Mimar Sinan Dergisi 136

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 114

Türkiye Hür ve K a b u l Edilmiş M a s o n l a r B ü y ü k Locasının

Araştırma ve Yayın Organıdır

ıSSN 1301-2762

4. B ü y ü k Mahfil U m u m i Hey'et Toplantısı No: 6


24.02.1952 Derleyen Suha UMUR

23. Royal Society ve A y d ı n l a n m a y ı

Tetiklemesi Celil LAYİKTEZ

37. Yakub'un Merdiveni Tamer AYAN

59. 20 Yıllık Perspektif Üzerine Düşünceler Semih TEZCAN

67. Spekülatif Hürmasonluğun Babası :


John Theophilus Desaguliers K Cent KARACAOĞLU

79. A l m a n y a Birleşik B ü y ü k Locasına Bağlı Olarak


Çalışan "Quatuor Coronati" A r a ş t ı r m a Locasının
Çalışma Prensipleri ve Tüzüğü Hasan AKDENİZ

91. Localardan Haberler Mimar SİNAN

112. Aramızdan Ayrılanlar Mimar SİNAN

YIL: 2005 NO: 136


MİMAR SİNAN

Gevşemeyin, endişe etmeyin.


İnancınız sağlamsa, mutlaka başarırsınız.

Sânı Yüce Kur'an (111:139)


Kapak K o m p o z i s y o n u : SİNASİ BARUTÇU

Y E N İ L İ K B A S I M E V İ
Tel. 243 55 72 - 245 32 48 « İSTANBUL - 2006
MİMAR SİNAN
Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locasının
araştırma ve yayın organıdır.

Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası adına


imtiyaz sahibi : KAYA PAŞAKAY
Yazı işlerini fiilen idare eden : TAMER AYAN
DERGİDE ÇIKAN YAZILARIN SORUMLULUĞU YAZARLARINA AİTTİR.

ÜÇ AYDA BİR ÇIKARILIR, ÜYELERE MAHSUSTUR.

ISSN 1301-2762

SAYI : 136 Nuruziya Sokağı 25, 80050 - Beyoğlu Tel: 0 212 251 26 50 EYLÜL 2005

4. B ü y ü k Mahfil U m u m i Hey'et Toplantısı N o : 6


24.02.1952 Derleyen.; Suha UMUR

23. Royal Society v e A y d ı n l a n m a y ı

Tetiklemesi Celil LAYİKTEZ

37. Yakub'un Merdiveni Tamer AYAN

59. 2 0 Yıllık Perspektif Üzerine Düşünceler Semih TEZCAN

67. Spekülatif Hürmasonluğun Babası :


John Theophilus Desaguliers K Cent KARACAOĞLU

79. A l m a n y a Birleşik B ü y ü k Locasına Bağlı Olarak


Çalışan " Q u a t u o r Coronati" A r a ş t ı r m a Locasının
Çalışma Prensipleri v e Tüzüğü Hasan AKDENİZ

91. Localardan Haberler Mimar SİNAN

112. Aramızdan Ayrılanlar Mimar SİNAN


TARİH

BÜYÜK MAHFİL
UMUMİ HEYET TOPLANTISI NO:6
()
24.02.1952
Derleyen: S u h a U M U R

GRAND OFFICERS M E E T I N G N O : 6 , FEBRUARY 2 4 , 1 9 5 2

INVITATION A N D AGENDA :

1 — O p e n i n g of the Session
2 — Acceptance of the Visitors
3 — Reading Minutes of the Previous Meeting
4 — Oath taking of new delegates
5 — Election and oath taking of Grand Senior Deacon
6 — Election and oath taking of Asst. Grand Secretary
7 — Reading and acceptance of Grand Officers' Report
8 — Benefits

The minutes o f the Grand Officers Meeting held on February 2 4 , 1952 are
published due to their historical importance . They should be kept as an important
document for the guideline of the history of Turkish Freemasonry.

(*) 24.02.1952 tarihindeki altıncı Umumi Heyet Toplantısı Tersimatını tarihî öne­
mi ve belge niteliği dolayısıyla aynen yayınlıyoruz. 1982 yılında o dönemin Bü.
Sek. 'i Pek Muh. Suha UMUR K. 'in derlediği şekliyle eldeki mevcut tek nüshadan
faydalanılmıştır. Tersimat'ın orijinali şu ana kadar Bü. L. Arşivinde bulunama-
m l t l r
? - MİMAR SİNAN

4
DAVETİYE V E G Ü N D E M :

Bü.-. Mah.-.'imiz 24 Şubat 1952 Pazar günü saat 10.30da toplanacak ve


âtideki g ü n d e m i m ü z a k e r e edecektir.

1— Celsenin açılması
2— Ziyaretçilerin k a b u l ü
3— Geçen t e r s i m a t ı n o k u n m a s ı
4— Yeni delegelerin tahlifi
5— B ü y ü k M u h a k k i k intihabı ve tahlifi
6— B ü y ü k K â t i p m u a v i n i intihabı ve tahlifi
7— Daimî Heyet r a p o r u n u n o k u n m a s ı m ü z a k e r e ve tasvibi
8— Menafii U m u m i y e h a k k ı n d a k o n u ş m a
Lütfen teşrifinizi K.\ sevgi ve saygılarımla rica ederim aziz Üs.-.

Muayyen Sel.-.
Bü.-. Kâ.-.
Târik Ziyal
***
TERSİMAT :

Bü.. M a h . ' i n 24.2.1952 tarihli 6. cı


toplantısı Tersimatı:

Yüksek Şû.-. 'ya bağlı Bü.-. Mah.-., 24. Şubat. 1952 P a z a r günü Beyoğlu
vadisinde k â i n m a l û m noktai hendesiyede Bü.-. Üs.-. Mustafa H a k k ı
Nalçacı B.-. 'in riyasetinde toplandı.

Bü.-. 1. ci Nâ.-. Celâl Öget, Bü.-. 2. ci Nâ.-. vekâleten Dr. İsmail K e n a n


Sunal, Bü.-. Hat.-. Dr. Şükrü Hazım Tiner, Bü.-. Kâ.-. Tarık Ziyal, Bü.-.
Muhak.-. vekâleten Arif R ü ş t ü Görgün, Bü.-. Em.-. Hz.-. vekâleten Ne­
cip Hancı, Bü.-. Em.-. Hs.-. A r m a n d Mosse, Bü.-. Teş.-. vekâleten Ruhi
Vamık Girgin, Bü.-. Muha.-. Dah.-. Hamza Rüstem BB.-. mevkilerini iş­
gal ettiler.

Â.\ Bü.-. Hâk.-. Kaymakamı Pek Mün.-. ve Pek Muk.-. Ferit Zühtü Örü­
cü Üs.-, ile U m u m î Bü.-. Müf.-. Kemâl Sarıay Üs.-, şarkı tezyin ettiler.
İcra kılınan yoklamada; haklarında yazılı ve sözlü olarak arzı mazeret
edilmiş olan Yusuf Ziya Erdem, Cevdet Caculi, J a k Esseyan, H a k k ı

5
Türegün, Dr. M. Abravanel, Ali Galip Taş, Dr. Fahri Arel, Dr. Fethi Er­
den, Mustafa Z ü h t ü İ n h a n , Safa Feyzi İksel ve S u a t Gürel BB .'.'den
m a a d a 28 Us.-. 'ın mevcut oldukları ve bu suretle ekseriyet hasıl olduğu
anlaşılarak, hazırı bilmeclis züvvar BB.-.'in de iştirakiyle, celse usulü,
dairesinde açılarak çalışmalara başlandı :
1.— Bir evvelki t o p l a n t ı y a ait t e r s i m a t okundu, söz verildi; İsmail
M e m d u h Altar B.-. söz alarak; bu tersimatın gerek zabıt gerek t a h r i r
b a k ı m ı n d a n pek m ü k e m m e l olduğunu, Bü.-. Kâ.-. B.-.'e alenen teşek­
k ü r ü bir vazife bildiğini ve bu sözlerin z a p t a geçmesini bildirdi.
B a d e h u s ü t u n l a r d a s ü k û t cari olduğundan t e r s i m a t reye k o n u l a r a k
a y n e n ve ittifakla k a b u l olundu.
2.— Bü.-. Mah.-. Delegeleri m e y a m n d a v u k u a gelmiş olan münhallere
yeniden seçilmiş olan Delegelerle şimdiye k a d a r yemin icra edememiş
m u r a h h a s l a r ı n tahlifi için Sadık Bigat, Galip H a m d i Tekyeli, Affan
Balzar ve Suat Arpad BB.-. yemin k ü r s ü s ü n e davet olunarak tahlifleri
yapıldı ve imzaları k a y t olundu.
3.-— Rahatsızlığı dolayısıyla devam edegelen i s t i r a h a t mecburiyetleri
gibi m u h i k sebeplerle Bü.-. M u h a k k i k l i k t e n istifasını v e r m i ş olan
Nazmi D ü h a n i B.-.'in istifasının k a b u l ü h a k k ı n d a Bü.-. Üs.-, söz verdi;
ve keyfiyet reye konularak, mazeretine binaen, ittifakla kabul olundu.
Badehu, yeniden Bü.-. Muhak.-.'liğe i n t i h a p için n a m z e t gösterilmesi
h a k k ı n d a s ü t u n l a r a söz verildi. U s u l ü d a i r e s i n d e re'yi hafiye
m ü r a c a a t edilerek İsmail K e n a n Sunal B.-.'in ittifakla seçildiği tesbit
ve ilân edilerek kendisine de tebliğ olundu. Müteakiben bu intihap do-
layısıyle inhilâl etmiş olan Bü.-. Muhak.-. Mua.-.ligine de n a m z e t gös­
terilerek işarî re'yile, keza ittifakla Galip H a m d i Tekyeli B.-. seçildi.

4.— R u z n a m e mucibince F e r i t Ramiz Öker B.-.'in M ü s a v a t Mah.-.


Muh.-.'ine Us.-. Muh.-. seçilmesi dolayısıyle inhilâl etmiş olan Bü.-. Kâ.-.
Mua.-.'ligine seçim yapılması h a k k ı n d a Bü.-. Kâ.-. B.-. söz a l a r a k , b u
m a d d e n i n şimdilik tehirini teklif eylediğinden, teklifi kabul olunarak
seçimin a h a r bir celseye tehiri muvafık görüldü.
5.— Daimî H e y e t r a p o r u n u n okunması Bü.-. Kâ.-. B.-.'den rica oluna­
r a k o k u n d u ve m ü z a k e r e s i için s ü t u n l a r a söz verildi:
a.) E d o u a r d Lebet B.-. söz alarak; İspanya'da masonluğun elyevm ta­
m a m e n lağvedilmiş o l d u ğ u n u h a t ı r l a t a r a k , r a p o r d a m u h a b e r a t a
geçilmiş olduğu bildirilen İ s p a n y a Bü.-. Locasının h a l e n Meksika'da

6
icrai fa'aliyet e t m e k t e olan Bü.\ Loca olup olmadığının tasrihini rica
etti ve m ü s b e t cevap verildi.
b.) Sadık Bigat B.\ söz alarak; raporda, Türk masonluğunun on üç sene
u y k u d a kalmış olduğundan bahis edildiğini, halbuki bu devrede dahi
Yü.\ Şû.-. ile bazı mahafil, sureti gayrı resmiyede, çalışmaya devam et­
miş olduklarını hatırlatarak, zabıt ve raporlar tarihî birer vesika ma­
hiyetinde oldukları için "yeniden çalışmaya başlandığı" yerine "yeni­
den çalışmaya r e s m e n başlandığı" denilmesinin muvafık olacağı işa­
r e t ve bu beyanı muvafakatle kayıt olundu.
c.) İsmail Memduh Altar Üs.-, söz alarak; raporun, Bü.\ Mah.-. mesai ve
hedeflerinin mücmel bir şekilde ifadesi bakımından şayanı kayıt dere­
cede m ü k e m m e l olduğunu beyan ve memleketimizde mahfillerin te-
addüdü meselesinde Da.-. Hey.-, 'in görüşünü belirten 3. cü maddeye te­
m a s ile üzerinde d u r u l a n prensip meselesinin ehemmiyetini belirtti.
Yeni mahafil tesisinde teenni ile hareket edilmesi reyinde bulunduğu­
n u ve daha ileri giderek fazla taaddüdün camiamıza zarar dahi verebi­
leceğini kaydetti.
d.) Reşat Mimaroğlu Üs.-, söz alarak; Bü.-. M a h .-.'in k u r u l u ş u n u n bi­
rinci yılını ve ilk imkânlar dairesinde başarı ile t a m a m l a y a n işleri teb­
rik ettikten sonra, Da.-. Hey.-, 'in de işaret ettiği gibi, remzî meslekimi­
zin o l g u n l u ğ u n u t e m i n edecek v a s ı t a l a r d a n ilki olan s e m b o l i z m e
ehemmiyet verilmesini t a b a r ü z ettirdi. Badehu, mahfillerin t a a d d ü ­
dü b a h s i n e t e m a s ederek; yeni tesislerin, r a p o r d a belirtildiği gibi,
h a k i k î ihtiyaçla ölçülmesi l ü z u m u n a i ş a r e t ve Mas.-. 'luk t a r i h i n i n ,
adedi çok olan mahfillerden ziyade makul sayı ve vasıfta mahfillerden
faide geldiğini isbat etmiş olduğunu ilâve ve mahafili Muh.-.'yi aynı
vadilerde tekasüf ettirmektense, m a n e n hakikî susamışları çok olan
Konya, S a m s u n , Adana ve Bursa gibi şehirlerimizde M a h .-.'ler kurul­
m a s ı n ı n teshil ve teşvikinin çok d a h a hayırlı olacağını ifade eyledi.
Badehu Mas.-. 'lukta yeksenaklığa ve maddeten birliğe delâleti dolayı-
sıyle kordon ve önlüklerimize temas ederek, bunların sembolik m a n a ­
larını izah ve hiçbirinin ihmali caiz olmadığını bir defa d a h a tebarüz
ettirdi. Ve neticede, Bü.-. Mah.-. Hey .-.'i Daimei muhtemesinin beyana­
t ı n a t e ş e k k ü r ve r a p o r u n tasvibi reyinde olduğunu t e k r a r l a y a r a k sö­
z ü n ü bitirdi.
e.) Dr. F a h r i Günergin, Cemil İpekçi ve Ferit U p Üs .-.'lar söz alarak;
mahafilin t a a d d ü d ü meselesinde Da.-. Hey.-.'in görüşü ile t a m a m e n
hemfikir olduklarını beyan ve teavün sandığı fa'aliyetinin tarzı tedvi­
nine t e m a s ve bu b a p t a Yü.-. Şû.-.'ca düşünülebilecek bazı temenniler

7
arz ettikten sonra ebedî maşrıka intikal eden KK.-.'in e m a n a t m m Bü.-.

Matı.', "BB ifltMat ve tıiı i ı ı M i « i ı iılotM teyîfl âmt tm


ecnebî memleketlerinde bu şekilde müzeler bile k u r u l m u ş olduğunu
hatırlattılar. Ferit U p Üs.-. Aydın Mah.-. Muh.-.'inin bu nevi e m a n a t ı -
n m kendisinde mahfuz ve Bü.-. Mah .-.'in emrine a m a d e b u l u n d u ğ u n u
ilâve etti.
f.) Söz alan diğer hatiplerin aynı mealdeki beyanatı dinlendikten son­
ra Bü.-. Kâ.-. B m a h f i l l e r i n idarî aksaklıkları hakkında sorulan suale
cevaben, birkaç noktayı açıklamak l ü z u m u n u hissettiğini arz ederek;
Delegeleri h e n ü z t a m a m l a n m a m ı ş mahafil mevcut b u l u n d u ğ u n u , te­
sisinden beri henüz hiçbir delege intihap etmemiş bir Mah.-. 'imiz oldu­
ğunu, bazı mahafilin Bü.-. Mah .-.'den gelen evraktan, altında Bü.-. Kâ.-.
imzası bulunanların kaimen okunmasına lüzum olmadığı k a n a a t m d a
b u l u n d u k l a r ı n ı , r û z n a m e l e r i n yapılmış muhtelif t a m i m l e r e r a ğ m e n
n a t a m a m b u l u n m a k t a olup u s u l ü n e u y d u r u l m a d ı k l a r m ı , muhtelif
t a m i m l e r i n metindeki s a r a h a t i n e rağmen iktizasının tatbikine geçil­
memiş b u l u n d u ğ u n u ve bunların, fartı meşguliyete atfedilse bile, ni­
h a y e t mihveri l â y ı k m a irca ve bir şekli intizama idhal edileceğinden
Da.-. Hey.-.'in ü m i t v a r b u l u n d u ğ u n u ilâve eyledi.
Müzakeresi devam etmekte olan rapor hakkında başkaca söz alan bu­
l u n m a d ı ğ ı n d a n , r a p o r u n hey'eti umumiyesi reye k o n u l d u ve gerek
remzî mahfillerimiz camiasının tarzı mesaisi hakkındaki beyanat, ge­
rek teşekkül ve taazzuv yolunda Da.-. Hey.-.'ce v a r ı l m a s ı n a çalışılan
hedefler b a k ı m ı n d a n ihtiva ettiği esas prensipler ittifakla k a b u l ve
tasvip olundu.
6.— Menafii u m u m i y e h a k k ı n d a söz verildikte:
H a m z a Rüstem B.-. söz alarak; bir celsei resmiyede hazır bulunmamış
olan BB.-.'in o celsede o k u n m u ş olan Bü.-. Mah.-. e m i r l e r i n d e n n e
suretle m a l û m a t alabileceklerini sordu. Bu vadide söz a l a n Cemil
İpekçi, Necdet E k r e m Olcay ve Ferit Up ve Tarık Ziyal BB.-. i n beyana­
t ı n d a n sonra, h e r h a n g i bir mesele h a k k ı n d a tenevvür etmek isteyen
bir K.-.'in Üs.-. Muh.-.'den h e r z a m a n direktif alabileceği h u s u s u n d a
birleşildi.
Teavün Sandığı h a k k ı n d a m ü z a k e r a t cereyan etti, muhtelif temenni­
ler arz edildi. Ancak, Teavün Sandığı doğrudan doğruya Yü.-. Şû.-. em­
rinde olduğundan, B.-. Mah.-.'ce mevcut talimatnameleri t a t b i k a yar­
dımdan b a ş k a bir şey yapılmak i m k â n ı n ı n şimdilik mevcut olmadığı
k a n a a t m a varıldı.
8
Başkaca söz isteyen olmadığından, Bü.-. Kâ.-. B.-. rapor metninde veri­
len ihsaî m a l û m a t ile mahafili m u h t e r e m e kayıtları arasında bir nok­
sanlık varsa tashih edilmesi için Muhterem vazifeli KK.\ 'in Bü.-. Kita­
betle t e m a s a geçmelerini h a s s a t e n rica ettiğini beyan eyledi.
B u n u m ü t e a k i p s ü t u n l a r d a s ü k û t cari olduğundan s a d a k a kesesi do­
laştırılarak ş a r k a (1025) tuğla getirdiği ilan ve muhteviyatı Bü.-. Em.-.
Hs.\ B.-.'e tevdi olundu.

Mesainin t a m , m ü k e m m e l ve kanunlarımız dairesinde cereyan etmiş


olduğu h u s u s u n d a Bü.-. Hat.-. B.\'in k a n u n î mütaleası alınarak Büyük
Mahfil t o p l a n t ı s ı u s u l ü d a i r e s i n d e m u v a k k a t e n t a t i l edildi ve
ketumiyete riayet vaadini teyid eden Delege BB.-. sulhu selâmetle ay­
rıldılar.
S.S.T.
Bü.-. Us.-.
Bü.-. Hat.-. Mustafa H a k k ı NALÇACI Bü.-. Kâ.-.
Şükrü Hazım TİNER (İmza) Tarık ZİYAL
(İmza) (İmza)

*
RAPOR:

15 Şubat 1952
B ü . M a h . ' i n 24.2.1952 tarihli 6. mcı
toplantısına Da.. Hey .-.'in 5 No.lu
Raporu.

