sayı 13

KASIM / ARALIK 2023

Kazdağı Bülteni
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği

İÇİNDEKİLER

Baş Yazı.....sayfa 2

Doğa Koruma
Faaliyetlerimiz.....sayfa 4

Katıldığımız
Etkinlikler......sayfa 23

Ekoloji Haberleri......sayfa 34

Özel Gün, Bayram,

Anma ve
Kutlamalarımız.....sayfa 39

Kültürel ve Sanatsal
Faaliyetlerimiz.....sayfa 41

İletişim Bilgilerimiz.....sayfa 46

BAŞYAZI
Süheyla Doğan
Sevgili Bülten Okurlarımız,
2023ʼün son bülteni ile karşınızdayız. Yine
dolu dolu bir sayı. Tabi her sayfasındaki ayrı
mücadele öyküsü, ne kadar çok talanın
olduğunun da işareti. Keşke tüm sayfalarımız
kültürel sanatsal etkinliklerimizle, ekolojik
yaşam atölyeleleri haberleri ile dolu olsaydı.
Bir yandan İsrailʼin Gazzeʼde sürdürdüğü
soykırımın acısını yüreğimizde hissederken ve
katliamın durdurulması için hiçbir şey
yapmayan sözde demokrasi havarisi
devletlere karşı öfkemizi büyütürken, bir
yandan da yaşam alanlarımızı savunmaya
devam ettik.
Geride bıraktığımız son iki ayda, enerji ve
maden projelerinin yol açacağı talan ve
yıkımlara, müşterek alanların ticarileştirilmesi
girişimlerine, dereler ve denizimizin
kirlenmesine karşı gerçekleştirdiğimiz
mücadeleler sayfalarımızda yer alıyor.
Hepinizin yakından takip ettiği Cengiz
Holdingʼin Halilağa Bakır Madeni Projesiʼne
karşı derneğimizin diğer STKʼlar ve yöre halkı
ile birlikte açtığı 2. davada geniş bir katılımla
bilirkişi keşfi yapıldı. Bilirkişi
raporunun lehimize gelmesini ve
mahkemenin de acilen yürütmeyi
durdurma ve ardından da iptal
kararını bekliyoruz.
2008ʼden bu yana mücadele
ettiğimiz, iki kez durdurmaya
başardığımız Ayvacık Kısacık Altın
Madeni Projesi için yapılan halkın
katılımı toplantısı, derneğimiz ve yöre
halkının yoğun tepkisi ile adeta bizim
düzenlediğimiz ve projenin
zararlarını halka ve kamuya
anlattığımız bir gösteriye dönüştü. Bu
toplantıdan kısa bir süre sonra yine
aynı bölgede, Bayramiç Dağatmetçe
Köyü RES Projesinin Halkın Katılımı
toplantısında da köylülerin
tarlalarına konulmak istenen RESʼlere
karşı köylüler isyanlarını dile getirdi.
MTN Enerjiʼnin Kösedere
domatesinin, Ezine peynirinin
üretildiği Ayvacık Tuzla köyü
yakınlarında gerçekleştirmek istediği
ikinci jeotermal enerji santralı ve
mevcut santraline kaynak yaratmak
amacıyla açmak istediği 11 adet kuyu
içeren jeotermal kaynak arama
projesine karşı açtığımız davanın
bilirkişi keşfi oldukça gergin geçti. Bu
keşif bize şirketlerin temsilcilerinin ne
denli pervasız ve saldırgan
olabileceğini ve sabır sınırlarımızın
nasıl zorladığını bir kez gösterdi.
Geçtiğimiz ay, köylüler ve
muhtarlarımızla birlikte 2018ʼden bu
yana mücadele ettiğimiz ve daha
önce ÇED Gerekli Değildir kararını
iptal ettirdiğimiz Ayvacık Büyükhusun
köyü Jeotermal Kaynak Arama
Projesiʼnin Ankaraʼda Çevre Şehircilik
sayfa 2
ve İklim Değişikliği Bakanlığıʼnda
gerçekleştirilen İnceleme Değerlendirme
Komisyonu toplantısına katıldık. Uzun
süredir katıldığımız İDK toplantılarının da
artık birer formaliteye dönüştüğüne
yakından tanık oluyoruz. İDK üyesi
kurumların hemen hepsi artık yazılı görüş
verip toplantıya katılmıyor. Bizler de
gitmez isek, şirket ve Bakanlık yetkilileri
baş başa toplantı yapıyor ve kapalı
kapılar ardında kararlar veriliyor.
Toplantıda Assos antik kentinin hemen
yakınındaki projeye bilimsel ve teknik
itirazlarımızı yapıp projenin iptalini
istedik.

Bu dönemdeki önemli gelişmelerden birisi

de Altınolukluların nefes aldığı
Şahinderesi Kanyonuʼndaki mesire
alanının Doğa Koruma ve Milli Parklar
İdaresiʼnce, ihale edilmek üzere, tel
örgülerle çevrilerek, halka kapatılması
girişimi oldu. Derneğimizin de içinde
olduğu bir platform kurularak bu girişime
karşı başarılı bir mücadele başlatıldı.
Müşterek alanlarının ticarileştirilmesine
karşı kitlesel basın açıklaması yaparak,
imza toplayarak, tepkilerini gösteren
yöre halkı, kurumlarla görüşmelere
devam ediyor.

Son iki aydaki mücadele öykülerimizin,

kültürel sanatsal çalışmalarımızın,
katıldığımız toplantıların detayları
bültenimizde yer alıyor.

Yerel seçimlerin de yapılacağı

2024’ün hepimize, ekolojik,
demokratik, laik, eşitlikçi yerel
yönetimler getirmesi dileği ile
yeni yılımız kutlu olsun.

sayfa 3
D O ĞA KORUM A FA A LİY ET LERİMİZ
AYVACIK’TA VE KÜÇÜKKUYU’DA
“KISACIK ALTIN MADENİNE HAYIR”
DEDİK VE YÖRE HALKINI, HALKIN
KATILIMI TOPLANTISINA DAVET ETTİK!
Çanakkale İli Ayvacık İlçesi ve
Küçükkuyu Beldesi pazar yerlerinde
stand açarak, Kısacık Altın Madeni
Projesi hakkında bilgilendirme yaptık,
imza topladık.
Basın açıklaması yaparak projenin
civarındaki Kısacık, Güzelköy,
Dağahmetçesi, Koşuburnu, Misvak,
Akçin, Tartışık, Küçükhusun,
Süleymanköyʼe, Akçin ve Ayvacık
Barajlarına olası etkilerini anlattık. Yöre
halkını 14 Kasım Salı günü Kısacık
köyünde yapılacak olan Halkın Katılımı
Toplantısına davet ettik.
DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ
Stantlara ilgi oldukça iyiydi. Çok
sayıda imza topladık. Yöre halkının
doğa talanına isyanına tanık olduk.
Ayvacık Belediye Başkanı Sn. Mesut
BAYRAM ile CHP ilçe Başkanı Sn.
Erdem ÇARIKSIZ standımızı ziyaret
ettiler ve imzalarını attılar.
Tüm bölge halkını ve köylülerimizi bir
kez daha, 14 Kasım Salı günü saat
11.00ʼde Kısacık Köyüʼne ormanlarını,
tarlalarını, köylerini, evlerini, sularını
savunmaya çağırdık.
sayfa 4
 Kısacık köyünde ve
Yöremizde Altın Madeni
İstemiyoruz!
Kazdağı’nın Üstü Altından
Değerlidir!
Havama, Suyuma,
Toprağıma Dokunma!
Ayvacık Köylüleri
“Kısacık Altın Madenine
Hayır” dedi!
Pumice Madencilik Şirketi'nin Çanakkale
Ayvacık İlçesi Kısacık köyü yakınlarında
açmak istediği Altın Madeni Ocağı ve
Kırma Eleme Tesisi için bugün (14 Kasım
2023) Kısacık köyünde Halkın Katılımı
Toplantısı yapıldı. Köy meydanında
toplanan ve civar köylerden gelen
vatandaşlar ve sivil toplum örgütleri,
toplantı başlamadan önce pankartları ve
sloganları ile projeye ilişkin tepkilerini
gösterdi. Protestolara Ritim Orman
grubunun müziği de eşlik etti.
DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ
Toplantıya, Güzelköy, Kısacık, Akçin,
Süleymanköy, Alakeçili, Misvak,
Dağahmetçe, Karagömlek, Tartışık,
Büyükhusun ve Küçükhusun, Koşuburnu,
Nusratlı köylüleri, Ayvacıklılar,
Çanakkaleliler, Bayramiçliler, Edremit
Körfezinde yaşayan vatandaşlar yoğun
ilgi gösterdi.
Toplantı, ÇED şirketinin sunumu ile
başladı. Şirket temsilcisi, yoğun tepkiler
nedeniyle sunumunu kesmek zorunda
kaldı. Projeye ilişkin ilk sözü Çanakkale
Belediye Başkan Yardımcısı ve Ege ve
Marmara Çevreci Belediyeler Birliği
temsilcisi İrfan Mutluay kullandı.
Projeyi kimsenin istemediğini, projenin su
toplama havzasında başlayacağını,
firmayla ilgili bilgilerin eksik olduğunu,
daha sonra zenginleştirme projelerinin
de geleceğini, binlerce ağacın
kesileceğini belirtti. Kazdağı Doğal ve
Kültürel Varlıkları Koruma Derneği
Yönetim kurulu üyemiz Seyhan Yüksek,
şirketin işletme ruhsatının iki ay sonra
biteceğini, bu sürede ÇED sürecinin de
tamamlanamayacağının bilinmesine
rağmen Bakanlığın ÇED sürecine neden
başlattığının anlaşılamadığını, Bakanlığın
acilen ÇED sürecini sonlandırması
gerektiğini belirtti. Ayrıca, projenin
orman ekosistemine, tarım alanlarına, su
kaynaklarına, Akçin ve Ayvacık
Barajlarıʼna yapacağı olumsuz etkilerden
bahsederek, köylülerin geçimlik
kaynaklarını yok edecek olan projenin
iptal edilmesi gerektiğini söyledi.
Ayrıca Kazdağı Doğal ve Kültürel
Varlıkları Koruma Derneği Yönetim
kurulu üyemiz Maden Mühendisi Esenay
Hacıosmanoğluʼda projedeki teknik
yanlışlıkları ve çelişkileri anlattı.
Güzelköyʼden Mehmet Ürer, Ünzile Şen,
sayfa 5

Mehmet Şen, köylerinin projeye çok
yakın olduğunu, gece gündüz
patlatmaların sesine ve tozuna maruz
kalacaklarını, projeyi istemediklerini
ifade ettiler.
Süleymanköyʼden katılan Mustafa
Alper Ülgen bölgede çiftçilik yaptığını,
Akçin göletinin suyunun kirlenmesi ve
azalmasının bölgenin tarımına
olumsuz etki yapacağını, bu nedenle
projeye karşı olduğunu söyledi.
Dağahmetçeʼden Özgür Sapmaz
projeye bir buçuk kilometre mesafede
ekoturizm ruhsatı aldıklarını ve altın
madenciliğinin olduğu yerde
ekoturizm yapılamayacağını söyledi.
Tartışık köyünden Erkut Ertürk projenin
yer altı sularını etkileyeceğini ve
susuzluğun artacağını söyledi.
Büyükhusun köyünden gelen Cem
Tüzün de projenin Ayvacıkʼın içme
suyu kaynağı olan Ayvacık Barajı için
büyük tehdit oluşturduğunu ve projeye
karşı olduklarını söyledi.
Ayrıca İda Dayanışma Derneğiʼnde
Ekrem Akgül, Gülpinar Sürdürülebilir
Yaşam Derneğiʼnden Selma Kanbur,
DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ
Burhaniye Çevre Platformu sözcüsü ve
Ekoloji Birliği yürütme kurulu üyesi
Süleyman Eryılmaz da söz alarak
projenin zararlarını anlattılar ve bölgenin
hem maden hem de RES ve JESʼlerle
kuşatıldığını söylediler. Kazdağları
Kardeşliği de toplantıya katılarak destek
verdi.
“Gazete Halkım” gazetesinden Kemal
Yüce çocuğunu kanserden kaybetmiş biri
olarak proje müdürüne bu kadar kirletilen
bir bölgede yaşayıp yaşayamayacaklarını
sordu.
Küçükkuyu Doğa Sporları Derneği müzik
grubu, Bayramiç'te gelen Ritim Orman
grubu müzikli protestolarıyla toplantıya
renk kattı. Ayrıca CHP, Sol Parti, TKP ve
TİP'ten temsilciler de toplantıya katılarak
mücadeleye destek verdi. Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığıʼnın
halkın istemediği bu projeyi reddetmesini
ve ÇED sürecini sonlandırmasını istiyoruz.
“Proje Ayvacık’ın içme suyu
kaynağı olan Ayvacık Barajı
için büyük tehdit
oluşturuyor.”
sayfa 6
BASINDA KISACIK

BİRGÜN GAZETESİ
Bölge halkına destek vermek için giden Çanakkale Belediye Başkanı Yardımcısı İrfan
Mutluay, Marmara ve Ege Çevre Belediyeler Birliği adına söz aldığı konuşmada, “Nasıl bir
yerde bulunduğumuzu hem şirketin hem de Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğümüzün bilmesi
gerekiyor. Burası Kazdağları ve Biga Yarımadası dünyanın en önemli yerlerinden biri.
Toprakları, suyu, endemik bitki örtüsü, tarımsal potansiyeli ve 305 arkeolojik alanıyla
dünyanın en özel alanlarından biri. İçme ve sulama anlamında bu bölgede en önemli su
kaynakları var. Firmanın bir internet sitesi bile yok. Anlaşılan taşeron bir firma, kimin
taşeronu olduğu yakında ortaya çıkar” dedi.
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği adına konuşan Seyhan Yüksek 4 bine
yakın ıslak imza toplandığını, bölge halkının projeyi istemediğini, özellikle bölgede öne
çıkan Çanakkale Domatesi ve Ezine Peyniri gibi ürünlerin anavatanının bu topraklar
olduğunun altını çizdi.

CUMHURİYET GAZETESİ
Pumice Madencilik Şirketi'nin açmak istediği Altın Madeni Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi için
Kısacık köyünde ikinci kez halkın katılımı toplantısı yapıldı. Civar köylerden gelen yurttaşlar
ve sivil toplum örgütleri toplantı öncesi Kısacık meydanında toplanarak protesto gösterisi
gerçekleştirdi. Protestolara Ritm Orman Grubu da müziğiyle eşlik etti.
Toplantıya, Güzelköy, Kısacık, Akçin, Süleymanköy, Alakeçili, Misvak, Dağahmetçe,
Karagömlek, Tartışık, Büyükhusun ve Küçükhusun, Koşuburnu, Nusratlı köylüleri,
Ayvacıklılar, Çanakkaleliler, Bayramiçliler, Edremit Körfezinde yaşayan vatandaşlar yoğun
ilgi gösterdi. Ayrıca İda Dayanışma Derneği, Gülpinar Sürdürülebilir Yaşam Derneği,
Burhaniye Çevre Platformu sözcüsü, Kazdağları Kardeşliği de toplantıya katılarak destek
verdi. Küçükkuyu Doğa Sporları Derneği müzik grubu, Bayramiç'te gelen Ritim Orman grubu
müzikli protestolarıyla toplantıya renk kattı. Ayrıca CHP, Sol Parti, TKP ve TİP üyeleri de
toplantıya katılarak mücadeleye destek verdi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığıʼnın halkın istemediği bu projeyi reddetmesi ve
ÇED sürecini sonlandırması istendi.

DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ sayfa 7

EVRENSEL GAZETESİ
Özer AKDEMİR
“Kazdağıʼnın giriş kapısı” olarak nitelendirilen Çanakkaleʼnin Ayvacık ilçesine bağlı Kısacık
ve Güzelköy yakınlarında işletilmek istenen altın madeni ile ilgili ÇED halkın katılımı
toplantısında madenin bölge açısından ekolojik bir yıkım olacağı dile getirildi. Altıncı şirketin
son on yılda üçüncü kez ÇED raporu almak için girişiminde bulunduğu maden, bölgenin su
kaynaklarının üzerinde ve yerleşim yerlerinin dibinde…firma yetkilisi protestolar nedeniyle
çed sunumu yapamadı

POLİTİKA GAZETESİ
Güzelköyʼden Mehmet Ürer, Ünzile Şen, Mehmet Şen, köylerinin projeye çok yakın
olduğunu, gece gündüz patlatmaların sesine ve tozuna maruz kalacaklarını, projeyi
istemediklerini ifade ettiler. Süleymanköyʼden katılan Mustafa Alper Ülgen bölgede çiftçilik
yaptığını, Akçin göletinin suyunun kirlenmesi ve azalmasının bölgenin tarımına olumsuz etki
yapacağını, bu nedenle projeye karşı olduğunu söyledi. Dağahmetçeʼden Özgür Sapmaz
projeye bir buçuk kilometre mesafede ekoturizm ruhsatı aldıklarını ve altın madenciliğinin
olduğu yerde ekoturizm yapılamayacağını söyledi. Tartışık köyünden Erkut Ertürk projenin
yer altı sularını etkileyeceğini ve susuzluğun artacağını söyledi. Büyükhusun köyünden Cem
Tüzün de projenin Ayvacıkʼın içme suyu kaynağı olan Ayvacık Barajı için ve 15 köyün içme
suyunu sağlayan grup suyu için büyük tehdit oluşturduğunu ve projeye karşı olduklarını
söyledi.

