Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 20

See discussions, stats, and author profiles for this publication at: https://www.researchgate.

net/publication/350686711

Static Stability Analyses and Deformation Calculation for Embankment


Dams/Toprak Dolgu Barajlarda Statik Stabilite Analizleri ve Deformasyon
Hesapları

Conference Paper · May 2008

CITATIONS READS

0 202

1 author:

Hasan Tosun
Turkish Society on Dam Safety (TSDS)
164 PUBLICATIONS 779 CITATIONS

SEE PROFILE

All content following this page was uploaded by Hasan Tosun on 07 April 2021.

The user has requested enhancement of the downloaded file.


National Seminar : Innovatıons on Desıgn of Embankment Dam May 13-14, 2008 Eskişehir TURKEY

TOPRAK DOLGU BARAJLARDA STATİK STABİLİTE ANALİZLERİ


VE DEFORMASYON HESAPLARI

Hasan TOSUN
Eskişehir Osmangazi Universitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Eskişehir
htosun@ogu.edu.tr

ÖZET
Toprak dolgu barajların statik koşullardaki güvenliği, şevlerin stabilitesi ve oluşan deformasyonların
analizi esasında değerlendirilir. Dolgu barajlarda statik stabilite analizi, genellikle sınır denge koşulları
için yapılır. Kritik bir kayma yüzeyi boyunca kaymaya neden olan kuvvetler ile bu yüzey boyunca
kaymaya direnç gösteren kuvvetlerin dengesi dikkate alınarak değerlendirme yapılır. İnşaat sonu,
işletme aşaması ve ani boşalma halini temsilen farklı yükleme koşulları için memba ve mansap
şevlerinin stabilitesi değerlendirilir ve güvenlik sayıları hesaplanır.

Statik deformasyon analizinde ise, ilave yüklemeden dolayı dolgu malzemesi ve temel zemini içindeki
hacimsel değişme, yanal yayılma veya kayma hareketi sonucunda ortaya çıkan deformasyonun
büyüklüğü ve hızı hesaplanır. Oluşacak deformasyonlar, temel zemin ve dolgu malzemesi özellikleri,
dolgu geometrisi, sıkıştırmada kullanılan ekipman cinsi, dolgu inşa hızı ve/veya rezervuar yükleme
koşulları gibi faktörler tarafından kontrol edilir. Bu hesaplar, temel zemininde oluşacak oturmaları,
kamber tasarımını, çatlak potansiyeli değerlendirme esaslarını ihtiva eder. Analizler, sayısal
yöntemlerle detaylı değerlendirilir.

Bu bildiride, farklı yükleme koşulları için stabilite analizi ve deformasyon hesap esasları
değerlendirilecek, son tasarım için geliştirilen sınırlamalar sunulacak ve analitik ve sayısal analiz
yöntemleri, örneklerle anlatılacaktır.

ABSTRACT

The stability of an embankment dam is evaluated on the basis of static stability and static deformation
analyses. The static stability in abutments of embankment is analyzed for different loading conditions.
It is performed for limit equilibrium conditions and the balance of sliding and resistance force along
the slip surface is considered and the factor of safety is calculated under the loading of end-of-
construction, operation and rapid drawdown cases.

The second one is static deformation analysis that includes the calculation sequences of deformation
resulted from volumetric changes, lateral spreading or shear displacements within the embankment
and foundation materials. The deformation of embankment is controlled by properties of foundation
soil and fills materials, embankment geometry, compaction technique, placement rate and reservoir
loading conditions. The deformation sequence includes settlement analysis of foundation soil, camber
design and crack potential evaluation. The analytical calculations should be confirmed by the
numerical analysis methods.

This paper summarizes the main principle of conventional calculation sequences for deformation
analysis of embankment dam and introduces the main restrictions to be specified for final design and
gives some examples, which are solved by analytical and numerical methods.

84
1.GİRİŞ

Toprak yapıların performansını olumsuz etkileyen değişik faktörler bulunmaktadır. Bunlar arasında
kayma göçmesi, aşırı deformasyon oluşumu ve sıvılaşma önem arz etmektedir. Ayrıca bu yapılar için
şişen zemin, dispersif zemin ve çöken zemin gibi özel bazı problemler de mevcuttur. Kayma göçmesi;
bir dolgu veya dolgu ile birlikte temel zemini içinde oluşan bir yüzey boyunca ilgili malzemelerin
hareket etmesi olarak değerlendirilir. Analizlerde göçmenin gerçekte belli bir kalınlığa sahip zon
boyunca oluştuğu bilinmesine rağmen, yalnızca belli bir çizgisel hat boyunca oluştuğu varsayılır.
Homojen dolgular ile ince taneli malzemelerden oluşan kalın zemin depozitlerinde, göçme düzlemi bir
dairesel yay parçası ile temsil edilir. Halbuki zonlu dolgularda veya ana kaya üzerinde ince temel
zemininin yer aldığı lokasyonlarda düzlemsel bir kayma yüzeyi oluşur. Bu tür bir kayma düzlemi
üzerinde oluşacak göçmenin analizi, sınır denge koşulları için dilim yöntemi ve kayan blok yöntemi
kullanılarak dilim yüzeyine etkiyen yükleri farklı kombinasyonu ile yapılır (Spencer, 1967;
Morgensten ve Price, 1965; Janbu, 1973; Sharma, 1993). Bilişim teknolojisindeki hızlı gelişme,
karmaşık denklemsel büyüklük kolayca çözülebilme ve sonuçların mukayeseli olarak analiz
edilebilme fırsatını verir.

Dolguda oluşacak deformasyonlar, geçirimsiz çekirdeğin çatlaması, hidrolik çatlağa neden olabilecek
yerey zonların oluşması ve ölçüm tesislerinin devre dışı kalması gibi etkili sorunların olmasına neden
olmaktadır. Oluşan bu deformasyonlar, hava payını düşürmekte ve baraj üstüne veya yakınına
yerleştirilen yardımcı yapıların hasar görme riskini artırmaktadır. Ayrıca oluşacak oturmaların
yarattığı olumsuz görüntü, çevrede baraj güvenliği ile şüphelerin oluşmasına vesile olmaktadır. Tüm
bu olumsuz etkilere ve yüksek riske rağmen, dolguda oluşacak deformasyonların analizi, basit
yöntemler ile gerçekleştirilebilmektedir. Hatta çoğu toprak dolgu baraj projelerinde bu hesapların
yapılmadığı bilinmektedir. Ancak baraj tasarımında dikkate alınan zonlar ve diğer bazı temel
önlemler, yukarıda belirtilen olumsuz etkilerin oluşmasını önemli ölçüde önlemektedir. Bu önlemler,
özellikle çekirdekte bir çatlak oluşması ve hidrolik çatlak gelişmesi potansiyelini en düşük seviyeye
indirmekte ve dolguda yer alan filtre ve dren elemanlar ile sızmayı kontrol ederek malzemenin
hareketini kısıtlamaktadır.

2. STATİK STABİLİTE ANALİZİ

Dolguda meydana gelecek deformasyonlar; dolgu ve temel zeminleri içinde oluşacak kayma
deplasmanları, yanal yayılma ve kesme hareketi sonucunda oluşur. USBR (1992); hacim değişimini
iki ayrı nedene bağlı olarak tanımlamıştır: Birinci etki normal gerilmedeki artıştır, ki zemin içinde
boşluk oranının azalmasına neden olur ve nihai olarak hacim değişikliği oluşur. İkinci etki ise, zemin
içinde ortaya çıkan kesme kuvvetlerinin yarattığı genleşmedir. Yanal yayılma ve kayma
deplasmanları, dolgu inşası ve rezervuar oluşumu esnasında değişen gerilme koşullarına bağlı olarak
malzeme elemanlarının distorsiyonundan ve yerel göçmelerinden ortaya çıkar. Bu deformasyonların
oluşma hızı, zeminde oluşacak aşırı boşluk basıncının sönümlenme hızına ve rezervuarda tutulacak
suyun zemin içinde yaratacağı kararlı akım koşullarının oluşum sürecine bağlı olarak değişir.

2.1. Deformasyon Oluşumunda Etkili Faktörler

Dolguda oluşacak deformasyonların büyüklüğü ve yönü değişik faktörlere bağlıdır. Bu faktörler, daha
planlama aşamasında yapılan geoteknik çalışmalar ile araştırılmalı ve belirtilen temel koşullarına ve
malzeme özeliklerine göre tasarlanmalıdır. Projelendirmede, tüm bu faktörler özenle dikkate
alınmalıdır. USBR (1992), bu faktörleri aşağıdaki gibi özetlemiştir:

- Temel ve dolgu malzemesinin özelikleri.


- Kompaksiyon ve dolgu yerleştirme aşamaları.
- Yamaçların ve dolgunun geometrisi.
- Dolgu ile temel zemini içinde oluşan zon ve tabakalardaki gerilme dağılımı.
- Rezervuar yükleme koşulları.