Birinci k u r u l u ş celsesini 25. Şubat. 1951 de akdetmiş olan Bü.-. Mah.-.


bugün, n i z a m n a m e m i z i n 13.cü maddesine u y a r a k , senelik altıncı ve
sonuncu toplantısını yaparken, aynı z a m a n d a t e e s s ü s ü n ü n de birinci
senei devriyesini i d r â k etmiş bulunuyor. T ü r k Mas.-, 'buğunun m e t i n
ve emin adımlarla, ezelî hedefine doğru y ü r ü m e k t e ve ilerlemekte ol­
d u ğ u n u belirten bu m e s u t yıl d ö n ü m ü münasebetiyle remzî M a n i ' l e ­
rimizin olgunluğunu, kemâlini t a k d i r ederek, özlemiş b u l u n d u k l a r ı
idarî istiklâli kendilerine böylece vermiş b u l u n a n Yük.-. Şû.-. 'miza da
teşekkürlerimizi arz etmek isteriz. B ü t ü n Mah.-.'lerimizin yekvücut
ve m ü t e s a n i t bir kitle halinde bu kemâl ve t e k â m ü l yolunda inkişafa
devam edeceklerine m u t m a i n b u l u n m a k t a y ı z .

9
Bü.-. Mah.-.'in bir senelik mesaisi esnasında, faaliyetinin m ü h i m bir
kısmı teessüs ve taazzuv gayretlerine sarf edilmiş olmasına rağmen,
şimdiye k a d a r yapılabilmiş olanlarla b u n d a n sonra daha yapılmak ik­
tiza edenleri şöylece h ü l â s a ve m ü t a l e a edebiliriz.
1.— 13 seneyi b u l a n bir u y k u devresinden sonra, 1948 de yeniden ça-
' l ı ş m a k i m k â n l a r ı n a kavuşabilmiş olan T ü r k Mas.-.'luğu, b u g ü n sine­
sinde, üç şehrimizde, 15 Mah.-.'de, 911 B.-. toplamış b u l u n m a k t a d ı r .
B u n l a r ı n bir cetvelini şöylece h ü l â s a edebiliriz :

İSTANBUL VADİSİNDE
İDEAL 68 B.-.
KÜLTÜR 120 B.-.
ÜLKÜ 66 B.-.
KARDEŞLİK 67 B.-.
HÜRRİYET 95 B.-.
SEVGİ 46 B.-.
4 4 B
ATLAS -
1 6 B
MÜSAVAT -
TOPLAM 522 B .

ANKARA VADİSİNDE

UYANIŞ 78 B.-.
DOĞUŞ 115 B.-.
4
YÜKSELİŞ 6 B.-
İNANIŞ 16 B.-.
16 B.-.
BİLGİ
TOPLAM 271 B

İZMİR V A D İ S İ N D E
İZMİR 82 B.-.
NUR 36 B.-.

TOPLAM 118 B

G E N E L TOPLAM 911 B

10
B u 9 1 1 K-.'imizden 1 7 3 u ittihat zincirimize 1951 senesi zarfında ilti­
h a k etmiştir. 38'i Uyan.-, ve 135'i Tek.-, suretiyle n u r ve ziyaya kavuş­
m u ş l a r ve s ü t u n l a r ı m ı z ı s ü s l e m e k t e b u l u n m u ş l a r d ı r . 15 r e m z i
Mah.-.'i Muh.-.'in h e r birinin idealimize bağlılığı, fedakârane sevgi ve
t e s a n ü d ü h e r t ü r l ü tarif ve sitayişin fevkindedir.
2.— Y u k a r ı k i cetvelimizin tetkikinden anlaşılacağı veçhile,
KK.-.'imizden 522'si 8 Mah.-.'de İ s t a n b u l d a ; 271'i 5 Mah.-.'de Anka­
ra'da, 118'i de 2 Mah.-.'de İzmir'de m u k a y y e t görünmektedir. Ancak,
N u r u Ziyaya bu Mah.-.'lerin birinde k a v u ş t u k t a n sonra ya esasen a h a r
şehirlerimizde m u k i m oldukları için, y a h u t bilahare vazife ve meşgu­
liyetleri öyle i c a b e t t i r d i ğ i n d e n diğer şehirlerimize i n t i k a l e t m i ş
KK.-. 'imiz de vardır ki, Mas.-. 'ik mesaiden mehcur k a l m a m a k için, bu­
lundukları yerlerde çalışmalarını tevhit ve tanzim edecek birer Mah.-.
k u r u l m a s ı n a t e ş n e olduklarını m e m n u n i y e t l e i s t i h b a r etmekteyiz.
Yakın bir z a m a n d a b u i m k â n l a r ı n t a h a s s u l edebilmesini Sa.\ Az.-.
Kâ.-.'dan t e m e n n i ediyoruz.

3.— Bir t a r a f t a n , y u k a r d a arz ettiğimiz gibi, kâfi m i k t a r d a K.-.'imiz


b u l u n a n h e r memlekette bir Mah.-. k u r u l m a s ı suretiyle meslekimizin
her yerde inkişaf ve tevessüne m ü t e h a s s i r olduğumuzu arz ederken,
diğer taraftan da, mahafili remziyenin, zarurî icaplar olmadıkça aynı
şehirde mütevaliyen t e a d d ü d etmesinde şimdilik faide m ü l a h a z a et­
m e m e k t e olduğumuzu tebarüz ettirmek isteriz.

Filhakika, M a s .-.Tuk, Maha.-. adedi ile kabili tecezzi olmayan, y a h u t


Maha.-. 'in dahilî n i z a m n a m e l e r i n d e veya k u r u l u ş hedeflerinde bazı
h u s u s i y e t l e r d ü ş ü n ü l m ü ş olması gibi sebeplerle k ı s ı m l a r a ayrıla-
m a y a n bir kül, bir tek ailedir. Mah.-. teşkilâtı, ilk başta zaman, m e k â n
ve lisan icaplarının doğurduğu ihtiyaçlara tekabül etmek için kurul­
m u ş t u r . H e r B.-. a n a Mah.-.'i hangisi olursa olsun, b ü t ü n Mah.-.'lerin
pek tabii şekilde K-. ve azâsıdır. Elyevm mesaisini takdirle yad etmek­
te olduğumuz 15 remzî Mah.-.'de, b ü t ü n KK.-.'imizin fikrî ve ilmî ihti­
yaçlarına cevap verebilecek k u d r e t ve i m k â n l a r a sahip b u l u n m a k t a ­
dır.

Ancak, Bü.-. Mah.-.'in bir senelik idarî tecrübesinden anlaşıldığına gö­


re, M u h t e r e m Mah.-. 'lerimizde henüz noksan kalmış bir cihet varsa, o
da kendi taazzuv ve idare mekanizmalarının, b ü t ü n BB.-. 'in el birliği
ile iştirak edecekleri sistemli bir çerçeve dahilinde henüz teşkilatlan-
dırılamamış olduğudur.

}1
Bu vadide en yakın bir misali, son intihabat ve is'at merasimleri mü­
nasebetiyle görmüş bulunmaktayız. Uykuda geçen u z u n senelerin te­
siriyle u n u t u l m u ş birçok usul ve adâtımız hafızalarımızda e l a n t a m a ­
m e n canlanamamış, aynı mesai, aynı merasim, aynı usuller - en büyük
hüsnüniyet ve gayretle, onda tereddüt etmiyoruz - Mah.-. 'lerimizin bir
çoğunda başka başka şekillerde tatbik edilegelmiştir. Diğer bir misali­
miz de ş u d u r : 1951 senesinde iki Muh.-. Mah .-.'de 3 B.-.'in müstafi, iki
Muh.-. Mah.-.'de 15 B.-.'in gayrı m u n t a z a m ilân edilmesi mecburiyeti
elîmesi hâsıl o l m u ş t u r . Da.-. Hey.-.'inizin i s t i h b a r a t ve m a l û m a t ı n a
n a z a r a n , b u h u s u s l a r d a h a l â tetkiklerde b u l u n a n , a r a m ı z d a göreme­
diğimiz BB.-.'le t e m a s ve müzakereleri devam eden Mah.-. 'lerimiz de
vardır. Bu, mevcut Mah.-.'lerin kifayetsizliğinden veya sevgisizliğin­
den olamıyacağına göre elbet idare noksanlığından ileri gelmektedir.
Ve nihayet bir üçüncü misali de verelim : Vefat Teavün sandığına işti­
r a k vazifesi gibi b ü t ü n Mas.-.'ların vicdanından kopan bir emri hayrın
organize edilmesi h u s u s u n d a bile yer yer henüz m a t l u p neticeler elde
edilmemiştir. Demin arz ettiğimiz gibi, camiamız 911 K.-.'den m ü t e ­
şekkil olduğu halde, sandığa iştiraki k a y d e n tesbit edilebilmiş olan
K.-. adedi ancak 725'den ibaret olduğu gibi, vefat v u k u u n d a birer lira­
lık hissei iştirakin derhal tahsil ve cibayeti dahi temin edilememekte­
dir.
Bu ve emsali meselelerin h e r biri için Bü.-. Mah.-. i m k â n l a r ı n hepsini
d ü ş ü n m ü ş , tamimlerle, tavsiyelerle b ü t ü n Mah.-.'lere tebligatta bulu­
n a r a k her birinin kendi hususiyetlerine göre bu işleri organize etmesi­
ni reca eylemiştir. Bu noksanlığın çok yakın bir âtide izale edilebilece­
ğine ş ü p h e e t m e m e k l e beraber, m a t l u p neticeler elde edilinceye ka­
dar, yeni mahafil tesisini özleyen bilgili ve tecrübeli Us.-, 'larımızın, bu­
gün mevcut M a h .-.'i M u h .-.'ler den ayrılmamalarını ve Mah.-.'lerini bu
ihtiyaçların telafisi yolunda tenvir ve i r ş a t etmelerini faideli telâkki
ediyoruz. Yoksa, demin bahsettiğimiz kat'i z a r u r e t l e r o l m a d a n yeni
Mah.-. 'ler kurulması, kuvvet ve enerjilerin dağılmış bulunması netice­
sine v a r a c a k t ı r ki, b u n d a idareten isabet olamıyacağını t e e m m ü l edi­
yoruz. Bu takdirde, Mas.-.'luğun tevessü ve inkişafı için b u g ü n k ü he­
defimiz, meslekimize lâyık görülen Hâ.-.'lerin a r a m ı z a a l ı n m a s ı n a
u s u l ü dairesinde, ihtiyat ve basiretle devam edilmek ve yeni Maha.-.
açılmasını şimdilik, h e n ü z hiçbir M a h .-.'i b u l u n m a y a n m ü n e v v e r şe­
hirlerimize t a k s i r eylemek n o k t a l a r ı n d a n ibaret olmak gerektir.
4.— Telâfisine ç a l ı ş m a k t a olduğumuz bu kabil idarî a k s a k l ı k l a r ı n
izalesi b a h s i n d e Muh.-. M a h .-.'lerimizin feyizli çalışmaları sayesinde,

12
h e r g ü n yeni adımlar a t ı l m a k t a olduğunu ayrıca k a y d e t m e k de borcu­
muzdur. Bu cümleden olarak, meselâ Vefat Teavün sandığını ele alır­
sak, 1950 senesinde bir vefata 390 lira verilebilmiş iken, 1951 senesin­
de 490 lira, son tarihlerde ise 600 liraya k a d a r ödeyebilmek imkânının
hâsıl olmuş olduğunu ilâve etmeliyiz. Bu, camiamıza yeni KK.-. 'imizin
iltihak etmiş olması k a d a r , cibayet usullerimizin sistem ve i n t i z a m a
sokulması yolundaki gayretlerden de ileri gelmektedir.
Bu münasebetle bir noktaya daha işaret etmek isteriz; Ebedî Maşrıka
intikal eden KK.-.'imizin Mas.-.'ik e m a n â t ve mevcudatının haricî es­
bap şevkiyle yabancı ellere geçmemesini teminen, m e n s u p oldukları
Mah.-. 'lerden en yakın bir K-. 'in, m ü n a s i p bir z a m a n d a onları ailesin­
den a l m a s ı h a k k ı n d a k i Bü.-. Mah.-. t a m i m i t a t b i k edilmekte ve bu
e m a n â t , ya Mah.-. delaletiyle veya doğrudan doğruya, Bü.-. Mah.-.'e
gelmektedir.

Bu ölüm b a h s i n i k a p a t ı r k e n u m d u ğ u m u z ve özlediğimiz k e m â l ve
feyiz eserlerini, b ü t ü n KK.-.'imizin h a y a t ve sıhhati ile, ilim ve fikir
âlemlerinde, canlı ve n e ş e l i s a h a l a r d a iktitaf edebilmek en b ü y ü k
emelimiz olduğunu ilâve e t m e k isteriz.
5.— 1951 senesi, fikir s a h a s ı n d a d a pek h a r e k e t l i geçmiştir. B ü t ü n
Mah.-.'lerimizde, en b ü y ü k Us.-.'larımızdan en yeni KK.-.'imize k a d a r
muhtelif Hat.-.'lerin selâhiyetle inceledikleri mevzular, nezih birer
m ü n a z a r a şeklinde cereyan eden fikir teatileri, h a t t a bazı konferans­
ların bir kaç Mah.-. 'de t e k r a r edilmesi b ü t ü n camiamızın tenevvür et­
mesine y a r d ı m etmiştir. Bu münasebetle Mah.-.'ler a r a s ı n d a cari bu­
l u n a n , birbirlerine m u n t a z a m a n delegeler göndermek u s u l ü n ü de si­
tayişle y a d e t m e k isteriz.

6.— Çıkan senemiz, h a y ı r ve yardım s a h a s ı n d a da feyizli olmuştur.


Ezcümle, m e m l e k e t i m i z e iltica eden göçmenlere y a r d ı m b a h s i n d e
b ü t ü n KK.-.'imizin iştirakiyle, Türk Mas.-. Derneği m â m ı n a 6588.— li­
r a t o p l a n m ı ş , b u n u n 2220.— l i r a s ı Yü.-. Şû.-.'mız delaletiyle,
4368.— lirası da Bü.-. Mah.-. teşebbüsü ile temin edilerek Göçmen ve
Mülteciler Y a r d ı m k u r u l u n a t a k d i m olunmuştur. Mas.-.'luğun bu in­
s a n severliğine Kurul B a ş k a n ı olan Büyük Millet Meclisi Reisi sayın
Bay Refik K o r a l t a n ' m bir m e k t u p l a t e ş e k k ü r e t m i ş o l d u k l a r ı n ı
KK.-. 'imize iblağ etmekle sevinç duymaktayız.
7.— B ü t ü n insanlığa şamil b u l u n a n meslekimizin memleketimiz hu­
dutları dışındaki Mas.-. 'ik fikir cereyanlarından faydalanabilmesi, ay-

13
nı z a m a n d a T ü r k Mas.-. 'luğunun V a t a n sevgisi ve millî çerçevesi için­
de elde edebildiği başarıların b a ş k a memleketlerdeki münevver züm­
relere iftiharla aksettirilebilmesi için hariç Mas.-, obediyanslarıyle te­
m a s ve muarefe tesisi yolunda da ilk adımlarımızı atmış bulunuyoruz.
F r a n s a , A l m a n y a ve Kolombiya Bü.-. Mah.-.'leriyle Kefili M u h a d e n e t
teati etmiş, olduğumuzu evvelce de arz etmiş idik. Son günlerde şimalî
A m e r i k a ' d a KENTUCKY B-. Mah.-.'i ile de m u h a b e r e teessüs etmiş­
tir. Ayrıca Yü.-. Şû.-.'mız tarafından, Bü.-. Mah.-.'in t e e s s ü s ü b ü t ü n
m u n t a z a m obediyanslara bildirilmiş olup BREZİLYA, PARAGUAY,
EKVATOR, ARJANTİN ve İSPANYA Bü.-. Mah.-.lerinden ve F r a n s a
maşrıkı a z a m ı n d a n tebrik mektupları, muarefe tesisi temennileri gel­
miş ve cevaplandırılmıştır. T ü r k Mas.-.'luğu, a l e m ş ü m u l Mas .-.'hıkta
şerefli yerini a l m a k t a d ı r .
8.— Camiamız için 1951 senesinin en önemli başarılarından biri yeni
Lokal binamızın, yalnız KK-. 'imizin h i m m e t ve gayretiyle satın alına­
bilmiş olduğudur. Yü.-. Şû.-.'mızla Bü.-. Mah.-.'in 7-X-1951 t a r i h i n d e
akdettikleri m ü ş t e r e k celsede verilen k a r a r l a r ı a z ı m k â r a n e bir gay­
retle h e m e n t a t b i k e geçmiş olan KK.-.'imiz, en m ü b r e m ihtiyacımızı
teşkil eden b u işe t e b e r r u yolu ile lira, i k r a z yolu ile
lira ki c e m a n lira temin ve tedarik etmişlerdir ki,
meslekimizin tealisi yoluna matuf olan bu fedakârlıkları şükranla yad
etmek şerefli bir vazifemizdir. Bu sayede, şimdiki Lokalimizde yerimi­
zin darlığı ve birçok imkân ve vasaitin noksanlığı yüzünden, özlediği­
miz haz ve heyecanla t a h a k k u k ettiremediğimiz mesainin yeni bina­
mızda iç rahatlığı ile, samimi ve sıcak bir muhitte u m d u ğ u m u z b ü t ü n
hayırlı meyvaları verebileceğine KK.-. 'imizle beraber emin bulunmak­
tayız.
Sayın delege Us.-. 1ar, bir senelik mesaimizin m u h a s s a l a s ı n ı h u z u r u ­
n u z a kısaca dökebilmiş olduğumuz ümidiyle cümlenizi sevgi ve saygı
ile selâmlar, idealimize k a v u ş m a yolunda muvaffakiyet temennileri­
mize terdifen yeni i l h a m ve direktiflerinize a m a d e olduğumuzu da
ilâve ederiz.

Bü.-. Kâ.-. Bü.-. Üs.-.


T a r ı k ZİYAL Mustafa H a k k ı NALÇACI
(imza) (imza)
Yoklama Cetveli 24. Şubat. 1952

Adı ve Soyadı

İdeal M.-. M.-. : Yusuf Ziya Erdem B.\ Yakup Çelebi B.-.
Mustafa Reşit Çavdar B.-. Fehmi Fındıkoğlu B.-.
Sadık H. Bigat B.-. Dr. Hüseyin Salor B .•.

Kültür M.-. M.-. Celâl Öget B.-. Saffet RonaB.-.


Ruhi Vamık Girgin B .•. Sedat Aziz Erim B.-.
Cevdet Caculi B .\ Dr. Fahri Günergin B.-.
Necdet Ekrem Olcay B.-. Refet HakulB.-.

Ülkü M.-. M.-. Reşat Mimaroğlu B.\ İzak Menaşe B.'.


İsmail Memduh Altar B,\ Mustafa Zühtü İnhan B.
Jak Esseyan B.\ Yaşar Ali B.-.

İzmir M.-. M. Mithat Güldü B.-.


Hamza Rüstem B .•. Kemâl Servet Ülgen B.-.
Hakkı Türegün B.-. Zühtü Kâmil Ergin B.-.
Uyanış M.-. M. Mümtaz Tarhan B.-. Nüzhet Tüfekçi B.-.
Mesut Duruiz B.\ Asım Köknar B.-.
Tahsin Hamdi Özyazıcı B.-. Muammer As B.

Kardeşlik M.-. M.-.: Ferit Up B.\ Tevfik Kâmil Koperler B.


Hırant Noradohkiyan B. Hikmet Baykal B.-.
Menahem Abravanel B .\ İsmail Hakkı Kırgız B .\

Hürriyet M.-. M.-. Ali Galip Taş B.-. Süleyman Sırrı Tümer B.
İsmail Kenan Sunal B.-. Hüseyin Bezmi Ötkeren B.
Şükrü Hazım Tiner B.-. Reşat TığrakB.-.
Ahmet Fahri Arel B.\ Muhsin Türen B ,\
Sevgi M.-. M.-. Hüsamettin Sunol B.-. Eftatyos Sandalcıoğlu B.\
Necip Hancı B.-. Hüsamettin Reha Çalı B .•
Grigoryadis Güner B .•.

15
Atlas M.-. M.-. Cemil İpekçi B.-. Raul Rozental B.-.
Edouard Lebet B /. Antoine Chiappe B.-.
Armand Mosse B.\ Affan Balzar B.-.

Doğuş M.-. M.-. Dr. Saip Özer B.-. Safa Feyzi İksel B.\
Mümtaz Somer B.\ Ömer Omay B /.
Sezai Konurgil B.-.

Müsavat M.-. M.-. Nazmi Dühanî B.\ Selahattin Güvendiren B.-.


Tarık ZiyalB.-. Kemâl Salih İren B.-.
Galip Hamdi Tekyeli B.\ Faik Yüce B.\

Yükseliş M.-. M.-. Münip Kuran B.-. Arif Rüştü Görgün B.-.
Hilmi Bilgimen B.'. Dr. Servet Vasfı Alko B.-.

Nur M.-. M.-. Hasan Yusuf Başkam B. Mithat Sadullah Sander B.-.
Osman Yunus B.-. Suat Gürel B.\
Sedat AbutB.-. Mehmet Suat Arpad B.-.

