Professional Documents
Culture Documents
Tüm Yönleriyle Acil Tıp Tanı Tedavi Ve Uygulama Kitabı
Tüm Yönleriyle Acil Tıp Tanı Tedavi Ve Uygulama Kitabı
Tüm Yönleriyle Acil Tıp Tanı Tedavi Ve Uygulama Kitabı
ya başladılar. Bu sistem içinde acil servisler gerek sık tanışmasına vesile olmuştur. Bu dönemde
teknoloji gerekse personel olarak hızla gelişirken, Türkiye’de bu konuya neredeyse tek başına, ilk
ambulanslar da gelişimlerini hastaları hızlı ve gü- eğilen ve ilk ve acil yardımın önemini o yıllar-
venli şekilde acil servislere taşımaya odaklandılar. da ülkemizde yaymaya çalışan Prof. Dr. Rıdvan
Ambulans personeli genellikle yardımcı sağlık Ege’dir. Ancak ne yazık ki 60’lı ve 70’li yıllar-
personelinde oluşmakta ve eğitimleri hasta nakli da Türkiye’nin gündemindeki birçok ulusal ve
üzerinde yoğunlaşmaktaydı. Acil servislerdeki uluslararası ciddi sorunlar nedeniyle İlk ve Acil
hizmet uzmanlaşmış hekimler ve hemşireler ile Yardım’a gereken destek verilmedi hatta 1980’li
gerek yaya gerek ambulans ile acil servislere ula- yılların ortalarına kadar bu konuda toplumsal
şan hasta ve yaralılara yönelmiş durumdaydı. anlamda bir gelişme de olmadı.
de çalışmak istemiyor, hatta acil servisler zaman önce ambulanslarda çalışacak yardımcı personeli
zaman hastane yöneticileri tarafından sorunlu yetiştirecek ambulans ve acil bakım teknikerliği
personeli cezalandırma yeri olarak görülüyordu. programı yüksek öğrenim de yerini almaya baş-
landı. Bunun hemen ardından 1994 yılında SB
Bu dönemde İzmir’de ise bir değişim yaşanıyor-
Temel sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Bü-
du; 1993 yılında üniversitenin teklifi ile Yüksek
yükşehir Belediyesi olan illerin taşra teşkilatında
Öğrenim Kurumu Acil Tıp Uzmanlığını, ayrı
bir uzmanlık olarak kabul ediyor ve Türkiye’nin Acil Yardım ve Kurtarma Hizmetleri Şubesinin
ilk Acil Tıp Uzmanlık eğitim programı Dokuz Sağlık Müdürlükleri bünyesinde kurulma iznini
Eylül Üniversitesi’nde açılıyordu. Böylece acil aldı ve önce pilot uygulama İstanbul, Ankara ve
servislerde çalışacak eğitimli ve profesyonel İzmir’de açılan 112 Acil Yardım Kurtarma Şu-
hekimler yetiştirilmeye başlıyordu. Bu eğitim beleri ile ve daha sonra diğer illerde aşama aşa-
programları sonraki yıllarda tüm ülkeye yayıldı; ma faaliyete geçirilmeye başlandı. Böylece hem
günümüzde acil tıp uzmanlık eğitim programla- karayollarında hem de belediye sınırlarındaki
rı hemen tüm tıp fakültelerinde ve birçok eğitim ambulans hizmetleri tek merkezde toplanmaya
araştırma hastanesi bünyesinde bulunmaktadır. başlandı.
Aynı süreçte hastane öncesi yasal mevzuatında Daha sonraki yıllarda çıkarılan çeşitli yasal mev-
da önemli bir değişiklik ve gelişmeler izlendi, zuatlar ile acil sağlık hizmetleri netleştirildi. 5
21. yüzyıla girerken dünyadaki acil sağlık sistem- Kaynaklar
lerini inceleyen birçok bilimsel yayında Türkiye
Bölüm 1. Acil Tıp ve Hastane Öncesi Bakım
gelişmekte olan ülkeler içerisinde gösterilmekte 1. Sarlin E, Alagappan K.International EMS De-
idi. Dünyadaki acil tıp sistemleri genel olarak velopment. In: Tintinalli JE, Cameron P, Hol-
liman CJ, editor(s). EMS: A Practical Global
dört ana başlıkta incelendiğinde, günümüzde Guidebook 1st. Edit. Shelton, Connecticut.
Türkiye neredeyse gelişmiş ülkeler seviyesine Peoples Medical Publishing House; 2010. p.9-18
ulaşmış durumdadır (Tablo 1). Türkiye acil tıp
2. Mencl F, Puppala N. Historical timelines of In-
uzmanlığını temsil eden dernekler ve yapılan ternational Events. In: Tintinalli JE, Cameron P,
bilimsel çalışmalar ile hali hazırda Avrupa Bir- Holliman CJ, editor(s). EMS: A Practical Global
liği ülkelerinin hemen birçoğundan daha iyi bir Guidebook 1st. Edit. Shelton, Connecticut. Peo-
konumdadır. ples Medical Publishing House; 2010. p.19-37
3. Atilla R. Dünyada Acil Tıp Sistemleri. İçinde:
Sarıkaya S, editor. Alanda Acil Bakım. 1.baskı.
Özet İstanbul TC Yeditepe Üniversitesi Yayınları
2009. syf. 8-12.
* Dünyada tıp ve acil sağlık hizmetlerinde-
ki gelişmeler tüm hızıyla sürmektedir.
* Türkiye bugüne kadar ki başarılı çizgisini
korumalı ve dünya ve Avrupa da liderliği-
ni pekiştirmek için ulusal sağlık politika-
larında acil sağlık hizmeti gereken desteği
almaya devam etmelidir.
* Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi acil sağlık
hizmetleri ve acil tıp uzmanlığının önemi
giderek artacak “Acil Tıp, gelecek yüzyıl-
da Tıp’ı şekillendirecektir.”
6
Konu 2
TRİAJ
Yakın zamanda Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tara- Triaj sistemi kullanılması zorunludur. Bir triaj
fından hastanelerde asgari 3 basamaklı bir triaj sistemin ne kadar duyarlı olduğunu göstermek
sisteminin kullanılması yönünde çalışmalar baş- için iki önemli belirteçe bakılmalıdır; güvenilir-
latılmış durumdadır. lik ve geçerlilik.
Triaj
aynı hastayı aynı seviyede değerlendirmesidir. se alınmalıdırlar
Kategori 2: Kişinin hayatını veya herhangi bir
Geçerlilik (Validity) uzvunun fonksiyonunu tehlikeye sokan bir du-
rumda olan hastalardır ve acil servis girişinde en
Geçerlilik, triaj sisteminin doğruluğudur ve sis- fazla 10 dakika bekleme süresinden sonra he-
temin ölçmek istediğini ne kadar doğru ölçtü- men acil servis içine alınmalıdırlar.
ğünü gösterir. Örneğin, ölçümde “Bekleyebilir”
olarak seviyeleşen hastanın aciliyetinin olmadı- Kategori 3: Bu hastalarda ilerleyerek ciddi
ğının doğru değerlendirilmesidir. Triaj sistemle- problemlere neden olabilecek veya acil girişim-
rinin güvenilirliğini gösteren altın standartta bir lere gerek olabilecek durumlar mevcuttur. Bu
ölçüm metodu henüz yoktur. Bununla beraber hastalar kayıt işlemleri tamamlanıncaya kadar ya
yatış oranları, kaynak kullanımı, altı aylık ölüm da yaşamsal bulguları alınıncaya kadar acil servis
oranları gibi bazı dolaylı ölçümlerle 5-basamaklı yoğunluğuna göre en fazla 30 dakika bekletilebi-
sistemler değerlendirilebilmektedir. lecek durumda olan hastalardır.
Kategori 3: Bu hastalarda ilerleyerek ciddi
Genel Özellikler problemlere neden olabilecek veya acil girişim-
lere gerek olabilecek durumlar mevcuttur. Bu
Bir triaj sisteminden beklene genel özellikler ba- hastalar kayıt işlemleri tamamlanıncaya kadar ya
kıma ulaşma zamanını geciktirmeden en yarar da yaşamsal bulguları alınıncaya kadar acil servis
görecek hastaya en etkin bakımın verilebilmesi- yoğunluğuna göre en fazla 30 dakika bekletilebi-
ni sağlamasıdır (Şekil 1). lecek durumda olan hastalardır.
Kategori 4: Bu hastalar hastanın yaşı, sıkıntısı
Şekil 1. Triaj sisteminin en etkin ile (1) veya kötüleşme veya istenmeyen durum ihtima-
en etkisiz(2) olduğu konumlar line bağlı olarak girişim veya yardım temininin
İdeal bakım zamanı
1-2 saat içerisinde yapılabileceği durumlar ola-
rak tanımlanabilir.
1
Bu hastalar kayıt işlemleri tamamlanıncaya kadar
En az etkili bakım En etkin bakım ya da acil servis yoğunluğuna göre en fazla 60
dakika bekletilebilecek durumda olan hastalardır.
2
Kategori 5: Akut fakat acil olmayan durumlar
Gecikmiş bakım zamanı
olabileceği gibi kötüleşme bulgusu olan ya da
olmayan kronik problemlerin parçası da olabi-
len durumda olan hastalardır ve gecikebilir, acil
Türkiye’nin ülke şartlarına uygun, hastane ve
olmayan ya da tehlikesiz olarak sınıflandırılırlar.
hastane öncesinde kullanılabilecek, güvenilir ve
geçerliliği bilimsel olarak kanıtlanabilecek yeni Acil servis yoğunluğuna göre en fazla 120 dakika
bir triaj sistemi için ulusal örnek teşkil edebile- bekletilebilecek durumda olan hastalardır.
cek bir projelere ihtiyacı vardır. Ulusal triaj sis-
temi oluşturmak zor ve uzun bir süreçtir. Türki- Özet
ye de kullanılacak tiraj sistemi 5 basamaklı bir
sistem olmalıdır. Önceden tanımlanmış skalarda * Acil servislere artan hata başvuruları acil
bazı uygulamalarda farklılık olmak ile beraber servislerde kalabalığa ve acil sağlık hiz-
genel ortak özellikler aşağıdaki gibidir. metlerinde gecikmelere yol açmaktadır. 9
* Kısa dönemde gecikmeler azaltılamaya- Kaynaklar
Bölüm 1. Acil Tıp ve Hastane Öncesi Bakım
cağı öngörülmekte ve acil servisin kapı- 1. Acil Tıp Uzmanlık Eğitimi Kılavuzu. TATD
sında hangi hastanın bekleyemeyeceğinin Yayınları, 1. baskı, İzmir, Ocak 2007. ISBN
etkin, güvenli ve hızlı ayrılması için ka- 978-975-01127-0-6.
labalık acil servislerde triaj uygulamasına
geçilmelidir. 2. Fernandes CM, Tanabe P, Gilboy N, Johnson
LA, McNair RS, Rosenau AM, Sawchuk P,
* Triaj sistemleri içinde mükemmel olan Thompson DA, Travers DA, Bonalumi N, Suter
yoktur, her ülke kendi şartlarına göre RE. Five-level triage: A report from the ACEP/
deal sistemi oluşturmaya çalışmaktadır. ENA Five-level Triage Task Force. J Emerg Nurs.
Türkiye şartlarına göre bilimsel ölçütlerde 2005;31(1):39-50.
güvenilir ve geçerli bir ulusal triaj sistemi 3. Maclean S. 2001 Ena National Benchmark
oluşturulmalıdır. Guide: Emergency Departments. Des Plaines
(Il): Emergency Nurses Association; 2002.
10
Konu 3
HASTANE ÖNCESİ
ACİL SAĞLIK HİZMETLERİ
Prm. Gürkan Özel
Günümüzde hastane öncesi ASH sunumu Sağ- karşılanması ve ayıklanması “Çağrı Karşılama”
lık Bakanlığının gerçekleştirdiği mesvzuatlar ışı- personeli tarafından gerçekleştirilir. Acil çağrı
ğında gerçekleştirilmektedir. Bu aşamada belli olduğu belirlenen çağrılar, detaylı değerlendiril-
başlı mevzuat başlıkları aşağıda verilmiştir. mesi ve uygun şekilde görevlendirme yapılması
• “Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği” (Res- için danışman hekimlere iletilir. KKM’lerde gö-
mi Gazete Tarihi: 11 Mayıs 2000 Resmi rev yapan danışman hekimler, çoğunlukla saha
Gazete Sayısı: 24046) deneyimi olan ve klinik bilgileri üst düzeydeki
hekimlerden oluşmaktadır. Kendilerine yönlen-
• “Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliğinde
dirilen acil çağrıların değerlendirilmesi, bir am-
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”
(Resmi Gazete Tarihi: 24 Mart 2004 Res- bulans ekibinin müdahale için görevlendirilip
mi Gazete Sayısı: 25412) görevlendirilmeyeceğine karar verilmesi danış-
man hekimlerin sorumluluğundadır.
• “Acil Hekimliği Sertifika Programı Uygula-
ma Yönergesi” (Tarih: 23 Ocak 2004 Sayı: Görevlendirme kararının ardından acil çağrı
717) hakkındaki bilgiler (adres, olgunun kliniği, özel
• “İl Ambulans Servisi Çalışma Yönergesi” durumlar, vb.) telsiz ya da telefon aracılığı ile va-
(Tarih: 24 Ocak 2005 Sayı: 872) kaya en yakın ve en uygun ambulans birimine
iletilir. Geleneksel olarak haberleşme sistemleri-
• “Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları ile
nin, özellikle afetler gibi çoklu yaralanma olgu-
Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği” (Resmi
Gazete Tarihi: 7 Aralık 2006 Resmi Gaze- larında sistemin en zayıf halkasını oluşturması
te Sayısı: 26369 ) nedeniyle haberleşme gereçleri birden fazla alter-
natifi içerecek şekilde kullanılmaktadır.(4) Geliş-
• “Ambulans ve Acil Bakım Teknikerleri ile miş bilgisayar yazılımları ve uydu takip araçları
Acil Tıp Teknisyenlerinin Çalışma Usul ve yardımıyla istasyonlarda konuşlu ambulansların
Esaslarına Dair Tebliğ” (Resmi Gazete Ta-
göreve çıkışları ve görev bitimine kadar olan tüm
rihi: 26 Mart 2009 Resmi Gazete Sayısı:
seyir bilgileri KKM tarafından izlenebilmekte ve
27181)
gerektiğinde yönlendirmeler yapılabilmektedir.
• “Yataklı Sağlık Tesislerinde Acil Servis Hiz-
metlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hak- KKM danışman hekimleri, hastaneye nakledil-
kında Tebliğ” (Resmi Gazete Tarihi: 16 mesi gereken hastaların gidebileceği hastaneyi,
Ekim 2009 Resmi Gazete Sayısı: 27378) hastalığın türü, merkezi bilgi sisteminden takip
ettikleri hastanelerin yatak doluluk oranları,
hastaneye olan mesafe, vb. kriterleri göz önün-
Hizmete Erişim ve de bulundurarak kararlaştırmakta ve ambulans
Komuta Kontrol Merkezi personelini yönlendirmektedir. Aynı zamanda
KKM personeli tarafından hastanın naklinin
Komuta Kontrol Merkezi (KKM), hastane ön- gerçekleştirileceği hastanenin acil servisi aran-
cesi acil sağlık hizmetlerinin beyni gibi çalışır. makta ve hasta(lar) hakkında klinik bilgiler, ihti-
Sistem aktivasyonu, önceden tanımlanmış bir yaç duyabilecekleri tedaviler ve ambulansın tah-
acil yardım numarası aranarak sağlanır. Ül- mini varış süreleri hakkında bilgi verilmektedir.
kemizde ücretsiz olarak aranabilen acil sağlık
yardım numarası 112’dir. 2009 yılı içerisinde Acil yardım ambulansları dışında, sadece hasta
başlatılan pilot uygulamalar sonrasında bu nu- nakil ambulansı ile nakledilmesi gereken has-
maranın sadece ambulans hizmeti değil, aynı talar için yine KKM bünyesinde görev yapan
zamanda polis ve itfaiyeyi de içine alacak şekilde personel koordinasyon ve planlamayı gerçekleş-
ulusal acil yardım numarası olarak tanımlanması tirmekte, bu şekilde acil olmayan hasta nakilleri
12 için çalışmalar sürdürülmektedir.(3) yönlendirilmektedir.
Konu 3
Günümüzde KKM’de görev yapacak personel, cak 2000’li yıllarda yeniden yapılanma sürecine
göreve başlamadan önce komuta kontrol mer- giren 112 ASH sisteminde hekimlere yönelik
112 ASH personeli vakaya müdahale aşamala- nımlı kar ambulansları ve motosikletli müdahale
rında 112 KKM ile telsiz ya da telefon haberleş- timleri 112 ASH bünyesinde görev yapmaktadır.
18
Konu 3
30 Antimikrobial Pomad 1 2 2
31 Silverdin Pomad 1 2 2
32 Asetilsalisilik Asit tb 5 10 10
33 Aktif Kömür 1 2 2
34 İsordil 5 mg. tb 1 1 1
35 Kaptoril Tb. 25 mg. 1 1 1
36 %20 Dekstrose 500 cc. 1 3 3
37 İsolyte 500 cc. 5 5 5
38 İsolyte P 500 cc. 5 5 5
39 İsolyte S 500 cc. 5 5 5
40 İzotonik 500 cc. 5 5 5
41 Mannitol 500 cc. 2 2 2
42 Ringer Laktat 500 cc. 2 5 5
43 Magnezyum Sülfat 2 5 5
44 Flumazenil 1 2 2
45 Parasetamol tb 10 10 10
• Bilinç kapalı veya bilinç durumu giderek • Radyoaktif madde bulaşmış hastalar
bozuluyor ise, • Davranış bozukluğu ve şiddete başvurabile-
• Fibrinolitik tedavi gerektiren vasküler olaylar • Deniz seviyesinde hipoksik olup inspire
edilen oksijen oranı artırılmasına rağmen
• Akut koroner sendrom
hipoksisi düzelmeyen hastalar
• Riskli doğum • Su altına dalış
• KKM’nin uygun göreceği diğer durumlar
c. Dikkat edilmesi gereken durumlar:
Hava Ambulansı ile hasta naklinin uygun • Bilinç değişikliği olan hastalar
olmadığı durumlar • Solunum yetmezliği
• Hastanın sağlığı açısından uçuşuna engel • Kalp yetmezliği
oluşturan durumlar,
• Vücut boşluklarında gaz sıkışması
• Hava ambulansın inmesine uygun alan bu-
lunmayan veya güvenlik gibi nedenlerden do- • Belirgin düzeyde hemoglobin düşüklüğü
layı izin verilmeyen yerler için gelen çağrılar, • Orak hücreli anemi 21
• Psikiyatrik bozukluk gelişebilecek ihtiyaçlarına göre girişimlerinin
yapılmış olarak helikoptere yüklenmeleri gerek-
Bölüm 1. Acil Tıp ve Hastane Öncesi Bakım
• İnfeksiyon hastlalıkları
mektedir.
• Ciddi yanıklar
• Ödemli dokulara uygulanan sirküler alçılar Deniz ambulansları, özellikle İstanbul ve Ça-
(kesilebilir veya atele alınabilir) nakkale illerindeki adalarda yaşayanlara hizmet
• Entübe hastalar (entübasyon tüpünün kafı- vermek üzere, Sahil Hudutlar Genel Müdürlü-
nın şişirildiği hacim bakımından) ğü bünyesinde görev yapan ambulanslardır. Acil
• Hipotermi müdahale ambulansı donanımına sahip olan bu
araçlarla acil sağlık hizmeti alması gereken has-
• Yenidoğanlar (özellikle ilk 48 saat) ve düşük
talara hızla ulaşılmakta ve hastaneye nakil aşa-
doğum ağırlıklı prematür infantlar.
masında ilk tedavilerine başlanmaktadır. Önü-
müzdeki dönemde deniz ambulanslarının sayısı
ve görev yerlerinin arttırılması planlanmaktadır.
23
Tablo 3. 112 Hizmet kalite standartları
Bölüm 1. Acil Tıp ve Hastane Öncesi Bakım
112 sağlık hizmetlerine destek hizmeti veren firmanın dış ortamdan iç ortama hangi durumlarda erişim
yapacağı hakkında onaylanmış gizlilik sözleşmesi bulunmalıdır.
* Hastane öncesi ASH’nin verimli çalışa- 5. Menteş MÖ, Akıncı H. Hava yoluyla hasta ve
yaralı taşınması. Ulus Travma Dergisi, 2006;12:1-8.
bilmesi için farklı sistemlerin entegrasyon
içerisinde iş görebilmesi gerekir. 6. Özel G. Ambulans hizmetlerinde bir yenilik-
hava ambulansları. Paramedik Derneği Bülteni.
* Çağrı karşılama ve yönlendirme, etkin Cilt 3, Sayı 1, Aralık 2008.
personel yönetimi, sürekli eğitim, geliş-
miş operasyonel kapasite etkili ve verimli 7. Baxt and Moody. The impact of a rotorcraft
aeromedical emergency care service on trauma
bir hastane öncesi ASH sunumu için ge-
mortality. JAMA, 1983.
reklidir.
8. Conroy et al. Helicopter transfer offers benefit
* Kalite yönetimi ve sürekli iyileştirme uy- to patients with acute stroke. Stroke, 1999.
gulamaları, hastane öncesi ASH sistem-
lerinin işleyişinde ülkemizde son yıllarda 9. Kaplan et al. Emergency aeromedical transport
of patients with acute myocardial infarction.
yakalanan başarının daha da ileriye götü-
Ann Emerg Med, 1987.
rülmesine yardımcı olacaktır.
10. Annagür B. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet:
Risk faktörleri, etkileri, değerlendirilmesi ve
önlenmesi. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar,
Kaynaklar 2010;2:161-73.
1. Holtermann K. Emergency medical services 11. Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Mü-
system development: Lessons learned from the dürlüğü “Çalışan Güvenliği Genelgesi” 2012/23.
United States for developing countries. PAHO, http://www.saglik.gov.tr/TR/belge/1-15642/ca-
2003. lisan-guvenligi-genelgesi.html.
32
Konu 4
Sağlık hizmetleri genel olarak üç grupta toplanır: Görevleri: Hastaların yatırılarak tanı, tetkik
• Koruyucu sağlık hizmetleri ve tedavileri ve rehabilitasyonlarının yapıldığı
yataklı tedavi kurumlarıdır.
• Tedavi edici sağlık hizmetleri
• Rehabilite edici sağlık hizmetleri
C. Üçüncü Basamak Sağlık Kuruluşları
Sağlık kuruluşları da verdikleri sağlık hizmetleri-
ne göre üçe ayrılırlar: İleri tanı, tedavi, rehabilitasyon yapılan ku-
rumlardır. Üçüncü basamak sağlık kurumları;
• Birinci basamak sağlık kuruluşları
yüksek tıp teknolojisinin uygulandığı, gelişmiş,
• İkinci basamak sağlık kuruluşları eğitim ve araştırma hastaneleri, üniversite has-
• Üçüncü basamak sağlık kuruluşları taneleri, onkoloji (kanser), eğitim ve araştırma
özel dal (ruh sağlığı, meslek hastaneleri gibi)
hastaneleridir.
A. Birinci Basamak Sağlık Kuruluşları Görevleri: Hastaların yatırılarak tanı, tetkik,
Temel sağlık hizmeti sunan; resmi kurum he- tedavi ve araştırmalarının bilimsel düzeyde yapı-
kimliklerini, sağlık evlerini, sağlık ocaklarını, aile larak değerlendirildiği, genelde eğitim de verile-
sağlığı merkezlerini ve birimlerini, verem savaş bilen yataklı tedavi kurumlarıdır.(1,2,3,4)
dispanserlerini, ana-çocuk sağlığı ve aile planla- Türkiye’de birinci basamağın en yaygın kuruluş-
ması merkezlerini, toplum sağlığı merkezlerini, ları, günümüzde aile hekimlerinin görev yaptı-
112 acil sağlık hizmeti birimini, üniversitelerin ğı aile sağlığı birimi ve merkezleri ile pratisyen
mediko-sosyal birimlerini, Türk silahlı kuvvetle- hekim arkadaşlarımızın çalıştığı toplum sağlığı
rinin birinci basamak sağlık üniteleri ile ayakta merkezleri, kamu ve özel yataklı tedavi kurum-
teşhis ve tedavi yapılan özel sağlık kuruluşlarının ların acilleri, özel cerrahi merkezleri, yoğun ba-
polikliniklerini, merkezlerini, ağız ve diş sağlığı kımları ve 112 Ambulans hizmetleridir.(3)
hizmeti veren özel sağlık kuruluşlarını belirtir.
“Temel sağlık hizmetleri şimdi her zamankin-
Görevleri: Kişiye ve çevreye yönelik koruyucu den daha fazla-Primary Health Care Now More
sağlık hizmetleri ile tedavi edici sağlık hizmetle- Than Ever” açıklamasını yapan Dünya Sağlık
rinin evde ve ayakta yapıldığı sağlık kuruluşları- Örgütü-World Health Organization-WHO,
dır. Kişilerin ilk başvuru yerleridir. hızla değişen dünya sağlık sorunlarına en iyi ya-
nıtın, organize ve iyi yürütülen temel sağlık hiz-
metleri ile verilebileceğini belirtmiştir. Bu hiz-
B. İkinci Basamak Sağlık Kuruluşları metlerin en önemli uygulamalarından birisinin
acil tıbbi yardım uygulamaları olduğu da ayrıca
Devlet, numune hastaneleri, özel dal hastaneleri
bildirilmiştir.(5,6)
ile bunlara bağlı çalışan yataklı tedavi kurumları
ile özel tıp merkezleri özel dal merkezleri olarak 02.11.2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazete-
yataklı tedavi hizmeti veren tüm kurumlardır. de yayımlanan 663 nolu “Sağlık bakanlığı ve
bağlı kuruluşlarının teşkilat ve görevleri hak- 10. Görev ve sorumluluk alanı ile ilgili perso-
kında kanun hükmünde kararname” ile “Sağ- nelin yetiştirilmesi için ilgili kurum ve ku-
Bölüm 1. Acil Tıp ve Hastane Öncesi Bakım
lık Bakanlığı Hizmet Birimleri” grubu altında ruluşlarla işbirliği içinde eğitim programı
yeniden yapılandırılan “Acil Sağlık Hizmetleri hazırlamak ve uygulamak, tatbikat organi-
Genel Müdürlüğü”nün görevleri: zasyonları yapmak, ulusal ve uluslar arası
tatbikatlara katılmak.
1. T.C. Sağlık Bakanlığı Üst Yönetimi tarafın-
dan ve ilgili mevzuat gereğince belirlenmiş 11. Afet ve acil durumlara yönelik sağlık hiz-
amaç, hedef, strateji ve ilkeler doğrultusun- metlerinin sunumunda ihtiyaç duyulacak
da, yönetimi altındaki faaliyetlerin yürü- haberleşme, ilaç, tıbbî ve teknik malzeme-
tülmesi ile ilgili plan ve programları tespit lere yönelik planlama, tedarik, dağıtım ve
ederek Üst Yönetimin onayına sunmak, depolama faaliyetlerini yürütmek olarak
uygulamaları izlemek ve oluşabilecek sap- belirtilmiştir.
malar konusunda gerekli önlemleri almak.
2. Afetlerde ve acil durumlarda ülke genelinde
sağlık hizmetlerini planlamak ve yürütmek. Önceki Yapıdan Devralınan
3. Hastane öncesi acil sağlık hizmetlerine ait Birimler ve Görevler
birimleri kurmak ve işletmek, gerektiğinde
• Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlü-
hastane acil servisleri ile entegre etmek, il-
ğü’nden “Acil ve Afetlerde Sağlık Hizmet-
gili birimlerin faaliyetlerini izlemek, değer-
leri Daire Başkanlığı”
lendirmek, hasta nakil ve sevk koordinasyo-
nunu sağlamak. • Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkan-
lığı’ndan “Zehir Danışma”
4. Kara, hava ve deniz ambulanslarının temin,
tahsis, sevk ve idaresini sağlamak. • Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdür-
lüğü’nden “Deniz Ambulans Hizmetleri”
5. Yurtiçinde meydana gelen afet ve acil du-
rumlardaki sağlık hizmetlerini Müsteşar
adına yürütmek. İlgili tüm taraflarla işbir- Acil Sağlık Hizmetleri Genel
liği ve koordinasyonu sağlamak.
Müdürlüğü Teşkilat Yapısı
6. Yurtdışında meydana gelen afet ve acil du-
rumlarda ulusal ve uluslar arası kuruluşlar ve 1. Hukuk Müşaviri
sivil toplum örgütleri ile işbirliği içinde sağ-
lık ve insanî yardım faaliyetlerine katılmak. 2. Proje Koordinatörleri Sağlık
* Afet ve Acil Durum Yönetimi Daire Baş-
7. Tehlikeli kimyasal ve biyolojik maddelere
kanlığı
bağlı sağlık tehditlerine yönelik hazırlık ve
cevap geliştirilmesi amacıyla gerekli organi- * 112 Acil Sağlık Hizmetleri Daire Baş-
zasyonu sağlamak. kanlığı
8. Toplumun ilkyardım bilgi ve becerisinin * İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı
geliştirilmesi amacıyla gerekli eğitim faali- * Lojistik ve Teknik Hizmetler Daire Baş-
yetlerini planlamak ve yürütmek. kanlığı
9. Genel Müdürlük ve il müdürlüklerince * Eğitim ve Projeler Daire Başkanlığı
düzenlenecek veya onaylanacak her türlü * İzleme Değerlendirme Daire Başkanlığı
ruhsatlandırma, ürün üretim ve satış izin şeklinde tamamlanmıştır.(7)
belgesi ve mesul müdürlük belgesi, uygun-
luk belgesi ve sertifikalar ile ilgili ücret tari- Acil tıbbi yardım birimi, yaşanılan her yerde ve
felerini belirlemek. her sağlık hizmeti veren kurumda, değişik içerik
34 ile kurulan birimler ve personelin görev yaptığı
Konu 4
sağlık ünitesidir. Diğer sağlık hizmetlerinden Çok sayıda ölümler ve salgınlar ile büyük göç
en önemli farklarından birisi hizmet alanının hareketleri sonucunda, toplum hizmetleri ve
2. Tanısal ve acil tıbbi yaklaşım için gerekli şımları, yakın izlem istekleri sonucu gelişen
donanım, birinci basamak sağlık hizmet- gözlemsel tepkilerini önleyecek düzenleme-
1. Fişek N.H. Halk Sağlığına Giriş. H.Ü WHO ce: a conceptual framework. Health policy and
Hizmet Araştırma ve Araştırıcı Yetiştirme Mer- planning. Oxford Journals, 2002;17(1):49-60.
kezi Yayın No:2 Ankara 1983. 8. Sibthorpe B. A Proposed Conceptual Framework
• Bertan M, Güler Ç. Halk Sağlığı (Temel Bilgi- for Performance Assessment in Primary Health
Care. A Tool for Policy and Practice, 2004. http://
ler) Güneş Kitabevi, Ankara 1995.
www.anu.edu.au/aphcri/Publications/conceptu-
2. Tanır F. Birinci Basamak Hekimliği. Ç.Ü. Tıp al_framework.pdf (erişim 11.05.2011).
Fak. Halk Sağlığı Ders Notları. Adana, 2010. 9. World Health Organization. Primary Health
3. T.C. Sağlık Bakanlığı 15.08.2003-16058 sayılı Care: A Framework for Future Strategic Directi-
genelge ile T.C. Maliye Bakanlığı 05.06.2003- ons. Geneva, World Health Organization, 2003.
10309 sayılı genelge. World Health Organiza- 10. Pantano M. The role of primary care in emer-
tion. Alma Ata Declaration on Primary Health gency department overcrowding: Who is using
Care. Geneva, World Health Organization, The emergency departments for primary care servi-
Lancet, 2:1040-1, 1978. ces in Erie county? University State University
of New York, 2007. http://www2.binghamton.
4. World Health Organization. The World Health edu/ccpa/public-administration/current-stu-
Report 2008 - Primary Health Care (Now More dents/capstone/Melissa%20Pantano.pdf (eri-
Than Ever) World Health Report 2008. Geneva, şim 17.04.2011).
World Health Organization, 2009. 11. Mahfouz AA, Abdelmoneim I, Khan MY, Daf-
5. T.C. Sağlık Bakanlığı “Bakanlık Merkez Teşki- falla AA, Diab MM, El-Gamal MN, Al-Sharif
latı Bağlı Kuruluşlar Tanıtım Kitapçığı” Ankara, A. Primary health care emergency services in
Mart 2012. Abha district of southwestern Saudi Arabia. East
Mediterr Health J. 2007:Jan-Feb13(1);103-12.
6. T.C. Sağlık Bakanlığı “Acil Sağlık Hizmetleri
12. Topaçoğlu H, Karcıoğlu Ö, Özsaraç M, Çım-
Yönetmeliği” (11.05.2000 tarih, 24046 Sayılı
rın AH. Acil servislerde hasta memnuniyeti: Ne?
Resmi Gazete’de yayımlandı, 24.03.2004 ta- Ne kadar? Nasıl? Akademik Acil Tıp Dergisi.
rih, 25412 sayılı ve 15.03.2007 tarih 26463 2004:3(Cilt 2);47-53.
sayılı Resmi Gazetelerde yapılan değişiklikler-
13. Türkiye Acil Tıp Derneği. Acil Servis Planlaması
le). http://www.saglik.gov.tr/TR/belge/1-510/
ve Standartları. http://www.tatd.org.tr/ Pictures/
acil-saglik-hizmetleri-yonetmeligi.html (erişim
Docs/dfcc3a8e17d7c916a527f5e766f27359.
16.06.2011)
pdf (erişim 20.05.2011).
38
Konu 5
ler, dış, hastane içinde geçekleşen afetler ise iç Risk orantılı=Tehlike x Zarar görebilirlik/Hazırlık düzeyi
afet olarak adlandırılırlar. Deprem ise hem iç
2
Hazırlık Tahmin ve erken
uyarı
1
Zarar azaltma Koruma
AFET
Düzeltme
İyileştirme Müdahale
4 3
Kriz yönetimi
bilirlik analizi yaparak planlamadaki öncelikleri En dramatik yön ise genellikle durumu en iyi
belirlemek doğru olacaktır.(2) The Joint Comis- olan hastaların ilk önce hastaneye gelmesi ve ge-
sion, eski adı ile “Joint Commission on Accre- nel durumu kötü olan hastaların daha sonra acil
ditation of Healthcare Organizations” (Sağlık servise başvurarak yoğunluğun giderek artması-
Kuruluşları Akreditasyonu Ortak Komisyonu), dır. Diğer bir unsur da büyük afetlerden sonra
üye hastanelerin iç ve dış afetlerdeki afetzede- uzun süre, (yaklaşık 2-4 hafta acil servis başvu-
lerin zamanında bakımına ait bir plan oluştur- rularının normalden yüksek tespit edilmesidir.
malarını ister, ayrıca hastane bu planların eğitim (2,16)
Benzeri nedenlerle acillerin afetlerde işlevini
ve tatbikatlarını da belgelendirmelidir (The Joint güçleştirecek etkenler Tablo 3’de sıralanmıştır.(2)
Commission Standartları, EC4.10 ve EC4.20).(2)
Bu gereklilikler hastane afet planlamasının ana Hastane Afet Planlaması
hatlarını oluşturur ve Tablo 2’de verilmiştir.
Tüm afet tipleri için planlamanın ana unsurla-
rı ortaktır. Hastane afet planlaması grubu has-
Acil Servisler ve Afet tanenin acil operasyon planının oluşturmaktan
sorumludur. Bu grubun üyeleri hastane çalışan-
Bir çok afet nedeni farklı olsa da benzeş özellik- ları ve yöneticilerinden oluşmalıdır. Bu grup
ler taşımaktadır. Çoğu afet sonrasında yaralılar yeni oluşturulacak afet planının oluşturulması
en yakın hastanelere başvururlar,(14) tüm bu kaos yanı sıra hastane tarafından benimsenmesinde
sırasında da genellikle halkın çoğunun kendi de önemli görevlere sahiptir. Bu nedenle kritik
imkanları ile hastanelere ulaştığı, triajın çoğu noktadaki yöneticiler ve birim sorumlularının
kez uygulanmadığı, hastaneler göre dağılımın planın başlangıç aşamasından itibaren görev al-
eşit olmadığı ve en yakın hastanenin daha fazla maları oldukça önemlidir.
42
etkilendiği ortaya konulmuştur.(16)
Konu 5
4. Lojistik
edebileceği belirlenmelidir. Bu duruma hastane-
5. Finans
nin “kapasite değerlendirilmesi” adı verilir. Bu
sayı boş yatak, personel sayısı, ameliyathane ve Bu organizasyonel altyapı ve gerektiğinde geniş-
yoğun bakım kapasitesi ve diğer kaynaklar yanı leme ya da daralma esnekliği ile herhangi bir tip-
sıra, afetin tipi ve diğer kamusal kaynakların uy- te afete düzenli ve etkin müdahale sağlanabilir.(2)
gunluğu ile de sınırlanabilir.(2) Herhangi bir afet
durumunda bölgesel afet planında her hastane The Hospital Emergency Incident Command
mevcut kapasitesi ve afet durumundaki olası ve System (Hastane Acil Durum Olay Yönetim
hasar ya da yoğunluğa göre güncellenmiş anlık Sistemi) tüm dünyada en fazla kabul gören acil
kapasitesi ile tanımlanmalı ve planlama buna durum yönetim sistemidir. Ülkemizdeki mev-
göre yapılmalıdır. cut hastane afet planı organizasyonu bu sistemin
uyarlanmış şekli ile yapılmakta, ulusal ve evrensel
Genişleme kapasitesi ve yetenek artışı-hastane- boyutta bir eşgüdüm ve ortak dil sağlanmaktadır.
nin yatak kapasitesini normal sınırların üzerine
taşıyabilme yeteneğidir. Hastane içi kapasite ar-
tışı, hasta odalarının yatak kapasitesinin iki katı- Hastane Acil Durum Operasyon Planı
na çıkartılması, akut bakı bölümünün bir yoğun
bakım ünitesine dönüştürülmesi, daha önceden Hastane acil durum operasyon planı hastanenin
kapalı olan hasta koğuşlarının açılması, hastala- afetin fark edilme anından durumun normale
rın klinik olmayan koşullarda bakılması, kafeter- dönmesine kadar geçen sürede organizasyonu
ya gibi, benzeri çalışmalar ile sağlanabilir. Diğer sağlayan yapıdır. Bu planın bileşenleri Tablo
bir tanımlama da hastaneler arası ya da bölgesel 4’de gösterilmiştir.(2) Bu plan her hastane için
kapasite artışıdır.(2) Mobil veya yatağa bağlı bazı bir işletim sistemi olarak düşünülmelidir. Tüm
hastaların daha düşük kritiklikte bakım bölüm- afet işleyişini bir bilgisayarın çalışması olarak
lerine taburculuğu, ya da hemşire:hasta oranı düşünecek olursak, çalışma prensipleri ve görev
standartlarının azaltılması ile yapılabilir. Bu ko- tanımları bu planda belirlenmiş kabul edilmeli
nuda yönetim ve karar verme yetkisini bölgesel özgün afetlere yönelik her türlü hazırlık ise bu
afet yönetiminde olması doğru seçenektir. program paralelinde çalışan yapılar olarak ta-
nımlanmalıdır. Bu özgün afetlere deprem, sel,
Hastane afet planları mutlaka diğer kamusal
kuruluşlar ile entegre olmalı ve plan ulusal afet hastane yangınları, kimyasal madde sızıntıla-
organizasyon yapı ve kriterlerine uygun tasar- rı örnek verilebilir. Bu planda olmazsa olmaz
lanmalıdır. Bu yapı içinde Afet ve Acil Durum işlevler planın nasıl ve kim tarafından aktive
Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Sağlık Bakanlığı, edileceği, hastanenin kapasite ve yetenek artışın
Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE), belirlenmesi hastane içi ve dışı iletişim, tedarik,
AFAD yapısındaki Sivil Savunma ve Arama tedavi ve triaj uygulamalarının nasıl yapılacağı,
Kurtarma Müdürlükleri, polis ve itfaiye teşki- tahliyeye kim tarafından ve hangi ölçütlerde ka-
latları mutlaka yer almalıdır. Yerel ve ulusal ve rar verileceği ile planın sonlandırılması ile afet
uluslar arası sivil toplum örgütleri kuruluşlar ve sonrası durum değerlendirme toplantılarının
belediyeler ise mutlaka AFAD onayı ile önceden yapılmasıdır.
oluşturulmuş protokoller doğrultusunda afet
Hastaneler için önemli bir öge de afet durumun-
hazırlık ve müdahalesi bakımından sisteme da-
da alternatif ve destek alanların oluşturulmasıdır.
hil edilmelidirler.
Bu alanlar alternatif triaj alanı, triaj sonrası alter-
Tüm afet organizasyonlarının en temel düzeyde natif tıbbi bakım alanları, arındırma alanı, aile
beş ana bileşeni mevcuttur. bilgilendirme merkezi, basın iletişim merkezi,
1. Afet yönetimi-komutası morg alanı, gönüllü koordinasyon merkezi ve
44
2. Operasyon acil durum operasyon merkezidir. Acil durum
Konu 5
operasyon merkezi, afetlere dayanıklı, acil servis, solunum, perfüzyon ve bilinç durumunun de-
triyaj alanı ve diğer dış birimler (bölgesel has- ğerlendirilmesi ile yapılır (Şekil 2). Bu triaj ile
tane öncesi sağlık hizmetleri, polis, itfaiye, halk tıbbi bakıma en fazla ve en hızlı şekilde ihtiyacı
sağlığı kurumları) ile iletişim olanaklarına sahip, olan hastalar uygun hastanelere yönlendirilirler.
hastane afet planı kopyalarının saklandığı, sade- Bu teknik dışında güncel bazı triaj uygulamala-
ce belirlenmiş afet yöneticilerin girme yetkisine rı ise, JUMPSTART,(18) Elek Triaj, Ayıklayıcı
sahip olduğu bir alan ve yapı olarak tasarlanma- Triaj ve Care Flight(19) olarak sıralanabilir. Ay-
lıdır. Bu yapının acil servis ve triaj alanlarına, rıca triaj uygulaması ile, yangın, patlama, bina
hastane ana hizmet alanlarına uzakta, basın ve çökmeleri, tehlikeli madde maruziyetleri ve aşırı
halk tarafından bilinmeyen bir lokalizasyonda kötü hava koşulları gibi hem kurtarıcılar hem de
olması oldukça mantıklı bir seçenek olarak kar- hastalar için tehlike oluşturabilecek durumlarda
şımıza çıkar. minimum tedavi ile hastaneye erken ve çabuk
nakil sağlanabilir.(2) Ancak unutmamak gerekir
ki, afet durumlarında çoğu hasta hastane ve acil
Alanda Afetlere Müdahale servislere triajı yapılmamış, stabilize edilmemiş
biçimde gelirler. Auf der Heide’nin saptamaları-
Acil Tıp uzmanlarının gerekli durumlarda alan na göre en basit olgular kendi imkanları ile acil
afet müdahale ekiplerine katılmaları uygun ola- servislere ulaşırken, daha ciddi yaralılar daha geç
caktır. Afetlere alanda müdahalenin temel bile- kurumlara getirilirler, ayrıca bu sevklerin çoğu
şenleri alan triyajı ve alanda tıbbi bakım, ileti- ambulansla ve hastane kapasitesine göre yapıl-
şim, afetzedelerin dağıtımı ve afet alanında afet maz. Olay yerine en yakın hastaneler afetten en
medikal takımlarının yönetimidir. fazla etkilenen kurumlar olmaktadır.(16)
HAYIR Perfüzyon
30dk fazla
Kapiller geri Kapiller geri
Havayolunu aç dönüş > 2sn dönüş < 2sn
Acil
Kanama
HAYIR EVET kontrolü
Mental durum
Acil
Ölü ümitsiz Acil
Basit emirlere
uyamaz Basit emirlere uyar
Tüm yürüyen kazazedeler
MİNÖR Acil Gecikmeli
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Baş- Türkiye’de Afet Tıbbı Çalışmaları
kanlığı (AFAD) bir başkanlık ve ona bağlı daire
başkanlıklarından oluşur. Bu daire başkanlıkları Afette mevzuat ve örgütsel gelişimin yanı sıra ül-
46 aşağıda sıralanmışlardır. kemizde Afet Tıbbı alanında da gelişmeler mev-
Konu 5
Med. 2003;41:865-870. 15. İlk 72 saat. T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum
5. John L. Hick, MD, Dan Hanfling, MD, Step- Yönetimi Başkanlığı yayını; http://www.afetacil.gov.
hen V. Cantrill, MD. Allocating Scarce Resour- tr/belgeler/yayinlar/KITAPLAR/ILK%2072%20
ces in Disasters: Emergency Department Prin- SAAT/ILK%2072%20SAAT%20WEB.pdf
ciples. Ann Emerg Med. 2012;59:177-187 16. Hogan DE, Burnstein JL: Principles Of Hos-
6. Ersel M, Aksay E, Kıyan S. Türkiye’de Acil pital Disaster Planning. In: Disaster Medicine.
Tıp Anabilim Dallarının Afetlere Hazırlık ve Hogan DE, Burnstein JL (Eds). Philadelphia,
Eğitim Düzeyleri. Türkiye Acil Tıp Dergisi. Lippincott Williams & Wilkins, 2002;pp:57-89.
2009;9(3):115-121 17. Erik Auf der Heide. The Importance of Eviden-
7. http://www.hopkinsmedicine.org/emergenc- ce-Based Disaster Planning. Ann Emerg Med.
ymedicine/residency/programs/residency_fel- 2006;47:34-49
lowships.html 18. Benson M, Koenig KL, Schultz CH: Disaster
8. http://www.downstate.edu/emergency_medici- triage: START, then SAVE-a new method of
ne/disasterfellowship.html dynamic triage for victims of a catastrophic eart-
9. http://harvarddisastermedicine.org/ hquake. Prehosp Disaster Med 11: 117, 1996.
48
BÖLÜM 2
KARDİYO-VASKÜLER ACİLLER
Tüm Yönleriyle Acil Tıp
İleri Kardiyak Yaşam Desteği için kanıt düzeyleri Tablo 1’de, İKYD kullanı-
lan yöntem, tetkik ve ilaçların yararlılık düzeyi
Temel yaşam desteği (TYD) uygulamalarına Tablo 2’de yer almaktadır.
yanıt vermeyen kritik kardiyak olguyu yaşama
Teorik olarak hastane dışında TYD uygulamala-
döndürmek için yapılan, sıklıkla teknoloji ürün-
rı İKYD uygulamasının başlamasına kadar sürer.
leri ve ilaçların kullanıldığı ileri müdahalelere
Ancak klinik pratikte, özellikle hastane içinde
“ileri kardiyak yaşam desteği” (İKYD) adı ve-
çoğu zaman TYD ve İKYD iç içe geçer ve sınır-
rilir. Başka bir deyişle İKYD, TYD yönteminin
ları belirsizleşir. İKYD’nin temeli iyi bir TYD’nin
ilaçlar ve diğer destekleyici araçlarla geliştirilmiş
yapılmış olmasıdır. Bununla birlikte hızlı ve et-
şeklidir. İKYD; kardiyak arresti önlemek ve te-
kin, kaliteli kalp masajı ve kardiyak arrest sonrası
davi etmek için gerekli girişimleri içeren, sağka- bakım bunu tamamlayan girişimlerdir. Özellikle
lım zincirinde anahtar rol oynayan birçok uygu- şoklanabilir ritmler için erken defibrilasyon diğer
lamayı bir araya getirir ve kardiyak arrest sonrası bir anahtar uygulamadır. Kardiyopulmoner arrest
spontan dolaşımı geri dönen hastalardan alınan (KPA) olgularında izlenmesi gereken sistematik
sonuçların değerlendirip geliştirilmesini sağlar. yaklaşım (yaşam zinciri) ve uygulamaların hastane
Bu işlem ve girişimler 1992’de oluşturulan ve içi ve dışında amacına ulaşıp ulaşmadığına ilişkin
belirli aralıklarla toplanan Uluslararası Resusi- verilerin, kritik zamanlamaları da içererek top-
tasyon İşbirliği Kurulu’nca (ILCOR) kararlaştı- lanması “Utstein style” adını alır ve bu konudaki
rılmakta ve öneriler niteliğinde yayımlanmakta- araştırmalarda temel öneme sahiptir. AHA yaşam
dır. ILCOR ve Amerikan Kalp Derneği (AHA) kurtarıcı manevraların gerektiği gibi uygulanması
en son önerilerini 2010 yılında “Resuscitation” ve halkın bilinçlendirilmesi sonrasında, bilimsel
ve “Circulation” dergilerinde yayınlamıştır. Çok öngörüler ışığında ABD’de her yıl 10 ila 100 bin
sayıda araştırmalar sonucu oluşturulan öneriler yaşamın kurtarılabileceğini tahmin etmiştir.
KPA durumunda kardiyak çıkım (output) sıfır Bunlardan ilk iki sıradaki antiteler olan Asisto-
veya ihmal edilebilir düzeydedir ve bilinç kaybı, li ve NEA pratik ve teorik olarak yaklaşık aynı
kan basıncı ve karotis dahil periferik nabızların durumları ifade ettiğinden tedavileri de aynı şe-
alınamaması ile karakterizedir. Ani kardiyak kilde yürütülür. Benzer durum 3. ve 4. sıradaki
ölüm (AKÖ) ise yakınmaların başlangıcını izle- VF ve NVT için de geçerlidir. Bu kardiyak arrest
yen ilk altı saat içinde ölümü anlatmaktadır. ritmlerinden sağ kurtulmak hem TYD hem de
post-arrest bakım ile entegre edilmiş ileri kar-
AKÖ ve KPA olgularında monitör veya EKG ile
izlenebilen dört tip ritm söz konusudur: diyovasküler yaşam desteği İKYD sistemlerini
gerektirir. AKÖ veya KPA durumunda tedavi-
• Asistoli nin amaçları hemodinaminin stabilize edilmesi,
• Nabızsız elektriksel aktivite (NEA) kardiyovasküler kollapsın önlenmesi, perfüzyon
• Ventriküler fibrilasyon (VF) sağlayan ritmin geri dönüşünün sağlanması,
52 • Nabızsız Ventriküler Taşikardi (NVT) kalp debisi ve organ perfüzyonunun düzeltilme-
Konu 1
birisini sternumun sağında sağ klavikulanın da 100 olacak şekilde ara vermeden,
altına, ikinciyi sol ön-orta aksiller çizgi üzerine dakikada 8-10 ventilasyonla asenkron
olarak (birbirinden bağımsız ritmlerle)
yerleştirin. Tanıklı ve ya tanıksız arrestlerde bi- sürdürülebilir.
rinci kurtarıcı derhal göğüs kompresyonlarına
• 1 mg IV/IO Adrenalin uygulayın.
başlamalı, ikinci kurtarıcı ise defibrilatör temin 2010’dan önceki algoritmalarda IV yo-
ederek uygun şekilde yerleştirmelidir. İkinci lun alternatifleri arasında endotrakeal
kurtarıcı bundan sonra ritmi kontrol etmelidir. yol yer alırken, yeni algoritmalarda IV
Eğer düzenli bir ritm varsa nabız kontrol edil- yolun alternatifi olarak IO uygulanma
melidir. Ventriküler fibrilasyon görüntüsü varsa önerilmektedir.
nabız kontrol edilmez. Nabız varlığında her- Üç dakika süre ile KPR uyguladıktan sonra mo-
hangi bir şüphe varsa göğüs kompresyonlarına nitörde ritmi tekrar değerlendirin:
hemen geçilmelidir. Hasta zaten monitörize ise • EKG dolaşım belirtileri ile uyumlu ise,
ritm tanısı KPR’dan önce konulabilir. Monitö- karotis nabzını içeren dolaşım belirtile-
rizasyon elektrotlarını defibrilatör kaşıklarından rine bakın.
uzakta yerleştirdiğinizden emin olun. 4. Ritm VF/VT değil ise, 2 dakika içinde 5
siklus (30:2) KPR uygulayın.
3. Ritmi değerlendirin ve nabzı kontrol edin;
5. Adrenalini 1 mg IV/IO olarak verin. 3 da-
EKG’deki ritm ile karotis nabzı veya çocuklarda
kikada bir tekrarlayın.
brakial nabzın uyumluluğunu değerlendirin. En
fazla 10 saniye içinde nabız değerlendirilmelidir. 6. 2 dakikada 5 siklus (30:2) KPR uygulaması
sonrasında elektrotların, defibrilatör kaşık-
Bu değerlendirmede saptanan ritmler iki ana
larının yerini ve etkinliğini kontrol edin.
grupta toplanacaktır:
Henüz sağlanmadıysa havayolu açıklığını
a. Şoklanamaz ritmler: NEA, Asistoli. sağlayın.
7. Atropin, 2010 kılavuzlarına kadar, belir-
b. Şoklanabilir ritmler: VF, NVT. siz sınıf olmakla birlikte, asistoli ve yavaş
hızlı NEA için önerilmekteyken herhangi
İlgili akış şemasına uygun olarak resüsitasyonu bir yararı gösterilemediği için 2010 AHA
sürdürünüz. kılavuzundaki İKYD algoritmlerinden çı-
karılmıştır. ERC kılavuzunda ise eski ye-
Şoklanamaz ritmler için: rini kaybetmekle birlikte tercih uzmana
bırakılmıştır.
1. Karotis nabzını içeren dolaşım belirtilerine 8. Pacing asistoli saptanan KPA olgusunda
bakın. rutin uygulamalar arasında önerilmemekte-
2. KPA durumunda 2 dakika içinde (30:2) 5 dir. KPR uygulamasını geciktireceği için za-
döngü KPR uygulayın, rarlı olabilir. Bunun yanında eğer TKP uy-
3. KPR sırasında: gulanacaksa erken evrede uygulanmalıdır.
• 5H ve 5T ile özetlenen geriye döndü- 4. Geri döndürülebilir nedenleri düşünün/
rülebilir nedenleri belirlemeye çalışın tedavi edin;
ve düzeltin. 5 H:
• Havayolu açıklığını sağlayın ve kontrol
• Hipoksi
edin, O2 verin.
• Hipovolemi
• Elektrotların, defibrilatör kaşıklarının
yerini ve deri ile temasını kontrol edin. • H iyonu (asidoz)
• Hiper/hipokalemi,
• IV/IO yolu açın.
54 • Hipotermi
Konu 1
doğrulanması ve monitorizasyonu için en güve- kada 8-10 soluk) KPR sırasında kardiyak çıktı
nilir metod olarak önerilmiştir. (Sınıf I, KD A). ve venöz dönüşü azalttığı için aşırı ventilasyon-
Kurtarıcılar sahada, transport sırasında, hastane- dan kaçınılmalıdır. Kurtarıcılar her iki dakikada
ye gelişte ve transfer sonrası tüpün yanlış yerle- bir yorgunluk ve buna bağlı göğüs kompresyon
şiminin veya yerinden çıkmasının fark edilebil- hız ve kalitesinin bozulmasını önlemek için yer
mesi için hastanın ventilasyonunu sürekli dalga değiştirmelidir. İkiden fazla kurtarıcı varsa or-
formlu kapnografi ile monitorize etmelidir. talama her iki dakikada bir göğüs basısı yapan
ETE ve balon-valf-maske (BVM) sistemi ile kişi değişmelidir. KPR sırasında ampirik %100
uygulanan ventilasyona alternatif uygulamalar, oksijen verilmesi arterial oksihemoglobin kon-
daha çok hekim-dışı personel, ve paramedikler santrasyonunun ve oksijen taşınmasını optimi-
için önerilmektedir. Supraglottik airwayler hava ze eder. Bu yüzden KPA sonrası resüsitasyonda
yolu açıklığını korumak ve ventilasyonu sağ- %100 oksijen verilmesi (FIO2=1.0) mantıklı
lamak için geliştirilmiş aletlerdir. Endotrekeal görünmektedir. (Sınıf IIa, KD C)
entübasyonun aksine supraglottik airway ile en-
tübasyon için glottisin görülmesi gerekmez, böy- İşleyen IV yol sağlayın: Etkin İKYD uygula-
lelikle daha az eğitim ve beceri gerektirir. Direkt ması için öncelikli uygulama periferik damar
bakı gerekmediği için göğüs basısında durakla- yoludur. Bu uygulama daha çabuk, kolay, daha
ma yapılmadan yerleştirilebilir. KPA üzerinde güvenlidir. Periferik damar yolu için öncelik an-
çalışma yapılan supraglotik airwayler, Laringeal tekubital, daha sonra eksternal juguler, infantta
maske havayolu (LMA) ve Özefageal-Trakeal brakiyal yollardır. IV yolda zorluk varsa (2-3 de-
Kombitüp’tür. Özellikle Kombitüp, araçta sıkı- nemede damar yolu açılamadığında) tibia veya
şan hasta veya çatışma ortamları gibi optimal humerustan IO uygulama gerçekleştirilebilir. IV
koşulların sağlanamadığı, kritik hastane-dışı or- ilaç uygulamasından sonra hastanın kolu yükse-
tamlarda özellikle yaşam kurtarıcı olabilmekte- ğe kaldırılmalı veya ~20 ml %0.9 sodyum klorür
dir. Kullanmasını iyi bilen kurtarıcıların olduğu puşe yapılmalıdır.
KPR sırasında supraglottik airway, balon-maske
(Sınıf IIa, KD B) ve endotrakeal entübasyona
(Sınıf IIa, KD A) iyi bir alternatiftir. 1. C. VF/Nabızsız VT Olgusunda
İKYD İşlem Basamakları
Ventilasyon: Hasta akciğerlerini %100 O2 ile
VF, kalbin elektriksel aktivitesinin düzensiz, ka-
BVM sistemi kullanarak veya otomatik resusi-
otik hale gelmesi ve bunun sonucunda ventri-
tatör ile ventile edin. BVM ile ventilasyonda,
küler pompa aktivitesinin yerine getirilememesi
tidal volüm 500-600 ml/sn olmalıdır ve göğsün
ile karakterize ölümcül bir ritmdir. İlk monitö-
net bir şekilde yükseldiğinin görülmesi gerekli-
rizasyon sırasında, travmatik olmayan erişkin
dir. Havayolu güvence altına alınıncaya kadar
KPA olgularının çoğunun ritminin VF olduğu
ventilasyon ve kompresyonlar senkronize olmalı
belirlenmiştir. Yaşamsal organlara giden kan akı-
ventilasyon anında kompresyonlara ara verilme-
mının hızla düşmesi sonucunda bilinç ve postür
lidir. Göğüs basısı kesilmeden ventilasyonun ye-
kaybı, solunum durması gibi bulgular aniden
tersiz olduğu durumlar dışında, ileri hava yolu
ortaya çıkar. VF/NVT nedenli KPA olgusunda
yerleştirildiği zaman iki kurtarıcı KPR siklusunu
sağkalım, defibrilasyon olmaksızın geçen her da-
yapmak zorunda kalmayacaktır (ventilasyon için
kika %7-10 azalır. EKG’de QRS kompleksi ayırt
göğüs basısı durdurulması gibi). Böylelikle göğüs
edilemez, kaotik bir ritm vardır (Şekil 4).
basısını yapan kişi ventilasyon için durmadan;
56
dakikada en az 100 kez olacak şekilde devamlı
Konu 1
ritm kontrolü yapmak için ya da şok vermek için gulanabilirler. Fakat ilaç verilmesinin zamanla-
ara verilmelidir. ması, göğüs kompresyonlarına olası en az süre
Dirençli VF/NVT olgusunda Sınıf IIb uygula- pointes olgularında eğer genel durumu ilaç uy-
madır. VF sonucu KPA olgularında amiodaron gulamasına izin veriyorsa lidokain kullanımı be-
Parasempatolitik etkisiyle ileti ve otomatisiteyi NaHCO3 verilmesi hem etkisizdir hem de zarar-
hızlandırır. Sinüs bradikardisine eşlik eden bi- lı olabilir (Sınıf III). Hipoksik olgularda gelişen
linç bozukluğu, göğüs ağrısı, dispne gibi yakın- laktik asidoz varlığında da kullanımı önerilme-
maların varlığında önerilir (Sınıf IIa). AV nodal mektedir (Sınıf III).
bloklarda uygulanır. 2. Derece tip II AV blok ge-
niş QRS kompleksine eşlik eden total AV blokta Uygulama dozu 1 mEq/kg IV bolus şeklindedir.
uygulanır. 2005 ve daha önceki algoritmalarda Yüksek CO2 konsantrasyonu nedeniyle hücre
etkinliği belirsiz sınıf olmakla birlikte asisto- içi asidoza yol açar. Bu nedenle hücre içi CO2
li ve hızı 60’ın altında olan NEA’ya eşlik eden
düzeyi yükseleceğinden hücre içi pH düşer.
KPA durumunda kullanılması önerilmektedydi.
NaHCO3, oksijen serbestleştirilmesini inhibe
2010 AHA algoritmalarıyla tüm arrest ritmle-
eder. Kalp yetmezliğinde aşırı Na yüklenmesi
rindeki kullanımı kaldırılmıştır. ERC algoritm-
sonucunda alevlenmelere yol açabilir, Ayrıca
lerinde ise karar uzmana bırakılmıştır.
NaHCO3 metabolik alkaloz, hipernatremi ve
İnfranodal 2. derece Mobitz tip II AV blok du- hiperosmolariteye yol açabilir.
rumunda atropin ile etki beklenmemelidir. QRS
kompleksinin 0.12 saniyeden geniş saptandığı İKYD’de kullanılan ilaçlar, kullanım yerleri ve
total AV bloklarda yararlı değildir. AMI olgula- sınıfları Tablo 3’te yer almaktadır.
rında, hipotermide dikkatli kullanılmalıdır.
62
Konu 1
1
KPR’ye başla.
Oksijen ver
Monitör/defibrilatör bağla
2 Evet Hayır
Şoklanabilir
Ritim mi? 9
VF/VT Asistoli/NEA
3 Şok
4
2 dak. KPR
IV/IO yol sağla
Hayır
Şoklanabilir 10
Ritim mi? 2 dak. KPR
IV/IO yol sağla
Adrenalin her 3-5 dak. bir
İleri havayolu düşün,
Evet
kapnografi
5
Şok
Evet
2 dak. KPR Şoklanabilir
6 Adrenalin her 3-5 dak.bir Ritim mi?
İleri havayolu düşün,
Kapnografi
Hayır
Hayır
Şoklanabilir
Ritim mi? 11
2 dak. KPR
Geri dönebilir nedenleri
tedavi et
Evet
7 Şok
Hayır Evet
Şoklanabilir
2 dak. Ritim mi?
8 KPR 12
Amiodaron
Geri dönebilir nedenleri Spontan dolaşım geri dönüş (SDGD)
tedavi et bulguları yoksa, 10 veya 11’e git SDGD Asistoli/NEA
varsa, kardiyak, arrest sonrası bakım
’yi sürdür
CO2], göğüs kompresyonlarının gevşeme fazı kategorisinde yaşam zincirinin etkin gerçekleş-
sırasındaki arteryel basınç veya santral venöz mesine bağlı tedavi edilebilen klinik durumlar-
• ETT yerinin doğrulanması amaçlı sürekli Tanık olunmuş VF olguları için, erken KPR,
kantitatif dalga formlu kapnografik izlem hızlı defibrilasyon; İKYD ile kombine edilirse
önerildi. uzun dönem sağkalım %30’a kadar yükselebilir.
• KPA algoritmi basitleştirildi ve yüksek kali- Khan ve arkadaşları, hastane içi arrestlerde KPR
teli KPR’nin önemini vurgulayacak şekilde süresinin kısalığını, arrestin acil serviste gerçek-
yeniden dizayn edildi (uygun derinlik ve leşmiş olmasını ve arrest öncesi entübe olmayan
hızda göğüs basısı, her basıdan sonra göğü- grupta gerçekleşmiş olmasını iyi klinik sonlanım
sün yeniden genişlemesine imkan verilmesi, belirteci olarak bildirmiştir.
göğüs basısı kesintilerinin en aza indirilmesi
ve aşırı ventilasyondan kaçınılmasını içerir). Vaillancourt ve Stiell ise çalışmalarında hasta ve
sistem karakteristiklerinin bölgelere göre fark-
• Asistoli ve NEA durumunda atropin rutin lılıklarını ortaya koyan ulusal KPA kayıtlarının
uygulamada artık önerilmiyor. önemine dikkat çekmiştir. Yaşam zincirinin bi-
• KPR kalitesini daha iyi hale getirmek ve leşenlerinin performansının izlenmesi, erken
hastanın SDGD’ni belirlemek için monito- defibrilasyon, ilk görenin KPR’a başlama kapa-
rizasyonun önemi vurgulandı. sitesi konularında verinin azlığı vurgulanmıştır.
Türkiye için de bu verilerin uygulamadaki plan-
lamaları belirleyecek ölçüde toplanıp kullanıldı-
Sonuç ğından söz edilemez.
KPA ve öncüsü durumların tanınması, ambulans Tüm KPA ritmlerinin yönetiminde altta yatan
çağrılması, sokaktaki adamın KPR’ye başlaması, nedenin tanınması ve tedavisi esastır. KPA yö-
erken defibrilasyon, (OED kullanım stratejisi- netimi sırasında uygulayıcı arrest nedeni olabile-
nin ortaya konması), doğru İKYD uygulamaları cek veya resüsitasyon çabalarını güçleştirebilecek
yaşam zincirinin bileşenlerini oluşturur. herhangi bir etmeni belirlemek ve tedavi etmek
için kardiyak arrestin tedavi edilebilir nedenleri-
Son yıllarda klasik KPR protokolleri ve uygula- ni (H’ler ve T’ler) göz önünde bulundurmalıdır.
madaki detaylar giderek daha fazla sorgulanmak-
ta ve deneysel araştırmalarla irdelenmektedir. Resüstasyonun seyri sırasında arrest ritminin
Örneğin hastane dışındaki KPR uygulamaların- değişmesi sıktır. Bu tür olgularda tedavi uygun
da bazı ambulans servisleri (EMS) protokollerini ritm bazlı stratejiye kaydırılmalıdır. Özelde, kur-
modifiye ederek avantaj sağlamaya çalışmışlardır. tarıcılar asistoli veya NEA ile başvuran hastada
Örneğin Garza ve ark. çalışmalarında ilk defibri- ritm kontrolü sırasında VF/NVT saptandığında
lasyondan önce göğüs kompresyonunun önemi- hemen şok uygulamaya hazır olmalıdır. Daha
ni vurgulamak, entübasyonu arkaya bırakmak, önceki ritmin özelliklerine dayanan resüsitas-
göğüs kompresyonuna ara vermeye neden olan yon stratejisinin yeni kardiyak ritm için zorunlu
kesintileri engellemek, kompresyon-ventilasyon olarak değiştirilmesi gerektiğini gösteren kanıt
oranını artırmak gibi müdahaleler yapmışlar yoktur. Resüsitasyon sırasında uygulanan ilaçlar
ve bu yöntemle sağkalım oranlarını %7.5’ten izlenmeli ve potansiyel toksisiteden kaçınmak
%13.9’a kadar artırılabildiğini bildirmişlerdir. için toplam dozlar kaydedilmelidir.
Bu gelişmenin hastane öncesi gibi görece zor ko-
şullarda sağlanması da dikkat çekicidir. Ölümcül aritmilerin etkin yönetiminde; ha-
zırlık, planlama, kaynakların etkin kullanımı,
Bobrow’un 2009 çalışmasının sonucunda yazdı- eğitim hedeflerinin güncellenmesi, verilerin top-
ğı gibi, ölümcül ritmler zamana duyarlı hastalık lanması değerlendirilmesi yaşamsal bileşenlerdir. 65
Özet 2. Neumar RW, Otto CW, Link MS, Kronick
SL,Shuster M, Callaway CW et al. Part 8: Adult
Bölüm 2. Kardiyo-Vasküler Aciller
* Ani kardiyak arrest durumlarında kar- advanced cardiovascular life support: 2010 Ame-
diyak arrestin erken tanınması ve doğru ri can Hart Association Guidelines for Cardio-
pulmonary Resuscitation and Emergency Cardi-
müdahaleler ile geri dönüşümsüz hasarlar
ovascular Care. Circulation 2010;122: 729-67.
önlenebilir.
3. İkizceli İ. İleri Kalp Yaşam Desteği. Turkiye Kli-
* Arrest durumlarında geri dönüşümsüz nikleri J Cardiol-Special Topics 2012;5:7-12.
hasarlar üç ila beş dakika sonra başlar.
4. American Heart Association Guidelines for Car-
* Temel ve ileri yaşam desteği uygulamala- diopulmonary Resuscitation and Emergency Car-
rında olay yeri ve kişisel güvenlik sağlan- diovascular Care. Circulation, 2005;112:1-211.
malıdır. 5. Adult Basic Life Support, In Guidelines 2000
* Ölü insanlar yaşam kurtaramazlar. for Cardiopulmonary Resuscitation and Emer-
gency Cardiovascular-International Consensus
* Nontravmatik ani kardiyak arrestlerin
on Science. Circulation, 2000;102:22-59.
büyük bir çoğunluğunda başlangıç rit-
mi ventriküler fibrilasyon olup geçen her 6. 2005 International Consensus Conference on
Cardiopulmonary Resuscitation and Emergency
dakika mortaliteyi %7-10 oranında artır-
Cardiovascular Care Science with Treatment Re-
maktadır. Ancak bu durumda uygulana- commendations, hosted by the American Heart
bilen erken ve etkin TYD bu oranı %3-4 Association in Dallas, Texas, 2005:23-30.
lere çekebilmektedir.
7. Marill KA. Ventricular fibrillation. In: URL:
* Zaman=Kalp kası http://www.emedicine.com/emerg/topic633.htm
* Temel ve ileri yaşam desteği uygulama- 8. Wik L, Hansen TB, Fylling F, Steen T, Vaagenes
larında göğüs kompresyonları ileri hava P, Auestad BH, Steen PA. Delaying defibrillati-
yolu uygulamalarının önünde gelmekte on to give basic cardiopulmonary resuscitation
olup, göğüs kompresyonlarının sayısı ve to patients with out-of hospital ventricular fib-
rillation: A randomized trial. JAMA, 2003;289:
derinliği yanında relaksasyonlar da önem-
1389-95.
li yer tutmaktadır.
9. Pinto DS, Josephson ME. Ani kalp ölümü. In
* Etkin göğüs basıları=Koroner perfüzyon Fuster V, Alexander RW, O’Rourke RA. Hurst’s
basıncı The Heart. 10. baskı. İstanbul. McGraw-Hill,
* İleri hava yolu sağlandıktan sonraki aşırı 2002;1015-48.
ventilasyon intratorasik basıncı artırarak 10. Samuels FL, Marchlinski FE. Ani Kardiyak
venöz dönüşü azaltabilir. Bu durum da Ölüm. In Crawford MH, DiMarco JP: Craw-
klinik seyri olumsuz yönde etkileyecektir. ford Kardiyoloji. Mosby, 2003;1-10.
* Hiperventilasyondan kaçının. 11. Clements EA, Kuhn BR. Pharmacology of an-
tidysrhythmic and vasoactive medications. In
* Resüsitasyon sonrası kalpte stabil bir ritm
Tintinalli JE, Kelen GD, Stapczynski JS: Emer-
ve yeterli kardiyak output sağlandıktan gency Medicine A Comprehensive Study Guide.
sonra kişinin hayatta kalmasını belirleyen 6th ed. New York, McGraw-Hill, 2004;202-17.
en önemli organ beyindir. Resüsitasyon 12. Wong ML, Carey S, Mader TJ, Wang HE. Time
sonrasında reperfüzyon hasarına ilişkin to invasive airway placement and resuscitation
kimyasal reaksiyonların çoğunluğunu outcomes after inhospital cardiopulmonary ar-
baskıladığı bilinen terapötik hipotermi- rest. Resuscitation. 2010;81:182-6.
düşünülebilir. 13. Shy BD, Rea TD, Becker LJ, Eisenberg MS. Time
to intubation and survival in prehospital cardiac
arrest. Prehosp Emerg Care. 2004;8:394-9.
Kaynaklar
14. Jennings PA, Cameron P, Walker T, Bernard S,
1. Cander B. İleri Kardiyak Yaşam Desteği Proto- Smith K. Out-ofhospital cardiac arrest in Vic-
kolleri. Turkiye Klinikleri. J Cardiol-Special To- toria: Rural and urban outcomes. Med J Aust,
66
pics 2012;5:35-8. 2006;185:135-9.
Konu 1
15. Dumot JA, Burval DJ, Sprung J, Waters JH, 24. Ünverir P, Karcioglu Ö, Ayrik C. Ani Kalp Dur-
Mraovic B, Karafa MT, Mascha EJ, Bourke DL. masında İleri Kardiyovasküler Yaşam Desteği
19. Allegra J, Lavery R, Cody R et al. Magnesium 29. Aghababian RV, Mears G, Ornato JP, Kudenc-
sulfate in the treatment of refractory ventricular huk PJ, Overton J. Cardiac arrest management.
fibrillation in the prehospital setting. Resuscita- Prehosp Emerg Care, 2001;5:237-46.
tion, 2001;49:245-9. 30. Cummins RO. Emergency medical servi-
20. Fatovich DM, Dobb GJ, Clugston RA. A pi- ces and sudden cardiac arrest: The “chain of
lot randomised trial of thrombolysis in car- survival” concept. Annu Rev Public Health.
diac arrest (The TICA trial). Resuscitation, 1993;14:313-33.
2004;61:309-13. 31. Vaillancourt C, Stiell IG. Canadian Cardiovas-
21. Major Changes in the 2005 AHA Guidelines for cular Outcomes Research Team. Cardiac arrest
CPR and ECC Reaching the Tipping Point for care and emergency medical services in Canada.
Change. Circulation, 2005;12:206-11. Can J Cardiol, 2004;20:1081-90.
22. Stadlbauer KH, Krismer AC, Arntz HR, et al. 32. Khan NU, Razzak JA, Ahmet H et al. Cardi-
Effects of thrombolysis during out-of-hospital opulmonary resuscitation: Outcome and its
cardiopulmonary resuscitation. Am J Cardiol. predictors among hospitalized adult patients in
2006;97:305-8. Pakistan. Int J Emerg Med, 2008:27-34.
23. Dogra V, Daya M, Kron J, Zheng ZJ, Mensah 33. Bobrow BJ, Kern KB. Regionalization of
G, McAnulty J. Current burden of sudden car- postcardiac arrest care. Curr Opin Crit Care.
diac death: Multiple source surveillance versus 2009;15:221-7.
retrospective death certificate-based review in 34. Karcıoğlu Ö, Aslan Ş, Çakır ZG. İleri Kardi-
large US community. J Am Col Cardiol, 2004; yak Yaşam Desteği. Satar S, Karcıoğlu Ö. Kar-
44:1268-75. diyak Aciller. 1. Baskı, Nobel Kitabevi, Adana,
2007:19-42.
67
Konu 2
Akut Koroner Sendromlar (AKS) klinik olarak Günümüzde kararsız anjina ve gelişen miyokard
akut miyokardiyal iskemiyle sonuçlanan hasta- infarktüsünün değişik derecelerde tromboz ve
lıklardır. Klinik yelpaze temelde üç hastalıktan distal embolizasyonun eşlik ettiği aterosklerotik
oluşmaktadır. plak rüptürü veya erozyonu gibi ortak meka-
1. ST yükselmesiyle seyreden miyokardiyal nizmalar sonucu gelişen farklı birer klinik tablo
infarktüs (STEMI) olduğu ortaya çıkmıştır.
2. ST yükselmesiz miyokardiyal infarktüs
(NSTEMI) Elektrokardiyografik olarak STEMI, ST segment
3. Anstabil (kararsız) anjina pektoris (AAP) yükselmesi olarak görünmektedir.
AKS’li hastaların tedavisinde hekimlerin primer NSTEMI kadiyak belirteçlerdeki yükseklikle
amaçları; beraber ST segment depresyonu ya da nonspesi-
1. Miyokard infarktüsü (MI) geçiren hasta- fik EKG bulguları veya EKG’nin normal olma-
larda miyokardiyal nekrozu azaltarak sol sıyla tanınır.
saat) serum değerinin 2 kat artması MI tanısın- gelişmişse ve şüphe uyandıran herhangi bir olay
da %95 sensitivite ve spesifiteye sahiptir. Seri yoksa ikinci kan örneği alınmayabilir.
myoglobin ölçümleri göğüs ağrısının erken dö-
nemlerinde, tek veya seri CK-MB ölçümlerine ST yükselmesi olmaksızın akut koroner sendro-
göre daha sensitif ve spesifiktir. Fakat kardiyak mu bulunan hastalar klinik olarak stabilize olur-
spesifik değildir. Travma, renal yetmezlik, rab- sa tanının doğrulanması ve tedavinin başlanma-
domyoliz, hemoliz gibi durumlarda da yükselir. sı gecikebilir. Bu ST yükselmesinin bulunduğu
miyokard infarktüsündeki kadar önemli olma-
Troponin I ve T: 4-6. saat yükselmeye başlarlar,
yabilir. Yine de, hızlı tanı ve tedaviye yönelmek
12 saatte pik yapar, 7-10 gün yüksek kalırlar. Mi-
amacıyla biyokimyasal belirteçler için yatak başı
yokardiyal hasar olmadan akut veya kronik kas-
testler avantajlı olabilir. Yatak başı testlerinin ge-
iskelet sistemi hasarında yükselmez. Özgüllüğü
liştirilmesindeki mantık, merkezi bir laboratu-
CKMB’den fazladır. Cerrahi, KBY, kas-iskelet
var test sonuçlarını 45-60 dakika içinde çıkara-
hastalıklarında yükselebilirler. Troponin I’nın
mayacaksa bu testlerin kullanılması gerekliliğine
daha kardiyak spesifik olduğu yönündeki ina-
dayanmaktadır.
nış son dönemlerde bazı çalışmalarla değişime
uğramıştır. Özellikle kalp yetmezliği, taşikardi, Öneriler
ciddi aort stenozu, miyokardit, gastrointestinal
kanama, diyabetik ketoasidoz gibi durumlarda Akut iskemik kalp hastalığından şüphe edilen
da troponin I’da yükselmeler görülebilmektedir. hastalarda;
Tablo 2. ST segment yüksekliği olmayan göğüs ağrılı hastalarda iskemi nedenleri ve kısa dönem ölüm oranı
a. Yüksek olasılık b. Orta olasılık c. Düşük olasılık
aşağıdakilerden aşağıdakilerden herhangi aşağıdakilerden herhangi
herhangi birinin olması birinin olması (Yüksek olasılık birinin olması (Yüksek ve orta
özelliği içermeyecek) olasılık özelliği içermeyecek)
Bilinen KAH veya Göğüs ağrısı, rahatsızlığı veya
belirlenmiş anjinası sol kol ağrısı
Olası iskemik göğüs ağrısı
Öykü olan hastada göğüs Yaş > 70
Yeni kokain kullanımı
ağrısı, rahatsızlığı veya Erkek cinsiyet
sol kol ağrısı olması DM
Geçici mitral yetmezlik
Hipotansiyon Kalp dışı vasküler hastalık Palpasyonla göğüs ağrısının
Fizik Muayene
Terleme belirtileri olması
Pulmoner ödem veya ral
Yakınmalarla beraber
Normal EKG veya T dalga
yeni geçici ST segment Sabit Q dalgası
bifazikliği veya dominant R
EKG deviasyonu (≥ 0.5 mm) EKG’de anormal ST
dalgalarının olduğu derivas-
veya T dalga negatifliği segmentleri veya T dalgaları
yonlarda T dalga negatifliği
(≥ 2 mm)
Yukarıdaki bulguların
Kardiyak Troponin T ve I artış
herhangi birine ek olarak Normal
Belirteç CK-MB artışı
Normal 73
Tablo 3. Orta ve yüksek olasılıklı hastalarda kısa dönem ölüm veya nonfatal MI riski-risk sınıflaması
Bölüm 2. Kardiyo-Vasküler Aciller
Ağrının, nefes darlığının ve anksiyetinin gi- veya elektrokardiyografik kanıtlar varsa reper-
derilmesi: Ağrının giderilmesi, yalnızca insani füzyon tedavisi (birincil PKG) üzerinde durul-
sının daha olumsuz klinik sonlanımla bağlantılı ancak bu yararlar için ödenen bedel olarak inme
olduğu gözlemlenmektedir. Bütün hastalarda riskinde ve kanama komplikasyonlarında artış
birincil PKG’nin (balon anjiyoplasti) İTT’yi gözlemlendiği bildirilmiştir.
izleyen 2 saat içinde yapılması gerektiği ortaya
çıkmaktadır. Erken başvuran ve büyük bir mi- Aspirin, NSAID, COX-2 inhibitörleri. STEMI
yokard bölgesinin risk altında olduğu hastalarda olasılığı kabul edildikten sonra bütün hastalara
elden geldiğince çabuk aspirin verilmelidir. As-
gecikme süresi daha kısa olmalıdır. Özgül ça-
pirin için pek az kontrendikasyon vardır, ancak
lışmalar yapılmamış olmasına karşınn, bu has-
aşırı duyarlılık öyküsü, aktif gastrointestinal ka-
talarda İTT’den sonra yalnızca 90 dakikalık bir
nama, pıhtılaşma bozuklukları öyküsü ya da şid-
maksimum gecikme süresi tavsiye etmek akla detli karaciğer hastalığı bulunan kişilere aspirin
uygundur. verilmemelidir. Astımlı hastalarda aspirin seyrek
Fibrinolitik tedavinin uygulanmasının sakın- olarak bronkospazmı tetikleyebilir. Aspirine
çiğnenebilir tablet olarak 150-325 mg dozunda
calı olduğu hastalarda zarar görme ve ölüm
başlanmalıdır (etkisi geç başladığı için, enterik
oranı, fibrinolitik tedaviye uygun hastalardan
kaplı aspirin verilmemelidir). Oral yoldan alın-
daha yüksektir. Bu hastalarda birincil PKG ba- ması mümkün değilse, bir seçenek de 250-500
şarıyla gerçekleştirilebilir. Şoktaki hastalarda da mg dozunda aspirinin i.v. yoldan uygulanması-
tercih edilen tedavi birincil PKG’dir. Kardiyo- dır, ancak bu stratejinin daha üstün olduğuna
jenik şoktaki hastalar dışında, akut müdahale ilişkin veri bulunmamaktadır. Bu aşamadan
koşullarında yalnızca tablodan sorumlu lezyon sonra ömür boyunca oral yoldan daha düşük
dilate edilmelidir. Tablodan sorumlu olmayan günlük doz (75-160 mg) aspirin uygulanmak-
lezyonların tam revaskülarizasyonu, geriye kalan tadır. STEMI hastalarında NSAID’ler (aspirin
iskemi alanına göre daha sonraki bir girişimde dışında) ve seçici siklooksijenaz (COX-2) inhi-
gerçekleştirilebilir. bitörleri ile ölüm, yeniden enfarktüs oluşumu,
kardiyak rüptür ve diğer komplikasyon riskle-
Kurtarıcı PKG: Kurtarıcı PKG, fibrinolitik rinin arttığı gösterilmiştir: STEMI sırasında bu
tedaviye rağmen koroner arter tıkanmasının ilaçların kesilmesi gereklidir.
devam etmesi durumunda uygulanan PKG
olarak tanımlanmaktadır. Başarısız bir fibri- Klopidogrel birincil PKG tedavisi uygulanan
nolizin invazif olmayan yöntemle saptanması STEMI hastalarında klopidogrel daha az araş-
halen zordur, ancak giderek artan bir şekilde tırılmış olmakla birlikte, PKG uygulanan has-
talarda yardımcı antitrombosit tedavi olarak bu
gösterge olarak fibrinolitik tedavinin başlatıl-
ilacın aspirinden daha yararlı olduğuna işaret
masından 60-90 dakika sonra ST-segment yük-
eden çok sayıda kanıt bulunmaktadır. Bu veri-
selmesinin en yüksek olduğu derivasyonlarda ler temelinde, PKG uygulanmakta olan bütün
ST-segmentteki gerilemenin %50’nin altında STEMI hastalarına elden geldiğince çabuk klo-
olması temel alınmaktadır. Kurtarıcı PKG’nin pidogrel uygulanmalıdır. ilaca yükleme dozu ola-
verimli sonuç verdiği ve görece güvenli olduğu rak en az 300 mg ile başlanır, ancak 600 mg’lık
gösterilmiştir. Dört yüz yirmi yedi hastanın ka- yükleme dozuyla trombosit kümeleşmesi daha
tıldığı randomize bir çalışmada (REACT), ba- hızlı ve daha güçlü inhibe edilmektedir. Bunun
şarısız fibrinoliz ardından kurtarıcı PKG ile 6. ardından günlük doz olarak 75 mg ile devam
ayda olaysız sağkalım oranının, fibrinolitik teda- edilmelidir.
vinin tekrarlanmasından ve koruyucu yaklaşım-
dan anlamlı ölçüde yüksek olduğu bildirilmiştir.
REACT çalışmasını da kapsayan yeni bir meta- Fibrinolitik Tedavi
analizde, koruyucu stratejiyle karşılaştırıldığında
kurtarıcı PKG’nin kalp yetersizliği ve yeniden İnfarkt bulgularının başlangıcını takiben 12 saat
76
enfarktüs oluşum oranlarında anlamlı bir azal- geçmemiş olan hastalarda fibrinolitik tedavinin
Konu 2
faydası için çok kuvvetli kanıt bulunmaktadır. uygulanması ya da intravasküler hacmin genişle-
Fibrinolitik Tedavi Araştırmalarına göre syakın- tilmesi gerekli olabilir. Streptokinaz aktivitesini
Mutlak Kontrendikasyonlar
Herhangi bir zamanda geçirilmiş kanamalı inme ya da kökeni bilinmeyen inme
Son 6 ay içinde geçirilmiş iskemik inme
Merkezi sinir sistemi travması ya da neoplazisi
Yakın zamanda geçirilmiş majör travma/cerrahi girişim/kafa travması (son 3 hafta içinde)
Son bir ay içinde geçirilmiş gastrointestinal kanama
Bilinen kanama bozukluğu
Aort diseksiyonu
Kompresyon uygulanamayan ponksiyonlar (örn. karaci¤er biyopsisi, lomber ponksiyon
Göreceli Kontrendikasyonlar
Son altı ay içinde geçirilmiş geçici iskemik atak
Oral antikoagülan tedavisi
Gebelik ya da son 1 hafta içinde doğum
Tedaviye yanıt vermeyen hipertansiyon (sistolik kan basıncı >180 mmHg ve/veya diyastolik kan basıncı
>110 mmHg)
İlerlemiş karaciğer hastalığı
Enfektif endokardit
Aktif peptik ülser
Resüsitasyona yanıt alınamaması
tavsiye edilmektedir. CARESS çalışmasında, tüsü hastalarında alteplaz, yaşlı hastalarda ise
daha koruyucu bir stratejiyle hastaların yalnız- streptokinaz tercih edilmelidir (Tablo 6).
ca fibrinolizin başarılı olmaması durumunda
Trombolitik kullanımının sakıncalı olduğu du-
anjiyografiye gönderilmesinin, bütün hastalara
rumlarda, hasta geç başvurduysa (>3 saat), kar-
anjiyografi ve (endikasyon varsa) PKG uygu-
diyojenik şoktaysa, akut miyokard infarktüsü
lanmasına göre daha olumsuz klinik sonlanımla
tanısı şüpheliyse, perkütan koroner müdahale
bağlantılı olduğu belirlenmiştir. Hem fibrinolizi
(stent, balon uygulaması) özellikle 90 dakikadan
izleyen protrombotik dönemde erken bir PKG
daha kısa sürede uygulanabiliyorsa yapılmalıdır.
uygulamasından kaçınmak, hem de yeniden tı-
kanma riskini en aza indirmek için başarılı bir
fibrinoliz ardından 3-24 saatlik bir pencere dö-
nemi tavsiye edilmektedir.
Anti-İskemik İlaçlar
Streptokinaz 1,5 milyon ünite 1 saatte ve- Bu ilaçlar miyokardiyal oksijen tüketimini (kalp
rilmelidir. En sık yan etkisi uygulama esna- hızını azaltma, kan basıncını düşürme veya sol
sında görülen hipotansiyondur. İnfüzyonun ventrikül (LV) kasılmasını azaltır veya vazodila-
yavaşlatılmasına yanıt verir. tasyon oluştururlar.
Alteplaz (TPA) 15 mg intravenöz bolus,
0.75 mg/kg (50 mg) 30 dakika, 0.5 mg/kg Beta Blokerler
(35 mg) 60 dakika toplam doz en fazla 100
mg verilmelidir. Beta blokerler kontrendikasyon bulunmuyorsa
AKS’da önerilmektedir; Yüksek Risk hastalarda
İntrakraniyal kanama riski daha fazladır. Geniş intravenöz yol tercih edilmelidir (kanıt düzeyi :B).
78
miyokard infarktüsü ve genç miyokard infark- Kararsız anjinada herhangi bir spesifik beta blo-
Konu 2
tolere edemeyen hastalarda acil ve uzun dönem Antitrombosit ve antitrombin tedavinin reper-
tedavide önerilebilir (CAPRIE) ve stent takılan füzyon tedavisinden bağımsız ve birlikte kullan-
hastalarda da önerilir (kanıt düzeyi:B). ma tedavileri tablo 7-9 arasında gösterilmiştir. 81
Akut Koroner Sendromlarda Tedavi (Şekil 1) 4. Daha sonra çok derivasyonlu EKG ile iske-
mi izleminden oluşan bir gözlem dönemi
Bölüm 2. Kardiyo-Vasküler Aciller
Hastaların çoğunda göğüste rahatsızlık hissi (gö- başlar. Hastada yeniden göğüs ağrısı geli-
ğüs ağrısı) bulunabilir ve akut koroner sendrom şirse, 12-derivasyonlu bir EKG çekilmeli
şüphesi yalnızca bir ön tanıdır. İlk değerlendir- ve semptomlar kendiliğinden veya nitrat
me şu dört aşamadan oluşur): kullanımı sonrası düzeldikten sonra çekilen
EKG kıyaslanmalıdır. Ek olarak, sol ventri-
1. Dikkatli bir tıbbi öykü alınması, ayrıca bul- kül fonksiyonunu değerlendirmek ve göğüs
gu ve belirtilerin tanımlanması önemlidir. ağrısı yapan diğer kardiyovasküler hastalık-
Fizik muayenede kalp kapak hastalığı (aort ları dışlamak amacıyla bir ekokardiyogram
stenozu), hipertrofik kardiyomiyopati, kalp planlanabilir. Ayrıca, 6-12 saat sonra ikinci
yetersizliği ve pulmoner hastalık açısından bir troponin ölçümü yapılmalıdır.
ayrıntılı bir inceleme yapılmalıdır.
Hastalar bundan sonra AKS olarak sınıflan-
2. Elektrokardiyogram (EKG) değerlendirilir: dırılabilir, miyokard infarktüsü (nekroz belir-
Mümkünse özellikle önceden sol ventrikül
teçlerindeki artışla birlikte) ve kararsız anjina
hipertrofisi veya bir koroner hastalık gibi
(EKG değişikliği bulunmasına rağmen nekroz
kardiyak patolojisi olan hastalarda daha
bulgusunun gözlenmemesi) şeklinde sınıflana-
önce çekilmiş bir EKG değerlidir. EKG,
bilir, geri kalanlar diğer hastalıklar veya henüz
AKS şüphesi bulunan hastaların farklı te-
tanımlanmamış semptomlar olarak adlandırılır.
davi yaklaşımları gerektiren iki kategoriye
ayrılmasına olanak tanır: Bir kez tanı konulduktan sonra, persistan ST-
segment yükselmesi olmayan (ST segment çök-
a. ST segment yükselmesi büyük bir koroner
mesi, negatif T dalgası, T dalgalarında yalancı
arterin tam tıkalı olduğunu ve acil tedavi
normalliği veya normal EKG) ancak akut koroner
gerektiğini gösterir. ST segment yükselmeli
sendromlarda inatçı veya tekrarlayıcı göğüs ağrısı
miyokard infarktüsü (perkütan koroner gi-
olan hastalarda 75-150 mg/gün aspirin, klopi-
rişim veya trombolitik)
dogrel (bu endikasyon için bir kez onaylanmış),
b. Persistan ST segment yükselmesi olmaksı- düşük molekül ağırlıklı heparin veya fraksiyone
zın ST segment değişiklikleri veya normal olmayan heparin, beta bloker ve oral veya intra-
bir EKG
venöz nitratlarla medikal tedaviye başlanmalıdır.
c. Az sayıda olgu dal bloğu veya pacemaker
ritmi gibi belirsiz EKG değişikliklerine sa- Klopidogrel aspirine karşı hipersensitivitesi veya
hiptir ve bir özellik göstermez. gastrointestinal intoleransı bulunan hastalarda
3. Son iki durumda, daha ileri tanımlama için aspirinin yerine kullanılmalıdır. Kalsiyum anta-
biyokimyasal belirteçlerin kullanılması gere- gonistleri, beta blokerleri kullanımının sakıncalı
kir: laboratuvar değerlendirmeleri hemog- olduğu veya bu grubu tolere edemeyen hastalar-
lobin (anemiyi araştırmak için) ve tercihan da beta blokerler yerine seçilmelidir. Sonraki iz-
troponin T ve troponin I olmak üzere miyo- lem periyodunda (6-12 saat) göğüs ağrısı tekrarı
kard hasarı belirteçlerini içermelidir. Tropo- bakımından yakın takip yapılmalı ve geliştiği
ninlerin veya kardiyak enzimlerin konsant- takdirde EKG tekrarlanmalıdır. Hemodinamik
rasyonu artarsa, geri dönüşümsüz bir hücre instabilite belirtileri dikkatle kaydedilmeli ve te-
hasarı meydana gelir ve miyokard infarktüsü davi edilmelidir.
geçirmiş olarak kabul edilmelidir.(40)
82
Konu 2
Evet
Kontrendikasyonları yoksa aşağı- Kontrendikasyonları yoksa aşağı-
Yüksek veya orta risk faktörleri
daki tedaviyi başlayınız. daki tedaviyi başlayınız.
(tablo 2, 3) gelişti mi veya tropo-
• B adrenarjik reseptör blokerleri • Nitrogliserin
nin pozitif mi?
• Klopidogrel • B adrenarjik reseptör blokerleri
• Heparin (UFH veya • Klopidogrel
Hayır
• LMWH) • Heparin (UFH veya LMWH
• Glikoprotein IIb/IIIa
12 saat
Semptomların başlangıç • Hastayı monitorize yatağa alınız Acil serviste monitorize alanda
zamanı • Risk durumunu belirleyiniz (tablo 2, 3) göğüs ağrısı izlemi yapınız
• Seri kardiyak enzim takibi
12 saat • Seri EKG/devamlı ST moniori-
Yüksek Riskli Hasta zasyonu
Reperfüzyon Tedavisi
• Gerilemeyen iskemik göğüs ağrısı • Stres testi düşünülebilir.
Kapı-balon zamanı
< 90 dakika • Tekrarlayıcı/dirençli ST hareketliliği
Kapı-trombolitik zamanı • Ventriküler taşikardi
Yüksek veya orta risk
< 30 dakika • Hemodinamik instabilite Evet
faktörleri (tablo 2, 3)
Devam tedavisi • Pompa fonksiyon bozukluğu bulguları
gelişti mi veya troponin
ACE inhibitör veya reseptör • Erken invaziv tedavi şok gelişen MI hastala-
pozitif mi?
blokerleri (semptom baş- rında ilk 48 saat içinde revaskülarizasyon
langıcından 24 saat önce) • Tedavilere devam edilmesi Hayır
HMG CoA Redüktaz inhi- • Ek olarak
bitörleri (Statin tedavisi) • ACE İnhibitör veya reseptör blokerleri İskemi veya infarkt
(semptom başlangıcından 24 saat önce) bulgusu yoksa poliklinik
• HMG CoA Redüktaz inhibitörleri (Statin kontrolü önerilerek
tedavisi) taburculuk
* Akut koroner sendromlar, Dünya’da ve 1. Onat A., Keleş İ, Çetinkaya A, Başar Ö. ve arka-
Türkiye’de en sık ölüm nedenidir. daşları, Türk Kardiyoloji Derneği, İ.Ü. Cerrah-
paşa ve İstanbul Tıp Fakülteleri, Kardiyoloji Ens-
* Klinik sendromun tanımlanması ve hızlı
titüsü ve S. Ersek Göğüs-Kalp-DamarCerrahisi
revaskülarizasyon hekimlerin en önemli Merkezi, Türk Kardiyol Dern Arş 2001;29:8-19.
hedefleri olmalıdır. (Time is muscle=zaman
2. Davies Mj, Richardson PJ, Woolf N, Katz DR,
kastır)
Mann J. Risk of trombosis in human atheroscle-
* Anstabil anjina pektoris öyküye dayalı bir rotic plaques: role of extracellular lipid, macrop-
tanıdır ve stabil anjina pektoristen ayrı- hage, and smooth muscle cell content. Br Heart
mının yapılabilmesi için Kanada Kardi- J 1993;69;377-81.
yovasküler Cemiyeti Anjina Sınıflaması 3. Davies M. The composition of coronary artery
bilinmelidir. plaque. N Engl J Med 1997;336:1312-3.
* Akut koroner sendromlarda en sık göğüs 4. Van Domburg RT, van Miltenburg-van Zijl AJ,
ağrısı şikayeti olmasına rağmen bu bir ku- Veerhoek RJ, Simoons Ml. Unstable angina:
ral değildir. Atipik başvuru oldukça sık gö- good long-term outcome after a complicated
rülür. Genç (25-40 yaş) ve yaşlı (>75 yaş) early course. J Am Coll Cardio1998;31;1534-9.
hastalarda, diyabetik hastalarda ve kadın 5. Lee TH, Cook EF, Weisberg M, Sargent RK,
hastalarda atipik bulgu ve belirtiler sıktır. Wilson C, Goldman L. Acute chest pain in
* İlk çekilen EKG’nin Akut MI için yalnız- the emergency room. İdentification and exa-
ca %50’si tanısaldır. Bu nedenle seri EKG mination of low risk patients. Arch İntern Md.
çekimleri (özellikle yakınma esnasında) 1985;145:65-9.
yapılmadır. 6. Grijseels EW, Deckers JW, Hoes AW et al. Pre-
hospital triage of patients with suspected acute
* Göğüs ağrısıyla gelen hastalarda kardiyak
myocardial infarction. Evaluation of previously
belirteçler hasta başvurusunun en az 6 sa- developed algorithms and new proposals. Eur
atini kapsamalıdır. Heart J 1995;16:325-32.
* Hasta acil servise girişinin onuncu da- 7. Fesmire FM, Percy RF, Bardoner JB, Wharton
kikasında kardiyak güvenlik çemberine DR, Calhoun FB. Usefulness of automated se-
alınmış ve EKG’si çekilmiş, ASA’sı veril- rial 12-lead ECG monitoring during the initial
miş olmalıdır. emergency department evalu-ation of patients
* STEMI ve AAP/NSTEMI tedavileri bir- with chest pain. Ann Emerg Med 1998;31:3-11.
birlerine oldukça benzerdir. Aralarındaki 8. Savonitto S, Ardissino D, Granger CB et al.
en büyük fark STEMI’de revaskülarizas- Prognostic value of the admission electrocar-
yon (ilaç veya girişim) işlemidir. Bu ne- diogram in acute coronary syndromes. JAMA
denle hekimler için STEMI hastalarının 1999; 281: 707-13.
tanınması çok önemlidir. 9. Rouan GW, Lee TH, Cook EF, Brand DA, We-
* STEMI hastalarında, acil hekimleri tara- isberg MC, Goldman L. Clinical characteristics
and outcome of acute myocardial infarction
fından yapılacak tüm işlemler seri ve hızlı
in patients with initially normal or nonspe-
olmalıdır. En ideal zamanların kapı-trom-
cific electrocardiograms (A Report From the
bolitik zamanı için 30 dakika, kapı-balon Multicenter Chest Pain Study). Am J Cardiol
zamanının ise 90 dakika olduğu akıldan 1989;64:1087-92.
çıkartılmamalıdır.
10. Pozen MW, D’Agostino RB, Selker HP,
Sytkowski PA, Hood WB Jr. A predictive ins-
trument to improve coronarycare-unit admissi-
on practices in acute ischemic heart disease. A
prospective multicenter clinical trial. N Engl J
Med 1984;310:1273-8.
84
Konu 2
11. Puleo PR, Meyer D, Wathen C, et al: Use of a 21. Newman J, Aulick N, Cheng T, Faynor S, Curtis
rapid assay of subforms of creatine kinase-MB to R, Mercer D, Williams J, Hobbs G. Prehospital
14. Jae AS, Ravkilde J, Roberts R et al. It’s time for 23. Ng SM, Krishnaswamy P, Morrisey R, Clopton
a change to a troponin standard. Circulation P, Fitzgerald R, Maisel AS. Mitigation of the cli-
2000;102:1216-20. nical significance of spurious elevations of car-
diac troponin I in settings of coronary ischemia
15. Wu AH, Apple FS, Gibler WB, Jesse RL, Wars- using serial testing of multiple cardiac belirteçs.
haw MM, Valdes R Jr. National Academy of Am J Cardiol. 2001;87:994-9.
Clinical Biochemistry Standards of Laboratory
Practice: recommendations for the use of cardiac 24. Braunwald E, Antman EM, Beasley JW, et al.
belirteçs in coronary artery diseases. Clin Chem ACC/AHA 2002 guideline update for the ma-
1999;45:1104-21. nagement of patients with unstable angina and
non-ST-segment elevation myocardial infarc-
16. Bertrand ME, Simoons ML, Fox KA, Wallentin tion-summary article: a report of the Ameri-
LC, Hamm CW, McFadden E, De Feyter PJ, can College of Cardiology/American Heart
Specchia G, Ruzyllo W; Task Force on the Ma- Association task force on practice guidelines
nagement of Acute Coronary Syndromes of the (Committee on the Management of Patients
European Society of Cardiology. Management With Unstable Angina). J Am Coll Cardiol.
of acute coronary syndromes in patients presen- 2002;40:1366-74.
ting without persistent ST-segment elevation.
Eur Heart J. 2002;23:1809-40. 25. Topol EJ. Inflammation and embolization in isc-
hemic heart disease. J Invasive Cardiol. 2000;12
17. Emergency Department: Rapid identification (suppl B):2B-7B.
and treatment of patients with acute myocardial
infarction. National Heart Attack Alert Prog- 26. Fibrinolytic Therapy Trialists1 (FTT) Collabo-
ram Coordinating Committee, 60 Minutes to rative Group.lndications for fibrinolytic therapy
Treatment Working Group. Ann Emerg Med. in suspected acute myocardial infarction: collabo-
1994;23:311-29. rative overview of early mortality and major mor-
bidity results from all randomised trials of more
18. Antman EM, Tanasijevic MJ, Thompson B, than 1000 patients. Lancet 1994;343:311-22.
Schactman M, McCabe CH, Cannon CP, Fisc-
her GA, Fung AY, Thompson C, Wybenga D, 27. Intravenous NPA for the treatment of infarcting
Braunwald E. Cardiac-specific troponin I le- myocardium early. In TIME-II, a double-blind
vels to predict the risk of mortality in patients comparison of singleboluslanoteplase vs acce-
with acute coronary syndromes. N Engl J Med. lerated alteplase for thetreatment of patients
1996;335:1342-9. with acute myocardial infarction. Eur Heart J
2000;21:2005-13.
19. Svensson L, Axelsson C, Nordlander R, Herlitz
J. Elevation of biochemical belirteçs for myocar- 28. Boersma H, Maas AC, Deckers JW et al. Early
dial damage prior to hospital admission in pa- thrombolytic treatment in acute myocardial in-
tients with acute chest pain or other symptoms farction: reappraisal of the golden hour. Lancet
raising suspicion of acute coronary syndrome. J 1996;348:771-5.
Intern Med. 2003;253:311-9. 29. Gore JM, Granger CB, Simoons ML et al. Stro-
20. Gust R, Gust A, Bottiger BW, Bohrer H, Martin ke after thrombolysis. Mortality and functional
E. Bedside troponin T testing is not useful for early outcomes in the GUSTO-I trial. Global Use of
out-of-hospital diagnosis of myocardial infarction. Strategies to Open Occluded Coronary Arteries.
Acta Anaesthesiol Scand. 1998;42:414-7. Circulation 1995;92:2811-8. 85
30. ISIS-3 (Third International Study of Infarct of the safety of clopidogrel with and without a
Survival) Collaborative Group. ISIS-3: a rando- loading dose in combination with aspirin com-
Bölüm 2. Kardiyo-Vasküler Aciller
mised comparison of streptokinase vs tissue plas- pared with ticlopidine in combination with
minogen activator vs anistreplase and of aspirin aspirin after coronary stenting: the clopidogrel
plus heparin vs aspirin alone among 41,299 aspirin stent international cooperative study
cases of suspected acute myocardial infarction. (CLASSICS). Circulation2000;102:624-9.
Lancet 1992;339:753-70. 40. Myocardial infarction redefined-a consensus
31. The International Study Group. In-hospital document of The Joint European Society of
mortality and clinical course of 20,891 patients Cardiology/American College of Cardiology
with suspected acute myocardial infarction ran- Committee for the redefinition of myocardial
domised between alteplase and streptokinase infarction. J Am Coll Cardiol 2000;36:959-69.
with or without heparin. Lancet 1990;336:71-5. 41. Israrcı ST-Segment Yükselmesi Bulunan Hasta-
32. Van de Werf F, Ardissino D, Betriu A, Cokkinos larda Akut Miyokard Enfarktüsü Tedavisi. Av-
DV, Falk E, Fox KA, Julian D, Lengyel M, Ne- rupa Kardiyoloji Derneği (ESC) ST-Segment
umann FJ, Ruzyllo W, Thygesen C, Underwood Elevasyonlu Akut Miyokard Enfarktüsü Tedavisi
SR, Vahanian A, Verheugt FW, Wijns W; Task Görev Grubu. European Heart Journal (2008)
Force on the Management of Acute Myocardial 29, 2909-45.
Infarction of the European Society of Cardio- 42. Fox KA, Dabbous OH, Goldberg RJ, Pieper
logy. Management of acute myocardial infarcti- KS, Eagle KA, Van de Werf F, Avezum A, Good-
on in patients presenting with STsegment eleva- man SG, Flather MD, Anderson FA Jr, Granger
tion. Eur Heart J. 2003;24:28-66. CB. Prediction of risk of death and myocardial
33. Kaplan KDR, Parker M, Przybylek J, Teagar- infarction in the six months after presentation
den JR, Lesch M. Intravenous nitroglycerin for with acute coronary syndrome: prospective mul-
the treatment of angina at rest unresponsive to tinational observational study (GRACE). BMJ
Standard nitrate therapy. Am J Cardiol1983;51: 2006;333:1091-4.
694-8. 43. Lee KL, Woodlief LH, Topol EJ, Weaver WD,
34. Theroux P, Ouimet H, McCans J et al. Aspirin, Betriu A, Col J, Simoons M, Aylward P, Van de
heparin, or both to treat acute unstable angina. Werf F, Califf RM. Predictors of 30-day morta-
N Engl J Med 1988; 319:1105-11. lity in the era of reperfusion for acute myocardi-
35. Eikelboom JW, Anand SS, Malmberg K, Weitz al infarction. Results from an international trial
JI, Ginsberg JS, Yusuf S. Unfractionated heparin of 41,021 patients. GUSTO-I Investigators.
and low-molecularweight heparin in acute coro- Circulation 1995;91:1659-68.
nary syndrome without ST elevation: A Meta- 44. Morrow DA, Antman EM, Charlesworth A, Ca-
Analysis. Lancet 2000;355:1936-42. irns R, Murphy SA, de Lemos JA, Giugliano RP,
36. FRISC study group. Low-molecular-weight he- McCabe CH, Braunwald E. TIMI risk score for
parin during instability in coronary artery dise- ST-elevation myocardial infarction: A conveni-
ase, Fragmin during Instability in Coronary Ar- ent, bedside, clinical score for risk assessment at
tery Disease (FRISC) study group. Lancet 1996; presentation: an intravenous nPA for treatment
347:561-8. of infarcting myocardium early II trial substudy.
Circulation 2000;102:2031-7.
37. Antithrombotic, Trialist, Collaboration. Col-
laborative metaanalysis of randomised trials of 45. European Resuscitation Council. European Re-
antiplatelet therapy for prevention of death, suscitation Council guidelines for resuscitation
myocardial infarction, and stroke in high risk 2005. Resuscitation 2005;67 Suppl 1:S3-S189.
patients. BMJ 2002;324:71-86. 46. Keeley EC, Boura JA, Grines CL. Primary an-
38. Yusuf S, Zhao F, Mehta SR, Chrolavicius S, Tog- gioplasty versus intravenous thrombolytic the-
noni G, Fox KK. E ects of clopidogrel in addi- rapy for acute myocardial infarction: A quan-
tion to aspirin in patients with acute coronary titative review of 23 randomised trials. Lancet
syndromes without ST-segment elevation. N 2003;361:13-20.
Engl J Med 2001; 345:494-502. 47. Grines CL, Cox DA, Stone GW, Garcia E, Mat-
39. Bertrand ME, Rupprecht HJ, Urban P, Gers- tos LA, Giambartolomei A, Brodie BR, Madon-
86 hlick AH, Investigators FT. Double-blind study na O, Eijgelshoven M, Lansky AJ, O’Neill WW,
Konu 2
Morice MC. Coronary angioplasty with or wit- antiinflammatory drugs: An update for clinicians.
hout stent implantation for acute myocardial A scientific statement from the American Heart
88
Konu 3
KALP YETMEZLİĞİ VE
AKUT AKCİĞER ÖDEMİ
Dr. Özgür Karcıoğlu
Yetişkinlerin yaklaşık beşte biri yaşam boyunca 1. Nöro-hümoral mekanizmalar sonucu sod-
kalp yetmezliğine yakalanmaktadır. KY’li olgu- yum ve su tutulumu ön yükü artırır.
larda mortalite oranı giderek artmakta ve ciddi 2. Frank-Starling Yasası olarak da bilinen ku-
KY olan (ejeksiyon fraksiyonu %35’in altında rala göre, periferden kalbe dönen kanın art-
olanlar) olguların yarısı tanıdan sonra bir yıl ması, başlangıçta atım volümünü artırabil-
içinde ölmektedir. mek için kalbin kasılma gücünü yükseltir.
3. Volümdeki artış bir noktadan sonra kont- Sol ventrikül diyastol sonu basıncındaki artışa
raksiyon gücünü artıramaz. Atım hacmi dü- paralel olarak sol atriyum, pulmoner venler ve
Bölüm 2. Kardiyo-Vasküler Aciller
şer, dispne ve konjestif bulgular oluşur. Kan kapillerlerdeki basınç artışı akciğer ödemi bul-
dağılımı beyin ve miyokardda artarken, deri, guları ile sonuçlanır. Başlangıçta interstisiyel
böbrek, GIS ve iskelet sisteminde ise azalır. daha sonra alveoler ödem patofizyolojiye ha-
Böbrek kan akımındaki azalma sonucunda kimdir. Bu durumda asıl yakınma nefes darlığı
Renin-anjiotensin-aldosteron sistemi uyarı- olup, önceleri ağır eforla ortaya çıkar. Patolo-
lır, bu da antidiüretik hormon salınımını te- jinin şiddeti arttıkça hafif eforla, günlük işleri
tikler. Na ve su tutulup, konjestif KY kliniği yaparken ve nihayet dinlenmede de (ortopne),
oluşur. nefes darlığı ortaya çıkmaya başlar. Öyküde gece
Bazı etkenler ve yeni gelişen durumlar altta ya- belirginleşen nefes darlığı, nefes açlığı (parok-
tan KY’ni ortaya çıkarmaktadır. Bunlar Tablo sismal noktürnal dispne) ve supin pozisyonda
1’de verilmektedir. nefes darlığında artış nedeniyle sırtı yükseltme
(birkaç yastıkla yatabilme) oldukça tipiktir.
Tablo 1. Altta yatan KY’ni ortaya çıkaran etkenler Renal dolaşım bozukluğu, renin-angiotensin-al-
dosteron sistemini aktive ederek su ve sodyum
Miyokard iskemi veya infarktüsü
tutulumuna (volüm artışı ve ödem) ve sistemik
Hipertansiyon veya hipertansif atak
vasküler rezistansta artışa neden olur. Ayrıca ye-
Taşiaritmiler (atrial veya ventriküler) tersiz perfüzyon sempatik sinir sistemini aktive
Bradiaritmiler ederek taşikardiye sebep olur.
Enfeksiyonlar (pnömoni, infektif endokardit,
pyelonefrit gibi)
Pulmoner tromboembolizm Radyolojik ve Laboratuvar Bulguları
Akut veya kronik anemi
Akciğer Grafisi: Başlıca radyolojik bulgular
Tiroid hastalıkları (hipertiroidi veya hipotiroidi)
kardiyomegali ve pulmoner sıvı birikimi olup,
İlaçların bırakılması Pulmoner venöz basınç (PVB) 15 mmHg düze-
Aşırı tuz alımı yinin üzerine çıktıkça basınç düzeyleri radyolo-
Fiziksel veya emosyonel stres jik bulgularla paralellik gösterir. Tablo 3’te PVB
Gebelik (pulmoner hipertansiyon ile ilişkili) ile radyolojik bulguların ilişkisi gösterilmektedir.
Negatif inotropik ilaç kullanımı Resim 1A’da interstisyel ödem döneminde, kli-
niği yeni başlangıçlı denebilecek bir olguya ait
akciğer grafisi görülmektedir. Resim 1B’de ise
alveoler konjesyonun belirgin olduğu, kliniği
KY’de Klinik Bulgular daha şiddetli olması beklenen olguya ait radyo-
lojik görünüm izlenmektedir.
Hastane başvurusu daha çok sol KY’nin bulgu-
larıyla gerçekleşir. Klinik görünüm hangi vent- EKG: Elektriksel vektörler yardımıyla kalbin
rikülün primer etkilendiğine bağlıdır. Yakınma statik elektrik yüklerini ortaya koyan EKG
ve fizik bakı bulguları Tablo 2’de gösterilmiştir. miyokard enfarktüsü, ritm veya ileti bozukluk-
larını göstermede çok değerli bir tanı aracıdır.
Klinik bulgular, yetersiz perfüzyon veya venöz
Ancak kalp yetmezliği için tanı koydurucu bir
basıncın yükselmesi sonucu gelişir. Hasta kalp
EKG bulgusu yoktur. Etyolojiyi tanımada yar-
yetmezliğinin kronik ilerleyici bulgularıyla veya
ani gelişen sol dekompansasyon bulguları ile ge- dımcı olur. Sol KY kliniğine sahip bir olguda
lir. Örneğin yorgunluk, halsizlik gibi bulgular EKG çekmenin en önemli nedeni akut koroner
kas iskelet sisteminin metabolik gereksiniminin sendromu dışlamaktır. Bunun yanında akut at-
90
yeterince karşılanamaması ile kendini gösterir. rial fibrilasyon, ventriküler disritmiler gibi ritm
Konu 3
Resim 1A. İnterstisyel ödem gösteren, KY ile uyumlu Resim 1B. Alveoler pulmoner ödem döneminde grafi
akciğer grafisi. Kerley-B çizgileri dışında anormallik se- bulguları.
çilememektedir. 91
bozuklukları, P pulmonale, S1 gibi özel bulgu- basyonu için arteriyel kan gazı sonucunun bek-
lar kalp yetmezliği etiyolojisini gösterebilir veya lenmemesi gerekliliğidir.
Bölüm 2. Kardiyo-Vasküler Aciller
için ipucu olabilir veya lökosit yüksekliği ve sola yatışların önleneceği ortaya konmuştur. Sözedi-
kayma dispnenin nedeninin akciğer enfeksiyonu len kesme değerlerinin KY tanısında negatif ön-
Sıklıkla hipertansiyon bu tabloya eşlik etmek- başvuru yakınmaları eforla ilişkili nefes darlığı,
tedir. Altta yatan KY tablosunun kötüleşmesi, paroksismal nokturnal dispne, ortopne, göğüs
iskemik kalp hastalığı, disritmiler, ilaç ve diyet ağrısı, pembe köpüklü balgam, bilinç bozuklu-
uyumsuzluğu, kalp kapak yetmezliği kolaylaştırı- ğu, bayılma olabilir. Ek olarak ölüm korkusu ve
cı etmenlerdir. anksiyete eşlik edebilir. Bütün yardımcı solu-
num kaslarının katıldığı bir solunum mevcuttur.
Belirti ve Bulguları: Bazallerde yoğunlaşan ral- Hasta oturur pozisyonda ve bacaklarını yatağın
ler, seyrek olarak sessiz akciğer, hipo veya hiper- kenarından sallandırarak rahat eder. Cilt soluk
tansiyon, parasternal lift, pulsus alternans, idrar ve terlidir. Fizik bakıda solunum sesleri kaba ve
çıkışında azalma, soğuk ve nemli deri, retraksi- solunum gürültülüdür. Akciğer bazallerinden
yonlar, atriyal ve ventriküler aritmiler, dispne, başlayan ve daha üst zonlara yayılabilen raller
mental durum bozukluğu. Sağ KY bulguları duyulur. Kardiyak oskültasyonda taşikardi, 1.
(boyun venlerinde dolgunluk; hepatojuguler ref- ve 2. kalp seslerinde zayıflama yetmezliğin en
lü; pretibial gode bırakan ödem, asit, karın ağ- önemli bulgularından S3 gallop ritmi, ventrikü-
94 rısı) eşlik edebilir, fakat koşul değildir. Hastanın ler hipertrofi bulgusu olan S4 duyulabilir.
Konu 3
Sol KY-Akut Akciğer Ödemi Tedavisi loop diüretikleri de ilk birkaç dakikada antihi-
pertansif, 30 dakikada ise diüretik etki ile ön ve
yon yönetiminde endike olduğu için sol KY’li büyük kısmının invaziv müdahalelerin de yapı-
olgularda standart tedavidir. Aktif GIS veya baş- labileceği bir merkeze sevki gerekmektedir. Kar-
ka bir odaktan kanaması olan olgular, aktif ka- diyoloji konsültasyonu da erkene alınmalıdır.
nama diyatezi olanlar ve alerjik olgular dışında Dopaminin kitabi dozu 2-20 mcg/kg/dak ara-
tüm olgularda verilmelidir. 325 mg çiğnetilerek lığında olsa da “patient in extremis” grubundaki
yutturulmalıdır. bu olgularda 8-10 mcg/kg/dak civarındaki bir
dozla başlamak daha etkin olacaktır. Tedaviye
F: Furosemid: Sol KY’li birçok olguda volüm yanıt çok yakından izlenmeli ve buna göre titre
yüklenmesi olsa da furosemid verilmesi kural edilmelidir. Dobutamin ise dopaminin aksine
değildir, başka deyişle hipo veya normovolemik hipotansif olgularda değil normotansif olgular-
olgular da olabileceği, furosemidin her olguda da kullanılmalıdır. Normotansif KY olgusunda
yararlı olmayacağı bilinmelidir. Hipervolemik MONA-FB tedavisine yanıt alınmadığında seçi-
olduğu düşünülen olgularda MONA tedavisine lecek pozitif inotrop etkili ilaçtır.
ek olarak 40-100 mg IV furosemid ve gerekir-
2.5-20 mcg/kg/dak dozunda verilir. Hastanın
se bunu izleyen infüzyon tedavisine geçilebilir.
tedaviye yanıtına göre titre edilir.
Volüm durumu ve potasyum düzeyi izlenmeli-
dir. Furosemid ilk dakikalarda damar gevşetici
etki yoluyla antihipertansif, 30 dak sonrasında Anjiyotensin-Dönüştürücü Enzim
ise diüretik etkinin belirginleşmesiyle volüm (ACE) İnhibitörleri
yüklenmesi olan olgularda sol kalbi ve ardindaki
Acil servisteki yasamı tehdit edici olayların
akciğerlerdeki su fazlalığının atılmasına, alveolo-
önlenmesinde yeri olmasa da hipertansiyo-
kapiller membrandan O2 taşınmasının kolaylaş-
nun kontrol altına alınması, uzun vadede
masına yardımcı olur.
remodeling’in önlenmesi gibi yararlı etkileri var-
B: Beta-bloker: KY etiyolojisinde önemli yeri dır. Hastaya göre karar verilmelidir. Anjioödem
olan hipertansiyon ve iskemik kalp hastalığı öyküsü olan, herediter anjionörotik ödem has-
beta blokerlerden olumlu etkilenmektedir. Bu tası olduğu bilinen ve anürik böbrek yetmezliği
nedenle geçmişte KY olgularında beta blokajı olgularına uygulanmamalıdır.
tehlikeli görülürken son on yılda bu grup ajanla-
rın tedavi edici yönü öne çıkmıştır. Bronşial ast-
ma, periferik arter hastalığı (Raynaud), şiddetli Özet
hipotansiyon, bradikardi ve dekompanse kalp * Kalp yetmezliği (KY), kalbin kanı perifere
yetmezliği olanlar dışında tüm olgularda beta pompalama işlevindeki yetersizlik duru-
bloker verilmelidir. Beta-1 kardiyoselektif etkisi mudur. Hastane başvuruları en sık olarak
olan gruptan metoprolol 15 mg IV bölünmüş sol ventrikül işlevlerinde yetersizlik ve
dozlarda ve 30 dakika gibi bir sürede infüzyon bunun sonucunda solunumsal yakınma-
ile uygulanabilir. Beta blokajının hafif-ılımlı KY lar ile gerçekleşir. Acil başvuran olguların
semptom ve bulgularını geriletmede etkin oldu- hemen tümü sol KY sürecinin tabloya ha-
ğu gösterilmiştir. kim olduğu olgulardır.
* Miyokard infarktüsü, hipertansif atak
gibi bazı durumlar altta yatan KY’ni orta-
Pozitif İnotrop veya Adrenerjik Aminler
ya çıkarmaktadır. Hastaların yönetiminde
bu tetikleyici neden mutlaka bulunmaya
Dopamin çalışılmalıdır.
Özellikle hipotansiyona eğilimli, ciddi pozitif * Akut akciğer ödemi olgusunun başvuru
96 inotrop destek gereken olgularda düşünülme- yakınmaları ölüm korkusu ve anksiyete-
Konu 3
Bu sınıftaki olgularda da mutlak kan basıncı bağımsızdır. Zamanla kan basıncı kendiliğinden
değerlerinden çok göreceli kan basıncı değerleri düşer. İskemik inmedeki bu kan basıncı yüksel-
daha önemlidir. mesi, bir hipertansif acil durum özelliği ya da
göstergesi değildir, beyindeki iskemik bölgenin
yeterli perfüzyonla desteklenebilmesi için ortaya
çıkan fizyolojik bir yanıttır. Dolayısıyla, iske-
3. Akut Hipertansif Durum (Acute mik inmelerde kan basıncını düşürmek beyin
Hypertensive Episode) kan akımını azaltabilir ve iskemik hasarı daha
da artırabilir. Yani, serebrovasküler olayı (SVO)
Bir hedef organ hasarı olmadığı gibi bir süre müteakiben kan basıncını “normalleştirmek”
sonra da böyle bir hasarın oluşabileceğine dair potansiyel olarak tehlikelidir. Serebrovasküler
bir işaret ya da belirti yoktur. Hastada SKB ≥ olayların tedavisiyle ilgili kılavuzlarda iskemik
180 mmHg ve DKB ≥ 110 mmHg değerinde- inmede, kan basıncının şu durumlarda düşürül-
dir. Bu hastalara acilde tedavi verilmesi konusu mesinin uygun olacağı belirtilmektedir: 1Hasta-
tartışmalıdır. ya trombolitik verilmesi planlanıyorsa, 2Beynin
dışında aynı anda başka bir organ hasarı varsa,
3Kan basıncı aşırı yüksekse (SKB>220 mmHg,
DKB>120 mmHg ise). Bu hastalarda amaç ilk
4. Geçici Hipertansiyon (Transient 24 saatte basıncı % 10-15’ten fazla olmayacak
Hypertension) şekilde azaltmaktır.
Anksiyete, bazı toksik maddeler, ani ilaç kesil- Trombolitik alacak hastalarda BBT’de ya da
mesi gibi başka sebeplere bağlıdır. Tedavi sebebe MR’da kesinlikle hemorajik bir alan olmama-
yöneliktir. Geçici hipertansiyonun özel bir türü lıdır. Trombolitik alması planlanan olgular-
“beyaz önlük hipertansiyonu”dur. Normal za- da SKB 200 mmHg’dan yüksekse, DKB 110
manlarda kan basıncı değeri normal sınırlarda mmHg’dan yüksek ise, kan basıncı düşürülür.
olan bir insanda hastane ortamında kan basıncı Amaç SKB’ını180 mmHg’nın ve DKB’ını105
mmHg’nın altına düşürmektir. Amerikan Kalp
yükselmesiyle ortaya çıkar. Bu hastalarda ayak-
Derneği kılavuzları SKB 220 mmHg’dan yüksek
tan, hastaneye yatırılmadan ölçülen 24 saatlik
olduğunda ya da DKB 121 mmHg (dahil)-140
kan basıncı takiplerinin sonucu normaldir. Acil mm Hg (dahil) arasında olduğunda labeto-
serviste tek bir kan basıncı ölçümüyle yeni başla- lol ya da nikardipini önermektedir. DKB 140
yan hipertansiyon tanısı konamayacağı gibi anti- mmHg’dan yüksekse nitroprusid önerilmektedir.
hipertansif tedaviye de başlanamaz. Bu hastalara
kan basıncı takibi önerilmelidir. İntrakranyal hematomlu hastalarda refleks sis-
temik hipertansiyondan dolayı kan basıncın-
da hemen daima bir artış vardır. Sistemik kan
basıncındaki hızlı düşme serebral perfüzyonu
Özel Durumlar azaltacaktır. SKB 200 mmHg’nın üzerindeyse,
1. Serebrovasküler Olaylar DKB 110 mmHg’dan yüksek ise, ya da OAB
130 mmHg’dan yüksek ise kan basıncıının kont-
2. Sempatik Krizler rollü şekilde düşürülmesi önerilir. Nikardipinin
3. Preeklampsi-Eklampsi intraserebral hemorajili hastalarda etkili bir ilaç
olduğu gösterilmiştir.
4. Burun Kanaması
ren de klonidin ya da beta-adrenerjik antago- ğildir. “Burun kanaması hipertansiyona bağlı bir
nistler gibi antihipertansif ilaçların aniden kesil- uç organ hasarıdır ” şeklinde kesin bir bilimsel
Kan basıncı değerinde birden ortaya çıkan ve Kalp: Sistemik vasküler dirençteki ya da kan ba-
devam eden yükselme serebral otoregülasyonu sıncındaki ani yükselme ard yükü fazlalaştırınca,
aştığında hipertansif ensefalopati (HES) mey- sol ventrikülün yapacağı iş artacağından miyo-
dana gelebilir. HES’de iskemi, noktasal kana- kardın oksijen ihtiyacı da artacaktır. Koroner
104 malar ve damar geçirgenliğinde artış ile birlikte kan akımı artan ihtiyacı karşılayamayınca, yani
Konu 4
koroner kan akımında nisbi bir azalma olunca, Öyküde Önemli Noktalar
anjina ya da miyokard enfarktüsü oluşacaktır.
Uç organ hasarı olup olmadığının belirlenmesi ve • Uç organ hasarını düşündüren özgül belirti-
kan basıncındaki yükselmenin sebebinin tespit lerin olup olmadığının sorulması
edilmesi vaka yönetiminin temelini oluşturur. • Göğüs ağrısı-miyokard iskemisi/infarktüsü
Hipertansif acillerde en sık başvuru belirtileri • Sırt ağrısı-aort diseksiyonu
göğüs ağrısı (% 27) ve dispnedir (% 22). Bir hi-
pertansif acil tablosunun gelişmesinde özellikle • Dispne-akciğer ödemi, konjestif kalp yetmezliği
bir eşik kan basıncı değeri yoktur. Ancak, çocuk-
lar ve gebeler hariç tutulursa, DKB 130 mmHg • Başağrısı, nöbetler, görme bozukluğu, bilinç de-
altında ise, genellikle uç organ hasarı yoktur. ğişikliği, hemiparezi-beynin etkilenmesi (HES)
Kan basıncının mutlak değeri artış hızı kadar • Hematüri, anüri-böbrek yetmezliği
önemli değildir.
Ayırıcı Tanı: Kafa içi kanama, meningoense- AD’u olan hastalarda kan basıncı yüksekse zaman
falit, beyinde kitle, beyinde anevrizma, toksid- geçirilmemelidir. Kan basıncı hızlı şekilde (5-10
2) Labetolol
sempatomimetik ilaç kullanımı, feokromo-
3) IV Nitrogl iserin
sitoma, akut vaskülit, serotonin sendromu,
4) Sodyum Nitroprusid
hipoglisemi, diğer MSS patolojisi, aort ko-
5) Clevidipin
arktasyonu.
6) Enalaprilat
7) Nikardipin
Acilde Tedavinin Anahatları 8) Hidralazin
Şiddetli hipertansiyonda tek başına etkili değil- lır. Refleks taşikardi oluşturmaksızın ya da beyin
dir, genellikle diğer ajanlarla (örneğin nitropru- kan akımında azaltma yapmaksızın kan basın-
Kullanılış şekli
Labetolol
Hipertansif acillerde tekrarlı, artırımlı boluslar
halinde uygulanabilir: Başlangıçta 10 dakika
Etki ve Farmakoloji süreyle 20-40 mg i.v. olarak verilebilir ve he-
Hem α hem de β blokaj yapar. α1-blokaj etkisi deflenen kan basıncı değerine ya da toplam (en
seçicidir ancak β-blokaj etkisi seçici değildir. α fazla) 300 mg doza ulaşılıncaya kadar boluslara
blokaj etkisi baskındır; α blokaj / β blokaj oranı devam edilir. Bir i.v bolustan sonra kan basın-
1/7’dir. Sistolik arteriyel basıncı ve total peri- cı 5 dakikada düşer. En yüksek yanıt 10 dakika
ferik damar direncini azaltır. α1-blokör etkiyle içinde ortaya çıkar. Antihipertansif etki 6 saate
damar düz kas hücrelerinde gevşeme yaparken, kadar çıkar. 20 mg’lık yükleme dozundan son-
aynı anda β blokaj da yaptığı için refleks taşi- ra, sürekli infüzyon şeklinde de verilebilir: 200
kardi oluşmaz. Kalp hızı ya aynı şekilde devam mg labetolol, 200 cc % 5 dekstroz’a katılır, 2
eder ya da hafifçe azalır. Kalp debisini azaltan mg/dak (2ml/dak) olarak devam edilir. Hedef-
saf β-adrenerjik blokör ilaçların aksine, labeto- lenen kan basıncına ulaşıldığında infüzyon dur-
lol kalp debisinin devamlılığını sağlar. Beyin, durulur. Ciddi hipertansiyonda (hypertensive
böbrek ve koroner kan akımları normal şekilde urgency) ağızdan kullanılabilir, başlangıç dozu
devam ederken, sistemik vasküler rezistans aza- 200 mg’dır. Etki 1-3 saatte başlar. 109
Tablo 3. Hipertansif acillerin tedavisinde kullanılan parenteral ilaçlar
Bölüm 2. Kardiyo-Vasküler Aciller
Hipertansif
Damar düz Hemen. Siyanür ve tiyosi-
0.3 mg/kg/ 3-5 acillerin
Nitroprusid kaslarını Saniyeler yanat zehirlenme-
dakika i.v. dakika çoğunda ilk
gevşetici etki içinde si, bulantı, kusma
tercih.
Başağrısı,
Damar düz Koroner is-
5-10 mg/ 2-5 5-10 bulantı, kusma,
Nitrogliserin kaslarını kemi, ASVY,
daki ka i.v. dakika dakika taşiflaksi, refleks
gevşetici etki AC ödemi
taşikardi
Postoperatif
2mg
HT, HES,
Kalsiyum bolus,sonra 15-30 40 Başağrısı,
Nikardipin iskemik inme,
kanal blokörü 4 mg/saat dakika dakika taşikardi
hemorajik
infüzyon,i.v.
inme, SAK
Anjionörotik ödem,
bilateral renal arter
ACE 0.625-1.25
Enalaprilat 15 dakika 6 saat ASVY stenozlu olan
inhibitörü mg i.v.
hastalarda böbrek
yetmezliği
10-20 mg Taşikardi, kate-ko-
Arteriyoler i.v. veya 10 dakika Preeklampsi, lamin artışı, baş
Hidralazin 4-6 saat
dilatatör 10-50 mg 20 dakika eklampsi ağrısı, bulantı, sod-
i.m. yum-su tutulumu
Yükleme Aort
dozu 1 daki- diseksiyonu,
Seçici β1- kada 0.5mg/ perioperatif Bronkospazm,
5-30 30
Esmolol adrenerjik kg’dır i.v. hipertansi- birinci derece
dakika dakika
blokör Sonra 50mg/ yon, supra- kalp bloğu
kg/dakika ventriküler
infüzyon i.v. taşikardi,
Akut kalp
m1 ve 10 dakikada yetmezliği Bronkospazm,
Labetolol β-adrenerjik 20 mg bolus 5 dakika 4-8 saat dışındaki bradikardi,
blokör i.v. hipertansif hipotansiyon
acillerde
Dopaminerjik 0.05-0.1 Başağrısı, sıcak
8-10 Hipertansif
Fenoldopam reseptör mg/kg/dak 4 dakika basması, göz içi
dakika acillerde
agonisti i.v. basınç artışı
Kısaltmalar: ASVY: Akut sol ventrikül yetmezliği, HT: Hipertansiyon, AC: akciğer, HES: Hipertansif ensefalopati,
SAK: Subaraknoid kanama.
Başlangıç dozu 0.625-1.25 mg i.v. bolus. Kan Postoperatif hipertansiyonda, stabil anjinada,
basıncı ve kalp hızını etkili olarak azaltır. Altı KKY’de kullanılmıştır. SAK’lı hastalarda umut
saatte bir bolus verilebilir. Hipotansif etkilerin vaat etmektedir. Akut inme kılavuzlarında is-
başlangıcı değişkendir. kemik inme tedavisinde nikardipin, DKB>120 113
mmHg veya SKB>220 mmHg olduğunda öne- Yan Etkiler ve Kontrendikasyonlar
rilmektedir.
Bölüm 2. Kardiyo-Vasküler Aciller
Endikasyonlar Endikasyonlar
1. Kaptopril Tablet
2. Klonidin Tablet
Etki ve Farmakoloji
Etki ve Farmakoloji
Anjiotensin-I-dönüştürücü enzim inhibitörü-
dür. Oral olarak hızla emilir. En hızlı etki eden Merkezi etkili alfa-2 adrenerjik agonisttir. Mer-
oral anjiotensin-I-dönüştürücü enzim inhibitö- kezi sempatik etkinliği azaltır, plazma katekola-
rüdür. Hipertansiyon acillerinde nonparenteral min düzeylerini düşürür. Hafif postüral hipo-
olaral verilebilen ilaçlar içinde en güvenilir ola- tansiyon yapabilir. Kalp hızını ve kalp debisini
nıdır. Etkinin başlaması: 15-30 dak. Zirve etki: artırmaz, böbrek kan akımını ve glomerüler filt-
50-90 dakika. Antihipertansif etki süresi: 4-6 rasyon hızını değiştirmez. Kan basıncını düşü-
saat. Kalp debisinde ve hızında, beyin kan akı- rür, kalp hızını azaltır ve sedasyon yapar. Etki 115
başlaması: Oral alımdan sonra 30-60 dk. sonra. 3. Nitrogliserin Dilaltı Tablet
Zirve etki 2-4 saat. Etki süresi 6-8 saat. Kan-
Bölüm 2. Kardiyo-Vasküler Aciller
sıklığı, stridor, disfaji, Horner sendromu görü- tir. Proksimal DAA’da ana koroner arter tutulma
lebilir, rüptür ve tamponada bağlı emboli, kon- oranı da %10-30 arasındadır. Koroner anjiog-
de incelemenin duyarlılık ve özgüllüğü yükselir. rilimini azaltmak için uygun bir tedavidir. Beta
Bu yöntem sayesinde aort yetmezliğinin şiddeti, bloker tedaviye sodyum nitroprussid eklenmesi
gerçek ve yalancı lümenler arasındaki geçiş yer- kan basıncının düşürülmesinde oldukça başarı
leri belirlenebilir. sağlar. Ağrısı olan hastalara ise ağrı kesici ilaçla-
rınkullanılması primer bakımda yeri olan diğer
bir antitedir. Torasik aort anevrizması ve AAA’da
AAA ve DAA Görüntülemede kullanılan antihipertansif tedavi ve ağrı tedavisi;
Lümen Özellikleri DAA medikal tedavisi ile aynıdır.(13) Anevrizması
olan hastalarda açık cerrahi ya da Endovasküler
Gerçek Lümen (GL) Stent Greft ile Tamir (EVAT) kararı; hastalığın
altta yatan patolojisine, yaşam beklentisine, ek
1. GL DAA’da yalancı lümenden daha küçük komorbid hastalık durumuna, istenen antikoa-
olacak şekilde daralır, AAA’da genişlemiştir. gülasyon durumuna, cerrahın deneyimine bağ-
2. GL’de kalsifikasyonlar görülür. lıdır. Acil serviste hem torasik aort anevrizması
3. Aort dalları GL’den çıkar. hem de AAA için; hastanın semptomatik olması,
unstabil olması, beraberine ek komorbid hasta-
lık bulunması durumlarında mutlaka elektif cer-
Yalancı Lümen (YL) rahi için hastaneye yatırılması önerilir. Hastaya
1. YL’de büyük bir trombus oluşabilir, inti- verilecek medikal tedavi disseksiyon ya da rüp-
mal flap net olarak görülmezse tromboze tür riskini tamamen ortadan kaldırmamaktadır.
anevrizma ile DAA imajlarını ayırdetmek Ayrıca asemptomatik anevrizmalarda bile cerra-
zordur. hi endikasyonun yeri olduğu bilinmelidir.
2. DAA’da YL’deki trombüs tek kesitte değil,
uzun bir segmentte devam eder. Tedavi
3. DAA olgularında YL içinde akım görüntü-
lenebilir ya da trombus ile tıkanmış olabilir. Her yıl 100.000’de 2-3,5 hastada saptanan(14)
DAA tedavisinde amaç, hastanın yeterli solu-
4. DAA’da gecikmiş parlaklaşma (delayed en-
num ve oksijenizasyonunun sağlanması, sistolik
hancement) bulgusu görülebilir.
kan basıncının düzenlenmesi, şok tedavisinin
5. DAA’da GL’i çevreleyen kama şeklinde gaga yapılması ve cerrahinin planlanmasıdır. Tanıdan
işareti (beak-sign) şüphe edildiği andan itibaren tedavi başlanmalı-
6. Örümcek ağı şeklinde kollajen medya taba- dır. Hasta yoğun bakım koşullarında izlenerek iki
kası kalıntıları saatten kısa sürede stabilize edilmelidir.(15) Has-
7. Sol renal arter YL’den çıkış alabilir. taya hemen iki adet geniş lümenli (16 G veya
8. Tip A DAA’da YL GL’i çevreler. daha kalın) damaryolu açılmalı, oksijen tedavisi
başlanmalı, solunumu izlenmeli, kardiyak ritm
ve kan basıncı monitorize edilmeli, sıvı desteği
Acil Yaklaşım sağlanmalı, idrar çıkışı izlenmelidir. Hasta; he-
modinamik bozukluk, mental durum değişikli-
Acil serviste torasik ya da abdominal aort anev- ği, uç organ perfüzyonu, nörolojik veya periferik
rizması saptanan hastalar için ilk değerlendir- vasküler değişiklik açısından yakın izlenmelidir.
menin ardından iki tedavi akılda tutulmalıdır. Ayrıca disseksiyonun karotid, brakial ve femoral
Antihipertansif tedavi ve ağrı kesici tedavi.Acil arterlere yayılması açısından üfürüm aranmalı-
serviste hipertansiyon tespit edilen tüm AAA/ dır. Kan basıncı ve kalp hızının optimizasyonu
DAA olgularına hemen antihipertansif tedavi önceliklidir. DAA olan hastalar göğüs ağrısı, is-
başlanmalıdır. Anevrizma büyüklüğüne ba- kemik inme ya da birçok farklı klinik tablo ile
122
kılmaksızın tüm hastalara uygun HT tedavisi başvurabilir. O nedenle kesin tanı konmadan
Konu 5
akut koroner sendrom, pulmoner emboli ya da Ticari ismi: Beloc® ampul (5 mg-1 ampul): 2,5-
iskemik inme düşünülüp trombolitik tedavi baş- 5 mg intravenöz, her 2-5 dakikada bir tekrarla-
Beta bloker ya da kalsiyum kanal blokerleri ile bir aynı doz tekrarlanabilir. Oral: 10-30 mg, 4
tedaviye, ikinci bir ajan olan nitroprussid infüz- saatte bir aynı doz verilebilir.
yonu eklenmelidir. Ek antihipertansif tedavide
nitroprussid’in yanı sıra nicardipin, nitrogliserin,
5. Hipotansiyon Tedavisi
fenoldopam ve diğer intravenöz antihipertansif
ilaçlar da kullanılabilir. Nitroprussid tedavisin- Hipotansiyon demek hipovolemi demektir.
den önce beta bloker tedavi verilmezse refleks Böyle bir tabloda; aortun herhangi bir yer-
taşikardi, ventriküler kontraksiyon gücünde art- den rüptürü, perikard tamponadı, pleura içine
ma, aort duvar stresinde artma ve yalancı lüme- rüptür, akut aort kapak yetmezliği, koroner di-
nin genişlemesinde artma meydana gelebilir. seksiyona bağlı kardiyak iskemi gibi durumlar
düşünülmelidir. Hipotansiyon’da nitroprussid,
Sodyum nitroprussid beta bloker ve kalsiyum kanal blokerlerinin yeri
yoktur. Volüm desteği ile mücadele öncelikli te-
Başlangıçta tercih edilecek vazodilatör ilaç int- davidir. Kan basıncını yükseltmek için ilk tedavi
ravenöz nitroprussid infüzyonudur. Nitroprus- sıvı verilmesidir. Bunun yanısıra gerekli görü-
sid venöz ve arteriol düz kasları üzerine direkt lürse vasopressör ilaçlar da tedaviye eklenebilir.
etkilli periferik vazodilatasyon yaparak bu yolla İnotropik ilaçlar bilindiği gibi ventriküler kont-
periferik direnci azaltan bir ilaçtır. Işığa karşı çok raksiyon gücünü ve hızını, ayrıca aortik yırtılma
duyarlı olduğundan hem şişe hem de serum se- gücünü arttıran ilaçlardır. Bu ilaçların yalancı
tinin alüminyum folyo ile sarılması gerekir. Işık- lümenin daha fazla yayılmasına neden olabile-
tan korunmadığı için rengi değişmiş flakonun ceği unutulmamalıdır. Diseksiyona bağlı he-
kesinlikle kullanılmaması gerekir. moperikardiyum için yapılan perikardiyosentez
Nitroprussid infüzyonu için kontrendikas- hastada rekürren perikardiyal kanamalara neden
yonlar: ilaca karşı hipersensitivite, bozuk serebral olup mortalite ile sonuçlanabilir. Birçok yayında
perfüzyon, bozuk koroner perfüzyondur. Direkt perikardiyosentezin sadece akut tip A intramural
injeksiyon için uygun bir ilaç değildir, normal hematom durumunda önerildiği bilinir. Sonuç-
salin, laktatlı ringer ya da %5 dekstroz ile dilüe ta hipotansiyon ya da şok durumu olan hastala-
edildikten sonra infüzyon şeklinde verilir. rın acilen operasyona alınmaları önceliklidir.
Ticari ismi: Nipruss Ampul® (60 mg, 5 mL am- Tedavi algoritması aşağıdaki gibi özet-
pul). Başlangıç dozu; 0,3-0,5 mcg/kg/dakika İV lenebilir:(16)
infüzyondur. Uygun etki sağlamak için dozu 3-4
mcg/kg/dakika’ya kadar artırılabilir. Ancak doz 1. Hastanın hipotansiyon ya da şok durumu
10 mcg/kg/dakika’yı aşmamalıdır. yoksa; hemen intravenöz beta bloker verilmelidir
(Eğer beta bloker ilaçlara kontrendikasyon varsa
4. Ağrı Tedavisi diltiazem tercih edilmelidir). Beraberinde int-
ravenöz opiatlar ile ağrı kontrolu sağlanır. Eğer
Çoğu hasta hipertansiftir ve ağrı kontrolu gerek- hastanın sistolik kan basıncı 120 mmHg’nın
tirir. Hipotansif hastalarda ise hastanın kliniği ve üstünde ise; kan basıncı 120 mmHg’nın altına
bilinç durumuna göre ağrı kontrolu titre edilerek çekilene kadar intravenöz vasodilatörler titre
yapılabilir. Ağrı kontrolunda artmış kan basıncı edilmelidir. Eğer hastanın sistolik kan basıncı
ve kalp hızını azaltıcı özellikli opiat analjezikler 120 mmHg’nın altında ise; diseksiyonun assen-
tercih edilir. Nalokson ile önlenebilir etkileri ol- dan aortaya ilerleyip ilerlemediğinin kontrolu
duğundan morfin sülfat en çok tercih edilen ve yapılmalıdır. Eğer ilerlemiş ise operatif ya da
güvenilir bir analjeziktir. Morfin, hastanın kar- girişimsel yaklaşım sağlanmalıdır. Eğer ilerleme-
diyak kontraksiyon gücünü ve aort basınç gerili- miş ise, sistolik kan basıncının 120 mmHg ve
124
mini azaltır. Böylece disseksiyonun yayılması ve altında olması idame ettirilmelidir.
Konu 5
tane morbiditesi ve hastanın hastanede kalış Eryılmaz Z. (ed.) Kalkan Matbaacılık, Türkiye
Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Refik Saydam
süresi azalır.(16) Hastanın ayrıca kan trans- Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı Hıfzıssıhha
füzyon ihtiyacı ve hastane maliyeti azalır. Mektebi Müdürlüğü, Ankara, 2011:18.
Açık cerrahi yöntemle tedavi edilemeyecek
5. Meszaros I, Morocz J, Szlavi J et al. Epidemi-
yüksek riskli ve yaşlı hastalarda da bu yön- ology and clinicopathology of aortic dissection.
tem güvenle uygulanır. Inen torasik aort Chest, 2000;117:1271-8.
anevrizma veya diseksiyonu ile birlikte arkus 6. Clouse WD, Hallett JW, Schaff HV et al. Acu-
aortanın ve karotis ya da subklavian arter te aortic dissection: Population-based incidence
gibi dallarının tutulduğu vakalarda, ya da compared with degenerative aortic aneurysm
abdominal aort anevrizması ve rüptüründe rupture.Mayo Clin Proc, 2004;79:176-80.
renal ve visseral organ arterlerinin tutulduğu 7. Hagan PG, Nienaber CA, Isselbacher EM et al.
durumlarda EVSG, açık cerrahi ile birlikte The International Registry of Acute Aortic Dis-
kombine edilebilmektedir. section (IRAD): New insights into an old disea-
se. JAMA, 2000;16:897-903.
8. Spittell PC, Spittell JA JR, Joyce JW et al. Clinical
Özet features and differential diagnosis of aortic dissec-
tion: Experience with 236 cases (1980 through
* Akut aort sendromu gerçek acil durum- 1990). Mayo Clin Proc, 1993;68:642-51.
lardan biridir.
9. Elkayam U, Ostrzega E, Shotan A, Mehra A.
* Hastaların kliniklerinde birçok farklı bul- Cardiovascular problems in pregnant women
gu ve belirtiler görülebildiğinden tanı aşa- with the Marfan syndrome. Ann Intern Med
masında dikkatli olmak gerekir. 1995;123:117-22.
* Çoğu hasta hipertansif olduğundan teda- 10. Katzen BT, Dake MD, MacLean AA, Wang DS.
vide metoprolol, nitroprussid ve morfin Endovascular repair of abdominal and thoracic
aortic aneurysms. Circulation, 2005;112:1663-75.
üçlüsü akılda tutulmalıdır.
11. Schwartz SA, Taljanovic MS, Smyth S et al.
* Bronkospazmı olan hastalarda metopro- CT findings of rupture, impending rupture,
lol yerine esmolol tercih edilse iyi olur. and contained rupture of abdominal aortic ane-
* Her hastaya cerrahi uygulanmadığı, sınıf- urysms.Am J Roentgenol, 2007;188:W57-W62.
lamalara göre cerrahi endikasyonuna ka- 12. Burcliell HB. Aortic dissection (dissecting he-
rar verildiği de akılda tutulmalıdır. matoma; dissecting aneurysm of the aorta). Cir-
culation, 1955;12:1068.
13. Mary C Mancini, MD,PhD. Aortic Dissection.
Kaynaklar In emedicine. http://emedicine.medscape.com/
article/2062452-overview. Updated, 2011;3.
1. Tsai TT, Nienaber CA, Eagle KA. Acute aortic
syndromes. Circulation, 2005;112:3802. 14. Nienaber CA, Powell JT. Management of acute
aortic syndromes. Eur Heart J, 2012;33:26-35.
2. Yılmaz AT. Aort diseksiyonu. Damar Hastalık-
ları ve Embolik Fenomenler. Baykal Y, Yılmaz 15. Yılmaz A. Turan. Aort Diseksiyonu. Doç. Dr. A.
AT, Koçar İH, Şen D. Ankara, GATA Basımevi, Turan Yılmaz Notları. 335-56. http://www.bel-
Ankara, 2002:337. geler.com/blg/1lg1/aort-diseksiyonu.
3. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Sağlık İs- 16. Hiratzka LF, Bakris GL, Beckman JA et al. 2010
tatistikleri Yıllığı, Mollahaliloğlu S, Başara BB, Guidelines for the Diagnosis and Management of
Eryılmaz Z. (ed.) Kalkan Matbaacılık, Türkiye Patients with Thoracic Aortic Disease: Circulati-
Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Refik Saydam on, 2010:121;266-369.
Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı Hıfzıssıhha 17. http://circ.ahajournals.org/content/121/13/
Mektebi Müdürlüğü, Ankara, 2011:11. e266.full.pdf+html.
126
Konu 6
risk faktörleri ile beraberdir. Özellikle; koagülas- yaklaşık olarak %15’inde VTE komplikasyon
yon bozuklukları, enfeksiyon, ortopedik cerrahi olarak görülmektedir. GIS musin sekresyonu
girimler sonucu immobilizasyon, venöz kateter olan tümörler ile tromboz arasında birliktelik
girişimleri çocuklarda venöz trombo emboli ge- uzun zamandan beri bilinmektedir. AC Ca’lı
lişimini artırmaktadır. hastalarda sık oranda görülmektedir. GÜS, GIS
tümorlerinin yarısından fazlasında VTE atakları
İmmobilizasyon: Soleal venler ve valvlerin ar- yatmaktadır.
kasındaki staz, calf kas pompasının inaktif ol-
ması ilerleyen yaşla birlikte DVT riskini artırır. Nonhodking Lenfomada % 6 Meme Ca ise
Alt ekstremite DVT gelişimine yatak istirahati %17.5 DVT görülür. İdiyopatik trombozlu
zemin hazırlar. İlk 3 günde artış olurken 2 haf- hastaların %3 ile 23’ünde eski tanımlanmamış
ta sonra hızlı yükselme ile çok yüksek düzeyle- malignensi olabileceği iddia edilmektedir. Di-
re çıkmaktadır. 0-7 gün yatak istirahati sonrası ğer taraftan hastaların %5-10’unda malignensi
DVT %15, 2-12 hafta yatak istirahati sonrası görülmesi 1-2 yılda olduğu savunulmaktadır.
DVT %79-%94 dür. Preoperatif immobilizas- Doku faktörü ve kanser prokaogulan, Faktör
yon, benzer şekilde X’un aktivatörü primer tümör hücre prokoagu-
lanı olup inflamatuar sitokinler kadar prokoa-
2 kat artan postoperatif DVT riski ile beraberdir. gulan üretimi ile beraberdir. Direkt ve İndirekt
Stroke hastaları arasında DVT paralizik, paretik aktive koagülasyon ile olmaktadır. Kanserli has-
ekstremitede %53 iken, nonparalitik bacakta taların %90’ında anormal koagülasyon olup,
%7’dir. İmmobilizasyonun bir diğer şekli olan koagülasyon faktör düzeyinde artış, fibrino-
uzun mesafeli seyahatlerde tromboz riski taşı- jen-fibrin yıkım ürünlerinin üretiminde artış
maktadır. Özellikle uzayan hava yolculuklarında ve trombositozisi kapsamaktadır. Fibrinojen-
kenetlenmiş bacakla oturma sonrası ortaya çıkar. de artış ve trombositozis sonucu intravaskuler
Altı saatlik yolculuk süresi ile artan bir şeklide trombositosis. Malignensilerde protein C,S ve
başlayan DVT oranı görülmektedir. Bir çok antitrombinden oluşan koagülasyon inhibitör
olgu serisinde uzayan seyahatlerle ilişkili olarak düzeyinde azalma olabilmektedir. Malignensi-
pulmoner embolism meydana gelir. Ve burada lerdeki tedavi şekilleride venöz hasar ve venöz
pulmoner embolisme bağlı ölüm oranı %18-61 staza yol açarak trombozu oluşturmaktadır. Ay-
oranıdır. Yolculuk sonrası asemptomatik DVT rıca bazı kemoterapotik ilaçlar venöz staz, koa-
gülasyon bozukluğuna neden olduğundan DVT
olsa bile, yolculuk sonrası pulmoner embolizm
gelişimi için zemin hazırlarlar.
bir hafta içerinde görülebilmektedir.
Primer Hiperkoagulabilite Durumu: Doğal
Venöz Tromboz Öyküsü: Akut derin venöz
antikoagulanlardaki antitrombin III, Protein C,
tromboz hastalarında %23-26 oranında eski
S herediter yetmezliği, FavtörV Leiden mutas-
VT öyküsü vardır. Tekrarlayıcı tromboz da fib-
yon, Aktive Ptotein C’ye direnç, hiper homosis-
rinolitik sistem ve koagülasyon anormallikleri
temi, fibrinoliziste ciddi eksikliği kapsamakta-
primer etkili iken, venöz duvarda kalıcı hasar
dır. Alt ekstremite DVT’da %42-46’sı temelde
ve buna bağlı venöz hemodinamik bozukluklar
trombofili ile karekterizedir. Ve pozitif aile hi-
da etkilidir. Faktör V Leiden heterozigot mu-
kayesi venöz tromboemboli için %2.9 göreceli
tasyonu olanlarda DVT recurrens 8 yılda %40
olarak risk taşır.
iken, bu oran mutasyonsuz olanlara oranla 2.4
kat fazladır. Hiperhomosisteinemi de recurren Protein C: Vit.K bağımlı KC de yapılan ,trom-
DVT oranı yaklaşık olarak %17 olarak tahmin binle aktive olan proenzimdir. Aktive PC trom-
edilmektedir. Tekrarlayıcı DVT ve bozulmuş bositlere bağlı veya serbest haldeki FVa ve FVIII
fibrinolizis arasında benzer ilişki olduğu birkaç ayı inaktive eder. Böylece ortak yoldaki FX un
130 araştırma ile kanıtlanmıştır. aktivasyonunu azaltır.
Konu 6
PC eksikliği Otozomal Dominant (O.D) veya Antitrombin III eksikliği: Edinsel AT eksikliği:
Otozomal Resesif (O.R) olup, tekrarlayan trom- KC yetmezliği, Nefrotik sendromlu, OKS, ke-
Coğrafik Konum ve Etnik: Avrupada VTE gö- Vasküler cerrahi: Bu grup hastalarda operasyon
rülme oranı Kuzey Amerika’dan iki kat fazladır. öncesi ve sonrası dönemde heparin, antikoa-
USA’daki araştırmada siyah ve beyaz ırk arasın- gülan, antiagregan almasına rağmen VTE insi-
da VTE görülme oranında fark olmadığı tespit dansı ilk 3 ay %1.7-2.8 arasında bulunmuştur.
edildi. Etnik gruplar arasındaki VTE oranındaki İleri yaş, intraoperatif venöz travma, uzun süreli
farklılığın sebebinde genetik ve çevresel faktörle- ameliyat, kritik bacak iskemisine yönelik cerra-
rin etkili olduğu belirlenmiştir. hi girişim bu hasta grubunda risk faktörleridir.
Asemptomatik DVT oranı %20-30 arasındadır.
Santral Venöz Kateter: Subklavian kateter %28 Preperatif dönemde alt ekstremite asemptoma-
oranında tromboza yol açar. Kateterin yapıldığı tik DVT gibi abdominal aort distalindeki cerra-
132 materyal-PTFE, Heparin kaplı katater, olgu- hilerde de riski artmıştır. Bunlar;
Konu 6
Jinekolojik cerrahi: Malignensi-LAP basısı, ile- edilmeleridir. Antikoagulan tedaviye oranla et-
ri yaş, VTE öyküsü, pelvik radyoterapi, abdomi- kileri sınırlıdır. Çoğunlukla antikoagulan teda-
etkin oldukları gösterilmiştir. DVT riskini azalt- Geniş iliofemoral tromboz ve major pulmoner
mada %68-76 oranında etkilidir.Her ikisinin embolilerde 10 güne kadar uzatılabilir. Seri
etki derecesi eşittir. UFH ameliyattan 1-2 saat aPTT ile kontrolünü gerektirir.
önce 5000 U, yaklaşık bir hafta süreyle 2-3 doz-
da devam edilir. LMWH ise preoperatif 2 saat
önce veya postoperatif 6-8 saat sonra aynı doz ile UFH ve LMWH’ ın Komplikasyonları
5-7 gün (mobilize olana kadar/risk faktörü kal-
Trombositopeni (HIT): Heparin alanla-
kana kadar) tek doz veya iki doz/gün kullanımı
rın %1’inde gözlenir ve mortalitesi yüksektir.
önerilmektedir.
LMWH’da daha az gözlenmektedir. Tedavinin
5-14. günlerinde gelişir. Platelet sayısı <%30’
Düşük Molekül Ağırlıklı Heparin ya da <100.000 olduğunda tedavi kesilmelidir.
(LMWH, DMAH) HIT saptandığında heparin hemen kesilmelidir.
Leperudin, danaparoid başarı ile kullanılabilir.
Xa üzerine olan inhibisyon etkileri antitrombin Tromboembolik olaylar eşlik eder. HIT anti-
aktivitesinden çok daha güçlüdür. Platelet ve korları prokoagülan etki sağlar. Tedavi başlangı-
platelet faktör-4’e bağlanma oranı UFH’e göre cında ve tedavinin devamında UFH’de her gün,
düşük olduğundan HIT az görülür. Renal yet- LMWH’de ise 2-3 gün arayla platelet sayımı
mezlikli hastalarda doz ayarlaması gerekebilir. yapılmalıdır.
Yek doz veya iki doz uygulama ya olanak tanı-
ması, doz ayarlaması için laboratuvar testlerine UFH uygulanan hastalarda; deri döküntüleri,
ihtiyaç duymaması ve kanama riskinin az olması hipersensitivite, osteoporoz, kanama daha fazla
LMWH’lerin en büyük avantajlarıdır. Varfari- olmaktadır. Uygun hastalarda LMWH ayaktan
nin tedavi edici etkisi çıkana kadar devam edilir. tedavide güvenle kullanılabilir.
LMWH tedavisine asgari 5 gün devam edilmeli-
dir. Eğer hastaya 24 saat içinde invazif bir girişim Oral Antikoagulan Tedavi-Varfarin Na: Vit
uygulanmışsa bu hastalarda LMWH kullanımı K sentezini inhibe ederek K vitaminine bağlı
göreceli olarak sakıncalıdır. Bu durumlarda unf- aktive olan FII,VII,IX,X’un aktive olmasını en-
raksiyone heparin kullanılabilir. DVT tedavisin- geller ve bu faktörler inaktive olarak dolaşımda
de LMWH başlangıç antikoagülasyon rejiminde bulunur. Protrombinin trombine aktivasyonu
heparine tercih edilir.Bu tedavi devamlı unfraksi- olmayacağı için Protrombin zamanı uzar. PTZ
yone heparin kullanımı kadar güvenli ve etkilidir. en çok FVII’ye duyarlıdır. VTE proflaksisinde
ve tedavisinde INR 2.0-3.0 arasında tutulur.
Güncel kılavuzlar ikinci görüşü yani risk grubu- habilitasyon aşamasında da VTE riski yüksek
na göre proflaksiyi savunmaktadır (Tablo 3). seyretmektedir. Bu hasta grubunda proflaksi
Akut Spinal Kord Hasarı Travma: Bütün travmalı hastalarda VTE prof-
laksisi gereklidir. LMWH, kullanımı sakıncalı
Bu hasta grubunda proflaksi uygulanmadığı ise mekanik yöntemler kullanılır. Proflaksi ta-
takdirde yüksek risk taşımaktadır. Asemptoma- burcu olana kadar veya rehabilitasyon aşamasın-
tik DVT görülme sıklığı %60-100 oranındadır. da verilir.
Bu hasta grubunda fatal PE, en önemli 3.ölüm
nedenidir. Akut dönem aşamasından sonra re- Uzun Süreli Seyahatler: 6 (Veya 4 saat) saat-
Koagülasyon bozukluğu, OKS kullanımı, obesi- bir risk yaratmamaktadır. (bkz. Pulmoner em-
te vb. risk faktörü olanlarda 4 saattede gelişebilir. boli) PE’lerin %70’inde DVT (özellikle proksi-
mal DVT) olması ve DVT’li olguların %50 den
Proflaksisinde; 6 saatten uzun yolculuk olacak fazlasında PE gelişmesi nedeniyle venöz trom-
ise dar pantolon giyilmemesi ve sık sık baldır boemboli olarak tek bir klinikopatolojik antite
egsersizi yapılması önerilir. kabul edilebilir.
Risk faktörü taşıyorsa dizaltı antiembolik çorap,
seyahat öncesi tek doz LMWH Aspirin tek başı- Distal DVT
na proflakside önerilmez. Beraberinde Antiem-
bolik çorap giyilmelidir. Çoğu DVT’ler baldırda başlar. DVT’lerin en sık
görüldüğü bölgelerdir. Hastaların yaklaşık ya-
Hormon Replazmanı: Hormom replazman rısında 72 saat içerisinde kendiliğinden geriler.
tedavisi (HRT) alanlarda rutin proflaksi öneril- Altıda birinde proksimal venlere ilerler.
mektedir. VTE öyküsü olanlarda HRT başlanıl-
mamalıdır. İzole distal DVT genellikle asemptomatiktir.
PE’ye pek yol açmazlar. Rekanalzasyon itimali
yüksektir.
Clexane Proflaksi Dozu
Orta risk grubu: Günde tek doz 20 mg sc. Proksimal DVT
Operasyondan 2 saat önce 20 mg, günlük doza
7-10 gün boyunca veya risk ortadan kalkana ka- DVT semptomları (Ağrı, şişme, hassasiyet, renk
dar/yatağa bağlı kaldığı sürece kulanılır. değişikliği) daha belirgindir. Proksimal DVT ta-
nısı konduğu anda hastaların yaklaşık yarısında
Yüksek risk grubu: Cerrahi hastalarda, operas- sessiz PE mevcuttur, %10 olgu ise semptomatik
yondan 12 saat önce 40 mg, 12 saat sonra 40 PE’dir. Ne kadar proksimalde ise rekanalizasyon
mg sc günlük 7-10 gün boyunca veya risk or- ihtimali o kadar zayıftır.
tadan kalkana kadar/yatağa bağlı kaldığı sürece
uygulanır.
A. Derin Venöz Tromboz Yakınmaları
Ortopedi hastalarında; operasyondan 12 saat
önce 40 mg, 12 saat sonra 40 mg sc/gün bu uy- Olguların yaklaşık %50 kadarında klinik bulgu-
gulama 7-10 gün boyunca devam eder 21 güne lar belirsiz olmakla birlikte iyi bir klinik değer-
kadar uzayabilir. lendirme ile kesin tanı konulabilir.
Cerrahi hastalığı olmayan ve medikal problem- En çok görülen semptomu trombozun olduğu
leri olan olgularda, günde tek doz 40 mg sc, enaz vene ait bölgede basınç hassasiyetidir. (Venöz
6 gün, en fazla 14 gün kullanılır trombozlar en çok görülen femoral vende ise ad-
düktör loj ve baldırdaki basınç hassasiyeti) Tipik
ağrıya eşlik eden şişme (>1.5 cm lik çap farkı) ve
Klinik Bulgular siyanoz üçlüsü olguların sadece %10 kadarında
görülür. Bu semptomlara ek olarak ısı artışı, ağır
DVT’da değişik lokalizasyona rağmen klinik olgularda ısı azalması, gode bırakan ödem, izah
bulgular biribirine benzemektedir.(7) DVT % edilemeyen ateş yükselmesi, kompresyon banda-
90 Alt ekstremite venleri (% 30 pelvik ven,%60 jı tatbiki ile ateşin düşmesi ve ağrının azalması
alt ekstremite venleri)nden, %5-6 üst extremite- karakteristiktir. Yine ağır vakalarda siyanoz gö-
lerden kaynaklanır. Diğer oran ise organlara ait rülmektedir.
136
Konu 6
Venöz tromboz klinik bulgularının oluşmasın- çevre artımı vardır. Homans belirtisi pozitif veya
da: venöz sistemde tıkanıklık, ven duvarlarının negatif olabilir.
olan kişilerde aşırı bir kuvvetin sarfını takiben tıkanması ile birlikte ilerler. Arterdeki patoloji
görülebilmektedir. tabloya hakim olur. Daha az akut bir olaydır. Tı-
kanma proçesi total değildir ve bu nedenle ağrı
Yüzeyel Venlerin Trombozu: En sık risk faktö- ve ödem daha azdır. Cilt rengi soluktur (beyaz
rü mevcut variköz venlerdir 60 yaş üstü olmak bacak) ve gergindir. Ekstremitede nekroz bu-
ve obezite risk faktörüdür ayrıca derin venöz lunmaz, beyaz renkli, ödemli, sıcaktır, serttir ve
tromboz, yüzeyel venöz tromboz arası vasküler güçlükle gode bırakır. Şok tablosu yoktur, has-
girişim öyküsü anlamlıdır. Klinikde ağrı, sıcak- tanın ateşi 38oC civarındadır ve sedimentasyon
lık, sert eritemli tromboze damar dikkati çeker. yüksektir.
Tanıda klinik, doopler USG (derin venlerin tu-
tulumu açısından) önemlidir. Phlegmasia Cerulea Dolens: Vakaların %95 de
alt, %5 de üst ekstremiteyi tutar. Vakaların %2’si
venöz gangrene dönüşür. Ekstremitedeki bütün
DVT Komplikasyonları büyük venlerin aniden ve tamamen tıkanması
söz konusudur. Arterlerin sağlam olmasına rağ-
A. Erken komplikasyonlar men, arteriyel akım fonksiyonel değildir. Arte-
riyel spazm ve buna ilaveten arteriyel tromboz
• Pulmoner emboli, gelişebilir. Ekstremitede arteriyel nabızlar kay-
• Phlegmasia alba dolens (PAD), bolabilir. Bunun nedeni ödem, refleks arteriyel
• Phlegmasia cerulea dolens (PCD), spazm veya genişlemiş venin artere yaptığı bası
olabilir. Nabızlar başlangıçta olguların %50 ‘sin-
• Venöz gangren (VG),
de alınırken, nabızların daha sonra kaybolması-
• Bakteriyemi na rağmen arteriografi ile arterlerin açık olduğu
• Renal perfüzyon bozukluğu görülür. Olguların %50’sinde abdominal kar-
sinom mevcuttur. Metabolik hastalıklar ve en-
feksiyonlar da nedenler arasında sayılabilir. Ani
B. Geç komplikasyonlar başlayan hastalıkta yüksek ateş, 10-15 cm çap ar-
(Post trombotik ve Post flebitik sendrom) tışı, ödem ve siyanoz vardır. Renk maviden koyu
maviye, siyaha kadar değişebilir. Ağrı, siyanoz,
• Ödem vebacaklardaki kramplar en önem-
motor ve his kayıpları ön plandadır. Birkaç gün
lileridir.
içinde ekstremitede içinde seröz mayi bulunan
• Cilt lezyonları; egzema, endürasyon, atrofi, bleb veya büller oluşur. Olguların %22’sinde şok
pigmentasyon, siyanoz ve staz ülserleridir. tablosu görülebilir. Renal hipoperfüzyon ve şok
• Vazomotor bozukluk, kronik venöz staz, tablosu ile ölüme yol açabilir. Tedavide ek olarak
ven taşları (flebolit) ve sekonder varislerdir. antikoagülanlar, plazma genişleticiler, fibrinoli-
• Venöz trombozun fibroblastik organizasyonu tik ajanlar ve primer nedene yönelik tedavi ile
cerrahi olarak venöz trombektomi, fasiotomi,
• Dermatoskleroz; posttrombotik ödemin sempatektomi ve amputasyon uygulanabilir.
zengin protein içeriği sorumludur.
Venöz Gangren: Derin ven trombozunun ilerle-
mesi sonucu ayak ve parmaklarda yer yer gang-
Klinik Seyir renler gelişebilir.
Extremiteye göre değişmektedir. Sekel bırakma- “Phlegmasia cerulea dolens” (PCD) de iskemik
dan iyileşebileceği gibi, phlegmasia alba dolens, belirtilerin çıkmasından 4-8 gün sonra gangren
phlegmasia cerulea dolens, venöz gangren pul- gelişir. Bu olgulardan fatal sonuçlananların %22
moner emboli postflebitik sendrom gelişebilir. sinde, fatal sonuçlanmayanların %19’unda ar-
138
Konu 6
teriel tromboz görülür. Venöz gangren yüzeyel 3. Submasif PTE: Plevral göğüs ağrısı
olma eğiliminde olup erken tanı ile ekstremite
Diğer testlerle karşılaştırıldığında altın stan- Tedavi: Venöz tromboemboli, derin venöz
trombozu ve pulmoner emboliyi kapsayan bir
dartları kapsar. Ana venlerin venöz trombüsun
klinik tablodur. DVTlerin tedavisiz kalmaların-
saptanmasında hassas ve spesifiktir. Tekrarla-
da % 30 dolayında mortalite gözlenmektedir.
yan enjeksiyon gerektirmesi, pahalı bir metod DVT tedavisinde amaç pulmoner emboliyi,
olması, kontrast madde tromboflebitine neden Kr.pulmoner HT, Periferik venöz hastalıkları,
olması dezavantajlarıdır. Tekrarı zordur, heryer- venöz tromboemboli tekrarı ve posttrombotik
de uygulanamamaktadır. Kontrast venografiye sendromu önlemektir. Tanı konmuş hastalarda
göre daha az hassastır. Radyoaktiviteye maruzi- ilk yapılacak tedavinin hastanede veya evde ya-
yet vardır. Pelvik ve proximal venler için oldukça pılması kararıdır. Akut DVT’li hastaların %80’i
hassastır. evde tedavi edilebilir. Kalan %20 hasta medikal
veya lojistik nedenlerden dolayı hastane de teda-
vi edilmelidir. Dikkatli seçilmiş hastalarda DVT
I-125 Fibrinogen Uptake ve büyük olasılıkla PE’nin evde LMWH ile te-
Baldır popliteal ve distal bacak venleri için ol- davi edilmesi güvenli ve ekonomiktir. Hastaneye
dukca hassastır. Tekrarlayan DVT şüphesi olan- ulaşmada problem yoksa veya gerekli destek üni-
larda faydalıdır. Proximal ven saptanmasında teleri hastanın bulunduğu yerde varsa düşünül-
melidir. Ev ve hastane tedavilerini karşılaştıran
etkili değildir. Oldukça pahalıdır teorik olarak
çalışmalarda yineleyen DVT oluşum oranı, ma-
HIV ve hepatit tehlikesi vardır.
jor kanama ve izleme anında ölüm fark oranları
karşılaştırıldığında önemsiz bulunmuştur.(9,10)
Magnetic Resonance Venograpy
Aşağıdaki hastalar hastanede tedavi edilmelidir
DVT tanısı ve yayılımı hakkında oldukça değer-
• Yüksek trombotik yükü olan hastalar (masif
li fikir verir. İliofemoral ven trombozlarında çok
bacak trombozu veya sempomatik PE)
hassastır. Çok pahalı bir metoddur.
• Kanama riski yüksek hastalar
• Aktif kanaması olanlar
D-Dimer Plazma Konsantrasyonu • Yeni cerrahi işlem geçirmez hastalar
Fibrin zincirlerinin yıkım ürünüdür. Mİ, infla- • Aktif peptik ülser
masyon, yara iyileşmesi, malignansi ve karaciğer • İlerlemiş KC hastalığı (INR > 1.3)
hastalıklarında da artış görülebilir. Venöz trom- • Trombositopeni (< 100.000) veya ailesel
boz için oldukça hassasdır. kanama hastalığı
Sonuç olarak klinik çalışmalar DVT tanısında: • 45 kg’dan zayıf,100 kg’dan fazla olan ço-
Yalnız başına bir tek tanı yönteminin yeterli ol- cuklar
madığını göstermiştir. • Komplikasyonlu hamileler
• Medikal problemi nedeni ile yatması gere-
kenler (HIT öyküsü, diyaliz ihtiyacı)
Ayırıcı Tanı
• Venöz gangren
• Lenfatik tıkanıklık Bunların dışındaki hastalar yatırılmadan te-
• Sellülit
141
davi edilebilir.
Tablo 4. Akut arteryel tıkanıklık ve venöz tıkanıklık arasındaki ayırıcı tanı kriterleri
Bölüm 2. Kardiyo-Vasküler Aciller
ihtiyaç vardır. Bu süre içinde hastada mevcut İlk Tedavide UFH ve LMWH’lerin yeri?
hiperkoagulabilite önlenemeyecektir. Bu süre
Enoxaparin (Clexan) Deri altı 1mg/kg, 12 saatte bir veya 1,5 mg/kg tek doz,maksimum doz 180 mg/kg
Dalteparin(Fragmin) Deri altı 100 U/kg,12 saatte bir veya 200 U/kg tek doz, maksimum 18000 U/kg
Tinzaparin (İnnohep) Deri altı 175 U/kg,tek doz, maksimum 18000 U/kg
Nadroparin(Fraxiparin) Deri altı 86 U/kg,12 saatte bir veya 171 U/kg tek doz, maksimum 171000 U/kg
melidir.Posttrombotik sendromu önlemek için faktörü olanlarda 3 aylık varfarin tedavisi müm-
porksimal DVT tanısı alınmasından itibaren kündür. Sınırlı olgularda Trombolitik tedavinin
Özetle: VTE tedavisinde LMWH ler en az kla- Büyük segment tutulumu varsa (VSM); UFH,
sik eparin kadar güvenli ve etkilidir. Masif pul- LMWH varfarin ve yüzeyel varfarin, yüzeyel venin
moner emboli, masif iliofemoral DVT ve venöz ligasyonu, derin venlere ilerlemişse UFH, DMAH,
gangren gibi durumlarda klasik heparin kullanıl- varfarin ile en az 3 ay tedavisi gerekmektedir.
maktadır. Seçilmiş olgularda evde tedavi yapma
imkanı vardır. Kanserli olgular dışında günde Güvenli hastane dışı tedavi için kriterleri şunlardır:
tek doz LMWH ile VTE tedavisi mümkündür.
• Komplikasyonsuz VTE
Geçirilemeyen riski olan olgular ile idyopatik
DVT’li olgularda uzun süreli konvansiyonel • Kardiyorespiratuar durumun iyi bir düzey-
INR değerleri ile tedavi edilmelidir. Geçici risk de olması 145
• Kanama riski olmaması * Derin venöz trombozda en sık bulgu
Bölüm 2. Kardiyo-Vasküler Aciller
• Kreatinin klerensinin > 30 ml/dak olması trombozun olduğu vene ait bölgede ba-
sınç hassasiyetidir. (Venöz trombozlar en
• Hastalar ilacını nasıl kullanacağını ve oluşa- çok görülen femoral vende ise addüktör
bilecek komplikasyonları nasıl fark edecek- loj ve baldırdaki basınç hassasiyeti) tipik
lerini bilmelidir. (Hasta eğitimi) ağrıya eşlik eden şişme (>1.5 cm lik çap
• Erken ayağa kalkmanın sakıncası olduğuna farkı ) ve siyanoz üçlüsü olguların sadece
dair herhangi bir kanıt yoktur. %10 kadarında görülür.
• Aktivite kısıtlaması sadece ağrı veya terle- * Bu yakınmalara ek olarak ısı artışı, ağır ol-
menin azaltılması amacıyla yapılabilir. gularda ısı azalması, gode bırakan ödem,
izah edilemeyen ateş yükselmesi, komp-
resyon bandajı tatbiki ile ateşin düşmesi
Anti Koagülasyon Yetmezliği ve ağrının azalması karakteristiktir.
• Uygun heparin veya varfarin tedavisi alır- * Yine ağır vakalarda siyanoz görülmektedir.
ken tekrarlayan semptomatik DVT veya * Ayırıcı tanı da, lenfatik tıkanıklık, sellülit,
PTE durumudur. baker kisti, travmatik kontüzyon, tendon
• Bazı durumlarda alterne tedavi (VKI filtre- rüptürü, konjestif kalp tetmezliği, nefroz,
si) yaklaşımları gerekebilir. arteryel tıkanma dışlanmalıdır.
• Eğer varfarin tedavisi başarısız olursa hepa- * Akut arteryel tıkanıklık ve venöz tıkanık-
rin veya DMAH yeniden gerekli olabilir. lık arasındaki ayırıcı tanı kriterleri fakları
bilinmelidir.
Vena kava inferior filtreleri mobin uddin, gre-
enfield şemsiyeleri LMWH; post operatif mor- * Olgularının yaklaşık %50 kadarında kli-
talite ve morbiditeyi azaltır. Proksimal DVT’u nik bulgular belirsiz olmakla birlikte iyi
bir klinik değerlendirme ile kesin tanı ko-
olan ve anti koagülasyona kontrendikasyonu
nulabilir. Tanı da bacakta veya üst ekstre-
olanlar, uygun anti koagülasyona rağmen iler-
mitede ağrı, şişlik, ödem ve risk faktörlei
leyici tromboembolizmi olanlar, uzun dönem varlığında şüphelenmeli ve klinik değer-
sonuçlarında mortalite ve morbidite etkileri be- lendirme yapılmalıdır.
lirlenmemiştir.
* Kesin tanı venöz doppler USG ile konur.
Komplikasyonları; filtre kırılabilir veya kavada Klinik olarak DVT tanısı almış hastalar-
tıkanma, erozyon veya perjarasyon gelişebilir. Ya da plebografik olarak %46-62’sinde ven-
da uygunsuz yere yerleştirilebilir. lerinde trombüs saptanmıştır.
* Acil yatış ve tedavi gerektiren hastalar;
Vena kava bağlanması (caval interruption)
morbidite ve mortalite yüksektir * Yüksek trombotik yükü olan hastalar (ma-
sif bacak trombozu veya semtomatik PE)
Venöz stent uygulamaları Greenfield filter
* Kanama riski yüksek hastalar
Özet * Aktif kanaması olanlar
* Yeni cerrahi
* Derin venöz tromboz (Flebotromboz) eks-
tremite derin venlerinde gelişen trombüs- * Aktif peptik ülser
lerle onun dallarında yarattığı tıkanıklık ve
* İlerlemiş KC hastalığı (INR > 1.3)
kan akımındaki kesintileri ifade etmektedir.
* Venöz tromboemboli ise pulmoner trom- * Trombositopeni (< 100.000) veya ailesel
boembolinin eşlik ettiği DVT ile karekte- kanama hastalığı
146 rize bir klinik tablodur. * 45 kg dan zayıf, 100 kg dan fazla 4 çocuklar
Konu 6
* Kanserli olgular dışında günde tek doz 8. Zierler BK. Ultrasonography and diagnosis of veno-
LMWH ile VTE tedavisi mümkündür. us thromboembolism. Circulation, 2004;109:1-14.
9. Kearon C, Kahn SR, Agnelli G et al.Antitrombotic
* Geçirilemeyen riski olan olgular ile id- therapy for venous thromboembolic disease:
yopatik DVT’li olgularda uzun süreli America College of Chest Physicians Evidence-
konvansiyonel INR değerleri ile tedavi Based Clinical Practice Guidelines (8th Edition).
edilmelidir. Chest, 2008;133:454-545.
* Geçici risk faktörü olanlarda 3 aylık var- 10. Segal Jb, Streiff MB, Hoffman LV, Thornton K,
farin tedavisi mümkündür. Sınırlı olgu- Bass EB. Management of venous tromboembo-
larda Trombolitik tedavinin yeri olduğu lism: A systematic review for a practice guideline.
gösterilmiştir. 2 yıl süre ile basınçlı çorap Ann Intern Med, 2007;146:211-2.
kullanımı posttrombotik sendrom gelişi-
mini azalttığı kabul edilmektedir.
147
Konu 7
EKG derivasyonları
EKG trasesinde dalgalar ve aralıklar
EKG cihazlarında bulunan 4 adet ekstremite
elektrodu, sağ üst ekstremiteye kırmızı, sol üst P dalgası: İlk uyarının çıktığı sinüs düğümünün
ekstremiteye sarı, sol alt ekstremiteye yeşil ve sağ elektriksel uyarılması EKG’de tespit edilemez.
alt ekstremiteye siyah renkli olanı gelecek şekilde Uyarının atriyumlarda yayılması ile P dalga-
hastaya yerleştirilir. Elektrotlar yerleştirilmeden sı oluşur. Normal iletimde pozitif bir dalgadır
önce deri ile temas edecek bölgeleri alkol ile ıs- (aVR’de negatif ). Pozitif olması gereken derivas-
latılmalıdır. yonlarda negatif yönlü bir P dalgasının görül-
mesi, atriyumların depolarizasyonun beklenen
yönün tam tersi yönde olduğu gösterir.
Sinüs Taşikardisi
Şekil 6. Sinüs aritmisi
Erişkin hastalarda sinüs ritminde hızın 100/dk
üzerinde olduğu durumlara denir. Hızı nadiren
160/dk’nın üzerine çıkar. Etyolojisinde çoğu
zaman ağrı, anksiyete, ateş, anemi, hipovolemi Atriyal Ektopik Atımlar
veya hipertroidi gibi nedenler bulunur (Şekil 4).
Normal bir sinüs ritmi varlığında ektopik bir at-
riyal odaktan uyarı çıkması ile oluşurlar. P dalga
konfigürasyonu farklıdır ancak sonrasında oluşan
QRS-T kompleksi aynıdır. Normal kişilerde bulu-
nabilir ve nadiren semptoma neden olurlar. Diğer
atriyal aritmilerin bir belirtisi olabilirler (Şekil 7).
Şekil 4. Sinüs taşikardisi
Sinüs Bradikardisi
Sinüs ritminde hızın 60/dk’nın altında olduğu
Şekil 7. Atriyal ektopik atım
durumlara denir (Şekil 5). Hız genelde 40-60/
dk arasındadır. Sinüs bradikardisi nadiren semp-
tomlara ve istenmeyen hemodinamik etkilere
neden olur. Etyolojisinde; artmış vagal tonus, Atriyal Fibrilasyon
hipotermi, intrakranial basınç artımı, hipotroidi
ve ilaçlar (B bloker, digital vb) yer alabilir. Sinüs Atriyumda bulunan ektopik bir odak hızlı, dü-
bradikardisi atletlerde ve sportmen kişilerde do- zensiz ve kaotik bir ritm oluşturduğunda göz-
ğal olarak görülebilir. lenir. “p” dalgasının yerine, şekli, amplitüdü
ve aralıkları düzensiz, hızı 350-500 arasında
değişen fibrilasyon dalgaları (f ) vardır. Ventri-
küle iletim düzensiz olduğundan R-R aralıkları
değişkendir. Genellikle bir atriyal erken vuru
tarafından presipite edilir. Çoğu zaman hastalar-
Şekil 5. Sinüs bradikardisi da yerleşmiş bir ritm olmasına rağmen bazı du-
rumlarda bir kaç dakika ya da saat süren ataklar
halinde görülebilir (paraksismal). Ventriküler
hıza göre normal, yavaş yanıtlı ya da hızlı yanıtlı
Sinüs Aritmisi atriyal fibrilasyon olarak adlandırılır (Şekil 8).
Sinüs nodunun düzenli uyarı çıkarmadığı du-
rumlarda gözlenir. Bu durum genellikle solunum
ile ilişkilidir. Diğer tüm parametreler normal si-
nüs ritminde olduğu gibi normaldir. Klinik bir
önemi olmamasına rağmen aritmilerin diğer tip-
lerinden ayırt edilmesi gerekir (Şekil 6). Şekil 8. Hızlı ventrikül yanıtlı atriyal fibrilasyon
152
Konu 7
Wolff-Parkinson-White Sendromu
Çoğu hastada rutin EKG’de tesadüfen sapta-
nır. WPW sendromunda anormal iletim yolağı
(kent dalı) AV nodu bypass eder ve ventrikülle-
re ulaşır. Bu ventrikülün bir bölümünün erken
uyarılmasına neden olur. Bu kısa PR aralığı ve
QRS’in birden yükselmesi ve genişlemesine ne- Şekil 12a-b. Nodal ritm ve akselere nodal ritm 153
Atrioventriküler (AV) Bloklar oranı sabittir (2:1, 3:1 gibi). Mobitz Tip I’e göre
blokaj daha distal yerleşimlidir. Genellikle iske-
Bölüm 2. Kardiyo-Vasküler Aciller
Atriyal aktivitenin ventriküle iletilmesi sırasın- mik kalp hastalığına bağlı olarak gelişir ve tam
da AV düğümde görülen bloklara verilen ortak bloğa ilerleme riski yüksektir (Şekil 15).
isimdir. Elektrokardiyografik olarak AV bloklar
üç dereceye ayrılır. İkinci derece AV bloklarda
kendi içinde ikiye ayrılır.
1. derece AV blok
• Mobitz tip I AV blokları Şekil 15. İkinci derece AV blok, Mobitz Tip II
2. derece AV blok (Wenckebach)
• Mobitz tip II AV bloklar
Üçüncü derece yani tam AV bloklarda, hiç bir
3. derece AV blok uyarı atriyumdan ventriküle geçemez. Atriyum
ve ventriküller birbirinden bağımsız olarak çalışır.
Birinci derece AV bloklarda, tüm uyarılar ventri- Atriyumlar genelde SA noddan aktive olurken,
küle ulaşır fakat geçiş uzamıştır. EKG’de PR ara- ventriküller junctional veya ventriküler bir odak-
lığının uzaması dışında bir patoloji yoktur (Şekil tan uyarılırlar. Sonuç olarak AV dissosiyasyon var-
13). Normal kişilerde görülebilir ve tedavi ge- dır. EKG’de QRS kompleksleri ile ilişkili olmayan
rektirmez. Digital toksisitesi ve akut romatizmal ama kendi aralarında düzenli P dalgaları vardır.
ateşteki karditin karakteristik özelliğidir. Ventrikül hızı 25-40/dk civarındadır (Şekil 16).
Ventriküllerin kaotik elektriksel bozukluğu Sol dal bloğu normal kişilerde nadir görülür ve
mevcuttur ve ventriküllerde sıra dışı bir odakdan sıklıkla iskemik kalp hastalıkla ile beraberdir. Ek
çok hızlı uyarılar çıkar (300-500/dk). Hızın çok olarak konjestif ve hipertrofik kardiomyopati,
yüksek olması nedeniyle ventriküllerde kasılma myokardit, romatizmal kalp hastalıkları ve kardi-
olmaz, sadece titreşim vardır. Kardiyak output yak cerrahi sonrasında da oluşabilir. QRS süre-
yoktur ve hastada nabız alınmaz. EKG’de ventri- sinin ≥120 msn olması, lateral prekordiyal deri-
küllerin titremesini gösteren yüksekliği, genişli- vasyonlarında (V5-V6) geniş R dalgasının olması,
ği ve şekli değişen tamamen düzensiz dalga def- sağ prekordiyal derivasyonlarda (V1-V2) r dalga-
leksiyonları görülür. Belirgin QRS formasyonu sının olmaması veya küçük r dalgasını takiben de-
oluşmaz ve P-QRS-T dalgaları görülmez (Şekil rin S dalgasının olması EKG bulgularıdır. V1-3’te
23). Oluşan dalgaların yüksekliğine göre kaba sıklıkla derin S dalga paterni izlenir (Şekil 25).
ve ince dalgalı VF olarak adlandırılır. Müdahale
olmadığında beklenen sonuç, kaba VF’nin ince
VF’ye dönüşmesi ve asistoli ile sonuçlanmasıdır.
