Professional Documents
Culture Documents
Uskudar Tarihi Cilt-1
Uskudar Tarihi Cilt-1
Uskudar Tarihi Cilt-1
Ü SKÜ DA R TARİHİ
Cilt-I
İ B R A H İ M H A K K I KO N YA L I
ABİDELERİ VE KİTABELERİYLE ÜSKÜDAR TARİHİ - I
Genel Koordinatör
Zekeriya Şanlıer
Başkan Yardımcısı
Hazırlayanlar
Metin Dizgi: İ. Akın Kurtoğlu - Fatih Dalgalı
Kitabeler Dizgi: Talat Sevil
Notlar ve Dizin: Fatih Dalgalı
KitapTasarım
Abdurrahman Doğan
Alper Aslangören
Kapak Görsel
Üsküdar Meydan Çeşmesi, William Henry Barlett, 1835.
ISBN: 978-605-9719-58-2
978-605-9719-57-5 (Tk)
Birinci Baskı
Mayıs 2021
Kendine has üslubu, belge kullanımı, araş- Ekleme ya da çıkarma yapılmamıştır. Kitapta
tırdığı konu ve ortaya çıkardığı eser zenginli- bulunan bazı şahıs ve yer isimleri dizgiden
ğiyle geçmişe ışık tutan araştırmacılardan biri dolayı farklı şekilde yazılmıştır, bu yazılışlar
olan İbrahim Hakkı Konyalı, bu dünyaya kalıcı dizinde sorun oluşturacağından dolayı ortak
izler bırakmıştır. Konyalı’nın uzun yıllar yap- bir kullanıma dönüştürülmüştür. Kitabın so-
mış olduğu araştırma ve notlarından hazırla- nuna eklenen dizin maddelerine, araştırmacı-
dığı Abideleri ve Kitabeleriyle Üsküdar Tarihi, ya kolaylık sağlaması için sayfa yanlarına pa-
bölgede bulunan çok sayıda esere ve olaya ışık rantez içi açıklamalar eklenmiştir. Üsküdar’ın
tutmaktadır. 1940’lı yıllardan itibaren almış tarihi hakkında değerli bilgiler içeren kitabın
olduğu notlar ve görüştüğü kişilerden aktardı- önsözünde Konyalı, “Arapların dilimize “Hepsi
ğı bilgiler son derece önemlidir. 1976 yılında yapılamayanın, hepsi terk edilemez” şeklinde
Yeşilay Cemiyeti tarafından basılan bu eser, çevirdiğim pırlanta bir sözleri vardır. Ben bu
dizgisi yeniden yapılarak hazırlandı. Konya- söze uydum. Topladığım bütün vesikaları bu
lı’nın üslubuna ve verdiği bilgilere müdahale esere sığdırmama imkân yoktu. Onları da mil-
edilmedi. Ancak dönem şartları dolayısıyla letime vakfediyorum. Gelecek kuşakların tet-
yapılmış olan dizgi yanlışları dipnotlarla be- kikçilerinin, tarihçilerinin faydalanmalarına
lirtildi. Ayrıca kitapta yer alan, İbrahim Hakkı bırakıyorum. Kitabımın elbette noksanları ve
Konyalı’nın bahsettiği son dönem kişiler ve kusurları vardır. Bunları tamamlama ve doğ-
anlatılan eserler hakkındaki güncel bilgiler rulama zevkini de gelecek tarihçilere tattırma-
dipnotta MD (Metin Dışı) olarak belirtildi. Bu yı büyük bir haz sayıyorum.” ifadelerine yer
bilgilerle dönem kişileri hakkında kısa açıkla- vermiştir. Bu amaçla, basmış olduğu bu ese-
malara ve restorasyon geçirmiş eserlerin son rin, İbrahim Hakkı Konyalı’nın arzusu için bir
durumlarına ulaşabilirsiniz. Kullanılan görsel- adım olmasını temenni etmekteyiz.
ler, 1976 yılında basılan kitaptaki görsellerdir.
SUNUŞ
20. yüzyılda yetişen ve yaptığı araştırmalar, Üsküdar, tarihin hem yaşandığı hem de
kaleme aldığı kitaplar, tasnif ettiği veya kayda yazıldığı, coğrafyanın bütün nimetlerine sa-
geçtiği tarihî eserler, metinler ile tanınan hip, Anadolu’nun gözbebeği diyebileceğimiz
İbrahim Hakkı Konyalı özellikle şehir tarih- bir şehirdir. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e her
leri ile Anadolu’nun nüfus kütüğünü sağlam- dönemde alimlerin yaşadığı, ilgi gösterdiği
laştıran şahsiyetlerden biridir. bir yer olagelmiştir. Merhum Konyalı Hoca,
Aynı zamanda Osmanlı arşivlerinin Bul- soyadını aldığı Konya’da doğmuş, uzun yıllar
garistan’a satılması meselesini gündeme geti- Üsküdar’da yaşamış ve yine Konya’da vefat
ren ve fikri takibi ile bir kısmının kurtarılma- etse de Karacaahmet Mezarlığı’na defnedil-
sına vesile olmuş bir gazetecidir. 30’lu yıllar miştir. Böylece ahirete değin hemşehrimiz
boyunca yazdığı yazılar ve yaptığı haberlerle olarak kalacaktır.
tarihimize sahip çıkmış, ömrü boyunca da bu
bilinçle çalışmış ve üretmiştir. Üsküdar Se- Bu güzide eseri yeni bir dizgi ve edisyonla
limiye Camii bünyesinde yer alan İbrahim okurla buluşturmak istedik. Hazırlanan eser
Hakkı Konyalı Vakıf Kütüphanesi ve Arşivi, gözden geçirilerek dizgi hataları düzeltildi,
merhumun birikim ve çalışmalarının çok de- kişi ve eserler hakkında notlandırmalar ya-
ğerli bir delilidir. pıldı ayrıca ayrıntılı dizin eklendi. Merhum
Konyalı Hoca’nın 1976 - 1977 yılların- Konyalı’nın o meşhur titizliğine, dikkatine
da iki cilt halinde yayımladığı “Abideleri ve layık bir edisyon olarak kütüphanelerdeki ye-
Kitabeleriyle Üsküdar Tarihi” eseri ise Üs- rini alacak olan bu kitabı okurlarıyla buluş-
küdar’ımız adına hazırlanmış en güzel me- turmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz.
tinlerden biridir.
Hilmi Türkmen
Üsküdar Belediye Başkanı
YAZAR HAKKINDA
İbrahim Hakkı Bey, 1896 yılında Kon- okurken Hasankaleli âlim ve mutasavvıf İb-
ya’da Alâeddin Köşkü’nün Akıncılar Kapı- rahim Hakkı’nın Mârifetnâme’sini okumuş-
sı’na 50 metre uzaklıktaki bir evde dünyaya tur. İlgisini çeken ve aynı zamanda hayran
gelmiştir. Bu yüzden de bazı yazıları dışında kaldığı bu eserden ötürü yazarın ismi olan
gerçek soyadı olan Atis’in yerine Konyalı’yı Hakkı’yı kendisine isim olarak seçmiştir. Asıl
kullanmıştır. ismi İbrahim olup, soyadı kanundan sonra da
Atis’i almıştır. Buradan da anlaşılacağı gibi
Nalbandzâde Mustafa Efendi ile Atâzade gerçek kimliği İbrahim Atis’tir.
İbrahim Ağa’nın kızı Hatice Hanım’ın oğ-
ludur. Babası Nalbantzâde Mustafa Efendi, İbrahim Hakkı, demiryollarına personel
Konya’nın Takva Hoca Medresesi’nde ilim yetiştiren okula devam etmiş ve öğrenimini
yaparak icazetname almıştır. Konyalı’nın de- tamamladıktan sonra Osmanlı’nın ilk de-
yişiyle çevresinde faziletli, alçak gönüllü bir miryolcularından biri olmuştur. Savaş devam
kişi olarak tanınmıştır. ederken Batum’a istasyon müdürü olarak
atanmış, Batum terk edilinceye kadar o görevi
İbrahim Hakkı Konyalı ilköğrenimini sürdürmüştür. Bir süre sonra bu mesleği bıra-
Yıkık Mahalle’de, Rüştiye-i Fürûzat-ı Ha- karak Konya Sanayi Mektebi’nde Osmanlıca
midiye okulunda tamamlamıştır. Bundan dersleri vermeye başlamıştır. Ardından İstan-
sonra Bekir Sami Paşa Medresesi’nin yerine bul Meşihat Dairesi’nde ders vekâlet hulefa-
yapılan, kütüphanesi, laboratuvarları, konfe- lığı yapmıştır.
rans salonlarıyla Batı’nın en mükemmel ilim
kuruluşlarını aratmayan bir öğretim mües- İbrahim Hakkı Bey, on yedi yaşında Kon-
sesesi olan İslah-ı Medârisi’l-İslamiye isimli ya’nın Meşrik-i İrfan gazetesinde Kâbe-i
okulda öğrenimini sürdürmüştür. Burada iyi Muazzama’da Son Asılı Olanlardan Kus
derecede Arapça öğrenmiş, bu yüzden de İbn-i Sâib’in Tercümesi isimli ilk yazısı-
sonraki yıllarda Selçuklu ve Osmanlı kitabe- nı yayınlamıştır. Onun peşi sıra Konya’nın
lerini okuyabilen tarihçilerden biri olmuştur. ünlü gazetelerinden Babalık’ta yazmaya baş-
Günümüzde Anadolu Selçuklu ve Osman- lamış ve bu arada Hak Yolu isimli bir dergi
lı eserleri üzerinde araştırma ve yayın yapan çıkarmıştır. Konya’da yazılarıyla ünlenince
sanat tarihçi ve mimarlarımızın çoğu, onun İntibah’ta başyazarlık yapmış, mütareke yılla-
okuduğu kitabelerden yararlanmış ve kaynak rında Tercüman-ı Hakikat’te tarihi konuları
olarak yine onu göstermişlerdir. Rüştiye’de işlemeyi sürdürmüştür. Yazılarından bazıları
Ermenice yayın yapan Jamanak gazetesinde gazetede de yazılar yazmış, yazılarında kendi
tercüme edilerek yayınlanmıştır. Gazeteci adını kullandığı gibi Amber Reisoğlu, Ay-
olarak kendisini daha da geliştirmek isteyin- han Atis, Ayhan Nalbantoğlu, Nalbantzade
ce, basının merkezi olan İstanbul’a gelmiştir. İbrahim Hakkı, İbrahim Atis, Derviş Kara-
İstanbul’a geldiğinde, Konya’nın dışında ismi manoğlu, Hakkı Arayan, İbrahim Cimcoz,
duyulmamış genç bir gazeteciydi. İbrahim Hakkı, İ. Atis, Ömer Ataoğlu, Me-
diha Atis ve Vak’anüvis gibi müstear isimler
İbrahim Hakkı Konyalı, bir süre yazılarını de kullanmıştır.
imzasız veya takma isimlerle sürdürmek zo-
runda kalmıştır. Daha sonra Tan, Vatan, Yeni İbrahim Hakkı Konyalı, Salacak’taki evin-
Sabah, Açık Söz, Hergün, Bugün, Yeni İstan- den Salacak Araba Vapuru İskelesi’ne gider-
bul, İstiklal ve 1970’lerden sonra Yeni Asya ken kendisine bir araba çarpmış, aylarca ya-
gazetelerinde tarih ağırlıklı konuları yazmış- takta istirahat etmek zorunda kalarak çalış-
tır. Bunların yanı sıra Foto Magazin, 7 Gün, malarına ara vermişti. Akşehir kitabını yeni-
Örnek ve Tarih Konuşuyor gibi dergilerde de den yazması kendisinden istenmiş ve bunun
yazılarını sürdürmüştür. Sonraki yıllarda ken- için gittiği Akşehir’de 20 Ağustos 1984 tari-
disi Tarih Hazinesi dergisini çıkarmıştır. hinde, ardında birçok eser bırakarak yaşama
veda etti. Cenazesi İstanbul’a getirilerek Ka-
İbrahim Hakkı Konyalı’nın en büyük hiz- racaahmet’te daha önce hazırlattığı mezarın-
metlerinden birisi de eski devlet arşivinin da toprağa verildi. Yaşamı boyunca topladığı
bir kısmının kurtarılması için verdiği uğraş eserleri, belgelerini, fotoğrafları ve bilgi fişle-
olmuştur. Bu konuda gazetede haberler yap- rini Üsküdar’daki Selimiye Kütüphanesi’ne
mıştır. Arşivlerin tasnifinde bulunmuş, çok vakfetmiştir. İbrahim Hakkı Konyalı’ya 1979
sayıda belgeye ve bilgiye bu sayede ulaşmıştır. yılında Kültür Bakanlığı tarafından Yüksek
Yaşamı boyunca pek çok değerli eser kale- Hizmet Ödülü, 1981 yılında Konya Selçuk
me alan Konyalı, kişilik olarak meraklı, sorgu- Üniversitesi tarafından da fahri doktora un-
layan ve incelemeyi seven bir yapıya sahiptir. vanı vermiştir .1
Yazdığı kitapların yanı sıra çok sayıda dergi ve
1 Erdem Yücel, “Konyalı İbrahim Hakkı”,DİY.İA., İstanbul 2002, C.26, s.196.; Erdem Yücel, “Tarihçi ve Yazar İbrahim Hakkı Konyalı” Hayat Tarih
Mecmuası, İstanbul1976, S.1 (133), s.24-29.
İSTANBUL’UN FETHİNİ GÖREN ÜSKÜDAR
Üsküdar, Bizans’tan evvel vardı. Kocaman Beş buçuk asra yakın bir zamandan beri
bir kıta olan Asya, elini buradan Avrupa’ya Osmanlıların Üsküdar ve çevresinde yaptık-
uzatmıştır. Üsküdar iki kıtanın kavşağındadır. ları saraylar, köşkler, sahilsaraylar ve yalılar
sayılamayacak kadar çoktur.
Mevlânâ ile Şems-i Tebrîzî’nin Konya’da
buluştukları yer için Merecü’l-Bahreyn, iki Mimar Sinan’ın İstanbul’dan sonra ge-
denizin kavuştuğu yer denirdi. Üsküdar’a da niş sınırlı Osmanlı İmparatorluğu’nun için-
Merecü’l-Berreyn, iki karanın el sıkıştığı, ka- de en çok yapı, mimari eser bıraktığı yer
vuştuğu yer denir. Üsküdar’dır.
Üsküdar’da adlandırabildiğimiz, adlandı- Koca Ağa Mimar Sinan burada tam te-
ramadığımız birçok medeniyetler iç içe gir- şekküllü Mihrimah, Şemsi Paşa ve Eski Vâ-
miş ve üst üste yığılmış gibidir. Adlandırabil- lide Sultan külliyelerinden başka üç hamamlı
diğimiz milletlerden ve siyasi teşekküllerden Üsküdar-Ayazma Sarayı’nı, Gülfem Hatun
Bitinyalılar, Frigyalılar, İranlılar, Romalılar ve Külliyesi’ni, Doğancıbaşı Hacı Ahmed Paşa,
Bizanslılar bu topraklara hâkim olmuşlardır. Sadrazam Mehmed Paşa, Rüstem Paşa ve
Siyâvuş Paşa adlarına abide mahiyetinde çe-
Üsküdar’da Roma’nın ve Bizans’ın bazı şitli mimari yadigârlar bırakmıştır. Mimar Si-
yapı döküntülerinden, başka larının tarihî nan Üsküdar’da birçok cami, mescid, medre-
yâdlarından gayrı bir şey kalmamıştır. Üskü- se, dârülkurrâ, dârüşşifâ, mektep, tekke, han,
dar en medeni çehresini Osmanlılar zama- hamam, kervansaray, türbe ve saray yapmıştır.
nında almıştır. Üsküdar hiçbir vakit Türkler
zamanındaki gibi bir ümrana ve medeniye- Sinan’ın hâssa mimarları başılığından ev-
te kavuşmuş değildir. Üsküdar, Bizans var vel ve sonra Üsküdar’da padişahlar, sultanlar,
olduktan sonra üçgen duvarların arkasında hayırseverler birçok ibadet, irfan ve sosyal yar-
nefessiz kalan ve sıkışan beldenin teneffüs dım müesseseleri, kışlalar, askeri tesisler, mat-
organları olmuştur. Romalı ve Şarki Romalı, baa ve işyerleri yaptırmışlardır. Ayrıca Üskü-
İstanbul’u Üsküdar’da teneffüs ederdi. Os- dar’ı bir iyi sular şehri hâline getirmişlerdir.
manlılar zamanında da öyle olmuştur.
Üsküdar ve çevresi hasbahçelerle, mesire-
Bizanslıların, Osmanlı İstanbul’un saray- lerle, koruluklarla dolmuştur.
ları, avlakları, mesireleri, iyi suları, ayazmaları
hep Üsküdar’daydı. Osmanlı İmparatorluğu’nun en geniş ve en
büyük kabristanı da Üsküdar’dadır. Bu kabris- Bir gün, başta Üsküdar’ın pek kıymetli
tanın tarihini ilk halifeler zamanına kadar çı- kaymakamı Mustafa Arkun, Türkiye Yeşilay
kartmak mümkündür. Dânişmendlilerden bir Cemiyeti Genel Başkanı ve Karacaahmed
kumandan Üsküdar topraklarında gömülüdür. Mezarlığı Koruma ve Güzelleştirme Derne-
ği’nin başkanı Selahaddin Kaptanağası, Şehir
Hazreti Peygamberin müjdelediği iyi ku-
Meclisi üyesi Dr. Cemal Köni, eski emniyet
mandan ve iyi asker olmak şerefini kazanmak
memurlarından Remzi Gün olmak üzere ka-
için İstanbul fethine gelenler ilk defa ve ilk
labalık bir heyet evime kadar geldiler. Benden
elde Üsküdar’ı alırlardı.
Abideleri ve Kitabeleriyle Üsküdar Tarihi’ni
İstanbul’un ilk şehitleri, gaza yolunda has- yazmamı istediler. Yeşilay Der neği’nin pek
talanarak hayatlarını kaybedenler, Peygamber kıymetli, faziletli ve vefalı başkanı bu kitabın
toprağı denilen Üsküdar’a gömülmüşlerdir. dernek tarafından bastırılmasını da teklif etti.
Karacaahmed Kabristanı İstanbul’un tapu
İşte bu kitap, müşterek bir arzu ve gayretle
senedi olmuştur. Üsküdar birçok ciltlere gebe
böylece doğdu. Bu kitap, bunların ve bilhassa
bir tarih ummânıdır.
yurdun sosyal dertlerinin, hastalıklarının şifâ-
Ben kırk seneden beri İstanbul’un, bu ara- lanması için büyük emek ve gayret harcayan
da Üsküdar’ın tarihiyle meşgul oluyorum. Türkiye Yeşilay Cemiyeti’nindir. Teşviklerini,
Görmediğim, incelemediğim, tavsifini yap- sa’ylerini şükranla, minnetle anmayı şerefli
madığım, varsa kitabesini almadığım, vakfiye bir borç bilirim.
suretini ve tedavül kaydını, arşiv vesikasını
Üsküdar’ın tarihi, tam teşekküllü mütehas-
çıkartmadığım abide mahiyetinde hiçbir eser
sıs heyetler tarafından incelenecek kadar zen-
kalmamıştır. Camilerini, mescidlerini, türbe-
gindir. Bir İbrahim Hakkı Konyalı bunu yal-
lerini, tekkelerini, medreselerini, hamamla
nız başına yapamaz. Arapların dilimize “Hep-
rını, kervansaraylarını, çeşmelerini, sebilleri-
si yapılamayanın, hepsi terk edilemez” şeklinde
ni, su bendlerini, hastahânelerini, kiliselerini,
çevirdiğim pırlanta bir sözleri vardır. Ben bu
havralarını, ayazmalarını, saraylarını, köşk-
söze uydum. Topladığım bütün vesikaları bu
lerini, kabristanlarını, kabristan taşlarının
esere sığdırmama imkân yoktur. Onları da
kitabelerini inceledim. Yüzlerce defter dol-
milletime vakfediyorum. Gelecek kuşakların
durdum. Üsküdar’ın Karacaahmed Kabris-
tetkikçilerinin, tarihçilerinin faydalanmaları-
tanı’nda incelemediğim yazısı, tezhibi, nakşı,
na bırakıyorum. Kitabımın elbette noksanla-
amblemi, süsleri, taçları, duvakları, serpuşları
rı ve kusurları vardır. Bunları tamamlama ve
ve altında yatanları yönünden mühim olan
doğrulama zevkini de gelecek tarihçilere tat-
tek mezar taşının kalmadığını sanırım.
tırmayı büyük bir haz sayıyorum.
Bu kitabımda bulacağınız tarihî abideler-
Kitabımı hazırlarken birçok Üsküdarlıla-
den birçoğu kitabeleriyle beraber yok olmuş-
rın, birçok dostlarımın yardımlarını gördüm.
tur. Ben bu kitabımla onları okuyucularıma,
Bunlara da şükranlarımı sunmayı bir vazife
gelecek kuşakların tarihçilerine sunuyorum.
bilirim. Bunların bazılarının isimlerini sırala-
Yaşım seksene merdiven dayamıştır. Trafik maktan da büyük zevk alıyorum.
kazası, sonra da enfarktüs geçirdim. Yazma,
– Emekli denizcilerden Cengiz
basma, arşiv vesikası, resim itibariyle sayı-
Yularkıran.
sı yirmi bini aşan kütüphânemi ve arşivimi
vakfediyorum. – Çamlıca Muhtarı Abdi Denizolgun1.
1 Efendiliği, zarafeti, kibarlığı ve yardımseverliğiyle bilinen Ahmed Abdi Denizolgun’un soyu Peygamber Efendi’mizden gelmektedir. 1929 yılında
doğan Ahmed Abdi Denizolgun 09.06.2010 tarihinde vefat etmiştir. (MD)
– Emekli Albay Mehmet Gür. – Kıymetli tarihçi Şinâsi Akbatu3.
– Hacıbaba Müessesesi sahiplerinden – Yeni Asya muharriri ve foto muhabiri
Hıdır Göktaş. Selahaddin Tercan.
– Emekli maarifçi Akif Güner. – Vakıflar uzmanı Kemâl Erken4.
– Aziz Hüdâî Külliyesi’nin mütevel- – Yeşilay ve Mavi Kırlangıç dergileri
lisi kıymetli ebru sanatkârı Mustafa idare memuru İsmail Noyan.
Düzgünman2.
2 9 Şubat 1920’de Sultantepe’de doğan Düzgünman, Üsküdar’da ilk tahsilini tamamladıktan sonra babasına ait olan attar dükkânında çalışmaya
başladı. Annesinin akrabası olan Necmeddin Okyay tarafından 1938 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Türk Tezyinî Sanatlar Bölümü’ne
kaydettirildi. Ebru, cilt ve musiki alanından çok sayıda eser veren Düzgünman, 1953-1979 yılları arasında Aziz Mahmud Hüdâî Dergâhı’nın tür-
bedarlığını yapmıştır. 12 Eylül 1990 tarihinde vefat eden Mustafa Düzgünman, Karacaahmet Mezarlığı’nda medfundur. (MD)
3 Şinasi Akbatu İstanbul’da Sofular Mahallesi’nde, daha sonradan adı Hacı Salih Efendi Sokağı olan Salih Efendi Sokağı’nda 26 numaralı evde, 18
Şubat 1920 tarihinde doğmuştur. Kırım asıllı bir aileden gelen Akbatu’nun babası Mustafa Vedat Akbatu da 1883 yılında İstanbul’da doğmuştur.
Şinasi Bey, ilkmektebi Saraçhanebaşı’nda eski maarif nazırlarından Haşim Paşa’nın konağında açılan İstanbul 42’nci İlkmektebi’nde okumuş, Orta-
mektebi Fatih Gelenbevi Ortaokulu’nda bitirdikten sonra da Aksaray’da Pertevniyal Valide Sultan Lisesi’ne devam etmiştir. Burada iki yıl okuduktan
sonra kendi arzusu ile Şimendifer Mektebi’ne devam etmiş ve buradan 1941 yılında mezun olmuştur. Daha sonra Muratlı ve Çorlu istasyonlarında
hareket şakirtliği yapmış, 1942’de Kumkapı ve 1943’te de Uzunköprü istasyonlarında hareket memurluğu görevinde bulunmuştur. Akbatu, Demir-
yolları’ndan ayrıldıktan sonra Babıali’de dergi ve kitap musahhihliği yapmış, 1955 yılında İstanbul Ekspres gazetesinde gazeteciliğe başlamış, Akşam
ve Son Havadis gazetelerinde muhabirlik, yazarlık, sekreterlik görevlerinde bulunmuştur. Sonraki yıllarda Babıali’den ayrılarak serbest gazeteciliğe
başlamış ve zahmetli çalışmalar ile İstanbul’un eski eserleriyle ilgili emsalsiz bir arşiv oluşturmuştur. Şinasi Akbatu, akciğerlerindeki rahatsızlığın tekrar
nüksetmesi ve sırtındaki şişliklerin neden olduğu ıstıraplı bir enfeksiyon sonucunda 30 Mayıs 2002 tarihinde, 82 yaşında vefat etmiş, Edirnekapı
Şehitliği’ne defnedilmiştir. (Şinasi Akbatu hakkındaki bu bilgiler Bilgin Turnalı tarafından nakledilmişti.), (MD)
4 Kitapta soyadı Erken olarak yazılan Kemâl Elker, Doğancılar’da 1921 yılında doğdu. Babası Selâhaddin Elker, Başvekâlet Âli İktisat Meclisi Kâti-
b-i Umûmisi olan Nurullah Esat Sümer’in muavini görevinde bulunmuştur. Kemâl Elker, şiddetli baş ağrıları sebebiyle Tıbbıye’yi beşinci sınıfta
bırakmak zorunda kalmış, bu baş ağrılarının sebebini Mazhar Osman, aşırı okumaya bağlamıştır. Kemâl Elker 1945 yılında, Vilâyet Muhasebe
Müdürü olan Tevfik Demiroğlu’nun yanında memur olarak göreve başlamıştır. Kemâl Bey buradaki servis şefliği görevinden sonra Beşiktaş Mal
Müdürlüğü’nde müdür vekilliği, İstanbul Radyosu’nda radyo muhasebesinin idaresinde memurluk, İstanbul Defterdarlığı millî emlak şefliği, Millî
Emlak müdür muavinliği, Vakıflar’da mahlûlat mümeyyizliği, Vakıflar’da Gaziantep bölge şefliği, İstanbul Vakıflar Eski Eserler müşavirliği ve son-
rasında şefliği görevlerinde bulundu. Daha sonra Amcazâde Külliyesi’nde çalışarak burada Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi’ni oluşturdu. Aynı
zamanda Vatan Caddesi’nde bulunan Sultan Selim Medresesi’ndeki Türk Yazı Sanatları Müzesi’nin kurulmasına yardımcı oldu. 1973 yazında, Va-
kıflar Başmüdürlüğü’ne eski eserler uzmanı olarak tayin edilen Kemâl Bey, 1978 yılında Vakıflar’dan emekli oldu. Tevfika, Mehmet Emin, Bülent
ve Banu adlarında dört çocuğu olan Kemâl Elker, 10 Kasım 1988 tarihinde hastalanmış ve 11 Kasım Cuma günü Haseki Hastahânesi’nde vefât
etmiştir. 13 Kasım Pazar günü Şişli Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Yeniköy Mezarlığı’na defnedilmiştir. (Kemâl Elker hakkındaki
bu bilgiler Bilgin Turnalı tarafından nakledilmişti.), (MD)
TARİH BOYUNCA
ÜSKÜDAR
TA R İ H B O Y U N C A Ü S KÜ D A R
23
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
ÜSKÜDAR MENZİLHÂNELERİ
Üsküdar’a bir menzilhâneler şehri denebilir. Üsküdar, Osmanlılara geçeliden beri
bir menzilhâneler şehri olmuştur. Osmanlıların bu şehirde birçok menzilhâneleri vardı.
Ayazma Camii’sini yaptıran Sultan Mustafa, burada hem menzilhânecilerin oturmaları
hem de menzilhâne hayvanlarının bağlanmaları, beslenmeleri ve yetiştirilmeleri için üç
menzilhâne yaptırmıştır. Bunlar Doğancılar’da ve At Pazarı taraflarındaydı.
Şarl Teksiye7 de, Üsküdar adının nereden geldiği yazdıktan sonra, “Şark’ta Eski Zama-
nın ve Bugünün Postaları” başlıklı bir bölüm vardır.
Diyor ki:
“İranlılar, Krizepolis’de (Üsküdar’da) emirleri bütün imparatorluğa götüren bir konak
kurmuş ve Roma İmparatorluğu da bu teşkilâtı iyi bir surette muhafaza etmiştir.
Ogüst, İranlıları taklit ederek veredari yani postacı teşkilâtı yapmış, buna her elli milde
bir durak tayin etmiştir. Bu duraklarda yalnız yedek hayvanları değil, bin libreye kadar
taşıyan iki ve dört tekerlekli arabalar da bulunurdu. Koşulacak beygir veyahut katırların
sayısı bir nizamnâme ile belirtilmişti. İki tekerlekli araba ancak 500 libre taşıyacaktı.
Beygir, 30 libreden ziyade kaldırmayacaktı. Yazın 8 ve kışın 10 katır koşulurdu. İki te-
kerleklilere ise 3 katır koşulurdu... Valantiyen, bu son arabalara 3 kişiden fazla binmesini
yasaklamıştır. Bunlardan başka, Veredi adıyla uzun mesafeleri süratle alan, yarış hayvan-
ları vardı. Hayvanın eğeriyle, geminin hepsi 30 libreyi geçmemesi şarttı. Her durakta 20
hayvan hazır bulundurmaya, hiçbir vakit boş kalmamaya mecburdu... Hayvanların dörtte
biri her sene değiştirilirdi. Bu postalar vasıtasıyla, haberler en büyük süratle neşredilirdi.
Hayvanlara eğer vurmak için esirler daima hazır olur ve yalnız bu posta hayvanlarına
değil, süvari müfrezeleri için umumi yem ambarları bulunurdu. İmparatorlar bu vasıtaları
kendileri kullanırlardı. Bu vasıtaları müsaadesiz kimse kullanamazdı. Mutlaka müsaa-
denâme almak gerekirdi. Bu umumi posta teşkilatı, Bizans İmparatorluğu zamanında
bozulmaya başladı. Menzilciler hatır için veyahut parayla postaları kullanma hakkına sa-
hip oluyorlar ve hayvanları her gelene veriyorlardı. Yolların bozukluğu araba kullanmayı
faydasız bir hale getirmiştir. Türkler bu ülkeye sahip oldukları zaman, bu intizamsızlık
idarede mevcut idi. Binici ve göçebe bir kavim olmaları bakımından prensleri, en mühim
esasını hayvanların teşkil ettiği bu müesseseyi noksan ve fena bir halde bırakmadılar.
Romalıların manziyon dedikleri, yani bir mesafeden bir mesafeye tertiplenen mevkilerini
menzilhânelerle mükemmel bir tarzda ikmal etmişlerdir.
Vaktiyle Romalıların vali veya hâkimleri tarafından verilen müsaadenâme yerini bu
defa paşa tarafından yazılan buyrultular tuttu. Hayvanları kullanmaya yalnız hükümet
adamlarının salahiyeti vardı. Şu kadar var ki, bu teşkilât arasında ticaret işleri de unu-
tulmamıştı. Vaktiyle yollar iyi muhafaza edilmemiş, dikkatsizlikle beraber müdafaadan
dolayı da bozulmuş oldukları için araba işlemesine müsait değildi. Türklerin arabaya çe-
virdikleri Latinlerin Rheda’sı, Asya’da hayretle temaşa olunan nadir bir şey derecesine
geldi. Fakat buna mukabil de kervansaraylar yapmaya çok dikkat ettiler. Kervansaraylar,
bir katında geniş ahırlar ve mallar için ambarlarla, üst katında yolcular için odaları bulu-
nur. Bunların hizmetlerini görmek için de vakıflar yapılmıştır. Kervanlardan pek az ücret
7 Charles Texier (1802-1871), (MD)
24
TA R İ H B O Y U N C A Ü S KÜ D A R
25
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
yıl önce ölen Bitini Hükümdarı Nikomed, Bitini’yi Roma Devleti’ne bırakmıştı. Daha
eski Osmanlı idarî teşkilatında Bitini, Anadolu Eyaleti’nin Hüdâvendigâr Livası’nın kap-
ladığı yerlere rastlar13.
Üsküdar, Osmanlılar zamanında Hüdâvendigâr Livası’nın Kocaeli Kazası’na bağlı kal-
mıştır. Burada, başta Âşık Paşazâde Tarihi olduğu halde Doğulu ve Batılı bütün tarihçi-
leri yanıltan, bocalatan bir yerin adını vereceğim. Bu da Anadolu Kavağı’ndaki Yoros’tur.
Anadolu Kavağı’nın üstündeki bu kaleyi Sultan Yıldırım Bayezid fethetmişti. Tarihçiler,
eski yazımızın bilhassa noktasız yazılmaya müsait oluşundan, Yoros kelimesini Bursa gibi
okumuşlardır. Arşivlerimizdeki vesikalarda Üsküdar, Yıldırım’ın Osmanlı sınırları içine
aldığı Yoros ve Anadolu Hisarı gibi Kocaeli’ye bağlı olduğu için Üsküdar’ın doğru bir
tarihi ortaya çıkamamıştır.
Strabon14, Krizepolis’i (Üsküdar) Kalkedonya’nın bir köyü gibi gösteriyor. Bazı müel-
lifler diyorlar ki:
“Kalkedonyalılar ve Krizepolisliler maarif yönünden kendilerini pek geliştiremediler amma ba-
lıkçılıkta, iplik bükmek ve yapmakta çok maharet sahibi olmuşlardı. Uskumru nev’i balıklar Kara-
deniz Boğazı’nda pek çok bulunur. Bazı mevsimler Karadeniz’e çıkmak için her yana karşı giderler,
sonra Akdeniz’e geçmek ve dünyanın başka denizlerinde uzun seyahatlerini yapmak için dönerler.”
Konya Selçukluları Bitini’nin İznik şehrini almışlar, kendilerine başkent yapmışlardı
fakat Kadıköyü’ne ve Üsküdar’a sığdıkları hakkında kaynaklarda bilgi yoktur.
26
TA R İ H B O Y U N C A Ü S KÜ D A R
Atina’da bir tanrı heykelinin kırılmasının kendisinden bilineceğini sanarak evvela Is-
parta’ya sonra İran’a kaçmış ve yurdunun aleyhinde çalışmıştır. MÖ 407 tarihinde Atina-
lılar bir savaşta mağlup olunca onu çağırmışlardı. Alkibyad, Ispartalıların donanmalarını
mağlup etmişti20. Alkibyad, Sizık deniz muzafferiyetinden sonra MÖ 410 yılında Üskü
dar’ın etrafına bir sur çevirmişti. Karadeniz Boğazı’ndan geçen gemilerin taşıdıkları şey-
lerin kıymetlerinin onda biri oranında geçit resmi almıştır21.
Üsküdar’ın etrafı, 1975 yılında olduğumuza göre, 1568 yıl kadar önce kale duvarıyla
çevriliydi. Evliya Çelebi, Üsküdar surlarının bakiyelerini görmüştür. Üsküdar’da, kendi
bağının içinde de kale burçlarının temelleri görülüyormuş. Çelebi’mizin anlattığına göre,
Üsküdar’ın kara tarafında tâ Çamlıca dağlarına kadar surun önlerinde hendek varmış.
Çelebi’miz, bunu anlatmaya devam ederken: “Hendeğin toprağının iç yüzüne set gibi kapı
yerleri vesaire bırakılmıştır. Çamlıca Tepesi üzerine de bir karakol kulesi, Toygar Tepesi’nde,
Yassı Tepe’de, Piyale Paşa Tepesi’nde ve daha başka on iki yerde büyük karakolhâneler inşa edip,
Üsküdar’ın dört tarafına 40.000 kadar nigehbân (bekçi) tayin etti.” diyor.
Çelebi’miz, bu işi efsanevi kahraman Battal Gazi’ye nispet ederken tabi hata etmiştir.
Üsküdar’ı saran kale duvarlarının çok geniş olduğu anlaşılıyor.
ON BİNLER ÜSKÜDAR’DA
MÖ 404 yıllarında on binlerin döküntüleri Trabzon’dan Karadeniz sahili yoluyla Üskü-
dar’a gelmişler, burada bir hafta kalmışlar, ellerindeki ganimetleri Üsküdarlılara satmışlardır22.
İran hükümdarı Dara’dan sonra onun yerine geçen oğlu İkinci Erdeşir (MÖ 358-404),
hükümetini düzenlemeye gayret ediyordu. Kardeşi Keyhüsrev’in İran’da çıkardığı büyük
bir başkaldırma Erdeşir’i çok meşgul ettiği için maksadına erişememiştir. O zamanlar
Keyhüsrev babası tarafından Libya’ya vali tayin edilmişti. Anasının teşviki ile Erdeşir’i
yerinden indirmek istemişti. Bu teşebbüste muvaffak olmak için Peloponez seferlerinde
kendilerine para yardımı yaptığı Ispartalılardan askeri yardım istemişti. Isparta’dan Kler-
hos kumandasında 13.000 kadar Peloponez ile 10.000 kişilik bir ordu topladıktan sonra
kardeşi üzerine yürümüştür. Babil’de Konaksa mevkiindeki savaşta Erdeşir, Keyhüsrev
ordusuna 90.000’lik bir orduyla karşı çıkmıştır. Fakat Yunanlıların şecaati karşısında zor
duruma düşmüştü. Nihâyet Keyhüsrev savaşta ölünce ordusu perişan olmuştur. Bu sırada
Ispartalıların kumandanı Klerhos da telef olmuştu. Sayıları 10.000 kişiye inen Ispartalı-
lar, kendilerine Eksinefon’u kumandan seçerek savaş ede ede geri çekildiler.
27
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
28
TA R İ H B O Y U N C A Ü S KÜ D A R
29
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
30
TA R İ H B O Y U N C A Ü S KÜ D A R
HÂRÛNÜRREŞÎD ÜSKÜDAR’DA
Hârûnürreşîd32, ordusuyla Krizepolis (Üsküdar) önlerine gelmişti. Tarih-i Umûmî
müellifi, Hârûnürreşîd’in H 166 - M 782 yılında Üsküdar önüne geldiğini, bir sene kadar
burada kaldığını, H 167 - M 783’te İmparatoriçe İren ordusuna mağlup olduğunu, her
sene Bizanslılara 70.000 altın vermeye mecbur edildiğini yazıyor33.
Hârûnürreşîd bu tarihlerde halife değildi. Onun halifeliği H 170 - M 786’dan H 194
- M 809 yılına kadar sürmüştür.
Hârûnürreşîd Bağdad’tan, bir rivâyete göre 170.000 askerle çıkmış, karadan Üsküdar
önlerine gelmiş, Üsküdar’ı almış, Karadeniz Boğazı’nı tutmuştur. Boğazdan geçen gemi-
leri yakalıyordu. Halife ordusu İstanbul tarafına geçmiş, şehri sarmıştı. Şehirde müthiş bir
açlık vardı. Evliya Çelebi bunu: “Gaziler o kadar çok ganimet aldılar ki, götürmekten aciz kal-
mışlardı. Nihâyet 1.000 gemiye yükledi. Halep İskenderunu’na gönderdiler34.” şeklinde yazıyor.
Evliya Çelebi Battal Gazi’nin Üsküdar’ın Kız Kulesi’ne hâkim bir yerine çadırını
kurduğunu, 7 sene burada kaldığını, buralarda bağ ve bahçeler yetiştirdiğini yazarken
şunları söylüyor:
“Şimdi o bağlara Battal Bağları, Âl-i Bahâdır Bağları, Gazi Köyü Bağları derler... İşte
bu yedi sene içinde ilk defa olarak Üsküdar’ı ve Gazi köyünü Battal Gazi imar etmiştir.
Sonraları Battal Gazi, Şam gazalarına memur olundukta Kanator adlı kral, Gazi köyüne
metin bir kale bina ettirmiştir... Üsküdar’ı böylece sağlam bir şekilde elde ettikten sonra
Battal Gazi’nin korkusundan deniz yüzünden bir büyük kale-i azim ittürüp, Üsküdar tek-
furunun kızını, vesâir kıymetli ve gerekli eşyasını içine koydurdu... Burası Kız Kulesi’dir.
32 Kitapta Harun-ür-Reşid olarak yazılmıştır. (MD)
33 Ahmed Refik, Tarih-i Umûmî, C. 4, s. 140.
34 Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, C. 1, s. 87.
31
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Bu sırada Battal Gazi Şam fethini bitirerek Üsküdar’ın böyle tahkim edildiğini işitince
maiyetine 700 serdengeçti gazi alıp gelerek, gaflet sırasında Üsküdar’ı basar, oradan kayık
ile Kız Kulesi’ne geçüp kralın kızını, hazinesini vesâir levâzım-ı hükümetini alıp Üskü-
dar’a gelir ve orada Üsküdar Bahçesi’nde iki rekât namaz kılıp:
“İlâhî! Bu mahalli Ümmet-i Muhammed’e müyesser et ki Mâmur ve abadan olsun!” diye
dua ve niyaz eder. Sonra Üsküdar’a dokunmayarak ganimetlerini alıp, Medâin şehrine
revan olur. Sonra Battal Gazi’nin ayağı berekâtı olarak Kanator (!) kral Üsküdar’ı öyle
mâmur etmiştir ki köy bir Cennet bağı olmuştur. Aldıktan sonra Ebü’l-feth de imar et
miştir. Lâkin asıl mâmurların mâmuru olması Süleyman Han Kanunî zamanına rastlar.
Bugüne kadar Battal Gazi’nin duası berekâtı olarak mamûr âbâd olmadadır35.”
Çelebi’mizin bunları yazarken hiçbir kaynak vermediğini de kaydetmek isteriz.
Üsküdar, futbol topu gibi Bizanslılarla Müslüman orduları arasında ayaktan ayağa
geçmiştir. Müslüman askerlerden ölenlerin mübarek naaşlarının gömüldükleri yer Kara-
caahmed Mezarlığı’nın çekirdeği olmuştur.
Bu kabristan, Müslümanların İstanbul’da ilk mezarlıklarıydı. Bugünkü korkunç hali
insana kan ağlatıyor. Müslümanlar, Üsküdar’ı Asya’da olduğu için daima Peygamber top-
rağı saymışlar ve ölülerini buraya gömdürmüşlerdir.
32
TA R İ H B O Y U N C A Ü S KÜ D A R
Turasan Sultan, Turasan Bey, Emîr Dânişmend Taylı Bey’in amcası Hasan Bey’in oğ-
ludur. Dedelerinin adını Cafer Alparslan Mitrab şeklinde gösterirler, daha üstünü vermez-
ler. Tarihçi Cenâbî, bu Cafer adından dedesinin Seyyid Battal Gazi olduğunu çıkarmıştır.
Turasan Bey, Abbâsî halifelerinden aldığı tabl, alem ve menşur ile Bizans’a karşı savaşa
geçmiştir. Dânişmendlilerin iç kavgalarından dolayı Alemdağı’nın tepesine yaptırdığı ka-
lesinde savaşırken şehit olmuştur. Son zamanlarda burası füze üssü yapılırken, ona nispet
edilen kale kalıntısı burada zorla yıkılmıştır.
Türbesi de haraptı. Son zamanlarda Füze Kumandanlığı esaslı bir surette tamir ettir-
miştir. Biz Üsküdar Kaymakamı Mustafa Arkun ile beraber gittik, gördük. Füze Kuman-
danı’na teşekkürü millî bir borç biliriz.
Alemdağı bir mesire, türbesi bir ziyaret yeriydi.
Cenâbî, Dânişmendlilerin Bizans’ın kapısına kadar geldiklerini yazdığına göre bunla-
rın zaman zaman Üsküdar’a kadar sızdıkları kabul edilebilir.
Turasan Bey’in türbesini Osmanlı padişahları da ziyaret ederlerdi. İstanbul’da bir ko-
lera olmuştu. Her gün yalnız Edirnekapısı’ndan 300 ölü çıkıyordu. Sultan III. Murad,
Alemdağı’ndaki türbeyi ziyaret için emir vermişti. Turasan Bey’in türbesi ziyaret edilmiş,
dualar yapılmış, namazlar kılınmış, Edirnekapı’dan günde çıkan 300 ölü sayısı hemen
100’e inmiştir.
Büyük Hattat Amasyalı Şeyh Hamdullah Efendi ile Sarı Gazi köyünde gömülü bulu-
nan şeyhi İstanbul fethine katılanlardan Sarı Kadı Mehmed Efendi’nin oğlu Şeyh Mus-
tafa da Alemdağı’ndaki zaviyelerinde inziva hayatı yaşamışlardır.
33
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
34
TA R İ H B O Y U N C A Ü S KÜ D A R
vermeyi tavsiye ediyordu. İmparatoriçe Anna, Orhan Gazi’den yardım istiyordu. Kızını
vermekle bir sıhriyye sağlamanın uygun olacağını düşündü. Kantakuzen, imparatori-
çenin bu teklifini çok iyi karşıladı. Orhan Gazi nişanlısını almak için Kantakuzen’e 30
gemi, devlet büyükleri ile beraber birçok da süvari gönderdi. İmparator Kantakuzen
yanında imparatorluk hânedan azası, imparatorluğun büyükleri ve askeri bulunduğu
halde Silivri sahrasına gitti. Eski Bizans âdetine göre Prenses Teodora, Orhan Gazi’ye
gitmeden evvel bin renkli kaliçelerle (halılarla) döşenmiş yüksek ve muhteşem bir taht
üzerinde son defa olarak halka görünecekti. Bu tahtın yanında imparatoriçe ile başka
üç kızına mahsus çadır kurulmuştu. Nişanlı Teodora’nın gideceği geceye kadar kadın-
lar çadırlarında kaldılar. Prenses, sabahleyin imparator ve devlet büyükleriyle beraber
araba üzerinde burada göründü. Halk prensesi görmek için muhteşem tahtının etrafını
ay ağılı (hâle) gibi sarmıştı. Verilen işaret üzerine tahttan altın işlemeli perdeler düş-
müş, nişanlı, ellerinde meşaleler bulunan diz çökmüş kadınlar arasında halka göründü.
Dümbelekler, trampetler sahrayı coşturdu. Söylendi, çalındı, oynandı. Bu şenlik üç gün
sürdü. Mükellef ziyafetler verildi. Sonra prenses muhteşem bir alayla Orhan Gazi’ye
götürüldü. Orhan Gazi bir hükümdarda bulunması lazım gelen bütün iyi hasletleri
kendinde toplamış, ergin ve olgun bir padişahtı.
Tarihçi Hammer, Prenses Teodora’nın Orhan Gazi’ye götürüldüğünü yazarken şu çok
kaba ve çirkin şeyleri söylemiştir:
“Prenses sevinç nağmeleri ile altmışlık barbarın firaşına (yatağına) götürüldü.”
Orhan Gazi, bu evlenmeden tam elli yıl önce, H 699 - M 1299 yılında Bilecik tek-
furuna zevce olarak götürülürken esir edilen Yarhisar tekfurunun kızı Nilüfer’le evlen-
mişti. Nilüfer, Murad Hüdâvendigâr’ın anasıdır. Bursa’da ölmüştür39. Bir nehre onun adı
verilmiştir.
Şarklı tarihçiler imparatorun kızını Orhan Gazi’nin istemediğini, imparator ve impa-
ratoriçe’nin böyle bir arzusu üzerine Orhan Gazi’nin muvafakat ettiğini yazıyorlar.
İbni Battûta, seyahatnâmesinde40 İznik’te Orhan Gazi’nin Beylon Hatun adlı karısıyla
görüştüğünü söylerken, “Orhan Gazi’nin zevcesi Beylon Hatun’un İznik’te oturarak orada-
kilere ve şehre hükmeder. Kendisi sabiha ve fâzıladır!” diyor.
Teodora, Müslüman olmuştu. Hem de, dini bütün bir Müslüman.
Bizans imparatoru bir kızını da Kırım-Saray Hükümdarı Mehmed Özbek Han’a ver-
mişti. Seyyah İbni Battûta onu da ziyaret etmişti. Onunla Saray şehrinden İstanbul’a
babasının, imparatorun yanına geldiğini genişçe yazar. İstanbul’a doğum yapmak için
gelmiştir.
İbni Battûta ona da Beylon Hatun diyor. Öyle anlaşılıyor ki, bu unvan İslâm hüküm-
darlarının aldıkları Hristiyan prenseslere veriliyor.
Hammer, bu evlenmeyi yazdıktan sonra “Bizans imparatorunun mahkûmiyetleri bu
ikinci izdivaçtan başlamıştır.” diyor.
39 Sicill-i Osmânî, C. 1, s. 86.
40 İbn Battûta Seyahatnâmesi Tercemesi, C. 1, s. 342.
35
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
36
TA R İ H B O Y U N C A Ü S KÜ D A R
37
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Orhan Gazi, yeni kurduğu şehre bir de cami yaptırmıştır. Bu kubbeli ve minareli cami
hâlâ ayaktadır. Biz önünde derin kitabeli bir Bizans lâhdi bulmuştuk. Orhan Gazi, bu
civardaki Alaca Kilise ile Elmacık Meralarını, Dânişmend Viranı köyünü de kendi cami-
sine vakfetmiştir. Buralar sonra Çoban Mustafa Paşa’ya verilmiştir49.
Bitini’nin bu yerleri Bizanslılarla Türkler arasında o kadar çok hâkimiyet değiştirmiştir
ki, hepsini vesikalarla tespit etmeye imkân yoktur. Sultan Murad Hüdâvendigâr zama-
nında bu topraklar Üsküdar önlerine kadar Osmanlıların hâkimiyetindeydi. Üsküdar bir
Türk şehri gibiydi.
Yıldırım Bayezid, Ungarus’a, Macarlara karşı bir savaş açmak için hazırlanıyordu.
Bizans imparatoru bir casusla Ungarus’a Türklerin kendilerinin üzerine gelmek üzere
hazırlandıklarını haber vermek istiyordu. Bu casus mektubuyla beraber yakalandı. Yıl-
dırım Bayezid, fikrini değiştirerek evvelâ Bizans’ın işini bitirmeyi kararlaştırdı. Bizans
İmparatoru, İstanbul’daki üç büyük kiliseyi yıktırarak Altın Kapı (Yedi Kule) civarında
dört köşeli iki kule yaptırdı. Bunlar Yedi Kule’nin iki çok müstahkem kulesiydi. Yıldırım
Bayezid, Karaman Seferi’nden dönmüş, Bursa’ya gelmişti. Rumeli’ne geçecekti. İmpara-
torun bu hazırlıklarını öğrendi. İmparator V. Jan Paleoloğ’a şöyle bir ihtarda bulundu (H
742-794 - M 1341-1391):
“Bursa’da, sarayımda istihdam ettiğim oğlun Emanuel’in gözlerinin çıkarılmış olarak dön-
mesini arzu etmiyorsan, yeni yaptığın kuleleri yık!”
İhtiyar imparator dehşete düştü, derhal yaptırdığı kuleleri yıktırdı. Biraz sonra da duy-
duğu derin üzüntüden öldü.
Emanuel, Yıldırım Bayezid’in babası hakkındaki tehdidini öğrendiği için Bursa’dan
İznik’e kaçtı. Yıldırım Bayezid kızmıştı. İmparatora şöyle bir teklif gönderdi:
“İşlerinden dolayı Kostantiniyye’ye giden Müslümanların Rum mahkemeleri huzuruna çık-
maları doğru değildir. Bundan sonra bu şehirde Müslümanların işlerine bir Müslüman kadı
bakacaktır. Eğer bu isteğimiz yerine getirilmezse payitaht-ı İstanbul’un ve civarda Osmanlı-
ların elinde bulunan kazalardaki çıkış yerleri kapanacaktır50.”
Bu arada Üsküdar’da Müslümanların işlerine bakacak bir kadı bulunacaktı. Yıldı-
rım Bayezid bu mektubunu götüren memurun hemen arkasından ordusuyla Bitini’den
Trakya’ya geçti. Âşık Paşazâde Tarihi’ne göre Edirne’ye vardı51. Sonra İstanbul’a yönel-
di. Payitahta varıncaya kadar bütün köyleri yıktı, ahalisini esir etti. İstanbul’un Türkler
tarafından 7 sene sürecek olan birinci muhasarası daha doğru bir ifade ile birinci ab
lukası başlamıştı.
Âşık Paşazâde İstanbul’un muhasarasını şöyle anlatmıştır: “Geldiler, İstanbul’un üzeri-
ne düştüler. Denizden ve kurudan (karadan) kuşattılar. Kuruda bir nice yerden mancınıklar
kurdular. Ol zamanda o kadar top olmazdı. Topun çokluğu Murad oğlu Sultan Mehmed (Çe-
lebi Sultan Mehmed) zamanında oldu. Elhâsıl İstanbul’un hisarını bunaltmışlardı.”
49 Bu hususta Temmuz 1951 tarihli ve 12 sayılı “Tarih Hazinesi” adlı mecmuanın, 594’üncü sahifelerinde geniş bilgi vardır.
50 Hammer, Devlet-i Osmâniye Tarihi, C. 1, s. 261.
51 Âşık Paşazâde Tarihi, s. 65.
38
TA R İ H B O Y U N C A Ü S KÜ D A R
Bu sırada Ungarus’un (Macarların) Tuna suyunu geçerek Sofya’ya yürüdükleri haberi gel-
mişti. Türkler İstanbul’u saran ve şehirlinin üstüne belâ yağmuru gibi taş ve yakıcı paçavralar
atan mancınıklarını yaktılar. Ungarus’a yöneldiler. Dört başı mâmur bir zafer kazandılar.
39
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
(Gümrük Memurları) burada hizmet gördükleri için bu adı almıştır. İskeledeki Anadolu
Kavağı Camii’nin haziresinde kavak ağalarının mezarları vardır.
Evliya Çelebi, Yoros Kalesi’ni genişçe anlatmıştır55.
Fatih ve Kanunî, bu kaleyi genişletmek suretiyle tahkim etmişlerdir.
Sultan IV. Murad, bu Kavak Kalesi’yle beraber Rumeli Kavağı’na da aynı tarihte bir
kale yaptırmıştır.
Yıldırım Bayezid, Yoros Kalesi’ni yaptırdıktan sonra Boğaz’ın daha dar yerine, şimdi
Anadolu Hisarı dediğimiz yerdeki Göksu’nun ağzına (Aretas-Göksu) bir kale daha yap-
tırdı. Buna Güzelce Hisar, Akça Hisar adı verilirdi. Fatih Sultan Mehmed de bu kalenin
önüne Rumeli Hisarı’nda olduğu gibi büyük top yuvaları yaptırmıştı.
Her iki kale bittikten sonra Yıldırım Bayezid, Bizans imparatoruna bir ültimatom
daha gönderdi. Âşık Paşazâde’nin ifadesiyle:
“Tiz hisarı (İstanbul’u) boşalt, bana ver ve illâ hazır ol üşde (işte) üzerine vardım!” dedi.
İmparator, padişahın teklifini reddetmişti. İstanbul’un muhasarası başladı. Yedi ay sür-
dü. Muhasara altında kalan Bizans ahalisi açlıktan kırılıyordu. Ahşap evler yıktırılarak,
fırınlarda ekmek pişirildi. İmparator Hrıstiyanlık adına Avrupa’dan yardım istemekle be-
raber, padişahın tekliflerini de kabul etti.
İstanbul’da bir Osmanlı kadısı bulunacak, bir mescid yapılacak, yılda on bin flori olan
haraç verilecekti. Kadı tayin edildi, mescid yapıldı, Tarakçı Yenicesi’nin ve Göynük Hisa-
rı’nın Müslüman halkı İstanbul’a getirildi. Bir Türk mahallesi kuruldu.
Şehir dışındaki bağların ve bostanların hâsılatının onda biri nispetinde Osmanlı Dev-
leti’ne vergi verilecekti.
Yıldırım Bayezid, Timur Lenk’e yenildikten ve esir olduktan sonra, Bizans imparatoru
İstanbul’daki mescidi yıktırmış, Türk hâkimini ve Türk mahallesinde oturanları şehir-
den sürdürmüş, çıkartmıştı. Göynüklüler Tekfur Dağı’na (Tekir Dağı) gitmişler ve orada
yerleşmişlerdir56.
Âşık Paşazâde her muhasara için söylenen meşhur içine altın doldurulmuş, balık rüş-
vetlerinden bahseder. İstanbul fethinde de Çandarlı Halil Paşa’ya aynı şekilde balık gön-
derildiği hakkında uydurma haberler yok mudur?
Yıldırım Bayezid’in bu muhasarası yedi ay sürmüştür. Macar Kralı Sekismond’un Bul-
garistan üzerine tecavüz etmeye hazırlandığı haberi gelmişti. Rumeli’de fazla askere ihti-
yaç vardı. Yıldırım Bayezid, İstanbul muhasarasını ablukaya çevirdi.
İstanbul surunun önüne kadar, varoşlara Türkler yerleşmişti. Ayrıca 6.000 kişilik bir
askeri garnizon da konulmuştu.
55 Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, C. 1, s. 262.
56 İstanbul’un muhasarası hakkında şu kitaplardan faydalanılabilir: Neşrî Tarihi, C. 1, s. 328; Âşık Paşazâde Tarihi, (eski harflerle), s. 68,
(yeni harflerle), s. 138; Tacü’t-Tevârih, C. 1, s. 128; Lütfü Paşa Tarihi, s. 28; Hammer’in Osmanlı Tarihi, C. 2, s. 220; Dursun Bey Tarihi,
s. 31; Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, C. 1, s. 262; İslâm Ansiklopedisi, s. 430; Beşir Çelebi Tarihi, s. 139; Müri’t-Tevârih, s. 401.
40
TA R İ H B O Y U N C A Ü S KÜ D A R
Üsküdar Türkler için açık bir şehir halindeydi. Türkler burada tam bir ticari hâkimiyet kur-
muşlardı. Karadeniz’den Marmara’ya kadar Bitini bölgesi Türklerin hâkimiyetine girmişti.
İsmail Hami Danişmend, Doğulu tarihçilerden Âşık Paşazâde’nin Şile’yi Şeki gibi
yazmasından dolayı Şile’nin daha sonra fethedildiğini söylerken hata etmiştir.
41
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
60 İmaret, aşhâne anlamına değil, mâmure demektir. Cami, mescid, han, hamam gibi her müesseseye imaret denilir.
61 Âşık Paşazâde Tarihi, s. 93.
62 İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C. l, s. 179’da Yeşil’in H 822 - M 1419’da tamamlandığını yazar.
42
TA R İ H B O Y U N C A Ü S KÜ D A R
43
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
tarafından görülen işler ona verilmiştir. H 1262 - M 1845 yılında da bir zaptiye müşirliği
kurulmuştur. Devletçe vilâyetlerin idaresine dair 7. Cumâdelâhire H 1281 - M 1864-65
tarihli, 75 maddelik bir vilâyet nizamnâmesi ve 29. Şevval H 1287 - M 1870 tarihli, 128
maddelik başkaca bir idâre-i umûmiyye-i vilayât nizamnâmesi neşredilmişse de her iki-
sinde de İstanbul hariç tutulmuştur.
H 1262 - M 1845’ten H 1282 - M 1865-11 yılına kadar 20 sene içinde İstanbul’a ait
işler ve vazifeler zaptiye müşirliği tarafından görülmüştür.
H 1282 - M 1865-66 tarihinden itibaren İstanbul’da ve buraya bağlı yerlerde vilâyet
teşkiline lüzum görülmüştür. İstanbul’da 4 kazalı bir teşkilât kurulmuştur. Bunlara kazâ-i
erbaa (4 kaza) deniliyordu. Bunlar, Çatalca ile kordon kazalar adı verilen Şile, Kartal ve
Gebze idi. Bunlarla Meclis-i İdâre-i Livâ-i Zaptiyye adıyla bir meclis meşgul oluyordu.
H 1286 - M 1869 tarihinde zaptiye müşirine İstanbul Valisi sıfatı ve salahiyeti eklenmiş-
tir. 101 maddelik bir nizamnâme ile bu işin yürütülmesi kararlaştırılmıştır. Bu nizamnâ-
meye göre zaptiye müşirliği, 4 mutasarrıflığa, 8 kaymakamlığa ve 5 müdürlüğe ayrılmıştır.
Mutasarrıflıklar şunlardır:
İstanbul, Beyoğlu, Üsküdar, Çekmece.
Sekiz kaymakamlık da şunlardır:
Galata, Adalar, Kartal, Eyüb, Yeniköy, Beykoz, Çatalca63.
5 müdürlük de şuralarda kurulmuştur:
Küçükçekmece, Su yolu köyleri, Terkos, Gebze, Şile.
Bu nizamnâmede mutasarrıfların, kaymakamların ve müdürlerin sa-
lahiyetleri belirtilmiştir. H 1293 - M 1876’da hükümet şekli meşrutiyet
olunca, İstanbul’da Paris şehri taklit olunarak belediye daireleri ve şehir
emaneti teşkilâtı kurulduğu sırada İstanbul ve mülhaklarının zabıta iş-
leri eskisi gibi zaptiye nâzırlığına verilmek üzere İzmit, Biga ve Çatal-
ca sancaklarıyla beraber mülhak kazaların mali ve mülki işleri İstanbul
emanetine devredilmiş ve İstanbul mutasarrıflığı lağvolunmuştur. H
1293 - M 1876’dan H 1306 - M 1888 tarihine kadar 13 senelik vilâyet
işlerinin birçokları şehir emaneti tarafından yürütülmüştür. H 1306 - M
1888’den R 1325 - M 1909 yılına gelinceye kadar İstanbul emanetle
idare edilmiştir. R 1325 - M 1909’da II. Meşrutiyet inkılâbından sonra
ilk meclis toplantılarında Kanun-ı Esasi’nin ikinci maddesinde Dev-
let-i Osmâniye’nin payitahtı İstanbul şehridir ve bu şehrin sair Osmanlı
bilâdından ayrı olarak bir gûnâ imtiyazı ve muafiyeti yoktur fıkrası bil-
hassa taşra mebuslarının dikkatlerini çekerek İstanbul ikinci sınıf bir
Sultan III. Mehmed
vilâyet yapılmış, emniyet ve asayişinin sağlanması için de bir polis müdiriyet-i umûmiyesi
kurulmuştur. Vilâyetlerden, emniyet ve asayişten valiler mesul olduğu halde, İstanbul’da
bu iş polis müdiriyet-i umûmiyesine verilmiştir. Başka vilâyetlerde belediyeler valilerin
emri altında oldukları halde, İstanbul’da hiçbir zaman şehir emaneti vilâyetin emrine ve-
rilmemiş, aksine teşkilinden beri defalarca vilâyet emanete ilâve halinde bir memuriyet
63 Mecelle-i Umûr-ı Belediyye, C. 1, s. 1639’da Kaymakamlık sayısını 8 gösterdiği halde, metinde 7’sini saymıştır.
44
TA R İ H B O Y U N C A Ü S KÜ D A R
ÜSKÜDAR KALESİ
Üsküdar’ı (Hrisopolis) bir kale sarıyor muydu? Kadıköy’ün (Kalkedonya) bir kale için-
de bulunduğunu söylemekte bütün kaynaklar söz birliği yaptıkları halde, Üsküdar’ın hen-
deklerle sarılı olduğunu Evliya Çelebi haber veriyor. Çelebi’miz Kadıköy Kalesi’nin dö-
küntülerinin kendi bağının içinde bile bulunduğunu söyledikten sonra şunları ilâve eder:
“Battal Gazi Üsküdar’ın kara tarafına, tâ Çamlıca Dağlarına kadar bir hendek eştirir.
Toprağını iç yüzüne set ittürüb kapı yerleri vesaire bırakır ve Çamlıca Dağı üzerine de bir
karakol kalesi, Toygar Tepesi’nde, Yassı Tepe’de ve Piyale Paşa Tepesi’nde ve daha başka on iki
yerde büyük karakolhâneler inşa edüp, Üsküdar’ın dört tarafına 40.000 kadar gözcü kor.”
64 Mecelle-i Umûr-ı Belediyye, C. 1, s. 1638-1649.
45
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
46
TA R İ H B O Y U N C A Ü S KÜ D A R
kudretlerine göre kapama, çuha, dolama ve ferace giyerler. Üsküdar halkının çoğu Ana-
dolu’dan gelmiştir. Dilleri Türkçedir. Bunların içinde dil ehli, çok güzel konuşan âlimler
ve şairler vardır.
Üsküdar’da Tebriz’den gelenler de vardır. Tebriz’in suyu ve havası çok güzel olduğu için
bunlar çok yakışıklı ve güzeldirler. Üsküdar’da bunların emsali yoktur.
Üsküdar’ın has ve beyaz pidesi, kirde denilen ince yufkası ve çöreği, tandır kebabı,
kaymağı, Hora üzümü, karanfilli üzüm şerbeti pek meşhurdur66.”
ÜSKÜDAR MUTASARRIFLARI
Adı-Soyadı İşe başlama tarihi İşten ayrılma tarihi
Fâik Bey 1 Ağustos 1325 7 Şubat 1327
Râfet Bey 7 Haziran 1327 16 Temmuz 1328
Sadreddin Bey 13 Ağustos 1328 12 Kânunusani 1328
Râfet Bey 14 Kânunusani 1328 19 Teşrinievvel 1329
47
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
ÜSKÜDAR KAYMAKAMLARI
Adı-Soyadı İşe başlama tarihi İşten ayrılma tarihi
Lütfü Aksoy 15.03.1934 22.08.1938
İhsan Ünal 26.08.1938 21.10.1943
Selim İmece 27.10.1943 8.08.1949
Rifat Erdal 11.08.1949 20.03.1950
Feyzi Hamurculu 20.03.1950 2.05.1951
Ahmed Tekelioğlu 26.05.1951 23.12.1952
Vefik Kitapçıgil 28.02.1953 1.03.1954
Cevdet Basım 3.03.1954 16.08.1954
Ahmed Balkan 31.08.1954 27.05.1955
Kenan Kızıltan 27.05.1955 21.11.1955
Cevat Çapanoğlu 30.11.1955 3.07.1956
Haldun Menteşeoğlu 25.07.1956 16.06.1959
Sadi Sevincan 20.06.1959 20.07.1960
Üsküdar Kaymakamı
Mustafa Arkun Lütfü Karayün 26.07.1960 12.12.1960
Hikmet Özgensoy 12.12.1960 27.04.1961
Münip Râif Güney 28.04.1961 2.10.1964
Hüseyin Aydemir 12.08.1964 21.09.1967
Sâim Tunçel 29.09.1967 18.06.1973
Mustafa Arkun 18.06.1973 -------------
48
TA R İ H B O Y U N C A Ü S KÜ D A R
49
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
72 Kuleli ve Vaniköy’den ayrılmak suretiyle Emek Mahallesi kuruldu. Burhaniye Mahallesi’nden ayrılmak suretiyle de Emniyet Mahallesi kuruldu.
50
TA R İ H B O Y U N C A Ü S KÜ D A R
KÖYLER
51
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
belediyeye kavuşmalı, kendi yağıyla kavrulmalı, tarihine lâyık bir şekilde imar edilmelidir.
Son senelerdeki belde faaliyetleri Üsküdarlıları çok ümitlendirmiştir. Geniş sınırlı Üskü-
dar ilçesi bir il merkezi olmalıdır. Üsküdar, eskiden bir mutasarrıflıktı. Mutasarrıflıklar
il olurken Üsküdar, bu mükteseb hakkından faydalanamamıştır. Belediye Şube Müdürü
Orhan Gündey’in vazifeye başlarken İstanbul Belediye Başkanlığı’na gönderdiği raporda
Üsküdar’ın ihtiyaçlarını yedi madde halinde şöyle dile getirmiştir:
1. İstanbul Boğazı’nda Haydarpaşa’dan başlayarak Küçüksu sahillerine kadar uza-
nan ilçenin deniz sınırı ile bunun arkasında Büyük ve Küçük Çamlıca tepeleri,
Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy ve Kandilli sırtları üzerinde beldenin şahâne
güzelliğine yakışır, ona canlılık verecek oteller, moteller, lokantalar, kahvehâneler,
gazinolar ve başka başka turistik tesisler kurulması.
2. Asya’nın kapısı sayılan ve önce bir mutasarrıflık olan Üsküdar’ı kurtarmaya mec-
buruz. Planlara göre yeni yollar açmak, meydanlar yapmak, suyu ve elektriği daha
bol ve daha temiz bir ilçe, kısa ifade ile tamamen medeni bir ilçeyi gerçekleştirmek
için Üsküdar’ı yeni beledi ihtiyaçlara cevap verebilecek bir hale getirmek lazımdır.
Esasen bir mutasarrıflık olan Üsküdar’a hakkı verilmelidir. Birçok mutasarrıflıklar
vilâyete çevrilirken, Üsküdar’dan bu hak esirgenmiştir.
3. İlk planda Harem-Şemsipaşa sahil yolu gerçekleştirilmelidir.
4. Boğaz’ın Anadolu sahil yolu, trafik ağırlığını kaldırmadığından, genişletmek için
yeni kamulaştırmaların gerçekleştirilmesi büyük harcamaları gerektirdiğinden sa-
hil yoluna paralel ikinci bir yolun Bağlarbaşı, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy,
Vaniköy ve Kandilli sırtları üzerinden henüz toprak değeri artmamış yerlerden
geçirilmek suretiyle yapılmalıdır.
5. Çamlıca Safa Tepesi’nin bir an önce ele alınarak, turistlerin ilgilerine lâyık bir hale
getirilmesi için planlama yapılması gerekir.
6. Duvardibi-Haydarpaşa tren köprüsü arasındaki çok işlek yol, trafik sıkışıklığı mey-
dana getirdiğinden, bu yolun alt yanı boş alanlar ve belediyeye ait yerler olduğun-
dan kolaylıkla genişletilebilecek durumdadır. Haydarpaşa Lisesi’nin önüne rastla-
yan bahçe, bu yola katılmak suretiyle yolun genişletilmesi sağlanabilir.
7. Nakkaştepe semtindeki 82.000 m2’lik, şimdi metruk durumda bulunan Musevi
Maşatlığı planlama teşkilatında tensib olunacak bir şekilde değerlendirilebilir.
Burada şimdi sahipsiz mezar taşları 400 yıldan beri bu alanı işgal etmiş durum-
dadır. Yeni definler yapılmaktadır. Bu yer Tapu Sicil Muhâfızlığı’nda belediyenin
öz mülkü olarak kayıtlıdır. Bu yerin mezarlık halinden çıkartılması için yapılacak
ilanlar sonucunda varsa sahipleri çıkacak, mezarların başka yerlere nakledilmeleri
sağlanacaktır. Böylece belediyenin milyonlar değerindeki arsasından faydalanması
mümkün olacaktır.
Planlamada gösterilen yerlerde parkların, çocuk bahçelerinin, lunaparkların kurulması
çok uygun olacaktır.
Üsküdar belediye şubesi Üsküdar Karacaahmed Mezarlık Müzesi’ni yapmayı, yaptır-
mayı da planının başına almıştır.
52
ÜSKÜDAR’DA
VAKIF ve MÜLHAK VAKIFLAR
(CAMİ, MESCİD, TÜRBE, TEKKE, MEZARLIK, EV, ÇEŞME, DÜKKÂN ve ARSALAR)
ÜSKÜDAR’DA VAKIF ve MÜLHAK VAKIFL AR
55
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
56
ÜSKÜDAR’DA VAKIF ve MÜLHAK VAKIFL AR
Hayreddin
1 Şeyh Osman Kârgir Tekke Üsküdar Beygirciler 32 256 5 362.20
Çavuş
Ahşap ev ve Hâfız
2 Şeyh Salih Üsküdar İhsaniye 11 350 9 208.47
türbe Mehmed
Gündoğumu
3 İskender Baba Bahçeli tekke Üsküdar Kefçe Dede Cad. ve 27 405 1 374.00
Dönmedolap
Cami ve Tekke
4 Şeyh Selami Ali arsası ve kuru Üsküdar Kısıklı Selami Tekkesi 156 787 2 908.00
çeşme
Fatih Sultan
5 Cami Üsküdar Salacak Salacak Arkası 20 353 24 130.85
Mehmed
6 Nasûhî Cami Üsküdar Salacak Doğancılar Cad. 15 364 12 180.17
Hacı Mahmud ve
7 Tabaklar Camii Üsküdar Tabaklar Tabaklar Camii 37 1121 16 266.52
Hacı Ferhad
8 Mehmed Ağa Cami Üsküdar Aşçıbaşı İcadiye Cad. 34 281 29 143.79
Cami, meşruta,
9 Arslan Ağa Üsküdar Selman Ağa Selman Ağa 101 507 26 2245.99
ahşap ev
Selman Ağa
10 Selman Ağa Üsküdar Selman Ağa Selman Ağa 101 510 2 568.30
Camii
11 Mustafa Baba Türbe Üsküdar Vâlide-i Atik Bağlarbaşı 40 232 10 10.00
12 Abacı Dede Türbe Üsküdar Vâlide-i Atik Abacı Dede 40 232 33 18.00
13 Evliya Hoca Salih Mescid Üsküdar Vâlide-i Atik Çavuş Deresi 40 235 22 672.93
Laleli Sultan Ressam Ali Rıza
14 Cami Üsküdar Ayazma 21 356 2 2898.85
Mustafa Bey
Hayreddin
15 Saçlı Halil Türbe Üsküdar Sansar 32 255 3 011.82
Çavuş
Hayreddin Büyük Selim
16 Şeyh Nuri Türbe Üsküdar 32 256 37 26.60
Çavuş Paşa Cad.
Ayim Sabah
Hayreddin
17 Kurban Nasuh Cami, Tekke Üsküdar Büyük Selim 32 256 38 193.80
Çavuş
Paşa Cad.
18 Toygar Hamza Cami Üsküdar Toygar Hamza Selami 53 438 1 202.66
Ahşap ev ve
Hâkimiyet-i
19 Kara Davud Paşa bahçeyi havi Üsküdar İnkılâp 31 239 4 1093.92
Milliye
kârgir cami
Ahşap odaları,
Bulgurlu Hayreddin
20 müstemil Üsküdar Tavukçu Bakkal 32 253 11 236.15
Mehmed Çavuş
bahçeli cami
Hazinedar Cevri Arakiyeci Hacı
21 Cami Üsküdar Toptaşı Cad. 51 204 40 792.00
Usta Cafer
Esbak Hünkâr Bahçeli, kârgir,
22 emini Mehmed cami ve ahşap Üsküdar Abdullah Ağa Mescit 123 685 6 500.00
Emin Efendi ev
Şeyhülislâm Beylerbeyi
23 Üryanizâde Esad Bahçeli ahşap ev Üsküdar Abdullah Ağa Taşocağı, 122 689 4 450.00
Efendi Kuzguncuk yolu
Cami ve
Çakırcı Hasan
24 avlusunda türbe Üsküdar Ahmet Çelebi Doğancılar Cad. _____ 399 1 1700.66
Paşa
ve kabristan
57
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
58
ÜSKÜDAR’DA VAKIF ve MÜLHAK VAKIFL AR
Kârgir cami ve
50 Ahmet Çelebi Üsküdar Gülfem Hatun Açık Türbe 29 441 35 211.30
türbe
Hüdâî Aziz Aziz Mahmud
51 Cami Üsküdar Gülfem Hatun 29 443 24 8866.55
Mahmud Efendi Efendi
Sultan Selim-i Şair Nesimi,
52 Cami Üsküdar Selimiye 1 288 1 2383.60
Salis Tıbbiye Cad.
Cami ve kârgir Hace Hesnâ
53 Abdülbaki Efendi Üsküdar Servilik 103 519 3 648.03
ev Hatun
Hace Hesnâ Hace Hesnâ
54 Kârgir cami Üsküdar Cami 104 522 9 106.67
Hatun Hatun
Mihrimah Vâlide Bahçeli kârgir Hace Hesnâ
55 Üsküdar İskele Meydanı ____ 526 2 1876.00
Sultan medrese Hatun
Mihrimah Vâlide Hace Hesnâ Hâkimiyet-i
56 Kârgir cami Üsküdar ____ 526 3 3622.02
Sultan Hatun Milliye
Defterdar Tâhir Selimiye İskele
57 Kârgir cami Üsküdar Selimiye 6 303 5 880.80
Efendi Cad.
Sultan Selim-i Çeşmeli Kebir
58 Cami Üsküdar Selimiye 3 322 1 7564.07
Salis Kışla Cad.
59 Fenâî Ali Efendi Cami Üsküdar Murad Reis Bozbey Reis 66 175 50 770.32
Çinili Mescid ve
60 Murad Reis Kârgir mescid Üsküdar Murad Reis 66 178 10 364.16
Tahtırevancı
Kösem Vâlide Çinili Mescid ve
61 Cami Üsküdar Murad Reis 66 179 1 2166.25
Sultan Çavuşoğlu Cad.
Mescid ve
62 Pazar Başı Üsküdar Pazar Başı Kabzımal 42 480 9 614.72
bahçesi
Ma. Müştemilat
63 Cevher Ağa Üsküdar Atatürk Altındağ Cad. 9 509 29 975.63
cami
Şemsi Ahmed Rum Mehmed
64 Cami Üsküdar Şemsi Paşa Cad. 62 431 3 1619.91
Paşa Paşa
Rum Mehmed
65 Hüsrev Ağa Cami Üsküdar Kavak İskelesi 62 431 16 605.37
Paşa
Esce Aba ve
66 Ahmed Ağa Cami Üsküdar Kefçe Dede 26 403 27 2278.75
Gündoğumu
Malatyalı İsmail
67 Kârgir cami Üsküdar Kefçe Dede Dönmedolap 28 408 21 ____
Ağa
68 Süleyman Paşa Cami Üsküdar Kefçe Dede Halk Cad. 26 403 81 786.70
Vakıflar
69 Cami Üsküdar İstiklal Işık 16 407 2 450.00
Başmüdürlüğü
Arakiyeci Hacı Arakiyeci Hacı
70 Cami Üsküdar Divitçiler Cad. 45 213 24 395.12
Hâfız Hâfız
Atik Vâlide
71 Cami Üsküdar Vâlide-i Atik Vâlide Kazas 39 228 1 7519.32
Sultan
72 Hace Ayşe Sultan Cami Üsküdar Salacak Doğancılar Cad. 17 356 1 255.82
Hamza Fakîh ve Aziz Mahmud
73 Cami Üsküdar Ahmet Çelebi 23 388 11 1383.60
Kaymak Mustafa Efendi
Sultan
Mahmud-u
74 Cami Üsküdar Kısıklı Çamlıca Cad. 157 762 2 767.00
Sani ve Tavâşî
Abdullah
75 Serçe Hatun Türbe Üsküdar Solak Sinan Tophânelioğlu 41 459 2 164.10
76 Solak Sinan Cami Üsküdar Solak Sinan Selamsız Cad. 41 455 1 580.00
Vâlide Sultan ve Gündoğumu
77 Türbe Üsküdar Aşçıbaşı 33 279 3 369.00
Hayreddin Cad.
59
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Muhasabeci Abdi
78 Harap mescid Üsküdar Selman Ağa Şeyh Camii 101 504 39 176.15
Efendi
Mehmed Said Hace Hesnâ Servilik ve
79 Cami ve meşruta Üsküdar 103 517 2 736.44
Efendi Hatun Kirişçi
Rum Mehmed Rum Mehmed
80 Cami Üsküdar Parlak 61 429 5 2365.06
Paşa Paşa
MÜLHAK CAMİLER ve TÜRBELER
Silâhdar Hace Hesnâ
1 Cami Üsküdar Paşa Limanı 107 1310 76 964.00
Abdullah Ağa Hatun
İvaz Fakîh
2 İvaz Fakîh Üsküdar Kısıklı Büyük Çamlıca 155 803 3 13.00
Türbesi
Mehmed Vânî Bahçeli ahşap ev
3 Üsküdar Vaniköy Vaniköy Cad. 179 927 27 1470.00
Efendi ve cami
Rodoslu Ahmed
Altında iki
Ağa ve oğlu Duvardibi ve
4 dükkânı Üsküdar Aşçıbaşı 33 286 2 143.00
Ahmed Fethi Dündoğumu
bulunan cami
Paşa
60
ÜSKÜDAR’DA VAKIF ve MÜLHAK VAKIFL AR
Ayazma Mahallesi
Ayazma Camii Şerifi: Mumhâne Sokağı’nda. Mâmur. Evkâf-ı mazbutadan.
Ayazma Mektebi: Mumhâne Sokağı’nda. İmar edilmektedir. Mazbuta Evkâf.
Ayşe Sultan Türbesi: Ayazma İskele Caddesi’nde. Kabristan. Mazbuta.
Dârülhadis Medresesi: Ayazma İskelesi Caddesi’nde. İdaresi mazbuta. Evkâf-ı mül-
hakadan. Arsa.
Ayazma Camii Su Haznesi: Mumhâne Sokağı’nda. Mâmur. Mazbuta Evkâf.
Sultan Mustafa Çeşmesi: Ayazma İskelesi Sokağı. Mâmur. Evkâf-ı mazbuta.
Helâ: Ayazma Caddesi’nde. Evkâf-ı mazbuta. Mağsub.
Ayazma İmam-ı Evveli Meşrutası: Enfiyahâne Sokağı’nda. Mazbuta. Mâmur.
Ayazma İmam-ı Sani Meşrutası: Enfiyehâne Sokağı’nda. Mazbuta. Mâmur.
Ayazma Hatibi Meşrutası: Mumhâne Sokağı’nda. Mazbuta Evkâf. Mâmur.
Sultan Mahmud Çeşmesi: Mumhâne Sokağı. Mazbuta Evkâf. Muattal.
Tulumba: Mumhâne Sokağı’nda. Mâmur. Meçhul4.
Tulumba: Tulumba Sokağı’nda. Mâmur. Meçhul.
Su Terazisi: Tulumba Sokağı’nda. Mazbuta. Mâmur.
Sultan Mustafa Çeşmesi: Ayazma Camii Sokağı’nda. Mâmur. Mazbuta Evkâf.
Ayşe Sultan Çeşmesi: Ayazma-Mumhâne Sokağı’nda. Mazbuta. Suyu akmıyor.
61
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Salacak Mahallesi
Fatih Camii: Mâmur. Evkâf-ı mazbutadan.
Salacak Dergâhı: Arka Sokak Caddesi’nde. Muhtac-ı tamir. Mülhaka Evkâftan.
Fatih Çeşmesi: İskele Caddesi. Muhtac-ı tamir. Mazbutadan.
Fatih Çeşmesi: Salacak İskelesi. Mâmur. Mazbutadan.
Safiye Sultan Çeşmesi: Salacak İskelesi. Muhtac-ı tamir. Mazbutadan.
Akif Efendi Mescidi: Muhtac-ı tamir. Mülhakadan.
Mirahur Mahallesi
Mirahur Camii: Mirahur. Doğancılar Caddesi. Muhtac-ı tamir. Mazbutadan.
Namazgâh: Mirahur. Doğancılar Caddesi. Arsa. Meçhul.
Rüstem Paşa Mektebi: Doğancılar Caddesi. Muhtac-ı tamir. Mazbuta Evkâf.
Hacı Ahmed Paşa Türbesi: Doğancılar Caddesi. Mâmur. Mülhakadan.
Safvetî Dergâhı: Uzun Yol. Muhtac-ı tamir. Mülhaka Evkâf.
Mirahur Çeşmesi: Doğancılar. Mâmur. Mazbuta Evkâf.
Tulumba: Doğancılar. Mâmur. Meçhul.
Ahmed Paşa Kuyusu: Mirahur. Doğancılar. Mâmur. Evkâf-ı mülhakadan.
