kepçeleri hafif
dışa doğrudur. Parlak bir yüzeye sahip heykelin omuzları açıktadır.

Görsel 407: Iraida Barry, “Biliotti’nin Portresi”, 1928-1929, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf
Albümü)

Görsel 408: Iraida Barry, “Biliotti’nin Portresi”, (Sol Profil), 1928-1929, (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü)

323
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 409: Iraida Barry, “Usta Bourdelle Büstü” 1929, (Doğan Paksoy Iraida Fotoğraf Albümü)

Sanatçının albümünde yer alan eserlerden Fransız heykeltıraş Antoine Bourdelle’in de


büstünün fotoğrafı yer almaktadır. Barry, en çok Fransız heykeltıraşlarını tanıdığını, Fransız
heykeltıraşlardan Antoine Bourdelle’in (1861-1929) hayranı olduğunu ifade ederek 432 büstünü
çalışmış ve görüntülediği eserin fotoğrafının altına usta Bourdelle yazmıştır. Büstün yapımını
akademide olduğu 1929 yılında gerçekleştirmiş ve 1936 yılında da Bağımsızlar Salonu’nda yani
Salon des Indépendants’ta sergilendiği notunu düşmüştür.
Barok anlayışın etkilerini taşıyan heykelin, gözleri açık, karşıya bakmaktadır. Gergin bir
ifadenin sezinlendiği gözler küçük, göz kapakları yaş almışlığın verdiği etkiyle oluşan şişlik ve
göz torbaları tasvir edilmiştir. Kaşlar çatık ve kalkıktır. Uzun burun geniş yüz uzuvları ile
orantılıdır. Sadece başın yan taraflarında verilen saçlar, kütle halinde yorumlanan sakal ile
birleşerek kulaklar örtülmüştür. Dudaklar ince, ağız hafif aralık, şevron bıyık sakal ile
birleşmiştir. Elmacık kemikleri belirgin, geniş ve yüksek alın başın tepesiyle birleşerek bilge
görüntüsüne eşlik etmektedir.

432 Berk, a.g.e. s.46.

324
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 410: Iraida Barry, “Bay Vitmayer'in Portresi”, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Albümde yer alan bir diğer eser, 1930 yılında Paris’te "Salon D'Automne”da sergilenen
“Bay Vitmayer'in Portresi”dir.
Bay Vitmayer’in başı hafif sağa meyilli tasvir edilmiştir. İlk dikkati çeken geniş
omuzlarının ve iri başının heybetli, yapılı bir figür olduğunu çağrıştırmasıdır. Yüzeyde ifadeci bir
tavır sergilenmiştir. Kemikli bir çehreye sahip heykelin, küçük yuvarlak gözleri karşıya
bakmaktadır. Kalkık kaşlar çatık, yüzünde gergin bir ifade belirmektedir. Geniş çıkık alın
betimlenmiş, arkaya doğru taranan yatık kısa saçlar, yüz uzuvlarıyla uyumlu kulakları açıkta
bırakmıştır. Yüz kasları belirgin ağız kapalıdır. İri burun orantılı yüz yapısı ile uyumludur.

325
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 411: Iraida Barry, “Bayan Crespin’in Portresi”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Iraida Barry’nin yapıtlarından Bayan Crespin’in başı 1930 yılında İstanbul’da


sergilenmiştir.
Kendinden kaideli eserin başı, saçları ve kulakları örtecek biçimde bombe oluşturmuş ve
uç kısmını çevreleyen şeridi belirgin verilen bir örtüyle kapatılmıştır. Kulak memesinin
bitiminde başı çevreleyen örtünün içinden yanlara sarkan kısa parçalar görünmektedir.
Tebessüm eden narin, oval çehrenin dolgun elmacık kemikleri belirgin, kapalı geniş ağzın
kenarları gamzeli, dolgun dudaklar kelebek formunda betimlenmiştir. Uzun burun, yüz
anatomisi ile uyumludur. Göz kapakları belirgin; çekik küçük gözler, ışık gölgenin etkisiyle çekici
kılınmıştır.

326
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 412: Iraida Barry, “Bay Kedimin Portresi” (Sol Çapraz), Alçı, (Doğan Paksoy Doğan Iraida Barry
Fotoğraf Albümü )

Iraida Barry’nin albümünde yer alan altına “babam” diye not düştüğü Bay Kedimin
portresini iki farklı yönden fotoğraflamıştır. “Bay Kedimin Portresi”, 1930 yılında İstanbul’da
Galatasaray Sergileri’nde yer almıştır.
Kendi kaidesi üzerinde yer alan Bay Kedimin yüzü, zayıf kemikli bir yapıya sahiptir.
Kaşlar düşük, göz kapakları belirgin hafif çekik gözler açık, karşıya bakmaktadır. Kaşlar
arasındaki belirgin çizgi kaşların üzerinde hafif şişkinlik yaratmıştır. Dudaklar ince, ağız geniş ve
kapalıdır. Elmacık kemikleri belirgin, uzun burnun ucu sivri, üçgen yüz yapısı ile uyumludur.
Alnın her iki yanından geriye açılan saçlar, ortada ucu yuvarlak üçgen oluşturup arkaya doğru
gür bir hal alarak kulakları açıkta bırakmaktadır. Formdaki gerçekliğin doğru yansıtıldığı eserin
yüzeyi, ifadeci bir tavırla yorumlanmış, kaide ise sanatçının yorumuyla ifade kazanmıştır.

327
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 413: Iraida Barry, “Bay Kedimin Portresi”, (Sağ Profil), Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf
Albümü)

Görsel 414: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, 1930, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Sanatçının 1930 yılında yaptığı çalışmalardan uzun, oval yüze sahip eserin, küçük çekik
gözleri karşıya bakmaktadır. Kalkık kaşların oluşturduğu kabarıklık belirgin, alın yüksek ve
geniştir. Kapalı ağız geniş, ince dudaklarla beraber yüzde beliren tebessüm, dolgun elmacık
kemiklerini belirginleştirmiştir. Net görünmeyen saçlar veya örtü kulakları kapatmıştır. Başın
altındaki kütlenin, omuz ya da kaide olup olmadığı sanatçının ifade tarzının farklı yorumlaması
olabilir.

328
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 415: Iraida Barry, “Bayan Y. Duraderdall'ın Fotoğraf Portresi”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü)

Iraida Barry, albümünde biri yakın, diğeri uzaktan görüntülenen iki fotoğrafına yer
verdiği “Bayan Y. Duraderdall'ın Fotoğraf Portresi”, adlı heykelini, 1932 yılında Paris’te bulunan
Salon des Indépendants’ ta sergilemiştir.
Eser bir kadın büstüdür ve isminden anlaşıldığı üzere fotoğraftan çalışılmıştır. Narin genç
bir kadını tanımlayan uzun boynu ve yüz uzuvları ile dikkat çekici eserin başı dik ve hafif yukarı
doğrudur. Karşı tarafa bakıyor gibi görünse de gözbebekleri ve irisi işlenmiş gözleri sağ yöne
bakmaktadır. Göz kapakları belirgin yay gibi kaşları ile aradaki mesafe geniştir. Alın yüksek, düz
burnu yüz uzuvları ile uyumlu, ağız kapalı, dudaklar kıvrımlı betimlenmiştir. Sağ yana ayrılan
kıvrımlı, hacimli, kulak memesine uzayan kısa saçlar kıvrılarak kulakları örtmüştür. Omuzları
açık olan yapıtın yüzeyi, sanatçının yorumuyla şekillenmiştir.

Görsel 416: Iraida Barry, “Bayan Y. Duraderdall'ın Fotoğraf Portresi”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü )

329
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 417: Iraida Barry, “Bay Brugers'ın Başı”, Alçı, 1935, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf
Albümü)

Iraida Barry, iki yönden fotoğraflayıp albümüne eklediği “Bay Brugers'ın Başı” adlı
eserini 1935 yılının sonbaharında çalışmış, 1936 yılında Paris Salon des Indépendants’ ta
sergilediğini not etmiştir.
Başını sağ tarafa yöneltmiş kendinden kaideli eserin açıkgözleri de sağ tarafa
bakmaktadır. Gözlerde hissedilen tebessüm hafifçe yüze yansımıştır. İnce kalkık kaşlar ve göz
kapakları belirgindir. Kulak kepçeleri dışa doğru verilmiş, büyük burun yüz yapısı ile
uyumludur. Yüksek alnın ortasına inen saç kütlesi, her iki yanda girinti oluşturup kıvrılarak
şakaklarda faul oluşturmuş ve arkaya doğru taranmıştır. Ağız kapalı, üst dudak bıyık ile
kapatılmış, çene gamzeli verilmiştir. Yanaklar hafif sarkık, yüzeyde sanatçının ifade üslubu
çizgisel betimlidir.

330
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 418: Iraida Barry, “Bay Brugers'ın Başı” (Sağ Profil), Alçı, 1935, (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü)

Görsel 419: Iraida Barry, “Bay Elagine’in Portresi”, Alçı, 1936 Yazı İstanbul, (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü)

Barry’nin, İfadeci tavır sergilediği eserlerden Bay Elagine’ın başı tamamen saçsız, ortada
kalan kulakların kepçeleri hafif dışa doğru betimlenmiş, kütle halinde verilen birbirine girmiş
gür bıyık ve sakal ile dikkat çekici bir eser meydana gelmiştir. Yoğun betimlenmiş sakal ve bıyık
bir bütün halinde dalga verilerek aşağı doğru boyna uzayarak içe doğru kıvrılmıştır. Eserin
yanakları dolgun, kalın çatık kaşların oluşturduğu iz ve göz kapakları belirgindir. Delikleri

331
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

görünen düz bir burun betimlenmiş, uzun sakala karışan pala bıyıklar aralık olan ağzın üst
dudağını örtmüştür. Göz bebekleri ve iris tasvir edilmemiştir.

Görsel 420: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Barry, albümünde yer alan kadın büstünün ilgili üç fotoğrafına yer vermiş, fakat ilgili not
almamıştır. Albümde, kadın büstünün omuzlarından itibaren örtüye sarıldığı görsel, modelinin
ve büstün sergilendiği mekânda bir yakını da şömine başında yer (Görsel 422) almaktadır.
Başını hafifçe sola eğmiş, gözleri sağ tarafa bakan yaş almış bir kadın tasvir edilmiştir.
Kalın kaşları hafif çatık, üst göz kapakları düşük, alt göz kapaklarında torbalanmalar belirgindir.
Göz bebekleri koyu renk verilmiş, iris çalışılmamıştır. Geniş alın, ucu kalkık kalın burun, geniş,
kare yüz ile uyumludur. Çene öne doğru çıkık, ince dudaklar, geniş ağız kapalı, yanaklarda yaş
almışlığın verdiği deformasyon mevcuttur. Soldan ayrılan kısa, gür saçlar, sağ tarafa dalgalı bir
şekilde inerek sağ kulağın kepçe kısmını örtmektedir. Omuzlardan itibaren havluya sarılan büste
görülen hafif v yaka üst giydirilmiş, boyun kısa verilerek sağdan sol aşağıya doğru ilerleyen çizgi
betimlenmiştir.

332
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 421: Iraida Barry’nin Gerçekleştirdiği Heykelin Modeli (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf
Albümü)

Görsel 422: Iraida Barry’nin Gerçekleştirdiği Heykelin Teşhir Edildiği Mekân (Doğan Paksoy Iraida Barry
Fotoğraf Albümü)

333
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 423: Iraida Barry, “İhsan Özsoy Büstü”, Bronz, 49x38x21 cm, (İstanbul Resim Heykel Müzesi)

Iraida Barry, heykel hocası İhsan Özsoy’a minnettarlığını, yaptığı bronz büst ve üzerine
kazıdığı yazı ile gösterir. Büstün cepheden alt kenarında “MUHTEREM VE AZİZ MUALLİMİM BAY
İHSAN’A MİNNETTARDIR IRAİDA BARRY” yazısı yer alır ve Barry, Nurullah Berk ile yaptığı
söyleşi de hocası İhsan Özsoy ile ilgili şunları ifade eder:
“İhsan, tek heykel hocam olmuştur. Ondan başka hiç kimseden ders almadım. Ona çok
borçluyum. Çünkü bir muallimin talebesi üzerine tesir yapmaya, ona kendi görüşünü telkin
etmeden çalışmadan doğru yola sevk etmesi ve şahsiyetini serbest bırakması ender tesadüf
edilen bir haldir. İşte İhsan, böyle serbest görüşlü bir hoca olmuştur…” 433
İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde bronz olarak geçen heykel, Hüseyin Gezer’in
“Cumhuriyet Dönemi Türk Heykeli” adlı kitabında alçıdan yapılmış olduğu belirtilmiştir434. Müze
uzun dönem tadilatta olduğu için heykeli görme şansım olmamıştır.
Realist üslupta çalıştığı eserin çukurda tasvir ettiği gözleri, karşıya bakmaktadır. Çekik
göz yapısından kaynaklı bakış, kısık verilmiştir. Başın ortasından başlayan kısa düz saçlar, sağ
yöne doğru taranmış, kepçesi dışa doğru verilen kulakları, açıkta bırakmaktadır. Alın yüksek,
kaşlar düşük tasvir edilmiş; iri burun kemerli, geniş ağız kapalı, ince abajur bıyık betimlenmiştir.
Kolsuz tasvir edilen büste, en altta yakası kapalı gömlek, üzerine bağlı kravat ve onun
üzerine de geniş erkek yaka ceket giydirilip yüzeyi sanatçının ifadeci tavrıyla yorumlanmıştır.

433 Berk, a.e. s.45.


434 Hüseyin Gezer, Cumhuriyet Dönemi Türk Heykel Sanatı. Ankara 1984, s.148.

334
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 424: Iraida Barry, “İsimsiz”, 81x47x31 cm, Alçı, 1950, (İstanbul Resim Heykel Müzesi)

Kaslı, atletik yapılı çıplak genç erkek figürü kendinden kaidesi üzerindedir. Sanatçı
hemen bütün eserlerinde olduğu gibi, klasik dönem anlayışında şekillendirdiği heykeli, kendi
ifadeci tavrıyla yorumlamıştır. Karşıya bakmakta olan figürün göz kapakları belirgin, göz
bebekleri ve iris verilmemiştir. Çatık kalın kaşlı büstün, dudakları kalın, ağzı kapalı tasvir
edilmekte; sağ yana ayrılan dalgalı, kabarık gür saçlar, kepçesi dışa doğru verilen kulakları açık
bırakmaktadırlar. Patine edilen eserin sağ kulağına küpe takılmıştır. Çenesi küçük verilen
çehrenin burnu muntazam, boyun kasları belirgindir.
Göbeğe kadar tasvir edilen heykelin kaslı kolları düz inerek dirseklerden kırılıp göbeğin
üzerinde, eller ile birbirlerine kenetlenerek kavuşmuşlardır.

335
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Iraida Barry’nin Küçük Boyutlu Çalışmaları

Görsel 425: Iraida Barry, “İsimsiz”, 19 x14 cm, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Gözleri hafif aralık uyuyan çocuk başı tasvir edilmiştir. Kendi kaidesi üzerinde başını
sağ yöne çeviren tombul yüzüne verilen masumiyet, kapalı küçük ağızda da belirmiştir. Çene ve
burun olması gerektiği gibi küçük verilmiş, alın yüksek, dalgalı verilen kısa saç kulağı örtmüştür.
Alçıdan çalışılmış eserin yüzeyinde zamanla oluşan deformasyon belirgindir.

Görsel 426: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

336
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Çocuk masumiyeti tüm yüze yayılan büstün, üzerinde bulunan giysinin


yorumlanmasında tezatlık vardır. Yüz anatomisi ne kadar masum ve çocuksu ise, boyundan
aşağı yapılan tasvir o kadar erişkin yorumlamasıdır.
Açık ve iri betimlenen gözler karşıya bakmaktadır. Burun olması gerektiği gibi küçük, alın
yüksek betimlenmiş, ince kaşlar yay gibi, yanaklar tombul, küçük ağız kapalı verilmiştir. Saçlar
üçe ayrılıp yanlardan omuzlara kadar düz inerken kulakları örtüp, uçları dışa doğru kıvrılmıştır.
Başın tepesindeki saç ise sağdan sola doğru kıvrılarak iri bir lüle oluşturmuştur. Çocuğa
giydirilen kıyafet, yetişkinlerin giydiği türden yorumlanmıştır.

Görsel 427: Iraida Barry, “İsimsiz”, 23 x 11.5 cm, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Dikdörtgen prizma kaidesi üzerinde Iraida Barry imzası bulunan genç kız büstünün
saçları dikkat çekicidir. Sağ yana ayrılan saç başın tepesinde dalga oluşturup yanda beliren
fiyongun ardından lüle formunda kaideye uzamıştır. Sol yandaki saçta lüle şeklinde kaideye
kadar inmiş, arkada ise hafif dalgalı olarak verilmiştir.
Boyası deforme olan genç kız büstünün yüzü yuvarlak ve toplu dikkat çekici saçı ve
kıyafeti genç bir kıza uyumlu özellikler taşımaktadır. Diğer eserde de (Görsel 426) aynı
yorumlama vardır. Barry’nin kızı Elizabeth’in sağlığının bozuk olmasından kaynaklı
yaşadıklarının ifadeci yaklaşımında yarattığı farklı algılama anlatısı bu tür çalışmalarda kendini
bulmuş olabilir. Bu konuda net bir yorum yapamayız.
İri gözleri karşıya bakmakta olan figürün ağzı küçük ve kapalı, yanakları tombul yüzünde
masumiyet belirmektedir. Geniş alın, sağ taraftan dökülen dalgalı saçla bir nebze kapanmıştır.
Boyun kısa ve kalın betimlenmiş, giydirilen ceketin altından verilen kıyafetin ucundaki fisto
görünmektedir.

337
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 428: Iraida Barry, “İsimsiz” (Sağ Profil), Alçı, 23 x 11,5 cm, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Doğan Paksoy koleksiyonunda bulunan cepheden, arkadan ve sol profilden


fotoğrafladığım, sanatçının alçıdan çalıştığı genç kadın büstünün, arka saçın bitiminde (Görsel
430) I. Barry 1958 imzalıdır.
Alçıdan gerçekleştirilen ve ışık yansımalarından dolayı her ne kadar mavi renkli olarak
fotoğraflanmış olsa da, açık yeşil renk heykelin, muhtelif yerlerinde sıyrıklar ve ufak kırıklar
olduğunu görmekteyiz. Başını hafif sağa eğmiş genç kadının karşıya bakan iri gözleri dikkat
çekicidir. Narin bir yüz yapısına sahip burun ve ince dudaklı ağzı küçüktür. Yay gibi kaşları
kalkık ile belirgin göz kapakları arasındaki mesafe geniştir. Oval yüzün alnı yüksek ve
bombelidir. Alnın bitiminden arkaya ve yanlara doğru inen kabarık, dalgalı saçlar, omuz hizasına
uzayarak, alttan ve yanlardan içe doğru kıvrılmıştır. Yuvarlak yaka giydirilen üst ve kütle halinde
verilen saçlar, sanatçının farklı üsluplarının yansımasıyla şekillenmiştir.

338
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 429: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, 26 x26 x 15 cm, 1958, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Görsel 430: Iraida Barry, “İsimsiz” (Arka Cephe), Alçı, 26 x26 x 15 cm, 1958, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

339
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 431: Iraida Barry, “İsimsiz” (Sol Profil), Alçı, 26 x26 x 15 cm, 1958, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Görsel 432: Iraida Barry, “İsimsiz”, (Sol Çapraz), Alçı, 35 x 31 x 16 cm, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Başını sol yana çeviren genç kadın tebessüm eden gözleri ile aynı yöne bakmaktadır.
Tebessümün etkisi küçük kapalı ağzında zarif bir gülümseme olarak belirmiş, hokka burnu, uzun
boynu zerafetini pekiştirmiştir. Kaşlar kalın, göz kapakları ve elmacık kemikleri belirgindir. Alın
geniş, ortadan ayrılan saçlar yanlardan inerek kulakları açıkta bırakıp, ensede topuz şeklini
almıştır. Belirgin göz bebekleri ve irisin zıt renklerle betimlenmesi, verilmek istenen ifadeyi

340
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

güçlü kılmıştır. Sıfır yaka kısa kollu cepken misali önü yaklaşık 2 cm açıklığında, göğüs altına
kadar düz inerken uçları yuvarlak bir hal alan üst giymiştir. Alçıdan gerçekleştirilen eser ışık
yansımalarından kaynaklı farklı renklerde görünse de orjinali açık yeşildir. Eserin yüzeyinde
aşınmalar ve lekelenmeler meydana gelmiştir.

Görsel 433: Iraida Barry, “Adsız”, Alçı, 35 x 31 x 16 cm, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Görsel 434: Iraida Barry, “Adsız” (Arka Cephe Sağ Çapraz), Alçı, 35 x 31 x 16 cm (Doğan Paksoy
Koleksiyonu

341
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 435: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Alçıdan çalışılmış genç kadın, başını sağ tarafa çevirmiş, yüzüne yayılan tebessüm
gözlerinden okunmaktadır. İnce yay gibi kaşları ve aynı doğrultuda göz kapakları düşüktür.
Yüksek alnın bitiminden başlayan kabarık, hacimli saçlar şekillendirilerek arkaya doğru
taranmış, kulakları örterek enseye uzamaktadır. Burnu büyük, tebessümü yansıtan küçük ağız
kapalı, gülümsemenin etkisiyle aynı zamanda yüz yapısından kaynaklı elmacık kemikleri
belirgindir. Boyun narin tasvir edilmiş, farklı yorumlanan köprücük kemikleri açıkta straplez üst
giydirilmiş, dikey karşılıklı içe doğru hatlar oluşturulmuştur. Büstte aşınmalar meydana
gelmiştir.

Görsel 436: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

342
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Genç kadın başını sol tarafa çevirerek aşagı doğru eğmiş düşünceli bakışları, buna bağlı
olarak dolgun dudaklı küçük ağzı hafif aralıktır. Bukleli tasvir edilen kısa saçlar tüm yüzü
çevreleyerek kulakları örtmüştür. Alnın ortasında oluşan dikey bombe uzun burunla birleşmiş
yüzü biraz daha uzun göstermiştir. Patine edilmiş eserin bukleli saçlar arasından başın
tepesinde görülen çıkıntı, saçın bağlanan bir bantın parçası olduğu ya da sanatçının vermek
istediği ifadenin yansımasıdır. Ayrıca sanatçı Michelangelo’nun Hz. Musa heykeline atıfta
bulunmuş olabilir.

Görsel 437: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Alçıdan, boyalı, tebessüm eden kadın başı, diğer başlardan farklı olarak boyunsuz
betimlenmiştir. Oval bir çehreye sahip kalın kaşları düşük; dolgun göz kapakları belirgin, göz
bebekleri ve irise, aralık dudaklar geniş ağzı ile eşlik etmektedir. Yüksek alın bombeli tasvir
edilmiş; (Görsel 438) eser gibi kütle şeklinde verilip dalgalı şekilde yorumlanan, kısa gür dolgun
saçlar, kulakları örtecek şekilde yüzü çevrelemiş, özellikle alnın üstünde yer alan saçlar kabarık
betimlenmiştir. Burun iri, fakat yüz uzuvları ile orantılıdır.

343
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 438: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Kendinden kaidesi dikdörtgen prizma olan eserin, göz kapakları belirgin çekik gözleri ile
karşıya bakmaktadır. Çehresi uzun, çıkık çenesi üçgen formlu, kapalı geniş ağzı kalın dudaklı
kadın başı tasvir edilmiştir. Yanaklar gamzeli, elmacık kemikleri belirgin; ucu kalın hokka burun
yüz ile orantılıdır. Bombe formunda şapka gibi giydirilen, kulakları örten kısa küt saçlar, kütle
halinde verilmiştir. Alnın dörtte üçünü kaplayan kakül, şakaklara kadar ilerleyip, içe doğru kavis
oluşturarak kulak memesi hizasında yanaklara doğru kıvrılmıştır.

344
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 439: Iraida Barry “Anne ve Çocuk” (Sol Çapraz) Alçı, 30.5 x 11.5 x 9.5 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

Görsel 440: Iraida Barry “Anne ve Çocuk”, Alçı, 30.5 x 11.5 x 9.5 cm, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

345
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Iraida Barry, anne ve çocuk temasını işlediği görünen dört heykelini çalışmıştır 435. Barry
ayakta kucağında bebeğiyle yarattığı eserini ve bunun gibi birçoğunu, ifadeci yaklaşımıyla ruhsal
dünyasının biçimsel tavrı olarak çalışmış olduğu görülmektedir.

Hareket halindeki eserin ayağının altında bulunan kendi kaidesine baktığımız zaman iki
basamaklı bir merdiven ya da figürün bir şeylerden uzaklaşırken takılan ayağının dönmesi
olarak yorumlayabiliriz. Figür, sol bacak önde dizden bükülü, sol ayağı çıplak, örtünün altından
parmakları görünmekte; sağ bacağı ayağı arkada gergin, sağ ayağı örtünün dışında geride yan
dönmüş, kucağında bebeği iki eliyle tutarken başını gökyüzüne çevirmiştir. Üst kısmı çıplak
tasvir edilen kadının belden aşağı kısmı etek ya da kumaş parçası ile kapatılmış, aynı zamanda
vücut hatları belirgindir. Kumaş vücut ile birlikte, kıvrılarak sağa doğru diyagonal hatlarla
kaideye inmiş, arkada genişleyip kaideyi kaplamıştır. Uzun saçlar, diyagonal kıvrımlarla soldan
alınıp boynun arkasından sağa doğru bir kütle halinde başörtüsüymüş gibi verilmiştir. Anne
figürü, uyumakta olan bebeğin başını sağ eliyle iyice kavramış, sol el altta görünmemektedir.
Alçıdan çalışılmış figürün boyası yıpranmıştır.

Görsel 441: Iraida Barry “Anne ve Çocuk” (Arka Cephe), Alçı, 30.5 x 11.5 x 9.5 cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

435 Cengiz Kahraman’ın eskiciden aldığı dokümanlarda bulunan 7-8 fotoğraf albümü ve 1000 kadar
fotoğraf, gazete kupürleri, vs. gibi belgelerde (http://www.levantineheritage.com/note94b.htm) ve
Columbia Üniversitesinde elde edilen verilerde daha nice eserleri ortaya çıkacaktır.

346
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 442: Iraida Barry, “İsimsiz” (Ön Cephe), Alçı, 32.4 cm x 6 cm, Kaide: 16 cm R, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

Görsel 443: Iraida Barry, “İsimsiz” (Arka Cephe), Alçı, 32.4 cm x 6 cm, Kaide: 16 R cm, (Doğan Paksoy
Koleksiyonu)

347
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Alçıdan yaratılan koyu yeşil eserin muhtelif yerlerinde küçük kırılmalar görülmektedir.
Eser, soyut sanatın temeli olan geometrik yapıda bir figüratif soyutlamadır. Kendinden dairesel
formlu kaidesi üzerinde dikey kadın figürü yorumlanmıştır. Ayakta duran kadının kolları
gökyüzüne doğru uzayarak elleri ile bütün oluşturmuş sönmüş meşaleyi tutmaktadır. Baş aynı
yönde gökyüzüne doğru çevrilmiş meşaleye bakmakta ve meşalenin ucu alnın üzerinde yer
almaktadır. Eser figüratif soyutlama yapan sanatçıların en önemli temsilcilerinden ressam ve
heykeltıraş Pablo Picasso’nun “Avignonlu Kızlar” adlı eserindeki çizgilerin heykelde yansımış
şekli gibidir.

Görsel 444: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Ayakta duran gözü kapalı figürün gökyüzüne doğru uzanmış kolları ile başı arasında
kalan omuzlardan ve başın tepesinden üç parça halinde gergin olarak uzanan kumaş
parçalarının uçları, eller ile kaynaşarak bir bütün oluşmuştur. Ellerde aynı yorumu (Görsel 442)
nolu eserde de görmekteyiz. Ayrıca üç kadın figüründe de (Görsel 440,442,444) yansıyan
kadınların üstlerinin çıplak, belden ya da basenden aşağı kısımlarının ise farklı ifade üslubuyla
kapatılmış olmasıdır.

348
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Kahverengi alçı heykel, basenden itibaren s formunda yivlerle kapatılıp kendinden


kaidesine kadar kıvrılmıştır.

Görsel 445: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Sanatçı ilginç bir konuyu ele alarak ayakta düzensiz altıgen ya da sekizgen bir kendinden
kaide üzerinde kimono giymiş bir erkek figür betimlemiştir. Eserin yüzeyi aşınmıştır.
Kimononun etek kısmında beliren bacaklar açıktır. Japonların geleneksel kıyafeti olan kimono,
sağ parça altta, sol parça üzerine sarılarak giydirilen erkek figürün, ayakkabı giymiş ayakları,
açıktadır. Obi diye adlandırılan geniş bir kuşakla belin önüne dizili dört adet bardak sarılarak
arkadan bağlanmıştır. Sağ kol dirsekten aşağı doğru eğimle bükülerek belin sol yanına uzanmış,
elinde bardak tutmaktadır. Belin solunda görülen sol el ise, sırtında dikdörtgen iki deposu
görünen sıvıyı, sağ elin tuttuğu bardağa boşaltmaktadır.
Geleneksel bir içecek olan meyan kökü şerbeti pirinç ve bakır güğümlerde satıcının
sırtında sokaklarda, parklarda, dükkânlarda sanatçının heykelde yorumladığı gibi önlerinde
dizili olan bardaklara dökerek ikram edilirdi. Bazı bölgelerde satışı devam etmektedir.
Heykelde figürün sırtında yorumlanan güğüm yerine fotoğrafın olanağında görülen
kapaklı üst dikdörtgen kabın altında bir diğeri de tasvir edilmiştir. Sanatçının içeceği geleneksel
Türk şerbeti yerine, su olarak yorumlamış olması da mümkündür.

349
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Iraida Barry’nin 1925-1926 Yılları Arasında Güzel Sanatlar Akademisi’nde Yaptığı Nü


Çalışmalar

Görsel 446: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1925, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Sanatçının 1925 yılında girdiği Güzel Sanatlar Akademisi’nde ilk yılında yonttuğu nü
figürlerden olan çalışma, genç kadın ayakta tasvir edilmekte, üçgen oluşturan dirsekten bükülen
ince kolların iki eli belinde; baş ve üst gövde sağa çevrili aynı yöne bakmaktadır. Kaslı ileri bir
adım atmış olan sağ bacak vücudun ağırlığını taşımakta; geride duran sol bacak hafif dizden
bükülüdür. Akademinin atölyesinde yaratılan figürün kısa dalgalı küt saçları kulakları
örtmektedir. Alnın dörtte üçünü kaplayan kâkül betimlenmiştir. Kaşlar ince, ağız kapalı,
muntazam verilmiş burun ile narin bir çehre verilmiştir.
Sanatçının albümünde yer alan genç kadın heykelin üzerinde görülen beyaz lekeler,
fotoğrafın eski ve deforme olmasından kaynaklıdır.

350
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 447: Iraida Barry, “İsimsiz”, Güzel Sanatlar Akademisi’nde İlk Yıl, 1925, (Doğan Paksoy Iraida
Barry Fotoğraf Albümü)

Barry’nin akademide çalışıp ayakta tasvir ettiği nü etüdün başı iyice sağ yöne çevrili,
sabit sağ bacak vücut ağırlığını taşımakta; bir adım geride yana açılmış sol bacak ise ayak
parmak ucuna basmaktadır. Dirsekten bükülerek arkaya verilen kollar boşluk oluşturup,
kalçanın üzerinden elleri arkada kavuşturmuştur. Hokka burun narin yüz yapısı ile uyumludur.
Boyun kısa, gür saçlar küt betimlenmiştir. Fotoğrafın olanağında diğer yüz uzuvları net değildir.

351
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 448: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1925, Kil, (Doğan Paksoy Iraida Barry Fotoğraf Albümü)

Sanatçının Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdiği ilk yıl yaptığı eserlerden olan normal
boyutlarda çıplak genç kadın figürü oturmaktadır. Çalışıldığı kaide üzerinde görülen oturur
vaziyetteki figür, sol bacağı üzerine sağ bacağı atmış; hareketin etkisi ile omuzlar ve baş öne
doğru verilmiştir. Sağ kolunun dirseğini sağ bacağının dizine dayayarak yukarı yönelen kolun eli,
hafif öne doğru eğilen başın çenesini, işaret ve başparmağının arasına alarak kavramıştır.
Karşıya bakmakta olan figürün kısa saçları dalgalı, göbek deliği belirgindir. Fotoğrafın
olanağında görülen sol kolun arkaya döndüğü ya da henüz çalışılmadığıdır.

352
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 449: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1925, Güzel Sanatlar Akademisi’nde İlk Yıl, (Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu)

Klasik heykel anlayışını eserlerine verdiği farklı hareketlerle yansıtarak gösteren


sanatçının; akademiye girdiği ilk yıl yaptığı çalışmalardan olan ayakta duran kadın figürünün,
sağ ayağı sabit vücut ağırlığını taşımakta, sol ayak ise geride betimlenmiştir. Her iki kolu baş
hizasına kaldırıp, dirseklerden arkaya doğru bükmüştür. Kolların kaldırılmasının etkisi ile
göğüsler yukarı doğru gerilmiştir.
Normal vücut formlarında verilen genç kadının düz kısa saçları önden kâkül kesimlidir.
Arkaya giden kollar ve düşen gölge saç kesimi ve boyu hakkında net fikir edinmemizi
engellemektedir.

353
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 450: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1925, Kil, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Iraida Barry, albümünde yer alan ve akademinin ilk yılında çalıştığı eserlerden ayakta
hareket halindeki genç kadın figürünü Barok üslup anlayışıyla yorumlamıştır.
Üzerine giydirilen tül kumaş oldukça hareketlidir. Dikkatli incelendiğinde sanatçı tül
kumaşı, figürün sol bacağı ve cinsel uzuvlarının üzerinde daha yoğun kullanarak
kalınlaştırmıştır. Tülün altından net verilen sağ bacak hafif dizden bükülü olarak önde vücudun
ağırlığını taşımaktadır. Sol bacak ise geride yoğun kumaş yığıntısının arkasında
görünmemektedir.
Sağ kol, semaya doğru uzayarak başın hizasında dirsekten geriye ve yukarı doğru başı
geçecek şekilde bükülmüş; kolun hareketiyle geriye omuza toplanan kumaş koltuk altından aşağı
doğru sarkmaktadır. Aşağı sarkan sol kol ise, dirsekle bilek arası hizaya kadar vücuda
dayanmakta, sol el vücuttan uzaklaşacak şekilde dışa doğru uzanmaktadır. Sol kolun aşağıya
doğru sarkması kumaşın kolda bileğe kadar muntazam bir şekilde inmesini sağlamıştır.
Sol omuzda çıkıntı oluşturan tül, göğüs üzerinde sarkan drape şeklinde verilmiş;
göğüslerin altından şerit geçmekte, göbek deliği tülün altından görünmektedir. Baş, sağ yöne
çevrili, çehre, arkaya dönen kol ile karşılıklı verilmiştir. Fotoğrafın olanağında görülen saçlar
ensede toplanmış, yüz uzuvları net değildir.

354
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 451: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1925, Güzel Sanatlar Akademisi’nde İlk Yıl, (Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu)

Albümde yer alan akademide ilk yılın eserlerinden ayakta duran çıplak erkek figürü,
başını sağ tarafa çevirerek yere doğru eğmiştir. Sağ ayağı önde sol ayağı hafif geridedir. Vücut
ağırlığı görünen duruşa göre her iki ayak üzerindedir. Kolları dışında normal ebatlarda
yorumlanan eserin sağ kolu kısa kesik, sol kol ise aynı hizadan sonra daha ince kısa bir ekleme
ile arkaya verilmiştir. Sanatçının klasikteki biçim bozan ifadesi midir? Ya da henüz
tamamlanmamış mıdır? Fakat eserin kendinden kaidesinin de tamamlanmış olduğunu
düşünürsek sanatçının yorumu gibi görünmektedir. Fotoğraftan kaynaklı figürün çehresi ve
boynundan sarkan nesne net değildir. Gövde hafif kaslı olarak verilmiştir.

355
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 452: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1925, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu’ndan)

Ayakta, kendinden kaideli çıplak erkek figürü, iki bacak vücut ağırlığını taşıyacak şekilde
açık, karşıya bakmaktadır. Normal boyutlarda verilen figürün sağ kolu aşağıya uzanmakta, sol
kol ise dirsekten bükülerek arkaya verilmiştir. Fotoğraftan kaynaklı ayrıntılar net değildir.

Görsel 453: Iraida Barry, “İsimsiz”, Kil, 1925, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

356
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Albümde yer alan ve akademinin atölyesinde fotoğraflanan, aynı karede olduğu için
birlikte ayırdığım eserlerden ayakta duran çıplak erkek figürünün sağ bacağı dizden bükülü
önde, sol bacak ise sabit ve gergin vücut ağırlığını taşımaktadır. Vücut baş ile birlikte arkaya
doğru gerilmekte, baş geride, boyun arkaya doğru gergin, çehre gökyüzüne bakmaktadır. Sağ
omuz aşağıya doğru yönelmiş, görünmeyen sağ kol çekiliyormuşçasına arkadadır. Sol omuz ise
yukarıda, arkada verilmiş olan sol kolun etkisiyle geriye doğru, betimlenmiştir. Figürde
yorumlanan ellerin arkada bağlanmış olmasına verdiği tepki olabilir. Tüm vücut yoğun şekilde
kaslı tasvir edilmiştir.

Görsel 454: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1926, Kil, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Iraida Barry, albümünde bulunan oturan kadın heykeli fotoğrafının altında 1926 yılında
İstanbul Galatasaray’da sergilendiği notunu eklemiştir.
Oturan çıplak genç kadının gözleri kapalıdır. Sol bacağı açı oluşturarak dikey vaziyette
dizden bükülü; sol ayak tabanı yere basarak, sol kalça ile üçgen oluşturmaktadır. Yerde olan sağ
bacağı önde dizden geriye bükülerek topuğu sol kalçaya temas etmektedir.
Görülen kaslı sol kol dirsekten bükülerek açı oluşturup, öne doğru sol dizin altında sağ el
ile kavuşmuş; sol elin parmak uçları görünmektedir.
Genç kadının başı sola doğru çevrilmiş, kapalı göz kapakları belirgin, düzgün burun oval
yüz ile orantılıdır. Ağız kapalı alt dudak dolgundur. Kütle halinde verilen kısa küt saçlar,
kulakları örterek kulak memesi hizasına uzamaktadır. Saçlar kulakların üzerinde kabarıklık

357
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

oluşturmuştur. Alnın dörtte üçünü kaplayan kâküllere başın tepesinden alna uzayan saça ters s
şekli kazınmıştır.

Iraida Barry’nin 1927-1928 Yılları Arasında Güzel Sanatlar Akademisi’nde Yaptığı Nü


Çalışmalar

Görsel 455: Iraida Barry, “İsimsiz”, Kil, 1927-1928, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Klasik üslubun en belirgin özelliği olan hareketin heykelde vücut bulması, sanatçının
özellikle ayakta ve akademide çalıştığı eserlerinde görülmektedir.
Ayakta tasvir edilen çıplak kadın normal ebatlardadır. Sağ bacak, sola yönelmiş dizden
bükülerek sağ yana doğru açık; sabit sol bacak ise vücut ağırlığını taşımaktadır. Her iki kolda
dirseklerden geriye doğru bükülerek başın arkasında birleşip, boşluk oluşturmuşlardır.
Hareketin etkisi, göğüslerin yukarı doğru gerilmesi ile verilmiştir.
Gözler açık karşıya bakmaktadır. Kaşlar kalın ve düşük, sağ göz sol göze kıyasla daha
çukurda tasvir edilmiştir. Soldan sağa ayrılarak alnın sağ tarafına perçem verilen kısa, gür ve küt
saçlar kulak memesini de örtecek hizaya kadar düz inmiştir.

358
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 456: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1928, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Sanatçının albümünde yer alan eserlerini düzenlerken akademi atölyesinde


görüntülenen 1927-1928 çalışmalarından ayakta çıplak tasvir edilen heykelin arkasında
bulunan rölyefi ilginç bir kompozisyon olduğu için ayırmak istemedim. Rölyefin Barry’nin
eserlerinden olup olmadığı hakkında bilgiye ulaşamadım.
Ayakta çıplak tasvir edilen figürün sağ bacağı sabit, vücut ağırlığını taşımakta; sol bacağı
önde dizden hafif bükülü sol yana doğru basmaktadır. Yere doğru düz uzanan sağ kolun sağ eli
sağ bacağın üzerinde; sol kol da yere doğru inmekte ve sol kol sol bacağın üzerinde tasvir
edilmiştir. Baş hafif eğik ileri bakmaktadır. Saçlar gür ve kısa kulakları açıkta bırakmaktadır.

359
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 457: Iraida Barry, “İsimsiz” 1927-1928, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Iraida Barry albümüne eklediği, ayaklarını kadraja almadığı, sol profilden fotoğrafladığı
eserini, ayakta ve çıplak tasvir etmiştir.
Figürün sol bacağı sabit vücut ağırlığını taşımakta; sağ bacağı öne doğru hafif dizden
bükülü, sağ ayak göründüğü kadarıyla arkaya yönelmiş, kadrajda olmadığı için aldığı hareket
tam olarak bilinmemektedir.
Görünen sol kolu düz inerek dirsekten bükülüp arkaya kıvrılarak bel ile kalça arasına
dayanmıştır. Dikkatli incelendiğinde görülen sağ elin sol kolu tutan parmaklarıdır. Bu da sağ
kolun da dirsekten arkaya bükülüp, sol kol ile arkada bağlanmış olduğunu göstermektedir. Karın
kasları belirgin iri yapılı figürün saçının şapka şeklinde giydirilmiş olması sanatçının klasikte
biçim bozan bir ifade kullandığını göstermektedir ya da fotoğrafın olanağında fark edilemeyen
şapka kullanılmıştır.
.

360
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 458: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1928, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Sanatçının 1927-1928 yılları arasında çalıştığı eserlerden ayakta çıplak tasvir edilen
cepheden fotoğraflanan kadın heykelin iki eli düz inerken dirsekten bükülerek arkaya verilmiş
ve arkada kollar birbirlerine bağlanmıştır. Sağ kol arkaya dönerken boşluk oluşturmuş, sağ el
parmakları, sol kolu tutarken parmak uçları görünmektedir. Normal vücut hatları belirgindir.
Dik duran kadın figürün hafif sağa çevrilmiş başı ile gözler aynı yöne bakmakta; bacaklar,
dize kadar birbirine yapışık, sağ bacağı hafif öne doğru verilmiş, sol bacak ise sabit durmaktadır.
Kaşları düşük, alın geniş, dudakları ince, ağzı kapalı tasvir edilmiş; ortadan ayrılıp iki yana düz
inerek muhtemelen arkada toplanmış saçlar, kulakları açıkta bırakmaktadır. Oval yüz, kalkık
burun ve kulak yapısı ile uyumludur.

361
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 459: Iraida Barry, “İsimsiz”,1927-1928, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Çıplak tasvir edilen erkek figürü karşıya bakmakta, sol bacağı önde dizden bükülü sol
yana doğru açık; sağ bacak arkada sabit dik duran vücut ağırlığını taşımaktadır. Sağ kol vücuda
yapışık aşağı doğru düz inerken, sağ el parmaklar içe kıvrılmış şekilde sağa doğru yönelmiştir.
Sol kol omuzdan sola doğru açılarak dirsekten bükülerek üçgen boşluk oluşturmuş; parmakları
avuç içine doğru kıvrılmış sol el, sol kalçanın kenarına dayanmaktadır.
Fotoğrafın olanağında görülen genç adamın kısa, gür saçları kulak kepçesini örtmektedir.
Alın geniş gür saçlar ile çevrelenmiştir. Alt dudak dolgun, küçük ağız kapalı verilmiş, narin burun
yüz ile orantılıdır. Barry, kas yapısı daha belirgin çalıştığı eserin (Görsel 460) arkasını da
görüntülemiştir.

362
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 460: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1928, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Görsel 461: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1928, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

363
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Iraida Barry’nin, 1927-1928 yılında akademide çalıştığı eserlerinden ayakta dik duran
çıplak genç erkek figürü normal boyutlardadır. Vücut, iki yana açılan, sağ ve sol bacaklar
üzerinde dengededir. Sağ ve sol kol aşağıya doğru boşluk oluşturarak uzanmış ve her iki yöndeki
ellerde, yanlardan gergin bacaklara dayanmıştır.
Baş sola doğru çevrili gözler de aynı yöne bakmaktadır. Kısa saçlar kulakları açık
bırakmakta, kaşlar düşük, gözler çukurda tasvir edilmiştir. Alın geniş verilmiş, normal
boyutlarda düzgün burun, kaslı bir yüz betimlenmiştir. Fotoğrafın olanağında görülen ağız küçük
ve hafif aralıktır.

Görsel 462: Iraida Barry, “Tutku” 1927-1928, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Iraida Barry, albümde yer alan “Tutku” adlı eserinin görselinin altına 1927 yılında
İstanbul’da sergilendiği notunu almıştır.
Barry, ifadeci yaklaşımıyla yarattığı klasik üsluptaki çıplak genç kadın figürü ayakta
geriye yaslanmıştır. Başı, yukarı çekilmiş sol omuza çevrili, boynun sağ tarafı hareketin etkisiyle
gerilmiştir. Eserin adından hareketle, genç kadının güçlü bir coşkunun, isteğin, duygulanımın,

364
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

ifadesini betimlemesine, başın ve vücudun aldığı devinimler dışında, özellikle vücuduna dolanan
yılan figürü eşlik etmektedir. Ayaklardan başlayıp bacakları ve kolları hapsedip kıvrılarak,
dördüncü sarmalda iki göğüs arasına, sol göğse başını uzatmıştır.
Yılan figürünün vücuda sarılarak bacakları hapsetmesi ile her iki bacak birbirine
yapışmış; diz altından itibaren, sağ ayak sol ayağın üzerinde çapraz ve yapışık bir hal almıştır.
Aynı devinim kollarda da kendini göstermiş; düşük sağ omuzdan vücuda birleşik inen sağ kol,
dirsekten kıvrılarak arkaya bel üzerine dönmüştür. Sol kol ise yüksek omuzdan vücuda yapışık
düz uzanarak, sol bacağın üzerinde diyagonal hareketle tasvir edilen yılanı sol eliyle kavramıştır,
Kulakları örten saçlar düz ve kısa, dudaklar hafif aralıktır.

Iraida Barry’nin 1927-1931 Yılları arasında Güzel sanatlar Akademisinde ve Sonrasında


Ürettiği Nü Ağırlıklı Çalışmaları

Görsel 463: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1931, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Kendinden kaidesi üzerine oturan genç kadın figürü ince uzun yapıdadır. Barry, eseri sağ
ve sol profilden görüntülemiştir. Sağ ve sol kolları geriye uzanıp, açık avuçları ve parmakları ile
kendinden kaidesinin kenarlarını tutmaktadır. Vücut ağırlığı sağ ve sol kollara da yüklenmiştir.
Yerden göğüs hizasına kalkan sağ bacak dizden bükülüp sağ ayak üzerinde durarak, geniş üçgen
boşluk meydana getirmiştir.
Sol bacak ise yerden hafif bir şekilde kalkarak, dizden bükülüp küçük bir üçgen boşluk
oluşturmuştur. Dizden aşağısı sağ tarafa yönelmiş, sol ayak bileği sağ ayağın üzerine çapraz
gelecek şekilde ileri uzanıp yan yatmıştır.
Vücut hafif öne doğru eğimlidir. Enseye uzayan kısa düz saçlar yüzü çevreleyerek
kulakları örtmektedir. Uzun kâkül, kaşlara uzayarak alnı kapatmıştır. Narin yüz hatlarına sahip
figürün burnu uzun betimlenmiştir.

365
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 464: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1931, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

366
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 465: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1931, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Akademide yarattığı eserlerinden ayakta çıplak betimlenen genç kadın görselini


albümden alırken, eserin arkasında atölyenin duvarında bulunan rölyefleri oluşturdukları
zengin kompozisyondan dolayı ayırmak istemedim. Bu birkaç heykel görselinde aynı şekildedir.
Barry eserini cepheden ve arkadan görüntülemiştir.
Ayakta çıplak tasvir edilen genç kadının sol bacağı sabit, vücut ağırlığını taşımakta; sağ
bacak ise öne doğru dizden bükülerek, sağ ayak yana doğru açık, parmak ucuna basmaktadır.
İki ayak arasında küçük üçgen boşluk oluşmuştur.
Sağ kolu vücuda yapışık şekilde omuzdan aşağı inerken dirsekten bükülüp, açı
oluşturacak biçimde geri yukarı çıkmaktadır. Bu aşamada sağ yöne meyilli başın sağ yanağı sağ
avuca yaslanmıştır. Genç kadının neden sağ eliyle o şekilde yanağını tuttuğuna dair yüzünde
herhangi bir ifade bulunmamaktadır. Sol kol omuzdan aşağı doğru vücuda bitişik inmiştir.
Peruk görünümlü arkadan öne doğru verev gelen bombeli kısa saçlar yüzü çevrelemekte,
kâkül de, alnın dörtte üçünü kaplamaktadır. Yanaklara verev inen saçlar, uzun betimlenen
burun, üçgen çehre ile uyum içindedir. Kaşlar düşük, gözler iri, dudaklar kapalı tasvir edilmiştir.

367
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 466: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1931, İstanbul, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Görsel 467: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1931, İstanbul, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

368
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Ayakta dik duran çıplak erkek figürün ayakları kadraj dışında kalmıştır. Sağ bacak sabit,
sol bacak önde yana doğru açık hafif dizden bükülüdür. Karşıya bakmakta olan kaslı vücuda
sahip figürün sağ kolu omuzdan dışa doğru inerken dirsekten bükülüp geriye bele doğru
dönerken üçgen oluşturmuştur. Sol kol aşağı doğru düz inmekte, sol el yumruk oluşturmuştur.
Yüz uzuvları birbiriyle uyumlu küçük ağız hafif aralık, düşük kaşlar çatıktır. Gür, kısa saçlar
ortadan ayrılarak arkaya doğru taranmış kulakları açıkta bırakmaktadır.

Görsel 468: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1931, İstanbul, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Ayakta çıplak tasvir edilen figür, sol profilden görüntülenmiştir. Sol bacak dizden bükülü
ve önde; sol kolu düz inmekte, sol eli sol bacağa bitişik, kapalı tasvir edilmiştir. Dik duran erkek
figür karşı yöne bakmaktadır. Arkaya taralı, başın arkasında birikmiş kısa küt saçlar, kulak
memesi hizasına uzanarak kulakları açıkta bırakmaktadır. Görünen kaş kalkık, göz sürmeli tasvir
edilmiştir. Kolu ve gövdesi kaslı vücudun, ağzı kapalı betimlenmiş, yüz uzuvları birbiriyle
uyumludur.

369
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 469: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1927-1931, İstanbul, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Başı sol omuzunun üzerine dönük kendinden kaideli çıplak genç erkek figürü aynı yöne
bakmaktadır. Sol tarafa yönelmiş vücudun sağ bacağı sabit, vücut ağırlığını taşımakta; sol bacak
önde dizden bükülüdür. Sağ ve sol kollar gövdeden açık şekilde inmekte, sağ el sağ bacağın
üzerine, sol el sol bacağın üzerine dirsekten bükülerek dayanmaktadır. Saçlar kısa kulakları açık
bırakmakta, küçük ağız kapalı, burun ve kulaklar yüz ile orantılıdır. Yüz uzun, çene küçük ve dar
betimlenmiştir.

370
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 470: Iraida Barry, “Türbe Projesi”, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Görsel 471: Iraida Barry, “Teselli", Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Iraida Barry albümünde 1929 yılında Galatasaray sergilerinde teşhir edildiğini belirttiği
“Teselli” adlı eseri kendi kaideleri üzerinde oturan çıplak genç bir kadın ve genç bir erkekten
meydana gelmiştir.
Çıplak tasvir edilen yere oturmuş genç kadın, öne doğru eğilerek, başını eğip, alnının sol
yanını, yanyana birleşerek üçgen boşluk oluşturan bacakların bükülü dizleri arasına yaslamıştır.

371
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Genç kadının kolları, bacaklara doğru açı oluşturarak uzamış, dirseklerden bükülüp
dizlerin altında ellerini kavuşturmuştur. Açık iri gözleri hüzünlü, uzaklara dalmıştır. Kütle
halinde verilen gür saçlar, kulaklara kadar uzanmakta ve kulakları örtmektedir. Başın tepesinde
saç tacı veya saç bandı var gibi, şekil oluşturulmuştur. Küçük ağız hafif aralık, çene küçük
verilmiştir. Narin yüz yapısına sahip kadın figürün burnu yüz ile uyumludur.
Genç kadının öne doğru yuvarlanan sırtının üstünde, genç adamın kaslı sağ kolu
uzanmakta; sağ el de, kadının sağ yanının üzerinde yer almaktadır. Yere kadının yanına oturan
genç adamın sağ bacağı, fotoğrafın olanağında görülen dizden bükülerek geriye bacağın altına
bükülmüştür. Genç adam sağ yöne doğru iyice eğilerek kadının eğik başına sağ yanağını
yaslamıştır. Sol kolu da, gövdeden uzak, yere doğru uzanırken, dirsekten genç kadının diz altına
doğru bükülmüş ve sol elini acısını hafifletmeye çalıştığı kadının diz altına dayamış, parmaklar
havada kalmıştır.
Kaslı yapıya sahip genç adamın başı teselli ettiği kadına, sağ yöne ve yere doğru tasvir
edilmiştir. Gözler yere doğru çevrilmiş, çekik göz kapakları belirgin; ağız küçük, hafif aralık,
dudaklar ince verilmiştir. Kısa saçlar yoğun kütle şeklinde betimlenmiş, kulakları örtmektedir.
Genç adamın hafif aralık ağzı bir şeyler anlatmakta, havada kalan sol elin parmakları ve
genç adamın vücut dilini oluşturan yorumlama, ne denli bir gayretle genç kadına verdiği teselliyi
ve onun yanında olduğunu ifade etmektedir.
Eserin bir başka varyasyonu (Görsel 472) ile yapılan yorumlamanın kompozisyonu
aynıdır. Kompozisyonda ufak tefek farklılıklardan bir tanesi kadın figürünün gözlerini kapatmış
olması, genç adamın yüzünün kadına doğru değil de yere doğru dönük olması ve kadın
figürünün saçlarındaki bukleler dikkat çeken unsurlardır.

372
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 472: Iraida Barry, “Teselli”, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Görsel 473: Iraida Barry, “İsimsiz”, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

373
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Iraida Barry, albümünde yer alan “Etüt” olduğunu belirttiği eserini 1936 yılında Paris
Salon des Indépendants’ta sergilemiştir.
Sol arkadan fotoğraflanan eserin vücuduna verilen hareket, erkek figürün boyun
kısmının yapılıp, henüz baş kısmının çalışılmaması, kadın figürünün arkadan tam şekil
almaması, “Teselli” nin yapım aşamasında iken fotoğraflandığını düşündürtmektedir. Ayrıca,
sanatçı eserin fotoğrafının altına da etüt notunu düşmüştür.
Kendinden kaideleri üzerinde oturan bir erkek ve bir kadın figürden oluştuğunu vücudun
hareketi ve eserin diğer versiyonlarını baz alarak yorumlayabiliriz. Çıplak erkek figürün sağ
yöne doğru eğilerek kadın figürü teselli ettiği pozisyonda, görünen sol bacağı üzerinde oturmuş,
hareketin etkisiyle sol ayak yan yatmakta tabanı yukarı doğru bakmaktadır. Vücuttan
uzaklaşarak dirsekten bükülen sağ kol, kadın figürünü sarmaktadır.

Görsel 474: Iraida Barry, "Kraliçe” ve “Çeşme Projesi”, Alçı ve Kil, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

374
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 475: Iraida Barry, "Kraliçe” (Sağ Profil) ve “Çeşme Projesi”, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Sanatçının albümünde yer alan “Kraliçe” ve “Çeşme Projesi” adlı eserler, aynı karede yer
almaktadır. “Kraliçe” adlı eser sağ, sol profil ve cepheden çevrilerek görüntülenmiş; kadraj içine
alınan “Çeşme Projesi” eseri, hep aynı yerde kalarak cepheden görüntülenmiştir. Fotoğraflar bir
sayfiye evinde çekilmiş olmalı ki, Mısır Apartmanı’nda yaşayan ailenin yaz ayları Burgazada ve
Büyükada’da geçmiştir. Aynı zamanda “Çeşme Projesi” adlı eserin önünde bulunduğu büyük
kapıya bakılırsa bir konak olabilir.
Fotoğrafın flu olmasından kaynaklı çok belirgin olmasa da görülen kare bir kaide üzerine
yerleştirilen kompozisyon kadın figürü, çocuk ve köpekten oluşmaktadır. Başı yere doğru
yönelmiş, yüzünü iki avucu arasına almış, çaresizlik içinde, düşünceli bir tavır sergileyen kadın
figürünün sol tarafında dizleri üzerinde üryan küçük bir çocuk, sağ yönünde ise ulumakta olan
köpek figürü bulunmaktadır. Köpek uluması Anadolu’da uğursuz sayılmakta, yönelerek uluduğu
yerde yakın zamanda birinin öleceğine, ruhun ya da başka bir bedensiz varlığın yaklaştığını
uzaktan acı ulumayla haber verdiğine inanılmaktadır. İki üç yaşlarında çocuk figürü sağ bacağı
önde, sol bacağı geride dizleri üzerinde, elleri annenin kucağında onunla ilgilenip kucağına
almasını istemektedir. Kızı Boba’nın doğum komplikasyonlarından oluşan görme bozukluğu, tek
kol ve bacak felcinin yarattığı üzüntü ve sıkıntıların bir yansıması daha bu eserde vücut bulmuş
olmalıdır.

375
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 476: Iraida Barry, "Kraliçe” (Sol Profil) ve “Çeşme Projesi”, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Görsel 477: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1929-1930, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Iraida Barry, 1929-1930 yıllarında Paris'teki atölyede çalıştığı çıplak kadın figürünü,
1932 yılında Paris'te Salon des Indépendants’ta sergilemiştir. Sanatçı eserin sol alt yanının ve

376
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

kendisinin de fotoğraflandığı görsel ile çıplak figürün sol arkadan görüntüsünü albüme
eklemiştir.

Çıplak genç kadın her iki kolunu ve avuçlarını gökyüzüne doğru iyice açmış, gür dalgalı
saçları küt tasvir edilmiştir. Birbirine iyice yaklaşmış iki bacağı sabit ve vücut ağırlığı iki bacağa
verilmiştir. Sırt kemikleri belirgin, normal vücut hatlarına sahiptir.

Görsel 478: Iraida Barry Paris'teki Atölyede 1929-1930, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

377
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 479: Iraida Barry “Bay Aulanderson'ın Mezarı İçin Ağıtçı”, 1933, (Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu)

Başını mezar taşının üstüne kapatarak yaslayan yere oturmuş figür görmekteyiz. Bay
Aulanderson'ın mezarı başında ağlayan ağıtçı 436 kadının vücudunun sağ yanı mezar taşına
yaslanmakta, sağ eli taşın diğer tarafında mezar taşını sarmaktadır. Bacakları dizlerden
bükülerek geriye verilmiş, kadının yüzü mezar taşına kapanmış gözükmemektedir. Sol kolu iki
bacağının ortasında dirsekten bükülerek öne doğru uzanmaktadır. Fotoğrafın flu olmasından
kaynaklı kol olarak yorumladığım görüntü, çok ince betimlenmiştir. Ağıtçı kadın Bay
Aulanderson'ın mezarı başına sarılarak sesiz ve sakin bir şekilde ağlamaktadır.

436 Ağıt; birçok eski kültürde ölen kişinin ardından sosyal statüsüne göre kadınlar tarafından bazen basit,
sade; bazen ah ve vah ile bazen de şiir ve şarkı ile yapılan anmadır. Ağıt yakmayı kendilerine meslek
edinmiş kadınlara da “Ağıtçı” denir. Sümerler’ de Çin’de, eski Yunan kültüründe, Yahudilerde (Yeremya
9/17), Doğu’da ve Batı’da ağıt yakma önemli bir yere sahipti. Milâttan önce X. yüzyıla ait Byblos Kralı
Ahiram’ın lahdi üzerinde bellerine kadar elbiselerinin üstünü yırtmış olan kadınların saçlarını yoldukları
görülmektedir. (Yılmaz M. (2019). Vadi-i Hamuşân. A-D, Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları). Ayrıca
İstanbul Arkeoloji müzesinde yer alan ve Milâttan önce IV. yüzyılın ilk yarısına tarihlenen “Ağlayan
Kadınlar Lahdi” Ağıtçılık tasvirinin en güzel örneklerinden biridir.

378
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 480: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, 1934,(Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Sanatçının albümünde yer alan 1934 yılında hamile bir kadını tasvir ettiği Meryem, 1935
yılında yarattığı eseri “Meryem ve Çocuk İsa”, yine 1935 yılında “Papaz” eseri ile Hz. İsa
olduklarını düşündüren eserler meydana getirmiştir.
Barry, hamile kadını tasvir ettiği 1934 tarihli eseri, başı öne eğik yalın, siluet şeklinde
betimlemiştir. Fotoğrafın olanağında görülen uzun elbise giyen hamile kadının karşısında
bulunan figürün vücudu ve başı kopmuş, sadece iki yana açılmış kolları görünmektedir. Belki de
Meryem’e İsa’nın doğumu müjdelenmektedir.

379
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 481: Iraida Barry, “Papaz”, Alçı, 1935, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Sanatçının 1935 yılında gerçekleştirdiği ve 1936 yılında Salon des Indépendants’ta


sergilediği Hıristyan din adamını temsil eden “Papaz” adlı eseri ile sanatçı Hz. İsa’yı betimlemiş
olabileceğini düşündürtmektedir.
Barry, Hz. İsa’yı, ayakta, robe içerisinde tasvir etmiştir. Esere gözlerindeki ifadeyi fark
etmeden ilk baktığımızda, kolların hareketi bir an, Hıristyan ikonografisinde en çok betimlenen
İsa’nın çarmıha geriliş sahnesindeki her iki yana tamamen açık kolları gösterir gibi gelir. Fakat
gözlerindeki ifade hareketi farklı yorumlamamızı sağlar.
Iraida Barry, İsa’yı, geçmiş dönemlerde farklı sanat akımlarının yansıttığı örneklerde
olduğu gibi; kendi ifadeci yaklaşımı bağlamında ele almıştır.
Din adamının kendinden kaidesine kadar uzanan resmi elbisenin altından sağ ayak
parmakları görünmektedir. Her iki kol açı oluşturacak şekilde yanlara açılmıştır. Avuçların
yarısına kadar inen fistanın kimono kollarından görünen parmaklar, bitişik betimlenerek
çapraza yönelmişler, birazdan meydana gelecek olayın öncüsü gibidirler. Vücut diline
baktığımızda; özellikle başını öne eğip sakallı, sivri çenesini iyice göğsüne doğru yaklaştırmaya
çalışırken gözlerinde beliren güç ifadesi belki de ‘Kurtarıcı İsa’nın gerçekleştireceği bir

380
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

mucizenin göstergesidir. Fotoğrafın olanağında görülen, başa takılan kipanın altından, kulakları
örterek omuzlara inen saçlar, düz tasvir edilmiştir. Ağız hafif aralık, burun üçgen yüz yapısıyla
uyumludur. Sanatçı boydan betimlediği dini kıyafeti dikey geometrik çizgilerle oturtmuştur.

Görsel 482: Paul Landowski, Heitor da Silva Costa, Gheorghe Leonida, Albert Caguat, “Kurtarıcı İsa”,
Beton ve Sabun Taşı, (1922-1931), Rio de Janeiro Şehri Corcovado Dağı,
(https://www.google.com/search?q=brezilya%27da+kurtar%C4%B1c%C4%B1+isa+heykel
i&oq=brezilyada+kurtar%C4%B1c%C4%B1+&aqs=chrome.1.69i57j0i22i30.9141j1j15&sourceid=chrome
&ie=UTF-8)

Heykel, Brezilya'nın Rio de Janeiro şehrinde Corcovado Dağı üzerinde yer alan 7
Temmuz 2007 tarihinde dünyanın yedi harikasından biri olan “Kurtarıcı İsa Heykeli” ile
benzerlik göstermektedir. 1922-1931 yılları arasında heykeltıraş Paul Landowski, Heitor da
Silva Costa, Gheorghe Leonida, Albert Caguat adlı sanatçılar tarafından beton ve katman olarak
da sabun taşı kullanılarak çalışılan devasa heykelin kolları yere paraleldir. 30 m yükseklikte olup
8 m yükseklikteki bir kaide üzerine yerleştirilmiştir. Toplam ağırlığı 635 tondur. Başı 3,75 m
yüksekliğinde ve 30 ton ağırlığındadır. Açılmış kollarının genişliği 28 m’dir437.

437https://www.google.com/search?q=brezilya%27da+kurtar%C4%B1c%C4%B1+isa+heykeli&oq=brezil

yada+kurtar%C4%B1c%C4%B1+&aqs=chrome.1.69i57j0i22i30.9141j1j15&sourceid=chrome&ie=UTF-8.
Yapımına 2019 yılında başlanan Kurtarıcı İsa heykelinden daha büyük bir İsa heykeli, Brezilya’nın
güneyinde yer alan Encantado şehrinde 43 metre yüksekliği ile inşa edilerek dünyanın en büyük üçüncü
İsa heykelidir (https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-56713575). Ayrıca Dominik
Cumhuriyeti’nin kuzeyinde yer alan Puerto Plata şehrinde 793 m yüksekliğindeki Pico Isabel de Torres
Dağı’nda da İsa heykelinin benzeri inşa edilmiştir
(https://tr.wikipedia.org/wiki/Kurtar%C4%B1c%C4%B1_%C4%B0sa).

381
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanat tarihinde tekrar eden ve en çok betimlenen temalardan “Meryem ve Çocuk İsa”,
Hıristyan İkonografisi içinde hemen hemen tüm sanatçılar tarafından yorumlanmış, farklı sanat
akımlarında kendine yer bulmuştur. Doğu ve Batı Avrupa’da etkili olan “Meryem ve Çocuk İsa”
teması, özellikle Rönesans sanatının en temel konularından biri olmuştur.

Iraida Barry, “Meryem ve Bebek İsa” temasını üç kez yorumlamıştır. Üç eserde de


Meryem kucağında bebek İsa vardır. Görüldüğü gibi (Görsel 483,484) bebek İsa Meryem’in
kucağında ayakta durmakta, (Görsel 485) ise kucağında oturmaktadır.

Görsel 483: Iraida Barry, “İsimsiz”, 1935, Alçı, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

382
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Bizans dini inanışının en önemli figürlerinden olan Meryem ve çocuk-bebek İsa’nın


ayakta tuttuğu bebek İsa’nın kollarını elleri ile yere paralel gelecek şekilde yanlara açarak İsa
Peygamber’in çarmıha gerilmesinden sonra Hıristyanlığın en önemli sembollerinden olan hac
işareti sembolize edilmiştir.

Görsel 484: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Bizans İkonalarının yer aldığı Ayasofya Müzesi’nde, tahtta oturan Meryem ve bebek-
çocuk ikonalarının en bilinen “Meryem ve Bebek-Çocuk İsa Mozaiği” Ayasofya apsisinin yarım
kubbesinde tasvir edilmiştir. Küçük İsa oldukça zayıf ve daha uzun betimlenmiş, Meryem sol
tarafa bakmaktadır. Iraida Barry, apsisin kubbesinde yer alan mozaikteki motifi, ifadeci
yorumuyla çalışmıştır. Vücuda verilen hareket aynıdır, fakat Meryem ve bebek-çocuk İsa karşıya
bakmaktadırlar. Apsiste yer alan tahtta oturan Meryem ve kucağında oturan çocuk İsa
merkezdedir. Barry’nin de merkezde yorumladığı oturan kompozisyonda Meryem’in sol eli
İsa’nın omuzunda, sağ eli İsa’nın aşağı doğru uzanan sağ ayağına dokunmaktadır. Sanatçı ise
hareketi tam tersi yönlerde tasvir etmiş; Meryem’in İsa’nın sağ ayağına sağ elin dokunuşunu,
uzun parmaklı yorumladığı sol eli ile İsa’nın her iki ayağına uzanıp sağ ayak bileğini tutarak
vermiştir. İsa’nın ayakları apsiste her iki bacak sağ çapraza doğru; sağ bacak önde, sol bacak
geride dizden bükülü betimlenmiş, Barry ise hareketi yine aksi yönde vermiştir. Her iki eserde
figürlere rahibe kıyafeti giydirilmiştir.

383
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 485: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Mozaik çalışmada, Meryem’in sol bacağı geride, sabit sağ bacağı hafif ileri ve çapraza
doğrudur. Bu durum kaideye kadar uzanan rahibe entarisinin görüntüsünden ve entarinin
altından görülen bacağın şeklinden ortaya çıkmaktadır. Sanatçının yarattığı Meryem’in de sol
bacağı hafif çapraza doğru sağ bacağından daha öndedir.
Mozaikte yer alan ikonada Meryem ve İsa’nın ilahi gücü başlarında bulunan halelerle
betimlenmiştir. Barry ise, ışık ve gölgeyi kullanarak nur yüzlü çalıştığı İsa’nın başından etrafa
yayılan bir ışık huzmesi tasvir etmiştir. Dolgun yanakları, dolgun dudaklı kapalı ağzı, ışık saçan
iri gözleri ile etrafı aydınlatan İsa’nın nur yüzünde tebessüm belirmektedir.
Rahibe başlığı içinde Meryem’in yüzü ve gözleri de nur saçmaktadır. Üzerindeki şala
işlenen aralıklı yivler, nur yüzlü İsa’nın, bir güneş gibi etrafa yaydığı ışığın yansıması olarak
betimlenmiştir.

384
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 486: “Meryem ve Çocuk İsa Mozaiği”, 9. Yüzyıl Sonları, Ayasofya Müzesi

Görsel 487: Iraida Barry, “İsimsiz”, Kil, 1936, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

385
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatçı, 1936 yılının yazında yarattığı oturan çıplak kadın heykelini iki yönden
görüntülemiştir. Bir ağaç kütüğü formu üzerinde olduğunu düşünebileceğimiz, başı sağ yöne
eğik, gövdesinin üst kısmı da sağa yönelmiş oturan genç kadının sağ kolu vücuda yapışık şekilde
düz uzanıp sağ eli ile kütüğü kenarından tutmaktadır. Sol kol bacakların ortasına
yerleştirilmiştir. Bacaklar dizlerden bükülüp sol geriye gitmekte, sol ayak geride, önde olan sağ
ayakla çapraz şekil almıştır.
Sağ yöne eğik başın burnu kemerli, yere bakan gözler ve ağız kapalı tasvir edilmiştir.
Saçlar kısa gür şapka giymiş misali tek parça bombeli betimlenerek görünen, kulağı açık bırakıp
enseden kulak arkasından kıvrılmıştır.

Görsel 488: Iraida Barry,”İsimsiz”, Kil, 1936, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

386
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 489: Iraida Barry, “Melez”, Alçı, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

1936 yılında Paris Salon des Indépendants’ta sergilenen kendinden kaidesi üzerinde
betimlenen çıplak genç kadın ayakta durmaktadır. Başı sağ yöne çevrili, yere doğru bakmaktadır.
Dikkat çekici çehresi ve saçları ile sağ profilden fotoğraflanan heykelin sağ bacağı sabit vücut
ağırlığını taşımaktadır. Sol bacağın dizi öne doğru bükülü, ayaklar aynı hizada verilmiştir. Sağ kol
geriye doğru açılıp üçgen oluşturarak sağ yana uzanmakta ve sağ el beli, sağ yandan tutmaktadır.
Kadrajda çok az görünen sol kol omuzdan aşağı düz inerek sol bacağın yanında yer almaktadır.
Normal boyutlarda çalışılan eserin başı sağ tarafa ve yere doğru eğilmiş gözlerde aynı
doğrultuda yere bakmaktadır. Melez genç kadının kabarık, hacimli, kulakları örten küt saçları sol
yandan ayrılmıştır. Dolgun bir çehreye sahip eserin tüm yüzüne yansıyan sempatik bir gülüş
vardır. Kaşlar kalkık yay gibi, göz kapakları belirgin, dudaklar dolgun verilmiş, betimlenen
tebessüm kapalı ağızda belirgindir. Burun ucu küt ve geniş tasvir edilmiş, yüz ile orantılıdır.

387
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 490: Iraida Barry, “Kitap Seraları” (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Iraida Barry, “Kitap Seraları” adlı ilginç eserini İstanbul’da ve daha sonra1936 yılında
Paris'te Salon Indépendants’ta sergilemiştir. Eser, dikdörtgen kaide üzerinde erkek olduklarını
düşünebileceğimiz figürlerin kitap tutucu olarak betimlendiği dikkat çekici bir çalışmadır. Stilize
edilerek meydana getirilen heykelde figürlerin baldırlarındaki kaslar belirgindir. Kaidenin
ortasına dikey olarak yerleştirilen kitabın her bir yanından ve üst kısmından figürlerin elleri ile
olanca güçleriyle itilerek sıkıştırılmıştır. Her iki figüründe, başları öne doğru eğik dik duran
vücutlarının, sol bacakları dizden öne doğru bükülerek geriye verilen ayakları vücudun tüm
ağırlığını taşımakta; sağ bacakları geride gergin tasvir edilmektedir. Eser işlevsel olarak
yorumlanmış olabilir. Fotoğrafın olanağında görülen heykelin metalik olduğudur.

Görsel 491: Iraida Barry, “Radyatör Adam”, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

388
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 492: Iraida Barry, “Radyatör Adam”, (Sağ Profil), (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Sanatçı albümde “Radyatör Adam” olarak adlandırdığı eserin altına diğerlerinde olduğu
gibi Fransızca olarak, başlangıçta 3 örneğinin çizildiği notunu düşmüştür. Heykel 1927 yılında
İstanbul’da, 1936 yılında ise Paris'te sergilenmiştir.
Barry, nü çalışmış olduğu yuvarlak kaide üzerinde yer alan hareket halindeki figürün
albümde yanyana yerleştirdiği iki görselini, profilden ve hafif yan cepheden görüntülemiş, paten
yaparak dans eden bir izlenim vermiştir. Sol bacağı hafif dizden bükülü parmak ucunda kaide
üzerinde; sol kol aksi yöne verilerek, yere paralel, düz ve önde betimlenmiştir. Vücut geriye
doğru yaslanmış, baş öne doğru eğik tasvir edilmiş; sağ bacak dizden bükülü ileri doğru havada,
sağ kol ise geriye verilerek üçgen açı oluşturacak şekilde dirsekten bükülmüştür. Başının
arkasında beliren iki sivri çıkıntı dikkat çekicidir. Radyatörün anlamına baktığımızda ısı yayıcı,
kalorifer, soğutmaç gibi anlamları olduğunu görürüz. Fakat ayrıca verici anten anlamına da
gelmektedir. Başının arkasındaki dikkat çekici sivri çıkıntıları bu şekilde yorumlayarak mı eserin
adını verdiğini ya da farklı bir ifade yorumu uygulamak istediğini şimdilik bilemiyoruz.
Sanatçının kendi yorumuyla farklılık yarattığı bu ilginç eseri albümde “Kitap Seraları” adlı
eseriyle yanyana yer almakta ve görünürde metalik boya ile patine edildiği düşünülebilir.

389
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 493: Iraida Barry, “Bir Çeşme Projesi 1” Alçı, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Sanatçının “Bir Çeşme Projesi” eseri 1936 yılında Paris'te Salon des Indépendants
Koleksiyon Sergisi’nde teşhir edilmiştir. Iraida Barry aynı kompozisyondan görünen üç eser
üretmiştir. “Bir Çeşme Projesi” adlı yukarıda yer alan eserinin yanında, “Genç Kadın” adı ile yine
alçıdan üretilen Ankara Resim Heykel Müzesi’nde bulunan (Görsel 495) eseri, ayrıca (Görsel
494) yer alan eseri aynı temayı işleyen üç farklı varyasyondur.
Farsçada çeşmenin göz anlamına gelmesi ile Iraida Barry’nin çeşme projesini
uygulamasında ve figürlerin gözlerini kapatmasındaki sebebin kızı olduğunu düşünebiliriz. 1922
doğumlu kızı Elizabeth’in 14 yaşında iken yarattığı bu eserler, ciddi görme bozukluğu olan
kızının yaşamındaki sıkıntıları, acıları gören bir annenin yaşadığı fırtınanın ifade şekli olarak
yorumlayabiliriz. Sanatçı, hasta kızının, akmayan kurumuş bir çeşmeyi, çeşme duvarına
yaslanarak destek alıp, başı önde gözleri kapalı genç kızlarla tasvir edebilir. Belki de betimlediği
kız çocukları14 yaş fotoğrafını görmediğimiz Elizabeth Barry’dir. Barry, kızının ergenlik çağında
yapmış olduğu projede, gelişme çağındaki kızların yapısal betimlemesini gerçekleştirmiştir.
Alt kaidesi ile birlikte verilen ve dikine tek parça dikdörtgen bloğa, ayakta yaslı duran
genç kız çıplaktır. Ayakta tasvir edilen figür, geriye giden omuzlarından geriye doğru giden

390
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

kolları, dirsekten öne bükülerek, çeşme duvarı olarak tasvir edebileceğimiz duvar kenarının
üstüne yaslanmakta, eller ise avuç içleri aşağıya doğru gelecek şekilde tasvir edilmiştir. Kız
çocuğunun parmakları içe doğru kıvrılmış, sol elin işaret parmağı yeri göstermektedir.
Başı öne eğik tasvir edilen yeni gelişmekte olan bir kız çocuğunun vücut hatları
betimlenmiştir. Bacakları birbirine yapışık, sağ bacak dizden öne doğru bükülü; sol bacak sabit
vücut ağırlığını taşımaktadır. Kısa saçlar soldan sağa ayrılmış, gür ve dalgalı verilmiş kulakları
örtmektedir. Masum, çocuksu, narin bir çehre verilmiş; geniş dudaklar ince, ağız kapalıdır.
Küçük, hokka burun betimlenmiş; aşağı çevrili gözler kapalı, göz kapakları belirgindir.

Görsel 494: Iraida Barry, “Bir Çeşme Projesi 2” Alçı, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Çeşme projesinin (Görsel 493) versiyonu ile gözlenen farklılıklardan biri figürün üzerine
vücut hatlarını tamamen ortaya çıkaran ince kıyafet ya da tül giydirilmesidir. Arkaya doğru biye
şeklinde ince bir parçayla dönen kumaş omuzları ve kolları açıkta bırakmaktadır. Aynı biye
belden de geçerek arkaya verilmiştir Figürün göbeği ve yeni belirmeye başlayan göğüsleri
belirgin fakat görünmemektedir. Bacaklardan itibaren ayaklara kadar inip arkada yığılan kumaşı
sanatçı şeffaf olarak yorumlanmış, tülün altından bacaklar ve diz kapakları görünmektedir.
Diğer farklılıklardan bazıları ise gözlerin çekik, küt kısa saçlarının farklı modelde olması
ve ağzın küçük verilmesidir. Ayrıca üç parça verilen blok, daha sonra birleştirilmiş, geniş olan alt

391
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

blok, fotoğrafın netliğinden çok belirgin olmasa da küf tutmuş ya da boyalı bir görüntü
sergilemektedir. Eserin vücut dili, aynı temayı vermektedir.
Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nin deposunda “Genç Kadın” ismiyle yer alan, tarihi
bilinmeyen üçüncü versiyon olarak değerlendirebileceğimiz “Çeşme Projesi” alçıdan çalışılarak
patine edilmiştir. Üç ayrı parçadan çalışılan alçı blok birleştirilmiş, yaslanan figürün hafif sola
çevrili başı iyice öne doğru eğilmiştir. Çizgi şeklinde görülen kaşlar, düzgün burun ve ince
dudaklı ağzın sol kısmı görünmektedir. (Görsel 494) versiyonu ile aynı formda tasvir edilen
giysi, patine edilmiş heykelde daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ön ve arka cepheden,
sağ ve sol profilden boydan fotoğraflanan heykelin arka cephesinde, Barry’nin bloğu kendi
yorumuyla kazıyarak bir fırtına misali şekillendirdiğini görürüz. Giydirilen kıyafet figürün
sırtında daha belirgin tasvir edilmiştir. Sağ profilden görülen kumaş birbirine zıt yönlerde aşağı
ve yukarı doğru diyagonal kıvrımlarla verilerek, uçları dizin yanında birleşip kapalı üçgen
oluşturmuştur.

Görsel 495: Iraida Barry, “Bir Çeşme Projesi” “Alçı”, 76x30x20 cm, Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi

392
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 496: Iraida Barry, “Bir Çeşme Projesi” (Arka Cephe), “Alçı”, 76x30x20 cm, Ankara Devlet Resim
Heykel Müzesi

Görsel 497: Iraida Barry, “Bir Çeşme Projesi” (Sol Profil), “Alçı”, 76x30x20 cm, Ankara Devlet Resim
Heykel Müzesi

393
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 498: Iraida Barry, “Bir Çeşme Projesi” (Sağ Profil),“Alçı”, 76x30x20 cm, (Ankara Devlet Resim
Heykel Müzesi)

Oturan genç çıplak kadın heykeli kendinden dikdörtgen kaidesi üzerindedir. Başı sola
dönük eserin gözleri aynı doğrultuda, öne doğru eğilen vücudu ise karşıya bakmaktadır. Kollar
vücuttan ayrılarak, bükülüp üçgen boşluk oluşturan sol dizin hafif altında, sol eli kavrayan sağ el
ile kavuşmuştur. Sol ayak ileri uzanmış, sağ bacak dizden bükülerek sol bacağın altından geçmiş,
görünen sağ ayak tabanı sağa doğru yatmıştır.
Yay gibi ince kaşlar, düz verilen burun hatlarıyla birleşip ilginç görünüme kavuşmuştur.
Dudaklar kalın, ağız kapalı; yanaklar dolgun, alın geniş betimlenmiştir. Arkaya taranan kütle
halinde verilen saçlar, başın tepesinde bombe oluşturmuş, görünen sağ yandan kıvrılan saçlar
enseye dönüp kulağı kapatmıştır.

394
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 499: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, 87x61x105 cm, 1935, (İstanbul Resim Heykel Müzesi)

Görsel 500: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Iraida Barry’nin albümünde yer alan eser, İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde (Görsel
499) bulunan eserin bir başka versiyonudur. Vücudun hareketi diğer heykele aynen
yansıtılmıştır. Müzedeki eserin kaidesi dikdörtgen, gözleri açık; albümde yer alan eserin gözleri
kapalı ve yaşça daha genç, yüz uzuvları oldukça narin verilmiştir. Yüzey yorumlamaları farklıdır.

395
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 501: Iraida Barry. “İsimsiz”, Alçı, 66x61x51 cm,1937, (İstanbul Resim Heykel Müzesi)

Oturur vaziyette çıplak tasvir edilen genç kadın sağ yöne doğru çevrili, başı sağ öne eğik
kendinden kaidesi üzerinde verilmiştir. Bacaklar dizlerden bükülerek sağ geriye doğru es
kıvrımlı sağ bacak sol ayağın üzerinde olacak biçimde verilmiştir. Sol kol düz inerek, sol eliyle
kaidenin kenarını tutmaktadır. Düşük verilen sağ omuzdan hafif çapraz inen sağ kol ise, sağ eli
ile sağ ayak bileğini tutmaktadır.
Kemerli burnu, yay gibi ince kaşları, kapalı betimlenen göz kapakları belirgindir. Vücut
hatları dolgun verilmiştir. Sol yandan ayrılan hacimli, kütle halinde verilen küt saçlar, önden
arkaya doğru taranmış enseye uzanarak içe doğru kıvrılmış ve kulakları örtmektedir.

396
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 502: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, 66x61x51 cm, 1926, (Doğan Paksoy Fotoğraf
Koleksiyonu)

Iraida Barry’nin albümünde farklı açıdan fotoğraflanan aynı eser (Görsel 502) de yer
almakta ve görselin üst kısmında Dolmabahçe Müzesi yazısı bulunmaktadır.
Eserin Beşiktaş’ta Dolmabahçe Sarayı’nın Veliaht Dairesi’nde şimdiki İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi’nde olduğu belirtilmektedir.

397
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Iraida Barry’nin Rölyef Çalışmaları


Sanatçının rölyefleri Doğan Paksoy koleksiyonunda yer alan albümde ve İstanbul Devlet
Resim ve Heykel Müzesi’nde bulunan çalışmalarıdır.

Görsel 503: Iraida Barry, “Yvonne Durand”, Alçı , (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Iraida Barry, alçak kabartma olan “Yvonne Durand” portresi, 1924 yılında Rus sergisinde
teşhir edilmiştir. Sol profilden görüntülenen figürün yüzü toplu verilmiş, kaşları düşük, kısık
bakan küçük gözleri karşıya bakmaktadır. Masum yüzü bebeksi bir yapıya sahip çocuk figürün,
saçları yandan ayrılarak kulak memesinin altında kurdele ile fiyonk şeklinde bağlanmıştır. Geniş
alnın sağ tarafına hafif düşürülen saçlar alnı bir nebze küçültmüştür. İnce dudaklar, küçük ağız
kapalı verilmiş, önü açık kıyafetinin yakası geniş, saçlarının sol yanı gibi uçları zikzak şeklinde
betimlenmiştir.

398
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 504: Iraida Barry, “Mr. Durand”, Alçı, 1924, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

1924 yılında Rus sergisinde sunulan bir diğer eser de Bay Durand’ın portresidir. “Yvonne
Durand” gibi alçak kabartma olan eser, aynı şekilde sol profilden görüntülenmiş, keçi sakala
sahip, yaş almış, bıyıkları dudak üzerine hafif kıvrılmıştır. Toplu yüzün boynunda gıdığı
betimlenen portrenin, kaşları düşük tasvir edilmiş; açıkgözler karşıya bakmaktadır. Ensede
biten kısa gür saçlar arkaya doğru taranarak kulakları açık bırakmış, alnın sol yanından açılarak
kavis oluşturup, kulak memesi hizasında favori tasvir edilmiştir. Fotoğrafın olanağında görülen
gömlek ve ceket giydirilmiştir.

399
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 505: Iraida Barry, “Dansöz”, Alçı, 105 x 65 x 0.5 cm, (İstanbul Devlet Resim Heykel Müzesi)

Sağ alt kösesinde “I. Barry” imzası bulunan ve ayakta dans eden sarı renge patine edilmiş
kadın figürünün tasvir edildiği, alçak kabartma rölyef, sanatçının birçok eseri gibi alçıdan
çalışılmıştır. Ense hizasında dalgalı dağınık kısa saçlar sol yana doğru verilmiş, baş tam aksi yöne
sağ omuza doğru eğilmiştir. Ayak bileklerine kadar inen şeffaf kıyafet, belden kesik verilerek
tüm vücudu olduğu gibi yansıtmıştır.
Sağ bacak arkada, üzerinden diyagonal olarak geçen sol bacakta parmak ucunda dans
etmektedirler. Pelerini tutan sağ kol yana doğru açılmakta, sol kol ise dirsekten kırılıp bele
doğru yönelerek sol el bele dayanmaktadır.

400
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 506: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Sağ alt köşede imzası bulunan Barry’nin alçıdan rölyefi nü verilmiştir. Başı öne doğru
eğik parmak uçlarında dans eden kadın figürün sol bacağı sağ bacağın önünde, sağ ayak
görünmemektedir. Kollar yanlara doğru iyice açık pelerini tutmaktadır. Sağ ve sol yanda
birbirine paralel diyagonal gelen pelerinin kıvrımlı uçları yay şeklinde verilmiştir. Bele kadar
inen uzun saçlar dalgalı özensiz tasvir edilip; iri çekik gözlere verilen etkiyle, etrafa yayılan
kıvılcım betimlemesi yapılmıştır. Hareketlilik ve canlılık ön plandadır. Eser boydan çatlamış,
özellikle başın sol yanı deforme olmuştur. Sanatçı klasik olarak çalıştığı eseri kendine has
üslubuyla yorumlamıştır.