SÖZCÜ GAZETESİ
“KÖYLÜLERİN GEÇİM KAYNAKLARINI YOK EDECEK”
Ayrıca, projenin orman ekosistemine, tarım alanlarına, su kaynaklarına, Akçin ve Ayvacık
Barajları'na yapacağı olumsuz etkilerden bahseden Yüksek, köylülerin geçimlik kaynaklarını
yok edecek olan projenin iptal edilmesi gerektiğini ifade etti.

YEŞİL GÜNDEM GAZETESİ

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Yönetim kurulu üyesi Maden
Mühendisi Esenay Hacıosmanoğlu da projedeki teknik yanlışlıkları ve çelişkileri anlattı.

ÇANAKKALE OLAY GAZETESİ

“Gazete Halkım” gazetesinden Kemal Yüce çocuğunu kanserden kaybetmiş biri olarak proje
müdürüne bu kadar kirletilen bir bölgede yaşayıp yaşayamayacaklarını sordu. Küçükkuyu
Doğa Sporları Derneği müzik grubu, Bayramiç'te gelen Ritim Orman grubu müzikli
protestolarıyla toplantıya renk kattı. Ayrıca CHP, Sol Parti, TKP ve TİP üyeleri de toplantıya
katılarak mücadeleye destek verdi.

DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ sayfa 8

 ALTINOLUK ŞAHİNDERESİ KANYONU
MESİRE ALANI ÖZELLEŞTİRİLEMEZ!
Doğa ve insanın amansız sömürüsünün,
vahşetin hüküm sürdüğü dünyamızda
yaşam alanlarımız giderek daralıyor.
Toprağın kullanım biçimi değişiyor, rant
alanları olarak değerlendiriliyor. Şimdi de
Şahinderesi bu duruma getirilmek isteni-
yor. Bugüne kadar herkesin kullanımına
açık olan alanın yarısına tel çekilerek
halka kapatıldı. Burası 27 dönümlük bir
alan. 20 dönümü Milli Parklara ait, 7
dönümü Edremit belediyesine. İki kurum
kendi aralarında anlaşamadılar ve Milli
parklar kendi sınırlarını, dolayısıyla dere-
nin tamamını tel örgülerle kapattı. Öyle
kapattı ki; yaban hayvanların dereye
ulaşmaları engellendi. Hayvanlar, kendi
evlerinde suya inemiyorlar. Şimdilik itiraz-
larımız sonucu çekilen tel örgülerden iki
pencere açılarak hayvanların suya kısmen
de olsa ulaşımı sağlandı.
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları
Koruma Derneğiʼnin yazılı sorusuna: Milli
DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ
Parklar Bölge Müdürlüğünün verdiği
yanıt; “Ziyaretçilerin güvenliği açısından
Kazdağı Milli Parkı sınırı tel ihata ile çevri-
lip uyarı tabelaları asılmıştır. Müdürlüğü-
müz sorumluluk sahası içerisinde kalan
mesire alanı ile ilgili olarak Kazdağı Milli
Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı ve 2886
sayılı devlet ihale kanunu kapsamında
işletmecilik ihalesine en yakın zamanda
çıkılması planlanmaktadır”. Bu yanıttan
anlıyoruz ki, halka kapatılıp parası olanın
yararlanacağı bir yer haline dönüştürüle-
cek. Buna şiddetle itiraz ediyoruz.
Şahin deresi çok özel bir alan. Bilim
insanları; Kazdağları’nın,
Avrupa’daki Alp Dağları’ndan sonra,
Yunanistan’daki Olimpos Dağı ile
beraber dünyada en çok oksijen
üreten 2. bölge olduğunu söylüyor.
Şahinderesi Kanyonu da Kazdağlarıʼnın
içerisinde yer alıyor ve oksijenin en bol
olduğu yer.
sayfa 9
Burada akciğer
Birinci hastalarıEkokırım
Uluslararası şifa buluyor.
Konferansı şartı ile gerekli
Sonuç düzenlemelerin yapılma-
Bildirgesi
Altınoluk halkı sabah yürüyüşlerini buraya sından hiçbir itirazımız yok. Ancak ihaley-
yapıyor. Spor grupları
Ekokırımın bir suç sabahları
olarak iç bu alanı veleuluslararası
hukukta özel ve paralı hale getirilmesine,
hukukta yer hele
kullanıyor. Altınoluk; emekli kesimlerin hele tel örgülerle bütünlüğünün bozulması-
almasını amaçlayan Konferansımız, Türkiyeʼde bu konuda uluslararası
yoğun olduğu bir bölgemiz. Özellikle yaz na karşıyız ve buna müsaade etmeyece-
düzeyde düzenlenmiş ilk toplantı olmanın sorumluluğunu taşıyor.
aylarında serinlemek amaçlı Şahinderesi ğiz. Şahinderesi Mesire Yeriʼnin ranta
Stop Ecocide (Ekokırıma Dur
mesire alanı bu kesimlerce çok kullanılır. De) vakfı tarafındanhalkın
açılmasına, oluşturulan
ücretsiz“Çevreye
kullanımına
ağır ve geniş çapta ya da
Sosyalleşirler, yanlarında getirdikleri ağır ve uzunkapatılmasına, betonlaşmasınayol
vadeli bir biçimde zarara asla izin
açmasının kuvvetle muhtemel olduğunun
azıklarını, oluşturdukları anılarını paylaşır- vermeyeceğizʼʼ bilincinde, yasadışı veya keyfi
lar. olarak
Buradaişlenen
türkülerfiiller ekokırım
söylerler. Şimdisuçunu oluşturur”
Bizler, önce tanımının
bir imza ele alındığı başlat-
kampanyası
konferansımızda
burası tanımdaisteniyor.
halkın elinden alınmak yer alan kavramlar
tık. 5 günfarklı bakış2400
içerisinde açılarından
imza topladık.
Yinesorgulandı.
Kazdağı eteklerinde, Zeytinli bölge-
mizde mesire alanı olarak kullanılan ve 13 Aralık günü Şahinderesi mesire yerin-
HasanBu ile Emineʼninçerçevesinde
tartışmalar aşklarının hikâye de 2000
özellikle; çevre kişinin üzerinde
korumasını, savaş bir katılımla
edildiği yer olan
suçundan Hasanboğuldu
barış da yapıl-
zamanına genişletmek basın açıklaması
gerektiği yaptık. İnsanlar
söylenebilir. Ekokırımbasın
dığısuçu,
gibi rant amaçlıve
ihtiyatlılık özelleştirecekler. açıklaması
öngörülebilirlik ilkeleri için alanada
doğrultusunda bir kilometre önce-
Bu sorunu konuşmak olduğundan
sorumlulukların hareketlesinde
için, 2 Aralık 2023 sadece buluşarak,
yasadışımiting havasında, ellerin-
eylemleri
tarihinde
kapsamaz,Altınolukta
öngörü halkeksikliğinden
toplantısı yapıl-veya de yazdıkları dövizleri
tedbirsizlikten taşıyarak ve Şahin
kaynaklanan,
dı. Deresine sahip çıktıklarını ifade eden
ihmal yoluyla kasıtlı olarak işlenen eylemleri de kapsar. Bu çerçevede
sloganlar atarak yürüdüler.
fiilin potansiyel ekolojik yıkım tehlikesi barındırması, ceza yaptırımının
250 kişinin katıldığı toplantıya, 3 mahalle
oluşması
muhtarı için yeterlidir,
ve Edremit bunun için
Belediye başkan vekilizararın
Şahingerçekleşmesi
Deresiʼnden halkınbeklenmez.
ücretsiz olarak
Ekokırım suçunun karşılığı olan cezalar ise suçun oluştuğuna
de katıldı. Bölgedeki STK temsilcileri, tüm yararlanmaya devam etmesi için yetkili karar
veren
siyasi yapılarınbölgede
partilerimizin zamanlaikamet
oluşturacağı
eden bir süreçle görüşmeye
kurumlarla tariflenebilir ve
başladık. Önce
ülkeden
üyeleri, spor ülkeye
ve kültürfarklılık gösterebilir.
dernekleri, çevre ve Edremit Belediye Başkanında randevu
ekoloji örgüt temsilcileri toplantıda yer aldık. 8 Kişilik bir heyetle gidip görüştük.
aldı.Ekokırım kavramı,net
O gün irademizi doğaya verilen zararların gitgide artmasıyla, farklı
bir şekilde
ülkelerde
ortaya koyduk.farklı boyutlarda
Toplantıda; ele alınmaya,
ŞAHİNDERESİ tartışılmaya
Altınolukʼun başlandı.
tek mesire alanının ranta
DAYANIŞMA
AktivistlerPLATFORMU
ve hukukçular, Kurulma kararı
Ekokırım açılmaması
suçunu gerektiğini,yasalarına
kendi ülkelerinin yaşam alanlarımı-
alındı ve 20 kişiden
geçirmeye oluşan yürütme
çalışıyorlar. Çabaları kurulu
sadecezıniçkısıtlanmasına
hukukta tanımlamarıza göstermeyeceğimizi
seçildi. Toplantıyayönelik
yapılmasına katılanlar dediler
değil, ki: ʻʼ
Ekokırımın anlattık. Belediyemizden
Uluslararası Ceza sosyal belediye-
Şahinderesi bize rağmen
Mahkemesiʼnin (UCM) ranta
baktığı 4 temelcilik
açılamaz. suçaanlayışı gereği,
(insanlığa milliişlenen
karşı parklarla anlaşıp
Bizlerin
suçlar,ücretsiz kullanımına
soykırım, savaş açık olmaksuçları)
ve saldırı buranın rehabilite
eklenerek, edilerek
5. suç olarak tekrar
kabulhalkın
ücretsiz kullanımına sunmalarını talep
edilmesi yönünde. Ekokırımın gençlerin meselesi yapmak ve kamuoyu
ettik. Çaba gösterecekleri sözünü aldık.
desteği alarak kampanyaların organize edilmesi de önemli. Çünkü
hukuk mücadelesi, öznelerin katılımı ve aktif rol almaları ile başarıya
Haber: Mehmet Akbulut
ulaşabilir. Küresel kurumlarla sermaye ise COP 27ʼye sayılı günler
kalmışken aynı retorikleri tekrarlıyorlar ve var olan sistemi korumaya
yönelik olan mevcut hukukun devamlılığını sağlıyorlar. Oysa ki sistemin
bu şekilde devam edebilmesi mümkün değil. Üstelik hukuk, durağan
ve değişmez de değil, ihtiyaçlara göre şekilleniyor. İki tür yıkım var;
savaş sonucu oluşan ekolojik yıkımlar ve savaş oluşturan ekolojik
yıkımlar. Hızla artan enerji, inşaat, madencilik faaliyetleri başlı başına
yıkım oluşturuyorlar ve bunlar hukuktaki boşluklardan yararlanarak,

DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ sayfa 10

 HALK, ALTINOLUK ŞAHİNDERESİ MESİRE
ALANININ ÖZELLEŞTİRİLMESİNİ İSTEMİYOR!

ŞAHİNDERESİ DAYANIŞMA PLATFORMU Kuruldu.

Şahinderesi Mesire yerinin ranta açılmasına karşı halkın katılımı toplantısı Altınoluk Ayhan
Şahenk kültür merkezinde yapıldı. Toplantı ŞAHİNDERESİ DAYANIŞMA Platformuʼnun kurul-
masıyla sonlandı.

Spor grupları, çevre dernekleri, siyasi parti temsilcileri, kültür dernekleri ve yöre halkından
250 kişinin katıldığı toplantıda 3 mahalle muhtarı ve Edremit Belediye başkan vekili de yer
aldı. Muhtarlarla birlikte, 22 kişi söz aldı.

Toplantı bir halk meclisine dönüştü. Şahinderesi Mesire Yeriʼnin ranta açılmaması, halka
kapatılmaması, betonlaşmaya müsaade edilmemesi ve tüm canlıların ortak kullanım alanı
olarak düzenlenmesi için yetkili kurumlarla görüşülmesi, yaşam alanlarımızın kısıtlanmasına
rıza gösterilmemesi, imza kampanyaları, mesire alanında ve kurumlar önünde basın açıkla-
maları, medyada konunun haber yapılıp kamuoyu ile paylaşılması, eylemliliklerinin örgütlen-
mesi istendi.

Toplantı sonucunda ŞAHİNDERESİ DAYANIŞMA PLATFORMU kurulma kararı alındı. 20

kişilik yürütme kurulu seçildi. İlk dönem derneğimiz adına Mehmet Akbulut yürütme kurulunda
yer aldı.

Şahinderesi Dayanışma Platformuʼnun çağrısı ile yapılan kitlesel basın açıklamasına 2000ʼin
üzerinde katılım oldu. Platformun pankartı arkasında yürüyüş ile başlayan eylem, kanyonun
önünde basın açıklamasının okunması ile devam etti.

Platform bir heyet oluşturarak önce Edremit belediye başkanı ve heyeti ile bir görüşme yaptı.
Arkasından Milli Parklar bölge müdürlüğü ile görüşme yapıldı. İki kurumdan da mesire alanı-
nın aralarında anlaşarak düzenlemeleri, sosyal belediyecilik ve sosyal devlet anlayışı gereği
halka, bugüne kadar kullandığı gibi ücretsiz sunulması istendi. Milli Parklar Bölge Şefliğiʼne
bir ziyaret gerçekleştirilerek, toplanan 2400 ıslak imzalı dilekçe şefliğe teslim edildi.

DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ sayfa 11


Şahinderesi Dayanışma Platformu
basın açıklaması:
“ŞAHİNDERESİ MESİRE ALANI
BİZİM EVİMİZ, HİÇ KİMSEYE
HİBE ETMEYECEĞİZ”
Çok değerli Şahinderesi dostları, değerli
basın mensupları;
Bildiğiniz gibi tüm dünyada artan savaşlar
bölge halklarına olduğu gibi ekosistemlere
de zarar veriyor. Bizler insan dahil tüm
canlıların yaşamı için savaşa karşı, barıştan
yanayız. Her yerde barış çağrımızı savaşla-
rın giderek yoğunlaştığı bu dönemde tekrar
etmek tüm canlılara ve doğaya karşı sorum-
luluğumuz. Gerçek barışın; emeğin, doğa-
nın, canlı yaşamın korunduğu, doğayla
uyumlu bir üretim anlayışı ile kurulacağının
bilinci ile, basın açıklamamıza barış dilekle-
rimizle başlıyoruz.
Bugüne kadarki ekolojik yıkımların artarak
süreceği, tüm yasal düzenlemelerden ve
yeni açıklanan önümüzdeki 12. Kalkınma
Planından da açıkça görüyoruz. Ekolojik
yaşamı hiçe sayan, refahı ekonomik büyü-
meye feda eden, endüstriyel indirgemeci
bir anlayışla geleceğimiz belirleniyor.
Bizler itiraz etmediğimiz sürece bu artarak
sürecek.
DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ
HAVAMA SUYUMA TOPRAĞIMA DOKUN-
MA!
Doğa ve insanın amansız sömürüsünün,
vahşetin hüküm sürdüğü dünyamızda
yaşam alanlarımız giderek daralıyor. Top-
rağın kullanım biçimi değişiyor, rant alanla-
rı olarak değerlendiriliyor. Şimdi de Şahin-
deresi de bu duruma getirilmek isteniyor.
Bugüne kadar herkesin kullanımına açık
olan alanın etrafına tel çekilerek halka
kapatılıyor.
ŞAHİNDERESİ HALKINDIR HALKIN KALA-
CAK!
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları
Koruma Derneğinin yazılı olarak sorduğu
soruya: Milli Parklar Bölge Müdürlüğünün;
“Ziyaretçilerin güvenliği açısından Kazdağı
Milli Parkı sınırı tel ihata ile çevrilip uyarı
tabelaları asılmıştır. Müdürlüğümüz sorum-
luluk sahası içerisinde kalan mesire alanı ile
ilgili olarak Kazdağı Milli Parkı Uzun Dev-
reli Gelişme Planı ve 2886 sayılı devlet
ihale kanunu kapsamında işletmecilik ihale-
sine en yakın zamanda çıkılması planlan-
maktadır” şeklinde verdiği cevap buranın
halka kapatılıp parası olanın yararlanacağı
bir yer haline dönüştürüleceğini gösteriyor.
Buna şiddetle itiraz ediyoruz.
ŞAHİNDERESİ ÖZGÜRDÜR ÖZGÜR
AKACAK!
Şahin deresi çok özel bir alan. Bilim insan-
ları; Kazdağlarının Yunanistanʼdaki Olim-
pos dağından sonra dünyada en çok oksi-
jen üreten 2. Bölge olduğunu söylüyor.
Şahinderesi Kanyonu da Kazdağlarının
içerisinde yer alıyor. Özellikle Akciğer
hastalarının şifa bulduğu bu alanı halkımız
çok uzun yıllardan beri yoğun bir şekilde
kullanıyor. Sabahları spor ve yürüyüşler
yapılan, özellikle yazları 40-45 derece
sıcaklıklarda serinlemek için sıkça uğranılıp
sayfa 12

dertleşilen, Altınoluğun tek mesire alanı
halkın elinden alınmak isteniyor.
ŞAHİNDERE EVİMİZ KİMSEYE VERMEYİZ!
2 Aralık 2023 tarihinde Altınolukta halk
toplantısı yapıldı.
250 kişinin katıldığı toplantıya, 3 mahalle
muhtarı ve Edremit Belediye başkan vekili
de katıldı. Bölgedeki STK temsilcileri, tüm
siyasi partilerimizin bölgede ikamet eden
üyeleri, spor ve kültür dernekleri, çevre ve
ekoloji örgüt temsilcileri toplantıda yer aldı.
Bugün alanda basın açıklamamızı yapıyo-
ruz. Mesire alanında ve kurumlar önünde
açıklamalarımızı sürdüreceğiz. Medyamız-
dan, konuyu haber yapıp kamuoyunun
bilgilenmesi için ilgi göstermelerin, Balıkesir
milletvekillerimizin de sesimize ses olmaları-
nı talep ediyoruz.
Halkın yaşam alanı olan Şahinderesi
Mesire Alanının rant için özelleşmesine
kesinlikle müsaade etmeyeceğimizi, gerekti-
ğinde direneceğimizi, bu tehdidin bertaraf
edilmesi için sonuna kadar kararlı olduğu-
muzu, bu amaçla, ŞAHİNDERESİ DAYANIŞ-
MA PLATFORMU kurduğumuzu kamuoyuna
saygıyla duyuruyor, herkesi birlikte müca-
deleye çağırıyoruz.
ŞAHİNDERESİ DAYANIŞMA PLATFORMU

O gün irademizi net bir şekilde ortaya

koyduk. Bugünde ifade ediyoruz ki: Şahin-
deresi bize rağmen ranta açılamaz. Bizlerin
ücretsiz kullanımına açık olmak şartı ile
gerekli düzenlemelerin yapılmasından
hiçbir itirazımız yok. Ancak ihaleyle özel ve
paralı hale getirilmesine, hele hele tel
örgülerle bütünlüğünün bozulmasına karşı-
yız ve buna müsaade etmeyeceğiz. Şahin-
deresi Mesire Yeriʼnin ranta açılmasına,
halkın ücretsiz kullanımına kapatılmasına,
betonlaşmasına asla izin vermeyeceğiz.