Su Terazisi: Mirahur. Uzun yol. Mâmur. Meçhul Evkâftan.
Gerede Mahallesi
Gerede Mescidi: Uncular Sokağı. Muhtac-ı tamir. Mazbuta Evkâf.
Yeni Cami: Karacaahmed Caddesi. Mâmur. Evkâf-ı mazbutadan.
Gülnûş Vâlide Sultan Mektebi: Balaban İskelesi. Mâmur. Mazbuta.
İmam Çeşmesi: Taşçılar Sokağı. Mâmur. Mazbuta Evkâftan.
Vâlide Sultan Çeşmesi: Bit Pazarı Caddesi, Mâmur. Mazbuta Evkâf.
Vâlide Sultan Sebili: Karacaahmed Caddesi. Mâmur. Mazbuta Evkâf.
Vâlide Sultan Türbesi: Karacaahmed Caddesi. Mâmur. Mazbuta Evkâf.
Vâlide Sultan Muvakkithânesi: Karacaahmed Caddesi. Mâmur. Mazbuta Evkâf.
İmam-ı Evvel Meşrutahânesi: İmam Çeşmesi Sokağı. Arsa. Mazbuta.
İmam-ı Sani Meşrutahânesi: Taşçılar Sokağı. Arsa. Mazbuta.
Hatib Meşrutahânesi: Taşçılar Sokağı. Arsa. Mazbuta Evkâf.
Gerede Mektebi: Uncular Sokağı. Arsa. Mazbuta Evkâftan.
62
ÜSKÜDAR’DA VAKIF ve MÜLHAK VAKIFL AR
63
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
64
ÜSKÜDAR’DA VAKIF ve MÜLHAK VAKIFL AR
65
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
66
ÜSKÜDAR’DA VAKIF ve MÜLHAK VAKIFL AR
67
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Selimiye Mahallesi
Sultan Selim Camii Şerifi: Selimiye Caddesi. Evkâf-ı mazbutadan. Mâmur.
Defterdar Tâhir Efendi Camii Şerifi: Harem İskelesi. Mazbutadan. Mâmur.
Lala Beşir Ağa Camii Şerifi: Kavak İskelesi. Mazbutadan. Mâmur.
Selimiye Dergâhı: Selimiye-Haydarpaşa. Mazbutadan. Mâmur.
Namazgâh: Selimiye Tazıcılar Ahırı. Meçhul. Mâmur.
Namazgâh: Selimiye-Hastahâne. Mazbutadan. Mâmur12.
Namazgâh: Selimiye Hastahânesi. Meçhul. Mâmur.
Namazgâh: Selimiye Meydanı. Meçhul. Kahve ve dükkâna mülhak.
Namazgâh: Selimiye Meydanı. Mazbutadan. Mâmur.
Defterdar Mektebi: Harem İskelesi. Mazbutadan. Harap.
Tekke Çeşmesi: Selimiye ve Haydarpaşa. Mazbutadan. Mâmur.
Selimiye Çeşmesi: Selimiye ve Haydarpaşa. Mazbutadan. Mâmur.
Daye Kadın Çeşmesi: Selimiye-Dayekadın. Mazbutadan. Mâmur.
Kavak Çeşmesi: Kavak İskelesi. Mazbutadan. Mâmur.
Tazıcılar Ahırı Çeşmesi: Selimiye Tazıcılar Ahırı. Meçhul. Mâmur.
Vakıf Kuyu: Selimiye Kışlası. Meçhul. Mâmur.
Hurşid Bey Kuyusu: Selimiye-Haydarpaşa. Meçhul. Mâmur.
Vakıf Kuyu: Selimiye Meydanı. Meçhul. Mâmur.
Vakıf Kuyu: Selimiye Meydanı. Meçhul. Mâmur.
Su Terazisi: Selimiye Kışlası. Evkâf-ı mazbutadan. Mâmur.
9 Aynı yerde 5 ayrı kabristan daha gösterilmiştir.
10 Aynı yerde 1 kabristan daha gösterilmiştir.
11 Aynı yerde 2 ayrı kabristan daha gösterilmiştir.
12 Selimiye Hastahânesi olarak tasrih edilmiştir.
68
ÜSKÜDAR’DA VAKIF ve MÜLHAK VAKIFL AR
İhsaniye Mahallesi
İhsaniye Camii Şerifi: İhsaniye. Mazbutadan. Mâmur.
İhsaniye-i Sagîr Camii: İhsaniye-i Sagîr. Mazbutadan. Tamir olunmaktadır.
Namazgâh: Harem İskelesi. Meçhul. Bahçe halinde.
Salih Baba Türbesi: İhsaniye. Mülhakadan. Mâmur.
Süleyman Paşa Çeşmesi: Tunusbağı Caddesi. Mülhakadan. Mâmur.
Çeşme: İhsaniye-i Sagîr. Meçhul. Mâmur.
İsa Ağa Çeşmesi: İhsaniye-i Sagîr. Mazbutadan. Mâmur.
Çeşme: Sultaniye Sokağı. Meçhul. Harap.
Hatice Sultan Çeşmesi: İhsaniye-i Sagîr. Mülhakadan. Muhtac-ı tamir.
Hatice Sultan Çeşmesi: İhsaniye-i Sagîr. Mülhakadan. Mâmur.
Hatice Sultan Çeşmesi: İhsaniye-i Sagîr. Mülhakadan. Harap ve muattal.
Tıflı Gül Hanım Çeşmesi: Sultaniye Sokağı. Meçhul. Suyu akmıyor.
Vâlide Çeşmesi: İhsaniye. Mazbutadan. Mâmur.
Su Terazisi: Sultaniye Sokağı. Meçhul. Mâmur.
Su Terazisi: Harem İskelesi. Meçhul. Mâmur.
69
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
70
ÜSKÜDAR’DA VAKIF ve MÜLHAK VAKIFL AR
71
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Pazarbaşı Mahallesi
Pazarbaşı Mescidi: Mescid Sokağı. Mazbutadan. Mâmur.
Yaldızlı Tekke: Toprak Sokağı. Mülhakadan. Mâmur.
Kartal Baba Tekkesi: Nuhkuyusu Caddesi. Mülhakadan. Mâmur.
Sadık Efendi Tekkesi: Bağlarbaşı Caddesi. Mazbutadan. Mâmur.
Taş Mekteb (Şehid Ahmed Paşa): Toprak Sokak. Meçhul. Muhtac-ı tamir.
Bostancıbaşı Çeşmesi: Bağlarbaşı Caddesi: Mazbutadan. Harap.
Su Terazisi: Nuhkuyusu Caddesi. Meçhul. Mâmur.
Kuyu: Bağlarbaşı Caddesi. Meçhul. Mâmur.
Kuyu: Yenimahalle Caddesi. Meçhul. Mâmur.
Türbe: Miroğlu Sokağı. Meçhul. Arsa.
Ömer Paşa Türbesi: Toprak Sokak. Meçhul. Mâmur.
Çeşme: Bağlarbaşı. Meçhul. Muattal.
Su Maksimi: Yenimahalle. Meçhul. Muhtac-ı tamir.
Durbali Mahallesi
Durbali Mescidi: Mescidi Şerif Sokağı. Mazbutadan. Harap.
72
ÜSKÜDAR’DA VAKIF ve MÜLHAK VAKIFL AR
Aşçıbaşı Mahallesi
Karaca Ahmed Camii: Karacaahmed mevkii. Mülhakadan. Mâmur.
Aşçıbaşı Camii: Karacaahmed Mevkii. Mazbutadan. Mâmur.
Nûriddin Dergâhı: Mekteb Sokağı. Meçhul. Arsa.
Miskinler Dergâhı: Şerifkuyusu. Mülhakadan. Muhtac-ı tamir.
73
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
74
ÜSKÜDAR’DA VAKIF ve MÜLHAK VAKIFL AR
Debbağlar Mahallesi
Debbağlar Mescidi: Camii Şerif Sokağı. Mazbutadan. Mâmur.
Kemeraltı Mescidi: Atpazarı. Mazbutadan. Yola alınmıştır.
Nalçacı Tekkesi: Nalçacı Tekkesi Sokağı. Mülhakadan. Mâmur.
Bedevî Tekkesi: Balcıyokuşu. Mülhakadan. Harap.
Namazgâh: Atpazarı. Meçhul. Arsa.
Debbağlar Mektebi: Selim Paşa Taşı (Aynen). Mülhakadan. Mühtac-ı tamir.
Rüşdiyye-i Askeriyye: Toptaşı. Mazbutadan. Mâmur.
Himmetzâde Zaviyesi: Balcıyokuşu. Meçhul. Mâmur.
Üç Kızlar Türbesi: Camii Şerif Sokağı. Meçhul. Mâmur.
Kovacı Dede Türbesi: Balcıyokuşu. Meçhul. Mâmur.
Meydancık Çeşmesi: Meydancık Sokağı. Mazbutadan. Arsa.
İbrahim Paşa Çeşmesi: Atpazarı. Mazbutadan. Harap.
Hüdâî Çeşmesi: Selim Paşa Taşı. Mazbûtadan. Harap.
Acı Çeşme: Toptaşı. Mazbutadan. Mâmur.
Mehmed Ağa Çeşmesi: Balcıyokuşu. Mazbutadan. Mâmur.
Maslak: Tekke Sokağı. Meçhul. Mâmur.
Kuyu: Mezarlık Karşısı. Meçhul. Mâmur.
Kuyu: Balcıyokuşu. Meçhul. Mâmur.
Meşrutahâne: Nalçacı Tekkesi. Mülhakadan. Mâmur.
75
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
76
ÜSKÜDAR’DA VAKIF ve MÜLHAK VAKIFL AR
Ümraniye Karyesi
Cevher Ağa Camii: Ümraniye. Mazbutadan. Mâmur.
Cavid Ağa Camii: Yalnızservi. Mülhakadan. Mâmur.
Cevher Ağa Mektebi: Yalnızservi. Mazbutadan. Mâmur.
Cevher Ağa Çeşmesi: Yalnızservi. Mazbutadan. Mâmur.
Çakaldağı Kabristanı: Yalnızservi. Meçhul. Mâmur.
Atik Kabristan: Alemdağı Caddesi. Mazbutadan. Tarla.
Müezzin Meşrutahânesi: Yalnızservi. Mazbut. Mâmur.
İmam Meşrutahânesi: Yalnızservi. Mazbut. Mâmur.
Bulgurlu Karyesi
Bayram Paşa Camii: Bulgurlu Meydanı. Mazbut. Mâmur.
Bodrumî Mescidi: Şeker Maslağı Caddesi. Mülhak. Mâmur.
Hüdâî Çilehânesi Mescidi: Çilehâne mevkii. Mazbut. Mâmur.
Haydar Paşa Mektebi: Bulgurlu Meydanı. Meçhul. Mâmur.
Bodrumî Mektebi: Şeker Maslağı. Mülhakadan. Mâmur.
Namazgâh: Küçükçamlıca. Mazbuta. Mâmur.
Küçükçamlıca Çeşmesi: Küçükçamlıca. Mazbut. Mâmur.
Demirci Çeşmesi: Bulgurlu Meydanı. Meçhul. Mâmur.
Meleksima Çeşmesi: Bulgurlu Meydanı. Meçhul. Muhtac-ı tamir.
Teberdar Ağa Çeşmesi: Bulgurlu Caddesi. Mülhakadan. Mâmur.
Toygar Çeşmesi: Bağlariçi Caddesi. Meçhul. Mâmur.
Çeşme: Küçükçamlıca. Meçhul. Muhtac-ı tamir.
Haydar Paşa Şadırvanı: Bulgurlu Caddesi. Meçhul. Mektebe maklûb.
Su Hazinesi: Küçükçamlıca. Meçhul. Mâmur.
Hüdâî Maslağı: Bulgurlu. Mazbuta. Mâmur.
Libade Maslağı: Libade mevkii. Meçhul. Mâmur.
Kuyu: Bulgurlu Caddesi. Meçhul. Mâmur.
Kuyu: Bulgurlu Caddesi. Meçhul. Mâmur.
Kabristan: Küçükçamlıca. Meçhul. Mâmur.
Kabristan: Libade Caddesi. Meçhul. Mâmur.
İmam Meşrutahânesi: Şeker Maslağı. Mülhakadan. Mâmur.
Helâ: Bulgurlu Caddesi. Meçhul. Mâmur.
Kısıklı Mahallesi
Bostancıbaşı Camii: Kısıklı mevkii.
Selami Ali Efendi Dergâhı: Türbe-i Şerif Sokağı. Mülhakadan. Harap.
Tâhir Baba Dergâhı: Büyükçamlıca Sokağı. Mülhakadan. Mâmur.
77
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Altunizâde Mahallesi
Cami-i Şerif: Altunizâde. Mülhak. Mâmur.
Prenses Nevcevat Hanım Camii: Koşuyolu. Mülhakadan. Mâmur.
Fâik Bey Camii: Çiftecevizler mevkii. Mülhakadan. Mâmur.
Fâik Paşa Camii: Acıbadem mevkii. Natamam. (Mülhakası, mazbutası yazılmamıştır.)
Namazgâh: Vâlidebağı. Mülhakadan. Mâmur.
Namazgâh: Koruluk mevkii. Meçhul. Mâmur.
Kapuağası Namazgâhı: Küçükçamlıca Caddesi. Meçhul. Mâmur.
Tayfur Ağa Namazgâhı: Besim Ağa Bağı. Mülhakadan. Mâmur.
Namazgâh: Tophânelioğlu. Meçhul. Mağsub.
Namazgâh: Küçükçamlıca. Meçhul. Mâmur.
Yağlıkçı Namazgâhı: Küçükçamlıca. Mazbutadan. Mâmur.
Altunizâde Mektebi-Zükûr (Erkek): Altunizâde Camii. Mülhakadan. Muhtac-ı tamir.
78
ÜSKÜDAR’DA VAKIF ve MÜLHAK VAKIFL AR
Dağhamamı Mahallesi
Kuyu: Değirmen Sokağı. Meçhul. Mâmur.
Kuyu: Karakolhâne Sokağı. Meçhul. Mâmur13.
SON
13 Yukarıya aldığımız belgenin birinci sahifesi yok olmuştur. Daha sonraki sahifelerde devam eden vakıfların numaralarıyla, kopan sahifede
kalan yerlerin sayıları tespit edilebilir. Bu duruma göre eksik olan mahalleler, Rum Mehmed Paşa Mahallesi’dir. Şemsi Paşa mamûresi ve
civarı da kopan sahifede kalmıştır. Bu sahifede şu altı caminin kaldığı tahmin ediliyor:
Rum Mehmed Paşa, Şemsi Paşa, Kaptan Paşa, Adliye, İsfendiyar ve Kapıağası Süleyman Ağa camileri.
Bunlardan son dördü Hadîkatü’l-cevâmi’nin yardımıyla tahmin edilmiştir. Bu mahallede bir tekke ile bir medrese gösteriliyor ki tekkenin
Sa’dîyye tekkesi, medresenin de Şemsi Paşa Medresesi olması muhtemeldir. Rum Mehmed Paşa Medresesi daha evvel yıkılmış ve yok
olmuştur. Buradaki imaretin de Rum Mehmed Paşa İmareti olduğu kabul edilebilir. Burada on yedi çeşme ile beş kuyu ve bir de arsa
vardır. Kuyuların yerleri belli değildir. Çeşmeleri, kitabımızın “Çeşmeler” bölümünden çıkarmak mümkündür.
79
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
İcmal:
80
CAMİLER
ve
MESCİDLER
CAMİLER ve MESCİDLER
83
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
üçüncülerin 30, dördüncülerin 278, beşincilerin 399 ve toplamının 692 olduğu yazılıdır.
Bu defterde yanmış, yıkılmış 216 cami ve mescid bulunduğunu da göstermiştir. Şu halde
bu tarihte İstanbul’da ve üç belde denilen Eyüp, Beyoğlu ve Üsküdar’da 908 cami ve mes-
cid bulunuyordu.
Hadîkatü’l-cevâmi’e göre Üsküdar’da 77 cami ve mescid var idi.
Hadîkatü’l-cevâmi’ Üsküdar’daki Selâmiye Camii’ni yazarken şunları söyler:
“Hepsi sırasıyla yazıldığına göre Üsküdar’da otuz bir adet minber vaz olunmamış mescid
ve 46 adet Cuma namazı kılınır cami vardır. Hepsi 77 adede baliğ olur. Lakin Kavak Saray
denmekle ve Şerefâbâd şöhretiyle maruf olan saray-ı hümâyûndan Hâfız Mehmed Paşa Köşkü
denmekle meşhur olan kasır el’an mevcud olup, bu sarayın diğer yapıları yıkılarak yerlerine
kışla ve sair binalar yapılmıştır. Fil-asl Üsküdar İskelesi’nden Kavak Sarayı’na varıncaya ka-
dar müteaddit sultan sarayları ve çiçek bahçeleri mevcud olup, Harem İskelesi’nin arkasında
Şerefâbâd adlı saray-ı âlî dahi Sultan Ahmed Han-ı Sâlis hazretleri vaktinde bina olunmuştu.
İşte bu saraylar etrafında bazılarının zikr olunduğu gibi bugün mahall-i mezkûrda Sultan III.
Selim hazretlerinin hayır eserlerinden Selim Cami-i şerifi ile 1122 senesi Harem İskelesi’nde
bir sahib-i hayr tarafından bina olunan mescid-i şerif vardır3.”
Hadîka, Şerefâbâd Sarayı’nı Harem İskelesi’nde gösterirken hata ediyor. Bu saray
Şemsi Paşa’da idi4.
84
CAMİLER ve MESCİDLER
Şimdi yerinde kısmen Askeri Hastahâne, eski Tıbbiye Mektebi vardır. Harem İskelesi’n-
deki cami, defterdar ve tevkiî Tâhir Efendi 1122’de değil 1242’de yapmıştır. Bu, Tâhir Efen-
di Camii’ni yapanın Şirket-i Hayriye ve Boğaziçi müellifinin büyük bir hatasını düzeltelim.
Diyor ki: Padişah, Tâhir Efendi’yi kıskandığı için onu öldürtmüştür. Tâhir Efendi’yi padişah
öldürtmedi. Kendisi vazife ile Ordu’ya giderken Payas’ta taundan ölmüştür. Oraya gömül-
müştür. Caminin haziresine de bir anma taşı dikilmiştir. Burada daha büyük bir hatayı dü-
zeltelim. Ekrem Hakkı Ayverdi, Tâhir Efendi Camii’ni Fatih Camii şeklinde göstermiştir.
ADLİYE CAMİİ
Bu cami Üsküdar’da, Şemsipaşa’da sahilde, adı sonra Şerefâbâd olan Sultan Sarayı’nın
ve karakolun yanındaydı. Ben bu camiyi 15 Haziran 1940 günü incelemiştim. Bu tarihten
10 yıl kadar evvel, yani 1930 yıllarında yıkılmıştır.
Bu camiyi Sultan II. Mahmud, H 1232 - M 1816 yılında Mimar Sinan yapısı Şemsi
Paşa Kasrı’nı tamir ettirirken yeniden yaptırmış ve kendi mahlasına nispetle Adliye adını
vermişti. Ayvansaraylı Hüseyin Efendi, bu camiyi yazarken şunları söyler:
“İş bu camii bî nazır bina ve inşâ olunmuştur. Selâtin-i maziye camileri gibi her çeşit leva-
zımatı mükemmel olarak mahfel-i hümâyûnu ve cum’a vâziyesi dahî vardır. Ve bir şerefeli tek
minaresi vardır. Mahallesi yoktur7.”
Bu cami, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’ nde, 3336 numarada bulunan, 1122 tarihli
Sadrazam Nevşehirli İbrahim Paşa’nın, Üsküdar Su Yolları Haritası’nda sarayın yanında
minareli bir cami görülüyor. Burada sarayın bir camisi vardı, yıkılmıştı. Sultan II. Mah-
mud yenilemiştir. 25 Nisan 1340 yılında, İstanbul’da cami ve mescidleri tespit ve tasnif
eden defterde bu cami dördüncü sınıf camiler arasında mâmur bir halde gösteriliyordu.
Mir’ât-ı İstanbul kitabı H 1314 yılında neşredilirken bu cami mâmur idi. Tek minareli bu
caminin kapısı üstünde şu kitabe okunurdu:
جامع االحسان وهمت زيب دست سلطنت
غازى سلطان محمود عدلى شاه امام المسلمين
آ
اعتبار ايدوب شرف �باده اول شاه جهان
قيلدى بومعبد عالى ايله اشرفترين
كرچه سلطان مصطفاى ثالثك بر مسجدى
وار ايدى بوجاده ده اول ليك بى وقف متين
خسرو عالم بنا قيلدقده خدامين دخى
ايلدى وقف همايوندن وظيفه ايله مكين
يازدم اتمامنده واصف مصرع تاريخ تام
قيلدى حقا معبدى تجديد شاه كامبين
۱۲۳۰
Şair Vâsıf ’ın bu manzumesinin son tarih mısraı ebced hesabına vurulursa 1230 rakam-
ları çıkar ki, cami H 1230 - M 1814 yılında yenilenmiştir8.
Cami son çeyrek asır içinde yıkılıp yok olmuştur. Kitabe taşı da yok olmuştur.
7 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 191.
8 Adliye Camii, günümüzde Hava Üssü Lokali’nin olduğu yerin yanında idi. (MD)
85
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
86
CAMİLER ve MESCİDLER
kapı numaralı dükkânı vardı. Bana, mescidin elli yıl evvel yıkıldığını söylediler. Harap
minaresi 25 yıl önce yıkılmıştır11.
Mescid fevkânî idi. Çarşamba’da cami ve birçok yerde hayır eserleri bulunan Dârüs-
saâde Ağası Mehmed Ağa yaptırmıştı. Mescidin yanında bir de çeşme vardır.
Mescidin minberini Atik Vâlide Camii’nin imamı Mustafa Efendi koydurmuştu12.
Mehmed Ağa’nın hal tercemesini, çeşmesini yazarken verdik.
87
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
verilerek Aydın valiliğine gönderildi. H 1254 - M 1838 yılında Paris sefiri oldu. İngiltere
kraliçesinin taç giyme törenine Türkiye mümessili olarak katıldı. Daha sonra ticaret nâzırı
(vekili), sonra padişahın kızı Asiye Sultan’la evlenerek damat oldu. Meclis-i Vâlâ üyeliği,
başkanlığı, mühimmat-ı harbiye nâzırlığı, Tophâne müşirliği yaptı. H 1274 - M 1857 yı-
lında ölmüştür. Askeri Müze’nin kurucusudur. Bu camiden başka Rodos’ta kütüphânesi,
mektebi ve saat kulesi vardır. Mehmed, Besim ve Mahmud paşalar oğullarıdır14. Fethi
Ahmed Paşa, Sultan Mahmud’un türbesi haziresinde gömülüdür.
AHMEDİYE CAMİİ
Ahmediye Camii kendi adını verdiği medrese, dershâne, kütüphâne, sebil ve çeşmelerden
oluşan külliyenin avlusunun içindedir17. Avlunun iki kapısı vardır. Birisi kıbleye, birisi de ku-
zeye açılır. Kıbleye açılan kapısından mabede dokuz taş basamaklı merdivenle çıkılır. Kapıdan
girince mabed soldadır. Son cemaat yeri yıkıldığı için ahşaptan uydurma olarak yapılmıştır.
14 Sicill-i Osmânî, C. 4, s. 10.
15 Günümüzde Hüdai Mahmut Sokak’tır. (MD)
16 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 214.
17 Ahmediye Külliyesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2018-2020 yıllarında kapsamlı bir restorasyona alınmıştır. (MD)
88
CAMİLER ve MESCİDLER
Ahmediye
لقد كان هذا قبل للناس معيبدا Camii
89
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
rakamları çıkar. Ahmed Ağa camiyi H 1124 - M 1712 yılında yaptırmıştır. Bu kitabeyi
şimdiye kadar hiç kimse okuyamamış ve doğru olarak yazamamıştır. Ben ilk defa tam ve
doğru olarak ilim âlemine sunuyorum. Hadîka sahibi, yalnız son iki mısraını karışık ola-
rak almış ve altına da 1134 tarihini yazmıştır.
Caminin kapısının üstüne asılan bir levhada şunları okuduk:
۱۲۷۷ ل سنه۲٥
موفق اولدى على افندى تعميرينه تاريخ
هم احيا اتدى جامع شريف احمديه يــى
Bu kitabeye göre cami, H 1277 - M 1860 yılında Ali Efendi isminde birisi tarafından
tamir edilmiştir. Caminin sağında ahşap bir yer vardı. Tamir sırasında yıkılmıştır.
Mabedin solunda çok büyük bir çitlembik ağacının dibinde buradaki ilk mescidin bânisi
Kefçe Dede’nin H 947 tarihli bir mezar taşı ve kabri var idi. Bu kabir ve taş kaldırılmıştı.
Ben 1975 senesinde bu taşı enkaz altında buldurarak caminin kıble duvarı önüne koydur-
dum. Caminin kıble tarafı ve sol aşağı tarafı kabristandır. Burada H 1175 - M 1761 yılında
ölen ve külliyeyi yaptıran Ahmed Ağa’nın kızı Emetullah Hatun’un, H 1180 - M 1766
yılında ölen oğlu Ferit Bey’in, H 1159 - M 1746 yılında ölen başka oğlu Osman Ağa’nın
aynı yılda ölen üçüncü oğlu Emin Mehmed Ağa’nın, Vâkıfın H 1180 - M 1766 yılında ölen
dördüncü oğlu İbrahim Ağa’nın mezarları vardır. Ahmed Ağa’nın türbesi de buradadır18.
90
CAMİLER ve MESCİDLER
ALTUNİZÂDE CAMİİ
Üsküdar’da kendi adı ile anılan yerde Küçük Çamlıca yolundadır. 24 kapı numarasını
20 Günümüzde de Alaca Minare Sokak olarak geçmektedir. (MD)
21 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 217.
22 Kamûsü’l-a’lâm, Murad Reis maddesi, C. 6, s. 4254.
23 Sicill-i Osmânî, C. 4, s. 357.
91
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
taşır. Cami, taş yapı ve tek kubbelidir. Avlu kapısının üstünde kemer gibi yükselen mer-
merde üstte sülüs ile Besmele, altta ta’lîk ile şu üç satırlık kitabe okunur:
آ
راه حقده خير ايدوب �لتونى زاده ايلدى
معبدك جودوسخاسندن نثار سيم وزر
ياپدى جامع كه اولدى جامع نورمبين
قطعۀ الماسدن رسمى لطيف وخوبتر
سنك تاريخى مجوهر اولسه شاياندر سنيح
اولدى اسماعيل افندى معبدى خير االثر
كـتبه راقم۱۲۸۱
Şair Senih’in hazırladığı, Büyük Hattat Râkım’ın yazdığı bu kitabenin son tarih mıs-
raının noktalı harfleri ebced hesabına vurulunca H 1282 - M 1865 yılı çıkar. Hattat,
kitabeye caminin yapılmasına başlandığı tarihi yazmıştır veyahut başka bir zühul vardır.
Camiyi Altunizâde İsmail Zühdü Paşa yaptırmıştır. Mabedin abdesthânesi, su mus-
lukları 1941 yılında harap ve bozuk idi. Tek kubbeli mabetten sağına, soluna ikişer sıra
halinde altışar, kıble tarafına ve son cemaat yerine üçer pencere açılır. Son cemaat yerinin
üç kapısı vardır. Kapılar oymalı ahşaptır.
Mihrabın üstünde kucaklaşmış
bir halde Yâ Fettah, altında Kelime-i
Tevhid, daha altında ise Besmele ve
iki tarafında kûfî hat ile Yâ Allah, Yâ
Muhammed yazılıdır.
Mabedin önünde, kıble tarafında
camiyi yaptıranın mezar taşında şu
kitabe okunur:
Hüve’l-Hallâku’l-Bâkî
Bu civarın bânisi, imân ve ihyâ-
sı ve cami-i şerifin dahi bânisi olup,
hayr ve hasenatı meşhur olan Meclisi
Ayan azasından ve müşir-i kiramdan
Altunizâde İsmail Zühdü Paşa’nın
Rûhîçün el-Fâtiha. Sene 1305.
Kitabeye göre Ayan Meclisi aza-
sından Müşir İsmail Zühdü Paşa,
Altunizade H 1305 - M 1887 yılında ölmüştür.
Camii Yanında H 1309 - M 1891 yılında ölen karısı Habibe Nevres Hanım’ın ve H 1308 - M
1890 yılında ölen hemşiresi Şerife Emine Hanım’ın kabirleri de vardır.
Mabedin kadınlar mahfeli vardır. Minberi mermerdir. Korkuluklarında altışar şualı
yıldız kabartmaları görülür. Külahı mermer şebeke halindedir.
Mihrabın yanında şunlar okunur:
“Ağrıbuz’da Kal’a derûnunda Bayrakdar Mustafa Paşa Camii Şerifi’nin minber kapısı taş
92
CAMİLER ve MESCİDLER
olub, cami mezkûrun kiliseye 1292’de tahvili üzerine pabuçluğa konulmuş olduğu halde bilmü-
nasebe bu tarafa getirilmiş teberrüken işbu mahalle vaz’ olunmuşdur.”
İsmail Zühdü Paşa, Ağrıboz Kalesi’ndeki Bayrakdar Mustafa Paşa Camii H 1292 -
M 1875 yılında Yunanlılar tarafından kilise yapıldığı, taş minber kapısını getirterek bu
caminin pabuçluğuna koydurmuştur.
Mihrabın üstündeki “Elâ bizikrillâhi tatmainnul kulûb” âyetini ta’lîk ile Hattat Sami
Bey yazmıştır.
Sami Bey’in 1303, 1305
ve 1306 tarihlerinde yazdı-
ğı güzel levhalar da camiye
asılmıştır. Sami Bey, Hattat
İsmail Hakkı Efendi’nin
tilmizlerinden idi.
Muntazam kesme taşla
yapılan minaresi 88 basamak-
lıdır. Mabedin son cemaat ye-
rini üç tonoz kubbe örter.
Paşa, H 1293 - M 1876
yılında Rus muharebesine
bir tabur asker göndermişti.
Müezzin Cemil Efendi’nin
babası Müezzinbaşı Hüsnü
Efendi de bu taburun imamı
idi. Bu taburun sancağı min-
Altunizade
berde asılıdır. Aleminde “ Yâ Muhammed” yazılıdır. Camii’nin başka
bir resmi
Mabedin sağında bir hamamı, önünde üç dükkân, rüşdiye ve ibtidai mektebleri vardır.
Vakfın çok geliri vardır. 1941 yılında bir çiftliğinin 80 bin liraya satıldığını söyler. Vakfi-
yesine göre, caminin beş müezzini, iki imamı, bir hatibi ve bir kürsü şeyhi vardır.
Caminin kıble duvarının dışında üç satır halinde ta’lîk bir kitabe daha vardır. Bunda
caminin ikmal tarihi H 1282 - M 1865 olarak gösterilmiştir.
Şair Âsım’ın hazırladığı kitabe şudur:
Ricâl-i rütbe-i ûlâdan İsmail Efendi’dir
Eden bu mevkii âsâr-ı hayrı ile teşkîl
Husûsan eyledi ıslâhla bu câmii inşâ
Harîm-i kalb-i pâkinde olub nev âyeti kandîl
Dedim intâk-ı hakla Âsımâ târîh-i itmâmın
Yapıldı hasbeten lillâh Beytullâh-ı İsmail
93
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
AŞÇIBAŞI MESCİDİ
Bu fevkânî mescid Karacaahmed’dedir. Du-
varları iri kesme taşla, üst kısmı ahşap ile ya-
pılmıştır. Minaresi kıble tarafında köşededir.
Altında bir su tulumbası vardı.
Küçük Dudullu
Camii Ben mescidi 1940 yılında incelerken harap bir halde idi. Sonra kadro harici yapılarak
1954 yılında satılmıştır24.
Bu mescidi Sultan IV. Mehmed’in aşçıbaşısı olan Mehmed Ağa yaptırmıştı. Kabri de
mescidinin haziresinde idi. ساعت سالمتterkibinin ebced hesabıyla tutarı olan H 1062 - M
1651 yılında ölmüştür. Minberini Sultan III. Ahmed zamanında aşçıbaşı olan Selim Ağa
H 1120 - M 1708 yılında koymuştur. Mescidin mütevellileri saray aşçıbaşıları olurlardı.
Selim Ağa, Karacaahmed’de Hind Elçisi Mezarlığı’nda gömülüdür.
AYAZMA CAMİİ
Bu cami Üsküdar’da Asya’nın Avrupa’ya elini uzattığı hâkim ve tarihî bir tepenin,
Damalis Burnu’nun üstüne yapılmıştır. Kız Kulesi bu caminin Sarayburnu’na uzanmış
bir eli gibidir. Güzel Marmara, Damalis Burnu’nda biter. Zümrüt Boğaz buradan başlar.
Sultan III. Mustafa Camii, Marmara’yı, Boğaz’ı, Haliç’i ve İstanbul’u ayakları altında
tutan bir yere oturmuştur. Üsküdar’da daha muhteşem, daha büyük camiler vardır. Fakat
hiçbirisinin yeri Ayazma Cami’ninki kadar güzel ve hâkim değildir. Ayazma Cami, Yeni
Cami ile kapanan Sinan mektebinden sonra doğan yeni mimarinin oldukça muvaffak
eserlerinden biridir.
Caminin, birisi deniz tarafında olmak üzere üç avlu kapısı vardır.
94
CAMİLER ve MESCİDLER
Deniz kapısının üstünde celî sülüs ile ان الصالة كانت على المؤمنين كـتابا
موقوتاâyeti yazılıdır.
Bu kapının iç tarafında da:
قال هللا تبارك و تعالى سالم عليكم طبتم فادخلواها خالدينokunur.
Dışta kitabenin El-mü’minûn’un (nun) ( )نharfinin kuyru-
ğuna altunlu bir dal yapılmış ve yer yer yıldızlar serpilmiştir.
Avlunun sol köşesine güzel ve eşsiz bir çeşme yapılmıştır25.
On yuvarlak merdivenle son cemaat yerine çıkılır. Son cema-
at yerini sekiz mermer sütunun üstüne yükselen üç kubbe örter.
Buranın sağındaki mihrapçık üstünde: عجلوا بالصلوة قبل الفوت,
solundakinin üstünde de وعجلوا بالتوبة قبل الموتyazılıdır.
“Vakti geçmeden namaz kılmakta acele edin. Ve ölüm gelme-
den önce tevbe etmekte acele edin.” anlamınadır. Kıble kapısının
sağında ve solunda birer mükebbirlik vardır. Kapının iki ya-
nındaki köşeli ve zarif iki sütunun başlarında altunlu hilaller
parlar. Kapının üstünde güzel bir sülüs ile beş satır halinde
mensur ve iki satır halinde manzum iki kitabe vardır. Nesir
halindeki kitabe şudur:
“Eâzım-ı selâtîn-i izâm, efhâr-ı havâkîn-i kirâm imâm-ı ehl-i sünnet ve’l-cemâat, muk- Ayazma Camii
kabristanında
tedâ-yı kevâkib-i sipihr-i hilâfet, hâdim-i haremeyni’ş-şerîfeyn, bâsıtu’l-adl beyne’l-hâfı- kıymetli bir
keyn, es-Sultan Mustafa Han, ibnü’s-Sultan Mehmed Han halledallâhü devletehû ilâ inkırâ- mezar taşı
zi’z-zamân ve ebbede saltanatehû ilâ âhiri’d-deverân hazretleri iş bu câmi-i şerîfi ve ma’bed-i
münîfi hasbeten li vechillâhi’l-kerîm ve taleben li merzâti’r-Rabbi’r-Rahîm müceddeden binâ
ve ihyâ buyurup bu hayr-ı cesîmlerinin sevâbını vâsıl-ı rahmet-i Rabbi’l-âlemin olan vâlide-i
muhteremeleri merhûme ve mağfûretün lehâ Mihr-i Şâh Emine Hâtûn tâbe serâhâ ile câ-
lis-i serîr-i cennet olan birader-i ekberleri merhûm ve mağfûrun leh Şehzâde Sultan Süleyman
aleyhi’r-rahmeti ve’l-gufrânın rûh-ı pür fütûhlarına hibe ve ihdâ buyurmaları ile Cenâb-ı
Hakk ve Feyyâz-ı mutlak bu misillü nice meberrât-ı cezîleye mazhar eyleye... Âmîn... Sene
erbaa ve seb’îne ve miete ve elf.”26
Bu kitabeye göre Sultan III. Mustafa bu camiyi ve teferruatını ölen anası Mihrişah
Emine Hatun ile büyük kardeşi Şehzâde Sultan Süleyman’ın ruhlarını şad etmek için
H 1174 - M 1760 yılında yaptırmıştır. Bu kitabenin altındaki ta’lîk kitabe de şudur:
مقتداى اهل سنت جامع مجموع خير
قيلدى چون بومعبد زيبايــى انشا بى ريا
صدر عصرى بنده سى راغب ديدى تارخنى
جامع رعنا بناء شاه سلطان مصطفى
)۱۱۷٤(
25 Kitabımızın ”Çeşmeler” bölümüne bakılsın.
26 Ekrem Hakkı Ayverdi, bu kitâbeyi İstanbul Ansiklopedisi’ne yazdığı bir yazıda çok hatalı nakletmiştir.
95
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
96
CAMİLER ve MESCİDLER
taş olarak mı kalacağı hakkında ihtilaflar çıkmıştır. Cami sıvalıydı. Caminin her çeşit
işçiliğine ve bilhassa mermerlerinin ve renkli taşlarının seçilişine çok dikkat edilmiştir.
Caminin ana kubbesinden sarkan geniş kuturlu bir kandil askısı var idi. Askıda kan-
diller çeşitli renklerle süslenmiş, püsküllenmiş birçok deve kuşu yumurtası da bulunurdu.
Deve kuşu yumurtası Sinan devri camilerimizde ve türbelerimizde de askı süsü olarak
kullanılırdı. Eyüb’de Sinan yapısı Siyavuş Paşa Türbesi’nde de kullanılmıştır.
Ben 35 yıl önce Ayazma Camii’sini incelerken Topkapı Sarayı Arşivi’nden 1137 nu-
marada kayıtlı bu külliyenin bir inşaat defterini bulmuş ve bunu ilk defa İstanbul Abi-
deleri adlı kitabımın onuncu sahifesinde ilim âlemine tanıtma hizmetini yapmıştım. Bu
defter, cami kadar yüksek bir kıymet taşır. Şimdiye kadar ilim ve tarih âlemince meçhul
kalan birçok hakikatleri ortaya çıkarıyor. Eski inşa tarzı, inşa malzemesi, sıva, süsleme
usulü, eski boyaların hazırlanma şekilleri bütün teferruatıyla bu defterde görülür. Cami-
nin arsa yerinin vaktiyle getirdiği kiralardan tutunuz da, yapıda kullanılan çivi, cam ve en
ince teferruatına kadar bu defterden öğreniyoruz. Bu defter tarihçileri, mimarları, güzel
sanatçıları maliyecileri ayrı ayrı meşgul edecek pek mühim bir vesikadır. Deftere göre
camide pehle (yan) mermer, Abbasî mermer ve istendil mermeri kullanılmıştır. Yirminci
asrın bilginleri eski sıvaların mermer gibi sağlam ve parlak oluşunun sırrını çözememiş-
lerdi. İşte bu defter ilim ve sanat âlemine bu sırları açıklıyor.
Eskiden sıva çamurları bal, yumurta ve cıva ile hazırlanıyordu. Bu caminin sıvası için
beher yüz danesi 77 kuruştan 6.737 kuruş tutar. 8.750 yumurta ile okkası 35 kuruştan
2.190 kuruş tutan 626 okka halis bal ve 1.060 kuruşluk da cıva kullanılmıştır.
Bu caminin “Şerefâbâd Sahilsarayı” denilen kasrın arkalarında yıkılan eski Ayazma Sa-
rayı’nın bahçesine kurulduğunu da Topkapı Sarayı Arşivi’nde 5.466 numarada kayıtlı
bir vesikadan öğreniyoruz. Caminin taşçıları ile marangozları için 68.782 kuruş 26 akça
harcanıldığı halde 90 gün çalışan nakkaş kalfalarına 1.575 ve 70 gün çalışan nakış işçile-
rine, neferlerine de 3.451 kuruş gibi mühim bir para sarf edilmiş ki, eskiden ressamlara ve
nakkaşlara daha büyük bir yer ve değer verildiği anlaşılmaktadır.
Caminin iç süslerinde deve kuşu yumurtalarından da faydalanılmıştır. Cami için be-
heri 130 kuruştan 151 deve kuşu yumurtası alınmış, 19.630 kuruş masraf gösterilmiştir.
Kubbe kazanlarının, minare alemlerinin ve diğer yerlerin yaldızlanması için devrinin en
yüksek ayarlı altını olan ve adına yaldız altını denilen beheri 465 kuruştan tam 255 altın
alınmış, ayrıca da 13.134 kuruşluk gümüş varak kullanılmıştır. Muhtelif boya hazırlan-
mak için de şu malzemeye başvurulmuştur:
Sölügen, ağır isfidaç (üstübeç), frengi isfidaç, kaba zengâr, çam sakızı sarı tutkal, beç
çividi, zencefire, laciverd, acem zırnığı, siyah tutkal, lâhur çivid, kırmız, lotor, gülbehar, cila
toprağı, rugân-ı nefticem, rugan-ı ardaç, rugan-ı neft.
Deftere göre kandil askısı olan sekiz Mühr-i Süleyman ile bunları kubbeye asmak
için 69.825 kuruşluk örme zincir alındığını görüyoruz. Mühr-i Süleymanların büyüğüne
1.800, ortalarının her birine altışar yüz kuruştan 4.200 kuruş sarf edilmiştir. Kandil ve
deve kuşu yumurtalarının altlarına mahfel tahtına süs olarak kullanılmak için 119.625
kuruşluk ibrişim püskül, 10.440 kuruşluk som sırma püskül kullanılmıştır.
97
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Bu defter büyük ciltlere ana olacak kadar mühimdir. Biz şimdilik bu kadarla yetindik.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde, müzelerimizde eski eserlerin inşa malzemelerinin na-
bızlarını tutacak mütehassıslar henüz yetişmediği için restore adına yapılan birçok şeyler
kaş yapayım derken göz çıkarma kabilinden oluyor. Biz, mütehassıslar yetişinceye kadar
tarihî abidelerin yalnız akıntılarını kesmekle yetinmelerini tavsiye ediyoruz. Bursa’daki
Yeşil Türbe’nin çinileri bu acemi kimselerin ellerinde sökülmüş, mahvedilmiştir. Sinan’ın
Üsküdar’daki Şemsi Paşa Camii’ni, Doğancı Hacı Ahmed Paşa’nın türbesini tamir etmek
isteyenler bu iki tarih abidesini mahvetmişlerdir, Şemsi Paşa Camii’nin sıvalarını sıyır-
mışlar, sıvalar üzerine maharetle tatbik edilen süsleri ve yazıları mahvetmişlerdir. Kitabe-
lerini yerlerine koymamışlardır. Bu hususta yüzlerce örnek verebilirim.
Selçuk mimarları da yapılarında ve sıvalarında yumurta kullanırlardı. Bu hususta Abi-
deleri ve Kitabeleriyle Konya Tarihi isimli kitabımızda geniş bilgi vardır.
Ben, 21 Ağustos 1941 günü Ayazma Kilisesi’ni28 incelerken mabette asılı bir levha var
idi. Üstünde sülüs ile yazılmış on satır halinde şu manzumeyi okumuştum:
بكزمز برجانبة بوموقع رونق فزا-
بارك هللا بارك هللا بويله جاى دلكشا
يعنى سلطان مصطفى اول شهريار باصفا- كوردى روحانيتين خاقان ذيشان جهان
آ
معتمد تعيين اولندى حضرت اسحق �غا-
بويله واال جامع پاكيزيــى بنياد ايدوب
دولت واقبال ايله اولسون مظفر دئما- حضرت بارى خدا مقبول دركاه ايلوب
معبد روشن مكان احياء سلطان مصطفى- اى سزاىئ سيريدوب نظم ايلدم تاريخنى
۱۱۷٤ سنه
Şair Sezai’nin hazırladığı bu manzume hem caminin yapıldığı tarihi hem de İstanbul
gümrük emini İshak Ağa’nın caminin mutemedi29 olduğunu haber veriyor. Camiye asıl-
mış fevkalade tezyin ve tezhip edilmiş bir hilye levhası da mabedi süslüyordu. Altında şu
ketebe var idi:
۱۱۷۳ من تالميذ السيد احمد الشهير بخواجه زاده سنة....كـتبه العبد الضعيف المحتــاج الى رحمة ربه اللطيف مصطفى المعروف بكاتب زاده
Bu kıymetli hilyeyi, cami tamamlanmadan bir yıl önce H 1173 - M 1759 yılında Ho-
cazâde şöhretli Seyyid Ahmed’in talebesinden Kâtipzâde Hattat Mustafa yazmıştır.
Camide padişah adına yazılmış zerefşa altun püskürme süslü, tezhipli bir Kur’an-ı
Kerim de vardı. Neşriyatım üzerine caminin imamı bu Kur’an’ı mabeddeki kasaya ki-
litlemişti. Vefatından sonra kasa kırılarak bu Kur’an çıkarılmıştı. Ben bu Kur’an’ı, Vatan
Caddesi’nde kurduğum Eski Yazılar Müzesi’ne aldırttım ve teşhire koydum.
Caminin tamiri dolayısıyla kandil askısı ve başka şeyler kaldırılmış, depoya konulmuş-
tur. Altı yıldan beri de caminin içi sıvansın mı, taş mı kalsın? davası inceleniyormuş. Yuka-
rıda yazdığım gibi caminin içi sıvalıydı. Bu muhteşem eserin restoresi tamamlanmalıdır30.
98
CAMİLER ve MESCİDLER
Hünkâr Mahfeli
Caminin soluna, caminin mahfellerinin en güzellerinden birisi, pırlanta bir süs gibi
yapılmıştır. Köşkün kapısı doğuya açılır. Dört mermer basamakla kapısının önüne çıkılır.
Solunda padişahın binek taşı vardır.
Kapısının üstünde sülüs ile يامفتح االبواب – افتح لنا خير البابyazılıdır. “Ey kapılar açan Allah’ım!
Bize hayırlı kapı aç.” anlamındadır. Üstünde padişahın tahtının bulunduğu istirahat köşkü
zemin katın üzerine ufak, çok güzel konsüllerle sarkmış, kesme taştan iki sıra pencereli
bir oda vardır. Buradan üstü örtülü bir geçitle caminin hünkâr mahfeline geçilir. Geçidin
üstü harap olmuş, önü de bir güvercin mezarlığı haline gelmiştir. Köşk de yağmur sızıntı-
larının tahribine terk edilmiştir. Köşkün çinileri de yer yer sökülmüş ve aşırılmıştır.
Köşkün camiye girilecek kapısının üstünde sülüs ile şu kitabe okunur:
۱۱۷۲ اشهد ان الاله هللا واشهد ان محمد عبده ورسوله كـتبه سيد عبد هللا
Bunu Hattat Seyyid Abdullah, caminin bitirilmesinden iki sene evvel H 1172 -
M 1758 yılında yazmıştır.
Mahfelin yukarıya çıkan sofa kapısının üstünde de من بنى مسجدا بنى هللا له بيتا فى الجنةkitabe-
si okunur. “Kim Allah için bir mescid yaparsa Allah da onun için Cennet’te bir ev yapar.”
anlamındadır.
Padişah mahfelinde bir kavukluk vardır. Burada “Cennet anaların ayakları altındadır.”
anlamında الجنة تحت اقدام االمهاتhadisi yazılıdır.
Hünkâr mahfeli yedi yuvarlak, bir dört köşe sütun, müezzin mahfeli de beş yuvarlak
bir dört köşe sütun tarafından tutulur. Mahfelin üstünde ikisi yuvarlak, birisi beşik örtüsü
şeklinde üç kubbe örtülüdür. Hünkâr mahfelinin kafesleri ve korkulukları arasında beş
ince ve zarif siyah sütun yükseliyor.
Bu sütunların yine siyah taştan, çok ince işlenmiş başlıkları bilhassa dikkati çeker. Hünkâr
mahfelinin duvarlarında 28 adet kaba İtalyan çinileri görülür. Buradaki mermerden yapıl-
mış ve duvara yapıştırılmış kavukluk da oymacılık sanatının muvaffak bir eseridir. 1975’te
burasını tekrar gördüm. Haraplığı artmış, çinilerinden birçokları da yok olmuştur.
Kuş Köşkleri
Müslüman Türkler, kuşların korunmasına ve gözetilmesine çok dikkat ederlerdi. Kışın
karda aç kalan kuşlara yem, yollarına devam edemeyen leyleklere ciğer vakfeden hayır sa-
hipleri vardı. Saraylara, köşklere, cami ve mescidlere kuş köşkleri de yapılırdı. Bu caminin
avlu kapılarının üstlerinde ve yanlarında, kıble duvarlarının ortasında, köşelerinde mabed
ve köşk şeklinde işlenmiş zarif kuş yuvaları, bilhassa yabancı turistlerin dikkatlerini çeker.
99
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Mabedin avlusundan sağına ve soluna tak halinde birer kapı daha açılır.
Sağdaki kapısının üstünde: سالم عليكم بماصبرتم فنعم عقبى الدار
Soluna açılan kapısının üstünde: سالم عليكم ادخلوها الجنة بما كنتم تعملونyazılıdır.
Mabedin kıble tarafında mektep vardı. Yıkılarak yerine yenisi yapılmıştır. Mabedin
zarif muvakkithânesi yıkılmıştı. Caminin sağ duvarının dış köşesine şakulî bir güneş saati
(basita) yapılmıştır. Köşesine de yapan adını şöyle kazdırmıştır: ۱۱۷۷ رسمه يحيــى نهTürkçesi
“bunu H 1177 yılında Yahya resmetti.” demektir.
Ayvansaraylı Hüseyin Efendi bu camiyi yazarken: “Bu camii Sultan III. Mustafa yaptır-
mıştır. Bu camiin de diğer sultan camileri gibi bütün levazımatı mükemmeldir. Müstakil mu-
vakkit hücresi dahi vardır. Yakınında bir mektep ve tek bir bina da yapmıştır... Caminin meza-
ristanında gömülü olanların çoğu Enderun-u Hümâyûn adamlarındandır. Mahallesi vardır31.”
Sultan III. Mustafa, külliye için burada birçok gelir yapıları da yaptırmıştır. Caminin
soluna 40 yastık dokuma kârhânesi (yapım evi) bir lonca, bir de bükücü kârhânesi yaptır-
mıştı. Bu kârhânelerin kubbeli parçalarından bazıları bize kadar gelmiştir. Bir kısmının
yerleri de futbol sahası halindedir. Kârhâneleri ben 45 yıl önce ayakta görmüştüm.
Ayazma Kabristanı
Ayazma Camii’sinin kıble tarafı bir nazire halinde kabristandır. Buradaki bazı mezar
taşları eşsizdir. Gömülü olanlardan bazılarını yazıyorum:
1. Silâhdarzâde Mir Seyyid Mehmed Emin Efendi. H 16 Zilkade 1243.
2. Bâbüssaâde ve Galatasaray ağalarından Hasodabaşı Abdullah Ağa. H 1202.
3. Sultan III. Mustafa’nın çuhadar ağası Mustafa Ağa. H 17 Zil. 1196.
4. Padişahın Silâhdarı Seyyid Mehmed Ağa. H 1185.
5. Sultan III. Mustafa’nın dadısı Ayşe Hatun. H 23 Ram. 1173.
6. Müderris ve Hattat Bosnalı Hacı Osman. H 1180.
7. Kethüda Hatice Hatun. H 1179.
8. Sultan Selim’in ebesi Rukiyye Kadın. H 1183.
9. Dârüssaâde Ağası Mercan Ağa. H 1186.
10. Padişahın baş musahibi Mansur Ağa. H 1193.
11. Ayazma Camii’sinin muvakkiti Mehmed Seyyid. H 1181.
12. Ayazma Camii İmamı Hacı Salih. H 1318.
13. Hattat Hacı Alizâde Mehmed Kemâleddin. H 1180.
14. Müşir, Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa’nın hemşiresi Şakire Hanım. H 1320.
15. Bâbüssaâde Ağası Hacı Ali Ağa. H 1209.
16. Şair Naşid İbrahim Bey. 1206 H.
17. Bâbüssaâde Ağası Seyyid Abdullah. H 1209.
18. Ser alây-ı pâdişâhı Selman Ağa. H 1209.
31 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 189.
100
CAMİLER ve MESCİDLER
32 Hadîkat-üI-Cevâmi’, C. 2, s. 196.
33 Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, C. l, s. 473.
101
Aziz Mahmud Hüdâî’nin Tacı
CAMİLER ve MESCİDLER
عمر وشكوكـتله خدا تختنده قيلسون كامياب- حضرت عبد المجيد خانى الى يوم الحساب
آ
�ستانن ايلدى معموره وزرين قباب- پبر محمود هدائينك علوهمتى
كعبۀ عشاقدر اولمش مطاف شيخ وشاب- سعى ايله كسب صفا قيل كيم بودركاه بلندده
آ
قد خميده اولمش �نكچون سپهر بى طناب-
باش كسر بةبابه مهرينى فرش ايليوب
اول عزيز جلوتى ايلر درونن لمعه تاب- بنده سن انوار هو ايله قيلوب روشن چراغ
آ
چشمه سار جانبيندن روان �ب ناب- جويبار فبض وهمت كم دراحساننك
قلدى هرمصرعده برتاريخ ترقيم وحساب-
لوح بابه يازدى برمطلع سنيح كمترين
آ أ
صدق ايله كل �ستان قطب عالمدر بوباب-
اولدى دركاه هدايــى بنده يه خيرالم�ب
۱۲۷۲ ۱۲۷۲
Bu manzumenin üstünde Sultan Abdülmecid’in çiçekli ve altın yaldızlı bir tuğrası
vardır. Bu kitabeyi Şair Senih hazırlamıştır. Son iki mısra ayrı ayrı ebced hesabına vuru-
lunca altlarına da yazılan rakamlar çıkar ki, Sultan Abdülmecid bu dergâhı H 1272 - M
1855 yılında yeniden yaptırmıştır. Kitabede dergâhın kubbelerinin altınla yaldızlı olduğu
söyleniyor. Bu kapının sağında Nevşehirli İbrahim Paşa’nın damadı Mehmed Paşa’nın H
1141 - M 1728 yılında yaptırdığı bir, solunda da iki çeşme vardır. Birincisinin üstünde sü-
lüs iki satırlık kitabesine göre H 1018 - M 1609 yılında tamir edilmiştir. İkinci çeşmenin
üstünde iki kitabe vardır. Üstündeki kitabeye göre H 1033 - M 1623 yılında yapılmıştır.
Altındaki beş satırlık kitabeye göre de çeşmeyi Sultan Abdülmecid H 1272 - M 1758
yılında yenilemiştir34.
Çeşmenin üstünde meşruta bir ev vardır. Evden sonra kabristanın kapısı görünüyor.
Camiye çıkarken sağda da yine vakfa ait ahşap bir ev bulunuyor. Yukarıya çıkarken sağlı
sollu kabristandır. Türbeden sonra cami gelir. Caminin kapısının üstünde Sultan Abdül-
mecid Han’ın tuğrası ve dört satır halinde ta’lîk ile yazılmış şu kitabe vardır:
ظهبر اولمش فتوح مملكات ايچره نصرت اقطاب- شه غازى واليات منقبت عبد المجيد خانه
ايدتجه قيلدى فيض روحانيت اقطاب- رصانتله عزيز محمود افندى دركهن انشا
سزادر اولسه باب خانقاهده زينت اقطاب- دعاى شوكـتيله زييورايكى جوهرين تاريخ
معين اولون امورنده خدايا همت اقطاب- شه دين كيم هدايــى خاتفاهن ايلدى بنياد
۱۲۷۲
Şair Ziver’in hazırladığı bu tarih manzumesinin son iki mısraı ebced hesabına vuru-
lunca 1272 rakamları çıkar ki Sultan Abdülmecid, hankâhı ve camiyi H 1272 - M 1758
yılında yaptırmıştır. Sağındaki semahâne kapısı denilen kapının üstünde, celî sülüs ile iki
satır halinde şu kitabe okunur:
Eğer vâsıl olam dirsen dilâ sen sırr-ı maksûda
Gel âbâd ile yüz sür âsitân-i Şeyh Mahmud’a
Bu kapıya semahâne, zikir kapısı deniliyor.
Caminin bundan başka sağ tarafında üç kapısı daha vardır. Caminin altı kabristandır.
Kapılardan birisinden buraya inilir, ikincisi şeyh kapısı, üçüncüsü kadınlar mahfeli kapısıdır.
103
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Caminin içini ahşap bir kubbe örter. Kıymetli bir avizesi vardır. Kadınlar mahfeli ve
hünkâr mahfelleri oldukları gibi muhafaza edilmişlerdir. Hünkâr mahfelinin kapısı yol aşırı
imaret mutfağının üstündedir. Mahfele yol, buradan askı halindeki bir kısımdan geçer.
Aziz Hüdâî’nin kendi yaptırdığı cami küçüktü. İlk caminin yeri içeriden bir çizgi halin-
de görülmektedir. Sultan Abdülmecid, camiyi büyülterek yenilemiştir. Caminin içinde çok
kıymetli levhalar vardır. Cami 1975 yılında Vakıflar Başmüdürlüğü tarafından tamir edi-
liyordu. Bu külliyeyi yangından sonra Sultan Abdülmecid tamamen yeniden yaptırmıştır.
35 Günümüzde caminin girişinde “Halep Mollası ve Müderris Abdülbaki Efendi Cami’i Şerifi 1054-1644” yazmaktadır. (MD)
104
CAMİLER ve MESCİDLER
yanlışlarla kopya etmiş ve altında rakamla tarihi olmadığı halde yanlış hesaplayarak 1054
tarihini de atmıştır36.
Mabedin kıble tarafı mezarlıktı. Burada on iki mezar taşı kalmıştır. Biz burada camiyi
yaptıranın mezar taşını bulduk. Sülüs ile yazılan kitabesi şudur:
الفاتحه
مرحوم مغفورله
۱۱٤۲ سنه.عبد الباقى افندى روحيچون
“El-Fâtiha... Merhûm ve mağfûrun leh müderris Abdülbâkî Efendi rûhu içün... Sene 1142.”
Camiyi yaptıran müderris Abdülbâkî Efendi, H 1142 - M 1729 yılında ölmüştür.
Burada H 1159 - M 1740 yılında ölen Çinili hamamcısı Ömer Ağa’nın anası Fatıma
Hanım’ın, H 1162 - M 1748 yılında ölen Hattat Abdüllâtif Şükrü Efendi’nin ve H 1174
- M 1760 yılında ölen Hacegân-ı Hümâyûndan Ali Efendi’nin kızı Safiye Hanım’ın ki-
tabeli kabir taşları vardır.
105
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
BEYLERBEYİ CAMİİ
Bu cami, Beylerbeyi’nde iskeleden çıkınca solda deniz kenarındadır. Cami buradaki
İstavroz Sarayı’nın Hırka-i Şerif Dairesi’nin yerine yapılmıştır. Sultan I. Abdülhamid
annesi adına yaptırdığı cami, vaktiyle Hırka-i Şerif ’in muhafaza edilmiş olmasından
mübareklik olan yere kurdurmuştur. Padişah ve oğlu Sultan II. Mahmud bilhassa yazın
Cuma namazlarını burada kılarlardı. Caminin hünkâr mahfiline hem karadan hem deniz
tarafındaki avlulardan, yani kuzey ve güney taraflarından gidilebilir. Caminin kara avlu
kapısı Beylerbeyi asfaltına, Yalı Boyu Caddesi’ne açılır.
Geniş taş saçaklı mermer kemerli kapının sağında ve solunda dörder avlu penceresi ve
birer çeşme vardır. Kapının girerken solunda granitten bir de binek taşı görülür. Padişahlar
camiye atla gelip giderlerken atlarına bu taştan binerler ve inerlerdi. Tak kapının solunda
hamam vardır. Kapının üstünde güzel bir ta’lîk ile dört satır halinde şu kitabe okunur:
آ
– پادشاه هفت كشور مئل �ثار خير۱
آ
يعنى ظل هللا عدل �راى خان عبد الحميد
عصر پر نصرتده اول شاه مكارم كـترك
آ
عالمك الن ليلى قدر ويومى صبح عيد
– تحت عاليبحت عثمانى يه جالس اولولى۲
خير وبرى نوبنو اولمقده صدقيله مزيد
اولدى احيا همت شاهانه سيله بو محل
وادى هيهات ايكن شهر اولدى معمور وجديد
– ايلدى بنياد بر جامع كه انوار خدا۳
خارجندن اولمده مشهود احرار وعبيد
چونكه ضبط سال برشيئ مهمدر الجرم
ايلدى مكـتوبى نامق بنده سى فكر سديد
كلدى برهاتف بوطرز اوزره ديدى تاريخنى-٤
معبد اسالم نوبنياد خان عبد الحميد
۱۱۹۲
38 Mir’ât-ı İstanbul, s. 201.
106
CAMİLER ve MESCİDLER
Şair Mektupçu Namık’ın hazırladığı bu tarih manzumesinin son mısraı ebced hesabı-
na vurulunca 1192 rakamları çıkar ki, Sultan I. Abdülhamid bu camiyi H 1192 - M 1778
yılında yaptırmıştır. Kitabede padişah şöyle vâsfediliyor:
“Yedi iklimin hayır eserleri yaptırmaya mâil padişahı, adaletli Allah’ın gölgesi Han
Abdülhamid. Onun saltanat devrinde âlemin geceleri Kadir Gecesi, günleri bayram sa-
bahı oldu. Yüce bahtlı Osmanlı tahtına oturalı ihsanı ve hayrı cidden arttı. Himmetiyle
burasını ihya etti. Burası tozlu topraklı bir vadi iken yepyeni bir şehir oldu. Bir cami yaptı
ki, Allah’ın nurlarını hür ve köle herkes görüyor. Bunun yılını zapt etmek mühim bir
şeydir. Mektupçu Namık kulu bu hususu düşünürken bir hatif ona tarihini şöyle söyledi:
Abdülhamid Han’ın yeni yapılmış bir İslâm mabedi, 1192.”
Caminin deniz tarafındaki kuzey avlu kapısının üstünde Sultan II. Mahmud’un tuğra-
sı görülür. Avlunun sağında ve solunda birer penceresi vardır. Som mermerle yapılan avlu
duvarından kuzeye 12 pencere açılır. Sağ ve sol kapıların iki tarafında da ikişer pencere
görülür. Caminin kıble kapısına on mermer merdivenle çıkılır. Son cemaat yerinin kapı-
sının üstünde Mahmud Esad Yesârî’nin nefis ta’lîki ile şu kitabe okunur:
هو الخالق الباقى
قصر فردوس كبى حضرت عبد الحميد- روح عالى كهر والده سلطان ايچون
اوشهك والدءسى رابعه سلطانه مجيد- ياپدى بو جامع پاكى ايده اجرين ايصال
كـتبه العبد الداغى محمود اسعد اليسارى
Biz bu kitabeden, Sultan II. Abdülhamid’in, Cennet köşküne benzeyen bu camiyi
annesi Rabia Sultan’ın ruhunu şâd etmek için yaptırdığını öğreniyoruz. Sultan II. Ab-
dülhamid’in annesi, Sultan III. Ahmed’in kadını Rabia Şermî Sultan, H 1135 - M 1722
yılında ölmüş yeni cami haziresine gömülmüştür39. Padişah, camiyi annesinin ölümün-
den 57 yıl sonra yaptırmıştır.
Son cemaat yerinin tavanı ahşap kaplıdır. Son cemaat yerinden deniz tarafına, camiden
de buraya dörder pencere açılır. Solundaki oda kayyum odasıdır. Kıble kapısının kemeri
yekpare mermerdendir. Ortasından çatlamıştır. Üstünde altı satır halinde ta’lîk ile şu 24
mısralık kitabe okunur.
جامع جمله محامد يعنى خان عبد الحميد- رونق كرسئ شاهى زيور محراب دين
أ أ�ولشهنشاء زمانكيم دوران دهر اولور
پيشكاه محفل دولتم� بنده عبيد-
باب دركاه معالسندن عالم مستفيد- زير واالقبۀ خفظنده دنيا مستريح
)40( بردالرابى معادل دريكـتاى فريد- بحرجودندن كنار عالمه چيقدى ينه
كيم بوطرح دلكشاسيله جهان ايچره وحيد- يعنى ياپدى ساحل درياده بونو جامعى
آ
سيم وزران مهرومه �ويزه در سرخ وسفيد- اختران عين قناديل ضيا افشانيدر
كحل ايدر هب دودۀ قنديلنى نجم سعيد- شمع محرابندن ايلرماه انوار اقتباس
آ
پادشاه عالمى خندان ايده رب مجيد- صبح صادق كبى �چدقجه باب وروزنى
تخكاه سلطنتده ايلسون عمرين مزيد- حق تعالى نيجه بويله خيره توفيق ايليوب
بوى بخش اولدى ايكى مصرع مثال مشكبيد- باغ الهام الهيدن مشام طبعمه
39 Sicill-i Osmânî, C. 1, s. 34.
40 Hadîka bunu “mezîd” şeklinde yanlış yazmıştır.
107
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
اولديلر الحق عفيفا حسنله بيت القاصيد- هر برى اولدى حساب اولنجه تاريخ تمام
معبد مطبوع ونوبنياد خان عبد الحميد- كعبه يــى ياد ايتديرر دلجومكان اولدى هله
۱۱۹۲ ۱۱۹۲
Şair Afif ’in41 hazırladığı bu kitabenin son iki mısraı ayrı ayrı ebced hesabına vurulursa
1192 rakamları çıkar. Padişah, camiyi H 1192 - M 1778 yılında yaptırmıştır.
Şair, yıldızları camiye kandil, gümüş ayla, altın güneşi ak ve kırmızı renkli avize yapı-
yor. Caminin solundaki mahfelin kapısının üstünde şu kitabe okunur:
بو طرح پكله حسن ختامه اوليجق واصل-
عبادتكاه واال محفل سلطان عاليشان
سعادتله شهنشاهه همايون اوله محفل- يازلدى جوهرين تاريخ توفيقا بودركاهه
Şair Tevfik’in hazırladığı bu manzumenin son mısraının noktalı harfleri ebced hesa-
bına vurulunca 1190 rakamları çıkar. Bir evvelki mısradaki tâ’miyeye göre بوkelimesinin
birinci harfinin ifade ettiği 2 rakamı da ilave edilirse 1192 tarihi bulunur. Mahfel H 1194
- M 1778 yılında camiyle beraber yapılmıştır.
Padişah mahfeline caminin solundan çıkılır ve buradan müezzin mahfeline açılan ka-
pıdan geçilir. Mahfelin önü tunç şebekelidir. Mahfel, müezzin mahfelinden ayrılmıştır.
Duvarının dört tarafına Yesârî Mahmud Esad Efendi’nin güzel ta’lîki ile bir kitabe ya-
zılmıştır. Ben bu kitabeyi 35 yıl önce almıştım. Yağmur sızıntıları bu kitabenin hemen
hepsini silmiş, akıtıp götürmüş. Bazı parçaları zor okunabilir hale gelmiştir. Şimdiye ka
dar hiçbir yerde neşredilmemiştir. Buraya koyuyorum:
جهانه همت ولطف شهانه سى مبذول-
جناب حضرت عبد الحميد خانك كيم
آ
مدام طبع همايونى خيريله مشغول- وجودى مايۀ جودو كرمدر �فاقه
آ
بوجايكاه فلك �ستان اوزره شمول- بمروغ همت ونورى توجه ايديجك
مكان پاك تعبد محل حسن قبول- ياپدى يمنله اولدى بوجامع واال
خلوص ايله كيم ايدرسه بودركه ايچره دخول- اولور قرين اجابت دعاسى بيشبهه
آ
سزاى احسن تحسين اهل فهم وعقول- نه پاك دركه عالى كه هرمقامى �نك
لطيف عنبر سار وعوددن مجبول-
كزين منبر وكرسى كالوب سياه وسفيد
بولور حصول دعاييله بونده هر مسؤل- على الخصوص كه بو محفل همايونكم
بوخيرى بولدى شرفله ختامه چونكه وصول- عنايت (ازليله) اوشاه ذيشانك
جناب رابعه سلطانه ايده حق موصول- ثوابين ايلدى اهدا جليله والده سى
معمر ايله اوشاهى بنور بال رسول- سرير سلطنتده صفا ايله يارب
آ
حميد خانك اوله حقه معبدى مقبول- ديدى رشيد دى �كه بورسمه تاريخن
۱۱۹۲
العبالداعى محمود اسعد اليسارى غفرله
Şair Reşid’in42 hazırladığı bu manzumenin son mısraı ebced hesabına vurulunca 1192
rakamları çıkıyor. Bu altında yazılmıştır. Kitabe öbür kitabeler gibi mahfelin H 1192 - M
1778 yılında yapıldığını gösteriyor.
Manzumede, fildişiyle süslenen minber ve vaiz kürsüsü övülüyor. Bunların amber
41 Şair, Afif İbrahim Efendi’dir. Kethüda kâtipliği, Viyana sefirliği, topçular kâtipliği, defter eminliği yaptı. H 1224 - M 1809 yılında öldü.
Sicill-i Osmânî, C. 3, s. 484.
42 Hocazâde Reşid Efendi, saray helvacılarından Hasan Ağa’nın oğludur. Sarayda Arapça ve Farsça hocası, büyük bir âlim ve şair idi. H
1206 - M 1791 yılında ölmüştür. Sicill-i Osmânî, C. 2, s. 289.
108
CAMİLER ve MESCİDLER
109
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
110
CAMİLER ve MESCİDLER
Şair Sermed’in hazırladığı bu kitabenin son beytinin her mısraındaki noktalı harfler
ebced hesabına vurulunca 1192 rakamları çıkar. Caminin Sultan I. Abdülhamid tara-
fından H 1192 - M 1778 yılında yapıldığı anlaşılıyor. Şair bu manzumesinde minare-
nin kandillerinin sudaki akislerini suya düşmüş bir dizi gerdanlığa benzetiyor. Caminin
avlusunun sağında on musluklu bir abdest alma yeri, önünde ahşap imam ve müezzin
evleri vardır.
Caminin mimarı Mehmed Tâhir, binaemini de Mustafa Efendi’dir44. Hadîka sahibi,
Toklu Dede Camii’ni yazarken bunun Toklu Dede Camii’ne, H 1186 - M 1772 yılında
yeni bir yol açtığını, sonra şehir emanetine nakledildiğini, Sultan I. Abdülhamid’in İs-
tanbul’daki imaretini ve Beylerbeyi’ndeki camisine ve başka hayır eserlerine binaemini
olduğunu, bu padişahın İstanbul’daki medresesini ve türbesini tamamlarken öldüğünü
yazar. 1194 yılı Cumâdelâhire’nin birinci günü zelzeleden korkmuştu. Evine götürülmüş
ve ertesi günü ölmüştür. Eğrikapı dışında Toklu Tepe Kabristanı’na gömülmüştür.
Mustafa Efendi, Ayvansaraylı Hüseyin Efendi’nin yakın akrabasından idi45. Sicill-i
Osmânî sahibi, Hasbî Mustafa Efendi’nin Ahmed Çelebi’nin oğlu olduğunu, Darphâne
Eminliğinde ve Hamidiye İmareti’yle, Beylerbeyi Camii’nin inşaatında binaemini bulun-
duğunu ve zelzeleden korkarak öldüğünü yazıyor46.
BODRUMÎ CAMİİ
Bu cami, Küçük Çamlıca’nın doğu yamacına, güzel manzaralı, güzel havalı bir yeri-
ne kurulmuştur. Cami, bulunduğu sokağa da adını vermiştir. Caminin yol aşırı önünde,
bileziği ve kapağı som, ak mermerden yapılmış bir kuyu vardır. Suyu, meşhur Çamlıca
sularının ayarındadır. Caminin sokağa bakan duvarındaki ak mermerde altı satır halinde
ta’lîk ile şu mensur ve manzum kitabe okunur:
– مسجد اسس على التقوى من اول يوم احق ان تقوم فيه۱
– عن على رضى هللا تعالى عنه قال رسول هللا صلى هللا تعالى عليه وسلم۲
– من بنى هلل مسجدا بنى هللا له بيتا فى الجنة۳
Hudâvend-i muazzam Abdülhamid Han’ı
Serîr-i saltanatda dâim itsün Hazret-i Mevlâ
O şâh-ı zill-i Yezdân’ın atâ-i bî-şümâriyle
Ömer Lütfî Efendi eyledi bu mescidi inşâ
Düşer binde bir ancak Re’fetâ bu güher târîh
Yapıldı Ravza-i Cennet gibi bir ma’bed-i zîbâ
1309
Şair Refet’in hazırladığı bu kitabeye göre Şeyhülislâm Ömer Lütfî Efendi, bu mabedi
Sultan II. Abdülhamid’in ihsanıyla H 1309 - M 1891 yılında yaptırmıştır. Kitabenin son
tarih mısraının noktalı harfleri ebced hesabına vurulunca 1308 çıkar. Hâlbuki altında
1309 rakamları görülüyor. Yazıyı taşa kazan, kazdığı senenin tarihini atmış olacak.
44 İstanbul Camileri, C. 2, s. 12.
45 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. l, s. 146.
46 Sicill-i Osmânî, C. 4, s. 447.
111
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Caminin avlusunun solunda, suyunu kuyudan alan çeşmenin üstünde, yaptırdığı mekte-
binin tarihi vardır. Caminin avlu kapısının solunda, duvarda şu iki satırlık kitabeyi okuyoruz:
Al abdesti bu mescidde kıl namaz
Kabul olur eyle anda çok niyaz
1311
Bu, camiden üç sene sonra yapılan çeşmenin kitabesidir. Tamir sırasında buraya konul-
muştur veyahut çeşme daha sonra sola alınmıştır. Avlu kapısından girince mabed sağda-
dır. Adi taş yapılı ve ahşap örtülüdür.
Ahşap minaresi yıkılmıştır. Mabedin saçakları harap olmuştur. Küçük minberi de ah-
şaptır. Mabedin mihrabı üzerinde “Küllemâ dehale aleyhâ zekeriyye’l-mihrâb” levhası var-
dır. Bunu H 1309 - M 1891 yılında, Mısrîzâde Ali yazmıştır. Camiye, Şeyhülislâm Ömer
Lütfî Efendi’ye sunulan 34 mısralık bir yeni yıl tebriki manzumesi, güzel bir ta’lîk ile
yazılarak, levha halinde asılmıştır.
Şu mısra ile biter:
Afiyetle ol muammer, görme âlâm ü keder
Şalini tâ’dâdâ kaadîr olmaya devr-i zaman
Bunu, Maraşlı Ahmed Kemaleddin yazmıştır. Caminin avlusunun solunda sandukası
som ak mermerden yapılan merkad, camiyi yaptıranındır. Baş taşında şu kitabe okunur:
“Hüve’l-Hallâku’l-Bâkî Şeyhülislâm-ı sâbık Bodrumî el-Hâcc Ömer Lütfî Efendi’nin rûhu
içün ve kâffe-i ehl-i îmân ervâhına lillâhi’l-Fâtiha”
Kitabeye göre, eski Şeyhülislâm Hacı Ömer Lütfî Efendi, H 1314 - M 1896 yılında
ölmüştür. Caminin avlusu bir çiçek ve gül bahçesi halindedir. İmamı Ahmed Emânet,
camiyi ve bahçesini çok temiz tutmuştur. Caminin acele tamire ihtiyacı vardır.
Hacı Ömer Lütfî Efendi’nin, hariciyeli ve dâhiliyeli ahşap büyük konağı, caminin sa-
ğında ve bitişiğindedir. Yer yer çökmüş ve yıkılmıştır. Konağı, bağı ve bahçesi terk edilmiş
bir haldedir.
112
CAMİLER ve MESCİDLER
II. Abdülhamid’in hal fetvasını imzalayarak V. Sultan Murad’ı saltanat tahtına getireceği
hakkındaki bir jurnal üzerine azl ve evinde oturmaya mecbur edilmiş olması haberi doğru
değildir. Çok güzel Arapça ve Farsça bilirdi. Kitapları vardır47. Yukarıda mezar taşından
aldığımız kitabesine göre 1314 yılı Zilhiccesi’nin 18’inde (M 1896) ölmüş ve camisinin
avlusuna gömülmüştür. Osmanlı Devleti’nin 116. şeyhülislâmı sayılırdı.
BULGURLU CAMİİ
Bu cami Bulgurlu’dadır. Mabed taşla yapılmıştır. Kıble tara-
fından sağına ve soluna ikişer pencere açılır. Minaresi sağında-
dır. Minberi ve müezzin mahfeli ahşaptır. Caminin önünde iki
büyük çınar vardır. Çınarların önündeki musalla taşının firizleri
çok güzeldir.
Camiyi teberdarlardan Mehmed Ağa yaptırmıştır. Minberini
Bayram Paşa koydurmuştur. Bayram Paşa, camide hizmet alan-
lar için gelirler vakfetmiştir. Sultan I. Mahmud’un silâhdarların-
dan Süleyman Ağa yakınında bir sıbyan mektebi yaptırmıştır.
Buradaki tek hamam ile Bulgurlu’nun birçok arazisi Hüdâî Aziz
Mahmud’un gelir vakıfları arasındadır.
Bulgurlulular bulgur yaptıkları için böyle adlandırılmıştır.
Hüdâî Aziz Mahmud Efendi buraya bir dibek de vakfetmiştir48.
Mabedin sağ tarafı kabristandır. Burada gömülü olanların la-
kapları şöyledir:
1. H 1249 - M 1833’te ölen cami imamı Emin Efendi’nin
eşi Zahide.
2. H 1296 - M 1878 yılında ölen Bulgurlu Camii imam
oğulluğundan Emin Ağa’nın eşi Darıcalı Zeynep.
3. H 1306 - M 1888 yılında ölen imam efendinin torunu
Mehmed Emin Ağa. Bulgurlu
Camii
4. H 1328 - M 1911’de ölen Mehmed Eminzâde Darıcalı Mehmed Tâhir.
5. H 1249 - M 1833’te ölen Bulgurlu Camii
İmamı Mehmed Emin.
6. H 1287 - M 1870’te ölen Bulgurlu İma-
mı Mehmed Said.
7. H 1260 - M 1844’te ölen Ellezoğlu Fey-
zullah Ağa.
8. H 1299 - M 1881 yılında ölen Batum Mek-
tebi birinci muallimi Hâfız Râgıb Efendi.
Bulgurlu mektebi-
nin parçalanmış taş
47 İlmiyye Salnâmesi, s. 613; Osmanlı Devrinde Son Sadrazamlar, s. 265, 1273.
kitabesi
48 Hadîkatü’l-cevâmi’. C. 2, s. 256.
113
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Bulgurlu’da bir de Çilehâne Mescidi vardır. Ben bu incelemeyi 30 Mart 1941’de yapmıştım.
1975 yılı Temmuz ayında camiyi tekrar inceledim, cami yenilenircesine tamir edil-
miştir. Mektep yıkılmış yok olmuştur. Parçalanan kitabesini caminin kapısı önünde bul-
dum49. Bu hususta Bulgurlu Çeşmesi’ni yazarken geniş bilgi verdim. Bu hususta 23 Tem-
muz 1975 tarihli Yeni Asya gazetesinde “Kimdir bu ülkenin târihî eserlerini koruyanlar?”
adlı bir yazı neşrettim.
CENNET CAMİİ
Cami, Beylerbeyi’nin Cennet Mahallesi’nin Boğazı, Beyoğlu’nu,
kısmen Marmara’yı görünüş çerçevesi içine alan güzel bir tepesi üze-
rine kurulmuştur51.
Cami, 1967 yılında hayırsever ta cirlerimizden Ahmed Ünal
tarafından yaptırılmıştır. Mabed fevkânîdir. Altında bir dükkân, ya-
nında imam ve müezzin meşrutaları vardır. 170 m2’lik bir arsa üzerine
kurulmuştur. 400 kişi namaz kılabilir. Önünü beton bir saçak örter.
Tek kubbeli cami, 24 pencereden ışık alır. Üç küçük kubbenin örttüğü
müezzin mahfeli ve demir parmaklıklı minberi vardır. Etrafını hanı-
meli ve güllerin sardığı mabedde manevi ve uhrevi kokudan başka
dünyanın en güzel kokuları müminlerin dimağlarını ıtırlandırır.
Beylerbeyi’nde
Cennet
49 Mektebe ait kitabe caminin arka tarafında, yerde durmaktaydı. Üsküdar Belediyesi yetkilileri tarafından zarar görmemesi için Selimi-
Camii
ye’ye nakledilmiştir. (MD)
50 Burhaniye Camii, Üsküdar Belediyesi tarafından aslına uygun bir şekilde restore edilerek, 6 Kasım 2020 tarinde kılınan Cuma Namazı
sonrasında yeniden ibadete açılmıştır. (MD)
51 Cennet Camii, 16 Şubat 2019 tarihinde Abdullah Tivnikli ve ailesinin katkılarıyla Üsküdar Belediyesi tarafından yenilenmiştir. (MD)
114
CAMİLER ve MESCİDLER
Hüseyin Çiçek adlı dikkatli ve mabedin temiz kalması için titizlikle çalışan bir müez-
zini vardır. Dilimli minaresi sağındadır.
Bu cami, Beylerbeyi’nin Sultan I. Abdülhamid, Bostancıbaşı Abdullah ve Küplüce
camilerinden sonra dördüncü camisi olarak yapılmıştır. Bundan sonra Çakal Tepe ve
Kirazlı Tepe camileri yapılmıştır.
115
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
ÇAKALTEPE CAMİİ
Bu cami Beylerbeyi’nin üstünde, kendi adını taşıyan hâkim bir tepenin üstüne Şevki
Liko isimli bir hayırseverin önderliği ve teşviki ile hayırseverlerin yardımları sayesin-
de kurulmuştur. Tek minareli bu cami, Boğaz’ın güzel manzarasını süslemektedir. Cami
1975 yılı sonlarında ibadete açılacaktır.
ÇAKIRCIBAŞI CAMİİ
Bu cami Üsküdar’da Doğancılar’da Üsküdar kaymakamlık binasının yol aşırı karşısın-
da, köşede dört yol ağzındadır. Bu camiye bazı kaynaklarda Doğancılar Camii de denilir.
Hadîkatü’l-cevâmi’ bizim yazdığımız gibi adlandırmıştır.
Evliya Çelebi, bu mescidi Hacı Paşa Mescidi şeklinde adlandırır. Üsküdar’daki mes-
cidlerin en seçkini olarak gösterir. Bundan başka da bir mescidin adını vermez.
Evliya Çelebi, Kanunî Sultan Süleyman’ın beylerbeyilerini yazarken de “Damat Hasan
Paşa, Süleyman Han’a damat olup Acem’e (İran’a) kaçan Şehzâde Bayezid içün Acem’e elçilik
ile gidüp Şehzâde Bayezid’i evlâdlarıyla alub, Sivas Kalesi’nde boğdurarak şehid edüp, Paşa
Kal’ası yakınında defnettiler.” diyor.
Cami kârgir yapıdır. Kıble tarafına ve sola dörder, sağından beş pencereden ışık alır.
Ben camiyi 1941’de ilk defa incelediğim zaman binanın üstü ahşap ve kurşun örtülü idi.
Mabed çok haraptı.
Son cemaat yeri de ahşaptır. Mabedden buraya dört pencere açılır. Kapısı, minberi ve
kürsüsü cevizdendir. Oyma sanatının güzel ve muvaffak eserleri sayılırdı. Bu kıymetli
eserlerin üstlerine yağlı boya çekilmiştir. Müezzin mahfeli de ahşaptır.