401
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 507: Iraida Barry, “Meryem”, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Sanatçı; ilahi bir gücü, önemli ve kutsal bir kişiliği vurgulamak için, başında dairesel
biçimli hale betimlediği Meryem portresini, orta kabartma olarak çalışmıştır. Barry’nin
dikdörtgen zemin üzerinde stilize ettiği genç Meryem’in gözleri karşıya bakmakta, yay gibi
kaşları ve gözkapakları düşük, küçük kapalı dudaklı masumiyeti, gözleriyle birlikte tüm yüzde
betimlenmiştir. Başındaki örtünün ortasından yanlara ayrılarak aşıya doğru uzanan dalgalı
saçlar, uzun boynuyla aynı hizada tamamlanmıştır.

402
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 508: Iraida Barry, “İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

Iraida Barry’nin ilginç çalışmalarından orta kabartma rölyefin üst sol köşesinde yazan
“Çeşme kenarında oturan bir melek edasıyla” Fransızca cümlesinde; sol alt köşede çalışmış
olduğu çeşmeden akan su ile dolu sekizgen küçük bir havuz kenarında oturan kanatları oldukça
geniş ve uzun bir meleği ifade etmiş ve betimlemiştir. Rölyefinin ön çalışması gibi görebiliriz.
Sol alt köşede I.Barry imzası yer almaktadır. Diğer eserlerinden farklı olan gizemli
çalışmada, melek figürü havuzun kenarına oturarak her iki ayağını uzatıp sağ elini havuzun
kenarına yaslamış; sol eli ise suya dokunmaktadır. Sağ yana doğru oturan figürün sol ayağı sağ
ayağı üzerinde ve dizden hafif bükülüdür. Üçgen yüzlü meleğin başı öne eğik havuza doğru
bakmaktadır. Dışavurumcu bir tavırla çalışılmış olan eserin sağ üst köşede melek figürünün
ayrıntısı olarak verilen başı iri açıkgözlere sahip, çeşme başına uzanan meleğin yüzü belirsizdir.
Her ikisinde dalgalı saçlar kabarık ve yukarı doğru şekillendirilmiştir. Saçlar alev misali tasvir
edilmiş, eserdeki yükseklikler ışık- gölge hesap edilerek çalışılmıştır. Yüzeyde taramalar
mevcuttur.

403
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 509: Iraida Barry, “Atlı Kompozisyon”, Alçı, 64x254x08 cm, (İstanbul Devlet Resim Heykel Müzesi)

İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde yer alan dikdörtgen şeklinde alçak kabartma
çalışılan rölyef, arkasında güneş tasvir edilen, dört atlı savaş arabasını doludizgin götüren erkek
figür betimlenmiştir. Dörtnala koşan atların dizginlerini tutan çıplak erkek figür, rüzgârda
savrulan bele sarılı örtüsü ile ayaktadır. Kompozisyon panonun sağ alt yönünden sol alt köşesine
doğru yay gibi uzanan bir çizgi üzerine yerleştirilerek derinlik verilmiştir. Koşan atların altından
başlayan toz bulutu rölyefin sol köşesine doğru artarak yükselmiştir. Rölyefin alt kısımlarından
deforme olduğu görülmektedir. Sanatçı eseri stilize ederek kendi yorumuyla betimlemiştir.
Sanatçının “Atlı Kompozisyon” rölyefinde uyguladığı teknik, aynı Mısır rölyefleri misali nesneler
zeminden dışa doğru değil, tam aksi zeminden içe doğru gölgenin etkisiyle belirgin ve vurgulu
olarak ortaya çıkmıştır.

Görsel 510: Iraida Barry, ”İsimsiz”, Alçı, (Doğan Paksoy Fotoğraf Koleksiyonu)

404
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Iraida Barry, alçak kabartma rölyef çalışmasında yer alan bir erkek, bir kadın ve çocuk
figürlerini sağ profilden çalışmış; erkek figürün gövdesi ve sağ kolu daha çok izleyiciye dönüktür.
Ayakta sol yöne doğru hareket halinde olan figürler çıplaktır. Ellerinde sağ alt köşeden yukarı
doğru uzanarak erkek figürün sağ eliyle kavradığı upuzun, kıvrılarak gelen kalın bir bez parçası,
kız çocuğunun ellerinden sarkmaktadır.
Rölyef, ilk bakışta “Laocoon ve Oğulları” sahnesini anımsatmakta, hareket yoğunluğunun
yaşandığı ve figürlerin acı çektiği kompozisyon ile Barry ‘nin kızının hastalığı ile ilgili yaşadığı
sorunların içsel yansımasının dışa vurumu olarak ele alabiliriz.
Omuzlardan ellerine kıvrılarak gelen çaputu tutan en önde uzun saçlı küçük kız çocuğu;
ortada sol eli belinde yorgun, sağ eli ile üstte avucu yukarı doğru açık başı gökyüzüne bakarak
belki de yakaran bir anne; en arkada karşıya bakmakta olan baba figürü yer almaktadır. Eseri,
sanatçının yaşadıklarının en belirgin betimlemelerinden biri olarak tanımlayabiliriz.

405
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Iraida Barry İle İlgili Gazete Kupürleri ve Albümünde Yer Alan Fransızca Dökümanlar

Görsel 511: "Vaşak" - Gazete Kupürleri, 22. 01. 1932, (Doğan Paksoy Arşivi)

“LE LYNX”
Gazete Kupürleri

Posta Çeki 52 nci Sene Ticaret


Yönetmeliği
Hesabı 548-27 Seine N 258
798
E. BONNEAU
YÖNETİCİ, SİSTEMİN YARATICISI
PARİS ---- 38, Rue Fontaine ----- PARIS

1 Gönderi numarası
JOURNAL gazetesinden alınan kupür
22 OCAK… Tarihinde
Bay de PAWLOWSKI tarafından imzalanmış
Gazetenin adresi… Rue Richellet
Aşağıdaki sergi hakkında;

406
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

XI ve XII numaralı salonlar --- BERTRAM tarafından yapılan oldukça sanatsal nü


krokileri, BRUGNAUD tarafından yapılan iyi bir natürmort ve eğer var ise, kollarını
gökyüzüne doğru uzatabilecek mutlu bir genç bir kız olan heykeltıraş BARRY (eserleri)

Görsel 512: “Rus Sanatçılar”, Paris’in Sesleri Gazetesi, 1924, İstanbul, (Doğan Paksoy Koleksiyonu)

Paris’in Sesleri Gazetesi(1924)

Rus Sanatçılar (İkinci paragraf)

Pazar günü gerçekleştirilen İstanbul Rus Ressamları Birliği tarafından organize edilen
resim sergisinde, açılış seçkin (kişiler önünde) olmasına rağmen halk çok kalabalık değildi.

Alexinsky’nin portreleri, İvanoff’un çeşitli tabloları, Boris Lubon’un güzel minyatürleri,


Madame Iraida Barry ve Zelensky’nin heykelleri (bunlar çok dikkat çekiciydi) özellikle not
edilmesi gerekenlerdir.

Burada dikkat çekilmesi uygun olan bir sanat etkinliği vardır.

407
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 513: Anonim, Iraida Barry “Günümüz sanatçıları.” No: 15.02. 1936 tarihli sayı “Yayımlanan
Gazetenin İsmi Bilinmiyor, (Doğan Paksoy Arşivi)

Iraida Barry
Iraida Barry tarafından Bağımsızlar Salonu’nda (Salon des Indépendants’ta) sergilenen
önemli koleksiyon, onun çok asil ve çok etkileyici yeteneği hakkında bize bir fikir verir.
Çok güzel büstler, canlı portreler ve güzel bir stil; fevkalade bir asalet ve sadeliğe sahip
dini konular, birbiriyle uyum içindeki kompozisyonlardan oluşan figürlerle yan yanadır. Bir
türbe projesi hem heykel hem de mimaridir.
Klasik esinli bütün bu eserler, en açık ve kesin bir şekilde teknik kaliteyi ortaya
koymaktadır. Bununla beraber bu eserleri sadece elindeki malzemeyi şekillendirmede maharetli
bir ele borçlu değiliz, aynı zamanda düşüncesini nasıl ifade edeceğini tam bilen sanatkâr bir
ruha, bir zihne de borçluyuz. Bu eserlerin tüm örneklerinde ve her çizgisinde; görkemli olmaya
yatkın ahenkli bir bağlantı vardır.

408
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 514: Anonim, “Iraida Barry”, Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor, (Doğan Paksoy Arşivi)

Iraida Barry
“Genç bir adamın büstü, güzel oranlarla güçlü bir tarzda modellenmiş, Salon
D'automne'da (Sonbahar Salonu’nda) genç bir yetenek olan Iraida Barry’nin yeteneğini temsil
ediyordu. Belirli bir kaliteye sahip bu genç yetenek, artık başarı vaat eden biri değil muvaffakiyet
sahibi biriydi.
Türkiye’de ikamet eden bu sanatçı, 1925 yılında Türk Güzel Sanatlar Okulu’nda
çalışmaya başladı. Bu tarihten itibaren her sene Türk Sanatçılar Salonu’nda eserlerini
sergilemektedir. 1929 yılında Paris’e gelmiş olan sanatçı, la Grande Chaummiere Akademisi’nde
Üstat Bourdelle yönetiminde çalışmıştır. 1929 yılında geri dönen sanatçı, Üstat Bourdelle’e
eserlerinden birini takdim etmiş ve bu büyük sanatçı, ona çok değerli bazı tavsiyelerde
bulunmayı içtenlikle istemiştir.
(Fotoğrafın altındaki yazı)
Madam IRAIDA BARRY ve eserlerinden bir tanesi

GÜNÜMÜZ SANATÇILARI
Iraida Barry üç yıl boyunca İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde Profesör İhsan Bey'in
stüdyosunda çalıştı. O…Ankara ve İstanbul’da sergilemektedir.

409
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Bu genç sanatçının eserinde, hakiki bir heykeltıraşın mizacının izleri, yoğun bir çalışma
ile tutum ve ölçülerde ahenk vardır ve bunlar Iraida Barry’e gelecekte en güzel başarıları
getirecektir, zira onun yorumu oldukça kendine özgüdür, kişiseldir.

Görsel 515: Anonim, “Bayan I. Barry’nin Bir Eseri Paris’ teki Salon D’Automne’da”, La Revue Dergisi, 15
KASIM 1930, (Doğan Paksoy Arşivi)

LA REVUE Dergisi, 15 KASIM 1930


“Bayan I. Barry’nin Bir Eseri Paris’ teki Salon D’Automne’ da (Sonbahar Salonunda)
“Sanıyorum ki Madam Barry eserlerini ilk defa imzalıyor. O, böyle bir mütevazılık
gösterisi yapma hakkını kendinde görebiliyor: Bu derece genç bir yaşta olduğumuzda, üne
kavuşmak için beklemeye vaktimiz vardır.”
1926 yılında yerel bir gazetenin değerlendirmesinde yukarıda aktardığımız satırlarla, çok
genç bir sanatçı ve mükemmel bir heykeltıraşın ilk eserleri karşılanıyor ve selamlanıyordu:
Madam I. Barry.
Bugün özellikle bir meslektaşımızın geleceğe dönük tahminlerinin gerçekleşmiş
olduğunu görmekten ve Madam Barry’nin eserlerinden birinin şu anda Paris Sonbahar
Salonu’nda sergilenmekte olduğunu ilk bildirenlerden olmaktan dolayı mutluyuz.
(Resim)
I. Barry
-Nu-
Madam Barry bu yıl eleştirmenlerin ve halkın dikkatini üzerine toplayan güzel
eserlerinden birkaç tanesini Galatasaray’da sergiye yerleştirmişti. “Bir çeşme projesi” ve onun
“Genç adam büstü” eserleri özellikle ve olumlu bir şekilde karşılandı. Bu son eser, özellikle

410
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

yabancı sanatçıların eserlerine karşı hiç de müsamahakâr olmadığı kabul edilen Paris jürisi
tarafından seçildi.
Ancak gerçek bir yetenek sınır tanımaz, bu eski atasözü sayesindedir ki Madam Barry’nin
eseri seçilmiş ve bizzat Parisli eleştirmenler tarafından fark edilmiştir. Bu kadar kısa bir süre
zarfında, meseleyi bu derece güzel ortaya koymasını bilen ve bu düzeyde başarı sağlayan bu
zarif eser sahibini biz de en içten duygularımızla kutluyoruz”.

Görsel 516: Anonim: “İSTANBUL: IRAIDA BARRY”, 9. 03. 1955, Paris, Yayımlanan Gazetenin İsmi
Bilinmiyor, (Doğan Paksoy Arşivi)

İSTANBUL: IRAIDA BARRY

… Açıkça görülemeyen dans

(Fotoğrafın altındaki el yazsı) Dansçı hoşunuza gitti mi? Siz de bu dansı (yapmak) ister
misiniz?

(Özel elçimiz Pierre MİCHAUT'TAN)

İstanbul dansa yer veren, dansa adanmış bir şehir değildir ve hatta Türk Halk gelenekleri
dansa çok kısıtlı bir yer verir. Cumhuriyet hükümetleri, izledikleri “Avrupalılaşma”,
modernleşme çabası ile geçmiş adetleri ve geçmiş dönemin izlerini, halkın bağının koparılması
gereken bir “Asyacılık” kalıntısı olarak görmüş ve onları reddetmiştir. Gerçekte izlenen bu

411
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

politika, geçmişten bir “kurtulma” olarak adlandırılır. Bununla beraber, Türkiye’nin artık azalmış
olan topraklarında yerleşik halkların folklorik dansları çok zengin ve oldukça çeşitlidir: yakın
zamanda bir tiyatroda, İstanbul’da açık havada, bir halk dansları galası, birkaç hafta önce
Asya’nın bütün vilayetlerini kapsayan ve çok geniş bir çerçevede yapılan resmi bir yarışmada
ödül alan grupları, bir araya getirdi. Ancak bu folklorik dansların çoğunun daha önce fethedilen
ve ülkeye bağlanan halklara ait danslar olduğu ortaya çıktı. Birkaç Anadolulu grubun yanında
Kafkasyalılardan, Ermenilerden, Asyalı Rumlardan ve Kürtlerden, Çöl Bedevilerinden gruplar…
Hepsi, aynı zamanda sınır komşuları: Araplar, İranlılar, Ruslar, Balkan kökenliler.

Gerçek halk kültüründe, Théophile Gautier ve Nerval’de hayranlık uyandıran gölgeler


kuklası diyebileceğimiz Karagöz vardır. Ne yazık ki Karagöz İstanbul’da neredeyse tamamen
terkedilmiş ve hiç şüphesiz adeta kültür alanından sinema tarafından kovulmuştur: petrol
lambası veya birkaç mumun ışığında gerçekleştirilen, iki sırık arasında gerilmiş şeffaf bir ekran
üzerine yansıtılan siluetler ve üstünkörü renklerin seçilebildiği bir ortamda oynatılan, deve
derisinden yapılan yarı saydam bu zavallı heykelcikler; technicolor, sinemaskop ve stereofonik
“rekabetine” karşı ne yapabilir? Bununla beraber Anadolu platosunun iç köylerinde kendine
sığınak bulabilen Karagöz halen yaşamaktadır.

Fakat civardaki etnik kökenlerin ve çevre ülkelerin tüm çeşitliliğini barındıran


kozmopolit bir şehir olan İstanbul, tüm müntesiplere ve tüm ilahlara ait tapınakları içinde
bulunduran bir şehirdir. Rus kökenli heykeltıraş ve “canlı” İstanbul sanat dünyasının hareketli
kişilerinden biri olan Madam Barry’nin atölyesinde dans kültünü (dansa derin saygıyı) yeniden
keşfettik… Biz orada birçok küçük dansçı statüleri ve dansçı heykelciklerini eşsiz bir mutlulukla
keşfettik…

AGE NOUVEAU özel sayısının birkaç nüshası kalmıştır: “Rayonnement de la dance


(Dansın ışıltısı)” Jean Silvant ve J. C. Lambert editörlüğünde yayınlanmıştır. Bu çalışmayı sipariş
etmek için: 82, boulevard Arago, Paris (13) (POI : 05-58) Fiyat: 160 frank

(Sayfadaki ilan)
DANS OKULU NELLY BOUCHARDO
(RUS BALE OKULU)
KLASİK VE NİTELİKLİ
Her gün
29 r. Chaptal X
Eto. 11-66
Tri. 06-39

412
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Iraida Barry’nin Türk Basınında Yer Alan Haberleri

Görsel 517: Gül Dirican, ”Susma Iraida”, İstanbul Dergisi, Ekim 1996

Görsel 518: Gül Dirican, “Uzak ve Yalnız Iraida”, Hürriyet Gazetesi “Gazete Pazar” Eki, 15.02.1997, s.1

413
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 519: Gül Dirican, “Uzak ve Yalnız Iraida”, Hürriyet Gazetesi “Gazete Pazar” Eki, 16.02.1997, s.19

Iraida Barry Fotoğrafları

Görsel 520: IraidaBarry, 1916-1917 438

438Iraida’nın fotoğraf çektirmekten hoşlandığı ve İstanbul’a gelmeden önce olduğu düşünülen karede,
odasında arkada köpeği ile 1917 devrimi ile yaşayacaklarından habersiz görünmekte, Saadet Özen, Gümüş
Yüzük, İstanbul, Rusya ve Aşk. Magma Dergisi, 9, İstanbul 2016, s. 74-89.

414
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 521: Iraida Barry 439

Görsel 522: Iraida Barry ve Arkadaşı 440

439 Iraida Barry’nin 1920’lerden önce Rusya’da çekildiği düşünülüyor Özen, a.g.e., s.84,85.
440 Arkadaşı ile görüntülenen Barry’nin İstanbul’a geldiği 1920’li yıllara işaret ediyor Özena.e., s. 82-83.

415
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 523: Iraida Barry ve Arkadaşı, 1922 441

Görsel 524: Iraida, Elizabeth ve Albert Barry Tarabya’da 442

441 Sanayi-i Nefise Mektebi’nin yer aldığı Fındıklı’nın tepeden görünümünde Barry İle arkadaşı, Özen, a.e. s,
88,89.
442 Özen, a.e., s. 88.

416
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 525: Iraida Barry 443

Görsel 526: Iraida Barry

443 Iraida Barry doğumdan sonra su kayağı yaparken, Özen, a.e., s. 84

417
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

7.3. Saime Rezzan Ramiz Öker

Saime Rezzan Ramiz Öker 1903 yılında İstanbul’da doğmuştur 444. Annesi Firdevs Öker,
Babası Ramiz Öker, kardeşi diş doktoru Ferit Ramiz Öker’dir445. Rezzan Ramiz, Kadıköy’de
bulunan evlerini satın alıp annesi ve babası ile buraya yerleşene kadar, Fatih ilçesinin Balat
semtinde ikamet etmiştir.
Rezzan Ramiz’in Vakit Gazetesi ve Beşinci Ankara Resim Sergisi açılışından dolayı
Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi’nde yaptığı röportaj ve mektubu, sergi katalogları bize hayatı ve
sanatı hakkında az da olsa bilgiler vermektedir. Sanatçı hakkında şimdiye kadar bilinenler, sergi
katalogları, gazete kupürleri ve bir makalede 446 dile getirilmiştir.

Görsel 527: Sağdan: Melda Öker, Saime Rezzan Ramiz Öker, Levent Öker, 1968, (Melda Öker Arşivi)

444 Yaptığım araştırmalarda Saime Rezzan Ramiz Öker’in eserlerinin ve dokümanlarının bulunduğu
yakınlarına ulaşmış olmama rağmen, bilgi, belge ve eser görüntüleri paylaşımında bulunmadıkları için
kısıtlı verilerle sanatçıyı ele almaya çalışacağım. Ulaştığım diğer yakınları da olabildiğince çok az da olsa
bildiklerini paylaştıkları ölçüde aktardım.
445 Anonim, Milliyet Gazetesi, 09.06.1968.
446 Halil Özyiğit’in “Türk Heykel Sanatının Az Bilinen Yüzü Rezzan Ramiz Hanım” adlı makalesi yer

almaktadır.

418
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Başarılarla dolu bir sanat hayatı geçiren sanatçının yeğeni Melda Öker halasının hiç
evlenmediğini belirtir. Fotoğrafta Saime Rezzan Ramiz Öker, kardeşi diş doktoru Ferit Ramiz
Öker’in çocukları Melda ve Levent Öker ile birlikte görülmektedir.

Görsel 528: Anonim, Milliyet Gazetesi 09.06.1968

Son zamanlarında kendine bakamayan sanatçı, bir başka yeğeninin yanına taşınmış ve
1994 yılında yaşama veda etmiştir.

Görsel 529: Rezzan Ramiz’in Kadıköy’ün Ortasında Halen Boş Olan Üç Katlı Evinin Cepheden Görüntüsü,
Melda Öker Arşivi

419
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 530: Rezzan Ramiz’in Kadıköy’ün Ortasında Halen Boş Olan Üç Katlı Evinin Arkadan Görüntüsü,
(Melda Öker Arşivi)

Rezzan Ramiz’in Sanat Yaşamı


Güzel Sanatlar Akademisi’nin lokantasında iki arkadaşıyla oturan Rezzan Ramiz, güzel
sanatlara ilgisinin çok küçük yaşlarda başladığını anlatır. Babası ve kardeşinin resme olan
ilgilerinden dolayı evlerinin resim sergisinden farksız olduğunu dile getirir. Babası ve kardeşinin
bu durumunu örnek alan Rezzan Ramiz resim yapmaya heveslenir. 447.
Babası Ramiz Öker’in çok önceleri fahri olarak Hadika-i İrfan Mektebinde 448 resim
öğretmenliği yaptığını anlatır. Eve gelen misafirleri model olmaya zorlayan abisi güzel resim
yapmaktadır. Sekiz dokuz yaşlarında olan sanatçı gizlice resmini yaptığı siyahi bacısını abisinin
haberdar etmesi üzerine bacısının kendisini yakaladığını ve okkalı bir tokat yediğini belirtir.
Rezzan Ramiz eğitim hayatına başladığı Kız Sanayi Mektebi’nde hocası Saime Hayriye Hanım’ın
kendisiyle ilgilenerek açtığı özel bir odada resim dersleri vererek, resim yeteneğini
geliştirmesine katkı sağlar. Kız Sanayi Mektebi’nde eğitimini tamamlayan sanatçı daha sonra

447Melih Nazmi, “Genç Nesil Arasında Heykeltıraş Rezzan Ramiz Hanım diyor ki; Türk Sanatkârları Türk
Abidelerini Yapacak Kadar Kudretlidirler” Vakit Gazetesi, 5. 05. 1932, s.9.
448Hadika-i İrfan Mektebi (1894); 1873-1922 yıllarında İstanbul’da faaliyet gösteren batılı modelde eğitim

veren ve Müslümanlar tarafından kendi sermayeleriyle açmış oldukları Özel İslam Mekteplerinden biridir.
Nuri Güçtekin, İstanbul’daki Özel İslam Mektepleri (1873–1922). Güney–Doğu Avrupa Araştırmaları
Dergisi, İstanbul 2012, Sayı 22, 1-40.

420
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Bezm-i Âlem Sultanisine 449 devam eder. Burada da yaptıkları resimleri bir albümde muhafaza
eden öğretmeni Madam Rafael ile daprenatur ve sulu boya resim yapmaya başlar. Dersler
dışında, müzakere saatlerinde de Madam Rafael resim dersleri vererek, sulu boya resim
çalışmaları yaptırmıştır450.
Rezzan Ramiz Bezm-i Âlem Sultanisinde eğitimini tamamladıktan sonra bir arkadaşının
teşvik etmesiyle Sanayi-i Nefise Mektebinin resim şubesine girer 451. Sanatçının İnas Sanayi-i
Nefise Mektebi’ne kaydı 1919 yılıdır 452.
Melda Öker o dönemde İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’ne ortaokul mezunlarını aldıkları
bilgisini vermiştir. Resim bölümü öğrencileri modelaj dersine de girmek zorundadırlar. Modelaj
dersinde Jul Sezar’ın büstünü yaparken gören hocası İhsan Bey (İhsan Özsoy) heykeli çok
beğenir ve sanatçıyı heykel bölümünde çalıştırmaya başlar. Pek muhterem hocasının
tavsiyeleriyle resim şubesinden heykeltıraş şubesine naklolur. Rezzan Ramiz de heykeltıraşlığa
karşı daha meyilli olduğunun farkına vararak kendisinde uyanan heykel yapma isteği ile aile
üyelerinin hemen hepsinin birer büstünü yaptığını belirtir453.

Görsel 531: Oturanlar Soldan Sağa: Şevket Dağ, Saime Rezan Ramiz Öker, Halil Paşa. Ayaktakiler Soldan
Sağa: Feyhaman Duran, Hikmet Onat, “Halil Paşa Meslektaşlarının Arasında. Ressam Halil Paşa Hayatını ve
Eserlerini Anlatıyor”, (Anonim, Hâkimiyet’ i Milliye Gazetesi, 04. 06. 1928)

449 İlk Kız Ortaöğretim Okulu


450 Anonim, “Resim Sergisi Münasebetiyle Sanatçılarımız Arasında: Kudretli ve Genç Heykeltıraş: Rezzan
Ramiz Hanım”. Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi 6. 06. 1928, Çarşamba 9. sene numara: 2480 sayfa 1, 2.
451 Nazmi, a.g.e. s.9.
452 Hacer Banu Paşalıoğlu; İnas Sanayi-i Nefise Mektebi ve Mezunları. Marmara Üniversitesi Türkiyat

Araştırmaları Enstitüsü Türk sanatı Anabilim Dalı Marmara Üniversitesi Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi. İstanbul 1996, s. 68
453 Nazmi, a.g.e. s.9.

421
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatçı, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi’nde verdiği röportajda üç sene resim eğitimi


aldıktan sonra hocası ve okul müdürünün beğendiği Jul Sezar büstünün ilk eseri olduğunu,
yılsonunda da “Talebe-i Asliye Konkuru” eseri ile resimden değil, heykelden birinciliği aldığını
belirtir. Rezzan Ramiz beş sene heykel bölümünde çalışır ve tabiattan yaptığı ilk eseri
dayızadesinin büstüdür. Sanatçı dayısının büstünü Galatasaray sergisinde teşhir eder ve bu
sergiden başka beş senedir ekspoze ettiğini belirtir. İki senedir de Ankara Resim Sergilerine
katılmaktadır 454.
Rezzan Ramiz Ankara ve Galatasaray Lisesi’nde açılan sergilerin hemen hepsine
katıldığını ifade etse de 455 bazı yıllarda adına rastlanmamıştır.
1927 yılında dördüncü,1928 yılında beşinci, 1929’ da altıncı ve 1930 yılında yedinci
Ankara Resim Sergileri’nde yer almıştır.
1933 Cumhuriyet’in onuncu yılında gerçekleştirilen Onuncu Ankara Resim Sergisi’ni
(Birinci İnkılap Sergisi) kaleme alan Behçet Kemal, on yılda resim ve heykel sanatını eleştirmiş
ve eskilerden diye tabir ettiği ünlü bir ressamın kadınlık inkılabını gösteren daktilo resmi ile
heykeltıraş Rezzan Ramiz’in kendinden emin kitap okuyan Cumhuriyet kadını heykelini
kıyaslamıştır. Daktilo resminin, Ramiz’in koltuğunda serbest ve kendinden emin tavırlı
“Cumhuriyet neslinin genç kız tipini” canlandıran heykelin yanında ne kadar manadan ve
güzellikten yoksun olduğunu ifade ederek Ramiz’e övgüler yağdırmıştır. 456
1924 yılında Türk Ressamlar Cemiyeti’nin açtığı 6. Galatasaray Sergisi’ne tabiattan
yaptığı ilk eser olan “Dayızadesinin Büstü” ile katıldığını yaptığı röportajında ifade etmiştir 457.
1927 yılında yapılan 11. Galatasaray Resim Sergisi’nde “Tarladan Dönüş” adlı yapıtını
teşhir etmiştir 458.
1928 yılında 12. Galatasaray Resim Sergisi’nde “Genç Kız Portresi” ve “Çocuk Başı” adlı
eserlerini teşhir etmiştir 459.
1930 yılında 14. Galatasaray Resim Sergisi “Düşünen Kadın” ve “Büst” adlı eserleriyle
katılım sağlamıştır 460.

454 Anonim,“Resim Sergisi Münasebetiyle Sanatçılarımız Arasında: Kudretli ve Genç Heykeltıraş: Rezzan
Ramiz Hanım”, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, 6. 06. 1928 Çarşamba 9. sene numara: 2480 sayfa 1, 2
455 Nazmi, a.g.e. s.9.
456 Behçet Kemal, “On Yılda Resim ve Son Resim Sergisi. “On Yılda Resim ve Son Resim Sergisi. Resimde Bir

Ankara Mektebi Yaratılabilirdi; Bir Cumhuriyet Resim Nesli Doğabilirdi, İnkılap Ressamları Bir Büyük ve
Tek Yol Seçilebilirdi”,, Hâkimiyeti Milliye Gazetesi, 27. 11. 1933, s.4
457 Anonim, “Resim Sergisi Münasebetiyle Sanatçılarımız Arasında: Kudretli ve Genç Heykeltıraş: Rezzan

Ramiz Hanım”, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, 6. 06. 1928 Çarşamba 9. sene numara: 2480 sayfa 1,2.
Ömer Faruk Şerifoğlu’nun “Resim Tarihimizden Galatasaray Sergileri 1916-195”adlı kitabının 48.
sayfasında Rezzan Hanım, Rezzak Hanım olarak geçmektedir ve eser “Büst Portre” olarak yer alır.
458 1927 yılının Türk Sanayi-i Nefise Birliği Resim Şubesi On Birinci Galatasaray Resim Sergisi kataloğunda

sanatçının ismi Reza olarak okunmaktadır. Rezzan Hanım olarak değerlendirilen sanatçı, Ömer Faruk
Şerifoğlu’nun “Resim Tarihimizden Galatasaray Sergileri 1916-1951” adlı kitabın 58. sayfasında aynı
eserlerle Rezzan Hanım olduğu düşünülen sanatçı “Roza Hanım” olarak geçmektedir.
459 Ömer Faruk Şerifoğlu, Resim Tarihimizden Galatasaray Sergileri 1916-1951. İstanbul 2003, s. 60,61.

Şerifoğlu kitabında Rezzan Hanım’ın, Berzan Hanım olarak geçtiği düşünülmektedir.

422
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

17 Ağustos 1937 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’nde heykeltıraşlık, resim, tezyini


sanatlar, afiş ve Karagöz olmak üzere beş sergi birden açılmıştır. Bu serginin heykel bölümünde
Rezzan Ramiz Öker’in “Merhum Necati” ve denizle Atatürk’ü temsil eden “İki Okyanus” adlı
eserleri büyük takdir kazanmıştır 461.
Sanatçı Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi’nde yer alan röportajında birçok eserini aynı
yöntemle gerçekleştirdiği fotoğraftan heykel çalışması olan eniştesi “Şehit Yörük Selim Bey”
büstünden söz eder. Ulu Önder Atatürk’ün heykelini yapmak üzere ülkemizde bulunan ve
Rezzan Ramiz’in dışarda olduğu bir gün okulu ziyaret eden Avusturyalı heykeltıraş, ressam
Heinrich Krippel (1883-1945), büstü görür ve çok beğenir. Fotoğraftan bu kadar iyi çalışılan bir
eserin ancak usta bir heykeltıraş tarafından yapılabilirliğini ifade ederek, sanatçı ile mutlaka
görüşmek istediğini belirtse de, görüşmek mümkün olmamıştır462.
Halit Şazi Bey’in kabartma başı, Üstat Ahmet Fehim’in, Maarif Vekili Necati Bey’in ve
daha birçok tanınmış kişinin büstünü yapmıştır 463.
Rezzan Ramiz 1927 yılında katılmak istediği 4. Ankara Resim Sergisi’ne eserleri kırık
olarak geldiği için teşhir edilememiştir. 1928 yılında katıldığı 5. Ankara Resim Sergisi’nde
sergilediği iki eserden birisi, Türk tiyatro, sinema oyuncusu ve yönetmen Ahmet Fehim’in (1856-
1930) kabartma başıdır. Sanattan anlayanlar çok takdir etmişler ve hatta buna Fehim’in
ruhunun da nakşedilmiş olduğunu söylemişlerdir. Ahmet Fehim’i çalışmaya öncelikle bir
fotoğrafından başlayan sanatçıya, daha sonra iki kez de Ahmet Fehim modellik yapmıştır. Teşhir
ettiği ikinci eseri de yanan çıplak kadındır. Yanan çıplak kadın heykelini de Sanayi-i Nefise
Mektebi’nin modeli Tina olmuştur. Her iki eserini de, sergiyi gezen Afgan Kralı beğenerek satın
almak istemiş ve bu isteğini sanatçıya iletmiştir. Rezzan Ramiz bu eserlerin kendisinin de en
sevdiği eserler olduğunu ifade eder 464. Melek Ahmet Hanım’ın Zeybek eseri ile kabartma baş
portreleri de 1928 yılında aynı sergide teşhir edilerek çok beğenilmiştir 465.

460 Şerifoğlu, a.e. s.64.


461 Anonim, “Güzel Sanatlar Akademisi dün beş sergi ile açıldı. Akademi müdürü güzel bir nutuk
söyleyerek sergilerin ne maksatla açıldıklarını izah etti.”, Cumhuriyet Gazetesi, 18.08. 1937, s.2.
462 Anonim, “Resim Sergisi Münasebetiyle Sanatçılarımız Arasında: Kudretli ve Genç Heykeltıraş: Rezzan

Ramiz Hanım”, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, 6. 06. 1928 Çarşamba 9. sene numara: 2480 sayfa 1, 2.
463 Melih Nazmi, Vakit Gazetesi 5. 05. 1932, s.9
464 Anonim, “Resim Sergisi Münasebetiyle Sanatçılarımız Arasında: Kudretli ve Genç Heykeltıraş: Rezzan

Ramiz Hanım”, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi 6. 06. 1928 Çarşamba 9. sene numara: 2480 sayfa 1, 2.
465 MC. S. “Beşinci Ankara Resim Sergisinde Bir Saat… Bugün Güşâd Olunacak Sergi Geçen Sergilere

Nispetle Çok Daha Zengin Ve Kıymetli Eserlerle Doludur. Ankara Resim Sergisinde”, Hâkimiyet-i Milliye
Gazetesi, 24. 05. 1928 Perşembe, 9. sene numara: 2471, s.3.

423
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 532: Afgan Kralı, Sefir Gulam Cilanî Han, Rezzan Hanım, Safvetî Ziya, Maarif Müsteşarı Kemal Zaim
Bey, Ressam Halil Paşa “Afgan Kralı Hazretleri Dün Sanayi-i Nefise Sergisini Ziyaret Ettiler, Eserleri Takdir
Buyurdular ve Bazılarını Satın Aldılar. Muhterem Misafirlerimiz Şerefine Yarın Akşam Hariciye Konağında
Bir Garden Parti Verilecektir.” (Hakimiyet’i Milliye Gazetesi 26. 05. 1928, 9. sene numara: 2473, sayfa 1)

Afgan Kralı sergideki eserleri birer birer tetkik ederek sanatkârlarımızı özellikle takdir
etmiş ve takdir ettiği eserlerden bazılarını almışlardır. Nazmi Ziya Bey’in “Limanda Sabah”, Ali
Rıza Bey’in “Pendik’te Kaynarca Deresi”, Hikmet Bey’in “Dolmabahçe Sırtları”, Şevket Bey’in
“Bağdat Köşkü’nden Boğaza Bir Nazar”, Nazmi Bey’in “Sen Mişel Köprüsü”, Namık İsmail Bey’in
“Manzarası ve İstirahati”, Sami Bey’in “Şakayık”, Güzin Fehiman Hanım’ın “Şakayık”, Sami Bey’in
“Krizantemler” ve “Kış Günü”, Bedia Hanım’ın “Natürmort”, Güzin Fehiman Hanım’ın
“Krizantemler”, Güzin Hanım’ın “Eldiven” adlı eserleri ile heykeltıraşlarımızın yapıtlarından
Melek Hanım’ın “Mermer Kadın Portresi” ile Rezzan Hanım’ın “İstirahat”, Ahmet Fehim” rölyefi
Afgan Kralının satın aldığı eserlerdir 466.
Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi’nin 26 Mayıs 1928 tarihli yazısında Afgan Kralı’nın “Ahmet
Fehim” kabartma (rölyef) ile “İstirahat” adlı eserlerini satın aldığı ifade edilmiş, fakat aynı
gazetenin 6 Haziran 1928 tarihli yayımlanan röportajında, Afgan Kralının Rezzan Hanım’ın
“Ahmet Fehim” rölyefi ve “Yanan Çoplak Kadın” eserlerine talip olduğu belirtilmiştir. Bu
bilgilerden yola çıkarak farklı yorumlara sahip olsa da “İstirahat” ile “Yanan Çıplak Kadın” aynı
eserdir veya her ikisi de farklı eserler olup verilen bilgilerden biri yanlıştır.

466 Anonim, “Afgan Kralı Hazretleri Dün Sanayi-i Nefise Sergisini Ziyaret Ettiler, Eserleri Takdir
Buyurdular ve Bazılarını Satın Aldılar. Muhterem Misafirlerimiz Şerefine Yarın Akşam Hariciye Konağında
Bir Garden Parti Verilecektir” Hâkimiyeti Milliye Gazetesi, 26. 05. 1928 Cumartesi 9. sene numara: 2473
sayfa 1, 2.

424
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 533: Afgan Kralı Melek Ahmet Hanım’ın “Zeybek” Heykelini Tetkik Ederken, (Hâkimiyet-i Milliye
Gazetesi 26. 05. 1928 Cumartesi 9. sene numara: 2473 sayfa 1)

Sanatçı, 1929 yılında altıncısı gerçekleşen Ankara Resim Sergisi’ne;


195 Asker,
196 Bahar,
Mütalaa isimli eserleriyle katılır 467.
1930 yılında Yedinci Ankara Resim Sergisi’nde Rezzan Ramiz;
160 Düşünen Kadın,
161 Büst adlı eserlerini sergilemiştir 468. Yukarıda görüldüğü üzere sanatçı 1930 yılında
14. Galatasaray Resim Sergisi’nde de “Düşünen Kadın” ve “Büst” eserlerini sergilemiştir. Fakat
“Büst”ün aynı eser olup olmadığını kesin bir dille belirtemeyiz.

467 Anonim, Güzel Sanatlar Birliği Resim Şubesi 6ıncı Ankara Resim Sergisi Kataloğu, Cumhuriyet Halk
Fırkası Salonu, 15 Mayıs 1929.
468 Anonim, Güzel Sanatlar Birliği Resim Şubesi 7. Ankara Resim Sergisi Kataloğu. Birinci Büyük Millet

Meclisi Binası, 15 Mayıs 1930.

425
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.3. Saime Rezzan Ramiz Öker'in Tespit Edilen Eserler Listesi
Eser Adı Teknik Tarih Kaynak
Bulunduğu Yer
“Jul Sezar” - 1922 Anonim, “Resim Sergisi Münasebetiyle Sanatçılarımız
Arasında: Kudretli ve Genç Heykeltıraş: Rezzan Ramiz
Hanım”, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, 6. 06. 1928
Çarşamba 9. sene numara: 2480 sayfa 1,2
“Talebe-i Asliye - 1922 Anonim, “Resim Sergisi Münasebetiyle Sanatçılarımız
Konkuru” Arasında: Kudretli ve Genç Heykeltıraş: Rezzan Ramiz
Hanım”, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, 6. 06. 1928
Çarşamba 9. sene numara: 2480 sayfa 1,2
“Dayızadesinin - 1924 Anonim, “Resim Sergisi Münasebetiyle Sanatçılarımız
Büstü” Arasında: Kudretli ve Genç Heykeltıraş: Rezzan Ramiz
Hanım”, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, 6. 06. 1928
Çarşamba 9. sene numara: 2480 sayfa 1,2
“Tarladan - 1927 Şerifoğlu, a.g.e., s.58
Dönüş”
“Genç Kız - 1928 Şerifoğlu, a.g.e. s.61
Portresi”
“Çocuk Başı” - 1928 Şerifoğlu, a.g.e. s.61

“İstirahat” - 1928 Anonim, “Afgan Kralı Hazretleri Dün Sanayi-i Nefise


Sergisini Ziyaret Ettiler, Eserleri Takdir Buyurdular ve
Bazılarını Satın Aldılar. Muhterem Misafirlerimiz
Şerefine Yarın Akşam Hariciye Konağında Bir Garden
Parti Verilecektir” Hâkimiyeti Milliye Gazetesi, 26. 05.
1928 Cumartesi 9. sene numara: 2473 sayfa 1, 2
“Üstat Ahmet Rölyef 1928 Anonim, “Resim Sergisi Münasebetiyle Sanatçılarımız
Fehim” Arasında: Kudretli ve Genç Heykeltıraş: Rezzan Ramiz
Hanım”, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi 6. 06. 1928
Çarşamba 9. sene numara: 2480 sayfa 1, 2
“Asker” - 1929 Anonim, Güzel Sanatlar Birliği Resim Şubesi 6ıncı
Ankara Resim Sergisi Kataloğu, Cumhuriyet Halk Fırkası
Salonu, 15 Mayıs 1929
“Bahar” - 1929 Anonim, Güzel Sanatlar Birliği Resim Şubesi 6ıncı
Ankara Resim Sergisi Kataloğu, Cumhuriyet Halk Fırkası
Salonu, 15 Mayıs 1929
“Mütalaa” - 1929 Anonim, Güzel Sanatlar Birliği Resim Şubesi 6ıncı
Ankara Resim Sergisi Kataloğu, Cumhuriyet Halk Fırkası
Salonu, 15 Mayıs 1929
“Büst” - 1930 Anonim, Güzel Sanatlar Birliği Resim Şubesi 7. Ankara
Resim Sergisi Kataloğu. Birinci Büyük Millet Meclisi
Binası, 15 Mayıs 1930
“Düşünen - 1930 Anonim, Güzel Sanatlar Birliği Resim Şubesi 7. Ankara
Kadın” Resim Sergisi Kataloğu. Birinci Büyük Millet Meclisi
Binası, 15 Mayıs 1930

426
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.3. (devamı)


“Halit Şazi Bey” Rölyef 1932 Melih Nazmi, “Genç Nesil Arasında Heykeltıraş Rezzan
Ramiz Hanım diyor ki; Türk Sanatkârları Türk
Abidelerini Yapacak Kadar Kudretlidirler” Vakit Gazetesi
5. 05. 1932, s.9
“Maarif Vekili - 1932 Melih Nazmi, “Genç Nesil Arasında Heykeltıraş Rezzan
Necati Bey Ramiz Hanım diyor ki; Türk Sanatkârları Türk
Büstü” Abidelerini Yapacak Kadar Kudretlidirler” Vakit Gazetesi
5. 05. 1932, s.9
“İki Okyanus” - 1937 Anonim, “Güzel Sanatlar Akademisi dün beş sergi ile
açıldı. Akademi Müdürü güzel bir nutuk söyleyerek
sergilerin ne maksatla açıldıklarını izah etti.”,
Cumhuriyet Gazetesi, 18.08. 1937, s.2.
“Fuzuli” - 1943 CHP Kadıköy Halkevi 7. Resim ve Heykel Sergi
Davetiyesi, (Orhan Özacun Arşivi, Akt; Malkoç 186)
“Kadın Bronz 1943 CHP Kadıköy Halkevi 7. Resim ve Heykel Sergi
Hukukunun Davetiyesi, (Orhan Özacun Arşivi, Akt; Malkoç 186)
İnkişafı”
“Gençlik Halk - 1943 CHP Kadıköy Halkevi 7. Resim ve Heykel Sergi
Evi Yolunda” Davetiyesi, (Orhan Özacun Arşivi, Akt; Malkoç 186)
“Ney Çalan” - 1943 CHP Kadıköy Halkevi 7. Resim ve Heykel Sergi
Davetiyesi, (Orhan Özacun Arşivi, Akt; Malkoç 186)
“Şehit Yörük - 1928 Anonim, “Resim Sergisi Münasebetiyle Sanatçılarımız
Selim Bey” Arasında: Kudretli ve Genç Heykeltıraş: Rezzan Ramiz
Hanım”, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, 6. 06. 1928
Çarşamba 9. sene numara: 2480 sayfa 1, 2

Sanatçı, Muhabir Melih Nazmi’nin;“Memleketimizde yapılan heykeller ve abideler


hakkında ne düşünüyorsunuz? sorusu üzerine, o dönem milli abideleri çalışan Canonica ve
Heinrich Krippel’den söz ederek bu sanatçılardan daha başarılı heykeltıraşlarımız olduğunu
ifade edip görüşlerini belirtmiştir. Milli anıtların milli mücadele ruhu ile yapılması gerektiğini şu
şekilde belirtmiştir:
“Vallahi nasıl söyleyeyim bunlar daha iyi yapılırdı. Bir kere milli abideyi o millete
mensup heykeltıraşın yapması şarttır. Mesela Taksim’deki Cumhuriyet abidesini yapan
heykeltıraş bir ecnebidir. Şimdi acaba bu ecnebi heykeltıraş bu abideyi yaparken Türklerin
geçirdiği heyecanı teessür ve süruru Türk heykeltıraşı kadar hissedebilir mi? Tabii hayır değil
mi? O halde bilhassa böyle milli abideleri bir Türk Heykeltıraşa yaptırmak herhalde milli ve
iktisadi noktai nazardan çok daha iyi olurdu zannındayım.
Bazı kimseler Türkiye’de heykeltıraş olmadığından bahisle eserleri ecnebi
heykeltıraşlara yaptırıyorlar. Hayır, Türkiye’de heykeltıraş sanatkâr vardır ve hatta daha ileriye
gidiyorum. Burada eserlerini gördüğümüz heykeltıraşlardan daha iyi yapan Türk sanatkârlarda
vardır.” 469

469Melih Nazmi, “Genç Nesil Arasında Heykeltıraş Rezzan Ramiz Hanım diyor ki; Türk Sanatkârları Türk
Abidelerini Yapacak Kadar Kudretlidirler” Vakit Gazetesi 5. 05. 1932, s.9

427
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatçı Hâkimiyeti Milliye Gazetesi’nde verdiği röportajda da Canonica ve Krippel’ in


yaptıkları Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün heykellerinin daha iyi yapılabileceği eleştirisini
getirmiş, Türk heykeltıraşlarından İhsan (Özsoy) Bey’in çalışmalarını takdir etmiş, eserlerinin
çok güzel olduğunu vurgulamıştır. Diğer heykeltıraşlardan Mahir (Tomruk) (1885-1949), Nijad
(Sirel) (1897-1959), Kenan (Yontuç) (1904-1995) Beylerin pek fazla eserlerini göremediği için
yorum yapmamıştır. Sanayi-i Nefise’de ilk kadın heykeltıraş talebesi olarak Belkıs Hanım’ı
duyduğunu fakat eserlerini görmediğini belirtir. Heykel bölümüne on senedir kadın talebe
devam ettiğini belirten sanatçı, mevcut yani gelinen 1928 yılında kadın heykeltıraşların en
kıdemlilerinin Melek ve Sabiha (Ziya) hanımlar olduğu bilgisini verir. Melek Hanım’ın eseri bu
seneki (1928) Beşinci Ankara Resim Sergisi’nde teşhir edildiğini, Sabiha (Ziya) Hanımın da hala
İtalya’ da olduğunu ifade eder. Sanatçı heykel bölümüne altı kadın talebe olarak devam
ettiklerinden söz eder 470.

Görsel 534: Saime Rezzan Ramiz Öker, Melih Nazmi, “Genç Nesil Arasında Heykeltıraş Rezzan Ramiz
Hanım diyor ki; Türk Sanatkârları Türk Abidelerini Yapacak Kadar Kudretlidirler” Vakit Gazetesi, 05. 05.
1932, s.9.

Anonim, “Resim Sergisi Münasebetiyle Sanatçılarımız Arasında: Kudretli ve Genç Heykeltıraş: Rezzan
470

Ramiz Hanım”, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi 6. 06. 1928 Çarşamba 9. sene numara: 2480 sayfa 1, 2.

428
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Rezzan Ramiz’in söz ettiği Melek Hanım, Melek Ahmet Hanım’dır. Sadece Melek Hanım
dendiğinde Melek Celal Sofu ile ayrıca aynı dönem İnas Sanayi-i Nefise Mektebi öğrencilerinden
olan 1923 yılından itibaren Galatasaray Sergileri’ne katılan ressam Melek Fevzi Hanım ile de
karıştırılmamalıdır.
1928 yılında heykeltıraş bölümüne altı kadın talebenin Sanayi-i Nefise Mektebi’ne devam
ediyor bilgisi konumuz açısından önem arz etmektedir. Sabiha Ziya Bengütaş, Rezzan Ramiz,
1925 ve 1931 yılları arasında Güzel Sanatlar Akademisi’nde (Mimar Sinan Üniversitesi) heykel
hocası İhsan Özsoy’un öğrencisi Iraida Barry; 1920 yılında İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’ne
kaydolan ve verdiği röportajda Sabiha Ziya, Melek Ahmet, Rita (Heykeltıraş Oskan Efendi’nin
Kızı) ile heykel bölümünü kurduklarını dile getiren Nermin Faruki, okulun kadın heykeltıraşları
arasındadır. Ressam yönü ağır basan, fakat başarılı heykeller üreten Melek Celal de İnas Sanayi-i
Nefise Mektebi’ne konuk öğrenci olarak devam etmiştir.
Edibe ve Muhsine de İhsan Özsoy’un öğrencileri ve aynı zamanda ilk kadın
heykeltıraşlarımızdandır 471.
Eserlerini üretirken planlı, programlı çalıştığını belirten Rezzan Ramiz Öker, her gün saat
9.00-12.00 arası model çalışmak zorunluluğu olan Sanayi-i Nefise Mektebi’nde modellerin her
hafta değiştiğinden söz eder. Sabah saatlerinde okulda model çalışan sanatçı, öğleden sonra
sipariş aldığı kişilerin heykellerini yapmak üzere dışarıda çalışır ya da tekrar Sanayi-i Nefise
Mektebi’ne gelerek bir modele, bir hayali konuya başlar. Ülkemizde heykel sanatının istenen
düzeyde olduğunu söyleyemeyeceğini; sanat için çalıştıklarını, sanatın ilkelerine bağlı kaldıkları
için, basmakalıpçılar gibi kazanamadıklarını ifade eder. Bununla birlikte hükümetten ciddi
yardımlar aldıklarından, gelecek yıl sergide daha mükemmel eserler teşhir edebilmek için
hazırlanmakta olduğunu ifade eder 472. Röportaj yaptığı muhabirin makalenin sonunda “Alçıya,
taşa yalnız modelin cismini değil, ruhunu da verdiğini Ahmet Fehim’in kabartmasında
gördüğümüz hassas ve mütevazı sanatkârımızdan ayrılırken Türk heykeltıraşlığının istikbalini
dolgun buluyordum” 473 açıklaması bize Rezzan Ramiz’in rölyefi ne denli gerçekçi çalıştığını ve
yüze verdiği ifadenin yontmadaki başarısını gösterir.
Sanatçının "Kadın Hukukunun İnkişafı" adlı insan boyutunda bronz heykeli, yüz ifadesi
ve elindeki hukuk kitabıyla yeni Türk kadınını göstermesi bakımından önemlidir 474. Rezzan
Ramiz’in elinde kitap taşıyan, başı dik, ayakta adım atmış bir genç kız heykelinin siyah beyaz
fotoğrafını gördüğünü belirten yeğeni Melda Öker, halası Rezzan Ramiz’in Atatürk’ün bu eserini

471 Paşalıoğlu, a.g.e. s.67.


472 Anonim, “Resim Sergisi Münasebetiyle Sanatçılarımız Arasında: Kudretli ve Genç Heykeltıraş: Rezzan
Ramiz Hanım”, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi 06. 06. 1928 Çarşamba 9. sene numara: 2480 sayfa 1, 2.
473 473 Anonim, “Resim Sergisi Münasebetiyle Sanatçılarımız Arasında: Kudretli ve Genç Heykeltıraş:

Rezzan Ramiz Hanım”, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, 06. 06. 1928, Çarşamba 9. Sene, numara: 2480 s. 2.
474 Paşalıoğlu, a.g.e. 69.

429
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

çok beğendiğini ve ödül aldığını anlattığını ifade eder. Paşalıoğlu’nun söz ettiği bu eser
muhtemelen “Kadın Hukukunun İnkişafı”dır.
Rezzan Ramiz’in şimdiye kadar hiçbir eserinin görseli bulunmamaktadır. Yaptığım
araştırmalarda ulaşabildiğim tek görsel Vakit Gazetesi’nde yer alan Maarif Vekili Necati Bey’in
büstüdür. Sanatçının yakınları tarafından eserleri veya görselleri paylaşıldığı zaman sanatı ile
ilgili tam bir donanıma sahip olacağız. En azından eserlerinin bir müzede yer alması çok değerli
ilk kadın heykeltıraşlarımızdan olan sanatçının Türk heykel sanatındaki yerini
belirginleştirecektir.

Görsel 535: Saime Rezzan Ramiz, “Maarif Vekili Necati Bey Büstü”, (Vakit Gazetesi, 5 Mayıs 1932)

Falih Rıfkı Atay “Çankaya” adlı kitabında Ulu Önder Atatürk’ü ağlatan nadir olaylardan
olan Maarif Vekili Necati Beyin zamansız ölümü olduğundan söz eder. Necati Bey, Atatürk’ün
mesai ve düşünce arkadaşı, avukat, başarılı Milli Eğitim Bakanı, Kuvayı-i Milliye hareketinde
aktif olarak yer almış, Adalet Bakanlığı ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığı yapmıştır.
Sol profilden görüntülenmiş, karşıya bakmakta olan Necati Bey takım elbisesiyle
çalışılmıştır. Erken klasik dönem üslubu kütle halinde verilen saçlar, yüz uzuvları ile uyumlu
kulağı açıkta bırakmaktadır. Badem bıyık betimlenmiş; iri burun, dolgun yanaklar ve gıdığı
belirgin, yüzüyle uyum içerisindedir. Kaşlar ince, ağız kapalı, çenesi gamzeli tasvir edilen eser,

430
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

klasik gerçekçi üslup ile yorumlanmıştır. Boyun kalın ve kısa, gömlek, kravat ve üzerine ceket
giydirilmiş olan heykel, kendinden kaidelidir.

Rezzan Ramiz’in Kadıköy Halkevi Çalışmaları


Uzun yıllar Çocuk Esirgeme Kurumu ve Cumhuriyet Halk Partisi'nde fahri olarak çalıştığı
bilinen Rezzan Ramiz, Kadıköy Halkevinde (1935-1951) öğretmenlik yapar. Sanatçı, Kadıköy
Halkevinde açılan heykeltıraşlık atölyesinde verdiği eğitim ile başarılı heykeller yapan
öğrenciler yetiştirir. Heykel dersleri Pazar günleri dışında her gün, resim dersleri haftanın üç
günü devam etmiş, heykel ve resim bölümünde yetişen öğrencilerden bir kaçının Güzel Sanatlar
Akademisi’ne kaydolması halkevinin yetiştirici görevini yerine getirdiğini göstermiştir475.
Kadıköy Halkevi 476 kendi bünyesinde ilk olarak Güzel Sanatlar Şubesi’ni kurarak şubenin
ilk toplantısında ressam İbrahim Çallı’yı şube başkanı seçer 477.
1935 yılının Kadıköy Halkevi çalışma raporuna göre Güzel Sanatlar Şubesi 27’si kadın
olmak üzere şubenin üye sayısı 13 öğretmen, 4 sanatkâr, 1 avukat ve 41 memur olmak üzere 59
kişidir. 1936 yılının Kadıköy Halkevi çalışma raporuna göre şubede kadın sayısı 28 olmuş, üye
sayısı 63’e yükselmiştir. 1936 yılında şube Başkan ve H.Y.K. üyesi Ressam Vecihi Bereketoğlu,
üye Öğretmen Rezzan Öker, üye Öğretmen Samim, üye Eczacı Cafer (Çağatay), üye Öğretmen
Şeref’ten (Yener) oluşan bir kurulla yönetilmiştir. 1937 Kadıköy Halkevi çalışma raporuna göre
yönetim kurulundan ayrılan üye öğretmenler Samim ve Şeref’in yerine Ressam Şeref Akdik,
Mühendis Faik Tırnakçı gelmiştir. 1937 yılında heykel derslerine 5 öğrenci daha kayıt
yaptırmıştır. 478
1938 yılı Kadıköy Halkevi çalışma raporuna göre bu yıl şubede 56 öğretmen, 40
sanatkâr, 7 mühendis, 8 doktor, 3 eczacı, 4 avukat, 15 memur, 20 işçi, 28 diğer meslek gruplarına
mensup olmak üzere 50’si kadın 181 üye bulunmaktadır. Şube 1938 de, 1937 yılındaki kadro ile
yönetilmiştir. Fakat yılın ortalarına doğru Rezzan Ramiz Öker ve Şeref Akdik dışında üç üye
ayrılmış, onlar yerine Ressam Cemil Cem, Doktor Behzat (Arıksoy), ve Mimar Faruk Çeçen

475Orhan Özacun, Halkevlerinin Kuruluşu ve Atatürk Döneminde İstanbul Halkevlerinin Faaliyetleri


(1932- 1938). İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora
Tezi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul 2002, s. 212, 213.
476 Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1932-1951) Halkçılık ilkesi doğrultusunda, devletin resmi

kurumlarından bağımsız, halkın gündelik yaşamdan arta kalan zamanlarını bilgi, beceri ve güzel sanatlar
alanında yetiştirmek amaçlı Halkevlerini kurmuştur. Halkevleri Atatürk’ün kurduğu Halk Partisinin kültür
koludur ve Sosyal Yardım, Köycülük, Spor, Dil, Tarih ve Edebiyat, Güzel Sanatlar, Müzeler ve Sergi, Temsil,
Halk Dershaneleri ve Kurslar alanında çalışarak etkinlik göstermişlerdir (Özacun, a.g.e., Özet). İstanbul
Halkevlerinden Kadıköy, Eminönü, Şehremini, Beyoğlu, Beşiktaş, Üsküdar ve Şişli Halkevleri 22 Şubat
1935 tarihinde açılmıştır (Özacun, a. e. s. 1). Kadıköy Halkevi başkanlığını 1938 yılına kadar ressam ve
yazar Celal Esad Arseven, daha sonra başkanlığı Vecihi Bereketoğlu yürütmüştür (Özacun, a. e. s. 68-69).
477 Anonim, “Afgan Kralı Hazretleri Dün Sanayi-i Nefise Sergisini Ziyaret Ettiler, Eserleri Takdir

Buyurdular ve Bazılarını Satın Aldılar. Muhterem Misafirlerimiz Şerefine Yarın Akşam Hariciye Konağı’nda
Bir Garden Parti Verilecektir” Hâkimiyeti Milliye Gazetesi, 26. 05. 1928 Cumartesi 9. sene numara: 2473
sayfa 1, 2.
478 Özacun, a.g.e, s, 212, 213.

431
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

gelmiştir. 4 kadın ve 4 erkek öğrencisi olan bu yılda heykel dersleri Pazar hariç, her gün
verilmiştir 479.
Vecihi Bereketoğlu'nun ardından şube başkanlığını Faruk Çeçen üstlenmiş, 76’sı kadın
olmak üzere, üye sayısının 215'e ulaştığı 1943 yılında, şube Faruk Çeçen'in başkanlığında
Profesör Doktor Muhiddin Erel’den, Eşref Antikacı, Rezzan Öker, Şeref Akdik’den oluşan bir
heyet tarafından yönetilmiştir. Bu isimler dışında ressam Ayetullah Sümer ile Rıfat Özdemiroğlu
da üyelik yapmışlardır 480.

Görsel 536: CHP Kadıköy Halkevi 7. Resim ve Heykel Sergi Davetiyesi, (Orhan Özacun Arşivi, Akt; Malkoç
186)

Rezzan Ramiz Kadıköy Halkevi’nde çalışırken hem öğrenci yetiştirmiş, hem de eserler
üretmiştir. 1943 yılında CHP Kadıköy Halkevi 7. Resim ve Heykel Sergisi’ne katılmıştır.
1943 yılında CHP Kadıköy Halkevi 7. Resim ve Heykel Sergi Davetiyesinde heykel
bölümünden 481
İhsan Özsoy
102 Fatih
Rezzan Ramiz Öker
103 Fuzuli
104 Kadınlık Hukuku
105 Gençlik Halkevi Yolunda (Eskiz)

479 Özacun, a.e. s.214.


480 Kadıköy Halkevi 1935-1943 Yılı Çalışmaları, s.10, 17- 18; akt: Eminalp Malkoç, Devrimin Kültür
Fidanlığı Halkevleri ve Kadıköy Halkevi. İstanbul 2009.
481 Eminalp Malkoç, Devrimin Kültür Fidanlığı Halkevleri ve Kadıköy Halkevi. İstanbul 2009.

432
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

106 Ney Çalan


Şeref Akdik
107 Namık Kemal
Şinasi Türküstün
108 Mimar Sinan
109 Tors
110 Kendi Büstü
111 Baş (etüt)
112 Eskiz adlı eserleriyle sergiye katılmışlardır.
Rezzan Ramiz Öker’in bu sergiye dört eseriyle katıldığını görmekteyiz.
Aynı sergide Melek Celal Sofu’nun da resim bölümünden yedi eseri teşhir edilmiştir 482.
Rezzan Ramiz, başarılı sanat yaşamı, İnas Sanayi-i Nefise Mektebi yıllarından Kadıköy
Halkevi çalışmalarına kadar geçen sürede ürettiği eserleri ve yetiştirdiği öğrencilerle gurur
duyulacak öncü kadın heykeltıraşlarımızdandır. Yaptığı röportajlardan ve Maarif Vekili Necati
Bey’in büst görselinden de anlaşıldığı üzere, sanatçı klasik realist üslupta eserler üretmiştir.
Tiyatro ve sinema oyuncusu Ahmet Fehim’in rölyefini çalışırken ruhunu da nakşettiğinin
eleştirmenler tarafından ifade edilmesi, yüz uzuvlarında oluşturduğu mimikleri yontmasındaki
başarısını göstermektedir. Çok zor olan fotoğraftan heykel çalıştığı eserlerinden eniştesi “Şehit
Yörük Selim Bey” büstü, Heinrich Krippel (1883-1945) tarafından, ancak usta bir heykeltıraşın
eseri olabileceği şeklinde yorumlanması ve Krippel’in sanatçıyı görmek istemesi, aynı zamanda
esere vermek istediği duygunun alçı ya da başka bir malzemede can bulmasıdır. Verdiği
röportajlarda, sergilerde mükemmel eserler teşhir etmek için bir sene önceden çalışmaya
başladığını belirten sanatçı, Cumhuriyet kadınını temsilen elinde kitap okuyan, düşünen Türk
kadınını yaratması; Cumhuriyet kurulduktan sonra Türk kadınının sosyal konumu açısından
önem arz etmektedir. Umalım ki değerli sanatçımızın çalışmaları veya görselleri bir an önce gün
yüzüne çıkar ve Türk heykel sanatındaki yerini alır.
Saime Rezzan Ramiz 1931 yılında içlerinde meslektaşları Sabiha Ziya ve Nijad Sirel,
Namık İsmail, Nazmi Ziya, Peyami Safa, Abdülhak Hamit ve eşi, İbrahim Çallı ve birçok sanatçı
arkadaşı ile birlikte güzellik yarışmasında jüri üyeliği yapmıştır 483.

482 Malkoç, a.g.e. s. 187.


483 Anonim, , “Kraliçe İntihap Edilirken”, Cumhuriyet Gazetesi, 19. 01. 1931, s.1,2.

433
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 537: Anonim, “Kraliçe İntihap Edilirken”, Cumhuriyet Gazetesi, 19. 01. 1931, s.1,2.

434
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

7.4. Sabiha Ziya Bengütaş

Türkiye’nin ilk kadın heykeltıraşı unvanını taşıyan Fatma Sabiha Ziya Bengütaş 1904
yılında İstanbul’da doğdu. Sanatçının doğum tarihi yararlandığım kaynaklarda farklı olarak
verilmiştir 484. Sanatçının nüfus kâğıdında hicri takvim olarak 1320 ve 1322 (Görsel 538)
yazmaktadır. Buna mütekabil doğum yılının miladi 1902 ya da 1904 yılı olduğunu görürüz.
Evlenme cüzdanın da ise doğum yılı hicri 1322, miladi takvime göre 1904 olarak verilmiştir.

Görsel 538: Sabiha Ziya Bengütaş’ ın Nüfus Kâğıdı, (Nurol Bengütaş Arşivi’nden)

Görsel 539: Sabiha Ziya Bengütaş’ın Nüfus Kâğıdı, (Nurol Bengütaş Arşivi’nden)

Sanatçıyla ilgili bir kaç makale ve gazete röportajları bulunmaktadır. Araştırmamın temel
kaynağını gazetelerde yer alan Osmanlıca ve Türkçe röportajlar, Bengütaş’ın manevi kızı Nurol
Bengütaş ile yaptığım röportaj ve koleksiyonu oluşturmaktadır.

484 Sabiha Ziya Bengütaş’ ın doğum tarihi bazı kaynaklarda 1910, bazılarında 1904 olarak geçmektedir.

Türk Sanatı Tarihi, 3. Cilt Heykel ve Oyma; Celal Esad Arseven, Doğum Tarihi: 1910
Atatürk Resim-Heykel; Gültekin Elibal, Doğum Tarihi; 1910
Cumhuriyet Dönemi Türk Heykeli; Hüseyin Gezer, Doğum Tarihi:1910
Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı 1999, Ajandası; Doğum Tarihi: 1910
Türkiye’nin İlk Kadın Heykeltıraşlarından Sabiha Ziya Bengütaş; Selman Yaşar, Doğum Tarihi: 1910
Cumhuriyet’in İlk On Beş Yılında Türk Resim ve Heykel Sanatı (1923- 1938), Yüksek Lisans Tezi; Aslı
Korur, Doğum Tarihi:1910
Türk Heykeltıraşları, Nurullah Berk, İstanbul:1937, Güzel Sanatlar Neşriyatından, Doğum Tarihi: 1910
Taha Toros Arşivi; Doğum Tarihi: 1904 olarak verilmiştir.
İlk Türk Kadın Heykeltıraş. Sabiha Ziya Bengütaş; Halil Özyiğit. Doğum Tarihi: 1904
İnas Sanayi-i Nefise Mektebi ve Mezunları; Hacer Banu Paşalıoğlu, Doğum Tarihi: 1904

435
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 540: Taha Toros Mektubu, 6.02.1995 485

Sabiha Ziya, annesi Asime Ziya, babası kaymakam Mehmet Ziya’nın, Bahattin Özkan ve
Mukaddes’ten sonra en küçük üçüncü çocuğudur. Sabiha Ziya Bengütaş, heykel bölümünden
mezun olan ilk diplomalı kadın heykeltıraş olmasından dolayı Türkiye’nin ilk kadın heykeltıraşı
unvanına sahiptir. Sanatla dolu bir yaşam öyküsünde yarattığı eserlerle bıraktığı izler, Türk
sanat tarihinde yol göstericidir. Türk heykel sanatında, heykeltıraşlığın sadece erkeklerin
yapabildiği bir alan olduğu bilincini sürekli üreterek yaptığı anıt heykeller, büstler ile ortadan
kaldırmıştır.
Manevi kızı Nurol Hanım, Sabiha Ziya’nın, İtalya’ya eğitim amaçlı gittiğinde Napoli
Başkonsolosluğu’nda birinci başkâtip, aynı zamanda ünlü şair Abdülhak Hamit’in (1852-1937)
torunu olan diplomat Şakir Emin Bengütaş ile (1904-1984) tanışıp ve 1933 yılında evlendiğini
belirtir.

485Taha Toros 06. 02. 1995 yılında Nurol Bengütaş’a bir mektup yazarak Sabiha Ziya Bengütaş ile ilgili
belgeler ve fotoğraflar talep etmiş, geniş bir makale yazacağını ve burada kullandıktan sonra geri iade
edeceğini belirtmiştir. Fakat Nurol Bengütaş’ ın verdiği hiçbir belge ve fotoğraf geri gelmeyerek Taha
Toros’ta kalmıştır. Taha Toros’un yazdığı mektup üzerinde çocukları ve torununun cep telefonu,
kendisinin de ev adresi yer almaktadır.

436
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 541: Sabiha Ziya-Şakir Emin Bengütaş’ın Evlilik Cüzdanları, (Nurol Bengütaş Arşivi’nden)

Görsel 542: Sabiha Ziya-Şakir Emin Bengütaş’ın Evlilik Cüzdanları, (Nurol Bengütaş Arşivi’nden)

Evlendikten sonra eşinin görevi dolayısıyla Belçika’ya yerleşirler. Diplomat eşi olarak
farklı ülkelerde eşinin yanında yer alarak heykel sanatı konusunda araştırmalar yapmış, sanat
çalışmalarına katkıda bulunmuştur. Çeşitli müzeleri, galerileri, sergileri gezerek Avrupa’da ki
sanat akımlarını yakından takip etme fırsatı bulan sanatçı, heykel yapmaya hiç ara vermez ve
yarattığı tablolar ve heykelleri ile elçilikte sergiler açar. 51 yıl evli kaldığı eşi Şakir Emin
Bengütaş’ı 15 Temmuz 1984 yılında kaybeden sanatçı, yaşadığı büyük acıyı, gerçekleştirdiği
eserleriyle unutmaya çalışır. 1987 yılında sağlık sorunları için gittiği bir hastanede hemşire olan
Nurol Hanım ile tanışır ve 1988 yılında evlat edinerek yalnızlığını, anılarını, sevgisini ve
Bahçelievler’de ki evini paylaşır. 1989 yılında aynı fakültede okuyan bir tıp öğrencisiyle
evlendirir.
Hayvan sevgisi bilinen sanatçının, çevresinde bulunan dostlarının zaman zaman
sergiledikleri olumsuz tavırlar onun hayvan sevgisini daha da arttırmıştır. Hayvan sever sanatçı,
sahiplerini hiç bir zaman terk etmeyecekleri için özellikle köpek sahiplenir. Yaptığımız
röportajda Nurol Hanım, Ankara Bahçelievler’e yerleştikten sonra evin, bahçenin, çatı katının
köpek ve kedilerle dolduğunu, Bengütaş’ın Ankara Hayvanları Koruma Derneği açılmasına
yardımcı olmasından dolayı, evlerini dernek zannederek kedi ve köpek bırakıldığını ifade eder.

437
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 543: Sabiha Ziya-Nurol Bengütaş, 1988, (Nurol Bengütaş Arşivi’nden)

Görsel 544: Sabiha Ziya-Nurol Bengütaş, 26. 07. 1989, (Nurol Bengütaş Arşivi’nden)

2 Ekim 1992 yılında hayata gözlerini kapatan Sabiha Ziya Bengütaş tarihe iz bırakan
örnek kadın heykeltıraşlarımızdandır.

438
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 545: Sabiha Ziya Bengütaş’a Güzellik Yarışması Jüri Üyeliği İçin Gönderilen Davetiye, 14.01.1932
(Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

Sanatçı üç yıldır yapılmakta olan güzellik yarışmasının jüri üyeliği için davet edilmiş ve
güzellik yarışmasında jüri üyeliği yapmıştır.
Bengütaş, Abdülhak Hamit ve eşi, İbrahim Çallı, Namık İsmail meslektaşları Rezzan
Ramiz ve Nejat Bey gibi birçok sanatçı arkadaşı ile 1931 yılında da yapılan güzellik yarışmasında
jüri üyeliği yapmıştır 486.

Sabiha Ziya Bengütaş’ın Sanat Yaşamı


Sabiha Ziya Bengütaş kadın olduğu için yer yer yapılan itiraz ve engellemelere rağmen
başarılarla dolu bir sanat yaşamı geçirmiş, katıldığı yarışmalarda birincilikler alarak, sanat
alanında kadın olarak ilklere imza atmıştır.

Sabiha Ziya Bengütaş’ın Eğitim Hayatı


Sabiha Ziya Bengütaş, ilköğrenimini Eyüp Sultan Numune Mektebi’nde yapar. 4 sene
sonra babası Ziya Bey’in görevi sebebiyle ailece gittikleri Şam’da bir yıl Fransız Katolik
Mektebi’nde eğitimine devam eder. Görev süresi bittikten sonra İstanbul’a dönen aile,

486 Anonim, “Kraliçe İntihap Edilirken”, Cumhuriyet Gazetesi. 19. 01,1931 s.1,2

439
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Büyükada’ya yerleşir. Sabiha Ziya, Büyükada’da bulunan Köprülü Fuat Paşa Mektebi’ne başlar ve
bu mektebi bitirir bitirmez, İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’ne kaydolur. Sabiha Ziya ailesinin lise
tahsilinde ısrar etmesine rağmen sabır gösteremediğini belirtir 487 ve küçük yaşlarda yaptığı
resimlerle güzel sanatlara olan tutkusunu 1918 (1336) yılında İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin
resim bölümüne kaydolarak pekiştirir 488. Fakat bu müddet zarfında hastalığı dolayısıyla
mektebe 2 yıl devam edemez. İlk sene resim şubesinde çalışır. 2. sene her gün modelaj dersine
girer. Çünkü heykel bölümü henüz mevcut değildir. Bu arada sergilere katılmayı ihmal
etmediğini ifade eder. Sanatçı, hayatını bu mesleğe vakfedeceğini, hiç düşünmeden buna evet
dediğini, çünkü yaşamayı çalışmakla zevkli bulduğunu belirtir 489. Büyükada sanatçı için ilham
kaynağı olmuş, gördüğü güzellikleri resmetmiştir.
Bengütaş Resimli Ay Dergisi’nde yayımlanan mektubunda şöyle devam eder:
“İkinci sene bir gün modelaj dersine girdim, çünkü heykeltıraş kısmı henüz mevcut
değildi usulen “ornament” yapmam icap ederken birdenbire hoşuma giden antik bir büstü kopya
etmeğe başladım. Ders gününde muhterem hocam heykeltıraş İhsan Bey geldi. Baktı ve güldü.
‘Sen, çocuğum evin temelini yapmadan çatıya çıkmışsın’, dedi.
Beni ilk teşci’(cesaretlendiren)eden bu cümle olmuştur. Bu cümle izzet-i nefsime
dokundu ve bende bir aksülamel (aksini yapma) yapmama neden oldu. Bütün hafta her şeyi
ihmal ederek bu büst üstünde çalıştım. Hocam geldiği zaman evvela tereddüt etti ve inanmadı.
Nihayet çok beğendi. Hâlbuki o zaman heykeltıraşların değil canlı modelleri, atölyeleri bile
yoktu. Fakat bu çalışmam bana heykeltıraşiyi sevdirdi. O vakit heykelde daha fazla muvaffak
olacağımı hissettim” 490.
Sanatçı o günü dostlarına hayatının en önemli günlerinden biri olarak anlatacaktır. Bu
onun için tarih yazmak demektir. Sanatın cinsiyet ayırımı yapmadan insanların tümü için geçerli
olduğunun en güzel örneğidir. Doğal olarak bu duruma diğer bölümlerde incelediğimiz öncü
kadın heykeltıraşlarımızda dâhildir.

487 Anonim, “Roma’dan Gelen Sanatkârımızla Mülakat”, Vakit Gazetesi 16. 07. 1928 Pazartesi
488 Sabiha Ziya “İlk Türk Kadın Heykeltıraş”, Resimli Ay Dergisi 1927, s.7 de sanatçı mektubunda (1336)
1918 yılında heykeltıraşiye başladığını ve hastalığından dolayı iki sene mektebe devam edemediğini
belirtmiştir. Nermin Faruki’nin röportajından da 1920 yılında okulda bir arada olduklarını görmekteyiz.
Özyiğit’in makalesinde ise 1920 yılında başladığı iki yıl ara verdiği belirtilmektedir. Ayrıca makalede İnâs
(Kız) Sanayi-i Nefise Mektebi ile Sanayi-i Nefise Mektebi’nin 1920 yılında birleştirildiği bilgisi yer
almaktadır. Fakat Ürekli’nin yapmış olduğu arşiv araştırmalarında her iki mektebin birleştirilmesinin 13
Ocak 1923 tarihinde gerçekleştiği ortaya çıkmıştır.
489 Sabiha Ziya “İlk Türk Kadın Heykeltıraş”, Resimli Ay Dergisi, 1927, s.7
490Sabiha Ziya “İlk Türk Kadın Heykeltıraş”, Resimli Ay Dergisi, 1927, s.6

440
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 546: Sabiha Ziya Bengütaş’ın Kullandığı Pastel Boyaları, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu’ndan)

Görsel 547: Anonim, Sabiha Ziya “İlk Türk Kadın Heykeltıraş”, Resimli Ay Dergisi, 1927, s.7

Üst resim altı yazısı 491:


Sabiha Hanım’ın bu sene Galatasaray’da teşhir edilen büstlerinden ikisi: Doktor
Akil Muhtar Bey ve Ressam Hikmet Bey.
Alt resim altı yazısı:
Sabiha Ziya Hanım’ın Mektepte Yaptığı Bir Erkek Heykeli.

491 Sabiha Ziya “İlk Türk Kadın Heykeltıraş”, Resimli Ay Dergisi, 1927, s.7

441
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatçı mektubunda bir heykeltıraş olmaya karar verdiğinde kadın olmasından dolayı
çektiği sıkıntıları mektubunda şöyle anlatır:
“Derhal ilk kadın heykeltıraş talebe olarak kayıt olundum. Ailemi nasıl ikna ettiğim
soruluyor. Bu hususta pek ziyade müşkülat çektim. Heykeltıraşlığı diğer sanatlara tercih etmem,
evvela ve hiç şüphesiz bu sanata karşı fazla meclubiyetim dolayısıyla olmuş ve buna belki biraz
da orijinaliteye olan meylim inzimam etmiştir. Çünkü o zaman memleketimizde hiçbir kadın
heykeltıraş mevcut değildi.
Şimdiye kadar yaptığım heykellere gelince: Bunların mühim bir kısmını atölyede çalışılan
etütler teşkil eder. Geçen sene yapılan konkorlarda üç eskiz müsabakasında birinciliği ve Avrupa
müsabakasını kazandım. Fakat maalesef yine sırf kadın olmaklığım dolayısıyla benim yerime
Ratip Efendi (Aşur Acudoğlu), (1898-1957) isminde bir arkadaşımı gönderdiler 492 .”

Görsel 548: Anonim, Sabiha Ziya “İlk Türk Kadın Heykeltıraş”, Resimli Ay Dergisi 1927, s.6

1925 yılında Hakkı Şinasi Paşa 493 başkanlığında oluşturulan komisyon ile Taksim’e anıt
yapılmasına karar verilir 494 ve Pietro Canonica’ya davet gönderilir. Abideler Komisyonu İtalya’da
Canonica’nın yanında çalışmak üzere bir yarışma düzenler. Sabiha Hanım’ın bu yarışmada da
birincilik elde eder ve kadın olduğu için yine itiraz etmelerine rağmen bu sefer engel olamazlar.

492 Sabiha Ziya “İlk Türk Kadın Heykeltıraş”, Resimli Ay Dergisi, 1927, s.6
493 Tıp doktoru, amiral, siyasetçi Hakkı Şinasi Paşa, TBMM'de ikinci ve üçüncü dönem İstanbul (1923-
1931), dördüncü dönem Erzurum (1931-1935), beşinci ve altıncı dönem İstanbul (1935-1941)
milletvekilliği yapmıştır (Anonim, Milliyet Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi 1986, cilt 10).
494 Anonim, “Cumhuriyet Anıtı’nın Kuruluş Öyküsü” Sözcü Gazetesi 08. 08. 2013.

442
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Ali Hadi Bara ile Canonica’ya asistanlık yapmak üzere İtalya’ya gider. Nurol Bengütaş, Sabiha
Ziya’nın Pietro Canonica’nın eğitimini yeterli bulmadığı için Roma Akademisi’nde Prof. Luppi
atölyesine devam ettiğini ve burada iki yıl eğitim alması gerekirken sürenin bir yıla indirildiğini
belirtir. Yurda dönen sanatçı serbest öğrenci olarak Güzel Sanatlar Akademisi’nde çalışmalarına
devam eder. Sanatçının kısa dönem kalacağı aşağıda verilen Akşam Gazetesi’nde belirtilmiş,
Bengütaş’ın “Eylül ibtidalarına doğru hareket edecek ve altı ay kadar orada kalacaktır” 495 ifadesi
yer almıştır. Roma’dan döndüğü zaman yapılan bir röportajında on aylık çalışmanın ona iki sınıf
terfi ettirdiğini, Roma’da bilumum müzelerde çalıştığını, Cumhuriyet abidesi sayesinde
yetiştiğini anlatır 496. 10. 08. 1927 tarihli Akşam Gazetesi’nde, Bengütaş’ın İtalya’ya Eylül ayında
gideceği, 16. 07. 1928 Pazartesi tarihli Vakit Gazetesi’nde de bir gün önce Roma’dan döndüğü
bilgisi verilir. Bu bilgiler değerlendirildiği zaman sanatçının Roma’da toplamda bir yıl kadar
kaldığı belirginleşir.

Görsel 549: Anonim, Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor, 1927

1927 tarihli gazete kupüründe heykellerinde başarı gösteren heykeltıraş Sabiha


Hanım’ın 15 güne kadar Sinyor Canonica ile birlikte İtalya’ya gideceği ve orada Abide

495 Anonim, Akşam Gazetesi, 10. 08. 1927, Çarşamba.


496 Anonim, “Roma’dan Gelen Sanatkârımızla Mülakat”, Vakit Gazetesi, 16. 07. 1928 Pazartesi.

443
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

komisyonunun adına mesaiye başlayacağı belirtilmektedir. Sanayi-i Nefise Mektebi’ni bitiren,


birçok heykeller meydana getiren Sabiha Hanım’ın İtalya’da18 ay kaldıktan sonra İstanbul’a
döneceği ifade edilmiştir.
Dönemin bazı gazeteleri, Bengütaş’ın başarısı ve İtalya’ya gidişiyle ilgili haberlere yer
vermiştir. Bunlardan biri 1927 tarihli Akşam Gazetesi’dir.

Görsel 550: Anonim, Akşam Gazetesi, 10. 08. 1927, Çarşamba

Nihayet bir kadın gönderilmesine karar verildi. Canonica’nın atölyesine Sabiha Hanım
gidiyor. İtalyan sanatkârı bir erkek talebeyi götürmek istemişse de vuku bulan ısrar üzerine:
Sabiha Hanım’ı kabul etmiştir.
“Bir taraftan kadınlar birliğinin vuku bulan mütemadi müracaatı, diğer taraftan Sanayi-i
Nefise Mektebi Müdüriyeti’nin yapılan konkorun neticesini tasdik etmiş bulunmasından dolayı,
nihayet İtalya’da Mösyö Canonica’nın atölyesinde çalışmağa gidecek talebenin kadın olmasında
bir mahzur olmayacağı neticesine varılmış ve Sabiha Hanım’ın İtalya’ya gönderilmesi
kararlaştırılmıştır.

444
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sabiha Ziya Hanım henüz genç bir heykeltıraştır. Arkadaşlarının anlattığına göre kısa bir
zamanda büyük bir muvaffakiyet gösteren bu sanatkâr gencimiz birkaç sene içerisinde dikkatle
tetkik edilmeye layık mühim birçok eserler vücuda getirmiş ve açılan konkorda ehliyet ve
iktidarını esaslı surette göstermiştir. Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi’nin yeni müdürü Namık
İsmail Bey Sabiha Hanım’ın konkoru kazanmış olması itibariyle İtalya’ya gitmesi lazım geleceğini
Mösyö Canonica’ya izah etmiştir. İtalyan heykeltıraş kendi atölyesinde çalışacak gencin erkek
olmasında ısrar etmekle beraber, Mektep müdürünün bu husustaki tavsiyesini de nazar-ı itibara
alarak Sabiha Hanım’ın atölyesinde çalışmasına muvafakat etmiştir. Sabiha Hanım Eylül
ibtidalarına doğru hareket edecek ve altı ay kadar orada kalacaktır. Bu genç heykeltıraş Reis-i
Cumhur hazretlerinin Taksim’e rekz edilecek abidesi üzerinde bizzat çalışmak bahtiyarlığına da
nail olmuş bulunacaktır 497.

Görsel 551: Anonim, Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor, 1927

1927 tarihli gazete kupüründe Canonica’nın yanında çalışacak olan Sanayi-i Nefise
Mektebi talebelerinden Sabiha Hanım ile Hadi Bey’in eserlerinin beğenildiğini belirtir.

497 Akşam Gazetesi, Çarşamba, 10. 08. 1927

445
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Kendilerinin İtalyalı sanatkâr Canonica ile beraber çalışmalarının münasip olduğu ifade
edilmektedir.
Fotoğrafın altında yer alan yazı;
Sanayi Nefise Talebelerinden Sabiha Hanım ile Hadi Bey’in Resimleri.
Canonica ile yapılan mukavele gereğince yakında profesyonel bir zat sanatkârın yaptığı
heykeli görmek üzere İtalya’ya gidecektir. İtalyan heykeltıraşın yanında iki Türk talebesinin
bulunması tensib edildiğinden bu hususta Sanayi-i Nefise Mektebi’nde bir müsabaka küşat
edilmiş ve bu müsabaka neticesinde talep eden Sabiha Hanım ve Hadi Bey seçilmişlerdir. Gerek
Sabiha Hanım, gerek Hadi Bey Sanayi-i Nefise Mektebi’nin yetiştirdiği en güzide talebelerdendir.
Kendilerinin vücuda getirdikleri eserleri muallimleri tarafından bilhassa takdir edilmiştir. Bu
münasebetle kendilerinin İtalya’da eserlerinin başında alınmış birer resimlerini durç ediyorlar.
Diğer taraftan haber aldığımıza nazaran Canonica ile yapılan anlaşma gereğince bir buçuk
senede tamamlanacaktır. Eserin 13-14 bin liraya mal olacağından da söz edilmektedir.
Resimli Ay Dergisi, İtalya’ya gitme konusunda sanatçıyı desteklemiş ve konuyu şu şekilde
yorumlanmıştır:
“Bir kadının sanatkâr olamayacağını iddia edenler, nihayet Sanayi-i Nefise Mektebi’nin
yetiştirdiği ilk kadın heykeltıraşın muvaffakiyetleri önünde rükûa mecbur oldular. Sabiha Ziya
Hanım bizde ilk yetişen heykeltıraş kadındır. Heykeltıraş zaten Türkiye’de henüz doğmağa
başlayan bir sanattır. Bu yeni sanatta Türk kadınının birden bire böyle parlak bir muvaffakiyet
göstermesi şayan-ı takdirdir.
Fakat erkekler bu kadının muvaffakiyetini çekemediler. Gazi Paşa’nın heykelini yapan
İtalyan heykeltıraş Canonica ile beraber çalışacak bir Türk talebe ayırmak üzere tertip edilen
müsabakada Sabiha Ziya Hanım birinciliği kazanınca itiraz ettiler. Bir kadın sanatkâr olamaz,
dediler. Sabiha Ziya Hanım belki büyük bir heykeltıraş olamaz. Fakat kadın sanatkâr olamaz,
iddiası çok gülünç bir dava idi. Bu davaya Canonica’yı da karıştırdılar ve onun da bu fikirde
olduğunu söylediler.
Kadından edip, kadından şair, kadından ressam yetiştiği halde, kadından heykeltıraş
yetişemeyeceğini ispat için ortaya böyle umumi bir iddia atmak tabii gülünç bir şeydi. Onlar da
iddialarının gülünç olduğunu anlamakta gecikmediler. Ve Sabiha Ziya Hanımı Canonica’ya terfik
etmekten vazgeçmekle beraber, ikmal-i tahsil etmek üzere Avrupa’ya göndermeğe karar
verdiler. Bu yanlış iddianın bu suretle tashih edilmiş olması şayan-ı memnuniyettir. Zaten Sabiha
Hanım, bu iddiayı eserleriyle tekzibe azim etmiştir498.