85
Dolguda kullanılacak malzemenin ve temel zemin özelliklerinin, oluşacak deformasyonların
büyüklüğünde çok önemli bir etkiye sahip olduğu belirtilmelidir. Tane dağılımı, mineraloji, tane şekli,
su muhtevası ve yoğunluk, bu amaçla değerlendirilen önemli zemin parametrelerini oluşturur. Temel
birimi yönünden, dolgu malzemesi için dikkate alınan zemin özelliklerine ilave olarak zeminin
konsolidasyon derecesi ve gerilme tarihçesi de önemli özellikleri ihtiva etmektedir. Proje mühendisi,
daha uygun malzeme kaynaklarını seçme şansına sahiptir ve buna bağlı olarak dolgu sıkıştırma
aşamalarını ve kullanılacak sıkıştırma ekipmanını kontrol edebilir. Halbuki temel zemininden
kaynaklanan ve projenin geleceğini etkileyen veya büyük maliyetler arz eden çözümlere müdahale
etme şansı düşüktür. Özetle dolgu malzemesi yönünden çok daha esnek uygulamalar yapılabilirken,
temel zemini yönünden aynı rahatlık söz konusu değildir.

Dolguda oluşacak deformasyonların büyüklüğünde, dolgunun sıkıştırma su muhtevası, kullanılan


ekipmanının cinsi ve dolgu aşamaları ve hızları etkidir. İnşaat faktörleri olarak belirtilen bu hususlar;
malzeme tane dağılımı, yerleştirme su muhtevası, ekipman ağırlığı ve sıkıştırma yöntemleri ile kontrol
edilir. Doygunluğu yüksek dolgu malzemesinde inşaat hızı önem arz etmektedir. Bu tip malzemeler
düşük geçirimliliğe sahip olduğundan, sıkıştırma dolgu içinde aşırı boşluk suyu basıncının gelişmesine
neden olur. Bu durumda dolgunun statik stabilite güvenliği düşer, inşaat sonunda oluşacak
oturmaların büyüklüğü artar ve yanal ayrılmalar görülür. Bu etki altında oluşan deformasyonlar,
aşamalı inşaat yöntemi ile kontrol edilir.

Vadi şekli, yamaç süreksizliklerinin konumu, dolgu zonları ve yardımcı yapıların lokasyonu; dolguda
oluşan deformasyonların büyüklüğüne ve yönüne etkiyen geometrik faktörler olarak değerlendirilir.
Bu faktörler, genellikle aks yeri seçimi ve tasarım aşamasında alınacak önlemler ile kontrol edilir. Bu
amaçla yamacın şekli düzenlenir, koruyucu filtre dren ve geçiş zonları sağlanır, dolgu şevleri daha
yatık hale getirilebilir.

Dolguda oluşacak deformasyonlar üzerinde, temel ve dolguda oluşacak gerilme seviyelerinin ve


dağılımının önemli bir etkisi vardır. Ancak temel içinde oluşacak gerilmeler, bunların yayılımı ve
değişik zonlara aktarımı noktasında bazı şüpheler mevcuttur. Bu nedenle, düşey oturmaların
hesaplanmasında gerilme dağılımı ile ilgili tutucu yaklaşımların dikkate alınması uygun olacaktır.
USBR (1992); tek eksenli düşey gerilme dağılımı ile ilgili yaklaşımın kullanılmasını önermektedir.
Ancak bu yaklaşımın potansiyel problem yaratabileceği gerçeği gözden uzak tutmamalı ve özel
koşullardaki projeler için, geliştirilmiş 2-boyutlu ve 3-boyutlu gerilme analizlerini gerçekleştirme
gereği duymalıdır.

2.2. Deformasyon Oluşma Biçimleri

Dolguda oluşacak deformasyonların büyüklüğü ve yönüne, rezervuar yükleme koşulları da etkili


olmaktadır. Rezervuar yükleme koşulları; ilk dolum, normal işletme ve ani boşalma olarak üç ayrı
aşamada değerlendirilir. İlk dolum esnasında, baraj kretinde memba yönüne doğru küçük bir
deformasyon oluşacak, ancak membadaki kaya dolgu kabuk zonunda önemli oturmalar meydana
gelecektir. Dolgu içinde üst akım çizgisinin oluşması ile, dolgu zemin içinde oluşacak konsolidasyon
yavaşlayacak veya duracaktır (Fell vd, 1992).

Oluşacak oturmaların hesaplanmasına geçilmeden önce deformasyon paterni ile ilgili genel bir
değerlendirmenin yapılması uygun olur. Baraj dolgularında oluşacak oturmalar; özellikle su dolum
aşamasında farklı şekilde oluşmaktadır. Bu tip oturma ve deformasyonların genel paterni ile ilgili
tipik kesitler oluşturulmuştur. Şekil 1'de plan üzerinde yatay yüzey deformasyonlarının dağılımı
gösterilmektedir. İlk dolum esnasında yatay deformayonlar, mansap ve memba yüzlerinde şevin eğim
yönünde, krette ise membaya doğru oluşmaktadır. Üst akım çizgisinin oluşmaya başlamasıyla birlikte
(kararlı akım koşulları), memba ve mansap yüzlerinde oluşan yatay deplasmanlar aynı yönde
gelişirken, krette ise mansap yönünde oluşmaktadır.

86
Mansap

Memba

dolum aşaması Kararlı akım koşulları

Şekil 1. Dolgu barajlarda yatay deformasyonların genel dağılımı (USBR, 1992)

Şekil 2'de ise, bir dolgu barajın en büyük kesiti için düşey yönde oluşacak oturmalar ile yatay yönde
oluşacak deformasyonların inşaat aşaması ve inşaat sonrası dağılımı, şematik olarak gösterilmektedir.
En büyük kesitte oluşacak oturmalar, parabolik bir dağılım göstermektedir. Oluşan oturmaların büyük
bir bölümü, inşaat aşamasında meydana gelmektedir. Yatay yönde oluşan deformasyonlar ise,
dolgunun memba ve mansap bölümlerinde kendi yönlerinde oluşurken, krette büyük ölçüde mansap
yönündedir ve tamamına yakını inşaat sonunda oluşmaktadır (USBR, 1987).

USBR (1992), baraj boy kesiti boyunca oluşacak oturmalar ile yatay deformasyonların, vadi
geometrisi ile ilgili olduğunu ifade etmiştir (şekli 3). Bu şekilden de görülebileceği gibi, düşey yönde
oluşan oturmaların en büyüğü, en büyük dolgu kesitinde oluşmaktadır. Vadinin derin bölümünde
(talveg boyunca) yatay yöndeki hareketler yok denecek kadar azdır. Boy ekseni boyunca oluşacak
oturma ve yatay deformasyonların (şekil üzerinde gösterilen) yönsel bir büyüklüğe sahip olmadığı
belirtilmelidir.

87
Eksen
Kaya dolgu Geçiş Zonu

Memba Mansap
(a)

inşaat aşaması

inşaat sonrası

Eksen

Memba Mansap

(b)

Şekil 2. Bir dolgu barajda en büyük kesit boyunca oluşan hareketler (a) oturmalar
(b) yanal deformasyonlar (USBR, 1992)

İnşaat sonrası oluşacak oturmalar, baraj kretinde farklı bir dağılımın oluşmasına neden olacaktır.
İnşaat sonrası oturmalar, esas itibariyle inşaat esnasında dolgu içinde gelişecek aşırı boşluk suyu
basınçlarındaki sönümlenmeden kaynaklanmaktadır. İnşaat sonrası yatay harekette oluşacak değişim
ise, büyük ölçüde dolgu elemanları özelliğine bağlıdır. Aslında oluşacak yatay deformasyonların
büyüklüğü, düşey değerler ile mukayese edildiğinde, oldukça küçüktür. Ancak iki büyüklük
arasındaki oranın; geometri koşulu, baraj zonlaması ve malzeme özeliklerine göre değişiklik arz ettiği
belirtilmelidir. Pratikteki uygulamada, önce düşey oturmaların analizi gerçekleştirilir. Eğer sonuçlar
kabul edilebilir sınırlar içinde kalıyorsa, yatay oturmaların da kabul edilebilir sınırlar içinde kalacağı
varsayılır (USBR,1992).

88
anakay
a (a)
inşaat
aşaması

inşaat sonrası

kre

(b)

Şekil 3. Baraj ekseni boyunca oluşan hareketler (a) oturma ve (b) yanal deformasyon
(USBR,1992)

Dolgu için gerçekleştirilecek analizin kapsamı; büyük oranda proje esaslarıyla ilişkilidir. Yalnızca
kamber tasarımı için dolgu kretindeki düşey oturmaların hesaplanması yeterli olacaktır. Eğer
geçirimsiz çekirdekte oluşabilecek çatlaklar ile ilgili bir analiz yapılacaksa, bazı temel oturma
hesaplarının yapılması gerekebilir. Dolgu üzerine yerleştirilecek ilave yapılar için tek eksenli oturma
hesaplarının yapılması yeterli görülebilir. Baraj mansap topuğuna yakın inşa edilen yapılar için yanal
deformasyonların, edinilen deneyime bağlı olarak ampirik esaslarda tahmininin yeterli olduğu
belirtilmektedir (USBR,1992).