157
BÖLÜM 3
SOLUNUMSAL ACİLLER
Tüm Yönleriyle Acil Tıp
Hastalar haftalar veya aylar içinde gelişen disp- lik, malignensi, strok-parezi, hiperkoagülopati
ne yakınmasıyla başvurur. Hastaların genellikle öyküsünü içerir. Hastalar; Taşipne, dispne ve
bilinen kardiyopulmoner rahatsızlıkları vardır. birçok farklı yakınmalarla başvurabilir.(5,6)
Çoğunluğu astım, KOAH, interstisyel akciğer
hastalığı veya kardiyomyopati etyolojisine sa-
hiptir.(8) Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH)
Astım
Strok; Dispne başlıca şikayet olmasada solunu- 1. Genel öykü özellikleri: Akut dispne için
ma katılan bölgelerin etkilenmesi veya yaralan- spesifik tetikleyici ajan olup olmadığı, atak-
ması sonucu gelişebilir.(5,6) larlamı seyrettiği, herhangi yeni bir semp-
tom olup olmadığı hakkında bilgi edinilme-
Nöromüsküler hastalıklar: Multipl skleroz, li. Örneğin; kalp yetmezliği için diet ve ilaç
myastenia graves, gullian barre, amiyotrofik la- uyumsuzluğu, astım için soğuk ve alerjen
teral skleroz solunum kaslarında güçsüzlük ve maruziyeti, yeni produktif öksürük pulmo-
solunum yetmezliğine neden olurlar. (5,6) ner enfeksiyon için, immobilizasyon veya
geçirilmiş cerrahi pulmoner emboli için,
Myopati, nöropati, botulismde dispneye neden
travma pulmoner kontüzyon veya pnömo-
olabilir.(5)
toraks varlığı açısından sorgulanmalıdır.(6)
Gebelik, akciğer kanseri, morbid obesite, asit, 4. Zaman: dispne anidenmi yavaş yavaşmı ge-
plevral efüzyon, intraabdominal nedenler, hi- lişmiş sorgulayın.(6) 163
Tablo 1. Akut dispnede ayırıcı tanı içinde yer alan kritik, acil ve acil olmayan durumlar.(2)
Bölüm 3. Solunumsal Aciller
18. Tütün ve ilaçlar: yüksek doz aspirin, opi- testlerini içerir. Pulmoner fonksiyon testleri spi-
oid, kokain akut akciğer hasarına neden rometriyi içerir.(9) Daha sonraki değerlendirmeler
Solunum sesinde Tek taraflı azalma Pnmtx, plevral efüzyon, konsolidasyon, pulmo-
Akciğer ner kontüzyon, kot kırığı
Hemoptizi Malignite, enfeksiyon, kanama bozukluğu, PE
Balgam çıkarma Enfeksiyon
Sürtünme sesi Plörezi, perikardit
Palpasyonla krepitasyon-ağrı Kot veya sternum kırığı
Subkutan amfizem Pntx, trakeabronşial rüptür
Toraks muayenesi Diafragmatik yaralanma ile herniasyon, servikal
Torakoabdominal desenkroni spinal kord travma
Serbest segment Yelken göğüs, pulmoner kontüzyon
Üfürüm PE, endokardit
S3 veya S4 gallop PE, KKY
Kardiyak muayene S sertleşmesi PE
2
incelemedir. Son zamanlarda geçirilmiş cerrahi mak işareti olarak bilinen şişmiş epiglot gö-
girişim ve malignitede yanlış yüksek D-Dimer rülür.(10)
Astım
1. Oksijen verilmesi sağlanmalıdır. Oksijen;bir
çok nefes darlığı nedeni için güçlü hazır te- Acil serviste akut astımın tedavisindeki amaç;
davidir. Hafif nefes darlığı ve oda havasında inhale beta 2 agonistlerin devamlı ve tekrarla-
yan dozda verilmesi ile havayolu obstrüksiyonu
oksijen saturasyonu iyi olan hastalara nazal
gidermek ve yeterli oksijenizasyonu sağlayarak
kanülle 2 lt/dk oksijen yeterlidir. Solunum
hipoksemiyi olabildiğince çabuk düzeltmek ve
sıkıntılı hipoksik hastalara 15lt/dk oksijen
inflamasyonun tedavisidir.(3,11) Oksijen; arteryel
verilmelidir.
oksijen saturasyonu %90’nın üzerinde tutulması
2. Damar yolu açılmalı, laboratuvar tetkikleri amaçlanır. Hiperkapni gelişen hastalarda oksijen
için kan örnekleri alınmalıdır. tedavisine dikkat edilmelidir.(3,11)
3. Kardiyak ve nabız oksimetre monitörizas- Kısa etkili B2 agonistler; ister nebülizatörle ol-
yonu sağlanmalıdır. sun ister hava haznesi ile olsun aynı etkiyi göste-
rirler. İlk bir saat içinde 20 dk ara ile verilir. Daha
4. Havayolu ekipmanları hastanın başucunda sonra ihtiyaç olursa 1-4 saatte bir verilir. (3,11)
hazır halde bulundurulmalıdır.
Adrenalin; subkutan yada intramüsküler ad-
5. Tansiyon pnömotoraks, kardiyak tampo- renalin anaflaksi yada anjioödem varsa tercih
nat, üst havayolunda yabancı cisim gibi geri edilmelidir. Ancak çok ağır astım atağı sırasında,
döndürülebilir havayolunu ciddi tehlikeye eğer B2 agonist bulunamıyorsa denenebilir an-
sokan durumlar tanınmasına yönelik hızlı cak yan etkilerinin çok fazla olabileceği akılda
değerlendirme yapılmalıdır.(6) tutulmalıdır.(3,11)
yetersiz yanıtı olan hastalar, FEV1 <% 25-30 önerilmektedir. Antibiyotik tedavisinin solu-
olan hastalarda hastanede kalış süresini azalttığı num fonksiyonları üzerine etkisi azdır. Balgam
diürez (furosemid 40 mg iv, bumetanid 1 mg sualtı drenajı uygulanır. Travma sonrası meka-
iv, torsemid 10-20 mg iv), hipotansiyonu olma- nik ventilatör ihtiyacı olan hastalarda minimal
yanlarda vazodilatör tedavi (iv nitrogliserin (, iv pnömotoraks olsa bile kapalı sualtı direnajı uy-
nitroprussid,nesiritid), morfin uygulanır. Şid- gulanmalıdır.(18)
detli, dirençli yakınmaları olan hastalarda iv po-
zitif inotropik ajanlar (dobutamin 2.5-15 mcg/
kg/dk, milrinon), mekanik kardiyak destek, ult-
Tansiyon pnömotoraks
rafiltrasyon gibi ek tedaviler gerekebilir.(17) Tansiyon pnömotoraks klinik tanıdır ve mutla-
ka radyolojik olarak doğrulanması gerekli değil-
Standart Tedavi(16-17) dir. Akciğer parankimi ve/veya trakeobronşial
sistemden intraplevral boşluğa tek yönlü hava
Oksijen; 10-15 lt/dk (KOAH lı hastalarda 2 lt/ kaçağının olması sonucu oluşur. İntraplevral
dk.) verilmelidir.(16-17) boşlukta giderek artan bir basınçla oluşan pnö-
Morfin sülfat; 2-5 mg iv dozunda anksiyete ve motoraks aynı taraf akciğerinde total kollaps
ajitasyonu olan hastalarda verilir. KOAH alevlen- oluşturduktan sonra trakea ve mediasteni karşı
me ve bradikardi varlığında verilmemelidir.(16-17) tarafa iterek venöz dönüşte azalmaya neden olur.
İntraplevral basınç 20-30cmH2O’ya kadar ula-
Nitratlar; nitrogliserin titre ederek 10-200 mcg/ şır, mediastinal şift gelişir. Karşı akciğer de bas-
dk dozunda verilir. kı altında kalır. Acil müdahale gerektiren ciddi
Asetil salisilik asit; akciğer ödemi etyolojisinde bir durumdur. Plevral aralıktaki hava hızlı bir
rol oynayan AKS ve atrial fibrilasyon yönetimin- şekilde drene edilmelidir. Solunum sıkıntısı, ta-
de endike olduğu için sol kalp yetmezliği olgu- şikardi, hipotansiyon, trakeal deviasyon, unila-
larda standart tedavidir.(16-17) teral solunum seslerinin alınamaması en önemli
semptomlardır. Boyun venlerinin distansiyonu
Furosemid; hipervolemik olduğu düşünülen ol- ve siyanoz geç dönemde ortaya çıkabilen bul-
gularda 40-100 mg iv verilir.(16-17) gulardır. Semptomların benzerliği nedeniyle
Dopamin; pulmoner ödemle birlikte hipotansi- klinik görüntü olarak, özellikle geç dönemde
yon varlığında kullanılmalıdır. 5 mcg/kg/dk doz kardiyak tamponadla karıştırılabilse de tansiyon
ile başlanıp hasta yanıtına göre doz ayarlanma- pnömotoraksda aynı tarafta solunum seslerinin
lıdır.(16-17) alınamaması ve perküsyonda hipersonorite alın-
ması ayırıcı tanıyı sağlar. Tedavide acil olarak
Dobutamin; 2.5 mcg/kg/dk doz ile başlanıp dekompresyon uygulanmalıdır. Pnömotorakslı
hasta yanıtına göre doz ayarlanmalıdır. Arter ba- tarafa ikinci interkostal aralıktan midklaviküler
sıncını yükseltmediğinden kardiyojenik şoktaki çizgiden girilen bir iğne ile basınçlı hava boşal-
hastada tek başına kullanımı uygun değildir .(16-17)
tılırak basit pnömotoraksa dönüştürülmelidir.
Salbutamol; bronkospazmın eşlik ettiği hastalar- Daha sonra aynı lokalizasyondan uygulanan ka-
da 2.5 mg dozunda nebülizatörle verilir. Klinik palı su altı direnajı genellikle tedavi için yeterli
yanıta göre 1 saat içinde 3 kez verilebilir.(16-17) olur. Eğer primer neden trakeobronşial yaralan-
ma veya toraks duvarı defekti ise bunlara yönelik
ileri tedavi planlanmalıdır.(18)
Basit pnömotoraks
Fizik muayenede solunum sesleri azalmıştır. Cilt Epiglottit
altı amfizeminin varlığı kuvvetle pnömotoraksa
işaret eder. Direk grafilerde akciğer sınırının gö- İnfeksiyöz nedenli akut üst solunum yolu tıkan-
170 rülmesiyle tanı konulur. Minimal pnömotoraks masına neden olan en ciddi durumların başında
Konu 1
10. Uzuner N, Tuncel T, Uysal P. Sağlıkta ve Has- 16. Sebe A. Kardiyak pompa yetmezliği. Kardiyak
talıkta Pediatrik Havayolu. The Pediatric Emer- Aciller edt: Satar S, Karcıoğlu Ö. Nobel Kitabe-
gency Medicine Resource Çeviri edt. Özdemir D. vi, 2008:283-301.
Ankara. Rotatıp Kitabevi. Ankara, 2011:52-105. 17. Colucci WS. Treatment of acute decompensa-
11. Kuleci S. Astım ve koah ataklarında acil yakla- ted heart failure: Components of therapy. Up-
şım. Tüm yönleriyle acil tıp. Edt. Zeynep Kekeç. date:26/01/2012 erişim adresi: www.Uptodate.
Nobel kitabevi, Ankara, 2010:157-64. com erişim tarihi: 24/04/2012.
12. Saçkesen C. Astım Atak Tedavisi ve Tedavideki 18. Nadir A, Şahin E. Hemotoraks, pnömotoraks
Yenilikler: İnhale Steroid, İpratropium Bromid, ve şilotoraks.TTD Toraks Cerrahisi Bülteni
Magnezyum, Heliox. T Klin J Allergy-Astma 2010;1:1: 39-44
2003,5:132-9. 19. 19- Çokuğraş H. Akut obstrüktif solunum yolu
13. Kolsuz M. Venöz Trombüs ve Tromboemboli acillerine yaklaşım.İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakülte-
Risk faktörleri. Pulmoner Tromboemboli. Edt. si Sürekli Tıp Eğitim Etkinlikleri Pediatrik Acil-
Metintaş M. ASD Toraks Yayınları 2001:21-43. ler Sempozyumu 2001:9-14.
172
Konu 2
ASTIM VE KOAH ATAKLARINDA
ACİL YAKLAŞIM
Dr. Sedat Kuleci
Tahmin edilen ya da
Akciğer Fonksiyonları
biliniyorsa en iyi
(PEF ya da FEV1) Normal
ölçümün %80’inden az
Atak Yok Yılda bir ya da daha fazla Bir hafta içinde olması
daha sonraki olası atak gelişimlerini engelleyici • Oral steroid kullananlar veya yakın zaman-
planlar hazırlamaktır. Astım atağı nedeniyle bir da bırakanlar
Bölüm 3. Solunumsal Aciller
sağlık kuruluşuna başvuran astımlı bir hastanın • Halen inhale kortikosterid kullanmayanlar
tedavisi için gerekli en az donanım ve tedavi araç-
ları şunlardır; gece ve gündüz başvuru imkanı, Kısa etkili β-agonist “bağımlıları” (Ayda bir
yakın takip (klinik ve PEF), art arda kısa etkili kutu ve üzeri bitirenler)
inhale bronkodilatatör verme, sistemik gluko-
• Sedatif kullananlar da dahil olmak üzere,
kortikosteroidleri verme, oksijen desteği. psikiyatrik hastalık veya psikososyal rahat-
sızlık öyküsü olanlar
Yüksek Riskli Hastaları Tanımlanması • Önceki astım tedavi planlarına uy(a)mayan
hastalar
Yüksek riskli hastaları tanımlanması, erken ve
yoğun bakım koşullarının sağlanması için gerek-
lidir. Bu hastaları şöyle tanımlayabiliriz: Astım Atağın Şiddeti
• Entübasyon ve mekanik ventilasyon gerek- Atak şiddetinin belirlenmesi, tedavi şeklini de
tiren çok ağır astım atağı geçirme öyküsü belirler. Solunum sayısı, nabız hızı ve semptom-
olanlar ların takibi gibi klinik bulgular yol gösterici olsa
da, solunum fonksiyonlarının ölçümü ve oksi-
• Son bir yıl içinde hastaneye veya acil servise metre takibi atak şiddetini belirlemede önemli-
astım atağı nedeniyle yatırılanlar
dir (Tablo 2).
174
%SaO2 > %95 %91-95 <%90
Konu 2
İlk Değerlendirme
Anamnez ve Fizik muayene: Oskültasyon, yardımcı solunum kaslarının kullanımı, kalp hızı, solunum
hızı, PEF ya da FEV1, SaO2 ve diğer testler
İlk Tedavi
İlk bir saat içinde 20 dakika ara ile, tercihen nebülizatör ile, inhale kıa etkili beta agonist
• SaO2’yi %90’ın üzerinde tutacak şekilde oksijen tedavisi
• Hemen bir cevap yoksa ya da hasta oral kortikosteroid alıyorsa ya da atak çok şiddetli ise sistemik
kortikosteroid verilmesi
• Sedasyondan kaçınma
Tekrar değerlendir
İFM, PEF, SaO2 ve diğer testler
Evine gönder
• İnhale beta agonist ver
Hastaneye yatır Yoğun bakıma yatır
• Oral kortikosteroid ver
• Hastayı eğit
176
Konu 2
kortikosteroidlerin etkili olabilmesi için en az • Geçmişinde ağır astım atağı ile hastanede,
dört saat gereklidir. Önerilen doz günlük 60-80 özellikle yoğun bakımda, yatma öyküsü
KOAH Tanımı
Hastaneye Yatırma Endikasyonları
KOAH önlenebilir ve tedavi edilebilir bir has-
Astım atağı ile acil servise gelen hastalar aşağıda-
talıktır ve akciğer dışı organlardaki bazı önemli
ki koşullarda altında hastaneye yatırılma açısın-
etkileri hastalığın daha ağır seyretmesine katkıda
dan değerlendirilmelidir:
bulunabilir. Hastalığın akciğerdeki etkisi hava
• Bir veya 2 saatlik ilk tedaviden sonra yete- akımı kısıtlılığıyla karakterizedir ve tam olarak
rince düzelmeyen ya da kötüleşen hastalar geri dönüşümlü değildir. Hava akımı kısıtlılığı
• Düzelmeyen ağır hava akımı kısıtlaması genellikle ilerleyicidir ve akciğerlerin zararlı par-
olan hastalar (Tedavi öncesi PEF<%25, te- tikül ya da gazlara anormal inflamatuar yanıtıyla
davi sonrası %40) ilişkilidir. 177
“Global Strategy for the Diagnosis, Manage- tir, pH’yı yükseltir, enotrakeal entübasyonu ih-
ment, and Prevention of Chronic Obstructive tiyacını azaltır ve PaCO2 ’yi, solunum sayısını,
Bölüm 3. Solunumsal Aciller
Pulmonary Disease [GOLD](2009)” sınıflama- nefes darlığının şiddetini, hastanede kalış süresi
sına göre KOAH 4 evredir (Tablo 4). ile ölüm oranını azaltır.
1. Global Strategy for Asthma Management 7. National Institute for Clinical Excellence
and Prevention, Global Initiative for Asthma (NICE). Chronic obstructive pulmonary disea-
(GINA) 2009. Available from: http://www.gi- se. National clinical guideline on management
nasthma.org. of chronic obstructive pulmonary disease in
2. Early emergency department treatment of acute adults in primary and secondary care. Thorax
asthma with systemic corticosteroids. Cochrane 2004;59:1-232.
Database Syst Rev, 2000;2. 8. Quon BS, Gan WQ, Sin DD. Contemporary
3. Rodrigo GJ, Rodrigo C. Continuous vs inter- management of acute exacerbations of COPD:
mittent beta-agonists in the treatment of acute a systematic review and meta-analysis. Chest,
adult asthma: A systematic review with meta- 2008;133:756-66.
analysis. Chest, 2002;122:160-5. 9. Niewoehner DE, Erbland ML, Deupree RH,
4. Parameswaran K, Belda J, Rowe BH. Addition Collins D, Gross NJ, Light RW, et al. Effect
of intravenous aminophylline to beta2-agonists of systemic glucocorticoids on exacerbations
in adults with acute asthma. Cochrane Database of chronic obstructive pulmonary disease. De-
Syst Rev 2000;4. partment of Veterans Affairs Cooperative Study
Group. N Engl J Med, 1999;340:1941-7.
5. Rowe BH, Bretzlaff JA, Bourdon C, Bota GW,
Camargo CA, Jr. Magnesium sulfate for trea- 10. Lloberes P, Ramis L, Montserrat JM, Serra J,
ting exacerbations of acute asthma in the emer- Campistol J, Picado C et al. Effect of three dif-
gency department. Cochrane Database Syst Rev ferent bronchodilators during an exacerbation
2000;2. of chronic obstructive pulmonary disease. Eur
Respir J, 1988;1:536-9.
6. Global Strategy for the Diagnosis, Management
and Prevention of COPD, Global Initiative for
180
Konu 3
PULMONER TROMBOEMBOLİ
Dr. Levent Avşaroğulları
Pulmoner Tromboemboli
de infiltrasyon şeklinde görünebilir. Hemorajinin ile düzelebilir.
sebep olduğu infiltrasyon 1-2 haftada çözüle-
bilirken, enfarktüse bağlı infiltratın kaybolması Zamanında tanı ve tedavi ile mortalite düşüktür
aylar alabilir. PTE çoklu ve iki taraflı olmaya (%2). Tanı konulamazsa mortalite 10 kat artar.
eğilimlidir. En sık etkilenen yer sağ akciğer alt Submasif PTE’si olan hastalar özellikle sağ vent-
lobdur. Anjiografik belirti 1-4 haftada çözülür. rikül disfonksiyonu açısından değerlendirimeli-
Pulmoner arter basıncı 1 ay içinde normalleşir. dirler. Bu hastalarda başvuru sırasında normal
PTE çözülmezse, kronik kor pulmonale gelişir. bir hemodinami gözlenir ancak fizik muayene ya
da ekokardiyografi ile orta ya da ciddi sağ ventri-
PTE’ye bağlı olarak akciğerlerde ve kalpte orta- küler disfonksiyon tespit edilir. Tedavi edilmez-
ya çıkan başlıca işlev bozukluklukları şunlardır: se, sağ ventrikül disfonksiyonu ilerleyip hipotan-
siyon ve ölüme yol açabilir. Yüzde 30’dan fazla
1. Pulmoner damar direncinde artma: Vas- oranda pulmoner damar yatağı etkilenebilir.
küler obstrüksiyonun yanı sıra nörohormonal
ajanlar ve pulmoner arteriyel baroreseptörlerin
etkisiyle pulmoner damar direnci artar.
Tanı
2. Gaz değişiminde bozulma: Vasküler obs-
Tanıda öykü, fizik muayene, klinik görünüm ve
trüksiyona bağlı olarak alveoler ölü boşluk ar-
tetkiklerin dikkatli olarak değerlendirilmesi ge-
tar. Sağdan sola şant gelişmesine bağlı olarak
rekir. Şüphe duymak, PTE’ye zemin hazırlayan
hipoksemi ortaya çıkar. Gaz değişim yüzeyinin
kaybına bağlı olarak CO2 transferinde bozulma etkenleri göz önünde tutmak ve eldeki tanı araç-
meydana gelir. larından yararlanmak tanı için çok önemlidir.
Tipik bir yakınma ya da belirtiler tablosu yok-
3. Alveoler hiperventilasyon: İrritan reseptör- tur. Dispne, öksürük ve hemoptizi üçlüsü çok
lerin refleks uyarılmasına bağlı olarak oluşur. nadir görülür. En sık belirtiler göğüs ağrısı ve
dispnedir (Tablo 1). En sık bulgu ise, takipnedir
4. Havayolu direncinde artma: Bronkokons-
(>16/dakika) (Tablo 2).
triksiyona bağlı olarak meydana gelir.
Bulgu %
Takipne > 16/dak. 92 ları görülür. Sistemik arter basıncı normaldir.
Ral 58
Hipoksemi vardır. Hipoksemi oksijen desteği
ile düzelebilir. Pulmoner damar yatağının %
Nabız > 100/dak. 44
30’undan fazlasının tıkandığı durumlarda disp-
Ateş >37.8 C 43 ne şiddetli ve devamlıdır. Anksiyete ve substernal
Terleme 36 baskı hissi vardır. Sistemik arter basıncı normal
Galo 34 olmasına karşın sağ ventrikül fonksiyonları etki-
Flebit 32 lenmiştir. Tekrarlayan dispne ve taşikardi atak-
Alt ekstremitede ödem 24 ları saptandığında embolik olayın tekrarladığı
Kalpte üfürüm 23
ve daha ciddi bir tıkanma ile hastanın aniden
kaybedilebileceği unutulmamalıdır. Submasif
Siyanoz 19
PTE en sık karşılaşılan tablodur. Klinik bulgular
Pulmonary embolism, Charles N. Schoenfeld Emergency Medi-
cine. A Comprehensive Study Guide. International Edition.Fifth
müphem ve yetersiz kalmaktadır. Dispne, taşip-
Edition. Editörler: Judith E. Tintinalli, Gabor D. Kelen, J. Stephan ne, taşikardi, plevra ağrısı, öksürük ve hemoptizi
Stapczynski 2000, The McGraw Hill Companies. Sayfa 396-401. gibi semptomlar sadece bu hastalığa özgü değil-
dir. Submasif PTE’de zamanında tanı ve tedavi
Klinik bulgular embolinin büyüklüğüne (masif- ile ölüm oranı düşüktür (%2). Tanı konulamaz-
submasif ), sayısına, yerleşim şekline, çözülme sa ölüm oranı 10 kat artar.
süresine, infarktüs gelişip gelişmediğine, ilk kez PTE’de tipik bir klinik görünümün olmaması,
ya da tekrarlayıcı olup olmadığına ve hastanın klinik tanı olasılığı değerlendirmelerini günde-
kardiyopulmoner fonksiyon rezervine bağlı ola- me getirmiştir. Bu konuda geliştirilen ölçekler-
rak değişebilir. Masif PTE’de pulmoner arter den “Wells Ölçeği” ve “Wicki Ölçeği” acil
sisteminde önemli oranda tıkanma vardır; pul- servisler için uygun olan ölçeklerdir. “Wells
moner damar yatağının en az % 40-50’si tıkan- Ölçeği” yaygın olarak kullanılan değerlendirme
mıştır. Pıhtının yerleşimi genellikle çift taraflı- yöntemlerinden birisidir (Tablo 3 ve Tablo 4).
dır. Hipotansiyon, kardiyojenik şok, senkop,
şiddetli dispne, akut kor pulmonale, yaygın da-
mar içi pıhtılaşma ve paradoksal arteriyel emboli Tablo 3. Tetkikler öncesinde klinik olasılığın
tabloları oluşabilir. Hasta hipotansiftir ve vital değerlendirilmesi: Wells ölçeği.
organların perfüzyonu azalmıştır. Siyanoz, apati, DVT’nin klinik yakınma ve işaretleri 3 puan
oligüri, mental konfüzyon, ciddi taşipne ve taşi- “Alternatif bir hastalık tanısı, PTE’ye
3 puan
kardi saptanır. Bazı kardiyak dinleme bulguları göre daha az muhtemel bir tanıdır”
ortaya çıkabilir: sternum sol kenarında pansis- Kalp hızı > 100/dakika 1.5 puan
tolik üfürüm (triküspit yetersizliği), pulmoner Son 4 haftada immobilizasyon ve
odakta S2’de sertleşme, sağ ventriküler yüklen- 1.5 puan
cerrahi
meye bağlı S3 tespit edilebilir. Venöz dolgunluk Önceki DVT ya da PTE 1.5 puan
oluşabilir. Akciğerde enfarktüs geliştiğinde ise
Hemoptizi 1 puan
ani başlayan plevral ağrı, nefes darlığı, hemop-
Kanser (Halen ya da son altı aydır
tizi, plevral frotman ve plevral sıvı ile karakterli tedavi edilen kanser. Ya da palyatif 1 puan
bir tablo olur. Plevral ağrı genellikle kotlara lo- tedavi edilen kanser)
kalizedir ancak enfarktüs sahasının yerleşimine Well P S, Anderson DR, Rodger M, et al. Derivation of a
göre omuza ve karına doğru yayılabilir. Enfark- simple clinical model to categorize patient’s probability of
tüs gelişmeyen PTE’lerin çoğunda submasif em- pulmonary embolism: increasing the models utility with the
SimpliRED D-dimer. Thromb Haemost 2000;83:416-20.
boli söz konusudur.
184
Konu 3
Tablo 4. Wells ölçeğine göre risk yorumlanması. Tablo 5. Tetkikler öncesinde klinik olasılığın
değerlendirilmesi: Wicki ölçeği.
Pulmoner Tromboemboli
Puan Risk Yorumu
0-2 puan Düşük Ölçütler Puanlar
3-6 puan Orta Yaş
6 puan Yüksek 60-79 1
Well P S, Anderson DR, Rodger M et al. Derivation of a
> 79 2
simple clinical model to categorize patient’s probability of
pulmonary embolism: increasing the models utility with the Önceki DVT veya PTE 2
SimpliRED D-dimer. Thromb Haemost 2000;83:416-20.
Yakın zamanda cerrahi 3
Kalp hızı > 100 atım/dakika 1
Dört ya da daha az puan alan hastalarda PTE PaCO2mmHg
saptananların oranı % 5’tir.
<36 2
“Wicki Ölçeği” ise acil servislerde kullanılabile- 36-39 1
cek bir diğer ölçektir (Tablo 5). Bu ölçeğin risk
PaCO2mmHg
yorumu şöyledir: < 5 puan: düşük olasılık, 5-8:
orta olasılık, > 8 puan: yüksek olasılık. <49 4
49-60 3
PTE’nin genellikle belirsiz olan klinik tablosu
nedeniyle tanıda uygun tetkik yöntemleri kulla- >60-71 2
nılması büyük önem arz eder. >71-82 1
Akciğer Filmi
Tanı Yöntemleri Atelektazi 1
• Kan incelemeleri: D-dimer ELISA, cTn, BNP Diyafragma yükselmesi 1
Wicki J, Perneger T, Junod A, et al. Assessing clinical pro-
• EKG
bability of pulmoner embolism in the emergency ward: A
• Arteriyel Kan Gazı simple score. Arch Intern Med, 2001;161:92-7.
• Akciğer Grafisi
• Görüntüleme: Spiral BT, V/Q sintigrafi,
Ekokardiyografi, Renkli Doppler USG, ELISA yöntemiyle çalışılan D-Dimer, PTE’yi
Pulmoner arter anjiyografisi dışlamada çok yüksek negatif tahmini değer (%
99.6) ve duyarlılık (%96.4) değerlerine sahiptir.
Öykü ve fizik muayene ile açıklanamayan göğüs
Duyarlılığı yüksek ancak özgüllüğü olmayan bu
ağrısı, dispne ya da takipne varsa ya da yaptığınız
değerlendirme PTE’yi düşündürüyorsa, ilk aşa- tetkik, negatif sonuç verdiğinde (< 500 ng/ml),
mada EKG, akciğer filmi, kan gazı ve D-dimer venöz tromboemboliyi yüksek oranda dışlaya-
incelemeleri yapılmalıdır. bilmektedir. Bu tetkik bazı hastalık durumların-
da pozitif olduğu için venöz tromboemboli için
özgül olarak tanı koydurtmaz. D-Dimer testinin
Kan İncelemeleri pozitif olduğu durumlar şunlardır: miyokard
enfarktüsü, pnömoni, sepsis, kanser, gebeliğin
D-Dimer (ELISA) yöntemiyle: Plazma ikinci ve üçüncü trimesterleri, cerrahi sonrasın-
D-dimerleri, fibrin yıkım ürünüdür. Fibrinin da, renal patoloji, sistemik lupus eritematozus.
plazmin tarafından parçalanması sonucu oluşan Hastanede yatan hastaların çoğunda D-dimer
çapraz bağlı fibrin türevleridir. PTE’li hastaların düzeyi yüksek olacağından dolayı, bu testin en
çoğunda endojen fibrinolizise bağlı olarak plaz- yararlı olduğu yer acil servislerdir.
madaki D-dimer miktarı artar. 185
Kardiyak Troponin (cTnT) ve ğı, konjestif kalp yetmezliği). Büyük PTE’lerde
kalp gölgesinde genişleme, pulmoner arterde ge-
Bölüm 3. Solunumsal Aciller
Pulmoner Tromboemboli
dan, V/Q kullanılmalıdır. V/Q girişimsel bir
tetkik değildir. İlk 24 saat içinde yapılmalıdır. Temel İşlemler
Perfüzyon sintigrafisi negatif ise, PTE olasılığı
O2, monitorizasyon, damar yolu, gerekiyorsa
% 95-98 oranında dışlanabilir. Pozitif olma-
şok tedavisi (dikkatli şekilde kristaloid, gerekirse
sı ise, PTE olduğunu kanıtlamaz. Sintigrafide
dopamin) uygulanmalıdır.
perfüzyon bozukluğu yapabilen başka sebepler
de olabilir: pnömoni, amfizem, bronşektazi, Arteriyel pO2 değeri normal olsa bile PTE’den
akciğer apsesi, malinite, fibrozis, pnömotoraks, şüphelenilen her hastaya oksijen verilmelidir
diyaframın yükselmesi, bronş obstrüksiyonu ve çünkü alveoler oksijenin artması pulmoner vas-
pulmoner damar problemleri. Dolayısıyla, per- küler dilatasyonu artıracaktır.
füzyon sintigrafisi pozitif çıktıysa, ventilasyon
sintigrafisinin ya da bunun yerine kullanılabi- PTE’ye bağlı olarak hipotansiyon gelişen hasta-
lecek görüntüleme yönteminin (akciğer filmi/ larda intravenöz sıvı verilirken dikkatli olunma-
BT) normal ya da normale yakın parenkimal lıdır. Sıvının hastaya yararı ya da zararı, Starling
bulgular vermesi, pulmoner emboli olasılığını eğrisinin hastanın durumunu nasıl tanımladığı-
artırır. V/Q sintigrafilerinin sonuçları; “düşük na bağlıdır. Sıvı bolusunun gerekli olup olmadı-
olasılıklı”, “orta olasılıklı” ve “yüksek olasılıklı” ğı konusunda Swan-Ganz kateteri yön gösterici
şeklindedir. “Yüksek olasılık” ya da “normal” olacaktır. Bir başka seçenek olarakta; az miktarda,
şeklinde sonuç çıktığında tanı yönünden bir so- bolus tarzında sıvı verilerek hastanın sistolik ve
run yoktur. Bu sonuçlar pulmoner arteriyografi diyastolik arter basınçları dikkatlice izlenir, bolus-
ile de doğrulanmıştır. İncelemelerin çoğunun tan sonra hastanın durumunda kötüleşme olursa,
“orta” ya da “düşük” olasılık olarak çıkması, kli- sıvı hemen kesilir. Sıvı yüklenmesinden sonra kan
nisyenlerin belirsizlikler ve ikilemler yaşamasına basıncı değerinin düzelmesi hastanın hemodina-
yol açmıştır. V/Q yapılsa bile ek ya da doğru- mik olarak stabil hale geldiğini göstermez.
layıcı başka incelemelere gereksinim duyulduğu
için, V/Q’nun yerini spiral BT almıştır.
Antikoagülan Tedavi
Ekokardiyografi: Sağ ventrikül disfonksiyo-
Heterojen bir mukopolisakkarit olan heparin
nunun değerlendirilmesinde önemlidir. PTE’yi vücutta fizyolojik olarak akciğer, karaciğer ve
taklit edebilecek aort diseksiyonu, miyokard en- barsakta bulunur. Antitrombin-III’ün etkisini
farktüsü ve perikard tamponadı gibi patolojile- güçlendirir: antitrombin-III’ün aktif kısmına
rin ayırıcı tanısını sağlar. bağlanarak trombinin aktifleşmesini engeller.
Fibrinojenin fibrine dönüşmesini önler. Trom-
Venöz USG: Yüksek klinik şüphenin devam et- bosit fonksiyonlarını engelleyici etkisi de var-
tiği fakat tanısal olmayan ya da normal bir BT dır. Heparinle antikoagülasyon tedavisi yapılan
sonucunun olduğu durumda yapılır. hastaların % 2-30’unda trombositopeni ortaya
çıkmaktadır.
Pulmoner Anjiyografi: Altın standarttır. Eğer
hala şüphe ya da belirsizlik devam ediyorsa, son Heparin antikoagülasyonu akut PTE tedavisi-
tanı aracı olarak kullanılabilir. Her zaman ko- nin temelini oluşturur. Heparin pıhtının ilerle-
laylıkla ulaşılamaması, yüksek maliyet ve ölüm mesini önlediği ya da yavaşlattığı için mortalite
ve zarar görme riski nedeniyle anjiyografi, pul- oranını düşürür. Daha sonraki emboli riskini
moner emboli tanısında çok sınırlı endikasyon- de azaltır. Oluşmuş pıhtıyı çözemez ama halen
lar dahilinde kullanılır. en önemli tedavi olarak yerini korumaktadır 187
çünkü ölüm oranını yükselten en büyük etmen Hayatı tehdit etmeyen pulmoner emboli teda-
yeni trombüslerin sebep olduğu sürekli emboli- visinde standart anfraksiyone heparin yerine,
Bölüm 3. Solunumsal Aciller
zasyondur. Hemen başlanan etkili antikoagülan düşük molekül ağırlıklı heparinler (DMAH)
tedavinin mortalite oranını % 30’dan % 10’a tedavi dozunda kullanılabilirler. DMAH’ler
düşürdüğü gösterilmiştir. Erken heparin tedavisi cilt altına uygulanılar ve aPTT takibi gerektir-
o kadar gereklidir ki; PTE tanısı ciddi şekilde mezler. Bu heparinlerin standart heparin kadar
düşünüldüğünde ya da PTE’den şüphelenildi- etkili olduğu gösterilmiştir. Esas olarak etkisini
ğinde mümkün olduğunca çabuk başlanmalıdır. antitrombin-III üzerinden yapar. Tedavi dozla-
Antikoagülan tedavi için tanı çalışmalarının so- rında aPTT düzeylerinde belirgin uzamaya ne-
nucu beklenilmemelidir. Çünkü antikoagülan den olmamaktadırlar. Anfraksiyone heparinin
tedavi gecikirse venöz tromboz ve PTE hızlı bir etkili olabilmesi için hem antitrombine hem de
şekilde ilerleyebilir. trombine bağlanması gerekir. DMAH ise sadece
antitrombini aktive ederek antikoagülan etkisini
Heparinin potansiyel temel yan etkisi kana- gösterir. Sadece antitrombin aktivasyonu bir tek
madır. Heparin kullanımının kesin ve nisbi FXa’yı inhibe ederek koagülasyon mekanizması-
kontrendikasyonları akıldan çıkarılmamalıdır. nı daha proksimal kesimden engeller ve böylece
trombin oluşumu daha belirgin biçimde baskıla-
Bir diğer ciddi yan etki ise tromboz ile birlikte
nır. Trombine etkisinin çok az olması nedeniyle
olan trombositopenidir. İlk heparin dozundan
aPTT uzamaz. Kanama ve trombositopeni gibi
genellikle 4-14 gün sonra görülür. Bu yan etki
komplikasyonlar daha az görülmektedir. Hemo-
anfraksiyone heparinde düşük molekül ağırlıklı
dinamik açıdan stabil PE ve DVT tedavisinde
heparine göre daha fazla görülür.
güvenle kullanılan DMAH’ler günümüzde
veri yetersizliği nedeniyle masif PE tedavisinde
Antikoagülan tedavide stabil bir hastada anf-
önerilmemektedir. Çeşitli DMAH preperatları
raksiyone heparin önce bolus tarzında 80 Ü/ kullanılmaktadır. Farmakokinetik farlılıklardan
kg verilir, takiben 18 Ü/kg/saat olacak şekilde dolayı dozlar ürünlere özeldir. Günde iki veya
infüzyon yapılır. Stabil bir hastada anfraksiyone bir kez uygulanabilirler (Tablo 6). Deney hay-
heparin, aktive parsiyel tromboplastin zamanı vanlarında enoksaparin, dalteparin ve tinzapari-
(aPTT) değeri takip edilerek verilir. Tedaviye nin fetusa zararlı olduğu gösterilmiştir ancak bu
başlamadan önce kontrol aPTT değerine bakı- hususta insanlarda bir araştırma yoktur.
lır. Bolustan 4-6 saat sonra tekrar aPTT değeri
tespit edilir. aPTT, kontrol değerinin 1.5-2.5 Tablo 6. Düşük molekül ağırlıklı heparinler, doz
katı arasında sürdürülecek şekilde heparin doz ve uygulamaları.
ayarlanır. Doz ayarlamasında ideal olan, her doz
Uygulama (cilt
değişiminden 6-10 saat sonra aPTT değerinin DMAH Doz
altı, 24 saatte)
saptanmasıdır. Heparin infüzyonu yapılırken
1 mg/kg 2x1
günde en az bir defa aPTT değeri çalışılmalı- Enoksaparin
ya da1.5 mg/kg 1x1
dır. aPTT değerleri daha kısa olursa trombozun
Dalteparin 200 IU/kg 1x1
tekrarlama olasılığı artar. aPTT değerleri çok
Tinzaparin 175 IU/kg 1x1
uzarsa fatal kanamalar ortaya çıkabilir. Heparin
Antikoagülan ve trombolitik tedavinin kesin ve göreceli
tedavisine 5-7 gün devam edilmesi yeterlidir.
kontrendikasyonları unutulmamalıdır !
Beş günü aşan heparin kullanımlarında tromboz
ile beraber trombositopeni oluşabileceğinden,
trombosit sayısı düzenli olarak kontrol edilme- Fibrinolitik Tedavi
lidir. Trombositopeni ortaya çıktığında heparin
Son 20 yıldan bu yana çeşitli çalışmalar göster-
kesilmeli ve diğer tedavi şekilleri planlanmalıdır.
miştir ki; ilk başvurudaki PTE’nin büyüklü-
Deney hayvanlarında anfraksiyone heparinin
ğünden ya da türünden bağımsız olarak, fibri-
fetusa zararlı olduğu gösterilmiştir ancak bu hu-
nolitik tedavi mortalite oranını, morbiditeyi ve
188 susta insanlarda araştırma yoktur (Kanıt B). PTE’nin tekrarlama oranını azaltmaktadır.
Konu 3
Pulmoner Tromboemboli
artırmaktadırlar. PTE’nin tekrarlama olasılığı fazla olduğu için ilk
PTE atağından sonra antikoagülan tedaviye 4-6
PTE’li bir hastada hipotansiyon oluşması, bü- ay devam edilmesi önerilmektedir. Bu uzun sü-
yük bir PTE varlığını işaret eder. Bu hastalarda- reli antikoagülasyonda oral antikoagülanlar (K
ki hipotansiyon geçici de olsa ya da düzeltilebilen vitamini antagonistleri: Varfarin) tercih edilir.
bir hipotansiyon da olsa, fibrinolitik tedavi endi- Birden fazla PTE atağı geçirenlerde ise devamlı
kedir. PTE’ye bağlı olarak sağ ventrikül disfonk- antikoagülasyon önerilmektedir. Varfarin dozu
siyonu gelişen hastada, hemodinamik yönden INR değerlerine göre ayarlanır; PTE’li hastalar-
stabilite olsa da, erken fibrinolizis endikasyonu da INR değeri 2-3 arasında muhafaza edilir.
vardır ve mortalite oranını % 50 azaltır. Fibrinoli-
tik ilaç verilirken heparin kullanılmamalıdır. Fib- Oral antikoagülanların tam tedavi edici etki dü-
rinolitik tedaviyi takiben hasta standart bir şekil- zeyine gelmesi için en az 5 gün gerekir. İlk 24-48
de heparinize edilir. Heparinizasyon öncesi aPTT saatteki heparin tedavsinden sonra yani heparin
değeri kontrol değerinin 2.5 katının altında ise tedavisinin terapötik düZeye ulaşmasından son-
heparin başlanmalıdır. Bu değerin üzerinde ise ra (aPTT değerinin “1.5 x kontrol değeri”nden
2-4 saatte bir aPTT kontrolü yapılarak beklenir. daha daha yüksek olmasından sonra) heparin
tedavisine devam edilirken bir taraftan da ikincil
Endikasyonlar: Dirençli hipoksemi ya da dola- profilaksi (uzun dönemli antikoagülasyon) için
şım kollapsının eşlik ettiği masif PTE’li hastalarda oral antikoagülan da (varfarin) başlanır. Genel-
likle varfarinin başlangıç dozu 5 mg/kg’dır. Bu
• Orta ya da şiddetli sağ ventrikül disfonksi- başlangıç döneminde heparin ve oral antikoagü-
yonu olan PTE’li hastalarda. lanlar birlikte verilebilirler. Varfarin gebelerde
• Kesin PTE tanısı konmuş ve sistolik kan kontrendikedir.
basıncının sürekli 100 mmHg’dan düşük
olduğu hastalarda. Gebelik ve PTE: Gebelik esnasında PTE sıklığı
her 1000 doğum için 0.3-1 arasındadır. Doğum
Çeşitli fibrinolitik preparatlar vardır. Streptoki- sonrası dönemde, özellikle de sezaryenle doğum
naz alerjik reaksiyon ve diğer yan etki profilin- varsa PTE riski daha yüksektir. Gebelikte PTE
den dolayı pek tercih edilmemektedir. Alteplaz tedavisinde temel ilaç heparindir (anfraksiyone
en sık kullanlan ajandır. Akut miyokard enfark- ya da DMAH). Gerek anfraksiyone heparin ge-
tüsünde de kullanıldığı için acil servislerde alı- rekse de DMAH plesantadan geçmez, anne sü-
şılmış bir ilaçtır (Tablo 7). Hayvan deneylerinde tünde de anlamlı miktarda bulunmaz. Varfarin
alteplazın fetüse riski olduğu gösterilmişir ancak gebelerde kullanımı sakıncalıdır.
bu risk durumu insanlarda çalışılmamıştır (Ka-
nıt C). Antiplatelet ajanlar ve antikoagülanlar
kanama riskini artırırlar. Fibrinolitik tedavi bo- Özet
yunca heparin kullanılmamalıdır.
* Trombolitik ve antikoagülan tedavinin
kesin ve göreceli kontrendikasyonları her
Tablo 7. Fibrinolitik ilaçlar-doz ve uygulamaları. zaman göz önünde bulundurulmalıdır.
Fibrinolitik ilaç Doz * Açıklanamayan nefes darlığı, göğüs ağrısı,
çarpıntı, senkop, siyanoz veya hemoptizi
250.000 Ü/30 dk. durumunda PTE ihtimali düşünülmeli
Streptokinaz
Sonra, 100.000 Ü/saat (24 saat)
ve hızla tanı çalışmaları yapılmalıdır.
4400 Ü/kg, 10 dk’da
Ürokinaz
Sonra, 4400 Ü/kg/saat (12 saat)
* Sadece alt ekstremite travmaları ya da ha-
reketsizliği değil üst ekstremite travmaları
Alteplaz 50 mg/2 saat infüzyon ya da hareketsizliği de (örneğin Velpau 189
5. Schoepf U J, Goldhaber S Z, Costello P. Spiral
bandajına alınmış üst ektremite) DVT ve Computed Tomography for Acute Pulmonary
Bölüm 3. Solunumsal Aciller
GASTROİNTESTİNAL ACİLLER
Tüm Yönleriyle Acil Tıp
Anamnezde sorulması gereken sorular Tablo 1. Erişkin hastalarda karın ağrısının lokali-
zasyonuna göre ayırıcı tanı.(2,4,6,7-9)
Alışkanlıklar: Alkol kullanan hastalarda akut Solunum hızı: Pnömoni, pulmoner emboli,
pankreatit, ülser, gastrit, yoğun laksatif kullanan miyokard infarktüsü, sepsise bağlı asidoz tablo-
um ve her dört kadran yavaş ve nazikçe palpe olan bir hastada rektal tuşe yapmamak için üç
edilir, son olarak ağrının bulunduğu bölgeye neden vardır.
gelinir. Bu muayene sırasında hastada defans
ve rebound hassasiyeti aranır. Hastadaki bu de- Ya doktorun parmağı yoktur, ya hastada “anüs
fans istemli veya istemsiz olabilecektir. Bunu da imperforatus” ya da “anal fissür” vardır. Yani
hastanın karnını ve de özellikle ağrılı noktasını karın ağrılı bir hastanın muayenesi rektal tuşe
palpe ederken derin nefes almasını sağlayarak yapılmadan tamamlanmaz.
ve/veya konuşturarak ayırt edebiliriz. Hastanın
karnını derin olarak palpe ederken, soracağımız Pelvik Muayene: Doğurgan yaşta olan ve karın
herhangi bir soruya kişi cevap vermeye devam ağrısı ile müracaat eden her kadın hastada mut-
ederse bu defansın istemli olma ihtimali yüksek- laka pelvik/jinekolojik muayenenin yapılması
tir. Gerçek intraabdominal bir hastalık nedeni gereklidir.
ile var olan rebound da, elimizi kaldırdığımız
zaman hasta çok ağrı duyacağı için o anda ko-
nuşmasını da kesecektir. Rebound peritonitin Ön Tanı
klasik bir bulgusudur fakat nonspesifik karın
ağrılı hastaların % 25’inde var olabilirken akut Hastanın ilk tıbbi öyküsü alınıp fizik muaye-
apandisit tablosundaki hastaların % 50’sinde nesini tamamladıktan sonra şuna karar vermek
bulunmayabilir. gerekir:
hepatit veya sepsis vakalarında bu sayı 15.000’in Serum elektrolitleri: Diyaresi veya şiddetli kus-
üstüne çıkabilmektedir. Fakat ne yazık ki gast- ması olan hastalarda mutlaka K+ değerlerinin
Nükleer Tıp İle İlgili Girişimler Ameliyata hazırlandığı için oral alması yasakla-
nan hastalara mutlaka damar yolu açılmalıdır.
Tc 99m ile safra yolları görüntülemeleri ve ko- Verilecek olan sıvı tercihan isotonik, ringer lak-
lesistit tanısı için kullanılabilir ama acil servis tat veya normal salin olmalıdır.
şartlarında kullanımı son derece kısıtlıdır. Bili-
Mide içeriğinin boşaltılması: Cerrahi girişim
rubin değerlerindeki yükseklik sonuçları etkile-
gereken hastalarda ameliyathaneye götürülme-
mez, kesenin dolamaması boynunun bir taş ile den önce hastaya nazogastrik sonda takılarak
kapandığını gösterir. mide içeriğinin boşaltılması gereklidir.
200
Konu 1
Nazogastrik takılmasının en belirgin endikas- hastaları muayene eden hekimler çok dikkatli ol-
yonları: malılar ve ailesinden de anamnez almaya gayret
202
Tablo 3. Karın ağrılı hastada ayırıcı tanı.(2-4,6,8,9)
Epidemiyoloji Etyoloji Klinik Fizik Muayene Yardımcı Testler
Aort Yaşın ilerlemesiyle daha sık görü- %95’in üzerinde neden ate- Rüptür oluncaya kadar ge- %70 hastada vital bulgular nor- Vakaların %80’inde abdominal
anevrizması lür. Erkeklerde daha sıktır, hiper- rosklerozdur. Diseksiyon aort’ nellikle asemptomatikdir. Ani maldir ama bazende ciddi hipo- düz grafileri patolojiktir. Lateral
rüptürü tansiyon, diabet, sigara, kronik ta dilatasyon ve yanlış lümen başlayan epigastrik ve sırt ağrı- tansiyon görülebilir. Eğer anevriz- abdominal film yararlı olabilir. Ult-
okstrüktif akciğer hastalığı risk oluşumuna neden olur. Bura- sı, beraberinde senkop veya şok ma 5 cm veya 5 cm’ den büyükse rasonla kütlenin hem çapı, hem de
faktörleridir dan olacak kaçak veya rüptür tablosu vardır. Ağrı sırta, kasık- palpasyonda pulsatil kütle alına- uzunluğu ölçülebilir ama hastanın
şoka neden olur. lara veya testislere vurabilir. bilir. Ultrason veya tomografi en- obez olması veya gaz varlığı bir de-
dikasyonu vardır. Femoral na- zavantajdır. Hasta stabil ise tomog-
bızların eşit olmaması her zaman rafi tanıda seçilecek yöntemdir.
gördüğümüz bir bulgu değildir.
İçi boş organ Yaş ilerledikçe görülme sıklığı Genellikle duodenumda ki bir Sıklıkla ani ortaya çıkan epi- Genellikle ateş düşüktür. Aradaki Peritonit sonucu lökositler genellik-
perforasyonu artar, hastalarda genellikle peptik ülserden meydana gelir. Kolon gastrik ağrı vardır. Vakaların zaman uzarsa ateşte yükselir. Ta- le artmıştır. Amilaz seviyesi yüksek
ülser veya divertikül non-steroidal divertikülleri kalın barsak, ince %50’sinde bulantı kusma gö- şikardi sık görülür. Kanama veya bulunabilir. Karaciğer enzimleri et-
anti enflamatuar ilaç kullanımı barsak ve safra kesesi perforas- rülür. Daha ileri dönemde ateş sepsisle birlikte şok tablosu oluşa- kilenebilir ama etkilenmeyebilirde.
vardır. Perforasyonun oluşması ile yonu nadirdir. Barsak içeriği- ortaya çıkabilir. Omentum’ un bilir. Karın muayenesinde distan- Perfore ülserlerin %70-80’inde düz
tanı arasındaki süre uzadıkça has- nin karın boşluğuna dağılması olayı lokalize etmesi sonucu siyon, yaygın defans ve ribaund grafilerde diyagrafma altında serbest
tanın mortalitesi artar. peritonite neden olur. ağrı sınırlı kalabilir. Yaşlı insan- bulunur. Barsak sesleri azalmıştır. hava bulunur, tomografi ile serbest
lardaki ağrı şiddeti az olabilir. havanın teşhisi daha kolaydır.
Akut Olgun yaşlarda çok sık görülür. Alkol, safra taşları, hiperlipide- Epigastrik bölgede ani başla- Az ateş görülür, hasta hipotansif Lipaz en çok istenen testtir. Amilaz se-
pankreatit Çocuklarda ve yaşlılarda nadirdir, mi, hiperkalsemi veya endosko- yan bir ağrı ki genellikle sırta veya takipneiktir. Kişide kısmen viyesi normalin 3 katı ise daha spesifik
erkeklerde sıktır. Yoğun alkol kul- pik retrograd, pankreotografi, vurur. Bulantı ve kusma sıktır. epigastrik hassasiyet bulunabilir. tanı yöntemi haline gelir. Ultrasonla
lanımı ve safra kesesi hastalıkları pankreasta harabiyete, sabunlaş- Hastanın görünümü ile fizik Retroperitoneal bir organ olduğu pankreastaki ödem veya pseudokist
etkindir. maya ve nekroza neden olabilir. muayene bulguları birbirine için eğer pankreatit tablosu çok oluşumu gösterilebilir. Tomografi ile
ARDS, sepsis kanama ve böbrek uygun değildir. Hemen yoğun ciddi değilse rebound veya defans apse oluşumu, nekroz, kanama veya
yetersizliği sekonder gelişir. sıvı tedavisi önemlidir bulunmayabilir. pseudokistler görülebilir. Eğer hastada
ciddi akut pankreatitten şüphelenili-
yorsak tomografi çekilmesi gerekebilir.
İntestinal Yaşlılarda ve karın ameliyatı geçi- Adezyonlar, kanser, fıtık, apse, Kramp tarzında diffüz, karın Eğer hastada barsak strogülasyo- Lökosit sayısı yükselmişse bu stron-
Obstrüksiyon ren hastalarda sıktır. volvulus veya infaktüs oluşur. ağrısı ve buna eşlik eden kus- nu veya dehidratasyon meydana gülasyonu düşündürebilir, belirtiler
Tıkanma sonucu hastada bu- ma tabloya hâkimdir. gelmediyse vital bulgular genellikle uzun süredir varsa ve bulantı kusma-
lantı, kusma, üçüncü boşlukta normaldir. Abdominal distansi- da eşlik ediyorsa elektrolit bozukluk-
sıvı birikimi, strongülasyon ve yon, artmış barsak sesleri ve yaygın ları görülebilir. Tıkanmanın seviyesi-
barsağın nekrozu ortaya çıkar. hassasiyet oluşabilir. Lokal perito- ni göstermek açısından karın filmleri
neal iritasyon bulgularının olması faydalı olabilir. Tanıda ultrason veya
strongülasyonu düşündürür. tomografinin değeri yoktur. Yani na-
diren ihtiyaç duyulur.
Tablo 3. Karın ağrılı hastada ayırıcı tanı.(2-4,6,8,9)
Epidemiyoloji Etyoloji Klinik Fizik Muayene Yardımcı Testler
Mesenter Özellikle kardiyovasküler Vakaların %20-30’unda tı- Çok ciddi ve akut ağrı başlar, İskemilerde bile ilk bulgular normal Genellikle lökositoz vardır. Hastalarda
İskemisi sistem hastalığı olan yaşlı kanma yoktur. İskeminin ağrı kolik tarzda ve periumblikal görülebilir. Barsak sesleri mevcut- amilaz ve kreatin fosfokinaz seviyeleri
hastalarda daha sık görülür. nedenleri multipl faktörler alanda başlar ve bütün karına tur, bu hastalarda rektal muayene yükselmiştir. Eğer barsaklar enfarkte
Konjestif kalp yetmezliği, olup içinde daha önceden yayılır ve bu da süperior mezen- önemlidir. Çünkü orta derecedeki oldu ise laktik asidemiye bağlı olarak
kardiyak disritmiler, diabet, var olan aterosklerotik bir ze- terik arter tıkanma embolisini bir kanama nedeniyle hastalarda metabolik asidoz görülebilir. Düz gra-
sepsis ve dehitratasyon baş- minde hipotansiyonun bunu düşündürür. Genellikle tabloya gaitada gizli kan pozitif olabilir. filer bize tanıda yardımcı olmaz. Kont-
lıca etmenlerdir. Her 1000 tetiklemesi olabilir. Arteriyal diare ve kusma eşlik eder. Süperi- rastlı tomografi, manyetik rezonans ve
yatıştan bir tanesinde tanı tıkanmanın olduğu vaka- or mezenterik arter trombozunda anjiyografi olayın boyutunu gösterme
mezenter iskemisidir. Mor- larda bunlar %65 oranında daha gürültülü bir tablodur. Su- açısından önemlidir. Arteriyal tıkanma-
talite %70 civarındadır. görülür neden %75 oranda perior mezenterik arter trombozu larda veya hastalıklarda ise en iyi tanı
Mezenterik venin trombo- emboli veya akut arteriyal daha yavaş gelişen bir tablodur. yöntemi anjiografidir.
zu genellikle hiperkoagüla- trombosis %25 orandadır. Hastada abdominal anjina, kilo
bil durumda, hematolojik kaybı veya diare şeklinde belirti-
hastalıklarda, intraperito- ler vardır. Hastada önceden venöz
nial enflamasyonda ve trav- tromboz anamnezi olabilir.
mada ortaya çıkar.
Apandisit Adölesanlarda ve genç yaş- Apendiks lümeninin şiş- %50-60 vakada epigastrik veya Ortalama ateş 38°C’dir. Daha yük- Lökosit genellikle artmıştır veya sola
larda en sık görülür. Ço- mesi, iskemisi, enfeksiyonu periumbilikal ağrı sağ alt kadra- sek ateş varsa bu perforasyonu dü- kaymıştır. İdrarda steril piyüri görüle-
cuklarda ve yaşlılarda daha veya perforasyonu nedeniyle na, 8 –12 saat içinde kayar. Geç şündürebilir, % 90-95 alt kadran bilir, C-reaktif protein sensitiftir ama
seyrektir. Buna rağmen tıkanmasıdır. tanı konanlarda perforasyon ris- hassasiyeti, % 40-70 ribound bu- doğruluğu değişir. Tomografi sensitif
kadınlarda, çocuklarda ve ki artar. Ağrı, düşük ateş (%15), lunur. Vakaların % 30’unda rektal veya spesifiktir. Ultrason özellikle ba-
yaşlılarda perforasyon riski %80 iştahsızlık sık görülür. Bu- tuşede hassasiyet vardır. yanlarda ayırıcı tanıda yardımcı olur.
daha yüksektir. Normalde lantı, kusma %50-70 vakada
mortalite oranı %0,1 iken olup daha seyrektir.
perfore vakalarda %2-6’ya
çıkabilmektedir.
Biliyer sistem En sık 35-60 yaşları ara- Safra taşlarının hareketi bi- Sağ üst kadrandaki, kramp şeklin- Biliyer kolikte ateş normaldir, ko- Kolesistit ve kolanjitte lökosit artmıştır.
hastalıkları sında görülür. 20 yaştan liyer koliği başlatır. Sistik deki ağrı, sağ skapula altına vurur, lisistitte ve kolanjitte artar, sağ üst Amilaz ve karaciğer fonksiyon testleri
gençlerde nadirdir. Kadın kanalda veya koledokta ki hastanın anamnezinde ağrı vardır, kadran hassasiyeti, ribaunt ve sarı- bizi gastrik veya ülserden ayırt etmemi-
erkek oranı 3/1’dir. Risk bir taşın bulunması kolesistit hastanın ağrısının devam etmesi lık görülebilir. ze sağlar. Ultrason anatomiyi, taşı veya
faktörleri doğum yapmak, veya kolanjite neden olabilir. kolesistit veya kolanjit lehinedir. kanalların genişlemesini gösterir, hepato-
şişmanlık, alkol alımı ve biliyer sintigrafi ile safra kesesinin fonksi-
Konu 1
203
Bölüm 4. Gastrointesitinal Aciller
204
Tablo 3. Karın ağrılı hastada ayırıcı tanı.(2-4,6,8,9)
Epidemiyoloji Etyoloji Klinik Fizik Muayene Yardımcı Testler
Üreteral En sık görülen yaşlar, 30- Ailede taş varlığı, gut, renal Ani ortaya çıkan ve kasığa yayı- Vital bulgular genellikle normaldir, İdrar tahlilinde hematüri tesbit edilir.
kolik 40’dır. Genellikle erkek- tübüler asidoz ve sistinüri lan ağrı vardır, bulantı kusma ve kosto vertebral açıda hassasiyet ve İVP ana tanı yöntemidir. Helikal veya
lerde görülür, ailede veya taş oluşumuna neden olur. terleme sıktır, hasta ağrı içinde karın bulgusunda normal bulgu- spiral tomografi yaşlı hastalarda ve böb-
daha önce yine bu tip ağrı kıvranır veya bir pozisyonda ka- lardır. rek fonksiyonları bozuk hastalarda tanı-
anamnezi sıktır. lamaz, hareket halindedir. da daha çok yardımcı olabilir.
Kolon Yaş ilerledikçe bu hasta- Lokal kolit veya bu kolonik Dışkılama alışkanlığında değişik- Ateş genellikle düşük seviyededir. Tüm testler genellikle normaldir, düz
Divertiküliti lıkta sıklaşır. Erkeklerde divertikülin enfeksiyonu veya lik meydana gelir. Sol alt kadran- Sol alt kadran ağrısı bunun yanın- filmlerde obstrüksiyon veya kitle efekti
kadınlara göre daha sıktır. perforasyonu şeklinde görülebi- da ağrı sıktır, ateş, bulantı, kusma da ribound olmaması sıktır. Gaita- görülebilir. Baryumlu kolon grafisi ge-
Sıklıkla yükselir. Sol tarafın lir. Obstrüksiyon, peritonit, apse ve rektal kanama eşlik eder. da gizli kan pozitif olabilir. nellikle tanıya görürür.
apandisiti diye adlandırılır. ve fistül bu divertikülün enfek-
siyonundan veya şişmesinden,
ödeminden meydana gelir.
Akut Sık konan bir tanıdır. Genellikle viraldir. Ağrı genellikle lokalize edilemez, Abdominal muayene genellikle Genellikle hastaya semptomatik teda-
gastroenterit Mevsimlerle alakalıdır. En intermitant kramp tarzında yay- nonspesifiktir peritoneal bulgular viyle anti-emetikler ve sıvı replasmanı
sık apandisit ile karıştırılır. gın ağrı vardır. Diyare tanıda en yoktur, rektal muayenede sulu gaita yapılır. Önemli nokta en son konması
Ailenin birçok ferdinde önemli noktadır. Genellikle mik- palpe edilebilir veya hiç gaita bu- gereken tanıdır. Başka hastalıkları atla-
görülebilir. tarı artmıştır ve sulu kıvamdadır, lunmayabilir. Genellikle ateş vardır. mamak gerekir.
bulantı ve kusma genellikle ağrı-
dan önce ortaya çıkar. Hasta kar-
nında peristaltizm görülebilir veya
hasta tarafından hissedilebilir
Nonspesifik Genellikle genç ve orta Bilinmemektedir. Değişkendir ama kronik veya re- Değişkendir ama peritoneal Çok değişiktir ve genellikle poliklinik
karın ağrısı yaşlarda, doğurgan yaştaki kürren olabilir. bulgular yoktur. seviyesinde uygulanır.
kadınlarda, daha düşük sos-
yoekonomik seviyesindeki
insanlarda ve psikiyatrik
bozukluğu olan insanlarda
daha sıktır. Unutmamak
gerekir ki 50 yaş üzerindeki
hastaların %10’unda intra-
abdominal bir kanser vardır.
Konu 1
Yatır veya
ameliyathaneye gönder Önerilerle externe
Akut apandisit tanısı yaşlı hastalarda güç ve Genç doğurgan yaştaki kadınlar
geç konulmaktadır çünkü bu hastalarda karın
muayenesi bulguları, lökosit sonuçları ve ateş Bu yaş grubu kadınlarda dış gebelik ve daha da
bulguları genellikle normal değerlere yakın sey- ileri dönemi dış gebelik rüptürü ihtimalini göz-
retmektedir. Yaşlı hastalardan akut apandisit ön den kaçırmamak lazımdır.
tanısı ile ameliyata alınan vakaların %57-92’si
Son Karar
perfore olmuştur. Karın ağrısı ile müracaat eden
yaşlı hastaların en azından 2/3’ ünde klinik sey- Karın ağrısı şikâyeti ile acil servise başvuran eden
rini tehlikeye sokabilecek şiddette bir hastalık hastaları muayene eden acil hekiminin verebile-
mevcuttur. ceği üç karar vardır:
Bu hastalarda post-op komplikasyonlar fazla, • Hasta için genel cerrahi veya ilgili bölüm-
den konsültasyonu istemek,
hastanede kalış süreleri daha uzun ve ölüm oran-
ları daha yüksektir. • Hastayı acil servis içinde gözlemek veya
• Taburcu etmek. 205
1. Genel cerrahi/dahiliye konsültasyonu Yapılan araştırmalarda acil servise karın ağrısı ile
gelen ve yanlış tanı konan hasta ile ilgili bahanele-
Bölüm 4. Gastrointesitinal Aciller
Karın ağrısı ile acil servise müracaat ettikten • “Hamile olmam mümkün değil”, dedi!
sonra taburcu edilen 732 hasta üzerinde yapılan • Bana “pelvik imflamatuvar hastalık” gibi
bir çalışmada 11’inin ilk 24 saat içinde tekrar geldi!
müracaat ettiği ve bu hastalarda en sık görülen
• Ben o hastada sadece gastroenterit var
tanının akut apandisit, yapılan diğer bir çalışma-
diye düşünmüştüm!
da ise bu şekilde tekrarlayan başvurularda en sık
görülen sebebin yine akut apandisit ve intestinal • Ama hastanın hemogram ve lökosit sayısı
obstrüksiyon olduğu ve bu hastaların daha önce- normaldi!
den bir karın ameliyatı geçimiş ve ilk gelişlerinde • Ama hastanın ağrısı başka bir alanda idi.
ayakta direkt batın grafilerinin normal olduğu (retroçekal apandisit vs)
gözlenmiştir.
206
Konu 1
Tablo 4. Acil serviste karın ağrılı hastanın değerlendirilmesinde laboratuvarın etkin kullanımı.
Acil serviste tüm hastalarda olduğu gibi karın ağrılı hastalarında muayene ve tetkiki sırasında sadece merak
208
Konu 2
AKUT APANDİSİT
Dr. Cemil Kavalcı, Dr. Bünyamin Uyanık
Akut apandisit patogenezinin iyi bilinmesi tanı- de çeşitli anaeroblar, aeroblar ve fakültatif bakte-
yı kolaylaştırır. Organın inflame olmasında teti- riler üretilmiştir. Escherichia coli ve Bacteroides
ği çeken ilk olay apendiks lümeninin herhangi fragilis hemen hemen bütün akut apandisit va-
bir nedenle tıkanmasıdır. Apendiks lümeninin kalarında görülmektedir.
tıkanmasına yol açan patolojiler arasında fekalit,
parazit, karsinoid tümörler ile boncuk ve tahıl
tanesi gibi yabancı cisimler sayılabilir. Çocuklar-
Klinik ve Yakınmalar
da apendiks lümeninin tıkanmasının en önemli Hastalarda iştahsızlık, karın ağrısı, bulantı ve
ve en sık sebebi sistemik enfeksiyonlar sırasında kusma sık görülür. Hastaların %95’inde ilk
oluşan lenfoid hiperplazidir. Lenfoid hiperp- semptom iştahsızlıktır. Ardından karın ağrısı
lazinin nedeni salmonella, shigella ve yersinia başlar ve bunu takiben kusma görülür. Kusma
enteritleri, kızamık, suçiçeği, sitomegalovirüs ağrıdan önce başlamışsa tanı sorgulanmalıdır.
gibi viral enfeksiyonlar sırasında meydana ge- Ağrı; genellikle epigastrik bölge veya göbek çev-
len sistemik reaksiyon olabilir. Fekalit, ikinci resinde başlar. Ağrı genellikle epigastrik bölge
sıklıktaki nedendir. Çocuklarda apendiks lü- veya göbek çevresinde duyulan, tam olarak ta-
menini tıkayan fekalit, akut apandisit olgu- nımlanamayan, hafif ve başlangıçta kolik özel-
larının %10-20’inde, perfore apandisitlerin ise liktedir. Bu dönemde hissedilen karın ağrısı lü-
%30-40’ında tanımlanmıştır. Ascaris Lumbriko- menin tıkanmasını yansıtmaktadır. Karın ağrısı
ides gibi parazitlerin neden oldugu enfestasyon- genellikle inflamasyonun başlamasından 12 saat
lar sırasında da lümen tıkanabilir. İnflamasyonu sonra sağ alt kadrana, Mc Burney noktasına yer-
başlatan bir diğer mekanizma da özellikle kistik leşir. Bu şekilde yer değiştiren bir karın ağrısının
fibrozisli çocuklar ile proksimal yerleşimli kar- akut apandisit için tipik olduğu kabul edilir. Pel-
sinoid tümörlerde lümenin mukus tıkaçlarıyla vik veya retroçekal yerleşimli apendikslerde infla-
tıkanmasıdır. me organ pariyetal peritonla temas etmediğinden
ağrı, apendiks perfore olup enfeksiyon peritona
Apendiks lümeninin herhangi bir nedenle tıkan- yayılana kadar çok belirgin hale gelmeyebilir.
ması, lümen iç yüzeyinde sıralı mukoza hücreleri
tarafından salgılanan mukusun drene olamayıp Kusma, genelde ağrının başlamasından kısa bir
lümen içinde birikmesine ve saatler içerisinde süre sonra başlar. Ancak bazen, klinik bulgular
intraluminal basıncın apendiks duvarındaki kan belirgin hale gelmeden 6-8 saat önce başlayan
dolaşımını bozacak düzeyde artmasına neden bulantı ve kusma da apandisitin ilk yakınması
olur. Lümende oluşan stazı, sıklıkla bakterilerin olabilir. Apandisitli hastalarda kabızlık veya ishal
proliferasyonu takip eder. Apendiksin inflamas- görülebilir. Ağrının başlamasının ardından sig-
yonu, intraabdominal savunma mekanizmaları moid kolonun peritonit nedeniyle irrite olması-
ile lokalize edilemediği takdirde, apendiks du- na bağlı ishal başlayabilir. Mesane, sağ üreter ve
varındaki iskemi ve nekrozun perforasyonla so- testiküler damarların inflame periton sahası içine
nuçlanması kaçınılmazdır. girdiği durumlarda hasta dizüri, pollakiüri, ka-
sık ve testiküler ağrıdan yakınabilir. Kısa sürede
Kontrolsüz antibiyotik kullanımının yaygın- hızla yükselen ateş, perforasyonu düşündürebilir.
laşması nedeniyle, 1940’lı yıllarda %10 civa- Perforasyonla birlikte karın ağrısı ve hassasiyet
rında olan perfore apandisit sıklığı günümüzde yaygınlaşabileceği gibi perforasyonun hemen ar-
%40’a ulaşmıştır. Perfore apandisit olgularının dından intraluminal basıncın azalması nedeniyle
1/3’ünün hastaneye geç başvurduğu, 2/3’ünün çocukta geçici bir rahatlama gözlenebilir. Omen-
ise bir hekim tarafından görülüp, apandisit dışı tum ve ileum segmentleri tarafından sınırlandığı
tanılarla antibiyotik tedavisi almış olduğu görü- takdirde periapendiküler apse veya plastron, sı-
lür. Bu nedenle perfore apandisit sayısındaki ar- nırlandırılamadığı takdirde ise generalize perito-
210
tışta, hekimlerin de küçümsenmeyecek derecede nitle sonuçlanır. Plastron sıklığı %1.4-7‘dir.
Konu 2
Akut Apandisit
Apandisitli hastalar genellikle sırt üstü hareketsiz sayısı nadiren 25.000/mm³’ün üzerine çıkar.
yatar ve sağ bacağını karnına doğru çekerek peri- Lökositoz, karın içinde bir enfeksiyonu, nekro-
ton iritasyonunu azaltmaya çalışır. Apendiksteki tik bir dokunun varlığını veya apseyi işaret eder-
inflamasyon hastaların birçoğunda vücut ısısı- se de, gastroenterit ve üst solunum yolu enfek-
nın artmasına neden olur. Ateş genellikle 38°C siyonlarında da sıklıkla görülür. Bu nedenle tek
civarındadır. Daha yüksek bir ateş yaygın perito- başına beyaz küre sayımının tanı konulması veya
nit bulgusudur. Kalp hızı normal ya da normalin tanıdan uzaklaşılmasındaki önemi tartışmalıdır.
çok az üzerindedir. Özellikle karın muayenesi Bakteriyel enfeksiyonu destekler şekilde, perife-
sırasında hastanın dikkati başka yöne çekilerek rik yaymada nötrofil hakimiyeti olması da en az
gerçek tepkileri değerlendirilmelidir. Hastanın lökosit atışı kadar önemlidir. Polimorfonükleer
karnı bir miktar şişkin olabilir. Generalize pe- lökosit yüzdesinin %75’in üstünde olması akut
ritonit ve ya perforasyon varsa distansiyon be-
apandisit lehine yorumlanabilir. Nitekim nötro-
lirginleşir. Akut apandisitin tipik muayene bul-
fil/lenfosit oranının 3.5’in üzerinde olmasının
gusu, sağ alt kadranın (Mc Burney noktasının)
tanısal önemi olduğunu belirten yayınlar vardır.
palpasyonla hassas olmasıdır. Retroçekal yerle-
Karaciğerden sentezlenen bir protein olan C
şimli apendisitlerde apendiks, önündeki kalın
reaktif protein (CRP) yüksekliği ve sedimantas-
barsak tarafından korunduğu için sağ alt kad-
randaki hassasiyet belirgin olmayabilir. Bunun yon hızının artmış olması da apandisit tanısını
yanında direkt ve indirekt reboundun pozitif destekleyen laboratuvar bulgularıdır. Karın ağ-
olması, sol alt kadranın palpasyonu sırasında sağ rılı çocukta yapılması gereken bir diğer tetkik
alt kadranda ağrı duyulması da (Rovsing işa- de idrar incelemesidir. İdrar yolu enfeksiyonu
reti) apandisiti destekleyen bulgulardır. Retro- tanısı koymak için tek başına piyüri yeterli de-
kolik veya retroçekal yerleşimli apendikslerdeki ğildir, bakterinin idrar sedimentinde görülmesi
inflamasyonun tanımlanması amacıyla kalçanın gerekir. Üreter ve mesaneye yakın komşu olan
ekstansiyonu veya sağ bacağın düz biçimde yu- inflame apendiks, idrarda lökosit görülmesine
karı kaldırılması suretiyle yapılan Psoas testi ve neden olabilir. Mean Platelet Volumün (MPV)
sağ uyluğun internal rotasyonu ile yapılan Ob- akut apandisitli vakalarda düşük olduğuna dair
turator testi de çocuklarda yetişkinlerdeki kadar yayınlar vardır.
değeri yoktur. Bu nedenle, bakılmasına da gerek
yoktur. Barsak seslerinin başlangıç safhasındaki
apandisitlerde tanısal önemi yoktur. Perforasyon Görüntüleme Yöntemleri
meydana gelmemişse barsak sesleri normokine-
tiktir. Rektal tuşenin çocukluk apandisitlerinin Akut apandisit tanısı genellikle hastanın yakın-
değerlendirilmesindeki rolü tartışmalıdır. Pelvis ma ve bulgularıyla konur. Ancak tanısal şüphe
içinde dolgunluk veya hassasiyetin olması apan- olan durumlarda görüntüleme çalışmaları ya-
disit lehinedir ancak apandisiti olmayan çocuk- pılmalıdır. İki meta analizde USG ve BT’nin
ların da yarısında rektal tuşe ağrılıdır. sadece klinik ve laboratuar ile apandisit tanısı
konulamayan hastalarda yapılması önerilmiştir.
Fizik muayene bulguları ile tanısal doğruluk
oranı %70-87 arasındadır.Bu doğruluk oranı
çocuklarda %54-70, doğurma yaşında olan ka- a. Ayakta Direkt Karın Grafisi
dınlarda %50-70’dir.
Başlangıç safhasındaki bir akut apandisitte,
ayakta direkt batın grafisi ile saptanabilecek tek
Laboratuvar patolojik görüntü fekalittir (%l0-20). Bu yüzden
akut apandisit tanısında direkt grafinin tanısal
Apandisite özgün bir laboratuar testi yoktur. değerliliği son derece düşüktür ancak ilerlemiş
Akut apandisit olgularda tam kan sayımında be- olgularda sağ alt kadranda birkaç adet gaz-sıvı 211
seviyesi, preperitoneal yağ veya psoas gölgesinde azaltılmasında spiral BT’nin önemli katkıları
silinme ile ağrıya bağlı skolyoz görülebilir. olduğu yönünde görüşler giderek artmakta-
Bölüm 4. Gastrointesitinal Aciller
intestinal obstruksiyon, akut kolesistit, mezanter gösterilmiştir. İlk başarılı tedavi 2. Dünya savaşı
iskemisi, pakreatit, içi boş organ perforasyonları, sırasında Amerikan deniz kuvvetlerinde deniz
Akut Apandisit
ektopik gebelik, over kisti torsiyonu veya rüptü- altında yapılmıştır.
rü ile intraabdominal testis torsiyonudur. Cer-
rahi müdahalenin yerinin olmadığı durumlar
arasında ise idrar yolu enfeksiyonları, pnömoni, Laparoskopik Apendektomi
gastroenteritler, parazitozlar, mezenter lenfade-
nit ve ailevi akdeniz ateşi, diabetik ketoasidoz İlk kez 1983’te Semm tarafından gerçekleştiril-
akılda tutulmalıdır. miştir. Karşılaştırmalı çalışmalarda laparoskopik
apendektominin en az açık apendektomi kadar
etkin olduğu gösterilmiştir. Ameliyat süresi-
Tablo 1. Alvarado puan sistemi nin açık apendektomiye nazaran daha uzun ve
Yakınmalar Ağrının yer değiştirmesi 1 gerekli ekipmanın daha pahalı olması dışında
İştahsızlık 1 laparoskopik apendektominin kayda değer bir
Bulantı-kusma 1 dezavantajı bulunmamaktadır. Buna karşılık
ameliyat sonrası hastanede kalma ve iyileşme sü-
Bulgular Sağ alt kadranda hassasiyet 2
relerinin daha kısa olması ve postoperatif ağrının
Rebound 1
minimal seyretmesi gibi avantajları vardır. Ayrıca,
Ateş 1 özellikle obez hastalarda değerli bir tanı yönte-
Laboratuar Lökositoz 2 midir. Yara yeri enfeksiyonu ve adheziv barsak
Lökosit formülünde sola kayma 1 tıkanıklığı sıklığı yok denecek kadar düşüktür.
Komplikasyonlar ve Mortalite
Tedavi Akut veya perfore tüm apandisitlerde kompli-
Akut apandisitin tedavisi cerrahidir. Cerrahi kasyon oranı % 1-5 civarındadır. Bunlar; akut
açık veya laparoskopik yöntemle yapılabilir. apandisitte %3, perfore apandisitte %6-8 yara
enfeksiyonu, %2-17 intraabdominal apse, sep-
Ancak son yıllarda henüz çok yaygın olmasa da
sis, %5-15 erken barsak yapışıklığı, %0.3-0.7
USG, BT ve yeni antibiyotiklerin desteğiyle, acil
kolokütanöz fistül, fekalitin karın boşluğun-
apendektomi yerine interval apendektomiyi ter-
da kalması, karaciğer apsesi, kız çocuklarında
cih eden cerrahi kliniklerinin sayısı artmaktadır.
pelvik inflamasyona bağlı tubal infertilitedir.
Ameliyathane ve anestezi koşullarının uygun ol-
Apendiksin perforasyonu ile periton boşluğu
madığı durumlarda, özellikle gece gelen olgular-
sınırlı veya yaygın şekilde bakterilerle kolonize
da, tanısı kesinleşmiş olsa bile akut apandisit ol-
olur. Pozitif periton kültürüne sahip hastalarda
gularının parenteral antibiyotik ve sıvı desteği ile
enfeksiyona bağlı morbidite 3 kat daha fazladır.
daha iyi koşulların sağlanabileceği ertesi sabaha
Perfore olmamış akut apandisitte profilaktik an-
kadar bekletilmesinin zarar görme ve ölüm oranı
tibiyotik kullanımıyla yara enfeksiyonu insidansı
artırmadığı ifade edilmektedir. Hastaneye baş-
düşmektedir. Antibiyotik ve sıvı tedavisindeki
vurduktan sonraki ilk altı saat içerisinde apen-
ilerlemelerle mortalite oranları %1’in altındadır.
dektomi yapılan hastalarla, 6-18 saat içerisinde
Antibiyotikler aynı zamanda enfeksiyöz kompli-
ameliyat edilen hastalar arasında perforasyon da
kasyon oranlarını da azaltmıştır. Ölüm, sıklıkla
dahil olmak üzere, komplikasyonlar açısından
kontrol edilemeyen peritonite bağlı sepsis, intra-
bir fark olmadığı gösterilmiştir.
abdominal apseler veya gram negatif septisemiye
Akut apandisit sonrası plastron veya abse oluş- bağlıdır. Pulmoner emboli de bazı ölümlerden
muş hastalarda antibiyotik ile tıbbi tedavi stan- sorumlu tutulmuştur. Apendektomilerden sonra
dart tedavi şeklidir. Akut apandisiti hastalarda inguinal herni insidansı üç kat artar. Enfeksiyon,
antibiyotik tedavisinin etkinliği bazı yayınlarda insizyonel herni için predispozan bir faktördür. 213
İnsizyonel herni, Mc Burney insizyonunda çok 6. DeKoning EP. Acute Appendicitis. In: Tintinalli
seyrek, sağ alt paramedian insizyonda daha sıktır. JE, Stapczynski JS, Ma OJ, Cline DM, Cydulka
Bölüm 4. Gastrointesitinal Aciller
patients with suspected acute appendicitis. Eu- toneal drainage: Results of public hospital. Jour-
ropan Journal of Surgery 1998;164:833-40. nal of Pediatric Surgery 1993;28:404-9.
Akut Apandisit
19. Stevenson RJ. Appendicitis. In: Ziegler MM, 25. Giles C. The platelet count and mean plate-
Azizkhan RG, Weber TR (eds), Operative Pe- let volume. British Journal of Haematology
diatric Surgery (international ed) McGraw-Hill, 1981;48:31-7.
New York 2003;pp:671-89. 26. Bessman JD, Williams LJ, Gilmer PR. Mean
20. El Ghoneimi. Laparoscopic appendectomy in platelet volume. The inverse relation of plate-
children. A Report of 1379 cases. Journal of Pe- let size and count in normal subjects, and an
diatric Surgery 1994;29:786-90. artifact of other particles. American Journal of
21. Bonanni F. Laparoscopic versus conventional Clinical Pathology 1981;76:289-93.
appendektomi. Journal of American College 27. Wu HP, Lin CY, Chang CF ve arkadaşları. Pre-
Surgery 1194;179:273-8. dictive value of C-Reactive protein at different
22. Bower RJ, Bell MJ, Ternberg LJ. Controversial cutoff levels in acute appendicitis. American
aspects of appendicitis management in children. Journal of Emergency Medicine.
Archives of Surgery 1981;116:885-8. 28. Albayrak Y, Albayrak A, Albayrak F ve
23. Busuttil RW, Davidson RK. Effect of prophylac- arkadaşları. Mean Platelet Volume: A New Pre-
tic antibiotics in acute nonperforated appendici- dictor in Confirming Acute Appendicitis Diag-
tis. Annals of Surgery 1981;194:502-9. nosis. Clinical And Applied Thrombosis Hemo-
stasis 2011;17:362-6.
24. Curran TJ, Meunchow SK. The treatment of
complicated appendicitis in children using peri-
215
Konu 3
lemede kullanılsada endoskopi işlemi sırasında Fleksible endoskopi yöntemi; esnek oluşun-
görme alanında zorluğa neden olabilir. Üstelik dan, cisime görme ve diğer yapılara verdiği hasa-
Künt yabancı cisimler yakınması olmayan has- Magill forsepsi: Orofarinks ve üst orofarinks
tada 12-24 saat gözlenir. Spontan pasajla dışarı cisimleri çıkarmak için kullanılır.(3)
atılım olabilir. 24 saatten uzun kalan cisimler
derhal çıkarılmalıdır. Çünkü bu dönemden son- Buji: Nesneleri mideye itmek için kullanılan
yöntem. Cismi görüntüleme veya çıkarma şansı
ra transmural erozyon, perforasyon, fistül gibi
yoktur. Özefagus hasarı düşük olan ve 24 saatten
komplikasyon çıkma olasılığı yüksektir. Yabancı
kısa süredir mevcut olan cisimlerde kullanılabilir
cisim keskin, sivri ise, pil, non opak cisimse, öze-
ancak endoskopinin mevcut olduğu yerde tercih
fagusun üst 1/3 darlığında ise bu komplikasyon-
edilmez.(3)
ların oranı dahada artmaktadır.(3)
Foley katater: Deneyimli kişi tarafından prok-
Özefagus yabancı cisimlerinin çıkarılmasında simal özefagustaki cisimler için kullanıldığında
invaziv ve noninvaziv yöntemler kullanılmakta- başarılı yöntemdir. Foley sönük halde cismin
dır. Noninvaziv yöntemler arasında, alt özefagus ilerisine itilir. Radyoopak kontrast madde ile fo-
sfinkter basıncını azaltan glukagon, kalsiyum ley şişirilir. Floroskopi altında cisim yukarı doğ-
kanal blokeri ilaçların kullanımı ya da hasta- ru çekilir. Cisimi görme şansı vermez ve cisim
ların gözlem altına alınması sayılabilir. İnvaziv darlığın olduğu alanlarda ise peforasyon riski
yöntemler arasında özefagoskopi (fleksibil ve taşıyabilir. aspirasyon riski taşır. Bu nedenle en-
rijid endoskopi) ve cerrahi çıkarımın yanı sıra doskopinin olduğu yerde tercih edilen yöntem
yabancı cisimlerin çıkarılmasında foley katater değildir.(3)
ile balon ekstraksiyonu, magil forsepsle çıkarma,
penny pincher tekniği ve bujinaj yöntemleri gibi Penny pincher yöntemi: Anestezi ve entübas-
alternatif yöntemler de bildirilmiştir.(1,3,7,9,10) yon gerektirmeden nazogastrik tüp aracılığıyla
grasping forsepsin takılmasını içerir yöntemdir.(3) 219
Alt özefagus sfinkteri gevşetme: Alt özefagial varsa; temel yaşam desteği uygulamaları
sfinkter GİS’ in en dar bölgesidir. Bu bölgeye ta- yapılır, başarılı olmazsa hemen endoskopik
Bölüm 4. Gastrointesitinal Aciller
Acil girişim Disk piller: Pil gibi yabancı cisimler erken çıka-
rılmalı (7 saate kadar) acil tıbbi bir durumdur.
İlk olarak, amaç hava yolu güvenliğini sağlamaktır. Bu piller kostik madde kaçağı (civa, gümüş ve
Hastada hava yolu obstrüksiyonunu düşündüren lityum gibi ağır metal, sodyum hidroksit, potas-
stridor, wheezing veya siyanoz varsa; temel yaşam yum hidroksit içerir) gibi fatal komplikasyon-
desteği uygulamaları yapılır, başarılı olmazsa he- lara yol açabilir. Yabancı cismin cerrahi olarak
men endoskopik olarak çıkarılmalıdır. çıkarılması bir seçenektir. Alkalin pillerin yutul-
masında halkın eğitilmesi esastır. Bunun sonu-
1. İlk olarak, amaç hava yolu güvenliğini sağ- cunda özefagusta nekroz ve perforasyona neden
lamaktır. Hastada hava yolu tıkanıklığını olurlar radyografik görüntüleme yöntemiyle ci-
220 düşündüren stridor, wheezing veya siyanoz sim görüntülenebilir.(3,12)
Konu 3
Keskin cisimler: En sık yutulan cisimler iğne cisimler genellikle mideyi geçmez. Uzunluğu 5
ve ataçlardır Keskin olduğu için perforasyon cm olanlar mideyi geçebilir %50’si ilioçekal böl-
gogram veya özefagoskopi ile değerlendirilebilir. 1. Türkyılmaz A, Aydın Y, Yılmaz Ö ve ark. Özefa-
Bu incelemeler, striktür gelişimini araştırmak gus yabancı cisimleri: 188 olgunun analizi. Ulus
için 3-6 hafta sonra tekrarlanmalıdır. Travma Acil Cerrahi Derg 2009;15:222-7.
2. Lin HH, Lee SC, Chu HC at all. Emergency
endoscopic management of dietary foreign bod-
ies in the esophagus. American Journal of Emer-
Özet gency Medicine 2007:25;662-5.
3. Gilger MA, Jain AK, McOmber ME. Foreign
* Özefagus yabancı cisimler bir çok çocuk- bodies of the esophagus and gastrointestinal tract
ta yakınmasız olabileceği gibi geçici ret- in children. Update: 12/04/2011 erişim adresi:
rosternal ağrı, siyanoz, yutma güçlüğüde www.Uptodate.com erişim tarihi: 22/03/2012
olabilir. Bazen disfaji, stridor, wheezing, 4. Management of foreign body in esophagus with
boğulma hissi gibi solunum sistem bulgu- rigid bronchoscopyAmerican Journal of Emer-
ları da görülebilir. gency Medicine (2010)28, 116.e5-116.e6. doi:
* Uzun süreli özefagial cisimler; kilo kaybı, 10.1016/j.ajem.2009.03.020
aspirasyon pnömonisi, krepitasyon, pnö- 5. Alpay HC, Kaygusuz i, Karlıdağ T ve ark.
momediastinum, gastrointestinal sistem Özefagus Yabancı Cisimleri. Fırat Tıp Dergisi
2008;13:247-50.
kanamaları, ateş, özefagus perforasyonu
ile gelebilir. 6. Çobanoğlu U, Yalçınkaya İ. Özefagus yabancı
cisimleri: 175 olgunun analizi. Turkish J Thorac
* Şüpheli yabancı cisim ile gelenlerde ilk Cardiovasc Surg 2008;16:244-9.
değerlendirmede boyun (iki yönlü), ak- 7. Çelik O, Yalçın Ş, Aşkın Z Ve Ark. Özefagus
ciğer, batın grafileri çekilmelidir. Diğer Yabancı Cisimleri. K.B.B. Ve Baş Boyun Cerra-
görüntüleme yöntemleri ve endoskopi hisi Dergisi. 1995;3:54-8.
radyolusen cisimler için yapılmalıdır. 8. Kouassi YM, Vroh BTS, Buraima F at all. Pro-
Yabancı cisimlerde acil girişim aşağıdaki tein energy malnutrition revealing an esophageal
durumlarda yapılmalıdır: foreign body. International Journal of Pediatric
Otorhinolaryngology 2010:74;1435-7.
a. Yabancı cisim keskin, uzun veya bir- 9. Çobanoğlu U, Can M. 0-7 Yaş Dönemi Çocuk-
den fazla mıknatıs içerikli ise larda Özefagus Yabancı Cisimleri. Van Tıp Der-
b. Yabancı cisim disk pil ve özefagus yer- gisi 2008:15:51-7.
leşimli ise 10. Munter DW. Foreign Bodies, Gastrointestinal.
c. Trakeal kompresyon gibi havayolu zor- Updated Jul 19, 2007. www.emedicine.med-
scape.com. Erişim tarihi: 17 temmuz 2009.
luğuna yol açmışsa
11. Türkyılmaz A, Aydın Y, Genç F ve ark. Çocuk-
d. Özefagus obstrüksiyon bulguları varsa larda Özefagusa Yabancı Cisim Kaçması Sıklığını
e. İnflamasyon-intestinal obstrüksiyon Artıran Etken: Alkalen Piller. Turkish J Thorac
bulguları varsa Cardiovasc Surg 2008;16:250-3.
f. 24 saati geçen cisim öyküsü varsa 12. Chouhan M, Yaday JS, Bakshi J. Foreign body
button battery in esophagus. Time for interven-
* Hasta yakınması yok ve rahatsa işlemler tion? International Journal of Pediatric Otorhi-
nolaryngology Extra, 2011:6;32930.
24 saat kadar geciktirilebilir.
* Para, gıda tıkaçları ve künt cisimler ço-
ğunlukla spontan pasajla mideye geçebilir
* Bir çok çıkarılma yöntemi mevcut olup en
sık tercih edilen yöntem esnek endoskopidir.
* Gastrointestinal sistemin aşağısındaki
cisimlerde hastanın yakınması yoksa seri
222 radyografilerle hasta takip edilmelidir.
Konu 4
GASTROİNTESTİNAL SİSTEM
KANAMALARI
Dr. Yalçın Solak, Dr. Mücahit Emet
Giriş Yakınma
Gastrointestinal sistem (GİS) kanamaları kendi Üst GİS kanamalarında temel yakınma kanlı
içinde değişik alt birimlere ayrılmaktadır (Şekil kusma, kahve telvesi şeklinde kusma ve mide
1). Temel olarak Treitz ligamentinin üstündeki ağrısı iken alt GİS kanamalarındaki yakınmalar
gastrointestinal bölgeden kaynaklanan kanama- rektumdan aşikar kan gelmesi, melena, kan-
lara üst GİS, bu ligamentin altındaki bölgeler- lı ishal olabilir. Kan kaybına bağlı olarak GİS
den kaynaklanan kanamalara alt GİS kanama- kanamalarında halsizlik, baş dönmesi, göz ka-
ları denir. Özgefagus varis kaynaklı olmayan üst rarması ve bayılma görülebilir. Varisel üst GİS
GİS kanamalarının görülme sıklığı 50-150/100 kanamalarında bulgulara genellikle kronik kara-
bin olup erkek:kadın oranı yaklaşık 2:1’dir. ciğer hastalığına bağlı bulgular, sağ üst kadranda
Ölüm oranı %10 civarındadır, diğer ciddi hasta- hassasiyet ve asit eşlik eder. GİS kanamasının de-
lık birlikteliği arttığında ölüm oranı da %35’lere ğerlendirilmesinde öyküde sorulması gerekenler
kadar çıkmaktadır. Alt GİS kanamalarının görül- Tablo 1’de belirtilmiştir. Üst GİS kanamasında
me sıklığı ise 20-30/100 bin olup sıklık yaşla art- klinik seyri kötüleştiren durumlar Tablo 2’de
maktadır. Alt GİS kanamaları daha çok yaşlılarda
gösterilmiştir.
görülür, en az %70’inde ek patolojiler bulun-
maktadır, ölüm oranı %0-25 arasında değişmek-
tedir ve erkekler bayanlara göre anlamlı olarak Tablo 1. GİS kanaması, öyküsünde önemli noktalar*
daha fazla alt GİS kanaması geçirmektedir. Akut 1.Yaş
varisiyel kanamalar genellikle siroz hastalarında
2. Daha önce kanama öyküsü
görülen ve portal hipertansiyona bağlı gelişen bir
üst GİS kanamasıdır. Üst GİS kanama nedenle- 3. Daha önce GİS hastalığı
rinin %10-30’unu oluşturur, bu oran sirotik has- 4. Daha önce cerrahi
talarda çok daha yüksektir. Varisiyel kanamaların 5. Altta yatan medikal hastalık (özellikle karaciğer)
varis dışı kanamalara göre tedavisi daha zordur, 6. NSAİD , aspirin kullanım öyküsü
kanama tekrarlama oranı, komplikasyonu ve
7. Gastrointestinal semptomlar (Karın ağrısı,
ölüm oranı daha yüksektir ( %30-50 civarında). bulantı, kusma)
8. Barsak alışkanlıklarında değişiklik
Varisten 9. Kilo kaybı veya anoreksi
üst GİS kaynaklanmayan 10. Orofaringeal hastalık öyküsü
kanamaları
Varis 11. Gİ kanamanın karakteri
GİS kaynaklı
kanamaları
12. Antikoagülan kullanımı
13. Sosyal alışkanlıklar (alkol, sigara)
alt GİS
kanamaları * (Green BT, Rockey DC. Lower gastrointestinal bleeding-
-management. Gastroenterol Clin North Am. 2005;34
Şekil 1. GİS kanamaları (4):665-78.’den değiştirilerek alınmıştır)
Tablo 2. Klinik Seyri kötüleştiren nedenler Tablo 3. GİS kanamasında fizik muayene bulguları
Bölüm 4. Gastrointesitinal Aciller
1. Şok Hemodinami
2. Melena Taşikardi
3. İlk bakıda anemi Hipotansiyon
4. Kusmuk içeriğinde, gastrit aspiratta veya rek- Ortostatik hipotansiyon
tumda belirgin taze kan
Hipoksi
5. Eşlik eden sepsis
Abdominal Muayene
6. Karaciğer, renal, kardiyak hastalık
Barsak sesleri
7. Geniş ülser çapı
Abdominal hassasiyet, defans, rebound
8. Endoskok tedaviye rağmen devam eden kanama
Asit
9. Tekrarlayan kanama
Kronik Karaciğer Hastalığı Bulguları
10. Genel olarak düşkün görünüm
Hepatomegali
(Ferguson CB, Mitchell RM. Nonvariceal upper gastrointes-
tinal bleeding: standard and new treatment. Gastroenterol
Splenomegali
Clin North Am. 2005;3:607-21.’den değiştirilerek alınmıştır) Palmar eritem
Kaput medusa
Bulgular Spider amjiyom
GİS kanamasında fizik muayene bulguları Tab- Periferal ödem
lo 3’de; fizik muayeneyle kanamanın şiddeti Şok Bulguları
hakkında edinilecek temel bilgiler Tablo 4’de; Soğuk ekstremiteler
üst GİS kanamasındaki bulgulara göre tahmini Mental durum bozukluğu
ölüm oranı Tablo 5’de belirtilmiştir. Üst GİS ka-
Rektal Muayene
namalarında başlıca istenmesi gereken tetkikler
Belirgin kan
ve önerilen hazırlıklar Tablo 6’da yer almaktadır.
Melena
Kanlı ishal
Ayırıcı Tanı
Üst GİS kanamasında ayırıcı tanı Tablo 7’de, na-
dir görülen üst GİS kanaması sebepleri Tablo 8’de, Bazı durumlarda feces, yanlış olarak melenaya
alt GİS kanamasının ayırıcı tanısı da Tablo 9’da benzetilerek gereksiz ve zaman kaybettirici tanı
özetlenmiştir. ve tedavi yöntemlerine başvurulabilir. Meyan
kökü, yaban mersini, demir içeren preparatlar, Tablo 7. Üst GİS kanamasının temel nedenleri
kurşun, bizmut içeren ilaçlar, aktif kömür ve
Dağılım Farmakoterapi
Neden
aralığı (%) Akut ülser kanamasında H2 resp. Blokörleri
Divertiküloz 5-42 önerilmemektedir
İskemi 6-18 Akut ülser kanamasında somatostatin ve ocreotid
rutin uygulaması önerilmemektedir
Anorektal
6-16 Başarılı endoskopik tedavi sonrası PPI IV bolus+
(hemoroid, anal fissür, rektal ülser)
devamlı infüzyonu tekrar kanamayı engelleyebilir
Neoplazi (polip ve kanserler) 3-11
Endoskopi bekleyen hastalarda yüksek doz PPI
Anjiyodisplazi 1-3
verilebilir
Polipektomi sonrası 0-13
Endoskopik Tedavi
İnflamatuvar barsak hastalığı
2-4 Endoskopik injeksiyonda kullanılan ajanların
(Ülseratif Kolit ve Crohn)
birbirine üstünlüğü yoktur
Diğer kolitler (infeksiyöz, antibiyotik
3-29 Endoskopik termal koagülasyon yöntemlerinin
ilişkili, nedeni bilinmeyen)
birbirine üstünlüğü yoktur
Radyasyon koliti 1-3
Endoskopik monoterapi (tek başına Endoskopik
İnce barsak, Üst GİS kanaması 3-13 injeksiyon veya termal koagülasyon) yüksek riskli
Diğer 1-9 ülserlerde etkilidir, ancak kombinasyonu monote-
rapiye üstündür
Bilinmeyen 6-23
İzlem
Rutin ikinci bakış endoskopisi önerilmemektedir
Tablo 10. Üst GİS kanamasında cevaplanması
Tekrar kanama olursa ikinci kez endoskopik
gereken sorular
tedavi denenebilir
Triyaj
Endoskopik tedavisi başarısız olanlarda cerrahi
Hastaneye yatırılmalı mı, yoksa acilden taburcu konsultasyon endikasyonu vardır
mu edilmeli?
Endoskopiden sonra düşük riskli olanlara 24 saat
Yoğun bakımda monitörize yatağa mı yatırılmalı, içinde oral başlanabilir
yoksa serviste monitörsüz yatağa mı?
H. pylori pozitif ise eradike edilmelidir
Acilde gastroenteroloji konsültasyonu istenmeli mi?
Cerrahi konsultasyonu gerekir mi?
Genel Destek Tedavi İzlem
Endotrakeal entübasyon gerekir mi?
Üst GİS kanamalarında YBÜ’ne yatış ve cerrahi
Eritrosit süspansiyonu endikasyonu var mı?
endikasyonları Tablo 15’de, endoskopi sonucu-
Diğer kan ürünlerin verme endikasyonu var mı?
na göre tekrar kanama olasılığı ve klinik seyri
PPI tedavisi verilmeli mi? Tablo 16 ve 17’de belirtilmiştir. Varis Kanama-
Oktreotid tedavisi verilmeli mi? larında, kanama sonrası 2 yıl içerisinde %70
Endoskopi tekrar kanama riski vardır. Bu riski arttıran du-
Acil mi, elektif endoskopi mi gerekir? rumlar Tablo 18‘de belirtilmiştir.
Özofagogastroduodenoskopi mi kolonoskopi mi
gerekir?
Endoskopik terapi gerekir mi?
Endoskopik terapinin çeşidi ne olmalı?
(Cappell MS, Friedel D. Initial Management of Acute
Upper Gastrointestinal Bleeding: From Initial Evaluation
up to Gastrointestinal Endoscopy. Med Clin N Am 2008;
92:491–509.’den değiştirilerek alınmıştır)
226
Konu 4
227
Tablo 14. Alt GİS kanamasında kullanılan yöntemler
Bölüm 4. Gastrointesitinal Aciller
Üst GİS
Kanamaları
Çok sayıda prognozu Yaşlı veya az sayıda Stabil hasta: çok az sayıda
kötüleştiren faktör prognozu kötüleştiren klinik seyri kötüleştiren
bir arada faktörü olan hasta faktör var
Monitörlü yatak
YBU yatağı iv sıvı replasmanı Normal servis yatağı
iv sıvı replasmanı
kan transfüzyonu iv sıvı replasmanı
kan transfüzyonu
iv PPI iv PPI
iv PPI
Şekil 2. Üst Gis Kanamalarında İlk Değerlendirme (Cappell MS, Friedel D. Initial Management Of Acute Upper Gastrointestinal
228 Bleeding: From Initial Evaluation Up To Gastrointestinal Endoscopy. Med Clin N Am, 2008;92:491-509.’den alınmıştır)
Konu 4
Endoskopi
Hayır
Endoskopide yüksek Servise al + Oral PPI +
riskli kanama olasılığı Taburculuğa hazırla
Evet
Evet
İrrigasyonla
pıhtının Yapışık pıhtı var mı?
temizlenmesi Hasta stabil mi?
Hayır
E
Endoskopik tedavi
Evet
YBU’ ya al +
IV PPI ( 80 mg bolus +
8mg/st 72 st)
Düzenli tedavi ve
değerlendirme
Hayır
Tekrar kanama
Evet
Endoskopik tedavi
Başarılı hemostaz
Hayır
Cerrahi veya
embolizasyon
Şekil 3. Üst GİS kanamalarında Tedavi Yaklaşımı (Ferguson CB, Mitchell RM. Nonvariceal upper gastrointestinal bleeding: stan-
dard and new treatment. Gastroenterol Clin North Am. 2005;34 (4):607-21.’den alınmıştır)
229
Üst GİS kanama+siroz
Bölüm 4. Gastrointesitinal Aciller
Volum replasmanı
Şekil 4. Varisel Üst GİS Kanamada Tedavi Yaklaşımı (Zaman A, Chalasani N. Bleeding caused by portal hypertension. Gastroen-
terol Clin North Am. 2005;34 (4):623-42.’den alınmıştır)
Tablo 15. Üst GİS kanamalarında yoğun bakım ünitesine yatış ve cerrahi konsultan isteme endikasyonları
Üst GİS kanamasında cerrahi konsultasyon
Üst GİS kanamasında YBÜ’ne yatış endikasyonları
isteme kriterleri
Hipotansiyon veya ortostatik hipotansiyon Varis kanaması
4 üniteden fazla transfüzyon gerektiren peptik
Hematokezya veya hematemez
ülser
Endoskopide 2 cm çapın üzerinde ülser görül-
Aktif gastrointestinal kanama
mesi
İki veya daha fazla sayıda komorbidite Vasküler malformasyona bağlı kanama
Önemli koroner arter hastalığı Aortoenterik fistül şüphesi
Endoskopide yeni kanama, görünür damar olması Mide vaya barsak perforasyonu şüphesi
Hastanede yeni başlayan kanama veya tekrarlayan kanama
Çok sayıdı kan transfüzyonu yapılması
Varis kanaması
Bunlar kesin endikasyonlar değildir ve klinik değerlendirmeye göre karar verilmelidir. (Emerg Med Clin North Am 1996;
14:523 ve Emerg Med Clin North Am 1999; 17:239’den alınmıştır)
230
Konu 4
İlk değerlendirme
ve resutasyon
NG tüp aspirasyonu
Evet
Şekil 5. Alt GİS kanamalı hastaya yaklaşım (Zuccaro G, Am J Gastroenterol 1998; 93:1202.’den uyarlanmıştır)
Tablo 16. Endoskopik görünüşüne göre peptik ülserin prevelansı ve klinik seyri
Endoscopic Forrest Prevelans % Tekrar kanama Cerrahi % Ölüm %
özellikler sınıflandırması (dağılım) % (dağılım) (dağılım) (dağılım)
Temiz tabanlı ülser III 42 (19-52) 5 (0-10) 0.5 (0-3) 2 (0-3)
Pigmente düz nokta IIC 20 (0-42) 10 (0-13) 6 (0-10) 3 (0-10)
Yapışık pıhtı IIB 17 (0-49) 22 (14-36) 10 (5-12) 7 (0-10)
Kanamayan
IIA 17 (4-35) 43 (0-81) 34 (0-56) 11 (0-21)
görünür damar
Aktif kanama IA 18 (4-26) 55 (17-100) 35 (20-69) 11 (0-23)
(Esrailian E, Gralnek IM. Nonvariceal upper gastrointestinal bleeding: epidemiology and diagnosis. Gastroenterol Clin North
Am. 2005;34 (4):589-605.’den değiştirilerek alınmıştır)
231
Tablo 17. Ülsere lezyondan kanamanın şiddetine göre Forrest sınıflandırması ve endoskopik bulguya
göre tekrar kanama olasılığı
Bölüm 4. Gastrointesitinal Aciller
Evre Endoskopik Sonuç Prevelans (%) İlk 72 saatte tekrar kanama riski (%)
I Aktif kanama
IA Fışkırır tarzda 10 85-100
IB Sızıntı şeklinde 10 10-27
II Yeni kanama bulguları
IIA Görünür damar 25 40-60
IIB Yapışık pıhtı 10 20-35
IIC Ülserde hematin 10 <10
III Kanama bulgusu yok- ülser yatağı temiz 35 ≤5
Ascit + +
Hepatom ? +
Aktif alkolizm - +
Endoskopide aktif kanama + -
Varis çapında artış + +
Varis üzerinde pıhtı + ?
Portal basınç ? -
Erken tekrar kanama ilk kanamadan sonra 6 hf içinde tekarar kanamadır, geç tekrar kanama ise > 6 hf. (Sanyal AJ. General
principles of the management of variceal hemorrhage. http://www.uptodate.com/’den alınmıştır)
Özet
* GİS kanamaları gerçek dahili acillerdir,
agresiv tanı ve tedavi gereklidir.
* Hastaların vital bulgularının yakın takibi
gereklidir.
* BUN/Cr oranı ≥ 36 olması üst GİS kanama-
larını alt GİS kanamalarından ayıran önemli
bir kriterdir.
* Hastanın hemoroidinin olması alt GİS kanama-
sı nedeninin buna bağlı olduğunu göstermez,
232
mutlaka güvenilir bir rektal muayene gerekir.
Konu 4
Clin Liver Dis 2001;5:645-63. outpatient care after acute upper gastrointesti-
32. Longstreth GF. Epidemiology and outcome of nal haemorrhage. National audit of acute up-
patients hospitalized with acute lower gastroin- per gastrointestinal haemorrhage. Lancet 1996;
testinal hemorrhage: A population-based study. 347:1138.
Am J Gastroenterol 1997;92:419-24. 44. Corley, DA, Stefan, AM, Wolf, M et al. Early
33. Schmulewitz N, Fisher DA, Rockey DC. Early indicators of prognosis in upper gastrointestinal
colonoscopy for acute lower GI bleeding pre- hemorrhage. Am J Gastroenterol 1998;93:336.
dicts shorter hospital stay: A retrospective study 45. Stanley, AJ, Robinson, I, Forrest, EH et al.
of experience in a single center. Gastrointest En- Haemodynamic parameters predicting variceal
dosc 2003;58:841-6. haemorrhage and survival in alcoholic cirrhosis.
34. Strate LL, Syngal S. Timing of colonoscopy: im- QJM 1998;91:19.
pact on length of hospital stay in patients with 46. Hay JA, Maldonado L, Weingarten SR, Ellrodt
acute lower intestinal bleeding. Am J Gastroen- AG. Prospective evaluation of a clinical guide-
terol 2003;98:317-22. line recommending hospital length of stay in
35. Tada M, Shimizu S, Kawai K. Emergency colo- upper gastrointestinal tract hemorrhage. JAMA
noscopy for the diagnosis of lower intestinal 1997;278:2151.
bleeding. Gastroenterol Jpn 1991;26:121–4. 47. Hay JA, Lyubashevsky E, Elashoff J, et al. Upper
36. Ohyama T, Sakurai Y, Ito M, et al. Analysis of gastrointestinal hemorrhage: Clinical guideline
urgent colonoscopy for lower gastrointestinal determining the optimal hospital length of stay.
tract bleeding. Digestion 2000;61:189-92. Am J Med 1996;100:313.
37. Jutabha, R, Jensen, DM. Management of severe 48. Blatchford, O, Murray, WR, Blatchford, M. A
upper gastrointestinal bleeding in the patient risk score to predict need for treatment for up-
with liver disease. Med Clin North Am 1996; per-gastrointestinal haemorrhage. Lancet 2000;
80:1035. 356:1318.
38. Adang, RP, Vismans, JF, Talmon, JL et al. Ap- 49. Laine L, Peterson WL. Bleeding peptic ulcer. N
propriateness of indications for diagnostic upper Engl J Med 1994;331:717-27.
gastrointestinal endoscopy: Association with rel- 50. Zuccaro G. Management of the adult patient
evant endoscopic disease. Gastrointest Endosc with acute lower gastrointestinal bleeding.
1995;42:390. American College of Gastroenterology. Practice
39. Frossard, JL, Spahr, L, Queneau, PE et al. Eryth- Parameters Committee. Am J Gastroenterol
romycin intravenous bolus infusion in acute 1998; 93:1202-08.
upper gastrointestinal bleeding: A randomized, 51. Katschinski B, Logan R, Davies J, Faulkner G,
controlled, double-blind trial. Gastroenterology Pearson J, Langman M. Prognostic factors in
2002;123:17. upper gastrointestinal bleeding. Dig Dis Sci.
40. Cappell, MS, Iacovone, FM. Safety and efficacy 1994;39:706-12.
of esopohagogastroduodenoscopy after myocar- 52. McGuirk TD, Coyle WJ. Upper gastrointesti-
dial infarction. Am J Med 1999;106:29. nal tract bleeding. Emerg Med Clin North Am
41. Barth, KH. Radiological intervention in upper 1996;14:523-45.
and lower gastrointestinal bleeding. Baillieres 53. Peter DJ, Dougherty JM. Evaluation of the pa-
Clin Gastroenterol 1995;9:53. tient with gastrointestinal bleeding: an evidence
42. Emslie, JT, Zarnegar, K, Siegel, ME, et al. Tech- based approach. Emerg Med Clin North Am
netium-99m-labeled red blood cell scans in the 1999;17:239-61.
investigation of gastrointestinal bleeding. Dis
Colon Rectum, 1996;39:750.
234
Konu 5
jik uyarıların kontrolü altındadır. rıca gastrik karsinom ve lenfoma riskini de art-
tırmaktadır. H. Pylori ile enfekte tüm bireylerde
Uyarılmış asit sekresyonu üç fazlıdır; sefalik, ülser gelişmemektedir ve buna neden olan çevre-
gastrik ve intestinal. Sefalik faz koku, tat yada sel ve konakçı faktörler halen belirlenememiştir.
görsel uyarı ile vagusun uyarılması ile olur. Batı toplumlarında ilaçlara bağlı gelişen peptik
Gastrik faz besinlerin mideye ulaşması ile başlar. ülser hastalığı dışlandıktan sonra duedonum
Aminoasitlerin direk uyarısı ile G hücrelerinden ülserinde %61, mide ülserinde %63 oranında
gastrin salınımı olur ve bu da parietal hücre- H. Pylori pozitifliği belirlenmiştir. H. Pylorinin
lerden HCL salınımını uyarır. Mide duvarının eradikasyonunun daha hızlı iyileşme sağladığı,
gerilmeside gastrin ve HCL salınımını uyaran hastalığın yinelemesinde ve komplikasyonların-
diğer bir etmendir. Besinlerin duedonuma ge- da azalmaya neden olduğu gösteilmiştir.
çişiyle oluşan distansiyonla gastrin salınımının
artması ise intestinal fazı oluşturur. Bu arada İlaçlar: Steroid olmayan anti inflamatuar ilaç-
mide asit salınımını dengeleyen bir takım ara lar (NSAİİ), H. Pylori enfeksiyonu ile birlikte
yollar devreye girer. HCL uyarısı ile D hücrele- peptik ülser olgularının çoğundan sorumludur.
rinden somatostatin salgılanır. Somatostatin pa- Bu ilaçlar zayıf asit yapısındadır ve mide lü-
rietal hücre üzerinden direk ve histamin gastrin meninde noniyonize formunda bulunurlar. Bu
salgılanmasını inhibe ederek dolaylı olarak gast- formda mukozal hücrelere serbestçe diffüze olur,
rik asit salgılanmasını inhibe eder. Ayrıca sekre- ve iyonize formuna dönüşür. İyonize formdaki
tin ve kolesistokininde bu asit salgılanmasının ilaç hücre membranlarını serbestçe geçemez ve
inhibisyonuna katkıda bulunur. hücre içinde iyon tuzağına kapılmış olur. NSAİ
ilaçların hücre içindeki artmış konsantrasyonu
mukozal prostaglandin ve mukus üretimini azal-
Nedenleri tarak ve hücre döngüsünü yavaşlatarak mukozal
lezyona neden olur. İleri yaş, kadın cinsiyet,
Normal şartlar altında gastrik asit sekresyonu daha önce ülser öyküsü olması, NSAİİ kulla-
ile gastroduedonal mukozal savunma sistemi nanlarda peptik ülser gelişimi için risk faktörleri
arasında yukarıda anlatıldığı gibi fizyolojik bir olarak belirlenmiştir.
denge vardır. Bu dengenin bozulması ile H+ iyo-
nu ve sindirim enzimlerinin gastrik mukozaya Fizyolojik Stress: Yanık, travma, ciddi medikal
ulaşmasına neden gastrik mukozal barierdeki hastalıklar, geçirilmiş cerrahi, beyin tümörleri iyi
olan herhangi bir lezyon inflamasyon ve peptik bilinen ikincil ülser nedenleridir.
ülser oluşumuna öncülük eder. Bu dengenin
Hipersekretuar Durumlar: Gastrinoma, ant-
bozulmasına neden olan etkenlere agresif faktör-
ral G hücre hiperplazisi, sistemik mastositozis,
ler denir ve Helikobakter pilori enfeksiyonunu, bazofilik lösemi, kistik fibrozis, hiperparatroidi
non-steroid antiinflamatuar ilaç kullanımını, al- peptik ülsere neden olurlar.
kol tüketimi, safra tuzlarını içerir.
Ayrıca siroz, KOAH, böbrek yetmezliğinde pep-
Helikobakter pilori enfeksiyonu: Gram (-) bir tik ülser daha sık görülmektedir.
basildir. Mide mukozasında epitel yüzeyi ile mu-
kus tabakası arasında yerleşir. Çoğunlukla fekal-
oral yolla bulaşır. İleri yaşta daha sık olmak üzere Patoloji
tüm yaş gruplarında görülür ancak enfeksiyo-
nun çocukluk döneminde edinildiğine inanılır. Duedonal ülserler duedonumun ilk bölümünde
Prevalansı sosyo-ekonomik düzeyi düşük top- genellikle pilordan 3cm.’lik mesafe içerisinde
lumlarda daha sık görülür. Dünya nüfusunun bulunurlar. Boyutları nadiren 1 cm.’yi aşar an-
yaklaşık olarak %50 sinin H. Pylori ile enfekte cak dev ülserlerde görülebilir. Malign duedonal
236
olduğu düşünülmektedir. Mide mukozasında ülser ise çok nadirdir.
Konu 5
H. Pyloriye bağlı gastrik ülserler antral gastritle lir. Normal CBC anemiyi; peptik ülsere bağlı
birlikte bulunurken, NSAİİ bağlı gastrik ülser- kronik gastrointestinal kanamasından, gastrit
solunum yoluyla atılan işaretli karbon miktarı- önmeli bir bulgudur. IgG ve IgA titreleri eradi-
nın ölçümü yapılır. C14 radyoaktif olduğu için kasyondan 6 hafta sonra %20-30 oranında dü-
bu test çocuklar ve çocuk doğurma potansiyeli şerken, 6 ay sonra %97 oranında düşmektedir.
olan kadınlarda kontrendikedir. Ancak daha Bu nedenle serolojik olarak eradikasyonun kont-
yeni bir test olan C13 ÜNT radyoaktif olmadı- rolü için 6 ay beklemek gerekmektedir.
ğından bir çok özel gruplarda kullanım olanağı
sağlar. ÜNT ayrıca post-gastrektomi uygulanan Kültür: Hp tanısında “altın standart’’ olarak
hastalar veya GIS kanamalarda başarılı sonuç- kabul edilebilir. Ancak Hp tanısında kullanılan
lar vermiştir. Proton Pompa İnhibitörleri (PPİ) en spesifik test olmasına rağmen duyarlılığı dü-
testin yalancı negatif sonuç vermesine neden şüktür. Hp kültürü antibiyotik duyarlılık testleri
olabilir. Bu nedenle hastaların testten 4-6 hafta için kullanılmaktadır. Metranidazol ve klaritro-
öncesinde anti-asit tedavi almamış olması gerek- misin direnci tedavi oranlarını düşürmektedir.
mektedir.
Dışkıda H. Pylori Antijen Testi: ÜNT gibi Hızlı Üreaz Testi-CLO Testi
non-invaziv bir test olması nedeniyle tedavi ön-
cesi ve sonrası kullanımı önerilmektedir. Ayrıca CLO testi (camphylobacter-like organism) en-
pediatrik dönemde H. pylori tanısında yararlı- doskopik biyopsinin test solüsyonuna konulma-
dır. H. pylori antijeni dışkıda tespit edilebilir ve sı ile elde edilir. Bu solüsyonda üre, pH renk ayı-
bu testin duyarlılık ve özgüllüğü %90’nın üze- racı ve bakteriostatik ajan bulunmaktadır. Üreaz
rindedir. varlığı nötral üreyi amonyağa dönüştürür. Bu
şekilde ortamın pH’sı artınca renk değişimi olur
Serolojik Testler: Lateks aglütinasyon veya (genellikle sarıdan kırmızıya). Testin duyarlılığı
ELİZA yöntemi ile Hp’ye karşı oluşan IgG an- % 90 ve özgüllüğü % 95’dir.
tikorlarına bakılır. Maliyeti düşük, kolay kulla-
Histoloji: Özel boyalar kullanarak yapılan his-
nılabilir ve hızlı sonuç verirler ancak duyarlılık
tolojik çalışmada % 95’in üzerinde duyarlılık ve
ve özgüllüğü çok iyi değildir. Serolojik testler
% 100 özgüllüğe sahiptir. Dört kadrandan alı-
özellikle Hp prevalansının düşük olduğu yer- nan gastrik biyopsi örnekleri Hp varlığını gös-
lerde daha fazla önem taşımaktadır. Çünkü bu termenin yanında doku hasarı hakkında da bilgi
bölgelerde yüksek antikor titreleri aktif hastalık vermektedir ancak nispeten pahalı ve iyi eğitil-
ile yakından ilgilidir. Yeni enfeksiyon ile eski miş personel tarafından yapılmasını gerektirdiği
enfeksiyon ayırımının zor olması ve kullanılan için rutin uygulamada pek kullanılmaz.
yöntemlerin sonuçları etkilemesi testin yararını
kısıtlar (kalitatif hızlı antikor testleri, kantitatif Polimeraz zincir reaksiyonu (PCR): Gastrik
enzim immunoassay testleri, immunoblot). Ay- biyopsi örneklerinde Hp tanısında kültür kadar
duyarlı ve özgün bir test olmasına karşın esas
rıca farklı Hp suşlarının değişik antijenik yapı-
olarak bilimsel araştırmalarda kullanılmaktadır.
ları olması nedeniyle testin duyarlılığı azalabilir.
Bu nedenle farklı popülasyonlar inceleniyorsa, Yukarıda belirtilen tüm testlerin yapılmasının
bir çok değişik Hp suşundan hazırlanan antijen başlıca kısıtlamaları maliyet ve endoskopinin
havuzundan elde edilen antikorların kullanılma- potansiyel komplikasyonlarıdır. Hp’nin aktif
sı önerilmektedir. IgG titresinin Hp yoğunluğu enfeksiyonuna dayanan tüm testlere karşı oluşa-
ve peptik ülser varlığı ile korele olmadığı bildi- bilecek duyarlılık, PPI, antibiyotikler ve bizmut
rilmiştir. IgA titreleri ise Hp yoğunluğu ile daha bileşikleri ile önceden verilen tedavi ile önemli
yakından ilişkilidir. ölçüde azaltılır.
238
Konu 5
Endoskopi: Peptik ülser hastalığının tanısı için P-450 sistemi tarafından karaciğerde metabolize
“altın standart’’ üst GI endoskopide bir ülser edilir ve bu nedenle diğer birçok ilacın metabo-
Proton
davi rejimlerinin yeterli olduğunu söylemesine Pompa Doz
rağmen, bazı yayınlarda ise en iyi tedavi oranları İnhibitörleri
için 14 günlük tedavi rejimlerini önermektedir. Esomeprazol Günde 20–40 mg/cap. 1x1
Lansoprazol Günde 15–30 mg/tb. 1x1
Peptik Ülserli hastalar genellikle acil servise ülser Omeprazol Günde 20–40 mg/cap. 1x1
tanısı almış olarak gelmezler, daha çok epigastrik Pantoprazol Günde 20–40 mg/tb. 1x1
ağrı şikayetiyle gelirler. Doktor anamnez, FM ve
Rabeprazol Günde 20 mg/tb. 1x1
laboratuvar değerlendirmesi sonucu peptik ülser
H-2 Reseptör Antagonistleri
hastalığı veya dispepsi tanısını düşünebilir. Bu du-
rumda doktorun önünde üç ana seçenek vardır. Simetidin Günde 200-400 mg/tb. 2x1
Geleneksel ampirik antiülser tedavisi, kesin tanıya Famotidin Günde 10–20 mg/tb. 2x1
yönelik çalışmalar (endoskopik çalışma), ya da Hp Ranitidin Günde 75–150 mg/tb-cap. 2x1
için noninvaziv testleri pozitif olan hastalarda teda- Nizatidin Günde 75–150 mg/tb. 2x1
viye antibiyotik ekleyip Hp’yi takip etmek. Diğer İlaçlar
Geleneksel olarak Acil Serviste başlangıçta Anti- Misoprostol Günde 200mg. 2x1 veya 3x1
asitle birlikte bir PPI veya H2RA’leri verilebilir. Cytotec -
Tanı konmamış dispepsi şikayeti olan hastalarda Sukralfat Günde 1gr. 4x1
bir PPI, H2RA’ne göre daha iyi semptomatik ra-
hatlama sağlar. Acil olarak kesin tanı için endos-
kopiye başvurulması gereken uyarıcı özellikler;
Tablo1’de verilmiştir. Endoskopi sonrası inatçı Komplikasyonlar
dispeptik şikayetleri devam eden Hp (+) hasta-
Kanama: ABD’de yılda 400.000 hasta daha çok
lara antimikrobiyal ve antisekretuar tedavi veril-
Peptik ülsere bağlı Üst GİS kanaması nedeniyle
melidir. Klinisyen Hp için bir test seçer ve test
hospitalize edilmektedir. Peptik ülsere bağlı Üst
sonuçları pozitif ise semptomatik tedavi başlar.
GİS kanaması en çok yaşlılarda görülür. Ölüm
ABD’nin birçok yerinde Hp enfeksiyonu düşük
oranı yaşlılarda ve komorbid hastalığı olanlarda
olduğu göz önüne alındığında, bir gaita antijen
% 5-10 civarındadır.
testi en doğru olacaktır. Ancak bu test acil ser-
viste çok pratik olmayabilir ve tavsiye edilmez. Ülser kanamasının tedavisinde, hemodinamik
stabilitenin sağlanması için IV SF ve eritrosit
süspansiyonları verilmelidir. Tam kan sayımı,
Tablo 1. Acil endoskopiye sevk için uyarıcı özellikler
kan grubu, kross çalışmaları yapılmalıdır. İki
Yaş > 55
adet büyük damar yolu açılmalı O2 verilme-
Açıklanamayan kilo kaybı li, kardiyak monitörizasyon yapılmalıdır. NG
Erken tokluk tüple lavaj su temiz gelene kadar yapılmalıdır.
Dirençli kusma Kanama yavaş değilse, monitörizasyona izin ve-
Disfaji riyorsa, endoskopi yapılır. H2RA veya PPI’leri
Anemi veya GI kanama
başlanabilir. PPI’ leri tekrar kanama riskini ve
cerrahi ihtiyacını azaltır.
Abdominal kitle
Dirençli anoreksi Bir çok hastada üst GİS endoskopi tanı, klinik
Sarılık seyir ve tedavi amacıyla yapılır. Lezyon Forest
Klasifikasyonuna görede sınıflandırılabilir. Ak-
240
Konu 5
tif kanayan ülserler % 55 tekrar kanama riski leştirme prosedürüdür ve perforasyonda kural
ve %11 ölüm oranına sahiptirler oysaki temiz değildir. Bu nedenle tavsiye edilmemektedir.
* Peptik ülser (P.Ü.), duedonum ve/veya paul b. Roth (editor), james s. Cohen (editor) by
midede aktif inflamasyona bağlı olarak Lippincott, williams & wilkins. Chapter 42.
mukozaya kadar uzanan yerel lezyonlardır. 3. Mark Lowell William G. Barsan. Esophagus,
* H. Pylori enfeksiyonu ile birlikte steroid ol- Stomach, and Duodenum Rosen’s Emergency
mayan anti inflamatuar ilaçlar (NSAİİ), pep- Medicine: Concepts and Clinical Practice 5th
edition (January 15, 2002)(3-Volume Set) by
tik ülser olgularının çoğundan sorumludur.
John, Md. Marx, Robert, Md. Hockberger (Edi-
* Proton pompa inhibitörleri ve antibiyo- tor), Ron, Md. Walls (Editor), Robert S. Hock-
tik kombinasyonları ile H. Pylori eradi- berger By Mosby. Chapter 84.
kasyonun sağlanması P.Ü. hastalığının 4. Malfertheiner P, Chan FK, McColl KE. Peptic
sıklığında, tekrarlamasında ve komplikas- ulser disease. Lancet, 2009;374:1449-61.
yonlarının sıklığında azalma sağlar.
5. Chey WD, Wong BC. American college of gas-
troenterology guideline on the management of
helicobacter pylori infection. Am J Gastroen-
Kaynaklar terol. 2007;102:1808-25.
1. PepticUlcer Disease and Related Disorders. 6. Frenck R, Clemens J. Helicobacter in developing
John Del Vale, Harrison’s Principles of Internal world. Microbes and infection 2003;5:705-13.
Medicine Part 16. S.1746-63.
7. Rautelin H, Lehours P, Megraud F. Diagnosis
2. Michael w. Mulholland, Frederic e. Eckhauser. of Helicobacter pylori infection. Helicobacter
Gastrıtıs and peptıc ulcer dısease. principles and 2003;8:13-20.
242
Konu 6
mukozal damarlarda tromboz meydana gelir. gören bölgeler krikorfaringeal bölge, orta özefa-
Subakut aşama ilk hafta sonu ve 2. hafta boyun- gus ve özefagogastrik bileşkenin hemen üstüdür.
ca devam eder. Üçüncü hafta içinde skar oluşu- Darlıkları %80’i iki ile sekizinci haftalarda belir-
munu başlar. Kollajen birikimine bağlı darlık ginleşirken bazı hastalar ise aylar sonra sempto-
gelişebilir. Mukozal reepitelializasyon 3-6 hafta matik hale gelir. Erken oluşan darlık (3-8 hafta)
sürer ve nedbe dokusunun son şeklini alması ise daha ağır seyreder. Solunum yolunda laringeal
2 yıla kadar uzayabilir. Sonuçta fibrotik bir dar- ödem, trakeitis veya pnömonitis oluşabilir. Öze-
lık oluşur ve özefagus kısalır. fagogastrik nekroz serbest perforasyona neden
olarak septisemi, mediastinit, ampiyem, hemo-
raji ve ölüme neden olabilir. Korozif özefajitin
Yakınma ve Bulgular endoskopik evrelemesi tablo 2’de verilmiştir.
Yakıcı madde yutulması komplikasyona yol aç-
mamışsa üç aşamadan geçer.
Tanı ve Ayırıcı Tanı
Akut dönemde önce ağız içinde yanıcı ağrı olur.
Solunum yoluna aspire edilirse wheezing, öksü- İlk evrede dudak, ağız ve farenkste değişiklikler
rük ve hırıltılı solunum oluşabilir. Ciddi miktar- gözlenir. Fakat bu değişikliklerle özefageal hasar
da madde yutulursa şiddetli retrosternal ağrı ve paralel olmayabilir. Özefageal hasarı tespit et-
disfaji birkaç dakika içinde ortaya çıkar. Ağızda mede en güvenilir yöntem endoskopidir. Eğer
belirgin bir faringeal yanık ve stridor varsa öze-
tükürük birikir ve dışarı akar (siyalore). Öğürme
fagoskopi sakıncalıdır ve yapılmamalıdır. En-
ve kusma olabilir. Ağrı ve disfaji motilite bozuk-
doskopi bize iki yarar sağlar. Birincisi eğer yanık
luğu ve ödeme bağlıdır ve 3-4 gün içinde geriler. yoksa hasta erken taburcu edilir. İkincisi ise eğer
Fizik muayenede orofarinks hasarı, anormal hasar varsa uygun tedaviyi seçme imkanı sağlar.
solunum sesleri ve batında hassasiyete özellikle Radyolojik yöntemler de tanıya yardımcıdır. Kos-
dikkat edilir. Latent dönemde özefageal ile ilgi- tik madde içiminin akut fazında, göğüs ve abdo-
li şikayetler kaybolur. İkinci haftanın sonunda men filmlerinde perforasyon bulguları olan me-
skar retraksiyonu ile üçüncü aşama başlar ve ay- diastinal hava, pnömotoraks ve diyafram altında
larca sürebilir. Koroziv madde alımı sonrası geli- serbest hava görülebilmektedir. Özellikle perforas-
şen hafif, orta ve ağır şiddetteki yakınma, bulgu yon riski nedeniyle suda eriyen kontrast maddeler-
ve belirtiler tablo 3 ve tablo 4’te özetlenmiştir. le yapılan özefagogramlarda hasar tespit edilebilir.
12. De Jong AL, Macdonald R, Ein S, Forte V, 19. Poley JW, Steyerberg EW, Kuipers EJ, et al. In-
Turner A. Corrosive esophagitis in children: A gestion of acid and alkaline agents: outcome and
247
Konu 7
Evre I: Hipersomni, insomni, öfori veya ank- Non-invaziv görüntüleme: Günümüzde insa-
siyete, dikkat süresinin kısalması, irritabilite. noğlunun elinde, vücutta bulunan her molekü-
lü potansiyel bir kontrast madde haline getirmiş
Evre II: Letarji, oryantasyon bozukluğu, uygun- olan pozitron emisyon tomografisi ve uzak yıl-
suz davranış, konuşmanın bozulması, ataksi. dızlardaki maddelerin analizindekine benzer bir
yöntemle vücuttaki moleküllerin tanınmasını
Evre III: Somnolans, belirgin konfüzyon, sağlayan manyetik rezonans spektrografi gibi iki
ısrarlı uyarılara cevap. görüntüleme yöntemi vardır ve rutin tanıda yer-
leri olmasa da hepatik ensefalopatinin doyurucu
Evre IV: Koma, uyarılara cevapsızlık.
izah ve tedavisine giden yol bu iki yöntemden
geçiyor görünmektedir.(10) Beyin magnetik rezo-
nans (BMR) nörolojik bulguları olan hastalarda
Laboratuvar standart görüntüleme tekniklerinden biridir.
Biyokimyasal anormallikler, tipik olarak kronik Karaciğer sirozlu hastalarda alternatif tanıların
karaciğer hastalığının biyokimyasal bulgularıyla dışlanmasında (örneğin, wernicke ensefalopati,
portal hipertansiyon ve diüretik kullanımı so- viral ensefalit, stroke) yararlıdır. HE’li sirozlu
nucunda oluşan elektrolit bozukluklarını içerir. hastaların BMR bulguları:
Ayrıca, amonyak en iyi belirlenen nörotoksindir. a. Bazal ganglionlarda paramanyetik cisimler-
Diğer bütün rutin laboratuar testleri yalnızca se- de çökme. Bu cisimler karakteristik olarak
rebral disfonksiyonun diğer nedenlerini.(örneğin globus pallidusta T1 ağırlıklı görüntüleme-
hipoglisemi, üremi, elektrolit bozukluğu ve en- de yüksek sinyal intensitesine neden olur.
toksikasyon vb) dışlamak için faydalıdır.(6-7) Muhtemelen manganez birikmesi nedeniy-
Amonyak tayini: Kan Amonyak seviyesinin le oluşmaktadır.(7,12)
belirlenmesi bazı durumlarda faydalıdır. Klinik b. Beyin dokusunda azalma, beyin atrofisi
uygulama için amonyak seviyesinin ölçümü tar- gözlenir. Alkolün kötüye kullanımına bağlı
tışmalıdır. Bazı koşullarda yararlı olabilir (örn; gelişen sirozlu hastalarda karakteristiktir.
amonyak düşürücü tedavinin takibi açısından) c. Beyin ödemi gözlenir. Ödemin lokalizasyo-
250 Fakat HE tanısını koymak için gerekli değil- nu ve ciddiyeti karaciğer yetmezliğine ve hi-
Konu 7
olabilir. NMDA reseptör antagonisti memanti- midazolama göre kısa sürede iyileşme, kısa
nin klinik derecede önemli bir düzelme ve EEG sürede taburculuk ve klinikte kötüleşmeye
255
Konu 8
Üst GİS kanama ile başvuran her hastada tam bulunmuştur. Bu bilgi klinisyene erken endos-
kan sayımı, protrombin zamanı, üre ve kreati- kopi gerekliliği hakkında fikir verebilir çünkü;
nin değerlerine bakılmalı, kan grubu belirlen- endoskopik tedaviden en çok faydalanacak has-
melidir. Başlangıçta hemotokrit değeri hastanın talar kanlı nazogastrik aspirasyon içeriği olanlar-
kanamasının derecesini tam göstermez. Çünkü dır. Ayrıca nazogastrik irrigasyon ile endoskopi
hemokonsantrasyon gelişmiştir. Hemoglobin öncesi mide boşaltılabilir. Aynı zamanda pul-
seviyesinin özellikle zaman içinde izlenmesi moner aspirasyon riski de azaltılmış olur.(3,4)
kanama şiddetinin ve transfüzyon gereksinimi
hakkında bilgi verir.
Varis Kanamalarında Tedavi Yaklaşımı
Trombositopeni, lökopeninin varlığı portal hi-
pertansiyona bağlı hipersplenizmin bir işareti Aktif varis kanamalarında temel üç yaklaşım
olabilir. Protrombin zamanında uzama anti- ko- mevcut olup bunlar;
agulan kullanımı yok ise akut ya da kronik bir Hemodinamik resüsitasyon (acil tedavi),
karaciğer hastalığının işaretidir. Fazla miktardaki Kanamanın tedavisini içermektedir
üst GİS kanamalarında kan üresinde yükselme
Komplikasyonların tedavisi ve önlenmesini içerir.(6)
vardır. Bunun nedeni barsaklarda kandan açığa
çıkan protein ürünlerinin emilmesi ve hipovole-
midir. Bu durumda kreatinin değeri yükselme-
Acil Tedavi
miştir. Üre yüksekliği kreatinin değerindeki artış
ile beraber ise böbrek yetersizliğinin varlığını Hastanın havayolu güvenliği sağlanmalı. Oksi-
düşünmek gerekir. Anlamlı derecede anormal jen verilir (arteryel oksijen saturasyonu >%95
bir EKG, yükselmiş serum alkalen fosfataz, bilu- olması amaçlanmalıdır), gerekirse entübe edil-
ribin, üre, transaminazlar ve kreatinin seviyeleri, melidir.(1,2,4,7,8)
uzamış protrombin zamanı, lökositoz, trombo-
sitopeni, hipoalbuminemi, azalmış hemoglobin Kardiyak monitörizasyon yapılmalıdır.(2,8,9)
değerlerinin varlığı klinik seyri kötüleştirerek Hastanın vital bulguları (TA, nabız ve solunum)
ölüm oranını arttırdığı gösterilmiştir.(1,2,5) değerlendirilir.(2,3,9)
Nazogastrik irigasyon: Hastalarda üst gastroin- En az iki tane geniş damar yolu açılır. Hastanın
testinal sistem kanaması varlığını anlamanın en klinik durumu ve vital bulgularına göre serum
basit yollarından biri nazogastrik sondayla mide fizyolojik veya ringer laktat infüzyonuna baş-
sıvısının aspirasyonudur. Fakat hastaların %20 lanır. Hemoglobin düzeyini 8g/dl tutmak için
-25’inde nazogastrik aspirasyonun normal olabi- dikkatli volüm replesmanı ve transfüzyonu baş-
leceği akılda tutulmalıdır. Ayrıca dikkat edilmesi lanmalıdır. Aşırı ve hızlı volüm yüklemesinden
gereken bir nokta da nazogastrik sondanın ken- kaçınılmalıdır. Varis kanamasında aşırı volüm
disinin kanamalara yol açabileceği ve özefagus yüklenmesinin kanama tekrarını arttıracağı
varisli hastalara gerekli olmadıkça nazogastrik unutulmamalıdır.(1-5,7,9,10)
sondanın takılmamasıdır. Nazogastrik sondadan
devamlı taze kırmızı kan gelmesi aktif kanama- Hastanın tam kan sayımı, kan grubuna, kanama
yı düşündürür. Nazogastrik aspirasyon sıvısının profili (PT, PTT), elektrolitleri, karaciğer fank-
siyonlarına bakılmalıdır.(1,3,11,12)
safralı olması kanayan postpilorik bir lezyonu
ekarte ettirmez, kanamalı duodenal ülser olan Pıhtılaşma faktörlerinin eksikliği göz önünde
%16 hastada temiz nazogastrik lavaj olabilir. bulundurularak gereğinde taze donmuş plazma,
Yapılan bir çalışmada nazogastrik aspirasyon taze eritrosit süspansiyonu ve K vitamini kulla-
258 içeriği ile endoskopide yüksek riskli lezyon gö- nılmalıdır.(1,3,8,10)
Konu 8
• Vazopresin (pitressin) erişkin: 0.4U bo- uygulanmalıdır. Özefagus balonu 24 saatten faz-
lus ardından 0.4-1 U IV/min infüzyon, la şişik kalmamalıdır.(4,10,12,14)
pediatrik 0.002-0.005 U/kg/min (1,14)
Balon Tamponadı
Komplikasyonlar
Kısa vadeli hemostaz sağlamada etkili yöntem-
dir. Geçici stabilizasyonda kullanılan yöntemdir. Kanama ile ilişkili komplikasyonlar ve kana-
Üç balon kullanılmıştır: manın tedavisi aktif hemoraji nedenli mor-
taliteye önemli katkıda bulunur. Komplikas-
Sengstaken-Blakemore tüpü: 250 cc mide balo- yonları önleme, monitörizasyon ve tedavi
nu, bir özefagus balon ve tek bir mide emme por- önemli rol oynamaktadır. Ölüme neden olan
tu vardır. başlıca komplikasyonlar: aspirasyon pnömonisi,
Minnesota tüpü: Modifiye Sengstaken-Blake- sepsis, akut-kronik karaciğer yetmezliği, hepa-
more tüpü (özefagus balonu üzerinde özefagus tik ensefalopati, renal yetmezliktir. Birden çok
emme portu vardır. komplikasyonun gelişmesi nadir değildir.(6)
Linton-Nachlas tüp: 600 cc tek bir gastrik balon Aspirasyon: havayolunu korumak amaçlı masif
kanamalı hastalarda erken entübasyon düşünü-
Tüp yağlandıktan sonra hasta supin veya sol lebilir ancak aspirasyon pnömonisine karşı ko-
yana yatar halde ağızdan (entübe hasatalarda ruyucu olup olmadığı belli değildir. Nazogastrik
tercih edilmeli) veya burun deliğinden dikkat- tüp yerleştirmenin aspirasyonu azaltma ile ilgili
lice takılır. Tüpün midede olduğu doğrulandık- çalışmalar yeterli değildir ancak mide dekomp-
tan sonra midedeki balon 100-300 ml şişirilir. resyonuna ve endoskopi işlemi sırasında kolaylık
Tüp gastroözefagial bileşkeye kadar çekilir. Tüp
sağlar.(6)
güvenli bir kasnak aygıta bağlanır. Bir veya iki
kiloluk ağırlık bağlanır. Buna rağmen kanama Enfeksiyon: Hospitalize edilen GİS kanamalı
devam ederse özefagial balon 30-70 mmhg ba- hastaların % 20 sinde enfeksiyon görülmektedir.
sınçla şişirilir. Basıncı düzenli kontrol edilme- En sık idrar yolu enfeksiyonları (yaklaşık % 12-
lidir. Kanama durduktan sonra özefagustaki 29), spontanbakteriyel peritonit (% 7-23), so-
basınç kademe kademe 5 mmhg azaltılabilir. Ba- lunum yolu enfeksiyonları (% 6-10) ve primer
lon tamponadının; özefagus rüptürü, balondaki bakteriyemi (%4-11) görülür. Bir çok çalışma
hava boşaltıldıktan sonra tekrar kanama (ilk 24 kanamalı sirozlu hastalarda profilaktik antibiyo-
260 saatte % 50) gibi komplikasyonları mevcuttur. tik kullanımının enfeksiyon komplikasyonlarını
Konu 8
ve ölüm oranını azalttığını göstermiştir. Antibi- daviye rağmen kontrol edilemeyen özefagus va-
yotik kullanımı tekrarlayan özefagus varis kana- ris kanamalı hastalarda endikedir.
Lütfi Kırdar Kartal Eğitim Ve Araştırma Hasta- agement. Eur. Surg. 2002;34:214-9.
nesi Uzmanlık tezi 2006. 12. Arora NK, Ganguly S, Mathur P at all.Up-
6. Sanyal AJ. General principles of the management per Gastrointestinal Bleeding: Etiology and
of variceal hemorrhage. Update:26/08/2011 Management. Indian Journal of Pediatrics
erişim adresi: www.Uptodate.com erişim tarihi: 2002;69:155-68.
17/04/2012 13. Yücesoy M, Başkol M, Keklik M at all. Efficacy
7. Sonsuz A. Karaciğer Sirozunda Hasta Takibi Ve of five days of subcutaneous octreotide treat-
Klinik Sorunlar. İÜ. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ment after sclerotherapy in preventing rebleed-
Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri. Türkiyede Sık ing from esophageal varices Turk J Gastroenterol
Karşılaşılan Hastalıklar II Sempozyum Dizisi 2004;15:137-43.
Kasım 2007;58:99-112. 14. Bajaj JS, Sanyal AJ. Treatment of active variceal
8. Overton DT. Gastrointestinal Bleeding. In hemorrhage. Update:05/10/2010 erişim adresi:
Tintinalli JE, Kelen GD, Stapczynki JS, ed- www.Uptodate.com erişim tarihi: 17/04/2012.
itörs. Emergency Medicine: A Comprehen- 15. Garcia-Pagan JC, De Gottardi A, Bosch J. Re-
sive Study Guide, 5th ed, New York. Mc- view article: the modern management of portal
GrawHill;2000:520-3. hypertension--primary and secondary prophy-
9. Mendelson MH. Esophageal Emergencies. laxis of variceal bleeding in cirrhotic patients.
In Tintinalli JE, Kelen GD, Stapczynki JS, Aliment Pharmacol Ther. 2008;28:178-86.
editörs. Emergency Medicine: A Compre- 16. Villanueva C, Balanzo J. Variceal bleeding:
hensive Study Guide, 5th ed, New York. Mc- Pharmacological treatment and prophylactic
GrawHill;2000:523-9. strategies. Drugs, 2008;68:2303-24.
10. Mungan Z. Üst Gastrointestinal Sistem
Kanamaları. Acil Dahiliye Kitabı.Ed: Çalangu
S, Güler K. 6. Baskı 2002:339-57.
262
Konu 9
Spontan bakteriyel peritonit (SBP) asit sıvı kül- Gram negatif aerob bakteriler ve nonenterokok
türünde, daima tek bir organizmanın üremesi streptokok türleri bu hastaların asitlerinde en sık
ve asit sıvısında PMNL sayısının, cerrahi tedavi izole edilebilen bakterilerdir. Koagülaz negatif
gerektiren intraabdominal enfeksiyon kaynağı stafilokok ve E. Coli çocuklarda sık SBP neden-
(abdominal abse veya barsak operasyonu gibi) lerindendir.(4-6,10)
olmaksızın 250 hücre/mm3’den fazla olmasıdır.
(1-4)
PMNL sayısının 250 hücre/mm3’den fazla
olması tanı ve ampirik tedavi için yeterlidir.(4) SBP Risk Faktörleri(8)
Spontan peritonit, sirozu ve asidi olan hastaların
Siroz en büyük risk faktörünü oluşturmaktadır.
% 8’inde gelişen bir komplikasyondur. SBP geli-
şen hastalarda sıvı miktarı klinik olarak belirgin Diğer risk faktörleri;
ve büyük volümlüdür. Non sirotik asitlerde (ör-
neğin; kalp yetmezliği, kanser) spontan enfeksi- • Asit sıvısı total protein konsantrasyonunun
yon nadirdir. Sirozun sık ve potansiyel ölümcül 1 g/dL (<10 g/L) den az olması
komplikasyonudur. Siroz evresinin ilerlediğini • SBP öyküsünün olması
gösterir. Sirozun evresi arttıkça SBP riski artar
• Serum total biluribin konsantrasyonunun
ve ölüm oranı yüksektir (% 50).(4-7)
2.5 düzeyinde olması
Siroz aslında yaygın immün yetmezlik nedenle- • Üst gastointestinal sistem kanaması
rindendir. Sirozlu hastalar bakteriyel enfeksiyon
• Malnütrisyon
gelişimine son derece yatkındırlar ve dirençli pe-
ritoneal enfeksiyon oluşumunu kolaylaştırarak • Proton pomba inhibitörü kullanma
yayılımı sağlar. Sirozda değişmiş intestinal mo- • İdrar sondaları
tilite ve proton pompa inhibitörü kullanımına
• Üriner enfeksiyon varlığı
bağlı hipoklorhidri bakteriyel aşırı gelişime yat-
kınlığı sağlar. Buna ek olarak sirozlu hastalarda • Düşük kompleman-opsonin aktivitesi.(6,11,12)
intestinal geçirgenlik artar. Bazı çalışmalar ileri
evre sirozda bakteriyel tanslokasyonun artmış ol-
duğu bulunmuştur.(8-9) Bakteriyel translokasyon SBP Varyantları(13)
SBP ve diğer enfeksiyonların patogenezlerinden
biridir. Bakteriyel translokasyon; bakteri viru- Asit sıvısının analizi ile büyük ölçüde klasik SBP
lansı, aşırı çoğalması gibi bakteri nedenli fak- den ayırt edilirler. Varyantları: kültür-negatif
törlere ve intestinal hipomotilite ve geçirgenlik, nötrositik asit (KNNA)
mukozal peroksidasyon ve intestinal duvardaki Monomikrobial non-nötrositik bakterasit (MNB)
yapısal değişiklikler ve mukozal ödeme bağlıdır.
Polimikrobial bakterasit (PB)
Asit sıvısına bakteri girişi: Bakteriyel aşırı ço-
ğalma ve spesifik bakterinin (en sık E. Coli) eks- KNNA: Negatif asit sıvı kültürü ile birlikte art-
traintestinal yayılımı ile ilgili bozukluktur.(4-6,8,9) mış PMNL>250 hücre/mm3 ve cerrahi tedavi
edilebilir enfeksiyon yokluğu ile tanımlanır (tbc Bilinç değişikliği: Sık gözardı edilen bulgudur.
peritonit, malignite ilişkili asit. Enfeksiyonun kendisi ve karaciğer dekompazyo-
Bölüm 4. Gastrointesitinal Aciller
Karın ağrısı: Diffüz karın ağrısı peritonit bul- Tanısal amaçlı parasentez güvenli bir yöntem
264
gusudur. Ağrı genellikle yaygın ve devamlıdır. olup; asit sıvı analizinde renk ve şeffaflık incele-
Konu 9
nerek enfeksiyonun varlığı hakkında fikir sahibi glukoz oranı ile PMNL oranı ters orantılıdır.
olunabilir. Kültürde bakteri üretilmesi, asit sıvı- SBP de glukoz konsantrasyonu genellikle 50 gr/
Sekonder bakteriyel peritonit; karın içi cerra- kullanılabilir antibiyotiklerdir. Sefotaksim veya
hi tedavi edilebilir odak olması ile birlikte asit benzer 3. Kuşak sefalosporinler SBP şüphesinde
sıvısında PMNL ≥ 250 hücre/mm3 ve pozitif uygun antibiyotiklerdir. Sefotaksim ve ampisi-
bakteriyel kültürlü enfekte asit sıvı varlığı olarak lin-gentamisin kombinasyonu ile ilgili yapılan
tanımlanır. kontrollü çalışmada sefotaksimin; nefrotoksisite
ve süperenfeksiyon oranının daha az, enfeksiyon
SBP ve sekonder bakteriyel peritonit ayırımı asit çözünürlüğü daha fazla saptanmış.
sıvısı analizi, görüntüleme çalışmaları ve tedavi-
ye yanıtla yapılabilir. Standart yaklaşım Cefotaxime (2g İV 8-12 saate
bir 5 gün) uygulanmasıdır. Ceftriaxone (2 g i.v /
Sekonder bakteriyel peritonit teşhisi için öne- 24 saat), Amoxacillin+clavulanic (1-2 gr her 6-8
rilen laboratuar kriterleri aşağıdakilerden saatte bir), florokinolonlar, piperasilin/tazobak-
en az iki tanesini içerir: Total protein> 1 g / tam asit de alternatif tercihlerdir.(2,10,14,16,17)
dl (10 g/L), glukoz <50 mg/dl (2.8 mmol / L ),
ya da LDH > serum için normal üst limit (15). Antibiyotik seçimi ile ilgili kaygı; SBP profilaksi-
sinde kinolon kullanılan merkezlerde ki dirençli
enfeksiyonlardır. Kinolonlar SBP şüphesinde
tercih edilmemelidir.Nefrotoksik antibiyotikler-
Tedavi den özellikle kaçınılması gereklidir.
Kültür sonuçlarının alınması zaman alıcı oldu-
Levofloksasin: Sefotaksim kadar asit sıvısına
ğundan tedaviye ampirik olarak başlamak ka-
penetre olmasada penisilin alerjisi olan hastalar-
çınılmazdır. Tedavi asidin ortadan kaldırılması,
da kullanılabilir.(17)
aktif enfeksiyon ve nükslerin önlenmesi şeklin-
dedir.(2,14,16) SBP şüphesinde ampirik tedaviye Norfloksasinle SBP profilaksisi antibiyotiğe
başlanması hayatta kalma şansını arttırır. SBP de dirençli enfeksiyonlara yol açar. Pentoksifilin
ampirik tedaviye başlama endikasyonları aşağı- norfloksasinle yapılan ratlarla yapılan çalışma-
daki bulgulardan bir veya birkaçının varlığında da pentoksifilinin bakteriyel translokasyonu ve
olur: CCL4 ilişkili siroz ve asitle oluşan SBP’ yi azalt-
tığı görülmüş. Bu çalışmada; Pentoksifilin norf-
• 37.8oC’den yüksek ateş loksasin kadar bakteriyel aşırı çoğalma, bakteri-
• Karında ağrı, hassasiyet varlığı yel translokasyonu ve SBP gelişimini azaltmış ve
• Mental durum değişikliği pentoksifilinin çekal mukozadaki oksidatif stresi
• Asit sıvı PMNL sayısı ≥ 250 hücre/mm3 azalttığı görülmüştür.
İyi emilmeyen antibiyotiklerle selektif intestinal
Bu bulguları olan hastalara; asit sıvısı, kan, id- dekontaminasyon, deneysel olarak bakteriyel
rar kültürü alınıp tedaviye erken başlanır. Eğer aşırı çoğalma, bakteriyel translokasyonu azal-
bu bulgular yoka PMNL sonucu çıkana kadar ması ve siroz ve SBP gelişimini engellemede son
beklemek daha mantıklıdır. Asit sıvısı enfeksi- derece etkilidir.(9)
yon bulgusu olanlara ampirik antibiyotik tedavi
başlanır.(17) Sekonder bakteriyel peritonit şüphesi olan has-
talara metronidazol ve sefotaksimle daha geniş
SBP için uygun antibiyotik ve dozu ile ilgili kapsamlı tedavi planlanmalıdır.(17)
belirgin veri yoktur.(17) Etken daha çok gr (-)
Oral tedavi: Komplikasyonsuz SBP’ler oral te-
bakteriler olduğundan, bunlara etkili olacağı
davi ile takip edilebilir.
düşünülen, tek veya kombine bir antibiyotik
tedavisi seçilmelidir. Koagülaz negatif stafilokok Tedaviye hızlı ve etkin yanıt alındığında oral
266
ve E. Coli çocuklarda sık SBP nedenlerindendir. antibiyotik tedavisi sonlandırılabilir. Ancak ağrı
Konu 9
268
Konu 10
gerek varsa kalıcı hemorroidektomi ameliyatı söylerler ki bunlarda da neden büyük ihtimalle
için kişi genel cerrahi polikliniğine yönlendiri- altta yatan neden anal fissürdür. Şikâyeti olan
lebilir. İnternal hemorroidi olan hastalarda de- çocuklarda çocuk istismarından da şüphelen-
vam eden ciddi kanama, inkarserasyon ve/veya mek gerekir. Fissürler genellikle kalıcıdır çünkü
strongülasyon varsa ve ağrı geçmiyorsa o zaman muhtemelen internal sifinkter spazmı altta ya-
hastada acil cerrahi konsültasyonu veya cerrahi tan bir enfeksiyona sekonder artmıştır.
girişim endikasyonu vardır.(1,2,5,6)
Klinik Bulgular
Anal Fissür
En sık görülen yakınma, keskin kesici tarzda ağrı
Anal fissür anal kanalın yüzeyel ve lineer yırtı- olmasıdır. Ağrı tipik olarak dışkılama sırasında
ğıdır. Bu bölgedeki epitel anodermden oluşur veya sonrasında ortaya çıkar. Ağrı, dışkılama
ki içindeki sinir dokusu oldukça fazladır. Bu sonrası anal bölgede künt bir ağrı şeklinde bir
nedenle ağrılı anorektal kanamalı hastalarda en süre daha devam edebilir, fakat tipik olarak defa-
sık konulan tanı anal fissürdür. Anal fissürler kasyonlar arasında ağrı yoktur. Bu özelliği nede-
çocuklarda ve genç erişkinlerde sık görülmekle
niyle de diğer ağrılı anal bölge hastalıklarından
birlikte infantlardaki rektal kanamanın en sık
ayrılmaktadır. Oluşan kanama miktar olarak az
nedenidir.
ve parlak kırmızı renkte olup, genellikle tuvalet
Anal fissürler kronikleşince soluk bir renk alır- kâğıdına bulaşmış olarak görülür. İnfantlarda,
lar ve çevre dokularda ödem dikkati çeker. Bu gaita veya kullanılan tuvalet kâğıdı üzerinde kır-
ödem fissür kenarlarının yükselmesine neden mızı renkte kan görürsek o zaman anal fissür-
olur. Zamanla distalinde hipertrofik papilla ve den şüphelenmemiz gerekir. Sfinkter spazmı ve
sentinel pili oluşur. Anal fissürlerin %90’nından ağrı ve o kadar fazla olabilir ki kişi defakasyon
çoğu arka orta hatta oluşur. Kadınların %10 ile yapmak istemez, tuvaletini tutar. Bu da kabız-
40’ında, erkeklerin ise sadece %1’inde ön ve orta lığa neden olur. Kabız olan kişide anal fissür
hatta olabilir. Anal fissürler her iki lokalizasyonda oluşumu daha sık görülür, hasta kısır döngüye
da aniden ortaya çıkabilirler. Kadınlarda doğum girer. Unutulmamalıdır ki tuvalet kâğıdında kan
sonrası anterior fissürler oluşabilir. Bir hastada görülmesi nedeni aynı zamanda anal kanalın sıy-
iyileşmeyen fissür varsa veya orta hatta lokalize rıklarına bağlı olabilmektedir.
değilse bu kişide altta yatan başka ciddi hasta-
lıklardan şüphelenmek gerekir. Bunlar arasında Anal fissür tanısı genellikle tıbbi öykü ile ko-
Crohn hastalığı, kronik ülseratif kolit, anüsün nulur. Fakat tüm hastalarda anal bölge mutlaka
skuamöz hücreli karsinomu, anal kanalı da invaze muayene edilmelidir. Hasta defekasyon yapa-
eden rektum adenokarsinomu, meme dışı Paget cakmış gibi ıkınınca anal fissür daha belirgin,
ve Bowen hastalığı gibi anal kanserler, lokalize gözle görülebilir hale gelir. Hastanın muaye-
anal kanserler, lösemi, lenfoma, sifilitik fissürler, nesinde eritematöz ve az miktarda kanamanın
klamidya, gonore ve tüberküloz ülseri sayılabilir. olduğu çatlak alanı görülür. Çatlağın distalinde
Bu hastalıklardan şüpheleniyorsak ülser kenarın- nöbetçi pilinin olması ve derin ülserin varlı-
dan biyopsi, anal kanaldan kültür almak ve hasta- ğı çatlağın bize kronik olduğunu düşündürür.
yı sistematik şekilde muayene etmek gerekir. Mesela %2’lik lidokain jel gibi topikal anestezik
Sıklıkla görmeye alıştığımız şekilde orta hatta madde uygulaması ağrıyı kısmen hafifletebilir.
lokalize anal fissürler genellikle sert kıvam ve iri Eğer hastada anal fissür görünüyor ise hasta çok
kalibrede, kabız kıvamında gaita çıkartılması, ağrı duyacağı için akut hal düzelinceye kadar
272
veya tekrarlayan ishallerden sonra görülmekte- rektal tuşe yapılmamalıdır.
Konu 10
Anorektal Apse
Rektal apsenin yakınma ve bulguları ağrı ve pü-
rülan akıntıdır. Hastaların çoğunda apse bir anal
Resim 3B. Anorektal bölgede apse oluşabilecek potan-
kript ve bezinin iltihaplanması ile başlar. Temel siyel boşluklar
mekanizma olarak bir anal kriptin tabanındaki
bezin tıkanması ile başlamaktadır. Apseler dai-
ma hem aeorobik hem de anaerobik bakteriler-
den oluşmaktadır. Başlayan apse çevredeki po-
tansiyel boşluklara doğru rahatlıkla ilerleyebilir,
çünkü bu bölgeler gevşek olduğu için direnme
gücü yoktur. Gevşek dokudan oluşan bu boş-
luklar tek başına enfekte olabilecekleri gibi diğer
bölgeler perianal boşluk, intersfinkterik boşluk,
iskiorektal (iskioanal) boşluk, derin postanal
boşluk ve supralavetor (pelvirektal) boşluk ile Resim 3C. Anorektal bölgede muhtemel apse lokali-
de birlikte enfekte olabilirler (Resim 3/A-B-C) zasyonları
Lokalizasyonlar içinde perianal apseler en sık,
supralavetor apseler ise en nadir görülen tipler- Derin perirektal apse ile birlikte olmayan izole
dir. İkinci sıklıkta gördüğümüz iskiorektal apse- perianal apseler, acil servis şartlarında tedavisi
ler daha büyük, endüre, iyi sınırlıdır ve lateralde yapılacak tek apse türüdür. Her ne kadar öykü
görünürler. Hastalar genellikle bu bölgede şişlik, ve klinik muayene ile apse tanısı koymak müm-
273
künse de hastada ciddi ağrı var ama belirgin fizik oturmakla ağrı daha da artar (özellikle inters-
muayene bulgusu yok ise o zaman ultrasonografi finkterik apselerde) İskiorektal apseler oldukça
Bölüm 4. Gastrointesitinal Aciller
bize tanıda yardımcı olabilir. ağrılıdır, boyutları büyüdüğü zaman daha endü-
re ve eritematöz hale gelirler ve perianal apselere
İİskiorektal ve diğer derin apseler bize ciddi göre anüsün daha lateralinde yerleşirler. Hasta
problemler yaratır. İskiorektal boşluk rektumun ileri derecede huzursuz ve rahatsızdır. Rektal
her iki yönünde geniş büyük potansiyel boş alan tuşede hassas bir kütle palpe edilebilir veya eri-
yaratır ki burası post anal boşlukla bağlantı ha-
tamatöz fluktuasyon veren alan olabilir. Hastada
lindedir. İntersfinkterik, submuköz, supralava-
lökositoz olabilir. İntersifinkterik apselerde de-
tör apselerde bilinen belirgin yakınmalar olsa
fakasyon sırasında ortaya çıkan ağrı olur, rek-
bile şişlik olmayabilir. Bu bölgelerdeki enfeksi-
tal tuşede genellikle arka lokalizasyonda hassas
yonlar sinsi ve geniş olabilir. Eğer sadece ciltte
ağrılı kütle palpe edilebilir, bululara makattan
kızarıklık varsa endorektal ultrasonografi, anes-
tezi altında muayene, bilgisayarlı tomografi veya akıntı ve hastada ateş eşlik edebilir. Buna karşın
manyetik rezonans görüntüleme bize tanıda yar- supralavatör apseler az belirti verir, hasta kalça-
dımcı olabilir. Ultrasonografi intersfinkterik ve larında ve perirektal bölgesinde ağrıdan yakınır.
submukozal apselerin teşhisinde bize yardımcı Ateş, lökositoz ve üriner retansiyon sık görülür.
olurken bilgisayarlı tomografi ve/veya manyetik Hastada ağrılı, hassas, inguinal lenfadenopati
rezonans görüntüleme, supralavator ve iskiorek- olması derin apse olduğunu düşündürür. Sup-
tal apse gibi derinlerde lokalize apse formasyo- ralavator apseler vajinal veya rektal muayenede
nunun tanısında daha etkindir. fark edilebilir.
edilecek olursa apse boşuğu içine mutlaka spanç lümünde perianal fistül gelişebileceği hatırlatıl-
yerleştirilerek apse ağzının kapanması engellen- malıdır.(1-6,8)
rhoids. Surg Clin North Am 2010;90:17-32. 8. Julie A. Rizzo, Anna L. Naig. Anorectal abscess
6. Robert T. Lewis, David J. Maron. Anorec- and fistula-in-ano: evidence-based management.
tal Crohn’s Disease. Surg Clin North Am Surg Clin North Am 2010;90:45-68.
2010;90:83-97. 9. Joel E. Goldberg, Scott R. Steele. Rectal Foreign
7. Kenton L. Anderson, Anthony J. Dean. For- Bodies. Surg Clin North Am 2010;90:173-84.
eign bodies in the gastrointestinal tract and
278
BÖLÜM 5
NEFROLOJİK ACİLLER
Tüm Yönleriyle Acil Tıp
Postrenal ABY: Tıkanıklığın erken evrelerinde Intrinsik ABY’de; kristal nefropatisinde yan ağ-
glomerüler filtrasyon devam eder ve tıkanıklığın rısı, hematüri; faranjit ve yumuşak doku enfek-
olduğu bölgeden yukarıya doğru lümen içi ba- siyonu sonrası gelişen akut glomerüler nefritte
sıncın artmasına neden olur. Sonuç olarak prok- idrar renginde koyulaşma, ateş, halsizlik, artralji,
simal üreter, renal pelvis ve kalikslerde distansi- döküntü; pulmoner-renal sendromlarda (Wege-
yon ve GFR’de düşme meydana gelir. ner granulamatozis veya Good-pasture hastalı-
ğında) öksürük, nefes darlığı ve hemoptizi göz-
ABY nadiren toplumsal kökenli bir hastalık lenir. Postrenal ABY’de anüri sıklıkla gözlenir,
olup, (bir milyonda 100 oranında)(2) hastane oligüri ardından gelişen poliüri tanısaldır.
Tablo 1: ABY’de fizik muayenede elde edilen bulgular ve olası ABY nedenleri.(7)
Bölüm 5. Nefrolojik Aciller
Tablo 2. Prerenal ABY ile intrinsik renal ABY ayırımında kullanılan kan idrar testleri
Böbrek yetmezligi tipi BUN/kreatinin idrar ozmolaritesi FENa
Prerenal ABY >20:1 >500 mOsm <1%
Intrinsic renal ABY <20:1 250- 300 mOsm >3%
*-- FENa :100 × (idrar sodyumu/serum sodyumu) ÷ (idrar kreatinini/serum kreatinin)
Tablo 3. Spesifik tipteki akut böbrek yetmezlikleri için bakılan kan testleri.
286
Konu 2
zenobiyotiklerin karakteristikleri.
Fakat hemoliz ya da rabdomyoliz gibi endojen
nedenlerde akılda tutulmalıdır. Diyaliz, vücut- Her üç yöntem için
tan potasyumun uzaklaştırılmasında en etkili Dağılımın düşük volümde olması (1L<kg)
Tek kompartman kinetiği olması
vasıta olarak durmaktadır. Serum potasyum se-
Düşük endojen klirensi (<4 ml/dak/kg) olması
viyesinin hızlı kontrolü için yüksek klirens hı-
Hemodiyaliz için
zıyla hemodiyaliz peritoneal diyalize göre tercih
MW<500 dalton olması
edilir. Toplam vücut potasyumunun %98’inin
Suda çözünür olması
intraselüler boşlukta kalması ve kanla dengelen- Plazma proteinlerine bağlanmaması
mesi nedeniyle her iki modalitenin serum potas- Hemoperfüzyon için
yumunu düşürme hızını tahmin etmek zordur.
Aktif kömürle adsorbsiyon olması
Plazma proteinlerine bağlanmayı önlemez
Hiperkalsemi, hiperfosfatemi, hiponatremi, hi-
Hemofiltrasyon için
permagnezemi gibi diğer şiddetli elektrolit bo-
zuklukları bazen acil diyaliz gerektirebilir. MW<10000 ya da <40000 dalton olması (kullanı-
lan filtreye bağlı)
• Hipotansiyon Kaynaklar
• Kas krampları 1. Maenza RL. Renal Failure. Rosen’s Emergency
• Bulantı ve kusma Medicine. Concepts and Clinical Practice. 5th
• Baş ağrısı edition. Marx J, Hockberger RS, Walls RM
(Eds). Mosby, USA, 2002.
• Göğüs ve sırt ağrısı
2. Sinert R, Spektor M. Emergencies in Renal Fail-
• Kaşıntı ure and Dialysis Patients. Emergency Medicine.
• Ateş ve titeme 6th Edition. Tintinalli J, Stapczynski JS (Eds).
• Disequilibrium (dengesizlik) sendromu McGraw-Hill, USA, 2004.
• İlk kullanım (first use) sendromu 3. Brady HR, Brenner BM. Acute Renal Failure.
Harrison’s Principles of Internal Medicine. 16th
• Anaflaksi Edition. Kasper DL, Braunwald E, Fauci AS
• Aritmi (Eds). McGraw-Hill, USA, 2005.
• Kardiak tamponad 4. Singh AK, Brenner BM. Dialysis in The Treat-
• İntrakraniyal kanama ment of Renal Failure. Harrison’s Principles of
Internal Medicine. 16th Edition. Kasper DL,
• Bayılma Braunwald E, Fauci AS (Eds). McGraw-Hill,
• Hemoliz USA, 2005.
• Hava embolisi 5. Acil Diyaliz Endikasyonları. Trablus S. İ.Ü.
• Nötropeni ve kompleman aktivasyonu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi
Etkinlikleri, İç Hastalıklarında Aciller, Sempo-
• Hipoksi zyum Dizisi, 2002;29:257-63.
• İlaçların vücuttan uzaklaştırılması 6. Peacock PR, Sinert R. Renal Failure, Acute: Treat-
ment & Medication. Elde ediliş:08.04.2009.
www.emedicine.com
Özet 7. Sacchetti A, Stuccio N, Panebianco P, et al. ED
Hemodialysis for treatment of Renal Failure
* Acil diyaliz için en sık endikasyon böbrek Emergencies. American journal of emergency
yetmezliğiyle ilgili laboratuar bulguları medicine. 1999;9:305-307.
yanında üremik bulgu ve belirtilerin bu- 8. Davies H, Leslie GD. Intermittent versus Con-
lunmasıdır. tinous Renal Replacement Therapy: A Matter of
* Üremik belirti ve bulgular bulantı, kusma, controversy. Intensive and Critical Care Nurs-
letarji, mental durum değişikliği, nöbet, ing, 2008;24:269-85.
periferal polinöropati, üremik perikardit, 9. Pourfarziani V, Ghanbarpour F, Nemati E. Lab-
cildin soluk görünümü, nefesin amonyak oratory Variables and Treatment Adequacy in
kokması, kanama şeklinde olabilir. Hemodialysis Patients in Iran, 2008;19:842-6.
289
10. Putcha N, Allon M. Management of Hyperka- 16. Jovanović DB. Peritoneal Dialysis in Patients
lemia in Dialysis Patients. Seminars in Dialysis, With Acute Renal Failure. Srp Arh Celok Lek,
Bölüm 5. Nefrolojik Aciller
2007;20:431-9. 2007;135:478-85.
11. Kes P., Bašić Jukić N. New Experiences With 17. Passadakis PS, Oreopoulos DG. Peritoneal Di-
The Therapy of Acute Kidney Injury. Sec. Biol. alysis in Patients With Acute Renal Failure. Ad-
Med. Sci, 2008;29:119-53. vances in Peritoneal Dialysis, 2007;23:7-16.
12. Evans K, Reddan DN, Szczech LA. Nondialytic 18. Kunis CL, Charney AN. Potasium and Renal
Management of Hyperkalemia and Pulmonary Failure. Compr Ther, 1981;7:29-33.
Edema Among End-Stage Renal Disease Pa- 19. Moeller MJ, Heidenreich S, Gladziwa U et
tients: An Evaluation of the Evidence. Seminars al. Problems Involving Contact With Termi-
in Dialysis, 2004;17:22-9. nally ill Patients With Renal Failure. Internist.
2007;48:795-803.
13. Labato MA. Peritoneal Dialysis in Emergency
and Critical Care Medicine. Clinical Techniques 20. Goldfarb DS, Matalon D. Principles and
in Small Animal Practice, 2000;15:126-35. Techniques Applied to Enhance Elimination.
Goldfrank LR (ed). Goldfrank’s Toxicologic
14. Cheung CM, Ponnusamy A, Anderton JG. Emergencies, 8th Edition. McGraw-Hill, NY,
Management of Acute Renal Failure in Elderly 2006:161-71.
Patients: A Clinician’s Guide. Drugs & Aging.
2008;25:455-76. 21. Yaseen S, Thomas C. Metabolic Alkalosis: Treat-
ment & Medication. 30.3.2009. www.emedi-
15. Chazot C, Charra B. Non-pharmacologic Treat- cine.com
ment of Arterial Hypertension in Hemodialysis
22. Sutcliffe E, Approach to Acute Renal Failure.
Patients. Nephrol Ther, 2007;3:178-84.
30.3.2009. http://depts.washington.edu
290
Konu 3a
Hiponatremi serum sodyumunun 135 mEq/ Hiponatremi erkek ve kadınlarda benzer sıklık-
L’nın altında olmasıdır ve <125 mEq/L değe- tadır. Ancak genç kadınlarda ölüm oranı daha
rinde ise ciddi hiponatremi kabul edilir. Serum yüksektir. Yaşlı hastalarda eşlik eden kalp, kara-
ozmolaritesinin 280 mOsm/kg altında olması ciğer ve böbrek yetmezlikleri nedeniyle hiponat-
daima vücuttaki solutlara göre suyun fazla ol- remi daha sık görülür. Hiponatremi çoğu zaman
masıdır veya suyun hücre dışına ve hücre içine tesadüfen saptanır. Klinik bulgular hiponatremi
geçişi serbest olduğu için solute göre suyun hücre nedenine bağlı olur veya hiponatreminin kendi-
dışında fazlalığıdır. sine bağlıdır. Konjestif kalp yetersizliği, böbrek
yetersizliği veya karaciğer yetersizliği hiponat-
Normal koşullarda böbrek günde 15-20 L ser- remiyle birlikte olduğunda; hastalarda; nefes
best suyu atabilir. Hipoozmolariteye vücudun darlığı, öksürük, üremi, sarılık gibi yakınmalar
yanıtı susuzluk hissinin azalmasıdır. Bu nedenle vardır.(4) Serum sodyumunda hafif azalma; hal-
hiponatremi serbest su klirensinin bozulduğu sizlik, bulantıya neden olurken, hiponatremi
durumlarda meydana gelebilir. Hiponatremi- derinleştikçe letarji, başağrısı, şuur kaybı, hatta
nin klinik olarak önemi serum ozmolaritesinin şiddetli olduğunda konvulsiyon ve koma görü-
düşmesine bağlıdır. Hiponatreminin tedavisi, lür. Nörolojik yakınmalar; şiddetli hiponatremi-
serum ozmolaritesindeki değişikliğe santral sinir de gelişir ve intraserebral ozmotik sıvı değişimine
sistemindeki adaptasyonun anlaşılmasına daya- bağlı gelişen beyin ödemine bağlıdır. Tentorial
nır. Beyin hücrelerinin şişmesi sonucu; herniasyon ve beyin sapında baskı olması sonucu
solunum durması ve ölüm görülebilir.
1. Hipotalamustaki nöronlardan arginin va-
zopressin (AVP) sekresyonu ve hipotala- Nörolojik yakınmaların şiddeti hiponatreminin
mustaki susuzluk merkezi inhibe olur. derecesi ve gelişme hızına bağlıdır. Serum sod-
yumu yavaş düştüğünde birkaç gün veya haftalar
2. Acilen elektrolit kaybı ile hücrelerde baskı- içinde düştüğünde çok aşırı düşse bile nöronal
lanır ve daha sonra birkaç gün içinde hücre adaptasyon nedeniyle iyi tolere edilebilir. Hipo-
içi osmolitlerin kaybı olur.(1,2) natremik hastada ayrıca; konvulsif bozukluklar
gibi nörolojik problemler, hipoksi, hiperkapni
Bu nedenle hiponatreminin düzeltilmesi kronik ve asidoz gibi metabolik bozukluklar varsa nö-
olup olmadığına göre değişir. 48 saatten daha rolojik semptomlar daha şiddetli olur. Hastanın
kısa süreli hiponatreminin düzeltilmesi kronik anamnezi iyi alınmalı bazı ilaçlar (diüretik, an-
hiponatremiye göre daha hızlı yapılması tehlike tipsikotikler gibi) hiponatremi yapabileceği için
oluşturmaz. Serum sodyumunun çok hızlı dü- kullandığı ilaçlar dikkatlice gözden geçirilmeli,
hastanede yatıyorsa kullanılan intravenöz sıvılar Hipovolemik Hipotonik Hiponatremi: Has-
incelenmelidir. tada solut eksikliği mevcuttur. Kan basıncı,
Bölüm 5. Nefrolojik Aciller
ödem vardır. Etkili dolaşım volümü azalmıştır matuvar ilaçlarla(7), ectasy aldıktan sonra hipo-
ve böylece hipovolemik hipotonik hiponatremi- natremi görülebilir.
rilir (ADH salınımı önlenir) Diüretiklere bağlı sodyumunun 1-2 mEq/L/saat yükseltilmesi,
hiponatremide potasyum eksikliği de giderilme- nörolojik semptomların gerilemesi veya plasma
lidir. Sıvı eksikliği giderildikçe ADH sekresyonu sodyumunun 120 mEq/L’ye çıkartılmasıdır.(9)
için uyarı kalkacağından su diürezi olur ve hipo-
natremi tahmin edilenden daha çabuk düzelir. Kronik şiddetli semptomatik hiponatremide
Eğer öyle bir durum varsa hipotonik % 5 glukoz düzeltilme hızı asla saatte 0.5-1 mEq/L’yi geç-
infüzyonu yapılabilir. memeli, total artış günde 8-12 mEq/L’den 48
saatte 18 mEq/L’den fazla olmamalıdır. Normal
Hipervolemik hiponatremi; sıvı ve tuz kısıtla-
ması yapılır. Loop diüretiği verilir ve altta yatan değerlere ulaşmaktan çok serum sodyumunun
durum düzeltilir. Bazen V2 reseptör antagonisti 120 mEq/L’ye kadar çıkarılması yeterlidir. Bah-
kullanılabilir. sedildiği gibi intravasküler volüm düzeltilmesi-
ne bağlı ADH baskılanmasına sekonder spontan
Normovolemik asemptomatik hiponatremide diürez tahmin edilemeyen aşırı düzelmeye ne-
serbest su kısıtlanır (< 1 L/gün) Bu hastalarda den olabilir.
hipertonik NaCl verilmez. Günlük 1 L sıvı kısıt-
laması bazı hastalarda yeterli olduğu halde bazen
daha fazla sıvı kısıtlaması gerekebilir. SIADH’da
sıvı kısıtlaması asemptomatik hastalarda yeterli-
İlaç Tedavisi
dir. Ancak bazı hastalar sıvı kısıtlamasına uyum- SIADH sendromunda; dirençli olgularda daha
suzdur. İlaç tedavisi gerekebilir. serbest sıvı, alımına izin veren tedaviler geliştiril-
Belirgin yakınmalara neden olan hiponatremide miştir. Demeclocycline; vazopressin antagonisti
(konvulsiyon, nörolojik sekeller, v.s.) hipertonik olup, fonksiyonel diabetes insipidus oluşturur,
%3 NaCl kullanılmalıdır. SIADH’da izotonik böbreğin dilüsyon kapasitesini artırır. Yanıt için
NaCl tedavisi ile tuz atılıp su atılamayacağı için 3-4 gün tedavi gerekir. Sirozlu hastalarda kulla-
hiponatremi derinleşir. Tedavi planı idrarla atı- nılmaz. Diğer seçenek lityumdur. Ancak inters-
lan serbest su ve solut kaybına göre yapılır. Bir tisyel böbrek hastalığı, tiroid fonksiyon bozuk-
seçenek te izotonik NaCl’le birlikte loop diüre- lukları yapabilir.
tiği verilebilir. Bu yaklaşım özellikle idrar ozmo-
laritesinin yüksek olduğu hastalarda denenebilir. Aquaretikler: AVP reseptör antagonisti olup
elektrolitleri tutup serbest su atılımını sağlarlar.
Takipte her 2-4 saatte bir serum elektrolitleri
kontrol edilmelidir, aşırı ve hızlı düzeltmeden
(10,11)
V1 ve V2 reseptör antagonisti olan Conivap-
kaçınılmalıdır. tan intravenöz kullanılır ve övolemik ve hiper-
volemik hiponatremide kullanılır. Hipovolemik
Akut hiponatremi (<48 saat) kronik hiponatre- hastalarda kullanılmaz. Su ve sodyum diürezi
miden daha hızlı düzeltilebilir. Akut hiponatre- yaparak serum sodyumunu düzeltir. Kalp yeter-
mili ciddi semptomu olan hastalarda beyin ödemi
sizliğinde denenmiştir ancak kalp yetersizliğini
tehlikesi vardır. Buna karşılık semptomatik kro-
düzelttiği gösterilmemiştir, Yakın takip gerekti-
nik hiponatremide hiponatreminin hızlı düzel-
tilmesine bağlı risk daha fazladır. Spastik quad- rir ve tedavi süresi sadece 4 gündür. Karaciğer
riparalizi, yutma güçlüğü, pseudobulber paralizi ve böbrek bozukluğunda çok dikkatli olunmalı
santral myelinosis gibi ciddi nörolojik komplikas- CYP3A4 inhibitörleriyle kullanılmamalıdır.
yonlar hızlı düzeltilen hastalarda gelişebilir.
Tolvaptan V2 reseptör antagonisti olup siroz,
Hiponatremi süresi bilinmeyen semptomatik kalp yetersizliği gibi övolemik ve hipervolemik
hiponatremide semptomlar kayboluncaya kadar hiponatremide kullanılır. CYP3A inhibitörleriyle
294 hiponatremi sınırlı düzeltilmelidir. birlikte kullanılmaz.
Konu 3a
Diyet; Serbest su kısıtlaması normovolemik hi- Hipernatremi; serbest su kaybında veya hiper-
potonik hiponatremide uygun bir yöntemdir. tonik sodyum solüsyonu kullanıldığında geli-
Sodyumlu hipertonik solüsyonların infüzyo- Eğer idrar ozmolaritesi düşük ise santral veya
nu ile akut ve şiddetli hipernatremi (175-200 nefrojenik diyabetes insipidus vardır. Dışarıdan
mEq/L) gelişebilir. Örneğin metabolik asidozu ADH (dDAVP nazal yolla (10 µg veya vazopres-
tedavi etmek için hipertonik sodyum bikarbo- sin 5 ünite subkütan) verildiğinde idrar ozmola-
nat infüzyonu veya kist hidatigin hipertonik ritesindeki artış %50 veya daha ise, santral, daha
sodyumla yıkanması gibi.(30-34) az ise nefrojenik diabetes insipidustan bahsedilir.
Kronik lityum kullanımı ve hiperkalsemi yetiş-
Hipernatreminin temel nedenleri: kinlerde en sık hipernatremi nedenidir. Hipernat-
remisi olan hastalar, idrar osmolaritesi 300-800
1. Yerine konulmayan su kayıpları.(suya ulaşa-
mOsm/kg ise dışarıdan verilen ADH’ ya alınan
mama veya susuzluk hissinin kaybı)
yanıta göre değerlendirilir. Su kaybına bağlı id-
2. Ter ve insensible kayıplar rar ozmolaritesinde artışın yapılabildiği nispeten
3. Gastrointestinal kayıplar daha az şiddetli santral diabetes insipidus.
4. Santral veya nefrojenik diyabetes mellitus
Bu durumda olasılıklar: 1. Sıvı eksikliği topla-
5. Osmotik diürez yıcı kanallara kısıtlı sıvı gelmesine neden olur, 2.
6. Susuzluk hissinin veya osmoreseptör Plazma sodyum artışına endojen ADH salınımı
fonksiyonunun kaybına neden olan hipo- normalin altındadır ama idrar ozmolaritesinde
talamus lezyonları. artma olur. Dışarıdan ADH verildiğinde idrar
296 7. Primer hipodipsi ozmolaritesi artar. Ayrıca sıvı eksikliği giderilin-
Konu 3a
140
* Hiponatremi suyun tuza göre daha fazla
olduğu bir durumdur.
Su eksiği formülü izoosmotik su eksikliğini kap-
samaz, su ve sodyum kaybı çoğunlukla birlikte * Hastanede yatan hastalarda günlük sıklığı
kaybedilir. Hipernatreminin aşırı hızlı düzeltil- % 0.9 ve prevalansı % 2.48 dir. Hiponat-
mesinin zararlı olma riski vardır. Hipernatre- remili çoğu olguda esas olarak sodyum den-
mide başlangıçta beyinden sıvı hareketi olur ve gesizliğinden çok su dengesizliği mevcuttur.
kontraksiyon olur ve yakınmalar buna bağlıdır. * Nedeni için öykü alınır, özellikle kullanılan
Beyin hacmi 1-3 gün içinde beyin omurilik sı- ilaçlar kaydedilir, fizik muayene yapılır.
vısından beyne sıvı hareketi sonucu yeniden * Ayrıca bazı laboratuar testlerine gereksi-
düzenlenir. Bu uyum olduğunda plazma sodyu- nim vardır. Bazı özel durumlarda izoto-
munun hızlı düşürülmesi beyne su hareketine nikle volüm genişletilmesine alınan yanıt
neden olur ve beyin boyutu normalin üstüne da değerlendirmede önemlidir.
çıkar. Bu beyin ödemi konvülsiyon, koma hatta * Muayenede; volüm durumu yanı sıra nö-
ölüme neden olur.(5) rolojik bulgular dikkatlice değerlendiril-
melidir. Çünkü tedavi kararı ve düzeltil-
Uygulama bahsedilen örnek hastanın plazma me hızını belirlemede önemlidir.
sodyumu 168 mEq, su açığı 4.8 L idi. Plazma
* Gerekli olabilecek laboratuar testleri; sod-
sodyum değeri 56 saatte düzeltilmeli ve sıvı saat- yum, potasyum, kan üre azotu, glukoz,
te yaklaşık 80 ml olacak şekilde ayarlanmalıdır. plazma kreatinin, bikarbonat konsantras-
Su açığı verilmesi gereken pozitif su dengesini yonu, plazma ozmolaritesidir. Genellikle
hesaplar, hastanın devam eden sıvı kayıpları plazma ozmolaritesi yüksek ise hiperglise-
da yerine konulmalıdır. İnsensible kayıp 30-40 mi, hiperproteinemi, hiperlipidemi, böbrek
ml/saatte ve idrar ve gastrointestinal kayıplarda yetersizliği, sukroz veya maltoz içeren IgG
hesaplanmalıdır. Plazmadan daha düşük düzey- infüzyonu gibi bir durum, normal ise genel-
de sodyum ve potasyum kayıpları bu durumu likle psödohiponatremi söz konusudur.
açıklar. Basit olarak ozmolalitelerin kıyaslaması * Hipotonik hiponatremili hastalar hipovo-
yeterli değildir. İdrar ve intestinal sıvılar üre ve lemik, övolemik ve hipervolemik olabilir.
diğer organik solutler içerir ve total ozmolariteye
* Övolemik hiponatremik bir hastada idrar
etkisi vardır fakat bu solutler etkisiz solutlerdir ozmolaritesi >100 mOzmol/kg ve idrar
ve plazma sodyum konsantrasyonunun düzen- sodyumu >40 mEq/L ise uygunsuz ADH
lenmesine katkıda bulunmaz. Böylece plazma sendromundan şüphelenilmelidir. İdrar
sodyum ve potasyum konsantrasyonunun yarısı ozmolaritesi <100 mOsmol ise primer
kadar olduğunda ve saatte 100 ml idrar çıkarıl- polidipsi, malnütrisyon ve santral ozmo-
dığında serbest su olarak 50 ml/saatte kaybedil- larite merkezinin yeniden düzenlendiğini
diği hesaplanır. Bu hastada uygun tedavi devam düşündürür.
eden idrar ve gastrointestinal kayıpları dahil * İlk değerlendirmede tanıya ulaşılamazsa
saatte 120 ml/serbest su uygulaması gerektirir. plazma ürik asit ve üre konsantrasyonu,
Bu sırada plazma sodyumu dikkatli izlenmeli fraksiyonel sodyum atılımı ve tiroid ve
ve intravenöz dekstroz veya alabiliyorsa ağızdan sürrenal fonksiyon testleri yararlı olabilir.
su verilebilir. Gerek oldukça intravenöz sıvılara Hiponatremili hastanın volüm durumu-
sodyum ve/veya potasyum eklenebilir. na bakılmaksızın serbest su ve hipotonik
sıvı alımı kısıtlanmalıdır.
Optimal tedavi ile bile hipernatremi mortalitesi
* Nörolojik yakınmalara neden olan hipo-
yüksek bir durumdur. Böbrek yetersizliği olan
natremili hastalara hipertonik tuzlu su ve
hastalarda ve bebeklerde hipernatremi periton
vazopressin antagonistleri kullanılabilir.
298 diyalizi ile tedavi edilebilir.
Konu 3a
1. Gross P, Reimann D, Henschkowski J, Damian 14. Adrogue, HJ, Madias, NE. Hypernatremia. N
M. Treatment of severe hyponatremia: conven- Engl J Med 2000;342:1493.
tional and novel aspects. J Am Soc Nephrol. 15. Lindner, G, Funk, GC, Schwarz, C et al. Hyper-
2001;12:10-4. natremia in the critically ill is an independent
2. Silver SM, Schroeder BM, Bernstein P, Sterns risk factor for mortality. Am J Kidney Dis 2007;
RH. Brain adaptation to acute hyponatremia in 50:952.
young rats. Am J Physiol. 1999;276:1595-9. 16. Palevsky, PM, Bhagrath, R, Greenberg, A. Hy-
3. Dubois GD, Arieff AI. Treatment of hypona- pernatremia in hospitalized patients. Ann In-
tremia: the case for rapid correction. In: Narins ternMed 1996;124:197. 299
17. Polderman, KH, Schreuder, WO, van Schijndel, 20. Snyder, NA, Feigal, DW, Arieff, AI. Hyperna-
S, Thijs, LG. Hypernatremia in the intensive tremia in elderly patients. A heterogeneous,
Bölüm 5. Nefrolojik Aciller
care unit: An indicator of quality of care? Crit morbid, and iatrogenic entity. Ann Intern Med
Care Med 1999;27:1041. 1987;107:309.
18. DeRubertis, FR, Michelis, MF, Davis, BB. “Es- 21. Lien, YH, Shapiro, JI, Chan, L. Effect of hyper-
sential” hypernatremia. Report of three cases natremia on organic brain osmoles. J Clin In-
and review of the literature. Arch Intern Med vest,1990;85:1427.
1974;134:889. 22. Merrill, DC, Skelton, MM, Cowley, AC Jr.
19. Rose, BD, Post, TW, Clinical Physiology of Humoral control of water and electrolyte excre-
Acid-Base and Electrolyte Disorders, 5th ed, tion during water restriction. Kidney Int 1986;
McGraw-Hill, New York, 2001;pp:764-75. 29:1152.
300
Konu 3b
• Diüretikler
2.5 mEq/L nin altındaki potasyum düzeyine ise • Kronik metabolik alkaloz
ciddi hipopotasemi olarak ifade edilir. • Antibiyotikler (Karbenisilin, gentamisin,
amfoterisin-B)
Bu durumda idrarla günlük potasyum atılımı
Klinik 20 mmol’un üzerindedir.