498 Resimli Ay Dergisi, 1927, s.6.

446
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 552: Anonim, “Roma’dan Gelen Sanatkârımızla Mülakat”, Vakit Gazetesi, 16. 07. 1928 Pazartesi

Çelebi’nin yaptığı yayında Bengütaş’ın Canonica ile yaptığı çalışması sanatçının şu


sözleriyle verilmiştir:
“Ben İtalya’ya gittiğim zaman heykeltıraş Mösyö Canonica, abide planlarını ve
modellerini hazırlamış bulunuyordu. Bunun için Cumhuriyet Abidesi ile pek az meşgul olabildim.
Bundan sonra Abide kısımlarının dökümüne başlandı. Teferruat beni alakadar etmediği için
mesainin bu kısmını takip etmedim. İtalya’da bulunduğum esnada Roma Güzel Sanatlar
Akademisi’nde çalıştım. Burada on aylık çalışmam esnasında iki sınıf atlamayı başardım”. 499
Taksim Anıtı’nın doğu ve batı cephelerinde bayrak asmış askerlerin üst kısmında Türk
kadını temsil edilmiştir. Doğu cephesinde Cumhuriyet öncesi peçeli boyunduruk altında yaşayan
Türk kadını, batı cephesinde ise gülümseyerek gökyüzüne doğru bakan Cumhuriyet sonrası
çağdaş, mutlu Türk kadını betimlenmiştir. Madalyonların içerisinde yer alan Türk kadını Sabiha
Bengütaş’a benzemektedir. Bazı kaynaklarda, sanatçının Canonica’ya modellik yaptığı ve
madalyonlar içerisindeki Türk kadınının Bengütaş olduğu bilgisi yer alsa da Nurol Hanım,
annesinin bu konudan hiç söz etmediğini öyle bir ayrıntıya girmediğini belirtir.

499 Mevlüt Çelebi, Dünden Bugüne Taksim Cumhuriyet Anıtı, Ankara 2006.

447
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 553: Pietro Canonica, Taksim Anıtı Doğu cephesinde Yer Alan Asker Heykeli Üzerinde Peçeli ve
Mutsuz Türk Kadını Portresi, 1928

Görsel 554: Pietro Canonica, Taksim Anıtı Batı Cephesi, Asker Heykeli Üzerinde Peçesiz Gökyüzüne
Bakarak Gülümseyen Türk Kadını Portresi, 1928

448
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 555: Soldan Sağa; Melek Ahmet, İhsan Özsoy, Sabiha Ziya Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sabiha Ziya Bengütaş, 14.02.1929 dan 14.04.1929 tarihine kadar geçen iki aylık kısa bir
sürede gittiği Millet Mektebi’nde yeni harflerle Türkçe okuma ve yazmayı öğrenmiştir.

Görsel 556: Sabiha Ziya Bengütaş’ın Türkçe Okuma Yazma Şahadetnamesi 14.04.1929, (Nurol Bengütaş
Arşivi)

449
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sabiha Ziya Bengütaş’ın Katıldığı Sergiler ve Eserleri


Sabiha Ziya, Galatasaray ve Ankara Sergileri, abide çalışmaları ve konkurlarında aldığı
birincilikler, katıldığı yarışmalarda aldığı dereceler ve birçok sergide teşhir ettiği eserleriyle
basında adından sıkça söz ettirmiş, Türk sanat tarihine değerli eserler bırakmıştır. Sadece heykel
yapmakla kalmayan sanatçının farklı üsluplarda otuzdan fazla tablosu, pastel ve karakalem
çalışmaları bulunmaktadır.
Sabiha Ziya, doğadan ilham alan çalışma tarzının bulunduğunu, üslup itibariyle ne klasik
ne de modern olduğunu ifade eder. Sanatçıya göre söz konusu üslup değildir; aranılan şey sanat
kıymetlerinin mevcut olup olmadığıdır. Tabiattan lüzumlu kısımları alarak, diğerlerini attığını
belirtir. O her eseri bir kompozisyon olarak görür ve tabiatla kendi zevklerini telif etmeye çalışır.
Özellikle, sanatta, istediğini yapabilecek kıymette olan sanatkârların modern çalışmasını, yani
cesaret göstermesini, tasvip ettiğini belirtir, yoksa acizden doğan bir modernizmin tamamen
karşısındadır 500. Bengütaş, tanınmış en modern büyük sanatkârların da uzun süre klasik
çalıştıklarını belirterek, bundan başka “Mektep” teşkil edebilmiş ne kadar sanatkâr varsa, o
kadar da kuramdan söz edileceğini, fakat hepsinde temel ve esas olanın, duygu ve samimiyet
olduğunu ifade eder ” 501
Sanatçı çok tetkik etmek gerektiğinin, taklit etmeyi reddettiğini belirtir. Sanatın her
şeyden önce kişisel olması gerekliliğini savunur” 502.
1920’lerde özellikle yakın arkadaşları ve sanatçı dostlarının büst ve baş çalışmalarını
gerçekleştirir. İlk eseri 1922 yılında Türk Ressamlar Cemiyeti tarafından açılan 4. Galatasaray
Resim Sergisinde teşhir edilen bir “Büst” çalışmasıdır503. Sanatçının 1922 yılından itibaren 1930
yılına kadar her yıl Galatasaray sergilerine katıldığı “Galatasaray Sergileri” bölümünde
verilmiştir.
Galatasaray Sergilerinde Teşhir Ettiği Eserler,
1922 yılında Türk Ressamlar Cemiyeti tarafından yapılan 4. Galatasaray Resim
Sergisi’ne 504,
“Büst”,
1923 yılında yapılan 5. Galatasaray Sergisi’ne 505
2 adet “Buset Cesamet-i Tıbbiyede” adlı çalışmalarıyla,
1924 yılında yapılan Galatasaray Sergisi’ne 506,

500 Nurullah Berk, Türk Heykeltıraşları. İstanbul 1937, s.38.


501 Berk, a.g.e., s.37-38.
502 Berk, a.e., s. 38.
503 Ömer Faruk Şerifoğlu, Cumhur Başkanlığı Sanat Koleksiyonu, Cumhur Başkanlığı Yayınları, İstanbul

2014, adlı kaynağın s. 310-311’inci sayfalarında ise sanatçının 1925 yılından itibaren Galatasaray
Sergilerine katıldığı yer almaktadır.
504 Ömer Faruk Şerifoğlu, Resim Tarihimizden Galatasaray Sergileri 1916-1951, İstanbul 2003 s.41.
505 Şerifoğlu, a.g.e. s.44.
506 Şerifoğlu, a.e. s. 48.

450
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

“Gülen Kız Portresi”,


“Portre”,
“Çarşaflı Kadın (Alçı Kabartma)” adlı heykel çalışmalarıyla,
1925 yılında yapılan Türk Ressamlar Cemiyeti Yedinci Galatasaray Resim Sergisi’ne,
“Doktor Akil Muhtar Büstü”,
“Sermed Bey Büstü” ve
“Büst” olmak üzere heykel dalında üç eser 507,
1926 yılında yapılan 8. Galatasaray Resim Sergisi’ne, 508
3 adet “Büst”,
“Akademi”,
“Kabartma” eserleriyle heykel dalında,
1927 yılında yapılan 11. Galatasaray Resim Sergisi’nde 509,
3 adet “Büst” ve
“Akademi” heykelleri ile
1928 yılında yapılan 12. Galatasaray Resim Sergisi’ne 510,
“Hakkı Şinasi Paşa Büstü”
11 Ağustos 1929 yılında İstanbul Galatasaray Lisesi’nde yapılan 13. Galatasaray Resim
Sergisi’ne 511,
“ Etüt”,
“Büst”,
“Namık İsmail Büstü”,
“Baküs ve Kadın”(Heykel),
4 adet “Romandan Poşad” ve
“Yeniköy Poşad” adlı çalışmalarıyla, üst üste sekiz yıl Galatasaray Sergileri’ne katılır.
Ankara Resim Sergileri’nde Yer Alan Eserleri
1927 yılında gerçekleştirilen 4. Ankara Resim Sergisi’nde 2 adet “Büst” 512
1928 yılında gerçekleştirilen 5. Ankara Resim Sergisi’nde 513
“Gülen Kız Portresi”,
“Portre”,
“Çarşaflı Kadın”,
1929 yılında gerçekleştirilen 6. Ankara Resim Sergisi’nde 514

507 Şerifoğlu, a.e., s.53.


508 Şerifoğlu, a.e., s.55.
509 Şerifoğlu, a.e. s.58.
510Şerifoğlu, a.e. s.61.
511 Şerifoğlu, a.e. s.63.
512 Anonim, Türk Sanayi-i Nefise Birliği Resim Şubesi 4. Ankara Resim Sergisi Fihristi, İstanbul 1927.
513 Anonim, Türk Sanayi-i Nefise Birliği Resim Şubesi 5. Ankara Resim Sergisi Fihristi, İstanbul 1928.

451
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

“Bakus ve Kadın” eserlerini teşhir etmiştir.


Bengütaş, 1929 yılının Nisan ayında yapılan Ankara Etnografya Müzesi Sergi Salonu’nda
Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği tarafından düzenlenen sergiye katılır. Maarif Vekili
Cemal Hüsnü Bey tarafından açılan sergide yüz civarında resim ve altı heykel sergilenir 515.
Bengütaş, 1930 yılında yapılan 7. Ankara Resim Sergisi’ne 516.
102 Abide Eskizi,
103 Büst ( Heykel),
104 Jüpiter’in Eropu Kaçırması,
105 Poşat 517,
106 Yeni Köyden adlı eserlerini teşhir etmiştir.
1940 yılında yapılan 2. Devlet Resim ve Heykel Sergisi 518
327 Dikmen eseriyle resim dalında,
372 Hasan Ali Yücel,
373 Dr. Zeki Hakkı Pamir adlı eserleriyle heykel dalında katılım sağlamıştır.
1941 yılında yapılan 3. Devlet Resim ve Heykel Sergisi 519
259 Çiçekler,
260 Deniz eserleriyle resim dalında;
290 İsmet İnönü,
291 Dekoratif Baş,
292 Mitolojik Eskiz ile heykel dalında eserler sergilemiştir.
1930 yılından sonra nü çalışmalar ve daha sonra anıt çalışmaları takip eder. Ve özellikle
Çankaya köşkünde yer alan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Mudanya Müzakere Evi’nin
karşısında yer alan İsmet İnönü Anıtı ile adını tarihe altın harflerle yazdırır.
Sabiha Ziya Bengütaş, 1931 yılının Şubat ayında İstanbul Beyoğlu No.310 Eski Moskovit
Lokantasında yapılan 90 kadar eserin yer aldığı Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği
Sergisi’ne katılmıştır 520.
29 Aralık 1960 ile 5 Ocak 1961tarihleri arasında Türk-Amerikan Derneği Galerisi’nde 42
yağlı boya tablo ve 11 heykel sergilemiş ve takdir edilen Bengütaş’ın eserleri çok
beğenilmiştir521.

514 Anonim, Güzel Sanatlar Birliği Resim Şubesi 6. Ankara Resim Sergisi, 1929.
515 Kıymet Giray, Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği, İstanbul 1997.
516 Anonim, Güzel Sanatlar Birliği Resim Şubesi 7inci Ankara Resim Sergisi, Sergi Kataloğu, 1930. s.11.
517 Poşad, açık havada seri bir şekilde yapılan, küçük ebatlı
518 Anonim, Maarif Vekilliği 2. Devlet Resim Ve Heykel Sergisi, Sergi Kataloğu 1940, 31 Teşrin
519 Anonim, Maarif Vekilliği Üçüncü Resim ve Heykel Sergisi Ankara Sergi Evi, Açılış 31 Birinci Teşrin

1941, Kapanış 30 İkinci Teşrin 1941 Sergi Kataloğu.


520 Mehmet Üstünipek, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Çağdaş Türk Sanatında Sergiler 1850-1950, İstanbul

2007, s.103.
521 Anonim, “Sabiha Bengütaş Sergisi” Ses Dergisi, 15. 01. 1961, yıl:6, Sayı;121, s.18.

452
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 557: Plastik Sanatlar Derneği Onur Ödülü, 1991, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

Görsel 558: Plastik Sanatlar Derneği Onur Ödülü, 1991, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

453
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.4. Sabiha Ziya Bengütaş’ın Tespit Edilen Eserler Listesi


Eser Adı Teknik Ebat Tarih Kaynak
Bulunduğu Yer
“Gülen Kız Portresi” - - 1924 Şerifoğlu, a.e., s. 48

“Çarşaflı Kadın” Alçı - 1924 Şerifoğlu, a.e., s. 48


Kabartma
“Sermed Bey Büstü” - - 1925 Şerifoğlu, a.e., s.53

“Talat Emin Başı” Kil - 1929 Nurol Bengütaş Arşivi

“Talat Emin Başı” Alçı - 1929 Nurol Bengütaş Arşivi

“İsimsiz” Erkek Başı Kil - 1929 Nurol Bengütaş Arşivi

“İsimsiz” Erkek Başı Kil - - Nurol Bengütaş Arşivi


(6 Adet)
“Baküs ve Kadın” - - 1929 Şerifoğlu, a.e., s.63

“Namık İsmail Başı” Kil - 1929 Nurol Bengütaş Arşivi

“Namık İsmail Başı” Alçı 39 x 20 x 29 cm 1929 İstanbul Resim Heykel


Müzesi
“İsimsiz” Kil - 1930 Nurol Bengütaş Arşivi

“Abide Eskizi” Kil - 24. 02. Nurol Bengütaş Arşivi


1930
“Bedia’nın Başı” Alçı 56 x 26 x 16 cm 1930 İstanbul Resim Heykel
Müzesi
“İsimsiz” Kadın Büstü Kil - - Nurol Bengütaş Arşivi

“İsimsiz” Erkek Başı - - - Nurol Bengütaş Arşivi

“Bahattin Özkan - - - Nurol Bengütaş Arşivi


Büstü”
“Ahmet Haşim Büstü” Kil - 1931 Nurol Bengütaş Arşivi

“Asime Ziya Başı” Bronz 19 x 21 x 30,5 cm, 1936 Nurol Bengütaş Arşivi
Kaide: 17.3 x 20 x
17.3 cm
“Abdülhak Hamit Kil - 1937 Nurol Bengütaş Arşivi
Başı”
“Genç Kadın Başı” Bronz 31 x 15 x 11 cm İstanbul Resim Heykel
Müzesi

454
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.4. (devamı)


“Sabahattin Ergin Kil - - Nurol Bengütaş Arşivi
Başı”
“Sabahattin Ergin Alçı 42x21x27 cm - Ankara Devlet Resim Heykel
Başı” Müzesi
“Sabahattin Ergin Alçı 32x21x24 cm İstanbul Devlet Resim Heykel
Başı” Müzesi
“Giresun Abide - - 1939 Nurol Bengütaş Arşivi
Maketi”
“Mudanya Abide - - Nurol Bengütaş Arşivi
Maketi”
“Dr. Zeki Hakkı Bronz 32 x 20 x 20 cm 1940 Anonim, Maarif Vekilliği
Pamir” 2.Devlet Resim Ve Heykel
Sergisi, Sergi Kataloğu 1940,
31 Teşrin
“Hasan Ali Yücel Başı” Kil - 1940 Nurol Bengütaş Arşivi

“İsmet İnönü Büstü” Mermer 48 x 50 cm 1943 İnönü Vakfı Müze Evi

“İsmet İnönü Başı” Mermer 46 x 20 x 23 cm, 1944 Ankara Devlet Resim ve


Kaide: 17 x 16 x Heykel Müzesi
16 cm

“Mevhibe İnönü Mermer 18 x 27 cm, Kaide: 1945 İnönü Vakfı Müze Evi
Başı” 10 x 12,3 cm
“İsmet İnönü Büstü” - - 1946 Nurol Bengütaş Arşivi

“Atatürk Anıtı” Carrara 3m 1947 Çankaya Köşkü


Mermeri
“İsmet İnönü Bronz 3m 1948 Mudanya
Mütareke Anıtı”
“İsimsiz” Erkek Başı - - - Nurol Bengütaş Arşivi

“Aysel Öymen Başı” Alçı 1954 Nurol Bengütaş Arşivi

Şehit Teğmen Ali - - 1960 Nurol Bengütaş Arşivi


İhsan Kalmaz
“Hikmet Onat Başı” Alçı - - Nurol Bengütaş Arşivi

“Dr. Akil Muhtar Kil - - Nurol Bengütaş Arşivi


Özden Büstü”
“Foy David Kohler” Alçı - - Nurol Bengütaş Arşivi

455
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.4. (devamı)

“Hakkı Şinasi Paşa - - - Nurol Bengütaş Arşivi


Başı”
“Emin Ali Sipahi Başı” - - - Nurol Bengütaş Arşivi

“Endonezya Kil - 1974 Nurol Bengütaş Arşivi


Büyükelçisi Başı”
“İsimsiz” Ayakta Nü Kil - - Nurol Bengütaş Arşivi
Erkek Figürü (3 Adet)
“İsimsiz”, Ayakta Nü Kil - - Nurol Bengütaş Arşivi
Kadın Figürü (2 Adet)
“İsimsiz”, Ayakta Nü Kil - - Nurol Bengütaş Arşivi
Kadın Figürü (Etüt)
“İsimsiz” Oturan Nü Kil - 2 Mart Nurol Bengütaş Arşivi
Erkek Figürü
“Yaralı Asker 1”, Kil - - Nurol Bengütaş Arşivi

“Yaralı Asker 2” Kil - - Nurol Bengütaş Arşivi

“Yaralı Asker 3” Kil - - Nurol Bengütaş Arşivi

Sabiha Ziya Bengütaş’ın Anıt Çalışmaları


Sabiha Ziya Bengütaş, 1938 yılında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü
(1884-1973) anıtları için düzenlenen iki heykel yarışmasını birincilikle kazanmıştır. Bengütaş,
Atatürk heykeli için model çalışmasını Kara Harp Okulu’ndan seçilen Cuma adlı öğrenci ve
elindeki Atatürk fotoğrafları ile 1942 yılında Ankara’da gerçekleştirir. Atatürk ve İnönü
heykellerinin maketlerini 1er metre boyunda çalıştıktan sonra dökümlerini yapmak üzere
Roma’ya gider. Sanatçı anıtları klasik üslupla çalışmıştır.

456
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 559: Sabiha Ziya Bengütaş, “Atatürk Anıt Çalışması”, 1942, (Nurol Bengütaş Arşivi)

457
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 560: Sabiha Ziya Bengütaş, “Atatürk Anıt Çalışması”, 1942, (Nurol Bengütaş Arşivi)

İtalya’nın Carrara bölgesinde taş ocaklarından bloklar halinde çıkarılan Carrara


mermerinden yontulan Atatürk Anıtı, kaide üzerinde dimdik ayakta durmaktadır. 3 metre
boyunda cepheden tasvir edilen Atatürk, mareşal üniformasıyla betimlenmiş, karşıya bakmakta,
görünmeyen dirsekten bükülerek karın üzerine üst üste çapraz gelen iki eliyle ayaklarının
arasında ucu yere dayanmış ayrıntılı verilmiş kılıcın kabzasını kavramaktadır. Başında bulunan
Ayyıldız kokartlı, siperlikli şapkanın etrafını dolanan bant başak tanecikleri ile tasvir edilmiş,
kulakları açıkta bırakmaktadır. Şakaklardan başlayıp öne doğru çıkarak açı oluşturan siperlik
gölge oluşturmaktadır. Kaşlar çatık, elmacık kemikleri belirgindir. Saçlar kulak orta hizasına
inerek favori oluşturmuş, dudaklar ince verilmiş, ağız kapalıdır. Yüz uzuvları birbiriyle
uyumludur.
Sanatçı Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı devrimlerle birçok haklara sahip olan bir Türk
kadını olarak, Ata’ya olan sevgisi ve minnet borcunu mermeri şekillendirerek ifade etmiş gibidir.

458
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 561: Sabiha Ziya Bengütaş, “Atatürk Anıt Çalışması”, İsmet İnönü’nün Yaveri Atıf Esenbel, 1942,
(Nurol Bengütaş Arşivi)

Mareşal üniformasının üzerinde, yatık yakası sivri uçlu pelerin ayak bileklerine kadar
uzanmaktadır. Pelerinin arka ortası hafif iç bükey, önünde ve yanlarında aşağıya doğru
genişleyen yivler betimlenmiştir. Vücut ağırlığı üçgen şeklinde betimlenen iki ayak üzerindedir.

459
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 562: Sabiha Ziya Bengütaş, “Atatürk Heykel Çalışması”, 1942, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 563: Sabiha Ziya Bengütaş, “Atatürk Heykel Çalışması”, 1942, (Nurol Bengütaş Arşivi)

460
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 564: Sabiha Ziya Bengütaş, “Atatürk Anıtı Model Çalışmasında Modellik Yapan Harp Okulu
Öğrencisi Cuma” 1942, Ankara, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 565: İsmet İnönü’nün Sabiha Ziya Bengütaş’ı Atölyede Ziyareti, 13. 08. 1942, (Nurol Bengütaş
Arşivi)

461
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 566: Sabiha Ziya Bengütaş, Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü Etütleri, (Nurol Bengütaş
Arşivi)

Görsel 567: Sabiha Ziya Bengütaş, “Atatürk Anıtı”, 1947, (Çankaya Köşkü)

462
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

19 Mayıs 1951 yılında açılışı yapılan anıtın belirgin diz altına kadar gelen sivri uçlu
çizmesi, ayak bileklerinde katlama oluşturmuştur. Üniformanın üzerinden dizleri ve üst bacak
kasları belirgin tasvir edilmiştir. Anıtın Carrara mermerinden yontulmuş kendinden dikdörtgen
kaidesinin sol tarafında “SABİHA BENGÜTAŞ ROMA1947” ibaresi kazılmıştır. Mimarlar
tarafından yapılan büyük kaideye oturtulmuş ve büyük kaidenin arka yüzünde açılış tarihi olan
19 Mayıs 1951 yazısı yer almaktadır.
Anıtın kaidesi Yüksek Mimar Nihat Hasekioğlu ve Yüksek Mimar Mesut Evren tarafından
yapılmış, fakat 1961 yılında yenilenmiştir 522. İlk yapılışında kaidenin üzerine aşağıda yer alan
yazılar nakşedilmiştir.
“HÜRRİYET ve İSTİKLAL
BENİM KARAKTERİMDİR
BEN AŞKI İSTİKLAL İLE MEFTUR BİR ADAMIM
MUSTAFA KEMAL-1921”
Altında da Celal Bayar’ın cümlesi yer alır:
“KEMAL ATATÜRK
SENİ SEVMEK MİLİ İBADETTİR
CELAL BAYAR-1952”
Kaide 1961 yılında yenilendikten sonra, ön yüzüne Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözleri
işlenir:
“BENİM NAÇİZ VÜCUDUM
ELBET BİR GÜN TOPRAK OLACAKTIR. FAKAT TÜRKİYE
CUMHURİYETİ İLELEBET
PAYİDAR KALACAKTIR.
19 HAZİRAN 1926
K. ATATÜRK”

522Ömer Faruk Şerifoğlu, Cumhurbaşkanlığı Sanat Koleksiyonu, Cumhurbaşkanlığı Yayınları, İstanbul


2014, s. 310-311.

463
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 568: Sabiha Ziya Bengütaş, “Atatürk Anıtı”, 1947, (Çankaya Köşkü)

Bengütaş, kendisini kutlayan Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Hanım’ın anıt karşısında
çok heyecanlanıp duygulanarak “Kardeşimin gerçek şahsiyetini öylesine iyi canlandırmışsınız ki
adeta onu karşımda görür gibi oldum. Sizi kutlarım.” İfadesi sanatçıyı çok mutlu etmiştir.

Görsel 569: Sabiha Ziya Bengütaş, “Atatürk Anıtı”, 1947, (Çankaya Köşkü)

464
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 570: Sabiha Ziya Bengütaş, ” Atatürk Anıtı Detay”,1947, (Çankaya Köşkü)

Görsel 571: İsmet İnönü’nün Sabiha Ziya Bengütaş’ı Atölyede Ziyareti, (Nurol Bengütaş Arşivi)

1937 yılında sanatçıyı Bakırköy’deki evinde ziyaret eden Nurullah Berk, Bengütaş’la
sanat ve sanatla ilgili sorunlar hakkında uzun bir konuşma yapmış ve Bengütaş’ın sanatla ilgili
düşüncelerinin özetine “Türk Heykeltıraşları” adlı kitabında yer vermiştir.
“Erkek meslektaşlarınız abideler hakkında muhtelif fikirler ileri sürdüler, siz ne
düşünüyorsunuz?” sorusuna verdiği cevap şöyledir:
“Mevcut ecnebi eserlerine bakarsak, abidelerin Türklere yaptırılmasında hiçbir mahsur
görmüyorum. Eğer şaheserler yaptırılmak isteniyorsa o zaman hakiki üstatlar çağrılsın, abideler
onlara yaptırılsın.

465
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sonra, Türkler arasında yaptırılacak abideler için açılan müsabakaların, sanat sahasında
beynelmilel müsabakalarda riayet edilen şartlara uygun olarak yapılmasını temenni ederim” 523.

Görsel 572: Sabiha Ziya Bengütaş, ”İsmet İnönü Mütareke Anıtı Çalışması”, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Yokluk içerisinde kazanılan Kurtuluş Savaşı’nın sona ermesiyle imzalanan, Osmanlı


İmparatorluğu’nu hukuken sonlandıran, Lozan Antlaşması’na zemin hazırlayan, Mondros
Ateşkes Antlaşması’nın geçerliliğini yitirdiği siyasi ve askeri zafer olan Mudanya Mütarekesi, 11
Ekim 1922 tarihinde şu an müze olan Mudanya Mütareke Evi’nde imzalanmıştır. Anıtın
yanındaki Mudanya Belediyesi’nin tanıtım panosunda Mudanya Mütarekesi’ne ithafen
Mudanya’da dikilmek üzere Mudanyalı Hayri İpar’ın teşebbüsüyle kararlaştırılan İsmet İnönü
Anıtı yarışmasını Sabiha Ziya Bengütaş kazanmıştır. 1981 yılına kadar İskele Meydanı’nda
bulunurken daha sonra şimdi bulunduğu Mütareke evinin karşındaki parkta yer alan heykelin
kaidesinin taşları Armutlu’dan getirilmiştir.
Bengütaş’ın kesip sakladığı tarihi ve yayımlandığı gazetesi bilinmeyen kupürde Mudanya
Belediyesi yarışmanın şartlarını şu şekilde belirtmiştir;
“1- Mudanya’da mütareke müzesi binası karşısındaki alanda yaptırılması mukarrer
anıtın maketi müsabakaya konulmuştur.

523 Nurullah, Berk, “Türk Heykeltıraşları”, Güzel Sanatlar Akademisi Neşriyatından, İstanbul1937, s.37

466
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

2- Müsabaka 1 Şubat 1939 tarihinde son bulacaktır.


3- Anıt için tahsis olunan bedel 36000 liradır.
4- Müsabakaya iştirak edecek heykeltıraşlardan (100’er lira çamur parası hariç)
birinciye 500 lira ikinciye 300 lira üçüncüye 200 lira mükâfat verilecektir.
5- Bu işe ait evrak, fotoğraf ve planları görmek ve fazla malumat almak isteyenlerin güzel
sanatlar akademisi direktörlüğüne müracaatları ilan olunur”.

Görsel 573: Mudanya Mütarekesi İnönü Anıtı Yarışmasının Şartları, Yayımlandığı Gazete ve Tarih
Bilinmiyor.

Bengütaş, İnönü’yü Batı Cephesi Komutanı üniformasıyla 3 metre boyunda bronz döküm
olarak cepheden çalışmıştır. Mudanya Mütareke dönemini temsil eden anıtın sol ayağı öne doğru
açık diz bükülü, vücut ağırlığını taşıyan sağ ayak geride dik durmaktadır. Diz altına kadar uzayan
çizme Atatürk Anıtı’nda olduğu gibi bilekte büklüm oluşturmuş, ayağın üstü bileğin altında
verilen kemer ve tokası belirgin betimlenmiştir. Dirsekten bükülü sol eli ile kabzasını kavradığı
ucu sol ayağının arkasına pelerinin hemen önünde yere basan kılıcı iç bükey tasvir edilmiştir.
Dizden yukarı doğru kalınlaşan bacaklar, sol bacağın öne doğru bükülü olmasından kaynaklı
kumaşta oluşan pili, üniformanın üzerinden beliren dizler parlak yüzeyde belirgin verilmiştir.
Düz inen sol elin tutuğu silindir şeklinde betimlenen kâğıt tomarı, Mudanya Mütarekesi ve Lozan
Antlaşması’nın başarısını ifade etmektedir.
Dik yakalı üniformanın üst kısmı figürün üzerine kalıp gibi yerleştirilmiş, şeref
madalyası, cepler, kemer belirgin verilmiştir. Önden bakıldığında sağ omuz üzerinde yatık yakası
görünen, sol omuz üzerinde ise hem yatık yakası, hem de sol dirseğe diyagonal gelen parçası
görünen pelerin, figürün bacaklarının arkasından da kendinden ince dikdörtgen kaidesine dik
inen yivlerle tasvir edilmiştir. Arkadan bakıldığında pelerinin boyundan kaideye kadar uzandığı
görülmektedir.

467
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Bengütaş, İnönü Anıt’ı için yapılan kaideyi ve anıtın sergilendiği alanı tasvip etmeyerek
tepkisini açılışa katılmayarak göstermiş, gazeteci Sabahattin Sönmez ile yaptığı bir röportajda bu
konuya çok sinirlendiğini belirterek düşüncelerini şu şekilde ifade etmiştir:
“Ben heykeli Mudanya Mütarekesi’nin imzalandığı binanın önünde küçük meydana göre
yaptım. Bu meydan bu heykelin şan ve şerefiyle mütenasip değil diye heykeli iskele karşısındaki
meydana dikmeğe kararlaştırdılar. İstimlak yaptılar. Mimarlar ihtilafa düştüler. Heykelin boyunu
posunu sormadan kaidesi için bir müsabaka açtılar. Kocaman zevksiz bir kaide birincilik
kazandı. Yalnız bu kaideye 80 bin lira veriyorlar. Bu heykel bu kaide için küçüktür, mütenasip
değildir, dedim. Fakat dinleyen kim… Nihayet heykeli bu kaide üzerine koydular. Bu heykeli
gidip görmek istemiyorum. Çünkü göreceğim manzaradan korkuyorum. Tüylerim ürperiyor 524.

Görsel 574: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsmet İnönü Mütareke Anıtı”, Bronz, 1948, (Mudanya)

Mütareke Anıtının ön yüzünde Gazi Mustafa Kemal’in İsmet İnönü için sarf ettiği sözler
yer almaktadır:

524 Anonim, “Ankara’da Sabiha Bengütaş’ ın Resim Sergisi”, Vatan Gazetesi, 12. 12. 1948.

468
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

MÜTAREKE ANITI
GARP CEPHESİ ORDULARI KUMANDANI VE EDİRNE MEBUSU
FERİK İSMET PAŞA HAZRETLERİNE

TARAFI DEVLETLERİNDEN İHZAR ve SEVK ve İDARE EDİLEN ORDULARIN KAZANDIĞ BÜYÜK


ZAFERİN İLK ve MÜHÜM SİYASİ NETİCESİNİ BEN MUDANYA KONFERANSINDAKİ DEVRİ
ENDİSANE MESAİNİZLE İSTİHSAL ETMİŞ OLDUĞUNUZDAN DOLAYI ARZ-I TEBRİKAT ve
TEŞEKKÜRAT EYLERİM. İŞBU TEBRİKAT VE TEŞEKKÜRATIMI TAKTİM EDERKEN
BAŞKUMANDANI OLMAKLA MÜFTAHİR BULUNDUĞUM TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
ORDULARININ KUDRETLİ BİR KUMANDANINA ve RİYASETİNDE BULUNMAĞI EN BÜYÜK ŞEREF
BİLDİĞİM MECLİS-İ ALİNİN NECİP ve FEDAKÂR BİR MENSUBUNA KARŞI LAZIM UL-İFA BİR
VAZİFEYİ EDA ETMEKTE OLDUĞUMA KANİ İM EFENDİM. 11 MİNH

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ REİSİ

BAŞKUMANDAN

GAZİ MUSTAFA KEMAL

Görsel 575: Sabiha Ziya Bengütaş, ”İsmet İnönü Mütareke Anıtı Detay”, 1948, (Mudanya)

469
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 576: Mudanya Belediyesinin Sabiha Ziya Bengütaş’ı ve İsmet İnönü Anıtını Tanıtım Panosu,
Mudanya
,

Görsel 577: Sabiha Ziya Bengütaş, ”İsmet İnönü Mütareke Anıtı”, 1948, Mudanya

470
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 578: Mudanya Mütareke Evi

Görsel 579: Sabiha Ziya Bengütaş, “Giresun Abide Maketi”, 1939, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sabiha Ziya Bengütaş, 1939 yılında “Giresun Abidesi” konkur maketi birinci olmuştur.
Sanatçı katıldığı ve hepsini kazandığı konkurlardan biri de “Giresun Abidesi”dir. Önde ve ortada
Ulu Önder Atatürk’ün yer aldığı ayakta stilize edilmiş üç figür betimlenmiştir. Sağ tarafta
üzerinde uzun elbise bulunan genç kadın heykeli diğer figürler gibi dimdik karşıya bakmaktadır.
Elbisenin üzerine kısa bolero giydirilmiştir. Atatürk’ün ve sol yönde yer alan başında şapka
bulunan asker figürün üzerlerinde önü kapalı, İtalyan yaka, ayak bileğine kadar uzanan paltolar

471
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

ve bellerinde palaska kemer bulunmaktadır. Atatürk’ün ayakları altında normal kaidenin dışında
dikdörtgen bir kaide daha bulunmaktadır. Anıtın yüksek kaidesinin önünde yer alan yazılar
okunmamaktadır.

Görsel 580: Sabiha Ziya Bengütaş, Atölyede Anıt Etüdü, 1939, ( Nurol Bengütaş Arşivi)

472
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 581: Sabiha Ziya Bengütaş Atölyede Anıt Çalışması, 1939, ( Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 582: Sabiha Ziya Bengütaş, “Mudanya Abide Maketi”, ( Nurol Bengütaş Arşivi)

473
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sabiha Ziya Bengütaş Mudanya’da abide yapımı için açılan yarışmada birinci gelerek
(Görsel 582) görülen anlamlı ve başarılı kompozisyonun maketini yapmıştır 525. Abidenin sağ ve
sol tarafındaki kısa kaidelerin ön ve arka kısımlarında alçak kabartma rölyefler betimlenmiş,
figürler ise stilize edilmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ve İsmet İnönü heykellerinin yer
aldığı uzun kaidenin ön tarafında ise Atatürk’ün sözleri nakşedilmiştir. Başlarında askeri
şapkaları ve üniformalarının üzerine giydikleri uzun pelerinleri ile tasvir edilen Atatürk ayakta
ve aşağı yöne, İsmet İnönü ise çömelmiş vaziyette aşağı tarafa bakmaktadır.
Kompozisyonun ana teması Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’nün bağımsızlık ve
inkılap yolunda silah arkadaşlığını ve ideal birliğini göstermektedir. Kaidenin ön yüzüne
işlenecek yazı şöyledir:
“ İsmet İnönü’nün gösterdiği liyakat ve fartı gayret kendisine tevcihi vazifede isabetimi
fiilen isbat etmiş bulunduğu için millete karşı, orduya karşı ve tarihe karşı müsterihim.

K. Atatürk” 526

Diğer yazı ise Atatürk’ün gençliğe hitabesinden alıntılanmıştır.


Kaidenin arka tarafına işlenecek yazıda Birinci ve İkinci İnönü Muharebeleri’nin tarihi,
Sakarya Muharebesi’nin, Başkumandanlık Muharebesinin ve Mudanya Muharebesi’nin tarihleri
yer alacaktır. 527
Abidenin sağ tarafında yer alan rölyef, yanında Orgeneral Asım Gündüz bulunan İsmet
İnönü’nün mütareke şartlarını yabancı devletler delegelerine dikte ederken tasvir edilmiştir.
İnönü’nün arkasında ise Türk subay ve süngülü askerleri, mütareke müzakerelerini Türk silahı
ile kurtarılmış bir bölgede yapıldığını göstermektedir. 528
Sol rölyef ise İsmet İnönü’nün, Mareşal Fevzi Çakmak’ın diğer kumandanlarla askerlerin
Mudanya halkı tarafından coşkulu karşılanmalarını betimlemektedir529. Sabiha Ziya Bengütaş
maketin arka tarafında da aynı rölyefleri çalışmıştır.

525 Anonim, “Mudanya’da Yapılacak Abide”, Son Gazete, 9. 03. 1939, Perşembe. Maketin orijinalinin
yapıldığı ile ilgili bir bilgiye ulaşamadım.
526 Anonim, “Mudanya’da Yapılacak Abide”, Son Gazete, 9. 03. 1939, Perşembe
527 Anonim, “Mudanya’da Yapılacak Abide”, Son Gazete, 9. 03. 1939, Perşembe
528 Anonim, “Mudanya’da Yapılacak Abide”, Son Gazete, 9. 03. 1939, Perşembe.
529 Anonim, “Mudanya’da Yapılacak Abide”, Son Gazete, 9. 03. 1939, Perşembe.

474
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 583: Sabiha Ziya Bengütaş, “Mudanya Abide Maketi”, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 584: Sabiha Ziya Bengütaş, “Mudanya Abide Maketi”, (Nurol Bengütaş Arşivi)

475
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 585: Sabiha Ziya Bengütaş, “Abide Eskizi”, Kil, 24. 02. 1930, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 586: Sabiha Ziya Bengütaş, “Abide Eskizi”, Kil, 24. 02. 1930, (Nurol Bengütaş Arşivi)

476
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sabiha Ziya Bengütaş, Cumhuriyet rejiminin getirdiği İnkılabı betimlemek amacıyla


temsili bir “Abide Eskizi” çalışmıştır. Sanatçının küçük ebatlarda çalıştığı Abide eskizi, yurdun
her kesiminden asker, kadın, erkek, şehirli, köylü, genç, ihtiyar insanların Kurtuluş Savaşı’nı
kazandıktan sonra gözleri, elleri ve benlikleriyle vatanın kurtarıcısı iradeli, kararlı Ulu Önder
Atatürk’e yönelerek onun kanatları altında bulunmalarını betimlenmiştir.

Sabiha Ziya Bengütaş’ın Büst (Baş) Çalışmaları

Görsel 587: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsmet İnönü Büstü”, Mermer, 48 x 50 cm, 1943, (İnönü Vakfı Müze
Evi’nden)

İsmet İnönü büstü, Mevhibe İnönü başı ile aynı yerde birkaç metre mesafe aralıkla
Pembe Köşk İnönü Müzesi Bilardo Salonu’nda sergilenmektedir. Yıllardır hep aynı yerde
sergilenen heykeller mermerden çalışılmıştır.
Bengütaş, İsmet İnönü’yü takım elbisesi ile cepheden çalışmıştır. Karşıya bakmakta olan
heykelin yüzeyi pürüzsüzdür. Sanatçı İsmet İnönü’nün büstünü ve eşi Mevhibe İnönü’nü başını
yalın bir üslupla yontmuştur. Alnı geniş ve yüksek küçük yüzün, açıkta kalan kulak kepçeleri
dışarı doğruverilmiş, dudaklar kalın, ağzı kapalıdır. Çok dikkatli incelendiğinde belli belirsiz
şevron bıyık olduğu görülmektedir. Burun kemerli, kaşlar kalın ve çatık betimlenmiştir. Çatık
kaşın oluşturduğu çizgiler, göz altı torbaları, çene yapısında yaş almanın verdiği deformasyon
ifadeyi güçlü kılmaktadır. Bunun yanında ise göz bebekleri ve iris çalışılmamıştır. Gözler küçük,
düşük göz kapakları ve göz pınarları belirgindir. Kemerli burun ve kulaklar yüzün anatomik

477
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

yapısına göre biraz büyüktür. Kütle halinde verilen saçlar, açık alnın ortasına denk gelen hizada
hafif bombe oluşturmuş, kavis oluşturularak açıkta bırakılan yanlardan şakaklara çıkıntı
oluşturarak kulağın orta hizasına kadar inip kısa faul meydana getirmiştir.
Takım elbise figürün üzerinde kalıp gibi durmaktadır. Gizli düğmeli dik yaka gömleğin
yakasının sivri uçları dışa doğru bükülü, üzerine takılan papyonun pilileri belirgindir. Büstün
altlarına doğru v gelen ayrıntının yelek olduğunu düşünebiliriz. Onun üzerine de giydirilen
ceketin sol tarafında cep ağzı belirmekte, altında da “Sabiha Bengütaş, Roma, 1943” yazmaktadır.

Görsel 588: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsmet İnönü Büstü”, Detay, Mermer, 48 x 50 cm, 1943, (İnönü Vakfı
Müze Evi)

Görsel 589: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsmet İnönü Büstü”, Detay, Mermer, 1943, (İnönü Vakfı Müze Evi)

478
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 590: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsmet İnönü Büstü”, 1946, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 591: İsmet İnönü Büst Fotoğrafı, 1946, (Nurol Bengütaş Arşivi)

İsmet İnönü, yapılan büstünün fotoğrafını teşekkür yazısı ile imzalamış ve kendisine ait
amblemli çerçeve ile kaplatarak Sabiha Hanım’a hediye etmiştir.

479
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 592: “Sayın Bengütaş’a Sanatkârımıza Takdir ve Teşekkür İsmet İnönü”, 1946, (Nurol Bengütaş
Arşivi)

Görsel 593: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsmet İnönü Başı”, Mermer Baş: 46 x 20 x 23 cm, Mermer Kaide: 17 x
16 x 16 cm, 1944 Roma, Ankara Devlet ve Resim Heykel Müzesi

Sabiha Ziya Bengütaş’ın çalışmış olduğu İsmet İnönü heykellerinden bir tanesi Ankara
Devlet ve Resim Heykel Müzesi’nde bulunmaktadır. Roma’da bulunduğu dönem gerçekleştirdiği

480
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

çalışmalardan biri olan mermer heykel, düz durmasını sağlayan çok küçük bir kaideye
oturtulduktan sonra, mermer dikdörtgen prizma şeklinde kaide üzerine yerleştirilmiştir. İnönü
Vakfı Müze Evi’nde yer alan İsmet İnönü büstü ile aynı üslupta yorumlanan baş ile tek fark
büstte tanımlanan bıyıktır. Heykel cepheden çalışılmış ve karşıya bakmaktadır. Alnı geniş ve
yüksek küçük yüzün, açıkta kalan kulak kepçeleri dışarı doğruverilmiş, alt dudağı kalın, ağzı
kapalıdır. Burun kemerli, kaşlar kalın ve çatık betimlenmiştir. Çatık kaşın oluşturduğu çizgiler,
göz altı torbaları, çene yapısında yaş almanın verdiği deformasyon ifadeyi güçlü kılmaktadır.
Bunun yanında ise göz bebekleri ve iris çalışılmamıştır. Gözler küçük, göz kapakları ve göz
pınarları belirgindir. Kemerli burun ve kulaklar yüzün anatomik yapısına göre biraz büyüktür.
Kütle halinde verilen saçlar, açık alnın ortasına denk gelen hizada hafif bombe oluşturmuş, kavis
oluşturularak açıkta bırakılan yanlardan şakaklara çıkıntı oluşturan saçlar, kulağın orta hizasına
kadar inip kısa faul meydana getirmiştir.
Basında, sanatçının gerçekleştirdiği İsmet İnönü başının yer aldığı fotoğrafın altına bir
çok hükümet ve devlet adamının büstlerinin teşhir edildiği bir serginin bir gün önce bir kadın
sanatçı tarafından hazırlanıp açıldığı belirtilmektedir 530.

Görsel 594: Sabiha Ziya Bengütaş, “Mevhibe İnönü Başı”, Mermer, Baş: 18 x 27 cm, Kaidesi Mermer: 10
cm x 12,3 cm, 1945, (İnönü Vakfı Müze Evi)

530 Anonim, Yenigün Gazetesi, 29. 11. 1960 Perşembe, s.1

481
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 595: Sabiha Ziya Bengütaş, “Mevhibe İnönü Başı” Sol Profil Kadrajı, Mermer, Baş: 18 x 27 cm,
Kaidesi Mermer: 10 cm x 12,3 cm, 1945, (İnönü Vakfı Müze Evi)

Görsel 596: Sabiha Ziya Bengütaş, “Mevhibe İnönü Başı” Arka Cephe Kadrajı, Mermer, Baş: 18 x 27 cm,
Kaidesi Mermer: 10 cm x 12,3 cm, 1945, (İnönü Vakfı Müze Evi)

482
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 597: Sabiha Ziya Bengütaş, “Mevhibe İnönü Başı” Sağ Profil Kadrajı, 1945, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 598: Sabiha Ziya Bengütaş, “Mevhibe İnönü” Detay, Mermer, 1945, (İnönü Vakfı Müze Evi)

Sanatçının Roma’da gerçekleştirdiği eserlerinden olan Mevhibe İnönü’nün başı


mermerden yapılmış ve İnönü Vakfı Müze Evi yapılan Pembe Köşk’te yer almaktadır.
Bengütaş’ın yalınlaştırarak çalıştığı formun yüzeyi pürüzsüzdür. Karşıya bakan açıkgözlerin
gözbebeği ve iris verilmeyerek yalınlaştırılmış, yay gibi kaşlar belirgin göz kapaklarının hizasına
kadar inmektedir. Dudaklar kapalı, muntazam bir burun, yuvarlak alın kemikleri çıkık, narin oval
bir yüz betimlenmiş aynı zamanda yaş almanın verdiği etki yüz ovalinde belirginleştirilmiştir.
Dalgalı saçlar üçe ayrılıp ortası bombeli bir şekilde kıvrılarak başın tepesine sabitlenmekte, sağ
ve sol yanlar ise arkaya doğru kıvrılmaktadır. Yanlardan baktığımız zaman arkaya doğru kıvrılan
saç kulakların üst kısmını kapatmaktadır. Başın arka kısmı ise oluşturulmuş pürüzsüz bombe
şeklinde saçın alt kenarlarından içe doğru kıvrılmaktadır. Eser, klasikteki biçimi bozan bir
ifadecilik anlayışı ile çalışılmıştır. Başın sol alt kenarında “SABİHA BENGÜTAŞ - ROMA 1945”
yazısı belirgindir.

483
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 599: Sabiha Bengütaş, “Asime Ziya Başı, Bronz, 19 x 21 x 30,5 cm, Kaide: 17.3 x 20 x 17.3 cm,
1936,(Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

Görsel 600: Sabiha Bengütaş, “Asime Ziya Başı” Sağ Profil, Bronz, 19 x 21 x 30,5 cm, Kaide: 17.3 x 20 x
17.3 cm, 1936, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

484
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 601: Sabiha Bengütaş, “Asime Ziya Başı” Sol Profil, Bronz, 19 x 21 x 30,5 cm, Kaide: 17.3 x 20 x
17.3 cm, 1936, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

Heykel sanatçının annesi Asime Ziya’nın bronz döküm heykelidir. Ahşap kaide üzerine
yerleştirilmiş olan eserin gür saçları ortadan ikiye ayrılarak yanlara doğru düz inmekte,
yanlarda favori oluşturmaktadır. Enseye kadar inen saç kulakları açık bırakarak kulak arkasına
kıvrılmıştır. Cepheden çalışılan eserin gözleri sol tarafa bakmakta kaşlar çatıktır. Elmacık ve alın
kemikleri çıkık tasvir edilmiştir. Yaş almış olmanın verdiği deformasyon ve yüz ifadesi belirgin
verilmiştir. Dudaklar ince ve kapalı, kulaklar yüz anatomisine göre büyüktür. Yüzeyi boyanın
yıpranmasından dolayı kötü görünse de pürüzsüzdür. 1936 yılı Haziran ayında Ankara’da
düzenlenen Güzel Sanatlar Birliği’nin senelik sergisinden söz eden Kurun Gazetesi’nin ekinde
katılan sanatçılardan en dikkat çeken olarak Bengütaş’tan söz etmekte ve “Sabiha’nın bu seneki
sergisinde ekspoze ettiği eserlerinin başında Atatürk’ün barolyefi 531 ile annesinin büstü cidden
kıymetli ve üstündürler. İçlenerek ve duyarak yaptığı resimleri hakikaten yüksektirler.” 532
açıklamasıyla eserlerini övüp kısaca sanat yaşamına değinmektedir.

531 Barölyef; taş, tahta, metal üzerinde alçak kabartma tasvir, kabartma, heykeltıraşlık eseri anlamına
gelmektedir.
532 Anonim, “Bir Heykeltıraşımız Hakkında”, Kurun Gazetesi İlavesi (Güzel sanatlar, Kadın, Moda) 27. 06.

1936 Cumartesi, s. 2,13.

485
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 602: Sabiha Ziya Bengütaş, “Genç Kadın Başı”, 31 x 15 x 11 cm, Bronz, (İstanbul Resim Heykel
Müzesi)

İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde “Genç Kadın Büstü” olarak tanımlanan heykel, Taha
Toros arşivinde Sabiha Ziya Bengütaş’ın kendi büstü olarak kaydedilmiştir 533.
Heykel cepheden çalışılmış üçgen kemikli yüz hatları belirgindir. Kulakları açıkta bırakan
ortadan ayrılmış ve düz taranmış saçlar ensede verilmiştir. Gözler açık, iri, karşıya bakmaktadır.
Kaşlarla aradaki mesafe geniş ve belirgin tasvir edilmiştir. Kalın dudaklar kapalı, elmacık ve alın
kemikleri çıkık şekilde yorumlanmıştır. Burun kemerli, kaşlar kalkık yay şeklinde ve sonradan
eklenmiş hissi yaratmaktadır. Boyun kasları belirgin, alın kemikleri çıkıktır.

533Büst;heykelin göğüsten yukarı omuzları da içine alan bir tanımlamadır. Fakat bu eserde baş ile beraber
sadece boyun çalışılmıştır. Baş ve büst aynı manada kullanılabilir, ancak tezin genelinde büst ve baş
tanımlarına göre yorumlanmıştır. Taha Toros arşivinde sanatçının kendi büstü olarak geçmektedir. Kızı
Nurol Bengütaş bu bilginin yanlış olduğunu, heykelin Şakir Bengütaş’ın annesi olabileceği yorumunu
yapmıştır.

486
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 603: Sabiha Ziya Bengütaş, ”Bedia’nın Başı”, Alçı, 56 x 26 x 16 cm, 1930, (İstanbul Resim Heykel
Müzesi)

Görsel 604: Sabiha Ziya Bengütaş, “Bedia’nın Başı” Sağ Profil, Alçı, 56 x 26 x 16 cm, 1930, (İstanbul Resim
Heykel Müzesi)

Bengütaş’ın yakın arkadaşı Bedia’nın başını stilize olarak yorumladığı eseri alçıdan
çalışmış, dikdörtgen prizma yapısında olan kendinden kaide üzerine, oval yapıda dizili
boncuklarla uzun boynu birleştirmiştir. Kaidenin sağ alt köşesinde “SABİHA ZİYA 1930” imzası
bulunmaktadır. Üçgen fakat dolgun yanaklara sahip eserin kaşları kalkık ve yay şeklindedir.

487
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Gözler kapalı, kemikli burun yapısı, sol tarafta yüksek görünen alın, sağ tarafa doğru meyilli
verilen saçlarla daraltılarak betimlenmiştir. Kulaklar saçlar tarafından kapalı olarak tasvir
edilmiştir. Düz taralı ensenin alt tarafında biten saçlar önlerden düz ve arkadan dışa doğru
kıvrılmıştır. Dudaklar kapalı, kalın ve üçgen şeklindedir. Sanatçının arkadaşı Bedia’nın bazı
kaynaklarda Bedia Muahhit olarak geçtiği görülmektedir. Sanatçının manevi kızı Nurol Bengütaş
bu bilginin doğru olmadığını arkadaşı Bedia’nın bu şekilde yorumlandığını belirtmiştir.

Görsel 605: Sabiha Ziya Bengütaş Atölye Çalışmaları, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 606: Sabiha Ziya Bengütaş, “Aysel Öymen Başı”, Alçı, 1954, (Nurol Bengütaş Arşivi)

488
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 607: Sabiha Ziya Bengütaş, “Aysel Öymen Başı” Sağ Profil, Alçı, 1954, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sabiha Ziya Bengütaş’ın, alçıdan çalıştığı gazeteci Altan Öymen’in eşi “Aysel Öymen Başı”
kendinden kaideli modeli ile görülmektedir. Sanatçının cepheden çalıştığı tebessüm eden eser,
kapalı kalın dudakları, dolgun yanakları, hafif çıkık çenesi ile karşıya bakmaktadır. Kendinden
kaideli heykel, tıpkı modelinde olduğu gibi kulakları açık bırakan ve arkada atkuyruğu şeklinde
toplanarak sarkan dolgun dalgalı saçlar enseyle birleştirilmiştir. Alın geniş, kaşlar kalındır.
Heykel yabancı elçilik mensupları ve seçkin davetlilerin huzuruyla açılmış ve modelle
olan benzerliğinden dolayı çok takdir edilerek zor olanın ve sanatın bu olduğu ifade edilmiştir. 534

534 Anonim,“Sabiha Bengütaş’ın Yeni Bir Eseri”, Zafer Gazetesi, 17. 11. 1954 Çarşamba, s.1- 3

489
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 608: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sanatçının fotoğraf arşivinde dikkat çekici bir başka eserin görseli, gülüşüyle dikkat
çeken genç kız büstüdür. Hafif öne doğru eğik bir baş, içi gülen gözler aynı paralellikte aşağıya
doğru bakmaktadır. Fotoğraf yıpranmış olsa da Bengütaş’ın, heykele vermek istediği ifade
görünen tüm yüz uzuvlarına yansımıştır. Deforme olmuş fotoğrafın olanağında görülen içten
gülen gözleri, göz bebekleri ve göz kapakları belirgin, gülen açık ağzından görünen dişleri,
gülmekten kaynaklı yanağın aldığı şekil realist üslubun yansımalarıdır. Geniş, yüksek alnın sol
tarafı aynı yönden saça verilen şekil ile kapatılmıştır. Görülen, sağ yöne taralı altı kabarık saçın,
keskin hatlarla ayrılmış şerit şeklinde verilen görüntüsü başa taç takıldığını düşündürtmektedir.
Burun kemerli, dalgalı ve hacimli küt saçları, kulakları kapatarak kulak memesi hizasına kadar
inmiştir. Çıplak figürün kaidesi tamamlanmamıştır.

490
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 609: Sabiha Ziya Bengütaş, “Dr. Zeki Hakkı Pamir”, Bronz, 32 x 20 x 20 cm, 1940,
(https://www.alifart.com/sabha-zya-bengutas-1904-1992-278369/)

Görsel 610: Sabiha Ziya Bengütaş, “Dr. Zeki Hakkı Pamir’in Boynunun Sol Alt Tarafında Yer Alan Detay”,
Bronz,1940, (https://www.alifart.com/sabha-zya-bengutas-1904-1992-278369/)

Sabiha Ziya, Gülhane Askeri Tıp Akademisinde Başhekimlik ve Cumhurbaşkanı


doktorluğu yapmış, milli mücadele döneminde cephede ve askeri hastanelerde hizmet vermiş
bilim insanı, Dr. Zeki Hakkı Pamir (İstanbul 1897-Ankara 1955) başını iki adet bronz döküm
olarak çalışmıştır. Eserlerden biri (Görsel 611) Dr. Zeki Hakkı Pamir’in torunu Ali Zeki Pamir’in
koleksiyonunda, bir diğeri (Görsel 609) yakın zamanda müzayedede alıcı bulmuştur. Bengütaş’ın
aynı üslupla çalıştığı benzer eserlerde görünen fark, Ali Zeki Pamir’in koleksiyonunda bulunan
eserin kendinden kaideli kare prizma üzerinde olması ve sanatçının imza ve tarihini kaidenin ön
tarafına atması; müzayedede satılan eserin ise kaidesiz olup imza ve tarihi boynun sol alt
tarafına atmasıdır. Klasik üslup ile çalıştığı eserin (Görsel 611) boynunun sol alt kısmının kulak
hizasında ismi, soyadının baş harfi ve eseri ürettiği tarih yer alır. Ayrıca burun yapıları birinde
muntazam, diğerinde ise kemerli tasvir edilmiştir. Yüz uzuvları birbiriyle uyumlu eserin gözleri

491
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

karşıya bakmakta, çatık kaşların oluşturduğu çizgiler belirgindir. Kemikli, bombeli ve yüksek
alından geriye doğru açılarak kavis oluşturmuş kısa saçlar, sağ tarafa daha yoğun olmak üzere
ikiye ayrılarak arkaya alınmış, kulaklar açıktadır. İri, dolgun bir yüze sahip eserin göz kapakları
belirgin, fakat irisin hafif renk tonu farklılığıyla yüzeysel çalışılması, gözlerin ifadesiz bakışlarına
yol açmıştır.

Görsel 611: Sabiha Ziya Bengütaş, “Dr. Zeki Hakkı Pamir”, Bronz, 1940, (Ali Zeki Pamir Koleksiyonu)

492
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 612: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sabiha Ziya Bengütaş’ın çok genç yaşında çalıştığı yontusuyla oluşturduğu kompozisyon
oldukça dikkat çekici sanat eseri niteliği taşıyan bir görsel oluşturmaktadır. Görselde yer alan
gülen erkek başı, sanatçının (Görsel 608) genç kız büstünde olduğu gibi benzer yorumlama ile
gerçekleştirdiği realist çalışmalarından biridir. Cepheden çalışılan heykelin karşıya bakmakta
olan gülen gözleri kazayağında belirgin izler oluşturmuştur. Gülümseyen ağzın kapalı
olmasından dolayı dudakların gerilmesi, dudak kenarlarında gamzeler oluşturarak gerçekliği
arttırmaktadır. Sanatçı, gülümsemenin etkisini elmacık kemiklerini belirginleştirerek yansıtmış
ve realist üslubu pekiştirmiştir. Çene hafif dışa doğru çıkık tasvir edilmiştir. Kaidesi henüz
tamamlanmamıştır. Burun kemerli, kısa kabarık saçlar kulakları açıkta bırakmaktadır. Hacimli,
kabarık saçlar; yüksek, geniş ve çıkık alnın ortasından üçgen oluşturarak, arka arkaya üç kat
verildikten sonra deniz dalgası görüntüsü ile kabartı arttırılmıştır.

493
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 613: Sabiha Ziya Bengütaş, “Ahmet Haşim Büstü”, Kil, 1931, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sabiha Ziya, sembolizmin öncülerinden şair ve yazar Ahmet Haşim (1887-1933) büstünü
kendi üslubuyla yorumlayarak kilden çalışmıştır. Sol profilden görüntülenen geniş bir yüze sahip
büstün kaşları kalkık, burnu iri ve kemerli, gözleri ve ağzı kapalı betimlenmiştir. Kulaklar normal
ebatlarda yüz uzuvları ile uyumludur. Gıdığı belirgin, boyun kısa verilmiş, oldukça geniş alnı
dışavurumcu üslupla yorumlanmıştır. Nurol Hanım, Bengütaş’ın, büstü tamamladıktan sonra
Ahmet Haşim’e göstermesinin üzerine Ahmet Haşim: “Heykelimi gördükten sonra, kendi
suretimden utanıyorum hanımefendi” yorumunu yaptığını belirtir.

494
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 614: Sabiha Ziya Bengütaş ve Abisi “Bahattin Özkan Büstü”, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 615: Sabiha Ziya Bengütaş, “Bahattin Özkan Büstü”, (Nurol Bengütaş Arşivi)

495
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Abisi Bahattin Özkan’ı takım elbisesi ile tasvir eden sanatçının yeteneğini sergilediği
realist çalışmalarından biri daha görmekteyiz. Çalıştığı ahşap kaide üzerinde yer alan genç figüre
çok muntazam bir şekilde gömlek, kravat, görünen üç düğmeli yelek ve ceket giydirilmiş, gömlek
yakası boynun üzerine kalıp gibi yerleştirilmiştir. Yüzey pürüzsüzdür. Karşıya bakmakta olan
figürün hüzünlü çukurda gözleri, göz bebekleri ve göz kapakları belirgindir. Kabarık gür saçlar
alnın ortasına doğru inerek üçgen oluşturmuş, sağ ve sol tarafında oluşan boşluklardan kıvrılıp
inen saç, şakaklarda favori meydana getirmiştir. Alın kemikleri dışa çıkıktır. Kulaklar yüz
anatomisi ile uyumlu, burun iricedir.

Görsel 616: Sabiha Ziya Bengütaş, ”İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sanatçının fotoğraf albümünden edindiğim atölyede çekilen görüntülerde, yonttuğu


henüz bitmemiş dikkat çekici iki eseri de, gerçekçi yorumuyla yansıttığı yüzdeki ifadeleri,
canlıymış hissini yaşatmaktadır.
Sol tarafta yer alan çenesi gamzeli, dolgun yanaklı kare yüzlü figürün burun ve kulakları
yüz anatomisi ile orantılıdır. Eserin çatık kaşları, göz kapakları ve göz bebekleri belirgindir.
Cepheden verilen heykelin gözleri çok etkileyici betimlenmiş, sol yöne bakmaktadır. Göz
bebeklerinin koyu renk betimlenmesi, belli belirsiz verilen tebessüm, üst göz kapaklarının hafif
kapanmasıyla oluşan süzgün bakışlar, eserin güçlü olmasına katkı sağlamıştır. Fotoğrafta çok net
görünmese de dudağın üst kısmından başlayıp yanlara doğru uzayan bıyık hissedilmektedir.
Fakat eserin tamamlanmamış olmasından kaynaklı göz yanılgısı olması olasıdır. Sağ yana ayrılan
saçlar kısa ve kulakları açıkta bırakmakta, yanlardan ise şakaklara ve kulaklara doğru uzanarak
faul oluşturmaktadır. Dudakları dolgun ve kapalıdır. Geniş alnın solundan ortasına bir kitle saç

496
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

düşmektedir. Kendinden kaide üzerinde çamurdan çalışılmaktadır. Sol profilden görüntülenen


yapıt (Görsel 617) sol yöne baktığı için izleyiciyle göz göze gelir.
Sağ yönde bulunan heykel ise, gergin göz kapakları gözlerinin aşağıya doğru
bakmasından dolayı kapanmak üzere, başı dik mağrur bir ifadeye bürünmüş güçlü karaktere
sahip figür görünümündedir. Üçgen zayıf kaslı yüzünde elmacık kemikleri belirgin verilmiştir.
Kaşları çatık, kapalı alt dudağı kalın, boyun kasları belirgindir. Burun yüz uzuvları ile uyumlu
düzgün, açıkta kalan kulakları ise kepçe şeklinde tasvir edilmiştir. Yüksek açık alın üzerine gelen
üçgen gür saç kütlesinin yanları açıktır. Profilden verilen görüntüde yer alan henüz
tamamlanmamış saçlar kısa ve dolgundur.

Görsel 617: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi)

497
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 618: Sabiha Ziya Bengütaş, “Namık İsmail Başı, Atölyede, Kil, 1929, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 619: Sabiha Ziya Bengütaş, “Namık İsmail Başı”, Alçı, 39 x 20 x 29 cm, 1929, (İstanbul Resim
Heykel Müzesi)

498
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Kendinden kaideli, alçıdan çalışılıp boyanmış olan Namık İsmail başı, dikdörtgen prizma
üzerine başı öne eğik çeneden yerleştirilmiş, eserin yüzeyi dikkat çekicidir. Heykele baktığımız
zaman formdaki gerçekçiliğin doğru yansıtıldığı, fakat yüzeyinin ifadeci bir yorumla tasvir
edildiği görülmektedir. Bengütaş heykeli (Görsel 618) atölyede Bengütaş’ın manevi kızına
anlattığı ifadeyle çamurdan gerçekleştirdiği etüdü görülmektedir. Öne doğru eğik başın gözleri
ve dudakları kapalı, kalın kaşları hafif çatık, alnı yüksek ve geniştir. Alnın iki tarafından saçlar içe
doğru açılarak ortada üçgen bir şekil alıp arkaya doğru yorumlanmıştır. Yanaklar dolgun,
oldukça kısa saçlar kulakları açıkta bırakmaktadır. Kemerli iri burun yüz anatomisiyle
uyumludur. Kaidesinin sağ alt tarafında “S. ZİYA” imzası belirgindir.

Görsel 620: Sabiha Ziya Bengütaş, “Sabahattin Ergin Başı” Sol Profil, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 621: Sabiha Ziya Bengütaş Atölyede, “Sabahattin Ergin Başı”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi)

499
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 622: Sabiha Ziya Bengütaş, “Sabahattin Ergin Başı”, Alçı, 42x21x27 cm, (Ankara Devlet Resim
Heykel Müzesi)

Görsel 623: Sabiha Ziya Bengütaş, ”Sabahattin Ergin’in Başı”, Alçı, 32x21x24 cm, (İstanbul Devlet Resim
Heykel Müzesi)

500
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sabiha Ziya Bengütaş’ın eserlerinden “Sabahattin Ergin” başının görülen iki versiyonu
bulunmaktadır. İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde bulunan alçıdan yapılmış heykel, müzenin
envanterinde yer alan “müzede polyester dökümü mevcut” bilgisi dışında, Ankara Devlet Resim
Heykel Müzesi’nde yer alan yine alçıdan olan eserlerdir.
Alçıdan yapılmış her iki eser farklı ölçülerde, İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde bulunan
heykel ahşap kare prizma olduğunu kaide üzerine yerleştirilmiş alçı üzeri boyalıdır. Ankara
Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde yer alan heykel ise dikdörtgen prizma yapısında olup
kendinden kaideli ve boyasızdır. Cepheden çalışılan başlar, çatık, kalın kaşlı karşıya bakmakta,
kabarık, hafif kepçe kulakları açıkta bırakan kısa saçlar, sağ yana ayrılmış olmakla beraber, alnın
sağ ve sol tarafından açılarak Namık İsmail’in başında olduğu gibi ortada üçgen şekil
oluşturmaktadır. Dudaklar kapalı ve alt dudak kalındır. Pütürlü yüzeye sahip yapıtların kemerli
burnu büyük olmasına rağmen oval yüz anatomisi ile uyum içindedir.
İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde yer alan yontunun başı hafifçe yukarı kalkık, diğeri ise
hafifçe öne doğru eğik izlenimi vermektedir.

Görsel 624: Sabiha Ziya Bengütaş, “Abdülhak Hamit Başı”, Kil, 1937, (Nurol Bengütaş Arşivi)

501
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 625: Sabiha Ziya Bengütaş ve “Abdülhak Hamit Başı”, Kil, 1937, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sabiha Ziya Bengütaş, dedesi (Şakir Bengütaş’ın dedesi) ünlü makber şiirinin şairi, oyun
yazarı, diplomat Abdülhak Hamit Tarhan başını (2 Ocak 1852-12 Nisan1937) kilden çalışmıştır.
Klasik üslupta yorumlanan eserin, kapalı gözleri, çatık kaşları ile yüzünde kızgın ve üzgün ifade
betimlenmiştir. Ağız kapalı pala bıyıklı heykelin geniş ve yüksek alnının sağ tarafında yaş
almışlığın çizgileri belirgindir. Uzun yüz uzuvlarına oranla küçük tasvir edilen çene, dışa doğru
çıkık, sarkık yanaklar belirgindir. Heykelin kaidesi henüz tamamlanmamış ya da sanatçının
yorumuyla şekillenmiştir.

502
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 626: Sabiha Ziya Bengütaş, “ İsimsiz”, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sanatçının fotoğraf arşivinde rastladığım görsellerden atölyede fotoğraflanmış olan


erkek başı kendinden kaidesi üzerindedir. Kabarık gür saçlar sağa doğru ayrılarak üst sağ, orta
ve sol yönlerinde kabarık tasvir edilerek hafif bombe verilmiştir. Alın yüksek ve geniştir. Kısa
saçlar kepçe kulakları açıkta bırakacak şekilde çalışılmıştır. Gözler çukur yorumlanarak, çıkık
elmacık kemikleri dolgun ve belirgin verilmiştir. Sert bir yüz ifadesine sahip figürün dudakları
kelebek şeklinde, ağız geniş, kapalı ve kenarlardan gamzeli betimlenmiştir. Çene hafif çıkık,
boyun kasları belirgin ve çehre geniş kemikli bir yapıya sahiptir. Yüz uzuvlarında
gerçekleştirilen yorumlamalar figürün güçlü, dinamik bir karakter yapısına sahip olabileceği
fikrini doğurur.

503
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 627: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sanatçının fotoğraf albümünde rastladığım (Görsel 627) heykel çalışması bir elçiye aittir.
Henüz bitmemiş üzerinde çalışılan yüzeyi pütürlü eser ıslak olduğundan dolayı parlak
görünmekte, ayrıca muntazam kalkık burun göze çarpmaktadır. Eserin (Görsel 628) fotoğrafta
suyunu biraz daha çekmiş ve burnun düzeltilmiş olduğu görülmektedir. Bengütaş’ın çamurdan
etüt edip cepheden çalıştığı başın gözleri kapalı, çenesi öne doğru çıkık geniş ağzı kapalı
verilmiştir. Gırtlağı ve boyun kasları belirgindir. Yüzünün inceliğinden zayıf bir yapıya sahip
olduğu anlaşılır. Alnı yüksek ve açık, saçlar gür, fakat alnın sağ ve sol tarafından açılarak ortada
üçgen kitle oluşturmaktadır. Gür saçlar kısa, başın arka kısmına bombe şeklinde verilmiş,
kulakları açıkta bırakarak yanlarda faul oluşturulmuştur.

Görsel 628: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz” Sağ Profil Kadrajı,Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi)

504
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 629: 27 Mayıs şehitlerinden Şehit Teğmen Ali İhsan Kalmaz Naaşı, 1960, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 630: Sabiha Ziya Bengütaş, “Şehit Teğmen Ali İhsan Kalmaz Başı” 535, 1960

535Anonim, Öncü Gazetesi, 29. 12. 1960 Perşembe

505
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sabiha Ziya Bengütaş, 27 Mayıs şehitlerinden Şehit Teğmen Ali İhsan Kalmaz şehit
düştükten sonra naaşından mask alarak heykelini gerçekleştirmiştir.
Gazete kupüründen elde ettiğim fotoğrafın verdiği olanakla görünen kendinden kaideli
eserin, boynu uzundur. İri, kemerli, sivri burun, uzun kemikli yüz yapısı ve sivri çenesiyle uyum
sağlamakta, gözler karşıya bakmaktadır. Kısa saçlar kulakları açıkta bırakmaktadır.
Bengütaş, heykeli tamamladıktan sonra 29.12.1960 Perşembe günü saat 17.00’da Ankara
Mithat Paşa Caddesi, Türk Amerikan Derneği’nde açtığı resim ve heykel sergisinde Ali İhsan
Kalmaz’ ın heykeli de yerini almıştır. 536
Sanatçı sergi açılışından 14 gün sonra, 12.01.1961 tarihinde ise Şehit Teğmen Ali İhsan
Kalmaz’ın heykelini Harp Okulu’na hediye etmiştir. 537

Görsel 631: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sanatçının fotoğrafladığı çalışmalarından uzunyüzlü erkek başı cepheden çalışılmıştır.


gözler açık karşıya bakmaktadır. Bengütaş bir çok baş ve büstte olduğu gibi bu figürde de
gözbebeği ve iris ayrıntılarına girmemiş, fakat güçlü ve etkileyici eserler yaratmıştır. Üst göz
kapağı, altı kalın kapalı dudakları, kalkık kaşları keskin hatlarla vurgulanmıştır. Kemikli, ucu
sivri burnu, güçlü çene yapısı, uzun yüz anatomisi ile uyumlu, atletik bir yapıya sahip olduğu
izlenimi vermektedir. Sağ taraftan ayrılan kabarık gür saçlar, yüksek alnın ortasında oval bir
çıkıntı oluşturarak yanlaradan kulak memesi hizasına kadar inmektedir. Yatay alın çizgileri

536 Anonim, “Heykel ve Resim Sergisi”, Ulus Gazetesi, 29. 12. 1960 Perşembe, s.1.
537 Anonim, Ulus Gazetesi, 13. 01. 1961 Cuma, s.1.

506
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

figürün güçlü karaktere, kaşlar arasında verilmiş çizgiler de kibirli veya sinirli bir yapıya sahip
olabileceğinin göstergesi gibidir.

Görsel 632: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 633: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi)

507
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Bengütaş’ın atölyede görüntülediği (Görsel 633) eseri, kaidesi üzerine gamzeli


çenesinden oturtulmuş, boyun verilmemiştir. İlk bakışta dikkati çeken çatık kaşların
oluşturduğu alnına doğru giden derin çizgiler ve gergin yüz ifadesi, figürün sinirlenmiş
olduğunun ya da sinirli bir yapıya sahip olduğunun destekleyicisidir. Dolgun dudaklar kapalı,
burun ve açıkta kalan kulaklar yuvarlak yüz anatomisi ile uyum içinde betimlenmiştir. Kulak
memesi dışa doğru kıvrılmış, gür, kabarık kütle şeklinde verilmiş saçlar arkaya doğru taranıp,
yanlardan dışa doğru oluşturulan çıkıntı ile geometrik şekle bürünmüştür. Cepheden tasvir
edilen yapıt, fotoğrafın verdiği imkânlar doğrultusunda görülen gözlerin kapalı olduğudur.

Görsel 634: Sabiha Ziya Bengütaş, “Şakir Bengütaş Başı” (Sağ Çapraz), (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 635: Sabiha Ziya Bengütaş, “Şakir Bengütaş Başı”, (Nurol Bengütaş Arşivi)

508
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sabiha Ziya Bengütaş, 51 yıl evli kaldığı diplomat eşi Şakir Bengütaş’ın başını klasik
üslupta eseri cepheden çalışmıştır. Gözler karşıya bakmakta düşük göz kapakları belirgin, göz
bebekleri ve iris verilmemiştir. İnce kalkık kaşların çatık oluşturmasıyla oluşan deformasyon
belirgindir. Kulak kepçeleri dışa doğru verilmiş, kemerli uzun burun, kemikli kare çene yapısı
gamzeli, dudaklar kalın, ağız kapalı betimlenmiştir. Kendinden kaideli eserin gırtlak çıkıntısı ve
boyun kasları belirgindir. Alın yüksek ve geniş, kulakları açıkta bırakan arkaya doğru taranmış
kısa saçlar kabarık ve kütle halinde verilmiştir.

Görsel 636: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 637: Sabiha Ziya Bengütaş Atölyede Modellerle Çalışırken, (Nurol Bengütaş Arşivi)

509
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 638: Sabiha Ziya Bengütaş Atölyede Çalışırken, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Nurol Bengütaş ile yaptığım görüşmede, atölyede (Görsel 637) yer alan çalışmanın
(Görsel 638-639) görülen adından sıkça söz ettiği arkadaşı Melek olabileceğini ve onun heykelini
yaptığını belirtmiştir. Fotoğraflar dikkatli incelediğimizde heykelin Melek Hanım’a ait olma
olasılığının çok yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Karakteristik özelliğe sahip olan eserin dikkat çeken, Bengütaş’ın tabiriyle Mısır
sfenkslerine benzettiği gür saçları, ortadan ayırıp yanlara doğru tarayarak dikey yivler
oluşturmuştur. Cepheden tasvir edilen yüzeyi hafif pütürlü yapıt, boyun ile aynı hizada biten
saçlarla dikdörtgen kaideye yerleştirilmiştir. Uzun narin bir boyna sahip figür, kemikli yüz yapısı
ile tezatlık oluşturmakla beraber, dinamik bir duruş sergilemektedir. Gözler iri, açık, karşıya
bakmakta, dudaklar dolgun, ağız kapalı, saçlar kulakları örtmektedir. Alın geniş, kaşlar belirgin
betimlenmiştir.

Görsel 639: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, (Nurol Bengütaş Arşivi)

510
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 640: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz” Sağ Çapraz, Kil, Modeli ile Birlikte (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sabiha Ziya Bengütaş (Görsel 640,641) de gerçekleştirdiği heykeli ve modeli ile


görülmektedir. Modelin kim olduğu ile ilgili bilgiye ulaşamadığım eser, dikdörtgen prizma
üzerine yerleştirilmiştir. Gözleri açık sol yöne bakmakta olan göz bebekleri (Görsel 642)
belirgindir. Yay gibi ince kalkık kaşlar göz ile arasında geniş mesafe oluşturmaktadır. Yüz
dolgun, ağzı kapalı, dudaklar kalın, alın yüksek ve bombeli, yüzeyi pürüzsüzdür. Gür, kabarık
kısa saçlar alnın gerisinden, alttaki daha geniş olmak üzere üst üste iki bombe oluşturularak
arkaya verilmiş, üstteki bombe başın arka kısmından kulakları açık bırakacak şekilde yanlara
dönmüştür. Saçların kütle halinde verilmesi peruk takmış izlenimi vermektedir. Yontunun
elmacık kemikleri belirgin, sol kulak sağ kulağa göre daha küçük, yüz ifadesi donuk
betimlenmiştir.

Görsel 641: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”,Kil, Sol Profil, Modeli ile Birlikte, (Nurol Bengütaş Arşivi)

511
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 642: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Eser Sergi Alanında, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 643: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, Roma Akademisi, 1929, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sanatçının Roma Akademisi’nde iken ürettiği eserlerden, genç erkek başını önce kilden
etüd edip daha sora alçıdan meydana getirmiştir. Roma Akademisi’nin atölyesinde görüntülenen
(Görsel 643) heykel, modeli ve sanatçısıyla görülmektedir. Başını öne doğru eğerek, kendinden
kaidesi üzerine çenesinden yerleştirilen eserin yüzeyi pürüzsüzdür. Genç erkek başının

512
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

somurtkan, sinirli tavrı, çatık kaşları ve dudak ifadesi ile verilmiştir. İnce, üçgen yüzün burnu
küçük, alnı geniş ve yüksektir. Küçük tasvir edilen çekik gözler kapalı, çatık, belirgin kaşların
oluşturduğu geniş çizgi derin verilmiştir. Heykelin gür, kabarık, dalgalı saçları kısa ve yüz
anatomisine göre uyumlu kulakları açıkta bırakmaktadır. Dikkat çekici saçlara hafif soldan
arkaya doğru ritmik şekilde dalgalar oluşturulmuştur. Saçların tepesine verilen kabarıklık,
yüzün üçgen şeklinin oluşmasına katkı sağlamıştır.

Görsel 644: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Alçı, Roma Akademisi, Şubat 1929, (Nurol Bengütaş Arşivi)

513
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 645: Sabiha Ziya Bengütaş, “Talat Emin Başı” (Sol Profil), Kil, Roma Akademisi, 1929, (Nurol
Bengütaş Arşivi)

Görsel 646: Sabiha Ziya Bengütaş, “Talat Emin Başı” , Kil, Roma Akademisi, 1929, (Nurol Bengütaş Arşivi)

514
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 647: Sabiha Ziya Bengütaş, “Talat Emin Başı”, Roma Akademisi, Alçı, 1929, (Nurol Bengütaş
Arşivi)

Sabiha Ziya Bengütaş, Roma’da iken yaptığı çalışmalardan ressam Talat Emin (1906-
1968) başını kil ve alçıdan çalışmıştır. Eserde dikkati çeken ilk farklılık yalınlaştırarak çalıştığı
birçok eserinde gerçekleştirmediği gözbebeği ve iristir. Bu özellikler eseri daha etkili ve gerçekçi
kılmaya yardımcıdır. Modeliyle de fotoğraflanmış yontu önce çamurdan, daha sonra alçıdan ve
cepheden çalışılmıştır. Henüz tamamlanmamış kendi kaideleri üzerinde yer alan yapıtların
gözleri açık karşıya bakmaktadırlar. Her iki heykel aynı olmakla beraber, çamurdan çalışılan
heykelin boynu daha uzun tasvir edilerek boyun kasları belirgin verilmiştir. Dudaklar kalın, ağız
kapalı, kaşlar kalkık ve belirgin, sol kaş sağ kaşa göre daha kalkık ve ince; gözler derin olmasa da
çukurda betimlenmiştir. Elmacık kemikleri belirgin, saçlar kulakların üst kısmını hafifçe
örtmektedir. Alın geniş, kısa kabarık, gür saçlar alnın ortasından arkaya doğru verilmesinden
dolayı yanlarda girintiler oluşmuş ve şakaklar saçlarla kapatılarak biraz daha aşağıda favori
oluşturulmuştur. Figür, yüz anatomisiyle uyumlu hokka gibi bir buruna sahiptir. Saçlar kütle
halinde verilmiş olsa da sanatçı, bazı diğer eserlerinde olduğu gibi yorumunu değil, modelin
gerçek saç yapısı kütle halinde görüldüğü için bu şekilde yansıtmıştır.

515
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 648: Sabiha Ziya Bengütaş, “Hikmet Onat Başı”, Alçı, Nurol Bengütaş Arşivi)

Sabiha Ziya Bengütaş’ın fotoğraf arşivinde yer alan görsellerden biri de ünlü
empresyonist ressam Hikmet Onat’ın (1882-13 Mart 1977) modellik yaptığı kendi heykeli ile
olan görselidir.
Yontunun ince yüzünde hafif bir tebessüm, düşük göz kapaklarına sahip küçük gözleri
belirgindir. Kulakları ve uzun burnu yüzün anatomik yapısına göre iricedir. Modeli gibi kaytan
bıyıklı çalışılan yapıtın, geniş alnının ortasından yanlara doğru açılmış gür, kabarık, dalgalı
saçları arkaya doğru taranmıştır. Dudakları ince, ağzı kapalı eser, kendinden kaide üzerindedir.
Yüzey pürüzsüz, elmacık kemikleri belirgin, ince yüz anatomisinden kaynaklı yanaklar içe doğru
betimlenmiştir.

516
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 649: Sabiha Ziya Bengütaş, “Hasan Ali Yücel Başı” Kil, 1940, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sabiha Ziya Bengütaş, 1938-1946 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı yapmış, Felsefe
öğretmeni ve Köy Enstitülerinin kurucusu Hasan Ali Yücel’in de (1897-1961) heykelini
yapmıştır. Hasan Ali Yücel’in heykeliyle birlikte fotoğraflandığı görselde, kendi kaidesi üzerine
kısa boynundan yerleştirilen eser, cepheden çalışılmış, açık iri gözler karşıya bakmaktadır.
Yanları burun hizasında olan badem bıyıklı, dudaklar kalın, ağzı kapalı eserin, kaşları çatık ve
çatık kaşların meydana getirdiği çizgiler belirgindir. Gamzeli çenesinin altında oluşan gıdıkları
dolgun yüzüyle bütünleşmiş, açıkta verilen kulakları ve burun yüz anatomisi ile uyum
sağlamıştır. Arkadan öne, geniş alnın ortasına üçgen uzayan uçları sivri verilen saçlar, yanlarda
açılarak kavis oluşturmuş ve şakalara doğru yönelmiştir.

Görsel 650: Sabiha Ziya Bengütaş, “Akil Muhtar Büstü” Sol Çapraz Kadraj, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi)

517
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 651: Sabiha Ziya Bengütaş, “Dr. Akil Muhtar Özden Büstü” Sağ Profil Kadrajı, Kil, (Nurol Bengütaş
Arşivi)

Sabiha Ziya Bengütaş’ın çalışmaları arasında Tıp doktoru ve siyaset insanı Dr. Akil
Muhtar Özden’in (1877-1949) büstü de yer almaktadır. Pütürlü yüzeye sahip eserin dikkat
çeken özelliği, tüm yüze yansıyan tebessüm ve sağ yöne bakan manalı gözleridir. Gözler iri, göz
bebekleri belirgin, ince geniş dudaklar gülümsemenin etkisiyle aralık betimlenmiştir. Üst dudağı
kapatan bıyık orta kısımda dağınıktır. Kaşlar belli belirsiz, alnı geniş ve yüksek, fotoğrafın
verdiği imkânlar ölçüsünde görülen, başının ön kısımları tamamen saçsız, saçlar kulağın
hizasında yanlarda ve arkada verilmiştir. Kulak ve burun diğer yüz uzuvlarına oranla iri
betimlenmiştir. Karadenizli burnu tabiriyle, burun uzun, ucu sivri verilmekte boynu kısa ve
gıdığı belirgin tasvir edilmiştir. Gerçekçi üslupta çalışılan büstün ön kısmında, sivri uçları dışa
doğru bükülü dik yakalı gömlek, üzerine bağlı kravat ve onun üzerine yelek giydirilmiştir. En
üste de ceket giydirilen heykelin, alt kısımlarına inildikçe daha da pürüzlü olduğunu, sağ
tarafından baktığımız zaman da, heykel hamurunun henüz şekillenmediğini görürüz.

518
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 652: Sabiha Ziya Bengütaş, “Foy David Kohler”, Alçı, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sanatçı bir dönem Amerika Birleşik Devletlerinin Sovyetler Birliği Büyükelçisi olan Foy
Davıd Kohler’in (1908-1990) heykelini çalışmıştır. Kohler “Kız kardeşim Bengütaş’a saygı ve
dostlukla” diyerek heykeliyle çekildiği fotoğrafı imzalamıştır. Fotoğrafın olanağında
yorumlayabileceğimiz kendinden kaideli eser cepheden tasvir edilmiş, karşıya bakmaktadır.
Gırtlak çıkıntısı belirgin, heykel uzun boyunludur. Kulakları açıkta bırakan kısa saçlar sola doğru
taranmıştır. Ağız kapalı, dudaklar incedir. Alın yüksek verilmiş, burun ve kulak ince yüz
anatomisi ile uyumlu ebatlarda betimlenmiştir. Kaş, göz ve göz kapağı yalınlaştırılmış ayrıntı
verilmemiştir. Saçlarda birçok eserinde olduğu gibi yalınlaştırılmış “Erken Klasik” dönemde
olduğu üzere kütle şeklinde betimlenmiştir.

519
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 653: Sabiha Ziya Bengütaş, “Hakkı Şinasi Paşa Başı”, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Tıp doktoru, bir dönem İstanbul milletvekili, Türk Eğitim Derneği kurucu üyelerinden
Hakkı Şinasi Paşa’nın da (1868-1941) büstü Bengütaş’ ın çalışmaları arasında yer almaktadır.
Cepheden çalışılmış eser kendinden kaidesi üzerinde yer almakta ve karşıya bakmaktadır.
Yuvarlak dolgun yüzde oluşturulmuş deformasyonlar ileri yaşın etkilerini yansıtmaktadır. Çene
altında gıdık verilmiş, sağ yanakta deformasyon, sol yanağa göre daha fazla betimlenmiştir.
Boyun kısa, dudaklar kalın, ağız kapalıdır. Burun iri ve kemerli fakat yüz anatomisi ile
uyumludur. Kısa saçların açıkta bıraktığı kulaklar normal ebatlarda verilmiştir. Realist üsluba
sahip heykelin alnı yüksek ve geniş çalışılmış, modelde olduğu gibi arkadan öne gelen saçlar
alnın gerisinde ortada üçgen oluşturmuş ve içe doğru geniş kavislerle şakaklara doğru çıkıntı
olarak belirginleştirilmiştir. Düşük kaşların üzerindeki hareketlilik, iki kaşın ortasında beliren
çizgiler, belirgin göz kapakları ve gözler, verilmek istenen vakur ifade oluşumunda etkilidir.