Caminin sağına ve soluna ve kaymakamlık tarafına açılan iki kapısı vardır. Sağındaki-
nin üstünde üzeri alçı ile kapanmış Sultan II. Mahmud’un tuğrası vardır. Tamir esnasında
bu tuğra açılmıştır. Tuğranın altında şu kitabeyi okudum:
اسمى وش شايسته درخيره بولوب عزورفاه- ذات عصمت سيرتى اوچنحى اقبال خانمك
ايلدى شادان بوسمتك حلقنى بى اشتباه- ياپديروب بو جامعى اولكندن اعالرصين
مؤمنين تابونده قلدقجه نماز پنجكاه- اوله اعمالى حواس خمسۀ خيرات جود
ايلد كده خامه بيت نظمى (زيور) پناه- سويلندى بو ايكى تاريخ بربيت ايچره باق
سعينى شايستۀ اجر جزيل ايده اله- ياپدى باق اوچنجى اقبال خانم اعلى معبدى
كـتبه عبد الحميد الشهرى
Hattat Abdülhamid’in kaleminden çıkan ve Şair Ziver’in hazırladığı bu tarih man-
zumesinin son iki mısraı ebced hesabına vurulursa birincisi 1265, ikincisi 1287 çıkar.
Hâlbuki altında 1275 yazılıdır ki, ebced hesapları yanlıştır.
116
CAMİLER ve MESCİDLER
117
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
verilmişti. Paşa ile beraber 988 yılı Şaban’ında aynı günde ölmüştür. Eyüb’de, Zal Mah-
mud Paşa Türbesi’ne gömülmüştür57 (M 1580).
Çakırcı Ahmed Paşa için Süreyya Bey şunları söyler: “Gâyet iyi silah kullanırdı. Kerem-
li, akıllı, cömert, çok güzel konuşan bir zât idi.”
İstanbul’da Fatih Millet Kütüphânesi’nde 93 numarada Çakırcıbaşı Hasan Paşa’nın H
999 -M 1590 tarihli orijinal vakfiyesi vardır58.
ÇEKMEKÖYÜ CAMİİ
Bu cami Üsküdar’ın 85 ev, 500 nüfusu bulunan Çekmeköyü’ndedir. Ahşap örtülü taş yapı-
dır. Taştan kısa bir minaresi, son cemaat yerinin solunda Kur’an kursu odası vardır. Caminin
hiçbir yerinde yapanını, yaptıranını gösteren bir kitabe yoktur. 1919 yılında tamir edilmiştir.
Köyde emlak sahiplerinden Doktor Şükrü Saraçoğlu’nun üç katlı bir köşkü vardı. Yan-
mış, yalnız duvarları kalmış. Köyün üç çeşmesi bulunuyor. Suları Keçi Ağılı’ndan ve Sap-
dere’den gelir. Köy hâkim ve güzel bir tepe üzerine kurulmuştur.
118
CAMİLER ve MESCİDLER
ÇİLEHÂNE MESCİDİ
Bu mescid Küçük Çamlıca’nın Alemdağı’na bakan tatlı bir yamacı üzerindedir. Buraya
Bulgurlu tarafındaki Çiçek Sokağı’ndan her çeşit vesâit ile çıkılabilir. Mabed yukarıya çıkar-
ken solda muntazam hazırlanmış bir yayvan set üzerindedir. Birkaç merdivenle çıkılan ikinci
set üzerinde bir kuyu ve som mermerden yapılmış bir su deposu ve meşrutahâne vardır62.
5 metre uzunluğunda ve 10 metre enindeki mabed taşla yapılmıştır. Kalın ve kısa
minaresi sağındadır. Mescidin hiçbir yerinde yapıldığı tarihi ve yaptıranını gösteren bir
kitabesi yoktur. Aziz Hüdâî’nin İstanbul’a geldiği zaman taştan yaptırdığı ilk iki odalı
evinin esası saklanarak yeniletildiği söyleniyor. Duvarlarının kalınlığı 0.70 metredir. Beş
pencereden ışık alır. İrşad vazifesine başlayıncaya kadar Aziz Hüdâî burada oturmuş,
sonra Üsküdar’daki tekkesini, mescidini kurmuştur. Minarenin üstünde Latin harfleriyle
şu kitabe okunur:
“Minareyi yaptıran Kadriye Tanrıverdi’nin bütün ölmüşlerinin ruhuna Fâtiha,
15-11-1958.”
Sağındaki sofada bir meşruta vardır. Elektrik tesisleri, camları ve her şeyleri mükemmel
olduğu halde bu mabed ve meşrutası yıkılmaya, yağmalanmaya bırakılmıştır. Döşemeleri
61 Sicill-i Osmânî, C. 3, s. 382.
62 Çilehâne Mescidi, Aziz Mahmûd Hüdâyi Vakfı yerleşkesi içinde bulunmaktadır. Aslına uygun bir şekilde restore edilmiştir. (MD)
119
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
ve tavanları yer yer yıkılmıştır. Vakıflar İdaresi’ni uyarıyoruz: Bu tarihî yâdı ve adı bulunan
yeri kurtarsınlar.
Bu geniş ve aydınlık sofanın solunda bileziği ve çıkrığı çok mükemmel bir halde bize ka-
dar gelen bir kuyu vardır. Bileziğinde çok güzel bir ta’lîk ile iki satır halinde şunlar yazılıdır:
“Cennetmekân Sultan Mahmud Han hazretlerinin kadınlarından III. Âşûbî Can Kadın
efendinin hayrâtıdır. 1285.”
Bu kuyu Sultan II. Mahmud’un kadınlarından Âşûbî Can tarafından padişahın ölü-
münden 30 yıl sonra H 1285 - M 1868 yılında yaptırılmıştır. Önünde İstanbul’da eşi-
ne rastlanmayan yekpare som mermerden yapılmış, üstüne yuvarlak ve çok zarif bir süs
oturtulan dört musluklu bir su deposu bulunuyor. Arkasında iki satır halinde ta’lîk ile şu
kitabe okunur:
“Pîr Muhammed Hüdâî Azîzü’l-kadrin
Bu makâmı yapılıp maksim-i âb oldu binâ
Levh nazm oldu bu tarihî güherle karneyn
Nev-eser yapdı zihî Himmet-i Kâmil Paşa (1291)”
Kitabeye göre bu su dağıtma yerini, abdest musluklarını H 1291 - M 1874 yılında
Kâmil Paşa yaptırmıştır.
Son mısraın noktalı harfleri ebced hesabına vurulunca bu tarih çıkıyor. Bu su makse-
mini Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa’nın kızı Zeynep Hanım’ın kocası Kâmil Paşa, devlet
şurası başkanı iken yaptırmıştır63.
Aziz Hüdâî, çile doldurduğu bu yere sık sık atı ile giderdi. Atının semeri şimdi tür-
besinde muhafaza edilerek bize kadar gelmiştir. Mescide giderken yolun solundaki yaşlı
çınarları Aziz Hüdâî’nin diktiği söylenir.
Çile (çille), dervişlerin kırk günlük yaşantılarını, manevi terbiyelerini tamamladıkları
günlere denilen Marsça bir kelimedir. Dilimizde daha çok çile şeklinde kullanılıyor. Bu-
rada Aziz Hüdâî’nin yer altı çilehânesi var idi.
Vakıf kayıtları burasını musalla şeklinde adlandırıyor. Burada mezar taşı kaybolmuş bir
açık türbe de vardır.
120
CAMİLER ve MESCİDLER
ÇİNİLİ CAMİİ
Bu cami Üsküdar’da Nuh Kuyusu, Çinili Mescid Sokağı’ndadır. Padişahlar, vâlide sul-
tanlar, sultanlar, şehzâdeler, sadrazamlar, vezirler, devlet büyükleri ve hayırseverler cami-
lerinin yerlerini çok titizlikle seçerlerdi. Müslüman nüfus kalabalığının da bunda etkisi
vardır. İstanbul’un bilad-ı selase denilen Eyüb, Üsküdar ve Galata’nın en hâkim yerleri ve
tepeleri, hâkim yamaçları, sahilleri hep camilerle, mescidlerle, medreselerle, türbelerle ve
başka sosyal yardım müesseseleriyle kaplanmıştır. İstanbul’un yedi tepesi gibi Üsküdar’ın
yedi tepesini, hâkim yamaçlarını ve sahillerini de minareleri bulutlarla öpüşen camiler
süslemektedir. Çinili Cami Külliyesi de Haliç’i, Boğaz’ı, Marmara’yı bir Şark halısı gibi
ayaklarının altına seren hâkim bir tepenin yamacına kurulmuştur. Bu cami eşsiz çinile-
rinden dolayı Çinili Cami, Eski Vâlide Sultan Camii ile Üsküdar İskele Meydanı’ndaki
Yeni Vâlide camileri arasında bulunduğu için Orta Vâlide Sultan Camii veya Orta Vâlide
Camii adını da alır66.
حضرت سلطان اكرم والده- مادرسلطان ابراهيم خان
اوله بيت عبادت عابده- بوبناء حقى ياپدى خير ايچن
منزل اوله عابده وزاهده- دعوت اوله بش وقتنده رحمته
كيم اكا حق لطف هم احسان ايده-
ياپدى مكـتب چشمه حمام وسبيل
داخل ايت يارب جنان خالده- اهل خيرى بونده طاعت ايده نى
اولدى بيك الليده خير الوالده- فوزيا لفظا ومعنا تاريخى
Caminin iki avlu kapısı vardır. Kuzey kapısının üstünde Şair Fevzi’nin şu on iki mıs-
ralık tarih manzumesi okunur:
Şair cami, mektep, çeşme, sebil, hamam, dârülkurrâdan oluşan bu ibadet, hayır, irfan ve
sosyal yardım külliyesinin tarihini manzumesinin son mısraında hem lâfız hem de ebced
hesabına göre hazırlamıştır. Bu külliye H 1050 - M 1640-41 yılında yaptırılmıştır.
Bu manzumeyi Sultan I. Ahmed’in eşi, Sultan IV. Murad’ın ve Sultan İbrahim’in anası
Kösem Sultan şeklinde de meşhur olan Mahpeyker Sultan, oğlu Sultan İbrahim’in hü-
kümdarlığı zamanında yaptırmıştır.
Mabede ilerlerken solumuzda sekiz sütunlu bir kubbenin altındaki mermer şebekeli
şadırvan, mimarisinin çok muvaffak yadigârlarındandır. Birkaç basamaklı merdiven bizi
mabedin son cemaat yerine çıkarır. Caminin üç tarafını 20 tane mermer sütunlu bir sa
çak örtüyor. Muntazam kesme taşla yapılan caminin sağındaki minaresinin şerefe altını
akant yapraklarının süslediği bir minaresi vardır. Son cemaat yeri çinilerle kaplıdır. Fakat
bunların çoğu alınmış ve yerlerine başka başka çiniler oturtulmuştur. Kapısının üstünde
Şair Himmet’in iki satır halinde sülüs ile yazdığı şu tarih manzumesini okuyoruz:
خلوص اوزره لوجه هللا خيرات ايتمه درشانى- هميشه حضرت واالجناب والده سلطان
آ
موقف ايتدى خيراته �نى توفيق ربانى- ياپوب بوجامعى اكه نيجه امالك وقف ايتدى
بوجامعده اوالن طاعت اوله مقبول سبحانى- تمام اولنجه ديدى همتا تاريخينى هاتف
Kitabenin son mısraı ebced hesabına vurulunca H 1050 - M 1640-41 yılı çıkar.
66 Çinili Camii, İstanbul Valiliği Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı ve Üsküdar Belediyesi tarafından restorasyonu tamamlanarak, 19
Ocak 2018 tarihinde ibadete açılmıştır. (MD)
121
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Evvelki kitabede ve bunda Vâlide Sultan, Allah rızası için hulûsi kalple hayırlar yapan
Cenâb-ı Vâlide Sultan şeklinde geçiyor. Son kitabede hayırları için birçok emlâk vak-
fettiği de açıklanmıştır.
Cami tek ve sağır kubbelidir.
İçi kubbe kasnağına kadar Sinan
mektebi devrinin muhteşem çini-
leriyle kaplıdır. Uluslararası süsle-
me tarihinde müstesna bir yer alan
caminin çinileri önemle incelen-
diğinde Os manlı Türklerinin ilk
çinicilik devri 16. yüzyılın ilk ya-
rısına kadar devam etmiş ve ikin-
ci yarısından sonra renk ve desen
bakımından bü yük bir tekâmüle
erişmiştir.
17. asrın ilk yarısında bu mek-
tep kapanmış, çöküntü devri baş
lamıştır. Koca Ağa Sinan mimari-
siyle beraber inkişaf eden mütekâ-
Çinili
Camii’nin içi
mil çiniciliğimiz bu camimizle son eserini vermiş ve sonra çöküntü devrine girmiştir. Bu
mabeddeki çinilerde beyaz, siyah, lacivert, açık mavi, mor, yeşil, kırmızı renklerle, karanfil,
lale, gül, erik çiçeği ve papatyaların ahenkli birleşmesini görüyoruz.
Caminin minberi taş işçiliğinin bütün inceliklerini toplamıştır. Minberin külahı Ka-
dırga’daki Sokullu Camii’nde olduğu gibi tamamen çini ile kaplanmıştır. Mabedin üç ta-
rafındaki ikişerden altı pencerenin üstündeki çini panolarda mor zemin üzerine beyaz ile
“Besmele” ve “Kürsî âyeti” yazılmıştır. Cami ikinci sıra pencerelerin altına kadar çini kap-
lıdır. Bu pencerelerin altında mor zemin üzerine beyaz ile “Fetih Sûresi” dolaşmaktadır.
Tekkeleri, türbeleri, medreseleri,
dârülkurrâları, sıbyan mektepleri ni ve
diğer kültür ve ilim yuvalarını kapatan
kanun yürürlüğe girdikten sonra, bu
külliye yüz üstü bırakılmış, yer yer çö-
küntüler ve çini hırsızlıkları başlamıştır.
Solundaki dârülkurrâsı yerlere serilmek
üzere idi 01.04.1938 tarihli Tan gaze-
tesinde bu korkunç ihmali ağır bir dille
tenkit etmiştim. İstanbul Vakıflar Baş-
müdürlüğü, bütçesine 4.000 lira koyarak
mabedin çöken son cemaat yerini ve so-
lundaki medreseyi tamir ettirmişti. Ma-
bedin ayna duvarlarındaki pencerelerine
de alçı pencereler geçiriliyordu Ben bu
Çinili Camii
kitabesi
122
CAMİLER ve MESCİDLER
123
Çinili Camii’nin muhteşem minberi
CAMİLER ve MESCİDLER
Fevzi kimdir?
Caminin tamamlanmasını ebced hesabıyla bir tarih manzumesine söyletmiş olan Fev-
zi, Fevzi Mehmed Çelebi adıyla meşhurdur. Hoş tabiatlı bir şair idi. Halvetî tarikatına
mensuptu. Divan-ı Hümâyûn kâtiplerindendi. H 1084 - M 1683-84 yılında ölmüştür74.
Himmet kimdir?
Caminin tarih kitabelerinden birisini hazırlayan Himmet Efendi, Bolulu Hacı Ali
Efendi’nin oğluydu, müderristi. Sonra Bayramî tarikatına girmiştir. Yenibahçe’de zaviyesi
vardı. Davud Paşa Camii’nin vaiziydi. H 1095 - M 1683-84 yılında ölmüştür75. Kabri,
Üsküdar’da Divitçiler’de Bezcizâde Mehmed Muhyiddin Efendi’nin dergâhındadır. Di-
vançeleri, tarikatnâmeleri vardır76.
DÂRÜŞŞİFÂ MESCİDİ
Bu mescidi Sultan III. Murad’ın anası Nurbânû Vâlide Sultan H 991 - M 1583 yılında
dârüşşifâsının içinde yaptırmıştır. Mimar Sinan yapısıdır. 1940 yılında mescidi incelerken
hastahâne, Tekel İdaresi’nin tütün deposu olarak kullanılıyordu.
Hadîkatü’l-cevâmi’ sahibi bu mescid için şu kısa bilgiyi vermiştir: “Bâniyesi Vâlide Atik
demekle şöhret bulan Nurbânû Sultan’dır. Bu mescidin hizmeti vezâifi dahi kendisinin büyük
camii vakfından verilir77. Şimdi burası harab bir haldedir.”
125
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
نيجه مدتلر اولمشدى دوچار عقدۀ تاخير- ياپوب بوجامعى داودپاشا اخر نعمير
آ
قلوب اهل ايمانى بوصورت ايلدى تسرير- ايدوب الحاج عزيز �غا بوييل اعمارينه همت
اولندى معبد داود پاشا بك بجا تعمير- سنيحا ايله بوتاريخى تبليغ اهل ايمانه
۱۲۷٤
Şair Senih’in hazırladığı bu tarih kitabesinden öğrenildiğine göre Davud Paşa Cami-
i’nin yerinde eskiden harap bir cami var idi. Paşa bunu tamir ettirmişti. Hacı Aziz Ağa, H
1274 - M 1857 yılında onarmıştır. Mabedin sağ tarafındaki kapı üstünde beş satır halinde
şu kitabeyi okudum.
دركه اقبالك ايتمنس قبلۀ شاه وكدا- جامع جملۀ فضائل خان محمودك خدا
منبر دينه شرف ويردى بحق مصطفا- اول امام المسلمين چون خطيب همتى
خودشاه بايزيدوزيرى داود پاشا- بنده كانيدر حسين اغا كه ياپمش معبده
اوله سعي همتى مقبول دركاه خدا- واقف ثانيدر الحق هم ده صاحب توليت
آ
بومعال جامعى قلدى حسين �غا بنا- جوهر تاريخ اتمامين نثارايت حامدا
۱۲٥٥
Şair Hâmid’in hazırladığı tarih manzumesinin son satırının noktalı harfleri ebced he-
sabına vurulursa H 1255 tarihi çıkar. Bu altına da yazılmıştır. Kitabeye göre Sultan II.
Bayezid’in vezirlerinden Davud Paşa’nın yaptırdığı cami, Sultan II. Mahmud’un ağala-
rından Hüseyin Ağa H 1255 - M 1869 yılında yenilemiştir. Şimdi bu kitabe caminin
sağındaki birinci pencerenin üstündedir.
Kıble kapısının üstünde de beş satır halinde şu kitabeyi okudum:
آ
الى يوم القيام يادا يلسونلر خير ايله �نى- جناب حضرت داود پاشا خير كافى
أ
جناب بايزيد خان ولى ه �صف ثانى- او ذات پر كرامت اولمش ايدى قدر ايله
آ
داود پاشا ولينك جامعى بوخير العنوانى- �ياصوفيه سيدر اسكدارك وسط سوقده
بو تعمير مجدد ايله كلدى قوۀ ثانى- قواسنه ايرشمش ايدى لرزه خوف باريله
آ آ
صداقت �فرين وير حسين �غايه هرشانى-
متوليسنه ايدوب لسان حاهلل تحسين
نه پاك جامع داود پاشا معمور ارلدى نورانى- تاريخده رضا دعوت ناسه بر ندا چيقدى
۱۱۱٥
Şair Rıza’nın hazırladığı bu tarih manzumesinin son mısraı ebced hesabına vurulursa
Davud Paşa Camii’nin zelzeleden harap olduğu için mütevellisi Hüseyin Ağa tarafından
H 1215 - M 1800 yılında tamir ettirilmesi çıkar. Bu, caminin ilk tamiridir. Kitabede bu
cami için Üsküdar Çarşısı’nın Ayasofya’sı denilmektedir. 40 yıl sonra Sultan II. Mah-
mud’un ağalarından ve mabedin yine mütevellisi olan Hüseyin Ağa, camiyi yeniden yap-
tırmıştır. Cami yine harap olmuştu. Bu defa inşasından 19 yıl sonra H 1274 - M 1857
yılında Hacı Aziz Ağa tamir ettirmiştir.
Hadîka’da bu cami için: “Camii, yapan Kara Nişancı demekle meşhur Davud Paşa’dır.
Gekbüze (Gebze) de Fazıl (911 ) فاضلtarihinde ölüp, oraya defnedilmiştir. Bu caminin avlu-
sunda iki kapı olup, mahalle tarafına açılan kapı yakınındaki fevkânî mektep Varadin Sava-
şı’nda şehid olan Türk Ahmed Paşa’nın hayır eseridir. Mahallesi vardır.”80
Caminin avlusunda iki odalı bir meşruta var idi. Bunlar yok olduğu gibi, ikinci kapı ve
mektep de ortadan kalkmıştır.
80 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 205.
126
CAMİLER ve MESCİDLER
Üsküdar’ın Ayasofya’sı Davud Paşa, iki defa yapılmış ve iki defa da tamir edilmiştir.
Üçüncü tamiri benim Son Posta gazetesindeki ısrarlı neşriyatım üzerine Vakıflar Umum
Müdürlüğü tarafından yapılmıştır. Son cemaat yerine büyük masrafla sekiz kalın mermer
sütun getirilmiştir. Üç sağır kubbenin ortasındaki büyük kubbe yıkıldığı için tahta ile
kapatılmıştı. Bu da eski haline getirilmiştir.
Caminin avlusuna son zamanda Sultan Abdülmecid’in anasının baş ağası Abdülgani
Ağa’nın Zeynep Kâmil Hastahânesi civarında, H 1261 - M 1845 tarihinde yaptırdığı
çeşmenin teknesi getirilmiştir81.
İstanbul Camileri adlı kitabında Tahsin Öz, caminin kitabelerini görmediği için çok
yanlış ve indî bilgiler vermiştir82.
127
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
موجد موجز ايدى طاب ثراه- اول حكيم نكـته دان فيلسوف
ذات كامل هم لبيب پادشاه- شاعر صاحب سخن معجزه كو
جوهرى معجون ايدوب ايتدى پناه-
سحق ايدوب اجزاى جسمن روزكار
آ
بو على حكمت بقايه كـتدى �ه- اشك چشمم دوكرك تاريخ ديدم
۱۱٤٦
Şair Cevrî tarafından hazırlanan akıcı üsluplu bu güzel tarih manzumesinden öğrendiği-
mize göre bu taş nüktedan, filozof Bursalı Şair Ali Efendi’nindir. Son mısraı ebced hesabına
vurulunca bize 1144 rakamlarını veriyor. Hâlbuki altında H 1146 - M 1733 tarihi vardır.
Sicill-i Osmânî sahibi, bu Ali Efendi’yi Yedekçizâde olarak gösterir ve şu bilgiyi verir:
“Devlet kalemlerinden feyz alarak hâcegândan oldu. 1136 yılında Tophâne sarnıcının bi-
nasına memur edildi. 1140 Şevval’inde sipah kâtibi, sonra başmuhasebeci oldu. 1146 yılı Sa-
fer’inin on beşinde öldü. Karacaahmed Mezarlığı’na defnedildi. Torunlarından Tâhir Efendi,
1201’de ve Mehmed Nazif Efendi 1208’de oğlu ile yanına gömüldüler85. Şimdi cami gibi bu ve
daha başka birçok kıymetli mezar taşları da yok olmuştur.”
DURBALİ MESCİDİ
Bu mescid Kavukçular’da idi. Kadro harici bırakılarak 1950 yılında yıktırılmıştır. Ha-
dîka’nın söylediğine göre: “Camiyi Sultan II. Mehmed’in İstanbul fethine katılan gazilerden
Ali Baba isminde bir hayırsever yaptırmıştı.”86 Caminin mimari olmasa bile tarihî kıymeti
itibariyle muhafaza edilmesi lazımdı. Vakıflar İdaresi’nde bunları bilecek mütahassıslar
hiçbir vakit var olmadığı için bu mabed enkazcıya insafsızca satılmıştır.
Mezarı Üsküdar’da Kavukcular içinde ve dükkânların arasında kalmıştı. Ziyaret edilirdi.
O da viran olup gitmiştir. Bu adın “Dur-bee Ali” den bozma olduğu söylenir. Mahallesi vardır.
128
CAMİLER ve MESCİDLER
gösteren kitaplarda bu cami, 81. cami olarak Merhum Vâlide Sultan Camii şeklinde ge-
çer88. Yalnız Fatih Millet Kütüphânesi’nin tarih kısmında 921 numarada kayıtlı yazma
Tezkiretü’l-bünyân’da bu cami nedense kaydedilmemiştir.
Evliya Çelebi “Orta Vâlide Sultan Camii” başlığı altında şu bilgiyi verir:
“At Pazarı yakınında tarif olunmaz bir azîm hayırdır. III. Murad’ın anası yaptırmıştır.
Bir bayır üzerinde olup güya nurdan bir kubbedir. Üç yanlarında cemaat tabakaları ve
kandiller tabakaları vardır. Bunda dahi çeşit çeşit billur cam pencereler vardır. Caminin
yan kubbeleri olup, hele büyük kubbesi pek âlîdir. Taşra haremi içine çınar, ıhlamur ağaç-
ları dikilmiştir. Sağında ve solunda birer şerefeli, iki endamlı minaresi vardır. Kubbeleri
baştanbaşa nil renkli kurşunla münevver olup Mimar Sinan’ın tam ve kâmil metanet
üzere yaptığı yüce binalardandır89.
Hadîkatü’l-cevâmi’, camiyi
Vâlide-i Atik Camii şeklinde
yazmıştır. Arşiv vesikaların-
da da çokça böyle geçer. Bu
gün Üsküdar’da üç tane vâlide
sultan camisi vardır. Bu cami
yapıldığı zaman başka vâli-
de camisi olmadığı için Vâlide
Sultan Camii veya Vâlide Ca-
mii adını taşırdı. Bundan 59 yıl
sonra Mahpeyker Kösem Sul-
tan bu caminin biraz aşağısında
bir cami yaptırınca buna Vâli-
de-i Atik - Atik Vâlide Camii
adı verilir oldu. Üsküdar’da, Üs-
küdar Meydanı’nda Sultan III.
Eski Vâlide
Ahmed’in anası Gülsüm Emetullah Sultan adına H 1120 - M 1708 tarihinde bir vâlide Camii’nin
camisi daha yapılınca birincisine eski, ikincisine orta, buna da Yeni Vâlide Camii adı ta- içinden
kıldı. Bugün bu adlar yaşıyor.
Bu adlandırma ve tasnif çok doğrudur. Evliya Çelebi’nin birincisine verdiği Orta Vâli-
de Camii’ndeki orta kelimesi caminin değil, vâlidenin bir vasfı olması lazım gelir.
Üsküdar şehrinin tam ortasına düştüğü için bu camiye daha evvelden “Orta Vâlide Ca-
mii” denildiğini söyleyenler de vardır90.
Nurbânû Sultan burada cami ile beraber medrese, dârülhadis, mektep, imarethâne,
tabhâne, çeşmeler ve zaviye yaptırmıştır. Burası tam teşekküllü bir külliyedir.
Camiden avlusuna dört kapıdan girilir. Biz, hünkâr mahfeli tarafından kıbleye açılan
88 1315 yılında İstanbul’da İkdam Matbaası’nda basılan nüsha, s. 62.
89 Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, C. l, s. 472.
90 Mimar Sinan’ın Eserleri adlı kitabımız, s. 89.
129
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
130
CAMİLER ve MESCİDLER
131
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
âyetler yazılıdır. Müezzin Fevzi Ürer ile mabedin bütün pencerelerini saydık. Mabed tam
yüz pencereden ışık alıyor. Bu ziya çinilerden fışkıran bahar ve renk ihtişamı ile kucak-
laşıyor. Yazıların aralarına serpilmiş papatya, menekşe lale, gül, badem ve erik çiçekleri o
kadar canlandırılmıştır ki; insanın elini uzatarak bunları burnuna götürüp koklayacağı
geliyor. Üstünden 404 yıl geçtiği halde renklerinde hiçbir solukluk ve sırlarında ince bir
çatlaklık bile yoktur91. Zeminler gâyet parlaktır. Fırın, renkleri katiyen birbirine karıştır-
mamıştır. Fırında pişirilirken mercan veya domates allığı alan kırmızıların, asıl zeminde
biraz yüksek kalışları çinilere müstesna bir çekicilik veriyor. Sinan devrinin çinilerinde
öyle hususlar vardır ki; bazen bir renk yalnız bir mabedin çinisinde kullanılmıştır. O renk
bir daha başka bir yerde ya kullanılmamış veyahut kullanılamamıştır. Bu camide mihrabın
yanlarındaki iki panoda badem dallarını yapan renklere başka hiçbir camide rastlamadım.
Kılıç Ali Paşa ve Rüstem Paşa camilerinde de nev’i şahısları ile biten böyle renkler
görülür. Mabedin sağına ve soluna açılan iki kapısı daha vardır. Kapı ve pencere kanatları
sedef, fildişi ve abanoz kakmalıdır. Mabedin sağ ve solundaki çifte kubbeler camiyi sanat
göğüne yükseltecek iki kanada benzer. Sinan bu kanatlarla mabede başka bir hususiyet
vermiştir. Mabed mimari tarihimizde çok müstesna bir yer kaplar.
Hadîkatü’l-cevâmi’ ile onu tetkiksiz ve körü körüne kopya eden İstanbul eski müzeler
müdürlerinden Halil Ethem92 ve İstanbul’u hiç tanımadığı ve bilmediği halde Rehber-i
Seyyahin adlı bir yanlışnâme yazan Mösyö Mamboury93 hiçbir tetkike ve vesikaya da-
yanmadan mabedin yanlarındaki ikişer kubbenin Pir Ali adında bir mütevelli tarafından
ilave edildiğini söylüyorlar. “İstanbul Camileri” adlı bir kitap yayınlayan Tahsis Öz de bu
hatayı tekrarlamış ve yaşatma imkânı sağlamıştır.
Hâlbuki bu kubbeler mabedle beraber yapılmıştır. Evliya Çelebi de yukarıda verdiği-
miz yazılarında bu kubbeyi görmüş ve tavsif etmiştir. Halil Ethem, mabedin mimarını
keşfedemediği için sükûtla geçmiştir. Mösyö Mamboury “agleb-i ihtimale göre mimarı
Davud Ağa’dır.” diyor. Osmanlı Müellifleri sahibi94 ise Mimar Nasuh’u anlatırken şunları
söyler:
“Mimar Kurban Nasuh Üsküdar’da Atik Vâlide Camii şerifinin mimarıdır. 955’te vefat
eylemiştir. Debbayhâne’de Rıfâî dergâhında medfundur.” der.
Cami H 991 yılında yapıldığına göre H 955 yılında ölen adam nasıl yapabilir? Yuka-
rıda da açıkladığımız gibi Eski Vâlide Mâmuresi’nin mimarı, dahi sanatkârımız Sinan’dır.
Mabedin sağına ve soluna katiyen sonradan kubbe ilâve edilmiş değildir. Yalnız bir zelze-
lede sağdaki minaresi şerefe altına kadar, diğeri de büsbütün yıkılmıştır. Minareler sonra-
dan tamir edilmiştir. Bunu ispat etmek için de sağındaki minare basamaklarının aşınmış
olduğu halde, solundaki basamaklarının henüz temiz kaldıklarını gösterebiliriz. Mimar
Sinan vefatından beş sene evvel bu mâmureyi tamamlamıştır.
Nurbânû manzumesini tetkik edenlerden hiçbirisi inşaatın ne vakit yapıldığını yaz-
mamışlardır. Biz bunu da tetkik ettik. Başvekâlet Arşivi’nde H 973 olaylarını kaydeden
91 Eski Vâlide Camii hakkında 16 ve 23 Nisan 1938 tarihli Tan gazetesindeki yazılarımızda daha geniş bilgi vardır.
92 Camilerimiz, s. 72.
93 Rehber-i Seyyahin, s. 284.
94 Osmanlı Müellifleri, C. 3, s. 110.
132
CAMİLER ve MESCİDLER
133
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Dergâh-ı âlî kapıcıbaşılarından Atik Vâlide Camii mütevellisi Hacı Hüseyin Ağa. H 1240
Galatasaray ağalarından Vâlide-i Atik mütevellisi Seyyid Ağa.
Kütahyalı Hacı Ali Paşa’nın damadı, Urfa Mutasarrıfı Süleyman Bey. H 1309
İstanbul kadısı ve Hâssa-ı Hümâyûn Müftüsü Hacı Hasan Hulusi. H 1286
Rumeli Kadıaskeri Ali Meşreb Efendi’nin oğlu Hacı Abdullah. H 1265
Anadolu Kadıaskeri Ali Raik. H 1275
Müşir Mustafa Nuri Paşa’nın hazinedarı Hüseyin Ağa’nın damadı, Hâcegân-ı Divan-ı
Hümâyûndan Mehmed Şükrü. H 1253
Evkâf Müfettişi Şatırzâde Mehmed Emin Efendi’nin kızı Ayşe Hanım 1244
Telhisci Hacı Mustafa Ağa’nın karısı Fatıma Kadın. H 1227
Hayriye tüccarından Ahmed Ağa’nın kaim vâlidesi Hamide. H 1264
Müderris Mustafa Efendi. H 1202
Zühdi İsmail Paşa’nın kardeşi Enderun-u Hümâyûn güğümbaşılığından çıkarılan
Habeşi Alizâde Hattat Mehmed Said Efendi. H 1252
Sirozlu Yusuf Muhlis Paşa’nın kızı Ayşe Hanım. H 1275
Filibe kadısı, Surre Eminizâde Yahya Aziz Efendi. H 1266
Dergâh-ı Hümâyûn hâssadan çıkma Seyyid Yusuf. H 1224
Eski Sadrazam Gedik Ahmed Paşa Vakfı’nın mütevellisi Hammâmî Hacı İzzet. H 1282
Eski Vâlide Camii Ruznâmecisi Mehmed Mesud Efendi’nin karısı Hatice Zekiye. H 1259
Arakiyeci İbrahim Ağa. H 1238
EVLİYA MESCİDİ
Bu mescid Üsküdar’dadır. 25 Şaban 1940 tarihinde İstanbul’daki cami ve mescidleri sı-
nıflandıran defterde bu mabed beşinci sınıf mescidler arasında 28 numarada kayıtlıdır. Bu
mescid arsa haline gelmiştir. Arsasının yerini keşfedemedim. Mescidi, Evliya Hoca Meh-
med Efendi yaptırmıştı. Kabri de mescidinin önünde idi97. Mezar taşı da yok olmuştur.
FAKÎH MESCİDİ
Cami ve mescidleri tasnif eden 25 Şaban 1940 yılında tutulan bir defterin 146. sahi-
fesinde yazılan Sultantepe’de Hâcce Hesnâ Mahallesi’ndeki bu mescid arsa haline geti-
rilmiştir. Arsası satılmıştır.
FATİH MESCİDİ
Bu mescid Üsküdar’da Salacak İskelesi’nin arka sokağındadır. Fevkânîdir. Kıble tara-
fında iki sıra halinde dört, sağına ve soluna da beşer penceresi açılır.
97 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 237.
134
CAMİLER ve MESCİDLER
Mabed taş ve tuğla ile yapılmıştır. Üstü ahşaptır. Tuğladan minaresi sağındadır. Duva-
rına asılı tezhipli bir levhada sülüs ile on beş satır halinde şu kitabe okunur:
آ
خادم بطحا ويثرب شاه دين محمود خان- جامع لطف وعطايا كعبۀ �مال خلق
ايلدى تحت دولة مقدميله كسب شان- هفت اقليمى مبرات ايله معمور ايلدى
آ آ
اولدى هر بر كوشه شمدى �نكله رشك جنان- اسكدارى نيجه خيرات ايله �باد ايليوب
ايتمشدى اعتبار هيچ برشه سامى مكان- قلب عاشق كبى قالمشدى فقط بوجا خراب
آ
اولين خيرى ايكن بو جامع عرش �ستان- يعنى كيم بوالفتح غازى خان محمد حضرتن
آ آ
�ز قالمشديكه بامى بومه اوله �شيان- اهدامه ميل ايدوب هرجانب معموره سى
آ
اولدى عمرانينه صادرحكم ذيشانى او�ن- سمع عاليشانه بوماده الحق اوليجق
روح پاك جدينى شاد ايتدى سلطان جهان-
ياپديلر امر همايون اوزره محكم جديد
مجمع اصحاب زهد وسجدكاه قدسيان-
معبد ارباب تقوى جامع كردون ظالل
آ
منبرى معراج رحمت همسرنه �سمان- محفلى برج عطارد در قناديلى نجوم
زرعلم خورشيد وسقفى مجمع كروبيان- هم مناره سى سروزيبنده رياض مغفرت
ايلدى مقبول خيراتن خداى مستعان- عمر نوحه زهد ميسايه موفق ايليوب
آ
شمع محراب حالفت اوله لر عثمانيان- جامع هفت �سمان اولقجه ثابت استوار
آ
معبد بو الفتحى �باد ايلدى محمود خان- حرف منقوطيله تاريخن ديدى هاتف سعيد
۱۱٦٦ ش سنه۲۸
من تالميذ حافظ خليل افندى غفرلهما االسكدارى زاده غفرلهما وكـتبه الفقير محمد امين بشهرى نظمه احقر العباد واحوجهم الحاج محمد سعيد الشهير
Bu tarih manzumesini Şair Şehrîzâde Mehmed Said hazırlamış, Hâfız Halil Efen-
di’nin tilmizlerinden Üsküdarlı Hattat Mehmed Emin yazmıştır.
Bu manzumeye göre Fatih’in mescidi harap olmuş, yıkılmış, baykuşlar yurdu olmuştu.
Sultan I. Mahmud, mescidi ve minaresini H 1166 - M 1752 yılında yeniden yaptırmıştır.
Şair, manzumesinde mescid hakkında şu tavsifleri yapmıştır: “Cami âşık kalbi gibi ha-
rap kalmıştı. Hiçbir padişah bununla ilgilenmedi. Arşın eteği gibi olan bu cami fetih babası
Sultan Mehmed’in ilk hayratlarından idi. Yıkılmak üzere idi. Az kalsın baykuşlara yuva ola-
caktı. Sultan Mahmud dedesinin ruhunu şad etti. Bu mescid bütün zahid ve takva sahiplerinin
toplandığı yerdir. Mahfelleri attarlar burcu, kandilleri yıldızlardır. Minaresi güzel bir servi
gibidir. Altınlar âlemi güneşin damı, meleklerin toplandığı yerdir. Yedi gök durdukça Osmano-
ğulları, hilâfet mihrabının mumu olsunlar.”
Ayvansarâyî Hüseyin Efendi bu mescid hakkında şu iki satırlık bilgiyi vermiştir:
“Mescidi yapan fetih babası Sultan Mehmed Han hazretleridir. Minberini Hekimbaşızâde
Ali Paşa, birinci sadrazamlıkları zamanında koymuştur. Mahallesi vardır.”98
98 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 267.
135
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
halifenin adlarını taşıyan levhalar çok nefistir. Mabedin minaresi avlu kapısından girince sol-
dadır. Tuğladan yapılmıştır. Bu tekke camisini ve tekkeyi Kütahyalı Şeyh Seyyid Ali Efendi
H 1126 - M 1714 yılında yaptırmıştır. Burası bir Celvetî tekkesi idi. İlk şeyhi de kendisidir.
Şeyh Seyyid Ali Efendi, adaşı Şeyh Selami Ali Efendi’den irşad icazeti alarak Mani-
sa’ya hicret etmişti. Burada bir cami ve tekke yaptırmış ve bir de kuyu kazdırmıştı. Şeyh
Kuyusu adıyla meşhur olmuştu. Şeyhi ve mürşidi Selami Ali Efendi, H 1104 - M 1692
yılında ölünce İstanbul’a gelmiş ve onun tekkesine şeyh olmuştu. Bir süre sonra Bu tek-
keyi bir irşad arkadaşına devretmiş ve kendi adını taşıyan yere gelip tekkeyi yaptırmıştır.
Burada 32 yıl kadar irşad vazifesi yaptıktan sonra ölmüştür. H 1158 - M 1745 yılında
ölmüş, tekkesinin önündeki türbesine gömülmüştür. Yerine halifesi Abdullah Rıfkî Efen-
di şeyh olmuştur. O da H 1184 - M 1770 yılında ölmüştür. Onun yerine de şeyhin oğlu
Mehmed Nazif Efendi gelmişti.
H 1180 - M 1766 yılında minaresi bir yıldırımla harap olmuştu. Durum Sultan
III. Mustafa’ya bildirilmişti. Padişah divan hocagânından Tıflî Mehmed Efendi’yi bina
emini tayin ederek cami, minare ve türbeyi, derviş hücrelerini ve şeyh meşrutalarını
yeniden yaptırmıştır.
Fenâî Ali Efendi, H 1123 - M 1711 yılında Baltacı Mehmed Paşa’nın ikinci sadra-
zamlığı zamanında Rusya’ya karşı açılan savaşa katılmıştır. Aldığı bir sancak, türbesinde
başı ucuna dikilmişti. Kendisinin taşıdığı bayrak da sandukasının üstüne örtülmüştü.
Kilisli Şair Hüseyin Efendi, Ali Fenâî Efendi’nin ölümü için on altı mısralık bir tarih
manzumesi yazmıştır. Bu tarih manzumesi bir levha halinde türbesine asılmıştı.
Manzume:
مرشد كامل فناي شيخ على جلوتى
سالك راه حقيقت پيشواى خاص وعام
غيبدن هاتف ايدوب تبشير تاريخن ديدى
۱۱٥٨ قيلدى السيد فناي دار فردوسى مقام
beyti ile başlar ve
ياپديلر بومعبدى الحق لطيف ودلنواز-
حبذا كيم وادى بلبلده اصحاب كرم
آ
حقه ال �چمش بوقبرستان ايچون ايلرنياز- منزوى برشاهد حق يينه بكزر كوييا
tarih beyti ile biter.
Zeynep Kâmil Hanım, Fenâî Türbesi’ne gömülen anası Semi Nur Hanım’ın kabir şe-
bekesini altınla yaldızlattığı için tekke ve türbe Yaldızlı Tekke adını da almıştı.
99 Cumhuriyet Caddesi ile Selanikliler Sokak’ın kesişimindedir. Caminin adı, Feyziye Camii olarak geçmektedir. (MD)
136
CAMİLER ve MESCİDLER
Mabedin antresi ahşaptı. Asıl mabed muntazam kesme taşla yapılmıştı. Eskiden son
cemaat yerini mermer sütunlar üzerinde oturan bir dam örterdi. Solunda taştan bir mi-
naresi vardır. Caminin sol tarafındaki duvarında bir taşın kitabesi kazınmıştı. Mabed
son yıllarda esaslı bir surette tamir edilmiş, imam meşrutası, abdest alma yerleri ve helâ
yapılmıştır. Çok temiz bir mabed olmuştur.
Mabedin kapısının üstünde ta’lîk yazıyla yazılmış şu dört satırlık kitabe okunur:
أ
الصال يامؤمنين كل بنله �يله كشف راز- شاهراه اوزره ديكلمش عشق ايله ايلرندا
أ
عابدا كل جامع فيضيه ده ايله نماز- ر�فتا اتمامنه يازدم زهى تاريخ تام
۱۳۰۰
Refet isminde bir şairin hazırladığı tarih kitabesine göre cami, H 1300 - M 1882 yı-
lında yapılmıştır. İstanbul camilerini ve hayrat hademesini yazan defterde bu cami beşinci
sınıf camiler arasında, 245 numarada kayıtlıdır. Yalnız bu defterde vakfedenin adı yoktur.
Kitabesine göre cami hayırseverlerin yardımıyla yapılmıştır.
İstanbul Camileri adlı kitapta, caminin Yusuf isminde birisi tarafından yapıldığı yazılıyor100.
Caminin önünde taravetini hiç bozmadan bize kadar gelen çok yaşlı bir çınar vardır.
FISTIKLI MESCİDİ
Bu mescid Beylerbeyi’nde Abdullah Mahallesi’nde Tekke Meydanı’ndadır. Mabed taş-
tan yapılmıştır. Sağında tuğla minaresi vardır. Çok aydınlıktır. 44 yıl önce esaslı bir surette
tamir edilmiştir. Mabedin duvarlarının dışına alçıdan güzel kuş köşkleri yapılmıştır101.
Ben camiyi 1 Nisan 1941’de incelerken müezzini İbrahim Efendi, camiyi Emin Efen-
di isminde bir hayır sahibinin ahşap olarak yaptırdığını, sonra amcasının kârgire çevirdi-
ğini söylemiştir.
Mabedin önündeki çınarın altında büyük bir havuz vardı. Yok olmuştur. Bir yaşlı Bey-
lerbeyili, denizin eskiden buraya kadar bir kuyu halinde sokulduğunu, buraya Tunus İs-
kelesi denildiğini söyledi.
Mabedin solunda bir namazgâh taşı buldum. Üstünde ۱۳٥٤ كلما دخل عليها ذكريا الحرابyazılmış-
tır. Bu taş eskiden çeşmenin önündeki namazgâhta imiş. Sonradan buraya getirilmiştir. H
1254 - M 1838 yılında namazgâhı vakfeden hayır sahibinin ismi bilinmiyor.
Biz bu mescide matbu Hadîkatü’l-cevâmi’de rastlamadık. Caminin önünde mezarlık
vardır. Burada H 1261 - M 1845 yılında ölen caminin bânisi Emin Efendi ile H 1272 -
M 1855 yılında ölen caminin ikinci imamı Seyyid Mehmed Emin Efendi gömülüdürler.
GEREDELİ MESCİDİ
Bu mescid Üsküdar’da Gülfem Hatun Mahallesi’n de İmam Nasır Sokağı’nda idi.
Bu sokağın içine Yeni Vâlide Emetullah Camii’nin avlu kapısı açılırdı. Ben 13 Mart
100 İstanbul Camileri, C. 2, s. 14.
101 Beylerbeyi’nde Şahbazyiğit Sokağı’ndaydı. İstanbul Çevre Kültür ve Tarihi Eserleri Koruma Derneği (İSTED) tarafından araştırmaları
yapılarak tescil ettirilmiştir. (MD)
137
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
1941 günü mescidi aradım. Arsası kalmıştı102. Bu mescide Kızıl Mescid de derlerdi. Ge-
redeli Çelebi isminde birisi yaptırmıştı. Sükût-u Etkiya terkibinin ebced hesabına göre
anlattığı H 998 - M 1589 yılında ölmüş, Karacaahmed Mezarlığı’na gömülmüştür103.
GÜLFEM CAMİİ
Cami, Üsküdar’da Mahkeme Arkası Sokağı’nın içindedir. Bu sokak Üsküdar Meyda-
nı’ndan gelirken sağdadır. Cami de sokağın içinde, soldadır104. Mabed fevkânîdir. Altında
bodrumu vardır. Taştan yapılmıştır. Kıble tarafına, sağına ve soluna, ikişeri de altında ol-
mak üzere dörder pencere açılır. Üstü ve kubbesi ahşaptır. Sağındaki tuğla minaresi Sinan
devrinin eseridir. Mihrabı iskalaktitlerle süslenmiştir. Son cemaat yeri de vardır. Son se-
nelerde mabed esaslı bir şekilde tamir edilmiştir. Kemeri ak ve renkli taşlarla örülmüştür.
Kapısının üstünde ta’lîk yazı ile üç satır halinde şu kitabe okunur:
بوكلفم جامعى يانمش ايدى حيلى سال اقدم- بحمد هللا ينه معمور اولوب اولدى عبادتكاه
آ
نقود وافره صرف ايليوب انشايه چوق �دم-
ينه اصحاب خير وهمت عرض اشتراك ايتدى
أ
كلستانه شبيه اولدى ياپلدى جامع كلفم- سنيحا كل كبى تاريخ �چلدى باغ طبعمده
۱۲۸٥ سنه
Kitabeyi bir de yeni harflerle okuyalım:
Bihamdillâh! Yine ma’mûr olub oldu ibâdet-gâh
Bu Gülfem Câmii yanmış idi bir hayli sal akdem
Yine ashâb-ı hayr ü himmet arz-ı iştirâk itdi
Nukûd-ı vâfire sarf eyleyüb inşâya çok âdem
Senîhâ gül gibi târîh açıldı bağ-ı tab’ımda
Gülistâna şebîh oldu yapıldı Câmi-i Gülfem
Sene 1285
Şair Senih’in hazırladığı bu tarih manzumesinden öğrendiğimize göre cami yanmıştı.
Hayli zaman harap ve perişan kalmıştı. Hayırsever halkın yardımları ile H 1285 - M
1868 yılında yeniden yapılmıştır. Şair, camiyi gülistanda açılan bir güle benzetiyor.
Mabedin son cemaat yerine eskiden bir su musluğu konmuş ve üstüne: “Sâhibü’l-hayrât
rûhu için sebîl” yazılmıştır. Caminin önüne, sağına ve soluna birer mermerden su teknesi
konmuştu. Sağdakinin üstünde güzel bir ta’lîk ile iki satır halinde şu kitabeyi okudum:
آ
يكى چشمه ده كى دخانجى حاجى احمد �غا- حسبة هلل ايچون صوحزينه سك قيلدى احيا
زوجه سى مرحومه حاجه فاطمه خانمى ايلين خير ايله ياد- جامع شريف موقعنده قلدى عالى اثر كم شبه سز
۱۲۸٥ جا سنه۱۹
Kitabeye göre bu su haznesi, H 1285 - M 1868 yılında Üsküdar’daki Yeni Çeşme’de
oturan Duhancı (tütüncü) Hacı Ahmed Ağa tarafından karısı rahmetli Fatıma Hanım’ın
ruhunu aziz etmek için yaptırılmıştır.
102 Cami 1998 yılında iki hayırsever tarafından “Geredeli Çelebi Camii” adıyla yeniden yaptırılmıştır. Uncular Caddesi ile İmam Nasır So-
kak’ın kesişimindedir. (MD)
103 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 204.
104 Caminin bulunduğu sokak günümüzde Gülfem Sokak ismindedir. Gülfen Sokak’ın devamı Eski Mahkeme Sokak’tır. Bu sokak da Haki-
miyeti Milliye Caddesi’ne çıkmaktadır. (MD)
138
CAMİLER ve MESCİDLER
Solda da güzel taşçılık ve sanatın şaheser bir örneği olan som mermerden bir abdest
suyu haznesi vardır. Kapağının üstünde Hattat Abdullah’ın kalemiyle fevkalade ve nefis
bir sülüs yazı ile iki satır halinde şu kitabe okunur:
ساعتى طاعته صرف ايله همان- ساعت واحده در عمر جهان
وكافۀ اهل ايمان ارواحنه- اولين واخرين كافۀ ايمان ارواحنه
وجميع شهدا ارواحنه رضاء هلل الفاتحة
كـتبه عبد هللا۱۲۹۰ رجب سنه۲
Bu su teknesi, H 1290 - M 1873 yılında bütün müminlerin ve şehitlerin ruhlarına
Fâtiha okunmak kastıyla yaptırılmıştır.
Caminin solu bahçe halindedir. Gecekondu şeklinde iki odası vardır. Camiyi ve mek-
tebi yaptıran Gülfem Hatun’un türbesi yıkılırken, Sinan devri mezar taşı sanatının güzel
bir yadigârı olan ayak ve baş taşları buraya kaldırılmıştır. Üstünde şu kitabe okunur:
كل من عليها فان
قط انتقلت الى رحمة هللا
الشهيدة المتاج المرحومه
كلفم خاتون
۱۰٦۹ بنت عبد هللا سنه
Kitabeye göre Gülfem Hatun H 1069 - M 1658 yılında ölmüştür. Caminin müez-
zini Mehmed Efendi’nin anlattığına göre Gülfem Hatun’un kemikleri, mezar taşları ve
sandukası Yemişçi Osman’ın dükkânının bulunduğu yerde, koca çınarın altındaki türbe-
sindeydi. 49 yıl kadar önce türbesi ve mektebi yıktırılırken, sandukasıyla beraber mezar
taşları da buraya nakledilmiştir.
Hadîkatü’l-cevâmi’de bu cami hakkında şunlar söyleniyor: “Yapan Sultan Süleyman
hazretlerinin harem-i hümâyûnları cevarilerindendir. Cami-i mezbure yakın caddeye ba-
kan türbesi ve bitişiğinde mektebi dahi vardır.
Mezar taşında:
۹٦۹ صاحبة الخيرات سعيده شهيده كلفام خاتونفى سنة تسع وستين وتسعمائة
diye yazılıdır. Mahallesi vardır.105”
Arapça kitabenin Türkçesi şudur: “Hayrat sahibesi saide, şehide Gülfem Hatun! 969 yı-
lında (öldü)”
Bu günkü taşında Gülfem Hatun’un M 1069 yılında öldüğü yazılıdır. İki ölüm yılı
arasında tam yüz senelik bir fark vardır. Hâlbuki onun vakfiyesinde ve arşiv vesikasında
H 949 tarihi bulunduğunu gördük. Mezar taşındaki tarihle vakfiye tarihi arasında 120
yıllık fark vardır. Gülfem Hatun, vakfını yaptıktan sonra daha 120 yıl yaşamış olması
lazımdır. Bu mümkün olmadığına göre, cami ve türbe yanarken mezar taşı da yandığı
için yenisi yapılırken taşa 969 tarihleri yerine 1069 rakamları kazılmıştır. Kanunî Sultan
Süleyman’ın cariyesinin ölüm yılının padişahın ve yakınlarının sağ oldukları zaman böyle
139
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
yanlış yazılması asla kabul edilemez ve düşünülemez. Bu hata yangından sonra yapıl-
mıştır. Şimdiye kadar da bu hata kimsenin dikkatini çekmemiştir. Tahsin Öz, İstanbul
Camileri’ni yazarken de bunun farkına varmamıştır.
Burada H 1050 - M 1640 yılında ölen Hüdâî Aziz Efendi’nin mukabelecisi Mehmed
Efendi’nin de mezar taşı vardır.
1941’de caminin son cemaat yeri CHP Şemsi Paşa Merkezi halinde kullanılıyordu.
Gülfem Hatun’un kabri çöplük halindedir. Taşları da eğilmiştir. Burasının en kısa za-
manda kurtarılması lazımdır.
İstanbul’da Başbakanlık Arşivi’nde 250 numarada kayıtlı defterin müteferrika kıs-
mındaki kayıtlardan öğrendiğimize göre Abdurrahman kızı Gülfem Hatun’un 949 yılı
Cumâdelâhire’sinde ortalarında tanzim ve tescil edilmiş Şeyhülislâm Ebüssuûd Efen-
di’nin imzasını taşıyan bir vakfiyesi vardır. Gülfem Hatun’un Manisa’da da evkâfı bulu-
nuyor. Vakfiyedeki bir şartına göre: Eski saray ağaları evkâfının nâzırı olacaklardır.
Adı gül ağızlı anlamına gelen Gülfem Hatun dönmedir. Dönmelerin babaları Allah’ın
güzel adlarının önüne kul anlamına gelen bir “abd” getirmek suretiyle gelişi güzel verilirdi.
Gülfem Hatun, Kanunî Sultan Süleyman’ın cariyelerinden çok zengin bir hatun
idi. Karaca Ahmed Zaviyesi’ni de o yenilemiştir. Üsküdar’da kendi adını taşıyan bir
mahallesi vardır.
Vakfiyesinde ve mezar taşında adı Gülfem şeklinde geçer. Hadîkatü’l-cevâmi’de bu ad
gül renkli anlamına Gülfam şeklinde yanlış gösterilmiştir106.
140
CAMİLER ve MESCİDLER
Hadîka’da bu mabed hakkında şu kısa bilgi vardır: “ Yaptıranın ismi Hâcce Hatice Hesnâ
Hatun’dur. Köle cinsindendir. Kabri mihrabı önündedir. Mahallesi vardır108.”
141
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Hacı Yakub Kazdağlı tarafından Şile’den getirtilen iyi cins taşla yap-
tırılmıştır. Şimdiye kadar hiçbir cami ve mescid, çok dayanıklı ve gü-
zel renkli Şile taşıyla yapılmamıştır. Aynı taştan minaresi sağındadır.
Camiden kıble tarafına beş, sağına ve soluna dörder pencere açı-
lır. Mihrap alçı, minberi ahşaptır.
Solunda müezzin ve imam meşrutaları, abdesthâne ve abdest
alma yerleri vardır. Hizmetlileri için kendisi gelir vakfetmiştir.
Vâkıf, Rize’de de büyük bir cami yaptırmıştır.
Hacı Yakup 1963 yılında ölmüş, Sakızağacı Mezarlığı’na
gömülmüştür.
Caminin solundaki Şehzâde Ömer Hilmi Kasrı ile 50 dönümlük
arazisi de onun mülküdür.
Yakup Ağa
Camii HAMMAL MEHMED AĞA MESCİDİ
Bu mescid Üsküdar’da Solak Sinan Mahallesi’nde, Azizlik Sokağı’yla Dayı Sokağı’nın
birleştiği yerdedir. 6 kapı numarasını taşırdı. Mabed ahşaptır. Son cemaat yerinde bir
kuyu ile mermerden bir su musluğu vardı.
Bu mescid Hamal Mehmed Ağa tarafından yaptırılmıştı. 1935’te kadro harici bırakıla-
rak Vakıflar İdaresi tarafından satılmış ve yıktırılmıştır. Yapıldığı tarihi tespit edememiştim.
111 Tezkiretü’l-bünyân (matbu), s. 34.
112 Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, C. l, s. 476.
113 Kitabımızda “Hacı Ahmed Paşa Türbesi’ne” ve “Doğancılar Hamamı’na” bakılsın.
114 Şehit Selman Kandemir Sokağı ile İcadiye Bağlarbaşı Caddesi kesişiminde 42 numaradadır. Cami, Kazdal Camii olarak bilinmektedir.
Cami girişinde “Kazdal Camii 1953” yazmaktadır. (MD)
142
CAMİLER ve MESCİDLER
HARAB MESCİDİ
Bu mescid Üsküdar’da Kavak İskelesi yakınındaydı. Mescidi, Çaço şöhretli Dârüssaâ-
de Ağası Hacı İbrahim Ağa yaptırmıştı. İbrahim Ağa, Sultan IV. Murad zamanında
H 1048 - M 1638 tarihinde dârüssaâde ağası olmuştu.
Ayvansaraylı Hüseyin Efendi bu camiyi yazarken “Bu mescid harab olmuştu. Tazıcılar
Ocağı ile Zağarcılar Ocağı arasındaki meydancıkta idi. Yalnız bir kapısı ile mihrabı kalmıştı.
Üzerinde olan tarihi hıfz edilmiş ve yazılmıştır115.” diyor.
Şair Cevrî’nin hazırladığı iki satırlık manzumenin tarih beyti şudur:
آ
هاتف قدسى ديدى جورى �نك تاريخنى
مسجد واال زهى دار الثواب عابدين
143
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
144
CAMİLER ve MESCİDLER
“ Yaptıran Dârüssaâde Ağası Hüsrev Ağa’dır. Mihrabı önünde gömülüdür. Minberini Kalı-
noğlu Hacı Ahmed Ağa koymuştur. Bir de mektep yaptırmıştır123.”
Mescidin hiçbir yerinde yaptıranı ve yapıldığı tarihi gösteren bir kitabe, yaptıranın
kitabeli mezar taşını da bulamadık.
145
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
قلدى چون تشريف تحت عثمانيه يــى- حضرت سلطان دريادل رسوم عثمانيان
ايلدى اظهار بو اسرار انسانيه يــى- قبله يه ايتدى توجه ارض قدسه ابتدا
آ
قلبى اولدى رشحه پاش �ثار ربانيه يــى- ياپدى برنو بلدۀ معمور احسان ايليوب
هيچ قپانماز دفتر اعمال رحمانيه يــى- بر اثردر تاقيامت خير جارى بونده كم
قيلدى جمله غبط كار اسواق مرجانيه يــى- اولدى جمعيت دكاكين ايله كونا كون رنك
آ
�كدرر بوخيرى هپ شاهان عثمانيه يــى- حق تعالى ظاهر وباطنده معمور ايلسون
حق ايچون سلطان عثمان ياپدى احسانيه يــى- رسم عثمان ايله تاريخ يازدى كلك دل
۱۱٦۹
Kitabeye göre Sultan III. Osman, İhsaniye adıyla burada birçok dükkânlardan, evler-
den ve çarşılardan oluşan bir belde-şehir kurmuştur. Camisini de son tarih mısraının eb-
ced hesabıyla bize verdiği H 1169 - M 1755 yılında yaptırmıştır. Caminin bütün hizmet-
lilerinin maaşı ve başka masrafları Nuruosmaniye’deki caminin gelirlerinden sağlanırdı.
Burada caminin yanında ayrıca bir de İhsaniye Mescidi vardır. Bunu da Sultan Osman
aynı yılda yaptırmıştır.
Ayvansarâyî Hüseyin Efendi, İhsaniye Mescidi’ni yazarken “Burada bulunan evler, Sul-
tan IV. Mehmed’in kızı ve Sultan Osman Han’ın halası olan Hatice Sultan’ın Ayvansarâyî
dışındaki sahilhânesi yakınındaki mektep, sebil ve caminin gelir vakıflarıdır126.”
İhsaniye Camii ve mescidi, Nuruosmaniye Camii ile beraber aynı tarihte yapılmıştır.
Bu mescid de yanmıştır. Yalnız arsası kalmıştır.
146
İmrahor Camii’nde Hattat Mahmud Celâleddin’in bir Levhası
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Hadîkatü’l-cevâmi’ sahibi “Cigalezâde Sinan Paşa’nın mirahuru Hacı Mehmed Ağa yap-
tırmıştır. Kabri bilinmiyor129.” diyor.
Tahsin Öz, İstanbul Camileri adlı eserinde, H 1006 - M 1597 mescidin yapıldı-
ğını söylüyor130.
Caminin sağında yekpare büyük bir su teknesi var idi. Üstünde sülüs ile şu kitabeyi
okumuştum:
صاحب الخيرات والحسنات مرحوم ومغفور خواجه كان ديوان همايوندن جنتمكان احمد رضا افندينك وزير همايون قلمى حلفاسندن ناجى افندينك
۱۲۲۸ حليله سى جنتمكان عايشة صديقه واقربا وتعلقا تلرينك روحلرى ايچون الفاتحه
Kitabeye göre su hazinesi H 1228 - M 1813 yılında hâcegândan Ahmed Rıza Efen-
di’nin vezir-i hümâyûn kalemi halifelerinden rahmetli Naci Efendi ile karısı Ayşe Sıddı-
ka Hanım adlarına yapılmıştır. 20 Ocak 1945 günü mabedi tekrar incelerken bu büyük
tarih yadigârının hoyratça sökülerek karşı tarafa ters olarak atılmış olduğunu gördüm. Bu
tarih yadigârının yerine konulması lazımdır.
Caminin tunçtan yapılmış bir çift şamdanı çok güzeldir. Caminin şurasına burasına
asılmış kıymetli hattatların levhaları vardır.
Hattat Sabri’nin üstünde: وكل شيء عالمة وعالمة االسالم الصلوة
“Her şey için bir alâmet vardır. İslâm’ın alameti namazdır.” yazılı bulunan levhası, M
1325 tarihini taşır. Hattat Şefik’in H 1285 tarihli levhası da çok kıymetlidir. Levhada
şunlar yazılıdır:
لى خمسة اطفى بها حر الوباء الخاطمه
المصطفى والمرتضى وابناهما والفاطمه
“Benim için vebanın en şiddetli hararetini söndüren beş şey vardır. Mustafa, Murtaza oğul-
ları (Hasan ve Hüseyin) ve Fatıma’dır.” anlamınadır.
Caminin karşısında Ayşe Sultan’ın bir dârülkurrâsı vardı. H 1007 - M 1598 yılında
yapılan bu irfan yuvası bakımsızlıktan yıkılmıştır. Bitişiğindeki kabristanda 34 sene evvel
çok kıymetli mezar taşları vardı. Bir oduncu bunları kırmış, şuraya buraya atmıştır. Ayakta
tek bir taş bile kalmamıştır. Buradaki mezar taşı parçalarından Ahmet Ratib Paşa’nın ve
eşinin burada gömüldükleri anlaşılıyor.
148
CAMİLER ve MESCİDLER
Ali Paşa, kendi camisinin gelirinden buraya da vakfetmiştir. Şair Bahri, tekkenin bânisi
için şu tarih beytini söylemiştir:
آ
دوكس ازيك دهان �يد بكويد بحريا تاريخ
مقام جلوتى يــى ايلدى احيا على پاشا
۱۱٤٥
Tekke mescidi harap olmuştu. H 1150 - M 1737 yılında Şehlâ Ahmed Paşa, tekkeyi ve
mescidi yenilemiştir. Şeyh Yusuf Nizameddin Efendi’nin oğlu bu yenileme için şu tarih
mısralarını söylemiştir:
طبعمه ملهمدر بو تاريخ اى نظيف
خانقاه دلكشاى اوليا
۱۱٦٩
Ben 1941’de mescidi inceledim. Mescid fevkânî idi. Sağ tarafı sütunlar üstünde yola
doğru çıkmıştı. Ahşap mabedin dört meşruta odası vardır. Son şeyhi kuş deliğinde oturan
Yusuf Efendi idi. Tekkenin şeyhlerinden Haşim Efendi altında gömülü idi.
Mescid ahşaptı. 1930 yılında yıkılmıştır. Mescidin avlusunda çok enteresan serpuşlu
bir mezar taşı var idi. Kitabesi şöyledir:
۱۱۷۰ مصرده بابا قيغوسز دركاهنده قصرعين شيخى قطب الورى حسن بابا سنه
“Mısır’da Baba Kaygusuz Dergâhı’nın şeyhi Hasan Baba H 1170 - M 1756 yılında ölerek
buraya gömülmüştür.”
İRANLILAR MESCİDİ
Bu mescid Karacaahmed Mezarlığı’nın doğusunda, Seyyid Ahmed De-
resi’nin kenarına meyilli bir yere yapılmıştır. Buraya asfalt bir yolla girilir.
Geniş avlu kapısının üstünde Farsça مسجد وقبرستان ايرانيانyazılıdır. “İranlıların
mescidi ve kabristanı” anlamınadır. Çok temiz ve asfalt bir antre bizi mescid
ve teferruatına götürür. Mescidin sağ tarafı havuzlu bir dinlenme yeridir.
Mescid meyilli bir yere yapılmıştır. Kuzeye açılan mescidin kapısına 14
basamaklı merdivenle çıkılır. Son cemaat yeri camekânla ikiye bölünmüş
haldedir. Solda mescidin ve kabristanın idare amiri oturur. Sağdakinden,
mabedin sağındaki kadılar bölümüne geçilir. Burası aynı zamanda İranlı-
larca mübarek sayılan günlerde bir yemek salonu halinde kullanılır. Burası,
ortasında küçük bir kubbe bulunan çatıyla örtülüdür.
Caminin kapısının üstünde Hattat Hâmid’in güzel sülüsü ile:
كـتبه حامد۱۲۲٦ قال هللا تعالى ان الصالة كانت على المؤمنين كـتابا موقوتا
İranlılar Külliyesi’nin
yazılıdır. Bu âyeti Hattat Hâmid, H 1339 - M 1920 yılında yazmıştır. müdürü Hacı
Mahmud
İçeriye giriyoruz. Mabed çok aydınlıktır. Çok kıymetli halı ve seccadelerle süslen- Zergerî
miştir. Üstü çatıdır. Mihrabını ve yanlarını bol renkli ve oyularak içlerine beyazla âyetler
149
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
yazılan çiniler süsler. Bu şekille on iki imamın ve Hazreti Muhammed’le kızı Hazreti
Fatıma’nın isimlerini taşıyan 14 çini panoda İran’da yapılarak İstanbul’a getirilmiş, 1974
Ramazan’ında monte edilmiştir. Bu mihrap 6 tondur. İstanbul’a trenle getirilmiştir. Mih-
rabın sağ kanadında kakma halinde قد افلح المؤمنونile başlayan ve وهم فيها خالونile biten âyetler
yazılıdır. Üstünde فول وجهك شطر المسجد الحرامiçinde فنادته المالئكة وهو قائم يصلى فى المحرابve önünde Bes-
mele yazılmıştır. Sağında ve solunda اشهد ان ال اله اال هللاokunur. Buraya “vakti geçmeden namaz
kılmakta acele ediniz.” anlamına gelen واشهد ان محمد رسول هللا صادق الوعد االمينve “ölüm gelmeden tövbe
etmede acele ediniz.” anlamına عجلوا بالصالة قبل الموتyazıları da yazılmıştır.
Mihrabın sol köşesine çiniye, Farsça şunlar yazılmıştır:
طراح وكاشى كارسيد مصطفى طبطباىئ
آ
شمسى۱۳٥۲ سفارس انجمن �ثار ملى ايران سنه
Mabedin alt katında ölülerin yıkanması, teçhiz ve tekfin edilmesi için bir salon var-
dır. Buraya gassalhâne diyorlar. Burada suyu elektrikle ısıtılan tesisler ve önüne som ak
mermerden yekpare bir ölü yıkama ve bir de ölü kefenleme yeri vardır. Burası birçok
gasilhânelere örnek olacak bir şekilde hazırlanmıştır. Diğer tesisleri gibi çok temizdir.
Gassalhânenin sağında كلما دخل عليها ذكريا المحرابâyeti yazılıdır.
Altında:
صدقله حقك رضاسنده اولوب ايله نياز
سجده ايت اللهه ميدانه كل محراب بودر
بانىئ غسالخانه الحاج جنيد على تاجر خوي
۱۲۷۱
150
CAMİLER ve MESCİDLER
Meşhedî Abbas Ali yeniden yaptırmıştır. Buraya H 1321 - M 1902 yılında Hacı Meh-
med Takî, Hacı Rıza bir de çeşme yaptırmıştır.
Mabedin binlerce kişiyi ağırlayacak bir çayhânesi ve aşure pişirme yeri vardır: Ölü
gömmeye gelenlere çay, 10 Muharrem’de ziyaretçilere aşure ziyafeti çekilir. Kadın ve er-
kek yemek yerleriyle mescid, İranlıların kurdukları bir dernek tarafından idare edilmek-
tedir. Çok temiz, çok bakımlıdır.
Mescid ve kabristanı 79 yaşlarında Ali Zerger Yaşizâde, Hacı Mahmud Zergerî idare
etmektedir. Aşure günlerinde burasını İranlılardan başka elli binden fazla Türk uyruklu
vatandaş ziyaret edermiş.
Mabedin solundaki ve kuzeyindeki İranlılar Mezarlığı’na her sene ortalama 83 ölü gö-
mülürmüş ve çok eskiler dışında buraya şimdiye kadar 3.607 ölü gömülmüştür. Bunların
muntazam defterleri vardır.
Mescid ve gassalhânede gördüğümüz en eski tarih H 1271 - M 1857’dir. Gassalhâne
altında olduğuna göre mescidin de yüz yirmi dört yıllık bir ömrü olması lazım gelir. Fakat
burada 1101 Hicret yılında vefat eden İranlıların mezar taşları görülüyor.
İranlıların Kabristanı
İranlıların kabristanları Üsküdar’da Karacaahmed’de Seyyid Ahmed Deresi’ndeki mes-
cidlerinin ve gassalhânelerinin solunda bir tepenin yamaçlarındadır. Kabristan çok temiz
tutulmuştur. Anayollar asfaltlanmıştır. Kabristana girince sağdaki bir taşta şu kitabe okunur:
بسم هللا الرحمن الرحيم
أ
وانا هلل/ رحم هللا المستقدمين منكم والمست�خرين/ انتم لنا سلف ونحن لكم تبع/ مؤمنين ورحمة هللا وبركاته/ السالم عليكم اهل الدين من قوم
.۱۲۷۰ انا ترجعون سنه
151
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
152
CAMİLER ve MESCİDLER
İSTAVROZ MESCİDİ
Bu mescid, İstavroz Sarayı’nın içinde idi. Beylerbeyi Sarayı yapılırken İstavroz Sarayı
ile beraber yıkılmış ve yok olmuştur. Boğazın bu kesiminde İstavroz balığı çok çıktığı için
burasının böyle adlandırıldığını Evliya Çelebi yazıyor.
153
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
İSTAVROZ MESCİDİ133
Bu mescid, Beylerbeyi’nde, Fıstıklı denilen yerdeydi. Boğaz Köprüsü yapılırken çevre-
yolu için istimlâk edilerek, yok olmuştur. Bu mescid, H 1022 - M 1613 yılında Sultan I.
Ahmed tarafından kırk günde İstavroz Bahçesi’nde yaptırılmıştı134. Sonra yenilenmişti.
KANDİLLİ CAMİİ
Bu cami Kandilli İskelesi’nden çıkınca sağdadır. Mabed taşla yapılmıştır. Üstü ahşap
çatı örtülüdür. 16 pencereden ışık alan mabed çok aydınlıktır. Minaresi sağdadır. 1961
yılında Vakıflar İdaresi tarafından yenilenmiştir. Mabedin altı mahzendir. Sağ tarafının
altından dere geçer. Müezzin mahfeli ve minberi ahşaptır. Mabedi, Sinan devrinin en
kıymetli çinileri süsler. Bu çiniler cami yapılırken Okmeydanı’ndaki beş defa sadrazam-
lık yapan Yemen Fatihi Sinan Paşa’nın harap olan camisinden bizim ısrarlı neşriyatımız
üzerine getirilmiştir. Caminin mihrabı ve kenarlarını eşsiz Osmanlı çinileri süsler. Du-
varlarında kalem işleri vardır. Kıble tarafına açılan iki pencerenin üstündeki renkli alçı
çerçevelerden birisinin üstünde Allah, altında “La İlahe İllallah”, öbürünün üstünde Mu-
hammed Rasulallah yazılıdır. Mihrabın üstünde كلما دخل عليها زكريا المحرابyazılıdır.
Bu, caminin 1961 yılında yenilendiğini gösterir. Yazıyı Hattat Rıfat Efendi yazmıştır.
Caminin Sinan devrinin şaheser çinilerinde kiremit, açık mavi, koyu mavi, yeşil, sarı
renkler kullanılmıştır. Çinilerde bahar, bütün çiçekleriyle canlandırılmıştır. Sümbül, karanfil,
yıldız, lale çiçekleriyle, enginar yaprakları çokça kullanılmıştır. Mihrapta iki çini değişiktir.
Minberde bir Hristiyan tarafından hediye edilmiş büyük ve çok kıymetli bir على رضى هللا
عنهlevhası vardır. Çini mihrabın sağındaki هللا ربىsolundaki kitabeli panoları çok kıymetli
yadigârlardır. Camiyi, Hattat Ahmed Ziya Bey’in 1352 tarihinde yazdığı levhası da süs-
lüyor. Avizesi de güzeldir.
Hadîkatü’l-cevâmi’, Kandilli Camii’ni yazarken “Bu cami fevkânîdir. Sultan I. Mah-
mud yaptırmıştır. Burasının Kandilli Bahçe diye meşhur olması şundandır. Sultan IV. Murad,
Revan fethine gidecekleri sırada buraya bir büyük saray yapılmasını emretmişti. H 1042 - M
1632 yılında zaferle sonuçlanan seferden döndüklerinde burada yapılan yeni saraya naklet-
mişlerdi. Burada Mehmed isminde bir şehzâdeleri oldu. Burada yedi gece kandil donanması
yapılmıştı. Bu yüzden burası Kandilli adını almıştı. Sultan I. Mahmud zamanında bu Saray
harap olmuştu. Padişah sarayı yeniden yaptırdı. Sarayın üç tarafını gelir vakfına katmıştır.
Deniz kenarları iki icareli, diğer yerleri tek icare ile isteyenlere ferağ edilmiş, çarşısına dük-
kânlar, hamam ve çeşme yaptırılmıştır. Buraya Nev-âbâd adı verilmiştir. İşte bu sırada cami
yeniden yapılmıştır135.” diyor.
Kandilli iki defa baştanbaşa yanmıştır. Marmara’da ve Boğaziçi’nde gönül alıcı manza-
rası vardır. Burası eskiden İngilizlerce çok sevilmiş ve rağbet edilmiş bir yerdi136.
133 Fıstıklı’da
134 Naîmâ Tarihi, C. 2, s. 109.
135 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 165.
136 Rehber-i Seyyahin, s. 200.
154
CAMİLER ve MESCİDLER
155
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
156
CAMİLER ve MESCİDLER
Bu levha saatin ayarını, çalışını ve Hazreti Yusuf ’un icadı olduğunu gösteriyor. Cami-
nin kıble ve sağ tarafları ile set altı sol tarafı kabristandadır. Sağ tarafındaki birinci me-
zarın baş taşında H 1309 - M 1891 yılında ölen ve caminin üçüncü yapıcısı olan Şerife
Nesibe Hanım’a ait olduğu yazılıdır. Burada gömülü olanlardan bazıları da şunlardır:
1. 1925 yılında ölen Ayan azasından Tatar Osman Paşa. Osman Paşa’nın, caminin
biraz aşağısındaki tarihî konağı 1975 yılında yıktırılmıştır.
2. Seraskerlik süvari komisyonu başkanı, R 1321 yılında ölen Mehmed Reşid Paşa.
3. H 1283 - M 1866 yılında ölen İkinci Ordu Veznedarı Hasan Ağa.
4. H 1326 - M 1908 yılında ölen Hazine Nezareti Muhakemat Reisi Münir Hü-
seyin Paşa.
5. H 1175 - M 1761 yılında ölen Üsküdar’da Kısmet-i Askeriye Başkanı Ali Ağa.
6. H 1225 yılında ölen Medine Kadısı Hacı Mehmed.
Hadîkatü’l-cevâmi’de bu cami hakkında özet olarak şunlar yazılmıştır:
“Caminin ilk bânisi Hamza Fakîh’dir. H 905 - M 1499 yılında ölmüş, caminin mihrabı
önüne gömülmüştür. Cami harap olmuştu. Sultan III. Ahmed’in sadrazamı Nevşehirli İbra-
him Paşa’nın damadı Kaymak Mustafa Paşa, camiyi yeniden yaptırarak minber koydurmuş-
tur. Mustafa Paşa, H 1133 - M 1720 yılında derya kapudanı olmuş, H 1143 - M 1730 yı-
lındaki Patrona Olayı’nda şehid olmuştur. Dedelerinden Kara Mustafa Paşa’nın medresesinin
haziresine gömülmüştür. Bu cami H 1140 - M 1727 yılında yenilemişti140.”
Kaymak Mustafa Paşa, Poçinli İbrahim Paşa’nın oğludur. Kapucubaşılık, ikinci mi-
rahorluk, kapıcılar kethüdalığı, vezaretle tevkiîlik (nişancı), İstanbul kaymakamlığı yap-
mış, H 1133 - M 1720 yılında derya kapudanlığına getirilmişti. 1143 yılı Rebîülevvel’in-
de öldürülmüştür. Caminin sağında ve solunda çeşmeleri vardır141.
Mescidin içinde çok kıymetli şu levhalar asılı idi:
Üst üste tuğra şeklinde H 1240 - M 1824 yılında Hattat İsmail’in, H 1192 - M 1778
yılında yazılmış Hattat Mehmed Vasfî’nin tezhipli ve nefis hilyesi, Hattat Rızâî’nin H
1288 tarihli, Yesârîzâde Mustafa İzzet’in H 1290 - M 1873 nefis bir levhası, H 1278 - M
1861 tarihli Mekke-i Mükerreme resmi, H 1293 - M 1876 tarihli Hattat Seyyid Halil
Nebil’in, H 1316 - M 1898 tarihli Hattat Mehmed Esad’ın, H 1272 - M 1855 tarihli
Mehmed Şevket’in, H 1317 - M 1899 tarihli Mehmed Nazif ’in levhaları vardır. Ben bu
incelemeyi 1940 yılında yapmıştım.
157
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
158
CAMİLER ve MESCİDLER
159
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
dükkân vardır. Burada eskiden bir de Kavak Sarayı Mescidi vardı. Yok olmuştur. Yeri
bile bilinmiyor. Bu mescidin üst tarafındaki fırın faaldi. Fırının üstünde Kavak Sara-
yı’nın büyük su deposu bulunuyordu. Önündeki çeşmenin kitabesi yok olmuştur. Ali
Ağa Çeşmesi de burada idi.”
160
CAMİLER ve MESCİDLER
KAVSARA MESCİDİ
Bu mescid Üsküdar’da Bağlarbaşı yokuşunun alt tarafındaydı147. Ben 35 sene önce
incelerken mescidin duvarlarının yıkıldığını, yalnız mihrabının ayakta kaldığını görmüş-
tüm. Mihrabın üstünde: كلما دخل عليها زكريا المحرابâyeti okunurdu. Mescidin yerini, şûrây-ı devlet
azasından Edip Bey’in anası Şazimend Hanım 38 yıl evvel satın almıştır. Mescidin so-
lundaki üç meşruta oda sağlamdı. Türbenin yanındaki taş minaresi de ayakta idi. Cami ve
türbe kubbeli idi.
Mescidin kapısının üzerindeki kitabeli taş, beş parça halinde türbeye kaldırılmıştır.
Manzum kitabede bazı imlâ yanlışları vardır. Okuyabildiğim satırları aşağıya alıyorum:
آ
مكرم والده سى بزم دهرى شاد ايدوب هر�ن- شه كردن همت حضرت عبد المجيد خانك
بريده اشته بو جامع اولونسون سجدۀ رحمان- جهانه سرتسر انجم كبى خيراتلرى تاردر
آ
مطاف اولبادر رهبرى بى شك ايشيت اى جان- زهى طاعتله اهل واليتكم بيت �سا
قعود ايله تحياتى اوقو بويله در فرمان- همان كل خمس اوقاتده اداى امر حق ايله
ازانلر اوقونورصوت نوادن ايليوب دوران- نعرۀ هللا اكبر چاغررهردم:مؤزين
اولور اجرا دمادم بونده بيل احكام چار اركان- شب و روز مفتوح جمع اولوب اهل عبادتكم
اك اول نور چشم سايه سنده جمله مز شادان- ...عطا ولطف ونعمتله بتون عالم يسير
رضاء هللا ياچودربى نهايت ايتديكى احسان- نقود همت عاليسنى حيراته صرف ايدر
محفوظ وستر ازديدۀ عدوان... قيله هر حال- خداهم ذاتى هم نجل خان عبد المجيديده
سرير سلطنتده مستدام عمر ايده سبحان- اوشاهك سايه سين دور ايتميوب فرق عبادتدن
صال تاريخ....... تام- ......اداى فرض ايدوب
148
بزم عالمى حقا والده سلطان- ......زهى شاد ايتدى
۱۲٥٧149
Bu mescidi Kavsarazâde Mustafa Dede yaptırmıştır. Kendisi de Kavsara lakabıyla
anılır. Bu kelime “sepet” anlamındadır. Torunlarından birisi mütevelli olduğu zaman
dedesinin mescidini tamir ettirmiş ve yazdığı bir manzumeyi levha halinde mescide
asmıştır. Manzume şudur:
قبرى انوار صدقيله طلودر- صانمكز خالى مصطفى ده ده يــى
قوصره شهرتيله برقوليدر- بونده مدفون اوالن اول اللهك
آ
دار بقايه صانمكز اولودر- بيك يوز �لتمش يديده كـتمشدر
ايتدى تعمير جدى بك اولودر- بيك يوز يكرمى بشده برولدى
فاتحه كيم كچلرك يولودر-
نظر لطفله اميد ايدينوب
Bu mescidi yaptıran Kavsara Mustafa Dede, H 1067 - M 1656 yılında ölmüştür. Adını
vermeyen bir torunu H 1125 - M 1713 yılında dedesinin mabedini tamir ettirmiştir. Mes-
cidi, yukarıya aldığımız kitabeye göre Sultan Abdülmecid’in birçok ibadet, irfan ve sosyal
yardım ve hayır eserleri yaptıran anası Vâlide Sultan H 1257 - M 1841 yılında yeniletmiştir.
Mescidi yaptıran Mustafa Dede’nin türbesi mescidin yanındadır150.