2.3. Deformasyon Hesap Yöntemleri

USBR (1987), zeminler üzerine modern sıkıştırma ekipmanları ile inşa edilen dolgularda inşaat
sonrası kret oturmalarının genellikle dolgu yüksekliğinin % 0.2 ile 0.4 arasında değiştiğini, nadir
olarak % 0.5'ini aştığını ifade etmektedir. ABD Su İşleri Teşkilatı konuyla ilgili bir tutucu tasarım
esası benimsemiştir. "% 1 kuralı" olarak ifade edilen bu esasta, dolgu yüksekliğinin % 1'i oranında bir
kamber tasarımı öngörülmektedir. Düşük riskli veya yüksekliği 60 m'den küçük barajlarda, bu kural
başarılı olarak kullanılmaktadır. Ancak orta-yüksek riske sahip veya yüksekliği 60 m'den fazla olan

89
barajlar için bu kuralın tek başına yeterli olmadığı, analitik çözümlerin gerekli olduğu belirtilmelidir.
DSİ Genel Müdürlüğünde de bu ampirik yaklaşım % 2 olarak kabul görmektedir.

Yüksek barajlarda ve zayıf temeller üzerine inşa edilen düşük yükseklikli barajlarda ilgili problem,
matematiksel modeller ile daha detaylı olarak yapılabilmektedir. Bu amaçla yapılan 2-boyutlu sonlu
eleman çözümlemelerinden önce 1-boyutlu oturma analizi, dolgu içinde çatlamaya neden olacak
çekme gerilmeleri hakkında bilgi vermemekle birlikte, dolgu içinde aşırı farklı oturmaların oluşup
oluşmayacağını ortaya koymakta ve yukarıdaki paragrafta belirtilen analizin kontrolünü
sağlamaktadır. Dolguda oluşacak farklı oturmaların doğru belirlenmesi, filtre ve dren gibi tasarım
aşaması önlemlerin dikkate alınmasında fayda sağlayacaktır. Dolayısıyla, her yüksek dolgu baraj için
detaylı sayısal analiz ile birlikte, tek boyutlu oturma analizinin yapılması ve farklı oturma değerlerine
ulaşılmasının önemli ve gerekli bir aşama olduğu belirtilmelidir. Ancak alttaki ana kayanın değişken
derinlikte olduğu yumuşak ve derin alüvyonal temel birimleri üzerine inşa edilen dolgu, dik veya
simetrik olmayan yamaçlı vadiler üzerine inşa edilecek dolgu ile yüksek su muhtevası ile inşa edilen
dolgu barajlarda gelişmiş matematiksel modeller ile analiz yapılması önerilmektedir. Özellikle dar
veya simetrik olmayan vadilerde, 3-boyutlu analizlerin yapılması, daha güvenilir sonuçların
oluşmasını sağlamaktadır.

Tek boyutlu analiz üç değişik yöntemden biri kullanılarak gerçekleştirilebilir (USBR,1992). Birinci
yöntemde, laboratuvar ve arazi deneylerine bağlı olarak değişik dolgu ve temel malzemesi için
geliştirilmiş logaritmik eksenli efektif gerilme ile birim deformasyon arasında bir doğrusal ilişkinin
varlığı dikkate alınır. İkinci yöntemde ise değişik temel ve dolgu malzemesine ait numuneler üzerinde
gerçekleştirilen odometre deneyi gerilme- birim deformasyon ilişkisi kullanılır. Üçüncü yöntemde ise,
dolgu malzemesi için geliştirilen parabolik oturma dağılımı ile ilgili esas dikkate alınmaktadır.

Çözümlerde hangi yöntemin kullanılacağı, projede inşaat sonrası oturmaların mı yoksa farklı
oturmaların mı daha önem arz ettiği hususuna bağlıdır. Örneğin kamber tasarımı yapılacaksa, birinci
ve ya ikinci yöntem kullanılabilir. Eğer dolgu açısından farklı oturmalar daha önemle
değerlendiriliyorsa, dolgu malzemesi için üçüncü yöntemin, temel malzemesi için birinci veya ikinci
yöntemin kullanılması uygun olur. İlk iki yönteme göre üçüncü yöntemin avantajı, değişik seviyedeki
oturmaların hızlı olarak tahmin edilebilmesidir. Ancak bu yöntemde inşaat sonrası kret oturmalarının
belirlenememesi de yöntemin dezavantajını oluşturmaktadır (USBR, 1992).

Bir statik deformasyon analizinin birincil amacı; bir kamber tasarımını gerçekleştirmek için dolgunun
oturmasının tahmin edilmesi, geçirimsiz çekirdekte potansiyel çatlağın oluşabileceği alanların
belirlenmesi ve dolgu üzerine yerleştirilecek yardımcı yapıların deplasmanlarının tahmin edilmesi
hususlarına yoğunlaşmalıdır.

Temel Oturma Hesapları

Dolgunun farklı oturma analizi için öncelikle temel oturma hesaplarının yapılması gerekmektedir. En
büyük kesitte sıkışabilir malzemenin kalınlığı belirlenir. Bu hesaplar, vadi yatağı yapılarının oturma
tasarımı ile dolgunun farklı oturma potansiyelinin araştırlmasını kapsamaktadır. Tabakalar şeklinde
ayrılan bu malzemenin odyometre deneyi sonunda elde edilen karakteristik basınç-sıkışma ilişkisi
bulunur. Bu ilişkiden eşitlik 1'de kullanılan parametreler elde edilebilir. Tabaka oturmalarının (si)
hesaplanabilmesi için eşitlik 1 kullanılır. Aşırı konsolide zemin için eşitlik 2’nin kullanılması
önerilmiştir. İlgili parametreler, laboratuvar verilerine bağlı olarak sunulan teorik eğri üzerinde
gösterilmektedir.

si= cr. Ho. Log(σć /σó) + cc. Ho. (σv́/σć) (1)

si= cc. Ho. (σv́/σć) (2)

90
Burada H0 tabakanın başlangıçtaki kalınlığı, cr yeniden sıkışma indisi, cc sıkışma indisi, σć
önkonsolidasyon basıncı, σo΄ mevcut efektif gerilme ve σv΄ dolgu tarafından yaratılan efektif gerilmeyi
temsil etmektedir.

Temel zemin oturması için hesaplamalar, bir çizelge halinde sunulmalıdır. İnşaat sonrası oluşacak
temel zemindeki oturma için hesaplanan değerin % 25'inin alınması uygun görülmektedir
(USBR,1992). Bu yaklaşım, kolayca drenaj olabilecek malzeme üzerine yerleştirilen dolgu barajlar
için geçerlidir. Temeldeki ince taneli zeminin inşaat sonrası oturmalarının; su tablasının konumu,
doygunluk derecesine, drenaj yolunun uzunluğuna ve dolgu yükleme hızına bağlı olduğu
belirtilmelidir. Eğer temelde kalın bir ince taneli zemin var ise, inşaat sonrası oturma değerinin
tahmini için oluşma hızı esasında detaylı bir çalışması yapılmalıdır.

Kret tasarımı

ABD pratiğinde kret tasarımı (kamber) için dolgu yükseliğinin belli bir oranı dikkate alınır. Bu
yöntemde, dolgu boyunca değişik kesitler için dolgu yüksekliğinin % 1'i hesaplanır ve bu hesaplanan
değer inşaat sonu temel oturmalarına ilave edildikten sonra gereken kamber yüksekliği belirlenir. Bu
tasarımda, barajın en büyük kesitine ait hesaplanan değerler, 10 cm yakınlıkta yuvarlanır ve bu
kesitten dolgu ile yamaçların birleştiği noktadan geçen bir doğru çizilir. İlgili kesitte, bu çizgi
esasında gerekli düzenlemeler yapılır. USBR (1992), tabanda sağlam ana kayanın bulunduğu durum
için inşaat sonrası oluşan oturmaların, dolgu yüksekliğinin % 1'ine göre oldukça düşük seviyelerde
oluşabileceği belirtilmelidir. DSİ pratiğinde ise, bu oran daha tutucu bir yaklaşımla “% 2 kuralı”
olarak dikkate alınır.