İnanış M.-. M.-.

Bilgi M.-. M.-.


* *
*
Bü.. M a h . ' i n 24. Şubat. 1952 tarihli
6. cı Toplantısında hazır b u l u n a n
Mahafili Muhtereme Murahhasları:

Adı ve Soyadı (İmzası)

İDEAL : Sadık H. BigatB.-. (imza)


M. Reşit Çavdar B.-. (imza)
Yusuf Ziya E r d e m B.-.

KÜLTÜR : Celâl Öğet B.-. (imza)


R u h i V a m ı k Girgin B.-. (imza)
Cevdet Caculi B.-.
Necdet E k r e m Olcay B. (imza)

16
ÜLKÜ R e ş a t Mimaroğlu B.-. (imza)
İsmail M e m d u h Altar B. (imza)
J a k E s s e y a n B.\
İZMİR (imza)
H a m z a Rüstern B.\
H a k k ı T ü r e g ü n B.-.

UYANIŞ M ü m t a z Tarharı B.-.


M e s u t Duruiz B.-.
T. H. ÖzyazıcıB.-.

KARDEŞLİK F e r i t UpB.-.
H. Noradonkiyan B.-. (imza)
M e n a h e m Abravanel B.-.

HÜRRİYET Ali Galip TaşB.-.


İsmail K e n a n S u n a l B.\ (imza)
Ş ü k r ü H a z ı m Tiner B.-.
A h m e t F a h r i Arel B.-.

SEVGİ H ü s a m e t t i n Sunol B.-. (imza)

Necip Hancı B.-. (imza)


ATLAS Cemil İpekçi B.-.
E d o u a r d Lebet B.-. (imza)
A r m a n d Mosse B.-. (imza)
DOĞUŞ Dr. Saip Özer B.-.
M ü m t a z Somer B.-.
Sezai Konurgil B.-.

MÜSAVAT Nazmi D ü h a n î B.-.


Tarık ZiyalB.-. (imza)
Galip H a m d i Tekyeli B.-. (imza)
YÜKSELİŞ M u n i p K u r a n B.-. (imza)
Hilmi Dilgimen B.-.

17
NUR : Dr. H a s a n Y. B a ş k a m B.-.
Dr. O s m a n Y u n u s B.\
S e d a t AbutB.-.

İNANIŞ : —

BİLGİ

Üs.-. Âz.-. M. H a k k ı Nalçacı B.-. (imza)


Üs.-. Âz.-. Mua.-. Dr. F. E r d e n B.-.

Bü.. M a h . ' i n 24 Şubat 1952 tarihli


6. cı toplantısında hazır b u l u n a n
Mahafili Remziye Üs.-. Muh.-.'leri :

Adı ve Soyadı (İmzası)

İDEAL : Mecdettin Ali Akasya B.-.


KÜLTÜR : İ b r a h i m Hoyi B.-.
ÜLKÜ : Edip Şeydi B.-.
KARDEŞLİK : Cevdet Hıfzı Oşan B.-. (imza)
HÜRRİYET : V e d a t B a ş a r B.-.
SEVGİ : Kaludi L a s k a r i B.-.
ATLAS : Marcel Louat B.-. (imza)
MÜSAVAT : F e r i t Ramiz Öker B.-.
UYANIŞ : Rıfat Köknar B.-.
DOĞUŞ : A. Salih Korur B.-.
YÜKSELİŞ : M i t h a t Akdora B.-.
İNANIŞ : Kâmil SokulluB.-.

18
BİLGİ F i k r e t Çeltikçi B.-.
İZMİR Mustafa S a k a r y a B.-.
NUR Muzaffer U r a s B.-.

Bü.. M a h . ' i n 24 Şubat 1952 tarihli


6. cı toplantısında hazır bulunan
mülazım Us.-. '1ar :

Adı ve Soyadı (İmzası)

İDEAL : Y a k u p Çelebi B.-. (imza)


F e h m i Fındıkoğlu B.\
Dr. Hüseyin Salor B.-.

KÜLTÜR : Saffet Rona B.-.


S e d a t Aziz E r i m B.\
F a h r i Günergin B.\
Refet HakûlB.-. (imza)

ÜLKÜ : İzakMenaşeB.-.
Mustafa Z ü h t ü İ n h a n B .•
Y a ş a r Ali B.-.

İZMİR : M i t h a t Güldü B.-.


Z ü h t ü Kâmil Ergin B.-.
Kemâl Servet Ülgen B.\

UYANIŞ : N ü z h e t Tüfekçi B.-.


Asım K ö k n a r B.-. (imza)
M u a m m e r As B.-.

KARDEŞLİK : Tevfık Kâmil Koperler B.


H i k m e t BaykalB.-. (imza)
İsmail H a k k ı Kırgız B.-.

19
HÜRRİYET : Süleyman Sırrı T ü m e r Bv. (imza)
Hüseyin Bezmi Ötkeren B.
R e ş a t TığrakB.-.
M u h s i n T ü r e n B.-.

SEVGİ Eftatyos Sandalcıoğlu B.-.


H ü s a m e t t i n Reha Çalı B.-.
Grigoryadis G ü n e r B.-.

ATLAS R a u l Rozental B.-. (imza)


Antoine Chiappe B.\
Affan Balzar B . . (imza)

DOĞUŞ Safa Fevzi İkselB.-.


Ö m e r Omay B.\

MÜSAVAT S. Güvendiren B.-.


Kemâl Salih İren B.\

YÜKSELİŞ Arif R ü ş t ü Görgün B.' (imza)


Dr. Servet Alko B.-. (imza)

NUR S u a t Arpad B.-. (imza)


M i t h a t Sadullah Sander B.
S u a t Gürel B.-.

İNANIŞ

BİLGİ

* *

20
LÜGATÇE

(KÜÇÜK SÖZLÜK)

adat: âdetler adâtımız: âdetlerimiz


ahar: gayri, başka, diğer
ahar bir celseye: diğer bir oturuma
alemşümul: dünya çapında, evrensel
amade: hazır, hazırlanmış
âti: gelecek
azimkârane: azimli, kararlı bir biçimde
badehu: ondan sonra
bapta: [burada] bölümde
cibayet (cibâyât): gelir toplama
el'an: şimdiki zaman, şimdiki halde; hâlâ
elyevm: bugün, bugünkü günde; henüz, şimdiye kadar
emanat: emanetler
esbap: sebepler, nedenler
ezcümle: başka şeyler arasında, başlıca
feyiz: bolluk, verimlilik; ilim, irfan
fikir teatileri: düşünce alış verişleri
hazırı bilmeclis züvvar: oturumda bulunan ziyaretçiler
hıfz: saklama, koruma; hıfzı: korunması
ihsaî: sayım ile, sayma ile ilgili
ikraz: borç veya ödünç verme
iktiza: lüzum, lazım gelme iktizasının: gereğinin
inhilâl: çözülüp açılma; dağılma, bozulma
intihabat: intihablar, seçimler
irşat: doğru yolu gösterme, doğru yola yönlendirme
istirdat: geri isteme
işarî: işarete ait; işarî re'yile: işaret oyuyla, açık oylamayla
ittihat zinciri: birlik zinciri, kardeşlik zinciri
kabili tecezzi olmayan: parçalara bölünemez olan
kaim: [kıyam'dan] ayakta duran, kaimen: ayakta olduğu halde
kâin: bulunan
kefili Muhadenet: dostluk kefili
matlup: talep ve arzu olunan, istenilen, aranılan
menafii umumiye: genel yararlar
mihveri lâyıkına irca: uygun eksenine geri döndürme
muarefe: birbirini bilip tanıma
muhassala: elde edilen sonuç
muhik: haklı, doğru
mutmain: şüphesi kalmamış
mübrem: kaçınılmaz

21
münhal: hallolmuş, çözülmüş; açık, boş (iş, makam)
mütehassîr: hasret çeken, isteğine erişemeyen
mütesanit: dayanışma içinde olan
mütevaliyyen: birbirini takip ederek, aralık vermeksizin
müzakerat: müzakereler, görüşmeler
natamam: eksik
noktai hendesiye: geometrik nokta
re'yi hafi: gizli oy
ruzname: [burada] gündem
sitayiş: övgü sitayişin fevkindedir: övgünün üzerindedir
şekli intizama idhal: düzenli biçime sokmak
taaddüd: birden fazla, birkaç olma
taazzuv: uzuv peyda etme, uzuvlanma, organ oluşturma, şekillenme, biçimlenme
tabârüz: görünme, gözükme, belirme, belirtme
tahassul: hâsıl olma, sonuç olarak ortaya çıkma
tahlif: yemin ettirme
tahrir: yazma, kaleme alma
taksir: kısaltma; bir işi eksik yapma; [kısıtlama]; [ayrıca] kusur
tarzı tedvinine: toplama yoluna gidilmesine
tasvibi: doğru bulması, uygun görmesi, onaylaması, onaylanması
teaddüd (taaddüd): birden fazla, birkaç olma
teali: yükselme,
teavün: yardımlaşma, birbirine yardım etme
teberru: bağış
tecezzi: [tecezzüv'den galat] cüzlere, parçalara bölünme
teemmül: etraflıca düşünme
teenni: yavaş gitme, yavaş hareket etme, yavaşlık, gecikme
teessüs: temelleşme, yerleşme, kökleşme, kurulma
tenevvür: [nur'dan] parlama, ışıklı ve aydınlık olma
tenvir: [nur'dan] aydınlatma
terdif: ardı sıra yürüme, takip terdifen: ardından
teshil: kolaylaştırma
teşne: susamış, pek hevesli, arzulu, isteyen
tevessü: genişletme
tevhit: birleştirme
tezyin: süslemek, tezyin ettiler: süslediler
vasaitin (vesait): vasıtalar, araçlar

KAYNAKLAR

Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, 1998


Şevket Rado, Hayat Büyük Sözlük, Hayat Mecmuası Yayınları, t.y.

22
ROYAL SOCIETY VE
AYDINLANMAYI TETİKLEMESİ
Celil LAYİKTEZ

T H E R O Y A L SOCIETY A N D HOW IT
TRIGGERED THE ENLIGHTENMENT

James 1 (Stuart) and his troubles with the Parliament - Cromwell- Decapitation of
Charles Stuart - Proclamation of the Republic - James 2 - Jacobinism - Exile in France
- Ramsay and his discourse, emphasizing the creation of the Encyclopedia - The
Invisible College — Charles 2 and the creation of the Royal Society: The last
sorcerers and the first scientists - Sir Francis Bacon - Sir Robert Boyle - Newton -
Gresham College - Ashmole - John Wilkins - Comparison of British Freemasonry
and the Freemasonry on the Continent -The Dutch Republic - The Radical Enligh­
tenment - Louis XIV - Descartes - Spinoza -The Lodge Les Noeufs Soeurs - The
Encyclopedists - Voltaire.

1500'lü yıllarda Doğa Bilimi Kili­ göze a l a n bir k a ç bilim a d a m ı


senin yaradılış öğretileri ile Aris­ K â i n a t ı n m e r k e z i n i n D ü n y a ol­
to'nun entelektüel geleneğinden madığını iddia edebiliyordu.
i b a r e t t i . Yalnız aforoz edilmeyi Gözleme, deney y a p m a ve on-

23
lardan anlam çıkarma tarzında m u t l a k bir idare tarzını benimse­
sistematik bilimsel araştırma di. Başpiskopos L a u d ' u n Kato­
yoktu. 16. ve 17. yüzyıllarda Bi­ liklerin gücünü iade e t m e teşeb­
limsel Devrim Kiliseyi sarstı, b u b ü s ü P r o t e s t a n l a r ı r a h a t s ı z edi­
dönemde deneylere dayalı bilim­ yordu. 1639'da İskoçya, İngilte­
sel a r a ş t ı r m a gerçekleşti, k ı s a re'yi işgal etmeye başladı. Savaş
z a m a n d a b ü y ü k yol k a t edildi ve p a r a demekti. Vergi t o p l a m a y a
Kâinatla, D ü n y a n ı n yapısı hak­ muhtaç Charles Parlamentoyu
k ı n d a s o m u t d ü ş ü n c e l e r gelişti. y e n i d e n açtı, a n c a k p a r l a m e n ­
O k ü l t bilimlerle doğal bilimler terler ona güvenmiyordu.
b i r b i r i n d e n ayrıldı. Yeni bilim 1642'de iç savaş başladı. P a r l a ­
a d a m l a r ı t o p l u m d a öne çıkarak m e n t e r l e r i n ordusu kralın ordu­
A v r u p a ' d a s e k ü l a r i z m i n geliş­ s u n u 1649'da y e n d i , C h a r l e s
mesine önder oldular, rahiplerin i d a m edildi ve İngiltere C u m h u ­
gücü törpülendi, prestijli bilim­ riyeti i l â n edildi. P a r l a m e n t o
sel a k a d e m i l e r k u r u l m a y a baş­ güçlerinin b a ş k u m a n d a n ı Oli­
landı. ver Cromwell (1599 - 1658) aske­
ri gücüyle p a r l a m e n t o rejimini
T ü m b u olayları İngiliz Aydın­ İrlanda ve İskoçya'ya empoze et­
l a n m a s ı tetikledi. ti. Cromwell'in ölümünde Parla ­
İlk önce, 16. - 17. yüzyıl İngiltere m e n t o , k a r ı ş ı k l ı k l a r a son ver­
t a r i h i n e kısaca bakalım: m e k üzere, krallığın yetkilerini
1588'de İspanyol A r m a d a s ı İn­ kısarak, t e k r a r S t u a r t hanedanı­
giltere'yi f e t h e d e m e d i a m a sa­ nı b a ş a getirdi. S t u a r t ' l a r d a n 2.
vaşlar bütçeyi sarstı. 1603 - 1625 James'in İngiltere'yi yeniden
yılları a r a s ı n d a İngiltere Kralı Katolik y a p m a t e ş e b b ü s ü üzeri­
olan 1. J a m e s S t u a r t (daha önce ne Anglikan Kilisesi mensupları,
îskoçya Kralı olarak 6. James) J a m e s ' i n kızı M a r y ile evlenen
yeni vergiler i h d a s etmek zorun­ H o l l a n d a P r e n s i W i l l i a m of
da k a l ı n c a , y a s a gereği P a r l a ­ Orange'a t a h t ı teklif ettiler. Ka­
m e n t o y a m ü r a c a a t etti. Bu olay sım 1688'de W i l l i a m i n o r d u s u
Millet Vekillerine Kralı tenkit et­ İngiltere'ye çıktı ve 2. J a m e s , sa­
m e ve p o l i t i k a s ı n ı e t k i l e m e v a ş m a d a n F r a n s a ' y a sığındı.
imkânını t a m d ı . İspanya ile har­ K a n s ı z bir d e v r i m g e r ç e k l e ş ­
b i n sona erdirilmesi, s o r u n l a r ı mişti.
yok etmedi. J a m e s ' i n oğlu Char­
les S t u a r t (1625 - 1649) dönemin­ 1689'da P a r l a m e n t o H a k l a r Be­
de ekonomik d u r u m d a h a da kö­ y a n n a m e s i n i y a y ı n l a y a r a k (Bili
tüye gitti. of Rights), i k t i d a r ve muhalefet
C h a r l e s h a l k ı n d a n i t a a t bekli­ olmak üzere, günümüzde hala
yordu; P a r l a m e n t o y u lağvederek geçerli olan, iki p a r t i l i s i s t e m i
24
k u r d u ve k r a l ı n h a k l a r ı n ı iyice Cromwell'in ö l ü m ü n d e n s o n r a ,
kıstı. Tolerans Yasası ile de (To- 2. Charles'dan demokrasi yönün­
leration Act) t ü m d i n l e r e eşit de önemli v a a t l e r a l ı n a r a k sür­
h a k l a r t a n ı y a r a k seküler devle­ g ü n d e n geri g e t i r i l m e s i k a r a r ı
tin temelini attı ve din savaşları­ yeni bir iç savaşı önledi. Bu kaos-
nı bitirdi.. lu Restorasyon D ö n e m i n d e Ro-
yal Society (Kraliyet Bilimler
Son S t u a r t h ü k ü m d a r ı Anne'ın
Akademisi) kuruldu. Tarihçi
çocuğu o l m a d ı ğ ı n d a n , l . J a -
A r t h u r B r y a n t 2. Charles'in de­
mes'in t o r u n u Hanover Elektörü
neysel fiziğe m e r a k ı nedeniyle
1. George olarak t a h t a çıktı, sür­
Royal Society'nin k u r u l u ş u n u
g ü n d e k i S t u a r t h a n e d a n ı n ı n ta­
teşvik ettiğini şöyle yazar:
raftarı J a k o b e n l e r bir süre d a h a
karışıklık çıkarmaya devam etti­ Kral soyut dinsel dogmalardan
ler, a n c a k bu faaliyetleri sonuç­ hoşlanmayarak, kendi sağ du­
suz kaldı. Ü n l ü Şövalye R a m s a y yusuna güvenir ve deneysel fiziğe
de S t u a r t h a n e d a n ı ile birlikte inanırdı. Restorasyondan kısa
P a r i s ' e s ü r g ü n giden, İskoçyalı bir süre sonra Royal Society Gra-
Kraliyet Bilimler Akademisi (Ro- ham College'de kuruldu ve Kral
yal Society) m e n s u b u y d u ve Pa­ bu yeni cemiyetin ilk hamisi ol­
ris'te, L o c a s ı n d a H a t i p k ü r s ü ­ du. Cemiyetin üyeleri bir büyü
s ü n d e n yaptığı ü n l ü k o n u ş m a ­ denemesinde ünikorn boynuzla­
n ı n sonucunda, İskoç Riti adının rından oluşturulan bir dairenin
P a r i s ' t e k i M a s o n l u ğ a verilmesi­ içine bir örümcek koydukların­
ne neden oldu. da, yüzyılların boş inançlarına
itibar etmeyen örümcek dairenin
ROYAL SOCIETY dışına kolaylıkla çıkabilince,
çok önemli bir hamle atılmış ol­
İngiliz Kraliyet Akademisini ku­ du. Bu deney cemiyetin tersima-
ranlar ilk bilim adamları a m a ay­ tında yazılıdır.
nı z a m a n d a da son büyücülerdi.
Ashmole Rozikrüsyen bir cemi­ Royal Society'nin k u r u c u l a r ı bü­
yetin üyesiydi ve astroloji ile de yüyü t ü m ü y l e reddedip İncil'de
meşguldü; Newton Rozikrüsyen- yer a l a n "Papanın mucizeleri­
lerin s i m y a m e t o t l a r ı n ı t e t k i k ni" batıl i t i k a t delili olarak ka­
ediyor ve h a k l a r ı n d a yazılar ya­ bul ediyorlardı.
zıyordu; Hooke örümcek ve üni-
korn boynuzları ile büyü deney­ Cemiyetin k u r u c u l a r ı Kilisenin
leri yapıyordu. T a n r ı ve r u h üzerindeki dogma­
larını k a b u l ederek, geri k a l a n
1660 yılında İngiltere kanlı bir iç herşeyi sorgulamakla, i n a n ç so­
h a r p t e n yeni çıkıyordu. Oliver r u n u n u h a l l e t m i ş l e r d i . Ancak,