Hipopotasemide klinik bulgular serum po-
Gastrointestinal kayıplar ile gelişen
tasyum seviyesine göre değişiklik göstermekle
birlikte çoğu zaman belirsizdir. Özellikle hafif • Kusma veya nazogastrik sonda nedeniyle
hipopotasemisi olan hastalar yakınma ve belirti olan kayıplar
yoktur. • İshal
• Lavman yada laksatif kullanımı
Hipopotasemide görülen bulgular hipopotase-
minin kendisinden çok altta yatan nedene bağlı- • Fistüller
dır. Gastrointestinal, böbrek, kas-iskelet, kalp ve Bu durumda idrarla günlük potasyum atılımı
sinir sistemlerine ait bulguların bir arada olduğu 20 mmol’un altındadır.
durumlarda hipopotasemi akla gelmelidir. Bazı
ilaçlar hipopotasemiye neden olabileceğinden • Diüretikler (En yaygın nedenidir, tiyazid
hastanın kullandığı ilaçlar dikkatlice sorgulan- diüretikler lup diüretiklerinden daha fazla
malıdır. Ayrıca acil yaklaşımda digital alan has- potasyum kaybına neden olur)
talarda hipopotaseminin aritmiye neden olabile- • Beta adrenarjik agonistler (Hücre içine
ceği unutulmamalıdır. girişi sağlar)
• Steroidler
Çarpıntı, çizgili kaslarda güçsüzlük veya kramp,
paralizi, parestezi, kabızlık, bulantı, kusma, ab- • Teofilin
dominal kramp, poliüri, noktüri veya polidipsi, • Aminoglikozidler
psikoz, deliryum veya halüsinasyon, depresyon
Hücre içerisine potasyum girişinin artması
hipopotasemide sık rastlanan klinik bulgulardır.
• İnsülin fazlalığı: insülin NA+ K + ATPaz
Serum potasyum seviyesinin 2.5 mEq/L’nin al- aktivitesini arttırarak potasyumun hücre
tında olduğu şiddetli hipopotasemi olgularında içine girişini sağlar.
ileus, hipotansiyon, ventriküler aritmi, kardiyak • Alkalozis: kan PH sındaki her 0.1 lik bir
arrest, bradikardi veya taşikardi, prematüre atriyal yükselme, potasyum düzeyinde 0.3-0.6
veya ventriküler atım, hipoventilasyon, respiratu- mEq/L’lik bir azalmaya neden olur.
ar distres, solunum yetmezliği, letarji veya diğer
• Beta adrenerjik aktivitede artış (stres, adre-
şuur durum değişiklikleri, kas gücünde azalma,
nalin uygulaması, beta agonist ilaçlar)
fasikülasyon veya tetani, derin tendon refleksle-
rinde azalma, Cushingoid görünüm olabilir. • Periyodik paralizi (Hipokalemik form)
• Kan hücrelerinin yapımında aşırı artış: me-
galoblastik anemi tedavisi veya nötropeni-
Hipopotasemi Nedenleri lerin granülosit-makrofaj koloni stimüle
edici faktör ile tedavisi sırasında gelişen
Böbreklerden atılım fazlalığı nedeniyle; hipopotasemi
• Renal tübüler asidoz • Hipotermi
• Hiperaldesteronizm: Lümen negativitesini • Baryum ve Klorokin intoksikasyonu
ve hücre içi K+ konsantrasyonunu artırır • Malnitrüsyon, azalmış alım ve total paren-
302
ayrıca K+ kanallarının geçirgenliğini artırır. teral nütrisyon
Konu 3b
Laboratuvar Hatası
Hiperpotasemi Nedenleri Ayırıcı Tanıda: Hipokalsemi kardiyak aritmi
yapan diğer nedenler göz önüne alınmalıdır.
Yalancı hiperpotasemi
• En yaygın sebebi laboratuar tüpü içerisinde
hemoliz olmasıdır Tanı
• Trombositoz Potasyum düzeyi: Her zaman serum potasyum
• Lökositoz düzeyi ile bulgular paralel olmayabilir. Uzun
• Kan alma tekniğindeki hatadan kaynakla- süre potasyum düzeyi yüksek seyreden, kronik
nabilir (örneğin turnikenin uzun süre kal- hastalarda diğer hastalara göre herhangi bir kli-
ması gibi) nik bulgu görülmeyebilir.
Potasyum düzeyi hafif yüksek olan hastalarda İnsülin ve Glukoz: Potasyumun hücre içine gi-
sadece salınımının arttırılması ile tedavi olabilir. rişini arttırarak potasyum düzeyini düşürür. Bu
amaçla her 5 gram glukoza 1 ünite kristalize insü-
Ciddi bulguları olan ve tedaviye dirençli olan ol- lin olacak şekilde infüzyon yapılmalıdır. Bu amaçla
gularda diyaliz ihtiyacı açısından nefroloji kon- örneğin 500 ml %20 dekstroz içine 20 ünite kris-
sültasyonu istenmelidir. talize insülin konarak uygulanmalıdır. Etkisi yakla-
şık olarak 30 dakikada başlar ve 4-6 saat sürer.
İlaç Tedavisinde miyokardın stabilitesini sağla-
mak amacıyla potasyumun hücre içine alınması, Furosemid: Potasyumun böbreklerden atılımını
böbreklerden atılması ve gastrointestinal kanal- arttırır. 40 mg IV olarak verilir. Etkisi hastanın
306
dan atılması amaçlanır. böbrek yetmezliğinin olması, hiperpotaseminin
Konu 3b
akut veya kronik olması gibi nedenlere bağlı ola- * Potasyumun kardiyak ileti yollarına po-
rak değişkenlik gösterir.
308
Konu 3c
kasın seğirmesi) ve Trousseau işareti (Brakiyal tolik basıncın üstüne çıkacak kadar şişirdikten
arter oklüzyonu ile oluşturulan karpal spazm), sonra 3 dakika beklediğinde karpal spazm oldu-
Trousseau işareti hipokalsemide daha güvenilir Hastalara İV Ca+2 uygulamadan önce mutlaka
göstergedir. Tansiyon aletinin manşonunu sis- serum Ca+2 düzeyi ölçülmelidir. Bu uygulama 311
semptomatik veya ciddi hipokalsemisi olan has- daha belirgindir. Kişilik değişikliği, halüsinas-
talara önerilir. (İyonize Ca +2 <1.3 mEq/L veya yon, konfüzyon, stupor ve komaya kadar ilerle-
Bölüm 5. Nefrolojik Aciller
moral hypercalcemia of malignancy and hyper- Wilson JD, Foster DW, Philadelphia, WB Saun-
calcemia complicating metastatic breast cancer. J ders Company, 1992:1445-9.
Clin Endocrinol Metab Dec 1991;73:1309-15. 16. Dengen CJ: Emergencies of calcium, phosphate
12. Diaz Guardiola P, Vega Pinero B, Alameda and magnesium balance. Emergency Manage-
Hernando C, Pavon de Paz I, Iglesias Bolanos ment of Metabolic and Endocrine Disorders,
P, Guijarro de Armas G. Endocrinol Nutr Mar Ed: Silverstein SR, Frommer DF, Maryland, As-
2009;56:132-5. pen Publishers, 1988:125-46.
13. Stewart AF. Clinical practice. Hypercalcemia 17. Güler K, Çalangu S, Acil Dahiliye Hiperkalsemi
associated with cancer. N Engl J Med Jan, Krizi, 2009:603-12
2005;352:373-9.
14. Thirlwell C, Brock CS. Emergencies in oncol-
ogy. Clin Med. Jul-Aug, 2003;3:306-10.
316
Konu 4
ASİT-BAZ BOZUKLUKLARI
Dr. Nalan Kozacı
Asit-baz dengesinin düzenlenmesi aslında hid- Plazma H+ konsantrasyonu endojen yapım hızı,
rojen iyon (H+) konsantrasyonunun düzenlen- atılım hızı ve vücudun tamponlama kapasitesi
mesi anlamına gelir. Plazma H+ konsantrasyonu ile değişir. Tamponlar mevcut H+ konsantras-
normalde 40mEq/L (40mmol)’dir. H+ konsant- yonundaki büyük değişikliklerin plazma pH’ına
rasyonundaki çok küçük sapmalar bile hücreler- olan etkisini hafifletir. Vücuttaki tampon sistem-
deki kimyasal reaksiyonlarda belirgin değişmeler leri şunlardır:(2,3)
yaratır. Bu nedenle H+ konsantrasyonunun dü- Karbonik asit- bikarbonat tampon sistemi
zenlenmesi hemostaz için çok önemlidir.(1,2) Bu
bölümde H+ konsantrasyonundaki değişikliğin Bütün asitler belirli ölçülerde iyonize olurlar. Bu
metabolizmaya olan etkileri tartışılacaktır. iyonlaşma yüzdesine çözünürlük derecesi denir.
Karbonik asitte (H2CO3) bikarbonat (HCO3) ve
H+’ne iyonize olur. Karbonik asit ve bikarbonat
Asitler ve Bazlar arasındaki etkileşime bağlı olarak pH değişir. Bu
reaksiyon Henderson-Hasselbach denklemiyle
Asitler eriyiklere H+ katan molekül yada iyon- ifade edilir.
lardır. HCl, H2CO3, asetik asit gibi. Bazlar ise
eriyikteki H+’ni bağlayarak ortamdan uzaklaştı-
rırlar. Bazlara örnek olarak HCO3, HPO-24, bazı Henderson-Hasselbach Denklemi
aa’ler verilebilir. Vücuttaki proteinlerde baz göre-
pH= pK’ + logHCO3/CO2
vi yaparlar. Protein moleküllerindeki belirli bazı
aa’ler negatif yüklü iyonlar olarak H+’lerin fazlası- bu denkleme göre; HCO3- konsantrasyonunda-
nı kolayca tutarlar. Ayrıca eritrositlerde bulunan ki artış pH’yı yükseltir, CO2 miktarındaki artış
hemoglobin ve diğer hücrelerde bulunan prote- pH’yı düşürür.(1-4)
inler vücut bazının en önemlileri arasındadır.
Asit baz dengesine solunum sisteminin cevabı
H+ konsantrasyonunun mevcut konsantrasyon
şeklinde ifadesi çok karışıktır. Bunun için öl- Vücut sıvılarında CO2 konsantrasyonunun artı-
çümlerde pH olarak bilinen negatif logaritması şı pH’yı asit tarafa, azalması pH’yı alkali tarafa
kullanılır. kaydırır. Solunum sistemi bu kurala dayanarak
pH’yı yukarı ya da aşağıya doğru değiştirebi-
pH=- log H+ konsantrasyonu1 lir. Karbokdioksitin metobolik oluşum hızı sa-
bit olarak kabul edilirse vücut sıvılarında CO2
Plazma H+ konsantrasyonu 40mEq/L olduğun- konsantrasyonunu değiştiren tek faktör alveoler
da pH 7.4’e karşılık gelir. Kan pH değeri 7.20- ventilasyon hızı olacaktır.(2)
7.50 arasında iken pH ile H+ konsantrasyonu
CO2 α 1/alveoler ventilasyon
arasında lineer bir ilişki vardır yani pH’daki
0.01 ünitelik değişiklik H+ konsantrasyonunu Alveoler ventilasyon hızı pH’yı değiştirir. Nor-
1mmol değiştirir.(1) mal alveoler ventilasyonda pH 7.4 ise ventilas-
yonun iki kat artması pH’yı 7.63’e çıkaracaktır. nur. Solunumsal kompanzasyon dışlandığında
Tersine ventilasyon normalin dörtte birine iner- metabolik komponenti gösterir.(6)
Bölüm 5. Nefrolojik Aciller
se pH 6.95 olacaktır.(2)
Baz fazlalığı (“base excess”): Baz fazlalığı, tam
Kan gazı değerlendirilmesi oksijenize kanın, 37 °C de ve 40 mmHg’lık
PaCO2, pH’yı 7.40’a getirmek için ilave edilen
Kan gazları analizinde, arteriyel kanda pH, PO2 asit veya baz miktarıdır. Normal değeri -3 ve +3
PaCO2 ölçümü yapılır. Diğer değerler hesap- mmol/L arasındadır. BE, metabolik olayların gös-
lanarak bulunur. Hesaplamaların temelini ise tergesidir. Negatif baz fazlalığı metabolik asidozu,
Henderson Hasselbach eşitliği oluşturur.(5,6) pozitif baz fazlalığı metabolik alkalozu gösterir.(4,8)
pH: Arteriyel kanda normal değeri, 7.36-
7.44’tür. Venöz kanda ise pH 0.01-0.02 birim
Anyon açığı (AG)
daha düşüktür. pH, kompanzasyon mekanizma-
ları ile veya kombine bozukluklar sonucu normal Plazma yüksüzdür, yani elektronötraldir. Plaz-
değerlerde bulunabileceğinden tek başına asit madaki katyonlar ve anyonlar dengededir. Plaz-
baz bozukluğu olup olmadığını gösteremez.(6,7) mada dominant katyon Na+, dominant anyon
Cl- ve HCO3-’tür. Elektronötraliteyi sağlayan
Parsiyel arteriyel oksijen basıncı (PaO2): Kan-
diğer anyonlar ölçülemez, bunlar serum protein,
da erimiş halde bulunan oksijenin oluşturduğu
fosfat, sülfat, laktat, ketoasitlerin konjuge baz-
parsiyel basınca PaO2 denir. Normal sağlıklı
larıdır. Ölçülemeyen katyonlarda vardır, bunlar
erişkinlerde 80-100mmHg arasında değişmek-
Ca, Mg gibi.(3,6,9) AG, ölçülen serum katyonları
tedir. Arter kanında PaO2’nin azalması anlamı- ile anyonları arasındaki farkı ifade eder. Günlük
na gelen hipoksemi, PaO2’nın 80 mmHg altında pratikte ölçülen katyon sodyum, anyonlar ise
olmasıdır.(6,7) PaO2 düşüren nedenler, hipoven- klor ve bikarbonattır.
tilasyon, diffüzyon bozukluğu, şant, ventilasyon
-perfuzyon eşitsizliği, inspire edilen havada O2 Anyon açığı= [CI-HCO3)= Na
basıncında azalma, yüksek rakımda yaşama, O2
kullanımını azaltan sebepler (mitokondrial ze- Normal AG 12±4 mEq/L’dir ve ölçülemeyen an-
yonların büyük çoğunluğunu albümin oluştu-
hirlenme, CO zehirlenmesi), anemidir. Venöz
rur. Daha doğru sonuçlar veren yeni otomasyon
kanda oksijenin parsiyel basıncı (PvO2) ise yak-
sistemlerinden elde edilen elektrolit ölçümleri
laşık 40 mmHg’dır.(5,6)
göze alındığında normal AG=7±4 mEq/L’dir.
Parsiyel karbondioksit basıncı (PaCO2): Alve- Albümin düzeyi düşük olan hastalarda, AG al-
oler ventilasyonun göstergesidir. Normal değeri bümin düzeyine göre değerlendirilmelidir.(3,4,6,7)
40 (37-43) mmHg olup yaş ve pozisyondan etki-
Hiperglisemide AG ölçerken Na düzeltilmez
lenmez. Venöz kanda PaCO2 ise 45 mmHg’dir.(6)
çünkü aynı nedenle Cl’da düşer. AG asit-baz bo-
Aktüel bikarbonat: Kan örneğinde ölçülen bi- zukluğu olmadan da değişebilir (Tablo 1). Trigli-
karbonat değeridir. Doğrudan ölçümü zordur. serid >600 olduğunda kalorimetrik yöntemle Cl
Total CO2’den veya Henderson Hasselbach yüksek Na düşük ölçülür ve (-) AG ile sonuç-
eşitliğine göre pH ve PaCO2 değerlerinden he- lanır. AG sıklıkla metabolik asidozla birliktedir,
saplanarak bulunur. Normal değeri 25 (20-24) metabolik asidozda oluşan anyonlar AG’ı yük-
mmol/L’dir.(4,6) seltir. AG>30mEq/l iken genellikle sebep lak-
tik asidoz veya ketoasidozdur. Demir, teofilin,
Standart bikarbonat: 37°C’da ve % 100 02 siyanid, biguanidler ölçülemeyen anyonlardır,
satürasyonunda, PCO2 40 mmHg’ya kalibre bunlar esas olarak laktik asidoz oluşturarak an-
edilerek ölçülen plazma bikarbonat konsantras- yon açığını arttırırlar. Penisilin, karbenisilin gibi
yonudur. Normal değeri 24 (20-28) mmol/L’dir. anyonlar anyon açığını arttırırlar. AG’ın normal
318
Hesapla veya nomegramların yardımıyla bulu- olduğu fakat ölçülemeyen anyonların arttığı du-
Konu 4
rumlar olabilir. Bu nedenle klinik şüphe varlı- Metabolik asidozda serum HCO3 azalır, res-
ğında kanda laktat, format, ketoasit, metanol, piratuvar kompansasyonla solunum hızı artar
Asit-Baz Bozuklukları
etilen glikol, salisilat düzeyi bakılmalıdır.(1) ve PCO2 düşer. HCO3>8 mEq/L olduğun-
da HCO3’te her 1 mmol/L azalma, PaCO2’de
1mmHg’lik azalmaya yol açar. pH<7.10 olan
Tablo 1. Asit-baz bozukluğunun olmadan
metabolik asidozda solunum yetmezlik riski
anormal anyon gap nedenleri(3)
vardır, bir başka deyişle respiratuvar kompan-
Anion Gap Nedenler Örnekler
sasyonun da bir sınırı vardır, PCO2 ulaşacağı en
Ölçülemeyen Hipomagnesemi, düşük seviye 12mmHg’dır. Metabolik asidozla
Yüksek katyonlar hipokalemi,
azalır hipokalsemi
birlikte solunum yetmezliği varsa bikarbonat
tedavisi hastanın respiratuvar asidozunu derin-
Yüksek lityum,
Düşük ölçülemeyen pozitif
leştirir. Çünkü HCO3, CO2 ve H2O’ya dönüşür.
Ölçülemeyen
yada yüklü proteinler
katyonlar artar Metabolik asidozda serum K seviyesi etkilenir.
negatif (myeloma,
poliklonal gammopati) pH’da 0.10’luk değişiklikte K 0.5 mEq/L artar.
Ölçülemeyen Hipoalbumin, K normal yada düşük bulunursa derin intraselü-
anyonlar azalır hipogammaglobulin ler K açığı olabilir, bu nedenle metabolik asidoz
Ölçümü Bromid, düzeltilirken şiddetli hipokalemi gelişebilir ve
değiştirenler trigliserid yüksekliği kardiyovasküler etkiler ortaya çıkabilir.(1)
Metabolik asidoz, bikarbonat’ın plazma kon- Asidozun derecesi ile ilgilidir. Hafif asidozlu ol-
santrasyonunda primer azalma olarak tanımla- gular asemptomatik olabilir veya halsizlik, iştah-
nır (hipobikarbonatemi). Şu mekanizmadan biri sızlık gibi nonspesifik semptomlar olur. Ağır asi-
tarafından oluşturulur: demide hava açlığı kussmaull solunumu (hızlı ve
derin) başlar, bulantı, kusma, karın ağrısı, pares-
1. Asitlerin endojen yapımı ve birikimi: Renal tezi kas seyirmeleri oluşur. Ağır asidozda letarji,
tubuler asidoz, laktik asidoz, ketoasidoz stupor ve koma gelişebilir. PH 7.20’nin altına
2. Asit alımı: Total parenteral beslenme, temel indiğinde kardiak kontraktilite bozulur, aritmi
aa’lerin hidroklorik tuzlarını alan hastalar riski artar. VF eşiği düşer. Katekolaminlere yanıt
3. Hidrojen iyonun böbrekler tarafından atılı- yetersizdir. Asidoz pulmoner damar yatağında
mının azalması vazokonstriksiyon yapar. Akciğer ödemi gelişe-
4. Vucüttan bikarbonat kaybının artışı: kus- bilir. Sistemik kan basıncı ile birlikte hepatik ve
ma, enterokutönöz fistül ile intestinal içe- renal perfüzyon azalır. Katabolik durum oluşur,
riğin kaybı, Renal tubuler asidoz, karbonik insülin rezistansı gelişir, anaerobik glikoliz inhi-
anhidraz inhibitör tedavisi sonucu renal be olur. Sonunda tüm organlar hipoksinin etkisi
kayıp(3) ile kötüleşir.(4,9) 319
Tablo 2. Artan AG ile birlikte ölçülemeyen
anyonlar ve metabolik asidoz(3)
Bölüm 5. Nefrolojik Aciller
Asit-Baz Bozuklukları
anestezi, Barbituratlar, Narkotikler
Hava yolu obstruksiyonları: Yabancı cisim aspirasyonu, Laringospazm, Larinks ödemi, Bronkospazm,
Obstruktif uyku apnesi
Noromuskuler bozukluklar: Beyin sapı zedelenmeleri, Tetanoz, Botilizm, Guillain-Barre, Miyasteya gravis
krizi, Sedatifler, Narkotikler, Aminoglikozidler, Organofosfat, Hipopotasemik miyopati, Familyal hipokale-
mik periodik paralizi, Hipofosfatemi
Toraks ve Akciğer Hastalıkları: Pnömotoraks, Hemotoraks, ağır pnömoni, Respiratuar distres sendromu,
Pulmoner kanama
Ventilasyon tedavisinde yanlışlıklar: Tidal volumun yanlış hesaplanması, ölü boşluğun fazla olması
Vasküler nedenler: Pulmoner ödem veya ağır emboli, Kardiak arrest
P+ seviyesi düşer. Ca düşüklüğüne bağlı tetani, Bu hastalara O2 verilirse solunum uyarısı ortadan
nöromuskuler insitabilite, nöbet sıktır. “Chvos- kalkar ve PCO2 daha fazla artar.(3) Akut respira-
tek” ve “Trousseau” bulguları pozitiftir.(4) Alkoloz tuvar asidozda PCO2’te 10mmHg artış H+ kon-
ortamı solunum merkezini baskılar.(3) Arterioller- santrasyonunda 8mmol artışa neden olur.
de vazokonstrüksiyon sonucu koroner ve serebral
kan akımı azalır, dirençli ritm bozukluğu gelişir. Kronik respiratuvar asidozda hiperkapniye karşı
karotid sinüs sensitivitesi azalır, solunum merkezi
Metabolik alkoloz tedavisi PaO2 ile kontrol edilir. PCO2’te 10mmHg artış
H+ konsantrasyonunda 3 mmol artışa neden olur.
Altta yatan hastalığa yönelik ve destekleyici teda- Bu nedenle kronik respiratuvar asidozda PCO2
vi uygulanır. Asetozolamid bikarbonatüri oluştu- yavaş düşürülür, 70kg’lık hasta için ventilasyon
rur, fakat tedavi sırasında K, Mg, P konsantras- 6L/dk iken KOAH hastasında 4L/dk dır. Kronik
yonu yakından izlenmelidir. HCO3>45mEq/L respiratuvar asidoz hızlı düzeltilirse şiddetli me-
ise ciddi bulgular var ve destek tedavisine cevap tabolik ve respiratuvar alkoloz gelişir ve iyonize
yoksa intravenöz HCl kullanımı düşünülmeli- Ca düşer, disritmi ve nöbet oluşabilir. Bu neden-
dir. Bu durumda HCl 100mmol/L’lik solusyo- le kronik respiratuvar asidozda arteryal PCO2
nundan 0.2mg/kg/saatten hızlı olmayacak şekil- 5mmHg/saat hızında düşürülmelidir. Akut res-
de verilir. piratuvar asidozis nedenleri tablo 4’te verilmiştir.
HCl Dozu: (∆[HCO3]×ağırlık × 0.5) HCO3 mmol
Solunum merkezinin
Hipoksemi
uyarılması 1. Ulnar sirkülasyon bulunmaması (Allen’s testi ile
Psikojenik veya anlaşılır)
Pulmoner hastalıklar:
Pnömoni, interstisyel volonter 2. Elde dolaşım bozukluğu (örneğin; Raynaud’s
fibrozis, pulmoner emboli, hiperventilasyon hastalığı ya da Burger hastalığı gibi)
ödem Karaciger yetmezligi 3. Alttaki kemikte travma
Salisilat 4. Diyaliz için arteriyovenöz fistül varlığı
Konjestif kalp yetmezligi
intoksikasyonu
Hipotansiyon, Metabolik
derin anemi asidoz sonrası Arteryal ponksiyon süresince asepsiye dikkat
Yüksek rakım Gebelik edilmelidir. Palpabl arter saptanmalı, kollateral
Nörolojik durumlar:
dolaşım kontrol edilmelidir. Ponksiyon anında
Serebrovasküler travma, yüksek sistemik tansiyonun olmamasına, ponk-
pons tümörleri siyon bölgesinde anevrizma olmamasına, has-
tanın antikoagülan kullanıp kullanmadığına ve
kanama diyatezi olmamasına dikkat edilmelidir.
Arteriyal Kan Gazı Örneği Alma Radial arterden arteriyal kan gaz (AKG) örneği
alınması işleminde hastaya işlem anlatılmalı, ra-
dial arter palpe edilmeli, işlemin yapılacağı bölge
Arter seçimi iyot yada alkolle temizlenmeli, işlemden önce 1
Kan örneğinin hangi arterden alınacağı uygu- ml %2’lik lidokain subkutan olarak enjekte edi-
layıcının tecrübesi, hastanın kliniği gibi birçok lerek lokal anestezi sağlanmalıdır. İşlem sorasın-
durumla ilişkilidir. Radial, brakial ve femoral da ağrı duyulmasının hiperventilasyona neden
arterler en çok kullanılan arterlerdir. Her üç ar- olarak AKG değerlerini etkileyebileceği utul-
terde ven komşuluğu nedeni ile örnek dikkatle mamalıdır. Beş mililitrelik enjektöre %0.1’lik
alınmalıdır. Örnek alımı için öncelikle radial heparin solüsyonundan 0.5 ml çekilmeli, enjek-
arter tercih edilir. Arter süperfisyaldir (cilde me- törün pistonu geri çekilerek, iç yüzeyin heparinle
safesi 0.5-1 cm). Kolay palpe edilebilir. Üzerine teması ve heparinin ince bir tabaka oluşturması
basınç yapılarak ponksiyon sonrasında oluşan sağlanmalı, enjektördeki heparin tamamen bo-
kanama kolayca durdurulabilir. Radial arterden şaltılmalıdır. Heparin pH’yı ve PCO2’yi düşü-
kan almadan önce mutlaka Allen testi yapılma- rebilir. Radial arter palpe edilirken, pulsasyona
lıdır. Venden uzak olması nedeniyle de ven kanı yönelecek şekilde 60° bir açıyla (horizontal hat
alınma olasılığı azdır. Brakiyal ve femoral arter- ile 30°) enjektörle ilerlenir, enjektöre kan geldiği
lerden ponksiyon daha kolay ise de kanama ve anda ilerleme sonlandırılır, 2-3 ml kan alınır. Ar-
hematom oluşumu gibi komplikasyonlar daha ter yaklaşık 5 dakika kadar komprese edilmelidir.
sıktır. Özellikle femoral arter ponksiyonundan Kan alındıktan sonra enjektör iğnesi yukarı gele-
sonra arteriosklerotik plaklardan kopabilecek cek şekilde tutulur ve içinde hava kabarcığı kal-
plak materyali periferik tromboza neden olabilir.
mamasına özen gösterilir. Eğer kullanılan enjek-
Ponksiyon yerindeki tromboz, distalde iskemi
törün hava ile temasını kesecek düzeneği varsa
oluşturabilir. Femoral arter, radial arterden kan
kullanılır. Aksi takdirde iğne ucu (penisilin şişesi
alınamaması halinde kullanılmalıdır. Ponksiyon
lastiğine batırılarak) en kısa sürede buz parçaları
sonrasında femoral artere baskı yapılmalı ve
içinde iğne aşağıya gelecek şekilde ölçümün ya-
komplikasyonlar açısından ponksiyon yapılan
bacak yakından izlenmelidir. pılacağı üniteye gönderilir.(4,6)
322
Konu 4
Kaynaklar
Asit-Baz Bozuklukları
1. Nicolaou DD, Kelen GD section 2: Resuscita-
tive problems and techniques chapter 21: Acid
Base Disordes. Tintinalli JE, Kelen GD, Stapc-
zynski JS, Emergency Medicine 5th New York:
McGraw-Hill CO 2000:128-39.
2. Guyton AC. Vücut Sıvıları ve Böbrekler. Asit
baz dengesinin düzenlenmesi tıbbi fizyoloji. No-
bel Tıp Kitabevi 2006:629-645
3. Nicolaou DD, Kelen GD section 3: Resuscita-
tion chapter 19: Acid Base Disordes. Tintinalli
JE, Stapczynski JS,Cline MD, Ma JO, Cydulka
RK, Merckler GD. Tintinalli’s Emergency Med-
icine 7th New York: McGraw-Hill CO 2010:
102-12.
4. Acıcan T. Arter Kan Gazları. Yoğun Bakım Der-
Şekil 1. Kan gazı analizi için radiyal arter ponksiyonu(11) gisi 2003;3:160-75.
5. Tosun GA, Tutluoğlu B. Arter kan gazlar ve asit
baz dengesi Solunum. 2000:2;201-10.
Özet 6. Börekçi Ş, Umut S. Arter Kan Gazı Analizi,
* Bu bölümde H konsantrasyonundaki
+ Alma Tekniği ve Yorumlaması. Türk Toraks
değişiklikler, bu değişikliklerin metabo- Derneği Solunum Cihazları Rehberi Türk Tor-
aks Dergisi, 2011:12;1,
lizmaya olan etkileri ve vücuttaki tampon
sistemleri tartışılmıştır. 7. Karalezli A. Arterial Blood Gases Turkish Medi-
cal Journal 2007;1:44-50.
* Asit-baz dengesinin düzenlenmesi aslında
hidrojen iyon (H+) konsantrasyonunun 8. Uzel N. Çocukta Asit-baz Bozukluklarının Te-
düzenlenmesi anlamına gelir. davisi. Ankem derg. 2002;16:351-4.
* H+ konsantrasyonundaki çok küçük sap- 9. Güven AG. Asid-Baz Bozuklukları, Asido-
malar hücrelerdeki kimyasal reaksiyonlar- zun değerlendirilmesi: Mekanizmalar, klinik
da belirgin değişmeler yaratır. yaklaşım, tedavi. Güncel pediatri, 2007:5;144-7.
323
BÖLÜM 6
HEMATOLOJİK-ONKOLOJİK ACİLLER
Hiperviskozite Sendromu
Hemofili Olgusuna Yaklaşım Tanım: Kan viskozitesinin artması nedeniyle or-
Tanım: Faktör eksikliğine klinik tablo olup taya çıkan klinik tablodur.
olguların % 80’i Faktör VIII eksikliğine bağ- Temelde iki nedeni vardır;
lı Hemofili A iken faktör IX eksikliğine bağlı
Hemofili B daha az saptanır. Hastalık ciddiyeti 1. Dolaşan serum globulinlerinin artması
kanama semptomları veya plazma prokoagulan (en fazla multipl myeloma ve makrogobu-
328
düzeylerine göre değerlendirilir. linemide olmak üzere paraproteinemilerde)
Konu 1
2. Hücresel kan bileşenlerinin artması: Erit- de olguların en azından bir kısmında bu yakın-
rositler (polistemia rubra vera), trombositler maların hiperviskozite nedeniyle olabileceği dü-
(esansiyel trombositoz) veya lökositlerin (löse- şünülmediği takdirde ciddi hatalar ortaya çıkar.
miler-miyeloproliferatif hastalıklar) artmasıdır. Özellikle mukozal kanamalara eşlik eden kardi-
yo-serebro vasküler ve görsel yakınmaları olan
Klinik: Kanın dolanımı sırasında özellikle kü- olgularda akla getirilmelidir. Aksi halde ölüm
çük damarlar düzeyinde beslenme bozukluğu oranı yüksektir. Nedeni açıklanamayan koma/
nedeniyle ortaya çıkan doku hipoksisi bulguları değişen şuur problemleri, nefes darlığı ve özel-
saptanır. Burun ve dişeti kanamaları gibi mukoz likle hematolojik bozukluğu telkin eden durum-
membran kanamaları sıklıkla görülür. Azalan larda akla getirilmelidr. Lökostaz, trombositoz
serebral kan akımına bağlı olarak nörolojik ya- ve polisitemi benzer bulguları verir ancak basit
kınma ve bulgular: konfüzyon ve mental durum tam kan sayımı ile ayırt edilmesi kolaydır.(1,7)
değişiklikleri nadir değildir. Kardiyo-pulmoner
sistemde beslenme problemlerine bağlı akut so- Klinik: Tutulan sistemle ilişkilidir. Ekimozlar,
lunum zorluğu, hipoksemi ve hipotansiyon ve dişeti kanaması, görme keskinliğinde azalma,
hatta kalpte ileti sorunları olabilir. Göz dibinde dilate retinal venler, sosis gibi venler, retinal he-
retinal venlerde segmental dilatasyon ve retinal morajiler, şuur bozuklukları, ataksi, nistagmus,
kanamalar tipik bulgulardır. Vertigo, işitme kay- konjestif kalp yetmezliği ve hipoksi bulgula-
bı, parestezi, ataksi, başağrısı, konvulsiyonlar rı saptanabilir. Serum viskozite ölçümü (4’ten
görülebilir. Kalp yetersizliği, solunum sıkıntısı, yüksek ise semptomatiktir). Periferik yayma-
hipoksi, halsizlik olabilir.(1) da rulo formasyonu, Total protein/albumin,
idrar/serum protein elektroforezi, metabolik
Ayırıcı tanı: Her ne kadar serebro-vasküler ve panel, elektrolitler ve kalsiyum-fosfor (ağır hi-
kardiyo-vasküler problemler en çok aterosklero- perglobulinemide yalancı hiperfosfatemi akılda
tik damar problemleri ile ilişkili olarak görülse tutulmalıdır)-potasyum, PT, a PTT ölçülmelidir.(7) 329
Tedavi: Hastayı hidrate etmek ilk basamaktır. Nötrofil sayısı 1000-1500/mm3: hafif nötropeni
Ciddi bulguları olan olgular plazmaferezden ya-
Bölüm 6. Hematolojik-Onkolojik Aciller
deri biyopsisi tanı koydurur ve olguların %80 Kollagen doku hastalıklarından SLE, juvenil ro-
kadarı idiyopatik iken %20’sinde altta yatan bir matoid artrit, poliateritis nodoza, Takayasu ar-
Kökeni Bilinmeyen Ateş (FUO) İlaç ateşi sıklıkla gözden kaçırılabilen bir neden-
dir. Beta laktam antibiyotikler, prokainamid,
Tanım ve nedenler: Üç haftadan daha fazla de- isoniazid, difenilhidantoin ateşe yol açabilen
vam eden 38◦C ateşi olup 1 haftalık hastanede ilaçların en başında gelenlerdir.
değerlendirmeye rağmen tanının konamadığı
Kalıtsal hastalıklardan ailesel akdeniz ateşi de
klinik durumdur. Nedenlere bakıldığında ol-
uzun süre tanısız kalabilir ve FUO olarak tanım-
guların %30-40’ında neden enfeksiyon, %20
lanabilir.
-30’unda neoplazi, %10-20’sinde kollagen doku
hastalığı saptanır. Olguların %15-20’sinde ne- Endokrin nedenlerden tirotoksikoz, subakut
denler karışıktır ve %5-15’inde ise tüm arama- tiroidit, adrenal yetmezlik, pulmoner emboli
lara rağmen neden bulunamaz. 50 yaş üzerinde- trombofilebit ateşe yol açabilir.
ki olguların %30’unda kollagen doku hastalığı
Kikuchi nekrotizan lenfadeniti klinik olarak len-
veya vaskülitler saptanır ki bunların %50 kada-
fomayı çok yakından taklit eden, histopatolojik
rında dev hücreli arterit veya polimiyalji roma-
olarak da deneyim gerektiren özel bir hastalıktır.
tika saptanır. Öyküde ateşin detayı, kilo kaybı,
Konstitusyonel semptomlar ön plandadır.
gece terlemesi, başağrısı, raş, önceki tedaviler,
aile öyküsü, ilaç ve seksüel öykü ve hayvanlarla Klinik: Ateş paterni incelenmeli, fizik muaye-
temas özellikle sorgulanmalıdır. nede birşey bulunmasa bile düzenli fizik muaye-
ne ile hasta izlenmelidir. Cilt bulguları, değişen
Bakteriyel enfeksiyonlardan divertikülit, pe-
kardiyak üfürümler, artrit, karında hassasiyet/
ritonit, intra-abdominal apse, subfrenik apse
rijidite, lenf nodu muayenesi, fundoskopik in-
tanısı bazan zor olabilir. Pelvik muayene ihmal celemeler ve nörolojik muayene titizlikle tekrar-
edilmemelidir. Tüberküloz, endokardit, hepato- lanmalıdır.
biliyer enfeksiyon-kolanjit-kolesistit-safra kesesi
ampiyemi, osteomiyelit özellikle vertebra tüber- Tanı: Tam kan sayımı, periferik yayma, tam id-
külozu ve brusella inatla aranmalıdır. Viral en- rar tetkiki, karaciğer fonksiyon testleri, kültür-
feksiyonlardan özellikle HIV olgularında ateşin ler, serolojik testler: brusella, CMV, EMN, HIV,
nedeni olguların %75’inde enfeksiyon (özellikle amip, klamidya, ANA, RF, T4, sedimentasyon
tipik/atipik mikobakteriler, CMV, histoplazma, hızı tanıda önemli olabilir. Görüntüleme yön-
toksoplazma, EBV, fungal) iken %20-25’inde temlerinden akciğer grafisi, abdominal ultra-
lenfoid neoplaziler ateşe yol açabilir. Parazitler- sound, BT, MR, ekokardiyografi, endoskopik
den toksoplazma özellikle dikkate alınmalıdır. incelemeler, radyonuklid çalışmalar ve PET ta-
TPN neden olabilir. nıya yaklaşımda yardımcı labilir. Hastanın mu-
ayenesinde pozitif blgu olan bölgeden biyopsi
Neoplazilerden lenfoma, lösemi, solid tümörler- ararlıdır. Hiçbir odak saptanamayan olgularda
den en sık renal hücreli kanser, malign histiyosi- karaciğer ve/veya kemik iliği biyopsileri tanı
tozis FUO nedeni olabilir. koydurucu olabilir. 331
Özet ve nötropeniye yol açabildiği için ilaç öy-
Bölüm 6. Hematolojik-Onkolojik Aciller
333
Konu 2
(LDH) ve retikülosit düzeylerinde artış ile be- ayında sıklıkla dalak nekrozları oluşur.
lirti verir.
Orak hücre hastalarının % 30-70’inde kronik
c. Vazo-Oklüzif Kriz: Diğer deyişle ağrılı krizler hemolize bağlı pigmente safra kesesi taşlarının
genellikle hastalığın ilk belirtisidir ve yenidoğan oluşması nedeniyle safra yolu hastalıkları sıktır.
devresinden sonra en sık karşılaşılan komplikas-
Olguların çoğunda hepatomegali ve karaciğer
yondur. Başlatıcı neden hastaların % 80’inde
fonksiyon bozukluğu vardır. Bunun sebepleri,
infeksiyonlardır. Damar içi oraklaşma küçük oraklaşmış hücrelerin karaciğerde birikmesi ve
damarlarda tıkanmaya yol açar, sonuçta iç or- sık kan verilmesine bağlı demirin fazla yüklen-
gan ve yumuşak doku nekrozları gelişir. Nekroz mesidir. Sık yapılan transfüzyon komplikasyonu
kendisini yaygın kemik, eklem ve kas ağrıları ile olarak özellikle Hepatit C infeksiyonu yüksek
gösterir. oranda görülebilir.
ı. Enfeksiyonlar: Ciddi bakteriel enfeksiyonlar çözünürlük testi veya quick testi) ile HbS oldu-
OHH’da temel morbidite ve ölüm nedenidir. ğu gösterilebilir ancak bu test ile HbSS, HbAS,
tek bir transfüzyon yeterli olur. b. Dalakta sekestrasyon krizi nedeniyle he-
moglobin ve hematokritte ani düşmenin
Hemolitik krizler ise nadiren kan verilmesini
eşlik ettiği durumlar,
gerektirecek kadar şiddetlidir. Kronik hemolizde
folik asit depoları azaldığı için günlük folik asit c. Aplastik kriz nedeniyle hemoglobinin 5 gr/
dl veya hematokritin % 15’in altında olan
desteği sağlanmalıdır.
hastalar.
Dalağın sekestrasyon krizinde damar yolu ile bol
II. Orak şekilli eritrositlerin oranını azaltıp kü-
sıvı verilmelidir. Kan verilmesi veya exchange
çük damarlardaki dolaşımı rahatlatmak amacıy-
transfüzyon gerekebilir. Kapsüllü bakterileri in-
la uygulanan exchange (değişim) transfüzyonu;
feksiyonlarına artan yatkınlık nedeniyle genelde
ilk ataktan sonra dalağın alınması önerilir.(12) a. İnme veya geçici iskemik ataklar gibi hayatı
tehdit eden serebrovasküler olaylar
b. Arteriel hipoksi sendromu (yağ embolisi)
3. Enfeksiyonların Tedavisi
c. Akut göğüs sendromu
Çocukluk çağında kapsüllü bakteriler ve Hepatit d. Tedaviye yanıt alınamayan priapizm
B’ye karşı aşılama yapılmalıdır. Protein konjuge e. Genel anestezi alması planlanan hastalarda
pnömokok aşısı 2, 4, 6,12-15. aylarda önerilme- hazırlık amacıyla uygulanabilir.
li, 24 aylıkken tek doz 23 valanlı pnömokok aşı-
sı yapılmalıdır. Ayrıca her 3-5 ylda bir aşı tekrar OHH’da operasyon öncesinde basit transfüz-
edilmelidir. Kullanılan önleyici amaçlı penisilin yonla HbS düzeyini % 60 oranının altında tut-
ile pnömokoklara bağlı sepsis riski azaltılabilir. mak ve Hb düzeyini de 10 g/dL’nin üzerine çı-
karmak veya yoğun kısmi kan değişimi ile HbS
Ateşi olan hastaların hasteneye yatırılma endi- düzeyini % 30 oranının altında tutmak, ameli-
kasyonları: yat sırasında ortaya çıkabilecek olan akut göğüs
• 3 yaş altı ve ateş >38.6 sendromu görülme riskini azaltır.
• Ateşi 40 derece olan tüm OHH’ları Özellikle sık transfüzyon uygulanan hastalarda
• Peteşi, purpura varlığı demir yüklenme riskine karşı düzenli olarak şe-
• Hipotansiyon lasyon programı uygulanmalıdır. Hasta düzenli
transfüzyonun 1. yılını doldurduğunda ve/veya
• Santral venöz kateter varlığı
12-15 transfüzyon sonrası, serum ferritini 1000
• Geçirilmiş streptokoksik pnömoniye bağlı ng/ml düzeye ulaştığında demir şelatörünün
bakteriyemi öyküsü başlanması önerilmektedir. Demir yüklenmesi
• Lökosit sayısı <5x109 veya >30x109 sonucunda endokrin yetmezlik, siroz ve kardi-
omyopati oluşabilir.(13)
4. Kan Verilmesi ve Kan Değişimi
Orak hücre hastalarında iki şekilde kan verilmesi 5. Kök hücre transplantasyonu
uygulanabilir.
OHH’da kök hücre transplantasyonu için oluş-
I. Eritrositlerin oksijen taşıma kapasitesini art- turulmuş bir kılavuz yoktur. Ancak aşağıdaki
tırmak amacı ile yapılan basit transfüzyonun uy- komplikasyonların varlığında önerilebilir:
gulandığı hasta grubu;
• İnme veya 24 saatten uzun süren nörolojik
a. Nefes darlığı, postural hipotansiyon, kalp bulgu
338 yetmezliği, angina pektoris veya serebral • Anormal beyin MR ve anjiografi
Konu 2
• Tekrarlayan akut göğüs sendromu Ağrının ilaçla tedavisinde opioid olmayan ilaç-
• Evre I,II orak hücre akciğeri lar, opioid ilaçlar ve yardımcı ilaçlar olmak üzere
TRANSFÜZYON KOMPLİKASYONLARI
hemolitik bir sürece ait olmadığının gösteril- tüm etiketler ile birlikte atılmadan tipleme ve
mesi gereklidir. Antipiretikler ve aşırı titremeleri çapraz uyum testleri tekrarlanmak üzere kan
engellemek üzere meperidine tedavisi uygula- bankasına gönderilir. Hastanın vital bulguları
nabilir. Trombositopenik hastalarda aspirinden stabil halde tutulmalıdır. Havayolu, kan basıncı
kaçınılmalıdır. FNHTR önlemede tüm kan ve ve nabız yakından takip edilmelidir. Hipotansi-
kan ürünlerinin saklanmadan önce lökosit filt- yonu önlemek, diürezi sağlamak için izotonik
rasyonundan geçirilmesi konusu halen tartış- NaCl infüzyonu başlanmalıdır. İçeriğindeki
malı olup henüz standart bir uygulama olarak kalsiyum, intravenöz hatta kalmış olan kanın
önerilmemektedir. FNHTR’leri önlemek için pıhtılaşmasını sağlayacağı için Ringer laktatlı
genellikle parasetamol ve antihistaminik ajan- solüsyon kullanımından kaçınılmalıdır. Deks-
larla premedikasyon uygulanmaktadır ancak bu troz içeren solüsyonlar da benzer şekilde setteki
uygulamanın önlemede etkin olduğunu göste- eritrositlerin hemolizine yolaçacağından kulla-
ren yeterli kanıt henüz yoktur. nılmamalıdır. Diğer koldan direkt antiglobulin
testi, plazma serbest hemoglobin ve tip tayini
ile çapraz uygunluk testleri tekrarı için hastadan
Akut Hemolitik Transfüzyon kan örnekleri alınmalıdır. Kan bankası derhal
uyarılmalı işlevsel bir hata olup olmadığına yö-
Reaksiyonu (AHTR) nelik araştırma başlatılmalıdır. Her hastanede
mevcut olan transfüzyon reaksiyonu protokolü
Akut hemolitik transfüzyon reaksiyonu bir tıbbi
işleme konulmalıdır. Bu işlem oldukça önemli-
acil olup vericiye ait eritrositlerin alıcıda daha dir, eğer teknik süreçte bir hata yapıldı ise ikinci
önceden varolan antikorlar tarafından yıkımı bir hastanın haiz kalacağı risk bertaraf edilebilir.
sonucu gelişir. AHTR’ları çoğu zaman ABO A hastası B hastasına ait kanı aldıysa B hastası
uyumsuzluğu ve kan işleme sürecinde yapılan iş- da A hastasına ait kanı alabilir. Yapılan ön in-
lemsel hatalar sonrası görülmektedir. Bu neden- celemelerden yanlış kan verilmiş olduğuna dair
le hazırlanan kanın yanlış hastaya transfüzyonu herhangi bir ipucu varlığında yapılması gereken
en ciddi önlenebilir durumdur. Tipik olarak tüm laboratuar testleri tamamlanmamış olsa bile
AHTR’ları daha çok O grubu bir alıcıya O gru- akut oligürik böbrek yetmezliği gelişimini önle-
bu olmayan bir transfüzyon yapıldığında ortaya mek amacıyla 100-200 ml/st olacak şekilde idrar
çıkar. Doğal olarak bulunan IgM tipi anti-A ve çıkışını sağlamak için izotonik serum fizyolojik
anti-B antikorları kompleman sistemini akti- ile bol miktarda (100-200 ml/st) sıvı replasmanı
ve ederek süratle intravasküler hemolize neden yapılmalıdır. Belirgin hemoglobinüri durumla-
olur. Bu süreç dissemine intravasküler koagu- rında idrar alkalizasyonunun yararı gösterileme-
lasyon (DİK), şok ve akut tübüler nekroza bağlı miştir. AHTR yönetiminde yoğun destek tedavisi
akut böbrek yetmezliği ile sonuçlanabilir.(2) oldukça önem arzeder. Masif hemoliz ve DİK’in
klinik ve laboratuar bulguları tespit edilirse gecik-
Klinikte ateş, yan ağrısı ve kırmızı-kahvemsi
meden dikkatle heparinizasyon (10 U/kg/st) iz-
idrar rengi değişikliğiyle giden tipik triad nadi-
leyen 12-24 saatlik sürede yararlı olabilir. Ancak
ren gözlenir. Ateş ve titreme tek belirti olabilir,
bu konuda henüz yeterli kanıt bulunmadığını
anestezi altındaki hastalarda ya da koma duru-
belirtmek gerekir. AHTR sürecinde düşük doz
munda DİK’e bağlı insizyon ya da damar girişim dopamin kullanmak gerekebilir. Masif hemoliz
yerlerinde sızıntı şeklinde kanamalar ve hemog- gelişmişse hiperkalemi nedeniyle yakın kardiyak
lobinüri ile kendini gösterir. AHTR olan bir monitorizasyon ve hemodiyaliz uygulanabilir.
hastanın plazması pembe ve direkt Coombs testi Hastanın böbrek fonksiyonları ve koagülasyon
pozitiftir. Ancak verilen kana ait tüm eritrosit- profili (protrombin zamanı, parsiyel trombop-
ler yıkıma uğradı ya da yokedildiyse test negatif lastin zamanı, fibrinojen düzeyi ve platelet sayısı)
344 bulunabilir. AHTR’den şüphelenildiğinde trans- gibi parametreler sıkça izlenmelidir.(2,5)
Konu 3
Geç Hemolitik Transfüzyon sikliği olan hastalarda bir klas-spesifik IgG olan
anti-IgA antikorlarının varlığıdır. Selektif IgA
Transfüzyon Komplikasyonları
Reaksiyonu (GHTR)
eksikliği oldukça sık olup her 300 ila 500 kişide
Geç hemolitik transfüzyon reaksiyonu daha ön- bir görülmektedir. Şans eseri her IgA eksikliği
ceki transfüzyon, transplantasyon veya gebelik olan hastada antikor gelişmez.
sırasında karşılaşılan yabancı eritrosit antijenine
Tedavide transfüzyon hemen kesilmelidir. Epi-
karşı anamnestik olarak antikor yanıtının bir so-
nucu olarak gelişir. Antikor genellikle Kidd ya nefrin, 1:1000’lik solüsyonundan 0.3 ml int-
da Rh sistemine karşı olup transfüzyon öncesi ramusküler yapılır. İntravenöz damar yolu açık
tetkikler sırasında tespit edilemeyecek kadar dü- tutulmalı ve havayolu açıklığı sağlanmalıdır ve
şük miktarlardadır. Transfüzyon sonrası antikor gerekirse oksijen tedavisi uygulanmalıdır. İzoto-
titresi hızla artar. GHTR genellikle transfüz- nik sodyum klorürlü solüsyon ile hacim replas-
yondan 2 ila 10 gün kadar sonra ortaya çıkar. manı ve dopamin gibi vazopresör ajanlar kulla-
Hemoliz genellikle ekstravasküler niteliktedir ve nılabilir. Önlemede Ig A-içeriği azaltılmış kan
akut reaksiyonlara göre daha yavaş seyirli aynı ürünlerinin kullanılması oldukça etkilidir.
zamanda daha hafif bir hemolize neden olur, an-
cak nadiren çabuk gelişen daha ciddi hemolizler
de görülebilir. Klinikte giderek azalan hematok- Ürtikeryal Reaksiyonlar (ÜTR)
rit düzeyiyle birlikte hafif ateş, serum ankonjüge
Ürtikeryal transfüzyon reaksiyonları bağışlanmış
bilirubin miktarında hafif artış ve periferik kan
olan kan ürünündeki çözünür durumdaki aller-
yaymasında sferositoz gözlenir. Tanı genellikle
jenik maddelerin alıcıda daha önceden oluşmuş
daha önce tespit edilmemiş direkt Coombs po-
IgE antikorlarıyla reaksiyona girmesi sonucu
zitifliğinin ve pozitif antikor taramasının göste-
gelişir. Bu durum mast hücrelerinden ve bazofil-
rilmesi ile konulur. Belirgin bir hemoliz yoksa
lerden histamin salınımına ürtikere neden olur.
genellikle tedavi gerekmez. Ancak daha sonra
ÜTR geliştiğinde kan ürünü transfüzyonuna
transfüzyon yapılacaksa hemolize neden olan
devam edilebilir. Ancak ürtiker çok yaygın ise
eritrosit antijenini içermeyen eritrositlerden olu-
transfüzyon kesilir ve oral ya da intravenöz yol-
şacak ürünler kullanılmalıdır.
dan 25-50 mg difenhidramin uygulanır.
sitlerin akciğerlere daha fazla birikimine ve en- da idiopatik trombositopenik purpura ile karı-
dotelyal bütünlüğün bozulmasına ve son olarak şabilir. PTP gelişen hastalar gebelik veya önceki
pulmoner ödeme neden olur. Her 1000-2400 transfüzyonlar nedeniyle yabancı bir antijene
transfüzyondan birinde TİAAZ görülmektedir. karşı daha önceden hassasiyet geliştirmiştir. Bu
Ancak tanıda çoğu zaman yetersiz kalındığından konuda en çok suçlanan antijen human platelet
gerçek rakamın bunun üzerinde olduğu tahmin antijen 1a (HPA-1a)’dır. Tedavide antijen-nega-
edilmektedir. Klinikte transfüzyon sırasında ya tif platelet yıkımı dahi olduğundan PlA1-negatif
da takiben akut solunum sıkıntısı karakteristik- platelet transfüzyonu genellikle etkili değildir.
tir. Genellikle ilk 1-2 saatte ortaya çıksada na- Tavsiye edilen en etkili tedavi yöntemi yüksek
diren bu süre altı saate kadar uzayabilir. Ateş, doz intravenöz IgG 400-500 mg/kg/gün olacak
taşikardi, takipne en sık görülen bulgular olup şekilde 5 gün) uygulamasıdır. Alternatif olarak 1
hipotansiyon gelişebilir. Entübe hastalarda art- g/kg/gün dozunda iki günde uygulanabilir. (2,9,10)
mış pik havayolu basıncı ve pembe köpüksü
sekresyonlar gibi pulmoner ödem belirtilerine
rastlanır. Akciğer grafilerinde bilateral yama Pasif Antikor Geçişine Bağlı Trombositopeni
tarzında infiltratlar, kalp büyüklüğünün nor- Nadiren daha önceden duyarlılık kazanmış bir
mal olması ve plevral efüzyonun bulunmaması vericiden anti-platelet antikorlarının pasif trans-
ARDS düşündürmelidir. Eozinofili ve periferik ferine bağlı kanama ve akut transfüzyon reak-
kanda akut ancak geçici olarak nötrofil sayısında siyonuna neden olabilen akut ve ağır bir trom-
düşüş görülebilir. Transfüzyonu takiben ilk altı bositopeni gelişebilir. Bu durumdan genellikle
saatte dispne, hipoksemi ve pulmoner infiltrat- anti-HPA-la antikorları sorumludur. Bu komp-
lar geliştiğinde akla TİAAZ gelmelidir. Ayırıcı likasyona yolaçtığı bilinen vericilerden bir daha
tanıda akut intravasküler hacim yüklenmesi, he- hiçbir şekilde bağış kan alınmamalıdır.(2,11)
molitik transfüzyon reaksiyonları, IgA eksikliği
olan alıcıda gelişebilecek anafilaktik reaksiyon
düşünülmelidir. Dispneyle birlikte artmış sis- İmmünsüpresyon
tolik kan basıncı, juguler venöz basınçta artış,
akciğer grafisinde pulmoner dallanma bölgesin- Cerrahi girişim sırasında transfüzyon alan hasta-
de genişleme, transfüzyonu takiben BNP (B-tip larda postop enfeksiyon riskinin artmış olduğu
natüretik peptit) düzeyinde yükselme transfüz- gözlenmiştir.Tümör rekürensi veya metastazı
yona bağlı akut hacim yüklenmesini destekleyen üzerinde negatif yönde etkisi olduğu çeşitli ça-
bulgulardır. Alıcının ya da vericinin serumunda lışmalarda bildirilmiştir.(12)
lenfotoksik antikorların gösterilmesi TİAAZ ta-
nısını kuvvetle destekler. Transfüzyonu takiben Akut Graft Versus Host Hastalığı
12-36 saat sonra C3 ve C5a düzeylerinde düşüş,
4-7 gün sonra ise kompleman düzeylerindeki Transfüzyon ilişkili Graft Versus Host Hastalı-
belirgin yükselme TİAAZ’yi destekleyen diğer ğı (TaGVHH) alıcı lenfositlerinin alıcıya yer-
bulgulardır. Tedavi destekleyici niteliktedir.(7,8) leşerek çoğalması ve alıcı dokularına saldırması
sonucu oluşur. TaGVHH kan transfüzyonunun
fatal bir komplikasyonudur. Ölüm oranı %80-
Posttransfüzyon Purpura (PTP) 90’dır.(13) Klinikte cilt, karaciğer, gastrointestinal
sistem ve kemik iliği işlev bozukluğu ile karak-
PTP esas olarak kadınlarda görülen sık olmayan terize bir immünolojik atak söz konusudur. Ke-
bir komplikasyondur. Eritrosit, platelet veya gra- mik iliği aplazisi TaGVHH’da ölüm nedenidir.
nülosit konsantresi gibi platelet-içeren bir kan
ürünü transfüzyonunu takiben 5-10 gün içinde Birçok transfüzyon sonrası vericiye ait lenfositler
346
günler ya da haftalarca sürebilen ağır trombo- alıcının immün sistemi tarafından derhal berta-
Konu 3
Transfüzyon Komplikasyonları
çıkabilmektedir; immün yetmezliği olan alıcılar- yonu en sık görülen transfüzyon reaksiyo-
da ya da immün yetmezlik olmaksızın alıcı ile nu olup genellikle kendini sınırlayıcıdır.
verici arasında kısmi HLA uyumu varlığında. * Geç hemolitik transfüzyon reaksiyonu
İmmünyetmezliği olanlarda gelişen TaGVHH genellikle transfüzyondan 2 ila 10 gün
ilk kez 1965 yılında tarif edilmiş olup takibeden kadar sonra ortaya çıkar. Belirgin bir he-
yıllarda Hodgkin ve non-Hodgkin lenfomalı moliz yoksa genellikle tedavi gerekmez.
hastalarda, kemoterapi nedeniyle immün siste-
mi baskılanmış hastalarda örneğin fludarabin * Bir transfüzyon alıcısında şok, hipotansi-
kullanımı sonrası ve ağır konjenital ya da edinsel yon, anjiyoödem ve solunum sıkıntısı gibi
immün yetmezliği olan hastalarda geliştiği bil- belirtilerle hızlı gelişen anafilaksi tanıda
dirilmiştir.(14) Öte yandan ilk kez 1986 yılında da süratle müdaheleyi gerektiren hayatı
immünyetmezliği olmayan bir alıcıda TaGVHH tehditeden medikal acil bir durumdur.
geliştiği bildirilmiştir.(15) Bu ve daha sonraki bil- Ağır anafilaktik reaksiyon sıklığı 20-50
dirilen olgular immünyetmezliği olan hastalar binde bir olarak bildirilmiştir.
dışında ikinci bir grup alıcının da risk altında * Kan ürünlerinin transfüzyonu akciğer ze-
olduğunu ortaya koymuştur. Buna göre bir delenmesine yolaçması nadir görülen bir
HLA haplotipi için heterozigot olan alıcılar aynı komplikasyon değildir ancak tespit hata-
haplotip için homozigot olan vericiden transfüz- ları mevcuttur. TİAAZ’nin transfüzyon
yon aldıklarında TaGVHH gelişebilmektedir. sırasında ya da transfüzyonu takiben ilk 6
Vericiye ait lenfositler alıcı tarafından yabancı saatte oluşması tanı için önemlidir. Tüm
görülmemekte ancak verici lenfositleri alıcıya ait kan ürünleri bu duruma neden olabilir.
dokuları yabancı görmekte dolayısıyla immüno-
lojik aktivasyon ve bunun sonucu TaGVHH ge- * PTP bir immün trombositopenik durum
lişmektedir. Özellikle ülkemizde Güneydoğu ve olup ilaç kullanımına bağlı ya da idio-
Doğu bölgelerinde yaygın olarak gerçekleşen ak- patik trombositopenik purpura ile karı-
raba evlilikleri bu durumun göreceli olarak sık- şabilir. PTP gelişen hastalar gebelik veya
lığında artışa neden olabilmektedir.(16) Ek olarak önceki transfüzyonlar nedeniyle yabancı
bir antijene karşı daha önceden hassasiyet
kan bağı olan bir yakınından HLA-uyumlu kan
geliştirmiştir.
ya da kan ürünü alması düşünülen herhangi biri
için de aynı risk mevcuttur. Risk altındaki alıcı- * İmmünyetmezlik gibi TaGVHH riski
larda, kan bileşenlerinin verilmeden önce 25 Gy altındaki alıcılarda, kan bileşenleri veril-
veya üstünde gamma irradiasyonu TaGVHH meden önce 25 Gy veya üstünde gamma
gelişmesini önler. Tüm kan ürünlerinin bu bi- irradiasyonu ile ışınlanmalıdır.
reylere verilmeden önce ışınlanması gerekir. Lö-
kofiltrasyon ışın ihtiyacını ortadan kaldırmaz.
Kaynaklar
Özet 1. Sarı İ, Altuntaş F. Transfüzyon ilkeleri ve erken
komplikasyonlar. Türk Hematoloji Derneği
* Akut hemolitik transfüzyon reaksiyo- Hematolojide destek tedavileri ve infeksiyonlar
nu bir tıbbi acil olup çoğu zaman ABO kurs kitabı, 2007;64-76.
uyumsuzluğu ve kan işleme sürecinde 2. Silvergleid AJ, Immunologic blood transfusion
yapılan işlemsel hatalar sonrası görülmek- reactions. http://www.utdol.com.2012.
tedir. Tedavide esas hedef başta böbrekler 3. de Rie, MA, Engelfriet, CP, von dem, Borne AE.
olmak üzere major organların kanlanma- The serology of febrile transfusion reactions. Vox
sını dolayısıyla işlevini korumak olmalıdır. Sang, 1985;49:126.
347
4. Sanders, RP, Geiger, TL, Heddle, N et al. A re- 11. Pavenski K, Webert KE, Goldman M. Con-
vised classification scheme for acute transfusion sequences of transfusion of platelet antibody:
Bölüm 6. Hematolojik-Onkolojik Aciller
348
Konu 4
ONKOLOJİK ACİLLER
Dr. Sinan Yavuz
Cerrahi tedavinin uygun olmadığı olgularda pal- çük hücreli dışı akciğer kanserleri ve baş-boyun
yatif radyoterapi tercih edilmesi gereken önemli kanserlerinde paraneoplastik olarak gelişir. Bu-
Onkolojik Aciller
bir tedavi yöntemi olacaktır. Sistemik kemotera- nun dışında, antineoplastik ajanlardan bazıları
pinin sınırlı kanser olguları dışında acil tedavide (siklofosfamid, ifosfamid, platin analogları ve vin-
yeri yoktur. ka alkaloidleri gibi) da bu tabloya neden olabilir.
midir. Burada daha çok kanser hücrelerinden değer, devam eden ateşin varlığını göstereceği
salgılanan parathormon ilişkili peptid (PTHrP) için yine bu olgular febril nötropeni olarak ka-
patogenezden sorumludur. bul edilmelidir.
İleri evre kanser olgularının %10-20’sinde görü- Febril nötropeni sıklıkla kemik iliğinin etki-
lür. En sık görüldüğü kanserler arasında multipl lendiği hematolojik kanserlerin indüksiyon ke-
myelom, meme kanseri, renal hücreli kanser, moterapileri sonrasında gelişmektedir. Ancak
akciğer kanseri, baş-boyun kanserleri sayılabilir. kemik iliği rezervi iyi olan diğer kanser hastala-
rında da uygulanan yoğun kemoterapiler ya da
Klinik bulgu ve yakınmalar, bulantı, kusma,
geniş alan radyoterapileri sonrasında da ortaya
kabızlık, poliüri ve şuur değişiklikleridir. Mua-
çıkabilmektedir.
yenede ilaveten dehidratasyon ve aritmi sapta-
nabilir. Sepsis sendromu ve septik şoka bağlı yüksek
mortalite nedeniyle acil antimikrobiyal tedavi
Tedavisinde yoğun intravenöz sıvı replasmanı
gerektiren bir tablodur.
öncelikli olarak uygulanmalıdır. İzotonik sod-
yum klorür 3-5 l/m2 hacminde, kalp ve akciğer İlk değerlendirmede ayrıntılı tıbbi öykü ve dik-
fonksiyonları yakından izlenmek şartı ile veril- katli yapılmış fizik muayene oldukça önemlidir.
melidir. İntravenöz furosemid kalsiürik etkisiy- Nötropeniye bağlı olarak inflamasyon yanıtı-
le tercih edilecek bir diğer ilaçtır. Sadece bu iki nın baskılanmış olması, enfeksiyon semptom
uygulama ile serum kalsiyum seviyesinde 2 mg/ ve bulgularını gizleyebilmektedir. Fakat yine de
dl’lik bir azalma sağlanabilir. gereken tüm incelemeler titizlikle yapılmalıdır.
Hastadan kan kültürleri, idrar kültürü ve olası
Serum kalsiyum seviyesinin 15 mg/dl’nin üze-
rinde olduğu olgularda cilt altı ya da intramus- bir odak varlığında ilgili yerden alınacak kültür
kuler kalsitonin (4-8 IU/kg3 saatte bir; ilk 48-72 örnekleri enfeksiyon etkeninin tespiti ve anti-
saat süresince), intravenöz bisfosfonatlar (zoled- mikrobiyal ilacın doğru seçimi açısından hayati
ronik asid 4 mg, pamidronat 90 mg, ibandronat önem taşımaktadır.
6 mg) acil olarak kullanılmalıdır. Hastanın tanısı, almış olduğu kemoterapi ya da
Bisfosfonatların etkileri 3-5. günlerde başlaya- radyoterapinin cinsi, mukozitin varlığı, şüpheli
cağı için akut etki sağlamak adına kalsitonin bir enfeksiyon odağının varlığı, ampirik anti-
tedavisi kısa süreli olarak eş zamanlı başlanma- mikrobiyal tedavinin seçiminde mutlaka göz
lıdır. Lenfoma ve myelom gibi kanserlere ikincil önünde bulundurulması gereken bilgilerdir.
hiperkalsemi olgularında intravenöz kortikoste- Öncelikle hastalar parenteral antibiyotik teda-
roid tedavisi (prednizolon 80 mg/gün) ek fayda visine alınmalıdır. Mirobiyolojik tetkikler için
sağlayabilmektedir. Hemodializ son seçenekler örneklerin alınmasını takiben en kısa zamanda
arasında önemli bir alternatiftir. intravenöz geniş spektrumlu antibiyotik tedavisi
başlanmalıdır. Seçilecek antibiyotiğin belirlen-
mesinde enfeksiyonun toplumda ya da hastane-
III. Tedavi Komplikasyonları de kazanılmış olması öncelikli olarak bilinmesi
gereken konudur.
Onkolojik Aciller
kazanılmış enfeksiyonların tedavisinde mutlaka * Kanser hastalarında görülen ve hayatı
hatırlanması gereken bir yol haritasıdır. tehdit eden klinik tablolar arasında en sık,
febril nötropeni, spinal kord basısı, süpe-
İlk doz uygulanacak antibiyotikler arasında an- riyor vena kava sendromu ve hiperkalsemi
tipsödomanal etkinliği yüksek 3. kuşak sefalos- yer alır.
porinler (seftazidim, sefoperazon/sulbaktam), 4. * Tespit edilmesi halinde hızlı hareket edil-
kuşak sefalosporin (sefepim), üreidopenisilinler meli ve hospitalizasyon sağlanmalıdır.
(piperasilin/tazobaktam), karbapenemler (imi-
* Tedavi yaklaşımını belirleyen altta yatan
penem, meropenem) sayılabilir. Bu ilaçlar mo- hastalığın biyolojik karakteri ve hastanın
noterapi şeklinde kullanılabileceği gibi aminog- genel performansıdır.
likozidlerle (amikasin) kombine olarak da tercih
* Her bir klinik acil olgu, kendi içinde de-
edilebilir.
ğerlendirilmeli ve en doğru tedavi kararı
Özellikle stomatit, ya da tünel enfeksiyonu, da- verilmelidir.
mar giriş yeri enfeksiyonları gibi stafilokoksik * Akıldan çıkarılmaması gereken en önemli
enfeksiyon şüphesi olan hastalarda vankomisin nokta, hastanın kanser hastası olması ne-
ya da teikoplanin ile kombinasyonları daha deniyle gereksinim duyduğu tedaviden
akılcı olacaktır. mahrum bırakılmamasıdır.
353
BÖLÜM 7
ENFEKSİYON ACİLLERİ
gerçekten enfeksiyon var mı olmalıdır. Ateşin var bir enfeksiyonun göstergesi olarak yorum-
en önemli nedeni enfeksiyon olmak ile birlikte lanırken viral gastroenteritlerde PMNL yoktur.
antibiyotik kullanmayı gerektiren bir ateş olup Ancak Balgam, “buffy coat” gibi örneklerde bir
olmadığının saptanması her zaman o kadar ko- de PMNL içinde fagosite edilmiş bakteri veya
lay olmamaktadır. Hele bilgilerin yenilenmedi- mantarın gösterilmesi de enfeksiyon için önemli
ği durumlarda bu bilgisizlikleri kapatabileceği bir kanıttır. Etkenin hızlı saptanmasına yönelik
düşünülen yamalar olarak görülmektedir. Bu olarak geliştirilen antijen saptamaya yönelik im-
nedenle özellikle gelişmekte olan ve antibiyotik munolojik yöntemler (lateks aglütinasyon, ELI-
kullanımının kontrol altına alınamadığı ülkeler- SA) ve yeni moleküler teknolojiler (DNA prob-
de gerek hastanelerde gerek toplumda kanıta da- ları, polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) önemli
yalı olmadan empirik ve profilaktik antibiyotik gelişmelerdir.(3)
kullanım gerekçeleri oldukça geniştir. Hastaneye
Etken: Bakteriyel kültürler ile etkenin izole edil-
yatan hastaların % 25-40’ı antibiyotik kullan-
mesi kesin tanı için önemlidir. Ayrıca etkenin
maktadır. Bunların % 70’inde enfeksiyon ka-
özelliklerinin saptanması antibiyotik tedavisinin
nıtı yoktur. Antibiyotikler doktorların kendini
doğru yapılması için gereklidir. Kültürün antibi-
güvende hissetmesini sağlayan veya enfeksiyon
yotik tedavisine başlamadan alınması gereklidir.
kontrol önlemlerindeki aksaklıkları kapatan ilaç-
Aksi taktirde antibiyotik tedavisi başlar başlamaz
lar değildir. Bu nedenle antibiyotik kullanım ge-
kültür steril olacak ancak canlı mikroorganizma
rekçelerinin iyice irdelenmesi gereklidir.(2,3,7,10-13)
vücutta yaşamına devam edebilir. Ayrıca etkeni
Enfeksiyon Etkeninin Saptanması: Etkenin izole etme imkânı olmadığında şüphe edilen
saptanması doğru antibiyotik kullanımı için ge- bakteriyel enfeksiyonun yerine göre en olası et-
reklidir. Klinik belirtiler bakteriyel enfeksiyon kene yönelik antibiyotik tedavi başlanabilir. Ör-
şüphesini uyandırılabilir. Etkenin saptanması- neğin pürülan tonsillit, ateş ve lenfadenopatisi
na yönelik ilk değerlendirme örneğin nereden olan bir kişide en olası etken’dir. Komplike ol-
ve nasıl alınacağının belirlenmesidir. Klinik mayan sistit veya pyelonefritte etken genellikler
bulgular çoğu kez bu kararı vermede yararlıdır. ve diğer gram negatif enterik bakterilerdir.(3,13)
Enfeksiyon etkenlerinin saptanmasına yönelik
Bakteriyel etkenlerin antibiyotik duyarlılık pa-
tetkikler kan kültürü, bakteriyolojik boyalar ile
tenlerinin bilinmesi uygun antibiyotik tedavisi-
yapılan yayma ve klinik olarak enfeksiyonun
ne başlanması için en önemli kanıttır. Bakterile-
saptandığı bölgeden kültür alınması ilk yapılma-
rin antibiyotiklere duyarlılıkların zaman içinde
sı gereken tetkiklerdir.(2,3,7) Piyojenik bakterile-
değişmesi, bir bakteri türünün bölgelere, hasta-
rin saptanması birkaç yöntem ile olabilir. Gram
nelere ve ünitelere göre farklı duyarlılık patenleri
boyama en hızlı, ucuz ve basit testtir. Mikroor-
olabileceği için her fırsatta etkenin izole edilmesi
ganizmanın varlığı, predominant mikroorganiz-
ve duyarlılığın saptanması gereklidir. Bu veriler
ma ve mikroorganizmanın morfolojisi hakkında
sadece o hasta için değil ayrıca elde edilen so-
bilgi veren bu yöntem antibiyotik kullanıma
nuçların birikmesi ile oluşan istatiksel veriler
gerekçesi olup olmadığını ve hangi sınıf antibi-
ampirik tedavi ve profilaksi uygulamalarına da
yotik kullanılması gerektiğini ortaya koyabilir.
ışık tutacaktır.(9,10,14-16)
(1,2,7)
Pürülan materyal, serebrospinal, sinoviyal,
periton gibi normalde steril alanlardan veya id- Antibiyotik: Tedaviye başlamak için kültür so-
rar gibi örneklerden gram boya yapılarak bakteri nucu beklenmeli midir? Bu sorunun yanıtı en-
mantar gibi etkenlerin gösterilmesi enfeksiyon feksiyonun türüne ve hastanın durumuna göre
varlığını gösterir. Yine diyaresi olan hastalarda değişebilmektedir. Kültür sonuçları en iyi ihti-
358
dışkı incelemesinde boyalı preparat ile poli- mal ile 36-48 saatte gelmektedir. Sepsis belirti-
Konu 1
leri olan bir hastada ilk 8 saatte başlanan tedavi veya beta-laktam antibiyotikler ile öldürülmesi
hayatta kalımı etkileyen en önemli faktörler- için aminoglikozidlere ihtiyaç duymaları gibi.
verildikten sonra Cmax ulaştığı zaman (tmax); elimi- tedavi için gereklidir.
nasyon yarı ömrü (tmax); ve konsantrasyon-zaman
Yaşa bağlı olarak mide asidi, renal ve karaciğer
eğrisi altında kalan alan (AUC)’dir.
fonksiyonları gibi bazı fonksiyonlarda yaşa bağlı
İntravenöz verilen ilaçların biyoyararlanımı %100 olarak fizyolojik veya patolojik değişiklikler ola-
iken, oral verilen antibiyotiklerinki emilen ilaç bilir. Renal fonksiyonlar 2-12 aya kadar yetersiz-
miktarına göre değişir. Bir antibiyotiğin enfeksi- dir. Bu nedenle böbrekten atılan antibiyotikle-
yon bölgesinde etkili olması için lipofilik ilaçlar- rin yarı ömrü uzundur. Bu nedenle yenidoğanda
penisilin ve aminoglikozidlerin dozu ayarlan-
da olduğu (kloramfenikol gibi) doku dağılımının
malıdır. Yaşlılarda ise yaş ilerledikçe fizyolojik
iyi olması gerekir. Böylece biyolojik membranlar-
olarak renal fonksiyonlar azalır. Örneğin yüksek
dan geçebilir ve dokularda etkili konsantrasyon-
doz beta laktam antibiyotiklerin serum seviyesi
lara ulaşabilir. İlacın plazmada proteine bağlanma
fazladır ve yan etkilerin görülme olasılığı da ar-
oranının da dağılımı etkilediği düşünülmektedir. tar. Yine yaşlılarda aminoglikozidlerin ototoksi-
Proteine bağlanma geri dönüşümlü olmak ile tite etkisinin görülme olasılığı fazladır.(1,3)
birlikte klinik önemi halen açık değildir. Ancak
genel olarak kabul edilen proteine bağlanma ora- Karaciğer fonksiyonları yenidoğanda tam geliş-
nı yüksek olan antibiyotikler az bağlananlara göre mediği için örneğin kloramfenikol inaktive edi-
daha az beyin omurilik sıvısına veya apseye geçer. lemez ve gri sendroma yol açar. Sulfonamidler
de aynı nedenle yenidoğanda kernikterusa yol
Farmakodinamik parametreler ilaç konsant- açtığı kullanılmayan antibiyotiklerdendir (Bkz.
rasyonu ile bu konsantrasyonda enfeksiyon böl- Yenidoğan acilleri) Yaşlılarda hepatoksik ilaçla-
gesinde ilacın antibakteriyel etkilerini gösteren rın yan etkileri daha fazla görülmektedir. Örne-
farmakokinetik özelliklerinin değerlendirildiği ğin izoniazid hepatotoksititesi < 20 yaşında hiç
parametrelerdir. Cmax/MİK (Pik/MİK), AUC. görülmez iken > 50 yaşında %2,3 oranına çık-
(EAA)/MİK, t > MİK’dir. AUC (EAA)/MİK ve maktadır.(3,16,17)
Cmax/MİK, konsantrasyona bağlı bakterisit etkisi
Gastrik asidite de yaşla değişir. Çocuklarda 3 ya-
olan antibiyotiklerin aktivitesini gösteren oran-
şına kadar erişkinlerinde yaklaşık 1/3’ünde gast-
lardır. t > MİK ise zamana bağlı öldürme akti-
rik asiditenin düşmesi nedeni ile penisilin gibi
vitesi olan antibiyotiklerin öldürme aktivitesini
antibiyotiklerin emilimi artar iken kinolonlar ve
gösterir.(3) ketokanozolün emilimi bozulur.(2,16)
İlacın metabolize edildiği yer hem etkinlik, hem Tetrasiklinler kemik ve diş yapılarına geri dö-
de ilaç etkileşimleri açısından önemlidir. İnaktif nüşümsüz olarak bağlandıkları ve plasentadan
olarak böbrekten atılan bir antibiyotiğin idrar geçebildikleri için gebelerde son trimestirde ve
yolu enfeksiyonlarında işe yaramayacağı açıktır. çocuklarda da 8 yaşına kadar kullanılmamalıdır.
İlacın yarı ömrünün doz aralıklarının belirlen- Kinolonlar da genç hayvanlarda kartilaj harabi-
mesinde önemlidir. Konağın böbreklerinin veya yatı ve artropatiye yol açtıkları için 16-18 yaşına
karaciğerinin durumu ise ilacın atıldığı yerin de- kadar olan dönemde kullanılmamalıdır.(1,17)
ğerlendirilmesini zorunlu kılar.(3, 13,17)
Yaşlılarda bazı ilaçlara karşı hipersensitivite re-
Konak ve Antibiyotik Seçimi: Konak faktör- aksiyonlarının ve yan etkileri yaşlılarda daha sık
leri antibiyotik seçimini etkiler. Ancak çoğu görülmektedir. Olasılıkla erişkinlerin bu ilaçlar
kez antibiyotik reçetelenirken sadece karaciğer ile daha önce karşılaşmış olması ile açıklanan bu
veya böbrek fonsiyonlarının göz önüne alınması duruma bir örnek aminoglikozidlerin yaşlılarda
olarak yorumlanan bu bölümüm başka para- daha sık geri dönüşümsüz koklear hasara yol aç-
360 metrelerinin de titizlikle değerlendirilmesi hem masıdır.(3)
Konu 1
yonları bozuk olanlarda beta laktam kullanırken romisin, linkomisin, klindamisin ve aminogli-
nötropeni görülme olasılığı artar.(3) kozidler alkali pH’da daha etkilidir.(2,3,17)
Genel olarak iki organdan hangisinin fonksiyo- Yukarda mikroorganizma ve konağa ait faktörler
nu bozuk ise sağlam olandan atılan ilaçlar tercih göz önüne alınarak antibiyotikler:
edilir. Bu mümkün değilse doz ayarlaması yapıl- a. Etkeni bilerek, kanıta dayalı olarak,
malıdır.
b. Ampirik,
Enfeksiyon yeri antibiyotik tedavisini etkileyen c. Profilaktik amaçla kullanılırlar.
en önemli konak faktörüdür. Enfeksiyon ye-
Genelde dar etkili ve tek bir antibiyotik tercih
rinde antibiyotik konsantrasyonun en azından
edilir. Ancak bazı enfeksiyonlarda kombinas-
MİK seviyesine eşit olması gereklidir. MİK se-
yon tedavisi gerekebilir. Ampirik, profilaktik ve
viyesinin ne kadar üstünde ise etkinlik o kadar kombinasyon tedavisinin gerekçelerinin iyi be-
fazladır ama hem bu seviyeye ulaşmak o kadar lirlenmesi ve hastanenin antibiyotik politikasına
kolay olmayabilir hem de bu seviyelerde yan uygun olması uygun antibiyotik kullanımını da
etkilerin görülmesi artabilir. Öte yandan subin- beraberinde getirir.(5,6,10,12)
hibitör konsantrasyonlarda bazı antibiyotikler
bakteriyel morfolojiyi, aderans özelliklerini de- Ampirik Antibiyotik Tedavisi
ğiştirerek fagositozu arttırarak polimorfonükleer
lökositlerin intrasellüler öldürme işlevine yar- Enfeksiyon alanına göre etkenin elde edilemedi-
dımcı olur. ği veya saptanmasının geciktiği durumlarda en
olası etkene/etkenlere yönelik olarak antibiyotik
Antibiyotiklerin proteinlere bağlanma kapa- tedavisinin düzenlenmesi gerekebilir. Ancak uy-
sitesinin daha önce de bahsedildiği gibi anti- gunsuz antibiyotik kullanımının en sık gerek-
bakteriyel etki üzerine tam olarak nasıl olduğu çelerinden biri olan empirik kullanım suistimal
açıklanamasa da antibiyotiklerin dokuya ulaştığı edilmektedir.(19)
konsantrasyonu etkiliyor olabilir. Lipidde yağ- Empirik antibiyotik kullanımı için (6,10,19)
da eriyen antibiyotikler (kloramfenikol, rifam-
pin, trimetoprim, isoniazid gibi) membranlara • Gerekli endikasyonun bulunması
daha iyi penetre olurlar, kan beyin bariyerini • Enfeksiyon bölgesinin saptanması
daha hızlı geçerler. Antibiyotiklerin kalp kapak • En fazla olasılıkla etken olabilecek organiz-
vejetasyonlarına, kemik ve devitalize dokulara manın düşünülmesi
geçişi yetersizdir. Bu nedenle daha yüksek do- • Etken olabilecek organizmanın duyarlılık
zun paranteral olarak verilmesi gereklidir. Bu paterninin bilinmesi
durumlarda ve özellikle yabancı cisim varlığında • Seçilecek antibiyotiğin farmakolojik özel-
biyofilm oluşturan bakteriler antibiyotik etkisini liklerin bilinmesi
bozabilir. Antibiyotiklerin infekte dokuya yeterli
• Tedavisi planlanan hastanın konakçı özel-
konsantrasyonda ulaşması her zaman tedavinin liklerinin gözden geçirilmesi gerekir.
güvencesi olamaz. Antibiyotiğin etkisini değişti-
rebilen pek çok faktör olabilir. Örneğin penisilin Ampirik Antibiyotik Tedavisi
pürülan materyal içinde oldukça aktif iken ami- Endikasyonları(6,10,19)
noglikozidler inaktive olurlar. Penisilin ve tetra-
siklinler hemoglobinlere de bağlanır ve ulaştık- a. Acil olarak tedavi edilmesi gereken gecikme
ları dokuda hematom varsa etkileri azalır. Lokal olursa hastanın hayatını tehdit eden enfek-
oksijen basınçının düştüğü durumlarda örneğin siyonlar
apsede aminoglikozidler çalışmaz. pHdaki de- • Akut bakteriyel menenjit, beyin apsesi, sub-
362 ğişikliklerde antibiyotiğin etkisini değiştirebilir. dural ampiyem
Konu 1
• Bazı hasta gruplarında alt solunum yolu en- Cerrahide profilaktik antibiyotik kullanımı kli-
feksiyonları nik çalışmalarla postoperatif enfeksiyon riskini
366
Konu 2
rekt virüse bağlı viral pnömoni olabileceği gibi 1958 yıllarında görülmüştür. Etken H2N2 olup,
s.aureus, s.pneumonia ve h.influenzaya bağlı 1 milyon kişi ölmüştür. H3N2’nin etken olduğu
sekonder bakteriyel pnömoni de görülebilir. Hong Kong salgınında ölen kişi sayısı da 1 mil-
yondur. Peki bir sonraki salgın ne zaman olur ve
Tanı boğaz sürüntüsü, burun akıntısı ve bal- bu afette kaç kişi ölür? Yazımızda ön plana çıkar-
gamda virüsün saptanması veya kanda gelişen mak istediğimiz nokta burasıdır. Acil Servis’ler
antikorlar ile konur. Zaman alıcı olan bu yön- böyle bir salgında nasıl bir rol alabilir, şimdiden
temler salgına neden olan suşların belirlenmesi ne gibi tedbirler alınmalıdır? Acil servislerin ön-
için kullanılır. Ayrıca, salgın sırasında klinik ör- cülüğünde hastanelerin afet planları mutlaka
neklerden hızla antijenlerin saptanmasını sağla- olmalı ve bu ve benzeri felaketlere hazırlık yap-
yan testler de geliştirilmiştir.
malıdır. Kritik soru ile bitirmek istiyoruz. Bir
Yatak istirahatı ve yakınmalara yönelik (analje- sonraki H5N1 salgını ne zaman?
zik, antipiretik, antitusif v.b.) tedaviye ek ola-
rak antiviral ilaçlar da kullanılabilir. Antiviral
ilaçların 36-48 saat içerisinde başlandığında Akut Trakeobronşit
yakınmaların süresini kısalttıkları ve komplikas-
yonları azalttıkları belirtilmektedir. Amantadin Çocuk ve yaşlılarda daha sıklıkla görülen Akut
ve rimantadin influenza A’nın tedavisinde uzun Trakeobronşit (ATB), trakea ve bronşların akut
yıllardır uygulanırken, influenza A ve B’ye karşı ve geçici enflamatuar hastalığıdır. Pnömoni ve
etkili zanamivir ve oseltamivir son yıllarda kulla- kronik bronşitten kaynak lanmayan öksürük
nılmaktadır. Bağışıklama, o sene hazırlanmış aşı ve bazen de balgamın eşlik ettiği akut solunum
ile kasım ayına kadar yapılabilir. Influenzadan yolu enfeksiyonudur. Acil servislere ve polik-
korunmak isteyen 6 aylıktan büyük ve yumurta liniklere başvurularda ilk 10 içinde yer aldığı
alerjisi olmayan herkese uygulanabilir. bildirilmektedir. Ülkemize ait veriler bulunma-
makla birlikte, ABD kaynaklarına göre erişkin-
Grip başlığı altında son olarak bahsetmek iste- lerin %5’i ATB atağı ile hekime başvurmaktadır.
diğimiz konu, güncel olan kuş gribi veya tavuk
vebası olarak da adlandırılan grip türüdür. Avian Etken %95 viral olup, Respiratory Synsyncyti-
influenza virüsünün kuş türlerinde neden oldu- al Virüs (RSV), rhinovirüs, echovirüs, parainf-
ğu bir enfeksiyon olup, korkulan yanı; insanlara luenza virüs tip 1-2-3, herpes virüs, coxsacki-
bulaşması ve insandan insana geçiş yaparak dün- evirüs, influenza, coronavirüs ve adenovirüs
ya üzerinde bir salgın oluşturma potansiyeline rol alır. Belli başlı bakteryel etkenler ise my
sahip olmasıdır. Kuşların solunum ve sindirim coplazma pneumonia, chlamydia pneumonia,
sisteminde bulunan avian influenza A virüsü ya- haemophilus influenza, streptococcus pneumo-
ban kuşlarında hastalık yapmazken, evcil kümes nia, legionella, bordetella pertusis ve moraksella
hayvanlarında ölüme neden olur. Yaban ördek- kateralis’tir. Ayrıca mantar ve parazitler de etken
leri doğal konaktır ve virüsün yayılımı dışkı ve olabilir.
solunum yolu ile olmaktadır. Havayolu ile virüs
bir kaç kilometre yayılabilir. Bir gram kontami- Mikrobiyal etkenler dışında bazı kimyasal mad-
ne dışkı 1 milyon kuşu enfekte edebilir. Virüs delerde ATB’ye neden olabilir. Bu maddeler
220C’de 40C’da 30 gün ve soğuk ortamda gübre- klor, ozon, amonyum ve sülfür gibi ajanlardır.
de 3 aydan fazla süre canlı kalabilir. İmmun sistemi baskılanmış yaşlı bir hastada
herpes virüs etken olabilirken, genelde basit
1918-1919 yıllarında görülen ve H1N1’in etken ATB’de en sık izole edilen etken influenzadır.
olduğu grip salgınında dünya nüfusunun 1/3’ü ATB’de havayolunda konjesyon, ödem ve sek-
hastalığı klinik olarak geçirmiştir ve 50 milyon resyon artışı izlenir. Bu değişiklikler enfeksiyon
368 kişi ölmüştür. İspanyol gribi olarak bilinen bu düzeldikten sonra geçer.
Konu 2
Kinik bulgulardan öksürük genelde 7-10 günde makla beraber, farklı bilimsel dernekler değişik
düzelir, bazen 6 aya kadar uzayan öksürük sika- kriterler ortaya atmışlardır. En sık birlikte olan
Aspirasyon Pnömonisi
Akciğer Apsesi
Orofarinksden patolojik materyalin inhalasyo-
nu ile ortaya çıkan alveolar alanın enfeksiyonu Akciğer parankiminde lokalize süpüratif lez-
aspirasyon pnömonisi (AP) olarak tanımlanır. yon olarak tanımlanan akciğer apsesi, genellikle
Aspirasyon pnömoniti ise steril mide içeriğinin AP’ye sekonder olarak gelişir. Akciğer infarkt
aspirasyonuna bağlı parankim ve trakeobronşial alanının bakteriyel enfeksiyonu veya enfekte
ağaçta oluşan inflamatuar kimyasal hasarlanma- pulmoner kist nedeni ile de akciğer apsesi oluşa-
370 dır. Aspirasyon pnömoniti, kimyasal irritasyona bilir. Kaviter akciğer lezyonlarının diğer sebep-
Konu 2
Özet
* Acil servise başvuran viral solunum yolu
enfeksiyonlu hastalarda gereksiz antibiyo-
terapiden kaçınılmalıdır.
* Pnömonili bir hasta, ölümcül pnömoni
kriterleri açısından değerlendirilmelidir.
* Acil serviste çalışan bir hekim ampiyem
tanısını her zaman aklına getirebilmelidir.
371
Konu 3
Shigella, Salmonella, C.jejuni, Yersinia entero- olarak, C.difficile koliti için risk taşıyan hasta-
kolitica, E coli, V.kolera, Aeromanas, B.cereus, larda gaita örneklerinden C.difficile toksini araş-
etkisi vardır. Eritromisin; gastrik boşalma hızını ita kültürü veya hastalık viral nedenli olsa bile
artırır, klavunat; ince barsak motilitesini artırır siprofloksasinle iyileşme görülür. Enfeksiyöz
ve antibiyotikler; fekal anaerobları azaltabilir. diyarelerin çoğu kendini sınırlasa da, eğer anti-
Laksatifler, antiasitler, oral kontrast maddeler, biyotik tedavisine bir kontrendikasyon (pediyat-
laktoz, sorbitol, NSAİ ler ve antikolinerjikler; rik yaş grubu, alerji, gebelik veya ilaç etkileşimi)
diyareye neden olan diğer maddelerdir. yoksa, enfeksiyöz diyareli hastalarda; ciprofloxa-
cin tedavisi tavsiye edilir. Trimethoprim/sulfa-
Antibiyotik ilişkili ishal genelde orta şiddetlidir;
methoksazole de (Baktrim® tek doz oral tablet
ateş, karın ağrısı veya fekal lökositler yoktur.
veya günde 2 defa 3 gün) enfeksiyöz diyarenin
Patojen yönünden gaita incelemesi negatiftir.
süresini yetişkinlerde azaltır fakat dirençli bakte-
Semptomlar; antibiyotiğin veya ilacın bırakıl-
riler nedeniyle siprofloksasine göre daha az ter-
ması ile iyileşir. Metronidazol veya vankomisin
cih edilen bir yoldur.
endike değildir.
Tablo 1.
Ticari ismi Dozaj
Motilite düzenleyiciler
Antibiyotikler
500mg tek doz veya
Ciprofloksasin Cipro® Orta şiddetli hastalarda endikedir
BİD 3 gün
Trimetoprim/ 160/800mg tek doz veya BİD Orta şiddetli hastalarda endikedir
Bactrim®
sülfa-metoksazol 3 gün direnç etkinliğini sınırlar
30ml veya 2 tablet her 30dk
da bir 8 doz, 2.gün tekrarlanır Hafif hastalıklar ve proflaksi için
Bizmut subsalisilat Denol®
Proflaksi: her yemekte ve tavsiye edilir.
378 yatarken 2 tablet çiğnenir
Konu 3
Loperamid ile tedavi edilen grupta herhangi bir dır. Hastalar bu kısıtlamalarla erken katı gıda
komplikasyon görülmemiştir. alımına teşvik edilmelidir; çünkü bunun, ishale
ağrısı varsa iskemik durumlar yüksek ola- 30ml veya 2 tablet her 30dk da bir 8 doz
sılıkla düşünülmelidir. en fazla, 2. gün tekrarlanır veya Loperamid
* Gaita: Dışkılamanın sıklığı, gaita yapısı 4mg ilk doz sonrasında her diyare sonra-
(miktar, renk, sulu, yumuşak, koku), kan sında 2mg. en fazla 16mg/2 gün uygulanır.
veya mukus varlığı sorgulanmalıdır.
* Ekstraintestinal nedenler: Kusma ve is- Kaynaklar
hal bir hastalığın veya bir tedavinin sonu-
cunda/komplikasyonun ortaya çıkabilir. 1. Ew JF, Glass RI, Gangarosa RE, et al. Diarrheal
Hastanın özgeçmişi iyi sorgulanmalıdır. deaths in the United States, 1979 through 1987.
JAMA 265:3280, 1991.
* Dehidratasyon: Ortostaz, baş dönmesi,
2. Bennett RG, Greenough WB: Approach to
idrar çıkışının azalması ve mental durum-
acute diarrhea in the elderly. Gastroenterol Cli,
da değişiklik; dehidratasyonun ve elektro- North Am 22:517, 1993.
lit kaybının en göze çarpan habercileridir
3. Murray CJL, Lopez AD: Mortality by cause for
ve agresif tedaviyi gerektirir.
eight regions of the world: Global Burden of
* Epidemiyolojik faktörler: Dış ülkelere Disease Study. Lancet 349:1269, 1997.
seyahat, kamp yapma, antibiyotik alımı, 4. Siegel D, Cohen PT, Neighbor M, et al: Predic-
gündelik bakıma dikkat, çiğ ve bozulmuş tive value of stool examination in acute diarrhea.
besinlerin veya deniz ürünlerinin yenme- Arch Pathol Lab Med 111:715, 1987.
si, eğer varsa yakınlarında da aynı yakın- 5. Brownlee HJ: Introduction: Management of
maların varlığının sorgulanması unutul- acute nonspecific diarrhea. Am JMed 88(suppl
mamalıdır. 6A):1S, 1990.
* IV. tedavinin endikasyonları: Şiddetli 6. Binder HJ: Pathophysiology of acute diarrhea.
kesilmeyen kusmalar, bilinç değişiklikleri, Am JMed 88(suppl 6A):2S, 1990.
ağır dehidratasyon, ileus, aşırı kolera ben- 7. Kroser JA, Metz DC: Evaluation of the adult pa-
zeri gayta, zamanın ve çevrenin oral rehid- tient with diarrhea. Primary Care 23:629,1996.
ratasyon tedavisine uygun olmamasıdır. 8. DuBois D, Binder L, Nelson B: Usefulness of
* Hafif Derece Dehidratasyonda Sıvı Te- the stool Wright’s stain in the emergency depart-
davisi: 4 saat içinde 30-50ml/kg oral re- ment. JEmerg Med 6:483, 1988.
hidrasyon mayi verilir. 9. Salam I, Katelaris P, Leigh-Smith S, et al: Ran-
* Orta derece dehidratasyonda: 4 saat domized trial of single-dose ciprofloxacin for
içinde 100ml/kg oral rehidrasyon mayi travellers’ diarrhoea. Lancet 344:1537, 1994.
içilmelidir. 10. Hines J, Nachamkin I: Effective use of the clini-
cal microbiology laboratory for diagnosing diar-
* Ağır derece dehidratasyonda: I.V. sıvı
rheal diseases. Clin Infect Dis 23:1292, 1996.
uygulaması 1-2L %5 D 1/2SF + 50mEq
NaHCO3 +10-20mEq KCl 30-45dk da 11. Bartlett JG: Antibiotic-associated diarrhea. New
Engl JMed 346:334, 2002.
I.V. verilir. Klinik duruma ve sıvı açığı-
na göre mayi tekrarlanabilir. Sıvıları daha 12. Aserkoff B, Bennett JV: Effect of antibiotic ther-
hızlı verebilmek için K ayrı verilir; KCl apy in acute salmonellosison the fecal excretion
of Salmonellae. New Engl JMed 281:636, 1969.
oral olarak veya başka bir sıvı içinde;
100ml SF + 20mEq KCl 1 saat içinde 13. Akalin HE: Role of quinolones in the treatment
I.V. verilir. of diarrhoeal diseases. Drugs 49:128, 1995.
* Antibiyoterapi: Ciprofloxacin® 500mg 14. Goodman LJ, Trenholme GM, Kaplan RL, et al:
Empiric antimicrobial therapy of domestically
oral tek doz/2x500mg 3 gün veya trimet-
acquired acute diarrhea in urban adults. Arch
hoprim/sulfamethoksazole tek doz/ 2x1 3 Intern Med 150:541, 1990.
380 gün verilir.
Konu 3
15. Ericsson CD, DuPont HL, Mathewson JJ, et 17. Sullivan P: Nutritional management of acute di-
al: Treatment of traveler’s diarrhea with sulfa- arrhea. Nutrition 14:758, 1998.
381
Konu 4
LP, bakteriyel menenjit ya da ensefalit şüphesi LP yapıldığında genellikle beşden az beyaz küre
durumunda endikedir. Sıklıkla işlem sonrası baş (BK) görülecektir (bunların sadece bir tanesi
ağrısı, bel ağrısı ve ponksiyon bölgesinde kana- polimorfonükleer hücre (PMNL) olabilir). Yay-
ma gibi minör komplikasyonlar eşlik eder. Tartı- gın veya fokal nöbetlerden sonra hastaların %30
şılan önemli ve ciddi bir komplikasyonlarından kadar önemli bir kısmında BOS’da pleositoz gö-
biri ise beyin herniasyonudur. rülebilir.
Beyin tomografisi (BT) herniasyon riski taşıyan Tipik olarak kan glukoz değişiklikleri ile BOS
serebral kitle, hidrosefali, beyin ödemi ve orta glukozu sabit bir düzeye ulaşmadan önce yak-
hat beyin şifti gibi intrakraniyal patolojileri be- laşık iki saat gereklidir. LP yapılmadan birkaç
lirlemek amacı ile kullanıma gelmektedir. Ancak saat önce glukoz verilmesi nedeniyle iatrojenik
bunun gerekliliği şimdilerde tartışılmaktadır. hiperglisemi varsa bu durum kafa karışıklığına
Doktorlar BT istenecek hastaları ayırt etmek
yol açabilir. BOS glukozu normal olarak 50-80
için üç klinik göstergeyi kullanabilir. Bu üç
mg/dL arasındadır ve kandaki glukoz konsant-
gösterge papilödem, fokal nörolojik bulgular ve
rasyonunun sadece %60 kadarıdır.
mental durumun değişmesidir. “LP sonrası her-
niasyonun olabilmesi için hem kafa içi basıncın Lomber BOS protein seviyesinin normal sınırla-
artmış olması hem de serbest BOS akımında ve rı 15-45 mg/dL’dir. 500 mg/dL’den daha yüksek
equlibriyumunda obstruksiyon beraber olma- seviyeler sık değildir ve esas olarak menenjit, su-
lıdır.” Bu durumların yokluğunda LP öncesi baraknoid kanama ve spinal tümörlerde görülür.
görüntüleme maliyet, zaman kaybı ve hastanın Kord tümörleri ile görülen yüksek seviyeler lokal
radyasyon alması yönünden önerilmemektedir.
kapiller permeabilitede artış sonucu olur. Yük-
Frontal lob gibi bazı yerleşimlerde tümörlerin
sek seviyelerde (1000 mg/dL) BOS pıhtılaşabi-
fokal nörolojik bulgu vermeyebileceği, parame-
lir. BOS’a kanama veya travmatik bir girişim ile
ningeal yerleşimli abselerde pleositoz olabileceği
kanın girişi BOS protein seviyelerini çok büyük
ve görüntüleme yapılmazsa bunların gözden ka-
olasılıkla arttıracaktır. BOS proteini tipik olarak
çabileceği de bilinmelidir. Beyin tomografisini
beklerken antibiyotik ve steroid tedavisi de ge- her 1000 kırmızı küre (KK) için 1 mg artmalı-
ciktirilmemelidir. dır, ama bu durum değişkendir.
Beiyn tomografi bazen LP sonuçları alındıktan Travmatik LP’de LP iğnesi BOS ile temizlendi-
sonra gerekebilir. Örneğin kafa içi basınç artımı- ği için birinci ve üçüncü tüpler arası sıvı temiz-
nın nedenini araştırmada kullanılabilir. Ensefa- lenir. Birinci ve üçüncü tüplerde azalan hücre
litli hastalarda özellikle HSV (Herpes Simpleks sayısı bunu doğrular. Sıklıkla KK 1000 hücre-
Virus) ensefalitinde karekteristik temporal lob tu- den daha fazladır. Tüplerden birinde pıhtı olma-
tulumunu belirlemek için tomografi gerekebilir. sı travmatik bir girişimi destekler. Subaraknoid
hemorajide kan hemoraji bölgesinde defibrine
MR (Magnetik Rezonans) görüntüleme en- olduğu için pıhtılaşma oluşmaz. BOS ile serum
sefalitik tutulumu belirlemede daha duyarlı BK: KK oranı karşılaştırılabilir. Eğer birden fazla
olmakla birlikte uzun sürmesi ve ulaşılabilirlili- ise pleositoz genellikle travmatik bir girişim ile
ğinin az olması nedeni ile acil koşullarda tercih açıklanamaz.
384
edilmemektedir.
Konu 4
BOS’a göre bakteriyel viral ayırımı cuklar ve erişkinlerde bakteriyel ve viral menen-
jiti ayırımda kullanılabilir. Ancak çalışmalarda
yararlıdır. Gram boyamanın % 60-90 arasında Mycoplasma, Rickettsia türleri ile Cryptococ-
duyarlı ve % 100’e yakın özgüllüğü olduğu bi- cus, Coccidioides ve Histoplasma gibi fırsatçı
linmelidir. mantarlar olarak kabul edilmektedir. Bu etken-
lerin çoğu yukarıda bahsedilen kronik menenjit-
Kronik menenjit genellikle dört hafta veya daha lere neden olmaktadır.
fazla sürede gelişen baş ağrısı, ateş ve mental
durum bozukluğu ile karekterize, BOS pleosito- Aseptik menenjit, enfeksiyon dışı nedenlere
zunun eşlik ettiği, yavaş seyirli bir belirti komp- bağlı olarak da gelişebilir. İbuprofen ve trime-
leksi olarak tanımlanır. Genellikle BOS proteini toprim-sulfametoksazol kullanımı, Sjögren
yüksek ve BOS glukozu düşüktür. Bu sendroma Sendromu gibi bazı romatolojik hastalıklar, kı-
bakteriyel, viral, fungal veya paraziter etkenler zamık-kabakulak-kızamıkçık (MMR) aşılaması-
neden olabilir. Enfeksiyon dışı nedenler arasında nı takiben menenjit gelişebilir. Ayrıca beyin veya
vaskülit, malignensi, Behçet hastalığı ve sarkoi- epidural abse gibi parameningeal odaklara dik-
doz vardır. Tanı zor olabilir. Fakat tedavi uzun kat edilmelidir. Kısmen tedavi edilmiş bakteriyel
süreli, göreceli olarak toksik ve spesifik oluğun- menenjit ve HIV menenjiti, BOS’ta lenfositik
dan tanı önemlidir. pleositoz ile presente olabilir. Uygun durumlar-
da hematolojik malignensiler ve metastatik solid
Öyküde enfeksiyöz bir ajan ile temas özellikle malignensiler de sebep olabilir.
önemlidir. Tüberküloz için öyküde ateş, öksü-
rük, gece terlemesi, titreme ve kilo kaybına yö- Aseptik menenjit sıklıkla virüslere bağlı gelişen
nelik sorular sorulmalıdır. Meslek ve aile öyküsü ve iyi seyirli hastalık grubunda yer alsa da, kli-
de tüberküloz açısından ipuçları sağlayabilir. nisyenler yukarıda bahsedilen tedavi gerektiren
Yolculuk öyküsü fungal ve paraziter hastalık ih- nadir durumları da akıllarına getirmelidir. İlaca
timalini belirleyecektir. Neden olan etkene yö- bağlı aseptik menenjitin tedavisi etken olan ila-
nelik ipuçları sağlaması açısından hayvan tema- cın kesilmesidir.
sına yönelik öykü önemlidir. Çiftlik hayvanları
ile temas bruselloz, fare ile temas leptospiroz,
tavşan teması ise tularemi açısından önemlidir. Viral Ensefalit
Ensefalit beyinin inflamasyonudur ve hemen
her zaman şuur bozukluğu ile beraberdir. Akut
Aseptik Menenjit ensefalit iki başlık içinde incelenir: akut viral
Tanım olarak bakteriyel enfeksiyon yokluğun- ensefalit ve akut post-enfeksiyöz ensefalomyelit
da meningeal irritasyon anlamına gelmektedir. veya Akut Dissemine Ensefalo Myelit (ADEM).
Ancak aseptik kelimesi adi besiyerlerinde üre- Akut viral ensefaliti morbidite ve ölüme neden
meyen etkenler ile oluşan tabloları ifade etmek olur, özellikle gri cevherdeki sinir hücrelerinin
için de kullanılmakta ve her zaman gerçeği yan- direk enfeksiyonunun sonucudur. Bunun son-
sıtmamaktadır. Coxsakie ve echovirus’lar gibi rasında hücrede ödem, ölüm ve beyinde nekroz
Enterovirus enfeksiyonları, aseptik menenjit olur. ADEM genellikle non-spesifik viral enfek-
olgularının %80’nini ve viral SSS enfeksiyonla- siyonu takiben 1-3 hafta içinde görülür, akut
rın çoğunluğunu oluşturmaktadır. Aseptik me- viral ensefaliti taklit eder. Karakteristik olarak
nenjit, bakteriyel menenjite ilk değerlendirmede gadolinyumlu MRI’da immün demyelinizasyo-
şaşırtacak kadar benzeyebilir. HSV diğer bir sık nu temsilen beyaz cevherde multifokal lezyonlar
viral menenjit etkenidir. İmmün kompetan bi- vardır. ADEM muhtemelen ABD’de akut ense-
reylerde, kabakulak virusu, HIV, CMV, VZV falit olgularının %10-15’inden sorumludur. Bu
gibi diğer viral etkenler daha nadir etkenlerdir. kısımda sadece akut viral ensefalit tartışılacaktır.
386 Diğer aseptik menenjit etkenleri rutin ve adi Ensefalit genellikle ateş, baş ağrısı ve meningis-
Konu 4
(%60-70) ve orta kulak enfeksiyonlarını (%20) İntrakraniyal enfeksiyonun aşağıya doğru iler-
komplike eder. Olguların %80’inde her iki he- lemesi ya da epidural enfeksiyondan doğrudan
misfer tutulur. Hastalar toksik görünümdedir ve yayılım veya nadiren spinal kord içindeki bir
febrildir. Hastaların %75’inde fokal nörolojik odağın rüptüründen kaynaklanır. Myelit tablo-
su asendan ya da desendan olabilir. BOS’ta len-
bulgu mevcuttur ve meningismus sıklıkla vardır.
fositoz, protein artışı ve nadiren basiller görülür.
Fokal nörolojik bulgunun varlığı komplike ol-
Bu tablodan şüphelenildiğinde antitüberküloz
mayan menenjit ile uyumlu olmadığından, var-
ilaçlar ile tedaviye başlanmalıdır.
lığında mutlaka hızlıca görüntüleme yapılmalı-
dır. Ölüm oranı tedavi başlangıcındaki mental
durum düzeyi ile yakından ilişkilidir. Kontrastlı
3. Akut Anterior Poliomyelit
MRI en iyi görüntüleme yöntemidir. Kafa içi
basıncı genellikle yüksek olduğundan ve BOS Poliovirus bir enterovirüstür ve epidemilere yol
bulguları pek faydalı olmadığından LP yapıl- açabilir. En fazla yaz sonu ve sonbaharda enfek-
mamalıdır. Ampirik tedavide aynı kurallar takip siyonlara yol açmaktadır. Aşılama ile insidansı
edilmelidir. Acil cerrahi girişim şarttır. Birçok azalmıştır. Poliomyelit spinal kordun ön boynuz
hastada, drenaj sonrası en az dört hafta boyunca hücreleri ve beyin sapının motor nöronlarının tu-
intravenöz antibiyotik tedavisi uygulanır. tulduğu bir enfeksiyondur. Virüs fekal-oral yol-
la bulaşır. Oral yolla alınan virüs nazofarinks ve
gastrointestinal traktusta çoğalır. Preparalitik ev-
Myelit rede ateş, terleme, bulantı, kusma, baş ağrısı gibi
genel semptomlar vardır. Tablo bundan sonra
Medulla spinalisin inflamasyonudur. Aşağıdaki
düzelebilir veya özgül semptomlara ilerleyebilir.
klinik tablolar ile seyretmektedirler.
Paralitik evre spinal form, beyin sapı formu ve
1. Akut Transvers Myelit mikst form olmak üzere 3 ayrı klinik gösterebi-
lir. Spinal formda kaslarda fasikülasyon vardır,
Nadir görülür ve sıklıkla virüslere bağlı gelişir. asendan ya da desendan seyirle, yaygın veya lo-
Kızamık, kabakulak, Ebstein-Barr, Herpes zos- kalize flask paralizi gelişir. Beyin sapı formunda
ter/simpleks, kuduz, enterovirus gibi virus en- faringeal, laringeal, lingual ve fasiyal güçsüzlük
feksiyonları veya çiçek hastalığı ile ilişkili olarak olur; kardiyak ve solunum kasları tutulabilir.
ortaya çıkabilir. Parazitlere ve bakterilere bağlı Mikst form ikisi arasındadır.
da gelişebilir. Ateş, bel ve ekstremite ağrılarını
paralizi, duyu kaybı ve mesane disfonksiyonu Tedavi yatak istirahati ve dikkatli bir sıvı desteği-
izler. Paralitik ekstremiteler başlangıçta flasktır dir. Solunum yetmezliği ventilatör gerektirebilir.
ama 1-2 hafta içinde spastisite gelişir. Olguların
%30’unda tamamen düzelme olurken, %5’i so- SSS Enfeksiyonlarının Tedavisi
lunum yetmezliği ile ölür. Myelografi normaldir.
MR’da spinal kordda fokal sinyal değişiklikleri İlk adım, hastanın hemodinamik ve nörolojik
görülebilir. BOS’ında nötrofil veya lenfosit artı- olarak stabil olduğuna emin olmaktır. Bazı has-
şıyla birlikte protein artışı olur. Etken virüslere talar agresif hidrasyon ve hemodinamik desteğe
ait serolojik testlerle araştırılır. Akut dönemde ihtiyaç duyarlar. SSS enfeksiyonu şüphesi fazla
Guillain-Barre sendromu ile ayırıcı tanısı gerekir. ise kültürler alınmalı ve tercihen ilk 1 saat içinde
ampirik antibiyotik başlanmalıdır. Bu bazı du-
Tedavi destek tedavisi şeklindedir. Steroidlerin rumlarda LP’den önce bile olabilir. Her ne kadar
388 yararı kanıtlanmamıştır. antibiyoterapi sonrası Gram boyama ve kültü-
Konu 4
rün duyarlılığı azalsa da, LP antibiyotiğin ilk 1-2 B’ye bağlı menenjitte işitme kaybını azalttığı ve
saatinde yapılırsa bu etki en aza iner. LP 24 saat S.pneumoniae’a karşı koruyucu olduğu göste-
geciktiğinde bile, %38 gibi bir duyarlılıktan söz rilmiştir. Pnömokal menenjitin ölüm oranı ste-
edilmektedir. roid tedavi ile %34’ten %14’e azaltılmıştır. Bu
nedenle acil doktorlarının menenjitli hastalarda
Modern antibiyotik tedavisi öncesi pnömokoka antibiyotikle birlikte kortikosteroid tedavisi ver-
bağlı menenjitlerde ölüm oranı %100 iken, te- mesi önerilmektedir.
davi ile bu oran %20-30’a indirilmiştir. Tedavi-
de gecikme klinik seyri kötüleştirir. Tablo 1’de bakteriyel menenjit veya HSV ense-
faliti şüphesinde çocuk ve erişkinlerde önerilen
Adenovirus, enterovirus ve influenza A’ya bağlı
ampirik tedaviler yer almaktadır.
viral ensefalitlerde spesifik antiviral tedavi yok-
tur ve destekleyici tedavi ile hastalar izlenmek-
tedir. HSV ensefaliti tedavi edilmez ise oldukça Beyin Absesinde Tedavi
ölümcül seyreder (%70’in üzerinde) ve immün
kompetan bireyde bile uygun tedavi ile hastalık İlk değerlendirmeden sonra antibiyotikler veri-
önemli bir ölüm ve sakatlanma nedenidir. Asik- lebilir. Acil olmayan durumlarda ampirik tedavi
lovirin ölüm oranını belirgin şekilde azalttığı ve öncesinde abseden aspirasyon yapılmalıdır.
ensefalitin ampirik tedavisinde iyi bir seçenek
olduğu gösterilmiştir. Otit komplikasyonu düşünülüyorsa metronida-
zol ve anti-psödomonal etkili bir penisilin veya
Kortikosteroidler bakteriyel menenjite eşlik 3-4. kuşak sefalosporin kullanılabilir. Metroni-
eden inflamasyonu azaltmada ek tedavi olarak dazol ile birlikte 3. kuşak sefalosporin, paranazal
önerilmektedir. Çocuklarda H.influenzae tip sinüslerin odak olduğundan şüphe ediliyorsa et- 389
kili olacaktır. Dişler kaynak olarak düşünülüyor
Subaraknoit hemorajide ise kan hemoraji
ise, penisilin veya 3. kuşak sefalosporin ile met-
Bölüm 7. Enfeksiyon Acilleri
5. van de Beek D, de Gans J, Tunkel AR, et al. 13. Quagliarello VJ, Scheld WM. Treatment of bacte-
Community-acquired bacterial meningitis in rial meningitis. N Engl J Med 1997;336:708-16.
391
Konu 5
Tablo 1. Komplike ve komplike olmayan bazı cilt ve yumuşak doku enfeksiyonlarına örnekler
Komplike Olmayan Enfeksiyonlar Komplike Enfeksiyonlar
Travmatik yara enfeksiyonu Isırık ilişkili yara enfeksiyonu
Cerrahi sonrası yara enfeksiyonu
Selülit
Hastalıklı cildin sekonder enfeksiyonu (Örn: ekzema)
Erizipel
Diyabetik ayak enfeksiyonları
Apse, folikülit, furunkül
Venöz staz ülserleri, enfekte basınç yaraları
İmpetigo, ektima
Perianal cilt enfeksiyonları
Nekrotizan enfeksiyonlar, Miyonekroz
(hayvan ısırığı, insan ısırığı, hayvan teması ile cilt ve yumuşak dokuyu tutan, pürülan cilt en-
ilişkili, cerrahi alan enfeksiyonu) veya konak fak- feksiyonu olarak karşımıza çıkan enfeksiyonlar-
Bölüm 7. Enfeksiyon Acilleri
törlerini (immün kompremize hastalarda enfek- dır. Enfeksiyonlar basit cilt apsesinden, nekroti-
siyonlar) göz önünde bulundurmuştur.(3) zan fasiite kadar olan klinik tablolarda karşımıza
çıkabilir.(7,8)
S.anginosus %54 ile en sık izole edilen tür), durasyon ve hassasiyet ile karşımıza çıkarlar. Bu
S.aureus (%30), Eikenella corrodens (%30), hastalar sıklıkla hasta görünürler ve vital bulgula-
Klinik Laboratuvar
CYDE’larının kliniği konak, enfekte eden mik- Yara yeri kültürü, kan kültürü gibi mikrobiyolo-
roorganizma ve neden olan olay gibi faktör- jik incelemeler seçilmiş CYDE’da faydalı olabilir
lere bağlıdır. Toplum kökenli MRSA’ya (TK- ancak rutin kullanımları tartışmalıdır. Tarih ola-
MRSA) bağlı CYDE’ları sıklıkla spontan apseler rak rutin yara yeri kültürlerinin tahmin edilebi-
ile karakterizedir.(8,10) Derin apselerin yüzeyel len etkenler ve ilişkili antimikrobiyal duyarlılık
selülit ile karıştırılması sık yapılan hatalar ara- sonuçları nedeniyle seyrek uygulanmaktaydı.
sındadır. Tedaviye cevap vermeyen selülitte di- TK-MRSA’nın daha sık görülmesiyle beraber ve
rençten şüphelenilerek ya antibiyotik değiştirilir bu enfeksiyonun değişken duyarlılık paterni ne-
ya da ikili antibiyotik uygulamasına geçilir. An- deniyle doktorlar günümüzde etyolojiyi ve du-
cak tedaviye cevap vermeyen selülit durumunda yarlılık paternini belirlemek amacıyla daha fazla
mutlaka altta yatan apseden şüphelenilmelidir. kültür kullanmaktadır.
Acil servislerde hasta başı ultrasonografi sıklıkla
bulunduğu için şüpheli CYDE’larında mutlaka Yara ve kan kültürü dahil tanısal test yapma
inceleme yapılmalıdır. kararı klinik yarar ve sonucun yapacağımız mü-
dahaleyi değiştirme olasılığı göz önüne alınarak
Bazı yaralar kemik, eklem tendonlar gibi daha verilir. Yara yeri kültürleri tedavi başarısızlığı-
derin dokuların hasarı ile ilişkilidir. Hayvan ve
nın daha muhtemel olduğu komplike olgular
insan ısırıklarında böyle yaralanmalar görülebi-
ile sınırlandırılmalıdır. Bu olgular arasında im-
lir. Yumruk sonrası yaralanmalar da sıklıkla altta
münkompremize durumlar, orta ve şiddetli en-
yatan kemik veya metakarpal eklem hasarı ile
feksiyonlar, tedaviye cevapsız veya tekrarlayan
ilişkili olabilir.
enfeksiyonlar ve daha önceden cerrahi uygu-
Birçok nekrotizan enfeksiyon değişik şekillerde lanan hastalardır. Kültürler ampirik tedavinin
tanımlanmıştır. Günümüzde bu enfeksiyonların etkili olup olmadığının görülmesi ve antimik-
erken cerrahi tedavi ile beraber geniş spektrumlu robiyal spektrumunun daraltılması açısından
antimikrobiyal tedavi gerekliliğini vurgulamak hastaneye başvuran tüm hastalardan alınmalıdır.
için genel olarak “nekrotizan yumuşak doku
enfeksiyonları” veya nekrotizan cilt ve yumuşak Yara kültürlerinin yanında kan kültürlerinin de
doku enfeksiyonları olarak tanımlanmaları öne- gerekliliği tartışmalıdır. Ayaktan antimikrobiyal
rilmektedir.(11) tedavi gerektiren bir selülitin bakteremi yapma
olasılığı düşüktür. Hatta hastaneye yatan top-
Nekrotizan CYDE olan hastalar sıklıkla şiddetli lum kökenli selülitlerde bile bakteremi seyrek
ağrı ve eritem bölgesini aşan, hızla ilerleyen en- görülür ve uygunsuz antibiyotik tedavisi sey- 395
rektir. Kan kültürleri sistemik toksisite belirti ve Direnaj ve Debridman: İnsizyon ve direnaj cilt
bulguları, şiddetli enfeksiyonu, titreme ve yük- apselerinin tedavisinde kullanılan ve acil servis
Bölüm 7. Enfeksiyon Acilleri
sek ateşi olan, akut başlangıçlı yaşlı hastalarda, doktorunun aşina olduğu işlemler arasındadır.
belirgin lökositozda ve immünkompremize has- Bu işlem öncesinde alan, kir ve debristen te-
talarda alınmalıdır.(16,17) mizlenmelidir. Enfekte alan klorheksidin, povi-
din iyot veya izopropil alkol gibi temizleyici bir
CYDE’larının etyolojisini araştırmadaki testler ajan ile temizlenmelidir. İnsizyonun uzunluğu
arasında inflame cildin iğne aspirasyonu (inf- apsenin büyüklüğüne bağlıdır ve yeterli direnaj
lamasyonun en fazla olduğu yerden veya inf- yapacak kadar büyük olmalıdır. Tüm nekrotik
lamasyon sınırından) ve punch biyopsidir. Bu doku uzaklaştırılmalıdır. Hastalar işlem sonrası
tekniklerinde pozitif sonuçlanma olasılıkları de- kontrole çağrılmalı ve gerekiyorsa ağrı kesici te-
ğişkendir ve sonuç olarak önerilmektedir.(18,19,20) davi uygulanmalıdır.
Şüpheli nekrotizan enfeksiyonlarda cilt biyopsisi Antimikrobiyal Tedavi: Başlangıç antimikro-
ve frozen section önerilmektedir. Ancak bu test- biyal tedavi en olası patojenin tahmin edilmesi
lerin doğru yorumlanması tecrübeli bir patoloğu ve lokal antimikrobiyal duyarlılık paternine göre
gerektirir ki bu genellikle bulunur ve bu testler belirlenmelidir. Acil serviste CYDE’da kullanıl-
cerrahinin gecikmesine neden olabili.(21,22) Ya- ması önerilen ampirik antibiyotikler tablo 3’de
rada hızlı streptokokal antijen testi kullanılma- gösterilmiştir.(26) Ayrıca Klindamisin ve linezolid
sı streptokokal toksik şok sendromunun erken gibi protein sentez inhibitörlerinin nekrotizan
tanınmasına yardımcı olabilir.(23) Streptokokal yumuşak doku enfeksiyonlarının yönetiminde
enfeksiyonlar için serolojik testler akut ve kon- potansiyel rolü vardır.
velesan dönem titrelerinin karşılaştırılması ge- Yaralanma mekanizması etken patojenin tahmin
rekliliği nedeniyle acil serviste yardımcı değildir. edilmesinde özellikle de mikroorganizma özel
Temel hematolojik ve biyokimyasal testler sık- tedavi gerektiriyorsa önemlidir. Bunlara örnek
lıkla hastaneye yatan hastalarda uygulanır. Bu olarak kedi ve kopek ısırıkları (Pasteurella tür-
testler hastalığın ağırlığını belirlemede, organ leri), insan ısırıkları (Eikenella spp.) ile oluşan
disfonksiyonunu açığa çıkarmada ve altta yatan enfeksiyonları tuzlu su (Vibrio spp.) ve tatlı su
durumları (ör: anemi, böbrek yetmezliği) gös- (Aeromonas spp.) temasını gösterebiliriz.
termede yardımcı olabilir. IDSA kılavuzu bu Nekrotizan yumuşak doku enfeksiyonlarının
testlerin sistemik toksisite bulguları olan hasta- acil serviste yönetimi agresif resüsitasyon, he-
larda yapılmasını önermekte. modinamik stabilizasyon, antibiyotik tedavi-
nin başlanması ve cerrahi konsültasyonu içerir.
CRP, tam kan sayımı, hemoglobin seviyesi, Eğer tanıdan şüphelenilirse en kısa sürede geniş
serum sodyumu, kreatinin seviyesi ve glukoz spektrumlu antimikrobiyal tedavi başlanmalıdır.
seviyesine dayalı bir skorlama sistemi tanım-
lanmıştır. Nekrotizan fasiit için laboratuvar risk CYDE için optimal tedavi süresi bilinmemekte-
indikatörü (LRINEC). Yazarlar bu aracın nekro- dir ve konağın tedaviye cevabına bağlıdır. Çoğu
tizan CYDE’da yardımcı olarak kullanılabileceği- CYDE 7-10 günlük antimikrobiyal ile tedavi
ni söylemektedir ancak erken olgulardaki etkin- edilir. Direne edilebilen apseler ile ilişkili enfek-
liği kanıtlanmamıştır. LRINEC’ skorunun yararı siyonlarda 3 günlük kısa antimikrobiyal tedavi
yapılan çalışmalar retrospektif olduğu için sınır- kullanılabilir.(27) Komplike eden osteomiyelit,
lıdır ve prospektif çalışmalara ihtiyacı vardır.(24) immünkompremize eden durumlar veya bozul-
muş vasküler yapı gibi durumlarda tedavi süresi
CYDE’larının tanısında kullanılan testler ara- uzayabilir.
sında yumuşak doku radyografisi, bilgisayarlı
tomografi, ultrasonografi, manyetik rezonans Hastaneye Yatış
görüntüleme vardır. Bu testlerin kullanımı dok-
torun osteomiyelit, subkutan amfizem veya de- CYDE’larının büyük çoğunluğu ayaktan teda-
396 rin apse için klinik kuşkusuna bağlıdır.(25) vi edilebilir. Hemodinamik instabilitesi olan,
Konu 5
mental durumu bozulmuş, ciddi enfeksiyonu CYDE yönetiminde uzmanlardan oluşan bir pa-
olan (cerrahinin endike olduğu durumlar dahil) nel CYDE’larını 4 sınıfa ayırmakta;
durdurulamayan bulantı ve kusması olan hasta-
• Sınıf I: Ateşi yüksek olmayan, sağlıklı,
larda, immünkompremize durumlarda, ayaktan
tedavi başarısız ise ve zayıf sosyal destek varsa • Sınıf II: Ateşi yüksek olan ve hasta görü-
nümlü, komorbidite yok,
hastaneye yatış gereklidir. En son IDSA kılavuzu
hipotansiyon ve/veya serum kreatinin seviyesin- • Sınıf III: toksik görünümlü ve en az bir ko-
de artış, düşük serum bikarbonat seviyesi, artmış morbiditesi veya ekstremiteyi tehdit eden
kreatinin fosfokinaz seviyesi (normalin 2-3 katı) enfeksiyonu var,
veya 13 mg/L’nin üzerinde CRP varsa hastaneye • Sınıf IV: Sepsis sendromu veya hayatı teh-
yatışın düşünülmesi gerektiğini söylemektedir. dit eden enfeksiyon.(28) 397
Sınıf I hastalar için ayaktan tedavi ve antimik- Kaynaklar
robiyal önerilir. Sınıf IV hastalar için hastaneye
Bölüm 7. Enfeksiyon Acilleri
yatış önerilir. Sınıf II ve Sınıf III hastalar için bir 1. Dinubile MJ, Lipsky BA. Complicated infec-
süre gözlem, belki ayaktan antimikrobiyal tedavi tions of skin and skin structures: when the in-
veya hastaneye yatış önerilir. Ancak hangi has- fection is more than skin deep. J Antimicrob
Chemother. 2004;53:37-50.
taların yatırılması gerektiğine dair açık bir bilgi
içermemektedir. 2. Center for Drug Evaluation and Research.
Guidance for Industry Uncomplicated and
CYDE’ları gözlem odasında en sık takip edilen Complicated Skin and Skin Structure Infections.
hastalar arasında gelmektedir.(29) İlk başta kötü Developing Antimicrobial Drugs for Treat-
ment. Available at: www.fda.gov/ohrms/dockets/
görünen hastalar basit müdahaleler (iv sıvı des-
98fr/2566dft. pdf. Accessed November 10,2009.
teği, antipiretikler) ve gözlem odasında bir süre
3. Stevens DL, Bisno AL, Chambers HF, Ev-
takip ile ayaktan takip edilebilecek hastalar ha-
erett ED, Dellinger P, Goldstein EJ, Gorbach
line gelebilirler. Bazı durumlarda eğer uygun ise SL, Hirschmann JV, Kaplan EL, Montoya
hastalar bir kaç iv antibiyotik dozunu acil servis- JG, Wade JC; Infectious Diseases Society of
te almak üzere geri gelebilirler veya ayaktan iv America. Practice guidelines for the diagnosis
tedavi alabilirler.(30,31) and management of skin and soft-tissue infec-
tions. Clin Infect Dis. 2005;15;41:1373-406.
4. Talan DA, Citron DM, Abrahamian FM,
Özet Moran GJ, Goldstein EJ. Bacteriologic analy-
sis of infected dog and cat bites. Emergency
CYDE tanısında derin apse ile yüzeyel selülit Medicine Animal Bite Infection Study Group.
ayırımının yapılamaması en sık yapılan yan- N Engl J Med. 1999;14;340:85-92.
lıştır. 5. Talan DA, Abrahamian FM, Moran GJ, Cit-
* Başlangıç antibiyotik tedaviye cevap ver- ron DM, Tan JO, Goldstein EJ. Emergency
Medicine Human Bite Infection Study Group.
meyen hastalarda altta yatan derin apse-
Clinical presentation and bacteriologic analysis
nin varlığı düşünülmelidir.
of infected human bites in patients present-
* Tedavi başarısızlığının başlangıçta direne ing to emergency departments. Clin Infect Dis.
edilmemiş bir apseye bağlı olma olasılığı 2003;1;37:1481-9.
antimikrobiyal dirence göre daha fazladır. 6. Moet GJ, Jones RN, Biedenbach DJ, Stilwell
* Derin apselere tanı koymak için yatak MG, Fritsche TR. Contemporary causes of skin
başı ultrasonografi faydalı olabilir. Yara and soft tissue infections in North America,
yeri ve kan kültürleri seçilmiş hastalarda Latin America, and Europe: report from the
yararlı olabilir. SENTRY Antimicrobial Surveillance Program
(1998-2004). Diagn Microbiol Infect Dis.
* Nekrotizan CYDE’larını erken safhada
2007; 57:7-13.
yakalamak çok zor olabilir. LRINEC gibi
skorlama sistemlerinin prospektif olarak 7. Klevens RM, Morrison MA, Nadle J, Petit S,
valide edilmesi gerekmektedir. Gershman K, Ray S, Harrison LH, Lynfield
R, Dumyati G, Townes JM, Craig AS, Zell
* Klindamisin ve linezolid gibi protein sen- ER, Fosheim GE, McDougal LK, Carey RB,
tez inhibitörlerinin nekrotizan yumuşak Fridkin SK; Active Bacterial Core surveillance
doku enfeksiyonlarının yönetiminde po- MRSA Investigators. Invasive methicillin-re-
tansiyel rolü vardır. sistant Staphylococcus aureus infections in the
* CYDE’u olan hastaların büyük çoğunlu- United States. JAMA, 2007;17;298:1763-71.
ğu ayaktan tedavi edilebilir. 8. Frazee BW, Lynn J, Charlebois ED, Lambert
* Şu anda hangi hastaların yatarak tedavide L, Lowery D, Perdreau-Remington F. High
fayda göreceğine dair prospektif gösterge- prevalence of methicillin-resistant Staphylo-
ler yeterli değildir ve gelecek çalışmalara coccus aureus in emergency department skin
ihtiyaç vardır. and soft tissue infections. Ann Emerg Med.
2005;45:311-20.
398
Konu 5
9. Summanen PH, Talan DA, Strong C, McTe- 21. Stamenkovic I, Lew PD. Early recognition
ague M, Bennion R, Thompson JE Jr, Väisänen of potentially fatal necrotizing fasciitis. The
SEPSİS
Giriş Tanımlar
Sepsis, inme ya da kalp krizi gibi acil bir du- Enfeksiyon: Normalde steril olan bir dokuda,
rumdur. Ancak çoğu zaman değerlendirme ve vücut sıvılarında veya boşluklarında mikroorga-
sınıflandırılması geç yapılmakta bu da; tedavi ve nizmaların varlığıdır.
sonuçları olumsuz yönde etkilemektedir. Nasıl
akut koroner sendromda kaybedilmiş zaman, Bakteremi: Kanda bakterilerin varlığının kül-
kaybedilmiş kalp hücresi demek ise sepsiste de türle gösterilmesidir.
kaybedilmiş zaman kaybedilmiş hayat demektir.
Septisemi: Geçmişte mikroorganizmaların veya
Çünkü sepsis durumunda hayati organlara oksi-
toksinlerin kanda bulunması olarak tanımlan-
jen iletiminde bozulma gerçekleşmektedir.
mıştır.
Sepsis çok farklı mikroorganizmaların neden
olabileceği klinik bir sendromdur.(1) Mekanizma Sistemik İnflamatuvar Reaksiyon Sendromu.
kısaca etken ve konağın inflamatuvar kaskadı (SIRS): Enfeksiyon veya enfeksiyon dışı durum-
aktif hale getirmesi nedeniyle vücudun savunma larda vücudun oluşturduğu immün yanıtlar di-
ve düzenleyici sistemlerinin aşırı cevabıdır.(2) zisidir. SIRS tanısı için aşağıdaki dört kriterden
en az ikisinin olması gerekir. Çocuklarda ise kri-
Septik sendromlar tam bilinmediği gibi, sıklıkla terlerden birinin anormal vücut ısısı veya lökosit
da birbirleriyle ile de karıştırılırlar. The Ameri- sayısı olması zorunludur.
can College of Chest Physicians/Society for Cri-
tical Care Medicine’nın 1992 yılında yayınladığı
bildiride.(3) sepsis sendromları için ilk kez stan- SIRS Kriterleri
dart kriterler yayınlamıştır.
1. Vücut ısısının <36°C veya >38.3°C olma-
sı (çocuklarda 38.5°C üstü)
Görülme Sıklığı 2. Solunum sayısının >20/dk veya PaCO2
Yıllık olgu sayısı ABD için 500 000’in üstün- <32mmHg olması (çocuklarda SS >2 SD)
dedir.(4) Tahminlere göre sepsis görülme sıklığı 3. Kalp hızının 90/dak’dan fazla olması (ço-
yıllık %1.5 ve üstü bir artış gösterecektir.(7-8) cuklarda ortalama kalp hızının >2 SD)
Sepsise bağlı ölüm ise %20-50 gibi yüksek ra-
kamlardır.(5-7) Yaşlılarda gençlere oranla çok daha 4. Beyaz küre sayısının >12000/mm3 veya
sık görülür. Altmış beş yaş üstü hastalarda nere- <4000/mm3 olması ya da >%10 immatür
deyse 5 kat fazladır.(8) Sepsisli hastalarının üçte (band) formların olması
ikisinden fazlası ise acilden ilk başvurularını
Sepsis: SIRS ile birlikte enfeksiyon klinik bul-
gerçekleştirmektedir.(4) Bu istatistikler sepsisin
gularının olmasıdır, yani enfeksiyona nedeniyle
acil yaklaşımının neden önemli olduğunu gös-
oluşmuş SIRS’dır.
termektedir.
Ağır Sepsis: Sepsisle birlikte kardiyovasküler bir döngü içinde kontrolsüzce artan mediyatör
organ disfonksiyonu ve akut respiratuar distress salınımı, hücresel hipoksi, doku hasarı, şok,
Bölüm 7. Enfeksiyon Acilleri
gibi iki ya da daha fazla organ sisteminde fonk- multiorgan yetmezlikleri ve ölüm gerçekleşir.(1)
siyon bozukluğu olmasıdır. Normal durumlarda konağın cevabı kendini sı-
nırlayarak enfeksiyonu önlerken, sepsiste kona-
Septik Şok: Sepsiste olan bir hastada başka bir ğın cevabı patojen ve toksinlerinin önüne geçer.
nedene bağlı olmayan ve sıvı tedavisine yanıtsız
hipotansiyon “septik şok” olarak tanımlanır. Bu birbirini izleyen yolların temel elemanları in-
terlökin-1 (IL-1), IL-6, IL-8 ve TNF-α’dır. Bun-
Multıpl Organ Disfonksiyonu Sendromu ların dışında platelet activating faktörü (PAF),
(MODS): Sepsis hastalarında tablo ağırlaştıkça endorfinler, kinin, kompleman sistemi ve araşi-
organ fonksiyon bozuklukları bir diğer deyişle noid asid metabolitleri de endojen olarak aktif-
organ yetmezlikleri gelişmesidir. leşir. Koagülasyon kaskadının sonucu olarak ise
Pediyatrik Multipl Organ Disfonksiyonu D-Dimer düzeyleri artarken protein-C düzeyleri
Sendromu (P-MODS): Pediatrik yaş grubunda düşer, DIC kliniği oluşur.(2) Sonuç olarak infla-
MODS’tur. masyon, sepsis patofizyolojisine katkıda bulu-
nan bileşenlerden sadece biridir.
Sepsis
taşikardinin ortaya çıkışı ile kardiyak output naklıdır. Nötrofilik lökositoz sola kayma yarat-
artış gösterir. Hiperdinamik dönemde sistemik tığından immatür hücrelerin sayısı artış gösterir.
vasküler rezistansta (SVR) azalma ve pulmoner Bunun dışında trombositopeni (sıklıkla tüketim
kan akımında artma olur. O2 tüketimi artar. Bir koagülopatisine bağlı) ve DIC diğer olası so-
kısım olgu bu dönemde kalırken, bir kısmında nuçlardandır. DIC’e bağlı olarak uzamış PT ve
progresyon görülür ve SVR’deki azalmaya kar- aPTT zamanı, artmış D-Dimer ve fibrin yıkım
diak outputta ve O2 tüketiminde azalma eşlik ürünleri ile azalmış protein C, fibrinojen ve an-
eder. Hipoksik pulmoner vazokonstrüksiyon ve titrombin III düzeyleri görülür. Biyokimyasal
trombozlara bağlı pulmoner damar direncinde analizlerde karaciğer ve renal fonksiyon testle-
artış görülür. rinde bozulma dışında hiperglisemi karşımıza
çıkar. Hiperglisemi en son kılavuzlarda ölüm
Pulmoner etkiler: Endotoksinlere akciğerler
ile ilişkili bulunduğundan kan şekeri kontro-
bronkokonstrüksiyon ile yanıt verir. Septik şo-
lünün önemi artmıştır. Kan gazı analizlerinde
kun erken döneminde akciğer grafisi normal
hiperventilasyon kaynaklı respiratuvar alkaloz
olmasına rağmen, histolojik çalışmalarda inters-
sıklıkla karşımıza çıkar. Hipoksemi klinik döne-
tisyumda nötrofil ve sıvı birikimi olduğu görü-
me göre farklı derecelerde mevcuttur. Zaten bu
lür. Daha sonra alveoler dolum paterni ve diffüz
radyolojik anormallikler ortaya çıkar. hipoksemiye bağlı olarak glikoz metabolizması
dokularda sekteye uğrar ve anaerobik metaboliz-
Klinik olarak kendini dispne ve hipoksemi ola- ma nedeniyle laktat birikimi ve metabolik asidoz
rak gösterir. Patofizyolojik zemininde inflamma- ortaya çıkar.
tuvar süreç nedeniyle oluşmuş akciğer dokusu-
nun artmış permeabilitesine bağlı sıvı birikimi
vardır. Bu tablonun erken dönemlerine “akut Tanısal Yaklaşımlar
akciğer hasarı-AAH” denmektedir. AAH, pnö-
moni ve kalp yetmezliği olmaksızın arteriyal hi- Şüpheli septik sendromlu hastalarda tanısal yön-
poksemi ve akciğer grafisinde bilateral pulmoner temlerin iki temel amacı vardır.
infiltrasyon alanlarının olması şeklinde tanımla-
nır. Akut akciğer hasarından “akut respiratuvar Birincisi enfeksiyonun kaynağını ve tipini ta-
distress sendromu-ARDS” safhasına geçiş hi- nımlamak, ikincisi ise enfeksiyonun yayılım
poksemi düzeyine göre belirlenir. AAH’da PaO2/ derecesini ve ciddiyetini belirleyerek tedaviyi en
FiO2<300 iken ARDS’de daha ciddi bir hipok- kısa zamanda başlatmaktır. Acil servis şartlarında
semi mevcuttur (PaO2/FiO2<200). mental durum değişikliği, ateşi ve hipotansiyonu
olan hastalarda ayırıcı tanıda sepsis akla gelme-
Diğer sistem etkileri: Böbrekteki hasara bağlı lidir. Sepsis için spesifik bir laboratuar testi bu-
olarak azotemi, akut tübüler nekroz, böbrek yet- lunmamaktadır. Sepsis ve septik şok tanıları için
mezliği gelişebilir. Renal iskemik yaralanmanın aşağıdaki kriterler sorgulanmakla birlikte, asıl ta-
primer nedeni olarak hipoperfüzyon kabul edi- nının klinik olarak konulacağı unutulmamalıdır.
lir. Minör GIS lezyonlarına sıklıkla rastlansa da,
major kanamalar nadirdir. Bu lezyonların olu-
Tanı kriterleri
şumunda hücresel düzeyde hipoksi sonucu gast-
rik mukozal bariyerin bozulması ön plandadır. Vücut ısısının >38.3°C veya <36°C olması, solu-
Karaciğer biopsilerinde intrahepatik kolestaz ve num sayısının >30/dk veya PaCO2 <32mmHg
minimal hepatosellüler nekroz gösterilmiştir. olması, kalp hızının >90/dk olması, bilinç de-
Bazen sadece hiperbilirubinemi ile karşımıza çı- ğişiklikleri, hiperglisemi (>140 mg/dL ve ya 7.7
kabilir. Hiperbilirubineminin nedeni; hem ko- mmol/L), belirgin ödem, beyaz küre sayısının
lestaz hem de hemolizdir. Karaciğer yetmezliği >12000/mm3 veya <4000/mm3 olması, %10
ilerledikçe karaciğer enzimlerinde artış izlenir. üstü bant formasyonu, plazma CRP veya pro- 403
kalsitonin düzeylerinin >2 SD olması, arteryal Tedavi
hipotansiyon (SKB <90 mmHg, OKB <90
Bölüm 7. Enfeksiyon Acilleri
Sepsis
Sepsis tanımlaması yapılmışsa;
• Enfeksiyon şüphesi
• SIRS kriterlerinden en az 2’sinin olması
• SKB< 90 mmHg, OAB<65 veya bazal değere göre %20’den fazla düşüş
• Serum laktat > 2 mmol/L, oligüri ya da bilinç değişikliği
1. Kültür al
2. Uygun antibiyotik ver
3. Bolus sıvı tedavisi ver
Eğer > 10 mmH2O ve OAB < CVP’yi kontrol et Eğer < 10 mmH2O ise sıvı
65 mmHg ise vazopresör başla resisütasyonuna devam et. Gereği
halinde vazopresör kullan
CVP Kristalloid
8-12 mmHfg Kolloid
MAP
<65 mmHg
>65 ve <90 Vazoaktif ajan
>90 mmHg
Hayır Başarılı
Evet
Hastaneye giriş
inotropik tedaviye başlanmalıdır (Dobutamin, Steroid tedavisi: Şok tablosu olmadıkça öneril-
en fazla 20 mcg/kg/dk).(13) memektedir. Ancak şok kliniği mevcutsa ve uygun
Sepsis
tedaviye yanıt zayıfsa kullanılabileceği önerilmek-
Antimikrobiyal tedavi: Öneriler antibiyotik tedir. Deksametazon yerine hidrokortizon tercih
tedavisinin septik şok tanısının ilk saatinde baş- edilmeli ve günlük doz 300 mg’ı aşmamalıdır ve
laması yönündedir. Tedavide gecikme ölüm ora- 7 gün 3-4 doza bölünmüş olarak kullanılmalıdır.
nını arttırır. Antibiyotik tedavisinin temeli geniş
spektrumlu, en olası etkene yönelik ve kültür Aktive protein C tedavisi: Anti-inflammatuvar
sonuçları beklenmeden ampirik olarak verilme- ve antikoagülan etkileri vardır. Hastaların ço-
sine dayanır. ğunda sepsiste Aktive protein C düşer. Aktive
protein C (Drotrecogin alfa (aktive)) ölüm riski
Ancak özel hasta gruplarında antibiyotik seçimi yüksek hastalarda önerilir. Tedavi endikasyon
sırasında bazı patojenler ön plana çıkmaktadır. oluşur oluşmaz başlamalıdır (25 mcg/kg/sa 96
Altta yatan hastalıklarda ve özel durumlara göre saat boyunca) Kanama riski taşıyan hastalarda
bazı etkenler öncelikle dikkate alınmalıdır. tedavi uygun değildir.
kriterler;
IVC çapı kullanılabilir.
• APACHE II skor ≥ 25 * Steroidler refrakter şeptik şoktaki hasta-
• Sepsise bağlı çoklu organ yetmezliği larda uygulanabilir ancak birbirlerine zıt
sonuçlu çalışmalar mevcuttur.
• Septik şok
* Aktive protein C ciddi sepsisli seçilmiş
• Sepsis’e bağlı ARDS
hasta gruplarında önerilmektedir ancak
karşılaştırmalı çalışmalar henüz yoktur.
* “Zarar verme” ilkesini unutulmamalı.
Özet Yapılan her uygulamanın sonuçlarını kli-
* Sepsis gelişmiş ülkelerde en sık 3. ölüm nik açıdan takip edilmelidir.
sebebidir. Ancak septik sendromlar bi-
rincil tanı olarak sıklıkla rapor edilmez.
Bu da sepsisin hafife alındığı ve hekimler Kaynaklar
arasında klinik tanımlanmasının eksik ol- 1. Shapiro NI, Zimmer GD, Barkin AZ. Sepsis
duğunu gösterir. syndromes. In: Marx, JA, ed. Rosen’s Emergency
* İlk yapılması gereken en basit adım erken Medicine: Concepts and Clinical Practice. 136,
tanıdır. 7th ed. Philadelphia, Pa: Mosby Elsevier; 2009.
* Hipotansiyon varsa, agresif sıvı resisü- 2. Judith Tintinalli, J. Stapczynski, O. John Ma,
David Cline, Rita Cydulka, Garth Meckler. Sep-
tasyonu ve gereği halinde vasopressör
tic shock. In: Tintinalli’s Emergency Medicine:
uygulanmalıdır. A Comprehensive Study Guide, Seventh Edi-
* Sıvı tedavisinde kristaloidlerin kolloidlere tion; 146Pa: Mcgraw-hill; 2010.
üstünlüğü yoktur. Kristalloid öncelikle 3. Bone R. American College of Chest Physicians/
tercih edilmelidir. Society of Critical Care Medicine Consensus
* Antibiyotik tedavisi öncesinde mutlaka Conference: Definitions for sepsis and organ
kültür alınmalıdır. Kaynağa yönelik ileri failure and guidelines for the use of innovative
tetkikleri planlanmalıdır. therapies in sepsis. Crit Care Med 1992;20:864.
* Antibiyotik tedavisine tanıyı takiben 1 4. Wang HE, Shapiro NI, Angus DC, Yealy DM.
National estimates of severe sepsis in United
saat içinde başlanmalıdır.(mümkün olan
States emergency departments. Crit Care Med
en kısa zamanda) 2007;35:1928.
* Antibiyotik tedavisinde “erken hedefe yö- 5. Rangel-Frausto M. The epidemiology of bacterial
nelik tedavi” ilkesine göre hareket edilme- sepsis. Infect Dis Clin North Am 1999; 13:299.
lidir. Çünkü erken hedefe yönelik tedavi
6. Pinner R et al. Trends in infectious diseases mor-
ciddi sepsisli ve septik şoktaki hastalarda
tality in the United States. JAMA 1996; 275:189.
anlamlı yarar sağlamaktadır.
7. Martin G, Mannino D, Eaton S, Moss M: The
* Kaynak kontrolünü sağlanmalıdır.(kate- epidemiology of sepsis in the United States
ter değişimi, yara debridmanı, abse dre- from 1979 through 2000. N Engl J Med 2003;
najı, cerrahi) 348:1546.
* Sıkı glisemik kontrol sağlanmalıdır (150 8. Angus DC et al. Epidemiology of severe sep-
mg/dl altında olmalı, hipoglisemi önlen- sis in the United States: Analysis of incidence,
melidir) outcome, and associated costs of care. Crit Care
* Hastaların serum laktat düzeyleri kont- Med 2001;29:1303.
rol edilmelidir. ScvO2 düzeyini %70’in 9. Shapiro N et al. The association of sepsis syn-
üstünde tutmak hedeflenmelidir. Hasta- drome and organ dysfunction with mortality in
nın monitörizasyonu için santral venöz emergency department patients with suspected
408 infection. Ann Emerg Med 2006;48:583.
Konu 6
10. Dellinger RP, Carlet JM, Masur H. Surviving 13. Rivers E, Nguyen B, Havstad S, et al. Early goal-di-
Sepsis Campaign guidelines for management of rected therapy in the treatment of severe sepsis and
Sepsis
severe sepsis and septic shock. Crit Care Med. septic shock. N Engl J Med 2001;345:1368-77.
Mar 2004;32:858-73. 14. Köksal G. Ağır Sepsis ve Septik Şokta Erken
11. Dellinger RP, Levy MM, Carlet JM, Bion J, Hedefe Yönelik Tedavi. Güncel Bilgiler Işığında
Parker MM, Jaeschke R, et al. Surviving Sepsis Sepsis Sempozyum Dizisi, 2006;51:45-9.
Campaign: international guidelines for manage- 15. CALS: Comprehensive Advanced Life Support,
ment of severe sepsis and septic shock: 2008. CALS Program Acute Care 25: Sepsis Guide-
Crit Care Med. 2008;36:296-327. lines 2012.
12. Vincent JL, Gerlach H. Fluid resuscitation in
severe sepsis and septic shock: an evidence-based
review. Crit Care Med. Nov 2004;32:S451-4.
409
BÖLÜM 8
ENDOKRİN ACİLLER
DİABETİK ACİLLER
Giriş Hipoglisemi
Diabetes Mellitus (DM), pankreasın yeterli in- Hipoglisemi tipik olarak “Whipple triadı” ile
sülin üretememesi veya vücudun ürettiği insülini tanınır. Hipoglisemi ile yakınmaların oluşması,
etkili bir şekilde kullanamaması sonucu oluşan, düşük kan şekeri, kan şekeri normale dönünce
kronik ve insülin üreten hücrelerin azalması ile yakınmaların düzelmesi ile tanı koyulur. Klinik-
devam eden bir hastalıktır.(1) Poliüri, polidipsi te kan şekerinin 60 mg/dL’nin altında olması ile
veya açıklanamayan kilo kaybı gibi semptomları tanınır.(5)
olan ve rastgele ölçülen kan şekerinin 200 mg/
dL, açlık kan şekerinin 126 mg/dL veya 75 g glu- Hipoglisemi diabetle ilişkili acil servise en sık
koz tüketimi sonrası 2. saat kan şekerinin 200 başvuru nedenidir. Hipoglisemik hastalarda ayı-
mg/dL’nin üzerinde olması ile DM tanısı koyu- rıcı tanıda karaciğer yetmezliği, sepsis, böbrek
lur. Ayrıca sertifikalı bir laboratuvarda standardi- yetmezliği akla getirilmeli ancak en önemli sebe-
ze yöntemlerle çalışılmış olan HbA1C değerinin bin insülin ve oral antidiabetik (OAD) ilaçların
%6.5 üzerinde olması da DM tanısı koydurur.(2) (sülfonilüre ve meglitinidler) uygunsuz kullanı-
mı olduğu unutulmamalıdır.
Görülme Sıklığı Hipoglisemi tedavisi: Kan şekeri 70 mg/dL al-
DM ilk beş ölüm sebebinden birisi olup, küresel tında olan ve bilinci açık hastada 15-20 g glukoz
bir sağlık sorunudur. Tüm dünyada 250 milyon içeren herhangi bir form karbonhidrat (1 bar-
kişiyi etkilemektedir. DM vakalarının yaklaşık dak meyve suyu veya 3-4 kesmeşeker) oral yol-
%5’i çocukluk ve adölesan çağında ortaya çıkan dan verilir. Hasta oral alamıyorsa ve iv yol varsa
tip 1 DM, %95’i erişkin dönemde ortaya çıkan dekstroz, iv yol yoksa glukagon 1 mg sc veya im
tip 2 DM’dir. 2025 yılında diabetli sayısının yapılır. 15 dk sonra hipoglisemi devam ediyorsa
380 milyona çıkması beklenmektedir. Ülkemiz- tedavi tekrar edilir. Kan şekeri normale dönerse
de DM ve buna bağlı komplikasyonların tanısı, hipogliseminin tekrarını önlemek için yemek
tedavisi, bakımı ve rehabilitasyonuna her yıl 5
yemesi veya atıştırması önerilir.(2, 5)
milyar Euro harcandığı tahmin edilmektedir.(3)
Türkiye’de diabet prevalansının %8.1, diabetli Şiddetli hipoglisemi atağında yani hastanın le-
sayısının 3502271 kişi, diabetle ilişkili ölüm sa- tarjik, konfüze veya bilinçsiz olduğu durumlarda
yısının 31931 olduğu öngörülmektedir.(4) acil glukagon kiti kullanılabilir. Ciddi hipoglise-
DM oldukça sık görülmesine ve çeşitli hekim- mi riski olan hastaların bakıcıları veya yakınlarına
lerce sıklıkla tedavi edilmesine karşın, diabetik glukagon reçete edilebilir. Glukagon uygulaması
acillerle ilgili net olarak ortaya koyulmuş yeter- sağlık çalışanları ile sınırlanmamalıdır. Hastalar
li kanıt mevcut değildir. Bu hastalar genellikle hipoglisemi ataklarına karşı uyarılmalıdır.(2)
kılavuzlarla değil, tedavi eden hekimin inisiya-
tifiyle tedavi edilmektedir. DM ile ilişkili aciller Hipoglisemiye bağlı nöbet geçiren hastalarda
hipoglisemi, diabetik ketoasidoz ve nonketotik benzodiazepin, fenobarbital kullanılabilir, fe-
hiperosmolar komadır. nitoinden kaçınılmalıdır. Kan şekeri norma-
le dönmesine rağmen 15 dk içerisinde hasta dokularda glukozun kullanılamaması sonucu
düzelmezse yeniden değerlendirme yapılarak hiperglisemi ortaya çıkar. Ayrıca insülin yoklu-
Bölüm 8. Endokrin Aciller
travmatik veya anoksik beyin hasarı, inme, al- ğu hepatik glukoneogenezi artırması nedeniyle
kol intoksikasyonu, çekilme sendromu, opiad hiperglisemiyi stimüle eder. İnsülin yokluğu
intoksikasyonu, SSS enfeksiyonu, karaciğer yet- hiperglisemiye ek olarak yağ dokusunda trigli-
meliği, böbrek yetmezliği araştırılır.(5) seridlerin serbest yağ asitlerine yıkımını artırır.
Daha sonra bu yağ asitleri karaciğerde ketoasit-
Şu kriterlerin tamamını karşılayan hasta acil ser- lere dönüştürülür. Artan ketoasitler metabolik
visten güvenle taburcu edilebilir.(5) asidoza neden olur.(7)
Atakla ilgili faktörler DKA nedenleri: Dolaşımdaki stres hormonları-
• Tekrar etmeyen tek atak nın arttığı durumlar (AMI, enfeksiyon, cerrahi)
veya insülin tedavisi başta olmak üzere ilaç dozu-
• Sürekli dekstroz infüzyonu gereksinimi ol-
nun yanlış ayarlanması veya kullanılmaması en
mayan ve tam ve hızlı düzelme
önemli sebeplerdir.(6) Tiazidler, sempatomime-
• Tekrarlamaya neden olacak durum saptana- tikler, ikinci kuşak antipsikotikler ve kortikos-
mayanlar teroidler gibi ilaçlar DKA sebebidir.(7) DM’nin
• Uzun etkili insülin veya OAD kullanılmaması önemli semptomları olan poliüri, polidipsi yanı
sıra, özellikle kusma, karın ağrısı ve nefes darlığı
Hastayla ilgili faktörler
ketoasidoza işaret eder.(6)
• 4 saatlik gözlem döneminde kan şekerinin
Bulgular: Dehidratasyon, taşikardi, hipotan-
düşmemesi ve hastanın düzelmiş olması
siyon, hiperventilasyon, uyuşukluk veya koma
• Gözlem döneminde yemek yiyebilme
görülebilir. Nefeste aseton kokusu olabilir. Ol-
• Yemek yeme veya uygun ilaç tedavisi ile et- maması DKA olmadığı anlamına gelmez.(6)
kileşebilecek komorbiditenin olmaması
• İleriki hipoglisemi ataklarını nasıl önleyece- DKA tanısı: Kan şekeri yüksekliği (>200 mg/dL
ğini bilen hasta veya >11 mmol/L), ketonemi veya ketonüri, be-
lirgin asidoz (bikarbonat <15 mmol/L, pH<7.3)
• Evde kan şekerini izleyebilme
varsa DKA tanısı koydurur. Arteriel pH<7.0
• Hastayı izleyebilecek bir yetişkinin olması veya venöz bikarbonat <10 mmol/L, hiperventi-
• Yakın ve geçerli primer bakım sağlayabilmesi lasyon, hipotansiyon (SKB <90 mmHg), bilinç
düzeyinde depresyon varsa şiddetli DKA olarak
kabul edilir. Kan şekerinin çok yüksek olması
Diabetik Ketoasidoz DKA’nın ciddi olduğunu göstermez.(6, 7)
Diabetik ketoasidoz (DKA) ABD’de yıllık Laboratuvar çalışması olarak kan şekeri, üre,
110000 den fazla hastane yatışından sorumlu elektrolitler, iyi görünen hastada venöz bikar-
olup mortalitesi %2-10 arasındadır.(5) Yaşamı bonat, kötü görünen hastada arteriyel kan gazı
tehdit eden acil durumlardan birisidir. Tedaviye analizi gereklidir. Ayrıca EKG, akciğer grafisi,
hızla başlanmalı, tedaviye başlamak için öykü ve idrar ve kan kültürü, hastanın klinik durumuna
fizik muayenenin tamamlanması beklenmeme- göre diğer kültürler, LP ve BBT istenir. Löko-
lidir. İyi görünmeyen, kusan, karın ağrısı veya sit sayısının 25000 üzerinde olması altta yatan
nefes darlığı olan tüm diabetik hastalarda DKA enfeksiyon için kuvvetli bir işarettir. DKA’da
akla getirilmelidir.(6) amilaz ve lipaz yüksekliği görülebilir, ancak bu
durum pankreatit işareti değildir.(7)
Patofizyoloji: Temel sorun insülin etkisinin ye-
tersizliğidir. İnsülin eksikliği kas ve yağ dokusu Tedavi: DKA saptandığı anda zaman kaybetme-
gibi glukoz kullanımının insüline bağlı olduğu den tedaviye başlanmalıdır. Öncelikle iyi çalışan
414
Konu 1
bir damar yoluna ihtiyaç vardır. Eğer periferik dozu olmaksızın 0.14 U/kg/saat insülin infüz-
venöz yol iyi çalışmıyor ise santral damar yolu yonu başlanır. Eğer ilk bir saat içerisinde kan
Diabetik Aciller
açılmalıdır. Serum fizyolojik ve kristalize insü- şekerinde 50-75 mg düşme sağlanamaz ise 0.14
lin tedavisine hızla başlanmalıdır. Şiddetli DKA U/kg kristalize insülin bolus uygulanarak, önce-
hastalarının tedavisi esnasında yakın monitöri- ki dozda infüzyona devam edilir.(8)
zasyon gereklidir.
Daha az ciddi olgularda yükleme yapılmaksı-
Sıvı dengesinin yakın takibi önemlidir. Eğer id- zın 0.1 U/kg/saat kristalize insülin infüzyonu
rar takibi zor oluyorsa idrar kateteri takılır. Yaş- başlanır.(5) Kan şekeri 200 mg/dL’nin altına in-
lı, sol ventrikül fonksiyonları bozuk veya 2 saat diğinde insülin infüzyonu 0.02-0.05 U/kg/saat
içerisinde idrar çıkışı olmayan hastalarda sant- düşürülerek dekstroz eklenir.(8)
ral venöz basınç takibi gereklidir. Bilinç düzeyi
Hipovolemi düzeltilmeden ve serum potasyum
deprese hastalarda nazogastrik tüp takılır. Yaşlı seviyesinin 3.5 mEq/L üzerinde olduğu görül-
ve immobil hastalarda trombofilaksi düşünülür. meden insülin infüzyonuna başlanmamalıdır.(5,8)
Enfeksiyon kanıtları olan hastalarda geniş spekt- Eğer hasta hipopotasemik ise önce uygun şekil-
rumlu antibiyotik başlanır.(6, 7) de potasyum replasmanı yapılmalı, serum po-
tasyum seviyesi 3.3 mEq/L olduğunda insülin
Sıvı ve insülin replasmanı: DKA’da sıvı açığı
infüzyonuna başlanmalıdır.(7)
3-5 L kadardır. Sıvı replasmanına hızlı başlan-
malı, hastanın yanıtına göre yavaşlatılmalıdır. Düşük doz IV insülin replasmanı karaciğerde
Tipik olarak ilk saat içerisinde 15-20 mL/kg glukoneogenezi engelleyerek düşük kan insülin
sıvı infüzyonu başlanır. Yaşlı, böbrek yetmezliği, düzeyi sağlar.(6) Hastanın klinik durumuna göre
kalp yetmezliği ve iskemik kalp hastalığı olanlar- insülin infüzyon hızı ayarlanır. Bu konudaki uy-
da sıvı yüklenmesine karşı dikkatli olunmalıdır. gulamaların hepsi deneyimlerle sınırlıdır. Septik
Sıvı tedavisinde öncelikle %0.9 NaCl ile başla- veya şişman hastalar gibi insülin direnci olabi-
nır. Hastanın hemodinamik durumu, hidrasyon lecek hastalarda daha yüksek insülin dozlarına
durumu, elektrolit seviyesi ve idrar çıkışına göre ihtiyaç olacağı unutulmamalıdır.(6) Hiperglisemi
sıvı tedavisinin hızı ayarlanır. Hiponatremik tipik olarak ketozisten önce düzelir, bundan do-
hastalarda izotonik, hipernatremik veya önat- layı insülin infüzyonu devam ederken dekstrozlu
remik hastalarda %0.45 NaCl 250-500 mL/ sıvılar tedaviye eklenir.
saat hızda sıvı verilir.(8) Hastanın kan şekeri 250 Hafif veya ılımlı DKA olgularında hızlı etkili
mg/dL altına indiğinde %5 veya 10 dekstroz ile insülin analoglarının (lispro, aspart ve glulisin)
devam edilir. Dekstroz başlandığında kan şekeri sc kullanımının servislerde veya acil servislerde
yükselirse insülin infüzyon hızı artırılmalıdır.(5,6,7) güvenli ve bedel etkin bir tedavi alternatifi oldu-
Kan şekeri düşmesine rağmen asidoz düzelmi- ğunu bildiren çalışmalar mevcuttur.(8)
yorsa %10 dekstroz tercih edilmelidir.(6) Böyle-
ce daha fazla insülin verilebilecektir. Hastaların Potasyum: DKA’lı hastada tedaviye başlamadan
klinik bulgularına göre tedavi bireyselleştirilebi- önce en önemli ölüm nedeni hiperpotasemi, te-
lir. Örnek sıvı tedavisi: ilk 2 saatte 2 L, sonraki daviye başladıktan sonra ise hipopotasemidir.(5)
2-4 saatte 2 L, ardından 4-6 saatte 1 L izotonik Bu nedenle DKA’lı tüm hastalarda 2 saatte bir
NaCl verilir. Kan şekeri 250 mg/dL’nin altına potasyum kontrolü yapılmalıdır. Birçok hastada
indiğinde bir litre %5 dekstroz 8 saatte verilir. asidozun düzelmesi ile potasyum deplesyonu
Hastanın sıvı açığı devam ediyorsa beraberinde olacak ve kan potasyum seviyesi düşecektir. Bu
izotonik NaCl devam edilebilir. nedenle potasyumun yakın takibi ve replasmanı
gerekecektir. İlk potasyum değeri 5.5 mEq/L’nin
Şiddetli DKA’da 0.1 U/kg yükleme dozunu (en üzerinde ise 2 saatte bir takip, 4-5.4 mEq/L ise
fazla 10 U) takiben 0.1 U/kg/saat (en fazla 10 her 1 L sıvıya 20 mEq, 4 mEq/L’nin altında ise
U) kristalize insülin infüzyonu veya yükleme her 1 L sıvıya 40 mEq KCl eklenir.(5) 415
Bikarbonat genellikle gereksizdir ve hatta zararlı lin infüzyonu tedavinin temelini oluşturur. Bu
olabilir. Kan pH >6.9 olan olgularda kullanımı hastalar insüline daha fazla duyarlı olduğu için
Bölüm 8. Endokrin Aciller
gereksizdir. Şiddetli asidozu olan (pH <6.9) ve daha düşük dozlarda insülin infüzyonu ihtiya-
yan etkilerin eşlik ettiği hastalarda bikarbonat cı olacaktır. İlk 1 saat içerisinde 15-20 mL/kg
tedavisi başlanabilir.(8) veya 1-1.5 L izotonik NaCl infüzyonu başlanır.
Ardından beyin ve akciğer ödemini engellemek
Fosfat tedavisi pek çok DKA hastasında gerekli için infüzyon hızı yavaşlatılır. Genel olarak 250-
değildir. Kardiyak veya iskelet kası güçsüzlüğü 500 mL/saat hızında, hiponatremik hastalarda
veya rabdomyoliz gibi hipofosfateminin potan- izotonik NaCl, serum sodyumu normal veya
siyel komplikasyonlarının olduğu durumlarda yüksek hastalarda %0.45 NaCl infüzyonu uy-
fosfat kullanımı düşünülebilir. Bu durumda rep- gundur.(8) Yaşlı hastalarda sıvı replasmanının op-
lasman sıvılarına 20-30 mEq/L potasyum fosfat timizasyonu için CVP takılır. İnsülin infüzyonu
eklenebilir.(8) DKA’da olduğu gibi yapılır. Kan şekeri 300 mg/
dL’nin altına indiğinde tedaviye %5 dekstroz in-
Gebelik insülin direnci yaratan bir durumdur ve füzyonu eklenir. Hiperosmolar durum gerileye-
ketonlar fetus için tehlikelidir. Üçüncü trimes- ne dek insülin infüzyonuna devam edilir.
terde insülin ihtiyacı iki kat artmıştır. Bu hasta-
ların endokrinolog ve kadın doğum uzmanınca DKA’da olduğu gibi potasyum replasmanı yapı-
yakın izlenmesi gerekmektedir.(6) lır. Ciddi laktik asidozu olan hastalarda agresif
bikarbonat tedavisi gereklidir.(8) Tromboembolik
Beklenen kan şekeri düşüşü sağlanamıyorsa olaylara karşı önlem alınmalıdır. Kontrendikas-
ekipman kontrol edilmelidir. Metabolik asidoz yon yoksa hasta antikoagüle edilir.
düzelene veya anyon açığı uzun süre görülme-
yene dek insülin infüzyonu sürdürülmelidir.(5)
IV infüzyon kesilmeden 1 saat önce sc insülin Özet
yapılmalıdır. Hasta iyi şekilde beslenmeye başla-
* Bilinç değişikliği, genel durum bozukluğu
yabildiğinde sc insüline geçilir.
gibi şikayetlerle acil servise başvuran tüm
DKA komplikasyonları: Hipoglisemi, hipopo- hastalarda kan şekeri anormalliği olabile-
tasemi, serebral ödem, aspirasyon, hipofosfate- ceği akıldan çıkartılmamalıdır.
midir.(6) * Hızla kan şekeri kontrolü yapılan hastalar-
da, zaman kaybetmeden saptanan bozuk-
luğun tedavisine başlanmalıdır.
Nonketotik Hiperosmolar Koma
* DM olduğu bilinen hastalarda kan şekeri
Belirgin ketonüri ve asidoz olmaksızın hiperg- kontrolü ihmal edilmemelidir.
lisemi ve yüksek serum osmolalitesi ile karakte-
* Hiperglisemik acillerde sıvı resusitasyonu
rize bir durumdur. Genellikle 60 yaş üzeri tip
en önemli tedavidir. İnsülin infüzyonu
2 diabetiklilerde görülür. Semptomları konfüz-
fizyolojik koşullara uygun şekilde, olabil-
yon, uyuşukluk ve dehidratasyondur. Kan şekeri
genellikle 900 mg/dL (50 mmol/L), serum os- diğince düşük dozdan yapılmalıdır.
molaritesi 350 mosm üzerindedir.(6) Sıvı açığı 10 * Kan şekerinin normal değerlere yaklaş-
L veya üzerindedir. Bu hastalarda serum sodyu- masına göre değil, mevcut asidozun veya
munun düzeltilmesi için kan şekerinin 100 mg/ hiperosmalar durumun düzelmesine göre
dL üzerindeki her 100 mg değeri için serum Na insülin tedavisi sonlandırılmalıdır. Eşlik
değerine 1.6 eklenmelidir.(5) eden veya tedavi sırasında ortaya çıkabile-
cek elektrolit anormallikleri gözden kaçı-
Tedavisi DKA’ya benzer. Dehidratasyonun ve
416 elektrolit bozukluğunun düzeltilmesi ve insü- rılmamalıdır.
Konu 1
Diabetik Aciller
1. http://www.diyabet.gov.tr/index.php?lang=tr abetes Patients. Clinical diabetes. 2011;29:51-9.
&page=25 (Erişim tarihi 08.02.2012). 6. Savage MW, Kilvert A. ABCD guidelines for the
2. American Diabetes Association. Executive Sum- management of hyperglycaemic emergencies in
mary: Standards of Medical Care in Diabe- adults. Practical Diabetes Int 2006;23:227-31.
tes-012. Diabetes Care, 2012;35:Supp 1;s4-s10 7. Fowler M. Hyperglycemic Crisis in Adults:
3. http://www.diyabet2020.org/Content/Neden- Pathophysiology, Presentation, Pitfalls, and Pre-
Diyabet-2020-/Dunyada-ve-Turkiye-de-Diya- vention. Clinical Diabetes. 2009;27:19-23.
bet.aspx (Erişim tarihi 08.02.2012). 8. Nyenwe EA, Kitabchi AE. Evidence-based
4. http://www.idf.org/atlasmap/atlasmap (Erişim management of hyperglycemic emergencies in
tarihi 08.02.2012). diabetes mellitus. Diabetes research and clinical
practice. 2011;94:340-51.
417
Konu 2
A. Tiroid Fırtınası
Patofizyoloji
Tiroid hormonları tüm organ sistemlerini etkiler
ve metabolizma hızının, kalp hızının ve ventrikü- Tiroid fırtınası birçok sistemi tutan, tiroid hor-
ler kasılmanın artışından ve ayrıca kas ve santral mon kaynaklı, ciddi, dekompanse hipermeta-
sinir sisteminin uyarılmasından sorumludur. İki bolik durumdur ve tirotoksikozun en şiddetli
çeşit hormon vardır; tiroksin (T4) ve triiodotiro- halidir. Klinik tablo tiroid hormonunun aşırı
nin (T3)’tür. Major hormon T4’dür ve kanda T4/ salınımı ya da nadiren aşırı tiroid hormonu alı-
T3 oranı 20/1 dir. Periferde T4, kendisinde 3-4 mına bağlı olarak gelişen aşırı, abartılı ve ciddi
kat daha potent olan aktif T3’e dönüşür. reaksiyondur (tiroid hormon sentezi artmış ya
da normal). Aşırı yüksek metabolizma aynı za-
Hipertiroidizm, tiroid bezi aşırı çalışmasına manda oksijen ve enerji tüketimini de artırır.
bağlı dolaşımdaki artmış tiroid hormonudur. Kardiak bulgular tirotoksikozda görülen ha-
Tirotoksikoz ise herhangi bir nedenden kaynak- fif-orta sinüs taşikardisinden ilerleyerek aksele-
lanabilen artmış dolaşan tiroid hormonu duru- re taşikardi, hipertansiyon, yüksek debili kalp
mudur (tiroid hormon aşırı kullanımı). yetmezliği ve kardiyak aritmilere artmış eğilim
olarak gösterilir. Aynı zamanda tirotoksikozdaki
Tiroid fırtınası, hayatı tehdit eden, ağır bir ti- huzursuzluk ve irritabilite, ciddi ajitasyon, deli-
rotoksikoz tablosudur. Genellikle bir ya da daha riyum, nöbet ve komaya ilerler. Gastrointestinal
fazla tetikleyici faktörün etkilediği, adrenerjik bulgular; diyare, sarılık ve karın ağrısıdır.
hiperaktivite ya da tiroid hormonuna karşı de-
ğişmiş periferik yanıttır.
Görülme Sıklığı
Klinik bulguları: Ateş, taşikardi, hipertansiyon,
nörolojik ve gatrointestinal anormalliklerdir. Çocukluk çağı tiroid fırtınasının gerçek sıklığı
Hipertansiyonu konjestif kalp yetmezliği izler bilinmemektedir. Tirotoksikoz sıklığı yaş ile artar
ve bu da sonuç olarak hipotansiyon ve şoka se- ve yaşlı bayanların %2’sini etkiler. Tüm tirotok-
bep olur. Tedavisiz olgularda oldukça ölümcül sikozların %2’sinden azı çocukluk çağında görü-
seyrettiği için hızlı tanı ve agresif tedavi kritiktir. lür, bunlarında en sık sebebi Graves hastalığıdır.
Akut, hayatı tehdit eden bir acildir. Erken tanı Kardiyak aritmi görülebilir (atriyal fibrilasyon,
konmaz ya da tedavisiz bırakılırsa erişkin ölüm atriyal flatter, ventriküler taşikardi) görülür.
Bölüm 8. Endokrin Aciller
Tam kan sayımı: Lökositoz veya sola kayma en- Kardiyak dekompanzasyon: Hız kontrolü,
feksiyon lehinedir. Karaciğer fonksiyon testleri: inotrop ilaçlar, diüretler, gerekirse sempatolitikler
Kranial BT: Diğer nörolojik durumları dışla- Propil tiurasil veya Metimazol gibi tionamidler
mak için çekilebilir. tirotoksikoz tedavisinde kullanılırlar.
ve böylece vücut ısısının devamı sağlanır. Kom- ve uygun tedavi edilen olgularda bile mortalite
panze hipotiroidi durumunda beta adrenerjik %25’lere yaklaşmaktadır. Kötü prognoz bulgu-
reseptör sayısı azalırken alfa adrenerjik reseptör ları vücut sıcaklığının 93°F’ın altında olması, 72
sayısı ve dolaşan katekolamin sayısı sabit kalır. saatlik tedaviye rağmen olan ısrarcı hipotermi,
Bu da beta/alfa adrenerjik imbalanısa, diyastolik
ileri yaş, bradikardi (kalp hızı<44), sepsis, mi-
hipertansiyona ve total kan hacminin azalması-
yokard enfarktüsü, ve hipotansiyon. Buna ilave
na sebep olur. Gastrointestinal kanama veya di-
üretik kullanımı gibi volüm azaltan ve akciğerde olarak hastanın geliş bilinç durumu, GKS, ve
oksijenlenmeyi bozabilecek bir hastalık sınırda APACHE II skoru hastanın ölüm oranlarını
giden kompanze bir hipotiroidiyi dekompanze tahmin etmede önemli bir puanlama sistemidir.
hale getirebilir. Azalmış ilaç metabolizmasından
dolayı ilaçların overdozu (morfin, hipnotikler,
anestetik ve sedatif ajanlar) görülebilir ve bu bile Öykü
miksödem krizini tetikleyebilir.
Miksödem krizi ile gelen birçok hastanın uzun
Nörolojik: Adı miksödem koması olmasına rağ- süren hipotiroidi öyküsü olsa da bazen miksö-
men koma durmunun olmaması bu hastalığın dem krizi uzun süredir tedavi edilmeyen, tanı
tanısını dışlamaz. Geliş mental durum letarji ya
konmamış bir hipotiroidinin ilk bulgusu olabi-
da stupor olabilir.
lir. Genel halsizlik, soğuk intoleransı, kabızlık ve
Kardiovasküler: Kalp ciddi şekilde deprese cilt kuruluğu genellikle mevcuttur. Bu bulgular
olur, bradikardi ve azalmış kasılma gücü kardi- yavaşca letarji, deliriyum ve komaya doğru iler-
ak outputta azalmaya sebep olur. Bazı hastalarda ler. Çoğu miksödem krizi kış aylarında olup has-
perikardiyal efüzyon gelişir. Non spesifik ST-T
ta genellikle 60 yaş üstü bayan hasta olmaktadır.
değişikliği, düşük voltaj, ve ventriküler aritmiler
görülebilir.
Pulmoner: Tipik olarak akciğerler ciddi şekilde Fizik muayene
etkilenmez. Solunum kası disfonksiyonu, azal-
mış ventilasyon gücü ve artmış arterioalveolar Hipotermi genellikle en sık bulgudur. Enfeksi-
yon durumlarında ateş ve taşikardi görülmez.
oksijen gradienti sık görülür. Sıvı birikimi plev-
Fizik muayenede sıklıkla görülen bulgular
ral efüzyona neden olabilir ve bu difüzyon kapa-
sitesini azaltır. Ventilasyon perfüzyon uyumsuz- • Hipotansiyon/şok
luğu görülür ve hiperkapniye sebep olur. • Hipotermi
Renal: Azalmış kardiak debi ve vazokonktrik- • Azalmış nabız basıncı, normal sistolik ba-
siyon glomerular filtrasyonu azalmasına ve bu sınç, artmış diyastolik basınç, azalmış nabız
nedenleri böbrek fonksiyonların ciddi şekilde ve solunum sayısı
bozulmasına sebep olur. Na/K ATP ase mikta- • Pretibial gode bırakmayan ödem, yüzde
rının azalması sodyum reabsorpsiyonunu azaltır şişlik, ses kalınlaşması, dilde büyüme, ton-
ve sıvı atılmasını bozar. Sonuç olarak hiponatre- sillerde, nazofarenkste ve larinkste büyüme
miye sebep olur. dikkat çekebilir.
Gastrointestinal: Ciddi ya da hatta hafif hipo- • Tiroid; non palpable, tiroidektomi skarı
mevcut olabilir.
tirodi barsak motilitesini azaltabilir. Miksödemli
hastalarda gastrik atoni, megakolon, ya da para- • Kalp; yumuşak ve derin kalp sesi, bradikar-
litik ileus görülebilir. Asit nadir olarak görülür. di, perikardiyal efüzyon görülebilir.
• Akciğer; azalmış solunum sesi, hipoventi-
Miksödem koması metabolik ve kardiovasküler lasyon, konjesyon, plevral efüzyon ve kon-
424 bir acildir. Eğer bu duruma hızlı bir şekilde tanı solidasyon görülür.
Konu 2
• Abdomen; ileus ya da asit nedenli distansi- TSH seviyesi ve azalmış T3-T4 değerleri; santral
yon, azalmış ya da kaybolmuş barsak sesleri, (hipofizer) hipotiroidi, TSH üretiminde ciddi
427
BÖLÜM 9
YENİDOĞAN ACİLLERİ
I. Yenidoğanda Fizik Muayenesi lir. Bebekte ödem var ise el ve ayak parmakların-
daki çizgilenmeler azalır. Kız bir bebekte lokalize
Acil servise bir yenidoğan bebek getirildiğinde, ödem var ise akla Turner sendromu gelmelidir.
her hasta çocukta olduğu gibi bebekte nabız, Yenidoğan bir bebekte ilk günlerde vazomotor
solunum sayısı, renk, kas tonusu, aktivite ve instabilite olması ve periferik dolaşımın aktif ol-
şuur durumu değerlendirilmelidir. İlk günlerde maması nedeni ile özellikle uzun süren bir ağla-
nabız hızı 120-160/dk, solunum sayısı 30-60/ madan sonra ciltte siyanoz veya koyu bir kırmı-
dk olabilir. Eğer bebek hasta görünümlü ise veya zılık olabilir. Eğer vücudun bir yarısı kırmızı bir
doğumsal bir kalp hastalığından şüpheleniliyor- yarısı soluk renkte ise bu duruma “Harlequin
sa mutlaka tansiyonu ölçülmelidir. Muayene renk değişikliği” denir, zararsız bir durumdur.
yapılırken rahatsızlık veren muayeneler en sona Yenidoğan bebekte hemoglobin düzeyi daha
bırakılmalıdır. Bebek huzursuz ise veya ağlıyorsa yüksek olduğu için ve ciltleri daha ince olduğu
muayene sırasında emme refleksinden yararlanı- için siyanoz daha büyük çocuklara göre daha
labilir. Hekim, ağlayan bir bebeğe serçe parma- yüksek PaO2 düzeylerinde gözlenir. Bölgesel bir
ğını emdirirken rahatlıkla muayenesini yapabi- siyanoz ekimoz ile karışabilir. Ekimoza basmakla
lir. Muayene öncesi eller mutlaka yıkanmalıdır. solmaz, oysa siyanoze alana basmakla alan soluk-
laşır. Aynı yöntemle hiperbilirubinemi de ayırt
Genel Görünüm: Yenidoğan bir bebek uyuyor
edilebilir. Özellikle pletorik bebeklerde sarılığın
ise, hasta ise veya bazı sedatif ilaçlar verilmişse
olup olmadığı anlaşılamayabilir. Sarılık varsa be-
aktivitesi azalmış olabilir. Bebeğin hem aktif
beğin cildine bastırmakla gözlenebilir.
hem pasif kas tonusuna bakılmalı ve postürde-
ki herhangi bir anormallik not edilmelidir. Be- Eğer bebekte solukluk varsa akla anemi, hiper-
beklerde, özellikle bebek aktifken, çene ve ayak karbi, asfiksi, şok ve ödem gelmelidir. Bebek
bileğinde kaba tremor tarzı hareketler gözlenebi- eğer koyu kırmızı ise akla polisitemi gelmelidir.
lir. Bu hareketler konvülziyon ile karıştırılabilir.
Ancak konvülziyon sırasında oluşan titremeler Bebeklerin göz kapakları ve boyunlarında geçici
daha çok bebek sakinken oluşur. hemanjiyomlar olabilir. Kavernöz hemanjiyom-
lar daha derin ve mavi renktedirler. Hemanji-
Cilt: Bebeklerde doğumda özellikle koltuk altı yomlar genellikle 1 yaşına kadar büyüyüp, 7
ve boyun gibi kıvrım yerlerinde yoğun verniks yaşına kadar küçülürler. Güç bir doğum sonrası
olabilir. Postmatür bebeklerde verniks azdır ve yüz ve baş cildinde peteşiler olabilir. Yüz gelişin-
deri kurudur. Normal yenidoğanlarda deri rengi de yüzde ekimoz gözlenebilir. Bebeklerin bir kıs-
pembedir. Prematüre bebeklerde, hipoproteine- mında daha çok kalça bölgesinde iyi sınırlanmış
mide, non-immün hidrops fetaliste, ağır eritrob- mavi mor renkte pigmentasyon görülebilir. Bu
lastozis fetaliste, konjenital nefrotik sendromda lekelere “Mongolian lekeleri” denir ve genel-
ve Hurler sendromunda yaygın ödem gözlenebi- likle 1 yaş civarında kaybolur. Mekonyumunu
intrauterin dönemde yapan veya doğum eylemi
sırasında yapan bebeklerin cildinde, tırnakla-
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
Resim 1. Milia*
Resim 5. İktiyozis*
Baş-Boyun Muayenesi
Kafatası: Bebeğin ön ve arka fontanelleri mu-
ayene edilmeli ve fontanel bombeliği değer-
lendirilmelidir. Bebek muayene sırasında sakin
olmalı ve 45º açı ile yatarken değerlendirilme-
lidir. Fontanellerin boyutu değişken olabilir.
Ön fontanel doğumda küçük olup daha sonra
Resim 2. Sırtta Yaygın Lanugo* genişleyebilir ama palpe edilemiyorsa veya çok
432
Konu 1
küçük ise “kraniyosinositoz” akla gelmeli ve roma, teratom, guatr, tortikollis, hemanjiyoma
sütürlar kontrol edilmelidir. Sütür açıklığı yeni- gibi yapılar var mı bakılmalıdır. Kız çocukta yele
Yenidoğan Acilleri
doğan bir bebekte yaklaşık 0.5 cm’dir. Normal boynu, ektremitelerde ödem varsa Turner send-
vajinal yoldan doğan veya doğum eylemi uzayan romu düşünülmelidir. Trizomi 21’de saç çizgisi
bebeklerde sütürler üst üste binmiş (şıvaşman) aşağıdadır.
olabilir. Sezeryan ile doğmuş bebeklerde ise kafa
daha yuvarlaktır. Göğüs Muayenesi: Yenidoğan bir bebeğin me-
meleri anneden geçen hormonlar nedeni ile
Zamanında doğan bir bebeğin baş çevresi yak- hipertrofik olabilir. Memelerden süt gelebilir
laşık 34 cm’dir ve ilk ay içinde 2 cm artış gös- (cadı sütü). Bunlar normaldir, memelerin ovul-
terir. Kafada cilt altı ödem gözlenebilir (kaput maması, sıkılmaması gerekir. Aksi takdirde mas-
suksadeneum), bu ödem orta hattı geçebilir. tit gelişebilir. İki ile dört haftada kendiliğinden
Kafa kemiklerinde subperiostal kanama (sefal
küçülürler.
hematom) gözlenebilir. Sefal hematomda kana-
ma doğumdan saatler sonra gelişir ve orta hattı Solunum muayenesinde bebek ellenmeden göz-
geçmez. Hematom 2-10 haftada rezorbe olur. lenmelidir. Çünkü bebeğin ellenilmesi fiziksel
Hematomu boşaltmak sakıncalıdır. Kanama aktivitesini değiştirebilir, solunum sayısı artabi-
fazla ise bebekte anemi, hiperbilirubinemi göz- lir. Bebeklerde periyodik solunum gözlenebilir,
lenebilir. bu nedenle solunum bir dakika boyunca gözle-
Yenidoğan bebeğin gözleri genellikle kapalıdır. nerek sayılmalıdır. Solunum sayısı 30-40/dk’dır
Elle açmak yerine bebeğin başını hafifçe aşağı ancak prematüre doğan bir bebekte 40-60/dk
yukarı oynatmak ile gözler genellikle açılır ve olabilir. Yenidoğanlarda solunum tamamı ile
muayene yapılabilir. Gözlerde pupillerin izoko- diyafragmatik olduğu için karınları inspiryum
rik olup olmadığı, glokom, katarakt, kolobom sırasında dışarı doğru çıkar, toraksın yumuşak
varlığına dikkat edilmelidir. Zamanında doğan kısmı ise içe çöker. Solunum sırasında yardım-
bir bebekte 1 cm’den daha geniş bulanık bir kor- cı solunum kaslarında çekilmeler varsa, inleme
nea varsa glokomdan şüphelenilmelidir. Işıkla sesi duyuluyorsa, siyanoz varsa bebekte solunum
muayenede pupiller refle kırmızı ise sorun yok- sıkıntısı var demektir. Düzensiz, iç çekme tarzı
tur ancak beyaz refle varsa acil oftalmolojik mu- soluyan bebeklerde solunum merkezinin ciddi
ayene yapılmalıdır; katarakt, prematüre retino- etkilenimi akla gelmelidir.
patisi, tümör veya koryoretinit olabilir. Özellikle
zor doğan, vakum kullanılan bebeklerde retinal Yenidoğan bebekte ilk günlerde kalpte üfürüm
kanamalar gözlenebilir. Bebeklerin hemen hep- duyulabilir. Bu üfürüm genellikle kapanmakta
sinde ilk bir ayda düzelir. olan duktus üfürümüdür. Doğumsal kalp has-
talıklarının birçoğunda üfürüm daha sonraki
Gözlerde epikantal katlantı, hipertelorizm, bu- günlerde duyulur. Bazılarında ise hiç üfürüm
run kökü basıklığı, düşük kulak varsa akla Trizo- duyulmayabilir. Muayene sırasında femoral na-
mi 21 gelmelidir. 7. kraniyal sinir paralizi varsa bızların palpe edilmesi önemlidir. Eğer palpe
yüzde asimetri olabilir. Yüzde asimetri anormal
edilemiyorsa veya üst ekstremite nabızlarına kı-
fetal postüre bağlı olarak da gelişmiş olabilir. Be-
yasla daha az palpe ediliyorsa akla aort koartas-
beğin ağzı kapalıyken rahat nefes alıp alamadığı
yonu gelmelidir. Kalp hızı daha büyük yaştaki
değerlendirilmelidir. Yenidoğan bebekler bu-
bebeklere göre daha hızlıdır. Zamanında doğan
rundan nefes alırlar. Eğer bebek ağzından nefes
bebeklerde ortalama kalp hızı 140/dk olup, uya-
alıyorsa ve anneyi emerken bebekte siyanoz geli-
şiyorsa bebekte koanal atrezi veya darlık olabilir. nıkken 85-205/dk arası olabilir. Prematüre be-
beklerde kalp hızı dinlenme halinde genellikle
Yenidoğan bebeğin boynu daha büyük bebekler- 140-150/dk’dır. Bu bebeklerde ani sinus bradi-
le kıyaslandığında kısadır. Boyunda kistik hig- kardisi gözlenebilir. 433
Yenidoğan bebeğin kan basıncı flaş yöntemi, bebekte solunum sıkıntısı varsa ve siyanoze ise
oskültasyon, palpasyon tekniği ile ölçülebilirse akla diyafragma hernisi gelmeli ve acilen akciğer
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
Bebeklerin çoğu ilk gaytalarını ilk gün içinde Yenidoğan bir bebekte nöromusküler bir hasta-
yaparlar. Matür bebeklerin %99’u, prematür lık varsa acile en sık solunum sıkıntısı ve em-
Yenidoğan Acilleri
bebeklerin %95’i ilk 48 saat içinde ilk gaytala- meme şikayetleri ile getirilir. Öyküsünde annede
rını yaparlar. Doğumda bebeğin anüsünün açık polihidramniyoz, fetal hareketlerde azlık, makat
olup olmadığı değerlendirilmelidir. Gaytasını doğum ve uzamış travay gözlenebilir. Fizik mu-
yapamayan, karın distansiyonu olan bebeklerde ayenede artrogripozis, solunum sıkıntısı ve kalça
barsak tıkanıklığı olabileceği gibi anal atrezi de çıkıklığı gözlenebilir.
olabilir. Ancak anal atrezi her zaman belirgin
olmayabilir. Mekonyum çıkışı imperfore anüsü
dışlamaz. Anal atrezi olmasına rağmen rektovaji- 2. Yenidoğan Resüsitasyonu
nal fistülü veya rektoperineal fistülü olan bebek- Yenidoğan bebeklerin yaklaşık %10’u doğumda
lerde mekonyum çıkışı olabilir. solunum desteğine, %1’i kalp masajına, %0.2’si
ise ilaç tedavisine gereksinim duyar. Bebeklerin
Nörolojik Muayene: Dikkatli bir gözlem ile
%90’ına ise herhangi bir canlandırma işlemi ge-
bebek hakkında bilgi edinilebilir. Yenidoğan be-
rekmez. Doğumda canlandırma gereksinimi ola-
bekler günün büyük bir kısmını uyuyarak geçi- bilecek yüksek riskli durumlar Tablo 1’de göste-
rir. Uyarılmadıklarında fleksiyon pozisyonunda rilmiştir. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından
yatarlar. Ekstremitelerini değişik aralıklarla hare- Neonatal Resusitasyon Programı (NRP) kursları
ket ettirirler. Hareketlere karşı direnci ölçülerek düzenli olarak yapılmakta ve bu kurslarda do-
kas tonusu değerlendirilebilir. Bebek el bilekle- ğuma katılan sağlık personeli eğitim almaktadır.
rinden ve parmaklarından tutularak kaldırıldı-
ğında başını gövdesi ile aynı düzlemde tuttuğu
Tablo 1. Doğumda canlandırma gereksinimine
gözlenir. Oturma pozisyonuna getirildiğinde ihtiyaç duyalabilen yüksek riskli durumlar
başını 2-3 saniye dik tutabilir.