Yüksek riskli ve yüksekliği 60 m'den büyük barajlarda veya aşırı sıkışabilir çekirdek malzeme ile inşa
edilen barajlarda yukarıda belirtilen kural uygulanabilir olsa bile, 1-boyutlu bir analizin
gerçekleştirilmesi önerilmektedir. Ancak 1-boyutlu analiz ile inşaat sonu oturmaların tahmininde,
inşaat esnasında malzemenin doygunluğunu sağlayan dolgu sıkışmasının olacağı ve sıkışma esnasında
gelişen aşırı boşluk suyu basıncının sönümlenmesine bağlı olarak oluşan dolgu konsolidasyonun,
inşaatın tamamlanmasından sonrada oluştuğu varsayılır. Odyometre deneyindeki doygunluğu
sağlamak için gereken eksenel birim deformasyonunun hesaplanması için aşağıda verilen eşitlik
kullanılır.

ea= (γd . wc/γw) (1/S-1).100 (3)

Burada ea= Doygunluğu sağlamak için gereken eksenel birim deformasyon (%)
γd = zemin örneğinin başlangıçtaki kuru birim ağırlığı
wc= zemin örneğinin başlangıçtaki su muhtevası
γw = suyun birim ağırlığı
S = Zemin örneğinin başlangıçtaki doygunluk derecesi

Tek boyutlu analizde yukarda anlatıldığı şekli ile oturmalar hesaplanabileceği gibi, odometre
deneyinin sonunda bulunan gerilme-birim deformasyon ilişkisine bağlı olarak ta hesaplamalar
yapılabilir. Bu yöntemde; (i) Gövde tabakalara bölünür ve her tabakadaki ortalama gerilmeler
hesaplanır. (ii) malzeme ait gerilme-birim deformasyon ilişkisinden her hesaplanan gerilme seviyesi
için birim deformasyon değeri bulunur ve dolgunun toplam sıkışması belirlenir ve (iii) dolguyu
doygunluk koşuluna getirecek bir deformasyon değeri hesaplanır ve inşaat esnasında oluşacak dolgu
sıkışma değeri bulunur. Bu yöntemdeki hesaplamalar; barajın oturma profilinin elde edilebilmesi için
uygun dolgu kesitlerinde yenilenir.

91
Çatlak Potansiyeli Değerlendirilmesi

İnşaat sonrası oturmaların hesabı için önerilen yöntemlerin hiçbiri, dolgu içindeki çekme gerilmeleri
lokasyonlarını tahmin etmemektedir. Halbuki oturma profillerinin hesaplanmasında en pratik yöntem,
çatlak potansiyelinin değerlendirilmesi olarak bilinmektedir. Çatlak potansiyelinin değerlendirilmesi
için parabolik oturma dağılımı varsayılmıştır. Temel eğiminin değiştiği ve dolgu yüksekliklerinin
farklılık arz ettiği kesitler için oturma dağılımı hesaplanır. USBR (1992), bu amaçla aşağıdaki
eşitliğin kullanılmasını önermiştir.

s = (γ/E) (h-y).y (4)

Dolgu içindeki bir noktada oluşan oturma (s), baraj yüksekliğine (h), ilgili nokta altındaki dolgu
yüksekliğine (y) ve dolgu orta noktasında eşdeğer bir gerilme seviyesindeki tek boyutlu sekant
elastisite modülüne (E) bağlıdır.

2.4. Sayısal Analiz Yöntemi ile bir Örnek

Dim barajı, ülkemizin güney bölümünde çok amaçlı olarak ve önyüzü beton kaplı tipte inşa
edilmiş talvegten ve temelden yükseliği sırasıyla 123.5 m ve 134.5 m olan bir barajımızdır.
Normal su seviyesinde yaklaşık olarak 223 hm3 su toplayacak barajın bu seviyedeki göl alanı
4.5 km2’dir. Memba ve mansap kabuk malzemesi, kaya dolgudan oluşmaktadır. Dolgunun
memba ve mansap şevleri, sırasıyla 1.4H:1V ve 1.5H:1V olarak seçilmiştir. Dolgu hacmi 5.0
hm3 olup, kret uzunluğu ve genişliği sırasıyla 365 m ve 7.8 m’dir. Temel birimi, şist ve
kireçtaşı formasyonundan oluşmaktadır. Plint yapı altında tek sıralı enjeksiyon perdesi
oluşturulmuş ve iki sıralı konsolidasyon enjeksiyonu yapılmıştır. Perde derinliği 26 m ile 44
m arasında değişmektedir. Konsolidasyon enjeksiyonu ise plint yapı altında 10 m sabit
derinlikte yer almaktadır. 38.3 MW kurulu güç ile yılda 123 GWh elektrik enerjisi
üretilmektedir.

Baraj dolgusunun statik koşullar için deformasyon analizleri, sonlu elemanlar yöntemi
esasında çalışan bir paket programla (Plaxis) yapılmış ve inşaat sonu ile işletme hali ayrı ayrı
incelenmiş ve her durum için deprem durumu analiz edilmiştir. Bu analizde tabakalar halinde
inşa edilen kademeli dolgu modeli ile toplam ve yatay deplasmanlar, sırasıyla 174 cm ve 15
cm olarak hesaplanmıştır. Dolguda tamamlanan deplasmanlar sonrası kaplamada oluşan en
büyük toplam deplasman değeri ise 9.8 mm olarak bulunmuştur. Analizlerde, dolgu
malzemesi için “sertleşen zemin” modeli seçilmiştir. Şekil 4’de inşaat sonu hali için yatay
deplasmanların dağılımı verilmektedir. İnşaat sonu durumu temsilen gravite yükleri altında
oluşan toplam gerilme dağılımı da, şekil 5’de sunulmaktadır.

3. STATİK STABİLİTE ANALİZİ

Statik stabilite yönteminde dolgu şevleri, dolgu malzemesi ve temel zeminin özellikleri ile yerel zemin
koşulları dikkate alınarak analiz edilir. Analiz yöntemlerinde toplam gerilme ve efektif gerilme
esasına göre değerlendirme yapılmaktadır. Efektif gerilmeler, genelde kısmi dolu ve kararlı akım
koşullarının oluştuğu dolgularda, piezometre ile gözlemlerin yapılabildiği inşaat sonrası stabilite
koşullarının incelenmesinde ve temel ile dolgu malzemesinin bütünüyle konsolide olup aşırı boşluk
suyu basınçlarının oluşmadığı mevcut barajların stabilite analizinde kullanılır. Toplam gerilme ise,
inşa sonu hali analizi için uygundur ( USBR, 1987a).

92
Şekil 4. Dim barajı statik koşullar için inşaat sonu yatay deplasman dağılımı

Şekil 5. Dim barajı statik koşullar için inşaat sonu yatay deplasman dağılımı

93
3.1. Tasarım Parametrelerının Seçımı ve Malzeme Özellıklerı

Stabilite analizlerinde kullanılan kayma dayanımı parametreleri, genellikle farklı yükleme koşullarında
gerçekleştirilen laboratuvar deneyleri ile elde edilir. Bu deneyler için, üç ayrı konsolidasyon ve drenaj
koşulu tanımlanmıştır (UU, CU ve CD-deneyleri). Drenajsız ve konsolidasyon koşullarda
gerçekleştirilen bir deneyde, deney esnasında su muhtevası sabit tutulur. "UU deneyi" olarak
adlandırılan bu deneyde, zemin örneği konsolide edilmez ve yükleme hızlı yapılır. Bu deneyden elde
edilen kayma dayanımı, drenajsız koşullarındaki değeri temsil eder. Bir başka ifade ile, deney
öncesinde ve sırasında su muhtevası değişikliğine müsaade edilmez. Ancak kısmi doygun örneklerde
hava sıkışmasından ve su içinde hava erimesinden dolayı bir hacim azalması görülür. Doygun
zeminlerdeki UU deney sonuçlarından genellikle yatay veya yataya yakın bir doğru ile temsil edilen
bir göçme zarfı elde edilirken, kısmi doygun zeminlerde göçme zarfı eğrisellik taşımaktadır Eğer
dolgudan gelecek gerilmeler düşük seviyelerde ise, zarfın eğrisellik taşıyan bölgesine ait ilişki
kullanılarak kohezyon ve içsel sürtünme açısı değeri belirlenir.

Başlangıç gerilme koşullarında zemin örneğinin konsolidasyonunun sağlandığı, ancak yükleme


esnasında suyun drenajına müsaade edilmediği koşullarda (konsolidasyonlu ve drenajsız)
gerçekleştirilen CU deneyinde, yükleme esnasında, örnek içinde oluşan boşluk suyu basıncı ölçümleri
kaydedilir. Bu deney tipinde kayma dayanımı, geri basınç yöntemi ile tamamen doyurulmuş ve arazi
koşullarını temsil eden bir çevre basıncı altında konsolide edilmiş örneklerden elde edilir. Deney
esnasında oluşan gerilme artışına bağlı olarak boşluk suyu basıncı gelişir. Rezervuarda toplanan
suyun zemin içinde yarattığı boşluk suyu basıncı, stabilite analizlerinde dikkate alınır. Deney; bu
gerilme seviyesi altında konsolide olan geçirimsiz veya yarı geçirimli zeminlerin zamana bağlı
olmaksızın bir gerilme seviyesini sağlayan koşullarda yapılır.