147 Çavuşdere Caddesi ile Kartal Baba Caddesi birleşiminde bulunmaktadır. Cami, 1998 yılında bugünkü haliyle yenilenmiştir. (MD)
148 Noktalı yerler kırılmıştır.
149 مؤذن واذانkelimeleri ز-z harfi ile yazılmıştır.
150 Kitabımızın “Türbeler” bölümüne bakılsın.
161
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
151 Gündoğumu Caddesi ile Dönme Dolap Sokağı’nın birleştiği köşededir. (MD)
152 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 214.
153 Cami, Çengelköy’de Kemalettin Tuğcu Sokağı ile Kalantor Sokağı’nın birleşimindedir. (MD)
162
CAMİLER ve MESCİDLER
KISIKLI CAMİİ
Türkler dar ve kısığa benzeyen kayalar
arasından çıkan ve sızan suya “Kısıklı” derler.
Ahmed Vefik Paşa bu kelimeyi anlatırken
“kayadan çır çır akan çeşme154” diyor.
Vaktiyle burada kayadan çır çır akan bir
su vardı. Semt adını bundan almıştır. He-
men bu çır çır akan suyun üstüne yapılan
çeşme de böyle adlandırılmıştır.
Cami taşla yapılmıştır. Geniş saçakları
ahşaptır. Mabedin son cemaat yeri kârgirdir.
İki tarafında ikişer geniş penceresi vardır155.
Kapısının üstünde güzel bir sülüs ile şunlar
yazılıdır:
۱۳٤٦ قال عليه السالم افضل االعمال الصلوة فى اول وقتها سنه
كـتبه عمر وصفى
Bu kitabedeki hadisin Türkçesi şöyledir:
“Hazreti Peygamber (sav) buyurmuştur ki; iş-
lerin en faziletlisi vaktin evvelinde namaz kılmaktır.” Hattat Ömer Vasfî’nin yazdığı bu Kısıklı
Camii
kitabenin altındaki tarih, caminin H 1346 - M 1927 yılındaki bir tamirini gösteriyor.
Caminin minberi ve müezzin mahfeli ahşap, istalaktitli mihrabı alçıdır. Taş minaresi sa-
ğındadır. Mabedi iki kıymetli avize süsler. Mabedin son, 1927 yılında esaslı bir şekilde
tamir edildiğini görüyoruz.
Hadîkatü’l-cevâmi’ bu cami hakkında şu kısa bilgiyi veriyor: “ Yaptıran Abdullah Ağa’dır.
Sultan III. Murad’ın Bostancıbaşılarındandır. 1000 tarihinde vefat edip bu mescidin hazine-
sine gömülmüştür. İstavroz’da ve Langa’da dahi birer cami yaptırmıştır. Mahallesi yoktur156.”
Şimdi vereceğimiz kitabesine göre Hadîka sahibi vâkıfın ölüm yılında hata etmiştir.
Camiyi yaptıran Abdullah Ağa’nın lahdi mabedin haziresindedir. Mermer sanduka, ayak
ve baş taşları yazı, süsleme, nakış bakımından bir sanat şaheseri sayılabilir. Baş taşının
üstünde beş satır halinde güzel bir sülüs ile şunlar okunur:
آ
�ه من الموت
العبد فانى
هللا باقى
آ
بنى بونده دعا ايله �كانى
آ
ير لغاسن يرنكى كون حق �نى
Arapçalarının Türkçesi, Türkçesinin bugünkü ifadeleri de şöyledir:
163
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
“Ölümün elinden ah! Kul fânidir! Allah bakîdir! Beni burada bir dua ile ananı yarınki gün
(ölünce) Hak onu affetsin!”
Taşın arkasında da şunları okudum:
آ
�ه من الموت
االمل طويل
والعمر قصير
آ
بى بونده دعا ايله �كانى
آ
يرنكى كون يرلغاسن حق �نى
KİLİSE CAMİİ
Bu cami Üsküdar’ın Alemdar köyünde, bir tepenin tatlı meyli üzerindedir. Alemdar, eski-
den bir Ermeni köyü idi. Bu kilise de Ermeniler tarafından yapılmış idi. Kapısının üstündeki
Ermenice kitabenin üstüne yağlı boya sürüldüğü için yaptıranını ve yapıldığı tarihi tespit
edemedik. Sağında ve solunda dörder pencere ve güneyine birisi üstünde üç pencere açılır.
Kilise ortası kemerli, beşik örtüsü şeklinde kubbelidir. Üstüne sonradan çatı örtülmüştür.
Tuğla minaresi sağındadır. Sol tarafına sonradan yapılan birer merdivenle kadınlar mahfeline
çıkılır. Kilisenin önünde üstleri çiçeklerle süslü iki mermer taş vardır. Bunun daha eski bir
yapıya ait olduğu anlaşılıyor. Kilisenin keşiş ve zangoç odaları var idi. Bunlar yıkılmıştır.
KİRAZLITEPE CAMİİ
Bu cami Beylerbeyi’nin altıncı ve son camisidir. Boğaz’a hâkim, haşmetli, kendi adını
taşıyan Kirazlı Tepe’nin üstüne bir şahin duruşuyla kurulmuştur158. Kubbeli ve minareli-
dir. İmam ve müezzin meşrutaları vardır.
164
CAMİLER ve MESCİDLER
Şair Pertev Paşa’nın hazırladığı kitabede mescidi yeniden yaptıran Sultan II. Mah-
mud; cihan sultanı, dünyaya benzeri gelmeyen padişah gibi, mabed de Cennet köşkü ve
yeni cami şeklinde tavsif edilmiştir. Manzumenin son iki mısraları ebced hesabına vuru-
lunca mabedin H 1253 - M 1837 yılında yapıldığı anlaşılıyor.
Mabedin taş minaresi solundadır. Son cemaat yerine onar taş basamaklı merdivenle
çıkılır. Sağında 11 merdivenle çıkılan ahşap hünkâr mahfeli vardır. Kârgir mabedin kıble
tarafına dört, soluna üç pencere açılır. Kubbelidir. Dört köşesinde mini mini dört kubbe
daha vardır. Minberi ahşaptır. Caminin altı bodrumdur. Solunda dört büyük ve tarihi çı-
nar görülür. Üstü kurşun örtülüdür. Ben mabedi 13 Haziran 1941 Cuma günü inceledim.
Hadîkatü’l-cevâmi’ bu mabedi Kuleli Bahçe Mescidi şeklinde adlandırır. Mabedi Sul-
tan III. Ahmed’in sadrazamı Nevşehirli İbrahim Paşa’nın damadı Kaymak Mustafa Paşa
yaptırmıştı. Paşa kayınpederiyle beraber H 1143 - M 1730 tarihinde Patrona Musli Va-
kası’nda öldürülmüştü. Divanyolu’nda Parmakkapı’da dedesi Merzifonlu Kara Mustafa
Paşa’nın medresesindeki hazireye gömülmüştür.
Kaymak Mustafa Paşa, mescidin yanındaki çeşmeyi H 1137 - M 1724 yılında yaptır-
mıştır. Çelebizâde İsmail Asım Efendi bu çeşme için güzel bir tarih manzumesi yazmış-
tır159. Caminin minberini Hattat Hasan koydu. Cami harap olmuştu. Sultan II. Mahmud
yeniden yaptırmıştır. Aynî Divanı’nda Kulelibahçe’de, H 1248 yılında yapılan bir cami
için bir inşa manzumesi vardır160.
KUMRU MESCİDİ
Bu mescid Üsküdar’da Küçük Yokuş başındadır. Fevkânîdir. Kârgir ve ahşap örtülüdür.
Minberi yoktur. Minaresi sağında Arslan Ağa Çeşmesi’nin üstüne açılan adi bir sundur-
madan ibarettir. Kıblesine ve sağına ikişer, soluna birer penceresi açılır. Müezzin mahfeli
ahşaptır. Ben 1941 yılında incelerken mabed kadro harici bırakılmıştı. Kırşehirli Ayış
159 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 170.
160 Aynî Divanı, Beyazıt Millî Kütüphanesi, 56-59, s. 273.
165
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
isminde bir kadın içinde bekçilik yapıyordu. Sağında Arslan Ağa Çeşmesi vardır. Mabe-
din altında meşruta odası vardı. Bu mescidin adını tayin hayli zor oldu. Müezzini Ab-
dülbaki Efendi, caminin adının Abdi Mescidi olduğunu söylüyordu. 15 Haziran 1941’de
mescid yıkılmış ve yok olmuştu161.
Hadîka sahibi bu mescid hakkında şu kısa bilgiyi veriyor: “ Yapan Hacı Mehmed Efen-
di’dir. Kabri Üsküdar’ın dışında mezaristandadır, Mahallesi yoktur162.”
Yapıldığı tarihi ve yaptıranın ölüm yılını tespit edemedik.
166
CAMİLER ve MESCİDLER
167
Kurban Nasuh Camii’nin minberi
Mehmed Selahaddin'in mensup olduğu Cubbâvî
Tarikatı’nın kurucusu Saadeddin'in adını
taşıyan bir levhası
Hattat Selahi'nin
(Allah'ın farzlarını yerine getir, mutî olursun)
anlamına gelen bir levhası
Hattat Selahaddin'in bir yazısı
Hattat Selahaddin'in kalemiyle (Her şeyi sudan diri kıldık) anlamında ayet-i kerime
Mehmed Nuri Efendi’nin bu külliye hakkında H 1270 - M 1853 tarihli bir vakfiyesi
vardır. Bu vakfiye H 1277 - M 1870 yılında tescil ettirilmiştir.
Bu vakfiyeye göre; dergâhın, muvakkithânenin, caminin de bu yıllarda yapılmış ve
tamamlanmış olması lazımdır. Orijinali elimizde bulunan Sultan II. Abdülhamid tara-
fından verilen H 1321 - M 1903 tarihli tuğralı bir beratı bize vâkıfın adını ve vakfiyesinin
tarihini yazdığımız şekilde göstermektedir. Yine bize kadar gelen Sultan II. Abdülha-
mid’in; Şeyh Mehmed Nuri Efendi Vakfı’nın imamlık ve hatiplik cihetlerinin H 1333
- M 1914 yılında torunlarından Mehmed Hayreddin’e verildiğini gösteren beratından
öğreniyoruz.
Şeyh Mehmed Nuri Efendi, vakfının mütevelliliğini evladına şart koşmuştur. Şeyh
Mehmed Nuri, H 1273 tarihinde vefat edince vakfının tevliyeti kızı Hidâyetullah’a ve-
rilmiştir. Elimizde bulunan beratlardan öğrendiğimize göre hiç evlenmemiş bu hanım,
babasının zaviyesine para vakfetmiş ve mütevelliliğini de Kurban Nasuh Dergâhı postni-
şini kardeşi Şeyh Tevfik Efendi’ye ve nesiller boyu bunun erkek evladının en iyisine şart
koşmuştur.
Bu vakfiyelerde Kurban Nasuh Dergâhı şöyle geçer: “Kurbağa Nasuh Ağa Hankâhı”
Dergâhı ve mescidi yenileyen Şeyh Mehmed Nuri Efendi torunlarından Kutbuddin
Yalım Bey’in koleksiyonunda bulunan sülüs yazılı, tezhipli manzum bir levhadan öğren-
diğimize göre 1179 yılı Receb’inin 27’sinde doğmuş, 1273 yılı Muharrem’inin 17. Salı
günü 94 yaşında ölmüştür. Bu manzumeden birkaç beyit alıyorum:
İçüb câm-ı Hüseynîden terakkî buldu ol üstâd
Geçüb doksanı sinni serveri bezm-i ricâl oldu
Tamâmen eyledi kırk beş sene seyr-i sülûk
Rızâullah tahsîl içün ta’lîm sarf-ı mâl oldu
Şair Şemsi’nin hazırladığı bu manzumenin son tarih beyti şöyledir:
Çıkub isnâ aşer pîrân didi ey şems-i güher-tâc
Bu sâl Hazret-i Nûrî vâsıl-ı cemâl oldu
Vilâdeti sene 1179 fî 27 Receb
Vefâtı 1273 sene 17 Muharremü’l-harâm fî yevm-i Salı
Tarihte tâ’miye vardır. Son mısraın noktalı harfleri ebced hesabına vurulunca 1285
rakamları bulunur. Bundan 12 rakamı çıkarılırsa Mehmed Nuri Efendi’nin H 1273-M
1856 yılında öldüğü anlaşılır. Kutbüddin Yalım Bey’de bulunan tezhipli ve dört mısralık
bir tarih levhasının son beyti şudur:
Söyledi bu bendesi hüzniyle târîh-i güher
Eylesün Nûrî Efendi tekke-i hulde cülûs
Son mısraın noktalı harfleri ebced hesabına vurulunca H 1273 yılı çıkar. Hattat, altına
levhayı yazdığı tarih olan 1274 Muharrem tarihini yazmıştır.
171
Hattat Mehmed
Selahaddin'in
yazısı ile
iki hadis
Mehmed
Selahaddin'in
kalemiyle Arapça
bir manzûme
Mehmed
Selahaddin'in
kalemiyle Hazreti
İsa'dan sonra
Ahmed adlı Hazreti
Peygamberin
geleceğini müjdeleyen
bir ayet
Mehmed Selahaddin'in
kalemiyle şu anlama
gelen bir ayet:
“Allah'ım kendimize
zulmettik. Eğer bize
acımaz ve affetmezsen
husran içinde kalanlar-
dan oluruz.”
Hazreti Hüseyin
için yazılmış bir
beytin harekeli
sülüs ile yazılışı
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
174
CAMİLER ve MESCİDLER
Son cemaat yerinden minareye çıkılır. Tavanlar ve duvarlar Sinan devrinin renkleriyle
ve desenleriyle süslenmiştir. Som mermerden kemerli kapısının üstünde nefis bir sülüs ile:
۱۳٩٤ نورى.انه من سليمان وانه بسم هللا الرحمن الرحيم
yazılıdır. Bunu, H 1394 - M 1974 yılında Hattat Nuri yazmıştır.
Caminin içi, ikinci sıra pencerelerine kadar Yıldız Seramik Fabrikası‘nın baharın
renklerini, çiçeklerini canlandıran çinileriyle kaplanmıştır. Mihrabını, renkleri ve çi-
çekleri değişik çiniler süsler.
Üstünde:
فول وجهك شطر المسجد الحرام
yazılıdır. Bunu, H 1394 - M 1974 yılında Hattat Atıf yazmıştır.
Üst pencerelerin renkli alçı çerçeveleri çok muvaffak eserlerdir. Mihrabın üstündeki
yuvarlak renkli alçı pencerede Besmele yazılıdır. Alt pencerelerin, üstüne dolaşan lacivert
zeminli çini üzerine büyük hattat merhum Abdülkadir Efendi’nin H 1376 - M 1956 yı-
lında yazdığı Besmele ile Nahl Sûresi’nin يتفكرونdan اتى من هللاkadar âyetleri süslüyor. Minberi
ahşaptır. İki güzel şamdan da minbere ayrı bir çekicilik vermiştir. İmamı Mehmed Akbay,
müezzini Mehmed Demir’dir.
Cami iki sıra halinde 17 pencereden ışık alır. Prof. Dr. Sabahaddin Tonguç, cami ve
türbe için bir milyon lira harcamıştır.
167 Cumhuriyet Caddesi ve Kuruçeşme Camii Sokağı arasındadır. Cami, Aziz Mahmud Hüdâî Vakfı kurucularından, uzun yıllar vakıf müte-
velli üyeliği yapan Fahreddin Tivnikli adına yeniden inşa edilmiştir. 2015 yılında yıktırılan cami, 2016 yılında ibadete açılmıştır. Yeni yaılan
caminin adı “Selamiali Fahreddin Tivnikli Camisi” dir. (Ali Şeydan, Üsküdar Sempozyumu IX, “Üsküdar Camii Adlarının Toponomisi ve
Adların Dil Bilgisel Yapıları”, C. 2, s. 112.), (MD)
175
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
KUZGUNCUK CAMİİ
Bu cami Kuzguncuk’ta, vapur iskelesinin karşısında, köşe başın-
da Surp Krikor Ermeni Kilisesi’nin solundadır168. Muntazam kesme
taşla yapılmış çok aydınlık, bakımlı ve temiz bir camidir. Cami 1952
yılında yaptırılmıştır. Minaresi sağındadır. Ben yapıldığını ve ibadete
açıldığını bilirim. Minaresinin külahını tamamen elektrik ampulle-
ri sarar. Boğaz’a, Köprüye kadar ışık saçardı. Kapısının üstünde gü-
zel bir ta’lîk ile Besmele, kapısının sağ kanadında قال النبى عليه السالم, sol
kanadında الصلوة عماد الدينyazılıdır. Peygamberimizin bu hadisi “namaz
dinin direği” anlamına gelir. Mihrap ve kıble duvarını tamamen mor
ve mavi çinilerle, bahar çiçeklerini canlandıran renkli çini panolar
süsler. Mihrabın üstünde كلما دخل عليها زكريا المحرابyazılıdır.
Minberi ahşaptır. Mabedi tek ve büyük bir kubbe örter. Son cemaat
yerinin sağında ve solunda birer oda vardır. Abdest muslukları vardır.
176
CAMİLER ve MESCİDLER
hamam, yakınında karakolhâne vardı. Şimdi bunların burada bazı döküntüleri kalmıştır170.
Küçüksu ve çevresinde padişahlar adına dikilmiş üç nişan taşı bize kadar gelmiştir.
KÜÇÜKSU CAMİİ
Bu cami Kandilli-Küçüksu Kabristanı’nın, Küçüksu Deresi’nden sonra iki yol ağzı-
na hayırseverlerden Şebinkarahisarı’nın Alucra kazasının Fasya köyünden, 55 yıl önce
İstanbul’a gelerek Küçüksu’yun iki tarafında 75 dönüm kadar meyvelik ve sebzelik alan
H. Zihni Gürler tarafından bir milyon lira harcanarak yaptırılmıştır. Mimarı C.Ülge’dir.
Camiyi tek büyük kubbe ile sağında üç küçük kubbe, son cemaat yerini de üç sütun
üstünde yükselen bir revak örter. Cami, 18 pencereden ışık alır. Cami, 1975 yılı sonlarına
doğru ibadete açılacaktır.
KÜPLÜCE CAMİİ
Bu cami Beylerbeyi’nde Küplüce Sokağı’ndadır171. Kapısının önünde küçük bir ca-
mekân vardır. Kapısının üstünde şu dört satırlık ta’lîk kitabeyi okudum:
حسن نيت سعى وهمت برده توفيق خدا
أ
برلشوب كلدى وجوده بويله ت�سيس كزين
لوح دلدن چيقدى برتاريخ جمال هللا ايچون
بومعال جامعى ياپديردى اخوان دين
۱۳۲۷
Şair Mehmed Akif Bey’in hazırladığı bu tarih manzumesinin son mısraı ebced hesabı-
na vurulunca 1327 rakamları çıkar. Bu altına da yazılmıştır. Mehmed Akif Bey uzun yıllar
burada oturmuşlardı. Ben oturdukları evi gördüm.
Kitabenin son tarih mısraı ebced hesabına vurulunca 1329 tarihi çıkıyor. Hâlbuki altı-
na 1327 rakamları kazılmıştır. Bunda bir hattat hatası olduğunu sanıyoruz. Mehmed Akif
Bey caminin bittiği tarihi yazmıştır. İdareciler veyahut hattat caminin yapımına başlandı-
ğı tarihi kazdırmışlardır. Kitabeyi bir de yeni harflerle okuyalım:
Hüsn-i niyyet sa’y ü himmet bir de tevfîk-ı Hüdâ
Birleşüb geldi vücûda böyle te’sîs-i güzîn
Levh-i dilden çıkdı bir târîh cemâlullâh içün
Bu muallâ câmii yapdırdı bak ihvân-ı dîn
1327
Müezzin Hâfız Şevki Bey’in anlattığına göre camiyi yaptırmaya yedi liralık bir hazırlık-
la başlanmıştır. İlk teşebbüs maliye mümeyyizlerinden rahmetli Cemil Bey’den gelmiştir.
Planını Mimar Mehmed Naili Bey hazırlamıştır. Meşrutiyet’in ilk yıllarında beşer, onar ve
yirmişer kuruşluk yardım biletleri çıkarılmıştır. Hindistan’a kadar gönderilerek satılmıştır.
170 Cami Küçüksu Caddesi üzerinde, Küçüksu Kasrı’nın karşısındadır. Mihrişah Vâlide Sultan Camii adıyla yeniden yapılmış, 2014 yılında
ibadete açılmıştır. (MD)
171 Cami, Küplüce Cami Sokağı ve Şemsi Efendi Sokağı arasındadır. Caminin avlusuna, Şemsi Efendi Sokağı tarafından büyük bir giriş
bulunmaktadır. 2014 yılında restorasyona giren cami, 2016 yılında ibadete açılmıştır. (MD)
177
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Böylelikle 500 altun para toplanmıştır. Mümeyyiz Cemal Bey, Şair Mehmed Akif
Bey’e kitabesini hazırlatmıştır. Kitabe Küplüce Dağı’ndan çıkan yerli taşa kazılmıştır.
Minaresini sonradan hayır sahiplerinden Remziye Hanım yaptırmıştır. Minarede şu beş
satırlık tarih kitabesini okudum:
صاحبة الخيرات غنى اوغلى كريمه سى رمزيه خانم
نزد جامعده مناره ياپمغه برصالحه
حسبة هلل ايتدى صرف نقد اقتدار
برمؤذن چيقدى اعالء ايلدى تاريخنى
فاطمه رمزيه خانم ايلدى بنياد مناره
۱۳۲۷
Kitabeye göre minareyi H 1327 - M 1909 yılında Fatma Remziye Hanım yaptırmıştır.
Bu hanım Hazine-i Hâssa Başveznedarı Halil Efendi’nin eşidir. Minarenin küpüne kadar
olan kısmı yerli küfeki, üstü Marsilya küfeki taşıyla yapılmıştır. Mabed kârgirdir. Üstü ahşap
çatı örtülüdür. Minberi ve müezzin mahfeli de ahşaptandır.
Ben 20 Eylül 1940 yılında camiyi incelerken minarenin harap olduğunu görmüştüm.
Sonra tamir edilmiştir. Camiye bir ara, asker oturtulmuştu. O vakit harap olmuştur. Av-
lusunda bir şadırvan vardır. Üstünde şu kitabeyi okudum:
حنيفه هو كل اندام قادينك روحيچون فاتحه
۱۳۲۸
Burada 16.5 kulaçlık bir de kuyu vardır. Bileziğine şunlar kazılmıştır:
“Galatalı antikacı Hacı Sadullah Efendi’nin merhume Hâcce Hanife Hanım’ın hayratıdır.
Fî Ramazan 1327.”
Hanife Hanım, Hariciye mektupçusu Münir Bey’in kalfalarındandır. Mabedin altı
bodrumdur.
Küplüce Mezarlığı’nda H 1351 - M 1925 yılında ölen Fatih dersiamlarından Hacı İbra-
him Edhem, H 1332 - M 1913 yılında ölen muallim Hacı Zihnî Efendilerle, 1932’de ölen
Bursalı Nureddin Paşa, H 1299 yılında oğlu Hasan Bey ile beraber ölen Mısır ümerasından
Hasan Rasim Paşa, H 1231 - M 1815 yılında ölen maden emini Abdi Paşazâde Müderris
İbrahim Edhem Bey ve efendilerin kitabeli mezar taşları bulunan kabirleri vardır.
Küplüce Mezarlığı’nda nâmurad olarak öldüğü iddia edilen Beylerbeyi Camii birinci
imamı Hacı Ali Efendi’nin mezarı da vardır. 1224 yılı Safer ayının başında ölmüştür.
Mezar taşının kitabesini buraya alıyorum:
قيل بنى مغفرت اى رب يزدان
بحق عرش اعظم نور فرقان
كلوب قبرم زيارت ايدن اخوان
ايده روحمه برفاتحه احسان
بكلربكى جامع شريفنده امام اول
بودنيادن نامراد كيدن مرحوم
178
CAMİLER ve MESCİDLER
MEVLEVÎHÂNE MESCİDİ
Bu mescid eski adıyla İmrahor, yeni adıyla Doğancılar
Caddesi’nden çarşıya inerken yolun solundadır. İki katlı
ahşap bir binadır. Sağında zaviyesi vardır. Mescid, türbenin
üstündedir. Sağında bahçe tarafında çıkıntı halinde tahta
minaresi görünür. Mescid türbeleri, zaviyeleri, medreseleri
ve sıbyan mekteplerini kapatan kanun yürürlüğe girdikten
sonra da kadro harici yapılarak, yıkılmaya terk edilmiştir.
Ömürleri elli, altmış seneyi geçen adi tahta evler tarihi
kıymetleri var diye yıktırılmazken, ömrü iki asrı aşan bu
zaviye yok olmaya terk edilmiştir. 1975 yılında hem zavi-
yenin ve hem de mescidin çatıları çökmüş, çatıların enkazı
alt kattaki yatırların sandukalarının üzerine yıkılmıştır172.
Üsküdar
Burası birçok şair, edib ve hattat yetiştirmiş bir sosyal yardım ve irfan müessesesi idi. Son Mevlevîhânesi
şeyhi değerli âlim ve Şair Kayserili Ahmed Remzi Efendi idi. Bu mescid H 1206 - M
1793 yılında Mevlevî Numan Dede tarafından yaptırılmıştır. Numan Dede’nin yaptırdığı
Mevlevîhâne harap olmuştu. Sultan II. Mahmud esaslı bir surette tamir ettirmiş, Pertev
Paşa da bu tamir için şu tarih manzumesini yazmıştı:
شنهشاه مؤبد حضرت سلطان محمود خان
آ
حق ايتمش ذاتنى قطب سر�مد دور امكانه
هميشه پيشه سى احياى دين ودولت ودنيا
نه جامعلر نه دركهلر نه يرلر ياپدى شاهانه
ازان جمله بوزيبا خانقاهى ايلدى معمور
دل عاشق كبى چوقدنبرو اولمشدى ويرانه
مثال ثابت وسياره لردر بونده عاشقلر
دونرلر كه طورورلر باش اكوب برشمس تابانه
اوشمسك شوقيدر چون زره سر كردان ايدن يوخسه
آ
نكاه والتفات ايتمزلر �نسز چرح كردانه
سماع وذوق وشوق اولدقجه بودركاه واالده
صفايــى هردم احسان ايله يارب شاه دورانه
مشير خاصى احمد فوزى پاشا اولدى أم�مور
172 Mevlevîhâne, 1975 yılında Şahap Geyik tarafından aslına uygun bir şekilde restore ettirilmiştir. Sonraki dönemlerde Klasik Türk Sanatları
Vakfı tarafından sanat eğitimi verilen Üsküdar Mevlevîhânesi, Üsküdar Belediyesi tarafından 2017 yılında başlanan restorasyonu 2019
yılında tamamlanmış ve 18 Mart 2019 tarihinde açılmıştır. (MD)
179
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
180
CAMİLER ve MESCİDLER
Behçetî İsmail Hakkı kâne mahfûzan b-il-feyzi v-et-tevakkî efendinin tertib ve tah-
rîrine muvaffak buyruldukları bu eser târik-i dâr-i fena ve âzim-i diyâr-ı beka olan eâzım
ve ekâbirin mekabir ve tarihlerini gösterir defter olub, namına Merâkıd-ı Mûtebere-i
Üsküdar = مراقد معتبره اسكدارdenilirse tarih-i tertibi olan 1348 sâl-i hicrîsini de bildirmiş olur.
Ve billâhi’t-tevfîk.
Sâil-i afv-i Ahad Çâkir
Ahmed Remzi
MİHRİMAH CAMİİ
Bu caminin adı bir vakfiyesinde, Tezkiretü’l-bünyân ve devrinin birçok arşiv vesika-
larında Mihr-i mah = Mihr ü mah şeklinde yazılır. Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde
bulunan bir vakfiyesinde adı mah-ı mihr = ماء مهرşeklinde geçer. Mihr, Farsça güneş, ay
anlamınadır. Arada bir de atıf edatı olan vav vardır. Türkçe güneş ve ay demektir. Daha
sonraki kaynaklarda ve bugün bu ad Mihr-i mah gibi izafet şeklinde yazılır ve söylenir
olmuştur. Ayın güneşi demektir. Büyük hükümdar Kanunî’nin kızına bu adın, çok gü-
zelliği kastedilerek verilmiş olması ihtimali vardır. O güneşe ve aya benzetilmiştir. Ayın
güneşi olmaz. Fakat güneşin ayı dense olabilir. Böyle de yazmışlar. Biz, bir vakfiyesinden
yazıldığı şeklinde kullanılmayı seçiyoruz.
Üsküdar’da Sultantepesi’nin
eteğinde hâkim bir set üzerine ku-
rulan bu cami, Üsküdar İskelesi’n-
de ve Sultan III. Ahmed Çeşme-
si’nin karşısındadır. Eski kaynak-
larda leb-i derya denizin dudağın-
da kurulmuş olarak gösterilir.
Nakkaş Sâî’ye nispet edilen
yazma ve basma, manzum ve men-
sur Tezkiretü’l-bünyân, Tezkire-
tü’l-ebniye ve Tuhfetü’l-mi’mâ-
riyye adlı kitaplardaki Mimar Si-
nan’ın olduğu iddia edilen listeler-
de bu cami, Merhume Sultan Ca-
mii, Merhume Mihri-mah Sultan
Camii şekillerinde geçer173. Haseki Hürrem Sultan Mihrimah
Camii’nin
Mihrimah Külliyesi cami, medrese, imaret, kervansaray, mektep, kiler, ambardan oluş- dışarıdan
muştur. Tezkiretü’l-bünyân’da medrese Mihrimah Sultan Medresesi Üsküdar’da, imareti görüntüsü
181
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Mihr-i mah Sultan İmareti Üsküdar’da şekillerinde geçer174. Külliyeler içinde bulunan
mektep, ahır, ambar, çeşme, sebil ve kiler gibi şeyler ana müesseseye bağlı olduğundan
Sâî’nin listelerinde ayrı ayrı yer almazlar. Aşağıda inceleyeceğimiz ve vakfiyesinde görece-
ğimiz gibi bu külliye bir cami, bir dershâne ve 16 hücreli medrese, sekiz odalı misafirhâne,
bir kiler, bir ambar ve bir ahırdan oluşmuştur.
Set üzerindeki caminin avlusuna on bir
basamaklı iki yönlü adi taş merdivenle çıkı-
lır. Son cemaat yerinin önünde iki yüzlü ve
yirmi musluklu som mermerden bir şadır-
van vardır. Şadırvanın üst kısımları mermer
şebekelidir. Şebekelerin göbeklerinde altışar
şualı küçük yıldızlar görülür. Tatlı bir meyle
kurulan bu mabedi bir kartala benzetirsek
bu şadırvan, uçmaya hazırlanan kartalın başı
gibidir. Beş ayrı ve üç de son cemaat yerinin
ortaklama sütunları üstünde yükselen kurşun
kaplı bir saçak, şadırvanı örtmektedir. Şadır-
vanın mermer şebekelerinin üstünde zambak
kabartmalı bir kuşak dolaşmaktadır. Bu süs-
ler, şadırvana göz ve gönül avlayıcı bir durum
1835 yıllarında
Mihrimah Camii
vermektedir. Sütunların kaidelerindeki servi kabartmaları da cidden zariftir.
ve Sultan Ahmed
Çeşmesi Son cemaat yerinin önünde üç taraftan dördü kalın ve yığma olmak üzere on altı sütun
üzerine dayanan bir saçak dolaşmaktadır. Son cemaat yerinin rafını altı sütun üzerindeki
beş kubbe örter. Ortadaki kubbe çarpı işareti şeklinde ve daha derincedir. Sütun başlıkları
istalaktitlidir. Bu sütunların üstlerindeki altı kemerde son cemaat yerinin kıble duvarında-
ki istalaktitli başlıklı dört payen-
de ile iki salkımlı küme başlıklara
dayanır. Yüce sanatkâr Mimar Si-
nan bu mabedle yepyeni bir plan
ortaya çıkarıyor. Kıble duvarında-
ki sütun başlıklarında istalaktitle-
ri derinleştirecek yerler yapmıştır.
Planının müstesnalığı yalnız son
cemaat yerine inhisar etmiyor.
Mabedin kendi planı bir yonca
yaprağı şeklindedir. Topkapı Sa-
rayı’nda Sinan devrine ait olduğu
iddia edilen bir planın Mihrimah
Camii’nin olduğu, biraz tadil ile
tatbik edildiği anlaşılmaktadır.
Mihrimah Camii
(eski hali) Camilerimiz adlı küçük bir kitap yazan eski müzeler müdürü Sakızlı İbrahim Paşazâ-
de Halil Edhem, son cemaat yerleri önündeki saçakların yalnız set üzerlerindeki kurulan
174 Tezkiretü’l-bünyân (matbu), s. 35, 39.
182
CAMİLER ve MESCİDLER
183
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
184
CAMİLER ve MESCİDLER
185
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
186
CAMİLER ve MESCİDLER
Son cemaat yerindeki sağdan üçüncü mermer sütuna vaktiyle, belli ki Şarki Roma İm-
paratorluğu zamanında açılan asma yaprağı yerine, kırmızı ve daha başka bir yere de yeşil
somaki geçirilmek suretiyle güzel bir görüntü sağlanmıştır.
Son cemaat yerinin solundaki sütunun tunç bileziğine güzel bir nesih ile şunlar yazılmıştır:
التكون للعيش مجروح الفواد
انما الرزق على هللا الكريم
ربيع االول فى يوم دوشنبه
عثمان چلبى۱۰۲۰
Osman Çelebi isminde birisinin 1020 yılı Rebîülevvel’inin ilk haftasında perşembe
günü (M 1211) kazıdığı bu Arapça beytin Türkçesi şudur:
“Mayşet (rızık) için gönlü yaralı olma! Rızık ancak Kerim olan Allah’ındır.”
Yine soldaki sütunların birisinin üzerine şunlar kazılmıştır: “Elçiler Şah’a giderler. Mu-
harrem’in ikisinde. 1070.”
Sultan IV. Mehmed zamanında 1070 yılı Muharrem’inin ikinci günü İran Şahı’na el-
çiler gönderildiğini gösteren bu kaydı tarihini kaynaklar doğrulamaktadır. Evliya Çelebi,
evkâf tarafından mühim olayları, cami, türbe gibi abidelerin tunç bileziklerine kazımaya
memur edilmiş adamlar bulunduğunu yazar. Süleymaniye’nin, Şehzâdebaşı Camii’nin ve
daha başka camilerin tunç bileziklerine yangınlar, şehzâde ve sultanların evlenmeleri, sul-
tanların ölümleri gibi mühim olayların kazıldıklarını tespit ettik178.
Caminin içine asılan H 1215 - M 1800-1801 yılında hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan
Yakup Efendi’nin yazdığı levha güzel bir eserdir. Camide mektep tarafına açılan üçüncü
bir avlu kapısı daha vardır.
Caminin sağ köşesine, duvar dibine bir basite yapılmıştır. Bu güneş saatini H 1183
- M 1769 yılında Yeni Cami muvakkiti Derviş Yahya çizmiş, evkâf memurlarından sa-
atçizâde Mehmed Arif Efendi yapmıştır. Bize kadar gelen basitelerin en iyilerindendir.
Yalnız mihveri bozulmuştur. Mabedin eski abdesthâne tarafında bir su teknesi vardır. Bir
tarafında “Hacı İsmail Efendi’nin pederi Raşid Ağa’nın ve Ayşe Sıddıka’nın ruhuna Fâtiha
1281.” yazılıdır. Diğer tarafında da “Feshâne kapı çuhadarı el-Hâcc Rağıb Ağa’nın ruhu
içun” yazılıdır. Avlunun sağında dört odalı müezzin ve kayyum meşruta odaları vardır. Bu
H 1265 - M 1848 yılında yanmış, bir daha yenilenmemiştir. 1941 yılında bunlar harap bir
halde idi. Cami tamir edilirken bunlar kaldırılmıştır.
Evliya Çelebi bu cami hakkında şunları yazıyor:
“Mihrimah Sultan Camii iskele başındadır. Bu camiyi Sultan Süleyman sene 954 tarihinde
yaptırıp, sevabını kerimesi Sultan merhumenin ruhuna hediye etmiştir. Bu cami leb-i deryada
olup haremine iki taraftan taş merdivenlerle çıkılır. Ortasında çınarlarla müzeyyen yerler olup
taşrasında yan sofaları üzere amudlarla bina olunmuş bir kubbe-i âliyesi vardır. Birer tabakalı
iki de minaresi vardır179.”
178 Bu hususta Yedigün Matbaası tarafından yayınlanan “İstanbul Abideleri” adlı kitabımızın 113. sahifesinde geniş bilgi vardır.
179 Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, C. l, s. 473.
187
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
188
CAMİLER ve MESCİDLER
189
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Şair Hâşimî’nin hazırladığı bu tarih manzumesinin son mısraı ebced hesabına vu-
rulunca Şeyh Gazali Hatib Ahmed Efendi’nin H 1003 - M 1594-95 yılında öldüğü
anlaşılıyor. Bu caminin hatibi idi. Kitabede “alimin ölümünün, âlemin ölümü” olduğunu
söyleyen, Arapça büyük bir söz vardır.
Bir yuvarlak taşın üstüne H 1008 - M 1599 yılında ölen Han Ahmed’in ölüm tarihi
şu Farsça kitabe ile tespit edilmiştir:
كـفتۀ عبد الواسع افندى كيالنى
خوشئ عالم ناخوش اى دل
مى نيوزد بهمين امدوشد
كه خان احمد عالى مسند
چه كرفنار غم بى حد شد
بهر تاريخ وفاتش مى كـفت
)هاتف غيب كه (خان احمد شد
Hemşehrisi Şair Geylanî Abdülvâsi Efendi’nin hazırladığı bu manzumenin parantez içi-
ne aldığımız cümlesi ebced hesabına vurulursa 1008 rakamları çıkar ki, Han Ahmed bu ta-
rihte ölmüştür. Han Ahmed’in ölümü Sultan III. Mehmed’in hükümdarlık zamanına rastlar.
Bu mezar taşı tarihin karanlıklarına ışık tutacak bir önem taşır. Bu taşı ilk defa ilim
âlemine sunuyoruz.
Bu Han Ahmed, Geylân hâkimi (beyi) idi. H 1001 - M 1592-93 yılında Türk hükü-
metine sığınmıştı. İstanbul’da H 1008 - M 1599 yılında ölmüş ve buraya gömülmüştür.
Osmanlı hükümeti kendisini ağırlamış ve çok iyi misafir etmişti.
Süreyya Bey, Han Ahmed hakkında ölüm yılında bir yıl hata ile şu malûmatı veriyor:
“Ahmed Han, Geylân hıttarı emir valaşanî iken, 1001’de İran’dan kaçıp Devlet-i Aliyye’ye
iltica ve dehalet eyledi. İstanbul’da padişahın nimetleriyle nimetlendirildi. 1009’da öldü184.”
Topkapı Sarayı Müzesi’nde Han Ahmed’in Osmanlı padişahına hediye eylediği çok
kıymetli bir kürk vardır. Teşhir ediliyor.
İstanbul’da Başvekâlet Arşivi’nde 70 numaralı mühimme defterinin 874 numarasında
kayıtlı 22 Muharrem 991 (M 1583) tarihli bir hüküm vardır. Bu hüküm Bağdad Bey-
lerbeyi’sine gönderilmişti. Bağdad Beylerbeyi’si Geylân hâkimi Han Ahmed tarafından
hazreti İmam Ali’nin türbelerinin münasip bir yerine konulmak üzere sanat değeri çok
yüksek bir kapı gönderildiğini, o vakit buna ihtiyaç olmadığı için bir tarafa konulduğunu
ve zamanla bazı yerleri bozulduğu padişaha bir mektupla bildirilmişti. Sultan III. Murad,
bu hükmünde kapının bir yere konulmasını Bağdad Beylerbeyi’sine emretmiştir.
Aynı arşivde 70 numaralı mühimme defterinde, 351 sıra numarada 9 Receb H 1001
(M 1592-93) tarihli bir hüküm bulduk. Bu hüküm, Bağdad’a varıncaya kadar yol üzerin-
de bulunan beylerbeyilere, beylere ve kadılara yazılmıştır. Hükümde Geylân hâkimi Ah-
med Han’ın Türkiye’ye gelmek üzere Geylân’dan Bağdad’a hareket ettiği ve hangi beyler-
beyiliğe, beyliğe ve kadılığa gelir ve uğrarsa kendisinin iyi karşılanması bildirilmektedir.
184 Sicill-i Osmânî, C. l, s. 205.
190
CAMİLER ve MESCİDLER
191
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
192
CAMİLER ve MESCİDLER
yahut Rüstem Paşa’nın kardeşi derya kapudanı Sinan Paşa ile Cağalazâde Sinan Paşa’yı
birbirine karıştıracak kadar bilgisizlik ve ilgisizlik göstermişlerdir. Bu cehaletlerini mezar
taşlarına bile kazdırmışlardır. Cağalazâde Rüstem Paşa diye bir adam yoktur. Sinan Paşa
vardır ki, bu da Mesineli veyahut Cenevrelidir. Babası Piyâle Paşa tarafından esir edilmiş-
tir. Asıl adı Cipion, soyadı da Cigale’dir. Hâlâ İtalya’da bu adı taşıyan bir aile varmış. Bu
Sinan Paşa, İstanbul’da bir semte Cağaloğlu adını bırakmıştır. Bu semtte bir sarayı vardır.
Rüstem Paşa aslen Bosnalıdır. İki aile arasındaki bu asırlık yanlışlık düzelmelidir. İki aile
şeceresi adeta Arap saçına dönmüştür. Bu çözülmelidir.
Süreyya Bey, Rüstem Paşazâde’yi yazarken şunları söyler: “Kanunî Sultan Süleyman’ın
damadı Rüstem Paşa hânedanıdır ki, kerimesi Ayşe Hanım Sultan’dan olanına Mihrimah
Sultanzâdeler dahi denir. El’an bu sülâlelerden vardır. Bu sülâle ile Cağalazâde Sinan Paşa
sülâlesi birleşmiştir. Ondan Semih Paşa evlâdı gelmiştir. Leskovikli Rüstem Paşa oğulla-
rına dahi böyle denir ise de bunlar, Arnavutluk hânedanındandır. Bunlardan Beylerbeyi
payeli Kâni Paşa vardır185.
193
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
MİRZAZÂDE CAMİİ
Bu güzel cami Üsküdar’da Sultantepesi’nde, Kirişçi Sokağı’ndadır186. 460 kapı numa-
rasını taşır. Avlu kapısının birisi Kirişçi Sokağı’na, birisi de Servilik Caddesi’ne açılır.
Caminin avlusunda birisi 18, birisi 8 tonluk iki su deposu vardır. Suyun fazlası tarlaya
akıyordu. Mabedin son cemaat yeri ahşaptır. Sağındaki minaresi küpüne kadar taş, üstü
tuğladır. Caminin kıble tarafına iki sıra halinde 8 pencere açılır. Renkli alçı çerçeveleri çok
muvaffak eserlerdir. Bunlardan ikisi tamamen yok olmuş birisi tamire muhtaçtı. Bunlarda
186 Caminin girişi Selvilik Caddesi’ndedir, Kirişçi Sokağı’ndan da ayrıca bir giriş vardır. Selvilik Caddesi’nde bulunan kapısının üstündeki
mermer kitabesinde “Şeyhül-İslam Mirzazade Şeyh Mehmet Efendi Camii Şerifi M. 1734” yazmaktadır. (MD)
194
CAMİLER ve MESCİDLER
renkli laleler ve vazolar canlandırılmıştır. Mabedin sağında ve solunda çıkıntı halinde bi-
rer kanat vardır. Bunlardan da üçer pencere açılır. Mabedin mihrap içi, kıble tarafı duvar-
ları kanatlara kadar çok kıymetli çinilerle kaplıdır. Ben mihraptaki çinileri saydım. Yetmiş
parça kalmıştı. On dördü mütarekenin kara günlerinde işgalci askerler tarafından ça-
lınmıştır. Tuğlalarda kiremit renkli güller yeşil yapraklar işlenmiştir. Zeminleri beyazdır.
Çinileri devrinin en başarılı eserleridir. Mihrabın sağında güllerle çerçevelenmiş, hendesi
şekillerle yapılmış ayrı desenler ve ayrı zeminli çiniler vardır. Çinilerde şu beş renk kul
lanılmıştır: Kiremit renk, yeşil, koyu yeşil, gri ve çivit renkler... Solunda ve sağında yer yer
başka çiniler gördüm. Buralara 16 parça halinde daha eski devirlere ait çiniler kaplanmış-
tır. Bunlarda tabii renkleriyle laleler, enginar yaprakları görülür. Sonradan birleştirildikleri
anlaşılan mavi desenli ve çiçekli çiniler de vardır. Mabedde tahta bir levha üzerine 16 satır
halinde yazılmış şu levhayı buldum:
ايليوب اشبو قصه يه ايما جريان ايتدى مبحث خله ميزازاده فاضل وحله
أ
قافيه تنك ايكن بالمهله مفتى خلتى سو�ل ايتمش مفتئ دهر عالم مله
آ
فيض والهامله ديدى تاريخ حالن �كمش اوصاحب الوصله كوردى بركيجه برميشره كيم
آ
جامع نورى مسجد الخله اولدى خيلى زمان بورؤيا خيرد ادين �نده در جمله
۱۱٤٤ سنه حالت انكيزا وهادى سيله يعنى بوبقعۀ مباركه ده
كـتبه احمد راقم خواجه سراى همايون عاقبت اولدى اول حالت سيد الخلق صاحب الحله
آ
۱۳۱٧ وضع مسجد بوبقعه يه عله اولدى رومده جلوه كر �ما
آ
�يشيدنجه بومعنايــى علمى نور ايله طولدى برشعله
اول فقير وحقير ذوقله اول لسان فصيح حق كودن
Bu manzume H 1144 - M 1730 yılında hazırlanmış iken, H 1317 - M 1899 yılında sa-
ray-ı hümâyûn hocalarından Hattat Ahmed Râkım Efendi tarafından yeniden yazılmıştır.
Bu manzumeye göre camiyi yaptıran Mirzazâde Mehmed Efendi bir rüya görmüş.
Düşünde hülle kelimesi üzerinde durulmuş. Mehmed Efendi bunu rüyasına giren zattan
sormuş. Sonra bunun mânâsının buraya bir cami yaptırmak olduğunu öğrenince bu gü-
zel mabedi yaptırmıştır. Arapça noktalı “ha” ile “sadık dost ve dostluk” anlamınadır. Meh-
med Efendi bu dar kafiyeli manzumeyi 1144 yılında hazırlamıştır. Cuma namazının kı
lınmasına müsaade edilmesini de bu manzumeyi sunarak istemiştir.
Arzuhali şudur:
“Ma’rûza-i dâî-i hâsları budur ki, mahmiye-yi Üsküdar humiyet ani’l-ekdâr mahallâtın-
dan Hâcce Hatun Mahallesi’nde bu dâîleri devlet-i aliyyelerinde bir mescid-i şerif binâsı-
na muvaffak olup mescid-i mezbûrun salât-ı cuma ve salât-ı ıydeyn (iki bayram) ikâmeti-
ne müsâadesi olmağın mescid-i mezbûrda minber vaz’ olunup, hutbe, salât-ı cuma ve salât-ı
ıydeyn ikâmetine izn-i hümâyûnları müfîd hatt-ı hümâyûn-ı saâdet-makrûnlarıyla bâlâ-yı
arz-ı hâlimi tezyîn ve teşrîf-i iclâl buyurmaları müsted’â-yı dâî-i hâslarıdır. Bâkî fermân
kerâmetlü, şecâatlü diyânetlü mehâbetlü efendimindir. Ed-dâî Şeyh Muhammed ufiye anhü.”
Ben 1941 yılında yanında mektebi de bulunan bu güzel mabedi incelerken mütevellisi
Mahmud Mazhar Bey’di. Bu külliye mazbut evkâftandır.
195
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Camide kıymetli bir halı vardı, çalınmıştır. Bedestancı Ali Bey ilgililere “Bu camiyi ye-
niden yapayım! Bu halıyı bana verin” dermiş! Bu çok eski bir Acem halısı imiş. Burada bir
tarafında Hazreti Peygamberin mübarek sakalı, bir tarafında sorguç bulunan üstü elmas
ve zümrütlerle süslü bir yadigâr daha varmış. Özbekler şeyhi damadı Cemil Bey vasıta-
sıyla müzeye alınmış. Sonra kaybolmuştur.
Camide altın zemin üzerine oyma kâğıtla yapılmış, Sultan Mustafa’ya ait kıymetli bir
levha gördüm.
Mirzazâde kimdir?
Mirzazâde Şeyh Mehmed Efendi, Şeyhülislâm Mirza Mustafa Efendi’nin oğludur.
Şeyhülislâm Feyzullah Efendi’ye damat olmuştu. Süratle yükselerek İzmir, Edirne, İs-
tanbul kadılıklarında, Anadolu kadıaskerliğinde bulundu. Sultan III. Ahmed zamanında
Avusturya Seferi açılacağı zaman toplanan danışma divanında Sadrazam Şehid Ali Pa-
şa’nın mütalaalarına karşı çıktığı için Pravadı’ya sürülmüştü. Az sonra affedilerek İstan-
bul’a döndü. Rumeli ve Anadolu kadıaskerliklerinde bulundu. H 1142 - M 1730 yılında
Patrona Halil isyanında azledilen Şeyhülislâm Yenişehirli Abdullah Efendi’nin yerine şey-
hülislâm oldu. Gözleri görmemeğe başladığı ve çok zayıf düştüğü için bu vazifeden affını
istedi, Üsküdar’da Sultantepesi’ndeki evinde inzivaya çekildi. Üç yıl sonra H 1147 - M
1734 yılında öldü. Üç günde bir Kur’an-ı hatmeden zühd ve takva sahibi bir zattı. Meza-
rı, babasının Kalenderhâne civarındaki mezarının yanındadır187. = شيخ محمدŞeyh Mehmed
Efendi Türbesi ebced hesabına vurulunca ölüm yılı olan H 1147 - M 1724 yılı çıkar188.
196
CAMİLER ve MESCİDLER
Cüzzam, serpici bir hastalıktır. Hz. Peygamber, “Cüzzamlıdan, arslandan kaçar gibi
kaçınız!” buyurmuştur.
Hadîka sahibi bunun güya soya sürer bir hastalık olduğunu yazdıktan sonra şunları
ekliyor:
“Bu hastalık her kimde zuhur ederse bunlara gittiğinde eğer o illetten bir nişane var ise
yanlarına alırlar. Ve illâ başka kimseyi içlerine almazlar. Kadın olsun, erkek olsun hepsinin
cüzzamlı olması, şarttır191.”
Miskinler Tekkesi’nin gelir vakıfları vardı. Her gün sabahleyin her miskine iki çift fod-
la ile Büyük Vâlide Sultan İmareti’nden çorba, akşamları pilav, çorba ve et verildiği gibi,
haftada pazartesi ve perşembe günleri tatlı olarak pilav ile zerde verirlerdi.
Tekkenin önünde ve yol kenarında üstü oyuk mezar taşı şeklinde, bir metre kadar
yüksekliğinde bir taşın içine gelip geçenler, hayırseverler para bırakırlardı. Bunu gören
miskinler hep bir ağızdan bağırarak dua ederler, toplanan paraları aralarında paylaşırlardı.
“Osmanlı Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü” tekkenin H 1326 - M 1908 Temmuz İnkılâbın-
dan sonra Miskinler Tekkesi’nin kapatıldığını söylüyor192.
Mescidin minberini H 1172 - M 1758 yılında Yağlıkçı Mehmed Paşa koymuştur. Hind
elçiliği yapan Mehmed Paşa, damat, sadrazam olmuş, sonra Edirne’de idam edilmiştir.
Bu tekke, Miskinler Tekkesi, Miskinhâne, Miskinler Dergâhı şeklinde de anılırdı. 50
yıl önce tekke harap bir haldeydi. Boğaz Köprüsü’nün çevre yolu açılırken tekke ve mes-
cidi, civarındaki kabirlerle beraber yıkılmış ve yok olmuştur. Biz vaktiyle kapısının üstün-
deki kitabeyi almışız, buraya koyuyoruz:
Şâh-ı himmetkâr dâver-i kerâmet-iştihâr
Hazret-i Sultan Mahmud ibn-i Sultan Hamîd
Zühd-i şâh-ı mülk-i irfân dâver-i iklîm-i şân
Nuhbe-i devrân hidiv-i kâmran şâh-ı mezîd
Böyle kân-ı merhamet dârâ-yı şefkat küsteri
Bir getürmüşdir cihâne Hazret-i Rabb-i Mecîd
Dest-i mi’mâr-ı inâyâtile ol şehinşâhın
Kalb-i âlem olsa âbâdan değil emr-i baîd
Himmeti ma’mûr idüb sahn-ı cihânı sûbesû
Nice hayrâta muvaffak oldu ol şah-ı Reşîd
Bendegânı dahi de’b ü âdetin derpîş idüb
Her biri bir hayr ile ahdinde oldu müstefîd
İşte ez cümle vekil-i günci kim Ali Ağa
Ol şehe celb-i duâ içün kılub sa’y-i ekîd
İtdi âbâdan bu virân mesken-i miskinleri
191 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 246.
192 Fasikül XV., s. 546.
197
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
MUMCUBAŞI MESCİDİ
Üsküdar’da Sultantepesi’ndedir194. Hadîka bu mescid hakkında şu kısa bilgiyi veriyor:
“Bu fevkânî bir mesciddir. Mumcubaşı Mehmed Ağa yaptırmıştır. Kabri bilinmiyor195.
198
CAMİLER ve MESCİDLER
Ben 1940 yılında mabedi incelerken cami yıkılmıştı. Yalnız minaresi ayakta idi. Mi-
narenin üstü muntazam kesme taşla yapılmış, alt tarafı mermerle kaplanmıştı. Mabedin
kıble tarafında bir türbe vardır.
Ayvansaraylı Hüseyin Efendi, mescidi Nalçacı Şeyh Halil Efendi’nin yaptığını, ken-
disinin Antalyalı Vehhab-ümmi’nin müridlerinden olduğunu, mezar taşından H 1040
- M 1727 yılında öldüğünün anlaşıldığını yazıyor197.
Mescidin minberini, sonra Maraş valisi ve vezir olan Abdullah Paşa koymuştur. Mescidi
yaptıranın mezar taşı da yok olmuştur. Mabedin kıble tarafındaki türbeyi Cemil Paşa yap-
tırmıştır198. Mescidin dört odalı bir meşrutası vardı. O da yıkılmıştır. Tekkenin son şeyhi
İhsan Bey’di. Kendisiyle görüşemedim. Ondan evvelki şeyhleri Mustafa ve Tayyar beylerdi.
NAMAZGÂH CAMİİ
Bu cami Ümraniye’ye girerken ta-
rihi Muhasebeci Köşkü’nün yanında
dır199. Burası eskiden bir namazgâh idi.
Kitabesi caminin solundaki sofada hâlâ
durmaktadır. Bahşayiş isminde birisinin
vakfettiği anlaşılıyor. Kitabesi açıklığını
yitirdiği için tarihini ve vâkıfın babası-
nın adını sökemedik.
Cami, 1960 yılında hayırseverlerin
yardımlarıyla yeniden ahşap olarak yap-
tırılmıştır. Ahşap minaresi de sağındadır. Ümraniye'de Ümraniye’de bir
Namazgah Camii köşk harabesi.
Eski cami de ahşap idi. Birinci Cihan Harbi sırasında asker işgali altında kaldığı için
harap olmuştu. Müezzin mahfeli vardır. Altı pencereden ışık alır. Çok aydınlık ve temiz
bir mabeddir. Mabed Seyyid Mustafa İzzet’in “Allah kuluna yeter değil midir?” anlamına
اليس هللا بكاف عبدهile başka bir hattatın müsenna (kucaklaşma) şeklinde yazılmış وهو على كل شئ عليم
levhaları asılmıştır.
Caminin yol aşırı batısında Muhasebeci Köşkü denilen iki katlı muhteşem bir köşk var
idi. Köşkün direkleri ve kerestesi özel olarak Romanya’dan getirilmişti. 18 metre uzun-
luğunda ve 60 cm eninde keresteler kullanılmıştı. Tavanlarının, dolaplarının ve pencere
kapaklarının ahşap işçiliği çok beğenilirdi. Mimari kıymeti olan bu köşk çok ihmal edil-
mişti. 1975 yılında enkazcıya satılarak yıktırılmıştır.
199
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
200
CAMİLER ve MESCİDLER
olmuştur. Fazlullah Efendi ölünce yerine oğlu Şehameddin Efendi şeyh oldu. O da ölün-
ce yerine bugün postnişin Muhyiddin Efendi şeyh olmuştur. Fazlullah Efendi’nin kızının
oğlu İbrahim Afet Efendi’dir ki bundan Nasûhîzâdeler deyu ulemadan bir şube doğmuştur.
Diğer mahdumu Fahreddin Mehmed Efendi, Maçka’daki Şabanîyye Zaviyesi’ne H 1122
- M 1710 yılında şeyh oldu. Fazlullah Efendi’nin kızının oğlu Mehmed Mesud Efendi,
Üsküdar’da Doğancılar’da Safvetî Paşa Tekkesi’ne şeyh olmuş, H 1240 - M 1824 yılında
hacda ölmüştür. Yerine oğlu Abdurrahim Şükrü Efendi şeyhliğe getirildi. O da 1284 yılı
Cumâdelâhire’sinin 24’ünde ölmüştür. Sonra yerine oğlu Mesud Efendi şeyh olmuştur, Bu
da H 1298 - M 1880 yılında ölmüştür. Biraderi Sair Efendi el-yevm şeyh bulunmaktadır202.
Süreyya Bey’in kitabı H 1311 - M 1892 yılında yazıldığına göre bu tarihlerde Şeyh
Said Efendi sağdı.
Osmanlı Müellifleri sahibi kendi kütüphânesinde olan ve hepsi yazma olan şu sekiz
kitabını gösteriyor:
1- On ciltlik bir tefsir.
2- Risâletü’r-Rüşdiyye.
3- Risâletü’l-Fahriyye.
4- Risâletü’l-Velediyye.
5- Şuabü’l-Îmân.
6- Şerhü Gazel-i Mısrî-i Niyazî.
7- Mecmuatü’l-Ehadis.
8- Divan-ı İlahiyyat.
Bazı kitapları da kaybolmuştur. Torunlarından tekkesinin şeyhi Kerâmeddin Efendi
tarafından mufassal hal tercümesi yazılmıştır203.
Mabed kârgirdir. Son cemaat yerinin arkasında dört hücre vardır. Müezzin mahfeli bu
hücrelerin üstündedir. Mescidin üstü, minberi ahşaptır. Eskiden mescidden, solundaki
türbeye bir kapı açılırdı. Sonradan kapatılmıştır. Son yıllarda mescid, türbe, çeşme ve
meşrutalar esaslı bir surette tamir edilmiş, çeşmenin arkasına mükemmel bir abdest alma
yeri yapılmıştır.
201
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
205 Cami, Dr. Fahri Atabey Caddesi ile Eski Toptaşı Caddesi arasında bulunmaktadır. Cami yıkıldıktan sonra arsası boş kalmış ve sonraki
yıllarda üzerine bir oto tamircisi yerleşmiştir. 15.8.1984 - 23.12.1985 tarihleri arasında Semiha Şakir tarafından bu arsa üzerine ihya
edilmiştir. İhya edilen caminin adı Hacı Bedel Mustafa Efendi Camii olmuştur. (Mehmet Nermi Haskan, Yüzyıllar Boyunca Üsküdar, C.
1, İstanbul 2001, s. 78.), (MD)
206 Paşa Limanı Caddesi’nde İstanbul Devlet Tiyatroları Üsküdar Tekel Sahnesi’nin yan tarafında bulunan Silâhdar Abdurrahman Ağa Camii,
1995 yılında tamir görmüş ve 2016 yılında da kapsamlı bir restorasyona alınmıştır. 2018 yılında bitmesi planlanan restorasyon tamamla-
namamış, süre uzatımına gidilmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılan restorasyon çalışmasının iş bitim tarihi 06.05.2021
olarak güncellenmiştir. (MD)
202
CAMİLER ve MESCİDLER
Camide bulduğum kırmızı zemine siyahla yazılmış bir levhada şunları okudum:
هذا الجامع بيت هللا
فاذكروا اسم هللا
۱۱۸۰
Türkçesi: “Bu cami Allah’ın evidir. Burada Allah’ın ismini zikrediniz. Sene 1180.”
Bu levha bize caminin H 1180 - M 1766 yılında yapıldığını gösteriyor. Bir başka tez-
hipli levhada da şunları okudum:
۱۱۷۸ نمقه الحاج احمد السرى المعروف بيازيجى طبيب فى غرة رجب سبه.بركة العمر فى حسن العمل
Yazıcı Tabib diye meşhur olan Hacı Ahmed Sırrı’nın 1178 yılında Recep başlarında
yazmış olduğu bu levhanın mânâsı şudur:
“Ömrün bereketi, yani uzun ömürlü olmak, iyi işli olmaktadır.”
Bu levha caminin tamamlanmasından iki yıl evvel, 1764 yılında yazılmıştır.
Bu camiyi Sultan III. Mustafa’nın silâhdarlığından ayrılmış Abdurrahman Ağa yap-
tırmıştır. Ayvansaraylı Hüseyin Efendi, caminin içine asılan bir levhada caminin yapılış
tarihini gösteren şu iki mısraı görmüştür:
Fehm-i hâtifden denildi bî-bedel târîh kim
Secde-gâh olsun Rasûlün ümmetine bu mekân
1180
Fehmi isminde bir şairin hazırladığı bu levhayı ben görmedim. Camiyi yaptıran Mus-
tafa Ağa H 1184 - M 1770 yılında ölmüş ve Üsküdar’da Dedeler yakınında Yanık Ömer
Kapısı civarındaki hazireye gömülmüştür. Ben ne bu hazireyi ne de hayır sahibinin mezar
taşını bulabildim. Hazire ile beraber taş da yok olmuştur.
Hadîkatü’l-cevâmi’ sahibi bu camiyi yazarken şunları da ekler:
“Bu caminin yakınında bazı hayır sahipleri bir çeşme ile bir namazgâh yapmışlardır. Ya-
kınında bir Bektaşî tekkesi dahi ihdas edilmişti. H 1241 - M 1825 yılının sonlarında Bek-
taşî tekkeleri yıkılırken bu tekke de yıkılmıştır. Bu civarda altı göz hububat ambarı yapılıp,
Nizâm-ı Cedid kulluğu da ihdas olunmağla bundan yirmi sene geçince Asâkîr-i Mansure tayin
olundu. Bu caminin mahallesi yoktur207.”
Hüseyin Efendi bu camiden sonra Üsküdar’ın camileri ve zaviyeleri başladığını da
söyler. Camide Arap dil edebiyatına örnek olabilecek kadar kuvvetli 25 satırlık bir levha
daha buldum. Güzel bir sülüs ile yazılan bu manzumeyi de yok olmaktan kurtarmak
maksadıyla buraya alıyorum:
203
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
لكون حريم الحق فيه مسجدا لذات بنى هذا المكان نفطفا االل سالطين االقاليم سرمدا
كان صرح من قوارير اسدا الهل محالت الواصل معبدا مدار امور الشرع حفظا لحده
رفيعا على صحن الجنان مجردا وقد كان قلب المؤمنين باسرهم امام جميع المسلمين ومقتدا
احاط به بحر الخليج (*) وكوثر
1
لصوت جماعات الصلوة مبددا خطيب البرايا فى المنابر دلها
وازهار وحيه قد نسرت زبرجدا والسيما تلك الصلوة لجمعة مقيم عماد الدين فى الكون مسندا
وال رسمه اال كرسم العطارد لمل لم يكون قرب الجوامع لالدا اال وهو السلطان ذو الشوكة العلى
وقد كان محفوطا لديه فاوردا وما وفق الرحمن فردا لمثله وهاهو امير المؤمنين مؤيدا
اناراالله من بناه بحقه لكون المحل ضارعا متفقدا مكين سرير السرمدى خالفة
مدى كون هذا الخير للناس مسجدا فالح يا لهام االله بقلبه امير الزمان خادم الدين مفردا
وقدارخ الفهمى ابقاء بحقه وتوفيق حق كان فى اللوح موعدا جزاه اله العالمين بلطفه
بيت بديع السلك نظما مجددا فاحياه اذعانا الثار من بنى وابقاه سلما فى الدهور مخلدا
سمى ابن عوف صاحب العز سالما ونص كالم هللا فيه مؤكدا وهلل دراالخادمين ببابه
بنى جامعا للعاكـفين مجددا واوفى لعهد ااه حق وفائه لقد كان امر الرب فيهم مسددا
سنه ۱۱۸۰ ومازال والعهد القديم مجددا واوفيهم من للعمارة مقدم
كـتبه اضعف الهبد محمد راصم غفر ذنوبه بناه على تقوى من هللا جامعا هو العبد اللرمن اسما وموردا
مصابيح انوار الصلوة مشيدا سلحداره المعروف بالمجد والعلى
* Araplar ve Arap coğrafyacıları
Karadeniz Boğazı’na Haliç derler.
جرى بان يسمى بيت مقدس كريم السحايا ذو المكارم ممتدا
Yüksek üsluplu bu tarih kasidesinde caminin yeri, zümrüt boğaz, çiçekler, camiyi yap-
tıran hayır sahibi Mustafa çok güzel tasvir edilmiştir. Sahil mahallelerde bilhassa Cuma
namazı kılınacak bir cami bulunmadığı için bu mabedin yapılmasına lüzum görüldüğü
de belirtilmiştir. Bu kasideyi Fehmi isminde bir şair tanzim etmiştir. Mehmed Rasim
isminde bir hattat da yazmıştır.
PAZARBAŞI MESCİDİ
Bu mescid Üsküdar’da Pazarbaşı Mahallesi’nde Toprak Sokağı’ndadır208. Mabed taş ve
tuğla ile yapılmıştır. Mabedden üç tarafına ikişer pencere açılır. Tuğladan yapılmış kısa mi-
naresi sağındadır. Müezzin mahfeli ve üstü ahşaptır. Minberi yoktur. Yaptıranı mihrabın
önünde gömülüdür. Dört köşeli mezar taşında ta’lîk ile 9 satır halinde şu kitabeyi okudum:
بوواال معبدك بانيسى مرحوم حاجى ميرزاكيم
كوچوب ملك فنادن روح پاكى سوى عقبايه
آ
وجودى �لت خيرايدى محضا اهل ايمانه
وفاتى مورث حزن اولدى حيفا پير برنايه
آ
قلندقجه اوقندقجه صالة خمسه وقر�ن
يازلسون دفتر اعمالنه ياربى سرمايه
أ
يازلدى فوتنه حزن ايله د�فت معجمين تاريخ
روح شريفلرى ايچون الفاتحه
سنه ۱۱۲۱
Nâzım, Refet’in hazırladığı bu tarih kitabesinin son mısraının noktalı harfleri ebced
hesabına vurulunca 1121 rakamları çıkar. Bu altına rakamla da yazılmıştır. Kitabeye göre
mescidi H 1121 - M 1806 yılında ölen hayır sahibi Mirza yaptırmıştır.
208 Kabzımal Sokağı’nda bulunan Pazarbaşı Mescidi yeniden yaptırılmıştır. Girişinde bulunan mermer kitabede “Pazarbaşı Camii İlk Banisi
)Hacı Mirzah Efendi 1120 - Yeniden İmarı 1977 - Derdek Tarafından Yaptırılmıştır.” yazmaktadır. (MD
204
CAMİLER ve MESCİDLER
205
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Bu kitabeye göre tekke H 1243 - M 1827 yılında Hacı Hâfız Yusuf adına yapılmıştır.
Kapısının üstünde şu kitabe vardır:
آ
�ستانۀ رفاعى اين مقام
سيد احمد يپرهم قطب انام
۱۱٤٥
Bu kitabeye göre H 1145 - M 1732 tarihinde burası Rifâî tekkesi, şeyhi de Seyyid
İbrahim Efendi idi. Tekkenin inşasına H 1143 - M 1730 yılında Hacı Yusuf Ağa adına
başlanmış, iki sene sonra tamamlanarak Seyyid Ahmed buraya şeyh olmuştur.
Ben bu tekkeyi 1940 yılında incelemiştim. 20 Haziran 1942’de tekke bir kaza neticesi
kısmen yanmıştı. Ben tekkeyi incelerken son şeyhi Hasan Efendi idi. Kendisiyle görüştüm.
1975 yılında tekke ve kabirler tamamen yok olmuş, avlusundaki servi ağacı yıkılarak duvar-
larını çökertmiştir. Kitabesini kumlar içinden çıkardım. Müzeye gönderilmesini istedim.
210 Rum Mehmed Paşa Camii, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 24.05.2011 tarihinde restorasyona alınmıştır. 04.09.2019 tarihinde
bitmesi planlanan cami restorasyonu tamamlanamamış, halen devam etmektedir. 22 Haziran 2020. (MD)
206
CAMİLER ve MESCİDLER
207
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
SALACAK CAMİİ
Bu cami Salacak İskelesi’nin çıkarken sağında, sahildedir215. Tarihî Salacak, bilhassa
yazın çok serin güzel manzaralı bir yer olduğundan zevk ehlince pek makbul bir yer
sayılırdı. Sahil meyhânelerle dolmuştu. Dindar ve Müslüman Salacaklılar cami ve ma-
bedlerin 50 metre kadar yakınlarında sarhoşluk (sekir) verici içki satılmasını yasaklayan
kanunnameden de faydalanmak için buraya teşrifatçı Akif Mehmed Efendi tarafından
bir mescid yapılmıştı216.
Bu mescid kadro harici bırakıldığı için satılmıştır. Üsküdar’dan İstanbul’a su geçirecek
hattın başında bulunduğu için 1974 yılında su yolları idaresi tarafından istimlâk edilmiştir.
Bu civarda bir de Akif Mehmed Efendi’nin yaptırdığı Etmek Yemez Tekkesi Mescidi
vardı, yıkılmıştır.
213 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 195.
214 Mir’ât-ı İstanbul, s. 59.
215 Salacak Vapur İskelesi’nin hemen yanında ve Salacak İskele Sokağı’nın sağ köşesinde ve deniz kıyısında idi. Denizle mabed arasında,
sonradan üzeri yol olan geniş bir duvar vardı. Cami, 1940 yılında evkafça kadro harici bırakılmış ve satılmıştır. 1974 yılına kadar ev ola-
rak kullanılan mabedin yeri yol çalışmaları nedeniyle kaybolmuştur. (Mehmet Nermi Haskan, Yüzyıllar Boyunca Üsküdar, C. 1, İstanbul
2001, s. 303.), (MD)
216 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 226; İstanbul ve Boğaziçi, C. 2, s. 13.
208
CAMİLER ve MESCİDLER
Akif Mehmed Efendi ختام عملterkibinin ifade ettiği H 1181 - M 1767 yılında ölmüş,
Fıstıklı yakınında Hüdâî Mahmud Efendi’nin dervişlerinin yanına gömülmüştür.
Mescidi, Akif Güney Bey ihya edeceğini bana 29.06.1974 yılında söylemişti.
SANSONCULAR MESCİDİ
Hadîkatü’l-cevâmi’ bu mescid hakkında Kule Bahçesi yakınında başlığı altında şu kısa
bilgiyi vermiştir.
“Bânisi Sultan Süleyman Han-ı kadimdir. Sansonhâne bina olunduğu esnada, yakınında
bu Mescid-i Şerifi dahi bina etmişlerdir219.”
İstanbul Camileri adlı kitabın müellifi Tahsin Öz, bu mescid hakkında hiç malûmat
bulamadığı için Kule civarı demekle yetinmiştir, bilemeyişini bir şekilde perdelemiştir.
Bu kelime, eski yazılı kaynaklarda , صكسونşekillerinde yazılır. İkinci Nûnî kâfile
yani Nun ile Kef arasında okunan bir harftir. Nûnî Kâf bugün yazı dilimizden kovulmuş-
tur. Anadolu’da ve meselâ eski Karaman eyaletinde bu harf yaşıyor. Kâf-i yayî ve Kâf-i
vavî de yazı dilimizden çıkarılmıştır. Noksan ve yetersiz kabul edilen yeni harflerde de
buna cevap verecek bir harf yoktur. Bu harfler incelemeye ve tasfiyeye tabi tutulunca,
elbette bu ihtiyaç da cevaplandırılacaktır.
Ahmed Vefik Paşa, Lûgat-i Osmânî’sinde صكسونkelimesini yazarken şunları söyler:
“Bunun yanlışı Samsun’dur. Sanson kavga köpeği. Sansoncu evvellerde bir güruh Avcı As-
keri Sansonlar çok iri av köpekleri idi” Bizim arşiv vesikalarından anladığımıza göre bunlar
Tibet’ten getirilirlerdi. En çok büyük ve yırtıcı av hayvanlarının, ayıların avlanmasında
kullanılırlardı. Osmanlı Türkleri, avlanmayı bir çeşit askeri staj saydıkları için zağar, tazı,
sanson gibi şahin, balaban, doğan, atmaca, çakır, laçin, zağanos gibi avcı kuşlarla da av-
lanırlardı. Yeniçeri Ocağı’nı teşkil eden 196 ortadan 71. ortaya Sansoncu adı verilirdi.
Osmanlı Sarayı’nın, Yeniçerilerin doğanları, şahinleri, atmacaları, tazıları, Üsküdar’daki
hususî kuruluşlarda, ocaklarda beslenirler, terbiye edilirlerdi. Doğanlar, Üsküdar’da şim-
di aynı adı taşıyan yerde beslenirlerdi. Yırtıcı kuşları yavru iken yakalamak için hususî
adamlar memur edilirlerdi. Mesela, Erzurum’un İspir ilçesinde sarp kayalar üstünde do-
ğan yuvalarındaki yavruların başkalarının yakalamamaları için adamlar tayin edilirdi.
Bunlar, yavruları uçma çağına gelirken yakalarlar, saraya getirirlerdi. Devlet başkanları,
217 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 219.
218 Çavuşdere Caddesi’nden, Tekke Arkası Sokağı’nın girişinde sağ taraftadır. (MD)
219 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 169.
209
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
210
CAMİLER ve MESCİDLER
Sarıgazi Köyü Camii kitabesi Sarı Gazi köyünde Sarı Gazi Camii
olduğu sırada koydurmuştur. Bu Osman Efendi, H 1181 - M 1167222 yılında ölmüş, Üs-
küdar’da Sultan Mustafa’nın Ayazma Camii’nin önüne gömülmüştür.
Sarı Gazi Köyü’nün hayırseverleri şimdi Sarı Kadızâde Türbesi’nin doğu tarafını beton-
dan tek kubbeli bir cami yaptırmışlardır. Ben bu caminin önünde duvara ters dayanmış kita-
beli bir taş buldum. Üstünde çok bozuk imlâlı ve bozuk ifadeli şu beş satırlık ifadeyi okudum:
1 - Hazret-i Sultan Selim-i Sâlis Hanın
...................................- Baş kadının
2 - Binâ kılmış mescid-i Sarı Gazi mahallinde
3 - Ta’mîre muhtâc olmuş idi bu eser
Eyledi ta’mîr sarf eyleyüb emvâlin:
4 - Dolub Kur’ân salât ile derûnu
Edâ oldukça ola kabûl duâsı cümlenin
5 - Cümlenin Murad’ı maksûdunu vire Hak
Tecellîsi âşikâr oldu Hüseyn’in
1275
Bu kitabeden öğrendiğimize göre cami Sultan III. Selim’in başkadını tarafından H
1275 - M 1858 yılında minber ve mihrabı ile beraber tamir edilmiştir. Öyle anlaşılıyor ki
H 991 - M 1583 yıllarında Nurbânû Sultan’ın yaptırdığı mabed harap olmuştu. 284 yıl
sonra tamir edilmişti.
İlk mabed Koca Ağa Sinan’ın hâssa mimarbaşılığı zamanında yapılmıştı. Ben bu ki-
tabenin yeni yapılan caminin kapısının üzerine konulmasını köylülere tavsiye ettim. Eski
Vâlide Sultan Camii’nin kitabesi var mıydı? Bilmiyoruz.
211
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Buralarda ve türbenin önünde yerlere serilmiş som mermerden mimari döküntüler var-
dır. Burada Nurbânû Sultan’ın şadırvanı ve çeşmesi de bulunuyordu. Köylüler enkazından
faydalanmak için bu şadırvanı, çeşmeyi ve deposunu yıkmışlardır. Biz burada yere ters atıl-
mış, kaldırılması zor, büyük bir çeşme taşı bulduk. Üstünde kitabe bulunduğunu söylediler.
Kaldırtacak adam bulamadık. Bu kitabe köy tarihinin bazı karanlıklarına ışık tutacaktır.
212
CAMİLER ve MESCİDLER
etmiştir. Süreyya Bey, Selami Ali Efendi hakkında şunları söylüyor: “Cezbe ve sahavet sa-
hibi, şiddetli ve muhib idi Bağlarbaşı’nda bir tekke ve camii, Bülbülderesi’yle Acıbadem’de birer
cami, Bulgurlu ve Kısıklı’da birer zaviyesi vardır. Her birine vazifeli tayin edildi. Çamlıca’da
yeni bir tekke yaptı ki el’an adına mensuptur225.”
Ayvansarâyî Hüseyin Efendi de şunları söylüyor: “Selamsız demekle maruf mahalde vaki
cami, tekke ve yine Üsküdar da Acıbadem nam mahalde bir cami, Bulgurlu nam karyede dahi
bir mescid ve Bursa’da dahi bir zaviye bina etmiştir. Hayırlar sahibi bir zat imiş.”
SELİMİYE CAMİİ
Bu cami Üsküdar’da kendi adını verdiği Sultan III. Selim sitesi arasındadır226. Cami,
mahfel, şariyyehâne (erzak deposu), kışla, hamam227, mektep, tekke, kumaş ve kadife ima-
lathâneleri, çarşı ve meşrutalardan oluşan bu site Marmara’ya ve Haliç’e bakan hâkim bir
tepe üzerine kurulmuştur. Sitenin yerlerinde birçok saraylar vardı. Caminin yeri hazırlan
dıktan sonra Ayvansaraylı Hüseyin Efendi’ye göre Uzun Hüseyin228 bina emini tayin
edilmiş, H 1216 - M 1801-1802 yılında yapımına başlanmış ve H 1220 - M 1805-6
yılında tamamlanmıştır229.
Caminin dört avlu kapısı vardır. Kapılarının hepsi de tak halindedir. Batıya açılan ka-
pısının dışında celi sülüs ile:
قال هللا تعالى جنات عدن تجرى من تحتها االنهار
İçinde:
من بنى مسجدا بنى هللا له بيتا فى االخرة
Kuzey tarafına açılan kapının dış yüzüne:
وان هلل مساجد فالتدعوا مع هللا احدا
İç yüzüne:
ان الصالة كانت على المؤمنين كـتابا موقوتا
Doğu kapısının dış yüzüne:
سالم عليكم ادخلوا الجنة بما كنتم تعملون
yazılmıştır. İç yüzünde yoktur. Kuzey kapısının dış yüzüne:
انم يعمر مساجد هللا من امن باهلل واليوم االخر
İç yüzüne:
ان الصالة تنهى عن الفحشاء والمنكر
yazılmıştır. Güney ve kuzey avlu kapılarının üstlerinde birer kubbecik görülür.
225 Sicill-i Osmânî, C. 3, s. 53.
226 Cami ve caminin arka kısmında bulunan İbrahim Hakkı Konyalı Kütüphanesi restorasyona alınmıştır. (MD)
227 Caminin hamamı, Üsküdar Belediyesi tarafından restore edilmektedir. Hamam, restorasyon sonrasında 25 bini dijital olmak üzere 45
bin kitapla Nevmekân Selimiye adıyla hizmet verecektir. (MD)
228 Kalemden yetişmiş, hâcegândan olmuş Eyüb ve Selimiye camileri bina eminliği yapmış, Selimiye Camii’ni H 1216’dan H 1220’ye kadar
dört senede yaptırmış, sonra şehiremini, Anadolu muhasebecisi, Haremeyn muhasebecisi ve H 1227 - M 1814’te Tophâne nâzırı, daha
sonra tevkiî (Nişancı) olmuş H 1234 - M 1818 yılında ölmüştür. Sicill-i Osmânî. C. 2, s. 220.
229 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 189.
213
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Karacaahmed tarafından açılan kapıdan girince sağda abdest alma yerleri, solda ab-
desthâneler vardır. İçeriye girince soldan itibaren mektep, imam ve hatip nöbet odası,
müezzin odası, nöbetçi müezzin odası ferraş odası vardır. Sağdaki tarihi çınarın dibinde
at, katır ve eşek bağlamak için çok zarif bir mermer baba görülür.
Caminin son cemaat yerine üç taraftan dokuz mermer basamakla çıkılır. Son cemaat
yerinin üstünü altı sütun üzerine binen beş kubbe örter. Sağ revak kapısının üstünde:
سالم عليكم بما صبرتم فنعم عقبى الدار
İç tarafında:
ادخلوا بسالم امنين
214
CAMİLER ve MESCİDLER
Kıble kapısından girince sağda ve solda müezzin mahfelinin önünde iki sofa vardır.
Müezzin mahfeline sağdan ve soldan birer kapı ile ve taş basamaklı merdivenle çıkılır.
Her iki kapının üstünde: يامفتح االبواب افتح لنا خير البابyazılıdır.
Müezzin mahfelinden aşağı inen kapının birisinin üstünde: رضى هللا عنه. يا حضرت بالل حبشىöbü-
ründe ياحضرت ابن مكـتومokunur.
Müezzin mahfelinin altında ve tam ortada Türk ağaç işçiliğinin çok kıymetli bir ya-
digârı olan altun yaldızlı tahta bir kurdele vardır. Bakan, bunu kumaştan yapılmış sanır.
Müezzin mahfelinin sağından, hünkâr mahfeline açılan kapının üstünde:
اللهم يامصرف القلوب صرف قلوبنا على طاعتك
İç tarafında:
آ
ربنا �تنا فى الدنيا حسنة وفى االخرة حسنة وقنا عذاب النار
Müezzin mahfelinin solundaki hünkâr ve ulema mahfeline açılan kapının üstünde:
ان هللا هو الرزاق ذوالقوة المبين
İçinde de:
يا مفتح االبواب افتح لنا خير الباب
yazılıdır.
Mabedi, eteğinde 24 pencere bulunan tek ve derin bir kubbe örter. Mihrap som
mermerdendir.
Üstünde girift sülüs ile: حيث ماكنتم فولوا وجوهكم شطره
Altında celî sülüs ile: كلما دخل علبها زكريا المحرابyazılıdır.
Mihrap yarım kubbe halinde dışarıya taşmıştır.
Bu kısmın büyük kemerinin üstünde الحول وال قوة اال باهلل
Mihrabın sağında: الاله اال هللا, solunda محمد رسول هللاyazılıdır.
Minber som mermerdendir. Korkulukları ve alt kısımları yekparedir. Minber umumi
görünüşüyle mermerden dökülmüş gibidir. Mabedin vaiz kürsüsü de böyledir. Üstünde
ta’lîk ile: انما يحشى هللا من عباده العلماyazılıdır. Mabedin birinci sıra pencerelerinin üstünde mihra-
bın sağından başlayarak güzel bir celî sülüs ile Besmele ve Fetih Sûresi yazılıyor.