Yüksek riskli durum
Moro refleksi, yakalama, taban kavrama, emme Preterm eylem
ve arama refleksleri değerlendirilmelidir. Mu- Koyu mekonyum
ayene sırasında en son “Moro refleksi” değer- Akut fetal veya plasental kanama
lendirilmelidir. Bebeğin ağız kenarına parmak-
Hidrops fetalis
lar değdirildiğinde bebek ağzını o tarafa doğru
Polihidramniyoz (örn; GİS tıkanıklığı)
çevirir (arama refleksi), muayene eden kişi serçe
parmağını bebeğin ağzına soktuğunda bebek ak- Oligohidramniyoz (örn: Pulmoner hipoplazi)
tif olarak emiyorsa “emme refleksi aktif ” de- Maternal enfeksiyon
mektir. Bebeğin el parmakları açık vaziyette iken Maternal diyabet
avucunun içine parmağımızı koyduğumuzda
hemen parmağımızı tutuyorsa “yakalama ref-
leksi” pozitiftir. Ayak tabanında parmaklara do- Maternal Diyabet
kunulduğunda parmaklar dorsifleksiyona geçip
kavramaya çalışıyorsa “taban kavrama” aktiftir. Bir bebeğin doğumu bekleniyorsa canlandırma
malzemelerinin hazırlanması gerekir. Her ne
Bebek yatarken bebeğin başını hafifçe yukarda kadar doğan 100 bebeğin sadece 1’i ileri can-
tutup hafifçe bıraktığımızda simetrik bir şekil- landırma basamaklarına (entübasyon, kalp ma-
de bebeğin ellerinde abduksiyon ve ekstansiyon sajı gibi) gereksinim duyuyorsa da her doğacak
olur, ardından üst ekstremitelerde fleksiyon ve bebek sanki ileri canlandırma yapılacakmış gibi
addüksiyon gelişir. Eğer asimetri varsa bebekte hazırlıklı olunmalı ve her doğumda entübasyon
klaviküla kırığı, brakiyal sinir zedelenmesi veya yapabilecek bir personel hazır bulunmalıdır.
hemiparezi olabilir. Yenidoğan refleksleri baskı- Canlandırma için gerekli malzemeler Tablo 2’de
lanmışsa bebekte sorun vardır, araştırılmalıdır. belirtilmiştir. 435
Tablo 2. Canlandırma için gerekli malzemeler. olmalıdır. Balon mümkünse bir basınç ölçer ve
akım ölçere bağlanabilmelidir.
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
Radyant ısıtıcı
Steteskop
Isıtıcılı ve nemlendiricili oksijen kaynağı
Endotrakeal Tüpler
Aspiratör (100 mmHg basınca ayarlı)
Balon ve maske Tüpler düz tipte, kafsız olmalı, ucu incelen
tüpler kullanılmamalıdır. Tüplerin üstünde cm
Laringoskop ve hazır bıçaklar (No: 00, 0, 1)
Nazogastrik tüpler (No:6 ve 8) işareti olmalıdır. Uygunsuz tüp büyük olduğu
Endotrakeal tüpler (2.5, 3, 3.5 ve 4mm)
takdirde vokal kordlarda hasarlanma, küçük ol-
IV sıvılar (%10 dektroz, SF) duğu takdirde ise kaçaklara neden olacağı için
İlaçlar: Adrenalin (Epinefrin) 1:10.000 olacak uygun boyutta tüp seçilmelidir. Bebeğin doğum
şekilde sulandırılmalı ağırlığına veya gestasyon yaşına göre tüp boyutu
Sodyum bikarbonat (1mEq/ml) 2 katına sulandırılmalı belirlenebilir (Tablo 3). Entübasyon yapıldıktan
sonra akciğer sesleri dinlenmeli ve tüpün uygun
Naloksan (0,4 mg/ml)
yerde olduğu teyidedilmelidir.
Volüm genişletici [%0.9 NaCl, Ringer laktat, veya
0Rh (-) kan (anne ile kros yapılmış)] Tüp dudak hizasında tespit edilirken pratik olarak
Kronometreli saat
Enjektörler, intraketler (No:24) ve kan örnek bebeğin ağırlığı (kg) + 6 cm
toplama tüpleri
şeklinde hesaplanarak tespit edilebilir. Örneğin
Umbilikal arter seti
bebek 1.7 kg ise, tüpün dudak hizasındaki tespit
Sıcak bezler Steril eldivenler Bistüri yeri genellikle 6+1.7=7.7 cm kadardır. Endot-
Yedek pil rakeal tüp yerleştirildikten sonra film çekilerek
Kronometreli saat yeri ve akciğer havalanması kontrol edilmelidir.
Enjektörler, intraketler (No:24) ve kan örnek
toplama tüpleri
Tablo 3. Endotrakeal tüp ölçüleri.
Umbilikal arter seti
Gestas- Endotrake- Dudak
Doğum
Sıcak bezler yonel yaş al tüpün iç hizasındaki
ağırlığı (g)
Steril eldivenler (hafta) çapı (mm) uzunluk (cm)*
Yenidoğan Acilleri
Resim 8. Bebek kurulanır ve ıslak havlu uzaklaştırılır.*
Kalp Masajı
Hipoksi yenidoğanın kalbini ciddi şekilde et-
kileyerek hem kalp hızında hem de kalp kasıl-
masında azalmaya neden olur. 30 saniye yeter-
li ventilasyona rağmen kalp hızının dakikada
60’ın altına düşmesi durumunda kalp masajına
başlanmalıdır. Yenidoğanda göğüs masajı başlıca
iki yolla yapılmaktadır.
Resim 10a, b, c. Solunum yoksa hastaya taktil uyarı verilir. Resim 12. Yenidoğanda kalp masajı. Başparmaklar üstüste, ster-
Şekilde uygun taktil uyarılar görülmektedir.* numun ortasında ve orta hatta meme başlarının hemen altında.*
438
Konu 1
2. İki Parmak Tekniği: Orta ve işaret parmağın • Vokal kordları geçer geçmez tüp vokal kord
uçları sternumun 1/2-3/4 alt kısmına yerleşti- çizgisi kadar ilerletilir, daha fazla ilerletilmez.
Yenidoğan Acilleri
rilir ve bebek düz ve sert bir yüzeyde yatarken • Bebek ventile edilerek her iki akciğer ve
masaj yapılır. Göğüs masajı uygulanacak bölge epigastrik bölge (mide) dinlenir, havalanma
pratik olarak her iki meme ucunu birleştiren farkı varsa tüp yeri düzeltilir.
hattın altında kalan sternum bölgesidir. Ancak
ksifoid üzerine masaj yapılmamalıdır. • Tüp tespit edildikten sonra akciğer grafisi
çekilmeli ve tüpün yeri doğrulanmalıdır.
Her iki yöntemde de masaj sadece belirtilen böl- Entübasyon girişimi 20 sn’yi geçmemelidir. 20
geye sabit derinlikte, sabit hızda ve dik olarak sn’den uzun süren girişimler için ara verilerek
uygulanmalıdır. Aksi durumda etkili bir masaj bebek balon maske ile ventile edilmelidir.
sağlanamaz ve pnömotoraks, kosta kırılması
gibi komplikasyonlar gelişebilir. Göğüs masa-
jı yaparken sternuma 1.5-2 cm çökecek kadar Canlandırmada İlaç Uygulamaları
bastırılmalıdır. Daha az olan basınçlar yetersiz
İlaç uygulamasına karar verildiğinde ilk kul-
dolaşıma, fazla olan basınçlar ise pnömotorak-
lanılacak ilaç adrenalindir (epinefrin). Buna
sa neden olabilir. Göğüs masajına % 100 O2 ile
yeterli yanıt alınamaz ise ve hipovolemi bul-
pozitif basınçlı ventilasyon (PBV) eşlik etmeli-
guları varsa ikinci basamakta volüm genişleti-
dir. Bu işlemlerin ardışık yapılması gerekir. Bir
ciler (% 0.9 SF, ringer laktat) ve canlandırma
dakikada 90 masaj ve 30 ventilasyonun sağlana- uzamışsa sodyum bikarbonat kullanılmalıdır.
bilmesi için iki saniyelik zaman içinde üç masaj Canlandırmanın uzaması durumunda dopamin
ve hemen ardından bir solunum yaptırılmalıdır. infüzyonu düşünülebilir. Doğumdan hemen
sonra yapılan canlandırmada atropin ve kalsi-
30 saniyelik bir uygulamadan sonra kalp hızı de-
yum kullanımı önerilmemektedir.
ğerlendirilmeli ve dakikada 60’ın üzerine çıktığı
takdirde masaj uygulaması sonlandırılmalıdır. Epinefrin: 1/10.000 lik solüsyonundan 0.1-0.3
30 saniye sonunda kalp hızı halen 60/dk’ nın ml/kg dozunda IV hızlı puşe şeklinde verilme-
altında ise masaja devam edilmeli ve ek olarak lidir. Endotrakeal yoldan verilecekse 1/1000’lik
adrenalin yapılmalıdır. solusyondan 0.1-0.3ml/kg uygulanmalıdır. Uy-
gulamadan sonra kalp hızı 60/dk altında ise 3-5
Endotrakeal Entübasyon Uygulama dakikada bir doz tekrarlanabilir. Aynı zamanda
Basamakları sodyum bikarbonat ve volüm genişleticilerin
kullanılması düşünülmelidir.
• Steril eldiven ve steril bıçaklar kullanılır.
1/10.000 lik solüsyon elde etme formülleri:
• Bebeğin başına pozisyon verilir.
1mg adrenalin=1ml’lik ampul, 9 ml SF ile 10
• Bebeğin kardiyak atımları yeterli düzeyde ml’ye sulandırılmalı
olmalıdır, bu nedenle entübasyon işlemi
0.5 mg adrenalin=1ml’lik ampul, 4 ml SF ile 5
öncesinde ve sonrasında bebeği uygun şe-
ml’ye sulandırılmalı
kilde ventile etmek gerekir.
0.25 mg adrenalin= 1ml’lik ampul, 1.5 ml SF ile
• Laringoskop daima sol elle, tüp sağ el ile tutulur.
2.5 ml’ye sulandırılmalı
• Laringoskop bıçağı ilerletilirken dil sol ta-
rafa itilir. Volüm Genişleticiler: Resüsitasyon gereken
tüm bebeklerde hipovolemiden şüphe edilmeli-
• Bıçak vallekulaya yerleştirilip vertikal ola-
dir. Bir bebekte total kan volümünün %20’sini
rak yukarı kaldırılır.
kaybetmesi durumunda hipovolemi bulguları
• Gerekirse trakeaya dışarıdan nazikçe bastırılır. ortaya çıkar. 439
Tablo 4. Neonatal resüsitasyonda kullanılan ilaçlar
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
Önerilen
İlaç Doz Uygulama Öneriler
Konsantrasyon
Adrenalin
1/10.000 0.1-0.3 ml/kg IV, ET IV hızlı puşe
(Epinefrin)
Volüm % 0.9 SF 5-10 dakikada IV
10 ml/kg IV
genişleticiler Ringer Laktat infüzyon
Yeterli ventilasyon
0.5 mEq/ml. sağlanmış olmalıdır
Sodyum (% 4.2) Sulandırılmıştan En az 2 dakikada
IV
bikarbonat 1mEq/ml 4 ml/kg verilir
(% 8.4) Prematürelere daha
yavaş verilmelidir
440
Konu 1
Tablo 5. Yüksek riskli bebekler lanılmalıdır. Bebek daha sonra iyi ısıtılmış bir
Anne yaşının <16 veya >40 yaş üzeri olması transport küvöz içinde izleneceği yenidoğan yo-
Yenidoğan Acilleri
Annede depresyon, psikoz ğun bakım ünitesine transport edilmelidir. Pre-
matüre bebeklerde koroid pleksus damarları yo-
Prematüre bebek (<37 hafta)
ğun olduğu ve destek dokudan yoksun olduğu
Düşük doğum ağırlıklı bebek (<2500 gr)
için kolaylıkla intraventriküler kanama gerçek-
Diyabetik anne bebeği leşebilir. Bu nedenle tüm bu işlemler sırasında
Gestasyon yaşına göre küçük olan bebek bebeğe nazik davranılmalıdır. Oksijen kullanımı
Gestasyon yaşına göre büyük olan bebek hipoksi riskini azaltmakla birlikte hiperoksi riski
Polihidramniyozu/oligohidramniyozu olan bebek de göz ardı edilmemelidir. Oksijen hood ile veya
Konjenital malformasyonlu bebek nazal kanül ile uygulanabilir. Oksijenin bir ilaç
Postmatür bebek (>42 hafta) olduğu ve toksik etkileri olduğu unutulmama-
Apgar Skoru 1.dakika <4 olan bebek lıdır. Prematüre retinopatisi ve kronik akciğer
hastalığı oksijenin en önemli komplikasyonla-
Solunum sıkıntısı olan bebek
rıdır. Nabız oksimetre ile oksijen saturasyonu
Siyanozu olan bebek
ölçümü non-invazif güvenilir bir yöntemdir.
Fetal distresi olan bebek Oksijen saturasyonunun prematüre bebeklerde
Çoğul gebelikten doğan bebek %88-92 arasında tutulması yeterlidir.
Kan grubu uygunsuzluğu olan bebek
Hipotermi: Bebeğin acil serviste hipotermiye
Kardeş ölüm öyküsü olan bebek
girmemesi için mutlaka radyant ısıtıcı altında
izlenmesi ve aksiller cilt ısısının 37ºC olması
Solunum Sıkıntısı: Bebekte surfaktan eksikliği gerekir. Bebeğin ısısı cilt probu yardımıyla sü-
nedeni ile solunum sıkıntısı olabilir. Gestasyon rekli ölçülmeli ve vücud ısısına göre radyant
yaşı 34 haftanın altında bu risk daha fazladır. ısıtıcı veya küvöz kendi ayarını yapabilmelidir.
Prematüre doğum riski yüksek olan ve gebeliği Ayrıca bebeğe başlık takılmalı, eldiven, çorap ve
24-34 hafta arasında olan gebelere bebekte res- transport esnasında ısıtılmış yedek havlular da
piratuvar distres sendromu (RDS) riskini azalt- olmalıdır. Transport küvöz yok ise ve bebeğin
mak amacı ile doğumdan en az 24 saat önce ta- durumu stabil ise bebek annenin çıplak göğsü-
mamlanmak suretiyle betametazon uygulaması ne konularak (kanguru bakımı) ten tene temas
yapılmalıdır. Prematüre doğum bekleniyorsa sağlanmalı, üzeri bir battaniye ile örtülmeli ve
bebeğin uygun şartlarda doğurtulabileceği ve iz- transport sırasında monitörize edilmelidir.
lenebileceği bir yenidoğan yoğun bakım ünitesi
olan bir hastaneye sevk edilmesi gerekir. En uy- Prematüre Bebeğin Sıvı-Elektrolit Dengesi:
gun transport bebeğin anne karnında transpor- Prematüre bebek eğer 34. gestasyon haftasının
tudur. Ancak annenin riski söz konusuysa veya altında doğmuşsa emme ve yutma fonksiyonları
acil serviste prematüre bir bebeğin doğması söz tam olarak gelişmemiştir. Bu nedenle ya intra-
konusu ise bebeğin uygun şartlarda doğurtulma- venöz mayiler ile ya da orogastrik beslenecektir.
sı gerekir. Bebeğin doğum sonrası canlandırılma Prematüre bebeklerde ilk gün tercih edilecek
gereksinimi, zamanında doğan bebeklere göre mayi 60-80 ml/kg dozda %5 veya %10 deks-
daha fazladır. Bu nedenle doğumda ileri can- trozlu mayilerdir. Hipoglisemi riskine karşı gli-
landırma basamaklarını bilen bir sağlık çalışanı koz 6-8 mg/kg/dakika hızda gönderilecek şekil-
mutlaka olmalıdır. Bebek doğar doğmaz radyant de ayarlanabilir. Kan şekeri 50 mg/dl üzerinde
ısıtıcı altına konulmalı, tüm işlemler radyant ısı- tutulmalıdır. Eğer bebeğin durumu stabil ise,
tıcı altında yapılmalıdır. Ventilasyon yapılırken solunum sıkıntısı, siyanozu, sepsis bulguları yok
uygun balon ve maske kullanılmalı, mümkünse ise bebeğin gestasyon yaşı ne olursa olsun anne
ayarlanan sabit ekspiryum sonu pozitif basınç sütü başlanabilir. 34 haftadan büyük prematü-
(PEEP) uygulayabilen T-parça canlandırıcı kul- re bebekler anneyi emebilir. Ancak daha küçük 441
bebekler orogastrik sonda ile beslenmelidir. Bes- DAB’lerine ekokardiyografi önerilmelidir. Ayrı-
lenme devamlı infüzyon şeklinde veya 23 saat ca bebeklerde ilk iki günde takipne gözlenebilir.
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
Yenidoğan Acilleri
• Çoğul gebelik
Apne Retraksiyonlar
• İlaçlar: sigara, alkol, eroin, fenitoin, warfarin
Burun kanadı solu-
Bradikardi
• Maternal hipoksemi (örn. hemoglobino- numu
pati), kısa boy, grandmultiparite Bradipne Taşikardi
Takipne İrregüler solunum
SGA bebeklerde bazı komplikasyonlar gözle-
Solunum seslerinde
nebilir. Doğum eylemini sıklıkla tolere edeme- Santral siyanoz
azalma
dikleri için doğum asfiksisi gelişebilir. Kronik
Dispne
intrauterin hipoksiye maruz kaldıkları için kü-
çük pulmoner arterlerin düz kaslarında anormal Ayırıcı tanıda solunum sıkıntısının ne zaman başla-
kalınlaşma olabilir ve doğumdan sonra persistan dığı önemlidir.
pulmoner hipertansiyon gelişebilir. Subkütan
yağ dokusu az olduğu için hipotermi gelişebilir.
Tablo 7.
En önemli sorunlarından birisi hipoglisemidir.
Glikojen depoları yetersizdir ve glikoneogenez Başlama
Akut Başlangıç Progresif
kapasitesi azalmıştır. Kan şekeri takibi yapılabil- Zamanı
mesi için yatırılarak izlenmesi gerekir. Polisitemi Doğum Pnömotoraks Respiratuar
ve hiperbilirubinemi gelişebilir. Apne (asfiksi, distres sendromu
maternal ilaçlar) Yenidoğan geçici
Diyafragma hernisi takipnesi
Persistan pulmo-
4. Yenidoğanda Solunum Sıkıntısı ner hipertansiyon
Mekonyum
Miadında doğan yenidoğan bir bebeğin solu- aspirasyonu
num sayısı ortalama 30-40/dk’dır. Solunum sa- Konjenital kalp
yısı prematüre bebeklerde biraz daha yüksektir. hastalığı
Normal bir yenidoğanda solunum düzenlidir 0-7 gün Pnömotoraks Pnömoni
ancak ara ara kısa solunum durmaları olabilir. Pnömomediastinum Konjenital intra-
Bu periyodik solunum, prematüre bebeklerde Apne (prematürite, torasik lezyonlar
daha belirgindir, prematürelerde 5-10 saniyelik MSS kanaması, Konjenital kalp
sepsis, hastalığı
solunum durmaları ve hemen akabinde 10-15 hipoglisemi) Distandü
saniye boyunca solunumda hızlanma görülmesi Koanal atrezi abdomen
normaldir. Periyodik solunum bebeğin gestasyon Pulmoner hemoraji, Metabolik
Aspirasyon hastalıklar
yaşı 36 haftalık olana dek devam edebilir. Ancak
eğer bir bebek düzenli soluma periyodlarında
dakikada 60’dan fazla soluyorsa genellikle altta
pulmoner, kardiyak, enfeksiyöz, metabolik veya Apne: Apnenin periyodik solunumdan ayırt
santral sinir sistemi ile ilgili bir hastalık vardır. edilmesi gerekir. Apne, solunumun 20 saniye
veya daha uzun süre durmasına veya bradikardi/
Eğer bir bebekte solunum sayısı artmış ve yar-
veya siyanoz eşlik ediyorsa daha kısa süreli dur-
dımcı solunum kasları çalışmaya başlamışsa masına denir. Prematüre bir bebekte idiyopatik
solunum sıkıntısı vardır. Bebekte solunum yet- prematüre apnesi nedeni ile veya eşlik eden has-
mezliği gelişmişse hipoksi bulguları (şuur du- talıklara ikincil görülebilir. Miadında doğan bir
rumunda bozulma, siyanoz, solukluk, dolaşım bebekte ise hemen daima patolojik bir nedene
bozukluğu gibi) ortaya çıkar. bağlıdır.
443
Apne nedenleri başlıca 7 grupta incelenebilir. 3 mg/kg i.v/oral idame doza geçilir. Eğer apne
dirençli ise hasta ventilatöre bağlanarak CPAP
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
MSS’e ait nedenler: Perinatal asfiksi, intravent- (continuous positive airway pressure 4-6 cm
riküler veya subaraknoid kanama, menenjit, H2O basıncında) uygulanır.
intrakraniyal basınç artışı ile giden hidrosefali,
serebral infarkt, havale
Respiratuar Distres Sendromu
Solunum sistemi: Hipoksi, havayolu obstrüksi-
yonları, akciğer hastalıkları, yetersiz ventilasyon Genellikle preterm bebeklerde doğumdan 4-6
saat sonra görülen, klinikte solunum sayısının
Kardiyovasküler Sistem: Konjestif kalp yet- 60/dk üzerinde olması, solunum sıkıntısı (in-
mezliği, Patent duktus arteriyosus (PDA), kon- terkostal-subkostal-suprasternal çekilmelerin ol-
jenital kalp bloğu, hipoplastik sol kalp, büyük ması), diyafragmatik solunumun belirginleşmesi
damar transpozisyonu gibi kardiyak bozukluklar ile karakterize akut bir sendromdur. Patofizyo-
lojisinde surfaktan sentezinin az olması sonucu
GİS: Nekrotizan enterokolit, gastroösafagiyal kompliyansı azalmış sert akciğerler vardır ve
reflü, beslenme intoleransı ekspiryum sonunda akciğerlerde atelektazi geli-
Hematolojik Sistem: Anemi, polisitemi şir. Histolojisinde terminal havayolları etrafında
hiyalen membranlar oluşur. Bu nedenle Respi-
Diğer Nedenler: Isı instabilitesi, enfeksiyon, ratuar Distres Sendromu’nun (RDS) diğer bir
elektrolit dengesizlikleri, vagal refleks, ilaçlar adı hiyalen membran hastalığıdır, ancak tanım
(fenobarbital, sedatif ilaçlar, anneye verilen mag- olarak doğru olmasına rağmen sadece biyopsi
nezyum sülfat, opioid gibi ilaçlar) veya otopsi ile kanıtlanmış hastalarda kullan-
mak doğru olur. Bu nedenle RDS terimi daha
Prematüre apnesi: Özellikle gestasyon yaşı 34 çok tercih edilmektedir.
haftadan küçük ve doğum ağırlığı 1800 gr’dan az
bebeklerde yaşamın 2-7.günlerinde görülür. Ne-
denleri arasında MSS immatüritesi (santral), üst
Görülme sıklığı
hava yolları obstrüksiyonu (obstrüktif ) veya her Gestasyon yaşı azaldıkça sıklığı artmaktadır. Ges-
ikisi birden görülebilir. Santral apnede göğüs ha- tasyon yaşı 28 haftanın altında olan bebeklerin
reketleri gözlenmezken, obstrüktif apnede hava %60-80’inde gözlenirken, gestasyon yaşı 32-36
yolu kapalı olup göğüs duvarı hareketleri vardır. hafta olanlarda sıklık %15-30 civarındadır.
Patofizyoloji
Tedavi
Surfaktan eksikliğine bağlı olarak akciğerler-
Nedene yönelik tedavi yapılır. Hastanın enfeksi-
de konjesyon ve atelektazi olmaktadır. Akciğer
yonu varsa antibiyotikler başlanır, neden anemi
kompliyansı azalmıştır. Bu bebeklerde tidal vo-
ise eritrosit süspansiyonu verilir, hipoglisemi-
lüm azalmış, fonksiyonel ölü boşluk artmıştır.
ye bağlı bir apne ise hipoglisemi düzeltilir vb.
Prematüre apnesinde taktil uyarı verilir ve teo-
filin, kafein veya aminofilin başlanır. Bu ilaçlar Nedenleri
solunum merkezini uyararak solunum sayısını
RDS’nin etiyolojisindeki en önemli etken sur-
ve tidal volümü arttırırlar. Solunum kemoresep-
faktan sentezinin yetersiz oluşudur. Bu immatü-
törlerinin karbondioksite olan duyarlılıklarını
riteden birçok faktör sorumludur.
arttırırlar ve diyafragma kasını güçlendirirler.
Türkiye’de kafein bulunmamaktadır. Aminofi- Prematürite: Surfaktan sentezinin maturasyo-
lin ampul şeklindeki preperatlardan 4-6 mg/kg nunun tamamlanmamış olması en önemli fak-
444
i.v yükleme yapıldıktan 8-12 saat sonra 4x 1.5- tördür. Bu nedenle preterm eylem beklenilen
Konu 1
Yenidoğan Acilleri
Bebeğin kronik strese maruz kalması:
Örn. uzamış membran rüptürü
Cinsiyet: RDS, erkek bebeklerde lesitin, sfingo-
miyelin maturasyonunun ve fosfotidilgliserolün Maternal hipertansiyon
geç gelişmesi ve androjenlerin olumsuz etkisi ne- Tokolitik ajanlar
deni ile daha ağır seyreder. Kortikosteroidler
Antibiyotik tedavisi (örn. ampisilin ve netilmi- Resim 15. 29 haftalık bebeğin surfaktan uygulaması sonrası
akciğer grafisi.
446
sin) başlanır.
Konu 1
Antenatal steroid tedavisi: Anneye antenatal Tedavi: Amniyon mayide mekonyum tespit
dönemde deksametazon veya betametazon veril- edilen bebek canlandırma masasına alındığında
Yenidoğan Acilleri
mesi RDS’i azalttığı gibi, prematüriteye bağlı deprese ise ağız ve hipofarinks aspirasyonunda
olarak gelişen intraventriküler hemoraji, nekro- sonra (yani kas tonusu azalmış, kalp atım hızı
tizan enterokolit ve PDA gibi komplikasyonları <100/dk ve solumuyorsa) hemen bir endotrake-
da azaltmaktadır. En iyi etki anneye ilacın ve- al tüp kullanılarak trakea aspire edilir ve canlan-
rilmesinden bir ile yedi gün sonra doğan bebek- dırmanın başlangıç basamaklarından başlanarak
lerde görülmektedir. canlandırma yapılır. Eğer bebek aktif ise canlan-
dırma basamakları diğer bebeklerden farklı değil-
İntrapartum asfiksinin ve postnatal asfiksinin dir. Bu bebekler aktif doğsalar bile bir süreliğine
önlenmesi, RDS gelişiminin önlenmesi açısın- de olsa yenidoğan yoğun bakım ünitesinde izlen-
dan önemlidir. melidirler. Monitörize edilerek respiratuar distres
gelişimi açısından takip edilmelidirler. Genellikle
birkaç gün içinde düzelmeye başlarlar ancak ven-
Ayırıcı Tanı tilatör tedavisi gerektirecek kadar ağır solunum
sıkıntıları varsa mortalite oranı yüksektir. Pnö-
İlk 6 saatte solunum yetmezliğine neden olabi-
motoraks ve pnömomediastinum, PPHN geli-
lecek diğer hastalıklardan ayırmada öykü (örn.
şebilir. Konvansiyonel mekanik ventilasyon ile
gestasyon yaşı), klinik bulgular, kan gazları ve
düzelme görülmeyen hastalarda yüksek frekanslı
akciğer grafisi bulguları önemlidir. Yenidoğan
ossilatuar ventilasyon (HFOV) uygulanması,
geçici takipnesi, diyafragma hernisi, pnömoto-
sürfaktan, ekstrakorpereal mekanik oksijenasyon
raks, erken neonatal pnömoni, konjenital kalp
(ECMO), nitrik oksid fayda sağlayabilir.
hastalığı, yenidoğanın persistan pulmoner hi-
pertansiyonu, amniyon mayi aspirasyonu ve me-
konyum aspirasyonundan ayırdedilmesi gerekir.
Persistan Fötal Dolaşım
Pulmoner vasküler direncin (PVR) artması ve
Mekonyum Aspirasyonu pulmoner vazoreaktivitenin değişmesi sonucu
foramen ovale ve PDA yoluyla sağdan sola şan-
Patofizyoloji: Fetüs hipoksiye maruz kaldığında tın olması ile karakterizedir. Nedeni bilinmiyor-
mekonyumunu intrauterin dönemde yapabilir. sa idiyopatik PPHN veya persistan fetal dolaşım
Mekonyumla boyalı amniyotik mayi tüm do- adı ile anılır.
ğumların %5-15’inde görülür. Genellikle term
ve postterm bebeklerin sorunudur. İntrauterin
dönemde veya doğumdan hemen sonra soluk Patofizyoloji
alıp verme ile birlikte mekonyum akciğerlere
aspire edilir. Mekonyum aspirasyon pnömoni- 1. Akciğer ve vasküler dokusunun gelişeme-
si bu bebeklerin %5’inde meydana gelir. Çoğu mesi: örn. diyafragma hernisi
doğumda resüsite edilir, %30’una mekanik ven- 2. Pulmoner vasküler yatağın bilinen veya bi-
tilasyon gerekir ve %5-10’u eksitus olmaktadır. linmeyen bir nedene bağlı olarak inutero
dönemde gelişmemesi
Klinik: Küçük havayollarının obstrüksiyonu so- 3. Doğum sırasında pulmoner vasküler yapı-
nucu ilk saatler içinde takipne, hırıltı, siyanoz ile nın adaptasyonunun perinatal stres, anoksi,
birlikte solunum sıkıntısı bulguları ortaya çıkar. aspirasyon, hipoglisemi, hemoraji gibi ne-
Akciğer grafisinde tipik olarak yama tarzında in- denlere bağlı olarak adaptasyonunun olma-
filtrasyonlar, ön arka çapın artışı, diyafragmanın ması nedeni ile gelişebilir.
düzleşmesi gözlenir.
Mekonyum aspirasyonu, RDS, pnömoni, diyaf-
Korunma: Fetal distresin yakın takibi yapılmalıdır. ragma hernisi, pulmoner hipoplazi, kistik akci- 447
ğer hastalıkları, polisitemi, hipoglisemi, hipoter- Tedavi: Hastada oksijen saturasyon düşüklüğü
mi, asidoz, hipokalsemi, sepsis, konjenital kalp varsa hood ile oksijen verilmesi yeterlidir. Nazal
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
Yenidoğan Acilleri
Semptomatik Pnömotoraks: Pnömotoraks ge- aralıktan; sıvı koleksiyonunda ise arka ve
niş ise ve bebeğin durumunu bozuyorsa tedavisi lateral yerleştirmede ön aksiller çizgide 4.,5.
acildir. Hastaya göğüs tüpü takılmalı ve sualtı veya 6. interkostal aralıktan girilir (meme
drenaja bağlanmalıdır. Semptomatik pnömoto- başı 4. interkostal aralıktadır), (Resim 17).
Girilecek bölge povidone-iodine solusyonu
raksın tanısı ve tedavisi çok acildir. Bir kaç daki-
ile silinir, steril örtü örtülür.
kalık bir gecikme ölümle sonuçlanabilir. Hasta-
4. İnsizyon yerine kostanın hemen üstünden,
nın durumu hızla kötüleşiyorsa hava acil olarak
0.5 ml/kg %1’lik lidokain önce yüzeyel
intraket ile aspire edilmelidir. Bu amaçla 22-24 interkostal kaslar sonra pariyetal plevraya
nolu intraket midklaviküler hatta 2. interkostal kadar enjekte edilir. Tüpün girebileceği ka-
aralıkta, kostanın hemen üzerinden göğse sokul- dar insizyon açılır. (Genellikle 0.6 cm kesi
malı, guide çıkarıldıktan sonra arkasına içinde uygulanır.)
birkaç ml sıvı bulunan 20 ml’lik bir enjektör 5. İnsizyon yerinden tüp plevra içine itilir.
yerleştirilip hava çekilmelidir. Göğüs tüpü takı- 6. Tüpün içinde nem oluşması intraplevral
lana dek iğne ucuna bir serum seti takılıp su altı aralıkta olduğunu gösterir. Tüpün prema-
drenaja alınabilir. türelerde apekse doğru 2-3 cm, matür bir
bebekte ise 3-4 cm sokulması gerekir (an-
Asemptomatik pnömotoraks varsa ve bebek po- cak bebeğin büyüklüğüne göre değişebilir)
zitif basınçlı mekanik ventilasyonda ise ventila- Trokar genellikle gereksizdir ve akciğer ze-
tör tarafından verilen basınç ile pnömotoraksın delenmesine yol açabilir.
rezolüsyonu olmayacağı için göğüs tüpü takıl- 7. Tüp göğüse tespit edilerek 5-10 cm-H2O
ması uygundur. Ekstübe edilmeye hazırlanıyor- basıncındaki su altı drenajına bağlanmalı-
sa göğüs tüpü yerleştirimine klinik olarak karar dır. Tüp takılırken ve tespit edilirken bebe-
verilmelidir. Mekanik ventilasyonda değilse rad- ğin meme dokusu korunmalıdır.
yografiler ile 8-12 saat aralıklarla, eğer sempto- 8. Tüpün pozisyonunu değerlendirmek için
matikse ama stabilse daha sık aralıkla PA akciğer ön arka ve lateral akciğer grafisi çekilmeliir.
filmi ile izlenmelidir (48 saat içinde genellikle
resolüsyon gözlenir). Göğüs fizyoterapisi sağ-
lanmalıdır. Bebek pnömotoraksın olduğu tarafa
Diyafragma Hernisi
doğru yatırılmalıdır. İzole veya başka sendromlarla birlikte olabilir.
İnsidansı 1/2200-5500 canlı doğumdur. Major
konjenital anomalilerin %10’una eşlik etmekte-
Göğüs Tüpü Takılması dir. Kız çocuklarında daha fazla görülür. En sık
posterolateralde (Bochdalek) görülür ve %85’i
Hazırlanacak malzemeler: Steril delikli bez, tek taraflıdır. Solda olduğunda mide, barsak,
antiseptik solüsyon, steril spanç, 3-0 ipek iplik, dalak; sağda olduğunda karaciğer ve mesane to-
steril eldiven, maske, başlık, makas, bistüri, %1 raksta olabilir. Toraks içi, organlar ile dolu ol-
lidokain, 5 ml şırınga, 25 G iğne, 2000 g’ın al- duğundan o taraftaki akciğerde hipoplazi olur.
tındaki hastalar için 10 Fr, 2000g’ın üzerindeki Karşı tarafta da bir miktar hipoplazi gelişir. Olay
hastalar için 12 Fr göğüs tüpü ve su altı drenaj cerrahi problemden ziyade pulmoner hipoplazi
sistemi gereklidir. ve PPHN’dir.
Tedavi: Hastanın prenatal tanısı varsa amniyo- Enfeksiyona bağlı ateşi olan bebeklerde genel
sentez yapılarak ek bir kromozom anomalisi var- durum bozukluğu, emmeme, kapiller geri do-
lığı araştırılmalıdır. Maske balon ile abdominal lum zamanında gecikme, laboratuvar tetkikle-
distansiyon ve barsak gazı arttırılacağı için hasta rinde; sepsis skorlarında yükseklik (CRP artışı,
doğumdan sonra maske balon ile ventile edilme- lökopeni/lökositoz, trombositopeni) saptanır.
450
meli, hemen entübe edilmelidir. PPHN açısından Ayrıca ateş genellikle 1 saatten uzun sürer.
Konu 1
Yenidoğan Acilleri
• Stafilokokkal konjuktivit
ateşli bir yenidoğanda beslenme yetersizliği ve
• Klamidyal konjuktivit
dehidratasyon düşünülmelidir. Yenidoğan bir
bebek ilk hafta içinde doğum ağırlığının %5- • Kimyasal konjuktivit’tir.
7’sini kaybeder ve 10. günde doğum ağırlığına
erişir. Bebeğin ağırlık kaybı hesaplanmalıdır. Gonokokal konjuktivit: N. gonorrhoeae’ye
Laboratuvar tetkiklerinde sıklıkla üre/kreatinin bağlı konjuktivit tipik olarak yaşamın 2-5.gün-
değerlerinde yükseklik ve hipernatremi saptanır. lerinde ortaya çıkar. Bebekte gözkapağı ödemi,
Sepsis skorları ise bu bebeklerde normaldir. kemosis, ülserasyona yol açabilen kornea perfo-
rasyonu, panoftalmit ve körlük gelişebilir.
Annenin antenatal dönemde ateşinin olması
bebeğin doğumdan sonraki ilk 24-48 saatlik Tanıda gram boyama %90 oranında duyarlılığa
döneminde vücut ısısının yüksek seyretmesine sahiptir. Bu nedenle pürülan akıntısı olan yeni-
neden olabilir. Annedeki enfeksiyon bebeğe de
doğanlarda gram boyama yapmak gerekir.
bulaşmış olabileceği için bebeğin enfeksiyon açı-
sından araştırılması önerilir. Tedavide sistemik penisilin G: 50.000 U/
kg/gün iki doza bölünerek uygulanır. Penisili-
Ateş, metabolik hızı ve oksijen kullanımını arttı-
ne dirençli olgularda seftriakson 50 mg/kg tek
rarak takipne, taşikardi, huzursuzluk, apne gibi
semptomlara neden olabilir. Ateş şikayeti ile ge- doz veya sefotaksim 100 mg/kg/ gün iki doza
len bebekte laboratuvar tetkikleri olarak hemog- bölünerek 1 hafta süre ile uygulanır. Bebek bir
ram, CRP, biyokimyasal değerler bakılmalıdır. gün boyunca izole edilmeli, ebeveynler tedavi
edilmelidir.
Acil müdahale olarak soğuk-ılık uygulama, nedene
yönelik tedavi yaklaşımı yapılması uygundur. Klamidyal Konjuktivit: Chlamydia tracho-
matis’in neden olduğu konjuktivittir. Daha çok
endüstrileşmiş ülkelerde sosyo-ekonomik düze-
6. Yenidoğanda Enfeksiyon yi düşük kişilere seksüel yolla bulaşır. Hayatın
5-14.günleri arasında ortaya çıkar. Mikroorga-
Yenidoğan döneminde enfeksiyon görülme nizma annenin genital yolundan bulaşır. Go-
oranı yaşamın diğer dönemlerine göre oldukça noreden sonra en dramatik göz enfeksiyonuna
yüksektir. Bu duruma neden olan bazı faktörler neden olan mikroorganizmadır. Önceleri sulu
Tablo 9’da özetlenmiştir. Prematür bebeklerde olan akıntı hızlıca pürülan vasıfa döner ve göz
ise risk daha yüksektir (Tablo 10). kapakları ödemlenir. Topikal antibiyotikler ola-
Burada yenidoğan döneminde en sık karşılaşılan yı geriletse de tedavi edemez ve tekrar enfeksi-
enfeksiyon hastalıklarından bahsedilecektir. yon oluşabilir, konjuktival folliküller veya pan-
nus oluşabilir.
452
Konu 1
Yenidoğan Acilleri
Yenidoğan pnömonisi dört grupta incelenebilir: ğin monitörize edilerek oksijen saturasyonunun
ve vital bulgularının (kalp hızı, solunum, tansi-
Konjenital Pnömoni (Transplasental Geçişli):
yon, vücud ısısı) takip edilerek stabil tutulması,
Rubella, CMV, Toksoplasma, Listeria ve T. pal-
mayisinin ayarlanması, gerektiğinde ventilatör
lidum nedeni ile gelişebilir.
desteği, kalp yetmezliği tedavisi, varsa plevral
Intrauterin Pnömoni: Asfiksi ve/veya enfek- efüzyonun boşaltılması önemlidir.
siyona bağlı olan ve ancak otopsi bulguları ile
Mortalite geç başlangıçlı pnömoniye göre daha
gösterilebilen pnömonidir.
fazladır. Prematür bebeklerde matür olanlara
Erken Başlangıçlı Pnömoni: Doğumda veya göre mortalite artmıştır.
hemen sonrasında maternal genital yolun assen-
dan enfeksiyonu ile amniyon mayinin infekte Geç başlangıçlı pnömoni: Birçok olgu hasta-
olması sonucu meydana gelir. neye yatırılmış ve ventilatöre bağlanmış bebek-
lerdir. Endotrakeal tüpler kısa bir süre içinde
Geç Başlangıçlı Pnömoni: Doğumdan 48 saat kolonize olur ve patojen bakteriler pnömoniye
sonra hastaneden veya toplumdan edinilmiş neden olabilir. Ayrıca trakeoösafagiyal fistülü
mikroorganizmalara bağlı olarak gelişen pnö- olan, gastroösafagiyal reflüsü ve nörolojik hasta-
moniyi tanımlar. lığı olan bebeklerde aspirasyon pnömonisi geli-
şebilir. En sık ventilatöre bağlı prematür bebek-
Pnömonide respiratuvar distres bulguları, akci-
lerde görülür. Etkenler kliniğin florasına göre
ğer grafisinde en az 48 saat boyunca sebat eden
değişir. K.pneumonia, P.aeruginosa, S.aureus ve
pnömoniyi düşündüren noduler veya yama tar-
zında infiltrasyonlar, hava bronkogramı ile bir- S. epidermidis, Candida, RSV etkendir.
likte granuler tarzda görünüm, lobar veya sublo- Tedavi: Etkene göre değişir. Kan kültüründe
bar konsalidasyon vardır. veya trakeal aspirat kültürlerinde üreyen mikro-
Erken Başlangıçlı Pnömoni: Hastalık ma- organizmanın duyarlı olduğu antibiyotik kulla-
ternal risk faktörleri ile ilgilidir. Bunlar erken nılmalıdır.
doğum, uzamış membran ruptürü, maternal
ateş, assendan yolla maternal genital yol ve pe-
rinedeki mikroorganizmaların koriyoamniyonite Menenjit
neden olmasıdır. Histolojik olarak akciğerlerde
Menenjit meninks ve beyin omurilik sıvısının
konjesyon, hemoraji ve nekroz vardır, bakteri-
(BOS) enfeksiyonudur. Menenjit tüm hayat bo-
ler genellikle görülür. Vakaların yarısında alve-
olar hiyalen membranlar vardır. En sık etken yunca en sık yenidoğan döneminde görülür ve
Grup B streptokok, H.influenza, S.pneumonia, ilk hafta içinde sıklığı son üç haftaya göre daha
L.monocytogenes ve gram negatif enterik bakte- fazladır. Erken başlangıçlı sepsisin %10-30’una,
rilerdir. Bakteriyemi olabilir. Bir çalışmada erken geç başlangıçlı sepsisin ise %10’una menenjit
başlangıçlı pnömonisi olan bebeklerin %44’ünde eşlik etmektedir. Prematür bebekler, düşük do-
kan kültürlerinde üreme görülmüştür. ğum ağırlıklı bebekler, meningoensefalitli, der-
mal sinuslü bebekler menenjite daha duyarlıdır.
Klinikte: Doğumda veya hemen sonra respira-
tuvar distres bulguları (takipne, taşikardi, burun Görülme sıklığı: 1/2500 canlı doğum, ölüm
kanadı solunumu, interkostal ve subkostal çekil- oranı %50’den fazladır.
meler, siyanoz), eğer sepsis varsa hipotansiyon,
şok, apne, konvulziyon, ateş olabilir. Patofizyoloji: Etken sıklıkla hematojen yol ile
meninks ve BOS’a yayılır. Ancak meningomi-
Tedavide: Antibiyotik ve destekleyici tedavi yelosel ve dermal sinusü olan çocuklarda ciltten
önemlidir. Penisilin ve birlikte bir aminoglikozi- direk inokulasyon ile bulaşır. 453
Etken: Yaşamın ilk 2 ayında menenjitte etken Komplikasyonlar
genellikle annenin genital florasındaki bakteri-
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
lerdir. Grup B streptokoklar, gram negatif rodlar Ventrikülit, hidrosefali, serebral abse, hemoraji,
(en sık E. coli), L.monocytogenes, enterokoklar tromboz, uygunsuz ADH sendromu, sağırlık,
ve diğer gram negatif enterik basillerdir (Kleb- mental retardasyon, konvulziyon.
siella, Enterobacter, Serratia spp). Cilt defekti
veya kateteri olan hastalarda ise stafilokok grubu
bakteriler ön plandadır. Nekrotizan Enterokolit (NEK)
Klinik: Yenidoğan dönemine özgül klinik bulgu NEK primer olarak prematür bebeklerin soru-
yoktur. Klinik bulgular arasında emmeme, hu- nu olup, 1.5 kg’ın altındaki bebeklerde insidansı
zursuzluk, hipo/hipertermi, letarji ve fontanel %8-12’dir. Gestasyonel yaş azaldıkça risk art-
bombeliği olabilir. maktadır. Prematür bebeklerde genellikle bes-
lenmenin 2. veya 3. haftasında gelişir.
Tanı
Laboratuvar: BOS mutlaka incelenmelidir. Nedenleri
BOS direk bakısı: Normalde prematür bebek- 1. GIS hipoksisi (asfiksi, akut kardiyopulmo-
lerde BOS beyaz küre sayısı 27/ µL, matürlerde ner hastalıklar)
5-10/µL’dir. 2. Mukozal bütünlüğün bozulması
Gram-giemsa boyama yapılmalıdır. 3. Prematürite (sirkülatuar, GIS ve immünite-
nin yetersiz oluşundan dolayı)
BOS biyokimyası: BOS proteini sağlıklı pre-
4. Enteral besinler: Beslenmeyen çocuklarda
matürelerde ortalama 100 (50-290) mg/ dl,
NEK çok nadir olup, %95’i en az bir kez
matürlerde 60 (30-240) mg/dl’dir. Ayrıca; BOS
beslenmiştir. Anne sütü ile beslenen çocuk-
kültürü, radyolojik tetkikler, kraniyel USG ve
larda 7-10 kez daha az görülür.
kraniyel BT’den faydalanılabilir.
5. Polisitemi ve hiperviskosite
6. Kan değişimi
Tedavi
7. Enterik patojen organizmalar
Ampirik Tedavi: Erken başlangıçlı menenjitte
Klinik: En erken bulgu sıklıkla (%70) abdomi-
ampisilin ve bir aminoglikozidin birlikte başlan-
nal distansiyondur. İleus, residü olması, asid,
ması en uygun olanıdır (örn.ampisilin 200 mg/
peritonit, şok, apne, bradikardi, sepsis bulgu-
kg/gün 4 doza bölünerek IV, amikasin 15 mg/
ları gözlenebilir. Fizik muayenede abdominal
kg/gün iki dozda IV). Diğer bir tedavi seçeneği
distansiyonun olması, karın duvarının renk
de bir 3.kuşak sefolosporin ve birlikte ampisilin
değiştirmesi, barsak anslarının belirmesi ve be-
verilmesidir.
bekte sepsise ait bulgular olabilir. Klinik Walsh
Geç başlangıçlı menenjitte ise 3.kuşak sefolos- ve Kliegman tarafından evrelendirilmiştir:
porin ve ampisilin birlikte kullanılabilir. Anti-
biyotikler BOS kültürü alındıktan hemen sonra
hiç vakit kaybedilmeden başlanmalı ve en az 2
Evre I
hafta devam edilmelidir. Sistemik bulgular non spesifiktir. GİS’de residü
Kültür sonucuna göre antibiyoterapi değiştiri- ve gaytada gizli kan pozitiftir. Radyolojik bulgu-
lebilir. Gramnegatif bakteriyel menenjitlerde lar: Normal veya nonspesifiktir.
tedavi süresi kültür negatif olduktan sonra en az
14 gün veya toplam 21 gündür. Antibiyotikler Evre II
mutlaka intravenöz uygulanmalıdır. Destekleyi-
454 ci tedavi de önemlidir. IIA: Sistemik bulgular I’dekine benzer.
Konu 1
Yenidoğan Acilleri
1. Yatarak karın grafisinde ileus ve pnömatosis
Radyolojik bulgular: İleus bulguları, dilate lup- intestinalis görünümü var mı?
lar ve lokal pnömatosis intestinalis vardır. 2. Lateral dekübit veya ayakta karın grafisinde
IIB: Sistemik bulgular arasında hafif asidoz ve perforasyon bulgusu var mı? Perforasyon
trombositopeni vardır. GİS’de abdominal duvar genellikle pnömatosis intestinalis görünü-
ödemi ve duyarlılık vardır. münden yaklaşık 48-72 saat içinde görülür.
Klinik Bulgular: Hastanın kan glikoz düzeyi- kontrol edilmelidir. Mayi glikoz konsantrasyonu
nin düşük olması her zaman klinik tabloya yol %20 üzerine çıkmasına veya dakikada 14 mg/kg
Yenidoğan Acilleri
açmaz. Klinik bulgular otonomik sinir sistemi- dozda glikoz gönderilmesine rağmen hipoglise-
nin aktivasyonu (taşikardi, solukluk, tremor, jit- mi devam ediyorsa hastada persistan hiperinsu-
ternes, siyanoz, apne, takipne, tiz sesle ağlama, linemik hipoglisemi düşünülmeli ve diazoksid
terleme, hipotermi) ve beyin glikoz yetersizliği başlanmalıdır. Kan şekeri değerleri normal dü-
(sabit bakma, konvülziyon, letarji, beslenme zeye erişince ve bebek 2 gün boyunca hiç bir ya-
güçlüğü) ile ilgilidir. Hipoglisemi açısından yük- kınma yoksa kan şekeri takibine son verilebilir.
sek riskli bebeklerde doğumdan 1 saat sonra, ilk
6-8 saatte 2 saatte bir ve ilk 24 saatte 6 saatte bir Klinik seyir: Uzun süren, tekrarlayan ve bulgu-
glikoz ölçülmelidir. lara neden olabilen hipoglisemi nörolojik sekel-
lere neden olabilir. Kısa süreli, bulgulara neden
olmayan hipoglisemide prognoz iyidir.
Tablo 12.
Hipoglisemi riski yüksek bebekler
Prematürite 8. Yenidoğanda Hiperpotasemi
Diabetik anne bebeği
Yenidoğan bebekte hiperpotasemi serum K dü-
Intrauterin büyüme geriliği zeyinin 6-6.5 mEq/L üzerinde olması olarak ta-
Hipoksik iskemik ensefalopati nımlanır. Potasyum klirensinde azalma (örneğin
Eritroblastozis fetalis renal yetmezlik, konjenital adrenal hiperplaziler-
Hipotermi den bazısı), kanama veya doku yıkımı (örneğin
Doğum sırasında anneye glikoz infüzyonu yapılması sefal hematom, intraventriküler kanama, he-
Hiperinsulinizm moliz) ve fazla potasyum verilmesi gibi birçok
nedenden dolayı hiperpotasemi gözlenebilir.
Metabolik hastalıklar
Hiperpotasemi çok düşük doğum ağırlıklı be-
Normal yenidoğanlar
beklerde daha sık görülür. Hiperpotasemi ne-
Beckwith-Wiedeman sendromu
denleri Tablo 13’de gösterilmiştir.
Sepsis
Tablo 13.
Hiperpotasemi Nedenleri
Tedavi Yalancı yükseklik: Kapiller alım, hemoliz,
laboratuarda geç tetkik edilmesi, lökositoz,
Konvülziyon yok ancak diğer klinik bulgular var trombositoz
ise hastaya 2 ml/kg dozda %10 dekstroz içeren İntavenöz veya oral yoldan fazla verilmesi
mayi puşe edilir. Konvülziyon varlığında doz 4 Asidoz
ml/kg %10 dekstrozdur. Daha sonra mayideki Böbrek yetmezliği
glikoz miktarı dakikada 8 mg/kg dozda olacak Doku yıkımı
şekilde ayarlanmalıdır. Hipoglisemi devam edi-
Adrenogenital sendrom
yorsa mayideki glikoz miktarı her defasında 2
mg/kg/dakika arttırılmalıdır. Hipoglisemi hala
devam ediyorsa glikoz konsantrasyonu %15-20 Hiperpotasemi asemptomatik olabileceği gibi
olacak şekilde arttırılabilir. Ancak bu konsant- ölümcül de olabilir. Bulgular aritmi ve kardi-
rasyondaki mayiler santral kateter (örn., umbi- yovasküler instabiliteyi içerir. EKG bulguları T
likal) takılarak verilmelidir. Serum glikoz düzey- dalgasında sivrileşme, P dalgasında düzleşme,
leri 40 mg/dl üzerine çıkana dek her 2 saatte bir PR aralığında uzama ve QRS’de genişlemedir.
457
Tablo 14. Yenidoğanlarda santral siyonozun ayırıcı tanısı
Tedavi A. Solunumsal Hastalıklar
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
ya ve periferik kapiller kandan oksijen ekstrak- %90 olasılıkla konjenital kalp hastalığı var-
siyonunda artışa neden olur. Periferik siyanoz dır. Akciğer alanlarında perfüzyon iyi değil-
Yenidoğan Acilleri
yenidoğan bebeklerde normal bir bulgu olarak se pulmoner kan akımının azaldığı durum-
karşımıza çıkabileceği gibi hipotermi, hipovole- lar; aksine yaygın opaklaşma var ise artmış
mi, hipertermi, sepsis, sempatomimetik ilaçlar, pulmoner kan akımının olduğu durumlar
konjestif kalp yetmezliği ve şokta da görülebilir. akla gelmelidir.
Azalmış kalp debisi olan hastalarda da görülebi- 5. EKG’de hangi bulgular var? Normal yeni-
lir. Santral siyanoz en iyi oral mukozada görülür.
doğanda EKG sağ ventriküler dominansını
Santral siyanoz daha ciddidir ve solunumsal,
gösterir. Ancak birçok doğumsal kalp has-
kardiyak, santral sinir sistemi, hematolojik ve
talığının prenatal dönemde belirgin hemo-
metabolik nedenlerle oluşabilir.
dinamik etkisi olmadığından (örn. Büyük
arter transpozisyonu, Fallot tetralojisi gibi)
EKG normal olabilir.
Siyanozda İlk Yaklaşım
6. Siyanoz devamlı mı, aralıklı mı, ağlamakla
Öncelikle havayolu açılmalı, oksijen verilmeye veya beslenmekle değişiyor mu?
başlanmalı, solunumu ve dolaşımı değerlendi- 7. Prenatal öyküde veya doğum öyküsünde bir
rilmeli ve stabilize edilmelidir. Nabız oksimetre özellik var mı? (annede diyabetes mellitus
takılmalı ve arteriyel kan gazı alınmalıdır. veya lupus var mı, ailede konjenital kalp
Siyanoz ile gelen bir bebekte aşağıdaki soru- hastalığı var mı?)
lar sorulmalıdır. 8. Hiperoksi testine yanıtı nasıl? Oda havasın-
da arteryel PaO2’ye bakıldıktan sonra10-20
1. Solunum sıkıntısı bulguları var mı? Has- dk süre ile %100 oksijen solutulan bebeğin
tada solunum sıkıntısı varsa, yardımcı so- arteriyel PaO2’si tekrarlanır, 150 mmHg
lunum kasları (burun kanadı solunum, üzerine çıkan PaO2 durumunda siyanotik
interkostal-subkostalsuprasternal çekilme) kalp hastalıklarından uzaklaşılır.
çalışıyorsa, akciğer muayenesinde ralronkus
duyuluyor ise sorun genellikle akciğer pa- Tedavi nedene yönelik olarak yapılır. Özellik-
rankimine aittir. le oksijen verilmesine rağmen siyanozu düzel-
2. Üfürüm var mı? Yenidoğan bebekte üfürüm meyen yenidoğan bebeklerde duktus bağımlı
ve siyanoz varsa sorun genellikle siyanotik konjenital kalp hastalıklarının ayırımının acilen
konjenital kalp hastalığına bağlıdır. Ancak yapılması önemlidir. Hastaya ekokardiyografi
siyanotik konjenital kalp hastalığı olmasına yapılmalıdır. Hastada duktus bağımlı konjenital
rağmen üfürüm duyulmayabileceği akılda kalp hastalığı düşünülüyor ise oksijen verilme-
tutulmalıdır.
1 meli ve prostoglandin E başlanmalıdır.
3. Preduktal (sağ el) ve postduktal (ayaklar)
saturasyon ölçümü; persistan pulmoner
hipertansiyonda preduktal ve postduktal
10. Yenidoğanda Nöbetler
saturasyon farkı %10’dan fazladır. Nörolojik fonksiyonların paroksismal bozuk-
4. Akciğer grafisinde neler var? Yenidoğaarda lukları olarak tanımlanan nöbetler yenidoğan
göğüs grafisinde timus nedeni ile kardiyo- döneminde sık olarak ortaya çıkar. Yenidoğan
megaliyi değerlendirmek güçtür. Hem ön bebeklerde metabolik, toksik, yapısal ve enfek-
arka hem de yan grafiler çekilmelidir. Kal- siyöz hastalıkların artmış sıklığına bağlı olarak
bin duruşuna (örneğin destrokardi olan bir konvülziyon gelişme riski, bu yaş döneminde
hastada siyanoz da varsa hastalardaki kalp yüksektir. Tek bir neden ortaya konulamamakla
anomalisi sıklıkla komplikedir) dikkat edil- birlikte birkaç nedenin nöbet gelişmesinde rol
melidir. Sağ pozisyonlu bir aortik yay varsa oynadığı düşünülmektedir. Miyelinizasyonun 459
henüz yetersiz olduğu, akson-dendritik iletimin Tablo 15.
olgunlaşmadığı yenidoğan döneminde jenera-
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
Yenidoğan bebekler en sık olarak ağızdan kana- En sık sepsis, respiratuvar distress sendromu,
ma ya da göbek kanaması şikayeti ile başvurur- nekrotizan enterokolit, asfiksi gibi nedenlere
Yenidoğan Acilleri
lar. Ağızdan kanama için bebek değerlendirilir- ikincil olarak DİK gelişir.
ken mutlaka annenin kanının yutulma olasılığı
göz önünde bulundurulmalıdır. Doğum sırasın- Tedavisinde gerekirse trombosit transfüzyonu,
da yuttuğu kan veya sağlıklı bebeğin anne sütü taze donmuş plazma, kriyopresipitat gibi kana-
alırken meme başındaki çatlaklardan sızan kanı ma kontrolu için gereken ürünler kullanılır.
yutması söz konusu olabilir. Bebeklerde rektal
Edinsel koagülopatiler arasında ikinci sıklıkta K
kanama söz konusu olduğunda yine doğumda
vitamini eksikliğine bağlı olan koagülopatiler yer
annenin kanını yutmuş olabileceği, bebeğin anal
muayenesinde fissür olabileceği akılda tutulma- alır. Karaciğerde sentezleri K vitamini aracılığı
lıdır. Yenidoğan bebeklerde kusma veya dışkıda- ile olan Faktör II, VII, IX, X’un eksikliğine bağlı
ki kanın anneye mi, yoksa bebeğe mi ait olduğu- olarak kanama görülür. Yaşamın 2-5. günlerinde
nu ayırt etmek için APT testi yapılır. ekimoz, gastrointestinal sistem kanaması, göbek
kanaması, nadiren kafa içine kanama olarak kar-
Yenidoğan bebeklerde kanama nedenleri; şımıza çıkar. Bu durum birçok ülkede doğumda
1 mg K vitamini yapılarak ortadan kaldırılmış-
1. Konjenital koagülopatiler tır. Annenin gebelikte kullandığı warfarin, fe-
• Hemofili A Hemofili B nobarbital, fenitoin, rifampin ve izoniazid gibi
• Diğer kalıtsal koagülopatiler ilaçlar da yenidoğan döneminde K vitaminine
2. Edinsel koagülopatiler bağlı faktörlerin sentezini etkileyerek kanamaya
neden olabilir. Malabsorbsiyon sendromları, ka-
3. Niteliksel ve niceliksel trombosit eksiklikleri
raciğer hastalıklarında da K vitamini eksikliğine
bağlı kanamalar ortaya çıkabilir. Laboratuar tet-
Hemofili A: Faktör VIII eksikliğine bağlı orta-
kiklerinde PT ve PTT uzaması gözlenir.
ya çıkan X’e bağlı resesif kalıtılan bir hastalıktır.
Sağlıklı yenidoğan bebeklerde faktör düzeyi eriş- Tedavide K vitamini desteği gerekir.
kinlerdeki gibidir. Ancak prematürelerde düzeyi
daha düşük olması nedeniyle tanısal zorluk orta- Trombositopeni, yenidoğan bebeklerde de eriş-
ya çıkmaktadır. kinlerde olduğu gibi 150.000/mm3’den daha
düşük sayıda trombosit sayısı olarak tanımlanır.
Hemofili hastalarında yenidoğan döneminde Yenidoğan bebeklerde hemen her zaman patolo-
sefal hematom, sünnet yerinden kanama, K vi- jiktir. Nedenleri arasında öncelikli olarak sepsis,
tamini enjeksiyon yerinde hematom sık görülen preeklamptik anne bebekleri, DİK ve trombo-
bulgulardır. sitopeni sayılabilir. Konjenital TORCH enfek-
siyonları da yenidoğan bebeklerde trombosito-
Hemofili B: Faktör IX eksikliğine bağlıdır. Fak- peniye neden olurlar. Daha nadir olarak immün
tör IX, K vitaminine bağlı diğer faktörler gibi trombositopeniler de yenidoğandaki trombo-
erişkine göre sağlıklı yenidoğanda %50, pre- sitopeni nedenleridir. Annede trombositopeni
termlerde ise %35 düşüktür. varsa immün trombositopeni akla gelmelidir.
Edinsel koagülopatilerde ise en sık dissemine Kanama ile gelen bebekte ayırıcı tanı yapıldık-
intravasküler koagülopati (DİK) yer alır. DİK’te tan sonra tedavi etiyolojiye yöneliktir.
kanama, trombosit ve koagülasyon faktörlerin
tüketimine ikincil olarak ortaya çıkar. DİK’te
çok fazla trombin oluşur ve koagülasyon-fibri- 12. Hiperbilirubinemi
noliz dengesi bozulur. D-dimer oluşumu için
önce trombin etkisi ile fibrin oluşup daha sonra Hiperbilirubinemi, bilirubin metabolizmasının
parçalanması gerçekleştiği için D-Dimer’in yük- herhangi bir basamağında meydana gelen bo-
selmesi DİK tanısında daha özgündür. zukluk sonucu bilirubinin kanda yükselmesi ile 461
ortaya çıkan, yenidoğanların çoğunda görülen • Tam idrar tetkiki, idrar kültürü
ve çoğu kez hekimleri endişelendiren fizyolojik
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
• Başlama zamanı doğumdan sonraki ilk 24 dir. Kan beyin bariyeri bozulduğunda albumine
saat içinde olan bebekler bağlı bilirubin de toksiktir.
Yenidoğan Acilleri
• Bilirubin fototerapi seviyelerinin üzerinde
olması Bilirubin ensefalopatisi olan bir bebek nasıl
• Bilirubin artış hızı > 0.5 mg/dl/saat olması fark edilir?
• Eşlik eden başka bir hastalık bulgusunun • Bebek çok sarıdır
(Kusma, letarji, yetersiz beslenme, ağırlık
• Kandaki bilirubin düzeyi çok yüksektir
kaybı) olması
• Sarılığın term bebekte 7 gün, preterm be- • Bebek başlangıçta letarjik, hipotoniktir, ağ-
bekte 15 günden fazla sürmesi patolojik laması zayıf, Moro refleksi zayıf ve beslen-
sarılığı düşündürür. mesi iyi değildir
• Risk Altındaki Bebekler: Bazı bebeklerde • Daha sonra bebek uyanık ve huzursuz olur
hiperbilirubinemi riski daha fazladır. İyi bir • Tiz sesli ağlar
öykü ve fizik muayene ile bu bebekler tah-
min edilebilir ve yakından izlenebilir. • Opistotonus ve konvülziyonlar görülebilir
• Yenidoğan döneminde ağır sarılık geçiren
kardeş öyküsü Kernikterusun kronik komplikasyonları:
• Anne kan grubu “O” olan kan grubu A • Atetozis
veya B olan bebekler
• Sensoriyal sağırlık
• Anne kan grubu “Rh (-)” olan bebekler
• Preterm bebekler • Mental retardasyon, entelektüel gerilik
• Septik bebekler
• Sefal hematom oluşumuna neden olabilecek
doğum travmasına maruz kalan bebekler Tedavi
Bilirubin değeri ve doğum ağırlığına göre tedavi
Anne Sütü Sarılığı gerekliliği ve şekline (fototerapi veya kan deği-
şimi tedavileri) karar verilir. Tablo 17’de foto-
Fizyolojik sarılığın uzamış halidir. Anne sü- terapi ve kan değişimi sınırları verilmiştir. Ör-
tünde bilirubinin enterohepatik dolaşımını neğin doğum ağırlığı 1600 gr olan bir bebeğin
artıran faktörler [(3(α)20(β), pregnandiol, doğumunun 5. gününde fototerapi sınırının 10
β-glukuronidaz] etyolojide rol oynar. Bilirubin mg/dl, kan değişimi sınırının 17 mg/dl olduğu
düzeyleri 6-14. günler arasında en yüksek dü- görülmektedir. Eğer bu bebeğin 5.günde bili-
zeyine ulaşır. Total serum bilirubini 12-20 mg/ rubin değeri 19 mg/dl ise hastaya kan değişimi
dL’ye ulaşır. Tanı konusunda şüphe varsa anne yapılmalıdır.
sütü 24-48 saat kesilerek bilirubin düzeyi izlene- Fototerapi: 4-6 ışık ünitesi, belli bir uzaklıkta,
bilir (günde 3 mg/dL azalması gerekir). Ancak bebeğin gözleri kapatılarak bebeğe uygulanır.
anne sütünün kesilmesi hem bebekler, hem de Bilirubinin suda çözünen formlara dönüşerek
anne açısından sıkıntılı bir durumdur. Anne sü- idrar ve gaita ile atılmasını sağlar ve bu şekilde
tüne bağlı sarılık 3 ay sürebilir. bilirubin düzeylerini düşürür.
Kan Değişimi: Bebeğin kanının vericinin kanı
Bilirubin Ensefalopatisi ile değiştirilmesidir. Girişimsel bir işlem olması
ve transfüzyon komplikasyonlarının olması ne-
Hiperbilirubinemi komplikasyonları içinde en deniyle riskli bir işlemdir. Gereken durumlarda
önemlisi beyin toksisitesi (bilirubin ensefalopa- kullanılacak kan grupları aşağıdaki Tablolara 18,
tisi)dir. Serbest bilirubin beyinde toksik etkili- 19 göre seçilir. 463
Tablo 17. Fototerapi ve kan değişimi sınırlaması
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
Yenidoğan Acilleri
Bebekler kendileri ifade edemedikleri için ağrı- kullanacağını hastalarının durumu ve çalışan sa-
nın değerlendirilmesi zordur. Ağrının değerlen- yısını göz önüne alarak belirleyebilir.
dirilmesi için geliştirilen çoğu skala akut ağrının
değerlendirilmesi (örneğin topuktan kan alma Yenidoğanda Ağrının Tedavisi
sırasında gelişen ağrı) için geliştirilmiştir. Yeni-
doğan Yoğun Bakım Üniteleri’nde en sık kulla- Genel olarak;
nılan ağrı skalaları PIPP (Premature Infant Pain
Profile), NIPS (Neonatal Infant Pain Scale), 1. Rahatsız edici ağrılı işlemler azaltılmalıdır.
NFCS (Neonatal Face Coding System), CRIES 2. Ağrılı herhangi bir işlemde analjezik kulla-
ve FLACC skalalarıdır. Sedasyonu değerlendir- nılmalıdır.
mek için ise COMFORT skalası kullanılabilir. 3. Ağrıyı azaltmada non-farmakolojik ve/ veya
Bu skalalar ya tek yönlü (tek bir parametreyi farmakolojik işlemler kullanılmalıdır.
değerlendiren) ya da çok yönlü (fizyolojik, dav- 4. Tablolarda YYBÜ’de ağrıya neden olan iş-
ranışsal ve bunlarla ilgili parametreler) paramet- lemlerde izlenebilecek tedaviler ve ilaç doz-
releri değerlendiren skalalardır. ları özet olarak yazılmıştır.
Davranışsal değişiklikler arasında vokalizasyon-
lar (ağlama, inleme), yüz ifadeleri (yüz buruş- Özel İşlemlerde Analjezi
turma, kaş ve alında kırışmalar, gözleri sıkma), 1. Basamak: Tüm yenidoğanlara elektif bir ağrı-
vücut hareketleri (genel duruş, kol/bacakta çe- lı işlem sırasında ağrı kesici uygulanmalıdır. Ön-
kilmeler, kuvvetli darbeler, çırpınma) ve tonusta celikle non-farmakolojik yöntemler kullanılma-
değişiklikler (tonusta artma veya azalma) olabilir. lıdır. Nonfarmakolojik yöntemler farmakolojik
yöntemlerle beraber kullanıldığında daha etki-
Fizyolojik değişiklikler arasında kan basıncında
lidir. Bazen ilaç dozlarının azaltılmasını sağlaya-
artış, intrakraniyal basınç artışı, solunum hızı ve
bilir. Nonfarmakolojik yöntemler arasında em-
çabasında artış, solunum derinliğinde değişiklik-
zirmek, emzik vermek, oral sukroz, glikoz, anne
ler (örn.azalma), oksijenasyonda azalma, oksijen sütü vermek, kundaklamak, kucağa almak, kan-
gereksiniminde artış görülebilir. Ayrıca ağrıya guru bakımı yapmak, bebeğe dokunmak, masaj,
yanıt olarak plazma renin aktivitesinde, kate- şarkı ile duygusal doyum yaratmak sayılabilir.
kolamin düzeylerinde, kortizol düzeyinde artış;
insulin düzeylerinde ise azalma gözlenir. Ancak 2. Basamak: Topikal anestezikler (topikal lido-
skalalarda ağrı değerlendirilirken değerlendirme kain, lidokainprilokain krem, tetrakain jel gibi).
kişiden kişiye değişebilir, ayrıca bebek nörolojik Bunlardan en sık kullanılanı EMLA (%2.5 li-
olarak etkilenmişse ağrı yanıtı az olabilir, dola- dokain, %2.5 prilokain karışımı) kremdir.
yısı ile bebeğin ağrı skoru yanlış düşük olabilir. EMLA’nın venöz kan alma sırasında, arteriyel
Uzun süreli ağrılarda (örn. nekrotizan entero- kan alma sırasında, sünnet sırasında, lumber
kolit, menenjit, osteomiyelit gibi) bu skalaların ponksiyon yaparken ağrıyı azalttığı ancak to-
güvenilirliği de tartışmalıdır. Zira devamlı ağrı puktan kan alma sırasında gelişen ağrıyı azalt-
durumunda bebekler pasif hale geçerler, vücut madığı gösterilmiştir. Etkili olabilmesi için iş-
lemden 45-60 dakika önce işlem yapılacak alana
hareketleri kısıtlıdır veya hiç yoktur, yüz ifade-
1-2 gr EMLA krem sürülmesi gerekir.
sizdir, kalp hızı değişkenlikleri azalmış, oksijen
tüketimleri azalmıştır. Bu bebeklerde EDIN 3. Basamak: %1’lik lidokain 0.5 ml/kg veya
Skalası kullanılabilir. Tüm bu dezavantajlarına %2’lik lidokain 0.25 ml/kg s.c.uygulanabilir. Ye-
rağmen Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde iz- nidoğan bebekte epinefrinli lidokain solusyonları
lenen ve invazif işlemlere maruz kalan bebekler nekroz ve aritmi riskleri açısından kullanılmama-
her 4 saatte bir ve her ağrılı işlem öncesi mutlaka lıdır. Önerilen maksimum lidokain dozu %0.5
değerlendirilmeli, ağrı skorları hesaplanmalıdır. veya %1’lik solusyondan 3-5 mg/kg’dır. 465
Tablo 20.
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
Tablo 21.
NIPS, Yenidoğan Bebek Ağrı Skalası
0 1 2
Yüz ifadesi Rahat Yüz buruşturma
Genel Gergin yüz kasları,
Sakin yüz, doğal ifade
görünüm kırışık alın ve çene
Çığlık, feryat, yüksek
Ağlama Sessiz, ağlamıyor Hafif inilti, aralıklı ağlama sesli sürekli ağlama
Tablo 22.
Yenidoğan Acilleri
NFCS, Yenidoğan Yüz Kodlama Sistemi
Yüz ifadesi Varsa 1 Yoksa 0
Alın/kaş Kaşlarda şişkinlik
Gözler Gözleri kısarak kapamak
Nazolabiyal oluk Oluğun burun kenarından ağız köşesine dek belirginleşmesi
Dudaklar Herhangi bir şekilde açmak
Ağzın vertikal Çeninin aşağı hareketi ile birlikte dudak
gerginleştirilmesi köşesindeki açının vertikal hale gelmesi
Ağzın horizontal
Dudak köşesindeki açının horizontal hale gelmesi
gerginleştirilmesi
Çene Çenede titremelerin olması
Dudakların şekli Dudakların ‘O’ şeklini alması
Dil gerginliği Dilin kenarlarının belirginleşip dilin gerilmesi
Maksimum skor 9’dur. Skor ne kadar fazla ise ağrı o kadar fazladır. Grunau RVE, Craig KD. Pain expression in neonates:
facial action and cry. Pain 1987;28:395-410.
4. Basamak: Asetaminofen (6-8 saat aralıklarla sında ilk 1 saat içinde 100-150 mcg/kg infüzyon
oral 10-15 mg/kg/doz veya rektal 20-25 mg/kg/ yükleme yapılıp, 10-20 mcg/kg/saat dozunda
doz). Hem matür hem de prematüre bebeklerde devamlı infüzyon şeklinde idame ettirilebilir.
hafif-orta derecede ağrı veren işlemlerde ve pos- Uygulama sırasında solunum ve kardiyovaskü-
toperatif dönemde kullanılabilir. Klirensi daha ler parametreler yakından takip edilmelidir. Yarı
büyük çocuklara göre daha yavaştır. Bu nedenle ömrü yaklaşık 9 saattir. Yan etkileri düzeltmek
oral dozu daha az sıklıkla verilir. Gestasyon yaşı amacı ile narkotik antagonist olan nalokson bu-
32 hafta olan bebeklerde maksimum 60 mg/kg,
lundurulmalıdır (0.01 mg/kg-0.1 mg/kg dozda
28-32 hafta olan bebeklerde 40 mg/kg verilir.
i.v. yoldan yapılır). Abdominal distansiyon, bar-
Ancak bu dozlar antipiretik dozlar ile yapılan
çalışmalar sonucu elde edilen sonuçlar olup ağrı sak seslerinde azalma ve idrar retansiyonu olabi-
kesici dozları ile ilgili çalışmalar değildir. Yeni- lir. Uzun süreli tedavide ilacın aniden kesilmesi
doğan bebeklerde intravenöz asetaminofen kul- sonucu çekilme belirtileri (MSS: huzursuzluk,
lanımı ile ilgili çalışmalarda nadiren hepatik veya sürekli uyanıklık, tremor, hipertonisite, yüksek
renal toksisiteye neden olduğu gösterilmiştir. perdeli ağlama, hava geçirme, canlı refleksler,
terlemede artış, GİS: emmede azalma, kusma,
Yenidoğanlarda non steroid antiinflamatuvar reflü, sulu gayta, dehidratasyon, otonomik: ateş,
ilaçlar (NSAİ) olası yan etkilerinden dolayı pek
ısı dengesizlikleri, takipne gibi) gelişebilir, eğer
kullanılmamaktadır.
hasta 1 haftadan uzun süredir morfin infüzyo-
5. Basamak: Orta-ağır derecedeki ağrılarda kulla- nunda ise ilaç her gün %10 azaltılacak şekilde
nılan en etkili ilaçlar opioidlerdir. Hem analjezik yavaş yavaş kesilmelidir.
hem de sedatif etkileri vardır. En sık fentanil ve
morfin kullanılmaktadır. Her ikisi de devamlı in- Fentanil hızlı etki eden hemodinamik etkileri
füzyon şeklinde veya aralıklı olarak kullanılabilir. az olan bir opioidtir. Morfine göre 50-100 kat
daha potenttir. Yağda emilimi yüksektir bu ne-
Morfin doz başına 50-100 mcg/kg (i.v. verildi- denle MSS’e geçişi çok hızlıdır. Yağ dokusundan
ğinde en az 5 dakika içinde yapılmak üzere) i.v., tekrar salınım olup solunum depresyonu geliş-
s.c. veya i.m.yapılabilir. Devamlı infüzyon sıra- tirebilir. Yarı ömrü 1-15 saat kadardır. Sedas- 467
yon ve analjezik etki, doz başına 0.5-4 mcg/kg Yan etkiler: Özellikle narkotiklerle kullanıl-
intravenöz yavaş puşe ile sağlanabilir. Gerekti- dığında veya hızlı infüzyon yapıldığında hipo-
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
ğinde (genellikle 2-4 saatte bir) tekrarlanabilir. tansiyon ve solunum depresyonu gelişebilir.
İnfüzyon dozu ise 1-5 mcg/kg/saat’tir. Devamlı Devamlı infüzyon yapılan prematüre bebeklerin
infüzyon yapılan bebeklerde hızlı tolerans geli- %8’inde konvülziyona benzer miyoklonik hare-
şebilir. Yan etkiler: Uygulama sırasında solunum ketler gözlenmiştir.
ve kardiyovasküler sistem yakından izlenmelidir.
6. Basamak: Derin sedoanaljezi için fentanil
Hastalarda abdominal distansiyon, barsak sesle-
i.v. infüzyon şeklinde 2-4 mcg/kg dozunda veya
rinde azalma ve kas rijiditesi gelişebilir. Yüksek
morfin 50-100 mcgr/kg ve midazolom 50-100
doz (2.2-6.5 µgr/kg/doz) fentanil uygulanan
mcg/kg dozunda, ketamin 1-2 mg/kg veya tiyo-
yenidoğanların %4’ünde laringospazm gelişebi-
pental sodyum 2 mg/kg dozda uygulanabilir.
lir. Bu durumda bebek entübe edilemeyebilir ve
göğsü havalandırılamayabilir. Acilen nalokson
uygulaması yapılmalıdır. 5 günden uzun kulla- Sonuç
nımda ilaç aniden kesildiğinde çekilme semp-
tomları gelişebilir, uzun süreli kullanımda ilaç Yenidoğan bebekler en az erişkinler kadar ağrı
yavaş yavaş kesilmelidir. hissederler ayrıca Yenidoğan Yoğun Bakım Üni-
tesi’ndeki (YYBÜ) bebekler daha çok ağrı du-
Sedatif ilaçlar: Benzodiazepinler, barbitüratlar yarlar. Ancak ağrı kesicileri rutin kullanmak
ve kloralhidrat en sık kullanılan sedatiflerdendir. gerekli değildir. Ağrı konusunda tüm personelin
Sedatiflerin analjezik özellikleri yoktur. Sedasyon, eğitilmesi gerekir. Tüm YYBÜ’lerde bir ağrı ve
anksiyolizis, kas gevşekliği ve amnezi sağlarlar. sedasyon protokolü oluşturulmalıdır. Ağrı ve
sedasyon skalaları bebeğin altıncı vital bulgusu
Midazolam: Sedatif/hipnotik bir ilaçtır. Ayrıca olmalıdır ve rutin olarak 4 saat aralıklarla ölçül-
antikonvülzan olarak da kullanılabilir. 26 saat melidir. Ağrılı işlemler azaltılmalı, gerekli olup
etkilidir. Yarı ömrü term bebeklerde 4-6 saat olmadığı daima sorgulanmalıdır. Tetkikler grup-
olup, prematürelerde veya karaciğer yetmezliği landırılmalı ve mümkünse bir arada yapılmalıdır.
olan bebeklerde 22 saate dek uzayabilir. Her türlü işlem mümkünse bebek uyanıkken ya-
pılmalı, bebeğin uykusu bölünmemelidir. İşlem
I.V. uygulama: Doz başına 0.050.15 mg/kg en
öncesinde, işlem sırasında ve sonrasında bebek
az 5 dakika içinde i.v. yapılır. Her 24 saatte bir
ılık havlulara sarılmalıdır. Ağrı skoru değerlen-
tekrarlanabilir. Ayrıca intramusküler yoldan uy-
dirilmelidir. Bebek ses ve ışıktan korunmalıdır.
gulanabilir.
Ağrılı işlem sırasında bebek mümkünse anne
Devamlı infüzyon: 0.01-0.06 mg/kg/saat do- kucağında olmalıdır. Bebek stabil olur olmaz
zunda i.v. devamlı infüzyon şeklinde uygulana- kanguru bakımı da verilmeye başlanmalıdır. İş-
bilir. Birkaç gün sonra tolerans geliştiği için veya lemler deneyimli kişiler tarafından yapılmalıdır.
klirensi arttığı için doz artışı yapmak gerekebilir. PIPS (Prematüre Bebek Ağrı Ölçme Skalası):
İntranazal uygulama: 0.2-0.3 mg/kg/doz yapı- Her şiftte en az bir kere ölçüm yapılmalıdır.
lır. Burunda yanma hissi oluşturabilir. Ayrıca ağrılı bir işlem öncesi ve sonrasında veya
bir analjezik verildiğinde etkisini gözlemek için
Dilaltı uygulama: 0.2 mg/kg/doz uygulanır. uygulanır. Davranışsal durum (uyanıklılık, alnı
Acı olduğu için meyve suyu, tatlı bir şurup içine kırıştırma, gözleri kısma, burun kanatlarında ge-
konularak verilmelidir. İntranazal ve dilaltı uy- nişleme) için hasta ağrılı bir işlem öncesi/sonrası
gulamada biyoyararlanım %50’dir. 15 saniye boyunca izlenir ve skorlama yapılır.
Kalp hızı ve saturasyon not edilir. Ağrılı işlem
Oral uygulama: 0.25 mg/kg/doz başına verilir. sonrası 30 saniye süre ile izlenerek son 8 saatteki
Biyoyararlanım %36 kadardır. kalp hızı ve saturasyona göre puan verilir.
468
Konu 1
Yenidoğan Acilleri
Yenidoğan nakli; hasta ve durumu kritik bir ye-
• Ağır perinatal asfiksi
nidoğanın izlem, bakım ve tedavisinin yapılabil-
mesi için 1. ya da 2. düzey bir merkezden 3. ya • Doğum haftası<30 GH veya doğum ağırlı-
da 4. düzey bir merkeze taşınması, tedavisinin ğı<1000 gram olan prematüreler
tamamlanmasından sonra da bu üst merkezler- • Kan değişimi gereksinimi olan durumlar ve
den geldiği merkeze geri götürülmesi işlemidir. ciddi hematolojik bozukluklar
• Yoğun bakım ve kompleks tedavi gerektiren
Yenidoğanın naklini yapan merkezin yenido-
diğer durumlar
ğan bebeğin nakli sırasında ısı, beslenme, sıvı
ve oksijen gereksinimlerini karşılaması gerekir.
Bunlar göz önüne alınınca en iyi nakil şeklinin Nakil Edilecek Yenidoğanda
anne karnında nakil olduğunun savunulması ve Stabilizasyon Kriterleri
yenidoğan nakli kavramının perinatal transport
kapsamı içinde ele alınması daha akılcı olacaktır. • Siyanoz yok (siyanotik kalp hastalığı yoksa)
Ancak yenidoğanın prenatal transferinin her za- • Yeterli hava yolu açıklığı sağlanmış olmalı
man gerçekleşmesi olası değildir. • Vücut ısısı normal (aksiler: 36,5°C; rektal:
37,5°C)
Anne ve bebeğe yoğun bakım verebilecek bir
merkezde doğan bebekler, diğer bir deyişle içer- • Kalp hızı normal (120-160/dakika)
de doğan bebekler ile dışarıda yani medikal, cer- • Kan basıncı flaş yöntemi ile 25-35
rahi acil bakım için ileri merkeze nakil yapılacak mmHg’nin üzerinde
bebeklerin mortaliteleri ve morbiditeleri karşılaş- • Kan şekeri >40-50 mg/dl
tırıldığında içeride doğanların daha iyi olduğu • Kan pH >7,30 olmalı
görülecektir. YYBÜ’nin bulunduğu bir merkezin • Metabolik bozukluklar düzeltilmiş olmalı
dışında doğan ve nakil gerektiren bu bebeklerin
• Özel sorunlar düzeltilmiş olmalı
nakillerinin de uygun şartlarda ve hızlı yapılması
onların ölüm ve sakatlanma oranını azaltır.
Nakledilen Bebekle Birlikte
Nakil öncesi bebek mutlaka stabil olmalıdır. Gönderilmesi Gereken Bilgi ve Belgeler
Stabil olmayan veya gönderilen merkezin onayı
olmadan bebek kesinlikle yola çıkarılmamalıdır. • Hastanın kimlik bilgileri (ad, soyadı, do-
Bu durumda ancak bebeğin ölüm adresi değiş- ğum tarihi ve saati)
tirilmiş olur. Transportun etik ve kanuni yönle- • Anne baba adı, soyadı
ri unutulmamalı, mümkünse aile fertleri nakle
eşlik etmelidir. Transport sırasında bebek yeni- • Perinatal özellikler (doğum şekli, ağırlığı,
doğan transport küvözlerinde taşınmalı, hipo- haftası, Apgar skoru, annenin bilinen has-
termi, hipoksemi ve hipogliseminin önlenmesi talıkları)
ve sıvı gereksiniminin karşılanması için gerekli • Vital bulgular
önlemler alınmalıdır. Ülkemizde transport göre- • Labaratuvar çalışmaları
vini 112 Acil Servis yapmaktadır.
• Damar yolundan verilen sıvı ve tedaviler
• Radyolojik incelemeler
3. veya 4. Düzey Neonatal Yoğun
Bakım Ünitesine Nakil Endikasyonları Geri Transport: Üçüncü düzey yenidoğan
sağlığı hizmeti veren yenidoğan yoğun bakım
• Ağır solunum yetmezliği (uzun süreli me- ünitelerinin en önemli sorunlarından biri aşırı
kanik ventilasyon ihtiyacı, persistan pulmo- ve devamlı doluluktur. Bu sorunu çözmenin en
ner hipertansiyon) iyi yolu, yoğun bakım süreci tamamlanmış ama 469
hala hastanede yatması gereken yenidoğanların
geldikleri merkezlere veya daha alt düzeydeki bulguların stabil hale getirilmesi gerekir.
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
Temel yaşam desteği alması gerekenlerin çoğu öğretmenler gibi çocukla birlikte olanların te-
hastane dışındaki çocuklardır ve bu hastalara za- mel yaşam desteği eğitimini almaları gereklidir.
man kaybetmeksizin girişimde bulunulması ya- Özellikle “süreğen hastalıklı çocuk” sahibi kişi-
şam kurtarıcı olacaktır. Çocuk nüfusun çok fazla ler bu eğitimi almalıdır. Çocuklarda ileri yaşam
olduğu ülkemizde Temel Yaşam Desteği henüz desteği kursunu ise; bebek ve çocuk bakımı ile
istenilen düzeye ulaştırılamamıştır. Bebek ve ilgili olan tüm hastane ve hastane öncesi sağlık
çocukların canlandırma eğitimlerine geniş halk personelinin alması gerekmektedir.(1)
kesiminin katılımı gereklidir. Yaşam desteği bir-
birini izleyen bileşenlerden oluşur. En öncelikli Çocuk acil servisleri de yaşam desteği gerektire-
olan bileşen çocukların her türlü kazaya neden cek hastaların sıklıkla getirildikleri birimlerdir.
olabilecek tehlikelere karşı korunmaları ve kaza Bu tip olgularda yapılması gereken acil değer-
olasılığını artıran tehlike etmenlerinin azaltıl- lendirme Şekil 2’de, birincil değerlendirmede ilk
masıdır. Tüm önlemlere karşın yaşam desteği dakika içinde odaklanılacak bulgular ise Tablo
gereksinimi olduğunda, temel yaşam desteğine 1’de özetlenmiştir.(1)
başlanılmalı ve 112 acil sistemi aranmalıdır. Acil
Solunumu olmayan ve nabzı alınamayan çocuk
sağlık sistemi ile gelen ekip, gereksinimi olan
hastaların gidişatı kötü iken (yaşamda kalma
çocuklara Yaşam Desteği uygulamalarına başla-
%4-16), sadece solunumu duranlarda gidişat
yarak, bir sağlık kurumuna naklini sağlar, destek
genellikle daha iyidir (%75-97).(2) Solunum ve
sağlık kurumunda devam ettirilir ve canlan-
kalp işlevleri bozulmadan önce hastaya müda-
dırma sonrası bakım yapılır. Hastane öncesi ve
hale etmek çok önemlidir. Taşipne, çekilmeler,
hastanede uygulanması gerekli yaşam kurtarma
burun kanadı solunumu, stridor, hışıltı, bra-
zinciri Şekil 1’de olduğu gibi planlanmalıdır.(1)
dipne, hipopne, yüzeyel solunum, gasping (iç
Hastane dışında gerçekleşen kalp solunum çekme) tarzı solunum ve siyanozun, solunum
durması olaylarının çoğu ailelerin veya çocuk sıkıntısının ve gelişmekte olan solunum yeter-
bakımı ile ilgili olanların gözetiminde iken ger- sizliğinin işaretleri olduğunu bilerek erken dö-
çekleşir. Bu nedenle aileler, çocuk bakıcıları, nemde müdahale etmek gerekir. Yaşam desteği
Uyandırılabilirliğini değerlendir
Uyandırılabiliyor Uyandırılamıyor
Evet Hayır
Kesin bakım
teği olmasına rağmen ileri yaşam desteği doğru çocuklar için genelde benzerdir: Bilinci açık ve/
ve etkin yapılmış bir temel yaşam desteği üzerine veya normal solunumu olan hastada ABC (Ha-
Tek kurtarıcı: 30 bası, 2 soluk uygulamalı. Hızlı ve güçlü bası yapılmalı, 100 bası/dak, göğsün
normal yüksekliğine dönmesine izin verilmeli, bası araları en aza indirilmelidir.
Tek kurtarıcı: 30 bası, 2 soluk uygulamalı, İki kurtarıcı: 15 bası, 2 soluk uygulamalı
5 döngü veya 2 dk sonunda düzelmedi ise 112’yi ara ve otomatik eksternal defibrilatör
istenmeli. Çocuk 1 yaşın üzerinde ise KPR’ ye devam et ve 5 döngüden sonra, otomatik
eksternal defibrilatör uygula (1 yaş altı bebeklerde de OED ‘lerin güvenle kullanıldığına dair
yayınlar mevcut)
Havayolu
Resim 2b. İki el kullanılarak yapılan kalp masajı Eğer hasta soluk almıyor ya da sadece iç çekme
tarzında soluk alıyorsa ve bilinci kapalı, yanıt-
sız bir hasta ise doğrudan 5 döngülük KPR’ye
Sadece Gögüs Basısı ile KPR başlayınız. Eğer hasta herhangi bir uyarana yanıt
veriyor veya yanıtsız ancak solunumu mevcutsa
Süt çocuğu ve çocuklarda KPR’nin en uygun öncelikle havayolu açıklığı için baş, boyun ve
olanı, göğüs basısı ile solutmanın bir arada uy- çeneye en uygun pozisyonu veriniz. Eğer bir
gulanmasıdır. Yapılan çalışmalarda, özellikle çocukta ani kalp durması ve kollaps geliştiğine
erişkin olgularda, sadece göğüs basısı ile yapılan (örneğin atletizm veya spor faaliyetleri sırasın-
canlandırma ile solutma ve göğüs basısının bir- da) şahit olduysanız, önce 112’den yardım ve
likte yapıldığı canlandırma sonuçlarının benzer otomatik eksternal defibrilatör (AED) isteyip,
olduğu görülmüştür. Asfiksiye bağlı kalp dur- gecikmeksizin KPR’ye başlayın, birden fazla kişi
malarında ise göğüs basısı ve solutmanın birlik- mevcutsa zaman kaybetmeksizin KPR’ye baş-
te yapıldığı KPR sonuçlarının daha iyi olduğu lanmalı, diğer kişi de eş zamanlı olarak 112’ye
gösterilmiştir. Çocukluk yaş grubunda geniş bir haber vermeli ve AED istenmelidir.(2)
olgu serisinde yapılan çalışmada, arrest nedeni-
nin kalp ile ilişkili olmayan etkenler olduğunda Hava yolunun açık olması temel yaşam deste-
göğüs basısı ile birlikte solunum yapıldığında, ğinin önemli bir parçasıdır. Solunum yollarında
tek başına göğüs basısına göre yaşam şansının tıkanıklık en sık hipofarinkste meydana gelir ve
daha yüksek olduğu saptanmıştır. Kalp kaynak- çocuklarda en sık tıkanıklık nedeni dildir. Bilin-
lı nedenlerle ortaya çıkan arrestlerde ise her iki ci kapalı hastada dil ve boyun kasları işlevlerini
şekilde yapılan canlandırma sonuçları açısından kaybettikleri için dil geriye düşerek tıkanıklığa
fark olmadığı görülmüştür. Bu nedenle, arrest yol açar. Bunun dışında burun ve ağızdaki kan,
nedeninin çoğunlukla asfiksiye bağlı olduğu mukus, yabancı cisim de solunum yollarını tı-
çocuk olgularda göğüs basısı ile birlikte solutma kayabilir. Ayrıca laringospazm, bronkospazm,
yapılması esas olmakla birlikte, ağızdan ağıza bronşiyal sekresyonlar, mukozal ödem, mide
solunum yaptırmak istemeyen veya yapamayan içeriğinin aspire edilmesi diğer tıkanıklık neden-
476 sağlık dışı kurtarıcıların hiç canlandırma yaptır- lerindendir.(1)
Konu 2
480
Konu 3
İleri yaşam desteği (IYD) sırasında havayolları- 2005 rehberinde özellikle vurgulanan bir nokta,
nı açmak için aspiratörler ve farklı büyüklükte balon-maske ile tekniğine uygun yapılan solut-
sondalar kullanılır. Solunum desteği hastanın manın en az endotrakeyal entübasyonla yapılan
boyutlarına göre değişen, farklı büyüklükteki ventilasyon kadar etkin ve güvenli olduğudur.
balon-maskeler ile sağlanır. Uygun maske has- Hastane öncesi yaşam desteği uygulamalarında
tanın alt çenesini ve burnunu içine alan, gözleri özellikle transport süresi kısa ise sahada entubas-
dışarıda bırakan, yumuşak kenarlı bir maskedir yonla uğraşılmamalı solutmanın balon-maske
(Resim 1). Solunum desteğinin etkili olabilmesi ile sağlanması tercih edilmelidir.(2) İleri solunum
için balonların da, maskenin de hastaya uygun yolu tekniği olan endotrakeyal entübasyon de-
boyda (ne büyük, ne küçük) olması gerekir. Has- neyim gerektiren bir uygulamadır, bu nedenle
talara uygulanacak olan ileri hava yolu destekleri yeterli deneyimi olmayan kişilerin (yılda en az
(trakeyal entübasyon, laringiyal maske, manu- 6 trakeyal entübasyondan az yapılması) uygu-
el resüssitatör) resüsitasyonu uygulayan kişinin laması önerilmez. Çocuklarda havayolunun en
eğitim seviyesine, becerisine ve deneyimine göre dar olduğu bölüm krikoid kıkırdak seviyesidir.
veya arrestin nedeni, transport zamanı gibi arres- Daha büyük çocuklarda ve erişkinlerde ise glot-
tin karakteristiğine ve bulunulan ortamın şartla- tik açıklığın olduğu bölümdür. Subglottik böl-
rına göre seçilmelidir. İYD eğitimi alan herhangi gedeki gevşek areolar doku, çocukların çoğunda
biri maske ile solutma yöntemiyle ayrıntıları ve kafsız tüp kullanmamıza rağmen kafın yerini tu-
incelikleriyle birlikte bilmek zorundadır.(1) tabilen doğal bir yastık görevi üstlenir. Yenido-
ğan dönemi dışında, kaflı entubasyon tüplerinin
de hastane ortamında kafsız entübasyon tüpleri
kadar güvenli olduğu bildirilmektedir. Akciğer
genişleyebilme yeteneğinin düşük olduğu du-
rumlarda ya da havayolu direncinin yüksek ol-
duğu durumlarda kaflı tüpler tercih edilebilir,
bu durumda kaf şişme basıncı 20 cmH2O’dan
düşük olmalıdır.
sıvıyla dolu alveoller nedeniyle daha yüksek bir ğine girildiğinin işaretidir. Kemik iliğine girildi-
başlangıç ventilasyon basıncına gereksinim du- ğinin en önemli bulgularından biri iğne bırakıl-
yulabilir. Laringiyal maske ile güvenli havayolu dığında düşmemesi ve aspire edildiğinde kemik
sağlanması çocuk hastalarda da kullanılabilir.(1) iliği gelmesidir. Bu yolla her türlü ilaç ve sıvı ve-
rilebilir. Ayrıca biyokimyasal tetkikler, kan gazı
Başarılı canlandırmada diğer önemli etmen de analizi, kan grubu ve kan uyumu için kemik-içi
damar yolunun erken dönemde açılarak sıvı te- yolla alınan kanlar kullanılabilir. Kemik-içi in-
davisine ve ilaçlara başlanılmasıdır. Damar yo- füzyon sonrası %1'den daha az komplikasyon
lunun açılması ilaç ve sıvı tedavisi için yaşamsal bildirilmiştir. Kemik-içi yol günümüzde manuel
öneme sahiptir. Ancak çocuklarda bu işlem eriş- yöntem dışında otomatik olarak özel tabancası
kinler kadar kolay olamamaktadır. Tercih edilen ile ya da güvenli-tetikleme işlevli iğnelerle de uy-
giriş bölgesi en geniş, en kolay ulaşılabilen ve re- gulanabilmektedir (1) (Resim 4 ve 5).
süsitasyon sırasında damar yolu açıklığının bo-
zulmayacağı güvencesi veren vendir. Buna karşın
santral venöz yol; vazopressörler, hipertonik sod-
yum bikarbonat ve kalsiyum gibi damar dışına
çıktığında doku hasarı yapan ilaçların daha gü-
venli kullanımına izin vermektedir ve dolaşıma
daha güvenli bir geçiş sağlamaktadır. Böylece,
eğer arrest sırasında santral venöz kateter yerinde
ise kullanılması gerekir. Eğer hızlıca başarılabi-
lirse periferik damar yolu açılması ilaç ve sıvıla-
rın verilmesi için tatmin edici bir yoldur. Bunun
için kol, el, bacak veya ayaktaki venler kullanı-
labilir. Deneyimli kişiler tarafından femoral, in-
ternal juguler, eksternal juguler veya daha büyük
çocuklarda subklaviyen ven kullanılarak santral
venöz yol açma girişimi yapılabilir. En güvenilir
girişim femoral vene yapılacak girişimdir.(1)
2. 5 dakikadan sonra
a. Perkütan femoral ven kateterizasyonu
NABIZSIZ ARREST
1 şok uygula (2 J/kg) (1) KPR’ye hemen başla Adrenalin ver (3)
OED > 1 yaş ise ( 1- 8 yaş ara- (0,01 mg/kg İV, İO)
sı, varsa çocuk dozu kullan) Veya ET tüpten 0,1 mg/kg ver
Her 3-5 dakikada bir tekrarla
Ritme bak.
Şok uygulanabilir mi ? Uygulanamaz
Uygulanabilir
KPR sırasında özen göster
3. şok uygulaması ( 4 J/kg)
• Hızlı ve güçlü bası yap (En az 100/dak)
KPR’ye hemen başla
• Bası sonrası göğsün önceki yüksekliğe gelmesine izin ver
Antiaritmik vermeyi düşün
• Göğüs basısına olabildiğince az ara ver
Amiodaron 5 mg/kg İV/İO (15 dk
• 1 döngü KPR = 15 bası 2 soluk
ara ile 2 kez daha tekrarlanabilir)
• Aşırı solutmadan (hem sıklık hem de hacim olarak) kaçın
veya lidokain 1 mg/kg İV/İO
• Havayolunu garantiye al ve yerinden emin ol
Torsa de pointes için 25 mg/kg
• Havayolunu kapnografi ile doğrula
magnezyum düşün
• İleri havayolu sağlandıysa (entübasyon, LMA ile) solutmak için
göğüs basısına ara verme ve solutmayı 8-10/dk yap
5 döngü KPR’yi tamamla • Göğüs basısı yapanı 2 dakikada bir değiştir ve ritmi kontrol et
• Tedavi edilebilir faktörlerin varlığını araştır.
o 5 H: Hipovolemi, Hipoksi, Hidrojen iyon (asidoz), Hipoglise-
mi, Hipotermi,
o 5 T: Toksinler (Zehirlenme), Tamponad (Kardiyak), Tansiyon
pnomotoraks, Trombozis (Pulmoner veya koroner), Travma
ABC’yi destekle
Oksijen ver İnatçı “belirti veren bradikardi” ?
İzle ve gerekirse uzman görüşü iste
Evet
*Adrenalin ver 0,01 mg/kg İV, İO
ET tüpten 0,1 mg/kg
Her 3-5 dakikada bir tekrarla
** Eğer artmış vagal tonus var veya primer AV
blok ise atropin uygula.
İlk doz 0,02 mg/kg, gerekirse tekrarlanabilir.
(en az doz 0,1 mg; çocuklar için en yüksek
toplam doz 0,5 mg)
Altta yatan nedeni tedavi et
KPR sırasında
*** Kardiyak pace’i düşün
• Hızlı ve güçlü bası yap (100/dak)
• Göğüs basısına olabildiğince az ara ver
• ABC’ yi destekle
• Havayolunu garantiye al ve yerinden emin ol Nabızsız arrest gelişirse,
• Tedavi edilebilir faktörlerin varlığını araştır. Nabızsız arrest algoritmini uygula
Hipotansiyon ve/veya
Ani bilinç değişikliği
Olası Supraventrikuler vr/veya Şok bulguları Hayır
Olası sinus taşikardisi:
*Bilinen bir nedenle uyumlu Taşikardi:
hikayenin varlığı *Uyumlu öykü yok (özgül değil, Adenozin IV hızlı
* P dalgaları belirgin ve normal belirsiz) puşe (Ritim düzenli
*P dalgaları yok veya anormal Evet ve QRS’ler mono-
*R-R değişken, P-R sabit
*Süt çocuğu KTA <220 /dak *KTA sabit morfik ise)
*Büyük çocuk KTA <180/dak *Ani hız değişiklikleri öyküsü
* Süt çocuğu KTA >220 /dak *Senkronize kardiyoversiyon:
*Büyük çocuk KTA >180/dak 0,5-1 joul/kg, etkili olmazsa 2 joul/
kg’a arttır. Gerekirse sedatize edebilir-
Vagal manevraları sin ancak kardiyoversiyonu geciktirme.
Etyolojiyi araştır ve tedavi et dene (gecikme) ** Elektriksel kardiyoversiyonu gecik-
tirmezse adenozin denenebilir (Ritim
düzenli ve QRS’ler monomorfik ise)
İV/İOyol açıksa;
*Adenozin: 0,1 mg/kg (ilk doz en çok 6 mg) hızlı bolus Uzman konsultasyonu ile;
yapılır. İlk doz yanıtsızsa 2. doz iki katı verilir (2. doz en *Amiodaron 5 mg/kg İV
yüksek 12 mg) ya da İV/İO yol açık değilse 20-60 dakikada, ya da
* Senkronize kardiyoversiyon: 0,5-1 joul/kg, etkili *Lidokain 1 mg/kg İV
olmazsa, 2 joul/kg’a arttır. Gerekirse sedatize edebilirsin uygulanır.
ancak kardiyoversiyonu geciktirme. *Prokainamid 15 mg/kg İV
30-60 dakikada uygulanır.
***Amiodaron ile prokaina-
mid birlikte uygulanamaz.
Değerlendirme sırasında
• Havayolunu ve damar yolunu garantiye al ve yerinden emin ol,
• Uzman konsultasyonu yapmaya çalış,
• Kardiyoversiyon için hazırlan
• Tedavi edilebilir faktörlerin varlığını araştır.
o 5 H: Hipovolemi, Hipoksi, Hidrojen iyon (asidoz), Hipoglisemi, Hipotermi,
o 5 T: Toksinler (Zehirlenme), Tamponad (Kardiyak), Tansiyon pnomotoraks,
Trombozis (Pulmoner veya koroner), Travma
İlaç Dozu
Adenozin 0,1 mg/kg (en çok 6 mg), yomiyopatili bir çocuktaki gibi) göreceli olarak
tekrar dozu 0,2 mg/kg (en kısa bir sürede şok tablosu ile karşılaşılabilin-
çok 12 mg) mektedir. Geniş QRS’li SVT (örneğin; aberran
Adrenalin 0,01 mg/kg, 0,1-1 mg/kg/ iletimli SVT) süt çocuğu ve çocuklarda nadir
dakika infüzyon olmasına rağmen, eğer mevcutsa bu durumda
Atropin 0,02 mg/kg, en az 0,1 mg güç olan konu SVT’nin ventriküler taşikardi
Amiodaron 5 mg/kg (arestte bolus) (VT)’den ayrımıdır. Hem SVT ve hem de VT
Kalsiyum glukonat 1 ml/kg (en çok 10 ml)
hemodinamik dengeyi bozabildikleri için sadece
%10 hemodinamik dengenin durumuna bakarak VT
Dobutamin 5-20 mg/kg/dakika infüz-
veya SVT ayrımı yapılmamalıdır. Birçok du-
yon rumda geniş QRS kompleksli taşikardiler sanki
Dopamin 5-20 mg/kg/dakika infüz- VT imiş gibi tedavi edilmelidir (Şekil 5).(1,4-6)
yon
Glukoz (%10 dkstroz) 5-10 ml/kg
SVT’nin Tedavisi
Lidokain 1 mg/kg yükleme, sonra
20-50 mg/kg/dakika Vagal Manevralar: Hemodinamik olarak sta-
infüzyon
bil olan, daha hafif belirtileri olan çocuklarda
Magnezyum sülfat 25-50 mg/kg en çok 2 gr veya kardiyoversiyona/ilaç tedavisine hazırlık
Prokainamid 15 mg/kg yükleme aşamasında iken vagal manevralar denenebilir.
Vazopressin 40 U Süt çocuğu ve çocuklarda yüze tatbik edilen
buz paketi uygulaması en etkin yöntemdir. Bu
Tablo 2. İnfüzyon şeklinde kullanılan ilaçlar yöntem plastik bir torba veya eldiven içerisine
(yöntem 1)(1) ezilmiş buz ve su karışımı doldurularak uygula-
100 m %5 1 ml/kg/saat
nır. Diğer vagal manevralar (valsalva gibi...) da
İlaç
dekstroz içinde infüzyon etkin olabilir. Çocuklarda valsalva manevrasını
Adrenalin/
gerçekleştirmek için bir yöntem olarak bir çu-
0,6 mg 0,1 mg/kg/dk buğun içinden üfletme veya balon şişirtmeye
Noradrenalin
Dopamin/
uğraştırma eylemleri kullanılabilir. Çocuklarda
60 mg 10 mg/kg/dk göze doğrudan bası ve karotise bası uygulanma-
Dobutamin
Lidokain 120 mg 20 mg/kg/dk sı tehlikeli olabilir ve vagal yanıt alabilmek için
kullanılmamalıdır.(1,4,5)
fazla bir zaman alacaksa elektriksel kardiyoversi- kalp hastalığı, kardiyomiyopati veya miyokardit
yon geciktirilmemelidir.(1-7) gibi kalpte akut yangısal bir hasarlanma) ola-
2. AHA.Pediatric Advanced Life Support. Circula- 5. Karaböcüoğlu M, Yılmaz HL. Temel ve İleri
tion 2005;112:167-87. Yaşam Desteği. Karaböcüoğlu M, Uzel N,
491
Konu 4
Odağı bilinmeyen ateş: Bir haftadan kısa süreli çocukların % 4-6’sında idrar yolu enfeksiyonu
lokalize bulgu ve yakınması olmayan yeni ortaya (İYE) bulunur.(12) İdrar kültürü İYE’lerin tespi-
hastalığı vs.), endokrin ve metabolik nedenler kardi ve göz teması kuramama gibi toksik
(tirotoksikoz, feokromasitoma), maligniteler, bulguların varlığı irdelenmeli ve bu hasta-
lığında,
• Yakın zamanda hastaneden taburcu olma Yenidoğan döneminde laboratuvar yardımı ol-
veya ameliyat geçirme öyküsü varsa, madan invaziv hastalık riskini öngörmek olduk-
ça güçtür. Bu yüzden Rochester, Boston ve Phi-
• Vücutta kırmızı-mavi renkli morluklar (pe-
ledelphia kriterleri olmak üzere bazı araştırıcılar
teşi veya ekimoz) veya döküntülerin varlı-
tarafından kullanılması önerilen yaklaşım me-
ğında,
todları ortaya atılmıştır.(16) Yapılan çalışmalarda
• Hızlı ve giderek kötüleşen klinik seyir du- bu metodlarla değerlendirilen hasta gruplarında
rumunda,
farklı oranlarda GB ve CBE tanıları da tespit
• 12 saatten daha uzun süre gaz ve gaita çıka- edilmiştir.(14,16)
ramama ve karında şişlik,
• 6 saatten daha uzun süre idrar yapamama, Bu dönemde ateşle gelen her çocuk mutlaka has-
• Tekrarlayan kusma, safralı kusma, karın taneye yatırılmalı ve aşağıda belirtilen inceleme-
ağrısı ve kanlı ishal durumlarında ateş ciddi ler yapılmalıdır;(7)
hastalık belirtisidir.
• Tam kan sayımı
• C-reaktif protein
Ateşli Çocuğa Yaklaşım • Tam idrar analizi (suprapubik aspirasyon ya
da mesane kateterizasyonu ile alınan)
Tüm yaş gruplarında temel amaç ateş odağının
• Kan kültürü
tespit edilmesi, CBE’lerin önlenmesi, etkin ve
yerinde müdahaledir. Ateşli çocuklarda tanı ve • Akciğer grafisi (solunum sıkıntısı semptom
tedavi yaklaşımını daha da kolaylaştırmak için ve bulguları varsa)
etiyolojik faktörler ve bağışıklık durumu da göz • Gaita kültürü (ishal varlığında)
önünde bulundurularak yaş grupları belirlenmiş- • Lomber ponksiyon (kontraendikasyon du-
tir. Son yıllarda bu yaş gruplarında heptavalan rumu söz konusu değilse) tüm hastalara
pnömokok aşılarının daha da yaygın uygulan- uygulanmalıdır.
ması nedeniyle invaziv bakteriyel enfeksiyon et-
kenlerinde de değişiklikler meydana gelmiştir(15) Yenidoğan dönemindeki bu hastalara mutlaka
Yaş gruplarının kendine has özelliklerine göre parenteral ampirik antibiyotik tedavisi başlan-
değerlendirirsek; malıdır.(2-3,4,16) Önerilen 3.kuşak sefalosporin/
gentamisin (2,5 mg/kg/gün) tedavisidir. Bu dö-
Yenidoğan dönemi (0-28 gün): Bu dönemde nemde hiperbilurubinemiye neden olduğundan
ateş sık rastlanılan bir bulgu değildir. Olgular 3.kuşak sefalosporinlerden seftriakson yerine se-
vücut ısıları ile birlikte kalp hızı ve solunum hızı fotaksim (50-100 mg/kg/gün) tercih edilmelidir.
gibi vital bulguları yakından takip edilmelidir. (15)
Bu dönemde L. monocytogenesis az oranda
Bu yaş grubunda CBE durumunda sıklıkla hi- görülmesine rağmen ampirik tedaviye bu mik-
potermiye eğilim vardır. Hipotermi veya hiper- roorganizmaya yönelik olarak Ampisilin (100
termi varlığında bu yaş grubunda CBE tanısı mg/kg/gün) ilave edilmelidir. Bu yaş grubunda
düşünmelidir. Bu yaş grubunda CBE riski ise nadir ateş nedenlerinden olan herpes enfeksi-
% 12’dir.(5,15) Etiyolojide sıklıkla anneden geçen yonlarına yönelik ampirik asiklovir tedavisinin
veya doğum kanalından bulaşan ajanlar (Grup rutin kullanımı yoktur. Asiklovir (20 mg/kg/
B streptokoklar (GBS), gram negatif enterik gün) tedavi endikasyonları arasında primer ge-
bakteriler, L. monocytogenes, herpes simplex, nital enfeksiyonu mevcut anneden vajinal yolla
enterovirüs vb.) rol alır. Grup B streptokokları doğan bebekler, uzamış membran rüptür zama-
bu yaş grubunda % 39 oranında menenjit ve % nı var olanlar, deri-göz-ağızda herpetik lezyonla-
498 7 oranında da sepsis etkenidir. Bu yaş grubunda rı bulunanlar, konvülziyon geçirenler ve lomber
Konu 4
28-90 gün arası çocuklar: Bu yaş grubunda Bu yaş grubunda diğer bir yaklaşım şekli ise sa-
en sık (% 40-60) ateş sebebi viral üst solunum dece tam kan sayımı, idrar analizi ve idrar kültü-
yolu enfeksiyonlarıdır. Daha az oranda görülen rü almak ve antibiyotik tedavisi vermeksizin kan
bakteriyel ateş etkenleri arasında ise yenidoğan kültürü ve BOS analizi yapmadan 24 saat has-
etkenlerine ek olarak S. pneumoniae, H. inf- tayı acil serviste gözlemektir. Bu gözlem süresi
luenza, N. menengitis, Salmonella, S.aureus içinde hasta yeniden değerlendirilmeli ve tetkik
yer alır. Bu yaş grubunda özellikle rektal ısının sonuçlarına göre tedavisi planlanmalıdır.(17)
≥38°C olduğu durumlarda CBE riski %10–15
iken lokalize enfeksiyon bulgusu olmayan GB Ciddi bakteriyel enfeksiyon ve GB riski yüksek
riski ise %5’dir.(2-3,16) Vücut ısısının ≥40°C oldu- olanların tedavi yaklaşımı (Seftriakson/Sefotak-
ğu durumlarda ise CBE oranları %38’lere kadar sim veya Seftriakson/Sefotaksim+Ampisilin/
artış göstermektedir.(15) Bu yaş grubunda viral Vankomisin) yenidoğan dönemine benzerdir.
etkenlerin sık olması nedeniyle CBE riski düşük Bu yaş grubunun tanı ve tedavi yaklaşımı ise Şe-
olanların belirlenmesi ve yakın izlemle ayaktan kil 1’de özetlenmiştir.(15)
tedavi edilmesi daha uygundur. Bunun yanında
3-36 ay arası çocuklar: Ateşli olguların yaklaşık
yaygın antipiretik kullanımlarının viral ve bak-
% 30’unda lokalize enfeksiyon bulgusu yoktur.
teriyel ayırımını yapmada ve CBE olasılığını
Bu dönemde GB’e neden olan ajanlar arasında
düşündürecek ateş tespitinde yanlışlıklara yol
en sık S. pneumonia (% 90), N. menengitis ve
açabileceği de unutulmamalıdır.
H. influenzae yeralır. Bu yaş grubunda vücut ısı-
Bu yaş grubunda tarafından geliştirilen “Roc- sı ≥ 39°C olgularda eğer hastada genel görünüm
hester Kriterleri” yüksek ve düşük riskli ateşli iyi ise beklenmesi ve ek bir tetkik almadan taki-
olguların tespitinde kullanılabilir. Rochester bini öneren yayınlar da vardır. Diğer bir yakla-
şımda ise tam kan sayımı, idrar analizi ve idrar
kriterlerine göre iyi görünümlü, sağlıklı, deri-
kültürü ile kan lökosit sayısının ≥ 15,000/mm3
yumuşak doku-eklem-kemik ve kulak enfeksi-
ve absolü nötrofil sayısı ≥ 10,000/mm3 olan
yonuna bağlı bulguları olmayan hastalar düşük
olgularda kan kültürü alınması ve ampirik seft-
risk grubunda kabul edilmektedir. Bunlara ek riakson (50 mg/kg/gün IM) uygulanması öne-
olarak kan lökosit sayısı 5,000-15,000/mm3 rilmektedir. Bu yaklaşımda 24 saat içinde hasta
olan, absolü band nötrofil sayısı <1500/mm3 yeniden kontrole çağrılmalı ve ateş odağı açısın-
olan, santrifüje idrarda ≤ 10 lökosit/hpf ve gast- dan yeniden değerlendirilme yapılmalıdır.(17)
roenteritli olgularda gaita direkt bakısında ≤ 5
lökosit/hpf olan olgular düşük riskli grup olarak Tedavi lokalize enfeksiyona ve enfeksiyon et-
kabul edilmektedir.(15) kenine yönelik olmalıdır. Tüm yaş gruplarında
olduğu gibi bu yaş grubunda önemli olan ateş
1-3 aylık ateşli (≥ 38°C) iyi görünümlü, sağlık- odağı saptanamayan olguların tanı ve tedavi
lı, deri-yumuşak doku-eklem-kemik ve kulak yaklaşımıdır. Bu durum ise Şekil 2’de özetlen-
enfeksiyonuna bağlı bulguları olmayan çocuk miştir.(15)
hastalar ile bunlara ek olarak BOS’da ≤ 10 löko- 36 aydan büyük çocuklar: Ciddi ve yaygın
sit/hpf olan, santrifüje idrarda ≤ 10 lökosit/hpf enfeksiyon riski bu yaş grubunda oldukça dü-
olan veya dipstikle lökosit esteraz saptanmayan, şüktür. Ateş genellikle lokalize enfeksiyonlara
kan lökosit sayısı ≤ 15,000/mm3 olan ve akci- bağlıdır. Bu olgularda öncelikle menenjit ekarte
ğer grafisi normal saptanan olgular CBE açısın- edilmelidir. Menenjit saptanmayan olgularda ise
dan düşük riskli kabul edilmekte ve 50 mg/kg en önemli bakteriyel enfeksiyon ajanı hemorajik
IM Seftriakson ile 24 saat sonra kontrole gelmek döküntülerle seyreden N. Menengitisin neden 499
Toksik görünüm Gizli enfeksiyon açısın-
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
Hayır
İYE GBE Pnömoni
• Kızlarda (< 24 ay ve • Vücut ısısı ≥ 40°C • Solunum sıkıntısı
aşağıdakilerden biri) • Kan lökosit >15,000/mm3 bulguları varsa
• Tetkik alma • Yaş 6 ay-2 yaş • Kan lökosit sayısı
o Ateş odağı yok
• 48 saat gözlemle • Peteşi varlığı >20,000 mm3 Mutlaka
o ≥ 2 gün ateş
• Ateş persiste • Meningokoksemi ile temas AC grafisi çektir
o < 1 yaş
ediyorsa tetkik et • Uzamış ishal • Oral amoksisilin ya da
• Erkeklerde
o Sünnetsizlerde • IM seftriakson ver.
< 1 yaş
o Sünnetlilerde < 6 ay
• Mutlaka tam idrar
analizi ve kültürü al. • Taburculuk için klinik durumu değerlendir
• İYE varsa • Semptomlar devam ederse 24-48 saat gözlemle
o Oral sefiksim ya da • Kan kültürü sonucunu takip et
sefaleksin ya da • Klinikte bozulma varsa yeniden muayene et
o IV/IM Seftriakson
uygula
İYE yoksa
Şekil 1. 3-36 aylık ateşli çocuğa yaklaşım (Ischmine P. Fever without source in children. Pediatr Clin N Am. 2006;53:167-94).
• En az 24 saat gözle.
• Takipte bırakılabilir (sosyal endikasyonlar?) Takipte sıkıntı varsa
• LP yapılmışsa IM seftriakson verilebilir
Şekil 1. 3-36 aylık ateşli çocuğa yaklaşım (Ischmine P. Fever without source in children. Pediatr Clin N Am. 2006;53:167-94).
500
Konu 4
olduğu meningokoksemidir. Bunun dışında özel- olgularda ise antipiretik tedavisinin ancak vücut
likle piyelonefrit ve kayalık dağlar benekli ateşi ısısı >38.5ºC (koltuk altı) olduğunda uygulan-
rule out urinary tract infection in young febrile book of Pediatrics 17th ed. Philadelphia: W.B.
children? Pediatr Infect Dis J 1996;15:304-9. Saunders; 2004;1335-7.
14. Taggart EW, Carroll KC, Byington CL, Crist 19. Cincinnati Children’s Hospital Medical Center.
GA, Hillyard DR. Use of heat labile UNG in an Evidence-based care guidelines. Fever of uncer-
RT-PCR assay for enterovirus detection. J Virol tain source in infants 0 to 60 days. Accessed Janu-
Methods. 2002;105:57-65. ary 31, 2007, at: http://www.cincinnatichildrens.
15. Ischmine P. Fever without source in children. org/svc/alpha/h/ health-policy/ev-based/fever-0-
Pediatr Clin N Am. 2006;53:167-194. 60-days.htm.
16. Gal P, Reed MD. Medications. In: Behrman RE, 20. Cincinnati Children’s Hospital. Evidence-based
Kliegman RM and Jenson HB eds. Nelson Text- care guidelines. Fever of uncertain source 2-36
book of Pediatrics 17th ed. Philadelphia: W.B. months. Accessed January 31, 2007,at: http://
Saunders; 2004;2432-501. www.cincinnatichildrens.org/svc/alpha/h/
health-policy/ev-based/fever-2-36-months.htm.
17. Sur DK, Bukont EL. Evaluating fever of un-
identifiable source in young children. Am Fam
Physician. 2007;75:1805-11.
504
Konu 5
KÜÇÜK DOZLARDA ZEHİRLENMEYE
YOL AÇAN İLAÇLAR
Dr. Durgül Özdemir
zehirlenme oranı %8.1’dir. Ölümle sonuçlanan cesinde görülmektedir. Gebelik veya emzirme
zehirlenmelerin %36.2’sinin antidepresan ilaç döneminde antipsikotik ilaç kullanan anne be-
aşırı doz alımına bağlı olduğu bildirilmiştir. Ül- beklerinde, merkezi sinir sistemi depresyonu ve
kemizde ise antidepresan ilaçlar ile zehirlenme ekstrapramidal semptomların geliştiği bildiril-
oranı daha yüksektir (%11.2). Yine ülkemizde miştir. Oyun çocukları kaza ile anne-baba ilaçla-
çocukluk çağı zehirlenmelerinde antidepresan rının alımı açısından risk al tındadır. Risperidon
ilaçlar ve özellikle amitriptilin ciddi zehirlenme- gibi bazı atipik antipsikotikler, çocuk ve adole-
lere neden olan ilaçlardan biridir. sanlarda artan bir şekilde reçete edilmektedir.
Trisiklik antidepresanlar (TSA), santral sinir Çocuklarda tedavi dozlarında bile akut bilinç
sistemi ve kardiyovasküler sistem üzerine toksik değişikliği ve distonik reaksiyonlar sık görül-
etki gösterirler. Bu etkiler antikolinerjik, alfa ad- mektedir. Akut distoni genellikle ilaç alımından
sonraki 1-5 gün içinde oluşur. En önemli risk
renoseptör blokajı, katekolamin geri alımı ya da
faktörleri: küçük yaş, erkek cinsiyet, yüksek doz,
kalpte iletiyi baskılama özelliklerine bağlı olarak
daha önce psikotik hastalık ve distoni varlığıdır.
gelişir. Antikolinerjik etkileri ile midriyazis, deri
Antipsikotik ilaçlar dışında, tedavi dozlarında
ve mukozalarda kuruluk, terlemede azalma, yük-
akut distonik reaksiyona yol açan ilaçlar Tablo
sek ateş, taşikardi, barsak hareketlerinde azalma
2’de verilmektedir.
ve idrar retansiyonu; santral sinir sistemi etkileri
ile bilinç bulanıklığı, deliryum, solunum baskı- Akut distoni dışında, yerinde duramama, ank-
lanması, konvülsiyon ve koma; kardiyovasküler siyete, parkinsonizm, bradikinezi ve tardiv dis-
etkileri ile de QRS ve QT uzaması, atriyovent- kinezi gibi diğer ekstrapiramidal belirtiler uzun
riküler blok, ventriküler aritmi ve hipotansiyon dönemde 5-60 gün ve hatta aylar-yıllar sonra
gelişebilir. ortaya çıkabilir. Bu bulguların çoğunluğu difen-
hidramin ve benztropin gibi antikolinejik ajan-
Ciddi derece zehirlenme genellikle ilaç alındık- lara yanıt verir (Tablo 2). Ayrıca, antipsikotik
tan sonraki 6 saat içinde oluşur. Çocuklarda 15 ilaç zehirlenmelerinde bilinç değişikliği, koma
mg/kg’lık tek bir dozu bile ölüme neden olabilir. ve kardivasküler toksisite gelişebilir. Hipotansi-
Küçük çocuklarda 1 veya 2 tablet ile bu doz eşiği yon ve QT uzaması, tiyoridazin ve haloperidol
aşılabilir. Güncel bir çalışmada, 5 mg/kg’dan çok ile ilişkili kardiyak komplikasyonlardır. Malign
TSA alan çocukların tümünde orta ya da ağır de- nöroleptik sendrom kronik ilaç tedavisi ve aşırı
recede zehirlenme bulguları geliştiği saptanmış- doz ilaç alımı ile ilişkili yaşamı tehdit edici bir
tır. Bu nedenle TSA ilaç ile zehirlenme kuşkusu reaksiyondur. Hipertermi, mental durum deği-
olan her çocuk hiçbir zehirlenme bulgusu olma- şikliği ve rjidite görülebilir.
sa bile en az 6-8 saat hastanede gözlem altında
Antimalaryal İlaçlar: Klorokin ve hidroksiklo-
tutulmalıdır. Zehirlenme bulgusu olanlarda eğer
rokin malarya profilaksisi ve tedavisinde kulla-
QRS süresi 0,10 saniyeden uzun, hipotansiyon
nılan antiparazitik ilaçlardır. Güvenli doz aralığı
ve ventrikül aritmisi varsa sodyum bikarbonat
dardır. Bu ilaçlar kinidin halkası içerirler ve ben-
1 mEq/kg intravenöz infüzyonla verilmelidir.
zer kardiyotoksik etkiler gösterirler. Sınıf 1a an-
Kontrol EKG’de QRS genişlemesi ve hipotansi-
tiaritmikler gibi sodyum ve potasyum kanalları-
yon devam ediyorsa aynı doz tekrarlanabilir. Na-
nı bloke ederek QRS genişlemesi, QT uzaması,
bız alınabilir ventrikül taşikardisi varsa lidokain
negatif inotropi ve Torsades de Pointes’e neden
uygulanmalıdır. Nabız alınamadığı durumlarda olurlar. Solunum baskılanması ve merkezi sinir
öncelikle defibrilasyon uygulanmalıdır. (Bkz. sistemi etkileri oluşabilir. Hipokalemi sıktır ve
Antikolinerjik ilaç zehirlenmeleri). zehirlenmenin ağırlığı ile ilişkilidir.
506
Konu 5
verapamil içerenler de en az 24 saat izlem ya- da ise gözlem süresi 20-24. saate kadar uzatıl-
pılmalıdır. malıdır. Dekstroz veya Octreotid tedavisi alan
çocuklar son dozdan en az 6. saate kadar tekrar-
Oral Hipoglisemikler: Sulfonilüre grubu oral layıcı hipoglisemi açısından izlenmelidir.
hipoglisemik ilaçlar tip 2 diabetis mellitus teda-
visinde sık kullanılmaktadırlar. En önemli zehir- Difenoksilat +Atropin (lomotil ): Lomotil,
lenme etkileri semptomatik hipoglisemi oluşma- opiyat (difenoksilat) ve antikolinerjik (atropin)
sıdır. Sülfonilüreler gastrointestinal mukozadan kombinasyonlu bir antidiyareik ilaçtır. Mide
hızlı emilirler, fakat etki süreleri (özellikle uzun- motilitesinde azalma nedeni ile zehirlenme be-
salınımlı preparatlarda) uzun olabilir. Karaci- lirtileri geç dönemde çıkabilir. Antikolinerjik
ğerde metabolize olurlar ve böbrekler aracığıyla etkiler (atropin) ile hiperaktivite taşikardi, ateş,
atılırlar. Pankreastan insulin salınımının uyarıl- deride kızarıklık, idrar retansiyonu ve konfüz-
masına ek olarak, glukoneogenez inhibisyonu ve yon gelişebilir. Difenoksilat ise miyozis, sant-
karaciğer insulin klerensini azaltarak hipoglise- ral sinir sistemi ve solunum baskılanması gibi
miye neden olurlar. Hipogliseminin tipik olarak opiyat zehirlenmesi bulgularına neden olabilir.
ilk 8 saat içinde oluştuğu ve tek bir tabletle bile Nalokson oluşan solunum baskılanmasını geri
oluşabildiği bildirilmektedir. çevirebilir. Koma ve solunum baskılanması 30
saate kadar uzayabilir, 12-24 saat sonra tekrar
Kan glukoz düzeyi 60 mg/dl’nin altında veya edebilir. Bu nedenle, zehirlenme şüphesi olan
hipoglisemi belirtileri varsa glukoz verilmeli- her çocuk mutlaka hastaneye yatırılmalı, en az
dir. Tedaviye dirençli hipoglisemilerde % 20’lik 24 saat gözlem altında tutulmalıdır.
dekstrozla başlangıç tedavisini izleyen tekrarla-
nan bolus dozları ve % 5-10’luk dekstroz infüz- Kamfor: Antiseptik, dekonjestan ve antipruritik
olarak kullanılan bir ilaçtır. Ülkemizde kamfor
yonu gerekebilir. Octreotid, sentetik somastatin
içeren pastil, pomad ve solüsyonlar bulunmak-
analoğudur; insulin salınımını inhibe eder. Hi-
tadır. En düşük öldürücü doz 100 mg/ kg’dır.
poglisemi tedavisinde faydalı olabilir; 4-5µg/kg/
Çocuklarda 500-1000 mg kamfor öldürücüdür.
gün dozunda her altı saatte bir deri altına enjek-
Ağız yolu ile alındığında gastrointestinal kanal-
te edilerek kullanılmaktadır.
dan hızla emilerek, 15-20 dakika içinde klinik
509
11. Editorial Staff: Antidepressants, Tricyclic (Man- Booze LL, Manoguerra AS, Keyes DC, Chyka
agement/Treatment Protocol). In: Klasco RK PA, Troutman WG. Calcium channel blocker
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
510
Konu 6
Çoklu travmalı çocuklarda, erken ölümlerin Tablo 2. Çoklu travmalı çocuklarda değerlendir-
yaklaşık % 30’undan hastanın yetersiz değerlen- me ve yaklaşım ilkeleri(4)
dirmesi ve uygun olmayan tedavi yaklaşımları I. Birincil değerlendirme
sorumludur.(4) Bu nedenle travmalı hastaların A. Hava yolu (Airway) III. İkincil
değerlendirilmesi ve tedavisinde, çocuk ve erişkin B. Solunum (Breathing) değerlendirme
hastalar arasındaki fizyolojik, anatomik ve psiko- C. Dolaşım (Circulation) • Baş
D. Nörolojik • Boyun
lojik farklılıkların bilinmesi önemlidir (Tablo 1).(2) değerlendirme (Disability) • Göğüs
E. Soyarak muayene ve • Batın
Tablo 1. Çocuk travma hastasının erişkinden hipotermiyi önleme • Ekstremite
farklılıkları(2) (Exposure and Environment) • Nörolojik
Çocukların vücut kitle indeksi küçük olduğu için F. Ailenin
çoklu travma daha sıktır. bilgilendirilmesi (Family)
ve uzamış kapiller geri dolum zamanı pediatrik Tercih edilecek sıvı kristaloid solüsyonu (serum
şokun erken bulguları olarak değerlendirilir. fizyolojik veya ringer laktat) olmalıdır.
Yaşa göre kabul edilen en düşük sistolik kan ba- Hasta stabil ve 10-15 dakika içinde kan buluna-
sıncı değerleri aşağıdaki gibidir:(1,5) bilecekse tam, kros uygun kan tercih edilmelidir.
Term yenidoğan (0- 28 gün) 60 mm Hg Hasta stabil değilse grup uygun veya O Rh (-)
eritrosit süspansiyonu veya tam kan verilmelidir.
Bebek (1-12 ay) 70 mm Hg
Çocuk (1-10 yaş) 70 mm Hg O Rh (+) kan erkeklerde, daha önceden kan al-
+ (2 x yaş (yıl)) mamış ve hamile kalmamış doğurganlık çağı geç-
miş kadınlarda mecbur kalınırsa kullanılabilir.
≥ 10 yaş çocuk 90 mm Hg
Hipotermiden kaçınmak için tüm sıvılar vücut
Palpe edilebilen periferik nabız, 80 mmHg ve ısısına getirilerek verilmelidir.
üzerindeki sistolik kan basıncı ile korele iken;
Çoklu travmalı hastalarda acil kan transfüzyonu
palpe edilebilen santral nabız 50-60 mmHg’nın
miktarı mortaliteyi belirleyen bağımsız bir risk
üzerindeki sistolik kan basıncı ile koreledir.(2) faktörüdür ve 20 mL/kg üzerindeki kan trans-
Travma sonrası şokun en önemli nedeni hipo- füzyonlarında koagulopati ve multisistem organ
yetmezliği riski artmıştır.
volemidir. Kardiyojenik ve nörojenik şok nadir
gözlenir. Taşikardi, taşipne, periferik nabız dol- Yeterli sıvı resüsitasyonunun basit göstergeleri,
gunluğunda azalma, nabız basıncında daralma, kan basıncı ve kalp hızının yaşa göre normal sı-
kapiller geri dolum zamanında gecikme (>2 sn), nırlar içinde olması ve idrar çıkışının 1 mL/kg/
soğuk ekstremite, mental durum değişikliği hi- saat’in üzerinde olacak şekilde sağlanmasıdır.
povolemik şokun bulgularıdır. Hipotansiyon
Yeterli sıvı replasmanına ve dışarıya olan kanama
şokun geç bulgusudur ve genelde ≥ %30 kan vo-
kontrolüne rağmen şok bulguları devam ediyor-
lümü kaybı sonrasında saptanır. Travmalı hasta-
sa internal kanama olasılığı yüksektir. İzole uzun
da hızla iki geniş intravenöz yol (antekübital ve
kemik ve pelvis kırıkları önemli kan kaybına yol
safen ven) sağlanmalıdır. Ancak, hipovolemiye açar, fakat nadiren şoka neden olur. İzole kafa
yanıt olarak periferik vazokonstrüksiyon ve do- travması nadiren hipovolemiye neden olur. Dı-
laşım bozukluğu nedeniyle damar yolu sağlan- şarıya olan kanamaların kontrolünde, travmatik
ması güçtür. Damar yolu hızla açılamayacaksa amputasyon sonrası bası ile durmayan büyük
en kısa sürede intraosseöz yol kullanılmalıdır. damar kanamaları hariç, körlemesine hemos-
İntraosseöz girişimlerde fraktür ve vasküler yara- tatik klemp ve turnike uygulaması sakıncalıdır,
lanma olan ekstremite kullanılmamalıdır. Sant- uygulanmamalıdır kanama üzerine direkt bası
ral venöz yol açılacaksa diyafram üstü bölgeler ile kontrol altına alınmalıdır.(2,9)
kullanılmamalı, gerekirse femoral ven tercih
Travmatik beyin zedelenmesi olan hastalarda,
edilmelidir.(1,2,6)
hipotansiyon, hipoksi, intrakraniyal hipertansi-
Hipovolemik şok, travmalı hastalarda, kaybe- yona ikincil hasarlanmanın olmaması için sıvı
dilen kan volümü oranına göre sınıflandırılır resüsitasyonu dikkatli yapılmalıdır. Serebral
(Tablo 4).(6) Başlangıçta 40-60 mL/kg serum perfüzyon basıncının 60-70 mmH2O seviyesin-
fizyolojik veya ringer laktat verilmesine rağmen de tutulması iyi nörolojik sonuçlarla birliktedir.
sistemik perfüzyon yetersizliği bulguları devam Erken ve uygun sıvı tedavisi, ortalama arter ba-
ediyorsa kan transfüzyonu (10 mL/kg) yapılma- sıncının en az 70 mmHg olacak şekilde inotrop
lıdır.(6,10) desteğin sağlanması önerilmektedir.(11)
514
Konu 6
Tablo 4. Akut kan kaybı derecesine göre hemorajik şok tanımlaması ve tedavisi(6)
515
Tablo 6. Travmalı hastalarda intrakraniyal basınç artışı semptom ve bulguları(6)
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
Semptom Bulgular
Papilödem, retinal hemoraji
Bilinç düzeyinde bozulma (ajitasyon, letarji,
Kranial sinir paralizisi
oryantasyon bozukluğu)
Dekortike, deserebre postür
Kusma
Koma
Baş ağrısı
Düzensiz solunum, apne
Çift görme
Asimetrik, fiks, dilate pupil
Geçici görme kaybı
Cushing’s triadı: Hipertansiyon, bradikardi, hipoventilasyon
Yürüme güçlüğü
Şok bulguları
intrakraniyal basınç artışına neden olurlar. Has- ve ileri laboratuvar ve radyolojik incelemeleri
talarda intrakraniyal basınç artışı semptom ve içerir. Hastanın immunizasyon durumuna göre
bulguları hızla değerlendirilmelidir (Tablo 6). tetanoz aşısı, gerekli ise antibiyotik uygulaması
İntrakraniyal basınç artışı olan olgularda rutin yapılmalı; vital bulguların takibi devam ettiril-
hiperventilasyon önerilmez, ancak herniasyon meli; idrar çıkışının 1 ml/kg/saat olması sağlan-
bulgusu olan hastalarda PCO2 30-35 mmHg ola- malıdır.(2)
cak şekilde hafif hiperventilasyon başlanmalıdır.
İntravasküler volümü yeterli ve sistemik perfüz-
yonu stabil olan hastalarda mannitol 0.25-1 gr/ Tablo 7. AMPLE mnemoniği.
kg ve furosemid 1 mg/kg başlanmalıdır. Özellikle A: (Allergies) Allerji
dolaşım bozukluğu ve kafa içi basınç artışı olan İlaç alımı, son doz
M: (Medications)
hastalarda anti-ödem tedavisi olarak %3’lük hi- zamanı
pertonik salin kullanılmalıdır. Deksametazonun Geçmişteki tıbbi
kafa travmalarında etkisi gösterilememiştir, ancak P: (Past medical history) öyküsü, aşılama
vazojenik ödem (tümör veya beyin absesi) düşü- durumu (tetanoz)
nülüyorsa verilebilir. İntrakraniyal basınç artışına En son yemeğini ne
L: (Last meal)
neden olan patoloji saptanmalı (epidural, subdu- zaman yedi?
ral kanama) ve tedavi edilmelidir.(4) Yaralanma mekanizma-
E: (Environments
sı, olay yeri, hastaneye
E. Hipoterminin Önlenmesi: Hasta tamamıyla and events)
geliş süresi ve şekli
soyulur ve ıslak kıyafetler uzaklaştırılır. Çocuk-
larda hipotermi nedeniyle metabolik ihtiyaçlar-
da artış olacağından hipotermi önlenmeli, bu-
nun içinde battaniye, ısıtıcı lambalar gibi araçlar Tanısal Testler
kullanılmalıdır.(2,4,6)
Hastanın yaşına, yaralanmanın mekanizmasına,
F. Ailenin Bilgilendirilmesi: Ailenin endişesi- ikincil değerlendirme sonuçlarına göre her hasta
ni azaltmak için mümkün olduğunca kısa süre için ayrı ek tetkiklerin yapılması gereklidir. Bu
içinde aileyi hasta hakkında gerekli tüm bilgiler nedenle tetkikler her hasta için ayrı olarak de-
verilmelidir.(4) ğerlendirilip, tanısal yaklaşımı sağlayacak şekilde
istenmelidir.
hipoksi, hiperkapni, hipokapni, hipertermi, nın olup olmadığı ve süresi, ilk mental durum,
hipoglisemi, anemi ve hiperglisemi şeklinde nöbet aktivitesi, kusma, konuşma ve ekstremite
tanımlanmaktadır. Kafa travmasından sonra hareketlerindeki bozukluklar gibi öykünün en
gelişen bu ikincil olayların ikincil beyin zede- önemli kısımları hakkında bilgi verir. Öykü ile
lenmesini arttırdığı ve klinik gidişi kötüleştirdiği ilgili diğer anahtar bilgiler aileden alınmalıdır.
bilinmektedir. Bu nedenle günümüzde uygula-
nan acil tedavilerin tamamı ikincil hasarın ön- İlk olarak kısa bir nörolojik bakı, beyin hasar-
lenmesine yöneliktir. Etkin acil servis yaklaşımı, lanmasının ciddiyeti ve klinik seyir hakkında
ikincil beyin hasarının önlenmesine yardımcı önemli bilgi sağlar. Bilinç düzeyi AVPU yanıt
olacak şekilde düzenlenmelidir. Bu sayede genel ölçeğine göre değerlendirilmelidir.
ölüm ve zarar görme oranları azalır. [(Alert) uyanık, (Verbal) sözel uyarana cevap,
İkincil beyin hasarı, akut veya subakut olarak (Pain) ağrı ile uyarana cevap ve (Unresponsive)
gelişebilir ve birincil travmadan sonra oluşan cevapsız]. Bilinç kaybı tek başına intrakranial
fizyolojik ve biokimyasal reaksiyonlar kaskadı hasarlanmanın kötü bir belirleyicisi iken, uya-
olarak tanımlanmaktadır. Bu durum serebral nıklılık, motor ve sözel fonksiyonlara dayanan
otoregülasyon kaybına ve pediatrik travmadan Glasgow koma ölçeği travma hastalarında ilk
sonra gözlenen diffüz beyin ödeminin daha da nörolojik değerlendirilmesinin önemli bir parça-
artmasına neden olmaktadır. Deneysel çalışma- sıdır. Çocuklarda ve bebeklerde sözel yanıt kısıtlı
larda gösterildiği gibi, travma sonrası salınan ek- olması nedeniyle, 4 yaş altı çocuklara uyarlanmış
sitator nörotransmiterlerin salınımı ile de ikincil Pediatrik Glasgow koma ölçeğine göre değerlen-
hasarlanma artmaktadır. İkincil hasarlanma ile dirilmelidir. Nörolojik değerlendirmede pupiller
ilişkili diğer faktörler artmış hücre içi kalsiyum muayene mutlaka yapılmalıdır. Pupil boyutu,
ve potasyum konsantrasyonları ve serbest radikal reaktivitesi ve anizokori gibi bulgular dikkatle
formasyonudur. Kafa travması ile ilişkili hasar- değerlendirilmelidir. Korneal, öğürme ve oku-
lanmanın eksitotoksik bir mekanizmayla tetik- lovestibuler reflekslerin ve spontan solunum ça-
lenmesi yanında nöronal ölüm apoptotik prog- basının varlığı, yaralanmanın seviyesi hakkında
ramlı bir mekanizma ile de oluşabilmektedir. bilgi vermektedir.
Gelişmekte olan beyinlerde travmatik hasarlan- Kafa travması geçiren hastalarda, servikal böl-
ma sonrası nöropatolojik seyirden apoptozisin gede deformite, şişlik, palpasyon ile ağrı, basa-
sorumlu olduğu saptanmıştır. mak bulgusu olup olmadığına bakılmalı ve tanı
yöntemleri ile yaralanma dışlanana kadar servikal
Hasarlanan nöronların iyileşme potansiyeline
koruma sağlanmalıdır. Laserasyon ve çökmeler,
sahip oldukları ve travmatik etki ile tetiklenen
yabancı cisim ve altta yatan kemik ve dural yara-
nörodejenerasyonun dinamik ve zamanla ilişkili
lanmaları belirlemek için dikkatle incelenmelidir.
bir süreç olduğu varsayılmaktadır. Bu nedenle
kafa travmasından sonra gelişen beyin hasar- Kafatasının görsel bakısı ile bazal kafatası kırığı
lanmasından korunmada erken tanı ve medikal kanıtları (periorbital ekimoz “rakun gözler”,
destek önemlidir. kulak arkasında ekimoz “Battle bulgusu”, he-
motimpanum ve rinore/otore), yüz kemiği kı-
rığı, periorbital ekimoz ve proptozis kontrolü
Acil Serviste Yönetim mutlaka yapılmalıdır.
Birincil değerlendirme ve başvuru anında alınan Kafa travmalı çocukta ilk değerlendirmede kafa
yönetim kararları pediatrik kafa travma hastala- içi basınç artışının belirti ve bulgularının be-
rın klinik seyir açısından önemlidir. Çocuklar lirlenmesi önemlidir. Bununla birlikte, küçük
520 sıklıkla olay yerinden direkt olarak getirilirler. çocuklarda KİBAS bulguları genellikle geç geliş-
Konu 7
mektedir; klasik Cushing refleksi de çocuklarda mesini hedeflemelidir. Genellikle, kafa içi basın-
güvenilir değildir. cın azaltılması ve serebral perfüzyon basıncının
Minör kafa travması, çocuk acil servislerine sık karekterizedir. Daha ciddi yaralanmalar minor
başvuru nedenidir. Uzun dönemde öğrenme ve kafa travması olarak nitelendirilmemelidir.
davranış bozukluklarına yol açabilir. En önemli
Minor kafa travması tanımlamasına dahil
konu hafif kafa travmasının tanımlanmasıdır.
edilmemesi gereken durumlar ise:
Amerikan Pediatri Akademisi tarafından, 1999
yılında, 2-20 yaş arası çocuklarda minör kafa • Doğum travması
travmasının yönetimi konusunda kanıta dayalı • Çoklu travma
kılavuz yayınlanmıştır. İlk bakıda normal mental • Bilinen veya kuşkulu servikal medulla spi-
durum, abnormal yada fokal nörolojik bulgu ve nalis zedelenmesi
hemotimpanium, Battle belirtisi yada palpabl ke- • Kanama bozukluğu
mik depresyonu gibi kafa kemiği kırık bulgusu
• Travma ile ağırlaşma riski olan nörolojik
olmayan travmalar “minor kafa travması” olarak
bozukluklar
tanımlanmaktadır. Bu tanımlama, bir dakika-
dan kısa süreli geçici bilinç kaybı ve travmadan • Çocuk istismarı
hemen sonra kusma, nöbet ve letarji gibi belirti • Hasta-yakın ile iletişim zorluğu
ve bulguları olabilen çocukların da kapsamakta- • İlaç/alkol alımı
dır. Minör kafa travmalı çocukların % 12’sinde
Son olarak, bu parametre travmadan sonra ilk
posttravmatik nöbet görülebilmekte ve kafa içi
24 saat içinde bir uzman tarafından değerlendi-
yaralanma açısından bir belirleyici olarak kabul
rilen hastaların yönetimi için kullanılmalıdır.
edilmemektedir. Minor kafa travmalı hastaların
çoğunluğu konküzyon “beyin sarsıntısı”na sa- Minör kafa travmalı çocuğun
hiptir. yönetiminde önemli noktalar
İki yaş altı kafa travmalı Düşük risk grubundaki hastalarda ise intrakra-
hastaların değerlendirilmesi niyal patoloji olma olasılığı son derece düşüktür.
525
Konu 8
ÇOCUKLARDA
SEDASYON VE ANALJEZİ
Dr. Gökhan Kalkan
mek şartıyla uygulanabilir. İhtiyaç halinde değil Örneğin, morfinden yaklaşık 10 kat daha güç-
de düzenli verilecekse hastanın karaciğer hasta- lü etkili olduğu bilinen hidromorfonun normal
lığı açısından risk faktörü taşımadığını gözden dozu morfinin yaklaşık onda biri kadardır. Yine
geçirmek yerinde olacaktır. Ayrıca antipiretik morfinden 100 kat daha etkili olduğu bilinen
özelliği nedeniyle olası bir ateşi de maskeleyebi- fentanilin başlangıç dozu morfinin yüzde biri ka-
leceği unutulmamalıdır. dardır. Dolayısıyla yan etkileri nedeniyle bu ilaç-
lar aynı miktarlarda kullanılamadığından, tavsiye
Steroid olmayan anti-inflamatuar ilaçlar da hafif
edilen dozlarda opioid türleri arasında çok belir-
ve orta şiddetteki ağrılar için uygun seçim ola-
gin etki farkı olmamasına şaşırılmamalıdır.
bilirler. Trombosit fonksiyonu üzerine olumsuz
etkileri nedeniyle cerrahi işlem adayı olan hasta- Morfin orta ve ağır şiddetteki ağrıların tedavi-
larda kullanılmamaya çalışılmalıdır. sinde kullanılabilecek etkili bir opioid analjezik-
Bu amaçla ibuprofen, 4-10 mg/kg/doz’dan tir. Oral, intravenöz, intramusküler ve subkutan
6-8 saatte bir oral yoldan; maksimum günlük yollarla uygulanabilir.
doz 40 mg/kg’ı geçmeyecek şekilde verilebilir. Oral formu 0.2-0.5 mg/kg/doz’dan 4-6 saatte
bir tekrarlanabilir. iv, im ve subkutan dozlar
0.1-0.2 mg/kg/doz’dan 2-4 saatte bir verilebilir.
Opio3idler
Opioid olmayan ilaçlara kıyasla daha yüksek et- Yan etkiler açısından başlangıçtaki doz olarak
kinliğe sahip olmaları nedeniyle opioidler orta 0.05 mg/kg/dozu kullanmak daha güvenli bir
ve ağır derecedeki ağrılar için ideal ilaç grubu- yaklaşımdır. Maksimum doz infantlarda 2 mg/
nu oluştururlar. Ağrı konusunda etkinliklerine doz; 1-6 yaş arası çocuklarda 4 mg/doz; 7-12
karşın opioidlerin sedatif etkilerinin güvenilir yaş arası çocuklarda 8 mg/doz; adölesanlarda 15
olmadığı, gerektiğinde sedatiflerle birlikte kulla- mg/dozdur. 3 aylıktan küçük infantlar daha ko-
nılması gerektiği unutulmamalıdır. Acil serviste lay depresyonuna girebileceğinden bu yaş gru-
opioidlerin bazı yan etkileri konusunda dikkatli bunda azaltılmış dozlar kullanılmalıdır. Opioid
olunmalıdır. Solunum depresyonu yan etkiler analjeziklerin yukarıda bahsedilen genel yan et-
açısından en çok korkulanıdır. Bu durumdan kilerine ek olarak morfinin histamin salınımına
sakınmak için önerilebilecek yollar doğru dozda neden olarak alerjik reaksiyonlar oluşturabilece-
ilaç kullanımı, solunum depresyonu açısından ği hatırda tutulmalıdır.(6) Morfinin hipotansiyon
riski yüksek hastalarda daha düşük doz narkotik yapıcı etkisi diğer opioid analjeziklere göre daha
kullanımı sayılabilir. Bulantı ve kusma antihis- belirgindir. Bu nedenle hipotansif hastalarda
taminik veya antiemetiklerle en aza indirilebilir. kullanımından kaçınılmalıdır.
İdrar retansiyonu olduğunda idrar kateterizasyo-
Fentanil çocuk acildeki hastaların orta ve ağır
nu akla gelmelidir. Tolerans tüm opioidlerde gö-
rülebilecek sık görülen başka bir yan etkidir. Bu şiddetteki ağrılarının tedavisinde kullanılabile-
durum, daha önceden opioid verilmiş hastalarda cek sentetik opioid türevidir. En belirgin özelliği
etkin ağrı kontrolü için yüksek dozlara ihtiyaç kısa etkili olmasıdır. İlk kez uygulanan hasta-
duyulmasıyla göze çarpar. larda 1-2 mikrogram/kg’dan iv verilir; 1-2 saat
arayla doz tekrarlanabilir. “Tahta göğüs send-
Opioid analjezikler arasında potensleri yönün- romu” özellikle yenidoğan yaş grubunda hızlı iv
den fark olsa da, yan etkileri nedeniyle yüksek enjeksiyonlarla görülen nadir bir yan etkidir.(7)
528
Konu 8
530
Konu 9
ÇOCUK İSTİRMARI
Dr. Güldane Koturoğlu
Türkiye’de istismar ile ilgili yapılan çalışmalarda Kronik hastalığı olan çocuklar
% 78 oranında duygusal istismar, % 24 oranında Evlilik dışı doğan çocuklar
fiziksel istismar ve % 9 oranında cinsel istismar Hastalığından dolayı hareket edemeyen çocuklar
bildirilmiştir.(3) Ancak bildirimler çok az olduğu Sosyal izolasyon
için bu oranlar sadece buz dağının üzerinde ka- Aile desteğinin yeterli olmaması
lan bölümü göstermektedir. Fiziksel istismar sık-
Yoksulluk
lıkla 3-8 yaş arasındaki çocuklarda görülmekte
Kimyasal madde bağımlılığı
ve yaşla beraber oran azalmaktadır. Fiziksel istis-
marda kız-erkek arasında belirgin farklılık olma- Ev içi şiddet varlığı
masına rağmen kızlarda cinsel istismar oranı üç
kat daha fazladır.(4) Cinsel istismar genellikle aile
üyeleri ve akrabalar tarafından yapılmaktadır. İstismar Tipleri
Bazı çocuklar istismar için risk altındadırlar. Fiziksel İstismar: Çocuğun kaza dışı nedenler-
Tablo 1’de istismar açısından risk altında bulu- le yaralanması veya ailesi tarafından yeterince
nan çocuklar belirtilmektedir. gözetilmemesine bağlı olarak gelişen durumları
kapsar. Olguların en sık başvuru nedeni açıkla-
Acil servislerde ve genel pediatri polikliniklerin- namayan morarmalardır.(5)
de çalışan hekimlerin istismar açısından dikkat-
li olması gerekir. Özellikle minor travmalı bir Fiziksel istismarın tanınmasının en önemli
çocuk tanı almadığı takdirde daha sonraki bir amacı; doğru tanı ve yönetimin belirlenmesi
ve ileriki dönemlerde yaralanmaları ve ölümü Tablo 2. Öykü ile fiziksel istismar tanısında
önleyebilmektir. Hekim, dikkatli bir öykü ve önemli noktalar
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
Aile öyküsünün de çok dikkatli alınması gerekir. Ekstremite muayenesi ile deformite ve ekimoz-
Bakıcının ve anne-babanın davranışları gözlen- lar değerlendirilmelidir.
melidir. Ailede madde veya alkol kullanım öyküsü Ayrıntılı nörolojik muayene yapılmalıdır.
varlığı sorgulanmalıdır. Bakıcı ile anne-babanın
çocuğun durumu ile ilgili uygun ifade verip ver- Deri muayenesi; fiziksel istismar için önemli
mediği değerlendirilmelidir. ipuçları verir. Deride ekimoz, yanık ve ısırık gibi
işaretler araştırılmalıdır.
Çocuğun gelişimsel öyküsü de çok iyi alınma-
lıdır. Henüz daha motor gelişim basamaklarını Ekimozlar: Yanaklar, üst dudak, frenulum, bo-
yun, kulak lobu ve kepçesi, alt sırt bölgesi, kalça,
tamamlamamış bir çocuğun bazı travmalar için
genital bölge ve uyluk iç bölümü gibi travma-
suçlanması istismarı işaret edebilir (Tablo 2).
dan az etkilenen bölgelerde görülen ekimozlar
532
Konu 9
istismarı işaret edebilir. Farklı şekillerde olabilir; Kafa Yaralanması: Fiziksel istismarın en ağır
insan eli ile oldu ise oval şekilde, herhangi bir formudur. İstismara uğrayan çocukların en sık
Çocuk İstirmarı
cisim ile yapıldı ise o cismin şeklinde olabilir. ölüm nedeni kafa travmasıdır ve genellikle 5-10
Ekimozların rengine bakarak oluş zamanları ay arası çocuklarda görülür. İstismara bağlı kafa
hakkında fikir edilenebilinir. Ancak her zaman travması olan hastaların acil servise başvuru ne-
çok doğru olmayabilir. Çünkü iyileşme; yara- denleri genellikle solunum problemleri, kötü
nın derinliğine, lokalizasyonuna ve tekrarlaması beslenme, letarji, huzursuzluk, nöbet veya kus-
gibi birçok faktöre bağlıdır.(4,5) Ekimoz saptan- ma gibi non-spesifik nedenler olduğundan tanı
dığında; ekimozların fotoğrafları çekilmeli, her aşamasında zorluk yaşanabilir. Yapılan çalış-
bir ekimozun lokalizasyonu, boyutları, şekli ve malarda istismara uğrayan çocukların %31’nin
rengi ayrıntılı olarak belirtilmeli ve vücut diyag- daha önce başka bir doktor tarafından değer-
ramında gösterilmelidir. Ayırıcı tanıda; kazalar, lendirildiği ancak tanı alamadığı saptanmıştır.
koagulopatiler ve mongol lekeleri düşünülme- Bu nedenle kafa travması ile gelen her hastadan
lidir. Kazalara bağlı oluşan ekimozlar genellikle ayrıntılı ve tam öykü alınmalı ve dikkatli fizik
kemiklerin üzerinde özellikle diz, bacak ve eller- muayene yapılmalıdır. İstismara bağlı kafa ya-
de olur. Mongol lekeleri genellikle sırtta, kalça- ralanması mekanizması; çocuğun sarsılması ile
da ve kolların üst kısımlarında görülür. Yaygın başta kamçılama hareketinin olması ve köprü
peteşi, purpura ve ekimozları olan hastalarda venlerin yırtılması olarak açıklanabilir.(7)
koagülopatiler düşünülmeli ve kesin tanı için
Kafa travması düşünülen hastalarda mutlaka
trombosit sayımı, protrombin zamanı ve aktive
göz dibi muayenesi yapılmalıdır. Retinal he-
parsiyel tromboplastin zamanına bakılmalıdır.
moraji varlığı istismar için spesifik değildir an-
Isırıklar: İstismar için önemli ipuçları verir. Isı- cak oftalmologların tanımladığı retinadan ora
rığı değerlendirirken ısırığın çapı ve komplet/ serrataya kadar uzanan multıbl hemorajiler,
inkomplet oluşu belirtilmelidir. Kısa ve lineer preretinal, vitreous veya subretinal hemorajiler
şekilli olanlar inkomplet, oval veya elips şeklin- istismara bağlı kafa travmaları için önemlidir.(8)
de olanlar ise komplet ısırık olarak tanımlanır. Eğer çocukta ciddi kafa travması bulguları var-
Isırığın çapı 3 cm üzerinde ise erişkin ısırıkları sa ve şüpheli öykü veriliyorsa beyin BT, iskelet
akla gelmelidir. Isırık yerini muayene ederken değerlendirmesi ve ayrıntılı retinal muayene ya-
mutlaka diş hekimi de olmalı her bir dişin izi pılmalıdır.
alınmalıdır.(6)
İskelet Yaralanması: Kırıklar istismar açısından
Yanıklar: İstismara bağlı yanıklar sıklıkla sıcak önemli ipuçları verir. Skapula, pelvis, kaburga
sıvı ile olan daldırma, batırma veya sıçratma ya- ve vertebra gibi sık görülmeyen alanlarda olu-
nıkları ile şekilli kontak yanıkları ve sigara ya- şan kırıklarda, sağlıklı bir çocukta farklı iyileşme
nıkları şeklinde olur. Batırma yanıklarında su evrelerinde olan birden fazla sayıdaki kırıklarda
düzeyinin sınırları ile yanmış ve yanmamış deri ve öykü ile açıklanamayan durumlarda istismar
keskin sınırla ayrılır. Kazalara bağlı yanıklarda akla gelmelidir. Bebeklerin ektremitelerinin sı-
ise düzensiz çok sayıda sıçratma lezyonları var- kıca kavranması ve döndürülmesi ile kova sapı
dır. Yürümeye başlayan çocuklarda kaza ile sıcak kırıkları oluşur ki istismarın önemli bir bulgu-
objelerle (ütü, soba) kontak yanıkları olabilir. sudur (Tablo 3-4).
Bu yanıklar genellikle tektir, ağrılıdır ve yüze-
yeldir; eğer derin ve şekilli yanıklar var ise istis- Tablo 3. İstismarı düşündüren radyolojik bulgular
mar akla gelmelidir. Sigara yanıkları da istismar
Metafizyel kırık (bucket handle)
vakalarında sık görülen yanık çeşididir. Çapları
8-10 mm’den daha büyük, derin, sirküler ve çok Kot kırığı
sayıda olan yanıklarda istismar düşünülmelidir. Farklı iyileşme derecelerinde olan çoklu kırıklar
Kaza ile olan sigara yanıkları genellikle tektir ve
oval şekildedir.(5) 533
Tablo 4. Kırıkların oluş zamanları Cinsel İstismar
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
Yaralanma
Radyolojik görünüm Çocuğun bir yetişkin tarafından; cinsel uyarı
Zamanı
0-2 gün Kırık, yumuşak doku şişliği ve doyum için kullanılması, fuhuşa zorlanması,
0-5 gün Kırık uçları görülebilir
pornografi gibi suçlarda cinsel obje olarak kulla-
nılması cinsel istismar olarak tanımlanır. Cinsel
Kallus, periostal yeni kemik
10-14 gün
oluşumu istismar, oral, vajinal, rektal temas veya perfo-
rasyon, teşhircilik, pornografi gibi davranışları
8 hafta Yoğun kallus
kapsar. Cinsel istismar aslında sık rastlanan ve
tekrarlamalar gösteren bir durum olmasına rağ-
Kaza sonucu oluşan kırıklar ise genellikle tektir men aileler ve kişiler tarafından saklandığı için
ve radiusun distal ucunda, suprakondiler hume- net oranlar verilememektedir. Cinsel istismarın
rusta, klavikulanın orta-dış kısmında, tibianın %30’u 2-5 yaş, %30’u 11-17 yaş ve %40’ı 6-11
orta alt ucunda ve distal fibulada görülür. yaş arası çocuklarda görülür. Kız çocuklarında
erkeklere göre daha sık görülmektedir. Ancak er-
Üç yaşın altında herhangi bir istismar bulgusu
kek çocuklarında daha fazla saklandığı unutul-
saptanan hastalara iskelet sistemi değerlendir-
mamalıdır. İstismarcıların %96’sı erkek, %80’i
mesi yapılmalıdır. Değerlendirme göğüs, hume-
de çocuğun tanıdığı birisidir.(9)
rus, kol, el, pelvis, femur, bacak, ayak, lateral to-
rakolomber bölgeyi ve iki yönlü kafa grafilerini Cinsel istismara uğramış olgular hırçınlık, gece
içermelidir. Şüpheli durumlarda kemik sintigra- korkuları, yeme bozukluğu, okul problemleri
fisi çekilebilir. ve depresyon gibi davranışsal sorunlar ile baş-
Karın Travması: İstismara uğrayan çocuklarda vurabileceği gibi tekrarlayan karın ağrıları, baş
kafa yaralanmasından sonra ikinci en sık ölüm ağrıları ve gelişme geriliği gibi tıbbi problemler
nedeni karın yaralanmasıdır. İstismara bağlı ka- nedeni ile de başvurabilir. Cinsel istismarın spe-
rın yaralanmaları kötü beslenme gibi spesifik sifik bulguları ise kanama, irritasyon, kaşıntı,
olmayan bulgularla gelebildiği gibi karın ağrısı, genital ağrı, vajen veya rektumda yabancı cisim
kusma, peritonit, şok ve kanama gibi spesifik ve hamileliktir.
bulgularla da gelebilir.
Cinsel istismar tanısında öykü çok önemlidir.
Travmalı bir hastada yükselmiş karaciğer enzim Görüşme sessiz ve özel odada olmalı, öykü alır-
düzeyleri ve abdominal BT’de yaralanma bulgu- ken acele edilmemeli, aile bireyleri veya bakı-
larının varlığı karaciğer yaralaması için oldukça cılar ile olan görüşmeler ayrı ayrı olmalı, eş
spesifiktir. Göğüs veya karın travması olan veya zamanlı çocuk odada bulunmamalıdır. Çünkü
ani kan kaybına bağlı şok tablosunda olan has- çocuğun tekrarlayan kereler görüşmeye maruz
tada dalak yaralanması düşünülmelidir. Şüpheli kalması çocuğa zarar verebilir. Öykü alırken
vakalarda hızla BT çekilmelidir. Bebek ve küçük sorular ön yargılı olmamalı, açık uçlu sorular
yaşlardaki çocuklarda pankreatitin en yaygın sorulmalı, davranış değişiklikleri, fiziksel belir-
nedeni travmadır. Pankreas yaralanmasının en tiler net olarak sorgulanmalıdır. Aynı zamanda
iyi göstergesi kan amilaz düzeyidir. Travma ta- hastaya ait gelişimsel öykü, geçirilmiş hastalıklar
nımlanmayan ancak sepsis veya şok tablosunda ve kullandığı ilaçlar da sorgulanmalıdır.(10)
gelen hastalarda diğer tetkikler yanında mutla-
ka amilaz düzeyleri de ölçülmelidir. Pankreatik Fizik muayene tam bir sistemik muayeneyi içer-
kontüzyon, laserasyon en iyi BT ile saptanır. melidir. Eğer vajinal kanama varsa muayene ge-
nel anestezi altında yapılmalıdır. Tablo 5’de va-
Açıklanamayan şok, peritonit ve safralı kusma jinal kanama nedenleri görülmektedir. Saptanan
varlığında istismar düşünülmelidir. tüm bulgular vücut diyagramına işaretlenmelidir.
534
Konu 9
Çocuk İstirmarı
Parazitoz * Çocuk istismarı ve ihmali multifaktöriyel
Enfeksiyon bir konudur.
Yabancı cisim * Hekim istismardan şüphelendiğinde
Tümör bunu ihbar etmek zorundadır.
Erken puberte * Çocuk istismarında multidisipliner yak-
laşım esastır.
535
Konu 10
Tablo 2. Kawasaki Hastalığı tanısı için temel Hipertrofik kardiyomiyopati, ani ölüme en sık
klinik özellikler. neden olan kardiyak hastalıktır. Ventiküler dis-
Egzersiz yapmaya yeni başlayan veya yoğun eg- alt kısmında ağrı ortaya çıkar. Bir travmayı ta-
zersiz yapan çocuklarda pektoral kaslarda veya kiben ortaya çıkabilir. Hastalar, ağrının olduğu
Kostokondrit; kostakondral bileşkenin infla- Çocukluk çağında çoğu zaman göğüs ağrısının
masyonudur. Olguların %26-41’inde kosta- nedeni bulunamaz ve idiyopatik olarak tanım-
kondral veya kostasternal bileşkede hassasiyet lanır. Çocukluk çağında, en sık tanımlanan du-
vardır. Tanı, palpasyon ile ağrının ortaya çıkması rum idiyopatik nedenlerdir. Hasta birkaç hafta ile
ile konur. Bu durumun nedenleri ve ortaya çıkış ay içinde ara ara tekrarlayan göğüs ağrısı yakınma-
nedeni tam olarak anlaşılamamıştır. Minor trav- sı ile gelir. Egzersiz sırasında veya egzersizden ba-
malar, öksürük veya postviral reaksiyonların bu ğımsız bıçak saplanır gibi bir ağrı tarif edilir, genel-
duruma neden olduğu düşünülmektedir. Eriş- likle kısa süre içinde de sonlanır. Ağrıya eşlik eden
kinlerde kostakondritler, fibromiyalji ve diğer hiçbir sistemik yakınma ve bulgu yoktur. Tekrar-
romatolojik durumlar ile ilişkili olabilir.(6) layabilir. Fizik muayene daima normaldir.(11)
ağrısının kalp kaynaklı olması beklenemez. An- Göğüs ağrısı olan çocuklarda amaç, nedeni bul-
cak göğüs ağrısı egzersiz ile ortaya çıkıyor veya mak, ortadan kaldırmak veya iyileştirmektir.
kötüleşiyor, anjinal ağrıya benziyor veya çar-
Kostokondrit tanısı alan hastalar için ağrının en
pıntı, baş dönmesi, bayılma gibi belirtiler eşlik iyi tedavi yolu, nonsteroid antiinflamatuar ilaç-
ediyorsa, fizik incelemede, göğüs filmlerinde ve lar.(ibupofen gibi)dır.
EKG’de anormallik varsa, ailede kardiyomiyopa-
ti, uzun QT, ani ölüm varsa veya ailede ve hasta- İskelet- kas sistemi ile ilgili ve organik olmayan
da ağrıdan dolayı aşırı kaygı varsa hasta mutlaka göğüs ağrılarının çoğu, dinlenme, asetaminofen
çocuk kardiyoloğuna sevk edilmelidir.(6,22) veya nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar ile düzelir.
2. Eğer ventilasyon/dolaşım bozukluğu yoksa, hastanın oksijen ihtiyacı olup olmadığı de-
hastanın solunum sesleri dikkatlice değer- ğerlendirilmelidir.
* Göğüs ağrısı acil servise sık başvuru neden- 3. Selbest SM, Ruddy RM, Clark BJ, et al. Pedi-
lerinden biri olsa da, çocukların %6’sında atric chest pain: a prospective study. Pediatrics
kardiyak nedenlere bağlıdır. 1988;82:319-23.
* Hastaların çoğuna, iyi alınmış bir öykü ve 4. Lin CH, Lin WC, Ho YJ et al. Children with
iyi yapılmış fizik muayene ile tanı konu- chest pain visiting the emergency department.
labilir. Tanıya ulaşmak için akciğer grafisi Pediatr Neonatol 2008;49:26-9.
ve EKG yardımcıdır. 5. Byer RL. Pain Chest. Textbook of Pediatric
* Acil hekimi, her hastaya ağrının travmatik Emergency Medicine. Ed: Fleisher GR, Lud-
nedenlere bağlı olup olmadığını sormalıdır. wing S. 6th ed. Lippincott Williams & Wilkins.
Philadelphia. 2010:434-42.
* Hastada egzersiz ile birlikte göğüs ağrısı
6. Freedman JT. Evaluation of Chest Pain in
ve/veya senkop varsa, kardiyopulmoner
the Pediatric Patient. Med Clin N Am, 2010;
hastalık öyküsü varsa, Kawasaki hastalı-
94:327-47.
ğı düşünülüyorsa, ilaç, oral kontraseptif,
kokain kullanım öyküsü varsa, ailede hi- 7. Selbest SM. Approach to the Child with Chest
Pain. Pediatr Clin N Am. 2010;57:1221-34.
perkolesterolemi veya koroner kalp has-
talığı öyküsü varsa, göğüs ağrısı kardiyak 8. Park MY. Çocuklarda Göğüs Ağrısı. Pediatrik
nedenlere bağlı olabilir. Kardiyoloji. Çeviri editörü: Özbarlas N. 5.
Baskı. Adana Nobel Kitapevi 2009;499-507.
* Organik göğüs ağrısının en sık nedeni,
kas-iskelet sistemi kaynaklı hastalıklardır. 9. Massin MM, Bourguignont A, Coremans C, et
al. Chest pain in pediatric patients presenting to
Kendini sınırlayabilir veya kolaylıkla tedavi
an emergency department or to a cardiac clinic.
edilebilir.
Clin Pediatr. 2004;43:321-8.
* Hastalara, göğüs ağrısına eşlik eden siste-
10. Park MY. Bölüm 19 Kardiyovasküler Enfeksi-
mik yakınma ve belirtilerin olup olmadığı yonlar. Pediatrik Kardiyoloji. Çeviri editörü:
mutlaka sorulmalıdır. Özbarlas N. 5. Baskı. Adana Nobel Kitapevi
* Ağrı, stres veya emosyonel değişiklikler ile 2009;351-80.
ilişkili ise, psikojenik nedenler akla gelme- 11. Cava JR, Sayger PL. Chest pain in children and
lidir. adolescents. Pediatr Clin N Am, 2004;51:1553-
* Küçük bir çocuk ani başlayan göğüs ağ- 68.
rısında özefagiyal yabancı cisim akla gel- 12. Driscoll DJ, Glicklich LB, Callen WJ. Chest
melidir. pain in children: A prospective study. Pediatrics
* Çocukta ateş varsa, pnömoni veya viral 1976;57:648-51.
myokardit düşünülmelidir. 13. Wilcox DT, Glick PL, Karamanoukian HL et
al. Spontaneous pneumothorax: a single-institu-
* Ağrı hastanın günlük aktivitesini sınır-
tion, 12- year experience in patients under 16
lıyorsa, uykudan uyandırıyorsa organik
years of age. J Pediatr Surg 1995;30:1452-4.
nedenli olabilir.
14. Lee CH, Wu CC, Lin CY. Etiologies of sponta-
neous pneumomediastinum in children of dif-
ferent ages. Pediatr Neonatol 2009;50:190-5.
Kaynaklar 15. Van Ommen CH, Heijboer H, Buller HR, et
al. Venous thromboembolism in child-hood: a
1. Hambrook JT, Kimball TR, Khoury P et al. Dis-
prospective two-year registry in the Netherlands.
parities exist in the Emergency Depatment eval- J Pediatr 2001;139:676-81.
uation of pediatric chest pain. Congenit Heart
Dis 2010;5:285-91. 16. Monagle P, Adams M, Mahoney M, et al. Out-
come of pediatric thromboembolic disease: a
2. Rowe BH, Dulberg CS, Peterson RG, et al. report from the Canadian childhood thrombo-
546 Characteristics of children presenting with philia registry. Pediatr Res 2000;47:763-6.
Konu 10
17. Zavaras-Angelidou KA, Weinhouse E, Nelson emergency departments: a usually bening pro-
DB. Review of 180 episodes of chest pain in 134 cess. An Pediatr( Barc) 2003;59:234-8.
547
Konu 11
1. Tanımlanabilir nedenler
Baş-boyun: Menenjit* • Oynamaya hevesli mi?
Kafatası kırıkları/subdural hematom* • Gülümsüyor mu?
Ağızda yabancı cisim • Solunumu normal mi?
Herpes stomatiti, Herpanjina
Glokom • Kol ve bacaklarını rahatlıkla oynatabiliyor
Gözde yabancı cisim (en sık kirpik)** mu? Eklem hareketleri serbest mi?(2)
Korneal abrazyon**
Otitis media** Genel değerlendirmenin ardından vital bulgula-
Caffey’s hastalığı (infantil kortikal hiperostozis) ra bakılmalı ve tüm organ sistemleri ayrıntılı bir
Çocuk istismarı* şekilde değerlendirilmelidir;
Prenatal/perinatal kokain maruziyeti
Gastrointestinal sistem Elbiseleri çıkartılmış bir bebekte cilt muayenesi,
Hava yutma (uygunsuz beslenme/gaz çıkartma) döküntü, peteşi, purpura, skar, yanık, ekimoz
Gastroenterit olup olmadığını değerlendirmek için ayrıntılı
İnvajinasyon, volvulus, apandisit* bir şekilde yapılmalıdır. Vücut tonusu ve emmesi
Kabızlık, Anal fissür değerlendirilmelidir.
İnek sütü protein intoleransı
Laktoz intoleransı Ekimoz, abrazyon, veya çok sıkı bağlanmış örgü
Gastroözefagiyal reflu/özefajit saçlar; fontonel bombeliği (intrakraniyal basınç
Kardiyovasküler sistem artışı veya enfeksiyon), fontonel çöküklüğü (de-
Konjestif kalp yetmezliği* hidratasyon); saçlı deride sefal hematom; eks-
Supraventiküler taşikardi* ternal otit, otitis media, kulakta yabancı cisim,
Aort koarktasyonu* hemotimpaniyum; gözde yabancı cisim, korneal
Pulmoner arterden sol pulmoner arterin çıkış anomalisi* abrazyonlar, fundokopik inceleme (retinal ka-
Pnömoni
nama, retina dekolmanı); ağız içinde travmatik,
Genitoüriner sistem enfeksiyöz lezyonlar, diş çıkarma, yabancı cisim;
Testis torsiyonu meningeal irritasyon bulguları; travma olgula-
İnkarsere herni
rında servikal immobilizasyon açısından baş-
İdrar yolu enfeksiyonu
boyun bölgesi değerlendirilmelidir. Sırt ve göğüs
Cilt, Yanık ön duvarı, travmaya bağlı ekimoz, abrazyon için
Parmak, penis gibi çıkıntılı bölgelerin bir madde değerlendirilmeli, üst ve alt hava yolları enfeksi-
ile dolanması (kıl turnikesi sendromu)
Pişik, dermatit
yon, yabancı cisim açısından oskülte edilmelidir.
Böcek ısırması Kardiyovasküler sistem; thrill tespit etmek için
Kas- iskelet sistemi göğüs ön duvarı palpe edilmelidir. Hastanın per-
Çocuk istismarı füzyonu değerlendirilmeli, tüm nabızları palpe
Ekstremite kırıkları, yumuşak doku hasarı edilmelidir. Kalp sesleri değerlendirilmeli, kon-
Septik artrit, osteomyelit, sellülit jenital veya akkiz kardiyak durumların varlığı-
Toksik/metabolik na ilişkin üfürüm ve/veya ritim bozukluğunun
İlaçlar: antihistaminikler, atropin ve türevleri, olup olmadığı tespit edilmelidir.
adrenerjikler, kokain, aspirin, narkotik yoksunluk
sendromu*
Solunum sistemi; takipne, retraksiyonlar, bu-
Metabolik asidoz, hipernatremi, hipokalsemi, run kanadı solunumu, hışıltı, ral veya ronküs
hipoglisemi* açısından değerlendirilmelidir.
Boğmaca aşısına bağlı yan etki
Karın, periton irritasyon bulgusu varlığı, karaciğer,
Diğer dalak büyüklüğü veya batın içi herhangi bir kitle-
Kawasaki hastalığı nin varlığını tespit etmek için palpe edilmelidir.
Yetersiz beslenme ve açlık
Diş çıkarma Genitoüriner sistem, travma, testiküler torsi-
Orak hücreli anemi krizi yon, epididimit, inguinal herni için muayene
Viral sendrom edilmelidir. Penise veya klitorise sarılmış uzun
2. Kolik- Tekrarlayan paroksismal ağlama nöbetleri** bir kıl veya iplik parçası var mı? (Turnike Send-
550
* Yaşamı tehdit eden nedenler, ** Sık nedenler romu) bakılmalıdır.
Konu 11
Rektal muayene; anal fissür ve travma açısın- Tablo 6. Yaş gruplarına göre hipotansiyon sınırları
dan değerlendirilmeli; rektal tuşe yapılmalıdır.
Tablo 3. Yaş gruplarına göre dakika solunum Ateşi olan bebeklere ateşli çocuğa yaklaşım kı-
sayısı normalleri lavuzu uygulanmalıdır. Ancak bebek <2 ay ise,
Yaş Dakika solunum sayısı tam kan sayımı, kan kültürü, idrar tetkiki ve kül-
tür ve beyin omurilik sıvısı incelemesi yapılma-
Bebek (İnfant) (<1 yaş) 30-60
lıdır. Solunum sistemine ait patolojik muayene
Toddler (1-3 yaş) 24-40
bulgusu, takipne, oksijen saturasyon düşüklüğü
Okul öncesi (4-5 yaş) 22-34 olan ateşli tüm çocuklara akciğer grafisi çekilme-
Okul çağı (6-12 yaş) 18-30 lidir. Toksik ve huzursuz görünen >2 ay bebekle-
Adolesan (13-18 yaş) 12-16 re, mutlaka lumbar ponksiyon yapılmalıdır.(1-3,5)
meli, gerekli ise, çocuk kardiyoloji danışımı ve da, atipik presentasyonlar ve güvenilir olmayan
ekokardiyografik (EKO) inceleme yapılmalıdır. muayene bulguları, tanı koymayı zorlaştırabilir.
İnvajinasyon, volvulus, inkarsere herniler, iske-
Testiküler hassasiyet olan olgular ise, testiküler mik veya ülseratif bir patolojiye ikincil bağırsak
torsiyon ve epididimit açısından, testiküler ult- perforasyonları ağrının nedeni olabilir. Klinik
rasonografi ile değerlendirilmelidir.(1-3) olarak bu tanılar akla geldiğinde mutlaka rad-
yolojik inceleme yapılmalı ve cerrahi danışım
istenmelidir. Testiküler veya gonodal torsiyon,
Ayırıcı Tanı penis veya klitorise saç ile dolanması sonucu
ortaya çıkan turnike sendromları gibi genitoü-
Ayırıcı tanıya gitmenin en kolay yolu, “öykü ve riner sistemi ilgilendiren durumlarda da cerrahi
fizik muayene’’ ile huzursuzluğun nedenini be- değerlendirme gerekebilir.(2,3)
lirlemektir. Hayatı tehdit eden veya acil müda-
hale gerektirecek durumun belirlenmesinde fizik Ağlama yakınması ile gelen çocuklarda, asit-
muayene çok önemlidir. Hastanın yaşı, solunum baz dengesizliğine neden olabilecek konjenital
sayısı, kalp hızı, oksijen saturasyonu ve ateşin veya metabolik hastalıklarda akılda tutulmalıdır.
varlığı veya yokluğu da ayırıcı tanıda önemlidir. Toksik alımlar ve bazı enfeksiyöz hastalıkları da
asit baz bozukluğuna neden olabilir. Ağlama ya-
Menenjitli olgular, genellikle küçük çocuklar- kınması ile getirilen bir çocukta, gelişme geriliği
dır; ateş, peteşi/purpura, huzursuzluk, bilinç veya nöbet aktivitesi varsa, dehidratasyon bulgu-
değişikliği gibi klinik bulgular ile gelebilirler. ları mevcutsa, takipneik, letarjik veya hipotonik
Hastalığın erken dönemlerinde, sürekli ağlama ise, metabolik hastalıklar akla gelmelidir. Zehir-
veya avutulamama, kusma veya bilinç düzeyinde lenmiş bir çocukta, toksine spesifik toksidromlar
azalma ortaya çıkabilir. Ağlama, yüksek perde- görülebilir.(2,3)
lidir ve çocuğun pozisyonun değiştirilmesi ile
değişebilir. Ensefalit veya travma gibi diğer sant- Konjenital kalp hastalıkları, kalp yetmezliği,
ral sinir sistemi (SSS) patolojilerinde de benzer supraventriküler taşikardi (SVT), koroner yet-
klinik bulgular görülebilir. Klasik olarak, me- mezlik veya iskemi gibi kardiyak patolojilerde
nenjitli bir çocukta, ense sertliği, meninjismus, çocuklarda huzursuzluk nedenlerindendir.(2,3)
hatta ateş olmayabilir. Bu nedenle huzursuzluğu Supraventriküler taşikardi nedeniyle kardiyak
olan küçük bebeklerin sepsis için değerlendiril- outputta meydana gelen azalma konjestif kalp
mesi sırasında menenjit açısından da değerlendi- yetmezliğine neden olabilir. Supraventriküler
rilmesi gerekmektedir.(2,5) taşikardisi olan bebekler, 12-24 saat süre ile
SVT’yi tolere edebilirler; kalp yetmezliği bulgu-
Bir çocuğun avutulamaması, sepsis için önem- ları görülmeyebilir. Taşikardi uzun süre devam
li klinik bulgulardan biridir. Septik bir çocuk, ederse, konjestif kalp yetmezliği ortaya çıkabi-
ağlama veya letarji, anormal vücut ısısı.(yüksek lir. Bebekler, huzursuzluk, takipne, beslenme-
ya da düşük), beslenmede azalma, solunum sa- de azalma ve solukluk yakınması ile getirilirler.
yısında artış veya dehidratasyon bulgularını içe- Kalp yetmezliği ortaya çıkmadan huzursuzluk
ren çok çeşitli klinik bulgular ile gelebilir. Sepsis yakınması ile getirilen bir bebeğin kardiyak mu-
bulguları, çok belirgin olmayabilir. Acil heki- ayenesi yapılırken, kalp hızının iyi değerlendi-
minin çok dikkatli değerlendirmesi ile ortaya rilmesi gerekir. Normalde bebeklerin kalp atımı
çıkarılabilir. Sepsis değerlendirmesi sırasında, alt erişkinlere göre fazladır, huzursuzluk ve ağlama
solunum yolları, üriner sistem, gastrointestinal nabzın daha da artmasına neden olur. Ancak, bir
sistem ve kas-iskelet sistemi mutlaka değerlen- bebekte kalp hızı >220/dk ise, SVT olarak de-
dirilmelidir.(6) Ayrıca yaşamı tehdit etmeyen, ğerlendirilmeli ve hızla tedaviye başlanmalıdır.(7)
otit, herpetik stomatit, oral aftlar ve lokal cilt
lezyonlarının da huzursuzluğa neden olabileceği Huzursuzluk yakınması ile gelen bir olguda,
552
unutulmamalıdır.(2) değerlendirme sırasında saptanan intrakraniyal
Konu 11
kanamalar, kafa tası kırıkları, ekstremite kırık- ve bebeklerin %5-25’inde görülen bir durum-
ları, intraabdominal organ yaralanmaları, oftal- dur.(9,10) Genellikle doğumdan sonraki 3. hafta-
Ateş >38oC ?
Hayır Evet
Saptanabilen bir hastalık Ateşli çocuğa yaklaşım kılavuzu
veya travma varlığı uygulanmalı
Tekrarlayan/
Hayır Paroksismal bir durum
ise; Kolik
Toksik/Metabolik Travma/
Kolik
Salisilat zehirlenmesi Genito üriner Kardiyak Gastrointestinal
Sepsis
Karbonmonoksit Testis torsiyonu SVT Hemi
Menenjit
zehirlenmesi İdrar yolu Konjenital Viral enterit
Ensefalit
Doğumsal metabolik enfeksiyonu defektler Dehidratasyon
Pnömoni
hastalıklar Pyelonefrit Kalp yetmezliği İntusepsiyon
Ostemyelit
Hipoglisemi Travma İskemi Volvulus
Septik Artrit
Asidemi Apandisit
Perforasyon
Travma
EKG
Tam kan Tam kan sayımı İdrar tetkiki
Akciğer
sayımı Lumbar ponksiyon Ultrason
grafisi Tam kan sayımı
Lumbar İdrar tetkiki Sintigrafi
EKO Biyokimya
Ponksiyon Akciğer grafisi
İdrar tetkiki Toksik tarama Direkt grafi
Akciğer grafisi Kan gazi, kan şekeri BT, ultrason
555
Konu 12
ratuar akım hızı (PEFR) değerlendirilmelidir. son geçirdiği atak hakkındaki ayrıntılı bilgi, aci-
Arterial kan gazları (ABGs), göğüs radyografisi le başvuru sıklığı, hastaneye yatış, yoğun bakım
kimi ile işbirliği yapılması uygun astım tedavisi tekrarlanabilen ve pahalı olmayan bir yöntem-
için gereklidir.(6,8) dir. NAEPP (National Asthma Education and
Prevention Programme - Ulusal Astım Eğitim ve
Önleme Programı) yaşamı tehdit etmeyen akut
Tablo 3. Vizingli çocuklarda ayırıcı tanı
astım atağı sırasında çocuklarda PEFR monitori-
Kistik Fibrosiz zasyonunu önermektedir. Ancak kullanımı sınır-
Lober amfizem
Trakeobronkomalasi/laringomalazi lıdır. 5-7 yaştan küçük çocuklar yapamaz, efora
Trakeal stenozis bağımlıdır ve daha çok büyük hava yollarındaki
Konjenital Bronşial stenoz akım hızını ölçer. Normal PEFR sınırları çocu-
Diyafragmatik herni ğun boyuna ve cinsiyetine göre değişir. Çocuğun
Trakeoözefagial fistül
Alfa-1 antitripsin eksikliği
daha önce bilinen en iyi PEFR hızı önemlidir.
Vasküler ring Tedaviden sonra 30-60 dakika içinde tekrarlanan
Bronşiolit PEFR ölçümü tedavi etkinliğini saptamada yar-
İnfeksiyöz Pnömoni (viral veya bakteriyal) dımcı olabilir. Akım hızı %70 den fazla ise hafif,
Pertusis %40-69 arasında ise orta, %40’dan az ise ağır
Astım atak olarak değerlendirilir. Bronkodilatatör teda-
Allerjik Anaflaksi viden sonra düzelmenin derecesi tedaviyi değer-
Allerjik pulmoner aspergillosiz lendirmede daha önemlidir. Acil serviste tedavi
Yabancı cisim aspirasyonu sonrası PEFR hızı beklenenin %60’ından az ise
Bronkopulmoner displazi relaps riski yüksektir.(8)
Edinsel/
Bronşektazi
Diğer
Mediastinal bronşial bası
nedenler
Tekrarlayan aspirasyon
Vokal kord disfonksiyonu Oksijen ve Arteriyal Kan Gazları
Konjestif kalp yetmezliği
Kardiyak Pulmoner ödem Arteriyal kan gazlar ağır atakların değerlendi-
Kor triatrium rilmesinde önemli olsa da özellikle çocuklarda
dezavantajları vardır. Teknik olarak almak güç,
ağrılı ve ağlayan çocuklardaki sonuçlar klinikle
daha az uyumludur. Nabız oksimetri, invaziv
Fizik Muayene olmayan, sürekli ve arterial oksijen saturasyo-
Çocuğu görür görmez solunum sıkıntısının de- nunun değerlendirilmesinde daha değerlidir.