Görsel 654: Sabiha Ziya Bengütaş, “Hakkı Şinasi Paşa Başı”, (Nurol Bengütaş Arşivi)

520
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 655: Sabiha Ziya Bengütaş, “Hakkı Şinasi Paşa Başı”, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 656: Sabiha Ziya Bengütaş, “Emin Ali Sipahi Başı”, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sanatçı, 1946-1950 Türkiye’nin Arjantin Büyükelçisi 538 Emin Ali Sipahi’nin başını çalışıp
görüntülediği fotoğrafta, sanatçı ile beraber, Emin Ali Sipahi ve küçük bir kız çocuğu yer
almaktadır. Yuvarlak dolgun bir yüz formunda olan ve cepheden çalışılan eser, karşıya
bakmaktadır. Eserin fulü görünmesi yorumu zorlaştırmaktadır. Ağız kapalı, kaşlar kalkık, küçük
gözler kısık, göz kapakları düşük tasvir edilmiştir. Kısa saçların açıkta bıraktığı kulak ve normal
ebatlara sahip olan burun yüz anatomisi ile uyumludur. Kendinden kaidesi tamamlanmamıştır.

538 https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27nin_Arjantin_B%C3%BCy%C3%BCkel%C3%A7isi

521
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 657: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, İstanbul, 1930, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Fotoğraf arşivinde rastladığım görsellerden biri de cepheden çalışılmış karşıya bakmakta


olan kadın başıdır. Küçük kalkık burnu, kalın dudakları, ağzı kapalı narin bir yüz tasvir
edilmiştir. Kalkık, hafif çatık kaşlar, anlam yüklü karşıya bakmakta olan gözler, verilmek istenen
ifadeyi güçlü kılmaktadır. Dalgalı verilen saçlar dışında eser gerçekçi çalışılmıştır.

522
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 658: Sabiha Ziya Bengütaş, Endonezya Büyükelçisi’nin Başını Çalışırken, 1974, (Nurol Bengütaş
Arşivi)

Görsel 659: Sabiha Ziya Bengütaş, Endonezya Büyükelçisi Modellik Yaparken, Kil, 1974, (Nurol Bengütaş
Arşivi)

Sabiha Ziya Bengütaş evinde kendisine modellik yapan Endonezya Büyükelçisi’nin başını
çalışmıştır. 70 yaşında (Görsel 659) eseri nasıl şekillendirdiği görülmektedir. Sanatçı kilden
çalıştığı eseri realist üslupta bir şekilde bitirmiş olmanın verdiği haklı gururunu yaşayarak,
Endonezya Büyükelçisi ve eşi ile (Görsel 660) objektif karşısında yerini almıştır.

523
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 660: Sabiha Ziya Bengütaş, Endonezya Büyükelçisi ve Eşi, 1974, Ankara, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Evindeki atölyesinde yarattığı Endonezya Büyükelçisi’nin heykelini cepheden çalışmış,


gözler, açık karşıya bakmakta, dudaklar kalın, oldukça açık ve geniş alın, kepçe kulakları açıkta
betimlemiştir. Boyun kasları ve gırtlağı belirgin, çene gamzelidir.

Sabiha Ziya Bengütaş’ın Nü Heykelleri

Görsel 661: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi)

524
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatçının çalışmış olduğu eserlerden, ayakta duran çıplak erkek figürünün vücut ağırlığı
geride duran sağ bacağa verilmiş, sol bacak dizden bükülü olara kaide üzerine basmaktadır.
Gövde sola doğru eğilmiş, sol bacak üzerine uzanan sol kolun eli parmaklardan bükülü olarak
bacağa temas etmektedir. Sağ kol, dik duran sağ bacağın yanına indirilmiş, kalçaya
dokunmaktadır. Bacaklar ve kollar ince uzun betimlenmiştir. Figürün sola yönelmiş gövdesinin
göbek deliği, göğüs kasları ve belirgindir. Hafif sağa doğru bakmakta olan figürün kısa saçları
kulakları açıkta bırakmakta, uzun yüzü fotoğrafın flu olmasından dolayı seçilememektedir.
Heykelin yüzeyi pürüzsüzdür.

Görsel 662: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Kaslı erkek vücudunun betimlendiği figür çıplak ve ayaktadır. Sabit sağ bacağı üzerinde
duran figürün, sol bacağı dizden bükülerek önde kaide üzerine basmaktadır. Yüzeyi pürüzsüz
olan heykelin kolları, bacakları ve göğüs kısmı kaslı betimlenmiş, vücut dik durmaktadır. Gövde
hafif sarkmış, göbek deliği belirgin verilmiştir. Vücudun sol yanında yer alan sol kol dirsekten
bükülerek arkaya uzanmıştır. Sağ kol, dirsekten hafif bükülerek sağ bacağın üzerine inmiş ve sağ
el bacağa temas etmektedir. Kütle halinde verilen saç kulakları açıkta bırakmakta, yüz fotoğraf
çekiminden kaynaklı net görünmemektedir.

525
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 663: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sanatçının atölyede çalıştığı bir başka erkek heykeli ayakta sol bacağı dizden bükülü sağ
yöne bakmakta ve kaide üzerine basmaktadır. Vücudun ağırlığını dik duran sağ ayak
taşımaktadır. Sağ kol dirsekten bükülerek aşağı uzatılmış ve sağ el bilekten sola doğru bükülerek
beli tutmuştur. Meme uçları, göbek deliği belirgin verilmiştir. Hafif bel oyuntusu belirgin figürün
sol omuzu düşük, sol kol sol bacağa doğru uzamakta ve düz inen sol elin bileğinden sol bacağa
birleşmektedir. Baş sola ve aşağı doğru eğilerek sanatçıya bakmakta, gölgede kalıp görünmeyen
gözlerden sonrası fotoğraf karesine girmemektedir. Sola dönmenin etkisi ile boyunda kas ve
kemik yapısı belirmiştir. Fotoğrafın olanağında görülen kaslı, ince yüzün elmacık kemikleri
belirgin, burun küçük verilmiş, yüzey pütürlüdür.

526
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 664: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sanatçının çalıştığı etütlerden ayakta tasvir edilen çıplak kadın figürü kısa düz, küt
saçlıdır. Genç kadının başı sağa doğru çevrilmiştir. Sağ kol dirsekten bükülüp arkada bele
yaslanarak, düz inen sol kalçaya yaslanan sol kolu dirsekten tutmaktadır. Fakat henüz
çalışılmakta olan heykelin elleri ve ayakları tamamlanmamıştır. Kürek kemikleri belirgin, iki
ayak üzerinde durmakta olan figürün anatomik yapısı, sanatçının derin bir anatomik bilgiye
sahip olduğunun göstergesidir.

527
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 665: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sol profilden görüntülenen atölye çalışması çıplak genç kadın ayakta durmaktadır. Kaslı
sağ bacağı önde dizden hafif bükülü sağ ayak parmak uçlarına basarak arkadaki yüksek kaideye
yaslanmıştır. Vücut ağırlığı sabit olan kaslı sol bacak üzerindedir. Yüzü ve vücudu gölgede kalan
figürün görünen sol kolu dirsekten bükülerek sol el bel oyuntusuna yaslanmıştır. Belin alt kısmı,
vücudun üst kısmına göre daha geniş betimlenmiştir. Karşıya bakmakta olan figürün saçları kısa
ve dalgalı betimlenmiş, gölgenin olanağında görülen kalkık burun ve narin bir yüz yapısı tasvir
edilmiştir.

528
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 666: Sabiha Ziya Bengütaş, Bedia’nın Model Olduğu Etüt Çalışması, “Adsız”, Kil, (Nurol Bengütaş
Arşivi)

Sabiha Ziya Bengütaş’ın yakın arkadaşı Bedia (Görsel 666) bazı eserlerinde olduğu gibi
sanatçıya modellik yapmaktadır. Henüz çalışmakta olduğu nü figür ayaktadır, uzun boylu, narin
tasvir edilmiştir. Görülen sağ kol arkaya uzanmaktadır. Bel ince ve kavisli, bacaklar ince
uzundur. Baş sağa ve yukarı doğru çevrilmiş, gözler kapalıdır. Alın yüksek, saçlar omuzu geçip
göğse doğru uzanmaktadır.

529
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 667: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, 2 Mart, Roma, Atölye, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sanatçının atölyede yaptığı etütlerden nü erkek figürü, objektife bakıyormuşçasına


gerçekçi, oturur vaziyette ve henüz çalışılmakta olup tamamlanmamıştır. Bengütaş’ın fotoğraf
arşivinde rastladığım yapıtın ince dudakları kapalı, başı sağ tarafa yönelmiş, çukur gözleri sağa
bakmaktadır. Dalgalı gür saçları sağ yöne doğru alnın üzerine düşürülmüştür. Kambur oturan
figür bağdaş kurmaya yönelmektedir. Yatay şekilde bükülü sol bacağın ayağı, daha dikey olarak
bükülü sağ bacağın bileğinin altından geçerek sol yana dayalı, sol el görünmemekte, kaslı sağ
kolu sağ bacağın yanında yer almaktadır. Görünen o ki sağ el ve ayaklar henüz
tamamlanmamıştır.

530
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 668: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Kil, 2 Mart, Roma, Atölye, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sabiha Ziya Bengütaş’ın Asker Heykelleri

Görsel 669: Sabiha Ziya Bengütaş “Yaralı Asker 1”, Kil, ( Nurol Bengütaş Arşivi)

531
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sabiha Ziya Bengütaş Kurtuluş Savaşı’nda cephede savaşan askerleri de konu alarak
heykellerini çalışmıştır. (Görsel 669) yer alan yaralı asker ayağından yaralanmış, bacakları sağ
çapraza uzanmış, oturur vaziyette ve baygın haldedir. Yere doğru uzanan sol kolu, yere dayadığı
sol elinin yanında yere bıraktığı tüfeğinin kabzasıyla denk gelmiştir. Başında şapka yere doğru
eğilmiş, gözleri kaplıdır. Yere çapraz olarak uzanan dizden bükülü sol bacağı, bükülü ve yaralı
sağ bacağın altından çapraz şeklinde geçmektedir. Sağ kolu dirsekten bükülü, diz altına kadar
kıvrılmış olan sağ baldırının üzerindedir. Ayaklarında önden çapraz bağcıklı çarık
bulunmaktadır. Arkasında dikdörtgen şeklinde sırt çantası bulunmaktadır. Belinde palaska
kemer, başlığı kulak hizasına kadar verilmiş, yüz uzuvları uyumlu, bıyıklı Türk askeri tasvir
edilmiştir. Yokluklar içerisinde verilen milli mücadele ruhu oldukça başarılı bir şekilde
verilmiştir.

Görsel 670: Sabiha Ziya Bengütaş “Yaralı Asker 1”, Kil, ( Nurol Bengütaş Arşivi)

532
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 671: Sabiha Ziya Bengütaş “Yaralı Asker 2”, Kil, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Başlığındaki ay yıldızdan Türk subayı olduğunu anladığımız göğsünden yaralı asker,


geride olan sol eli üzerinden destek alarak acı çeker durumda oturmaya çalışmaktadır.
Vücuduyla beraber başı da sağ yöne doğru yönelmekte sağ kolu dirsekten bükülü sağ eli ile
formasını palaska kemere kadar açarak yaranın üzerinden çekmektedir. Yüzündeki acı dolu
ifade ile yarı baygın bir haldedir. Sol bacağı dizden bükülü vücutla birlikte sağ yöne doğru
meyilli, üstünden geçen dizden hafif bükülü sağ bacak öne doğru uzanmaktadır. Uzun silahının
ucundaki süngü sağ bacağının bilek kısmına doğru arkadan uzanmaktadır. Sol yanına sarkmış içi
boş silah kını dikkati çekmektedir. Gözler yarı açık, yüzde çok belirgin olan yarı baygın bir ifade
ile tasvir edilmiş, ağız hafif aralık yüz uzuvları uyumlu bıyıklı bir Türk subayı milli mücadele
ruhuyla betimlenmiştir.

Görsel 672: Sabiha Ziya Bengütaş, “Yaralı Asker 3, (Nurol Bengütaş Arşivi)

533
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Acı çekmekte sol tarafına oturarak sol dirseğinden yerden destek alarak yarı yatar
vaziyette yaralı bir asker tasvir edilmiştir. Sağ kolu düz şekilde sağ yöne uzanarak kaideyi
tutmaktadır. Başı geriye doğru verilmiş, yukarı doğru bakan yüzünde acı çeker şekilde
betimlenmiştir. Üzerine yattığı sol bacağı dirsekten bükülerek geriye doğru uzanmış, sol bacağın
üzerinden geçen sağ bacağın çizme giydirilmiş ayağı aşağı doğru sarkmıştır. Başında herhangi
bir başlık bulunmayan askerin diğer askerden farklı olan üzerindeki boğazına kadar
düğümlenmiş üniforması, ayağındaki çizmesi ve sol bacağı üzerinden uzanarak sol eliyle tutuğu
silahı dikkat çekicidir. Sanatçı başka bir ulusun askerini tasvir etmiş gibidir.

Sabiha Ziya Bengütaş’ın Portreleri


Bengütaş, dönemin Dışişleri Bakanının eşi Firuzende Çağlayangil, Dışişleri Genel
Sekreterinin eşi Necla Kuneralp, Japonya Sefiresi, Meksika sefiresi, Amerikan Sefiresi gibi birçok
diplomat veya eşlerinin portrelerini yapar. Sürekli sanatı ile gazetelere konu olan sanatçı
portreler ile de adından söz ettiriyor. “Başkent’te Portreye Selam Kokteyli” başlıklı gazete
haberinde, Meksika Elçiliği Müsteşarının evinde verilen kokteyl ile misafirlerin ev sahibesinin
portresini selamladığı belirtilmektedir. Kalabalık bir grup portresinin önünde duran ev
sahibesini inceliyor ve Bengütaş’ı tebrik ediyorlardı. Kokteyllerin tekrarlanacağa benzediği
düşünülüyor. Çünkü birçok insan heykeltıraş ressamın önüne oturmak için sıra
beklemektedir 539.

Görsel 673: Sabiha Ziya Bengütaş Modeli ile Portre Çalışması, ( Nurol Bengütaş Arşivi)

539 Anonim, “Başkent’te Portreye Selam Kokteyli”, Akşam Gazetesi, 20. 10. 1968, s.6

534
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 674: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 675: Sabiha Ziya Bengütaş, Modeli İle Portre Çalışması, ( Nurol Bengütaş Arşivi)

535
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 676: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, ( Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 677: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, ( Nurol Bengütaş Arşivi)

536
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 678: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 679: Sabiha Ziya Bengütaş, “Portre”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 33,5 x 48,5 cm, 1958, (Nurol
Bengütaş Koleksiyonu)

537
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sabiha Ziya Bengütaş’ın Peyzaj Resimleri


Sabiha Ziya Bengütaş eşi Şakir Bey ile İtalya başkenti Roma şehrinde bulunduğu
dönemde Atatürk ve İnönü’ nün anıtlarını çalışırken dinlenmek için resim yapar, seyahat edip
çevreyi keşfettikçe ortaya insana huzur veren tablolar ortaya çıkar. Huzur veren kendine has
üslubunun yanı sıra, Empresyonist, Klasik, Neoklasik, tavırların tablolarında ahenkli renklerin
de etkisiyle dans ettiğini görürsünüz.
Sanatçı tabloların çoğunluğunun savaş hatırası olduğunu ifade etmiştir. Savaş yıllarında
İtalya’nın en mahrumiyetli yıllarında yarattığı tablolarına İtalya’nın ruhunu işlemiştir. Turgut
Reis’in zamanında çıktığı bir tepeye İtalyanlar’ın inşa ettiği Manastırı resmetmiştir540.
İstanbul, Atina, Belçika, Roma, Prag, Napoli, Capri, Moskova, Capri’den Ski adasının
görünüşü, Napoli’den içmelere giden yol, Vezüv Yanardağı, Capri’nin en yüksek yeri olan
Barbaros Tepesi tabloları arasındadır.
Adriano Parkında yer alan Fatih Sultan Mehmet’in oğlu şehzade Cem Sultan’ın esir
olduğu, Hadrianus ve ailesinin mozolesi olarak yapılmış olsa da daha sonra papalar tarafından
kale ve hapishane olarak kullanılmış Castel Sant'Angelo Kalesi, 1906 yılından itibaren müze
olarak kullanılmaktadır.
Gördüğünü en sade şekliyle yapmaya çalıştığını, gördüğünü yaparken de tabiatı taklit
etmeden kendi şahsi görüşünü de ekleyerek ürettiğini ifade etmiştir. Modern resimden özellikle
acizlikten kaynaklı modernizmden nefret ettiğini vurgulamıştır. Bengütaş, heykelde doğayı ifade
etme imkânı olmadığı için bu hevesini resimden aldığını ve özellikle peyzaj çalışmaları üzerinde
yoğunlaştığını belirtir 541.

540 Anonim, “Ankara’da Sabiha Bengütaş’ ın Resim Sergisi”, Vatan Gazetesi, 12. 12. 1948.
541“Ankara’da Sabiha Bengütaş’ ın Resim Sergisi”, Vatan Gazetesi, 12. 12. 1948

538
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 680: Sabiha Ziya Bengütaş, “Kilise” 542, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 39 x79 cm, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

Sabiha Ziya Bengütaş’ın peyzajlarının arasında Enteriyör niteliği bir adet tablosu da
bulunmaktadır

.
Görsel 681: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Osmanlıca İmzalı, (Nizamettin Yaşar Koleksiyonu)

542 Sabiha Ziya Bengütaş’ın peyzajlarının arasında yer alan “Kilise” adlı eseri Enteriyör niteliği
taşımaktadır.

539
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 682: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Detay (Osmanlıca İmzalı), (Nizamettin Yaşar Koleksiyonu)

Görsel 683: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, 1931, (Nizamettin Yaşar Koleksiyonu)

540
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 684: Sabiha Ziya Bengütaş, “Moskova” 543, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 40 x 27 cm, 1938, (Nurol
Bengütaş Koleksiyonu),

Görsel 685: Sabiha Ziya Bengütaş, “Castel Sant'Angelo Kalesi”, 70 x 49 cm, 1944, Duralit Üzerine Yağlı
Boya, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

543 Sabiha Ziya Bengütaş 684 nolu tablo üzerinde çalışırken 10 Kasım 1938 tarihi sabah saatlerinde
elçiliğin şoförü tarafından Ulu Önder Atatürk’ün ölüm haberini almıştır.

541
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 686: Sabiha Ziya Bengütaş, “Roma”, 48,5 x 68,5 cm, 1945, Duralit Üzerine Yağlı Boya, (Nurol
Bengütaş Koleksiyonu)

Görsel 687: Sabiha Ziya Bengütaş, “Capri”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 64 X 54,5 cm, 1948, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

542
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 688: Sabiha Ziya Bengütaş, “Capri”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 49 x 58 cm,1948, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

Görsel 689: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 58,5 x 48,5 cm, 1950, (Nurol
Bengütaş Koleksiyonu)

543
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 690: Sabiha Ziya Bengütaş, “Cenova”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 19,5x33 cm, 1937, (Nurol
Bengütaş Koleksiyonu)

Görsel 691: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz” Duralit Üzerine Yağlı Boya, 70 x 48 cm,1950, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

544
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 692: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 48,5 x 33,5 cm, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

Görsel 693: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz“,Tuval Üzerine Yağlı Boya, 69 x50 cm, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

545
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 694: Sabiha Ziya Bengütaş, “Vezüv Yanardağı”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 64,5 x 54,5 cm,
1936, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

546
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 695: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 35 x48,5 cm, 1958, (Nurol
Bengütaş Koleksiyonu)

Görsel 696: Sabiha Ziya Bengütaş , “Atina”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 62 x 59 cm, 1952, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

547
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 697: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 33,5 x 48 cm (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

Görsel 698: Sabiha Ziya Bengütaş, “Caprı”, 68 x48,5 cm, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 1946, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

548
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 699: Sabiha Ziya Bengütaş, “Prag”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 70 x 40 cm, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

Görsel 700: Sabiha Ziya Bengütaş, “Capri”, 49 x 64 cm, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 1946, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

549
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 701: Sabiha Ziya Bengütaş, ”İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 46 x 37 cm, 1934, (Nurol
Bengütaş Koleksiyonu)

Görsel 702: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 39,5 x 29,5 cm, 1946, (Nurol
Bengütaş Koleksiyonu)

550
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 703: Sabiha Ziya Bengütaş, “Prag (Karl) Köprüsü”, 69 x49 cm, 1958, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

Görsel 704: Sabiha Ziya Bengütaş, “Prag (Karl) Köprüsünün Üstten Görünüşü”, Tuval Üzerine Yağlı Boya,
54 x 66,5 cm, 1958, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

551
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 705: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz” Duralit Üzerine Yağlı Boya, 64,5 x 48,5 cm, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

Görsel 706: Sabiha Ziya Bengütaş, “İtalya”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 28 x 19 cm, 1946,(Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

552
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 707: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 18,5 x 24 cm, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

Görsel 708: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 31,5 x 23 cm, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

553
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 709: Sabiha Ziya Bengütaş, “Prag”, 74,5 x59 cm, 1958, Tuval Üzerine Yağlı Boya, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

Görsel 710: Sabiha Ziya Bengütaş, “Capri”, 75,5 x 59 cm, Tuval Üzerine Yağlı Boya,1946, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

554
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 711: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 46 x 80 cm, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

Sabiha Ziya Bengütaş’ın Natürmort Çalışmaları

Görsel 712: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, 65 x 55 cm, Tuval Üzerine Yağlı Boya, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

555
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 713: Sabiha Ziya Bengütaş, “İsimsiz”, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 48,5 x68,5 cm, (Nurol Bengütaş
Koleksiyonu)

Görsel 714: Sabiha Ziya Bengütaş, “Vazoda Çiçekler”, 33,5 x73,5 cm, Tuval Üzerine Yağlı Boya, (Nurol
Bengütaş Koleksiyonu)

556
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sabiha Ziya Bengütaş’ın Pastel Çalışmaları

Görsel 715: Sabiha Ziya Bengütaş, Pastel,15 x 21 cm, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

Görsel 716: Sabiha Ziya Bengütaş, Pastel, 11 x 31 cm, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

557
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 717: Sabiha Ziya Bengütaş, Pastel, 25x35 cm, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

Görsel 718: Sabiha Ziya Bengütaş, Pastel, 15 x 21 cm, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

558
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sabiha Ziya Bengütaş’ın Desen Çalışmaları

Görsel 719: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

Görsel 720: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

559
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 721: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

Görsel 722: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

560
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 723: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

Görsel 724: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

561
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 725: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x35 cm, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

Görsel 726: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, (Nurol Bengütaş Koleksiyonu)

562
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 727: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, Nurol Bengütaş Koleksiyonu

Görsel 728: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, Nurol Bengütaş Koleksiyonu

563
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 729: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, Nurol Bengütaş Koleksiyonu

Görsel 730: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x35 cm, Nurol Bengütaş Koleksiyonu

564
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 731: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 20 x 25 cm, Nurol Bengütaş Koleksiyonu

Görsel 732: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, Nurol Bengütaş Koleksiyonu

565
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 733: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, Nurol Bengütaş Koleksiyonu

Görsel 734: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 20 x 30 cm, Nurol Bengütaş Koleksiyonu

566
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 735: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, Nurol Bengütaş Koleksiyonu

Görsel 736: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, Nurol Bengütaş Koleksiyonu

567
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 737: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, Nurol Bengütaş Koleksiyonu

Görsel 738: Sabiha Ziya Bengütaş, Kâğıt Üzerine Karakalem, 25 x 35 cm, Nurol Bengütaş Koleksiyonu

568
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sabiha Ziya Bengütaş ile İlgili Basında Yer Alan Haberler

Görsel 739: Resimli Ay Dergisi 1927 Eylül Sayısı Kapağı, 8. Sayı (Kapak üzerinde kırmızı kalem ile yazılan
yazıda, “Dikkat dikkat bu mecmuada Sabiha Ziya’nın resimleri vardır.” sözleri yer alır.)

Görsel 740: Anonim, “Avrupa Konkurları”, Cumhuriyet Gazetesi, 25.02.1930

569
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 741: Anonim “Bir Heykeltıraşımız Hakkında”, Kurun Gazetesi İlavesi (Güzel sanatlar, Kadın,
Moda) 27. 06. 1936 Cumartesi, s. 2- 13

Görsel 742: Anonim, “Heykeltıraş Bayan Bengütaş’ın Eserleri”, Akşam Gazetesi, 13. 07. 1938, s.4

570
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 743: Anonim, “Heykeltıraş Bayan Bengütaş’ın Eserleri”, Akşam Gazetesi, 13. 07. 1938, s.4

Görsel 744: Anonim, “Mudanya’da Yapılacak Abide”, Son Gazete, 9. 03. 1939, Perşembe

571
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 745: Anonim, “Bir Sanatkârın Muvaffakiyeti”, Cumhuriyet Gazetesi, 26. 02. 1939, Pazar

Görsel 746: Anonim, “Mudanya’ya Dikilecek Tarihi Abide-Bir Kadın Heykeltıraş Tarafından Hazırlanan
Proje Çok Güzel”, Cumhuriyet Gazetesi, 13. 03. 1939

572
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 747: Anonim, “Abdülhak Hamid’in Ölüm Yıldönümü”, Ulus Gazetesi, 13. 04. 1940 Cumartesi, s.1-5

Görsel 748: Anonim, “Sabiha Hanım İmtihan Bahsinde Musirdir”, Son Posta Gazetesi, Kânunuevvel
(Aralık)6, s. 4

573
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 749: Anonim: “Devlet Resim ve Heykel Sergisine Gösterilen Rağbet”, Ulus Gazetesi, 6. 11. 1940
Çarşamba

Görsel 750: Muhip Dranas “Milli Şefimizin Büstü”, Ulus Gazetesi, 22. 08. 1941 Cuma, s.1-2

574
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 751: Rezzan A.E. Yalman, “Ankara’da İdil ile Tanıştım-Sabiha Bengütaş İle Buluştum”, Vatan
Gazetesi, 21. 11. 1945, s.4

Görsel 752: Anonim. “Dünyada İlk Defa Bir Kadın Tarafından Hazırlanan Anıt: İnönü Heykeli Yakında
Mudanya’da Açılacak” Ankara, 17.07. 1946, s.1

575
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 753: Anonim, Ankara Gazetesi, 26. 07. 1948, s.1

Görsel 754: Anonim, “İnönü’nün Heykeli Mudanya’ya, Atatürk’ün Heykeli Çankaya Köşkü’ne Dikilecek”,
Yeni Sabah, 27. 07. 1948 Salı, s.1

576
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 755: Anonim, “Atatürk ve İnönü’nün Heykelleri”, Vakit-Yeni Gazete, 27. 07. 1948, Salı, s.3

Görsel 756: Anonim, “Mudanya Mütareke Abidesi” 150. 000 Liraya Çıktı ve Dün Törenle Açıldı”, 1948 ,
(Yayımlanan Gazete ve Tarih Bilinmiyor)

577
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 757: Anonim, “Heykeller ve Tablolar Arasında Bir Akşam”, Ulus Gazetesi, 07. 12. 1948

Görsel 758: Sabahattin Sönmez, “Ankara’da Sabiha Bengütaş’ın Resim Sergisi”, Vatan Gazetesi, 12. 12.
1948

578
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 759: Anonim, “Atatürk’ün Heykeli Dün Törenle Açıldı”, Ulus Gazetesi, 20. 05. 1951 Pazar, s.1

Görsel 760: Anonim, “Atatürk’ün Heykeli Dün Törenle Açıldı”, Ulus Gazetesi, 20. 05. 1951 Pazar, s.4

579
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 761: Anonim, “Çankaya’da Atatürk Anıtı”, Akşam Gazetesi, 20 Mayıs 1951, s.1-2

Görsel 762: Anonim, “Çankaya’da Açılan Atatürk Heykeli”, Hürriyet Gazetesi, 21. 05. 1951, s. 1

580
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 763: Anonim, “Sabiha Bengütaş’ın Yeni Bir Eseri”, Zafer Gazetesi, 17. 11. 1954 Çarşamba, s.1

Görsel 764: Anonim, “Sanatkâr Bengütaş’ın Çok Güzel Bir Eseri”, Zafer Gazetesi, 17. 11. 1954 Çarşamba,
s.3

581
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 765: Anonim (Yazarı Okunmuyor), “Kılıcı Alınan İnönü Heykeli”, Dünya Gazetesi, 16. 05. 1954

Görsel 766: Anonim, “Çankaya’daki Atatürk’ün Heykeli Törenle Açıldı”, En Son Dakika, 20. 05. 1956 Pazar,
s.1

582
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 767: Anonim, “Çankaya’daki Atatürk Heykeli”, En Son Dakika, 20. 05. 1956 Pazar, s. 2

Görsel 768: Anonim, “Başarı”, Yenigün Gazetesi, 29. 12. 1960, Perşembe, s.1

583
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 769: Anonim, Öncü Gazetesi, 29. 12. 1960 Perşembe

Görsel 770: Anonim, “Heykel ve Resim Sergisi”, Ulus Gazetesi, 29. 12. 1960 Perşembe, s.1

584
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 771: Anonim, “Hediye Etti”, Ulus Gazetesi, 13. 01. 1961 Cuma, s.1

Görsel 772: Anonim “Sabiha Bengütaş Sergisi”, Ses Dergisi 15. 01. 1961, yıl:6, sayı: 121, s. 18

585
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 773: Anonim, “Başkent’te Portreye Selam Kokteyli”, Akşam Gazetesi, 20. 10. 1968, s.6

Görsel 774: T.İ. “Sabiha Bengütaş’ın Anıtı”, Cumhuriyet Gazetesi, Yayımlanan Tarih Bilinmiyor

586
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sabiha Ziya Bengütaş ve Aile Fotoğrafları

Görsel 775: Sabiha Ziya Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 776: Sabiha Ziya Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi)

587
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 777: Sabiha Ziya Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 778: Sabiha Ziya Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi)

588
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 779: Mehmet Ziya (Sabiha Bengütaş’ın Babası), (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 780: Şakir Emin Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi)

589
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 781: Sabiha-Şakir Emin Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 782: Sabiha Ziya Bengütaş, Arkadaşı Bedia, Bahattin Özkan ve İsmi Bilinmeyen Diğer Kişi
Akademi Atölyesinde, (Nurol Bengütaş Arşivi)

590
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 783: Sabiha Ziya Bengütaş Arkadaşı Bedia İle (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 784: Sabiha Ziya Bengütaş-Aysel Öymen(Nurol Bengütaş Arşivi)

591
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 785: Sabiha Ziya Bengütaş’ın Evinde Açtığı Sergilerden, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 786: Sabiha Ziya Bengütaş’ın Evinde Açtığı Sergilerden, (Nurol Bengütaş Arşivi)

592
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 787: Sabiha Ziya Bengütaş Ankara Bahçelievler’deki Evinde Açtığı Sergilerden Büyükelçi Eşleri ile
Birlikte (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 788: Moskova Şark Müzesi Ekspozisyonu Sebebiyle Voks Tarafından Verilen Ziyafet, Moskova,
Temmuz 1938, (Nurol Bengütaş Arşivi)

593
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sabiha Ziya Bengütaş’ın Hayvan Sevgisi

Görsel 789: Sabiha Ziya Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 790: Sabiha Ziya Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi)

594
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 791: Sabiha Ziya Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Görsel 792: Sabiha Ziya Bengütaş Köpeği ve Arkadaşı İle, (Nurol Bengütaş Arşivi)

595
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 793: Sabiha Ziya Bengütaş, (Nurol Bengütaş Arşivi)

Sabiha Ziya Bengütaş yaş almasına karşın durmadan üretir ve atölye olarak kullandığı
kendi evinde de sergiler açar. Doğayı kendi bakış açısıyla yorumlamış ve sanat için sanat
yaptığını, para için sanat yapmadığını ifade etmiştir. Sanat eserinin özgün olması gerektiğini
düşünür ve iyi gözlemlemek, fakat taklitten uzak durmak gerektiğini vurgular.

596
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

7.5. Nermin Faruki

1904 yılının Ekim ayında İstanbul’da dünyaya gelen Nermin Faruki ilk kadın
heykeltıraşlarımızdan olup aynı zamanda, Türkiye’de ilk parfümeri fabrikasını kuran Ahmet
Faruki’ nin ve kızıdır 544. Eserlerine âşık, çok küçük yaşlardan sanata tutkun olan sanatçı klasik
tarzda modern anlayışla çalışmış, aynı zamanda bakırdan soyut eserler üretmiştir 545.
Konu itibariyle oldukça bilgi eksikliği ve bilgi kirliliği bulunmaktadır. Bunu ülkemizde
kadına ve sanata verilen değer olarak nitelememiz mümkündür. Sanatçının doğum ve ölüm
tarihine ilişkin çeşitli araştırmacılar farklı görüşler ortaya koymuşlardır546.
Sanatçının doğum tarihini ele aldığımız vakit, verdiği röportajlara baktığımızda 1904
doğumlu olduğunu belirtmiş, ayrıca 1920 yılında İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’ne 16 yaşında
girdiğini ifade etmiştir 547. Bu da bize sanatçının doğum tarihinin 1904 yılı olduğunu
göstermektedir. Yine Faruki’nin röportajlarından yola çıkarak yaptığım incelemeler, ölüm
tarihinin 1991 yılında olduğunu kanıtlamaktadır. Aynı zamanda sonradan ulaştığım torunları
Nijad Sirel ve Esin Sirel Ongun doğum ve ölüm tarihlerini onaylamışlardır.
Pınar Türenç’in 20 Aralık 1989 tarihli Güneş gazetesinde Nermin Faruki ile yapmış
olduğu söyleşide, sanatçı dört kardeş olduklarını Feriköy’de yaşadıkları konaklarında dadılar ve
matmazellerin elinde büyüdüklerini dile getirir. Jön Türkler’den olan babaları Ahmet Faruki’nin
güzel sanatlara ve güzel şeylere meraklı olduğu için işi sebebiyle Paris’le sürekli bağlantısı
olduğundan oradan resim malzemeleri getirterek onlarla ilgilenmelerini istediğini ifade etmiştir.
Sanatçı o dönem Feriköy Frenk mezarlığındaki heykellerin ve büstlerin ilgisini çektiğini, onları
model alarak tebeşirlere bıçakla şekil verdiğini belirtir. Okul döneminde kızı Nermin Faruki’yi
Alman ve Fransız okullarına göndererek bu kültürleri de almasını isteyen Ahmet Faruki, 1.
Dünya Savaşı’ndan dolayı okullar kapandıkça kızını hemen başka bir okula kaydeder. Okullar
kapalı olduğu dönemlerde dört kardeşin oyunlar oynayarak, kürsü kurup tiyatro yaptıklarını,
Almanca, Fransızca, İngilizce, İtalyanca ve Rumca’yı çok iyi öğrendiğini ifade eder röportajında

544 Pınar Bolel, “Türkiye’nin İlk Kadın Heykeltıraşı: Nermin Faruki”, Sanat Dünyamız, Yıl 14, Sayı 37,
İstanbul 1988, s.50-51.
545 Celal Esad Arseven, Türk Sanatı Tarihi. (Cilt 3 1. Fasikül). İstanbul, s. 38, 39, 40.
546 Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, “FARUKİ Nermin”. (1. Cilt), İstanbul 1997, s.579. Doğum Tarihi: 1914

Hüseyin Gezer, Cumhuriyet Dönemi Türk Heykeli, Ankara 1984, s. 130. Doğum Tarihi: 1914
Derya Uzun Aydın, “İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin İlk Kadın Heykeltıraşları”, s. 1130, Doğum Tarihi:
1914.
Celal Esad Arseven, Türk Sanatı Tarihi, (Cilt 3 1. Fasikül). Doğum Tarihi: 1914
Nüzhet İslimyeli, “ALTINBAŞ Faruki Nermin” Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedisi (1. Cilt), Ankara 1967,
s.38. Doğum Tarihi: 1910 olarak alınmış sanatçının soyadı da hatalı yazılmıştır.
Aslı Korur,“Cumhuriyet’in İlk Onbeş Yılında Türk Resim ve Heykel Sanatı (1923-1938), s.127. Doğum
Tarihi:1914.
Kaya Özsezgin, Görsel Sanatçılar Ansiklopedisi, (3. Baskı), İstanbul 2010, s.233. Ölüm tarihi: 1997 olarak
hatalı verilmiştir.
547 Belma Aksun, “Ben Yuvarlak Formların Heykeltıraşıyım”. Tercüman Gazetesi, 26 Aralık 1989 s.5.

597
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Nermin Faruki 548. Sanatçının oğlu Erkut Sirel’in çocukları Esen Sirel Ongun ve Nijad Sirel ile
yaptığım görüşmelerde babaannelerinin bu beş dile ek olarak Arapça ve Farsça bildiğini ifade
etmişlerdir. Nijad Sirel çok zeki olan babaannesinin Fransızcayı okuldaki Fransızca
öğretmeninden daha iyi bildiğine tanık olduğunu belirtir.

Görsel 794: Faruki Ailesi, 1907, (Esen Sirel Ongun Arşivi)

Yukarıda görülen fotoğrafta Feriköy’de bulunan konakta yaşayan Faruki ailesi; Ahmet
Faruki’ nin kucağında Türkiye’nin 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın gelini olacak kızı Zekiye,
solda bulunan koltukta çocukları Nermin Faruki, karşıda ve pencere kenarında oturan ve
dördüncü çocuğu Kemal’e hamile olan Naciye Hanım, sağ koltukta oturan üçüncü çocuk Nihat ve
en solda Fransız mürebbiyeleri yer almaktadır 549.
Nermin Faruki, babasının resim ve heykel için getirttiği metot kutularında, renkli
plastinler, çeşitli tahtalar, model defteri, cam kutularda renkli boyalar bulunduğunu anlatır bir
başka röportajında. Henüz 3-4 yaşlarında okuma yazma öğrenmeden, resim ve heykel yapmağa
başlamıştır. Beş yaşına geldiğinde ise bir avcının köpeği ve tüfeği ile heykelini yapar 550.
Faruki ailesi Feriköy’deki ahşap konaktan Şişli’ye taşınır. Yolların Çifte Cevizler’e kadar
kil ve çamur olmasını fırsata çevirerek killerden biblo ve heykeller yapıp, renkli verniklerle
boyadıktan sonra piyanosunun üzerine yerleştirmesi sanatçının unutulmaz anıları arasında yer
almıştır 551. Babasından her türlü desteği gören sanatçı Y.W.C.A adlı Amerikan dershanesinde

548 Pınar Türenç,“Türkiye’nin İlk Kadın Heykeltıraşı 1904 Doğumlu Nermin Faruki’nin Evi Müzeyi
Andırıyor: Sanat Soluk Alıyor Ama Solmuyor”. Güneş Gazetesi 20 Aralık 1989, s.2.
549 Ümit Bayazoğlu, Uzun İnce Yolcular 37 Portre. (1. Baskı), İstanbul 2004. S.103.
550 Erdoğan Tanaltay, “Nermin Faruki ile Bir Gün”, Sanat Çevresi 139, İstanbul 1990 s.83- 85.
551 Tanaltay, a. g. m, s.84

598
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

lisan ve jimnastik eğitimi alır ki, buradan aldığı “Jimnastik Antrenörü” diplomasıyla 1925 yılında
Ankara Kızılay Hemşire Okulu’nda öğretmenlik yapar 552.
Çok yönlü olan sanatçı Galatasaray Kulübü’nün Denizcilik bölümüne girmiş ve burada
yapılan bir yarışmada boğazı geçerek gümüş madalya almıştır 553.
Nermin Faruki 1926 yılında Karadeniz Vapurunda Türkiye’nin çağdaş yüzünün
Avrupa’ya tanıtılmasında yer alır 554.
Bu sırada gittiği Türk Ocağı’nda 13 yıl evli kalacağı ilk eşi Türkiye’nin başarılı
heykeltıraşlarından Nijad Sirel ile tanışarak 555 1926 yılında evlenmiş, daha sonra Kamuran
Altınbaş ve son olarak üçüncü eşi Sabri Çevik ile hayatını birleştirmiştir556.
Nijat Sirel ile Nermin Faruki meslektaştır. Sirel’in de Almanya’da heykel eğitimi alması
(yedi yıl) gibi ortak özellikleri bulunmaktadır, fakat evlilikleri ancak 13 yıl sürmüştür 557.

552 Pınar Bolel, “Türkiye’nin İlk Kadın Heykeltıraşı: Nermin Faruki” Sanat Dünyamız, Yıl 32Sayı 37,

İstanbul 1988, s.50.


553 Tanaltay a.g.m, s.84
554 “Karadeniz Vapuru bizzat Mustafa Kemal'in projesiydi. Yüzen fuardı. Dünyada ilkti. Hereke halılarından

Kütahya çinilerine, Hacıbekir lokumlarından Edirne sabunlarına kadar, nakışlar, çeşmibülbüller, bakır
tepsiler, tütün, yün, deri, koza, fındık, incir, üzüm, haşhaş, tamamı Türk malı ürünlerden oluşan sergiydi.
Camekânlar içinde, Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nden seçilmiş antik eserler vardı. "Dünyanın bize
gelmesini beklemeyelim, biz dünyaya gidelim" vizyonuydu. Genç Türkiye'nin uluslararası halkla ilişkiler
gemisiydi. 1924'te Hollanda'dan safin alındı. 130 metre boyunda, 16 metre genişliğindeydi. Aslında
siyahtı. Haliç'e çekildi, bembeyaz boyandı, kuğu gibi oldu. 1926'da, Cumhuriyet'in ilanından sadece üç yıl
sonra hazırdı. Mustafa Kemal, Mudanya'dan bindi. Son denetlemeyi bizzat yaptı. Salonları, stantları,
güverteyi, kamaraları, mutfağı tek tek dolaştı, ürünlerimizi tek tek inceledi, personelle tek tek tanıştı.
Geminin hatıra defterine "muvaffak olmuş bir iştir, bende gayet iyi izlenimler meydana getirdi, sunuş tarzı
çok iyidir, takdir ve tebrik ederim" diye yazdı. Bandırma'ya kadar Karadeniz Vapuruyla geldi, rıhtımdan
uğurladı. Barcelona-İspanya, Le Havre-Fransa, Londra-İngiltere, Amsterdam-Hollanda, Hamburg-Almanya,
Stockholm- İsveç, Helsinki-Finlandiya, Leningrad-Rusya, Gdansk- Polonya, Kopenhag-Danimarka, Anvers-
Belçika, Marsilya- Fransa, Cenova-İtalya, Napoli-İtalya limanlarına uğradı. Yolculuğu 86 gün sürdü. 180
yolcusu, 105 mürettebatı vardı. Yolcuları, Türkiye'nin aydınlarıydı. Vâlâ Nureddin, Mahmut Baler,
Kemalettin Kamu, Celal Esat Arseven, ilk kadın milletvekillerimizden Mebrure Gönenç, ilk kadın
gazetecilerimizden Bedia Celal, ilk kadın heykeltıraşlarımızdan Nermin Faruki, ses sanatçılarımız, tiyatro
sanatçılarımız... Limanlarda gemiye binen yabancı konukları ağırlama görevini üstleniyorlardı.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, İstiklal Marşı'nın bestecisi Zeki Üngör yönetiminde 47 sanatçısıyla
gemideydi. Her yanaşılan limanda o ülkenin milli marşını çalıyorlardı, konserler veriyorlardı. Sergi
salonları, Sanayi-i Nefise Mektebi öğrencilerinin yaptığı heykel, resim ve biblolarla süslenmişti. İbrahim
Çallı gibi ressamlarımızın tabloları asılıydı. Kaptanlığını, Atlantik'i geçen ilk yolcu gemimiz Gül Cemal’in
efsane kaptanı Lütfü Bey yapıyordu. Liman işletmeleri genel müdürü Rauf Manyas, sergilerin müdürüydü.
Yedi lisan bilen Samiha Hanım, protokol müdürüydü. Dekorasyonu mimar Naci Bey tarafından yapılmıştı.
Bu kadroyu Mustafa Kemal seçmişti. Vapur için özel logo hazırlanmıştı. Haber tanrısı Hermes, Karadeniz
Vapurunun önünde yürüyordu, elinde asa yerine denizcilik işletmelerinin amblemini taşıyordu. İngilizce,
Fransızca, Almanca, Rusça broşürler dağıtılıyordu. Ürünlerin üzerinde dört lisanda etiketler
yapıştırılmıştı. Yabancı tüccarların Türkiye'den ithalat bağlantısı kurabilmesi için stantlar vardı. İş Bankası
şubesi bile vardı. Güvertede balolar tertipleniyordu, dans ediliyordu. Şehirlerin ileri gelenleri yemekli
gecelerde ağırlanıyordu. 100 binden fazla insan ziyaret etti. Sırf Londra'da 25 bin kişi gezdi. Barcelona'da
15 bin kişi gezdi. İzdiham oluyordu, saatlerce kuyruk oluyordu. Her binene Hacıbekir şekerlemeleri ikram
ediliyordu” Yılmaz Özdil, Mustafa Kemal. İstanbul 2019, s.436, 437, 438, 439.
555 Hacer Banu Paşalıoğlu “İnas Sanayi-i Nefise Mektebi ve Mezunları”. Marmara Üniversitesi Türkiyat

Araştırmaları Enstitüsü Türk sanatı Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1996, s.83.
556 Türenç, a.g.m. s.2.
557. Tanaltay a.g.m, s.85.

599
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Yeni neslin örnek alması ve ders çıkarması gereken Nermin Faruki’nin sanatla dolu
yaşamı 1991 yılında İstanbul’da son bulmuştur.

Nermin Faruki’nin Sanat Yaşamı


1920 yılında 16 yaşında iken İnas Sanayi-i Mektebi’ne kaydolan Nermin Faruki öncelikle
Ömer Adil ile çalışmış, fakat daha sonra Feyhaman Duran atölyesine geçmiştir 558.
Okul yıllarını Naile Akıncı ile yaptığı röportajda şu şekilde anlatacaktır:
“Bu sene kadınlar yılı olduğu için ayrıca iftihar duyarak söyleyebilirim ki o zamanki
adıyla Sanayi-i Nefise’de, heykel atölyesini biz kadınlar kurduk: Sabiha, Melek (Ahmet), Rita (En
eski heykeltıraş Oskan efendinin kızı) ve ben. Mektepte resim tedrisatının yanında ek ders
olarak modlaj dersi vardı. Resim hocamız Feyhaman Bey, modlaj hocamız İhsan beydi. Modlaj
dersinde yaprak, çiçek gibi muhtelif nebatları ve diğer dekoratif modelleri çamurla kopya
ederdik. Fakat hiç unutmam Sabiha ile ben bunlara pek iltifat etmemiş doğrudan doğruya
galerideki antik heykellerin, torsların kopyalarını, aynı zamanda mutfak olarak kullanılan taşlık
modlaj atölyesine taşıyarak insan heykeline başlamıştık. Yalnız imtihanda nebat heykeli yapmak
zorunlu olduğundan, Rita ile birlikte üçgen şeklinde, çok komplike bir panonun iki ayrı ucunu
kopye etmiştik.
İhsan hocanın yalnız bende değil, bizim kuşak sanatçılarının tümü üzerinde büyük
emekleri vardır. Yaptığımız heykelleri çamurdan tamamladıktan sonra, kendisi alçıya döker, işin
teknik kısmını da bu şekilde bize öğretirdi. Galerimiz sonradan Sanayi-i Nefise’nin heykel
bölümü haline getirildi. Bu şekilde biz bir avuç kadın sanatçı akademinin heykel bölümünü
kurarken, erkekler kısmında heykel bölümü bulunmadığından Hadi’si de, Nusreti’de, Zühtü’sü de
her gün bizim bölüme taşınırlardı. Bu arkadaşların tümü heykel bölümüne, sonradan resim
bölümünden geçmişlerdir. Bizler aslında üçüncü kuşağı oluşturmaktayız. İlk kuşak, Oskan Efendi
ve İhsan Bey kuşağı, ikinci kuşak Ratip-Nijad-Mahir’in teşkil ettikleri kuşaktır. Bu iki kuşaktan
birinciler öğrenimlerini Paris’te, ikinciler ise Almanya’da yapmışladır. Bundan sonra bizim
kuşaklar gelmektedir. Bir noktayı daha belirtmek istiyorum. Türk heykel tarihinde canlıdan ilk
portreyi ben yaptım. Leman isminde ideal denebilecek kadar güzel bir modelimiz vardı. Bana
poz vermeyi kabul edince, büyük bir hevesle giriştiğim çalışma olumlu sonuç verince, bana da
Avrupa’ya gitme yolu açılmış oldu. Şöyle ki: Yaptığım büstü geleneksel Galatasaray Sergisi’ne
götürdüğüm zaman, aslında talebe işlerine pek fazla itibar etmeyen devrin ünlü sanatçılarının
hepsi büstümle çok ilgilendiler ve çok beğendiler. Aralarında ayrıca, eserin kendi salonlarında
teşhiri için bir tartışma çıktı. Ama sonunda Hikmet Bey ve Çallı ağırlıklarını koyarak büstün
kendi salonlarında teşhirini sağladılar. Heykel, sergiyi izleyenler arasında da çok ilgi topladı. Bu
arada sanata çok değer veren ve Hikmet Bey ile Çallı’nın yakın dostu bulunan babam da (Lavanta

558 Paşalıoğlu a.g.e. s.82

600
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

tüccarı, ıtriyatça Ahmet Faruki) sergiyi görmeye geldi. Çallı ve Hikmet Bey beni methederek,
ısrarla babamdan Avrupa’ya gönderilmemi isteyince, aynı yıllarda ağabeyim Almanya’da
öğrenimde bulunduğundan Almanya’ya gönderildim. Berlin Devlet Güzel Sanatlar Akademisinin
açtığı sınavı kazanarak akademiye kabul olundum” 559.
Nermin Faruki yaptığı ilk eserin 16 yaşında 1920 yılında İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’ne
girdiği ilk yıl alçıdan dökme bir Apollon başı rölyefi olduğunu dile getirir 560
Sanatçı Almanya’da dönemin ünlü heykeltıraşları Edvin Scharf, Hitzberger ve Reger’le
çalışmış ve 1925 yılında ülkesine İstanbul’a geri dönmüştür 561. Üç sene kaldığı Berlin Güzel
Sanatlar Akademisi’nde kendisine “Die Schöne Türkin” adını yani “Güzel Türk kadını”, sınıfta ise
“Şarkın Yıldızı”, Türkiye’de ise gözleriyle ünlü olduğunu ve ona “Badem Gözlü” diye hitap
etiklerini ifade eder sanatçı 562.
Nermin Faruki röportajında tarihlerle arasının pekiyi olmadığını, fakat İstanbul’a
dönüşünün 1925 yılı olduğunu çok net hatırladığını belirtir. Çünkü İstanbul’a döndükten sonra
onunla gurur duyan babası Ahmet Faruki “Haydi göster bakalım heykeltıraşlığını… Yap bakalım
benim büstümü” demesinin üzerine çok severek yaptığı bu büste sanatçı “1925” adını
koymuştur 563.
Almanya’dan döndükten sonra hocası İhsan Özsoy’u okula ziyarete giden Nermin Faruki,
kızların eğitim gördüğü bölümde heykel yapılmaya başlandığını, erkeklerin eğitim aldığı
bölümden gelen üç erkek öğrencinin Zühdü Müridoğlu, Nusret Suman, Hadi Bara’nın heykel
çalışmakta olduğunu görür ki bu öğrenciler de Türkiye’nin başarılı heykeltıraşları olacaktır 564.
Uzun saçları, ipek kravatı, siyah gömleği ile Hadi Bara, “tam heykeli yapılacak bir tipi var”
dedirtir Nermin Faruki’ ye ve ricasını kırmayarak modellik yapar 565.
Nermin Faruki Nijat Sirel ile evli kaldığı dönemde birçok eser üretmiş, fakat ayrıldıktan
sonra bir süre sanat yaşamına ara vermiştir 566. Reassürans şirketinin sipariş ettiği bronz döküm
İsmet İnönü büstü, Celal Bayar tarafından İnönü’ye hediye edilmiştir. Bir diğer eser, 1948 yılında
Akademi yangınında yok olan ünlü şair ve yazar Abdülhak Hamit’in eşlerinden Lucienne
Soranzo’nun büstüdür 567. Gülhane Parkı’na konulmak üzere Turing Cemiyeti Başkanı Reşit Saffet
Atabinen tarafından Türkiye’yi seven insanların heykellerini yaptırmak istemesi üzerine sanatçı,
İtalya’dan kaçıp Türkiye’ye sığınan Prenses Belgioyoza’nın rölyefini yapar 568.

559 Naile, Akıncı, “Nermin Faruki” Ankara Sanat, Yıl 10, Sayı 117, 1976 s.22.
560 Türenç, a.g.m, s.2.
561Paşalıoğlu a.g.e. s.83.
562 Tanaltay a.g.m. s.84.
563 Tanaltay, a.m., s. 84.
564Tanaltay a.m. s.84.
565 Tanaltay, a.m, s.84.
566 Paşalıoğlu, a.g.e. s.83.
567 Bolel,a.g.m., s.50.
568 Tanaltay, a.g.m, s.85.

601
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 795: Anonim, “Yeni Gümüş Paralar”, 29. 08. 1934, Cumhuriyet Gazetesi, s.1

Nermin Faruki, 1934 yılında yeni basılacak gümüş 100 kuruşlukların tasarımı için
sanatçılar arasında yapılan yarışmaya katılmış ve yarışma sonuçlarına itiraz etmiştir.
Sanatçının yarışma sonuçlarına yaptığı itiraz “Yeni Gümüş Paralar-Paraların şekli için
Sanatkârlar Arasında Açılan Müsabakada Usulsüzlükler mi Yapılmış?-Seçilen Şekiller
Beğenilmiyor” başlığı adı altında 29. 08. 1934 yılında Cumhuriyet Gazetesinde yer almış ve
Nermin Faruki’nin tasarımı ile ressam Ali Cemal Beyin yaptığı tasarımın görsellerine yer
verilmiştir. Yarışmaya katılan sanatkârların bir kısmının şikâyet ve itirazlarına maruz
kaldıklarını belirten gazete, Nermin Faruki’ nin açıklamalarına yer vermiştir. Gazete sanatçıdan,
müsabakaya katılanlardan heykeltıraş Nejat Beyin (Nijad Sirel) zevcesi Nermin Faruki Nejat
hanım olarak söz etmiştir. Sonuçlanan müsabakanın ödülü olan 1000 liranın sahibinin belli
olduğunu ve bu kararı değiştirmek girişiminde olmadığını bu konuya itiraz etmediğini
belirtmiştir 569.
İtiraz sebebinin, Cumhuriyet’in ilk madeni paraları olacak 100 kuruşlukların kabul edilen
şekillerde yapılmamasına olduğunu belirtir. Yarışmayı kazanan esere sahip zihniyetin

Anonim, “Yeni Gümüş Paralar-Paraların şekli için Sanatkârlar Arasında Açılan Müsabakada
569

Usulsüzlükler mi Yapılmış?-Seçilen Şekiller Beğenilmiyor”

602
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

İnkılaplarımıza ve Cumhuriyetimize yakışacak şekilde olmadığını ifade ederek, Cumhuriyet


paralarının daha güzel, daha sanatkârane, daha az basit, daha zor taklit edilebilir olması
gerektiğini belirtmiştir. Yarışma şartlarında yer alan, yeni madeni paraların mutlak yarışmayı
kazanan eser şeklinde yapılması zorunlu olmadığı maddesi bulunduğuna göre, yaptığı bu itirazın
yersiz ve mevsimsiz olmadığını açıklayarak tepkisini dile getirmiştir570.
Sanatçı 1948 yılında Yüksek Heykeltıraşlar Cemiyetinin kurulması ile yaşamının bu
ikinci yarısında sanat çalışmalarına hızlı bir giriş yaparak ard arda açtığı sergilerle kendini
kanıtlamıştır. 571
Sanatçının katıldığı sergiler arasında Galatasaray Sergileri de bulunmaktadır.
1923 yılında yapılan 54 sanatçının katıldığı zaferin ilk, Galatasaray Sergileri’nin
beşincisine
“Büst Heykel” 572,
1927 yılında yapılan 11. Galatasaray Resim Sergisi’ne,
“Artist Kafası” 573,
19. Devlet Resim ve Heykel Sergisi 1 Mayıs-1 Haziran 1958 tarihinde yapılan sergiye
sanatçı, resim ve heykel dalında 3’er eser ile katılmıştır 574.
1 (Eserin adı net okunmamaktadır ve I. versiyon),
2 (Eserin adı net okunmamaktadır ve II. versiyon),
3 Portre Carlo Testi eserleriyle heykel dalında,
113 …? Meydan,
114 Bahar ve Çiçek Bayramı,
115 Beyaz Karanfiller eserleri ile resim dalında katılım sağlamıştır.
20. Devlet Resim ve Heykel Sergisi 22 Nisan- 22 Mayıs 1959 575,
85 Fıstık Ağacı,
86 Kumkapı’da Akşam,
87 Beykoz Kavunu?,
88 Yalnız?,
21. Devlet ve Resim Heykel Sergisi 4 Temmuz-4 Ağustos 1960 576
150 Karanfiller,
151 Gece yarısı,

570 Anonim, “Yeni Gümüş Paralar”, 29. 08. 1934, Cumhuriyet Gazetesi, s.1.
571 Akıncı, a.g.m. s.22.
572 Ömer Faruk Şerifoğlu, “Resim Tarihimizden Galatasaray Sergileri 1916-1951” İstanbul 2003, s. 44.
573 Şerifoğlu, a.g.e. s. 58.
574 Anonim, Maarif Vekâleti 19. Devlet Resim ve Heykel Sergisi Ankara Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi

Salonunda, 1 Mayıs- 1 Haziran 1958 Sergi Kataloğu.


575 Anonim, Maarif Vekâleti 20. Devlet Resim ve Heykel Sergisi 22 Nisan- 22 Mayıs 1959 Sergi Kataloğu.
576Anonim, Maarif Vekâleti 21. Devlet ve Resim Heykel Sergisi 4 Temmuz- 4 Ağustos 1960, Sergi Kataloğu.

603
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

22 Nisan-22 Mayıs 1961 tarihinde, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde yapılan 22. Devlet
Resim ve Heykel Sergisi’ne;
85 “Armutlu’da Rüzgâr” adlı eseriyle katılmıştır 577.
30 Nisan-30 Mayıs 1962 tarihinde 23. Devlet Resim ve Heykel Sergisinde 578,
149 Esrarlı Ağaçlar adlı eseriyle resim dalında,
19 Yuvarlak Formların Şarkısı (Kaplıcada) adlı eseri ile heykel dalında eserlerini teşhir
etmiştir.
1963 yılında 24. Devlet Resim ve Heykel Sergisi 579,
125 Portre,
Yağlı Boya (50x42),
126 Manzara adlı eserleriyle resim dalında,
Yağlı Boya (47x39),
9 Güneşe Bakan Kadın adlı eseriyle heykel dalında katılım sağlamıştır.
5 Mayıs-5 Haziran 1965 26. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’ne 580
271 Âşıklar adlı heykeli ile katılmıştır.
22 Mayıs-22 Haziran 1964 yılında Ankara Ticaret Yüksek Öğretmen Okulu Salonu’nda
yapılan 25. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’ne 581,
146 Elma Ağacı,
Yağlı Boya (62x48) tablosuyla katılmıştır.
Nermin Faruki ölümünden 7 yıl sonra karanlıktan aydınlığa geçişte bir dönemi yansıtan
sergide eserleriyle yer almıştır. Cumhuriyet’in 75. kuruluşunun yıldönümünde düzenlenen
etkinliklere iki sergiyle katılarak her yıl yaptığı ilginç etkinliklerden birini gerçekleştiren
İstanbul Antika ve Sanat Fuarı XIV. yılında iki sergi gerçekleştirmiştir. İlk sergi “Cumhuriyeti
Karşılayan Kadın Ressamlar Sergisi” olup, 68 eserle 24 kadın ressamın katıldığı etkinliktir.
Sergiye katılan sanatçılar Cumhuriyet’in kuruluşundan önce doğmuş ve İnas Sanayi-i Nefise
Mektebi’nin ilk mezunları kadın ressamlardır. Sergide eserleri yer alan bazı sanatçılar Nermin
Faruki, Mihri Müşfik, Maide Arel, Bedia Güleryüz, Aliye Berger, İvon Karsan, Eren Eyüboğlu,
Emel Korutürk, Semiha Berksoy, Füreya Koral’dır 582.

577 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı 22. Devlet Resim ve Heykel Sergisi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi 22

Nisan-22 Mayıs 1961 Sergi Kataloğu.


578 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı 23. Devlet Resim ve Heykel Sergisi, Ankara Arkeoloji Müzesi Salonu, 30

Nisan-30 Mayıs 1962 Sergi Kataloğu.


579 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı 24. Devlet Resim ve Heykel Sergisi 1963 Sergi Kataloğu.
580 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı 26. Devlet Resim ve Heykel Sergisi 5 Mayıs-5 Haziran 1965 Sergi

Kataloğu.
581 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı 25. Devlet Resim ve Heykel Sergisi Ankara Ticaret Yüksek Öğretmen

Okulu Salonu, 22 Mayıs-22 Haziran 1964 Sergi Kataloğu.


582 Anonim, Cumhuriyet Gazetesi, 04. 11. 1988, s.12.

604
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 796: Anonim, “24 Kadın Ressamdan 68 Eser Sergilenecek” Cumhuriyet Gazetesi, 4.11. 1988, s.12

Sanatçı birçok kişisel sergi açmıştır. Bunlardan iki tanesi 27 Nisan-11 Mayıs 1977 yılında
Taksim Sanat Galerisinde, 12-26 Aralık 1989 yılında Pamukbank Sanat Galerisi’nde açtığı kişisel
resim ve heykel sergileridir. Devlet Resim-Heykel Sergileri’ne, Devlet Güzel Sanatlar
Akademisinin düzenlediği Viyana Türk Grafik Sanatları Sergisi’ne, Viyana, Münih ve Bonn
sergilerine, Paris Club Int. Feminine’in düzenlemiş olduğu uluslararası sergilere iki kez resim,
heykel ve mozaikleriyle katılmıştır. Ayrıca Türk Ressamlar Cemiyeti ve Türkiye Yüksek
Heykeltıraşlar Cemiyetinin sergilerine düzenli olarak eserler vermiştir 583.
Nermin Faruki, Sanat Dostları Cemiyeti’nde heykeltıraş arkadaşları Iraida Barry ve
Nusret Suman’la birlikte beş eserinin yer aldığı sergiye katılır584.

583 Akıncı, a.g.m., s. 23.


584 Cemal Tollu, “Küçük Heykel Sergisi”, Yeni Sabah Gazetesi, 19.04.1950, s.2.

605
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 797: Nermin Faruki Sergi Davetiyesi, 1977, Bilkent Üniversite Kütüphanesi

Görsel 798: Nermin Faruki Sergi Davetiyesi, 1989, Salt Galata Kütüphanesi

606
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Nermin Faruki’nin Heykel Sanatı


Tablo 7.5. Nermin Faruki’nin Tespit Edilen Eserler Listesi

Eser Adı Teknik Ebat Tarih


Kaynak-
Bulunduğu Yer
“Apollon Başı” Rölyef - 1920 Pınar Türenç,“Türkiye’nin İlk Kadın
Heykeltıraşı 1904 Doğumlu Nermin
Faruki’nin Evi Müzeyi Andırıyor: Sanat
Soluk Alıyor Ama Solmuyor”. Güneş
Gazetesi 20 Aralık 1989, s.2.
“Leman” Büst - - 1923 Naile Akıncı, “Nermin Faruki” Ankara
Sanat, Yıl 10, Sayı 117, 1976 s.22
“Otoportre” - - - Belma Aksun, “Ben Yuvarlak Formların
Heykeltıraşıyım”. Tercüman Gazetesi, 26
Aralık 1989 s.5
“Hadi Bara Başı” Bronz 53x24x33 1925 İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
cm
“Ahmet Faruki Başı” Bronz 30x20x21 1925 İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
cm
“Artist Kafası” - - 1927 Ömer Faruk Şerifoğlu, “Resim
Tarihimizden Galatasaray Sergileri 1916-
1951” İstanbul 2003, s.58
“Nü” Alçı 106x92x8 1930 İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
(Yıkanan Kadın) 9 cm
Piruet (Balerin) Bakır - - Celal Esad Arseven “Türk Sanatı Tarihi”, 3.
Cilt. Heykel ve Oyma, (1. Fasikül), İstanbul,
s.39
“İsimsiz” Soyut Bakır - 1957 Celal Esad Arseven “Türk Sanatı Tarihi”, 3.
Heykel Cilt. Heykel ve Oyma, (1. Fasikül), İstanbul,
s.40
“Yuvarlak Formların - - 1960 Naile, Akıncı, “Nermin Faruki” Ankara
Şarkısı” Sanat, Yıl 10, Sayı 117, 1976 s.23
“İsimsiz” Alçı 38 x 26 1960 Esen Sirel Ongun Koleksiyonu
cm
“Güneşe Bakan Kadın” Alçı 37x54x30 1963 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı 24. Devlet
cm Resim ve Heykel Sergisi 1963 Sergi
Kataloğu
“Carlo Testi Başı” Alçı 45x33x27 İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
cm
“Âşıklar” Alçı 38 x 33 1964 Esen Sirel Ongun Koleksiyonu
cm
Âşıklar” Mermer 57x 87x 1975 İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
68 cm
“Sevişenler” (Sarmaş Taş 71x97x62 1981 İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
Dolaş) cm
“Kuğu” Alçı 26 x 11 Esen Sirel Ongun Koleksiyonu
cm
“Lucienne Soranzo - - - Pınar Bolel, “Türkiye’nin İlk Kadın
Büstü” Heykeltıraşı: Nermin Faruki” Sanat
Dünyamız, Yıl 32Sayı 37, İstanbul 1988,
s.50

607
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.5. (devamı)


“İsmet İnönü Büstü” Bronz - - Pınar Bolel, “Türkiye’nin İlk Kadın
Heykeltıraşı: Nermin Faruki” Sanat
Dünyamız, Yıl 32Sayı 37, İstanbul 1988,
s.50
“Prenses Belgioyoza” Rölyef - - Erdoğan Tanaltay, “Nermin Faruki ile Bir
Gün”, Sanat Çevresi 139, İstanbul 1990
s.85
“Kaşınan Kuş” - - - Naile, Akıncı, “Nermin Faruki” Ankara
Sanat, Yıl 10, Sayı 117, 1976 s.23

Görsel 799: Nermin Faruki, “Oto Portre”, (Belma Aksun’dan)

Nermin Faruki diğer eserlerinde de kendisini model aldığı portresini çalışmıştır. Yandan
sol tarafa ayrılmış ensede biten içe doğru kıvrılarak uzamış saçlar düzdür. Elmacık kemikleri
belirgin, bitişik kaşları ve hafif aralık, çekik sürmeli gözleri dikkat çekicidir. Yüz mimikleri donuk
ve soğuk bir ifadeye sahiptir.

608
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 800: Nermin Faruki, “Ahmet Faruki Başı”, Bronz, 30x20x21cm, 1925, (İstanbul Resim ve Heykel
Müzesi)

Faruki, babası Ahmet Faruki’nin büstünü oldukça yalın bir üslupta çalışmıştır. Kısık
bakan küçük çekik gözlerini oyuk betimleyerek derin anlam yüklemiştir. Alın çizgileri belirgin
kalın kaşları çatık, sadeleştirilmiş bir şekilde verilmiş eser cepheden çalışılmıştır. Kulakları
açıkta bırakan kısa düz saçlar soldan sağa doğru taranmış, alın açık ve yüksek, saçlar yanlardan
açılmış olarak tasvir edilmiştir. Göz kenarlarındaki kırışıklıklar derin çizgilerle verilmiş, bıyıkları
Birinci Dünya Savaşı ile modası sona eren Hitler bıyığı olarak çalışılmıştır. Eser ahşap
dikdörtgen bir kaide üzerinde yer almaktadır.

609
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 801: Nermin Faruki, “Hadi Bara Başı”, Bronz, 53x24x33 cm, 1925, (İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi)

Nermin Faruki’nin yapmış olduğu Hadi Bara’nın büstü, Türkiye’de yapılan ilk bronz
döküm heykelidir 585. Sanatçı büstün dökümünü eşi Nijad Sirel’in Bursa Atatürk Anıtı’nı yaparken
getirttiği Albert adlı bir Macar’a yaptırtmıştır 586. Plastik yönü oldukça başarılı, döküm ve
patinası ustaca yapılmış, yalın fakat göz alıcı bir eser meydana gelmiştir. Kapalı göz kapakları,
belirgin kalın dudaklar, kulakları açıkta bırakan kulak hizasında gür saçlar, belirgin elmacık
kemikleri ve yanaklar kaslı olarak betimlenmiştir. Sanatçının, Hadi Bara’nın yüzünü ilginç ve
plastik bulması, Türk Heykel tarihine güçlü bir eser kazandırmıştır.

585 Bolel, a.g.m, s.50


586 Gültekin Elibal, Atatürk Resim ve Heykel (1. Basım), İstanbul 1973, s. 234.

610
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 802: Nermin Faruki, “Carlo Testi Başı”, Alçı, 45x33x27 cm, (İstanbul Resim ve Heykel Müzesi)

İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde bulunan ünlü İtalyan ressam “Carlo Testi’nin Başı”
eseri de sanatçının bu ikinci dönem heykellerindendir. Faruki İtalyan Hükümeti’nin vermiş
olduğu bursla 587 İtalya’da yapmış olduğu bir yıllık inceleme ve çalışma sırasında Carlo Testi’nin
de büstünü yapar 588. Bolel makalesinde sanatçının 1952 yılında İtalya’ya gittiğini ifade eder. Bu
tarihi baz alarak bir yıl boyunca İtalya’da kaldığı için Carlo Testi 589 (27 Kasım 1902-12 Kasım
2005) büstünü 1952 ya da 1953 yılına tarihlendirebiliriz. Alçıdan yapılmış hafif pütürlü
yontunun dikkat çeken yönü sanatçının yorumunu katarak ressamın gözlerini oyuk bir şekilde
tasvir etmesidir. Alnı oldukça açık bir şekilde yontulmuş eserin kulakları açıkta bırakan kısa
saçları beyin loblarını andırmaktadır. Belli ki sanatçı saç kısmını yontarken de kendi yorumunu
eklemiştir. Alt dudağı kalın, kapalı ağız, elmacık kemikleri belirgin, yüzü kaslı betimlenmiştir.
Hafif gaga aynı zamanda ucu düşük burun, çenesi geniş olarak tasvir edilmiştir.

587 Akıncı, a.e. s.22


588 Bolel, a.g.m., s.50
589 Carlo Testi, 1920'den itibaren Bolonya'daki Güzel Sanatlar Akademisi'nde resim ve grafik eğitimi aldı,

aynı zamanda siyasi ve Marksist hareketlere katıldı. İtalyan ressam ve illüstratör, yaşamının son yıllarında
ciddi derecede görme engelliydi. Eşi Fides de bir sanatçıydı ve esas olarak 1930'ların fütürizmi ve daha
sonraki fütürist sanat akımlarıyla uğraştı.
Testi, başlangıçta mobilya üretti, grafik tasarım ve portre resimleriyle uğraştı. Daha sonraki çalışmaları
Post-Empresyonizm, Sembolizm, Kübizm, Konstrüktivizm, Sürrealizm ve Purizm hareketlerine ait olarak
görüldü. Testi öldüğünde 102 yaşındaydı (https://www.olympedia.org/athletes/920917).

611
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 803: Nermin Faruki, “Âşıklar”, Mermer, 57x 87x 68 cm, 1975, (İstanbul Resim ve Heykel Müzesi)

Sanatçı, 1975 yılında III. İstanbul Festivali nezdinde yapılan sergide 1 ton ağırlığında
mermerden meydana gelen “Âşıklar” adlı kompozisyonunu 590, sadeliği ön planda tutarak güçlü
form yeteneği ile vermek istediği duyguyu sentezleyip başarılı bir eser meydana getirmiştir.
Kendinden kaideli iki kuşu çağrıştıran yontu, başlarının olduğu yerden birbirlerine bağlanarak
tek bir parça halinde verilen soyutlama eserdir. Dikkat çekici, duygu yüklü “Âşıklar” adlı bu
mermer yontu, sanatçıya III. Arkeoloji Müzesi Açıkhava Sergisi’nde birincilik ödülünü
kazandırmıştır.

Görsel 804: Nermin Faruki, “Âşıklar”, Alçı, 38 x 33 cm, 1964, (Esen Sirel Ongun Koleksiyonu)

590 Aksun, a.g.m. s.5.

612
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 805: Nermin Faruki, “Âşıklar”, Alçı, 38 x 33 cm, 1964, (Esen Sirel Ongun Koleksiyonu)

Görsel 806: Nermin Faruki, “Âşıklar”, Alçı, 38 x 33 cm, 1964, (Esen Sirel Ongun Koleksiyonu)

Nermin Faruki “Âşıklar” adlı kompozisyonunun alçıdan ve küçük versiyonunu 1964


yılında çalışmıştır. Eser, torunu Esen Sirel Ongun Koleksiyonunda yer almaktadır.
Sanatçı “Âşıklar” adlı çalışmanın bir benzerini 1981 yılında yine İstanbul Resim Heykel
Müzesinde bulunan “Sevişenler” adlı eseriyle gerçekleştirmiştir. Bu iki eserin seri olduğunu
düşünmek mümkündür. Sanatçının formları değiştirmeden 1975 yılında yaptığı “Âşıklar” adlı

613
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

eseri tek parça haline getiren birleşim kısmını, 1981 yılında gerçekleştirdiği “Sarmaş Dolaş” adlı
eserinde iki baş ekleyerek, figüratif soyutlama eserler gerçekleştirmiştir.

Görsel 807: Nermin Faruki, “Sevişenler” (Sarmaş Dolaş), Taş, 71x97x62 cm, 1981, (İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi)

Nermin Faruki taştan yontmuş olduğu figüratif soyutlama çalışmasında, iki güvercinin
muhabbetlerini, eserin adı gibi sarmaş dolaş hallerini görmekteyiz. Sanatçının eserlerine genel
olarak baktığımızda hemen hepsinin ortak özelliği göze çarpar. Sanatçı yapıtlarını
şekillendirirken ayrıntılara girmeden duygu ve sadeliği ön plana çıkarmıştır.

614
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 808: Nermin Faruki, “Nü”, Alçı, 106x92x89 cm, 1930, (İstanbul Resim ve Heykel Müzesi) 591

Stilize edilmiş çıplak kadın figürünün bombeli ve pütürlü yüzeye sahip kendi kaidesi
üzerinde yer aldığı görülen eser oturur vaziyettedir. Sanatçının yalın bir halde ayrıntılara
girmeden ana hatlarıyla çalışmış olduğu figürün baş kısmı tamamen sola dönük, sol kolu
dirsekten bükülmüş ve sağ kol arkaya uzanmış destek alır niteliktedir. Sol eli sağ omuzunu
tutmaktadır. Eserin her iki bacağı dizden bükülerek arkaya ve sağ tarafa uzatılmıştır. Carlo Testi
Başı’nda olduğu gibi bu kadın figüründe de sanatçı kendi yorumunu katarak gözleri hafif
çukurda ve kapanır vaziyette yontusunu gerçekleştirmiştir. Dikkat çekici başka bir unsurda
figürün saçının tek bukle ve kulak memesi hizasında olmasıdır. 16. yüzyılda İngiliz ve Fransız
soylularının taktıkları peruklarda yaygın olan saç bukleleri, eserin saçının sağ tarafında yer alan
buklelerle benzerlik göstermektedir.

591 İstanbul Resim Heykel Müzesi Koleksiyonunda yer alan “Nü” eser Nermin Faruki’nin yapıtı olarak
belirtilmektedir. Fakat aynı eser yine İstanbul Resim Heykel Müzesi Koleksiyonunda Nijad Sirel’in eserleri
arasında da yer almakta Nijat Sirel ve Nermin Faruki ortak yapımı olarak belirtilmektedir. Konuyu Nermin
Faruki’nin tek çocuğu Erkut Sirel’in çocuklarıyla yaptığım görüşmelerde her ikisi de kesin ve net bir dille
babaannelerinin bu eseri gerçekleştirdiğini ifade etmişlerdir.

615
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 809: Nermin Faruki, “Yıkanan Kadın”, (Celal Esad Arseven, s.41)

Faruki’nin İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde “Nü” adıyla geçen alçıdan çalışılmış eseri
Celal Esad Arseven’in kitabında “Yıkanan Kadın” olarak yer almakta ve parlak görüntüsü bronz
döküm olarak algılanmaktadır. Heykel patine edilmiş ya da bir başka versiyonu bronz olarak
dökülmüş olabilir. Kitapta eserin ismi ve fotoğrafı dışında hiçbir bilgi bulunmamaktadır.

616
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 810: Atatürk’ün Gezdiği Sergilerden Birinde Nermin Faruki’nin Nü Eserini İncelerken
(https://www.google.com/search?q=nermin+faruki+eserleri&sxsrf=AOaemvJ57Eal6kdorg3uUG_cd3-
t8OUyUQ:1629923374007&tbm=isch&source=iu&ictx=1&fir=g6A_94HLszmPpM%252CzEY3-
Wv2mwoKQM%252C_&vet=1&usg=AI4)

Görsel 811: Anonim, “Ankara’da Bir Gün Resimle”, 01.11.1934 Perşembe, s.12

617
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

İsmet Paşa Kız Enstitüsü’nde açılan Güzel Sanatlar Sergisi’ne Nermin Faruki’nin “Nü”
eseri ile katıldığı görülmektedir 592. Fotoğrafın olanağında görüldüğü kadarıyla kendinden kaideli
eserin, kaidesinde yer alan künyesinde, “NERMİN FARUKİ NİJAT H.”, altında da “DOKUM
ATELYESİ 1934” yazmaktadır. Yüksek olasılıkla (Görsel 811) görselde yer alan eser Atatürk’ün
incelediği “Nü” eserin teşhir edildiği aynı sergi olmalı.

Görsel 812: Nermin Faruki Eseri ile (Pınar Türenç’ten)

Sanatçının 1989 yılında evinde Türenç’le yapmış olduğu röportajında yukarıda tozunu
almakta olduğu fotoğraftaki çıplak figürün kendisi olduğunu ifade etmiştir. Elleri arkada bağlı
bir şekilde yonttuğu nü figürü için sanatçı, “Bu benim, hasret çeken kadındım o sıralarda. Ellerim
arkada bağlı çaresizdim, bekliyordum.” diyerek çektiği sıkıntıları yansıttığı eserini
tanımlamaktadır. Türenç’ in yazısında bu yontunun da evde bulunan diğer yontular gibi
yıpranmış olduğu ki bu durum yukarıda yer alan fotoğrafta görülmektedir; tablolarının da
gelişigüzel durduğunu ifade etmiştir 593

592 Anonim, “Ankara’da Bir Gün Resimle”, Hâkimiyeti Milliye Gazetesi, 01.11.1934 Perşembe, s.12
593 Türenç, a.g.m, s.2.

618
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 813: Nermin Faruki, “İsimsiz”, Alçı, 38 x 26 cm, 1960, (Esen Sirel Ongun Koleksiyonu)

Görsel 814: Nermin Faruki, “İsimsiz”, Alçı, 38 x 26 cm, 1960, (Esen Sirel Ongun Koleksiyonu)

619
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 815: Nermin Faruki, “İsimsiz”, Alçı, Detay, 1960, (Esen Sirel Ongun Koleksiyonu)

Nermin Faruki’nin torunu Esen Sirel’in koleksiyonunda yer alan nü eser 1960 yılında
alçıdan yapılmıştır. Nermin Faruki’ nin Türenç ’le yapmış olduğu röportajda yer alan kendisinin
tozunu aldığı eserle benzerlik gösteren fotoğrafı gösterdiğimde, elleri arkada olan oturur
vaziyetteki nü çalışmanın birkaç kopyası olduğunu dile getirmiştir. Başı olmayan figürün
ellerinin arkada olması ile belirginleşmiş yuvarlak omuz başları, ayakları dizden arkaya
bükülmüş ve figür ayakları üzerinde oturmaktadır. Yalınlaştırılmış yuvarlak forma sahip eser
kendinden kaidelidir.

Görsel 816: Nermin Faruki, “Kuğu”, Alçı, 26 x 11 cm, (Esen Sirel Ongun Koleksiyonu)

Esen Sirel’in evinde yer alan kahverengi kuğu figürü, sanatçının diğer eserlerinde olduğu
gibi yalın bir üslupla verilmiştir. Tıknaz yapıda su kuşu olarak ta adlandırabileceğimiz ördek

620
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

figürü, yatar vaziyette boynundan itibaren tamamen arkaya dönük, sırtına yatmış durumdadır.
Kısa kuyruğuna yakın vaziyette dayanmış gagası, yassı, uzun ve ucu biraz daha kalın kalkık tasvir
edilmiştir. Görünen sağ kanadı açık ve kalkıktır. Eser iri yapısıyla dikkat çekicidir.

Görsel 817: Nermin Faruki, “Yuvarlak Formların Şarkısı (Kaplıcada)”, 1960, (Pınar Bolel’den)

Türenç ile yaptığı aynı röportajda Faruki, 86 yaşına kadar hiç satmadığı eserlerini çok
sevdiğini, onlara âşık olduğunu dile getirirken yine kendi kendini yaptığı heykeli işaret ederek
“Bunun ismi ‘Yuvarlak Formların Şarkısı” kendi kendimi yapmıştım.” İfadesini kullanmıştır. Aynı
eserin faklı mekânlarda fotoğrafına ulaştığım için ikisini paylaşmak istedim. Altta bulunan
fotoğrafta yontu, kilim üzerinde olduğu için sanatçının evinde olduğunu düşündürüyor bize.
Eserin malzemesi ve ebatları ile ilgili herhangi bir bilgiye ulaşamadım. Fakat kaidenin görüntüsü
bize eserin taş olduğu hissini verebilir. Kendinden kaideli eserin hafif pürüzlü saçı dışında, yalın
ve pürüzsüz hali formların yuvarlaklığı dikkat çekicidir. Sırtı izleyiciye dönük sol kolu üzerinde
yatar vaziyetteki çıplak figürün sol ayağı sağ ayağının üzerine dolanmış, başının sol tarafında
tepede toplanan saçları, kendi yorumunu katarak, sağ bel oyuntusunu inceltmesi sanatçının
diğer eserlerinde olduğu gibi güçlü desen yeteneği ile sadece forma yoğunlaşarak eser meydana
getirdiğini gösterir.
Faruki, özellikle kadın figürü çalışmasını şu şekilde açıklar: “Ben yuvarlak formların
heykeltıraşıyım. Bir heykelim de var: “Yuvarlak Formların Şarkısı”. Diyorlar ki niye kadın heykeli
yapıyorsun? Bir kadın heykeli kendi kendine bir şeydir. Zaten Almanlar kadınlar için güzel ırk
derler, güzel cins. Bir mevzu olacak ki bir erkek heykeli yapacağım. Mesela bir tane yaptım
“Adyö” diye. Bir erkek bir kadınla vedalaşıyor. Durup dururken bir erkek heykeli niye yapayım?
Kadın formları yuvarlaktır ve estetiktir. 594”

594 Aksun, a.g.e, s.5

621
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 818: Nermin Faruki, “Yuvarlak Formların Şarkısı”, 1960, (Naile Akıncı’dan)

Nermin Faruki geçim kaygısı olmadan sadece sanatı için yaşamış, ürettiği eserlerine âşık,
onları çocuğu gibi seven sanatçıdır ve 85 yaşına kadar eserlerini birbirinden ayırmamış sürekli
üretmiştir.

Görsel 819: Nermin Faruki, “Güneşe Bakan Kadın”, Alçı, 37x54x30 cm, (Sanat Ak Merkezde 9 Sergi
Kataloğu)

Sanatçının stilize ederek forma ağırlık verdiği, yuvarlak hatların ön planda olduğu çıplak
bir kadın figürü. Alçıdan yapılmış iki elinin üzerine dayanak alarak sırtını yaslamış, uzanır
vaziyette, sağ bacağı sol bacağının üzerinden sarkmış yüzü gökyüzüne doğru bakmaktadır.
Ayrıca isminden dolayı figürün güneşlendiğini söyleyebiliriz. Saçları geriye doğru sarkmış olan
yontunun patinesiz görseli bir başka kaynakta (Görsel 820) yer almaktadır.

622
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 820: Nermin Faruki, “İsimsiz”, (Pınar Bolel’den)

Birçok kaynakta sanatçının ‘Alman Yeni Klasikçilik’ ekolünün etkisinde büstler


yaptığından söz edilmiş olsa da, Faruki Tanaltay’la yaptığı röportajında:
“Ben bütün hayatım boyunca kimseyi taklit etmedim. Hangi eseri yaptıysam
düşüncesiyle, duygusuyla ve emeğiyle sadece benimdir. Herkes batılı bir sanatçıyı kendine örnek
aldı. Kimi Leger’in kimi Matisse’in etkisinde kaldı. Ben ne öğrenciliğimde ne de olgunluk
dönemimde kimseyi taklit etmedim. Sadece kendi resmimi ve kendi heykelimi yaptım. Hiçbir
gruba ve akıma katılmadım. Benim sergime bir kere gelen tekrar tekrar gelirdi. Bu bana büyük
bir zevk ve sevinç verirdi. İşte bakın Kristin Saleri neler yazmış: “Sayın Nermin hanım bu iki
güzelliği bir arada görme mutluluğunu bizlere yaşattığınız için teşekkür ederim. Samimi olarak
söylüyorum çok mutlandım. Ellerinize sağlık.” Böyle sözler çalışmalarımın devamı için bana güç
veriyor. 595” sözleriyle söylenenleri yalanlayarak eserlerinin özgün olduğuna işaret etmiştir. Ünlü

595 Tanaltay, a.g.m., s.84

623
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

heykeltıraşın 1956 yılından sonra resim çalışmalarına başlamasıyla 596, ki ilk kişisel sergisini
1957 yılında İstanbul’da açmış 597; ünlü ressam Kristin Saleri’nin söz ettiği gibi bir sanatçının her
iki sanat dalını icra ederek aynı sergide izleyiciye sunulması, oldukça mutluluk ve keyif vericidir.
Bu dizeler ayrıca sanatçının o zamana kadar hiç satmadığı resimleri ve heykellerinin
ayrılık acısını yaşamaya başladığının ifadesi olmuştur.
Sanatçının şimdiye kadar gördüğümüz eserleri yalın, duygunun ve formun ön planda
olduğu statik heykellerinin yerini; soyut, hareketli, malzeme olarak bakır levhaları kullandığı
eserler yaratmıştır sanatçı.
Faruki, heykelde malzemede kullanılan yöntemlerden ikisini kullanmış, hem yontmuş
hem de biçimlendirmiştir.

Görsel 821: Nermin Faruki, “İsimsiz” , Bakır, (Celal Esad Arseven’den)

Yukarıda yer alan eser, bakır plakalara şekil verilerek gerçekleştirilmiş soyut bir
betimlemedir. Kaide üzerinde duruyormuş gibi gözükse de oldukça hareketli bir eserle
karşılaşmaktayız. Burada hareketsiz bir hareketliliği sağlayan boşluk sınırsız dolaşımı mümkün
kılmış, aynı zamanda esere estetik görünüm kazandırmıştır.