Yükleme hızının oldukça düşük olduğu CD deneyinde başlangıç gerilme koşullarında zemin örneğinin
konsolidasyonu sağlanır, ancak yükleme esnasında örnek içindeki suyun drenajına müsaade edilmez.,
Yükleme hızı oldukça düşüktür. Kayma dayanımı, bir başlangıç çevre basıncı altında konsolide edilen
ve yavaş bir yükleme ile aşırı boşluk suyu basınçlarının sönümlenmesinin sağlandığı örneklerden elde
edilir. CD deney sonuçları, boşluk suyu basınçlarının gelişmeyeceği serbest drenajlı zeminlerde ve
yükleme esnasında hacim artışı eğilimine sahip olan ve tamamlanamayan konsolidasyondan dolayı
aşırı boşluk suyu basınçlarının ölçüldüğü veya tahmin edildiği dolgu ve temel malzemesinin kayma
dayanımlarının değerlendirilmesinde kullanılır.

Bu üç ayrı deney tipi, temsili zemin örnekleri üzerinde ve genellikle üç eksenli basınç deney cihazı
kullanılarak gerçekleştirilir. Serbest drenajlı zeminler için UU deneylerinin yapılması gerekli değildir.
EM 110-2 (1970); ince taneli zeminlerde CD deney sonuçlarının, kesme kutusu deney cihazı ile de
elde edilebileceğini ifade etmiştir. Önemli miktarda çakıl ihtiva eden geçirimsiz zeminlerde, CD
deneyleri için büyük boyutlu örnekler kullanılarak parametreler elde edilir.

Dolguda kullanılacak kohezyonlu zeminlere ait deney örneklerinin hazırlanmasında, standard Proctor
deneyinden elde edilen kompaksiyon karakteristikleri ve uygulama esasları dikkate alınır.
Kompaksiyon enerjisi, şartnamede öngörülen en düşük D-oranı esasında sağlanır (Tosun, 1989). Gölet
ve alçak barajlar için D-oranının, sırasıyla % 95 ve % 98 olarak dikkate alınması uygundur. Yüksek
dolgu barajlarda ise, özel teknik şartnamede ifade edilen değer dikkate alınır. Deney örnekleri, aynı
zamanda optimum su muhtevasında ve en büyük kuru yoğunluk değerlerinde de hazırlanır.
Şartnamede belirtilen sınır su muhtevası aralığında ve sınır D-oranları dikkate alınarak hazırlanan
örnekler üzerinde de deneyler yapılarak, örneklerin kayma dayanımındaki değişim değerlendirilir.
Ayrıca baraj tipi ve vadi geometrisi dikkate alınarak değerlendirme yapılması uygun olur. Örneğin dar
çekirdekli yüksek toprak ve kaya dolgu barajlarda, geçirimsiz çekirdek malzemenin kayma dayanımı
daha az etkilidir. En büyük su muhtevası değerlerinde hazırlanan örnekler üzerinde gerçekleştirilen
kayma dayanımı deneyleri yeterli olacaktır. Serbest drenajlı geçirimli zeminlerin dayanım deneyleri
için örneklerin % 85 nispi sıkılıkta hazırlanması gerekmektedir (USBR, 1987a).

94
Dolguda kullanılacak malzemenin özeliklerinde oluşan değişim, tasarımın temel zorluklarından birini
oluşturmaktadır. Bu nedenle, farklı malzeme ocaklarına ait tüm temsili zemin numuneleri deneye tabi
tutulur. Değişik zemin tipleri için karıştırılmamış numunelerinin kullanılmasına gayret gösterilir. Üç
eksenli basınç deneylerinde uygulanan en küçük asal gerilme değeri ile kesme kutusu deneyinde
uygulanan normal gerilme, önerilen dolgunun göçme düzleminde yaratacağı normal gerilmeyi
sağlamalıdır (EM 110-2,1970). Mohr-Coulomb göçme zarfı ile değerlendirilen üç eksenli basınç
deneyinde, efektif gerilme esasında bir sorun yaşanmayacaktır. Bir başka ifade ile, efektif gerilme
esasında yapılan değerlendirmede göçme zarfı dairelere teğet olacaktır. Ancak UU ve CU
deneylerinin toplam gerilme esasına göre yapılan değerlendirmesinde, göçme zarfı Mohr
dairelerindeki göçme düzlemine etkiyen normal gerilmeye karşılık gelen noktalarından geçer.
Örselenmemiş örneklerde bu etki, numune alma ve deneye hazırlama aşamalarındaki örselenme
etkileri ile dengelenir. Ancak sıkıştırılarak hazırlanmış örneklerde bu etki, yalın olarak ortaya
çıkmaktadır

Tasarım kayma dayanım parametrelerinin seçiminde, her deney için gerilme-birim deformasyon
eğrilerinin şekli önem arz etmektedir. EM 110-2 (1970); örselenmemiş temel zeminine ve sıkıştırılmış
dolgu malzemesine ait örneklere ait gerilme-birim deformasyon ilişkilerinde kayma gerilmesi veya
deviatör gerilmede önemli bir düşme görülüyorsa, tasarım kayma dayanım parametresi olarak kesme
kutusu deneyi cihazı ile yapılan CD deneyindeki pik kayma gerilmesi ve %15 birim deformasyona
karşılık gelen deviatör gerilme değeri olarak alınabileceğini ifade etmektedir. Ancak aynı kurum
hassas temel zeminleri için tasarım dayanımını, örselenmemiş ve yoğrulmuş örneklere ait en büyük
değerlerinin ara bir değeri olarak seçildiğini ortaya koymaktadır. Her dolgu zonu ve temel tabakası
için tasarım kayma dayanımı, deneylerden elde edilen verilerin 2/3'ünü aşacak şekilde seçilmelidir.
Çoğu durumda, değişik zon ve tabakaların tasarım kayma dayanımı, dikkate alınan zon ve tabakalara
ait en düşük deney değerlerinden daha büyük olmaktadır. arazi deneyleri ve diğer tüm göstergeler
laboratuvar deney sonuçlarını tutucu olmadığını gösteriyorsa, tasarım kayma dayanımı olarak bu
deney sonuçlarından daha düşük değerlerin kullanılabileceğini önermektedir.

Kayma dayanımı parametrelerinin doğru belirlenmesi, bir statik analiz için önemli bir aşamadır. Bu
işlemde, deneylerin yapılmasından çok temsili örneklerin alınmasına ve deneye hazırlanma
aşamalarında örselenme etkisinin en düşük seviyede olmasına özen gösterilmelidir. Çünkü deneyin
yapıldığı örnek dış yükleme ve içsel boşluk basıncı koşullarını temsil etmektedir ki; deneyde arazi
koşulların uygun benzeşimi sağlanmalıdır. Ancak belirtilmelidir ki arazideki koşulların aynen
sağlayan bir örselenmemiş numune elde etmek mümkün değildir. Bu nedenle kayma dayanımları aşırı
koşulları ihtiva eden örnekler üzerinde gerçekleştirilir ve parametreler bir aralık içinden seçilir.
Laboratuvar koşullarındaki bir örneğe etkiyen yükler ve gerilmeler, zemin içindeki bir kayma
yüzeyine yerleştirilmiş bir zemin elemanının sahip olduğundan farklıdır. Bu nedenle deneyin deney
sonuçlarını yorumlanmasında önemli bir etkiye sahiptir.

Malzeme kayma dayanımları arazi ve laboratuvar deneylerinden elde edilebilir veya analizin tasarım
aşamasına bağlı olarak deney verilerinden tahmin edilir. Ön tasarım amaçlı olarak yapılacak
çalışmalarda kayma dayanımları yerel jeolojik verilere, benzer malzemelere ait laboratuvar deney
sonuçlarına bağlı olarak belirlenebilir. Kum ve çakıl gibi iri taneli zeminler için kayma dayanımı
parametreleri, tablo 1'den alınabilir veya benzer malzemeler üzerinde yapılmış laboratuvar deney
sonuçlarına bağlı olarak seçilebilir. Silt ve kil gibi ince taneli zeminler için planlama amaçlı
kullanılacak kayma dayanım parametreleri için, tablo 1'de sunulan veriler kullanılabilir, ancak proje
aşamasında mutlaka laboratuvar deneyleri yapılmış olmalıdır.