Caminin kıble kapısından başka iki kapısı daha vardır. Sağdaki hem revak ve hem
hünkâr mahfelinin altına, soldaki de revaka açılır. Revaların altlarında abdest muslukları
görülür. Bu revaklar vaktiyle kışın karlı, donlu havalarında birer kılıfla örtülürdü. Demir
halkaları hâlâ görülüyor. Abdest musluklarının üstünü askı halinde madeni örtüler örter
di. Bunlar yok olmuştur. Konya Selçukîleri, mesela Konya’daki İnce Minare gibi kıymetli
ve çinili eserleri, Osmanlılar da Topkapı Sarayı’ndaki Bağdad ve Revan köşklerini don-
dan, yağmurdan ve yakıcı güneşten korumak için böyle kılıflarlardı.
215
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
216
CAMİLER ve MESCİDLER
Caminin bütün kapılarının iç ve dış üstlerinde Kur’an’dan âyetler yazılıyor. Hiçbir ca-
mide bu kadar kitabe yoktur. Cami kitabe bakımından rekor kırmıştır.
Caminin Minareleri
Sultan III. Selim, camiyi ibadete açıldıktan birkaç hafta sonra selâmlık yapılmış, ma-
bedde ilk namazı kılmıştır. Padişah, minareleri çok kalın olduğu için beğenmemişti. Mi-
nareler dışarıdan tıraş edilerek inceletilmişti. 1226 yılı Cumâdelûlâ’sının 21. günü (M
1820) esen şiddetli bir lodos minarelerin birisini yarısından, öbürünü kökünden kırmış,
devirmişti. Camide de gedikler açmıştı. Minareler yeniden yapılmış, cami de tamir edil-
mişti. Bu lodos İstanbul ve civarında on üç caminin minaresini de yıkmıştı.
Padişah caminin dört tarafında konaklar, kumaş ve kadife dokuma imalâthâneleri,
dükkânlar ve başka binalar yaptırmış, bunların gelirlerini camiye vakfetmiştir. Beyoğlu’n-
daki Galata Sarayı’nın lüzumsuz olan bazı yerlerinin beher arşını ellişer kuruşa satılarak
parası camiye vakfedilmiştir.
Cami, 1954-59 yıllarında tamire başlanmıştı. Fakat Ayazma Camii gibi tamir yarıda
bırakılmıştır. Kasır ve mahfeller yıkılma tehlikesi geçiriyor.
Caminin kapı tokmaklarından birisinde الاله اال هللا,birisinde de محمد رسول هللاyazılıdır.
217
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
آ
طوته �فاقى صيت شوكـتى تاكه بومعبدده
صداى ذكر حق پيوستۀ عرض مجيد اولدى
بيوردى حذمت انشايه پرتوبنده سين أم�مور
نه دولت بويكله كمتر اويله سلطانه عبيد اولدى
برى بداء وبرى اتمامنه تاريخدر الحق
ايكى مصرع كه يازدم دلكشا بيت القصيد اولدى
۱۲٥۰ بودركاهى مجدد ياپدى قطب دين محمود خان
۱۲٥۰ )230( بوزيبا تكيۀ بهجت فزا طرح جديد اولدى
المذنب الراجى يسارى زاده مصطفى عزت غفرهللا ذنوبه
Bu kitabe yazanı, yazdıranı, hazırlayanı, klâsik ifade ile mânâsı ve müeddası bakı-
mından şaheserdir. Bütün güzel sanatları toplamıştır. Kitabeye göre burası Sultan III.
Selim tarafından yaptırılmış bir hankâh idi. Konyalı Ali Behçet Efendi burada şeyh idi.
Ali Behçet Efendi, Mevlevî tarikatı ile Nakşibendî tarikatını temsil ediyordu. İki tarika-
tı kendisinde toplamıştı. Ali Behçet Efendi ölünce bu hankâh nice zamanlar harap ol
muştu. Sultan I. Mahmud231 bu hankâhı genişleterek yeniden yaptırmıştır.
Şimdi incelediğimiz cami hankâhı bir mescidi idi. Hankâhın bütün odaları yıkılmış,
yok olmuştur. Padişah, Pertev Paşa’yı bina emini yapmıştı. Kitabenin son iki mısraından
birisi ebced hesabıyla hankâhın yapılışına başlama, ikincisi bitme tarihini gösteriyor.
Birinci mısra ebced hesabına vurulunca H 1250, ikinci mısra vurulunca H 1251 ta-
rihi çıkar. Hankâhın inşasına H 1250 - M 1834-35 yılında başlanmış ve bir sene sonra
tamamlanmıştır.
Tekkeleri, zaviyeleri, hankâhları, medreseleri ve sıbyan mekteplerini kapatan kanun
yürürlüğe girdikten sonra hankâh kapanmıştı. Bütün odaları yıkılmış, tamiri sırasında
hem hankâh odaları, hem de meşruta binalar yıkılmış ve yok olmuştur. Yalnız solundaki
mescidi imam meşrutası olarak kullanılan ve aslında Pertev Paşa Kütüphânesi olan taş
bina kalmıştır.
Caminin avlu kapısının iç yüzünün üstüne konan mermere kazılmıştır:
Bu kitabe,
ياپلدقده بوجامع خوابده اوچ ار اولوب ظاهر
بريسى حضرت بهجت ايمش اول قطب ربانى
ديمش صاچلى افندى يه قپويه ياز بوتاريخ
بوجامعده اوالن طاعت اولور مقبول سبحانى
۱۲۷۲
Kitabeye göre cami yapılınca uykuda üç er görünmüştür. Bu ergin kişilerden birisi Şeyh
Konyalı Ali Behçet Efendi imiş. O saçlı efendiye kapıya şu tarih mısraını yazdırmıştır:
“Bu câmide olan tâat olur makbûl-i subhânî” Bugünkü ifade ile: “Bu camide yapılan iba-
detler Allah tarafından kabul edilir.” demektir. Ebced hesabına vurulunca da caminin ya-
pıldığı tarih olan H 1251 rakamları çıkar.
230 Paşa’nın bu kitabesi, matbu divanının 50. sahifesinde vardır.
231 Sultan I. Mahmud, H 1143 - M 1730’dan H 1168 - M 1754 yılına kadar hükümdarlık yapmıştır.
218
CAMİLER ve MESCİDLER
Kitabede rüyayı gören zatın kimliği açıklanmıyor. Sultan I. Mahmud veyahut Pertev
Paşa olabilir. Kitabe üslûp bakımından Pertev Paşa’nın üslubuna benzer.
Sultan III. Selim bu tekkeyi Üsküdar’da yaptırdığı cami, tek hamam, çarşı ve sıbyan
mektebi ve meşrutahâneleri ile beraber 1216-1221 Hicret yılında yaptırmıştır. Ayvansa-
raylı Hüseyin Efendi bu tekkeyi “Tarîk-ı Nakşibendî’ye mahsus âlî tekke” şeklinde yazıyor232.
Ayvansaraylı Hüseyin Efendi tekkenin ilk şeyhinin Kengirili Abdullah Efendi oldu-
ğunu söylüyor. Sonra müderrisliğe geçmiş, Kudüs kadılığında bulunmuş, dönerken de
yolda ölmüştür.
Selimiye Camii’nin dört tarafına konaklar, evler, kumaş kârhâneleri ve başka binalar
yaptırmıştı. Bunların hepsi caminin gelir vakıfları arasında idi.
Tekke camisinin manzum kitabesini hazırlayan Pertev Mehmed Said Paşa, Danca’ya
yerleşen Tatar bir ailenin çocuğudur. Orada doğmuştur. Tahsilini tamamladıktan sonra
sadaret mektubu kalemine tayin edilmiştir. Sonra divan beylikçisi, reîsülküttâb olmuş-
tur. Bir ara memuriyet ile Mısır’a gidip dönmüştür. H 1246 - M 1830 yılında sadaret
kethüdası ve H 1251 - M 1835-36 yılında kethüdalık mülkiye nâzırı olmuştur. H 1252
- M 1736 yılında vezaretle paşa olmuştur. Süreyya Bey’e göre 1252 yılı Cumâdelâhire’si-
nin 11’inde azledilerek Edirne’ye gönderildiği, Osmanlı Müellifleri’ne göre H 1253 - M
1837 yılında Edirne’ye sürülerek orada idam edildiği yazılıyor.
Paşa, Edirne’de İstanbul yolu üzerinde Seyyid Celal Türbesi’nin bitişiğine gömülmüş-
tür. Süreyya Bey, alim, şair, sofiyye tariklarına mail, cömert, adam yetiştirmeyi, ikramı
sever bir adam olduğunu söylüyor.
Âşıkça bir münacatı vardır. Bunu ölümünden biraz evvel yazmıştır. Oradaki şu iki
mısraı hal tercümesi kitaplarına girmiştir:
“Yek cür’a ile öyle harâb eyle ilâhî
Fark etmiyeyim haşre kadar menzil ü râhı”
Vefatından biraz evvel yazdığı şu beyti ile Mevlevî olduğu, Mevlevîliği sevdiği çok iyi
anlaşılıyor:
“Uzandı leyle-i hasret yetiş yâ Şems-i Tebrîzî”
Osmanlı Müellifleri hal tercümesini verirken şunları söyler:
“Akif Paşa ile aralarında rekabet bulunduğu tebsıradan anlaşılıyor. Üsküdar’da Selimiye
Dergâhı’nda mükemmel bir kütüphânesi vardır. Divanı basılmıştır. Edirne’de bulunduğu za-
man Kuru Kafa adlı bir risale yazmıştır. Torunu Aziz Bey, bu kitabının bulunamadığını söy-
lemiştir. Şeyh Ali Behçet Efendi’ye ihtisâb etmiştir. Meşhur siyasî Mustafa Reşid Paşa’yı takdir
ederdi. Onun ilerlemesine delâlet etmiştir. Kadirbilir bir adamdı233. Şihap ve Cemal isminde
iki oğlu, Emine isminde bir de kızı var idi.” Cemal Bey, H 1308 - M 1896 kızı H 1310 - M
1892 yılında ölmüştür234. Caminin avlu kapısından girince solda, demir parmaklıklı açık
türbede Ali Behçet Efendi gömülüdür235.
232 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 190.
233 Sicill-i Osmânî, C. 3, s. 38.
234 Osmanlı Müellifleri, C. 2, s. 114.
235 Sicill-i Osmânî sahibi, Ali Behçet Efendi hakkında şunları söyler: “Nakşibendî şeyhi olup, 1238 Receb’inin yedinci günü vefat etti.
219
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
220
CAMİLER ve MESCİDLER
Ali Behçet Efendi’nin halifelerinden H 1260 - M 1844 yılında ölen Tâhir Ağa Hankâ-
hı Şeyhi İbrahim Hayrânî, bunun oğlu aynı hankâhın şeyhi H 1286 - M 1869 yılında
ölen Hacı Mehmed Feyzullah, Ali Behçet Efendi hankâhının müdîri ve kütüphâne me-
muru H 1277 - M 1850 yılında ölen İbrahim Efendi, Osmanlı Devleti ricalinden yüz
yaşını aşan Rıza Efendi, Ali Behçet Efendi’ye ihtisâb edenlerden padişah silâhdarı H
1248 - M 1832 yılında ölen Tâhir Ağa, şair H 1318 - M 1900 yılında ölen Senih Efendi,
kadın mesnevîhanlardan H 1326 - M 1908 yılında ölen Nakşibendî Şerife Hanım da
tekkenin haziresinde gömülüdürler.
Dergâhın haziresinde bulunan mezar taşlarının çoğu başka kabristanlara nakledilmişlerdir.
Süreyya Bey, Ali Behçet Efendi hakkında şu kısa bilgiyi vermiştir: “Nakşibendî şeyhi
olup 1238 Receb’inin 7. günü vefat eyledi. Selimiye’de tekkede gömülüdür. İyi hal sahibi olup
Pertev Paşa ile Halet Efendi’nin mütebaak idi236.”
ahşaptır. Mabedin kıble tarafına ve sağına ikişer, soluna üç pencere açılır. Mabedin mi-
mari bir kıymeti yoktur. Fakat sağındaki tuğla minaresi eskidir. Mabedin dış köşesinde üç
yüzlü bir çeşme vardır. Çeşmenin üst kenarlarında çiniler görülür. Mabedin avlusunda bir
su teknesi vardır. Üstünde üç satır halinde şu kitabe okunur:
آ
۱۲٥٦ صاحب الخيرات والحسنات مرحوم ومغفور طفلى زاده محمود �غانك زوجه سى فاطمه خانمك روحيچون الفاتحه
Bu su teknesi H 1256 - M 1840 yılında Tıflîzâde Mahmud Ağa’nın eşi Fatıma Hatun
adına vakfedilmiştir.
Camiyi kapıağası Selman Ağa yaptırmıştır. Matbu Evliya Çelebi’de yanlış olarak Sü-
leyman Ağa şeklinde gösterilmiştir.
Ayvansarâyî Hüseyin Efendi caminin kapısı üstünde şu Arapça kitabeyi görmüştür:
آ
) �غا ابن عبد هللا طلبا للرحمة ووقع الخنم فى رجب لسنة اثنى عشر وتسعمائة238( اسس بنيان هذه البقعة المباركة سلمان
Bu kitabeye göre Abdullah oğlu Selman Ağa’nın yaptırdığı bu cami, 912 yılı Receb’inde
bitmiştir (M 1506). Selman Ağa, Sultan II. Bayezid’in kapıağası idi. Biz caminin yanında,
yaptıranın mezar taşını bulduk. Üstünde şu kitabeyi okudum:
آ
دار السعاده �غاسى صاحب الخيرات
والحسنات المرحوم المغفور
السعيد الشهيد سلمان
آ
�غا روحنه وكافۀ اهل ايمان
ارواحنه رضاء هلل تعالى
٩۱٤ الفاتحه سنه
فى ج
236 Sicill-i Osmânî, C. 2, s. 31.
237 Selmanı Pak Caddesi ile Hakimiyeti Milliye Caddesi’nin birleşiminde sol taraftadır. 3.500 metrekarelik meydan çalışması kapsamında
caminin etrafındaki yapılar kamulaştırılarak yıkılmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü kontrolünde, Koruma Kurulu’nun 05.04.2018 tarihli
kararı ile Üsküdar Belediyesi ve Hülya - Yusuf Yılmaz Vakfı sponsorluğunda restorasyon çalışmaları devam etmektedir. (MD)
238 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s 204’de “Süleyman” yazılmış.
221
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Kitabeye göre Sultan II. Bayezid’in dârüssaâde ağası Şehid Selman Ağa, 914 yılı
Cumâdelâhire’sinde camiyi yaptırdıktan iki sene sonra ölmüştür (M 1508). Cami ve mi-
naresini üç sene evvel Eskişehirli hayırsever bir zengin olan Süleyman Çakır çok güzel bir
şekilde yenilemiştir. Abdesthâne ve abdest alma yerleri de yaptırmıştır.
222
CAMİLER ve MESCİDLER
kalın duvarı kalmıştı. Mabedin döşeme taşları ve tuğlaları gecekonducular tarafından yık-
tırılmıştır. Minaresinin küpüne kadar olan kısmı da yıkılmıştı.
Tahsin Öz, İstanbul Camileri adlı kitabının 2. cildinin 59. sahifesinde şunları yazıyor:
“ Yemen Fatihi Sinan Paşa tarafından (H 954) 1547’de yaptırılmış olan bu mabed kadro
harici ve harap bir halde iken halk tarafından 1959’da tamir ettirilmiştir.”
223
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
alan tepede bir camisi vardı. Bu cami de yüz üstü bırakıldığı için yıkılmıştır. Ben 1940
yılında incelerken yalnız dört duvarı kalmıştı. Mabed gecekonduculara taş ocağı olmuştu.
Ben kapısının üstündeki kitabesini almıştım. Şimdi yok olan bu mabedin kitabesi doğru
olarak hiçbir yerde neşredilmemişti. Buraya koyuyorum:
صاحب الخيرات اوالن سنان پاشا
ناصر الدين حاص النيت
قلدى بوجمعۀ شريفى بنا
كه اوله جمع جامع امت
اخرتده شفيعى اوال رسول
بونده ايدن اقامت سنت
هاتف غيببدن ديدى تاريخن
بيت هادى وقبلۀ حاجت
تم الجامع فى سنة سبع وثمانين وتسعمائة
Kitabeye göre bu cami H 987 - M 1579 yılın-
da yapılmıştı. Avlusunda İstanbul’da eşi bulun-
mayan sanat şaheseri bir şadırvan var idi. Benim
ısrarlı neşriyatım üzerine bu şadırvan Beyoğ-
lu’nda Ağa Camii’nin av lusuna nakledilmişti.
Evliya Çelebi bu cami hakkında:
“Çarpuşte ve kurşun kubbelidir. Haremine merdi-
ven ile inilir. Gayet ruşen ve muallâdır240.” diyor.
Beş defa sadrazamlık yapan ve Yemen’i ala-
rak Osmanlı sınırları içine katan bu büyük ada-
mın iki camisi de böyle yüz üstü bırakılmıştır.
Birisi yok olmuş, birisi de yok olmak üzere idi.
Sinan Paşa Camii
böyleydi Sinan Paşa’ya yaşından ve hizmetinden dolayı Koca Sinan derlerdi. Arnavut’tur. Ayas
Paşa’nın kardeşidir. Enderun’da yetişmiştir.
İlk hizmeti çaşnigirbaşılıktır. Malatya, Kastamonu, Gazze, Trablusşam mirlivalıkların-
da, Erzurum ve Halep beylerbeyliklerinde, Mısır valiliğinde bulundu. H 977 - M 1569’da
Yemen serdarı ve sonra da donanma serdarı oldu. Tunus ve Halkulvad’i aldı. H 988 - M
1580 yılında kendisine sadrazamlık verildi. Muhtelif aralıklarla beş defa sadrazam oldu.
1004 yılı Şubat’ının beşinde öldü241. Gedikpaşa Sebili’nin yanındaki kubbeli türbesine
gömüldü. Osmanlı İmparatorluğu’nun muhtelif yerlerinde yüzden fazla cami, İstanbul’da
Kulaksız’da çifte hamam yapmıştı. Medrese ve camileri için zengin gelirler vakfetmiştir.
Türbesinde bir sandık içinde orijinal vakfiyeleri bulunmuştur. Vakfiyeleri Topkapı Sarayı
Arşivi’ndedir. Cami soluna 16 köşeli, taştan bir minare yapılmak suretiyle 1975 yılında
esaslı bir surette Kayserili bir hayırsever tarafından tamir ettirilmiştir. Cami, 30 Ağustos
1975 tarihinde törenle ibadete açtırılmıştır.
224
CAMİLER ve MESCİDLER
Bu kitabeye göre cami Solak Sinan tarafından H 954 - M 1547 yılında yaptırılmıştır.
Ayvansarâyî Hüseyin Efendi Solakbaşı Sinan Ağa’nın yaptırdığı bu camiyi yazarken
caminin içine asılmış bir levha görmüş, bunda caminin tarihini tespit eden manzumede
mescidin bina tarihini göstererek şunları yazar:
“Cami-i şerif binayı Solak Sinan ilâ ahirihi. İtmam binasının tarih kısmı 955 dir243.”
Cami, minaresinden bir sene sonra tamamlanmıştır. Mescidin minberini Sultan I. Mah-
mud zamanında ihtisap ağalarından Mehmed Ağa koymuştur (H 1166 - M 1752-53).
Sicill-i Osmânî de Kaba Sakal Sinan Ağa’yı yazarken “Öldüğünde Üsküdar’da yaptığı
mescidine gömülmüştür244.” diyor.
225
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
226
CAMİLER ve MESCİDLER
Cami kubbelidir. Minaresi yoktur. H 1162 - M 1748 yılında I. Sultan Mahmud tara-
fından yapılmıştır. Altında çeşmesi vardır. Yol açılırken yukarıda kalmıştır.
Caminin sağındaki Viran Saray Sokağı’nın içinde Süleyman Paşa’nın mezarının duva-
rına yerleştirilen bir taşta güzel bir sülüs ile dört satır halinde şu kitabeyi okudum:
227
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
228
CAMİLER ve MESCİDLER
Asker, öldürülmesi isteğinde direnince İstanbul’a kaçmış ve bir Yahudi’nin evinde giz-
lenmiştir. Burada yakalanmış ve H 1098 - M 1686 yılı Zilhicce’sinde İstanbul’da Kurban
Bayramı’nın ilk günü idam edilmiştir. Yedi sene kadar sadrazamlık yapmıştır. Şemseddin
Sami Bey “Korkak, ehliyetsiz, yalancı, hileci bir adamdı.250” diyor. Sadrazamlığı Sultan IV.
Mehmed zamanına rastlamıştır. Süreyya Bey, onun için “Salacak’ta camisi vardır. Oraya
defnedildi.” derken hata etmiştir251. Onun camisi Salacak’ta değil, Doğancılar’dadır.
ŞEHİDLİK MESCİDİ
Bu mescid Karacaahmed Mezarlığı’nın içinde gasilhânenin yol aşırı karşısında, köşe
başındadır. Mabed fevkânîdir. Taşla yapılmıştır.
Kapısının üstünde Sultan Reşad’ın mermere kazılmış ve Hattat Hakkı Bey tarafından
çekilmiş bir tuğrası, caminin ittisalinde imam ve müezzin meşrutası vardır. Bu kısmın
revakı ve caminin tavanı çökmüştür.
Caminin suyu var idi. Altı pencereden ışık alan bu mabed, Birinci Cihan Savaşı sıra-
sında şehid olanların gömüldükleri kabristanın tam karşısına yapılmıştı. Şimdi, altı tabut-
luk olarak kullanılıyor.
Mabed de itlere yuva, baykuşlara tünek olmuştur253.
Caminin biraz ilerisinde Sultan III. Ahmed mektebinin hocalarından H 1116 - M
1704 yılında ölen Ahmed Efendi ile H 1169 - M 1755 yılında ölen Osman Efendi’nin
mezar taşları vardır.
250 Kamûsü’l-a’lâm, Süleyman Paşa maddesi, C. 4, s. 2619; Aynı eser, Recep Paşa maddesi.
251 Sicill-i Osmânî, C. 3, s. 69; Aynı eser, C. 2, s. 270.
252 Naîmâ Tarihi, C. 3, s. 110.
253 Mescid restore edilmiş ve ibadete açıktır. (MD)
229
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Şemsi Paşa Sâî’ye nisbet edilen bütün yazma ve basma eserlerde bu mabed Üsküdar’da Şemsi Ah-
Külliyesi’nin
denizden med Paşa Camii şeklinde yer almıştır. Yalnız Usul-i Mimar-i Osmanî ile basılan Tez-
görüntüsü kiretü’l-ebniye’de her halde tertip veyahut kopya hatası ile Şemsi Ahmed Paşa şeklinde
gösterilmiştir.
Evliya Çelebi bu camiyi şöyle anlatmıştır:
“Şemsi Paşa Camii leb-i deryada küçük bir camidir. Amma o kadar şirin bina olunmuştur
ki, geriden gören bir kasr-ı müzeyyen zanneder.”
Hadîkatü’l-cevâmi’deki adı da Şemsi Ahmed
Paşa Camii’dir. Caminin deniz tarafına ve sağ-
dan kara tarafına -tütün deposu tarafına- açılan
iki avlu kapısı vardır. Mabedin karşısı ve sağını
medrese odaları ve dershâne sarar. Sol bitişiğin-
de türbesi görülür.
Bu pırlanta manzume 1938 yılına kadar ih-
mal edilmiş, unutulmuş, minaresi yıkılmış, kub-
beleri çatlamış, üstündeki kurşunları soyulmuş,
medrese odaları ve dershânesi ahır, ağıl, cami
abdesthâne haline getirilmişti.
Orijinali kütüphânemde bulunan ve 25 Ni-
san 1340’ta (M 1924) İstanbul’daki cami ve
Şemsi Paşa Camii’nin Şemsi Paşa Camii’nin
sülün minaresi kapısı
230
CAMİLER ve MESCİDLER
231
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
sütun izlerinden ve kaidelerinden öğreniyoruz ki, burada vaktiyle beş sütun üstünde yük-
selen saçak altında bir son cemaat yeri var idi. Mabedden buraya ikisi altta, beş pencere
açılıyor. Mabed tamamen muntazam kesme taşla yapılmıştır. Kapısının kemeri zambak
şeklinde işlenmiş kırmızı Hereke taşı ve beyaz mermerle örülmüştür. Bunun üstünde yine
bir taşın çerçevelediği mermerde iki satır halinde Şair Ulvî’nin şu iki beyti okunur:
شمسى پاشا ايلدى بو جامعى بنياد چون
اومرز كيم اوله مرحومك يرى دار السالم
علويا هاتف كورنجه ديديكم تاريخنى
سجده كاه اولسون حبيبك امتينه بومقام
۹۸۸ سنه
232
CAMİLER ve MESCİDLER
Kubbenin kandil askısı yerinde Sinan devrinin yazısı ve boyaları ile هللا
نور السموات... âyeti yazılı idi. Kubbe eteğinde... هو الذىâyeti dolaşıyordu. Mabe-
di süsleyen kalemkâr tezyinatta beyaz, mor, siyah, kırmızı, sarı, koyu mor
lacivert renkler kullanılmıştır. Mabedin kapısının üstünde bir müezzin
mahfeli vardı. Bu mahfel çok kıymetli iki sütun üzerinde yükseliyordu.
Bu sütunlar, mabed arsa sayılarak terk edildikten sonra başka taşınabi-
lir parçalarla birlikte aşırılmıştır. Birisini 1934 yılında sökerek Şirket-i
Hayriye idaresi Üsküdar Meydanı’na dikmiş ve üstüne de reklam saati
oturtmuştur. Ben bunu buldum ve caminin avlusuna naklettirdim. Bu-
nun bir eşi de itfaiye binasında görülmüştü. Onu da aldırtarak getirttim.
Bunlar camideki yerlerine diktirilecekti. 1974’te camide, avlusunda bu
pek kıymetli taşları bulamadım. Bu az bulunur taşlar yok olmuştur. Cami
ilgilileri bunların ne olduğunu bilmiyorlar. Elbette ki çalınmış olacak.
Caminin içi tamamen devrinin harcıyla sıvanmıştı. Pencere üstlerin
deki panolarda, kubbede ve duvarlardaki yazılarda şimdiye kadar başka bir
yerde rastlamadığım bir hususiyet görmüştüm. Yazılar kabartma idi. Bazı
dökülen yerlerini kaldırmıştım. Altından yazı şekillerine göre çakılmış kü-
Şemsi Paşa
çük başlı çiviler çıkıyordu. Sanatkâr yazılara uzun ömür ve mermer dayanıklılığı sağlamak Camii’nin
için bu usule müracaat etmişti. Vakıflar İdaresi’nde ehil eski eserlerin nabzını tutacak mi- alçı pencereleri
marlar, sanatkârlar o vakit bulunmadığı için caminin sıvaları tamamen soyulmuş, bütün
yazılar yok edilmiş, çırılçıplak görünüşü ile insanı sıkan taşlar bırakılmıştır. Ayazma Cami-
i’nde ve başka camilerde bu kötü tahripkârlığın yapılacağını esefle görüyoruz.
233
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
olarak büyük bir muvaffakiyetle yeniden yapılmıştır. Mabedin kıble tarafı mezarlıktır.
Mabedin ve medresenin sağ tarafına Paşa, Mimar Sinan’a bir de saray yaptırmıştı254.
234
CAMİLER ve MESCİDLER
235
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Şemsi Ahmed Paşa mantarı çok severmiş. Bir gün Kanunî eve giderken bunu da ça-
kırcı ve avcıbaşı olduğu için yanına almıştı. Padişah güzel bir çayırda hasekilerine man-
tar toplatmış ve sırmalı bir destimale doldurtmuştur. Dönüşte padişah şehre yaklaşırken
mantar çevresini Şemsi Paşa’ya hediye etmiştir. Paşa, Kanunî’nin üzengisini öpmüş, bu
lûtfunun sebebini sorunca aldığı cevap şu olmuştur:
– Şemsi, bundan evvelki avlanmalarımın birinde sana “Bugün de bir taş yatur259 bula-
madık. Avlanamadık!” diye anlatıyordum. Sen de dinliyordun. Sözümü bitirinceye
kadar dinledin. Sonra;
– Ben filan yerde bir taş yatır gördüm, dedin. Gittik. Hakikaten orada bir taş yatur
vardı. Ve vardık. Zira bir avcının taş yaturu görüp de heyecandan onu haber ver-
memek elinden gelmez. Hâlbuki sen kelâmı şahânemize hürmet edip sözümüz
bitmeden av yerini haber etmedin. Bu hareketin nezdi şahânemde gayet makbul
olmuştur! demiştir.
Şemsi Paşa’nın da, padişahı ve devlet büyüklerini rüşvet almaya alıştırdığını, padişahın
Vâlidesinin 40 bin altun gibi büyük rüşvet aldığını bir gün kethüdası Koçu’ya anlatırken:
– Lillâhi’l-hamd Âl-i Osman’dan Kızıl Ahmedli’nin intikamını aldım! demiş. Orada
bulunan tarihçi Ali’ye de:
– Padişahı rüşvete dadandırdım. Hatta bir gün bir yerden kırk bin sikke miktarı bü-
yücek bir lokma tattırdım. Bundan sonra ne padişah rüşvet almaktan feragat eder,
ne de rüşvet bu mülkü payidar eyler! Onlar nasıl bizi mülkü yurdumuzdan uzak
ettilerse, yakında ben de onların kâr ve bâr saltanatından mehcur olmalarına sebep
olacağım! demiştir.
Bu suretle Osmanoğulları saltanatının temellerine ilk tahrip bombasını Ahmed Paşa
yerleştirmişti.
Şemsi Ahmed Paşa, Çandaroğulları sülale zincirinin son halkasıdır. Son Kastamonu
Beyi olan Kızıl Ahmed’in oğlu Mirza Mehmed Paşa’nın oğludur. Bu ailenin kurucusu İl-
hanlılardan Keyhato tarafından Kastamonu valiliğine tayin edilen Çandar isminde Oğuz
Türklerinden bir Selçuk emîri idi. Din hâkimiyeti ve sevgisi kuvvetli bulunduğu zaman-
larda herkesin kendisini seyyid gösterme modası alıp yürümüştü.
Şemsi Ahmed Paşa da:
– Biz Halid ibn-i Velid sülâlesindeniz! demeye başlamıştır. Bu ailenin Kürt olduğunu
ileri sürenler de vardır. Fakat aile su katılmamış Türk’tür. Mesela bu ailenin onuncu
Beyi olan İsmail, Hulviyyat adlı kitabını Türkçe yazmış, aynı zamanda kuvvetli bir
şair olan Şemsi Paşa da Vikâye mukaddimesini Türkçe nazmetmiştir. Bir divan
tutacak kadar olan bütün şiirleri de Türkçedir. Mısırlı İbn-i Eyas da Osmanlıların
kurucusu Sultan Osman’ı halis bir Arap yapmamış mıdır?
Şemsi Ahmed Paşa ailesi sekizinci beyi İsfendiyar’a nispetle İsfendiyaroğulları, sonun-
cu ve on birinci beye nispetle de Kızılahmedliler diye de anılır.
236
CAMİLER ve MESCİDLER
Şemsi Ahmed Paşa onurlu, izzet-i nefsini her şeyin üstünde tutardı. Gözü ve gönlü
dedelerinin payitahtı olan Kastamonu’daydı. Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkarak orada
Çardaroğullarını diriltmek tasavvurundaydı. Devrinin vakanüvisleri ve tarihçileri işte bu-
nun için paşayı o kadar sevmezler. Paşa, camisinin yanındaki sarayını Sultan II. Selim’e
vermişti. Sultan Selim’in son zamanlarda ve doktorların sıkı istirahat tavsiyelerinden ka-
çarak bu sarayda kaldığını tarihçilerimiz de okuyorlar260.
Bu camiye Kuşkonmaz Camii de denilmeğe başlanmıştır. Hâlbuki asıl Kuşkonmaz
Camii Hasköy’dedir.
ŞEREFÂBÂD CAMİİ
Bu cami, Üsküdar’da, Şemsipaşa-Şerefâbâd Sahilsarayı’nın güneyinde, şimdi Askeri
Hava Kuvvetleri Lokali yapılan, Sultan Abdülmecid’in yaptırdığı karakolhânenin yanında
ve deniz kenarında idi. Sultan III. Mustafa (H 1171-1187 - M 1757-1774) tarafından yap-
tırılmıştır. Sonra Sultan II. Mahmud, Şerefâbâd Kasrı’nı yenilerken bu camiyi de yenilemiş
tir. Bundan sonra Adliye Camii şeklinde anılır olmuştur. Hadîka bunu, Şemsipaşa yakının-
da Adliye Camii şeklinde almış ve Sultan Mahmud tarafından H 1232 - M 1816 yılında
yenilendiğini söylemiştir. İlk yaptıranının adını vermemiştir. Ata Tarihi’nde bânisi Sultan
III. Mustafa olan Şerefâbâd Camii’nin tamiri hakkında şu tarih manzumesi yazılmıştır:
Câmiü’l-ihsan ü himmet zîb-i taht-ı saltanat
Gazi Han Mahmud-ı Adlî-şen İmâmü’l-müslimîn
Yazdım itmâmında Vâsıf mısrâ-ı târîh-i tam
Kıldı Hakkâ ma’bed-i tecdîd şâh-ı kâmbîn261
1230
)262( قيلدى حقا معبدى تجديد شاه كامبين
Şair Vâsıf ’ın hazırladığı bu kitabenin yazılı şekildeki son mısraı ebced hesabına vu-
rulunca 1229 rakamları çıkıyor. Hâlbuki altına 1230 rakamları yazılmıştır. Eğer mısrada
“tecdîd” kelimesi “tecdîden” şeklinde alınırsa tarih düzelir.
Hadîkatü’l-cevâmi’in Harem İskelesi Sarayı, Şerefâbâd Mescidi şeklinde verdiği şu
malûmat tamamen uydurmadır:
“Şerefâbâd dinmekle ma’ruf Kavak Sarayı bina olunmazdan evvel, bu mescid bina olun-
muş olmakla, bu sarayın ittisalinde vâki’ olduğundan hademe vazâifi Bostancılar Ocağı’n-
dan tâyin olunmuştur.”
Kavak Sarayı, Şerefâbâd Sarayı değildir. Kitabımızın bu saraylarına bakılsın.
ŞEREFÂBÂD MESCİDİ
Matbu Hadîkatü’l-cevâmi’de bu mescid “Harem İskelesi yanında Şerefâbâd Mescidi”
başlığı altında şöyle yazılmıştır:
237
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
“Şeref-âbâd denmekle maruf Kavak Sarayı bina olunmazdan evvel bu mescid yapılmış olup
bu sarayın bitişiğinde hıdmet vezaifi Bostancılar Ocağı’ndan tayin olunmuştur.”
Ali Emiri Efendi Kütüphânesi’nde 925 numarada kayıtlı yazma nüshasının 118/B ve
924 numarada kayıtlı yazma nüshasının 189/B sahifelerinde bu mescid hakkında şunları
okudum:
“Bir kadim mescid olup vazifesi ve hıdmetleri Bostancılar Ocağı’ndan verilir. Zaman geç-
tikten sonra bitişiğinde Şeref-âbâd demekle maruf sahilsaray-ı hümâyûn bina olunup bu veç-
hile şöhret buldu.”
Bu mescidden bize kadar ancak bu yanlış malumat gelebilmiştir. Bu yanlış malûmatı
bize elimizdeki matbu Hadîka vermiştir. Bu hatayı Ayvansaraylı Hüseyin Efendi mi yap-
tı, yoksa Sâtı’ Bey mi yaptı? Kim yaparsa yapsın hata etmiştir. Şeref-âbâd Sarayı, Şemsi
Paşa’dadır. Kavak Sarayı ise, şimdi yeri yok olan Kavak İskelesi’nde sahilde idi.
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde 3336 numarada kayıtlı Nevşehirli İbrahim Paşa’nın
vakıf suları haritasında her iki sarayın ve camilerinin resimleri vardır. Şerefâbâd Camii’ni
daha sonra Sultan II. Mahmud, Şemsi Paşa Sarayı’nın yerindeki Şerefâbâd Kasrı’nı tamir
ettirirken yenilemiştir263.
ŞEYH CAMİİ
Bu cami Üsküdar’da Selman Ağa Mahallesi’nde Üsküdar Meydanı’ndan Bağlarbaşı’na
giden asfaltın solundadır264. Cadde tarafında hazire halinde kabristanı vardır. Cami taş ve
tuğla ile yapılmıştır. Çatı örtülüdür. Taş minaresi sağındadır. Şerefe altı sadedir. Cami 34
yıl önce tamir edilmiştir. 2 Mart 1975 Pazar günü camiyi incelerken Vakıflar Başmüdür-
lüğü tarafından 300 bin lira harcanarak tamirine başlandığını gördüm. Dış kapısının üs-
tünde yedi satır halinde Mısırlızâde oğlu Rıza’nın ta’lîki ile yazılmış şu kitabeyi okudum:
پايدار ايتسون قيام حشردك رب المجيد دفتردار باب خيره ايلمشدى قيد نام
حضرت شاه جهانك بحرى پاشا بنده سى صورت حالى امام مسلمينه سويليوب
سيم وزر ريزان ايدر باران كبى هرجانبه بربره جميع ايتسه لر عالمده كى خيراتنى
ايليوب انس ومالك هركوشه ده اعتكاف ياپديروب بو معبدى وقتيله برذاث سعيد
قيلديغچون جلب دعوات ايتمكه سعى مزيد ايلدى انشاسنه تحصيل قرمان اكيد
پك بيوك ميزاب احساندر اوسلطان وحيد بومعظم شهر اولوب غايت دوالرا وسديد
قيلسون اول شاه فلكجاهه ثناياى عديد قلب عاشق وش مرور وقت ايدوب اما خراب
ناسه اعالن ايليوب كاظم قولى تاريخنى جيذا شاهنشه دورانكه سر كردار اولور
بومعزز جامعى ياپديردى خان عبد المجيد اوالسون شهر شرفزانك بوده برمسجدى
۱۳۰٤ مصرلى زاده على رضا سنه اولمز اولمشدى وجودندن اهالى مستفيد
آ
�ستان شوكـتين تقبيل ايچون چرح عنيد
Şair Kâsım’ın hazırladığı bu kitabeye göre Bahri Paşa, Sultan II. Abdülhamid za-
manında H 1304 - M 1886 yılında camiyi yeniden yaptırmıştır. Kitabede bu caminin
âşık kalbi gibi harap olduğu, ahalinin faydalanamadığı, her tarafa hayır ve sosyal yardım
263 Kitabımızın “Saraylar” bölümüne bakılsın.
264 Selmanı Pak Caddesi’nde, Şeyh Mustafa Devati Camii. (MD)
238
CAMİLER ve MESCİDLER
eserleri yaptırmak için yağmur gibi altın ve gümüş harcayan Bahri Paşa’nın bu camiyi
de yaptırdığı söyleniyor. Camiyi ilk defa yaptıranın adını ve yapıldığı tarihi vermiyor. Bu
kitabenin son tarih mısraını ebced hesabına vuruyorum. 1308 rakamlarını buluyorum.
Hâlbuki altına 1304 rakamları kazılmıştır. Kitabede dört yıllık bir yanlış vardır.
Ben camiyi 34 yıl önce incelerken haraptı. Bazı gazetelerdeki neşriyatım üzerine tamir
edilmiştir. Bu sırada caminin inşa tarihini gösteren 3 satırlık bir kitabe bulunmuş ve ka-
pısının üstüne çengellerle tespit edilmiştir. Sekiz mısralık kitabe şudur:
1 - Kethüdâ Arslan Ağazâde ki nâmı Mustafa
2 - .....265
3 - Tamâm oldukda Hâfız didi târîhini anın
Câmi-i ashâb-ı sünnet cây-ı erbâbî sülük sene 1061
Şair Hâfız’ın hazırladığı bu tarih manzumesinin son mısraı ebced hesabına vurulunca
1062 rakamları çıkar. Hâlbuki taşa 1061 kazılmıştır. Bir senelik bir hata vardır. H 1062 -
M 1651 yılında yapılan bu cami Arslan Ağazâde Mustafa Efendi tarafından yaptırılmıştır.
Hadîkatü’l-cevâmi’ sahibi bu caminin yapıldığı tarihi vermiyor. Tahsin Öz de “on al-
tıncı yüz yılın ikinci yarısında yapıldığını, yaptıranın da caminin haziresinde gömüldüğünü”
söylüyor ki, bu yanlıştır. Camiyi yaptıran Şeyh Mustafa, caminin haziresinde değil, yanın-
daki türbesinde gömülüdür.
Caminin tarih kitabesini söyleyen Hâfız’ın adı Mustafa Çelebi’dir. Hiyeli Bey’in adam-
larından olduğu için Hiyeli Hâfız diye meşhurdu. H 1025 - M 1654 yılında ölmüştür.
Süreyya Bey, “Maarif perver, latifeci bir şair idi.” diyor266.
Caminin son cemaat yerinin duvarında Ali isminde biri tarafından “ya hüve 1341.”
yazılmıştır.
Caminin avlusunda on yüzlü bir şadırvan, iki katlı ahşap müezzin ve imam meşrutası,
caminin solunda da tek katlı ahşap bir meşruta vardır.
Arşivimizde bulunan 25 Nisan 1340 tarihinde İstanbul’daki camileri tespit ve tasnif
eden defterde dördüncü sınıf camiler arasında 142 numarada kayıtlıdır. Selman Ağa Ma-
hallesi’nde bu caminin vâkıfları Devatî Mustafa Ağa ve Arslan Ağa şeklinde gösterilmiş-
tir. Hâlbuki camiyi kethüda Arslan Ağa değil, onun oğlu Mustafa Ağa yaptırmıştır. Bu
Mustafa, Divitçi Şeyh Mustafa’dır. Camiyi yaptırdıktan sekiz sene sonra ölmüş, mabedin
avlusundaki türbesine gömülmüştür. Caminin kitabesini ilk defa neşrediyoruz. Caminin
sağı ve kıble tarafı kabristandır. Kıble tarafındaki bir türbede Beyazîzâde Ahmed Efendi
gömülüydü. H 1091 - M 1680 yılında ölmüştür. Türbe yıkılmış ve yok olmuştur.
239
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
hayırsever bir hanım yeniden yaptırmıştır. Mabedinin kıble tarafı köşesinin dışına boya ile:
۱۲۱۸ ماشاء هللا غرۀ جا
yazılmıştır ki, mescidin H 1218 - M 1803 tarihinde tamir edildiğini gösteriyor. Mes-
cidin kıble tarafı hazire halinde kabristandır. Burada şunların kitabeli mezar taşları vardır:
1 - H 1286 - M 1869 yılında ölen Sadık Baba. Taşındaki kitabesi şudur:
۱۲۸٦ هودوست – سرخلقۀ مجذوبان – الهى مرحوم صادق بابانك روحيچون الفاتحه سنه
2 - H 1212 - M 1797 yılında ölen mescid imamı Ali Efendi. Minberi 1940 yılında
yenilenmiştir.
Bu mescid Konyalı Kardeşler Mescidi diye meşhurdur. Ferhat ve Hacı Mehmed is-
minde iki hayırsever Konyalı, Konya’dan İstanbul’a geldikleri zaman Üsküdar’daki Eski
Vâlide Camii yapılıyormuş. Bunlar caminin inşasında bazı hizmetlerde bulunmuşlardı.
Cami bitince camiyi yaptıran Vâlide Sultan’dan artan enkazı istemişler. Almalarına mü-
saade edilmiş. H 955 - M 1548 yılında bu mescidi yapmışlar. Mescid, Vâlide Sultan Ca-
mii’nin tamamlanmasından dört sene sonra yapılmıştır267.
Konyalı kardeşler öldükten sonra Üsküdar’da Karacaahmed’de Seyyid Ahmed Deresi
kabristanına gömülmüşlerdir. Mescidin kendi adını taşıyan mahallesi vardır268.
240
CAMİLER ve MESCİDLER
Kitabeye göre bu caminin altındaki lâtif çeşmenin civarındaki güzel mektebi yaptıran
devletin büyüklerinden Seyyid Mehmed Tâhir Efendi, Anadolu defterdarı iken Payas
adlı yerde 2 Safer 1248 tarihinde (M 1832) eceliyle taundan ölmüştür. Oraya gömülen
Tâhir Efendi’nin adına buraya Allah’ın rahmetini celb etmek için bir makam taşı dikil-
miştir. Yandaki mezar taşında da şunları okudum:
الفقير۱۲٩٤ بو جامع شريفك بانيسى اوقاف همايون ناظرى اسبق متوفى طاهر افندينك حليله سى فاطمه الزهرا خانمك روحيچون الفاتحه
مصرى زاده رضا
Bu taş H 1248 - M 1832 yılında ölen eski Evkâf Nâzırı Tâhir Efendi’nin karısı Fatıma
Hanım’ındır. Çok güzel yazısını Hattat Mısrîzâde Ali Rıza Efendi yazmıştır.
Burada Tâhir Efendi’nin 1243 yılı Cumâdelûlâ’sının 22’sinde (M 1827) ölen anası
Şerife Saliha Hanım’ın mezarı da vardır. Mabedin altı depo halindedir. Bir ara gübre
deposu halinde birisine kiralanmıştı. 1962 yılına kadar mabed, deposu ve avlusu harap bir
halde idi. Mehmed adlı bir hayırseverin gayretiyle ve halkın yardımlarıyla cami, minaresi,
avlusu yenilenerek tamir edilmiş, bahçesi abdesthânesi yapılmış ve abdest muslukları ta-
kılmıştır. Bahçesi bir gül ve çiçek bahçesi haline getirilmiştir.
Her taraftan içine ışık doluşan, içi mümin kalbi gibi aydınlık olan caminin mihrabı
üzerinde:
صدق هللا العظيم.قال هللا تعالى فلنبلونك قبلة ترضيها فوول وجهك شطر المسجد الحرام
yazılıdır.
Camide H 1048 - M 1638 tarihinde Zeyneddin oğlu Halil tarafından yazılmış güzel
bir Kur’an-ı Kerim vardır.
241
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
242
CAMİLER ve MESCİDLER
“Takkeci Mescidi denmekle şöhret bulmuştur. Minberini Sultan III. Mustafa’nın son hü-
kümdarlık yıllarında züemadan Seyyid Mehmed Emin Ağa koymuştur. Mahallesi vardır273.”
Sicill-i Osmânî sahibi Cafer Çelebi’yi yazarken şunları söyler: “Arakiyyeci izafetinden
olup Takkeci Mescidi’nin bânisidir. Minberini Kâtip Mehmed Efendi koymuştur. Veled-i Ka-
rabaş Mahallesi’nde mektep, Daye Hatun civarında bir mescid yaptı274.”
Türkler başlarına giydikleri teri alan ve emen serpuşa, arakiyye derler. Arapça arak, ter
demektir. Teri aldığı için böyle adlandırılmıştır. Türkçede takke denir.
TALİMHÂNE CAMİİ
Bu cami Kuleli’nin üstünde, Talimhâne Mahallesi’ndedir. 1963 yılında hayırseverler-
den Hacı Amca Kurd’un önderliğinde yapılmıştır. Tek kubbelidir. 12 pencereden ışık alan
mabedin dilimli minaresi sağındadır. İmam ve müezzin meşrutaları ve yanında geliri bir
dükkân vardır275.
TAŞÇILAR CAMİİ
25 Nisan 1940 tarihinde İstanbul’daki camileri sınıflandırarak tespit eden, hususi ar-
şivimde bulunan defterin 155. sıra numarasında bu cami قمى چلبىcami Karacaahmed’dedir.
Bânisi Gazanfer Ağay-ı Kadim şeklinde gösterilmiştir.
Ayvansarâyî Hüseyin Efendi bu camiyi Kanunî Sultan Süleyman’ın kızı ve Rüstem
Paşa’nın karısı Mihriman Sultan için Üsküdar’da yaptırdığı caminin bina emini Mehmed
Ağa’nın yaptırdığını, kendi mezarının caminin mihrabı önünde bulunduğunu yazar.
Caminin karşısında Himmet Dede diye maruf olan bir zatın, ölümünden evvel
hazırlattığı mezarında gömülü idi. Şair Hâşimi bunun mezarı için şu tarih manzu-
mesini söylemiştir:
قدوۀ اهل صفا حضرت همت ده د ه كيم
ايتدروب حال حياتنده مزارينى بنا
هاشمى داعى ديدى مرقدينك تاريخنى
جانيله مشهد همت ده ده يه ايله دعا
۱۰٤۱
Himmet Dede, H 1041 - M 1631 yılında ölmüştür. Biz bu camiye niçin Eski Ga-
zanfer Ağa Camii denildiğini tespit edemedik. Merâkıd-ı Mûtebere-i Üsküdar adlı Ka-
racaahmed’deki mezarların kitabelerini tespit eden yazmada, Himmet Dede’nin mezar
taşının kitabesi vardır.
243
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
آ
طواشي اول حسن �غا صاحب عزو خير انديش
مقدم ايلمشيدى بومبارك معبدى انشاء
خديجه خانم اول زاهده صاحبة الخيرات
آ
حرابه حكمنى كيمش ايكن يتشدى خضر�سا
خلوص قلب وخالص نيت ايله نقد جودندن
ايكنجى دفعه ده مانند چفت ايلدى احيا
خدا نائل ايده هربرينى اجر ومثوباته
بحق بيت معمور وبنور كعبة العليا
أ
كهروش ر�فتا نظم ايلدم اتمامنه تاريخ
خديجه خانم احيا ايلدى بوجامعى ياال
۱۳۱۰
Şair Refet’in hazırladığı bu kitabeye göre bu camiyi Tavâşî Hasan Ağa yaptırmıştır.
Harap olmuş idi. Hatice Hanım isminde birisi camiyi H 1310 - M 1892 yılında yenilet-
آ
miştir. Hadîka sahibi, adını taşıyan camiyi خلد �شيانterkibinin ebced hesabına göre verdiği,
H 995 - M 1586 yılında yaptırmıştır277.
Caminin sağında tuğla bir minaresi vardır. Önünde mektebi bulunuyordu. Mektep
yıkılarak yerine ahşap bir ev yapılmıştı. 15 Haziran 1941’de caminin etrafı mezarlık ha-
lindedir. Bakımsızlıktan taşları devrilmiş, topraklara gömülmüştü. H 17 Şevval 1171 - M
1757’de ölen saray başkapıcısı ve seralem Abdülbaki’nin mezarı buradadır. Tavâşî Hasan
Ağa’nın mezar taşını bulamadım.
244
CAMİLER ve MESCİDLER
TENBELLER MESCİDİ
Üsküdar’da Hacı Selim Ağa Kütüphânesi’nin yakınında, Tenbeller Mahallesi’nde
idi . Kütüphânemizde bulunan İstanbul cami ve mescidlerini sınıflandıran, 25 Nisan
280
1940 tarihli bir orijinal defterde mescidi beşinci sınıf mabedler arasında göstermiştir.
Mescidi Halimi Hacı Mehmed Efendi yaptırmıştı. Mescid kadro harici bırakılarak yıkıl-
mış, yerine 22. İlkokul yapılmıştır.
Hacı Mehmed Efendi, H 1134 - M 1721 yılında ölmüş, mescidinin haziresine gömülmüş-
tü. Mescidi yıkılırken kemikleri ve mezar taşı Selim Ağa Kütüphânesi avlusuna getirilmiştir.
TUNUSBAĞI MESCİDİ
Hadîkatü’l-cevâmi’ bu mescid hakkında kısaca şu bilgiyi vermiştir: “Bânisi Hoca Bali
adlı hayır sahibidir. Kendi dahi mescidinin karşısında yol kenarında gömülüdür. Mezar taşın-
da ölüm tarihi yoktur284”, 25 Nisan 1940 tarihinde tutulan camiler defterinde Tunusbağı
Mescidi’ne rastlanmıyor. Çok evvel yok olduğu anlaşılıyor. Biz mezar taşını gördük.
ÜRYÂNÎZÂDE CAMİİ
Bu cami Kuzguncuk’ta Beylerbeyi’ne giderken Nak-
kaş Mezarlığı’nın karşısında sahildedir285. Fevkânî ah-
şaptır. Tahtadan, zarif minaresi solundadır. Şeyhülislâm
Kilisli Üryânîzâde Ahmed Esad Efendi yaptırmıştır.
Dördüncü sınıf camilerden sayılırdı. Harap bir halde-
dir. Hiçbir yerinde kitabesi yoktur.
Ahmed Esad Efendi H 1307 - M 1889 yılında öl-
müş, Eyüb’de Ebüssuûd Efendi mezarının karşısına
gömülmüştür.
Kuzguncuk’ta
Oğlu Cemil Molla’nın burada, tepede pek muhteşem üç katlı bir köşkü vardır. Üryânîzâde Camii
280 Tembel Hacı Mehmet Sokağı ile Selamiali Efendi Caddesi’nin birleşiminde, yerinde “Hacı Selimağa Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi”
bulunmaktadır. (MD)
281 Selamiali Efendi Caddesi ile Toygar Hamza Sokağı’nın birleşimindedir.(MD)
282 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 235.
283 Kitabımızın “Çeşmeler” bölümüne bakılsın.
284 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 228.
285 Abdullahağa Caddesi üzerinde bulunan cami, 10.07.2013 tarihinde restorasyona alınmış, 2017 yılında tamamlanarak ibadete açılmış-
tır. (MD)
245
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
VANİKÖYÜ MESCİDİ
Bu mescid Vaniköyü İskelesi’ndedir. Caminin sol tarafındaki kapısının önünü altı ah-
şap sütunun tuttuğu bir dam örter287. Mabed taş yapıdır. Üstü, minberi ve müezzin mah-
feli ahşaptır. Mabedin kıble ve deniz taraflarına dördü üstünde, dördü altında sekizer, sağ
tarafına iki sıra halinde altı pencere açılır. Mabedin sol tarafında hünkâr mahfeli, mah-
felin altında iki odayla bir sofa vardır. Mahfel ahşaptır. Mabedin sol tarafına da bir kapı
açılır. Sağındaki minaresi taş ve tuğla ile yapılmıştır. Hünkâr mahfeline sağdan ve sol-
dan on dörder merdivenle çıkılır. Mabedin içinde Mehmed isminde bir hattatın H 1243
286 Alemdağ Caddesi üzerinde, Mektep Sokak ile Cevherağa Camii Sokak arasındadır. (MD)
287 Vaniköy Camii, 15 Kasım 2020 Pazar günü, saat 13.20 sıralarında çıkan bir yangınla kullanılamaz hale gelmiş, harap olmuştur. Cami,
minare haricinde tamamen yanmıştır. (MD)
246
CAMİLER ve MESCİDLER
آ
- M 1827 yılında kabartma olarak yazdığı من �من بالقدر امن من الكدرlevhası çok güzeldir. Sultan
II. Mustafa’nın, eliyle yazarak mescide astığı, tarihî levhayı göremedim. Vânî Mehmed
Efendi’nin ölümünü gösteren ve caminin içinde asılan darbhâne-i âmire nezareti kâtibi
Ali Efendi’nin yazdığı bir manzumeyi buraya naklediyorum:
چكمدى اول ذات عالى همته
برسرمو دكلو دنيا قيمته
آ
دافن پوس ايتدى دنيا �لمدى
محنتن دهردنينك ذمته
رحمته مركز وجود نقطه سى
محو ايدوب ايردى زالل رحمته
نه مبارك ذات ايدى معلوم
الوال تصنده اهل حكمته
آ
�ل عثمان پادشاه شوكت
راه وبرمز هركسه بورفعته
مجلسنده فيلسوف عالمك
طفل ابجد خوان ايدى الشبهته
اى دريقا شمس علمك غيبتى
اسبتون دنيايــى صالدى ظلمته
وانى فاضل رضايــى جمعه ده
)كيتمه سى تاريخ (رخلت جنته
۱۰٩٦
Şair Fazıl Rızayî’nin hazırladığı bu kitabeye göre Vânî Mehmed Efendi, H 1096 - M
1684 yılında bir Cuma günü ölmüştür. Son mısraı ile ondan bir evvelki mısraın parantez
içine aldığımız parçaları ebced hesabına vurulunca ölüm tarihi olan 1096 rakamları çıkar.
Bu caminin, medresenin, mektebin ve sahilsarayın bulunduğu yeri Sultan IV. Mehmed
şeyhi olan Vânî Mehmed Efendi’ye mülk olarak vermiştir. Şeyh Efendi burada kendisi
için bir sahilsaray ile evler, sahildeki camiyi ve arkasındaki medreseyi yaptırmıştır. Sultan
II. Mustafa padişah olunca eliyle yazdığı bir levhayı mabede asmıştır. Sultan I. Mahmud
mescide bir padişah mahfeli yaptırmıştır. Sultan Mahmud’un vezirlerinden Devâtdâr
Mehmed Paşa, Küçüksu Kasrı’nı yeniledikten sonra H 1166 - M 1752 yılında bu camiyi
yeniden yaptırmıştır. Sultan Mahmud yaz günlerinde mabedde namaz kıldıkları için bir
daha tamir edilmiştir.
247
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Paşa idam edilirken o da Bursa yakınındaki Kestel köyüne sürülmüştü. 1096 Zilkade’sinin
ortalarında ölmüş, oradaki camisinin haziresine gömülmüştür288.
Osmanlı Müellifleri sahibi onu anlatırken “Müslümanların kalplerini birleştirmeye hiz-
met edemeyen, siyaset bilmeyen âlimlerdendir. Carais-i Kur’an, A’malü’l-Yevmi ve’l-leyz, Ri-
sale-i Mebde-i ve’l-mi’âd, adlı kitapları vardır. Devlet büyüklerine gönderdiği mektupları bir
araya toplayan Münşeat adlı bir kitabı Ayasofya Kütüphânesi’ndedir289.”
Bir kaynak Vaniköyü’nü yazarken şunları söylüyor: “Vânî Efendi evvelce bostancılar ta-
rafından idare edilen Papaz Korusu adlı padişah bahçesinde hizmet alanların mescidini ge-
nişleterek yaptırmıştır. Vânî Efendi buraya yaptırdığı on yedi yalıyı camiye vakfettiği gibi,
kendisine de bir sahilsaray yaptırmıştır. O vakitten beri köy, Vaniköy adıyla anılıyor. Elli sene
evveline gelinceye kadar imamının mühründe Karye-i Mustafaviyye tabi Üsküdar yazılı imiş.
İmam Efendi bu mührü bozdurarak Vaniköyü adını kazdırmıştır290.”
Şirket-i Hayriye ve Boğaziçi’nin Ahmed Mithat Efendi’ye nispet ederek yazdığına
göre, Vânî Mehmed Efendi gayet mutaassıp imiş. Ham sofulara, sahte dervişlere karşı bü-
yük bir husumeti varmış, ayrıca da Mevlevîlere karşı haşin davranırmış. Bir ara padişaha
İstanbul’daki Mevlevîhâneleri kapattırmıştır.
248
CAMİLER ve MESCİDLER
293 Hezarfen Mehmed Efendi’nin babası Mustafa Efendi’dir. Yazıların çeşitlerinde, tezhipte, katı’lıkda çok muvaffak olduğu için kendisine
hezar-ı fen denilmiştir. Yazı hocası, Kürdzâde İbrahim Efendi’dir. Saray hocası idi. Yeni Vâlide Camii’nin celî yazıları onundur. H 1153 - M
1740 yılında ölmüştür. Hat ve Hattâtan, s. 143; Tuhfe-i Hattâtîn, s. 456.
249
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Hünkâr Mahfeli
Sol şadırvan avlusundan sonraki kısma, üç ahşap ve bir mermer sütun üzerine ahşap bir
hünkâr mahfeli yapılmıştır. Mahfel şimdi harap ve perişan bir haldedir. Tamire muhtaçtır.
Caminin sol köşesinde küçük bir oda vardır. Kapısının üstünde ta’lîk ile şu kitabe
yazılmıştır:
أ
وان للمتقين لحسن م�ب
جنات عدن مفتحة لهم االبواب
Kitabenin altında ve kapı kenarlarında birer iri sümbül nakış vardır. Şadırvan avlusu-
nun revaklarını on dört mermer sütun üstünde yükselen on altı kubbe, son cemaat yerini
dört sütun üzerinde yükselen beş kubbe örter. Bu kubbelerin ikisi yuvarlak, ortadaki ile
yanlardaki ikisi basıkçadır. Mimar bunlarda muvaffakiyetli bir hüner göstermiştir. Son
cemaat yerinde iki mihrapçık ve sağında bir mükebbirlik vardır. Caminin bütün sütun
başlıkları istalaktitlidir.
Şadırvan
Caminin iç avlusunun ortasında sekiz yüzlü muhteşem bir şadırvan vardır. Şadırvan
tunç şebekelidir. Şebekeleri sekiz gömme mermer sütun tutar. Cepheleri çiçeklerle süs-
lenmiştir. Her yüzün üstünde ta’lîk ile Şair Taib’in on altı mısraı okunur:
كه عين سلسبيل صحن جنت دينسه ارزانى- زهى خوش طرح شادروان دلجوى صفا كستر
آ آ آ
سكندر �رزو ايتمزدى هركز �ب حيوانى- كوريدى حوض براقنده بو�ب رواننجشى
ويرر حسن بناى دلنشينى زوق روحانى- هزار نغمه سنج ايلر هواسى مرغ تصويره
كه شيرينكام ايدر هردم زاللى نشوه جويانى- باقلسه بر ايچم صودر لطافنده بو شادروان
اولنجه بويله اولسان خير جارى فيض ربانى- كوزل بولدى صوين مجراى مكرمت حقا
دعاى والده سلطان عاليقدر ذيشانى- صوكبى ازبر ايتسون تائبا شاداب اولور عالم
طولندقجه جهانده جولر اطراف كلستانى- هميشه مورد خير ايده حق ذات همايونن
آ
زهى زيبنده شادروان ملك �راى سلطان- دبدم جارى اولنجه بردم خرمده تاريخين
۱۱۲٤294
Şair Taib’in hazırladığı bu kitabeye göre şadırvan H 1124 - M 1712 yılında yapılmıştır295.
Son cemaat yerinin sağına konmuş bir mermer su teknesinin üstünde şu kitabe okunur:
“Hacc-ı şerif avdetinde Sâfra’da vefat eden koltukçu el-Hâcc Emin Ağa’nın eser-i hayrâtı-
dır. Vâlidesi el-Hâcce Züleyha Hanım cümle geçmişleri ruhlarına Fâtiha. 1275.”
Bu kitabeye göre bu su teknesi H 1275 - M 1858 yılında Züleyha Hanım tarafından
yaptırılmıştır.
Caminin kıble kapısını üç taraftan zarif bir şekilde işlenmiş istalaktitler sarar ve süsler.
Kapının üstünde Şair Taib’in ta’lîk ile on iki satır halinde şu 48 mısraı vardır:
294 İstanbul Üniversite Kütüphanesi yazmaları arasında 3094 numarada kayıtlı kitabın 72. yaprağında bu tarih manzumesi vardır. Bu
yazmadaki kitabeden öğrendiğimize göre şadırvan camiden iki sene sonra tamamlanmıştır. Bu yazmada Şair Taib Ahmed’in, Sultan
Ahmed’in anası adına yaptırdığı cami, iki çeşme, türbe, imaret, sebil ve mektep hakkında da yazılmış tarih manzumeleri vardır.
295 Şair Osmanzâde Taib Ahmed Efendi, şairlerin ve tarihçilerin fâzıllarından idi. Divanı henüz basılmamıştır. Mısır valisi tarafından zehir-
letilerek H 1136 - M 1749 yılında ölmüştür. Sultan Osman’dan Sultan III. Ahmed’e kadar gelip geçmiş sadrazamların hal tercemelerini
yazmıştır. Basılmış ve basılmamış on dört kadar kitabı vardır. Osmanlı Müellifleri, C. 2, s. 116.
250
CAMİLER ve MESCİDLER
– ۲٧حريم دلكش پهناور حرمنكش طاعات – ۱پناه دين دولت والده سلطان عاليشان
آ
– ۲٨رخام فرشى صحن كوهر كنجينۀ تقوى – ۲مكرم مادر سلطان احمد خان ملك �را
– ۲٩اولدى اطالسنده نقش انجم جرح واال – ۳رياض جنت ايتمشدر جهانى يمن آ�ثارى
آ
– ۳۰دوشردى پيشكاهنده خطايــى پوريا �سيا – ٤اورد عالمده شمدى عامر معمورۀ عقبى
– ۳۱زالل حوضى اجرا اتدى حكم اب حيوانى – ٥اوله شايستۀ غفران بارى كبريا خيرى
– ۳۲قورى برنامى قالدى چشمۀ خضر اولدى ناپيدا – ٦هميشه مصدر انواع خيرات ايليه موال
– ۳۳شراب كوثرك عينى ديمك جسبان ايدى كويا – ٧لوجه هللا اولوب بوجامعك طرح افكن بنياد
آ
– ۳٤اواليد نشوه بخش تشنكان ساحۀ غبرا – ٨بوجامعده مالذ سبحه كردان خدا �يين
– ۳٥منارى سرو زيبنده غرام كلشن توحيد – ٩طريق حقده برعالى اثر ايتدى ينه احيا
آ
– ۳٦مؤذنلر هزار نغمه پردازى �نك كويا – ۱۰بوجامعدر مطاف قدسيان عالم باال
– ۳٧تكه پبراى انظار خير در هر شكلى مرغوب – ۱۱جماعت پنج وقت احالصله كلبرك دعواتى
– ۳٨مجسم نوردر سرتا قدم بوجامع واال – ۱۲محمد مصطفى روح شريفنه ايدر اهدا
– ۳٩اولوب زهاد عالم جهره ساى خاك دركاهى – ۱۳زهى فرح عبادتكاه پرفيض مقدس كيم
– ٤۰دعاى خير سلطانى جهانى ايلر استيفا – ۱٤دورنى همت اقرادر مثال كعبۀ عليا
– ٤۱كمال اخالص پاكله اخالصه مبندر – ۱٥قباب سقف پاكى كنبد كردون
– ٤۲كه توفيق ايتدى بارى اكا بويله خير مستثنى – ۱٦عماد طاق شرقى عمود صبحله هم پا
– ٤۳شروع وضع بنيادينه تاريخ اوله (خورشيد) – ۱٧مشبك روضۀ روشن نهادى مطلع انوار
۱۱۲۰ – ۱٨معال محفلى شاهنشه مهر ضيا بخشا
– ٤٤عجبمى نيرا عظم كبى اوله شرف پيرا – ۱٩بيض شمعى محرابك شعاى نحل نور اندود
– ٤٥سزادر تائبا درج ايليوب بريت معموره – ۲۰سواد دودۀ كحل ديدۀ حوران
– ٤٦ايكى تاريخ ايله حسن ختامن ايتسه امال – ۲۱مجال اول قدر هر جام بللوركه عكسنده
– ٤٧محلنده ياپلدى والده سلطانك آ�ثارى – ۲۲تمايان اولدى اشكال نقوش تارم مينا
۱۱۲۲ – ۲۳مقوس ابروان طاقنه جوزا كمربسته
– ٤٨كزبده بيت طاعات الهئ معبد زيبا – ۲٤مقرنس طرۀ مطبوعنه خورشيد روح فرسا
۱۱۲۲ – ۲٥وراى ابر شرمه كيردى حيرتله هالل اولدى
– ۲٦كورنجه مهجۀ عالم فروغك كرۀ غرا
Tarih manzumesinin 43. mısraı son kelimesi hesaplanınca 1120 rakamı çıkar ki, cami-
nin inşasına H 1120 - M 1708 yılında başlanmış demektir. Manzumenin son iki mısraı
ebced hesabına vurulunca 1122 rakamları çıkar ki cami, H 1122 - M 1710 yılında iki
yılda tamamlanmıştır. Kapının istalaktitlerinin damla halindeki her süsünün önünde yu-
varlak kabartmalar vardır. Bunlarda yıldızlı hendesi şekiller ve Mühr-i Süleymanlar tam
yüz on altı defa tekrarlanmıştır. Hiçbir şekil diğerine benzemez.
Nedim’in muasırı ve arkadaşı büyük şair ve tarihçi Osmanzâde Taib Efendi bu tarih
manzumesinde Yeni Vâlide Camii’ni ve külliyesini çok güzel tasvir etmiştir. Sanki keli-
melerini boyaya batırarak caminin resmini yapmıştır.
Şair caminin içini Kâbe-i Muazzama’ya benzetiyor ve şu tasvirleri sıralıyor:
“Temiz sakfının kubbeleri feleğin künbedi gibidir. Doğu tarafının direkleri, güneşin doğar-
ken gösterdiği direklere benzer. Şebekeli kısımları güneşin doğduğu yerdir. Yüce mahfeli ziya
güneşinin doğduğu yerdir. Mihrabın şamdanlarının dağıttığı ışık mahl nurlarının ışığıdır.
Mumların göbeklerindeki siyahlıklar, hurilerin gözlerine çekilmiş sürmedir. Billur camları o
kadar parlaktır ki, gök kubbesinin şekillerini aks ettiriyor. Kavisli takının kaşlarına cevza bur-
cu kemer çatmıştır. Onun altındaki kıvırcık saç lülesini gören güneş utanarak kaçtı, buluta gir-
di. Onun havzı (şadırvanı) dirilik suyu akıtıyor. Bunu gören Hızır, çeşmesinin kuru adından
251
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
başka bir şey kalmadı. Buna Kevser Şarabı da denebilir. Minareleri tevhid gülşeninin servileri
gibidir. Müezzinleri de onun bülbülüdür. Bu cami baştan ayağa kadar cisimleşmiş bir nurdur.”
Cami kare bir plan üzerine yapılmıştır. Dört fil ayağı üstünde yükselen büyük kubbe-
sinin eteğinde 24 pencere vardır. Sağı ve solu korkulukları mermer şebekeli mahfeldir.
Hünkâr mahfeli soldaki tabakanın sonundadır. Caminin pencereleri alçı çerçevelidir. Bu
alçı çerçeveleri Tophâneli Ahmed’in yaptığını şu kitabeden öğreniyoruz:
عمل احمد طوپخانه
Dört köşe planlı mabedin merkez kubbesi biraz basıktır. Dört fil ayağına dayanan dört
kemerle, yanlardan dört yarım kubbenin teşkil ettiği sekiz köşe üzerine oturtulmuştur.
Mihrabı som mermerle yapılmıştır. En üstünde büyük bir zambak kabartması vardır.
Üstünde: كلما دخل عليها زكريا المحرابyazılıdır. Mihrabın sağına ve soluna çini kaplanmıştır. Mihra-
bın önünde ikisi büyük dört şamdanı vardır. Som mermerden minberi de devrinin şaheser
bir örneğidir. Kabartmaları, nakışları, çiçekleri çok muvaffakiyetle işlenmiştir. Mihrabın
soluna Kâbe-i Muazzama örtüsünden bir parça asılmıştır. Mabed, Vakıflar Genel Mü-
dürlüğü tarafından mimarisi ve süsleri asıllarına uygun bir şekilde tamir edilmiştir.
Yeni Vâlide Sultan Camii ve Külliyesi devrinin şairlerini dile getirmiştir. Caminin, şa-
dırvanının, sebilinin, çeşmelerinin ve türbesinin yapılması ve tamamlanması için pek çok
manzum tarihler yazmışlar ve söylemişlerdir.
Hadîka sahibi, Emir Buhari şeyhi Karamanlızâde Şeyh Ahmed Efendi’nin on surette
tarih çıkan şu iki mısraı söylediğini yazar:
جامع والده سلطان عجب واالاثر
دار اهل اقتدا ومنزل اهل رجا
۱۱۲۰
Bugünkü harflerle de okuyalım:
“Câmi-i Vâlide Sultan aceb vâlâ eser
Dâr-ı ehl-i iktidâ ve menzil-i ehl-i ricâ
1120296”
Bu beytin son mısraı ebced hesabına vurulunca 1120 rakamları çıkar. Bu, caminin in-
şasına H 1120 yılında başlandığını gösterir.
Ayvansaraylı Hüseyin Efendi bu tarih manzumesini yazdıktan sonra Vâlide Sultan’ın
caminin inşasından yedi yıl sonra H 1127 - M 1715 yılında öldüğünü de kaydeder.
Topkapı Sarayı arşivinde mabedin evkâfına ait bir defter vardır. Caminin sülün en-
damlı minareleri ikişer şerefelidir. Mermer şerefe korkulukları şebekelidir. Şerefe altların-
dan istalaktitler sarkar. Ramazanlarda mahyalar kurulur.
252
CAMİLER ve MESCİDLER
253
TÜRBELER
TÜRBELER
1 Türbe, Abacıdede Sokağı’nda, Toptaşı Meydanı Sokağı birleşiminde bulunmaktadır. Türbe, betonarme olarak yapılmıştır. İçi yeşil fayans-
larla kaplı ve bir lavabo bulunmaktadır. Türbenin temizliği mahalle sakinleri tarafından yapılmaktadır. Yakın zamanda türbenin dışı koyu
yeşil renge boyanmıştır. Türbenin girişi Toptaşı Meydanı Sokağı’ndandır. Abacıdede Sokağı’nda bir penceresi vardır. Yine bu sokağa
bakan duvarında iki mermer kitabe bulunmaktadır. Bunlarda « Ölüm Yılı 1314 Mustafa Nahas Abacı Dede - Abacı Dede Türbesi H. 1119
M. 1904 Vak. Böl. Müd.» yazmaktadır. (MD)
2 Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, C. l, s. 478.
3 İstanbul Ragıp Paşa Kütüphanesi, Nr. 983, s. A. 440.
4 Danîşmendliler hakkında Abideleri ve Kitabeleri ile Niğde-Aksaray Tarihi’nin birinci cildinin 253-269 ve ikinci cildinin 1451’inci sahife-
lerinde geniş bilgi vardır.
257
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
AHMEDİYE TÜRBESİ
Üsküdar’da Ahmediye Camii’nin ve medresesinin avlusunda, caminin kubbe tarafında-
dır. Sütün üzerinde yükselen bir kubbe merkadini örter. Baş taşında şu kitabeyi okudum:
الفاتحه
دريغا حاجى احمد صاحب الخيرات امين زاده
كه ترك عالم فانى ايدوب عزم ايتدى بقايه
رضاى حقه مال وجانن بذل ايلدى مرحوم
كه بيلمشدى جهان باقى دكل اعال و ادنايه
نيشبمساز فردوس برين اولوب خدا وندا
رسول اكرم اولوب جنت اعالده همتا
بو مصرعله ديدى تاريخ فوتن كلدى برداعى
امين زاده جهاندن كوچدى تافردوس اعاليه
۱۱٤۲
Şimdiye kadar hiç okunamayan ve hiçbir yerde neşredilmeyen bu kitabenin son tarih
mısraı ebced hesabına vurulunca 1142 rakamları çıkıyor. Altına 1143 yazılmıştır. Bu, taşın
yapıldığı tarih olacaktır.
Eminzâde Hacı Ahmed Ağa H 1142 - M 1729-30 yılında ölmüştür.
258
TÜRBELER
çekinmemişlerdir. Bu kötü devirde Mimar Sinan’ın her eseri böyle yapılmıştır. Kendisi-
nin Yenikapı’daki eşsiz minaresi, mescidi, mektebi, künklerini eliyle yaptığı gül ve çiçek
bahçesinin fıskiyeli havuzu da yok edilmiş, yerlerinde zevksiz apartmanlar yükselmiştir.
Ayşe Sultan Türbesi muntazam kesme küfeki taştan yapılmıştır. Arka tarafına rastla-
yan köşeler evvelâ silme halinde devam ederken istalaktitle kubbe eteğini sarar. Kubbenin
önünde iki mini mini kubbenin örttüğü iki sütunlu bir revak vardır. Ben 1940 yılında
türbeyi incelerken taştan alemi yere düşmüştü. Türbe de pek haraptı. İçi de köpeklere
yuva olmuştu.
Türbeden sağına, soluna ve kıble tarafına dörder pencere açılır. Kapısı kuzey tarafında-
dır. Türbeyi sağır bir kubbe örter. Türbenin içinde ikisi erkek, ikisi kadın dört yatır vardır.
Erkek lahitlerinden birisinin başında sarıklı, birisininkinde de dolamak serpuş vardır.
Sağdaki kadın lahdinin baş taşında çok iyi işlenmiş karanfil ve lale kabartmaları, kavuğun
üstünde de altınla işlenmiş bir sorguç gördüm. Taşların hepsi mezar taşı işçiliğinin en
muvaffak yadigârlarıdır. Hiçbirisinde yatırların adlarını, ölüm yıllarını gösteren kitabeler,
türbenin kapısının üstünde de yaptıranını, yapıldığı tarihi gösteren bir kitabe yoktur.
Türbenin içine H 1243 - M 1827 yılında ölen Seyyid Ahmed Efendi’nin mezar taşı
atılmıştır. Türbenin önü kadılara mahsus bir mezar haziresi halindeydi. Türbe sonradan
esaslı bir surette tamir edilmiştir.
Kapısının iç tarafına gerilmiş kitabeli bir mermer var idi. Bu düşmüş, sonra dışarıya
atılarak yok edilmiştir. 1940 yılında caminin eski kayyumu bu türbe için Esmâhan Kaya
Sultan Türbesi’dir diyor. Burada Esmâhan’ın kocası, bir şehzâde ve bir de kadının gömülü
bulunduğunu ilâve ediyordu.
Esmâhan Kaya Sultan, Sultan IV. Murad’ın kızı ve Melek Ahmed Paşa’nın karısıdır.
H 1072 - M 1661 yılında Eyüb’deki yalısında doğum yaparken ölmüştü. Evliya Çelebi
bunun Sultan türbesine, babasının yanına7 gömüldüğünü açıkladığına göre, buradaki Es-
mâhan Kaya Sultan’ın kim olabileceğini bulmak müşküldür. Bu sandukaların önlerinde
hüviyetlerini gösteren levhalar vardı. Bunlar imha edildiği için türbeyi tenvir edecek hiç-
bir şey kalmamıştır. Buraya en çok yakışan Mihrimah Sultan’ın kızı Ayşe Sultan’dır. Fakat
Sicill-i Osmânî, onun da Üsküdar’da Aziz Mahmud Hüdâî Efendi Türbesi’nde gömülü
olduğunu söylüyor8.
Ayşe Sultan’ın Ankara’da Vakıflar Umum Müdürlüğü arşivinde 635 numaralı defterin
32. sahifesinde 49 sıra numarasına kadar devam eden, H 1003 yılında ölümünden dört yıl
evvel tescil ettirdiği vakfiyesinde kendisine yaptırdığı türbesi için bazı gelirler vakfettiği
görülüyor. Bizim kanaatimize göre bu türbe Ayşe Sultan ve Mihrimah’ın çocukları için
yapılmıştır.
Süreyya Bey, Rüstem Paşa’yı yazarken “Paşa’nın Sultan hazretlerinden mahdum ve keri-
meleri olup yirmişer, otuzar yaşlarında irtihal ile Vâlidelerinin Üsküdar’daki camisinde türbeye
defnedilmiştir. Başka karısından olan mahdumu Osman Bey dahi 984’te ölmüş, Üsküdar’da o
259
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
260
TÜRBELER
261
Aziz Mahmud Hüdâî’nin tarihî hırkası (Türbesinde) İbrahim Hakkı Konyalı Aziz Mahmud Hüdâî’nin asası ile
Aziz Mahmud Hüdâî’nin kapı kitabesi Aziz Mahmud Hüdâî’nin levha halindeki ismi
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
264
TÜRBELER
265
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
266
TÜRBELER
İlâhilerinden birisini Mesnevî şârîhi Abdullah Efendi tahmis etmişlerdir. Şöyle başlar:
“Bana senden yakındır Hak, sakın olma dilâ gâfil
Hemân şenlikdir ancak ortada bana olan hâil”
Bu beyit şöyle biter:
“Hüdâî vahdete bak kim sana mâni değil kesret
Ola mı âfitâbe hiç vücûdu zerrenin hâil15”
Şeyh Aziz Mahmud Hüdâî kelimeleri ebced hesabıyla ölümüne tarih düşmüştür.
Evliya Çelebi, Tekke-i Hazreti Mahmud Efendi ile başlayan bir bölümünü şöyle bitirir:
“Celvetî tarikatının yegâne âsitânesidir. Gece gündüz üç yüz kadar fukarası Allah’ın zikri
ile meşgullerdir. Her birinin birer köşede savmeaları vardır. Cuma namazlarından sonra öyle
tehid-i sultanî olurlar ki dinleyen âşıklar sermest olurlar16.”
Aziz Hüdâî Efendi, zaviyesinin şeyhliğini evlâdına şart koşmamıştır. Bunlar mütevelli
olurlar. Kendisinin ve nesiller boyunca zaviyesindeki şeyhlerin halifeleri dergâha şeyh
tayin edileceklerdir. Bu hususta türbesini yazarken daha geniş bilgi verilmiştir.
267
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
yazılmıştır. Birisi de Hüdâî’nin torunu 1067’de ölen Mesûd’un, birisi 1048’de ölen Lala
Mustafa’nın, öbürüsü de 1037’de ölen Halil Paşa’nındır.
Biz bu kitabelerin çoğunun yanlış, bazı kitaplardan gelişigüzel toplanmış olduğuna
kaanîiz. Mihriman Sultan’ın kızı Ayşe Sultan’ın tarihsiz mezar taşı ile oğlu Mehmed Pa-
şa’ya ait 1056 tarihli mezar taşlarının Sicill-i Osmânî’den alındıkları anlaşılıyor. Hadîka’da
yoktur. Hüdâî’nin müridlerinden Sadrazam Halil Paşa’nın burada hususi türbesi vardır.
268
TÜRBELER
269
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
270
TÜRBELER
Bu Sinan Paşa ile Cağala (Cigale) zâde Sinan Paşa’yı birbirine karıştırmışlardır. Ca-
ğalazâde Sinan Paşa, Ceneviz Cumhuriyeti’nin en büyük kaptanlarından Cağala’nın oğ-
ludur. Babasıyla ve birçok Ceneviz kaptanlarıyla beraber Piyâle Paşazâde esir edilmiştir.
Saraya alınarak Müslüman edilmiş ve Enderun’da yetiştirilmiştir. Sarayda silâhdar, sonra
yeniçeri ağası olmuş, Sultan II. Selim ve III. Murad zamanında Erzurum, Bağdad, Van
ve başka eyaletlerde valiliklerde bulunmuş, İran savaşlarına katılmış, H 999 - M 1590
yılında derya kaptanlığına getirilmiş, üç sene sonra azledilerek kubbe vezirliği verilmiş, H
1005 - M 1596 yılında Eğri Seferi’nde sadrazam olmuştur. Sadrazamlığı kırk gün kadar
sürmüştür. Sonra yine valilik ve ikinci defa derya kaptanlığı ve İran serdarlığı verilmişti.
H 1014 - M 1605 yılında Diyarbekir’de ölmüştür. İstanbul’da kendi adını taşıyan sarayı
ve hamamı vardı. Oğlu Mahmud Paşa’dır21. Mahmud Paşa bir işe yaramaz adam şöh-
retiyle H 1052 - M 1642 yılında ölmüştür. Süreyya Bey, Cağalazâdeleri yazarken “Eski
Sadrazam Sinan Paşa’nın evlâdına denir ki içlerinden tefeyyüz edenler olmuştur. Bunlar el’an
vardır. Tevliyetlerine mutasarrıftırlar.” der. Bunlar Rüstem Paşa’nın ailesiyle her nasılsa
Arapsaçı gibi karışmışlardır. Cağalazâdeler kendilerini Rüstem Paşa’nın neslinden gibi
göstermişlerdir. Sinan Paşa’nın yanında bunlardan birçokları gömülüdür.