ğerlendirilmesi ile başlar. Solunum kaslarındaki Ayrıca tedaviye yanıtı, uygun dağılımı ve oksi-
belirgin çekilmeler, yardımcı solunum kaslarının jen gereksinimine ihtiyaç varlığını gösterir. Akut
kullanımı, mental durumdaki değişiklikler, ağır astımlı çocukların hepsinde acil servise başvuru
solunum yetmezliğinin ve tedavinin aciliyetini sırasında değerlendirilmelidir.(9) PEFR yapama-
gösteren bulgulardır. Solunum sayısı ve kalp hızı yan küçük çocuklarda değerlendirilen objektif
değerlendirilirken yaşa uygun standartlar kulla- parametrelerden biridir. Özellikle adölesan-
nılmalıdır. Akciğer oskültasyonunda saptanan larda nabız oksimetri değerleri oda havasında
bulgular; solunum seslerinde azalma, ronküs, %97’nin üzerinde ise spirometrik değerlendir-
vizing ve rallerdir. Raller sıklıkla atelektazinin me ile birlikte vokal kord disfonksiyonundan
neden olduğu yerlerde fokal olarak bulunur. dolayı olan solunum sıkıntısının saptanmasında
Ağır atakta olan ya da belirgin göğüs ağrısı olan faydalı olabilir. Oksijen tedavisi SaO2 %90’dan
çocuklarda göğüs duvarı, boyun ve aksiller bölge fazla olana kadar (bazı kaynaklarda %93) veril-
pnömomediastinum düşündüren subkutan hava melidir.(10) Acil servisteki tedaviden sonra uygun
560
hapsi açısından değerlendirilmelidir.(1) tedaviye rağmen hipoksi devam ederse hastaneye
Konu 12
yatış düşünülmelidir. Hipoksisi hafif düzeyde kalemi riski nedeniyle ölçülmelidir. Tam kan
olan çocuklar için tek başına SaO2 düzeyi hasta- sayımı genellikle faydalı değildir, adrenerjik
İyi yanıt: normal bul- Kısmi yanıt: hafif-orta Kötü yanıt: Ağır atak bulguları
gular, PEF>%70 ağırlık bulguları PEF PEF<%30 SaO2<%90, PaO2<%60,
>%60, SaO2<%95 PaCO2>%45
İnhale beta-2 agonist 3-5 gün Hastanede izleme devam İnhale kısa β2 + Antikolijenik
Sistemik steroid 3-5 gün İnhale β2 + Antikolijenik Sistemik steroid + Oksijen
Kronik tedavide bir üst basamak Sistemik steroid + Oksijen İntravenöz metiksantin
İntravenöz magnezyum Parenteral β2 agonist
Yakın izlem: PEF, SaO2, nabız vs Yakın izlem
Mekanik ventilatör?
İyi yanıt Kötü yanıt
Şekil 1. Çocuklarda akut astım atağında yaklaşım (Türk Toraks Derneği Astım Tanı ve Tedavi Rehberi 2009).
tedavisinin temel taşıdır. Bunlar hem bronş düz mıştır. Astım atağı sırasında steroidlerle erken
kaslarını gevşetirler hem de mast hücreleri ve ba- dönemde tedavinin hava yolu tıkanıklığının
zofillerden mediatör salınımını düzenleyebilirler. ilerlemesini, acile ve hastaneye başvuru sıklığını
İnhalasyon tedavisinin hafif-orta obstrüksiyonlar ve morbiditeyi azalttığı gösterilmiştir. Steroidle-
için subkutan tedavi kadar etkili olduğu ve daha
rin saatler içinde hücre membran reseptörlerini
az sistemik yan etkisinin bulunduğu gösterilmiş-
değiştirerek ve inflamatuar mediyatör salınımını
tir. β2 selektivitesi yüksek olan albuterolün etkin-
liğinin güçlü olduğu, etki süresinin iyi olduğu azaltarak β2 agonist etkinliğini arttırdığına ina-
ve kardiyak etkisinin az olduğu gösterilmiştir. nılmaktadır. KS’in 24 saat içerisinde küçük hava
Ülkemizde bu amaçla salbutamol kullanılmakta- yollarındaki inflamasyonu ve ödemi azalttığı
dır. Sık dozlarda (her 15-30dakika) nebulize sal- görülmektedir. Steroid tedavisi primer patolo-
butamol hava yolu obstruksiyonunu düzeltmede jisi küçük hava yollarında ödem olan ve bron-
etkili görünmektedir. kodilatatör yanıtı kısıtlı olan infantlarda faydalı
olabilir. Steroidlerin verilmesi ve klinik etkinin
Salbutamolün ideal dozu saptanmamışsa da
başlaması arasında bir gecikme periyodu olması
NAEPP’de;
nedeniyle ilk doz mümkün olduğu kadar erken
0.15mg/kg doz, minimum 2.5mg önermek- verilmelidir. Genel olarak atağı belirgin olan
tedir. Pratik bir yaklaşım olarak bir yaştan hastalara steroid gerekli olmaktadır. Hafif semp-
küçük 30kg altında 2.5mg, 30kg üstünde tomları olan çocuklarda minimal tedavi bile
5mg veya 0.5mg/kg/saat sürekli nebulizasyon semptomları düzeltir. Aşılanmamış suçiçeğine
halinde verilebilir.(6,8) maruziyette duyarlı konakta steroidlerin nadir
yan etkileri gözlenir, bu dönemde akut olarak
Sistematik çalışmalarda metered doz inhaler
steroidlerden kaçınılması gerekli olabilir.
(MDI) salbutamolün tüm yaş gruplarındaki ço-
cuklarda nebulize tedavi kadar etkili bulunduğu Hastanın oral ilacı tolere etmesine ve solunum
gösterilmiştir. Her bir tedavi periyodu sırasında sıkıntısının düzeyine göre kortikosteroid ya
aracı tüp veya uygun maskeli bir aerocamber ile IV (metilprednisolone veya eşdeğerleri 1mg/
4- 8 puff verilmesi önerilir.(17) kg maksimum 60-80mg) ya da oral (predniso-
ne veya prednisolone 1mg/kg: maksimum 60-
Levalbuterol kullanılabilen diğer bir nebulize ra-
80mg) olarak verilir. Klavuz 3 düşük doz 1mg/
semik β2 agonist ilaçtır. Acil serviste kullanımda
kg tek veya ikiye bölünmüş dozlarda önermek-
albuterole üstünlüğü gösterilememiştir. β2 ago-
tedir. Etkinlik her formda benzer gözükmek-
nist yan etkilerinin azlığından dolayı konjenital
tedir. Deksametazon çocuklarda akut astımın
kalp hastalığı gibi altta yatan tıbbi bir problem
tedavisinde etkinliği pek çok çalışmada değer-
varlığında alternatif tedavi olarak düşünülebilir.
lendirilmiştir. 0.6mg/kg (maksimum 16mg)
Epinefrin veya terbutalin subkutan injeksiyonu
oral deksametazon iki gün, acil serviste başlan-
nebulize tedavi uygulanamadığında alternatif
dığında geleneksel beş gün oral steroid tedavisi
olarak uygundur. Yeterli nebulize tedaviye rağ-
kadar etkili bulunmuştur. Bu şekilde uygulama
men ağır bronkospazmlı hipoventilasyonu veya
uyumsuz veya kusmaya yatkınlığı olan çocuklar-
apnesi olan çocuklarda da kullanılabilir. Bu du-
da faydalıdır.(19,20)
rumlarda injeksiyon IM olarak nebulize tedavi
ile birlikte yapılabilir.(16,18) Çocuklarda akut astım atağı sırasında kısa süreli
sistemik steroid yerine veya ek olarak inhale ste-
Kortikosteroidler (KS): Astımın patogene- roid kullanımı ile ilgili çalışmalarda sonuçlar tar-
zinde inflamasyonun önemli rol oynadığının tışmalıdır. İnhale steroidler NAEPP tarafından
564
Konu 12
kronik astım tedavisinde ilk seçenek olarak öne- tirir, tedavinin etkisini göstermesi için zaman
rilmektedir. Ancak akut atak da hastanın kullan- kazanılır. Alveolar ventilasyonu düzeltebilir ve
olan akut astımlı çocuklar normal duruma ge- yonu için uygun tek bir yaklaşım yoktur. Ancak
tirmek için sıvı tedavisi gerekebilir. Fakat aşırı bazı genel öneriler yapılabilir. Hava yolu mide
hidrasyondan kaçınılmalıdır. Uygusuz ADH dolu kabul edilerek yönetilmelidir. Bazı yazarlar
salınım sendromunun astımın potensiyel komp- bronkodilatatör etkisi nedeniyle indüksiyon aja-
likasyonu olduğu unutulmamalıdır. Antibiyotik nı olarak ketamin (1-2mg/kg IV) önermektedir.
tedavisi sinüzit, otit gibi bakteriyel infeksiyon Meperidin, morfin, D-tubocurare, atracurium
varlığında gereklidir. Astım ataklarında rutin gibi bazı ilaçlar histamin salınımına neden olarak
olarak kullanılmamalıdır.(8)
bronkospazmı artırabilirler. Bu nedenle bu ilaç-
ların kullanımından kaçınılmalıdır. Entübasyon
Solunum sıkıntılı çocuğa yaklaşım sonrası tüm β2 agonist, antikolinerjik ve antiinf-
lamatuar ilaçlar ile tedavi devam ettirilmelidir.
Solunum yetmezliği ya da solunum sıkıntısın-
da olan ağır astımlı çocuklarda acil serviste te-
davinin ana hatları çizilmiş olsa da genel olarak
İzlem
kabul edilen yaklaşım yoktur. Tedavi seçenekleri Sık bronkodilatatör tedavi, KS başlanması, ge-
sürekli nebulize albuterol, IV β2-agonist tedavi, rekli ise Mg tedavisinden 2-4 saat sonra hastada
IVsteroid ve magnesyum sülfat, helioks ve no- rutin acil bakımı sağlanmış olur. Hastaların evde
ninvasiv ve/veya mekanik ventilasyondur. Te- ya da gözlem ünitelerinde uygun koşullar sağla-
davi seçiminde yol gösteren etkenler; çocuğun narak takibine karar verilir. Akut atakta astımlı
mental durumu, tedaviye yanıtı, solunum zorlu- çocuğun acil serviste tedavisinden sonra izlem
ğu, hipoksinin düzeyi, PaCO2’deki izlem duru- kriterlerini spesifik olarak tanımlamak zordur.
mu, hekimin alışkanlığı ve farklı tedavi seçenek- Çeşitli ölçüm araçları kullanılarak skorlama sis-
lerinin uygulama kolaylığıdır.(nebulize ve oral temi geliştirilmektedir.(8) Kılavuzlarda aşağıdaki
tedavi injeksiyon tedavisine göre tercih seçeneği Tablo 4’teki kriterleri taşıyan çocukların yatırıl-
ması önerilmektedir;
olabilir gibi) Tüm hastaların klinik personeli
tarafından sürekli monitorizasyonu gereklidir, Bu faktörlerle birlikte acile ulaşabilme olanağı,
yoğun bakım koşulları sağlanmalıdır.(1,25) faydalanılan medikal aletler, ilaç önerilerinin aile
tarafından uygulanabilirliği, tedavinin karma-
Sürekli terbutalin ve albuterol tedavisinin meka-
şıklığı, geçmişteki atakların ağırlığı gibi bulgular
nik ventilasyon gereksinimini azalttığı, solunum birleştirilerek hasta değerlendirilmelidir. Tablo 5
yetmezliğini düzelttiği gösterilmiştir. Albuterol de yoğun bakım ünitesine sevk kriterleri özet-
0.5mg/kg/saatte doz (maksimum 15mg) verilir. lenmiştir.
IV β2 agonist tedavisi sürekli nebulize tedavi ya-
pamayan çocuklar için bir seçenektir. ABD de
bu amaçla terbutalin sülfat, Kanada ve Avrupa
Taburculuk
da albuterol kullanılmaktadır. Acil servisteki tedaviye yeterli yanıt veren ço-
cuklar eve gönderilebilir. Son tedaviden 30-60
Çocuğun durumu bozulursa entübasyon ve me-
dakika sonra atağın tekrarlama olasılığı değer-
kanik ventilasyon düşünülmelidir. Akut astımda lendirilmelidir. Taburcu olan hafif-orta persistan
noninvasiv pozitif basınçlı mekanik ventilasyo- semptomlarda akut bozulma olabileceği unutul-
nun etkinliği çocuk ve erişkin hastalarda değer- mamalıdır. Hastalığın temel fizyopatolojisi göz
lendirilmiştir. Fakat kullanımı tartışmalıdır ve önüne alındığında (inflamasyon, akciğerdeki
ayrıca barotravma riski vardır. Endotrakeal tüb değişiklikler, küçük hava yollarındaki tıkanıklık)
ile mekanik ventilasyonun güçlüğü nedeni ile acil servisteki tedavi olayı tamamen düzeltmez,
566
bazı merkezlerde bu uygulama iyi monitorize hastalara tedavi verilmesi gerekecektir.
Konu 12
olan uzmana yönledirilmelidir.(6,8) Astımda kul- de önemli bir risk faktörüdür. Adelosanlar risk
lanılan ilaçlar Tablo 6 da özetlenmiştir. içeren davranışlara yatkınlıktan dolayı ölüm ris-
ki artmıştır. Anaflaksi ile gelen hastalarda astım
öyküsü, adrenalin kullanımında gecikme olması
Anafilaksi fatal seyretme olasılığını arttırır. Fatal reaksi-
yonla gelen hastaların çoğunda bir gıda alerjisi
Anafilaksi ani başlangıçlı aşırı duyarlılık reaksi-
öyküsü sıklıkla vardır, fakat reaksiyonların çoğu
yonlarının ölümcül olabilen bir bulgusudur. Re-
farklı özelliktedir.(28,30)
aksiyonların ağırlığı hafif bir ürtikerden şok hat-
ta ölüme kadar değişebilir. Anafilaksi akciğerler,
dolaşım, cilt, gastrointestinal sistem ve santral Tablo 7. Anaflaksinin sık görülen nedenleri
nörolojik sistemi etkiler.(29) 1. Böcek ve arı sokmaları
2. İlaçlar
Klasik anafilaktik yanıt daha önce duyarlı oldu-
3. Antibiyotikler-penisilin, sefalosporin, sülfanamid
ğu antijen ile tekrar karşılaşma sonrası görülen
IgE aracılığı ile gelişen reaksiyondur. Anaflak- 4. Anestezi ile ilgili ilaçlar-lidokain, nöromusküler
bloke edici ilaçlar
toid reaksiyon ise anaflaksi ile benzer klinik
5. Aspirin
tablo gösteren fakat IgE aracılıklı olmayan ve
tetikleyen ajana karşı daha önce duyarlılaşma 6. Radyokontrast maddeler
gerekmeyen durumlar için kullanılan terimdir. 7. Gıdalar
Sorumlu mekanizmaya bakmaksızın ortaya çı- 8. Fındık, Kaju, Ağaç fıstıkları
kan klinik tabloyu tanımlamada anaflaksi terimi 9. Süt
kullanılır. Erişkin ve çocuklarda yıllık insidans 10. Deniz ürünleri
49.8/100.000 olarak tahmin edilmektedir.(26) 11. Baklagiller
Oral, inhaler, parenteral yollardan herhangi biri 12. Meyveler
ile alerjenle karşılaşma sonrası anaflaksi geli- 13. Kan ürünleri
şebilir. ABD de yaşayan erişkin ve çocuklarda 14. İmmunoterapi (alerji içerikleri)
yapılan çalışmaların çoğunda medikal uygulama 15. Diğer nedenler
yapılmayan hastane dışında gelişen anaflaktik 16. Latex
reaksiyonlardan en yaygın sorumlu ajan gıdalar- 17. İdiopatik
dır. Diğer sık görülen etkenler böcek sokmaları,
ilaçlar, immunoterapi, radyokontrast maddeler
ve kan ürünleridir (Tablo 7). Aşılama sonrası
anaflaksi oldukça nadirdir. Her 1 milyon uy- Patofizyoloji
gulamada 1.5 olgu olarak tahmin edilmektedir. Şüpheli ajana maruziyetten sonra anaflaksiye yol
Anaflaksi için suçlayıcı ajanlar olguların büyük açan üç önemli mekanizma tanımlanmıştır. Bi-
bir bölümünde saptanamaz. Lateks içeren eldi- rincisi klasik IgE kaynaklı reaksiyondur. Yabancı
ven, sonda ve endotrakeal tüplere karşı gelişen antijenlerle ilk kez karşılaşan bir kişide IgE an-
IgE kaynaklı reaksiyonlar 1970’li yılların sonla- tikorları oluşur. IgE mast hücreleri ve bazofil-
rında tanımlanmıştır. Birçok cerrahi işlem gören lerdeki yüksek IgE reseptörlerine bağlanır. Aynı
myelomeningoselli, genitoüriner sistem anoma- antijenle ikinci kez karşılaşıldığında bu hücreler
lisi olan hastalar ve sağlık çalışanlarında lateks üzerindeki IgEler ile çapraz bağlanma oluşur ve
içeren ürünlere karşı anaflaksi riski artmıştır.(27) bu hücrelerin içerisinde bulunan granüller orta-
568 Belirli durumlarda fatal anaflaksi riskinde artış ma salınırken bazı granüllerde yeniden yapılır.
Konu 12
bulgudur (Tablo 8) IgE kaynaklı mekanizma tetiklediği anaflaksiye eşlik edebilir ve sıklıkla
ile olan ürtiker böcek sokmalarında olduğu gibi sistemik bulgulara neden olur. Solar ürtiker gü-
maruziyet alanına lokalize de olabilir sistemik neş ışığına maruziyet ile ortaya çıkan kaşıntı, eri-
de olabilir. Ürtiker angioödeme eşlik edebilir. tem ve ödemdir. Porfirianın bir bulgusu olabilir.
Angioödem ürtikere eşlik ediyorsa kaşıntılıdır. Basınç ürtikeri vucutun uzun süre basıya maruz
Kaşıntı olmaksızın angioödem ani aşırı duyar- kalan bir bölgesinde ortaya çıkan şişliklerdir.(34)
lılık reaksiyonlarından ziyade diğer nedenlere
sekonder olarak gelişir.(34) Tedavi
Tablo 8. Ürtiker sınıflaması Hava yolu obstrüksiyonu, şok gibi yaşamı tehdit
eden bulguları olan hastalar ve anaflaksinin tüm
A. Dermatografizm
bulguları olan hastalar için hemen resüsitasyon
B. Fiziksel ürtiker
işlemleri başlanmalıdır. Bir alerjik reaksiyon ya-
Soğuk
Kolinerjik kınması olan tüm hastalar tutulumun düzeyi,
Basınç ağırlığı ve bulguların ortaya çıkış zamanı açısın-
Solar dan değerlendirilmelidir.(26)
C. Familyal ürtiker
Herditer angioödem Öykü: Öykü reaksiyonun ağırlığı ve nedenini
Familyal soğuk ürtikeri saptamaya yönelik olmalıdır, yakınmaların hızı
D. Yaygın nedenlere sekonder ürtiker ve seyri değerlendirilmelidir. Sesteki değişiklik-
E. Serum hastalığına sekonder ürtiker ler, yutma güçlüğü, nefes darlığı ve ölüm kor-
kusu ciddi anaflaksinin tipik bulgularındandır.
adrenalin uygulanması gereklidir (Şekil 3). Ad- Dolaşımın Sağlanması: Hipotansif hastalar
renalin uygulamadaki geçikme kötü sonuçların trendelenburg pozisyonuna getirilmeli ve hızlı
4-6 saatte, maksimum 200mg/günde) ürtiker için nellikle bradikinin ve kompleman kaynaklı olup
en çok kullanılan ilaçlardır. Hydroksizin kronik subkutan dokunun gode bırakmayan ödemiyle
ürtikerlerin çoğunda veya kolinerjik ürtikerlerde sonuçlanır. Kanser veya otoimmun hastalıklar-
tercih edilen ilaç olmakla beraber soğuk ürtikerli dan dolayı oluşan angioödem çocuklarda çok
olgularda cyproheptadin (0.25-0.5 mg/kg günde nadirdir. İdiopatik kronik angiödem çocuklarda
iki kez maksimum 32 mg/gün) tercih edilir. sık değildir bu durumun varlığında tiroid dis-
fonksiyonu düşünülmelidir. Tetikleyici neden
İzlem: Anaflaksiden sonra önerilen gözlem peri- saptanan olguların büyük bir kısmında şüpheli
yodu hastadaki risk faktörlerinin varlığına, reak- ajandan kaçınmak yeterlidir. Maruziyetle ilişkili
siyonun ağırlığına ve hastaneye ulaşım olanak- ve idiopatik olan olguların çoğu histaminle iliş-
larına bağlıdır. Hafif-orta epizodlu hastalar için kilidir (ürtiker olmamasına rağmen) Bu nedenle
tedavi sonlandırıldıktan sonra 4-6 saatlik izlem antihistaminik ve kortikosteroidlerle tedaviye ce-
uygun olabilir. Ağır reaksiyonu olan hastalar ( vap verecektir. Tetikleyici potansiyel ajanlarla ve
şok veya ağır hava yolu obstruksiyonu gibi) en aile öyküsü ile ilişkili ayrıntılı bir öykü tedaviye
az 8-24 saat izlenmelidir. Bifazik reaksiyonların yol göstermede önemlidir. Heretider angioödem
insidansı bazı çalışmalarda %20 olarak bildiril- mortalite ve morbitenin yüksekliği nedeniyle bu
miştir. Astım öyküsü olan, tedavide gecikilen, bölümde ayrıca değerlendirilecektir.(38,40)
alerjen absorbsiyonu halen devam eden ve semp-
tomların başlangıcı yavaş olan çocuklarda bifa-
zik ve ağır reaksiyon riski nedeniyle daha uzun
süre izlem gerekebilir.(37) Herediter Angioödem
Bulguları daha az ciddi olan hastalar antihista- Herediter angioödem C1 inhibitör fonksiyon
minikler ve gereken olgularda kortikosteroid- bozukluğunun neden olduğu klinik tablodur.
lerle taburcu edilebilir. Kural olarak acil serviste Nadir ve tekrarlayan bir hastalıktır C1 proteinin
tedavi başlandıktan sonra minumum 48 saat de- düzeyi düşük (tip I) veya fonksiyonu yoktur (tip
vam edilmelidir. Takip aile hekimleri tarafından II) Pozitif aile öyküsü olan çoğu çocukta otozo-
yapılmalı ve ağır epizod geçiren olgular allerjiste mal dominant geçişlidir. Ancak olguların %20
yönlendirilmelidir. -30’unda spontan mutasyonlar sonucu ortaya
çıkar. Okul yaşları (8-12 yıl) ortalama başlangıç
Şüpheli etkenden kaçınılması önerilmelidir. yaşıdır. Hastalar subkutanöz angioödemle (de-
Belirgin anaflaksisi olan özellikle astım veya ka- ride etrafı belirgin ödemli alanlar, çoğunlukla
buklu ağaç fıstıkları, fıstık alerjisi olan hastaların ekstremitelerde, eritem ve kaşıntı yoktur), abdo-
epinefrin enjektörü taşımaları ve durumun bil- minal ataklar (karın ağrısı, distansiyon, kusma)
dirir bir künye taşımaları gereklidir. Bu hastala- veya laringeal ödemle (seste boğuklaşma, stri-
rın en kısa sürede epinefrin otoenjektör kullanı- dor) gelebilir.(40)
mı hakkında eğitimi yapılmalıdır.
Klinik seyir: Tanıda geçikmeler olmakla birlik- hastalığı benzeri reaksiyon (serum sickness-like
te erken dönemde tanınması önemlidir. İyi bir reaksiyon) olarak tanımlanır.
ve çizgilenme (alerjik shiner), nazal çizgilenme çokluğu nedeni ile önerilmemektedir. Antihista-
(alerjik selam) saptanabilir. İntranazal bulgular minikler alerjik rinitle birlikte olan burun akın-
değişkendir. Nazal mukoza çoğunlukla soluk ve tısını, kaşıntıyı, hapşırık ataklarını hızlıca azaltır.
ödemli görünümdedir. Nazal sekresyonlar seröz, Topikal dekonjestanlar diğer etkili ilaçlardır.
mukoid veya opak olabilir.
5 günden daha kısa süreli kullanılmalıdır. Nasal
Tedavi: Tedavide farklı yaklaşımlar vardır. Ne- salin uygulaması semptomatik rahatlama sağlar.
denin saptanması çevresel alerjenlerden ve iri-
tanlardan kaçınma, oral antihistaminik ilaçlar, İç ortam alerjenleri için alerjenlerde kaçınmayı
topikal dekonjestanlar, topikal antihistaminik destekleyen bulgular kısıtlıdır. Önemli derecede
ilaçlar ve immunoterapi kullanılan tedavi yön- alerjik rinokonjuktiviti olan hastalarda özellik-
temleridir. Acil servis hekimi hastayı kısa dö- le polen sezonu sırasında maruziyeti azaltmak
nemde rahatlatacak tedaviyi düzenledikten son- mantıklıdır.(45)
ra uzun dönem tedavi için yönlendirilmelidir.
Erişkinlerde yapılan çalışmalarda alerjik rinit Uzun dönem tedavi gereken hastalar için ilk kul-
tedavisinin astımı olan hastalarda acile başvuru lanılacak ilaçlar ikinci kuşak antistaminiklerle ya
sıklığını ve plansız hekim ziyaretini azalttığı sap- da tek başına nazal kromolin ve /veya topikal
tanmıştır. steroidlerdir. Tedavide kullanılan ilaçlar tablo 10
Topikal kortikosteroidler kronik alerjik rinitin de gösterilmiştir. Önemli derecede göz bulguları
ilk basamak tedavisidir, maksimal rahatlama için olan hastalar lokal oftalmik tedaviden yararlana-
iki haftadan daha uzun süre gerekebilir. Hızlı ra- bilir (Tablo 11). İmmunterapi ve Omalizumab
hatlatıcı olarak dekonjestan ile antihistaminik gelişmekte olan önemli kronik tedavilerdir.
Kortikosteroidler ≥6yaş
Her bir burun deliğine günde 1-2 sprey
Beklametazon (aköz 42 µg/sprey) 6-11 yaş
Her bir burun deliğine günde 1-2 sprey
Budesonid (32 µg/püskürtme) ≥12yaş
Her bir burun deliğine günde 2-4 sprey
≥4yaş
Her bir burun deliğine günde 1-2 sprey
Fluticasone (50 µg/sprey) 2-5 yaş
Her bir burun deliğine günde 1 sprey
Triamcinolone (55 µg/sprey) 6-11yaş
Her bir burun deliğine günde 1-2 sprey
≥12yaş
Her bir burun deliğine günde 2 sprey
6-14 yaş
Her bir burun deliğine 2 sprey günde iki kez
Flunisolide (29 µg/sprey) ≥15yaş
Her bir burun deliğine 2 sprey günde 2-3 kez
2-11yaş
Her bir burun deliğine günde 1 sprey
Mometasone furoate (50 µg/sprey) ≥12yaş
Her bir burun deliğine günde 2 sprey
Her bir burun deliğine 4-8 saat ara ile 1-2 sprey ≥2yaş
Diğer ilaçlar
Her bir burun deliğine günde iki kez 1sprey 5-11 yaş
Kromolin sodium
Her bir burun deliğine günde iki kez 1-2 sprey ≥12yaş
Azelastine(137 µg/sprey)
Her bir burun deliğine günde iki kez 2 sprey ≥6 yaş
4mg granül 6-23ay
İpratropium bromid (%0.03, 21 µg/sprey)
4mg çiğneme tableti 2-5 yaş
Montelukast (lökotrien antagonisti)
5mg iğneme tableti 6-14 yaş
576 10mg tab ≥15yaş
Konu 12
7. Carroll CL, Sekaran AK, lerer TJ et al. A modi- 20. Kayani S, Shannon DC.Adverse behavioral ef-
fied pulmonary index score with predictive value fects of treatment for acute exacerbation of asth-
for pediatric asthma exacerbations. Ann Allergy ma in children: A comparison of two doses of
Immunol, 2005;94:355-9. oral steroids. Chest 2002;122:624-8.
8. Expert Panel Report 3: guidelines for the di- 21. Qureshi F, Zaritsky A, Poirier MP. Compara-
agnosis and management of asthma.. National tive efficacy of oral dexamethasone versus oral
Heart Lung and Blood Institute. Bethesda, MD: prednisone in acute pediatrich asthma. J Pediatr,
United States department of Health and Human 2001;139:20-6.
Services, 2007:1-417. 22. Ciarallo L, Brousseau D, Reinert S. Higher-dose
9. Mehta SV, Perkin PC, Stephens D et al. Oxygen intravenous magnesium therapy for children
saturation as a predictor of prolonged frequent with moderate to severe ecuta asthma. Arch Pe-
bronchodilator therapy in children with acute diatr Adolesc Med 2000;154:979-83.
asthma. J Pediatr 2004;145:641-5. 23. Johnston NW, Mandhane PJ, Dai J et al. At-
tenuation of the September epidemic of asthma
10. Nolan PK, Chrysler M, Phillips G, et al. Pulse
exacerbations in children: A randomized, con-
oximetry coupled with spirometry in the emer-
trolled trial of montelukast added to usual ther-
gency department helps differentiate an asthma
apy. Pediatrics 2007;120:702-12.
exacerbation from possible vocal cord dysfunc-
tion. Pediatr Pulmonol 2007;42:605-9. 24. Mitra A,Bassler D, Goodman K, et al. Intra-
venous aminophylline for acute severe asthma
11. Keahey L, Bulloch B, Becker AB, et al. Initial
in children over two years receiving inhaled
oxygen saturation as a predictor of admission
bronchodilators. Cochrane Database Syst Rev
in children presenting to the emergency de-
2005:CD001276.
partment with acute asthma. Ann Emerg Med
2002;40:300-7. 25. Martinon- Torres F, Rodriguez-Nunez A, Mar-
tinon-Sanchez JM. Nasal continuous positive
12. Hederos CA, Janson S, Andersson H, et al.Chest airway pressure with heliox versus air oxygen
X-ray investigation in newly discovered asthma. in infants with acute bronchiolitis: A crossover
Pediatr Allergy Immunol 2004;15:163-165. study. Pediatrics 2008;121:1190-5.
13. Swischuk LE. Asthma attack: Is a chest X- ray 26. Bansal PJ, Marsh R et al. Recognition, evalua-
necessary? Pediatr Emerg Care 2005;21:468-70. tion, and treatment of anaphylaxis in the child
14. Mannix R, Bachur R.Status asthmaticus in chil- care setting. Ann Allergy Asthma Immunal
dren. Curr Opin Pediatr 2007;19:281-7. 2005;94:55-9.
15. Mitchell l, Tough SC, Semple LK et al. Near- 27. Sampson HA. Anaphylaxis and emergency
fatal asthma: A population-based study of risk treatment. Pediatrics 2003;111:1601-8.
factors. Chest 2002;121:1407-13. 28. Lane RD, Bolte RG.Pediatric anaphylaxis.Pedi-
16. Bender BG. Depresssion symptom and sub- atr Emerg Care 2007;23:49-56; quiz 57-60.
stance abuse in adolescents with asthma. Ann 29. Bochner BS, Lichtenstein LM. Anaphylaxis. N
Allergy Asthma Immunol 2007;99:319-24. Engl J Med, 1991;324:1785-90.
17. Cates CJ, Crilly Ja, Rowe BH. Holding cham- 30. Sampson HA, Mendelson L, Rosen JP. Fatal
bers (spacers) versus nebulisers for beta-agonist and near-fatal anaphylactic reactions to food
treatment of acute asthma..Cochrane Database in children and adolescents. N Engl J Med
Syst Rev 2006:CD000052. 1992;327:380-4.
18. Kim IK, Phrampus E, Venkataraman S, et al. 31. Sampson HA, Munoz-Furlong A, Bock SA et al.
Helium / oxygen-driven albuterol nebulization Symposium on the definition and management
in the treatment of children with moderate to of anaphylaxis: summary report. J Allergy Clin
severe asthma exacerbations: a randomized, con- Immunol 2005;115:584-591.
trolled trial. Pediatrics 2005;116(5):1127-1133.
32. Vadas P, Gold M, Perelman B, et al. Platelet-ac-
19. Edmonds ML, Camargo CA Jr, Pollack CVJr, et tivating factor, PAF acetylhydrolase, and severe
578 al. Early use of inhaled corticosteroids in the emer- anaphylaxis. N Engl J Med 2008;358:28-35.
Konu 12
33. Wiener ES, Bajaj L. Diagnosis and emergent 40. Zingale LC, Beltrami L, Zanichelli A et al. An-
management of anaphylaxis in children. Adv gioedema without urticaria: A large clinical sur-
579
Konu 13
Kardiyojenik şok, miyokardiyal fonksiyon bo- Şoktaki hastada kalp debisi de önemlidir. Şok
zukluğu ile karakterizedir. İntravasküler hacim sıklıkla düşük kalp debisi ile olsa da, septik ve
anaflaktik şokta kalp debisi artabilir. Daha önce Taşikardi: Eksternal uyarı, kronik ilaçlar veya
de belirtildiği gibi, kalp debisinin yüksek olması ağrılı uyarı olmadan ortalama kalp hızının yaşa
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
oksijenizasyonunun yeterli olduğunu göstermez. göre >2 SD olması yada ½ 4 saat içinde açıkla-
Bu nedenle, hastanın fizik muayene bulgular namayan nabız artışı yada
kalp debisinin yeterli olup olmadığını göste-
rebilir. Yetersiz kalp debisinin göstergesi laktik Bradikardi: <1 yaş için, vagal uyarı, beta blokör
asidozdur. kullanımı yada konjenital kalp hastalığı olma-
dan ortalama kalp hızının yaşa göre <10 per-
Şok, hipovolemik veya kardiyojenik şok gibi santil olması yada ½ saatte açıklanamayan kalp
düşük kalp debisi ile beraber seyrettiğinde kom- hızında devamlı azalma
pansatuvar mekanizmalar devreye girer; böb- Solunum sayısının yaşa göre >2 SD olması yada
reklerden, mezenterik dolaşımdan ve deriden nöromüsküler hastalık veya anesteziye bağlı ol-
sempatik aktivasyon nedeniyle kan uzaklaştırılır. mayan akut gelişen mekanik ventilasyon ihtiya-
Yüksek damar direnç nedeniyle deri soğuk ve cının olması
mor olur, idrar çıkışı azalır. Başlangıçta kan ba- Lökosit sayısının yaşa göre düşük yada yüksekli-
sıncı normaldir ve sistemik damar direncini art- ği (kemoterapi nedenli olmadan) veya immatür
tırılarak kalp debisi kalp ve beyin gibi yaşamsal pölimorf çekirdekli lökositlerin > %10 olması
organlara dağıtılır.
Sepsis: SIRS ile birlikte kanıtlanmış (pozitif
Septik, anafilaktik ve diğer distribütif şok tipleri kültür) yada SIRS’a neden olabilecek klinik ola-
yüksek kalp debisi ile beraberdir. Fakat kalp de- rak şüphelenilmiş enfeksiyon bulunması.
bisi eşit dağıtılmaz; bazı doku yataklarında ye-
tersiz perfüzyon varken, bazılarında (kas ve deri Ağır Sepsis: Sepsis ile birlikte aşağıdakilerden
gibi yetersiz perfüzyon varken) perfüzyon iyidir. birinin bulunması; Kardiyovasküler organ fonk-
Düşük sistemik damar direnci deri kan akımı- siyon bozukluğu yada akut solunum sıkıntısı
nı arttırır ve periferal nabızların sıçrayıcı tarzda sendromu (ARDS). İki ya da daha fazla diğer
alınmasına yol açar. İskemik doku yatağında organ fonksiyon bozukluğu ağır sepsis olarak
(sıklıkla splanik damar yatağı) laktik asidoz ve tanımlanır.
sonuç olarak asidoz gelişir. Sonuç olarak, yüksek
kalp debisi bulunmasına rağmen, kan akımı uy- Septik Şok: Sepsis ve kardiyovasküler organ
gunsuz dağılım gösterdiği için şok ve metabolik bozukluğunun birlikte olmasıdır. Erişkin has-
asidoz gelişir. talarda, hipotansiyon olması ya da inotrop ih-
tiyacının olması kardiyovasküler disfonksiyonu
Sepsis, bir grup tanımlamayı içerir. Erişkin has-
talarda aynı tanımlamalar geçerli olmakla birlik- gösterir. Çocuk hastalarda septik şok tanısında
te çocuklarda sepsis tanımlamasının bazı farkları hipotansiyon olması şart değildir, hipotansiyon
bulunmaktadır. çok geç dönemde görülür ve dekompanse şokun
göstergesidir. Çocuk hastalarda hipotansiyon ya
SIRS (Sistemik İnflamatuar Yanıt Sendromu): da inotrop ihtiyacı olmadan aşağıdakilerden iki-
SİRS; enfeksiyon, yanık, travma, pankreatit ve sinin olması kardiyovasküler disfonksiyon göster-
bazı diğer hastalıklara bağlı olarak görülen inf- gesidir: Açıklanamayan metabolik asidoz, serum
lamatuar bir reaksiyondur. Tanımlama yaparken laktat artışı, uzamış kapiller geri dolum zamanı,
erişkin hastalardan farklı olarak çocuk hastalarda santralperiferik ısı farkının 3ºC den fazla olması.
vital bulguların yaş ile değiştiği göz önünde bu-
lundurulmalıdır. Çocuk hastalarda birisi mutlak
ısı veya lökosit sayısı olmak üzere aşağıdaki kri- Kardiyovasküler Yeterlilik
terlerden en az ikisinin olması SIRS olarak ta-
nımlanır. Kalp debisi ve oksijen dağılımında önemli he-
modinamik faktörler ve bunların ilişkisi Şekil-
Vücut ısısı: >38.5ºC yada <36ºC (ölçümler rek- 2’de verilmiştir.
tal, oral, mesane yada santral kateter probu ile
582
yapılmalıdır). OAD= KD x Sistemik Damar Direnç
Konu 13
Kalp debisini etkileyen parametrelerden kalp piller geri dolum zamanının uzaması, gözyaşının
hızı ve kan basıncı kolaylıkla ölçülebilir. Atım olmaması, muköz membranın kuru olması gibi)
Bu nedenle, hafif hipotansiyon acilen tedavi ral ve periferal nabızlar arasındaki uyumsuzluk,
edilmelidir. Çünkü hipotansiyon dekompansas- çocuğun ısısının düşük olmasından kaynakla-
yon bulgusu olup, kardiyak arrest aniden geli- nan vazokonstriksiyon nedeni ile olabileceği gibi
şebilir. azalmış kalp debisinin erken bulgusu da olabilir.
Normal kan basıncı çocuklarda yaşa göre değiş- Kompanse şokta, santral nabazanlar ile karşılaş-
kenlik gösterir. tırıldığında periferal nabazanlar daha zayıf iken,
dekompanse şokta sentral nabazanlarda zayıftır.
Ortalama sistolik kan basıncı 1-10 yaş arası (%50)=
90 mmHg + (2 x yaş)’dır. Nabızların palpe edilmesi, normal atım hacmi ve
nabız basıncı (sistolik ile diyastolik basınç farkı)
Hipotansiyon için sınırlar:
ile ilişkilidir. Kalp debisi, atım hacminin azalması
Yenidoğan döneminde (0-28 gün) 60 mmHg altı sonucu azalmış ise (düşük kalp debili şok) siste-
Yaş 70 mmHg altı mik damar direnci artar, nabız basıncı azalır.
1-10 yaş arası 70+(2 x yaş) altı Sonuç olarak distal nabızlar zayıf hissedilir, kalp
10 yaş üzeri 90 mmHg altı debisi düşmeye devam ederse nabızları hisset-
mek olanaksızlaşır. Buna karşın, septik şokun
erken döneminde, tipik olarak yüksek kalp de-
Çoklı organ travması olan bir çocukta hipotan-
bisi durumu mevcut olup, normal veya artmış
siyon varlığı total kan volümünün % 20 veya atım hacmi ile beraber nabız basıncı genişlemiş-
üzerindeki kayıplarda görülmektedir. Bu neden- tir. Santral nabızlar alınamıyorsa çok hızlı mü-
le acil volüm replasmanı veya kan transfüzyonu dahale gerekir.
gerekmektedir. Travmalı çocuklarda, hipotan-
siyon, tansiyon pnömotoraks veya perikardiyal Deri: Deri perfüzyonunun azalması şokun er-
tamponand veya nörolojik zedelenme sonucu ken bulgusudur. Çocuğun perfüzyonu iyi ve or-
(spinal kord zedelenmesi veya yaygın beyin veya tam ısısı normal ise, çocuğun el ve ayakları ılık ve
beyin sapı zedelenmeleri) gelişebilir, nörolojik kuru, el ayası ve distal falankslar pembedir. Kalp
zedelenmenin neden olduğu hipotansiyonun debisi azaldığı zaman, deri soğukluğu periferal
nedeni de periferal damar tonüsü kontrol eden olarak başlar (ayaklarda ve ellerde) ve proksimale
sempatik sinir sisteminin kaybıdır. (gövdeye doğru) doğru yayılır. Uzamış kapiller geri
dolum zamanı (2 sn’den uzun olması) şokun bir
Sistemik Perfüzyon: Sinüs taşikardisi dolaşım bulgusudur, yüksek ısıda ve ortam soğuk ise uza-
kollapsının özgül olmayan bir bulgusu olduğu yabilir.
ve hipotansiyon da şokun geç bulgusu olduğu
Kapiller geri dolum zamanı için arteriolar ka-
için kompanse erken şokun tanınması için kan
piller dolumu değerlendirilir ve bu işlem için
akımı ve sistemik damar direncinin indirekt bul-
gularını tanımak gerekir. Bunun için en iyi gös- ekstremite hafifçe kalp hizasına kaldırılır. Tek
tergeler periferal nabızların dolgunluğu ve var- başına kapiller geri dolum zamanının değerlen-
lığı ve son organ perfüzyonu ve fonksiyonudur. dirilmesi özgül ve değerli değildir, diğer şok bul-
guları ile beraber olması anlamlıdır.
}
Nörolojik durumun kötü
Daha önce normal sağlıklı çocuklarda ağrılı uya- A Ağrılı uyarana yanıt (A) veya çok kötü (Y) ol-
Y Yanıtsızlık duğu anlamına gelir
rana cevapta azalma önemli bir bulgudur. Aileler
normal SF içerisinde verilmelidir. Aynı zamanda da hücre ödemine neden olabilir. Hipoglisemi
IO yoldan tetkik için de kan alınabilir. kanıtlanana kadar, resusitasyonda glukoz içeren
sıvılardan kaçınılmalıdır. Çünkü hiperglisemi,
IO yol kullanımı sonucu %1 veya daha az sık- kardiyopulmoner resüsitasyonda kötü nörolojik
lıkla komplikasyon bildirilmiştir. Bu komplikas- klinik seyri gösterir.
yonlar; tibia kırığı, alt ekstremite kompartman
sendromu veya ilaçların ekstravazasyonu ve os- Kristaloid boluslar 20 cc/kg olup yaklaşık 5-20
teomiyelittir. IO yol kesinlikle kırık kemiğe uy- dakika içerisinde verilir. Eğer çoklu doz gerekir-
gulanmamalıdır. se genellikle kolloidlerle kombine edilmelidir.
Kristaloid-kolloid oranı 2:1 veya 3:1 olmalı.
Kemik iliğine girdiğinizde direnç aniden azaldı Kan ve kan ürünleri, kan kayıplarını yerine koy-
ise, iğne sabit bir şekilde desteksiz durabiliyor- mak veya koagülasyonu düzeltmek için kullanı-
sa, kemik iliği aspire edilebiliyorsa, verilen sıvı lır. Normalde travmalı hastalarda kanamaya se-
rahatça gidiyorsa ve dokuda şişme olmuyorsa konder gelişen şokta 2 veya 3. bolus kristaloide
işlem doğru yapılmıştır. yanıt vermezse kan verilir. Eritrosit genelde 10
IO yol uygulayamazsanız, bu sefer alternatif ola- cc/kg’dan bolus tarzında verilir. Başlangıçta veri-
rak santral venöz kateterler uygulanır. Santral lecek kristaloid kolloidle kombine edilebilir. Bu
venöz kateterizasyon ile sıvı ve ilaçlar çok daha durumda kristaloid-kolloid oranı 3:1 veya 4:1
hızlı olarak verilir ve en uygun tedavi sağlanır. olmalıdır. Mümkünse hastaya uygun kan grubu
Kateter uzunluğunun süt çocuğunda 5 cm, daha ile kan transfüzyonu yapılmalı, ama çok acil du-
büyük çocuklarda 8 cm ve yetişkinde 12 cm ol- rumlarda O Rh (-) kan verilebilir.
ması uygundur. Santral venöz kateter subklav- Volum resusitasyonu yapıldıktan sonra hastanın
yen, internal juguler ve femoral vene uygulanır. cevabı tekrar değerlendirilir. Volüm resusitasyo-
En risksiz olanı femoral vene olan uygulamadır. nuna pozitif cevap vermesi olarak hipotansiyo-
Santral venöz kateterlerin komplikasyonları; nun düzelmesi, ekstremitenin ısısı düzelmesi,
lokal veya sistemik enfeksiyon, koma, arteriyel periferal nabazanlarının iyi alınması, çocuğun
rüptür, tromboz, flebit, pulmoner tromboem- renginin düzelmesi ve kapiller dolum zamanının
boli, pnömotoraks, hidrotoraks, hemotoraks, azalması olarak kabul edilir. Bununla beraber
şilotoraks, kardiyak tamponad, aritmi ve hava çocuğun idrar çıkışı artabilir ve şuur durumu
embolisidir. Bu komplikasyonların sıklığı, giriş düzelebilir. Eğer şokdaki çocuğun şuuru düzel-
yeri, klinisyenin tecrübesi ve hastanın klinik du- miyor veya hatta bozuluyorsa nörolojik kompli-
rumuna bağlıdır. Pnömotoraks, hemotoraks ve kasyon düşünülmelidir.
şilotoraks subklavyen ve internal juguler katete-
Yoğun Bakım ünitelerinde yeterli ve kontrollü
rizasyon sonrası gelişir.
volüm resüsitasyonu için santral venöz basınç
Eğer periferal ven, santral ven ve intraosseous (CVP) veya pulmoner arteriyel veya oklüzyon
kanülasyon yapılamazsa o zaman periferal venöz basıncı ölçülebilir. Böylece optimal volümü
cut-down açılır. sağlamak için basınç bir gösterge olur. Özellikle
pulmoner arteryel ve oklüzyon basıncı ölçmek
Volüm resüsitasyonu sırasında seçilecek olan daha doğrudur. Ama bunu her klinikte yerleş-
sıvıyı belirlemede hastanın klinik durumu ön tirmek kolay değildir. Bununla beraber kateteri
planda olmalı. Genelde, izotonik kristaloidler oldukça pahalıdır. CVP veya pulmoner arteriyel
(normal serum fizyolojik (SF) veya Ringer lak- ve oklüzyon basıncı takibi yapılarak pulmoner
tat) veya kolloidler (protein içeren sıvılar örne- ödemi erken dönemde tanımlayabiliyoruz. Vo-
ğin albumin) veya kan seçilmelidir. Hipotonik lüm resusitasyonu sırasında özellikle kristaloid
588 sıvılarda kaçınılmalı, hipotonik sıvılar total kullanıldığında veya kapiller geçirgenlik arttığı
Konu 13
durumlarda sistemik ve pulmoner ödem zaman çekmek suretiyle, daha az miktarlarla hemodi-
gelişebilir. namik stabiliteyi sağlayabilmektedirler. Teorik
Kristaloidler: “Şoktaki bir hastaya ne zaman, Hidrostatik basınç artışı ile pulmoner ödem
ne kadar ve hangi sıvı verilmelidir?” Her ne ka- eğilimi artar. Akciğerlerde mikrovasküler per-
dar klinik ve deneysel çalışmalar ile morbidite meabilite bozukluğu varsa, endotelden kolloid
ve mortalite oranları zaman içerisinde azaldıysa kaçışı olacağı için interstisyumda onkotik basınç
da, bu sorunun cevabı henüz tam olarak bulu- yükselir ve daha fazla sıvı pulmoner interstisyum
namamıştır. Shires, 1960’larda hayvan deneyleri ve alveollerde birikerek, mekanik ventilasyon ih-
ile hipovolemik şokta kristalloid kullanımının tiyacı daha uzun sürer.
etkinliğini açıkça göstermiştir. Kontrollü hayvan
Kristalloidlerin kolloidlere üstünlüğü meta-ana-
deneyleri ve klinik çalışmalar ile intravasküler
lizler ile de ortaya konmuştur. Kristalloidlerin
volümün normalizasyonu sonrası resusitasyona
devam edilerek üçüncü boşluk da dolduruldu- kolloidlere göre 3 kat daha fazla kullanılması
ğunda, ölüm oranlarının % 80’den % 30’lara gerekse de, pulmoner kompliyans veya resusi-
düştüğü kanıtlanmıştır. Kristaloidler ekstraselü- tasyon sonrası ıslak akciğer oluşması açısından
ler alana hızlı şekilde geçtiğinden, yeterli resusi- ölçülebilir bir fark olmadığı gözlenmiştir. Kol-
tasyon için kaybedilenden daha büyük hacimde loidler daha pahalıdır, serum iyonize kalsiyum
sıvı replasmanı gerekmektedir. fraksiyonunu düşürebilir, dolaşan immün glo-
bulinlere ve tetanoz toksoidine karşı immün
Kanıtlanamamış olmasına rağmen, fazla kris- reaksiyonu ve endojen albumin yapımını azal-
talloid replasmanı sonrası intravasküler onkotik tabilirler. Daha da önemlisi hemorajik şokta
basıncın düşerek, özellikle de akciğer ödemi baş- kolloidal solüsyonların kullanımı, ekstrasellüler
ta olmak üzere, birçok organ disfonksiyonuna sıvı açığını düzelteceğine daha da kötüleştirir.
yol açabileceği ifade edilmektedir. Bu olasılık
Kolloidal solüsyonlarla resusitasyon sonrası hem
çalışan bir lenfatik sistem varlığında düşük gö-
resusitasyon fazı uzamakta, hem de resusitasyon
rünmektedir.
sonrası diürez gecikmektedir.
Yine de bu şüphe birçok klinik ve deneysel araş- Dekstran 40 ve 70 kD solüsyonları plazma ge-
tırmaya ilham kaynağı olmuştur. Hemorajik nişletici olarak kullanılmaktadır. Yarı ömrü
şokun kristalloidlerle resüsitasyonu sonrası pul- “hetastarch”tan daha azdır. Dengeli tuz solüs-
moner ödem gelişebilmesi için pulmoner arter yonları ile karşılaştırıldığında; mortalite ve or-
basıncının uzun süre yüksek kalması gerekmek- gan disfonksiyonu oranında değişiklik saptan-
tedir. İntravasküler koloidal onkotik basıncın mamakla birlikte immünglobulin baskılanması,
tek başına düşük olmasının pulmoner ödeme anafilaksi ve koagülopatiye daha sık yol açtıkları
yol açmadığı gösterilmiştir.
görülmüştür.
Kolloidler: Kolloidal sıvıların intravasküler Asit, plevral efüzyon, yanık ve diğer yumuşak
alanda daha uzun kalmaya eğilimleri vardır. doku hasarlarında ve yüksek protein ve albumin
Kolloidler intravasküler onkotik basıncı arttıra- kaybıyla, albumin sentezinin azaldığı durumlar-
rak interstisyel alandan damar içine doğru sıvı da albumin kullanımı uygun olabilir, bunların 589
dışında kolloidal solüsyon olarak albumin kulla- ler direnç de azalarak diürezis artar. Yan etkileri
nımının endikasyonu yoktur. hipotansiyon ve başağrısıdır. Hipotansiyon, hi-
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
ravasküler volüme rağmen şok tablosu devam Tablo 3. Adrenerjik reseptör aktivasyonunun
ediyorsa vazoaktif ilaç tedavisi endikasyonu var- klinik etkileri
591
Ortalama doz (2-10 µgr/kg/dak), dopaminerjik Epinefrin: Epinefrin, bir endojen hormon olup,
etki devam eder, buna ilave beta adrenerjik etki strese cevap olarak adrenal medulladan salınır.
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
başlar. Bu dozlarda, idrar çıkışı devam eder ve Epinefrin resusitasyonda, ventilasyon ve oksi-
kalp hızı ve ventriküler kontraktilitesi artar. Do- jenasyona yanıt vermeyen bradiaritmide ve hi-
pamin, direkt olarak pulmoner arter tonusunu potansiyonun tedavisinde kullanılır. Özellikle
etkilemez, fakat dopamin, hipoksiye cevap ola- septik şokta hipotansiyon ile birlikte olan şokun
rak oluşan pulmoner vasküler direnci arttırır ve tedavisinde ideal bir ilaçtır. Epinefrin hem alfa,
pulmoner venöz konstrüksiyona neden olur. hem de beta adrenerjik etkisi olup, bu etkileri
Yüksek dozlarda (8-20 µgr/kg/dak), dopaminer- doz ile ilişkilidir. Alfa adrenerjik etki içerisinde
jik ve beta adrenerjik etkisi azalır ve alfa etki be- periferal vazokonstrüksiyonda olup, bu etki ge-
lirgin olarak baskın hale gelir. nelde doz 0.3 µg/kg/dak üzerinde ortaya çıkar.
Epinefrinin istenmeyen etkileri arasında, taşia-
Dopamin aynı zamanda tiroid stimülan hormon ritmi, miyokardiyal oksijen tüketiminde artma
(TSH) ve prolaktinin salınımını inhibe eder ve ve renal ve mezenterik kan akımında azalmadır.
Tirotropin releasing hormon (TRH)’a TSH ce-
Epinefrin ile ilişkili renal kan akımındaki azalma
vabını azaltır, bunun sonucu tiroid fonksiyonla-
düşük doz dopamin eklenmesi ile azaltılabilir.
rını etkilenir. Dopamin aldesteron sekresyonu-
nu inhibe eder ve insulin sekresyonunu azaltır. Norepinefrin: Endojen katekolamin olup, sem-
Dobutamin: Sadece beta adrenerjik etkisi olup, patik nörotransmitterdir. Bu vazoaktif ajan özel-
ne dopaminerjik ne de alfa adrenerjik etkisi var- likle de septik şokta kullanılır. Norepinefrinin
dır. β adrenerjik etkisi ile kalp hızını ve ventrikül hem alfa, hem de beta etkisi mevcut olup, doz
kontraktilitesini arttırır, fakat β etkisi ile sistemik aralığı 0.05-1 µg/kg/dak’dır. Kalp hızını, stroke
vazodilatasyona neden olur. Dobutamin konjes- volümü ve kan basıncını arttırır. İstenmeyen et-
tif kalp yetmezliği veya kardiyojenik şok ile bera- kileri arasında miyokardiyal oksijen tüketimini
ber sistemik vazokonstrüksiyonu olanlarda tercih arttırmak, mezenterik ve renal akımında azalma-
edilen bir inotropik ajandır. Çünkü dobutamin dır. Yine renal kan akımı üzerine etkisini mini-
kalp hızını ve ventriküler kontraktiliteyi iyileşti- mize etmek için dopamin düşük doz eklenebilir.
rir ve sistemik vasküler rezistansı azaltır. Dobuta-
min aynı zamanda gastrointesti nal mukozal kan Amrinon/Milrinon: Sempatomimetik ilaçlar
akımınıda arttırır, böylece mezenterik perfüzyon değildir ve adrenerjik reseptörleri stimüle et-
bozukluğu olanlarda yararlı olabilir. mezler. Bu ilaçlar fosfodiesteraz inhibitörüdür.
Siklik adenozin monofosfat (cAMP), adrenerjik
2-10 µgr/kg/dak dozu, stroke volüm ve kardiyak reseptörleri stimülasyonunda tetikleyici intra-
outputu iyileştirir. Dobutamin önemli derecede sellüler messengerdir. Fosfodiesteraz bir enzim
vazodilatasyona neden olur, bu nedenle kan ba- olup cAMP’yi yıkar. Böylece fosfodiesterazın
sıncında düşmeye neden olur. Dobutamin kalp inhibisyonu sonucu cAMP aktivitesi uzar ve
hızı üzerinde değişken etkileri olup, direkt ola- aynı zamanda sempatomimetik etkisi de uzar.
rak pulmoner vasküler direnci etkilemez.
Buna ilave, bu ilaçlar intrasellüler kalsiyum kon-
Ciddi kalp yetmezliği olan çocuklarda dobuta- santrasyonunu artırarak ve kalsiyum uptakeini
min, ventriküler kontraktilitede uzun dönemde geciktirerek inotropik etkiye neden olur. Amri-
iyileşmeye neden olabilir. Bu etkisi, miyokardi- non ve milrinon, özellikle ciddi konjestif kalp
yal oksijen kullanımı-tüketim oranındaki iyileş- yetmezliği veya düşük kardiyak outputun teda-
me ile ilişkilidir. Dobutaminin 12 aylıktan kü- visinde yararlıdır.
çük çocuklarda cevabı daha azdır. Dobutamin
aynı zamanda gastrik pH’yı arttırıcı, laktatı azal- Bu ilaçlar yükleme dozunu takiben infüzyon do-
tıcı etkisi mevcuttur. zunda devam edilir. Milrinon daha potent bir
592
Konu 13
hızla ve programlı olarak yapılması önem kazan- hastalarda ilk birkaç dakika içinde periferik da-
mıştır. Bu nedenle tedavi programı zamana bö- mar yolu açılamazsa kemik içi yol mutlaka kul-
lünmüştür. Sepsis tedavisinde temel amaç; lanılmalıdır. Eğer damar yolu açılamama olasılı-
“Hasta daha acilde iken doku hipoperfüzyonunu ğı kuvvetli ise periferik damar yolu denenmeden
tanı, sıvı tedavisine başla, hipotansiyon sıvı teda- kemik içi yol kullanılabilir.
visine rağmen devam ediyor ve serum laktat dü-
5-15 dk: Erişkin hastalardaki septik şokta mor-
zeyi 4 mmol/L üzerinde ise yoğun bakım yatışı
talitenin ana nedeni vazomotor paralizidir. Eriş-
için tedaviyi geciktirme” şeklinde özetlenebilir.
kin hasta, miyokard disfonksiyonu sonucu olu-
Tedavinin ilk 6 saati boyunca hedefler aşağıda şan azalmış ejeksiyon fraksiyonunu taşikardi ve
sıralanmıştır. periferik vasküler direnci düşürerek kompanse
eder. Oysa çocuklardaki septik şokta hastaların
• Yaşa göre normal kalp tepe atımının sağlan- büyük bölümü hipovolemiktir. Venöz kapasi-
ması tenin artması, oral alımın azalması, kanamaya
• Yaşa göre normal kan basıncının sağlanması bağlı kaybın olması, terleme, kusma, taşipne ve
kapiller sızıntı volüm eksikliğinin nedenleridir.
• Ortalama arter basınç ile santral venöz ba- Hipovolemiyi düzeltmek ve kalp atım hacmini
sınç arasındaki fark (MAP-CVP), veya or- artırmak için hızlı ve agresif sıvı tedavisi çocuk-
talama arter basınç ile intra-abdominal ba- luk çağı septik şok tedavisinin en önemli nokta-
sınç arasındaki fark (MAP-İAB) yaşa göre larından biridir.
normal sınırlarda olmalıdır (Tablo-2)
Sıvı tedavisinde kristaloidler (% 0.9 NaCl veya
• Santral venöz basınç (CVP): 8-12 mmHg
ringer laktat) veya kolloidler (% 5 insan albü-
(mekanik ventilasyon uygulanıyorsa 12-15
mini) kullanılır. Kristaloidler kolay temin edi-
mmHg)
lebilmesi ve ucuz olması ile en sık tercih edilen
• İdrar çıkışı: ≥ 1 ml/kg/saat sıvılardır. Sıvı tedavisinde 20 ml/kg kristaloid
bolus olarak, gerekirse enjektörle puşe yapmak
• Santral venöz oksijen satürasyonu ≥ %70
suretiyle verilir. Sıvı miktarına klinik bulgular
• Kardiak indeks (CI): 3.3 - 6 L/dk/m2 ara- gözlenerek devam edilir. Kan basıncının art-
sında olmalıdır. ması, kalp tepe atımının azalması, idrar mikta-
rının artması ve bilinç durumunun düzelmesi
0-5 dk: Öncelik herzaman hastanın havayolu,
beklenen tedavi cevabıdır. Bu parametrelerde
solunumu ve dolaşımının değerlendirilmesi ve
düzelme olmaması durumunda ilk 15 dk içinde
gerekiyorsa hastanın yaşamsal bulgularının gü-
20 ml/kg sıvı tedavisi 3 kez tekrarlanabilir. Ço-
ven altına alınmasıdır. Yaşamsal bulguları güven
cukların büyük bölümü agresif sıvı tedavisine iyi
altına alınan her hastaya hiç bir solunum sıkıntı-
cevap verirler (≥ 60 ml/kg) ve agresif sıvı nının
sı olmasa bile mutlaka yüksek konsantrasyonda
2 saniyenin altında olması, periferik ve santral
oksijen tedavisi uygulanmalıdır. Hastalara ok-
nabızların normal palpe edilmesi, bilincin düzel-
sijen tedavisi nazal kanül, nazofaringeal kanül
mesi, idrar çıkışının >1 ml/kg/saat olması, mikst
veya farklı yüz maskeleri ile uygulanabilir.
venöz oksijen satürasyonunun > % 70 olması,
Özellikle belirgin dispnesi olan ya da iç çekme laktat düzeyinin normale dönmesi, santral venöz
şeklinde solunumu olan şoktaki hastalarda, kan basıncın 8-12 mmHg olmasıdır.
gazları normal olsa bile erken mekanik ventilas- Hastanın ScvO2’si > % 70 ve hipotansiyonu dü-
yon düşünülmelidir. Hasta monitörize edilir. zelmesine rağmen soğuk şok tablosu devam edi-
Dolaşımı hızla değerlendirilir. Tansiyonunun yorsa Hgb 10 g/dl olacak şekilde kan transfüzyo-
594
yaşına göre normal olup olmadığına bakılır. Ka- nu yapılarak sıvı ve adrenalin tedavisi titre edilir.
Konu 13
Santral venöz oksijen satürasyonu (ScvO2) < % tilasyon uygulanan hastalarda, tidal volüm 4-6
70 ise tedaviye sıvı ile birlikte vazodilatör (nit- ml/kg tutulmalıdır. PEEP’in biraz daha yük-
günlük uyandırma yapılarak sedasyon doz ayar- mesi, idrar çıkışının artması ve sistemik perfüz-
laması yapılmalıdır. yonun iyileşmesidir. Aynı zamanda nabazanların
iyi alınması, kapiller dolum zamanının daha
iyiye gitmesi ve diğer organların fonksiyonların-
Sepsisli Hastada Kan Ürünü Kullanımı
daki iyileşme iyi bir göstergedir. Sistemik per-
Sepsisli hastalarda anemi sıklıkla karşımıza çıkar. füzyon düzeldikten sonra mekanik destekleme
Oksijen taşıma kapasitesinin düzeltilebilmesi yavaş yavaş kesilmeye başlanır. Bu kesilme sıra-
için aneminin önlenmesi gerekir. Bu nedenle sında kesilmeyi tolere edebilirliği yönünden ya-
hastanın hemoglobin değeri 10 g/dl üzerinde kın takip edilmelidir. Ayrıca bu sırada vazoaktif
olacak şekilde kan transfüzyonu yapılmalıdır. ilaçların dozlarınada dikkat edilmelidir.
Taze donmuş plazma ancak hastanın PT ve PTT
değerleri yüksek ve kanaması varsa kullanılabilir,
hipotansiyon riski nedeniyle hızlı bir şekilde ve- Ekstrakorporal Membran
rilmemelidir. Sepsiste intavenöz immunglobulin Oksijenizasyonu (ECMO)
(IVIG) tedavileri yenidoğan hariç çocuklarda
rutin olarak önerilmemektedir. Trombositopeni ECMO tedavisi, membran oksijenatörü ile bera-
gram negatif sepsislerde ve yaygın damar içi pıh- ber kardiyopulmoner bypass kullanılarak kalp ve
tılaşması (DIC) tablosu ile beraber görülebilir. akciğer fonksiyonlarının desteklenmesi olarak
Trombosit infüzyonu ise kanamaya bakılmaksı-
tanımlanır. Bu tedavi, ciddi solunum yetmez-
zın trombosit sayısı < 5000/ mm3 ise veya aktif
liği olan yenidoğanların tedavisinde kullanılır,
kanama varsa < 30.000/ mm3 ise verilir.
fakat daha büyük çocuklarda da akut solunum
Çocuklarda 2009 septik şok klavuzu Şekil 1’de yetmezliği veya kalp yetmezliğinde kullanılabi-
verilmiştir. lir. ECMO sonuç olarak konvansiyonel tedaviye
yanıt vermeyen ve geriye dönüşebileceği düşü-
Kardiyovasküler fonksiyonların desteklenmesi: nülen akut solunum ve kalp yetmezliğinde kul-
Eğer konvansiyonel mekanik ventilasyon teda-
lanılması düşünülmelidir. ECMO tedavisi sıra-
visine rağmen sistemik perfüzyon düzelmiyorsa
sında, hem hemşire hem de ECMO teknisyeni
kardiyovasküler fonksiyonları mekanik olarak
hasta başında bulunmalıdır. ECMO teknisyeni
desteklenebilir. Ama oldukça pahalı bir yöntem-
membran oksijenatörün fonksiyonlarından so-
dir. Mekanik olarak desteklemede ekstrakorpo-
rumludur.
real membran oksijenizasyonu (ECMO), intraa-
ortik balon pompası (IABP) veya şok ventrikülü ECMO tedavisi sırasında, alveolar ekspansiyon
asitse eden cihazlar (LVAD) kullanılır. ve akciğer yolu ile oksijenizasyonun sağlanması
Soğuk Şok Normal Kan Basıncı Soğuk Şok Düşük Kan Sıcak Şok Düşük Kan
ScvO2 < %70 Basıncı ScvO2 > %70 Basıncı ScvO2 > %70
Sıvı desteği ile birlikte vazodilatör veya tip Adrenali ve sıvıya titre et Sıvı ve noradrenali titre et
III fosfodiesteraz inhibitörü ekle
Persistan Katekolamine Dirençli Şok
Perikardiyal effüzyon ve pnömotoraks tanılarını dışla. Kalp debisini ölç: CI > 3,3 < 6 L/dk/m2 değerlerde
tutmak için sıvı, inotrop, vazopressör, vazodilatör ve hormon tedavisini ayarla
için ventilatör desteği yapılmalıdır. ECMO te- pediyatrik septik şokta yaşam oranı % 37-50
davisinin kesilmesi sırasında veya mekanik bir arasındadır. ECMO’nun pediatrik kardiyojenik
problem olduğunda hastanın ventilatöre bağlı şokda daha başarılı olduğu düşünülmektedir
olması çok önemlidir. ECMO desteği çeşitli yol- (Tablo 5,6).
larla yapılabilir. Bu yollar veno-venöz veya ve-
no-arteriyel yoldur. Bütün formlarında vücuttan ECMO tedavisi sırasında çocuklarda mortalite
kan venöz yoldan alınır, alınan kan oksijenatör- oranı % 50’dir. Ölümlerin 1/3’ünde çoklu organ
de ısıtılır ve oksijene edilir ve kan tekrar vücuda yetmezliği ve beraberinde beyin ölümü vardır.
verilir. Dolaşımdaki kanın pıhtılaşmasını önle- Küçük bir kısmında ise ECMO komplikasyon-
mek için kan antikoagüle edilir. Ekstrakorpore- ları nedeniyle ölebilir. Bu komplikasyonları ka-
al yaşam desteği grubu verilerine göre refrakter nülün çıkması ve kanamadır.
597
Sol Ventrikülü Asiste Eden Cihazlar Tablo 6. Kümülatif ekstrakorporeal yaşam desteği
ECMO kayıtları (1999)
Bölüm 9. Çocuk Hastalıkları Acilleri
bilir. Doğumdan hemen sonra (ilk 24 saat için- zukluklarında klinik semptomlar bu ürünlerin
de) prematürelerde özellikle 1500 gram altında tüketiminden sonra ortaya çıkan toksik meta-
Hipoglisemiye ait semptomların oluşumunda büyük çocuklarda görülür. Bunun yanında yeni-
iki mekanizma rol oynar; doğan bebeklerde meydana gelen hipoglisemide
ise hipotoni, hipotermi, yenidoğan reflekslerin-
1. Otonom sinir sisteminin aktivasyonu (ad-
de artma ve beslenme güçlüğü görülür.
renerjik)
2. Beyin glikoz kullanımında azalma (nörog- Hipogliseminin erken tespit edilmesi özellikle
likopenik) yenidoğan ve süt çocuklarında neden olabileceği
Adrenerjik belirtiler kan glikoz düzeyinin hızla nörolojik hasarın tedavi ile önlenebilmesi nede-
düşmesi sonucu gelişir. Taşikardi, takipne, kus- niyle önemlidir.
ma ve terleme şeklinde ortaya çıkar. Hipoglise-
miye bağlı nörolojik belirtiler ise yavaş gelişen ve DMH içinde hipogliseminin en sık görüldüğü
uzamış hipoglisemi varlığında görülür. Hipogli- durumlar arasında; yağ asidi oksidasyon defekt-
semiye bağlı beslenmede azalma, bilinç bulanık- leri, karbonhidrat metabolizma bozuklukları ve
lığı, letarji ve nöbet gibi klinik bulgular daha çok hiperinsülinemik durumlar yeralır.(7)
Aminoasidopatilerde ise hepatik glukoneogenez lizma bozukluklarında idrar pH’ı da renal tübü-
bozulduğunda ortaya çıkar. Hipoglisemik bir ler asidozu taklit edebilir. Metabolik hastalıklar
Plazma Amonyak
Metabolik Aciller Yüksek Kan gazı (pH, pCO2)
Düzeyi
Üre siklus
Kan gazı (pH, pCO2) Organik
defekti
Asidemi
Aminoasidopati
Galaktozemi
artabilir. Kan amonyak düzeyine göre şüpheleni- çocuklarda daha sık görülebilir. Nörolojik bul-
lecek hastalık grupları tabloda verilmiştir.(14) gular arasında letarjiden komaya kadar farklı
spektrumda olabilen bilinç değişikliği, emmede
Tablo 4. Hiperamonyemi ile seyreden çocukluk çağı DMH azalma, moro refleksinin alınamaması ve hipo-
Amonyak düzeyi toni sayılabilir. Ayrıca sık nefes alma DMH’da
Hastalık metabolik asidozun bir bulgusu olarak karşımıza
(µg /dl)
<100 Normal (yenidoğan)
çıkabilir. Yaş gruplarına göre fizik muayene bul-
guları Tablo 2’de özetlenmiştir.(22-23)
<80 Normal (Çocuk)
<250 Yağ asidi oksidasyon defekti
Öykü, fizik muayene ve belirtilere göre
DMH’den şüphelenilen her hastadan aşağıdaki
<500 Organik asidemi laboratuar tetkikleri istenmelidir (Tablo 5). (7,23)
> 1000 Üre siklus defekti
re otopsi önerilmelidir. Gereğinde mutlaka doku tutulması amaçlanır. Glukoz düzeyindeki geniş
ve organ biyopsi örneklemleri alınmalıdır.(7,14) dalgalanmalara ise izin verilmemelidir. Hiperg-
5. Waber L. Inborn errors of metabolism. Pediatric 16. Garganta CL, Smith WE. Metabolic evaluation
Annals 1990;19:105-9, 12-3, 17-8. of the sick neonate. Seminars in perinatology
609
BÖLÜM 10
ÇEVRESEL ACİLLER
Hipotermi tanısı merkezi vücut ısısının ölçül- ler dilatedir. Titreme durmuştur. İnce kas hare-
mesiyle konur. Kullanılan termometrenin öl- ketlerinde beceriksizlik meydana gelir. Giderek
çüm aralığı 30°C’nin altındaki sıcaklıkları kap- büyük kas grupları da etkilenir ve pseudo rigor
samalıdır. Isı takibi yapılması için uygun alanlar motris adı verilen kas katılığı gelişir. Refleksler
mesane, özofagus, pulmoner arter, timpanik yavaşlar. Diürez artar. Gastrik mukozal erozyon,
alandır. Rektuma yerleştirilen prob soğuk gai- pankreatit gibi gastrointestinal sistem bozuk-
taya temas ederek, vücut ısısındaki yükselmeyi lukları görülebilir. Bradikardi, hipotansiyon,
algılamayabilir. Periton lavajı ile aktif iç ısıtma bradipne saptanabilir. Akciğerlerde atelektazi
yapılan hastalarda ise mesane sıcaklığı, diğer ve ventilasyon perfüzyon uyumsuzluğu gelişe-
vücut bölgelerine göre daha hızlı yükselebilir. bilir. EKG’de QT uzaması, J dalgaları (Osborn
Hipotermili hastanın yönetiminde en doğru dalgaları olarak da bilinir) görülebilir ve akut
sıcaklık ölçümünü yapabilmek için birden fazla miyokard infarktüsü ile karıştırılabilir. Kalp ka-
alana yerleştirilen farklı probların kullanılması sılma gücü azalır.
önerilmektedir.
Ciddi hipotermili olgular ölmüş gibi görünür.
Hipotermi öncelikle santral sinir sistemi ve kar- Cilt soluk ve çok soğuktur, kalp atımları hisse-
diyovasküler sistem olmak üzere bütün organları dilemeyecek kadar zayıflar, nabızsız elektriksel
etkiler. Kayakçılar, dağcılar ve soğuk suda uzun aktivite, kalp blokları, ventriküler fibrilasyon
süre kalmış olan yaralılarda hipotermi tanısı (VF) veya asistoli gelişebilir. Hipoventilasyon ve
koymak zor değildir. Ancak yaşlı, eşlik eden has- apne meydana gelir. Akciğer ödemi gelişebilir.
talığı olan, şehirde yaşayan olgularda hipotermi Nöropati, rabdomyoliz gelişir. Arefleksi, oligü-
tanısı atlanabilmektedir. ri, stupor ve koma meydana gelir. Hiperglisemi,
Hipotermi vücut iç sıcaklığına göre hafif, orta ve hiperkalemi, laktik asidoz saptanabilir. Koagü-
ağır hipotermi olarak sınıflandırılır: lasyon bozuklukları, dissemine intravasküler
koagülasyon tabloya eklenebilir. Pupiller dilate
• Hafif hipotermi (34-36°C) ve nonreaktiftir. Elektroensefalografi’de (EEG)
• Orta dereceli hipotermi (30-34°C) yavaşlamış aktivite görülebilir.
hissetmesi ve bunun sonucunda kısmen veya ta- ğından şüphe edilirse kalp masajına başlanmalı-
mamen soyunmasıdır. Bir başka teori ise soğuk dır. Hipotermideki hastalar VF’ye eğilimlidirler.
Havayolu güvenceye alınan hastalar 42°-46°C’ye Vücut iç ısısının 30°C’nin üzerinde olduğu ol-
ısıtılmış ve nemlendirilmiş O2 ile solutulmalıdır. gularda gerekliyse KPR ve defibrilasyon işlem-
Olgularda solunum işini bozan, tansiyon pnö- leri uygulanmalıdır. IV ilaçların uzun aralıklar-
motoraks hemopnömotoraks gibi yaralanmalar la uygulanması önerilir. Bu olgularda aktif dış
olabileceği unutulmamalıdır. Soğuğa bağlı ola- ısıtma uygulanır. Dolaşımı olmayan hastalarda
rak ventilasyon perfüzyon uyumsuzluğu söz ko- pasif ısıtma yöntemleri yetersiz kalacaktır.
nusu olabilir veya akciğerlerde interstisiyel ödem
gelişmiş olabilir. Bu hastalarda aspirasyon pnö- Hipotermili olgularda soğuk diürezi, vazodila-
monisi sık görülmektedir. tasyon ve demarsal geçirgenliğin artışı nedeniyle
hipovolemi görülmektedir. Bazı olgularda ileus
Hipotermide olduğu düşünülen olgularda so- ve pankreatit gelişmiş olması sıvı açığını artırır.
lunum ve dolaşımın değerlendirilmesi 30-45 45-60 dakikadan fazla hipotermik kalmış hasta-
saniyede yapılmalıdır. Eğer kalp atımının varlı- lara sıvı replasmanı yapılması da gerekir. Ancak 615
tedavide soğuk kalbin sıvı yükünü karşılama Tablo 1. Hipotermi riski artmış olan hastalar
kapasitesinin yetersiz olduğu ve akciğer ödemi
Bölüm 10. Çevresel Aciller
Nöromüsküler hastalıklar
gelişebileceği unutulmamalıdır. Sıvı replasma- Santral sinir sistemi hastalıkları
nında ısıtılmış Normal Salin (%0.9 NaCl) tercih
Periferik nöropati
edilmelidir. Şoktaki karaciğer laktatı metabo-
Spinal kord hasarı
lize edemeyeceğinden Ringer Laktat verilmesi
önerilmez. Hareket sistemi hastalıkları
Cilt hastalıkları
Hipotermili olgularda sinüs bradikardisi sık
Yanıklar
görülür. Genellikle özel bir tedavi gerektirmez.
Endokrin sistem hastalıkları
Steroid, barbitürat ve antibiyotiklerin sağkalımı
artırmada veya resusitasyon sonrası hasarı azalt- Tiroid hastalıkları
mada etkinlikleri kanıtlanmadığından rutin kul- Adrenal hastalıklar
lanımları önerilmez. Diyabetes mellitus
Metabolik hastalıklar
Isıtma İlkeleri: Perfüzyonu olan hipotermili
olgularda öncelikli amaç, kazazedenin daha fazla Siroz Açlık
ısı kaybetmesini önlemektir. Islak giysilerin çıka- Hipoglisemi
rılması, kuru battaniye ile izolasyon, rüzgardan Üremi Kaşeksi
korunmak için paravan oluşturmak gibi önlemler Malign hastalıklar
alınmalıdır. Nakil esnasında kaba hareketlerden Enfeksiyonlar
kaçınılmalıdır. Ek hastalığı bulunmayan, sağlıklı,
Sepsis
hafif veya orta derecede hipotermik hastalar ge-
nellikle pasif ısıtma yöntemleriyle kendiliklerin- Pnömoni
den ısınırlar. Hastane öncesinde hastanın daha Adaptif davranışları gerçekleştiremeyenler
fazla ısı kaybetmesini önlemek için gerekli ön- Psikiyatrik hastalıkları olanlar
lemler alınmalıdır. Ancak agresif ısıtma yöntem- Evsizler
leri için uygun koşullar sağlanana dek zaman ve Yaşlılar
malzeme harcanması önerilmemektedir.
Bebekler
Pasif ısıtma yöntemleriyle yaklaşık saate 1°C İntoksikasyonu olan olgular
ısınma beklenir. Yeterince ısınamayan olgularda, (alkol, sedatif hipnotik, opioid)
ya da hastanın malnütrisyonu, yaşlılık, önceki Travma hastaları
tıbbi hastalıklar gibi nedenlerle pasif ısıtma yön-
temleriyle ısınamayacağı düşünülüyorsa, aktif
ısıtma yöntemleri kullanılmalıdır. Hastanın per- Aktif iç ısıtma yöntemleri peritoneal lavaj, plev-
füzyon sağlayacak bir kalp ritmi yoksa pasif ısıt- ral lavaj, özofagial ısıtma tüpleri, ekstrakorpore-
ma yöntemleri etkisiz kalacağından aktif ısıtma al by pass gibi ileri yöntemleri içermektedir.
yöntemleri uygulanmalıdır.
düğü ayrımını yapmada, hekim klinik yargısını Sıklıkla kış mevsiminde, askerlerde, evsizlerde,
kullanmalıdır. Hastanın hipotermide olduğu dü- kışın açık havada çalışan işçilerde ve doğa spor-
ABC
42°-46°C’ye ısıtılmış ve nemlendirilmiş O2 gelişmektedir. El ve ayak parmakları, burun ve
Isıtma kulaklar donuktan en fazla etkilenen alanlardır.
Yanak ve çene de donuktan sıkça etkilenebil-
Dolaşımı olan olgularda pasif ısıtma yöntemleri
mektedir.
Dolaşımı olmayan veya pasif yöntemlerle yete-
rince ısınamayan olgularda aktif dış ve iç ısıtma
Donuk yaralanmaları etkilenen doku derinliğine
yöntemleri
göre dört derecede sınıflandırılmaktadır:
VF saptandıysa
1 kez 360 J ile defibrilasyon Birinci Derece: Epidermis etkilenmiştir. Eritem
Sonraki defibrilasyon girişimleri vücut iç ısısı ve hafif ödem gelişir. Soyulma, geçici şişlik ve
30-32°C’ye yükseltilinceye kadar ertelenmelidir kıza rıklık, soğuk duyarlılığı ile birkaç hafta için-
IV ilaç de iyileşmektedir.
30°C’nin altında uygulanmamalıdır.
30°C’nin üzerindeki olgularda IV ilaçların uzun
İkinci Derece: Cilt tam kat etkilenmiş ve ka-
aralıklarla uygulanması önerilir. tılaşmıştır. Ancak destek dokular etkilenmemiş-
Sıvı replasmanı gerekliyse ısıtılmış Normal Salin tir. Berrak veziküller gelişebilir. Bu veziküller
(%0.9 NaCl) tercih edilmelidir. yüksek miktarda tromboksan ve prostaglandin
içerir. Veziküller 2-3 haftada kurur, koyu renk-
li kabuklar gelişir ve 4 haftada da soyulurlar.
Isıtma esnasında yanma ve iğnelenme şeklinde
Patofizyoloji ağrı hissedilir. Isınan doku hiperemiktir. Ödem
Normal cilt dolaşımı sempatik vasküler tonus ile gelişir. Uzun dönemde parestezi, hiperhidroz,
kontrol edilmektedir. geçici veya kalıcı soğuk duyarlılığı gelişebilir.
Nörovasküler fonksiyonlar genellikle tam olarak
Donukta yaralanma hücrede direkt termal ha- iyileşmektedir.
sar, ekstrasellüler ve inrtrasellüler buz kristalleri
oluşumu, hücre dehidratasyonu, mikrovasküler Üçüncü Derece: Subdermal pleksus donar. He-
staz, tromboz ve iskemi ile meydana gelir. Trom- morajik büller gelişir. Ciltte gri-mavi renk de-
boksan, araşidonik asid kaskadı ve endotelden ğişimi
nitrik oksit salınımının azalması da donuk pato-
fizyolojisinde rol oynamaktadır. olur. Isıtmadan sonra yanıcı ağrı 5 hafta kadar
sürebilir. 2 hafta içinde kalın gangrenöz skar
Donuk alan ısıtılırken derin damarlardaki dola- gelişir. Uzun dönemde ülserasyonlar, ağır soğuk
şım artmış oksijen ihtiyacını karşılamada görece duyarlılığı, büyüme plağı hasarlarına bağlı geliş-
olarak yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle yavaş me anomalisi sekel kalabilir.
ısıtmada doku kaybı daha fazla olmaktadır.
Dördüncü Derece: Kas, kemik ve tendonlar et-
kilenmiştir. Cilt ve alttaki dokular donmuş, sert
Klinik ve avasküler nitelik almıştır. Isıtma esnasında
göreceli olarak daha az ağrı duyulur. Isıtmadan
Donuk yaralanmaları hipotermiye eşlik edebil- sonra doku sert ve nabızsızdır. Duyu kaybı de-
mektedir. -10°C’nin altında dokularda donma vam eder. Esneklik kaybolur. Hafif ya da orta
başlar. Üşümeyi takip eden yanma, iğnelenme derecede ödem gelişir. Canlı ve ölü dokular ara-
ve acıma hissi, yerini uyuşukluğa bırakır. Daha sında demarkasyon hattı ve sonrasında spontan
sonra sırayla tam bir hissizlik, küçük kas grupla- amputasyon gelişir. Enfeksiyon riski yüksektir.
618
Konu 1
Hastanın değerlendirilmesinde ABC önceliklidir. Donuk alan ısıtıldıktan sonra soğuktan ve diğer
yaralanmalardan korunmalıdır. Pansuman, atel
Hastane Öncesi: Yaralının soğuk ortamdan ve elevasyon önerilir. Dolaşım kontrolü yapılır.
uzaklaştırılması, rüzgardan korunma, ıslak ve
sıkan giysilerin çıkarılıp kuru ve bol giysilerin Topikal olarak aloe vera krem, metimazol ve
giydirilmesi gereklidir. Donuk alanın ısıtılması metilprednizolon uygulanabilir. Gümüş sulfadi-
tekrar donma riskinin olmayacağı zamana kadar yazin uygulanmasının yararı gösterilememiştir.
ertelenir. Yaralının donuk ayağı ile yürümesi ge-
Gerekli olgularda tetanoz profilaksisi yapılmalıdır.
rekli olabilir. Bu durum donuk alanın ısınıp ye-
niden donmasına tercih edilir. Yaralanmış bölge- Enfeksiyon profilaksisi için IV penisilin G gün-
ye masaj yapılmasından kaçınılmalıdır. Gruptan de 4 kez 48-72 saat süre ile uygulanır. Topikal
bir kişide donuk veya hipotermi gelişmesi halin- antibiyotikler aloe vera ile etkileşime girdiği için
de grubun diğer üyelerinin de tedaviye ihtiyacı önerilmemektedir.
olabileceği unutulmamalıdır.
Medikal sempatektomi için intraarterial veya
Hastane: Yaralının yanık ünitesinde tedavisi intravenöz rezerpin 0.5 mg kullanılması ile ba-
önerilmektedir. Donuk ile birlikte hipotermisi şarılı sonuçlar elde edilmektedir. 619
İlk 24 saatte intraarterial veya intravenöz doku Özet
plazminojen aktivatörü uygulanması ile hasta-
Bölüm 10. Çevresel Aciller
nede yatış süreleri ve doku kaybı belirgin olarak * Hipotermi ve donuk yaralanmalarının
azalmaktadır. aynı hastada bir arada bulunabileceği
unutulmamalıdır. Donma noktasının
Limaprost, buflomedil, düşük molekül ağırlıklı üzerindeki sıcaklıklarda da soğuk acilleri
dekstran, araşidonik asit inhibitörleri, heparini- görülebilir.
zasyon, hiperbarik oksijen, subatmosferik basınç * Hipotermi öncelikle santral sinir sistemi
tedavisi, pentoksifilin, vitamin C uygulamala- ve kardiyovasküler sistem olmak üzere
rıyla ilgili tedavi çalışmaları vardır. Pernio teda- bütün organları etkiler. Sıklıkla yaralan-
visinde oral nifedipin denenmektedir. ma ve zehirlenmeler hipotermiye eşlik
etmektedir.
* Dolaşımı olan olgularda pasif dış ısıtma
Cerrahi Tedavi yöntemleri tedavi edicidir.
* Dolaşımı olmayan veya pasif yöntemlerle
Kompartman sendromu gelişen hastalarda fasi- yeterince ısınmayan olgular aktif dış ve iç
yotomi geciktirilmemelidir. ısıtma yöntemleriyle tedavi edilmelidir.
* ABC desteği uygulanmalıdır. Hipotermi-
Canlı ve ölü dokuların ayrımı çok güç olduğun-
deki hastalar VF’ye eğilimlidir. VF sap-
dan amputasyon gangrenöz doku gelişene ve tandıysa bir kez defibrilasyon uygulanır.
demarkasyon hattı tam olarak belirlenene kadar Sonraki defibrilasyon işlemleri hastanın
ertelenmelidir. Bu süreç yaklaşık 6-8 haftadır. vücut iç ısısı 30 üzerine çıkıncaya kadar
Donuk alanda likefaksiyon, ıslak gangren veya ertelenir.
enfeksiyon gelişimi halinde erken amputasyon * Hipotermik kalp kardiyovasküler ilaçla-
önerilir. ra, pacemaker uyarılarına ve defibrilas-
yona yanıtsız olabilir. Hipotermide ilaç
metabolizması yavaşlamıştır ve kolayca
Hipotermi ve Donuktan Korunma toksik doza ulaşabilir. Hastanın sıcaklığı
30°C’nin altındaysa IV ilaç uygulanma-
Soğuk ve rüzgardan korunmak için bir barına- malıdır.
ğa sığınma, uygun ve yeterli giyinme, uzun süre * Vücut iç ısısı 30°C’nin üzerindeki olgu-
aynı pozisyonda kalmaktan kaçınma, cildi sık larda gerekliyse KPR ve defibrilasyon iş-
aralıklarla kontrol etme, sigara içmeme, tetanoz lemleri uygulanmalıdır. IV ilaçların uzun
profilaksisi, yeterli beslenme ve sıvı alma donuk- aralıklarla uygulanması önerilir.
tan korunmada önerilmektedir. Tek kat ve ka- * Hipotermili olgularda sıvı resusitasyo-
lın giysi yerine birkaç kat ince giysiler giyilmesi nunda NS tercih edilir.
soğuktan daha iyi korur. Giysiler ıslanmaktan * Hasta ısınmadan temel yaşam desteği
korunmalıdır. Yün, keçe ve polipropilen giysiler sonlandırılmamalıdır.
seçilmelidir. En az 2 çift çorap giyilmeli, baş ve * Donuk ile birlikte hipotermisi olan hasta-
yüz örtülmelidir. Tek parmak eldiven kullanımı larda donuğa yönelik tedavi başlanmadan
normal eldivenlerden daha iyi bir ısı yalıtımı önce hastanın santral vücut sıcaklığının
sağlar. Parmakların kullanılması gerekecekse tek 34°C üzerine çıkmış olması gerekir. 40-
42°C sıcak su banyosu içine etkilenen
parmak eldivenin altına ince bir eldiven giyilme-
alanı daldırarak ısıtılır.
lidir. Sıkı giysilerden kaçınılmalıdır. Yüze sürü-
* Etkilenen ekstremite kibarca hareket etti-
len yağlı veya petrol bazlı kremlerin koruyucu
rilir. Masajdan kaçınılmalıdır. Analjezik-
etkisi gösterilememiştir. ler, sistemik antibiyotik, tetanoz profilak-
sisi, pansuman ve atel uygulanmalıdır.
620
Konu 1
lerinden salınan sitokinler aracılığıyla hem lokal 1. Yanık Alanının Genişliği: Vücuttaki toplam
hem de sistemik inflamatuar yanıta sebep olur. yanık alanının yüzdesi olarak ifade edilir. Yanık
Bu inflamatuar yanıt konakçı direncini arttırıp yüzdesinin hesaplanması için; Dokuzlar kura-
yararlı olabileceği gibi, hipermetabolizma ve im- lı, Lund ve Browder Çizelgesi, Modifiye Lund
munsuresyona yol açarak uzak organ yetmezlik- ve Browder Yanık Yüzdesi Çizelgesi gibi birçok
lerine de neden olabilir. Uzak organ yetmezliği; rehber geliştirilmiştir. Bu rehberlerin özellikle
dokulardaki ve dolaşımdaki lökositlerin giderek son ikisi birçok yanık merkezinde kullanılan çi-
artması ve sitokinler aracılığıyla ile lökositlerden zelgelerdir ancak acil servislerde kullanımı çok
kontrolsuz bir şekilde serbest oksijen radikalle- pratik değildir. Bu nedenle burada klasik olarak
rinin salınarak organizmanın kendi hücrelerni tüm dünyada yaygın olarak kullanılan Dokuzlar
de tahrip edecek düzeylere varması sonucu ka- kuralından söz edeceğiz. Yanık yüzdesi ne kadar
tabolik ve immunsupressif süreçle karakterize büyük ise klinik seyir o kadar kötüdür. Yanık
sistemik inflamatuar yanıt sendromunun (SIRS) yüzdesi hesaplanırken 1. derece yanıklar dikkate
ortaya çıkması ile olur. Ağır yanık olgularında alınmaz sadece 2. ve 3. derece yanıklar hesap-
yanan bölümün dışına taşan ve tüm organiz- lanır. Yanık yüzdesi hesaplanırken her yaş gru-
mayı kapsayan bu sistemik inflamatuar yanıtın bunda pratik olarak kullanılabilecek bir yöntem
oluşturduğu; yanık şoku, hipermetabolizma ve daha vardır. Bu yöntemde kişinin parmaklar
immunosupresyon gibi üç ana patofizyolojik sü- hariç avuç içi alanı vücut yüzeyinin % 1’olarak
reci vardır. alınır ve hesaplama yapılır.
lebilir. Yanığı takiben 7 gün içinde skar bırakma- Dördüncü derece yanıklar: Deriye ilave olarak
dan tam iyileşme görülür. Güneş yanığı birinci kas, tendon, kemik gibi yapıların da hasarlandığı
ler termal yanıklara sebep olur. • Orta dereceli yanık ve inhalasyon yanığı
olması
rı sağlandıktan sonra vakit geçirilmeden paren- Özel bir yanık çeşidi olan katran yanıklarında;
teral sıvı tedavisine başlanmalıdır. Verilecek sıvı daha derine ısı transferini engellemek için hızla
Yanık yüzdesi % 25’den fazla olan olgularda Elektrik yanıkları 3 tiptir. Bunlar; Ev tipi yanık-
ileus gelişme olasılığı vardır bu nedenle nazo- lar (110-220 volt), Yüksek gerilim tipi yanıklar
(>1000 volt) ve yıldırım çarpmalarıdır. Düşük
gastrik sonda takılmalıdır. Tetanoz aşısı yapıl-
voltajlı akımlar termal yaralanmalara benzer şe-
malıdır.
kilde yüzeyel yanıklar oluştururken yüksek vol-
Hastaların şiddetli ağrısı olabilir bu nedenle tajlı akımlar yüzeyden boyutları tam anlaşılama-
kısa etkili narkotik ajanlar kullanılabilir. Yanıklı yan derin doku hasarına yol açabilirler. Elektrik
hastalarda oluşan büllerin debride edilmesi öne- akımının geçişine bağlı olarak oluşan ısı, doku
rilmemektedir. Çünkü yapılan çalışmalara göre direnci ile orantılıdır. Akım yoğunluğu doku ha-
sarında ana belirleyici olarak karşımıza çıkar ve
büllerin debride edilmesi enfeksiyon riskini ve
akımın geçtiği yerin kesit düzeyi ile doku hasarı
ağrı hissini arttırmaktadır. Ancak çok büyük
arasında ters bir orantı vardır. Bu nedenle ekstre-
büller, rüptüre büller, enfekte büller ve bülün
mitelerde ileri derece yaralanmalar görülürken
altındaki yanığın derinliği değerlendirilemiyorsa
gövdede bu tür yaralanmalar nadirdir. Kol ve
debride edilebilir. bacaklarda yüzeyel yaralanmalar normal görüle-
Termal yanıkların ayaktan tedavisinde pansu- bilirken kemiklere yakın dokularda kemiğin ısıyı
man mümkünse günde iti kez değiştirimeli, ağrı dağıtmasının daha yavaş olmasına bağlı olarak
daha fazla ısı ile temas sonucu çok miktarda ha-
kesici, tetanoz proflaksisi, topikal ajanlar kulla-
sar oluşabilir.
nılmalıdır. Topikal ajan olarak gümüş sülfadia-
zin uygun bir seçenektir. Çünkü bu ajan, ağrısız, Alternatif akım yaralanmaları ventriküler fib-
bakteriostatik ve allerjik etkisi azdır. rilasyonu başlatabilirken yüksek voltajlı yara-
627
lanmalar ve yıldırım çarpması sıklıkla asistolik yaralanmalarından sonraki iki yıl içinde bila-
kardiyopulmoner arreste yol açar. Elektrik ya- teral katarkt gelişimi meydana gelebilir. Ayrıca
Bölüm 10. Çevresel Aciller
nıklarında çeşitli ritm bozuklukları görülebilir. değişik seviyelerde respiratuar parezi veya tam
Elektrik akımına bağlı ölümcül ritm bozukluk- paralizi ile birlikte olan solunum güçlüğü acil
ları veya asistoli görüldüğünde usulüne uygun müdahale gerektirir.
kardiyopulmoner resusitasyon uygulanmalı ve
tüm hastalara ilk gelişlerinde EKG çekilerek kar- Elektrik yanıklarının termal yanıklardan en
diyak ritm takibi yapılmalıdır. En sık rastlanan önemli ve hayati farkları, kalpte ritm bozuklu-
ritm bozuklukları taşiaritmiler, atriyal fibrilas- ğu oluşturmaları ve yoğun kas dokusu hasarı
yon ve ventriküler fibrilasyondur. Elektrik ener- nedeniyle dolaşıma bol miktarda myoglobinin
jisine maruz kalan kişilerde elektirk yanığına ek girmesidir. Myoglobin böbrek tübüllerini tı-
olarak düşme, yüksekten düşme (özellikle yük- kayarak akut böbrek yetmezliğine yol açabilir.
sek gerilim hatlarında çalışan işçiler), fırlama, Elektrik yaralanmalarında erken cerrahi müda-
savrulma gibi ek yaralanmalar da olabilir. Yine hale gerektiren durumlar vardır. Bunlardan biri
oluşan kas spazmlarına bağlı olarak kemik kı- asidoz veya myoglobinüri ile birlikte olan yaygın
rıkları meydana gelebilir. Bu nedenle tam fizik deri nekrozudur. Bu durumda acil olarak major
muayene ve gerekli tanısal işlemler yapılmalıdır. debridman ve/veya amputasyon yapılmalıdır.
gulasyon (yaşlı veya düşkün bireyler) etkilenir. Klinik: Sıcak krampları ve sıcak bitkinliğinde
Egzersiz dışı sıcak çarpmasında hastanın sıvı viral enfeksiyon tarzı yakınmalar olabilir. Hal-
• Hipotalamik infarkt
* Tüm yanıklar çoklu travmalı olgular gibi
ele alınmalıdır.
Tedavi * Tüm yanıklı olgularda öncelikli ve esas
olan vital fonksiyonların değerlendiril-
Hastanın öncelikle vital bulguları stabilize edil- mesi ve bu fonksiyonların devamlılığının
meli, oksijen tedavisine başlanmalıdır. Gereken sağlanmasıdır.
hastalarda endotrakeal entübasyon yapılmalı ve
* Termal yanıklarda yanık yüzdesinin he-
ventilasyon sağlanmalıdır. Hipovolemiyi düzelt-
saplanması yapılmalı ve şok, böbrek
mek için hemen IV yol sağlanarak paranteral
yetmezliği gibi ciddi komplikasyonların
sıvı tedavisine başlanmalıdır. Kullanılacak sıvı
önlenmesi için uygun sıvı tedavisi başlan-
izotonik kristaloid sıvılar olmalıdır. Parenteral
malıdır.
sıvı tedavisinin sağlıklı olması için özellikle yaşlı
hastalarda santral venöz basınç takibi yapılmalı- * Yanık ünitelerine veya hastaneye yatışı ge-
reken yanık olguları doğru tanımlanmalı
dır. İlk stabilizasyon sağlandıktan sonra hastanın
ve sevkleri yapılmalıdır.
vücut ısısı düşürülmelidir.
* Elektrik yanıklarında hastanın solunum
Sıcak çarpmasında termoregulatar merkez bo- ve kardiyak ritm takibi ve ritm bozukluk-
zulduğu için vücut ısısını düşürmede ateş düşü- larının erken tedavisi yapılmalıdır.
rücüler etkili değildir. Alkol emdirilmiş pedlerle * Elektrik yanıklarında da şok ile mücadele
ısının düşürülmesi sistemik emilim ve toksisite edilmeli böbrek yetmezliği riskini orta-
riski nedeniyle kontrendikedir. dan kaldırmak için uygun sıvı tedavisi uy-
gulanmalı ve idrar çıkışı takip edilmelidir.
Soğuk hava/buhar uygulaması güvenlidir. Ancak
her zaman bu koşullar sağlanamaz. Vücut ısısı- * Elektrik yanıkları kompartman sendromu
açısından yakın takip edilmeli ve gereken
nı düşürmek için buzlu su, soğuk su veya buz
hastalarda erken fasiyatomi yapılmalıdır.
torbaları kullanılabilir. Bu uygulamalar ile has-
tada titreme oluşması istenmeyen bir durumdur. * Birden fazla yıldırım çarpması varsa arrest
Çünkü titreme olunca ısı üretimi ve metabolik düşünülen hastalara müdahale edilmelidir.
ihtiyaç artar. Tedavi sırasında gelişebilecek titre- Çünkü uzun CPR genellikle başarılıdır.
meyi önlemek için klorpromazin gibi antipsiko- * Kimyasal yanıklarda en önemli husus
tikler (antidopaminerjik, antikolinerjik ve alfa yanık bölgesinin bol suyla yıkanıp dilüe
reseptör blokajı etkileriyle hem titremeyi hem de edilmesidir.
endojen ısı üretimini baskılayıcıözellik gösterir). * Sıcak acillerinde hastanın vital fonksi-
yonlarının stabilize edilmesinin ardından,
Vücut ısısının düşürülmesinde soğuk suyla gast- hızla vücut ısısını düşürmeye yönelik ön-
rik lavaj, periton lavajı gibi internal soğutma veya lemler alınmalıdır.
dolaşım bypassı ile eksternal soğutma yapılabilir.
3. Hoppe J. Heat Exhaustion and Heatstroke, 6. Holliman JC: Electrical and Lightining Injurie,
http://emedicine.medscape.com/article/770413 The Pennsylvania State University Emergency-
633
Konu 3
DİSBARİZM VE DALIŞA BAĞLI
ACİL DURUMLAR
Dr. Mehtap Bulut
Arteriyel Gaz Embolisi: Çıkış sırasında genle- Kulak Barotravmaları: Normalde dış kulak
şen hava, alveollerin ve çevre damarların rüp- yolu dışa açık olduğu için dalış sırasında içi su ile
az hasarlanır ama morbiditesi daha fazladır. İç uygun olmayan bir çıkış nedeniyle atılamaması
kulak barotravmasının klasik triadı işitme kay- söz konusudur. Deniz suyunda yaklaşık her 10
bı, tinnitus ve vertigodur ancak birlikte bulun- metre derinlikte ortam basıncı 1 atmosfer ar-
mayabilir. Etkilenen kulakta dolgunluk veya su tar. Hangi derinliğe dalınıyorsa o derinliğe eşit
hissi vardır. Sensörinöral işitme kaybı öncelikli basınçta hava solunması gereklidir. Dokuların
bulgudur. Vertigo, bulantı, kusma, dezoryantas- yüksek basınçta solunan nitrojenle satürasyonu
yon ve ataksi görülebilir. Vestibüler semptomlar zamana bağlı bir süreçtir. Böylece dekompresyon
bazen çok ağır olabilir. hastalığı (DKH) gelişimi için yalnızca dalınan
Tedavi; baş yüksekte tutularak 5-7 gün yatak derinlik değil, o derinlikte ne kadar kalındığı da
istirahati, iç kulak basıncını artıracak hareketler- önemlidir. Dokuların nitrojenle satürasyonu her
den (öksürme, ıkınma, Valsalva manevrası gibi) dalışta mutlaka gerçekleşir. Derin dalış, uzun sü-
sakınma ve dekonjestan kullanımı şeklindedir. reli dalış, gerekli beklemeleri yapmadan çıkma,
Tam veya tama yakın işitme kaybı olanlarda er- hızlı çıkış gibi nedenlerle çözünmüş durumdaki
ken cerrahi girişim yararlı olabilir.(2,4) nitrojen solunum yolları ile atılamadan dokular-
da serbest gaz kabarcıkları haline geçer.(1,4,6,8)
Sinüs Barotravmaları: Hava içeren boşluklar
olan paranazal sinüsler ile dış ortam basıncı DKH sırasında oluşan intrasellüler kabarcıklar
arasında eşitlemenin yapılamadığı durumlarda hücrelerin parçalanmasına, intrasellüler kabar-
sinüs barotravmaları oluşur. Özellikle maksiller cıklar ise dıştan bası yaparak zedelenmelerine
ve frontal sinüs tutulur. Sinüs barotravması ge- neden olur. DKH’da asıl patoloji intravasküler
çirenlerin %50’nde kronik rinit veya sinüs prob- kabarcıkların dolaşımı tıkayarak oluşturduğu
lemi vardır. Mukpzal kalınlaşma, polipler ve sep- zararlara bağlıdır. İskemi, doku hipoksisi, da-
tum deviyasyonu predispozan faktörlerdir. İniş mar geçirgenliğinde artış, ödem gelişimi, hücre
veya çıkış sırasında ağrı hastanın asıl yakınması- beslenmesinin ciddi oranda bozulması, hemo-
dır. Akut veya kronik sinüzite bağlı olarak sinüs konsantrasyon, dolaşımın yavaşlaması, yabancı
ostiumları kapalı iken dalış yapmak vakum etki- cisim reaksiyonu, gerçek trombüs oluşumu mey-
si oluşturur. Sinüs iç duvarında serum sızması,
dana gelebilir.(4,6)
kanama ve şiddetli ağrı oluşur. Burun kanamsı
da görülebilir. Hastaların büyük çoğunluğu lo- Dalmanın süresi ve derinliği DKH’nın geliş-
kal ve sistemik dekonjestanlara ve enfeksiyon mesinde önemli bir risk faktörüdür. Diğer risk
varlığında uygulanan antibiyotik tedavisine iyi faktörleri ise yorgunluk, dehidratasyon, ağır eg-
cevap verir. Sigara ve diğer nazal irritanlar, dalış zersiz, obezite, ateş, dalmadan sonra uçuş yapıl-
ve uçuş yasaklanır.(2,4,5) ması, sigara ve alkol kullanımı olarak sıralanabi-
lir. Ayrıca pulmoner hastalığı olanlar ve patent
foramen ovalesi olanlarda risk daha fazladır.(1,6,8)
2. Dekompresyon Hastalığı
Klinik: Dekompresyon hastalığının sınıflandır-
Genellikle basınçlı hava ile yapılan dalışlar- ması ile ilgili bir fikir birliği olmamakla birlikte
dan sonra gözlenir. Hastalığın fiziksel temelini en yaygın kullanılan sınıflandırmaya göre iki ana
Henry Kanunu oluşturur. Sabit sıcaklık altında, sınıfa ayrılır; Tip-I ve Tip- II DKH.
gazların parsiyel basınçları ile çözünürlükleri Tip-I DKH’nda kas-iskelet sistemi, deri ve len-
arasında doğru orantı bulunur. Dalış sırasında fatik damarlar etkilenmiştir. Lenfatik tıkanıklık
638
olduğu gibi solunan gazın parsiyel basıncı art- nedeniyle lenfödem gelişir ki bu lenfödemin dü-
Konu 3
zelmesi rekompresyon tedavisine rağmen günler birkaç dakika ile saat içinde başlar. Parezi, pa-
alabilmektedir. Hafif formu olup hayatı tehdit restezi, paralizi ve sfinkter kontrolünün kaybına
• Pulmoner emboli
• Mekanik bel ağrısı tedavisinde ABD Donanması Tedavi Tablosu 6
kullanılmaktadır. 18m (2.8 ATA) de uygulanan
• Retinal ayrılma, retinal arter/ven tıkanıklığı
bu HBO tedavisi gaz kabarcıklarının boyutunu
• Alternobarik vertigo küçülterek arteriyel dolaşımdan kapiller ve ve-
• Hipovolemik şok nöz sisteme geçmelerini, böylece akciğerlerde
• Hipotermi tutulabilmelerini sağlar. Bir yandan da HBO
• Hipoglisemi(1,3,6) sayesinde kanda yalnızca oksijenin bulunuşu
kanı nitrojenden temizler ve gaz kabarcıklarının
rezolüsyonunu hızlandırır. HBO’in hipoksik
Tedavi dokulara oksijen sağlaması, antiödem etkisi ve
Hastane Öncesi Tedavi: Hasta sudan çıkartıl- reperfüzyon hasarını engelleyici etkileri de diğer
malı ve travmadan şüpheleniliyorsa immobilize faydalarıdır.(10-12)
edilmelidir. Hastaya %100 oksijen verilir, gere- Standart rekompresyon tedavisine yardımcı ola-
kiyorsa entübe edilir. Salin veya Ringer laktat cak bazı ilaçlarda kullanılmıştır. Örneğin; kor-
soluüsyonu ile iv sıvı replasmanı yapılır. Kalp ve
tikosteroidler, aspirin, heparin ve lidokain veri-
solunum durması olan hastalarda temel ve ileri
lebilir. Ancak hiçbirinin insanlar üzerinde açık
yaşam desteği uygulanır. Hastalar sırtüstü veya
bir etkileri gösterilememiştir. Heparinin hayvan
şuuru kapalı ise lateral dekübit pozisyonuna alı-
modellerinde zararlı olabildiği gösterilmiştir. Se-
nır. Trendelenburg pozisyonu uygulanmaz. En
rebral arteriyel gaz embolisinde en gelecek vaat
yakın acil servis ve hiperbarik oksijen (HBO)
eden ilaç lidokain olarak ifade edilmektedir. Kul-
tedavisi verilen bir sağlık kuruluşuna nakli sağ-
lanır.(1,6) lanılacak doz standardize edilmemekle birlikte
tipik kardiyak dozunun kullanılabileceği belirtil-
Acil Servis Tedavisi: Vücuttan özelliklede ak- mektedir. Yapılan hayvan çalışmalarında somato-
ciğerlerden nitrojeni uzaklaştırmak için hastaya sensoriyel uyarılmış potansiyellerini ve beyin kan
%100 oksijen verilir. Gerekiyorsa hasta entübe akımını iyileştirdiği belirtilmiştir. Ayrıca nörop-
edilir, tüp torakostomi uygulanır. Saatlik idrar sikiyatrik defisitleri azalttığı gösterilmiştir.(1,4,)
çıkışı 1-2 ml/saat olacak şekilde iv sıvı replas-
manına başlanır. Rehidrasyon dolaşımı ve per-
füzyonu iyileştirir. Hastalar sırtüstü veya şuuru Özet
kapalı ise lateral dekübit pozisyonuna alınır.
Trendelenburg pozisyonu uygulanmaz. Se- * Arteriyel Gaz Embolisi (AGE), çıkış sıra-
sında oluşup hastaların büyük çoğunluğu
rebral gaz embolizasyonunu önlemek için has-
çıkıştan hemen sonra basınç odasına alı-
taların baş aşağı pozisyonunda tutulması dalma
namadan kaybedilir.
ile ilişkili yaralanmalarda standart bir uygumla
olarak düşünülmekle birlikte günümüzde bu uy- * AGE yakınmaları sıklıkla bilinç kaybı, nö-
bet, oryantasyon bozukluğu, hemiplejidir.
gulamanın terk edilmesi gerektiği bildirilmiştir.
Gerçekte bu işlem kafa içi basıncını ve kan-beyin * Dekompresyon hastalığı Tip-I ve Tip- II
bariyerindeki hasarlanmayı artırmaktadır.(1,4,6) olmak üzere 2’ye ayrılır. Tip-I hafif formu
olup hayatı tehdit etmez. Tip-II DKH, di-
Dekompresyon hastalığının ve arteriyel gaz em- ğerine göre daha sık rastlanmaktadır ve daha
bolisinin asıl tedavisi rekompresyondur. Müm- ciddi klinik tablolara neden olmaktadır.
kün olan en kısa zamanda uygulanmalıdır. En * Tip-I DKH “vurgun” olarak da bilinir. Kol
yakın HBO tedavisi yapan bir sağlık kuruluşu ve bacaklarda ağrı yakınması vardır. Ağrı
640 ile temasa geçilmeli ve transferi sağlanmalıdır. en sık olarak periartiküler bölgelerdedir.
Konu 3
641
Konu 4
ANAFİLAKSİ
4. Araşidonik asit yolunun baskılanması: (As- • Böcek sokmasından 10-15 dk sonra şok ge-
pirin, NSAID) lişebilir.
Birçok dokuda bulunan mast hücreleri alerjik • İlaç enjeksiyonundan yaklaşık 5 dk sonda
reaksiyonların büyük kısmından sorumludur. şok ile anafilaksi görülmektedir.
Aktive olduğunda hücre degranülasyonuyla açığa
Etkenle karşılaştıktan 6 saat sonrasında hiç ölüm
çıkan mediatörler (histamin bradikinin prostag-
bildirilmemiştir. Başlangıç ne kadar hızlıysa re-
landin lökotrienler) klinik etkiyi meydana getirir.
aksiyon o kadar şiddetlidir.
Mast hücre degranülasyonuna yol açan mekanizmalar
En sık görülen bulgu yaygın ürtiker, anjioödem-
• Ig E mediatörünün hipersensitivitesi dir (% 80-92). Ancak hızlı gelişen anafilakside
• Kompleman sistemi aktivasyonu görülmeyebilir.
• Anaflaktoid maddelerin direkt uyarılması. Tedaviyi takiben tam düzelmeden sonra semp-
• Araşidonik asit yolunun baskılanmasıdır. tomların tekrarlaması bifazik reaksiyon olarak ta-
nımlanır. Olguların % 5 sıklıkla görülebilir. Hiçbir
Klinik yakınmanın olmadığ dönem1.3-28 saat sürebil-
mektedir. Genelde 4 saat sonrasında bulgu verir.
Histamin reseptörlerinden H bronkokonstrük-
Klasik formdaki anafilakside tanı kolay olmakla
süyon, damar geçirgenliği artışı, düz kas kasıl-
birlikte, gerçekte hedef organ katılımı ve semptom-
masını sağlar. H ’nin etkisi gastrik asit sekres-
ların çeşitliliği tanı ve tedavi zorluklarına yol açar.
yonunda artış, kardiak kronotrop ve inotrop
etkidir. H ise histamin oluşumunun ve salını- Hasta genellikle kötü hisseder ve görünür. Ciltte
mının inhibisyonundan sorumludur. Bu etkiler sıklıkla anjioödem veya ürtiker görülür. Hasta şok-
aşağıdaki yakınma ve bulguları oluşturur: taysa soluk, siyanoze, terli olabilir. Olguların yak-
laşım %20’sinde cilt bulguları görülmeyebileceği
Mukokutanöz: Kaşıntı, flashing, eritem, anjio- unutulmamalıdır. Sistemik bulgu olmadan cilt
ödem, konjonktivit, rinit.
bulguları anafilaksi olarak değerlendirilmemelidir.
Respiratuar: Üst hava yolunda anjioödem, Ayırıcı tanıda septik şok, vazovagal şok, panik
bronkokonstriksiyon, pulmoner hiperinflasyon, atak akla gelmelidir.
pulmoner ödem, ses kısıklığı, boğazda dolgun-
luk, dispne, stridor, hışıltılı solunum, yutma Hayatı tahdit eden astım gıda alerjisiyle tetikle-
güçlüğü, konuşma bozukluğu nebilir ve solunum aresti gelişebilir. Daha önce
anafilaksi geçirmiş olan hasta tekrar aynı etkene
Kardiyovasküler: Damar geçirgenliği artışı, da- maruz kaldığına inanıyorsa anksiyöz olabilir.
mar içi volüm azalması, hipotansiyon, vazojenik
şok, miyokardial kasılma bozukluğu, disritmi,
bradikardi/taşikardi. Laboratuvar
GİS: Kusma, ishal, kramplara bağlı karın ağrısı, Anafilaksi tanısı klinik olarak konulmaktadır.
gaita inkontinansı. Anafilaktik reaksiyonda mast hücrelerinin masif
degranülasyonu esnasında salınan Triptaz tanıda
Bu bulgulara anksiyete, baş dönmesi, ölüm kor-
kusu, bilinç değişikliği, idrar inkontinansı eşlik yardımcı olabilir. Yakınmaların başlamasından 30
edebilir. dk sonra kan konsantrasyonu artar, 1-2 saatte pik
yapar, 6-8 saatte normale döner. Bazı olgular yük-
Yakınmaların ortaya çıkışı genellikle etkenle kar- sek baseline değerine sahip olabileceğinden ardı-
644 şılaştıktan hemen sonradır: şık ölçüm yapmak önerilir. Gıda alerjisinde mast
Konu 4
hücre degranülasyonu sadece barsak lümeniyle sı- Adrenalin IV uygulanması ikinci seçenektir. İnt-
nırlı olabileceğinden her zaman yükselmeyebilir. raossöz de verilebilir. IV adrenalin uygulanması,
Anafilaksi
Travma gibi ağır hastalıklarda yükselebilir. kardiyak aritmi ve miyokard iskemisi riski nede-
niyle yakın monitörizasyon gerektirir. Anafilaksi
sonrasında kardiyak arest gelişirse KPR uygulan-
Tedavi malı ve adrenalin IV veya IO verilmelidir. Bu
durumda ACLS veya APLS’de önerilen standart
Hastane içinde veya dışında anafilaksi hastasıyla dozlar uygulanmalıdır.
karşılaşıldığında derhal yardım istenmelidir. An-
cak uzman ve malzeme gelene kadar tedavinin
IV Adrenalin Yan Etkileri
başlanması gerekir. Anafilaksi hastalarının teda-
visinde havayolu (A), solunum (B), dolaşım (C) • Hipertansiyon (iskemik kalp hastalığına
sıralamasıyla müdahale edilmelidir. Hava yolu sebep olabilir).
açık tutulmalı, gerekliyse endotrakeal entübas-
• Miyokardın O2 tüketimini arttırır.
yon veya trakeotomi uygulanmalıdır.
• Koroner vazokontrüksiyon yapar.
Anafilaksi hastasının tedavisinde supin pozis-
• Taşikardi/disritmi yapabilir.
yonda yatırma önerilir. Hastanın ayaklarının
kaldırılması gerekebilir. HT, KAH olan, SVO geçirmiş, gebe hastalarda
dikkatli kullanılmalıdır.
Adrenalin: Mümkün olan en kısa zamanda IM
adrenalin uygulanması hayat kurtarıcıdır. Yapıl- Adrenalin uygulanması sonrasına akut MI ge-
mış randomize kontrollü çalışma bulunmamak- lişmesi, korkulmasına rağmen, seyrek rastlanan
la birlikte adrenalin kullanımını desteklemek bir durumdur. Akut MI anafilaksinin kendi-
için yeterince olgu sunumu yayınlanmıştır. Er- sine bağlı komorbid hastalık olarak gelişmesi
ken verildiğinde daha etkindir. Doğru dozda IM veya önerilen adrenalin dozunun üzerine çıkıl-
uygulamayla yan etki çok az gelişmektedir. mış olması gibi nedenlerle tanı koymak zordur.
Anafilaksi hastalarında uygun dozda adrenalin
Adrenalin α reseptör agonisti etkisiyle periferal uygulanmansa bağlı 4 akut MI olgusu yayınlan-
vazodilatasyonu düzeltir ve ödemi azaltırken β mıştır. Bunların ikisi cilt altı uygulama, biri oto-
reseptör etkisiyle bronkodilatasyon yapar, miyo- enjektörle ve diğeri de IV adrenalin uygulanması
kardiyal kontraksiyon gücünü artırır, histamin sonucudur.
ve lökotrien salınımını baskılar. Bunlara ek ola-
rak mast hücrelerindeki β2 reseptörler aktivasyo-
nu önler ve erken adrenalin uygulanması Ig E
aracılı alerjik reaksiyonların ağırlığını azaltır. Tablo 1. Anafilaksi tanısı.
Aşağıdaki üç kriter de olmalıdır:
Daha az eğitim gerektirmesi ve daha güvenli 1. Hastalığın akut başlangıcı
olması nedeniyle adrenalinin IM uygulanması 2. Cilt ve/veya mukoza değişikliği
önerilmektedir. Enjeksiyon yeri olarak uylu- (kızarıklık, ürtiker, anjioödem)
ğun anterolaterali ve 1/3 orta kısmı uygundur. 3. Hayatı tehdit edici A/B/C problemi
Emilimin deltoid bölgeden çok daha iyi olduğu
saptanmıştır. Maksimum plazma adrenalin kon- Aşağıdakiler tanıya yardımcı olabilir:
santrasyonuna ulaşması ortalama 8 dakikadır. Hasta için bilinen alerjene maruz kalmak
SC veya inhalasyon yoluyla uygulamada adre- Gastrointastinal yakınmalar (inkontinanas, karın ağrısı)
nalinin farmakokinetiği çok düşük olduğundan Yalnızca cilt ve/veya mukoza değişikliği anafilaksi
önerilmez. Gerekirse 5 dakika sonra aynı doz tanısı koydurmaz.
tekrarlanabilir. Otoenjektörler hastane dışı ve
içinde çok daha pratik seçeneklerdir. 645
Glukagon: Düzenli β bloker alan çocuklar- Tablo 2. Anafilaksinin ayırıcı tanısı
Bölüm 10. Çevresel Aciller
Anafilaksi
tizon veya eşdeğeri yeterlidir. Reaksiyon sonrası ABCDE
1-2 gün oral olarak devam edebilir (prednizon Yardım iste
40mg/gün). Hastayı yatır
IM adrenalin mümkün olduğu kadar çabuk
Tablo 3. Adrenalin uygulaması Entübasyon
O2
Adrenalin IM IV sıvı
1:1000 adrenalin Glukagon Antihistaminikler Kortikosteroidler
Yetişkin: 500 mikrogram IM (0.5 mL)
> 12 yaş: 500 mikrogram IM (0.5 mL) Monitörize et:
Çocuk küçük veya puberte öncesi ise 300 mikrog- Pulse oksimetre
ram IM (0.3 mL) Nabız
6 - 12 yaş: 300 mikrogram IM (0.3 mL) Kan basıncı
<6 yaş: 150 mikrogram IM (0.15 mL)
Adrenalin IV Özet
1:10,000 adrenalin (100 mikrogram/mL). Yetişkin
50 mikrogram * Ölümcül aşırı duyarlılık reaksiyonlarını
Çocuk hasta 1 mcg/kg anafilaktik veya anafilaktoid reaksiyon-
Sulandırma ve uygulama çok dikkatli yapılmalıdır. dur. Farklı tiplere ayırmanın acil servis
Sürekli hemodinamik monitörizasyon yapılmalıdır.
için pratik değeri yoktur.
Adrenalin IV infüzyon
Lokal kılavuzlar uygulanarak yapılmalıdır.
* Anafilaksi açısından risk oluşturduğu bi-
linen iki faktör iyi kontrol edilemeyen as-
KPR yapılıyorsa
tım ve önceki anafilaksi öyküsüdür.
İleri Kardiyak Yaşam Desteği veya İleri Pediyatrik
Yaşam Desteği protokollerinde önerilen dozlar * Anafilaksi tanısı için, alerjen olduğu tah-
uygulanmalıdır. min edilen ajanın alınmasından hemen
sonra hastalığın akut başlangıcı, hayatı
tehdit eden ABC problemi ve cilt/muko-
Taburculuk za değişiklikleri olmalıdır.
Anafilaksi nedeniyle acil servise başvurmuş olan * Gastrointestinal yakınmalar tanıda yar-
dımcı olabilir.
bir hasta taburcu edilirken tekrarlama olasılığı
olmamalıdır. Hastaların 10 saat gözlemi genel- * Yalnızca cilt ve/veya mukoza değişikliği
likle yeterlidir. Ancak bifazik reaksiyon olasılığı anafilaksi tanısı koydurmaz.
düşünülüyorsa gözlem süresi 24 saate kadar uza- * Anafilaksi tedavisinde adrenalin (1/1000)
tılır. 0.5 mg IM uygulanması hayati öneme
sahiptir.
• Yavaş başlangıçlı ağır reaksiyonlar
* ABCDE desteklenmelidir. Glukogon,
• Ağır astmatik bulgular antihistaminikler, steroidler tedaviye
• Allerjenin yayılmasının devam etme olasılığı eklenebilir.
• Önceden bifazik reaksiyon geçirmiş olma
bu konuda uyarıcıdır.
Kaynaklar
Taburcu edilen her hasta yakınmaları tekrar-
1. Ring J, Messmer K. Incidence and severity of
larsa hemen gelmesi konusunda uyarılmalıdır.
anaphylactoid reactions to colloid volume sub-
Hastalara alerji polikliniği önerilmeli, adrenalin stitutes. Lancet. 1977;26:466-9.
otoenjektörü ve ürtiker varsa oral yolla antihis-
2. Ring J, Brockow K, Behrendt H. History and
taminik ve steroid üç gün kullanacağı şekilde
classifi cation of anaphylaxis. Novartis Found
reçete edilmelidir. Symp. 2004;257:6-16 647
3. Sampson HA, at all. Second symposium on 9. Peavy RD. Metcalfe DD. Understanding the
the definition and management of anaphylaxis: mechanisms of anaphylaxis. Anaphylaxis and
Bölüm 10. Çevresel Aciller
Summary report Second National Institute of insect allergy. Current Opinion in Allergy &
Allergy and Infectious Disease/Food Allergy Clinical Immunology, 2008;8:310-5.
and Anaphylaxis Network symposium. J Allergy 10. Kemp SF. The post-anaphylaxis dilemma: How
Clin Immunol 2006;117;391-8 long is long enough to observe a patient after
4. Kyle J. Shaver, MD; Christopher Adams, MD; resolution of symptoms? Current Allergy and
Steven J. Weiss, MD. Acute myocardial infarc- Asthma Reports, 2008;8:1.
tion after administration of low-dose intrave-
nous epinephrine for anaphylaxis. Can J Emerg 11. ECC Connnittee, Subcommittees and Task
Med 2006;8:289-94 Forces of the American Heart Association.
2005 Amerlcan lleart Association Cluldeli-
5. Treudler R, Kozovska Y, Simon JC. Severe Im-
mediate Type Hypersensitivity Reactions in nes for Cardiopulmonary Resu<>citation
105 German Adults: When to Diagnose Ana- and Emergency Cardiovascular Care. Cir-
phylaxis. J Investig Allergol Clin Immunol culation, 2005;13;112.
2008;18:52-8. 12. Tint: inally JE. Emergency: rv’Iedicine, A
6. Brown SGA, Mullins RJ, Gold MS. 2. Ana- Comprehensive Study Guide; Rowe BH,
phylaxis: Diagnosis and management MJA. Carr S.lumph ylaxisAndAcuie: Vlergic Re-
2006;185:4. actions Intemaiionally edition, 6th eel: VIc
7. TseY, RylanceG. Emergency management of GrmvHill Companies. 2005;247-52.
anaphylaxis in children and young people-New
guidance from Resuscitation Council (UK). 13. ll. Krause RS. Anaphylaxis. Differential
Arch. Dis. Child. published online 1, 2008. Diagnoses & Workup. http:iiemedicine.
8. Alrasbi M, Sheikh A. Comparison of
medscape.comi articlc 756150.
international guidelines for the emer-
gency medical management of anaphylaxis.
Allergy. 2007;62:838-41.
648
Konu 5
volümünde bir artışa neden olur ki bu Antidi- alkol sersemliği, basit fiziksel yorgunluk gibi
üretik hormon (ADH) ve aldosteronu inhibe yanlış tanılara neden olabilir.(1)
eder ve diüreze neden olur. Klinik olarak diürez
ve hemokonsantrasyon sağlıklı bir yanıt olarak Baş ağrısı genellikle bifrontal ve zonklayıcıdır.
kabul edilir. Tanı koymak için baş ağrısı ve beraberinde şu
semptomlardan en az biri olmalıdır; bulantı,
Kardiyovasküler Sistem: Stroke volüm başlan- iştahsızlık, baş dönmesi, yorgunluk, halsizlik,
gıçta azalır ve böylelikle artmış kalp hızı, normal uyumakta zorluk. Gece boyunca ve uyandığında
bir kalp debisi (CO) sağlar. Kan basıncı, artmış özellikle kötüleşir. Ayrıca valsalva manevrası ve
sempatik tonusa sekonder olarak hafif derecede eğilmekle de baş ağrısı artar. İştahsızlık, bulantı
yükselir. Hipoksiye maruz kalınca pulmoner do- ve bazen kusmayı içeren gastrointestinal semp-
laşımda vazokonstriksiyon meydana gelir. Sonuç tomlar görülür. Ama esas yakınmalar güçsüzlük,
olarak pulmoner basınç artar. Bu hipertansiyo- bitkinlik, yorgunluktur. ADH olan kişi sıklıkla
nun derecesi oldukça değişkenlik gösterir, sadece irritedir ve yalnız kalmak ister. Uykusuzluk ve
hiperaktif bir yanıt olabileceği gibi yüksek irtifa üşüme titreme de sıklıkla vardır. Hastalık iler-
akciğer ödemine kadar ilerleyebilir. Serebral kan lerse, baş ağrısı daha ciddi olur ve kusma, oligüri
akımı geçici olarak artar ki bu da beyne oksijen ve artmış dispne görülür. Ataksi ve bilinç düze-
dağılımını artırabilir.(1-4) yinde değişme, ADH’nın en ciddi formu olan
YİBÖ’nin habercisidir. Eğer tedavi gecikirse
koma 12 saat içinde gelişebilir.(1,3)
Yüksek İrtifa Sendromları
Çoğu kişiler bu hastalığı iyi uyum sağlar. Hafif
Hipoksi ile ilişkili yüksek irtifa sendromları şun-
ADH’nın tanısını koymada tam bir bulgu ol-
lardır; akut dağ hastalığı, akciğer ödemi, beyin
mamakla birlikte sıvı birikmesi ve idrar çıkışının
ödemi, periferal ödem, uyku problemleri, ve bir
azalması erken bir bulgudur. Ciddi ADH’da,
dizi nörolojik sendromlar.(1,3)
YİAÖ ve YİBÖ gelişme riski artmıştır.
bir kişide progresif nörolojik bozulma varlığında verilmeli, hipoperfüzyon ve iskemiden sakınıl-
klinik olarak bu tanım kullanılmaktadır.(1,3,4) malıdır. Hastane koşullarında, mannitol yanıt
alınamayan hastalarda kullanılabilir.(1)
Tüm beyin fonksiyonlarının etkilenmesi ve bo-
zulması ile karakterizedir ve ADH’nın en ciddi Koma günlerce hatta haftalarca devam edebilir.
klinik formudur. Ciddi ADH’nın yakınmaları Ataksi, kognitif bozulma gibi uzun süreli nö-
(baş ağrısı, yorgunluk, halsizlik ve kusma), ile rolojik sekel bildirilmiştir. Bazıları hatta 1 yıla
YİAÖ bulguları (öksürük, dispne) genellikle kadar sebat edebilir. YİBÖ’nin erken tedavisi iyi
vardır. Mental durumda değişme, ataksi, jene- sonuçlar verir ama koma geliştiyse ölüm oranı
ralize nöbetler, stupor ve eğer tedavi edilmezse %60’dan fazladır.(1,3)
komaya ilerleme ile karakterizedir. Baş ağrısı,
bulantı ve kusma her zaman olmayabilir. Reti-
nada kanamalar görülebilir. Artmış intrakranial 3. Yüksek İrtifa Akciğer Ödemi
basınç nedeniyle 3. ve 6. kraniyal sinir felci gibi
fokal nörolojik bulgular görülebilir. Patolojik İrtifa hastalıklarının en öldürücü olanıdır.
olarak multiple küçük hemorajilerle ve bazen de 14.000 feetin üzerinde sık görülür. Genellikle
trombozis ile birlikte olan yaygın beyin ödemi yüksek rakıma ulaştıktan sonraki 2-4 gün içinde
mevcuttur. Serebellar ataksi bulgusu, YİBÖ’ni oluşur.(1,3)
erken tanımada en duyarlı testtir. Tek başına
ataksi olması bile kurbanın hemen aşağıya indi- Hastalığın erken döneminde kuru öksürük, azal-
rilmesini gerektirir.(1,3) mış egzersiz kapasitesi, egzersizde dispne vardır.
Geç dönemde ise taşipne, taşikardi ve istirahatte
Ayırıcı Tanı: Anksiyete, beyin apsesi, diyabetik dispne gelişir. Özellikle istirahatte dispne ciddi
ketoasidoz, ansefalit, Guillain-Barre sendromu, bir akciğer problemi olduğunun habercisidir.
primer baş ağrısı türleri, hipoglisemi, hiponatre- Belirgin halsizlik, prodüktif öksürük, siyanoz
mi, hipotermi, beyin tümörleri, serebro vasküler ve daha yaygın raller diğer bulgulardır. Hipok-
olay, subaraknoid kanama, subdural hematom, si arttıkça bilinç durumu bozulur. Sonrasında
karbonmonoksit zehirlenmesi sayılabilir.(1,4) koma ve ölüm gelişir. Bu nedenle erken tanı çok
önemlidir.(1, 5-7)
Tedavi: Ciddi ADH gibidir; oksijen, iniş ve ste-
roidlerdir. İniş, en önce yapılması gerekendir ve Fizik muayenede hafif formunda genellikle sağ
en iyi tedavi şeklidir. Eğer varsa yüksek akımlı orta akciğer alanlarında lokalize raller saptanır-
oksijen (6-8 l/dk) verilir. Asetozolamid yararlı ken sonrasında tek veya çift taraflı raller daha
olabilir. Hızlıca indirilemeyen hastalarda teda- sonrasında ise yaygın bilateral raller saptanabilir.
vi; steroid, oksijen desteği ve hiperbarik tedavi Hastaların yaklaşık %30’unda istirahatte iken
kombinasyonudur. Deksametazon önce 8 mg raller duyulamayabilir. Vücut ısısı 38.5°C’e ka-
pO, IV, IM verilir. Sonrasında 4 mg 6 saatte bir dar çıkan ateşe sık rastlanır. Taşikardi ve taşipne
verilir. İndirildikten sonra halen ataksi veya kon- genellikle hastalığın şiddeti ile uyumludur. Kalp
füzyon devam ediyorsa hastaneye yatış gerekir.
oskültasyonunda, P2’de sertleşme saptanabilir.
Hiperbarik oksijen tedavisi de hayat kurtarıcı
EKG’ de sağ aks deviyasyonu ve akut pulmoner
olabilir. Özellikle inişten sonraki birkaç gün de-
hipertansiyon nedeniyle sağ ventrikül yüklenme
vam eden koma durumlarında yararlıdır.(1,3,4)
patterni vardır. Akciğer filminde; lokalize alve-
Komatöz hastalarda ileri havayolu, mesane kate- oler veya interstisyel ödemden yaygın alveoler
terizasyonu ve diğer komaya yönelik destekleyici infiltrasyona kadar değişen bulgular saptanır.
bakım uygulanır. Loop diüretikler (furosemid Plevral effüzyon nadirdir ama ciddi vakalarda
652
40-80 mg veya bumetanid 1-2 mg) beyin öde- görülebilir .(1,4,6,7)
Konu 5
Ayırıcı tanı: Pnömoni, astım, kronik obstrüktif YİAÖ’nin tedavisinde ilaç terapisinin yeri sınır-
akciğer hastalığı, myokard enfarktüsü, pulmo- lıdır. Ancak şiddetli olgularda ve tedavilere yanıt
653
Özet Kaynaklar
Bölüm 10. Çevresel Aciller
654
BÖLÜM 11
KLİNİK TOKSİKOLOJİ
Zehirlenme vakalarına tüm dünyada çok sık Çevresel kirlilik nedeniyle olan zehirlenmeler de
rastlanmaktadır. ABD’de her yıl 5 milyondan (Kükürt, kurşun, arsenik, petrol ürünleri atıkları
fazla kişi biyolojik ve kimyasal ajanlara maruz gibi) artık toksikolojinin alanına girmektedir.
kalma nedeniyle tedavi edilmektedir. Zehirlen-
melerde hem kitlesel, hem de bireysel olarak bu Acil servise müphem şikayetler ile gelen hasta-
maddelere maruz kalınma durumları göz önüne larda artık tüm toplumlarda farklı spektrumda-
ki ajanlara bağlı zehirlenmeler taranmaktadır.
alınmaktadır.
Özellikle en büyük tanısal zorluklar sokak ilaç-
Türkiye’de yapılan tanımlayıcı araştırma verile- ları denen maddeler veya alternatif tıp ajanlarına
rine göre acil servislere başvuran akut zehirlen- bağlı zehirlenmelerdeki etken maddeyi ortaya
meler tüm olguların % 0.3-5’ini oluşturmakta- çıkarmaktır. Zehirlenmelerin genel demografik
dır. Zehir Danışma Merkezleri ve acil servislere özelliklerine bakıldığı zaman çoğunda bir mad-
başvuran olgu serilerinin sonuçlarına göre akut denin akut olarak ve kazayla alınması, tek bir
zehirlenmelerin çoğu ilaçlarla (% 55-70) oluş- ajanla ve özellikle de 0-6 yaş grubu çocuklarda
maktadır. Bölgelere göre değişen oranlarda ta- görülmesi önemlidir. Zehirlenme vakaları acil
rım ilaçları (% 8-34), temizlik ürünleri (% 5-7) servislere başvuran tüm hastaların %5-10’unu
ve karbonmonoksid (% 3-8) bunu izlemektedir. oluşturmakta ve bu zehirlenme vakalarının sa-
Akut zehirlenmeye neden olan ilaçların da bü- dece %5’inde hastaneye yatırma gereksinimi or-
yük bir çoğunluğunu analjezikler, sedatif-hipno- taya çıkmaktadır. Ancak WHO’ nun verdiği bu
tikler ve antidepresanlar oluşturmaktadır. İlaçlar verilere rağmen yurdumuzda yeteri kadar zehir-
içinde siklik antidepresanlar, tarım ilaçları ara- lenme olgusu bildirilmesi yapıldığı söylenemez.
sında ise organofosfatlı ve organoklorlu böcek
öldürücüler ciddi ve öldürücü zehirlenmelere İlk Değerlendirme
neden olmaktadır. Akut zehirlenmelerin büyük
bir bölümü (% 89) ağız yoluyla oluşmaktadır. Zehirlenme şüphesiyle getirilen hastanın uygun
Kadınlar erkeklere göre 1.5 kat daha fazla ve süratli bir şekilde değerlendirilip tedavisine
başlanması oldukça önemlidir. Hastanın acil hastalarda erken olarak kalıcı havayolu açılma-
serviste değerlendirilmesi ve tedavisi belli bir sı gerekir. Özellikle toksik etkenin bilinmediği
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
Temel ve İleri Yaşam Desteği Glaskow koma skalası sekizin altında olan has-
talar entübe edilmeli, özellikle gastrik lavaj ge-
Zehirlenmiş hastalarda uygulanacak ABC yakla- reken hastalarda aspirasyon riski hatırlanmalıdır.
şımları diğer acil durumlardaki gibi standart bir Bu işlemler yapılırken eş zamanlı olarak dolaşım
sırayla devam eder. İlk değerlendirmede öncelik, desteği sağlanmalı, gerekli kan ve sıvı kaybı hız-
hava yolunun açılmasına, solunum ve dolaşımın lıca yerine konulmalı, periferik dolaşım değer-
sağlanmasına verilmelidir. Hava yolu açıklığı- lendirilmeli, EKG çekilmeli ve hasta monitörize
nın sağlanması amacıyla ağız içindeki yabancı edilerek ritmi izlenmelidir. Hastanın kan basın-
maddeler çıkarılmalıdır. Şuur bulanıklığı olan cı, nabız, rektal ısı ve oksijen saturasyonundaki
ği cilt ve mukozalar, pupillalar, üriner sistem ve da yapılması önemlidir. Yine bu hastalarda EKG
gastrointestinal sistem, akciğerler gibi organ ve ve kardiyak monitorizasyon mutlaka yapılması
sistemler dikkatlice ele alınmalı, bilinç durumu gereken tetkiklerdir.
ve reflekslerin değerlendirilmesini içeren nörolo-
jik muayene yapılmalıdır. Radyolojik tetkikler komplikasyonları meydana
çıkarmada faydalı olabilir. Batın grafileri kalsi-
Fizik muayene tamamlandıktan sonra hastanın yum tuzları, kloral hidrat, ağır metaller, iyotlu
durumunun herhangi bir toksik sendroma (Tok- maddeler, potasyum tuzları, lityum, fenotiyazin-
sikodroma) uyup uymadığının karşılaştırılması ler, enterik kaplı tabletler ve salisilatlarla oluşan
yapılmalıdır. Bu ipuçları sayesinde etken mad- zehirlenmelerde tanıya faydalıdır.
deye yönelik uygun tedavi yapılabilir (Tablo 1).
sa kontakt lensler çıkarılır ve en az 1 litre sıvı Mide yıkamasında önce bilinci açık hasta bilgi-
kullanılarak yıkanır. Kullanılacak sıvının direkt lendirilir, bilinç kapalıysa entübe edildikten son-
Oral:
Yükleme:140 mg/kg
İdame: 70mg/kg 4 saatte bir 17 kez Toplam doz:1330mg/kg 72 saat
Parasetamol N-Asetilsistein İntravenöz (%10 NAS):
(Asetaminofen) (NAS) Yükleme: 150 mg/kg, 15 dk
İdame: 50 mg/kg, 4 saatte
100 mg/kg, 16 saatte
Toplam doz: 300 mg/kg, 20 saatte
Organik fosforlu Çocuk:0,02 mg/kg IV 5-10 dk’da bir
Atropin
insektisitler Erişkin:1-2 mg IV bronşiyal sekresyonlar kuruyana kadar tekrarlanabilir.
Çocuk yükleme:25-50mg/kg IV İnfüzyon hızı 4mg/kg/dk’yı geçmeyecek
Organik fosforlu İdame:%1 solusyon 5-10mg/kg/saat IV
Pralidoksim
insektisitler Erişkin yükleme:1-2gr IV
İdame:200-500mg/saat
Oral: % 20-96’lık çözeltileri, İntravenöz: %10’luk çözeltisi
Etilen glikol,
Etanol Kan düzeyi 100-150 mg/dL oluncaya kadar verilir, olguda kronik etil
Metanol
alkol alımı varsa doz artırılır.
Yükleme:15mg/kg 30 dk
Etilen glikol,
Fomepizol İdame:10mg/kg 12 satte bir 4 doz, metanol/etilen glikol düzeyi 20
Metanol
mg/dl altına düşene kadar 15 mg/kg
Beta bloker, kalsi- Yükleme: 0,05 mg/kg (3-5mg) IV
Glukagon
yum kanal blokeri İdame: 0,07 mg/kg/saat (5mg/saat)
Amil nitrat:Bir ampul kırılarak 30sn/dk inhalasyon
Siyanür
Siyanür Sodyum nitrit: %310ml IV 3-5 dk
antidot kiti
Sodyum tiyosülfat:12,5gr (%25 50ml) 2,5-5 ml/dk
Methemo- 1-2 mg/kg intravenöz, 5dk içinde,
Metilen mavisi
globinemi 1 saat sonra tekrarlanabilir. Toplam doz 7 mg/kg
Yetişkin ve çocukta intramüsküler ya da intravenöz 10 mL verilir.
Engerek yılanı Yaşamı tehdit eden ciddi yılan ısırmasında intravenöz 40 mL antive-
Antivenom
toksini nom yavaş olarak, olası anaflaksi tedavisi için gerekli koşullar altında
uygulanır.
665
Konu 2
ANTİKOLİNERJİK ZEHİRLENMELER
neğin Trisiklik anti depresanların klinik belirti- lür. Ölümcül kardiovasküler yan etkiler özellikle
leri antikolinerjik etkilerine bağlı iken, yaşamı trisiklik antidepresan zehirlenmesinde görülür.
Antikolinerjik Zehirlenmeler
tehdit edici düzeydeki dozlardaki etkileri Na-
kanal blokajına bağlıdır. Bu etki Kinidin ben- Difenhidraminin yüksek miktarda oral alımı ile
zeri etki ile açıklanabilir (Tip Ia antiaritmikler geniş kompleks taşikardi oluşabilir. Bu etkinin
gibi kalp kasılmasında zayıflama, hipotansiyon, sodyum kanal blokajı ile ilişkili olduğu düşünül-
mektedir. Antikolinerjik zehirlenmelerin klasik
iletim defektleri ve ventriküler aritmiler oluştu-
bir klinik bulgusu olan midriyazis diğer klinik
rur). Antikolinerjik zehirlenmesi olan hastalar
bulguların oluşumundan 12-24 saat kadar geç
intihar amaçlı, bilinçli olarak yüksek dozda ilac
oluşabilir.
alabilecekleri gibi yanlışlıkla da almış olabilirler.
Özellikle yaşlılarda antikolinerjik etkili çoklu Santral antikolinerjik etkiler dramatik olarak
ilaç kullanımına bağlı etkileşim sonucu antiko- deliryum tablosu ile karakterizedir. Deliryum
linerjik zehirlenme görülebilir. Bazen lokal etkili genellikle periferik klinik bulgularla birlikte or-
göz damlaları bile sistemik etkiler gösterebilir. taya çıkar. Taşikardinin eşlik ettiği veya etmediği
Bellodon alkoloidi içeren bitkilerin halusino- deliryum tablosu ortaya çıkabilir.
jen özelliğinden dolayı isteyerek alan gençlerde
toplu olarak antikolinerjik zehirlenme belirtileri Deliryum sık görülen bulgudur; ancak diğer
(Deliryum) ile acile başvurabilirler. Son yıllarda bazı klinik durumlarla karışabileceği unutulma-
ABD’de gençler arasında atropin ve skopolamin malıdır. Tablo 2’de antikolinerjik zehirlenmele-
ile kokain ve eroin karışımlarının kullanılmasına rinin klinik bulguları özetlenmiştir.
bağlı toksisiteler sık görülmektedir.
Tablo 2. Antikolinerjik zehirlenmelerin klinik
Antikolinerjik sendrom; muskarinik koliner-
bulguları
jik nörotransmisyonun inhibisyonu sonucunda
Santral etkilerine Periferik etkilerine bağlı
meydana gelen bir klinik tablodur. Antikoliner-
bağlı bulgular bulgular
jik zehirlenmelere bağlı klinik belirtiler akılda
kalması açısından şu şekilde tanımlanabilir: Huzursuzluk
İrritabilite
Oryantasyon
• Kemik gibi kuru (Ter bezleri ve tükrük bez-
bozukluğu
lerinde salgıların azalmasına bağlı) Konfüzyon Sinüs taşikardisi
• Pancar gibi kırmızı (Ciltte vazo dilatasyona Ajite deliryum Tükrük bezleri salgılarında ↓
bağlı) İşitsel ve görsel Ter bezleri salgılarında ↓
halüsinasyonlar Genitoürüner yol,(glob)
• Yarasa kadar kör (Midriazise bağlı ) Dizartrik anlaşılması GİS (barsak hareketleri ↓)
• Tavşan gibi sıcak (Terleme ile ısı kaybının zor konuşma Ciltte vazo dilatasyon
Respiratuar yetmezlik Tansiyon Arteriyel ↑
olmamasına bağlı) Kardiovasküler Ateş ↑
• Deli gibi (Deliryum, halusinasyonlardan kollaps Midriazis
dolayı) Nöbet (nadir) Myoklonik kasılmalar
Disfaji
Özellikle koltuk altında ve müköz memranlarda Letarji
Sommolans
kuruluk tipik periferik belirtilerdendir. Tükrük Koma
salgısı ve terleme azalmıştır. Deri vazodilatasyon-
dan dolayı sıcak ve kırmızıdır. Muskarinik bloka-
ja bağlı olarak barsak sesleri azalmış veya yoktur. Mukus sekresyonunun azalmasına bağlı şiddetli
Üriner retansiyona bağlı mesane muayenede ele disfaji görülür. Anti kolinerjik toksisiteli hastalar
gelebilir. EKG’de QRS uzaması, anormal iletim, dikkatlerini toplamakta güçlük çekerler. Fark-
dal bloğu, AV disosiasyon, atriyal ve ventriküler lı halüsünasyonlar tarifleyebilir. Antikolinerjik
taşikardiler görülebilir. Sinüs taşikardisi en yaygın toksisiteli hastalarda terleme ile ısı kaybının ye-
ritm bozukluğudur. Diğer disritmiler nadir görü- terli olmamasına bağlı olarak hipertermi gelişir. 669
Yüksek vücut sıcaklığı karaciğer, böbrek, beyin ilaçların, idrar tarama testlerinde tespit edilmesi
ve koagülasyon sisteminde geri dönüşümsüz yüksek doz alımını göstermez. O nedenle yararı
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
sorunlara neden olabilir. Aşırı dozlarda görülen yoktur. Bilinç değişikligi ve ateş gibi bulguları
bu durum en son klinik verir sonunda da letarji, olan hastalarda hipo glisemi yada diabetik ke-
somnolans ve komaya kadar ilerler. toasidoz açısından yatak başı kan şekeri hemen
tespit edilmelidir. Dogurganlık çağındaki tüm
Antikolinerjik zehirlenmeye bağlı ölüm; şiddetli kadınlarda gebelik testi yapılmalıdır.
ajitasyon, status epileptikus, hipertermi, geniş
kompleks taşikardi, ileti bozuklukları ve kardi- EKG mutlaka değerlendirilmelidir. EKG üzerin-
yovasküler kollapsa bağlı gelişir. de QRS de genişleme (trisiklik antidepresanlar,
belirli fenotiazinler (mesoridazine ve thioridazine
Ayırıcı Tanılar: Viral ensefalit, kafa travma- gibi), diphenhydramine), QT mesafesinde uzama
sı, alkol zehirlenmesi, sedatif hipnotik çekilme (astemizol), ve diğer aritmilerin tespitini sağlar.
sendromu, Reye Sendromu, diğer zehirlenmeler,
nöroleptik malign sendrom ve diğer psikiyatrik Hastalardan kreatin kinaz ve böbrek fonksiyon
durumlar sayılabilir. testleri istenmelidir. Çoklu ilaç alımından şüphe
ediliyorsa kan düzeyine bakılabilen ve ensık kar-
Antikolinerjik zehirlenmeler sempatomimetik şılaşılan olası ilaç düzeylerine bakılmalıdır (örn,
ilaç intoksikasyonları (kokain intoksikasyonu ve parasetamol, salisilat).
deliryum tremens) ile karışabilir. Çünkü ikisin-
de de midriyazis, taşikardi, deliryum görülebilir. Ateş yüksekliği ile beraber bilinç değişikliği
Deride kuruluk ve bağırsak seslerinin yokluğu olan hastalarda alınan ilaç miktarı, alım zama-
antikolinerjik zehirlenmeyi düşündürmelidir. nı ve klinik arasında uyumsuzluk olduğu dü-
İyi bir anamnez diğer fizik muayene bulguları şünülüyorsa zaman kaybetmeden hızla Beyin
işimizi kolaylaştırabilir. Tomografisi çektirilmeli ve lumbar ponksiyon
yapılmalıdır. Bilinç durum değişikliği olan tüm
Akut psikiyatrik bozuklukla gelen bir hastada hastalara elektrolitler, kangazı, doğurganlık ça-
mental durum değişikliği de varsa antikolinerjik ğındaki tüm kadınlardan gebelik testi, kan gli-
zehirlenme mutlak akla gelmelidir. kozu, pulse oksimetre değerlerine bakılmalıdır.
Birçok izole antikolinerjik zehirlenmelerinde bu
Antikolinerjik zehirlenmedeki gerçek deliryum değerler genellikle normaldir.
ve dikkat eksikliği çoğunlukla daha geç ortaya
çıkar. Viral ensefalitlerin ileri dönemlerinde an-
tikolinerjik akım etkileneceği için Antikoliner-
Tedavi
jik zehirlenmeyle karışabilir. Ancak hastaların
şikayetlerinin başlangıç zamanının öğrenileme- Ciddi zehirlenme bulguları olan (örn., bilinç
diği; evsiz, yakını olmayan, yada sağlıklıklı tıb- değişikliği) olan tüm hastalara genel yaklaşım
bi öyküsünün alınamadığı şüpheli durumlarda atlanmadan uygulanmalıdır.
hastalardan tanıya yönelik tetkik isteme aralığını
geniş tutmak yararlı olur. Hastaların hava yolu, solunum ve dolaşımı de-
ğerlendirilmeli ve güvenliği sağlanmalıdır. (ABC
Laboratuvar testleri: Tanısal bir laboratuvar kontrolü ve temini)
çalışması yoktur. Rutinde kullanılan idrar tara-
ma testlerinde antikolinerjik maddelerin çoğu • Enaz iki damar yolu elde edilmeli (18 gauge
çapından küçük olmamalı/ yeşil branül)
tespit edilemezler. Bazı kapsamlı idrar tarama
çalışmalarında bazı trisiklik antidepresanlar, • Kardiak, solunum ve vucut ısısı sürekli ola-
antihistamikler, fenotiazinler tespit edilebilirler. rak monitorize edilmelidir.
İdrarda ilacın tespit edilmesi kan ilaç düzeyi ve • Oksijen desteği sağlanmalı
670 toksisite hakkında bilgi vermez. Antikolinerjik • Hipertermiye karşı önlem alınmalıdır.
Konu 2
Tam bir fizik muayeneden sonra, olası ön tanı- kusturma, mide lavajı ve aktif kömür uygu-
larımıza ve ayırıcı tanılarımıza göre laboratuvar lamaları yarar-zarar oranı göz önünde bu-
Antikolinerjik Zehirlenmeler
istemleri yapılmalıdır. lundurularak dikkatli ve kontrollü şekilde
yapılmalıdır. Örneğin hastaya aktif kömür
• Vital fonksiyonların değerlendirilmesinden verirken olası aspirasyon riski ve buna bağlı
sonra; kan şekeri, EKG, kangazı ve hastada kimyasal pnömoni akılda tutulmalıdır.
tanıda yol gösterecek özellikle tam bir nöro-
• Aritmilerin tedavisinde kinidin, prokaina-
lojik muayene ve çok dikkatli bir inspeksi-
mid, dizopramid gibi 1a anti aritmik ilaç-
yon yapılmalıdır.
lar kullanılmamalıdır. Çünkü bu grub anti
• Bilinç değişikliği olan ancak hastada anti- aritmiklerin kendilerininde Na kanal blo-
kolinerjik zehirlenme konusunda bazı be- kajı etkisi vardır. Özellikle trisiklik antidep-
lirsizlikerin olduğu durumlarda koma kok- resan zehirlenmelerinde çok daha dikkatli
teyli kullanma düşünülmelidir (Naloksan, olmak gerekir. Geniş komplex taşikardisi
Tiamin, Glikoz). varsa IV. NaHCO3 verilmelidir.
• Yatak başı parmak ucu kanşekeri hemen ba- • Orta ve ileri düzeyde zehirlenme bulguları
kılabileceği için glikoz verilmesi gerekme- olan hastalarda gerekli ise yeterli sedasyon
yebilir. Yine hastanın hikayesinde narkotik mutlaka sağlanmalıdır. Yetersiz sedasyon
ilaç alımı şüphesi durumunda naloksan 2 hastada, hiperterminin artmasına, kas yıkı-
mg IV verilebilir. Yada hastanın kronik al-
mının artmasına ve travmatik yaralanmala-
kol bağımlılığı olabileceğine dair hikayesi
ra neden olabilir.
varsa tiamin 50 mg IV verilebilir.
• Sedasyon için ilk seçenek benzodiazepin-
• Hastanın hikayesinde antipsikotik kulla-
nımının olması ve buna bağlı nöroleptik lerdir. Sedasyon için fenotiazinlerin kul-
malign sendrom ayırıcı tanısını akla getir- lanımından kaçınmak gerekir (largaktil®,
melidir. Alkol bırakma tedavisi gören veya melleril® vs). Çünkü fenotiazinlerin anti-
ilaç bağımlılık tedavisi gören bir hastanın kolinerjik etkileri mevcut kliniği dahada
deliryum tremens kliniğiyle başvurabileceği kötüleştirebilir.
ve benzodiazepinlerle tedavi edilmesi gere- • Fizostigmin santral sinir sistminde rever-
kebiliceği akılda bulundurulması gereken sibl antikolinesteraz inhibisyonu yaparak
diğer özellikli durumlardan biridir. kolinerjik etki gösteren bir ajandır. Anti-
• Kusturma ve mide yıkama toksik doz alım- kolinerjik zehirlenmelerde fizostiğmin koli-
larda ve klinik bulgular göz önüne alınarak nerjik ilaçların hem periferik hemde santral
yapılmalıdır. Alımdan sonra 1 saate kadar etkilerini baskılar. Ciddi yanetkileri olması
bir çok zehirlenmelerde mide yıkama ve nedeniyle (disritmi, nöbet vs) özellikle tri-
kusturma önerilir. Ancak antikolinerjik siklik anti depresan zehirlenmelerinde bra-
ilaçlarla olan zehirlenmelerde bu süre uza- dikardi ve asistoli açısından çok dikkatli
tılabilir. Ancak alından sonra yıkama ve olunmalıdır. Antikolinerjik zehirlenmenin
kusturmayı nezamana kadar uzatabileceği- kesin olmadığı durumlarda asla kullanıl-
miz konusunda net bir bilgi yoktur. Hekim mamalıdır. Aksi takdirde kolinerjik toksi-
tıbbi öykünün güvenirliliğine klinik bulgu- site bulguları ile karşılaşılması kaçınılmaz
ların eşliginde karar vermelidir. olur. Antikolinerjik zehirlenmesine bağlı
• Aktif kömürün zehirlenmelerde 1 saatten ajitasyon ve deliryumu olan hastaların te-
sonraki uygulamalarında yararlılığının gös- davisinde fizostiğmin ve benzodiazepinler
terilmemesine rağmen antikolinerjik zehir- karşılaştırılmıştır. Fizostiğmin hastaların
lenmelerinde barsak hareketleri azalacağı % 96’sında ajitasyonu ve % 87’sinde de-
için, alım bir saati geçse bile aktif kömür liryumu düzeltirken; benzodizepinler aji-
uygulanmalıdır. 1gr/kg oral yoldan veril- tasyonun % 24’ünü düzeltirken deliryuma
melidir. Hastanın bilinç düzeyi ve hava yolu etkisiz kalmıştır. Her iki ilacında benzer
koruyucu refleksleri göz önünde tutularak yan etki olduğu görülmüştür. Bu nedenle 671
benzodiazepinlerle ajitasyonu kontrol altı-
na alınamayan ve fiziksel kontrolü gereken tiler ışığı altında bir zehirlenme olasılığını
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
and dimenhydrinate poisoning: an evidence- 8. Clark RF, Vance MV. Massive diphenhydramine
based consensus guideline for out-of-hospital poisoning resulting in a wide-complex tachycar-
Antikolinerjik Zehirlenmeler
management. Clin Toxicol, 2006;44:205-23. dia: successful treatment with sodium bicarbon-
7. Joshi AK, Sljapic T, Borghei H, Kowey PR.Case ate. Ann Emerg Med, 1992;21:318-21.
of polymorphic ventricular tachycardia in di-
phenhydramine poisoning. J Cardiovasc Elec-
trophysiol. 2004;15:591-3.
673
Konu 3
ORGANOFOSFAT ZEHİRLENMELERİ
• Fasikülasyonlar
• Kas güçsüzlüğü
Klinik
• Kramplar
Klinik bulguların başlama zamanı değişkendir. • Bu etkiler paralizi, arefleksi ve solunum yet-
Akut zehirlenmelerde klinik genellikle ilk 8 mezliğine ilerleyebilir
saat içinde başlar. Yüksek derecede lipofilik bi-
leşiklerde klinik bulgular gecikebilir veya klinik Santral Sinir Sistemi Etkileri: Parasempatik
bulguların tekrarına neden olabilir. İnhalasyon muskarinik, sempatik nikotinik reseptörler üze-
maruziyetinde çok hızlı, deri emilimi ile en rinden etkisini gösterir.
yavaştır. Ağız yolu ile fazla alımlarda dakikalar
• Ajitasyon
içinde oluşabilir (5 dk içinde başlayıp 15 dk’da
ölümle sonuçlanabilir) • Konfüzyon
• Halüsinasyon
Otonom Sinir Sistemi
• Konvülsiyon
Parasempatik (Muskarinik Res)
Sempatik (Nikotinik Res) • Koma
• SSS bulguları çocuklarda, erişkinlere göre
Somatik sinirler (Nikotinik Res) daha sık görülmektedir Bunun nedeni ço-
Santral Sinir Sistemi Bulguları (Nikotinik ve cukların kan-beyin bariyerinin daha az ge-
Muskarinik Res) lişmiş olmasıdır.
676
Konu 3
Organofosfat Zehirlenmeleri
Akut OF zehirlenmesini takiben 1-4 gün son- yacını ve toksisitenin şiddetini iyi gösterir.Akut
ra oluşabilir. Lipofilik ajanların yağ dokusundan OF zehirlenmesinde klinik belirtiler genellikle
redistrübisyonu, yetersiz tedavi, oksim tedavisine AChE aktivitesinin % 50’sinden fazlası inhibe
geç başlama yada NM kavşak disfonksiyonu so- olduğunda oluşur. Gerçek AChE: Pernisiyöz
rumlu tutulmaktadır. Boyun fleksör kaslarında, anemi, hemoglobinopatiler, antimalariyal ilaç
kol ve bacak kaslarında güçsüzlük ile kendini kullanımı ve oksalat tüplerinde düşeceğinden de-
gösterir.Kraniyal sinirlerde paralizi ve solunum ğerlendirmede bu durum göz önüne alınmaldır.
yetmezliği gelişebilir. EMG tanıda yardımcıdır ve
semptomlar çoğunlukla 4-18 gün içinde düzelir.
Tanısal Testler
Gecikmiş Polinöropati Atropin Uygulaması: Test dozu olarak erişkin-
lerde 1-5 mg, çocuklarda 0,05mg/kg uygulanır.
Akut OF zehirlenmelerinden 2-3 hafta sonra
oluşur. EMG Çalışmaları: Tek sinir stümülasyonunu
takiben spontan tekrarlayıcı potansiyeller veya
Nöropati: Hedef esteraz enziminin inhibisyonu fasikülasyonlar oluşur, bu durum motor sinir
sonucu oluşur. Simetrik alt ekstremite güçsüz- sonlanmalarında AchE inhibisyonunun sensitif
lüğü, eldiven-çorap şeklinde parestezi, bacak ağ- göstergesidir. EMG İMS’un başlaması ile oluşan
rılarına neden olur. Peroneal kasların paralizisi tekrarlayan kolinerjik krizin erken saptanmasın-
ve atrofisi “düşük ayak’’ ve sonunda ataksiye yol da da faydalıdır.
açar. Semptomlar üst ekstremitelere ilerler ve
Guillain-Barre sendromunu taklit edebilir. Diğer Patolojik Laboratuvar Bulguları: Löko-
sitoz, hiperglisemi, glukozüri, KC enzim yüksek-
liği, hiperamilazemi görülür. EKG değişiklikleri
Tanı ve akciğer grafisi olası kardiyak ve solunumsal
problemlerin erken tespiti ve ayırıcı tanıda yol
• Öyküdeki insektisit maruziyeti ve klinik
göstericidir.
bulguların varlığı.
• Plazma psödokolinesteraz ve eritrosit AChE
aktivitesinde azalma.
Tedavi
• Atropin, pralidoksim (2-PAM) tedavisine
uygun klinik cevabın alınmasıyla tanı ke- Akut OF zehirlenmesinin acil tedavisinde aşağı-
sinleşir. da sıra izlenmelidir.
PAM ile tedaviden önce AChE seviyesi için kan
• Hava yolu kontrolü sağlanmalı, O2 verilmeli.
alınmalıdır.
• Yoğun solunumsal destek ve genel destek
Plazma AChE Seviyesi: Akut OF zehirlenme- tedavisi
lerinde düşük tanısal değere sahiptir. Düzeyi • Dekontaminasyon ve semptomatik tedavi
toksisite ile ilişkili değildir, maruz kalındığının
• Absorbsiyonun önlenmesi: Gastrik lavaj ve
hassas bir göstergesidir. Vücuttan organikfosfor aktif kömür.
bileşiklerinin eliminasyonunu ölçmek için kul-
• Antidot tedavisi
lanılır.
• Diğer Tedaviler
Plazma kolinesteraz seviyesi: Genetik olarak,
bazı ilaçları kullananlarda (morfin, süksinil ko- Hava Yolu Kontrolü: Koma, önemli kas güç-
lin, kodein), gebelik, neoplazi, siroz durumla- süzlüğü, bol sekresyonu olan hastalarda erken
rında seviyesi düşük olarak tespit edilir. dönemde entübasyon ve pozitif basınçlı ven- 677
tilasyon düşünülmelidir. Ventilatördeki hasta- Klinikte düzelme bulgusu olunca: Son verilen
larda farmakolojik paralizi için nondepolarizan katlamalı dozun bir önceki dozunda her 5 dk’da
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
nöromuskuler blokörler kullanılmalıdır. Depo- bir sabit dozda (katlamalı son doz örneğin 16
larizan ajanlar (Süksilinkolin) plazma kolineste- mg ise 8 mg, 8 mg ise 4 mg şeklinde) klinik sta-
razı tarafından metabolize edildiğinden uzamış bil olana kadar (nabız >80 /dk, sistolik TA > 80
paraliziye neden olurlar bu nedenle bu ilaçların mmHg, sekresyonların kuruması) verilir.
kullanımından kaçınılmalıdır.
Stabil olunca: Total dozun %10-20’si ile sa-
Bulaşın Temizlenmesi: Organofosfat bulaşının atlik infüzyona geçilir. Atropinizasyon olunca
temizlenmesi ve arındırma ilk 12 saat içinde ya- 30-60 dk infüzyon durdurulur ve daha düşük
pılmalıdır. Hastanın giysileri çıkarılmalı, deri dozla devam edilir. Pupil dilatasyonu ve taşi-
ve saçlar sabunla ve bol su ile yıkanmalıdır ar- kardi tedavinin son noktası değildir. Atropinin
dından seyreltilmiş etanolle tekrar yıkanmalıdır. kendisinin de SSS toksisitesine neden olabilece-
Konjunktival maruziyette konjunktiva bol suy- ği (deliryum, konvülsiyon, güçsüzlük ve koma)
la yıkanmalıdır. Enfekte elbiseler tehlikeli tıbbi
unutulmamalıdır. Atropin klinik tablo uygun
atıklar bölümüne atılmalı. Dekontaminasyon
olursa en az ilk 12-24 saat boyunca verilmelidir.
sağlanırken tıbbi personel koruyucu elbise ve el-
Lipofilik organofosfat zehirlenmelerinde bu süre
diven giymelidir (Neoprene yada Nitrile). Ağız
uzar. Klinik ve laboratuvar düzelmeyi takiben
yoluyla alımlarda gastrik lavaj ve aktif kömür ile
rebound’u önlemek için doz azaltılarak kesilir.
maddenin Gİ yoldan uzaklaştırılması gerekliliği
unutulmamalıdır.
Organofosfat Zehirlenmeleri
dk’da verilir. Kas güçsüzlüğü, fasikülasyonlar dü- * Ülkemizde tarımda yaygın olarak kulla-
zelmezse 1 saat içinde aynı doz tekrarlanmalıdır. nılmaktadır ve zehirlenme vakaları ciddi
Yine düzelme olmaz ise: Aynı doz 6-8 saat ara ile bir sağlık problemi oluşturmaktadır. Bi-
24-48 saat boyunca verilmelidir. linçli yönetim ve etkin acil tedavi mor-
talite ve morbiditeyi önemli derecede
Ciddi zehirlenmelerde devamlı infüzyon: azaltacaktır.
Erişkinlerde 500 mg/h, çocuklarda 5-10 mg/kg/
saat verilmelidir * Hipersalivasyon, Lakrimasyon, Miyozis’le
acile başvuran hastalarda OF zehirlenme-
Yan etki: Hızlı infüzyonu AchE’ın geçici bloka- si düşünülmelidir.
jına bağlı hafif kolinerjik etkiler, nöromüsküler
* Öyküdeki insektisit maruziyeti ve klinik
blokaj ve santral solunum depresyonu oluştura-
bulguların varlığı, plazma psödokolines-
bilir. Sersemlik, konvülsiyon, mental durumda
teraz ve eritrosit AChE aktivitesinde azal-
bozulma, bulanık görme, diastolik kan basın-
ma, atropin, pralidoksim (2-PAM) teda-
cında yükselmeye neden olur. Hızlı IV verilme
visine uygun klinik cevabın alınmasıyla
sonucu (bolus veya 200mg/dk) solunum ve kar-
diak arrest gelişebilir. tanı konur.
* Muskarinik bulgular: Astımı, KOAH
• Nöbet: Hava yolu korunmalı, O verilmeli. alevlenmesini, kardiojenik pulmoner
Diazepam, OF konvülsiyonlarını önler ve ödemi, akut gastroenteriti, primer kardi-
konvülziyon sonucu oluşan beyin hasarını
ak bradikardi veya hipotansiyonu taklit
azaltabilir.
edebilir.
• İntermediate Sendrom: Hava yolunu ko-
ruyucu ve solunumu destekleyici yöntemler * Nikotinik bulgular: Sempatomimetik
uygulanmalıdır. PAM ve Atropinin etkili toksinler, sempatomimetik hiperaktivite-
olduğunu gösterir güçlü bilgiler yoktur. İn- nin diğer sebepleri düşünülmelidir.
termediate sendrom 5-18 günde geriler. * Hafif toksisitede dekontaminasyon ve acil
serviste 8 saatlik gözlem yeterli olabilir.
Diğer Tedaviler * Dekontaminasyon ilk 12 saat içinde ya-
pılmalıdır. Hastanın giysileri çıkarılmalı,
Hemodiyaliz/Hemoperfüzyon faydası ispatlan-
deri ve saçlar sabunla ve bol su ile yıkan-
mamıştır. Bunun dışında OF zehirlenmelerinde
malıdır ardından. Seyreltilmiş etanolle
magnezyum sülfat, klonidin, sodyum bikarbo-
nat, taze dondurulmuş plazma, rekombinant tekrar yıkanmalıdır. Konjunktival maruzi-
bakterial fosfotriesteraz/hidrolaz ve plazmaferez yette konjunktivan bol suyla yıkanmalıdır.
gibi tedavi seçenekleri denenmektedir. * Atropin için pupil dilatasyonu ve taşi-
kardi tedavinin son noktası değildir. At-
ropinizasyon olana kadar tedaviye devam
Klinik Takip ve Sonuç edilmeli; Atropinizasyon olunca 30-60 dk
Ölümler:Tedavi olmayanlarda, ilk 24 saatte olu- infüzyon durdurulur ve daha düşük dozla
şur. Yetersiz veya tedaviye geç başlanılanlarda: devam edilir. Klinik ve laboratuvar düzel-
Solunum yetmezliği (solunum kas paralizisi, meyi takiben rebound’u önlemek için doz
bronkore, CNS depresyonu) ne bağlıdır. azaltılarak kesilir.
Hastalar 1-2 gün atropin ve PAM almadan * Pralidoksim spesifik antidottur. Atropi-
asemptomatik seyrettiğinde ve AchE düzeyi sta- nin terapötik etkisini güçlendirir ve bir
bil kaldığında taburcu edilebilir. arada kullanılmalıdır. Yaşlanma (aging) 679
olmadan önce başlanmalıdır. Muskarinik Kaynaklar
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
680
Konu 4
PARASETAMOL ZEHİRLENMELERİ
hasta için harcanan para miktarı, 500 hastanın düzeyleri 200 µg/ml’nin üzerinde olan vakalarda
serum asetaminofen düzeylerine bakılmasından %60 oranında hepatotoksisite (AST’nin 1000
Parasetamol Zehirlenmeleri
daha fazla olacağı tahmin edilmektedir. IU/ml üstü hepatotoksisite olarak tanımlanmış),
%1 böbrek yetmezliği ve %5 ölüm riski olduğu
Asetaminofen düzeylerinin Rumack-Matthew belirlenmiş. İlave olarak çok yüksek asetamino-
nomogramına (Şekil 1) göre ölçümlerin belir- fen düzeylerinde (4 saat asetaminofen düzeyleri
lenmesi gereklidir. Bu nomogram daha önce 300 µg/ml) hepatotoksisite riski %90’lara kadar
asetaminofen aşırı alımı olan hastaların ampirik yükselmiş. ABD’de 11.195 hastada prospektif
olarak geriye dönük olarak incelenmesine ve çalışma ile 4. saat düzeylerinin 150 µg/ml’nin
bunların klinik sonuçlarının temeline dayanır. altındaki değerlerin güvenilir olduğu kanıtlan-
mıştır. Nomogramdaki çizginin altındaki değer-
Nomogramın orijinal çizgisi 4. saat asetamino-
lerde hepatotoksisite riski %1 olarak bulunmuş.
fen düzeyinin 200 µg/ml temeline göre oluştu-
Hiçbir hastaya antidot tedavisi verilmemiş ve
rulmuş fakat ABD de FDA tarafından güvenlik
hepsi herhangi bir komplikasyon gelişmeden
sınırını artırmak için bu çizgi 4. saatte 150 µg/
iyileşmiştir.
ml düzeyine çekilmiştir. Bu nomogram, alımdan
sonraki 4 ile 24 saatler arasındaki asetaminofen Belli bir zamanda birden fazla doz alımı nomog-
düzeyleri için kullanılabilmesi çok önemlidir. 20 ram ile değerlendirilemez. Bu sorunu çözmek
saatlik pencerenin dışındaki asetaminofen dü- için en erken aldığı dozu tek doz aldığını düşün-
zeylerine uygulanamaz. mek gerekir. Asetaminofen düzeyi tahmini bir
zamana göre nomogramdaki çizgiye göre belir-
lenmeli ve tedaviye buna göre karar verilmelidir.
Örneğin hasta 4 saatlik sürede 5 kez 50mg/kg
dozunda ve 8 saat önce almaya başlamışsa, tek
dozluk alımda 8 saat önce alındığı farz edilerek
serum düzeyi nomogramdaki çizgiye göre belir-
lenir. Küçük çocuklarda çoklu doz alımları için
çok dikkat etmek gerekir.
Tedavi
Tedavi GI arındırma, zamanında antidot tedavi-
si (IV veya oral N-asetil sistein, NAC) ve destek
tedavisini içermektedir. Asetaminofen zehirlen-
melerinde yeterli GI yoldan bulaşın zehirlen-
mesi için erken zamanda aktif kömür oral veya
nazogastrik tüpten verilmelidir. İpeka şurup
verilerek kusturma antidot tedavi uygulamasını
geciktirebileceği için önerilmez. Asetaminofen
Şekil 1. Rumack-Matthew Nomogramı
GI sistemden hızlı emildiğinden ve zehirlen-
meleri NAC ile başarılı bir şekilde tedavi edil-
diğinden ilave orogastrik lavaj veya polietilen
Hepatotoksisite olmayan akut aşırı alımlarda
glikol ile ince bağırsakların irrigasyonu gerekli
çok sayıda asetaminofen düzeyinin çalışılması
değildir. Fakat hayatı tehdit edebilecek trisiklik
nadiren gereklidir.
antidepresan veya yavaş salınımlı kalsiyum kanal
Antidot tedavisi yaygın olarak kullanılmadan blokörleri vb ilaçlarla birlikte birden fazla ilaç
önceki verilere göre nomogramda asetaminofen alanlarda agresif GI arındırma düşünülmelidir. 683
Asetaminofen toksisitesinin engellenmesinin zamandan beri kullanılmakta. 150 mg/kg 15
veya tedavisinin temelini NAC oluşturur. Etki dakikada infüzyonu takiben 50 mg/kg 4 saatte
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
mekanizması tam anlaşılamamasına rağmen, ve kalan 100 mg/kg 16 saatte gidecek şekilde ve-
NAC’ın iki önemli faydalı etkiye sahip olduğu rilir. Anaflaktoid reaksiyonları azaltmak için ilk
düşünülmektedir. Erken asetaminofen zehir- 150 mg lık doz 60 dakikada verilebilir. Başka bir
lenmelerinde (alım üzerinden 8 saatten daha az uygulamada 48 saatlik uygulama yöntemidir;
zaman geçenler) NAPQI’nın hepatik makromo-
140 mg/kg lık yükleme dozunu takiben 1270
leküllere bağlanmasını engelleyerek toksisiteyi
mg/kg total doz 4 saatte bir 48 saat içinde verilir.
engeller. Glutatyon prekursörü, sulfat prekursö-
Bu uygulama tedavisi gecikmiş olan hastalarda
rü olarak aktivite gösterebilir veya direk olarak
20 saatlik uygulamaya göre daha başarılı oldu-
asetaminofenin NAPQI ya dönüşümünü azaltır.
ğu tespit edilmiştir. IV NAC kullanımı 2004
Asetaminofen toksisitesi gelişenlerde veya 24 sa-
yılında FDA onayı almıştır. İntravenöz NAC’a
atten fazla zaman geçenlerde anti oksidan olarak
hastaları çoğu iyi uyum sağlar ancak anaflakto-
aktivite göstererek hepatik nekrozu ve nötrofil
id reaksiyonla kullanımını kısıtlamaktadır. Bu
infiltrasyonunu azaltır, mikrosirküler kan akı-
reaksiyonda kolayca tedavi edilebilir. Toksik
mını düzeltir ve doku oksijen dağılımını artırır.
olmayan parasetamol düzeylerine sahip, serum
Standart olarak 72 saatlik oral NAC tedavi- seviyesi bakılmayanlar ve 8 saatten sonra IV
sinde 140 mg /kg’lık yüklemeyi takiben her 4 tedaviye başlananlarda NAC’a bağlı anaflakto-
saatte bir 70 mg/kg’lık 17 dozluk ilave tedavi id reaksiyon sıklığı artmaktadır. Şiddetli astımı
sürdürülür. olanlarda IV NAC tedavisinden kaçınılmalıdır.
Erken asetaminofen aşırı alımlarında IV NAC
Eğer tedavi ilaç alımından sonraki 8 saat içeri- oral kadar etkili olmasına rağmen alım üzerin-
sinde başlamışsa NAC hepatotoksisiteyi önle- den 10 saatten fazla zaman geçirenlerde çok açık
mede %100’e yakın oranlarda başarıya sahiptir. değildir. İnatçı kusmaları olan ve kostik madde
alımı gibi oral alımın kontrendike olduğu, aseta-
Tedavi için 8 saatten fazla zaman geçenlerde he- minofenin neden olduğu fulminan hepatik yet-
patotoksisite için yüksek risk mevcuttur. Aseta- mezlikte IV kullanım oral kullanıma tercih edil-
minofen alımından sonraki 24 saatte bile NAC mektedir. Çünkü bu konuda oral NAC ile ilgili
verilenlerde, verilmeyenlere göre hepatotoksisite yeterli çalışma yoktur. Klinik tecrübeler alkolik-
riski daha düşüktür. ler ve kronik hastalıklar gibi glutatyon depoları
kötü hastalarda da standart tedavi kılavuzunda
Oral NAC tedavisinin en önemli kısıtlayıcı yönü
önerilen dozlarla mükemmel sonuçların alındığı
kötü çürük yumurta kokusu ve tadı nedeniyle
göstermektedir.
bulantı ve kusma yapmasıdır. Bu kötü etkileri
azaltmak için standart %10 veya %20’lik NAC Birçok klinik durumda NAC tedavisine aktif
solüsyonları, hastaya verilmeden önce meyve kömür tedavisinden hemen sonra başlanmakta-
suyu veya içeceklerin %5lik konsantrasyonlar ile dır. NAC aktif kömür tarafından absorbe edil-
dilue edilerek verilebilir. Nazogastrik tüp aracı- mesine rağmen aktif kömürün NAC’ın klinik
lığıyla veya kamış çubuk ile yavaş yudumlayarak etkinliğinde bir azalma yaptığını gösteren kanıt
içirilmesi kötü kokuyu oldukça azaltabilir. İnatçı yoktur. Muhtemelen günümüzde kullanılan
bulantı ve kusmaları olan bazı hastalara intrave- NAC dozu fazla olduğu için bu kayıp önem arz
nöz metoklopramid 0,1-1mg/kg, ondansetron etmemektedir. Bu NAC’ın asetaminofenin çok
0.15 mg/kg veya granisetron 0,01 mg/kg anti- yüksek aşırı alımlarında bile aynı etki ile hepa-
emetik amaçlı verilebilir. totoksisiteyi nasıl engellediğini açıklayabilir. Po-
tansiyel aktif kömür ve NAC etkileşimini en aza
İntravenöz NAC için önerilen doz bölgelere indirmek için mümkünse ilk doz NAC ile aktif
göre değişiklik göstermektedir. Avrupa ve Kana- kömür verilmesi arasındaki süre 1-2 saat uzatıla-
684 da da 20 saatlik total 300 mg’lık IV NAC uzun bilir ama zorunlu değildir.
Konu 4
Parasetamol Zehirlenmeleri
lar mevcuttur. NAC kord kanında tespit edil- Asetaminofen aşırı alımları için tedavi protoko-
mesine rağmen insanlarda fetal malformasyonla lünün temelini alımdan sonra acil servise başvur-
ilişkisi saptanmamıştır. Parasetamol plansenta- masına kadar geçen süre oluşturur (Şekil 2). Acil
yı geçtiği için gebeliğin ilk trimesterinde aşırı servise başvurması için 4 saatten daha az süre
alımlardan sonra NAC tedavisi geciktirilenlerde geçenler, 4 saatten uzun fakat 24 saatten daha
bebek ölüm ve malformasyon bildirilmiştir. az zaman geçirenler ve alım üzerinden geçen
sürenin belli olmayanlar veya 24 saatten fazla
Çocuklarda yetişkin IV NAC protokolü ile te- zaman geçenler şeklinde sınıflandırılabilir. NAC
davi yapılanlarda hiponatremi ve nöbet vakala- tedavisi için ilave serum asetaminofen düzeyi ça-
rı görülmesi, çocuklardaki uygulamalarda daha lışılması gerekmez. NAC tedavisi 72 saat, 18 doz
dikkatli olmayı gerektirir. şeklinde aralık verilmeden yapılmalıdır.
Asetaminofen alımı
Asetaminofen
1doz NAC ver >10 µg /ml veya
Nomogram Çizgisi AST/ALT artmışsa
(8 saat içinde)
Eğer pH<7.3
PT>100
Cr>3.3
Şuur değişikliği
KC transplant
Merkezine
gönder
kömürle ve GI dekontaminasyon ile başlanır ve körler, kalsiyum kanal blokörleri gibi kardiyak
alımdan sonraki 4. saat serum asetaminofen dü- toksinlerin değerlendirilmesi için 12 derivasyon-
zeyleri belirlenene kadar beklenir. Eğer hastane lu EKG’nin çekilmesi gerekir. Şuur değişikliği
laboratuvarı alımdan sonraki 8. saat düzeyi ra- ile gelenlerde hipoksemi, hipoglisemi ve opiat
por edebiliyorsa klinisyenin serum asetaminofen alımı hızlıca değerlendirilmelidir. NAC tedavisi
düzeyinin nomogram çizgisine göre yerini belir- gereken tüm hastalar tedavileri tamamlanıncaya
leyerek NAC tedavisine karar vermelidir. Eğer kadar hastaneye yatırılmalıdır. Asetaminofen
laboratuvar 8. saat serum asetaminofen düzeyini düzeyi nomograma göre düşük olanlar, ölçüle-
belirleyemiyorsa, klinisyenin ampirik olarak ilk meyen asetaminofen düzeyleri ile birlikte nor-
NAC dozunu vermesi gerekir ölçüm için bekle- mal hepatik transaminaz düzeyleri olan ve he-
memelidir. Sonuçta serum asetaminofen düzeyi patotoksisite riski taşımayan hastalar, ilave başka
belirlenirse nomogram kullanılarak ilave NAC bir ilaç alımı açısından acil serviste en az 4-6 saat
dozu belirlenmelidir. gözlenmelidirler. Kasıtlı asetaminofen alımı olan
Asetaminofen alımını takiben 4 saatten fazla fa- tüm hastalarda psikiyatri görüşü alınmalıdır.
kat 24 saatten daha kısa zaman geçen hastalarda
laboratuvar olanakları mümkün olur olmaz he-
men serum düzeyleri belirlenmelidir. Özellikle Fulminan Hepatik Yetmezlik
beraberinde başka ilaç alımlarından da şüphele-
Aşırı asetaminofen alan hastaların küçük bir
niliyorsa GI dekontaminasyon yapılmalıdır. Fa-
yüzdesinde fulminan karaciğer yetmezliği geli-
kat gecikenlerde sınırlı etki görüldüğü de unutul-
mamalıdır. Benzer şekilde hastane laboratuvarı 8 şecektir. NAC tedavisi almayanlarda mortalite
saatlik asetaminofen düzeyini belirleyebiliyorsa, %58-80 oranında görülür. Ölümlerin çoğu aşırı
klinisyen serum düzeylerinin nomograma göre alımdan sonraki 3.-5. günlerde serebral ödem,
NAC tedavisine ihtiyaç gösterip göstermediği- kanama, şok, yetişkin respiratuar yetmezlik
ni belirlemek için beklemelidir. Diğer taraftan sendromu, sepsis ve multiorgan yetmezliği gibi
asetaminofen alımdan sonraki 8. saatte ampirik hepatik komplikasyonlardan kaynaklanmak-
olarak ilk doz NAC verilmelidir. Asetaminofen tadır. Sonunda ölmeyen fulminan hepatit den
düzeyleri belirlendiği zaman nomograma göre iyileşecek hastalarda 5.-7. günlerde iyileşme be-
ilave NAC tedavisi belirlenmelidir. lirtileri görülmeye başlar. Sonuçta yaşayan tüm
hastalarda hiçbir kalıcı hepatik hasar kalmadan
Sonuçta asetaminofeni ne zaman aldığı belir- tamamen hepatik rejenerasyon olur.
lenemeyen veya 24 saatten fazla zaman geçiren
hastalar için klinisyen GI temizleme gerekip ge- NAC, asetaminofenin neden olduğu fulminan
rekmediğini belirlemelidir. Serum asetaminofen hepatik yetmezlik tedavisinde de etkili olduğu
düzeyleri ve karaciğer fonksiyon testleri (AST, görülmüştür. Kontrol grubu ile karşılaştırıldı-
ALT) ölçülmelidir. İlave olarak ilk doz NAC ğında NAC alanlarda %20-48 oranında hayatta
tedavisine mümkün olan en kısa sürede başlan- kalımı artırdığı, %40-68 serebral ödemi azalttığı
malıdır. Ölçülen asetaminofen düzeyleri 10 µg/ml ve %40-80 oranında vazopresör ihtiyacını azalt-
fazla ise hasta hepatotoksisite gelişme riski taşı- tığı görülmüştür. NAC aynı zamanda viral hepa-
maktadır. Benzer şekilde AST ve ALT yüksel- tit ve alkolik siroz gibi hepatik yetmezliğin diğer
mesi de hastada hepatotoksisite gelişebileceğini formlarında da faydalı bulunmuştur.
gösterir. Sonuçta tedavi gereken asetaminofen
düzeyleri veya AST ve ALT düzeylerinde yük- Asetaminofenin neden olduğu fulminan karaci-
selme varsa NAC tedavisine devam edilmelidir. ğer yetmezliğinde yüksek mortalite riskini belir-
Eğer asetaminofen düzeyleri 10 µg/ml altında ve lemek için prognostik belirteçler vardır. Bunun
AST/ALT de yükselme yoksa NAC tedavisine sonucunda aynı zamanda karaciğer transplan-
686
son verilebilir. tasyonu gerekebilecek hastalar için erken hizmet
Konu 4
verilebilir. Bunun için serum pH’ı, protrombin * Özellikle çocuklar ve tüm şüpheli ilaç
zamanı, serum kreatinin ve mental durum gibi
Parasetamol Zehirlenmeleri
alımlarında kan parasetamol düzeylerine
klinik ve laboratuvar parametreleri kullanılır. bakılmalıdır.
Yeteri kadar sıvı ve hemodinamik resusitasyona * İlacın alım saati bilinen hastalarda tedavi-
rağmen metabolik asidoz (pH <7,3) veya koagu- ye serum parasetamol düzeyine bakılarak,
lopati ile birliktelik (PT >100), böbrek yetmezli- 4-24 saatler arasında Rumack-Matthew
ği (kreatinin >3,3) ve grade 3 veya 4 ensefalopati nomogramına göre karar verilmelidir.
kötüye gidişi öngörmede kullanılabilir.
* Aktif kömür NAC’ın etkinliğini değiştir-
Asetaminofenin neden olduğu fulminan hepa- memektedir.
tik yetmezlik tedavisinde NAC, koagulopati ve * Gebelerde NAC kullanımı etkin ve güve-
asidozun düzeltilmesi, serebral ödemin agresif nilir bir yöntemdir.
tedavisi ve takibi ve hastanın erken karaciğer * Parasetamol zehirlenmesi ile başvuran
trasnsplantasyon yapılan bir merkeze gönderil- hastalarda 8-10 saatte başlanan NAC te-
mesi önerilmektedir. Asetaminofen toksisitesi davisi hayat kurtarıcıdır.
erken tedavi edilmeyenlerde, NAC tedavisine * NAC oral yolla 140 mg/kg yükleme do-
standart 72 saatten sonrada hasta iyileşene, kara- zunu takiben 4 saatte bir 70mg/kg 17 doz
ciğer transplantasyonu yapılana veya ölene kadar şeklinde verilmelidir.
devam edilmelidir. Çünkü tüm klinik çalışmalar * Ağız yoluyla alamayanlar, kostik madde ile
fulminan karaciğer yetmezliğinde IV NAC kul- beraber alımlar ve akut karaciğer yetmezliği
lanımını desteklemektedir. Fulminan karaciğer olanlarda parenteral NAC verilmelidir.
yetmezliğinde IV NAC oral NAC tedavisine ter- * İntravenöz toplam 300 mg/kg NAC veri-
cih edilmelidir. IV NAC tedavisi oral dozda kul- lir. 150 mg/kg 15 dakikalık infüzyonu ta-
lanılanla aynı olmalıdır. IV kullanımda anaflak- kiben 50 mg/kg 4 saatte infüzyon yapılır,
toid reaksiyon riski olduğu için yavaş verilmeli kalan 100 mg/kg da 16 saate verilir.
ve hipotansiyonu ve verebileceği zararları önle- * IV NAC asetaminofenin neden olduğu
mek için sık tansiyon kontrolleri yapılmalıdır. fulminan hepatik yetmezlik tedavisinde
de etkilidir.
* Metabolik asidoz (pH <7,3), koagulopati
Özet (PT >100), böbrek yetmezliği (kreatinin
>3,3) ve grade 3 veya 4 ensefalopati kötü-
* Çocuklarda kaza sonucu, ergenler ve yetiş- ye gidişi öngörmede kullanılabilir.
kinlerde özkıyım amaçlı alımlar görülür.
* Fulminan hepatik yetmezlik gelişen has-
* Zehirlenmelerin %5’ini oluştururken, talar erken transplantasyon yapılan bir
zehirlenmeye bağlı ölümlerin %23’üne merkeze sevk edilmelidirler.
neden olan önemli bir sağlık problemdir.