3.2. Tasarım Parametrelerının Seçımı Ve Malzeme Özellıklerı

Stabilite analizlerinde kullanılan kayma dayanımı parametreleri, genellikle farklı yükleme koşullarında
gerçekleştirilen laboratuvar deneyleri ile elde edilir. Bu deneyler için, üç ayrı konsolidasyon ve drenaj
koşulu tanımlanmıştır (UU, CU ve CD-deneyleri). Drenajsız ve konsolidasyon koşullarda
gerçekleştirilen bir deneyde, deney esnasında su muhtevası sabit tutulur. "UU deneyi" olarak

95
adlandırılan bu deneyde, zemin örneği konsolide edilmez ve yükleme hızlı yapılır. Bu deneyden elde
edilen kayma dayanımı, drenajsız koşullarındaki değeri temsil eder. Bir başka ifade ile, deney
öncesinde ve sırasında su muhtevası değişikliğine müsaade edilmez. Ancak kısmi doygun örneklerde
hava sıkışmasından ve su içinde hava erimesinden dolayı bir hacim azalması görülür. Doygun
zeminlerdeki UU deney sonuçlarından genellikle yatay veya yataya yakın bir doğru ile temsil edilen
bir göçme zarfı elde edilirken, kısmi doygun zeminlerde göçme zarfı eğrisellik taşımaktadır Eğer
dolgudan gelecek gerilmeler düşük seviyelerde ise, zarfın eğrisellik taşıyan bölgesine ait ilişki
kullanılarak kohezyon ve içsel sürtünme açısı değeri belirlenir.

Başlangıç gerilme koşullarında zemin örneğinin konsolidasyonunun sağlandığı, ancak yükleme


esnasında suyun drenajına müsaade edilmediği koşullarda (konsolidasyonlu ve drenajsız)
gerçekleştirilen CU deneyinde, yükleme esnasında, örnek içinde oluşan boşluk suyu basıncı ölçümleri
kaydedilir. Bu deney tipinde kayma dayanımı, geri basınç yöntemi ile tamamen doyurulmuş ve arazi
koşullarını temsil eden bir çevre basıncı altında konsolide edilmiş örneklerden elde edilir. Deney
esnasında oluşan gerilme artışına bağlı olarak boşluk suyu basıncı gelişir. Rezervuarda toplanan
suyun zemin içinde yarattığı boşluk suyu basıncı, stabilite analizlerinde dikkate alınır. Deney; bu
gerilme seviyesi altında konsolide olan geçirimsiz veya yarı geçirimli zeminlerin zamana bağlı
olmaksızın bir gerilme seviyesini sağlayan koşullarda yapılır.

Yükleme hızının oldukça düşük olduğu CD deneyinde başlangıç gerilme koşullarında zemin örneğinin
konsolidasyonu sağlanır, ancak yükleme esnasında örnek içindeki suyun drenajına müsaade edilmez.,
Yükleme hızı oldukça düşüktür. Kayma dayanımı, bir başlangıç çevre basıncı altında konsolide edilen
ve yavaş bir yükleme ile aşırı boşluk suyu basınçlarının sönümlenmesinin sağlandığı örneklerden elde
edilir. CD deney sonuçları, boşluk suyu basınçlarının gelişmeyeceği serbest drenajlı zeminlerde ve
yükleme esnasında hacim artışı eğilimine sahip olan ve tamamlanamayan konsolidasyondan dolayı
aşırı boşluk suyu basınçlarının ölçüldüğü veya tahmin edildiği dolgu ve temel malzemesinin kayma
dayanımlarının değerlendirilmesinde kullanılır.

Bu üç ayrı deney tipi, temsili zemin örnekleri üzerinde ve genellikle üç eksenli basınç deney cihazı
kullanılarak gerçekleştirilir. Serbest drenajlı zeminler için UU deneylerinin yapılması gerekli değildir.
EM 110-2 (1970); ince taneli zeminlerde CD deney sonuçlarının, kesme kutusu deney cihazı ile de
elde edilebileceğini ifade etmiştir. Önemli miktarda çakıl ihtiva eden geçirimsiz zeminlerde, CD
deneyleri için büyük boyutlu örnekler kullanılarak parametreler elde edilir.

Dolguda kullanılacak kohezyonlu zeminlere ait deney örneklerinin hazırlanmasında, standard Proctor
deneyinden elde edilen kompaksiyon karakteristikleri ve uygulama esasları dikkate alınır.
Kompaksiyon enerjisi, şartnamede öngörülen en düşük D-oranı esasında sağlanır (Tosun, 1989). Gölet
ve alçak barajlar için D-oranının, sırasıyla % 95 ve % 98 olarak dikkate alınması uygundur. Yüksek
dolgu barajlarda ise, özel teknik şartnamede ifade edilen değer dikkate alınır. Deney örnekleri, aynı
zamanda optimum su muhtevasında ve en büyük kuru yoğunluk değerlerinde de hazırlanır.
Şartnamede belirtilen sınır su muhtevası aralığında ve sınır D-oranları dikkate alınarak hazırlanan
örnekler üzerinde de deneyler yapılarak, örneklerin kayma dayanımındaki değişim değerlendirilir.
Ayrıca baraj tipi ve vadi geometrisi dikkate alınarak değerlendirme yapılması uygun olur. Örneğin dar
çekirdekli yüksek toprak ve kaya dolgu barajlarda, geçirimsiz çekirdek malzemenin kayma dayanımı
daha az etkilidir. En büyük su muhtevası değerlerinde hazırlanan örnekler üzerinde gerçekleştirilen
kayma dayanımı deneyleri yeterli olacaktır. Serbest drenajlı geçirimli zeminlerin dayanım deneyleri
için örneklerin % 85 nispi sıkılıkta hazırlanması gerekmektedir (USBR, 1987a).

Dolguda kullanılacak malzemenin özeliklerinde oluşan değişim, tasarımın temel zorluklarından birini
oluşturmaktadır. Bu nedenle, farklı malzeme ocaklarına ait tüm temsili zemin numuneleri deneye tabi
tutulur. Değişik zemin tipleri için karıştırılmamış numunelerinin kullanılmasına gayret gösterilir. Üç
eksenli basınç deneylerinde uygulanan en küçük asal gerilme değeri ile kesme kutusu deneyinde
uygulanan normal gerilme, önerilen dolgunun göçme düzleminde yaratacağı normal gerilmeyi
sağlamalıdır (EM 110-2,1970). Mohr-Coulomb göçme zarfı ile değerlendirilen üç eksenli basınç
deneyinde, efektif gerilme esasında bir sorun yaşanmayacaktır. Bir başka ifade ile, efektif gerilme

96
esasında yapılan değerlendirmede göçme zarfı dairelere teğet olacaktır. Ancak UU ve CU
deneylerinin toplam gerilme esasına göre yapılan değerlendirmesinde, göçme zarfı Mohr
dairelerindeki göçme düzlemine etkiyen normal gerilmeye karşılık gelen noktalarından geçer.
Örselenmemiş örneklerde bu etki, numune alma ve deneye hazırlama aşamalarındaki örselenme
etkileri ile dengelenir. Ancak sıkıştırılarak hazırlanmış örneklerde bu etki, yalın olarak ortaya
çıkmaktadır

Tasarım kayma dayanım parametrelerinin seçiminde, her deney için gerilme-birim deformasyon
eğrilerinin şekli önem arz etmektedir. EM 110-2 (1970); örselenmemiş temel zeminine ve sıkıştırılmış
dolgu malzemesine ait örneklere ait gerilme-birim deformasyon ilişkilerinde kayma gerilmesi veya
deviatör gerilmede önemli bir düşme görülüyorsa, tasarım kayma dayanım parametresi olarak kesme
kutusu deneyi cihazı ile yapılan CD deneyindeki pik kayma gerilmesi ve %15 birim deformasyona
karşılık gelen deviatör gerilme değeri olarak alınabileceğini ifade etmektedir. Ancak aynı kurum
hassas temel zeminleri için tasarım dayanımını, örselenmemiş ve yoğrulmuş örneklere ait en büyük
değerlerinin ara bir değeri olarak seçildiğini ortaya koymaktadır. Her dolgu zonu ve temel tabakası
için tasarım kayma dayanımı, deneylerden elde edilen verilerin 2/3'ünü aşacak şekilde seçilmelidir.
Çoğu durumda, değişik zon ve tabakaların tasarım kayma dayanımı, dikkate alınan zon ve tabakalara
ait en düşük deney değerlerinden daha büyük olmaktadır. arazi deneyleri ve diğer tüm göstergeler
laboratuvar deney sonuçlarını tutucu olmadığını gösteriyorsa, tasarım kayma dayanımı olarak bu
deney sonuçlarından daha düşük değerlerin kullanılabileceğini önermektedir.