271
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Mahmud Hüdaî halifelerinden Devâtî (Divitçi) Türbesi idi. Çok harap olmuştu. Hüse-
yin Hâkî Efendi’nin karısı Fatıma Zehra Hanım tamir ettirmek istiyordu. Kocası daha
evvel ölmüştü. Fatıma Zehra Hanım tamir ettirmek üzere iken ölmüş ve buraya gömül-
müştür. Türbenin kapısının sağındaki iki pencere ile solundaki bir pencerenin üstlerinde
de mermere kazılmış kitabeler vardır. Sağındaki iki pencereden birincisinin üstündeki
kitabe şudur:
عالم قدسه كيدوب شيخ مصطفى
مرقدندن اولدى انوار اليحه
ذاكر مولى اوالن مرد الجرم
آ
كلشن جنتدن �لور رايمه
آ
روح روحانيت ذكرى �نك
اولميامى مثل عنبر فاتحه
آ
سر حقدن بيخبر بيلمز �نى
صورانى سن عالم وصالحه
İkinci pencerenin üstündeki kitabeyi de şöyle kopya ettim:
آ
�غلمقدن يازه مز مدحن قلم
أ
دوشدى ي�س وماتمى هرمادحه
آ
�ه ياشيخ مصطفى هو دييه رك
ايلدى اشعار تاريخ فايحه
آ
فوتنه تاريخ اولور ديندكجه �ه
22
روح پاك مصطفى را فاتحه
۱۰٦٧ سنه
Hasan ismindeki bir şairin hazırladığı bu manzumenin son mısraı ile evvelki mısraın
sonundaki (ah) kelimesi de eklenerek ebced hesabına vurulunca 1167 rakamları çıkar.
Hâlbuki altına 1067 rakamları kazılmıştır.
Bu kitabeyi üç defa tetkik ettim. 22 Eylül 1940’ta yaptığım ikinci incelemem ve 2
Mart 1975 yılında yaptığım üçüncü incelememde kitabenin rakamının 1067 olduğunu
gördüm. Bunda yüz senelik bir hata olduğu anlaşılıyor. Derviş Hasan bu kitabeyi belki
de türbenin tamiri sırasında yazmıştır. Camiyi yaptıran Devati Şeyh Mustafa Efendi ne
1067’de ne de 1167’de öldü. İstirahat استرحتkelimesinin ebced hesabıyla ifade ettiği H
1070 - M 1659 yılında ölmüştür.
Hadîka sahibi de aynı yılda öldüğünü yazıyor23. “Süreyya Bey, ölüm yılını tespit ede-
memiştir. H 1060 yılından sonra ölmüştür.” diyor24. H 1090 - M 1679 yılında ölen oğlu
Mehmed Talib Efendi de babasının yanına gömülmüştür.
Ben türbede altı sanduka gördüm. İkisi baba ve oğul Şeyh Mustafa ve Mehmed Ta-
lib efendilerindir. İkisi de türbeyi tamir ettiren Fatıma Zehra Hanım’la kocası Hâki
Efendi’nindir. Beşincisi ise, Hasip Efendi’nindir. Türbe kapısının solundaki pencerenin
22 Mir’ât-ı İstanbul sahibi, sahife 167’de kitabenin mısralarını karıştırmış, birçok da hata etmiştir. Mesela “Fâyihâ” kelimesini مثل,فاتحه
kelimesini مسكgibi yapmıştır.
23 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 233.
24 Sicill-i Osmânî, C. 4, s. 198-293.
272
TÜRBELER
273
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
274
TÜRBELER
275
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
276
TÜRBELER
istiklâllerini muhafaza etmişlerdi. H 866 - M 1461 yılında Fatih’in tayin ettiği son hüküm-
darı Kızıl Ahmed azledilmiş, yurdu kesin olarak Osmanlı sınırları içine alınmıştır.
Çandaroğulları kendilerinin ashabdan Halid ibn-i Velid soyundan indiklerini iddia eder-
ler. Bu ailenin son hükümdarı Kızıl Ahmed’in oğlu Mirza Mehmed Paşa ve bunun oğulları
Şemsi Ahmed ve Mustafa Paşalar Osmanlı vezirlerinden idiler. Şemsi Ahmed Paşa, Çanda-
roğullarının Halid ibn-i Velid sülâlesinden indiklerini Vikâye mukaddimesinde yazmıştır26.
Hacı Ahmed Paşa Enderun’da yetişmiş, çakırcıbaşı olmuştur. H 963 - M 1555 yılında
büyük mîrâhur, üç sene sonra Konya, sonra Rumeli beylerbeyisi, H 971’de Şam, H 979’da
ikinci defa Konya valisi olmuştur. Sultan II. Selim ve Sultan III. Murad zamanlarında
padişahların nedimi idi. Yaşı yüzü aştığı halde padişahlarla ava giderdi27.
Sicill-i Osmânî, Hacı Paşa’nın H 996 yılında öldüğünü söylerken 11 yıllık bir hata işlemiştir.
Üsküdar’ın şimdi Doğancılar adını alan yer ve çevresi ormanlarla kaplı idi. Padişahla-
rın doğanları, balabanları, şahinleri, çakırları, atmacaları ve başka avcı kuşları burada bes-
lenirler ve yetiştirilirlerdi. Bu kuşlar daha çok kuzu ve koyun başı yerlerdi. Salhânelerden
(mezbahalardan) her gün bu kuşlar için baş gönderilirdi.
Türbesinin kitabesini akrabasından
Şemsi Ahmed Paşa hazırlamıştır. Evliya
Çelebi, Kanunî Sultan Süleyman’ın bey-
lerbeğilerini sayarken “Şemsi Ahmed Paşa,
Kızıl Ahmedlülerden beşinci vezir Mustafa
Paşa’nın biraderidir. Üç padişaha has vezir
olmuştur. Hacı Ahmed Paşa dahi Kızıl Ah-
medlülerdendir28.” diyor.
Doğancılar’ın çok geniş, park halinde bir meydanı var idi. Padişahlar Üsküdar’a göç- Mimar Sinan
yapısı,
tüklerinde bütün doğanbazlar (doğancılar) da buraya göçerlerdi. Evliya Çelebi burasını Hacı Ahmed
“seyrangâh-ı doğancılar meydanı” şeklinde yazmıştır29. Paşa Türbesi
böyleydi
Doğancılar’da, Hacı Ahmed Paşa’nın muhteşem bir sarayı vardı. Evliya Çelebi, Mimar
Sinan tarafından yapılan bu sarayı Hacı Paşa Sarayı şeklinde anar. Bu saray Hacı Ahmed
Paşa’nın türbesinin doğusunda denize hâkim bir set üzerinde idi. Yıkılmış ve yok olmuş-
tur. Hacı Ahmed Paşa’nın türbesinin yanında Mimar Sinan yapısı bir de mescidi vardı.
Evliya Çelebi bunun hakkında da “Hacı Paşa Mescidi Üsküdar mescidlerinin en güzîdesin-
dendir30.” diyor.
Sicill-i Osmânî sahibi Doğancı Hacı Ahmed Paşa’nın Doğancılar Meydanı yanında
H 930 - M 1523 yılında bir de hamam yaptırdığını söylüyor31. Bu hamam da yıkılmıştır.
277
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Türbenin etrafı mezarlıktı. Vakıflar İdaresi harap olan, yıkılma tehlikesi geçiren bu
türbeyi tamir ettirmişti. Bu idarenin eski eserlerin nabzını iyi tutan mütehassısları bu-
lunmadığı için tamir edilirken kapısının önündeki zarif mermer sütunlu revakını yıkıp
atmışlardır. Şemsi Ahmed Paşa Türbesi’ni ve camisini tamir ederken de aynı korkunç ha-
talar işlenmiştir. Kaş yapayım derken göz çıkarılmıştır. Civarındaki kabristandaki mezar
taşları türbenin etrafına pırasa diker gibi gelişi güzel sıralanmıştır. Paşanın mescidi sara-
yının yakınındaydı. O da sarayla beraber yok olmuştur. 45 sene evvel türbenin çektirdiğim
bir resmini buraya koyuyorum. Resimde revak görülüyor.
Şair Refet’in hazırladığı bu tarih manzumesinden öğrendiğimize göre, Sultan II. Ab-
dülhamid’in hükümdarlığı yıllarında, Avni Paşazâde Mir Ahmed, Hazreti Sıddîk neslin-
den Mir Rıza’nın türbesini H 1309 - M 1891 yılında çok güzel tamir ettirmiştir. Kapının
solundaki kitabe de şudur:
آ
حيه نك �ثارينى پاينده ايتدى رونما- عرق بوبكر اوليغك قوتنده حق ايدوب عيان
كنج ايكن قيلدى على رضا افندى عدلى جا- حرف جوهر دار ايله ليال ديدى تاريخنى
۱۲٤٥
Şaire Leyla’nın hazırladığı bu kitabe, genç yaşta ölen Ali Rıza için ebced hesabına göre
söylenmiş bir ölüm tarihi manzumesidir. Manzumede;
278
TÜRBELER
Hazreti Peygamberin gârda (mağarada) Hazreti Ebû Bekir ile gizlendikleri ve bir yı-
lanın Hazreti Ebû Bekir’in ayağını soktuğu menkıbesi hatırlatılmıştır.
Türbenin sağ tarafında pencere üstünde de şu ta’lîk kitabe vardır:
)اولمدى هيچ كمسه باقى مهمان خانه (د ه
آ
�ه ايتدى برمخدوم پاك عالى نشب عزم بقا
قاعتيروا يا اولى االلباب
Bu kitabenin, genç yaşta ölen Ali Rıza için hazırlandığı anlaşılıyor. Kitabe “Ey akıl
sahipleri ibret alınız!” anlamına Arapça âyet-i kerîme ile bitiyor.
Tekkenin solundaki hazirede şunlar gömülüdürler:
H 1221 - M 1806 yılında ölen Şeyh Mehmed Receb Efendi.
H 1202 - M 1787 yılında ölen Buharalı Molla Âlimoğlu Şeyh Abdülgafur.
H 1263 - M 1846’da ölen Şeyh Sadık.
H 1271 - M 1854’te ölen Şeyh Abdurrezzak.
Özbekler Tekkesi’nin sağında, Sokullulardan Hakkı Paşa’nın köşkü vardır. Torunları
oturuyorlar. 12 Haziran 1941’de en son torunu Muhyiddin Bey idi. 37 yıl önce ölmüştür.
Tekkenin karşısındaki büyük ve muhteşem bağı, Koru Demirağ satın almıştı. Burası,
eskiden Cemile Sultan’ın korusu idi.
Ben bu incelemeyi yaparken Sokullulardan Muhyiddin Bey’in kızı ile konuştum.
279
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
yılında Yeniçeri Ağası oldu. Sonra derya kaptanlığı verilerek Trablusgarb taraflarına me-
mur edilmişti. Asi Sefer Dâi’yi zararsız hale getirdi.
H 1026 - M 1617 yılında sadrazam oldu. İki sene sonra İran sefirine serdar olarak
gönderildi. İyi idare edemediği için azlolundu. Muhtelif yıllarda dört defa derya kaptan-
lığı yaptı. H 1036 - M 1626 yılında ikinci defa sadrazam oldu. H 1037 - M 1627 yılında
azledilmiş, Üsküdar’da Aziz Mahmud Hüdâî Dergâhı’nda münzevî bir hayat yaşamıştır.
H 1039 - M 1629 yılında ölmüş ve incelediğimiz türbeye gömülmüştür.
Sicill-i Osmânî sahibi, onun itidalli ve mülayim olduğunu yazar33. Oğlu Mahmud Bey
ölünce babasının yanındaki türbesine gömülmüştü. Öbür oğlu Ebubekir Bey, has odadan
terbiye almış, H 1059 - M 1649’da kapıcıbaşı olmuş ve Sultan IV. Mehmed zamanında
ölmüş, ağabeyinin yanına defnedilmiştir.
33 Sicill-i Osmânî, C. 2, s. 286. Sicil sahibi, Halil Paşa’nın ölüm yılında tereddüt ediyor, 1039 veyahut 1040 diyor. Hadîka sahibi, 1039
olduğunu yazıyor.
280
TÜRBELER
281
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
ebced hesabıyla tutarı olan H 1069 - M 1658 yılında ölmüştür. Himmet Dede, Eski
Vâlide Camii’nin bir hücresinde oturan bilgin bir kişi idi37.
282
TÜRBELER
kitabe yoktur. Kuzeye açılan kapısının önünde iki yatır vardır. Birisinin mezar baş taşın-
dan öğrendiğimize göre, burada Halvetîyye şeyhlerinden H 1224 - M 1809 yılında ölen
Kaymakçızâde Şeyh Mehmed Efendi’nin halifesi Hacı Abdurrahman yatmaktadır. Tür-
benin ittisalinde bir çeşme vardı, şimdi yalnız su deposu kalmıştır. Kitabesi yok olmuştur.
Evvelce alınan kitabesi, kitabımızın çeşmeler bölümünde verilmiştir.
Kuşağın tek düğmesi tahtadan bir ağırşak halindedir. Takke üstüne “Yâ müfet-
tiha’l-ebvâb” işlenmiş bir bohçaya sarılı olarak bir kutuya konmuştur. Takke sekiz
kat boğasi denilen kalınca bir bezin üstüne geçirilmiş, açık kahverengi kalınca bir
yün kumaştan yapılmıştır. Üstüne renkli yün ipliğiyle süsler yapılmıştır. Takke sa-
rılacak amâme ile tâc haline getirilirdi.
Karaca Ahmed’in
40 Mir’ât-ı İstanbul sahibi, Fehmiyye’yi Fehime okumuştur, s. 116. takkesi
283
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Sandukanın üstüne 909 iri taneli ve tek imameli bir ağaç tesbih serpilmiştir. Hırka do-
labında daha küçük taneli bir tesbih daha vardır. Dolapta yazıları bakımından yüksek de-
ğer taşımayan dört yazma Kur’ân-ı Kerim ile yine sanat değerleri olmayan Tiğtab denilen
şifâ tasları muhafaza edilmektedir. Duvarlara asılan Allah, Muhammed ve seçkin dört
halifenin adları yazılı levhalar başka yerlerden getirilmiştir. Buraya Kadıköylü Ağabeyzâ-
de Ali Rıza Bey kabartmalarla süslü bir kavukluk hediye etmiştir. Türbede bulunan bazı
levhaların yüksek sanat değerleri yoktur. Türbeye asalet vermek için buraya asılan naylon
ve matbu levhaların kaldırılması lazımdır. Karaca Ahmed’i öven ve sandukaya dayanan,
fahiş imlâ hatalarıyla yeni harflere çevrilen levha da buradan kaldırılmalıdır. Türbenin
kapısının üstüne aslı, Deniz Müzesi’nde bulunan derya kaptanı Cezayirli Hasan Paşa’nın
yanında arslan bulunan bir resmi de Karaca Ahmed’in resmi diye asılmıştır. Yeni Asya
gazetesindeki neşriyatımız üzerine bu ve buna benzer mânâsız ve uydurma resimler şimdi
kaldırılmıştır. Bu resim “Türk Akıncısı, Evliyası, Hekimi Karaca Ahmed Sultan Hazretleri”
adlı kitabın on birinci sahifesine de konmuştur.
Buradaki hırkayı Karaca Ahmed’in harplerde giydiği, harp gömleği olduğu hakkın-
daki haberler de doğru değildir. Harp gömlekleri üstlerine Kur’ân-ı Kerim yazılmış, sık
dokunmuş gayet ince bezlerden yapılırdı. Bu gömlekler zırhların altına giyilirdi. Bazıla-
rının içine de ince zırh geçirilirdi. Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde, Askeri Müze’de
ve Topkapı Sarayı’nda böyle savaş gömlekleri teşhir edilmektedir. Kolsuz ve ağır harp
gömleği olmaz.
Bir daha tekrarlamak isterim: Türbelerle ilgili makamın Karaca Ahmed’le ilgisi olma-
yan, tarihî yâdları ve değerleri bulunmayan şeylerin hepsini türbeden çıkartmaları lazımdır.
Türbeden koridora çıkıyoruz. Sağdaki kapıdan sonra bir pencere vardır. Bu pencere
karanlık bir yere açılır. Burada tek çimento sandukalı ve üç taşlı bir kabir vardır. Bu son
tamiri esnasında yapılmıştır.
Elektrik ampulü ve kordon buldum. Dar pencereden demir parmaklıkla çevrilmiş olan
yere sokuldum. Tarikat serpuşlu birinci taşta şu kitabe okunur:
“Derviş Halil’in ciğerkûşesi merhûm ve mağfûr Selim Dede rûhu içün el-Fâtiha. 1156.”
Bu, derviş Halil’in H 1156 - M 1743-44 yılında ölen oğlu Selim Dede’nin mezar ta-
şıdır. Yine tarikat serpuşlu ikinci taşta da şu kitabe vardır:
“Merhum ve mağfur tekkenişîn Şeyh Halil ruhu için Fâtiha. Sene 1173.”
Bu Karaca Ahmed Tekkesi’nin H 1173 - M 1759-60 yılında ölen Şeyhi Halil’in me-
zar taşıdır. Oğlu Selim Dede’den 17 yıl sonra ölmüştür. Üçüncü taştan da şu manzumeyi
kopya edebildik:
Rûhuna Fâtiha
Karacaahmed ol sultan ki kutbü’l-ârifîn idi
Niyâz ile gelüb her subh u şâm eşiğine yüz sür
Kerâmet ehlidir evlâdı hem sâhib-i nazardır
Ziyâret ile ta’zîm et huzûrunda ayağın dur
Berât gecesi öldü Şeyh Muhammed didiler târîh
284
Karaca Ahmed'in cübbesi ve tesbihi
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
286
TÜRBELER
Kitabede tekkeden bahis yoktur. Evliya Çelebi, Karaca Ahmed’in türbesinden bahset-
mez. Tekkesini de “Tekye-i Karaca Ahmed Sultan mezâristan içindedir42.”
Karaca Ahmed’in Safiye Sultan’dan evvel kapalı bir türbesi yoktu. Yalnız kabri vardı.
Kabrinin kitabeli bir taşı var mıydı? Kaynaklarımız bunu bize haber vermiyorlar. O halde
Karaca Ahmed’e nispet edilen hırka ve takkenin de tekkenin bir başka şeyhine ait olduğu
zannı uyanıyor.
Adını yukarıda yazdığımız kitap, Karaca Ahmed Türbesi’nin solundaki dört sütunlu
türbenin Karaca Ahmed’in atına ait olduğunu söylerken hata ediyor. Bu türbe at türbesi
değil bir paşa türbesidir.
287
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Camii’ni Mimar Sinan’a çıraklığında yaptırırlar. Osmanlı İmparatorluğu altın çağında çırağa
iş yaptırmazdı. Şehzâde Camii’ni Hâssa Mimarlarıbaşı Mimar Sinan yapmıştır.
Yunus Emre hakkında çevrilecek filmin elbisesini hazırlayacak bir hanım, benden bilgi
istemişti. Yunus Emre hakkındaki kitaplarımı, yazılarımı verdiğim halde senaryoyu ha-
zırlayan zat uydurma Velâyetnâme’yi kendisine kaynak yapmıştır.
Karaca Ahmed hakkındaki çapraşık, karışık ve perişan bilgiler bu uydurma Velâyet-
nâme’den alınmıştır. Karamanlı Yunus Emre’ye bir düzine yerde türbe ve makam yaptı-
rıldığı gibi, Karaca Ahmed’e de birçok yerlerde türbeler ve makamlar yaptırılmıştır. Her
gördüğü sakallıya baba der gibi Karaca Ahmed adlı her ölüye meşhur Karaca Ahmed
teşhisi konmuştur.
Hacı Bektâş-ı Velî, İslâm’ın naslarını hazmetmiş, olgun, ergin, dört başı Mâmur Sünnî bir
Müslümanlı. Onun kurduğu bir tarikat da yoktu. Fuat Köprülü “Bektaşî tarikatı Hacı Bektâş’ın
meydana koyduğu bir şey olmadığı cihetle bu tarikatın Yesevîlikle alâkasını göstermez!” diyor46.
Hacı Bektâş-ı Velî ile muasır ve onunla dost olduğu söylenen Karaca Ahmed’i Bektaşî
ve Alevî yapmak imkânı yoktur. Bektaşî yapmak gayreti içinde olanlar vardır. Üsküdar’da-
ki Karaca Ahmed Türbesi de böylelerinin elindedir. Karaca Ahmed Zaviyesi, Sünnîlerin
zaviyesiydi. Evliya Çelebi, seyahatnamesinde Bektaşî tekkelerini açıkça yazmayı prensip
haline getiren bir gezgindir. Üsküdar’daki tekkeleri yazarken şunları söyler:
“Tekke-i Karaca Ahmed Sultan, mezâristan içindedir. Tekke-i Hacı Bektâş-ı Velî, Kaya
Sultan Yalısı dibinde, Öküz Limanı’nda bir küçük âsitâne-i dervîşândır.”
Evet, Çelebi’mizin, söylediği Bektaşî tekkesi, Paşalimanı’nda bize kadar gelmişti. Tek-
keleri kapayan kanun kapatmıştır.
Tarih bize, Orhan Gazi’nin ergin ve olgun kahramanları arasında bir Karaca Ahmed
bulunduğunu söylüyor. Orhan Gazi kayınpederi Bizans imparatorunu ziyaret için karısı
ile beraber Üsküdar’a gelmiş, günlerce kalmıştır. Daha evvel ve sonra da Bitini’nin Üs-
küdar bölgesinde Bizanslılarla çarpışmıştır. Karaca Ahmed’in hastalanarak Üsküdar’da
ölmesi veyahut bir savaş sırasında şehit olması ve buraya gömülmesi mümkündür. Bu bize
kadar gelen ağız rivayetlerinin en yakışık alanı gibidir.
Karaca Ahmed için Manisa’nın Horoz köyünde, Afyon’un ve Akhisar’ın Karaca köy-
lerinde türbeler gösteriliyor. Sivrihisar’da, Aydın’da, Bergama’da da ona nispet edilen ma-
kamlar varmış. Türbelerinin ve makamlarının hiçbirisinde kitabe yoktur. Vakfiyeleri hak-
kında padişahların defterhâne hazinelerinde kendi mühürleri altında muhafaza edilen il
yazıcı defterlerinde Kuyûd-i Kadîme arşivinde şimdiye kadar bir belgeye rastlanmamıştır.
İstanbul gibi Manisa’da, Bergama’da halkın arasında en yaygın rivayet Karaca Ahmed’in
Bektaşî, Alevî olmadığıdır. Afyon’un bir köyündeki türbe üzerine 69 yıl kadar evvel ko-
nan bir kitabede Karaca Ahmed adının geçmesi hiçbir ilmî değer taşımaz. Bir hayır sa-
hibi böyle bir rivayeti yazmış olabilir. Ciddi ilim adamları Başbakanlık, Topkapı Sarayı,
Kuyûd-i Kadîme ve Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivlerinde araştırmalar yaptıktan sonra
46 Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, C. l, s. 475.
288
TÜRBELER
güvenilir vakfiye ve vesika çıkarsa Sultan Orhan ve Hacı Bektâş-ı Velî muasırı Karaca
Ahmed’in hüviyeti ve gömüldüğü yer anlaşılacaktır. O vakte kadar Üsküdar’da Karaca
Ahmed Türbesi’ndeki yatıra kat’î teşhis koymak ve hele orada derme çatma, uydurma
kitaplar, resimler satmak, yurdun her zamankinden fazla birlik ve beraberlik istediği bir
zamanda orasını çeşitli bahânelerle bir Bektaşî, Alevî tekkesi haline getirmek asla doğru
olmaz. İlgililerin dikkatini çekeriz.
KAVSARA TÜRBESİ
Bu türbe, Üsküdar’da Bağlarbaşı yokuşunun altında aynı adla anılan mescidin yanın-
dadır. Türbe, taş yapı kubbelidir47.
Mescidi yaptıran Kavsara Mustafa Efendi burada gömülüdür. Kubbeyi ve camiyi, Sultan
Abdülmecid’in anası Bezmiâlem Vâlide Sultan H 1257 - M 1841 yılında tamir ettirmiştir.
Kavsara Dede’nin mezar taşının başında bir tarikat tacı vardır. Güzel sülüsle yazılan
kitabesini buraya alıyorum:
آ
روحى شاد اوله زهى قوسره مصطفى بابا-
جان وكوكيليله محب حضرت �ل عبا
ندايــى (ارجعى) امرك ايشتدى يعنى معناده- ايدركن وادى صحت سراده طور اسايش
فهم ايدنجه جانب عقبايه عزم تام- داردنياده اقامت غير ممكن اوليغن
مرحوم ومغفور قوسره مصطفى بابانك روحيچون الفاتحه
۱۱٦٧
47 Çavuşdere Caddesi ile Kartalbaba Caddesi birleşiminde bulunan Mustafa Kavsara Baba Camii’nin arka kısmındadır. (MD)
289
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
290
TÜRBELER
Üryânî Cemil Molla’nın, H 1317 yılında ölen Behire Selma, Cemil Molla‘nın, H 1322
yılında ölen oğlu Ahmed Tarık’ın, H 1323’te ölen Üryânîzâde Ömer Said’in, Trabzon
Valisi Muhlis Bey’in, H 1307’de ölen oğlu Cemil Bey’in, Köprülüzâde Mustafa Bey’in
H 1225’te ölen oğlu Abdulvâhid’in, H 1307’de ölen Beylerbeyili bestekâr Şevki Bey’in
kendisi ve kızları vardır.
Burada bulunan Nakkaş Zaviyesi yok olmuştur. Yerini bilene de rastlamadım. Evliya
Çelebi bunu Nakkaş Paşa diye anar.
Türbeyi Cemil Paşa yaptırmıştır. Abdülaziz tahta geçtiği zaman, onun yaveri idi. Sonra
başyaver, başkarîn, daha sonra ferik olmuştur. Edirne ve Halep valiliklerinde bulunmuş, H
1300 - M 1882 yılında vezir (paşa) olmuş, H 1307 - M 1889 yılında ölmüş, Karacaahmed
Mezarlığı’na gömülmüştür50.
NASÛHÎ TÜRBESİ
Bu türbe Üsküdar’da Doğancılar’da, çıkmaz sokağın içindeki tekkesinin bitişiğindedir.
Türbe taşla yapılmıştır Önünde mescidin minaresi vardır. Eskiden türbeden mescide bir
kapı açılırdı. Türbenin içinde tahta sandukalı on merkad vardır. Ortadaki demir şebekeli
sanduka Şeyh Nasûhî Hacı Mehmed Efendi’nindir. Diğerleri de Nasûhî Mehmed Efen-
di’nin oğulları ile kadın erkek torunlarının ve türbede şeyhlik edenlerindir. Bazılarının
sandukalarının üstlerinde kimliklerini ve ölüm yıllarını gösteren levhalar vardır.
291
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
292
TÜRBELER
Sivas ordusu kumandanlarından Ali Paşa’nın oğlu Mustafa Nazmi Bey 1337
Şeyh Nasûhî torunlarından Esad Efendi 1325
Damad-ı hazreti şehriyari Mehmed Said Seyyid Paşa 1288
Nasûhî Degâhı şeyhlerinden Muhyiddin Efendi’nin kızı Firdevs Ümmühan Hanım 1290
Hâssa askeri kolağası Hasan Efendi 1279
Saray-ı enderun hazînesi kethüdası Abdullah Şeref Efendi 1286
Sultan II. Abdülhamid’in Serkurenası Selim Efendi’nin eşi Hatice Hanım 1290
Feshâne ruznâmecisi Mustafa Raşid 1298
Padişah yaverlerinden Hacı Emin Paşa’nın oğlu padişah yaveri Mustafa Vehbi Paşa 1316
Seretibbâ-i şehriyari Behçet Efendi’nin damadı Ahmed Efendi 1274
Şeyhülharem Emin Paşa 1291
293
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
294
TÜRBELER
Vezir ve H 872 - M 1467 yılında sadrazam oldu. H 875 - M 1470 yılında azledildi. Ve
Karaman Eyaleti’nde yaptığı korkunç zulümlerinden dolayı idam edildi.
Sicill-i Osmânî sahibi onun H 879 - M 1474 yılında Konya valiliği yaptığını, azledil-
dikten sonra idam edildiğini söylerken hata ediyor.
Hadîka da Kara Çelebizâde Abdülaziz Efendi’ye dayanarak onun sadrazam ol-
madığını yazar.
Şemseddin Sami Bey de Kamûsü’l-a’lâm’da bunun Mahmud Paşa’nın sadrazamlığı za-
manında, Konya fethi sırasında ikinci vezir olduğunu, Fatih’e Mahmud Paşa’yı gammaz-
layarak azlettirdiğini ve H 872 - M 1476 yılında bir sene sadrazam olduğunu yazdıktan
sonra şunları söyler:
“Hadîkatü’l-vüzera her nasılsa bunu sadrazamlar arasında sayıyor. Mahmud Paşa’nın az-
linde 872’de İshak Paşa’nın nasb olunduğunu yazıyor. Hâlbuki İshak Paşa, Rum Mehmed Pa-
şa’ya halef olup 875’te nasb olunmuştur.”
Türbenin sağı, solu ve kıble tarafı hazire halinde kabristandır. Türbenin solu Rum
Mehmed Paşa ailesinin ölülerine tahsis edilmişti. Burada Fatih ve II. Bayezid devrinin
mezar taşlarının çok mükemmel ve şaheser örnekleri vardır. Bir baş taşında şunlar okunur:
الملك هلل الواحد – القهار انتقل من دار – الفناء الى دار البقاء المرحومة المغفورة الستة – الكريمه بنت المرحوم المغفور
295
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Ben bu taşlan, 1940 yılında toprağın içinden ve ağaç kovuklarından çıkarmıştım. Bu-
rada bir kazı yapılmasını tavsiye etmiştim. 8 Mart 1975 yılında tekrar gördüm. Taşların
bazısı yerlere atılmış, parça taşlar da yok olmuştur. Burada baş ve ayak taşlarının her iki
yüzü de kitabeli iki taş daha vardır. Bunlar yazısı ve süsleri itibariyle çok değerli sanat
yadigârlarıdır. Baş taşının içinde:
آ
قد انتقل – من دار الفناء – الى دار البقا – المرحوم قورد – ابن باال �غا
Arkasında:
الى رحمة هللا تعالى – وجعل الجنة مثواه فى اليوم الثالث
yazılıdır.
296
TÜRBELER
yazıları, tezhipleri, nakışları, süsleri, şekilleri bakımından çok değerlidir. Türbenin kapısı-
nın üstünde bozuk yazılı ve bozuk imlâlı şu kitabeyi okudum:
)قطب عالم بزجى رحلت ايتدى دنيدن (دنيادن
قلدى جاملك بقاده رحمة هللا عليه
حق تعالى ديلرز سيرينى تقديس ايليه
دييلم (دييه لم) صبح ومساده رحمة هللا عليه
آ
قالدى �ثارى جوامعده اويزه توحيدله
پنج وقت فرضى اداده لرحمت هللا عليه
هيچ كسى يوق نامى ياد ايدوب ايتميه دعا
آ
جمله ياد و�شناده رحمته هللا عليه
آ
ذكر وتوحيد اولدغى برده ال �چوب طالبان
ياد ايدوب ديه لر دعاده رحمة هللا عليه
اول فنا فى هللا عزيزك صافى تاريخك ديدى
فانئ هو بزجى زاده رحمة هللا عليه
۱۰۲۰
Şair Sâfî’nin hazırladığı bu güzel kitabeden öğrendiğimize göre bu türbe Bezcizâde
adına yapılmıştır. Kitabede Bezcizâde’nin adı verilmemiştir. Kendisinin Allah içinde var-
lığını eriten bir şeyh olduğu anlaşılıyor.
Bezcizâde H 1020 - M 1611 yılında ölmüştür. Yakınındaki Kadıasker Camii yıkıldığı
için halk buradaki hankâha ve türbeye Kadıasker Camii ve Türbesi diyorlar. Kitabeden
öğrendiğimize göre Bezcizâde’nin eserleri camilerde asılı imiş. Aynı zamanda bir hattat
olduğu anlaşılıyor.
Türbede üç lahit vardır. İttisalinde Himmetzâde Hankâhı vardır. Hankâhın zikir ve
tehlil yeri mescid halindedir. Mescidin minaresi yok, minberi vardır. Burası Nakşî dergâ-
hıdır. Son şeyhi Abdülhayy Efendi idi.
Dört odalı şeyh meşrutası ahşaptır. Ahmed Ratıb Paşa da burada gömülüdür.
59 Türbe, Bestekar Selahattin Pınar Sokağı ile Hafız Mehmet Bey Sokağı’nın birleşiminde bulunmaktadır. Türbenin yan duvarları yeşil
mozaik kaplı ve üstü demir şebeke ile örtülü, bakımlı haldedir. Türbede Şeyh Salih Efendi Hazretleri ve Nurullah Efendi Hazretleri
medfundur. 21 Haziran 2020. (MD)
297
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
298
TÜRBELER
III. Selim’in anası Mihrişah Sultan tamir ettirmiştir. Mihrişah Vâlide Sultan H 1220 - M
1805 yılında ölmüş, Eyüb’deki türbesine gömülmüştür. Çok hayırsever bir kadın sultan idi.
Türbenin içinde tek ahşap sandukalı bir kabir vardır. San-
dukanın baş tarafına asılan Mehmed Rıfat’ın yazdığı 19 sa-
tırlık bir kitabeden öğrendiğimize göre burada Sarı Gazizâ-
de Şeyh Mustafa Efendi gömülüdür. (Müş-tak-ı İlâhî - مشتاق
)لهىterkibinin ebced hesabıyla ifade ettiği H 887 - M 1482
yılında Sultan II. Bayezid’in ilk saltanat yılında ölmüştür.
Necmeddin Kübrâ’ya nispet edilen Kübrevîyye tariki şeklin-
de meşhur olan tarikatın sâliklerindendir. Babası Sarı Gazi
(Sarı Kadı) Şeyh Mehmed Dede’dir. Bu levhada bu tarikata
mensup olan su üç kişiyi de sayıyor: Sarıgazi’de Şeyh
Mustafa Türbesi
1 - Şeyh İlyas Bey.
2 - Pîrdaşı Sarı Gazi Şeyh Mehmed Efendi ki Şeyh Mus-
tafa’nın babasıdır.
3 - Şeyh Mustafa Efendi’nin kardeşi Musa Dede.
Şeyh Mustafa Efendi’nin aile şeceresi 7 kuşaktan Nec-
meddin Kübrâ’ya çıkar. Bunun aile zinciri de Cüneyd-i Bağ-
dâdî’ye ulaşır.
Şeyh İlyas Bey ile Sarı Gazi Mehmed Efendi, köyün kır tarafında açık türbede Sarıgazi
köyünde Şeyh
gömülüdür62. Mustafa’nın
sandukası
Şeyh Musa Dede’nin kabri de bir ulu ağacın altındaymış. önünde
299
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
300
TÜRBELER
301
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
302
TÜRBELER
هذا ضريخ سيدة المخدرات صاحبة الخيرات والحسنات مشرق شمس السلطنة الزاهره مطلع فجر الخالفة الباهره ام ابى النصر والمغازى حضرت
أ
السلطان المظفر المؤيد احمد خان الغازى قد انتقلت الى رحمة ربها المقضية يو�ها هللا غرف الخبان راضية بحيث صادف وقت انتقالها بالكـفا يرالغزاة الذين
انقلبوا بنعمة هللا من اير الفردة نكانها قدتهتم الكرام مثواهم وقدمت نفسها النفسيه تحفة لشريف مسراهم يشفقها فى اوالها بما ينفعها فى اخراها من الخيرات
۱۱۲۷73 المبرورة والمبرات المشكورة نورهللا مرقدها وفى اعلى عليين ارقدها وذلك سابع ذى القعدة الحرام سنة سبع وعشرين ومائة والف
Çok iyi bir Arapça ile yazılan bu kitabede padişahın anasının adı yoktur. O, hatunların
efendisi, hayrat ve hasenat sahibesi, parlak saltanat güneşinin doğduğu, ziyalı hilâfet ayı-
nın çıktığı yer, zafer ve savaş babası Ahmed Han Gazi’nin anası şeklinde gösterilmiştir.
Onun ölümü, gazilerin savaştan zaferle dönüşlerine rastladığı için aziz ruhunu, onla
rın şerefine armağan ettiği söyleniyor. Ölümleri 1127 yılı Zilkade’sinin yedinci günü M
1715-16 yılına rastlamaktadır.
Yeni Vâlide Camii’nin bütün celî yazıları ile türbenin eteğindeki sülüs celisi, âye-
tü’l-kürsî, Damat İbrahim Paşa’nın dârülhadisinin celi ve ta’lîk kitabelerini, sebile bitişik
olan çeşmenin ta’lîk yazısını, Bursalı Hattat Mehmed Efendi yazmıştır. Babası Mustafa
Efendi de hattat idi. Kendisi sülüs ve celî yazıda, tezhipçilikte üstad idi. Bekârdı. İstan-
bul’da Nakkaşlar kârhânesinde ve Saka Çeşmesi’ndeki Vâlide Hanı yakınında bir hücrede
otururdu. H 1153 - M 1740 yılında ölmüştür. Topkapı Sarayı’nda da yazı hocası idi74.
Emetullah Sultan, Sultan IV. Mehmed’in başkadını, Sultan II. Mustafa’nın ve Sultan
III. Ahmed’in anasıdır. H 1106 - M 1694 yılında II. Mustafa tahta çıkınca, klasik kay-
nakların Mehd-i ulyâ şeklinde ifade ettikleri gibi padişah anası olmuştur75.
Hadîkatü’l-cevâmi’ bunu, Gülsüm Emetullah, Sicill-i Osmânî Gülnûş Emetullah şek-
linde adlandırır76.
Hadîka sahibi, 1127 yılı Zilkade’sinin sekizinci Salı günü, Süreyya Bey Zilkade’nin doku-
zuncu günü öldüğünü söylerlerken hata ediyorlar. Mezar taşı, yapılan bu hataları düzeltiyor.
Bu Vâlide Sultan, İstanbul’da ve başka yerlerde birçok hayır, irfan ve sosyal yardım
müesseseleri kurmuştur. İstanbul’da Şimkeşhâne’de bir mescid, fevkânî mektep ve sebil,
Mekke’de Hasekiyye İmareti’ni, büyük oğlunun hükümdarlığı zamanında Galata Yeni
Camii’ni, İstanbul’da ahşap minareli bir başka cami, Hac yolunda ve başka yerlerde çeş-
meler, sebiller ve köprüler yapmıştır.
En büyük eseri, Üsküdar’daki Yeni Vâlide Külliyesi’dir.
H 1127 - M 1715 yılında oğlu Sultan III. Ahmed ile beraber Edirne’ye gitmişti. Türk
askeri Avrupa’daki bir zaferden dönüyordu. Orada yetmiş yaşlarında ölmüş, naaşları araba
ile İstanbul’a getirilerek Zilkade’nin on birinci Cuma günü alaturka saat beşte buradaki
türbesine gömülmüştür.
Türbe ve muvakkithânenin solu kabristandır. Burada gömülü olanların mezar taşla-
rı, yazıları, nakışlan, serpuşları, taçları, duvaklan itibariyle iyi saklanması lâzım gelen bir
73 Bu kitabe, şimdiye kadar hiçbir yerde tam ve doğru olarak neşredilmemiştir, ilk defa biz ilim alemine sunuyoruz.
74 Tuhfe-i Hattâtîn, s. 456.
75 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. l, s. 124’de Emetullah ve C. 2, s. 187’de Gülsüm Emetullah şeklinde yazar.
76 Sicill-i Osmânî, C. l, s. 64.
303
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
müze halindedir. Burada gömülü olanların hepsinin mezar taşı kitabelerini aldım. Ölen-
lerin adlarını, ölüm yıllarını ve mühimlerinin kitabelerini veriyorum:
1. Emetullah Vâlide Sultan’ın Kethüdası H 1135 yılı Cumâdelâhire’sinde ölen Hacı
Mehmed Paşa.
2. H 1206 yılında ölen Erzurum valisi ve Anapa seraskeri Hacı Abdullah Paşa. Bunun
kitabesini Mahmud Celaleddin yazmıştır.
3. H 1145’te ölen padişah hazinedarı Destarî Abdullah Ağa.
4. H 1171’de ölen Birinci Tezkireci Hacı Mehmed.
5. H 1167’de ölen İstanbul Kadısı İbrahim Efendi.
6. Vâlide Sultan’ın H 1150 yılında ölen başağası Ali Ağa.
7. Mihrişah Sultan’ın H 1185’te ölen üçüncü kadın çırağı Memnune Kadın.
8. Enderun-u Hümâyûn gedikli zaimlerinden Hasnî Efendi’nin H 1242 yılında ölen
torunu Üsküdarlı Hacı Mehmed Es’ad.
9. H 1186 yılında ölen Büyük Köprü’nün bina emini ve Maliye Tezkirecisi Süleyman
Efendi.
10. H 1193’te ölen Hattat Hacı Osman Efendi’nin oğlu Selim Mehmed Molla.
11. H 1193’te ölen İstanbul Gümrüğü Başkâtibi Şileli Hâfız Halil.
12. H 1207 de ölen Reîsülküttâb Mehmed Raşid Efendi’nin anası Ümmü Gülsüm,
13. H 1192’de ölen Divan-ı Hümâyûn Kalemi Kesedarı Cafer.
14. Padişah yaverlerinden Üsküdar ciheti kumandanı H 1321 yı lında ölen Ferik
Mehmed Lûtfi Paşa.
15. Hâssa ordusu merkez birinci fırka kumandanı H 1319’da ölen Miralay (Albay)
Mahmud Raci.
16. Teftiş-i umûmî askerî komisyonu ikinci başkanı H 1315’te ölen İsmail Paşa.
17. Reîsülküttâb Raşid Efendi’nin oğlu Cafer Bey’in H 1219’da ölen karısı.
304
TÜRBELER
305
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
yaptırmışlardır. Hastahâne ikisinin adını birden taşır. Paşanın ve eşinin İstanbul’da, Mı-
sır’da birçok emlâki vardı, Bayezid’de Hasan Paşa medrese ve sebilinin karşısında çok
muhteşem bir konakları vardı. Sultan Abdülaziz bir defa bu konağa iftara gelmiş idi.
Cumhuriyet inkılâbından sonra bu konak Fen Fakültesi’ne tahsis edilmiş idi. Hasan Âli
Yücel’in maarif vekilliği zamanında bir gece bekçisinin ihmali yüzünden sobadan sıçra-
yan kıvılcımla tarihi konak yanmış, yerine üniversite binası yapılmıştır. Yusuf Kâmil Paşa
akim idi. Çocuğu olmamıştır.
Paşa ve Zeynep Hanım çok eli açık ve hayırsever insanlardı. Sosyal yardımı severlerdi.
Birçok fakir halka iyilik yapmışlardır. Yusuf Kâmil Paşa edib, şair, iyi yazan, iyi konuşan
bir ilim adamı idi. Fenelon’dan meşhur Telemak adlı eseri dilimize çevirmiş ve basılmıştır.
İbnü’lemin Mahmud Kemal İnal Bey bu paşanın hal tercümesini Kemâlü’l-Kâmil
adlı bir broşürde yazmış, bazı şiirleriyle yazılarını Eser-i Kâmil Paşa adlı kitabında
yayınlamıştır.
Süreyya Bey, Sicill-i Osmânî’sinde onun hayatını yazarken “Fazıl, şair, kâtip, cömert,
tedbirli, keremli, zevk ehli ve akim idi78.” diyor.
Zeynep Hanım, Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın ikinci kızı idi. Mısır’da
306
TÜRBELER
doğmuştur. H 1261 - M 1845 yılında Yusuf Kâmil Paşa ile evlenmiştir. Bu evlenmeyi
hoş görmeyen ve Yusuf Kâmil Paşa’yı da sevmeyen Said Paşa, Mısır valiliğine gelince yu-
karıda yazdığımız gibi Yusuf Kâmil Paşa’yı hapis ve Zeynep Hanım’ı baskıyla boşamaya
mecbur etmiştir. Sadrazam Mustafa Reşid Paşa’nın delaletiyle ve Sultan Abdülmecid’in
fermanıyla Yusuf Kâmil Paşa İstanbul’a çağırılmış, bir müddet sonra Zeynep Hanım da
İstanbul’a gelerek nikâhları yenilenmiştir.
Zeynep Hanım kocasından beş sene sonra, H 1299 - M 1881 yılında ölmüş, kocasının
yanına gömülmüştür.
Türbelerinde çok kıymetli iki gümüş şamdan, bazı kıymetli levhalar ve yazılar vardır. H
1281 tarihli Kelime-i Tevhid levhası çok muvaffak bir tarih yadigârıdır.
Burada Nur-u Osmanî Mektebi’nde yazı hocalığı yapan Hattat Mehmed Hamdi
Efendi’nin H 1291 - M 1874 yılında yazdığı Kur’an-ı Kerim de saklanmaktadır.
Türbede Zeynep Kâmil ailesinin 47 parça kıymetli zatî eşyası da camekânlar içinde
teşhire konulmuştur. Bunların arasında buhurdanlar, vazolar, kristal takımları vardır. Tür-
beleri kapatan kanun yürürlüğe girdikten sonra bu türbenin kapısına da bir kara kilit asıl-
mış, içindekiler mahvolmaya terk edilmişti. Rahmetli refikam Mediha Konyalı, çocuğu
nun ölümü ile ağır bir doğum hastalığı geçirdiği için burada kırk gün kalmıştır. Tertip
sahibi olan, beş vakit namazını kılan hâfız Eyüb Sabri Bey, hastahânenin başhekimi idi.
Onunla kapıyı açtırarak türbeyi tanzim etmiş idik. Türbe şimdi iyi bir bakıcının muhafa-
zasındadır. Eyüp Sabri Bey, Hacdan dönerken trafik kazasında vefat etmiştir.
Zeynep Hanım çok şişman ve güzel bir kadındır. Türbeye güzel bir resmi asılmıştı.
Parmağında çok kıymetli bir yüzük var idi79.
79 Hastahânenin tarihî binası ve Zeynep Kâmil Türbesi, İstanbul Valiliği tarafından restore edilerek 16 Nisan 2019 tarihinde hizmete ve
ziyarete açılmıştır. (MD)
307
ÜSKÜDARLI
BAZI HATTATLAR*
* Kitabımıza Üsküdarlı bütün hattatların, şairlerin, âlimlerin hepsini koyacak idik. Hacim büyümüştür. Bunları ayrı bir kitap halinde
hazırladık. Şimdilik Tuhfe-i Hattâtîn’den aldığımız bazı hattatları koyuyoruz.
Ü S KÜ D A R L I B A Z I H AT TAT L A R
ABDULLAH -HATTAT
Üsküdarlıdır. Salih Efendi’nin oğludur. Cerrahzâde şöhretini taşırdı. Sülüs ve nesih
yazılarını Hattat Yusuf Efendi’den öğrenmiştir. H 1170 - M 1659 yılında ölmüştür. Ka-
racaahmed Mezarlığı’na gömülmüştür1.
ABDURRAHMAN - HATTAT
Halil Ağa’nın oğlu Abdurrahman, Üsküdarlıdır. Üsküdar’daki Çavuşbaşı Mektebi’nin
hocası idi. Sülüs ve nesih yazısını üstad Mevlâna Mehmed Rasim Efendi’den öğrenmiş
ve icazetname (yazı diploması) almıştır. Silâhdar Hamza Paşa’nın yanında Rumeli’nde
seyahatler yapmıştır2. Ölüm yılını tespit edemedik.
AHMED - HATTAT
Üsküdarlı Hattat Fil İbrahim Efendi’nin oğludur. Fil İbrahim, başarılı bir bilgin ve
imam idi. Yazı dersini babasından ve icazeti Suyolcuzâde Mustafa Efendi’den almıştır3.
AHMED - HATTAT
Üsküdarlı Ahmed, Koyuncuzâde şöhretini taşır. Üsküdar’da Yeni Vâlide Camii’nin baş
müezzini idi. Sülüs ve nesih yazılarını Şekercizâde Said Mehmed Efendi’den öğrenmiş,
icazetname almıştır. Bu iki yazıda üstad idi.
Müstakimzâde’nin zamanında Yeni Mihrişah Camii’nde çocuklara ders verir idi. H
1189 - M 1775 yılında ölmüştür4.
ALİ - HATTAT
Üsküdarlıdır. Babası kaymakçı olduğu için Kaymakçıoğlu diye şöhret bulmuştu. Güzel
yazı yazmayı Karakız şöhretli Hocazâde Mehmed Efendi’den öğrenmiş ve ketebe icazeti
almıştı. Vâlide kethüdası Kaimmakam Mehmed Paşa’nın kâtibi idi. H 1124 - M 1712
yılında ölmüştür6. Karacaahmed Mezarlığı’na gömülmüştür.
311
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
HALİL - HATTAT
Üsküdarlıdır. Sülüs ve nesih yazısını Karakız diye meşhur Hocazâde Mehmed Efen-
di’den öğrenmiş ve icazet almıştır. Tuhfe-i Hattâtîn kitabının müellifi Müstakimzâde
Süleyman Bey, Saideddin Efendi kendisi ile konuşur, sohbet ederdi. Oğlu Abdürrahman
Efendi de ders arkadaşı idi. H 1150 - M 1737 yılında ölmüştür8. Kabri Karacaahmed
Mezarlığı’ndadır. Birçok Kur’an yazmıştır. Birçok da levhası vardır.
HASAN - HATTAT
Hamza oğlu Hasan, Üsküdarlıdır. Sultan II. Bayezid’in hocası Amasyalı Şeyh Ham-
dullah Efendi’nin üçüncü kuşakta aile şeceresinden Şükrullahzâde Mehmed’in akraba-
sından idi. Pîrî, Mehmed’dir. Sonra da Şeyh Hamdullah Efendi’nin oğlu Mustafa De-
de’nin oğlu Mehmed Dede’den yazı dersi ve icazet almıştır. Üsküdar’da iken Vâlide Ca-
mii’nin celî yazılarını o yazmıştır. H 1023 - M 1614 yılında ölmüş ve Karacaahmed’in
karşısındaki settin köşesine gömülmüştür. Altı mısralık mezar taşını talebesinden Bursalı
Hâşimî yazmıştır9.
HASAN - HATTAT
Üsküdarlıdır. Babasının adı Numan’dır. Bir de eski Hattat Hasan vardı. Kadim Hasan
şeklinde meşhurdur. Ondan ayırt edebilmek için buna İkinci Hasan derlerdi. Meşhur
Hattat Hâfız Osman’dan nesih ve sülüs yazılarını öğrenmiş ve ketebe icazetini almıştır.
Şimdiki Okur Site’nin (eski harbiye nezaretinin) yerinde bulunan eski Osmanlı sarayın-
daki oğlanların yazı hocası idi10. H 1145 - M 173. yılında ölmüş, Üsküdar’da Karaca
ahmed Mezarlığı’na gömülmüştür.
HÜSEYİN - HATTAT
Behramzâde Hattat Hüseyin Efendi Üsküdarlıdır. Babası Nurbânû Vâlide Sultan’ın
kethüdası idi. Hüseyin aslen babasıyla beraber Maveraünnehr’den gelmiştir. Üsküdarlı
7 Tuhfe-i Hattâtîn, s. 50.
8 Tuhfe-i Hattâtîn, s. 198.
9 Tuhfe-i Hattâtîn, s. 157.
10 Tuhfe-i Hattâtîn, s. 163.
312
Ü S KÜ D A R L I B A Z I H AT TAT L A R
Gül Hâfız diye meşhur olan Mehmed Efendi’den sülüs, nesih ve güzel yazı yazmayı öğ-
renmiş, icazet almıştır11. H 1070 - M 1659 tarihinde yazdığı güzel yazıların geliriyle rahat
ve refah bir hayat sürüyorlardı. Ölüm tarihini tespit edemedik.
MEHMED - HATTAT
Üsküdar’ın Kadıköy yakınlarında bir yalıda doğmuştur. Topkapı Sarayı Enderun’una gir-
miştir. İlk hizmeti Topkapı Sarayı anahtar şakirtliğidir. Sonra tersanede cob kâtipliği yapmış-
tır. Sülüs ve nesih yazıları Bursalı Hezarfen Mehmed Efendi’den öğrenmiştir. Hac ettikten
sonra Yedikulelizâde Seyyid Abdülhalim Efendi’nin ölümü üzerine Topkapı Sarayı ağasının
yanına yazı hocalığına tayin edilmiştir. = تقديم الترابtakdim-üt-türab terkibinin ebced hesabıyla
tutarı olan H 1188 - M 1774 yılında ölmüş, Karacaahmed Mezarlığı’na gömülmüştür13.
313
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Ehvaz’da bir nahiyenin adı olan Cübba’da doğmuş olan kıymetli bilgin ve erginlerden
Rifâî Sa’di’nin kölelerinden, müntesiplerinden olduğunu söylüyor.
Bu büyük hattatı ve üstadı Abdülaziz’i, İbnü’lemin Mahmud Kemal İnal Bey de son
hattatlarında almamıştır. Kendisinin Rifâî tarikine mensup ve Mehmed Nuri Tekkesi’nin
müridlerinden olduğu anlaşılıyor. Yazılarından birisi şudur:
كن غنى القلب واقنع بالقليل
مت والتطلب معاشا من لئيم
التكون للعيسن مجروح الفواء
انما الرزق على هللا الكريم
Dilimize şöyle çevrilir:
Kalbi zengin ol, aza kanaat et,
Ol fakat bir alçaktan geçinecek bir şey isteme
Yaşamak için kalbin yaralı olmasın
Rızık ancak Kerim olan Allah’ındır.
Şu âyet-i kerîme’yi de yazmıştır:
أ
ومبشرا برسول ي�تى من بعدى اسمه احمد
Bu âyette Hazreti İsa kendisinden sonra Ahmed isminde bir peygamber geleceğini
müjdeliyor. Bir yazısı da şudur:
بعثت التمم مكارم االخالق
Hazreti Peygamber bu hadisinde “Ben iyi ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” buyuruyor.
Hazreti Hüseyin’in şehâdeti için yazılan şu Türkçe iki mısraı harekeli sülüs ile yazmıştır.
Çıksın ol göz ki sana eyliye kahr ile nigâh
Yanan ol dil ki buğzunadır menzilgâh
1302
Bu tekkede feyz alan bu büyük hattatın bazı yazılarıyla kitabımızı süslüyoruz.
MUSTAFA - HATTAT
Mustafa Üsküdarlıdır. Hemşehrisi, İkinci Hasan diye meşhur olan hattattan ders ve
ketebe icazeti almıştır. Yazılarının altına Çiçekîzâde diye imza kor. Amasyalı Şeyh Ham-
dullah kadar kuvvetli bir hattat olduğunu Müstakîmzâde söylüyor16. Karacaahmed Me-
zarlığı’na gömülmüştür. Ölüm yılını tespit edemedik.
314
Ü S KÜ D A R L I B A Z I H AT TAT L A R
Sarayı) kâtibi idi. Kardeşi ölünce Mustafa Tâbi yerine tâyin edilmiştir. Sülüs ve nesih
yazısını Eğrikapılı Çelebi Efendi diye meşhur olan hoca Mehmed Rasim Efendi’den
öğrenmiş, icazet almıştır17.
Mustafa Tâbi Efendi iyi bir musikişinas idi. Güzel de şiir yazardı. Kasideleri vardır.
Müstakîmzâde, güzel şiirlerinden birisini nakletmiştir.
ÖMER - HATTAT
Üsküdarlıdır. Hamalzâde şöhretini taşırdı. Sülüs ve nesih yazısını Üsküdarlı İkinci
Hasan’dan öğrenmiştir. Üsküdar’da Yeni Vâlide Camii okulunda hoca idi18. Hakkında şu
Farsça beyit söylenmiştir:
عرق سعى براى ديكران مى ريزد
حاصل خواجه زبار خود وحمال يكبست
Ölüm yılını tespit edemedik.
SÜLEYMAN - HATTAT
Üsküdarlıdır. Sülüs ve nesih yazısını Belgradlı Mehmed Efendi’den öğrenmiş ve ke-
tebe izni almıştır. Yeni Saray (Topkapı Sarayı) hocası idi. H 1097 - M 1685 tarihli bir
Kur’an-ı Kerim’i pek meşhur idi. Müstakîmzâde bu Kur’an’ı görmüştür20.
315
NAMAZGÂHLAR
(MUSALLALAR)
NAMAZGÂHLAR
ALÂİYELİ NAMAZGÂHI
Bu namazgâh, Üsküdar’da Dolapbaşı Tophânesi Caddesi’nde, Tophânelizâdeler Çeş-
mesi’nin karşısındadır. Üstünde şu kitabe okunur:
Sâhib ve mâlik Alâiyeli es-Seyyid Hacı Mehmed
Mihrab
Sene 1190
Namazgâhı, H 1190 - M 1776 yılında Alâiyeli Seyyid Hacı Mehmed vakfetmiştir.
Önünde bir de kuyu vardır.
ÇAMLICA NAMAZGÂHI
Bu namazgâh Selami Ali Efendi Zaviyesi’nden Büyük Çamlıca Tepesi’ne çıkarken,
tomruk yolunun üzerinde, sağda settin üzerindeki çeşmenin yanındadır. Solunda Abdü-
laziz’in torunlarının köşkü2 vardır. Bu namazgâhı H 1064 - M 1653 yılında Sultan IV.
Mehmed yaptırmıştır. Yanında iki de kitabeli mezar vardır. Birisi Mevlevîlerden H 1101
- M 1689 yılında ölen Derviş Mehmed Dede’nin, Sultan II. Mahmud’un kadınlarından
Âşık Beycan Kadın’ın H 1284 - M 1867 yılında ölen ağası Ferhad Ağa’nındır.
319
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
320
NAMAZGÂHLAR
22 mısralık kitabesi mermer taş üzerine, çok güzel bir sülüs ile
kazılmıştır. Bu kitabe şimdiye kadar Şarklı ve Garplı hiç kimse
tarafından doğru okunamamış ve yayınlanmamıştır. Mir’ât-ı İs-
tanbul sahibi buradaki kitabeyi okuyamadığı için almamış; Sultan
II. Mahmud’un çeşmenin tamiri hakkındaki 22 mısralık kitabe-
sinden ancak on ikisini alabilmiş, diğerlerini ve son tarih beytini
atlamak suretiyle çok hata etmiştir4.
Biz musallanın kitabesini okuduk, buraya olduğu gibi koyuyoruz:
“En büyük şah Mehmed Han Gazi, din ve devletin tanzim edicisi, dünyanın ruhu, ci-
hangir, cihan bağışlayan, dünya bekçisi, düşmanı bertaraf eden, savaş gününün kahramanı,
kılıcı doğuya ve batıya heybet verdi, düşman kanı sel gibi aktı, Allah’ın gölgesi olan bu Gazi
Sultan’ın iyilik ve zühdü nasıl revnak bulmaz? Buraya musalla konmasını kendisi emretti,
mihrabını ve her çeşit lüzumlu şeyleri hazırlattı. Allah’ım onu saltanat koltuğunda ebedî eyle.
Rabbim duasını makbul, namazını muteber, kadrini yüce kıl. Allah’ım, bu duayı Furkân ve
Tâhâ sûreleri hakkına kabul et.”
Kitabeyi bir de yeni harflerle okuyalım:
Târîh-i Musallâ-yı Hazret-i Sultan Muhammed Han Gazi halledallâhü mülkehû
Şeh-i a’zam Muhammed Han Gazi
Nazzâm-ı dîn ü devlet rûh-ı dünyâ
Cihângîr ü cihânbahş ü cihanbân
Adüvkeş kahraman-ı rûz-ı heycâ
Bırakdı tiğ-i heybet şark u garba
Misl-i seyl akıtdı hûn-i a’dâ
Zamân-ı devlet ve adlinde buldu
Aceb revnak metâ’-ı zühd ü takvâ
4 Mir’ât-ı İstanbul, s. 52.
321
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
ŞEHİDLİK NAMAZGÂHI
Bu namazgâh Karacaahmed Mezarlığı’nın içinde, şehidliğin karşısında ve Şehidlik
Mescidi’nin karşısında, gasilhânenin ortasındaki settin üzerindedir. Bu namazgâh mih-
rabı ve yazıları bakımından İstanbul’un en mükemmel namazgâhıdır. Mihrab som ak
mermerden yapılmıştır. Sağında Hattat Hakkı Bey’in fevkalâde nefis bir sülüs ile “Allah
celle celâlühû”, solunda “Muhammed Aleyhisselam” yazılıdır. Üstünde “Besmele” ve onun al-
tında da ۱۳۲٤ كلما دخل عليها زكريا المحراب سنهokunur. Altında “bunu Hakkı yazdı” anlamına “ketebehû
Hakkı” yazılıdır. Mihrabın ortasına çok güzel bir kandil kabartması işlenmiştir. Birinci
Cihan Harbi’nde şehid olanların cenaze namazları burada kılınmıştı. Bu sanat âbidesinin
iyi muhafaza edilmesi lazımdır. R 1334 - M 1917 yılında Sultan Reşad tarafından yaptı-
rılmıştı, iki sene sonra aynı padişah buraya bir de mescid yaptırmıştır.
322
NAMAZGÂHLAR
TALİMHÂNE NAMAZGÂHI
Kuleli’nin üstünde, Sultan Mahmud Talimhânesi’nin yol aşırı karşısında Adalet Öz-
can’ın evinin önünde bir namazgâh vardı. Bu namazgâhın mihrab taşını 29 Mayıs 1975
günü burada H 1323 - M 1904 yılında Topal Ahmed Ağa’nın yaptırdığı kuyunun bileziği
üstünde bulduk.
Kitabesi şudur:
“Hâze’l-mihrâb sâhibü’l-hayrât Paşalı oğlu Süleyman Ağa eseridir.
Sene 1267.”
Bu namazgâh H 1267 - M 1850 yılında yapılmıştır. Yerini komşuları almıştır. Biz taşın
yerine dikilmesini temin ettik.
323
ZAVİYELER
TEKKELER
HANKÂHLAR
ZAVİYELER - TEKKELER - HANK ÂHL AR
ÜSKÜDAR’DAKİ TEKKELER
Üsküdarlı Seyyid Ahmed Münib Efendi, 88 yıl önce İstanbul’daki tekkeleri şeyhle-
rinin adlarıyla ve bulundukları yerlerle beraber toplamış ve H 1307 - M 1889 yılında
Mecmua-i Tekâyâ adıyla İstanbul’da Âlem Matbaası’nda bastırmıştır. Bu kitaba göre İs-
tanbul’da 305 tekke vardır. Bunlardan 57’si Kadirî, 13’ü Halvetî, 35’i Rifâî, 32’si Şâzilî,
5’i Mevlevî, 8’i Bedevî, 23’ü Sa’dî, 65’i Nakşî, 1’i Bayramî, 23’ü Sünbülî 22’si Celvetî, 25’i
Şabânî, 4’ü Uşşâkî, 3’ü Sinânî, 3’ü Gülşenî, 14’ü Cerrâhî’dir.
O tarihte Üsküdar ilçesinin sınırları içinde 47 tekke vardı. Bunlar âyinlerini hafta-
nın muayyen günleri, gündüzleri yaparlardı. Yalnız Nakşîlerin geceleri de âyin yaptıkları
olurdu.
Tekkeler âyin yaptıkları günlerin adlarıyla, meselâ Çarşamba Tekkesi gibi de anılırdı.
88 yıl önce Üsküdar’daki tekkeleri, şeyhlerinin adlarını ve mensûb olduğu tarikatları
aşağıya yazıyorum:
327
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
328
ZAVİYELER - TEKKELER - HANK ÂHL AR
Tekkenin çok güzel yapılmış bir mescidi ve tehlil yeri vardı. Ben 15 Haziran 1940
tarihinde burasını incelerken tekkenin yalnız dört duvarı kalmıştı. İki ay evvel Vakıflar
İdaresi’nin yıktırdığını söylediler3.
Tekkenin âyin yeri kârgir ve muhteşem bir bina idi. Son şeyhi de İsmail Efendi idi.
Mir’ât-ı İstanbul sahibi bu tekkenin H 1143 - M 1730 yılında Hacı Dede isminde birisi
tarafından yapıldığını söylüyor ve kapısının üstündeki kitabeyi de naklediyor. O halde
Hadîkatü’l-cevâmi’in “Tariki Nakşibendîye’den Hacı İbrahim Efendi’nin tekkesi” şeklindeki
ifâdesinden bu Hacı İbrahim Efendi’nin tekkenin yapıcısı değil şeyhi olduğunu anlamak
lazım geliyorsa da biz Mir’ât-ı İstanbul sahibinin hata ettiğini tespit ettik. Hacı Dede H
1274 - M 1857 yılında ölmüştür.
Ben tekkenin önünde bir su teknesini gördüm, üstünde şu kitabeyi okudum:
“Âsitâneli Dilsizzâde el-Hâcc Büyük Fesli Mehmed Fahreddin Efendi‘nin hayratıdır. Gur-
re-i Receb 1326.”
Bu su teknesini, İstanbul’la Dilsizzâde Hacı Büyük Fesli Mehmed Fahreddin, H 1326
- M 1908 yılında vakfetmişdir. Tekkenin mezarlığında H 1250 - M 1834 yılında ölen
Reşid Paşa’nın karısı Züleyha Hanım’ın ve H 1222 - M 1807’de ölen Reşid Efendi’nin
(Paşazâde) Kâmil İbrahim Bey ’in mezar taşlarını gördüm. Tekkenin kapısının soluna
dikilmiş bir mezar taşında da şunları okudum:
Şeyh Hüseyn-i Nakşibendî muktedâ-yı safâ
Nice müddet kûşe-i vahdetde uzlet eyledi
Mürşid-i kâmil idi hayli maârif ehlini
Himmetile mahrem-i sırr-ı hakîkat eyledi
Da’vet olunca kitâb-ı îrciîle Hazret’e
Rûh-ı pâki âlem-i lâhûta rıhlet eyledi
Didi Yahya nâsa hâtif fevtinin târîhini
Nakşibendî Hacı Dede azm-i Cennet eyledi.
Fî gurrei R Sene 1274
Bu, H 1274 - M 1857 yılında ölen tekkenin şeyhi Hacı Dede’nin mezar taşıdır. Mir’ât-ı
İstanbul sahibinin, tekkenin bânisi olarak gösterdiği Hacı Dede bu olacak. O, tekkenin
1143’te yapılmış olduğunu söylerken hata işlemiştir. Ayvansaraylı Hüseyin Efendi’nin
tekke bânisi olarak gösterdiği Hacı İbrahim Efendi’yi kabul etmek lâzımdır.
BEDEVÎ DERGÂHI
Bu dergâh Çengelköy’ünde Halk Caddesi çıkmazındadır. 33 kapı numarasını taşır.
Tekkeleri kapatan kanun yürürlüğe girdikten sonra dergâh da kapatılmıştır4. Bakımsız-
lıktan iki katlı ahşap tekke ve mescidi yıkılarak yok olmuştur. Avlu kapısının üstündeki
mermerde 40 yıl önce şu kitabeyi okumuştum:
3 Alaca Minare Tekkesi (Şeyh Sadık Efendi Tekkesi), restorasyona alınmış ve 2015 yılında restorasyon tamamlanmıştır. Tekke binası İnsan
ve İrfan Vakfı tarafından kullanılmaktadır. (MD)
4 Üsküdar Belediyesi ve İl Özel İdaresi tarafından restorasyona alınan tekke binası, 29 Haziran 2014 tarihinde hizmete açılmıştır. Tekke
binası İstanbul Müftülüğü Kız Kuran Kursu olarak kullanılmaktadır. (MD)
329
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
آ
ثانئ رابعه يعنى عدويه �كاه- دختر محصنه اوصاف ابراهيم ادهم
كه همه ماملكن حق يوله ايتدى تباه- اويله بر صاحيۀ جودوسخا درويشه
ايلدى زوجنى هم پست نشينى هلل-
كايتدى انشاء بدوى سلكنه بوخانقهى
ذكر ايدوب كل ديه لم عشقله يا هو هللا- اولدى برزاويۀ زمر ۀ اهل توحيد
آ
زوجى شيخ احمده يا پدى عدويه دركاه- نفى اثباتله دوشدى �كا تاريخ اى شمس
۱۲٨۳
Şair Şemsi’nin hazırladığı bu kitabeye göre İbrahim Edhem Efendi’nin kızı Rabia
Adviyye Hanım H 1283 - M 1866 yılında bu dergâhı Bedevî tarikatına mensup olan-
lar için yaptırmış, kocası Ahmed Efendi’yi de buraya şeyh tayin etmiştir. Biz vaktiyle
bu dergâhın hücresine atılmış bir levhada bu dergâh için yazılmış 24 mısralık bir tarih
manzumesi daha bulmuştuk. Bunda dergâhın فارغبkelimesinin ebced hesabına göre çı-
kan H 1283 yılında yapıldığı yazılıyordu. Abdest musluklarının su hazinesinin üzerinde
de şunlar yazılı idi: “Şevketlü mehâbetlû Sultan Abdülaziz Han hazretlerinin cariyelerinden
merhume Feleksu Kalfa’nın hayratı 1286.”
Feleksu Kalfa, dergâhı yaptıktan üç sene sonra buraya su getirtmiştir. Burada Hattat
Sami’nin de iki levhası var idi. Ben bunları 20 Nisan 1975 yılında Çengelköy’de Hacı
Ömer Efendi Camii’nde gördüm.
Dergâhın mezarlığında da beş mezar taşı vardır. Birisi H 1289 - M 1872 yılında verem-
den ölen dergâh şeyhinin kızı İfakat Hanım’ındır. Taşında yedi satırlık bir manzume vardır.
Taşlardan birisi de H 1254 - M 1834’te doğup H 1317 - M 1899’da ölen tekkeyi yaptıran
Rabia Adviyye Hanım’ındır. Üçüncü taş H 1330 - M 1931’de ölen tekkenin şeyhi Ahmed
Efendi’nindir. Birisi de Rabia Adviyye Hanım’ın babası İbrahim Edhem Efendi’nindir.
Ben 20 Nisan 1975 Pazar günü tekkenin kapısının üstünden düşüp kırılan mermer
kitabesini dergâhın bahçesine atılmış buldum. Dergâhın iki katlı harap meşrutasında son
şeyhi Ahmed Efendi’nin oğlu Seyfullah Bey oturuyordu.
Sultan II. Abdülhamid tekkenin gelir vakfına ayda 250 kuruş gelir ilâve etmiş, tekkenin
harem dairesini yaptırmış, semahâne ve başka yerlerini de tamir ettirerek tefrişini yapmıştır5.
330
ZAVİYELER - TEKKELER - HANK ÂHL AR
331
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
عزيز مير احمد كيم ايدر تفييل دامانى- حضور دولته شيمدى كلوب عرض ستايشله
يا پلدى خانۀ روشن بودر قصر سليمان- مجوهر حرفله يازسك سزادر بويله بر تاريخ
۱۱٩٤ اثر خامۀ سليمان روحى سنه۱۲۳۰ غرۀ را سنه
Süleyman Rûhi Efendi’nin H 1194 - M 1780 yılında hazırladığı bu manzume H 1230
- M 1814 yılında kopya edilerek dergâha asılmıştır. Bu kitabeden öğrendiğimize göre
Avnî Paşazâde Mir Ahmed, bu tekkeyi H 1194 - M 1780 yılında yenilemiştir.
Mescidin son cemaat yeri olan kısımda sülüs iki satırlık şöyle bir kitabe okudum:
Gel birader Nakşibendî tekkesin eyle makâm
Bil bunu erbâb-ı hâle kim odur Dârü’s-selâm
Bu beyt, burasının bir Nakşibendî tekkesi olduğunu göstermek için yazılmıştır. Tekkeden
mabede giden ve mezarlığa açılan pencerelerin aralığına altı satırlık şu sülüs kitabe konmuştur:
بحمد هللا على االئه هر صبح وشام- ايتدى باسم خدا اليق صدر كالم
آ
) كل حين الف الصلوة والسالم۱( ....- خواجۀ كوينه �لنه اصحابنه
قيلدى بو واديده ميدان سخن ايچون خرام- بعد ازين كلك سبكپاى نكورفتاره نو
حق تعالى ايلسون عرفان وفضلن بر دوام- حضرت شبخم محمد عبد االكبرا ازبكى
مولدى شهر سمرقندر زهى دار السالم- جد پاكى شاه سيد نعمة هللا ولى
اولدى ناظر بر قدم اقرار ايله خاص وعام- قوة قدسيه سى انكار اولنمز بر نفس
آ آ
ذات عاينقدرينه انك براى احترام- بيكوز �لتمش �لتى تاريخنده صدار اخالصله
ايده بارى دائما روح روانن شادكام- ياپدى عبد هللا افندى يــى ريا بوتكيه يــى
فتخ اولوب حمد اوله باب هللا على وفق المرام- ايلدى اعمار صوكره شيخ افندى چون يرين
دورسلطان مصطفاده باشليوب ايتدى تمام- رسم مطبوع اوزره شودر كاهده فيض حق
بر سرير سلطنت اولسون هميشه مستدام- اول شه عالم الهى شوكت واجال هللا
آ
اولدى حرف جوهر يسبله �كا تاريخ نام- عاقبت عبد كمينه سويليوب بو مصرعى
332
ZAVİYELER - TEKKELER - HANK ÂHL AR
KAPICI TEKKESİ
Bu tekke Aziz Mahmud Hüdâî Zaviyesi’nin bitişiğine, Sadrazam Maraşlı Halil Paşa
tarafından yaptırılmıştı. Bu zaviye, Halil Paşa’nın türbesinin sağında üç-dört odalı bir
inziva yeri idi.
9 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. l, s. 240.
10 Ahmet Ertegün tarafından kapsamlı bir restorasyon geçiren tekke, günümüzde İSAR Özbekler Tekkesi İhtisas Merkezi olarak kullanıl-
maktadır. Ahmet Ertegün 2006 yılında vefat etmiştir. (MD)
333
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
MİSKİNLER TEKKESİ
Bu tekke, Karacaahmed Mezarlığı’nın içindeydi14.
11 Hadîkatü’l-cevâmi’, C. 2, s. 196.
12 Kitabımızda “Karaca Ahmed Türbesi’ne” bakılsın.
13 Tekke, Karacaahmet Sultan Cemevi olarak hizmet vermektedir. (MD)
14 Kitabımızda “Miskinler Tekkesi Mescidi’ne” bakılsın.
15 Bu çeşme Köprülü Fazılpaşa Sokağı’nda Şeyh Sadık Efendi Tekkesi’nin kapısının sol tarafında idi. (MD)
16 Konyalı’nın Nakşibendî Hacı Dede Tekkesi olarak belirttiği tekke, Alaca Minare Tekkesi (Şeyh Sadık Efendi Tekkesi) olarak yazdığı tek-
kedir. Kitapta, kitabelerde bir karışıklık olduğu görülmektedir. (MD)
334
ZAVİYELER - TEKKELER - HANK ÂHL AR
Burada M 1778 - H 1192 yılında ölen Şeyh Mehmed Fahri ve M 1759 - H 1173’de
ölen Şeyh Fevzi Efendi de gömülü idiler17.
SALI TEKKESİ
Bu tekke Üsküdar’da Divitçiler’de kendi adını verdiği Salı Tekkesi Sokağı’ndadır19.
Ben incelerken tekke ve türbe 30-32 kapı numaralarını taşırdı. Taş ve tuğla ile yapılmıştır.
Salı Tekkesi’nin semahânesi ahşaptır. Kubbeye iki, sola üç penceresi vardır. Sağ tara-
fının üstünde kadınlar, ayrıca müezzin mahfeli de vardır. Tekkenin avlu kapısının içinde
sülüs ile şunlar yazılıdır:
يا مفتح االبواب افتح لنا خير الباب
“Ey kapılar açan (Allah) bize hayırlı kapılar aç!” demektir. Yine burada خانقاه يزجى – اده قطب
االقطابyazısı da okunur.
“Kutupların kutbu Yazıcızâde hankâhı” demektir.
Kadıasker Camii yıkılıp yok olduğu için bu hankâha (tekkeye) Kadıasker Camii de diyorlar.
Osmanlı Müellifleri, Yazıcızâdeleri şöyle anlatmıştır:
“Ulemadan bir ailedir ki, İbrahim ve Seyyid Efendiler mevalindendirler. Yazıcı Divrikli
Mehmed Efendi evlâdına dahi Yazıcızâdeler denür ki Vezir Arif Paşa bunun oğludur.”
Hankâhın avlu kapısının üstünde de biraz aşağıda verdiğimiz kitabeye göre buraya
Himmet Hankâhı, Himmetzâde Hankâhı da derler.
Süreyya Bey Himmetzâdeleri şöyle anlatır:
“Şeyh Himmet Efendi torunlarıdır ki, bir asır kadar devam etmiştir20.”
Himmet Efendi Bolulu Hacı Ali’nin oğludur. Müderris olmuş, sonra Bayramîye ta-
rikatına girmiş, İbrahim Efendi buna Yenibahçe’de bir zaviye yaptırmıştır. Davud Paşa
Camii’nde vaizlik yaptı. H 1095 - M 1683 yılında öldü21. Bu hankâh da onun adına H
1025 - M 1616 yılında yapılmıştır. Abdullah, Ataullah Mehmed adlı oğulları, Hüseyin
17 Mir’ât-ı İstanbul, s. 136.
18 Tekkenin haziresi Emniyet Sokağı’ndadır. Nur Baba’nın kabri de bu hazirededir. (MD)
19 Sokak ismi değiştirilmiş, Dr. Burhanettin Üstünel Sokağı adı verilmiştir. (MD)
20 Sicill-i Osmânî, C. 4, s. 710.
21 Sicill-i Osmânî, C. 4, s. 629.
335
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Hasan, Abdülkadir, Numan Abdussamed adlı torunları vardır. Son torunu Sultan Mah-
mud zamanında ölmüştür. Bu hankâh bir asır kadar Himmetzâdelerin idaresinde kalmış,
sonra Yazıcızâdelere geçmiştir. Mirliva Mahmud Paşa Himmetzâdelerden Abdülhayy
Efendi’nin damadıdır. Süreyya Bey’in, saydığı Himmetzâdelerin arasında Şeyh Abdül-
hayy Efendi yoktur.
Hankâhın son şeyhi Abdülhayy Efendi’ydi. Kendisiyle görüştüm. Hankâhın zikir ve
tehlil yeri Kadıasker Camii yıkıldıktan sonra aynı adı yaşatmıştır. Hankâhın dört odalı
meşrutası ahşaptır.
Avlu kapısının üstünde çok nefis bir ta’lîk ile şu kitabeyi okudum:
آ
�ستان همته كل يوز سوروب ايله دوام
همت ايلر كيم سكا البته اول پيرا االنام
حاضر اول صدقيله ذكره هو ايله دورانه كير
ابريشون فيض الهى اوله مقصودك تمام
كـتبه قدرى۱۲۰٥ ش٧
Bu kitabeye göre tekkeyi H 1025 - M 1616 yılında Himmet Efendi yaptırmış veyahut
onun adına yaptırılmıştır. Çok güzel yazısını Hattat Kadri yazmıştır.
Salı Tekkesi’nin mezarlığı, bir mezartaşları müzesi gibidir. Mezarlığın
da şunlar
gömülüdür:
1. Nakîbüleşraf Boluluzâde Seyyid Mehmed Emin Efendi, 1 Ramazan 1162’de öl-
müştür (M 1748).
2. Bunun karısı Saliha Hanım, H 1156’de ölmüştür.
3. Solakbaşı Ağazâde Mustafa Bey, H 1257 yılında ölmüştür.
4. Damat Mahmud Paşa.
Taşının kitabesi şudur:
كوچوب ميرلوا محمود پاشا قيلدى عدنى جا- اوتوز بش ييل مقدم احتيار عزلت ايتمشدر
قيلوب قطع مراتب بربر ايتدى اعتبار پيدا- اولوب عسكر نظام عسكرينك ابتداسنده
اولوب دماى قيلدى كسب فيض صورت ومعنا- جناب شيخ همت زاده عبد الحى افندى يه
مثال (ارجعى) يه امتثال ايتدى وده حاال- نه چاره صورتن قلب ايتمك معنايه البددر
أ
اوله محمود پاشا يه ميسر جنت الم�وا- شيخ اشته يازلدى بادعاى خير بو تاريخ
۱۲٩٥ سنه
Şair Senih’in hazırladığı bu kitabeye göre, nizamiye askerine giren Mirliva Mahmud
Paşa, Şeyh Himmetzâde’ye damat olmuş, 25 yıl kadar uzlet hayatı yaşamış ve H 1295 - M
1878 yılında ölmüştür.
Şair Senih’in hazırladığı tarih manzumesi ebced hesabına vurulunca ben 1290 tarihini
buluyorum. Bir evvelki mısradaki ta’miyyeye göre “ba” kelimesinin ifâde ettiği “üç” rakamı
da eklenirse 1293 olur. Tarihte iki senelik bir noksan vardır.
Ayak taşına Mahmud Paşa’nın hal tercümesi şöyle yazılmıştır:
“1220 senesi İpekçi Şeyh Mehmed Efendi’nin oğlu olarak doğmuştur. Bidayet nizamda
336
ZAVİYELER - TEKKELER - HANK ÂHL AR
mesleki askeriyeye dâhil, derece derece kat’ı meratip ile 1260 tarihinde mirlivalık rütbesine
nail, Himmet Efendizâde Şeyh Abdülhayy Efendi merhumun damadı bulunduğu halde, 1264
yılı tekaüd, bil-icra 1295’te ölmüştür.”
Mezar taşında kabartma bir taç vardır.
5. Terkos kazasına bağlı Ormanlı köyünün Emir Ali oğullarından Mustafa Ağa’nın
kızı ve Mirliva Ahmed Ragıb Paşa’nın Vâlidesi Fatıma Şerife Hanım’dır. Fatıma
Şerife Hanım, 19 Cumâdelûlâ 1296 (M 1878) yılında ölmüştür. Bu 4 numarada
incelediğimiz Mahmud Paşa’nın anasıdır.
6. Tekkenin ikinci yapıcısı Hüseyin Hüsnü Efendi. Mezar taşında şu kitabe okunur:
الموجود اال هللا
بندۀ حاجى ييرام ولى
بانئ ثانى اين مقام عالى
طوپخانۀ عامره محاسبه جيسى
آ
خاك ۀاك اقدام �ل عبا
همتى الشيخ حسين افندى
روح شريفلريچون الفاتحه
۱۲۲٦ فى جماذى االول سنه
Bu, Bayramî tarikatına mensup Şeyh Hüseyin Efendi, Salı Tekkesi’ni yeniden yaptır-
mıştır. Tophâne muhasebecisiydi. H 1326 - M 1908 yılında ölmüştür.
7. Burada H 1303 - M 1885 yılında ölen Seyyid Abdüşşekür’ün de mezar taşı vardır.
Mahfî mahlası ile meşhurdur.
8. İslâm mezar taşlarının şaheser bir örneği olan bu taş serpuşu, yazısı, kitabesi bakı-
mından fevkalâde kıymetlidir. Üstünde biribirine geçmiş bir şekilde Allah, Fatıma,
Hasan, Hüseyin yazılıdır. Altında şu tarih manzumesi okunur:
آ
اهل عبايم دتى دهره اولورمى رغبتم- بندۀ �ل عبايم زاده كان همتم
آ
اول سببدن ده قطع ايتدم هللا الفتم- چونكه كوردم بوفنادن كيمه كام �لمش دكل
بويله غدار ولئيجه اولمدى امنيتم- اهل عشقه قان ايچر نكدر هميشه عادتى
جان فدا ايتدم انكچون جانمه اولدى منتم- عاشق اوالن ترك جان اتمك كرك جاناننه
كندى كندك ذبح ايدوب جهانده همتم- والدين زار ايليوب رفعت ديدى تاريخنى
۱۲٦۰ روحيچون فاتحه فى ش سنه
337
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
11. Medine Kadısı Ankaralı Hasan Hamza Efendi’nin oğlu Himmetzâde Seyyid Ab-
düşşekür Efendi de burada gömülüdür. H 1256 - M 1840’da doğmuş, H 1306 - M
1888 yılında ölmüştür.