25
bu d ü ş ü n c e l e r bir g ü n d e ortaya s k a l a n m üzerine düşüyordu. Bu
çıkmış olamazdı. Engizisyonun gözlemlerin s a y e s i n d e g ü n e ş i n
zulmüne u ğ r a m a k t a n çekinen d ü n y a n ı n etrafında m ü k e m m e l
bilim a d a m l a r ı serbestlik a n m a bir daire üzerinde dönmediği an­
k a d a r gizlenmeyi yeğleyerek laşıldı. Kışın, yaz a y l a r ı n a göre
"Invisible College" a d ı n d a b i r güneş ufuğa d a h a yakın olunca,
gizli bilim cemiyeti k u r d u l a r . Bu ışık deliğe y a n d a n geliyor ve gü­
cemiyet s o n r a d a n Royal Soci- neşin skala üzerine yansıyan
ety'ye dönüştü. şekli daireden elipse dönüşüyor­
du. Oysa, d o g m a y a göre T a n ­
Nasıl olup da gelişmekte olan bu r ı n ı n yaradılışı m ü k e m m e l d i ve
düşünceler kimsenin dikkatini g ü n e ş m u t l a k a m ü k e m m e l bir
çekmemişti? R e s t o r a s y o n u n ilk daire üzerinde h a r e k e t etmeliy­
haftalarında bilimsel metot nasıl di. Egnatio D a n t i Engizisyonun
a n i d e n p a r l a y a r a k dinsel i n a n ­ pençesine d ü ş t ü , keşfinin yazıl­
cın dogmalarından ve t u t u c u ba­ m a s ı , anlatılması y a s a k l a n d ı .
tıl i n a n ç l a r d a n silkinerek k u r t u ­
labilmişti? Galileo'nun Pisa Kulesinin tepe­
17. yüzyılda dinde devrim yaşa­ sinden muhtelif objeleri a t a r a k
nıyordu. Son on üç yüzyılda Kili­ gerçekleştirdiği yer çekimi de­
se, teolojinin desteği ile emperya­ neylerinin sonunda, aynı ağırlık­
list bir i n a n ç y u m a ğ ı oluştur­ t a olan a m a şekilleri ve hacimleri
m u ş t u . E m p e r y a l g ü c ü n ü kay­ değişik objelerin aynı hızla düş­
b e t m e m e k için, Kilise teolojisini t ü k l e r i n e dair geliştirdiği teori
k o r u m a y a m e c b u r d u . Dogmala­ Engizisyon teologları t a r a f ı n d a n
rın zedelenmemesi için rahipler reddedildi.
özel t a r t ı ş m a m e t o t l a r ı n d a eği­
t i m görürlerdi. T ü m üniversite­ C o p e r n i c u s ü n düşünceleri Kili­
ler Kilisenin kontrolündeydi, se ve Aristo öğretileri ile çelişi­
ders müfredatı dahi Kilise t a r a ­ yordu. 1616'da Copernicus'un ki­
fından tespit edilirdi. tapları yasaklandı, Coperni­
cus'un d ü ş ü n c e l e r i n i geliştiren
15. yüzyılda Floransa'lı Cosimo Galileo da Engizisyon m a h k e m e ­
de Medici, Egnatio D a n t i adında si tarafından bu defa tutuklandı,
bir genç m i m a r d a n Paskalya yor­ i d a m cezası ö m ü r boyu h a p s e
t u s u n u n (ilkbahar g ü n dönümü) çevrildi ve Galileo, n i s p e t e n ra­
t a r i h i n i tespit edebilecek bir ra­ h a t da olsa, ö m r ü n ü h a p i s h a n e
s a t h a n e inşa etmesini istedi. Mi­ ş a r t l a r ı n d a t a m a m l a d ı . Bu ör­
m a r t e p e s i n d e y u v a r l a k deliği nekleri çoğaltmak m ü m k ü n . Ne­
olan bir kubbe inşa etti, güneşten tice olarak, teolojik a r g ü m a n l a r ­
gelen ışık h u z m e s i y e r d e k i bir la deneysel fizik sonuçları t a r t ı -

26
şılmış, dogmaya u y m a y a n l a r Solomon's House ( S ü l e y m a n ' ı n
yasaklanmış, araştırmacılar Sarayı) veya College of Six Days'
Engizisyon t a r a f ı n d a n yargı­ Works (Altı G ü n l ü k M e s a i n i n
lanmıştı. Koleji - yani T a n r ı n ı n altı günde
yarattığı d ü n y a n ı n araştırılması
Bu olaylardan sonra Katolik ül­ Koleji) adı verilen ve bilim adam­
kelerde bilim a d a m l a r ı sindiler. larının bir a r a y a gelerek D o ğ a y ı
Oysa, İngiltere'de, bilim yüceltil­ a r a ş t ı r d ı k l a r ı bir m e k â n t a r i f
di. F r a n c i s Bacon (1561 - 1626) e d i l m e k t e . Bilim a d a m l a r ı bir
d e n e y l e r d e n p r e n s i p l e r e gidil­ ısız a d a d a k u r u l a n b u s a r a y d a
m e s i g e r e k t i ğ i n i s a v u n u y o r ve d ü n y a n ı n d e r t l e r i n d e n (din ve
böylece deneysel m e k a n i k bilim­ politika) u z a k t a y a ş a y a r a k ken­
lerinin yolunu açıyordu. dilerini bilime a d a m a k t a d ı r . So­
lomon's House, Royal Society'ye
Royal Society'nin Öncüsü i l h a m veren ütopyadır. ROYAL
Gizli C e m i y e t : S O C I E T Y de ele alınacak konu­
Invisible College l a r ise Bacon'un Novum Orga-
num k i t a b ı n d a yer alır. Bacon
Sir F r a n c i s B a c o n : Kısaca Lord bu kitabın bir n ü s h a s ı n ı , h a m i s i
Bacon, İngiliz devlet adamı, filo­ m a s o n Kral 6. J a m e s ' e yolluyor.
zof, yazar. 22 Ocak 1561'de Lond­ 6. James'in İskoçya'da Scoon a n d
r a ' d a doğdu, 9 N i s a n 1626'da öl­ P e r t h L o c a s ı n d a 1601 y ı l ı n d a
dü. Bacon bir keşfin bilimsel ola­ tekris edildiğini t e r s i m a t l a r d a n
bilmesi için y a l n ı z c a gerçekçi biliyoruz. 6. J a m e s s o n r a d a n
gözlem ve deneylere d a y a n m a s ı İngiltere Kralı olunca, 1. J a m e s
gerektiğini, teorinin gözlemden unvanını alıyor. Novum
önce değil, ancak sonra geliştiri­ O r g a n u m ' u n kapağını iki sü­
lebileceğini ifade eden ilk filozof­ t u n a r a s ı n d a n denize açılan bir
tur. Bilim adamı ilk önce gözlem- gemi (bilgi gemisi) r e s m i süslü­
lemeli, peşinden deneylerini yor.
yapmalı, sonra da teorisini geliş­
tirmelidir. Bilimsel düşünce tar­ 10 E k i m 1667'de ROYAL SO­
zı, yola ç ı k a r k e n "tabula rasa" CIETY üyelerinden Thomas
(peşin fikirlerden t ü m ü y l e arın­ Spratt'ın, k u r u l u ş u n d a n 7 yıl
m ı ş , ü s t ü boş m a s a ) olmalıdır. sonra, ROYAL SOCIETY'ye sun­
Eserleri a r a s ı n d a N e w Atlantis duğu k u r u l u ş tarihçesinin k a p a k
H ü r m a s o n l u k l a olan b a ğ l a r ı n ı g r a v ü r ü n ü g e n e ROYAL S O ­
sergiliyor. 1627'de y a y ı m l a n a n CIETY üyesi mikroskop ve teles­
bu kitabında, yazar ideal bir dev­ kop m e r c e k l e r i ü r e t i c i s i J o h n
let tarif ediyor. Bu ideal devlette Evelyn yapmıştı. Robert Lomas

27
"Freemasonry and the Birth of ğını, kaldı ki Mason İskoçya kralı
Modern Science" k i t a b ı n ı n 7 1 . - 6. J a m e s ' i n ( s o n r a d a n İngiltere
73. sayfalarında bu kapağı şöyle Kralı 1. James) himayesinde ya­
anlatıyor: şamış Francis B a c o n ü n , ROYAL
SOCIETY üyelerinden Ashmole,
"Arka plândaki ü s t ü kubbeli pen­
Alexander Bruce, Sir Robert Mo­
cereden G r e s h a m Kolej gözükü­
r a y ve Sir C h r i s t o p h e r Wren'in
yor. Işık o r a d a n geldiği için pen­
h a t ı r a t l a r ı n d a n ve t e r s i m a t l a r -
cerenin Doğuda olduğu anlaşılı­
dan mason olduklarını kesinlikle
yor. Kubbeyi iki s ü t u n üzerinde
biliyoruz diyor. Ayrıca, cemiye­
d u r a n yaylı kiriş taşıyor, kilit ta­
tin t ü m diğer üyelerinin de m a ­
şının üzerini, Kral 2. C h a r l e s ' m
son olma ihtimali yüksek, zira bu
cemiyete u y g u n g ö r d ü ğ ü a m b ­
denli değişik m u h i t l e r d e n , sos­
lem süslüyor. Döşeme siyah be­
yal k a t m a n l a r d a n gelen, k a r ş ı t
yaz k a r e l e r d e n oluşuyor. Sol ta­
dinsel ve politik i n a n ç l a r a sahip
rafta bilimlerin kütüphanesi,
kişinin, ancak Mason Locaların­
k r a l i y e t a s a s ı n ı n ü z e r i n d e dur­
da t a n ı ş m ı ş olabileceklerini dü­
duğu berat, d u v a r l a r d a dört per­
şünüyor. Resimde gözüken üç ki­
gel, üç gönye ve iki şakul, odanın
şinin de yerleri sembolizma dolu:
o r t a s ı n d a bir teleskop, bir gemi
Charles'm büstü Doğuda, o Üsta­
s a a t i ve iki k ü r e d u r u y o r (teles­
dı M u h t e r e m , D o ğ a n g ü n e ş i n
kop, saat ve yer küresi ile gök kü­
ışınları onu aydınlatıyor; o tarih­
resi ROYAL SOCIETY üyeleri­
teki ROYAL SOCIETY b a ş k a n ı
n i n önemli bir u ğ r a ş ı olan açık
Brouncker 1. N a z ı r pozisyonun­
denizlerde boylamın tespiti hak­
da, Sir Francis Bacon da Bir Ön­
k ı n d a k i a r a ş t ı r m a l a r ı n ı remze-
ceki Üstadı M u h t e r e m koltuğun­
diyor). Doğuda, kilit t a ş ı n ı n al­
da oturuyor.
t ı n d a ve siyah beyaz döşemenin
ortasında 2. Charles'm büstü, so­
Sir R o b e r t B o y l e (1627 -1691):
l u n d a ROYAL SOCIETY'nin
Sir Robert Boyle, Otto von Gue-
b a ş k a n ı William Brouncker sü­
ricke'nin icadı h a v a p o m p a s ı n ı
t u n l a r ı n ü z e r i n d e k i yazıyı par­
geliştirdi ve v a k u m denemeleri
m a ğ ı y l a işaretliyor. C h a r l e s ' m
ile canlıların teneffüsü ve ateşin
sağında da Francis Bacon oturu­
yanması için havanın gerektiğini
yor "
tespit etti; Böyle gazların sıkıştı-
rılabilirliğine dair kendi adını ta­
Üniversitede İstatistik kürsüsü
şıyan fizik y a s a s ı n ı n da mucidi­
profesörü Robert Lomas,
dir.
i s t a t i s t i k î o l a r a k b u k a d a r çok
masonik sembolün bir a r a d a bu­ E k i m 1644'de Böyle P a r i s ' t e ya­
l u n m a s ı n ı n t e s a d ü f olamayaca­ ş a y a n hocası I s a a c Marcombe'e

28
yazdığı m e k t u p l a r d a Invisible "....doğal felsefe ve özellikle Yeni
College'den bahseder. Cemiyetin Felsefe veya Deneysel Felsefe ta­
ü y e l e r i için m a s o n i k bir t a b i r bir ettikleri beşerî bilimin diğer
olan "cornerstone" (temel taşı) yönlerine merak sarmış değerli
ifadesini kullanır. Invisible Col- kişilerle tanışma fırsatım oldu.
lege'in üyeleri "felsefe kolejinin Londra'da, belirli gün ve saat­
ilkelerine göre doğa felsefesini ve lerde devam mecburiyeti olan
mekanizmalarını araştırmak muntazam toplantılar tertip edi­
üzere" m u n t a z a m a n toplanırlar. liyordu, deneylerin masrafını
S a m u e l H a r t l i b ' e yazdığı b i r karşılamak üzere üyelerden haf­
m e k t u p t a m a s o n i k terminoloji­ talık aidat tahsil ediliyor ve top­
mize u y g u n t e r k i p l e r k u l l a n ı r : lantılara katılamayanlardan
"Kolejinizin inşaatında bir kaç para cezaları kesiliyordu
taş döşemek isteyen en mütevazı Toplantılarımızda teoloji ve dev­
işçiye de değer verdiğinizden...." let işlerini tartışmıyor, yalnızca
Boyle'un y a z ı ş m a l a r ı n ı n çoğun­ felsefi konulara eğiliyorduk..."
d a b u n l a r a b e n z e r m a s o n i k ter­
minolojiye s a h i p m e s a j l a r ol­ Wallis de y a z ı l a r ı n d a , Boyle'un
m a k l a b e r a b e r tekrisine dair bir yaptığı gibi, sık sık m a s o n i k ter­
kayıt b u l u n a m a m ı ş t ı r . minoloji kullanıyordu.

• ROYAL SOCIETY'nin ilk ta­ N e w t o n : 17.yy s o n l a r ı i l e 18.


rihçesini y a z a n Spratt'a göre yy başında Kıta Avrupa'sın­
Cromwell'in kızkardeşi ile ev­ da A y d ı n l a n m a y a i v m e ka­
li m a t e m a t i k ç i J o h n Wil- zandıran dahî bilim adamı.
kins'in Oxford'daki evinde J o h n Wallis'in m a t e m a t i k bili­
1648 ile 1659 a r a s ı n d a bilim mindeki b u l u ş l a r ı , ROYAL SO­
a d a m l a r ı m u n t a z a m a n topla­ CIETY üyesi N e w t o n ' u n k a l k ü -
nırlardı. lüs metotlarını geliştirmesine
i m k â n t a n ı m ı ş t ı . Newton, Wal-
• ROYAL S O C I E T Y k u r u c u lis'ten bahsederken, ROYAL SO-
üyelerinden Matematikçi Dr. CIETY'de "devlerin o m u z l a r ı n a
J o h n W a l l i s iç s a v a ş t a çıktık" diyordu.
Cromwell için şifreler geliştir­
miş, ele geçen kralcıların şif­ Royal Society'nin ü y e l e r i n d e n
reli e v r a k l a r ı n ı çözmekte bü­ m a t e m a t i k ç i ve fizikçi Sir Isaac
yük yararlar göstermişti. Newton (1643 - 1727) sonsuz bir
1678'de yayımladığı bir kitap­ bilimsel merak sahibiydi ve optik
çıkta, Invisible College'le ilgi­ biliminde ve m a t e m a t i k s e l me­
li olarak Wallis şöyle yazıyor­ totta önemli buluşlarda b u l u n d u
du: (Leibnitz ile eş z a m a n d a , a m a

29
b i r b i r i n d e n h a b e r s i z o l a r a k en- 28 Kasım 1660 Ç a r ş a m b a g ü n ü
tegral matematiği "kalkülüs" on iki bilim adamı G r e s h a m Col-
metodunu keşfetti). Ancak, New- lege'de geometri hocasının oda­
t o n ' u n bilime en b ü y ü k hizmeti sında toplandılar, onları bir ara­
C o p e r n i c u s ü n başlattığı devrimi ya getiren kralın t a h t a çıkmasın­
t a m a m l a m a k oldu. D e n e m e l e r da b ü y ü k hizmeti geçen Sir Ro-
ve m a t e m a t i k sayesinde Evren­ b e r t Moray oldu. Kral 2. C h a r -
de geçerli m e k a n i k kuralları tes- les'ın t a h t a geçtikten sonra ilk ic­
bit etti. Nevvtonün teorisine göre raatı, babasını idam ettirmiş
Evreni üç ayrı m e k a n i k h a r e k e t olan Cromwell'in cesedini meza­
yasası ile yer çekimi yerinde tut­ r ı n d a n çıkartıp v ü c u d u n u parça­
m a k t a d ı r . N e w t o n ' c u fizik 20. l a t m a k ve başını bir direğe geçir­
yüzyıla k a d a r bilimsel anlayışın terek h a l k a teşhir etmek olmuş­
esası oldu. Günümüzde dahi, ışık t u . Bu k i n b i r i k i m i n e r a ğ m e n ,
hızında seyreden partiküller fizi­ Kralın himayesindeki Royal So-
ği ile a t o m d a n küçük boyutlarda ciety, k u r u l u ş o t u r u m u n u n baş­
v u k u b u l a n fenomenler dışında, k a n ı olarak, Cromwell'in kızkar-
Newton fiziği geçerliliğini koru­ deşinin dul kocası, koyu cumhu­
maktadır. riyetçi, matematikçi Rahip J o h n
Wilkins'i seçti. Din ile politika
t a r t ı ş m a l a r ı yasaklanınca b u 12
• îşte, böyle bir ortamda, Lond­
bilim a d a m ı ve s o n r a d a n o n l a r a
ra'da bir grup bilim adamı do­
k a t ı l a n l a r h u z u r içinde salt bi­
ğanın m e k a n i z m a l a r ı n ı dene­
limsel t a r t ı ş m a l a r a k e n d i l e r i n i
m e k üzere, ilerici, mason k r a l
adayabildiler. Royal Society gü­
2. C h a r l e s i n h i m a y e s i n d e ,
nümüzde prestijini korumaya
bâtıl ile mücadele edecek, yeni
devam etmektedir.
deneysel fizik felsefesini hal­
k a yayacak bir cemiyet k u r m a Peki, ROYAL SOCIETYyi k u r a n
k a r a r ı n ı aldılar. P a r l a m e n t o - değişik i n a n ç ve politik görüşlü,
n u n çıkardığı yeni y a s a l a r l a kimi zengin, kimi yoksul bu 12
k o r k u gitmiş, gizlilik mecbu­ idealist bilim adamı nasıl bir ara­
riyetinden k u r t u l u ş l a , s u y u n y a gelebilmişti?
yüzüne çıkma z a m a n ı gelmiş­
ti. Dogmaların a r a l a r ı n d a kı­ Cromwell'in iktidar döneminde,
sır t a r t ı ş m a l a r a m e y d a n ver­ Operatif Mason Localarına üye
melerini önlemek amacıyla olarak kabul edilmiş bilim adam­
da, politika ve din tartışmala­ ları Mason Localarının gizliliğin­
rını y a s a k l a d ı l a r . B u k a r a r ­ de toplanabiliyor ve birbirlerini
d a n m o d e r n deneysel bilim t a n ı m a fırsatını elde ediyorlardı.
doğdu. 1642 yılında b u kişiler, Sir F r a n -

30
cis Bacon'un düşüncelerinin et­ m u ş t u r . İngiltere'de iki politik
kisinde, yukarıda gördüğümüz partili, p a r l a m e n t o üyeleri h a l k
şekilde, Invisible College adında, t a r a f ı n d a n seçilen m e ş r u t i y e t
s o n r a d a n Royal Society'ye dö­ zaten var olduğundan, İngiliz Lo­
nüştürülecek bir k u r u l u ş gerçek­ calarında demokrasi ve özgürlük
leştirmişlerdi. M a s o n l u k k a t a l i ­ savaşı vermek gerekmiyordu. Bu
zör olmuştu. nedenle, Akdeniz ve Güney Ame­
r i k a ülkelerindeki B ü y ü k Loca­
ANGLOSAKSON ların devrimci faaliyetlerinin ak­
M A S O N L U Ğ U İLE KITA sine Anglo - Sakson ülkelerin Bü­
MASONLUĞUNUN y ü k Localarında, devrimci faali­
yet görülmemiştir.
KIYASLANMASI -
A Y D I N L A N M A N I N KITA
A V R U P A S I N A İNTİKALİ İngiliz M a s o n l a r ı d a h a çok Ki­
l i s e n i n d o g m a t i z m i n e ve sko-
İNGİLTERE l a s t i z m e k a r ş ı bilimselliği sa­
vundular. Royal Society üyeleri­
Anglo-Sakson Masonluğu ile Kı­ n i n çoğu, belki de hepsi, Ope-
t a Avrupası ve Lâtin Masonluğu­ ratiflikten Spekülâtifliğe doğru
n u kıyaslamadan önce bu iki ma- adım a t a n Localarda k a b u l edil­
sonik tarzın geliştikleri ortamla­ mişlerdi. Üyelerin arasında
rı k ı y a s l a m a k gerekir. Anglikan, Katolik ve P r o t e s t a n
İngiltere'de, M a g n a C h a r t a ' d a n , olduğu gibi, politik olarak, Cum­
Cromwell döneminin iç savaş ve huriyetçi ve Kralcı o l a n l a r da
kısa cumhuriyet denemesinden vardı. Önemli olan bilim ve fel­
s o n r a , i k t i d a r ve m u h a l e f e t ol­ sefe idi; b a r ı ş içinde bilimsel
m a k üzere, iki partili P a r l a m e n ­ çalışmalarını yürütebilmek için,
to geleneği y e r l e ş m i ş t i . S t u a r t din ve politika t a r t ı ş m a l a r ı n ı n
H a n e d a n ı n ı n t a h t a n indirilmesi y a s a k l a n d ı ğ ı n ı y u k a r ı d a gör­
ile s o n u ç l a n a n 1640'dan 1689'a dük. Bu bilim a d a m l a r ı n ı n
k a d a r s ü r e k l i ihtilâl ve din sa­ faaliyeti ile S p e k ü l a t i f Mason­
vaşları döneminin s o n u n d a par­ luğa geçiş hız k a z a n d ı , Localar
lamentoda "Bill of Rights" ve "To­ yeni bilimlerin tartışıldığı a k a ­
leration Act" k a b u l edildi. Bun­ demilere d ö n ü ş t ü . N e w t o n ' d a n
l a r l a İngiliz h a l k ı n ı n kazandığı başlayarak, deneysel fizik ve ma­
bir çok h a k k ı n y a n ı n d a Protes­ tematik, dinsel metafiziğin yeri­
t a n l a r a , Anglikan ve Katolikler- ne oturtularak, deneye ve m a t e ­
le eşit h a k l a r tanındı. matiğe dayalı deist - n a t ü r a l i s t
bir felsefe öneriliyor, b u fikirler
H e r t o p l u l u k t a , k e n d i n e özgü H ü r m a s o n l u k yoluyla yayılıyor­
sosyal ş a r t l a r d a Masonluk oluş­ du.