DEREMİZ BİZİMDİR BİZİM KALACAK!

Bizler, Şahin Deresiʼnden halkın ücretsiz

olarak yararlanmaya devam etmesi için
yetkili kurumlarla görüşeceğiz. Onlara
Altınolukʼun tek mesire alanının ranta açıl-
maması gerektiğini, yaşam alanlarımızın
kısıtlanmasına rıza göstermeyeceğimizi
anlatacağız. İmza kampanyamızı başlattık.

DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ sayfa 13

 Kültürel ve Sanatsal

HALKIN KATILIMI TOPLANTISINDA HALK, ŞİRKETİ

BİLGİLENDİRDİ AMA KENDİSİ BİLGİLENEMEDİ!

Bayramiç Dağahmetçe köyüʼnde Daven leri, Küçükkuyu Emeklisen üyeleri

Enerjiʼnin gerçekleştirmek istediği Rüzgar ve diğer civar köylerden vatandaşlar ve
Enerji Santralı Projesiʼnin “Halkın Katılımı muhtarlar katıldı.
Toplantısı” yapıldı.
Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı,
Proje Bayramiçʼin Dağahmetçe, Alakeçi, sunum masası ile köylüler arasında bari-
Ayvacıkʼın Kısacık, Baharlar, Akçin köyle- yerlerin konulduğu toplantıda, şirket tara-
rini etkiliyor. fından yapılan sunumda, proje ile ilgili
çoğu konunun net olmadığı ortaya çıktı ve
Halkın Katılımı Toplantısı Öncesi projenin duruma göre değişip şekillenece-
Köylerde Bilgilendirme Sunumları ği belirtildi. Bunun üzerine söz alan köylü-
Yaptık. ler ve dernek temsilcilerimiz itirazlarını ve
tepkilerini dile getirdi.
Proje hakkında köylüleri bilgilendirmek
amacıyla 23.11.2023 tarihinde Dağah-
metçe ve Alakeçili köylerine gittik. Her iki
köyde de projenin neden olacağı olası
zararları anlattık. Köylülerin sorularını
yanıtladık ve Halkın Katılımı Toplantısıʼna
katılarak düşüncelerini söylemelerini iste-
dik.

Toplantıya, Dağahmetçe köylüleri, Alake-

çi köylüleri, Kazdağı Doğal ve Kültürel
Varlıkları Koruma Derneği üye ve gönüllü-

DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ sayfa 14

Toplantı şirketin bilgilendirmesinden çok,
köylüler ve dernek temsilcilerimizin şirketi
ve kamuyu bilgilendirmesi şeklinde ger-
çekleşti.
Olumsuz hava koşullarına ve yağmura
rağmen çok sayıda köylü alandan ayrıl-
mayarak sözünü söyledi.
Dağahmetçe köylüsü kadınların sözleri
toplantıya damgasını vurdu. Kadınlar
tarım ve hayvancılıkla geçindiklerini,
tarım arazilerinin zarar görmesini isteme-
diklerini, cennet olan köylerinin cehenne-
me çevrilmesine müsaade etmeyecekleri-
ni, köylerinde mutlu, sağlıklı yaşamak
istediklerini anlattılar.
Dağahmetçe köyü muhtarı Sebahattin
Kaya da köylünün istemediği ve itiraz
ettiği, köye ve köylüye hiçbir yararı olma-
yan bu projeyi kendisinin de istemediğini
söyledi.
Alakeçi köylüsü Mehmet Ali Yüksel de
büyük şehirlerdenköye yerleşen yeni
köylü olarak, bu güzel köylerde ekotu-
rizm, agroturizm, doğa sporları ile aro-
matik bitki yetiştiriciliği yapmak istedikleri-
ni dile getirdi.
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları
Koruma Derneği Yönetim Kurulu üyemiz
DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ
Esenay Hacıosmanoğlu, ÇED başvuru
dosyasının çok eksik ve yetersiz olduğu-
nu, ayrıca, Kısacık Altın Madeni ile Da-
ğahmetçe RES projesinin alanlarında
çakışma olduğunu, iki proje bir arada
olamayacağını ve bu nedenle iptal edil-
mesi gerektiğini, alanların çakışmasının
başvuru aşamasında belli olduğu halde
bu bilginin halka aktarılmadığın ve ÇED
başvuru dosyasında yer almadığını ve
bunun son derece güven sarsıcı bir durum
oluşturduğunu, Dağahmetçe köyünün
tamamen Santral Alanı içinde kaldığını,
proje bütününe yönelik mülkiyet durumu-
nun tespitinin dosyada yer almadığını,
dosyada proje ile ilgili detayların olma-
dığını, kümülatif etki değerlendirmesinde
yalnızca yakındaki bazı RES projelerinin
dikkate alındığını ve bölgedeki maden
projelerinin ve taş ocaklarının hesaba
katılmadığını belirtti.
Daha sora söz alan yönetim kurulu
üyemiz Seyhan Yüksek de projenin köylü-
nün tarım arazisinin, merasının, ormanının
ve ceviz bahçesinin içinde planlandığını,
türbinlerin kuş ve yarasa ölümlerine
sebep olduğu, bölgede klima etkisi yapa-
rak İklimi değiştirdiğini, proje gerçekleşir-
se tarım arazilerinin değerinin düşeceğini,
kurulacak enerjinin köylüye ve dolayısıyla
kamuya hiçbir yararının olmadığını proje-
nin iptal edilerek şirkete iadesini istedi.
Köylüler ve yaşam savunucuları doğasına,
toprağına, havasına sahip çıkarak
“Dağatmetçe Res projesine "HAYIR"
dedi.
Sonucun köyden, köylüden ve yaşamdan
yana olmasını umut ediyoruz.
sayfa 15
 ÇANAKKALE İSKELEDE BÜYÜK BULUŞMA:
Defol Cengiz!

Bileşeni olduğumuz Kazdağları Ekoloji Platformu'nun (KEP) daveti

ile, Çanakkale Barosu, Tabip Odası, İnsan Hakları Derneği, sendi-
kalar, siyasi partiler ve yurttaşların katılımı ile kitlesel bir buluşma
gerçekleştirildi.

Cengiz Holding tarafından gerçekleştirilmek istenen Bayramiç ve

Çan İlçelerinde çok sayıda köyü etkileyecek olan Halilağa Bakır
Madeni Projesiʼne karşı derneğimizin de içinde olduğu 95 davacı
tarafından açılan davanın 5 Aralıkʼta gerçekleşen bilirkişi keşfi
öncesi, dikkatleri çekmek, destek istemek, ortak bir şekilde ses
çıkarmak ve dayanışmak amacıyla Çanakkale İskele meydanında
yapılan buluşma oldukça renkli geçti. Ritim Ormanʼın müzikleri ve
ritmi etkinliğe coşku kattı.

Katılımcı kuruluşların temsilcileri, konu ile ilgili duygu ve düşünce-

lerini paylaştı. Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Mutlu-
ay da yörenin tarımsal değerlerine dikkat çeken bir konuşma
yaptı ve keşifte de uzman olarak yer alacağını belirtti.

Konuşmaların ardından KEPʼnin basın açıklaması Ferzan Aktaş

tarafından okundu. Açıklamada projenin yol açacağı zararlara
vurgu yapılarak, birlikte mücadelenin önemine değinildi.

DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ sayfa 16

 CENGİZ HOLDİNG’İN HALİLAĞA BAKIR MADENİ PROJESİ’NE
KARŞI AÇILAN 2. DAVANIN BİLİRKİŞİ KEŞFİ’NDE ÇED RAPORU
YERLE BİR EDİLDİ!
Cengiz Holdingʼin Halilağa Bakır Madeni
Projesi için 2. kez verilen “ÇED Olumlu”
kararının iptali için Tema Vakfı, Kazdağı
Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma
Derneği, Çan Çevre Derneği, Ayvalık
Tabiat Derneği, Ege ve Marmara Çevreci
Belediyeler Birliği ve yörede yaşayan 90
yurttaş ile açtığımız davanın bilirkişi keşfi
gerçekleşti.
Davacılar ve yaşam savunucuları olarak
'Defol Cengiz, Köyümüzde Maden İstemi-
yoruz, Kazdağları'nın Üstü Altından De-
ğerlidir' yazılı pankartlarıyla keşifin baş-
langıç noktası Muratlar köyü girişinde
toplandık.
Keşif, Muratlar Köyüʼnde keşif hakiminin
beyanları alması ile başladı. Maden
yüksek mühendisi ve Kazdağı Derneği
yönetim kurulu üyesi Esenay Hacıosma-
noğlu ÇED raporunun madencilik açısın-
dan eksik ve hatalı yönlerini olanca açıklı-
ğı ile anlattı;
ÇED kapsamında çıkarılacak cevhe-
rin sadece bakır değil altın da içer-
diği, başka bir projede altının da
DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ
zenginleştirmesinin planlandığını ve
bunun raporda gizlendiğini açıkla-
dı.
- Maden işletme projesinde bakır, altın,
altın+bakır kompleks, feldispat ve kuvars
madenciliği planlanırken, ÇEDʼin sadece
bakır üretimine yönelik olduğu; ÇED proje-
sinin maden işletme projesine uygun hazır-
lanması gerektiği halde iki projenin
uyumlu olmadığı karşılaştırma yaparak
anlattı.
- ÇEDʼin aksine, maden işletme projesinde
zenginleştirme ve atık depolamanın bulun-
madığını belirtti.
- İşletme projelerinin sadece görünür
rezerve göre yapılması gerektiğini ancak
ÇED kapsamında tüm maden kaynağının
işletilmesinin planlandığını gösterdi.
Rapor içinde 3 farklı atık depolama tasarı-
mı bulunduğu, gerekli depolama kapasite-
sini sağlayabilmek için kazı yapılması
gerektiği, bunun sonucunda atık depola-
ma tabanının yeraltı su seviyesinin altına
düşeceğini ilave etti.
sayfa 17
 Yeraltı su seviyesi altında gerçekleşecek
büyük boyutlu (derin açık ocak, geniş
ADT) ve patlatmalı madencilik faaliyetleri-
nin, yüksek asit üretme potansiyeli ve
kirletici etkisi olan malzemeden oluşan
ocak ve pasa şevleri ile bu birimlerde
oluşacak ocak gölünün, sahanın zaten
hassas ve kırılgan olduğu görülen denge-
sini kontrol edilemez şekilde bozacağı,
proje alanı ve çevresindeki su kaynakları-
nı olumsuz etkileyeceği, akış örüntülerine
önemli ölçüde zarar vereceğini açıkladı.
- Kümülatif değerlendirmede gerek ruhsat
sahası gerekse etki alanı içindeki diğer
projelerin doğru ve eksiksiz bir şekilde ele
alınmadığını bilirkişilere gösterdi.
TEMAʼdan Çevre Mühendisi Onur Küçük,
bölgedeki aynı şirkete ait çok sayıda
maden projesinin varlığından söz ederek,
kümülatif etki konusuna vurgu yaptı.
Derneğimizin avukatı Cem Altıparmak,
şirketin ÇED süreci yürütmeden DSİ ile
protokol kapsamında yapmaya başladık-
ları ve bölgenin su kaynaklarına el koya-
cak olan gölet projelerinden, Kocabaş
Çayıʼna yapılmak istenen derivasyon
kanalından bahsetti ve ÇED raporundaki
eksiklere dikkat çekti. Onlarca köyün su
kaynağına, tarım alanlarına el koyan bu
projede kamu yararı yoktur dedi. Ziraat
Mühendisi Hicri Nalbant, projenin bölge-
nin tarımını yok edeceğini, tarım için
gerekli olan suyun madene verileceğini
söyledi.
Orman mühendisi Hasan Basri Avcı, proje-
nin kocaman bir orman ekosistemini yok
edeceğini söyleyerek, idarenin ve ÇED
raporunun ormana kereste gözü ile baktı-
ğını belirti ve adeta ormancılık dersi verdi.
Hacıbekirler köylülerinden Gülferit Güven,
DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ
köylerinin proje alanının çok yakınında
olduğunu ve madenden olumsuz etkilene-
ceklerini, tarım ve hayvancılık yapamaz
hale geleceklerini belirterek madeni iste-
mediklerini söyledi.
Çan Çevre Derneği avukatı Ümran Aydın,
Çan'ın 55 köyünün tek su kaynağı Koca-
baş çayının madene verildiğinde, yöre
insanının susuzluğa terkedileceğini, artık
Çan ilçesinde tarımın yapılamayacağını
anlattı.
Avukatlar tarafından proje alanındaki ve
yakınlarındaki arkeolojik buluntular ve sit
alanları hakkında da bilgiler verildi. Daha
sonra hakim davalı idare Çevre Şehircilik
ve İklim Değişikliği Bakanlığı avukatına ve
müdahil şirket avukatına söz vererek
beyanlarını aldı. Ekibimizin, oldukça
donanımlı bir şekilde sundukları beyanları
karşısında bocalayan, yanıt veremeyen
şirket, oldukça yetersiz ve içi boş olan
beyanlarında projede altın madeni de
çıkartacaklarını itiraf etti.
Onlarca köyün su
kaynağına, tarım
alanlarına el koyan bu
projede kamu yararı
yoktur.
Beyanların ardından keşif alanına geçildi,
projede öngörülen açık ocak, atık havuzu
alanları ve arkeolojik buluntular bilirkişi-
lerle birlikte incelendi ve yine detaylı açık-
lamalar yapıldı.
Keşfin sonunda davacılardan bölgede
yaşayan Emel Yalçın, Mustafa Alper
Ülgen ve Ferzan Aktaş da söz alarak
projenin tarım alanlarına ve yaşam alanla-
rına verecekleri zararları anlatarak, yöre
sayfa 18
insanının kanser riskiyle yaşamak istemedi-
ği belirterek projenin iptal edilmesini iste-
diler.
Keşfe Kazdağları Ekoloji Platformu, Edre-
mit, Altınoluk, Küçükkuyu, Çanakkaleʼden
doğa koruma örgütleri ve emek ve demok-
rasi örgütleri de destek verdi.
Dün Halilağa Bakır ve Altın Madeni projesi
ile ilgili ÇED olumlu raporuna karşı açılan
ikinci davanın bilirkişi
keşfine katıldım.
Keşif mahkeme heyetinin olumlu ve
demokratik yönetimi ile gayet güzel geçti.
Davacı taraf olarak, avukatlarımız ve uzman
arkadaşlarımız mahkeme heyetine ve
bilirkişilere beyanlarda bulundular.
Avukatlarımız ve uzmanlarımız genel olarak
bu maden projesinin bölgede yaratacağı
ekolojik, ekonomik ve sosyal sıkıntıları
ayrıntılarıyla ifade ettiler.
Bazı başlıklar ile bu beyanları özetlersek;
Hukuken; bir önceki davada iptal edilen ÇED
olumlu raporuna karşı, şirket ikinci kez bir
ÇED raporu hazırlamış ve bir önceki iptal
edilen rapor hiç yokmuş gibi davranılmış ve
DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ
ÇED yönetmeliği konusunda yapılan
değişiklikler gözardı edilmiş haliyle raporun
hazırlanmasında usul ve esas hataları söz
konusudur.
Madencilik açısından ; Şirket aynı ruhsat
sahasında bakır çıkaracağım derken aynı
zamanda altın madeni de çıkaracak ve yine
aynı sahada feldispat ocağı açacağız diye
bir çok maden ruhsatına başvurarak hille
yapıyor.
Bu maden projesi için hazırlanan işletme
raporunda, bir çok eksik ve hatalar var,
örneğin atık depolama alanları gerçeğe
aykırı ve uygun değil.
En önemlisi maden işletmesi için gerekli su
kaynağı bölgede yok.
Maden işletmesinin yıllık 4 milyon m3 su
ihtiyacı için DSİ ye iki tane sulama göleti
yaptırılacak, bu sayede bölgenin içme,
kulllanma ve tarımsal sulama suyunun
tamamına bu maden projesi el koyacak.
Üstelik DSİ tarafından yapılacak bu iki
sulama göleti yine gölet su toplama havzası
tarafından asla dolamayacağı için.
Çan tarafından Kocabaş ırmağının
suyu pompalar vasıtasıyla bu
göletlere basılacak.
Haliyle Çan ilçesinden başlayarak,
Biga ovasına kadar onbinlerce
çiftçinin sulama ihtiyacını
karşılayan ırmağın suyu da
çalınacak.
Sadece sulama suyu değil, binlerce yeraltı
suyu kaynağını ve kuyusunu, pınarını
besleyen geniş bir coğrafyada yegane su
kaynağını da çalmayı planlayan bu maden
projesine karşı oluşacak toplumsal tepkinin
ve kargaşanın da altı çizildi. Orman
Ekosistemi açısından; Madencilik yapılması
planlanan alanın yüzde 90 nı Orman
alanıdır. Biga yarım adasınında yer alan bu
sayfa 19
bölge hem dünyada hem de ülkemizdeki en
önemli ekolojik alanlar arasındadır.
Barındırdığı endemik canlılık eşsizdir ve
kırılgandır. Meden açılmak istenen yer
Kazdağları eko sisteminin bir parçasıdır.
Tarım ve Hayvancılık açısından; bölgenin
köyler küçükbaş hayvancılık ve tarim ile
geçinmektedir, Coğrafi tescilli Ezine peyniri
bu bölgelerde üretilen sütlerden
yapılmaktadır.
Yine Bayramiç beyazı bu bölgenin temiz
havası ve suyu sayesinde yetişmektedir.
Zeytin, buğday ve her türlü meyve bu
bölgede yetişmektedir ve çok kalitelidir.
Onbinlerce köylü bu sayede geçirmektedir.
Madencilik projesi bölgedeki ekonomik ve
sosyal dengeleri bozacaktır.
Sosyal, kültürel ve arkeolojik açıdan;
Bölgenin kadim tarımsal kültürü bu maden
projesi ile darbe alacak başta küçükbaş
hayvancılık ve yerel tarım kültürü erozyona
uğrayacaktır.
Maden sahasında 1. Derece
arkeolojik sit alanları mevcuttur.
Beyanlar alındıktan sonra arazili araçlar ile
tamamı muhteşem ormanlar ile kaplı maden
sahasında uzun bir keşif turu yapıldı.
Ve daha sonra son beyanlar ve tutanaklar
için tekrar bir araya gelinerek keşif
sonlandırdı. Son beyanlarda köylerden
katılanlar konuştu.
Özelikle bir köylü teyzemizin feryadı dikkat
çekici idi " ben köyümde yaşamak istiyorum,
maden istemiyorum, torunlarıma bu köyü
temiz bırakmak istiyorum ne olur bizi duyun"
dedi.
Sonuç olarak ben de bir kaç şey ilave etmek
ve altını çizmek istiyorum;
Biliyoruz ki bu maden projeleri uzun bir
zamandır gündemimizde, Kazdağlarının dört
DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ
bir tarafında yüzlerce maden projesi var.
Bölgemizin yüzde 80 çeşitli maden ruhsatı ile
karşı karşıya.
Bunlardan en büyüğü Cengiz holding
tarafından açılmak isteniyor.
Bu proje daha önce Kanada'lı bir şirket
tarafından geliştirildi ve bölge halkının,
çevre mücadelesi sonucunda projeyi
gerçekleştiremeyen şirket bu projeyi Cengiz
holding'e satarak gitti.
Burada dikkat çekeceğim husus şudur;
Bu maden projelerinin tam bir sömürge ve
talan projeleri olduğunu düşünüyorum çünkü;
Halilağa maden projesi ve bölgedeki diğer
maden projelerini hazırlayan çok uluslu
maden şirketlerinin geçmişinde bir çok eko
kırım ve soy kırım suçları olduğu biliniyor.
Yine bu maden şirketleri Güney Amerika ve
Afrika'da bir çok ekolojik yıkım, çevre
felaketi ve yerli halkların katledilmesi ile
suçlanıyor. Haliyle bu madenlerin birer
sömürge projesi olarak geliştirildiğini
söyleyebiliriz.
Aynı zamanda bu projelerin, bölgemizde
ekonomik, sosyokültürel ve ekolojik olarak
yıkıma neden olacağını ön görebiliriz.
Bu nedenle sadece şirketlerin kâr etmesi,
zenginleşmesi üzerine kurulmuş bu maden
projelerine karşı yüksek bir karşı duruş
sergilemek gerekiyor.
Bölge ziraat odaları, belediye başkanlıkları
ve bir çok kurum ve kuruluş bu konuda
uyanık olmalı ve itiraz etmelidir.
Hiç bir kamu yararı olmayan bu
sömürge-talan projelerine karşı duran,
mücadele eden tüm dostlarımızı
selamlıyorum. Onlar bu ülkenin gerçek
yurtseverleri ve onurlu vatandaşlarıdır.
Mustafa Alper Ülgen
sayfa 20
 ANKARA’DA İNCELEME DEĞERLENDİRME KOMİSYONU
TOPLANTISINDA “BÜYÜKHUSUN'DA JES'E YİNE HAYIR!”
DEDİK.