* Bir seferde 140 mg/kg üzerindeki parase-
tamol alımları zehirlenme nedeni olur. Kaynaklar
* Alkolikler, AİDS hastaları, antikonvülzan 1. Judith E.Tintinalli, Gabor D. Kelen, J. Stephan
ve antitüberküloz tedavisi gören hastalar Stapczynski. Emergency Medicine 6th Edition;
asetaminofen aşırı alımlarında hepatik McGraw-Hill Companies 2004;1088-94.
toksisite için büyük risk taşırlar. 2. Flomenbaum NE, Goldfran LR, Hoffman RS,
Howland MA, Lewin NA, Nelson LS, Gold-
* İlk 24 saat içinde hastalarda hiçbir klinik
frank’s Toxicologic Emergencies 8th Edition;
ve laboratuvar anormalliği görülmeyebilir. McGraw-Hill Companies 2006;523-43.
* Asıl parasetamole özgü klinik ve laboratu- 3. Deborah HS. Managing acute acetaminophen.
var bulguları 24 saatten sonra ortaya çıkar. Nursing 2007;37:58-63.
687
4. Kent RO. Poisoning Drug Overdose 5th edi- 10. Laura PJ, Phılıp RM, Jack AH. Acetaminophen-
tion; McGraw-Hill Companies, 2007;62-5. İnduced Hepatotoxicity. Drug Metabolism and
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
9. James HL.Drug-Induced Liver Disease in 2006. 14. Antonio Em, Rose SR, Steven RL, Robin
Current Opinion in Gastroenterology, 2007;23: LF. Unsuspected acetaminophen toxicity in a
244-54. 58-dayold infant. Pediatric Emergency Care.,
2004;20:824-8.
688
Konu 5
AKREP SOKMALARI
• Mesobuthus eupeus
• Mesobuthus gibbosus Akrep sokmaları çoğunlukla yaz aylarında, ge-
celeri ve evde meydana gelir. Akrepler, genelde
• Mesobuthus caucasicus
insanlardan uzakta taş duvarlar, ahşap binalar,
• Leiurus quinquestriatus
bodrum, çatı araları, depolar, moloz taş yığın-
• Scorpio maurus ları arası gibi yerlerde yuvalanırlar. Gündüzleri
• Calchas nordmanni karanlık ve serin yerlerde geçirir ve esas olarak
• Compsobuthus matthiessseni geceleri aktifleşirler. Ancak insanlar tarafından
• Euscorpius italicus tehdit edildiklerinde veya üzerlerine basıldığın-
• Euscorpius carpathicus da kendilerini korumak amacıyla sokarlar. Bu
nedenle de en sık eller ve ayaklar sokulur. Erkek-
• Euscorpius migrelicus
lerde kadınlardan daha sıktır.(3, 5-7) Kırsal alanlar-
• Iurus asiaticus
da risk daha yüksek olsada, şehir merkezinde de
• Hottentotta judaica görülebilmektedir. Yine ülkemizde olmayan tür-
Bunlardan en önemlileri, hayatı tehdit edebilen lerin yurtdışına seyahat sonrası valizler ile taşın-
ve hepsi de Buthidae ailesinden olan Androcto- ması da mümkündür. İklim koşulları, kuruluk
nus crassicauda (Güneydoğu Anadolu Bölgesi), ve ısı önemli risk faktörleridir.(8)
Toksik Etki Mekanizması Klinik
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
Akrep venomu insanlar için çok tehlikelidir. Ze- Akrep sokmalarının %90’ı yanlızca lokal bul-
hirin kandan ekstravasküler alana dağılımı çok gulara neden olurken, %10’unda hayatı tehdit
hızlıdır ve bu nedenle belirtiler erken ortaya çı- eden sistemik bulgular gözlenir.(5,14,15)
kar. Belirtilerin şiddeti dolaşan zehir miktarı ile
ilişkilidir.(9) • Lokal olarak; sokulan bölgede yanıcı ağrı,
eritem, şişlik, parestezi, nekroz görülebilir.
Zehirlenme belirti ve bulgularından akrep veno- Ağrı en belirgin ve rahatsız edici semptom-
munun yapısındaki sindirim enzimleri ve nöro- dur. Sokma sonrası hemen başlar ve yakla-
toksinler sorumludur. Akrep venomu kompleks şık 10-15 dk’da sonlanırken bazen 24 saate
bir toksindir. Nöromusküler, nörootonomik ve kadar uzayabilir.
lokal doku etkileri gösterir. Asıl olarak hedef
• Sistemik olarak; Otonomik sistemin etki-
dokularda sodyum kanalları gibi iyon kanalları-
lenmesiyle sempatik sistem bulguları olan
nı etkileyerek uzamış nöronal aktiviteye neden
taşikardi, hipertansiyon, midriyasis, terleme,
olurlar. Periferik sinir sisteminde sinaptik aralık-
hipertermi görülebilir. Parasempatik sistem
ta asetil kolin salınımını arttırır ve böylece koli-
bulguları olarak da salivasyon, lakrimasyon,
nerjik semptomlar oluştururlar.(10-12)
ürinasyon, defekasyon, gastrik distansiyon
görülebilir. Kranial sinirlerin etkilenmesi ile
Toksik Doz görme kaybı, dilde fasikülasyonlar, faringe-
al kaslarda zayıflık ortaya çıkabilir.
Her akrep sokması zehirlenme ile sonuçlanmaz. • Daha nadiren myokardit, myokard infark-
Zehirlenme oluşması için akrebin türü, yaşı, bo- tüsü, hipotansiyon veya hipertansiyon,
yutu, beslenme özellikleri, zehir kesesinin dolu ya disritmiler, EKG’de sinüs taşikardisi, sinüs
da boş olması, enjekte edilen venom miktarı ve bradikardisi, ST-T dalga değişiklikleri, uza-
iklim koşulları önemlidir. Hastanın yaşı ve soku- mış QT gibi kardiyotoksik etkiler de görü-
lan vücut bölümü de (vasküler yapıların çokluğu lebilir.(16,17)
veya baş ve boyuna yakın olması) klinik seyri et- • Ayrıca kaynaklarda bazı vakalarda serebral
kileyen diğer faktörlerdir. Çocuklar ve yaşlılarda ve serebellar infarktüs, böbrek yetmezliği,
toksisite ve ölüm riski daha fazladır.(5,6,13) hepatit, pankreatit, akciğer ödemi, solu-
num baskılanması, nöbet, hemolitik üremik hipotansif ise sıvı destek tedavisi ve gerekir-
sendrom koagulopati, DIC, gastrointestinal se inotropik ilaçlar, hipertansif ise standart
Akrep Sokmaları
kanama görüldüğü de bildirilmiştir.(18-24) antihipertansif tedaviler uygulanmalıdır.
Genel olarak bakıldığında akrep sokmaları kli- • Prazosin, alfa bloker etkisinden dolayı sem-
nik olarak 3 sınıfa ayrılır.(14) patik sistem bulgularının ön planda olduğu
durumlarda kullanılabilir.(25)
• Semptomatik bradikardi gelişirse Atropin
Tanı yapılmalıdır.
• Proflaktik antibiyotik kullanımı ve korti-
Tanı esas olarak sokulma öyküsüne ve bağlantılı
kosteroidler önerilmemektedir.(5,26)
olarak gelişen belirti ve bulgulara dayanılarak ko-
nur. Özel bir laboratuvar bulgusu yoktur. Loka- 2. Özgül Antidot Tedavisi
lize ve hafif bulgular varlığında laboratuar tetki-
kine gerek yoktur. Sistemik toksisite durumunda Antivenom tedavisinin etkinliği halen tartışma-
tam kan sayımı, glukoz, böbrek fonksiyon testle- lıdır. Rutin uygulanımı hem morbiditeyi hem
ri, elektrolitler, CK-myoglobin gibi kas enzimleri, de hastanede kalış süresini artırmaktadır. Bu
koagülasyon testleri, EKG, solunum distresi varsa nedenle sistemik bulgular varlığında antivenom
kan gazı ve akciğer grafisi istenmelidir.(5,15,25) verilmesi önerilmektedir.(27-31)
Korunma: Akrepler noktürnal aktivite göster- Türkiye’de Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi
dikleri için özellikle geceleri dikkatli olunmalı- Başkanlığı’nda Androctonus crassicauda türü
dır. Ayakkabılar, kıyafetler giyilmeden önce mut- akrep sokmasına karşı özgül antivenom üretil-
laka kontrol edilmelidir. Riskli alanlarda uzun mektedir.
kollu kıyafetler, eldiven ve ayakkabılar ile vücut
korunmalıdır. Doz: Erken dönemde başvuran hastalar için bir
ampul genellikle yeterlidir. Bulguların ciddiyeti-
ne ve gecikilen süreye bağlı olarak doz birkaç mis-
Tedavi line kadar çıkartılabilir. Çocuklarda, erişkinlere
göre daha yüksek doz kullanılması gerekebilir.
Tedavi iki bölümden oluşur:
Deri testi: Antivenom uygulamadan önce deri
1. Acil ve Destekleyici Tedavi
testi yapılması, ani hipersensitivite için güvenilir
• Hastanın vital bulguları değerlendirilerek, bir göstergesi olmasa da önerilmektedir. 0,1 ml
ilk stabilizasyonu sağlanmalıdır. serum subkutan uygulandıktan sonra, 15 dk için-
• Yara yeri temizliği sabun ve su ile yapılmalıdır. de herhangi bir lokal yada sistemik bulgu olması
durumunda pozitif kabul edilir. En sık test alanını
• Sokulan bölgenin kesilerek kanatılması
çevreleyen ürtikeryel kabarıklık yada eritem olur.
yada turnike uygulaması yararsızdır.
• Hasta ve sokulan ekstremite zehirin yayıl- Uygulama: Antivenomun yarı dozu sokulan
masını önlemek için hareketsiz tutulmalıdır. bölgeye subkutan, diğer yarısı da yakın bölgede-
• Ağrı için parasetamol, salisilat veya opioid- ki kas içine intramusküler olarak yapılır.
ler kullanılabilir.
Yan etkileri: At kaynaklı serum olması nedeniy-
• Aşırı sedasyondan kaçınılmalıdır.
le anaflaksi ve serum hastalığına neden olabilir.
• Tetanoz profilaksisi yapılmalıdır. Deri döküntüleri, yüzde özellikle dudaklarda ve
• Sistemik yakınmalar varlığında yakınmala- göz kapaklarında ödem, bronkospazm, öksürük,
ra yönelik destek tedavi yapılmalıdır. Hasta soluk almada güçlük, solgunluk ve hipotansiyon 691
gibi belirtiler yönünden hasta yakın izlenmeli- Kaynaklar
dir. Alerji öyküsü olanlar ve daha önce antive-
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
nom almış olan hastalar anaflaksi açısından daha 1. Chippaux JP, Goyffon M. Epidemiology of
scorpionism: A global appraisal. Acta Trop.
risklidirler. Antivenom uygulamadan önce anti-
2008;107:71-9.
histaminik yapılması antivenoma bağlı yan etki-
2. Prendini L, Wheeler WC. Scorpion higher phy-
lerin oluşumunu veya şiddetini azaltabilir.
logeny and classification, taxonomic anarchy,
Klinik Seyir: Çoğu hastada lokal bulgular gö- and standards for peer review in online publish-
ing. Cladistics 2005;21:446-94.
rülür ve yakınmalar genellikle 24-48 saat içinde
düzelirler. Nadiren toksisitesi yüksek olan tür- 3. Cesaretli Y, Ozkan O. Scorpion stings in Turkey:
lerde ölüm bildirilmiştir.(15) Türkiye’de bulunan epidemiological and clinical aspects between the
years 1995 and 2004. Rev Inst Med Trop Sao
Mesobuthus Gibbosus (Ege Bölgesi) sokmala-
Paulo. 2010;52:215-20.
rında genellikle sistemik toksik etki gözlenmez.
Ancak Androctonus Crassicauda (Güneydoğu 4. Ozkan O, Uzun R, Adigüzel S, Cesaretli Y,
Anadolu Bölgesi) da %11-22 arasında sistemik Ertek M. Evaluation of scorpion sting incidence
in Turkey. J Venom Anim Toxins Incl Trop Dis
toksik etki gözlendiği bildirilmiştir.(3,6,7)
2008:14;128-40.
Antivenom tedavisi sonrasında yakınmalarında 5. Bush SP, Charles G. Scorpion Envenomations.
düzelme sağlanan hastalar acil serviste gözlem Available at: http://emedicine.medscape.com/
sonrası güvenle taburcu edilebilirler. Çocuklar article/771076-overview . Accessed march 2012.
erişkinler kadar hızlı düzelmeyeceği için daha 6. Ozkan O, Adigüzel S, Yakiştiran S, Cesaretli Y,
uzun süre gözlenmelidir. Ciddi sistemik toksisi- Orman M, Karaer KZ. Androctonus crassicauda
te durumunda yoğun bakıma yatış gerekir. scorpionism in the Sanliurfa provinces of Tur-
key. Turkiye Parazitol Derg. 2006;30:239-45.
7. Adiguzel S, Ozkan O, Inceoglu B. Epidemio-
Özet logical and clinical characteristics of scorpion-
ism in children in Sanliurfa, Turkey. Toxicon.
* Ülkemizdeki akreplerin çoğu zehirsizdir. 2007;49:875-80.
* Tanı akrep sokma öyküsü ve fizik mua- 8. Chowell G, Hyman JM, Díaz-Dueñas P, Hen-
yene ile konur. Spesifik laboratuar tetkiki gartner NW.Predicting scorpion sting incidence
yoktur. in an endemic region using climatological vari-
ables. Int J Environ Health Res. 2005;15:425-35.
* Sıklıkla lokal yakınmalar görülür ve
semptomatik tedavi ile tam iyileşme olur. 9. Ghalim N, El-Hafny B, Sebti F, Heikel J, Lazar
N, Moustanir R, Benslimane A. Scorpion en-
* Ağrı için parasetamol, salisilat veya opio-
venomation and serotherapy in Morocco. Am J
idler kullanılabilir.
Trop Med Hyg, 2000;62:277-83.
* Sokulan bölgenin kesilerek kanatılması
10. Rodríguez de la Vega RC, Possani LD. Overview of
yada turnike uygulaması, proflaktik an-
scorpion toxins specific for Na+ channels and related
tibiyotik kullanımı ve kortikosteroidler peptides: biodiversity, structure-function relation-
önerilmemektedir. ships and evolution. Toxicon, 2005: 15;46:831-44.
* Yalnızca sistemik yakınmaların varlığında 11. Hahn IH, Lewin NA. Arthropods. İn: Flomen-
antivenom tedavisi düşünülmelidir. baum NE, Goldfrank LR, Hoffman RS, How-
* Antivenom kullanılırken yan etkileri göz land MA, Lewin NA, Nelson LS, eds. Gold-
önüne alınmalıdır. frank’s Toxicologic Emergencies, 8th Edition;
NewYork, McGrawHill, 2006:1612-3.
692
Konu 5
12. Tuncok Y, Kalyoncu NI. Birinci Basamağa 22. Bhadani UK, Tripathi M, Sharma S, Pandey
Yönelik Zehirlenmeler Tanı ve Tedavi Rehberl- R. Scorpion sting envenomation present-
Akrep Sokmaları
eri 2007. Birinci baskı; Yücel Ofset Matbaacılık. ing with pulmonary edema in adults: a report
2007:155-9. of seven cases from Nepal. Indian J Med Sci,
2006;60:19-23.
13. Amitai Y. Clinical manifestations and manage-
ment of scorpion envenomation. Public Health 23. Bonilha L, Cendes F, Ghizoni E, Vieira RJ,
Rev. 1998;26:257-63. Li LM. Epilepsy due to a destructive brain le-
sion caused by a scorpion sting. Arch Neurol,
14. Khattabi A, Soulaymani-Bencheikh R, Achour
2004;61:1294-6.
S, Salmi LR; Scorpion Consensus Expert
Group. Classification of clinical consequences of 24. Bahloul M, Ben Hmida M, Belhoul W, Ksibi
scorpion stings: consensus development. Trans H, Kallel H, Ben Hamida C, Chaari A, Chelly
R Soc Trop Med Hyg, 2011;105:364-9. H, Rekik N, Bouaziz M. Hemolytic-uremic syn-
drome secondary to scorpion envenomation (ap-
15. Clark RF, Schneir AB. Arthropod Bıtes And
ropos of 2 cases) Nephrologie, 2004;25:49-51.
Stıngs. In: Tintinalli JE, Ruiz E, Krome RL,
eds. Emergency Medicine: A Comprehensive 25. Peker E, Oktar S, Dogan M, Kaya E, Duru
Study Guide. 6th ed. New York, NY: McGraw- M. Prazosin treatment in the management of
Hill;2004: 1197-8. scorpion envenomation. Hum Exp Toxicol.
2010;29:231-3.
16. Gueron M, Ilia R, Margulis G: Arthropod poi-
sons and the cardiovascular system. Am J Emerg 26. Clark RF. Scorpions. İn: Olson KR, ed. Poison-
Med. 2000;18:708-14. ing and Drug Overdose. 4th ed. New York: Mc-
Graw-Hill Companies; 2004:334-5.
17. Jain MK, Indurkar M, Kastwar V, Malviya S.
Myocarditis and multiple cerebral and cerebel- 27. Abroug F, Elatrous S, Nouira S, et al. Serother-
lar infarction following scorpion sting. J Assoc apy in scorpion envenomation: a randomised
Physicians India. 2006;54:491-2. controlled trial. Lancet, 1999;354:906-9.
18. Naqvi R, Naqvi A, Akhtar F, Rizvi A Acute re- 28. Sofer S, Shahak E, Gueron M. Scorpion en-
nal failure developing after a scorpion sting. Br J venomation and antivenom therapy. J Pediatr.
Urol, 1998;82:295. 1994;124:973-8.
19. Sofer S, Shalev H, Weizman Z, et al. Acute pan- 29. Ghalim N, El-Hafny B, Sebti F et al. Scorpion
creatitis in children following envenomation by envenomation and serotherapy in Morocco. Am
the yellow scorpion Leiurus quinquestriatus. J Trop Med Hyg, 2000;62:277-83.
Toxicon, 1991;29:125-8. 30. Belghith M, Boussarsar M, Haguiga H et al.
20. Krkic-Dautovic S, Begovic B. Acute renal insuf- Efficacy of serotherapy in scorpion sting: A
ficiency and toxic hepatitis following scorpions matched-pair study. J Toxicol Clin Toxicol.
sting. Med Arh, 2007;61:123-4. 1999;37:51-7.
21. Gadwalkar SR, Bushan S, Pramod K, Gouda C, 31. Bernard A Foëx. Scorpion envenomation: Does
Kumar PM. Bilateral cerebellar infarction: a rare administration of antivenom alter outcome.
complication of scorpion sting. J Assoc Physi- Avaible at: http://www.bestbets.org/bets/bet.
cians India, 2006;54:581-3. php?id=567. Accessed Febr 17, 2009.
693
Konu 6
ARI SOKMALARI
yoliz, diffüz alveolar hemoraji gibi durumlar güvence altına alınmalıdır. Hızlıca İV kristaloid
da bildirilmiştir.(7-9) Oküler temas ve ısırıklarda sıvılar başlanmalı ve difenhidramin ve epinefrin
katarak, konjuktivit, korneal infiltrasyon, lens yapılmalıdır.(2)
subluksasyonu, optik nöropati gelişebilir.(10)
Acil Serviste Tedavi: Çoğu ısırık birkaç saat
Ölümcül allerjik reaksiyonlar sıklıkla ilk yay- içinde tedavisiz kendi kendini sınırlar. Komp-
gın reaksiyondan sonra meydana gelir. Daha az like olmayan olgularda ise destek tedavisi yeter-
sıklıkla orta derece yaygın reaksiyonu takiben lidir. (Antihistaminikler, buz uygulaması, ağrı
ölümcül reaksiyon gelişir. Eğer havayolunu şi- için topikal lidokain, yada oral analjezikler).(6,13)
şirirse küçük bir lokal reaksiyon bile ölümcül
Arı venomunu hemen yayacağı için ısırılmadan
olabilir. Çok sayıda olan ısırıklarda fazla miktar-
sonra bir dakika içinde arı iğnesi çıkarılmalıdır.
da alınan venoma bağlı bulantı, kusma, diare ve
Çıkarılma yöntemi çıkarılma hızından daha
senkop görülebilir.(1)
önemli değildir. Arının iğnesi çoğunlukla ciltte
koyu bir kıl kökü gibi görülür.
Fizik Muayene Tüm hastalara oksijen başlanmalıdır. Solunum
sıkıntısı gelişen veya arrest olan hastalarda entü-
Lokal reaksiyon olarak ısırık bölgesinde eritem, basyon ve solunum desteği başlanmalıdır.
ödem, hassasiyet, ısı artışı, kaşıntı, kanama, dis-
tal dolaşımın bozulmasına bağlı ödem, periferik Anaflaktik reaksiyon gelişen tüm hastalar mo-
sinirlerin üzerinde olan ısırıklarda distal duyu nitörize edilerek hastaneye yatırılmalıdır. Anaf-
kaybı, korneadan olan ısırıklarda korneal ülser laksi durumunda en etkili ajan erişkinlerde
görülebilir.(10,11) Sistemik bulgular olmaksızın 0.3-0.5 ml, çocuklarda ise 0.01mg/ kg dozda
ürtikerial döküntüler ya da yaygın kızarıklık gö- 1:1000’lik Epinefrin intramusküler yapılması-
rülebilir. Sistemik bulgular olarak ürtiker, kus- dır. Bunun yanında intravenöz antihistaminik
ma, göğüs ağrısı, solunum sıkıntısı, wheezing, ve 125 mg metilprednizolon da önerilmektedir.
taşipne, hipotansiyon, senkop, larinks-dil veya Bronkospazm için inhale β agonistler kullanıla-
uvulada ödem, anksiete, delirium, şok, solunum bilir. Hipotansiyon için intravenöz kristaloidler
arresti görülebilir.(12) hızla başlanmalıdır. Dirençli hipotansiyon du-
rumunda da dopamin gibi vazopressörler teda-
viye eklenmelidir. Dopaminin de etkisiz olduğu
Tanı durumlarda intravenöz epinefrin infüzyonuna
geçilmelidir. DIC gelişen vakalarda kan ürünleri
Tanı için ısırılma öyküsü olması yeterlidir. Yal- gerekebilir. Antivenom tedavisi ve etkinliği ko-
nızca sistemik bulgular varlığında ikincil organ nusunda ise bilgiler henüz yeterli değildir.(2,4,13)
hasarını değerlendirmek amacıyla biyokimya ve
tam kan sayımı gönderilmelidir. Rebound fenomeni ısırıktan sonraki 12 saate
kadar görülebilir. Hastalar bu konuda uyarılma-
lı ve kardiyak, solunumsal ve nörolojik açıdan
Tedavi monitörize izlenmelidir.
Hastane Öncesi Bakım: Hastaların çoğu ısırıl- Hastane Dışında İzlem: Sistemik reaksiyon
madan sonraki 30 dakika içinde öldüğü için has- olanlarda acil servisteki tedaviden sonra 3-5 gün
ta mümkün olduğunca hızla hastaneye ulaştırıl- steroid tedavisi eklenmelidir. Bu hastalar daha
malıdır. Yolda buz uygulaması yapılabilir. Ödem sonra alerji polikliniğine yönlendirilmelidir.
geliştiyse ekstremite elevasyonu yapılmalıdır. Yine sistemik reaksiyon riski olan ve daha önce
696 Difenhidramin lokal reaksiyonları kolaylıkla anaflaksi gelişmiş hastalar kendi kendilerine uy-
Konu 6
Arı Sokmaları
lu müdahalesi ve oksijenizasyon hızla sağ
Sağlık karnelerine ve cüzdanlarına bu durumla lanmalıdır.
ilgili uyarıcı bir not eklenmelidir. Ödem gelişen
* Isırılma sonrası rebound fenomeni 12
olgularda da en az 12 saat ekstremite elevasyonu
saate kadar gelişebileceğinden gözlem ge-
önerilmelidir.(2)
reklidir.
Komplikasyonlar
Kaynaklar
• Isırık bölgesinde enfeksiyon gelişebilir.
1. 1. Hahn IH, Lewin NA. Hymenoptera: Bees,
• Rebound anaflaksi görülebilir. Antihistami-
Wasps, Hornets, Yellow Jackets, and Ants. In:
niklerle tedavi edilen sistemik reaksiyonlar-
Flomenbaum NE, Goldfrank LR, Hoffman
dan sonra bile rebound reaksiyon görülebilir.
RS, Howland MA, Lewin NA, Nelson LS, eds.
• Isırıktan sonraki 14 gün içinde serum has- Goldfrank’s Toxicologic Emergencies, 8th Edi-
talığı gelişebilir. tion; NewYork, McGrawHill, 2006:1614-5.
• Miyokard enfarktüsü, böbrek yetmezliği, 2. Vankawala HH, Park R. Bee and Hymenoptera
DIC, beyin ödemi gelişebilir. Stings. Available at: http://emedicine.medscape.
• Sinirlerin üzerindeki bölgede olan ısırıklar- com/article/768764-overview. Accessed 17, 2009.
da periferik sinir bloğu gelişebilir. 3. Biló BM, Rueff F, Mosbech H, Bonifazi F,
Oude-Elberink JN; the EAACI Interest Group
on Insect Venom Hypersensitivity*. Diagno-
Koruyucu Yöntemler: Yaz aylarında, arıların
sis of Hymenoptera venom allergy. Allergy.
çok olduğu piknik alanı gibi alanlarda daha dik- 2005;60:1339-49.
katli olunmalıdır. Arıların ilgisini çekebilecek
4. Ciszowski K, Mietka-Ciszowska A. Hymenop-
yoğun parfüm, deodorant, kolonya, sabun, şam-
tera stings. Przegl Lek, 2007;64:282-9.
puan kokularından kaçınılmalıdır. Parlak renk-
li, çiçekli elbiseler giymek, bol çiçek bulunan 5. Tuncok Y, Kalyoncu NI. Birinci Basamağa
Yönelik Zehirlenmeler Tanı ve Tedavi Rehberl-
mekanlar arıların ilgisini çekebilir. Mümkünse
eri 2007. Birinci baskı; Yücel Ofset Matbaacılık.
dışarıda uzun kollu giysiler giyilmeli, bahçe ile
2007:147-9.
uğraşılacaksa el diven ve şapka kullanılmalıdır.
Yaban arısını kovanı civarında dolaşmaktan ka- 6. Fitzgerald KT, Flood AA. Hymenoptera stings.
Clin Tech Small Anim Pract. 2006;21:194-204.
çının. Bu mekanlarda arıları öldürülmemelidir.
Çünkü arıdan salınan kokular diğer arıları çe- 7. Reisman RE. Unusual reactions to insect
kebilir.(1) stings. Curr Opin Allergy Clin Immunol. Aug
2005;5:355-8.
8. Vikrant S, Patial RK. Acute renal failure follow-
ing multiple honeybee stings. Indian J Med Sci,
Özet 2006;60:202-4.
* En sık allerjiye neden olan arılar bal arısı, 9. Taggar JS, Watson T, Musarrat K, Millane T.
sarı arılar ve eşek arılarıdır Kounis syndrome presenting as ST-segment el-
* Klinikte lokalize ürtikerden sistemik evation myocardial infarction following a hyme-
noptera (bee) sting. Int J Cardiol, 2008 Jul 21.
anaflaktik reaksiyona kadar birçok farklı
bulgu ile kendini gösterir. 10. Smith DG, Roberge RJ. Corneal bee sting with
retained stinger. J Emerg Med, 2001;20:125-8.
* Çoğu ısırık komplikasyonsuz semptoma-
tik tedavi ile tamamen iyileşir. 11. Hay SM, Hay FA, Austwick DH. Case report.
Bee sting brachial block. Arch Emerg, Med Dec
* Arının iğnesi mümkün olan en kısa süre- 1992;9:369-72.
de çıkarılmalıdır. 697
12. Steen CJ, Janniger CK, Schutzer SE, Schwartz 13. Clark RF, Schneir AB. Arthropod Bıtes And
RA. Insect sting reactions to bees, wasps, and Stıngs. In: Tintinalli JE, Ruiz E, Krome RL,
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
698
Konu 7
YILAN SOKMALARI
Klinik
Tanı
Her yılan ısırması zehirli değildir. Çoğu kez
insanlar, zehirsiz yılanlar tarafından ısırılırlar. Tanı yılan ısırma öyküsü ya da zehirlenmeye iliş-
Türkiye’de bulunan yılanlardan engerek yılanı kin bulguların görülmesi ile konur. Hastalardan
dışındakilerin zehirsiz olduğu unutulmamalıdır. başlangıçta ve 4-6 saat sonra kontrol olarak he-
Zehirli yılan ısırmalarının da % 20’si yılanın mogram, kanama profili, böbrek fonksiyon test-
zehiri enjekte etmediği “dry bite, kuru ısırık” leri, elektrolitler, glukoz, fibrinojen düzeyi gön-
denilen ve herhangi bir bulguya neden olmayan derilmeli ve EKG monitorizasyonu yapılmalıdır.
ısırmalardır. Genellikle 5 dk ile 2 saat içinde kli-
nik bulgular gelişmezse kuru ısırık olarak kabul
edilir.(4,10) Yılan zehrini enjekte ettiyse lokal veya Tedavi
sistemik bulgular görülebilir.
İlk Yaklaşım: Zehirli yılan ısırıklarında hasta
Lokal belirtiler: Isırılan bölgede birkaç dakika hızlıca en yakın hastaneye nakledilmelidir. Yü-
içinde yanma, zonklama, ağrı başlar ve sonra rüme gibi fizik aktiviteler venomun sistemik
ödem ve renk değişikliği görülür. Ödeme bağlı dolaşıma geçişini hızlandıracağı için hasta etki-
ekstremitelerde kompartman sendromu gelişe- lenen ekstremitenin hareketleri kısıtlanacak şe-
bilir. Engerek yılanı ısırıklarında bu bulgular be- kilde yatırılmalıdır. Isırılan yerin üstünden çok
lirgindir. Yara çevresinde eritem, ekimoz, peteşi, sıkı olmayacak şekilde bandajla sargı yapılabilir.
bül ve zamanla doku nekrozu görülür. Ayrıca Ancak arteriel dolaşımı etkileyecek kadar sıkı
bölgesel lenf bezlerinde şişme olabilir. bandaj veya turnike uygulaması yapılmamalı-
dır. Sargı antivenom verilene kadar çıkarılmaz.
Sistemik belirtiler: Yılan ısırıkları birçok siste- Böylece lenfatik ve yüzeyel venöz dolaşım dur-
mi ilgilendiren ateş, ağrı veya yalnızca anksiye- durularak zehrin genel dolaşıma katılması en-
te gibi çok farklı kliniklerle karşımıza çıkabilir. gellenmiş olur.(16) Özel vakum cihazlarıyla ilk
Hastalarda özgün olmayan halsizlik, bulantı, 5 dakikada müdahale edilerek zehirin vakumla
kusma, ishal, dispne, taşikardi, hipotansiyon, dışarı çıkarılması faydalı olabilir.(17) Ancak ağız
görme bozukluğu, salivasyon, metalik tad duyu- ile zehiri emme yararsız olması ve kontaminas-
su, ağız çevresinde uyuşma, anaflaktik reaksiyon, yon ve enfeksiyon riski nedeniyle önerilmez.(8,18)
karın ağrısı, konfüzyon görülebilir. Ciddi siste- Isırık bölgesinde kesi oluşturup kan akıtma alt-
mik toksisite durumunda kas güçsüzlüğü, DIC taki damar-tendon-sinir dokularının yaralanma
700 tablosu, kas fasikülasyonları, böbrek yetmezliği, ihtimali nedeniyle önerilmez.(5)
Konu 7
Acil ve Destekleyici Tedavi: Zehirsiz yılan ısı- Ülkemizde iki çeşit yılan antiserumu bulun-
rıkları ve “Kuru ısırıklar” en az 6 saat gözlendik- maktadır. Birincisi “Zagreb serumu” olarak
Yılan Sokmaları
ten sonra klinik ve laboratuvar değerleri normal da bilinen Avrupa Viper Venom Antiserum’dur.
ise taburcu edilebilirler.(3,8) Gözlem sırasında Uluslararası kaynaklarda bu serum. V. ammody-
sistemik etkiler gelişen ya da ödemi yayılan has- tes, V. aspis, V. berus, V. lebetina, V. ursinii ve
talar yatırılarak en az 24 saat gözlenmelidir. Vi- V. xanthina zehirlerine karşı antikorlar içerir.
peria ailesinden (engerek yılanı) olan ısırıklarda Diğeri ise Avrupa Pasteur Ipser’dir V. aspis, V.
başlangıçta yakınmalar hafif olsa bile nadiren 24 ammodytes ve V. berus venomlarına karşı etki-
saat içinde kötüleşme görülebilir. Bu nedenle lidir.(3) Viper Venom Antiserum Avrupa (10 mL
uzun gözlem gerekir.(8,16) Crotalinae ailesi (çın- vial) İl Sağlık Müdürlüklerinden sağlanabilir.
gıraklı yılan) ısırıktan en geç 8-12 saat sonra ya- Yetişkin ve çocukta kas içine ya da ven içine 10
kınma ve belirtiler başlar. mL verilir.(4) Uygulama öncesi 0.1ml test dozu
yapılarak alerji gelişip gelişmediği gözlenmelidir.
Tüm yılan ısırıklarında hastanın vital bulguları Viperidae zehirlenmelerinde hastanın durumu-
değerlendirilerek, ilk stabilizasyonu sağlanma- na göre verilecek antiserum miktarının 15-40
lıdır. Gerekiyorsa temel ve ileri yaşam desteği flakona kadar çıkarılabileceği bildirilmiştir.(3)
standart yöntemler uygulanmalıdır. Eklemi Antivenom 100ml kristaloid içinde seyreltilip
sabitlemek için dolaşım kontrolü sağlanacak yaklaşık 1 saat içinde infüze edilmelidir.(21) An-
şekilde atel yapılabilir. Isırılan bölge su ve sa- tivenom at serumundan elde edildiği için ciddi
bunla yıkanmalı ve sonrasında kalp seviyesinden allerjik reaksiyonlar görülebilir. Anaflaksi tedavi-
aşağıda tutularak, yüzük, bilezik gibi takılar çı- si için, gerekli ilaç ve ekipmanlar hazırda bulun-
karılmalıdır. Hastanın ağrısı ve anksiyetesi için durulmalıdır. Akut allerjik reaksiyon görülürse
analjezik ve anksiolitik ilaç verilmelidir. Isırık infüzyon kesilir, hemen antihistaminikler verilir.
yeri sık aralıklarla kontrol edilmeli ve genişleme Epinefrin reaksiyonun şiddetine bağlı olarak
olup olmadığını takip etmek için lezyon sınırları kullanılabilir.(8)
ölçülerek kaydedilmelidir. Ekstremitenin çevresi
ısırılmanın altından ve üstünden 30-60 dakika
aralıklarla ölçülerek kaydedilmeli ve kompart- Özet
man sendromu açısından takip edilmelidir. Tüm
* Engerek yılanı olarak bilinen Viperinea
ısırıklarda lokal yara bakımı ve tetanoz proflak-
türü ülkemizdeki zehirlenmelerin çoğun-
sisi unutulmamalıdır. Enfeksiyon gelişme riski
dan sorumludur.
düşük olduğu için proflaktik antibiyotik tedavisi
önerilmemektedir. Yalnızca lokal komplikasyon * Zehirli yılan ısırmalarının % 20’si her-
hangi bir bulguya neden olmayan yıla-
olarak enfeksiyon gelişirse verilebilir.(19,20) Kom-
nın zehiri enjekte etmediği “Dry bite”
partman sendromu gelişenlerde fasiyatomi yapıl-
yani kuru ısırıklardır. Genellikle 5 dk ile
malıdır. Korunma amaçlı yapılması önerilmez.(8)
2 saat içinde klinik bulgular gelişmezse
kuru ısırık olarak kabul edilir.
Özgül Antidot ve İlaç: Lokal yakınma belir-
* Tanı yılan ısırma öyküsü ya da zehirlen-
tilerin hızla artması ve sistemik bulgular varlı-
meye ilişkin bulguların görülmesi ile konur.
ğında antivenom uygulanması önerilir. Engerek
* Hastaların başvuru anında ve 4-6 saat
türlerine etkili polivalan yılan antivenomu; şok,
sonrasında kontrol kan değerleri gönde-
hızlı ilerleyen yaygın ödem, nörotoksik bulgular,
rilmeli ve EKG monitorizasyonu yapıl-
uzun süren sindirim sistemi belirtileri, pıhtılaş-
malıdır.
ma bozukluğu, metabolik asidoz, koagülopati,
ciddi hipotansiyon, spontan kanama, EKG de- * Tedavide lokal bulgulara yönelik müdeha-
le yapılmalı ve kompartman sendromu açı-
ğişiklikleri varsa verilmelidir. Antivenom ilk 4
sından ekstremite yakın takip edilmelidir.
saatte verilirse etkinliği daha yüksektir.(4,8,21) 701
10. Clark RF. Snakebites. İn: Olson KR, ed. Poi-
* Zehirsiz yılan ısırıkları ve “Kuru ısırıklar” soning and Drug Overdose. 4th ed. New York:
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
702
Konu 8
SU CANLILARI ZEHİRLENMELERİ
türler, enhudrina schistosa (gagalı deniz yılanı) lar gelişebilir.(4) Bunlar içinde en ciddi sistemik
ve pelamis platurusdur (sarı karınlı denzi yılanı). toksisiteyi C. Fleckeri oluşturmaktadır. Ensık
yakınma eritamatoz lineer döküntünün ardın-
Balıklar: Chondrichthyes; iğneli vatozlar, Pte- dan ortaya çıkan şiddetli ağrıdır. Sistemik semp-
rois (aslan balığı), Stonfish (taş balığı), S. Trach- tomlar bulantı, kusma, kas spazmları, baş ağrısı,
ynis, S.horrida, S. Verrucosa bu grup içerisinde ateş, kırgınlık, kızarıklık, vertigo, ataksi, paralizi,
yer almaktadır. deliryum, senkop ve solunum zorluğudur. Ciddi
olgularda hipotansiyon, ritm bozuklukları, pul-
moner ödem, hemoliz ve akut renal yetmezlik
Patofizyoloji meydana gelebilir. Ölümler çoğu zaman hızlı
gelişmektedir.(10)
Cnidaria ile meydana gelen zehirlenmelerde
dermatonekroz, myonekroz, hemoliz veya kar-
Mollusca (Yumuşakçalar) grubundan olan
diyotoksisite meydana gelebilir. Ayrıca kardiyak
mavi halkalı ahtapotlar çeneleri ile bir veya iki
iletide gecikme, ventriküler taşikardi ve koroner
küçük delik meydana getiriler. Meydana ge-
arter akımında meydana gelebilir.(4-6)
len bu yara eritemli hassas ve kaşıntılı olabilir.
Ahtapotlar sekresyonlarında tetradoksin salgılar- Semptomlar hızlı olarak gelişir ve peroral ve
lar. Bu toksin nöronlarda Na+ geçişini bloke ede- intraoral parestezi, diplopi, afoni,disfaji,ataksi,
rek paraliziye neden olur. Solunum paralizisi ve güçsüzlük, bulantı, kusma, flask kas paralizisi,
hipotansiyona bağlı olarak ölümler meydana gelir. solunum yetmezliği ve ölüm meydana gelebi-
lir. Ölüm genellikle iki saat gibi hızlı bir şekilde
Deniz kestanelerinin üzerindeki dikensi çıkını- meydana gelebilir.(1,11)
lar içerisinde bulunan zehirleri stroid glikozid-
leri, 5-hidroksi triptamin (5-HT ), hemolizin, Omurgalıların ısırması tipik ağrılı ve minimal
proteaz ve asetilkolin benzeri maddeler içerir.(7) rahatsızlık vericidir. Yakınmalar bir iki dakika
içinde başlayabileceği gibi 6 saat sonrada baş-
Tüm deniz yılanlarının dişleri içerisinde bulu- layabilir. Venomun nörotoksik ve myotoksik
nan zehiri nörotoksik, miyotoksik, nefrotoksik özelliklerine bağlı olarak paralizi, kas hasarı ve
ve hemolitik etkiye sahiptir. Bu zehirler yapısal myoglobinüriye neden olabilir. Myoglobinüri
olarak asetil kolinesteraz, hyalurinidaz, lösin deniz yılanı myotoksitetisinin en önemli işare-
aminopaptidaz, 5’Nükleotidaz, fosfodiesteraz tidir. Myoglobinüri ısırmadan 30 dakika ile 8
ve fosfolipaz A içerir. Nörotoksinleri nöromus- saat içerisinde başlar. Diğer semptomlar flask
kuler kavşakta asetilkolinesterazı inhibe ederek paralizi, disfaji, trismus, pitozis, afoni, bulantı,
etki eder.(8,9) İğneli vatozların kuyruk bölgesinde kusma, fasikülasyonlar, solunum yetmezliği, nö-
bulunan dikenler içerisinde zehir glandları var- bet ve komadır.(1,2)
dır. Zehirleri yapısal olarak çeşitli aminoasitleri,
5-HT, 5’ Nükleotidaz ve fosfo diesterazı içerir.(1) Balıklar grubundan olan iğneli vatozlara basıl-
ması ile kuyruğunun kırbaç hareketi yapması ile
Taş balığı toksisitesine bağlı olarak hemoliz, lo- yaralanmaya neden olur. Taş balığına bağlı sok-
kal ödem, platelet agregasyonu, vazodilatasyon malarda da benzer klinik tablo meydana gelir.
ve hipotansiyon görülür.(2) Yakınmalar 30 dakika ile 48 saate kadar uzaya-
bilir. Lokal ödem, siyanoz, eritem ve peteşi hızlı
olarak gelişebilir. Ülserasyon ve nekroza neden
Klinik Belirtiler olabilir. Sistemik olarak güçsüzlük, bulantı,
kusma, daire, vertigo, baş ağrısı, kas krampları,
Cnidaria sokmalarından sonra çoğunlukla ağrı fasikülasyon, hipotansiyon, senkop, nöbet ve
704 şikayeti olurken bu grup içerisinde yer alan C. aritmilerdir.(12,13)
Konu 8
Su Canlıları Zehirlenmeleri
Deniz canlıları ile olan yaralanma ve zehirlen- dolayı 0.5 mL tetanoz toksoidi ve 250-500 üni-
melerde tanı için venom tespiti veya antikor tes- te tetanos immünglobulini intramuskular olarak
piti çok mümkün değildir. Ahtapotların ve koni verilmelidir. Doku nekrozunun olduğu yaralan-
salyongozların salgıldığı tetradoksin likidkromo- malarda uygun debridman yapıldıkdan sonra
tografisi ile gösterilebilsede kullanımı pratik de- antibiyotik proflaksisi yapılmalıdır. Uygun anti-
ğildir. Sistemik toksisiteli hastalarda laboratuar biyotikler sefalosporinler, trimetoprim sülfome-
değerlendirme yaralı olmaya bilir ancak kardi- taksazol, aminoglikozid ve siprofloksasin veya
yotoksisite, hematotoksisite, hemoliz, myonek- bunların kombine şekilde uygulanmalarıdır.
roz, hiperkalemi, renal hasarın tespiti için serum Ayrıca hastalarda travmaya bağlı volüm kaybına
elektrolitleri, kreatinin, kreatinin fosfokinaz, bağlı gelişebilecek hipovolemik şok tedavisi için
hematokrit, idrar analizi yapılmalıdır. Dispne de gerekli olan sıvı ve inotrop tedavi desteği ih-
ve oksijenasyonun değerlendirilmesinde gögüs mal edilmemelidir.(1,2)
radyografisi faydalıdır. Isırmalarda yabancı cisim
tespit edilmesi için radyografi çekilmelidir.(1,14)
Özet
* Deniz canlıları ile meydana gelen etkiler trav-
Yönetim ve Tedavi ma, toksin ile zehirlenme şeklinde olabilir.
Hastanın kalp ve solunum parametreleri yakın- * Zehirlenmelerde çok basit bulgulardan
sistemik toksisiteye kadar ciddi durumlar
dan takip edilmeli (kalp monitorizyonu, nabız
olabileceği unutulmamalıdır.
oksimetre, ritm takibi yapılmalıdır. Serum elekt-
rolitleri kontrol edilmelidir.(1,2,15) * Hipovolemik şok, sepsis, anaflaksi gibi fetal
seyredebilecek durumlara dikkat edilmelidir.
Cnidaria, kutu denizanası ısırmalarında sirke ile * Doku kayıpları için debridman, tetanoz
temizlemek ilk müdahale olmasına rağmen canlı- proflaksisi ve gerekli görülüyorsa antibi-
ların türleri coğrafi bölgelere göre farklılar göster- yotik tedavisi başlanmalıdır.
diği için her zaman etkili olmayabilir bazen zarar * Ağrı kontrolü önemlidir.
da verebilir. Öncelikle sirke uygulanmalıdır daha
* Hastaların tansiyonu, solunumu, kalp
sonra eldiven ile dokungaçlar temizlenmelidir
monitorizasyonu yapılmalı, elektrolitle-
sonrasında kredi kartı veya düz kenarlı bir cisimle
ri, böbrek ve karaciğer fonksiyon testleri,
nazikçe kazınmalıdır. Buz paketleri cnidaria ısır-
myotoksisite için kreatinin fosfokinaz dü-
malarına bağlı ağrılarda faydalı olmaktadır.(2,16)
zeyi dikkatlice incelenmelidir.
Koni salyozgarının, deniz kestaneleri, taç di- * Acil servise başvuran hastalarda mutlaka
kenliler ve denizyıldızına bağlı ısırma ve yara- 6-8 saat gözetim altında olmalıdır.
lanmalarda ağrıyı azaltmak için ekstremitenin sı-
cak suya (45-50oC) bastırılması faydalıdır. Daha
ciddi ağrıları olan hastalara oral veya paranteral Kaynaklar
nonsteroid anti inflamatuar verilmelidir.(17) De-
niz yılanı ısırığında hastanın yaşamsal paramet- 1. D. Eric Brush. Marine Envenomations. In:
Goldfrank LR, ed. Goldfrank’s Toxicologic
releri yakından izlenmeli, akciğer, böbrek fonk-
Emergencies. 8th ed. New York, NY:
siyonları dikkatlice değerlendirilmelidir. Deniz McGraw-Hill; 2006:1630-42.
ylanı zehirlenmelerinde polivalan deniz yılanı
2. Barnes RD. İntervertebrate zoology, 3rd ed.
antiserumu kullanılmalıdır.(1,18)
Philadelphia, WB Saunders, 1974 Currie BJ:
Marine antivenoms. J Toxicol Clin Toxicol
Tüm deniz canlıları ile olan yaralanma ve ze-
2003;41:301-8.
hirlenmelerde lokal temizleme önlemleri alın- 705
3. Ramasamy S, Isbister GK, Seymour JE, Hodg- 10. Russell FE, Panos TC, Kang LW et al. Studies
son WC: The in vivo cardiovascular effects of on the mechanism of death from stingray ven-
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
box jellyfish Chironex fleckeri venom in rats: om: A report of two fatal cases. Am J Med Sci
Efficacy of pre-treatment with antivenom, 1958;235:566-84.
verapamil and magnesium sulphate. Toxicon 11. Rathjen WF, Halstead BW: Report on two fa-
2004;43:685-90. talities due to stingrays. Toxicon 1969;6:301-2.
4. Ramasamy S, Isbister GK, Seymour JE, Hodg- 12. O’Leary MA, Schneider JJ, Isbister GK: Use
son WC: Pharmacologically distinct cardiovas- of high performance liquid chromatography to
cular effects of box jellyfish (Chironex fleckeri) measure tetrodotoxin in serum and urine of poi-
venom and a tentacle-only extract in rats. Toxi- soned patients. Toxicon 2004;44:549-53.
col Lett 2005;155:219-26.
13. Linaweaver PG. Toxic marine life. Mil Med
5. Taira E, Tananara N, Fanatsu M: Studies on the 1967;132:437-42.
toxin in the spines of the starfish Acanthaster
planci. 1. Isolation and properties of the toxin 14. Pereira PL, Carrette T, Cullen P, et al: Pres-
found in spines. Sci Bull Coll Agr Univ Ryukus sure immobilisation bandages in first-aid
1975;22:203-12. treatment of jellyfish envenomation: Current
recommendations reconsidered. Med J Aust
6. Mori N, Tu AT: Isolation and primary structure 2000;173:650-2.
of the major toxin from sea snake, Acalypto-
phis peronii, venom. Arch Biochem Biophys 15. Çete Y, Göksu E. Suda Yaşayan Canlılara Bağlı
1988;260:10-7. Yaralanma Ve Zehirlenmeler. Satar S. (ed), Acil-
de Klinik Toksikoloji. 1. Baskı. Adana, Nobel
7. Rowan EG, Harvey AL, Takasaki C, Tamiya N: Kitabevi, 2009:629-37
Neuromuscular effects of a toxic phospholipase
A2 and its nontoxic homologue from the venom 16. Fenner P. Marine Envenomations: An update”A
of the sea snake, Laticauda colubrina. Toxicon presentation on the current status of marine en-
1989;27:587-91. venomations first aid and medical treatments.
Emerg Med 2000;12:295-302.
8. Rosson CL, Tolle SW. Management of marine
stings and scrapes. West J Med 1989;150:97-100. 17. Mercer HP, McGill JJ, Ibrahim RA: Envenom-
ation by sea snake in Queensland. Med J Aust
9. Walker DG. Survival after severe envenom- 1981;1:130-2.
ation by the blue-ringed octopus. Med J Aust
1983;2:663-5. 18. Reid HA. Antivenom in sea-snake bite poison-
ing. Lancet 1975;1:622-3.
706
Konu 9
MANTAR ZEHİRLENMELERİ
Mantar zehirlenmelerinin tedavisinde mantar Bu gruptan alınan mantarlar alkol ile reaksiyon
uzmanı (mikolojist) ve toksikologun görüşleri- verir.
nin alınması en idealidir. 1. Koprin: Başlangıç semptomlar alkol alı-
mından 20 dakika-2 saat içerisinde oluşur ve 5
Aşağıdaki sorulara yanıt aranmalıdır: güne kadar uzayabilir (Antabus benzeri reaksi-
a. Mantar ne zaman yendi? yon). Boyun ve yüz bölgesinde flushing, boyun
venlerinde dolgunluk, el ve ayaklarda şişme ve
b. Alımdan ne kadar sonra oluştu?
uyuşukluk, ağızda metalik tat, taşikardi, göğüs
c. Mantar kaç defa yenildi? Birden fazla alım ağrısı ve geç dönemde bulantı, kusma, terleme
oldu mu? görülür.
d. Mantar çiğ olarak mı, yoksa pişirilerek mi
yendi? Tedavi: Yakınmalara yönelik ve destekleyicidir.
2. Erken Nörolojik Yakınmalara Yol Açan Tüm olgulara aktif kömür verilmelidir. Ciddi
Mantarlar: Öforiye neden olurlar. Hayal gü- antikolinerjik etkiler görülmesi durumunda fi-
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
cünde artış, zaman yetisinde kayıp, görsel de- zostigmin kullanılabilir. Fizositigmin bradikar-
zoryantasyon ve halüsinasyona neden olurlar. di, hipotansiyon ve nöbet yapabilmektedir. Bu
Taşikardi ve hipertansiyon oluşturabilirler. Ya- nedenle ciddi bulgu ve belirtileri olmayan hasta-
kınmalar tipik olarak 4-6 saate kadar uzayabilir. lara verilmemelidir. Erişkinler için 1-2 mg yavaş
iv puşe, 0.5 mg’da çocuklar için uygulanacak
a. İbotenik Asit ve Muskimol İçeren Man- dozudur. Uygulama esnasında kan basıncı takip
tarlar: Genelde semptomlar 30-90 dakika edilmelidir.
içerisinde başlar (bazen 2-3 saat). Hastalar
sanki alkol almış gibi uykulu bir hal hisse- 3. Muskarin: Alımdan hemen 15-30 dakika
der. Bu durumu konfüzyon, baş dönmesi, sonra SLUDGE sendromu (Salivasyon, Lakri-
ataksi, öfori (hareketlilikte artış şeklinde), masyon, Urinasyon, Defekasyon, Gastrit, astro-
kas krampları, spazmları, deliryum, görme intestinal hipermobilite ve Emezis, Myozis, bu-
bozuklukları ve halüsinasyonlar (4 saatten lanık görme, bradikardi, hipotansiyon, nadiren
daha sonra bile ortaya çıkabilir) izler. Yakın- ölüm) ve PSL (Perspiration-terleme-, Salivation,
maların geçmesi genelde hızlıdır. Lacrimation) sendromu görülür. Akciğerde kon-
b. Psilosibin İçeren Mantarlar: Yakınmalar jesyon ve astım krizi (wheezing) görülür. Terle-
genelde 30-60 dakika içerisinde başlar (ge- me, salivasyon, lakrimasyon üçlüsü diğer mantar
nelde en geç 3 saat). LSD alımına benzer zehirlenmelerinde görülmez.
bulgulara yol açarlar. Küçük kahverengi Tedavi: Yakınmaların giderilmesine yönelik ve
veya altın rengi mantarlardır. Genellikle ılı- destekleyicidir. Aktif kömür verilmelidir. Hayatı
man ortamlarda gübreyle büyürler. Ezilince tehdit eden kolinerjik yakınmalar varsa atropin
veya kesilince renkleri yeşil maviye döner. verilmelidir. Bradikardi ve hipotansiyon iv sıvı-
Endişeli duygu durum, yargılama ve karar lara yanıt vermezse uygulanmalıdır. Test dozu
yetilerinde zayıflama, hiperkinetik kompül- 1-2 mg İV. Hastalarda atropinizm bulgusu geliş-
sif hareketlerde isteksizlik, gülme krizleri,
mediği sürece verilebilir. Hastada midriyazis ge-
midriyazis, vertigo, ataksi, parestezi, kas
lişmeden sekresyonlar durana kadar verilmelidir.
güçsüzlüğü, uyku hali ve uyuklama görülür.
Çocuklarda 39-41⁰C’yi bulan ateş yüksek- 4. Gastrointestinal İrritanlar: Yakınmalarlar
likleri ve tonik klonik nöbetler görülebilir. genellikle 30 dakika-2 saat arasında başlar. Bu-
lantı, kusma, kramp şeklinde karın ağrısı, ishal
Amanita muskaria ve panterina’da bu gruptan- (hafiften ciddiye kadar), parestezi ve tetanoz
dır. Kolayca tanınır. A. Muskaria portakal rengi görülebilir. Bazı hastalarda semptomlar 3-4 saat
ve kırmızı şapkanın üzerinde beyaz benekleri, gecikebilir fakat tüm semptomlar 1-2 günde ge-
gövde kısmındaysa halka ve kupası vardır. A. riler ve geçer.
Panterina ise 5-14 cm çap ve uzunluğunda beyaz
veya kahverengi şapka ve gövde kısmındaysa be- Tedavi: Şikayetlerin giderilmesine yönelik ve
yaz halka ve kupası vardır. Her ikisi de bol ağaçlı destekleyicidir. Aktif kömür verilmelidir. Birçok
yerlerde, ağaç altlarında yetişirler. vaka 12-24 saatte normalleşir.
5. İbotenik Asit ve Muskimol: 1-3 saat arasın-
Tedavi: Yakınmalara yönelik ve destekleyicidir. da başlar. Kas spazmı, hiperaktivite veya letarji
Hasta karanlık bir odaya alınmalı, görsel uya- görülür (Hasta sanki alkol içmiş gibidir).
rılardan mümkün olduğu kadar kaçınılmalıdır.
Sedasyon gerekli olursa diazepam 0.1 mg/kg Tedavi: Yakınmalara yönelik ve destekleyicidir.
çocuklar için, 5 mg erişkinler için kullanılabilir. Aktif kömür verilmelidir.
Deliryumu agreve edeceğinden antikolinerjik 6. Mantar Nedenli Rabdomyoliz: Alımdan
ajanlardan kaçınmak gereklidir. genellikle 24 saat-günler içerisinde yakınma-
708
Konu 9
lar başlar. Yorgunluk, halsizlik, myalji, bulantı, Tedavi: Şikayetlere yönelik ve destekleyicidir.
diaforez, kreatin kinaz düzeylerinde artma ve Aktif kömür verilmelidir. Akut böbrek yetmezli-
Mantar Zehirlenmeleri
akut böbrek yetmezliği görülür. Ek olarak ileriki ği gelişen hastalar diyalize alınmalıdır.
dönemde fasiyal eritem, kusma, ishal, hipotansi-
yon, hipertermi, akut miyokardit, akut solunum B. Geç Başlangıç: Genellikle hayatı tehdit eden
yetmezliği ve karaciğer fonksiyonlarında artışla alımlardır, kötü klinik gidişin göstergesidir.
seyreder.
ra) bulantı, kusma ve su gibi ishal başlar. İshal serebral ödem gelişir. Karaciğer enzimleri, bi-
yaklaşık 2 gün kadar sürer. Baş ağrısı, halsizlik, lürübinler ve protrombin zamanında artma
kramplar, kas spazmı, karaciğer ve mide bölge- görülür. Bunu kardiyomyopati, koagülopati ve
sinde çok şiddetli ağrıyı sarılık ve oksijene yanıt nöbetler izler. Karaciğer hasarı sabit ve yavaş bir
vermeyen siyanoz izler. hızla geri döner. Ölümcül vakalarda hepatik ve
renal yetmezliğe bağlı ölüm 6-16 gün arasında
Gyromitrin Spesifik Tedavi: Yakınmalara yö- (ortalama 8 gün) meydana gelir. Vital bulgu-
nelik ve destekleyicidir. Nörolojik yakınmalar lar, sıvı-elektrolit dengesi, karaciğer enzimleri,
gyromitrinle ilişkilidir. Yüksek doz piridoksinle böbrek fonksiyonları takip edilmelidir. Glukoz,
tedavi edilir. Pridoksin GABA rejenerasyonu fibrinojen ve protrombin zamanı hepatoselüler
için kofaktördür. 25 mg/kg dozunda üst doz 25 yetmezlik açısından oldukça iyi belirleyicilerdir.
gr olacak şekilde verilmelidir. Piridoksin hepatik Amatoksinler plesental bariyeri aşamazlar. Gyro-
yetmezliği engellemez ve tedavisinde kullanıl- mitra’ da mortalite hızı % 15-35, amatoksindey-
maz. se %50’dir. Hepatik yetmezlikle uygun mücade-
2. Amanita Falloides, Viroza, Verna: Bu tür le bu oranı %10-15 oranına düşürür.
mantarlar, mantarlara bağlı ölümlerin %95’ ni Tedavi: Şikayetlerin giderilmesine yönelik ve
oluşturur. Zehirlenmelerin çoğu sonbaharda destekleyicidir. Aktif kömür verilmelidir. Tekrar
oluşur. dozları da ilk 24 saat için yararlıdır (enterohepa-
Amanita faloides birçok amatoksin ve fallotok- tik siklusa katıldığı için). Hipoglisemi akut dö-
sin içerir. Fallotoksinler F-actini inaktive ederler. nemde en sık ölüm nedenidir. En kısa zamanda
Bu durum insanlarda toksikasyon bulgularına saptanıp tedavi edilmelidir.
yol açmaz. Amatoksinler intestinal mukozadan Tüm gyromitrin ve amatoksin içerikli mantar
hızlıca absorbe edilirler. Karaciğere taşınırlar ve aldığı şüphenilen hastalar 48 saat boyunca he-
enterohepatik dolaşıma katılırlar (bulguların geç patik yetmezlik (karaciğer enzimleri ve protrom-
ortaya çıkmasının nedeni). Amatoksinler pro- bin zamanı) açısından takip edilmelidir. Bu süre
teinlere bağlanmazlar direkt olak hepatositlerin boyunca hastalar düşük protein diyet ve hepatik
içersine taşınırlar. Burada RNA polimeraz II yetmezlik açısından standart destek tedavisine
enzimine bağlanırlar ve messenger RNA oluşu- alınmalıdırlar.
munu engellerler. Bir diğer toksikasyon meka-
nizması serbest radikaller oluşturmasıdır. Amatoksin Spesifik Tedavi: Enterohepatik sir-
külasyona katılmasını engellemek ve plazmadan
Amatoksinler: 6-48 saat arasında başlar. Bu- atılmasını sağlamak amacıyla, aktif kömür, dializ
lantı, kusma, ciddi ishal, ateş, taşikardi, hipog- veya plazmaferez kullanılabilir. Bu uygulamala-
lisemi, hipotansiyon ve asit-baz bozukluğuyla rın hepsi vaka bazındadır. Bu konuda kontrollü
beraber elektrolit bozukluğu görülür. İlk safha çalışmalar yoktur.
olan gastrointestinal semptomlar genellikle 12
saat boyunca devam eder. Hastalar asempto- Yüksek doz penisilin G: Penisilin amatoksinin
matik safha olan ikinci safhaya girerler. Bu dö- karaciğerden alımını bloke eder. Toksinin renal
nemde gastrointestinal semptomlarda iyileşme, atılımını arttırır. Rifampin ve sefalosporinlerde
karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında kötüleşme hayvan çalışmalarında aynı etkiyi göstermişler-
başlar. Hepatoselüler yıkım ve renal yetmezlik dir. 300.000-1.000.000 ünite/kg/gün hayvan
ilerleyebilir ve ciddi vakalarda karaciğer yetmez- deneylerinde toksisiteyi azaltmıştır. Fakat yük-
710
liği gelişir (genelde 3. gün). Bu dönemde şiddetli sek doz penisilinin nöbet riski vardır ve bu açı-
Konu 9
Mantar Zehirlenmeleri
zehirlenmeleriyle ilgili bir derlemede penisilinin * Alımların %85’inden fazlası kazayla ol-
minimal etkisi olduğu görülmüştür. maktadır. Alımların yaklaşık %70’si altı
yaş altındadır.
Slimarin (Silibin) varsa 20-50 mg/kg/gün intra- * Toksisite bulgularının erken çıkması (2
venöz (iv) uygulanmalıdır. saat) zehirlenmenin prognozunun iyi, bul-
guların geç çıkmasıysa (6 saat) kötü olaca-
Hepatik yetmezlik gelişmişse destekleyici tedavi- ğını, ölümcül olabileceğini düşündürür.
ler yapılmalıdır. Hastada hepatik yetmezlik geliş- * Mantar alımlarına bağlı ölümlerin nere-
mişse; ensefalopati, ciddi sarılık ve protrombin deyse hepsi amanita (amanita falloides,
zamanının normal değerinden %10 kadar artış virosa, verna) türü mantarlara bağlıdır.
varsa, karaciğer nakli düşünülmelidir. Protrom- * Hemen hemen tüm mantar zehirlenmele-
bin zamanında artış vitamin K’ya yanıtsızdır. rinde tedavi yakınmalara yönelik ve des-
tekleyicidir.
Taze donmuş plazmayla tedavi edilmelidir. Akut
böbrek yetmezliği geliştiyse dializ yapılmalıdır. * Tüm zehirlenmelere aktif kömür verilme-
lidir.
3. Orellanin: 36 saat-17 gün arasında başlar. * Semptomların geç başladığı mantarlar;
Mantar alındıktan sonra ilk yakınmalar iştah- Gyromita eskulanta ve Amanita falloides,
sızlık, bulantı, kusma, ishal, belirgin poliüri, viroza, vernadır. Bu mantarların yenmesi
polidipsi, baş ağrısı, üşüme-titreme, letarji, ge- ölümle sonuçlanabilir.
neralize kas ve eklem ağrısıyla başlar. Alımı taki- * Ölümcül mantar zehirlenmelerinde (gi-
ben 3-20 gün arasında belirgin yan ağrısı ve oli- romitra ve amanita türlerinde) klinik
bulgular ortaktır. İlk 6-24 saat arasında
gürianüriyle seyreden progresif renal yetmezlik
gastrointestinal yakınmalarla geçiririler.
gelişir. Karaciğer ve böbrek fonksiyonları takip
Asemptomatik safha olan ikinci safha-
edilmelidir. Başlangıç semptomları 36 saat-14 da (1 ve 2. gün arası) gastrointestinal
gün arasında değişebilir. semptomlarda iyileşme, karaciğer ve böb-
rek fonksiyonlarında kötüleşme başlar.
Tedavi: Şikayet yönelik ve destekleyicidir. Aktif Üçüncü safhada (2. ve 4. gün arası) hepa-
kömür verilmelidir. Hastaların %50’nde renal toselüler yıkım ve renal yetmezlik oluşur
yetmezlik kendiliğinden düzelir. Bazı hastalara ve ciddi vakalarda karaciğer yetmezliği ge-
hemodializ gerekebilir. lişir. Ölümcül vakalarda hepatik ve renal
yetmezliğe bağlı ölüm 6-16 gün arasında
Laboratuvar: En az 48 saat boyunca karaci- (ortalama 8 gün) meydana gelir.
ğer ve böbrek değerleri takip edilmelidir. * Gyromitrin spesifik tedavide yüksek doz
piridoksin kullanılır.
Toksisite Aralığı: Mantar ve toksinin cinsine * Amanita türü mantarlarda hipoglisemi
göre nontoksik olabildiği gibi ölümcülde olabil- akut dönemde en sık ölüm nedenidir.
mektedir. * Amatoksin spesifik tedavide dializ, plaz-
maferez, yüksek doz penisilin G, slimarin
Hasta Takibi: Toksik siklopeptid ve monome- * (silibin) ve karaciğer nakli uygulanan te-
tilhidrazin içerenler haricinde alımlarda hasta- daviler arasındadır.
lara ev takibi yapılabilir. Yakınma ve bulguları
* Hastada hepatik yetmezlik gelişmişse;
olan tüm hastalar yatırılıp izlenmelidir. ensefalopati, ciddi sarılık ve protrombin
zamanının normal değerinden %10 kadar
artış varsa, karaciğer nakli düşünülmelidir. 711
11. Cappell MS & Hassan T. Gastrointestinal and
* Tüm gyromitrin ve amatoksin içerikli
hepatic effects of Amanitaphalloides ingestion. J
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
ment of acute liver failure following Amanita 29. Enjalbert F, Rapior S, Nouguier-Soule J et al.
phalloides poisoning. Dtsch Med Wochenschr, Treatment of amatoxin poisoning: A 20-year
Mantar Zehirlenmeleri
1997;122:351. retrospective analysis. Toxicol Clin Toxicol,
26. Albin RL, Albers JW, Greenberg HS et al. Acute 2002;40:715.
sensory neuropathyneuronopathy from pyridox- 30. Sailer R, Meier R, Brignoli R. The use of sily-
ine overdose. Neursology, 1987;37:1729. marin in the treatment of liver diseases. Drugs,
27. Mullins ME, Horowitz BZ. The futility of he- 2001;61:2035.
moperfusion and hemodialysis in Amanita phal- 31. Warden CR, Benjamin DR. cute renal failure
loides poisoning. Vet Hum Toxicol, 2000;42:90. associated with suspected Amanita smithiana
28. Jander S, Bischoff J. Treatment of Amanita phal- mushroom ingestion: A case series. Acad Emerg
loides poisoning: I. Retrospective evaluation Med, 1998;5:808.
of plazmapheresis in 21 patients. TherApher, 32. Danel VC, Saviuc PF, Garon D. Main features
2000;4:303. of Cortinarius spp. Poison ing: A literature re-
view. Toxicon, 2001;39:1053.
713
Konu 10
KARBONMONOKSİT ZEHİRLENMESİ
CO, endojen olarak hemoglobinin (Hb) bilirü- Bunların sonucu olarak vücutta oksijenin tutul-
bine yıkıldığı metabolik yolda oluşur. Normalde ması, taşınması ve kullanımı bozulur. Zehirlen-
serum karboksihemoglobin (HbCO) seviyesi % mede ortaya çıkan klinik tablonun nedeni doku
0.4-0.7 arasındadır. Menstrüel siklus ve gebelikte hipoksisidir.
hafifçe yükselir. Daha yüksek HbCO seviyeleri
Akciğerlerden emilen CO’in %85’i hemoglo-
(%4-6) akut hemolitik anemilerde hemoglobin
binle, %15’i myoglobinle birleşir. CO`in myog-
metabolizmasının hızlanması nedeniyle görülür.
lobine özellikle de kardiyak myoglobine yüksek
Dış ortam kaynaklı CO kaynakları ise, motor- bir affinitesi vardır. Kardiyak karboksimyoglo-
lu araçların egzosları, evlerde kullanılan kömür bin, myokarda uygun ve yeterli oksijen (O2) ta-
sobası, mangal gibi ısınma araçları, formaldehit şınmasını bozarak kardiyak iskemi ve aritmilere
üreten fabrikalar, ev-orman-işyeri yangınları neden olur. CO, ayrıca sitokrom P-450, sitok-
sonrası çıkan zehirli gazlar ve sanayi atık madde- rom aa3 gibi solunum pigmentleri ve enzimleri-
leridir. Özellikle itfaiyeciler büyük risk altında- ne bağlanır. Böylelikle hücresel düzeyde solunu-
dır ve bina yangınlarındaki ani ölümlerin çoğu mu inhibe eder. Hemoglobinin CO’e affinitesi
CO zehirlenmesi nedeniyledir. Bu nedenle, bir oksijene kıyasla 230-270 kat daha fazladır. Bu
yangın alanındaki tüm yaralılar CO zehirlen- bağlanma sırasında kanda oluşan karboksihe-
mesi açısından değerlendirilmelidirler. CO ze- moglobin nedeniyle dokulara gerekli miktar-
hirlenmesine ölümler özellikle kış aylarında ve da oksijen taşınamaz. Bu da hipoksi, iskemi ve
havaların soğuk olduğu bölgelerde artmaktadır. doku ölümü demektir.(1,2,5)
Ülkemizde her yıl çok sayıda kömür ya da man-
gal sobası nedeniyle karşılaşılan ölümler görül-
mektedir.(1,3,4) Klinik
Akut Zehirlenme Belirtileri: CO zehirlenmesi-
nin belirti ve bulguları sıklıkla belirsizdir, bu da
Patofizyoloji yanlış tanılara ve tedavide gecikmelere neden ol-
CO, renksiz, kokusuz, tatsız ve irritasyon yap- maktadır. Başlangıç yakınmaları, baş ağrısı, baş
mayan bir gazdır. CO zehirlenmesinin patofiz- dönmesi, halsizlik ve bulantıdır. Diğer yakınma-
yolojisi tam olarak anlaşılamamıştır. Bununla lar ise, düşünmede zorluk, göğüs ağrısı, çarpıntı,
birlikte 5 mekanizma sorumlu tutulmaktadır. görmede bozulma ve karın ağrısıdır. CO zehir-
lenmesine sıklıkla gastroenterit, grip, psikiyatrik Gri cevher lezyonları ise anterior ve middle se-
bozukluk tanısı yanlışlıkla konur.(2,5) rebral arasındaki watersheed alanda görülür.
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
hastalarda karboksihemoglobin seviyesinin öl- 7. Nefes darlığı, dinlemekle şüpheli akciğer sesi
çülmesi ve sessiz iskemi olasılığına karşı elekt- alınan olgular ve çoklu olan hastalarda göğüs
Karbonmonoksit Zehirlenmesi
rokardiyografi (EKG) çekilmesi çoğu zaman röntgeni çektirilmelidir.(1,2,6-8)
yeterlidir.(1,2,4,8)
Tablo 2’de HbCO seviyesi ile klinik bulgular
Daha uzun süre CO ile karşılaşmış hastalarda arasındaki ilişki görülmektedir. Ancak HbCO
iskemik hasarın boyutlarını saptamak için ileri seviyesi ile klinik bulgular arasında her zaman
tetkikler yapılmalıdır. çok iyi bir korrelasyon olmadığı unutulmama-
lıdır. CO zehirlenmesi, çok yaşlılarda ve küçük
1. Karboksihemoglobinin, ko-oksimetrik ölçü- yaştaki olgularda daha ciddi seyreder. Hamileler,
mü gerçek seviyeyi gösterir. Pulse oksimetre diğer yaş gruplarına göre daha fazla risk taşımaz.
ile yapılan ölçümler ise HbCO seviyesi ko- Ancak fetus iskemik hasara karşı daha duyarlıdır
nusunda yanıltıcı bilgi verir ve oksijen satü- ve daha büyük risk altındadır.(1,2,6,8)
rasyonu yüzdeleri yanlış olarak yüksek çıkar.
2. İskemik hasarı göstermek amacıyla, meta-
bolik asidozun genişliği saptanabilir. Arte- Tedavi
rial kan gazları, serum elektrolit düzeyleri Hastane öncesi tedavi: Tedavi öncelikle alanda
ve serum laktat seviyesi bakılarak metabolik dekontaminasyon ile başlanır. Hasta etkenden
asidoz genişliği saptanabilir. uzaklaştırılmalı ve açık havaya çıkartılmalıdır.
3. Tam kan sayımı ile hemoglobin seviyesi bu- ABC (havayolu, solunum, dolaşım) kontrolü ya-
lunabilir, lökositoz saptanabilir. pılır ve hemen oksijen tedavisine başlanmalıdır.
4. EKG; göğüs ağrısı, çarpıntı, disritmi gibi Gereken hastalara temel ve ileri yaşam desteği
kardiyak yakınmaları olan, KAH öyküsü uygulanmalıdır.(1,4,9,10)
olan, bilinç durumu bozuk veya HbCO
Acil Serviste Tedavi: Tüm ciddi olgularda ve
seviyesi %10’dan fazla her hastada çekilme-
zehirlenme şüphesi olan hastalarda acil servis’e
lidir. Yaşlı hastalarda sessiz iskemi atakları
(AS) geldiği andan itibaren ABC (havayolu,
olabileceği akılda tutularak, yakınması ol-
solunum, dolaşım) kontrolü yapılır. Hastalara
masa da çekilmelidir.
hemen maske yardımıyla (rezervuarlı nonreb-
5. Myokard hasarını ölçmek amacıyla serum reathing maske=NRMR) verilen %100 oksijen
LDH, CK-MB ve troponin seviyeleri ölçü- ile normobarik oksijen (NBO) tedavisi başlan-
lebilir. malıdır. HbCO’in oda havasında yarılanma
6. Rabdomiyoliz gibi iskelet kası hasarını sap- ömrü 240-320 dakika iken %100 oksijen ile bu
tamak amacıyla serum CK, myoglobin ve miktar, 50-80 dakikaya iner. Oksijen tedavisine,
idrar myoglobin seviyeleri ölçülebilir. hasta asemptomatik olana kadar ve HbCO’in
718
Konu 10
Karbonmonoksit Zehirlenmesi
* Karbonmonoksit (CO) zehirlenmesinin 3. Tomaszewski C. Carbon monoxide. In: Flo-
belirti ve bulguları çok çeşitlidir ve sıklık- menbaum NE, Goldfrank LR, Hoffman RS,
la belirsizdir, bu da yanlış tanılara ve te- Howland MA Lewin NA, Nelson LS, editors.
davide gecikmelere neden olabilmektedir. Goldfrank’s toxicologic emergencies. 8th edi-
* Baş ağrısı, bulantı, baş dönmesi, yorgun- tion. New York: McGraw-Hill; 2006:1690-704.
luk, paresteziler, göğüs ağrısı, çarpıntı, 4. T.C Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzısıhha
görme bozuklukları, diare ve karın ağrısı Merkezi Başkanlığı. Tunçok Y, Kalyoncu NH.
en sık şikayetlerdir. editörler. Karbonmonoksit zehirlenmesi. Birinci
basamağa yönelik zehirlenmeler tanı ve tedavi
* Bulgular COHb düzeyi ile paralel değildir. rehberleri 2008. Ankara: Özkan Matbaacılık;
* Karboksihemoglobinin, ko-oksimetrik 2008:119-125.
ölçümü gerçek seviyeyi gösterir. 5. Nelson LS, Hoffman RS. Inhaled toxins. In:
* Pulse oksimetre ile yapılan ölçümler Marx JA, ed. Rosen’s Emergency Medicine:
HbCO seviyesi konusunda yanıltıcı bil- Concepts and Clinical Practice. 7th edition.
gi verir ve oksijen satürasyonu yüzdeleri Philadelphia: Mosby; 2010:2031-59.
yanlış olarak yüksek çıkar. 6. Çımrın AH. Karbonmonoksit zehirlenmesi. In:
* Hafif bulguları olan (bilinç kaybı yok, Ekim N, Türktaş H, eds. Göğüs Hastalıkları
kardiyopulmoner semptomları yok, bi- acilleri. 1. baskı. Ankara: Bilimsel Tıp Yayınevi;
linci açık ve koopere) hastalarda COHb 2000:119-24.
seviyesinin ölçülmesi ve EKG çekilmesi 7. Raub JA, Mathieu-Nolf M, Hampson NB,
yeterlidir. Thom SR. Carbon monoxide poisoning-a public
* Asıl tedavi hastanın CO maruziyetinin health perspective. Toxicology, 2000;145:1-14.
sonlandırılması ve oksijen tedavisine baş- 8. Özdemir HS, Kaplanoğlu V. Karbonmonoksit
lanmasıdır. zehirlenmesi. Türkiye Klinikleri. J Surg Med Sci,
2006;2:74-80.
* HBO tedavisi tartışmalıdır ve seçilmiş
hastalarda kullanılmalıdır. 9. Shochat GN, Lucchesi M. Toxicity, carbon
monoxide. Last updated: Aug 8, 2008 http://
* HBO tedavisi için kesin endikasyonlar; emedicine.medscape.com/article/819987.
Bayılma, bilinç durumunda bozulma, fo-
kal nörolojik defisit, nöbet, koma, myo- 10. Clardy PF, Manaker S. Carbon monoxide poi-
soning. http://www.uptodate.com/online/con-
kardiyal iskemi bulguları ve gebe kadında
tent/topic/ad_tox/2932.
%15-20 üzerinde HbCO düzeyi olarak
kabul edilmektedir. 11. Hardy KR, Thom SR. Pathophysiology and
treatment of carbon monoxide poisoning. J
* CO zehirlenmesinde geç nöropsikiyatrik Toxicol Clin Toxicol 1994;32:613-29.
komplikasyonların oluşabileceği unutul-
12. CDC. Nonfatal, unintentional, non--fire-relat-
mamalıdır.
ed carbon monoxide exposures. United States,
* Bilinç kaybı, amnezi olan, nöbet geçiren 2004-2006. MMWR. 2008;57:896-9.
olgular, kardiyak iskemisi olan hastalar 13. Buckley NA, Isbister GK, Stokes B, Juurlink
yatırılmalıdır. Ayrıca hamile olan olgula- DN. Hyperbaric oxygen for carbon monoxide
rın da (20 haftanın üzerinde) fetal moni- poisoning: a systematic review and critical analy-
torizasyon için yatışı planlanmalıdır. sis of the evidence. Toxicol Rev, 2005;24:75-92.
14. Thom SR, Keim LW. Carbon monoxide poison-
ing: a review: Epidemiology, pathophysiology,
Kaynaklar clinical findings, and treatment options includ-
1. Van Meter KW. Carbon monoxide poisoning. ing hyperbaric oxygen therapy. J Toxicol Clin
In: Tintinalli JE, ed. Emergency Medicine: A Toxicol 1989;27:141-56.
Comprehensive Study Guide. New York: Mc- 15. Juurlink DN, Buckley NA, Stanbrook MB,
Graw Hill, 2004:1238-42. Isbister GK, Bennett M, McGuigan MA. Hy- 719
perbaric oxygen for carbon monoxide poi- partment with acute carbon monoxide poison-
soning. Cochrane Database Syst Rev, 2005; ing. Ann Emerg Med, 2008;51:138-152.
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
720
Konu 11
ALKOL ZEHİRLENMELERİ
Distile içkilerde (cin, rakı vs) genel olarak alkol Hafif laktik asidoz görülebilir fakat ciddi asidoz
oranı % 40-50 oranındadır. Şaraplarda %10-20 kesinlikle görülmez. Bu nedenle ciddi asidoz
arasında, birada %2-6 arasındadır. Aynı zaman- varsa başka nedenler araştırılmalıdır.
da etanol gargara, kolonya ve birçok tıbbi prepe-
Vital Bulgular: Hipotermi sıktır.(6) Hipotansi-
ratta da bulunmaktadır.(3)
ton ve taşikardi gelişebilir. Bradipne erken dö-
Patofizyoloji: Nöronal aktiviteyi inhibe ederek nemde oluşabilmektedir.(7) Taşipne varsa hastada
santral sinir sistemini deprese eder. Alkol intoksi- metabolik asidoz gelişmiş olabilir.(7)
kayonu eksitatör nörotransmiter glutamatın dep- Kardiyovasküler: Akut aşırı alımda atriyal fib-
resyonu ve inhibitör 7-aminobutirik asit (GABA) rilasyon(8) ve AV blok(9) bildirilmiştir. Sosyal
ve glisin seviyesinin artmasıyla ilişkilidir. Etanol olarak az alımlarda koroner arter spazmı veya
emiliminin az bir oranı ağız ve özafagusta, orta miyokardiyal iskemi nedeniyle variyant anjinaya
derecede emilimi mide ve kalın barsak da, fakat sebep olabilir.(10) Kronik ağır alkol alımlarında
en çok emilim incebarsak proksimal kısmında ol-
aritmi, subklinik sol ventriküler disfonksiyon
maktadır.(3)
veya morfolojik anormalliklere neden olarak ani aşırı alkol alımı sonrası görülebilmektedir. Kro-
kardiyak ölümlere yol açabilir.(11, 12) nik alkoliklerde kemik dansisitesinde azalma,
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
Tablo 1. 100 ml kanda mg cinsinden belirli alkol konsantrasyonlarında beklenen yakınma ve bulgular(17)
Kan-Alkol Düzeyi Yakınma ve Bulgular
10-30 Hafif fizyolojik bozukluk.
30-50 Araba kullanma gibi kompleks hünerlerde bozukluk
Öfori, kendine güvende artış, reaksiyon cevabında ve dikkatte bozulma, gülme, fazla
50-70 konuşma ve duygusallaşma.
Reaksiyon cevabı, dikkat, görüş keskinliği, duyumsal-motor, koordinasyon ve muha-
70-100 keme gücünde artan bozulma.
100-150 Heceleri karıştırarak konuşma, kararsızlık, huzursuzluk.
Ataksi, belirgin sarhoşluk, mide bulantısı, sendeleyerek yürüme, koordinas-
150-200 yon kaybı, uyuklamaya eğilim.
200-300 Letarji, kusma, uyuklama, koma riski.
300-350 Stupor veya koma, kusmuğun aspire edilme tehlikesi.
722 350 ve üstü Solunum merkezi paralizisi sonucu artan ölüm tehlikesi.
Konu 11
Alkol Zehirlenmeleri
Sıvı uygulaması alkolün kandan temizlenme h. Naloksan: Akut etanol intoksikasyonuna
hızını arttırmamaktadır.(18) Hafif-orta düzeyler- bağlı depresan etkileri antagonize eder. Fakat bu
de alımlarda dehidratasyon bulguları yoksa sıvı etki sürekli değildir.
gerekli değildir.
Kronik kullanımı olmayan hastalarda kan alkol i. Etanol kesilmesi: Oral veya parenteral benzo-
düzeyi saatte 15-20 mg/dL, kronik kullanıcılar- diazepinlerle tedavi edilir.
da 25-35 mg/dl hızında elimine olur.(3)
j. Nöbet: Diazepam iv bolus 5-10 mg her 15
Osmolar gap’a en sık yol açan neden etanol alı- dakikaya bir aynı doz tekrarlanabilir, maksimum
mıdır. Beraberinde anyon açıklı metabolik asi- doz: 30 mg. Çocuklarda 0.25-0.4 mg/kg, maksi-
doz varsa etanole ek başka maddelerin alındığı mumu doz:10 mg/kg
düşünülmelidir. Metanol ve etilen glikol ciddi
anyon açıklı metabolik asidoza neden olurlar.
Toksisite Aralığı
Oral-Parenteral Maruziyet Bir mililitre/kilogram (1 gram/kilogram) tam
a. Gastrik Lavaj: Geç gelen olgularda yarsızdır etanol (%95-99 etanol) genelde kan alkol dü-
Ancak hayatı tehdit edecek oranda bir saatten az zeyini 100-150 miligram/desilitre (21-32 mili-
süre önce alınmışsa uygulanmalıdır. Sol lateral mol/litre) çıkarır. Bu alkol düzeyide hafif-orta
dekübit pozisyonunda hava yolunun korunma- intoksikasyon bulgularına neden olur.
sına alınmalıdır.
İntoksikasyon: Kan alkol düzeyi 150-300
Kontrendikasyonlar: Havayolu koruyucu ref- mg/dL (32.6-65.2 mmol/L) belirgin yakınma
leks kaybı veya entübe edilmemiş bilinç düze- ve bulgulara sebep olur.
yinde azalma olan hastalar, beraberinde koroziv
alımı olanlarda, kanama ve GİS perforasyon ris- Ölüm: 5-6 gr/kg erişkinlerin tölere edemeyeceği
ki olan, önemsiz veya nontoksik etanol alanlarda değerdir (minumum ölümcül doz).(19) Kan alkol
uygulanmamalıdır. düzeyi 400 mg/dL (86.8 mmol/L) üzeri ölüm-
cüldür. Ölümcül olan en düşük kan alkol düzeyi
b. Aktif kömür: Etanol absorbsiyonunu azalt-
250 mg/dL olduğu görülmüştür. Düşük etanol
maz. Kullanılmamalıdır.
düzeyleriyle beraber ölüm görülme nedeneleri:
c. Hasta Pozisyonu: Semi-lateral dekübit pozis- Gastrik içerik aspirasyonu, komorbid hastalık-
yonda, baş önde ve ağız aşağıda olacak ve aspiras- lardır. Bilinen en yüksek kan alkol düzeyi 1510
yonu engelleyecek şekilde pozisyon verilmelidir. mg/dL’dir.(20)
d. Tiamin: Kronik alkoliklerde intravenöz (iv) Taburculuk: Bilinç durumu düzelmiş, sorulara
veya intramusküler 100 mg verilmelidir. verilen yanıtlar mantıklı, hasta koopere ve or-
e. Hipoglisemi: Kan glukozu 60 mg/dL altın- yanteyse, kendine veya başkalarına zarar verme-
daysa iv glukoz verilmelidir. Glukoz tiamin uy- yecek haldeyse ve naklinde yardımcı olacak bir
gulanmadan önce verilmelidir. refakatçisi varsa hasta taburcu edilebilir. Hasta
tamamen ayıkmadan fizik bakı ve takip bitmez.
f. Hipotermi: Hasta battaniye ile örtülmeli, ılık Taburculuk öncesi yapılan son muayenede has-
serumlar verilmelidir. Tekrar ısıtma işlemi es-
tada sekonder yaralanma bulgularının olmadığı
nasında ortaya çıkacak olan aritmiler açısından
gözden geçirilmelidir.
moniterize edilmelidir.
723
2. Metanol Patofizyoloji
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
Sıkça metil alkol olarak anılır. Metil alkol odun Metanol kolaylıkla emilir ve tüm vücut sıvıla-
talaşının distile edilmesi ile elde edilir. Çeşitli rına hızla dağılır (Sanal dağılım hacmi = 0.6 L/
solventler, boya çıkarıcı, vernik, teksir makinası kg) Proteinlere bağlanmaz. Alkol dehidrogenaz
sıvıları, antifiriz sıvıları, araba camı yıkama sıvı- enzimi aracılığı ile, sıfır derece kinetiğine bağlı
ları, kolonya, ispirtoda bulunur. Akut zehirlen- olarak yavaşça elimine edilir. Yarılanma ömrü=
meler daha çok yanlışlıkla içki olarak kullanıl- 2-24 saattir. Alımı takiben böbrek, karaciğer,
ması sonucu oluşurken, kronik zehirlenmeler, GİS, vitröz humor ve optik sinirde yüksek kon-
işyerlerinde buharının solunması sonucu oluşur. santrasyonlarda bulunur. Metanol atılımının
Giysilere bol miktarda bulaşmış olan metil alko- büyük kısmı (%90-95) karaciğerden, %3’ü de-
lün deri yolu ile alınması da mümkündür. Saf me- ğişmeden böbreklerle, yaklaşık %10-20’si ise so-
tanolde zayıf şeker kokusu vardır. Ham metanolde lunum yolu ile gerçekleşir.
ise acı, mide bulandırıcı bir koku vardır.(21) Biyo-
lojik atık, lağım suyu ve çamurun doğal olarak Metanol, alkol dehidrogenaz ve formaldehid de-
ayrıştırılması sonucu elde edilmektedir.(22) Fakat hidrogenaz enzimleri tarafından önce formalde-
en sık metanol kaynağı evde distilasyonla elde hide daha sonra formik aside metabolize edilir.
edilmektedir. En sık metanol intoksikasyonuna (Şekil 1) Formik asit birikimi klinik yakınma ve
ev distilasyonu neden olmaktadır.(23) bulguların oluşmasının asıl nedenidir. Formik
asid sitokrom c oksidaz aktivitesini inhibe eder.
Ülkemizde Turla ve arkadaşlarının çalışmasın-
Bu durum doku hipoksisinin oluşmasına neden
da 1992-1997 yılları arasında 124 olgu bildi-
olur. Anaerobik glikozis sonucunda da laktat
rilirken, İnanıcı ve arkadaşlarının yaptıkları bir
oluşur.
başka çalışmada 1994-1998 yılları arasında 205
olgu bildirilmiştir.(24, 25, 26) Oluşan asidozun ana kaynağı formik asid ol-
Metanolün toksik etkisi parçalanma ürünle- makla birlikte laktik asit birikimi de asidoza
ri olan formaldehit ve formik asitten ileri gel- katkıda bulunur. Oluşan format ve laktik asit
mektedir. Tedavide amaç metanolün vücutta anyon açığının artışına neden olur. Formaldehit
parçalanmasına neden olan enzimatik ve/veya üretimi papillit ve retinal ödeme bunlarda kör-
oksitatif reaksiyonları engellemek ve metanolün lüğe neden olur. Körlük oluşumu birincil olarak
parçalanmadan vücuttan atılmasını sağlamaktır. formik aside bağlıdır.
Alkol Alkol
dehidrogenaz dehidrogenaz
Metanol Formaldehit Formaldehit
Katalaz
NAD+ÆNADH+H Diğer enzimler
Formik Asit
(Format)
Folat
Etil Alkol
Fomepizol CO2+H20
Letal Doz-Tolere Edilen Doz: Tıbbi tedavi Fundoskopik bulgular normal olabilir veya peri-
olmadan metanolün en düşük letal dozu 0.3-1 papiller ödem, optik diskte hiperemi veya retinal
Alkol Zehirlenmeleri
gr/kg’ dır.(27) 100-200 ml alım bir çok erişkin ödem görülebilir.
için ölümcüldür.(28) 30 mL’nin altında alımlarda
ölüm bildirilmiştir.(29) Tolere edilebilen en yük- Kardiyovasküler: Taşikardi oldukça sıktır.
sek doz 500-600 mL’dir.(30) Ölümcül alımlarda bradikardide görülebilir.
Kalp yetmezliği ve ciddi hipotansiyon oluşabilir.
Hipotansiyon ve bradikardi kötü klinik gidişin Kan metanol ve etanol düzeyleri bakılmalıdır.
göstergeleridir. Asidozun derecesi klinik seyirin Eğer metanole hemen bakılamıyorsa Osmolal
belirlenmesinde, kan metanol düzeyinden daha Gap’ta artış metanol zehirlenmesinden şüphe-
anlamlıdır. lendirmelidir. Normal osmolal gap olması me-
tanol zehirlenmesini dışlatmaz.
Vital Bulgular: Metabolik asidoza bağlı taşipne
sıktır. Hipotermi uzamış koma hastalarında geli- Endojen odaklardan kaynaklanan normal meta-
şebilir. Terminal safhalara kadar tansiyon genel- nol düzeyi 0.05 mg/dL’ dir. 20 mg/dL’ nin altın-
likle normaldir. Ciddi intoksikasyonlarda hafif da hastalarda genellikle yakınma ve belirti yoktur.
taşikardi görülebilir. Belirti ve bulgular 50 mg/dL’ nin üzerinde ciddi
Gözler: Bulanık veya çift görme, görme alanın- toksikasyon bulguları görülür. 20 mg/dL üzerin-
da daralma, benekli görme, görme keskinliğinde de genellikle santral sinir sistemi bulguları görü-
azalma, optik atrofi, körlük, nistagmus, ciddi lür. 50 mg/dL üzerinde göz bulguları ortaya çıkar.
zehirlenmede fikse dilate pupiller görülebilir. 150-200 mg/dL üzerinde ölüm riski ortaya çıkar. 725
Osmolarite = 2(Na) + BUN/2.8 + Glukoz/18 1. Mide Aspirasyonu: Yüksek dozlarda oral
(Normal serum osmolaritesi: 240 mOsm/L) alınmışsa mide boşalması gecikeceği için saatler
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
Osmolar açık= Ölçülen-Hesaplanan osmolarite sonra bile gastrik lavaj işe yarabilmektedir. Bu
(Normal düzeyi: 0-5) nedenle ciddi alımlarda mide aspirasyonu uy-
Anyon açığı = (Na++K+)-(HCO3+Cl-) gulanmalıdır. Bu aynı zamanda irritan olan al-
(Normal düzeyi: 12-16 mmol/L) kolün uzaklaştırılmasına ve mide kanaması veya
perforasyon riskinide azaltacaktır.
Ayırıcı Tanı: Diğer geniş anyon açıklı metabolik
2. Aktif kömür: Sadece alkol alan hastalarda
asidoz nedenleri: etilen glikol, diabetik ketoasi-
yararsızdır. Metanol absorbisyonunu azaltmaz,
doz, paraldehit, izoniazid, salisilat, demir, laktik
kullanılmamalıdır.
asidoz, fenformin, üremi, karbonmonoksit, si-
yanür, alkolik ketoasidoz, toluene zehirlenmeleri 3. Mide lavajı: Geç başvuruda etkisizdir. Ancak
ayırıcı tanıda düşünülmelidir. ilk 1 saat içerisinde başvuru yapıldıysa havayolu
güven altına alındıktan sonra, trendelenburg ve
sol lateral pozisyona alındıktan sonra uygulan-
Tedavi malıdır. Havayolu refleklerinde kayıp olan, bi-
linç durumu baskılanmış hastalar, koroziv alımı
İntravenöz yol açılmalı, çubuk kan şekeri bakıl- olanlar, hemoraji ve perforasyon riski olan has-
malı ve gerekliyse folat ve naloksan verilmelidir. talarda uygulanmamalıdır.
Tedavide ana başlıklar: Genel destek tedavi- 4. Nöbet: Metanol zehirlenmelerine bağlı ge-
si, asidozun düzeltilmesi, toksik metabolitlerin lişen nöbetlerde diazepam 5-10 mg her 15 da-
oluşmasını engellemek amacıyla fomepizol ve kikada bir tekrarlanabilir. 30 mg yapılmasına
etanolün verilmesi, metanolü elimine etmek için rağmen nöbet sonlanmıyorsa fenobarbital veya
dializ uygulamasını içerir. propofol düşünülmelidir. Hipotansiyon, disrit-
mi, solunum depresyonu, endotrekeal entübas-
Genel destek tedavisinde ABC’nin sağlanması
yon ihtiyacı açısından takip edilmelidir.
ve temini ile birlikte dekontaminasyon yöntem-
leri uygulanmalıdır. Bunlar; 5. Akut Akciğer Hasarı: Sürekli ventilasyon ve
oksijenizasyon sağlanmalı ve pulse oksimetre ve
arteriyel kan gazlarıyla devamlı takip yapılma- 9. Fomepizol: Şüpheli metanol alımları, meta-
lıdır. Erken mekanik ventilasyon ve pozitif ba- nol zehirlenmeleri, tek başına veya hemodializle
Alkol Zehirlenmeleri
sınçlı ventilasyona geçilmelidir. beraber uygulanır. Spesifik alkol dehidrogenaz
antagonistidir. Alkol dehidrogenaza etanol-
6. Monitörizasyon: Arteriyel kan gazlı, elekt-
den 8000 kat daha çok bağlanır.(31) Etanol gibi
rolitler, asit-baz durumu, hemogram, böbrek santral sinir sistemi depresyonu yapmaz ve kan
fonksiyon testleri, metanol, etanol düzeyi takip düzeyi takibi yapmak gerekmez. Yükleme dozu:
edilmelidir. 15 mg/ kg, 30 dakikanın üzerinde verilir. Her
7. Asidoz: Alımdan 18-48 saat sonrasına kadar 12 saatte bir 10 mg/kg olan devam dozu 4 defa
verilir. Serum fomepizol düzeyi 0.8 mg/L olacak
gelişmeyebilir. Hastada metabolik asidoz varsa
şekilde ayarlanmalıdır. Hasta hemodialize giri-
antidot tedavisi (etanol ve fomepizol) ve hemo-
yorsa bu dozlar 4 saatte bir verilir.
dialize ihtiyacı vardır.
10. Folik Asit: Formik asidi karbondiokside
8. Etanol Tedavisi: Kan metanol düzeyi 20 mg/
döndürülmesinde ko-faktördür. Alkolik hasta-
dL üzerindeyse, metabolik asidoz varsa uygulan-
larda folat eksikliğini desteklemek açısından ol-
malıdır (Tablo 3). Fomepizol yoksa veya fome- dukça önemlidir. Bütün hastalara 50 mg iv folat
pizol alerjisi varsa etanol düşünülmelidir. Alkol her 4 saate bir günlerce uygulanmalıdır.
dehidrogenaz enziminin kompatatif inhibitö-
rüdür. Toksik metabolit oluşumunu engeller. 11. Hemodializ Endikasyonlar
Yükleme dozu: %10’luk etanolden 10 mL/kg,
%5 dekstrozun içerisinde 30 dakikanın üzerin- • Kan metanol düzeyi > 50 mg/dL (15 mmol/L),
de verilir. İdame dozu: %10’luk etanolden 1-2 • Medikal tedaviye yanıtsız ciddi asit-baz.
mL/kg/ saat infüzyon %5 dekstrozun içerisinde (pH<7.15), elektrolit anormalliği,
verilir. Eğer iv etanole hemen ulaşılamayacaksa • Böbrek yetmezliği.
oral etanol verilmelidir (Tablo 4). Distile içkiler- • Görsel veya santral sinir sistemiyle ilgili be-
deki etanol içeriğinin saptanması için aşağıdaki lirti ve bulguların olması,
formül kullanılır. • 30 mL üzerinde oral alım öyküsü olması du-
Etanol (gr): rumunda uygulanmalıdır. Etanol infüzyon
içecek volümü (mL) x 0.9 x (alkol derecesi/200) oranı dializ esnasında arttırılmalıdır. Hemo-
dializ periton dializine göre oldukça etkindir.
Tablo 3. Metanol zehirlenmesinde etil alkol Fakat hemodialize ulaşılamıyorsa periton dializi-
(veya fomepizol) kullanım endikasyonları de uygulanabilir.
1. Plazma metanol konsantrasyonu > 20 mg/dl
veya ≥ 0.4 mg/kg oral alım Hemodiyaliz, metanol düzeyi 20 mg/dl nin altı-
na düştüğü zaman veya metabolik asidoz düze-
2. Toksik miktarlarda metanol alımı hikayesi ve
osmolar açık > 10 mOsm/kg H O lince (pH > 7.3) kesilir.
3. Öykü veya metanol zehirlenmesinden şüphe- Kan etil alkol düzeyi 100-150 mg/dl arasında
lendiren klinik kanıtlar ve aşağıdaki kriterlerin en tutulacak şekilde veya kan metanol düzeyi sıfı-
az ikisi:
- Arteriyel kan pH < 7.3 ra düşünceye kadar etil alkol tedavisine devam
- Serum bikarbonat < 20 meq/L (mmol/L) edilmesi önerilir.
- Osmolar açık > 10 mOsm/kg H O
Kan etanol düzeyi 100-130 mg/dL olacak şekil-
de ayarlanmalıdır. Kan etanol düzeyi 100 mg/
3. İzopropanol
dL altına inerse ciddi toksisite için risktir. Kan İzopropil alkol veya 2-propanol olarak bilinir.
glukozu sıkı takip edilmelidir. Hasta dialize alı- Endüstride çözücü, dezenfektan, çeşitli deri ve
nırsa etanol infüzyonu 0.24 gr/kg/saatten baş- saç ürünlerinde, mücevher temizleyicileri, deter-
lanmalıdır. jan, boya incelticiler ve antifrizde bulunur. 727
Tablo 4. Önerilen etil alkol tedavi doz şeması
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
Önerilen doz %100 Etanol %43 oral %20 oral %10’ luk oral
Yükleme dozu 600 mg/kg 1.8 ml/kg 5 ml/kg 7.6 ml/kg
İdame dozu
Kronik alkol alımı yok 66 mg/kg/saat 0.2 ml/kg/saat 0.4 ml/kg/saat 0.83 ml/kg/saat
Kronik alkol alımı var 154 mg/kg/saat 0.46 ml/kg/saat 0.8 ml/kg/saat 1.96 ml/kg/saat
Diyaliz sırasında
Kronik alkol alımı yok 169 mg/kg/saat 0.5 ml/kg/saat 0.6 ml/kg/saat 2.13 ml/kg/saat
Kronik alkol alımı var 257 mg/kg/saat 0.77 ml/kg/saat 1.6 ml/kg/saat 3.26 ml/kg/saat
Santral sinir sistemini etanole göre 2 kat daha Masif alımlarda periferal vazodilatasyona bağlı
fazla deprese eder, aynı zamanda vücutta 2-4 kat hipotansiyon görülür. Hemorajik gastrit gastrik
daha fazla süre kalır. İntihar amacıyla etanolden irritasyona bağlı oluşur. Bulantı, kusma, karın
sonra en sık alınan ikinci alkoldür. Toksisitesi ağrısı ve üst GİS kanama meydana gelebilir.
etanolden fazla, metanol ve etil alkolden azdır. Hipoglisemi genelde görülür. Daha az sıklıktay-
sa, hepatik disfonksiyon, akut tübüler nekroz,
Patofizyoloji: Oral alım sonrası %80’i ilk 30 myoglobinüri, hemolitik anemi, rabdomyoliz ve
dakikada emilir, toplam emilim süresi 2 saattir. myopati görülebilir.
%20-50’si değişmeden böbreklerden atılır. Asıl
metabolizması karaciğerden olur.(%50-80) Ka- Hastalarda meyve kokusu hissedilir. Osmolal
raciğerde alkol dehidrogenazla asetona oksidize gapta artış, glukozemi ve glukozüri olmamasına
edilir. Asetonda böbrek ve akciğerler yoluyla atı- rağmen ketonemi, ketonürinin olması tanıyı dü-
lır. İzopropanol toksisitesinde kan glukoz artışı ve şündürmelidir. Hipotansiyonun uzun sürmesine
glukozüri olmadan ketonemi-ketonüri olur. Bu bağlı laktik asidoz oluşması dışında genelde an-
durum izopraponol toksisitesini etil alkol ve me- yon açığı saptanmaz.
tanol toksisitesinden ayıran en önemli özelliktir.
Tanıda en güvenilir parametre izopropanol dü-
İzopropanolün yarılanma ömrü 6-7 saat olması- zeyine bakılmasıdır. İzopropanol > 50mg/ dl ha-
na rağmen asetonun ki 22-28 saattir. Bu durum fif semptomlar görülmeye başlar.
yakınmaların uzun sürmesine neden olur.
hipotansiyon düzelmiyorsa veya izopropanol Glikolik asit formik asit ve oksalik aside metabo-
kan düzeyi > 400 mg/dL ise dializ düşünülmeli- lize olur. Glikolik asit etilen glikol zehirlenme-
Alkol Zehirlenmeleri
dir. Dializ izopropanol ve asetonun her ikisinide sinde metabolik asidozun artmasında yardımcı-
kandan uzaklaştırmak için yeterlidir. dır. Kalsiyum oksalat oluşmasına bağlı oksalat
kristalüri %50 vakada oluşur.
Sonuç: Letarjik veya santral sinir sistemi dep-
resyonu uzun süren hastalar yatırılmalıdır. 6-8 Erişkinler için potansiyel ölümcül doz 2 ml/kg’
saatlik izlem sonucu yakınması olmayan has- dır. 240-2000 mL arasında hayatta kalım bildi-
talar, psikiyatri konsültasyonu ve adli raporları rilmiştir.
yazıldıktan sonra taburcu edilebilirler.
Klinik Bulgular
4. Etilen Glikol
Etilen glikol zehirlenmesinin 3 ayrı klinik aşama-
Kozmetikte, verniklerde, boya ve cilalarda bir sı vardır. Bu tablo alınan doza göre değişmektedir.
çözücü olarak kullanılmakla beraber, başlıca
antifriz olarak sıvı yakıtların ve diğer sıvıların Evre 1: Santral sinir sistemi depresyonunun ge-
donmasına engel olmak için kullanılan bir mad- liştiği evredir. 1-12 saat içerisinde gelişir. Hasta
dedir.(32) sarhoştur, hece ve kelimeleri karıştırarak konu-
şur ve ataksisi vardır. Bu bulgu ve belirtiler ol-
Etilen glikolün tıpkı metanol intoksikasyonun- masına rağmen hastada etanol kokusu yoktur.
da olduğu gibi iki toksik metaboliti formalde- Halüsinasyon, koma, nöbet ve ölüm genellikle
hit ve formik asittir. Tedavide amaç bu toksik bu aşamada gelişir. Santral sinir sistemi bulguları
metabolitlerin oluşmasını engellemek ve etilen yüksek oranda glikoaldehit üretimiyle ilişkilidir.
glikolü vücuttan uzaklaştırmaktır. Metanol zehirlenmesinde farklı olarak optik
sinir normaldir. Nistagmus ve oftalmopleji gö-
Patofizyoloji: Etilen glikol renksiz, kokusuzdur. rülür. Lumbar ponksiyonda santral sinir sistemi
Hoş ve tatlıya yakın bir aroması vardır. Yüksek basıncının, protein ve az oranda polimorfonük-
derecede suda çözülme özelliğinden dolayı oral leer lökositlerin arttığı görülür.
alındığı zaman çok hızlı emilir. Akciğerlerden ve
deriden emilimi yoktur. Kanda zirve seviyesine Evre 2: Kardiyopulmoner evredir. 12-24 saat
alımdan sonra 1-4 saat içerisinde ulaşır. Yarılan- içerisinde gelişir. Taşikardi, hafif hipertansiyon
ma ömrü 3-5 saattir. Karaciğer ve böbreklerde ve taşipne en sık görülen bulgulardır. Konjestif
metabolize edilir. Metabolitleri aldehitler, gliko- kalp yetmezliği, akut solunum distres sendro-
mu, kardiyomegali ve dolaşım kollapsı genellikle
lat, oksalat ve laktat akciğer, kalp ve böbreklere
gözlenir.
zararlıdır. Bu metabolitler asidozun oluşmasına
neden olurlar.Etilen glikol alkol dehidrogenaz- Evre 3: Nefrotoksisite evresidir. 24-72 saat içeri-
la glikoaldehite dönüştürülür. Bu dönüşüm sinde gelişir. Erken dönemdeki yakınmaları yan
NAD+’dan NADH oluşumuna bu da siklik asit ağrısı ve kostovertebral açı hassasiyetidir. Oli-
siklusunun inhibisyonu ve laktik asit oluşumuna goürik renal yetmezlik ve akut tübüler nekroz
neden olur. Glikoaldehit, sırasıyla glikolik asit, oluşur. Genelde tam anüri gelişir fakat uygun
glikoxalik asit ve birçok yeni ürüne dönüşür. tedaviyle hastaların çok büyük bir kısmı iyileşir.
Pridoksal fosfat glikoxalik asitin glisine dönüş- Aldehit metabolitleri ve oxalik asit nefrotoksik
mesi için kofaktördür. Glisin nontoksiktir. Aynı olan metabolitlerdir.
şekilde tiamin pirofosfatta glikoxalik asitin diğer
nontoksik bileşimlere dönmesinde yardımcı ko- Oksalatla kalsiyumun kalsiyum oksalat kristal-
faktördür. Piridoksal fosfat ve tiaminde eksiklik leri oluşturması nedeniyle ciddi hipokalsemi
etilen glikolden toksik metabolitlerin oluşması- ve buna bağlı tetani ve QT aralığında kısalma
na neden olmaktadır. görülebilir. 729
Hastada sarhoşluk bulgu ve belirtilerinin olma- Sonuç
sına rağmen, ağzında-nefesinde etanol koku-
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
sunun olmaması, osmolal gapla beraber geniş Hastalarda öykü, klinik bulgu ve laboratuvar
anyon açıklı metabolik asidoz (metanol intok- olarak etilen glikol veya metanol intoksikasyo-
sikasyonundaki mekanizmayla aynıdır) ve kalsi- nu şüphesi varsa yoğun bakıma yatırılmalıdır-
yum oksalat kristalürisinin olması etilen glikol lar. Hastaların uzun saatler boyunca yakınma
tanısını düşündürmelidir. ve belirtisiz olabilecekleri unutulmamalıdır. Bu
nedenle toksik madde kan ilaç düzeyleri normal
Serum düzeyi 20 mg/dL üzerinde toksiktir. >
gelene kadar hastalar asemptomatik olsalar bile
98 mg/dL’nin üzerindeki kan seviyeleri ölümcül
izlenmelidirler.
olmasına rağmen 650 mg/dL üzerinde yaşatılan
hastalar vardır.
Alkol Zehirlenmeleri
bulguları yoksa sıvı gerekli değildir. endikasyonları: Öykü, klinik bulgular ve
* Metanol, metabolik asidoz, körlük ve ölü- laboratuvar etilen glikol zehirlenmesini
me yol açar. Yakınmalar alımdan 12-18 saat düşündürüyorsa, etilen glikol >20 mg/
sonra görülür ve 18-24 saate kadar geci- dL, nefrotoksisite bulguları, metabolik
kebilir. asidozdur.
* Ciddi oranda metanol alımlarında mide
aspirasyonu uygulanmalıdır. Alımdan
sonra geçen süre 1 saatten az ise ve yüksek Kaynaklar
doz alımında mide lavajıda yapılmalıdır.
1. http://www.gazeteport.com.tr/EKONOMI/
* Metanol intoksikasyonunda etanol teda- NEWS/GP_439985.
visi, kan metanol düzeyi 20 mg/dL üze-
2. www.tapdk.gov.tr.
rindeyse, metabolik asidoz varsa uygulan-
malıdır. 3. Berk WA, Henderson Wv. Alcohols. In: Tintinal-
li JE, Kelen GD, Stapczynski JS, eds. Emergency
* Fomepizol alkol dehidrogenaza etanolden Medicine: A Comprehensive Study Guide. 6th
8000 kat daha çok bağlanır. Bu nedenle ed. New York, NY:McGrawHill;2004:1064-71.
ilk tercih edilmesi gereken tedavidir. Bili-
4. Narkiewicz K, Cooley RL, Somers VK: Alcohol
nen fomepizol alerjisi varsa veya fomepi-
potentiates orthostatic hy potension: Implica-
zole ulaşılamıyorsa tedavide etanol tercih tions for alcohol-related syncope. Circulation
edilmelidir. 398:398, 2000.
* Metanol intoksikasyonlarda hemodializ: 5. Sullivan JB, Hauptman M, Bronstein AC: Lack
Kan metanol düzeyi > 50 mg/dL (15 of observable intoxication in humans with high
mmol/L), medikal tedaviye yanıtsız ciddi blood alcohol concentrations. J Forensic Sci
asit-baz (pH<7.15), elektrolit anormalli- 32:1660, 1987.
ği, böbrek yetmezliği, görsel veya santral 6. Wade T & Gammon A. Ingestion of mouthwash
sinir sistemiyle ilgili belirti ve bulguların by children (letter) Br Med J 1999;318:1078.
olması, 30 mL üzerinde oral alım öyküsü
7. Goldfrank LR, Flomenbaum NE, & Weis-
olması durumunda uygulanmalıdır.
man RS: Vital signs and toxic syndromes, in:
* İzopropanol özkıyım amacıyla etanolden Goldfrank LR, Flomenbaum NE, Lewin NA et
sonra en sık alınan ikinci alkoldür. Tok- al.(Eds): Goldfrank’s Toxicologic Emergencies,
sisitesi etanolden fazla, metanol ve etilen 5th ed, Appleton & Lange, Norwalk, CT, 1994,
glikolden azdır. pp;143-9.
* İzopropanol toksisitesinde hastalarda 8. Thorton JR: Atrial fibrillation in healthy non-
meyve kokusu hissedilir. Etanol intoksi- alcoholic people after an alcoholic binge. Lancet
kasyonuna benzer fakat santral sinir siste- 1984; 2:1013-4.
mi bulguları daha ağır seyreder. Osmolal 9. Eilam O & Heyman SN. Wenckebach-type
gapta artış, glukozemi ve glukozüri olma- atrioventricular block in severe alcohol intoxica-
masına rağmen ketonemi, ketonürinin tion (Letter) Ann Emerg Med 1991;1170.
olması tanıyı düşündürmelidir. Metabo- 10. Ando H, Abe H, & Hisanou R: Ethanol-in-
lik asidoz genellikle görülmez. duced myocardial ischemia: close relation be-
* İzopropanol toksisitesinde tedaviye rağ- tween blood acetaldehyde level and myocardial
ischemia. Clin Cardiol 1993; 16:443-446.
men hipotansiyon düzelmiyorsa veya
izopropanol kan düzeyi > 400 mg/dL ise 11. Sanap M & Chapman MJ: Severe ethanol poi-
dializ düşünülmelidir. soning: a case report and brief review. Crit Care
Resusc 2003; 5(2):106-108.
* Etilen glikol ve metanol intoksikasyonu
bulguları ve tedavileri birbirine çok ben- 12. Sheehy TW: Alcohol and the heart: how it helps,
how it harms. Postgrad Med 1992; 91:271-7.
zerdir. 731
13. Lien D & Mader TJ: Survival from profound 24. Turla A,Yaycı N, Koç S.Ölümle sonuçla-
alcohol-related lactic acidosis. J Emerg Med nan metil alkol zehirlenmeleri. Adli Tıp Derg
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
732
Konu 12
Bitkilerin istem dışı veya istemli olarak alınması ruziyetten sonra ilk 1 saat içinde başlar ve birkaç
sonucu oluşabilecek klinik belirti ve bulgular ma- gün sürebilir.
ruz kalınan bitkinin türüne, bitkinin bölümüne,
miktarına ve maruz kalım şekline göre değişiklik Tedavi; Özgün bir tedavisi yoktur. Temel ve ileri
göstermektedir. Zehirlenme oluşturabilecek bit- yaşam desteği sağlanmalıdır. Hastada kontra-
kiler, etkiledikleri sistemler ve oluşturabilecekleri endike olduğu durumlar (nöbet öyküsü, inter-
toksidromlara göre sınıflandırılmaktadır. ventriküler ileti bozuklukları, bronkospazm, at-
riyoventriküler nodal ileti bozuklukları) mevcut
1. Antikolinerjik etkili bitkiler: Antikolinerjik
değil ise “fizostigmin” kullanılabilir.
etkili bitkiler hiyosiyamin ve atropin gibi alkaloid-
ler içerirler. Ülkemizde bulunan ve zehirlenmele-
rine sık rastlanan antikolinerjik etkili bitki cinsleri;
2. Nikotinik etkili bitkiler
Datura (boru otu), Brugmansia (melek trompeti),
Atropa (güzelavrat otu), Hyoscyamus (ban otu) ve Nikotinik etkili bitkiler (tütün, baldıran otu,
Mandragora (adamotu, mandrake) olarak sırala- aslan kulağı, sarı salkım) nikotin alkaloidleri içe-
nabilmektedir (Tablo 2, Resim 1 ve 2). rirler (Tablo 2, Resim 3 ve 4). Kolinerjik niko-
Zehirlenme bulguları; Santral Sinir Sistemi tinik reseptörleri önce aktive daha sonra bloke
(SSS) eksitasyonu, halusinasyon, SSS depresyo- ederek etki gösterirler.(8, 9, 10)
nu, sedasyon, nöbet, midriyazis, konuşma bo- Zehirlenme bulguları; Bulantı, kusma, hiper-
zukluğu, davranış bozukluğu, hipertermi, kuru tansiyon veya hipotansiyon, taşikardi veya bra-
cilt, taşikardi, aritmiler, üriner retansiyon ve dikardi, kas fasikülasyonları, nöbet, parestezi, sa-
Adana, Antalya, Artvin, Aydın, Bolu, Bursa, Çanakkale, Eskişehir, Giresun, Gümüşhane,
Digitalis
İstanbul, İzmir, Kırklareli, Muğla, Ordu, Rize, Sinop, Trabzon
Colchicum İstanbul
Veratrum Artvin, Giresun, Ordu, Rize, Trabzon
Amasya, Balıkesir, Bilecik, Denizli, Hatay, İçel, İstanbul, İzmir, Kırklareli, Kahramanma-
Echballium
raş, Muğla, Sinop, Tekirdağ, Karaman
Antalya, Aydın, Çanakkale, Denizli, Elazığ, Eskişehir, Hatay, Isparta, İçel, İstanbul, İzmir,
Solanum
Kocaeli, Muğla, Rize, Sakarya, Samsun, Trabzon
Antalya, Aydın, Balıkesir, Edirne, İstanbul, İzmir, Kastamonu, Kocaeli, Malatya, Muğla,
Senecio
Rize, Sakarya, Tekirdağ,Van
734 Symphytum İstanbul
Konu 12
livasyon artışı, bronkospazm ve bronkoredir.(11,12) Tedavi; Özgün bir tedavisi yoktur. Temel ve ileri
Bulgular, maruziyetten yaklaşık 15-60 dk sonra yaşam desteği sağlanmalıdır. Benzodiyazepinler,
Etkilediği
Oluşturduğu etkiler Halk arasındaki adı Cins İçerdiği toksinler
sistem
Antikolinerjik Boru otu, tatula Datura Skopolamin, Hiyosyamin
Melek trompeti Brugmansia
Güzelavrat otu Atropa
Ban otu, kara banotu,
Hyoscyamus
güztohumu
Mandrake, adamotu Mandragora
Nikotinik Tütün Nicotiana Nikotin
Baldıran otu, devetabanı Piperidin alkaloidi
(Sivas), hırhındırık (Erzu- Conium (Konin: etkileri
rum), yılanotu (Konya) nikotine benzer)
Çeşitli alkaloidler,
Aslan kulağı Caulophyllum
saponin, glikozidler
Kinolizidin ve
Sarı salkım Laburnum
piperdin alkoloidleri
Gündüz sefası, sabah sefası,
Santral Halusinojenik Ipomoea
çalapa
sinir sistemi
Küçük hisdistancevizi Myristica
Marihuana, kenevir Cannabis
Tabernanthe
Ibogaine
iboga
Khat Cathus
Haşhaş, gelincik, adam
haşhaşı (Van), ala haşhaş
(Kars), dukkuk (Isparta),
Sedatif
gül lale (Isparta), minimitçe Papaver Opioid
(Karaman), pıtçık (Kara-
man), ulübitçe (Karaman)
Alkaloidler (semper-
Paralizan Sarı yasemin Gelsemium virine, gelsemine,
gelsemicine)
Epileptojenik Striknin Strychnos Striknin
Su baldıranı Cicuta Cicutoxin
Resim 1. Boru otu (Datura stramonium). http://yabanici- Resim 2. Ban otu, Kara Banotu (Hyoscyamus niger).
736 cek.com/resources/Datura_stramonium.jpg http://yabanicicek.com/resources/Hyoscyamus_niger.jpg
Konu 12
Zehirlenme bulguları; Gastrointestinal huzur- etkiler gösterir (Tablo 3). Voltaj bağımlı sodyum
suzluk, kusma, parestezi, paralizi, mental durum kanallarını açarak sodyum kanallarının inakti-
değişikliği, sinus bradikardisi, hipotansiyon, vasyonunu engeller.(15)
aritmi ve kalp bloğudur.(15) Kurtboğan (Aconi-
tum) zehirlenmesinde taşiaritmiler (torsade de Zehirlenme bulguları; Gastrointestinal huzur-
suzluk, mental durum değişikliği, intraventrikü-
pointes) görülebilir ve mortalite riski yüksektir.
ler ileti bozuklukları, ventriküler aritmiler, QRS
Tedavi; Temel ve ileri yaşam desteği sağlanma- genişlemesi, ve hipotansiyondur.(15,24)
lıdır. Bradikardi tedavisinde atropin ve gerekirse
Tedavi; Temel ve ileri yaşam desteği sağlanmalı-
pace-maker uygulanabilir.(15,22) Kurtboğan (Aco-
dır. Hayvan deneylerinde hipertonik sodyum bi-
nitum) zehirlenmelerinde gelişebilecek taşiarit-
karbonat kullanılabileceği belirtilmektedir.(15,25)
milerde, antiaritmik olarak amiadoron ve mag-
nezyum kullanılabileceği belirtilmektedir. Gastrointestinal sistem ve böbrek irritasyonu ya-
ratanlar (oksalat kristali oluşturanlar)
7. Na+ ve Ca+ kanal antagonistleri Kuzukulağı (Rumex), devetabanı (Philodend-
Porsukağacı (Taxus) sodyum ve kalsiyum kanal ron), difenbahya (Dieffenbachia), beyaz yelken
antagonizması ile kardiyovasküler sistem üzerine çiçeği (barış çiçeği, kaşık çiçeği, Spathiphyllum) 737
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
Resim 3. Baldıran, devetabanı, hırhındırık, yılanotu. http:// Resim 6. Çöpleme, akçöpleme, kunduz avu, ağukun-
yabanicicek.com/resources/Conium_maculatum.jpg duzu, beyaz çöpleme, beyaz harbak, çomah, dokuz-
başlı, dokuztepeli, kökenfiye, kunduzağu, zumağu, cu-
mah, çomağ, çomak, sumaç (Veratrum album). http://
yabanicicek.com/resources/Veratrum_album_1.jpg.
opt600x451o0,0s600x451.jpg
Resim 10. Kuş otu, su kanarya otu. http://yabanicicek. Resim 12. Acı çiğdem, narin acıçiğdem. http://yabanici-
com/resources/Senecio_aquaticus_ssp_aquaticus_2.jpg cek.com/resources/Colchicum_micranthum_2.jpg
gelişebilir. Ağız yolu ile maruziyette; ağız içinde Kemik iliği üzerine etkililer
ağrı, eritem, dudak dil ve oral mukozada şişlik,
disfaji, ses kısıklığı, kusma, diyare, salivasyon ar- Acı çiğdem (Colchicum), Ata çiçeği, Atatürk
tışı oluşabilir. Sistemik bulgular nadirdir, ancak çiçeği (Sandersonia), Güneş şapkası (Gloriosa),
oksalat kristallerinin böbreklerde yapabileceği Podofillum (Podophyllum) bitkilerindeki kolşi-
sin ve podofilotoksin hücrede mikrotübül yapı-
hasar unutulmamalıdır.(15) Ayrıca cırtatan, acı-
sını bozarak hem hücre fonksiyonlarını hem de
düvelek (Echballium)’in burun içine sıkılarak
hücre bölünmesini etkiler (Tablo 5, Resim 12).
uygulanması sonucunda solunum yolu obstrük-
siyonuna yol açabilen nazofarinks ve uvula öde- Zehirlenme bulguları; Diyare, karın ağrısı, löko-
mi oluşabilmektedir.(27) sitoz gibi erken bulgulardan sonra lökopeni, çoklu
organ yetmezliği, rabdomiyoliz, kardiyopati, alo-
Tedavi; Temel ve ileri yaşam desteği sağlan- pesi, pansitopeni, koma, ölüm gelişebilir. Ölüm
malıdır. Böbreklerin korunması amacıyla sıvı nedeni genellikle kardiyovasküler kollaps veya
alımının arttırılması önerilebilir.(15) Acıdüvelek sepsis’tir.(15) Klinik bulgular ağız yolu ile alımı iz-
maruziyetinde solunum yolunun korunması, leyen ilk bir saat ile birkaç gün içinde gelişir.(28,29)
gerekirse trakeostomi açılması ve ödem tedavisi Tedavi; Temel ve ileri yaşam desteği sağlanma-
önerilmektedir.(27) lıdır. Pansitopeni varlığında “Granülosit Koloni
Stimüle Edici Faktör” kullanılabilir.(15,30) 739
9. Siyanojenik glikozidler veya tanımlanması tanıda yardımcıdır. Ayrıca
hastanın kullandığı ilaçlar veya besinler ile bitki-
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
Elma, kiraz/vişne, şeftali, kayısı ve erik çekirde- lerin etkileşebileceği unutulmamalıdır (bakınız
ğinin içindeki siyanojenik glikozidler (amigda- “Bitkisel ürünlerlerle zehirlenmeler” bölümü).
lin vb) ağız yolu ile alındıktan sonra glikozidaz Bitkinin tanınmasına yönelik kan veya serum-
enzimi ile parçalanarak hidrojen siyanide dönü- da ölçülebilen özgül bir yöntem yoktur. Ancak,
şür (Tablo 5). kardiyak glikozid içeren bitkilerin maruziyetin-
Zehirlenme bulguları; Gastrointestinal huzur- de serum digoksin düzeyi ölçümü yapılabilir.
suzluk, ajitasyon, nöbet, solunum güçlüğü, acı-
badem kokusu, koma, metabolik asidoz, aritmi.
Klinik bulgular ağız yolu ile alımı izleyen ilk bir- Genel Tedavi Yaklaşımı
kaç dakika ile bir saat içinde oluşur.(15,31)
Bitki zehirlenmelerinde tedavi yaklaşımı bitki-
Tedavi; Temel ve ileri yaşam desteği sağlanma- nin türüne, maruziyet yoluna, alınan miktara,
lıdır. Siyanojenik glikozid zehirlenmelerinde zehirlenmeden sonra geçen süreye göre değişik-
kullanılabilen antidotlar “Dikobalt EDTA (Ke- lik gösterir. Esas olan hastaya temel ve gerekli ise
locyanor®, Türkiye’de vardır)”, “Siyanür Antidot ileri yaşam desteği sağlanmasıdır. Deri ve/veya
Kiti (amil nitrit, sodyum nitrit, sodyum tiyosül-
göz yolu ile maruziyetlerde ılık su ile yıkama
fat)” ve “Hidroksikobalamin”dir.(15,32,33)
önerilir. Sistemik etki oluşturan bitki zehirlen-
melerinde, maruziyetten sonra geçen süre uygun
Bitki Zehirlenmelerinde Tanı ise mide yıkaması ve aktif kömür uygulaması
Hasta ve/veya yakınlarından alınacak ayrıntı- yapılabilir. Kusturma, mide yıkaması ve aktif kö-
lı bir öykü, maruz kalınan bitkinin görülmesi mür uygulaması önerilmeyen durumlar, oksalat
Tablo 5. Böbrek, hematopoetik, endokrin ve metabolik sistem üzerine toksik etkili bitkiler
azotu (BUN): 15 mg/dL; kreatinin: 1.1 mg/dL, belirti ve bulgular görülür. Hastada görülen
CPK-MB: 15 U/L ve glukoz: 128 mg/dL ola- bulgular digital glikozid zehirlenme bulgula-
rak ölçüldü. Özgeçmişinde Hashimoto tiroiditi rıdır. Ayrıca kan digoksin düzeyinin yüksek
öyküsü olan hastanın tedavi dozunda tiroksin bulunması tanıyı desteklemektedir.(1,15)
kullandığı ve artrit yakınmaları nedeniyle acil
Hastada zehirlenme bulguları geliştiren bitki
servise başvurusundan yaklaşık 2 saat önce “ada- nedir? Zehirlenme bulguları oluşturma meka-
soğanı” olarak bilinen soğan benzeri bir bitkiyi nizması nedir?
fırında pişirerek yediği öğrenildi. Bitkiyi yedik-
ten 1 saat sonra kustuğu ve nöbet geçirdiği bil- Adasoğanı (Urgenia maritima, squill); Akde-
gisi alındı. Ayrıca yaklaşık 1 hafta önce kontrol niz ikliminin hakim olduğu bölgelerde, de-
amaçlı ölçülen laboratuvar incelemelerde hasta- niz kıyısına yakın kumlu topraklarda yetişen,
da hipotiroidi saptandığı (T3: 61 ng/dL, TSH: halk arasında artirit ağrısı ve ödem tedavisinde
9.4 mIU/mL) ve aynı gün çekilen elektrokardi- lokal olarak kullanılan yaklaşık 1-2 kg ağırlı-
yogram (EKG)’ın normal olarak değerlendirildi- ğında soğan benzeri bir bitkidir. Scillaren A,
ği öğrenildi. Acil servisteki ilk değerlendirmesin- Glucoscillaren A, Scillaridin A, Scilliroside-
isimli gibi 33 çeşit toksin aracılığı ile digital
den sonra hastaya mide yıkaması yapıldı ve 50 g
glikozidler ile benzer zehirlenme bulgula-
aktif kömür uygulandı. Serum digoksin düzeyi
rı oluşturur. Kalp kası hücrelerinde Na+-K+
1.59 ng/dL ölçülen hasta koroner yoğun bakıma
pompası inhibisyonu ile pozitif inotrop, ne-
alındı. Bitki alımının 9. saatinde EKG’de atri-
gatif kronotrop ve negatif dromotrop göste-
yoventriküler blok ve bradikardi saptanan has- rirler, eksitabiliteyi arttırırlar, iletiyi bozarlar.
taya atropin ve pace-maker uygulaması, ardın- “Kemoreseptör triger zon”u uyararak kusma
dan gelişen ventriküler aritmi için ise lidokain ile, dokulardan K+ salınımının artması, iske-
uygulandı. Hasta bitki alımından 30 saat sonra, let kasları tarafından K+ alımında azalması ve
doğru-akım kardiyoversiyon uygulamasına rağ- Na+-K+ATPaz enziminin inhibe edilmesi so-
men gelişen ve defibrilasyona cevap vermeyen nucu hiperkalemi oluşturur.(15,19)
ventriküler fibrilasyon nedeniyle öldü.(1)
Hastada mevcut olan hipotiroidi ile zehirlen-
Olgu ile ilgili sorular: me bulgularının ilişkisi var mıdır?
1. Hastada gelişen klinik tablo nasıl açıklana- Sınırlı sayıdaki olgu sunumunda hipotiroidi
bilir? ve digoksin birlikteliğinin, digoksin zehirlen-
2. Hastada zehirlenme bulguları geliştiren bit- mesi bulgularının ortaya çıkışını kolaylaştırdı-
ki nedir? Zehirlenme bulguları oluşturma ğı ve/veya hastanın prognozunda kötüleşmeye
mekanizması nedir? neden olduğu belirtilmektedir. Digoksin kul-
3. Hastada mevcut olan hipotiroidi ile zehir- lanan hastaların tiroid fonksiyon testlerinin
lenme bulgularının ilişkisi var mıdır? izlenmesi gerektiği vurgulanmaktadır.(34,35)
Olgu ile ilgili soruların cevapları: Adasoğanı ile zehirlenen hastada öncelikle te-
Hastada gelişen klinik tablo nasıl açıklanabilir? mel yaşam desteği, havayolu kontrolü ve do-
laşım desteği sağlanması (atropin, pace-maker
Adasoğanı (Urgenia maritima, squill) zehir- vb) önemlidir. Hastaya uygun zamanda mide
lenmelerinde, digital glikozidlerle akut ze- yıkaması ve aktif kömür uygulaması yapılabi-
742 hirlenmelerde görülen bulantı, kusma, karın leceği önerilmektedir. Tekrarlayan dozda aktif
Konu 12
kömür uygulaması ise digitoksin zehirlenme- Report of the American Association of Poison
sinde önerilmektedir. Adasoğanı zehirlenme- Control Centers’ National Poison Data System
Africa. Vet Hum Toxicol. 2000;42:108-10. uvular angioedema caused by Echballium elat-
20. Eddleston M, Ariaratnam CA, Sjöström L, et erium. Rev Med Chil. 2002;130:1407-10.
al. Acute yellow oleander (Thevetia peruviana) 28. Brvar M, Kozelj G, Mozina M, Bunc M.
poisoning: cardiac arrhythmias, electrolyte dis- Acute poisoning with autumn crocus (Colchi-
turbances, and serum cardiac glycoside con- cum autumnale L.). Wien Klin Wochenschr.
centrations on presentation to hospital. Heart. 2004;116:205-8.
2000;83:301-6. 29. Finkelstein Y, Aks SE, Hutson JR, et al. Colchi-
21. Eddleston M, Rajapakse S, Rajakanthan K, et al. cine poisoning: the dark side of an ancient drug.
Anti-digoxin fragments in cardiotoxicity induced Clin Toxicol (Phila). 2010;48:407-14.
by ingestion of yellow oleander: a randomised 30. Critchley JA, Critchley LA, Yeung EA, et al.
controlled trial. Lancet. 2000;355:967-72. Granulocyte-colony stimulating factor in the
22. Rauber-Luthy C, Halbsguth U, Kupferschmidt treatment of colchicine poisoning. Hum Exp
H, et al. Low-dose exposure to Veratrum albu- Toxicol. 1997;16:229-32.
min in children causes mild effects: a case series. 31. Akyildiz BN, Kurtoğlu S, Kondolot M, Tunç A.
Clin Toxicol. 2010;48:234-7. Cyanide poisoning caused by ingestion of apri-
23. Gunduz A, Turedi S, Russell RM, Ayaz FA. cot seeds. Ann Trop Paediatr. 2010;30:39-43.
Clinical review of grayanotoxin/mad honey poi- 32. Brooks DE, Levine M, O’Connor AD, French
soning past and present. Clin Toxicol (Phila). RN, Curry SC. Toxicology in the ICU: Part 2:
2008;46:437-42. specific toxins. Chest. 2011;140:1072-85.
24. Pietsch J, Schulz K, Schmidt U, Andresen H, 33. Bitkilerle Zehirlenmeler. T.C. Sağlık Bakanlığı
Schwarze B, Dressler J. A comparative study of Birinci Basamağa Yönelik Zehirlenmeler Tanı ve
five fatal cases of Taxus poisoning. Int J Legal Tedavi Rehberleri. Ed. Yeşim Tunçok, Nuri Kaly-
Med. 2007;121:417-22. oncu. Yücel Ofset Matbaacılık, 2007:171-80.
25. Ruha AM, Tanen DA, Graeme KA, et al. Hy- 34. Shapiro VW, Podrazik P. Undiagnosed hypothy-
pertonic sodium bicarbonate for Taxus media- roidism: a risk factor for digoxin toxicity. Am J
induced cardiac toxicity in swine. Acad Emerg Emerg Med. 1993;11:670-1.
Med. 2002;9:179-85.
35. Ben-Chetrit E, Ackerman Z, Eliakim M. Ami-
26. Adhikari KM. Poisoning due to accidental in- odarone-associated hypothyroidism a possible
gestion of dieffenbachia plant (dumb cane). In- cause of digoxin intoxication. Am J Med Sci.
dian Pediatr. 2012;49:247-248. 1985;289:114-6.
744
Konu 13
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Zehir Danış- Tamamen doğal olan ve hiçbir zarara neden ol-
ma Merkezleri Birliği’ne 2001 yılında Ekinezya mayacağı düşünülen bitkisel ürünler, çay ya da
kullanımına bağlı 406, St John’s Wort kulla- kapsül şeklinde, zayıflama amacıyla da kullanıl-
nımına bağlı da 356 yan etki ve ilaç etkileşimi maktadır.(10) Ancak zayıflama amacıyla kullanı-
bildirimi yapılmıştır.(4) 2008 yılı raporunda, bit- lan Efedra sinica’nın kardiyotoksik etkilerinin
kisel ürünler ve diyet desteklerinin, Zehir Da- saptanması üzerine Amerikan Gıda ve İlaç Ku-
rumu (AGİK) kullanımı yasaklanmıştır. Bunun ilaç etkisizliği ile sonlanan istenmeyen durumlar
yerine sinefrin, bitkisel zayıflama ürünlerinin gözlenebilir.
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
Efedra sinica: Zayıflama amaçlı bitkisel ürün- üzerine etkileri tartışmalıdır.(18) Kan basıncında
lerde bir dönem yaygın kullanılmış ancak kul- yükselme ve taşikardi yaptığı bildirilmiştir.
diyare, kramp, anjina, hipertansiyona ve hiperg- Tedavi edici dozlarda kullanımlarında, bulantı
lisemiye neden olabilir.(19) gibi gastrointestinal şikayetler gözlenebilir. Nö-
bet ve koma toksik etkilerindendir. İlaç etkile-
şimleri nedeniyle kanamalar gözlenebilir.
Renal Toksisite Allium sativatum (Sarımsak): Kanda LDL dü-
Aristolochia serpenteria (Aristolochia): Loğusa zeyini düşürerek ateroskleroza neden olan plak
otu olarak da bilinen, Aristolochia serpenteria oluşumunu azaltır ve kan basıncını düşürür. An-
bitkisinin kurutulmuş kök ve rizomlarının, afro- tihipertansif ve antihiperlipidemik olarak kul-
dizyak, antikonvulzan, immunstimülan, mens- lanılmaktadır. Antihiperlipidemik olarak kulla-
truasyonu uyarmak için ve yılan ısırmalarında nımlarında, kolesterol düzeyini %4-7 oranında
tedavi amaçlı kullanıldığı, artrit, gut, romatiz- düşürdüğü, statinlerin ise kolesterolü %15-43
ma, yara tedavisi, alerjik gastrointestinal kolik ve arasında düşürdüğü saptanmıştır. Ancak bu
safra koliğinde etkili olduğu iddia edilmektedir. endikasyonda kullanımının etkililiği olası gibi
Aristolochia içeriğindeki ristolochic asid, renal görünmekle birlikte güvenliliği tartışmalıdır.(20)
toksiteye neden olur ayrıca karsinojeniktir. Re- Yemek yapmak için kullanılan dozlarda toksik
nal interstisyel fibrozis, renal atrofi, renal tubu- değildir. Aşırı miktarda maruziyet ile gastroen-
ler hasara neden olduğu da gösterilmiştir. Özel- terit ve hipoglisemi gözlenir. Ayrıca, sersemlik,
likle önceden renal hastalığı olanlar, toksisite ışığa duyarlılık, terleme ve kronik kullanımında
gelişmesi açısından daha fazla risk altındadırlar. da kanama gözlenir.
Bu bitkisel ürüne maruz kalan 1000 kadından
Angelica senensis (Dong quai): Çin melek otu
70’inde diyaliz gereksinimi, 182’sinde üretelyal
olarak da bilinir. Halk arasında, dismenore, pre-
karsinom gelişmiştir. AGİK tarafından ABD’de
menstruel sendrom ve menapozal semptomların
yasaklanmıştır.
tedavisinde kullanılır. Köklerinden hazırlanan
Vaccinium macrocarpon (Cranberry, Turna kök ekstresinin, antienflamatuar, antispazmo-
yemişi): Antioksidan etkili ve idrar yolu infek- dik, vazodilatör, estrojenik ve antitümoral et-
siyonlarında etkili olduğu iddia edilmektedir. kili olduğu iddia edilmektedir. Dong quai’nin
Uygun dozlarda kullanımında güvenli olduğu etkilerinin çoğunun, içeriğindeki ferulik asit
bildirilmektedir. Nefrolitiyazis geliştiğine dair ve ligustidden kaynaklandığı düşünülmekte-
bir olgu raporu bulunmaktadır. dir. 32 yaşında dismonere için Dong quai kul-
lanan bir kadında, hipertansiyon, başağrısı ve
güçsüzlük bildirilmiştir. Uzun süreli ve yüksek
Hematolojik toksisite doz kullanımı önerilmemektedir. Meme, uterus,
over kanseri gibi hormona duyarlı kanserler açı-
Gingko biloba (Gingkoaceae): Japon eriği ya sından risk altında olan kişilerde de kullanımı
da mabet ağacı olarak da bilinen Gingko biloba önerilmemektedir. İçeriğinde doğal kumarinler
içeren tıbbi ürünler, nörodejeneratif hastalıklar, bulunur ve antitrombosit aktivitesi vardır. Bu
tinnitus, glokomun bazı tipleri ve periferik da- nedenlerle, antikoagulan ilaçlarla beraber kulla-
mar hastalıklarının tedavisinde kullanılmakta- nımında kanama eğilimi artar. Östrojenik etkisi
dır. Esas olarak, flavon glikozidler (ginkgolid) ve tromboza neden olabilir. Protein S eksikliği ve
terponoidlerden oluşan bir karışımdır. Gingko Sistemik Lupus Eritamozus olan bir olguda reti-
biloba ekstraktı, trombosit agregasyonunu inhi- nal ven trombozu bildirilmiştir.(19)
be eder. Olağan dozlarda kullanımında masum
gibi görünmesine karşın antikoagulan ilaçlarla Salix alba (Willow bark): Aksöğüt olarak da
birlikte alımında kanama riskinde artışa neden bilinir. Halk arasında, ağrı ve ateş düşürücü,
748 olur.(14) Spontan intrakranyal kanamaya, operas- miyalji, osteoartrit, dismenore, gut artriti, ro-
Konu 13
matoid artrit, influenzaya bağlı soğuk algınlığı Tanacetum parthenium (Gümüşdüğme, fever-
tedavisinde ve kilo kaybettirici olarak kullanılır. few) içeriğinde yer alan salisilat benzeri kimya-
Fucus vesiculosus (Kelp): Bir esmer alg çeşi- rum değişiklikleri, Steven Johnson sendromu ve
didir. Tiroid hastalıkları, iyot yoksunluğu, len- hipertansiyon gözlenir.
foid guatr, obesite, artrit, bronşit, amfizem ve
anksiyete, romatizma, arteriyoskleroz, sindirim Valeriana officinalis (Valerianaceae): Kedi otu
sistemi bozuklukları, bronşit ve genitoüriner olarak da bilinen Valerian bitkisinin kökü, se-
datif ve hipnotik olarak eski Yunanlılardan beri
hastalıkların tedavisinde etkili olduğu iddia
kullanılmaktadır. Ancak sedatif hipnotiklerle be-
edilmeketdir. Yüksek oranda iodin ve arsenik,
raber alındığında sedasyon yapabilir.(22) 20 gram
kadmiyum gibi ağır metaller, aynı zamanda de-
alan bir erişkinde ciddi toksik bulgu gözlenme-
mir ve B12 vitamini de içerir. Hazırlanma şekline
miştir. Valeriana bağlı olarak, karın ağrısı, göğüs-
göre içeriğindeki ağır metaller ve iyot oranı art- te sıkışma, el ve ayaklarda tremor, hipotansiyon,
makta; hipertiroidizm ve ağır metal zehirlenme- ışığa duyarlılık, 3 gün ile 2 ay süre ile kullanan
leri gözlenebilmektedir. bazı hastalarda, hepatotoksisite gözlenmiştir.
Aloe capensis, Aloe latex, Aloe perfoliata, Passiflora incarnate (Passionflower): Çarkıfe-
Aloe vera, Aloe verabarbenoid (Aloe): Sarısa- lek ya da pasiflora çiçeği olarak da bilinir. Halk
bır türlerinin, yara iyileşmesi, psöriazis, diyabet, arasında, insomni, anksiyete, opiat yoksunluğu,
inflamatuar barsak hastalığı, ateş, osteoartrit, nöralji, nöbet, menapoz, sinirlilik, fibromiyalji
kaşıntı, inflamasyon, gastroduedonal ülser, as- ve ağrı hafifletilmesinde kullanılır. Topikal ola-
tım ve radyasyon ilişkili mukozit tedavisinde et- rak banyo preparatlarında hemoroid, yanık ve
kili olduğu iddia edilmektedir. Aloe latex içinde inflamasyonda kullanılır. Aktif bileşik benzo-
bulunan antronlara dönen antrakinonlar laksatif diyazepin reseptörüne bağlanarak etki gösterir.
etkiden sorumludurlar. Mukoz membranlarda Hafıza ve motor fonksiyonları etkilemeden ank-
iritasyona ve potasyum kaybına neden olurlar. siyeteyi hafifletir. Tat vermek için de kullanılır.
Ancak konstipasyon için bu ürünü alanlarda Flavonoidler, harman alkaloidleri, maltol ve etil
aynı katartik etkinin oluşması daha uzun sürede maltol içerir. Bunlar sedatif hipnotik, anksiyoli-
gerçekleşir. Bu da ciddi elektrolit bozuklukları- tik, analjezik, antispazmotik etkilerden sorum-
nın oluşmasına neden olur. ludur. Siyanojenik glikozid içerip içermediği
tartışmalıdır. Kullanımında, sersemlik, konfüz-
Meyankökünün kardiyotoksik etkisinin yanında, yon, sedasyon ve ataksi gözlenebilir. Bir olgu ra-
psödohiperaldestronizm yaptığı da bildirilmiştir. porunda, terapötik dozlarda, çok şidetli bulantı,
kusma, uykuya eğilim, uzun QT ve ventriküler
taşikardi gözlendiği bildirilmiştir.
Santral sinir sistemi toksisitesi Eucalyptus globulus (Eucalyptus leaf ): Öka-
liptus, mersingiller ailesinden ekspektoran özel-
Panax ginseng (Araliaceae): Geleneksel tıpta, likli, halk arasında, solunum sistemi infeksi-
bilişsel performansı artırmak ve fiziksel strese yonları, astım, osteoartrit, akne, yanık, mesane
karşı kullanılmaktadır. Hipoglisemik ve antit- hastalıklarında kullanılan bir bitkisel üründür.
rombositik etkileri olduğu da iddia edilmek- Ökaliptus yağı da, öksürük, bronşit, sinüzit, as-
tedir. Yapılmış olan randomize kontrollü çalış- tım ve kronik obstrüktif akciğer hastalıklarında
malarda, bilişsel fonksiyonu artırmak, herpes kullanılmaktadır. Ökaliptusun aktif bileşeni,
simpleks, diyabet gibi endikasyonlarda etkili ol- ökaliptoldür. İnsülin sekresyonunu artırarak
madığı saptanmıştır. Ancak birlikte kullanıldığı hipoglisemik etkiye neden olur. Siklooksijenazı
ilaçlarla beraber ilaç etkileşimleri nedeniyle, an- inhibe ederek analjezik ve antiinflamatuar etki
tihipertansif, anksiyolitik, antidepresan, MAOİ gösterir. Diğer komponentleri ise toksik etkilere
ve antiöstrojenik ilaçların etkinliğini azaltabi- neden olabilir. Hatta ökaliptus yağı ölümcül ola-
lir. Kanama zamanını uzattığı bilinen ilaçlarla bilir. Toksik etkileri arasında, ajitasyon, uykuya
750 alındığında kanama eğilimini artırır ve cerrahi eğilim, ataksi, kas güçsüzlüğü, nöbet, koma ve
Konu 13
ölüm vardır. Çocuklar, toksik etkilere erişkinler- dozlarda muskatın, antikolinerjik etkileri vardır.
den daha duyarlıdır. Cineol ve terpinenin antikolinesteraz aktivitesi
azalttığı gösterilmiştir.
Bitkisel çaylar da zayıflama amaçlı olarak kulla-
Evening primrose oil: Çuha çiçeği yağı olarak nılmaktadır. Ülkemizde de laksatif, diüretik ve
bilinen, evening primrose oil, menstruel şikayet- terlemeyi artırıcı etkileri olduğu bilinen farklı
lerin rahatlatılması için, romatoid artrit tedavi- bitkisel ürünlerin bitkisel zayıflama çaylarının
sinde, koroner hastalıklarda, multipl sklerozda, içeriğinde bulunduğu saptanmıştır. Bu konu-
kanser ve atopik dermatitde kullanılmaktadır. daki en büyük sorunlardan biri bitkisel çayların
Bu endikasyonlarda, kullanımı ile ilgili kanıtlar içeriğinin ve içerdiği miktarların kutunun üze-
yetersizdir. Uzun süreli kullanımı ile toksik etki rinde yer almamasıdır (Tablo 2).
gözlenmediği bildirilmektedir.(24)
Kilo kaybettirici olarak bitkisel ürünler kadınlar-
Chamomilla recutita (Chammomile): Papatya da daha yaygın olarak kullanıldığından, kadın-
olarak da bilinen Chamomilla recutitanın göl- larda bitkisel ürün kullanımına bağlı yan etkiler
gede kurutulmuş çiçek tohumlarıdır. Dermatit, de daha sık gözlenir. Bitkisel zayıflama ürünle-
diyare, infeksiyon, inflamasyon, anksiyete, dis- rinin kullanımına bağlı olarak, kardiyovasküler
pepsi ve oral mukozit tedavisinde etkili olduğu sistem başta olmak üzere, deri, gastrointestinal
iddia edilmektedir. sistem, santral sinir sistemi ve karaciğer etkilenir.
Bitkisel zayıflama ürünü kullanımına bağlı yan
Zayıflama ürünlerindeki bitkiler etkilerin yarısının hastaneye yatmayı gerektiren
ciddi yan etkiler olduğu gözlenmiştir.(25)
Bitkiler, zayıflama ürünlerinin içinde de kulla-
nılmaktadırlar. Sibutramin, orlistat gibi zayıf-
Bitkisel ürün-ilaç etkileşimi
lama amacıyla üretilmiş kimyasal maddelerin
toksik etkileri olduğu saptanmış ve bu ürünler Bitkisel ürünlerin tek başına kullanıma bağlı
piyasadan kaldırılmıştır. Tamamen doğal olan gelişen zehirlenmelerinin yanı sıra bitkisel ürün-
ve hiçbir zarara neden olmayacağı düşünülen ilaç etkileşimlerine bağlı toksik etkiler gözlene-
bitkisel ürünler de, çay ya da kapsül şeklinde, bilir. Hastalar, hekim başvurularında, büyük ço-
zayıflama amacıyla kullanıma girmiştir.(10) Efed- ğunlukla, kullandıkları bitkisel ürün konusunda
ra sinica, zayıflama amaçlı bitkisel ürünlerde bir bilgi vermezler ve bitkisel ürünler de hekimler
dönem yaygın kullanılmış ancak, kardiyotoksik tarafından reçete edilen ilaçlarla etkileşime gire-
etkilerinin saptanması üzerine AGİK kullanımı rek istenmeyen etkilere neden olur (Tablo 3). Bu
yasaklanmıştır. Bunun yerine sinefrin, bitkisel etkileşimler farmakodinamik ve farmakokinetik
zayıflama ürünlerinin içinde kullanılmaya baş- olabilir. Farmakokinetik etkileşimler emilim,
Tablo 2. Ülkemizde zayıflama çaylarının içeriğinde bulunan bitkisel ürünler ve yan etkileri
Bitkisel ürün Yan etki
Antrakinon glikozitleri Elektrolit bozukluklarına bağlı belirti ve bulgular
Sinameki Hepatotoksisite
Aloe vera Hemorajik kolit, melanozis coli, hipertrofik osteoartropati
Isırgan Dilde ödem, dermatit
Anason, kekik, papatya Hipersensitivite reaksiyonları
Alıç çiçeği Aritmi, hipotansiyon, hepatotoksisite
752 Rezene Mide asit salımında artış, fetal gelişim bozukluğu
Konu 13
Sitokrom
Bitkisel ürün Etkileştiği ilaçlara örnekler
p450
1A1 İndükleyici: Myristica fragrens Teofilin
İnhibitör: Eucalyptus globulus, Tanacetum Amitriptilin, klopidogrel, klozapin, siklo-
parthenium, Gingko biloba, Panax ginseng, benzapin, diazepam, östrojen/progesteron
1A2 Piper methysticum, Trifolium pratense kontraseptifler, östradiol, haloperidol, imip-
İndükleyici: Vitis vinifera, Piper methysticum, ramin, naproksen, nortriptilin, ondansetron,
Hipericum perforatum propranolol, teofilin, verapamil, varfarin
2B6 İnhibitör: Glychirrizza glabra Ketamin, fenobarbital, deksametazon
İnhibitör: Eucalyptus globulus, Piper Amitriptilin, karisoprodol, siklofosfamid,
2C19 methysticum, Trifolium pratense diazepam, lansoprozol, nelfinavir, pantopra-
İndükleyici: Gingko biloba, Panax ginseng zol, fenitoin, fenobarbital, varfarin
İnhibitör: Eucalyptus globulus, Tanacetum
parthenium, Gingko biloba,, Panax ginseng, Amitriptilin, glipizid, östrojen/progesteron
2C9 Piper methysticum, Trifolium pratense kontraseptifler, irbesartan, losartan, NSAI,
İndükleyici: Glychirrizza glabra, Hipericum fenitoin, tamoksifen, torsamid, varfarin
perforatum
Amitriptilin, klozapin, kodein, desipramin,
İnhibitör: Gingko biloba, donezepil, fentanil, flekainid, fluoksetin,
2D6 Panax ginseng, meperidin, metadon, metoprolol, olanzepin,
Piper methysticum ondansetron, risperidon, tramadol, trazodon,
venlafaksin
İnhibitör: Allium sativatum, Asetaminofen, etanol, enfluran, halotan,
2E1
Piper methysticum izofluran, teofilin
İnhibitör: Echinacea purpurea, Eucalyptus glo-
Alprazolam, amlodipin, klaritromisin,
bulus, Tanacetum parthenium, Panax ginseng,
siklosporin, eritromisin, östrojen/progesteron
Piper methysticum Glychirrizza glabra, Valeria-
3A4 kontraseptifler, feksofenadin, itrakonazol,
na officinalis İndükleyici: Allium sativatum,
ketokonazol, saquinavir, triazolam, verapa-
Gingko biloba, (tartışmalı),
mil, varfarin
Panax ginseng, Hipericum perforatum,
NSAİ: Nonsteroid antienflamatuar ilaç
yapılmalıdır. Örneğin, hepatotoksik etki potan- vidir. Özellikle ilaç-bitkisel ürün etkileşimleri
siyeli olan bitkiler için karaciğer fonksiyon test- istenmeyen etkilere neden olabildiğinden, bu
leri, nefrotoksik etkisi olan bitkisel ürünler için durumlarda da, öncelikle gelişmiş olan toksik
de böbrek fonksiyon testlerinin takibi gereklidir. etkinin semptomatik destek tedavisi yapılmalı
ardından bu etkileşime neden olan bitkisel ürün
kesilmelidir.
Tedavi Yaklaşımı
Bitkisel ürünlerle zehirlenmelerde, tedavi sık-
lıkla destekleyicidir. Örneğin parasetamolün
Olgu
yaptığına benzer şekilde, sentrilobüler karaci- Acil servise uzun süren ağrılı ereksiyon şikayeti
ğer dokusunda sellüler nekroz yapan pennyro- ile başvuran 26 yaşındaki erkek hastanın özgeç-
yal oil kaynaklı hepatotoksisite tedavisinde, mişinde, 3 yıldır paranoid şizofreni tanısı ile 3
N-asetilsistein ve destekleyici tedavi uygulanır. mg/gün risperidon kullandığı ve bunun dışında
Bunun dışında bitkisel ürün toksisitelerinin te- kronik hastalığı, travma ve başka ilaç kullanım
754 davisi, sıklıkla semptomatik destekleyici teda- öyküsü olmadığı öğrenildi. Öncesinde, uzamış
Konu 13
1. Lin YY, Chu SJ, Tsai SH. Association between tricula fibrillation by a multicomponent dietary
priapism and concurrent use of risperidone Gink- supplement containing ephedra and caffeine
go biloba. Mayo Clin Proc. 2007;82:1289-90. overdose. Chudoku Kenkyu, 2007;20:269-71.
2. Shetti S, Kumar CD, Sriwastava NK, Sharma IP. 13. Drew A, Myers SP. Safety issues in herbal medi-
Pharmacovigilance of herbal medicines: Current cine: implications for the health professions.
state and future directions. Pharmacogn Mag. MJA 1997;166:538-41.
2011;7:69-73. 14. Hung OL, Lewin NA. Herbal Preparations. In:
3. Süzer Ö, Gürün MS. Bitkisel İlaçlar. Premium Goldfrank LR, Flomenbaum NE, Lewin NA,
Süzer Farmakoloji, Klinisyen Tıp Kitabevleri, 3. Howland MA, Hoffman RS, Nelson LS,eds.
Baskı, 2005;533-40. Goldfrank’s Toxicology Emergencies. 7th ed.
USA: McGraw-Hill Companies; 2006;664-84.
4. Gryzlak BM, Wallace RB, Zimmerman MB,
Nisly NL. National surveillance of herbal di- 15. Rainone F. Milk thistle. Am Fam Physician.
etary supplement exposures: the poison control 2005;1;72:1285-8.
center experience. Pharmacoepidemiol Drug 16. Rx MediaPharma® İnteraktif İlaç Bilgi Kaynağı:
Saf. 2007;16:947-57. Ustunes L.(Ed): RxMediaPharma® GEMAŞ Ge-
5. Bronstein AC, Spyker DA, Cantilena NM, nel Mühendislik Mekanik Sanayi ve Tic. A.Ş.
Green JL et al. 2008 Annual Report of the Izmir, Türkiye, Version: 12.1.0.0.
American Association of Poison Control Cen- 17. DRUGDEX® System: Klasco RK (Ed): DRUG-
ters’ NationalPoison Data System.(NPDS): DEX® System. Thomson Micromedex, Green-
26th Annual Report. Clin Toxicol.(Phila) wood Village, Colorado. Vol. 152 expires 06/2012)
2009;47:911-1084. 18. Bouchard NC, Howland MA, Greller HA,
6. Colalto C. Herbal interactions on absorption of Hoffman RS, Nelson LS. Ischemic stroke associ-
drugs: Mechanisms of action and clinical risk as- ated with use of an ephedra free dietary supple-
sessment. Pharmacol Res. 2010;62:207-27. ment containing synephrine Mayo Clin Proc.
2005;80:541-5.
7. Izzo AA, Ernst E Interactions between herbal
medicines and prescribed drugs: an updated sys- 19. Tovar RT. Petzel RM. Herbal Toxicity, Dis Mon.
temic review. Drugs. 2009;69:1777-98. 2009;592-41.
8. Caliskaner Z, Kartal O, Gulec M, Ozturk S, 20. Bent S. Herbal medicine in the United States:
Erel F, Sener O, Karaayvaz M. Awareness of review of efficacy, safety, and regulation: grand
allergy patients about herbal remedies: a cross- rounds at University of California, San Fran-
sectional study of residents of Ankara, Turkey. cisco Medical Center. J Gen Intern Med.
Allergol Immunopathol. 2010;38:78-82. 2008;23:854-9.
9. Nur N. Knowledge and behaviours related to 21. Lakhan SE, Vieira KF.Nutritional and herbal
herbal remedies: a cross-sectional epidemiologi- supplements for anxiety and anxiety-related dis-
cal study in adults in Middle Anatolia, Turkey. orders: systematic review. Nutr J. 2010; 7(9):42.
Health Soc Care Community. 2010;18:389-95. 22. Wheatley D. Medicinal plants for insomnia: a
10. Saracoglu A, Ergun B. Türkiye’de Satılan Bazı review of their pharmacology, efficacy and toler-
Bitkisel Zayıflama Çaylarının içerikleri ve Bu ability. J Psychopharmacol. 2005;19:414-21.
Çayların Kullanımına Baglı Ortaya Çıkabilecek 23. Mueller SC, Majcher-Peszynska J, Uehleke B,
istenmeyen Etkiler. Turkiye Klinikleri J Med Sci. et al. The extent of induction of CYP3A by
2006;26:355-63. St. John’s wort varies among products and is
linked to hyperforin dose. Eur J Clin Pharmacol
11. Seifert JG, Nelson A, Devonish J, Burke ER,
2006;62:29-36.
Stohs SJ. Effect of acute administration of an
herbal preparation on blood pressure and heart 24. Bayles B, Usatine REvening primrose oil. Am
rate in humans. Int J Med Sci. 2011;2:192-7. Fam Physician. 2009;15;80:1405-8.
756
Konu 13
25. Vitalone A, Menniti-Ippolito F, Moro PA, Fi- 27. McFadden R, Peterson N. Interactions between
renzuoli F, Raschetti R, Mazzanti G. Suspected drugs and four common medicinal herbs. Nurs
757
Konu 14
KALSİYUM KANAL BLOKÖRLER
ZEHİRLENMELERİ
Dr. Ahmet Baydın, Dr. Ali Kemal Erenler
Giriş Klinik
Kalsiyum kanal blokerleri (KKB) hücre zarında KKB birçok etkiye sahip olmakla birlikte, hayatı
bulunan L tipi kalsiyum kanallarını bloke ederek tehtid eden etkilerin çoğunu kardiyovasküler sis-
etki gösteren ilaçlardır.(1,2) Hekimler tarafından tem üzerinden gösterirler.
yaygın bir şekilde hipertansiyon, anjina pekto- Zehirlenme belirtileri 6 saat içinde oluşur ancak,
ris ve supraventriküler aritmilerin tedavisinde geç salınımlı preparatlarda bu süre 6-18 saate
kullanılan bu ilaçlar daha az sıklıkta migren baş kadar da uzayabilir.(1) Bulantı, kusma, miyokar-
ağrısı, Raynaud fenomeni, özefagial spazm ve diyal depresyon, bradikardi ve periferal vazodi-
pulmoner hipertansiyon tedavisinde de kullanıl- latasyona bağlı hipotansiyon ile nifedipine bağlı
maktadır.(3) Tedavi edici özelliklerinin yanı sıra, refleks taşikardi de görülebilir. Diğer görülebilen
aşırı dozda KKB alımı bradikardi, hipotansiyon kardiyovasküler bulgular AV ileti anormallikleri,
ve ölüm gibi ciddi klinik sonuçlara neden ola- idiyoventriküler ritimler ve tam kalp bloklarıdır.
bilmektedir. Son yıllarda KKB kullanımındaki Erken ya da hafif belirtiler arasında baş dönmesi,
artışa paralel olarak bu ilaçlara bağlı zehirlenme- yorgunluk sayılabilirken şiddetli olgularda hipo-
lerde de artış görülmektedir. tansiyonun neden olduğu serebral perfüzyon-
daki azalmaya bağlı letarji, konfüzyon ve koma
Patofizyoloji : Kalsiyum, kalp kası ve düz kaslar gibi santral sinir sistemine ait bulgular ve hatta
için primer intrasellüler uyaran olmakla beraber ölüm görülebilir.(2) KKB ile olan zehirlenmelerde
hipergliseminin görülmesi bir özelliktir.(5) Hi-
intrakardiyak elektrik iletiminde de önemli rol
perglisemi, pankreastan insülin sekresyonunun
oynayan bir mineraldir.(1) KKB, voltaj bağımlı L
azalmasına ve artmış periferal, miyokardial insü-
tipi kalsiyum kanallarını bloke ederek ekstrasel- lin direncine bağlıdır.(6,7) KKB ile olan zehirlen-
lüler kalsiyumun kardiyak hücrelere girmesini melerde ortaya çıkan hiperglisemi zehirlenmenin
engeller.(2,4) KKB’nin farklı derecelerde negatif şiddeti ile ilişkilidir. Zira, Levin ve ark.(5) yaptık-
inotropik etkileri (verapamil), vazodilatör etki- ları çalışmada yüksek dozda KKB alımından son-
leri (nifedipin, diltiazem), sinüs nodunu baskı- ra zehirlenmenin şiddeti ile hiperglisemi arasında
layarak kalp hızını azaltıcı ve atriyoventriküler pozitif bir korelasyon bulunduğunu ve hemodi-
noddaki iletiyi yavaşlatıcı (verapamil, diltiazem) namik bozukluktan ziyade klinik şiddeti tahmin
etkileri vardır. Bu etkilerinden dolayı KKB ile etmede iyi bir belirteç olduğunu bildirmişlerdir.
olan zehirlenmelerde belirgin periferal vazodila- İnsülin-glukoz dengesindeki bozulma ve doku
tasyon, miyokardiyal fonksiyon bozukluğu, bra- perfüzyonundaki zayıflama laktik asidoz ile so-
dikardi, iletim blokları, sistemik hipotansiyon nuçlanır.(4) Mekanizması tam bilinmemekle be-
raber, KKB zehirlenmelerinde azalmış kardiyak
ve metabolik asidozun eşlik ettiği şok görülebil-
ejeksiyon fraksiyonuna bağlı olarak akut akciğer
mektedir.(4)
ödeminin de görülebildiği rapor edilmiştir.(8-10)
Tanı ne de yanıt alınamadığı durumlarda kalsiyum
klorid infüzyonu uygulanmalıdır.(11) Kalsiyum
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
KKB zehirlenmesi sonucu hastanın yakınmaları klorid, kalsiyum kanalları üzerinde KKB’nin
12 saate kadar gecikebileceğinden anamnez dik- bloke edici etkisini direk tersine çevirerek etki
katli alınmalı ve özellikle yavaş salınımlı prepa- göstermektedir. Semptomatik bradikardi du-
rat alımı ve eşlik eden ilaç alımı sorgulanmalıdır. rumunda atropin ya da pace maker uygulan-
Fizik muayenede kalp hızında azalma ve hipo- malıdır. KKB ile zehirlenmelerde başlangıçta
tansiyon saptanabilirken sistemik vazodilatas- intravenöz 10 mg glukagon verilmesi ve alınan
yona bağlı yüz kızarıklığı, taşikardi ve değişik klinik cevaba göre glukagon infüzyonuna devam
düzeylerde hipotansiyon bulunabilir. Sistemik edilmesi önerilmektedir.(12) Glukagon, kalp kası
hipoperfüzyon sonucunda mental durum de- hücrelerinde spesifik reseptörler aracılığıyla ade-
ğişiklikleri, pulmoner ödem ve idrar çıkışında nil siklazı aktive etmekte ve intrasellüler cAMP
azalma görülebilir. düzeyini arttırmaktadır. Artan cAMP bloke ol-
muş kalsiyum kanallarının açılmasını sağlar.(13)
EKG’de sinüs bradikardisi, refleks taşikardi, Son zamanlarda KKB ile zehirlenmiş hastalarda
kalp bloğu ve intraventriküler iletide yavaşlama adjuvan yüksek doz insülin tedavisinin hemodi-
mümkündür. Sıklıkla KKB ile olan zehirlenme- namik fonksiyonları düzelttiğine dair kanıtlar
lerde hiperglisemi görülür. Artmış anyon açıklı giderek artmaktadır.(14) Deneysel çalışmalarda,
ve düşük bikarbonatlı laktik asidoz ve hipoka- KKB zehirlenmelerinde intravenöz yağ emülsi-
lemi ise görülebilecek diğer laboratuar anormal- yonu tedavisinin sürvi üzerinde olumlu etkisi-
likleridir. nin bulunduğu bildirilmektedir.(15,16)
Ayırıcı Tanı: Bradikardi, hipotansiyon ve kalp
bloğuna neden olan durumlar.(hipotermi, akut
koroner sendrom, hiperkalemi, kardiyak gliko- Özet
zid zehirlenmeleri, antiaritmik ilaç zehirlenme-
* KKB hipertansiyon, anjina pektoris ve
leri, santral adrenerjik agonist zehirlenmeleri)
supraventriküler aritmiler, migren baş ağ-
ayırıcı tanıya girmektedir.(1)
rısı, Raynaud fenomeni, özefagial spazm
ve pulmoner hipertansiyon tedavisinde
kullanılmaktadır.
Tedavi * KKB zehirlenmelerinde miyokard fonk-
Havayolu, solunum ve özellikle dolaşım güvence siyon bozukluğu, bradikardi, iletim blok-
altına alındıktan sonra mide yıkama ve aktif kö- ları, sistemik hipotansiyon ve metabolik
mür uygulaması yapılmalıdır.(1,4) Yavaş salınımlı asidozun eşlik ettiği şok görülebilmektedir.
tablet alımı sonrası erken dönemde yakalanan * KKB zehirlenmelerinde belirtiler zehir-
olgularda tüm barsak irrigasyonu önerilmemek- lenme sonrası ilk 6 saat içinde ortaya çı-
tedir. KKB’nin fazla alımı durumunda tedavide kar. Ancak geç salınımlı preparatlarda bu
önceliğimiz hipotansiyonun ve ciddi iletim de- sürenin 6-18 saate kadar da uzayabildiği
fektlerinin düzeltilmesi yönünde olmalıdır. Bu unutulmamalıdır.
nedenle ilk önce intravenöz damar yolu açılıp * Bu yüzden KKB ile zehirlenmiş hastalar
kristaloid sıvı infüzyonu ile hipotansiyonun dü- en az 12-24 saat süre ile izlenmelidir.
zeltilmesine çalışılır. Ancak aşırı kristaloid sıvı * KKB zehirlenmelerinde hiperglisemi görü-
akciğer ödemini şiddetlendirebilir. Bu yüzden lebileceği, hipergliseminin zehirlenmenin
kristaloid sıvının santral venöz basınç ölçülerek şiddeti ile ilişkili olduğu unutulmamalıdır.
verilmesi daha uygundur. Kristaloid sıvı infüz-
* KKB zehirlenmelerinde mental durum de-
yonuna rağmen hipotansiyon düzelmiyorsa te-
ğişiklikleri, akciğer ödemi ve idrar çıkışın-
daviye vazopressör ilaçlar (1-5 µg/dk dozunda)
da azalma görülebileceği unutulmamalıdır.
760 eklenmelidir. Sıvı ve vazopressör ilaç tedavisi-
Konu 14
761
Konu 15
LİTYUM ZEHİRLENMESİ
lityum zehirlenmesinde ince tremor, apati, yor- Bu disfonksiyonun nedeni tam olarak biline-
gunluk, kas güçsüzlüğü, bulantı, kusma, ishal, memekle beraber demiyelinizasyon ve hücre
EKG’de T dalga değişiklikleri ve intraventrikü- kaybının burada rol oynadığı düşünülmekte-
ler iletim defektleri görülür. Orta şiddetli lityum dir. Lityum’un Geri Dönüşsüz Nörotoksisite
zehirlenmesinde ek olarak kaba tremor, dizartri, Sendromu’nda serebellar diskonksiyon bulguları
tinnitus, ataksi, hipertoni, miyoklonus görülür. ön plandadır.(8)
Şiddetli lityum zehirlenmesinde stupor, nöbet-
ler, fasikülasyonlar, spastisite, rijidite, koreate-
toz, parezi, paralizi, koma, ventriküler disritmi- Tanı
ler, kardiovasküler kollaps ve böbrek yetmezliği
görülür.(6,7) Lityum zehirlenmesinin tanısını koymak zordur
çünkü klinik görünüm değişkendir ve kolayca
Lityum zehirlenmeleri klinik olarak da akut, gözden kaçabilmektedir. Lityum zehirlenmesi
kronik ve kronik zemininde akut olmak üzere genellikle kazayla olur ve kronik sodyum eksik-
üç sınıfa ayrılabilir. liği, diüretik kullanımı ve dehidratasyona ikin-
cil olarak ortaya çıkar. Lityum zehirlenmesinin
Akut lityum zehirlenmesinde gastrointestinal
tanısı serum lityum düzeyinin ölçülmesi ile ko-
sistem semptomları (bulantı, kusma ve diyare)
nur. Lityum düzeyi hastaneye başvuru anında
ön plandadır, bunun yanı sıra hastalar sersem-
ve 2 saat sonra olası artışı ortaya koymak için
lik hissi ve baş dönmesinden de yakınabilirler.
belirlenmelidir. Bazı durumlarda 2 mEq/L üze-
EKG’de T dalgasında düzleşme, QTc uzaması,
sinoatriyal düğüm difonksiyonları ve bradikardi rindeki kan lityum düzeyi toksisteyle ilişkilidir.
görülebilir. Akut aşırı dozlarda başlangıçta yüksek olan se-
rum lityum konsantrasyonları yanıltıcı olabilir,
Kronik lityum zehirlenmesinde nörolojik çünkü dokular içine dağılım birkaç saatte gelişir.
semptomlar ön plandadır. Zehirlenme süresiyle Başlangıçtaki toksik seviye olan 4 mEq/L, final
artan tremor, fasikülasyonlar, hiperrefleksi, kore- dağılım ile 1 mEq/L’ye düşebilir. Bu yüzden akut
atetoz, klonus, dizartri, nistagmus ve ataksi gö- aşırı dozlarda serum lityum seviyelerinin tekrar-
rülür. Mental durum değişikliği konfüzyondan layan ölçümleri ve 4 saatte bir mental durumun
stupora, nöbetlere ve komaya kadar ilerleyebilir. değerlendirilmesi toksisiteyi değerlendirmede
Kronik zeminde akut zehirlenmeler tanım tek bir değerden çok daha yararlıdır. Serum
olarak kronik tedavi gören hastaların aşırı mik- elektrolitleri özellikle böbrek fonksiyonları kont-
tarda bir anda ilaç almaları anlamına gelmek- rol edilmelidir çünkü hemodiyaliz gibi agresif
tedir. Hem akut hem de kronik zehirlemelerde tedavilerin planlanmasında böbrek fonksiyonla-
görülebilecek patolojilerin tehditi altındadırlar. rının durumunun bilinmesi önemlidir. Hastada
Hem gastrointestinal sistem semptomları hem hipernatremi söz konusu ise nefrojenik diabetes
de SSS semptomları gösteren bu hastaları teşhis insipitus düşünülmeli, serum ve idrar osmolali-
etmek ve tedavilerini planlamak güçtür. Tedavi, teleri hesaplanmalıdır. Tiroid hastalığından şüp-
hastanın klinik durumuna göre planlanmalıdır. helenilirse tiroid fonksiyonlarına bakılmalıdır.(8)
Lityum zehirlenmesinin geri dönüşümsüz nö- Ayırıcı Tanı: Bakteriyel ve viral gastroenteritler,
rolojik ve nöropsikiyatrik sekellerini tanımlayan sedatif-hipnotiklerle olan zehirlenmeler, trisiklik
duruma “Lityum’un Geri Dönüşsüz Nöro- antidepresanlarla olan zehirlenmeler ve arsenik
toksisite Sendromu” denir. Bu sendrom, daha alımı ile oluşan zehirlenmeler ayrıcı tanıda göz
öncesinde nörolojik hastalığı bulunmayanlarda önüne alınmalıdır.(5)
764
Konu 15
Lityum Zehirlenmesi
Bütün zehirlenmelerde olduğu gibi, hastaların lemeli ve psikiyatri ile konsülte edilmelidir. De-
başlangıç stabilizasyonunda havayolu korunmalı vamlı salınımlı preparatlarla zehirlenen ve serum
ve hemodinamik destek sağlanmalıdır. İntra- düzeyi 1.5 mEq/L’yi geçen tüm hastalar hastane-
venöz yol açılmalı, kardiyak monitörizasyon ye yatırılmalıdır. Lityum zehirlenmelerinde dik-
sağlanmalı, kan ve idrar örnekleri alınmalı ve
kat edilmesi gereken noktalardan öncelikli olanı
lityum için ilaç düzeyi ölçülmelidir.(5) Lityum
zehirlenmenin iyi bir öyküyle hızlıca tanınma-
zehirlenmesinin tedavi planı, alım şekline (akut,
sıdır. Daha sonra uygun tedavi başlanmalıdır.
kronik) ve alınan lityum preparatının özellikle-
rine göre değişir. Tedavide agresif sıvı resüsitasyonu, tüm barsak
irrigasyonunu ve gerektiğinde hemodiyaliz uygu-
Tedavide öncelikle GİS dekontaminasyonu sağ- lanmalıdır.(8) Diyalizin tedavideki rolü önemlidir
lanmalıdır. Tüm barsak irrigasyonu lityumun ve bu yüzden lityum konsantrasyonundan ba-
uzaklaştırılmasında etkilidir. Sodyum polistren ğımsız olarak tedavi sürecine bir nefrolog mut-
de lityum konsantrasyonlarının düşürülmesinde laka dahil edilmelidir.(6) Bununla beraber 2002’de
etkilidir.(9) Lityum’a karşı aktif kömür etkisizdir yayınlanan bir çalışmada zehirlenmelerin lityum
ancak, beraberinde başka ilaç alımı veya şüphesi
tedavilerinin ilk üç yılında sıklıkla görüldüğünü
varsa aktif kömür uygulanabilir.(5)
ve intihar öyküsü olanlarda daha sık görüldüğü-
Lityum atılımı için zorlu diürez etkili değildir nü ortaya koymuştur.(10)
ancak sıvı desteği ve yeterli idrar atılımını sağ-
lamak için %0.9’luk serum fizyolojik ile agre-
sif sıvı resüsitasyonu tedavide önemli yer tutar Özet
çünkü hastaların çoğunda sodyum ve su eksik-
* Lityum zehirlenmelerinde dikkat edil-
liği vardır. Diüretikler su ve sodyum kaybına
mesi gereken noktalardan öncelikli olan
neden olduklarından lityum toksisitesini ağır-
zehirlenmenin iyi bir öyküyle hızlıca ta-
laştıracağı için tedavide önerilmez. Olası nöbet
nınmasıdır.
durumunda intravenöz yoldan benzodiazepin
kullanılırken, tekrarlayan nöbet durumunda ise * Daha sonra uygun tedavi başlanmalıdır.
fenobarbital ya da genel anestezi uygulanır. Fe- * Tedavide agresif sıvı resüsitasyonu, tüm
nitoin lityumun böbreklerde atılımını azalttığı barsak irrigasyonu ve gerektiğinde hemo-
için olası nöbet durumunda genellikle etkisiz diyaliz önemlidir.
olduğundan önerilmemektedir.(5)
* Lityum zehirlenmelerinin engellenmesin-
Ciddi zehirlenmelerde tedavi seçeneği hemodi- de hasta eğitiminin göz ardı edilemeyecek
yalizdir. Hemodializ lityumun kandan uzaklaştı- önemi vardır.
rılmasında etkilidir ancak tedavi endikasyonları
ve süresi tartışmalıdır. Görüş birliği olmasa da,
bilinç bozukluğu, nöbet, koma ve serum lityum Kaynaklar
konsantrasyonu 4 mEq/L’yi geçtiği durumlarda
1. Strobusch AD, Jefferson JW. The checkered
hemodiyaliz düşünülmelidir. Bununla birlikte
history of lithium in medicine. Pharm History
serum lityum seviyeleri yüksek olan birçok has-
1980;22:72-6.
tada ciddi zehirlenme bulguları yoktur. Böbrek
yetmezliği olan hastalarda tek eliminasyon yolu 2. Schou M. Forty years of lithium treatment. Arch
Gen Psych 1997;54:9-13.
hemodiyalizdir. Hemoperfüzyon etkili değildir.
Hemodiyalizde amaç lityum seviyesini 1 mEq/ 3. Amdisen A. Clinical features and management of
L’nin altına indirmektir. İlaç seviyesi 8 saat sonra lithium poisoning. Med Toxicol 1988;3:18-32.
ölçülmeli ve 1 mEq/L’nin üstüne çıkarsa hemo- 4. Litovitz TL, Klein-Schwartz W, Rodgers GC Jr,
diyaliz tekrar edilmelidir.(9) et al: 2001 Annual report of the American As- 765
sociation of Poison Control Centers Toxic Ex- 8. Greller HA. Lithium. In: Goldfrank LR, Flo-
posure Surveillance System. Am J Emerg Med menbaum NE, Lewin NA, Howland MA,
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
766
Konu 16
KLONİDİN ZEHİRLENMELERİ
768
Konu 17
SEMPATOMİMETİK TOKSİDROM
kimyasal yapılarına göre farklılık göstermekle ler taşikardi (atrial fibrilasyon ve atrial flatter
birlikte yakınmalar maddeye maruz kaldıktan de dahil), premature ventriküler atım, Akselere
sonra 2 saat içerisinde başlamaktadır. Hayati idioventriküler ritm, ventriküler taşikardi, vent-
tehdit eden komplikasyonlar ise 2-6 saatte ortaya riküler fibrilasyon ve torsades pointes, İkinci
çıkmaktadır.(8,11) derece ve üçüncü derece blok (hipertansiyona
sekonder gelişebilir) gibi kardiyak aritmiler or-
taya çıkmaktadır.(18)
Tablo 1. Kokain farmakolojisi(9)
Etkinin Pik Etki Sempatomimetik zehirlenmeye bağlı olarak gö-
Uygulama yolu başlama etki süresi ğüs ağrısı, myokard iskemisi, miyokardial infak-
süresi (dk) (dk) (dk) tüs ve kardiyomyopati (örn. Kokain) gelişebilir.
Intravenöz <1 3-5 30-60 Torasik anevrizma diseksiyonu ve mesenteric
Nazal inhalasyon 1-5 20-30 60-120 iskemi, sempatomimetik toksititenin seyrek gö-
Sigara gibi içme <1 3-5 30-60 rülen fakat ölümcül olan komplikasyonlarıdır.
(15,19-22)
Gastrointestinal 30-60 60-90 Bilinmiyor
Nöbet, strok ve intraserebral kanama sempatomi-
metik toksititenin önemli komplikasyonlarıdır.
Erişkinlerdeki sempatomimetik ilaç zehirlenme-
lerinin tipik bulguları hipertansiyon, taşikardi, Kokainle karşılaştırıldığında amfetaminler daha
taşipne ve hipertermidir. Ayrıca midriyazis, ter- az nöbetlere, aritmilere ve myokardiyal iskemiye
leme ve nöropsikiyatrik bulguları içermektedir. neden olmaktadır. Psikoz amfetamin zehirlen-
melerinde daha sık görülmektedir.(23,24)
Kokain vazospazm, hemorajiye yada artmış koa-
gülasyona bağlı olarak tüm organlarda endorgan Ayırıcı Tanı: Sempatomimetik toksidrom kli-
hasarı yapabilmektedir. niğine neden olan diğer durumlar ayırıcı tanıda
düşünülmelidir (Tablo 2).
Santral sinir sisteminde baş ağrısı, koma, nö-
betler, fokal nörolojik semptomlar, davranış
bozuklukları gözlenebilmektedir. Subaracnoid,
intraventriküler ve intraparankimal kanamalar Tablo 2. Sempatomimetik sendrom ayırıcı tanısı
gözlenebilmektedir. Transient iskemik atak ve
Alkol ve madde kötüye
vasospastik infaktlar bildirilmiştir.(12-15) Feokromasitoma
kullanımı
Gözde midriazis meydana gelir fakat ışık ref- Malign nöroleptik
Malign hipertermi
leksi korunur. Dar açılı glokoma ve retinal da- sendrom
marlarda vazospazma bağlı olarak unilateral veya Opiat yoksunluğu
Güneş çarpması
bilateral görme kaybına yol açabilir. Göze lokal (eroin yoksunluğu)
temas olduğu zamanda ağrı ve görme keskinli- Örümcek sokması Glukagon verilen hastalar
ğinde azalma meydana gelir.(16-17)
Serotonerjik sendrom Akrep ısırması
Kronik kokain kullanımında nazal septum per- Tiramin reaksiyonu Hipertansif aciller
forasyonuna neden olabilir.
Hipertroidizm,
Deliryum tremens
troid fırtınası
Kokaini inhalasyonuna bağlı bronkospazm, vi-
zing, astım alevlenmesi, pnömotoraks, pnömo- Hiponatremi
Troid hormon
mediastinium, pnömoperikardium akciğer ha- toksisitesi
sarlanması görülebilir. Hipertansiyon başağrısı, Panik bozukluğu Fensiklidin toksititesi
hipertansif ensefalopati ve intrakranial kanama-
770
ya neden olabilmektedir.(15)
Konu 17
Sempatomimetik Toksidrom
Laboratuvar Testleri: İlaç düzeylerinin tesbiti sedatize edici ilaçlar (benzodiazepin) kullanıl-
genellikle tanıda yardımcı olmamaktadır. Rutin malıdır.
taramalarla diğer potansiyel toksinlerin tespiti
Oral yolla zehirlenen hastalarda gastrik dekonta-
(ör: asetaminofen, salisilat) önerilmektedir.
minizasyon düşünülmelidir. Gastrik lavaja bağlı
Elektrolitlere bakılmalı, BUN, kreatinin,kan şe- kusma ve aspirasyon gelişebilir. Bu nedenle gast-
keri, anyon gap ölçümleri yapılmalıdır. Ecstasy rik lavajdan önce hastaların hava yolu, solunum,
kullanımına bağlı gelişebilecek olan hiponat- dolaşım ve ajitasyonu kontrol altına alınmalıdır.
reminin tesbiti için sodyum düzeyine özellikle Sempatomimetiklerle zehirlenen hastaların ısıla-
dikkat edilmelidir. rının kontrolü çok önemlidir. Eğer hipertermi
gelişmişse standart soğutma yöntemlerine baş-
Rabdomyolizis için total creatinin kinaz (CK)
lanmalıdır. Ajitasyonun kontrolü hipertermili
düzeyi tespit edilmelidir. Deliryum, konvulz-
hastaların soğutulmasında önemlidir.
yon, koma, hipotansiyon, kardiak aritmi ve
kardiak arrest olması rabdomyolizis için risk Konvulzyonlar benzodiazepinler, barbitüratlar
faktörleridir. ve propofol ile hızla kontrol altına alınmalıdır.
Konvulzyonu olan, fokal nörolojik bulguları ge-
İdrarda ilaç düzeylerinin tespit edilmesi öneril- lişen veya hipertansiyonun eşlik ettiği yada eşlik
mektedir. Amfetamin alımdan sonraki 24 saat etmediği ciddi baş ağrısı bulunan hastalara beyin
içinde, kokain alındıktan 1-3 gün sonrasına ka- CT çekilmelidir.
dar idrarda genellikle tespit edilebilmektedir.(11)
Hipertansiyon tedavisinde öncelikle ajitasyonun
Görüntüleme Yöntemleri: Şuuru kapalı olan kontrolü sağanır. Medikal tedavide ilk tercih α-
hastalarda intra serebral kanamanın tespiti için adrenarjik reseptör antagonistleri (fentolamin),
ve fokal nörolojik bozukluğu olan hastalardabe- diğer seçenekler ise vazodilatatör etkili olan (nit-
yin tomografisi çekilmelidir. rogliserin) ilaçlardır.(24)
Diğer Testler: Kardiak ritm bozukluğunun ve Uzun süre yoğun bakım gerektiren hastalarda
myokardial iskeminin tespit edilmesi için elekt- hipertermi, konvulzyon, respiratuar distres send-
rokardigram (EKG) çekilmelidir. Kardiak ha- romu [ARDS], böbrek yetmezliği, rabdomiyoli-
sarlanmadan şüphelenilen durumlarda kardiak zis, santral sinir sistemi depresyonu gibi bir çok
belirteçler (CPK-MB, troponin) değerlendiril- komplikasyonun gelişme riski vardır.(1)
melidir.
Özet
Tedavi * Sempatomimetik etki oluşturan mad-
delerin ve bunların fiziksel, kimyasal
Hastane öncesi tedavide en önemli iki sorun etki yolları farklı olsa da oluşturdukları
hava yolu ve ajitasyonun kontrolüdür. Hızlı has- toksik tablo benzerdir. Midriazis, bilinç
ta başı kan şekerinin ölçümü yapılarak hipogli- değişikliği, artmış kalp hızı ve kan basın-
semi tespit edilip önlenebilir. cı, artmış vücut ısısı ve ajitasyonu olan
hastalarda sempatomimetik sendromdan
Sempatomimetik zehirlenmelerde antidot ol-
şüphelenilmelidir.
madığı için ana tedavi yönetimi genel destek
tedavileridir. Hava yolu, solunum ve dolaşımın * Hastanın kullandığı yasal yada yasal ol-
kontrolü hemen yapılmalıdır. Vital göstergeleri mayan ilaçlar, tıbbi öyküsünde hastalı-
monitorize edilmelidir. ğının varlığı, sosyal yaşantısı hassasiyetle
sorgulanmalıdır. 771
10. Derlet RW, Heischober B: Methamphetamine.
* Tedavide antidotu olmadığı için yakın- Stimulant of the 1990? West J Med 1990;153:625-8.
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
İleti bozukluklarının tanısı ve izlemi için EKG Fosfodiesteraz inhibitörleri olan amrinon, mil-
çekilmeli, monitorizasyon yapılmalı ve destek rinon ise cAMP yıkan fosfodiesteraz enzimini
tedavi için laboratuar sonuçları takip edilmelidir. inhibe ederler. Glukagona üstünlükleri yoktur.
Glukagon bulunamadığı durumlarda alternatif
olarak amrinon 0.75 mg/kg/2 dk bolus ardın-
Tedavi dan 5 µg/kg/dk infüzyon şeklinde verilebilir.
Belirti ve bulgusu olmayan hastalar, beta bloker Ventriküler disritmi tedavisinde lidokain, ami-
alındıktan sonra en az 6 saat boyunca izlenmeli, odaron, magnezyum, pace maker uygulanabilir.
uzamış salınımlı tabletlerde gözlem süresi 12 saate Hemodiyaliz, bu ilaçların lipofilik olması ve
uzatılmalıdır. proteine bağlanma özellikleri nedeniyle etkisiz-
Hastanın ABC’si kontrol edilmeli, iki geniş da- dir, ancak atenolol, nadolol ve sotalol daha az
mar yolu açılmalı, monitörize edilmeli, kan şe- proteine bağlandığı ve daha az dağılım hacmi
keri ölçülmelidir. olduğu için etkin olabilir.
Beta blokerler için de standart toksikoloji yakla- Bilinç değişiklikleri, bradikardi, ileti bozukluk-
şımları geçerlidir. Amaç, miyokardiyal kontrak- ları ve hipotansiyonu olan hastaların yoğun ba-
tiliteyi düzeltmek ve reperfüzyonu sağlamaktır. kım ünitesinde izlemi uygundur.
Sıvı replasmanı başlanır. Gerekliyse temel ve ileri
yaşam desteği verilir. Varsa koma, nöbet, hipog- Özet
lisemi ve hiperpotasemi tedavi edilir. Sempto-
matik bradikardide atropin denenir. * Beta blokerler, sıkça reçete edilen bir ilaç
grubudur. İntihar amaçlı ya da kazara alım
Yaşamı tehdit edecek miktarda beta bloker ilaç sonrası zehirlenmelerine rastlanmaktadır.
alındıktan sonraki 1 saat içinde mide yıkanır, * Bradikardi ve hipotansiyon zehirlenme-
aktif kömür verilir. Uzamış salınımlı tabletlerle nin ana belirtileridir. Mental durum dep-
oluşan zehirlenmelerde geç dönemde de mide resyonu, koma, psikoz, nöbet, wheezing,
yıkaması önerilir. Aktif kömür, 1 g/kg önerilir. bronkospazm, metabolik değişiklik (hi-
Uzamış salınımlı tabletlerde yinelenen dozda poglisemi) görülebilir.
aktif kömür etkilidir.