31
Cumhuriyetçiler yeni bilimin bu larda buluşmaya, birbirlerine
düşüncelerini politikalarına ta­ Kardeş demeye başladılar, Loca­
şıdılar. Böylece kralcılar Hıristi­ larda gelişen deist düşünce ile to­
y a n metafizikle, cumhuriyetçiler lerans anlayışı Anderson'un
de deneysel mekanik ve matema­ 1723 A n a y a s a s ı n a y a n s ı d ı . Bu
tikle özdeştiler. a r a d a g e l i ş m e l e r d e n fevkalâde
r a h a t s ı z olan P a p a 12. Clement,
Özetle, İ n g i l t e r e ' d e , 17. yüzyıl 1738'de yayınladığı "In Eminen­
devrimci potası, 1689 yılında ka­ ti" f e r m a n ı ile, P r o t e s t a n l a r a
bul edilen seküler y a s a l a r l a Ra­ K a r d e ş diye h i t a p ederek Loca­
d i k a l A y d ı n l a n m a y ı teşvik et­ larda onlarla birlikte aynı mesai­
miştir. Aydınlanma devrimi, yi p a y l a ş a n Katolik M a s o n l a r ı
1640'larda b a ş l a y a r a k 1688 - 89 aforoz etti.
yıllarında vuku bulan ihtilâle ka­
dar uzanmış, Isaac Newton, J o h n
Toland, R o b e r t Boyle, L o n d r a FELEMENK
M a s o n l a r ı n ı n b a ş k a n ı olan Sir CUMHURİYETİ
C h r i s t o p h e r W r e n (1632 - 1723) 18. yüzyılın b a ş l a r ı n d a , İngilte­
gibi filozof, m a t e m a t i k ç i ve mi­ re'deki devrimin s o n u ç l a r ı n d a n
m a r l a r ı n çalışmaları ile t ü m Av­ h ü s r a n a u ğ r a y a n Cumhuriyetçi­
r u p a ' d a m o d e r n bilimsel anlayı­ ler, XIV L o u i s ' n i n m ü t e c a v i z
şın ve özellikle, 18. yüzyıl Cum­ Fransa'sına karşı ittifakı güçlen­
huriyetçi akımlarının tohumları­ d i r m e k a r z u s u ile de h a r e k e t
nı ekmiştir. A r t ı k gökyüzünde ederek Felemenk Cumhuriye-
g e z e g e n l e r i n h a r e k e t i veya içi ti'ne geçtiler. O r a d a da, F r a n -
boş bir k a m ı ş emildiğinde içinde sa'daki z u l ü m d e n k a ç a n Protes­
s u y u n y ü k s e l m e s i skolâstik ne­ tan (Huguenot) sığınmacılarla
d e n l e r e bağlı değildi. Bilimsel b i r l e ş e r e k ve S p i n o z a ' n m tole­
D e v r i m i n a n a b a ş a r ı s ı , doğayı r a n s a n l a y ı ş ı n d a n da etkilene­
t e t k i k için deneye dayalı ve yeni rek, Newtoncu Aydınlanmayı Kı­
geliştirilen m a t e m a t i ğ i n uygu­ t a Avrupasına taşıdılar. B u r a d a
l a n m a s ı yollarıyla yepyeni bir İngiliz H ü r m a s o n l u ğ u n u n da bü­
metodoloji g e l i ş t i r m e s i olmuş­ yük rolü olmuş, böylece, bu hare­
t u r . 1687 yılında Newton "Doğa ket, Hollanda'dan, önce Avustur­
Felsefesinin Matematiksel Pren­ ya, d a h a sonra da F r a n s a ' y a sıç­
sipleri" (Philosophiae Naturalis r a y a r a k Ansiklopedist akımı ve
Principia Mathematica) adında­ Büyük Fransız Devriminin yolu­
ki eserini yayınladı. n u açan, 18. yüzyıl F r a n s ı z Ay­
İç s a v a ş l a r d a n y o r u l a n ü l k e d e d ı n l a n m a s ı n ı n t o h u m l a r ı n ı at­
P r o t e s t a n l a r l a Katolikler Loca­ mış oldu.

32
Descartes (1596 - 1650), Newton F r a n s a Kralı XIV. Louis, "l'Etat
(1642 - 1727) ve Leibnitz (1646 - c'est moi" (Devlet benim) diye­
1716) yeni buluşlarının Kilisenin biliyor, P r o t e s t a n l a r a zulmedi­
gücünü sarsacağından endişe yor ve komşu ülkeleri tehdit edi­
ederken, Hobbes (1588 - 1679) ve y o r d u . İngiliz A y d ı n l a n m a s ı n ­
B a r u c h Spinoza (1632 - 1677) dan, Felemenk Cumhuriyeti
a ç ı k t a n a ç ı ğ a Kiliseye cephe yoluyla feyiz a l a n M a s o n An-
alıyorlardı. Spinoza'ya göre siklopedistlerin, A y d m l a n m a c ı -
karşılıklı tolerans ve söz h ü r r i ­ ların, özellikle "Les Neufs Soe-
yeti düşüncenin oluşmasının u r s " Locasında faaliyetleri Bü­
şartlarıydı, zira, doğada rolü­ y ü k Fransız Devrimini hazırla­
m ü z ü n anlaşılması düşünceleri­ mıştır.
mizi b a ş k a l a r ı y l a paylaşabilme-
yi gerektirir ve i n s a n davranışı­
n a otorite değil, m a n t ı k r e h b e r Kralın yetkileri sınırsızdı. Parla­
olmalıdır. m e n t o v a r d ı , a m a t ü m üyeleri
k r a l t a r a f ı n d a n seçilmişlerdi.
Radikal aydınlanmacı filozoflar, Sürekli t a k i p t e olan m u h a l e f e t
i n g i l t e r e ' d e n H o l l a n d a ' y a uza­ ise yer altındaydı ve çoğu kez Lo­
n a n , F r a n s ı z ve A v u s t u r y a l ı calara sığmıyordu. 1689'da İngil­
c u m h u r i y e t ç i l e r i de içine a l a n tere'den F r a n s a ' y a s ı ğ m a n Stu-
bir e n t e r n a s y o n a l edebî cumhu­ a r t H a n e d a n üyeleri ve y a k ı n
r i y e t içinde s e r b e s t ç e h a r e k e t çevreleri, yeşermekte olan F r a n ­
e d i y o r l a r d ı . 1720'lerden s o n r a sız M a s o n l u ğ u n u t e t i k l e d i l e r .
bunların Felemenk Cumhuriye­ Yukarıda da söylediğim gibi, sür­
t i n d e y o ğ u n l a ş t ı k l a r ı n ı görüyo­ g ü n İskoç Kral J a m e s S t u a r t ' ı n
ruz. y a k ı n ı , R o y a l Society ü y e s i
Şövalye R a m s a y , 1736 yılında,
1670'den s o n r a F e l e m e n k Cum­
P a r i s ' t e , Loca H a t i b i o l a r a k
h u r i y e t i F r a n s a ' n ı n t e h d i d i al­
y a p m ı ş olduğu ü n l ü n u t k u y l a
tındaydı. Kıyaslama yapılırsa,
Masonluğun kaynağını Tamp-
Locke (1632 - 1704) ve New-
t o n ' u n ingiliz dünyası, K ı t a Av­ liye Şövalyelerine g ö t ü r e r e k İs­
r u p a ' s ı n d a n çok d a h a güvenliy­ koç Ritinin t o h u m l a r ı n ı atıyor­
di. du. R a m s a y ' i n belki en b ü y ü k
hizmeti, aynı n u t u k t a , F r a n s ı z
A y d ı n l a n m a s ı n ı n temeli olacak
FRANSA
Ansiklopedi ç a l ı ş m a l a r ı n ı b a ş ­
İngiltere'de d e m o k r a s i ve tole­ l a t m a y a yönelik teşvik edici söz­
rans yasaları h ü k ü m sürerken, leriydi.

33
ŞÖVALYE RAMSAY'İN 1736 TARİHLİ N U T K U N D A N
A N S İ K L O P E D İ ÇALIŞMALARINI TEŞVİK E D E N B Ö L Ü M

H ü r m a s o n l u k t a a r a n a n dördüncü nitelik Bilimlere ve Liberal


S a n a t l a r a olan sevgidir. Bu nedenle, H ü r m a s o n l u k her birimizin
k o r u m a s ı , k a t k ı s ı veya çalışmasıyla, hiç bir A k a d e m i n i n kendi
b a ş ı n a yetmeyeceği b ü y ü k bir çalışmaya katılmalıdır. A k a d e m i
gibi Cemiyetlerin üye sayısı hep az olduğundan, hiç birinin çalış­
m a l a r ı böyle geniş bir projeyi k a p s a y a m a z . Almanya, İngiltere,
İtalya ve diğer ülkelerin Büyük Üstatları, Kardeşliğimizin üyesi
olan t ü m bilginlerle zanaatkarları birleşmeye ve birlikte bir Libe­
ral S a n a t l a r ve Faydalı Bilimler Evrensel Lügatinin hazırlanma­
s ı n a gerekli m a l z e m e l e r i s a ğ l a m a k ü z e r e çalışmaya d a v e t et­
mektedirler. Yalnızca teoloji ve politika bu çalışmanın dışında tu­
tulacaktır.
Böyle bir çalışmaya Londra'da b a ş l a n m ı ş t ı r (Royal Society) ve
Kardeşlerimizin m ü ş t e r e k çalışması sayesinde bir kaç yıl içinde
sonuç alınacaktır. Bu çalışmada teknik kelimelerle etimolojileri
izah edilmekle yetinilmiyor, ayrıca, her bilim ve sanatın tarihçesi
ile çalışma prensipleri de anlatılıyor. Bu yoldan giderek, t ü m ül­
kelerin ışıkları tek bir eserde toplanabilecek. Bu eser, asıl sanat­
larda b u l u n a n her t ü r l ü güzel, büyük, aydınlık ve sağlam öğeleri
b ü n y e s i n d e toplayan bir Evrensel K ü t ü p h a n e gibi olacaktır. Bu
eser h e r yüz yılda, ışıkların artmasıyla büyüyecek ve h e r yönde
gelişme a r z u s u n u , güzel ve faydalı şeylerin tadı ile sevgisini ya­
yacaktır.

VOLTAIRE cans" adlı tezinde, b u Aydınlan-


macılara "Radikal A y d ı n l a n m a ­
İngiltere'de 1726 - 1729 yılların­ klar" adını vermişti. Radikal Ay-
d a y a ş a y a n Voltaire, b u ülkede dmlanmacılar, Baruch Spino-
Kral s a r a y ı n d a , Kraliyet Bilim­ za'nın ve Giordano Bruno'nun et­
ler Akademisinde ve H ü r m a s o n ­ kisinde olan Felemenk C u m h u ­
l u k t a kilit görevlerde olan New- riyeti Cumhuriyetçileri, o ülkeye
ton'cu A y d ı n l a n m a c ı l a r l a t a n ı ş ­ sığınmış F r a n s ı z P r o t e s t a n dü­
mıştı. M a r g a r e t C. Jacob, "The şünürleri ve Mason Yayıncılarla
Radical Enlightenment: Pant­ çok yakın ilişkiler içindeydi. Vol-
heists, Freemasons and Republi­ taire'in Aydınlanmaya e n b ü y ü k

34
katkısı Newton'cu Aydınlanmayı Şiirin a n a t e m a s ı t o t a l i t e r re­
ingiliz k ö k l e r i n d e n s o y u t l a y a ­ j i m d e b ü y ü v e d i n s e l fanatiz­
rak, İngiliz bilimi ile parlamento­ min öne çıkarak halkın isyan
da seçimle gelen partiler arasın­ e t m e s i n e s e b e p o l d u ğ u v e po­
da muhalefetin de temsil edildiği litikaya düzen ve istikrarı
m e ş r u t î devlet y ö n e t i m i n i "Ev­ ancak yeni bilimlerin getire­
r e n s e l A y d ı n l a n m a y a model" bileceği hakkındadır.
olarak göstermiş olmasıdır. Vol-
t a i r e , Cumhuriyetçiliğin pratik­ Voltaire tarafından y o r u m l a n a n
ten u z a k olduğunu iddia ederek Newton'cu Aydınlanma, Batı
m e ş r u t i y e t i öneriyor ve New- Avrupa'da bilimsel d ü ş ü n c e n i n
ton'cu m e k a n i k biliminin evre­ güçlü bir şekilde u y g u l a n m a s ı n ı
n i n t ü m sırlarını izah edebilece­ sağladı. A y d ı n l a n m a n ı n yayıl­
ğini ileri s ü r ü y o r d u . B u a r a d a m a s ı Mason Locaları ile Mason
Panteistlerle Materyalistlere Yayıncıların yoluyla oldu. New-
k a r ş ı da cephe alıyordu. ton'cular yeni geliştirdikleri t ü m
dinlere toleranslı y a k l a ş a r a k
Voltaire Felemenk Cumhuriyeti­ m e k a n i k d ü n y a felsefesinde,
ne y a p m ı ş olduğu ilk ziyaretle­ T a n r ı y a Evrenin Ulu Mimarı
rinde Cumhuriyetçiler, New- adını verdiler. 1720'h y ı l l a r d a
ton'cu A y d ı n l a m a c ı l a r , S p i n o - Felemenk C u m h u r i y e t i ile İngil­
za'cılarla tanışmış, onların etki­ tere'de M a s o n l a r l a bu denli ya­
s i n d e 1726 y ı l ı n d a L a h e y ' d e n k ı n t e m a s t a y a ş a y a n Voltaire
Londra'ya geçmişti. M a r g a r e t C. için, o yıllarda t e k r i s o l d u ğ u n u n
J a c o b ' a göre, V o l t a i r e İngilte­ t a h m i n i de y ü r ü t ü l m e k t e d i r . Bu
re'ye g e ç m e m i ş olsaydı Aydın­ sav doğruysa, y a ş a m ı n ı n sonuna
l a n m a Hareketi b u denli güçlü ve doğru Paris'te gözleri açık olarak
etkili olamayacaktı. 1726 yılında gerçekleştirilen t e k r i s m e r a s i ­
B a ş b a k a n Walpole'e tanıştırıl­ minde, gözlerinin b a ğ l a n m a m a s ı
m ı ş , N e w t o n ' c u l a r ı n ileri gelen­ da belki de bu nedenden kaynak­
leri ile y a k ı n ilişkiler k u r m u ş ve lanmaktadır.
h ü k ü m e t i n k o r u m a s ı n a alınmış­
t ı . V o l t a i r e ' i n "La Henriade" Voltaire'den vecizeler:
adındaki epik eseri Kral I. Geor-
ge'e i t h a f edildi (1728). Metin • Söylediklerinden nefret edi­
m u t l a k i y e t i temsil eden F r a n s a yorum; a m a , onları söyleye­
Kralı IV. Henri'nin (1598 - 1610) bilme h a k k ı n ı s a v u n m a k için
yönetimi ile t o l e r a n s ve Aydın­ h a y a t ı m ı vermeye hazırım.
lanmaya adanmış İngiliz • Ölüler eşit, yalnız m a s k e l e r i
m e ş r u t î m o n a r ş i s i a r a s ı n d a kı­ değişiktir. Özgürlük olmasay­
y a s l a m a y a p a n epik bir şiirdir. dı ruhlarımız ne olurdu?

35
• V a t a n d a ş l a r ı m doğruyu a r a ­ i n ş a e t t i k l e r i gibi, e g e m e n ­
dıkça, özgürlüğü sevecekler­ liklerinde yaşadıkları yasala­
dir. Özgür olmak, gerçekten rı da y a p a b i l m e l e r i n i istiyo­
nedir? Doğru m u h a k e m e yü­ rum.
r ü t m e k ve i n s a n haklarını ta­
n ı m a k t a n b a ş k a bir şey değil­ • İnsanlar henüz yeterince
dir, i n s a n h a k l a r ı n ı n ne oldu­ a k ı l l a n m a d ı l a r . T ü m dinleri
ğ u öğrenilince de o n l a r ı sa­ hükümetlerden ayırmanın
v u n m a k doğaldır. Sizlere ger­ ş a r t o l d u ğ u n u h e n ü z bilmi­
çeği, özgürlüğü ve erdemi öne­ yorlar; insanların mutfak­
r i r i m ; yalnız b u üç k a v r a m larında yemeği pişirdikleri
için y a ş a m sevilmelidir. yönteme k a r ı ş m a y a n devlet,
d i n l e r i n e de a y n ı ş e k i l d e
• İ n s a n l a r h ı r s sahibi oldukla­ karışmamalıdır; insanlar
r ı n d a n , hiçbir z a m a n mükem­ d a m a k zevklerine göre ye­
mel h ü k ü m e t gerçekleşeme­ mek yedikleri gibi kendi tarz­
miştir; hırsları olmasaydı, za­ l a r ı n d a T a n r ı l a r ı n a d u a ede­
ten h ü k ü m e t e de gerek olmaz­ bilmelidirler; y a s a l a r a u y m a
dı. Rejimlerin arasında en ka­ k o ş u l u y l a , m i d e ve vicdan
bul edilebilir olanı, i n s a n l a r ı t a m özgürlüğe s a h i p olmalı­
doğal eşitliğe en çok yaklaştı­ dır.
ran Cumhuriyettir.
• Özgür i n s a n l a r ı n , tıpkı içinde • T ü m haksızlıklarına r a ğ m e n ,
y a ş a d ı k l a r ı evleri k e n d i l e r i v a t a n sevilmelidir.

BAŞLICA KAYNAKLAR

• Margaret C. Jacob: The Radical Enlightenment: Pantheists, Freemasons and


Republicans.
• Robert Lomas: Freemasonry and the Birth of Modern Science.
• Louis Amiable: Les Neuf Soeurs.

36
M AS O NİK KONULAR

YAKUBUN MERDİVENİ
T a m e r AYAN

"Yakup, oradaki taşlardan birini alıp başının altına


koyarak yattı. Rüyasında yeryüzüne bir merdiven di­
kildiğini, başının göklere eriştiğini gördü. Tanrının
melekleri merdivenden çıkıp iniyorlardı."
(Tevrat-Yaradılış, 2 8 , 1 1 -12)

THE JACOP'S LADDER

The symbolism of the ladder is found among many ancient initiations and other
ceremonies and is everywhere used to represent progress upward or betterment. It
is also encountered in the Pagan Mysteries of Mithra and in the Mysteries of Brah­
ma. The story of Jacob's ladder takes place in Genesis, Ch. 28st. W h e n Jacob's lad­
der was exactly included in the Masonic lectures is unknown. It is not found in any
of early lectures or ritualistic exposes and came in as late as the early 19th century.
Instead of 7 rounds and steps, the Masonic ritual employs a ladder of 3 representing
the Theological Virtues of-, Faith, Hope and Charity, though a 7-step ladder could
have been adopted by merely adding the 4 Cardinal Virtues namely, Temperance,
Fortitude, Prudence and Justice. Jacob's ladder in Freemasonry seems to point the
connection between earth and heaven, man and God and to represent faith in G o d ,
charity towards all men and hope in immortality.

37
Sembolik M a s o n l u k t a k i Birinci Derece'deki Y a k u b ' u n Merdiveni d)
h e r obediyansta geçerlidir. Bu merdiven, yeryüzünden gökyüzündeki
t a n r ı s a l güce ve k u d r e t e yükselmek amacıyla t a s a r l a n m ı ş s a n a l bir
m e r d i v e n d i r . T e v r a t ' t a n alınmış teistik bir sembol olan b u s a n a l
m e r d i v e n i M a s o n l u k t a 19. Yüzyıldan i t i b a r e n görmeye başlıyoruz.
H ı r i s t i y a n l a r d a n alınmış İman-Ümit-Şefkat gibi Üç Dinsel E r d e m i n
merdivenin üç b a s a m a ğ ı n a ve İtidal-Cesaret-Basiret-Adalet gibi Dört
Masonik E r d e m i n m e r d i v e n i n dört b a s a m a ğ ı n a k o n u l m a s ı ile Ya­
k u b ' u n Merdiveni sembolik hüviyetini değiştirmiş, Yahudi-Hıristi-
y a n k ü l t ü r l e r i n e eşdeğer miks-teistik bir sembol olmuştur.