Bakrom A.Ş. tarafından antik Assos Kenti yakınlarında, Büyükhusun

Köyüʼnde yapılmak istenen Jeotermal Kaynak Arama Projesiʼnin
Ankaraʼda Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığıʼnda
yapılan İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısına
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği,Tema Vakfı,
Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği, Büyükhusun Muhtarı ve
köylüleri, Kozlu köyü muhtarıyla birlikte katıldık. Çanakkale
Milletvekilleri Özgür Ceylan ve İsmet Güneşhan da toplantıya
katılarak bizlere destek verdiler.

Toplantı ÇED şirketinin sunumu ile başladı. Sunumun ardından

milletvekillerimiz ve tüm katılımcılar olarak tek tek söz alarak proje
ile ilgili görüş ve düşüncelerimizi ve itirazlarımızı dile getirdik.
4000 hektarlık ruhsat alanı olan projenin doğayı talan edeceğini,
tarım, hayvancılık ve turizme darbe vuracağını, köylünün geçimlik
arazisinin elinden alınacağını anlattık ve projenin hiçbir kamu
yararının olmadığını söyledik. Yöre halkının da projeyi istemediğini
ve 1578 vatandaşın bir gün içinde imza verdiğini belirttik ve
imzaları Bakanlığa verdik.

Komisyon toplantıya katılan herkesi dikkatle dinledi. ÇED sürecinin

sonlandırılması ve projenin iptali konusundaki talebimizin kabul
edilmesi ve doğadan, yaşamdan yana karar çıkmasını bekliyoruz.
Bizleri yalnız bırakmayan vekillerimiz İsmet GÜNEŞHAN ve
Özgür CEYLAN'a ve ev sahipliği yapan Sn. Yüksel Bolayır'a çok
teşekkür ederiz.
Büyükhusun Jeotermal Enerji Projesiʼne Hayır!
Havama, Suyuma, Toprağıma Dokunma!

DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ sayfa 21


AYVACIK TUZLA’DA GERGİN
BİLİRKİŞİ KEŞFİNDE REDDİ HAKİM!
MTN Enerji A.Ş. tarafından, şirketin
Tuzlaʼda çalıştırmaya başladığı ve ilave
tesis için de ÇED süreci başlattığı
Jeotermal Enerji Santralına kaynak temini
için Ayvacık İlçesi Tuzla köyü, Taşağıl
köyü, Babadere köyü yakınlarında
açılmak istenen 11 adet jeotermal kaynak
arama sondajı projesi ile ilgili “ÇED
Gerekli Değildir” kararının iptali
davasında, bilirkişi incelemesi ve keşfi için
Tuzlaʼda toplandık.
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları
Koruma Derneği, Gülpınar Sürdürülebilir
Yaşam Derneği, Ege ve Marmara Çevreci
Belediyeler Birliği, Ziraat Mühendisleri
Odası ve 5 bireysel davacı tarafından
açılan davanın keşfine Dalyan Derneği de
geniş katılımla destek verdi. Saat
14.00ʼde başlaması gereken keşif,
heyetin geç gelmesi ile ancak 15.30ʼda
başladı. Şirketin heyeti santrala
yönlendirmesine ve keşfi oradan
başlatmasına avukatımız Seçil Ege itiraz
etti ve keşfin sondaj noktalarından
başlaması gerektiğini söyledi. Bunun
üzerine heyet şirket elemanları tarafından
santrala yakın başka bir noktaya
götürüldü. Burada davacılar ve davalı
kurumlar beyanlarını sundu. Bu sırada
şirket avukatının çirkin saldırıları ve konu
dışı beyanları oldu ve gergin anlar
yaşandı. Beyanlar sonrasında bir noktaya
götürüldü ve bilirkişi heyeti dron
uçurararak görüntü almaya çalıştı ve bir
bilirkişi de mevcut bulunan bir kuyudan
akışkan numunesi almak istedi. Bulunulan
noktanın dava konusu kuyu noktası olup
olmadığını sorduğumuzda yine farklı bir
DOĞA KORUMA FAALİYETLERİMİZ
noktada zaten açık olan çalışan bir
reenjeksiyon noktasında olduğumuz
ortaya çıktı. Bunun üzerine avukatımız
tarafından itiraz edilerek dava konusu
noktalara gitmemiz gerektiği ve
yönlendirmenin şirkete bırakılmaması
gerektiği Hakimʼe hatırlatılarak bilirkişi
ekibinde bulunan harita mühendisinin
elindeki koordinatlara göre ekibi
yönlendirmesi istenildi.
Daha sonra yola çıkılarak Taşağıl Köyü
yakınlarındaki iki sondaj noktasına
gidildi. Bu arada bir bilirkişinin bir
üretim kuyusundan numune alma
isteğine avukatımızın muvafakat
etmediğini belirtmesi ve hakimin de
duruma yeterince müdahale etmemesi
nedeniyle avukatımız reddi hakim
talebinde bulundu ve keşfin
sonlandırılmasını talep etti. Hakim,
reddi hakim talebini uygun bulmadığını
ve keşfe devam edeceğini
bildirmesinden sonra davacılar olarak
keşif alanını terk ettik. Durumu tutanak
altına alarak imzaladık.
Yaşadığımız durum ülkemizin hukuk
sisteminin geldiği durumun özetidir.
Yargıçların ve parasını
cebimizden ödediğimiz
bilirkişilerin şirketlerden
yana değil, doğa, hak ve
hukuktan yana
davranmasını bekliyoruz.
sayfa 22
 KATILDIĞIMIZ ETKİNLİKLER
TÜRKİYE, YUNANİSTAN VE ROMANYA’DAN
YAŞAM SAVUNUCULARI SELANİK’TE BULUŞTU!
İklim Adaleti Koalisyonu ve Kazma Bırak
Türkiye Koordinasyonu, Türkiyeʼden
Selanikʼe bir kervan düzenledi. Kazdağı
Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Der-
neğiʼmizi temsilen, Seyhan Yüksek, Fazi-
let Küçükgenç ve Reyhan Erdem, Selanik
Kervanına katıldı. Ev sahipliğini Yunanis-
tanʼdan Khalkidiki S.O.S adlı kuruluşun
yaptığı buluşmaya Romanyaʼdan Declic
adlı bir kuruluş da katıldı.Kervanın
amacı Khalkidiki S.O.Sʼin Eldorado
Goldʼun altın madeni projesine karşı
verdiği mücadeleye destek olmaktı.
İlk gün, Türkiye, Romanya ve Yunanis-
tanʼdaki altın madeni mücadelelerinin ve
başarı öykülerinin paylaşıldığı halka açık
bir toplantı yapıldı. Derneğimiz adına
Seyhan Yüksek, Alamosgoldʼun Kirazlı
Kazdağı Koruma Derneği Akbelen direniş alanındaydı.
KATI L DIĞ IM I Z E T K İ N L İ K L E R
Altın madeni projesine karşı verdiğimiz
mücadeleyi sundu. Romanya'dan Dec-
lijʼten Roxiana Pencea Bradatan Eldora-
do Goldʼun Romanyaʼdaki altın madeni-
ne karşı verilen mücadeleyi anlattı. Yuna-
nistan'dan Nikos Anastasiadis de Eldora-
doʼnun Khalkidikiʼdeki altın madeni pro-
jesine karşı sürdürdükleri mücadeleleri
anlattı. Derneğimizin sunumu ilgiyle din-
lendi ve alkış aldı.
İkinci gün, Selanikʼten yaklaşık 100 km.
mesafede olan altın madeni proje alanı-
nın yakınındaki Megalipanagia adlı köye
gidildi. Araçlardan indikten sonra Kaka-
vos ormanında yürüyerek Eldorado
Goldʼun tesisine ulaşıldı. Kervan ekibi,
Yüzyıllık ağaçların kesilerek yerine depo
ve binaların kurulduğu ve etrafı tel örgü-
sayfa 23
lerle çevrilmiş olan proje alanından çok
etkilendiklerini aktardılar.
Bu bölgede, daha önceden beri bakır
madeni çıkarıldığı, projeyi Avrupa Yatı-
rım ve Kalkınma Bankasıʼnın destekledi-
ği, siyanür kullanımının yasaklanmasın-
dan sonra şirketin teknoloji değişikliği
yaptığı, ancak su kullanımı ve ayrıştırma-
da kullanılacak kimyasallar nedeniyle
projenin tehlikelerinin devam ettiği, tesi-
sinin fay hattı üstünde olduğunu, atık
depolama alanının tehlike yarattığı anla-
tıldı.
Megalipanagia Mücadele Komitesi, bu
madenle 17 yıldır mücadele ettiklerini,
başlangıçta bu duruma geleceklerini
düşünmediklerini, bir ağaç bile kestirmek
istemediklerini ve mücadeleye devam
edeceklerini anlattılar. Derneğimizden
Reyhan Erdem de söz alarak, Kazdağla-
rının yüzde 79ʼunun maden ruhsatları ile
kaplı olduğunu ve su kaynaklarının
şirketlere verildiğini söyledi. Akbe-
len'den Bahadır Altan ve Adana Ekoloji
Platformundan Münir Korkmaz Akbelen
mücadelesini anlatti. HDK ekolojiden
İlden Kibar kadınların ekoloji mücadele-
sinde yer almasının önemini, Roman-
ya'dan Roxana başka projelerin de önle-
rine tekrar geleceğini beklediklerini söy-
KATI L DIĞ IM I Z E T K İ N L İ K L E R
ledi. Megalipanagia sözcüsü Yannis
Türkiye Kervanında kadın katılımının çok
olmasının onları etkilediğini ifade etti.
Üçüncü gün, Yannis Glarnetatzis'in reh-
berliğinde, Selanik'teki önemli mücadele
alanları ve farklı kültürlerin simge yapıla-
rını kapsayan bir tur yapıldı. Önce Veni-
zelos Heykeli, sonra kilise ve hamamlar
gezildi. Bunların yanında konservatuvar
binası, ilk işçi eyleminin yapıldığı sokak,
Roma sarayının kalıntıları, Alaca İmaret,
Gregorios Lambrakis adlı Yunanlı direniş-
çinin katledildiği yer, tütün işçilerinin
katledildiği sokak ve anıtı ile sinagog
binası gezildi. Akşam, TAKIM denilen
sosyal alanda tekrar buluşularak
“Kazma Bırak” kampanya grubunun
faaliyetleri ve savaş hakkında konuşuldu
ve deneyimler paylaşıldı. Kazma Bırak
olarak ekstraktivizme karşı ortak eylem-
ler yapıldığı belirtildi. Deneyim paylaşı-
mı yapıldı. Toplantı, dostluk ve doğa
sevgisi içerikli şiirlerle de son buldu.
Dördüncü ve son günde, Mustafa Kemal
Atatürkʼün evini ziyaret edildi. Akşam
yapılan Türk Yunan Dostlu gecesi ile
Selanik Kervanı programı tamamlandı.
Eldorado Gold gibi ulusötesi şirketlere
karşı enternasyonal dayanışma ve işbirli-
ğinin önemi bir kez daha yaşanmış oldu.
Haber: Seyhan Yüksek
sayfa 24