12. Barutçuzâde Şeyh Ahmed Efendi H 1267 - M 1850’de ölmüş, buraya gömülmüş-
tür. Mezar taşında altı satırlık bir kitabe vardır.
13. H 1319 - M 1901 yılında ölen Ahmed Raif Paşa’nın mezar taşı da buradadır.
Hankâhın önünde çok zarif tatlı tabağı şeklinde mermerden bir su teknesi vardır. Üs-
tünde “meded ya Hazreti Himmet” yazılı bir sikke dikilmiştir. Altında bir madalyon içinde
“Merhume ve mağfuret-ün-leha Fatıma-t-üz-Zehra Hanımefendi’nin vakfıdır. Sene 1309.”
yazılmıştır. Ben bu hankâhı 25 Eylül 1941’de incelemiştim.
338
ZAVİYELER - TEKKELER - HANK ÂHL AR
Tekkenin önü ve Hüseyin Avni Paşa Çeşmesi’nin hazinesinin üstü kabristandır. Bura-
da gömülü olanların bazılarını mezar taşı kitabeleriyle beraber buraya alıyorum:
1. Bende-i Hazret-i Abdülkadir-i Geylânî bânî-i sânî-i dergâh-ı Yarımca Dede Haz-
retleri eş-Şeyh es-Seyyid el-Hâcc Ahmed Efendi rûhu içun el-Fâtiha 1263.
2. Kısa bir mezar taşında şu kitabe vardır:
El-Fâtiha
Merkad-ı Sultan Yarımca Dede’dir bu cây-ı Bektaşîde kutb idi ol şâh-ı cezbedir.
Mânâsı şudur:
Burası, Bektaşîlerin şeyhi ve kutbu Yarımca Dede’nin mezarıdır.
3. Burada Bektaşî babalarından Seyyid Hacı Mustafa’nın da kabri vardır. Kitabenin alt kıs-
mı toprağa gömüldüğü için ölüm yılını tespit edemedim. Kitabenin baş tarafı şöyledir:
339
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
etmiştir. Mehmed Kâzım Efendi’nin Babası Mehmed Arif, onun babası da tekkenin
ikinci bânisi Ahmed Şerif ’dir.
Burada tekkenin Bektaşî şeyhlerinden Hacı Ömer’in de mezarı olduğunu kitabesiyle
yukarıda verdik.
H 1207 - M 1792’de Sultan III. Selim zamanında ölen Hacı Ömer’den evvel bu tekke
vardı. Evliya Çelebi de bu tekkeyi seyahatnamesinde şöyle anlatmıştır:
“Tekke-i Hacı Bektaşî Veli, Kaya Sultan Yalısı dibinde Öküz Limanı’nda bir küçük âsitâ-
ne-i dervişândır23.”
Bektaşî tekkesi, IV. Murad zamanında vardı. Ne vakit yapıldığını tesbit edemedik.
Yarımca Dede de burada babalık yapan bir Bektaşî’dir. Bu tekke IV. Murad zamanında
küçük bir tekke idi. Kapatıldığı zaman da küçük idi. Hüseyin Avni Paşa’nın Bektaşî ol-
duğunu söyleyenler vardır.
340
İMARETHÂNELER
İMARETHÂNELER
343
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
344
İMARETHÂNELER
345
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
“Bunu vakfeden padişahın anası, bu hususa çok dikkat etmiş ve himmet göstermiştir. Gerek
dârüşşifânın, gerek tabhânenin bütün levazımı mükemmel olarak tayin olunmuştur. Sultan
III. Selim Han devrinde Nizam-ı Cedid Ocağı açıldığı esnada, tabhâne, tımarhâne ve misa
firhânesi süvari askerlerine kışla tayin olunmuştur. Son zamanın icabı ile Nizam-ı Cedid fesh
olarak, burası muattal kalmış iken on dört ay geçtikten sonra Alemdar Mustafa Paşa’nın Sek-
ban-ı Cihâdiyye tertibinde yine Mâmur kılınmış, sonra Asâkir-i Nizamiye Süvarisi’ne mahal
ve me’va olmak üzere tamir edilmiş ve yenilenmiştir3.”
MİHRİMAH İMARETİ
Kanunî’nin kızı, Rüstem Paşa’nın karısı Mihrimah (Hanım Sultan) İmareti, Üsküdar
Meydanı’nda Mihrimah Medresesi’nin solunda, kısmen şimdiki helâların yerinde idi. Üs-
küdar kaymakamı İzzeddin Çağpar tarafından yol genişletmek bahânesiyle yıktırılmıştır.
İmarethâne ve yanındaki kervansaray (han), cami ile beraber Mimar Sinan tarafından
yapılmıştı. İmarethânenin mutfağı, fodla fırınları yemek salonları vardı.
Nakkaş ve Şair Sâî tarafından Tezkiretü’l-bünyân, Tezkiretü’l-ebniye adları ile hazır-
lanan kitaplarda bu imarethâne “Üsküdar Mihrimah İmareti” şeklinde geçer4. Bu imaret-
hâne yıkılırken benim Son Posta gazetesinde yaptığım ağır tenkit o vakit Dolmabahçe
Sarayı’nda bulunan Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün dikkatini çekmiş, hemen
İzzeddin Çağpar azledilmiş, fakat imarethâne ile tabhâne denilen dinlenme yurdu yok
olmuştur. Evliya Çelebi, Üsküdar’daki imarethâneleri sayarken Mihrimah İmareti’nden
başlar ve şunları söyler:
“İskele başında, Mihrimah Sultan İmareti mahve sal b-il-guduv-i vel asal ayende ve reven-
deye mihman saraylarda sakin beher gün iki defa birer bakır sini ile herkese birer tas buğday
çorbası ve birer nan ve her şeb (gece) birer şem’a (mum) ve her at başına bir yem sadakası var-
dır. Üç günden ziyâde mihman olanlara virmezler. Vâkıfın şartı böyledir5.”
Buna göre bütün ay ve bütün sene misafir sarayı denilen imarethâneye inenlere her
gün sabah ve akşam yemek verirlerdi. Yalnız kimse burada üç günden fazla kalamazdı.
Misafir edilmezdi. Fazla kalmak isteyenlere yol verirlerdi.
346
ÜSKÜDAR’DAKİ
VAKIF SULARI
ÜSKÜDAR’DAKİVAKIF SUL ARI
İhsaniye Suyu
Büyük Çamlıca’nın alt eteklerinden kaynayan bu su, beş katman ile kuvvetlenerek ana
maslakta toplanır. Pik ve plastik karışımı borularla Kısıklı, Altunizâde ve Üsküdar-Du-
vardibi yoluyla Doğancılar’daki Sadrazam Nevşehirli İbrahim Paşa’nın Şerefâbâd Kasrı
için H 1122 - M 1710 yılında yaptırdığı, üstünde Nedim’in manzum kitabesi bulunan
tarihi maslağa gelir. Buradan camilere, çeşmelere ve ashab-ı miyaha dağıtılır. Su yolları
bozulan camiler, çeşmeler ve ashab-ı miyah bundan faydalanamıyorlar. Bu suyun ilk vak-
fedeni Nevşehirli İbrahim Paşa’dır.
Doğancılar’daki maslak, Sultan III. Ahmed’in Şerefâbâd Kasrı için yapılmıştı.
Selimiye Suyu
Bu su, Koşuyolu’nun doğusundaki sırtlardan, Kanlı Köşk denilen yerlerden çıkar. Al-
tunizâde top sahasından, Yüksek İslâm Enstitüsü’nün yanından, Karacaahmed Mezarlı-
ğı’ndan ve Miskinler Tekkesi’nin yanından geçer. Selimiye Kışlası’na, Selimiye Camii’ne,
Selimiye Tekke Camii’ne, hamamına ve buradaki çeşmelere akar. Miskinler Tekkesi ci-
varındaki İsa Ağa Çeşmesi de bundan faydalanırdı. Şimdi bu muhteşem çeşme haraptır.
Suyu da akmaz. Bu suyu, Sultan III. Selim vakfetmiştir. Eskiden su terazileri ile gelirdi.
Duvardibi’ndeki ve Kapıağası’ndaki iki su terazisi ayaktadır.
349
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Hüdâî Suyu
Kısıklı ile Altunizâde arasında Millet Bahçesi’nin sağındaki yamaçlardan çıkar. Su,
(PVC) plastik altmış üçlük borularla akar. Yalnız Altunizâde Camii ve çeşmesi faydalanır.
Hüdâî Efendi’nin vakfıdır.
350
ÜSKÜDAR’DAKİVAKIF SUL ARI
Cengiz Yularkıran ve Rüştü Üstün ile 27 Temmuz 1975 Pazar günü, otomobille Üskü-
dar’ın bu eski ve tarihi mesiresini ve suyunu aradık.
Osmanlı idari teşkilatında daima Üsküdar’a bağlı olan Kayış Pınarı - Kayış Dağı şimdi
Kartal’a bağlanmıştır. İçerenköyü’ne 4 kilometredir. Biz İçerenköyü’nden geçerek gittik.
Kayış Dağı her yerinden iyi vasıflı, güzel sular sızdırıyor. Kayış Pınarı, Kayış Dağı’nın
eteğinden kaynıyor. Burada yüksekçe bir tarihi set vardır. Yirmi ağacın gölgelediği bu set,
pınarın üstündedir. Önünde gözün alabildiğine açılan bir düzlük vardır. Osmanlı İmpara-
torluğu’nun ikinci padişahı Orhan Gazi, Üsküdar önlerine geldiği zaman Türk süvarileri
bu dağın arkasına gizlenmiş, Bizans imparatorunun kumanda ettiği askerlerine burada
baskın yaparak kırdırmıştır. Üsküdar’ı hedef yapan ilk Osmanlı zaferi burada kazanılmış-
tır. Orhan Gazi kayınpederi Bizans imparatoru ile buralarda avlanmıştır. Burası yalnız
Üsküdar’ın değil İstanbul’un en güzel mesiresiydi. Her tarafından kristalleşmiş dirilik suyu
kaynardı. Setin önündeki çeşmelerden halk serbestçe faydalanırdı. Burada padişahların ka-
sırları vardı. Setin üstündeki eski kitabenin yerine 1931 yılı tamirinde yazısız bir mermer
konmuştur. Setin solunda bir pul binası bulunuyordu. Buradan doldurulan damacana ve
kaplara kurşun mührü vurulurdu. 27 Mayıs 1960 ihtilaline kadar Kadıköy’ün ve Üskü-
dar’ın içme suyu arabalarla, kamyonlarla buradan alınır, dağıtılırdı. Bu tarihten sonra bu
2 Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, C. l, s. 478.
351
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
menba, başka kaynaklarla birleştirilerek sıhhî boru içine alınmıştır. Mesirenin eski ihtişa-
mından hiçbir eser kalmamıştır. Su utancından yerin dibine geçmiş ve batmış gibidir.
Yere güneş düşürmeyen yaşlı çamların yerini çalılar kaplamıştır. Bu mesirenin çeşme-
leri, setti, ağaçları eski günlerinin hasretini çekiyor.
831 sayılı Sular Kanunu gereğince H 1345 - M 1926 yılında bütün vakıf suları gibi
Kayış Dağı suyu da Vakıflar İdaresi’nden Şehir Emaneti’ne devredilmişti. Şehir Emini
Operatör Dr. Emin Erkul zamanında suyu akıtan borular genişletilerek, boşa akan su-
lardan da faydalanılmıştır. 1934 yılında umuma ve vakfa ait suların işletmesi 2226 sayılı
kanunla İstanbul Sular İdaresi’ne devredilmiştir. 1965 yılından başlanarak eski isâle (akıt-
ma) hattı çapı 90 milimlik (PVC) borularla yenilenmiştir.
Asıl su, Kayış Dağı’nın batı ciheti eteklerinden kaynar ve 8 katma ile beslenir. Katma-
lar şunlardır:
Zeynel Dayı, Ayazma, Hacı Ömer, Fundalık, Meşelik, Kestane, Kandilli Dere, Ço-
ban Çeşmesi.
Birleşen sular baş muslukta toplanır. Buradan 60 tonluk Çatakbaşı Deposu’na girer,
burada klorlanır. Kozyatağı’nda, Böcekli’de 60’ar tonluk iki depo daha vardır. Baş maslak-
tan Çatakbaşı, İkbaliye depolarına 14.5 kilometrelik %90 m/m kuturundaki (PVC) boru-
larla akmaktadır. Çatakbaşı, İçerenköyü, Kozyatağı-Acıbadem ve Kadıköy semtindeki 16
halk çeşmesiyle bir cami ve ashab-ı miyahı vardır. Yani 23 yere su vermektedir. Günlük
ortalama verimi 250 m3 kadardır.
İdromatik derecesi 2.5’tur.
Bu suyun en son çeşmesi Acıbadem’dedir. Kadıköy Askerlik Şubesi’nin önünde de bir
çeşmesi vardır. Bu su Sultan III. Selim’in vakfıdır.
Nevşehirli İbrahim Paşa’nın haritasında Kayış Pınarı’nın yanında kasır, biraz ilerisinde
Sultan Çiftliği, biraz ilerisinde Kiçi Pınar, Beylik Mandra katmaları görülür.
Suyun başındaki büyük bina padişahların av kasrı idi. Şimdi bunlardan hiçbir eser
kalmamıştır. Yaşlılar bunların adlarını bile duymamıştır.
Buradaki su bekçisi İbrahim Yüksel, Kayış Dağı’nın üstünde harçlı yapı harabeleri
bulunduğunu söylüyor. Orada bulduğu bir mermer fıskiye havuzunu barakasının önüne
getirip koymuştur. Suyu kadar havası da güzel olan bu Kayış Dağı pınarının settinden bir
çeşme akıtılmalıdır. Asfalttan buraya kadar olan yol da düzenlenmelidir. Bu turistik pınar
ve tarihi mesire diriltilmelidir.
Ben Üsküdar vakıf sularını incelerken Belediye Vakıf Sular Müdürü yardımcısı Rıza
Yılmaz’dan ve Vakıf Sular Anadolu Yakası Kayış Dağı Suyu Kontrolörü Alabay’dan fay-
dalandım. Kendilerine teşekkür ederim.
352
ÜSKÜDAR’DAKİVAKIF SUL ARI
TULUMBA VAKFI
Üsküdar’da Karacaahmed’de Aşçıbaşı Camii’nin karşısında mezarlık duvarına konan
bir taşta yazılı şu on satırlık kitabeyi okudum:
1. Aşçıbaşı Mahalesi sakinlerinden Hâcce Züleyha Kadın kendi malından alarak câ-
mi-i şerîf karşısında tulumbasına 1.500 kuruş vakfeyledim.
2. Üzerine terâküm olunan mâhiyyeden beher sene câmi-i mezkûrda iki mevlû-
dü’n-nebî kırâat oluna. Ve ta’mîr ve termîmine sarf oluna. Ba’dehû
3. bâ-i’lâm-ı şer’î mütevellî ve nâzır nasb eyledim. Ba’de’l-inkırâz mahallinde sâkin
dîn karındaşlarım rızâen lillâh ru’yet ideler. Geçmişlerimizin rûhları şâd ola... Sene
1263.
Kitabeye göre Züleyha Kadın, camisinin karşısındaki tulumba için 1.500 kuruş vakfet-
miştir. Paranın geliri ile her sene camide iki defa mevlid okunacaktır.
Vakfiyenin tarihi H 1263 - M 1846’dır.
353
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
354
ÜSKÜDAR’DAKİVAKIF SUL ARI
21- Hasan Ağa Mahallesi’nde merhum İbrahim Paşa Çeşmesi. Burada maslak, adsız iki
çeşme ve terazi vardır.
22- Soğancılar’da taksim kubbesi. Burada da minareli bir cami vardır.
23- Şevketlü efendimizin Kavak’ta vâkî saray-ı hümâyûnları. Geniş bir avlu içinde bu-
lunan sarayın ikisi küçük, biri büyük üç kapısı vardır. Muhteşem sarayın ortasındaki
iki katlı kısmın sağında ve solunda sekiz baca görülüyor. Sahilsarayın iskelesi vardır.
24- Tevkiî (Nişancı) Ali Paşa Çeşmesi. Yanında ıskara vardır.
25- Mütevelli Çeşmesi’ndeki kemer. Burada şunlar yazılıdır: “Kalfa Çeşmesi tarafında ye-
niden yapılan lağımdır. Sene 1122.” Burada kemer ve ıskara görülüyor.
26- İbrahim Ağa Çayırı’nda namazgâh. Geniş avlu içindeki namazgâhta taştan bir min-
ber vardır.
27- Vakfın kâtibi Seyyid Halil Efendi’nin kendi bağında yeniden yapılan katmanın ma-
hallidir. Sene 1122.
28- Kalfa Çeşmesi. Burada şunlar yazılıdır: “Kadıköyü’nde Çiçekçibaşı Bahçesi nam mahal.”
29- Acıbadem civarında Havuzlu Bağ dedikleri mahal. Buraya şunlar yazılmıştır:
“Bir maslaktan maslağa gelince ikisinin arası Zira 440. Mücedded künkten 1110. Cümle-
sinin hesabı bu hesap üzeredir.” Daha sonra şunları okuyoruz: “Çamlıca kurbunda Semerci
bağından hâsıl olma katmadan Mehmed Paşa hazretlerinin bina eyledikleri lağımdır, 1166.
Mehmed Paşa hazretlerinin müceddeden bina ve tamir eylediği iki adet lağımdır. Yalnız Sel-
veri kurbunda vaki baş kubbe.”
30- Kiçi Pınar mahallinde olan katma.
31- Beylik Mandıra ardında olan iki katma.
Haritanın başında şunları okuyoruz:
“Kayış Pınarı’nda olan “dağ” kelimesi “dad” ve “gayın” ile yazılmıştır. Harita da Ören
Köyü ve Alem Dağı da gösterilmiştir. Haritada üç yerde tarih vardır. Haritanın yapıldığı
tarih yazılmamıştır. Kalfa Çeşmesi tarafında yapılan lağım ile vakfın kâtibi Seyyid Halil
Efendi’nin kendi bağında yeniden yapılan katmanın H 1122 - M 1710 yılında yapıldığı
yazılmıştır. Bu tarihlerde Nevşehirli İbrahim Paşa, Haremeyn muhasebecisi idi. Haritada
bir yerde de 1166 rakamları vardır. Bunun da sene olduğunu kabul ediyoruz. Çamlıca
yakınında semerci bağından hâsıl olma katmadan Mehmed Paşa hazretlerinin bina ey-
lediği lağım yazılırken 1166 rakamları yazılmıştır. Bu, Nevşehirli İbrahim Paşa’nın şehid
edilmesinden 23 yıl sonrasına rastlar. Bu tarihte Sultan I. Mahmud hükümdar idi.
355
DİZİN
DİZİN
359
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
360
DİZİN
Ali Efendi, 63, 90 (Selami Ali Altunizâde Mektebi-Zükûr (erkek Arakiyeci Hacı Mehmed
Efendi-mahalle-sokak), 105, okulu), 78 (Mahalle), 50
128 (Şair), 136 (Kütahyalı, Altunizâde Muvakkithânesi, 79 Arakiyeci İbrahim Ağa, 134
Şeyh), 178 (İmam), 191 (Şeyh),
200 (Karabaş), 212 (Selami Altuntizâde Çeşmesi, 79 Arakiyeci Mehmed Ağa(Mescid
Ali...), 213, 240 (İmam), 245, 247 Alucra, 177 banî), 90
(Katip), 274 (Fenâî), 292, 327 Amasyalı, 33, 300, 312, 314 Arakiyyeci, 90 (Mehmed Ağa), 91
(zaviye) (Mahalle), 242, 243 (Mescid)
Amasyalı Şeyh Hamdullah (bk.
Ali Meşreb Efendi (Rumeli Ka- Hamdullah, Hattat), 33, 300 Arakiyyeci Hacı Cafer Çelebi, 242
dıaskeri), 134 Arakiyyeci Hacı Mehmed
ambar, 182, 194, 202, 203
Ali Murtaza Efendi, 261 Mahallesi, 91
AmcaKurd (Talimhâne Camii), 243
Ali Paşa, 117 (İzmirli), 120 Arakiyyeci Mehmed Ağa, 90
(Mısır Valisi), 130, 132 ÂmineHatun, 205
Arakiyyeci Mehmed Ağa Mescidi, 90
(Kılıç), 134 (Kütahyalı), Anadolu, 11, 14, 15, 23, 26, 29, 31, 32,
135 (Hekimbaşızâde), 141 33, 39, 40, 41, 42, 43, 49, 52, 83, Arakiyyeci Mescidi, 242, 243
(sokak),143 (Hekimoğlu), 123, 127, 134, 144, 160, 194, 196, Arap, 30, 31, 193, 203, 204, 234, 236,
148, 149 (Hekimzâde), 158 200, 209, 213, 231, 235, 241, 257, 244, 266, 295, 305
(Mısır Valisi), 183 (Kılıç), 276, 290, 352 Arapça, 89, 108, 113, 139, 159, 172,
196 (Sadrazam),212 (Damat
Anadolu Eyaleti, 26 183, 184, 187, 190, 195, 196, 206,
Mehmed Paşazâde İzzet), 244
Anadolu Hisarı, 26, 40, 42, 43 207, 221, 243, 244, 261, 266, 279,
(Hekimoğlu), 258 (İzmirli), 281
286, 297, 302, 303, 353
(Hekimzâde), 293 (kumandan), Anadolu kadıaskeri, -liği, 49, 127
296, 305 (Mısır Valisi), 355 Arapgir, 305
(Nişancı-Çeşme) Anadolu Kadıaskeri Ali Raik, 134
Araplar, -ın, 18, 29, 30, 31, 37, 204
Ali Paşa Çeşmesi, 355 Anadolu Kavağı, 26, 39, 40, 123, 160
Arapzâde, 49
Ali Raik (Anadolu Kadıaskeri), 134 Anadolu Kavağı Camii, 40
Arapzâde torunu Necib Efendi
Ali Rıza Efendi Türbesi, 65 Anadolu Kavağı İskelesi, 39 (Nâib), 49
Ali Zerger Yaşizâde (bk. İranlılar Anadolu Kavak Hisarı, 83 Archias (bk. Arşiyas), 25
Mescidi), 151 Anadolu Selçukluları, 33 Aretas (bk. Göksu), 40
Alkibiades (bk. Alkibyad-Alcibia- Anadolu Yarımadası, 23 Arif Himmeti Dede (Mevlevî), 180
de), 26 Anapa, 304 Arif Paşa (Vezir), 335
Alkibyad (bk. Alkibiades-Alcibia- Andronikos (İmparator), 33, 34
de), 26, 27 Arka Sokak Caddesi, 62
Angârî, 25 Arnavutluk, 193
Allah, 13, 92, 99, 101, 107, 122, 140,
141, 151, 154, 160, 164, 169, 173, Ankara, 193, 200, 259, 333 Arsa, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 69, 70,
174, 184, 187, 199, 203, 214, 218, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü, 333 71, 72, 73, 74, 75, 76, 80, 246
228, 240, 241, 260, 267, 270, 284, Ankaralı, 338 Arslan Ağa, 57 (Vakıf ), 65 (Çeş-
289, 297, 314, 321, 322, 335, 337 me), 83 (Cami), 165 (Çeşme),
Antakya, 30
Altın Kapı, 38 166 (Çeşme), 198 (Çeşme), 239
Antalyalı Vehhab-ümmi (Şeyh), (Kethüdâ), 350 (Su-yu)
Altın Şehir (Üsküdar, bk. Altın 199
Şehri), 23, 29 Arslan Ağa Camii, 83
Altunizâde, 51, 58, 78, 79, 92, 114, antikacı (Galatalı Hacı Sadullah
Efendi), 178 Arslan Ağa Çeşmesi, 65, 165, 166,
323, 349, 350 198
Altunizâde Camii, 91 Arakiyeci, 50, 57, 59, 71, 90, 116, 134,
242
Arslan Ağa Suyu, 350
Altunizâde İsmail Zühdü (Paşa), Arslan Ağazâde Mustafa Efendi,
58, 92 Arakiyeci Hacı Cafer, 50, 57, 71, 242
239
Altunizâde Mahallesi, 78 Arakiyeci Hacı Cafer Mahallesi, 71
Arşiyas (bk. Archias), 25
Altunizâde Mektebi-İnas (kız Arakiyeci Hacı Mahmut Mahallesi,
116
Arşuva Kal’ası, 258
okulu), 79
361
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Asâdâr Baba Türbesi, 65, 67 Atik Vâlide Camii (-Eski), 73, 87, Ayazma, -sı, 17, 24 (Cami), 50
Asâkir-i Nizamiye Süvarisi, 346 129, 132, 134, 167, 209 (mahalle) 61 (mahalle),79
Atik Vâlide İmareti (-Eski), 73 (su), 94 (Cami), 95 (Cami), 97
Ashâb-ı Kehf, 30 (Cami), 98 (Kilise-bk. dipnot),
Asiye Sultan (Sultan Abdülmecid Atik Vâlide Mahallesi, 73 99 (Külliye), 100 (Kabristan),
kızı), 88 Atik Vâlide Maslağı, 73 101 (Saray) 146 (Cami),
156 (Cami), 211 (Cami),
Askeri Hava Kuvvetleri Lokali, 237 Atik Vâlide Medresesi, 73
212 (Cami), 217 (Cami),
Askeri Müze, 43, 88, 284 Atik Vâlide Mektebi, 73 233 (Cami), 235 (Cami), 323
Askeri Şûra Müftülüğü, 112 Atik Vâlide Sokağı, 343, 345 (Namazgâh), 330 (mevkii-su),
352 (su),
Askerlik Şubesi Sokağı, 115 Atik Vâlide Suları, 349
Ayazma Cami, 24, 61, 94, 95, 97, 98
Asur, 28 Atik Vâlide Sultan, 59, 242
(bk. dipnot), 100, 146, 156, 211,
Asvan, 305 Atik Vâlide Sultan İmareti(-Eski), 212, 217, 233, 235
Asya, 17, 23, 24, 28, 29, 32, 34, 36, 51, 343
Ayazma Camii Sokağı, 61
52, 94, 343 Atik Vâlide Tekkesi, 73
Ayazma Camii Su Haznesi, 61
Aşağı Dudullu Camii, 94 Atik Vâlide Tekkesi Sokağı, 73
Ayazma Camii Şerifi, 61
Aşağı Dudullu Köyü, 51 Atike Sultan Çeşmesi, 76
Ayazma Hatibi Meşrutası, 61
Aşçıbaşı, 50 (Mahalle), 57 (Mahal- Atikvâlide (Mahalle), 73
Ayazma İmam-ı Evveli Meşrutası,
le), 59 (Mahalle), 60 (Mahalle), Atina, 26, 27 61
73 (Mahalle), 353 (Camii)
Atina Cumhuriyeti, 26 Ayazma İmam-ı Sani Meşrutası, 61
Aşçıbaşı Camii, 73, 353
Atinalı Alkibyad (bk. Alkibiades), Ayazma İskele Caddesi, 61
Aşçıbaşı Mahallesi, 50, 57, 59, 60, 73 26
Ayazma Kilisesi, 98
Aşçıbaşı Mescidi, 94 Atis (Sibel-Kibele’nin sevgilisi), 26,
Ayazma Mektebi, 61
aşhâne, 42, 46 36
Ayazma Sarayı, 17, 101
Âşık Beycan Kadın (Sultan II. Atpazarı Caddesi, 72
Mahmud’un kadınlarından), 319 Aydın (vilayet), 88, 288
avcı kuşlar, 117, 143, 209, 210, 277
Âşık Paşa Camii, 245 Aydınoğulları, 34
avize, 108, 163
Âşık Paşazâde, 26, 38, 39, 40, 41, 42, Aydoslu Mehmed Said (Kadı), 291
Avni Efendi Tekkesi, 70
294 Ayn Ali Efendi (Kavânin Risalesi),
Avni Paşazâde Mir Ahmed (Hacı
Âşık Paşazâde Tarihi, 26, 38, 39, 40, 26
Hoca Türbesi), 278
42, 294 Aynî Divanı, 165
Avret Hisarı, 194
Âşıklar Öreni (Karaman’da-), 287 Ayrılık Çeşmesi, 196, 290
Avrupa, 17, 28, 40, 41, 94, 303, 343
Âşir Efendi (Şeyh), 327 Ayşe Hanım, 134 (Mehmed Emin
Avusturya, 14, 87, 179, 196
Aşure, 151, 334 Efendi kızı), 186 (Rüstem Paşa),
Avusturya Seferi, 196 193 (Rüstem Paşa), 261 (Rüs-
At Meydanı, 29
Aya İrini Kilisesi, 87 tem Paşa), 296 (Hançerli), 319
At Pazarı, 24, 129, 202, 327, 354 (Namazgâh)
Ayan Meclisi, 92
Ata Tarihi, 176, 227, 237 Ayşe Hanım Sultan, 193, 261 (Rüs-
Ayasofya, 56, 126, 127, 143, 248, 286, tem Paşa)
Atatürk, 51, 59, 231 292
Ataullah Mehmed (Salı Tekkesi- Ayşe Hatun Çeşmesi, 74
Ayasofya Camii (Davud Paşa
Himmet Efendi oğlu), 335 Camii, Üsküdar Ayasofya’sı), 56 Ayşe Hatun Mektebi, 78
Ateş Kuleleri, 29,30 Ayasofya Vakfı, 143 Ayşe Hatun Namazgâhı, 319
ateş-i rûmî (Rum Ateşi), 30 Ayaş Mehmed Paşa Kabristanı Ayşe Sıddıka (Naci Efendi eşi), 187
Atik Kabristan (Ümraniye Karyesi), (Tavâşî Hasan Ağa Mahallesi), Ayşe Sultan (Mihrimah Sul-
77 68 tan-Rüstem Paşa kzı), 61, 148,
259, 267, 268
362
DİZİN
363
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Beşir Ağa, 76, 101, 159 Bizans Sarayı, 29 Bozbey Reis (Sokak), 59
Beşir Ağa Çeşmesi, 76 Bizanslı, -lar, -ların, 17, 23, 30, 31, Börekçi Baba Türbesi, 65
Beşir Çelebi Tarihi, 40 34, 41, 43, 37, 294 Buhara, 105, 281
Beyazîzâde Ahmed Efendi (Şeyh Bodrum, 112, 140 Buharalı, 143, 279, 280
Camii -medfun), 239 Bodrumî (Şeyhülislâm), 58, 77, 112 Buharalı Haydar Dede, -Efendi
Beybostanı Sokağı, 152 Bodrumî Camii, -Mescidi, 77, 111 (Şeyh), 143, 280
Beygirciler, 57, 144 Bodrumî Mektebi, 77 Buharalı Molla Âlimoğlu Şeyh Ab-
Beygirciler Sokağı, 144 Boğaz, 37, 39, 40, 52, 94, 116, 121, dülgafur, 279
Beykoz, 44 154, 164, 176, 197, 206, 230, 231, Bulgurlu, 29, 30, 51, 57, 58, 60, 71, 77,
290 101, 113, 114, 119, 213, 265, 349,
Beylerbeyi, 50, 52, 57, 58, 83, 90, 106, 350, 354
111, 114, 115, 116, 137, 142, 152, Boğaz Köprüsü, 154, 197
153, 154, 164, 177, 178, 190, 193, Boğaziçi, 33, 34, 36, 37, 154, 208, 224 Bulgurlu Caddesi, 77
245, 279, 291, 327, 328 Boğazkesen, 39 Bulgurlu Camii, 113, 350
Beylerbeyi Camii (Hamid-i Evvel Bolu, 25, 133 Bulgurlu Dağı, 29, 30
Camii), 106, 111, 178 Bulgurlu Dağı Kulesi, 30
Bolu Sancağı, 25
Beylerbeyi Mahallesi, 50 Bulgurlu Karyesi, 77
Bolu Voyvodası, 133
Beylik Mandıra, 355 Bulgurlu Mehmed (Vakıf ), 57
Bolulu Hacı Ali Efendi (Himmet
Beylon Hatun (Orhan Gazi eşi), 35 Efendi babası), 125 Bulgurlu Mescid, -i, 71, 354
Beyoğlu mutasarrıflığı, 45 Boluluzâde -Mehmed Emin Efen- Bulgurlu Mescid Mahallesi, 71
beyzî, 155, 207, 232, 276 di, 336 Bulgurlu Mescid Sokağı, 71
Bezcizâde, 125, 297 Boluluzâde Seyyid Mehmed Emin Bulgurlu Meydanı, 77
Bezcizâde Mehmed Muhyiddin Efendi, 336
Bulgurlu Yerli Suyu, 350
Efendi, 125 Bosfor(bk. Boğaziçi), 231
Bulgurlumescid (Sokak), 71
Bezmiâlem Vâlide Sultan, 289 Bosna, 117, 119
Burhaniye, 50, 114, 128
Biga, 44 Bosnalı Osman Efendi (Hattat,
Sultan III. Mustafa), 210, 212 Burhaniye Camii, 114
bilad-ı selase, 121
Bostancı Ocağı, 229 Burhaniye Mahallesi, 50, 114, 128
Bilâl-i Habeşî, 141
Bostan Sokağı, 76 Bursa, -lı, 15, 25, 26, 33, 35, 38, 39,
Bimarhâne, 73, 80 42, 98, 127,128,178, 208, 212, 213,
Birinci Cihan Harbi, -Savaşı, 199, Bostancı, 36, 37, 41 248, 258, 266, 287, 302, 303, 312,
229, 322 Bostancıbaşı (Cami, Çeşme, Na- 313
Bit Pazarı Caddesi, 62 mazgâh),72, 77, 78, 83, 244 Bursalı Hattat Mehmed Efendi,
Bithynia (bk. Bitiniler), 25 Bostancıbaşı Abdullah Ağa, 83 303
Bitini (bk. Bithynia, -Bitinya), 25, Bostancıbaşı Camii, 77 Bursalı Hezarfen Mehmed Efendi,
26, 33, 36, 38, 39, 41, 42, 288 Bostancıbaşı Çeşmesi, 72 313
Bitini bölgesi, -Bitonya, 25, 33, 41 Bostancıbaşı Namazgâhı, 78 Bursalı Şair Ali Efendi, 128
Bitinyalılar,- Bitinililer, 17, 25 Bostancıbaşı Ömer Ağa, 244 Bursalı Şeyh İsmail HakkıEfendi,
258
Bizans, 17, 23, 24, 27, 28, 29, 30, 31, Bostancılar Koğuşu, 176
32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, Bülbüldere, -si, 58, 63, 64, 65, 67,
Bostancılar Ocağı, 176, 237, 238 104, 136, 175, 213, 222, 327, 331
43, 206, 288, 294, 351
Bostancılarbaşı Abdullah Ağa, 153 350,
Bizans İmparatorluğu, 24, 27, 30, 31,
34 Boyacı Sokağı, 61 Bülbülderesi Caddesi, 63, 64, 65, 67,
222
Bizans imparatoru, -İmparatoru, Boynueğri (-Abdullah Ağa), 119
29, 35, 38, 39, 40, 41, 43, 288, 351 Boynueğri Abdullah Paşa, 119 Bülbülderesi Camii, 136
Bülbülderesi Kabristanı, 67
364
DİZİN
Büyük Çamlıca, 26, 60, 163, 282, Ahmed Ağa), 61 (Ayazma-Kara 113 (Bulgurlu), 114 (Burhaniye-
319, 320, 321, 322, 349, 350 Davud), 62 (Fatih-Mirahur- II. Abdülhamid-Cennet),
Büyük Çamlıca Suyu, 350 Yeni-Toygar Hamza), 63 115 (Cevri Usta-Nuh
(Şeyh-Deâtî), 64 (Şeyh-Gülfem Kuyusu), 116 (Çakaltepe-
Büyük Çamlıca Tepesi, 319 Hatun-Hüdâî-Abdülbâki Çakırcıbaşı-Doğancılar), 117,
Büyük İskender, 26, 353 Efendi-Abdurrahman Ağa- 118 (Çekmeköyü-Çınarlı-
Büyük Köprü, 304 İskele-Said Efendi-Mihrimah), Hamdullah Paşa), 119, 120
65 (Mirzazâde-Solak Sinan), (Karakadı Alaaddin), 121
Büyük Vâlide Sultan İmareti, 197 66 (Fatma Hatun-Kefçe (Çinili-Eski Vâlide Sultan-Orta
Büyük Yokuş, 65 Dede-Kızlarağası-Ahmediye), Vâlide Sultan), 122 (Sokullu-
67 (Selami Ali-Şüca Ahmed- Çinili), 123 (Çinili-Kösem
Büyükçamlıca Çeşmesi, 78
Tavâşî Hasan-Malatyalı İsmail), Vâlide Sultan), 125 (Davud
Büyükçamlıca Sokağı, 77 68 (Malatyalı İsmail-Sultan Paşa-Üsküdar Ayasofyası), 126
Selim-Tâhir Efendi-Beşir Ağa), (Davud Paşa), 127 (Divitçiler-
C 69 (Selimiye-İhsaniye-Kazasker Kadıasker-Fatih-Ahmediye),
Ahmer Efendi-Çinili), 70 128 (Emekli Mahallesi-Eski
Câbî (Tahsildar), 79 (Çinili), 71 (Kapu Ağası- Vâlide-Nur Banu-Orta Vâlide),
Cevri Usta-Alaca Minare), 129 (Vâlide Sultan-Vâlide-i
Cafer Ağa (Takkeci, Arakiyyeci 72 (Şeyh Osman), 73 (Atik Atik-Yeni Vâlide), 131 (Vâlide),
Mescidi), 242 Vâlide-Çinili-Kara Ahmed- 132 (Atik Vâlide), 133 (Eski
Cafer Alparslan Mitrab (Dâniş- Aşçıbaşı), 74 (Karaca Ahmed- Vâlide), 134 (Atik Vâlide),
mendli), 33 Fethi Paşa-Debbağlar), 75, 76 135 (Fenâî Tekkesi-Yaldızlı
Caferzâde (aile), 151 (Çakırcı-Süleyman Paşa-Sinan Tekkesi), 136 (Fevziye-
Paşa), 77 (Cevher Ağa-Bayram Feyziye-Bülbülderesi), 137
cağal, -cağalî, -Cağala, -Cağalazâ- Paşa-Bostancıbaşı), 78 (Kısıklı- (Yeni Vâlide Emetullah), 138
de, (bk. Cigalazâde, -ciğale)148, Prenses Nevcevat Hanım- (Gülfem-Geredeli Çelebi),
192, 193, 271 Fâik (Paşa) Bey-Altunizâde), 140 (Hacı Hesna Hatun),
Cağalazâde Sinan Paşa, 192, 193 79 (Altunizâde-Süleyman 141 (Hacı Ömer-Hamdullah
cami imamı, 86, 113 Ağa),80, 83 (Mihrimah-Orta Paşa), 142 (Hacı Yakub-
Vâlide-Kösem Vâlide-Sultan Kazdal), 144 (Haydar Paşa),
Camii, -cami, 11 (Selimiye), 17, Ahmed-IV. Murad-IV. 145 (İhsaniye-Ihlamurkuyu),
19 (Şişli), 24 (Ayazma), 28, Mehmed-Mahmud Efendi- 146 (İhsaniye-Nuruosmaniye-
29 (Sultan Ahmed), 38, 39,40 Arslan Ağa-Şemsi Paşa-Zal Ayazma-İmrahor), 147
(Anadolu Kavağı), 42 (Yeşil), Paşa), 84 (Selâmiye-Selimiye), (İmrahor), 150 (Vâlide), 152
46, 55 (Kaymak Mustafa-Toygar 85 (Tâhir Efendi-Fatih-Adliye), (Yeni Vâlide-İstavroz-Abdullah
Hamza), 56 (Ayasofya-Davud 86 (Ağa-Malatyalı İsmail Ağa), Ağa), 153 (Yeni-İstavroz), 154
Paşa), 57 (Şeyh Selami Ali- 87 (Atik Vâlide-Rodosîzâde (Kandilli), 155 (Kaptan Paşa),
Nasûhî-Tabaklar-Arslan Ağa- Fethi Ahmed Paşa), 88 156 (Ayazma-Kaptan Paşa),
Selman Ağa-Laleli-Kurban (Ahmed Çelebi-Ahmediye), 89 157 (Kartal Baba), 158 (Kartal
Nasuh-Toygar Hamza-Kara (Ahmediye), 90 (Ahmed Ünal), Baba), 159 (Kavak İskelesi),
Davud-Bulgurlu-Cevrî 91 (Alemdar Köyü-Altunizâde), 160 (Kavak Sarayı), 162 (Ağa-
Usta-Çakırcı Hasan), 58 92 (Bayrakdar Mustafa Paşa- Kerime Hatun), 163 (Kısıklı-
(Altunizâde-İraniler-Hamid-i Altunizâde), 93 (Bayrakdar Abdullah Ağa), 164 (Kilise-
evvel-Bodrumî-Hüdâî Aziz- Mustafa Paşa-Altunizâde), Kirazlıtepe), 165 (Kuleli Bahçe),
Ömer Efendi-Çınarlı-Kerime 94 (Aşağı Dudullu-Ayazma- 166 (Kurbağa Nasuh-Kurban
Hatun-Kaymak Mustafa- Küçük Dudullu), 95 (Ayazma), Nasuh Hacı Bekir-Muhasebeci
Tavâşî-Solak Sinan-Gülnuş 97 (Ayazma), 98 (Şemsi Paşa- Abdi Efendi), 167 (Atik
Vâlide-Gülfem Hatun), 59 Ayazma), 99, 100 (Ayazma), Vâlide-Kurban Nasuh), 168
(Selimiye-Tâhir Efendi-Cevher 101 (Vâlide-i Atik-AdliyeAziz (Kurban Nasuh), 174 (Kurban
Ağa-Rum Mehmed-Arakiyeci Hüdâî-Mahmud Efendi), 103, Nasuh), 175 (Kuru Çeşme-
Hacı-Atik Vâlide-Hace Ayşe- 104 (Bâki Efendi-Abdülbâki Selami Ali), 176 (Kuzguncuk-
Serçe Hatun-Solak Sinan), Efendi), 105 (Şeyh Nevruz), 106 Küçüksu-II. Mahmud), 177
60 (Şeyh-Rum Mehmed- (Beylerbeyi), 107, 111 (Toklu (Küçüksu-Küplüce-Mihrişah
Silâhdar Ağa-Vânî-Rodoslu Dede-Beylerbeyi-Bodrumî), Valide), 178 (Beylerbeyi),
365
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
180 (Kalenderhâne), 181 (Taşçılar-Şehitlik), 282, 283 Cemil Molla(Üryânî), 245, 291
(Mihrimah-Merhume Sultan), (Rodoslu), 288 (Şehzâde), Cemil Paşa, 45 (vilayet emini), 145
182 (Mihrimah), 183 (Kılıç 289 (Kavsara Baba), 290 (Ferik), 199(Nalçacı Tekkesi
Ali Paşa-Mihrimah), 184 (Ahmediye), 293 (Rum Mescidi), 291 (Nalçacı Türbesi)
(Mihrimah-Şemsi Paşa), 185 Mehmed), 294, 296, 297
(Mihrimah), 186 (Mihrimah), (Kadıasker), 302 (Yeni Vâlide), Cemil Paşa Türbesi, 291
187 (Şehzâdebaşı-Mihrimah), 303 (Yeni Vâlide), 311 (Yeni Cemile Sultan (Koru), 279
188 (Taşçılar-Mihrimah), 191 Vâlide-Mihrişah-Çorlulu Ali Cenâb-ı Vâlide Sultan (Vâlide Sul-
(Mihrimah), 192 (Mihrimah), Paşa), 312, 315 (Yeni Vâlide), tan), 122
194 (Mirzazâde), 195, 198 320 (Karaca Ahmed), 327
(Nalçacı), 199 (Namazgâh), (Şeyh), 328 (Atik Vâlide- Cenâbî (Tarihçi), 32, 33, 257
200 (Eyüp), 202 (Osman Çinili-Ahmediye-Mehmed Ceneviz Cumhuriyeti, 271
Efendi-Paşa Limanı-Yeni- Ağa), 330 (Ömer Efendi), 335
Cengiz Yularkıran (emekli denizci),
Hacı Bedel Mustafa Efendi- (Kadıasker-Davud Paşa),336,
18, 351
Silâhdar Abdurrahman Ağa), 343 (Nurbânû Sultan-Yeni
203, 204 (Pazarbaşı), 206 (Rum Vâlide), 346 (Aziz Hüdâî- Cennet (-Efendi, -Köşk, -Camii, -
Mehmed), 207 (Murad Paşa- Selimiye-Selimiye Tekke), 350 Mahalle) 32, 58, 64, 99, 107, 111,
Mehmed Paşa-Fatih-Eyüp), (Bulgurlu-Altunizâde-Şeyh- 114, 165, 228, 268, 269, 282, 329
208 (Salacak), 209 (Atik Vâlide), Selmân-ı Pak), 351, 352,253 Cennet Camii, 114
210 (Sarı Gazi Köyü), 211 (Aşçıbaşı-Şemsi Paşa), 354
(Eski Vâlide), 212(Ayazma- (Selman-Şeyh-Osman Efendi) Cennet Efendi, 58, 64, 268, 269
Kısıklı), 213 (Selimiye), 217 Camii Şerif Sokağı, 66, 75, 76 Cennet Efendi Türbesi, 64, 269
(Ayazma-Selimiye Hnakâhı- Cennet Mahallesi, 114
Küçük Selimiye), 218, 219 Candar oğulları, - Candaroğulları
(Selimiye), 220 (Selimiye 276 Cennet Mehmed Efendi, 269
Dergâhı), 221 (Selman Ağa- Candaroğulları Beyliği, 276 Cennet Türbesi, 268
Bâbüssaâde Ağası), 222 (Sinan Cavid Ağa Camii, 77 Cennet-i Adn, 228
Paşa), 223, 224 (Ağa-Sinan Cebehâne Ocağı, 319
Paşa), 225 (Son Durak), Cerrâhî, 327, 328
226 (Sultan Çiftliği-Sultan Celâl Bey (Üsküdar Mutasarrımı), Cerrahzâde, 311
Mahmud), 227 (III. Mustafa- 48
Cevher Ağa, 59, 77, 194, 246
Adliye-Süleyman Paşa-Şemsi Celep Fevzi (Çakırcıbaşı Camii),
Paşa), 229 (Süleyman Paşa), 117 Cevher Ağa Camii (Ümraniye), 77,
230 (Şemsi Paşa), 231 (Şemsi 246
celî, 95, 103, 109, 215, 216, 249, 303,
Paşa), 232, 233 (Ayazma), 312 Cevher Ağa Çeşmesi, 77
237 (Kuşkonmaz-Şerefâbâd-
Celvetî, 101, 136, 148, 212, 261, 264, Cevher Ağa ibn-i Abdullah, 194
Adliye), 238 (Şerefâbâd-Şeyh-
Mustafa Devati), 239, 240 266, 267, 327, 328 Cevher Ağa Mektebi, 77
(Vâlide-Tâhşr Efendi-İskele), cemaat, 83, 86, 88, 89, 92, 93, 95, 96, Cevrî (-Usta, -Camii, -Şair), 71,
241, 242 (Arakiyeci Hacı Cafer), 104, 107, 114, 115, 116, 117, 118, 104, 115, 116, 128, 143
243 (Talimhâne-TaşçılaAğa- 121, 122, 125, 127, 129, 130, 137,
Cevrî Usta, 71, 115, 116
Tavâşî Hasan Ağa-Talimhane), 138, 140, 142, 144, 149, 155, 159,
244 (Tazıcılar Ocağı-Sultan 163, 165, 175, 176, 177, 182, 183, Cevrî Usta Camii, 71
Ahmed), 245 (Aşık Paşa- 185, 187, 194, 201, 206, 214, 221, Cevrî Usta Mektebi, 71
Üryânîzâde), 246 (Ümraniye- 222, 227, 232, 239, 242, 243, 250,
Cevher Ağa-Vaniköy), 248 Cezayirli Hasan Paşa, 284
253, 332
(Yeni Vâlide-Cedid Vâlide), 249, Charles Texier (bk. Şarl Teksiye),
Cemal Bey, 178 (mümeyyiz), 192,
250, 251, 252, 253 (Yoğrthâne 23, 24, 25
219
Mahallesi-Yukarı Dudullu), CHP, 140
258 (Ahmediye-Ahmed Ağa- Cemâleddin Artam (Bedevî Tekkesi,
Mihrimah), 260, 265 (Aziz Nureddin Artam’ın kardeşi), 105 Chryseis (bk. Krizeis), 23
Hüdâî), 266, 268, 269,270, Cemil Bey, 177 (Küplüce Camii), Chryses (bk. Krizes), 23
271 (Şeyh), 273,274 (Fenâî 196 (Özbekler şeyhi damadı), Cigalazâde Rüstem Paşa, 188
Tekkesi), 276 (Çakırcı),281 291(Trabzon valisi oğlu)
366
DİZİN
367
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Ağa), 154 (Kandilli Camii), çille, -çile, -çile doldurmak, 120 dârülkurrâ, 17, 46
157 (Kaptan Paşa),158 (Kartal Çingene Fırını Mescidi, 120 Dârüssaâde Ağası, 58, 100, 145, 159,
Baba), 159 (Kavak İskelesi), 248
160, 162, 163, 165 (Kaymak Çiniler Vâlide Külliyesi, 123
Mustafa), 166 (Arslan Ağa),175 Çinili, 59, 70, 71, 73, 105, 121, 122, dârüşşifâ, 17, 130, 184, 343
(Kuru-Selami Ali), 181 (III. 123, 124, 207, 328 Dârüşşifâ Mescidi, 125
Ahmed), 182, 196 (Ayrılık), Çinili Cami Külliyesi, 121 Davud Paşa, 56, 57, 61, 125, 126, 127,
198 (Arslan Ağa), 199 (Hasan
Çinili Camii, -Mescid, 59, 70, 71, 335
Paşa), 200, 201, 203, 208 (III.
Ahmed), 210, 212 (Nurbânû 73, 121, 122, 123, 124, 328 Davud Paşa Camii, 56, 125, 126, 335
Sultan), 221 (Selman Ağa), 222, Çinili Camii Çeşmesi, 70 Davutpaşa Medresesi, 207
223 (Sinan Paşa), 226 (Sultan
Çinili Camii Mektebi, 70 Daye Hatun (mekii), 243
Çiftliği köyü), 227, 240 (Tâhir
Efendi), 241, 245 (Toygar Çinili Camii Sokağı, 70, 73 Daye Kadın Çeşmesi, 68
Hamza), 246 (Cevher Ağa), Çinili hamamcısı, 105 Dayekadın (Selimiye Mahallesi,
248 (Yeni), 249 (Yeni Vâlide), mevkii), 68
250, 251, 252, 269, 283 (İskender
Çinili Kümbet, 207
Baba), 290 (Ayrılık), 293, 299 Çinili Mescid Sokağı, 121 Dayı Sokağı, 142
(Sarıgazi köyü), 303 (Yeni çitlembik (ağaç), 90, 228, 290 Debbağ Hacı Hasan Ağa, 291
Vâlide), 319 (Tophânelizâdeler), Debbağlar Mahallesi, 75, 166, 328,
320 (II. Mahmud-Çamlıca), 322 Çorlulu Ali Paşa Camii, 311
354
(Fatih Sultan Mehmed), 323 çömlekçiler, 143
(Ömer Bey) 334 (Hüsameddin Debbağlar Mektebi, 75
Çukur Çeşme Suyu, 350
Ağa), 338 (Avni Paşa), 339, Debbağlar Mescidi, 75
349 (İsa Ağa), 350 (Akarca- Dede, 75, 76, 111, 180, 243, 286, 293,
Benlizâde-Demirci-Bulgurlu), D
299, 329
352 (Çoban), 353 (Sultan
Ahmed), 354 (Sultan Mehmed- Dağhamamı Mahallesi, 79 Dede Sultan Türbesi, 75
Sultan Süleyman-İbrahim Dâhiliye Nezareti, 45 Dedeler (mevkii), 203
Paşa-Hatice Sultan-III. Damalis (Kız Kulesi), 94, 231 Dedeler Mescidi, 196
Kadın-Esma Sultan-Bayezid-
sultan Mustafa-Abdülhamid- Damalis Burnu, 94 Defterdar Mektebi, 68
Fatıma Sultan-İbrahim Damat İbrahim Paşa, 90, 303 Defterdar Tâhir Efendi, 59, 68, 240
Paşa), 355 (İbrahim Paşa-Ali Damat Mahmud Paşa, 336 Defterdar Tâhir Efendi Camii
Paşa-Mütevelli-Kalfa) Şerifi, 68
Damat Mehmed Paşazâde İzzet Ali
Çeşmeli Kebir (Sokak), 59 Paşa, 212 Defter-i Hakani, 338
Çınarlı Cami Sokağı, 118 Damat Sadrazam Hasan Paşa, 200 Değirmen Sokağı, 79
Çınarlı Camii, 58 Danca (Viricyon), 33, 219 Deli Abdullah Paşa, 153
Çırağan Sarayı, 180 Dânişmend, 32, 38, 257 Demirci Çeşmesi, 77, 350
Çırağı (Murad Reis Mahallesi), 71 Dânişmend Gazi, 32, 257 Deniz Müzesi, 28, 159, 284
Çıralas (bucak), 112 Dânişmendliler, 32 dergâh, -ı, Dergâhı, Dergâh-ı âlî,
Çiçek Sokağı, 119 Dara, 27, 29 19, 63, 75, 103, 134, 155, 158, 162,
Çiçekçi Durağı, 319 167, 171, 220, 280, 287, 302, 329,
darbhâne-i âmire, 247 330, 331, 338, 339
Çiçekçibaşı, 292, 355 Darıca (bk. Darucu), 37, 41, 42 Derviş Çelebi, 290
Çiçekîzâde, 314 Darıcalı Mehmed Tâhir, 113 Derviş Mehmed Dede, 319
Çifte Hamam, 86, 133, 224 Darıcalı Zeynep, 113 Derviş Yahya, 96, 187
Çiftecevizler (mevkii), 78, 79 Darphâne, 111 derya kaptanı, Derya kaptanı, 118,
Çilehâne, 58, 77, 114, 119 Darucu (bk. Darıca), 42 127, 270, 284
Çilehâne Mescidi, 114, 119 Dârülhadis Medresesi, 61, 73 Derya Kaptanı Sinan Paşa, 269
368
DİZİN
Derya Kaptanı Sinan Paşa Türbesi, Doğancıbaşı Hacı Ahmed Paşa, 17, Ebû Bekir, 30, 273, 279
269 117, 276 Ebu Eyyûb-i Ensârî, 30
derya kaptanlığı, 271, 280 Doğancılar, 19, 24, 25, 36, 46, 57, 59,
Ebubekir Çelebi, 220
62, 76, 116, 117, 142, 144, 146,
Destarî Abdullah Ağa, 304 Ebubekir Rüstem Paşa, 200
179, 199, 200, 201, 227, 229, 276,
Devatçızâde, 226, 313 277, 291, 297, 327, 349 Ebüssuûd (Efendi), 56, 140, 234,
Devâtdâr, 247 Doğancılar Caddesi, 62, 76, 144, 235, 245
Devâtdâr Mehmed Paşa, 247 146, 179, 297 Ecnâdeyn Meydan Savaşı, 30
Devâtî, 63, 226, 272 Doğancılar Camii, 116 Edhem Efendi (Paşa), 74, 273, 328
Devatî Mustafa Ağa, 239 Doğancılar Meydanı, 25, 277 Edhem Paşa Kabristanı, 74
Doğancılar Parkı, 199
Devati Şeyh Mustafa Efendi, 272 Edhem Paşa Türbesi, 273
Doğancılar Tepesi, 46
Devâtî Zaviyesi, 63 Edirne, 34, 38, 42, 43, 117, 133, 196,
Doğancılar Türbesi, 276 197, 200, 219, 291, 303
Deve Meydanı, 28
Dolab Sokağı, 68
Deveci Oğlu Çeşmesi, 61 Edirne Kadısı, 133
Dolmabahçe, 231, 338, 346
Devlet Demiryolları, 281 Edirne Kadısı Kilisli Hüseyin, 133
Dolmabahçe Sarayı, 231, 338, 346
Devlet-i Osmâniye, 34, 36, 38 Edirnekapı, -sı, 14, 19, 33, 156, 302
donanma, 31, 224
Devlet-i Osmâniye Tarihi, 34, 36, 38 Dönmedolap (Sokak), 57, 59 Edirnekapı Mezarlığı, 302
dibek, 113 DrağmanTekkesi, 311 Efgan Kalenderhânesi, 70
Dilsiz Tavşan Ağa, 228 Dudullu, 94 Egre Kalesi, 228
Dilsizzâde (Hacı Büyük Fesli Duhancı, 138 Eğri Savaşı, 117
Mehmed Fahreddin), 329 Durbali (bk. Dur-bee Ali), 72, 73, Eğri Seferi, 271
128, 242
Dimetoka, 34 Eğrikapılı Çelebi Efendi (Hattat),
Durbali Mahallesi, 72 315
Dîvân-ı Harb-ı Örfî, 246
Durbali Mescidi, 72, 128 Ekrem Hakkı Ayverdi, 56, 85, 95,
Divan-ı Hümâyûn, 125, 134, 304,
305 Durbali Sokağı, 73 242
Dur-bee Ali (bk. Durbali), 128 Eksinefon (kumandan, Ispartalı),
Divan-ı İlahiyyat, 201
Dutlu Kahve, 72 27, 28
Divanyolu, 165
Duvardibi, 52, 60, 69, 74, 86, 115, El-Gazi (Sultan II. Abdülhamid),
Divitçi, 239, 272 157, 217, 293, 320, 349, 350 114, 246
Divitçi Şeyh Mustafa, 239 Duvardibi mevkii, 74 El-Hâcc Hüseyin, 58
Divitçi Şeyh Mustafa Türbesi, 271 dükkân, 46, 56, 93, 114, 160, 243 Elhâs Paşa Mescidi, 142
Divitçiler, 59, 70, 75, 125, 127, 296, Dündoğumu (Sokak), 60 Elmacık Meraları, 38
327, 328, 335 Düstûr, 47 Emanet (Belediye), bk. şehir
Divitçiler Caddesi, 70, 127 emaneti, 45
Divitçiler Camii, 127 E Emanuel, -Paleoloğ, 38, 39, 41
Divrikli Mehmed Efendi ebced, 85, 87, 89, 92, 94, 96, 103, 104, Emek Mahallesi, 50, 128
(Yazıcızâde, -ler), 335 107, 108, 109, 111, 116, 120, 121, Emekli Mahallesi, 128
Diyarbekir, -li, 120, 271 125, 126, 128, 131, 138, 141, 145,
153, 159, 165, 171, 176, 177, 180,
Emekli Mahallesi Camii, 128
Diyarbekirli Feyzullah Efendi, 120
186, 189, 190, 196, 198, 200, 204, Emetullah Sultan, -Hatun, 28, 90,
doğan, 14, 15, 18, 19, 25, 26, 41, 47, 207, 214, 218, 220, 228, 232, 237, 129, 303, 343
94, 131, 209, 264, 274, 276 239, 244, 247, 251, 252, 258, 261, Emetullah Valide Sultan Türbesi,
doğanbazlar, 277 267, 268, 269, 270, 272, 274, 276, 302
Doğancı Hacı Ahmed Paşa, 98, 277 278, 280, 282, 286, 299, 302, 305,
313, 322, 330, 331, 334, 336, 339 Emevî, 30, 31
Doğancıbaşı, 17, 117, 276, 279
369
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Emin Ağa, 113, 250 Eskidâr (bk. Üsküdar), 23 Fahri Sultan, 296
Emin Efendi, 49 (Nâib), 57, 113, Eskihisar, 33, 41 Fâik Ali Bey(Üsküdar mutasarrıfı),
137, 327 48
Eskişehir, -li, 14, 33, 159, 222
Emin Mehmed Ağa (Osman Ağa Fâik Bey, 47(Üsküdar mutasarrıfı),
Eskişehirli İbrahim Onbaşı, 159
oğlu), 90 58 (Sokak), 78 (Cami)
Esma Sultan Çeşmesi, 354
Emin Nureddin (sebil vakfı), 55 Fâik Bey Camii, 78
Esmâhan Kaya Sultan Türbesi, 259
Eminzâde Ahmed Ağa, -Hacı, Faîk Efendi (Nâib), 49
(Ahmediye Camii), 89, 258, 290 Esmahan Sultan Mektebi, 67
Fâik Efendi Mektebi, 73
emîr, 43 Esmâ-i Hüsnâ, 96
Fâik Paşa Camii, 78
Emir Buhari, 252 Ethem Paşa, 191
Fâik Paşa Muvakkithânesi, 79
Emîr Dânişmend Taylı Bey, 33 Etmek (Ekmek) Yemez Tekkesi,
Fakîh Mescidi, 134
208, 330
Emir Kaasım Kabristanı, 75 Fakiyh Mescidi, 202
Etmek Yemez Tekkesi Mescidi, 208
Emniyet Mahallesi, 50, 128 Falih Rıfkı (Atay), 231
Etyen (Bizanslı yazar), 23
Encümen-i Daniş, 305 Farisî, 281, 301
evkâf, Evkâf İdaresi, 187, 192, 193,
Enderun, -u Hümâyûn, 87, 100, 231, 241, 268 Farsça, 23, 108, 113, 149, 150, 181,
117, 134, 188, 192, 224, 235, 270, 190, 191, 244, 260, 315, 338
271, 277, 296, 304, 313 Evliya Çelebi, 23, 27, 31, 32, 37, 39,
40, 45, 46, 47, 49, 83, 101, 116, Fasya (Alucra’nın köyü), 177
Enfiyahâne Sokağı, 61 119, 123, 129, 132, 142, 153, 187, Fatıma Hanım, 105, 138, 192, 228,
Erdeşir (İran hükümdarı), 27 210, 221, 224, 230, 244, 257, 259, 241, 292
Ereğli, 25 267, 277, 282, 287, 288, 291, 322,
334, 340, 343, 346, 351 Fatıma Sultan Çeşmesi, 354
Erenköy, 37, 41, 42 Fatıma Şerife Hanım, 337
Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, 23,
erik çiçeği, 122 31, 32, 37, 39, 40, 46, 47, 49, 83, Fatıma Zehra Hanım, 272
Erkân-ı Harbiye Dairesi, 273 101, 119, 123, 129, 142, 187, 210, Fatih, 3, 14, 15, 19, 39, 40, 42, 43, 55, 56,
224, 257, 259, 267, 277, 282, 287, 57, 62, 85, 118, 127, 129, 135, 141,
Ermeni Haykaz (Serçe Hatun
288, 340, 343, 346, 351 160, 162, 178, 180, 207, 212, 242,
Mescidi), 222
Evliya Hoca Caddesi, 64 266, 277, 293, 294, 295, 298, 322
Ermeni MehmedPaşa Türbesi, 276
Evliya Hoca Mahallesi, 64 Fatih Camii, 62, 85, 207
Ermenistan, 28
Evliya Hoca Mescidi, 64 Fatih Çeşmesi, 62
Ernest Mamboury (kitapta
Manburi…), 23, 29 Evliya Mehmed, 261, 264 Fatih Devri Mimarisi, 242
Ertuğrul (Osmanlı), 25 Evliya Mehmed Muhtar, 264 Fatih Mescidi, 134
Erzurum, 15, 209, 224, 258, 271, 304 Evliya Mescidi, 134 Fatih Millet Kütüphânesi, 118, 129,
Eyüb, 44, 83, 97, 118, 121, 156, 159, 162
Esad Efendi, 49, 57, 245, 293
186, 200, 202, 207, 213, 245, 249, Fatih Sultan Mehmed (bk. Fatih),
Esce Aba (Sokak), 59
259, 266, 276, 299, 307, 331 40, 57, 127, 180, 207, 293, 322
Eser-i Kâmil Paşa, 306
Eyüb Camii, 200, 207 Fatma Hatun Camii, 66
Eski Hamam Mescidi, 144
Eyüb Türbesi, 266 Fatma Remziye Hanım, 178
Eski Saray, 56 Eyüp Sabri Bey, 14, 15, 307 Fatma Zehra, 264
Eski Su, 226
Fazlullah Efendi, 200, 201
Eski Vâlide Camii, 128, 132, 133, F
FehmiyyeHanım, 283
134, 212, 240, 282
Fahreddin Bey (Üsküdar Feleksu Kalfa, 330
Eski Vâlide Camii İmareti, 133
mutasarrıfı), 48 Felemenk, 153
Eski Vâlide Sultan, 121, 211
Fahreddin Efendi, 327, 329 Fenâî Ali Efendi, -Fenâî, 59, 136,
Eski Yazılar Müzesi, 98 Fahreddin Mehmed Efendi, 201 274, 275
370
DİZİN
Fenâî Tekkesi, -Camii, 274, 275 Filozof Emirof, 179 Girid, 273, 343
Fenâî Türbesi, 136, 274 flori, 40 Girid Vilâyeti, 273
Fenikeliler (Kitapta Finikeliler…), fodla, 345, 346 Gizlice Evliya Türbesi, 66
28 Fransa, 41, 273 Golvalar, 30
Ferah (Mahalle, Sokak), 51, 144 Fransızca, 273, 305 Gordion, 344, 353
FerhadAğa, 319 Frigya, -lılar (Kitapta Firicya), 17, Göksu (bk. Aretas), 40, 176
Feridun Ağa Kütüphânesi, 73 26, 36 Görgeç, 58, 141
Ferik Cemil Paşa, 145 Fuat Köprülü, 287, 288 Göynüklüler, 40
ferraş, -Ferraş, 71, 214 Füze Kumandanlığı, 33 Göz hekimi, 133
Fethi Ahmed Paşa, 87, 88 Göztepe, 14, 42
Fethi Paşa Camii Şerifi Kabristanı, G
gül, 109, 112, 122, 132, 138, 140, 241,
75 259
Galata, 30, 37, 43, 44, 121, 159, 180,
Fethi Paşa Çeşmesi, 74 217, 223, 303 Gülfem Camii, 138
Fetih Sûresi, 122, 131, 215 Galatasaray, 100, 134 Gülfem Hatun, 17, 50, 58, 59, 64,
Fettah Efendi Mektebi, 63 Garib Dede, 275 137, 139, 140, 327, 354
Fetva Emini Meşrutahânesi, 61 Garip Dede Türbesi, 226 Gülfem Hatun Camii, 64
fevkânî, 87, 94, 126, 148, 149, 166, Garp, -lı, 39, 118, 184, 321 Gülfem Hatun Mahallesi, 64, 137,
198, 240, 242, 303 327, 354
Gaybi köyü, 186
Fevzi, 125, 132 Gülfem Hatun Mektebi, 64
Gazanfer Ağay-ı Kadim, 243
Fevzi Mehmed Çelebi, 125 Gülnûş Emetullah, 248, 303
Gazi köyü, 31
Fevzi Ürer, 132 Gülnuş Vâlide Sultan, 58
Gazi Köyü Bağları, 31
Fevziye Camii (Feyziye Camii, Gülnûş Vâlide Sultan Mektebi, 62
Feyziyye Mescidi), 64, 136 Gazi Timurtaş, 42
GülşenEfendi, 267
Feyziyye Mektebi, 65 gazinolar, 52
Gülşenî, 327
Feyzullah Efendi, 66, 327 Gazizâde Şeyh Mustafa Türbesi,
298 Gümrük Memurları, 40
Feyzullah Efendi Dergâhı, 66 Gündoğumu, -Sokağı, -Caddesi,
Gazze, 224
Feyzullah Efendi Dergâhı Çeşmesi, 57, 59, 90, 144, 148, 162, 243, 282,
66 Gebze, 33, 37, 41, 42, 44, 55, 126, 127 338
Feyzullah Efendi Kabristanı, 66 Gedik Ahmed Paşa Vakfı, 134 güneş saati (basita), 100, 187, 202
Feyzullah Efendi Tekkesi, 66 Gegiboze, -Gekbüveze, -Gekbüze, Güneş-Dil (Teori), 23
37, 42, 126
Fındıkzâde, 191 Güzelce Hisar, 39, 40
Gelibolu, -lu, 42, 91, 127
Fıstıklı, 76, 154, 209 Güzeltepe, 50
Genç Osman, 265
Fıstıklı Caddesi, 76
Gerede Mahallesi, 62, 248 H
Fıstıklı Mektebi, 76
Gerede Mektebi, 62
Fıstıklı Mektebi Sokağı, 76 H. Zihni Gürler (Küçüksu Camii),
Gerede Mescidi, 62
Fıstıklı Mescidi, 137 177
Geredeli Çelebi, 138
Fil İbrahim (Hattat), 311 Habbaz, 292
Geredeli Mescidi, 137
fildişi, 110, 132, 185 Habeşi Alizâde Hattat Mehmed
Gerniş (kaza), 194 Said Efendi, 134
Filibe, 134, 194, 296
Gevher Han Sultan, 229 Habibe Hatun, 145
Filibe kadısı, 134
Geylân (mevkii), 190 Habibe Nevres Hanım, 92
Filokrane (Tavşancıl), 33
gezi yeri, 46, 282 Habîbi Karamâni, 290
371
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Hâcce Hanife Hanım, 178 Hacı Mustafa Ağa Sebili, 74 Halil Ethem, 132, 248
Hâcce Hatice Hesnâ Hanım, 140 Hacı Ömer, 83, 112, 118, 119, 141, Halil Gazi, 280
Hâcce Hesnâ Hatun, 64, 67, 202 330, 340, 352 Halil Paşa, 58, 63, 261, 265, 266, 268,
Hâcce Hesnâ Hatun Camii, Hacı Ömer Camii, 141 279, 280, 333, 334, 354
-Mescidi, 64, 140 Hacı Ömer Lütfî Efendi, 112 Halil Paşa Çeşmesi, 63
Hâcce Hesnâ Hatun Mahallesi, 64, Hacı Paşa Mescidi, 83, 116, 142, 277 Halil Paşa Medresesi, 63
134, 202 Hacı Paşa Sarayı, 277 Halil Paşa Sebili, 63
Hâcce Zeliha Hanım Kuyusu, 74 Hacı Rıza, 151 Halil Paşa Türbesi, 63, 279, 354
Hâcce Züleyha Kadın, 353 Hacı Sadullah Efendi, 178 Halim Efendi, 328
Hace Ayşe Sultan, 59 Hacı Selim Ağa Kütüphânesi, 245 Halim Gülüm Dergâhı, 64
Hace Hesnâ Hatun, 50, 59, 60 Hacı Sinan Vîranlı, 55 Halk Caddesi, 227, 329
Hâce Serçe Hatun, 222 Hacı Yakub Camii, 142 Halk Evi, 176
Hacı Abdurrahman, 283 Hacı Yakup, 142 Halkulvad (mevkii), 224
Hacı Ahmed Ağa, 138, 145, 191 Hacı Yusuf Ağa, 206 Hallaç Baba Tekkesi, 66
Hacı Ahmed Çelebi, 88 hadım, 29 Halvetî, 125, 162, 191, 200, 264, 327
Hacı Ahmed Efendi, 145 Hadice Kalfa, 115 Halvetîyye, 283
Hacı Ahmed Lütfî, 275 Hadîka (bk. Ayvanarâyî), 83, 84, 90, Hamal Mehmed Ağa, 142
Hacı Ahmed Paşa, 62, 142, 152, 276, 104, 107, 111, 118, 126, 141, 162, Hamalzâde, 315
277 163, 164, 166, 184, 197, 198, 210,
212, 222, 237, 238, 244, 252, 258, hamam, -Hamam, 17, 42, 46, 55, 61,
Hacı Ahmed Paşa Türbesi, 62, 142, 69, 70, 76, 106, 113, 121, 133, 144,
276, 277 266, 268, 269, 272, 280, 295, 299,
303, 333 154, 177, 208, 213, 219, 224, 268,
Hacı Ahmed Sırrı, 203 277, 343, 354
Hâfız-ı Kütüb, 69
Hacı Aziz Ağa, 126 Hamam Sokağı, 69, 76
Hafî, 331
Hacı Bekir Ağa, 166 Hamdi Efendi, 327
Hâki Efendi, 272
Hacı Bekir Camii, 166 Hamdullah, -Efendi, 58, 119, 141,
Hâkimiyet-i Milliye, -Caddesi, 57, 153, 300, 301
Hacı Bektâş, -ı Velî, 287, 288, 289 58, 59, 125, 248
Hacı Büyük Fesli Mehmed Fahred- Hamdullah Paşa, 58, 141, 153
Hakimzâde Ali Paşa, 148
din (Dilsizzâde), 329 Hamdullah Paşa Camii, 141
hakkâk, 289
Hacı Cafer Ağa Mahallesi, 242 Hamidiye İmareti, 111
Hakkı Paşa, 279
Hacı Dede, 329, 334 Hâmil Efendi, 327
Hale Sineması, 248
Hacı Ferhad, 57 Haminne Suyu, 350
Hacı Halil Efendi Çeşmesi, 62, 66 Halep, 31, 104, 119, 224, 291
Hammal Mehmed Ağa Mescidi, 66
Hacı Hamza, 55 Halep İskenderunu, 31
Hammer, 23, 34, 35, 36, 38, 40
Hacı Hasan Ağa Çeşmesi, 71 HaletEfendi, 220, 221
Hamza Çelebi, 245
Hacı Hasanzâde Mustafa, 56 Haliç, 94, 121, 204, 206, 213, 223, 282
Hamza Fakîh, 59, 155, 157
Hacı Hoca Tekkesi, -Zaviyesi, 278, Halid, 235, 236, 276, 277
331 Hamza oğlu Hasan, 312
Hâlid Ağa, 280
Hacı Hoca Türbesi, 278 han, 17, 42, 46, 194, 346
Halid ibn-i Velid, 235, 236, 277
Hacı Hüseyin Ağa, 58, 134 Han Ahmed, 190
Halife, 14, 31, 32, 60, 116
Hacı İbrahim Efendi, 91, 329 Hançerli Ayşe Hanım, 296
Halife Abdülmecid, 14, 60, 116
Hacı Mahmud, 57, 151 Hançerli Sultan Türbesi, 186
Halil Edhem, 182, 183, 192, 273
Hacı Mahmud Zergerî (İranlılar Hanım Sultan, 184, 185, 194, 346
Külliyesi müdürü), 151 Halil Efendi Çeşmesi, 62, 73
372
DİZİN
373
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Hattat Yusuf Efendi, 311 Hazreti Ebû Bekir, 278, 279 Hind, 94, 197, 214
Hattat Zühdî, 188, 189 Hazreti Fatıma, 150 Hind Elçisi, 94
Hattatların şeyhi (Karahisarlı Hacı Hazreti Halid, 235 Hind Elçisi Mezarlığı, 94
Hâfız Hasan Raşid Efendi), 312 Hazreti Hüdâî Dergâhı, 63 Hisar, 39, 42
havuz, 106, 133, 137, 345, 354 Hazret-i Hüdâî Mektebi, 64 Hiyeli Bey, 239
Havuzbaşı, 50, 105, 106, 320, 328 Hazret-i Hüdâî Sokağı, 64 Hoca Abdi Mescidi, 66
Havuzbaşı Dere Sokağı, 105 Hazreti Muhammed, -Hz. Hoca Sinan Vakfı, 55
Havuzbaşı Gazinosu, 320 Muhammed, 96, 150 Hocazâde, 108, 311, 312
Havuzlu Bağ, 355 Hazreti Peygamberin, 18, 43, 151, Hocazâde Mehmed Efendi, 311
Haydar Baba, 280, 281, 319 173, 196, 279
Hocazâde Reşid Efendi, 108
Haydar Baba Türbesi, 280 Hazreti Sıddîk, 278
Hora üzümü, 47
Haydar Dede Mescidi, 143 Hazreti Yusuf, 157
Horhor Çeşmesi, 64
Haydar Paşa, 77, 144, 281, 319 Hediyye Sultan (Hidâyetullah
Hanım), 174 Horoz, 288
Haydar Paşa Camii, 144 Hoylu, 150, 151
Hekimbaşızâde Ali Paşa, 135
Haydar Paşa İskelesi, 144 Hrisopolis (bk. Üsküdar Kalesi), 45
Hekimoğlu, -Hekimzâde Ali Paşa,
Haydar Paşa İstasyonu, 144 143, 281 Hristiyan, 30, 31, 35, 154, 179, 273,
Haydar Paşa Mektebi, 77 Helâ, 61, 67, 70, 72, 73, 76, 77, 80 294
Haydar Paşa Namazgâhı, 319 Helenistik Devri, 28 Humbarahâne Nâzırı Abdülhay,
Haydar Paşa Şadırvanı, 77 133
Hereke, 33, 41, 42, 232, 301
Haydar Resâ Efendi (Şair), 281 Hurşid Bey Kuyusu, 68
Hereke taşı, 232, 301
Haydarpaşa, 25, 52, 68, 69, 70, 143, Hüdâî, 58, 59, 63, 64, 75, 77, 88, 101,
Hergül, 282 113, 119, 120, 140, 209, 260, 261,
160, 196, 280, 281, 319
Hermagoras Menbaı, 25 262, 263, 264, 265, 266, 267, 268,
Haydarpaşa Bahçesi, 25 269, 350
Hersek, 228, 270
Haydarpaşa Garı, 280 Hüdâî Aziz Mahmud Efendi, 58,
Hersek Sancağı, 270
Haydarpaşa Kışlası, 319 59, 113
Hezarfen Mehmed Efendi, 249
Haydarpaşa Yolu, 196 Hüdâî Camii Müezzin Meşrutası,
Hıdır Ağa, 280 64
hayırsever, 55, 114, 128, 138, 222,
224, 226, 240, 268, 299, 306 Hıdır Göktaş (Sarıgazi köyü saki- Hüdâî Çeşmesi, 63, 64, 75
ni), 19, 210
Hayreddin, 28 (Barbaros), 50 (Ma- Hüdâî Çilehânesi Mescidi, 77
halle), 57 (Mahalle), 59 (Vakıf ), hırka, 283, 287
Hüdâî Dergâhı, 63
72 (Mahalle), 144 (Mescid), 171 Hırka-i Şerif, -Dairesi, 106
(Mehmed), 327 (Mahalle), 354 Hüdâî Efendi Meşrutahânesi, 63
Hırvat, 270
(Mahalle) Hüdâî Mahmud Caddesi, 88
Hidâyetullah, 171, 174
Hayreddin -Hayrüddin Çavuş, 50, Hüdâî Maslağı, 77
57, 72, 144, 166, 327 Hidâyetullah Hanım, 174
Hüdâî Müezzinine Meşrutahâne,
Hayreddin Çavuş Mahallesi, 50, 57, Himmet Baba Türbesi, 75 63
72, 144, 327 Himmet Dede, 243, 281, 282 Hüdâî Suyu, 350
Hayreddin Çavuş Mescidi, 72, 144 Himmet Dede Türbesi, 281 Hüdâî Ulusu Sokağı, 101
Hazinedar, -hazinedar, 57, 116, 143, Himmet Efendi, 125, 335, 336, 337 Hüdâvendigâr, 25, 26
159, 319
Himmet Hankâhı, 335 Hüdâvendigâr Livası, -Vilâyeti,
Hazinedar Ali Ağa, 159, 319 Himmetzâde Hankâhı, 297, 335 25,26
Hazinedar Cevri Usta, 57 Himmetzâde Zaviyesi, 75 Hünernâme, 186
Hazine-i Hâssa Başveznedarı, 178
374
DİZİN
hünkâr, -Hünkâr, 57, 83, 96, 99, 101, İbrahim Afet Efendi (Fazlullah İmam, 61, 62, 65, 68, 69, 70, 72, 77,
104, 106, 109, 129, 131, 165, 185, Efendi torunu), 201 78, 79, 89, 128, 137, 138, 140, 164,
202, 215, 216, 217, 244, 246, 249, İbrahim Ağa, 90, 101 (Mirahur), 190, 243, 248
250, 252, 346 134 (Arakiyeci), 143 (Dârüssaâ- İmam Çeşmesi, 62
Hünkâr Bahçesi, 83, 244 de Ağası) İmam Çeşmesi Sokağı, 62
hünkâr kapısı, 249 İbrahim Ağa Çayırı, 162, 355 İmam Meşrutahânesi, 61, 65, 72,
Hünkâr Kasrı, 216 İbrahim Alaaddin Gövsa (Türk 77, 78
Hünkâr mahfeli, 99, 101, 104, 109, Meşhurları eseri sahibi), 305 İmam Sokağı, 140
129, 131, 165, 185, 215, 216, 246, İbrahim Bey, 42 (Karamanoğlu), İmam-ı Evvel, 62, 69, 70, 79
249, 250, 252, 346, 192 (Cağalazâde)
İmam-ı Evvel Meşrutahânesi, 62,
Hürmüz Boğazı, 91 İbrahim Edhem Efendi (Rabia Ad- 69, 70, 79
Hürriyet-i Ebediyye Tepesi, 223 viyye Hanım babası), 330, 332,
333 İmam-ı Sâni, 70, 79
Hüsameddin AğaÇeşmesi, 334 İmam-ı Sani Meşrutahânesi, 62
İbrahim Efendi, 137, 191, 192, 205,
Hüseyin Ağa, 126, 134 221, 249, 292, 298, 328, 329, 335 İmamzâde, -Mustafa Efendi, 120
Hüseyin Avni Paşa Çeşmesi, 338, İbrahim Hakkı Konyalı, 11, 18, 19, İmaret, 42, 73, 80
339 213, 262, 320
İmaret Önü, 73
Hüseyin Çiçek, 115 İbrahim kethüda ibn-i Abdülmen- İmaret Sokağı, 73
Hüseyin Efendi, 49, 143, 145, 203, nan, 194
219, 330, 331, 334, 337 imarethâne, 101, 129, 184, 343, 346
İbrahim Paşa, 63, 64, 66, 75, 156,
Hüseyin HâkiEfendi (Şirket-i 182, 228, 292, 351, 353, 354, 355 İmparator, 30, 34, 35, 36, 38, 39, 40, 41
Hayriye müdürü), 275 İbrahim Paşa Çeşmesi, 63, 64, 66, İmparator V. Jan Paleoloğ, 37, 38, 41
Hüseyin Hasbi Efendi (Hattat), 75, 354, 355 İmparatoriçe, 31, 35
313 İbrahim Paşa Su Terazisi, 63 İmparatoriçe Anna, 35
Hüseyin HüsnüEfendi (Salı Tekke- İbrahim Paşa Vakfı, 353 İmparatoriçe İren, 31
si), 337
İbrahim Yüksel (su bekçisi), 352 İmrahor, 50, 146, 147, 179