Merdivenler ezoterik anlamda, sembolik ve felsefî masonik dereceler­


de r u h u n yükselmesine ve T a n r ı y a u l a ş m a s ı n a yardım eden araçlar­
d a n en önemlisidir. Merdiven eski çağlardan beri Mithra, B r a h m a n ,
eski Mısırın geleneklerinde ve b a s a m a k sayısı genellikle yedi olarak
yer almaktadır. Merdiven, birinci derecedeki Çırağın temsil ve temes-
sül bakımından ulaşması gereken en önemli teistik semboldür. Ç ü n k ü
Çırağın h e m " T a n r ı y ı bulabilmek" ve h e m " r u h u n ö l ü m s ü z l ü ğ ü n ü n
sırrını keşfetmek" için ihtiyacı olan fırsatlar merdiven sembolizması-
n m içinde vardır. Yakub'un Merdiveni, Mabedin içinde Yemin Kürsü­
s ü n d e k i K u t s a l K i t a p l a r d a n gökyüzünün derinliklerinde T a n r ı sim­
gesi kabul edilen Yedi Köşeli Yıldıza doğru yükselen sanal bir merdi­
vendir. Y a k u b ' u n Merdiveni, h e m düzenli ve h e m de düzensiz obedi-
y a n s l a r d a v a r d ı r . Y a k u b ' u n M e r d i v e n i n e ilk o l a r a k 1747 yılında
Louis Travenol t a r a f ı n d a n F r a n s a ' d a y a y ı n l a n a n La Désolation des
Entrepreneurs Modernes adlı k i t a p t a rastlanmıştır. Bu t a r i h t e n son­
r a ü n l ü çalışma tabloları banisi Josiah Bowring tarafından m u h t e m e ­
len 1785 -1830 yılları arasında Üç Masonik E r d e m eklenerek İngiltere
Masonluğuna girmiş ve b u r a d a n da Dünya Masonluk Tarihine yayıl­
mıştır.

Türkiye'de Masonluk Tarihinin başlangıcından itibaren, Fransız Ma­


s o n l u ğ u n u n etkisi a l t ı n d a kalmış Localardaki Çalışma Tablolarında
Yakub'un Merdivenini göremiyoruz. Nitekim 29 N i s a n 1965 Konsek-
rasyon Töreni ile İskoçya Büyük Locasından alınan Yakub'un Merdi­
veni ve teferruatı bir süre kullanıldıktan sonra 1984-1985 t a r i h i n d e
Türkiye B ü y ü k Locası t a r a f ı n d a n "lâiklik elden gidiyor gerekçesiyle"
ritüelden ve Çalışma T a b l o s u n d a n çıkarılmıştır.

(1) Yakub'un Merdiveni: bir anlamda Teolojik Merdiven veya Dinsel Merdiven

38
1965 Konsekrasyon töreninde t a n z i m ve tahsisimizi y a p a n İskoçya
B ü y ü k Locası ile Türkiye Büyük Locasının b u g ü n kullandığı Birinci
Derece Çalışma Tablosu a r a s ı n d a k i farklar:

İskoçya Büyük Locası Türkiye Büyük Locası

Çalışma Tablosunda Yakub'un Merdiveninin ü s t u c u n u n değdiği gök


y ü z ü n d e k i Yedi Köşeli İlâhî Yıldız, Beş Köşeli Yıldıza d ö n ü ş t ü r ü l ­
m ü ş t ü r . T a n r ı n ı n sembolü olan yedi köşeli A h u r a M a z d a yıldızının
beş köşeli yıldıza, yani " i n s a n a indirgenmesiyle sembolizma seküler-
leştirilmiştir. A h u r a M a z d a yıldızının yedi köşeli olmasının nedeni,
yıldızın yedi köşesinde yedi t a n e A n a Melek olmasındadır.

39
Düzenliliğin soyut göstergesi olan T a n r ı inancı ile somut göstergesi
olan Kutsal Kitapları bağlayan ve "vahiy" olgusunu içeren teistik
önemli bir sembol o l d u ğ u n d a n Y a k u b ' u n Merdiveni Çalışma Tablo­
s u n d a n çıkarılmıştır. Sembolik M a s o n l u k t a ikinci derece öğretilerin­
den Dönemeçli Merdiven s e m b o l ü n ü n birinci derece öğretilerindeki
ilk adımı olan Yakub'un Merdiveni sembolünün çıkarılmasıyla, Sem­
bolik M a s o n l u k t a k i m e r d i v e n sembollerinden bazısı tek b a ş ı n a kal­
mış, merdiven sembollerinin ilki ve belki de en tutarlısı olan Yakub'un
Merdiveni yok olmuştur.

Y a k u b ' u n Merdiveni, Çalışma T a b l o l a r ı n ı n J o s i a h Bowring ve J o h n


Harris'in(2) tasarımlarına göre, Yemin Kürsüsü üzerindeki Kutsal Ya­
3
sa K i t a b ı n d a n gökyüzünde A h u r a M a z d a Yıldızına* ) doğru çıkan
sanal merdivendir. Yakub'un Merdiveni, teknik açıdan iki limon kirişi
a r a s ı n d a üç b a s a m a k , yedi b a s a m a k veya d a h a çok sayıda b a s a m a k ­
t a n m e y d a n a gelmiştir. Yakub'un Merdiven'inin iki dayanağının, Ye­
m i n K ü r s ü s ü n ü n ön cephesine çizilmiş o r t a s ı n d a N o k t a B u l u n a n
Daire(4)'nin çemberine teğet olarak yükseldiği ifade edilir. Daire, bir
Masonun h a t a yapmayacağı kutsal m e k â n olarak kabul edilir; merke­
zini vahiy ü r ü n ü olan Kutsal Kitaplar ve dolayısıyla 'bizzat M a s o n u n
gönlü' oluşturur.

Bu çemberin iki y a n m a paralel bir şekilde sonsuza u z a n a n iki doğru


da, Hıristiyanî M a s o n l u k t a mesleğin pirleri olan bir t a r a f t a İncil'de
5 6
Vaftizce ) St. J o h n ve diğer tarafta İncil yazarı Müjdeci* ) St. J o h n ' u
veya Tevrat'ta ise Hz. Musa ile Hz. Süleyman'ı temsil ederler. Türkiye
Büyük Locasının Çalışma Tablosunda Yemin K ü r s ü s ü n ü n yüzeyinde
b u l u n a n 'daire içindeki n o k t a n ı n i m a n ve itikadı sembolize ettiği de
açıklanmalıdır.

(2) Josiah Boıvring • John Harris: Çalışma tablolarıyla ilgili araştırmalar


yapmış iki ingiliz ressam
(3) Ahuramazda Yıldızı: Işık Saçan Yedi Köşeli Yıldız; biri Ahura Mazda ve diğer
altısı Anamelek
(4) Merkezinde Nokta Bulunan Daire (The Point uıithin a Circle): Merkezi
Masonlara özgü bir nokta olan dairenin içi tekrislilerin (holy), dışı haricilerin
(profan) yeridir.
(5) Vaftizci: the Baptist, St. John
(6) Müjdeci: the Evangelist, St. John

40
B ü t ü n düzenli B ü y ü k Locaların örnek olarak k u l l a n m a k t a oldukları
İngütere-Emulation(7) Locasının Çalışma Tablosunun uygulama­
sında, Yemin K ü r s ü s ü n ü n üzerindeki Kutsal Kitap ile gökyüzündeki
Yedi Köşeli A h u r a m a z d a Yıldızı a r a s ı n d a u z a n a n merdiven çok sayı­
da b a s a m a k t a n o l u ş m u ş t u r . Merdivenin g ö k y ü z ü n d e t e m a s ettiği
noktada b u l u n a n Yedi Köşeli A b u r a Mazda Yıldızının yerine; ' i n s a n i
simgeleyen Siyah Renkli ve Beş Köşeli Yıldız k a i m olmuştur. Siyah
hilâl ve siyah (?) Beş Köşeli Yıldız, T ü r k ay-yıldız'dan esinlenmiş de
olabilir. Siyah renkli (?) beş köşeli yıldızın, "Tanrısal k u d r e t i n i n s a n ı
y a r a t m a eylemini, i n s a n l ı ğ a t e m i z l e n e r e k yücelişini, i n s a n l ı ğ a h e r
yönden yayılan ilâhî iyilik ve güzelliğin çıkışını ifade" ettiği söylene-
gelmiştir.

Yedi Köşeli A h u r a Mazda Yıldızının sol ü s t ü n d e p a r l a y a n güneşi ve


çevresinde yedi yıldız sıralanmış dolunayı görüyoruz. Yani, t ü m dü­
zenli ve düzensiz B ü y ü k Locaların Çalışma Tablolarında, Y a k u b ' u n
Merdiveni simgesi Yemin K ü r s ü s ü n ü n ü z e r i n d e K u t s a l K i t a p veya
Beyaz K i t a p i temel a l a r a k A h u r a m a z d a Yıldızına k a d a r yükselir.
Türkiye Büyük Locası, çeşitli Loca teferruatı a r a s ı n d a olan üç derece­
n i n Ç a l ı ş m a Tablolarını İskoçya Büyük Locasından ödünç almıştır.
8
Düzenli Büyük Localar a r a s ı n d a "Yüce Varlık'a < ) ve r u h u n ölmezli­
ğine i n a n m a k " gibi bir ş a r t vardır. Türkiye B ü y ü k Locası da, m u n t a ­
z a m B ü y ü k Localar t a r a f ı n d a n u y u l m a k t a olan T a n r ı y a olan inancı
deklare ederek İskoçya B ü y ü k L o c a s ı n a konsekrasyon törenini y a p ­
tırmıştır. B u r a d a , Yemin K ü r s ü s ü n d e b u l u n a n Kutsal Kitaplardan^)
gökyüzüne k a d a r çıkan "vahiy" olgusu Yakub'un Merdiveni ve ü s t ü n ­
de A h u r a M a z d a Yıldızı yer almaktadır. İskoçya Çalışma T a b l o s u n d a
Y a k u b ' u n M e r d i v e n i n d e içi boş şekliyle gösterilmiş olan dolunay,
Türkiye Büyük Locası Çalışma Tablosunda ise ince bir hilâl (içi siyaha
boyalı) şeklinde gösterilmiştir.

Merdiven b a s a m a k l a r ı n d a n melekleri temsil eden k a n a t l ı k a d ı n fi­


gürleri aşağıya doğru inerler.

(7) Emulation Ritual: 2 Ekim 1823, İngiltere-Londra, Emulation Lodge of Impro­


vement
(8) Yüce Varlık: Hak Tealâ; Supreme Being
(9) Kutsal Kitaplardan Yemin Kürsüsüne konabilecek olanlardan ingiliz Ma­
sonluğuna göre bazdan (The Volume of the Sacred Law): Tevrat, incil, Kuran,
Zend-Avesta, Tripitaka, Vedalar, Tao Te King, Bagavat-Gita, Mormonların
Kitabı vb.

41
Yakub'un Merdiveninden Mabedin içine doğru dişi melekler inip çık­
m a k t a d ı r l a r ; dişi meleklerin yerine -Düzenli Büyük Localarda kadın­
ların Mason olmasına izin verilmediğinden- İman-Şefkat-Ümit kav­
10
ramları* ) veya b a ş harfleri (F-H-C) veya dinsel semboller kullanıl­
maktadır. E n alta İ m a n simgesi olarak Haç, ortaya Ümit sembolü ola­
r a k A n a h t a r ve üste de Ş e f k a t sembolü olarak Ç ı p a sembolü yerleş­
tirilmiştir. Üç a ş a m a y ı çıkıp da başarılı olan Masonlar için b u l u t l a r
a r a s ı n d a n bir el t a r a f ı n d a n u z a t ı l a n bağışlamayı temsilen K u t s a l
11
K u p a sembolü çizilmiştir. B u r a d a , K u t s a l Graal* ) adıyla bilinen
efsanevî k u p a ve b u l u t l a r ı n a r a s ı n d a n u z a n a n elin Hz. İsa'nın eliyle
s u n u l m a k t a o l d u ğ u n u sembolize e t m e k t e d i r . H ı r i s t ı y a n î Sembolik
Masonluk için Kutsal Kupa kullanılması normal, Türkiye'de ise anor­
maldir.
Çalışma T a b l o s u n d a , Üç S ü t u n u n güney tarafındaki Korent başlıklı
s ü t u n u n altında, Yakub'un başını koyup uyuduğu ve r ü y a s ı n d a mer­
12
diven gördüğü t a ş a * ' , H a m t a ş ismi verilir. İlk kez birinci derecede
gördüğümüz ve sonuncu dereceye k a d a r adını duymayacağımız h a m -
t a ş m , ritüelik öğretilerden çıkarılmasıyla; masonik açıdan çok önemli
olan H a m t a ş ve K ü p t a ş arasındaki büyük fark da gözden kaçırılmış-
13
tır.* ) Ritüelde bile H a m t a ş yok olmuş; yerine silindirik kubbe şeklin­
de bir h a m t a ş geçmiştir.
K ü p t a ş sembolü de üzerindeki değerli aparatın (Lewis) çıkarılmasıy­
la Çırak derecesinden çıkarılmıştır. Lewis'in çıkarılması ile olsa olsa,
Kalfa veya Ü s t a t derecelerinin bir sembolü olmuştur. Bir t a ş a veya
kayaya eklenen sıfatla birlikte o taşın adı ya da o taşın OZ'ü doğru de­
ğildir. H e r ad ÖZ u n bir yönünü, pek çok a n l a m a r a s ı n d a n ise sadece
birini ortaya çıkarır. Anlamın bir diğer açıklaması da, bir öykü, dinsel
bir şeyler, özel bir adın kökenlerinde y a t a n h a m veya küp şeklinde bir
söylem gerekir. Taşın, 'Taam" veya 'küp" şeklinde olması masonik işle­
m e n i n derecesine bağlı bir koşuldur.

(10) İman-Şefkat-Ümit: Dinsel Erdemler: Faith (F) -Charity (C) -Hope (H)
(11) Graal (Kutsal Kupa): Hz.isa'nın Son Yemek'te kullandığı ve çarmıhtayken
akan kanının toplandığı efsanevî kupa.
(12) Hamtaş: Jacop's Stone
(13) işlenmemiş Taş ve Ham Taşın pek çok adından diğerleri: Değerli Taş, Ke­
faret Kayası, Adem'in Kabri, Evrenin Göbeği, Muallâktaki Taş, Kurban Kaya­
sı, Davud'un Kayası, Kutsal Kaya, Kadir-i Mutlak Kaya, Sion'un Kayası, Kafa
Kemiği Kayası, Asırlar Taşı, Yakub'un Kayası, Petrus'un Kayası, Kilise'nin Ka­
yası, Gufran Kayası, Teselli Kayası, Korku ve Titreme Kayası ve Ahiret Kayası

42
T a ş t e r i m i n i n M a s o n l a r l a özdeşleştirilmesi Sembolik M a s o n l u ğ u n
4
k u r u l u ş dönemlerinde E d w a r d Oakleyd ) t a r a f ı n d a n yapılmıştır. E.
Oakley, Birinci Anayasa'nın çıkarılmasından beş yıl sonra yapmış ol­
duğu bir k o n u ş m a d a Masonlara: "... Sizler, Ülkü Mabedi'nin yapımı
için köşe taşının^ üzerine inançla ve güvenle bağlanan canlı taşlar­
16
sınız/ )" şeklinde seslenmiştir. Belirttiği köşe taşı, K u t s a l Kitap'ın
çeşitli b ö l ü m l e r i n d e ^ ) değinildiği gibi Hz. İsa'dır.
"Rabb'a gelin, insanlarca reddedilmiş, ama Tanrıya göre seç­
kin ve değerli olan canlı taşa. Sizler de canlı taş olarak Manevî
Mabet'i oluşturun... işte, değerli taşımı seçtim; O'nu Sion'a köşe
taşı olarak koyuyorum. O'na iman edenler hiçbir zaman utandı-
rılmayacaktır. İman edenler için bu taş değerlidir. Yapıcıların
kaldırıp attıkları taş, köşenin baş taşı oldu..."
a ç ı k l a m a l a r ı ile Hz. İsa, köşe t a ş ı ile i m a n l ı i n s a n l a r d a Ü l k ü
Mâbet'inin y a p ı m ı n d a kullanılacak canlı t a ş l a r l a özdeşleştirilmişler-
dir. Bu benzetme de, Sembolik Masonluğun her yerinde olduğu gibi te-
8
istik i n a n ç g ö r ü ş ü n ü k a n ı t l a m a k t a d ı r , d )
Yakub'un M e r d i v e n i n i n Çalışma T a b l o s u n d a n çıkarılmasıyla, T ü r k
M a s o n l u ğ u n d a monoteist düzen az veya çok z a r a r görmüştür. Merdi­
venin üzerindeki T a n r ı s a l Yıldızla merdivenin ilişkisi k a l m a m ı ş t ı r .
Yüce Varlık ile K u t s a l K i t a p l a r ı n ilgisi, yani 'vahiy' k a v r a m ı yok ol­
m u ş t u r . Yemin K ü r s ü s ü n ü n üzerinde d u r a n K u t s a l K i t a p l a r l a Ma­
sonluğun en b ü y ü k sembolü olan Gönye-Pergel'in vahiy ışığı gibi du­
r a n ilâhi yıldızla olan tanrısal bağlantısı sona ermiştir. Kutsal Kitap­
lar, Gönye ve Pergel ile ilâhî yıldız arasındaki teistik bağ, a r a d a k i Ya­
kub'un Merdiveni sembolünün çıkarılmasıyla kaybolup gitmiştir. Ya­
kub'un M e r d i v e n i n i n ve ritüeldeki ilkelerin bir devamı olan Masonik
Dinsel E r d e m l e r öğretisinin de ritüelden seküler bir görüşle çıkarıl­
m a s ı n d a n dolayı monoteist inanç görüşü zedelenmiş; deist inanç görü­
şü h â k i m olmuştur.

(14) Edward Oakley, ingiliz Masonluğunda üçüncü konferansçı, 1728


(15) Köşetaşı: Cornerstone; Lapis Angularis (Hz. isa'nın kendi bedeni)
(16) Canlıtaş: Livingstone (eski dönemlerde Masonlara verilen isim)
(17) Örneğin: 118. Mezmur 22. ; Matta İncili; 21. - 42. ; Petros 1. Mektubu; 2. -4.
(18) Tamer Ayan, Düzenli Masonluğun İnanç Evrimi: Hamtaşın Evrimi;
Grafik Sanatlar Matbaacılık A.Ş, 1998

43
Yemin K ü r s ü s ü üzerindeki ilâhî yıldızdan Kutsal Kitaplara doğru ge­
len Yakub'un M e r d i v e n i n e bağlı "vahiy" k a v r a m ı n ı n Çalışma Tablo-
su'ndan çıkarılmasıyla teist sistemden ani olarak deist sisteme dönül­
m ü ş t ü r . Yakub'un Merdiveninin Tarsuslu Aziz P a u l u s ' u n oluşturdu­
ğu I m a n - Ş e f k a t - Ü m i t diye a d l a n a n D i n s e l Erdemler* 19) k a v r a m ı
da Sembolik T ü r k Masonluğundan t a m a m e n çıkarılmış, Masonun bu
k a v r a m a u l a ş m a s ı için felsefî derecelerin ortasını beklemek d u r u m u ­
n a d ü ş ü l m ü ş t ü r . Localarda: 'Evrenin Ulu Mimarına karşı iman, her
yer ve şekilde Ümit, her insana karşı Şefkat' diye söylene gelen maso-
nik üslûp yok olup gitmiştir. Adı Dinsel Erdemler olan üçlemenin t e r k
edilmesiyle M u n t a z a m B ü y ü k Localar t a r a f ı n d a n k a b u l edilen teist
sistem k a l m a m ı ş t ı r .