Kayma dayanımı parametrelerinin doğru belirlenmesi, bir statik analiz için önemli bir aşamadır. Bu
işlemde, deneylerin yapılmasından çok temsili örneklerin alınmasına ve deneye hazırlanma
aşamalarında örselenme etkisinin en düşük seviyede olmasına özen gösterilmelidir. Çünkü deneyin
yapıldığı örnek dış yükleme ve içsel boşluk basıncı koşullarını temsil etmektedir ki; deneyde arazi
koşulların uygun benzeşimi sağlanmalıdır. Ancak belirtilmelidir ki arazideki koşulların aynen
sağlayan bir örselenmemiş numune elde etmek mümkün değildir. Bu nedenle kayma dayanımları aşırı
koşulları ihtiva eden örnekler üzerinde gerçekleştirilir ve parametreler bir aralık içinden seçilir.
Laboratuvar koşullarındaki bir örneğe etkiyen yükler ve gerilmeler, zemin içindeki bir kayma
yüzeyine yerleştirilmiş bir zemin elemanının sahip olduğundan farklıdır. Bu nedenle deneyin deney
sonuçlarını yorumlanmasında önemli bir etkiye sahiptir.

Malzeme kayma dayanımları arazi ve laboratuvar deneylerinden elde edilebilir veya analizin tasarım
aşamasına bağlı olarak deney verilerinden tahmin edilir. Ön tasarım amaçlı olarak yapılacak
çalışmalarda kayma dayanımları yerel jeolojik verilere, benzer malzemelere ait laboratuvar deney
sonuçlarına bağlı olarak belirlenebilir. Kum ve çakıl gibi iri taneli zeminler için kayma dayanımı
parametreleri, tablo 1'den alınabilir veya benzer malzemeler üzerinde yapılmış laboratuvar deney
sonuçlarına bağlı olarak seçilebilir. Silt ve kil gibi ince taneli zeminler için planlama amaçlı
kullanılacak kayma dayanım parametreleri için, tablo 1'de sunulan veriler kullanılabilir, ancak proje
aşamasında mutlaka laboratuvar deneyleri yapılmış olmalıdır.

3.3. Güvenlık Sayısı Krıterı

USBR (1987) hesaplanan güvenlik sayılarının yaklaşık değerinin; analiz edilen tasarım koşuluna,
kayma dayanımı tasarım değerlerinin tahmin edilme hassasiyetine, dolgu yüksekliğine, dolgu içindeki
yapıların varlığına, araştırmaların kapsamına, gerilme-birim deformasyon karakteristiklerine ve dolgu
ile temel malzemesinin uyumuna, sıkışma kontrolünün güvenirliğine ve toprak ve kaya dolgu
barajlardan elde edilen deneyime bağlı olduğunu ifade etmektedir. Son analizde proje
karakteristiklerine göre göçme riski dikkate alınarak belirtilen sınır güvenlik sayısı değerleri kontrol
edilir. Tablo 1, değişik tasarım koşulları için gereken en düşük güvenlik sayısı değerlerini
sunmaktadır.

97
EM 110-2 (2003); her analiz için kullanılan verilerin ve elde edilen sonuçların belirtilen sunum sırası
ve muhtevası içinde rapor edilmesi gerektiği ifade etmiştir. Bu raporlar en az aşağıdaki bilgileri ihtiva
etmelidir.

- Dolgu geometrisi ve kritik göçme dairelerinin konumu açık olarak belirtilmelidir. Ayrıca göçme
düzleminin geçeceği temel malzemeleri açık olarak gösterilmelidir.
- Dolgu ve temel zeminine ait her malzeme için kayma dayanımı değerleri, bir tablo halinde
sunulmalıdır. Ayrıca birim ağırlıklarda tabloda belirtilmelidir. Kayma dayanımı verilerine
ulaşmak için kullanılan ampirik ilişkilere ve ilgili kaynaklara değinilmeli ve bunlar rapor ekinde
verilmelidir.
- Kritik göçme düzlemi için tüm hesaplamalar, detaylı olarak sunulmalıdır.
- Rezervuardaki yükselme hızı, dolu rezervuara ulaşım zamanı, ani düşme hesaplamaları için su
seviyesindeki düşme hızı, diğer boşaltma ve yükleme koşularına raporda değinilmelidir.
- Kompozit ve ortalama zarflara bağlı olarak oluşturulan tasarım kayma dayanımı verileri
belirtilmelidir.
- Planlanan ölçüm tesisleri ve yerleri rapora eklenmelidir.

Tablo 1. Tasarım koşullarına göre gereken güvenlik sayıları


Durum Tasarım Koşulu Analiz yeri Gereken en düşük
güvenlik sayısı
I İnşaat anı ve inşaat Memba ve mansap 1.3
sonrası şevleri
II Ani düşme Memba 1.1-1.3*
III İşletme hali Mansap 1.4-1.5**
IV Deprem hali Memba ve mansap 1.0***
şevleri
* En büyük sürsarj seviyesinden ani düşme için G.S=1.1
En büyük depolama seviyesinden ani düşme için G.S=1.3
** En büyük sürsarj seviyesinde G.S = 1.4
En büyük depolama seviyesinde G.S=1.5
*** Deprem koşullarında (Durum I ve III’de) yenilen çözümler için geçerlidir.

Dolgu barajdaki stabilite analizi farklı durumlar için bilgisayar programları ile yapılabilmektedir. Bu
programların standart bir çıktısı bulunmamaktadır. Her durum için kritik göçme dairesine ait
çözümler sunulurken, tanımlama yapıldıktan sonra belli sıra ile sonuçların sunulması uygun olur,
analizlerde kullanılan ve elde edilen veriler renkli kalem ile işaretlenmelidir. Sonuç olarak her durum
için kullanılan kayma dayanım parametreleri sunulmalı, nihai güvenlik sayısı değerlerini veren bir
tablo oluşturulmalı ve bu çalışmalar sonucunda elde edilen veriler yorumlanmalıdır. Raporda, analiz
esası ( Basitleştirilmiş Bishop, Spencer, Janbu gibi) mutlaka belirtilmelidir.

ABD Su İşleri Teşkilatı (USBR, 1987); bir stabilite analizi için güvenlik sayısının, kayma düzlemi
boyunca zeminin sahip olduğu toplam kayma dayanımının, oluşan kayma gerilmesine oranı olarak
tanımlanmasını ve güvenlik sayısının değişik koşullar için nispi stabilite güvenliğini gösterdiğini
belirterek, yüksek güvenlik sayısının, dolgu ve temel içindeki düşük kayma gerilmelerini temsil
ettiğini ve nispi olarak düşük deformasyonların oluşacağını ifade edilmiştir. İlgili kurumun teknik
şartnamesinde (USBR, 1987b) konuyla ilgili yapılan yorum aşağıda özetlenmektedir:

"İnşaat sonu yükleme koşulu için dolgu ve temel zemininin geçirimsiz zonlarında, bu zeminler inşaat
periyodu sırasında bütünüyle konsolide olmayacağından, boşluk suyu basıncı oluşabilir. Eğer analizde
efektif gerilme esnasındaki kayma dayanımı parametreleri kullanılırsa, aşırı boşluk suyu basınçları
güvenlik sayısı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Eğer inşaat aşamasında boşluk suyu basınçları
oluşuyorsa, güvenlik sayısının 1.3 olarak seçilmesi uygun olur. Arazideki boşluk basınçları
ölçülmeden efektif kayma dayanımı zarfı kullanılırsa, en düşük güvenlik sayısı 1.4 olarak seçilmelidir.
Eğer analiz drenajsız kayma dayanımı esasında gerçekleştiriliyorsa, en düşük güvenlik sayısının 1.3
alınması uygun olur. Ancak göçme zarfını belirlemek için yapılan laboratuvar deneylerinin arazideki
yükleme koşullarındaki boşluk basıncı davranışını en iyi şekilde modellemesi gerekmektedir.

98
Aktif rezervuar koşullarında üniform sızma koşulu için malzeme dayanımlarındaki belirsizlikleri,
geçirimsiz malzeme içindeki boşluk basınçlarını ve uzun dönemdeki stabiliteyi dikkate alarak en
düşük güvenlik sayısının 1.5 olmasının uygun olacağı belirtilmelidir. Kararlı akım koşulları altında
mansap şevinin göçmesi, inşaat sonu hali ve ani düşme koşullarındaki göçmeden daha fazla hasar
yaratacağından yüksek güvenlik sayısı ile çalışmanın bir nedeni olarak yorumlanmalıdır."

Aynı şartnamede, ani düşme koşullarında dengesiz sızma kuvvetlerinin yarattığı yüklemenin, memba
şevinde stabilite sorununa neden olacağı ifade edilmektedir. Ancak yükleme kısa bir zaman diliminde
olacağından ve bu işlem esnasında su seviyesinde bir düşme meydana geleceğinden, memba şevinin
rezervura boşaltılması mümkün gözükmemektedir. Bu nedenledir ki; 1.3 gibi bir güvenlik sayısı
yeterli görülmektedir. Hatta bazı hallerde limit denge koşullarına çok yakın güvenlik sayılarının
kullanılabileceği ve özel yükleme koşulları için 1.2 gibi bir en düşük güvenlik sayısının yeterli olacağı
belirtilmektedir.