İklim Adaleti için Küresel
Eylem Günü
Dünyaʼnın her yerinde iklim aktivistleri
aşağıdaki acil taleplerle meydanlarday-
dı:
1. Derhal ateşkes! Filistin'deki abluka ve
işgale son verilsin, ayrımcılık ve sömür-
geciliğe son verilsin.
2. Arama, çıkarma, taşıma, üretim ve
tüketim de dahil olmak üzere tüm fosil
yakıtlar, hızlı, adil ve adil bir şekilde
aşamalı olarak durdurulsun ve enerji
egemenliğini inşa eden insanlar ve top-
luluklar için demokratik, yenilenebilir
enerji sistemlerine doğrudan, hızlı, adil
ve adil bir geçiş sağlansın.
3. Küresel Kuzey ülkeleri, yol açtıkları
eko kırımların tazminatlarının bir parçası
olarak, azaltma, adil geçiş, uyum, kayıp
ve hasar için yeterli ve koşulsuz iklim
finansmanı sağlama yükümlülüklerinin
yerine getirsin.
4. Küresel Güney'den tahsil edilen sür-
dürülemez ve gayri meşru borçlar iptal
edilsin.
K ATI L DIĞ IM IZ E T K İ N L İ K L E R
5. Jeomühendislik, karbon yakalama ve
depolama teknolojileri ve karbon piya-
saları da dahil olmak üzere, tehlikeli ve
yanıltıcı dikkat dağıtıcı unsurlar olarak
hizmet eden yeşil yıkama ve sahte,
zararlı ve kanıtlanmamış “çözümlere”
derhal son verilsin.
6. Adil, dayanıklı ve sürdürülebilir gıda
sistemleri oluşturulsun, insanların gıda
hakkı ve gıda egemenliği desteklensin
ve korunsun.
7. İnsan haklarına saygı gösterilsin ve
bu haklar korunsun. (herkes için kamu
hizmetleri ve sosyal koruma hakları ile
temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir çevre
hakkı, herkesin hakları da dahil olmak
üzere medeni ve siyasi haklara, ekono-
mik, çevresel, sosyal ve kültürel haklara
saygı, göçmen işçiler de dahil olmak
üzere işçiler, köylülerin ve balıkçıların
hakları, kadın hakları, cinsiyet çeşitliliği
hakkı, siyahların, yerlilerin ve beyaz
olmayanların hakları, gençlik ve çocuk
hakları)
8. İklim adaletinin ayrılmaz bir parçası
olarak toplumsal cinsiyet adaleti yerine
getirilsin, karı değil, refahı, bakımı ve
gerçek eğitimi önceliklendiren ve sosyal
sayfa 25
 olarak inşa edilmiş rollerin ve sektörlerin
hâkim olduğu, sömürgelerden, kapitalist
ve ataerkil miraslardan kaynaklanan
süregelen ekonomik eşitsizlikleri ve
sosyal adaletsizlikleri ele alan cinsiyet
eşitliği ve bakım ekonomileri konusunda
harekete geçilsin.
9. Yıkıcı ve aşırı derecede kirletici savaş
sanayi sektörünün fonlanmasından vaz-
geçilsin, bu kaynaklar iklimle ilgili acil
durum bakımına aktarılsın.
10. Kapitalist ve ekstraktivist (sömürge
madenciliği) bir ekonomik sistemden,
kapsayıcı, sürdürülebilir, demokratik ve
tüm insan ve işçi haklarını destekleyen,
yerel, ulusal ve küresel ekonomik sistem-
lere eşitlikçi ve adil geçiş yapılsın.
Dünyanın dört bir yanındaki tüm yurttaş-
ları, toplulukları, hareketleri, halk örgüt-
lerini, işçileri ve sivil toplum ağlarını,
sistem değişikliğine yönelik eylemleri
hızlandırmak için bir araya gelmeye
çağırıyoruz!
Katılın, iklimi değil,
sistemi değiştirelim!
K A TI L DIĞ IM IZ E T K İ N L İ K L E R
PARİS’TE EKOFEMİNİST BULUŞMA
Mediterranean Women's Fund - Fonds pour
les Femmes en Méditerranée, 4-5 Kasım 2023
tarihlerinde Paris'te “Akdeniz'de ekofemi-
nizm” üzerine stratejik bir düşünce toplantısı
düzenledi.
Toplantının amacı, “Akdeniz feministleri ve
iklim adaleti" konusunda her birinin deneyim-
lerini, pratiklerini ve ihtiyaçlarını paylaşmak
için bölgeden çeşitli uzmanları ve örgütleri bir
araya getirmekti. Toplantıya ülkemiz ekofemi-
nistlerinden yönetim kurulu başkanımız
Süheyla Doğan da katıldı.
Toplantıda Fas, Tunus, Cezayir, Mısır,
Lübnan, Hırvatistan, Suriye, Hırvatistan, Ma-
kedonya, Bosna Hersek, Yunanistan, Güney
Kıbrıs, Portekiz ve Fransız temsilcileri yüz
yüze, Filistin ve Suriye temsilcileri ise çevrimiçi
olarak yer aldılar.
Deneyim paylaşımlarının ardından iklim ada-
leti ve ekofeminizm perspektifinden gündem-
deki sorunlar ve talepler konuşuldu. Çalışma
gruplarına bölünerek Akdeniz ekofeministleri
işbirliği için neler yapılabileceği konusunda
tartışmalar yürütüldü.
Bu toplantıdan, bölgenin siyasi gündemlerin-
de hala çok az görünür olan ekofeminist
hareketi güçlendirmek için ortak stratejiler ve
bir “Akdeniz ekofeminist ağı” oluşturma ve
bir “Ekofeministo” hazırlama ve bizim öneri-
mizle bir uluslararası ekofeminist kamp
yapma isteği ortaya çıktı.
Doğayı ve kadını sömüren aynı!
sayfa 26
 “Plastik geri dönüşüm için
tasarlanan bir materyal değil,
Plastik musluğunu kapatın.”
Doç. Dr. Sedat Gündoğdu
sistemi uygulanmamakta ve ilaç üreticileri
sorumluluk almamaktadır. Çanakkale İl Tarım
ve Orman Müdürlüğüʼnün Bayramiç ve yöresin-
de uyguladığı bir ambalaj atığı toplama pilot
projesi vardır ancak tüm yörede yaygın değil-
DAHA ÇOK SORUMLULUK dir. Gömeç Belediyesi de ambalaj atığı topla-
DAHA AZ PLASTİK! ma projesi başlatmıştır. Antalya Belediyesi
plastik atıkları ʻʼakıllı konteynırlardaʼʼ topla-
maktadır. Toplanan atıkların yalnızca yüzde
Yurttaşlık Derneği tarafından, Burhaniye
1,2ʼ sinin geri dönüşümü yapılmaktadır ve
Örenʼde, 24-25 Kasım tarihlerinde, “Kazdağ-
bertarafı ile ilgili temiz bir yol henüz belirlen-
ları ve Edremit Körfezinde Pestisit Ambalajı ve
memiştir. Tarım zehirlerinin yasaklanması için
Plastik Atık Sorununun Katılımcılık Esaslı Yöneti-
Buğday Derneği koordinatörlüğünde Derneği-
mi için Kalıcı İşbirliklerine Doğru” başlıklı iki
mizin de içinde olduğu “Zehirsiz Sofralar Ağı”
günlük bir toplantı düzenlendi. Kazdağı Doğal
çalışma yürütmektedir ve çok sayıda tarım
ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği olarak
zehrinin yasaklanması sağlanmıştır.
toplantının birinci gününe katıldık. Oldukça
başarılı geçen toplantının ilk gününde dört
Tarım zehiri plastik ambalajlarının toplanması
oturum gerçekleştirildi.
için üretici sorumluluk almalıdır. Danimarka ve
Lüksemburg pestisitlerde vergileri arttırarak
Toplantıda öne çıkan başlıklar:
kullanımı minimuma düşürdüler. Finlandiyaʼda
Kazdağları yöresi ve Edremit Körfeziʼnde
ise üretimleri yasak. Bu yöntemler ülkemizde
tarımda çok yoğun ve kontrolsüz bir şekilde
de denenmeli. Tarım zehirlisi yerine örtü bitki
zehir (tarımsal ilaçlar, pestisitler, herbisitler,
(cover crops) üretimi, yararlı böcekler gibi
fungusitler) kullanılmaktadır. Üreticilerin üçte
doğal, ekolojik çözümler tercih edilmelidir.
ikisi tarım zehiri kullanmaktadır. Pestisitlerin
Çözüm, organik, biyodinamik, koruyucu ve
kullanıldığı yerde ancak %2ʼsi hedefe ulaşmak-
onarıcı tarım ve agroekolojidedir. Organik
ta, %98ʼi havaya ve suya karışmaktadır. Tarım
pazarlar yaygınlaşmalıdır. Tarım, orman ve su
zehirleri sonucu, her yıl dünyada 385 milyon
alanları madenciliğe açılmamalıdır.
insan ve binlerce kuş türü ve diğer canlılar
Toplantının öne çıkan sloganları ise; Üreten
ölmekte ve ayrıca kanser vb. hastalıklara yaka-
firma kendi toplasın! Plastik musluğunu kapa-
lanmaktadır.
tın! Bu çalıştaydan çıkan sonuç plastiklerin geri
dönüşümünün yapılmadığı ve toplanan zirai
Çocuklar daha çok etkilenmektedir. Tarım
ilaç plastiklerin bertarafı ile ilgili temiz bir
alanları ayrıca madencilik faaliyetleri nedeniy-
yolun henüz belirlenmediği, tarımsal ürünlerde
le de yok edilmekte ve kirletilmektedir. Kazda-
pestisit kullanımının kontrol edilmediği ithal
ğıʼnın %79ʼunun metalik madencilik adına
edilen ürünlerin kalıntı analizlerinin yapılsa
ruhsat alanı ilan edilmiş durumda.
bile kurumlarla paylaşılmadığıdır.
Bu tanımlanan bölgenin %80ʼi ormanlık alan,
Toplantıya derneğimiz adına, Yönetim kurulu
%78ʼi tarım alanı, %55 korunan alan, %95ʼi
Üyelerimizden: Emine Çelik, Ömür İlgör ve
önemli doğal alan ve %66 da arkeolojik sit
Mehmet Akbulut katıldılar.
alanıdır. Zirai ilaçların plastik ambalaj atıkları-
Haber; Emine Çelik
nın toplanması için herhangi bir depozito

KATILDIĞ IM I Z E T K İ N L İ K L E R sayfa 27
DERNEK BAŞKANIMIZ SÜHEYLA DOĞAN, “KÜRESEL KÖY HAREKET
HALİNDE” TOPLANTILARINDA SUNUM YAPTI.

“2023 Küresel Köy Hareket Halinde” programı kapsamında farklı ülkelerden gelen
iki farklı genç grubu ile iki hafta üst üste İklim Adaleti ve Ekofeminizmʼi konuştuk.

“2023 Küresel Köy Hareket Halinde” programı, Lehigh Üniversitesi Lacocca Enstitü-
sü tarafından, kar amacı gütmeyen Amerikan Uluslararası Eğitim Konseyi ile ortak-
laşa geliştirilmiş bir program. Programın amacı, dünyanın değişik ülkelerinden Ame-
rikaʼya gelerek bir yıllık lise eğitimi alan gençlere mesleki gelişimlerinde katkıda
bulunmak. Çevrimiçi buluşmaların ardından, bu yılki programın yüz yüze olan kısmı
Türkiyeʼde gerçekleştirildi. İlk hafta 45 farklı ülkeden, yaşları 18-33 arasında deği-
şen 86 genç, ikinci hafta da yine benzer sayıda ülkeden gelen 60 genç İstanbulʼda
bir araya geldi.

Program bir bütün olarak gençlerin girişimci düşüncenin ve yenilikçi tasarımın küre-
sel zorlukların üstesinden gelmeye nasıl yardımcı olabileceğine, BM Sürdürülebilir
Kalkınma Hedeflerine, özellikle de “2: Açlığa Son”, “5: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”
ve “13: İklim Eylemi”ne odaklanıyordu.

Türkiyeʼden katılan konuşmacılarla, Türkiye'yi bir vaka çalışması olarak kullanarak,

katılımcıların kendi toplumlarında yenilikçi, yapıcı ve işbirlikçi yollarla değişim
yaratmak için nasıl çalışacaklarına dair fikirlerle kendi ülkelerine dönebilmeleri
amaçlanıyordu.

Dernek yönetim kurulu başkanımız Süheyla Doğan, program kapsamında “Ekofe-

minist Perspektiften İklim Adaleti” başlıklı bir sunum yaptı. Sunum, gençler tarafın-
dan ilgi ile dinlendi. Soru ve yanıt bölümü de oldukça heyecanlı geçti. Gençler,
daha önce farkında olmadıkları İklim Adaletsizliğinin Kadınlar ve LGBTİ+ʼlar ve
yoksullar üzerinde yarattığı katmerli eşitsizliğin sunum sonrasında farkına varmak-
tan ve ekofeminizm kavramı ile tanışmaktan mutlu olduklarını ifade ettiler. Gençler
arasında kendisini ekofeminist olarak ifade eden gençler de vardı. Gençlerle yapı-
lan özel sohbetlerde de ülkeleri ile Türkiye ekofeministleri arasında bağlar kurma
konusunda fikirler gelişti.

Gençlerin ekolojiyi dikkate alan ve toplumsal yarar gözeten, yenilikçi projeler

üretmeleri, gerçekleştirmek istedikleri projelerde iklim adaletini ve toplumsal cinsi-
yeti gözetmeleri konusunda bir nebze katkıda bulundu isek ne mutlu.

KATIL DIĞ IM I Z E T K İ N L İ K L E R sayfa 28

 Yurttaşın Ekokırım Yasa tasarısı TBMM’ne verildi.
4-5 Kasım 2022 tarihinde Uluslararası Ekokı-
rım Konferansı ile başlayan Ekokırım imza
kampanyası süreci tamamlandı. 28 Kasım
2023 tarihinde toplanan imzaları TBMMʼne
taşıdık. Ülkemizde doğanın kırımı noktasına
gelen uygulamaların ceza yasamızda suç
sayılması için hazırlanan ʻʼYurttaşın Ekokırım
yasa tasarısıʼʼ metnini ve toplanan ıslak imza-
ları TBMM kalemine teslim ettik.
İki aylık hazırlık süreci sonrasında Türkiyeʼnin
her tarafından gelen 50 ekoloji aktivistiyle
28 Kasım 2023 tarihinde TBMMʼne gittik.
Çok yoğun bir gün geçirdik. Türkiye İşçi
Partisi ve CHP ile başkanlık düzeyinde,
HEDEP, SAADET partileri ile gurup başkan
vekili, AKP, İYİ Parti, DEVA partisi ile ekoloji-
den sorumlu milletvekilleri düzeyinde görüş-
meler yaptık. Grup toplantılarında sorunu
gündem yapmalarını istedik. HEDEP ve CHP
gurup toplantılarına katıldık.
Görüşmelerimizi üç ayrı gruba ayrılarak
gerçekleştirdik. Çalışmaya toplanan 28820
adet ıslak imzayı TBMM dilekçe komisyonu-
na vererek başladık. Ardından yoğun görüş-
meler gerçekleştirdik. İmzaların Türkiyeʼnin
her bölgesinden gelmesi partilerin konuya
ilgisini arttırdı. Akşam saatinde meclis bahçe-
sinde HEDEP ve CHP milletvekillerinin de
KATILDIĞ IM I Z E T K İ N L İ K L E R
katılımı ile yaptığımız basın açıklamasıyla
bitirdik.
Ekokırım ile ilgili dünyada ve ülkemizde
yapılan çalışmaların anlatıldığı detaylı bilgi
dosyamızı her görüşmede yetkililere verip
desteklerini istedik. Görüşmelerimizde, önce-
likle tasarının kanunlaşması için mecliste
bulunan tüm partilerin ortak olacağı ve bizler
gibi STKʼların da çağrılacağı bir komisyonun
kurulup, çalışmaya son şekli verildikten sonra
genel kurul salonuna indirmelerini istedik.
AKP ile yapılan görüşmede, konuyu sorumlu
arkadaşlarına ileteceği sözünün dışında
diğer partilerden tam destek aldık. İktidarda-
ki partilerle ortaklaşmanın zorlukları bize
aktarıldı. EMEP milletvekili o gün mecliste
bulunmadığı için, MHPʼden ise randevu
alınamadığı için görüşülemedi.
Derneğimizin imza kampanyasının en başın-
dan beri sürecin içerisinde olması ve heyette
yer alması kıymetliydi. Katkısı olan tüm eko-
loji aktivistlerine teşekkür ediyoruz.
Haber: Mehmet Akbulut
sayfa 29