Hüseyin Lebib Efendi (Nâib), 49
İcadiye, 50, 57, 58, 79, 142 İmrahor Mescidi (İmrehor
Hüseyin Paşa Sebili, 74 Mescidi), 146
İçerenköy, 41
Hüsrev Ağa, 59 (Vakıf ), 144 (Mes- İnadiye, 67, 68, 74, 148, 198, 205, 243,
cid), 145 (Dârüssaâde Ağası) İçişleri Bakanlığı Arşivi, 47
291, 293, 327
Hüsrev Ağa Mescidi, 144 İfakat Hanım (Bedevî Dergâhı),
330 İnadiye Mahallesi, 148, 205, 327
Hz. Yûşâ, 282 İnadiye Menzilhâne Yokuşu, 67
İhlâs, 110
İhsan Adli Bey (Üsküdar mutasar- İnadiye Mescidi, 148
I, İ
rıfı), 48 İnas, 61
Ihlamurkuyu Köyü Mescidi, 145 İhsan Bey (Nalçacı Tekkesi şeyhi), İnas Mektebi, 61
Isparta, 27 199
İnce Minare, 215
Işık, 59 İhsaniye, 50, 57, 58, 69, 70, 145, 146,
İnce Su, 350
İbn Battûta Seyahatnâmesi, 35 349
İnkılâp, 50, 51, 57, 302
İbn-i Ali İbn-i SeyyidCafer İhsaniye Camii, -Şerifi, -Mescidi,
El-Battal, 32 69, 146 İran, 27, 29, 116, 117, 150, 187, 190,
271, 280
İbni Battûta, 35 İhsaniye Mahallesi, 69
İran Millî Eserler Encümeni, 150
İbn-i Eyas, 236 İhsaniye Suyu, 349
İbnülemin Ahmed Ağa Çeşmesi, 67 İraniler Camii, 58
İhsaniye-i Sagîr- -Camii, 69, 70
İbnülemin Ahmed Ağa Namazgâ- İranlı, -lar, 17, 24, 29, 149, 150, 151, 152
ihtisâb nâzırı, 43
hı, 68 İranlılar Derneği, 150
İl Yazıcı Defteri, 37
375
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
İranlılar Mescidi, 149 94, 95, 96, 97, 98, 101, 106, 109, İvaz Fakîh Türbesi, 60, 78, 282
İranlılar Mezarlığı, -Kabristanı, 111, 112, 115, 116, 117, 118, 119, İzahlı Osmanlı Tarihi, 36, 37, 41, 42
149, 151 120, 121, 122, 123, 127, 128, 129,
132, 133, 134, 136, 137, 140, 141, İzmir, 196
İsa Ağa Çeşmesi, 69, 349 144, 148, 150, 151, 153, 155, 156, İzmirli Ali Paşa, 117, 258
İsa Dede (Şeyh Mustafa kardeşi), 299 157, 158, 159, 160, 162, 164, 165, İzmit, 14, 25, 33, 34, 42, 44, 133, 153
166, 174, 176, 177, 179, 180, 184,
İsfendiyar, 79, 152, 236 İzmit Körfezi, 33, 42
187, 190, 193, 198, 200, 202, 205,
İsfendiyar Mescidi, 152 206, 207, 208, 209, 210, 212, 217, İznik, 25, 26, 33, 35, 38, 156, 249
İsfendiyaroğulları, 152, 236 219, 222, 223, 224, 228, 229, 230, İzzeddin Çağpar (Üsküdar kayma-
231, 232, 239, 240, 241, 242, 243, kamı), 346
İshak Paşa, 295
244, 245, 248, 249, 250, 257, 258,
İskele, 59, 62, 64, 65, 83, 121, 144, 260, 266, 270, 271, 272, 273, 282,
202, 208, 240, 248, 302, 346, 353 283, 288, 290, 294, 298, 300, 301, J, K
İskele Caddesi, 62 303, 304, 305, 306, 307, 319, 321,
Jan Paleoloğ (bk. İmparator V.), 39
322, 327, 329, 330, 331, 335, 338,
İskele Camii, 64, 240 349, 351, 352, 353 Jüpiter, 28
İskele Meydanı, 59, 121, 202, 248, İstanbul Abideleri, 123, 155, 156, Kaba Sakal Sinan Ağa, 225
302
187, 207 Kabakulak Ahmed Ağa, 125
İskelebaşı Caddesi, 64, 65 İstanbul Belediye Başkanlığı, 52 Kâbe-i Muazzama, 89, 251, 252, 274
İskembesi Sokağı, 72 İstanbul Belediyesi, 45, 290, 349 Kabristan, 61, 66, 67, 68, 70, 71, 72,
İskender Baba, 57, 162, 328 İstanbul Boğazı, 52 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 151
İskender Baba Türbesi, 282 Kabristan Sokağı, 67
İstanbul Camileri, 96, 111, 127, 132,
İskender Efendi Dergâhı, 66 137, 140, 148, 162, 164, 166, 209, Kabzımal, 59, 204
İskütarı (bk. İskütariyon, Scutari, 223, 244 kadı, 38, 43, 49, 212
Üsküdar, Eskidar), 23 İstanbul efendisi, 43 Kadıasker Ahmed Efendi Camii,
İskütariyon (bk. Scutari, Üsküdar, İstanbul Kadılığı, -kadısı, 112, 134, 127
Eskidar), 23 304 Kadıasker Camii, 297, 335, 336
İslâm, 30, 32, 34, 35, 36, 40, 83, 106, İstanbul Kadısı İbrahim Efendi, 304 Kadıköy, -Kadı Köy, -Kadıköyü, 25,
107, 146, 148, 150, 212, 288, 294, 26, 28, 29, 31, 37, 43, 45, 46, 144,
İstanbul salnâmesi, 49
337, 345, 353 210, 282, 298, 313, 320, 350, 351,
İstanbul Vakıflar Defteri, 55 35, 355
İslâm Ansiklopedisi, 40, 345
İstanbul Valisi, 44, 45 Kadıköy Kalesi, 45
İslâm Halifesi, 30
İstanbul Vilâyeti, 43, 45 Kadıköylü, -ler, 23, 284
İsmail Ağa, 86
İstanköy, 212 Kadıköyü Burnu, 25
İsmail Asım Efendi (-Çelebizâde),
165 istasyon, 280, 319 Kadim Hasan (Hattat), 312
İsmail Efendi, 93, 187, 329 İstavroz, 83, 106, 152, 153, 154, 163, Kadir Gecesi, 107, 160
164, 328, 335 Kadirî, 105, 158, 327, 328, 339
İsmail Hami Danişmend, 36, 37, 41
İstavroz Bahçesi, 153, 154 Kadirî Tekkesi, 105
İsmail Hulusi Dede, 180
İstavroz balığı, 153 Kadri Bey (Üsküdar mutasarrıfı), 48
İsmail Noyan, 19
İstavroz Camii, 152 kahvehâneler, 52
İsmail Zühdü Paşa, 93
İstavroz Deresi, 328, 335 Kaimmakam Mehmed Paşa, 311
İsmet Bey Çeşmesi, 65
İstavroz Kilisesi, 152 Kalenderhâne, 180, 196, 331
İspir, 209
İstavroz Sarayı, 106, 153 Kalenderhâne Camii, 180
İstanbul, 12, 14, 15, 17, 18, 19, 23, 28,
29, 30, 31, 32, 33, 35, 36, 37, 38, 39, İstiklal, 51, 59 Kalenderi, 188
40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 49, 51, İş Bankası, 248 Kalfa Çeşmesi, 79, 355
52, 55, 56, 58, 60, 83, 84, 85, 87, 88,
İvaz Fakîh, 60, 78, 282 Kalkanlı Alay, 23
376
DİZİN
Kalkedonya, -lılar, 23, 25, 26, 27, 28, Karaağaç, 160 kârgir, 57, 58, 59, 88, 101, 116, 146,
29, 31, 45 Karabaş Ali Efendi, 200 253, 329
Kamabas (İranlı), 29 Karaca Ahmed, 73, 74, 75, 87, 166, kârhâne, 160
Kâmil İbrahimBey, 329 196, 283, 284, 285, 286, 287, 288, Karıştıran, 300
Kâmil Paşa, 120, 275, 304, 305, 307 289, 293, 320, 334 Karkidon, 28
Kanator, 31, 32 Karaca Ahmed Camii, 73, 74, 320 Karlık Bayırı, 297
kandil, 97, 98, 108, 154, 185, 233, 265, Karaca Ahmed Tekkesi, 284, 334 Kartal, 41, 44, 72, 157, 158, 161, 328,
322 Karaca Ahmed Türbesi, 75, 196, 345, 351
Kandilli, 50, 52, 58, 83, 154, 177, 352 286, 287, 288, 289, 334 Kartal Baba, 72, 157, 158, 161, 328,
Kandilli Bahçe, 154 Karacaahmed, 14, 18, 36, 52, 61, 62, 345
63, 64, 66, 68, 73, 74, 75, 94, 123, Kartal Baba Mescidi, 157
Kandilli Camii, 154 128, 138, 146, 149, 151, 152, 180,
Kandilli İskele, -si, 58, 154 196, 214, 217, 220, 229, 240, 243, Kartal Baba Sokağı, 345
244, 281, 283, 284, 291, 293, 301, Kartal Baba Tekkesi, 72
Kâni Bey (Üsküdar mutasarrıfı), 48
311, 312, 313, 314, 319, 320, 322,
Kâni Paşa (Beylerbeyi), 193 karye, 47
327, 334, 335, 349, 353
Kanlı Köşk, 349 Karye-i Mustafaviyye, 248
Karacaahmed Caddesi, 61, 62, 63,
Kantakuzen, 34, 35, 36, 37 64, 66, 74 Karye-i Şems, 37
Kanun-ı Esasi, 44 Karacaahmed mevkii, 73, 75 Kasab Sokağı, 76
Kanunî, -Sultan Süleyman, 32, 39, Karacaahmed Mezarlığı, -Kabrista- Kasaba, 47
40, 55, 116, 139, 140, 144, 162, nı, 14, 18, 36, 68, 75, 123, 128, 138, Kasım Ağa, 70, 123
181, 184, 189, 193, 210, 235, 236, 149, 152, 217, 220, 229, 244, 281,
Kasım Ağa Çeşmesi, 70
243, 244, 270, 277, 287, 290, 346 291, 293, 311, 312, 313, 322, 334
Kasım Ağa Sokağı, 70
Kapalı Sebil, 74, 75 Karacaahmed Mezarlık Müzesi, 52
Kasımağa, 71, 72
Kapalı Sebil Kabristanı, 75 Karacaşehri, 33, 43
Kasımoğlu Hacı Hamza Mescidi
Kapıağası, 79, 86, 349 Karadeniz, 25, 26, 27, 31, 32, 39, 41,
Vakfı, 55
204, 229
Kapıcı Tekkesi, 334 Kassam, 56, 64, 120
Karadeniz Boğazı, 25, 27, 31, 204
Kaptan, 61, 79, 141, 155, 156 Kassam Efendi Çeşmesi, 64
Karaferye, 194
Kaptan Paşa Camii, 155 Kassam Efendi Maslağı, 64
Karakız, 311, 312
Kaptan Paşa Sokağı, 61 Kassam Lütfü, 56
karakol, 27, 45, 202, 231
kaptan-ı derya, 269 kassam-ı ahdep, 314
karakolhâne, 177, 290
Kapu Ağası Camii, 71 Kastamonu, -lu, 200, 224, 236, 237
Karakolhâne Sokağı, 79
Kapuağası, 71, 78 Kastamonu Beyi, 236
Karaman, 38, 209, 287, 295
Kapuağası Namazgâhı, 78 Kastamonulu Şeyh Şaban Efendi,
Karaman Seferi, 38
Kara Ağaçlar Kabristanı, 75 200
Karamanlı Yunus Emre, 287, 288
Kara Çelebizâde Abdülaziz Efendi, Kâtip Ali Çelebi ibn-i İvaz, 194
295 Karamanlızâde Şeyh AhmedEfen-
Kâtipzâde Hattat Mustafa, 98
di, 252
Kara Davud Paşa Camii, 61, 125 Kavak, 39, 40, 59, 68, 84, 143, 144,
Karamanoğlu, 42
Kara Kadı Mahallesi, 120 159, 160, 201, 237, 238, 351, 353,
karanfil, 122, 154, 259 355
Kara Kadı Mektebi, 63
karanfilli üzüm şerbeti, 47 Kavak Ağaları, 39
Kara Kadı Mescidi, 63
karargâh, 30, 36 Kavak Çeşmesi, 68
Kara Mustafa Paşa, 157
Karasi, 34 Kavak İskelesi, 59, 68, 84, 143, 159,
Kara Nişancı, 56, 126, 127
Karasi Beyi, 34 160, 201, 238
Kara Osman Bey, 43
377
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Kavak İskelesi Camii, -Mescidi, Kefçe Dede Camii, 66 Kısıklı Camii, -Şerifi, 78, 163, 212
159, 201 Kefçe Dede Mahallesi, 66 Kısıklı Mahallesi, 77
Kavak Kalesi, 40 Kefçe Dede Türbesi, 290 Kışla Meydanı, 69
Kavak Saray, -ı, 84, 160, 237, 238, 353 Kefçe Hoca, 89, 290 Kız Kulesi, 31, 32, 36, 43, 94, 231, 354
Kavak Sarayı Camii, -Mescidi, 160 Kehhal, 133 Kız Memi, 270
Kavaklı İskele Sokağı, 144 Kelime-i Tevhid, 92, 183, 185, 274, Kızıl, 83, 138, 235, 236, 276, 277
Kavalalı Mehmed Ali Paşa, 306 307 Kızıl Ahmed, 235, 236, 277
Kavânîn Risalesi, 26 Kemâl Elker (Kitapta Erken…), 19 Kızıl Mescid, 83, 138
Kavsara, 161, 289 Kemal Reis, 91 Kızıldeniz, 91
Kavsara Baba, -Dede, 289 Kemeraltı Çeşmesi, 73 Kızlar Ağası Mahallesi, 86
Kavsara Mescidi, 161 Kemeraltı Mescidi, 75 Kızlarağası Camii, 66
Kavsara Mustafa Dede, -Efendi, Kemeraltı Sokağı, 73
161, 289 Kiçi Pınar, 352, 355
Kengirili Abdullah Efendi, 219 Kilise, 164
Kavsara Türbesi, 289
Kerâmeddin Efendi, 201 Kilise Camii, 164
Kavsarazâde Mustafa Dede, 161
Kerime Hatun, 58, 162 Kilisli, 136, 245
Kavukçular, 128
Kerime Hatun Camii, 162 Kirazlı Tepe, -Kirazlıtepe, 50, 115,
Kaygusuz İbrahim Baba Kabrista-
nı, 75 Kerküklü, 119 164
Kayış Dağı, 41, 42, 227, 351, 352, 353 Kerküklü Seyyid Hasan Paşa, 119 Kirazlıtepe Camii, 164
Kayış Dağı Suyu, 227, 351, 352 kervansaray, -lar, 17, 24, 25, 46, 181, Kireçhâne, 354
343, 346 Kirişçi, 60, 194
Kayış Pınarı, 41, 351, 352, 355
keşiş, 164 Kirişçi Sokağı, 194
Kaymak Mustafa, -Paşa, 55, 58, 59,
83, 155, 156, 157, 165 Kethüda Çeşmesi, 65 Kîsûdar, 46
Kaymak Mustafa Camii, 55 Kethüdâ-yı Mehmed Şâkir, 320 Kîsûdar Mahmud Efendi, 46
Kaymakçı Şeyh, 162 Keyhato (İlhanlı), 236 kitabe, 85, 87, 89, 92, 93, 94, 95, 99,
Kaymakçı Tekkesi Mescidi, 162 Keyhüsrev, 27 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109,
kıble, -Kıble,88, 89, 90, 92, 93, 94, 95, 110, 111, 112, 114, 115, 118, 119,
Kaymakçıoğlu, 311
99, 100, 105, 107, 109, 113, 115, 120, 125, 126, 127, 135, 137, 138,
Kaymakçızâde Şeyh Mehmed 139, 141, 144, 145, 146, 150, 151,
116, 125, 126, 130, 131, 133, 134,
Efendi, 283 152, 158, 162, 165, 174, 183, 184,
135, 138, 140, 142, 152, 154, 157,
Kaynana, 58 165, 176, 182, 183, 185, 188, 194, 188, 190, 200, 202, 206, 212, 214,
195, 199, 202, 207, 208, 214, 215, 217, 218, 221, 222, 228, 232, 239,
Kayserili Ahmed Remzi Efendi,
221, 222, 227, 234, 239, 240, 242, 242, 249, 250, 253, 257, 259, 260,
179
246, 250, 259, 261, 264, 265, 279, 263, 266, 270, 271, 272, 273, 276,
Kayyum, -başı, 65, 69, 70 278, 279, 280, 281, 282, 283, 284,
291, 293, 295, 299, 301, 345
Kayyumbaşısı Hacı Hasan Efendi, 286, 288, 296, 297, 299, 302, 303,
188
Kıbrıs, 119 319, 320, 321, 332, 334, 337, 338,
kazâ-i erbaa, 44 Kılıç Ali Paşa, 130, 132, 183 339
Kazasker Ahmed Efendi Camii, 70 Kılıç Arslan Bey, 294 Klerhos (Kumandan, Ispartalı), 27
Kazasker Ahmed Efendi Mahalle- Kılıçarslan, 32 Klitemnestr (Klytaimnestra), 23
si, 70 Kılkış (zırhlı gemi), 338 Klytaimnestra (Klitemnestr), 23
Kebir Su Maksemi, 76 Kırım, 19, 35 Koca Ağa Mimar Sinan (bk. Sinan,
Keçi Ağılı, 118 Kırşehirli Ayış, 165 Mimar Sinan), 17, 122, 128, 174,
211, 343
Kefçe Dede (Kepçe Dede), 50, 57, Kısıklı, 51, 57, 59, 60, 77, 78, 153, 163,
59, 66, 76, 90, 290 212, 213, 349, 350
Koca Mehmed Paşa, 117
378
DİZİN
Kocaeli, 14, 26, 37, 39, 41, 42 Krizeis (Chryseis), 23 Kuyu, 61, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 74,
Kocaeli Kazası, -Livası, 26, 37 Krizepolis (Chrysopolis), 23, 24, 25, 75, 76, 77, 78, 79, 80
Kocamustafapaşa, 55 26, 29, 31, 33, 34 Kuyubaşı Kabristanı, 74
Koçhisar, 266 Krizepolisliler, 26 Kuyûd-i Kadîme, 288
Koçu, 236 Ksenofon, 23 Kuzguncuk, 36, 50, 52, 57, 65, 83,
kubbe, 89, 93, 95, 96, 99, 104, 110, 152, 176, 202, 245, 290, 291, 338
Konaksa mevkii, 27
117, 122, 125, 127, 130, 131, 132, Kuzguncuk Camii, 176
Konya, 11, 14, 15, 17, 26, 32, 42, 98, 149, 155, 165, 175, 176, 177, 182,
160, 207, 215, 240, 276, 277, 294, 185, 187, 206, 207, 214, 215, 220, Kuzguncuk Kayık İskelesi, 65
295 231, 233, 250, 252, 253, 258, 259, Kuzguncuk yolu, 57, 338
Konya Selçukîler Devleti, 276 261, 271, 276, 279, 280, 302, 344,
Kübrevîyye, 212, 298, 299, 300
353, 355
Konya Selçukîleri, -Selçukluları, 26, Küçük Asya, 23, 25, 26, 27, 29, 34
32, 215 Kudüs, 219
kule, -Kule, 29, 30, 38, 83, 209, 210, Küçük Çamlıca, Küçükçamlıca,
Konyalı Cici, 117 -Dağı, 29, 46, 52, 58, 77, 78, 79, 91,
330
Konyalı Kardeşler Mescidi, 240 111, 112, 119, 265, 320, 323, 350
Kule Bağçesi, 210
Konyalı Mesud Efendi (Nâib), 49 Küçük Çamlıca Namazgâhı, 320
Kuleli, 14, 50, 58, 83, 128, 165, 210,
Koru Ağası Mehmed Arif, 133 Küçük Çamlıca Suyu, 350
243, 323
Koru Demirağ, 279 Küçük Davud Paşa, 56
Kuleli Bahçe Camii, -Mescidi, 165
Korucu Baba Türbesi, 66 Kuleli Bahçesi, -Kulelibahçe, 83, Küçük Frigya, 26
Koruluk mevkii, 78 165 Küçük Selimiye Camii, 217
Koruma Derneği, 137, 286, 334, 345 Kuleli Taş Ocakları, 128 Küçük Yokuş, 165
Kostantiniyye, 30, 32, 34, 38, 43, 257 Kulluk, 354 Küçükçamlıca Çeşmesi, 77
Koşuyolu, 78, 79, 349 Kumru Mescidi, 165 Küçükçekmece, 44
Kovacı Dede Türbesi, 75 Kurbağa Nasuh, 166, 167, 171, 174
Küçüksu Camii, 176, 177
Koyuncuzâde (Hattat, Üsküdarlı Kurbağa Nasuh Ağa Hankâhı, 171
Ahmed), 311 Küçüksu Deresi, 177
Kurbağa Nasuh Camii, -Mescidi,
Köftuncuoğlu Çeşmesi, 79 166, 174 Küçüksu Kasrı, 176, 177, 247
köle, 30, 107 Kurban Bayramı, 228, 229 küfeki, 49, 178, 206, 259
Köprülü Mehmed Paşazâde Fazıl Kurban Nasuh, 57, 132, 166, 167, Külâhçı Baba Dergâh, 71
Ahmed Paşa, 247 168, 171, 174, 313 Külhan Sokağı, 67
Köprülüzâde Ahmed Paşa, 228 Kurban Nasuh Baba, 166, 167, 174 Küplüce, 50, 58, 90, 115, 177, 178
Köprülüzâde Mustafa Bey, 291 Kurban Nasuh Baba Camii, 166, Küplüce Camii, 177
174
Kör Bakkal, 71, 242 Küplüce Dağı, 178
Kurban Nasuh Dergâhı, -Tekkesi,
Kör Bakkal Mescidi, 242 Küplüce Mezarlığı, 178
171, 313
Körler Memleketi, -Körler Şehir KüplüceSokağı, 177
Kureyşi, 297
(bk. Kadıköy,-ü), 28
Kuru Çeşme Camii, 175 Kürt, 236
Köse Kâhya Çeşmesi, 78
Kuru Çeşme Mektebi, 162 Kütahyalı, 134, 136
Kösem Sultan, -Kösem Vâlide Sul-
tan,59, 83, 121, 123 Kuru Kafa, 219 Kütahyalı Hacı Ali Paşa, 134
Kösem Vâlide Çeşmesi, 67 kuş, 99, 137, 149, 230 Kütahyalı Şeyh Seyyid Ali Efendi,
kuş köşkleri, 99, 137 136
Kösem Vâlide Sultan Camii, 83, 123
Köşk, -ün, -ü, -ler, 17, 99, 199, 319 Kuşkonmaz Camii, 237 kütüphâne, -Kütüphâne, -si, 71, 80,
88, 160, 201, 221, 238, 245, 248, 265
köy, -ler, 32, 47,51, 83, 212, 248, 288, Kutbuddin Yalım (Şeyh Mehmed
298, 300 Nuri Efendi torunu), 171, 174 Kybele (bk. Kibele, Sibel), 26
379
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
380
DİZİN
381
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Efendi), 213, 218, 222 (Serçe Meydancık Çeşmesi, 75 Mihrimah İmareti, -Mihr-i mah,
Hatun), 225 (Solak Sinan), 229 Meydancık Sokağı, 75 65, 182, 191, 192, 346
(Şehidlik), 231, 237 (Şerefâbâd), Mihrimah Külliyesi, 28, 181, 192
238, 239 (Tabaklar-Konyalı Meydanlık Mezarlığı, 67
Kardeşler), 240, 242 (Fatih- Mezad Hocası Kabristanı, 71 Mihrimah Medresesi, 273, 346
Toygar Hamza-Takkeci- mezar, -lık, 18, 52, 58, 75, 88, 90, 92, Mihrimah Mektebi Muallimi
Arakiyyeci-Kör Bakkal), 95, 100, 105, 113, 115, 117, 118, Meşrutası, 64
242, 243 (Takkeci), 244, 245
120, 123, 127, 128, 133, 139, 140, Mihrimah Sultan Çeşmesi, 65
(Tenbeller-Toygar Hamza- 141, 144, 145, 148, 149, 151, 152,
Tunusbağı), 246 (Ümmühânî Mihrimah Sultan İmareti, 191, 346
158, 166, 167, 178, 180, 185, 186,
Hatun-Vaniköyü), 247, 248 188, 189, 190, 191, 192, 193, 197, Mihrimah Sultan Medresesi, 65,
(Yeni Çeşme), 259, 266, 270, 277 199, 203, 204, 212, 220, 221, 223, 181
(Hacı Paşa), 278 (Hacı Hoca), 228, 229, 240, 241, 243, 244, 245, Mihrimah Sultan Mektebi, 65
280, 281, 289, 290, 291(Nalçacı),
257, 259, 260, 261, 267, 268, 269,
297, 298 (Sarı Kadı Köyü), Mihrimah Sultan Vakfiyesi, 193
275, 278, 280, 281, 282, 283, 284,
300 (Sarı Kadı Köyü), 303, 322 Mihrimah Vâlide Sultan, 59
286, 289, 290, 291, 293, 295, 296,
(Şehidlik), 328 (Alaca Minare), 297, 298, 299, 302, 303, 304, 312,
329, 331 (Özbekler Tekkesi),
Mihrişah Emine Hatun, 95
319, 329, 330, 337, 338, 339
332, 333, 334, 335, 345, 354 Millet Kütüphânesi, 83
(Bulgurlu) mezar taşı, -ları, 18, 52, 88, 90, 92, 95,
Millî Eğitim, 345
100, 105, 113, 115, 117, 118, 120,
Mescid Sokağı, 70, 72 127, 128, 133, 139, 140, 141, 144, Mimar, 17, 28, 56, 85, 117, 123, 125,
Mescidi Şerif Sokağı, 72 145, 148, 149, 151, 152, 158, 166, 129, 132, 142, 174, 175, 177, 181,
167, 178, 186, 188, 189, 190, 191, 182, 189, 210, 222, 231, 234, 250,
mesire, 17, 33, 46, 282, 351, 352
192, 193, 197, 199, 203, 204, 212, 259, 269, 270, 276, 277, 287, 288,
Mesîre-i Kayış Pınarı, 351 220, 221, 223, 228, 229, 240, 241, 292, 343, 344, 346
Mesnevî, 267 243, 244, 245, 257, 259, 260, 267, Mimar Kasım Ağa, 123
Mesud Efendi, 49 (Nâib, Konyalı), 268, 275, 278, 280, 281, 286, 289,
290, 291, 293,295, 296, 297, 298,
Mimar Nasuh, 132, 174
201, 269 (Şeyh)
299, 302, 304, 312, 329, 330, 337, Mimar Sinan (bk Sinan, Koca Ağa
Meşihat, 67, 78 338, 339 Mimar...), 17, 28, 56, 85, 117, 125,
Meşrutahâne, 61, 64, 67, 73, 75, 76, 129, 132, 142, 174, 175, 189, 210,
Mezobitini, 34
80 222, 231, 234, 259, 269, 270, 276,
Mısır, 31, 91, 117, 119, 120, 149, 157, 277, 287, 288, 343, 344, 346
Mevlânâ, 17, 55, 56, 194, 293, 294, 158, 178, 219, 224, 241, 250, 266,
311, 292, 305, 306, 307
Mimar Sinan Çarşısı, 56, 125
Mevlânâ Ali, 56 Mısır valiliği, 117, 224, 305, 307 minare, 97, 109, 110, 111, 118, 132,
136, 141, 183, 205, 224, 246
Mevlâna Celaleddin-i Rûmî, 293, Mısır Valisi, 120, 157, 305, 306
294 Minkarîzâde, 63
Mısırlızâde oğlu Rıza, 238
Mevlânâ Kadri, 56 Minkarîzâde Medresesi, 63
Mısırlızâde Seyyid Abdullah, 315
Mevlâna Mehmed Çelebi ibn-i Mir Rıza, 278
Nurullah, 194 Mısrîzâde Ali, 112
Mirahur, -mîrâhur, 62, 101, 119, 146,
Mevlâna Mehmed Rasim Efendi, Mihrap, 110, 131, 142, 176, 185, 215, 148, 228, 229, 277
311 232
Mirahur Camii, 62
Mevlânâ Yarhisarizâde, 56 Mihrimah, -Mihr ü mah, -Mihr-i
mah, -Mihri-mah, 17, 27, 28, 59, Mirahur Çeşmesi, 62
Mevlânâ Yusuf, 55 64, 65, 83, 116, 130, 181, 182, 183, Mirahur Mahallesi, 62
Mevlevî, 105, 179, 218, 219, 220, 268, 184, 185, 186, 187, 188, 191, 192, Mirahur Mescidi, 146
327 193, 194, 258, 259, 261, 266, 267,
269, 273, 346, 350 mirî, 46
Mevlevî Numan Dede, 179
Mihrimah (Sultan) Camii, 64, 83, Mirliva Mahmud Paşa, 336
Mevlevî Şemsî, 268
182, 184, 186, 187, 188, 191, 192, Miroğlu Sokağı, 72
Mevlevîhâne, 179, 180 258, 269, 273 Mirza Mehmed Paşa, 236, 277
382
DİZİN
Muğla, 112 Mustafa Paşa Çeşmesi, 64, 354 Nakkaş Baba, -Türbesi, 290
Muhakemat Reisi, 157 Mustafa Reşit Paşa, 219 Nakkaş Hasan, 141
Muhammed ibn-i Muhammedil Mustafa Rızaeddin (Şeyh), 220 Nakkaş Tepe, Nakkaştepe, 46, 52
Ensârî, 127 Mustafa Tâbi - Efendi, 314, 315 Nakşî, 15, 297, 327, 328
Muhasebeci Köşkü, 199 Muvakkit, -hâne, 69, 80 Nakşibendî, 143, 218, 219, 220, 221,
Muhyiddin Bey (Hacı Hoca Türbe- Müderris, 69, 100, 104, 134, 178, 335 280, 281, 329, 331, 332, 333, 334
si), 279 Müderris İbrahim Edhem, 178 Nakşibendî Ahmed Hamdi Efendi,
Muhyiddin Efendi, 125 (Bezcizâ- 220
Müderris Mustafa Efendi, 134
de), 201 (Şeyh), 292 (Şeyh), 293 Nakşibendî Hacı Dede Tekkesi, 334
(Şeyh), 327 (Şeyh) Müezzin, 61, 65, 72, 77, 79, 93, 114,
115, 116, 132, 141, 154, 165, 177, Nakşibendî Şerife Hanım, 221
Muhyiddin Üstündağ (Vali), 207 185, 199, 201, 204, 215 Nalçacı Camii, 198
Mukîm Efendi (Şeyh), 327 Müezzin Cemil Efendi, 93 Nalçacı Halil, 198
Mumcubaşı Mescidi, 198 Müezzin Meşrutahânesi, 61, 72, 77, Nalçacı Halil Sokağı, 198
Mumcuzâde Mektebi, 65 79 Nalçacı Hasan Sokağı, 198, 291
Mumhâne Sokağı, 61 Mühelhil, 234, 235 Nalçacı Mescidi, 291
Murad Hüdâvendigâr, 35, 38 Mühimme Defteri, 133 Nalçacı Şeyh Halil Efendi, 199, 291
Murad Kaptan (Alaca Minare Mühr-i Süleyman, 97, 251 Nalçacı Tekkeci, 76
Mescidi), 91 mülkiye, 43, 219 Nalçacı Tekkesi Mescidi, 198
Murad Kaptan Mescidi (bk. Alaca Müneccimbaşı, 292
Minare Mescidi), 91 Nalçacı Tekkesi Sokağı, 75
383
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Nalçacı Türbesi, 291 Nazikî Efendi, 292 Nurbânû Vâlide Sultan, 125, 131,
Nâli Mehmed Efendi, 269 NazlıHanım (Said Halim Paşa re- 312, 343
Namazgâh Çeşmesi, 65, 69 Nimetullah Efendi (III. Selim Orhan Gündey (Belediye Şube
mürşidi), 220 Müdürü), 52
Namazgâhı, 78, 319, 320
Nisetyatos (Eskihisar), 33 Ormanlı (köy), 337
Namık, 51, 107
Nişancı, 213, 242, 294, 355 Orta Sofa Mescidi, 201
Namık Kemal, 51
Niyaz Efendi, 143 Orta Vâlide, 83, 121, 128, 129, 343
Nasır Sokağı, 137
Nizam-ı Cedid, -Ocağı, 346 Orta Vâlide Camii, - Sultan, 83,
Nasuh, 167 121, 128, 129
nizamnâme, 24, 44
Nasûhî, 57, 76, 166, 200, 291, 292, Osman Dede Mescidi, 64
293, 327 Nuh Kuyusu,-Nuhkuyusu, 71, 72,
115, 121, 157, 293,328, 334, 349 Osman Dede Sokağı, 64
Nasûhî Dergâhı, 200
Nuh Kuyusu Camii, 115 Osman Efendi Camii, 202
Nasûhî Hacı Mehmed Efendi, 200
Numan Dede (Mevlevî), 179 Osmanlı, 11, 17, 25, 26, 33, 34, 37, 38,
Nasûhî Tekkesi, 76, 200, 292 40, 41, 42, 43, 44, 46, 60, 96, 107,
Nur Baba (Bektaşi), 335
Nasûhî Tekkesi Mescidi, 199 113, 115, 117, 122, 123, 125, 127,
Nur Baba Sokağı, 335 132, 143, 152, 154, 184, 190, 197,
Nasûhî Türbesi, 291
Nur Baba Tekkesi, 335 200, 201, 209, 210, 219, 221, 224,
Nasûhîzâde, 292 235, 237, 248, 249, 250, 258, 266,
Nur Banu Camii, 128
Nasûhîzâde Fazlullah Efendi, 292 277, 288, 290, 294, 312, 335, 351
Nurbânû Sultan, 125, 129, 167, 210,
Nasûhîzâdeler, 201 211, 212, 248, 286, 343, 349 Osmanlı Devleti, -İmparatorluğu,
17, 25, 43, 113, 143, 221, 224, 237,
Nazikî Dergâhı, 292 Nurbânû Sultan Külliyesi, 343 249, 258, 288, 294
384
DİZİN
Osmanlı Müellifleri, 125, 132, 201, Paşa, 19 (Haşim), 24, 26 (Âşık), İbrahim), 156 (İbrahim-
219, 248, 250, 266, 335 27 (Piyale), 28 (Barbaros Kaptan Mustafa), 157 (Tatar
Osmanlı Sarayı, 209 Hayreddin), 32 (Ragıp), Osman-Mehmed Reşid-Münir
38 (Çoban Mustafa-Âşık), Hüseyin-Nevşehirli İbrahim-
Osmanlılar, -ın, 17, 24, 26, 37, 38, 43, 39, 40 (Çandarlı Halil), Kaymak Mustafa-Kara
160, 215, 236 41, 42 (Çandarlı Halil), 45 Mustafa-Poçinli İbrahim), 158
Osmanzâde Taib Efendi, 251 (Cemil-Piyale), 46, 50 (Rum (Kavalalı Mehmed Ali-Derya
Mehmed), 55 (Kaymak Kaptanı Mehmed-Mehmed
Ö
Mustafa-Rum Mehmed), 56 Ali), 163 (Ahmed Vefik), 165
(Küçük Davud), 57 (Cadde, (Kaymak Mustafa-Şair Pertev-
Öküz Limanı, 288, 340 sokak, vakıf ), 58, 59, 60, 61- Nevşehirli İbrahim-Merzifonlu
79 (Mahalle-Çeşme-Vakıf ), Kara Mustafa), 166 (Selim), 167
Öküz Mehmed Paşa (bk. Mehmed 86 (Şevket), 87 (Rodosîzâde (Öküz Mehmed), 178 (Bursalı
Paşa), 167, 229 Fethi Ahmed), 88 (Mehmed, Nureddin-Hasan Rasim-Abdi-
Ömer Ağa, 105, 244 Besim, Mahmud, Ahmed), 90 Şair Pertev), 180 (Ahmed
(Damat İbrahim), 92 (İsmail Fevzi), 182 (Sakızlı İbrahim),
Ömer Bey Çeşmesi, 323
Zühdü-Bayrakdar Mustafa), 183 (Kılıç Ali), 184 (Rüstem),
Ömer Efendi, 58, 112, 144, 319 93 (İsmail Zühdü-Bayrakdar 186 (Rüstem), 188 (Sinan),
Ömer Hilmi Kasrı, 142 Mustafa), 96 (Ragıb Mehmed), 191 (Ferik Ethem-Reşid),
97 (Siyavuş), 98 (Doğancı 192 (Rüstem-Şamlı Hacı
Ömer Kirazoğlu (Mimar), 175 Hacı Ahmed), 100 (Gazi Mehmed), 193 (Rüstem-Sinan-
Ömer Lütfi Efendi, 58(Vakıf ), 111, Osman), 101 (Rüstem), 113 Piyale-Semih-Kâni), 196 (Şehid
112 (Şeyhülislâm) (Nevşehirli İbrahim-Mehmed), Ali), 197 (Yağlıkçı Mehmed),
Ömer Paşa Türbesi, 72 113 (Bayram), 116 (Damat 199 (Abdullah-Cemil-Hasan),
Hasan), 117 (Çakırcıbaşı 200 (Ebubekir Rüstem, Rüstem
Örfî, 185 Hasan Paşa-Doğancıbaşı Hacı Ebubekir-Hasan), 201 (Safvetî),
Özbekler, 65, 196, 278, 279, 328, 331, Ahmed-Koca Mehmed-İzmirli 202, 206 (Rum Mehmed), 207
333 Ali-Zal Mahmud), 118 (Zal (Murad-Mehmed-Mahmud),
Özbekler şeyhi damadı CemilBey, Mahmud-Çakırcı Ahmed- 208 (Rum Mehmed-Şemsi-
196 Çakırcıbaşı Hasan-Hamdullah- Şevket), 209 (Ahmed Vefik),
Abdullah-Sokullu Mehmed), 212 (İzzet Ali-Pertev) 218
Özbekler Tekkesi, 65, 278, 279, 331, 119 (Abdullah-Kerküklü (Pertev), 219 (Pertev-Mehmed
333 Hasan-Baynueğri Abdullah), Said-Akif-Mustafa Reşid),
Özbekler Tekkesi Mescidi, 331 120 (Kâmil-Mısır Valisi 220 (Pertev), 221 (Pertev), 222
Mehmed Ali), 125 (Davud), (Sinan), 223 (Sinan-Piyale), 224
P 126 (Davud-Türk Ahmed),127 (Sinan-Ayas), 227 (Süleyman-
(Davud), 130 (Kılıç Ali) 132 Şemsi-Süleyman), 228
Pabuççular içi, 67 (Kılıç Ali-Rüstem), 133 (Hasan (Süleyman-Recep-Köprülüzâde
Tahsin-Osman), 134 (Hacı Ali- Ahmed-İbrahim), 229 (Recep
padişah, 23, 85, 98, 101, 107, 123, Mustafa Nuri-Zühdi İsmail- (Topal)-Öküz Mehmed-
135, 153, 165, 202, 214, 221, 226, Sirozlu Yusuf Muhsin-Gedik Süleyman-Tabanıyassı
228, 236, 247, 248, 249, 293, 303, Ahmed), 135 (Hekimbaşızâde Mehmed), 230 (Şemsi), 231,
304, 305, 314, 319, 322, 345, 351 Ali), 135 (Baltacı Mehmed), 142 232, 233, 234, 235, 236, 237, 238
Paleoloğ (bk. İmparator V. Jan, V. (Çelebi Hasan-Şemsi Ahmed- (İbrahim-Bahri), 239 (Bahri-
Jan), 37, 38, 41 Hacı Ahmed), 143 (Hekimoğlu Şemsi), 243 (Rüstem), 244
Pamfilya, 31 Ali), 144 (Haydar), 145 (Ferik (Hekimoğlu Ali), 247 (Devâtdâr
Cemil), 146 (Cigalezâde Mehmed-Fazıl Ahmed-Kara
Pamuk Baba Kabristanı, 75 Sinan), 148 (Cigalezâde Sinan- Mustafa), 248, 249 (Nevşehirli
Papaz, 248, 273 Ahmet Ratib-Hakimzâde Ali), İbrahim), 257, 258 (İzmirli
149 (Ali-Şehlâ Ahmed), 152 Ali Paşa-Sakızlı Ethem), 259
Papaz Korusu, 248
(Şemsi Ahmed-Hacı Ahmed- (Melek Ahmed-Rüstem),
Paris, 44, 88 Hamdullah-Deli Abdullah), 261 (Halil-Derya Kaptanı
Parlak, 60 154 (Sinan Paşa), 155 (Kaptan- Sinan), 265 (Halil), 266 (Halil),
Kaymak Mustafa-Nevşehirli 267 (Sultanzâde Mehmed),
Parmakkapı, 165
385
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
386
DİZİN
387
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Sarı Kadı Köyü Mescidi, 210, 298, Selâmlık, 63 Selmân-ı Pak Camii, 350
300 Selamsız Caddesi, 327 Selmân-ı Pak Suyu, 350
Sarı Kadı Mehmed Dede, 212, 298, Selanik, 194, 200 semahâne, 103, 105, 260, 330
300
Selanikliler Mezarlığı, 350 Semerkandlı, 332
Sarı Kadı Mehmed Efendi (bk.
Mehmed Efendi), 33, 298 Selim Ağa, 63, 94, 245 Semerkandlı Ebû Abdullah Seyyid
Selim Ağa Kütübhânesi, -Kütüphâ- Mehmed, 220
Sarı Kadı Mescidi, 212
nesi, 63, 245 Semi Nur Hanım, 136
Sarı Kadı Türbesi, 298
Selim Ağa Mektebi, 63 Semt, -e, 86, 163, 245
Sarı Kadızâde, 210, 211, 300
Selim Baba Tekkesi, 63 Senih (Şair), 92, 103, 104, 126, 138,
Sarı Kadızâde Şeyh Mustafa Efen- 221, 331, 336
di, 210, 300 Selim Dede, 74, 284, 293
Selim Dede Kabristanı, 74 Ser Kayyum, 69
Sarı Kadızâde Türbesi, 211
Selim Han, 84 (II. Selim), 160 (III. Ser Müezzin, 69
Sarıkaya, 78
Selim), 184 (I. Selim), 298,- (III. Serbostan Abdullah Ağa, 58
Sarmaşık Sokak, 63 Selim), 346 (III. Selim) Serçe Hatun, 59, 63, 222
Sâtı, 83, 84, 153, 238 Selim Paşa Caddesi, 72 Serçe Hatun Mescidi, 63, 222
Scutari (bk. Üsküdar, Eskidar), 23 Selim Paşa Taşı, 75, 76, 166 serdengeçti, 32
sebil, -Sebil, 13, 55, 71, 74, 80, 88, Selim Sultan Dede Türbeleri, 293
121, 146, 182, 249, 250, 283, 302, serpuş, -lu, 149, 166, 267, 284, 293
303 Selimiye, 25, 46, 50, 59, 68, 69, 84, Servilik, 59, 60, 64, 104, 194
159, 201, 213, 219, 220, 221, 241,
Sedat Simavi, 155 349, 350 Servilik Caddesi, 64, 104, 194
sedef, 110, 132, 185 Selimiye Caddesi, 68, 69 Seydi Ali Reis, 91
Selahaddin Kaptanağası (Yeşilay Selimiye Camii, 69, 84, 213, 219, 349 Seyfullah Bey, 330
Cemiyeti Genel Başkanı), 18 Seyid Ahmed Deresi Köprüsü, 74
Selimiye Çeşmesi, 68
Selahaddin Tercan(Yeni Asya gaze- seyrangâh-ı doğancılar meydanı,
tesi foto muhabir),19, 210 Selimiye Dergâhı, 68, 69, 219, 220
277
Selami Ali, 50, 57, 58, 63, 65, 66, 67, Selimiye Dergâhı (Hankâhı) Ca-
mii, 217, 220 seyyah, -Seyyah,35, 231
77, 120, 136, 175, 212, 213, 225,
245, 319 Selimiye Hastahânesi, 68 Seyyah İbni Battûta, 35
Selami Ali Camii, 175 Selimiye Kışlası, 25, 68, 159, 349, 350 Seyyid Abdullah, 100, 332
Selami Ali Efendi, 63, 65, 66, 67, 77, Selimiye Mahallesi, 68 Seyyid Abdülkadir-i Geylânî, 331
120, 136, 212, 213, 225, 245, 319 Seyyid Abdüşşekür, 337
Selimiye Mektebi, 69
Selami Ali Efendi Caddesi, 63, 120, Selimiye Meydanı, 68, 69 Seyyid Ahmed, 58, 74, 75, 98, 141,
225, 245 149, 151, 206, 240, 259, 292, 327,
Selimiye Muvakkithânesi, 69 338
Selami Ali Efendi Camii, 67
Selimiye Suyu, 349 Seyyid Ahmed Deresi, 58, 71, 74, 75,
Selami Ali Efendi Çeşmesi, 67
Selimiye Tekke Camii, 349 151, 240
Selami Ali Efendi Dergâhı, 77
Selimiye Tepesi, 46 Seyyid Ahmed Efendi, 259
Selami Ali Efendi Mahallesi, 67
Selman Ağa, 50, 57, 60, 63, 100, 221, Seyyid Ahmed Münib Efendi, 327
Selami Ali Efendi Sokağı, 65, 67 222, 238, 239 Seyyid Ahmed Rifâî Tekkesi, 338
Selami Ali Efendi Terazisi, 67 Selman Ağa Camii, 221 Seyyid Battal Gazi, 33
Selami Ali Efendi Zaviyesi, 319 Selman Ağa Mahallesi, 63, 238 Seyyid Celal Türbesi, 219
Selami Dergâhı, -Tekkesi, 57, 67 Selman Ağa Mescidi, 63 Seyyid Hacı Mehmed, 319
Selami Efendi Mescidi, 212 Selman Camii, 354 Seyyid İbrahim Efendi, 206
Selâmiyye Camii, 84 Selman-ı Pak Caddesi, 221 Seyyid Mehmed Ağa, 100
388
DİZİN
Seyyid Mehmed Efendi, 247 (Mimar), 138 (Mimar), 139 Soğancılar (mevkii), 355
Seyyid Mehmed Emin Efendi, 137 (Mimar), 142 (Mimar), 146 Sokullu Camii, 122
(Cigalezâde) 148 (Cigalezâde),
Seyyid Mehmed Reşid, 264 154 (Mimar), 155 (Mimar), Sokullu Mehmed Paşa, 118
Seyyid Mehmed Tâhir Efendi, 241 167 (Mimar), 174 (Mimar), Sokullulardan MuhyiddinBey, 279
175 (Mimar), 181 (Mimar), Solak Sinan, 50, 58, 59, 65, 142, 225
Seyyid Mustafa, 96, 150, 199
182 (Mimar), 188 (Paşa), 189
Seyyid Mustafa İzzet, 199 Solak Sinan Camii, -Mescidi, 65,
(Mimar), 192 (Cağalazâde),
225
Seyyid Mustafa Tabtabaî, 150 193 (Cağalazâde), 210 (Mimar),
211 (Mimar), 222 (Paşa), 223 Solak Sinan Mahallesi, 65, 142
Seyyidî Ali oğlu Abdurrahman, 55
(Paşa), 224 (Paşa), 225 (Solak), Solak Sinan Mektebi, 65
Sıhrî Mehmed Efendi (Kız Memi, 231 (Mimar), 233 (Mimar),
Reisülküttab), 270 Solakbaşı Ağazâde Mustafa Bey,
234 (Mimar), 249 (Mimar),
336
Sık Serviler Kabristanı, 75 259 (Mimar), 265 (Derya
Kaptanı), 269 (Derya Kaptanı), Son Durak Camii, 225
Sıra Sofalar Kabristanı, 75 270 (Paşa-Mimar), 271 (Paşa), Son Durak Mahallesi, 226
Sıtkızâde Reşid Efendi, 83 273 (Mimar), 276 (Mimar), Son Posta, 127, 227, 346
Sibel (bk. Kibel, Kibele), 26, 36 277 (Mimar), 287 (Mimar),
288 (Mimar), 343 (Mimar), Strabon (bk. Üsküdar), 26, 46
Sibel Mabetleri, 26 344 (Mimar), 345 (Mimar), 346 su bendlerini, 18
Sicill-i Osmânî (bk. Süreyya Bey), (Mimar), Su Haznesi, 65, 71, 78
35, 88, 91, 107, 108, 111, 117, 118, Sinan Baba Türbesi, 70
119, 120, 123, 125, 127, 128, 146, Su Maksimi (bk. Maksim), 69, 72,
164, 186, 188, 189, 190, 193, 200, Sinan devri (bk. Mimar Sinan, -Si- 76
201, 213, 219, 220, 221, 224, 225, nan), 97, 132, 138, 139, 154, 175, Su Terazisi, 61, 62, 65, 67, 68, 69, 70,
229, 234, 239, 241, 242, 243, 258, 182, 233, 249, 276 71, 72, 74, 76, 78, 79, 80
259, 260, 261, 266, 268, 269, 270, Sinan Paşa, 76, 117, 148, 154, 193, Su yolu, 44, 353,
271, 272, 277, 280, 281, 286, 287, 222, 223, 224, 269, 270, 271
290, 291, 295, 298, 300, 302, 303,
Sultan, -lar, 17, 19, 24, 26, 27, 28, 29,
Sinan Paşa Camii, 76, 223, 224 32, 33, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43,
305, 306, 335
Sinan Paşa Çeşmesi, 76 44, 45, 46, 47, 51, 58, 59, 61, 64, 65,
Sicilya, 26 Sinan Paşa Mahallesi, 76, 222 68, 72, 79, 83, 84, 85, 87, 88, 91,
Sifri Hisar (bk. Sivrihisar), 266, 288 94, 95, 96, 100, 101, 103, 104, 105,
Sinan Paşa Sokağı, 117
106, 107, 109, 110, 111, 112, 113,
Silâhdar Abdullah, 60 Sinânî, 327 114, 115, 116, 117, 118, 120, 121,
Silâhdar Abdurrahman Ağa Camii, Sinanpaşa, 50 123, 125, 126, 127, 128, 129, 135,
202 136, 139, 140, 141, 143, 144, 145,
Sinanüddin Yusuf Paşa, 270
Silâhdar Ağa, 67 146, 151, 152, 153, 154, 155, 156,
Sipahi, 133 157, 159, 160, 161, 162, 163, 165,
Silâhdar Ağa Çeşmesi, 67 Sipahiler Mektebi, 74 167, 171, 176, 177, 179, 180, 181,
Silâhdar Hamza Paşa, 311 Sirozlu Yusuf Muhlis Paşa, 134 182, 183, 184, 186, 187, 190, 194,
Silâhdarzâde Mir Seyyid Mehmed 196, 197, 198, 200, 201, 203, 208,
Sivas, 14, 15, 116, 293
Emin Efendi, 100 209, 210, 211, 212, 213, 214, 217,
Sivâsî, 311 218, 219, 220, 221, 222, 225, 226,
Simav, 269 Sivrihisar (bk. Sifri Hisar), 266, 288 227, 229, 234, 236, 237, 238, 240,
Sinan (bk. Mimar Sinan), 17 Sivrihisarlı İbrahim Efendi, 158 241, 242, 243, 244, 245, 246, 247,
(Mimar), 28 (Mimar), 50 248, 249, 250, 257, 258, 259, 260,
(Solak), 55 (Vakıf ), 56 (Çarşı), Siyâvuş Paşa, 17 266, 267, 268, 271, 274, 275, 276,
58 (Solak), 59 (Solak), 65 Siyavuş Paşa Türbesi, 97 277, 278, 280, 282, 284, 286, 287,
(Solak-Mahalle), 70 (Türbe), Sizık Limanı, 30 288, 289, 293, 294, 298, 299, 300,
76 (Mahalle), 85 (Mimar), 302, 303, 304, 306, 307, 312, 319,
Skutari (bk. Üsküdar, Eskidar), 34,
94 (Mimar), 97 (Mimar), 98 320, 321, 322, 323, 330, 332, 334,
36
(Mimar), 117 (Sokak), 122 336, 339, 340, 343, 345, 346, 349,
(Mimar), 125 (Mimar), 128 Sofular Kabristanı, 75 350, 351, 352, 353, 354, 355
(Mimar), 129 (Mimar) 132 Sofya, 39
389
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Sultan Abdülhamid Çeşmesi, 354 Sultan IV. Murad, 39, 40, 46, 83, 121, 184 (Kanunî), 187 (Kanunî),
Sultan Abdülmecid, 47, 87, 101, 103, 143, 154, 229, 259, 266, 322 189 (Kanunî), 193 (Kanunî),
104, 127, 161, 227, 237, 289, 307, Sultan IV. Murad Camii, 83 201 (Kanunî), 209 (Kanunî),
346 210 (Kanunî), 221 (Ağa),
Sultan İbrahim, 121, 123 222 (Çakır), 227 (Cami),
Sultan Ahmed, 29, 72, 83, 84, 123, Sultan Mahmud, 59, 61, 79, 88, 109, 228 (Paşa), 229 (Paşa), 243,
182, 244, 250, 266, 353 244, 277, 287 (Yunus Emre
120, 135, 162, 197, 198, 227, 237,
Sultan Ahmed Camii, 29, 83, 244 242, 247, 258, 323, 354 oğlu), 290, 296 (Sadrazam),
Sultan Ahmed Çeşmesi, 72, 182 304 (Maliye Tezkirecisi), 312
Sultan Mahmud Camii, 226
(Müstakimzâde), 315 (Hattat),
Sultan Ahmed Türbesi, 29 Sultan Mahmud Çeşmesi, 61, 79 323 (Paşalı oğlu), 332 (Şair), 354
Sultan Bayezid Çeşmesi, 354 Sultan Mustafa, 24, 61, 64, 95, 96, (Kanunî)
Sultan Çiftliği, 51, 226, 275, 352 186, 196, 211, 298, 354 Süleyman Ağa Çeşmesi, 78
Sultan Çiftliği Köyü, 51 Sultan Mustafa Çeşmesi, 61, 64, 354 Süleyman Çakır (Selman Ağa
Sultan Çiftliği Köyü Camii, 226 Sultan Orhan, 36, 37, 289 Camii), 222
Sultan Hamid-i Evvel (bk. I. Ab- Sultan Osman, 58, 146, 236, 250, 282 Süleyman Kâni Bey (İstanbul
dülhamid, - Beylerbeyi Camii), Valisi), 45
Sultan Reşad, 109, 229, 322
58 Süleyman Paşa, 59, 69, 76, 227, 228,
Sultan Sarayı, 85
Sultan I. Ahmed, 101, 118, 121, 123, 229, 296
154, 159, 160, 229, 248 Sultan Selim, 19, 59, 68, 84, 100, 160,
Süleyman Paşa Camii, 227
183, 211, 237, 298
Sultan I. Mahmud, 45, 83, 91, 113, Süleyman Paşa Camii Şerifi, 76
118, 135, 153, 154, 218, 219, 226, Sultan Selim Camii Şerifi, 68
245, 247, 355 Süleyman Paşa Çeşmesi, 69, 76
Sultan Selim Han, 84, 298
Sultan II. Abdülhamid, 45, 106, 107, Süleyman Paşa Mektebi, 76
Sultan Selim-i Salis (bk. II. Selim),
111, 112, 114, 117, 140, 141, 171, 59 Süleymaniye, 14, 187
238, 246, 271, 293, 330
Sultan Süleyman, 95, 139, 184, 187, Süleymannâme, 287
Sultan II. Bayezid, 39, 126, 127, 221, 201, 209, 210, 244, 354
222, 287, 299, 300, 312 sülüs, -Sülüs, 89, 92, 95, 98, 99, 103,
Sultan Tepe,-Sultantepe, -si, 19, 28, 105, 109, 110, 121, 135, 139, 148,
Sultan II. Mahmud, 85, 106, 107, 46, 64, 65, 134, 140, 181, 194, 196, 158, 162, 163, 171, 173, 175, 203,
109, 116, 120, 126, 141, 153, 165, 213, 215, 216, 222, 227, 240, 242,
198, 202, 278, 328, 331, 333, 350
176, 179, 180, 196, 198, 227, 237, 264, 274, 279, 298, 301, 302, 303,
238, 241, 242, 319, 320, 350, 354 Sultan Turasan, 32, 257
311, 312, 313, 314, 315, 320, 321,
Sultan II. Mehmed (bk. Fatih Sul- Sultaniye Sokağı, 69 322, 332, 335
tan Mehmed), 41, 42, 43, 95, 128, Sultantepesi Caddesi, 64, 65 sümbül, -Sünbülî, 250, 327, 328
135, 293, 300
Suriye, 30 Süreyya Bey (Sicll-i Osmânî yaza-
Sultan III. Ahmed, 27, 28, 94, 107, rı), 91, 118, 186, 188, 189, 190,
155, 156, 157, 159, 181, 196, 208,
Surp Krikor Ermeni Kilisesi, 176
193, 201, 213, 219, 221, 229, 239,
229, 249, 250, 303, 343, 349, 350, Surre Bayrağı, 264 259, 270, 271, 272, 303, 306, 335,
351 Suyolcuzâde MustafaEfendi, 311 336
Sultan III. Mustafa, 94, 95, 100, 117, Süfyân, 30 Sütre, 320
144, 145, 203, 210, 212, 227, 237,
243, 274, 298, 319, 332 Süleyman, 15 (Tırpan), 31 (Emevî
Halifesi), 32 Kanunî, 36, 41 Ş
Sultan III. Mustafa Camii, 227 (Şehzade), 45 (Kânî Bey), 59
Sultan IV. Mehmed, 83, 94, 123, (Vakıf ), 69 (Vakıf ), 76 (Cami), Şaban Efendi Mektebi, 70
159, 187, 229, 247, 280, 286, 303, 78 (Çeşme), 79 (Cami), 95
Şabânî, -ye, 201, 292, 327
319, 320, 321, 322, 350 (Şehzâde), 113 (Silahdar),
Sultan IV. Mehmed Camii, 83 116 (Kanunî), 134 (Urfa Şabanîyye Zaviyesi, 201
Mutasarrıfı), 139 (Kanunî), Şadırvan, 66, 249, 250
Sultan IV. Mehmed’in Musallası, 140 (Kanunî), 144 (Kanunî),
320 Şah Sultan, 117, 298
162 (Kanunî), 1183 (Kanunî),
390
DİZİN
Şair, Şaire, 13 (Yahyâ Kemâl), 14 Şair Himmet (Efendi, -Hakkak), şehir emaneti, eminliği, 44, 45, 111,
(Nigâr), 47, 59 (Şair Nesimi 121, 125 349
Cd.), 85 (Vâsıf ), 87 (Şevket), 89 Şair Hükmî, 185, 186 şehit, 32, 33, 36, 39, 257, 288
(Selim), 92 (Senih), 93 (Âsım),
98 (Sezai), 100 (Naşid İbrahim Şair Hüseyin Efendi, 136 Şehlâ Ahmed Paşa, 149
Bey), 103 (Senih-Ziver), 104 Şair Kâsım, 238 Şehrîzâde Mehmed Said, 135
(Senih-Cevrî), 106 (Mehmed Şair Mehmed Akif Bey, 177, 178 Şehzâde, -ler, 41, 95, 112, 116, 121,
Akif ), 107 (Mektupçu Namık), 142, 156, 186, 287, 288, 354
108 (Afif-Tevfik-Reşid), 111 Şair Mehmed Arif, 274
(Sermed-Refet), 116 (Ziver), Şair Naşid İbrahim Bey, 100 Şehzâde Camii, 288
121 (Fevzi-Himmet), 125 Şehzâde Ömer Hilmi Kasrı, 142
Şair Nimet Efendi, 226
(Fevzi), 126 (Senih-Hâmid-
Şair Pertev Paşa, 165 Şehzâde Seyfeddin Çeşmesi, 354
Rıza), 128 (Cevrî-Ali Efendi-
Sâî), 135 (Şehrizâde Mehmed Şair Refet, 111, 155, 244, 278 Şehzâde Sultan Mehmed Çeşmesi,
Said), 136 (Kilisli Hüseyin), 138 354
(Senih), 141 (Sa’di), 143 (Cevrî), Şair Rifat, 153, 337
Şehzâde Sultan Süleyman Çeşmesi,
145 (Semih), 149 (Bahri), Şair Sâfî, 297 354
153 (Rifat), 155 (Refet), 165 Şair Senih (bk. Senih), 92, 103, 104,
(Pertev Paşa), 171 (Şemsi), 176 Şehzâde Süleyman Çelebi, 41
126, 138, 331, 336
(Tahsin), 177 (Mehmed Akif Şehzâdebaşı Camii, 187
Bey), 178 (Mehmed Akif Bey), Şair Tahsin, 176
Şeker Maslağı, 77
179 (Kayserili Ahmed Remzi), Şair Taib, 250, 251
185 (Hükmî), 186 (Hükmî), 190 Şeker Maslağı Caddesi, 77
Şair Tevfik, 108
(Hâşimî-Geylanî Abdülvâsi), Şeker Suyu, 226
198 (Vâsıf ), 199 (Zekaî), 200 Şair Ulvî, 232
Şekercizâde Said Mehmed Efendi,
(Âsım), 202 (Bihiştî), 203, Şair Vâsıf, 85, 198, 237 311
204, 219, 221 (Senih), 226 Şair Zekaî, 199
(Nimet), 231, 232 (Ulvî), 234 Şeki, 39, 41
(Mühelhil), 235, 236 (Şemsi Şair Ziver, 103, 116 Şemeddin Efendi (Şeyh), 328
Paşa), 237 (Vâsıf ), 238 (Kâsım), Şaire, 278 Şems köyü, 37
239 (Hâfız), 243 (Hâşimi), 244
Şaire Leyla, 278 Şemseddin Sami Bey, 91, 229, 295
(Refet), 247 (Fazıl Rızayî), 250
(Taib), 251 (Taib), 252, 260, Şam, 30, 31, 32, 235, 276, 277, 298 Şemseddin Ya’kub, 235
266, 269, 272, 274 (Mehmed şariyyehâne, 213 Şemsi Ahmed Paşa, 59, 142, 152,
Akif ), 278 (Refet-Leyla), 230, 231, 232, 234, 235, 236, 237,
Şark, 23, 24, 121, 184
280 (Buharalı Haydar), 281
277, 278
(Haydar-Hâşimi), 286 (Âsârî), Şarki Romalı, 17
287, 297 (Sâfî), 302 (Bâkî), 306, Şarklı, 35, 39, 321 Şemsi Ahmed Paşa Türbesi, 231,
330 (Şemsi), 331 (Senih), 336 278
(Senih), 337 (Rifat), 343 (Sâî), Şarl Teksiye (bk. Charles Texier),
24, 25
Şemsi Bey, 58
346 (Sâî)
Şatırzâde Mehmed Emin Efendi, Şemsi Paşa, 17, 59, 79, 83, 84, 85, 98,
Şair Afif, 108 140, 144, 152, 184, 208, 227, 230,
134
Şair Âsım, 93, 200 231, 232, 233, 234, 235, 236, 237,
Şâzilî, 327 238, 239, 301, 302, 353, 354
Şair Bahri, 149
Şebinkarahisarı, 177 Şemsi Paşa Caddesi, 144
Şair Bihiştî, 202
Şehameddin Efendi, 201 Şemsi Paşa Camii, 83, 98, 184, 227,
Şair Cevrî, 104, 128, 143 230, 232, 233, 353
Şehid Ahmed Paşa, 72
Şair Fazıl Rızayî, 247 Şemsi Paşa Kasrı, 85
Şehidlik Mescidi, 322
Şair Fevzi, 121 Şemsi Paşa Külliyesi, 230
Şehidlik Namazgâhı, 322
Şair Geylanî Abdülvâsi Efendi, 190 Şemsi Paşa Şerefâbâd Sarayı, 208
şehir, 11, 12, 23, 28, 37, 40, 41, 43, 44,
Şair Hâmid, 126 45, 51, 107, 111, 146, 349 Şemsi Paşa Türbesi, 301
Şair Hâşimî, 190, 243, 281
391
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
Şems-i Tebrîzî, 17, 219 İbrahim Efendi, Hasan Efendi), Şeyh Abdürrahman Nesîb, 267
Şemsipaşa, 52, 84, 85, 227, 237 210 (Mustafa Efendi), 212 Şeyh Ahmed, 189, 267, 327
(İlyas Bey, Abdullah Efendi),
Şerefâbâd, -Şerefâbâd, 84, 85, 97, 218 (Ali Behçet Efendi), 219 Şeyh AzizEfendi, 205
227, 237, 238, 349, 351, 353 (Kengirili Abdullah Efendi), Şeyh Camii, 60, 63, 64, 166, 271, 327,
Şerefâbâd Camii, -Mescidi, 237 220 (Nimetullah Efendi), 350, 354
221 (İbrahim Hayrânî), 223
Şerefâbâd Sahilsarayı, 97, 237 Şeyh Camii Sokağı, 63
(Firdevsî, Seyyid Mehmed
Şerefâbâd Sarayı, 84, 237 Nurullah, Ahmed Nesib), 226 Şeyh Camii Zaviyesi, 64
Şerhü Gazel-i Mısrî-i Niyazî, 201 (Divitçizâde Mehmed Efendi), Şeyh Fevzi Efendi, 335
238 (Camii), 239 (Divitçizâde),
Şerif Paşa Sebili, 74 Şeyh Feyzullah Efendi, 205
247 (Vânî Mehmed Efendi),
Şerife Emine Hanım, 92 252 (Karamanlızâde Ahmed Şeyh Gazali Hatib Ahmed Efendi,
Şerife Nefise Hanım, 155 Efendi), 258 (İsmail Hakkı 190
Efendi), 261 (Mustafa, Şeyh Hacı Ali Dede, 180
Şerife Nesibe Hanım, 157 Abdülvâhid), 264 (Ruşen
Şerifkuyusu, 73, 74 Efendi), 265 (Aziz Mahmud), Şeyh Hacı Mustafa Efendi, 152
Şevket Paşa, 86, 337 267 (Aziz Mahmud, Şeyh Hamdullah (bk. Hamdullah),
Şihabüddin, Ruşen Tevfikî, 300, 312
Şevki Liko, 116 Sadullah, Ahmed), 269 (Mesud Şeyh Haydar Efendi, 281
Şeyh, 14 (Eyüp Sabri Efendi), 271 (Divitçi Mustafa),
Kalyoncuoğlu), 33 272, 273 (Hasip Efendi),274 Şeyh İbrahim Efendi, 332
(Hamdullah), 57 (Vakıf listesi), (Hasan Şakir Bey, Ahmed Şeyh İlyas, -Bey, 212, 298, 299, 300
60 (Sokak), 63 (Cami), 64 İhsan), 279 (Mehmed Receb Şeyh Kuyusu, 136
(Cami-Dergâh), 72 (Osman Efendi, Abdülgafur, Sadık,
Efendi), 93, 101, 103, 105 Abdurrezzak), 281 (Haydar Şeyh Mahmud, 103, 261, 328
(Muhammed Velî, Nureddin Efendi), 283 (Mehmed Efendi), Şeyh Mehmed Efendi, 196, 299, 336
Artam), 115 (Fethi Baba), 284 (Halil), 286 (Mehmed), Şeyh Mehmed Nuri Efendi, 171,
127 (Muslihiddin Efendi), 291 (Halil Efendi, Nasûhî 174
136 (Seyyid Ali Efendi), 143 Efendi), 292 (Muhyiddin
(Niyaz Efendi), 148 (Yusuf Efendi, Mehmed Celâleddin, Şeyh Mehmed Receb Efendi, 279
Nizameddin), 149 (Haşim Mesud, Nazikî Efendi), 293, 297 Şeyh Musa Dede, 299
Efendi, Hasan Baba), 152 (Abdülhayy Efendi), 298 (İlyas Şeyh Muslihiddin Efendi, 127
(Balaban Ahmed Baba, Hacı Bey), 299 (Mustafa Efendi, Sarı
Mustafa Efendi, Seyyid Kadı), 300 (Mustafa Efendi- Şeyh Mustafa, 238, 239, 261, 267,
Ahmed Efendi), 162 (İskender Sarı Kadı), 312 (Hamdullah), 272, 299, 300
Baba), 166, 167 (Mehmed 314, 327 (Tekke-Şeyh listesi), Şeyh Mustafa Efendi, 299
Nuri Efendi), 171 (Tevfik 328, 329 (Hacı Dede), 330
Efendi), 174, 179 (Ahmed Şeyh Nasûhî, 200, 291, 293
(Ahmed Efendi), 331 (Seyyid
Remzi Efendi), 180 (Numan Mustafa Akif Efendi), 332 Şeyh Nevruz Tekkesi, 105
Halil Dede, Hacı Ali Dede, (Abdullahi’l-ekber), 333 Şeyh Numan Halil Dede, 180
Ahmed Remzi Dede), 188 (Ata Efendi, İbrahim Ethem
(Abdürrahim ibn-i Tennûrî), Efendi), 334 (Hacı Dede), Şeyh Nuri, 57, 328
189 (Ahmed), 190 (Gazali 335 (Mehmed Fahri, Fevzi Şeyh Osman, 57, 72
Hatip Ahmed Efendi), 191 Efendi, Himmet Efendi), Şeyh Osman Efendi Camii, 72
(Ali Efendi), 192 (Murad), 194, 336 (Abdülhayy Efendi,
195, 196 (Mehmed Efendi), Himmetzâde), 337 (Hüseyin Şeyh Sadık, -Efendi, 205, 279, 329,
199 (Halil Efendi, İhsan Bey), Efendi), 339 (Yarımca Dede, 334
200 (Nasûhî, Şaban Efendi), Mehmed Kâzım Efendi), 340 Şeyh Sadullah, 267
201 (Fazlullah Efendi, Mesud (Hacı Ömer), 350 (Camii), 354 Şeyh Said Efendi, 201
Efendi, Kerâmeddin Efendi), (Camii)
202 (Osman Efendi), 205 Şeyh Salih, 57, 297
Şeyh Abdullah Efendi, 212, 333
(Feyzullah Efendi, Aziz Efendi, Şeyh Selami Ali, -Efendi, 57, 136
Sadık Efendi), 206 (Seyyid Şeyh Abdurrezzak, 279
Şeyh Seyyid Abdullah Efendi, 333
392
DİZİN
Şeyh Seyyid Ali Efendi, 136 Tabaklar Camii Sokağı, 239 Taşocağı, 57
Şeyh Seyyid Mustafa Akif Efendi, Tabaklar Mahallesi, 239 Tatar, -lar, 25, 157, 194, 219
331 Tabanıyassı Kabristanı, 74 Tatar Osman Paşa, 157
Şeyh Şihabüddin, 267 Tabutçular, 66, 71, 327, 328 Tatar Pazarı, 194
Şeyh Tennûrî, 188 Tâhir Baba Dergâhı, 77 tavâşî, 29
Şeyh Yusuf Nizameddin, 148, 149 Tâhir Efendi, 69, 85, 128, 241, 242 Tavâşî Hasan Ağa, 50, 58, 67, 105,
Şeyhi Hasan Şâkir Bey, 274 Tâhir Efendi Camii, 85 244
Şeyhi İbrahim Hayrânî, 221 Tâhir Efendi Çeşmesi, 69 Tavâşî Hasan Ağa Camii, 67
Şeyhülharem, 159, 293 Tâhir Efendi Mektebi, 69 Tavâşî Hasan Ağa Mahallesi, 67,
Şeyhülislâm, 57, 58, 88, 111, 112, 105
Tahran, 150
140, 158, 196, 245, 247, 339 Tavâşi Hasan Ağa Mektebi, 67
Tahsildar, 79
Şeyhülislâm Ârif Hikmet, 158 Tavşancıl, 33, 37
Tahsin Bey (Nâib), 49
Şeyhülislâm Feyzullah Efendi, 196 Tavukçu Bakkal, 57, 71
Tahsin Öz, 96, 127, 140, 148, 162,
Şeyhülislâm Minkarîzâde Yahya 164, 209, 223, 239, 244 Tayfur Ağa Çeşmesi, 79
Efendi, 88 Tayfur Ağa Namazgâhı, 78
Tahtırevancı, 59
Şeyhülislâm Mirza Mustafa Efen- Tazı, -tazıcılar, 244
di, 196 Takkeci Mehmed Ağa, 90
Takkeci Mescidi, 90, 242, 243 Tazıcılar Ahırı, 68
Şeyhülislâm Ömer Lütfî Efendi,
111, 112 Tâlib Efendi, 327 Tazıcılar Ahırı Çeşmesi, 68
Şeyhülislâm Üryanizâde, 57 Talimhâne Camii, 243 Tazıcılar Kârhânesi, 83
Şeyhülislâm Yenişehirli Abdullah Talimhâne Mahallesi, 243 Tazıcılar Mescidi, 143
Efendi, 196 Talimhâne Namazgâhı, 323 Tazıcılar Ocağı, 143, 244, 319
Şeyhzâde Yahya Kâmil Efendi, 292 Tan, 122, 132, 231 Tazıcılar Ocağı Camii, 244
şıkk-ı evvel, 241 Tanrı Zeus, 28 Tazılar Ahırı Suyu, 350
Şile (bk. Şili), 39, 41, 44, 142 Tanzimat Meclisi, 305 Teberdar Ağa Çeşmesi, 77
Şili, 39 Tapduk Emre, 287 Tebriz, 47, 290
Şimkeşhâne, 303 Tarakçı Yenicesi, 40 Tekel İdaresi, 125, 344, 345
Şinâsi Akbatu, 19, 60 Tarih Hazinesi, 38, 210 Tekfur Dağı, 40
Şirket-i Hayriye, 85, 233, 248, 275 Tarihçi, 32, 33, 34, 35, 257 Tekfur Sarayı, 156, 249
Şirket-i Hayriye ve Boğaziçi, 85, Tarihçi Cenâbî, 33, 257 Tekir Dağı, 40
248
Tarihçi Hammer, 34, 35 tekke, -Tekke, -si, 15 (Mîr-i
Şüca Ahmed Paşa Camii, 67 Budelâ (Kediler) Tekkesi), 17,
Tarih-i Ebü’l-Fidâ, 30 46, 57 (Selami), 58, 63 (Selim
Şüca Ahmed Paşa Çeşmesi, 67
Tarih-i Umûmî, 28, 30, 31 Baba-Abdullah Efendi),65
Şüca Ahmed Paşa Su Terazisi, 67 (Özbekler), 66 (Salı- Feyzullah
tarikat serpuşu, 298
Şüca Bağı, 67 Efendi-Nurullah Efendi-Hallaç
Tarikat-nâme, 266 Baba-Rufaî), 67 (Acıbadem-
Şükrullahzâde Mehmed, 312
Tarîk-ı Nakşibendî, -ye, 91, 219, 329 Perşembe), 68 (Bandırmalı),
Şükrü Saraçoğlu, 118 70 (Avni Efendi-Ahmed
Tarsus, 15, 29
Keşfi Efendi-Salı-Ümmî
Taş Mekteb, 72 Ahmed Efendi), 72 (Yaldızlı-
T Kartal Baba-Sadık Efendi)73
Taşçılar Camii, 188, 281
(Pazar-Atik Vâlide-Mehmed
Taşçılar Sokağı, 62 Efendi), 74 (Miskinler) 75
Tabaklar, 50, 57, 239
Taşlı Çeşme, 65 (Nalçacı-Bedevî), 76 (Nalçacı-
Tabaklar Camii, -Mescidi, 57, 239
Nasûhî), 79 (Sa’dîyye), 80, 86,
393
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
394
DİZİN
395
A B İ D E L E R İ V E K İ TA B E L E R İ Y L E Ü S KÜ D A R TA R İ H İ
244, 245, 246, 248, 249, 257, 258, Vâlide Sultan Çeşmesi, 62, 299 Yahşi Bey, 39
259, 266, 268, 269, 271, 273, 277, Vâlide Sultan Medresesi, 70 Yahudi, 229
278, 279, 280, 281, 282, 283, 286,
287, 288, 289, 290, 291, 294, 296, Vâlide Sultan Muvakkithânesi, 62 Yahya, 12, 13, 100, 134, 297, 329
298, 300, 301, 302, 303, 304, 311, Vâlide Sultan Sebili, 62 Yâkub Ağa Çeşmesi, 71
312, 313, 315, 319, 327, 328, 329,
Vâlide Sultan Türbesi, 62 Yâkub Ağa Mektebi, 71
330, 331, 333, 334, 335, 338, 343,
344, 346, 349, 350, 351, 352, 353 Vâlide Sultan Vakfı, 153 Yakub Kadri (Karaosmanoğlu), 335
Üsküdar Ayasofyası Camii (bk. Vâlidebağı, 78 Yaldızlı Tekke, 72, 135, 136, 275
Davud Paşa Camii, -Ayasofya Vâlide-i Atik, 50, 57, 59, 101, 128, Yaldızlı Tekke Camii, 135
Camii), 125 129, 134, 298 Yaldızlı Türbe, 274
Üsküdar Bahçesi, 23, 32 Van, 247, 271 yalı, -lar, -yı, -sı, -da17, 46, 58, 106,
Üsküdar Çarşısı, 126 Vânî, 60, 247, 248 131, 248, 259, 288, 313, 333, 340
Üsküdar İslâm Abidelerini Koruma Vânî Efendi, 60, 248 Yalı boyu, 58, 106
Cemiyeti, 146
Vânî Mehmed Efendi, 247, 248 Yalı Boyu Caddesi, 106
Üsküdar Kalesi (bk. Hrisopolis), 45
Vaniköy, -ü, 50, 52, 60, 83, 128, 246, Yalnızservi, 77
Üsküdar Kaymakamı, 14, 33, 48 248 Yanık Ömer Kapısı, 203
Üsküdar Limanı, 27, 30 Vaniköyü İskelesi, 246 Yarhisar, 35
Üsküdar Menzilhâneleri, 24 Vaniköyü Mescidi, 246 Yarhisar tekfuru, 35
Üsküdar Vilâyet Mahkemesi Baş- Vanlı Mehmed Efendi (bk. Vânî Yarımca Baba, 64, 65, 327
kanlığı, 112 Mehmed Efendi), 247
Yarımca Baba Zaviyesi, -Tekkesi,
Üsküdarlı Mahmud Efendi Camii, Vardarî, 292 64, 338
83, 101
Vâsıf (Şair), 85, 198, 237 Yarımca Dede, 339, 340
Üstü Açık Sebil, 74
Vatan Caddesi, 19, 98, 189 Yassı Tepe, 27, 45, 46
Üstü Açık Türbe, 70
Veciha Saraç (Öğretmen), 175 Yavuz Sultan Selim, 189, 196, 290
Velâyetnâme, 287, 288 Yazıcı Tabib, 203
V
Veliyye Ayşe Hanım, 319 Yazıcızâdeler, 335
vakfı, -Vakfı, 14, 37, 55, 56, 119, 141, Veliyyüddin Efendi, 96, 327
160, 171, 175, 179, 198, 221, 329
Yedekçizâde, 128
Vikâye, 234, 235, 236, 277 Yedi Gün, 155
Vakıf Kuyu, 68
vilâyet, 44, 45, 47 Yedi Kule, 38
Vakıflar Başmüdürlüğü, -Genel
Müdürlüğü, -İdaresi, -Umum Viran Saray Sokağı, 227 Yedikulelizâde Seyyid Abdülhalim
Müdürlüğü, 56, 58, 59, 60, 88, 98, Viricyon (Danca), 33 Efendi, 313
104, 105, 109, 116, 120, 127, 128, Viyana, 87, 108, 156, 247, 273 Yemen, 154, 222, 223, 224
142, 145, 154, 155, 181, 193, 206,
221, 222, 223, 227, 231, 233, 246, Vizas (Bizans), 28 Yemen Fatihi (bk. Sinan Paşa), 154,
248, 259, 278, 288, 302, 329, 349, Voynuk Ahmed Ağa Kabristanı, 68 222, 223
352 Yemişçi Osman, 139
Valantiyen, 24 Y Yeni Asya, 19, 114, 210, 216, 223,
Valensin Sajiter (İmparator), 23 284, 301
Yağcızâde Şeyh Seyyid Ahmed Yeni Cami, 62, 94, 153, 187, 202, 247,
Vâlide Çeşmesi, 69, 73, 74 Efendi, 152 303
Vâlide Kazas, 59 yağhâne, 46 Yeni Çeşme, 66, 138
Vâlide Sultan, 59, 62, 70, 122, 123, Yağlıkçı Ayazma Namazgâhı, 323
128, 129, 153, 156, 161, 167, 210, Yeni Çeşme Mescidi, 86, 248
226, 240, 248, 252, 286, 299, 302, Yağlıkçı Ayazması, 79 Yeni MihrişahCamii, 311
303, 304 Yağlıkçılar Kabristanı, 74 Yeni Şehir, 28
396
DİZİN
Yeni Vâlide Camii, 248 Yukarı Dudullu Camii, 253 (Simav-Aziz Hüdâî), 278 (Hacı
Yeni Vâlide Emetullah Camii, 137 Yukarı Dudullu Köyü, 51 Hoca), 280, 281 (Şeyh Haydar),
283 (Karaca Ahmed), 287 (Aşık-
Yeni Vâlide Külliyesi, 28, 303 Yunan, -lılar, -istan, 23, 30, 93, 338 lar Öreni), 288 (Karaca Ahmed),
Yeni Valide Sultan Türbesi, 302 Yunus Efendi, 287, 288, 328 291 (Nakkaş), 319 (Selami Ali
yeniçeri ağası, 43, 271 Yusuf İzzeddin Efendi, 319, 320, Efendi), 325, 328 (Alaca Mina-
322
re), 333 (Aziz Hüdâî), 334, 335
Yeniçeri Mustafa, 296 (Yenibahçe’de),
Yeniçeri Ocağı, 200, 209 Yusuf İzzeddin Efendi Kasrı, 320
Zebur Bey (Üsküdar Mutasarrıfı),
Yeniçeşme, 63, 66, 67, 279 Yusuf Kâmil Paşa, 304, 305, 306, 307 48
Yeniçeşme Yokuşu, 63, 279 Yusuf Rıza Efendi, 338 Zeliha Hanım Sebili, 74
Yenidoğan Köyü, 51 Yûşâ Tepesi, 282 zelzele, 227
Yenikapı, 259 Yüksek İslâm Enstitüsü, 349 Zeyneddin oğlu Halil, 241
Yeniköy, 19, 44 Zeynel (?) Çeşmesi, 78
Z
Yenişehir, 194 Zeynel Alantar (bk. İvaz Fakîh Tür-
besi), 282
Yer Sarsan Türbesi, 66
Zağarcılar Ocağı, 143, 244, 319 Zeynep Hanım, Zeynep Kâmil,
Yesârî Mahmud Esad Efendi, 108,
Zal Paşa Camii, 83 -Zeynep Kâmil Hanım, 115,
109
120, 127, 136, 226, 264, 274, 275,
Yesârîzâde, 157, 217, 320 zambak, 109, 182, 185, 232, 252 304, 305, 306, 307
Yeşil Cami, 42 zangoç, 164 Zeynep Kâmil Hastahânesi, 115,
Yeşil Direkli Hamam, 133 zaptiye, 43, 44 127, 226, 304, 306
Yeşil Külliye, -si, 42 zaptiye müşiri, 43, 44 Zeynep Kâmil Türbesi, 304
Yeşil Türbe, 98 Zaviye, -si, -ler, -ye..., 33 (Alemda- Zeyniyye, 300
Yeşilay, -Derneği, 14, 18, 19 ğı), 63 (Devâti), 64 (Şeyh Ca- Zeyrek, 311
mii-Yarımca Baba), 75 (Him-
Yıldırım Bayezid, 26, 38, 39, 40, 41, metzâde), 101 (Aziz Hüdâî), Zigetvar, 235
42, 43 125 (Yenibahçe’de), 129 (Eski Ziya Bey, 283, 286, 334 (Matbah
Yıldız Sarayı, 86 Vâlide Camii), 130, 140 (Karaca Emini)
Ahmed), 143 (Haydar Dede), Zübeyr oğlu Ömer, 30
Yıldız Seramik Fabrikası, 175
148 (İnadiye-Bandırmalı), 157
YoğurthâneMahallesi, 253 (Kartal Baba), 167 (Kurban Zühdî Efendi (Hattat), 188, 189
Yoğurthâne Mahallesi Camii, 253 Nasuh), 171, 174, 179 (Mev- Zühdi İsmail Paşa, 134
levîhâne), 180, 201 (Şabanîyye), Züleyha Hanım, -Hatun, 115, 250,
Yoros (Yoroz), 26, 39, 40 202 (Aziz Hüdâî), 203, 212, 213 329
Yoros Kal’ası Mescidi, 39 (Kısıklı’da), 218, 265 (Aziz Hü-
Yoros Kalesi, 39, 40 dâî), 266 (Aziz Hüdâî), 267, 269
397