596 Paşalıoğlu, a.g.e, s.84


597 Bolel, a.g.m, s.50

624
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 822: Nermin Faruki, “Pirouet (Balerin)” Bakır, 1957,(Celal Esad Arseven’den)

Sanatçı “Balerin” adlı eserini, balenin kendine özgü ritmik dansını, bakır plakalara sarmal
şeklini vererek betimlemiştir. Aynı zamanda eseri çan şeklinde bale eteğini yansıtan haliyle ve
kendinden kaideli bir şekilde tasvir etmiştir.
Sanatçı birçok kişisel sergi açmış, Devlet Resim-Heykel sergilerine, Devlet Güzel Sanatlar
Akademisinin düzenlediği Viyana Türk Grafik Sanatları sergisine, Viyana, Münih ve Bonn
sergilerine, Paris Club Int. Feminine’in düzenlemiş olduğu uluslararası sergilere iki kez resim,
heykel ve mozaikleriyle katılmış; ayrıca Türk Ressamlar Cemiyeti ve Türkiye Yüksek
Heykeltıraşlar Cemiyetinin sergilerine düzenli olarak eserler vermiştir 598.

Nermin Faruki’nin Tabloları


Nermin Faruki’ nin şair-ressam Metin Eloğlu ile tanışması, yontularıyla ünlü olmasının
yanı sıra başarılı tablolar üreterek hayatına yeni bir renk ve anlam katacaktır 599. Sanatçı, hüzün,
özlem ve mutlulukla yıllarca tablolar üretir. Önceden görüp daha sonra ezbere çizmiş olduğu,
içinde kırmızı çiçekleri, yeşil yaprakları olan “Sarı Vazo” diye adlandırdığı tablosunu şair-ressam
Metin Eloğlu’nun kısa şiirlerinden biriyle anlamlandırır600.

598 Akıncı, a.g.m., s. 23


599 Tanaltay, a.g.m, s.85
600 Tanaltay, a.e, s.85

SARI VAZO’ya
Yaşamak yan yana iken

625
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Nermin Faruki, her gittiği yerde özellikle manzara eskizleri yapmış, resimlerini yaparken
sulu boya ve yağlı boya da kullanmıştır 601. Pamukkale’yi mürekkeple çizerek her traverteni önce
farklı renklerde çalışmış, fakat daha sonra bu durumu beğenmeyerek hepsini mavi renge
boyayarak tabiatı olduğu gibi resmetmemek gerektiğini ifade etmiştir 602.
1958 yılında “Bahar ve Çiçek Bayramı” isimli tablosu Nermin Faruki’ye, İstanbul
Belediyesi’nin 603 Gülhane Parkı’nda açmış olduğu sergide birincilik ödülü kazandırmıştır604.
Bolel’in makalesinde ise yarışmanın tarihi 1952 yılı olarak geçmektedir. Faruki’nin 1956
yılından sonra resim yapmaya başladığını göz önünde bulundurursak bunun olamayacağını
görürüz.

Görsel 823: Nermin Faruki, “İsimsiz”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 1966, (Esen Sirel Ongun Koleksiyonu)

Güzellik bir beraberlikte yaşar.


Kaldır şu kırmızıyı yeşilin yanından
Al şu sarıyı, ko bir yalnızlığa
Gel biz artık ayrılalım
Bak elde avuçta ne kalır
Metin Eloğlu
601 Aksun, a.g.m., s.5
602 Aksun, a.e. s.5.
603 Akıncı, a.g.e. s.23
604 Aksun, a.g.m. s. 5

626
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 824: Nermin Faruki, “Haziran Cümbüşü” 35x26, Tuval Üzerine Yağlı Boya,1966, (Esen Sirel Ongun
Koleksiyonu)

Görsel 825: Nermin Faruki, “Yaşama Sevinci”, 46x33 cm, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 1974 (Esen Sirel
Ongun Koleksiyonu)

627
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 826: Nermin Faruki, “Haliç’te Balıkçılar”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 1964, (Ali Nijad Sirel
Koleksiyonu)

Görsel 827: Nermin Faruki, “Uludağ’da Koyunlar”, 80x62 cm, 1955, (Ali Nijad Sirel Koleksiyonu)

628
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 828: Nermin Faruki, “İsimsiz”, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 40x60 cm, 1968, (Ali Nijad Sirel
Koleksiyonu)

Ali Nijad Sirel “Nü” eserinin bir kaç versiyonu olduğunu belirtmiştir. Faruki heykel
çalışmasında olduğu gibi yağlı boya eserinde de kendisini model almıştır.

Nermin Faruki’nin Mozaik Çalışmaları


Nermin Faruki’nin üç mozaik eseri torunu Ali Nijad Sirel koleksiyonunda yer almaktadır.
Doğal taştan yapılan çalışmalardan biri ayakları ferforjeden yapılmış sehpaya dönüştürülmüş,
biri dairesel diğeri kare olan mozaik eser ise tablo olarak duvarda yerini almıştır.
Faruki, 1958 yılında yaptığı mozaik çalışmalarıyla fark yaratmış 605, başarılarına bir
yenisini daha eklemiş ve 1959 yılında mozaik sergisi açmıştır606.

605 Arseven, a.g.e, s.39.


606 Bolel, a.g.m., s.50.

629
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 829: Nermin Faruki, “İsimsiz”, Doğal Kesme Taş, 59x35x40 cm, 1955, (Ali Nijad Sirel Koleksiyonu)

Nermin Faruki, mozaik sehpanın yüzey zeminini siyah taşlardan çalışıp yeşil yapraklı
kırmızı bir gül meydana getirmiştir.

Görsel 830: Nermin Faruki, “İsimsiz”, Doğal Kesme Taş, 59x35x40 cm, 1955, (Ali Nijad Sirel Koleksiyonu)

630
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 831: Nermin Faruki, “İsimsiz”, Doğal Kesme Taş, R 22 cm, (Ali Nijad Sirel Koleksiyonu)

Görsel 832: Nermin Faruki, “İsimsiz”, Doğal Kesme Taş, 21x21 cm, (Ali Nijad Sirel Koleksiyonu)

Sanatçı babası Ahmet Faruki’nin Maltepe'deki mezarına mozaikle desenler çizmiş, mezar
taşına yapmış olduğu mozaik desen ile ilgili şu açıklamayı yapmıştır: "Mezarlığa biraz renk
götürmek istedim. Babam 'parfömör’ olduğu için mezarını çiçeklerle süslemek istedim. Birbirine
kaynaşmış iki amfora yaptım, yani bir çift. Evliliği simgeliyor. İçlerinden dört çiçek çıkıyor, yani
iki oğlan iki kız, biz 607."

607 Bayazoğlu, a.g.e, s.105-106

631
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Faruki, sanatçının eserlerini üretirken işlerini ciddiye alması gerektiğini ifade ederek
sanat ve sanatçı hakkındaki görüşlerini şu şekilde dile getirmiştir.
“Sanat çok ciddiye alınması gereken bir uğraştır. Uzun uzadıya tartılıp ölçülmeden bu
eser bitmiştir diye ortaya çıkılmamalıdır. Önemli olan yavaş ya da çabuk eser meydana getirmek
değil, özlü ve sağlam işler ortaya koyabilmektir. Zira yapılan bir yarış değildir. Goethe Faust’unu
yaratabilmek için tüm ömrünü çekinmeksizin harcamıştır. Bu nedenle sanatçı işini daima
ciddiye almalı ve emeğini esirgememelidir. Aksi takdirde sanata karşı, izleyiciye karşı saygısını
yitirmiş ve kınanması gereken bir davranış içerisine girmiş olur. Ben bir eserin değerini şu
soruları kendi kendime sorarak ölçerim: Bu eser dünyaya gelmekle mevcutlara bir şey kattı mı?
Yoksa var olması ile yok olması arasında bir fark yok mu? Bunları araştırırım. Eğer eserin var
olması bir sevinç kaynağı ise, o eser kendisi için harcanan zahmete değmiş demektir. Zaten
sanatçının bir görevi de başkalarını mutlu kılmaktır ki, aslında bu bizleri kat kat mutlu eder.
Çünkü Goethe’nin dediği gibi “verdiğimiz sevinç kendi yüreğimize avdet eder.” Kanımca bir
sanatçıya verilecek en büyük ödülde budur 608
Nermin Faruki, 1989 yılında muhabir Türenç’e verdiği röportajında eserlerini çocukları
gibi sevdiğini dile getirmiştir. Sanatçı 85 yaşına gelmiş ihtiyacı olana kadar hiç birini satmaya
kıyamamıştır. Faruki, babası Ahmet Faruki’nin varlıklı olmasından dolayı âşık olduğu çok sevdiği
eserlerini satmaya hiç gerek duymamıştır. Kendi müzesini kurmak istiyordur. Kuaföre ayda bir
gitmesi, kumar alışkanlığının olmaması gibi özellikleri ile çok fuzuli harcaması olmadığını
düşünmektedir. Muhabir’in “Paralarınız, konaklar, mücevherler, mallar ne oldu? Şimdi
neredeler” sorusuna gözleri dolarak cevap verir sanatçı “Hepsi bitti gitti, özgür yaşamak için her
şeyi feda ettim. Şimdi çok, çok, çok ihtiyacım var. Nasıl vereceğim aşklarımı başkasına
bilemiyorum” diyerek üzüntüsünü ifade eder 609.
Çok yönlü olan sanatçı Nermin Faruki sanatıyla örnek ve öncü olmayı başarmış, Türk
sanat tarihine değerli eserler bırakmıştır. Her ne kadar Alman Neo-Klasik anlayıştan etkilendiği
söylense de kendisinin ifade ettiği gibi eserlerini vermek istediği duygu ve düşünceyle meydana
getirmiş ve kendi üslubunu yaratmıştır.

608 Akıncı, a.g.m. s.23-24


609 Türenç, a.g.m, s.2

632
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Nermin Faruki Fotoğrafları

Görsel 833: Nermin Faruki, (Esen Sirel Ongun Arşivi)

Görsel 834: Nermin Faruki, 1926, (Pınar Türenç’ten) 610

610Türenç, a.g.m., s.2. Nermin Faruki’ nin 22 yaşında ünlü ressam Hüseyin Avni Lifij objektifinden çekilmiş
fotoğrafı yer almaktadır.

633
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 835: Nermin Faruki, (Salt Galata)

Görsel 836: Nermin Faruki ve Dr. Erdoğan Tanaltay, (Tanaltay’dan)

634
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 837: Nermin Faruki, (Belma Aksun’dan)

Görsel 838: Nermin Faruki, (Pınar Türenç’ten)

635
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

7.6. Lerzan Bengisu

Emine Lerzan Bengisu, 5 Kasım 1904 (1322) yılında İstanbul’da dünyaya gelen ülkemizin
başarılı ilk kadın heykeltıraşlarındandır. Beykoz’da konakta yetişen sanatçının erkek kardeşi
Suzan, annesi Enver hanım, babası İsmail Hakkı Bey’dir. Enver Güney piyano çalıp şarkı
söylemeye, baba İsmail Hakkı Güney ise Türk müziğine çok meraklıdır. Kandilli Kız Lisesi’ni
bitirmesinin ardından611 İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi (Mimar Sinan Üniversitesi) resim
bölümünde Feyhaman Duran atölyesinin başarılı öğrencilerinden biri olmuştur612. Sanatçı
yaptığı bir röportajda Feyhaman Duran atölyesinde beş yıl resim çalıştığını ifade eder 613. Küçük
yaşta keman çalmaya başlayan sanatçının müzisyen bir aileye mensup olduğu, Ankara Musiki
Muallim Mektebi’ni bitirdiği ve 15 yıl müzik hocalığı yaptığını belirten çok yönlü sanatçının,
Siirt’te de resim hocalığı yaptığı röportajında yer almaktadır 614. Bengisu’nun erkek kardeşi
Suzan Güney ise Göğüs Hastalıkları doktorluğunu tercih etmiştir.

Görsel 839: Lerzan Bengisu Nüfus Cüzdanı

611 Anonim, Lerzan Bengisu 1906/1978 Retrospektif Sergisi, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi 19-31 Mart
1979 Sergi Kataloğu, s.6
612 Nüzhet İslimyeli, “Lerzan Bengisu”. Ankara Sanat Aylık Dergisi, yıl 14, sayı 157, 1979 s. 8-9.
613 Son Saat Gazetesi, 28. 5. 1955 Cumartesi, s.5
614 Son Saat Gazetesi, 28. 5. 1955 Cumartesi, s.5

636
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 840: Lerzan Bengisu Nüfus Cüzdanı

Lerzan Bengisu 1932 yılında ünlü göz doktoru Ordinaryüs Prof. Dr. Naci Bengisu ile
evlenir. Naci Bengisu Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında trahomla savaş ve göz cerrahisi
alanındaki çalışmalarıyla göz hastalıkları alanında önemli katkılarda bulunmuş bir bilim
insanıdır. Ayrıca “Körleri Kalkındırma ve Eğitme Derneği”ni kurmuştur 615. 1933 yılında babası
gibi göz doktoru olan Prof. Dr. Ünal Bengisu, 1939 yılında ise yüksek kimya mühendisi olan
ikinci oğlu Tosun Bengisu dünyaya gelir.

Görsel 841: Lerzan Bengisu- Naci Bengisu Evlenme Cüzdanı

Özkan Tütüncü, “Rekreasyon Alanında Kurumsallaşma Sürecinin Yeniden Değerlendirilmesi” Anatolia:


615

Turizm Araştırmaları Dergisi, Sayı 1, Cilt 28, İzmir 2017, s.140.

637
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 842: Lerzan Bengisu- Naci Bengisu Düğün Fotoğrafı, 11. 08. 1932, (Tosun Bengisu Arşivi)

Oğlu Tosun Bengisu ile yaptığım görüşmede Lerzan Bengisu’nun güler yüzlü, alçak
gönüllü, çalışkan, etrafına ışık olan çok yönlü, ödüle doymayan başarılı bir sanatçı olmasının yanı
sıra, iyi yemek pişiren, iyi bir ev hanımı özelliği taşıdığını da öğrendim.
1978 yılı 15 Mart Çarşamba gecesi yaşama veda eden Lerzan Bengisu, 17 Mart Cuma
günü Zincirlikuyu mezarlığında toprağa verilmiştir. Ardından 6 ay sonra eşi Ordinaryüs Prof. Dr.
Naci Bengisu hayatını kaybetmiştir.

638
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 843:Anonim, Cumhuriyet Gazetesi, 17.03. 1978, s.2

Lerzan Bengisu’nun Sanat Hayatı


Lerzan Bengisu yaratmasını bilen yeteneği ile ağacın köklerini, yanmış ağaç parçalarını,
tahta parçacıklarını kısaca ağacın her halini değerlendirip sanat eserleri yaratmıştır. Türk
kadınına örnek olan sanatçı, boş zamanlarında günlük eşyalarını isterlerse kendi el emekleriyle,
yaratma güçleri ile üreterek; maddi olarak daha uygun, sanatsal değer yükleyebilecekleri
çalışmalar yapabileceklerinin en güzel örneklerinden biridir.
Hiç durmadan çalışıp üreten sanatçı, eserlerini şekillendirirken her türlü işçiliği en ince
ayrıntısına kadar kendisi gerçekleştirmiştir.
Arabasının bagajında kurumuş ağaçları kesmek için mutlaka bir testere ve balta
bulunduran sanatçı, gittiği her yerde ağaç parçaları arar, ağaca dair bulduğu her parçayı
ayırmaksızın evine götürüp ya olduğu gibi değerlendirmiş ya da yontu yaparak,
şekillendirmiştir.
Ağaç sevgisi ile başlayan ahşap çalışmaları bakır, bronz, demir, mermer gibi
malzemelerle devam eder. Sanatçının dekoratif ahşap çalışmaları süslenmiş değil hareketli,
ahenkli ağacın kendi şeklini kullanarak yaratmış olduğu eserlerdir.
Bengisu sanat hayatına resim ve müzikle başlamıştır. Daha sonra ağaç parçalarını yontup
şekil vererek dekoratif ahşap formlar üretmiş ve heykel sanatına yönelmiştir 616. Lerzan
Bengisu’nun heykel çalışmalarındaki başarısının altında, sağlam bir sanat eğitimi yatmaktadır.
Çok yönlü sanatçının almış olduğu güçlü resim ve müzik eğitimi onun yontularını
şekillendirmesindeki estetik anlayışı mümkün kılmıştır.

616Çok ilginçtir ki Feyhaman Duran’ın en başarılı öğrencilerinden biri olmasına rağmen oğlu Tosun
Bengisu annesini resim yaparken görmediklerini ve sanatçının yapmış olduğu hiçbir tablosunun
bulunmadığını belirtir.

639
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tosun Bengisu, annesinin ilk Türk tango bestecisi ve kemancı Necip Celal ve ünlü flütist
Kamil Şekerkaran ile evlerinde müzik toplantıları yaptıklarını, bu toplantılarda Bengisu’nun
keman, Necip Celal (Piyano çalmayı evdeki yardımcıdan öğrenmiş) piyano ve Kamil Şekerkaran’
ın ise flüt icra ettiklerini ifade eder.

Görsel 844: Lerzan Bengisu’nun Kullandığı Kemanlardan Bir Tanesi, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Görsel 845: Lerzan Bengisu’nun Kullandığı Kemanlardan Bir Tanesi, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

1956 yılında, Paris’te, Andre Bloc atölyesinde heykel çalışan Lerzan Bengisu 617 yine aynı
yıl burada Paris’te Raymond Dumann Galerisi’nde ilk heykel sergisini açmıştır 618. 1958 yılında
davetli olarak gittiği Amerika’da birçok atölyede incelemeler yaparak eserler üretmiş ve yedi

617 Nurullah Berk- Hüseyin Gezer, 50 Yılın Türk Resim ve Heykeli. İstanbul 1973.
618 Nüzhet İslimyeli, Ülkemize Onur Kazandıran Sanatçılar. Ankara 1980, s.106.

640
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

sergi açmıştır 619. Burada sergilenen bütün eserleri bu şehirlerde yer alan müze ve
koleksiyonerler tarafından satın alınmış olup, sanatçının uluslararası alandaki başarı zincirinin
ilk halkasıdır 620.

Görsel 846: Lerzan Bengisu Pasaportu

Görsel 847: Lerzan Bengisu Pasaportu

Görsel 848: Lerzan Bengisu Pasaportu

Paris Musee Rodin’de düzenlenen üçüncü Çağdaş Heykel Sergisi’nde, bakır bir yontusu
galerilerinde teşhir edilmek üzere Mr. Julian Laskin tarafından satın alınmıştır 621. Lerzan

619 Anonim, Lerzan Bengisu, 1969- 1973 Heykel Sergisi, Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisi 1994, Sergi
Kataloğu, s.1.
620 İslimyeli, a.g.e. s. 106.

641
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Bengisu, 1969-1973 Heykel Sergisi, Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisi kataloğunda tarih
1965 yazmakta, fakat sergi birçok kaynakta 1966 yılı olarak gösterilmektedir. Alıntı yaptığım bu
kataloğun arka kısmında da serginin 1966 yılında yapılmış olduğu belirtilmektedir. Bunun basım
hatası olduğu açıktır. Ayrıca Lerzan Bengisu, 1969-1973 Heykel Sergisi, Ankara Devlet Güzel
Sanatlar Galerisi kataloğunda Julian Laskin, Lerzan Bengisu, 1906/ 1978 Retrospektif Sergisi,
Devlet Güzel Sanatlar Akademisi 19-31 Mart 1979 kataloğunda ise j. Raski; İslimyeli’nin
“Ülkemize Onur Kazandıran Sanatçılar” kitabında da J. Raski olarak yer almaktadır.

Görsel 849: Lerzan Bengisu, “Adsız”, Bakır, J. Raski Galerisi, 1966, L. B. A. (Tosun Bengisu Arşivi)

Sanatçı 1959 yılında Paris Musee d’Art Moderne’de düzenlenen “Uluslararası Kadın
Sanatçılar Sergisinde” “Paris Şehri” yani “Ville de Paris” madalyasını almıştır622. İslimyeli
kitabında sanatçının bu sergide “Üçlü Aile” adlı eseriyle gümüş madalya kazandığını dile
getirmektedir 623. 1 Temmuz 1959 tarihli La Revue Moderne Arts et de la Vie’ de diğerlerinde
olduğu gibi bu eserden de övgü ile söz edilmektedir. Yazı “Yabancı Basında Yer Alan Haberler”
bölümünde görülmektedir.
Lerzan Bengisu sanatında ortaya koyduğu yaratıcılık ve başarısından dolayı, Ankara
Kadınlar Birliği tarafından 1971 yılında “Yılın Sanatçısı” seçilmiştir624.

621 Anonim, a.g.m. 1994, s.1.


622 Berk-Gezer, a.g.e. s. 242.
623 İslimyeli, a. g. e. s.106.
624 Anonim, Milliyet Sanat Dergisi Sayı.269, 20 Mart 1978, s.28

642
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 850: İstanbul Resim Heykel Müzesinin Lerzan Bengisu’ya Verdiği Teşekkür Belgesi, (Tosun
Bengisu Arşivi)

Sanatçı 1976 yılında 5 eserini İstanbul Resim Heykel Müzesi’ne bağışlamıştır. Fakat
müzeye kayıtlı sanatçının 6 eseri yer almaktadır. Bir eserini daha sonra bağışlamış olsa gerek.
Dönemin müze müdürü Hüseyin Gezer müze adına 1 Kasım 1976 yılında sanatçıya bir teşekkür
belgesi sunmuştur.
Rekreasyon Derneği
Lerzan Bengisu’nun arşivinde yer alan Rekreasyon Derneğinin broşüründe
Rekreasyonun ve Rekreasyon Derneğinin tanımını yapan küçük bir bilgi notu yer almaktadır.
Rekreasyon, iş ve özel yaşamdan sonra kalan zamanı faydalı bir şekilde değerlendirerek
topluma katılmaktır.
Rekreasyon Derneği, kişinin kendini bulmasını, her zamanki çalışma hayatının
tekdüzeliğinden sıkılan benliğini, kendisini mutlu eden, istek duyduğu işler üzerinde
dinlenmesini sağlar. Onları çok hevesli olduğu, kendi yaşantıları içinde yapmaya güçleri
yetmediği her alandaki isteklerinin içlerinde bir düğüm olarak kalmasından, benliklerinde bir
takım kompleksler yaratmasından kurtarır. Kişinin günlük işlerinin dışında, sevdiği işle vaktini
geçirmenin neticesinde elde etiği başarının mutluluğuyla dolan benliğini, küçümseme ve
kötümserlik duygularından uzaklaştırmaya, kendi gücüne inanma yetkisini kazanmasına yardım
eder. Boş geçen vakit, toplumu mutluluğa eriştirdiği gibi büyük acılara da götürebilir.
Rekreasyon kurulları, kişilere açtıkları geniş alanlarıyla topluma esenlik ve mutluluk sağlarlar.

643
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Lerzan Bengisu’nun T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın Boş Zamanları Değerlendirme


Genel Müdürlüğüne bir adet pembe kâğıda daktilo ile yazmış olduğu mektubundan Rekreasyon
Derneğinin kuruluşu ve işlediği süreç ile ilgili bilgileri edindim. Tahminen mektup daha sonra
tekrar başka bir kâğıda düzeltilmiş olarak yazılıp gönderilmiş. Beyaz bir kâğıdın üzerine
yapıştırılmış olup aşağıda görüldüğü gibi mektubun alt tarafından başlanmış fakat daha sonra
üst tarafında karar kılınmış. Bunun gibi mektubun müsvedde olduğu üzerinde yapılan
düzeltmelerden anlaşılmaktadır. “Muhterem Hanımefendi”, “Saygıdeğer Hanımefendi” gibi
hitaplarla mektuba başlaması müdürün bize kadın olduğunu göstermektedir. Devamında müdire
hanımın kültürü ve sanatı sevmesine dayanarak bu mektubu yazmaya cesaret ettiğini dile
getirmiş, kendisini tanıtarak emekli Ordinaryüs Profesör Naci Bengisu’nun eşi ve Türk
Rekreasyon Derneği Başkanı ve heykeltıraş olduğunu ifade etmiştir.
Lerzan Bengisu, Ankara’da ilk defa sergi açtığı 1955 yılında, aynı zamanda Ankara’da
bulunan ve dünyadaki şubelerini gezmekte olan Rekreasyon Derneği genel başkanı Mr. Revers,
sergiyi gezmiş ve sanatçıya Amerika’da sergi açmasını, dernek çalışmalarını yakından izlemesini
tavsiye etmiştir. Bengisu Revers’in daveti üzerine Amerika’ya giderek ülkenin çeşitli kentlerinde
sergiler açmış, sanatçının tabiriyle yediden yetmişe herkesin boş zamanlarında müzik, spor ve
sanat eserleriyle boş vakitlerini geçirerek dinlendiklerini ve öğrendiklerini dile getirmiştir.
Mr.Revers, Bengisu Türkiye’ye döneceği zaman onun önderliğinde Türkiye’de
Rekreasyon Derneğini kurmasını ve bu derneğin ülke için çok faydalı olacağını önermiş. Mr.
Revers Amerika’da 60 yıl önce küçük bir kuruluş olarak işe başladıklarını, Lerzan Bengisu’nun
derneği kurması durumunda hem devletin ve hem de zengin kesimin kendisine yardım
edebileceği fikrini vermiştir.
Lerzan Bengisu Türkiye’ye döndüğü zaman bu işte çalışmak isteyen arkadaşlarıyla
görüşmüş ve 1959 yılında Türk Rekreasyon Derneği’ni kurmuştur 625.

625 Cemalettin Ünlü, “Özlemleri Gerçek Haline Getiren Bir Dernek”, İnterpres Gazetesi, 29 Nisan 1967.

644
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 851: Lerzan Bengisu’nun Spor ve Gençlik Bakanlığı’nın Boş Zamanları Değerlendirme Genel
Müdürlüğüne Yazdığı Mektup, (Tosun Bengisu Arşivi)

Rekreasyon Derneği’nin yeri olmadığı için çalışmalarına sanatçının atölyesinde (resim,


heykel, aydınlatma ve bebek gibi) başlanır. Fakat yerleri dar olduğundan bir süre sonra dönemin
Belediye Başkanı’nın Spor ve Sergi Sarayı’nda kendilerine verdiği odada çalışmalarını devam
ettirmişlerdir.

Görsel 852: Lerzan Bengisu ve Rekreasyon Derneği (Tosun Bengisu Arşivi)

Dernek burada ürettikleri çalışmalarla İstanbul ve Ankara’da sergiler açarak büyük ilgi
toplamıştır. Ancak daha sonra yönetime gelen belediye yetkilileri kendilerine lazım olduğu için
onları Spor ve Sergi Sarayı’ndan çıkarmıştır. Bengisu ortada kaldıklarını, gönlünün böyle bir
duruma razı olmadığını, bu dernekten birçok sanatkâr yetişip sergiler açtığını dile getirmiştir.
Birçok kurumun da söz verdiği halde yardımcı olmadığını vurgulayan Bengisu, T.C. Gençlik ve

645
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Spor Bakanlığı Boş Zamanları Değerlendirme Genel Müdürlüğü’nün kendilerini destekleyip


yardımcı olmalarını rica ederek mektubu bitirmiştir.
Sanatçı başkanlığını yaptığı süre boyunca bitmek bilmeyen enerjisiyle Rekreasyon
Cemiyeti öğrencilerinin akademik boyutta eğitim görmelerini sağlayarak, birçok sanatçı
yetiştirmiş, aydın, atılımcı, çalışkan, yaratıcı kimliğini yetiştirdiği öğrencilere empoze etmeye
çabalamıştır.
Bazı kaynaklarda Bengisu’nun başkanlığı 1974 yılında devrettiği, bazı kaynaklarda ise
ölümüne kadar başkanlık yaptığı ifade edilmektedir. Tosun Bengisu ise annesinin ölmeden önce
başkanlığı devrettiğini belirtmektedir.

Görsel 853: Lerzan Bengisu Rekreasyon Derneğine Kayıt Yaparken (Tosun Bengisu Arşivi)

646
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 854: Anonim, Interpres Gazetesi, 15 Ocak 1967

Sanatçı Rekreasyon Derneği öğrencileriyle açtığı birçok sergiden biri olan 15 Ocak 1967
tarihli gazete kupüründe Şehir Galerisi’nde yapılan sergiden, Lerzan Bengisu’dan ve
öğrencilerinin kütükten yapmış oldukları inanılmaz zarif tasarımlarından övgü ile söz
edilmektedir. Fotoğrafta Lerzan Bengisu, öğrencileri ve eşi Ordinaryüs Profesör Naci Bengisu yer
almaktadır.
Lerzan Bengisu ve Soroptimist Kulübü
Lerzan Bengisu aynı zamanda Uluslararası sivil toplum örgütü olan ve kadınlar için en iyi
olanı hedefleyen İstanbul Soroptimist Kulübü’nün üyesi olmuştur. Eğitim, sağlık, sürdürülebilir
çevre, kadına karşı şiddetin önlenmesi, kadının ekonomik özgürlüğünün kazandırılmasını
hedefleyen ve ilk olarak Amerika’da kurulan kulüp dünyada birçok ülkede yer almakta ve
kadınlar için projeler üretip uygulamaktadır.
Sanatçının folklorik kıyafetli fotoğrafının bulunduğu, yabancı basında İngilizce olarak yer
almış bir gazete kupüründe (Görsel 855), Bayan Lerzan Bengisu’nun İstanbul’da Soroptimist
Kulübü’nün üyesi olduğu, aynı zamanda kültürel ve sosyal bazı kurumların da lideri olduğu ifade
edilmektedir. Sanatçının son zamanlarda ABD’ye yaptığı bir gezide müzik programlarını etüt
ettiği ve kendisini geliştirerek tahta oymacılığı teknikleri konusunda bilgi aldığı, bu vesileyle
Amerika’yı tanıma fırsatı bulduğu belirtilmektedir. Sanatçının ülkesine döndüğü zaman benzer
bazı programların oluşmasına destek olmayı amaçladığı da vurgulanmaktadır.

647
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 855: Lerzan Bengisu’nun Kısa Biyografisi, (Tosun Bengisu Arşivi)

Sanatçı, 1958 yılında Amerika’ya davet edilerek 30 ülkenin katıldığı muhtelif sergilere
giderken kendisinden istenen Türk Bayrağı, millî kıyafetlerimiz ve Türk folkloruna ait müzik
plaklarını, Olgunlaşma Enstitüsü’nün hazırlamış olduğu üç etekli elbiseleri yanında götürmüş ve
milli kıyafetlerimizi katıldığı sergilerde giymiştir626.

Görsel 856: Lerzan Bengisu Amerika’da, (Tosun Bengisu Arşivi)

626S.A. “Lerzan Bengisu’nun Eserleri Amerika’da Teşhir Edilecek”, Cumhuriyet Gazetesi, 24.04.1958, s.5.
Ayrıntılı bilgi “Yerli Basında Yer Alan Haberler” bölümünde bulunmaktadır.

648
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 857: Lerzan Bengisu, (Tosun Bengisu Arşivi)

Lerzan Bengisu’nun Yapmış Olduğu Kişisel Sergiler


Lerzan Bengisu ülkemizde ve dünyanın birçok ülkesinde sergiler açmış ve davetler
almıştır. Bu sergiler kronolojik tarih sıralamasına göre aşağıda yer almaktadır 627.
1955 İstanbul (Filarmoni Derneği Galerisi)
Ankara (Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Galerisi)
1956 İstanbul (Şehir Galerisi)
Ankara (Galeri Milar)
Paris (Galeri Raymond Duncan)
1958 İstanbul (Şehir Galerisi)
New York (Carnegie Beynelmilel Teşhir Salonu)
New York (Rekreasyon Galerisi)
Pennsylvanıa - Pittsburgh (Şehir Galerisi)
Pennsylvanıa - York (Şehir Galerisi)
Pennsylvanıa – Edgewood (Rekreasyon Galerisi)
San Francısco (Türk Haberler Bürosu Galerisi)

627 Anonim, a.g.m. 1979, s.6.

649
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

California - Vısalıa (Merkez Galerisi)


1960 İstanbul (Flarmoni Derneği Galerisi)
1961 Paris (Galeri du Bac)
1963 İstanbul (Türk – Alman Kültür Merkezi Galerisi)
Prag (Naprstkova Müzesi)
Varşova (Galeri Sztuki)
1965 Ankara (Alman Kütüphanesi Galerisi)
1969 İstanbul (Taksim sanat Galerisi)
1970 Mexico (Medical Center Galerisi)
1973 İstanbul (Taksim Sanat Galerisi)
1976 İstanbul (Taksim Açıkhava Sergisi)
Grup Sergileri
1957 Paris (Galerie Cercle Volnay)
1958 Brüksel (Uluslararası Sergi)
1959 Paris (Musee d’Art Moderne)
1960 Paris (Musee d’Art Moderne)
1962 Paris (Musee d’Art Moderne)
1962 23. Ankara Devlet Resim ve Heykel Sergisi 628
5 Dört Arkadaş
6 Kompozisyon
1965 İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Sergisi
1965 Paris (Musee d’Art Moderne)
1965 Paris (Salon de L’Eveil)
1966 Paris (Musee Rodin)
1967 Monako (Palais de Monte – Carlo)
1968 Londra (Galeri İnformation)
1968 Bükreş (Ateneul Roman)
1968 Romanya Cluj (Musee d’Art)
1971 32. Devlet Resim ve Heykel Sergisi 629
13 Devrim, Bronz 100x30 cm
1975 Ankara Devlet Resim ve Heykel Sergisi

628 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı 23. Devlet Resim ve Heykel Sergisi, Ankara Arkeoloji Müzesi Salonları,
30 Nisan- 30 Mayıs 1962,
629 Anonim, Milli eğitim Bakanlığı 32. Devlet Resim ve Heykel Sergisi 1971 Sergi Kataloğu.

650
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

1975 İstanbul Arkeoloji Müzesi Açıkhava Sergisi


1976 37. Devlet Resim ve Heykel Sergisi
2 Uyuyan (110x65)

Görsel 858: Lerzan Bengisu’nun Galeri Raymond Duncan’da Açmış olduğu Sergiden, (Tosun Bengisu
Arşivi)

“Lerzan Bengisu 1906/1978 Retrospektif Sergisi” adlı katalogda yer alan sanat ve sanat
yaşamıyla ilgili mektubu aşağıda yer almaktadır.
“Lerzan Bengisu
Mazelik Abdullah sok. Bengisu Apt. No:2
TAKSİM – İstanbul
Sanatla ilgili bir çile içinde olduğumdan sanat yaşamına ne zaman ve nasıl başladığımı
bilmiyorum. Yalnız ilkokulda iken bir gün Başöğretmen beni çağırdı (akşama istediğim gibi
renkli bir şeyler çiz) dedi. Hazırlayıp götürdüğüm zaman çok beğendiğini söyledi, bu bir
mektebin umumi ders programı idi. Başöğretmen senelerce her gittiği mektebe bu programı
götürmüş ve şimdi Suadiy okulunda imiş.
Bütün çabam akademiye ve konservatuara girebilmekti. Akademiye girdikten sonra
sanat yaşamım belirli bir yöne gitmişti. Plastik sanatlarla müziği bağdaştırma çabasına
düşmüştüm. Çok çalışmak mecburiyetinde idim. Uzun seneler sonra çalıştıklarımı göstermek
istedim. Sergiler düzenlemeğe başladım. İstanbul, Ankara, Paris, Prag, Varşova, Meksika da özel
sergiler açtım. Paris’te (Will de Paris) madalyası kazandım. Pek çok grup sergilere katıldım.
Yapıtlarım müze ve koleksiyon sahiplerinde bulunur. Burada sergilediğim çalışmalarım dört
senenin sıkı çalışma sonucudur. İlk çalışmalarım ağaç sevgisi ile başlar. Sonraları bakır, demir,
bronz olur.

651
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Heykellerimde form anlayışı ön plandadır. Doğanın sonsuzluğunu hayal gücümle


yaşatırım. Tekrardan hoşlanmam. Değişik malzeme ile çalışmaya yönlenirim. Çalışmalarım bir
kadın için yorucudur. Sanat yönünden başka. Balta, keser, törpü, kaynak ve lehim kullanmak
mecburiyetindeyim. Yoğun çalışmaktan bıkmam.
Bugün ülkemizde sanat eğitimi yapan müesseselerde kıymetli hocalardan kabiliyetli
öğrenciler yetişir, bunlar dış ülkelerde eşitleri ile yarışabilirler. Bir sanatçı senelerce çalışıp
çırpındıktan sonra eserlerini hiçbir zaman atölyesinde depo etmek istemez, dış ülkelerde
parklar, sokaklar, çocuk bahçeleri heykellerle süslüdür. Halk kaliteli resim almaya alışmıştır.
Çocuklar küçük yaşta güzele alışır. Güzeli seçer, güzelden anlar olur.
Memleketimizde her sene cüzi bir tahsisatla devlet sergisi açılır. Bu sergiye yurdumuzun
her bucağından yüzlerce sanatçı katılır. Beş on resim bazen de bir heykel alınır. Sanatçının ümidi
bir sene sonraya kalır. Ve böylece seneler geçer. Bazı bankalar sanatçıdan eser almak gibi iyi
niyet gösterirlerse de maalesef seçicinin anlayışına hatır gönülde katılınca düşünülen iyi niyet
ortadan kalkar. Bugün ülkemizde heykel anlayışı Atatürk heykeli ile biter. Yeşil sahalarda resmi
dairelerin önlerinde koca koca beton yığınların milyonları arasına bir heykelcik koyamazlar.
Sanatçı çalıştığı eserini ne yapsın, ne ile geçinsin, bunca sene bunun için mi çalıştı? Ben şahsen
yapıtlarımı dış ülkelerde sergilemeyi tercih ederim. Oralarda heykele bakmasını, almasını ve
heykel hakkında konuşmasını bilirler. Bu da bir kültür meselesi, elbette zamanla yurdumuzda da
olacak ama biz görmedikten sonra”.

Lerzan Bengisu’nun Düzenlemiş Olduğu Sergilerin Davetiye ve Afişleri

Görsel 859: Lerzan Bengisu Oyma Heykel Sergisi, Raymond Duncan Galeri, 29 Mayıs-12 Haziran 1956,
Paris, (Tosun Bengisu Arşivi)

652
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 860: Lerzan Bengisu, Galeri Raymond Duncan Sergi Davetiyesi, (Tosun Bengisu Arşivi)

Sanatçı Bengisu’nun 1956 yılında Paris Galeri Raymond Duncan’da Türk Büyükelçisi M.
Numan Menemençıoğlu başkanlığında gerçekleşen ve 29 Mayıs-12 Haziran tarihleri arasında
açık kalan heykel serginin, 29 Mayıs salı akşamı 05.00 ile 09.00 arası yapılan açılış davetiyesi yer
almaktadır.

Görsel 861: Lerzan Bengisu, Ankara Alman Kitaplığı Galerisi 1961-1965 Heykel Sergisi, (Bilkent
Üniversite Kütüphanesi)

653
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 862: Lerzan Bengisu, Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisi 1969-1973 Heykel Sergisi, (Bilkent
Üniversite Kütüphanesi)

Görsel 863: Lerzan Bengisu Retrospektif Sergisi, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, 19-31 Mart 1979, Sergi
Afişi, (Tosun Bengisu Arşivi)

654
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 864: Lerzan Bengisu Retrospektif Sergisi, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, 19-31 Mart 1979, Sergi
Kataloğu, (Bilkent Üniversite Kütüphanesi)

Görsel 865: Lerzan Bengisu, “Barış” Heykel Sergi Davetiyesi, 18. 10. 1976, (Tosun Bengisu Arşivi)

655
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 866: Polonya’nın Başkenti Varşova’da Düzenlenen Sergi Afişi, 1979, (Tosun Bengisu Arşivi)

Afişte yer alan yazı: Lerzan Bengisu’nun Modern Sanat Galerisi Sergisi her gün 14.00-
19.00 ve Pazar günleri 11.00-16.00 arası açıktır. Lerzan Bengisu Retrospektif Sergisi, Devlet
Güzel Sanatlar Akademisi, 19-31 Mart 1979, Sergi Afişi.

Tablo 7.6. Lerzan Bengisu’nun Tespit Edilen Eserler Listesi


Eser Adı Teknik Ebat Tarih Kaynak -Bulunduğu
Yer
“İsimsiz” Ahşap Üzerine Bakır 126 x 87 cm - Tosun Bengisu
Kaplama Rölyef Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap Üzerine Bakır 94 x 141 cm - Tosun Bengisu
Kaplama Rölyef Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap Üzerine Bakır 138 x 87 cm - Tosun Bengisu
Kaplama Rölyef Koleksiyonu
“İsimsiz” Bakır 104 x 74 cm - Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap 24 x 24 cm 1955 Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“Abajur Ayağı” Ahşap ve Bakır - - Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“Abajur Ayağı” Ahşap 9 x 160 cm - Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“Avize” (2 Adet) Ahşap ve Demir R 60cm - Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“İsimsiz” Dairesel Ahşap R 21 cm, R 20 cm, - Tosun Bengisu
Formlar (3 Adet) R 34 cm Koleksiyonu

656
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.6. (devamı)


“Ahşap Sürahi” Ahşap - 1959 Amateur D’art, 25 Mart
1959 Çarşamba, s.14
“İsimsiz” Sunta 30 x 36 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“İsimsiz” Sunta 20 x 25 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap R 25 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap 24 R x10 cm Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap 32x28 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap 18x60 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“Tas” Ahşap R 18 cm - Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap 12 R x 14 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap 14 R x12 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap 14 R x 14 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap 13 R x 13 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap 10 x12 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“Vazo” Ahşap 14 x 23 cm - Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap Üzerine Bakır 24 x 19 x11 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Süsleme Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap 14 x 21 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“Vazo” Ahşap 14 x 23 cm - Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap Üzerine 14 x 20 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Kırmızı Macun, Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap 13 x 20 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“Vazo” Ahşap 17 x 16 cm - Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“Vazo” Ahşap 16 x 19 cm - Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“Vazo” Ahşap 21 x 16 cm - Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap 12 R x 8 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“Kâse” ve Kepçe” Ahşap 30 R x 30 cm - Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“İsimsiz” Dekoratif Ahşap 26 x 11 cm - Tosun Bengisu
Çalışma Koleksiyonu

657
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.6. (devamı)

“İsimsiz” Ahşap 82 x11x 14 cm - Tosun Bengisu


Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap 20 R x 20 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap 42 x 44 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“Adsız” Dekoratif Ahşap 40 x 10 cm - Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap 27x 8 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap 25 x 12 cm - Tosun Bengisu
Dekoratif Çalışma Koleksiyonu
“Testi" Ahşap 61 x 18cm - Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“Vazo” Ahşap 28 x 9 cm - Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“Testi" Ahşap 15 R x 39 cm - Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“Testi" Ahşap 17 R x 42 cm - Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“Paravan” Ahşap 170 x 240 cm - Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“İki kulplu Ahşap - - Tosun Bengisu Fotoğraf
Sürahiler” Koleksiyonu
“Üç kulplu Gaga Ahşap - - Tosun Bengisu Fotoğraf
Ağızlı Sürahiler” Koleksiyonu
“İki kulplu Ahşap - - Tosun Bengisu Fotoğraf
Vazolar” Koleksiyonu
“Ağaç Kökünden Ahşap - - Tosun Bengisu Fotoğraf
Abajur Ayaklar” Koleksiyonu
“Dekoratif Ahşap Ahşap - - Tosun Bengisu
Takunya” Koleksiyonu
“İsimsiz” Ahşap - 1965 Tosun Bengisu Fotoğraf
Koleksiyonu
“Üçlü Aile” Ahşap 53 x 40 cm - Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“Sonsuz” Ahşap - - H.I. T., “Lerzan
Bengisu”, L’EVEIL-
Artistique et litteraire
Mecmuası Haziran,
no.71, 1961, s.6
“Kilim Desenli Ahşap - - Tosun Bengisu Fotoğraf
Ahşap Pano” Koleksiyonu
“Özgür” Ahşap 175 x 148 x 48 cm İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi

658
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.6. (devamı)

“Barış 1974” Mermer Kaide: 190 x 190 x 1974 Taksim Gezi Parkı
19 cm, Büyük
Form: 190 x 65 cm,
Orta Form: 186 x
77 cm, Küçük
Form:170 x 59.5
cm,
“Barış” Oniks Mermer Kaide: 60x40 cm, 1976 Demet Eratici
En Uzun Blok: 95 x Koleksiyonu
21 cm, Ortadaki
Blok: 81,5 x 11 cm,
Kısa Blok: 80 x 7
cm,
“Barış” Bengisu Mermer - - Tosun Bengisu Fotoğraf
Aile Kabristanı Koleksiyonu
“İsimsiz” Afyon Mermeri 70 x60 cm 1977 Tosun Bengisu
Koleksiyonu
“İsimsiz” Soyut Ihlamur Ağacı 214x35 cm, Kaide: - Demet Eratici
Heykel 46x 35 cm Koleksiyonu
“Bach Aria” Demir Çivi 75 x 57 cm - Tosun Bengisu Fotoğraf
Koleksiyonu
“Ayda Fosil” Ahşap 87 x 52 x48 cm - İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi
“Soyut Heykel” Ahşap 69 x 55 x41 cm - İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi
“Bağdaş” Ahşap 155 x 72 x 63 cm - İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi
“Uyuyan” Ahşap Üzerine Bakır 87 x39 x36 cm - İstanbul Resim ve
Kaplama Heykel Müzesi
“İsimsiz”Soyut Ahşap Üzerine Bakır 80x60 cm - Ünal Bengisu
Heykel Kaplama Koleksiyonu
“Göreme (Peri Ahşap 202 x140 x 42 cm - İstanbul Resim Heykel
Bacaları)” ve Müzesi
“Adsız” Birbirinin Meşe 165 x 33 cm, - Demet Eratici
İzdüşümü İki 160x33 cm, Koleksiyonu
Yontu
“İsimsiz” Meşe 147x50 cm - Demet Eratici
Koleksiyonu
“İsimsiz” Meşe - - Bengisu Apartmanının
Giriş Katı
“Vazo” Ahşap - - Tosun Bengisu Fotoğraf
Koleksiyonu
”İsimsiz” Soyut Ahşap - Tosun Bengisu Fotoğraf
Heykel (3 Adet) Koleksiyonu

Sanatçının Evinde Yer Alan Çalışmaları


Lerzan Bengisu’nun eserlerinin bir kısmı bahçe içerisindeki evinde bulunmaktadır.
Salonda niş içerisinde ve duvarda asılı vaziyette, bir kısmı tavan arasında, bir kısmı da daha önce

659
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

müştemilat olarak kullanılan bahçede ki küçük evde yer almaktadır. Fakat ne yazık ki eserlerin
hiç birinin envanteri tutulmamıştır. Sadece yayvan tabak şeklinde bir eserinin arka kısmında
tarihi yer almaktadır. Eserlerin yapılış tarihleri, hangi malzemeden yapıldığı ve isminin
belirlenmemiş olması aslında bizim sanata ne kadar değer verdiğimizin bir göstergesidir ki bunu
ailesinin dahi yapmamış olması sanat adına oldukça üzücüdür.
Bengisu’nun oğlu Tosun Bengisu evde bulunan eserlerin tahmini olarak 1955-1960
yılları arasında yapılmış olabileceği üzerinde durmaktadır. Evin ikinci kat salonunda tavanda
dikkat çekici ahşap oyma ve işlenmiş demirden oluşan kompozisyonun oluşturduğu aynı ebatta
iki avize, duvarda asılı üç adet ahşap üzerine bakır rölyef, yine duvarda asılı bir adet bakır
organik soyutlama, iki adet ahşap abajur ayağı; vazo, testi ve dekoratif eşyaların yer aldığı kırk
üç adet çalışma ve tavan arasında dört kanatlı bir paravan incelenmiştir.
Lerzan Bengisu, eserlerini öncelikle ağaç ağırlıklı olarak gerçekleştirmiş fakat daha
sonra, bronz, bakır, demir ve mermer gibi malzemelerle işlemeye devam etmiştir. Sanatçı
kendisinin de mektubunda ifade ettiği gibi çalışmaktan hiç usanmayan, çevresinde çalışkanlığı
ile tanınan, sürekli üreten başarılı öncü kadın heykeltıraşımızdandır.

Görsel 867: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap Üzerine Bakır Kaplama, 126 x 87 cm, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu)

Bengisu’nun iki katlı evinin ikinci katında kapının arkasında yer alan eser ahşap
kabartma üzerine bakır kaplamadır. Geometrik şekillerin uyumlu kompozisyonu ile sanat
formlarının en eskisi olan rölyef oluşturulmuştur. Ahşap zemin ile bakır rengi, bakır plakalar

660
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

üzerinde sıralanmış vida başları esere ahenk katmıştır. İki renkli eserde bakır plakalar deri
görüntüsü vermektedir.

Görsel 868: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap Üzerine Bakır Kaplama, 94 x 141 cm, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu)

Sanatçının ahşap üzerine bakır olan ikinci eseri de, geometrik şekillerin oluşturduğu bir
rölyeftir. Bengisu iki rengi kullandığı eserinde, bakırı düz plaka olarak değil de düz kesilmiş fakat
buruşturulmuş olarak çalışmıştır. Bunun nedeni bakırı ahşap kabartma üzerinde döverek şekil
vermesidir. Bu eserde de vida başları, bakıra verilen buruşuk şekil ve ahşap malzemenin
olanağından kaynaklanan oval parçaların dokusundaki damarlı görünüm eseri ahenkli kılmıştır.

661
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 869: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap Üzerine Bakır Kaplama, 138 x 87 cm, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu)

Lerzan Bengisu’nun üçüncü ahşap üzerine bakır üç renkli yapıtı, diğer iki eseri ile aynı
üsluptadır. Şekil itibarıyla farklılık göstermektedir.

Görsel 870: Lerzan Bengisu, “İsimsiz” Bakır, 104 x 74 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Lerzan Bengisu, çağını yakalayan özel örneklerden biridir. O da dönemin heykeltıraşları


Henry Moore ve Barbara Hepworth gibi çağının sanat kaygılarını taşımış, oluşturduğu boşluğu

662
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

biçimlendirerek yeniden tanımlamış, mekânla heykelin iç içe olmasını sağlayarak sınırsız


dolaşımı mümkün kılmıştır. Boşluk artık kendi başına bir etmen ve kütlenin yapısal parçası
olmuştur.
Bakırdan çalışılmış organik soyutlama (Görsel 870) diyebileceğimiz eserde yaratılmış
boşluklar, ritmik biçimler oluşturarak özgür dolaşımı sağlamaktadır. Bu eser sanatçının salon
duvarında asılı olarak yer almaktadır.

Görsel 871: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Afyon Mermeri, 70 x60 cm, 1977, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Bengisu’nun fildişi iki renkli Afyon mermerinden çalıştığı eser, ahşap ayaklara sahip
dikdörtgen haki mermer üzerine dikey olarak yerleştirilmiştir. Birbirini tamamlayan iki
parçadan meydana gelen dikey silüet, organik soyutlamadır. Heykeli bulunduğu yer itibariyle
yerinden oynatamadığım için arkadan vuran ışık kaynağından dolayı tonları daha koyu
görünmektedir. İmkânlar olanağında yan arka cepheden fotoğraflayabildiğim eser (Görsel 872)
yer almaktadır.

663
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 872: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Afyon Mermeri, 70 x60 cm, 1977, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Görsel 873: Lerzan Bengisu, “Abajur Ayağı”, Ahşap ve Bakır, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Sanatçı gittiği her yerde topladığı ağaç parçalarından birinin kökünü, abajur ayağı olarak
tasarlayıp alt kısmına bakır plaka yerleştirmiş ve salonunun bir köşesinde abajur ayağı olarak
kullanmıştır.

664
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 874: Lerzan Bengisu, “Abajur Ayağı”, Ahşap, 9 x 160 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Sanatçının salonunda ahşaptan yapmış olduğu kaidesi de ahşap olan bir abajur ayağı
daha bulunmaktadır. Ahşap ayağı beş yerinde boşluk oluşturarak boşluğu heykelin bir ögesi
olarak kullanmış, diğer eserlerinde görüldüğü gibi geometrik dengeyi sağlamıştır.

Görsel 875: Lerzan Bengisu, “Avize”, Ahşap ve Demir, R 60 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

665
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 876: Lerzan Bengisu, “Avize”, Ahşap ve Demir, R 60 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Bengisu’nun evinin salon tavanında asılı aynı ebatta olan iki avizesi bulunmaktadır.
Sanatçı, birbirinin aynısı her iki avizeyi de ahşabı oyarak, demiri işleyip şekillendirerek
oluşturduğu kompozisyon ile aydınlatma aracı olarak kullanmıştır. Dekoratif amaçlı, işlevsel
olan nesneler tavanda sanatsal görünümleriyle bütünlük oluşturmaktadırlar.

Görsel 877: Lerzan Bengisu, “Avize” (Detay), Ahşap ve Demir, R 60 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

666
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 878: Lerzan Bengisu, “Dairesel Formlar”, Ahşap, R 22 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Aynı ebatta salonun tavan kirişinde (Görsel 878) gibi sergilenen “Dairesel Form”a sahip
ahşap çalışmalar bulunmaktadır. Sanatçının dekoratif amaçlı ürettiği eserlerinde, ağacın damarlı
yapısından meydana gelen desenler görüntüye hareket katmıştır.

Görsel 879: Lerzan Bengisu,”İsimsiz”, Ahşap, R 24 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Yelpazeyi andıran formda yapılan ahşap heykel, Bengisu’nun evinin salonunun orta
duvar kirişinde diğer dairesel formlarla birlikte dekoratif olarak yer almıştır. Tüm yüzey üzerine
diyagonal olarak boş ve dolu dikdörtgen parçaları karışık olarak verilmiş, neticesinde farklı
dekoratif görsel eser meydana gelmiştir.

667
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 880: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Görsel 881: Lerzan Bengisu, “İsimsiz” Ahşap, R 21 cm, R 20 cm, R 34 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Lerzan Bengisu, çapları farklı dairesel formda, kullanılan geleneksel malzemenin


dokusunun göz önünde olduğu üç ahşap çalışmasını (Görsel 881) görüldüğü şekilde salonunun
duvarında sergilemiştir.

668
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 882: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Görsel 883: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 24 x24 cm, 1955, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Sanatçının ahşaptan desenler vererek kazıdığı ve iç bükey olarak şekillendirmiş olduğu


çalışmanın karşılıklı iki kenarından kesintisiz devam eden iki kulp biçiminde çıkıntısı
bulunmaktadır. Iskarpela ile şekillendirilmiş farklı bir yapıya sahip olan yontu, sanatçının
yaratıcılığının başarılı örneklerinden biridir. Bengisu çalışmanın arka kısmında isminin ve
soyadının baş harfleri ve yapılış tarihini kazımıştır.

669
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 884: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 24 x24 cm, 1955, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Görsel 885: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Sunta, 30 x 36 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Suntadan yapılmış dekoratif amaçlı dikdörtgen kulplu yontunun ortasından geçen ahşap
parça, yürüyen insan siluetini anımsatmaktadır. Yatay olarak sergilenmiş çalışmanın iki ucunda
yelpaze formunda iki kulp bulunmakta, suntanın dokusundan kaynaklı hareketlilik göze
çarpmaktadır.

670
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 886: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Sunta, 20 x 25 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Lerzan Bengisu iki kenarı düz, iki kenarı da oval olan boyuna çatlak dikdörtgen parçaya
yapmış olduğu çizgisel ve noktasal kazıma işlemi ile birim tekrarı yaparak yüzeyde ritmik
görüntüye sahip bir yontu elde etmiştir.

Görsel 887: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, R 25 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Yuvarlak formlu yontu, kullanılan ağacın dokusundan çok, pürmüz lambası ile
islendirilmiş gibi durmaktadır. Koyu renkte bırakılan yontunun kenarları açık ve koyu küçük
çapraz desenlerle forma göre biçimlendirilmiş, kalan orta kısım ise açık renk yoğunlukta olmak
üzere, küçük şeritler halinde oyularak şekillendirilmiştir. Lerzan Bengisu, yontu çalışmasına
renk değişimi ve birim tekrarı uygulayarak ritmik doku oluşmasını sağlamıştır.

671
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 888: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, R 24 x 10 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Ahşap dekoratif yontu, kullanım amaçlı yapıldığını düşündürtmekte, kâse görünümlü


yayvan kap şeklindedir. Lerzan Bengisu, çalışmanın yan üst taraflarında farklı geometrik iki
boşluk oluşturmuştur.

Görsel 889: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, R 24 x 10 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Görsel 890: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 32x28 cm, Lerzan Bengisu Koleksiyonu

672
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 891: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 32x28 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Sanatçının duvarında kıvrımlı diyagonal yatay ahşap heykel fezaya doğru bakmaktadır.
Ahşabın çizgisel dokusuyla uyumlu çalışma, kıvrılarak yukarı doğru dönüp ikinci parçayı
oluşturmuştur. İlk parçası sabit bitim yerinden kıvrılarak üst kısma tekrar etmiştir. Dönerken
kıvrılan parça ritmik boşluk yaratmakta, kıvrımdan oluşan tümsek alt parçanın sol tarafına
doğru yaslanarak inmektedir. Bengisu’nun tek parçadan yarattığı eser, her iki uçta oval içbükey
görünümündedir.

Görsel 892: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 18 x 60 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

673
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Lerzan Bengisu’nun tek parça dikey çalışması dışbükey oval yapıdadır. Uçları sivrilerek
zıt yönlere doğru kıvrılmış, ahşabın kendine has dokusu ile birlikte çalışmaya ahenk ve
hareketlilik katmıştır.

Görsel 893: Lerzan Bengisu, “Tas”, Ahşap, R 18 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Hamamlarda su dökmek için kullanılan tası, sanatçı Bengisu, ahşap malzemeden çalışmış,
fakat hayranlık uyandıran yeteneği ile çalışmanın makineden çıkmış algısına kapılmamak
mümkün değildir.

Görsel 894: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, R 12 cm x 14 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Yüzeyinde tekstür çalışması yapılmış olan üstü açık yukarıya doğru genişleyen yuvarlak
forma sahip yontunun, iki tarafında çatlaklar meydana gelmiştir. Ters oval formda içi boş olan
yontunun açık olan ağız kısmının bir tarafı yarım ay şeklinde, diğer tarafı ise ard arda gelen
farklı ebatlarda yarımşar halka görünümündedir. Yandan bakıldığı zaman iri hatta yırtıcı bir
balığın açık ağzını anımsatmaktadır.

674
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 895: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, R 14 x 12 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Yuvarlak forma sahip içi boş yüzeyi mat ahşap çalışmanın, kenarları girintili çıkıntılı kâse
şeklindedir. Bengisu, yontunun kenarından yukarı doğru uzayan küçük oval bir çıkıntıya boşluk
vererek, boşluğu plastik değer olarak ortaya çıkarır.

Görsel 896: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, R 14 x 14 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Lerzan Bengisu’nun küresel forma sahip içi boş tekstür çalışmalarından olan yontunun
ağız kısmı, karşılıklı iki tarafa doğru verev bir şekilde açılmaktadır.

675
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 897: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap R 13 x13 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Küresel formlu yontunun alt kısımları yoğun bir şekilde çizgisel olarak kazılıp yakılarak
şekillendirilmiş, üst kısımları doğal halinde bırakılmıştır. Ağız kısmı ise çalışmanın ebatlarına
oranla dar ve eğri oyulmuştur.

Görsel 898: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 10 X 12 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

676
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Lerzan Bengisu, bir tarafı yuvarlak, diğer tarafın üst kısmını verev olarak yonttuğu
vazonun ağzını, dar ve kısa boğazlı olarak çalışmıştır. Vazonun verev tarafı yer yer yakılmış renk
değişikliği meydana gelmiştir. Eserin her iki yüzeyi de zamanla aşınmıştır.

Görsel 899: Lerzan Bengisu, “Vazo”, Ahşap, 14 x 23 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Sanatçı, orijinal eserlerinden olan ahşap vazo bazı yerlerde boylu boyunca, bazı
yerlerde ise kesik kesik olmak üzere tüm yüzeyi yivlerle kaplamıştır. Lerzan Bengisu yontuyu
diyagonal ve düz olmak üzere beş bölümde kazıyarak dalgalı bir görüntü vermiştir. Eserin ağzı
oldukça dar, bir tarafa doğru ters üçgendir.

Görsel 900: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap Üzerine Bakır Süsleme, 24 x 19 x11 cm, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu)

677
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Kapalı olarak şekillendirilmiş yontu, aşağıdan yukarı doğru daralmakta olan dekoratif bir
eserdir. Üst kısma doğru ince bakır çubukla etrafı dönmekte ve dönen çubuğa bağlı olarak
aralıklı iki bakır çubuk dikey olarak inmektedir. Sanatçının diğer eserlerinde olduğu gibi bakır
çubukların üzerinde vida kapakları bulunmaktadır. Bengisu, üst kısımlarında dört tane çıkıntısı
olan yontunun üzerinde Anadolu uygarlıklarından olan Hititler ve Anadolu kültürünü yansıtan
çizgilerden oluşan motifler çalışmıştır. Dekoratif yontu, Anadolu ve yaylalarda kullanılan
yayıkların minyatür görüntüsünü vermektedir.

Görsel 901: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 14 x21 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Hitit formu ve çizgilerini taşıyan gaga ağızlı dekoratif yontunun her iki yanında içinde
boşluk oluşturulan iki yüzeyin orta kısımlarına, birer dairesel kulp meydana getirilerek çıkıntı
oluşturulmuştur.

Görsel 902: Lerzan Bengisu, “Vazo”, Ahşap, 14 x 23 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

678
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Lerzan Bengisu yonttuğu ahşap vazoyu iç ve dış bükey, bazı yerlerini dilimli olarak
şekillendirmiştir. Yüzeyi aşınmış olan vazonun ağız kısmı kısa, dar boğazlı ve eğri yapıdadır.

Görsel 903: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap Üzerine Kırmızı Macun, 14 x 20 cm, (Tosun Bengisu
Koleksiyonu)

Gövdesi dairesel formda olan ahşap yontunun üst kısmına, kırmızı macun ile hafif verev
geniş bir parça, alt kısmına ise üçte biri ebadında kırmızı macun çalışılarak farklı bir görsel elde
edilmiştir. Yüzeyi zamanla aşınmış, dar olan ağız kısmı yarım ay şeklinde gaga ağızla birleşerek
tek parça yapıya kavuşturulmuştur.

Görsel 904: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 13 x 20 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

679
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatçı, ahşaptan olan dekoratif amaçlı yontuyu, gaga ağızlı olan kısmının arka yönünü
yarısına kadar ritmik hareketlerle oyuk bir şekilde çalışmıştır. Dairesel formda, siyah renkli iç
kısmı tamamen boş olan yontunun, yüzeyi parlak ve pürüzsüzdür.

Görsel 905: Lerzan Bengisu, “Vazo”, Ahşap, 17 X 16 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Lerzan Bengisu çalıştığı malzemenin olanağını kullanarak üzerinde kabukları bulunan


ağaç parçasını değerlendirmiş ve kabukları üzerinde bırakarak, yontuya tekstür çalışması
uygulamıştır. Yukarı doğu önce genişleyip sonra daralan dairesel formda ve içi boş yapıdadır.

Görsel 906: Lerzan Bengisu, “Vazo”, Ahşap, 16x19 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Lerzan Bengisu ahşabın dokusunu ortaya çıkararak yontuya kazandırdığı ahenk ve ağız
kısmında dikey olarak oluşturduğu girinti ve çıkıntılarla farklı otantik bir eser yaratmıştır. İçi
boş çalışmanın yan tarafında bir çatlak bulunmaktadır.

680
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 907: Lerzan Bengisu, “Vazo”, Ahşap, 21 x 16 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Dikey çalışmanın, dikey doku çizgileri ile vazoyu, sağ alt tarafta oluşturulan boşluk ile de
sürahiyi anımsatan ahşap çalışma, Bengisu’nun dekoratif üretimlerindendir. Yaratılan boşluk ile
çalışmanın enerjisi arttırılmıştır.

Görsel 908: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 12 R x 8 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Hitit sanatından çizgiler taşıyan dekoratif amaçlı yontuyu, sanatçı kendi plastik üslubunu
yansıtarak özgün bir çalışma meydana getirmiştir. Lerzan Bengisu, oval iki kulaklı kâse
biçimindeki yontunun pürüzsüz yan yüzeyleri ve ağız kısmının kenarını ıskarpela ile
şekillendirmiştir. Koyu renkli yüzey üzerinde oluşan açık renk desenler, Anadolu kültüründe yer
alan dokuma kilim motiflerinden de izler taşımaktadır.

681
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 909: Lerzan Bengisu, “Kâse ve Kepçe”, Ahşap, 30 R x 30 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Yukarı doğru genişleyen yüzeyinde tekstür çalışması yapılmış, kepçesiyle uyumlu, ağız
kısmı ritmik bir şekilde hareketlendirilerek derin girinti ve çıkıntılar oluşturulmuş geniş kâse,
dekoratif olarak üretilmiştir.

Görsel 910: Lerzan Bengisu- Mr. Revers Sergide, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

Görsel 911: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 82 x11x 14 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

682
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatçının ince uzun kayık şeklini andıran ahşap çalışması üzerinde dekoratif amaçlı
ürettiği bir takım eserlerinde olduğu gibi Hitit desenlerinden geometrik çizgiler taşımaktadır.

Görsel 912: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 26 x 11 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Bengisu’nun, ahşaptan yaptığı çalışması, dikdörtgen formda, altı düz, üst kısımlarında
dört farklı ebatta ağızları açık, alt yanlardan basık silindir şeklini andıran formdadır. Parlak
yüzeyli heykel, sıralı dört ayağı olan bir canlının ters dönmüş şeklini anımsatmaktadır.

Görsel 913: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 20 R x 20 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Sanatçının dekoratif amaçlı yaptığı heykellerden biri de yuvarlak formlu, üst kısmında
dört adet silindir şeklinde kısa uzantısı olan bir çalışmadır. Uzantıların ağzı açık ve eğri
kullanılan ağacın hareketli, kendine özgü dokusu ile birlikte heykele verilen form ritmik bir

683
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

uyum içindedir. Sanatçının Hitit kültüründen esinlendiği çalışmanın üzerinde gittikçe genişleyen
halka şekli ile zeytin ağacı dokusu olduğunu düşündürtmektedir. .

Görsel 914: Lerzan Bengisu Sergilerinden, (Tosun Bengisu Arşivi)

Görsel 915: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 42 x 44 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

684
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatçı geometrik çalışmasının üst kısmını diyagonal şekilde bölerek farklı ebatlarda
üçgen oluşturacak boşluklar yaratmıştır. Yarattığı boşluklar ikinci bir mekâna geçişi sağlayacak
köprü görevini gören pencerelerdir. Bengisu yontunun yüzeyi üzerinde tekrar eden birimler
oluşturarak düz yüzeye ritmik bir görüntü katmıştır.

Görsel 916: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 40 x 10 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Kıvrımlı dış bükey forma sahip, fotoğrafta sol tarafa meyilli heykel, dikey olarak
dikdörtgen siyah kaide üzerine sivri ucu gelecek şekilde yerleştirilmiştir. Oluşturulan boşluklar
heykele estetik biçim vermekle beraber, arka tarafın da görülmesiyle mekânla içicice geçip
mekânın bir parçası haline gelmektedir.

685
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 917: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 27x 8 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Aşağıdan yukarı doğru daralan oval kapalı dikey açık renk ahşap çalışma, Lerzan
Bengisu’nun ürettiği dekoratif amaçlı yontulardan biridir. Ahşap yontunun üzerinde dikey yönde
yer alan koyu renkli, enine ritmik şeritler sade forma hareketlilik katmaktadır.

Görsel 918: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 25 x 12 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

686
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Lerzan Bengisu’nun Hitit desenlerini anımsatan çizgileri taşıyan yontularından su


konulan kovayı andıran çalışmasının iki yanında kısa dikdörtgen çıkıntılar bulunmaktadır.
Derin bir yapıya sahip çalışma, Anadolu’da kuyulardan su çekilen bir başka adıyla Anadolu’da
adına helke de denilen kapları anımsatmaktadır.

Görsel 919: Lerzan Bengisu, “Testi”, Ahşap, 61 x 18cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Sanatçı Bengisu, yuvarlak gövdeli, iki kulplu, iki ağızlı dar boğazlı testinin üzerinde Hitit
kültüründen çizgileri kendi tarzına göre yorumlamıştır. Ahşap testinin üzerindeki motif ve
çizgileri ahenk içerisinde yontmuş, uçları sivri, üzerinde yuvarlak başlı vidaların bulunduğu ince
uzun bakır plakalarla güçlü dekoratif bir eser meydana getirmiştir. Bengisu Anadolu’da yaygın
olarak kullanılan iki ağızlı testiler gibi, yaptığı dekoratif testiyi de su doldurmak için geniş ağızlı
ve suyu boşaltmak için daha dar ağızlı üretmiştir.

687
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 920: Lerzan Bengisu, ”Vazo”, Ahşap, 28 x 9 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Yukarı doğru daralan dairesel, dekoratif amaçlı uzun ahşap vazonun yüzeyi parlak ve
pürüzsüzdür. Bengisu, ağaç malzemenin diyagonal, verev, damarlı kendine özgü dokusu ve balık
ağzı ile sade bir görüntü elde edilmiştir.

Görsel 921: Lerzan Bengisu, “Testi”, Ahşap, 15 R x 39 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Lerzan Bengisu, su doldurmak için yapılan geniş, aşağı doğru daralan ağzı kapaklı, suyu
kaplara boşaltmak için dar kısa boğazlı, çift kulplu, kısa iki ayaklı ahşap testinin kulplara kadar
olan kısmını silindirik formda çalışmıştır. Zamanla testinin cilası, dolayısıyla yüzeyi yıpranmıştır.

688
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 922: Lerzan Bengisu, “Testi”, Ahşap, 17 R x 42 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Lerzan Bengisu’nun yapmış olduğu (Görsel 922) görünen bu testide (Görsel 921) testi-
den biraz daha büyük olmak üzere benzer özelliklere sahiptir. İki ayaklı, gövdesi silindir, iki
kulplu, su doldurmak için uzun silindir şeklinde kapaklı, suyu boşaltmak için dar boğazlı açık ve
gövde kısmında derin çatlağı olan ahşap testinin yüzeyi düzgün bir görünüme sahiptir.

Görsel 923: Lerzan Bengisu, “Çalışma Tezgâhı”, Ahşap, 92 x 102 x 49 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

689
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatçının tavan arasında bulunan eserlerini şekillendirdiği çalışma tezgâhı da ahşaptan


yapılmıştır.

Lerzan Bengisu’nun atölyesinde bulunan ağaç kütüklerinden işlem görmüş olarak yer
almaktadır.

Görsel 924: Lerzan Bengisu, “Kütük”, Ahşap, 135 x 138 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Görsel 925: Lerzan Bengisu, “Paravan”, Ahşap, 170 x 240 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

690
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 926: Lerzan Bengisu, “Paravan” Çalışmasını Yontarken, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

Görsel 927: Lerzan Bengisu Sergilerinden, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

Lerzan Bengisu, 1959 yılında açtığı sergide eserlerinden ağacı oyup işleyerek yaptığı
dört kanatlı ahşap paravanını da sergilemiştir, Selma Yazoğlu ile yaptığı röportajda paravanı
oluşturabilmek için bir yaz boyunca çalıştığını ifade etmiştir. Dört kanatlı açılır kapanır olan
paravan birbirlerine menteşe ile bağlıdır. Kanatların içerisinde sanatçının tek tek işlediği değişik
formda parçalar ise, ince demir tellerle birbirlerine, yapıştırma yolu ile de kanatların kenarlarına
monte edilmiştir. Parçaları kazıyarak şekillendirdiği paravan büyük bir emeğin ürünüdür.
Paravanın sağ tarafında bulunan parçalarından biri kopmuştur.

691
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 928: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

Lerzan Bengisu bulduğu, topladığı ağaç kökleri ve ağaç dallarından ağaç parçasının şekli
olanağında motifli vazolar, tek, çift ve üç kulplu gaga ağızlı Hitit sıvı barındırma kaplarını
andıran testiler, Hitit motifleri ve Hitit sanatının izlerini taşıyan kap kacaklar, sürahiler, üstleri
hasırdan örülü ayakları ağaç kökünden abajurlar, hamam takunyaları gibi ahenkli ritmik
hayranlık uyandıran dekoratif amaçlı eserler meydana getirmiştir. Bu çalışmaların sergide yer
alan bir kısım görseli aşağıda yer almaktadır.

Görsel 929: Lerzan Bengisu, İki kulplu Sürahiler, Ahşap, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

692
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 930: Lerzan Bengisu, Üç kulplu Gaga Ağızlı Sürahi, Ahşap, (Tosun Bengisu Fotoğraf

Koleksiyonu)

Görsel 931: Lerzan Bengisu, “İki kulplu Vazo”, Ahşap, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

693
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 932: Lerzan Bengisu, Üstü Hasır Ağaç Kökünden Abajur ve Sürahi, (Tosun Bengisu Fotoğraf
Koleksiyonu)

Görsel 933: Lerzan Bengisu, Ahşap Ayaklı Abajur, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

694
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 934: Lerzan Bengisu, Ahşap Ayaklı Abajur, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu )

Görsel 935: Lerzan Bengisu, Ahşap Dekoratif Çalışmalar, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

695
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 936: Lerzan Bengisu, Ahşap Dekoratif Çalışmalar, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

Görsel 937: Lerzan Bengisu, Dekoratif Ahşap Takunya,(Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Görsel 938: Lerzan Bengisu, Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

696
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Lerzan Bengisu’nun İstanbul Resim Heykel Müzesinde bulunan altı âdet eseri, Gezi
Parkında bulunan “Barış” heykeli ve iki versiyonu, duvar halısını andıran kilim desenli ahşap
panosu ve on yedi adet ahşap eseri aşağıda yer almıştır.

YABANCI BASINDA YER ALAN HABERLER ve İLGİLİ ESERLER


1- LERZAN BENGİSU
H.HERAUT
JOURNAL De L’ AMATEUR D’ART
25 Haziran Pazartesi 1956, s.10

Görsel 939: H. Heraut, JOURNAL - AMATEUR D’ART 25 Haziran Pazartesi 1956, s.10 (Necla Demir Arşivi)

“LERZAN BENGİSU”, sanat eserlerinden birinin önünde, ahşap oyma bir paravan.
LERZAN BENGİSU
29 Mayıs R. Duncan galerisinde, Lerzan Bengisu’nun ahşap heykel ve gravür sergisi çok
başarılı eserleriyle açılışı gerçekleşti. Fransa’daki Türk büyükelçi S. Exc. Numan Menemencioğlu
ve eski büyükelçi M. Lhermite varlığında. Eski büyükelçi bu güzel törene başkanlık etmeyi kabul
etti. Fransızlar bu etkinlikte yapılan konuşmaları yayınladı.
İstanbul’dan gelen Türk sanatçı Lerzan Bengisu Avrupa’da sanat eserlerini sundu, ilk
başta Paris de kutsandı. Zaten ülkesinde çok tanınan, son senelerde sergilerini 4 defa İstanbul’da
1 defa Ankara’da sergiledi. Galeri Duncan’da açtığı sergi çok büyük başarı elde etti.
Lerzan Bengisu, Türkiye’de birçok gezisi sırasında köylerde keşfettiği popüler sanatla
ilgilendi ve arkaik temalardan ilham aldı, ama hep yenileyerek, zenginleştirerek kendine özgü ve
yorulmayan hayal gücü ile takdire şayan Modern Türk Dekoratif sanatını yaratmayı başardı.

697
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Nesnelerini kendi kendine budamayla, kazmayla, gravürle ıhlamur, jasmin ağaçlarına


yeteneğiyle hem zanaatkâr hem sanatçı olarak çalıştı. Genelde, en kolay (basit) ama en etkileyici
çizgilerden şekiller arıyor.
Sanatına çoğunlukla bu kadar merakla hâkim olan, genel olarak doğanın ritmine sürekli
bağlılığıdır. Vazolarından, tabaklarından, meze servislerinden, kül tablalarından vs... çok narin
canlı yaprağa benziyor.
Kişisel serginin, en orijinal parçalardan biri paravanı, bir Nilüfer yaprağı yatağı gibi
gözüküyor. Ve gazete taşıyıcı da gösterelim, çok cesaretli güzel çizgilerle”.

2- Lerzan Bengisu
Renee Carvalho
La Revue Moderne

Görsel 940: Renee Carvalho, La Revue Moderne

698
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

“Lerzan Bengisu
Ahşap işi çalışması Türkiye’de her zaman bir onur olmuştur ve bugün büyüleyici genç bir
bayan dikkate değer bir müzisyen ve seçkin bir göz doktorunun eşi, Osmanlı ormanlarından
başarılarını (sanatını) sundu.
Malzemenin tüm kaynaklarını kullanarak, ahşabı şekillendirerek, oyarak, açarak,
keserek, cilalayarak, tarayarak, düğümlerle ve damarlarla oynayarak en çeşitli nesneleri
yaratıyor.
Böylelikle en orijinal 60 parça sanatçının hayal gücüne ve el becerisine tanıklık
ediyor: kömürlenmiş ıhlamur ağaçları sürahi ve vazosu kuş tüyü kadife gibi görünüyor.
Dekoratif oyulmuş kül tablası, mor ve yeşil moka servisi ahşap damarlı kıvrımlı gibi, tabak, kâse,
, masa kenarlıkları, yoğurt kâsesi boyalı ve oyulmuş kızılağaç seramik’ e benzeyen, zarif bir kökü
temel alan sokak lambası, meşe ağacı gövdesine takılı bakır mangal ve yine vazolar, kâseler, bir
gazete taşıyıcı, büyüleyici bir bakır işlemeli ayna çerçevesi. Neyi biliyorum?
Sanatçı ilk defa Fransa’da görünüyor, ama Ankara ve İstanbul da daha önce eserlerini
sergiledi. Ve sanat eserlerinden biri bu şehirde sergileniyor.
René Carvalho”

Görsel 941: Lerzan Bengisu Sergisinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

699
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

3- Amateur D’art

25 Mart 1959 Çarşamba, s.14

Görsel 942: Anonim, Amateur D’art, 25 Mart 1959 Çarşamba, s.14 (Necla Demir Arşivi)

“Türk heykeltıraş Lerzan Bengisu son heykellerini İnternational Feminin fuarında


sunuyor, bu ona bir ikincilik ve gümüş madalyon kazandırdı. Burada sanatçının özelliklerini
yansıtan bu harika sanat eseri sürahiyi sunmaktan mutluyuz.”

700
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 943: Lerzan Bengisu Sergisinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

4-LERZAN BENGİSU
Germain Dezeaux
La Revue Moderne Arts et de la Vie
1 Temmuz 1959
“Sanatçının bütün yapıtlarının bulunduğu bir sergi, bunların arasında güzel bir paravan
dikkati çekmektedir. İstanbul’dan bir artist olan Lerzan Bengisu’nun tahta heykellerinin güzelliği
her zaman kendisini takdir etmemize neden olmuştur.
Sanatkâr çok zengin bir materyal olan tahtayı çok güzel kullanmaktadır. Bunların
arasında çizgileri çok ahenkli olan bir vazo kendisine gümüş madalyayı kazandıran “Üçlü Aile”
eseri dikkati çekmektedir.”

701
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 944: Lerzan Bengisu, “Üçlü Aile”, Ahşap, 53 x 40 cm, (Tosun Bengisu Koleksiyonu)

Lerzan Bengisu’nun eserlerinin büyük kısmının ismi bilinmemektedir. Yukarıda yabancı


basında yer alan tasviri ve yaptığım araştırmaları baz alarak, sanatçının bildiğim eserleri
içerisinde sanatçıya gümüş madalyayı kazandıran “Üçlü Aile” formuna uyan eserin (Görsel 944)
de yer alan heykel olduğu kanısına varabiliriz.
Kullanılan ağacın kendine has ahenkli çizgileri ile üç parçalı birbirlerine bağımlı heykelin
ortadaki parçası diğer iki parçadan daha uzun ve geniştir. Dikey, bitişik vazoların ağız kısımları
açık ve verev tasvir edilmiştir. Zeytin ağacından yapılmış olduğunu düşündüğüm çalışmanın
ahenkli çizgileri, ağacın morfolojik yapısından kaynaklı yaşını belirleyen halkalar olduğu
düşünülebilir. Oval büyük vazonun ağız kısmı cepheden verev verilmiştir. Sol yanındaki orta boy
vazo ile biraz daha küçük ebatlı sağ yöndeki vazonun ağzı sağ yönden verev olarak
şekillendirilmiştir.

702
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 945: Lerzan Bengisu Eserlerini Yontarken, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

3- PARİS’TE LERZAN BENGİSU’NUN İLGİNÇ HEYKEL SERGİSİ


L’EVEIL- Artistique et litteraire Mecmuası
Haziran 1961
“Paris’te, 46 rue du Bac’da bulunan “Galerie du Bac” da, nefis bir atmosfer içinde bilgili
bir sergileme yapmış olan İstanbul’un bu sempatik sanatçısının ağaç heykel sergisi, hakikaten
enterasan bir sanat hadisesi idi. Birkaç sene evvel, Rue de Seine’de yapılan sergiden kesinlikle
üstündü.
Neden? Çünkü Lerzan Bengisu (görülmüş ve yapılmışla yetinmeyen yaratıcı sanatçı)
sanatında çok ilerlemeler kaydetmiştir. Şimdiki kreasyonları bildiklerimizden daha da orijinaldir
ve daha derin bir surette çalışılmış olma avantajına sahiptir. Yeni galerinin geniş ve iyi ışıklı
salonları daha güzel bir surette sergileme imkânı vermiştir.
Genel görünüş çok alaka çekici idi. Bakmaya hiçbir zaman doyulmazdı. Ve salonları
dolaşmaya, dikkatle her parçayı incelemeye koyulduğumuz zaman, hakikaten küçük hazinelerin
bulunduğunun farkına vardık.
Bu ağaç heykel sergisinin, mevsimin en iyilerinin arasında bulunduğunu itiraf edelim.
Lerzan Bengisu’nun mükemmel bir artist olduğu şüphe götürmez bir keyfiyettir ve candan
tebriklerimizi hak kazanmıştır.
Lerzan Bengisu’nun iki ağaç heykeli “Chopin’in Varyasyon” ve “Sonsuz” yakında
Paris’teki Modern Sanatlar Müzesi’nde teşhir edilecektir.”

703
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 946: H.I. T., “Lerzan Bengisu”, L’EVEIL- Artistique et litteraire Mecmuası Haziran, no.71, 1961, s.6,
(Necla Demir Arşivi)

Görsel 947: H.I. T., “Lerzan Bengisu”, L’EVEIL- Artistique et litteraire Mecmuası Haziran, no.71, 1961, s.6

Lerzan Bengisu’nun dergide yer alan eserinin altında, ahşap heykelin mükemmel
özgünlükte, sonsuza doğru gelişen eğri kıvrımları olan kesinlikle nadir bir parça olduğundan söz
edilmektedir 630.

630 L’EVEIL- Artistique et litteraire Mecmuası Haziran, no.71, 1961, s.6

704
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Dergide sanatçı ile ilgili yazının altında bu eserin olması ve eserin altındaki yorum
Bengisu’nun “Sonsuz” adlı eseri olduğunu düşündürtmektedir.
4- GALERİ DU BAC
PAUL PARANT
La Revue Moderne des atrs et de la vie
1Kasım 1961
“LERZAN BENGİSU kendisini tahta çalışmalarına vermiştir. Fakat tahtadan süslü
motifler değil ahenkli şekiller yaratmaktadır. Sanatçı, vazo biçimindeki ve içi delikli dut
dalındakinde olduğu gibi ağaçların kendi esas şekillerini kullanmaktadır. LERZAN BENGİSU
geçen sergisinden bu yana tekniğini daha da mükemmelleştirmiştir. Kendisi son derece
büyüleyici bakır çakılı testilerde, hoş çanaklarda ve vazolarda, bilhassa porselene benzeyen
ıhlamur dalında olduğu gibi memleketin, Türkiye’nin rüstik eşyalarından ilham alınmış
parçaların sahibi olduğu kadar, esas olarak muhayyilesinden doğan eserlerde kendisini kabul
ettirmektedir.
Çok temiz çizgileri olan bu parçalar arasında bilhassa damarlı, zeytin ağacından bir
vazodan, sonra esas büyüklüğüne yakın bir köylü kadının siluetini hatırlatan bir eserden, daha
başka da zarif şekilli kapalı bir tahta kurdele gibi bir mobil dikkati çekmektedir.
Bu bütünü çeşitli renklerle bezenmiş dalgalı bir duvar halısını andıran tahta bir pano
tamamlamaktadır. Bunlar artistin Avrupa ve Kaliforniya’da birçok defalar kazandığı
muvaffakiyetleri izah etmektedirler.”

Görsel 948: Lerzan Bengisu, Kilim Desenli Ahşap Pano, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

705
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 949: Lerzan Bengisu Sergisinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

5- Renee CARVALHO

La Revue Moderne Mecmuası


Haziran 1965
“İstanbullu Türk sanatkârı, Lerzan Bengisu, müteaddit defalar Paris’te görünmüş, Avrupa
ve Amerika’nın büyük enternasyonal salonlarına iştirakiyle dekoratif ağaç çalışmalarıyla daima
takdir kazanmıştır.
Bu defa Lerzan Bengisu karşımıza tamamen nonfigüratif heykelle çıkmakta ve Musee
d’Art Modernde salonlarında gayet orijinal üç kısımlı bir eser sergilemektedir.
Üzerinde ışık oyunları hâsıl olan açık renkli ağaçtan yapılmış geniş oyuntularıyla
hafiflemiş bu eseri fezaya dikilmektedir. Kendi üzerinde kıvrılan siyah alçıdan yapılmış diğer bir
form yumuşak bir daire çizmektedir.
Görülüyor ki Lerzan Bengisu bundan evvel ki memleketine ait bağlardan ve tesirlerden
kendini kurtararak sanatına daha beynelmilel bir ruh vermiştir.”
5 - H.İ.T
L’EVEİL –Artistique et litteraaire mecmuası
Haziran 1965
“Gayet şahsi olan bu heykel İstanbullu bir sanatkârın kreasyonudur. Dikkat çekici bir
istidat ve muhayyilesi ile bu sanatkâr Enternasyonal Kadın Ressamlar ve Heykeltıraşlar Kulübü
sergisinde Paris’te 15-26 Haziran Modern Sanatlar Müzesinde, sonra da 34. “L’Eveil” salonuna
iştirak edecektir.
Lerzan Bengisu’nun eserleri dünyanın her tarafında tanınmakta ve takdir edilmektedir.
Biz onları senelerden beri takdirle sevdik.”
Lerzan Bengisu’nun dergide sözü edilen eseri şu an İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde
bulunan ve malzemesi ağaç olan dikdörtgen siyah sac bir kaide üzerine yerleştirilmiş “Özgürlük

706
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

” adlı eseridir. Organik formlu on adet eliptik plakadan oluşan soyut kompozisyon oldukça
dikkat çekici bir forma sahiptir. Sanatçı kütleye estetik değer kazandıran boşluk öğesini dokuz
parçada kullanarak mekâna anlam yüklemiş ve yerinde anlamlı kılmıştır.

Görsel 950: Lerzan Bengisu, “Özgür”, Ahşap, 175 x 148 x 48 cm, (İstanbul Resim ve Heykel Müzesi)

6 - La Revue Moderne des arts et de la vie


Temmuz-Ağustos 1977
“İstanbul’da doğmuş ve burada Güzel Sanatlar eğitimi görmüş olan Lerzan Bengisu
Paris’te Andree Bloc’un atölyesinde çalışmış ve “Paris Şehri” madalyasını kazanmıştır.
Çok sayıda heykeli bulunan sanatçı demir, bronz, bakırı kullanmış ve heykellerinden
birçoğu müzelerde ve Türkiye ile dış ülkelerde özel koleksiyonlarda yer almaktadır.
Heykellerin formlarının büyüleyici zenginliği yanında yapıtları abide boyutlarında
olabilmekte ve çarpıcı bir sembolizmi ifade etmektedirler. Bu nitelikler İstanbul’un
merkezindeki Sheraton Oteli’nin girişindeki parkta bulunan “Dünya Barışı” adlı, iki metre
boyunda mermerden yapılmış mükemmel heykelinde toplanmaktadır.”
Lerzan Bengisu 18 Ekim 1976 yılında “Barış Heykeli”nin açılışını yapmak ve 1960-1975
yılları arasında yonttuğu eserleri sunmak için bir heykel sergisi düzenler. “Barış Heykeli” açılışın
yapıldığı yerde, Taksim Belediye Bahçesi’nde yani şu anda bulunduğu Gezi Parkı’nda yer
almaktadır.