Avrupa İklim Eylem Ağı
(CAN) – WWF-Türkiye
Bölgesel Mercekten
Enerjide Adil Geçiş
28.11.2023/İstanbul
Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN) ve WWF-Türki-
ye ortaklığında 28 Kasım 2023 tarihinde
WWFʼin Beyoğluʼndaki vakıf merkezinde
gerçekleşen “Bölgesel Mercekten Enerjide
Adil Geçiş Çalıştayına derneğimiz de katıldı.
Derneğinizden Fazilet Küçükgenç ve Özlem
Akkayalıʼnın katıldığı çalıştayın ana amacı,
TBMMʼnin yeni iklim kanununu hazırlarken ilk
kez gündeme gelecek olan adil geçiş kavramı-
nı, kömür madenciliğinin yoğun olduğu bölge-
lerden gelen STKʼlarla birlikte tanımlamaktı.
Çalıştaya derneğimizin yanı sıra Çan, Elbis-
tan, Soma, Muğla ve Milas bölgelerinden STK
temsilcileri ile akademisyenler, hukukçular ve
maden sendikasından bir temsilci katıldı.
Sabah oturumunda Adhoc Araştırma Şirketi
tarafından yapılan “Adana-Tufanbeyli Enerji
Geçişinde Sosyal Kırılganlık Analizi” sunuldu.
Dünyanın kömürden yavaş
yavaş vazgeçerken
Türkiye’de kömür
tüketiminin 2015 yılındaki
Paris Anlaşması’ndan beri
%48 arttı.
KATIL DIĞ IM I Z E T K İ N L İ K L E R
Araştırmanın amacı Türkiye bağlamında
kömürlü termik santraller ile enerji üretimi
ve/veya kömür üretimi faaliyetlerinin yoğun
bir biçimde gerçekleştirildiği bölgelerin sosyal
kırılganlık açısından avantajlı ve dezavantajlı
yönlerini incelemek, böylelikle enerji geçiş
politikalarının adil geçişi tesis etmesini
mümkün kılacak bir yol haritası oluşturulması-
na katkı sunmak olarak tanımlandı.
İkinci oturumda Milas Kent Konseyi Başkanı
Çağlayan Üçpınar Muğla Bölgesindeki Yata-
ğan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerini
göz önünde bulundurarak bölgede enerjide
adil geçişin nasıl olabileceğini anlattı. Dünya-
nın kömürden yavaş yavaş vazgeçerken Türki-
yeʼde kömür tüketiminin 2015 yılındaki Paris
Anlaşmasıʼndan beri %48 arttığı vurgulandı.
Adil enerji geçişiyle bölgede oluşacak işsizli-
ğin alternatifi olarak zeytincilik, arıcılık ve
turizm gösterilirken termik santrallere yapılan
teşvik ve yatırımların bu alanlara yönlendirile-
bileceği söylendi.
Öğleden sonraki oturumda üç gruba ayrılan
katılıcılar “kimseyi geride bırakmama politika-
sı” ışığında enerjide adil geçişi; genel tanım,
katılım ve kırılganlık bağlamında tanımlamak
için çalıştılar. Adil geçiş sürecinin sadece
kömürden çıkışın etkilerini telafi etmekle
kalmayıp aynı zamanda mevcut eşitsizlikleri
gidermeyi, toplumsal refahı arttırmayı, bunu
da adil ve sürdürülebilir bir şekilde yapmayı
da hedeflemesi gerektiği konusunda fikir
birliğine varıldı. Bu sayede enerjide adil geçiş
planının adil ve sürdürülebilir bir yerel/bölge-
sel kalkınma sürecinin de katalizörü olacağı
düşünüldü. Sürecin planlanmasında demokra-
tik ve etkin bir yönetişim yapısının, diyaloğu
kolaylaştıran kurumsal yapıların, kapsayıcı ve
katılımcı karar alma mekanizmalarının önemi
vurgulandı. Toplumsal cinsiyet perspektifinin
tüm adil geçiş politikalarına entegre edilmesi-
ne karar verildi.
Oldukça verimli geçen bir günün ardından
çalıştay sonuçları tüm katılımcılarla son bir kez
değerlendirildi ve tekrar buluşmak üzere
çalıştay sona erdi.
sayfa 29
 ZEHİRSİZ SOFRALAR PLATFORMU

Bileşeni olduğumuz Zehirsiz Sofralar Platformu Genel Kurulu

İzmirʼde toplandı.

Genel Kurulʼa Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Der-

neğiʼmizin de aralarında olduğu ve gıda güvenliği üzerine çalışan
sivil toplum örgütleri ve inisiyatiflerden 51 temsilci katıldı.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneğiʼnin organizasyonuy-

la 11 Kasım 2023 tarihinde İzmirʼde gerçekleşen toplantıda gıda
güvenliğinden agroekolojiye, iklim krizinden gıda ekonomisine
kadar pek çok konu ele alındı.

Toplantıya katılanlar, İzmir Gıda Toplulukları üretici ve türeticileri-

nin katkısıyla hazırlanan zehirsiz bir sofrayı paylaştılar.

Zehirsiz Sofralar Pestisit Eylem Ağı ve Türkiye Organik Ağı'nın

yanı sıra agroekoloji, yadigâr tohumlar, topluluk destekli tarım,
lobi ve savunuculuk, gıda ürünlerinde bulaşanlar, iklim krizi tarım
ve gıda ilişkisi, gıda ekonomisi, iletişim ve tüketimde gıda güvenli-
ği ve tüketim bilinci çalışma grupları kuruldu.

Ev sahipliği için Buğday Derneğiʼne çok teşekkür ederiz.

KATIL DIĞ IM I Z E T K İ N L İ K L E R sayfa 30

 EDREMİT KÖRFEZLİLER
“TEMİZ DENİZ, TEMİZ
KÖRFEZ” İÇİN PANELDE BU-
LUŞTU ve İDA-MADRA
TEMİZ DENİZ PLATFOR-
MU’NUN KURULUŞU DUYU-
RULDU.

Derneğimizin de bileşeni olduğu ve

Toplumsal Cinsiyet, İklim
Değişikliği ve Afetler
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi tarafından
13-15 Aralık 2023 tarihinde Ankaraʼda
düzenlenen “Toplumsal Cinsiyet, İklim
Değişikliği ve Afetler: Sivil Toplum Eğiti-
miʼne derneğimiz de katıldı. Avrupa Birliği
tarafından desteklenen Toplumsal Cinsiyet
Eşitliği için Güçlü Sivil Alan Projesi kapsa-
mında Sivil Toplum Örgütleriʼnin savunucu-
luk ve katılım kapasitelerinin güçlendirilme-
si hedefiyle Türkiyeʼnin çeşitli yerlerinden
çevre, gençlik ve kadın konularında çalı-
şan Sivil Toplum Örgütleri temsilcileri
Ankaraʼda bir araya geldi.
yürütme kurulunda yer aldığı
İDA-MADRA TEMİZ DENİZ PLATFOR-
MU tarafından Edremitʼte “Deniz Kir-
liliği ve Halk Sağlığı” başlıklı bir
panel gerçekleştirildi. Platformun ilk
etkinliği olan panele yağmurlu ve
soğuk bir gün olmasına rağmen çok
sayıda kişi katıldı.
Halk sağlığı uzmanı Dr. Mehmet Akif
Akalın ve deniz bilimleri uzmanı Melis
Yılmazʼın konuşmacı olduğu panelin
kolaylaştırıcılığını İsmail Çınar üstlen-
di. Her iki konuşmacı da oldukça ba-
şarılı sunumları ile çok yararlı bilgiler
verdiler.
Melis Yılmaz, konuşmasında denizle-
rin işlevi, denizler tarafından üretilen

Üç günlük eğitimde, toplumsal cinsiyet

bakış açısından iklim değişikliği, afet riski
azaltma konularında uluslararası çerçeve
ve ulusal mevzuat hakkında rehber bilgiler
sunuldu. Ayrıca, iklim değişikliği ve afet
riskleri bağlamında toplumsal cinsiyet
perspektifinin Sivil Toplum Örgütleri
misyon ve faaliyetlerine dahil edilmesi ile
savunuculuk ve izleme süreçlerine Sivil
Toplum Örgütleri katılım yöntemleri konu-
şuldu.
Haber: Özlem Akkayalı

KATILDIĞ IM I Z E T K İ N L İ K L E R sayfa 31
oksijen ve yutak olarak topladıkları
karbondioksit, deniz ekosistemlerinin
sağladığı faydalar, deniz ekosistemle-
ri üzerindeki baskılar ve denizlerin
kirlenme biçimlerine yer verdi.
Dr. M. Akif Akalın da denizlerin kir-
lenme nedenleri üzerinde durdu ve
kirlenme süreçlerini, kirliliğin sağlık
sistemi üzerindeki etkilerini, kirliliğin
neden çözülemediğini, bu nedenlerle
yapılan plan ve piyasa farklılıklarını,
karbon ayak izleri üzerine çarpıtılan
çözüm önerilerini ve çevreyi kimlerin
kirlettiğini anlattı.
Sunumların ardından izleyicilerin soru
ve katkılarıyla toplantı daha da zen-
ginleşti.
Öte yandan körfezdeki kirlilik hakkın-
da gösterilen videonun ardından
İDA-MADRA TEMİZ DENİZ PLATFOR-
MUʼnun kurulduğu, basın açıklamasıy-
la kamuoyuna duyuruldu.
Bölgedeki ekolojik yıkımlara ve olum-
suzluklara yer verilen açıklamada,
“Bugüne kadar, Edremit Körfezi böl-
gesinde bu olumsuzluklara karşı mü-
cadele içerisindeki örgütlenmeler bir
araya geldi. Ekoloji mücadelesini
ortaklaştırmak için AYVALIK TABİAT
PLATFORMU, BURHANİYE ÇEVRE
PLATFORMU, EDREMİT ÇEVRE DERNE-
Ğİ, KAZDAĞI DOĞAL ve KÜLTÜREL
VARLIKLARI KORUMA DERNEĞİ, BUR-
HANİYE SAHİL SİTELERİ DAYANIŞMA-
SI, KÖRFEZ SİTELER DERNEĞİ ve ED-
REMİT TURİZM İŞLETMECİLERİ DERNE-
Ğİ olarak İDA-MADRA TEMİZ DENİZ
PLATFORMUʼnu oluşturduk. Ortak
amaçlarımız doğrultusunda, dayanış-
ma içerisinde Edremit Körfezimizi
korumak için birlikte mücadele etmeye
karar verdik.” denildi.
KATIL DIĞ IM I Z E T K İ N L İ K L E R
İda/Madra Temiz Deniz Platformu
Kuruldu.
Platform bir basın açıklamasıyla
kuruluşunu kamuoyuna duyurdu:
“KAMUOYUNA;
Bugün, dünyamızın ve ülkemizin en başat
sorunu ekolojik sorundur. Bir yandan
sanayileşmenin getirdiği kirletici fosil
gazlarının salınımına tedbirler alınmadığı
için küresel iklim değişikliği, diğer
yandan doymak bilmeyen kapitalist
sistemin rant uğruna yaptığı doğa
tahribatı. Her iki nedenin canlı yaşamına
ve doğaya, ağır, olumsuz sonuçlarını
yaşıyoruz. Küresel iklim değişikliğinin
yarattığı nedenler ile gelen felaketler
artarak sürüyor. Doğa kırımı yaşanıyor,
toprağın kullanım biçimi değişiyor, rant
ve talan alanları çoğalıyor. Dereler
hidroelektrik santrallerine, ormanlar
maden alanlarına, taş ocaklarına, ovalar
jeotermallere, zeytinlikler ve tarım
arazileri yapılaşmaya açılıyor.
Edremit Körfeziʼnde ve çevresinde
yaşamayı tercih eden bizler; bunları
görüyor, sonuçları nedeniyle doğal besin
kaynaklarından uzaklaşıyor, kirli su
tüketmek zorunda bırakılıyor, endüstriyel
beslenmeye mahkûm ediliyor, sağlığımızı
kaybediyoruz.
Dünyanın en çok oksijen üreten ikinci
sayfa 32
bölgesi olan İDA (Kaz Dağları) ve PLATFORMUʼnu oluşturduk. Ortak
MADRA Dağıʼnın madenler yüzünden amaçlarımız doğrultusunda, dayanışma
bütünlükleri bozuldu. Maden çıkarılması içerisinde mücadele etmeye karar verdik.
sonucu oluşan zehir atıklar çevresel su Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
kaynaklarımızı kirletti, meraları zehirledi,
yapılan orman katliamları ile karbon İDA-MADRA TEMİZ DENİZ PLATFORMUʼʼ
yutak merkezlerimiz yok edildi. Şehir
merkezlerinin geniş bir coğrafyasında
kanalizasyonun olmaması, arıtmaların
yetersizliği ve kaba arıtma olması,
derelerin ve denizlerin de kirlenmesi,
kültürel varlıkların rant uğruna yok
edilmesi gibi sorunlarla karşı karşıyayız.
Bölgemiz doğal sit alanı. Çanakkaleʼden
Assosʼa oradan Bergamaʼya kadar
değişik kültürlere ev sahipliği yapmış bir
turizm cenneti. Edremit Körfeziʼndeki
ilçelerimizin yerel yöneticileri, sosyal ve
kültürel belediyecilik anlayışından uzak İDA MADRA TEMİZ DENİZ
aldıkları kararlarla, körfezimizin PLATFORMU AYVALIK’TA
yapılaşma yükünü daha da arttırdılar. TOPLANDI.
Halka danışılmadan aldıkları kararlar ile
bölgeyi yaşanmaz hale getirdiler. Bileşeni olduğumuz İda Madra Temiz
Sonuç olarak; canlı yaşamın doğayla Deniz Platformu Toplantımızı bu kez
bütünlüğü bozuluyor. Denizimiz ölüyor. Ayvalıkʼta, Ayvalık Tabiat Platformuʼnun
Kültürel ve doğal varlıklarıyla, havası, ev sahipliğinde yaptık. Şeytanın
suyu ile cennet denecek bir coğrafya yok Kahvesiʼnde gerçekleşen toplantıda
oluyor. panel değerlendirilmesi yapıldı.
Platformun temel ilkeleri gözden geçirildi
Bugüne kadar, Edremit Körfezi ve gelecek dönem programı üzerinde
bölgesinde bu olumsuzluklara karşı tartışıldı.
mücadele içerisindeki örgütlenmeler bir
araya geldi. Ekoloji mücadelesini Toplantıya Derneğimizi temsilen Mehmet
ortaklaştırmak için AYVALIK TABİAT Akbulut ve Recep Memiş katıldı.
PLATFORMU, BURHANİYE ÇEVRE
PLATFORMU, EDREMİT ÇEVRE DERNEĞİ,
KAZDAĞI DOĞAL ve KÜLTÜREL
VARLIKLARI KORUMA DERNEĞİ,
BURHANİYE SAHİL SİTELERİ
DAYANIŞMASI, KÖRFEZ SİTELER
DERNEĞİ ve EDREMİT TURİZM
İŞLETMECİLERİ DERNEĞİ olarak
İDA-MADRA TEMİZ DENİZ

KATI L DIĞ IM I Z E T K İ N L İ K L E R sayfa 33


COP 28 DUBAİ’DE GERÇEKLEŞTİRİLDİ.
2023 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği
Konferansı, COP28 Birleşik Arap Emirlikle-
riʼnin Dubai şehrinde gerçekleşti.
COP28ʼe, 1992ʼde imzalanan Birleşmiş
Milletler İklim Değişikliği Çevre Sözleşme-
sine taraf, Türkiyeʼnin de aralarında bulun-
duğu yaklaşık 200 ülke katıldı. 1995ʼten
beri her yıl yapılan bu konferansların
2023 yılı için seçtiği Dubai de bir tarafta
kapalı kayak pistleri diğer tarafta ise dev
güneş panelleriyle iklim açısında çok çeliş-
kili bir şehir. Bir petrol imparatorluğu
neden dünyanın en önemli iklim değişikliği
konferansına ev sahipliği yapıyor? Üstelik
konferansın başkanı Sultan Al Jaberʼin
Birleşik Arap Emirlikleri'nin ulusal petrol
şirketi ADNOCʼun yöneticisi olması da
konferansı daha tartışmalı hale getiriyor.
ADNOC karbonsuzlaştırmaya büyük yatı-
rım yapsa da dünyanın en büyük ikinci
temiz enerji devi Emiratiʼde hissesi olsa da
sonuçta bir petrol şirketi.
COP28ʼde delegeler üç ana konu üzerin-
de çalıştılar. Bunlardan ilki, gözden kaçan
bir sera gazı (ghg) olan metan emisyonla-
E KOL O Jİ HA B E R L E R İ
EK OLO J İ
H A B ERL E R İ
rının azaltılması. İkincisi, iklim finansmanın-
daki büyük açıkların kapatılması ihtiyacı.
Üçüncüsü ise fosil yakıtların kullanımına
nasıl ve ne kadar hızlı son verileceği konu-
sundaki ideolojik mücadele. Fosil yakıtlar
aşamalı olarak sona erdirilmeli mi yoksa
aşamalı olarak azaltılmalı mı? “Azaltma”
teknolojileri, (Enerji kullanımından kaynak-
lanan sera gazı emisyonlarının yakalanma-
sını ve depolanmasını sağlar) fosil yakıt
kullanımının devamına izin vermeli mi
vermemeli mi?
Ne yazık ki; COP28ʼin de daha önceki
konferanslar gibi bizleri hayal kırıklığına
uğrattı. Enerji lobi pazarlığının yapıldığı
ve iklim finansmanı için oluşturulacak fon-
lardan kim ne kadar alacaklarının tartışıl-
dığı bir zirveye döndü. Türkiye ise toplantı-
da taraf olmamakla birlikte fonlardan
yararlanmanın peşinde koştuğu söylenebi-
lir.
sayfa 34