* β-Bloker toksisitesinde tek ve en önem-
Glukagon, akut β-bloker zehirlenmelerinde ilk li kardiyovasküler morbiditeyi belirleyici
verilecek ilaçtır. Miyokardiyal adenil siklaz dü- faktör, başka bir kardiyoaktif ilacın (kalsi-
zeylerini, β-reseptörlerden bağımsız olarak art- yum kanal blokeri) ve trisiklik antidepre-
tırır. Bu c-AMP oluşturur ve pozitif inotropik, san alınmış olmasıdır.
kronotropik etkilere sebep olur. * İlaç düzeyleri klinikle korele değildir, an-
Glukagon, bolus olarak 0.5-1.5 mg/kg verildi- cak düzeyler toksisiteyi doğrular.
ğinde 1 dakikada maksimum serum konsantras- * Belirti ve bulgusu olmayan hastalar, beta
yonuna ulaşır ve bu nedenle 1-10 mg/st infüz- bloker alındıktan sonra en az 6 saat bo-
yon ile devam edilmesi gerekir. Glukagonun yan yunca izlenmeli, uzamış salınımlı tablet-
etkisi olarak bulantı, kusma görülebilir. Hasta lerde gözlem süresi 12 saate uzatılmalıdır.
refleks insülin salınımına bağlı hipoglisemi, hi- * Beta blokerler için de standart toksiko-
pokalemi için takip edilmelidir. loji yaklaşımları geçerlidir. Amaç, miyo-
Beta adrenerjik reseptör agonistleri (katekola- kardiyal kontraktiliteyi düzeltmek ve re-
774 minler) de tedavide rutin olarak kullanılmakta- perfüzyonu sağlamaktır. Sıvı replasmanı
Konu 18
775
Konu 19
TEOFİLİN ZEHİRLENMELERİ
Giriş Tedavi
Teofilin, dar terapötik penceresi nedeniyle kulla- İlaç alımının 1-2 saati içinde başvuran hastalarda
nımı komplike olan ilaçlardandır. Zehirlenmele- gastrik lavaj yapılmalıdır. Teofilin, hepatobiliyer
rinin çoğu intihar amaçlı değildir.Teofilin düze- enterik dolaşıma uğradığından tekrarlayan doz-
yinin 20 µg/ml (110 µmol/L) den fazla olması da aktif kömür kullanımı önerilmektedir. Aktif
genelde toksik düzey olarak kabul edilir, ama yan kömür başlangıç dozu 1 g/kg olarak başlanmalı
etkileri daha düşük dozlarda görülebildiği gibi ve tekrarlayan dozlarda (1 g/kg, 50 gr’a kadar)
daha yüksek dozlarda ortaya da çıkmayabilir. 2- 4 saat aralıklarla verilmelidir.
Teofilinin etki mekanizması karmaşıktır. Fosfo- Katartik ilaçlar da mide ve özellikle barsaklardan
diesteraz etkisini inhibe ederek etki gösterdiği boşalım hızlandırabilir. Katartik olarak %70
gibi katekolamin salınımını arttırıcı, adenozin sorbitol solüsyonu aktif kömürle birlikte öneril-
antagonizması gibi diğer etkileri de vardır. mektedir. Bulantı, kusma gibi yakınmalar için
ranitidin, metaklorpramid önerilmektedir.
778
Konu 20
ANTİPSİKOTİK ZEHİRLENMELER
Marka
Sınıf Jenerik ismi Klinik bulgu
ismi
α1- Hızlı Na+
Muskarinik Yavaş K+
adrenerjik kanal
blokaj kanal blokajı
blokaj blokajı
QRS↑
Santral-
Sağa sapma QTc↑
periferik
TA↓ Miyokard Torsa des
antikoliner-
depresyonu pointes
jik etkiler
T40msec
klorpromazin Thorazin +++ ++ ++ ++
Fenotiyazinler
Triflupromazin vesprin + - + ++
:Alifatik
flufenazin proliksin - - + +
:Piperazin
perfenazin trilafon + - + +
:Piperidin
tioridazin melleril +++ +++ +++ +++
mezoridazin serentin +++ +++ +++ ++
Butirofenonlar haloperidol haldol - - + ++
Difenilbutil + - + ++
pimozid orap
piperidinler
Dibenzazepinler
dibenzoksapin loksapin +++ ++ ++ +
dibenzoksapin
Tablo 2. Sık kullanılan atipik antipsikotik ilaçarın farmakolojik sınıflaması ve toksik bulguları
Sık Kullanılan Atipik Antipsikotikler
Jenerik Marka
Sınıf Klinik Bulgu
ismi ismi
α1-
Muskarinik Hızlı Na+ kanal Yavaş K+
adrenerjik
blokaj blokajı kanal blokajı
blokaj
Santral- QRS↑ Sağa
QTc↑
periferik sapma Miyo-
TA↓ Torsa des
antikoliner- kard depresyo-
pointes
jik etkiler nu T40msec
Dibenzazepinler:
Klozapin clozaril +++ +++ - +
Dibenzodiazepin
Olanzapin zyprexa ++ +++ - -
Tienobenzodiazepin
Bezisoksazoller risperidon risperdal ++ - - -
Tablo 3. Antipsikotik ilaçlara bağlı gelişen zehirlenmelerde fizik muayene bulguları
Sistemlerin gözden geçirilmesi Bulgular
Somnolans, koma, solunum depresyonu veya havayolu reflekslerinin
kaybı, hipertermi, kasılma, ekstrapiramidal sendromlar (akut distoni, aka-
SSS
tizi, parkinsonizm, nöroleptik malign sendrom, tardiv diskinezi), santral
antikolinerjik sendrom
Kardiyovasküler Taşikardi, hipotansiyon,miyokard depresyonu.
Endokrin Amenore,oligomenore veya metroraji, galaktore
Gastrointestinal Peristaltizmin azalması, ağız kuruluğu
Genitoüriner İdrar retansiyonu, ejekülasyon disfonksiyonu, priapizm
Göz Midriyazis veya miyozis, görme bozukluğu
780
Deri Ter üretiminin bozulması, kutanöz vazodilatasyon
Konu 20
Antipsikotik Zehirlenmeler
Bulgu Ortaya Çıkış Şekli
Bilinç bozukluğu Deliryum, letarji, konfüzyon, stupor, katatoni, koma
Motor bulgular kurşun boru rijidetesi, dişli çark rijiditesi, dizartri, mutizm, parkinsonizm, akinezi,
tremor, distonik duruş, disfaji,disfoni, korea hareketleri
Hipertermi Vücut ısısı >38°C
Otonomik instabilite Taşikardi, aşırı terleme, aşırı tükrük salgılanması, inkontinans, solunum düzensiz-
likleri, kardiyak disritmiler, hipertansiyon veya hipotansiyon
balgam- idrar kültürü ve beyin CT çekildikten bağlı intestinal hareketliliği azalır ve mide boşal-
sonra serebrospinal sıvı örneği, bilinç bozukluğu ması gecikebilir bu nedenle ilk 4 saat içerisinde
ayırıcı tanısında, hastanın tedavi ve takibinde de uygulanabilir.
önemlidir. Kreatinkinaz, laktat dehidrogenaz,
Akut distoni tedavisi: İlk olarak Benztropin ve-
aldolaz yüksekliği, asidemi, miyoglobinüri, hi-
rilir, benztropin yerine genellikle difenhidramin
poksi, ılımlı karaciğer enzim yüksekliği, uzamış
daha uygundur. Antikolinerjiklere yanıt geliş-
protrombin/parsiyel tromboplastin zamanı göz-
mezse, lorazepam, diyazepam uygulanmalıdır.
lenebilir.
Antikolinerjiklerin etkisi antipsikotiklere göre
Kalitatif testler alınan ilacın cinsini belirlemede daha kısa olduğundan 48-72 saat sonra ek doz
faydalıdır. antikolinerjik tedaviye gerek duyulabilir.(13)
Antipsikotik Zehirlenmeler
* Kronik psikiyatri hastalığı veya akut yük-
Bromokriptin: 2.5-10 mg oral yoldan veya na- sek doz ilaç alımına bağlı bilinç bozuk-
zogastrik tüpten günde 2 kez verilir. Çocuklarda luğu gelişen hastalarda doğru öykü alına-
dozu tanımlanmamıştır. mayabilir ve yetersiz klinik değerlendirme
yapılabilir (alınan ilacın içeriği, yakın
Fizostigmin: 0.5 mg artan dozlarla her 3-5 da- zamanlı travma öyküsü, miyokard infak-
kikada bir verilir. tüsü atlanabilir).
Amantadin: 100 mg oral yoldan veya nazogast- * Hiperterminin tedavisinde geç kalması
rik tüpten günde iki kez verilir. Çocuk dozu ta- mmorbiditeyi arttırır. NMS tanısı erken
nımlanmamıştır. evrede atlanır ise hasta nöroleptik ilaç ke-
silmeden taburcu edilebilir.
Esmolol: 500 µg/kg yükleme 1 dakika üzerin- * Nöroleptikler kardiyak potasyum kanal-
de iv yoldan, ardından 50 µg/kg/dak 4 dakika larını bloke ederek QTc ‘yi uzattığından
üzerinde olacak şekilde iv yoldan infüzyon şek- sodyum bikarbonat tedavisi uygulanırken
linde verilir. Yanıt gelişmezse 5 dakika içerinde hipokalemiden kaçınılmalıdır, hipokale-
500 µg/kg/dak 1 dakika üzerinde iv yoldan, ar- mi bu blokajı arttırarak torsa des pointese
dından 100 µg/kg/dak 4 dakika üzerinde olacak sebep olabilir.
şekilde iv yoldan infüzyon şeklinde tekrar edilir. * Magnezyum sülfat doz ve veriliş hızına
bağlı olarak hipotansiyon yapabilir.
Lidokain: Çocuklarda grupta 1 mg/kg iv/io yol-
dan yükleme olarak verilir, 10-15 dakika aralıkla * Nöbetler serum pH’sını aniden düşürerek
nöroleptiklerin kardiyotoksisitesini bir-
ikinci doz tekrarlanabilir. 20-50 µcg/kg/dak in-
denbire arttırabilir; bu nedenle nöbet dur-
füzyon şeklinde devam edilir.
duktan sonra EKG mutlaka çekilmelidir.
Erişkinde 1-1.5 mg/kg iv, ardından 0.5-0,75
mg/kg iv yoldan tekrarlanır (3 mg/kg’ı aşmaya-
cak şekilde) ve 1-4 mg/kg/dak olacak şekilde iv
Kaynaklar
yoldan infüzyon olarak devam edilir. 1. Remington G. Understanding antipsychotic:
atypicality: A clinical and pharmacological mov-
Benztropin: Erişkinlerde 2 mg IV veya im, ço- ing target. J Psychiatry Neurosci 2003;4:275-84.
cuklarda 0.05 mg/kg iv vey aim olarak verilir. 2. Stahl SM: Introduction: What makes an antipsy-
chotic atypical? J Clin Psychiatry 1999;60:3-4.
Glikopirolat: 0.2-0.4 mg IVolarak verilir.
3. Kaplan HI, Sadock BJ. Schizophrenia.
In:Synopsis of Psychiatry, 8. baskı, Baltimore:
İzlem: Ciddi zehirlenme bulguları gelişen has- Williams & Wilkins,1998:456-92.
talar hastaneye yatırılmalıdır. 6 saat gözlemden 4. Buckley PF, Meltzer HY. Treatment of schizo-
sonra bulgu gözlenmeyen hastalar taburcu edilir. phrenia. In:Textbook of Psychopharmacology:
Tedaviye yanıt vermeyen hipotansiyon, disritmi, Schatzberg AF, Nemeroff CB eds, Washington:
nöbet ve hareket bozuklukları, status epilep- American Psychiatric Press, 1995:615-39.
tikus, koma veya kan basıncı düzenlemesi için 5. Litovitz TL, Klein-Schwartz W, White S, et
vazopresör tedavisi alan hastalar yoğun bakıma al: 2000 Annual report of the American As-
aktarılmalıdır. Akut distoni ve solunum sıkıntısı sociation of Poison Control Centers Toxic Ex-
olan hastalar ilk iyileşme bulgularından sonra en posure Surveillance System. Am J Emerg Med
az 12-24 saat gözlenmelidir. 2001;19:337.
6. Buckley NA, Sanders P: Cardiovascular ad-
verse effects of antipsychotic drugs. Drug Saf
2000;3:21-228. 783
7. Burns MJ: The pharmacology and toxicology 19. Mamo DC, Sweet RA, Keshavan MS: Manag-
of atypical antipsychotic agents. J Toxicol Clin ing antipsychotic-induced parkinsonism. Drug
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
784
Konu 21
BESİN ZEHİRLENMESİ
Giriş Patofizyoloji
Besinlere bağlı hastalık; kontamine gıdanın or- Gıda kaynaklı patojenler yüzlerce hastalıktan
tak olarak tüketiminden sonra iki veya daha faz- sorumludurlar. Staphylococcus aureus, Bacillus
la kişide oluşan hastalığa denir.(1) Gıda kaynaklı cereus ve Clostridium botulinum (botulizm)
enfeksiyonlar, her yıl milyonlarca insanın hasta gibi patojenler toksin üreterek hastalığa neden
olmasına ve binlercesinin ölümüne neden olmak- olurlar. Toksinler yiyeceklerin alımından önce
tadır. Ayrıca çoğu enfeksiyon ya tanı almamakta bu gıdaların üzerinde bulunurlar ve alımdan
ya da rapor edilmemektedir. Bulaş; bakteriler, sonra erken dönemde başlayan kusmaya (1-6
virüsler ve tek hücreliler de dahil olmak üzere çe- saat) neden olurlar. Vibrio, Shigella ve STEC
şitli patojenler ile oluşmaktadır. Geçmişte, gıda gibi diğer patojenler; alımdan sonra toksin üre-
kaynaklı hastalıklar genellikle yerel ya da bölge- tirler ve yaklaşık 24 saatte başlayan ishal, alt
sel salgınlara neden olurdu. Günümüzde geliş- gastrointestinal sistem yakınmalarına (kramp ve
miş dağıtım sistemleri, gıdaların piyasaya üretilir bazen kanlı ishal) neden olurlar. Enterik virüs-
üretilmez sunulmasını kolaylaştırmıştır. Her ne ler, Shigella, Salmonella ve Campylobacter gibi
kadar vakaların çoğu hafif de olsa bir çok ölüm en sık rastlanan patojenler doğrudan intestinal
vakası oluşabilmekte milyonlarca lira sağlık har- epitel bariyerine saldırırlar. Bu patojenler 24
saat ile bir hafta arasında süren ateş, alt ve üst
caması ve işgücü kaybına neden olabilmektedir.(2)
gastrointestinal sistem yakınmaları gibi sistemik
belirtilere neden olurlar(10) (Tablo 1).
Görülme Sıklığı
Barsakların normal florası fırsatçı patojenleri in-
Gelişmiş ülkelerde her yıl nüfusun 1/3 ünün hibe eder ve yağ asidi ve bakterisidal kimyasal
gıda kaynaklı hastalıklardan etkilendiği düşünül- salgılar. Normal barsak hareketleri patojenlerin
mektedir.(3,4) Virüsler gıda kaynaklı hastalıkların mukozal yüzey ile uzun süre temasta kalmasını
en sık nedenidir. Virusler sadece ABD de her yıl önler ve mukus içeren glikoproteinler ile or-
yaklaşık 23 milyon gıda kaynaklı hastalığa neden ganizmaları karıştırır. Mide asidi 3 veya daha
olmaktadır. Norwalk-tip virüsler, astrovirüsler, düşük pH ya sahiptir ve patojenler için öldü-
rotavirüs ve enterik adenovirüs gıda kaynaklı rücüdür GIS de mevcut olan immunolojik do-
hastalıklardan sorumlu olan virüslerdir.(5,6,7) kular transmural göç ile patojenlere doğrudan
saldırırlar. Bu koruyucu mekanizmaların ilaçlar
Nüfusun yaşlanması diyabet, kanser gibi immun tarafından değiştirilmesi, yaş, kronik sistemik
sistemi baskılayan hastalıkların artması gıda kay- hastalıklar, cerrahi öyküsü, patojenin kendisi
naklı enfeksiyonların halk sağlığı riskinde artışa gıda kaynaklı hastalıklara yatkınlığı artırabilir.
yol açar.(8) Hükümetler genelde gıda ihracatı ve PPI, H2 reseptör blokörleri ve antiasidler gastrik
turizm gelir kaybını önlemek için gıda kaynaklı pH’yı azaltır. Antibiyotik kullanımı, kemotera-
enfeksiyonlar hakkında doğru rapor hazırlamada pi, radyoterapi tedavisi, cerrahi barsak florasını
başarısız olmaktadırlar. Gerçek enfeksiyon oran- değiştirir. Narkotik ilaçlar, antiperistaltik ilaçlar
larının rapor edilenden çok daha sık olduğu dü- ve cerrahi sonrası azalmış barsak hareketliliği pa-
şünülmektedir.(9) tojenlerin gelişimi ve göçünü arttırır.(10)
Tablo 1. Gıdalarla bulaşan patojenler ve kuluçka süreleri
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
1-6 saat 6-24 saat 24-48 saat 2-6 Gün 6-14 Gün
B.cereus Bacillus cereus ishal Salmonella Campylobacter Brucella
öntoksin toxini
Tablo 2. Patojen-klinik bulgu ilişkisi saatten uzun sürmesi, pozitif fekal lökosit/lakto-
ferrin olmasıdır. Daha çok pozitif faktör antibi-
Besin Zehirlenmesi
Klinik Gıda ile Bulaşan Patojen
yotik kullanılma gerekliliğini artırır.
Kusma ile Norovirus, Rotavirus, ve Astrovirus
beraber Toxinler: Staphylococcus aureus ve Ciddi bakteriyal gastroenterit enfeksiyonları için
ishal Bacillus cereus
ampirik olarak PO Siprofloksasin 500 mg, gün-
Herhangi bir enterik patojen olabilir de iki kez, 3 ile 5 gün veya PO levofloksasin 500
ama klasik olarak:
mg, günde iki kez, 3 ile 5 gün veya PO kotri-
ETEC maksazol, günde iki kez, 3 ile 5 gün kullanılır.(19)
Giardia
Sulu kansız
ishal Vibrio cholerae Antibiyotik kullanımı özellikle çocuklarda ve
yaşlılarda olmak üzere hemolitik üremik send-
Enterik virüsler
rom (HÜS) riski nedeniyle Shiga toksin üreten
Cryptosporidium E. coli H7:O157:H7 enfeksiyonu olan hastalar-
Cyclospora da kullanılmamalıdır.(20)
Shigella
Küçük çocuklar, yaşlılar, immundüşkün hastalar
Campylobacter
gıda kaynaklı hastalık için artmış riske sahiptir.
Salmonella Bu grupta ağır hastalık, atipik başvuru nedenleri
ETEC (enteroinvazif Escherichia coli ) ve uzun süreli sekel daha olasıdır. Bağışıklık sis-
Kanlı ishal, ETEC (enterohemorajik E. coli ) temi baskılanmış hastalarda hızla hayatı tehdit
Ateş Shiga toxin–üreten E. coli O157:H7 eden yakınma ve bulgular gelişebilir. Tanı testi
ve non-O157:H7 yapma gerekliliği bu hastalarda daha azdır. De-
V. parahaemolyticus hidratasyon veya sistemik bulgular varsa kesin-
Yersinia likle bu hasta grubunda yatış düşünülmelidir.(21)
Hamile hastalarda maternal-fetal komplikasyon
Entamoeba
riski artmıştır.
Giardia
Persistan Cyclospora
ishal Balık Tüketimine Bağlı Zehirlenmeler
(>14 gün) Entamoeba
Cryptosporidium
Balık zehirlenmesinin en yaygın olanlarından
Botulizm (Clostridium botulinum biri Scombraidae balık ailesinden (ton balığı,
toxin)
uskumru, palamut) alımından sonra görülen-
Scombroid balığı zehirlenmesi dir. Hastalık histidininin bakteriler tarafından
Nörolojik
Ciguatera balığı zehirlenmesi histamin ve diğer biyoaktif aminlere metabolize
bulgu Tetrodotoxi edildiğinde oluşur. Uygun olmayan ısılarda sak-
Toxic mantar bulaşı lamak bu maddelerin yüksek konsantrasyonda
balıklarda birikmesine neden olur.(23-25) Yakın-
Paralitik denizanası zehirlenmesi
malar alımdan sonra 30 dakika ile 24 saat için-
Guillain-Barré sendromu de başlar. Belirtiler genellikle yüz kızarması, baş
Listeria monocytogenes ağrısı, karın krampları, kusma ve ishaldir. Şika-
Brucella yetler genellikle 6 ile 8 saat içinde kendi kendini
Salmonella typhi sınırlar. Bazen IV hidrasyon gerekebilir.
Sistemik
Hastalık S. paratyphi Tedavide difenhidramin ve simetidin gibi anti-
V. vulnificus histaminikler kullanılır.(21)
Hepatit A, E Ciguatera zehirlenmesi ise ciguatoxin üreten
dinoflagellate Gambierdıscus toxicus ile konta- 787
mine kaya balığı yenmesiyle oluşur. Yakınmalar
alımdan 1 ile 24 saat sonra ortaya çıkar. Toksin * Dünya sağlık örgütü oral rehidrasyon için
Bölüm 11. Klinik Toksikoloji
8. Kaplan JE, Benson C, Holmes KK, et al: Cen- in predicting and monitoring the clinical sever-
ters for Disease Control and Prevention.(CDC): ity of infectious diarrhea. World J Gastroenterol.
Besin Zehirlenmesi
Guidelines for prevention and treatment of op- 2001;17:4218-24.
portunistic infections in HIV-infected adults 16. Hines J, Nachamkin I: Effective use of the clini-
and adolescents. MMWRMorb Mortal Wkly cal microbiology laboratory for diagnosing diar-
Rep 2009:58:1. rheal diseases. Clin Infect Dis, 1996;23:1292.
9. Motarjemi Y, Kaferstein F: Global estima- 17. Centers for Disease Control and Prevention: Di-
tion of foodborne illness. World HealthStat Q agnosis and management of foodborne illness: a
1197;5:50. primer for physicians. MMWR Recomm Rep,
10. Klontz K, Adler W, Potter M: Age-dependent 2001;50:1.
resistance factors in the pathogenesis of food- 18. Avery ME, Snyder JD: Oral therapy for acute
borne infectious disease. Aging Clin Exp Res, diarrhea: the underused simple solution. N Engl
1997;9:320. J Med 1990;323:891.
11. Guerrant RL, Van Gilder T, Steiner TS, et al: 19. Gilbert DN, Moellering RC, Eliopoulos GM, et
Practice guidelines for the management of infec- al: The Sanford Guide toAntimicrobial Therapy
tious diarrhea. Clin Infect Dis 2001;32:331. 2009, 39th ed. Sperryville, VA, Antimicrobial
12. Siegel DL, Edelstein PH, Nachamkin I: Inap- Therapy, Inc., 2009;p:16.
propriate testing for diarrheal diseases in the 20. Griffin PM, Ostrof SM, Tauxe RV, Greene KD,
hospital. JAMA, 1990;263:979. Wells JG, Lewis JH et al. Illnesses associated with
13. Koplan JP, Fineberg HV, Ferraro MJB, et al: E. Coli O157:H7 infections: a broad clinical
Value of stool cultures. Lancet, 1980;2:413. spectrum. Ann Intern Med 1988;109:705-12.
14. Choi SW, Park CH, Silva TM, et al: To culture 21. Smith JL. Foodborne illness in the elderly. J
or not to culture: fecal lactoferrin screening for Food Prot 1998;61:1229-39.
inflammatory bacterial diarrhea. J Clin Micro- 22. Centers for Disease Control and Prevention
biol, 1996;34:928. (CDC): Scrombroid fish poisoning associated
15. Chien-Chang Chen, Chee-Jen Chang, Tzou- with tuna steaks-Louisiana and Tennessee, 2006.
Yien Lin, Ming-Wei Lai, Hsun-Chin Chao, MMWRMorb Mortal Wkly Rep 2007;56:817.
Man-Shan Kong. Usefulness of fecal lactoferrin
789
BÖLÜM 12
TRAVMA ACİLLERİ
maktır. Hasta mantıklı şekilde konuşabiliyorsa, bitlenir. Boynun korunması için ise, hastaya bo-
havayolu açık, solunum ve beyin perfüzyonu yunluk takılır ve başın iki tarafa hareket etmesi
kan transfüzyonu ihtiyacı oluyorsa torakotomi kılır: bilinç durumu, derinin görünümü/rengi,
endikasyonu doğar. Ancak, hastanın genel klinik periferik nabızların durumu (nabızların alınıp
durumu da bu endikasyonda değerlendirilir. alınamaması, dolgunluğu-zayıflığı), kalp hızı,
kan basıncı, nabız basıncı (nabız basıncı = sisto-
Hemopnömotoraks: Tüp torakostomi yapılır. lik kan basıncı kan basıncı-diastolik).
Göğüs filminde görünen bir hemotoraks göğüs
tüpü takılarak boşaltılır ve izleme alınır. Hemorajik şok çok belirgin olmayabilir. Dola-
şan kan hacminin % 30’u kaybedilinceye kadar
Yelken Göğüs: İki ya da daha fazla kaburga- şok tablosu ortaya çıkmayabilir. Örneğin, he-
nın iki veya daha fazla yerinde olan kırığında, morajik şokun 1. evresinde bariz bir şok tablosu
solunum sırasında kasların/göğüs duvarının yoktur (Tablo 2). Kan kaybı bakımından hasta
paradoksal olarak hareket etmesidir. İlk tedavi hemen hemen normal görünebilir. Acil hekimi
uygun ventilasyon, oksijen ve sıvı resusitasyonu- travmalı bir hastada hemorajik şok ihtimalini
dur. Yelken göğüs durumunda hasarlı bir akciğer sürekli göz önünde bulundurmalıdır. Hastanın
sıvı yüklenmesine çok hassastır. Sıvı tedavisi dik- “Hemodinamisinin stabil olmasına” güvenme-
katle yapılmalıdır. İnterkostal analjezi, gerekirse melidir. Sık muayene tekrarı ve yakın takip çok
entübasyon yapılmalıdır.Vital bulguların yakın önemlidir. Acil hekimi, şok 2.-3. evreye varma-
takibi önemlidir. Solunumun takibinde puls- dan kanamayı tespit edebilmelidir.
oksiyometre takılmalıdır (Bkz. Gögüs Travmaları).
Kanama, yaralanmalara bağlı ölümlerin en
Solunum Sesleri alınamıyorsa; endotrakeal tüp önemli nedenidir. Bundan dolayı, hemodina-
sağ ana bronşa girmiş olabilir, bu durumda tüp mik durum çok hızlı şekilde pratik olarak bilinç
geri çekilmelidir. Tüp trakeada olmayabilir, öse- durumu ve nabıza bakılarak değerlendirilebilir.
fagus entübasyonu yapılmış olabilir, bu durumda
tekrar entübasyon yapılmalıdır.
Bilinç Durumu
Dolaşım ve Kanama Kontrolü Kan kaybına bağlı olarak beyin perfüzyonu aza-
lır ve bilinç bozulmaya başlar. Fakat, önemli
Travmalı bir hastada hipotansiyon varsa, aksi miktarda kan kaybı da olsa kişinin bilinci bir
kanıtlanana kadar hastanın hemorajik şokta ol- süre daha açık kalabiliceği unutulmamalıdır.
da dalağın üstünde -subfrenik sıvıtoplanır), yarlı beyin tomografisi (BBT) beyindeki ve kafa
3. Mesane etrafındaki pelvik alan (Sıvı ka- kemiklerindeki hasarın görüntülenmesinde vaz-
dınlarda Douglas poşunda, erkeklerde ise geçilemez bir tanı aracıdır. Bilinci kapalı hastalar
retrovezikal poşta toplanacaktır), hava yollarını koruyamazlar ve hipoksiye bağlı
4. Perikard (Perikarda da mutlaka bakılmalı- olarak ikincil beyin hasarına maruz kalabilirler.
dır. Perikardiyal kan, özellikle de hızlı bir Bu durumdaki hastalar uygun yöntemle entübe
şekilde toplanırsa, sağ ventrikülün diyasto- edilmeli ve BBT’leri çekilmelidir.
lik dolumunu ciddi biçimde engeller.
teryali ile bağlanarak da kanama kontrolü sağla- Ayrıca, basit pnömotoraks, kaburga kırığı ve
nabilir. hemotoraks da olabilir. Pratik olarak bazı tet-
2. Perisplenik alan,
yapılmalıdır. 3. Mesane etrafındaki pelvik alan,
Kas-İskelet: Tüm periferik nabızlar kontrol 4. Perikard.
edilmelidir. Hasta, boyun korunarak, kütük yu-
Bilgisayarlı Tomografi beyin yanı sıra akciğer,
varlama manevrasıyla her iki yöne de çevrilerek
karaciğer, böbrek, dalak, retroperiton ve çeşitli
vücudunun her santimetrekaresi görülmeli ve
iskelet yapılarının değerlendirilmesi bakımından
palpe edilmelidir.
büyük imkan sunar. Karın içi yaralanmalarda
Ekstremiteler, kırık ve yumuşak doku yaralan- hasar derecelendirmesi yapılmasına olanak vere-
ması yönünden değerlendirilmelidir. İnspeksi- rek, cerrahi olmayan tedavilerin saptanmasında
yon ve palpasyonun yanı sıra hareket muayenesi yarar sağlar. Özellikle gözden kaçma ihtimali
de yapılmalıdır. Uzun kemik kırıklarına fazla olan toraks içi yaralanmaların saptanmasında
kan kaybı beklenir. (örneğin travmatik aort yaralanması, diyafrag-
ma yaralanması gibi) önemli avantajlar sunar.
Nörolojik Muayene: İkinci muayene esnasında Direkt grafilerle görülemediği halde olabileceği
motor ve duyu fonksiyonlarını daha ayrıntılı ele hususunda kuvvetli şüphe uyandıran durumlar-
alan bir nörolojik muayene yapılabilir. Omurilik da da (örneğin direkt yan servikal grafide görüle-
yaralanması tamamen dışlanıncaya kadar hasta meyen ancak kuvvetli klinik şüphe uyandıran bir
hareketsiz olmalıdır. boyun yaralanmasında muhtemel omurga hasarı
Tüm muayeneler dikkati olarak yapılmalıdır. incelemesi gibi) BT önemli bir tanı aracıdır.
Muayenelerde pozitif bir bulgu çıkmasa bile, İlk kanda çalışılan kan grubu, çapraz karşılaştır-
muayeneler sık sık tekrarlanmalı, gözlem ve yatış ma, Hb ve Htc’den sonra kanda başka tetkikler
boyunca tedbir elden bırakılmamalıdır.
de çalışılabilir: glukoz, BUN, kreatinin, CPK,
amilaz, AST, ALT, PT, aPTT, arteriyel kan gazı,
Travmada Görüntüleme alkol düzeyi, ilaç/toksin düzeyleri.
Çok acil olarak hemen ameliyathaneye ya da Tetanoz profilaksisi unutulmamalıdır. Açık kı-
BBT’ye götürülmesi gerekmiyorsa, travmalı bir rıklarda, perineal, vajinal ve rektal laserasyonlar-
hastada standart 3 görüntülemenin sağlanması da mutlaka antibiyotik verilmelidir. Nörolojik
gerekir: yan servikal grafi, toraks grafisi ve AP bozulma (kafa içi basınç artışı/hernisayon) için
pelvis grafisi. Ateşli silah yaralanmalarında gra- mannitol (0.5-1 mg/kg) verilir. Spinal yaralan-
filer merminin yerinin tahmin edilmesinin yanı ma varsa ilk 6 saatte erken tedaviye başlanmalı-
sıra özellikle kemik dokuda oluşan hasarın de- dır (prednizolon 30 mg/kg i.v. puşe, 5.4 mg/kg/
ğerlendirilmesinde de yardımcıdır. saat hızında 23 saatlik infüzyon).
Ekokardiyografi özellikle perikardiyal sıvı sap- İlk değerlendirmede cerrahi girişim gerektiren
tanmasında önemli bilgiler verir. bir yaralanma ya da bulgusu olmayan çoklu
travma hastalarında takip ve değerlendirme de-
Özel bölgelere odaklanarak yapılan karın ult-
vam etmelidir. Bu hastaların tekrar tekrar mu-
rasonografisi (FAST: focused abdominal so-
nographic examination) hızlı bir şekilde, int- ayene edilmeleri gerekir. Tekrarlanacak muaye-
raperitoneal alanda serbest sıvı olup olmadığı neler ve takip için hastalar bir gözlem alanına
hakkında bilgi verir. FAST ile hızlı bir şekilde 4 alınmalıdırlar. Bu gözlem alanında hekimin ta-
bölgede serbest sıvı aranır: kibi yanında yakın hemşire takibi de olmalıdır.
802
Konu 1
Gözlem alanında izlenecek hastalara birkaç * Tüm travma hastalarının giysileri tama-
örnek verecek olursak:
Kaynaklar
Özet
1. http://www.tae.org.tr (10.09.2009)
* Hastanın acile gelişinden önce ekip hazır-
2. http://www.tae.org.tr/kaza-istatistikleri.html
lıklı olmalıdır. (10.09.2009)
* Kaza ya da olayla ilgili öykünün ayrın- 3. http://www.facs.org/trauma/atls/index.html
tıları kritik önemdedir ve öğrenilmelidi. (10.09.2009).
Yaralanma mekanizması, alanda yapılan
4. American College of Surgeons Committee on
tedavi ve bu tedaviye yanıt, olay yerindeki
Trauma: Advanced Trauma Life Support for
ölü ve yaralı durumu. Doctors, Student Course Manual, 7th edition,
* Travmalı hastanın yönetimi sistematik Chicago: American Colege of Surgeons, 2004.
yaklaşım gerektirir ve bir ekip işidir. 5. Initial Approach to Trauma. Cornwell III E E.
* Aksi kanıtlanana kadar hastada omurga Emergency Medicine. A Comprehensive Study
hasarı olduğu kabul edilmeli ve hastanın Guide. International Edition. Sixth Edition. Ed-
hareket ettirilmesi ve taşınmasında omur- itörler: Judith E. Tintinalli, Gabor D. Kelen, J.
ga koruma kurallarına koşulsuz olarak Stephan Stapczynski. The McGraw Hill Com-
panies. 2003:1537-42.
uyulmalıdır. 803
6. Focused Assesment with Sonography in Trauma 9. Multiple Trauma. Peter Rosen. Emergency
(FAST). McLaughin R. Emergency Ultrasound Medicine Secrets. 4th Edition. Editörler: Vin-
Bölüm 12. Travma Acilleri
Made Easy. First Edition. Editörler: Justin Bow- cent J. Markovchick, Peter T. Pons. Mosby El-
ra, Russell E McLaughin. Churchill Lıvingstone sevier, 2006:573-7.
Elsevier. 2006:27-39. 10. Little G, Kelly M, Glucksman E. Critical pitfalls
7. Oktay C. Multipıl Travmalı Hastaya Yaklaşım in the immediate assessment of the trauma pa-
ve Son Gelişmeler. Acil Tıp Dergisi. III.Acil Tıp tient. Trauma 2001;43-51.
Sempozyumu. 2000:73-95. 11. Sampson M A, Colguhoun K B M, Hennessy N
8. General Principles of Trauma. Peter Rosen. L M. Computed tomography whole body imag-
The Clinical Practice of Emergency Medicine. ing in multi-trauma: 7 years experience. Clinical
2nd edition. Editörler: Ann L. Harwood-Nuss, Radiology 2006:365-9.
Christopher J. Linden, Robert C. Luten, Su-
zanne Moore Shepherd, Allan B. Wolfson. Lipp-
pincott-Raven Publishers. 1996:365-70.
804
Konu 2
KAFA TRAVMALARI VE TRAVMATİK
BEYİN YARALANMASI
Dr. Özge Duman Atilla
Beyin, vücudun toplam oksijen ihtiyacının %20 sağlam beyinlerde SPB, 50-150 mmHg OAB
’si ve toplam kardiyak debinin %15’ini tüketir. aralığında sabittir.
Beyin, iskemi ve düşük oksijen durumuna aşırı
derecede hassastır. Serebral kan akımı dokunun OAB’nın yaklaşık olduğu durum:
bölgesel ihtiyacına göre değişir ve adapte olur.
Normal koşullar altında, kan volumu, pH, PO2 Diastolik kan basıncı + [(sistolik kan basıncı-
ve PCO2’de mikrovaskuler değişiklikler oksijen te- diastolik kan basıncı) /3].
mini ve metabolizması arasındaki dengeyi devam
ettirmede lokal serebral kan akımını düzenler.(3) Serebral damarlar vasokonstrüksiyon ve vasodi-
Tipik olarak erişkinlerde, intrakraniyal volum latasyon yeteneği ile fizyolojik durumu değiş-
yaklaşık 1500 ml’dir. Beyin %80-85’ini, intra- tirerek arzulanan SPB’nı devam ettirir. Bu du-
vaskuler sererbral kan volumu %10’ununu ve ruma otoregulasyon denir. Otoregülasyon çoğu
beyin omurilik sıvısı (BOS) < %3’ünü mey- TBY’lı hastada bozulur. Travmatik hasar meyda-
dana getirir. Ciddi bir kafa travması meydana na geldiğinde, otoregulasyon ve SPB sıklıkla ke-
geldiğinde, serebral ödem sıklıkla gelişir, beynin silir. Hipertansiyon, alkoloz ve hipokarbi sereb-
görece volumu artar. İntrakraniyal volum sabit ral vasokonstruksiyona; hipotansiyon, asidoz ve
olduğundan, bu kompartma içindeki basınç hiperkarbi serebral vasodilatasyona yol açar. Bu-
örneğin diğer bir intrakraniyal komponent vo- nunla beraber, kan basıncında orta düzeyli düş-
lumunda azalma olması gibi bazı kompansatuar
me bile hücresel hipoksi ile sonuçlanır. İKB’da
etkiler olmaksızın artar.
yükselme SPB ve serebral kan akımını daha fazla
düşürür.(3,5) İKB’da hızlı artış Cushing refleksi
Komplians= Volum değişikliği/Basınç değişikliği
(hipertansiyon, bradikardi ve solunum dü-
zensizliği) olarak bilinen fenomene yol açabilir.
Komplians intrakraniyal kompartmandaki ba-
Bu triad İKB’da akut artış için klasiktir, fakat
sınç volum indeksine (BVİ) bağlıdır. BVİ, az
miktarda sıvı intrakraniyal kompartmana eklen- vakaların yalnızca üçte birinde görülür ve eriş-
diği veya azaldığı zaman ortaya çıkan intrakrani- kinlerden çok çocuklarda daha sıktır.
yal basınç (İKB) değişikliğini tanımlar. Basitçe,
Serebral vasoaktivitenin önemi ve sistemik
beyin oldukça kısıtlı bir kompliansa sahiptir ve
pCO2 ve PaO2 ilişkisi zamanla öğrenilmiştir. Bu
örneğin hematom gibi ciddi kitle lezyonları veya
ilişkinin etkileri, ciddi kafa travmalarından sonra
serebral ödem sonucu oluşan volumde ciddi ar-
tışları tolere edemez. Kafa travmasının tedavisi artan İKB kontrolunda akut durumlarda hiper-
Monro-Kellie doktrini konseptine dayanır. Yani ventilasyon kullanımını belirler. Hiperventilas-
total intrakraniyal volum komponentlerinden yon ile pCO2 azaldığından, serebral vasokons-
herhangi birinin volumu arttığında, IKB artar.(5) truksiyon meydana gelir. Bu vasokonstruksiyon,
rijid kranial boşlukta hematom ve serebral ödem
Normal beyin fonksiyonlarında anahtar kavram artışı etkilerini tamponlayan parenkimal kan
yeterli serebral perfuzyon basıncının (SPB) de-
akımında azalma ile sonuçlanır. Bununla bera-
vam ettirilmesidir. TBY patofizyolojisinde ikinci
ber, uzamış hiperventilasyonla sistemik pCO2’de
en önemli kavram SPB’dır.
ciddi azalma, yaralanan beyin dokusu komşulu-
SPB, ortalama arteryel basınç (OAB) ve int- ğu ve penumbrada ciddi vasokonstruksiyona ve
rakranial basınç (İKB) arasındaki fark olarak beyin iskemisi ve hücre ölümüne neden olur. Bu
hesaplanır: nedenle proflaktik ve uzamış hiperventilasyon
806 OAB-İKB=SPB önerilmez.(2)
Konu 2
TBY, birincil ve ikincil beyin yaralanması ola- hastalarında ilk önceliktir. Ek olarak nöroloji ve
rak ikiye ayrılır. Birincil beyin yaralanması direk mental durum muayeneleri yapılmalıdır. Hi-
olarak tanımlanır. En sık görülen kafa travması Tablo 2. Minor kafa travmalı hastalarda risk sınıflaması(2)
derecesidir. Çoğu minor kafa travması epizodu
Nörogörüntüleme
bulgular hastanın daha ileri nörotravma müda-
Acil servis hekimi için anahtar karar, minor kafa hale yeteneği bulunan merkezlere sevk edilme
travması vakalarında beyin tomografisi çekilip kararına yardımcı olabilir.(2)
çekilmeyeceğidir. Pratik bakış açısıyla, acil servis
Minor Kafa Travması Yatış ve Taburculuk
hekimi genellikle minor kafa travmalı hastaların
risk değerlendirmesine dayanarak selektif tara- Çoğu düşük riskli minor kafa travmalı hasta
ma ve gözlemi kullanır. Hafif TBY hastalarında normal fizik muayene sonrasında acil servisten
klinik kriterlere göre BT çekilir. İki tip kriter taburcu edilebilir, ancak 4-6 saat etkili gözlem
geliştirilmiş ve ileriye yönelik olarak valide edil- önerilir. Acil servisten taburcu edilen orta-yük-
miştir. Kanada Beyin Tomografisi kuralları (Ca- sek riskli minor kafa travmalı hastalar uygun
nadian Head CT rule) aşağıdakilerden herhangi erken takibe alınmalıdır. Tüm hastalar kafa trav-
birini gerektirir: masının gecikmiş semptom ve bulguları yönün-
den eğitilmelidir. Hasta ilk gece her iki saatte
• GKS <15 yaralanmadan 2 saat sonra, bir uyandırılmalı ve en az 24 saat süre ile stresli
• Şüpheli açık veya deprese kırık, aktivitelerden kaçınmalıdır. Aşağıdaki bulgular-
• Kafa kaide kırığı bulgularından herhangi dan herhangi birinin varlığında acil tıbbi yardım
biri: hemotimpanum, rakun gözü (int- almalıdır.(6)
raorbital ekimoz), retroaurikuler ekimoz
(Battle’s sign) veya beyin-omurilik sıvısı • Hastanın uyandırılamaması,
sızıntısı, otore, rinore. • Şiddetli veya ağırlaşan baş ağrısı,
• 2 veya daha fazla kusma episodu, • Uykuya eğilim veya konfuzyon,
• 65 yaş ve üstü, • Huzursuzluk, nöbet,
• 30 dakika veya daha uzun süre amnezi, • Görme bozukluğu,
• Tehlikeli mekanizma (yaya-motorlu araç • Kusma, ateş veya ense sertliği,
kazası, yüksekten düşme >5 basamak veya • İdrar veya gaita inkontinansı,
≥3 feet). • Vücudun herhangi bir kısmında uyuşma
veya güçsüzlük.
Nörolojik defisit, nöbet, kanama diatezi varlığı
veya oral antikoagulan kullanımı öyküsü olanlar Minor kafa travması olan hastaların semptomla-
bu kriterler dışında tutulur. Bunlardan herhangi rın devam etmesi veya yeni endişelerinin ortaya
birinin varlığında BT çekilir. çıkması nedeni ile ikinci kez acil servise başvur-
maları sıktır. Bu hastalarda gecikmiş komplikas-
New Orleans Kriterleri GKS 15 olan hastala-
yonların varlığını saptamak için dikkatli nörolo-
ra uygulanır ve başağrısı, 60 yaş üstü, ilaç veya
jik muayene yapılmalıdır. İlk başvuruda çekilen
alkol intoksikasyonu, dirençli anterograd am-
BT’si normal olan, nonfokal nörolojik muaye-
nesi veya klavikula üstünde görülebilir travma
nesi olan hastalarda tekrarlayan BT çekimini
varlğında BT çekilir. Amerikan Acil Hekim-
destekleyen çok az çalışma vardır.(2)
leri Birliği (ACEP), New Orleans Kriterleri ile
uyumlu nörogörüntüleme endikasyonlarını des- Hastaneye yatış önerilen hastalar:
teklemektedir.(6)
• GKS <15,
Çoğu erişkin hastada kafa grafisi, hasta nörogö- • Anormal BT: intrakraniyal kanama, serebral ödem
rüntüleme gerektiriyorsa önerilmez; tomografi • Nöbet
tercih edilen çalışmadır ve kafatası ve beyin hak- • Kanama diatezi bozukluğu veya oral anti-
kında bilgi verir. Nadiren, beyin BT çekilemeyen koagulan kullanımına bağlı anormal kana-
810 hastalarda kafa grafisi yararlı olabilir. Radyografi ma profili bulguları.
Konu 2
Bunun yanında evde hastanın takibini yapacak sistematik travma sıklıkla vardır. Hastalar kötü-
birinin olmadığı durumlarda veya taburcu edilen leşen başağrısı ve bulantıdan şikayetçi olabilir.
Başağrısı, duyusal sensitivite, hafıza veya kon- Orta dereceli tüm TBY hastalarına BT çekilmeli
santrasyon güçlüğü, irritabilite, uyku bozuk- ve BT normal bile olsa gözlem amaçlı yatırılma-
lukları veya depresyon gibi belirsiz semptomlar lıdır. Gözlem sırasında nörolojik kontrol sık ya-
konkuzyon sonrasında uzun süre devam edebi- pılmalıdır. Hastanın durumunda düzelme olmaz
lir. Bu durum postkonkusiv sendrom (PCS) ise 12-24 saat içinde BT tekrar edilmelidir.(2)
olarak adlandırılır. Uzun yıllar, PCS’un psikoso-
matik olduğuna inanıldı, ancak fonksiyonel gö-
rüntüleme ve karmaşık nöropsikometrik testler Ciddi Dereceli Kafa Travması
anormalliği dökümante etmiştir. Konkuzyon-
dan sonra başağrısı, bulantı veya sersemlik yaşa- Klinik ve Acil Yaklaşım
yan hastalarda PCS olasılığının arttığı görülür.(2)
Çoğu bilimsel çevreler ciddi TBY hastalarını
GKS 8 veya altında olarak tanımlar. Dahası,
Orta Dereceli Kafa Travması herhangi bir intrakranial lezyon, hematom veya
beyin laserasyonu ciddi TBY içinde yer alır.
Klinik Acil Yaklaşım
TBY vakalarının %10’u ciddi TBY’dır. Çeşitli
Orta dereceli TBY hastalarında GKS 9-13 ve faktörler, pupiller cevap, hastanın yaşı, ilişkili
klinik başvuruları oldukça değişkendir. Hasta- medikal durumlar, başlangıç motor muayene ve
larda geçici bilinç kaybı, kısa posttravmatik nö- uzamış sekonder beyin veya sistemik etki varlığı
bet ve konfuzyon olabilir, ancak çoğu hasta acil hastanın prognozunu etkiler. Ciddi TBY has-
servise geldiğinde emirlere uyar. Fasial ve diğer talarının %25’i nöroşirurjik girişim gerektirir. 811
Erişkinlerde mortalite yaklaşık %60; çocuklarda ventilasyonun induklediği vasokonstruksiyon
mortalite daha düşüktür. Yaşayanların çoğu cid- ikincil iskemiye neden olabilir ve sonuçları kö-
Bölüm 12. Travma Acilleri
di sakatlığa sahiptir. Bir yaşın üstü çocuklarda tüleştirebilir. Kılavuzlar özellikle akut fazda (ilk
nörolojik sonuçlar erişkinlere göre daha iyidir. 24-48 saat) hiperventilasyondan kaçınılmasını
önerir. Sonraki dönemde hafif-orta hiperventi-
Cushing refleksi veya Cushing fenomeni ciddi lasyon önerilir, ancak Pco2 30 mmHg’nın altına
TBY nedeni ile acil serviste resusite edilen hasta- düşürülmemelidir. Proflaktik hiperventilasyon
larda ortaya çıkan akut klinik antitedir. Bu feno- önerilmez. Hiperventilasyon kısa dönem ha-
men 3 klinik bulguyu içerir: Ciddi progresif hi- yat kurtarıcı müdahale olarak görülmeli ve acil
pertansiyon, bradikardi ve azalmış veya düzensiz serviste yalnızca herniasyon bulguları gözlenen
solunum eforu. Cushing refleksi ciddi IKB artışı veya nörolojik buguları kötüleşen hastalar için
ve herniasyon sendromu ile ilişkilidir. Klinik kullanılmalıdır.(2,7)
bulguların tam triadı hayatı tehlike yaratan IKB
artışlarının yalnızca 1/3’inde görülür. Cushing
fenomeninin varlığı hiperventilasyon ve mak- Osmotik İlaçlar
simum osmotik tedaviyi içeren acil agresif IKB
yönetimini gerektirir.(2) Hasta entübasyon ve hiperventilasyona cevapsız
ve yer kaplayan ekstra-aksiyal hematom veya acil
Ciddi kafa travmasının akut acil servis yönetimi herniasyon bulguları var ise mannitol veya hi-
sekonder yaralanmaların azaltılması ve kesin tanı pertonik salin (HTS) gibi osmotik diüretiklerin
ve tedaviye yönelik yaklaşım uygulanmasıdır. kullanımı düşünülmelidir. Komanın derinleş-
Havayolu yönetimi: Hızlı ardışık entubasyon mesi, pupil eşitsizliği veya diğer nörolojik mu-
hava yolu yönetiminde etkin ve tercih edilen ayene kötüleşmesi durumunda osmotik ajanlar
yöntemdir, özellikle ajite hastalarda (Tablo 1).(3) hayat kurtarıcı olabilir.(2)
Dolaşım: Hipotansiyon en önemli ikincil so- Mannitol IKB kontrolunde en sık kullanılan
nuçtur. TBY’da yaralanmanın genişlemesi ve ajandır ve ayrıca serebral kan akımını düzelttiği
sonuçların kötüleşmesine sebep olur. Hipotan- gösterilmiştir. Gerekli hallerde her 4-6 saat ara
siyon TBY’de terminal olaydır ve herniasyon ile 0,25-1 g/kg ıv bolus verilir. Serum osmolali-
bulgusudur. Bu nedenle, herniasyon gelişmemiş tesinin, sıvı balansının, böbrek fonksiyonlarının
hastalarda hipotansiyon için diğer kaynaklar dü- ve elektrolitlerin monitorizasyonu gerekir.(7)
şünülmelidir. Hipotansiyon ve ikincil beyin ha-
sarını engellemek için agresif sıvı tedavisi başla- Hipertonik salin (HTS) kullanımı giderek art-
tılmalıdır. İsotonik sıvılar övolemini devamında maktadır. %3.1-23 konsantrasyonlarda HTS,
kullanılmalıdır. Sıvı ve kan ürünleri hipotansif devam eden TBY ve yüksek IKB vakalarında
hastalarda IKB’ı arttırmaz. Ciddi kafa travmalı kullanılmıştır. HTS plasma volumunu genişle-
hastaların %60’ında çoklu travma vardır ve hi- tir, vasospazmı azaltır ve posttravmatik inflama-
potansiyondan sorumlu diğer sistemik yaralan- tuar cevabı azaltır. HTS, pediatrik TBY ve se-
malar araştırılmalıdır. Sistolik kan basıncı >90 rebral ödemde etkili olarak görülmüştür, erişkin
mm Hg tutulmalıdır.(2,3) verileri azdır ve kesin değildir. TBY hastalarında
yapılan iki çalışmada HTS ve mannitol karşılaş-
tırılmıştır. Ancak yüksek IKB yönetiminde HTS
Akut Kısa Dönem Hiperventilasyon rolunun ne olduğunun açıklığa kavuşturulması
için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.(2,7)
Akut hiperventilasyon, ciddi TBY hastalarında
herniasyonu geciktiren veya önleyen hayat kur- Kortikosteroid Tedavisi: TBY sonrası kulla-
tarıcı müdahaledir. Hiperventilasyon serebral nımları oldukça yaygın olarak araştırılmıştır ve
vasokonstruksiyon ile IKB’ı azaltır, etkisi 30 yararları olmadığı görülmüştür. Büyük meta-
812
saniye içinde başlar. Bununla beraber hiper- analizlerde, immunsupresyon etkileri, diabeti
Konu 2
induklemeleri ve gecikmiş yara iyileşmesi gibi tirilmesidir. Ancak bu yaklaşım klinik sonuçlara
negatif etkileri gösterilmiştir.(2) göre sistematik olarak test edilmemiştir.
Subdural Hematom
Subdural hematom (SDH) beyin parenkiminin
ani akselerasyon-deselerasyonunun neden oldu-
ğu köprü venlerinin yırtılması sonucu gelişir.
Venöz kaynaklı olduğundan kanama EDH’a
göre daha yavaştır. Ancak, SDH sıklıkla diğer
beyin yaralanmaları ve altta yatan parankim ha-
sarı ile ilişkilidir. Yaşlı ve alkoliklerde olduğu gibi Şekil 2. Orta hat şifti ile beraber geniş SDH.(2)
aşırı atrofik beyinler akut SDH’a daha yatkındır.
Hatta otururken düşen yaşlı hastalarda dahi gö- Günümüz uzlaşı kılavuzu, BT’de 10 mm’den
rülebilir. İki yaş altındaki çocuklarda SDH riski
daha kalın veya 5 mm’den fazla orta hat şifti
yüksektir. (3)
olan akut SDH’da cerrahi boşaltım önermek-
SDH’lu çoğu hastada GKS 8’in altındadır. tedir. Araştırmalar klinik kötüleşme ve operatif
Hastaların yaklaşık %12-38’inde lucid periyo- tedavi arasındaki uzun sürenin hastanın klinik
du görülür. Genel mortalite ve cerrahi girişim sonuçlarını kötüleştirdiğini göstermektedir. Bu
gerekliliği %40-60 oranındadır. SDH beyin ha- vakalarda, cerrahi boşaltma olası en erken za-
sarı ile ilişkili olduğundan, klinik semptom ve manda uygulanmalıdır.(2)
814
Konu 2
Ciddi ve Orta TBI’da Tartışmalar kırıkları sıklıkla lokalizasyon (basilar vb), patern
(lineer, deprese, vb) ve açık veya kapalı olarak
yapar ve kontralateral mator paraliziye yol açar. kat fazladır. Erken gelişen SAK durumlarında
Bazı vakalarda, pupiller değişiklik kontralateral- ölüm 3 kat artar. Bazı SAK vakaları erken çe-
dir veya motor değişiklikler ipsilateraldir. kilen BT’lerde gözden kaçırılabilir. Genellikle,
yaralanmadan 6-8 saat sonra çekilen BT’de SAK
Santral transtentorial herniasyon daha az saptama oranı artar. Ne yazık ki, bazı hastalarda
rastlanan bir formdur ve frontal veya oksipital bulgular gecikebilir.
loblardaki orta hat lezyonları ile veya vertexde
meydana gelir. En belirgin semptomlar bilateral SAK vakalarında nimodipine kullanımı ölüm
pinpoint pupiller, bilateral Babinski bulgusu ve veya ciddi sakatlık oranını plaseboya göre %55
kas tonusu artışıdır. oranında azaltmaktadır. Nimodipin olası en er-
ken sürede, stabilizasyondan sonra başlatılmalı-
Serebellotonsillar herniasyon, serebellar ton- dır, 2 mg /saat 7-10 gün ve takiben 360 mg/gün
sillerin foramen magnumdan herniasyonu ile 21 gün önerilmektedir.
meydana gelir. Pinpoint pupiller, flask paralizi
ve ani ölüme neden olur. Yukarı doğru transten-
torial herniasyon, posterior fossa lezyonlarından
kaynaklanır ve vertikal göz hareketleri yokluğu
ile konjuge aşağı göz hareketlerinin varlığı, pin-
point pupiller ve ani ölüme yol açar.
817
Konu 3
MAKSİLLO-FASİYAL YARALANMALAR
alt çeneye göre daha önde yer aldığı ve orta ke- le yukarı bakışta var olan diplopi, zigomatik ark
sici dişlerin arasının birbirinin devamı şeklinde ve orbita tabanı kırıklarına bağlı olabilir.
Maksillo-Fasiyal Yaralanmalar
uzandığı hatırlanmalıdır.
Telekantus varlığı veya medial kantus hassasiyeti
Mandibula kırıklarında ağız açıklığında azal- ile şüphelenilen nazo-etmoidal-orbital kompleks
ma ve trismus olabilir. Ağız içi inspeksiyonu (NEO) yaralanması açısından bimanuel nazal
da büyük önem taşır. Ağız içerisinde diş kırığı. palpasyon testi yapılmalıdır. Burundaki herhangi
Mukoza yırtığı, alveol arkda seviye farkı olup ol- bir deformitenin saptanması için çeşitli açılardan
madığı, ağız içerisinde yabancı cisim araştırılma- hasta kontrol edilmelidir. Post travmatik ödem
lıdır. Ağız açtırılıp kapatılarak dişlerin tam ısırıp sıklıkla nazal deviasyonu saklamaktadır.
ısırmadığına bakılır.
Nazal travmada palpasyon ile, krepitasyon, de-
Palpasyonda fasiyal duyu test edilmelidir. Üst formite ve subkutanöz hava saptanabilir. Ge-
dudak, burun mukozası, alt göz kapağı ve mak- nişlemiş bir septum üzerinde mavimsi, kabarık
siller dişlerin duyu muayenesi yapılmalıdır. kitle şeklinde görülen septal hematom ve bu-
Olası bir anestezi halinde blow out veya orbital rundan gelen rinorenin saptanması önemlidir.
fraktür nedeni ile oluşabilecek orbital sinir hasa- Burundan gelen kanlı akıntının kağıt havlu ya
rını gösterdiği için anlamlıdır. Yüz çevresi orbita da çarşaf üzerine damlatıldığında çift halka ya da
kenarları, burun, maksilla ve zigoma palpe edil- halo bulgusu vermesi rinoreyi destekler.
melidir. Bütün kemikler el ile palpe edilir, gere-
Kulaklar ise subperikondral hematom ve laseras-
kirse sağa sola hareket ettirilerek krepitasyon ve
yonlar, BOS sızıntısı (otore), hemotimpanum
anormal hareket araştırılır. Kemik krepitasyonu
veya timpan memran rüptürü açısından muaye-
ya da subkutanöz hava saptanması anlamlıdır.
ne edilmelidir. Laserasyonlar, maloklüzyon, diş
Subkutanöz hava tespiti halinde sinüs ya da na-
hassasiyeti ve sıklıkla kırığa bağlı sinir hasarını
zal kırık düşünülmelidir.
gösteren anestezi açısından ağız muayenesi ya-
LeFort kırıkları maksiller arkın kavranması ve pılmalıdır. Mandibuler kırık için ise abeslang
öne doğru çekilmesi sırasında diğer elle yüzün kırma testi yapılmalıdır.
orta bölgesinin öne doğru hareket ettiğinin his- Görüntüleme: Radyolojik tetkikin zamanlama-
sedilmesi ile tanınır. Orbital ve periorbital mu- sı ve hangi tetkikin kullanılacağı hastanın klinik
ayenede medial kantuslar arası mesafe ölçülme- stabilitesine bağlıdır. Stabil, güvenilir, yakın ta-
lidir. Bu mesafenin normal değeri 35-40mm’dir. kibe gelebilecek olan hastaların radyografileri
Genişleme ya da telekantus, ciddi orbital zede- ayaktan planlanabilir. Düz grafiler tüm hastane-
lenmeyi destekler. Periorbital bölge yaralanma- lerde çekilebilen ve maksillo fasiyal yaralanmalar
larında özellikle görme keskinliğini de içerecek için mükemmel görüntüleme tetkikleridir. BT
şekilde göz muayenesi yapılmalıdır. Pupillerin ise kesin tanı ve cerrahi girişim düşünüldüğünde
boyutu, şekli ve ışık refleksi incelenmelidir. Göz- kullanılmaktadır.
yaşı şeklinde pupil, glob rüptürü veya perforas-
yonu destekler. Üst Yüz: Aksiyal ve koronar BT tercih edilir.
Düz grafi olarak; kafa grafileri ve waters gra-
Periorbital penetran yaralanmada glob perforas- fisi tercih edilir.
yonu düşünülmelidir. Ayrıca gözler hifema ve
subkonjuktival hemoraji açısından da dikkatle Orta Yüz: Aksiyal ve koronar BT tercih edi-
değerlendirilmelidir. Göz kapakları muayene lir. Düz grafi olarak; waters, posteroanteri-
edilmelidir. Kapakların üçte bir medial kısmı- or, submentoverteks ve oklüzyonel grafileri
kullanılabilir.
na olan penetran travma lakrimal gland hasarı-
na neden olabileceğinden dikkatli olunmalıdır. Alt Yüz: Panoramik grafiler tercih edilir. Al-
Ekstra okuler kaslar kontrol edilmelidir. Özellik- ternatif olarak; mandibulanın posteriorante- 821
rior grafisi, sağ ve sol lateral oblik grafisi, ters Periorbital ödem, krepitasyon, subkutanöz am-
townes ve oklüzyonal grafiler tercih edilir. fizem, ekimoz, enoftalmus ve göz yaralanması
Bölüm 12. Travma Acilleri
Maksillo-Fasiyal Yaralanmalar
Orta yüz bölgesi denildiği zaman maksilla, zigo-
ma, vomer, nazal kemik ve etmoid kemik akla Nazal kırıklardan sonra ikinci sırada mandibular
gelmelidir. Bunların içinde maksillanın oklüz- krıklar fasiyal krıklarla birliktedir. Bu yaralan-
yona katılması yönünden farklı bir yeri vardır. malar çoğunlukla çene üzerine direk darbe veya
Maksillanın kırıkları doğrudan gelen travmalar düşme sonrası olmaktadır. Kırıklar sıklıkla yü-
sonucunda oluşur. zük şeklindedir ve çoğuldur. Yine yaralanmala-
rın çoğu kondiler proçesdedir.
LeFort kırıkları maksiller arkın kavranması ve
öne doğru çekilmesi sırasında diğer elle yüzün Klinik muayenede; yüz şeklinde görülen de-
orta bölgesinin öne doğru hareket ettiğinin his- ğişiklikler, oklüzyonda değişiklikler, çene hare-
sedilmesi ile tanınır. ketlerinde anormallik (ağız açıklığında azalma
yada trismus olabilir), laserasyon, hematom ve
LeFort I’de nazal septum ve pterygoid kemi- ekimoz saptanması, duyu kaybı, dişlerde kayıp
ğin alt kısmından sert damağı ayıran transvers ve palpasyonda krepitasyon saptanması kırık
bir fraktür vardır. Maksillaya uygulanan kuv- teşhisinde önemlidir. Dil altında ekimoz saptan-
vet ile üst dişler ile sert damak hareket eder. ması sıklıkla mandibular kırık için önemli bir
Santral maksilla ve damağın piramidal kırığı bulgudur.
LeFort II’yi tanımlar. Fasiyal çekmede bur-
Mandibula kırıklarının tanısı için, tıbbi öykü ve
nu hareket ettirirken gözler sabit kalır.
fizik muayenenin dışında bu hastalara görüntü-
LeFort III ya da kraniofasiyal oynama, fasi- leme yöntemleri de kullanılmalıdır. Direkt grafi
yal iskeletin kafatasından ayrılması halinde olarak, panoramik, posterioranterior, oklüzyo-
meydana gelir. Bu durumda çekme sırasında nal, periapikal, ters townes, lateral oplik radyog-
tüm yüz kayar. rafiler faydalıdır. Özellikle düz planda çekilen
Maksiller kırıklarında klinik bulgular; maksiller direkt grafilerde kondil fraktürleri atlanabilece-
mobilite, krepitasyon, rinore, epistaksis ve ma- ğinden BT daha güvenilir bir tetkikdir. Spiral
loklüzyondur. Le Fort II ve III kırıklarında bi- tomografilerde ise 3 boyutlu görüntü sayesinde
lateral periorbital ekimoz mevcut olacaktır. Fa- kırık parçaları detaylı bir şekilde görülebilmek-
siyal ödem görülür. Le Fort II ve III kırıklarında tedir. Mandibula kırıkları anatomik olarak; kor-
serebrospinal sıvı (CSF) fistülü meydana gelme pus, angulus, ramus, kondiler proçes, koronoid
oranı %25-50’dir. proçes, alveolae proçes, santral kesiciler arasın-
daki kırıklar (orta hat), simfiz civarındaki kırık-
Tedavi edilmemiş vakalarda sıklıkla uzamış ve lar ve simfiz kırıkları olarak sınıflandırılır.
anterior “open bite” deformitesi ile birlikte ge-
riye doğru gitmiş orta yüz görülür. Mandibulayı ilgilendiren kırıklarda amaç; hasta-
ya iyi bir oklüzyon sağlanırken en kısa zamanda
Maksilla kırıkları genellikle açık redüksiyon ve çene hareketi ve çiğneme fonksiyonlarının geri
internal fiksasyon ile tedavi edilir. kazandırılması olmalıdır. Çoklu fasiyal kırıklar
var ise öncelikli olarak mandibula kırıkları teda-
vi edilmelidir.
Mandibular Kırıklar ve
Tempora-Mandibular Dislokasyonu Tedavisinde kapalı ve açık redüksiyon teknikleri
kullanılmaktadır. Açık kırığı olan hastalar yatış
Yüzün en büyük ve en güçlü kemiği olan man- ve i.v antibiyotik kullanımı gerektirirler. Penisi-
dibula havayolu stabilitesinin sağlanmasına yar- linG (2-4 milyon Ü IV) ve klindamisin (600-
dım eder alt dişler için zemin oluşturur, dil ve 900mg I.V) veya 1. Kuşak sefalosporinler ve
komşu kaslara destek sağlar, çiğnemede önemli klindamisin önerilmektedir. 823
Temporamandibuler eklem dislokasyonu redük-
* Öncelikli olarak havayolunu tıkayan kırık
siyonu acil serviste yapılabilmektedir. Bunun
Bölüm 12. Travma Acilleri
6. Kesim SN. Plastik Cerrahi, Nobel Tıp Kitapevi, 9. Maksillofasial Injuries, http://www.patient.
İstanbul, 2001:125-155. co.uk/doctor/Maxillofacial-Injuries.html.
Maksillo-Fasiyal Yaralanmalar
7. Kutlu Sevin, Maksillo fasiyal Travmalar, www. 10. Grover RS, Antonyshyn OM. Care ofmax-
estetiks.com/maksillo fasiyaltravmalar.html. illofacial injuries inmultiple trauma, Current
8. Sünter AV. Maksillofasial Travmaya Yaklaşım, Orthopaedics 2003;17:274-86.
http://www.istanbuleah.gov.tr/nc/klinik-bo-
lumler/kulak-burun-bogaz-klinikleri/kulakbu-
runbogaz2/kbb-seminerleri/maksillofasiyaltrav/.
825
Konu 4
Anatomi
Boyun yüksek oranda damarsal, aerodigestif ve
kısmen sınırlı alanda spinal yapıları içerir. Diğer
hassas yapılar tiroid ve paratroid bezler, alt kra-
niyal sinirler, brakial pleksus ve torasik kanaldır.
Bu yapıların çoğu cilde yakındır ve bu nedenle
yaralanmalara yatkındır. Yalnızca spinal kord ke-
mik korumasına sahiptir. Şekil 1. Boynun bölgeleri(1)
Boynun çeşitli anatomik sınıflandırmaları var-
dır. Geleneksel olarak, anatomistler sternokle- Bölge II krikoid kartilaj inferioru ile angulus
idomastoid kas ile boynu anterior ve posterior mandibula arasındadır.
üçgenlere ayırır. Anterior üçgen boynun orta
hattı, aşağıda mandibula ve sterno kleidomasto- Bölge II yaralanmaları karotis ve vertebral ar-
id kasın anterior kenarı ile sınırlanmıştır. Ante- terleri, juguler ven, özefagus, trakea, larenks ve
rior üçgende damarlar ve aerodigestif yapıların spinal kordu içerir.
çoğu bulunur: karotis arter, internal juguler ven,
Bölge III angulus mandibula ve kafatası tabanı
nervus vagus, troid, larenks, trakea ve özefagus.
arasındadır. Distal karotis ve vertebral arterler,
Posterior üçgen klavikula orta 1/3, trapezius kası
farenks ve spinal kord yaralanma riski taşır.
anterior hattı ve sternokleidomastois kas poste-
rior hattı ile sınırlanmıştır. Posterior üçgen çok Bu yapılar fasiyal tabakaları destekler. Superfisi-
az vital yapıyı içerir, subklavian arter ve brakial yal fasia platysma kası ile çevrelenmiştir. Bu ince
pleksus burada lokalizedir. kas tüm anterior üçgen ve posterior üçgenin an-
tero inferiorunu örter.
Alternatif anatomik sınıflama boynu üç bölgeye
ayırır (Şekil 1). Bu sınıflama penetran yaralan- Platysma deri ve subkutan dokuya yakın en yü-
maların tanı ve tedavisinde klinisyenlere kılavuz zeyel yapıdır ve penetran boyun yaralanmaları
olarak geliştirilmiştir. En yaygın kullanılan sınıfla- değerlendirildiğinde önemli düzlemsel sınır işa-
reti olarak görev yapar. Platysmanın altında derin Dolaşım (C): Aktif kanama yaralanma alanına
servikal fasya, fasiyal kompartmanlar bulunur. direk baskı ile kontrol edilmelidir. Ek damarsal
Bölüm 12. Travma Acilleri
sinir yaralanması bulgularını içerir. Klinik bul- Yaralanma mekanizması hakkında hastadan,
gular ağır ve hafif bulgular olarak ayırılır (Tab- yakınlarından veya arkadaşlarından mümkünse
Genel kanıya göre, hemodinamik stabil olmayan yal serviko fasial amfizemi olan hastalar sıklıkla
veya açık aerodigestif yaralanması olan hastalar pnömotoraks olmaksızın masif mediastinal ve
acil cerrahi tedavi gerektirir. Stabil olanlarda, derin servikal amfizemle karşımıza çıkarlar.
tanısal yaklaşım yaranın lokalizasyonuna göre
saptanır. Operatif olmayan testler I. bölge ve III. Bilgisayarlı tomografi (BT) ekstrapulmoner ha-
bölge yaralanmalarının saptanmasında yararlı- vayı kesin olarak saptayabilir, trakeal duvar yırtı-
dır. Vaskuler kontrol sıklıkla bu zonlarda zordur. ğını ve entübe hastalarda trakeal balon hernias-
I. bölge yaralanmaları proksimal vasküler kont- yon bulgusunu direk gösterebilir ve ekstratrakeal
rol için göğüs cerrahisi yaklaşımı ihtiyacı bulu- endotrakeal tüp pozisyonunu lokalize edebilir.
nan operatif tamir gerektirir. Proksimal ve distal Trakeal yırtıklı entübe kadavralarda BT, yaşayan
vasküler kontrol en kolay II. bölgede sağlanır. vakalarla karşılaştırıldığında benzer sonuç ver-
I. ve III. bölgede rutin eksplorasyon endikasyo-
miştir ve BT ile bronkoskopi sonuçları karşılaş-
nu yoktur. Bu zonlarda, fizik muayene vasküler
tırıldığında eşit tespit oranları saptanmıştır.
yaralanmaların saptanmasında her zaman güve-
nilir olmadığından, anjiografi yapılmalıdır. I. Şüpheli hava yolu yaralanması olan stabil has-
bölge ayrıca, erken yaralanmalar sıklıkla asemp- talar dikkatli fizik muayene, düz grafiler, BT ve
tomatik olduğundan, özefagus yaralanmaları bronkoskopi ile kombine değerlendirilmelidir.
açısından tanısal olarak değerlendirilmelidir.
Üç boyutlu rekonstruktif BT trakeal yaralanma-
Penetran özefagus yaralanmalarının erken tespiti ların saptanması ve lokalizasyonunda oldukça
oldukça güçtür. I. ve II. bölge yaralanmalarında iyi olmakla beraber, bronkoskopi hala altın stan-
özefagial değerlendirme yapılmalıdır. Yaralanma dart test olarak düşünülmektedir.
ve tanı konması arasındaki ortalama gecikme,
selektif yaklaşım seçildiğinde sıklıkla saatler Bariumlu grafi, fleksible ve rijid endoskopinin
sürer ve ciddi morbidite ve mortalite ile sonuç- duyarlılığı yaklaşık %90’dır. Bir çalışmada, rijid
lanır. İlk 24 saat içinde yaralanma tespit edilen endoskopi ve barimlu grafi kombinasyonu özefa-
hastaların %90’ı yaşamakla beraber, bu süreden gial yaralanmalarda %100 duyarlı bulunmuştur.
sonra sıklıkla mediastinit gibi enfeksiyöz komp-
likasyonlar nedeni ile yaşam şansı azalır.
Cerrahi eksplorasyon
Normal Anormal
Cerrahi eksplorasyon
Özefagoskopi
Larengoskopi
Yaralanm
Yaralanma yok
Strangulasyon ası, iple boğma, elle boğma ve kord avulsiyonu, troid ve krikoid kartilaj kırığı,
aşırı hareketden meydana gelir. Asılarda genel rekürren larengeal sinir laserasyonu veya komp-
ölüm mekanizması beyne venöz dönüşü engel- let larengo trakeal yırtılmaya kadar uzanabilir.
leyen, bilinç kaybı ile sonuçlanan juguler venler- Klasik semptomlar dispne, seste boğuklaşma,
deki basınçtan kaynaklanır. Bilinci kapanan has- disfaji, odinofaji, disfoni, hemoptizi ve stridoru
ta tüm ağırlığı ile ipe karşı düşer, trakea basıya içerir. Yaralanma bulguları hassasiyet, subkutan
uğrar ve akciğerlere hava akımı kesilir. Dakikalar amfizem, deformite, kontuzyon ve trakeal devi-
içinde geri dönüşsüz asfiksi meydana gelir. asyondur. Ne yazık ki, penetran trakeal travma-
ların aksine künt travmalar daha az bulgu verir
Klinik veya hiç bulgu vermez.
lanmalar servikal amfizem, progresif hava yolu rılmasını geliştirmiştir (Tablo 2).
obstruksiyonu, palpasyonda troid kartilajda yır-
tılma, disfaji ve seste boğukluk ile ortaya çıkar. Travmanın yaygınlığı ve vokal kord fonksiyon-
Glottis altı yaralanmalar yutma güçlüğü ile iliş- larının değerlendirmesinde fiberoptik nasofa-
kili olmamakla ve erken hava yolu baskılanması rengoskop, larinksin ayrıntılı değerlendirme-
sinde direk larengoskop, subglottik larenksin
bulguları göstermemekle beraber, hemoptizi ve
değerlendirmesinde bronkoskopi ve özefagial
endotrakeal tüpten dirençli hava kaçağı bulgusu
mukozanın değerlendirmesi için özefagoskopi,
verirler.
künt boyun travmalı hastalarda tanısal testler
Künt özefagus yaralanması sık değildir. Çok az olarak önerilmektedir. Ek olarak bariumlu gra-
bulgu verir veya hiç bulgu vermez. Disfaji, oro- fi özefagial yaralanmalarda çalışılmıştır. Weigelt
gastrik veya nazogastrik aspiratta kan ve krepi- ve arkadaşları 118 stabil boyun travmalı hastayı
tasyon künt özefagus yaralanması bulgusudur. gözden geçirmişler ve endoskopi ile bariyumlu
Bazı vakalarda başlangıçta ciddi yaralanma bul- grafiyi karşılaştırmıştır. 10 özefagial yaralanma-
gusu olmayabilir. nın tümü iki modelin birlikte kullanımı ile sap-
tanmıştır. Suda çözünen radiokontrast madde
Bu durum özellikle yaşlı hastalarda görülür. bariyum ile yer değiştirmiş, ancak farenge öze-
Keog ve arkadaşları gecikmiş boyun hemato- fagial kaçağı dışlamamıştır.
mundan kaynaklanan ciddi hava yolu baskılan-
masına neden olan iki minör boyun yaralanması
vakası bildirmiştir. Her iki hastada antikoagulan Tedavi
tedavisi almakta idi. Farengoözefagiel yaralan-
malar sıklıkla larengo trakeal yaralanmalarla Boyun travmalarına yaklaşımda erken ve hızlı
ilişkilidir. hava yolu değerlendirmesini takiben kesin hava
yolu korunması anahtardır. Hava yolu korun-
malıdır ve herhangi bir kanamaya müdahale
Tanısal Değerlendirme edilmeli ve kan ürünleri verilmelidir. Künt bo-
yun travmalı hastalara servikal boyunluk takıl-
Künt boyun travmalı hastaların görüntüleme-
malıdır. Entübasyon sırasında orta hat servikal
sinde yüksek çözünürlüklü BT (HRCT) kul-
traksiyon, servikal omurga stabilizasyonu için
lanılır. Lateral boyun yumuşak doku grafileri
nadiren kesin olarak aerodigestif yaralanmaları en uygun yöntemdir. Penetran boyun travmalı
dışlamakta kullanılır. Akciğer grafisi, pnömo- hastalarda entübasyonda optimal teknik direk
toraks ve pnömomediastinum gibi durumların larengoskopidir, ancak ayrıntılı çalışılmamıştır.
değerlendirmesinde başlangıç travma testlerinin Açıkca şok, hipoksi veya hava yolu baskılanması
merkezi olarak kalmıştır (Şekil 3). olan hastalar acilen entübe edilmelidir.
BT, hemodinamik stabil hastalarda başlangıç Kısa etkili paralitik ve induksiyon etkenlerinin
görüntüleme modeli olarak seçilir ve selektif kullanılarak hızlı ardışık entübasyon uygulan-
operatif müdahale için kılavuz olarak kullanılır. ması en güvenli metoddur. Kaynaklarda en son
Chen ve arkadaşları, entübe kadavralarda derin vaka serisi çalışmasında, 39 hastanın %100’ü
servikal hava ile trakeal yırtık tanısında BT’nin suksinilkolin ile başarılı olarak entübe edilmiş-
kesinliğini bulmuştur. Moriwaki 3 boyutlu re- tir. Toplamda, 12 hastaya Kulak-Burun-Boğaz
konstruktif BT’i trakeal yaralanma bölgesinin uzmanı tarafından fiberoptik entübasyon uy-
tanısında kullanmıştır. 3 boyutlu BT, yaralanma gulanmış ve üç hastada yetersiz kalmıştır. İlginç
bölgesini kesin olarak tespit etmiştir. BT ile bir- olan bu üç hasta hemen sonra hızlı ardışık en-
leştirildiğinde panendoskopi, aerodigestif yara- tübasyon kullanılarak başarı ile entübe edilmiş-
832 lanmaların tamamen değerlendirilmesini sağlar. tir. Hava yolu travmatik yara içinden görülebi-
Konu 4
Gözlem Anormal
Seri nörolojik muayene
Normal
Gözlem Cerrahi
liyorsa, direk yara içinden trakeal entübasyon elastik buji kullanımında tek vaka bildirilmiştir.
mümkün olabilir. Kendi kendine derin boğaz Kör entübasyon başarısız olduğunda, buji trakeal
kesilerinde II. bölge ve tam trakeal yırtık yara- entübasyonda kullanılmıştır, trakeal halkalar bu-
lanmasında entübasyonu kolaylaştırmak için jinin lokalizasyonunu belirlemede kullanılır ve 833
endotrakeal tup buji üzerinden trakeaya başarılı Künt travmada, servikal arterlerin yaralanması
bir şekilde yerleştirilir. hiperfleksiyon, hiperekstansiyon ve rotasyonla
Bölüm 12. Travma Acilleri
sonrası 24 saat içinde ilk yakınma ve bulgular meydana gelir. Eş zamanlı yaralanmalar yaygın-
gelişir. Sıklıkla, künt vasküler yaralanmanın baş- dır; McKevitt ve arkadaşları künt vasküler ya-
talik fragmanların artefaktı nedeni ile sınırlıdır. ası denir. Ölüm mekanizması ası metoduna göre
Bazı vakalarda, konvansiyonel anjiografi opti- değişebilir. Kurban boyuna eşit mesafeden asılır-
mal değerlendirme için gereklidir. sa ölüm genellikle üst servikal omurga kırıkları
(Hangman kırığı) ve spinal kord hasarından kay-
Magnetik resonans (MR) anjiografi, hemodi- naklanır. İnkomplet ası veya kurbanın boyundan
namik stabil hastalarda künt vasküler yaralan- daha kısa mesafelerden asılarda juguler venoz
maların varlığının değerlendirilmesinde umut obstrüksiyon, serebral kan akımında kesilme ve
verici görülmektedir. Biffl ve arkadaşları kon- beyin iskemisi meydana gelir. Bilinç kaybı geli-
vansiyonel anjiografi ile karşılaştırıldığında MR şir, kas tonusu azalır ve vital yapılara bası artar.
anjiografi duyarlılığı %75 ve özgünlüğü %67 Komplet arteryel oklüzyon ve/veya hava yolu tı-
olarak göstermiştir. MDCT anjiografi sensitivi- kanıklığı sonucu ölüm meydana gelir. Alternatif
tesinde marjinal düzelme, akut yaralanmalı has- olarak, kardiyak arrest karotid sinus stimulasyo-
talara uygulanabilirliğinde ve rutin kullanımın- nu ve vagal tonus artışı ile ortaya çıkabilir.
da eksiklik nedeni ile, MR anjiografinin boyun
künt vasküler yaralanmalarında rutin tarama İple veya elle boğmada, hasarlayıcı güç eksternal-
aracı haline gelmesi olası değildir. dir ve vücut ağırlığı ve baş olayın bir parçası de-
ğildir. Postural strangülasyon infantlarda görülür.
Duplex ultrasonografi (USG) noninvazif, pra-
Troid kıkırdağı, hyoid kemik ve larenks kırıkları
tik ve ucuzdur, ancak vasküler yaralanmalarda
strangulasyonla ilişkilidir. Larenks ve supraglot-
sensitivitesi uygulayan kişinin deneyimine ba-
tik dokunun travmatik ödemi hava yolu tıkanık-
ğımlıdır. Tecrübeli ellerde konvasiyonel anji-
lığına yol açar. Gecikmiş ölüm sıklıkla nörojenik
ografiye karşı sensitivitesi müdahale gerektiren
pulmoner ödem ve aspirasyon pnömonisine
yaralanmalar için %90-95’tir. Dupleks USG,
bağlıdır. Serebral anoksi nörolojik hasara neden
intimal flap ve psödo anevrizma gibi akımın
olur. Nörolojik defisitler daima hemen ortaya
korunduğu tıkayıcı olmayan yaralanmaları at-
çıkmaz ve zaman içinde gelişebilir. Uzun dönem
layabilir. Bu teknik ayrıca yalnızca common psikiyatrik sorunlar psikoz, korsakoff sendromu,
karotis ve eksternal karotis arteri değerlendirme amnezi ve ilerleyici demans gibi durumlar.
yeteneğinden dolayı kısıtlıdır. İnternal karotis
arteri tutan çoğu yaralanma USG ile iyi değer-
lendirilemez.
Klinik
Strangülasyon Abrazyon, ekimoz ve kahverengimsi bası izi
görülebilir. İpin yukarısında venöz basınç artışı
Boynun şiddetli eksternal basısı strangülasyonla Tardieu lekelerine neden olur. Bu peteşial hemo-
sonuçlanır. Ası, iple boğma, elle boğma ve pos- rajiler en iyi deri ve subkonjonktival alanda gö-
tural strangulasyon nedeni ile gelişir. Strangu- rülür. Hasta ağrılı yutmadan şikayetçidir. Ciddi
lasyona neden olan durumlar saldırılar, cinayet, ses kısıklığı ve stridor gelişmekte olan hava yolu
intihar, kazalar ve idam cezasıdır. Kullanılan tıkanıklığı göstergesidir.
metoda bağlı olarak strangülasyondan ölüm 3
mekanizma ile meydana gelebilir: Spinal kord ve
beyin sapı yaralanması, Boyun yapılarının me- Tedavi
kanik sıkışması ve kardiyak arrest.
Tedavi hava yolu, solunum, kardiyak, nörolojik
Ası, boyna basınç uygulandığında ve sonra ve psikiyatrik komplikasyonlar tedavisini içerir.
kurbanın vucut ağırlığı ile ip iyice gerildiğinde Hava yolu problemi veya solunum anormalliği
836 meydana gelir. Ayaklar yere değmeden medyana varsa endotrakeal entübasyon uygulanmalıdır.
Konu 4
Serbest ağırlıkla düşme servikal kırık sonucu ölü- rilmelidir. “Ağır bulgular” üfürüm, thrill,
me neden olduğundan en erken dönemde, ser- genişleyen veya pulsatil hematom, pulsa-
837
Konu 5
GÖĞÜS YARALANMALARI
Travma sonunda toraksı ilgilendiren herhangi Hastada respiratuvar distres, taşikardi, hipotansi-
bir yaralanma oldu ise hastada hipoksi, hiper- yon, trakeal deviasyon, solunum seslerinin tek ta-
karbi, hipovolemik şok, obstrüktif şok ve asidoz raflı kaybı, boyun venlerinin distansiyonu, geç dö-
beklenebilir. nemde siyanoz, perküsyonla hiper rezonans vardır.
Göğüs Yaralanmaları
Komşu üç ya da daha fazla kot iki veya daha faz- acil torakotomiye hazırlanmalıdır.
la yerinden kırılmıştır. Toraks duvarında bir bö-
lümün serbest hareketi paradoksal solunum ve
solunum yetmezliğine sebep olur. Hastaların % İkincil Değerlendirme ve Potansiyel
80’inde pulmoner kontüzyon da vardır. Klinik Ölümcül Toraks Yaralanmaları
sonuç genellikle altta yatan akciğer kontüzyonu-
İkincil değerlendirmeye geçerken tekrar ve ay-
na bağlıdır. Cerrahi tedavi nadiren gerekir.
rıntılı fizik muayene, mümkünse ayakta direkt
Tedavi: Havayolu, solunum ve dolaşım desteği göğüs grafisi, arteryel kan gazı ve EKG değerlen-
sağlanmalı, ayrıntılı birincil ve ikincil muayene- dirilmelidir.
leri yapılmalı, hasta tamamen soyulup tepeden
tırnağa muayene edilmeli, foley ve nazogastrik
sonda takılıp takılmama konusunda hasta de- 1. Aorta Diseksiyonu
ğerlendirilmelidir. İyi bir oksijenizasyon şarttır.
Motorlu taşıt kazaları veya yüksekten düşmeden
Hastanın ağrısı kesilmelidir. Ağrı solunumu ölümlerin major sebebidir. Büyük kısmı olay
baskılar. Pulmoner bakım önemlidir. Üst ve alt yerinde kaybedilir. Mediastene kanama olabilir.
hava yollarında olabilecek yabancı cisimler ya Üst ekstremitede nabızsızlık, kollar arasında kan
da hastaya ait fizyolojik salgılar temizlenmelidir. basıncı farklılığı, parapleji, alt ekstremite hipo-
İnternal fiksasyon için hasta uyutulup mekanik tansiyonu klinik bulgularıdır.
ventilasyon uygulanabilir. Erken dönemdeki de-
ğerlendirmede imkan varsa bu karar geciktiril- Akciğer Grafisi Bulguları: Geniş mediasten
memelidir. Hasta uyutulup mekanik ventilatöre (AP grafide aort topuzu seviyesinde 8 cm üzeri),
bağlanmalıdır. Cerrahi redüksiyon ve fiksasyon aort topuzunun silinmesi veya bulanıklaşması,
daha sonraki tedavidir. sol plevral başlık (apikal cap), sol plevral effüz-
yon, trakea veya nazogastrik tüpün sağa devias-
yonu, sol ana bronşun çökmesi, kalsifiye aorta
6. Kalp Tamponadı plağının aortik kenardan 5-6 mm’den fazla ay-
rılmasıdır.
Genellikle penetran yaralanmalardan sonra olur. Tedavi: Gereğinden fazla resüsitasyon ve hi-
Kalp, büyük damar ve perikardial yaralanmala- pertansiyondan kaçınılmalıdır KB: 140/90
ra bağlıdır. Perikard, fikse ve fibröz bir yapıdır. mmHg’nın üzerinde ise rüptürün kontrolü
15-20 cc kan bile klinik açıdan önemlidir. Pul- zorlaşır. En az 10 ünite kan hazırlanır. Cerrahi
sus paradoksus ve Kussmal belirtisi (paradoksal tamir için erken dönemde konsültasyon istenir.
venöz basınç anomalisi), kalp tamponadının
habercisidir. Hipotansiyon, kalp seslerinin azal-
ması ve derinden gelmesi ve venöz basıncın 2. Pulmoner Kontüzyon
artması klasik Beck Triadı olarak bilinir. Ancak Sıklıkla kot fraktürleri ile birliktedir. Hemoptizi,
kardiyak tamponad nedeni ile ameliyat olan azalmış solunum sesleri, perküsyonla matite, so-
hastaların ancak % 40’ında görülür. Bu nedenle lunum sıkıntısı, hipoksemi ve akciğer grafisinde
hasta başı ekokardiyografi ve/veya Ultrasonogra- infiltrasyon vardır.
fi (EFAST) tanı için gerekli- dir. Küçük miktar
kan birikimleri için transözofageal ekokardiyog- Tedavi: Oksijen, solunum egzersizi, sıvı kısıt-
rafi önerilebilir. Ancak travma hastalarında kul- laması, wheezing varsa bronkodilatatör tedavi
uygulanır.
lanımı pratik değildir. 841
Takip kriterleri: Günlük göğüs grafisi, arter- 5. Diyafragma Rüptürü
yel kan gazı, solunum fonksiyon testi ile takip
Bölüm 12. Travma Acilleri
842
Konu 5
Göğüs Yaralanmaları
Endikasyonları
• Penetre toraks travmalı hastalar 1. Basit Pnömotoraks veya Küçük Hemoto-
raks: Genellikle ikincil bakıdan sonra göğüs tü-
• Agonal solunum gibi bazı yaşam belirtileri püyle tedavi edilir.
olan ve servise ulaştıktan hemen sonra kar-
diak arrest olan hastalar 2. Sternoklavikular Dislokasyon: Posterior
• Yelken göğüs çıkıklar acil redüksiyon gerektirebilir.
• Major toraks duvarı anormalliği Brakiosefalik artere bası yapabilir. Havlu klempi
• İleri gebelik varlığında ciddi göğüs travması ile proksimal klavikula yukarı çekilir. Anterior
olması ise ağrı kesici ve omuz-kol askısı yapılır.
• Kontrol edilemeyen intraabdominal kana-
3. Sternum Kırığı: Genellikle yalnızca ağrı kesi-
mada diyafragma seviyesinde aort klempi
cilere ihtiyaç duyulur. Genellikle miyokard kon-
amacı ile
tüzyonu ile birlikte değildir.
• Toraks tüpünden 500 cc/saat üzerinde kanama
• Toraks tüpünden 1-2 saat içinde 200 cc/ 4. Klavikula Kırığı: Sekiz bandajı ve/veya as-
saat üzerinde kanama kıyla tedavi edilir. Yalnızca açık kırıklarında ope-
rasyon gerekir.
• Masif hava kaçağı (2 toraks tüpüne rağmen
devam eden pnömotoraks) 5. Skapula Kırığı: Yüksek enerjili bir travma-
• Kardiak tamponad şüphesi nın habercisidir. Yandaş patolojiler aranmalıdır.
• Major pulmoner hiler damar kanaması şüphesi Genellikle tamamen iyileşir. Tedavide ağrı kesi-
ci, askı, açık kırık veya glenoidi içeren kırıklarda
• Aorta rüptürü şüphesi
operasyon yapılır.
• Nörojenik şoktan kaynaklanmayan yanıtsız
devam eden hipotansiyon 6. Travmatik Asfiksi: Toraks kompresyonu ve
vena kava basıncının ani yükselmesi sonucu olu-
şur. Subkutan hemoraji, peteşi, retinal hemoraji
Tüp Torakostami Endikasyonları ve fasial ödem vardır. Genellikle direk tedavi ge-
rektirmez. Ek yaralanmalar tedavi edilir.
Kesin endikasyonlar
• Tansiyon pnomötoraks 7. Basit Kota Kırığı: Hasta için ağrılıdır. Pnö-
• Masif hemotoraks motoraks veya akciğer kontüzyonunun ekarte
edilmesi için çekilen akciğer grafisi yeterlidir.
• Trakeobronşial laserasyon şüphesi
Bazen akciğer grafilerinde görülemeyebilir. Bu
• Özofagus rüptürü şüphesi durumda ağrılı bölgeye yapılan ultrasonografi
• Küçük pnömotoraksla birlikte entübasyon ile basit kot kırığı tespit edilebilir. Kot kemerleri
ve genel anestezi ihtiyacı atelektazi ve pnömoniye zemin hazırladığından
kontrendikedir. Yalnızca ağrı kesicilerle tedavi
Göreceli endikasyonlar edilir.
• % 5-10’un altındaki basit pnömotoraks
8. Göğüs Duvarı Kontüzyonu: Hastaya ağrının
• Küçük hemotoraks (Eğer kot fraktüründen
kaynaklanıyorsa) uzun zaman sürebileceği anlatılmalıdır. Tedavi
kot fraktürüyle aynıdır. İyi bir analjezi sağlan-
• Yelken göğüs (Bkz. Acil girişimler-Tüp to- malı, solunum egzersizi yaptırılmalıdır.
rakostomi). 843
PA AC Grafisinde Ciddi Genişlemiş Mediasten Retrospektif olarak kontrol grubu ile karşılaştı-
rıldığında yatak başı USG uygulanan hastalarda
Bölüm 12. Travma Acilleri
Ultrasonografi ile göğüs grafisinde tespit edi- * İyi bir analjezi ve solunum egzersizi ihmal
lemeyen çok daha az miktardaki plevral sıvılar edilmemelidir.
Göğüs Yaralanmaları
tespit edilebilir. Ayakta çekilen bir akciğer gra-
* Hasta başı USG uygulaması erken ve
fisinde minimum 50-100 mL plevral sıvı tespit doğru teşhis, doğru takip ve tedavi için
edilebilir. Supin pozisyonunda ise minimum 175 oldukça önemlidir.
mL plevral sıvı tespit edilir. Buna karşılık ultra-
sonografi ile 20 mL’den az sıvılar tespit edilebi-
lir. Üstelik ultrasonografi plavral sıvının plevral
kalınlaşma ve pulmoner kontüzyondan ayırıcı
Kaynaklar
tanısını yapabilir. Supin pozisyonunda çekilen 1. William M. Bowling, Robert F. Wilson, Gabor
akciğer grafisinde ise bunları ayırmak mümkün D. Kelen, Timothy G. Buchman, Thoracic Trau-
değildir. FAST’in tamamen göğüs grafisi yerine ma, In: Emergency Medicine: A Comprehensive
geçmesi mümkün görünmemekle birlikte supin Study Guide 6th edition by Judith E Tintin-
pozisyonunda olan hastalarda hemotoraks tanısı alli (Editor), Gabor D., Md. Kelen (Editor), J.
Stephan Stapczynski (Editor) By McGraw-Hill
için göğüs grafisini tamamlayıcı bilgiler vereceği
Pro- fessional By OkDoKeY, 2004;1595-613.
açıktır. İlk ğöğüs grafisinde hemotoraks tespit
edilemeyen hastaların takibinde tekrar grafi çek- 2. Ahmet Başoğlu, Toraks Travmaları; Yoğun
Bakım Sorunları ve Tedavileri, Prof. Dr. Hay-
memek için FAST’tan faydalanılabilir. dar Şahinoğlu, Türkiye Klinikleri Seri No:21, 2.
Baskı, 2003;337-41.
3. Bülent Turnaksız, Kamil Kaynak, Alpaslan
Pnömotoraks Tesbiti Çakan, Toraks Travmaları; Travma ve Resüsi-
tasyon Kursu, Korhan Taviloğlu, Cemalettin
Göğüs grafisi almadan FAST ile pnömotoraks Ertekin, Recep Güloğlu, Logos Yayıncılık, Ni-
teşhisi de konulabilir. Doktorun tecrübesine san-2006;95-103.
göre değişmekle birlikte göğüs grafisi ile pnö-
4. Kamil Kaynak, Toraks Duvarı Yaralanmaları,
motoraks teşhisi koyma oranı %29-72’ dir. Nor- Travma, Cemalettin Ertekin, Korhan Taviloğlu,
mal konseptte USG ile bakarken her iki plevra Recep Güloğlu, Mehmet Kurtoğlu, İstanbul
yaprakları üst üste görünür. Pnömotoraksta Medikal Yayıncılık ltd. Şti, 2005;821-7.
her iki plevra yaprağı arasına hava girdiğinden 5. Erdoğan Sözüer, Can Küçük, Diyafragma
bu görüntü kaybolur. Bu durumda genişletil- Yaralanmaları, Cemalettin Ertekin, Korhan
miş FAST (Extended FAST:E-FAST) yapılır. Taviloğlu, Recep Güloğlu, Mehmet Kurtoğlu,
Bu muayene ile hastaların büyük bir kısmında İstanbul Medikal Yayıncılık ltd. Şti, 2005;866-72.
pnömotoraks tanısı gecikilmeden konmuş olur 6. American College of Surgeons-Committeon
(Bkz. Acil Ultrason). Trauma (Working Group, Ad Hoc Subcom-
mittee on Outcomes). Practice Management
Guidelines for Emergency Department Thora-
cotomy, J Am Coll Surg 2001;193:30-9.
Özet
7. Karmyjones R, Jurkovich GJ. Blunt Chest Trau-
Toraks yaralanmaları 3 gruptur: ma. Curr Probl Surg 2004;41:211-380.
Hızlı ölümcül: Birincil bakının bir parçası 8. Plummer D, Brunette D, Asinger R, et al. Emer-
olarak tanı ve tedavi edilmelidir. gency department echocardiography improves
outcome in penetrating cardiac injury. Ann
Potansiyel ölümcül: İkincil bakının bir par- Emerg Med, 1992;21:709-12.
çası olarak tanı ve tedavi edilmelidir. 9. Rozycki GS, Feliciano DV, Ochsner MG et al.
Genellikle ölümcül olmayan: İkincil ba- The role of ultrasound in patients with possible
kıdan sonra tedavi edilmelidir. penetrating cardiac wounds: A prospective mul-
ticenter study. J Trauma 1999;46:543-51.
* Hasta tekrarlayan aralarla muayene edil- 10. Ma OJ, Mateer JR: Trauma ultrasound examina-
melidir. tion versus chest radiography in the detection of
845
hemothorax. Ann Emerg Med, 1997;29:312-6.
11. Rubens MB. The pleura: Collapse and consoli- Philadelphia, PA: JB Lippincott Company,
dation. In: Sutton D ed. A Textbook of Radi- 1993:1026.
Bölüm 12. Travma Acilleri
ology Imaging, 4th ed. Edinburgh, Churchill 13. Trauma, in Emergency Ultrasound; Editors: O.
Livingstone, 1987;393. John Ma, MD, James R. Mateer, MD, Michael
12. Juhl JH. Diseases of the pleura, mediastinum, Blaivas, MD, Second Edition, Mc-Graw Hill
and diaphragm. In: Juhl JH, Crummy AB Co. Chapter 5, 2007.
eds. Essentials of Radiologic Imaging, 6th ed.
846
Konu 6
KALP YARALANMALARI
mi, miyokard yırtılması, ventrikül yırtılması, sol 2. Miyokard Laserasyonu ve Yırtığı: Künt gö-
ventrikül yetmezliğidir. Künt travmalı hastada ğüs travmalarında kalp rüptürü görülme oranı
Kalp Yaralanmaları
çok çeşitli bulgular, dirençli hipovolemik şok oldukça nadirdir. Bununla beraber, künt göğüs
veya normal fizik muayene bulguları görülebilir. travmasına bağlı ölümlerde yapılan otopsiler-
Üfürüm, perikardial sürtünme sesi, thrill, geniş de, kardiyak rüptür en sık karşılaşılan ölüm
mediasten, ST-T değişiklikleri, düşük voltaj ve sebebidir. Otopsiler sonucu elde edilen verilere
ileti defektleri görülebilir. Miyokardial kontüz- göre kalp rüptürlerinde ventriküllerin rüptür
yonun klinikdeki önemi, hipotansiyon ve aritmi oranı atriumlardan daha fazladır. Rüptür en
gelişimine neden olmasıdır. Tanı tekniklerindeki sık sağ ventrikülde ve sırasıyla sol ventrikül, sol
gelişmelere rağmen, halen miyokardial travma- atrium ve sağ atriumda görülmektedir. Ventri-
nın tanısı ve yönetiminde karmaşıklık vardır. kül duvarında rüptür olması durumunda, hızla
Tanıda öncelikle, travmalı hastada kardiyak ya- gelişen tamponad veya toraksa masif kan kay-
ralanmadan şüphelenmek gerekmektedir. Mo- bı nedeniyle hastanın hayatta kalması çoğu za-
torlu araç kazalarında sık görülen miyokardial man mümkün olmamaktadır. Kardiyak rüptür
kontüzyonun tanısında EKG, Ekokardiyografi vakalarının önemli bir kısmı travma sırasında
(EKO) ve kalp belirteçleri kullanılır. Kontüz- kaybedilmektedir. Ölüm, ciddi kanama, kardi-
yonun kesin tanısı ise ya ameliyat sırasında ya yak tamponad veya her iki durumun birlikteliği
da postmortem dönemde miyokardın görülmesi nedeniyle olmaktadır. Atrium yırtılması olan va-
ile konmaktadır (Kalp kontüzyonunun EKG ve kalarda sağ kalım oranı daha fazladır.
EKO bulguları Tablo 2 ve 3’de gösterilmiştir).
3. Ventriküler Anevrizma: Bilimsel kaynaklar-
da kardiyak travma sonucu gelişen ventriküler
Tablo 2. Akut kalp kontüzyonunda EKG bulguları(35) anevrizmalar nadir olarak rapor edilmektedir.
Spesifik olmayan Perikardit benzeri ST segment
anormallikler yükselmesi, QT uzaması 4. Septal Defektler: Ventriküler septum yara-
Miyokardial Yeni QT dalgası, ST segment lanmalarında defekt en sık kalbin apexine ya-
yaralanma yükselmesi veya depresyonu kın kalp kası bölgesinde görülür. Ventriküler
Sağ dal bloğu septum yaralanmalarında, sağ dal bloğu ve sağ
İletim sistemi Fasiküler blok eksen sapması görülebilir.
düzensizlikleri Atrioventriküler nod düzensiz-
likleri, 1.-2.-3. derece blok 5. Kapak ve Papilla Yaralanması: Kalp kapak
Sinüs taşikardisi, Atrial-ventri- yaralanmalarına künt travmalarda daha sık rast-
küler extra-sistoller, Atrial fib- lanır. Kalp kapaklarından en sık aort kapağı ya-
Aritmiler rilasyon, Ventriküler taşikardi, ralanmaktadır.
Ventriküler fibrilasyon, Sinüs
bradikardisi, Atrial taşikardi 6. Koroner Arter Yaralanması: Koroner arter
yaralanması sıklıkla delici travmadan sonra gö-
rülür. Travmanın akut miyokard infarktüsüne
Tablo 3. Akut kalp kontüzyonunda EKO bulguları(35) (MI) neden olma mekanizmaları; miyokardial
Bölgesel duvar hareket anor- kontüzyon ve miyokard içine kanamanın neden
mallikleri olduğu hücre nekrozu ve koroner arteri içeren
Perikardial sıvı hasar sonrası damarın tıkanması sonucu MI ge-
TTE (Transtorasik
ekokardiyografi) Kapak lezyonları lişmesi olmak üzere iki şekilde açıklanabilir.
Sağ ve sol ventriküler hipertrofi
Ventriküler septum yırtığı 7. Perikard Yaralanması: Perikard lezyonları
İntrakardiak trombus sıklıkla izole olup sol toraks boşluğuna bakan
Aortda endotelyal laserasyon kısmın yaralanmaları sağ taraftan daha sıktır.
TOE (transösefagi- veya aort diseksiyonu
al ekokardiyografi) Perikard laserasyonları sonucunda perikard içi-
Aort yırtığı
ne kanama olması durumunda, hemo-perikar- 849
dium, toraks boşluğuna kanama olması duru- II. Penetran Kalp Yaralanmaları
munda, hemotoraks oluşur. Perikard içindeki
Bölüm 12. Travma Acilleri
kan miktarı 150-200 cc’yi geçerse kalp tampo- Göğüste meydana gelen penetran (delici) yara-
nadı gelişir. Daha az miktardaki kanamalarda lanmalarda, kalbin yaralanma oranı % 10 civa-
frotman duyulabilir. Hastanın hayatını erken rındadır. Ancak bu düşük orana rağmen kalp
dönemde tehdit eden durumlar hemoperikard, yaralanmaları, göğüs yaralanmaları nedeniyle
hemonömotoraks ve kalbin yırtılan perikarddan oluşan tüm ölümlerin % 40’ını oluşturmakta-
kısmen veya tamamen dışarı çıkmasıdır. dır. Son yıllarda hastane öncesi ilk yardım eğitim
ve uygulamalarındaki gelişmeler, hızlı transport
Perikard yaralanmasından şüphenilen her va- ve acil torakotominin yapılması delici kalp yara-
kada erken dönemde EKO tetkiki yapılmalıdır. lanmalarının hayatta kalma oranını arttırmıştır.
EKO, perikardiyal sıvı ve tamponad açısından
hızlı bir değerlendirme sağlar. EKO’da perikar- Bıçak, kurşun veya delinme tarzında yaralanma-
diyal sıvı, travma sonrası nonspesifik olarak da lar kalbin delici yaralanmalarının büyük çoğun-
saptanabilmektedir. Tamponada bağlı klinik de- luğundan sorumludur.
ğişiklikler perikard içinde toplanan kan miktarı Kalp, kalp pili takılması, perikardiosentez, ka-
ile doğrudan ilişkilidir. teter uygulaması ve kemik iliği aspirasyonu gibi
tıbbi müdahaleler sonucunda da zarar görebilir.
Tablo 4. Künt kalp yaralanmaları ve oluşan lezyonlar(37) Delici yaralanmalar sıklıkla prekordiumdaki ya-
1. Perikardial yaralanma Hemoperikardium ralarla beraber görülmekle birlikte göğüs kafesi
Rüptür veya laserasyon
üzerindeki farklı bölgelerde, boyunda veya üst
karındaki yaralanmalarla da beraber görülebi-
Serofibrinöz perikardit
lir. Delici kalp yaralanmalarında yaşam olasılığı
Konstriktif perikardit % 31’den % 90’a kadar değişebilir. Kalbin de-
2. Miyokardial hasar Kontüzyon lici travmalarında yaralanma; en sık sağ ventri-
Erken veya geç dönemde kül, sol ventrikül, sağ atrium, sol atrium ve bü-
serbest duvar rüptürü yük damarlarda görülmektedir. Yaralanmaların
Septum rüptürü 1/3’ünde kalbin birden çok yapısal bö lümlerinde
Anevrizma etkilenim görülebilir. Penetran kalp yaralanmala-
Laserasyon rıyla oluşan lezyonlar Tablo 5’de gösterilmiştir.
3. Ritm veya ileti
Delici kalp yaralanmalarında genel durumun
bozuklukları
aciliyet derecesine göre hastalar; stabil hemope-
Kapak veya küspis
4. Kapak yaralanmaları
yaralanmaları
rikardiumlu, ilerleyici tamponad ve toraks içine
devamlı kanamalı, ağır kanamalı ve yaralanmaya
Papiller kas kontüzyonu
bağlı dolaşım bozukluğu olanlar şeklinde grup-
5. Koroner arter MI ile birlikte olabilen landırılabilir.
yaralanması tromboz
Arteriovenöz fistül 1. Stabil Hemoperikardiumlu Hastalar: Bu
MI ile birlikte olabilen hastalarda santral venöz basınç (SVB) yüksek
laserasyon olup vakaların çoğunda delici cisim kalp kasını
6. Büyük damar
Rüptür
delip kalp boşluğuna uzanmakla birlikte izole
yaralanması perikard yaralanmaları ve yüzeyel miyokard ke-
Anevrizma sileri de görülebilmektedir. Sistemik kan basıncı
Aort ile kalp odacığı çoğunlukla değişmez ve klinik tablonun karakte-
arasında fistül ristik özelliği sistemik dolaşımın stabil olmasıdır.
850
Trombotik tıkanıklık Seri olarak yapılan EKO ile hasta takip edilir.
Konu 6
Tablo 5. Penetran kalp yaralanmaları ve oluşan lezyonlar(37) 3. Ağır Kanamalı Hastalar: Ciddi travmalı, gö-
Laserasyon veya perforasyon ğüs duvarında belirgin lezyonu olan veya olayın
Kalp Yaralanmaları
Hemoperikardium veya oluş şekli itibariyle muhtemel kalp yaralanması
kardiak tamponad düşünülen; vital bulguları hızla bozulan; kan
1. Perikardial
Serofibrinöz veya
hasar
süpüratif perikardit basıncı ölçülemeyen, solunumu durma aşama-
Pnömoperikardium sındaki vakalarda mümkün olan en kısa sürede
Konstriktif perikardit torakotomi yapılmalıdır. Bu tür hastalarda kalp
Laserasyon Yapısal defektler yaralanması sadece tahmin edilir. Hasta acil
Anevrizma oluşumu şartlarda, kalp atımı yoksa eksternal kalp masaj
Septal defektler eşliğinde opere edilir. Mümkünse bir taraftan
2. Miyokardial
hasar Aort ile kalp arasında perikard ponksiyonu yapılmalıdır.
fistül oluşumu
Penetrasyon veya perforasyon 4. Yaralanmaya Bağlı Dolaşım Bozukluğu
Yabancı cisim varlığı Olan Gecikmiş Hastalar: Hastalarda geç dö-
3. Kapak Papiller kas veya nemde saptanan kapak lezyonları, şantlar ve
yaralanmaları kordo tendinia laserasyonu iletim sistemine ait patolojiler elektif şartlarda
Laserasyon veya ikinci bir cerrahi müdahele ile düzeltilir.
4. Koroner arter tromboz-infarktüs
yaralanmaları Arteriovenöz fistül Tanı Araçları: Çoklu travma veya göğüs trav-
Anevrizma ması olan hastalarda kalp zedelenmesini belirle-
Yabancı cisim yebilmek için, EKG, EKO, radyolojik tetkikler
5. Embolizm
Trombüs ve laboratuvar testleri gibi bir takım yardımcı
6. Enfektif endokardit tanı araçları kullanılmaktadır.
7. Ritm veya ileti bozukluğu
Elektrokardiyografi (EKG)
2. İlerleyici Tamponat ve Toraks Kanamalar:
Bıçakla yaralanmış hastaların çoğu şok bulguları EKG kalpte izlenen anatomik, metabolik, iyo-
olsun veya olmasın kalp tamponadı ile başvura- nik ve hemodinamik değişikliklerin tanımlan-
bilirler. Ateşli silahla yaralanmış hastaların çoğu masında oldukça yararlı bir testtir. EKG, kalbin
daha ağır hemodinamik sorunlarla getirilir. Kalp elektriksel aktivitesinin görünür kaydını sunar.
bölgesindeki ateşli silah yaralanmalarında kalp Çoklu travmalı olguların kalp etkileniminin
ve perikardın zarar görme şiddeti ve sıklığı art- belirlenmesinde yararlanılabilecek en kolay tanı
maktadır. Bu olguların % 20’sinde kalp tampo- araçlarından biridir. Travma sonrası kalpte ge-
nadı bulguları gelişirken, çoğu hastada derin şok lişebilecek ventrikül fonksiyon bozuklukları ve
ve arrest gelişebilir. aritmiler EKG ile saptanabilir. Voltaj düşüklü-
Kalp tamponadı olan hastalar huzursuz, ajite ve ğünün varlığı perikardial sıvı birikiminin göster-
takipneiktir. SVB artmış, kalp sesi azalmış ve gesi olabilir. EKG, kalp travmasından şüphele-
hipotansiyon gelişmiştir (Beck Triadı). Bu triad nilen tüm hastalara yatak başında yapılabilecek
her hastada olmayabilir. Artmış venöz basınçla hızlı bir testtir.
birlikte yarı oturur pozisyonda dolgun pulsas-
EKG değişiklikleri travmalı hastalarda spesifik
yon veren boyun venleri ve inspirasyonda boyun
olmayıp, her türlü aritmi, ST-T değişiklikleri,
venlerinin paradoksal doluşu (Kussmaul işareti)
tamponad olasılığını akla getirmelidir. Bu hasta- sinüs taşikardisi, atrial flatter veya atrial fibrilas-
larda EKG normal olabilir veya ST-T dalga deği- yon görülebilir. Genelde bu değişiklikler 12-24.
şiklikeri, voltaj düşüklüğü, taşikardi görülebilir. saatlerde başlar ve hastanın hastanede yattığı
Posteroanterior akciğer (PA AC) grafisinde kalp süre içinde düzelir. En yaygın EKG bulgusu si-
gölgesi büyük olabilir. nüs taşikardisini takiben özgül olmayan ST-T
851
değişikliğidir. Ritm ve iletim bozuklukları gö- Tablo 6. EKO Endikasyonları(50)
rülebilir. ST yükselmesi atrial flatter, ventriküler
Bölüm 12. Travma Acilleri
Başlıca Endikasyonlar
taşikardi, ventriküler fibrilasyon, 1. derece blok, Kalp hastalıklarının tanısı
sağ dal bloğu gelişebilir.
Kalp hastalıklarının (koroner arter hastalığı gibi)
klinik seyrinin belirlenmesi
Her ne kadar normal EKG miyokard kontüz-
yon varlığını dışlamazsa da literatürde normal Kalp hastalıklarında (mitral darlığı gibi) uygun te-
davi yönetiminin seçimi,
EKG’li çok az sayıdaki hastada komplikasyon
Kalp hastalıklarının tedavisi sırasında (kalp yet-
geliştiği belirtilmiştir. Bu nedenle hastalara takip
mezliğinin ilaçla tedavisi gibi) hasta takibi
amaçlı 1-5 gün kalp monitorizasyonu uygulan-
Cerrahi (koroner bypass) veya cerrahi dışı (balon-
malıdır. la valvüloplasti) girişimler sonrası değerlendirme,
EKG, travma sonrası miyokard kontüzyonuna Kalple ilgili acil durumlarda ( kalp yaralanması
bağlı anormallik göstereceği gibi hipovolemi, gibi) değerlendirme
anemi, elektrolit bozukluğu ve Sistemik İnfla- Nedeni açıklanamayan semptomların (nefes darlığı
matuar Yanıt Sendromu (Systemic Inflamma- gibi) değerlendirilmesi
tory Response Syndrome-SIRS) durumunda da Sistemik hastalıklarda kalp etkileniminin ortaya
anormal olabilir. ST dalgasının anormalliği veya konması
herhangi bir aritmi görülebilir. Genelde yaygın Tromboembolik durumlarda (serebrovasküler
olarak sinüs taşikardisi ve ventriküler ekstrasis- olaylar gibi) emboli kaynağının belirlenmesi
toller görülür. Sağ dal bloğu ve atriyoventriküler Kalple ilgili yan etkisi olan ilaçların kullanımı sıra-
blok görülebilir. sında toksik etkinin ortaya konması
İnvaziv Tanı ve Tedavi Girişimleri Sırasındaki
Belirgin toraks travması varlığında, özellikle be- Endikasyonlar
raberinde yelken göğüs, kot kırıkları veya akci- Endomiyokardiyal biyopsi sırasında
ğer kontüzyonu bulunuyorsa EKG çekilmelidir. Perikardiyosentez sırasında
Benzer olarak travma hastaları göğüs ağrısından
Balonla valvüloplasti sırasında
yakınıyorsa, açıklanamayan hipotansiyonu varsa
ve koroner arter hastalığı öyküsü varsa EKG ile Kalp ameliyatları sırasında uygulanımı.
izlenmelidir.
Kalp yaralanmasından şüphelenilen her vakada
erken dönemde EKO tetkiki yapılması, duvar
Ekokardiyografi (EKO) hareketlerindeki ve kapaklardaki anormallikle-
rin, septal defektin, perikardiyal sıvı varlığının,
Ultrasonun kalp hastalıklarının tanısında kul- kalp tamponadının, yalancı anevrizmaların,
lanımı EKO olarak adlandırılır. EKO’nun papiller kas yırtılmalarının hızlı bir şekilde sap-
başlıca avantajları; kolay, gerekirse hasta yatağı tanmasına olanak sağlar. Künt göğüs travması
kenarında uygulanabilmesi, invaziv olmaması, sonucu oluşabilecek sol ventrikül trombüsü,
uzun zaman almaması, herhangi bir yan etkisi- atrial septal hematom gibi komplikasyonları da
nin olmaması ve rahatlıkla tekrarlanabilmesidir. EKO’da tespit etmek olasıdır. Miyokard kon-
Teknolojik gelişmeler elde edilen görüntü kali- tüzyonu durumunda yapılan EKO’da; bölgesel
tesinin giderek daha sağlıklı olmasını ve böylece duvar anormalliği, ekojenitesi yüksek miyokard,
EKO’nun kardiyolojide en sık kullanılan tanı diastol sonu duvar kalınlık ve koyuluğunun izle-
yöntemleri arasında yer almasını sağlamıştır. nebileceği belirtilmektedir.
EKO’nun yalnızca kalbin yapısal ve fonksiyonel
durumunu gösteren önemli bir laboratuvar yön- Eğitim almış acil hekimlerinin EKO ile perikar-
temi olduğu; iyi bir klinik değerlendirme ve diğer dial sıvıyı doğru olarak saptama oranının yak-
laboratuvar yöntemleriyle birlikte uygulandığın- laşık % 90 olduğu görülmüştür. Uygulayıcının
852
da tanısal değerinin arttığı da unutulmamalıdır. radyolog olması şart değildir. Hastayı klinik
Konu 6
olarak bilen bir kişi tarafından yapılması önemli kardın diyafragmatik kesiminde kan birik-
bir üstünlük olacağı gibi, hastanın başka bir kli- mesiyle “kalbin matara görüntüsü” oluşur.
Kalp Yaralanmaları
niğe götürülmesi veya radyolog beklenmesi gibi
problemlerde ortadan kalkacaktır. 5. Travma sonu kalpte meydana gelebilecek
patolojiler; miyokard laserasyonu ve buna
Radyografiler: Travma hastasına en kısa zaman- bağlı hemoperikardium, kalp tamponadı,
da, doğru tanıyı koymak acil cerrahi müdahale miyokard kontüzyonu, septal defektler,
kararında önem taşımaktadır. Hastanın birincil miyokard anevrizmaları, koroner arter ha-
problemi doğrultusunda en uygun görüntüleme sarlanması, kord rüptürüne bağlı kapakçık
yöntemi seçilir. Hastada erken dönemde yaşamı yetmezliği, pnömoperikardium, postperi-
tehdit eden olaylar; geç dönemde travma komp- kardiektomi sendromu ve konstriktif peri-
likasyonları ve sekeller göz önüne alınmalıdır. kardit olarak sayılabilir. Grafilerde bu klinik
durumlara ait bulgular değerlendirilmelidir.
Değerlendirme PA akciğer grafisi ile başlar. Has-
taya uygun pozisyon verilebilecek ise lateral gra- Travma hastalarında USG ile plevral, perikardial
fi ve plevral sıvıyı saptamak için lateral dekübit sıvı, kanama ve sternum kırığı gösterilebilir. Ha-
grafileri alınabilir. yati fonksiyonlar düzenlendikten sonra en güve-
nilir tanı yöntemi BT’dir. BT ile plevral sıvı, alve-
Göğüs travması sonucu oluşabilecek komp-
olar kanama, kosta kırıkları, akciğer kontüzyonu
likasyonlar ve bunların tanısında kullanılan
ve laserasyonu, mediastinal patolojiler, pnömo-
radyolojik değerlendirme yöntemleri aşağıda-
toraks, kardiak tamponad ve büyük damar yara-
ki gibidir:
lanmaları değerlendirilebilir. Magnetik resonans
1. Kot kırıkları tek, çoklu ve iki taraflı olabi- bir diğer alternatif radyolojik tanı aracıdır. (Bkz.
lir. Göğüs travmalarında % 50’nin üzerinde Acilde Görüntüleme Yöntemleri).
kot kırığı meydana geldiği bildirilmektedir.
En çok sağda 6-8. kostaların, solda ise 6-9. Laboratuvar Testleri: Kalple ilgili belirteçler
kostaların kırığı görülmektedir. Kostalardan hafif şiddetteki miyokardial hasarın saptanma-
10-11-12.’sinin kırılması sonucu karaciğer, sında yararlı olabilecek testlerdir. Bu belirteçler
böbrek ve dalak yaralanması görülebilir. EKG kayıtlarının tanı koydurucu olmadığı bi-
Aynı tarafta birden fazla kot kırığında “yel- reylerde çok yararlıdır. En sık kullanılanlar ara-
ken göğüs” meydana gelebilir. Bu durum- sında olan CK izoenzimleri, laktat dehidrogenaz
da solunum sırasında paradoks hareket ve (LDH), miyoglobin ve troponinler bu konuda
şiddetli solunum problemi görülebilir (Bkz. tartışılmaktadır. Belirteçlerin hepsi miyokardial
Göğüs travmaları) proteinler olmalarına karşın, kalp kası hücresi
içindeki yerleşimleri, hasar sonrası salınımları
2. Sternum kırıklarının tanısı için lateral grafi ve serumda arınma süreleri açısından farklılık
veya ultrasonografi (USG) gerekir. Bu kı- gösterirler (Tablo 7). Kalp enzimlerinin, miyo-
rıklarda internal mammarian arter yırtıl-
kardial kontüzyonun tanısında, komplikasyon
ması sonucu hematom oluşur. Bu durumda
gelişiminin tahmininde ve yatış gerekliliğini gös-
bilgisayarlı tomografi (BT) daha değerlidir.
termede faydalı olmadığı belirtilmektedir.
Sternum kırıkları miyokardial kontüzyon
ile ilişkili olabilir. Kreatin Kinaz ve Kreatin Kinaz-MB: Kreatin
3. Klavikulanın medial uç kırığında, trakea ve kinaz (CK) dimer yapıdadır; iki alt birimden
büyük damarlar üzerine bası oluşabilir. oluşur. Bunlar B veya beyin, M veya kas 14.-19.
kromozomlarda yerleşik bölgelerin ürünleridir.
4. Kalp ve perikardium, künt travmalardan Enzim sadece dimer yapıda aktif olduğu için üç
genellikle etkilenmez. Delici travma sonu- farklı dimer çifti; BB (CK-1), MB (CK-2) ve
cu kalp gölgesindeki genişleme tamponad MM (CK-3) dir. CK’nın kalpteki dağılımı % 78
ile uyumludur. Ayakta çekilen grafide peri- CK-3, % 20 CK-2, % 2 CK-1’dir. Mitokondri 853
dış ve iç membranları arasında yerleşik dördün- kasından salınmayan troponinler miyokardial
cü bir izoenzim (CKMB), kalpteki toplam CK yaralanmanın tanısında yüksek özgüllüğe sahip-
Bölüm 12. Travma Acilleri
aktivitesinin % 15’inden sorumludur. Serum tir. TnI miyokard yaralanması olan hastalarda
CK aktivitesi çok sayıda fizyolojik değişkenden yüksek düzeyde bulunmaktadır. Bu yüzden
etkilenir. Cinsiyet, yaş, kas kütlesi, fiziksel ak- miyokard kontüzyonunun değerlendirilmesin-
tivite ve ırk; serum CK seviyesini değiştirebilir. de troponinler çok değerlidir. EKG ve EKO ile
miyokard kontüzyonu tanısı konan hastalarda,
İskelet kasını, kalbi, merkezi sinir sistemini ve benzer oranda TnT ve TnI artışı görülmüştür.
troidi etkileyen birçok hastalıkta CK miktarı
artar. CK-3 ve CK-2 enzim değişikliklerine ne-
den olan kalple ilgili durumlar ve işlemler rapor Diğer Tanı Yöntemleri
edilmektedir. Bunlar arasında kardioversion, re-
süsitasyon, kateterizasyon, kalple ilgili cerrahiler, Radionuclide anjiografi (RNA): Sağ ve sol
miyokardit, perikardit, kalp kontüzyonu ve akut ventrikül fonksiyonunu belirlemede oldukça
kokain kullanımı yer alır. kullanışlı bir çalışmadır. Literatürde değişik veri-
ler olmakla birlikte sağ ventrikül en sık etkilenen
Hafif miyokard hasarlı bireyler, miyokard in- kalp kavitesidir. Sağ ventrikül end diastolik vo-
farktüsü sonrasındaki 30 gün içinde yüksek lümü artarak, kalp daha yüksek basınçta çalışır.
oranda kalple ilgili olay geliştirme riski taşırlar. RNA taraması, miyokard kontüzyonunu sapta-
TnT iskelet kası hasarına bağlı artmış CK-2 dü- mada klinik bulgular, EKG ve CK-MB izoenzim
zeyi bulunan olguları infarktüs geçirmiş olgular- düzeylerinden daha duyarlıdır.
dan ayırır. Radionüklid Çalışmalar: MUGA scan, thalli-
um-201, SPECT scan, antimyosin sintigrafi
Troponinler: Tüm miyofibrillerin kasıcı prote-
inleri troponin düzenleyici proteinleri içermek- Pulmoner Arter Kateterizasyonu: Kritik göğüs
tedir. Troponin üç alt üniteden oluşur; Troponin travmalı hastaların değerlendirilmesinde kulla-
C (kalsiyum bağlayıcı bileşen), troponin I (inhi- nılan invaziv bir yöntemdir.
bitör bileşen) ve troponin T (tropomiyozin bağ-
layıcı bileşen). Troponin C’nin iki önemli izofor- Perikardiyosentez: Kalp tamponatlı hastalarda
mu yavaş kasılımlı iskelet kası ile benzer olup, bu yararlanılmaktadır
nedenle kalple ilgili yararlı bir belirteç değildir.
Ancak kalp için özgül TnT ve TnI izoformları Acil Torakotomi: Hastane öncesi dönemde ölen
belirlenmiştir. künt travmalı hastalar torakotomi için aday değil-
dir. Perikardiosentezde başarılı sonuçlar elde edile-
Kontüzyon varlığını en doğru olarak kardiak meyenler, vital bulguları bozuk veya kardiak arrest
troponinler ile tespit etmek mümkündür. İskelet olan hastalara acil servisde torakotomi yapılabilir.
Kalp Yaralanmaları
* Kalp yaralanmaları çoklu travmalı, özel- nin tanımlanması açısından önemlidir
likle göğüs travması olan olgularda hayatı Troponin-T ve troponin-I, CK-MB’ye
tehdit edebilen ciddi bir yaralanma tipi- göre daha duyarlıdır.
dir. * Kalp yaralanmasından şüphenilen her va-
* Ancak travmalı hastalarda kalp yaralan- kada erken dönemde EKO yapılmalıdır.
ması tanısında kesin kriterler bulunma- * Duvar hareketlerindeki anormallikler, ka-
dığından, kalp yaralanmalarının gerçek pakların durumu, septal defekt, perikar-
sıklığı bilinmemektedir. diyal mayi ve tamponad açısından hızlı
* Fizik muayene bulgusu olmasa dahi, gö- bir değerlendirme sağlar.
ğüs ya da üst abdominal travma öyküsü
olan hastalarda miyokard hasarı da olabi-
leceği unutulmamalıdır.
Kaynaklar
* Prekordial ve epigastrik bölgede yaralan-
ması olan, eşlik eden kot kırığı, ekimoz 1. Belgerden S. Travma tarihi. Ertekin C, Taviloğlu
gibi lezyonların saptanması hastalarda kal- K, Güloğlu R, Kurtoğlu M. Travma. 1.Baskı,
be ait yaralanma da olabileceğini düşün- İstanbul: İstanbul Medikal Yayıncılık, 2005:3.
dürmelidir. 2. Ertekin C. Multipl travmalı hastaya yaklaşım.
* Hastaların solunum yolunun açık oldu- Ertekin C, Çertuğ A, Atıcı A ve arkadaşları.
ğuna emin olunduktan sonra diğer vital Acil Hekimliği Sertifika Programı Temel Eğitim
bulgular hızla değerlendirilir. Kitabı. 1. Baskı, Ankara: Onur Matbaacılık,
2006:65.
* Damar yolu açılmalı ve hızlı sıvı replas-
manına başlanmalıdır. Hasta monitorize 3. Özgüç H, Kaya E, Korun N. Travma Resüsita-
edilerek, vital bulguları yakın takip edilip, syonunda Mortaliteyi Etkileyen Faktörler. Ulu-
hemoglobin, kan gazı analizi için kan ör- sal Travma Dergisi, 1995;1: 51-58.
nekleri alınmalıdır. 4. Kaya E. Multitravmalı hastaya yaklaşım.
* Tetanoz ve antibiyotik proflaksisi uygu- Şahinoğlu AH. Yoğun Bakım Sorunları ve Te-
lanmalıdır. davileri. 2. Baskı, Ankara: Türkiye Klinikleri,
2003:331-6.
* EKG künt kalp yaralanmaları tanısında
duyarlı bir test olarak kabul edilmekte- 5. Algower M. Trauma systems in Europe. Am J
dir. Bu açıdan herhangi bir yaralanmayı Surg, 1991;161:226-9.
atlamamak için her türlü kalp ritm bo- 6. Buchman TG, Hall BL, Bowling WM, Kelen
zukluğu dikkatlice değerlendirilmelidir. GD. Thoracic Trauma David M. Cline, O.John
EKG’de her türlü aritmi ve ST-T değişik- Ma, Judith E. Tintinalli et al. Emergency Medi-
likleri görülebilir. cine. 5th Ed. America: Mc Graw Hill View CO,
2002.
* Sinüs taşikardisi, atrial flatter veya atrial
fibrilasyon sık görülen aritmi tipleridir. 7. Krantz BE, Ali J, Aprahamian C. Advanced
Trauma Life Support. 6th Ed ,Chicago: United
Hastaların durumuna göre en az 12-24
States of America, 1997.
saatlik monitorizasyon yapılmalıdır.
8. Eastman AB, Lewis ER, Champion HR. Re-
* Radyografik incelemede sternum-kot kı-
gional Trauma System Design: Critical Con-
rıkları, genişlemiş perikardial siluet, artmış septs. Am J Surg,1987;154:79-84.
* pulmoner vaskülarite, pnömomediasti- 9. Goris RJA, Trentz OO. The integrated approach
num ve pnömoperikardium izlenebilir. to trauma care. The first 24 hours. Springer Ver-
* Labaratuar bulguları olarak, kalpte kon- lag, Berlin Hiedelberg, 1995.
tüzyon sonrası kardiyak enzim düzeyleri 10. Mc Swain NE. Kinematics of Trauma. In: Mat-
yükselir. Özellikle EKG’nin anormal ol- tox KL, Feliciano DV, Moore EE, Eds. Trauma.
duğu durumlarda troponin düzeylerinin 4th Ed, New York: Mc Graw Hill, 2000:127-15. 855
11. Uzar Aİ, Kayahan C. Travma kinematiği. 26. Kaplan M. Kalp ve Büyük Damar Yaralanması
Ertekin C, Taviloğlu K, Güloğlu R, Kurtoğlu Erişim: (http://www.kvc.hacettepe.edu.tr/pdf/
Bölüm 12. Travma Acilleri
43. Tavares s, Hankins JR, Moulton AI. Manage- 56. Freshman SP, Wisner DH,Weber CJ. 2-D EKO:
ment of penetrating cardiac injüries: The role Emergent use in the evaluation of penetrating
Kalp Yaralanmaları
of emergency room thoracotomy. Ann Thorac precordial trauma. J Trauma, 1991;31:902-5.
Surg, 1983;38:183-7. 57. Jimenes E, Martin M, Krukenkamp I. Subxi-
44. Moreno C, Moore EE, Majure JA. Pericardial poid pericardiotomy versus EKO: A prospective
tamponade: Acritical determinant for survıval evaluation of the diagnosis of occult penetrating
following penetrating cardiac wounds. J Trau- cardiac injüriy. Surgery, 1990;108:676-9.
ma, 1986;26:821-5. 58. McIntyre RC, Moore EE, Reed RR. TEE in the
45. Özçelik C, İnci İ, Nizam Ö. Penetran Kalp evaluation of atransmediastinal gunshot wound:
yaralanmaları. Dicle Tıp Dergisi, 1995;22:35-41. Case report. J Trauma, 1994;36:125-7.
59. Tunacı A, Yekeler E. Travmada radyoloji. Ertekin
46. Karrel R, Shaffer MA, Franaszek JB. Emergency
C. ve ark.. Travma. 1.Baskı, İstanbul: İstanbul
diagnosis, resuscitation and tratmant of acute
Medikal Yayıncılık, 2005: 345- 350.
penetrating cardiac trauma. Ann Emerg Med,
1982;11:504-17. 60. Sirmali M, Turut H, Topçu S, Gülhan E, Yazici
U, Kaya S. Tashepe I. A compresensive analysis
47. Pasquale MD, Nagy K, Clarke J. Practice Man- of traumatic rib fractures: Morbidity, Mortal-
agement Guidelines for the Screening of Blunt ity and Management. Eur J Cardiothorac Surg,
Cardiac Injury; Eastern Association for the Sur- 2003;24(1):133-8.
gery of Trauma, 1998. Erişim: (www.east.org/
61. Kodallı N. Yoğun bakımda travma hastaları.
tpg/chap2.pdf ) Erişim Tarihi: 28.7.2005.
Toraks radyolojisi derneği yıllık bilimsel toplan-
48. Potkin RT, Werner JA, Trobaugh GB. Evalu- tısı. İstanbul-Türkiye,6-8 Nisan 2002.
ation of noninvaziv tests of cardiac damage
62. Peitzman AB, Rhodes M, Schwab CW, Yeald
in suspect cardiac contusion. Circulation, DM. The trauma manual lippincottraven. Di-
1982;66:627-31. cle:1998.
49. Blair E, Topuzlu C, Davis JH. Delayed or missed 63. Mirvis SE. Trauma. Radiol Clin North Am.
diagnosis in blunt chest trauma. J trama,1971;1: 1996;34:1225-57.
129-45.
64. Gibler WB, Runyon JT, Levy RC. A rapid di-
50. Binak K, İlerigelen B, Güzelsoy D, Okay T. agnostic and treatment center for patients with
Teknik Kardiyoloji. 2.Baskı, İstanbul: Form chest pain in the emergency department. Ann
reklam hizmetleri, 2001: 3-5. Emerg Med, 1995; 25:1-8.
51. Hermani Y, Engel PJ, Gellant T.E. Sequelae of 65. Zimmerman J, Fromm R, Meyer D. Diagnotic
injüry to the heart caused by multiple needles. J marker cooperative study fort the diagnosis of mi-
Am CoolCardial ,1986; 8:1226. yocardial infarction. Circulation, 1999;99:1671-7.
52. Plummer D, Brunette D, Asinger R, Ruiz E. 66. Henderson AR. Enzyme tests in cardiovascular
Emergency department ECHO improves out- disease. In Moss DW, Rosalki SB. Enzyme Tests
care in penetrating cardiac injüry. Ann Emerg in Diagnosis. London: Edwaed Arnold, 1995:
Med, 1992;21:709. 90-135.
53. Weiss JL, Bulkley BH, Hutchins G. 2-D 67. Tucker JF, Collins RA, Anderson AJ. Early diag-
EKO recognitin of miyocardial injury in nostic efficiency of cardiac troponin I and car-
man:Comprasion with postmortem study.Cir- diac troponin T for acute miyocardial infarction.
culation,1981;63:401-8. Acad Emerg Med, 1997;4:13-21.
54. Morto M, Barzilay Z, SchneeweissA. Isolated 68. Wu AHB, Apple FS, Gibler WB. National
right ventriculer infarction and aneurysm Academy of Clinical Biochemistry Standards of
due to blunt chest trauma: Value of 2D eko laboratory practice: recommendations for use of
and radionuclide angiography. Am Heart J, cardiac markers in coronary artery disease. Clin
1981;101:679-80. Chem, 1999;45:1414-23.
55. Watanabe T, Katsume H, Matsukobo H . Arup- 69. Bodor GS, Porterfield D, Voss E. Cardiac tro-
tured chordae tendineae of the tricusbid valve ponin I is not expressed in fetal and adult
due ton on penetrating trauma:EKO findings. human skeletal muscle tissue. Clin Chem,
Chest, 1981;80:751-3. 1995;41:1710-5. 857
70. Ricchiuti V, Voss EM, Ney A. Cardiac troponin 75. Ferjani M. Circulating cardiac troponin T in
T isoforms expressed in renal diseased skeletal myocardial contusion. Chest, 1997;111:427-33.
Bölüm 12. Travma Acilleri
muscle will not cause false positive results by 76. Helm M, Hauke J, Weiss A, Lampl L. Car-
the second generation cardiac troponinT as- diac troponin T as a biochemical marker of
say by Boehringer Mannheim. Clin Chem, myocardial injury early after trauma. Diagnos-
1998;44:1919-24. tic value of a qualitative bedside test. Chirurg,
71. Bertinchant JP, Polge A, Mohty D. Evaluation 1999;70:1347-52.
of incidence, clinical significance and prognos- 77. Adams JEI, Bodor GS, Davila-Roman VG. Mi-
tic value of circulating cardiac troponin I and yocardial injüry/infarction: Cardiac troponin I:
T elevation in hemodynamically stable patient A marker with high specificity for cardiac injüry.
with suspected myocardial contusion after blunt Circulation, 1993;88:101-6.
chest trauma. J. Trauma,2000;48:924-31. 78. Bertinchant JPM, Robert EM, Polge AM. Re-
72. Fulda GJ, Giberson F, Hailstone D. An evalu- lease kinetics of cardiac troponin I and cardiac
ation of serum troponin T and signal averaged troponint in effluents from isolated perfused
electrocardiography in predicting electrocardio- rabbit hearts graded experimental miyocardial
graphic abnormalities after blunt chest trauma. J contusion. J Trauma, 1999;47:474-80.
Trauma, 1997;43:308-11. 79. Okubo NMD, Hombrouck CP, Fornes PMD.
73. Adams JE 3rd, Davila-Roman VG, Bessey PO. Cardiac troponin I and miyocardial contusion
Improved detection of cardiac contusion with car- in the rabbit. Anesthesiology, 2000;93:811-7.
diac troponin I. Am Heart J, 1995;131:308-11.
74. Mair P, Mair J, Koller J, Wieser C, Talaszand H,
Puschendorf B. Cardiac troponin T release in mul-
tiply injured patients. Injury, 1995;26:439-43.
858
Konu 7
KARIN YARALANMALARI
Karın yaralanmaları; baş-boyun ve toraks yaralan- Künt karın yaralanmasında en sık yaralanan
malarından sonra travmaya bağlı üçüncü en sık organlar dalak ve karaciğerdir. Bunları sırasıyla,
ölüm nedenidir. Tüm travmaya bağlı ölümlerin retroperitoneal bölge, ince bağırsak, böbrekler,
%15-20’si’i karın yaralanmalarına bağlıdır. Er- mesane, kolorektum, diyafram ve pankreas izler.
kekler kadınlardan daha sık etkilenmektedir.(1,2) (5)
İçi boş organ yaralanma oranı yaklaşık %5-10
olup bir organın tek başına yaralanması ise son
Karın yaralanmaları künt ve penetran yaralan- derece nadirdir.(2)
malar olarak 2 ana başlık altında incelenirler.
(1,2,3,4,5)
Künt karın yaralanmasında karın 4 bölümde in-
celenir. Bunlar:
Karın yaralanmalarında solid organ yaralanma-
ları, damar yaralanmaları, içi boş organ yaralan- Alt torakal bölge.(Toraks içi karın): Diyafram,
maları ve diyafram yaralanmaları görülebilir. So- karaciğer, dalak ve midenin bulunduğu kot kav-
lid organ ve damar yaralanmalarında hemorajik sinin altındaki üst karın bölgesidir. Son kotlarda
şok bulguları, içi boş organ yaralanmalarında kırığı olan hastalarda bu bölge organ yaralanma-
peritonit bulguları, diyafram yaralanmalarında sından şüphelenilmelidir.(2,5)
ise solunum ile ilgili bulgular ön plandadır.(1,3,4)
Pelvik bölge: Mesane, üretra, rektum, ince bar-
sak, iliak damarlar, kadınlarda over, fallop tüple-
ri ve uterus yer alır. Pelvis kırıklarında bu bölge
Künt Karın Yaralanmaları yaralanmaları görülebilir ve tanıları zordur.(5)
Künt karın yaralanmaları genellikle motorlu
Retroperitoneal bölge: Böbrekler, üreter, pank-
araç kazaları, darp, iş kazaları veya düşmeler
reas, aort, vena cava ile duodenum ve kolonun
sonucu meydana gelmektedir. Künt karın ya- bir kısmının yer aldığı arka paryetal peritonun
ralanmaları genellikle çoklu yaralanmalı hasta- arkasında kalan bölgedir. Bu bölge yaralanmala-
larda ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle erken tanı rının FM ile tanısının konulması çok zordur.(2,5)
ve tedavi önceliklerinin belirlenmesi güç ve geç
olabilmektedir.(2,5) Gerçek karın bölgesi: İnce ve kalın barsaklar,
gebelerde uterus ve dolu mesanenin bulunduğu
Künt karın yaralanmalarının patofizyolojisinde bölgedir. Bu organların perforasyonları FM’de
üç temel mekanizma tanımlanmaktadır: peritonit bulgularını ortaya çıkarır.(5)
1. Doğrudan darbe ile karın içi basınçta ani Künt karın yaralanmalı hasta değerlendirilirken
artışa bağlı içi boş organ rüptürü veya solid eğer hasta motorlu araç kazası ile getirilmiş ise;
organ yaralanması, olay yerinde ölü olup olmadığı, aracın tipi ve
2. Karın içi organların karın ön duvarı ve hızı, aracın takla atıp atmadığı, direksiyon de-
vertebralar arası sıkışması sonrası ezilmeleri, formitesi olup olmadığı, emniyet kemerinin kul-
3. Hızın aniden kesilmesi (Akselerasyon-desele- lanılıp kullanılmadığı, hava yastıklarının açılıp
rasyon) sonucu organ pediküllerinde kopma açılmadığı, hastanın araçtaki yerinin sorgulan-
ve yırtılma şeklindedir. ması hastayı değerlendirmede yardımcı olur.(4,6,7)
Bilinci açık hastalarda fizik muayene.(FM)’nin nin tespit edilmesidir.(4) Hemodinamisi stabil
tanısal değeri %55-65 oranlarında bildirilme- olmayan hastada acil olarak periton boşluğu-
Bölüm 12. Travma Acilleri
sine rağmen hastanın ilk değerlendirilmesinde nun değerlendirilmesi gerekir.(4) İzole karın içi
hala köşe taşıdır.(4) Tek bir FM duyarlı değildir, yaralanmalardan kaynaklanan ölüm riski acil
seri FM yapılmalıdır.(1) Hastanın ilk değerlen- serviste geçirilen zamanla ve hipotansiyonun
dirmesinde; emniyet kemeri izi, abrazyonlar, ciddiyetiyle artmaktadır.(4) Bir çok çalışma ışı-
ekimozlar, laserasyonlar, kontüzyonlar, genital ğında Travma Derneklerinin oluşturduğu yak-
organlarda hematom olup olmadığına bakılma- laşım çizelgelerinde; hemodinamisi stabil olma-
lıdır.(2) Alt abdomende ekimoz, emniyet kemeri yan künt karın yaralanmalı hastalarda öncelikle
izi hastaların 1/3’ünden fazlasında karın içi bir FAST yapılması ve periton içi kan tespitinde
yaralanmaya işaret eder.(4) Bilinci açık hastalarda hastanın hemen laparotomiye alınması öneril-
karında ağrı, hassasiyet, defans, rebound gibi pe- mektedir.(3,4,9) Yapılan FAST’te pozitif bir bulgu
ritonit bulgularının saptanması önemlidir. Künt saptanamadıysa hastada hipotansiyon oluştura-
bilecek karın dışı diğer yaralanmalar ve kanama
karın yaralanmalı hastada; kafa travması, alkol
olasılıkları gözden geçirilmelidir. (Uzun kemik
veya ilaç kullanımına bağlı bilinç bulanıklığı
kırıkları, skalp laserasyonları, hemotoraks, pnö-
varsa hastanın FM’i doğru değerlendirilemez ve
motoraks gibi).(1,3,4,) Kanama odağı olarak karın
bu durumda yardımcı tanı yöntemlerinin kul-
dışı yaralanmalar saptanmışsa onlara yönelik te-
lanılması gerekir.(1,2,4) Bilinci açık hemodinamisi davi yapılmalıdır. Tedavi ile hemodinamisi stabil
stabil hastada karın ağrısı, hassasiyet ve peritoneal hale gelen hastada karın içi yaralanma şüphesi
bulgular çoğunlukla güvenilir bulgulardır ve ka- halen devam ediyorsa hastaya bilgisayarlı batın
rın içi yaralanmaların %90’ında bulunabilirler. tomografisi (BT) çekilmelidir. Bilgisayarlı ba-
(4)
Bununla birlikte birkaç çalışma bu hastalar- tın tomografisinde bir organ yaralanması tespit
da bile sadece FM ile önemli yaralanmaların edilirse ona yönelik hasta laparotomiye alınmalı
atlanabildiğini göstermiştir. Bundan dolayı FM veya konservatif tedavi edilmelidir. BT’de her-
bulgularının yokluğu karın içi yaralanmayı dış- hangi bir patoloji saptanmayan hastalar ise takip
lamaz. FM bulguları normal olsa bile karın içi edilmeli ve takip sonrasında taburcu edilmelidir.
yaralanma şüphesi kuvvetli olan hastalarda ileri (4)
Kanama odağı saptanamayan, resusitasyona
tetkik ve gözleme ihtiyaç vardır.(4,8) İçi boş organ rağmen hemodinamisi düzelmeyen ve karın içi
yaralanmalarında yaralanmadan sonraki ilk sa- yaralanma şüphesi devam eden ancak acil trav-
atlerde karın içi kontaminasyon az olduğu için ma odasından radyoloji ünitesine gidemeyecek
FM bulguları belirgin değildir. Daha sonra kon- hastalara ise tanısal peritoneal lavaj (TPL) veya
taminasyonun artması ile bulgular belirginleşir. parasentez yapılmalıdır. Sonuç pozitif gelirse
Özellikle penetran yaralanmalarda bu durum hasta laporotomiye alınmalıdır. Sonuç negatif
daha barizdir.(2) Retroperitoneal yaralanmalarda ise hasta takip edilmelidir (Şekil 1). Ayrıca çok-
da ciddi yaralanmalar olsalar dahi peritonit bul- lu yaralanmalarda başka bir sistem yaralanması
guları görülmeyebilir. nedeniyle acil ameliyata alınması gereken ancak
karın içi yaralanma şüphesi de olan hastalarda da
TPL/Parasentez yapılmalıdır.(4)(Şekil 1)
Karın Yaralanmaları
şiddetli travma ve batın içi yaralanma şüphesi Penetran yaralanmalarını ateşli silah (ASY) ve
mevcut ise FAST’in sonucuna bakılmaksızın delici-kesici alet yaralanmaları (DKAY) oluş-
BT çekilmelidir.(4) Hemodinamisi stabil olan turur. Ülkemizde en sık penetran yaralanma
künt karın yaralanmasında BT’de KC veya da- nedenini DKAY oluşturmaktadır.(2) Penetran
lak yaralanması tespit edilmişse güncel yaklaşım karın yaralanmalı hastaların yaklaşık %90’ı er-
konservatif tedavi, seri muayeneler ve hematok- keklerdir.(11) Karın içi organ yaralanma ihtimali
rit takibidir.(4, 10)(Şekil 2) ASY’da %90-98, DKAY’da %55-60, Alt torakal
bölge yaralanmalarında ise %25-30 olarak bildi-
Hemodinamisi stabil olmayan hasta
rilmektedir.(2)
nal kıvrımlar arasında kalan bölgedir. hastaya ileri tetkikler planlanmalıdır. Yaralanma
bölgesi alt torakal, sırt veya flank bölgesinde ise
Sırt bölgesi: Üstte skapula alt ucu, altta inferior
lokal yara eksplorasyonu yapılması önerilmez.
iliak kanat, yanlarda bilateral posterior aksiller
Sırt ve flank bölgede kaslar kalın bir katman
çizgiler arasında kalan bölgedir.
oluşturur ve retroperitoneal bölge olduğundan
Flank bölgesi: Üstte skapula alt ucu, altta infe- peritona ulaşmak güçtür.(13) Sırt ve flank ya-
rior iliak kanat, yanlarda ön aksiller çizgi ile arka ralanmalarında BT çekilmesi önerilmektedir.
aksiller çizgi arasında kalan bölgedir. Alt torakal bölgede ise lokal yara eksplorasyo-
nu kontrendikedir. Plevranın hasarlanmasına,
Alt Torakal (Torakoabdominal) bölge: Bilate- hemo veya pnömotoraks oluşmasına yol açabi-
ral ön aksiler çizgi, altta subkostal kenarlar, üstte lir.(13) Alt torakal bölge yaralanmalarında her iki
iki meme ucunu birleştiren çizgi arasında kalan vücut boşluğunu da ilgilendiren yaralanmalar
bölgedir. olabilir. Bu bölge yaralanmalarında diyafram ve
Penetran karın yaralanmasında hemodinamisi karın içi yaralanmaların tespiti için laparoskopi
stabil olmayan hastalar hemen kanama ve kon- altın standart kabul edilmektedir.(2,4)
taminasyon kontrolü için ameliyathaneye alın-
Hastanın hemodinamisi stabil fakat eviserasyon
malıdır. Durumu stabil olan hastalarda ise tam
mevcutsa laparotomi veya konservatif tedavi
ve ayrıntılı karın muayenesi yapılmalı ve FM
yapılmalıdır. Günümüzde penetran yaralanma-
tamamlanmalıdır. Hastanın FM’de peritonit
larda barsak ve omentum eviserasyonu mutlak
bulguları, eviserasyon, ve diğer periton penetras-
yonunu gösteren bulgular olup olmadığı değer- laparotomi endikasyonu değildir. Tanı yöntem-
lendirilmelidir.(4) Peritoneal irritasyon, rebound, lerinde ve hastaların yakın takibinde sağlanan
defans, hassasiyet karın içi organ yaralanmasını gelişmelerden dolayı hastalar selektif takip edile-
gösterir ve laparotomi endikasyonudur.(3) Evi- bilmektedir.(2) Ayrıca diyafram altı serbest hava
serasyon özellikle DKAY’da mutlak laparotomi künt yaralanmalarda acil laparotomi endikasyo-
endikasyonu kabul edilmemektedir.(2, 4) Retro- nu olmasına rağmen; penetran yaralanmalarda
peritoneal yapılara penetre yaralanmalar ciddi DKA girişine bağlı penetrasyon nedeni ile organ
yaralanmalar olsalar dahi klinik bulgu vermeye- yaralanması olmadan da gözükebilmektedir.(2, 4)
bilirler ve peritonit bulgularını göstermeyebilir- (Şekil 3)
ler. Ayrıca şuur değişikliği, kafa travması, intok-
sikasyon gibi durumlarda peritonit bulgularını
maskeleyebilir.(3) Hemodinami
ASY Olan Hastaya Acil Yaklaşım leri geçmişten beri karın içi yaralanmaların be-
lirteci olarak kullanılır; bununla birlikte birçok
Karın Yaralanmaları
ASY olan hastanın ilk değerlendirmesinde has- çalışma bunların nonspesifik olduklarını göster-
tanın hemodinamisi stabil değil, peritoneal bul- miştir ve bu testler karın yaralanmalı hastanın
guları veya eviserasyon mevcut ise hasta kanama akut değerlendirilmesinde ve yönetiminde ye-
kontrolü ve kontaminasyonun engellenmesi için teri kadar yardımcı değillerdir.(4,15) Baz eksikliği
hemen laparotomiye alınmalıdır. hemorajik şokun bir işareti olarak sık kullanılır
Hastanın hemodinamisi stabil, peritoneal bul- ancak o da tüm laboratuar değerleri gibi klinik
gular veya eviserasyon yoksa hastada peritoneal senaryonun durumuna göre değerlendirilmeli-
penetrasyon olup olmadığını anlamak için ileri dir ve resusitasyon yapıldığında metabolik asi-
tanı yöntemleri kullanılmalıdır. Yaralanma böl- doz düzelecektir.(4) İdrar analizinde mikroskopik
gesi alt torakal bölgede ise penetrasyon olup ol- veya makroskopik hematüri varlığı böbrek yara-
madığını anlamak için hastaya FAST yapılmalı, lanmasını gösterir ve abdominal hassasiyetle bir-
direk grafi ve batın BT çekilmelidir. Halen pe- likte olduğunda künt karın yaralanmalı hastada
netrasyon şüpheli ise hastaya tanısal laparosko- karın içi yaralanmayı gösterir, %65 duyarlı ve
pi planlanmalı ve seri muayeneler yapılmalıdır. %94 özgüldür.(4,16) Toksikolojik testlerin açıkla-
Yaralanma bölgesi sırt veya flank bölgesinde ise namayan şuur değişikliği olmadıkça karın yara-
hastaya BT çekilmelidir. ASY’da BT trase hak- lanmalı hastanın akut yönetiminde yeri yoktur.(4)
kında bilgi verir, organ yaralanmasını tanımlar
ve konservatif tedaviye imkan sağlar.(4) Periton Direk Grafiler: Diyafram altı serbest hava, di-
penetrasyonu saptanan hastaya laparotomi plan- yafram elevasyonu, pnömotoraks, hemotoraks,
lanırken saptanmayan hasta takip sonrası tabur- kot kırıkları, mediasten genişlemesi gibi bulgu-
cu edilebilir.(4) (Şekil 4) lar saptanabilir. Direk grafiler yabancı cisim ya
da kurşun parçalarının yerini gösterebilir. Direk
grafilerde özellikle penetran yaralanmalarda lo-
Hemodinamisi stabil değil
Peritoneal bulgular mevcut
kalize yabancı cisim yardımıyla organ yaralanma
Eviserasyon var riskleri tahmin edilebilir.(1) Diyafram altı serbest
Evet Hayır hava görülmesi künt batın yaralanmalarında
acil laparotomi endikasyonu iken penetran ya-
FAST, BT, TL, Direk ralanmalarda ise acil laparotomi endikasyonu
Laparotomi
grafi TPL, Seri FM
değildir. Ayrıca akciğer ve pelvis grafileri hipo-
tansiyon veya hemorajinin karın dışı sebebini
Evet Periton penetrasyonu
göstermeye yarar.(Pnömotoraks, hemotoraks,
pelvis kırıkları gibi).(1,2)
Hayır
FAST (Focused assessment of sonography for
Takip trauma): Yatak başı hızlıca uygulanabilen, por-
tabl, noninvaziv, tekrarlanabilen, kontrast mad-
de gerektirmeyen ve radyasyon içermeyen bir
Şekil 4. Ateşli silah yaralanmasına acil yaklaşım.
tanı aracıdır. Karın içindeki serbest sıvıyı göster-
mede duyarlı ve özgüldür. Ayrıca pnömotoraks,
Laboratuar Testleri: Tam kan ve biyokimya de- perikardiyal ve plevral sıvıyı gösterebilir. Karın
ğerleri karın yaralanmalı hastanın akut değerlen- içi sıvının kaynağını gösterememesi, retroperi-
dirilmesinde ve yönetiminde ikinci planda yer toneal organları değerlendirememesi, operatör
alır. Tam kan, kan grubu ve çapraz karşılaştırma bağımlı olması, aşırı kilolu kişilerde, subkutanöz
rutin olarak gönderilmelidir. Bazal hematokrit hava veya aşırı barsak distansiyonu olanlarda
değeri nadiren hastanın aciliyetine işaret eder değerlendirilmesinin zor olması dezavantajıdır.
ancak hastanın izleminde faydalıdır. Tam kan, (1,17,18)
FAST’te subhepatik bölge, sol subfrenik
pankreas enzimleri ve karaciğer fonksiyon test- bölge, KC ve dalak parankimleri, böbrek lojları, 863
subksifoid perikard ve rektovezikal boşluk de- anjiografi gibi ileri tetkikleri gerektirebilir.(1, 19)
ğerlendirilir.(1, 2) (Bkz. Acilde BT ve MR)
Bölüm 12. Travma Acilleri
Karın Yaralanmaları
riton penetrasyonu olup olmadığını gösterir.(2) * Karın yaralanmaları künt ve penetran ya-
ralanmalar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Scalea TM, Boswell SA. Abdominal Trauma. In 13. Ayşan E, Ertekin C, Aren A, Güloğlu R. Pen-
Tintinalli JE, Kelen GD, stapczynski JS.(eds): etran Karın Travmalarına Yaklaşım. Ulusal Trav-
Emergency Medicine A Comprehensive Study ma Derg 2001;7:78-81.
Guide. 7th ed. New York: The Mac Graw Hill 14. Boyle EM, Maier RV, Salazar JD, et al. Diagno-
Companies, 2010. sis of injuries after stab wounds to the back and
2. Güloğlu R, Yanar H. Karın Yaralanmaları. Trav- flank. J Trauma 1997;42:260-5.
ma ed. Ertekin C, taviloğlu K, Güloğlu R ve 15. Asimos AW, Gibbs MA, Marx JA, et al. Value of
Kurtoğlu M. 1. baskı. İstanbul Yayıncılık, 2005, point-of-care blood testing in emergent trauma
s: 875-85. management. J Trauma 2000;48:1101-8.
3. Pryor JP, Reilly PM, Dabrowski GP, Grossman 16. Knudson MM, McAninch JW, Gomez R, et al.
MD, schwab CW. Nonoperative Management Hematuria as a predictor of abdominal injury
of Abdominal Gunshot Wounds. Ann Emerg after blunt trauma. Am J Surg 1992;164:482-5.
Med 2004;43:344-53. 17. Diercks DB, Mehrotra A, Nazarian DJ, Promes
4. Isenhour JL, Marx J. Advances in Abdominal SB, Decker WW, Fesmire FM. Clinical Policy:
Critical Issues in the Evaluation of Adult Pa-
Trauma. Emerg Med Clin N, 2007;25:713-33.
tients Presenting to the Emergency Department
5. http://e-medicine.medscape.com/article/1980980 with Acute Blunt Abdominal Trauma. Ann
accessed 10.07.2012. Emerg Med 2011;57:387-404.
6. Brasel KJ, Nirula R. What mechanism justifies 18. Fu CY, Hsieh CH, Shih CH, Wang YC, Chen
abdominal evaluation in motor vehicle crashes. J RJ, Huang HC, et al. Selective computed tomog-
Trauma 2005;59:1057-61. raphy and angioembolization provide benefits in
the management of patients with concomitant
7. Newgard CD, Lewis RJ, Kraus JF. Steering
unstable hemodynamics and negative sonogra-
Wheel deformity and serious thoracic or ab-
phy results. World J Surg 2012;36:819-25.
dominal injury among drives and paaengers
involved in motor vehicle crashes. Ann Emerg 19. Chong CF, Wang TL, Chang H. Evaluation of
Med 2005;45:43-50. blunt abdominal trauma: Current practice in
Taiwan. 2005;22:113-5.
8. Poletti PA, Mirvis SE, Shanmuganathan K, et al.
Blunt abdominal trauma patients: can organ in- 20. Wang YC, Hsieh CH, Fu CY, Yeh CC, Wu SC,
Chen RJ. Hollow organ perforation in blunt
jury be excluded without performing computed
abdominal trauma: the role of diagnostic peri-
tomography? J Trauma 2004;57:1072-81.
toneal lavage. Am J Emerg Med 2012;30:570-3.
866
Konu 8
PELVİS TRAVMALARI
Pelvis Travmaları
ma nörolojik hasarı, üretral meatusta kan üretral
hasarı gösterir. Vajinal muayene de mutlaka ya-
pılmalı ve kanama ve kırık hattı olup olmadığı Tedavi
değerlendirilmelidir.
Hastane Öncesi Bakım: Pelvis kırıklarında ön-
celik kırıktan çok birlikte olan özellikle yaşamı
Tanı tehdit eden yaralanmalara yöneliktir. Pelvis dışı
yaralanmalar yanında, pelvik kırığın neden ol-
Laboratuvar Çalışması: Kan kaybının takibi duğu komşu damar yaralanmaları ağır şoka va-
açısında seri hemoglobin ve hemotokrit tayin- ran kanamalara ve ölüme neden olabilir. Geniş
leri yapılmalıdır. İdrar analizi makroskopik veya bir damar yolu açılmalı ve izotonik sıvı tedavi-
mikrokopik hematüri açısından yapılmalıdır. si ve analjezik tedavi verilmeli. Hastanın vital
Bayan hastalarda gebelik testi düşünülmelidir. bulguları yakın bir şekilde monitorize edilmeli.
Eğer pelvik bölge ciddi derecede unstabil ise pel-
Radyolojik Değerlendirme: Görüntüleme ça-
visi mekanik olarak stabilleştirmek için dışardan
lışmaları öncesi hastanın stabilitesinin sağlanmış
baskı yapabilecek bir alet veya çarşaf kullanılma-
olması gerekir. Gereksiz ve uygunsuz hareketler
sı gerekebilir. Pelvisin aşırı hareketlerinden kaçı-
hasarın daha da artmasına ve daha fazla kan
nıl ması gerekir.
kaybına yol açabilir. Bir travma hastasında pel-
visin antero-posterior (AP) radyografisi, pelvik Acil Serviste Tedavi: Öncelikle hastanın hava-
halkanın stabilitesinin ilk değerlendirilmesinde yolu, solunum ve dolaşımı değerlendirilmeli.
önemlidir. Tek bir AP pelvis radyografisi pelvik Primer bakı yapıldıktan sonra sekonder bakıda
kırığı % 90 oranında gösterir. Pelvis AP radyog- intraabdominal ve intrapelvik yaralanma olup
rafilerinde kemik yapılar yanında, eklem yerle- olmadığını açığa çıkarmak için mümkün olur
rinde ayrışma olup olmadığı değerlendirilmeli- olmaz FAST yapılması gerekir. Özellikle uns-
dir. Bu değerlendirmeler kırığın sınıflandırılması tabil hastalarda kanama kaynağını ve diğer ya-
ve stabilitesi hakkında önemli bilgiler verir. İlave ralanmaları görmek için akciğer grafisi görmek
olarak inlet grafi (anterior posterior yer değiştir- gerekir. Pelvisin aşırı hareketlerinden kaçınılma-
meyi gösterir) ve outlet grafi (superior-inferior sı gerekir.
yer değiştirmeyi ve sakrum kırıklarını gösterir)
ve asetabulumun daha detaylı değerlendirilmesi Pelvis kırıklarında akut dönemde kemik yapıla-
için de oblik grafiler istenebilir. ra yönelik olarak yapılan girişimler artmış olan
pelvis çapını küçülterek tampon yapıcı etkiyi
Bilgisayarlı Tomografi: Bilgisayarlı tomografi artırmak ve bu şekilde kanamanın durmasını
(BT) pelvis anatomisi ve stabilitesini ve pelvik, sağlamaya yönelik olmalıdır. İnstabil pelvis kı-
retroperitoneal ve intraperitoneal kanama dere- rıklarında pelvik halka iki yerden ayrıştığı için
cesini değerlendirmede en iyi görüntüleme yön- pelvis çapı artmakta ve tamponad etki ortadan
temidir. Bu yüzden son yıllarda hemodinamik kalkmaktadır. Pelvisin stabilizasyonu ve hemo-
olarak stabil hastalarda pelvik BT direkt radyog- rajiyi kontrol etmek için çeşitli modeller kulla-
rafinin yerini almıştır. nılabilir. Basit olarak bir çarşaf, trochanter major
etrafından basınç yaparak bağlanır ve açık kitap
Üretrografi: Retrograd üretrogram, yüksek yer-
şeklindeki fraktürdeki simpizis pubis eklemi ka-
leşimli prostat tespit edilen veya üretral meatusta
patılır. Son zamanlarda ilk resusitasyon sırasında
kan saptanan erkeklerde ve foley sondanın nazik uygulanabilen pelvisi stabilize etmek için kulla-
bir şekilde takılmaya çalışılmasında başarısızlık nılan ticari aletler geliştirildi. Bu mekanizmalar
olan bayan hastalarda gereklidir. Ayrıca vajinal pelvik volümün ve kan toplanacak alanın azaltıl-
yırtık veya üretraya komşu kemik fragmanı pal- masına yardımcı olur. Günümüzde hemodina- 869
mik bulguları bozulmuş hastalarda pelvis çapını 1. Pelvik vasküler yaralanmadan veya kırıktan
daraltarak kanamayı durduracak en etkili yön- kaynaklanan devam eden kanama
Bölüm 12. Travma Acilleri
tem eksternal fiksatör veya pelvis klemp uygula- 2. Ürogenital sistem yaralanmaları; Mesane,
masıdır. Eksternal pelvik stabilizasyon unstabil üretra, prostat veya vajinal yaralanmaları
pelvik kırıklı hastalarda hayatta kalma süresini, 3. Gastrointestinal sistem yaralanmaları ve
kan nakli gereksinimini ve mortaliteyi azaltır. bunlara bağlı enfeksiyonlar
Eksternal fiksasyon sonrası hastanın genel duru- 4. Sakral ve alt lumbar sinir yaralanmaları
munun düzelmemesi burada arteriyel bir kana- 5. Venöz tromboembolik komplikasyonlar
manın bulunduğunu düşündürür. Bu durumda
6. Kötü veya yanlış kaynamalar, yürüme ve
yapılacak anjiografi ile kanayan damarın tespiti postür bozuklukları
ve aynı işlem sırasında yapılacak embolizasyon
7. Cinsel fonksiyon bozuklukları
ile kanamanın durdurulması gerekecektir. Son
araştırmalar göstermiştir ki; pelvik kırığı olan 8. Kronik pelvik ağrı
hemodinamik instabil hastalarda agresif resusi-
tasyon, mekanik stabilizasyon ve embolizasyonla
bile ölüm oranı % 40’ lardadır. Kırıklarla ilgili Özet
pelvik kanamanın çoğu (%85-90) venöz orjin-
lidir. Bu yüzden bu hemoraji sadece embolizas- Aşağıdaki durumları tespit etme ve önleme-
yonla değil, retroperitoneal alanın tamponlan- de yetersizlik olmamalıdır.
masıyla durdurulabilir. * Altta yatan bir yaralanma, özellikle üret-
ral yaralanma atlanmamalıdır.
Hemodinamik bulguları bozulmamış hastalarda
kırıkların redüksiyonu ve fiksasyonu elektif şart- * Erkeklerde üretral sonda yerleştirmeden
larda yapılır. önce klinik veya radyolojik olarak üretral
yaralanma dışlanmalıdır,
Ağrı için ilk tedavi narkotik analjeziklerdir. Pel- * Bayanlarda foley sonda takarken hafif
vik kırıkların major komplikasyonu kanama zorlanma varsa işlemi durdurulmalıdır,
olduğu için ilk tedavide NSAI ilaçlardan kaçı- * Asetabulum kırığı ile birlikte olan kalça
nılmalıdır. çıkığı dışlanmalıdır,
Pelvik kırığı tanısı koyulduğu zaman ortopedi * Kan kaybının değerlendirilmesinde, önle-
konsültasyonu istenmesi gerekir. Hemodinamik mede yetersiz olunmamalıdır,
olarak stabil olmayan hastalar muhtemel ekster- * Eşlik eden intraabdominal veya retroab-
nal fiksasyon gereksinimi için çok acil ortopedi dominal yaralanma konusunda dikkatli
konsültasyonu gerektirir. Yine stabil olmayan olunmalıdır,
hastalar embolizasyon için girişimsel radyoloji * Unstabil pelvik kırıklarda zamanında or-
konsültasyonuna gereksinim vardır. topedi konsültasyonu istenmelidir.
* Pelvis kırıkları tüm iskelet sistemi kırk-
Komplikasyonlar: Kırık sonucu meydana gelen
larının sadece %3’ünü oluştursa da acil
komplikasyonlar acil servise ilk gelişte tespit edi- servislerde (AS) dikkatli bakım gerekti-
lebileceği gibi hastanın takibi sırasında da tespit ren, morbiditesi ve ölüm oranı oldukça
edilebilir. Bu yüzden gelişebilecek komplikasyon- yüksek olan yaralanmalardandır.
lar açısından hastalar sıkı bir şekilde monitorize
* Pelvik kırıklara bağlı ölümlerin yarısın-
edilmelidir. Bu komplikasyonların erken tanın- dan pelvis içine kanama sorumludur.
ması hastanın hayatını kurtaracak en önemli iş-
* Pelvik kırıkların oluşabilmesi için büyük
lemdir. Klinik seyir kırık ve ilişkili yaralanmaların
güçlere ihtiyaç olduğu için beraberinde
şiddetine bağlıdır.
gerek pelvis içi damar ve organ yaralan-
870
Konu 8
maları, gerekse pelvis dışı organ ve sistem * Pelvis kırıklarında akut dönemde kemik ya-
Pelvis Travmaları
yaralanmaları çok sık görülür. pılara yönelik olarak yapılan girişimler art-
* Ciddi veya çoklu travmalı tüm hastaların mış olan pelvis çapını küçülterek tampon
pelvik kırığa sahip olduğunun düşünül- yapıcı etkiyi artırmak ve bu şekilde kanama-
mesi gerekir. nın durmasını sağlamaya yönelik olmalıdır.
* Pelvik kırığın semptom ve bulguları özel- * Eksternal pelvik stabilizasyon unstabil
likle yürümekle ortaya çıkan ağrı ve has- pelvik kırıklı hastalarda hayatta kalma
sasiyetten, pelvik instabilite ve ağır şoka süresini, kan nakli gereksinimini ve ölüm
kadar değişkendir. oranını azaltır.
* İnspeksiyonda, perineal ve pelvik ödem, * Pelvis kırığı tanısı koyulduğu zaman or-
ekimoz, hematom, laserasyon ve defor- topedi konsültasyonu istenmesi gerekir.
mite olup olmadığına bakılır. Pelviste * Komplikasyonların tanınması açısından
asimetri, bacakta kısalık ve rotasyon olup uyanık olmak gerekir.
olmadığına bakılır.
* Palpasyon çok dikkatli bir şekilde ve na-
zikçe yapılmalıdır.
Kaynaklar
* Kan kaybının takibi açısında seri hemog- 1. Ege R, Travmatoloji: Pelvik Travmalar, Bizim
lobin ve hemotokrit tayinleri yapılmalı- Büro Basımevi, Ankara 2002;1535-676.
dır. İdrar analizi makroskopik veya mik- 2. Steele MT, Ellison SR: Trauma to Pelvis, Hip
rokopik hematüri açısından yapılmalıdır. and Femur. In Tintinalli JE, Kelen GD, Stap-
czynski JS (eds): Emergency Medicine A Com-
* Bir travma hastasında pelvisin antero-
prehensive Study Guide. 5th ed. New York: The
posterior (AP) radyografisi, pelvik halka- Mc Graw Hill Companies, 2004; pp:1712-25.
nın stabilitesinin ilk değerlendirilmesinde
3. Şar C, “Pelvis Kırıkları”, Travma, ed. C. Ertekin,
önemlidir. K.Taviloğlu, R. Güloğlu ve M. Kurtoğlu.
* Bilgisayarlı tomografi (BT) pelvis anato- İstanbul Medikal Yayıncılık, 2005;1001-14.
misi ve stabilitesini ve pelvik, retroperito- 4. Mechem CC: Fracture Pelvic, In Louden M, Ta-
neal ve intraperitoneal kanama derecesini lavera F, Farina GA (eds): emedicine free online
değerlendirmede en iyi görüntüleme yön- medical reference, http://emedicine.medscape.
temidir. com/article/825869-overview.
* Retrograd üretrogram, yüksek yerleşimli 5. Rice PL, Rudolph M. Pelvic Fractures. Emerg
prostat tespit edilen veya üretral meatusta Med Clin N 2007;25:795802.
kan saptanan erkeklerde ve foley sonda- 6. Geeraerts T, Chhor V, Cheisson G, Martin L,
nın nazik bir şekilde takılmaya çalışılma- Bessoud B, Ozanne A, Duranteau J. Clinical re-
sında başarısızlık olan bayan hastalarda view: initial management of blunt pelvic trauma
gereklidir. patients with haemodynamic instability. Crit
Care, 2007;11:204.
* Öncelikle hastanın havayolu, solunum ve
7. Major Pelvic Trauma-New guidance. Trauma
dolaşımı değerlendirilmeli. Emergencies. pp1-8.www2.warwick.ac.uk/.../
8. pelvic_trauma_final_published_version_
issued_21apr2009.pdf. (April 2009).
871
Konu 9
BÖBREK VE GENİTOÜRİNER SİSTEM
YARALANMALARI
Dr. Okhan Akdur
Alev benzeri ekstravazasyon rüptürü gösterir. olabilir fentanil ve morfin türevi analjezikler ge-
rekli durumda kullanılabilir.
Ekstravazasyon olmaksızın hematüri varlığı me-
sane kontüzyonunu gösterir. BT mesane yara-
lanmalarının tanısında yardımcıdır. Fakat düşük İlaçlar
duyarlılığa sahiptir. Beraberinde var olan pelvik
Antibiyotik olarak 1.5 g (1 g ampisilin + 0.5 g
ve abdominal yaralanmaların görüntülenmesin-
sulbaktam) - 3 g (2 g ampisilin + 1 g sulbaktam)
de faydalıdır.
IV/IM, 6-8 saat ara ile uygulanabilir. Analjezik
Ultrasonografi abdomendeki sıvının gösterilme- olarak fentanil (0.5-1 mcg/kg IV/IM 30-60 da-
sinde ve mesane duvar bozukluğunun görülme- kika ara ile) veya morfin sülfat (0.1 mg/kg IV/
sinde kullanılır. Fakat mesane yaralanmasının IM/SC) verilebilir.
dışlanmasında düşük duyarlılığa sahiptir. Rad- İzlem: Mesane kontüzyonu yeterli drenaj ile
yonüklid ile görüntüleme yöntemleri özellikle birkaç gün içerisinde rezolüsyona uğrar. Mesane
künt travmalarda yardımcıdır. duvarının değerlendirilmesi amacıyla sistografi
ile takip yapılabilir.
Ayırıcı tanı: Mesane yaralanmaları ekstraperi-
toneal ve intraperitoneal olmak üzere iki gruba İntraperitoneal mesane rüptürü cerrahi olarak
ayrılır. Bu yaralanmaların %60-65‘i ekstraperi- tamir edilmeli ve suprapubik sistostomi kata-
toneal yaralanmalardır ve genellikle pelvik frak- teri veya foley ile drenaj sağlanmalıdır. Ekstra-
tür (özellikle ramus pubis kırıkları) ile ilişkilidir. peritoneal mesane rüptürleri geniş spektrumlu
Intarperitoneal yaralanmalar nadiren pelvik bir antibiyotik ve mesane drenajı ile 7-10 gün
kırıklar ile birliktedir. Çoğunlukla penetran ya- sonra sistogram ile değerlendirilmelidir. Eğer
ralanmalar veya distansiyondaki mesanenin yol ekstravazsyon düzelmiş ise katater çekilmeli,
açtığı künt travma nedeni ile görülür. ekstravazsyon devam ediyorsa cerrahi tamir ya-
pılmalıdır. Ciddi hematüri ve pelvik enfeksiyon
Üretral yaralanmaların %60‘dan künt travmalar
varlığında konservatif tedavi uygulanamaz. Pe-
sorumuludur. Anterior üretra yaralanmaları sık-
netran mesane yaralanmalarında cerrahi tamir
lıkla symphisis pubis ile sert bir cisim arasında
tercih edilmelidir.
kalma sonucunda gelişirken posterior üretra yara-
lanmaları çoğunlukla pelvik kırığına sekonderdir. Üretral yaralanma da mesane daha sonra eks-
travazsyonu önlemek için açık teknikle veya
Acil tedavisi: Oksijen ve gerekli ise ventilatör suprapubik olarak drene edilmelidir. Başlangıç-
desteği verilmelidir. İntravenöz kristaloid sıvı in- ta üretral tamir önerilmez pelvik hematomun
füzyonu başlanmalıdır. Hayatı tehdit eden diğer enfeksiyon riski, hematüri ve empotans riski
yaralanmalar öncelikli olarak tedavi edilmelidir. nedeniyle. Kesin tedavi diğer yaralanmaların
Sistogram ve üretrogram gibi tanısal işlemler durumuna göre hasta stabilize edildikten sonra
gerçekleştirilmelidir. GU sistem travma varlığın- planlanır. Tamir primer kapama, geciktirlmiş
da ürologların görüşür alınmalaıdır. Beraberin- kapama (10-14 gün) ve geç kapama (3 ay üze-
de abdominal yaralanma, pelvik kırık bulunan rinde) olarak yapılabilir.
olgular genel cerrahi ve ortopedi ile konsülte
edilmelidir. Penil deri yaralanmaları debridman ve deri
greftleri ile tedavi edilir. Penil kopmalarda sıcak
GU sistem enfeksiyonlarına karşı muhtemel iskemi süresini aşmamış ise (4 saat) reimplan-
patojenleri içerisine alan geniş spektrumlu an- tasyon yapılabilir. İskemi süresini uzatmak için
timikrobiyal tedavi kullanılmalıdır. Ampisilin ampute segment antibiyotik ve heparin içeren
876 sulbaktam kombinasyonu veya II. Kuşak bir ringerli laktat solüsyonu içerisinde soğuk ola-
Konu 9
Kaynaklar
Özet 1. Practice management guidelines for the manage-
* Karın yaralanması ve karın ağrısı olan ment of genitourinary trauma. Holevar M, Eb-
olgular muhtemel böbrek yaralanma yö- ert J, Luchette F, Nagy K, Sheridan R, Spirnak
JP, Yowler C. Practice management guidelines
nünden değerlendirilmelidir.
for the management of genitourinary trauma.
* Böğür bölgesine gelen doğrudan trav- Winston-Salem (NC): Eastern Association for
malarda klinisyen böbrek yaralanmadan the Surgery of Trauma (EAST); 2004. 101 p.
şüphelenmelidir. 2. http://emedicine.medscape.com/article/828154
* Hematürinin olmaması, böbrek yaralan- -overview Trauma, Upper Genitourinary. Imad S
ma ihtimalini ortadan kaldırmaz. Dandan, Walid Farhat, Updated: Apr 16, 2009.
* Genitoüriner sistem yaralanmaları tek başı- 3. American College of Surgeons Committee on
na hayatı tehdit etmemesine rağmen ciddi Trauma. Abdominal Trauma In: Advanced
yaralanmalara eşlik edebilir (Pelvis kırığı). Trauma Life Support Program for Physicians.
2004:131-45.
* Yakınmalar belirsiz hastalığa özgü olama-
yabilir. 4. Baron BJ. Trauma In: Tintinalli JE, Kelen GD,
Stapczynski JS editors. Emergency Medicine: A
* Mesane yaralanmalarının büyük çoğun- Comprehensive Study Guide. 6th ed. New York:
luğu pelvis kırığı ile birliktedir. The Mc Graw-Hill; 2004. p. 1622-9.
877
Konu 10
880
Konu 11
SPOR YARALANMALARI
şekilleri
Ani zorlanma ya da mikrotravma şeklinde sü-
rekli tekrarlayan hareketlerin etkisiyle ortaya 1. Olecranon fraktürü (kırığı),
çıkabilir. Ağrıyla birlikte omuz hareketleri güç- 2. Lateral epikondilde kopma kırığı
leşir. “Donuk Omuz” adı verilen klinik tablo
3. Medial epikondilde kopma kırığı
ortaya çıkar. Bu tablo; rotator kuf, supraspinatus
tendon lezyonlarında, subakromial ya da subko- 4. Kapitellum veya troklea kırığı
rakoid bursalarda olası kalsifiye veya nonkalsifi- 5. Radius başı kırığı
ye enflamasyonları ile gelişen bursitte meydana 6. Suprakondiler kırığı
gelebilir. Bu klinik tabloların tümünde tedavi
7. Monteggia fraktürü (ulna kırığı ve radius
prensipleri aynıdır.
başı dislokasyonu)
İlk önlem olarak mikro ya da makro travmala- 8. Radius ve ulnada izole kırıkları
rı önlemek gerekir. Nonsteroid antiinflamatuar
ilaçlarla birlikte fizik tedavi araçlarının uygulan- Bu kırıklarda genel tedavi prensiplerine uygun
ması kısa zamanda hastanın rahatlamasını sağlar. olarak önce immobilizasyonu sağlamak gerekir.
Bu önlemlerin yetersiz kaldığı durumlarda omuz Daha sonra kırığı olan hastanın yaşı göz önüne
eklemi çevresine lokal steroidle birlikte anestetik alınarak açık veya kapalı redüksiyona karar ver-
solüsyonların enjeksiyonuyla iyi sonuçlar alınır. mek gerekir. Monteggia kırığında açık redüksü-
Egzersiz programında omuzun fleksiyon, eks- yona başvurmak gerekir.
tansiyon, abdüksiyon hareketlerinin yanı sıra
Codman Egzersizlerine de yer verilir. Hareket Ön kolun volar yüzünde oluşan ağrılar genellik-
kısıtlılığı konservatif tedavi yöntemleriyle gide- le muskulotendinöz yapıların aşırı kullanımı ve
rilemeyen olgularda son çare olarak genel anes- zorlanmasına bağlıdır. Aniden ortaya çıkan çok
tezi altında manüplasyon uygulanabilir. Daha şiddetli bir ön kol ağrısıyla birlikte parmakların
sonra 24-48 saat süreyle buz uygulaması yapıl- ekstansiyon hareketi yapılamıyorsa akla ilk ge-
ması önerilir. lecek tanı, “akut kapalı kompartman sendro-
mu” dur. Bu durumda istirahatle hızlı bir iyileş-
me sağlanamadığı takdirde cerrahi girişime karar
2. Dirsek ve Ön Kol Sakatlıkları verip fasyatomi yapılması gerekir.
Dirsek bölgesinde en sık rastlanan patoloji Te- Ön kolun distal tarafındaki ağrılar genellikle
nisçi Dirseği “Tennis Elbow” olarak bilinen tekrarlayan bilek fleksiyonuna bağlı, fleksör
lateral epikondilittir. Bazı olgularda “Golfçü tendonların tenosinovitinden ileri gelir. Akut
Dirseği” adı verilen medial epikondilite de rast- dönemde istirahat ve buz uygulamasıyla birlikte
lanır. Her iki epikondilit tablosunda da radyolo- lokal steroid enjeksiyonu yapılabilir.
jik bulgular negatiftir. Anatomo-patolojik olarak
Ön kolun dorsal yüzünde oluşan ağrıların en
tendon liflerinin bir kısmında kopmalar sapta-
sık nedeni ektansör tendonların tenosinovitidir.
mak olasıdır.
Dorsal alanda palpasyonla duyarlılıkla birlikte
Her ikisinin de tedavisinde önce konservatif krepitasyon ve şişlik vardır. dinlenmeyle kısa sü-
yöntemler denenmelidir. İlk önlem olarak dir- rede belirtiler kaybolur.
seğin zorlanmasına neden olan hareketleri dur-
durmak gerekir. Lokal istirahati sağlamak için
atel kullanmakta yarar vardır. Yüzeyel ve derin 3. El Bileği, El ve Parmak
ısı tedavisi iyileşme süresinin kısalmasına ve Yaralanmaları
semptomların hızla gerilemesine yardımcı olur.
NSAİİ’larla tedavinin yetersiz kaldığı durumlar- El ve el bileği yaralanmaları sporcularda tüm ya-
882
da lokal enjeksiyon tedavisi denenebilir. ralanmaların 1/3 kadarını oluşturur.
Konu 11
Bileğin unlar tarafında ağrıya neden olan baş- Tenis, masa tenisi gibi raketli sporları yapanlarda
lıca yaralanma nedenleri: ve beyzbol, bowling gibi güçlü bir el kavraması
kabılarla koşma sonucu gelişen bir aşırı kul- Akut dönem geçtikten sonra yavaş yavaş ger-
lanma sendromudur. Bir takım biyomekanik me egzersizlerine başlanır. Aşil tendonu parsiyel
bozukluklara bağlı tibiada önce tendinit daha yırtıklarında ayağın dorsifleksiyonu çok ağrılı
sonra periostit gelişir. Shint spintte özellikle şid- iken,tendonun komplet yırtıklarında parmak
deti giderek artan tibianın orta 1/3 medial bölü- ucunda yürümek olanaksızdır. Normalde triceps
müne lokalize ağrı vardır. surae elle sıkıca kavranıp sıkıldığında ayakta
plantar fleksiyon hareketi görülür. Tendon kop-
Kronik olgularda posterior tibial tendonun ve malarında bu hareket ortaya çıkmaz. Parsiyel
interosseöz membranın yapışma yerlerinde pe- yırtıkların tedavisinde istirahat, buz uygulaması
riost düzensizlikleri ve yeni kemik oluşumu gö- gibi konservatif yöntemler yeterli olduğu halde,
rülebilir. Erken dönemde tedavinin esasını isti- komplet yırtıklarda cerrahi tedavi zorunludur.
rahat ve buz uygulaması yada bandajlama gibi
lokal önlemler oluşturur. Daha sonra yüzeyel ve
derin sıcak tedavilerin uygulanmasına geçilir. 6. Plantar Fassitis
Steroid enjeksiyonu veya cerrahi girişimlere ge-
rek yoktur. Yakınmalar azaldıktan sonra uygun Plantar fasianın kalkaneusa yapışma yerinde
ortopedik destekler ve çok iyi bir spor ayakkabı enflamasyon gelişmesidir. Tedavide öncelikle
kullanmak koşuluyla sportif etkinliklere yeniden topuğu baskıdan kurtarmak gerekir. Bu amaçla
başlanabilir. ayakkabı içine özel topuk yastıkçığı önerilir. Çok
ağrılı durumlarda steroid enjeksiyonu yapılabilir.
4. Kompartman Sendromu
7. Trokanter Major Bursiti
Tibial bölgede 4 tane kompartman ayırt edilme-
sine karşın, sporcularda en çok sorun yaratanlar Tedavide istirahat, buz uygulaması ve NSAİİ’ler
ön ve arka kompartmanlardır. Bu kompartman enflamasyonu geriletir. Lokal steroid enjeksiyo-
sendromlarında tedavide ilk koşul istirahat nu da faydalı olabilir. Kalça abduktör kaslarına
olup, ekstremitenin elevasyonu da fayda sağlar. germe egzersizleri yaptırmakta yarar vardır.
NSAİİ’ler ağrı ve ödemin azaltılmasında yardım-
cı olur. Bu önlemlerin yetersiz kaldığı durumlar-
da ise fasyatomi yapılabilir. Peroneus longus ve 8. Iskial Bursit
brevis kaslarının yer aldığı bölümde basınç artışı
Hamstring kaslarının aniden çok şiddetli ka-
sonucu oluşan lateral kompartman sendromun-
sılmalarla zorlanması sonucu gelişir. Uzun süre
da da tedavi esasları ön kompartman sendro-
oturmak, yokuş yukarı yürümek ya da koşma
munda olduğu gibidir (Bkz. Crush sendromu).
sırasında ağrı şiddetlenir.
Özet
* Her yaşta yapılan spor aktivitelerinin
sağlık için öneminin toplum tarafından
benimsendiği günümüzde acil servislere
ve polikliniklere spor yaralanması ile baş-
vuran hasta sayısı artmaktadır.
* Kas iskelet sistemi yaralanmalarının en
sık görüldüğü bu hastalara doğru tanı
konması yanı sıra erken müdahale de ol-
dukça önemlidir.
* Bu hastalara erken müdahale de özellikle
yaralanan ekstremitenin istirahati, elevas-
yonu, kompresyonu ve yaralanan bölgeye
soğuk uygulanması uygun ilk müdaheledir.
886
Konu 12
karakteristik bir rabdomiyoliz sendromudur. lir. Benzer olaylar koma veya ilaç entoksikasyo-
nu gibi durumlarda yaralı hareket ettirilmezse
Ezilme sendromu sıklıkla depremler sonra- veya adale grupları üzerindeki kompresyon kuv-
sı travmatik rabdomiyolizli olguların %30-40 vetleri azaltılmazsa görülebilir.
kadarında gelişir. Depremler sonrası yaralanan
tüm olgularda ezilme sendromu görülme sıklığı
% 2-5 dolayında olduğu tahmin edilmektedir.