Çalışma Tablosunda İyon başlıklı Akıl s ü t u n u n u n dibinden geçen bir


'alçak d u v a r ' m yapılmış olması da hiçbir m a n a ifade etmeyen bir du­
r u m d u r ; çünkü 'alçak d u v a r ' a ilişkin ve ilgili olabilecek sembol veya
alegori dâhil hiçbir açıklama yoktur. Dorik başlıklı Kuvvet s ü t u n u ­
n u n h e m e n dibindeki k ü p t a ş m ü s t yüzeyine takılmış b u l u n a n Çırak­
20
lara özgü Lewis* ) a p a r a t ı da yok olup gitmiştir. Lewis aparatı Çırak­
l a r a m a h s u s bir avadanlıktır. Dolunay da gitmiş, o n u n yerine siyah
hilâl gelmiştir; siyaha boyanmış hilâl ve siyah yıldız görünüş bir yana,
"ay t u t u l m a s ı v e y ı l d ı z t u t u l m a s ı " izlemini vermektedir. Düzensiz
B ü y ü k Localarda bile Yakub'un Merdiveni geleneğine uyulmaktadır.

Y a k u b ' u n Merdiveni spekülatif k a y n a k l ı semboldür; m e r d i v e n t ü r ü


a r a ç l a r d a n hiçbiri Operatif M a s o n l u k t a k u l l a n ı l m a m ı ş t ı r . Ayrıca
merdivenin Süleyman M a b e d i n d e n aktarıldığına ilişkin -bir istisnası
var, Dönemeçli Merdiven- bir veri de yoktur. Yakub'un M e r d i v e n i n e
dinsel m e r d i v e n denilmesinin nedeni Tevrat referanslı olmasından­
21
dır; merdiven Tevrat'ta* ) söz k o n u s u edilen Yakup Peygamberin il­
ginç bir r ü y a s ı n d a n esinlenilerek Masonluğa a k t a r ı l m ı ş t ı r . Y a k u p
peygamber, İbrahimî dinlerinin soy atası İbrahim peygamberin toru­
n u ve İshak peygamberin oğludur. Yakup peygamber iki rüya görmüş­
t ü r ; ilk gördüğü r ü y a şöyle özetlenebilir:

(19) Dinsel Erdemler: Theological Virtues


(20) Lewis: Operatif Masonluk döneminde Çırakların ağır küptaşların yerinden
kaldırılmasında kullandıkları aparat
(21) Kutsal Kitap-Tevrat-Yaradılış, 28, Yakub'un Düşü, 10 -22, sayfa 34, Istanbul,
2003

44
"İshak, oğlu Y a k u b ü bir an­
l a m d a kardeşi E s a v i n yaptı­
ğı k ö t ü l ü k t e n çekinerek, ev­
lenmesi için a n a y u r d u Pad-
d a n - a r a m ' a g ö n d e r i r . Ya-
kup, Beer-şeba'dan Har­
ran'a doğru yola çıkar; güneş
b a t ı p da gece olunca, buldu­
ğu bir t a ş ı b a ş ı n ı n a l t ı n a
yastık y a p a r a k çıplak topra­
ğa y a t a r ve uyur. Rüyasında,
yattığı yerin üzerine başı
göklere u z a n a n bir m e r d i ­
ven k u r u l u olduğunu ve ba­
s a m a k l a r ı n d a n Allah'ın me­
l e k l e r i n i n inip ç ı k t ı k l a r ı n ı
görür. Rab yanı b a ş ı n d a du­
r u p , "bu topraklar ve Ya-
kub'un soyu" için söz verir.
Y a k u p uyanınca, "Rab burada ve ben O'nun farkına varama­
dım; korkunç bir yer burası ve göklerin kapısı" der. Yakup, yas­
tık yaptığı taşı anıt olarak buraya diker ve zeytinyağı ile kutsa-
22
d ı k t a n sonra bu yere Beytel ( ) adını verir; k e n t i n önceki adı
Luz'dur. Yakup, kutsal taşın ü s t ü n e bir a d a k adar; "Rab, benim
Tanrım olacak. Anıt olarak diktiğim bu taş Tanrının Evi ola­
cak. " sözünü verir.

Tevrat'taki m e t n i n masonik özü şudur: "... (11) Oradaki taşlardan bi­


rini alıp başının altına koyarak yattı... (18) Ertesi sabah erkenden kal­
kıp başının altına koyduğu taşı anıt olarak dikti..." Taş, işlenmemiş,
alelade ve h a m bir taştır; Masonların kullandığı gibi Çekiç ve Taşçı
23
Kalemiyle t ı r a ş l a m a d a n sonra yapılmış k ü p t a ş değildir. T e v r a t ' t a ' ) ,
Y a k u p p e y g a m b e r ikinci sefer görülen r ü y a d a " T a n r ı n ı n , Yakup'la
24
güreştiğini bildirir, onu yenemediğinden dolayı İsrail < ) adını verdi­
ğini" söyler.

(22) Beyt-el: Allah' m evi (Ibranîce)


(23) Kutsal Kitap-Tevrat-Yaradılış, 28, Yakup Güreş Tutuyor, 22 -32, sayfa 41, İs­
tanbul, 2003
(24) İsrail:îbranîcede "Tanrıylagüreşir"anlamında

45
Y a k u b ' u n Merdiveni sembolü, Miraç olayının Tevrat'taki ilk örneği­
dir, Yakup peygamberin gece rüyasında gördüğü "üzerinden melekle­
rin inip çıktığı ve Rab'in yanı b a ş ı n d a d u r u p kendisine h i t a p ettiği"
yerden göğe yükselen merdiven İslâmî Mirac'm Semitik sembolik an­
latımıdır. Y a k u b ' u n r ü y a s ı n d a gördüğü Rab; Hz. M u h a m m e t ' i n gök­
yüzünde gördüğü Allah'ın aynısıdır. İbranîler açısından çok ü n l ü olan
b u alegorinin özgün m ü yoksa b a ş k a p a g a n r i t l e r i n i n sembolizma-
l a r ı n d a n e s i n l e n m e mi olduğu h a k k ı n d a görüş ayrılıkları v a r d ı r :
M i t h r a Misterleri'nde "ruhun olgunlaşmasını sembolize eden yedi ka­
pı", B r a h m a n i z m ' d e k i "maddî dünyadan evrensel hakikate uzanan
yedi basamak" ve Kabala'daki "yedi gezegen" gibi sinonimleri bulun­
m a k t a d ı r . İbranîlerin h e r iki yönden komşuları olan Mısır ve Mezopo­
t a m y a ' n ı n çok d a h a eski ve zengin uygarlıklarında merdiven sembo-
lizması olduğundan; Gılgamış Destanı gibi alıntı olması ihtimali kuv­
vetlidir. Hangisinin d a h a özgün olduğunu kesin olarak tespit edebil­
m e k zordur; m e r d i v e n sembolizması evrensel ölçekte b ü t ü n eski
inançlarda, ruhî, ahlâkî ve aklî gelişmenin sembolü olarak yer almış­
tır.

Merdivenin ü s t başındaki A h u r a Mazda Yıldızının yedi köşeli olması­


nın ötesinde, sağ üst köşede ayı çevreleyen yıldızların sayısının da ye­
di olması; inançsal ve mistik m ü k e m m e l i y e t ifadesinin ötesinde, bir
Locanın k u s u r s u z olması için yeterli Mason sayısını da simgeler. Yedi
sayısının m ü k e m m e l olmasının ötesinde, bedenle r u h u n birleşimi
(4+3); yaratılış süresini; yani z a m a n ve yetkinliğe doğru yükselişi de
sembolize eder. İdeal b a s a m a k sayısı yedidir; bu belirlemede, gökyü­
z ü n ü n inançsal katları, bilinen önemli gök cisimlerinin sayısı, önemli
meleklerin sayısı, haftanın günleri gibi kökleri tarihin derinliklerine
d a y a n a n sayı sembolizması önemli rol oynamıştır.
B u n l a r ı n dışında, Güneş, Ay, Merkür, Venüs, M a r s , J ü p i t e r , S a t ü r n
şeklinde s ı r a l a n a n 7 gökcismi (veya eskilerin tanımıyla gezegen); Ba-
bil'in 7 katlı zigguratı; Babil'in 7 sayısına bağlanan Ay takvimi; Ame­
rikan uygarlıklarında 7 katlı gök kavramı; Tevrat'ta Süleyman'ın Me-
selleri'nde anılan bilgeliğin 7 sütunu; İbranilerde 7 kollu şamdan; İb-
ranilerde 7 b ü y ü k günah; F a t i h a S u r e s i n d e ilk 3'ü insana, izleyen 4 u
25
Allah'a ait olan 7 ayet* ); Bilgelik Mabedinin 7 basamaklı merdiveni;
Rozikrusiyenlerin 7 b a s a m a k l ı merdiveni; haftanın 7 günü; semânın
7 katı; yerin 7 katı; 7 b a s a m a k l ı ağaç; Zerdüşt dininde 7 a n a melek;

(25) Hicr Suresi 87. Ayet'te geçen "seb'ul-mesani"

46
Hac sırasında 7 tavaf, 7 koşu ve 7 şeytan taşlama; 7 uyurlar; 7 cennet;
7 cehennem; nefsin 7 mertebesi; Sûfilerin 7 letâifi; 7 kandil; İsmailile-
rin 7 peygamberi; 7 i m a m ; 7 melek; 7 kapı; 7 m ü h ü r l ü k i t a p ; Süley­
man'ın 7 m ü h r ü (Abraksas); 7 kural; 7 deniz; 7 iklim; 7 çağ ve nihayet
şu 7 şeyin hiçbir z a m a n fazla dikkate alınmaması ve itibar edilmeme­
sini u y a r a n ü n l ü A r a p atasözü: "iyilikle önerilen ekmek, kuzu eti, so­
ğuk su, yumuşak elbise, güzel koku, rahat döşek, güzel olan her şeyin
görüntüsü"...

M i r a n d o l a ' l ı Pico, 15. yüzyılda


yazdığı De Hominis Dignitate
(26) adlı eserinde, Y a k u b ' u n Mer­
diveninin d ü n y a d a n g ö k y ü z ü n e
doğru i n s a n ı n akılsal iletişim ve
k a v r a y ı ş ı n gelişiminin simgesi
olduğunu, inip çıkan meleklerin
i n s a n l a r için gerekli k u t s a l ve
ilâhî gerçeklerin aktarılması işle­
vini y a p m a l a r ı n ı simgelediğini
belirtir. Merdivenin en ü s t basa­
mağı, din veya M u t l a k V a r l ı k i n
kendine özgü ve yüce doğası için­
de öğrenilmesi ve k a v r a n m a s ı
aşamasıdır.
Yakub'un Merdiveni'yle ilgili ola­
r a k d a h a değişik y o r u m l a m a l a r
da yapılmıştır. İbranicedeki
27
"Merdiven" ve "Dağ" ( ) kelime­
lerinin aynı sayısal değeri veren
harflerden oluşması gerekçesiyle türetilir. Y a k u b ' u n M e r d i v e n i n i n
Sina D a ğ ı n d a Hz. Musa'ya gelen İlâhî K a n u n u simgelediği belirtilir.
Merdiven i n s a n idrakinin sembolüdür; melekler de i n s a n ı n yücelme­
sini, r u h s a l hareketini temsil eder. Merdiven asal olarak doğayı ve do­
ğ a d a k i olayları simgeler. İlk dört b a s a m a k t a evreni o l u ş t u r d u ğ u n a
inanılan dört element yer alır. Toprak ve su özgül ağırlığı yüksek oldu­
ğu için alt b a s a m a k l a r a inmiş; h â l b u k i ateş ve h a v a d a h a d ü ş ü k yo­
ğ u n l u k t a olduğu için ü s t b a s a m a k l a r a yükselmiştir.

(26) Giovanni Pico della Mirandola (1463 -1494); italyan, Rönesans, "Dignity of
Man" eserinin yazarı
(27) Dağ: Sinai (Ibranîce)

47
28
Yakub'un r ü y a gördüğü yer Kudüs'teki Moriah Dağı' )'dır. Merdive­
nin k u r u l u olduğu nokta daha sonra Süleyman Mâbet'inin Kutsalla­
29
rın Kutsalı, yani Debir bölümünde yer alan Kutsal Kaya( )' dır. Bu
t a ş , aynı k a y a n ı n eşiti olup, Y a k u p ü n başının altına koyup u y u d u ğ u
h a m t a ş m alınmış olduğu kayadır. Yakub'un r ü y a görmesi sırasında,
gördüğü merdiveni ve y u k a r ı d a n aşağı inip çıkan melekleri, i n s a n ­
l a r ı n T a n r ı y a duası ve T a n r ı n ı n da b u d u a l a r a cevabı o l a r a k yo­
rumlar.
3
H e r m e t i k filozoflardan simyacı Dr. Robert Fludd' °)1638 yılında yaz­
dığı Philosophia Mosaicaya göre, merdivenin üç b a s a m a ğ ı ahlâkî,
fizikî ve aklî dünyanın simgeleridir. B u n d a n dolayı ilk üç b a s a m a k 17.
yüzyılın Rozikrusiyen kökenli Masonları a r a s ı n d a "doğa bilgisi'nin
sembolüdür.
31
Yakub'un Merdiveninin, 1688 yılında II. J a m e s 'i' ) yeniden İngiltere
32 33
t a h t ı n a geçirmek isteyen S t u a r t H a n e d a n ı ' ) yanlısı J a k o b i y e n ' )
34
M a s o n l a r ı n benimseyip Skoç M a s o n l u ğ u n a ' ) ekledikleri bir sembol
olduğu söylenmektedir (35), S t u a r t yanlısı olduğu bilinen Şövalye

(28) Moriah Dağı: Sion Dağı


(29) Kutsal Kaya: İslâmiyet'in ikinci hac yeri olarak bilinen Kudüs'teki Altın Kub­
be altındaki Hacer-i Muallâk
(30) Dr. Robert Fludd (1554 -1637); İngiliz, Rozikrusiyenci ve Simyacı
(31) II. James: 1603 -1688 yılları arasında Stuart Hanedanından gelen ingiltere
kralı; Fransa'ya kaçmak zorunda kalmıştır.
(32) Stuart Hanedanı: ingiltere'nin iskoç asıllı soylu ailelerinden biri. Stuartlar,
18. yüzyılda Fransa'da kurulmuş olan Stuartist Localar ve ardından oluşan
Stuartist Masonluk nedeniyle önem taşırlar.
(33) Jakobiyen: Jacobins: Yakupçular: 18. yüzyıl sonlarına doğru Fransa'da kuru­
larak etkinliklerde bulunmuş politik nitelikli masonik bir topluluk. Spekülatif
Masonluğa önemli katkıları olmuştur.
(34) Skoç Masonluğu: Türkçe'ye alınmış olan "Ekosizm" teriminin Türkçe'deki
sözlük karşılığı. Stuartist Masonluk bakımından "Ekosizm" de o dönemin poli­
tika olgusuna uygun olarak kullanılmıştır. Stuartlar'ın politik emellerinin ger­
çekleşememesi yanında; Skoç Masonluğu, Ekosizm'le hiçbir ilgisi ve ilişkisi ol­
maksızın, Ekosizm adı altında varlığını genişleterek sürdürmüştür. Skoç Ma­
sonluğu, Türkiye'de Eski ve Kabuledilmiş Skoç Riti tarafından sürdürülmekte­
dir.
(35) Tamer Ayan, EKSR ve Jüriprudans "Lektürler", Türkiye Fikir ve Kültür
Derneği, 2000

48
3
Andrew Ramsay* © tarafından Mithra misterlerinden alınmış ve Skoç
37
derecelerine a k t a r ı l a r a k Kadoş Derecesinin * ) önemli bir öğesi ol­
muştur. Merdivenin yerden gökyüzüne doğru yükselmesi, Stuartların
s ü r g ü n d e n t a h t a k a v u ş m a l a r ı n ı n simgesi olarak t a n ı m l a n ı r . J a m e s
adı Jacob (Jacobit) ile benzeştirilir. S t u a r t etkisiyle k u r u l a n politik ni­
telikli Localarda sembolün felsefi yorumu altında asıl a m a ç l a n a n si­
yasal a n l a m gizlenmiştir.
38
Masonik t a n ı m l a m a l a r d a n Dul Kadının Oğlu* ' sıfatı veya H i r a m ' m
39
mezarındaki bitkiye verilen Akasya eşanlamlısı Cassia* ) adının 'de­
likanlı' a n l a m ı n d a k i Cas' d a n gelmesi de, aynı dönemin ü r ü n l e r i ve
S t u a r t yanlısı Localardan tahtını kaybeden Skoç kralı I. Charles'a ya­
pılan y a k ı ş t ı r m a l a r d ı r . K u t s a l d ü n y a y a uzandığı k a b u l edilen Ya-
kub'un Merdiveninin Masonlar tarafından sembol olarak kullanılma­
sı, bu yöntemle aldıkları emirleri uygulamaya koymak suretiyle genel
toplum düzenini bozdukları önyargısı ve k u ş k u s u y l a bir siyasal ka­
rarla "Masonların şapitr veya meclis şeklinde toplanmalarının yasak­
lanmasına" sebep olmuştur. Yakub'un Merdiveni, 1715 yılında J a k o -
biyen Masonların politik olarak buldukları bir semboldür. İlk çıktığı
yer olan Fransa'dan, 1715 -1745 yılları arasında İngiltere'ye doğru göç
etmiştir.
40
Yakub'un Merdiveni, bu nedenle, York Riti erken dönem Craft* ) Hür-
mason derecelerinde bir sembol olarak yer almaz. İngiliz Masonluğu­
41
n a ilk olarak girişi Thomas Dunckerley'in * ) masonik öğretilerde ger-

(36) Şövalye Andrew Ramsay: İskoçyah, Paris'te 1736-37 yularında söylediği


nutuklarla Skoç Masonluğunun gelişimine en önemli ivmeyi kazandırmıştır.
(37) Kadoş (Kutsal-Kutsanmış); EKSR'de ilgili olduğu derecenin ritüelik içeriğinin,
bundan öncekilere oranla yüceliğini, kutsal ve kutsanmış olduğunu vurgula­
mak üzere kullanılır.
(38) Dul Kadının Oğlu: Masonik deyişler arasında Süleyman Mabedinin mimarı
Hiram Abi'nin adı. Bu nedenle, tüm Masonlar da sembolik olarak Hiram
Abi'nin Kardeşleri, bu şekilde Dul Kadının Oğlu olarak nitelenirler. Stuartist
Masonlar arasında yaygın bir terim.
(39) Cassia: Hiram Abi'nin mezarındaki Akasyanın erken dönem Masonluktaki
adı. Akasya yerine, bu bitkiye Cassia denir. Cas, Cassia'dan türemek üzere "deli­
kanlı" demektir.
(40) Craft: Zanaat; Sembolik Masonluğun üç temel derecesi
(41) Thomas Dunckerley: 1724 -1795, İngiltere'deki Hürmasonların, Royal Arch
Masonlarının, Tampliye Şövalyelerinin öncüsü

49
çekleştirdiği reform sırasında olmuştur. Eski ritüellerin hiçbirinde ve
42
h a t t a Localarla ilgili t ü m detayları veren William H u t c h i n s o n ' u n ' )
Spirit ofMasonry adlı kitabında merdiven sembolizmasma yer ve­
rilmemiştir. Y a k u b ü n Merdiveni t a r i h t e ilk defa 1776 tarihli bir Ça­
lışma T a b l o s u n d a göze çapar; bu tarih Thomas Dunckerley'in ritüelik
modifikasyonu yaptığı yıllara rastlar. Tablodaki merdiven, yedi basa­
maklı mistik merdivenlerden farklı olarak sadece üç b a s a m a k l ı d ı r .
E r k e n dönemdeki Y a k u b ' u n Merdiveninin özelliği sadece üç b a s a ­
maklı olmasıdır. D a h a sonraları ressamların buldukları yer oranında
merdiveni yedi b a s a m a k l ı veya d a h a çok b a s a m a k l ı çizmelerine rağ­
43
men; sadece üç b a s a m a ğ ı n ı n önemli olduğu William P r e s t o n ' ) t a r a ­
fından Iman-Şefkat-Umit olarak açıklanmıştır. Thomas Dunckerley
s i s t e m i n e göre geliştirilen P r e s t o n i a n derslerine göre, Y a k u b ' u n
Merdiveni Kutsal Kitapların üzerine yerleşmiş ve merdivenin tavanı
gökyüzünde kaybolmuştur.
Y a k u b ü n Merdivenindeki üç b a s a m a ğ ı n anlamını ve T a r s u s l u Aziz
P a u l u s ü n d a h a önce Masonluğa Uç Dinsel E r d e m olarak giren İman-
Ümit-Şefkat erdemini açıklamak yararlı olacaktır. P a u l u s tarafından
10 54 yılında yazılan ve 1. Korintoslulara Mektup adı verilen yazısın­
da (13: 13) şu cümleler yer a l m a k t a d ı r :

"işte kalıcı olan üç şey vardır: iman, umut, sevgi. Bunların en


44
üstünü de sevgidir. "< )