707
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatçı, “Barış” teması ile “Aile”, “Barış 1” ve “Barış 2”, “Özgür”, “Uyuyan”, “Kaynaşma”
(palmiye), “Ayda Fosil” (ıhlamur), “Varyasyon” (kırmızı ağaç), “Dostluk” (bakır), “Uzaya Doğru”
(ıhlamur), “Gizlenen Duyu” (meşe), “Bağdaş” (palmiye) adlı on üç eserini dış budak, bakır, bakır
ve ağaç, demir, ıhlamur, mermer, palmiye ağacı 631 gibi malzemelerden yontarak üretmiş, diğer
sergileri gibi oldukça zengin bir görsel şölen yaratmıştır.

Görsel 951: Lerzan Bengisu, “Barış 1974”, Mermer, Kaide: 190 x 190 x 19 cm, Büyük Form: 190 x 65 cm,
Orta Form: 186 x 77 cm, Küçük Form:170 x 59.5 cm, 1974, Taksim Gezi Parkı

Yontu, mermer bir kaide ve üzerine yerleştirilen pek de kalın olmayan üç mermer
bloktan meydana gelmiş, geometrik formlardan oluşmaktadır. Üç mermer formun oluşturduğu
kompozisyon, her açıdan bakıldığında farklı görüntüler veren soyut bir çalışmadır. Her bir parça
diğerlerinin eğimine, açısına ve konumuna göre yerleştirilmiştir. Mermer kaide üzerinde yer
alan kompozisyonun alt kısımları yatay olarak yerleştirilmiş, sağ ve sol taraftaki parçaların üst
plakalarında yuvarlak boşluklar oluşturulup, orta parçanın plakası üzerinde rölyef yontu
yapılmış, ayrıca üst plakalarda doku oluşturularak parlak yüzey arasında zıtlık meydana
getirilmiştir. Tüm bu ayrıntılar yontunun plastik etkisini arttırmıştır. Parktan caddeye bakarken

631Anonim, a.g.e. 1979, s. 8.

708
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

görünen sol taraftaki parçanın üst mermer levhasında olduğu gibi, kaideye yerleşen alt parçada
da boşluk oluşturularak negatif alan yaratılmıştır 632.

Görsel 952: Lerzan Bengisu, “Barış 1974”, Mermer, Detay, Kaide: 190 x 190 x 19 cm, Büyük Form: 190 x
65 cm, Orta Form: 186 x 77 cm, Küçük Form:170 x 59.5 cm, 1974, Taksim Gezi Parkı

Görsel 953: Lerzan Bengisu, “Barış 1974”, Mermer, Detay, Kaide: 190 x 190 x 19 cm, Büyük Form: 190 x
65 cm, Orta Form: 186 x 77 cm, Küçük Form:170 x 59.5 cm, 1974, Taksim Gezi Parkı

632Taksim Gezi Parkı’nda yer alan mermerden yapılmış yontunun (Görsel 951) cadde tarafından çekilmiş
kesiti, (Görsel 954) ise sembolik eserin parkın içinden çekilen cephesidir. Photoshop ile yalınlaştırmamın
nedeni parkın içinden çekince karşı tarafta caddedeki araçların ve kalabalığın eserin biçimini netliğini
engellemesi ve göz yormasıdır.

709
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 954: Lerzan Bengisu, “Barış 1974”, Mermer, Kaide: 190 x 190 x 19 cm, Büyük Form: 190 x 65 cm,
Orta Form: 186 x 77 cm, Küçük Form:170 x 59.5 cm, 1974, Taksim Gezi Parkı

Lerzan Bengisu’nun 1906-1978 yılı Retrospektif Sergi kataloğunda yer alan bilgilere göre
sanatçının “Barış1” ve “Barış 2” eserleri bulunmaktadır. Gezi Parkında bulunan “Barış” heykelini
1974 yılında yapmış olduğuna göre ona “Barış1”, diğer adıyla “Barış 1974” benzeri ve daha
küçük ebatlarda olup 1976 yılında oniks mermerinden yapılan kompozisyona da nolu fotoğraf
“Barış2” heykeli olarak adlandırabiliriz.

Görsel 955: Lerzan Bengisu, “Barış 1974”, Kaide Üzerinde İmza ve Tarih, Mermer, Kaide: 190 x 190 x
19cm Büyük Form: 190 x 65 cm, Orta Form: 186 x 77 cm, Küçük Form:170 x 59.5 cm, 1974, (Taksim Gezi
Parkı)

710
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 956: Yayımlanan Gazete ve Tarihi Bilinmiyor.

Sanatçının adı ve tarihi bilinmeyen (Görsel 956) bir gazete kupüründe gezi parkında
bulunan “Barış 1974” adlı mermer heykeli için verdiği röportajda “Kıbrıs Barış Harekâtı
sırasında çok duygulanmıştım. O zaman ilham geldi ve bu yapıtı yaptım. Dünya barışını
simgelediği için bu eser sanat çevrelerinde uzun süre konuşuldu”. Paris’te Andree Bloc
Atölyesinde çalışan sanatçının 1971 yılında Paris Kadın Cemiyetleri tarafından “Yılın
Heykeltıraşı” 633, Bengisu’nun “Barış 1974” adlı mermer heykeliyle de büyük üne kavuştuğunu
ifade eden gazete, Paris’te yayımlanan “La Revue Moderne” adlı dergi tarafından da yılın
sanatçısı seçildiğini belirtmiştir. Ayrıca gazetenin kesilmiş kısmından eserin “La Revue
Moderne” e kapak olduğunun ifade edildiğini anlamaktayız.

633“Lerzan Bengisu’nun Sanat Hayatı” adlı bölümde Milliyet Sanat Dergisi 20 Mart 1978 sayı. 269, s.28’de
yer alan bilgiye dayanarak “sanatında ortaya koyduğu yaratıcılık ve başarısından dolayı, Ankara Kadınlar
Birliği tarafından 1971 yılında “Yılın Sanatçısı” seçilmiştir” bilgisi yer alır. Her iki kaynakta aynı yıl fakat
biri Ankara’da “Yılın Sanatçısı” diğerinde ise Paris’te “Yılın Heykeltıraşı” seçilmiştir. Doğruluğu hakkında
başka bilgi bulunmamaktadır.

711
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 957: Lerzan Bengisu, “Barış”, Oniks Mermer, Kaide: 60x40 cm, En Uzun Blok: 95 x 21 cm, Ortadaki
Blok: 81,5 x 11 cm, Kısa Blok: 80 x 7 cm, 1976, (Demet Eratici Koleksiyonu)

Görsel 958: Lerzan Bengisu, “Barış” (Detay), Oniks Mermer, 1976, (Demet Eratici Koleksiyonu)

712
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatçı, benzer formdaki mermer eseri, öldükten sonra aile kabristanına konmak üzere
yine mermerden yontmuştur. Küçük oğlu Bengisu’nun tahmini olarak 1973 yılında yonttuğunu
belirttiği eser, sanatçı öldükten sonra kendi ve eşinin mezarı başına yerleştirilmiştir.

Görsel 959: Lerzan Bengisu Aile Kabristanı “Barış”, Mermer, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

Görsel 960: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, 1965, (Lerzan Bengisu Arşivi)

713
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatçı, aşağıdan yukarı doğru kıvrılıp genişleyerek yaşamın başlangıcı fetüs formunu
andıran heykel çalışmasını, kare ahşap bir kaide üzerine yerleştirmiştir. Bengisu, çevresinde
dolaştıkça farklı olanla karşılaştığımız eserde, boşluk oluşturarak yarattığı biçim ile mekânı
kaynaştırıp mekânsal bir bağ kurmuştur. Ayrıca eser, yunus balığı teni pürüzsüzlüğünde bir
yüzeye sahiptir.

Görsel 961: Anonim, “Lerzan Bengisu Paris’te Açılan Bir Sergiye Katılıyor”, Cumhuriyet Gazetesi,
28.03.1965, s.4

“Lerzan Bengisu Paris’te Açılan Bir Sergiye Katılıyor” adlı Cumhuriyet Gazetesi’nin,
28.03.1965 tarihli yazısında, sanatçı Bengisu’nun meşe ağacından yapılan “Doğuş” adlı eserinin
(Görsel 961) yer alan görsel olduğu 634, fakat “Tanınmış Sanatkâr” adlı Yeni Gazete’de yer alan
26.11.1965 tarihli yazıda ise (Görsel 1007) eserin arka taraftan çekilmiş görseli verilerek
“Doğuş” adlı eser olduğu ifade edilmektedir 635. 1965 tarihli Cumhuriyet Gazetesi ve Yeni
Gazete’de farklı görsellerle aynı eserin yani “Doğuş” isminin anılması sanatçının eserleriyle ilgili
envanter tutulmamasından kaynaklı bilgi karışıklığına sebep olmuştur. Ayrıca La Revue
Moderne Mecmuası Haziran 1965, Renee Carvalho’nun yazısında Bengisu ve eserleri ile ilgili
bilgi verdikten sonra 636 “Kendi üzerinde kıvrılan siyah alçıdan yapılmış diğer bir form yumuşak
bir daire çizmektedir.” cümlesi yazıda (Görsel 964) yer almaktadır. Eğer alçı ise bu eser “Doğuş”
değildir. Çünkü Cumhuriyet Gazetesi, 28.03.1965 tarihli “Lerzan Bengisu Paris’te Açılan Bir
Sergiye Katılıyor” adlı yazıda sanatçıyla yapılan röportajda “Doğuş”un meşe ağacından
yontulduğu belirtilmektedir.

634Yerli basında yer alan haberler bölümünde her iki gazete kupürü yer almaktadır. Cumhuriyet
gazetesinde yer alan haberde Paris’te Club İnternational Feminin tarafından açılacak sergiye sanatçı
Lerzan Bengisu’nun ıhlamur ağacından bej renginde “Ayda Yaşantı” ve meşe ağacından siyah renk olan
“Doğuş” adlı eserle katılacağı belirtilmektedir.
635 Yeni gazetede sanatçının büyük ilgi gören eserlerinin Ankara’da Alman Kitaplığı Galerisinde; Avrupa ve

Amerika’nın birçok yerinde sergilendiği ve kupürdeki fotoğrafı işaret ederek sanatçının Doğuş eseri ile
görüldüğü bilgisi verilmiştir.
636

714
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 962: Lerzan Bengisu, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

Görsel 963: Lerzan Bengisu Eseri İle (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

715
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 964: Renee Carvalho, La Revue Moderne Mecmuası. Haziran 1965

Görsel 965: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ihlamur, 214x35 cm, Kaide: 46x 35 cm, (Demet Eratici
Koleksiyonu)

716
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 966: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

Lerzan Bengisu, uzun boylu ağaçlardan olan Ihlamur ağacının yapısından faydalanarak
tek parça olarak çalıştığı soyut heykeli, ahşap dikdörtgen kaide üzerine yerleştirmiştir. Aşağıdan
yukarı doğru çıktıkça yavaşça genişleyen, tok ve dolgun orta kısmı, kıvrımlı çıkıntılarla
hareketlenmiş dikey çalışmanın ucu küt, üst kısmı fezaya doğru ince enli bir şekilde
uzamaktadır. Ihlamur ağacının kendine has dokusu da ahenk içinde hareketliliği arttırmıştır.

Görsel 967: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu )

717
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 968: Lerzan Bengisu, “Bach Aria”, Demir Çivi, 75 x 57 cm, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

İnce dikdörtgen kaide üzerinde yer alan heykel, demir çivilerin ritmik bir düzende inşa
tekniğiyle kaynatılıp bir araya getirilmesiyle enerjik bir yapıya sahip olmuştur. Notaların
dizildiği porte misali, çivilerin yanyana getirilmesinden oluşan ritmin sıklığı, yoğunluğu ile
yüksek tempo meydana getirerek mekânın bir parçası haline bürünür.

718
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 969: Lerzan Bengisu, “Ayda Fosil”, Ahşap, 87 x 52 x48 cm, (İstanbul Resim ve Heykel Müzesi)

Lerzan Bengisu’nun bir çok eserinin ismi envanter tutulmadığı için bilinmemekte ya da
isimleri diğer eserlerinin isimleriyle karıştırılmaktadır. Ressam ve yazar Nüzhet İslimyeli
“Ülkemize Onur Kazandıran Sanatçılar” adlı kitabında 1959 yılında Paris Musee d’Art
Moderne’de düzenlenen Uluslararası Kadın Sanatçılar Sergisi’nde sanatçıya gümüş madalya
kazandıran eserin fotoğrafta yukarıda yer alan “Üçlü Aile” adlı eser olduğunu belirtmektedir.
Fakat “Üçlü Aile” adlı eserin bu olmadığı kanaatindeyim. Çünkü Fransa’da yayımlanan L’eveıl
artistigue et litteraire adlı derginin 1965 Haziran sayısının 2. sayfasında da eser “Fossile lunaire”
“Ay Fosili” adı ile yer almaktadır. Ayrıca “Üçlü Aile” eseri olduğunu düşündüğüm çalışmanın
formu, “Lerzan Bengisu” başlıklı Fransız dergisinde yayımlanan yukarıda da yer alan yazıdaki
tarif ile benzemektedir. Yazının “Üçlü Aile” eseri ile ilgili kısmı şöyledir:
“Sanatkâr çok zengin bir materyal olan tahtayı çok güzel kullanmaktadır. Bunların
arasında çizgileri çok ahenkli olan bir vazo kendisine gümüş madalyayı kazandıran “Üçlü Aile”
eseri dikkati çekmektedir.
Germain Dezeaux,
La Revue Moderne Arts et de la Vie, 1Temmuz 1959”
Heykel İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde de “Ayda Fosil” olarak geçmektedir. Ayrıca her
iki heykeli kıyasladığım zaman vazo şeklinde ortadaki parça daha uzun olmak üzere üç parçadan
oluşup birbirine bağlı eser “Üçlü Aile” eseri terimine uygun görünmektedir. Tabi Bengisu’nun
başka çalışma için bu ismi vermiş olabileceğini göz ardı etmemek gerekir. “Ayda Fosil” diye

719
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

adlandırdığımız eserin dişli çıkıntıları, doku ve rengi, canlı bir varlığın kas ve kemik yapısını
çağrıştırmakta ve eserin ismiyle uyum sağlamaktadır.
Eser, siyah ahşap bir kaide üzerinde yer alan kendi içerisinde üç dikey parçanın
oluşturduğu soyut bir kompozisyondan meydana gelmiştir. Oldukça farklı nonfigüratif organik
yontunun iki parçası yukarıdan iki parçası da aşağı kısımdan birleşmiştir. Renkli fotoğraftan
bakıldığında 637 sağ tarafta bulunan dikey yontu İki kesik ve bir uzun parçanın birleşmesiyle tek
başına bir kompozisyon oluşturmaktadır. Sol tarafta bulunan dikey parçanın orta kısmından
yukarı doğru enine dört dişli çıkıntı yer almaktadır. Doku ve renk itibariyle insan anatomisinin
sırt kısmında bulunan kaslarını çağrıştırmaktadır. Her bir parça kendi kompozisyonunu
oluşturacak kadar güçlü sembolize edilmiştir. Kompozisyondaki boşluklar eserin parçası
olmakta boşluğun var olan şekli yontuyu zenginleştirmektedir.

Görsel 970: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu )

637İstanbul Resim Heykel Müzesi tezimi yazdığım süre içerisinde uzun süreli tadilatta olduğu için eserleri
görme imkânım olmadı ve bu sebepten dolayı eserlerin fotoğrafları için müzenin arşivinden faydalandım.

720
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 971: Anonim, L’EVEIL Artistigue et litteraire, Haziran, no. 93, 1965, s.2, (Necla Demir Arşivi)

L’EVEIL Artistigue et litteraire, 1965 Haziran sayısının 2. sayfasında “Ay Fosil” (ahşap)
adlı bu çok kişisel heykelin, olağanüstü yetenekli ve zengin bir hayal gücüne sahip İstanbullu bir
sanatçı kreasyonu olduğunu belirtmektedir. Son zamanlarda “Uluslararası Kadın Ressamlar ve
Heykeltıraşlar Kulübü” sergisi, Art Moderne de Paris Müzesi’nde 15 Haziran’dan 26 Haziran’a,
26 Haziran’da dâhil 34’uncu Salon de “L’Eveil” place Saint-Germain-des-Près’ de sunulduğu”
ifade edilmektedir. Lerzan Bengisu’nun eserleri, tüm dünyada tanınıyor ve takdir ediliyor, uzun
yıllardır onlara değer vermeyi ve sevmeyi öğrendik” 638.

638 L’EVEIL Artistigue et litteraire, Haziran, no. 93, 1965, s.2

721
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 972: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi)

Görsel 973: Lerzan Bengisu, “Soyut Heykel”, Demir, 69 x 55 x41 cm, (İstanbul Resim ve Heykel Müzesi)

Küçük demir parçalarının eritilerek inşa yöntemiyle yapılmış nonfigüratif eser, siyah
demir parça üzerine monte edilmiştir. Pütürlü dokuya sahip olan heykelin alt kısmı, üst kısmına
nazaran daha ince ve orta kısmında boşluk oluşturulmuş, üst kısmı ise bombeli ve daha geniş bir
yapıya sahiptir. Sanatçı, eserin alt kısmında boşluk bırakarak eserin plastik yönünü güçlendirmiş
ve bıraktığı boşluğun şekillenmesi, ayrıca alt kısımdan bombeli kısma kadar oluşturulmuş olan
kıvrımlar esere daha estetik bir görünüm kazandırmıştır. İstanbul Resim Heykel Müzesi

722
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

envanterinde 12 adet çubuk demirden yapılmış olduğu not edilmiştir. İstanbul Resim Heykel
Müzesi’nde bulunan heykelin sergide yer alan görüntüsünü Lerzan Bengisu fotoğraf arşivinden
elde ettim.

Görsel 974: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

Görsel 975: Lerzan Bengisu, “Bağdaş” Ahşap, 155 x 72 x 63 cm, (İstanbul Resim ve Heykel Müzesi)

723
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 976: Lerzan Bengisu, “Kaynaşma” Palmiye, (Nüzhet İslimyeli’den)

Nüzhet İslimyeli’nin Ankara Sanat Dergisi’ndeki “Lerzan Bengisu” adlı makalesinde


(Görsel 976) yer alan eser palmiye ağacından yontulmuş olup “Kaynaşma” adıyla
anılmaktadır 639. Eseri dikkatli bir şekilde incelediğimizde gördüğümüz İstanbul Resim Heykel
Müzesi’nde yer alan “Bağdaş” eseriyle çok benzemekte oluşudur. İslimyeli’nin makalesinde
bulunan fotoğrafın olanağında görülen, İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde bulunan “Bağdaş”
isimli eserin arka çaprazdan çekilmiş olduğudur.
İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde bulunan nonfigüratif dikey heykelin, kaide
kullanılmaksızın mekânla bütünleşmesi sağlanmıştır. Bengisu, boşluk ve form ilişkisini başarılı
bir şekilde birleştirerek güçlü, plastik ve estetik bir görünüm elde etmiştir. Tam olmasa da
silindirik bir yapıyı andıran ahşap yontunun arka kısmında iki şerit yontuyu üçe bölerek
oluşturduğu boşluklar mekâna dâhil olmaktadır. Eserin diğer tarafında ise iç bükey bombeli bir
görüntünün oluşmasını sağlayan alt, üst ve her iki yanda bulunan çıkıntıların üst kısmına yakın
hafif kıvrımlı parça heykeli ikiye bölmektedir. Sanatçı, birbirini izleyen boşluk elemanları ve
kütle arasında uyumlu bir bağlantı kurmuştur.

639Ankara Sanat Dergisi, Mayıs 1979 Yıl 14, Sayı157, s.8. Fotoğraftaki eserle ilgili bilgi bulunmamaktadır.
Sadece görselin yanında Kaynaşma ve Palmiye yazmaktadır.

724
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 977: Lerzan Bengisu, “Uyuyan”, Ahşap Üzerine Bakır Kaplama, 87 x39 x36 cm, (İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi)

Sanatçının ahşap üzerine bakır kaplama olan eseri, beyaz ahşap bir kaide üzerinde yer
almaktadır. İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde bulunan heykel, yer yer pütürlü bir dokuya sahip
olup, hareketli ve dalgalı bir görüntü sergilemektedir. Aşağıdan yukarı doğru yükselirken iki
bağımsız parçaya ayrılan, parçalardan birinin alt kısmı içe doğru bükümlü oval olarak
yükselmekte, bir diğer parça ise daha geniş iç bükey hareketli oval formda çalışılmış ve boyuna
oluşturulan boşluk ile sınırsız bir dolaşım sağlanmıştır.
İngiliz sanatçılar Henry Moore ve Barbara Hepworth gibi Lerzan Bengisu’da boşluğa
önem veren ve boşluğun kütle kadar önemli olduğunu eserlerinde çok net gördüğümüz bir sanat
görüşüne sahiptir. Bu görüşü hemen bütün eserlerinde uygulayarak boşluğun formu destekleyen
önemli bir eleman olduğunu göstermiştir.

725
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 978: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap Üzerine Bakır Kaplama, 80x60 cm, (Ünal Bengisu
Koleksiyonu)

Lerzan Bengisu’nun oğlu Ünal Bengisu’ya ev hediyesi olarak verdiği ahşap üzerine bakır
kaplama eser, siyah kaide üzerinde yer almaktadır. Soyut heykel, parlak yüzeye sahip, aşağıdan
yukarı doğru kıvrımlarla genişlemekte, verilen boşluk ortaya çıkan biçimin mekânla iç içe
olmasını sağlayarak heykelin enerjisini arttırmaktadır.

Görsel 979: Lerzan Bengisu, “Göreme (Peri Bacaları)”, Ahşap, 202 x140 x 42 cm, (İstanbul Resim Heykel
ve Müzesi)

726
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 980: Lerzan Bengisu, “Göreme”, Ahşap, 202 x140 x 42 cm, (İstanbul Resim Heykel Müzesi)

Görsel 981: Lerzan Bengisu-Bedri Rahmi Eyüboğlu, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu )

727
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Organik formlu ahşap yontu, üç dikey parçadan meydana gelmiş, ahşap dikdörtgen
prizma bir kaide üzerine yerleştirilmiştir. Doğadan yola çıkan sanatçının Kapadokya’da bulunan
Peri Bacalarından esinlendiği ve isminin de bu nedenle “Göreme” olduğunu düşünebiliriz.
Yontunun sağ ve sol tarafında bulunan iki dikey parçasının üzerinde Peri Bacalarında
olduğu gibi şapka bulunmaktadır. Peri bacalarındaki bu şapkalar ne kadar sert ve ağır olursa
aşağı doğru o kadar fazla baskı yaparak peri bacasının rüzgârdan aşınmasına karşı dayanıklı
olmasını sağlamaktadır. Oldukça hareketli ve ritmik olan ahşap kütle ile uyumlu olan ritmik
boşluklar, esere estetik görünüm vermesinin yanı sıra, eserin nefes almasını sağlamıştır.

Görsel 982: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Meşe, 165 x 33 cm, 160x33 cm, (Demet Eratici Koleksiyonu)

Lerzan Bengisu birbirinin izdüşümü olup (Görsel 982) eseri 5 cm daha uzun çalışmış
olduğu ahşap yontuları, duvarda asılacak nitelikte üretmiştir. Parlak, pürüzsüz yüzeye sahip
eserin elemanlarından olan boşluk, eserin mekânla iç içe olmasını sağlamaktadır. Ahşabın ince
bir tabaka olarak kullanılması, dokusu ve verilen hareketlilik yontuya hafiflik hissi
kazandırmıştır.

728
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 983: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Meşe, 147x50 cm, (Demet Eratici Koleksiyonu)

Görsel 984: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

729
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Bengisu’nun diğer eserlerinden farklı tarzda gerçekleştirdiği yapıtı, siyah ahşap pano
üzerinde teşhir etmiştir. Açık koyu uyumunun yanında sade ve hareketli bir eser meydana
gelmiştir. Malzemenin ince olarak kullanılması ahşap panoyla bütünlük sağlamaktadır.

Görsel 985: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, (Bengisu Apartmanının Giriş Katı)

Sanatçının Taksim’de bulunan apartmanının giriş katında niş içerisinde bulunan


geometrik kompozisyon altı parçadan oluşmuştur. Dikey yerleştirilen ve her birinde boşluk
oluşturulan ince ahşap yontular, koyu rengi ile açık zemin üzerinde zıtlık oluşturmuş, boşluk
yaratılarak sürekli dolaşımın oluşturduğu ritm sağlanmıştır.

730
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 986: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

Görsel 987: Lerzan Bengisu, “Vazo”, Ahşap,(Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

731
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Lerzan Bengisu’nun ahşaptan yonttuğu büyük ebatlı vazonun gövdesi ile yukarı doğru
daralan uzun boynu silindirik yapıya sahiptir. Eserin boyun kısmı genişleyerek yayvan tabağı
andıran bir yapıya dönüşmüş ve vazonun ağız kısmını oluşturmuştur. Boyalarını kendi
hazırlayan sanatçının Hitit sanatının çizgilerini dikey olarak işlediği vazonun her iki tarafına,
farklı ebatta dikdörtgen kulplar yontup, vazonun alt tarafına büyük harflerle kendi adını
işlemiştir.

Görsel 988: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

732
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 989: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, Lerzan Bengisu-Mr. Duncan, (Tosun Bengisu Fotoğraf
Koleksiyonu)

Görsel 990: Lerzan Bengisu, Dışı Ahşap İçi Metal Mangal (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

Lerzan Bengisu, ağaç kütüğünü oyarak içine bakır mangal yerleştirip yere temas eden
kısımlarına tekerlek takıp doğal işlevsel hale getirmiştir.

733
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 991: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

Lerzan Bengisu’nun ahşap çalışmalarından biri de dikey, kıvrımlı birbirine dolanmış


yılan figürünü anımsatmakta olup, yüzeyi deri görünümündedir. Fotoğraf siyah beyaz olduğu
için rengi konusunda net bilgi edinemediğim çalışma koyu renklidir. Siyah renk olması
muhtemel olan eserin yüzeyi patine edilmeden önce iskarpela ile çalışılıp kıvrımları ritmik olan
formu, aynı zamanda ritmik bir dokuya kavuşmuştur.

Görsel 992: Lerzan Bengisu, ”İsimsiz”, Ahşap,(Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

734
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 993: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu )

Lerzan Bengisu’nun sergilemiş olduğu eserlerden (Görsel 993) yer alan soyut çalışması
da benzer birçok eserinde olduğu gibi boşluk oluşturarak mekânın bir parçası haline getirmiştir.
Küçük dikdörtgen, fotoğrafın olanağında metal gibi görünen bir kaide üzerine kısa sivri yerinden
verev yerleştirilen eser birden genişleyerek kıvrımlı, hareketli yapısının ortasına geniş boşluk
oluşturmuştur.

Görsel 994: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu )

735
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 995: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu )

Sanatçının çalıştığı yatay ahşap yontunun her iki yanında boşluk oluşturularak elde
edilen kulplar ve işlenen Anadolu motifleri ile kayık şeklini andıran dekoratif bir eser meydana
gelmiştir. Eserin kapalı üst kısmının ortasında oluşturulan ağzı açık kısa boğazın bir tarafı
yarısına kadar v şeklinde gelmektedir.

Görsel 996: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

Lerzan Bengisu’nun çalıştığı eserlerden (Görsel 997) ahşap kütle, aşağıdan yukarı doğru
genişleyip dıştan içe doğru oluşan dairesel kıvrımın ardından, gittikçe daralan ve fezaya doğru
uzayan dikey formdadır. Alt kısımdan başlayıp yukarı doğru eserin orta kısmından geçen koyu

736
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

renk doku ile sanatçının vermiş olduğu boşluk doluluk diyalektiği ritmik olduğu kadar modern
heykelin başarılı örneklerinden biridir.

Görsel 997: Lerzan Bengisu, “İsimsiz”, Ahşap, (Tosun Bengisu Fotoğraf Koleksiyonu)

YERLİ BASINDA YER ALAN HABERLER


“Lerzan Bengisu Meraklılara Ders Vermeye Hazır”
Akşam Gazetesi, 19 Mayıs 1955. s.3
Makalede, sanatçı Bengisu’nun Filarmoni Derneğinde açtığı tahta oyma sergisi üzerine
yapılan röportaj yer almaktadır. Sergide yer alan biblolar, tahtalar, tabaklar, avizeler, abajurların
görülmeye değer çok başarılı çalışmalar olduğu belirtilerek, eserlerinden görsellere yer
verilmiştir. Bengisu röportajda sanatkâr olmaya ya da akademiye gitmeye gerek olamadığını bu
tarz çalışmaları herkesin yapabileceğini belirtmekte, dünyanın hiç bir yerinde bizim
kadınlarımız kadar boş vakti olan insanlar görmediğini, boş vakitlerinde hiçbir şey
yapmadıklarını bu iş için hiç bir menfaat gözetmeden gönüllü öğretmenlik yapabileceğini
belirtmiştir. Avrupa ülkelerinde bu tarz işlerin çokça olduğunu, fakat bizde bulunmadığını,
gümüşten işleme yapan sanatkârlarımızın, tahtadan çok daha kolay ve daha fazla işler
çıkarabileceğini ifade etmiştir.

737
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 998: H.T. “Lerzan Bengisu Meraklılara Ders Vermeye Hazır”, Akşam Gazetesi, 19 Mayıs 1955. s.3

Görsel 999: Anonim, “Konuşulan Kadın Sanatkârlarımız”, Hayat Gazetesi, 9 Mayıs 1958

“Konuşulan Kadın Sanatkârlarımız”

Hayat Gazetesi, 9 Mayıs 1958

738
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

“Konuşulan Kadın Sanatkârlarımız” adlı gazete kupüründe dönemin ünlü kadın


sanatçılarının çalışmalarıyla ilgili bilgi verilmektedir. Lerzan Bengisu’nun Amerika’da açılacak el
sanatlarına davet edilen ilk sanatçı olarak 30 parça ahşap oyma eser ile katıldığını, iki sene önce
Paris’te, Ankara ve İstanbul’da birçok sergi açtığı, boş kaldıkça çalışan sanatçının, güzel yemek
pişiren yetişkin iki erkek çocuğa sahip iyi bir ev hanımı, en güzel özelliğinin ise yüzünden hiç
eksik etmediği gülümsemesi olduğu ifade edilmektedir.

Görsel 1000: Anonim, “Konuşulan Kadın Sanatkârlarımız” Hayat Gazetesi, 9 Mayıs 195

Görsel 1001: Selma Yazoğlu, “Lerzan Bengisu İle Bir Konuşma”, Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor.

“Lerzan Bengisu İle Bir Konuşma” adlı röportajda sanatçının işleri, sanat hayatı ile ilgili
bilgiler verilmektedir. Güzel Sanatlar Akademisinde Feyhaman beyin atölyesinde resim
çalıştığını, Ankara musiki muallimden mezun, tıp eğitimi alan oğlunun klasik gitar, küçük
oğlunun piyano çalarak onların da sanatla içiçe bir aile olduklarını, sanatı seven eşinin kendisini

739
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

desteklediğini ifade etmiştir. Yaratıcılığıyla tahtaya verdiği şekiller, sanatçının genel çalışmaları
verilen bilgiler arasındadır.

Görsel 1002: Selmi Andak, “Lerzan Bengisu Paris’te Başarı Kazandı”, Cumhuriyet Gazetesi, 29.12.1956,
s.4

“Lerzan Bengisu Paris’te Başarı Kazandı”, adlı yazı da, dekoratif ağaç işlerinde ülkemizde
ve yurt dışında büyük takdir ve ilgi toplamış sanatçının, Paris’te iki eseriyle katıldığı “La maison
des Intellectuels” (Aydınlar Evi’nin) sergisinde, sanatseverlerin ve eleştirmenlerin dikkatini
çektiğini “Masques et Visages” aylık sanat dergisinde de sanatçıdan bahseden eleştirmenlerin
Lerzan Bengisu’dan övgü ile söz ettiği belirtilmektedir.

Görsel 1003: S. A. “Lerzan Bengisu’nun Eserleri Amerika’da Teşhir Edilecek”, Cumhuriyet Gazetesi,
24.04.1958, s.5

740
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

“Lerzan Bengisu’nun Eserleri Amerika’da Teşhir Edilecek” adlı haberde, sanatçının New
York, Chicago, Cleveland, San Francisco, Denver şehirlerini kapsayan 30 ülkenin katıldığı çeşitli
sergilerde dekoratif ağaç işlerinden oluşan 30 sanat eserini sergileyeceği Amerika seyahatine,
bir gün sonra vapurla çıkacağı belirtilmektedir. Özellikle kendi yaratma gücüne özgü eserleri
olan yayık, mangal, vazo, testi ve kilim olduğu, kendisinden eserlerini yaratma süreci ile ilgili
bilgi ve uygulama istediklerini, Türk Bayrağı, millî kıyafetlerimiz ve Türk folkloruna ait müzik
plaklarını Amerikalıların isteği üzerine yanında götürdüğü, Olgunlaşma Enstitüsü’nün hazırlamış
olduğu üç etekli elbiseler olduğu ve bunları sergi sırasında giyeceği, yurtdışında çıkan haberler
ve çalışmaları hakkında kısa bilgiler verilmiştir.

Görsel 1004: Anonim, “İzahat Verdiler”, Cumhuriyet Gazetesi, 06.10.1960, s.1

“İzahat Verdiler” adlı gazete kupüründe, Türk Rekreasyon ve Kültürel Gelişme


Cemiyeti’nin yaptığı basın toplantısından birkaç cümle ile söz edilmiş, Cemiyet Başkanı Lerzan
Bengisu ve İnci Mora’nın toplantı esnasında görüldüğü bilgisi verilmiştir.

741
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1005: Selmi Andak, “Lerzan Bengisu Sergisi”, Cumhuriyet Gazetesi, 13.03.1963, s.4

Lerzan Bengisu’nun 1960-1963 yılları arasında yapmış olduğu ağaç heykel


çalışmalarının yer aldığı Türk-Alman Kültür Merkezi’nin (Beyoğlu Tünel, Müeyyet İşhanı)
sergisinde teşhir edilen ve yurt dışında büyük övgüler alan biri elma ağacından, diğeri çam
ağacından yontulan “Sonsuz” ve “Chopin’in varyasyonu” adlı ahşap eserlerinin yanında;” Fuji-
Yama”, “Âdem-Havva”, “Bağdaş, “Denge”, “Balerin”, “Doğuş”, “Serenad”, “Kaynaşma”,
“Arkadaşlar”, “Ormanda Işık”, “Duygusal”, “Sükûn”, “Yıldızlı Gece” eserlerinin de yer aldığı,
katıldığı ve katılacağı sergilerin bilgisi verilmektedir.

742
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1006: Anonim, “Lerzan Bengisu Paris’te Açılan Bir Sergiye Katılıyor”, Cumhuriyet Gazetesi,
28.03.1965, s.4

“Lerzan Bengisu Paris’te Açılan Bir Sergiye Katılıyor” adlı makalede, sanatçının Paris’te
Club Internatıonal Feminin tarafından açılacak sergiye ıhlamur ağacından bej renginde “Ayda
Yaşantı”, ve meşe ağacından “Doğuş” adlı iki eserle katılacağını yurt dışında birçok ülkede
kendisi gibi kadın sanatçılarımızın da bu sergilere katıldığını ve madalya alarak takdir
gördüğünü, fakat ülkemizde bundan hiç söz edilmediği belirtilmektedir. Sanatçının 1959 yılında
yine bu kulübün sergisinde madalya aldığı ve bakır heykel çalışmalara başladığı ifade
edilmektedir.

743
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1007: Anonim, “Tanınmış Sanatkâr”, Yeni Gazete, 26. 11. 1965

“Tanınmış Sanatkâr” adlı yazıda, sanatçının Alman Kitaplığı Galerisi’nde heykellerini


sergilediği, Avrupa ve Amerika’nın birçok kentinde de eserlerinin büyük ilgi gördüğü, fotoğrafta
ise “Doğuş” adlı eserinin yer aldığı bilgisi verilmiştir.

Görsel 1008: Doğan Pürsün “Dedikodudan Bıkan Hanımlar Alaka Çekici Bir Sergi Açtı”, İnterpres
Gazetesi, 06. 01. 1967

Lerzan Bengisu’nun kadınların boş vakitlerinde dedikodu yapmayı bırakıp, resim, bebek
ve oyuncak, dekoratif ağaç işleri yapmalarını, bunların sinir hastalığına iyi geldiğini ve
erkeklerde kalp rahatsızlığından koruduğu belirtilmektedir. Beyoğlu Şehir Galerisi’nde açılan
sergiden, derneğe üye beş erkeğin eserlerinin yanında, kadınların yaptığı çalışmaların sönük
kalacak kadar başarılı olduklarından söz edilmektedir.

744
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1009: Anonim, “Rekreasyon Cemiyetinin İlginç Sergisi”, 12 Ocak 1967, İnterpres Gazetesi

“Rekreasyon Cemiyeti’nin İlginç Sergisi” adlı makalede zengin eserlere sahip


Rekreasyon Cemiyetinin Şehir Galerisi’nde açtığı sergiden söz edilmektedir. Sergide kök
çalışmaları, aydınlatma, serbest resim çalışmaları, oyuncak bebek gibi çalışmaların yer aldığı
Rekreasyon Cemiyeti’nin 1959 yılında Lerzan Bengisu’nun çabalarıyla kurulduğunu, sergide yer
alan ince ve zarif eserlerin kaba tahtalardan ortaya çıktığına şaşırmaktan kendilerini
alamadıklarını, insanın çiçek şeklinde mumları yakmaya kıyamayacağını ifade ederek sergiye
olan hayranlık dile getirilmiştir.

Görsel 1010: Anonim, “Lerzan Bengisu’nun Başarısı”, Cumhuriyet Gazetesi,17.01.1967, s. 6

745
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

“Lerzan Bengisu’nun Başarısı” adlı makalede Paris’te iki yılda bir Rodin Müzesi’nde
düzenlenip dört ay süren Çağdaş Heykel Sergisi’ne davet edilen Türk heykeltıraşlarımızdan
Lerzan Bengisu’nun bakır bir heykelinin Julian Raski Sanat Galerisi tarafından galeride
sergilenmek üzere satın alındığı bilgisi verilmiştir.

Görsel 1011: Anonim, Cumhuriyet, 21.05.1967, s. 5

Makalede, 28. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet


Sunay’ın, Lerzan Bengisu’nun sergilenen eseri hakkında bilgi aldığını, sanatçının en büyük
hayranının eşi Prof. Naci Bengisu olduğu belirtilmektedir.

746
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1012: Cemalettin Ünlü, “Özlemleri Gerçek Haline Getiren Bir Dernek”, İnterpres Gazetesi, 29 Nisan
1967.

“Özlemleri Gerçek Haline Getiren Bir Dernek” adlı makalede, gazete muhabirinin ilk defa
ismini duyduklarını belirttiği Sanat Sevenler Lokali’nde sergi açan Türk Rekreasyon Derneği’nin
kuruluş amacı, nasıl kurulduğu ve çalışmaları hakkında bilgi verilmektedir.

747
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1013: Gültekin Elibal, “Lerzan Bengisu’nun Ardından”, Cumhuriyet Gazetesi, 29.03.1978

“Lerzan Bengisu’nun Ardından” adlı makalede Gültekin Elibal, Lerzan Bengisu’yu son
görüşünde, Bengisu’nun yurt dışında destek ve övgüler aldığı, eserlerinin satın alındığı,
ülkemizde ise sanatçıya sahip çıkılmadığı gibi dertleşmelerinden söz etmekte, sanatçının
sergileri ve eserleri ile ilgili verdiği bilgilerle yazıya devam etmektedir.

748
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Lerzan Bengisu’nun Fotoğrafları

Görsel 1014: Lerzan Bengisu, (Tosun Bengisu Arşivi)

Görsel 1015: Lerzan Bengisu, (Tosun Bengisu Arşivi)

749
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1016: Lerzan-Naci Bengisu, (Tosun Bengisu Arşivi)

Görsel 1017: Lerzan Bengisu ve Oğulları Ünal-Tosun Bengisu, (Tosun Bengisu Arşivi)

750
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1018: Naci Bengisu, Oğulları Ünal-Tosun Bengisu, (Tosun Bengisu Arşivi)

Görsel 1019: Lerzan-Naci Bengisu, Oğulları Ünal-Tosun Bengisu, Dadıları, (Tosun Bengisu Arşivi)

751
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1020: Lerzan Bengisu Atölyede Çalışırken, (1906-1978 Retrospektif Sergisi Kataloğu)

Görsel 1021: Lerzan Bengisu Atölyede Çalışırken, (1906-1978 Retrospektif Sergisi Kataloğu)

752
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1022: Lerzan Bengisu Atölyede Çalışırken, (Tosun Bengisu Arşivi)

Görsel 1023: Lerzan Bengisu Atölyede Çalışırken, (Tosun Bengisu Arşivi)

Lerzan Bengisu’nun Kişisel ve Grup sergilerinden Kareler

753
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1024: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi)

Görsel 1025: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi)

754
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1026: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare (Tosun Bengisu Arşivi)

Lerzan Bengisu sergisinde dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay eserler hakkında bilgi
alırken çekilmiş (Görsel 997) yer almaktadır.

Görsel 1027: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi)

755
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1028: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi)

Görsel 1029: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi)

756
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1030: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi)

Görsel 1031: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi)

757
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1032: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi)

Görsel 1033: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi)

758
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1034: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi)

Görsel 1035: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi)

759
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1036: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi)

Görsel 1037: Lerzan Bengisu Sergilerinden Bir Kare, (Tosun Bengisu Arşivi)

760
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

7.7. Mari Gerekmezyan

Mari Gerekmezyan, 1913 yılında Kayseri’nin Talas Köyü’nde 640 dünyaya gelen Ermeni
asıllı ilk kadın heykeltıraşlarımızdandır 641. Talas’ta bulunan Vart Badrigyan Anaokolu ile eğitim
hayatına başlamış; ilk, orta ve lise eğitimini ise İstanbul’da bulunan Esayan Lisesi’nde (1935)
tamamlamıştır 642. Üniversite eğitimini Felsefe bölümünde tamamladıktan sonra, Devlet Güzel
Sanatlar Akademisi heykel bölümüne konuk öğrenci olarak girmiş 643 ve Profesör Rudolf
Belling’in öğrencisi olmuştur.
Araştırma yaparken Mari Gerekmezyan’ın İstanbul Getronagan Lisesi’nde öğretmenlik
yaptığını öğrendim. Bilgi almak için gittiğim Getronagan Lisesi’nde 2012 yılında Mari
Gerekmezyan’a ithaf edilen sergi kataloğunun dışında hiçbir bilgi alamadım ve hiçbir yetkiliye
ulaşamadım.
2012 yılında kuruluşunun 125. yılı kutlama etkinliklerini gerçekleştiren, ünlü fotoğraf
sanatçımız Ara Güler’in de öğrencisi olduğu Getronagan Lisesi, yapılan etkinlik kapsamında bir
sergi düzenlemiştir. Fen alanındaki başarılarıyla olduğu kadar edebiyat ve sanat alanında da
başarılı mezunlar veren lise, dünyanın dört bir yanında görsel sanatlar alanında çalışan
mezunlarının çalışmalarının yer aldığı sergiyi ilk heykeltıraşlarımızdan Mari Gerekmezyan’a
ithaf etmişlerdir. Getronagan Lisesi yetkilileriyle görüşmelerimin ardından elde ettiğim katalog
bu konuda öncü kaynak teşkil etmektedir. Ayrıca Mari Gerekmezyan’ı araştırmakta olan yazar
Karin Karakaşlı sanatçıyı hastanede ziyaret ederek yaptığı görüşmeyi kayıt altına alarak
kitabında yer vermiştir. Ayrıntılar aşağıda yer almaktadır. Yaptığım tüm uğraşlara rağmen
yazara ulaşmam mümkün olmamıştır.
Katalog bilgilerine göre Gerekmezyan, 1943-1947 yılları arasında Getronagan Lisesi’nde
resim öğretmenliği yapmış, aynı zamanda heykeltıraş ve felsefeci kimliğiyle öğrencilerine öncü
rol model olmuştur. Sanatçı 1946 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi heykel bölümünü
birincilikle bitirerek başarısını bir kez daha kanıtlamıştır644.
Getranogan Lisesi’nde resim öğretmenliği yapan Mari Gerekmezyan, aynı zamanda
Eseyan Liseleri’nde ve Arti Gırtaran İlkokulu’nda Ermenice ve resim öğretmenliği yapmıştır 645.

640 Kayseri’ye bağlı Talas ilçesi 1907 öncesi Kayseri’ye bağlı bir kasaba iken, 1907’de belde teşkilatı
kurulmuş ve 1911 de Kayseri’ye bağlı bir bucak olmuştur.1987’de 3392 sayılı kanunla İlçe olmuştur.
İlçe’nin 5 kasaba belediyesi ile 16 köyü mevcuttur.
641 Anonim, Mari Gerekmezyan Anısına Görsel Sanatlar Sergisi, 125.Yıl Özel Getronagan Ermeni Lisesi

Sergi Kataloğu, 8-23 Aralık 2012.


642 Anonim. a.g.e. s.55.
643 Rıfat Dedeoğlu, “Şiirini Okuyup Şarkısını Dinlemiştik. Fakat Onu Hiç Görmemiştik. İşte Bedri Rahmi’nin

Karadutu”. Tempo Dergisi. Sayı, 41, 15.10.1997, s.62,


644 Anonim a.g.e. s.55.
645 Gülsün Yılmaz Gökkis, Türk, Rus ve Ermeni Edebiyatlarında Ermeni Simgesi. Ankara Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ermeni Dili ve Kültürü Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
Ankara 2013.

761
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Ünlü fotoğraf sanatçımız Ara Güler’in, çok yakın dostu Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun büyük
aşkı Mari Gerekmezyan, aynı zamanda Güler’in ‘Misyoner Mektebi’ diye adlandırdığı Getronagan
Lisesi’nin de resim öğretmenidir646.
“Lisedeyken bir resim öğretmenimiz vardı. Güzel bir kadındı. Çocukluğunda Talas’tan
İstanbul’a gelmişti. Akademi’nin heykel bölümünü bitirmişti. Talaslı öğretmenimizin adı Mari
Gerekmezyan’dı. Karadut gibi gözleri vardı… Yıllar sonra onun birkaç heykelini Resim ve Heykel
Müzesi’nde gördüm. Hatta bir tanesi filozof Profesör Mustafa Şekip Tunç’un heykeliydi. 1945’te
Mari’ yi Fred Gross (Mari Gerekmezyan’ın, evli olan Bedri Rahmi’yle girdiği ilişkinin hiçbir çevre
tarafından kabul edilmemesinin ardından, Türkiye’den ayrılmamak için göstermelik bir evlilik
yaptığı Alman eşi) ve Bedri ile sergilerde, toplantılarda sık sık görürdüm. Bedri birkaç portresini
çizmişti. Şiirlerinde de ona yer vermişti. Derken Mari günün birinde ansızın öldü. Bu o zaman
Bedri’nin dünyasında bir fırtına yaratmış olacak ki, “Karadut” dediği Mari’yi şiirlerinde yineledi
durdu. Mari tablolarında uzun süre yer aldı 647”.
Karin Karakaşlı, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun sanatını inceleyen eserlerde küçük bir
dipnotta Mari Gerekmezyan adına rastlamış, Eyüboğlu’nun eserlerine, şiirlerine ilham kaynağı
olan kadını merak etmiş ve heykeltıraş olduğunu öğrendiği sanatçının eserlerini inceleyerek,
ölmek üzere olan Mari Gerekmezyan’ı hastane odasında ziyaret etmiştir 648. Karakaşlı, “Can
Kırıkları” adlı eserinin “Alacakaranlık Kadınları” başlıklı bölümünün “Sabır taşı” adlı hikâyesinin
sekiz sayfalık kısmında, Gerekmezyan ve Eyüboğlu arasında geçen büyük aşk hikâyesine yer
vermiştir.
1947 yılında Alman hastanesinde hayata gözlerini yuman Mari Gerekmezyan, Şişli
Ermeni Mezarlığı’nda yatmaktadır 649.
Mari Gerekmezyan, ölümünden birkaç gün önce 25 Ekim 1947 yılında, geçirdiği bir sinir
krizi sırasında yazdığı düşünülen mektubu, öldüğü zaman sanatçının başucunda bulunmuş;
Toros Azadyan’ın “Asdğapert” dergisinin 1951 yılında yayınlanan ilk sayısında (s.15-16) da yer
almıştır 650. Çektiği acıların, sıkıntıların haykırışını dile getirdiği mektubu “Mari Gerekmezyan’ın
Son Haykırışı” başlığı altında 2020 yılında Agos Gazetesinde yayımlanmıştır 651.
“Ressam olduğumu sanıyorlar. Ne ressamı? Filozof olduğumu sanıyorlar. Ne filozofu?
Ben hiçim, hiç!
Ama hiç olmak ne garip ne korkunç.

646(https://www.egetelgraf.com/biri-ermeni-biri-laz-bu-dostluga-bir-omur-az/17Haziran 2019 Hayrettin

Filiz) Erişim tarihi 04.09.2019.


647 Hayrettin Filiz a.g.e.
648 Karin Karakaşlı, Can Kırıkları, İstanbul 2002, s.54
649 Mari Gerekmezyan’ın ölüm tarihi bazı kaynaklarda 1946, bazılarında ise 1947 olarak geçmektedir.

Emin olabilmek için Gerekmezyan’ ın Şişli Mezarlığı’nda bulunan mezarını ziyaret ettim. Erol Sarafyan’ın
çevirisi ile Mezar taşında ölüm tarihinin 1947 yılı olduğunu görerek kesin bilgiye ulaştım.
650 Sevan Değirmenciyan “Mari Gerekmezyan’ın Son Haykırışı”, Agos Gazetesi, 22.11.2020.
651 Değirmenciyan, a.g.e.

762
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Katlanamıyorum artık: Bir şey olmanın büyük gücünü içinde hissetmek ve bir şey olmamanın
bilincine de sahip olmak dayanılmaz. Hiç olmanın fikri sana acı versin ve sen hisset hiç olduğunu,
hiç!
Hayatın hüzünle sana baktığında susmak ne hazin. Camın arkasından senle dalga geçer ve
“aptalsın sen, aptalsın, sus, konuşma!” der.
Yıllar boyunca zaten sustum.
Neden ben böyle doğmuşum? Neden mükemmel doğmuş değilim ben?
İçimde olan nedir? Nedir?
Uzun geceleri uykusuz geçirdim, yıllar boyunca idealin fırtınasına sahiptim beynimde. Bugün ne
oldum? Var mı bir değerim? Peki, nedir o değer? Bilmiyorum. Faydasız bir varoluşa
tahammülüm yok.
Ruhumun süzülmesi beni nereye kadar götürecek? Kadını istemem. Uzaklaşmak, uzaklaşmak
istiyorum. Yabancı ülkeye, yabancı dünyaya, tamamen yeni bir hayata doğru uzaklaşmak.
Yeniden doğmak için, ölmek isterdim. Fakat yeniden doğmak isterim, kaybolmak istemiyorum,
Tanrım! Varlığını hissetmek ne acı: Hiç olduğunu hissetmek ve olabileceğin bir şey olamamak.
Sen hiç süzüldün mü havada? Hiç kanatlarının parçalandığını hissettin mi ve hiç oldu mu
kanayan yaraların ve sonra damarlarında donan o kırmızı kan...
Sen kendini hiçe terk etmişsin: Dilek ve acıları terk etmişsin. Mahrumiyetin derin kederine sahip
olmuşsun.
Uzun yollardan geçtim, yanlış yollardan. Yürek incinmesini hissetmiş ve sessizce, derin derin iç
çekiş dudaklarımda, uzaklaşmışım.
İnsanlar sever. Ben sevdim mi hiç? İsteklerim olmuş. Şehvet şarabının damarlarımdan akışına
sahiptim ve dişlerimle o haz şarabının kadehini zerreleştirme cesaretine sahiptim.
Dileklere sahiptim, özlemlere sahiptim. Ve bugün hepsini yüreğimin derinine gömdüm.
Bilmiyorum, hangi gün, hangi saatte, neden gelmişim bu dünyaya? Bilmiyorum, kim çizmiş alın
yazımı? Sonra? Sonrası ne olacak? Kim bilir?
Salon sessiz.
Dumanlar kıvrılır, kıvrılır tavana kadar.
Sesler çarpar birbirine. Uzaklaşır, kaybolur. Müzik genişler, beynime ulaşacak kadar genişler ve
nihayet kaybolur, gider. Tüm bunların niçin olduğunu asla anlayamıyorum. Neden suskunum.
Neden bu bira? Ben içmek istemiyorum bunu.
Ben çok acı çektim. Ben çok yandım.
Ben kendimi öldürmek istiyorum. Ama nasıl? Bıçakla mı? Zehirle mi, yoksa hissetmeyle,
hissetmeyle mi..? Zaten her gün, her saat, her dakika, her an hissediyorum... Hiç, hiç, hiç. Hayatım
birden zerreleşecek bir hiçlik zincirlemesi.”

763
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Gerekmezyan’ın Şişli Ermeni Mezarlığı’nda bulunan aile kabrindeki kitabede sırasıyla


şöyle yazmaktadır.
1. Krikor Gerekmezyan, D.1915
2. Hagop Gerekmezyan (sanatçının kardeşi), D. 1915-1943
3. Mari Gerekmezyan Heykeltıraş
İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mezunu, D. 1913-1947
4. Peruz Gerekmezyan 1881-1970
5. Maksuhi Gürünlüyan D. Talas 1852-1936
6. Mariam Gürün D. Talas 1884-1935
Çeviriyi yapan heykeltıraş Erol Sarafyan Peruz Gerekmezyan’ın sanatçının babası,
Mariam Gürün’ün ise annesi olabileceği üzerinde durmuştur.

Mari Gerekmezyan ve Bedri Rahmi Eyüboğlu

Yazar Karakaşlı, 1947 yılında ölmek üzere olan sanatçının Alman Hastanesi’nde odasının
önündeki koridorda karşılıklı koltuklara çaresizlik içinde yığılmış iki genç adamın olduğunu
görür 652. İçinde bulundukları acıdan dolayı gözleri kimseyi görmez durumdadır. Mari
Gerekmezyan’ ın sevgilisi Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Alman heykeltıraş Fred Gross, Karin
Karakaşlı’nın önlerinden geçip sanatçının odasına gittiğini görmezler653.
Gross’un atölyesi, Gerekmezyan ve Eyüboğlu’nun atölyesiyle aynı yerde
bulunmaktadır 654. Alman heykeltıraş Gross, Gerekmezyan’a hayranlık duymaktadır. Eyüboğlu ve
Gerekmezyan’ın aşkları ortaya çıkınca ilişkilerini bildiği halde, çıkan dedikodulara son vermek
için Gerekmezyan’ la evlenir ve Eyüboğlu ile çok iyi dost olurlar 655.
Mari, yazar Karin Karakaşlı’ya, hastane odasında ölüm döşeğinde sanatla kutsanmış
beraberliklerini anlatmaya başlar. Sürekli haklarında konuşulup dedikodu yapılmasına rağmen
susarak üretmeye ve beraberliklerini yaşamaya devam ettiklerini dile getirir. Eyüboğlu şiirlerini
yazıp resimlerini yapmış, Mari ise heykellerini yontmuştur. Birbirlerine ilham kaynağı olup
teşvik etmişler. “Bedri şimdiye dek tanıdığım en çalışkan sanatçı. Öyle bohem lakaytlıklarına yer
yok hayatında. ‘El unutur’ der, her gün düzenli olarak çalışır. İmrenirim tutkusuna.
Karşısındakini ezmeyen, tam tersine ona da ilham kaynağı veren, tertemiz bir coşkusu var. Her
seferinde o coşkuya ben de kapılır, kollarımı sıvadığım gibi yeni bir kalıpla mücadeleye
koyulurum heyecanla. Uzun emek saatlerinin ardından da birbirimize bayramlık kıyafetlerini
gösteren küçük çocuklar gibi yeni bitirdiğimiz eserlerimizi gösteririz656”.

652 Karakaşlı, a.g.e, s.53.


653 Karakaşlı, a.e. s.53.
654 Dedeoğlu, a.g.e. s.62.
655 Dedeoğlu a.e. s.62.
656 Karakaşlı, a.g.e. s.55.

764
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Eyüboğlu ile olan ilişkisinden dolayı ailesi Mari’ye küsmüş ve hiç görüşmemişler.
Kayseri’nin Talas köyünde 1913 yılında dünyaya geldiği yıl, bölgede bulunan bütün Ermeniler
gibi sürgün edilmişler. Bu yüzden Eyüboğlu’nu ailesine kabul ettiremediğini ifade eder Karakaşlı’
ya. Yaşadıklarını anlattığı Bedri Rahmi Eyüboğlu, Mari’nin acısını sahiplenip şiirleştirmiştir.
Yanında ailesi yoktur, lakin dışarıda onu dedikodular dinsin diye Eyüboğlu ile aşklarını bilerek
onunla evlenen Fred Gross ve çok değerli tablolarını kendisine ilaç alabilsin diye yok pahasına
satan Bedri Rahmi Eyüboğlu vardır. Mari hasta yatağında Eyüboğlu’nun tablolarında kendisine
Talaslı, İvy, Gelin Başı, Leyla, Meryem, Karadut, Alis gibi isimleri takarak, sevgisinin dilleri,
dinleri yakınlaştırdığını dile getirir. Gerekmezyan, yaşadıkları her anın şiir olduğunu belirtmiş,
Eyüboğlu’nun yaptığı hiçbir şeyden kendisi için bile olsa, sahiplenmediğini, sadece gözlerine ve
saçlarına yakıştırdığı ‘Çatal Karam’ deyişini özleyeceğini ifade eder utangaç bir tavırla ve ‘Çatal
Karam’ deyişinin hikâyesini anlatır 657.
Bedri Rahmi Eyüboğlu İskilip kasabasında çalışırken bir gün çocuklar etrafını sarmış.
Çocuklar onu rahat bıraksınlar diye ellerine kâğıt kalem veren Eyüboğlu, onlardan bildikleri
bütün meyve isimlerini yazmalarını istemiş. İşte çocukların yazdıkları bir üzüm çeşidi olan yer
yer mora çalan çok koyu renkte bir salkım türü ‘Çatal Karam’ 658.
Ve ardından o şiir gelir; hastane odasında Bedri Rahmi’nin sesi Mari Gerekmezyan için
yankılanır 659:
Karadut 1
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın ağulum
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın660.

657 Karakaşlı, a.e. s.57-58-59.


658 Karakaşlı, a.e. s.59.
659 Karakaşlı, a. e. s.59.
660 Bedri Rahmi Eyüboğlu, Karadut ( Şiirler ve Resimler 1940-1948 ), (2. Basım), İstanbul, 2005, s. 57.

765
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Karadut 2
Sigara paketlerine resmini çizdiğim
Körpe fidanlara adını yazdığım
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sıla kokar, arzu tüter
Ilgıt ılgıt buram buram.
Ben beyzade, kişizade, Her türlü dertten topyekûn azade
Hani şu ekmeği elden, suyu gölden.
Durup dururken yorulan
Kibrit çöpü gibi kırılan
Yalnız san’at çıkmazlarında başını kaşıyan
Artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum
Netmiş neylemiş nolmuşum. Cömerd ırmaklar gibi gürül gürül
Bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
Yunmuş, yıkanmış adam olmuşum
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sensiz bana canım dünya haram olsun 661
Bedri Rahmi Eyüboğlu Mari Gerekmezyan’ın ölümünden sonra ayrılığın ıstırabını,
hüznünü gizleyemez ve bu ayrılık acısı onun için yaşamın durmasıdır artık.
Hüzün Geldi
Türküler bitti
Halaylar durdu
Horonlar durdu
Al damar, mor damar, şah damar sustu
Bahçeler put kesildi birer birer
Meyveler salkım saçak taş
Bir bulut uçardı
Başıboş bedava
Yandı kül oldu
Hüzün geldi başköşeye koyuldu
Yoruldu yüreğim yoruldu Ağaç büyür arkasında koşamam
Kervan yürür peşi sıra düşemem.

661 Eyüpoğlu, a.g.e. s.71.

766
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Yıldız akar uçsam da yetişemem.


Hüzün geldi başköşeye kuruldu.
Yoruldu yüreğim yoruldu 662.
Şair ve ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu Karadut’u Mari Gerekmezyan için ölümünden iki
yıl sonra kendi imkânları ile ve can dostum dediği çocukluk arkadaşı Ruknettin Resuloğlu
aracılığıyla tanesini yüz kuruştan sattığı, içinde Karadut için yazılmış şiirler ve kendi yorumuyla
resmettiği resimler olan “Karadut” şiir kitabını çıkarmıştır 663.
Bedri Rahmi’nin oğlu Mehmet Eyüboğlu 1940 lı yılların başında Gerekmezyan’ın Bedri
Rahmi’nin bir bronz büstünü yaparak onun en “Delifişek” çağında ölümsüzleştirdiğini, babasının
da bu şiir kitabının Karadut hanıma ithaf edilmiş bir kitabe olduğunu ve bu kitabenin de Mari
Gerekmezyan’ı ölümsüzleştirdiğini dile getirmiştir664.

Görsel 1038: Mari Gerekmezyan, “Bedri Rahmi Eyüboğlu Başı”, Alçı, 59,5 x 36,5 cm, (Bedri Rahmi
Eyüboğlu Evi)

Görsel 1039: Mari Gerekmezyan, “Bedri Rahmi Eyüboğlu Başı”, Alçı, 59,5 x 36,5 cm, (Bedri Rahmi
Eyüboğlu Evi)

662 Eyüboğlu, a.e. s.67.


663 Eyüboğlu, a.e. s.7.
664 Eyüboğlu, a.e. s.7

767
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1040: Mari Gerekmezyan, “Bedri Rahmi Eyüboğlu Başı”, Bronz, 61x 38 cm, (Bedri Rahmi Eyüboğlu
Evi)

Görsel 1041: Bedri Rahmi Eyüboğlu, (Bedri Rahmi Eyüboğlu Evi)

Mari Gerekmezyan Bedri Rahmi’nin hem alçıdan hem de bronz döküm heykelini
yapmıştır. Sanatçının torunu Rahmi Eyüboğlu’nun girişimleriyle müze olması tasarlanan
Kalamış’taki üç katlı evinde Mari Gerekmezyan’ın yaptığı bronz ve alçıdan yapılmış büstleri ve
bütün eşyaları Bedri Rahmi’nin bıraktığı gibi, 45 yıldır her şey yerli yerinde durmaktadır 665.
Bronz heykeli yatağının başucunda alçı heykeli ise tam karşısında yer almaktadır. Alçıdan
yapılan heykelinin sol alt kısmında Karadut resminin yanında çektirmiş olduğu fotoğrafı
bulunmaktadır. Fotoğrafın büyütülmüş cepheden şekli heykelin yanında yer almaktadır.

665 Rahmi Eyüboğlu’nun izniyle eserlerini fotoğraflamak için gittiğim Kalamış’taki evleri sanatla dolu bir
tarihi barındırmaktadır.

768
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Mehmet Eyüboğlu, “Elli dört yıl sonra Karadut’un bu baskısını elimde renkli Karadutlarla
bezedik. İlk baskısı siyah beyazdı. Bu iki renklilik Bedri Rahmi’yi de tatmin etmemiş olmalı ki,
sevdiklerine hediye ettiği kitapları kendi eliyle renklendirmiştir” 666 diyerek babasının kitaba
verdiği değeri ve buna mukabil kendisinin gösterdiği özeni ifade etmiştir.

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Çizimiyle “Karadut” Tabloları 667

Görsel 1042: Karadut Görsel 1043: Karadut

666 Eyüboğlu, a.e. s.7,8. Mehmet Eyüboğlu “Karadut’un tekrar yayınlanmasını, Bedri Rahmi-Eren aşk
mektuplarının yayınlanmasından sonraya bırakışımın neden annem Eren Eyüboğlu’na olan saygımdır.
Bedri Rahmi’nin Karadut saplantısı Eren hanıma çok gözyaşı döktürmüştür. Öte yandan babam da bu
ilişkisini hiç örtbas etme gereğini duymamıştır. 1940-1946 yılları arası tüm İstanbul, Ankara ve İzmir’de
bu sevda masalı kulaktan kulağa anlatılagelmiştir. 1946 yılında bir menenjit Tüberküloz Karadut’u
birdenbire alıp götürünce Alman Hastanesi’nden Salıpazarı’ndaki evimize gözyaşlarıyla gelen yine Eren
Hanım yatıştırabilmiştir. Eren Hanım Bedri Rahmi’yi işte böylesine sevmiştir Bedri Rahmi’yi. Ama
annemin döktüğü gözyaşları da Bedri Rahmi’nin yüreğine oturmuş olmalı ki 1975 Eylül’ünde giderayak
hasta yatağında ağrılar sancılar içindeyken:
“Ağlatır mısın Romen kızını…
Haydi, al bakalım”
diyebilmiştir.
Eren Hanım Eren Hanımlığıyla Karadut’un Bedri Rahmi büstünün evi başköşesinde durmasına ses
çıkarmamıştır. Büst halen yerli yerinde durmaktadır. ” diyerek babasının Karadut’a olan sevgisini ve
annesi Eren Eyüboğlu’nun bu yaşananlara karşı sabrını ve babasına aşkını ifade etmiştir.
667 Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun ”Karadut” adlı kitabı ilk kapağından son kapağına kadar Mari

Gerekmezyan’a ait resimlerden ve onun için yazdığı şiirlerden oluşmaktadır.

769
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1044: Karadut Görsel 1045: Karadut

Görsel 1046: Karadut Görsel 1047: Karadut

Görsel 1048: Karadut Görsel 1049: Karadut

770
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1050: Karadut Görsel 1051: Karadut

Görsel 1052: Karadut Görsel 1053: Karadut

Görsel 1054: Karadut Görsel 1055: Karadut

771
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1056: Karadut Görsel 1057: Karadut

Görsel 1058: Karadut Görsel 1059: Karadut

Görsel 1060:Karadut Görsel 1061: Karadut

772
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1062: Karadut Görsel 1063: Karadut

Görsel 1064: Karadut Görsel 1065: Karadut

Görsel 1066: Karadut Görsel 1067: Karadut

773
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1068: Karadut Görsel 1069: Karadut

Görsel 1070: Bedri Rahmi Eyüboğlu ”Karadut” (Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan)

Kitapta Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Karadut tablo görsellerinden (Görsel 1070) altında
Asaf Halet Çelebi’nin Hat yazısı ile yazdığı Karadut şiiri bulunmaktadır.

774
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1071: Bedri Rahmi Eyüboğlu, “At Üstünde Âşıklar” (Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan)

Şair ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu Gerekmezyan’ı resimlediği tablolarına kendi


yorumunu katarak stilize eder. Eyüboğlu renkli tablolarında şiir ve ışık bütünlüğünü aradığı gibi,
şiirlerinde de resim ve ışık uyumunu arar. Van Gogh, Matisse, Dufy, Gauguin, Utrillo, El Greco,
Brague en çok etkilendiği ve örnek aldığı sanatçılardır.
Eyüboğlu, “At Üstünde Âşıklar” adlı eserinde Gerekmezyan ile uzaklara kaçma hayalini
farklı bir teknikle resmetmiştir. Gökyüzünde şahlanmış bir at üzerinde Bedri Rahmi’nin elinde
sazı, Gerekmezyan’ın koluna konmuş bir kuş ve gökyüzüne karışmış savrulan saçları, puantilizmi
anımsatan fırça tekniğiyle gerçekleştirmiştir. Aynı zamanda Roma ve Bizans mozaiklerine ilgisi
olan sanatçının bu resimdeki tekniği de mozaik dokusundadır. Kariye Camii’nin müzeye
dönüştürülme projesinde yer alan Eyüboğlu eserlerini yaratırken mozaik dokusundan da
faydalanmıştır.

Görsel 1072: Bedri Rahmi Eyüboğlu, (Ferhunde Küçüksen Öner’den)

775
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Eyüboğlu yukarıda yer alan resimde de kucağında meyve dolu tepsi ile arkasında
minyatür sanatının etkilerini taşıyan İstanbul siluetinin önünde Karadut’u balıklama dalan
denizkızı olarak resmetmiştir 668. Mavi tonların ağırlıkta olduğu İstanbul siluetini arkada bırakıp
sevdiği kadın Karadut’u içinde meyveler olan tepsi ile şehre güzellik ve bereket getiren, ön
planda figür olarak betimlemiştir.
Mehmet Eyüboğlu “Kim ne derse desin Bedri Rahmi’nin dokusu sevgisiyle örülmüştür.
Karadut hanımı çok sevmiş ve onu hep yüreğinin bir köşesinde yaşatmıştır 669.” diyerek
babasının Mari Gerekmezyan’a olan sevgisini dile getirmiştir.

Mari Gerekmezyanın Sanat Hayatı

Mari Gerekmezyan, üstün yeteneğiyle başarılı eserler üretmiş ve Fransız heykeltıraş


Artistide Mailliol’un yolunda ilerleyerek gerçekçi figüratif eserler meydana getirmiştir. Birçok
sergiye katılarak ödüller alan sanatçının üç eseri İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde, alçı ve
bronz döküm iki heykeli Bedri Rahmi Eyüboğlu Evi’nde bulunmaktadır. Diğer eserlerinin nerede
olduğu bilinmemektedir. Konuyla ilgili başka kaynaklarda yanlış bilgiler yer almaktadır. Ayrıca
altı adet nü çalışması ve dört adet büst görseline; 3 adet heykel çalışması bilgisine de
ulaşılmıştır.
Mari Gerekmezyan 1945 yılında “Rastlantısal Güzellikler” başlığı ile sanatçının yaratma
sürecine ve sanatçıya değinerek bu konu hakkındaki görüşlerini ifade etmiştir 670.
“Rastlantısal sürprizler bizi çoğunlukla güzel manzaralarla buluşturur. Bu manzaralar
bazen birbirini tamamlayan bazen de tezat oluşturan renklerin, biçimlerin ya da seslerin
birleşmesinden oluşmuş resimlerdir.
Bu resimler belli bir ortam içinde, özel bir ışık altında çok güzel ve hatta muhteşem
görünebilirler ancak başka koşullarda çirkin ve nahoş bir hal alabilirler. Sokağın bir köşesinde
çocuğuyla oturan yoksul bir kadın görürüz. Eprimiş örtüsüne sarılmış rastgele öyle bir
oturuyordur ki, örtünün kıvrımlarının ve biçiminin uyumuna ilgisiz kalmak mümkün değildir ve
bazen bütün bir Rodin’ e değer.
Yıkık dökük evlerin, devrilmiş çatıların sıralandığı bir sokaktan geçeriz. Yıllanmış bir
meşenin altında baldırı çıplak veletler oynamaktadır, köşedeki kahveden tuhaf sesler yükselir.
Bütün bunlar öylesi bir ışık altında, öyle bir saatte buluşup birbirini bütünler ki, şaşıp
duraksarız.

668Ferhunde Küçüksen Öner, “Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Resul Aytemur’ un Resimlerinde İstanbul” “Şehrin
Dili” İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi II. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi” İstanbul 2019, s.9
669 Eyüboğlu, a.g.e. s.8.
670 Mari Gerekmezyan’ın Ölümünün 1. Yıldönümünde San Dergisinin özel sayısından Mayıs, 1948, akt:

Anonim 2012. s.57.

776
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Buna benzer şekilde, bir sanatçının bilinçsizce ortaya koyduğu eserleri de rastlantısal
güzelliklere benzetirim. Kim bilir hangi fırçaya dokunuşunun ya da ses ve biçimlerin
karışımından hâsıl olmuş hangi ilhamın ürünüdür o… Sanatçı kendisi de şaşkındır. Elbette bu
şekilde ortaya çıkan eser, sanatçıdan bağımsız bir şey değildir ve hatta yeteneğin ta kendisidir
ancak sanatçının bilincinin öznel bir anına denk gelmiştir. Sanatçı bu eseri neden ve nasıl
yarattığını anlatamaz ve aynı eserin bir ikincisi ya da üçüncüsünü aynı değerde ortaya
çıkaramaz.
Bilinçlice yapılan bütün sanat eserleri biçim ve renk olarak son hallerini almış olmalılar,
aksi halde sağdan ve soldan gelen darbelere dayanamazlar. Oysa bir rastlantı sonucu ortaya
çıkan işi gerçek bir sanat eseri olarak kabul etmek mümkün değildir.
“Ve tıpkı şair gibi Tanrı’nın da yaratması için önce ağlamak gerekti.” Sanatçı, tıpkı bir
dalgıç gibi kendi benliğinin derinliklerine dalmalı, orada aramalı, incelemeli, gerekirse
kanayışını dahi seyrederek koparmalı, çiğneyip atmalı bazılarını, çünkü o derinliklerde sadece
inci ve mercan bulunmaz.
Ocaktan çıkan demire benzer, cehennemden gelen sanatçıdır bizim sanatçıdan
anladığımız”.
Mari Gerekmezyan kısa yaşamında Kalustyan’ın dediği gibi ellerinde çamurun can
bulduğu eserlerini, Devlet Resim ve Heykel Sergileri, Galatasaray Sergileri’nde, Türk Ressamlar
ve Heykeltıraşlar Cemiyeti’nde teşhir etmiştir.
1926 yılında yapılan 8. Galatasaray Resim Sergisi’ne Mari Gerekmezyan 671,
2 adet “Büst”,
1 adet “Etüt” ile,
1927 yılında yapılan 11. Galatasaray Resim Sergisi’ne 672,
“Kitap İstinsahı ” ve
“Üryan Etüt”,
1928 yılında yapılan12. Galatasaray Resim Sergisi’ne 673
“Bir Grup” adlı çalışmaları ile katılım sağlamıştır.
Sanatçının katıldığı Devlet Resim ve Heykel Sergileri’nden 1943 yılında yapılan
5. Devlet Resim Heykel Sergisi’ne 674,
349 Prof. Şekip Tunç
350 Prof. Neşet Ömer
351 Büst eserleriyle katılmıştır. Katalogda Mari adıyla yer almaktadır.

671 Şerifoğlu, Faruk, Ömer, Resim Tarihimizden Galatasaray Sergileri 1916-1951, İstanbul 2003, s.55.
672 Şerifoğlu, a.g.e. s. 58.
673 Şerifoğlu, a.e. s.61.
674 Anonim, Maarif Vekilliği Beşinci Devlet Resim ve Heykel Sergisi Ankara Sergi Evi, Açılış 31 Birinci

Teşrin 1943, Kapanış 30 İkinci Teşrin 1943, Sergi Kataloğu.

777
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

6. Devlet Resim Ve Heykel Sergisi’nde 675


1 Çocuk Başı
2 Çıplak adlı eserleri teşhir edilmiştir.
7. Devlet Resim Ve Heykel Sergisi’nde 676
7 Büst
8 Büst (Yahya Kemal)
9 Genç Ana
10 Rölyef
11 Tors heykelleriyle yer almıştır.
Gerekmezyan’ın 1944 yılında 18 Mart-1Nisan tarihleri arasında gerçekleşen Türk
Ressamlar ve Heykeltıraşlar Cemiyeti, 2. Plastik Sanatlar Sergisi broşüründe yer alan cemiyet
üyeleri arasında adı geçmektedir. Sanatçı sergiye 677
96 Nü
97 Kardeşim adlı heykelleri ile katılım sağlamıştır.

Görsel 1073: Türk Ressamlar ve Heykeltıraşlar Cemiyeti 2. Plastik Sanatlar Sergisi Sergi Broşürü, 18
Mart-1 Nisan 1944.

Mari Gerekmezyan 1944 yılında 509 resim ve 13 heykelin sergilendiği Ankara Dil, Tarih
ve Coğrafya Fakültesinde yapılan, Ankara Devlet Resim Heykel Karma Sergisi’ne (31 Ekim-30
Kasım) katılmıştır 678.

675 Anonim, Maarif Vekilliği Altıncı Devlet Resim ve Heykel Sergisi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesinde
Açılış 31 Birinci Teşrin 1944, Kapanış 30 İkinci Teşrin 1944 Sergi Kataloğu.
676 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı Yedinci Devlet Ve Resim Heykel Sergisi 1945.
677 Anonim, Türk Ressamlar ve Heykeltıraşlar Cemiyeti 2. Plastik Sanatlar Sergisi Sergi Broşürü, 18 Mart-

1 Nisan 1944, Dağcılık Klübü, Taksim

778
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1074: Türk Ressamlar ve Heykeltıraşlar Cemiyeti 2. Plastik Sanatlar Sergisi Sergi Broşürü, 18
Mart-1 Nisan 1944

Gerekmezyan, 31 Ekim 1945 yılında Ankara Sergievi’nde gerçekleştirilen 7. Ankara


Devlet Resim ve Heykel Karma Sergisi’nin heykel dalında 1. lik ödülü alır 679. Sergide 120 ressam
617 resim (27 portre, 106 natürmort, 484 manzara), 7 heykeltıraş ise 19 eser sergilemiştir. 680
Mari Gerekmezyan’ın “Yahya Kemal Beyatlı’nın Büstü”nün birinciliği aldığı heykel
dalında ikincilik ödülünü Türkân Tangün’ün “Çocuk Başı” adlı çalışması alır. Önemli olan bir
konu da, bundan böyle “Amaç” dergisinin resim sanatkârlarına ayırdığı 1.500 liralık ödülün ilk
olarak VII. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde eser teşhir eden sanatkârlardan layık görülenlere
verilmesi ve böylelikle sanatçıyı teşvike yarayacak olan “özel mükâfat” sistemine doğru ilk
adımın memleketimizde de atılmış olmasıdır 681. Sanatçı, 1946 yılında ise Ankara Resim Heykel
Müzesi ödülü almıştır. 682
Mari’nin 1940 yılında konuk öğrenci olarak gittiği Devlet Güzel Sanatlar Akademisi
heykel bölümünde hocası Alman heykeltıraş Profesör Rudolf Belling başarılı öğrencisinin çektiği
sıkıntılara tanık olmuş ve ona yol göstermiştir. Belling sadece öğrenci olarak değil insan olarak
da takdir ettiği Mari Gerekmezyan’ı şu cümlelerle ifade eder:
“Mari Gerekmezyan hakikatte ideal denecek bir talebeydi. Bundan senelerce evvel bir
heykeltıraş olmağa karar verdiği zaman, önünde kendisini bekleyen zorluklarla dolu bir çalışma

678Mehmet Üstünipek, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Çağdaş Türk Sanatında Sergiler 1850-1950. İstanbul,
2007, s.127.
679Üstünipek, a.g.e. s,129.
680 Üstünipek, a.e. s.129.
681 Cevad Memduh Altar, “Ülkü” (Yeni Seri) Sayı 101. 01. 12. 1945,
682 İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı 1999 Ajandası, s.56

779
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

devresi olduğunu idrak ettiği gibi, bir heykeltıraş olmanın kendisini müreffeh bir hayata
kavuşturmayacağını da biliyordu. Artistik inkişafında kendisine tavsiyelerde bulunmak ve
yardım edebilmek en büyük zevklerimden birini teşkil etmiştir. Mali vaziyetinin pekiyi
olmamasına ve hayatını bir öğretmenin mütevazı geliri çerçevesine sığındırmak mecburiyetinde
olmasına rağmen, bütün boş zamanlarını bu artistik çalışmalara hasretmesini daima bir misal
olarak gösterirdim. Bu ciddi çalışmaların neticesi olarak, son zamanlarda birçok sanat
meselelerini muktedir bir hale gelmiş olduğunu da belirtmek isterim. Birçok bakımdan evvelden
kehanette bulunmak çok sakat bir iş olabilir. Fakat Mari Gerekmezyan için bu varit değildir.
Ölmeden evvel başarmış olduğu işler, bize istikbalde başarması ihtimali olan işler hakkında da
kâfi bir fikir verecek mahiyettedir. Kendisinin ölümü ile yalnız çok kıymetli bir istidat değil, aynı
zamanda eşi nadir bulunan bir insan da kaybetmiş bulunuyoruz ki, bu keyfiyet zamanımızda
hususi bir ehemmiyet arz etmektedir 683”.

Tablo 7.7. Mari Gerekmezyan’ın Tespit Edilen Eserler Listesi


Eser Adı Teknik Ebat Tarih Kaynak
Bulunduğu Yer
“İsimsiz” Diploma - - 1921 Anonim, Mari Gerekmezyan Anısına
Heykeli-Ayakta Nü Görsel Sanatlar Sergisi, 125.Yıl Özel
Kadın Figürü Getronagan Ermeni Lisesi Sergi
Kataloğu, 8-23 Aralık 2012, s.57
“İsimsiz” Yarı Oturur Yüksek - - Anonim, a.g.e., s.60
Vaziyette Nü Kadın Kabartma
Figürü Rölyef
“İsimsiz” Ayakta Nü - - - Anonim, a.e.,s.60
Kadın Figürü
“Acı” Etüt Alçı - Anonim, a.e., s.60
“İsimsiz” Oturur Alçı - - Anonim, a.e., s.59
Vaziyette Nü Erkek
Figürü
“İsimsiz” Ayakta Nü - - - Anonim, a.e., s.60
Figür Omzunda Çocuk
ile
“İsimsiz” kadın Başı Alçı - - Anonim, a.e., s.59
“Hagop Gerekmezyan Alçı - - Anonim, a.e., s. 56
Başı”
“Bedri Rahmi Eyüboğlu Alçı 59,5 x - Bedri Rahmi Eyüboğlu Evi
Başı” 36,5 cm
“Bedri Rahmi Eyüboğlu Bronz 61x 38 cm - Bedri Rahmi Eyüboğlu Evi
Başı”
“Pehlivan” - - - Anonim, a.e., s.59
“Kadın Başı” Alçı 40 x 26 x 1941 İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
23 cm

683 Anonim a.g.e. s.61.

780
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.7. (devamı)


“Mehmet Bey’in Başı” Alçı 50 x 24 x -- İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
25 cm
“Kadın Büstü” Bronz 46 x38 x - İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
37 cm
Prof. Dr. Şekip Tunç - - 1943 Anonim, Maarif Vekilliği Beşinci
Başı”, Devlet Resim ve Heykel Sergisi
Ankara Sergi Evi, Açılış 31 Birinci
Teşrin 1943, Kapanış 30 İkinci
Teşrin 1943, Sergi Kataloğu
“Çocuk Başı - - 1944 Anonim, Maarif Vekilliği Altıncı
Devlet Resim ve Heykel Sergisi Dil
Tarih ve Coğrafya Fakültesinde
Açılış 31 Birinci Teşrin 1944,
Kapanış 30 İkinci Teşrin 1944 Sergi
Kataloğu.
Genç Ana - - 1945 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı
Yedinci Devlet Ve Resim Heykel
Sergisi 1945.
“Yahya Kemal Başı” Bronz - 1945 Anonim, a.g.e., s.63
“Tors” - - - Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı
Yedinci Devlet Ve Resim Heykel
Sergisi 1945
Rahip Gomidas - - Anonim, Mari Gerekmezyan Anısına
Görsel Sanatlar Sergisi, 125.Yıl Özel
Getronagan Ermeni Lisesi Sergi
Kataloğu, 8-23 Aralık 2012

Taniel Varujan - - - Anonim, Mari Gerekmezyan Anısına


Görsel Sanatlar Sergisi, 125.Yıl Özel
Getronagan Ermeni Lisesi Sergi
Kataloğu, 8-23 Aralık 2012
Vahan Tekeyan - - - Anonim, Mari Gerekmezyan Anısına
Görsel Sanatlar Sergisi, 125.Yıl Özel
Getronagan Ermeni Lisesi Sergi
Kataloğu, 8-23 Aralık 2012

781
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Mari Gerekmezyan’ın Nü Çalışmaları

Görsel 1075: Mari Gerekmezyan, “İsimsiz” (Diploma Heykeli), (Anonim 2012),

Sanatçının diploma heykeli, mezun olmak için yaptığı ödev olsa gerek. Sol ayağı geride
parmak uçları üzerinde, sağ ayağı ise ön tarafta yere basmaktadır. Vücut ağırlığı sağ ayak
üzerindedir. Kendinden kaideli eser, klasik formda gerçekçi üslupla şekillendirilmiş üryan bir
genç kadın figürüdür. İnce narin bir yapıya sahip figürün başı sağ tarafa doğru yönelmiş, sağ kol
dirsekten kırılarak yukarı geriye doğru yönelip başın sağ tarafı üzerine eli yerleştirilmiştir.
Omuz ile kulak memesi arasında boya sahip olan saçları kıvırcık bukleli, sol kol geride sol ayağı
ile paralel sol kalçanın kenarında ve üstünde yer almakta, dudakları hafif aralıklı, hafif baygın
bakan gözler renkli imajını vermekte ve sağ tarafa bakmaktadırlar. Hafif sağ tarafa yönelmiş
fakat cepheden verilmiş, eserin elmacık kemikleri, diz kapakları, karın kasları ve sağ kolunun
yukarı geriye doğru gitmesiyle birlikte sağ göğsünün de yukarı çekilir vaziyette verilmesi çok
gerçekçi ve başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiştir.

782
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1076: Mari Gerekmezyan, “İsimsiz”, (Anonim 2012)

Gerekmezyan’ın genç bir kadını nü olarak gerçekleştirdiği yüksek rölyef çalışması,


pürüzsüz, yalın ve parlak bir vaziyettedir. Üç kademeli olarak yapılan çalışmada figür, üzeri
kumaş örtü ile kaplanmış olan bir sandalye ve arka kısmında fon bulunmaktadır. Genç kadın
sandalye üzerinde yarı oturur vaziyette sağ bacağı arkaya doğru dizden bükülerek geri verilmiş,
ön tarafta sabit sol ayaktan ayrı mesafeli bir şekilde betimlenmiştir. İki ayak arasında yere
dökülen kumaşın hareketli detayları ve kumaş kaplı yüzeyinden belirgin olan sandalyenin formu
başarılı bir şekilde tasvir edilmiştir. Figürün sağ kolu dirsekten arkaya doğru bükülmüştür. Sol el
sandalyenin üst kısmını tutar vaziyette ve göğüs hizasında yer almaktadır. Bununla bağlantılı
olarak sol omuz hafif öne doğru meyillidir. Masum bakışları, ince dudak yapısı, küçük gözleri,
ince kalkık kaşları ve yuvarlak vücut formu ile tam bir ahenk içerisinde bütünleşmiştir. Ön tarafı
arkaya doğru taranmış saçların yanları dalgalı ve kulakları örtmüş, boyu ise omuzları geçecek bir
şekilde tasvir edilmiştir. Figürün burun kısmı hafif stilize edilmiştir. Heykelin malzemesinin ne
olduğu bilinmemektedir.

783
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1077: Mari Gerekmezyan, “İsimsiz”, (Anonim 2012)

Nü çalışılmış narin yapılı genç bir kadın figürü ayakta betimlenmiştir. Malzemesi alçı
olduğu izlenimi vermekte, pütürlü ve mat bir yüzeye sahiptir. Baş, vücutla beraber sol tarafa
yönelmiş, yere doğru bakmakta olan gözlerin kapalı olduğu görülmektedir. Her iki kolda geriye
doğru bükülerek saçlar iki elin yardımıyla enseden tepeye toplanmıştır. Sol kol başa dayalı
olarak arkaya doğru bükülüp üstten saçı tutmakta, sağ kol ise yine arkaya doğru bükülerek yere
paralel tasvir edilmiş, başın arka üst kısmından saçın tepede toplanmasına olanak
sağlamaktadır. Kollara verilen hareketle oluşan boşluklar heykelin enerjisini arttırmıştır. Sol
kolun gölgesi yüzün sol tarafına düşmektedir. Orantılı vücut yapısına sahip eserin kulakları saçla
kapatılmıştır. İnce narin bir yüz, küçük göğüsler kolların hareketiyle orantılı bir şekilde yukarı
doğru çekilir durumdadır. Sanatçı figüre verdiği hareketle ışık ve gölge hâkimiyeti sağlamış,
gerçekçi üslupta çalışmıştır.