Şiddetli depremlerde ölü/yaralı oranı 1/3 iken,
Patofizyoloji
deprem sonrası oluşan tüm yaralanmaların % Kas grupları üzerindeki uzun süreli basınç mik-
2-5’inde ezilme sendromu ve %1.5’inde de ABY rovasküler travma, sellüler hipoperfüzyon ve/
geliştiği gözlendi. Ezilme sendromlu olgularda veya hipoksiyle sonuçlanır. Yırtılmış veya komp-
ölüm oranı %15-30’lar arasında değişmektedir. resyon altındaki damarlardan meydana gelen
Aslında ezilme sendromu kas reperfüzyonu son- kanama sonucu kan akımı ve dokulara oksijen
rası sekonder sistemik etkiler sonucu orta çıkar. dağılımı bozulur. Sağlam kompartman içine
Bunlar ekstremiteler üzerine uzun süreli devamlı kanama kompartman sendromuna neden olabi-
basınç sonucunda direk ve indirekt etkilerdir. lir (perfüzyon azalır ve lokal nörovasküler dis-
Kas dokusunun yıkılması ve sistemik dolaşıma fonksiyon ortaya çıkar). Mikrovasküler travma
miyoglobin, potasyum ve fosforun girişi klasik ekstrasellüler ödeme yol açar ve kompartman
travmatik rabdomiyolizle sonuçlanır. Sendrom sendromuna ilerler olur. Hemoraji, ödem, ve
hipovolemik şok ve hiperkalemi ile karakterize- hipoperfüzyon kombinasyonu doku hipoksisi ve
dir. Bu durum doğal ve doğal olmayan felaketler iskemi ile sonuçlanır.
bağlı travmaya sekonderdir. Kaburga kırıkları, olan en kısa sürede başlanmalıdır. Rabdomyoliz-
pnömotoraks, hemotoraks, travmatik asfiksi, ve le sonuçlanan ezilme yaralanmalarında hastane
verilmezse bu potansiyel fatal hipovolemi anji- dir formasyonu ve ürik asit presipitasyonları ile
otensin II, katekolaminler, vasopressin, ve intra- hem-protein presipitasyonları önlenebilir. Bu po-
renal tromboksan gibi konstriktör hormonların tansiyel yararlarına rağmen akut böbrek hasarını
sekresyonunun aktivasyonu yolu ile renal iske- önlemede alkalin diürezin salin diürezinden daha
miyi arttıracaktır. Erken cerrahi tedavi gerekli etkili olduğuna dair açık bir klinik kanıt yoktur.
değildir. Fakat nekrotik dokuların debritmanı
Ciddi rabdomiyolizde (serum CK>5000 U/L ve
zorunludur.
kas hasarının bulguları mevcut ise, serum CK
Aslında verilecek total sıvı miktarı hastanın kli- düzeyleri yükseliyorsa) bikarbonat tedavisi baş-
nik durumuna bağlıdır. Normalde ezilme send- lanır. Bu tür hastalarda bikarbonat tedavisi; şid-
romlu olgularda verilen sıvının büyük kısmı detli hipokalsemi mevcut değilse, arteriyel pH
ezilmiş kaslarda biriktiğinden pozitif sıvı balansı <7.5 ve serum bikarbonatı 30 mEq/L’den az ise
verilebilir.
her zaman gereklidir. İdrar çıkışı yeterli olan 75
kg’lık normal bir yetişkinde verilecek mannitol- Bikarbonat verilme hızı ve optimal rejimi bilin-
alkalin solüsyonu miktarı günlük 12 litreyi bu- memektedir. Yukarıdaki gibi farklı görüşler olsa
labilir. 12 litre solüsyon verildikten sonra 7 litre da genel olarak önerilen iki rejimden birincisi 1
idrar çıkışının olması beklenebilir. Bu yüzden litre izotonik salin verildikten sonra ½ izotonik
bir gün öncesi 24 saatlik periyottaki tüm total salinle beraber 50 mEq sodyum bikarbonatın
kayıplardan 4-4.5 litre daha fazla sıvı verilebilir. verilmesidir. İkincisi öncelikle 2 litre izotonik
salin verilmesi bunu takiben ½ isotonik salinle
Sıvı verilmesi kişiye özgü olmalıdır ve kaotik fe- beraber 50 mEq sodyum bikarbonat vermektir.
laket durumlarında uygun monitörizasyon im- Bu sıra gerekli oldukça tekrarlanır. Hasta sıkı
kanı yoksa sıvı yüklenmesinden kaçınmak için bir şekilde monitörize ise ve yüklenme bulgula-
daha az agresif olunabilir. Böyle durumlarda ve- rı yoksa ilk 24 saatte 500 ml/saat olacak şekilde
rilecek optimal sıvı miktarı bilinmese de 6 litre sıvı verilmesi mantıklı olabilir. Bir başka görüşe
sıvı uygun olabilir. Yaşlı, kalp yetmezliği olan ve göre akut böbrek yetmezliği önlemek için sod-
anürik hastalarda daha dikkatli olunmalıdır. yum bikarbonat tedavisi; 1 ampül (44 mEq)
sodyum bikarbonat 1 litre ½ NS içinde veya
Bugüne kadar yapılan ileriye dönük kontrolü 2-3 ampül bikarbonat %5 dekstroz içinde 100
çalışmalarda idrar alkalinizasyonu, mannitol ml/h infüzyon hızı ile verilir.
kullanımı veya loop diüretikleri ile zorlu diüre-
zin yararlı olduğu gösterilememiştir. Bazı küçük İlk 24 saatten sonra sıvı verilme oranı azaltılır.
ciddi çalışmalar, ezilme yaralanması olan hasta- Hasta alkalemik olmadığı sürece ilk gün total
larda alkali sıvı resüsitasyonunun ve mannitol 200-300 mEq bikarbonat verilir. Alkalinizas-
kullanımının rabdomiyolize bağlı akut böbrek yonla ilişkili en önemli potansiyel risk hipokal-
yetmezliklerini önlemede etkili olduğunu bul- semidir. Ciddi iyonize hipokalsemi tetani, nöbet
du. Bunun aksine CK> 5000 U/L olan cerrahi ve aritmileri indükleyebilir. Bu komplikasyon
yoğun bakımda yatan 382 travma hastasında riskini en aza indirmek için arteriyel pH 7.5’i
yapılan bir incelemede mannitol ve bikarbonat geçmemelidir. Alkalinizasyon intrasellüler şifte
alan hastalar ile herhangi bir tedavi almayan sekonder olarak plazma potasyum düzeylerini
hastalar arasında böbrek yetmezliği veya diyaliz de azaltabilir. Bu etki sıklıkla yararlıdır çünkü
ihtiyacı sıklığı açısından farklılık bulunmadı. doku hasarı ve böbrek yetmezliği sıklıkla hiper-
kalemiye yol açar.
Bikarbonat Kullanımı: Yaralanmış hasta göçük
altından kurtarıldıktan, idrar çıkışı gözlendikten Bikarbonat tedavisinin olası riskleri nedeniyle se-
ve aşırı alkolozis dışlandıktan sonra alkalin bir rum bikarbonat, kalsiyum ve potasyum düzeyi ve
894
solüsyonun başlanması önerilir. idrar çıkışı sıkı bir şekilde takip edilmelidir. İdrar
Konu 12
pH’sı 6.5’in üzerinde tutulur. Arteriyel pH 7.5’in salınmasına bağlı gelişebilir. Potansiyel ezilme
üzerine çıkarsa, serum bikarbonatı 31 mEq/L sendromlu hastaların transportu sırasında hasta-
Eğer yeterli idrar çıkışı varsa ( > 20 ml/saat) sı- İdrar Çıkışının Düzeltilmesi: Hasta hastane
vının her litresine 50 ml % 20’lik mannitol ek- veya triyaj (öncelendirme) durumlarında sıkıca
lenir %20 mannitol 30 dakika içinde 1g/kg İV monitörize edildikten sonra intravenöz sıvılar
veya 25 g İV uygulanır ve devamında 5 gr/saat idrar çıkışı saatte yaklaşık 200-300 ml olacak
veya total 120 g/gün olacak şekilde verilir. Oli- şekilde verilir. Bu şekilde yeterli renal perfüzyon
goanürili hastalarda mannitol kontraendikedir. sağlanır ve tıkayıcı silendirler yıkanmış olur. Sı-
vılar verilirken hastalar pulmoner konjesyon gibi
Saatte yaklaşık 200-300 ml diürez sağlanama- sıvı yüklenmesine ait bulgular açısından sıkıca
mışsa hiperosmolarite, volüm yükü ve hiperkale- monitörize edilir. Ekstremite şişliği tek başına
mi riski olduğu için mannitol kesilmelidir. Hem sıvı yüklenmesini göstermez.
pigmentinin indüklediği akut tübüler nekroza
(ATN) karşı mannitölün koruyucu etkisinin me- Yeterli idrar çıkışı sağlanmışsa sıvı rejimine mi-
kanizması tam olarak anlaşılamamıştır. Mannito- yoglobinüri temizleninceye kadar (klinik veya
lün diürez sağlamak, intratübüler hem pigmenti biyokimyasal olarak) birkaç gün devam edilir.
depozitoları ve silendir formasyonunu minimize Yeterli diürez sağlanamamışsa santral venöz ba-
etmek yoluyla koruyucu etkisinin olabileceği sa- sınç (CVP) kateteri yerleştirilir. CVP ölçümleri
nılmaktadır. Ek olarak mannitol serbest radikal- 15 cm H2O sınırını aşıyorsa zorlu diürez sağlan-
leri temizleyici olarak ta etki eder ve yaralanmış malıdır. Tedavide CVP ölçümleri, biokimyasal
kaslardan sekestre suyu çıkartarak kompartman analizler, sıvı giriş çıkışı ve kilo baz alınmalıdır.
sendromu gelişmesini de önleyebilir. Stabil kilo hastaya verilen sıvının yeterli olduğu
anlamına gelir. Eğer hasta anürik veya katabolik-
Hasta dikkatli bir şekilde monitörize edilme- se stabil vücut ağırlığı aldatıcı olabilir. Böyle ol-
mişse, volüm kaybı düzeltilmemişse mannitol gularda bir önceki günde tüm kayıpların üstüne
volüm kaybını arttırır ve hipernatremiye yol 500-1000 ml sıvı verilir.
açabilir. Mannitol yüksek dozlarda verilmesi ye-
terli diürez yoksa hiperosmolarite ve volüm yük- Serum CK düzeyleri normale döndükten son-
lenmesiyle sonuçlanır. Plazma osmolaritesinde ra verilen sıvı miktarı sıkı klinik ve laboratuvar
artış potasyumun hücre dışına şiftine yol açar ve monitörizasyonu altında dereceli olarak azaltılır.
plazma potasyum düzeyi yükselir. Günde 200 Normal klinik ve biyokimyasal bulgularla bera-
gramdan daha fazla miktarlarla tedavi etmeye ber idrar miktarında azalma tübüler fonksiyon-
çalışmak akut böbrek hasarıyla sonuçlanabilir. ların düzeldiğini gösterir. Persisten oligüri veya
diğer endikasyonlar olduğunda diyaliz gereklidir.
Hiperkaleminin Önlenmesi: Rabdomiyoliz
veya ezilme sendromlu hastalarda sporadik ola- Kalsiyum (Ca+2): Yalnızca semptomatik hi-
rak hipokalemi olguları bildirilse de hastaların pokalsemi ve ciddi hiperkalemi varsa kalsiyum
çoğunda ölümcül olabilecek hiperkalemi geliş- verilmelidir. Çünkü erken dönemde kaslarda
mektedir. Hiperkalemi ABH olmaksızın da ya- kalsiyum birikse de yaralanmanın daha sonraki
ralanmış kaslardan büyük miktarlarda potasyum döneminde bu durumu hiperkalsemi takip eder.
895
Tablo 6. Hiperkaleminin acil tedavisi
Bölüm 12. Travma Acilleri
Tedavi Etki mekanizması Doz ve veriliş yolu Etki Başlangıcı Etki Süresi
4 ml NS içinde 2.5
cAMP’nin upregulasyonu,
mg, 20 dk nebulize 15-30 dk 2-4 saat
Albuterol (nebulize) hücre içine K+ şifti
olarak ver
CaCl2 (10%)* Membran stabilizasyonu 5-10 ml IV 1-3 dk 30-50 dk
Ca glukonat (10%)* Membran stabilizasyonu 10-20 ml 1-3 dk 30-50 dk
NaHCO3 Hücre içine K+şifti 50-100 mEq IV 5-10 dk 1-2 saat
10 ünite regüler
İnsülin ve glikoz Hücre içine K+şifti 30 dk 4-6 saat
insulin, 50 g glukoz
Furosemid Renal K+ atılımını arttırır 40 mg IV Değişebilir Değişebilir
Sodyum polystyrene Gastrointestinal K+
25-50 gr oral 1-2 saat 4-6 saat
sulfonate atılımını arttırır
K+’un vücuttan hızla uzak-
Hemodializ Dakikalar Değişebilir
laştırılmasını sağlar
*Kalsiyum klorid kalsiyum glukonattan 3 kat potenttir. CaCl2 (10%)= 27.2 mg Ca++/mL; 10% Ca glukonat = 9 mg Ca++/
mL Kısaltma: cAMP = cyclic adenosine monophosphate, NS= normal salin
Loop Diüretikleri: Loop diüretikleri ABH’da Turnike kullanımı: Teorik bir rolü ve yararı
sonuçları olumlu yönde etkilemez. Çünkü loop olabilir Kurtarılma sonrası repürfüzyon hasarı-
diüretikleri rabdomiyolizde hipokalsemiyi var nı önlediğini destekleyen kanıtlar yoktur. Diğer
olan eğilimi kötüleştirebilir, kalsiüriyi indükle- yöntemlerle kontrol edilemeyen hayatı tehdit
yebilir ve silendir formasyonu riskini arttırabilir. eden hemorajilerde kullanılmalıdır.
Bu olasılıklara rağmen yaşlı hastalarda ve özellikle
volüm yükü olanlarda loop diüretikleri dikkatli
bir şekilde verilebilir. Kompartman Sendromu ve Mannitol
Diyaliz volüm yükü, hiperkalemi, ciddi asidemi Kompartman sendromu “kapalı fasiyal kom-
ve üremi gibi bilinen genel endikasyonlarla yapı- partmanda” interstisyel basıncın yükselmesidir.
lır. Ezilme yaralanması nedeniyle hempigmenti- Mikrovasküler hasar, miyonöral disfonksiyon,
nin indüklediği akut böbrek yetmezliğinde ara- sekonder doku hipoksisi ile sonuçlanır. Sistemik
lıklı hemodiyaliz daha iyi bir seçenek olabilir. hipotansiyon, ekstremite travması, interstisyel
basıncın >30 mmHg olması kompartman send-
romunu düşündürür. Fasiyal kompartmanla-
Diğer Tedaviler rın elastik olmamasının sonucu kan damarları,
sinirler ve kas hücreleri hasara uğrar Hipoksi
Hiperbarik Oksijen Tedavisi: HBO tedavisi sürerse hücre nekrozu gelişir. Ağrı, solukluk, pa-
ile ilgili deneyimler sınırlıdır. Yara iyileşmesine ralizi, parestezi ve nabızsızlık gözlenebilir. Duyu
katkıda bulunabilir ve ezilme yaralanmada çok defisiti en güvenilir fiziksel bulgudur. Nabız var-
sayıda cerrahi prosedüre olan ihtiyacı azaltabilir. lığı tanıyı dışlamada yardımcı olmaz.
İlk basamak tedavi değildir. Spesifik kontraendi-
ke bir durum yoksa uygulanmalıdır. Kompartman içi basınç >30-35 mmHg ise
genellikle cerrahi girişim (fasyotomi) gerekir.
Analjezik Kulanımı: Uygun analjezik verilme- Ancak fasyotomi enfeksiyon riskini arttırabilir.
lidir. Hastaların çoğunda opiatlar gibi IV analje- Ezilme yaralanmada kompartman sendrom-
zi ihtiyacı olacaktır. lu hastalarda nörovasküler hasarın yokluğunda
896
Konu 12
date.com erişim tarihi: 09/05/2012 renal failure. Free Radical Biology & Medicine
11. Miller ML. Clinical manifestations and di- 2011;51:1062-7.
agnosis of rhabdomyolysis. Update tarihi: 14. Ayrık C. Parlak İ. Crush sendromu. Tüm yön-
26/03/2012 erişim adresi: www. Uptodate.com leriyle acil tıp. Edt. Zeynep Kekeç. Nobel kita-
erişim tarihi: 09/05/2012 bevi, 2010;691-702.
12. Yang TY, Chang JW, Tseng MH at all. Extreme 15. Eustace JA, Kinsella S. Prevention and treatment
Hypernatremia Combined With Rhabdomyoly- of heme pigment-induced acute kidney injury
sis and Acute Renal Failure. J Chin Med Assoc (acute renal failure) Update tarihi: 16/02/2011
2009;72:555-8. erişim adresi: www. Uptodate.com erişim tarihi:
11/05/2012.
898
BÖLÜM 13
Adli Olgu ve Adli Rapor dığı görevli ve zamanın not düşülmesi gerek-
lidir. Adli olgu bildirimi-görevini yapmadığı,
Sağlık çalışanları; adli olgular söz konusu ol- suçun saklanmasına yardım ettiği iddiasıyla
duğunda, sıkıntıya düşmekte ve bu durumlarla yargılanan hekimler söz konusudur. Adli olgu
karşılaşmak, uğraşmak istememektedirler. An- bildirimi sonrası, resmi yazı ile adli rapor dü-
cak, hekimler mesleki uygulamaları sırasında zenlenmesi istenmektedir. Bu evrakta, Cumhu-
adli olgularla, şüpheli ölümlerle, ölümün mey- riyet Savcısının haberdarlığını gösteren parafın
dana gelmesinde suçlanma veya bir iddianın olması istenmelidir.
bulunduğu durumlarla karşılaşacaklardır. Bu
durumlarda, hekimlere kanunların yüklediği so- Adli olarak değerlendirilmesi gereken olgular;
rumluluklar vardır. Türk ceza kanuna göre yasa-
• Bir başkasının tedbirsiz-dikkatsiz-ihmal-
ları bilmemek, mazeret kabul edilemediğinden,
kar davranışı sonucu yaralananlar,
hekimlerin mesleki uygulamaları ile ilgili yasal
düzenlemeleri ve nelerden sorumlu tutulabile- • Trafik kazaları,
ceklerini bilmeleri gerekmektedir.(1) • Ev Kazaları,
• Yüksekten düşmeler,
Acil servise başvuran olguların önemli bir kısmı-
• Yanıklar,
nı adli olgular oluşturmaktadır. Öncelikle hangi
olguların adli nitelik taşıdığı bilinmelidir. Bir • Bir başkasının kasıtlı davranışı sonucu
kişinin sağlığının bozulması bir başkasının ka- yaralananlar,
sıtlı, tedbirsiz dikkatsiz veya ihmalkar davranışı • Ateşli silah yaraları,
sonucunda meydana geliyorsa bu durum adli • Kesici-delici alet yaraları,
yön içermektedir. TCK 280 maddesi “Görevi- • Diğer aletlerle meydana gelen yaralanmalar,
ni yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir
• Künt travmatik yaralanmalar,
belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili
makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme • Entoksikasyonlar,
gösteren sağlık mesleği mensubu, bir yıla kadar • İntihar girişimleri,(2)
hapis cezası ile cezalandırılır” demektedir.(1) Bu
maddeden anlaşılacağı gibi hekimler adli nite- Adli olgularda akış şeması için örnek olgu;
likteki tüm olguları kolluk kuvvetlerine bildir- Trafik kazası sonucu genel vücut travması ile acil
mekle yükümlüdürler. Bunun sonucu olarak da servise getirilen 41 yaşında erkek hastada hekim
talep edilecek olan adli raporları düzenlemek yaklaşımı şekil1 de özetlenmiştir.(2,3)
zorundadırlar.
Adli rapor, adli nitelik kazanmış olgularda, res-
Adli olgu bildirimi, hastanelerde bulunan polis mi istem üzerine düzenlenen, dava dosyasında
karakollarına bildirim şeklindedir. Yanında polis yer alan, delil niteliğinde belgedir. Bu belge ile;
karakolu bulunmayan sağlık kuruluşlarında, o kişinin akıl-beden sağlığı, zararın varlığı ve ağır-
bölgenin polis karakoluna telefon ile bildirim lığı ortaya konur. Bazı olgularda obje ve yaranın
uygun olacaktır. Kayıtlarda, bildirimin yapıl- oluş zamanı hakkında bilgi edinilebilinir. Ayrıca,
standarda uygun düzenlenen raporların, işkence ni, saatini, şahsın öyküsünü, yapılan fizik mu-
ve kötü muamelenin önlenmesine katkısı ile ko- ayeneyi, istenen konsültasyon sonuçlarını ve
Bölüm 13. Acil Tıbbın Adli Yönü
ruyucu hekimlik rolü vardır. Bunların yanı sıra; raporun sonucu içermelidir. Rapor sonucunda
zararın ortaya konmuş olması, iddiaların doğru- mevcut bulguların şahsın yaşamını tehlikeye
luğunu destekleyerek, hakkın aranması ve yargı uğratıp uğratmadığını ve basit tıbbi müdahale
sürecinin başlatılmasına dayanak olmaktadır. ile geçip geçemeyeceği yazılmalıdır. Adli tıp uy-
gulamalarına göre aşağıdaki bulgulardan birinin
bulunması şahsın yaşamının tehlikeye uğramış
Hekim hastayı muayene eder olması için yeterlidir.(5,6)
Özet
* Acil serviste adli olguların değerlendiril-
mesinde hekimin hukuki sorumluluğu-
nun bilincinde olması gerekmektedir.
* Değerlendirmeye öncellikle hastayı de-
taylı muayene edilerek başlanılmalıdır.
Sonrasında tanısı konulmalı ve tedavisi
planlanmalıdır.
* Acilde adli olgu bildirimi yapılması unu-
tulmamalıdır.
* Adli rapor düzenleme kriterleri ve özel-
likleri bilimleri ve tüm adli olgularda ge-
çici adli rapor düzenlenmelidir.
905
BÖLÜM 14
NÖROLOJİK ACİLLER
NÖROLOJİK MUAYENE
Dr. Filiz Koç
Nörolojik Muayene
Nörolojik Muayene
duyusunu ve dış kulak yolunun anterior duvarı-
nın duyusunu alır. Kornea refleksinin efferenti-
dir. Ayrıca parotis dışındaki lakrimal bezlerin de
sinir innervesyonunu sağlar. Fasyal sinir muayene
edilirken santral-periferik ayırımı yapılmalıdır.
Santral fasyal paralizi supranükleer lezyonunu
düşündürür. Periferik fasyal paralizi nükleer veya Resim 3A-B. Kernig testi
infranükleer lezyon varlığını düşündürür.
M. SCM kas muayenesinde hekim elini hasta- durumda Mingazzini testi pozitifdir (Resim 8).
nın yüzünün sağ tarafına koyar ve ondan yü- Bir diğer parezi delili Grasset-Gaussel testidir.
zünü aynı yöne çevirmeye çalışmasını ister. Sol
Bu testte hasta sırtüstü yatarken bacaklarını bir-
SCM belirginleşir. Aynı manevra sağ SCM’yi
değerlendirmek için tekrarlanır. Ayrıca hekim birine değdirmeden ve dizlerini kırmadan yatak
elini hastanın alnına koyar, hastadan başıyla yüzeyinden aynı anda kaldırıp indirir. Bu hare-
elini öne doğru itmesini ister. Bu sırada her iki ket birkaç kez tekrarlandığında güçsüzlük olan
SCM birlikte kasılır. M. Trapezius muayenesi; ekstremitenin diğerine göre geri kaldığı görülür
hasta omuzlarını yukarı doğru kaldırırken he- (Resim 9).
kim her iki omuzu kuvvetle aşağıya bastırırarak
gerçekleştirilir. Acil servise güçsüzlük yakınması ile başvuran
hastada çeşitli nedenlere bağlı monoparezi, he-
- N. Hipoglossus (12. kraniyal sinir) intrensek
miparezi, paraparezi, triparezi veya tetraparezi
ve ektrensek dil kaslarını innerve eden motor bir
sinirdir. Dil ağız içinde ve dışında değerlendi- saptanabilir. (Tablo 3, 4, 5)
rilerek orta hatta olup olmadığı kontrol edilir.
Dilde fasikülasyona bakılacak ise bu mutlaka dil
ağız içinde iken yapılmalıdır. Ayrıca dilde atrofi
olup olmadığı değerlendirilmelidir.
4. Motor Güç
Kas gücü değerlendirilirken Medical Research
Council (MRC) skalası kullanılır ve bu skalaya
göre kas gücü 5 üzerinden değerlendirilir. Üst
ekstremitede el sıkma, dirsek fleksiyon/ekstan-
siyon (M. Biseps-M. Triseps) ve kol abduksi-
yonuna (M. Deltoideus) bakılır (Resim 5). Alt
ekstremitede proksimal kas grupları (M. İliop- Resim 5. Üst ekstremitede motor güç muayenesi
soas, M. Quadriseps femoris), diz fleksiyon/eks-
tansiyonu ayak ekstensor ve fleksörleri muayene
edilmelidir (Resim 6,7) (Tablo 2).
Nörolojik Muayene
1 Eklem hareketine yol açmayan, kasta ancak gözle görülebilen veya palpasyon ile fark edilen bir hareket vardır.
2 Kasda yerçekimi ortadan kaldırıldıktan sonra hareket mevcut.
3 Kas yerçekimine karşı hareket edebiliyor
4 Kas normal hareketini yapabiliyor fakat uygulanan güce karşı koyamıyor
5 Kas gücü tam
tanın alt ve üst ekstremitesindeki kemik çıkın- Pozisyon duyusu değerlendirilirken hastaya
tıların (genellikle alt ekstremitede iç malleoller yapılacak eylem ve ne yapması gerektiği anlatı-
Nörolojik Muayene
kullanılır) üzerine konulur. Hastaya titreşimi du- lır. Hastanın gözlerini kapatması istenir. Ayak
yup duymadığı duyuyorsa titreşimin bittiği anı veya el parmaklarından biri iki yan tarafdan
bildirmesi istenir. Vibrasyon duyusu dört eks- tutulur, yukarı veya aşağıya doğru küçük frik-
tremitede de bakılarak taraflar arasında asimetri siyonlar şeklinde hareket ettirilir. Hastaya ek-
olup olmadığı değerlendirilir (Resim 10 A, B). lemin hangi yöne doğru hareket (yukarı veya
aşağıya) ettirildiği sorulur. Normal bir kişi bir
derecelik hareketi hissedip pozisyonun yönünü
belirtir (Resim 11 A,B,C). Romberg testi; has-
ta ayakta iken her iki ayak iç yüzeyi birleştirilir
ve hastadan gözlerini kapaması istenir. Hastanın
herhangi bir yöne doğru düşme eğilimi olup ol-
madığı test edilir. Eğer hasta rahat durabiliyorsa
omuz ve sırtta küçük friksiyonlar uygulanarak
bu hareketlerle dengesinin bozulup bozulmadığı
test edilir (Resim 12).
Şekil 1.
916 Resim 14A. Patella refleksi B. Asil refleksi Resim 16. Diodokokinezi
Konu 1
Nörolojik Muayene
Resim 17. Diz topuk testi
Tablo 7. Değişik nöro anatomik yapıların etkilenmesine bağlı ortaya çıkan muayene bulguları özetlenmiştir
Güç kaybı Tonus Atrofi Fasikülasyon Ataksi
A. Ön boynuz Jeneralize Flask Var Var Yok
B. Sinir kökü, pleksus, Fokal veya seg- Bazen eşlik
Flask Var Yok
periferik sinir mental edebilir
Genellikle
C. Nöromüsküler kavşak Jeneralize Yok Yok Yok
normal
D. Kas Jeneralize Flask Geç dönemde Yok Yok
B. Ekstrapiramidal Yok Rijidite Yok Yok Yok
C. Kortikospinal traktus Jeneralize (Hemipa-
Spastisite Yok Yok Yok
piramidalyolak) rezi, tetraparezi vb)
D. Serebellar lezyonlar Yok Hipotoni Yok Yok Var
918
Konu 1
Özet Kaynaklar
Nörolojik Muayene
1. Adams RD, Victor M, Ropper AH. Principles
* Acilde nörolojik muayene fizik muaye-
of Neurology, 8th edition. New York: Mc Graw-
nenin olmaz ise olmaz bölümlerinden Hill 2005.
biridir.
2. Sid M. Shah, Kevin M. Kelly. Emergency neurol-
* Nörolojik muayene ile elde ettiğimiz bul- ogy: Principles and practice. Scott TF. The Neu-
gular hem lezyon lokalizasyonu yapmamı- rological examination, Cambridge University
za hem de hastayı daha iyi yönetmemize 1999:pp:3-13.
katkıda bulunur. 3. http://www.aisti.info/swe/neurology.
* Hastanın bilinci elverdiği sürece detaylı 4. Nöroloji. İst Üniv İst Tıp Fak Temel ve Klinik
olarak yapılmalı, bilinç bulanıklığı olan Bilimler Ders Kitapları. Nobel Tıp Kitapları. An-
hastalarda ise hastanın postürü, gözlerin kara, 2004.
primer pozisyondaki durumu, pupil çapı, 5. Koç F. Duyusal bakı. Acilde Nöroloji. Satar S,
gözdibi, beyinsapı refleksleri (ışık reflek- Güneysel Ö. (eds). 2009;pp:96-104.
si, kornea refleksi, öğürme refleksi gibi),
fasyal asimetrinin olup olmadığı ve derin 6. http://img.tfd.com/dorland/thumbs/derma-
tendon refleksleri ayrıntılı olarak muaye- tome.jpg.
ne edilmelidir.
* Duyu muayenesi subjektif bir muayene
yöntemi olup hastanın alert olup olma-
dığına dikkat edilmelidir.
* Nörolojik muayene ile elde ettiğimiz
silik bir bulgunun (Babinski ilgisizliği,
silik bir fasyal asimetri, rimada daral-
ma, DTR asimetrisi, bilinç bulanıklığı
olmaksızın ortaya çıkan anizokori gibi)
hayatı tehdit eden bir hastalığın öncül
belirtileri olabileceğini göz önünde bu-
lundurmalı ve gerektiğinde hasta nörolo-
ji kliniğine konsulte edilmelidir.
919
Konu 2
tabloda iyileşme, % 43’ünde kötüleşme olduğu luğu veya LACI’dekinden daha sınırlı motor-
% 14’ünde klinik tablonun iyileşme ve kötüleş- duysal defisit görülür. LACI’da rekürrens oranı
meler ile seyrettiğini rapor etmişlerdir. İlerleyen yüksektir.
inmede dakikalar ya da saatler içinde nörolojik
belirtilerin şiddetinde artış söz konusudur. Bu Posterior dolaşım infarktlarında ise beyin sapı
süreç ancak öykü analizi ve tekrarlanan mua- ve/veya serebellum tutuluşunu gösteren bulgular
yeneler ile tanınabilir. Nörolojik tablo, anteri- ve/veya görme alan defektleri (homonim hemi-
or dolaşım infarktlarında 48-72 saat, posterior anopsi.) görülebilir. Klinik seyir iyi olmakla bir-
dolaşım infarktlarında ise 36 saat-1 hafta içinde likte sıklıkla tekrarlar.
stabil hale gelir. TOAST sınıflamasına göre iskemik inme 1) bü-
yük arter aterosklerozu, 2) kardiyoembolizm, 3)
küçük arter hastalığı, 4) belirlenebilen diğer ne-
İlerleyen İnmeler
denlere bağlı inme 5) nedeni belirlenemeyen inme
• Trombüsün arterin kollateral dallarına olmak üzere 5 başlık altında kalsifiye edilmiştir.
ekstansiyonu ile bu dalların tıkanması
1. Büyük Arter Aterosklerozu; Tüm iskemik
• Trombüsün büyümesi inmelerin yaklaşık yarısını oluşturur. Beyni bes-
• Beyin ödeminde artış leyen ana damarlardan birinde ya da bir kortikal
dalında % 50’den fazla darlık ya da tıkanma var-
• Eşlik eden diğer tıbbi durumlara (kardi-
dır. Klinik tablo tıkanan artere göre değişir ve
yovasküler, elektrolit dengesizliği, enfek-
yüksek serebral fonksiyon bozuklukları, motor
siyonlar) bağlı olarak ortaya çıkar. Bam-
ford ve arkadaşları iskemik inmeyi; ve duysal etkilenmeler, serebellar ve beyin sapı
bulguları görülür. Lezyon 1.5 cm’den büyüktür.
• Laküner infarktlar (LACI) Geçici iskemik atak öyküsü, koroner arter ya da
• Total anterior sirkülasyon infarktları periferik arter hastalığı bulguları bulunabilir.
(TACI)
2. Kardiyoembolizm; İskemik inmelerin
• Parsiyel anterior sirkülasyon infarktları % 20’sini oluşturur. Klinik başlangıç akut olup
(PACI) non-progresifdir. Başlangıçta bilinç bozukluğu,
• Posterior sirkülasyon infarktları (POCI) diğer organlara embolizm, çarpıntı görülebilir.
şeklinde sınıflandırmışlardır. Bu başlıkla- Başka bir etyoloji olmaksızın; olgularda intra-
ra tek tek göz atacak olursak kardiyak trombüs veya tümör, romatizmal mit-
ral stenoz, prostetik mitral ve aortik kapaklar,
Laküner infarktlar değişik nörolojik tablolarla endokardit, atrial fibrilasyon, hasta sinüs send-
karşımıza çıkabilir. En sık pür motor inme, pür romu, son 3 ayda MI ve MI sonrası ventriküler
duysal inme, ataksik hemiparezi fasiyo-brakiyal anevrizma-trombüs-akinezi, global hipokinezi
ve braki-ocrucial tutuluş şeklinde bulgu verir. veya akineziden bir veya birkaçı bulunabilir.
Laküner infarktlarda prognoz iyi olmakla birlik- Klinik ve lokalizasyon özellikleri büyük damar
te sekel nörolojik bulgular sıktır. aterosklerozu grubuna benzer. Tekrarlanma
olasılığı oranı en yüksek inme tipidir. Kardiyo
Total anterior dolaşım sistemine ait infark- embolik inmeler için atriyal fibrilasyon, yeni
tlarda; afazi, anozognozi ihmal, diskalkuli gibi anterior miyokard infarktüsü, mekanik kapak,
yüksek serebral işlev bozuklukları, görme alanı romatizmal mitral stenozu, trombüs/miksoma
defekti, yüz-kol ve bacağın en az ikisinde motor yüksek düzeyde risk oluşturuken sol ventrikül
ve/veya duysal bulgular ve bilinç bozukluğu gö- hipokinezisi/anevrizması, biyoprostetik kapak,
922 rülebilir. TACI’de klinik seyir iyidir. konjestif yetmezlik, kardiyomiyopati, miksöma-
Konu 2
töz mitral kapak prolapsusu orta düzeyde risk 5. Nedeni Belirlenemeyen İnme ise iskemik
oluşturur. Buna karşın patent foramen ovale, inmenin nedeninin bulunamadığı durumlar
928
Konu 3
BİLİNÇ BOZUKLUĞU
Dr. Filiz Koç
Travma İnme
- Subdural hematom - İntraserebral kanama
- Beyinsapı hasarı - Serebral iskemi
- Minimal pateşial kanamalarla giden yaygın aksonal hasar - Subaraknoid kanama
Metabolik hastalıklar Enfeksiyonlar
- Anoksik iskemik ensefalopati - Menejit
- Solunum yetmezliği - Ensefalit
- Böbrek yetmezliği: (akut-kronik böbrek yetmezliği, diyalize bağlı - Sepsis
disequilibrum, aliminyum zehirlen) - Sifiliz
- Karaciğer yetmezliği (özellikle kronik porto-kaval şunt) - Ensefalomyelit
- Hiponatremi - Tifo
- Hipernatremi/hiperosmalar drumlar - Malarya
- Hipoglisemi -Beyin abseleri
- Hiperglisemi (ketotik veya nonketotik) -Epidural abseler
- Hipo/hiperkalsemi - Subdural ampiyem
- Hipo/hipermagnezemi - Toksoplazma
- Hipofosfatemi - Whipple hastalığı
-Hipotiroidi (mikst ödem)
- Tiroid fırtınası
-Akut surrenal yetmezlik (Addison)
- Hipofizer apopleksi
İlaçlar Beslenme Bozuklukları
- Sedatifler - Wernike ensefalopatisi
- Barbitüratlar - Pellegra ensefalopatisi
- Hipnotik ve trankilizanlar - Marchiafava-Bignami hastalığı
- Opiat Nöbetler
- Alkol - Konvülsif status epileptikus
- Psikotrop ilaçlar - Nonkonvülsif status epileptikus
- Amfetaminler
- Lityum
- MAO inh
Diğer inflamatuar Durumlar Fiziksel Faktörler
- Sespise bağlı ensefalopati -Hipotermi
- Yanığa bağlı ensefalopati -Hipertermi
- Toksik ensefalopati -Elektrik yanığı
- Konnektif doku hastalıkları ve vaskülitler -Yanıklar
Kardiak Nedenler Psikotik bozukluklar
- AV blok Toksik Nedenler
- Aritmiler - Karbonmonoksit
- Senkop - Ağır metaller (Civa, kurşun vb)
- Metanol, etil alkol
- Organofosfat
Acil Servise bilinç bozukluğu ile gelen bir hasta- • Olayın başlangıcı (Akut- subakut, ilerleyici)
nın yakınlarından detaylı öykü alınmalı ve aşa- • Bilinen sistemik bir hastalığı var mı (Diyabet,
ğıdaki sorular yöneltilmelidir böbrek veya karaciğer yetmezliği)
• Olayın başlangıç saati (Uykudan uyandırıla- • Geçirilmiş veya geçirmekte olduğu herhangi
mamış, sabah, öğle akşam). bir enfeksiyon öyküsü var mı?
930
Konu 3
• Hipertansiyon, kardiyak hastalık öyküsü var mı? Hastalar her zaman yakınları tarafından acil
servise getirilmeyebilir. Bilinci kapalı hasta acil
Bilinç Bozukluğu
• Kullandığı herhangi bir ilaç var mı (Yan etki,
intihar vb) servise ister yakını ile isterse yabancı birileri ta-
rafından getirilsin aşağıdaki akış şeması takip
• Herhangi bir madde kullanım öyküsü var mı?
edilmelidir.
• Nöbet öyküsü var mı?
1. Vital bulguları muayene edin ve hastanın
• Daha önce benzer bir tablo yaşanmış mı stabilizasyonunu sağlayın. (Hava yolu, so-
(Epizodik bellek bozukluğu var mı)
lunum, dolaşım [venöz yol açın ve önce ve-
• Travma var mı? nöz kan örneği alınmalı]
• Psikiyatrik hastalık öyküsü var mı? 2. İnspeksiyon (Cilt rengi, terleme, kusma,
enjeksiyon izi, travma)
Tablo 2. Glaskow koma skalası 3. Alabiliyorsan öykü alınmalıdır.
Göz Açma Puan
Spontan olarak gözlerini açıyor 4 4. Ayrıntılı nörolojik muayeneyi de (menings
Gözlerini sözlü komutla açıyor. 3 irritasyon bulguları var mı) içeren fizik mu-
Gözlerini ağrıyla açıyor. 2 ayene yapılmalıdır.
Gözlerini açmıyor. 1
5. Elde ettiğin bulguları ve düşündüğün ön ta-
Motor Yanıt Puan
Emirleri yerine getiriyor 6 nıyı destekleyecek laboratuvar incelemeleri
Ağrılı uyaranı lokalize ediyor 5 yapılmalıdır.
Ağrılı uyaranla ekstremiteyi çekiyor 4
Ağrılı uyaranla ekstremitede anormal fleksiyon 3 • Tam kan sayımı
Ağrı uyaranla ekstremitede anormal ekstansiyon 2
Ağrılı uyarana yanıt yok 1 • Serum glukoz, elektrolitler, kalsiyum,
magnezyum, BUN, kreatin, karaciğer
Sözel Yanıt Puan
Normal, oryente yanıt veriyor 5
fonksiyon testleri, biluribin düzeyleri, al-
Konfüzyon 4 kalen fosfataz.
Uygunsuz kelimelerle yanıt veriyor 3
Anlaşılmaz sesler çıkarıyor 2
• Kan gazı ve pH için arteryel kan örneği
Verbal yanıt yok 1 • Tiroid fonksiyon testleri
1. Psikomotor etkinlik
0 Normal
1 Ilımlı etkinlik artışı (anksiyete, huzursuzluk) ya da azalması (hareketlerde ılımlı yavaşlama)
2 Orta derecede etkinlik artışı (yatak ve sondalarla oynama, kalkıp gitmek isteme) ya da azalması (ancak
uyarıyla etkinlik gösterme)
3 Aşırı derecede etkinlik artışı (tespit gerektirecek düzeyde ajitasyon, eksitasyon) ya da azalması (uyarıyla
bile etkinlik göstermeme)
2. Yönelim
0 Normal
1 Zaman, yer ya da kişi yöneliminde bozulma
2 Zaman-yer, zaman-kişi ya da yer-kişi yöneliminde bozulma
3 Zaman, yer ve kişi yöneliminde bozulma (konfüzyon nedeniyle yanıt alınamazsa burada değerlendirilir)
3. Dikkat
0 Normal
1 Dikkati yoğunlaştırmada güçlük (kendi çabasıyla dikkati sürdürebiliyor)
2 Dikkatte dağınıklık, çelinebilirlik (uyarıyla dikkati sürdürebiliyor)
3 Dikkat tamamen dağınık (uyarıyla bile dikkati sürdüremiyor)
1. Bellek
0 Normal
1 Anlık ya da yakın bellekte bozulma
2 Anlık ve yakın bellekte bozulma
3 Anlık, yakın ve uzak bellekte bozulma (konfüzyon nedeniyle yanıt alınamazsa burada değerlendirilir)
2. Algılama
0 Normal
1 Canlı düşler ve/veya kabuslar
2 Geçici varsanı ve/veya yanılsama
3 Kesin varsanı ve/veya yanılsama (halüsinatuar yaşantı)
6. Düşünce süreci
0 Normal
1 Düşünce ve çağrışımlarda yer yer kopma
2 Düşünce ve çağrışımlar dağınık
3 Enkoherans
7. Düşünce içeriği
0 Normal
1 Aşırı değerlendirilmiş düşünce (uygun davranış göstermez, gerçek olmadığını bilir)
2 Sanrı taslağı (zaman zaman uygun davranış gösterir, gerçek olmadığını sorgulayabilir)
3 Sanrı (uygun davranış gösterir, gerçeği değerlendiremez), sanrısal yaşantı
932
Konu 3
Bilinç Bozukluğu
8. Uyku uyanıklık döngüsünde bozulma
0 Normal
1 Gündüz uyuklarken gecenin çoğunu uyanık geçirme
2 Gündüz uyurken tüm gece uyanık kalma
3 Gece ve gündüz boyunca hemen hemen hiç uyumama ya da sürekli uyuma
9. Gün içi değişkenlik/dalgalanma
0 Dalgalanma yok/belirti yok
1 Gündüz normal iken belirtilerin gece gözlenmesi
2 Belirtilerin gündüz zaman zaman gece sürekli gözlenmesi
3 Belirtilerin hem gece hem gündüz dalgalanarak sürekli gözlenmesi
10. Duygu durumda dalgalanma
0 Dalgalanma yok .
1 Duygudurumda saatler içinde ortaya çıkan dalgalanma
2 Duygudurumda dakikalar içinde ortaya çıkan dalgalanma (korku, öfke, ağlamaklılık gibi içinde bulun-
duğu durumla uyumsuz duygudurum değişiklikleri)
3 Emosyonlarda şiddetli disinhibisyon (öfke nöbetleri, denetlenemeyen ağlama ya da gülmeler)
Toplam Puan:……./30
934
Konu 4
Absans Konfüzyon, göz kırpma, hantallık EEG’de 3-Hz jeneralize epileptiform deşarj
Parsiyel
Basit Parsiyel
JKSE’un sonuçları altta yatan etyolojiyle ilişkili- travmaları sayılabilir. Erişkinlerde inme, SE’un
dir.(6) Nöbetler gibi, JKSE de semptomatik, id- % 50’sini oluşturur ve ileri yaşlarda JKSE’un en
yopatik ve kriptojenik olarak sınıflandırılabilir. sık nedenidir.(7,8) Çocuklarda ise ilk sırayı ateşli
Akut semptomatik nedenler arasında global hi- enfeksiyonlar (%50’den fazlasında) alır.(7) Krip-
poksik-iskemik olay, iskemik inme, intraserebral tojenik nöbetler semptomatik olduğu düşünül-
veya subaraknoid kanama, santral sinir sistemi düğü halde sebebi bulunamayan epilepsilerdir.
enfeksiyonları (menenjit, ensefalit, abse), tümör- İdyopatik nöbetler genellikle genetik olan özel
ler (primer veya metastatik), metabolik bozuk- bir sendromun parçası olup genetik faktörler
luklar (hipoglisemi, elektrolit bozuklukları), ilaç çevresel faktörlerle etkileşerek bazı bireyleri uza-
936 ve alkol bağımlılığı veya geri çekilmesi ve kafa mış nöbetlere daha hassas hale getirebilir.(9)
Konu 4
Motor bulgusu olmayan (ya da sadece çok güç NCSE tablosunda ayrıca ajitasyon, uygunsuz
fark edilen motor bulgusu olan) tüm SE tiplerini ağlama ve gülme, boş bakma, oral otomatizma
hastalık gibi yanlış tanı alabilir.(15) betler remisyona girebilecek olmasına rağmen
kalıcı nöropsikolojik bozukluk gelişebilir. ESES
NCSE, sıklıkla absans SE veya kompleks parsi- süresini azaltmak ve sonuçları iyileştirebilmek
yel SE ile karakterizedir. Klinik olarak anlamlı amacı ile hem medikal hem de cerrahi tedavi
derecede overlap vardır. Absans SE’da göz kırp- yapılmaktadır.
ma ve myoklonus gibi bulguların eşlik ettiği
veya etmediği konfüzyon saptanır. Hasta uyanık Yetişkinlerde ESE, ağır medikal hastalık, sıklıkla
gibi görünebilir, hatta uygun konuşmaları da ensefalopatinin eşlik ettiği organ yetmezliği du-
olabilir. Motor aktivite korunabilir veya becerik- rumunda görülebilir. Bu tip olgular, JKSE, inme
sizlik izlenebilir.(16) Epizodlar günlerce sürebilir. ve ameliyat sonrası veya başka bir presipitan var-
lığında ya da gösterilebilir bir neden olmadan
EEG’de 3 Hz diken ve yavaş dalga boşalımları ortaya çıkabilir. Klinik olarak, konvülsif nöbet-
görülür. Hastada sıklıkla jeneralize epilepsi öy- ler ESE bulgusu öncesi, sırası veya sonrasında
küsü vardır, bu veri klinisyeni doğru tanıya gö- olabilir. Ancak bazı hastalarda gözle görülür bir
türecektir. Hastalar bu klinik tablo sonrası nor- nöbet olmayabilir. ESE’un tedavisi gereklidir,
ancak bazı olgulardaki altta yatan ağır hastalık
male döner, ancak absans SE yeniden gelişebilir.
nedeni ile sonuçlar kötüdür.(19)
Kompleks parsiyel SE (KPSE) da bilinçte deği-
şikliğe neden olabilir, en sık yakınma olarak da
konfüzyon görülür. Yanlışlıkla psikiyatrik has- 6. Epilepsia Parsiyalis Kontinua
talık tanısı konulmasına neden olabilecek garip
davranışlar izlenebilir. Bir epizod günler hatta Bir fokal SE formudur. Saatler veya yıllarca sü-
aylarca sürebilir. Yakınmalarda fluktuasyon gö- ren bir vücut kısmında sürekli jerklerin izlendiği
rülmesi bir ipucu olabilir. Tanıyı düşündüren bir klinik sendromdur. EPK olarak kabul edil-
oral veya el otomatizmaları belirgin olabilir.(17) mesi için jerklerin 10 saniyeden daha fazla ol-
KPSE’da EEG’de sıklıkla temporal veya frontal mayan intervallerle en az 1 saat sürmesi gerekti-
bölgelerde fokal yavaşlama ve boşalımlar görüle- ği ileri sürülmüştür.(20) Çocuklarda en sık neden
bilir. KPSE tedavisi, absans SE’a göre daha zor- Rasmussen sendromu, yetişkinlerde ise inmedir.
dur ve rekürrens daha sıktır.
7. Fokal SE (FSE)
5. Elektrografik SE (ESE) Motor korteks dışındaki bölgelerde gelişen FSE
Bu tablo sürekli epileptiform deşarjların izlen- birçok farklı semptoma sahiptir.(21) Primer soma-
diği EEG ile karakterizedir. Bu duruma klasik tosensoriyel korteksi içeren FSE, fokal sensoriyel
bir örnek çocuklarda uyku sırasında elektriksel semptomlara neden olabilir. Primer işitme kor-
SE (ESES)’dur. Bu sendrom kognitif işlevlerde teksinden kaynaklanan, nöbetler iktal sağırlık’a
azalma ve tipik EEG bulguları ile karakterizedir. yol açabilir.(22) Konuşma alanlarındaki FSE iktal
EEG’de diken ve yavaş aktivite boşalımları yavaş afaziyle sonuçlanabilir.(23) Bu tip fokal semptom-
dalga uykusunun en az %85’inde görülür ve 1 ların ani başlangıcı inme olarak yanlış tanı ko-
aydan daha uzun süre 3 veya daha fazla kayıtta nulmasına neden olabilir, ancak EEG epileptik
izlenir. ESES öncesi çocukların bir çoğunun nö- tabloyu ortaya koymada yardımcı olabilir.
ropsikolojik ve motor fonksiyonları normaldir.
Zamanla, IQ, dil, temporo-spatial beceriler ve
dikkat süresini içeren birçok alanda bozulma ge- 8. Subtle (Gizli) SE
lişir. Saldırganlık ve hiperkinezi gibi davranışsal NCSE’un bir alt tipi olarak kabul edilebilir.
938 değişiklikler olabilir.(18) Ataksi, dispraksi ve dis- Oküler nistagmus veya yüz, göz kapağı, çene,
Konu 4
gövde, kollar, eller, bacaklar veya ayaklarda kısa lerde idiyopatik jeneralize epilepsilere göre daha
süreli kasılmalar şeklinde aşikar olmayan motor sık görülür.(24) En önemli neden ilaç tedavisine
KCFT, Plt,
amonyak,
Valproat 45-60 dk IV infüzyon 20-25 mg/kg 3mg/kg/dk 2mg/kg/sa
serum amilaz,
lipaz, TA
Her 5 dk
1-12mg/kg/
1-2mg/ Arteryel kan
IV bolus/ İlk bolus: sa infüzyon
Propofol > 60 dk kg bolus, gazları, lipid,
infüzyon 1mg/kg Gerekirse
maks: nöbet tekrarı
titrasyon
10mg/kg
0.5-10mg/kg/
Her 5 dk
IV bolus/ İlk bolus: sa infüzyon Kalp,
Pentobarbital > 60 dk 5mg/kg
infüzyon 5mg/kg Gerekirse solunum
bolus
titrasyon
3-5 mg/kg/ Kalp,
3 dk’da bir
IV bolus/ İlk bolus: sa infüzyon solunum,
Tiopental > 60 dk 50 mg
infüzyon 100-200mg Gerekirse laringospazm
bolus
titrasyon uzamış koma
End tidal kons Gerekirse Kalp,
İsoflurane > 60 dk İnhalasyon
%0.8-2 titrasyon solunum
asistolle giden atriyoventriküler bloğu da içeren yona bağlı yumuşak doku hasarı ve infüzyonun
kardiak aritmilerdir.(30) Hipotansiyon da yaygın- periferinde ağrı, ödem ve ciltte renk değişikliği
dır. Diğer komplikasyonlar; flebit, ekstravazas- ile karakterize mor eldiven sendromudur. Yan 941
etkiler toplam dozla değil infüzyon oranı ile ilaçtır, ancak akut tolerans gelişebilmesi, aktif
koreledir. Bu nedenle, infüzyon oranını kontrol metabolitlerinin oluşması, oto-indüksiyon ve
Bölüm 14. Nörolojik Aciller
Bu bahsedilen anestetik ilaçların nöbet veya hiponatreminin düzeltimi sırasında sentral pon-
EEG supresyonuna veya vital bulgulardaki de- tin myelinozis gelişimini engelleyici önlemler
SE Komplikasyonları
5. Altta Yatan ve Tetikleyen
Nedenlerin Tedavisi Komplikasyonlar, SE’un kendisine, ilaç tedavisi-
ne, altta yatan nedene ve yoğun bakım şartlarına
Antikonvülzanların alımının unutulması, en- bağlı olarak gelişebilir. Vücut ısısı 400C’yi aşarsa
feksiyon, ateş, hipoglisemi, elektrolit imbalansı, hasta soğutulmalıdır.
organ disfonksiyonu, ilaç zehirlenmesi ve ke-
silme tablosu, alkol kötüye kullanımı ve kesil- Myoglobunüri ve serum kreatin fosfokinaz dü-
mesi, immünsupresif yanıtlı inflamatuar hasta- zeyinde belirgin yükseklik durumunda salin
lıklar, inme, travma ve hipertansif ensefalopati diürezi veya üriner alkalinizasyon gerektirebi-
gibi tedavi edilebilir presipitanlar ve nedenler lir. Nöbetlere bağlı olarak veya altta yatan nede-
araştırılmalı ve tedavi edilmelidir. Epilepsili ol- ne bağlı olarak serebral ödem gelişebilir. Ancak,
gularda SE gelişmesi sadece ilaç alımının unu- primer olarak nöbete bağlı serebral ödem agresif
tulmasına bağlanmadan önce diğer nedenler de tedavi gerektirmez. SE nedeni ile ölenlerin otop-
değerlendirilmelidir. Meningo-ensefalit uygun silerinde meziyal temporal skleroza benzer deği-
antimikrobik ilaçlarla tedavi edilmelidir. Ciddi şiklikler kaydedilmiştir.(58)
943
Klinik Seyir * Damar yolu açılırken etyolojik araştırma
Bölüm 14. Nörolojik Aciller
53. Bensalem MK, Fakhoury TA. Topiramate and lepticus in acute intermittent porphyria. Post-
status epilepticus: Report of three cases. Epilepsy grad Med, 2003;49(3):285.
947
Konu 5
ACİL SERVİSTE BAŞ AĞRILI
HASTAYA YAKLAŞIM
Dr. Mehtap Bulut
2. Ağrının karakteri, zonklayıcı, sabit, vb. is- baş ağrıları hızla iyileşen hastalar karbon
tatistiksel olarak yardımcı olsa da, bir baş monoksit zehirlenmesi olabilir.
ağrısını diğerinden ayırmada uygun olma-
7. İlişkili yakınmalar ve risk faktörleri baş
yabilir.
ağrısının ciddiyeti ile ilişkili olabilir ancak
3. Ağrının başlangıcında hastanın aktivitesi nadiren spesifik nedenlere işaret eder. Bu-
faydalı olabilir. Ağır egzersiz ile gelen baş lantı ve kusma spesifik değildir. Migren,
ağrılarının vasküler kanama ile ilişkisi var- artmış intrakraniyal basınç, temporal ar-
dır, ancak yine de kesin nedeni ortaya ko- terit ve glokom şiddetli bulantı ve kusma
yacak kadar spesifik değildir. Koitus veya ile ortaya çıkabilir. Senkop öyküsü, değişen
postkoital baş ağrısı sendromu iyi bilinir. şuur durumu, konfüzyon, boyun ağrısı,
ense sertliği, görme bozukluğu, ateş veya
4. Baş ağrısının şiddetinin objektif olarak
nöbet önemli semptomlardır. Öyküde aynı
ölçülmesi zordur. Hemen hemen tüm has-
zamanda görmede değişiklik, göz ağrısı,
talar ağrılarının şiddetli olduğunu söyler.
glokom veya iritis semptomları, çene kla-
1den 10’a kadar skala kullanmak ilk anda
udikasyosu, temporal arterit semptomları
ağrılarının şiddetini ölçmede ve daha çok
veya konjesyon ve fasiyal ağrı, sinüzit semp-
tedaviye yanıtı değerlendirmede faydalı
tomları sorgulanmalıdır.
olur.
8. Önceki baş ağrısı öyküsü, faydalı ancak şu
5. Baş ağrısının lokalizasyonu, hasta özel bir
andaki ciddi problemi ekarte etmeyen bir
alanı tarif edebildiğinde anlamlıdır. Tek
durumdur. Önceki acil servis başvuruları,
taraflı baş ağrısı migrene veya kafatasında
Bilgisayarlı Tomografi (BT), Manyetik Re-
veya yumuşak dokuda lokalize enflamatuar
zonans Görüntüleme (MRI) ve diğer testler
olaya (örneğin sinüs) işaret eder. Oksipital
gözden geçirilmelidir.(1,2,5-8)
baş ağrısı klasik olarak hipertansiyon ile
ilişkilidir. Temporal arterit, temporoman- Akut, yeni başlangıçlı baş ağrısı tarifleyen hasta-
dibular eklem hastalıkları, dental ve sinüs larda şu bulgular varlığında altta yatan ciddi bir
enfeksiyonları lokalize edilebilir. Menenjit, sorundan şüphelenilmelidir;(1,9-11)
ensefalit, SAK ve hatta ciddi migren lokali-
zasyonlarından daha diffüz bir ağrıya neden 1. Şimdiye kadar olan en kötü baş ağrısı
olurlar. 2. İlk şiddetli baş ağrısı
6. Baş ağrısını artıran ve azaltan faktörler 3. Günler veya haftalar içinde kötüleşen baş
önemli olabilir. Ortam değiştirdiklerinde ağrısı 951
4. Anormal nörolojik muayene enfeksiyonu gösterir; ancak SAK’da da olabilir.
Hipertansiyon tanısı hipertansif ivedi durum
Bölüm 14. Nörolojik Aciller
Yardımcı Testler: Baş ağrısının büyük çoğun- hastaların büyük bölümünde BT ve LP uygun-
luğu ek testlere ihtiyaç duymaz (Tablo 5). Acil dur. Serebrospinal sıvı alınması antimikrobiyal
muayenesi,(4) normal vital bulgular,(5) normal/ tüleme yöntemlerine gerek var mı?(9)
fokal olmayan nörolojik muayene ve(6) gözlem
veya tedavi ile iyileşme olması.(1,4,12) 1. Tedaviye yanıt, akut baş ağrısının etiyoloji-
sini öngörebilir mi?
İlk öykü, fizik muayene ve stabilizasyon sonrası
elde edilen verilerin incelenmeli ve hasta gözlem Uygulanan tedaviye yanıt alınmasının, nontrav-
altındayken tekrar değerlendirilmelidir. Bulgu- matik baş ağrısında altta yatan olası etiyolojinin
larda değişiklik, hızlı bir gözden geçirme ve ta- bir göstergesi olarak kullanılmasını destekleye-
nının tekrar düşünülmesini gerektirir (Tablo 6). cek veya aksini ispatlayacak, prospektif rando-
mize kontrollü çalışmalar, meta analiz sonuçları
Akut, nontravmatik baş ağrısı ile acil servise baş-
veya iyi dizayn edilmiş kohort çalışmalar yoktur.
vuran erişkin hastaların değerlendirme ve yöneti-
Ancak değişik analjeziklere ağrı yanıtında düzel-
mi ile ilgili olarak ACEP tarafından 2008 yılında
bir klinik yaklaşım yayınlanmıştır. Bu klinik yak- meyi yada klinik iyileşmeyi gösteren olgu serileri
laşıma göre 5 kritik sorunun yanıtı aranmıştır: ve olgu bildirimleri şeklinde klas 3 düzeyinde
kanıtlar mevcuttur.(9)
1. Tedaviye yanıt, akut baş ağrısının etiyoloji-
sini öngörebilir mi? 2. Acil serviste hangi baş ağrılı hastalara
2. Acil serviste hangi baş ağrılı hastalara gö- görüntüleme yapalım?
rüntüleme yapılmalı?
• Baş ağrısı ve nörolojik bakıda anormal bul-
3. SAK düşünülen hastada kontrastsız kranial
gusu olan (fokal defisit, bilinç durumunda
BT normalse rutin LP yapılmalı?
değişme, kognitif fonksiyonda değişme gibi),
4. Hangi hastada kranial BT çekmeden önce
güvenle LP yapılabilir? • Yeni başlangıçlı şiddetli baş ağrılı hastalar,
• Yeni başlangıçlı ağrısı olan HIV (+) hastalara • Baş ağrısı ve intrakraniyal basınç (İKB) ar-
acil kranial BT çekilmelidir (Düzey-B öneri). tışı bulguları olan (papilödem, fundosko-
Klinisyenler kranial BT görüntülemenin şu kı- • Ani başlangıçlı, şiddetli baş ağrısı olan has-
sıtlılıklarını da unutmamalıdır;(1) teknik yeter- talarda kranial BT (-), BOS açılış basın-
sizlik,(2) menenjit, karotid veya vertebral arter di- cı normal ve BOS analizi negatif ise ileri
seksiyonu, bazen serebral venöz sinüs trombozu görüntülemeye gerek yoktur, hasta takibe
ve pituiter apopleksi gibi durumları saptamada alınarak acil servisten taburcu edilebilir
tanısal yetersizlik,(3) radyolojik yorum değişken- (Düzey-B öneri).
liği,(4) küçük hacimli SAK,(5) anemik hastada ka-
Bazı araştırıcılar “şimşek çakması” şeklinde baş
nın azalmış duyarlılığı,(6) zamanla sensitivitede ağrılı hastalarda kranial BT ve LP negatif bile
azalma.(9) olsa angiografi yapılması gerekliliğini savunsalar
da, acil serviste baş ağrılı hastanın değerlendiril-
4. Hangi hastada kranial BT çekmeden önce mesinde ileri görüntüleme yöntemlerinin kulla-
güvenle LP yapılabilir? nılması konusu henüz ispatlanmamıştır.(9)
Baş ağrısı olan hastalar hastalığın bir spektrumu- masyona yol açar ve lokal vazodilatasyona neden
nu gösterir ve semptomlarına göre değerlendi- olur.(2,3,16,17)
rilmek için sıralanmalıdır. Açıkça anormal vital
bulguları veya değişmiş bilinç durumları olan Klinik: Migren baş ağrılarının büyük bir kısmı,
aurasız migrendir. Baş ağrısı genel olarak yavaş
hastalar daha az semptomu olanlardan önce de-
başlar ve 4-72 saat arasında sonlanır. Tipik ola-
ğerlendirilmelidir. Öykü ve fizik muayene po-
rak tek taraflıdır, zonklayıcıdır ve fizik aktivite
tansiyel ölümcül bir duruma işaret ediyorsa tanı
ile kötüleşir. Baş ağrısına sıklıkla bulantı, kus-
yardımcı testler ile bir an önce koyulmalıdır.
ma ve fotofobi, fonofobi eşlik eder. Ancak bu
Ağrı tedavisine erken başlanmalıdır. Hekimin
özellikler migren için tamamen duyarlı ve özgül
işinin önemli bir kısmı ağrıyı dindirmektir ve
değildir. Migren ile gelen hastalarda bu baş ağ-
hastanın tanısına giden yolda az bir etkisi olma-
rısı öncekilerden farklı ise altta yatan başka bir
lıdır. Acil servisteki mücadele ölümcül nedenleri
etiyoloji akla gelmelidir.(3,16,17)
elimine etmek ve hastanın ağrısını tedavi etmek
olmalıdır.(1-3,15) POUNDING (pulsatil karakter; 4-72 saat sür-
mesi; unilateral; bulantı/kusma; aktivite kısıtla-
Taburculuk: Baş ağrısı ile gelen çoğu hasta acil yacak şekilde şiddetli olması) veya STUDIO 54
servisten uygun analjezi ve takip ile taburcu edi-
(şiddetli, zonklayıcı, unilateral ve aktivite kısıtla-
lir. Bu hastalar “temiz” kategorisinde olan veya
dikkatli bir inceleme sonrası ciddi hastalık bu- yacak şekilde şiddetli olması bulgularından en az
lunmamış olan hastalardır. Tehlikeli bulguları 2’si; intestinal semptomlar, otofobi/fotofobi’den
olan tüm hastaların daha fazla araştırma gerekli- en az 1’i; 5 atak ve her bir atağın süresinin 4-72
liği akılda tutulmalıdır.(1,2,14) saat olması kriterlerinin 2’si) kelimeleri migren ta-
nısını koymak için geliştirilmiş kısaltmalardır.(2,16)
Aura ile birlikte olan migrende aura dakikalar
Primer Baş Ağrısı Sendromları içinde gelişir, genellikle 60 dakika içinde son-
Primer baş ağrıları şunlardır; migrenin tüm lanır ve tam olarak geri dönüşümlüdür. Aura
formları, gerlim tipi ve küme baş ağrıları. Bu baş migren baş ağrılarının %20’nde görülür. Visüel
ağrıları, belli bir patofizyolojiyi paylaşırlar ve bir auralar, en sık karşılaşılanlardır, genellikle titre-
klinik spektrumun farklı şekillerini gösterirler. şen skotomlar (siyah noktalar), ışık çakmaları,
hemianopsi veya halüsinasyonlar şeklinde ola-
bilmektedir. Hemiparestezi, hemiparezi, afazi
A. Migren veya diğer konuşma zorlukları görülebilir. Daha
nadir olarak beyin sapı semptomları olabilir (ba-
Epidemiyoloji: Migren baş ağrıları yaygındır ve ziller migren). Migrenin diğer nadir formları:
genellikle genç yaşlarda ortaya çıkar. Prevalansı, Oftalmojenik migren (3.,4. ve 6. kraniyal sinir-
erkeklerde %5, kadınlarda %15-17 olduğu tah- lerin parezisi) veya retinal migren (ani monoo-
min edilmektedir. E:K oranı 1:3 şeklindedir.(2,16) küler skotom veya körlük)’dir. Çok nadir olan
bir form da migrenöz infarkttır. Bunda 7 gün-
Patofizyoloji: Günümüzdeki teorilere göre mig- den fazla süren aura veya görüntüleme yöntem-
ren, birtakım tetikleyen faktörlere beyin paran- leri ile tespit edilen serebral infarkt vardır. (3,16,17)
kiminin primer bir yanıtıdır. Bu yanıt sonucu
duyusal inputta görev alan beyin sapı yollarında Sonuç olarak fokal nörolojik bulgu ve baş ağ-
disfonksiyon oluşur ve kan damarlarındaki bo- rısı ile gelen hastalarda öncesinde benzer nöro-
zulmuş aktivite bunlara sekonderdir. Hayvan lojik defisit olan migren atakları ortaya çıkması
çalışmaları göstermiştir ki migrende duyusal ve yapılan araştırmaların sonuçlarının normal
956 aksonlar birçok peptidin salınımı sonucu aktive çıkması öyküsü varsa migren ayırıcı tanısı dış-
Konu 5
lanmalıdır. Ve ayrıca tanı migren ise hastalar acil den ilacı vermeden önce premedikasyon yapılır.
servisten ayrılmadan aura ve defisitleri normale Triptan ilaçların 1993’te uygulamaya girmesiyle,
Magnezyum sülfat 2 mg IV (30 dk’da) Not: İspatlanmamış ancak bazen tedavide yararlı
957
Acil serviste yapılan randomize, kontrollü çalış- C. Küme Baş Ağrıları
malar da başka ilaçlar da kullanılmış ve etkili bu-
Bölüm 14. Nörolojik Aciller
lunmuştur. Bunlar dopamin-antagonisti antie- Küme baş ağrısı daha nadir görülür, prevalansı
metik ilaçlardır (metoklopramid, klorpromazin, genel popülasyonun %0.4’ü kadardır. Kısa sü-
proklorperazin, ketorolak ve droperidol). Me- relidir (tedavi verilmese bile), diğer pirmer baş
toklopramid, gebelikte akut migren tedavisinde ağrılarından farklı olarak erkeklerde daha yay-
en uygun parenteral ilaçtır. Nonsteroid antiinf- gındır ve başlangıcı 20 yaş civarıdır. Patofizyo-
lojisinde a. karotis internada vazokonstruksiyon,
lamatuar ilaçlar (NSAİİ), özellikle migren teda-
eksterna dallarında ise vazodilatasyon yanında
visinin ayaktan tedavisinde olmak üzere daha az
trigeminovasküler sistemden kaynaklandığını
şiddetli migren atak tedavisinde de kullanılmak-
gösteren bulgular vardır.(17,21)
tadır. Parenteral bir NSAİİ olan ketorolak, mig-
renin akut tedavisinde etkili bulunmuştur. İlaç Tek taraflı, 15-180 dakika süren, orbital, supra-
tedavisinden ayrı olarak, hastalar karanlık ve ses- orbital ve temporal bölgede çok şiddetli ağrı ile
siz bir odaya alınır. Hasta acil servise gelmeden karakterizedir. Ağrı atakları sıklıkla ilkbahar ve
önce saatler veya günlerce kusmuş ve oral alımı sonbahar mevsimlerinde periyodik olarak çıkar,
bozulmuş olabileceğinden intravenöz rehidra- bu dönem 2-3 ay kadar sürebilir. Ağrı genellikle
tasyon sıklıkla gereklidir.(16,18) geceleyin ve aynı saatlerde ortaya çıkmaya me-
yillidir. Ağrı nedeniyle hastalar yerinde dura-
maz, ajitedirler. Ani başlayıp ani biten ağrıya ek
olarak o taraf gözde hiperemi, pitozis, lakrimas-
B.Gerilim Tipi Baş Ağrıları yon, rinore, nazal konjesyon, alın ve yüzde ter-
leme şeklinde klinik tablo ile karakterizedir.(3,21)
Önceleri, gerilim tipi baş ağrılarında, ekstrakra-
niyal kas gerginliğinin neden olduğu düşünül- Kısa süreli küme baş ağrılarında tedavilerinde
mekte idi. Yakın zamandaki teoriler, gerilim tipi verilen her hangi bir ilaç tedavisi çok hızlı etki
baş ağrısı ve migrenin ortak bir patofizyolojiyi etmelidir. Tedavide oksijen verilmesi %70 has-
paylaştıkları ve bir klinik spektrumun farklı uç tada etkili bulunmuştur. Maskeyle 15 dakika
noktaları olduğu şeklindedir. %100 oksijen tedavisi sıklıkla gerekir. Ayrıca
DHE ve sumatriptanın da hızlı etkili olduğu
Uluslararası Baş Ağrısı Derneğine göre şu kri- gösterilmiştir. Sumatriptan 6 mg subkutan uy-
terlerden en az iki tanesinin olması varlığında gulanması, atağı 10-15 dakikaya kadar kısaltabi-
gerilim tipi baş ağrısı tanısı konacağını ifade et- lir. Ağızdan verilen ilaçların absorbsiyonu uzun
mektedir; ağrının bilateral ve hafif-orta şiddetli sürdüğünden ve küme baş ağrısı periyodu kısa
karakterde olması, baskı yapıcı veya sıkıştırıcı olduğundan akut atak tedavisinde etkili olmaya-
ağrı olması (zonklayıcı olmaması), fiziksel akti- bilirler, ancak NSAİİ sonraki atakların sıklık ve
vite ile kötüleşmemesi ve fronto-oksipital loka- şiddetini azaltmada yararlı olabilir.(3, 18,21)
lizasyon. Bulantı/kusma, fotofobi veya fonofobi
eşlik etmez. Ancak şiddetli olduğunda bulantı Primer Baş Ağrılarına Acil Yaklaşım
ve kusmada görülebilir. Süresi 30 dakika-7 gün
Baş ağrısı tipinden bağımsız olarak tedaviye ya-
arasındadır. Ayrıca boyun, oksipital ve frontal
nıtsızlık ikincil nedeni düşündürmelidir ve acilde
bölge kaslarında sertlik ve gerilme, uykusuzluk,
ileri tetkiklere başlanmalıdır. Ayrıca primer baş
konsantrasyon güçlüğü hikayede saptanır. Geri-
ağrısı düşünülen ve tedavi ile gelişme sağlanan
lim baş ağrılı hastaların %90’ında depresyon ve
hastalarda da sekonder nedenler dışlanamaz. Acil
anksiyete semptomları eşlik eder. Hafif tip geri- servis tedavisine iyi cevap veren hastalar uygun
lim baş ağrısında basit analjezikler veya NSAİİ bir takiple taburcu edilebilir. Bazen tedavisi zor
kullanılır. Şiddetli baş ağrısında ise tedavi mig- olan migren ataklarında hasta daha agresif bir
958
renle aynı şekildedir.(19, 20) ağrı kontrolü için hastaneye yatırmak gerekebilir.
Konu 5
Özet Kaynaklar
960
Konu 6
AKUT GÜÇSÜZLÜK
Dr. Filiz Koç
Patolojik
Var Yok Yok Yok
refleksler
Lezyon ön boynuzda
Fasikülasyon Yok Yok Yok
ise var
Periferik sinir hasarı
Duyu kusuru Yok Yok Yok
var ise mevcuttur
962 Kas atrofisi Yok Var Yok Var
Konu 6
cü derece atrioventriküler blok, ST depresyonu, tir. Motor sinir iletim hızları, distal ve F-yanıt la-
QRS’de genişleme, T dalga anormallikleri ve tansları ve duysal sinir iletim hızları normaldir. 2-3
Akut Güçsüzlük
çeşitli ritm bozuklukları gibi) bulgular yanısıra hafta sonra fibrillasyon potansiyelleri ortaya çıkar.
hipotermi, hipertermi, idrar yapamama ve ile-
us tablosu gelişir. Hiponatremi, özellikle venti- Akut motor-duysal aksonal nöropati: Sıklık-
latöre bağlı olgularda, ilk haftadan sonra sıkça la diareden sonra (Campylobacter jejuni), akut
görülen elektrolit imbalansı olup, uygunsuz başlangıçlı güçsüzlük ile karakterize olup klinik
ADH salınımına bağlıdır. En önemli laboratu- tablo hızlı progresyon gösterir. Güçsüzlüğe fasi-
ar yöntemleri, elektronörografi (ENG) ve beyin yal dipleji, oftalmoparezi ve otonomik bulgular
omurilik sıvısı (BOS) incelemesidir. BOS’da eşlik edebilir. Bu formdaki olgularda Campylo-
bacter jejuni enfeksiyonu ile ilişkili serum GD1a
albuminositolojik dissosiasyon (BOS proteini
(%60), GM1 (%60) antikorları gösterilmiştir.
yüksekken hücrenin olmaması) saptanır. BOS
EMNG’de Belirgin M-yanıt amplitüd düşüklü-
proteini, ilk bir iki gün içinde % 85 normal iken
ğü ya da uyartılamama yanı sıra duyusal aksiyon
birinci haftanın sonunda % 66 oranında, ikinci
potansiyelleri elde edilemez. Olaydan 2-3 hafta
haftanın sonunda ise % 82 oranında artmıştır. sonra fibrillasyon potansiyelleri ortaya çıkar. Ol-
4 ile 6. haftalarda en üst düzeye ulaşır. BOS guların %5-10 ölüm görülebilir.
proteinindeki artış, sinir köklerinin yaygın inf-
lamasyonu ile ilintilidir. Akut Pandisotonom: Otonomik bulgular ön
plandadır. hızlı başlangıçlı sempatik ve para-
Guillain Barre Sendromunun; Miller-Fis- sempatik etkilenme, ortostatik hipotansiyon,
her Sendromu, Akut Motor Aksonal Nöropati anhidrozis ve fikse pupiller görülebilir. Nörolo-
(AMAN), Akut Motor-Duyusal Aksonal Nöro- jik muayenede duysal ve motor etkilenme yok-
pati (AMSAN), Akut Pandisotonomi ve duyusal tur. Derin tendon reflekleri alınamaz. Serumda
GBS olmak üzere değişik klinik tipleri vardır. gangliyonik asetilkolin reseptörlerine karşı oto-
antikorlar saptanır.
Miller-Fisher Sendromu: Oftalmopleji, ataksi
ve arefleksi ile karakterizedir. Kas gücü korun- Saf duysal GBS; Klinik bulgular duysal yakın-
muştur. Fakat overlap Sendromu’nda kuadriple- malarla prezente olur. Güç kaybı ve arefleksi
ji görülebilir. Miller-Fisher Sendromlu olguların yoktur. EMNG’de demiyelinizan polinöropati
%90’ında gangliozid GQ1b’ye karşı antikor görülebilir.
oluşumu görülür. Bu antikorlar motor sinir
Tedavide plazmaferez, veya intravenöz immün
uçlarından asetilkolin salınımını bloke eder.
globülin (IVIG) uygulaması da (0.4 g/kg/gün, 5
EMNG’de duyusal sinir amplitüdleri azalmış ve
ardışık gün) kullanılır.
ya kaybolmuştur. Ilımlı motor bloklar gözlene-
bilir. F dalga latansı çoğu zaman normaldir. Klinik seyir: olguların %50’si tamamen iyileşir-
ken yaklaşık %10-40’ında hafif nörolojik sekel-
Akut motor aksonal nöropati: Saf motor ler ve %15’inde ise kalıcı, ağır disabilite görülür.
aksonal nöropati olguları daha çok Çin ve genellikle ciddi otonomik sinir sistemi tutulu-
Hindistan’dan bildirilmiş olup hastalık yaz ay- mu ve uzamış entübasyon veya paraliziye bağlı
larında epidemik olarak ortaya çıkar. Olayın komplikasyonlar sonucu ortaya çıkar
başlangıcında genellikle diyare öyküsü mevcut
olup Campylobacter jejuni enfeksiyonuna bağlı
1.2. Kronik İnflamatuar
olarak ortaya çıkar. Güçsüzlük asimetriktir, özel-
Demiyelinizan Nöropati (CIDP)
likle çocuklar ve genç erişkinler görülür. BOS’ta
pleositoz yanı sıra GD1a (%60) ve GM1 (%60) GBS’de olduğu gibi otoimmün mekanizma pe-
gangliozidlerine karşı antikor oluşumu görülür. riferik sinirlerde multifokal demiyelinizasyona
EMNG’de M-yanıt amplitüdlerinde düşme tipik- neden olur. Genel olarak distal ve proksimal kas 963
gruplarını simetrik olarak tutar. GBS’den farklı lik sıvı (BOS) analizinde protein ve hücre artışı
olarak güçsüzlük aylar içinde yavaş ve düzenli, saptanır. Spinal magnetik rezonans görüntüle-
Bölüm 14. Nörolojik Aciller
2.4. Anterior Spinal Arter Sendromu MG’in patogenezinde timusun rolü tam ola-
rak bilinmemektedir. Bununla birlikte hasta-
Akut Güçsüzlük
Anterior spinal arter omuriliğin kabaca ön 2/3 ların %75’inde timus anormallikleri (olguların
ünün kanlanmasını sağlar. Sendrom anterior %85’inde timus hiperplazisi, %15’inde timo-
spinal arterin dağılım alanında omurilik iskemi ma) görülür. Bununla birlikte otoimmun olayı
veya infarktı ile karakterizedir. Klinik bulgular, başlatan uyaranın ne olduğu tam olarak sapta-
lezyonun altında parapleji, seviye veren duyu namamıştır.
bozukluğu ve sfinkter kusuru ile karakterizedir.
Arka kordon etkilenmediği için vibrasyon ve po- Tanı: MG’li olgu acile daha önce tanı almış ve
zisyon duyusu korunmuştur. mevcut klinik tabloda kötüleşme ile başvurabi-
leceği gibi ilk olarak diplopi, yutma güçlüğü,
güçsüzlük, solunum sıkıntısı gibi yakınmalarla
3. Myastenia Gravis (MG) başvurabilir. MG’in tanısını acil olarak doğrula-
yacak herhangi bir laboratuar testi yoktur. Akci-
Sıklıkla göz, yüz, çiğneme ve yutma kasları yanı-
ğer grafisi MG’li olgularda aspirasyon pnömonisi
sıra omuz ve kalça kasları gibi istemli kas grupla-
veya diğer pnömonilerin saptanmasında yardım-
rının fluktasyon gösteren güçsüzlük ile karakte-
cı olur. Tanıda;
rize otoimmun bir hastalıktır. Hastalık genellikle
postsinaptik asetilkolin reseptörlerine karşı olu- 1. Öykü-klinik: Kronik dalgalanma gösteren
şan otoantikorlar bağlı olarak ortaya çıkar. Asetil- kas güçsüzlüğü, yorgunluk öyküsü Güç-
kolin reseptörlerin sayısındaki azalma kasın tak- süzlüğü ortaya koymak için fizyolojik veya
rarlanan kullanımına bağlı ilerleyici güçsüzlük farmakolojik uyarıcı ve tetikleyici testler
tablosunun ortaya çıkmasına neden olur. yapılabilir. Birkaç dakika yukarı baktırılarak
pitoz, 100’e kadar sayı saydırılarak orofarin-
Klinik bulgular olguların %85’inde göz kapa-
geal kaslar, proksimal kaslara tekrarlayıcı ha-
ğında düşme (pitoz), intermittant diplopi veya
reketler yaptırılarak ekstremite güçsüzlüğü
her ikisi ile başlar. Pitoz asimetirk olup okumak,
klinik olarak aşikar hale getirilebilir. Ayrıca
uzun süreli araba kullanımı gibi göz kaslarını
klinik tablo kürar gibi nöromüsküler blokaj
yoran aktivitelerden sonra belirgin hale gelir.
yapan farmakolojik ilaçlarla uyarılabilirler.
Olguların %80’inde bulgular jeneralize bir hal
alır. Göz bulguları dışında güçsüzlük, yorgunluk 2. Buz testi
ve solunum güçlüğü ile de başlayabilir. Orofa- 3. IV Edrofonyum testi (Tensilon® 10 g) yoksa
ringeal kasların etkilenmesine bağlı genizden – IM Neostigmin (1.5-2 mg ile birlikte 0.4
konuşma, konuşma güçlüğü ve/veya konuşa- mgr atropin) testi tanıda yardımcıdır.
mama, içilen sıvı maddelerin burundan gelmesi,
çiğneme sırasında yorulma ve çiğneme kasla- Olgular acil servise miyastenik veya kolinerjik
rında güçlük, çiğneme sonrası ağzını kapatma kriz tablosu ile acil servise başvurabilirler. Daha
güçlüğü, yutma güçlüğü, solunum kaslarındaki önce MG tanısı alan olgular araya giren enfeksi-
etkilenmeye bağlı nefes darlığı hissi, öksürme yonlar, cerrahi girişimler, aşılanma, ilaç düzensiz
zayıflığı yanı sıra boynu dik tutma, kol ve ba- kullanımı, klinik tabloyu kötüleştiren ilaçların
caklarda güçsüzlük ortaya çıkar. Güçsüzlük gün kullanılması yanı sıra hastalığın genel gidişatına
içinde değişkenlik gösterir. Hastanın yakınmala- bağlı klinik tabloda kötüleşme (myastenik kriz)
rı sabah saatlerinde minimal ve/veya hiç yoktur. ile acile başvurabilirler (Tablo 3). Ayrıca olgu-
Günün ilerleyen saatlarinde ve fiziksel aktivitey- ya aşırı doz ilaç verilmesine bağlı kolinerjik kriz
le yakınmalar artar. Klinik gidiş genellikle sinsi tablosu ile de kötüleşme görülebilir.
seyirli ve ilerleyici özelliktedir.
965
Tablo 3. MG’de kullanılmaması gereken ilaçlar 7. Oksijen desteği yapılmalı ve nabız oksimet-
ri ile değerleri takip edilmelidir
Bölüm 14. Nörolojik Aciller
I. Antibiyotikler
Aminoglikozid antibiyotikler; özellikle gentami- 8. Gerektiğinde endotrakeal intübasyon tüpü
sin, kanamisin, neomisin ve streptomisin
ile solunum desteklenmelidir
Makrolidler
Fluroquinolonlar 9. Klinik tabloyu değerlendirilmeli. İlk kez
Tetrasiklinler
başvurmuşsa tanı amaçlı veya myastenik
krizde ise antikolinesteraz ilaçlar (Neostig-
Sülfonamidler
min, pridostigmin (Mestinon® 60 mg/drj)
Penisilin (yüksek doz)
verilmeli
II. Antiaritmik ilaçlar
Beta-blokörler 10. Hastayı Nöroloji kliniğine konsulte ederek
Kalsiyum kanal blokörleri hastaneye yatışı yapılarak takip edilmelidir.
Kinidin
Lidokain
Özet
Prokainamid
Trimetafan ∗ Güçsüzlük, acil servislerde sık görülen ve
III. Diğerleri oldukça farklı tanıları içinde barındıran bir
Bazı antiepileptikler (Difenilhidantoin) yakınma olup nörolojik veya nörolojik ol-
Lityum mayan nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar.
Morfin ve diğer narkotik analjezikler ∗ Nörolojik muayene hangi anatomik ya-
Trankilazanlar ve barbitüratlar pının etkilendiğini ortaya koymak açısın-
Bazı antidepresanlar (trisiklikler) dan yol göstericidir.
Kas gevşeticileri
∗ Akut kas güçsüzlüğünde acil de ayrıntılı
Levotiroksin tıbbi öykü alınarak yukarıda sıraladığımız
Adrenokortikotropik hormon (ACTH) ne, nerede, nasıl, ne zaman sorularına ya-
Magnezyum tuzları nıt alınmalı, sonrasında ayrıntılı fizik-nö-
İyotlu kontrast maddeler rolojik muayene yapılmalıdır.
Nöromusküler bloke edici ajanlar
Muayenede;
D-Penisilamin (asla kullanımamalıdır)
Östrojen içeren preparatlar ∗ Unilateral güçsüzlüğe üst motor nöron
Kalsiyum kanal blokörleri bulguları eşlik ediyorsa öncelikle inme,
tümör veya abse gibi santral intraserebral
lezyonlar düşünülmelidir.
∗ Hızlı progresif jeneralize güçsüzlük yanı
sıra oftalmoparezi, dizartri, disfaji gibi
Acilde MG’li olguya yaklaşım;
beyinsapı bulguları klinik tabloya eşlik
1. Hava yolu açıklığı sağlanmalı ve solunum ediyorsa gastroenterit bulguları ve/veya
kontrolü yapılmalıdır. intoksikasyonu düşündüren belirtiler var-
sa Botulism akla gelmelidir.
2. Damar yolunu açılır (tam kan sayımı ve
biyokimya paneli için kan, enfeksiyon tab- ∗ Akut veya kronik güçsüzlük, dizartri,
losu mevcut ise gerekli kültür örneklerini disfaji, hiporefleksi, kolinerjik sistemi il-
alınmalıdır) gilendiren yakınlar veya salivasyon, lak-
3. Sekresyonları aspire edilmeli rimasyon, miyozis, abdominal kramp, di-
yare ve bradikardi bulguları Organofosfor
4. Baş ve omuzlar yükseltilmeli intoksikasyonu hatırlanmalıdır.
5. Hastayı rahat ve sakin bir ortamda tutulmalı
∗ İyileşme ve kötüleşmelerle giden vizyon
966
6. Gerektiğinde solunumu desteklenmeli kaybı, optik nörit, çift görme ve internük-
Konu 6
leer oftalmoparezi bulgularından bir veya 7. A. Emre Öge, Yeşim Parman. Polinöropatiler.
bir kaçı Multiple Sklerozu akla getirir. Erişim: http://www.itfnoroloji.org/icindekiler.htm
Akut Güçsüzlük
∗ Kronik ilerleyici quadriparezi, üst motor 8. Rees J. Guillain-Barre syndrome. Clinical mani-
festations and directions for treatment. Drugs
nöron bulguları spondiloza bağlı servikal
1995;49:912-20.
miyelopatiyi düşündürür.
9. Öge AE. Omurilik hastalıkları. Erişim: http://
∗ Tekrarlayan hareketlerle artan pitoz dip- www.itfnoroloji.org
lepi gibi göz bulguları ve yorgunluk,
10. Deymeer F. Nöromüsküler kavşak hastalıkları.
Myastenia Gravis akla gelmedir.
In: Oğul O, ed. Nöroloji. Bursa, Nobel tıp ki-
∗ Kol ve bacaklarda ağrı, güçsüzlük yakın- tabevi 2000:373-9.
ması olan olgularda öncelikle inflamatuar 11. Gajdos P, Tranchant C, Clair B, Bolgert F, Ey-
Miyopati akla gelmelidir mard B, Stojkovic T, et al. Treatment of my-
asthenia gravis exacerbation with intravenous
∗ Distal kas gruplarında belirgin güçsüz-
immunoglobulin-a randomized double-blind
lük, tendon reflekslerinde azalma, eldi- clinical trial. Arch Neurol. 2005;62:1689-93.
ven çorap tarzı duyu kusuru polinöropati
düşünülmelidir 12. Gold R, Stangel M, Dalakas MC. Drug insight:
The use of intravenous immunoglobulin in neu-
∗ Asimetrik ekstremite güçsüzlüğü, dizart- rology-therapeutic considerations and practical
ri, disfaji, dilde atrofi ve fasikülasyon- issues. Nature Clin Prac Neurol. 2007;3:36-44.
Amiyotrofik Lateral Sklerozu akla getirir 13. Koç F. Erişkinlerde Erken Dönemde veya sele-
ktif olarak solunum yetmezliğine neden olan
nöromüsküler hastalıklar. Arşiv Kaynak Tarama
Kaynaklar Dergisi. 2007;16:245-82.
14. Koç F, Yerdelen D. Myastenia Gravis ve hasta
1. Asimos AW. Evaluation of the adult with acute
yönetimi. Arşiv Kaynak Tarama Dergisi, 2007;
weakness in the emergency department. Erişim:
15:257-70.
http://www.uptodate.com
15. Sanders DB, Howard JF. Disorders of neuro-
2. Bahar SZ, Aktin E. Felçler. Erişim: http://www.
muscular transmission. In:Bradley WG, Daroff
itfnoroloji.org
RB, Fenichel GM, Mariden CD eds, Neurology
3. Washington University Neuromuscular Dis- in clinical practice. Buttreworth-Heinmann,
ease Center: Neuropathy http://www.neuro. 2000:2167-181.
wustl.edu/neuromuscular/naltbrain.html den
16. Thomas CE, Mayer SA, Gungor Y et al. Myas-
erişilebilir. 1. Ağustos, 2006.
thenic crisis: clinical features, mortality, compli-
4. Adams and Victor’s Principles of Neurology. cations and risk factors for prolonged intuba-
Editors (Ropper AH, Brown RH. 8th edition. tion. Neurology 1997;48:1253-60.
5. Asbury AK: New concepts of Guillain-Barré 17. Toyka KV, Gold R. Treatment of myasthenia
syndrome. J Child Neurol 2000;15:183-91. gravis. Schweizer Archiv Für Neurologie und
6. Barohn RJ. Clinical approach to peripheral neu- Phychiatrie. 2007;158:309-21.
ropathy. American Academy of Neurology. Syl-
labi-on-CD-ROM. 7FC.002. Peripheral neuro-
pathology. AAN, 1999.
967
BÖLÜM 15
Kısa Göz Anatomisi İris: İris, göze rengini veren tabakadır. Korne-
anın arkasında yer alır. Kornea şeffaf olduğun-
Göz, 7 cc’lik küre şeklinde bir organdır. “Orbi- dan, gerideki irisin rengi seçilir.
ta” adı verilen kemik çukurlarda yerleşmiştir.
Göz bebeği (pupilla): Göz bebeği, irisin orta-
Göz kapakları: Göz kapakları göz küresini ör- sındaki yuvarlak açıklıktır. Işık göze, şeffaf kor-
ten gözün koruyucu sistemidir. Göz kırpma sı- neadan geçtikten sonra, göz bebeğinden girer.
rasında kapaklar göz yaşını göz yüzeyinde dağıtır Göz bebeği, göze giren ışık miktarını ayarlar,
ve gözün kurumasını önler. gündüz ve ışıklı ortamlarda daha küçüktür, ka-
Kirpikler: Kirpikler göze toz, ter, vb kaçmasını ranlıkta ise genişler.
önler. Ayrıca gölge etkisi yaparak, gözü güneşin Konjonktiva: Konjonktiva, gözün beyaz kısmı-
zararlı ışınlarından korur. nın üstündeki ince zardır. İçinde ince kılcal da-
Göz yaşı bezi: Gözün dış, üst kapağının altında marlar vardır. Gözün kızarması, bu damarların
yerleşmiştir. Göz yaşı salgılar. genişlemesinden kaynaklanır.
Göz yaşı kesesi: Göz yaşı, göz yüzeyini ıslat- Sklera: Sklera, gözün önden görülen beyaz bö-
tıktan sonra, göz kapaklarının iç kısımlarındaki lümüdür. Sklera, bebeklerde daha beyaz-mavimsi
kanallardan burna doğru akar. Göz yaşı; burna bir renkteyken, yaşlandıkça daha sarı bir renk alır.
akmadan önce göz yaşı kesesinde toplanır.
Lens: Gözümüzün içinde şeffaf mercektir. “Ka-
Göz yaşı kanalı: Göz yaşı kesesinin burna açılan tarakt” lensin şeffaflığını kaybetmesidir.
kanal kısmıdır.
Göz içi sıvısı (Aköz): Gözün ön bölümlerinin
Kornea: Kornea, gözün renkli kısmının üstün- içini dolduran, şeffaf sıvıdır. Bu sıvı sürekli salgı-
deki şeffaf tabakadır. lanır ve gözü trabekulum denen deliklerden ter-
keder. Sıvının fazla salgılanması veya deliklerden
gözü yeterince terketmemesi, göz içinde basınç
artışına (glokom) neden olur.
Vitreus: Gözümüzün içini dolduran şeffaf jel travmalarda (yumruk vb.) orbitada duvarlarında
şeklindeki yapıdır. kırık çok sık görüldüğü için gözlerin içe çökük-
Bölüm 15. Göz İle İlgili Acil Durumlar
Retina: Göz küresinin içini kaplayan sinir taba- lüğüne sık rastlanır ve görüntüleme yöntemleri-
kasıdır. ne başvurmak gerekebilir.
Görme siniri (optik sinir): Beyne giden göz Ayrıca göze gelen künt travmalarda göz hare-
siniridir. ketlerinin değerlendirilmesi de çok önemlidir.
Uvea: Retina ile skleranın arasındaki gözün da- Orbita travmalarında kaslarda zedelenme ya
marlı tabakasıdır. İris, siliyer cisim ve koroid da kasların kırık alanına sıkışması söz konusu
denen 3 kısımdan oluşur. olabileceğinden, göz hareketlerinde de kısıtlılık
olabilir. Bu nedenle hastanın horizontal, verti-
kal ve çapraz bakışları incelenmelidir. Göz hare-
Acil Göz Muayenesi ketlerinde kısıtlılık varsa mutlaka görüntüleme
yöntemlerine başvurulmalıdır.
Acilde göz muayenesi her muayene gibi hastanın
şikayetinin sorulması ile başlar. Hastanın ifadele- Kapaklar: Kapak kenarları, herhangi bir şişlik
ri çoğu zaman bizi tanıya yönlendirir. Ancak her
ya da kitle varlığına bakılmalı, kapak hareketle-
zaman hastanın anlattıklarına takılı kalmamak
ri kontrol edilmelidir. Periorbital yaralanmaların
gerekir. Özellikle adli olgularda hastaların ifade-
çoğunluğunda kapak ödemli ve şiş olduğu için
leri her zaman güvenilir olmayabilir. Bu nedenle
kapak hareketleri yapılamayabilir ve kapak göz
rutin muayene ve tetkikleri daima uygulamalı-
küresini kapatır. Herhangi bir kesi varlığında
dır. Travmalı olgularda yaralanma mekanizması,
tam kat olup olmadığı değerlendirilmelidir. Ka-
delici yaralanma olasılığı ve yabancı cisim varlığı
sorgulanmalıdır. Kimyasal yaralanmalarda vakit pak kesilerinde özellikle iç kantusa yakın kesilerde
kaybetmemek gerektiğinden öykü alınır alınmaz punktumların ve kanaliküllerin durumuna bakıl-
tedavi aşamalarına geçilebilir. malıdır. Punktumu içine alan kapak kesilerinin
mutlaka göz hekimi tarafından değerlendirilme-
si ve onarılması gereklidir. Kapak veya kanalikül
Gözün Dıştan Muayenesi yaralanmasıyla gelen hastada öncelikle göz küre-
sinin bütünlüğü değerlendirilmeli, göz içi ya da
Gözün dıştan muayenesi bir ışık kaynağı ya da orbita içi yabancı cisim varlığı araştırılmalıdır.
oftalmoskopun ışığı kullanılarak yapılabilir. Göz
ve göz çevresi önden ve yandan ışıkla aydınlatı- Konjonktivalar: Konjonktivalar dışarıdan tu-
larak incelenir. tulacak bir ışık kaynağı yardımıyla rahatlıkla
incelenebilir. Herhangi bir kızarıklık, hemoraji,
Kaşlar: Kaşların yapısı, düzeni, herhangi bir
sekresyon varlığı değerlendirilir. Alt forniks kon-
bozukluk, şişlik, yaralanma olup olmadığına ba-
jonktivasını incelemek için kapak aşağı çekilerek
kılmalıdır.
hasta yukarı baktırılır, üstü incelemek için de
üst kapak yukarı çekilerek hasta aşağı baktırılır.
Orbita: Orbitanın kenarlarına dokunarak bakı-
Özellikle kimyasal travmalarda kapak altlarının
lır, herhangi bir düzensizlik, şişlik varlığı kontrol
edilir. Palpasyonla ağrı varlığı sorgulanır. Gözle- kimyasal madde kalıntıları açısından iyice de-
rin her iki orbitadaki konumları kontrol edilir. ğerlendirilmesi gereklidir. Bazen kapak altların-
Gözlerden birinin içe çöküklüğü ya da dışa çı- da kalan bu artıklar göze hasar vermeye devam
kık olması durumunda ayrıntılı diğer göz mu- edebilir. Bu tür durumlarda üst kapağı çevirerek
ayeneleri gerekebilir. Özellikle göze gelen künt kapak altını değerlendirmek de gerekebilir.
972
Konu 1
Gözyaşı sistemi: Lakrimal bezin ve drenaj sis- Bu tür yaralanmalarda göze baskı uygulamamaya
teminin lokalize olduğu bölgeler ayrı ayrı gözle- dikkat edilmelidir. Göze yapılacak baskı göz içi
I. Kırmızı Göz II. Ani Görme Kayıpları III. Göz Travmaları IV. Çift Görme
A. Bakteriyel konjoktivit A. Tek taraflı akut görme kaybı A. Blow-out fraktürü A. Paralirik şaşılık
- Akut bakteriyel konjoktivit - Optik nevrit B. Kapak yaralanmaları VI. Sinir paralizisi
- Hiperakut bakteriyel
- İskemik optik nöropati - Konjonktiva yaralanmaları IV. Sinir paralizisi
konjonktivit
B. Viral Konjonktivit - Santral retinal arter tıkanıklığı C. Gözyaşı sistemi yaralanmaları III. Sinir paralizisi
- Adenoviral konjonktivit - Santral retinal ven tıkanıklığı D. On segment travmaları B. Postoperatif diplopi
C. Allerjik konjonktivitler * Traksiyoner RD - Kornea, iris, hifema, lens, travm C. Oküler hastalıklar
- Mevsimsel alerjik konjonktivit * Ekudatif RD - Kimyasal yanıklar D. Kafa travmasına bağlı
B. Tek taraflı progressif görme
- Akut alerji ve konjoktivit E. Arka segment travma
kayıpları
C. Bilateral akut görme
D. Keratit - Künt travma
kayıpları
D. Bilateral progressif görme
- Bakteriyel keratit - Kommosio retina
kayıpları
- Herpetik (epitelyal ve stromal) E. Geçici görme kayıpları - Koroid ve Brunc membran
E. Episklerit-sklerit - Tek taraflı geçici görme kayıpları - Vitreus kanaması
F. Üveit *Amorozis fugaks - Retina dekolmanı
Subkonjonktival kanama * KİBAS - Künt travmalara bağlı koroidoretinopatiler
Akut açı kapanması glokomu 973
I. Kırmızı göz nellikle 1-2 gün sonra diğer göz de tutulur. Kötü
hijyen şartlarından olabileceği gibi, konakçı sa-
Bölüm 15. Göz İle İlgili Acil Durumlar
stafilokoklara etkilidir, Gram(-) bakterilere etkisi nüz klinik olarak seftriakson veya diğer 3. kuşak
olmaz.), florokinolonlar (siprofloksasin, ofloksa- sefalosporinlere dirençli suşlara rastlanmamıştır.
da belirgin konjoktiva ödemi (kemozis) vardır. membranlara sık rastlanır. Tedavi edilmese bile 2
Membran veya psödomembranlar olabilir. Acil hafta içerisinde sekel bırakmadan iyi olur.
bir durumdur, yayma yapılıp kültür alındıktan
Hastalık başladıktan sonraki ilk 7-10. günde
sonra hemen tedavi başlanır. Gram boyama ile yaygın keratit gelişir ve iki hafta içerisinde geçer.
yapılan yayma hızlı ve etkili bir tedavi için esas- Uygun şekilde tedavi edilmeyen vakalarda derin
tır. Gecikilecek olursa veya uygun tedavi yapıl- stromal opasiteler oluşabilir ve tedaviye uzun za-
mazsa, kornea tutulumu, perforasyon, endoftal- man cevap vermez.(1-5)
mi gelişebilir.
aşırı duyarlılık reaksiyonudur. Hastalık en belir- gibi damlalar günde 4 kez damlatılır. Çok
gin olarak ilk baharda görülür şikayetler sonba- şiddetli olgularda prednisolone, deksame-
nılabilir. Ancak topikal florokinolon kullanımı herpes antijenine karşı oluşan hipersensitivite re-
sonrasında kornea perforasyonu riskinin arttı- aksiyonu olarak düşünülmektedir. Normal epitel
ğı bildirilmiştir. Stafilokoklarda giderek artan veya dendritik lezyon altında yuvarlak veya oval
oranda florokinolon direnci gelişmesi nedeniyle şekilde stroma ödemi ve hücre infiltrasyonunun
tedavide ilk seçenek olarak kombine güçlendi- görülmesi ile karakterizedir.
rilmiş antibiyotik tedavisi önerilmektedir. Ciddi
olgularda başlangıçta her 5 dk’da bir 30 dk yük- Tanı: Genellikle klinik olarak konur. Dendritik
leme dozuyla tedaviye başlanır, sonra saat başı epitelyal lezyonlar patognomoniktir. Tekrarlayı-
bir damla şeklinde devam edilir. Güçlendirilmiş cı hastalık öyküsü, kornea duyu azalması, birçok
antibiyotikler vankomisin, sefazolin ve aminog- kornea tabakasının tutulması tanıya yaklaştırır.
likozitlerden hazırlanabilir. Bu tedaviye 10-14
gün devam edilir. Florokinolonlar, tek ilaç şek- Tedavide Asiklovir: Günümüzde en sık kullanılan
linde kullanımlarının dışında kombinasyon te- topıkal antiviral ilaçtır (Zovirax® oftalmik pomad
davilerinde de yer alabilmektedir.(1-5) 5x1). Stromal formda topikal steroidler kullanıla-
bilir. Epitelyal formda tabloyu daha da kötüleştire-
ceğinden topikal steroid kullanılmamalıdır.(1-5)
I. D. b. Herpetik Keratit
HSV keratiti başlıca formları epitelyal keratit,
stromal keratit şeklindedir. I. E. Episklerit Sklerit
Epitelyal keratit: Rekürrent epitelyal hastalık
genellikle konjonktivit veya kapak lezyonu ol- I. 5. a. Episklerit
madan ortaya çıkar. Dendritik ülser (ağaç dalı
şeklinde) veya jeografik ülser şeklinde gözlenir.
Benign, kendiliğinden iyileşen, tekrarlayabilen
Tanı koymak için korneayı boyamak gerekir.
bir tablodur. Sistemik hastalıklarla birlikteliği
Santraldeki epitel defekti floresein ile, periferde-
ki enfekte hücreler ise rose bengal ile boyanır. yoktur. Genelde lokalize bir bölgede ya da sek-
Dendritik keratit korneanın her bölgesinde gö- töryel hiperemi, hafif bir rahatsızlık hissi, batma
rülebilir. Tekrarlar genellikle önceki atakta etki- ve bazen sulanma ile kendini gösterir. Genelde
lenen bölgelerde olur. Epitelyal keratit genellikle 1-2 hafta içinde kendiliğinden iyileşir. Sistemik
5-12 günde kendiliğinden iyileşir. Steroidlerin nonsteroidal antienflamatuar tedavi (NSAİ)
kullanıldığı durumlarda ülser derinleşerek stro- önerilebilir (İndometasin, ibuprofen, naprok-
mayı etkileyebilir veya genişleyerek ameboid ka- sen, fenoprofen gibi).
rakter kazanabilir.
I. 5. b. Sklerit
Üveitin nedenleri: Üveitte sorumlu etkenler Diğer: Ön üveitte kortikosteroid içeren damla-
çoğunlukla bilinmemektedir, bunları “idiyopa- ların yanı sıra göz bebeğini genişletici damlalar
tik” olarak adlandırıyoruz. Bir grup üveitler ise yapışıklıkları önlemek ve göz çevresindeki ağrıyı
vücudun diğer bir bölgesindeki bir hastalığın eş- azaltmak amacı ile kullanılırlar.(1-4,6)
liğinde görülebilir. Bunlar arasında sifiliz, tüber-
küloz, bruselloz, herpes, toksoplazma ve AIDS
gibi enfeksiyöz hastalıklar vardır. Ayrıca kollajen
doku ve otoimmün kaynaklı olarak tanımladığı-
mız sistemik hastalıklar eşliğinde de üveit gör-
mekteyiz. Bunlara örnek olarak Behçet hastalı-
ğı, sarkoidoz, ankilozan spondilit, ve romatoid
artrit verilebilir. Yine bazı tümörlerin eşliğinde de
üveit gelişebilir. Bu nedenle üveit gelişen hasta-
ların göz doktorlarınca ayrıntılı tıbbi hikayeleri
alınmalı ve ayrıntılı göz muayenesi yapılmalıdır.
Sistemik hastalık şüphesi uyandıran hastalara ise
altta yatan hastalığın ortaya çıkarılması için ilgili
vücut muayenesi ve laboratuar testleri gerekebilir. Resim 3. Subkonjonktival hemoraji 979
Tablo 1. Kırmızı göz ayırıcı tanısında yardımcı olabilecek bulgular
Bölüm 15. Göz İle İlgili Acil Durumlar
Akut batın tanısı alıp laparatomi geçiren olgular II. A. Tek Taraflı Akut Görme
bildirilmiştir. Vagal refleks nedeniyle bradikardi
Olguların %25 inde tıkanıklık oluşmadan önce Bunların dışında hiperbarik oksijen tedavisi de
amarozis fugaks denen kısa süreli, ani, geçici (%95 O2, %5 CO2) vazodilatasyonu sağlamak
görme kayıpları meydana gelir. Arter tıkanma- ve retinanın oksijen ihtiyacını karşılamak amacı
sına neden olan hastalıkların en sık görülenleri: ile önerilen tedavi seçeneklerinden biridir.(4,9)
Arteryel hipertansiyon, karotis aterosklerozu ve
kalp kapak bozukluklarıdır. Dev hücreli arterit
ve diğer vasküler inflamasyonlar bilateral tutu-
mun en sık nedenleridir. Arter tıkanıklığı gelişen
gözlerin %20’sinde arter sistemi içerisindeki em-
boli görülebilir. A. Karotis internadaki aterom
plağının parçalanması ile oluşan sarı-beyaz renk-
li kolesterol embolileri (Hollenhorst plağı),
yine aterom plaklarından ve kalp kapaklarından
kaynaklanan fibrin platelet trombusları emboli-
lere neden olurlar.
da oldukça yüksek oranlarda görülen neovaskü- Traksiyoner RD: Burda retinada yırtık yoktur.
ler glokomun gelişme riskini ortadan kaldırmak Fakat retinayı içten vitreusa doğru çeken bir
Görme Kayıpları
arter darlığına bağlı amorozis fugaks’ta ve orta
Katarakt, maküla dejenerasyonu, toksik optik nö- ya da posterior serebral arter geçici iskemik atak-
ropati gibi gözle ilgili nedenlere bağlı görülebilir. larında birkaç dakika, migrende 15 - 30 dakika,
Bunlar ekarte edildiği takdirde kiyazmal bir komp- optik nevritlerde ise günlerle ölçülebilir.(1-4)
resyon ve parasellar tümörler düşünülmelidir.
Kornea Kesileri: Kornea kesileri lameller veya III. F. f. Kimsayal Yanıklar: Gözde en acil te-
tam kat olabilir. Lameller kesilerde sütürasyona davi gerektiren durumlardan biridir. Endüstride
III. H. c. Valsalva retinopati: Glotisin kapalı önünde) veya posterior (arter girişinin arkasın-
olduğu bir durumda travmaya bağlı aniden geli- da) tipte olabilir. İndirek travmalarda glob ge-
Çift Görme
Tümör
3,4,6 paralizisi
Kavernöz
İnternükleer
Sinüs
oftalmopleji
Trombozu
990
Konu 1
* Dekolmanın tedavisi cerrahidir ve en kısa 2. Temel Göz Hastalıkları. Aydın P, Akova YA.(Ed)
sürede yapılmalıdır. Güneş Kitabevi 2001 Ankara.
3. Oküler Ayırıcı Tanı. Roy FH (Ed): Aydın P (Çe-
Geçici görme azlığı olan hastaların tetkikinde, viri Ed.) Güneş Kitabevi 2004 Ankara.
* 1. Kardiyak değerlendirme, ekokardiyografi 4. Klinik Oftalmoloji. Kanski J. (Ed) Orağlı KM
(Çeviri). Nobel Tıp Kitabevleri 2001 Ankara.
* 2. Yaşlı hastalarda karotid arter darlığı
için noninvazif tetkikler: Doppler ultra- 5. Basic and Clinical Science Course Section 8: Ex-
sonografi, MR anjiyografi ternal Disease and Cornea. American Academy
of Ophthalmology USA, 2010-2011.
* 3. Daha kesin bilgi için karotid anjiyografi 6. Basic and Clinical Science Course Section 9. In-
* 4. Epileptik bir fenomeni ayırd etmek traocular Inflammation and Uveitis. American
için EEG yapılmalıdır. Academy of Ophthalmology USA, 2010-2011.
7. Basic and Clinical Science Course Section 10:
* Ön segment travmalarında yabancı cisim
Glaucoma. American Academy of Ophthalmol-
ihtimali her zaman düşünülmeli ve buna yö- ogy USA, 2010-2011.
992 nelik grafi ve BT incelemeleri yapılmalıdır.
Konu 1
8. Basic and Clinical Science Course Section 5: 11. Şaşılık ve Tedavisi. Sanaç AŞ, Şener C. Pelin Of-
Neuro-Ophthalmology. American Academy of set ve Tipo Matbaacılık 2001 Ankara.
993
BÖLÜM 16
şük potasyum, yüksek sodyum içerir, endolenf tibüler sinirden ekstraoküler göz kaslarına olan
yüksek potasyum, düşük sodyum içerir. Arala- projeksiyonlar, başın karşı tarafa olan hareketle-
rında elektrolit seviye farklılığı sinir iletiminde rinde nistagmus oluşumunu engeller.
işe yarar. Baş hareketlerine özel algılayıcısı olan
Vestibülospinal refleks yerçekimine karşı postü-
kanallar diğer kulaktaki kanallarla da koordineli
rün stabilitesinin korunmasını sağlamaktadır.
çalışırlar. Başın hareketi ile bir taraf aktive olur-
Vestibüler nükleustan yerçekimi ile ilgili kaslar
ken, diğer taraf baskılanır. Otolit organları olan ve spinal korda giden iletiler sistemin koordinas-
utrikül ve sakkül başın lineer hareketlerine kar- yonunu sağlar. Vestibüler siniri, çekirdeklerini ve
şı duyarlıdır. Semisirküler kanallar başın açısal spinal kordda inen yolları tutan lezyonlar lezyon
hareketlerine duyarlıdır. Kanlanmaları anterior tarafına doğru sendeleme veya düşme gibi so-
inferior cerebellar arterdendir. runlara neden olur. Vestibüler yetersizlik erken
dönemde romberg testi ile ortaya konulabilir.
Vestibüler nöron hücreleri internal akustik kanal
girişinde yer alan Skarpa ganglionunda yerleşir. Romberg testi: Hastadan elleri birbirine kenet-
Vestibüler sinirin efferent uçları önce 4. Vent- li, ayakları bitişik şekilde gözleri açık olarak dik
rikül tabanında vestibüler nükleus ile sinaps durması istenir. Daha sonra gözlerini kapama-
yapar. Buradan serebellum, ekstraoküler kas sı istenir. Periferik vestibüler patolojilerde göz
nükleuslarına, karşı taraf vestibüler nükleus ve açıkken rahatça sağlanan denge gözler kapatılın-
proprioseptif sisteme projeksiyonlar gönderilir. ca bozulur. Hastanın patolojinin olduğu tarafa
Vestibüler sisteme ait refleksler vestibülooküler düşmesi beklenir ancak tablo kronikleşmiş ise
ve vestibülospinal reflekslerdir. Romberg testi negatif bulunabilir. Eğer has-
ta gözleri açıkken de dengesini sağlayamıyorsa
Vestibülooküler refleks ile baş ile göz hareketle- santral patolojiler düşünülmelidir. Bu test göv-
998 rinin uyumlu bir şekilde çalışması sağlanır. Ves- denin ve pelvik kuşağın durumunu bize gösterir.
Konu 1
Kulağın fizik muayenesi, dış kulağın ve kulak Yeni perforasyonlar akut enfeksiyonlar veya
zarının incelenmesi ile işitme fonksiyonunun, travmalardan hemen sonra görülürler, perfo-
Rinne Testi: Titreştirilen diyapozon önce, ku- Nazal kavite, bu iki nokta arasında septum nazi
lağın arkasında bulunan mastoid çıkıntı üzerine ve lateral duvar arasında uzanan kısımdır. Late-
konur. Hasta, bu noktadan yayılan titreşimleri
ral duvar maksila frontal prosesi, etmoid kemik,
kemik yoluyla duyacaktır. Hastaya, ses kesildiği
lakrimal kemik ve palatin kemik tarafından
anda haber vermesi istenir ve hasta “ses kesildi”
oluşturulan, üst, orta ve alt konka denen kabar-
dediğinde, titreşimi azalmış şiddette de olsa de-
tılarla üst, orta ve alt meatus paranazal sinüslerin
vam eden diyapozonun ucu bu kez kulak kepçe-
sine doğru tutulur. Sağlam bir kulakta, hava yo- ve duktus nazolakrimalisin drene olduğu çukur
lundan iletim kemik yolunun iki katı olduğuna alanları içeren bölgedir. Alt konka diğer konka-
göre diyapozon kulak kepçesine getirildiğinde lara gore daha damarlı ve erektil bir konkadır.
hastanın sesi kemik yolunda işittiği süre kadar Burun tıkanıklığı açısından yapılan muayeneler-
daha işitmesi gerekir. Buna “Rinne Pozitif ” de- de orta konka ve alt konkanın büyüklükleri mut-
nir. İletim tipi işitme kaybında hava yolu iletimi laka değerlendirilmelidir. Burun içinin bu kadar
bozulduğu için kulak kepçesine doğru tutulan girintili ve çıkıntılı olması giren havanın geçişini
diyapozonun sesini hasta duymayacaktır. Buna zorlaştırarak nazal rezistansı oluşturur. Nazal re-
“Rinne Negatif ” denir. Sensorineural işitme zistansın en önemli işlevi, solunan hava akımını
kaybında rinne pozitiftir, fakat hem kemik hem yavaşlatarak burundan geçiş süresini uzatmak ve
hava yoluyla işitme azalmıştır. mukoza ile hava temas süresini arttırmaktır. Bu-
run bu sayede ısı regülasyonu ve nemlendirme
Burun Anatomisi ve Muayenesi işlevlerini daha kolay yerine getirir. Nazal kavi-
tenin üst kısmı, olfaksiyon açısından en önemli
Burun solunum sisteminin ilk organıdır. Kemik
alandır. Olfaktor Sinir, lamina cribrosa’dan geçe-
çatı ve kartilaj çatı olmak üzere iki kısımdan
oluşur. Burnun kemik iskeletini, nazal kemikler, rek olfaktor alan mukozasına dağılan özel sensi-
frontal kemik nazal prosesi , maksillanın frontal tif koku duyusunu taşıyan lifler taşır.
prosesi, etmoid kemiğin lamina perpendiküla-
Burun kanamaları açısından başta septumun
risi ve vomer oluşturur. Burnun kartilaj iskeleti
kanlanması olmak üzere nasal kavitenin kan-
ise üst lateral kartilajlar, alar kartilajlar ve septal
lanması önem taşır. Nazal kavite eksternal ve
kartilaj tarafından meydana getirilir. Burun boş-
internal karotid arterlerden kanlanır. Septumun
luğu önde nares denen burun delikleri ile başlar
ve arkada koana ile nazofarenkse açılır. kanlanmasını 5 çift arter sağlar:
1001
1. Anterior etmoid arter 2. Anterior Rinoskopi
Bölüm 16. KBB İle İlgili Acil Durumlar
Bu beş arterden posterior etmodal arter dışın- b. Spekulum kullanarak nazal kaviteni
daki 4 arter septumun anteroinferior kısmında muayenesi: Burnun çatısına, zemini-
anastomoz yaparlar. Anastomoz yaptıkları bu ne, lateral ve medial duvarlarına bakılır.
alan epistaksislerin %70-80’inden sorumludur Septumda deviasyon, mukoza rengi, ül-
ve “Little alanı’’ veya “Kisselbach pleksusu’’ ola- serleri, kabuklanması, damarları ve per-
rak adlandırılır. forasyonlarına bakılır. Lateral duvarda
alt ve orta konkalara, büyüklüğüne,
rengine ve biçimine bakılır. Meatuslar-
da iltihap, akıntı ve polipler aranır.
Paranazal Sinüsler
Paranazal sinüsler, kafa kemikleri içindeki ha-
valı boşluklardır. Maksiller, etmoid, frontal ve
sfenoid sinüsler olmak üzere 4 gruba ayrılırlar.
Etmoid ve maksiller sinüsler genelde doğumda
bulunurken, sfenoid ve frontal sinüsler doğumda
Şekil 3. Kisselbach pleksusu(12) bulunmazlar. Sfenoid sinüsler, 3 yaşından önce
büyümeye başlar ve pubertede erişkindeki şeklini
alır. Sfenoid sinus, karotid arter, optik sinir, hi-
pofiz, kavernöz sinus, 3.,4. ve 6. kafa çiftleri gibi
Burun Muayenesi önemli anatomik yapılara komşulukları ile dik-
kat çeker. Frontal sinüsler, ön etmoid sinüslerden
Burun üç bölümde muayene edilebilir: gelişir. 12 yaşında belirginleşmeye başlarlar, eriş-
kindeki halini yaklaşık 20’li yaşlarda alırlar.
1. Eksternal Burnun Muayenesi
İnspeksiyonda, konjenital deformiteler (yarıklar, Oral Kavite (Ağız Boşluğu)
sinüsler), akkiz deformiteler, biçim, şişlik (inf- Oral kavite (ağız boşluğu), önde vermillion
lamatuar, kistler, tümörler), ülserasyon (travma, hattından (alt ve üst dudakların mukoza ve cilt
neoplastik, infektif ) varlığına bakılır. Palpasyon birleşim hattından) arkada isthmus faucium’a
ile Hassasiyet, krepitasyon, deformiteler muaye- kadar uzanan, alttan ağız tabanı, üstten sert da-
ne edilir. mak ve yanlarda yanak mukozası ile sınırlı bir
1002
Konu 1
anatomik boşluktur. Oral kavite bir boşluk ol- Temporamandibüler eklem: Mandibulanın
masına rağmen, anatomik olarak homojen bir kondiler çıkıntısı ile temporal kemiğin fos-
derin ve yüzeyel olmak üzere iki parçaya ayrılır. * Kulak, dış, orta ve iç kulak olarak 3 bö-
Parotisin hücreleri seröz salgı yapar, fakat mukus lümde değerlendirilir. Kulak kepçesi
salgılayan bazı hücreler de vardır. Parotis kanalı kulağın görülebilen dış parçasıdır, tram-
(Stenon, Stensen kanalı), 2. üst molar diş hiza- pet şeklinde olup havadaki titreşimlerin
sında ağıza açılır. toplanmasına olanak sağlar. Orta kulak
petroz temporal kemikte hava ihtiva eden
boşluklardan oluşur.
Boğaz Muayenesi * Orta kulakta bulunan kemikçikler titre-
şimlerin timpanik membrandan perilen-
Boğaz oral kavite ve orofarenksi içerir. Oral kavi- faya geçişini sağlar.
tede, dudaklar. diş. diş eti., dil, sert ve yumuşak * İç kulakta işitsel duyu reseptörleri içeren
damaklar, ağız döşemesi, yanaklar değerlendiri- kohlea ve denge duyu reseptörleri içeren
lir. orofarenkste uvula, yumuşak damak, ön ve vestibuler labirent bulunur. Denge duyu-
arka tonsil plikaları, tonsiller, posterior farengeal su romberg testi ile işitme duyusu weber
duvar muayene edilir. ve rinne testi ile değerlendirilir.
* Burun mukozasının kanlanmasını sağ-
layan arterler septumun anteroinferior
Larenks ve Hipofarenks Muayenesi kısmında anastomoz yaparlar. Anasto-
Hipofarenks muayenesi, posterior farengeal du- moz yaptıkları bu alan epistaksislerin
var, piriform fossa ve postkrikoid bölgeyi içerir. %70-80’inden sorumludur ve ‘’Little
Muayenesinde; indirekt larengoskopi, fleksible alanı’’ veya ‘’Kisselbach pleksusu’’ olarak
veya rijit endoskoplar, direkt larengoskopi ve adlandırılır.
radyografiler kullanılır. * Paranazal sinüsler, kafa kemikleri içinde-
ki havalı boşluklardır. Maksiller, etmoid,
frontal ve sfenoid sinüsler olmak üzere 4
gruba ayrılırlar.
* Sfenoid sinus, karotid arter, optik sinir,
hipofiz, kavernöz sinus, 3.,4. ve 6. kafa
çiftleri gibi önemli anatomik yapılara
komşudur.
* Boğaz ağız boşluğu ve orofarenksi içerir.
Oral kavitede, dudaklar. diş. diş eti., dil,
sert ve yumuşak damaklar, ağız döşemesi,
yanaklar değerlendirilir.
* Orofarenkste uvula, yumuşak damak, ön
ve arka tonsil plikaları, tonsiller, posterior
farengeal duvar muayene edilir.
Şekil 5. Larenks anatomisi.(12)
Kaynaklar
Boyun muayenesi, larenks muayenesinin de-
ğişmez bir parçasıdır. İnspeksiyonda pozisyon, 1. Robey CW, Meggs WJ, Eye, Ear, Nose, Throat,
şekil, tiroid açısı, yutma ile olan hareketliliği, and Oral Surgery Tintinalli JE., Kelen GD,
Stapczynski JS, Emergency Medicine 6th New
inspirasyonda suprasternal çentiğin retraksiyonu
York: 2004 McGraw-Hill CO
değerlendirilir. Palpasyonda, kartilajların düzen-
sizliği, skarları, hassasiyet, subkutanöz amfizem, 2. http://emedicine.medscape.com/ Emergency
Medicine Ear, Nose and Throat
1004 larengeal krepitisyon değerlendirilir.
Konu 1
1005
Konu 2
A. Burun İle İlgili Acil Durumlar Yakınma: Burun deliklerinin birinden veya iki-
sinden öne kanama, ağızdan kan gelmesi, kanlı
Burun Kanaması (Epitaksis) kusma, bulantı görülebilir.
Burun kanaması sık görülen, hastada ve hekim- Bulgular: Genellikle burun ön kısmından kana-
de anksiyete yaratan ancak %90’ı acil hekimi ma görülür. Posterior kanamalarda muayenede
tarafından tedavi edilebilen bir hastalıktır. Ante- nazofarinkste kanama görülür. Kanama fazla ise
rior ve posterior olarak isimlendirilebilir. Anteri- hemoptizi ve hematemezle karışabilir.
or kanamalar genellikle septumdaki Kiesselbach Ayırıcı tanıda: Sinüzit, Hemofili A-B, Endo-
alanında meydana gelen kanamalardır. Posterior metriosis, DIC, kokain alımı, toksikasyonlar
ise sfenopalatin arterden kaynaklanır. Ölüm hi- (warfarin, aspirin, rodentisit), yabancı cisim akla
povolemi sonrası görülebilir. Posterior kanama- gelmelidir.
larda hava yolu tıkanması görülebilir. 2-10 yaş
ve 50-80 yaşında pik yapar.
Acil Tedavi
Çocuklarda minör travma (burunu sıkma,
Hastadan sebebe yönelik hızlı tıbbi öyküalınır.
kurcalama, öksürme veya zorlanma) ve hassas
Masif kanaması olanlarda ABC ile başlanır.
mukoza (üst solunum yolu enfeksiyonu, soğuk
Hava yolu güvencede değilse endotrakeal entü-
hava, mukozanın kuruması, nazal steroidler, basyon yapılabilir. Damar yolu açılarak hemodi-
kokain kullanımı) en sık kanama sebepleridir. namisi kötü olan hastalara salin infüzyonu yapı-
Ayrıca yabancı cisim, nazal polip, kanama di- lır. Stabil olan hastalarda hastanın burnundaki
yatezi, damarsal malformasyon, sinüs ve nazal pıhtıyı burnunu silerek (hafifçe sümkürerek)
infeksiyon, yüz travması, nazal perforasyon, temizlemesi istenir. Hızla inspeksiyon yapılır
endometriosis ve nazofaringeal tümörler burun ve kanama kaynağı görülmeye çalışılır. Nazal
kanamasına yol açabilir. İyatrojenik olarak na- kaviteye topikal anestezik veya vazokonstrüktör
zogastrik tüp veya nazal entübasyon sırasında ajanlar (1:1000 epinefrin, %1 fenilefrin veya
olabilir. Aspirin, nonsteroidal antiinflamatuar %0.05 oksimetazolin’i %4 lidokainle karıştıra-
ilaçlar, warfarin, heparin, ticlopidin ve diprida- rak) uygulanır. Dıştan 15 dakika bası uygulanır.
mol burun kanamasına eğilimi arttırır ve tedavi- Bu işlem birkaç kez tekrarlanır. Bası ile kanama
yi zorlaştırır. Hipertansiyon burun kanamasıyla devam ediyorsa bası yetersiz veya posterior ka-
gelen hastaların çoğunda görülmesine rağmen nama var demektir. Gümüş nitrat çubuklarla
nadiren burun kanaması sebebidir. Hipertansif kimyasal koterizasyon uygulanır. Gümüş nitrat
hastalardaki burun kanaması görülme sıklığı hi- çubuğun ucu kanayan bölge üzerinde hafifçe yu-
pertansiyonun ciddiyeti ile ilişkili değildir. Ayrı- varlanır ve bölge gümüşi-siyah renk alır. Alanda
ca burun kanaması sırasında ölçülen kan basıncı fazla bekletilirse doku nekrozu ve septal perfo-
rutin olarak ölçülenlerle benzerdir. rasyon yapabilir.
Anterior tampon uygulanır: Gazlı bez veya tica- Masif kanama için ayrıca foley sonda ile kanama
ri ürünlerle kanayan bölgeye tampon uygulanır. kontrolu yapılır. 12-16 F foley sonda burun de-
Bölüm 16. KBB Hastalıkları Acileri
İlaçlar
ve kulak yabancı cisim çıkartıcı kullanıla- 3. Pozitif basınç: Etkilenmeyen burun deliği
bilir (Şekil 7). Kateter %2 lidokain jel ile kapatılarak diğerinden zorlu nefes verilir.
tikler ve topical steroidler kullanılır. Malign oti- sarı renkli olabilir. İnsuflasyonda membranda ha-
tis externada IV antibiyotik verilerek hastaneye reket azlığı vardır. Öyküde otitis media düşünü-
Bulgular: Kulak zarında inflamasyon, gerginlik Antibiyotik ilk tercihi Amoksisilindir. Amoksisi-
ve bombeleşme görülür. Zar kırmızı, beyaz veya lin-klavulonik asit de verilebilir (7-10 gün). 1017
Penisilin alerjisi olanlara Tip 1 hipersensitivite Yıkama uygulanacak ilk yabancı cisim çıkarma
yoksa Sefdinir, Sefprodoksim veya Sefuroksim yöntemidir. Vücut ısısındaki sıvı dış kulak yolu
Bölüm 16. KBB Hastalıkları Acileri
verilebilir. Tip 1 hipersensitivite olanlarda Azit- üst duvarına pulsatil olarak fışkırtılır (Şekil 10).
romisin veya Klaritromisin verilebilir. 18G kateterlerle 20 ml sıvıyla yapılabilir. Suda şi-
şen organik maddeler bu yolla çıkarılmamalıdır.
İzlem: İlk muayenede tüm ilaçları düzenlenen
Yıkama ile çıkmazsa timsah ağzı forseps, sağ açı-
hastalar 4-6 hafta sonra tekrar muayene edilir.
lı kanca, kulak küreti veya Fogarty kateteri ile
48 saatte yakınmaları azalmayanların tedavileri direk görerek cisim çıkartılır (Şekil 11). Hasta
yeniden gözden geçirilir. Hastalar aile hekimine uyumlu değilse lokal veya genel anestezi uygu-
yönlendirilerek takip edilmelidir. lanabilir.
Kulakta Yabancı Cisim Tahılları ve inci gibi yuvarlak cisimleri aspiras-
yon veya siyanoakrilat ile yapıştırma yöntemiyle
Acil serviste sık görülür ve çocuklarda daha sık- çıkarın (Şekil 12).
tır. Oyuncaklar, taş, tahıllar, kağıt, pamuk, işit-
me cihazı pilleri ve böcekler dış kulak yolunda Piller yanıklara sebep olabilir, hasar verilmeden
bulunabilir. Çocuklar veya erişkinler tarafından hemen çıkarılmalıdır.
istemli veya kazayla yabancı cismi kulağa soka- İşlem sonrası kalan yabancı cisim ve dış kulakta
bilirler. Yabancı cisim özellikle yaşlılarda bazen yaralanma varlığı için muayene edilir.
fark edilmez. Komplikasyona yol açarak fark
edilebilir. Hastalar kendileri çıkarmaya çalışır-
ken kulak zarına veya dış kulak yoluna hasar
verebilir. Böcekler hareket ederek hastayı ra-
hatsız edebilir ve bulantı kusmaya yol açabilir.
Böcekler çizerek veya sokarak kulak zarına zarar
verebilirler.
Yakınma: Kulak ağrısı, akıntı, kanama, işitme kaybı
Bulgular: Dış kulak yolu muayenesinde otos-
kopla görülebilir. Kulak zarı perforasyonu ve en-
feksiyon bulguları, çıkarmaya çalışırken oluşan
çizikler görülebilir.
Ayırıcı Tanıda; Otitis externa, buşon, tümör,
kulak zarı perforasyonu, hematom, abrazyon
düşünülmelidir.
Acil Tedavi: Dış kulak yolunu yıkama genellikle
Şekil 10. Kulak yıkama ile yabancı cisim çıkarma (Re-
küçük parçaları çıkarır ancak organik olanlar şi-
ichman EF, Simon RR. Emergency Medicine Procedu-
şebilir. Kulak zarı perforasyonu olanlar ve çıkar- res: htpp://www.accessemergencymedicine.com)
ma denemesi başarısız olanlar KBB bölümüne
danışılmalıdır. Çıkarma yöntemi olarak yıkama,
yapıştırma, direk çıkarma, aspirasyon ve Fogarty
kateteri kullanılır.
Böcekler hızla kimyasal maddelerle immobilize
edilerek çıkarılmalıdır. Bunun için mikroskopta
kullanılan rafine yağ ve %2’lik visköz lidokain en
sık kullanılanlardır. 2-3 ml etkilenen kulağa dam-
latılıp 30-45 saniye beklenir, görerek timsah ağzı Şekil 11. Kulaktan forseps ile yabancı cisim çıkarma
forsepsle alınır. Böcek parçaları yıkanarak (irrige (Reichman EF, Simon RR. Emergency Medicine Proce-
1018 edilerek) temizlenir. dures: htpp://www.accessemergencymedicine.com)
Konu 2
İzlem: İşitme kaybı %47-63 kendiliğinden iyile- Yakınma: Temporal bölgede tek taraflı başağrısı
şir. Hastalar KBB uzmanına yönlendirilmelidir. asıl şikayettir. Başı yastığa koyma, saçları tara-
ma, şapka ve gözlük takma sırasında hassasiyet
bildirilmektedir. Yemek yeme ve sakız çiğneme
Temporal Arterit sırasında çene ağrısı olabilir. Ani görme kaybı
Temporal arterit external karotid arterin dalları- önemli bir şikayettir.
nı tutan bir vaskülittir. Dev hücreli arterit olarak Diğer sistemik şikayetler ateş, halsizlik, kilo kay-
da bilinir. Tipik olarak yüzeyel temporal arterle-
bı, anoreksiya, depresyon, hafıza etkilenmesi,
ri etkilese de aort, karotis, subclavian, vertebral
çift görme, bulanık görme ve polimiyaljidir.
ve iliac arterleri de etkiler. Hastalığın sebebi tam
olarak bilinmemektedir. Damarlarda transmural Bulgular: Temporal arter palpasyonla hassastır.
inflamasyon, lümende daralma ve buna bağlı Damarlar sıcak, kalınlaşmış ve dilatedir. Saçlı
distal iskemi görülür. Kadınlarda erkeklerden 4 deride nekrotik alanlar ve hassas nodüller görü-
kat fazla ve genellikle 50 yaş üstünde görülür. lebilir. 6. sinir felci görülebilir. Gözdibi muaye-
nesinde retinal ven dilatasyou mevcuttur.
Tek taraflı temporal lob başağrısı en sık şikayet-
tir. Ağrı oksipital, frontal ve parietal bölgeler- Tanı Kriterleri: (5 kriterin 3’ü olmalı)
de yaygın olarak da görülebilir. Ağrı genellikle
şiddetli ve zonklayıcı olarak tarif edilir. 50 yaş • 50 yaş üzeri
üzerinde yeni başlayan başağrısı olgularında akla • Yeni başlangıçlı lokalize baş ağrısı
getirilmelidir.
• Temporal arter hassasiyeti ve nabız zayıflaması
Tanı 5 kriterden 3 tanesinin varlığında koyulur. • Eritrosit sedimentasyon hızının 50 mm/
Kriterle en az 50 yaşında olmak, yeni başlangıçlı saat üzerinde olması
başağrısı, temporal arterde hassasiyet veya arter
• Anormal arter biyopsi bulgularının olması
pulsasyonunda azalma, eritrosit sedimentasyon
hızının 50 mm/saat üzerinde olması veya anor-
mal temporal arter biopsisi olarak sayılabilir. Ayırıcı Tanı: Migren, akut görme kayıpları, SSS
Temporal arter en sık etkilenen damar olup of- enfeksiyonu, Glokom, Trigeminal nevralji
talmik, posterior siliyer ve santral retinal arter
etkilenebilir. En korkulan komplikasyonu iske- Acil tedavi: Acil serviste öncelikle şüphelenil-
mik optik nörite bağlı görme kaybıdır ve %8- melidir. Özellikle göz bulgularının varlığında
50 vakada görülmektedir. Hastaların 1/3’ünde steroid başlama eşiği düşük olmalıdır. Steroid
bilateral görme kaybı olduğundan önemli bir kullanımı uzun süre devam edebileceğinden
göz acilidir. Polymyalgia rheumatica daha çok hastalar yan etki konusunda uyarılmalıdır.
1020
Konu 2
Hastalarda göz bulgusu varlığında mutlaka göz * Kanaması durmayan, kalp hastalığı,
konsültasyonu istenmelidir. Hastalar daha sonra
IV antibiyotik gerektirir.
6. Summers SM, Bey T. Epistaxis, nasal fractures
* Otitis media çocuklarda en sık görülen and rhinosinusitis. In Tintinalli JE, Stapczynski
ateş sebeplerindendir. JS, Cline DM, Ma OJ, Cydulka RK, Meckler
* Otitis media oral penisilin grubu antibi- GD (eds). Tintinalli’s Emergency Medicine: A
yotikler ilk tercihtir. Comprehensive Study Guide, seventh edition,
McGraw Hill, USA, 2011.www.accessemergen-
* SSS enfeksiyonu ve mastoidit yatış gerek-
cymedicine.com.
tiren ve atlanmaması gereken otitis media
komplikasyonlarındandır. 7. Foreign Body, Nose, chapter 29. Philip
Buttaravoli(Ed) Minor Emergencies: Splin-
* Yabancı cisim çıkarırken zarın perfore ters to Fractures. Second Edition, Mosby,
olup olmadığına dikkat edilmelidir. 2007;pp:122-6.
* Kulak zarı perfore ise yıkama yapılmaz, 8. Fischer IJ.Nasal foreign bodies.www.emedicine.
organik maddeler irigasyonla şişebilir. medscape.com.Update: Nov 1, 2011.
* Dış kulak yolundaki böcek önce öldürü- 9. Acerra JR. Pharyngitis in Emergency Medicine.
lüp sonra çıkarılmalıdır. www.emedicine.com. Updated: May 6, 2010.
* Kulak yolu veya zarına zarar verildiyse an- 10. Barksdale A. Neck and Upper Airway Disor-
tibiyotik reçete edilmelidir. ders. In: Cline DM, Ma OJ, Cydulka RK(eds).
* Yabancı cisim için iki kulak da muayene Emergency medicine manual, seventh edition,
edilmelidir. McGraw Hill, USA, 2012;pp:769-72.
* Ani işitme kaybı bir acildir, KBB konsül- 11. Shah RN, Cannon TY, Shores CG. Infections
tasyonu gerekir. and disorders of the Neck and Upper Airway.
In Tintinalli JE, Stapczynski JS, Cline DM, Ma
* Tek taraflı başağrısıyla, görme problemle- OJ, Cydulka RK, Meckler GD (eds). Tintinalli’s
riyle gelen yaşlı hastalarda temporal arte- Emergency Medicine: A Comprehensive Study
rit düşünülmelidir. Guide, seventh edition, McGraw Hill, USA,
* Temporal arterit tanı koyulduğunda ste- 2011.www.accessemergencymedicine.com.
roid hemen başlanmalı, biyopsi beklen- 12. Sobol SE. Sinusitis, acute medical treatment.
memelidir. www.emedicine.com. Updated: Nov 19, 2009.
13. Clinical practice guideline for sinusitis treat-
ment. Medical Associates, Clinic and Health
Kaynaklar Plans, H: /QI/QI/Practice Guidelines/2008/
1. Gatewood MO. Ear, nose and sinus emergen- sinusitis.doc. Guideline 23, pp: 1-4.
cies. In: Cline DM, Ma OJ, Cydulka RK (eds). 14. Rosenfeld RM, Andes D, Bhattacharyya N,
Emergency medicine manual, seventh edition, et al. Clinical practice guideline: Adult sinus-
McGraw Hill, USA, 2012;pp:756-61. itis. Otolaryngology-Head and Neck Surgery,
2. Epistaxis, Otolaryngologic and Ophthalmologic 2007;137:1-31.
Procedures. In: Sımon RR, Brenner BE(eds), 15. Special anatomic sites(Chapter 12) Wounds and
Emergency Procedures and Techniques, fourth lacerations. Troth AT. Fourth edition, Elsevier
edition, Lippincoth Williams and Wilkins, 2012;pp:137-60.
2002;pp:309-16. 16. Lent GS, Liu LG. Complex laceration, Lip.
3. Knopfholz J, Lima-Junior E, Precoma-Neto D, www.emedicine.com. Updated Nov 19, 2007.
Faria-Neto JR. Association between epistaxis 17. Go S. Oral and dental emergencies. In: Cline
and hypertension: A one year follow-up after an DM, Ma OJ, Cydulka RK (eds). Emergency
index episode of nose bleeding in hypertensive medicine manual, seventh edition, McGraw
patients. Int J Cardiol, 2008, doi: 10.1016/j.ij- Hill, USA, 2012;pp:762-8.
card.2008.01.018.
18. Mark DG, Granquist EJ. Are prophylactic oral
4. Epistaxis, Chapter 27. Philip Buttaravoli(Ed) antibiotics ındicated for the treatment of intraoral
Minor Emergencies: Splinters to Fractures. Sec-
wounds? Ann Emerg Med, 2008;52:368-72.
1022
ond Edition, Mosby, 2007;pp:108-15.
Konu 2
19. Zadik Y. Algoritm of first-aid management of 23. Lee S. Otitis externa in emergency medicine.
dental trauma for medics and corpsmen. Dental www.emedicine.com , Updated: Apr 20, 2010.
1023
BÖLÜM 17
İşleme başlamadan önce bilinci açıksa hastanın geçiş bölgesine değil spinöz çıkıntının her iki
kendisi, değilse yakınları mutlaka bilgilendiril- yanına da uygulamak bölgesel anestezi etkisin
Girişim bölgesinin temizlenmesini takiben cilt Resim 3. Cilt altından spinal kanala uzanan yumuşak
ve derin cilt altı dokulara lokal anestezi (örn. doku ve vertebral yapıların anatomik görünümü: a. Li-
gamentum Flavum, b. Supraspinous Ligament, c. Inters-
%1 lidokain) uygulanmalıdır. Lokal anesteziğin pinous ligament
oda ısısında olması hastanın konforu açısından (http://sprojects.mmi.mcgill.ca/lumbar/My Project/Ana-
önemlidir. Uygulamayı sadece spinal iğnenin tomy/anatomy.htm) 1029
Subaraknoid alana ulaşıldığında berrak veya Görünüm: Spinal sıvı kristal berraklığında de-
bulanık beyaz sıvı gelecektir. Hastanın fiziki ya- ğilse patolojik bir durumdan şüphelenilmelidir.
Bölüm 17. Acilde Girişimsel Uygulamalar
pısına göre spinal aralığa ulaşmak için iğnenin BOS mm3’te 400 hücre olana kadar berrak gö-
ilerletilmesi gereken mesafe değişkenlik gösterir. rünebilir. Ksantokromi santrifüj edilmiş spinal
İlk BOS gelişindeki açılış basıncının saptanması sıvının üstte kalan kısmının sarı-turuncu renkte
önem taşımaktadır. Her ne kadar hastanın kli- olması demektir ve parçalanmış eritrositlerden
niğine göre zaman zaman ihmal edilse de uy- açığa çıkan oksihemoglobin, bilirubin ve met-
gun donanım ile bu değerin ölçülmesi önem hemoglobin gibi pigmentler tarafından oluştu-
taşır. Bunun için iğneye eklenecek bir üç yollu rulur. Oksihemoglobin kırmızı renge yol açar ve
musluk ve bir manometre gereklidir. Ölçümü subaraknoid kanama ve sonrasındaki eritrosit yı-
takiben en az üç tüp içerisine yeterli miktarda kımını takiben ilk 2 saat içinde ortaya çıkar. Ka-
BOS alınmalıdır. Birinci tüp protein, glukoz ve namadan 24-48 saat sonra oluşum maksimum
yapılacaksa elektroforez çalışmaları için, ikinci miktara ulaşır ve 3-30 günde de yok olur.
tüp mikrobiyolojik ve sitolojik ve üçüncü tüp
ise hücre sayımı ve sifiliz için serolojik testlerde Hücreler: Hücre sayımı Thoma lamında ya-
kullanılmalıdır. pılmalıdır (Resim 5,6). Her mm3’te 5’ten fazla
hücre olması patolojiktir. Travmatik LP’a bağlı
Gelen sıvıda kan mevcut ise akış esnasında sıvı- olarak BOS’da her 700 eritrosit’e karşılık 1 löko-
nın renginin açılması beklenir. Açılma olmuyor- sit görülebilse de bu değerler değişkendir. Bak-
sa yeni bir iğne ile daha üst bir seviyeden girişim teriyel, fungal, viral, granülomatöz hastalıklarda
tekrarlanmalıdır. Travmatik LP en sık ventral ve spiroket enfeksiyonlarında yabancı yapılar
epidural alandaki venöz pleksus’un penetrasyo- görülebildiği gibi küçük ve büyük lenfositlere de
nu nedeniyle meydana gelir. rastlanabilir. BOS’da eozinofil görülmesi her za-
man anormaldir ve sıklıkla SSS’nin parazitik in-
festasyonunu gösterse de subaraknoid kanama,
BOS Analizi lenfoma ve Hodgkin hastalığında da BOS’da
eozinofil rapor edilmiştir.
En az üç tüpe konulan BOS örneğinden hücre
sayımı, direk mikroskobik bakı, BOS glukoz ve Glukoz: Normal BOS glukoz düzeyi 50-80 mg/
proteini, BOS klor değeri ve kültür çalışılmalı- dl (serum glukozunun % 60-70’i) arasındadır.
dır. Kültür dışında kalan tüm çalışmalar hızla 40 mg/dl’nin altındaki değerler patolojiktir.
sonuçlandırılmalı ve yorumlanmalıdır (Tablo 2). Ancak asıl önemli olan BOS ve kan glukoz dü-
zeyleri arasındaki orandır. Dekstroz infüzyonu
Basınç: Normal BOS basıncı 60-200 mmH20 uygulandıysa bunun BOS glukozuna yansıma-
arasındadır. Kafa içi basınç artışına yol açan tüm sı için 90-120 dakika geçmiş olmalıdır. Bazı
nedenlerde BOS basıncı yüksek bulunacaktır. santral sinir sistemi hastalıklarında ve sistemik
Özet
* Kafa içi basınç artışı dışlanmadan işleme
başlanmamalıdır. Aksi takdirde çok kri-
tik ve onarılması güç sonuçlarla karşıla-
şabiliriz.
Resim 5. Thoma lamı.
* Uygulama sonunda örnek toplamak için
3-4 tüp kullanılmalı, biri daha sonra ge-
rekebilecek çalışmalar için yedeğe ayırıl-
malıdır.
* Hastanın bilinci bulanık olsa dahi mut-
laka lokal anestezi uygulanmalıdır.
* Uygulayıcı kendisine ve hastaya en uy-
gun pozisyonda çalışmalıdır
* Sterilizasyona özen gösterilmeli, mutlaka
steril eldiven ve örtü kulanılmalıdır.
Kaynaklar
1. Euerle B. Spinal Puncture and Cerebrospinal
Fluid Examination, Chapter 62, Roberts and
Hedges, Clinical Procedures in Emergency
Medicine, 4th Edt., 2004 Roberts JR, Hedges
JR. (Editors) S:1197-222.
2. Loring KE. CNS Infections, Emergency Medi-
Resim 6. Thoma lamında bakı alanının görünümü. cine: A Comprehensive Study Guide, 6.Basım,
2004, Edt. Tintinalli JE, S:1431-7.
3. Fisher A, Lupu L, Hip flexion and lumbar
puncture: A radiological study. Anaesthesia.
glukoz metabolizma bozukluklarında da düşük
2001;56(3):262-6.
BOS glukoz düzeyleri saptanabilir. Düşük BOS
4. http://sprojects.mmi.mcgill.ca/lumbar/intro-
glukoz düzeylerinin diagnostik değeri varken duction.htm.
BOS glukozunun artışı sıklıkla hiperglisemiye
5. http://sprojects.mmi.mcgill.ca/lumbar/My%20
bağlıdır. Project/Anatomy/anatomy.htm.
1031
Konu 2
Bir yumuşak doku lezyonunun onarımına ka- Saç ile Bağlama: emelde folklorik yeri olan bir
rar verildiğinde hekim lezyonun yerleşimini, yöntem olsa da acil servislerde uygun hastalarda
yaranın durumunu ve bunlara en uygun alter- kullanılabilir. Yöntemin avantajları görece ola-
natif onarım yöntemini değerlendirmelidir. Bu rak ağrısız olması, dokuya yabancı cisim (sütür
alternatifler arasında saçlı deride saç bağlama, vb.) uygulanmaması ve cerrahi araç ihtiyacının
yapıştırıcı bantlar, cilt yapıştırıcıları, tel zımbalar olmamasıdır. Bu tekniğin uygulanması için uy-
(stapler) ve çeşitli özellikteki dikiş iplikleri yer gunluk ölçütleri şöyle sıralanabilir; hastanın saçı
alır. Yara onarımına başlanmadan önce yaranın iplikler şeklinde bükülüp yara dudaklarını karşı-
içi mutlaka bolca steril izotonik sıvı ile yıkan- lıklı olarak bağlamaya yetecek uzunlukta olmalı,
malı, gerekirse ölü ve onarıma uygun olmayan yara kenarları düzgün olmalı, yara temiz olmalı,
dokular uzaklaştırılmalı (debridman) ve yara kanama kontrolü sağlanmış olmalı, yara oksipi-
çevresinin temizliği ve dezenfeksiyonu dikkat- to frontal aponörozu geçmemeli ve yaranın al-
lice yapılmalıdır. Takiben yapılması gereken tında kemik lezyonu olmamalıdır.
işlemler girişim bölgesinin anestezisi ve eğer
gerekliyse kanama kontrolünün sağlanmasıdır. Yara uygun bulunursa, yeterli yara temizliğini
Anestezi için yara dudaklarına anestezik madde takiben yara dudaklarının iki tarafından birkaç
infiltrasyonu uygulanmasının yanı sıra uygun tutam saç bir iplik oluşturacak şekilde bükülerek
alanlarda bölgesel anestezi de iyi bir seçenektir. bağlanmaya hazır hale getirilir. Bu tutamlar cer-
Kanama kontrolü için subkutan venöz pleksus rahi bir düğümle sıkıca bağlandıktan sonra bir-
kaynaklı kanamalarda steril gazlı bezle yapılacak kaç ek düğüm daha atılarak sağlamlaştırılırlar.
bası sıklıkla yeterliyken küçük arterlerden kay- Düğümün üzerine bir yapışkan bant veya yapış-
naklanan kanamalar steril eldivenli bir parmağın tırıcı uygulanması da düşünülebilir. Yapılan ça-
basısı veya steril bir klemple damarın tutulması lışmalarda enfeksiyon oranları düşük bulunmuş,
en önemli rahatsızlık ise saçların çekiştirilmesi- Bantlar kesildikten sonra yapıştığı zeminden
ne bağlı acı olarak ifade edilmiştir. En önemli penset ile dikkatlice kaldırılarak ayrılmalı ve bir
Bölüm 17. Acilde Girişimsel Uygulamalar
komplikasyonu saç düğümlerinin açılması ve yarısı yara dudaklarından seçilen tarafa sağlamca
buna bağlı yarada iyileşme kusurlarıdır. yapıştırılmalıdır. Bundan sonra yara dudakları
bir araya getirilmeli ve takiben bandın ikinci kıs-
mı yaranın karşı tarafına yapıştırılmalıdır. Yara
Yapıştırıcı Bantlar dudakları mümkün olduğunca yakınlaştırılmalı
ve iki taraf arasında yükseklik farkı olmamasına
Son dönemlerde giderek kullanımı yaygınlaş- özen gösterilmelidir. Yara uzunluğuna göre ye-
mıştır. Başlıca avantajları uygulama kolaylığı, terli sayıda bant kullanılmalı, bantlar arasında
anestezi ihtiyacının olmaması ya da çok az ol- en az 0,5-1 cm boşluk bırakılmalıdır. Son olarak
ması, dikişe bağlı iz kalmasına neden olmama- yerleştirilmiş olan bantların uç kısımlarına dik
sı, dikiş alma gereksiniminin olmaması ve daha konumda birkaç bant daha yapıştırılarak destek-
da önemlisi dikiş ve zımba uygulamalarına göre lenmelidir.
daha düşük enfeksiyon riski taşıması olarak sa-
yılabilir. Bantlar yaranın yerine ve durumuna, hastanın
bakımı ve uyumuna göre birkaç günle birkaç
Öncelikli uygulama alanı düzgün kenarlı yüzey- hafta arasında yerinde kalabilir. Enfeksiyon
sel kesilerdir. Özellikle alın, çene, göğüs bölgesi oranları düşük olan bu uygulamada en sık karşı-
ve ekstremitelerin eklemsiz bölgeleri gibi düz- laşılan komplikasyon ise erken ayrılma ve buna
gün yüzeye sahip ve kılsız alanlarda kullanımı bağlı yara iyileşmesinde sorunlar olarak göze
daha uygundur. Enfeksiyon riski olan yaralarda çarpmaktadır.
da, sentetik dikiş materyaline üstünlüğü kanıt-
lanmış olan yapıştırıcı steril bantların kullanımı
tercih edilebilir. Alçı-atel altında kalacak yarala- Cilt Yapıştırıcıları
rın onarımı için de dikiş alınması gerekliliğini
ortadan kaldırdıkları için tercih edilecek yöntem Siyanoakrilat cilt yapıştırıcıları cildin nemi ile re-
olmalıdır. Parmaklardaki sirküler lezyonlar ve aksiyona girdiklerinde polimerize olan likit mo-
özellikle yaşlılarda tibia ön yüzündeki lezyonlar- nomerlerdir ve uzun süredir cerrahi sonrası cildi
da da kullanımı uygundur. kapatmak için kullanılmaktadır (Resim 1). Son
yıllarda da giderek artan bir hızla acil servislerde
Diğer yandan yapıştırıcı bantlar gerilimi yüksek
yara kapatma amacıyla kullanıma girmeye başla-
lezyonlarda ve hareketli bölgelerdeki yaralarda
aynı işlevselliği gösteremezler. Avuç içi, ayak mışlardır. Gerilimi düşük ve yara dudaklarının
tabanı, perine gibi çok terleyen bölgelerde kul- kolayca yaklaştırılabildiği lezyonlarda kolayca
lanılmamalıdır. Parmaklardaki sirküler yaralara uygulanırlar ve 5-10 gün içinde kendiliğinden
uygulandığında ise turnike etkisi yapabileceğin- döküldükleri için çıkartılmalarına gerek yoktur.
den halka formu oluşturacak şekilde yerleştiril- Uygulaması ağrısız olduğundan daha yüksek
memelidir. hasta konforu sağlarlar ve lokal anestezi uygu-
laması gerektirmezler. Gerilimi yüksek yaralarda
Uygulama için sadece bir penset, bir makas ve kullanılmak istendiklerinde mutlaka derin di-
uygun boyutta kesilmiş steril yapıştırıcı bant kişlerle desteklenmeleri gereklidir. Enfeksiyona
gereklidir. Uygulama öncesi yara temizliği ya- karşı bir bariyer görevi görürler ve pansuman
pılmalı ve yara dudaklarının etrafının iyodin-
ihtiyacını da ortadan kaldırırlar. Siyanoakrila-
li bir solüsyonla dezenfekte edilmelidir. Yara
tın farklı türevleri (etil, oktil, bütil v.b.) mevcut
kurulandıktan sonra dezenfektan kurumaya
olup, en sık kullanılanlardan oktilsiyanoakrilat,
bırakılır ve yara dudakları uygun şekilde bir-
bütil türevlerine göre 3 kat daha fazla gerilim
birine yaklaştırılır. Bantlar yara dudaklarını en
az 2-3 cm kadar geçecek uzunlukta kesilmelidir. gücüne sahiptir ve daha esnek olmasıyla eklem
1034
Konu 2
Cilt yapıştırıcılarını kullanırken muhtemel Uygulama için yara temizliği ve yara çevresinin
komplikasyonları bilmek ve uygun önlemleri dezenfeksiyonunu takiben yara dudakları müm-
almak gereklidir. En sık yaşanan sorunlardan bir künse bir yardımcı tarafında yaklaştırılırken,
kenarlarının hafifçe dışa doğru dönmesi sağlan-
tanesi taşma ve akmadır. Buna engel olmak için
malıdır. Takiben uygulayıcı zımba makinesinin
hastanın yarası, altındaki zemine paralel hale
uçlarını hafif bir baskı ile yerleştirmeli ve maki-
getirilmeli ve yaranın etrafında bir pomad ile
nenin tetiğini sonuna kadar sıkmalıdır. Zımba
bariyer oluşturulmalıdır. Siyanoakrilat yapıştırı-
otomatik olarak yerleşecek ve hafif bir hareketle
cıların göze yakın yaralarda kullanılması öneril-
makineden ayrılacaktır. İşlem tekrarlanarak ya-
memekle beraber, gerektiğinde göz mutlaka ıslak
ranın büyüklüğüne göre gerekli miktarda zımba
veya pomad emdirilmiş bir spançla korunmalı, 0,5-1 cm aralıklarla uygulanmalıdır. Zımba uy-
hasta yarası göz seviyesinin üzerinde olmayacak gulanırken fazla bastırılmamalıdır, aksi takdirde
şekilde konumlandırılmalıdır. Her ne kadar cilt meydana gelecek olan sirküler basınç iskemiye
yapıştırıcıları kuruduktan sonra bölgenin su neden olabilir. Uygulama bittikten sonra yara
ile nazikçe yıkanabileceği söylense de, kuvvetle dudakları ve zımbalar üzerine antibiyotik içerikli
ovalama ya da sürtme ile yıkama yapılırsa yapış- pomad sürülmeli ve gerekli alanlarda üzeri steril
tırıcının ömrü azalacaktır. Uygulama esnasında spanç ile kapatılmalıdır.
hekimin eldiveni veya spanç hastanın cildine ya-
pışacak olursa pomadlar veya aseton yardımıyla Zımbaların çıkarılması için üretici tarafından
çıkarılabilir. temin edilen uygun çıkartıcı kullanılmalıdır. Alt
kısmında iki ve üst kısmında bu iki diş arasına
Cilt yapıştırıcıları kullanıldığında enfeksiyon giren tek bir dişi olan bu aletin alt kısmı zımba
oranları son derece düşüktür. En sık karşılaşılan ile cilt arasına yerleştirilerek uçları makas ben-
komplikasyonlar ise uygulama esnasında nadi- zeri hareketle çaprazlaşacak şekilde tutacaklarına
ren görülen ciltte yanma hissi ve sıklıkla kötü basınç uygulanır. Bu uygulamanın normal bir
bakıma bağlı gelişen erken ayrılma ve buna bağlı dikişi almaya göre daha ağrılı bir işlem olduğu
yara iyileşmesi sorunlarıdır. unutulmamalıdır. 1035
Cilt zımbalarına bağlı komplikasyonlar yara du- Tablo 1. Dikiş için gerekli malzeme listesi
daklarının dışa döndürülmesindeki yetersizliğe
Bölüm 17. Acilde Girişimsel Uygulamalar
Çoğu zaman yara kapatmada öncelikle tercih İğneye uygun boyda portegü
edilen yöntem yara dudaklarını dikişlerle bir Yaraya uygun nitelik ve ölçüde sütür(ler)
araya getirmektir. Dikiş için kullanılan fark- Yeterli sayıda spanç
lı türde iplikler ve uygulanabilecek çok sayıda Lokal anestezik
farklı teknik mevcuttur. Kullanılan malzemenin Steril eldiven
özelliğinden bağımsız olarak yara dudaklarını
bir araya getirmek için kullanılan en güçlü yön-
temdir. Aynı zamanda en çok zaman ve iş gücü-
ne mal olan ve çoğu zamanda en pahalı yöntem
de yine sütürasyondur.
üst üste atılan üç düğüm yeterli olurken, mo- geçecek ve diğer ucundan çıkacak kadar uzun ve
noflaman ipliklerde en az dört düğüm atılması yeterli eğime sahip olmalıdır. Yara dudaklarının
1039
Özet Kaynaklar
Bölüm 17. Acilde Girişimsel Uygulamalar
* Yara hangi şekilde kapatılırsa kapatılsın 1. Hollander JE, Singer AJ. Evaluation of Wounds,
hastaya yapılan işlem açıklanmalı, yara Emergency Medicine: A Comprehensive Study
bakımı tarif edilmeli ve gerekliyse pansu- Guide, 6. Basım, 2004, Edt. Tintinalli JE, S:287-9.
manları planlanmalıdır. 2. Lammers RL, Trott AT. Chapter 36, Methods
* Ağrı kontrolü önemlidir. Lokal veya of Wound Closure, Roberts and Hedges, Clini-
bölgesel anestezi ile girişimin hasta için cal Procedures in Emergency Medicine, 4th Edt.,
ağrısız ve konforlu hale getirilmesi sağ- 2004, Roberts JR, Hedges JR. (Editors). 655-99.
lanmalıdır. 3. Wallace SS. Wound Preperation, Emergency
Medicine: A Comprehensive Study Guide, 6.
* İşlem bölgesi spanç veya yara örtüsü ile
Basım, Edt. Tintinalli JE, S:289-91.
kapatılmadan önce mutlaka kurumuş
kan ve dezenfektan solüsyon ile sütür ar- 4. Singer AJ, Hollander JE. Methods for Wound
tıkları serum fizyolojik ile temizlenmeli Closure, Emergency Medicine: A Comprehen-
ve kurulandıktan sonra kapatma yapıl- sive Study Guide, 6. Basım, Edt. Tintinalli J.E.,
malıdır. 292-8.
* Yara kapatma tekniklerinin tümünün 5. Davies MJ. Scalp wounds: An alternative to su-
ture. Injury, 1988;19:375.
olumlu ve olumsuz yanları vardır ve en
iyi yöntem yaraya ve hastaya en uygun 6. Singer AJ, Quinn JV, Hollander JE, Clark RE.
olanıdır. Closure of lacerations and in cisions with octyl-
cyanoacrylate: A multicenter randomized clini-
* Bir acil hekimi mutlaka birden fazla tek- cal trial. Surgery, 2002;131:270.
niğe hâkim olmalı ve farklı hastalar için
en uygun olanını seçebilmelidir.
1040
Konu 3
Genel
Lokal anatomik sorunlar (karşı taraf kullanılabilir) aşırı kilolu hasta
Vaskülit
Daha önce uzun süre SVK uygulanmış olması daha önce sklerozan ajan enjeksiyonu öyküsü venin proksi-
malinde yaralanma şüphesi radyoterapi öyküsü
Kanama bozuklukları
Trombolitik veya antikoagülan tedavi
Saldırgan hastalar
Hekimin deneyimsiz olması
Subklavyen Ven
Göğüs duvarı anormallikleri
Pnömotoraks (SVK girişimi lezyon olan taraftan yapılmalıdır) KOAH
Juguler Ven
Juguler venöz sistemden madde kullanımı öyküsü
Femoral Ven
Hastanın hareket etme zorunluluğu olması
(Kaynak: Roberts and Hedges, Clinical Procedures in Emergency Medicine, 4th Edt., Roberts J.R., Hedges J.R. (Editors) S:416 )
Subklavyen Ven
Femoral Ven
Resim 1. Santral vasküler yapıların anatomisi FV, inguinal ligament altında femoral kanal içe-
risinde femoral arterin hemen medialinde yer
alır. Distale ilerledikçe venin arterin posterioru-
na yer değiştirdiği akılda tutulmalıdır (Resim 3).
Anatomi
İnternal Juguler Ven: A. carotis interna’nın ka-
fatasına girdiği yerin hemen posterolateralinde
foramen jugulare’den çıkar ve sırasıyla a. karo-
tis interna ve a. karotis kommunis ile birlikte
toraks’a doğru uzanır. Boynun alt bölümlerinde
sternokleidomastoid (SKM) kasın altında karo-
tis arterin lateralinde seyreder, en altta SKM’in
iki başı arasında yüzeyselleşir ve sternoklavikü-
lar eklemin arkasında subklavyen ven ile birleşir
(Resim 2).
1043
günümüzde gerekli malzemelerin pek çoğunu dana gelir; güvenlik teli, merkezi tel (mandren)
içeren hazır ticari setler kullanılmaktadır. Bu ve kıvrımlı tel. Kıvrık uçlu tellerde ek olarak en
Bölüm 17. Acilde Girişimsel Uygulamalar
teknik daha yüksek bedelli olmasına karşın, ge- uç kısımda esnek, “J” şekilli bir parça vardır, ki
rek uygulamanın kolay öğrenilmesi ve kolay tek- bu şekil bu kısımda merkezi telin olmaması ile
rarlanabilirliği, gerekse de pek çok farklı damar sağlanır. Düz uçlu kılavuz teller düzgün lümen
içi girişimde kullanıma uygun olması nedeniyle ve seyir hattına sahip damarlara yapılacak giri-
diğer yöntemlere tercih edilmektedir. şimlerde kullanılırken, kıvrık uçlu kılavuz teller
Kullanılacak iğnenin proksimal ucunun normal ise daha keskin giriş açısı olan ve kıvrımlı seyre-
lümen yerine kılavuz telin geçişini kolaylaştı- den damarlarda tercih edilmelidir. Kılavuz telin
racak eğimli lümene sahip olması tercih edil- ucunun yuvarlaklığı arttıkça damar yüzeyi ile
melidir. İğne damar lümenine girdikten sonra temas alanı artar ve perforasyon riski de azalır.
arkasındaki enjektörün kolay çıkabilmesi için Kılavuz tellerle ilgili akılda tutulması gereken bir
Luer-kilit sistemli olmaması önerilir. Günümüz- diğer konu ise çok kırılgan oldukları ve kıvrık
de enjetörü çıkarmaya gerek kalmadan kılavuz kalır ya da kink yaparlarsa işlemi imkansız hale
telin ilerletilebildiği çift proksimal girişli iğneler getirebilecek ve damara zarar verebilecek olduk-
de mevcuttur (Resim 4). Enjektör iğnenin ar- larıdır. Bu açıdan teller işlem öncesi mutlaka in-
kasından çıkarılacaksa hava embolisi gelişimine celenmelidir.
yol açmamak için iğnenin proksimal açıklığı bir
parmakla kapatılmalıdır. Damara kılavuz tel üzerinden erişim imkânı
sağlandıktan sonra cilt ve cilt altı dokunun ko-
lay aşılması için kateter ilerletilmeden önce bir
lümen oluşturabilmek amacıyla daha sert yapı-
da dilatör adı verilen künt uçlu plastik kanül-
ler kullanılmalıdır. Dilatör cilt altına girdikten
sonra burgu haraketleri ile ilerletilir, birkaç defa
giriş çıkış yapılarak cilt altında damara kadar
uzanan bir lümen oluşturulduktan sonra çı-
karılır ve daha ince ve yumuşak yapılı kateter
kılavuz tel üzerinden ilerletilir. Kateterin distal
ucu cilt ile temas etmeden önce kılavuz tel ka-
teter içinden geriye doğru ilerletilerek kataterin
proksimal ucundan çıkması sağlanmalıdır. Gü-
nümüzde genellikle birden fazla lümeni olan
kateterler kullanılmaktadır, dolayısıyla kullanıcı
telin hangi lümenden çıktığına dikkat etmelidir.
Tel proksimal açıklıktan 1-2 cm kadar çıktıktan
sonra kateter cilt altından damar lümenine iler-
letilir. Kateterin ne kadar ilerletilmesi gerektiği
girişim bölgesi ile doğrudan ilişkili bir konudur.
Resim 4. Femoral santral kateter uygulamasında sel- Czepizak ve ark.nın çalışmasına dayanan uzun-
dinger tekniği
luk formülleri Tablo 2’de sunulmuştur.
Kateter yeterince ilerletildikten sonra tüm lü-
Tekniğin temel malzemelerinden olan kılavuz menlerinin çalıştığından emin olunmalıdır.
telleri düz ve eğri uçlu olarak ikiye ayırabiliriz. Bunun için her bir lümenden 1-2 ml kan as-
1044
Her iki telin de iç yapıları aynı parçalardan mey- pire edilmeli, arkasından lümen heparinlenmiş
Konu 3
salin solüsyonu ile yıkanmalıdır. Kontrol işlemi üzerinde seyreder, bu anlamda 1. kosta plevra
tamamlandıktan sonra kateter cilde tercihen için doğal bir koruyucu bariyer oluşturmaktadır.
Genellikle sağ subklavyen ven kullanılır; sağda Santral girişimde boyun bölgesinde SKM kasın
plevral kubbe daha aşağı yerleşimlidir, solda ise sternal ve klavikular başları ile klavikula arasında
duktus torasikus’un varlığı komplikasyon ihti- kalan üçgen alan kullanılır. Bu üçgenin apeksin-
malini artırır. Bilinci açık hastalarda % 1 lido- den bölgenin lokal anestezisi yapıldıktan sonra
kain veya prilokain ile subkutanöz doku ve kla- karotis arter 3 parmakla palpe edilir. Arter me-
vikulanın periostuna lokal anestezi yapılmalıdır. diale doğru hafifçe çekilip, seyrine paralel bir şe-
kilde lateralinden 45-60° açı ile cilde giren iğne
Standart kabul edilen giriş yeri klavikulanın orta aynı taraf meme başına doğru 1-3 cm kadar iler-
1/3’ü ile iç 1/3’ünün kesişme noktasıdır. Subk- letilir. IJV sıklıkla oldukça yüzeysel yerleşimlidir.
lavyen ven klavikula posteriorunda 1. kostanın İşlem sırasında 4-5 cm’den daha derine ilerlen- 1045
diği halde vene girilemediyse iğne çıkarılmalı ve mesi damar içi yerleşimi daha yüksek olasılıkla
yeniden pozisyon verilmelidir. Vene girildiğinde düşündürür. Bunun yanı sıra torakal bölgeden
Bölüm 17. Acilde Girişimsel Uygulamalar
koyu renkli kan gelecektir, açık renkli ve pulsatil takılan kateterler sonrasında gerek kateter yeri-
kan gelmesi karotis arter ponksiyonu anlamına ni doğrulamak, gerekse de hemo-pnömo toraks
gelir ve iğne derhal geri çekilerek bölgeye bası gibi komplikasyonları tanımak ya da dışlamak
uygulanmalıdır. Vene giriş doğrulandıktan sonra için mutlaka direk akciğer grafisi çekilmelidir.
Seldinger tekniği ile kateterizasyon yapılır.
1047
Konu 4
TÜP TORAKOSTOMİ
Dr. Cem Ertan
14G veya 16G anjiyoket ile plevral aralığa girilip Genel durumu kötü ve/veya kritik tablodaki
TP açık pnömotoraksa çevirilmelidir. hastalar için görece olarak hiçbir kontrendikas-
yon olmadığı söylenebilir. Daha stabil hastalar-
Tansiyon pnömotoraks hariç tutulursa, pnömo- da ise plevral yapışıklıklar, amfizematöz büller ve
torakslı tüm hastalara göğüs tüpü takılması öne- skarlar görece kontrendikasyonlar olarak kabul
rilmemektedir. Altta yatan akciğer veya başka edilebilirler.
sistemik hastalığı bulunmayan, tedaviye uyum-
lu ve minimal semptomatik hastalarda küçük
(%10-20’den daha az) pnömotoraks varlığında Teknik ve Ekipman
hastaların tedavisi gözlem, takip ve oksijen des- Göğüs tüpü takılabilmesi için işlem öncesi
teği ve/veya bunlara ek olarak aspirasyondan hazırlanması gereken malzemeler Tablo 3’de sı-
ibarettir. Stabil olduğu halde semptomatik olan ralanmıştır. Burada belirtilmiş olanlara ek olarak
ve akciğer ekspansiyonu gereken hastalarda kü- su altı drenaj seti (bağlantı parçaları ile beraber)
çük çaplı tüpler yeterli olabilir. Diğer yandan ve erişkinler için 28-36 numara, çocuklar için
penetran toraks travması olan hastalarda TP 16-24 numara göğüs tüplerinden hastaya ve
riskine karşı, özellikle hasta pozitif basınçlı ven- endikasyona uygun görülenler de hazırlanmış
tilasyona maruz kalacaksa veya tetkik için uzun olmalıdır.
süre servisten uzak kalacaksa göğüs tüpü takıl- Acil girişim esnasında plevral boşluğa herhangi
ması önerilir. Genel olarak primer ve sekonder bir bölgeden yerleştirilen ve çalışır durumda
pnömotoraks için tüp torakostomi endikasyon- olan her tüp sıvı veya hava drenajını sağlayabilir
ları tabloda sunulmuştur (Tablo 1). ve elektif tüp yerleştirilene kadar yerinde kal-
malıdır. Her ne kadar pnömotoraks için klasik
Pnömotoraksın altında yatan nedenin kesin girişim bölgesi ikinci inter kotsal aralık ile mid-
tanısının konması ve takibi bilgisayarlı toraks kalviküler çizginin kesiştiği alan olarak kabul
tomografisi veya video destekli toraks görüntü- edilsede, en sık kullanılan alan ön-orta aksiller
lemesi (VATS / VDTG) ile sağlanabilir. çizgilerin arasındaki alanla kesişen 4 veya 5’inci
interkostal aralıklardır.
Hidrotoraks: Plevral aralıkta kan (hematoraks), Meme dokusu veya pektoral kasın penetrasyo-
lenfatik sıvı (şilotoraks), pürülan (ampiyem) nundan kaçınılmalı, ancak sırt üstü yatan has-
veya berrak sıvının toplanması durumlarını ta- tada diyaframın daha yüksek yerleşim olacağı da
nımlar. Hematoraksı olan hastaların neredeyse unutulmayarak daha üst açıklıklardan girişim
¾’ünün takibi için göğüs tüpü yeterli olmakta, tercih edilmelidir. Tüp yerinin plevral drenajı
torakostomi gerekmemektedir. Masif hemoto- olumsuz etkilediğine dair bir kanıt bulunmadığı
raksı olan hastaların hızlı kan transfüzyonuna unutulmamalıdır. Tüpün yeterince ilerletilmesi
belki de en önemli noktadır, kanül üzerinde-
ve acil torakostomiye ihtiyaç duyacakları unu-
ki son deliğin plevral aralığa girdiğinden emin
tulmamalıdır (Tablo 2). Ampiyem tedavisi için olunmalıdır.
hastaların bir kısmında seri torasentezler yeterli
olabilse de, bir çoğu göğüs tüpüne ihtiyaç du- Girişim öncesinde hastanın bilinci açıksa hastaya
işlem anlatılmalı ve bilinçli sedasyon ve analzeji
yacaktır. Ampiyemde göğüs tüpü ihtiyacını
uygulanmalıdır (Bkz. Sedasyon analjezi). Yatak
düşündüren parametreler sıvının yoğun püy kı-
başı ~45 derece kadar yükseltilerek diyaframın
vamlı olması, gram boyamasının pozitif olması, aşağıya inmesi sağlanmalı ve hastanın o tarafta-
sıvı glukozunun <60 mg/dL olması, pH <7.20 ki kolu başının altına sabitlenmelidir. Takiben
olması ve LDH değerinin yüksek olması olarak girişim alanının sterilizasyonu sağlanıp, bölge-
sıralanabilir. ye yaygın ve derin lokal anestezik infiltrasyonu
1050
Konu 4
Tablo 1. Amerikan göğüs hekimleri birliği primer ve sekonder pnömotoraks’a yaklaşım önerileri
Tüp Torakostomi
Primer spontan pnömotoraks
Küçük pnömotoraksı olan stabil hastalar
Acil serviste (AS) 3-6 saat gözlendikten sonra kontrol PA AC grafisinde büyüme yoksa, duruma göre 12-48
saat içinde kontrole gelmek üzere taburcu edilebilir. Hasta kliniğe uzaksa veya evde takibi uygun değilse
gözlem amaçlı yatırılabilir. Pnömotoraks büyümedikçe bu hastalar için basit aspirasyon veya göğüs tüpü
takılması gerekli ve uygun değildir.
Büyük pnömotoraksı olan stabil hastalar
Akciğerleri genişletmek için bir girişim uygulanmalı ve gözlem amaçlı yatırılmalıdır. Genişletmek için küçük
(=14 F) bir kateter ile aspirasyon yapılmalı veya 16-22F bir göğüs tüpü yerleştirilmelidir. Tüp veya kateter
bir Heimlich valfi veya su altı drenaj sistemine bağlanarak akciğer ekspansiyonu tamamlanana kadar yerinde
bırakılmalıdır. Genişlemeyi hızlandırmak için drenaj sisteminden aspirasyon yapılabilir. Hastaneye yatmayı
reddeden hastalar 48 saat içinde kontrole gelmek üzere Heimlich valfine bağlanmış küçük bir kateterle ta-
burcu edilebilir.
Sekonder spontan pnömotoraks
Küçük pnömotoraksı olan stabil hastalar
Hastalar klinik olarak iyi durumda olsalar dahi yatırılmalıdır. AS’de aspirasyon veya gözlemle takip bu has-
talar için uygun değildir. Hastalar yattıkları serviste semptomlarına ve lezyonlarının durumuna göre gözlem
veya aspirasyonla izlenebilirler. Hastalar stabilize olmadan torakoskopiye alınmamalıdır.
Büyük pnömotoraksı olan stabil hastalar
Akciğerleri genişletmek için göğüs tüpü yerleştirilmelidir. Hastalar stabilizie olmadan torakoskopiye
alınmamalıdır.
Tanımlar Açıklama
Spontan pnömotoraks Travmatik veya iatrojenik bir etken yoktur
Primer spontan Pnömotoraks’a yol açabilecek bilinen belirgin bir klinik tablo veya hikayenin
pnömotoraks olmaması
Sekonder spontan
Altta yatan bir klinik tablo veya hikaye varlığı
pnömotoraks
Ayakta çekilen PA AC grafisinde akciğer apeksinden aynı taraftaki parietal
Pnömotoraks boyutu
torasik kubbeye olan mesafe
Küçük pnömotoraks Apeks-kubbe mesafesi < 3 cm
Büyük pnömotoraks Apeks-kubbe mesafesi ≥ 3 cm
Solunum sayısı <24 sol/dk; Nabız >60-<120 atım/dk; normal kan basıncı; oda
Stabil (kararlı) hasta
havasında SPO <%90 olan ve solukları arasında tam 2 bir cümle söyleyebilen hasta
Kararsız hasta Stabilite ölçütlerini karşılamayan hastalar
Küçük göğüs tüpü/
= 14 F
Perkütan kateter
Orta boy göğüs tüpü 16-22 F
Büyük boy göğüs tüpü 24-36 F
Bir iğne veya kanül ile plevral havanın boşaltılması ve takiben iğne veya kanülün
Basit Aspirasyon
derhal çıkartılması.
uygulanmalıdır. Lokal anestezik uygulaması ke- dir. Her şeye rağmen plevral bölgenin tamamen
sinlikle sadece cilt-cilt altı doku ile sınırlı kalma- uyuşturulması mümkün olmayacak ve plevral
malı, mutlaka kas ve plevraya kadar ilerletilmeli- aralığa girişte hasta şiddetli ağrı hissedecektir. 1051
Tablo 2. Tüp torakostomi sonrası cerrahi torakostomi endikasyonları
Bölüm 17. Acilde Girişimsel Uygulamalar
Anestezi sağlandıktan sonra kot çizgisine paralel klemp çıkarılmalı ve tüp kink yapma ihtimalini
yerleşimli ve yeterli genişlikte (~3-5 cm) bir cilt azaltmak için döndürülerek ilerletilmelidir. Ye-
kesisi yapılmalıdır. İnsizyon sonrasında doğru- teri kadar ilerletmek için tüpün son deliğinin
dan kesinin seviyesinden plevra aralığına girile- de plevral aralığa girdiğinden emin olunmalıdır.
bileceği gibi, kesi girilmesi planlanan aralığın bir Takiben tüp steril bir şekilde su altı drenajına
aralık altından yapılmak suretiyle bir tünel oluş- bağlanır. Tüpün çalıştığından emin olmak için
turularak da girişim gerçekleştirilebilir. Tünelle hasta birkaç kez öksürtülür ve kabarcıkların çıkışı
yapılan girişimlerin hava kaçağını ve daha sonra izlenir. Tüpün yerinin doğrulanması için bunun
fistül oluşma ihtimalini azalttığı düşünülmekle yanı sıra, varsa drene olan sıvı veya kanın bağlantı
beraber bu fikri destekleyen yeterli kanıt bulun- parçaları içerisindeki hareketi izlenmelidir. İşlem
mamaktadır. İster tünelle, ister doğrudan aynı sonrası çekilecek bir direk akciğer grafisi plevral
seviyeden girişle olsun, cilt kesisinden ilerletilen aralıktaki değişimi ve radyo-opak çizgisi ile tüpün
Kelly Klempi ile künt diseksiyon yapılarak kos- yerleşimini göstermelidir (Resim 2).
tanın üst kenarından ilerlenir. Kelly klempi uç-
ları kapalı olarak ilerletilir, uçları ayrılarak geriye
çekilir ve tekrar kapatılarak ilerletilir. Cilt altı
doku genişletildikten sonra klemp, interkostal
kaslar ve viseral plevra penetre edilene kadar ucu
kapalı olacak şekilde ilerletilir. Bu noktada cid-
di fiziki güç uygulamak ve klempi her iki yana
doğru yarım tur döndürür şekilde ilerletmek
gerekir. Plevral aralığa girildiğinde gergin zarın
Resim 2. Bilateral travmatik pnömotoraksa bağlı bilate-
açılma sesi ve bir hava akışı hissedilebilir. Klem- ral göğüs tüpü takılmış çocuk hasta. Oklar göğüs tüple-
pin uçları plevral aralıktayken genişçe açılmalı rinin yerleşimini göstermektedir. Hastada aynı zamanda
ve o şekilde geriye çekilmelidir. travmatik diafragma hernisi de mevcuttur.
Tüp Torakostomi
Batikonlu temizleme solüsyonu
10-20 ml enjektör ve iğneler bistüri (tercihen 10 numara) Forseps
Büyük boy dikiş ve doku makasları
2 adet büyük boy Kelly klempi
0-1.0 numara keskin iğneli ipek sütür
Yeterli sayıda spanç lokal anestezik steril eldiven
Lokal anestezik
Steril eldiven
Elektriksel tedaviler, kardiyak etyolojiye sahip diliğinden normal sinüs ritmine (NSR) dönme-
hayatı tehdit eden ritim bozukluklarında kulla- sinin çok olası olmadığı düşünülürse, hastanın
nılmaktadır. sağ kalımı için en iyi tedavi erken defibrilasyon
olacaktır. Erken defibrilasyon için günümüzde
önemli bir alternatif olarak, eğitimini almış sağlık
A. Defibrilasyon profesyoneli harici ilkyardımcılar tarafından da
kullanılabilen otomatik eksternal defibrilatörler
Ani kardiyak ölüm (AKÖ) dünyada beklen- (OED) mevcuttur.
medik ölümlerin başta gelen nedenlerindendir.
Ventriküler taşiaritmiler ise [Ventriküler Taşi- Hastaya defibrilasyon uygulanması için öncelik-
kardi (VT) ve Ventriküler Fibrilasyon (VF)] ani le hastada şoklanabilir bir ritmin olduğu kararı
kardiyak ölüm etyolojisinde %80’e varan oran- verilmelidir. Amerikan Kalp Cemiyeti (AHA),
da sorumlu tutulan temel patofizyolojik meka- 2010 yılı KPR kılavuzunda AKÖ ile ilişkili ri-
nizmalardır. Dolayısıyla AKÖ mağduru hastaya timlerden VF ve nabızsız VT’yi şoklanabilir ri-
yaklaşırken VF’un tek gerçek tedavisinin elekt- timler olarak sınıflandırırken, asistoli ve nabız-
riksel tedavi (defibrilasyon) olduğu ve zaman sız elektriksel aktiviteyi (NEA) şoklanmayacak
ilerledikçe VF’un defibrilasyona yanıt verme ritimler olarak tanımlamaktadır. Diğer yandan
ihtimali azalırken, asistoliye dönme ihtimalinin kaba VF geniş dalga formu ile tanısı kolayca ko-
arttığı göz önüne alınmalıdır. Diğer yandan has- nulabilen bir ritimken, ince VF sıklıkla asistoli
ta defibrile edilene kadar kardiyopulmoner resu- ile karıştırılabilmektedir. Maskelenmiş VF olarak
sitasyon (KPR) uygulanmasının hastanın hayat- da adlandırılan bu durumdan şüphelenildiğinde
ta kalımını ve nörolojik sonlanımını iyileştirdiği hasta monitörize ise monitörün gösterim gücünü
de bilinmelidir. en üst düzeye çıkarmak ve derivasyon değiştir-
mek, OED takılı ise pedlerin pozisyonlarını 90
1700’lerin sonlarında tavuklar üzerinde deneysel derece dönecek şekilde değiştirmek gerekir.
amaçlı uygulanan elektroşok 1900’lerin başında
defibrilasyon amaçlı olarak kullanılmaya baş- Teknik ve Ekipman: Defibrilatörleri otoma-
landı. Önce alternatif akım (AC) kullanılırken, tik ve manuel olarak ikiye ayırabiliriz. OED’ler
doğru akımın (DC) kullanılmaya başlanması ile hastanın ritmini analiz eder ve şoklanabilir ritim
taşınabilir defibrilatörler ortaya çıktı. Günümü- varlığında hastaya sesli uyarı sonrasında hastaya
ze geldiğimizde ise monofazik akım formlarının elektro şok verir. Manuel defibrilatörlerde ise ka-
yerini bifazik akıma bıraktığı, ritim analizi yapa- şıklar aynı zamanda ritim değerlendimek içinde
bilen üst düzeyde gelişmiş cihazları kullanmaya kullanılır ve bu değerlendirmeye göre hastaya
başladığımızı görüyoruz. şok verilip verilmeyeceğine uygulayıcı karar ve-
rir. Bu karar sonrası verilecek şok seviyesi de elle
Endikasyon: Yanıtsız bulunan ve nabız ve solu- seçilmelidir. Erişkin hastalarda bu doz bifazik
numu olmayan bir hastada altta yatan sorunun defibrilatörler için 120-200 J, monofazik defib-
VF olma olasılığı oldukça yüksektir. VF’nun ken- rilatörler için ise 360 J olmalıdır.
Hastane dışında bir kardiyak arrest vakasıyla Hastada şok sonrası kas hareketlerinin olması
karşılaşıldığında ister sağlık personeli olsun ister beklenir, gerekli önlemler alınmazsa hastada ve
Bölüm 17. Acilde Girişimsel Uygulamalar
sağlık personeli dışı ilkyardımcı olsun hastaya ilk ekipte yaralanmalar meydana gelebilir. Eğer has-
önce en az 5 döngü (veya 2 dakika) KPR uygu- tada şok sonrasında hiç bir kas hareketi izlenmi-
ladıktan sonra konvansiyonel taşınabilir defib- yorsa kaşıkların göğüse teması tam olmamış ola-
rilatör veya OED ile defibrilasyon yapmalıdır. bilir, senkron modu açık olabilir, gerekli enerji
Kaşıklar veya pedler göğüs kafesine yerleştirilir- yüklenmemiş, cihaz açılmamış veya pil seviyesi
ken biri sternumun sağına klavikulanın altında yetersiz olabilir. Bunların hiç birinde saptanabi-
kalacak şekilde ve diğeri ise sol meme altında len bir sorun yoksa defibrilatör değiştirilmeli ve
midklavikuler hatta yerleştirilmelidir (antero- yeni cihazla işlem tekrarlanmalıdır.
lateral yerleşim). Bazı defibrilatörlerde kaşıkla-
rın üzerlerinde “Sternum” ve “Apex” ibareleri
mevcuttur. Bu ibarelere uyum monitörizasyon B. Elektriksel Kardiyoversiyon
açısından önemli olup, defibrilasyonda girişi-
min etkinliği üzerine bir etkisi yoktur. Kaşıklar Yüksek hızlı kardiyak ritimlerin iletiminin nor-
yerleştirilmeden önce enerjinin iletimini artıra- male döndürülmesi için uygulanan tedaviye
cak jel veya tuzlu su çözeltisi emdirilmiş pedler kardiyoversiyon denir. Belirgin taşikardi varlı-
kaşıklar için tarif edilen alanlara yerleştirilmeli ğında hasta asemptomatik olabileceği gibi hafif
veya kaşıkların temas yüzeylerine yeterli miktar- baş dönmesinden şiddetli göğüs ağrısına kadar
da jel sürülmelidir. Kaşıklar için bir diğer yer- değişen bir klinik tabloda da olabilir. Bu hızlı
leşim alternatifi ise anteroposterior yerleşimdir. ritmin normala döndürülmesi için ilaç tedavisi
Normal anatomisi olan hastada anterior kaşık uygulanabileceği gibi (kimyasal kardiyoversi-
sternumun soluna, posterior kaşık ise sol ska- yon), elektriksel akım tedavisi de kullanılabilir
pula alt ucunun medialinde torasik vertebranın (elektriksel kardiyoversiyon).
soluna yerleştirilir. Hastada cilt altına yerleşti-
rilmiş kalp pili (kardiyak pacemaker) varlığında Elektriksel kardiyoversiyon daha hızlı, daha ba-
kaşıklar pilden yaklaşık 2,5 cm kadar uzağa yer- şarılı ve daha az komplike bir yöntem olması
leştirilmelidir. nedeniyle acil kullanıma daha uygun bir yön-
Defibrilasyon için gerekli enerji düzeyi ayarla- temdir.
ması yapıldıktan sonra ya cihaz üzerindeki ya
Endikasyon: Kardiyoversiyon geniş veya dar
da kaşıklarda bulunan şarj düğmesine basıla-
kompleks taşikardilere bağlı olarak bir hastanın
rak şok uygulaması için gerekli enerjinin yük-
vital bulgularında bozulma olması veya uç organ
lenmesi sağlanır. Uygulayıcı cihazın “senkron”
hasarı gösteren semptomların gelişmesi duru-
modunda olmadığından emin olmalıdır. Şarj iş-
munda uygulanmalıdır. Bu disritmilerde kesin
lemi tamamlandıktan sonra uygulayıcı hastanın
etyoloji her zaman bilinmese de digoksin entok-
çevresindeki herkesi hastadan uzaklaşmaları için
sikasyonu gibi, kardiyoversiyonun yararsız ol-
yüksek sesle uyarmalıdır. Hastayı balon-maske
ması bir yana, şok sonrası VF veya VT olasılığını
ile solutuluyorsa veya ortamda serbest oksijen
artırdığı durumların mutlaka dışlanması gerekir.
kaynağı varsa, defibrilasyon sırasında dikkatli
olunmalı ve mümkünse oksijen kaynağı hasta- VT, supraventriküler taşikardiler (SVT), abe-
dan uzaklaştırılmalıdır. Şok uygulamadan he- ran iletili SVT (SVT+sağ veya sol dal bloğu)
men önce bir kez daha hem gözle hem de sesli ve preeksitasyon sendromları kardiyoversiyon
uyarıyla kendisinin ve herkesin hastaya temas uygulanmasını gerektiren taşiaritmiler olarak sa-
etmediğinden emin olmalıdır. Uygulayıcı kaşık- yılabilir. Kesin ayırımın yapılması, doğru tedavi
lar üzerine yeterli miktarda basınç uygulamalı ve için şarttır.
enerji kaybına neden olmamak için gecikmeden
her iki kaşık üzerindeki deşarj düğmelerine aynı Teknik ve Ekipman: Kardiyoversiyon uygulama-
1056 anda basarak enerji akışını sağlamalıdır. dan önce çalışan bir damar yolu, havayolu ekip-
Konu 5
manları, bilinçli sedasyon ve analjezi için uygun Karar verilmesi gereken bir diğer konu ise uygu-
ilaçlar, monitör ve kardiyoverter defibrilatör ci- lanacak kardiyoversiyonun senkronize mi, yoksa
rece yanıkla uyumlu eritamatöz görünüme yol Acil transkutan kardiyak pacing (hız düzenleme)
açacaktır. Hastanın durumu, uygulama bölge- ciltten verilen elektriksel akım ile kalp atımla-
sinde kan v.b. sıvıların varlığı veya uygulayıcının rının hızını kontrol altına almayı tanımlayan
hatalarına bağlı olarak üçüncü derece yanıklar ve yüzeysel bir girişimdir. Pedler defibrilasyonda
olduğu gibi anterolateral veya anteroposterior
derin doku hasarı dahi gelişebilir.
olarak yerleştirilir (Resim 1). Hız düzenlenmesi
Aritmiler: Defibrilasyon sonrası ritimler ventri- ise taşınabilir bir nabızsal akım üreticisi aracı-
küler veya supraventriküler kaynaklı olabileceği lığıyla sağlanır. Günümüzde söz konusu akım
gibi asistoli de izlenebilir. VF’nun süresi uzadık- üreticileri defibrilatörlere entegre edilmiş olarak
da bulunmaktadır (Resim 2).
ça ve hastaya uygulanan akımın gücü yüksel-
dikçe dönüş ritminin asistol