3.5. Statik Stabilite Analiz Örnekleri

Özlüce barajı, Doğu Anadolu bölgesinde ve Fırat havzası içindeki Peri nehri üzerinde zonlu kaya
dolgu tipinde inşa edilmiş edilmiş bir barajımızdır. Baraj, temelden 144 m yüksekliğe sahiptir.
Normal su seviyesinde 25.4 km2’lik bir rezervuar alanına ve 1075 hm3’lük bir rezervuar hacmine
sahiptir. Barajda 160 MW kurulu güç ile yılda 413 milyon kWh elektrik enerjisi üretilmektedir.
Dolguda kil çekirdek ile kaya zonu arasında kum, çakıl ve kaya ufağı malzemeden oluşmuş bir geçiş
zonu tasarlanmıştır. Kaya dolguda daha yüksek dayanımlı ve dayanıklı bölüm, dış bölümde
oluşturulmuştur. Baraj, risk grubu III içinde yer almaktadır (Tosun et al, 2007).

Özlüce barajı için yapılan stabilite analizlerinde en krtik güvenlik sayısı, statik koşullar için işletme
hali mansap şevi için bulunmuştur. Püsodo-statik analizlerde, sismik tehlike analizleri için dikkate
alınan sismik katsayı (0.14g) için en düşük güvenlik sayısı 1.04 olarak belirlenmiştir ki; bu değer
sağlanması gereken limit değerin üstündedir. Baraj için farklı durumlarda hesaplanan güvenlik sayısı
değerleri, tablo 2’de ve iki ayrı duruma ait statik stabilite analizi sonuçları, şekil 6 ve 7’de
sunulmaktadır.

Tablo 2. Özlüce barajı için statik stabilite analiz sonuçları

Durum Tanım Güvenlik Not


sayısı
I İnşaat sonu hali 1.70 Mansap
1.77 Memba
II Ani düşme hali 1.65 Memba
III Ani düşme hali (N.S.S) 1.65 Memba
IV İşletme hali 1.70 Memba
V İşletme hali 1.69 Mansap
İnşaat sonu hali (depremli) 1.24 Mansap
VII İnşaat sonu hali (depremli) 1.27 Memba
İşletme hali (depremli) 1.04 Memba
İşletme hali (depremli) 1.22 mansap

99
Şekil 6.Özlüce barajı inşaat sonu hali mansap şev stabilite analizi

Şekil 7.Özlüce barajı işletme hali memba şev stabilite analizi -depremli

100
4. SONUÇLAR

Yumuşak zemin üzerine inşa edilecek dolgularda, bu bildiride anlatılan analiz yöntemi geçerli
değildir. Karstik kaya, yüksek kompressibiliteli sıvılaşabilir ve çökebilir hassas veya şişebilir
zeminler, özel temel birim koşullarını oluşturmaktadır ki; bu tip birimler üzerine inşa edilen dolgular
için de bu analiz yönteminin kullanılamayacağı önemle belirtilmelidir. Bu tip birimler üzerine inşa
edilen küçük ve büyük toprak dolgu barajlar için mutlak surette modelleme esasına dayalı sayısal
yöntemlerle çözüm üretilmesi gerekir.

Statik stabilite analizi, dolgu barajların tasarımının en önemli bölümlerinden birini oluşturmaktadır.
Bilişim teknolojisindeki hızlı gelişme, karmaşık denklemsel büyüklükleri kolayca çözülebilmekte ve
sonuçların mukayeseli olarak analiz edilebilme fırsatını vermektedir. Ancak sınır denge durumlarının
doğru tanımlanması, dolgu ve temel malzemelerinin uygun temsil edilmesi ve yükleme koşullarını
temsilen kullanılan parametrelerin gerçeğe uygun tanımlanması gereklidir. Düşük UU dayanım
değerlerine sahip killer üzerine inşa edilecek dolgular için konsolidasyonun zaman boyutu önemle
dikkate alınmalıdır. Bu durumda kademeli inşaat takip edilmelidir. Aşırı konsolide zeminler için UU
deneylerine bağlı olarak elde edilen ortalama dayanım değeri; şişme işlemlerinin kayma dayanımında
yaratacağı azalmadan dolayı, CU deneyinden elde edilen değerlerden daha büyük olabilir. Bu durumda
ilgili veriler düzeltilerek analizlerde dikkate alınmalıdır.

En büyük rezervuar seviyesinde kararlı akım koşullarının oluştuğu durum için, mansap şev stabilitesi
kritik olabilir. Üst akım çizgisinin oluşturulması ve sızma kuvvetlerinin belirlenmesi için bir akım ağı
oluşturulmalıdır. Zayıf temeller üzerine oturan dolguda ve kohezyonsuz zeminlerden oluşan mansap
şevinde, dairesel veya düzlemsel göçme oluşabilir. Bu durumda, her iki göçme düzlemi için de analiz
yapılmalı ve kritik olan tercih edilmelidir. Güçlü depremlerin yer aldığı bölgelerde barajın güvenliği,
deprem yüklerinden bağımsız olarak artırılmalıdır. Bu amaçla kretin genişletilmesi, ilave oturmalara
müsaade edecek yeterli yükseklikte dolgu tasarımı ve kil çekirdeğin daha kalınlaştırılması dikkate
alınabilir. Aslında bu husus bir başlangıç tasarım kuralı olarak değerlendirilmelidir.

Boşluk basınçlarının belirlenmesi için en başarılı yol, sayısal çözümlerin kullanılmasıdır. Özellikle
ani düşme ve kararlı akım yükleme koşullarında çok başarılı olarak kullanılabilmektedir. Bu
yöntemde, karmaşık geomekanik koşullar ile üç boyutlu etki dikkate alınabilir. Sonlu eleman
yöntemi, sonlu farklar yöntem ve sınır eleman yöntemi; boşluk basınçlarının belirlenmesi için çok
uygun sayısal yöntemleri oluşturmaktadır. Modellenen ortamdaki tüm malzemelerin permeabilitesi,
dikkate alınmaktadır. Ancak sayısal yöntemlerin son tasarım aşamasında kullanılmasının uygun
olacağı belirtilmelidir.

101
KAYNAKLAR

Bishop, A.W. (1955) “The Use of the Slip Circle in the Stability Analysis of Slopes”
Geotechnique, V.5, No.1, 7-17.
EM 1110-2-1902, (1970) “Engineering and Design- Stability of Earth and Rockfill Dams”
Engineering and Design Manual, US Army Corps of Engineers.
EM 1110-2-1902, (2003) “Slope Stability” , Engineering and Design Manual, US Army
Corps of Engineers.
Fell, R., MacGregor, P. And Stapledon, D. (1992) “Geotechnical Engineering of Embankment
Dams, Balkema, 675p.
Hausman, M.R., (1990) “Engineering principles of ground modification” McGraw Hill, 632p.
Jansen, R.B., (1988) “Special Considerations- Earthfill Dam Design and Analysis” in
Advanced Dam Engineering for Design, Construction and Rehabilitation (edited by
R.B.Jansen), Van Nostrand Reinhold, New York, 285-288.
Janbu, N., (1973) “Slope Stability Computation” Embankment Dam Engineering, Casagrande
Memorial Volume, Wiley, new York, 47-86.
Lowe, J., 1988, “Stability Analysis” in Advanced Dam Engineering for Design, Construction
and Rehabilition (editied by R.B.Jansen), Van Nostrand Reinhold, New York, 275-285.
Milligan, V., 2003, “Some Uncertainties in Embankment Dam Enginering” Jounal of
Geotechnical and Geoenvironmental Engineering, September, 786-797.
Morgenstren, N.R. and Price, V.E., (1965) “The Analysis of Stability of General Slip
Surfaces” Geotechnique, Vol.15.N0.1
Murray, L., Sigh, P.E., Hubar, F.H. and Siu, D. (2005) “Seismic Upgrade of the Seymour
Falls Dams Using Explosive and Dynamic Compaction” ASDSO Annual Conference,
Orlando.
Sharma, S., (1996) “Slope Stability and Stability Methods” England, 620p.
Sigh, B. And Varshey, R.S. (1995) “Engineering for Embankment Dams” Balkema, 732p.
Spencer, E., (1967) “A method of Analysis Assuming parallel Interslices Technique”
Geotechnique, 17 (1), 11-26.
Tosun, H., (1989) “Dolgularda Sıkışma Kontrolü” DSİ XVIII.Bölge Müdürlüğü Yayınları,
45 sayfa.
Tosun, H., Zorluer, İ., Orhan, A., Seyrek, E., Türköz, M., Savaş, H., 2007, “Seismic hazard
and total risk analyses for large dams in Euphrates Basin in Turkey”, Engineering
Geology, Volume 89, Issues 1-2, 12 January 2007, p: 155-170.
USBR, (1987a) “Design of Small Dams” US. Bureau of Reclamation, Denver, 860p
USBR, (1987b) “Static Stability Analysis” Design Standards No.13-Embankment Dams. US.
Bureau of Reclamation, Denver.

102

View publication stats

You might also like