Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 3

Bahar yılı vize sorusu

Osmanlı klasik iktisadi sisteminin temel öncelikleri nelerdir? Bu önceliklerin


gerçekleştirilmesinde tarım, zanaat ve vakıf sektörlerinin rolü ile iktisadi amaçlara ulaşmada
faktör kontrolünün ne şekilde gerçekleştirildiğini açıklayınız.

Cevap: Osmanlı klasik iktisadi sisteminin temelinde faktör kontrolü vardır. Devlet bütün
üretim faktörlerini elinde tutuyordu. Bunun en büyük kanıtı tarım yapılacak toprakların
mülkiyet hakkının devlete ait olmasıdır. Başka bir göstergesi ise devlet madenler, çarşı,
boyhane gibi büyük fiziki sermaye gerektiren yatırımları ya kendi yapmış mülkiyeti elinde
tutmuş ya da vakıflara yaptırıp devlete malı statüsünde tutmuştur. Bütün bu düzen 3 ana
mekanizmaya bağlıdır. Bunlar: Provizyonizm, Fiskalizm, Tradisyonelizm’dir.

Provizyonizm(iaşecilik): Osmanlıda iaşeciliğe göre kazaların kendi kendine yetmesi


gerekiyordu. Bu bölgelerde üretilen ürünler ilk o bölgenin ihtiyaçlarını karşılayacak eğer
artarsa şehirlere gönderiliyordu. İhracata çok sıcak bakılmıyordu.

Fiskalizm(Gelircilik): Devletin hazine gelirinin artırmak veya olduğu düzeyden aşağıya


düşürmemektir. Osmanlıda hazine gelirini artırmak çok güç ve sınırlıydı.

Tradisyonelizm(Gelenekçilik): Bütün sosyal ve iktisadi ilişkilerde kurulan bağın en az


düzeyde değişmesini sağlamak ve eğer değişim olursa eskiye dönüşü sağlamaktır.

Bu önceliklerin gerçekleşmesinde vakıfların rolü: Devlet faktör kontrolünü elinde tutarken


vakıfların da büyük katkısı olmuştur. Devlet fiziki sermaye gerektiren yatırımlarını kendisi
yapmadığı zamanlarda vakıflara yaptırıp kamu malı statüsünde tutmuştur. Vakıflar
oluşturdukları sistem ve yaptıkları ekonomik faliyetlerden elde ettikleri gelirlerle toplumun ve
devletin faydasına hizmetler yapıyorlardı. Yaptıkları ekonomik faliyetlerle istihdama da katkı
sağlıyorlardı. Klasik dönemde iktisadi hayatın canlı tutulmasında ve toplumun devlete bağlı
kalmasında vakıfların rolü oldukça önemlidir.

Tarımın rolü: Osmanlı Devletinin en önemli gelir kalemlerinden biri tarımdır. Devlet zirai
toprakların mülkiyetini elinde tutmuş üretimi köylüye yaptırmıştır. Tarımsal üretim çifthane
sistemi ve Tımar sistemine dayanıyordu. Çifthane sistemi köylünün hem refahını artırıyor
hemde üretimi artırıyordu. Tımar sisteminde de hem tarımsal üretim yapılıyor hemde askerleri
besliyordu. Yani bu sistem hem iktisadi refahı sağlıyor hemde orduyu güçlendiriyordu.
Devlet bu sistemlerde de toprağın mülkiyet hakkını kendi elinde tutup üretimi köylüye
yaptırmıştır. Bu sistemlerde devletin faktör kontrolünü elinde tuttuğuna gösteren önemli
kanıtlardır.

Zanaatkârların rolü: Zanaatkarlar devletin hem iç piyasada ki ihtiyaçlarını sağlıyor hemde iç


piyasadan kalan ürünleri dışarıya ihraç ederek fiskalizme katkı sağlıyorlardı. Örnek verecek
olursak dokumacılık hem iç talebin tamamını karşılıyor hemde ihraç ediliyordu. Halıcılığa da
Avrupa dan talep oldukça yüksekti. Yaptıkları iktisadi faliyetlerle istihdama katkıda
bulunuyorlardı. Klasik dönemde iktisadi hayatın işleyişinde önemli role sahiptirler.

Klasik dönemde toprak, ekmek ve kapital gibi iktisadi unsurlar üzerindeki denetim devlete
aitti. Fakat 19.yy’dan itibaren bir takım tavizler verilmeye başlandı. Devletin güçlendirilmesi
ve büyütülmesi olarak özetlenebilecek reform çağının ekonomi alanında değişmelere yol açan
faaliyetlerinin başında, merkezi hazineye ait kaynakların arttırılması talebi yer alıyordu.
Tımar ve zeametleri mukatalaştırmanın hızlanması, malikaneleşmenin dondurulması ve
ayanlar tarafından kontrol edilmekte olan kaynakların merkeze transferi. Bunların yanında,
mevcut vergilerin arttırılması ve yeni vergilerin konulması da oldukça yoğun bir şekilde
sürdürüldü. Geçmişteki ıslahat faaliyetlerinde amaç; hep mükemmel olduğu düşünülen eski
modeli ihya etmekti. Oysa 19. yy’ın sonlarında başlayan reform çağının dönemi, artık eskide
ve geçmişte değildir. 19.yy’ın ilk yarısında klasik koordinat sisteminin en hızlı terkedilen
kanalı gelenekçilik oldu. Devlet 1840’larda sanayi kuruluşlarını desteklemeye başladı.
Dokuma, deri, gıda, cam porselen ve kâğıt gibi çeşitli malları üreten fabrikalar çoğaldıkça,
bunlara gerekli makineye sağlamak için yatırım malı üreten fabrikalar da kurulmaya başladı.
Kanlıca Ticaret Anlaşması ile ithal gümrükleri %5’ten %8’e yükseltildi ve ihraç gümrükleri
de %12’den %8’e indirildi. Daha da önemlisi; gümrük oranı her yıl %1’er azaltılarak 1869’da
%1’e çekildi. Bu durum provizyonizmin artık terkedildiği ve ihracatın arzu edilir bir faaliyet
olarak idrak edildiğini gösteren önemli bir değişmedir.

Yukarıda da belirtiğim gibi devlet iktisadi amaçlara ulaşırken faktör kontrolünü elinde
tutmuştur. Zirai toprakların mülkiyetini elinde tutması, şehir esnaflarının usta kalfa çırak
sayılarını sınırlayıcı tutacak önlemler alması bunun en belirgin göstergesidir. Devletin
faktörler üzerindeki rolü de faktörlerin rant, ücret, kar ve faizi doğrudan veya dolaylı yollarla
sınırlayıcı belirleyici ve yönlendirici mekanizmalarla destekleyip sistemin devam etmesini
amaçlanmıştır.
Sonuç olarak Osmanlı devletini klasik iktisadi sisteminin 3 temel dayanağı vardır. Bu üç
temel dayanak bütün iktisadi kurumlara ve ilişkilere yön vermiştir. Bunların dayandığı faktör
kontrolü ise bu üç temel dayanağın planlamasını yapmıştır. Devlet faktör kontrolünü elinde
tutardı fakat yatırımları doğrudan kendi değil esnafe reayaya veya zanaatkârlara yaptırırdı.
Devlet üretim ve ticaret arasındaki ilişkiyi planlardı. Tarım zanaat ve vakıflar ise yaptıkları
faliyetlerle iktisadi hayatın işleyişine hemde devletin faktör kontrolünü elinde tutmasına
önemli katkılar sağlamışlardır.

You might also like