EKOLOJİ BİRLİĞİ YEREL YÖNETİM
BASIN AÇIKLAMASI:
Ekoloji Birliği, yerel yönetim seçimleri nedeni-
yle bir basın açıklaması yaptı:
EKOLOJİK, EŞİTLİKÇİ, DEMOKRATİK
YEREL YÖNETİMLER İSTİYORUZ!
Ülkemiz arka arkaya seçim süreci yaşadı.
Genel seçimlerden sonra bu kez de 31 Mart
2024ʼde yerel yönetim temsilcilerini belirleye-
ceğiz. Belediye başkanlarını, belediye meclis
üyelerini, il genel meclisi üyelerini, muhtarları
seçeceğiz. Bazı partiler aday adaylığı başvu-
ru sürecini kapattı, bazılarında ise süreç hala
devam ediyor. Bazı partiler de belediye
başkan adaylarını açıklamaya başladılar
bile.
Yerel demokrasinin inşası için, yerel yönetim-
ler çok önemli. Ancak yerel yönetimlerin her
türlü tahakkümden, baskıdan, kayyum politi-
kalarından uzak bir şekilde, yurttaşın özgür
iradesi ile seçilmiş yerel idareler şeklinde
örgütlenebilmesi, halkın, ekoloji, kadın ve
emek hareketlerinin taleplerini gözetmesi çok
önemli.
Yerel yönetimlerde adaylık süreçleri kapan-
madan ve listeler 20 Şubatʼta İl/İlçe Şecim
Kurullarına verilmeden önce ekoloji hareketi
içindeki dostlarımızı yerel yönetim süreçlerine
müdahil olmaya, destekledikleri partilerden
veya bağımsız aday olmaya çağırıyoruz.
Siyasi partilerden isteklerimiz:
Ekoloji hareketinden gelen aday adayları
seçilebilir yerlere ve sıralara yerleştirin.
Ekoloji hareketinin taleplerinin yerel yönetim-
lerde uygulanabilmesi için gerekli kadroların
oluşturulmasının önünü açın. Ekoloji hareketi
ile birlikte, kadın ve emek hareketi içinden
E KOL OJİ HA B E R L E R İ
çıkan adayları da listelerinize alın. Gençlere,
engellilere, farklı inanç ve kültürel topluluk-
ların temsilcilerine listelerinizde yer verin.
Toplumun tüm kesimlerini kucaklayın.
Ekoloji Örgütleri adına siyasi partile-
rin yerel seçim programlarına aşağıda
yer alan temel yaklaşımları esas
almalarını talep ediyoruz:
Yerel yönetimler olarak,
Sadece insan merkezli değil, insan ve tüm
diğer canlılarla birlikte doğayı bir bütün
olarak gören bakış aşısını esas almanızı,
Sermayenin değil, halkın çıkarlarını ve
doğanın yararını öncelemenizi,
Rant ve beton-asfalt belediyeciliği değil,
toplumsal hizmet belediyeciliği uygulamanızı,
İklim ve afet acil eylem planlarını hazırla-
manızı ve uygulamanızı,
Yerel yönetimlerde “iklim değişikliği birimi”
kurmanızı,
Strateji planlarını hazırlarken doğanın
korunmasını, iklim değişikliğini, toplumsal
cinsiyet eşitliğini, toplumun tüm dezavantajlı
grupların ihtiyaçlarını gözetmenizi,
Yoksulluğun önlenmesi için ihtiyaç sahibi
yurttaşlara, kadınlara dönük istihdam arttırıcı
projeleri yaşama geçirmenizi,
Çevre düzeni ve imar planlarında rantı
değil, yurttaşa hizmeti ve kamusal yararı
gözetmenizi,
Tüm kararları halk meclisleri, mahalle
meclisleri gibi katılımcı, şeffaf ve eşitlikçi
mekanizmalarla birlikte almanızı, kent kon-
seylerine işlerlik kazandırmanızı ve denetime
açık olmanızı,
Alt yapı düzenlemelerinde betonu değil,
yeşili esas almanızı ve kadınların, çocukların,
yaşlıların, yayaların, bisikletlilerin, engelliler-
in, sokak hayvanlarının gereksinimlerini
dikkate almanızı,
Ekolojik bir bakış açısı ile düzenlenmiş
ücretsiz okul öncesi eğitim kurumları ve sağlık
birimleri açmanızı,
sayfa 35
 Yurttaşın sağlıklı ve ucuz gıda gereksinimini
sağlamak üzere ekolojik üretici ile tüketiciyi
buluşturan yerel pazarlar, kapitalist ilişkileri
yeniden üretmeyecek sosyal marketler, koop-
eratifler açmanızı,
Enerji sarfiyatının azaltılması için enerji
tasarrufu, enerji verimliliği, akıllı binalar
konusunda somut politikalar geliştirmenizi,
Kuraklığın iyice arttığı günümüz Türki-
yeʼsinde, yaşamın kaynağı olan su kaynak-
larına sahip çıkmanızı ve suyun tüm canlılara
ücretsiz ve temiz bir şekilde ulaştırılması için
gerekli önlemleri almanızı,
Suyun ticarileşmesini önleyecek yerel
çalışmalar yapmanızı,
Ekokırıma yol açan projelere karşı
havamızın, suyumuzun, toprağımızın korun-
ması konusunda somut adımlar atmanızı ve
ekokırımın suç sayılması ve cezalandırılması
konusunda yürütülen kampanyaya destek
vermenizi istiyoruz.
EKOLOJİK, EŞİTLİKÇİ, DEMOKRATİK
YEREL YÖNETİMLER İÇİN TALEPLER-
İMİZİ YÜKSELTİYORUZ!
TÜM SİYASİ PARTİLERİ TALEPLERİMİ-
Zİ UYGULAMAYA ÇAĞIRIYORUZ!
E KOL OJİ HA B E R L E R İ
PROF.DR. A. M. CELAL ŞENGÖRʼE AÇIK
MEKTUP
Sayın Prof. Dr. A. M. Celal Şengör, Ülkem-
izin yerbilimleri alanında yetiştirdiği ender
bilim insanlarından birisiniz. Ülkemizi
Uluslararası bilim camiasında temsil ederek
bizleri gururlandırmaktasınız. Ayrıca birçok
ülkede Bilim Akademilerine üyesiniz. Jeoloji
bilimine katkılarınız yadsınamaz. Ülkemiz
adına size ne kadar teşekkür etsek azdır.
Ancak 4 Aralık Dünya Madenciler Günü
dolayısıyla sarf ettiğiniz ʻʼmadencilik doğayı
tahrip etmez; biz doğayı tahrip etmiyoruz,
doğanın yüzünü değiştiriyoruz; maden
açılmasın diyen sivri akıllıları rahatsız eden
nedir; … rahatsız olanlar zır cahildir;
madencilik doğayı tahrip eder diyen adamı
kovacaksın. … bu çevreciler zır cahil grubu,
… ben çevreciyim, ben avukatım, ..defol git
diyeceksin; ithal ettiği madenlerin değeri 98
milyar dolar. .. Madenlerimizi işletirsek,
üretirsek, o ithalatı yapmayacağız. Türk
halkının refahı artacakʼʼ şeklindeki bir bilim
insanına yakışmayan, talihsiz, kibirli,
tepeden bakmacı, ülke gerçeklerinden
kopuk sözleriniz ülkenin doğal varlıklarını
korumaya çalışan, suyu, havası kirlenmesin
diyen, temiz bir çevrede yaşamak isteyen,
iyiliğine çalışan insanları ve bir meslek-
taşınız olarak beni de hayli üzmüştür.
Topluma, hatta dünyaya mal olmuş, bir
bilim insanının sözleri bunlar olamaz.
Beklentimiz, temiz ve sağlıklı bir çevre için
topluma örnek olmanızdır. Sözleriniz,
ayrıca Jeoloji Mühendisliği Mesleki Etik
ilkelerine de aykırıdır.
Gelişmiş ülkelerde de madencilik yapılıyor.
Ancak çevreyle ilgili kurallara uyuluyor. Bu
sözlerinizle, madenciliğin çevre ve insan
sağlığı üzerine etkileri, orman varlığını yok
ettiği, nehir ve dere suyunu, yer altı sularını
kirlettiği, pasaların vadi yamaçlarına
sayfa 36
gelişigüzel döküldüğü, asidik suların sucul
ortama zarar verdiği, siyanür ve kullanılan
diğer kimyasalların etkileri, asit yağmurlarının
bitkilere ve tarım toprağına zarar verdiği,
insanların psikolojilerinin bozulduğundan,
birçok tarım arazinin kamulaştırıldığı, mer-
aların yok edildiği, tarımda çalışanların işsiz
bırakıldığı ve göç ettirildiği hakkında bir
haberinizin olmadığı anlaşılıyor.
ʻʼBiz doğayı tahrip etmiyoruz, doğanın
yüzünü değiştiriyoruzʼʼ diyorsunuz. Bu
algıdan başka bir şey değil. Her nereye
yüzümüzü çevirirsek, çevrede yaşayan insan-
lar ve hayvanlar için tehlike oluşturan terk
edilmiş devasa çukurlar görüyoruz. Kışladağ
altın ocağında 750 hektar alan tahrip edilirk-
en, 1 kilometre genişliğinde ve yaklaşık 350
metre derinliğinde dev bir çukur oluştu. Ülke
sathı bunun gibi yüzlerce maden çukurlarıyla
dolu.
ʻʼDefolup gitsinlerʼʼ diyorsunuz. Sizi bilmi-
yorum, ancak, bizim gidecek başka vatanımız
yok. Temiz çevrede yaşamak hakkımız. Bu
hakkı da T. C. Anayasasıʼndan alıyoruz.
ʻʼHerkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede
yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek,
çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini
önlemek devletin ve vatandaşların görevidirʼʼ
Bu sizin de göreviniz olmalı.
ʻʼÇevrecilerin neden rahatsız olduklarını
bilmek gerekir. Bunların %99,9ʼu zır cahil, ne
istediklerini bilmezʼʼ diyorsunuz.
Temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamak istey-
enler ne istediklerini biliyorlar. İhtiyacımız
olduğu bilinci ve gerçeğiyle, kimse maden
çıkartılmasın demiyor. Bu söylem para kazan-
ma hırsıyla, çok uluslu şirketler aracılığıyla
ülke kaynaklarını yok etmek isteyenlerin
algıya yönelik uydurmalarıdır.
Çevre ve doğa savunucuları, milyonlarca
yılda oluşan, çıkarıldığında bir daha geri
getirilemeyen, gelecek kuşakların mirası olan
doğal zenginliğimiz madenlerimizin, kamu
E KOL O Jİ HA B E R L E R İ
eliyle, ihtiyaca göre ve yeteri kadar,
içeride işlenen ve ülkeye katma değer katan,
doğa ve çevreyle uyumlu, bilimsel ölçütlere
dayanan madencilik istiyor.
ʻʼŞu anda madencilikle ilgili yabancı şirketler-
in yararlandığı düzenlemeler, Osmanlıdan
gelen kapitülasyonların bir devamı şeklinde
olup, yabancı sermayeli şirketler TÜBİTAKʼın
verdiği Ar-Ge desteğinden, maden kanunun-
da öngörülen teşvikler ile diğer her türlü
teşvikten yararlanmakta, KDV iadesi almak-
tadırlar. Üstüne üstlük bu şirketler ülkemizde
madencilikten elde ettikleri kazançlarını da
kendi ülkelerinde borsadaki hissedarlarıyla
paylaşmakta, diğer taraftan çifte verg-
ilendirmeyi önleme anlaşmalarına dayanarak
önemli vergilerini de kendi ülkelerinde öde-
mektedirlerʼʼ.
Özellikle altın madenciliği son yıllarda
doğaya ve çevreye verdiği zararlar, siyanürle
altın işletmeciliği ve yabancı işletmecilerin rolü
gereği gündemi meşgul etmektedir. Özel
sektör eliyle yapılan başlıca altın üretimi
olmak üzere, çeşitli madenlerin üretimi için
onay verilmiş iken, Ülkemize sağladığı katma
değer oranı artacağı yerde giderek azalmak-
tadır.
Çok sayıda altın ve diğer maden ocağı faali-
yete geçmesine rağmen ekonomimize katkısı
ve istihdama etkisi hissedilememektedir. Bir
yerlerde terslik olmalı. Bunun sebebini çevreyi
ve doğayı savunanlarda değil, madenleri
işletenlerde ve kar sağlayanlarda aramak
gerekir.
Türkiyeʼde 1963 yılında madenlerin,%75ʼi
kamu, %25ʼi özel sektör tarafından işletiliyor-
du. 2022 yılına göre %0,8ʼi kamu, %99,2ʼsi
özel sektör eliyle işletilmektedir.
Ekonomiye katkısı olduğunu iddia ettiğiniz
madenciliğin GSMH içindeki payı 2022 yılın-
da: %1,3 olmuştur. Madencilik işyeri sayısı
2022 Ekim ayına göre kamuda 78, özel
sektörde 6624ʼdür. Çalışan sayısı toplam
147.958 kişidir.
sayfa 37
TÜİK Ocak 2023 verisine göre, Madencilik ve
Taş Ocakçılığı ithalatı 2022 yılında 69.4
Milyar Dolardır. Belirttiğiniz 98 milyar dolar
maden ithalatı verisi kaynağı nedir, bilmiyoruz.
Madenlerin hammadde olarak ihraç ediliyor
olmasının, katma değer açısından bir faydası
olmamaktadır.
Mermerde yıllardan beri bilim dışı gri ve
beyaz modası takip edilmektedir. Amerika
Birleşik Devletleri ve Çinʼe gri ve beyaz blok
mermer yetiştireceğiz diye ülkemizin su
deposu kireçtaşı kayaları (mavi su ayak izi)
yurt dışına satılmaktadır. İklim değişikliğinden
söz ediyorsunuz. Burdur-Karamanlı arası
mermer ocakları yüzünden çölleşti. Her tepede
açılan mermer ocakları yüzünden Yarışlı Gölü
kurudu.
Madencilik politikaları ve madenciliğe yak-
laşım baştan sona değişmelidir.
Biyolojik varlığını sürdürebilmek için doğal
çevreye sahip olmak isteyen insanlara da, sen
madene karşı mısın; gibi mantık dışı soru
sormaktan artık vazgeçilmeli. Madene değil,
madenlerimizin üretilip hammadde olarak
ihraç edilmesine, toprağın, suyun, havanın
kirlenmesine, su kaynaklarının, oksijen fabri-
kası, küresel ısınma nedeni karbondioksiti
emen ormanların yok edilmesine ve kar
amacıyla üretilmesine karşıyız.
Madenlerin ülke ekonomisine katkısı; “Madeni
kim üretiyor; bundan kimin kazancı var;
üretilen madene ne oluyor; üretildiği yerde
geride ne bırakılıyor; madenden kazanılanlar
ülke insanının refahına, yaşam kalitesine
yansıyor mu?” sorularının yanıtındadır.
Maden işletmeciliğinde asla göz ardı edile-
meyecek 4 önemli koşulu vardır.
-Doğanın mutlaka korunması,
-Kamu yararının önceliği,
-Hukuk ve şeffaflık içinde madenciliğin
yürütülmesi,
E KOL O Jİ HA B E R L E R İ
-Yörede yaşayanlardan onay alınmadan (sosy-
al onay) madencilik yapılmamasıdır. Bu ilkeler-
in hiçbirine uyulmamaktadır.
Madencilikte fizibilite çalışması tamamlan-
madan verilen ÇED izinleriyle, arazinin orijinal
morfolojisi, görüntü, yer altı ve yer üstü su
dengesi, tarım ve orman bölgeleri bozuluyor,
gürültü kirliliği ve toz yayılımı, erozyon, patlat-
ma ve hava şoklarından doğan sarsıntılar
oluyor, hava ve su kirliliği oluyor, flora ve
fauna bertaraf ediliyor, asit maden drenajı
oluşuyor.
İnsanlığın tüm gereksinimlerinden önce biyolo-
jik varlığını sürdürebileceği bir doğal çevreye
sahip olması gerekir. Dolayısıyla yönetenlerin
birinci görevi bunu güvence altına almaktır.
Hangi anlayışla doğaya-çevreye bakıldığı
önemlidir
Günümüzde artık aranan en önemli faktörler;
ürünün nitelik standardı ile birlikte ham mad-
desinin sağlanmasından, üretimine ve tüketi-
minin son aşamasına kadar “çevre” ye zarar
vermemesidir.
Madencilikle kalkınmış bir ülke gösterilemez.
Cep telefonundan laptopa kadar, DVD
oynatıcılar, radyo, pillerde, nükleer teknoloji,
paslanmaz çelik, biyotıpta stent ve yapay
kemik uygulamalarında kullanılan, yabancı
şirketlerin çıkardığı Koltan madeni Demokratik
Kongo Cumhuriyetiʼne acı ve gözyaşından
başka bir şey vermemiş, 1994 yılından beri iç
karışıklıklarda yaklaşık 5 milyon kişinin
ölümüne neden olmuştur. Zengin doğal kay-
naklara sahip olmasına rağmen Dünyanın en
yoksul ülkelerinden biridir. Koltan madeni ve
çıkarıldığı ülke halkına nasıl acılar yaşattığı,
yoksullaştırdığı, ölümlere yol açtığı bilinmekte-
dir. Madenden onu çıkaran kazanır.
Saygılarımla. 7.12.2023
EŞREF ATABEY
Jeoloji Yüksek Mühendisi / Tıbbi Jeoloji
uzmanı / Yazar
sayfa 38
Ö Z E L GÜN , BAYR AM , A NM A ve K UTL A M A L A R I MI Z

M AR AŞ K AT L İ AM I ’ NI UNU TM A DI K !
Maraş Katliamının yıldönümünde, Ayvacık
Küçükkuyu'da Mübadele Anıtı önünde,
Maraş'ta katledilenleri anmak için bir araya
geldik.
Bileşeni olduğumuz Küçükkuyu STK Platformu
tarafından düzenlenen etkinliğe, çok sayıda
sivil toplum örgütü ve yurttaşlar katıldı.
Maraş katliamında yaşamını yitirenler ve
ayrıca şehit olan askerler için saygı duruşu
yapıldı ve ardından da basın açıklaması
okundu ve şiirler seslendirildi. Katliamların
bir daha yaşanmaması isteği ile atılan
sloganlardan sonra etkinlik sona erdi.
Gözde Bedeloğluʼnun dediği gibi; ʻʼKAT-
LİAMʼʼ söylenmesi zor bir kelimedir. Çünkü;
Üzerinde milyonlarca hayatın ağırlığı var.
Sadece katillerin değil; görüp de yüz çev-
irenin, duyup da kulak tıkayanın günahını da
beraberinde taşır. Bu nedenle zor bir kelime-
dirʼʼ. 36 saat içerisinde resmi rakamlara
göre 111 ölü ve 200ʼden fazla yaralı. Tam
45 yıldır bu yara kanıyor. Hala da kanırtıyor-
lar.
Ne yazık ki; Karanlık yüzleri ve kirli elleriyle, o
bildik kırmızı çarpıları, kapılara, aklımıza
atmaya devam ediyorlar.
Uğur Mumcu Cumhuriyet gazetesindeki
köşesinde Maraş katliamını şöyle yazmıştı;
ʻʼEn acımasız savaşlarda bile silahsız insanlara
kurşun sıkılmaz. Bu bir iç savaş değildi. Çünkü iç
savaşın silahlı iki tarafı olur. Burada bir katliam
yaratılmıştır. Öyle bir katliam ki, Menemenʼde
Kubilayʼın başını kesen Derviş Mehmet inanın
Kahramanmaraş katillerinin yanında zemzemle
yıkanmış kadar temiz kalır.
Olay korkunç, alçakça ve namussuzca planlan-
mış ve sahneye konmuştur.
Bunun adına anarşi de denmez, sağ-sol
çatışması da. Bu Alevi-Sünni düşmanlığıyla da
açıklanamaz. Bu planlı ve örgütlü bir saldırıdır.
Kin tohumları ekip, kan çiçekleri büyütenlerin
yarattıkları olaydır Kahramanmaraş katliamı.ʼʼ
Maraşʼı Unutmayacağız, Unutturmayacağız!