784
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1078: Mari Gerekmezyan, “Acı” (Etüt), Alçı, (Anonim 2012)

Bir genç kadının başı öne doğru eğik oturur vaziyette betimlenmiş etüdü kendinden
kaidelidir. Çıplak vaziyette kaide üzerinde oturan figürün sol ayağı sağ ayağının üzerinde çapraz
olarak betimlenmiştir. Figür dizkapaklarının üzerinde ayaklarında olduğu gibi sol kolunu sağ
kolunun üzerine içe doğru çapraz bir şekilde yerleştirmiş, başını sol kolunun üzerine içe doğru
kapatmıştır. Figürün saçı ortadan ayrılarak taranmış ve ensede toplanmıştır. Kollar ve
bacakların şekillenmesiyle figürün enerjisi artmış, sınırsız dolaşım sağlanmıştır. Gerekmezyan
esere duygu yükleyerek gerçekliği arttırmıştır. Vücut dilinden de anlaşıldığı üzere figür
sanatçının yüklemiş olduğu duygunun hüznü ve çaresizliği yaşadığı bir anı yaşamaktadır. Eserin
malzemesi bilinmemektedir.
Gerekmezyan’ın genel olarak kadın betimlemelerine baktığımız zaman dönemin ünlü
Fransız heykeltıraşı Aristide Maillol’un (1861-1944) yolundan giden sanatçı etkisi altında
kalmış, aynı sanat kaygısını taşımıştır. Bir kısım eserlerinin benzerliği dikkat çekicidir.
Gerekmezyan ve Maillol’un çıplak kadın figürleri klasik gerçekçi üslupta değişmeyen formda
zarif vücut diline sahip eserlerdir. Ayrıca Gerekmezyan’ın “Acı” adlı eseri ile Maillol’un “Gece”
adlı eserinin form yapısı büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. Her ikisininde dizler üzerine
yaslı dirseklerden bükülü kolları üzerinde baş içeri doğru kapanmış, saçlar Maillol’un eserinde

785
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

arkaya doğru taranmış ve arkada toplanmış, Gerekmezyan’ın yapıtında ise saç ortadan ayrılarak
ensede toplanmıştır. En bariz fark Grekmezyan’ın heykelinin ayakları çapraz yerleştirilmiş,
Mailol’un yapıtında ise dizden aşağıya üçgen gelen ayaklar yerde yanyana birleşecek şekilde
betimlenmiştir.

Görsel 1079: Artistide Maillol, 1902, Stuttgart, (https://www.msxlabs.org/forum/sanat-ww/311186-


aristide-maillol.html)

786
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1080: Mari Gerekmezyan, “İsimsiz”, Alçı, (Anonim 2012)

Kendinden kaideli ahşap fon önünde, bir tabure üzerinde oturan geniş omuzlu, kaslı, saçı
olmayan çıplak erkek figürü, sağ tarafa dönük tasvir edilmiştir. Sol ayağı diz kapağından geriye
doğru çekilmiş ve sadece parmak uçları yere basmaktadır. Sağ ayağı, diz kapağından bükülü ve
sağ kol dirsekten bükülmüş sağ bacağın üzerindedir. Vücut ağırlığı da sağ ayak üzerinde tasvir
edilmiştir. Çene bükülü olan sağ el üzerine dayanmakta, düşüncelere dalmış izlenimi
uyandırmaktadır. Fotoğrafta çok net görünmese de derin ve çukurda kalan gözler kapalı
algılanmaktadır. Eserin vücut yapısına oranla, açıkta olan kulak ve burnu küçük betimlenmiştir.
İri kaslı sol kol geriye alınmış dirsekten bükülerek sol kalça üzerinde gibi görünse de taburenin
bir çıkıntısı var ve onu tutup destek alıyormuş gibi algılanabilmektedir. Sanki poz vermek için
tabureye oturmuş gibi. Başarılı bir şekilde yansıtılan figürün kaslarındaki enerjik yapısı ile
karşımızda gerçek bir güreşçi varmış izlenimi vermektedir.

787
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1081: Mari Gerekmezyan, “İsimsiz”, (Anonim 2012)

Mari Gerekmezyan’ın oluşturduğu kompozisyonu anneyi ayakta omuzunda çocuğuyla


tasvir ettiği farklı bir çalışma olarak düşünebiliriz veya farklı bir bakış açısıyla
değerlendirdiğimiz zaman kompozisyon bize Bizans ikonalarında rastladığımız ve birçok sanatçı
tarafından resmedilen ve San Cristobal yani “İsa'yı Taşıyan Aziz Christopher” efsanesini
hatırlatır 684. San Cristobal efsanesi kültürlere göre bazı farklılıklar göstermektedir.

684 San Cristobal (Aziz Christopher), çocuk İsa'yı omuzlarında taşıyan ve bir nehrin sularını geçmesine

yardım eden sakallı bir devi temsil eder ve bu görüntü, aziz hakkında en iyi bilinen efsanelerden birine
atıfta bulunur. Bu geleneğe göre gerçek adı Reprobus'tur ve gelmiş geçmiş en büyük krala hizmet etmek
isteyen bir devdir. Kendini yenilmez sanan bir kralın sarayına vardığında, kendini onun hizmetine adar;
ama bir gün hükümdarın şeytandan bahsedince haç çıkardığını görür. Nedenini sorar ve kral ona
şeytandan korktuğunu söyler, bu yüzden şeytanın adını her duyduğunda haç işareti yaparak korunmak
ister. Dev, kraldan daha güçlü olduğunu düşünerek şeytanı aramaya başlar ve kısa sürede onu bulup takip
eder. Fakat bir gün, üzerinde haç bulunan bir yoldan geçen şeytanın yolunu değiştirdiğini görür. Reprobus
ona nedenini sorar ve şeytan, “İsa çarmıhta öldüğü için çarmıhtan önce korku içinde kaçmak zorunda
kaldığını” itiraf eder. Böylece Reprobus, İsa Mesih'i aramaya başlar. Kendisine Hıristiyan inancını öğreten
bir keşişle tanışır. Keşiş ona tehlikeli bir nehrin yakınında bir kulübe inşa etmesini ve orada yaşamasını,
boyunu ve gücünü kullanarak yürüyüşçülerin nehri geçmesine yardım etmesini önerir. Bu hizmet Mesih'i

788
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatçı ayakta duran figürü Aziz Christopher, omzunda taşıdığı çocuğu da “Çocuk İsa”
olarak almış ya da atıfta bulunmuş olabilir. Vücut ağırlığı iki ayağına verilmiş figürün sol ayağı
bir adım önde ve çok hafif dizden bükülüdür. Vücut oranına göre göğüsler küçük betimlenmiş,
kolların hareketine göre şekillendirilmiştir. Sağ ayak geride ve dik durumdadır. Her iki ayak da
tam olarak yere basmaktadır. Çıplak anne figürünün sol omuzunda çapraz oturan çocuk
figürünün sol ayağı dizden bükülerek annenin sol göğsü üzerinde tasvir edilmiştir. Annenin sol
kolu dirsekten bükülerek yukarı doğru verilmiş, omuz hizasında çocuğunun sol kolunu
tutmaktadır. Annenin sağ kolu ise dirsekten bükülü arkaya doğru betimlenerek, çocuğu arkadan
tutması sağlanmıştır. İri yapılı çocuğun altı bağlı bir şekilde tasvir edilerek, her ikisinin saçları
kısa dalgalı ve gür verilmiştir. Her ikisinin saçları kısa görünse de annenin saçlarının arkada
toplanmış olma olasılığı mevcuttur. Annenin başı sağ omuzuna paralel yatay bir şekilde yukarıya
çocuğuna doğru bakmakta iken, çocuk karşıya bakmaktadır. Yuvarlak hatlara sahip çocuk figürü
öne anneye doğru eğilmiş hareket ediyormuşçasına betimlenmiştir. Fotoğrafta çok net
görünmemekle beraber, yüz uzuvları yüz hatlarıyla uyumlu ve ayaktaki figürün yüzü küçük
betimlenmiştir.

memnun edecektir, çünkü birçok insan nehri geçmeye çalışırken ölmektedir. Bir gün dev, ondan yardım
isteyen çocuksu bir ses duyar. Karşı kıyıya gitmek isteyen bir çocuk olduğunu görür ve onu omuzlarında
taşıyarak, çalkantılı suları geçmeye başlar. Fakat ilerledikçe, çocuğun ağırlığı o kadar arttı ki, ancak büyük
bir çabayla karşı kıyıya ulaşmayı başarır. Orada çocuk kimliğini ortaya çıkarır: o İsa'dır ve devin
desteklediği ağırlık, Mesih'in kanı tarafından kurtarılan tüm dünyanın ağırlığıdır. Bu efsane, batı
ikonografisine ilham vermenin yanı sıra, Aziz Christopher'ın kayıkçıların, hacıların ve gezginlerin
koruyucu azizi olarak anılmasına neden olmuştur. Doğuda, Saint Christopher genellikle bir köpeğin başı
ile temsil edilir, Saint Petersburg ve Sofya'da korunan birçok ikonun kanıtladığı gibi bazılarına göre, bu
ikonografi, tanrı Anubis' e açık bir referansla, Helenistik-Mısır alanında doğmuş bir kült olduğunu gösterir.
Daha karmaşık olsa da, daha muhtemel olan şu diğer hipotezdir: Reprobus, Roma ordusuna katıldı ve
Christopher adı altında Hıristiyanlığa dönüştü. Yoldaşları arasında havarilik faaliyeti nedeniyle kınandı ve
yargıç önüne çıkarıldı, kendisini inancından vazgeçirmek için yapılan tüm girişimlere direndi, bu yüzden
kafası kesildi. Böylece, eşek İsa'yı Kudüs'e muzaffer girişinde nasıl taşıdıysa, Christopher da Mesih'i şehit
oluncaya kadar yüreğinde taşıdı. Bu nedenle Doğu'da Christopher' ı daha sonra bir köpek kafasına
dönüşen eşekbaşı ile temsil etme geleneği başlangıçta yayıldı. Bu nedenle, pagan kültleriyle hiçbir ilişkisi
olmayan, tam anlamıyla bir Hıristiyan ikonografisi olurdu. Altın efsaneye göre ise Christopher' ın şehadeti
25 Temmuz'da Likya'nın Samo kentinde gerçekleşti. Aziz, yanan metal çubuklarla yapılan işkenceye
direndi. Sonra ona havada asılı duran oklar attılar; içlerinden biri geri döndü ve işkence emrini veren
hükümdarın gözünü deldi. Kral, Christopher' ın başını kesme emri verdi ve aziz ölmeden önce ona şöyle
dedi: "Gözünü kanımla yıka, iyileşeceksin." Kral görüşünü geri kazandı ve dönüştürüldü. O zamandan beri,
San Cristobal'ın şefaati göz hastalıklarını iyileştirmek için çağrıldı
(https://www.vaticannews.va/es/santos/07/25/s--cristobal--martir.html).

789
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1082: Orazio Borgianni “St Christopher, Bebek İsa”, 1598-1602, Tuval Üzerine Yağlı Boya (Museo
del Prado, Madrid http://spenceralley.blogspot.com/2019/02/orazio-borgianni-1574-1616-rome-
and.html)

Görsel 1083:“St Christopher, Bebek İsa”, (https://es.wikipedia.org/wiki/Crist%C3%B3bal_de_Licia)

790
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1084: St Christopher, Bebek İsa”,


(https://www.elpandelospobres.com/san-cristobal-martir-10-de-julio)

Mari Gerekmezyan’ın Büst (Baş) Çalışmaları

Görsel 1085: Mari Gerekmezyan, “İsimsiz”, Alçı, (Anonim 2012)

791
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Eser normal ebatlarda, başörtülü cepheden tasvir edilmiş bir genç kadın başıdır. Kemerli
burun yapısı, ince yay gibi kaşlar, belirgin gergin göz kapakları betimlenmiş açıkgözler karşıya
bakmaktadır. Ağız hafif aralık bırakılmış sanki konuşacakmış ifadesi yer almakta, alt dudağı
kalın verilmiş olan oval yüzün yanakları dolgun tasvir edilmiştir. Başın iki tarafından başın
tepesine kadar gelen örtü burada kıvrılarak arkaya alınmış ve bombe oluşturmuştur. Alnın orta
kısmının yukarısına üçgen şeklinde gelen saç dışında, tüm saç örtüyle kaplanmıştır. Görünen sol
kulak bölgesinde örtünün altından saç ve kulak memesine benzemeyen bir yapıda sert bir cisim
gibi durmakta olasılıkla küpe olduğunu düşündüğüm bir nesne tasvir edilmektedir. Sol tarafta
görünen başörtünün kıvrımları belirgindir. Kumaş görünen şekliyle arka tarafta saçın
hacminden kaynaklı bombeli verilmiştir.

Görsel 1086: Mari Gerekmezyan, “Hagop Gerekmezyan Başı”, Alçı, (Anonim 2012)

Mari Gerekmezyan genç yaşta kaybettiği kardeşi Hagop Gerekmezyan’ın başını yaparak
onu ölümsüzleştirmiştir. Kendinden kaideli eserin ideal denebilecek ayrıntılı hatları dikkat
çekicidir. Kulağı açıkta bırakan kısa dalgalı saçlar sağ yöne doğru taranmıştır. Cepheden
betimlenmiş yapıtın kaşları kalın ve hafif çatık, kapalı kalın dudaklar, muntazam bir burun, alnı
ise açık ve yüksek betimlenmiştir. Gerekmezyan, kardeşinin başını gözleri açık tasvir etmiş

792
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

karşıya bakmakta, alnındaki hafif çizgiler, yüz kasları ve özellikle kulak, tüm başın uzuvlarını
ideal denebilecek ölçülerde çalışmıştır.

Görsel 1087: Mari Gerekmezyan, “Bedri Rahmi Eyüboğlu Başı”, Alçı, 59,5 x 36,5 cm, (Bedri Rahmi
Eyüboğlu Evi)

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Kalamış’taki evinde fotoğrafladığım alçıdan yapılmış büstün


birkaç ufak ayrıntının farklı olması dışında bronz döküm olarak çalıştığı heykel aynısıdır.
Alçıdan yapılmış kendinden kaideli büstün gözleri açık sol gözü sağ tarafa bakmakta, sağ gözü
düz bakmaktadır. Bu durum her iki büstün gözbebeklerinin belirgin olmamasından kaynaklı
olabilir. Sol kaşı sağ kaşa göre kalkık; kemerli, ucu uzun, iri tasvir edilmiş burun, yüzün sert bir
ifadeye bürünmesini sağlayan kaşlar çatık olarak betimlenmiştir. Sol göz kapağı sağ göz
kapağına göre daha muntazam çalışılmış ve daha iri tasvir edilmiştir. Boyun kasları belirgin,
dudaklar kapalı, ince kıvrımlı gamzeli olarak betimlenmiş, yoğun saç buklelerinin geniş olan alın
bölgesinin sol tarafına dökülmesiyle alın kısmen daralmıştır. Yüz oval ve kaslı verilmiş, elmacık
kemikleri belirginleştirilmiştir. Cepheden çalışılmış saçları bukleli olan büstün kulakları açıkta
bırakılmıştır.

793
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1088: Mari Gerekmezyan, “Bedri Rahmi Eyüboğlu Başı”, Bronz, 61x 38 cm, (Bedri Rahmi Eyüboğlu
Evi)

Mermer bir kaide üzerine sabitlenen bronz döküm eser, alçıdan yapılmış benzerine göre
daha toplu bir yüze sahiptir. Burun ucu bronz heykelde daha kısa bir nebze daha küçük tasvir
edilmiştir. Bronz heykelde alın damarlı bir yapıya sahiptir. Malzemelerin farklı olmasından
kaynaklı diğer uzuvlarda farklı görünse de çok yakından incelediğiniz zaman bu özellikler
dışında heykellerin diğer özelliklerinin benzer olduğunu görmek mümkündür. Bronz döküm
olan yapıtın ebatları, alçıdan yapılan büstün ebatlarından 1,5 cm daha büyüktür.

794
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1089: Mari Gerekmezyan, “Prof. Dr. Şekip Tunç Başı”, (Anonim 2012)

Kendinden kaideli Prof. Dr. Şekip Tunç’un başı 685 Gerekmezyan’ın diğer eserlerinde
olduğu gibi gerçekçi üslupla çalışılmıştır. Eserde belirgin ton farklılıkları mevcuttur ve bu
durumun yüzeyin zamanla aşınmasından kaynaklı olma olasılığı mevcuttur. Cepheden verilen
heykelin geniş ve saç dökülmesinden kaynaklı yanlardan açık alınla beraber alnın ortasına üçgen
şeklinde denk gelen saçında koyu renkte olduğu görülmektedir. Eserin saçları gür, dalgalı ve
kabarık olarak betimlenmiştir. Açıkta bırakılan kulaklar hafif yelken görünümündedir. Oval
olarak betimlenmiş olan yüzün çenesi gamzelidir. Kaşları kalkık, göz kapakları düşük formun,
dudakları ince, kapalı ve gamzelidir. Kemerli burun yüz yapısıyla uyumludur. Işığın olanağında
gölgenin varlığı ve yüzeyde oluşan ton farklılıkları eserin plastik değerini arttırmış, gerçekçi
çalışılmış eseri idealize etmiştir.

685 Çukurova Üniversitesi Sanat Araştırmaları 8-11 Nisan 2015 tarihli Sempozyum’da, Derya Uzun
Aydın’ın “Osmanlı’da Gayrimüslim Heykeltıraşlar” adlı makalesinde Prof. Dr. Şekip Tunç’un başı ve (Görsel
1070) görseldeki baş, Kürkman’dan alıntı yapılarak, altlarında “Bedri Bey’e ait olduğu düşünülen diğer
büstler (?)”yazısı yer almaktadır. Bedri Bey olarak söz edilen Bedri Rahmi Eyüboğlu’dur. Tahmini bilgi
hatalıdır.

795
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1090: Mari Gerekmezyan, “Pehlivan”, (Anonim 2012)

İri erkek başı cepheden tasvir edilmiştir. Dolgun yanaklar, iri burun ve kulak ölçüleri ile
uyumludur. Kapalı ağzı, açık olan gözler sol tarafa bakmakta, kaşları kalın hafif çatık, çenesi
gamzeli betimlenmiştir. Alnında biri uzun diğeri kısa derin çizgiler olmakla beraber, iki kaşın
ortasında dikey ve burnun başlangıcında yatay derin kısa bir çizgi verilmiştir. Alın açık ve
yüksektir. Görünen kulağı açıkta bırakan (ki nitekim görülmeyen sağ kulağı da öyledir) kısa
saçlar arkaya doğru taranmış, alın kısmının sağ ve sol tarafından arkaya doğru açılmış olan
saçların orta kısmı daha gür betimlenmiştir. Pehlivan isimli kendinden kaideli yapıtın saçları,
boyun kısmı, kulağı ve görünen sol yanağı pütürlü bir yüzeye sahiptir.

796
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1091: Mari Gerekmezyan, “Kadın Başı”, Alçı, 40 x 26 x 23 cm, 1941, (İstanbul Resim ve Heykel
Müzesi)

Kendinden kaideli eser, sağ tarafa ayrılmış dalgalı kısa saçlara, belirgin kalın, kapalı
dudaklara sahip ve alt dudağının gamzesi ile güzel bir kadın başı ortaya çıkmıştır. Bronz patine
edilmiş eser, açık alınlı olmakla beraber, çıkık dairesel kemikli bir yapıya sahiptir. Eser cepheden
çalışılmış, kulaklar saçlarla örtülerek kapatılmıştır. Yuvarlak bir yüze sahip açık olan badem
gözler ve elmacık kemikleri belirgindir.

Görsel 1092: Mari Gerekmezyan, “Mehmet Bey’in Başı”, Alçı, 50 x 24 x 25 cm, (İstanbul Resim ve Heykel
Müzesi)

797
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Gerekmezyan alçıdan yapmış olduğu bronz patine edilmiş “Mehmet Bey’in Başı” eserini
kendi yorumunu da ekleyerek hafif sola eğik vaziyette gerçekçi tarzda çalışmıştır. Kapalı ağzı
sanki gülümsüyor izlenimini vermekle beraber, oldukça düşünceli sağ tarafa çevrilerek yere
bakan oyuk gözler tasvir edilmiştir. Bir hayli yaş almış Mehmet Bey’in alnında oluşan derin
çizgiler ve gamzeleri belirgin bir şekilde çalışmış sanatçı Gerekmezyan. Ahşap kaide üzerine
yerleştirilen yapıtın burnu büyük, alın bölgesi yüksek ve açıktır. Başın tepesindeki saçlar
yarısına kadar dökülmüş olmakla beraber kalan kısımdaki saçlar, kulakları açıkta bırakmış ve
gür betimlenmiştir.

Görsel 1093: Mari Gerekmezyan, “Kadın Büstü”, Bronz, 46 x38 x 37 cm, (İstanbul Resim ve Heykel
Müzesi)

Uzun boynu, yay gibi kaşları, oyularak tasvir edilen gözler, gergin bir şekilde arkaya
taranarak topuz yapılmış saçlar, dekolte bölgesine kadar çıplak görünen genç bir kadın figürü
natüralist olarak yorumlanmıştır. Elmacık kemikleri belirgin, kalın dudaklar hafif aralık
bırakılmış, baş kısmı hafif sağ tarafa yönelmiş ve gözler o yöne bakmaktadır. Oval şeklinde olan
yüz, kulak ve burun çok muntazam bir şekilde çalışılmış, yay gibi kaşlar hafif çıkık
betimlenmiştir.

798
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1094: Mari Gerekmezyan, “Yahya Kemal Başı”, Bronz, 1945, (Anonim 2012)

Mari Gerekmezyan 1945 yılında bronz malzemeden yapılmış Yahya Kemal başı ile
birincilik ödülü almıştır686. Aşağıda yer alan büstün fotoğrafı “Mari Gerekmezyan Anısına Görsel
Sanatlar Sergisi, 125.Yıl Özel Getronagan Ermeni Lisesi Sergisi” kataloğunda yer almaktadır.
İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı 1999 ajandasında yer alan
bilgileri de baz alarak yaptığım araştırmada, Mari Gerekmezyan’ın yaptığı Yahya Kemal başının
onun adını taşıyan müzede olduğunu öğrendim. Eseri fotoğraflamak için gittiğim Yahya Kemal
Beyatlı müzesinde iki farklı Yahya Kemal başıyla karşılaştım. Biri alçıdan yapılmış, bir diğeri ise
bronz döküm olan büstlerin sanatçısının bilinmemekte olduğunu gördüm. Her iki eserde
müzenin ikinci katında yer almaktadır. Alçıdan yapılmış heykel ikinci kata çıkılan merdivenin
hemen arkasında niş içerisinde yer almakta, bronz döküm heykel ise sergilenen diğer eşyalar
arasında kaidesiyle duvara dayalı bir şekilde sergilenmektedir. Müzede görevli müdire hanımla
yaptığım görüşmede ve o an yapılan araştırmada heykellerle ilgili envanter tutulmadığını
eserlerin kime ait olduğunu bilmediklerini, hatta eserlerin kime ait olduğunu bulabilirsem
kendilerine haber vermemi istediler. Fotoğrafladığım eserler aşağıda yer almaktadır.

686 Anonim, a.g.e., s.55.

799
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1095: “Yahya Kemal Beyatlı Başı”, Bronz Döküm, (Yahya Kemal Müzesi)

Mari Gerekmezyan Anısına Görsel Sanatlar Sergisi, 125.Yıl Özel Getronagan Ermeni
Lisesi Sergisi kataloğundaki fotoğrafı incelediğimiz zaman Yahya Kemal Müzesi’nde yer alan
heykellere benzemekte, fakat eserlerin farklı olduğunu görmekteyiz.

Görsel 1096: “Yahya Kemal Beyatlı Başı” Sağ Çapraz, Alçı, (Yahya Kemal Müzesi)

Görsel 1097: “Yahya Kemal Beyatlı Başı”, Alçı, (Yahya Kemal Müzesi)

800
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1098: “Yahya Kemal Beyatlı Başı”, Alçı, (Yahya Kemal Müzesi)

Sanatçının müzedeki eserlerini de kendisi yapmış olabilir, bunu şu an için bilemiyoruz,


ama ödül aldığı fotoğraftaki bronz heykel olmadığı kesindir. Ayrıca müzede yer alan alçı heykel
ödül aldığı bronz döküm heykel ile benzerlik göstermektedir. Bu nedenle sanatçı alçı heykeli
çalışmış, daha sonra bronz döküm heykelini yapmış olabilir.

Görsel 1099: “Mehmet Bey”, (İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı 1999 Ajandası)

İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı 1999 Ajandası’nın 56.
sayfasında yer alan yukarıda görülen (Görsel 1099) Mehmet Bey’in heykelinin Eyüboğlu’nun
evinde olduğu ifade edilmektedir. Rahmi Eyüboğlu ile yaptığım görüşmelerde böyle bir eserin
olmadığı bilgisini edindim. Ajandada yer alan eser, İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde yer alan

801
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Mehmet Bey eseri ile benzerlik göstermekte ve kendisi olduğu düşünüldüğü için Mehmet Bey
olarak adlandırılmıştır.
Tempo Dergisi, 15 Ekim 1997, sayı. 41, s.62 de Gerekmezyan’ın otoportresinin bir
kilisede olduğu ifade edilmiştir. İncelediğim gazete kupürlerinden, yine İstanbul Kadın Eserleri
Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı 1999 Ajandası’nın 56. sayfasında kendi büstünün bir kilisede
olduğu (Tempo Dergisi’nden alıntı yapılmış), ayrıca Gülenay Börekçi’nin Haber Türk
Gazetesi’nde Gerekmezyan’ın biyografisini yazan araştırmacı Sevengül Sönmez’le yaptığı
röportajda Sönmez’in Üç Horon Kilisesi’nden bu sergiye getirtilen kadın başını da bildiklerini,
yani Gerekmezyan’a ait eser olduğu bilgileri yer almaktadır. Fakat iki kez gittiğim Üç Horon
Kilisesi yetkilileri restore için giden büstün Gerekmezyan’a ait olmadığını belirterek heykeltıraş
Erol Sarafyan’la görüşmemi belittiler. Görüştüğüm Devlet Güzel Sanatlar Akademisi
mezunlarından heykeltıraş Sarafyan, Getronagan Lise’sinin 125. yıl kutlamalarında yapılan ve
Mari Gerekmezyan’a ithaf edilen sergiye götürülen eserin kendisine ait olduğunu ve “Devlet
Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık bölümü II. sınıf öğrencisi Leyla Hanım’ın 1962
yılında yaptığım ve ilk sergimde yer alan bir portre etüdü” olduğunu belirterek yanlışı
düzeltmemi rica etmiştir 687. Ayrıca Sönmez röportajda, Ankara Resim Heykel Müzesi’nde kayıtlı
iki eseri olduğunu dile getirmiştir. Fakat iki yıldır tadilatta olan Ankara Resim Heykel Müzesi’ni
defalarca aramam ve açıldıktan sonra ziyaretim neticesinde de Gerekmezyan dâhil araştırdığım
kadın heykeltıraşlardan sadece Iraida Barry’nin ve Sabiha Ziya Bengütaş’ın birer eseri
olduğunu 688 ve ancak ücret karşılığında görsellerini alabileceğim ifade edilmiştir. Ayrıca
röportajda Gerekmezyan’ın eserleri arasında kayıp olan Patrik Mesrob Tin Maskı olduğu yer
almıştır. Yaptığım araştırmalarda bu eserle ilgili bilgiye ulaşamadım.

687 Erol Sarafyan eserinin Üç Horon kilisesinin merdivenlerinin sol çıkışında misafir kabul salonunun
kemerli penceresinde yer aldığını belirtmiştir. Söz edilen eser Erol Sarafyan’ın ilk sergisinde gönderdiği
fotoğrafta yer almaktadır.
688 Açıldıktan sonra müzeyi ziyaretim sırasında yaptığım araştırmada, Sabiha Ziya Bengütaş’ın müzede iki

eserinin olduğu bilgisini edindim.

802
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1100: Mari Gerekmezyan’a Ait Olduğu İddia Edilen Erol Sarafyan’ın Eseri “Leyla Hanımın Başı”,
1962, (Erol Sarafyan Sergisi’nden)

Mari Gerekmezyan Hakkında 689

1- Fred Gross (Meslektaşı ve Eşi)


“Bayan Mari Gerekmezyan’ı dört sene evvel tanımış ve onunla samimi bir dostluk elde
etmek saadetine nail olmuştum. Birbirimize ölüme kadar ebedi bir bağla bağlanmak fikrinde
idik, fakat dünyanın istikrarsız hali ve harp, bize bu tasavvurumuzu tahakkuk ettirmeye mani
oldu.
Ölümü bana büyük bir dost kaybettirdi. O kadınlığın ideali idi. Kuvvetli bir karakteri
olduğu gibi içinde güzel karşı bir yükseliş ve kanatlanma mevcuttu. San’atına karşı çok istidatlı
olan zavallı Mari Gerekmezyan tam çalışacak çağda iken ölümün pençesine düştü.
Onun ölümü bende hiçbir zaman kapanmayacak bir yara bırakacaktır.”

2- Hagop Arad (Ressam)


“Vah Mari…
Ben şimdi tek başıma mı açacağım sergiyi?
Mari kardeşim, emin ol, mesleğin benimkine benzemez. Tablolarım yanabilir, yırtılabilir
ama heykellerin uzun süre ayakta kalacaklar. Bütün tesellim bu. Ne olur, o hoşlanmadığın
romantizme dalmama izin verme. Senin sanatına plastik sanat anlayışına hayrandım. Geçen yıl
ölen Fransız ustalar Despian’ ın ve Maillol’ un devamıymışsın gibi, onların yollarında
yürüyordun. Son iki üç yılda, plastik sanat kaygılarının olgun meyvelerini vermeye başlamıştın.

689 Bu başlık altında Mari Gerekmezyan’ı tanıyan kişilerin onun hakkındaki düşünceleri dile getirilmiştir.

803
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Biçim anlayışın son dönemlerde uluslararası nitelikte bir sanatçı gibi daha insani ve daha
gerçekçi olmaya başlamıştı. Heykellerin tümüyle ülkemizin insanlarıyla yoğrulmuştu. Hocaların
seni sevip takdir etmesi de bundan dolayı değil miydi? Seni unutmayacağım. Nur içinde yat
kardeşim.”
3- Hermine Kalustyan (Esayan Lisesi Müdürü)
“Başarıdan başarıya koştun ama sade, mütevazı olmayı ve cana yakınlığı elden
bırakmadın. Tümüyle sanatının gereksinimleriyle dolup taşan duygu ve düşüncelerinde kibrin
hiç yeri olmadı. Şekle hükmetmiştin. Çamur, ellerinde canlılık ve anlam kazanırdı. Ve büyüsüne
kapılıp, hayatı daha yakından tanımayı, daha yoğun yaşamayı denedin, sanatta derinleşmekti
umudun…”
4- Karin Karakaşlı (Yazar)
“Peşimdeki Gölge”
“İnsanın Huyudur, bazen elinde olmadan gölgesine takılır gözü. Ne kadar uzayıp
kısıldığına, güneş ışınlarının açısına göre ne şekle büründüğüne.
Bazen de hayatınızın içine kattığınız, tutkuyla bağlandığınız bir konu, bir insan, bir yer
sizi gölge gibi izler. Benliğinizin bir uzantısı olur, yörüngenizi belirler. Benim için Mari
Gerekmezyan işte böyle biri. Döne döne yeniden rastladığım, çember zamanda karşılaştığım
büyülü bir kadın.
Ona ilk dipnotlarda rastladım, inanır mısınız? Bedri Rahmi’nin bir dönem resimlerine ve
şiirlerine damga vurmuş haliyle ister istemez hakkında bilgi verilmesini gerektiriyordu. Gel gör
ki, ‘istemeyenler’ ağırlıktaydı besbelli. Mari Gerekmezyan ismi dipnotlarda, küçücük puntolara,
ürkek satırlara sıkıştırılmıştı. Ama sığmıyordu işte, bendinden taşıyordu. 1940’lı yıllarda
Türkiye’nin ilk heykeltıraşları arasına giren, büstleriyle ödüller alan, hayatını yaratmaya, yoktan
var etmeye, kile, toprağa ham malzemeye can vermeye adamış bir kadın sanatçıyı kim
görmezden gelebilirdi ki? Hakikat bir çatlak bulup sızar, er geç gün yüzüne çıkar. Başka türlüsü
mümkün müdür?
Mari’yi her yerde aradım. Onun sanattaki inadını da Bedri Rahmi’yi göze alışını da
birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün olmayan yaratıcılık ve aşkın iki yüzü olarak selamladım.
Onu aradıkça ilham ve irade buldum. Camile Claudel ve Rodin’i anlattığım öykünün diğer
bölümünü Mari Gerekmezyan ve Bedri Rahmi Eyüboğlu ile sürdürdüm. İçime kattım Mari’ yi ve
dünyaya kayıt düştüm.
Çok sonraları Getronagan Okulu’na geldiğimde, bu okulun merdivenleri ve
koridorlarında, yemekhane ve sınıflarında onunda dolaşmış olduğunu, okula resim öğretmeni
olarak hizmet verdiğini öğrendim. Okulumuzun kayıt defterinde görevi noktalama tarihi olarak
ölüm tarihi yazıyordu. Siyah-beyaz ve her daim genç bir vesikalık fotoğraftan öylece bana
bakıyordu. Hayatın kurguları tesadüf diye dayattıkları karşısında bir kez daha nutkum tutuldu.

804
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Peşimdeki gölgeye sorumlu hissediyorum kendimi. Onu anlattıkça, görünür, bilinir


kıldıkça kendi varlığıma dair bir mihenk noktası buluyorum. Her yerde fotoğraf ve resimleri bize
eşlik etsin, adı sergilere, mekânlara verilsin, heykellerinin hepsi ortaya çıksın ve hak ettiği gibi
takdir edilsin istiyorum. O ışıl ışıl parlayan bir kadın, özgün ve coşkulu bir heykeltıraş.
Zamanının önünde gidip, ölümün üzerinden zıplayarak sonraki kuşaklarla buluşabilmiş güzelim
bir fani.
Benim Mari’m ölüm döşeğinde öyküsünün içinden şöyle seslenmişti dünyaya.
“Cehennem, ihtiyaç duyulmama hissidir benim için. Cennetse ihtiyaç duyulmaya ihtiyaç
duymama hissi. Kendi cennetime gidiyorum nihayet… Yine de unutturamazlar beni, kalkar
boşluğum konuşur yerime. Ve kimsenin rahatsız olmayacağı kadar uzun zaman geçtiğinde, belki
bir gün, beni de hatırlarlar…”
O gün geldi. Mari sanata, hayata ve emek verdiği okuluna geri döndü. Bize kökü oldu,
kendi gücümüzü anımsattı. Sahiden de istiyorsak, onu mümkün kılabileceğimizi fısıldadı. Bize
bizden çok inandı. Peşimdeki gölgeye gülümsedim. Onu kendimden bir parça bildim.”
5- Mardiros Koç (Jamanak Gazetesi Başyazarı)
“Onun başarılı çalışmalarını izleyenler, sanat sunağının bu sadık hizmetkârını kuşkusuz
daha iyi anlayıp takdir edebilen yabancılar nezdinde onunla gurur duymayı bildiler.”
6- Nubar Acemyan
Yeri Doldurulamaz Bir Kayıp
“O zor koşullarda çalışmasını sürdürüp sanatsal değerler ortaya koyarak kadın cinsinin
zayıf olmadığını ispatladı. Ve kadını eve hapsetmeye çabalayanlara da duruşuyla cevap verdi.
Mari’ nin ölümü sadece kendi milleti için değil tüm insanlık için bir kayıptır.”
7- Vosgi Dağdelen
Yaşam Yıllarımdan Rüya Anları Kitabından, 2012
“Tatlı tebessümü, yumuşak huyuyla o herkesin sevgilisiydi. Boylu posluydu. Çenesinin
tam ortasındaki gamze onu çekici kılardı. Basit bir elbise giyer, saçlarını ensesinde toplar, bir
iğneyle de pekiştirirdi. Giydiği sanki en pahalısından ipekli veya yünlü bir elbiseymiş sanırdınız.
Bizim okulun sokağının Beyoğlu istikametine çıkışında Parmak kapı tramvay durağı
vardı. Mari’ nin orada her bekleyişinde caddeden geçenler birkaç adım attıktan sonra aniden
başlarını geri çevirirlerdi, bu olağanüstü güzellikteki genç kızı izlemek için. Çok mu güzeldi?
Hayır. Ama genelinde güzellikten öte bir şeydi onun ki.
Karaköy’de Tünel caddesinde ve yan sokaklarda heykel atölyeleri vardı, kendisi
heykeltıraş olarak haftada bir gün oraları ziyaret eder, onları yönlendirir, düzeltmeleri belirlerdi.
Perşembe günleriydi o taraftaki işi ve iş sahipleri bunu bilirlerdi. Onlar kapılarının önünde
taburelerine oturmuş, Mari’ nin geçmesini beklerlerdi.”
8 - Toros Azadyan (Araştırmacı-Yazar)

805
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

“Hayatı o müthiş muammayı tanımak istedi Gerekmezyan. Orada, görünür dünyanın


tehlikeli dar geçitlerinde rüyalarını gerçekleştirme ateşini verecek etkenleri aradı ve buldu…
Bulduğu aradığını bulamamanın düş kırıklığıydı yalnızca…
Ruhu kanat açmış süzülürken, keskin gözleri aşağıda pusuya yatmış ejderhalar misali
onu yutmayı bekleyen dipsiz uçurumları fark etmedi mi, kale bile almadı mı yoksa?
Geçimini sağlamak için yaptığı günlük çalışmalar dışında, Ermeni Edebiyatı, folkloru
ve tarihinden esinlenerek, olayları sembolize eden rölyefler yapmayı planlamıştı. Rahip
Gomidas’ın, Taniel Varujan’ın, Vahan Tekeyan’ın ve halka mal olmuş başka simaların ve
aydınların heykellerini yapmaktaydı. Onların yaşamlarını, ayırt edici çizgilerini yansıtan
fotoğraflarını inceliyor, eserlerini okuyordu. Onu yakından tanıyan herkes, olağanüstü yeteneği
kadar içtenliğine, samimi karakterine, ruhunun inceliğine ve gizli yeteneklerine imrenirdi.”

806
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Mari Gerekmezyan Fotoğrafları

Görsel 1101: Mari Gerekmezyan (Anonim 2012)

Görsel 1102: Mari Gerekmezyan, Mari Kaloyan Ertoran İle Birlikte Akademide, (Anonim 2012)

807
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1103: Mari Gerekmezyan (solda), Kristin Agopoviç Saleri (sağda) Akademide, (Anonim 2012)

Görsel 1104: Pangaltı Lisesi’nden Yetişenler Derneği SAN Dergisi, Mari Gerekmezyan Özel Sayısı, Mayıs
1948

808
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1105: Mari Gerekmezyan, (Anonim 2012)

809
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

7.8. Günseli Aru

Türkiye’nin başarılı ve üretken kadın heykeltıraşlarından Günseli Aru, 1919 yılında


İstanbul’da dünyaya gelmiştir 690. Asker kızı olan sanatçının babası Kurmay Albay Osman
Güray’dır 691. Sanatçı Saint Joseph Fransız Kız Lisesi’ni bitirir ve 1935 yılında o zaman ki adı
İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi olan Mimar Sinan Üniversitesi’ne kaydolarak
Akademinin Dekoratif Sanatlar Bölümü (tezyini) seramik atölyesine girer 692.
Günseli Aru, 14 Temmuz 1938 yılında Akademi’de uzaktan tanıdığı Türkiye’nin ünlü ve
başarılı mimarlarından daha sonra Profesör olan Yüksek Mimar Kemal Aru ile evlenir.

Görsel 1106: Günseli-Kemal Aru, Tarabya Oteli, 14. 07. 1938, (Anonim2012)

690 Anonim, “Günseli Aru 1919-1977 Retrospektif, Sergi Kataloğu. 12-26 Haziran, İstanbul 1979, s.3.
691 Kemal Aru, “Bir Üniversite Hocasının Yaşamının 80 Yılı”, İstanbul 1972, s. 37.
692 Nüzhet İslimyeli, “Ülkemize Onur Kazandıran Sanatçılar”, Ankara 1980, s.116.

810
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Evlendikten sonra bir yıl Çanakkale’de, daha sonra Kemal Aru’nun babasının Moda’da
tutuğu köşkte ve mutlu yıllarının bir kısmının geçtiği, çocuklarının doğduğu İstanbul Nişantaşı
Güzelbahçe’de oturan ailenin 1942 yılı Haziran ayında oğulları Emre, 1948’ in Kasım ayında
kızları Lale dünyaya gelir 693 .
Yurtiçi ve yurtdışında katıldığı sergilerde aldığı ödüllerle birçok başarıya imza atmış olan
Aru, Akademi ve Devlet Resim Heykel Sergisi ödüllerine layık görülmüştür. Günseli Aru 1977
yılının ortasında yakalandığı amansız hastalığa yenik düşerek, 12 Haziran 1977 yılında, 56
yaşında hayata gözlerini yummuştur 694.
Profesör Kemal Aru, dünya gezilerini eşi heykeltıraş Günseli Aru ile yaptığı için
mutluluğunu dile getirmiş, Aru’yu kaybedince pembe yaşamının bir daha pembe olmayarak
simsiyah olduğunu, yaşamının bundan sonraki yıllarının koyu gri geçtiğini ifade etmiştir695.
1940’lardan sonra Güzelbahçe’deki evlerinde çocukların dünyaya gelip biraz
büyümelerinden sonra eşi Aru’nun kendisine sanatla ilgili işler bulduğunu belirtir. Plastik sanat
alanında belediyenin açtığı bir yarışmada birinci seçilmiştir 696.

Günseli Aru’nun Sanat Yaşamı


Sanatçı uzun bir süre sanattan uzak kalmış, ilkel malzemeler kullanarak özellikle lamba
ve abajur olmak üzere dekoratif eşya çalışmaları yapmış,1955 yılında Rudolf Belling’in
yönlendirmesiyle soyut heykel çalışmalarına başlamıştır697. Aydınlatma araçlarını ağaç
kökleriyle ile şekillendirmeye başlamış olsa da, sürekli yapmış olduğu form denemeleri,
göstermiş olduğu gayret ve titizlikle başarılı bir heykeltıraş olmayı başarmıştır.

693 Aru, a.g.e., s.38, 43


694 Hüseyin Gezer, Cumhuriyet Dönemi Türk Heykeli, Ankara 1984, s.302.
695 Aru, a. g. e. s.107
696 Aru, a.e. s.108
697 Gezer, a.g.e. s.302.

811
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

.
Görsel 1107: Günseli Aru’ya Akademi Ödülü Verilirken, 1954, (Anonim 2012)

Günseli Aru’nun sanata ilgisi küçük yaşlarda başlar. Öğrenimini Akademi’de Türk
tezyinatı ve seramik bölümünde yapan sanatçı 1939 yılında Akademiyi bırakır. 21 yıl plastik
sanatların her dalıyla ilgilenerek birçok çalışmalar yapar. Üç yıl boyunca lambalar, abajurlar
üzerine çalışır. Günseli Aru, sicim, ip, saz, yün, boncuk gibi ilkel malzemelerle ilk olarak
kendisinin lamba yaptığını düşünür. Atölye ürünü haline gelen çalışmalar satılır. Sanatçı, Avrupa
gezilerinde edindiği malzemelerle taklit edilmesi zor, kısmen de ilkel maddelerden dekoratif
aydınlatmalar yapar 698”. Aru, İsmail Hakkı Tuğrakeş (1873-1946, Osmanlı hat sanatının en
büyük üstadı, ressam, Güzel Sanatlar Akademisi'nde Türk tezyini sanatlar muallimi) ve Vedat
Ar’ın (1907-12.03.2001, Profesör, Türk seramik sanatçısı, dekoratör, animasyon sanatçısı, film
rejisörü, belgesel yapımcısı, reklamcı, Güzel Sanatlar Akademisi seramik hocası) öğrencisi
olur 699.
Sanatçı, kendisine büyük güç veren ilk sergisini Opera Sinema Galerisi’nde, ardından
Tünel’de Alman Kültür Merkezi’nde birkaç sene üst üste sergiler açarak plastik sanat eserleri ve
dekoratif aydınlatma çalışmalarını teşhir etmiş ve çok ilgi görmüştür 700.
Sanatçının, başarabileceği şeyleri her zaman coşkulu bir şekilde araştırıp, yeniden
düzenlemesi, boş kalmamak için mutlaka bir şeyler yaptığından söz etmesi 701, sürekli çalışan
üreten bir karaktere sahip olduğunu göstermektedir.

698 Tanju, Cılızoğlu, “Galerideki Lambalar”, Türkiye Bugün Gazetesi, 13. 01. 1960.
699 Aru, a.g.e. s. 108.
700 Aru, a.e. s. 108.
701 Cılızoğlu, a.g.e.

812
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1108: Günseli Aru, Abajur Sergisi, Şehir Galerisi, 1960, (Tanju Cılızoğlu’ndan)

Günseli Aru 1960 yılının Ocak ayında üç yıl içinde yapmış olduğu çalışmalarını, “Işıklı
Süsleme” sergisiyle İstanbul Şehir Galerisinin A grubu salonunda sergilemiştir. Sanatçı ibrişim,
iğne, gümüş kakmalı kalem, ipekli kâğıt, Talens boya, gergef, samur fırça gibi malzemeleri
kullanarak gerçekleştirdiği farklı renk ve farklı şekillerde sarkıt lambalar, abajurlar, tavandan
sarkan balık ağları, Japon seccadeleri ile sergiyi çok renkli kılmış ve büyük ilgi görmüştür 702.
O dönemde halkın sanata olan ilgisini ve bunun onu nasıl cesaretlendirdiğini ifade eden
Günseli Aru, beklemediği kadar çok ilgi gördüğü için son derece mutlu olduğunu dile getirir. Halk
tarafından son günlerde sanata karşı beliren samimiyetin, halkla sanatçı arasında bir
yakınlaşma temin edecek olması oldukça önemlidir. Bu durumun sanatçıyı bundan sonra bu
konuda cesaretle çalışmaya yönelteceğini belirtir 703.

702 Clızoğlu, a.e.


703 Cılızoğlu, a.e.

813
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1109: Günseli Aru, “Ağaç Kökleri Üzerinde Form Araştırmaları”, Dekoratif Aydınlatmalar, (Tanju
Cılızoğlu’ndan)

Aru, ağaç köklerinden malzemenin olanağında her biri sanat eseri niteliği taşıyan kütle
şeklinde abajur ayağı üretmiş, ilkel malzemelerle abajur şapkaları yapmıştır.
Sanatçı lamba ve abajurlarını gerçekleştirirken çok mutlu olduğunu farkında olmadan
Japon minyatürlerinin etkisinde kaldığını ifade eder 704. Daha önceleri Anadolu’yu yakından
tanıma fırsatını bulduğunu, fakat yine de yurtiçi geziler düşündüğünü dile getirmiştir Aru 705. “Bu
sefer ki çalışmalarımda mahalit renklerden ve halk nakışlarından faydalanmayı düşünüyorum.
Bir şey yapıp ortaya koymak son derece güzel. Şubatın içinde Sanatseverler Lokali’nde bir sergi
açma ihtimalim var. Bu sergiye daha güçlü ve bu sefer ki eksikliklerimi gidererek katılmak
düşüncesindeyim 706”

704 Cılızoğlu, a.e., s.6


705 Cılızoğlu, a.e., s.6.
706 Cılızoğlu, a.e., s.6

814
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1110: Günseli Aru, “Sarkıt Lambalar”, Şehir Galerisi, 1960, (Tanju Cılızoğlu’ndan)

Sanatçı Aru, büyük ilgi gören süsleme çalışmalarının iç mimariye daha uygun olduğunu
fark eder ve bu çalışmalarının yanında, heykelin bağımsızlığını, yalnızlığını, o arı-duru varlığını
sevdiğini ve bundan sonra bu yönde ilerleyeceğini dile getirir 707.

Görsel 1111: Günseli Aru, “Avize”, Su Kabağı, (Hüseyin Gezer’den)

707 Anonim “Günseli Aru’nun İşleri” Sanat, Yayımlandığı Gazete ve Tarih Bilinmiyor.

815
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Fotoğraftaki sarkıt lambanın malzemesi belirtilmemiş olsa da lambanın su kabağından


olduğu görülmektedir. Bu da sanatçının doğadan elde ettiği malzemelerle başarılı ve yaratıcı
eserler meydana getirdiğini gösterir. Malzemenin olanağında eserler yaratmak sanatçının
yontularının özelliklerinden biri olarak görülmektedir.
İlk kadın heykeltıraşlarımızdan Lerzan Bengisu ile ilgili yaptığım araştırmalar sırasında
karşılaştığım, kurucusu ve başkanı olduğu Rekreasyon Derneği broşüründe, kuruluşunun ilk
yıllarında her dalda sanatçılar yetiştiren derneğin öğretmenlerine teşekkür edilmektedir.
Dernekte ders veren bu kıymetli öğretmenlerden birinin Günseli Aru olduğunu görürüz.
Ayrıca Kemal Aru yazdığı kitabında eşinin Lerzan Bengisu’nun atölyesinde hocalık
yaptığından söz eder 708.
Günseli Aru, boş vakitlerini faydalı bir şekilde değerlendirmek isteyen insanların
toplandığı Rekreasyon Derneği’nde gönüllü olarak emek vermiş, sanat alanında öğrenciler
yetiştirmiştir.

Görsel 1112: Tosun Bengisu Arşivi

Türk Rekreasyon Cemiyeti kurucusu ve başkanı Türkiye’nin öncü kadın


heykeltıraşlarından olan Lerzan Bengisu, ülkeden ayrılacağı için Günseli Aru’nun şerefine, Spor
ve Sergi Sarayı’nın arkasında bulunan Darülaceze pavyonunda açılmış olan cemiyet merkezinde
Nermin Faruki, Nevin Dilek, Zekiye Yalıkaya, Ayhan Kurdoğlu, Sıdıka Dermancı, Fatma Adakan
gibi davetlilerin olduğu bir kokteyl verir. Günseli Aru eşi Prof. Kemal Ahmet Aru’nun
Almanya’nın Stuttgart kentinde görev alması nedeniyle ülkesinden ve dostlarından ayrılacağı

708 Aru, a.g.e., s. 108

816
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

için üzgündür 709. Fakat sanatçı burada birçok sergiye katılarak başarılarıyla adından söz
ettirmiştir.
Günseli Aru’nun Kişisel ve Karma Sergileri
1960 İstanbul Sanat Festivali Sergisi (2. lik Ödülü),
1961 Stuttgart – LGA Zentrum Form (Uluslararası Sergi) 710,
1961 Stuttgart, Galeri Valentin (Karma Sergi),
1961 Stuttgart Galeri Schaller (Özel Sergi),
1961 Stuttgart Technische Hochschule (Karma Sergi),
1962 İstanbul-Türk Alman Dostluk Cemiyeti Galerisi’nde (Özel Sergi),
1964 Devlet Resim Heykel Sergisi (1. Ödülü)
1964 25. Devlet Resim Heykel Sergisi 711
1964 Devlet Resim Heykel Sergisi (1. Ödülü)
317 Büyü (Ağaç)
318 Uçuş (Ağaç)
319 Karamsar (Ağaç)
320 Efkâr (Ağaç)
321 Çaresiz (Ağaç)
322 İrade (Ağaç)
1965 Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Yarışması (1. Ödülü),
1965 26. Devlet Resim ve Heykel Sergisinde 712,
262 Gelin Kız
263 (Eserin adı net okunmamaktadır)
264 (Eserin adı net okunmamaktadır)
265 Şeytan Kulak
266 (Eserin adı net okunmamaktadır) eserleriyle yer almıştır.
1967 Früh Jahr Austelllung des Künstler Haus (Karma Sergi),
Sanatçı bu sergiye 14 eserle katıldı.
1967 Linz (Avusturya)- Türk Haftası Sebebiyle Düzenlenen Sergi,
1969 İstanbul Türk-Alman Dostluk Cemiyeti Galerisi (Özel Sergi),
1976 Uluslararası, Çağdaş Sanat Büyük Ödülü Monte Carlo,

709 Anonim, “Boş Zamanlarını Değerlendirenler” Yayımlandığı Gazete ve Tarih Bilinmiyor.


710 “Günseli Aru 1919-1977, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Günseli Aru’nun 2. Ölüm
Yıldönümüne ithafen düzenlenen Retrospektif Sergisi” Kataloğunda 1961 Stuttgart – İGA Zentrum Form
(Uluslararası Sergi) olarak yer almakta, fakat katılım belgesini incelediğimiz zaman 1961 Stuttgart – LGA
(Landesgewerbeamt) Zentrum Form (Uluslararası Sergi) olduğunu görürüz.
711 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı 25. Devlet Resim ve Heykel Sergisi Ankara Ticaret Yüksek Öğretmen

Okulu Salonu, 22 Mayıs – 22 Haziran 1964 Sergi Kataloğu.


712 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı 26. Devlet Resim ve Heykel Sergisi 5 Mayıs-5 Haziran 1965 Sergi

Kataloğu.

817
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatçı bu sergiye davetli sanatçı olarak üç eserle katılır 713.


Günseli Aru’nun 1961 yılında Stuttgart’ta yapılan LGA Zentrum From Uluslararası
sergisinde yer alan bir eseri galerinin koleksiyonuna alınmıştır714.
Sanatçı, 1964 yılında Türk Alman Kültür Merkezi Galerisinde “Ağaç Plastik Sergisi” adıyla
3-12 Mart tarihleri arasında sergi açarak eserlerini teşhir etmiştir 715.
1964 yılında yapılan Devlet Resim ve Heykel Sergisi’ne 177 ressam 313 tablo ile 14
heykeltıraş 27 heykel ile katılmıştır. Millî Eğitim Bakanı Dr. İbrahim Öktem teşvik edici bir
konuşma ile sergiyi açmıştır. Jüriye Millî Eğitim Bakanı adına başkanlık eden ünlü ressam ve
Güzel Sanatlar Genel Müdürü Halil Dikmen’in yönetimi altında, tanınmış ressamlardan Cemal
Tollu, Refik Epikman, Arif Kaptan, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Cemal Bingöl ve ünlü heykeltıraş Sadi
Çalık’ın iştirakiyle kurulmuş olan jüri; resim dalında birincilik ödülünü Eşref Üren’e (Paris’te
peyzaj), ikincilik ödülünü Abidin Elderoğlu’ya (Kompozisyon: Başka Dünya), heykel dalında
birincilik ödülünü Günseli Aru’ya (Ağaç oyma: Efkâr) ve ikincilik ödülünü de Yıldız Kayı’ya
(Oturan İnsan) vermiştir. Devlet Resim ve Heykel Sergileri’nin başlıca özelliği, belli bir teknik
veya eğilime bağlı, tek yönlü bir sergi olmamasındadır. Burada esas prensip, plastik sanatların,
hangi görüş veya tekniğe bağlı olursa olsun, jürinin aracılığı ile en başarılısını bulup sergilemek
ve bunlardan üstün değerde olanlara ödüller dağıtmaktır 716.
Türkiye Bugün muhabiri Tanju Cılızoğolu ile yapmış olduğu röportajda muhabirin
“Plastik sanatlarda millet olarak ileri miyiz geri miyiz?” sorusunu, yurtdışına sık çıktığı için
yaptığı gözlemler sonucunda elde ettiği düşüncelerine göre beyan eder.
Röportajda verdiği ifadeye göre Aru, plastik sanatlar alanında ülkemizi ileri bulmaktadır.
Gezdiği Avrupa ülkeleri içinde özellikle İngiltere ve Bulgaristan plastik sanatlarda bir hayli
geridir. Bulgaristan’da ziyaret ettiği bir seramik atölyesinde bizim sırçalı toprak turşu kapları
gibi nesnelerin bulunduğunu, fiyatlarının ise bizim paramızla 500-600 lira arasında olduğunu
belirtir. Bu arada Avrupalı bir sanatçının imkânlarının da bizden daha fazla olduğu dikkatini
çekmiştir. Bir tek galerimizin dahi birçok eksiklikler içerisinde olsa da, galeri olarak Avrupa
ülkelerinden daha ileri olduğumuzu ifade eder 717.

713 Anonim, a.g.e. 1979, s.3.


714 İslimyeli, a.g.e, s.116.
715 Anonim, “Günseli Aru”, Cumhuriyet Gazetesi 11. 03. 1964.
716 Memduh, Cevat Altar, XXV. Devlet Resim Heykel Sergisi, Ulus Gazetesi 9 Temmuz 1964.
717 Cılızoğlu, a.g.e.

818
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.8. Günseli Aru’nın Tespit Edilen Eserler Listesi


Eser Adı Teknik Ebat Tarih Kaynak
Bulunduğu Yer

“Ağaç Kökleri Ağaç Kökleri - - Tanju, Cılızoğlu, “Galerideki


Üzerinde Form Lambalar”, Türkiye Bugün Gazetesi,
Araştırmaları” 13.01.1960
“Sarkıt Lambalar” - 1960 Tanju, Cılızoğlu, “Galerideki
Lambalar”, Türkiye Bugün Gazetesi,
13.01.1960
“Soyut Heykel Ahşap - - Anonim, “Günseli Aru 1919-1977
Form Araştırması” Retrospektif, Sergi Kataloğu. 12-26
Haziran, İstanbul 1979, s.14
“Ağaç Kökleri Ağaç Kökleri - - Anonim, “Günseli Aru 1919-1977
Üzerinde Form Retrospektif, Sergi Kataloğu. 12-26
Araştırmaları” Haziran, İstanbul 1979, s.9
“Ağaç Kökleri Ağaç Kökleri - - Anonim, “Günseli Aru 1919-1977
Üzerinde Soyut Retrospektif, Sergi Kataloğu. 12-26
Form Haziran, İstanbul 1979, s.10
Araştırmaları”
“İsimsiz” Soyut Ahşap - 1961 Anonim, “Günseli Aru 1919-1977
Heykel Retrospektif, Sergi Kataloğu. 12-26
Haziran, İstanbul 1979, s.15
“İsimsiz” Soyut Ağaç Kökü - 1962 Anonim, “Günseli Aru 1919-1977
Heykel Retrospektif, Sergi Kataloğu. 12-26
Haziran, İstanbul 1979, s.11
“Avize” Su Kabağı - - Hüseyin Gezer, Cumhuriyet Dönemi
Türk Heykel Sanatı. Ankara 1984

“Titreşim” Kayın Ağacı - - Anonim, “Günseli Aru 1919-1977


Kökü Retrospektif, Sergi Kataloğu. 12-26
Haziran, İstanbul 1979, s.13
“Şeytan Kulak” Ahşap - - Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı 26.
Devlet Resim ve Heykel Sergisi 5
Mayıs-5 Haziran 1965 Sergi
Kataloğu.
“Kucak” Ihlamur - 1963 Anonim, “Günseli Aru 1919-1977
Ağacı Retrospektif, Sergi Kataloğu. 12-26
Haziran, İstanbul 1979, s.19

“Ana ve Çocuk” Ihlamur - 1963 Anonim, “Günseli Aru 1919-1977


Ağacı Retrospektif, Sergi Kataloğu. 12-26
Haziran, İstanbul 1979, s.16

819
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.8. (devamı)


“Büyü” Ahşap - 1964 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı 25.
Devlet Resim ve Heykel Sergisi
Ankara Ticaret Yüksek Öğretmen
Okulu Salonu, 22 Mayıs-22 Haziran
1964 Sergi Kataloğu

“Uçuş” Ahşap - 1964 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı 25.


Devlet Resim ve Heykel Sergisi
Ankara Ticaret Yüksek Öğretmen
Okulu Salonu, 22 Mayıs-22 Haziran
1964 Sergi Kataloğu
“Pessimist” Ihlamur - 1964 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı 25.
Karamsar Ağacı Devlet Resim ve Heykel Sergisi
Ankara Ticaret Yüksek Öğretmen
Okulu Salonu, 22 Mayıs-22 Haziran
1964 Sergi Kataloğu
“Efkâr” Ahşap - 1964 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı 25.
Devlet Resim ve Heykel Sergisi
Ankara Ticaret Yüksek Öğretmen
Okulu Salonu, 22 Mayıs-22 Haziran
1964 Sergi Kataloğu
“Çaresiz” Ahşap - 1964 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı 25.
Devlet Resim ve Heykel Sergisi
Ankara Ticaret Yüksek Öğretmen
Okulu Salonu, 22 Mayıs-22 Haziran
1964 Sergi Kataloğu
“İrade” Ahşap - 1964 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı 25.
Devlet Resim ve Heykel Sergisi
Ankara Ticaret Yüksek Öğretmen
Okulu Salonu, 22 Mayıs-22 Haziran
1964 Sergi Kataloğu
“Efkâr Dertli” Karaağaç - 1964 Anonim, “Günseli Aru 1919-1977
Retrospektif, Sergi Kataloğu. 12-26
Haziran, İstanbul 1979, s.21
“Form Alçı - 1965 Anonim, “Günseli Aru 1919-1977
Araştırmaları” Retrospektif, Sergi Kataloğu. 12-26
Haziran, İstanbul 1979,
s.22.23.24.25
Gelin Kız - - 1965 Anonim, Milli Eğitim Bakanlığı 26.
Devlet Resim ve Heykel Sergisi 5
Mayıs-5 Haziran 1965 Sergi
Kataloğu.
“Mahcup” Ahşap - 1965 Anonim, “Günseli Aru 1919-1977
Retrospektif, Sergi Kataloğu. 12-26
Haziran, İstanbul 1979, s.28
“Geyik-Boğa” Tel - 1965 Anonim, “Günseli Aru 1919-1977
Retrospektif, Sergi Kataloğu. 12-26
Haziran, İstanbul 1979, s.26

820
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Tablo 7.8. (devamı)


“İhtiyar” Tel, İskelet- - - Anonim, “Günseli Aru 1919-1977
Kıtık ve Retrospektif, Sergi Kataloğu. 12-26
Plastik Haziran, İstanbul 1979, s.33
“Kuş” Kök ve Dal - - Anonim, “Günseli Aru 1919-1977
Retrospektif, Sergi Kataloğu. 12-26
Haziran, İstanbul 1979, s.31
“Kuş” Ahşap 44x80x52 1966 Ankara Ziraat Bankası Binası
cm
“Mask” Ihlamur - 1966 Anonim, “Günseli Aru 1919-1977
Ağacı Retrospektif, Sergi Kataloğu. 12-26
Haziran, İstanbul 1979, s.17
“İsimsiz” (Efkâr) Ahşap 48x60x32 - İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
cm
“Gülüş” Ihlamur 68x35x28 - İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
Ağacı cm
“Soyut Ahşap 33x49x15 - İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
Kompozisyon” cm
“Soyut Ahşap 42x23x21 - İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
Kompozisyon” cm
“Soyut Ahşap 32x47x47 - İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
Kompozisyon” cm
“Soyut Ahşap 51x21x24 - İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
Kompozisyon” cm
“Soyut Ahşap 66x28x19 - İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
Kompozisyon” cm
“Soyut Ahşap 59x105x4 - İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
Kompozisyon” 2 cm
“Geyik-Boğa” Bronz 1.50x 1.20 1969 ODTÜ Kütüphane Fuaye Salonu
Döküm cm
“Ana ve Çocuk” Meşe Ağacı - 1969 Anonim, “Günseli Aru 1919-1977
Retrospektif, Sergi Kataloğu. 12-26
Haziran, İstanbul 1979, s.16

Günseli Aru’nun Heykel Çalışmaları


Sanatın soyuta yönelmesi, sanatın geleceğini bu çabayla kurması gerektiğini düşünen
Aru, kaygısının malzemeye doğal açılardan bakarak biçimlemek, özü kurallara göre yansıtmak
olduğu düşüncesini savunmuştur 718. Böylelikle figüratif soyutlama ağırlıklı çalışmalara yönelir.
Günseli Aru, soyut heykel üstatlarına karşı özellikle Brancusi’ye hayranlık duymakta,
aynı zamanda hiçbir sanatçının etkisinde kalmamak için genellikle deniz kenarından topladığı

718 Anonim “Günseli Aru’nun İşleri” Sanat, Yayımlandığı Gazete ve Tarih Bilinmiyor.

821
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

çakıl taşlarını model alarak eserlerini gerçekleştirmektedir 719. Şekil olarak heykel modeli olmaya
elverişli orijinal taşlar buldukça bunları biriktirip, daha sonra uygun malzemelerle heykel
yapımına geçmektedir 720. Buna göre sanatçının eserlerini yaratma çabasında doğayı temel aldığı
görülmektedir. Aru’nun, yarattığı eserleri yaşadığı doğal ortamdan temin edip doğal veya
işlenmiş malzemelerden meydana getirirken, malzemenin karakterine bağlı kaldığı net bir
şekilde görülmektedir. Günseli Aru kurumuş Çınar, Kocayemiş, Kayın, Jurnal, Karaağaç
kütüklerinden ve köklerinden yaratıcı kişiliği ile sanat eserleri üretmiştir
Malzemenin dokusuna, kendi doğasından kaynaklı rengine, şekil alabilme özelliğine,
dayanıklılığına, boyutlarına vb. karakterine bağlı kalarak eser yaratmak, plastik açıdan avantaj
sağlamaktadır. Bu da sanatçının yaratma sürecinde karşılaşabileceği olumsuzlukları ve yaratma
sürecini azaltmakla beraber, elde edilmek istenen form ve ifadenin en doğru şekilde
verilebileceği anlamına gelmektedir.
Günseli Aru’nun, İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde sekiz adet ahşap, bir âdeti Ankara
Ziraat Bankası binasında olmak üzere toplam on altı adet ahşap soyut ve figüratif soyutlama
çalışmaları, altı adet alçıdan ve altı adet ağaç kökleri üzerinde yapılmş soyut form araştırmaları,
bir adet tel ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde bulunan bir adet bronz figüratif soyutlama
çalışmaları, bilgilerine ulaşabildiğimiz heykelleridir.

Görsel 1113: Günseli Aru, “Şeytan Kulak”, Ahşap, (Anonim1979)

719 Anonim, “Ağaç Köklerini Yontarak Heykel veya Kullanılır Eşya Haline Getiren Sanatçı Günseli Aru
Berlin’de Sergi Açacak”. Yeni Gazete, Yayımlanan Tarih Bilinmiyor.
720 Anonim, Anonim, “Ağaç Köklerini Yontarak Heykel veya Kullanılır Eşya Haline Getiren Sanatçı Günseli

Aru Berlin’de Sergi Açacak”. Yeni Gazete, Yayımlanan Tarih Bilinmiyor.

822
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Aru’nun “Şeytan Kulak” isimli yontunun ritmik hali dış kulak yapısını andırmakta olan
soyut bir heykeldir. Dikey, tek parça, oldukça hareketli ağaçtan yontma çalışma, parmak ucunda
dans eden balerini de andırmaktadır. Estetik açıdan dikkat çekici, kendi ekseninde dönen
canlıymış gibi hissetmemizi sağlayan eserin kaidesiz oluşu, bize her yönden kavrayabilme
olanağını vermektedir. Pürüzsüz bir dokuya sahip olmakla beraber, boşlukların kütlenin
hacminden daha çok oluşu bize verdiği enerji ile sınırsız bir dolaşıma olanak sağlamaktadır.
Çağdaşı, kinetik sanatın kurucularından, Konstrüktivizm’in uygulayıcılarından olan Rus
heykeltıraş Naum Gabo veya diğer adıyla Naum Neemia Pevsner’in (5 Ağustos 1890-23 Ağustos
1977) eserlerini incelediğimiz zaman Günseli Aru’nun bir takım eserleriyle, malzeme
farklılığıyla, benzer şekilde sanat kaygısı taşıdığını görürüz. Gabo, cam, metal ve plastik
malzemeler kullanarak boşlukların bir kısmını naylon iplikler ile şeffaflaştırmış, Aru ise ahşap
malzeme ile hareketin varlığını ortaya koymaya çalışan ritmik heykeller üretmişlerdir. Her iki
sanatçıda hareketi net bir şekilde ortaya koymak üzerinde çalışmışlardır. Her iki sanatçıda
eserlerinde heykelin önemli elemanlarından boşluğu yoğun kullanarak mekân ile formu içiçe
verip hareketliliği arttırmışlardır.

Görsel 1114 Görsel 1115

823
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1116: Naum Gabo Çalışmaları Görsel 1117: Naum Gabo Çalışmaları
(https://www.google.com.tr/search?q=Naum+Gabo+veya+di%C4%9Fer+ad%C4%B1yla+Naum+Neemia
+Pevsner%E2%80%99in&client=safari&channel=iphone_bm&sxsrf=AOaemvKhzAvUe9LTvBvvuHp6YSiE
wjcWVg:1640373975606&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=2ahUKEwjT9fSglf30AhXF6aQKHa22BXIQ
_AUoAXoECAEQAw&biw=1707&bih=821&dpr=0.8#imgrc=fCsz36A_PwTRzM)

Görsel 1118: Günseli Aru, “Ağaç Kökleri Üzerinde Form Araştırmaları”, (Anonim 1979)

824
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatçının ağaç köklerinden yapmış olduğu yukarıda görülen çalışmalarında, kütlede


boşluğu kullanarak açık kompozisyonlu form oluşturmuştur. Birbirinin izdüşümü görüntüsü
veren eserlerde neredeyse kütleden çok verilmiş olan boşluk, heykele şekil vererek formu
desteklemiş ve estetik değer katmıştır. Eserler iki kademeli kaideler üzerinde ikişer kısa çubukla
taşınmakta olan ahşap soyut heykellerdir.

Görsel 1119: Günseli Aru, “Ağaç Kökleri Üzerinde Soyut Form Araştırmaları”, (Anonim 1979)

Yine ağaç köklerinden olan bu soyut form çalışmaları sanatçının bir üstteki çalışmaları
gibi birbirinin izdüşümü görüntüsü vermektedir. Fakat bu eserler kendi başlarına ayakta
durabilecek yapıda ve kendinden kaidelidirler. Gökyüzünü işaret edercesine dikey betimlenmiş,
aynı zamanda kaide görevi yapan yukarı bölüme göre geniş alt kısım; hem oyularak hem de
formun oluşmasını sağlayan elemanlardan biri olan boşluk oluşturularak şekillendirilmiştir.
Yukarı kısma çıkıldıkça incelen ve üst kısımlarda biri kısa ve diğeri ise sivrilip daha da incelerek
çatallaşan bir forma sahip estetik ve ritmik bir yontu gözlenmektedir.

825
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1120: Günseli Aru, “Titreşim”, Kayın Ağacı Kökü, (Anonim 1979)

Günseli Aru Stuttgart LGA merkezinde yapılan “Design Schau” sergisine Kayın ağacı
kökünden yonttuğu “Titreşim” adlı eseriyle katılmıştır. Yukarıda görseli yer alan eserin yanında
katılım belgesi bulunmaktadır. İsmini yansıtan heykel oldukça hareketli dikey yapıda kendi
malzemesinden oluşturulmuş kaidesiyle etkileyici bir yapıya sahiptir. Aynı zamanda Aru,
malzemenin olanağında başarılı bir yontu gerçekleştirmiştir. Üç antenli olan eserin bir anteni
çift başlayıp üst tarafta birleşerek tek anten şeklini almıştır. Boşluklar ile kütle arasında ritmik
ve uyumlu bir bağlantı kurulmuş ve boşluk kütleye olağanüstü bir ahenk ve estetik kazandırarak
heykelde ne kadar önemli bir eleman olduğunu bir kez daha göstermiştir. Ses frekans dalgalarını
anımsatan eser aslında bir çekirgenin yapısını da anımsatmaktadır. Bu nedenle Günseli Aru her
çekirgenin benzersiz ses üretme yeteneğinden yola çıkarak aynı zamanda malzemenin
olanağında (ağacın kökü olması sebebiyle) eseri yaratmış olabilir. Öne doğru eğim verilen yontu
havalanmaya ya da zıplamaya hazır bir çekirgeyi andırmaktadır. Figüratif soyutlama da
diyebileceğimiz eserin kaidesi pütürlü bir dokuya sahiptir.

826
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1121: Günseli Aru, “İsimsiz”, Ağaç Kökü, 1962, (Anonim 1979)

Kendi başına ayakta durabilen, ağaç kökünden yapılmış organik ve dikey yapıda olan
eser, oldukça hareketli aynı zamanda kütleye verilen boşlukla ahenkli bir yapıya kavuşmuştur.

Görsel 1122: 6.Grand Prix Uluslararası Monte Carlo Sanat Sergisi Katılım Belgesi, (Anonim1979)

827
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1123: Günseli Aru, “Soyut Heykel Form Araştırması”, Ahşap, (Anonim 1979)

Profilden fotoğrafını elde ettiğim eser sanatçının organik form araştırmalarından bir
tanesidir. Kurbağayı andıran ahşap yontuya her iki taraftan verilen boşluk derinlik katmakta,
kendinden kaideli yine figüratif soyutlama diyebileceğimiz öne doğru eğimli bir yapıdadır.
Sanatçı diğer eserlerinde olduğu gibi plastik yönü güçlü yontular meydana getirmiştir.

Görsel 1124: İstanbul Sanat Festivali Resim ve Heykel Sergisi İkincilik Belgesi

828
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1125: Günseli Aru, “İsimsiz”, 1961, (Anonim 1979)

Sanatçı, 1961 yılında İstanbul Sanat Festivali Resim ve Heykel Sergi yarışmasında soyut
ağaç yontu (Görsel 1125) çalışması ile ikincilik ödülü almıştır.

Görsel 1126: Günseli Aru, “Ana ve Çocuk”, Ihlamur Ağacı, 1963, (Anonim 1979)

Günseli Aru, “Ana ve Çocuk” temalı iki eser gerçekleştirmiştir. İkisi de soyut
kompozisyon olan eserlerden ilkini 1963 yılında Ihlamur ağacından iki parça halinde, diğerini de

829
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

1969 yılında tek parça olarak meşe ağacından yonttuğu figüratif anlatıma sahip tema, sanatçılar
tarafından yüzyıllardır farklı olarak ele alınmış ve yorumlanmıştır. Aslında bu yorumlama,
kişisel ya da toplumsal gerçekliğin bir yansımasıdır.
Aru, Ihlamur ağacından yontup iki ayrı parça halinde sunduğu eserinin her ikisi de dikey
yapıda olup anne figürünün içini oyarak yontmuş, oturan haliyle sanki bebeğini kucaklamış
vaziyette çalışmıştır. Buna karşın kompozisyonda tezatlık oluşturarak bebek figürünü ayakta
sunmuştur.
Meşe ağacından yapılmış “Ana ve Çocuk” adlı yapıtını ise tek parça halinde kompozisyon
etmiştir. Aru insan bedeninden yola çıkarak, iki figürü tek parça ayakta duran ön tarafta çocuk
ve arka planda anneyi vermiş, baş kısımları da geometrik soyutlama olarak gerçekleştirmiştir.
Heykelin içine boşluğu katarak eseri nesnelleştirmiştir. Yarattığı boşluklarla çalışmaya estetik
bir görünüm kazandırmış, kütleyi daha çok hissetmemizi sağlamıştır. Ayrıca yarattığı iç
boşluklar arka planı görmemize olanak sağlayarak mekânın uzantısı durumuna getirmiştir.
Eser pütürlü ve çizgisel bir dokuya sahip olmakla beraber çalışma izleri belirgindir.

Görsel 1127: Günseli Aru, “Ana ve Çocuk”, Meşe Ağacı, 1969, (Anonim 1979)

830
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1128: Günseli Aru, “Mask”, Ihlamur Ağacı, 1966, (Anonim 1979)

Ihlamur ağacından yonttuğu “Mask” adlı figüratif soyutlama eseri, ilkel sanatın tasvir
ettiği bir kadın yüzünü çağrıştırmaktadır. Tek bir bütün parça halinde olan eserin sağ tarafından
sarkan kadın saçı ve sanki hem profilden, hem de cepheden iki görüntüyü tek parçada vermiş
hissi uyandırmaktadır. Yontu, Romanya asıllı heykeltıraş Constantin Brancusi (09 Şubat 1876-16
Mart 1957) portrelerinde görülen Mısır sanatının etkileri görülmektedir.

Görsel 1129: Günseli Aru, “Pessimist”(Karamsar), Ihlamur Ağacı, (Anonim 1979)

831
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1130: Günseli Aru’nun, “Pessimist”(Karamsar) Eserine Kaynaklık Eden Çakıl Taşı, Yeni Gazete,
Yayımlandığı Tarih Bilinmiyor

Yukarıda yer alan sanatçının deniz kenarından topladığı çakıl taşı “Karamsar” adlı
eserine ilham kaynağı olarak modellik yapmıştır 721. Şekiller doğada sınırsız şekilde yer
almaktadır. Aru da doğanın sanatçılara sunduğu bu cömertlikten faydalanmıştır. Denizden elde
etiği bu çakıl taşını kendisine göre yorumlayarak dikey organik bir yapıt elde etmiştir. İngiliz
heykeltıraş H. Moore’ un da (1898-1986), çalışmalarında çakıl taşlarını, deniz kabuklarını ve
hayvanın anatomik yapısını kendi yorumlarıyla düzenleyerek kullandığı bilinmektedir.
Dolayısıyla Aru’da çağını yakalamış sanatçılarımızdan bir tanesidir. Ihlamur ağacından yontulan
eser ayakta duran kedigillerden bir canlıyı anımsatan figüratif bir soyutlamadır. Tek parça
halinde olan yontunun alt kısmı oyularak iç bükey yapı meydana getirilmiş ve heykelin ayak
kısmı oluşturulmuştur. Ayrıca yontunun dış bükey oluşturulan üst kısmı ile tezatlık
oluşturularak eserin göz doldurması sağlanmıştır.

Anonim, “Ağaç Köklerini Yontarak Heykel veya Kullanılır Eşya Haline Getiren Sanatçı Günseli Aru
721

Berlin’de Sergi Açacak”. Yeni Gazete, Yayımlanan Tarih Bilinmiyor.

832
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1131: Günseli Aru, “Kucak”, Ihlamur Ağacı, 1963, (Anonim 1979)

Aru’nun ıhlamur ağacından iç bükey olarak çalıştığı ahşap yontu, birbirini tamamlayan
iki parça şeklinde algılanmaktadır. Heykeli ortaya çıkaran formu ve onun nefes almasını
sağlayan boşluk, eserin plastik değerini arttırmıştır. Ihlamur ağacından çalışılan figüratif
soyutlama, dikey, pürüzsüz ve kaidesiz kendi başına ayakta durabilen organik bir yapıya
sahiptir. Boşluk eserin enerjisini arttırmıştır.

Görsel 1132: Günseli Aru, “Efkâr Dertli”, Karaağaç, 1964, (Anonim 1979)

833
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

25. Ankara Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde birinci olan eser 722, organik formda olup
Karaağaç’tan şekillendirilmiş, koşmakta olan bir canlının varlığını hissettirmektedir. Figüratif
soyutlama olan yontu, boşluğun vermiş olduğu mükemmel etkiyi hissettirmekte, sınırsız bir
dolaşım sağlamaktadır.

Görsel 1133: Günseli Aru, “Form Araştırmaları”, Görsel 1134: Günseli Aru, “Form Araştırmaları”,
Alçı, 1965, (Anonim 1979) Alçı, 1965, (Anonim 1979)

722 İbrahim Dinçer, “Başarılı Kadınlar: “Efkâr”ın Ödülü”, Expres Gazetesi, 13. 06. 1964 Cumartesi.

834
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1135 Görsel 1136 Görsel 1137


Günseli Aru, Form Araştırmaları, Alçı, 1965, (Anonim 1979)

Günseli Aru alçıdan gerçekleştirdiği organik soyut form denemeleri iç bükey olarak
çalıştığı eserlerinin kaidesiz oluşu izleyicinin yapıtları her açıdan kavramasını sağlar. Aru alçı
kütlenin içine boşluğu ekleyerek esere estetik değer katmış, ayrıca kütleyi delip geçen boşluk
ikinci mekânı sağlayarak geçmişle gelecek arasında bir bağ kurmaya olanak sağlamıştır. Günseli
Aru’nun, form denemelerinde çağdaşları İngiliz heykeltıraş Barbara Hepworth (10.01.1903- 20.
05. 1975) ve Henry Moore (30.07.1898-31.08.1986) gibi sanatçıların eserlerinde olduğu gibi
boşluk oluşturup yaratılan negatif alanların esere kattığı değeri fark ederiz.

Görsel 1138: Günseli Aru, “Geyik- Boğa”, Tel, 1965, (Anonim 1979)

835
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1139: Günseli Aru, “Geyik-Boğa”, Bronz Döküm, Detay, 1.50x 1.20 cm, 1969, (ODTÜ Kütüphane
Fuaye Salonu)

Görsel 1140: Günseli Aru,“Geyik-Boğa”, Bronz Döküm, Detay, 1.50x 1.20 cm, 1969, (ODTÜ Kütüphane
Fuaye Salonu)

Görsel 1141: Günseli Aru, “ Geyik-Boğa”, Bronz Döküm, 1969, 1.50x1.20 cm, 1969, (ODTÜ Kütüphane
Fuaye Salonu)

836
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sanatçının Ortadoğu Teknik Üniversitesi kütüphanesinin fuaye salonunda yer alan


eserin, ayak ucunda (Görsel 1139,1140) üzerinde bulunan metal plakada “Boğa” ismiyle
geçmekte, ayrıca sanatçının ismi, soyismi ve eserin yapılış tarihide yer almaktadır. ODTÜ’lüler
bülteninde konuyla ilgili kısaca; “ODTÜ'nün kuruluş yıllarında yerleştirilen soyut bronz geyik
heykelinin heykeltıraşı Günseli Aru'dur 723” yazısı bulunmaktadır.
Ayrıca Günseli Aru’nun ikinci ölüm yıldönümü nedeniyle düzenlenen Retrospektif Sergi
kataloğunda eser “Soyut Geyik” olarak yer almaktadır 724 1962 yılında eserin orijinali Stuttgart’ta
yapılan bir sergide satıldıktan sonra Aru, 1965 yılında orijinalin bir benzerini tel malzemenin
olanağında eskiz olarak hazırlamıştır. 1969 yılında da bronz döküm olarak hazırladığı eseri şu
an ODTÜ kütüphanesinin giriş holünde yer almaktadır. Vücut kısmı ön tarafa doğru bakmakta
olan heykelin baş kısmı boyun tarafından arkaya sırtına doğru dönmüş vaziyette, ön tarafta
bulunan bacakları alt kısımda birleşerek tek parça halinde çalışılmış, arka kısımdaki bacakları
ise tam tersi birbirinden olabildiğince uzaklaştırılarak ayrık olarak yere basmaktadırlar.

Görsel 1142: Günseli Aru, “Geyik-Boğa”, Bronz Döküm, 1.50x 1.20 cm, 1969, (ODTÜ Kütüphane Fuaye
Salonu)

Eserin baş kısmını yönüne göre iki farklı şekilde yorumlayabiliriz. Fotoğrafa dikkatli
bakıldığında bir taraftan ağzını kocaman açmış avlanmaya hazır heybetli yırtıcı bir canlıyı
görürsünüz. Diğer taraftan baktığınızda ise iki boynuzlu masum bir canlıyı algılayabilirsiniz. Bu

723 A. Tiryaki, ''ODTÜ’den bir köşe,'' ODTÜ’lüler Bülteni, Şubat 2006, s. 45.
724 Anonim, a.g.e. 1979, s.3.

837
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

da izleyiciye geyik olduğu hissini yaşatabilir. Aslında bu açıdan bakıldığı zaman eserin iki isimle
anılması bu nedenden kaynaklı olabilir. Eserin bu özelliği bize sanatçının ne kadar yaratıcı
olduğunun bir kanıtıdır. Sanatçının diğer eserlerinde olduğu gibi bu eserin de de boşluğu
kullanması eserde mükemmel bir etki yaratmış, boşluğun kütleyi delerek ikinci mekâna açılıp
başka bir dünyayı algılamamızı sağlaması, bu eserde net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Eser
figüratif soyutlamadır.

Görsel 1143: Günseli Aru, “Mahcup”, Ahşap, 1965, (Anonim 1979)

3 Mart 1965 Çarşamba günü Güzel Sanatlar Akademisi’nin kuruluş yıldönümü sebebiyle
yarışma düzenlenmiş, yarışmaya 65 resim, 13 heykel, 61 seramik dalında eser gönderilmiştir 725.
Eserler arasından 41 resim, 8 heykel ve 37 seramik eser Güzel Sanatlar Akademisi’nde yapılacak
sergiye layık görülmüştür 726. Fakat sanat ödülü mimari, resim, heykel ve süsleme sanatlarına
ayrılmış, mimari alanda katılım olmadığı için ödül verilmemiştir. Heykel dalında Günseli Aru
“Mahcup” adlı patine edilmiş ahşap heykeliyle birinci, resim dalında Mustafa Esirkuş yağlı boya
tablosuyla ve seramik dalında Candeğer Fortun seramik vazosuyla birincilik ödülü
almışlardır 727. Dikey yapıda olan eser yalın, parlak ve pürüzsüz bir yüzeye sahiptir. Ortasından

725 Anonim, “Akademi Sanat Ödülleri Verildi”. Cumhuriyet Gazetesi, 06. 03. 1965.
726 Anonim “Akademi Sanat Ödülleri Verildi”. Cumhuriyet Gazetesi, 06. 03. 1965 tarihli gazete kupüründe
dönemin Akademi Müdürü Asım Mutlu’nun kazananlara ödül olarak seramik bir madalyon hediye ettiği,
Güzer, “Güzel Sanatlar Akademisi Sanat Ödülünü Bu Yıl Resim, Seramik Ve Heykel Dalları Kazandı”
Yayımlanan Gazete ve Tarihi Bilinmeyen gazete kupüründe ise ödül olarak madeni plak verildiği bilgisi
yer almaktadır. Aynı senenin ödülleri olduğu sanatçının her iki gazete kupüründe yer alan birinciliği alan
“Mahcup” adlı eserinin görselinden anlıyoruz.
727 Güzer, “Güzel Sanatlar Akademi Sanat Ödülünü Bu Yıl, Resim, Seramik ve Heykel Dalları Kazandı”.

Yayımlanan Gazetenin İsmi ve Tarihi Bilinmiyor.

838
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

açılan boşluk ile kütlenin nefes alması ve hareketliliği sağlanmış kütleye estetik bir değer
katmıştır. İzleyici stilize edilmiş kuş figürünün yansıması gibi algılayabilir.
Sanatçı Brancusi’ye hayranlık duyduğunu ve hiçbir sanatçının etkisinde kalmamak için
çakıl taşlarından faydalandığını dile getirse de, eserin Brancusi’nin kuşlarının etkisinde
olabileceği düşünülebilir, tek farkla Brancusi boşluğu heykellerinin dışında bırakmıştır. Fakat
Aru, Barbara Hepworth ve özellikle Henry Moore gibi boşluğu kütlenin içine ekleyerek
nesnelleştirir.

Görsel 1144: Günseli Aru, “Kuş” Kök ve Dal, (Anonim 1979)

Sanatçının malzeme olarak kök ve dalları kullandığı “Kuş” adlı çalışması isminden de
anlaşılacağı gibi figüratif soyutlama yaptığı kuş figürünün yansımasıdır. 6. Grand Prix
Uluslararası Monte Carlo Sanat Sergisi’ne katılan üç eserden biridir.