Ö Z EL G ÜN, B A Y R A M, AN MA v e KUTL AMAL AR IMIZ sayfa 39

 Sevgili Feride Eroğlu’nu kaybettik, çok üzgünüz.
Küçükkuyu’daki eski zeytinyağı fabrikasını bize dernek
merkezi olarak tahsis eden ve derneğimizin hep destekçisi
olan arkadaşımız Feride’yi sevgiyle anıyor, Eroğlu ailesine
sabır ve başsağlığı diliyoruz.

ANAYASAL HAKLARIMIZ ENGELLENEMEZ!

Derneğimiz tarafından haziran ayında Darıdere'de yapılması planlanan Kazdağı

Ekofestivali yangın gerekçesiyle yasaklanmıştı.
Bunun üzerine Bayramiçʼte yapılmaya karar verilmiş ancak bu kez de Bayramiç
Kaymakamlığı tarafından yine benzer gerekçe ile yasaklama getirilmişti.
Bu karara tepki göstermek amacı ile Kaymakamlık önünde yapılan basın
açıklaması hakkında 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Kanununa muhalefet
kapsamında Bayramiç Savcılığı tarafından soruşturma açıldı.
Basın açıklamasına katılanlar sırasıyla ifade vermeye çağrılıyor. Bugüne kadar
yönetim kurulu başkanımız Süheyla Doğan Bayramiçʼte, yönetim kurulu üyelerimiz
Seyhan Yüksek ve Esenay Hacıosmanoğlu da Küçükkuyuʼda ifade vermeye
çağrılmıştı.
İki yönetim kurulu üyemiz de Altınoluk Jandarması tarafından ifade vermeye
çağrıldı. Filiz Ela Taşezen ve Emine Çelik karakola giderek ifadelerini verdiler.
İfadelerinde basın açıklaması yapmanın anayasal hak olduğunu ve suç
sayılamayacağını belirttiler.
Baskılar bizi yıldıramayacak!

Ö Z EL G ÜN, B A Y R A M, AN MA v e KUTL AMAL AR IMIZ sayfa 40

 KÜLTÜREL ve SANATSAL FAALİYETLERİMİZ
Küçülme (Degrowth) Paneli gerçekleştirdik.
9 Aralık Cumartesi günü derneğimizde
Küçülme (Degrowth) Paneli gerçekleştir-
dik. Ne pahasına olursa olsun büyüme
peşinde koşan, insan sömürüsüne ve
çevre tahribatına neden olan küresel
kapitalist sisteme alternatif olarak sunu-
lan küçülme hareketini dört değerli
konuşmacıdan dinledik. Dr. Alper Akyüz
ve Burcu Meltem Arık dernek salonumuz-
da, Dr. Ethemcan Turhan (Hollanda Gro-
ningen Üniversitesi) ile Dr. Riccardo Mas-
tini (Milano Politeknik Üniversitesi) ise
Zoom üzerinden bağlanarak küçülme
hareketini anlattılar. Panelde simultene
çeviri yapıldı.
İlk konuşmacı ve aynı zamanda panelin
kolaylaştırıcısı olan Alper Akyüz konuş-
masında küçülme önerisine zemin hazır-
layan koşullardan bahsetti. Endüstri dev-
riminden bu yana nüfus, gıda üretimi,
Kazdağı Koruma Derneği Akbelen direniş alanındaydı.
KÜLT ÜREL v e SA N AT SAL F A AL İYETL ER İMİZ
endüstriyel üretim, kaynak tüketimi ve
kirlilikte üstel artış sonucu Dünyanın kay-
naklarının sürdürülebilirliğinin tehlikeli
sınıra yaklaştığına ve tepki vermekte
geciktiğimize dikkat çekti. Daha sonra
Stockholm Resilience Center tarafında
Eylül 2023ʼte yayınlanan “Gezegen Eşik-
leri” raporuna göre 9 kritik eşikten altısı-
nın aşıldığını paylaştı. Büyüme ekonomisi-
nin sorunlarından da bahseden Akyüz
sözü Riccardo Mastiniʼye verdi.
Riccardo Mastini, gayrı safi milli hasıla
ile malzeme ayak izi ve enerji tüketimi
“Sadece büyümek için
büyümek kanser
hücresinin ideolojisidir.”
sayfa 41
arasındaki pozitif korelasyona dikkat
çekti. Yakınlarda yayınlanan Oxfam
raporuna göre dünyanın en zengin
%10’unun dünya karbon emisyo-
nunun %50’sinden sorumlu olduğu-
nu paylaştı.
Ancak gayri safi milli hasılanın eşit dağı-
tılmadığı için refahı arttırma yönünde
pozitif bir etkisi olmadığını, büyümenin
yoksulluğun bir çözümü olamayacağını
anlattı. Mastini, küçülme hareketinin
nasıl gerçekleşebileceği konusundaki
somut çözüm önerilerini aktararak konuş-
masını tamamladı.
“Sadece büyümek için büyümek kanser
hücresinin ideolojisidir” diyerek sözlerini
bitirdi.
Hem derneğimize gelerek hem de Zoom
üzerinden katılan üyelerimiz ve konukla-
rımız panele yoğun ilgi gösterdiler. Soru
cevap kısmından sonra panel sona erdi.
“gönüllü sadelik satın alma
gücümüz varken gönüllü
olarak vazgeçmektir.”

Burcu Meltem Arık, küçülme hareketini

yeşil ve mor olarak adlandırdığı sosyal 10 Aralık Cumartesi ise bir gün önceki
ve ekolojik açıdan ele alarak panele küçülme hareketi ile ilgili öğrendiğimiz
farklı bir bakış açısı getirdi. Arık konuş- bilgiler ışığında gönüllü sadelik atölyesi
masında küçülme hareketinin toplumsal gerçekleştirdik.
cinsiyet eşitliği boyutuna, özellikle de
bakım emeğine dikkat çekti. Güneşin Aydemirʼin yürüttüğü “İnsan-Do-
ğa Kavramları ve Ekolojik Dönüşüm”
Son olarak söz alan Ethemcan Turhan çemberinde önce insan ve doğa kavram-
küçülme hareketini Global Güney bağla- larını konuştuk. Nelerin gerçekten ihtiyaç
mında ele aldı. Dünyayı bize anlatılan ve olduğunu sorguladıktan sonra gönüllü
dayatılan şekilde görüp algıladığımızı sadeliği satın alma gücümüz varken gö-
anlatan Turhan küçülmenin mevcut nüllü olarak vazgeçmek olarak tanımla-
durumu farklı hayal etmekten değil yep- dık. Son bölümde ise Buğday Ekolojik
yeni bir dünya hayal etmekten bahsettiği- Yaşamı Destekleme Derneği kurucusu
ni söyledi. Victor Ananiasʼın yazmış olduğu Ekolojik
Dönüşüm Rehberi kitabından örnek soru-
larla ekolojik ayak izimizi hesaplamayı
öğrendik.

Oldukça keyifli geçen atölye çalışmamız-

da katılımcılarımız güzel ve verimli bir
gün geçirdiler.
Haber: Özlem Akkayalı

KÜLT Ü REL v e SAN AT SAL F A AL İYETL ER İMİZ sayfa 42

 İlkini Koşuburnu Köyünde, Kısacık altın
madeni projesine karşı sürdürdüğümüz müca-
delenin heyecanı ile gerçekleştirdiğimiz Gün-
dönümü Şenliğiʼmizi her yıl daha büyük coşku
ile sürdürüyoruz.

Bu yılki Şenliğimizde, 23 Ocakʼta, Bülent

KAZDAĞLARI KIŞ
GÜNDÖNÜMÜ ŞENLİĞİMİZİ
GERÇEKLEŞTİRDİK.
Kış gündönümü, kuzey yarım kürede, güneşin
en az göründüğü, yılın en kısa gününe ve
kışın başladığına işaret ediyor.
Güney yarım küre de ise durum tam tersi.
Orada, Aralık gündönümü yılın en uzun
gününü ve Arjantin, Avustralya ve Güney
Afrika gibi yerlerde yazın başlangıcını işaret
ediyor.
Genç ile Ritim Grubumuz ve Halk Müziği
Topluluğumuz bir dinleti sundu. Ardından da
Zafer Tekelioğlu yönetiminde Kazdağı Neve-
ser TSM Topluluğuʼnun konserini dinledik.
İftadiye Akbulut ve arkadaşları da halk oyunu
gösterileri ile bizi coşturdular. Günün son
etkinliği olan kokteylde üyelerimiz ve konukla-
rımızla sohbet ettik.
24 Aralık Pazar günü de Kazdağlı Kadınlar El
Emeği ve 2. El Ürün Panayırımızı gerçekleştir-
dik. Birbirinden güzel el emeği ürünler, istekli-
leri ile buluştu. Hem kadınların ekonomik
olarak desteklenmesine hem de kadın daya-
nışmasına katkıda bulunduk.
Haber: Filiz Ela -Emine Çelik

Kış gündönümü, tüm dünyada kutlanıyor ve

farklı isimler alıyor: Nardugan, Soyal, Dong
zhi, Uçuş Dansı, Inti Raymi, Yalda, Çatarmas,
Saturnalya, Noel, Druid, bunlardan bazıları.
Hayatta kalmaları mevsimsel döngülerin bilgi-
sine bağlı olan antik halklar, kışın bu ilk
gününü ayrıntılı törenler ve kutlamalarla karşı-
ladılar. Kış gündönümü, manevi olarak, yeni-
lenme fırsatını, kötü alışkanlıkların ve olumsuz
duygulardan arınmayı ve günlerin yeniden
uzamaya başlaması ile umudu kucaklamayı
sembolize ediyor.

Ülkemizde de kış gündönümü Nardugan,

Nardogan gibi çeşitli isimlerle kutlanıyor.
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma
Derneği olarak, mevsimsel döngülerin doğa
ve insan üzerinde yarattığı etkinin bilinciyle,
derneğimizin kuruluşundan bu yana, Kış Gün-
dönümünde bir araya geliyor, mücadele azmi-
mizi tazeliyor, yeni yıla umutla girmenin hazır-
lıklarını yapıyoruz.

KÜLT ÜREL v e SA N AT SAL F A AL İYETL ER İMİZ sayfa 43

 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde
Kadın Çemberi ve Film Gösterimi.

25 Kasım kadına yönelik şiddetle uluslararası mücadele

günü Kapsamında, derneğimizde Nihan Parmaksızoğlu ile
şiddetsiz iletişimden ilhamla “Kadın Empati Çemberi”
yaptık. Yargısız ve açık bir kalp ile, birbirimizi duyduk ve
duygularımızı paylaştık.

Daha sonra “Demir Çeneli Melekler” filmini izledik.(Yönet-

men: Katja Von Garnier, Oyuncular: Lois Smith, Hilary
Swan) Oldukça etkileyici olan film,, kadınların oy hakkı
için nasıl hapishanelerde yattığını ve canlarını verdiklerini,
1913 tarihinden 1920ʼye kadar Amerikaʼdaki kadınların
mücadelesini konu ediyordu.

YAZARLIK ATÖLYESİ BAŞLADI böyle bir olanak sunuyor. Kendi alanlarında

Yazmak, insanın kendi içine bakması, kendi-
siyle olan ilişkisini yeniden kurması, kendisini
bütün boyutlarıyla kendisinde, kendi içinde
keşfetmesidir. Özünü keşfetmesidir; insanın
özü toplumsal ilişkilerin toplamıdır. İnsan en
önce kendisiyle sonra da diğer insanlarla ve
doğayla ilişki kurar. İmgeleri, hikayeleri ve
karakterleriyle bambaşka dünyalar oluştu-
rur…
İnsanın kendisine yaptığı bir yolculuktur
yazmak. Yolu başka dünyalara, başka insan-
lara çıkan bir yolculuk.
yetkin, usta şair ve yazar dostlarımızın verece-
ği “Yazarlık Atölyesi” başladı.
28 Kasım Salı günü tanıtımını yaptığımız atöl-
yemizde birinci kur 10 dersten oluşuyor.
Atölyemizde şiirden öyküye, romandan film
senaryosuna, denemeden edebiyat eleştirisine,
günceden gezi yazısına dek edebiyatın tüm
türlerinde örnek metinler, edebiyat akımları,
yazım teknikleri incelenecek. Bazı derslerin
doğada, farklı mekanlarda işleneceği atölye-
mizde katılımcılarımız ilgi alanlarına göre
yönlendirilecek.

Yazar olmaya başlamak yazıcılığın binlerce

yıllık tarihine geçmektir, bugüne ve yarına
çıkmak için…

Sonra bir şiir kitabı, belki bir roman, hatta

senaryo, günceler, denemeler sahibi olmaktır.

İçimizde mektup yazmayan yoktur. Yaşamımı-

zın bir kesitinde şiir yazmaya çalışanımız ise
hiç de az değildir. Öykü, roman ya da dene-
me/makale yazmaya çalışanlarımız da olmuş-
tur kuşkusuz. El yordamıyla yazılıp bir kenara
bırakılan, şurda burda birer not, birer tasarım
halinde aklımızın bir köşesinde yeniden ele
alınmayı bekleyen bu çalışmalar, başka bir
gözle değerlendirilerek kâğıda dökülebilir.
Derneğimiz, yazmaya meraklı dostlarımıza

KÜLT Ü REL v e SAN AT SAL F A AL İYETL ER İMİZ sayfa 44

 PARTİ ZİYARETLERİ:

KÜÇÜKKUYU BELEDİYE BAŞKAN ADAY ADAYLARI DERNEĞİMİZİ

ZİYARET ETTİ.

Küçükkuyu Belediye Başkan aday adayları Diş hekimi Medine

Aksoy, Doktor Levent Polis ve Mimar Hasan Genç derneğimizi
ziyaret ederek, Küçükkuyu için gerçekleştirmeyi plânladıkları pro-
jelerle ilgili bilgi verdiler. Bizler de Dernek olarak kendilerinden
ekoloji mücadelesine destek vermelerini istedik ve ekolojik,
demokratik, laik, toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten, türcü olma-
yan ve katılımcı bir yerel yönetim için aşağıdaki bağlantıda yer
alan taleplerimizi sunduk:

Her üç aday adayına da başarılar dileriz. Yolları açık olsun.

HEDEP HEYETİ DERNEĞİMİZİ ZİYARET ETTİ.

HEDEP Balıkesir İl örgütü temsilcileri derneğimizi ziyaret ederek,

parti kongrelerine davet etti. Bölgemizdeki ekolojik sorunları
konuştuk. Ziyaretleri ve davetleri için teşekkür ettik.

sayfa 45
 İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ

Web Sayfalarımız
BÜLTEN ÇALIŞMA GRUBU www.kazdagi.org.tr
www.kazdagim.com
Emine Çelik Süheyla Doğan
Mehmet Akbulut Ferzan Aktaş İnteraktif Haritamız
www.kazdagim.com/interaktif-harita
Nevin Elitez
Mail Adreslerimiz
kazdagikoruma@kazdagi.org.tr
kazdagikoruma@gmail.com
Ekoloji mücadelemizde desteğinizi bekliyoruz.
Online bağış için: Sosyal Medya Hesaplarımız
https://fonzip.com/kazdagikoruma/bagis
Online aidat için: /kazdagikoruma
https://fonzip.com/kazdagikoruma/odeme
/kazdagikoruma
Aidat ve bağışarınız için hesap numaramızı da
kullanabilirsiniz. Havale/eft kullandığınızda; /kazdagikoruma
lütfen açıklama kısmına AİDAT ya da BAĞIŞ
ibaresini eklemeyi unutmayın.
Teşekkürler. Adres ve Telefonumuz
Altınoluk Mah. Tekçam Cad. Söğütlü
GARANTİ BANKASI İş Merkezi No:4 Kat:3 10870
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Edremit / BALIKESİR
Derneği
IBAN: TR64 0006 2001 0990 0006 2982 01 0532 1597317

sayfa 46