839
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1145: Günseli Aru, “Kuş” Kök ve Dal, (Anonim 1979)

Görsel 1146: Günseli Aru, 6. Grand Prix Uluslararası Monte Carlo Sanat Sergisi, 1976, (Anonim 1979)

840
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1147: Günseli Aru, “İhtiyar” Tel, İskelet-Kıtık ve Plastik, (Anonim 1979)

“İhtiyar”, Günseli Aru’nun Monte Carlo’da sergi için hazırladığı üç eserden


sonuncusudur 728. Oldukça etkileyici iç bükey aynı zamanda dikey çalışma farklı form yapısı ile
dikkat çekici kasvetli kütleye, alt kısımdan dikine açılan boşluk, nefes aldırarak ikinci mekâna
geçişi sağlamaktadır. Boşluğun açılması ile oluşan ince parçanın izleyici üzerinde asa olduğu
izlenimini verebilir. Üst kısmı iç bükey oval olan kütlenin aşağıya inerken bir başka küçük derin
bir oval oyuk ve diğer mekâna bakan yani sol yan kısımda heykelin ana kütlesini geçen ucu oval
arka tarafa meyilli bir çıkıntı tasvir edilmiştir. Elinde bastonu öne doğru eğilen yaş almış figürü
anımsatan siyah renkli yontu, hafif pütürlü bir yüzeye sahip figüratif soyutlamadır.

728 Anonim, a.g.e. 1979. s.1.

841
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1148: Günseli Aru, “Kuş”, Ahşap, 44x80x52 cm, 1966, (Ankara Ziraat Bankası Binası)

Görsel 1149: Günseli Aru, “Kuş”, Ahşap, 44x80x52 cm, 1966, (Ankara Ziraat Bankası Binası)

842
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1150: Günseli Aru, “Kuş”, Ahşap, 44x80x52 cm, 1966, (Ankara Ziraat Bankası Binası)

Parlak pürüzsüz bir yüzeye sahip olan eser Ankara Ziraat Bankası binasında yer
almaktadır. Sağ tarafa meyilli uzun boynu, boşluğun yoğun bir şekilde kullanıldığı sivriltilmiş
gövde kısmı ve kuyruğu ile oldukça hareketli enerjik bir yapıya sahip figüratif soyutlama olan
ahşap heykel, her yönüyle mekânla bütünleşmiş, mermer bir kaide üzerinde yer almaktadır.
Araştırma için gittiğim İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi Bilgi Merkezi’nin 1999
Ajandasında, Günsel’i Aru’nun Ankara Toprak Mahsulleri Ofisi Binası’nda eserlerinin bulunduğu
bilgisi yer almaktadır. Konuyu araştırmak için gittiğim Ankara Toprak Mahsulleri Ofisi’nde
Aru’ya ait ne şimdi ne de daha önce hiçbir eserin olmadığını, orada bulunan yetkililerden,
kurumun tarihçesinin yer aldığı kitaptan ve yaptığım diğer araştırmalardan öğrenmiş
bulunmaktayım. Ankara Toprak Mahsulleri Ofisi bahçesinde heykeltıraş Burhan Alkar’ın “Hasat
Sonu” adlı anıtı yer almaktadır.

843
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1151: Günseli Aru, Türk-Alman Kültür Merkezi’nde Açtığı Sergiden Bir Kesit, 1966, (Anonim
1979 729)

Türk-Alman Kültür Merkezi ile Galeri 1.Darüşşafaka Sanat Galerisi, Taksim Sanat Galerisi
1960’lar da sanat etkinliklerine yer vererek, Günseli Aru, Nermin Faruki, Lerzan Bengisu, Gürdal
Duyar, Haluk Tezonar, Tamer Başoğlu, Hakkı Karayiğitoğlu, Turgut Pura, Tankut Öktem, Dündar
Elbruz, Metin Haseki, Sadi Öziş, Ferit Özşen, Kuzgun Acar, Mehmet Aksoy gibi sanatçıları da sergi
programlarına dâhil etmişlerdir 730.

729Anonim, a.e. 1979, s.35.


730Mehmet Üstünipek, Türk Heykeli ve Sergiler. Sanat Dünyamız Kültür Sanat Dergisi 156, İstanbul 2017,
s.69.

844
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Günseli Aru’nun İstanbul Resim Heykel Müzesinde Yer Alan Eserleri

Görsel 1152: Günseli Aru, “İsimsiz”, Ahşap, 48x60x32 cm, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi

Sanatçının ağacı organik formlarda yontarak çalıştığı İstanbul Resim ve Heykel


Müzesi’nde bulunan yukarıda yer alan eseri soyut kompozisyon olarak geçmektedir. Fakat aynı
eser Müridoğlu’nun makalesinde “Efkâr” adıyla yer almaktadır 731. Bu nedenle İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi’nde yer alan heykelin görseline de “Efkâr” adını verdim.
“Efkâr” ve “Efkâr Dertli” yapı itibariyle benzerlik göstermektedir. “Efkâr Dertli”
izleyiciye hareket halinde bir canlı izlenimi vermekte olan figüratif soyutlamadır. Fakat “Efkâr”
durağan, soyut bir kompozisyon olmakla beraber her ikisi de yatay, her ikisinde de ritmik
detaylar, organik yapı ve her ikisinde de boşluğun vermiş olduğu müthiş bir enerjiye sahiptirler.
Etrafındaki boşluğu içine alarak küçük, büyük boşluklar yaratıp, boşluğu biçimlendirerek sınırsız
bir dolaşımın sağlanması her iki eserde de yer almaktadır. Her iki eserde de pürüzsüz ve mat bir
yüzeye sahiptir. Ritmik olmasından kaynaklı ışık ve gölgenin eser üzerindeki etkisi eseri güçlü
kılmaktadır.

731 Müridoğlu, Zühtü; “50 Yılda Türk Heykeli”. Akademi Dergisi. Sayı 8, İstanbul 1974, s.144.

845
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1153: Günseli Aru, “Efkâr”, Ahşap, 48x60x32 cm, (Zühtü Müridoğlu’ndan)

Görsel 1154: Günseli Aru, “Gülüş”, Ahşap, (Anonim 1979)

846
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1155: Günseli Aru, “Gülüş”, Ihlamur Ağacı, 68x35x28 cm, (İstanbul Resim Heykel Müzesi)

Soyut kompozisyon olarak çalışılmış dikey yapıda dikdörtgen prizma ahşap kaideye kısa
demir bir çubukla tutturulmuş, iç ve dış bükey yontularak oluşturulan tezatlık ile güçlü bir eser
meydana gelmiştir. Nefes aldıran boşluklar, parlak ve pürüzsüz bir yüzeyin olması ışık ve
gölgenin eser üzerindeki etkisini güçlü kılmaktadır. 732 “Gülüş” 6. Grand Prix Uluslararası Monte
Carlo Sanat Sergisi’nde yer alan üç eserden biridir.

732Aynı eserin kaidesiz siyah beyaz fotoğrafı “Günseli Aru 1919-1977, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar
Akademisi, Günseli Aru’nun 2. Ölüm Yıldönümüne ithafen düzenlenen Retrospektif Sergisi” Kataloğunda
32. sayfada yer almaktadır. Katalogda eserin Monte Carlo’da sergilenen üç eserden birinin Ihlamur
ağacından yapılan soyut kompozisyonun “Gülüş” olduğu belirtilmektedir. Fakat İstanbul Resim Heykel
Müzesinde aynı eserin ismi ve malzemesi yer almamaktadır. Bu nedenle katalogdaki bilgileri temel alarak
eseri ıhlamur ağacından yapılan “Gülüş” adlı yontu olarak kaydettim.

847
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1156: Günseli Aru, “Soyut Kompozisyon”, Ağaç, 33x49x15 cm, (İstanbul Resim Heykel Müzesi)

Soyut yapıdaki eser 23. Devlet Resim Heykel Sergisi’nde 2.lik ödülü almış ahşap kaideli,
pütürlü bir dokuya sahiptir. Eser bir yöne doğru meyilli ritmik bir yapıya sahiptir. Sanatçının
diğer eserlerinde olduğu gibi kütleye boşluğu dâhil ederek esere nefes aldırması, organik yapıya
sahip görseli başarılı kılmıştır.

Görsel 1157: Günseli Aru, “Soyut Kompozisyon” Ahşap, 42x23x21 cm, (İstanbul Resim ve Heykel Müzesi)

Ahşap, organik, kütlesel formdaki çalışmanın orta kısmının alt ve üst bölümleri ile yan
yüzeyi yontulup boşluk yaratılarak, dolaşımın sağlandığı soyut bir kompozisyon olışturulmuştur.

848
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1158: Günseli Aru, “Soyut Kompozisyon”, Ahşap, 32x47x47 cm, (İstanbul Resim Heykel Müzesi)

Günseli Aru, dal formunda ve yatay durumundaki yontuyu malzemenin olanağında


şekillendirmiş, nesnenin geniş olan ucuna boşluk açarak ritim ve enerjiyi arttırıp hareketlilik
sağlamıştır. Organik yapılı soyut kompozisyon, aynı renkte ahşap dikdörtgen prizma kaide
üzerinde yer almaktadır.

Görsel 1159: Günseli Aru, “Soyut Kompozisyon”, Ahşap, 51x21x24 cm, (İstanbul Resim Heykel Müzesi)

849
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Ahşap kaide üzerine yerleştirilmiş dikey soyut heykel, kütlesel formda olup boşluk
oluşturularak mekânla kurduğu ilişki ile bütünleşmiştir. Dikkatli bakıldığında “Ana ve Çocuk”
adlı çalışmada yer alan anne figürünün bir benzeri olduğu görülmektedir.

Görsel 1160: Günseli Aru, “Soyut Kompozisyon”, Ahşap, 66x28x19 cm, (İstanbul Resim Heykel Müzesi)

Dikey formdaki açık renk ahşap kaide üzerinde yer alan, ahşaptan yapılmış figüratif
soyutlama organik heykel, yer yer oyularak hareketlendirilmiştir. Eserin Günseli Aru
kataloğundaki “Ana ve Çocuk” (Görsel 1126) çalışmasında yer alan anne figürünün aynısı
olduğunu görmekteyiz. Fakat yanında çocuk figürü yer almamaktadır. Eseri “Ana” olarak da
adlandırabiliriz.

850
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1161: Günseli Aru, “Soyut Kompozisyon”, Ahşap, 59x105x42 cm, (İstanbul Resim Heykel Müzesi)

Beyaz ahşap dikdörtgen prizma kaide üzerine yerleştirilmiş antrasit renkte organik eser,
fiziksel yapısıyla kaplumbağayı anımsatan figüratif soyutlamadır. Sağ profilden çekilmiş eserin
bombeli bir gövdesi, öne doğru eğilmiş başı, arka kısımda ise dilim şeklinde kademeli iki çıkıntı,
biraz daha ileride yan tarafta bir başka çıkıntı yer almaktadır. Sanatçı gövdenin orta kısmına
boşluk açarak kütlenin hantallığını kaldırıp eserin nefes almasını sağlamıştır.
Günseli Aru, organik formda olan eserlerini meydana getirirken özellikle İngiliz
heykeltıraşlar Henry Moore ve Barbara Hepworth gibi boşluğu kütlenin içinde nesnelleştirir.
Boşluk, eserlerine hareket katarak dolaşımı arttırıp, başka bir mekâna geçişini sağlayarak
sınırsız bir dolaşım sağlar. Sanatçının soyut ve figüratif soyutlama yaptığı eserlerinin özellikle
hayvan figürleri olduğunu görmekteyiz. Lerzan Bengisu gibi Günseli Aru’da çağını yakalayan özel
örneklerden biridir. Çakıl taşı örneğinde gördüğümüz gibi doğaya bağlı kalarak sadeleştirip,
kendi yorumuyla farklılaştırarak eserlerini kişiselleştirmiştir. Ayrıca ağaç kütükleri, kökleri ve
dallarında olduğu gibi malzemenin olanağı ölçüsünde eserlerini yorumlamıştır.
Kendini geliştirmek adına plastik sanatların birçok dalında sürekli denemeler ve
araştırmalar yapmıştır.

851
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Günseli Aru İle İlgili Basında Yer Alan Haberler

Görsel 1162: Tanju Cılızoğlu, “Galerideki Lambalar, Balık ağları- Japon Seccadeleri-Çin fenerleri” Türkiye
Bugün, 13.01.1960, Çarşamba

Görsel 1163: Güzer, Cumhuriyet Gazetesi, 06. 03.

852
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1164: İbrahim Dinçer, “Başarılı Kadınlar”, Ekspres Gazetesi, 13. 06,1964 Cumartesi

Görsel 1165: Günseli Aru’nun Katıldığı Viyana Sanarçılar Derneği İlkbahar Sergisi’nden Bir Kesit, 1967

853
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1166: Anonim, “Ağaç Köklerini Yontarak Heykel veya Kullanılır Eşya haline Getiren Sanatçı
Günseli Aru Berlin’de Sergi Açacak” Yeni Gazete, Yayımlandığı Tarih Bilinmemektedir.

Görsel 1167: Anonim, Cumhuriyet Gazetesi, 15. 03. 1964

854
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1168: Anonim,” Günseli Aru”, Milliyet gazetesi, 11. 03. 1964

Görsel 1169: Anonim, “Günseli Aru’nun İşleri”, Yayımlandığı Tarih ve Gazete Bilinmemektedir.

855
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1170: Anonim, “Günseli Aru”, Cumhuriyet Gazetesi, 11.03.1964

Görsel 1171: Anonim, “Günseli Aru”, Cumhuriyet Gazetesi, 11. 03. 1964

856
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Günseli Aru’nun Kişisel ve Sosyal Yaşamının Fotoğrafları 733

Görsel 1172: 1940’lı Yıllarda Günseli Aru

Görsel 1173: 1950’li Yıllarda Günseli Aru

733 Anonim. a.g.e. 2012.

857
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1174: Günseli Aru ve Kızı Lale Aru. Prof. Oelsner’in Ziyareti, 1955

Görsel 1175: Günseli Aru, Kızı Lale Aru, Oğlu Emre Aru, 1958

858
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1176: Günseli Aru, Prof. Hess ile Birlikte, 1954

Görsel 1177: Prof. Tiedje, Prof. Emin Onat, Günseli Aru, Prof. Kemal Ahmet Aru, Prof. H Binark, Prof.
Rudolf Belling, 1954

859
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1178: Prof. Kemal Aru, Günseli Aru, İtalyan Kültür Ataşe’si, Prof. Rispoli, Prof. Verzone, , İtalyan
Büyükelçisi’nin Ziyareti, 1954

Görsel 1179: Prof. Biccinato, Prof. Hess, Prof. Oelsner, Prof. Said Kuran, Günseli Aru, Prof. Verzone
(Ayakta), Prof. Belling (Sağ Alt Köşede), 1955

860
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Günseli Aru’nun Sergilerinden Bir Kesit 734

Görsel 1180: Günseli Aru’nun Sergilerinden Bir Kesit

Görsel 1181: Günseli Aru’nun Sergilerinden Bir Kesit

734 Anonim, a.g.e. 1979.

861
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1182: Günseli Aru’nun Sergilerinden Bir Kesit

Görsel 1183: Günseli Aru’nun Sergilerinden Bir Kesit

862
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Görsel 1184: Günseli Aru’nun Sergilerinden Bir Kesit

Görsel 1185: Günseli Aru’nun Sergilerinden Bir Kesit

863
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

8. SONUÇ

Arkeolojik kazılarda elde edilen buluntular bize insanlığın doğuşuyla birlikte duygu,
düşünce, dini inanç aktarımlarını karşımıza resim ve heykel olarak sunduğunu göstermektedir.
İslamiyet’in kabulüyle lanetlenen putlara tapınmayı engellemek amacıyla tasvir yasaklanmıştır.
Anadolu topraklarında yaşayan birçok uygarlık gibi, göçebe Türk topluluklarında pek çok heykel
örneklerine rastlanır. Yerleşik hayata geçen ilk Türk Devleti olan Uygurlar resim ve heykel
sanatının erken dönemlerinde realist üslupla zengin eserler meydana getirmişlerdir. İslamiyet’in
kabulünden sonra Orta Asya kültüründe figüratif heykellerin yerini cami, medrese, kervansaray,
kümbet vb. mimari yapılarla birleşerek yüksek kabartma işlemeler, çift başlı stilize edilmiş
kartal, barok üslubu kabartmalar, şahin figürü, aslan-boğa ve diğer figürlü süslemelerle kendini
göstermiştir.
16. yüzyılda Pargalı İbrahim’in Mohaç seferinde Macaristan’dan heykel getirtmesi
tepkilere yol açmıştır. 1861 yılında tahta geçen Tanzimat Dönemi’nin ikinci padişahı
Abdülaziz’in güzel sanatlara olan ilgisi ve Avrupa seyahati dönüşü yaptırttığı heykelleri ile
Fransız heykeltıraş Pierre Louis Rouillard’e sipariş ettiği heykeller, İmparatorluğun sanatta
Batı’ya açılış alanında ilk örneklerini teşkil etmiştir.
Batılılaşma adı altında yapılan reformlarla açılan pek çok modern kurumlar arasında
güzel sanatlar alanında yol kat edilmiş, Sultan II. Abdülhamit döneminde devam eden bu alanda
bir eğitim kurumunun açılması şart olmuştur. 1877 yılında resmi akademi kurulmak üzere
çalışmalar başlatılır. Osmanlı-Rus Savaşı ve okula hem müdürlük, hem de resim öğretmenliği
yapması düşünülen ressam Guillemet’in savaş zamanında İstanbul’da göçmenlere yardım
ederken tifoya yakalanıp ölmesi, akademinin açılışını beş buçuk yıl geciktirir.
Arkeolog, ressam, müzeci, Osman Hamdi Bey’in akademi ve müze müdürlüğü yaptığı 2
Mart 1883 yılında asıl adı “Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane” olan “Sanayi-i Nefise Mekteb-i
Alisi”, yüksekokul düzeyinde eğitim verecek ilk güzel sanatlar okulu olarak 20 öğrenci ile eğitim
ve öğretime başlar. Heykel hocası Roma İmparatorluk Güzel Sanatlar Akademisi’nin heykel
bölümünden mezun Yervant Osgan (Oskan) Efendi’dir.
Kadına tanımlanan evinde çocuk yetiştiren, itaatkâr kimliğiyle kadın hiç düşünülmemiş,
“Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane” sadece erkekler için açılmıştır. Erkek egemenliği kadının
önünü kesmiştir.
Binlerce yıl önce yerleşik hayata geçildiği çağlarda kadınların sanata ilgisi evdeki toprak
eşya yapımıyla başlamış, toprakta çalışarak ekip biçmiş; bilinçlendikçe halı, nakış, kilim, iğne
oyaları ile el sanatlarında hem kendini geliştirmiş, hem de boş vakitlerini değerlendirmiştir. I. ve
II. Meşrutiyet’in getirdiği reformlar sayesinde kız rüştiyeleri, kız sanat okulu, kız öğretmen okulu
açılması ve kadın gazete ve dergi sayılarının artarak başlarına kadın müdürlerin getirilmesi gibi

864
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

gelişmeler, Osmanlı kadınının eğitim haklarına sahip çıkarak bilinçlenmesinde önemli rol
oynamıştır.
Batı kültürüyle yetişmiş, aydın aristokrat bir sınıfa, güçlü bir karaktere sahip ülkemizin
ilk kadın ressamı Mihri Müşfik, Osmanlı toplumunda kadının var olabilmesi, erkeklerle eşit
eğitim alması için dönemin Maarif Nazırı Şükrü Bey’in yanına giderek çıkışmış ve kızların da
güzel sanatlar alanında eğitim almaları için yoğun bir çaba harcamış ve bu çaba boşa
gitmemiştir.
Kadınlar adına sanata ön yargıyla bakılırken cesur kadınlarımız sırasıyla tarihte
yerlerini almaya başlayacaklardır.
“Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane”den tam 31 yıl sonra kızlar için İnas Sanayi-i Nefise
şubesi açılır. Hem kız hem erkek şubelerinde verilen sanat eğitimi figür ağırlıklıdır. Model
konusu sorun olmuş, fakat Mihri Müşfik cesareti ve zekâsıyla sorunu çözüme kavuşturmuştur.
Heykel hocaları İhsan Bey, Sanayi-i Nefise Mektebi’nden mezun olduktan sonra yurtdışında
eğitim alıp, ülkesine dönerek her iki şubede heykel hocası olarak görev alır. İnas Sanayi-i Nefise
şubesi Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı çok zor bir dönemde açılmıştır. Bu kaos ortamında
bulundukları binalardan sürekli taşınarak fiziksel yönden elverişsiz, eğitime uygun olmayan
binalara taşınmışlardır. Taşınma sırasında malzemeler, tablolar, heykeller tahrip olmuş ve
kırılmıştır. Bu zor şartlarda bile aldıkları eğitimle sanat alanında öncü, cesur Cumhuriyet’in ilk
kadın sanatçıları savaşın etkilerini azaltmak amacıyla, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti tarafından
açılan 1916 yılından itibaren 1918 yılı haricinde, 1951 yılına kadar her yıl düzenlenen
Galatasaray sergilerinde boy göstermeye başlamışlardır. 13 Ocak 1923 tarihinde erkek şubesiyle
birleştirilen Kız Sanayi-i şubesi eşyalarıyla birlikte erkek öğrencilerin bulunduğu
Cağaloğlu’ndaki binaya taşınmış, Gedikpaşa’daki eski bina resim ve heykel atölyesi olarak
kullanılmıştır.
Birinci Dünya Savaşı’nın zor koşullarına rağmen ilki 1916 yılında olmak üzere,
çoğunluğu Sanayi-i Nefise Mektebi mezunlarının oluşturduğu birlik altında, 35 yıl boyunca
Galatasaray Lisesi’nde düzenlenerek değerli eserlerin teşhir edildiği Galatasaray Sergileri,
plastik sanatlar açısından önem taşımaktadır. Sergi ile birlikte her yıl özenle hazırlanan
kataloglar sergiye eşlik eder.
Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ülkenin her
alanında olduğu gibi plastik sanatlar dalında da ilerlemesi için sanatçıyı her zaman desteklemiş,
kökten değişim sağlayarak sanata engel yasakları kaldırmıştır. Kadınlara birçok haklar
tanınmasıyla birlikte, kadınlar her alanda söz sahibi olma yolunda ilerlemektedir. Avrupa’ya
hemen her alanda öğrenci gönderilmiş, ülkemize davet edilen heykeltıraşların çalışmaları ile
arda arda anıtlar yapılmıştır. Ulusal bilinci yansıtmak, milli mücadele ruhunu gelecek nesillere
aktarmak için yapılan Mustafa Kemal Atatürk ve Türk büyüklerini konu alan heykellerle,

865
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet rejimini ifade eden rölyef ve anıtlar toplumun heykel sanatına
alışmasını sağladığı gibi heykel sanatının gelişimine de katkı sağlamıştır.
Yetişmekte olan Türk heykeltıraşları 1930’lu yıllardan sonra anıt heykeller
çalışmışlardır. Sanatçıya ve sanata önem vermeye başlayan bir toplum modeli oluşmaya
başlamıştır. Kurtuluş Savaşını kazanarak savaştan çıkmış, harap ve bitap bir toplum beş yıl gibi
çok kısa bir süreçte Atatürk’ün üstün çabalarıyla gerçekleştirdiği İnkılapları ile Batı uygarlık
seviyesine yükselmektedir. Fakat yüzde doksanının okuma yazma bilmediği bir toplumun
heykellere ve heykel sanatına alışması kolay değildir. Özellikle kadınların sanat alanında söz
sahibi olması hele ki kadın olmanın yapısına aykırı heykel sanatının yerleşmesi zaman alacaktır.
Bunun en güzel örneğini Sabiha Ziya Bengütaş’ta görmekteyiz.
Atatürk’ün yaptığı devrimler, kadınlara tanıdığı haklarla kendinden emin güçlü, cesur,
başarılı ve eğitimli ilk kadın sanatçılarımız ürettikleri eserlerle adlarından söz ettirmeye
başlamıştır.
Çok yönlü üretken sanatçımız Melek Celal Sofu sanatın hemen her dalında çalışmalar
yaparak yurt içi ve yurt dışında birçok sergiye katılmış, Sanat Tarihi’ne başarılı eserler bırakmış,
öncü kadın sanatçılarımızdan biridir. Başarılı natürmort ve peyzaj eserleri, bazen klasik, bazen
empresyonist portreleri, bazen romantik nü tabloları ve heykel çalışmaları gerçekleştirerek
durmadan üretmiştir. “Eski Büyük Millet Meclisi Kürsüsünde Kadın”, çalışması ile Türk kadınını
sanat aracılığıyla bir kadın sanatçı olarak ifade etmiş ve tarihe iz bırakmıştır. Ses getiren
kitapları, yaşadığı şehirde olup bitenlere oldukça duyarlı davranarak yazdığı makalelerle
gözlemlerini ve eleştirilerini belirtmiştir. Bu sorunlara çözüm ararken sanatçı kişiliğiyle sürekli
belirttiği gibi yapılacak olan her şeyin işin ehli kişiler tarafından yapılarak başarılı sonuçlar
alınacağını vurgulamıştır. Türkiye’de alanında ilk olan “Türk İşlemeleri” adlı kitabı halkı konuyla
ilgili aydınlatma amaçlı gerçekleştirmiştir. İngilizce, Almanca, Fransızca olarak İsviçre’de
yayınlanan ”Türk Sanatında Motifler” adlı kitabı Türk sanat tarihine kaynak niteliği taşıyarak
Türk kadınının yaratıcılığını ortaya koymuştur.
Melek Celal huzurevi açmasını sağlayan madalya ile Türk Kadınının Atatürk’e bağlılık
duygularını dile getirmiş; madalyanın bir tarafına “Kurtardığın Türk Kadını Sana Bağlılığını
Sunar” yazısı ile yanan meşale, diğer tarafına ise sönen büyük ışık sembolize edilerek, Atatürk
için yas tutan Türk kadını betimlenmiştir.
Iraida Barry, 1919 yılında İstanbul’a gelmiş ve vefat ettiği 1980 yılına kadar bu şehirde
yaşamıştır. Sanatçının kızı Elizabeth doğum sırasında meydana gelen bir komplikasyon
sebebiyle özürlü olarak dünyaya gelmiştir. Bu nedenle sanatçı tüm vaktini kızının özel
ihtiyaçlarına ve eğitimine harcadıysa da sanata ve özellikle heykel sanatına ilgisini
sürdürmüştür. 1925-1931 yılları arasında İhsan Özsoy’un öğrencisi olarak Sanayi-i Nefise
Mektebi’nde eğitim ve öğretim görmüştür. 1934 tarihli izin belgesinde görüldüğü kadarıyla

866
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Mahir Tomruk’un misafir öğrencisi olarak bulunmuştur. Yaşadığı olumsuzlukları ve kızı


Elizabeth’in hastalığının izlerini birçok eserinde görmek mümkündür.
Klasik üslubu kendi ifadesiyle yorumlamış ve üretmekten hiçbir zaman vazgeçmemiştir.
Realist üslupta nü eserleri, figüratif soyutlama küçük boyutta heykelleri, bazen realist bazen
kendi yorumuyla ürettiği baş ve büstleri ile yurt içi ve yurt dışında birçok sergiye katılmıştır.
Dikkat çekici kabartmalar, Meryem ve çocuk İsa heykelleri ile asalet ve sadeliğe sahip dini
konular, birbiriyle uyum içindeki kompozisyonlardan oluşan figürlerle yan yanadır. İstanbul ve
Ankara Resim Heykel Müzesi’nde eserleri bulunan azimli, tartışılmaz bir yeteneğe sahip Barry,
tarihe iz bırakan Türkiye’nin ilk kadın heykeltıraşlarındandır.
Çalışmada zincirin zayıf halkası gibi görünse de Saime Rezzan Ramiz Öker başarılarıyla
sıkça adından söz ettirmiş, Ankara ve Galatasaray Sergileri’ne sıklıkla katılmış, İnas Sanayi-i
Nefise Şubesi’nin başarılı heykeltıraşlarındandır. “Kadın Hukukunun İnkişafı” eseriyle
Cumhuriyet kadınını betimlemiş ve ödül almıştır. Resimle başladığı eğitim hayatına İhsan
Özsoy’un öğrencisi olarak heykel bölümünde devam etmiş, ancak profesyonel bir heykeltıraşın
başaracağı fotoğraftan heykel yapma yeteneği aldığı takdirlerle kanıtlanmıştır. Uzun süre Çocuk
Esirgeme Kurumu ve Cumhuriyet Halk Partisi'nde fahri olarak görev almıştır. Kadıköy
Halkevinde heykeltıraş öğretmenliği yapan sanatçı, halkevinin sergilerine de katılmıştır. Bir
eserinin görseli dışında eserlerinin olmayışı büyük bir kayıptır. Dileyelim ki Cumhuriyet’in
örnek kadın sanatçısının eserleri ailesi tarafından paylaşılsın ve Türk sanat tarihinde yerini
alsın.
Çankaya Köşkünde, Ulu Önder Atatürk’ün Anıtı ve Mudanya Mütarekesi’ne ithafen
Mudanya’da dikilmek üzere İsmet İnönü Anıtı yarışmalarında birinciliği kazanarak
gerçekleştirdiği eserlerle adını Türk sanat tarihine altın harflerle yazdıran Fatma Sabiha Ziya
Bengütaş, Türkiye’nin ilk kadın heykeltıraşı unvanına sahiptir. Önce İnas Sanayi-i Nefise
Şubesi’nin resim bölümüne kaydolmuş daha sonra heykel bölümüne devam etmiştir. Erkek
öğrencilerin girdiği birçok yarışmayı kazanmış, kadın olduğu için Avrupa’ya eğitim almaya
gitmesi engellenerek, erkek öğrenciler gönderilmiş, fakat ikinci kez tekrar birinci olunca
Avrupa’ya gitmesi engellenememiş ve staj için yurtdışına gitmiştir. Eşinin diplomat olmasından
dolayı yurtdışında eşine refakat ederek, Batı sanatını yakından takip etmiştir. Belge niteliğinde
tablolar üretmiş, gezdiği Avrupa ülkelerinin ruhunu tablolarına yansıtmıştır. Peyzaj resimlerinin
yanında, birçok diplomat ve eşlerinin portrelerini çalışmıştır. Ticari bir amaç gütmeden evinde
sergiler açmış sanatçının, hayvan sevgisi bilinmektedir. İleri yaşına rağmen durmadan üreten
sanatçının İstanbul ve Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nde eserleri sergilenmektedir. Asker
heykellerini incelediğimizde, Kurtuluş Savaşı’nda verilen milli mücadelenin çamurda vücut almış
şeklini görürüz. Sabiha Ziya Bengütaş, taklitten yana olmadığını ve tabiatın bire bir
uygulanamayacağını ifade etmiş, klasik üslup eserlerini sanat anlayışıyla yoğurarak

867
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

şekillendirmiştir. Kadın sanatçı olarak Bengütaş’ın başarılarını görmezden gelip, kadından


sanatkâr olmaz demişler; fakat başarılarının önünde eğilmek zorunda kalmışlardır.
Yedi lisan bilen ve dadılarla büyüyen Nermin Faruki, Türkiye’de ilk parfümeri fabrikasını
açan Jön Türklerden Ahmet Faruki’nin kızıdır. Eserlerini vermek istediği duygu ve düşünce ile
şekillendirerek figüratif, figüratif soyutlama, soyut heykelleri; empresyonist tablo eserleri ve
mozaik çalışmaları ile farklı üsluplarda çalışmıştır. Türkiye’nin ilk bronz döküm heykelini yapan
sanatçının İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde eserleri yer almaktadır. Varlık içinde bir yaşam
sürerken eserlerini satmaya hiç kıyamamış ve müze açmak istemişse de açamamış, son yıllarını
sıkıntı ve yokluk içinde geçirmiştir. İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin yetiştirdiği ilk kadın
heykeltıraşlarımızdan Nermin Faruki, Gazi Mustafa Atatürk’ün ülkemizi tanıtmak amacıyla
projelendirdiği “Karadeniz Vapurunda” Türkiye’nin ilk kadın heykeltıraşlarını temsilen
Türkiye’nin çağdaş, aydınlık yüzünün Avrupa’ya tanıtılmasında yer almıştır.
Emine Lerzan Bengisu, İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin resim bölümünde aldığı eğitim
ve öğretimin ardından, müzik eğitimini alarak öğretmenlik yapmış, fakat ağaç sevgisi onu üç
boyutlu yontular üretmeye yönlendirmiştir. Dekoratif yontularla başlayıp, bulduğu her ağaç
parçasını değerlendirmiş, dünyanın birçok ülkesinde sergiler açmıştır. Doğadan yola çıkarak
ağaçları yontan sanatçı bir yılda yaklaşık 30 eser üretmiştir. Türk halk motifleri ve Hitit
deşenlerinden ilham alarak, ağacı açık- koyu, boş-dolu, sesli-sessiz, soyut, geometrik soyutlama,
nonfigüratif üretimler gerçekleştirmiştir. Ağaçla başladığı heykel yolculuğu demir, bakır ve
bronz ile devam etmiştir.
Türkiye’de Rekreasyon Derneği’ni açarak kadın ve erkek ayırmaksızın insanların boş
zamanlarını verimli bir şekilde geçirip mutlu ve huzurlu bir toplum oluşturmak için çalışmıştır.
Türk kadınının neler başarabileceğinin en güzel örneklerinden biri olan sanatçının, Avrupa’nın
ünlü sanat koleksiyoneri ve müzelerinde, ayrıca İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde de eserleri
bulunmaktadır.
Devlet Güzel Sanatlar Akademisi heykel bölümünü ölümünden bir sene önce birincilikle
bitirerek Türk heykel tarihine eserler bırakan Mari Gerekmezyan, dünyaya talihsiz bir dönemde
gözlerini açmıştır. Kısa, zorlu bir hayatı 34 yaşında bir hastane odasında hastalıkla mücadele
ederken son bulmuştur. Gerekmezyan kadınların zor şartlarda olsa bile ayakta kalabileceğini,
zorluklara göğüs gererek birçok başarıya imza atabileceğinin en güzel örneklerinden biridir.
Mailliol’ un yolunda ilerleyen sanatçı klasik gerçekçi üslupta çalışarak aynı plastik kaygıları
taşımıştır. Felsefe bölümünden mezun olduktan sonra, Rudolf Belling’in öğrencisi olmuş, heykel
eğitimi almasına karşın resim öğretmenliği yapmıştır. Gerekmezyan, figüratif çalışmalar yapmış,
klasik üslupta gerçekçi çalışmıştır. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi ve Bedri Rahmi Eyüboğlu
evinde eserleri yer alır. Sanatçı, Bedri Rahmi’nin bir dönem resimlerine ve şiirlerine damga

868
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

vurmuş, Ermeni Edebiyatı, folkloru ve tarihinden esinlenerek, olayları sembolize eden rölyefler
yapmayı planlamıştır.
Bir diğer önemli Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş kuşağında yer alan kadın
heykeltıraşlarımızdan Günseli Aru, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin dekoratif sanatlar
bölümü (tezyini) seramik atölyesinde eğitim almış, plastik sanatların her dalıyla ilgilenerek
lamba ve abajur olmak üzere dekoratif eşya çalışmaları yaparken, heykel hocası Rudolf Belling
tarafından yönlendirilmesiyle soyut çalışmalara başlamıştır. Türkiye’nin ünlü ve başarılı
mimarlarından eşi Kemal Aru’nun, Avrupa seyahatlerinde ona eşlik ederek sürekli üreten
kişiliğe sahip olan sanatçı, üst üste sergiler açarak halkla sanatçı arasında bir yakınlaşma
gerçekleşmesinde önemli rol oynamıştır. Yurt dışında da birçok sergi açmış, soyut ve figüratif
soyutlama eserlerini teşhir etmiştir. Yaratma çabasında doğayı temel almış, bir kısım form
çalışmalarını alçıdan gerçekleştirmiştir. Ağaç çalışmaları Ankara Ziraat Bankası Binası ve
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde; bronz döküm heykeli Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde
bulunmaktadır.
Sanatçının soyut ve figüratif soyutlama yaptığı eserlerinin özellikle hayvan figürleri
olduğunu görmekteyiz. Lerzan Bengisu gibi Günseli Aru’da çağını yakalayan özel örneklerden
biridir. Çakıl taşı örneğinde gördüğümüz gibi doğaya bağlı kalarak sadeleştirip, kendi yorumuyla
farklılaştırarak eserlerini kişiselleştirmiştir. Ayrıca ağaç kütükleri, kökleri ve dallarında olduğu
gibi malzemenin olanağı ölçüsünde eserlerini yorumlamıştır.
Nermin Faruki, Sabiha Ziya Bengütaş, Saime Rezzan Ramiz Öker, İnas Sanayi-i Nefise
Mektebi’nin resim bölümünde okurken ilgi duydukları için heykel bölümüne geçerler. Emine
Lerzan Bengisu ise Feyhaman Duran’ın atölyesinde beş yıl resim eğitimi aldıktan sonra resim
öğretmenliği yapar, fakat daha sonra sadece heykel üretir.
İlk kadın heykeltıraşlarımızın hepsi birbirinden başarılı sanatçılar olup, yaşamın
getirdiği her türlü olumlu veya olumsuz durumlar sanat icra etmelerini engellememiş, aksine
durmadan üreterek, ilk olmanın verdiği maneviyatla gelecek nesillere nitelikli eserler
bırakmışlardır. Cumhuriyet’in ilanından sonra engellerin kaldırılması ve kadını destekleyen
kültür politikaları kadın heykeltıraşların sanatsal gelişimini hızlandırmıştır.
Umarız ki erkekler arasında var olma mücadelesi vermiş, isimleri bilinen ya da
bilinmeyen eserleri gün yüzüne çıkmamış kadın sanatçılarımız, bir an önce tarihte hak ettikleri
yerlerini alırlar. Aldığınız birçok ödülle başarılarınızı taçlandırarak gelecek nesillere ışık tutan
Cumhuriyet kadınları, ben de bir Cumhuriyet kadını olarak bu çalışmayı yaparken sizlerle,
eserlerinizle ve başarılarınızla ilgili bulduğum en ufak bir bilgi kırıntısında yaşadığım heyecan,
gurur ve mutluluk tarif edilemez.

869
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

KAYNAKLAR

[1]. Akıncı, N. (1976, Ocak). Nermin Faruki. Ankara Sanat, 10, 117, 22-24.
[2]. Aksun, B. (1989 Aralık 26). Ben Yuvarlak Formların Heykeltıraşıyım. Tercüman, s.5.
[3]. Aksoy, M. (2002). Heykel Oburu. İstanbul: İş Bankası Yayınları.
[4]. Altar, C., M. (1945, Aralık 1). Ülkü. Yeni Seri, 101.
[5]. Altar, C., M. (1964, Temmuz 9). XXV. Devlet Resim Heykel Sergisi, Ulus.
[6]. Arel, A. (1968). Menteşe Beyliği Devrinde Peçin Şehri. Anadolu Sanatı Araştırmaları, N:1
(ayrı baskı), İstanbul, s. 69-101.
[7]. Arseven, C., E. Türk Sanatı Tarihi, 3. Cilt Heykel ve Oyma, (1. Fasikül), İstanbul: Maarif
Basımevi.
[8]. Aru, K. (1972). Bir Üniversite Hocasının Yaşamının 80 Yılı. İstanbul:
[9]. Andak, S. (1956, Aralık 29). Lerzan Bengisu Paris’te Başarı Kazandı. Cumhuriyet, s.4.
[10]. Andak, S. (1963, Mart 13). Lerzan Bengisu Sergisi. Cumhuriyet, s.4.
[11]. Andak, S. (1958, Nisan 24). Lerzan Bengisu’nun Eserleri Amerika’da Teşhir Edilecek.
Cumhuriyet, s.5.
[12]. Aydın, D., U. (2014). İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin İlk Kadın Heykeltıraşları.
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume
9/10 Fall, Ankara, 1125-1139.
[13]. Günseli Aru’nun İşleri. Sanat, Yayımlandığı Gazete ve Tarih Bilinmiyor.
[14]. Boş Zamanlarını Değerlendirenler. Yayımlandığı Gazete ve Tarih Bilinmiyor.
[15]. Ağaç Köklerini Yontarak Heykel veya Kullanılır Eşya Haline Getiren Sanatçı Günseli Aru
Berlin’de Sergi Açacak. Yeni Gazete, Yayımlanan Tarih Bilinmiyor.
[16]. Namık İsmail’in Başı. Yayımlandığı Gazete İsmi Bilinmiyor,
[17]. Rus Sanatçılar. (1924). Paris’in Sesleri.
[18]. Türk Güzel Sanatlar Serginin Açılış Günü. (1925, Ağustos 15). La ville (Şehir).
[19]. Galatasaray’da Türk Güzel Sanatlar Sergisinin Açılış Günü. (1925). Paris’in Sesleri.
[20]. Sabiha Ziya “İlk Türk Kadın Heykeltıraş”. (1927) Resimli Ay Dergisi, (6,7).
[21]. Anonim. (1927, Ağustos 10) Akşam.
[22]. Anonim. (1927). Osmanlıca Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor.
[23]. Anonim. (1927). Osmanlıca Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor.
[24]. Türk Sanayi-i Nefise Birliği Resim Şubesi 4. Ankara Resim Sergisi Fihristi, İstanbul 1927.
[25]. Türk Sanayi-i Nefise Birliği Resim Şubesi 5. Ankara Resim Sergisi Fihristi, İstanbul 1928.
[26]. Roma’dan Gelen Sanatkârımızla Mülakat. (1928, Temmuz 16) Vakit.
[27]. Afgan Kralı Hazretleri Dün Sanayi-i Nefise Sergisini Ziyaret Ettiler, Eserleri Takdir
Buyurdular ve Bazılarını Satın Aldılar. Muhterem Misafirlerimiz Şerefine Yarın Akşam Hariciye
Konağında Bir Garden Parti Verilecektir. (1928, Mayıs 26). Hâkimiyet-i Milliye, 9. sene numara:
2473 s.1,2.
[28]. Anonim; “Resim Sergisi Münasebetiyle Sanatçılarımız Arasında: Kudretli ve Genç
Heykeltıraş: Rezzan Ramiz Hanım”. (1928, Haziran 6). Hâkimiyet-i Milliye, 9. sene numara: 2480.
s.1,2.

870
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

[29]. Roma’dan Gelen Sanatkârımızla Mülakat. (1928, Temmuz 16). Vakit Gazetesi.
[30]. Güzel Sanatlar Birliği Resim Şubesi 6. Ankara Resim Sergisi, 1929.
[31]. Güzel Sanatlar Birliği Resim Şubesi 6. Ankara Resim Sergisi Kataloğu, Cumhuriyet Halk
Fırkası Salonu 15 Mayıs 1929.
[32]. Avrupa Konkurları. (1930, Şubat 25). Cumhuriyet.
[33]. Bayan I.Barry’nin Bir Eseri Paris’teki Salon D’Automne’da. (1930, Kasım 15). La Revue
Dergisi.
[34]. Güzel Sanatlar Birliği Resim Şubesi 7inci Ankara Resim Sergisi, Sergi Kataloğu, 1930.
Anonim; Güzel Sanatlar Birliği Resim Şubesi 7. Ankara Resim Sergisi Kataloğu. Birinci Büyük
Millet Meclisi Binası 15 Mayıs 1930.
[35]. Kraliçe İntihap Edilirken. (1931, Ocak 19). Cumhuriyet, s.1,2.
[36]. Ankara’da Bir Gün Resimle. (1934, Kasım 1). Hâkimiyet-i Milliye, s.12.
[37]. Melek Celal ve İlhab Hulusi Sergisi. (1935). Arkitekt Dergisi 09 (57), 270-273.
[38]. Anonim. (1935, Ekim 7). Tan, s.3.
[39]. Melek Celal’in Sergisi. (1935, Ekim 9). Tan.
[40]. “Iraida Barry”, Günümüz Sanatçıları. (1936, Şubat 15).Yayımlanan Fransız Gazetenin İsmi
Bilinmiyor.
[41]. Bir Heykeltıraşımız Hakkında. (1936, Haziran 27). Kurun Gazetesi İlavesi, (Güzel Sanatlar,
Kadın, Moda).
[42]. Güzel Sanatlar Akademisi dün beş sergi ile açıldı. Akademi müdürü güzel bir nutuk
söyleyerek sergilerin ne maksatla açıldıklarını izah etti. (1937, Ağustos 18). Cumhuriyet, s.2.
[43]. Güzel Sanatlar Akademisinde Heykel Salonu. (1937 Ağustos- Eylül). Ar Dergisi, 1937, s.6
[44]. “Reisülhattatin Kâmil Akdik”. (1938). İstanbul Şehir Üniversite Kütüphanesi, (Taha Toros
Arşivi).
[45]. Heykeltıraş Bayan Bengütaş’ın Eserleri. (1938, Temmuz 13). Akşam, s.4.
[46]. Bir Sanatkârın Muvaffakiyeti. (1939, Şubat 26). Cumhuriyet.
[47]. Mudanya’ya Dikilecek Tarihi Abide-Bir Kadın Heykeltıraş Tarafından Hazırlanan Proje Çok
Güzel. (1939, Mart 13). Cumhuriyet.
[48]. 1. Devlet Resim ve Heykel Sergisi 1939, Sergi Kataloğu.
[49]. Mudanya’da Yapılacak Abide. (1939, Mart 9). Son.
[50]. Bn. Melek Celal’in Madalyası. (1939, Mayıs 21). Ulus.
[51]. Anonim. (1939, Ağustos 6). Akşam.
[52]. Abdülhak Hamid’in Ölüm Yıldönümü. (1940, Nisan 13). Ulus, s.1,5.
[53]. Sabiha Hanım İmtihan Bahsinde Musirdir. (Kânunuevvel (Aralık)6). Son Posta, s. 4.
[54]. Devlet Resim ve Heykel Sergisine Gösterilen Rağbet. (1940, Kasım 6). Ulus.
[55]. Maarif Vekilliği 2. Devlet Resim Ve Heykel Sergisi, Sergi Kataloğu 1940.
[56]. Maarif Vekilliği 3. Devlet Resim ve Heykel Sergisi Ankara Sergi Evi, 31 Birinci Teşrin-30
İkinci Teşrin 1941, Sergi Kataloğu.
[57]. Maarif Vekilliği Beşinci Devlet Resim ve Heykel Sergisi Ankara Sergi Evi, Açılış 31 Birinci
Teşrin 1943, Kapanış 30 İkinci Teşrin 1943, Sergi Kataloğu.

871
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

[58]. Maarif Vekilliği Altıncı Devlet Resim ve Heykel Sergisi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesinde
Açılış 31 Birinci Teşrin 1944, Kapanış 30 İkinci Teşrin 1944 Sergi Kataloğu.
[59]. Türk Ressamlar ve Heykeltıraşlar Cemiyeti 2. Plastik Sanatlar Sergisi Sergi Broşürü, 18
Mart-1 Nisan 1944, Dağcılık Klübü, Taksim.
[60]. Milli Eğitim Bakanlığı Yedinci Devlet Ve Resim Heykel Sergisi 1945.
[61]. Anonim. (1946, Nisan 15). Vatan.
[62]. Dünyada İlk Defa Bir Kadın Tarafından Hazırlanan Anıt: İnönü Heykeli Yakında
Mudanya’da Açılacak. (1946, Temmuz 17). Ankara, s.1
[63]. Anonim. (1948, Temmuz 26). Ankara, s.1.
[64]. İnönü’nün Heykeli Mudanya’ya, Atatürk’ün Heykeli Çankaya Köşkü’ne Dikilecek. (1948,
Temmuz 27). Yeni Sabah, s.1.
[65]. Atatürk ve İnönü’nün Heykelleri. (1948, Temmuz 27). Vakit-Yeni, s.3.
[66]. “Mudanya Mütareke Abidesi” 150. 000 Liraya Çıktı ve Dün Törenle Açıldı. (1948).
Yayımlanan Gazete ve Tarih Bilinmiyor.
[67]. Heykeller ve Tablolar Arasında Bir Akşam. (1948, Aralık 7). Ulus.
[68]. Ankara’da Sabiha Bengütaş’ın Resim Sergisi. (1948, Aralık 12). Vatan.
[69]. Milli Eğitim Bakanlığı 10. Devlet Resim ve Heykel Sergisi, Ankara Halk Evi Salonu, 2 Ocak-2
Şubat 1949, Sergi Kataloğu.
[70]. Atatürk’ün Heykeli Dün Törenle Açıldı. (1951, Mayıs 20). Ulus, s.1.
[71]. Çankaya’da Atatürk Anıtı. (1951, Mayıs 20). Akşam, s.1-2.
[72]. Çankaya’da Açılan Atatürk Heykeli. (1951, Mayıs 21). Hürriyet, s. 1.
[73]. (Yazarı Okunmuyor). Kılıcı Alınan İnönü Heykeli. (1954, Mayıs 16). Dünya.
[74]. Sabiha Bengütaş’ın Yeni Bir Eseri. (1954, Kasım 17). Zafer, s.1,3.
[75]. Anonim. (1955, Mayıs 28). Son Saat, s.5.
[76]. Çankaya’daki Atatürk’ün Heykeli Törenle Açıldı. (1956, Mayıs 20). En Son Dakika, s.1
[77]. Konuşulan Kadın Sanatkârlarımız”. (1958, Mayıs 9). Hayat.
[78]. Maarif Vekâleti 19. Devlet Resim ve Heykel Sergisi Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
Salonunda, 1 Mayıs-1 Haziran 1958 Sergi Kataloğu.
[79]. Anonim. (1959 Mart 25). Amateur D’art, s.14.
[80]. Maarif Vekâleti 20. Devlet Resim ve Heykel Sergisi 22 Nisan-22 Mayıs 1959 Sergi Kataloğu.
[81]. Maarif Vekâleti 21. Devlet ve Resim Heykel Sergisi 4 Temmuz-4 Ağustos 1960, Sergi
Kataloğu.
[82]. İzahat Verdiler. (1960, Ekim 6). Cumhuriyet, s.1.
[83]. Anonim. (1960, Kasım 29). Yenigün, s.1.
[84]. Anonim. (1960, Aralık 29). Öncü.
[85]. Heykel ve Resim Sergisi. (1960, Aralık 29). Ulus, s.1.
[86]. L’eveıl- Artistique et litteraire Mecmuası Haziran 1961.
[87]. Başarı. (1960, Aralık 29). Yenigün, s.1.
[88]. Sabiha Bengütaş Sergisi. (1961, Ocak 15). Ses Dergisi, 121, s.18.

872
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

[89]. Hediye Etti. (1961, Ocak 13). Ulus, s.1.


[90]. Milli Eğitim Bakanlığı 22. Devlet Resim ve Heykel Sergisi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
22 Nisan-22 Mayıs 1961 Sergi Kataloğu.
[91]. Paris’te Lerzan Bengisu’nun İlginç Heykel Sergisi. (1961, Haziran). L’eveıl-Artistique et
litteraire Mecmuası.
[92]. Milli Eğitim Bakanlığı 23. Devlet Resim ve Heykel Sergisi, Ankara Arkeoloji Müzesi
Salonları, 30 Nisan-30 Mayıs 1962, Sergi Kataloğu.
[93]. Milli Eğitim Bakanlığı 24. Devlet Resim ve Heykel Sergisi 1963 Sergi Kataloğu.
[94]. Milli Eğitim Bakanlığı 25. Devlet Resim ve Heykel Sergisi Ankara Ticaret Yüksek Öğretmen
Okulu Salonu, 22 Mayıs-22 Haziran 1964 Sergi Kataloğu.
[95]. Günseli Aru. (1964, Mart 11). Cumhuriyet.
[96]. Günseli Aru. (1964, Mart 11). Milliyet.
[97]. Anonim. (1964, Mart 15). Cumhuriyet.
[98]. Akademi Sanat Ödülleri Verildi. (1965, Mart 6). Cumhuriyet.
[99]. Lerzan Bengisu Paris’te Açılan Bir Sergiye Katılıyor. (1965, Mart 28). Cumhuriyet, s.4.
[100].Milli Eğitim Bakanlığı 26. Devlet Resim ve Heykel Sergisi 5 Mayıs-5 Haziran 1965 Sergi
Kataloğu.
[101]. Anonim. (1965, Haziran). L’eveıl Artistigue et litteraire, no. 93, s.2.
[102]. Tanınmış Sanatkâr. (1965, Kasım 26). Yeni Gazete.
[103]. Anonim. (1967, Ocak 15). Interpres.
[104]. Rekreasyon Cemiyetinin İlginç Sergisi. (1967, Ocak 12). İnterpres.
[105]. Lerzan Bengisu’nun Başarısı. (1967, Ocak 17). Cumhuriyet, s. 6.
[106]. Anonim. (1967, Mayıs 21). Cumhuriyet, s. 5.
[107]. Anonim. (1968, Haziran 9). Milliyet.
[108]. Başkent’te Portreye Selam Kokteyli. (1968, Ekim 20). Akşam, s.6.
[109]. Milli eğitim Bakanlığı 32. Devlet Resim ve Heykel Sergisi 1971 Sergi Kataloğu.
[110]. Anonim. (1977, Temmuz-Ağustos). La Revue Moderne des arts et de la vie.
[111]. Anonim. (1978, Mart 17). Cumhuriyet. s.2.
[112]. Anonim. (1978, Mart 20) Milliyet Sanat Dergisi. (269), s.28.
[113]. Lerzan Bengisu 1906-1978. Retrospektif Sergisi. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, 19-31
Mart 1979 Sergi Kataloğu.
[114]. Günseli Aru 1919-1977 Retrospektif, Sergisi. 12-26 Haziran, 1979 Sergi Kataloğu.
[115]. Milliyet Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi 1986, cilt 10.
[116]. Anonim. (1988, Kasım 4). Cumhuriyet, s.12.
[117]. Yüzyıl Başlarında 21 Kadın Ressam. (1992, Nisan 21). Yayımlanan Gazetenin İsmi
Bilinmiyor. Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi.
[118]. Lerzan Bengisu,1969-1973 Heykel Sergisi. Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisi, Sergi
Kataloğu 1994.
[119]. Anonim. (1994, Ocak 13). Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor.

873
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

[120]. Türkiye’de Sanat [Heykel Özel Sayısı]. (1997), (29), Plastik Sanatlar Dergisi.
[121]. Anonim; Cumhuriyet gazetesi, 4 Kasım 1998 s.12.
[122]. Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı, 1999 Ajandası.
[123]. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi. (2004). Sanayi-i Nefise Muallimleri Resim ve
Heykel Sergisi. (1. Baskı). İstanbul: Yazar.
[124]. Prof. Kemal Ahmet Aru 1912-2005 Doğumunun 100. Yılında Saygıyla Anıyoruz. (2012).
İstanbul:Yazar.
[125]. Cumhuriyet Anıtı’nın Kuruluş Öyküsü. (2013, Ağustos 8). Sözcü.
[126]. “Sanat Akmerkezde 9”, Form-Mekân-Zaman, Türk Heykel Sanatının 100 Yılından Bir
Kesit Karma Heykel Sergisi, Sergi Kataloğu, İstanbul (17 Aralık 2013-19 Ocak 2014), s.20.
[127]. Aslanapa, O. (1989). Türk Sanatı. (2. Basım) İstanbul: Remzi Kitabevi.
[128]. Aslanapa, O. (1986). Atatürk’ün Kültür ve Sanat Faaliyetleri. Erdem (Atatürk Kültür
Merkezi Dergisi), 2(6), 741-748.
[129]. Aslan, A. (2010). Steatopijik Ana Tanrıça Heykelcikleri ve 20. yy. Heykel Sanatına Etkileri.
Dokuz Eylül Üniversitesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir.
[130]. Başkan, S. (1994). Osmanlı Ressamlar Cemiyeti. Ankara: Çardaş.
[131]. Bayazoğlu, Ü. (2004). Uzun İnce Yolcular 37 Portre. (1. Baskı) İstanbul: Yapı Kredi
Yayınları.
[132]. Berk, N. (1937). Türk Heykeltıraşları. İstanbul: Güzel Sanatlar Akademisi Neşriyatı
[133]. Berk, N., Gezer, H. (1973). 50 Yılın Türk Resim ve Heykeli. İstanbul: İş Bankası Kültür
Yayınları.
[134]. Berin, K. (1983). İnas (Kız) Sanayi-i Nefise Mektebi’nin Öyküsü. Milliyet Sanat Dergisi.
Yeni Dizi 69, İstanbul s.28.
[135]. Beykal, C. (1983). Yeni Kadın ve İnas Sanayi-i Nefise Mektebi, Yeni Boyut Plastik Sanatlar
Dergisi, 2/16, 6-13.
[136]. Bolel, P. (1988). Türkiye’nin İlk Kadın Heykeltıraşı: Nermin Faruki. Sanat Dünyamız, (32)
37, 50-51.
[137]. Carvalho, R. Lerzan Bengisu. La Revue Moderne,
[138]. Carvalho, R. (1965 Haziran). La Revue Moderne Mecmuası.
[139]. Celal, M. Prenses Elizabeth’e Gönderilecek Hediye. Vatan. Yayımlanan Tarih Bilinmiyor.
[140]. Celal, M. (1939).Türk İşlemeleri. İstanbul: Otto Lachs-Kenan Basımevi.
[141]. Celal, M. Ankara San’at Sergisinde. Yayınlandığı Gazetenin İsmi ve Tarihi Bilinmiyor.
[142]. Celal, M. Mısır’da Türk Sanatı. Yayımlandığı Gazetenin İsmi ve Tarihi Bilinmiyor.
[143]. Celal, M. Çin mi? İran mı? Modern mi? Ulus. Yayımlandığı Tarih Bilinmiyor.
[144]. Celal, M. (1937, ? 13). Üsküdar Çocuk Bakımevi. Tan.
[145]. Celal, M. (1938, Nisan 19). Modern Türk Halıcılığını Zevksizlikten Kurtaralım. Tan
[146]. Celal, M. (1939, Mart 3). Şehrin Ağaçlanması Kararı Karşısında. Tan.
[147]. Celal, M. (1939, Şubat 19). Mezarlık mı? Park mı? Yayınlandığı Gazetenin İsmi Bilinmiyor.
[148]. Celal, M. (1941, Ocak 17). Beyoğlu Akşam Kız Sanat Mektebi ve Türk İşlemeciliği. Vatan.
[149]. Celal, M. (1941, Mart 19). Köprülü Yalısını da Muhafaza Etmeliyiz!”, Tan, s.3-4.

874
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

[150]. Celal, M. (1941, Mayıs 12). Üsküdar İmar Edilirken. Yayınlandığı Gazetenin İsmi
Bilinmiyor.
[151]. Celal, M. (1942, Temmuz 14). Milli Halk Sanatımızı Uyandırmak Zamanı Artık Gelmiştir.
Tan.
[152]. Celal, M. (1943, Ağustos 17). Macaristan’da Türk İşleme Sanatı’nın Büyük Tesiri. Tasvir.
[153]. Celal, M. (1943, Ağustos 29). Bir Minyatür Sergisi. Tan.
[154]. Celal, M. (1943, Ekim 7). Türk Halısı Milliyet Değiştirmez. Yayınlandığı Gazetenin İsmi
Bilinmiyor.
[155]. Celal, M. (1943, Kasım 16). Restore Edilen Mısır Çarşısında Neler Gördüm? Tan.
[156]. Celal, P. (1945, Aralık 16). Sanatkâr Bir Türk Kadınının İsviçre’de Verdiği Konferans.
Yayımlanan Gazetenin İsmi Bilinmiyor.
[157]. Cezar, M., Erkun, S., Giray, M. (1983). Güzel Sanatlar Eğitiminde 100.Yıl. No.3, İstanbul:
Mimar Sinan Basımevi. 5-84.
[158]. Cezar, M. (1971). Sanatta Batıya Açılış ve Osman Hamdi. (1.Cilt), İstanbul: EKAV Erol
Kerim Aksoy Vakfı. 143-162.
[159]. Cezar, M. (1973). Kuruluşundan Bugüne Akademi. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (1883-
1973). İstanbul: DGSA Yayını.
[160]. Cılızoğlu, T. (1960, Ocak 13). Galerideki Lambalar, Balık Ağları-Japon Seccadeleri-Çin
Fenerleri. Türkiye Bugün.
[161]. Coker, A. (1983). Osman Hamdi ve Sanayi-i Nefise Mektebi, Toplu Sergiler 8. İstanbul:
Mimar Sinan Üniversitesi.
[162]. Çaha, M. (2007). Türk Resminin Kadın Öncüsü Mihri Müşfik. İsmek El Sanatları Dergisi,
21, s. 100-107.
[163]. Çeviker, T. (1991). Melek Celal’in Evrak-ı Metrukesi. Arredamento Dekorasyon Dergisi, 5
(26), 128-131.
[164]. Çelebi, M. (2006). Dünden Bugüne Taksim Cumhuriyet Anıtı. Ankara: Atatürk Araştırma
Merkezi.
[165]. Çetintaş, V. (2012). Türk Heykel Sanatının Gelişim Aşamasında Abdülaziz Dönemi (1861-
1876) Etkinlikleri. 38. Uluslararası Asya ve Afrika Çalışmaları (ICANAS): Tarih ve Medeniyetler
Tarihi. Ankara, Cilt: 2, 925-935.
[166]. Dastarlı, E. (2013). Batılılaşma Döneminden Günümüze Türk Sanatı, 1960 Sonrası Sanat
Hareketleri. Sakarya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2013-2014 Eğitim Öğretim Yılı Ön
Lisans/Lisans Ders Notları, Sakarya.
[167]. Dedeoğlu, R. (1997, Ekim 15). Şiirini Okuyup Şarkısını Dinlemiştik. Fakat Onu Hiç
Görmemiştik. İşte Bedri Rahmi’nin Karadutu. Tempo Dergisi. 41, 60-62.
[168]. Değirmenciyan, S. (2020, Kasım 22). Mari Gerekmezyan’ın Son Haykırışı. Agos.
[169]. Dernschwam, H. (1992). İstanbul ve Anadolu’ya Seyahat Günlüğü. (Çev. Y. Önen). Ankara:
Kültür Bakanlığı.
[170]. Dezeaux, G. (1959, Temmuz 1). Lerzan Bengisu. La Revue Moderne Arts et de la Vie.
[171]. Dinçer, İ. (1964, Haziran 13). Başarılı Kadınlar: “Efkâr”ın Ödülü”. Expres.
[172]. Dirican, G. (1996, Ekim). Susma İraida. İstanbul Dergisi.
[173]. Dirican, G. (1997, Şubat 16). Uzak ve Yalnız İraida. Hürriyet “ Pazar” Eki, s.1,19.
[174]. Dranas, M. (1941, Ağustos 22). Milli Şefimizin Büstü. Ulus, 1,2.

875
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

[175]. Elibal, G. (1973). Atatürk Resim ve Heykel. (İkinci Baskı). İstanbul: Türkiye İş Bankası
Kültür.
[176]. Elibal, G. (1978, Mart 29). Lerzan Bengisu’nun Ardından. Cumhuriyet .
[177]. Eyüboğlu, B., R. (2005). Karadut (Şiirler ve Resimler 1940-1948). (2. Basım). İstanbul: İş
Bankası Kültür Yayınları.
[178]. Gezer, H. (1984). Cumhuriyet Dönemi Türk Heykel Sanatı. Ankara: Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları.
[179]. Güler, A., S. (1994). İkinci Meşrutiyet Ortamında Osmanlı Ressamlar Cemiyeti ve Osmanlı
Ressamlar Cemiyeti Gazetesi. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul.
[180]. Giray, K. (1988). Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği. Yayınlanmamış doktora
tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara.
[181]. Grabar, O. (1998). İslam Sanatının Oluşumu, (Çev. N. Yavuz). İstanbul: YKY.
[182]. Gökkis, G. Y. (2013). Türk, Rus ve Ermeni Edebiyatlarında Ermeni Simgesi.
Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara.
[183]. Gören, A., K. (1997). Türkiye’de Güzel Sanatlar Okulları 1: Sanayi-i Nefise Mektebi.
Türkiye’miz Kültür ve Sanat Dergisi, 80, 46-53.
[184]. Gören, A., K. (1997). Türkiye’de Güzel Sanatlar Okulları 2: “İnas Sanayi-i Nefise Mektebi
Kadın Ressamlar Özel Resim Atölyesi ve Resim Kursları”. Türkiye’miz Kültür ve Sanat Dergisi, 82,
13-27.
[185]. Gören, A., K. (1996). Güzel Sanatlar Eğitiminde Kadınlara Açılan İlk Resmi Mektep: İnas
Sanayi-i Nefise. Art+Decor Dergisi, 124-130.
[186]. Gören, A., K. (1998). 50. Yılında Akbank Resim Koleksiyonu. İstanbul: Akbank Kültür
Yayınları.
[187]. Güçtekin, N. (2012). İstanbul’daki Özel İslam Mektepleri (1873-1922). Güney-Doğu
Avrupa Araştırmaları Dergisi, 22, 1-40.
[188]. Güzer. Güzel Sanatlar Akademisi Sanat Ödülünü Bu Yıl Resim, Seramik Ve Heykel Dalları
Kazandı. Yayımlanan Gazete ve Tarihi Bilinmiyor.
[189]. Heraut, H. (1956, Haziran 25). Lerzan Bengisu. Journal De l’Amateur D’Art, s.10.
[190]. İpşiroğlu M., Ş. (1997). İslamda Resim Yasağı ve Sonuçları. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
[191]. İ. T. Sabiha Bengütaş’ın Anıtı. Cumhuriyet. Yayımlanan Tarih Bilinmiyor.
[192]. İslimyeli, N. (1979). Lerzan Bengisu. Ankara Sanat Aylık Dergisi, 157, 8-9.
[193]. İslimyeli, N. (1980). Ülkemize Onur Kazandıran Sanatçılar. Ankara: Ankara Sanat
Yayınları:8.
[194]. İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı 1999 Ajandası.
[195]. Karakaşlı, K. (2002). Can Kırıkları. İstanbul: Can Yayınları.
[196]. Kemal, B. (1933, Kasım 27). On Yılda Resim ve Son Resim Sergisi. Resimde Bir Ankara
Mektebi Yaratılabilirdi; Bir Cumhuriyet Resim Nesli Doğabilirdi, İnkılap Ressamları Bir Büyük ve
Tek Yol Seçilebilirdi. Hâkimiyeti Milliye. s.4.
[197]. Konyalı, H., İ. (1943). İstanbul Abidelerinden İstanbul Sarayları. (1. Cilt). İstanbul:
Burhaneddin Matbaası.
[198]. Korur, A. (2008). Cumhuriyet’in İlk Onbeş Yılında Türk Resim ve Heykel Sanatı (1923-
1938). Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara.

876
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

[199]. Kültür ve Turizm Bakanlığı/Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü. (2010). 70. Yıl
Anısına/1939-2010 Devlet Resim ve Heykel Sergisi Kataloğu. (2 Cilt), Ankara: Yazar.
[200]. M. E. (1926). Türk Ressamlarda Galatasaray Sergisi Hakkında Genel Notlar. Yayımlanan
Fransız Gazetenin İsmi Bilinmiyor.
[201]. Malkoç, E. (2009).Devrimin Kültür Fidanlığı Halkevleri ve Kadıköy Halkevi. İstanbul:
Derlem Yayınevi.
[202]. MC. S. (1928, Mayıs 24). Beşinci Ankara Resim Sergisinde Bir Saat… Bugün Güşâd
Olunacak Sergi Geçen Sergilere Nispetle Çok Daha Zengin Ve Kıymetli Eserlerle Doludur. Ankara
Resim Sergisinde. Hâkimiyet-i Milliye, 9. sene numara: 2471, s.3.
[203]. Mutlu, A. (1987). Ressam Belkıs Mustafa’nın Yaşamı ve Onun Desenleri ile Yakın
Çevresinden Bir Kesit. Sanat Çevresi, 101, 10-16.
[204]. Müridoğlu, Z. (1974). 50 Yılda Türk Heykeli. Akademi Dergisi, 8, 132-147.
[205]. Naci, E. (1983). Ben Elif Naci: D Grubu'nun Çığırtkanı. Sanat Çevresi, 60, 12-15.
[206]. Nazmi, M. (1932, Mayıs 5). Genç Nesil Arasında Heykeltıraş Rezzan Ramiz Hanım Diyor
ki; Türk Sanatkârları Türk Abidelerini Yapacak Kadar Kudretlidirler. Vakit, s.9.
[207]. Öner, F., K. (2019). Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Resul Aytemur’un Resimlerinde İstanbul
“Şehrin Dili”. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi II. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi,
İstanbul.
[208]. Öney, G. (1970). Anadolu Selçuklu Mimarisinde Boğa Kabartmaları. Belleten, C.XXXIV/
133, 83-120.
[209]. Öney, G. (1971). Anadolu Selçuklu Mimarisinde Arslan Figürü. Anadolu (Anatolia), XIII,
s.1-64.
[210]. Özacun, O. (2002). Halkevlerinin Kuruluşu ve Atatürk Döneminde İstanbul Halkevlerinin
Faaliyetleri (1932-1938). Yayınlanmamış doktora tezi. İstanbul Üniversitesi, İstanbul.
[211]. Özcan, N. (2016). Selim İleri’den Bir Ressama Yorum Mihri Müşfik: Ölü Bir Kelebek.
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Güz 25, 153-174.
[212]. Özen S. (2016 Şubat 9). Gümüş Yüzük, İstanbul Rusya ve Aşk. Magma Dergisi, 9, s.74-89
[213]. Özcan, Ü., N. (2009). Heykeltıraş Burhan Alkar. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Gazi
Üniversitesi, Ankara 2009.
[214]. Özdil, Y. (2019). Mustafa Kemal. İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınevi.
[215]. Özsezgin, K. (2010). Görsel Sanatçılar Ansiklopedisi. (3. Baskı). İstanbul: Doruk Yayıncılık.
[216]. Öztuncay, B. (2003). Dersaadet’in Fotoğrafçıları: 19.yüzyıl İstanbul’unda Fotoğraf:
Öncüler, Stüdyolar, Sanatçılar. İstanbul: Aygaz.
[217]. Öztürk, Y. (2001). Hale Asaf Mihri Müşfik... ve Acınası Yaşamları. Bütün Dünya Dergisi, 3,
51-56.
[218]. Öztiğit, H. (2017). Türk Heykel Sanatının Az Bilinen Yüzü: Rezzan Ramiz. Pamukkale
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 171-182.
[219]. Öztiğit, H. (2014). İlk Türk Kadın Heykeltıraş: Sabiha Ziya Bengütaş. International
Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 9/10 Fall,
Ankara, 2014, 853-866.
[220]. Paşalıoğlu, H., B. (1996). İnas Sanayi-i Nefise Mektebi ve Mezunları. Yayımlanmamış
yüksek lisans tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul.
[221]. Parant, P. (1961, Kasım 1). Galeri du Bac. La Revue Moderne des atrs et de la vie.

877
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

[222]. Parla, C. (2016). Diyarbakır Surlarının Artuklu Dönemi Figürlü Kabartmaları. Akademik
Sosyal Araştırmalar Dergisi, 33, 1-23.
[223]. Pelvanoğlu, B. (2010). Artist Modern. 113, 49-55.
[224]. Pelvanoğlu, B., Uçar N. (2010). Hoca Ressamlar Ressam Hocalar Sanayi-i Nefise’den
MSGSÜ’ye Akademi Resim Hocaları Sergisi. (Birinci Baskı). İstanbul
[225]. Pürsün, D. (1967, Ocak 6). Dedikodudan Bıkan Hanımlar Alaka Çekici Bir Sergi Açtı.
İnterpres.
[226]. Renda, G. (2002). Cumhuriyet Sürecinde Türk Sanatı. Uludağ Üniversitesi “Cumhuriyet ve
Atatürk Haftası” Konferanslar Dizisi, Bursa, 141-153.
[227]. Renda, G. (2002). Osmanlılarda Heykel. Sanat Dünyamız, 82, 139-145.
[228]. Renda, G. (1996). Ressam Konstantin Kapıdağlı Hakkında Yeni Görüşler. Habitat II. ye
Hazırlık Sempozyumu. İstanbul, 139-162.
[229]. Sarp, N. (2011). Resmin Prensesi, İlk İlk Kadın Ressam Profesör Mihri Müşfik Rasim Hanım.
Kadir Has Üniversitesi Bilgi Merkezi, 63-106.
[230]. Seçen, A. E. (2011). Son Dönem Saray Bahçelerini Süsleyen Heykeller. Milli Saraylar
Kültür-Sanat-Tarih Dergisi, 7, 19-39.
[231]. Seyran, E. (2005). Mihri Müşfik Yaşamı ve Sanatı. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi
Marmara Üniversitesi, İstanbul.
[232]. Seyitoğlu, E. E. (1960, Eylül 21). Sarayburnu’ndaki Atatürk Heykelinin Aksaray
Meydanına Nakli Düşüncesi Münasebetiyle. Hürriyet, s.2.
[233]. Sırrı T. (1980). Sanat Tarihimizden Bir Yaprak Sanayi-i Nefise İnas Mektebi Şahanesi.
Ankara Sanat Dergisi, 165, (14), 20.
[234]. Sönmez, S. (1948, Aralık 12). Ankara’da Sabiha Bengütaş’ın Resim Sergisi. Vatan.
[235]. Şerifoğlu, Ö. F. (2003). Resim Tarihimizden Galatasaray Sergileri 1916-1951. İstanbul:
Yapı Kredi Kültür.
[236]. Şerifoğlu, Ö. F. (2014). CumhurBaşkanlığı Sanat Koleksiyonu. İstanbul: Cumhurbaşkanlığı
Yayınları.
[237]. T. H. (1955, Mayıs 19). Lerzan Bengisu Meraklılara Ders Vermeye Hazır. Akşam. s.3.
[238]. Tahberer, S. (2006). Adana Arkeoloji Müzesi’ndeki Helenistik ve Roma Dönemleri,
Terracota Figürünlerin Yapım Tekniklerinin Araştırılması ve Uygulanması. Yayınlanmamış yüksek
lisans tezi. Çukurova Üniversitesi, Adana.
[239]. Tanaltay, E. (1989). “Mahmut Cûda ile İkinci Gün”, Sanat Ustalarıyla… Bir Gün
(Söyleşiler). Sanat Çevresi, 4, 14-17.
[240]. Tanaltay, E. (1990). Nermin Faruki ile Bir Gün. Sanat Çevresi, 139, 83-85.
[241]. Tiryaki, A. (2006, Şubat). ODTÜ’den Bir Köşe. ODTÜ’lüler Bülteni, s. 45.
[242]. Toros, T. (1988). İlk Kadın Ressamlarımız. İstanbul: Ak Yayınları Sanat Kitapları Serisi:12-
1.
[243]. Toros, T. (1983). İlk Kadın Ressamlarımız. Sanat Dünyamız (III), Yıl:9 No:26, İstanbul, s.
39-44.
[244]. Toros, T. (1998, Haziran-Ağustos). Kültür ve Sanat Dünyasının Zirvesindeki Kadın Melek
Celal. Antik Dekor(Antika Dekorasyon ve Sanat Dergisi), 90-96.
[245]. Tollu, C. (1950, Nisan 19). Küçük Heykel Sergisi. Yeni Sabah Gazetesi, s.2.

878
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

[246]. T.I.H. (1961, Haziran). Lerzan Bengisu. L’eveil-Artistique et Litteraaire Mecmuası, No 71, s.
6.
[247]. T. H.I. (1965, Haziran). L’EVEIL- Artistique et litteraire Mecmuası.
[248]. Tursun, A. (2019). Osmanlı İmparatorluğunda Heykel. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi,
Trakya Üniversitesi, Edirne.
[249]. Türenç, P. (1989, Aralık 20). Türkiye’nin İlk Kadın Heykeltıraşı 1904 Doğumlu Nermin
Faruki’nin Evi Müzeyi Andırıyor: Sanat Soluk Alıyor Ama Solmuyor. Güneş, s.2.
[250]. Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı. (2002). Moğolistan’daki Türk Anıtları
Projesi. Ankara: Aydoğdu.
[251]. Tütüncü, Ö. (2017). Rekreasyon Alanında Kurumsallaşma Sürecinin Yeniden
Değerlendirilmesi. Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, 1 (28), 138-142.
[252]. Üldes, M., Y. (2009, Kasım-Aralık). Türk Resminin Saklı Hazinesi: Melek Celal. Artist
Modern 104, 32-39.
[253]. Ünlü, C. (1967, Nisan 29). Özlemleri Gerçek Haline Getiren Bir Dernek. İnterpres.
[254]. Ürekli, F. (2003).Güzel Sanatlar Eğitiminde Osmanlı Hanımlarına Açılan Bir Pencere, İnas
Sanayi-i Nefise Mektebi. Tarih ve Toplum Dergisi, 231,50-60.
[255]. Ürekli, F. (2019). İnas Sanayi-i Nefise Mektebi Âlisi (1914-1923). Toplumsal Tarih
Dergisi, 303, 44-53.
[256]. Üstünipek, M. (2007). Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Çağdaş Türk Sanatında Sergiler 1850-
1950. İstanbul: Es.
[257]. Üstünipek, M. (2017). Türk Heykeli ve Sergiler. Sanat Dünyamız Kültür Sanat Dergisi,
156, 64-71.
[258]. Yalman, A. E. R. (1945, Kasım 21). Ankara’da İdil ile Tanıştım-Sabiha Bengütaş İle
Buluştum. Vatan, s.4.
[259]. Yaman, Z. Y. (2012).Ankara Resim ve Heykel Müzesi. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı
[260]. Yaşar, S. (2010 Nisan). Türkiye’nin ilk Kadın Heykeltıraşlarından Sabiha Ziya Bengütaş.
Uluslararası Multidisiplinler Kadın Kongresi (13-16 Ekim 2009), Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir.
[261]. Yazoğlu, S. Lerzan Bengisu İle Bir Konuşma. Yayımlanan Gazetenin İsmi ve Tarihi
Bilinmiyor.
[262]. Yılmaz, M. (2006). Heykel Sanatı. (2. Baskı). Ankara: İmge Kitabevi.
[263]. Yılmaz, M. (2019). Vadi-i Hamuşan. A-D, İstanbul: Zeytin Burnu Belediyesi Kültür
[264]. “Dördüncü Dönem Dördüncü Toplanma Yılını Açarken”, (1 Kasım 1934) Atatürk’ün
Söylev ve Demeçleri I-III.
[265]. “Beşinci dönem İkinci Toplanma Yılını Açarken” (1 Kasım 1936) Atatürk’ün Söylev ve
Demeçleri I-III.
[266]. “Bursa’da Şark Sinemasında Halkla Konuşma”, (22 Ocak 1923). Atatürk’ün Söylev ve
Demeçleri I-III.
[267]. Tiyatro Sanatçılarına Dair, (10. VI. 1926,). Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III.

879
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

İnternet Kaynakları
[268]. Mari Gerekmezyan 04 Şubat 2019 tarihinde https://www.egetelgraf.com/biri-ermeni-
biri-laz-bu-dostluga-bir-omur-az/ 17 Haziran 2019 Hayrettin Filiz) adresinden alınmıştır.
[269]. Atatürk ve Manevi Kızı Ülkü Adatepe. 10 Haziran 2019 tarihinde
https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/4/44/Atat%C3%BCrk%2C_Resim_ve_Heyk
el_M%C3%BCzesi%27nde.JPG adresinden alınmıştır.
[270]. Artistide Maillol Eserleri. 08 Temmuz 2019 tarihinde
https://www.msxlabs.org/forum/sanat-ww/311186-aristide-maillol.html adresinden
alınmıştır.
[271]. Pierre Louis Ruillard. 08 Temmuz 2019 tarihinde
http://miroir.mrugala.net/Arisitum/promo/rouilar.htm adresinden alınmıştır.
[272]. Pierre Louis Ruillard. 08 Temmuz 2019 tarihinde Vivre Au Vesinet Magazine, No:94
adresinden alınmıştır.
[273]. Pierre Louis Ruillard. 08 Temmuz 2019 tarihinde
VivreAuVesinetMagazine,No94,Decembre1991,Http://Miroir.Mrugala.Net/Arisitum/Promo/Ro
uilar.Ht adresinden alınmıştır.
[274]. Orazio Borgianni “St Christopher, Bebek İsa”. 15 Temmuz 2019 tarihinde Museo del
Prado, Madrid http://spenceralley.blogspot.com/2019/02/orazio-borgianni-1574-1616-rome-
and.html..adresinden alınmıştır.
[275]. San Cristobal (Aziz Christopher).15 Temmuz 2019 tarihinde
https://www.vaticannews.va/es/santos/07/25/s--cristobal--martir.html adresinden alınmıştır.
[276]. St Christopher, Bebek İsa 20 Temmuz 2019 tarihinde
https://es.wikipedia.org/wiki/Crist%C3%B3bal_de_Licia adresinden alınmıştır.
[277]. St Christopher, Bebek İsa. 04 Ağustos 2019 tarihinde
https://www.elpandelospobres.com/san-cristobal-martir-10-de-julio adresinden alınmıştır.
[278]. Carlo Testi. 05 Ekim 2019 tarihinde https://www.olympedia.org/athletes/920917
adresinden alınmıştır.
[279]. İslam Sanatından İlginç Bir Kesit: Emevi Saraylarında Kadın ve Resim Heykelleri. 09
Ekim 2019 tarihinde https://www.5harfliler.com/emevi-saraylarinda-kadin-resim-ve-
heykelleri/ adresinden alınmıştır.
[280]. SultanAbdülazizBüstü12Ocak2020tarihinde
https://www.google.com/search?q=sultan+abd%C3%BClaziz+b%C3%BCst%C3%BC+mermer+
topkap%C4%B1+saray%C4%B1&sxsrf=AOaemvLoOGojO28MyqLagjl2VoTz835ew:1636959080
760&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=2ahUKEwjis5Tk45n0AhXM0qQKHUAnAGYQ_AUoAXo
ECAEQAw&biw=1707&bih=821&dpr=0.8#imgrc=Rd3YYdjZy1yPOM) adresinden alınmıştır.
[281]. Tepedelenli Ailesinin Kültürlü Kızlarından Biri Olan Melek Ziya. 09 Mart 2020 tarihinde
https://www.huzurevleri.org.tr/docs/Ressam_Melek_Celal.pd adresinden alınmıştır.
[282]. İbrahim Paşa Sarayı ve Budin’den Getirilen Heykeller. 22 Ağustos 2020 tarihinde
https://anadolutarih.com/ibrahim-pasa-sarayi-ve-budinden-getirilen-heykeller adresinden
alınmıştır.
[283]. SarayBurnuAtatürkAnıtı.16Haziran2021tarihinde
https://tr.wikipedia.org/wiki/Sarayburnu_Atat%C3%BCrk_An%C4%B1t%C4%B1#/media/Dos
ya:Ataturk's_statue_over_looking_the_Bosphorous.jpg adresinden alınmıştır.
[284]. Brezilya’da ünlü Kurtarıcı İsa heykelinden daha uzun bir İsa heykeli İnşa ediliyor. (2021
Nisan 12) BBC NEWS TÜRKÇE 16 Haziran 2021 https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-
56713575 adresinden alınmıştır.

880
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

[285]. Kurtarıcıİsa.16Haziran2021
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kurtar%C4%B1c%C4%B1_%C4%B0sa
[286]. Kurtarıcıİsa.16Haziran2021
https://www.google.com/search?q=brezilya%27da+kurtar%C4%B1c%C4%B1+isa+heykeli&oq
=brezilyada+kurtar%C4%B1c%C4%B1+&aqs=chrome.1.69i57j0i22i30.9141j1j15&sourceid=ch
rome&ie=UTF-8. Erişim Tarihi.
[287]. Bursa Atatürk Atlı Anıtı 02 Temmuz2021 tarihinde
https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/ataturkun-sagliginda-yapilan-heykelleri adresinden
alınmıştır.
[288]. ZeynepHanımKonağı.02Eylül2021tarihinde
https://www.facebook.com/istanbultarih34/photos/zeyneb-han%C4%B1m-
kona%C4%9F%C4%B1-istanbul-%C3%BCniversitesi-edebiyat-fak%C3%BCltesi-
kavalal%C4%B1-mehmetali/1468852676676696 adresinden alınmıştır.
[289]. Bezm-i Valide İnas Sultanisi. 04Eylül2021 tarihinde Library of Congress http:
//www.loc.gov/pictures/item/2002716698/ adresinden alınmıştır.
[290]. Emin Ali Sipahi. 17 Eylül 2021 tarihinde
https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27nin_Arjantin_B%C3%BCy%C3%BCkel%C3%
A7isi adresinden alınmıştır.
[291]. NerminFarukiEserleri.28Ekim2021tarihinde
https://www.google.com/search?q=nermin+faruki+eserleri&sxsrf=AOaemvJ57Eal6kdorg3uUG_
cd3t8OUyUQ:1629923374007&tbm=isch&source=iu&ictx=1&fir=g6A_94HLszmPpM%252CzEY
3-Wv2mwoKQM%252C_&vet=1&usg=AI4 adresinden alınmştır.
[292]. Sivastopol neresi? Sivastopol savaşı ne zaman yapıldı? 01 Kasım 2021 tarihinde
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/sivastopol-neresi-sivastopol-savasi-ne-zaman-yapildi-
41089117 adresinden alınmıştır.
[293]. Iraida Viacheslavovna Barry Papers 1820s-1920s Columbia. 10 Kasım 2021tarihinde
http://www.columbia.edu/cu/lweb/archival/collections/ldpd_4078297/ adresinden alınmıştır.
[294]. Iraida Barry. 12.11.2021 tarihinde https://www.geni.com/people/Iraida-
Viacheslavovna-Barry/6000000128733891917 adresinden alınmıştır.
[295]. Exile, dignity and love: an Istanbul story. 12 Kasım 2021 tarihinde
https://t24.com.tr/k24/yazi/exile-dignity-and-love-an-istanbul-story,2682 Cengiz Kahraman
Koleksiyonu adresinden alınmıştır.
[296]. Iraida Barry 12 Aralık 2021 tarihinde http://www.marlowdavis.com/iraida-barry.
[297]. Iraida Barry 13 Aralık 2021 tarihinde http://www.marlowdavis.com/about (Ayna
kıymıkları I.V.'den Barry) adresinden alınmıştır.
[298]. Istanbul Barry ailesi hikâyesi. 13 Kasım 2021 tarihinde
http://www.levantineheritage.com/note94b.htm adresinden alınmıştır.
[299]. NaumGabo.14Kasım2021tarihinde
https://www.google.com.tr/search?q=Naum+Gabo+veya+di%C4%9Fer+ad%C4%B1yla+Naum
+Neemia+Pevsner%E2%80%99in&client=safari&channel=iphone_bm&sxsrf=AOaemvKhzAvUe
9LTvBvvuHp6YSiEwjcWVg:1640373975606&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=2ahUKEwjT9
fSglf30AhXF6aQKHa22BXIQ_AUoAXoECAEQAw&biw=1707&bih=821&dpr=0.8#imgrc=fCsz36A_
PwTRzM adresinden alınmıştır.
[300]. Sabiha Ziya Bengütaş (1904-1992). 27 Ocak 2022 tarihinde
https://www.alifart.com/sabha-zya-bengutas-1904-1992-278369/ adresinden alınmıştır.

881
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

[301]. Divriği Kalesi Aslan Heykelleri. 28 Ocak 2022 tarihinde https://mapio.net/pic/p-


78494945/ adresinden alınmıştır.

882
Necla Demir, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

ÖZGEÇMİŞ

Adı ve Soyadı

Doğum Tarihi

E-mail

Öğrenim Durumu : Lisans

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl


Lisans Güzel Sanatlar Mersin Üniversitesi 2017
Fakültesi/Resim Bölümü
Yüksek Lisans Sanat Tarihi Mersin Üniversitesi 2022
Doktora

883

You might also like