I m a n - Ü m i t - S e v g i dinsel erdemleri, Hıristiyan i n a n c ı n d a b u mek­


t u p t a n sonra önem k a z a n a r a k bir slogan haline d ö n ü ş m ü ş t ü r . 1760
t a r i h i n d e M a s o n l u ğ u n H ı r i s t i y a n l a ş t ı r ı l m a s ı g a y r e t l e r i William
4
Hutchinson< 5) t a r a f ı n d a n Sembolik Masonluğa Ü ç D i n s e l E r d e m
olarak a k t a r ı l m ı ş ; sembolik ve felsefî Masonluk b a ş t a olmak üzere
önemli bir öğreti dizisi teşkil edilmiştir. Öğretinin Hıristiyanî temel
yorumu: "Tanrıya iman; ebedî kurtuluş için umut ve tüm insanları

(42) William Hutchinson: 1732 -1814, ingiliz Hürmasonlarının lideri ve Speküla­


tif Masonlukta oldukça ünlü olan Spirit of Masonry kitabının yazarı.
(43) William Preston: 1742 -1818, ingiliz Hürmasonlarının en ünlüsü ve "Illustra­
tion of Masonry"'m yazarı ve Preston's Lectures (Prestonian Derslerinin) kuru­
cusu.
(44) Kutsal Kitap, Yeni Antlaşma, Paulus'tan Korintlilere 1.Mektup, Sevginin Üs­
tünlüğü: 13/13, s. 1459, 2001
(45) bkz. 42

50
sevmek" şeklinde yapılır. Masonlukta, kısmî bir modifikasyonla,
"Tanrıya iman; Ülkü Mabedi'nin gerçekleştirileceği umudu ve tüm
insanları sevmek" şeklinde formüle edilmiştir. T ü r k Sembolik Ma­
s o n l u ğ u n d a ilk üç derece bazında Dinsel Erdemlere, hele Y a k u b ' u n
M e r d i v e n i n i n de öğretilerden çıkarılmış olması nedeniyle pek t e m a s
edilmez.
Masonluğa pek yakın ve birçok benzerlikleri olan mistik nitelikli bir
46
k a r d e ş l i k k u r u m u olan R o z i k r u s i y e n l e r * ) ve Rozkruva merdive­
ninde, Hz. İsa ve/veya Mesih olgusu üzerine odaklanan öğretilerinde
R o z i k r u s i y e n M e r d i v e n i ve Felsefî M a s o n l u ğ u n d a h a ileri dere­
celerde K a d o ş M e r d i v e n i olarak b u slogana önemle y e r verilir.
Felsefî M a s o n l u k t a , İbranî a h l â k i y a t ı n d a n Hıristiyan a h l â k i y a t ı n a
geçiş özelliği taşıyan geçiş aşamasında ve felsefî derecelerin final aşa­
m a s ı n d a Hıristiyan teolojisinin doruğu mertebesinde bu evrensel slo­
g a n a yer verilmemiş olması düşünülemez.
Türkiye'deki felsefî derecelerdeki Dinsel Erdemlerde bir düzeltme ya­
pıldığını açıklamak da gereklidir. İ m a n - Ü m i t - S e v g i olmasına ve en
ü s t ü n e r d e m i n Sevgi olduğu özellikle v u r g u l a n m a s ı n a r a ğ m e n ; be­
n i m s e n e n slogan Türkiye'de İ m a n - Ş e f k a t - Ü m i t o l a r a k değiştiril­
miştir. Bu üçlüde sonuncu k a v r a m olan S e v g i , ü ç l ü n ü n ikinci kavra­
mı Ü m i t ' l e yer değişmiştir. Sloganda geçen erdem Ş e f k a t değil, S e v ­
gi'dir. "Şefkat, sevginin eyleme dönüşmesi" dir. Gerçekten evrensel
boyutta en yüce ve en ü s t ü n yol sevgi ve şefkattir. 'Şefkat yerine sevgi'
denilmesi, köken ve a n l a m yönünden d a h a uygun olur. İkinci olarak,
Ü m i t ' i n daha ü s t ü n olarak üçüncü sıraya yükseltilmesi de pek anlam­
lı sayılamaz. Ç ü n k ü en ü s t ü n şey sevgidir. Masonlar "her elem daima
kurtuluşla sona erer" deseler bile; "Aradıklarını bulacaklarını ümit
etmedikleri hâlde, çalışmalarını sürdürürler."
İman, Ü m i t ve Şefkati temsil eden üç a n a b a s a m a k yeryüzünden gök­
y ü z ü n e doğru, y a n i ölümden h a y a t a ve ölümden ölümsüzlüğe doğru
ilerlemeyi gösterir. Merdiven, modern masonik sembolizmada, b ü t ü n
eski inisiyasyonlarda olduğu gibi gelişmenin ve yetkinleşmenin sem­
bolü olarak kullanılır. Merdivenin oturduğu Loca tabanı dünya, tepe­
sinin ulaştığı Loca t a v a n ı gökyüzüdür. Merdivenin Mabet döşemesi­
nin ü s t ü n d e k i ilk basamağı yeryüzünü, Mabedin gökyüzünü simgele­
yen yıldızlı t a v a n ı n a yükselen son basamağı gökyüzünü simgelediğin­

de) Rozikrusiyen [Fraternitas Rosae Crucis] = [A. M. O.R. C. ], Rose-Croix derecesin­


den farklıdır.

51
den; merdiven y e r y ü z ü n ü n maddî d ü n y a s ı n d a n gökyüzünün gizemli
âlemlerine doğru u z a n a n önemli bir vasıtadır.
Yakub'un Merdiveni b ü t ü n m u n t a z a m obediyanslarda yer a l m a k zo­
r u n d a d ı r ; o l m a m a s ı h a l i n d e , gökteki T a n r ı s a l Yıldız'la, M â b e t ' t e k i
Kutsal Kitaplar arasındaki hiçbir ilişki olmayacağından "vahiy" kav­
r a m ı sıfırlanmış; ilgili ilâhî semboller ve r u h u n ölümsüzlüğüne ilişkin
alegoriler de iflas etmiş olur. Yakub'un Merdiveninin kaldırılması ha­
linde, "ruhun ölümsüzlüğüne" itikat oranı da obediyansımızdan çıka­
rılmış olur. Tekris için "Tanrıya inanıyor musun?" s o r u s u n a haricile­
rin verdikleri "Evet" cevabı yeterli sayılmış; Yükseliş bölümünde Hi-
r a m ' ı n m e z a r ı n a y a t a n Ü s t a t Masonların H i r a m olduktan sonra et­
m e k t e oldukları "ruhun ölümsüzlüğüne" kesinkes itikat şartı geçersiz
sayılmıştır. Y a k u b ' u n Merdiveni kaldırıldığı halde obediyansımızda
geçerli k ı l m a n i n a n ç k a v r a m ı da z a h i r e n t e i s t i n a n ç s i s t e m i n d e n ,
bâtınen -zorunlu olarak- deist inanç sistemine geçilmiş gibi görülmek­
tedir.
T ü r k M a s o n l u ğ u n u n i n a n ç k a v r a m ı açısından ve Ç a l ı ş m a Tablo­
4 48
s u n d a k i g ö r ü n ü m olarak Teist'ten* ?) Deist'e* ) geçebilmek için olum­
lu veya o l u m s u z d u r açıklaması getirilebilir. Ancak, A n a y a s a m ı z d a
yasal koşulların da, Deist sistemin yönünde değiştirilmesi veya Ritü-
el-Çalışma Tablosu arasındaki bozukluğun da bir a n önce düzeltilme­
si gerekir. Yakub'un Merdiveni'nin Çalışma T a b l o s u n d a b u l u n m a s ı
ve kaldırılması, T ü r k Masonlarının bu olaya bakış açısına, ilkelerine,
anlayışlarına, i n a n ç l a r ı n a , geleneklerine, i m a n ve i t i k a t l a r ı n a veya
ettikleri "yemine" göre değişir. T ü r k Masonlarının, C e m i y e t e girer­
ken "Tanrıya inanıyor musun?" ve uzun süre sorulduktan sonra; şim­
di a r t ı k b ı r a k ı l a n "Ruhun ölümsüzlüğüne inanıyor m u s u n ? " sorusu­
n u n cevapları: birinci soru teistik bir şekilde "Evet" diye cevaplanmak-
tadır. İkinci soruya d a teistik bir şekilde "Evet" diyen bir K a r d e ş , bir
süre çalışmalara devamdan sonra Çırak Tablosunda Yakub'un

(47) Teizm: Evreni yaratan ve yöneten, kaza ve kadere egemen olan, insanüstü güçle­
ri bulunan, kulları bulunan insanlara buyruklarını "vahiy"yoluyla ileten Tan­
rının varlığını savunan dinler ve dinsel öğretiler. Teizm e uygun dinlerin mut­
laka bir kutsal kitabı vardır. Ruhun ölümsüzlüğü kaçınılmazdır.
(48) Deizm: Teizm'in temeli olan "vahiy'l kabul etmeyerek bunun karşısına "akıl"
ile çıkmasıdır. Tanrının varlığı ve nitelikleri vahiy ile açıklanamaz. Ölümden
sonraki yaşam, yeniden doğuş ve ruhun ölümsüzlüğü insanların varsayımları­
dır, insanı, biri beden ve ruh olmak üzere bir çift oluşumun, beden ve ruhun sen­
tezi olarak benimser.

52
Merdivenin de olmayışını görüp ve bir de ayrıca Üçüncü Derecede Hi-
r a m i n kıyafetine b ü r ü n d ü k t e n sonra deistik bir şekilde 'Hayır" diye
cevap vermemelidir.
Yakub'un M e r d i v e n i n i n Iskoçya modelinden (veya b u g ü n dünya üze­
rindeki düzenli b ü t ü n obediyanslardan) kopya edilerek bir süre kulla­
nılmış ve 1984-1985 döneminde kaldırılmış olması, T ü r k Masonları­
n ı n çoğunun benimsedikleri i n a n ç l a r ı n a göre değişmemiş ve değişe-
m e m i ş bir semboldür. T ü r k Masonları kendi k u t s a l kitabı K u r a n l a
birlikte Tevrat ve İncil'i, yani üç kutsal kitabı Yemin K ü r s ü s ü n e koy­
m a k l a , evrensel ölçekte Yakub'un M e r d i v e n i n i n temel sembollerin­
den "vahiy" olgusunun ve Yakub'un öyküsünün temel sembol ve alego­
ri o l d u ğ u n u k a b u l etmişlerdir.

Y a k u b ' u n Merdivenin b a s a m a k l a r ı şöyle sıralanır.

Şefkat
Ümit
İman
Adalet
Basiret

Cesaret
itidal
4. 5. 6. 7.
Basamak Basamak Basamak Basamak Basamak Basamak Basamak
Temel Erdemler Dinsel Erdemler
YAKUB'UN MERDİVENİ

Y a k u b ' u n Merdiveninin d a h a sonraki dönemlerde -bazen- b a s a m a k


sayısı on beşe çıkar. Genel olarak yedi b a s a m a k l ı olarak betimlenir.
Y a k u b ' u n Merdivenindeki asıl b a s a m a k sayısı İ m a n - Ü m i t - Ş e f k a t
olmak üzere Üç Dinsel Erdem'dir. Diğer dört b a s a m a k Eflâtun(49)'dan

(49) Eflâtun (Plato): İÖ 427 -347; Devlet

53
Hıristiyanlığa ve oradan Masonluğa aktarılan D ö r t M a s o n i k T e m e l
E r d e m olan İ t i d a l - C e s a r e t - B a s î r e t - A d a l e t ' t i r . Temel E r d e m l e r ve
Dinsel E r d e m l e r de Sembolik Masonluğun ritüel ve öğretilerine gir­
m i ş t i r . D ö r t T e m e l E r d e m , a n t i k Y u n a n felsefesi d ö n e m i n d e
E f l â t u n u n P a n t e i s t i k kurallarıdır. Temel erdemler, kilisenin teistik
görüşüyle çelişmediğinden masonik öğretilere aktarılmışlardır. D a h a
önemli sayılan üç dinsel erdem ise doğrudan doğruya Hıristiyan dini­
n i n dinsel erdemleridir. Temel E r d e m l e r veya Dinsel Erdemlerle ye­
t i n m e y e n çeşitli obediyanslar ve j u r i s d i k s y o n l a r d a b a s a m a k l a r ı n
hepsine de masonik erdemler ve ilkelere ilişkin t ü r l ü adlar vermişler­
dir.

7. Basamak: Şefkat Zekâ Sorumluluk Jerusalem

6. Basamak: Ümit Sabır Yüce Görev < °) 5


Raphael

5. Basamak: İman Emek Sebat ve Hakikat Nasıra

4. Basamak: Adalet İman İman Yahudi

3. Basamak: Basiret Şefkat Zariflik Şefkat

2. Basamak: Cesaret Eşitlik Masumiyet Ümit

1. Basamak: İtidal Adalet Adalet ve Sevgi İman

Rozikrusiyenler ve/veya Rozkruva Merdiveni

R o z k r u v a (Rose Croix) ve R o z i k r u s i y e n (Rosicrucien) t e r i m l e r i


arasındaki farkı belirtmek gerekir. Bu ikisi birbirinden farklıdır. Yani
R o z k r u v a masonik; R o z i k r u s i y e n ise amasoniktir.

Rozkruva, Skoç Masonluğu t o h u m u ile Fransa'da oluşan Skoç Riti de­


receleri k a p s a m ı n d a k i Sembolik Masonlukla-Şövalye M a s o n l u ğ u
a r a s ı n d a t r a n s i s y o n m a h i y e t i n d e olan ve İ b r a n î k ü l t ü r ü n d e n
Hıristiyanî kültüre geçişin başlangıcını teşkil eden özel masonik dere­
ce; h a t t a bir şövalyelik derecesi tarzıdır. Rozkruva Şövalyesi derecesi-

(50) Yüce Görev: the Great Work; Jerusalem: Kudus; Raphael: Mikail; Judaea:
Yuda

54
ne g e l d i k t e n s o n r a İ b r a n î a h l â k i y a t m d a n
k a y n a k l a n a n H i r a m dereceleri ve K u d ü s
P r e n s i dereceleri a ş a m a s ı biter; d o ğ r u d a n
doğruya, Hıristiyan a h l â k i y a t m d a n k a y n a k ­
l a n a n Rozkruva Şövalyesi a ş a m a s ı gelir. Şa-
p i t r a ş a m a s ı öğretisinin t a b a n ı n ı teşkil etti­
Şefkat C Caritos ğinden, bazı jurisdiksyonlarda üzerinde özel
önemi olan bir öğreti birimi olarak k a b u l edi­
lir.
Omi^S^Pes
Spekülatif M a s o n l u ğ u n k u r u l m a s ı n a b ü y ü k
y a r d ı m l a r ı ve k a t k ı l a r ı olan Rozikrusiyen
İman F Fides
kardeşlik örgütü; Hermetizm, Eski Mısır Mis-
terleri, Kabala, Simyacılık, O k ü l t Bilimleri,
Yahudi I ludaeorum Gnostisizm ve Natüralizmi temel alan, kendi­
sine özgü özel bir öğretisi ve üç a ş a m a halinde
dokuz derecelik bir sistemi olan inisiyatik ve
Kral IK Rex
ezoterik amasonik bir k u r u l u ş t u r . G ü n ü m ü z ­
de de Masonlukla ilişkili ve/veya bağımsız al­
Nasıralı N Nazarenusl ternatifler şeklinde varlığını s ü r d ü r e n Rozik-
rusiyenler ayrı inceleme konusu olacak k a d a r
önemlidir.
I lesus
1
Sion T a r i k a t ı n ı n ^ ) 1634 -1654 tarihleri ara­
sındaki Büyük Üstadı J o h a n n Valentine And-
JÉM§^\ rea ve Rozikrusiyenlerin varsayımsal kurucu-
' s
Christian Rosencreutz (52) 1614 yılında ya­
u

yınlanan F a m a F r a t e r n i t a t i s adlı bir kitaba


adını vermişlerdir. Rozikrusiyenlerin arasın­
da bir kısmı da Mason olan şu ünlülerin isim­
leri sayılabilir: Elias Ashmole, Galileo, Bruno,
Michael Maier, J.B. Von Helmont, Francis Bacon, René Descartes, Ro­
b e r t Boyle, Robert Fludd, J o h n Locke, Isaac Newton, G.W. Leibniz ve
53
Tommaso C a m p a n e l l a . Ü n l ü Elias Ashmole( ', h e m Mason, h e m de
Rozikrusiyendir.

(51) Sion Tarikatı: Prieure de Sion


(52) Christian Rosencreutz (1378 -1484): Rozikrusiyen Kardeşliği 'nin piri ve
1614'da basılan Fama Fraternitatis' in varsayımsal yazarı. Alman.
(53) Elias Ashmole (1617 -1692): 1646'da Hürmason oldu; adına İngiltere Ashmo-
lean Museum müzesi vardır. Kırk yıldan fazla masonik hayatı boyunca iki defa
Locasına gitti. Masonlar için 33 dereceli bir sistem önerdi.

55
Rozikrusiyenlerin büyük bölümü Masonluğa a k t a r ı l a n sembollerinin
a r a s ı n d a yedi b a s a m a k l ı merdiven vardır. Rozikrusiyen Merdiveni
D ü n y a y ı temsil eden yeryuvarlağının üzerinde d u r u r ; m e r d i v e n i n
tepesinde ise K u t s a l K i t a p - G ö n y e - P e r g e l yer alır. B a s a m a k l a r d a n
h e r birinde ritüelinde geçen ilkelerin öğretilerini verir: h e r bir basa­
mağın ü s t ü n d e , I.N.R.I.F.S.C. harfleri b u l u n u r : I e s u s (Isa), N a z a -
r e n u s (Nasıralı), R e x (Kral), I u d a e o r u m (Yahudiler), Fides
(İman), S p e s (Ümit), C a r i t a s (Şefkat) kelimelerinin b a ş harfleridir.
Sıralama bu anlamları ile yorumlandığında tümüyle Hıristiyanî kay­
naklı b i r a n l a m kazanır; yani merdivenin tepesindeki masonik Uç Bü­
yük Nur'a ulaşabilmek için, Hz. İsa ile (I.N.R.I) başlayan ve Aziz Pau-
lus ile devam eden (F.S.C) Hıristiyanî ahlâkiyat ve fazilet öğretileri­
n i n o l u ş t u r d u ğ u b a s a m a k l a r ı t ı r m a n m a k gerekir.

Y a k u b ' u n M e r d i v e n i n i n T ü r k M a s o n l u ğ u n d a n çıkarılmasıyla Ya-


k u b ' u n R ü y a s ı da gözlerde ve hafızalarda k a l a n eski dönem ve yeni
dönem arasında, yani teistik devre ve Türk Masonluğunun olması için
en büyük güçle gayret sarf edilen deistik devre arasında kalan bir hatı­
r a olmuştur.

Türkiye B ü y ü k Locası'nın inanç ilkeleri de teizm ve deizm a r a s ı n d a


k a l a n sınırdır; bu sınırın dışı 'düzensizlikle' eş anlamlıdır. Bir mason
tekris edilirken teist inançlı olabilir, olmaya da mecburdur; fakat ge­
çen yıllarla birlikte teist inançtan vaz geçer ve deist düşünceyi benim­
seyebilir. Deist düşünceyi benimseyen veya benimsemek zorunda ka­
lan Masonun yapması gereken ilk iş ettiği yemin uyarınca görevi bıra­
kıp b u r a d a n gitmek olmalıdır. G ü n ü m ü z d e düzenli Masonluk, insan­
ların b a r ı ş ve m u t l u l u ğ u ilkesine öncelik veren çağdaş H ü m a n i z m a -
nın etkisiyle, ılımlı ve hoşgörülü teist inanç anlayışını izlemekte, amaç
olarak "vicdanın oluşturulması ve saflığın k o r u n m a s ı " ilkesine yön­
lendirmektedir.

Yüce Varlık; "Şüphesiz ki, bütün inananlar kardeştir" diye b u y u r a n


Allah'tır. (54)

H a k i k a t ' i n adı Allah'tır.

(54) "Şüphesiz ki, bütün inananlar kardeştir."49 Hurucât Suresi-Ayet 10

56
KAYNAKLAR

ATEŞ Süleyman, Yüce Kur'an'ın Çağdaş Tefsiri, İstanbul, 1998

AYFER Murat Özgen, Masonluk, Nedir ve Nasıldır, 3. Basım, İstanbul, 2002

AYFER, Murat Özgen, Yakub'un Merdiveni, Mason Sözlüğü, İstanbul, 1989

BERNARD, J. H, Freemasons' Guide and Compendium, Harrap-London, 1988

BERNARD, J. H., Assumption and Ascension: Encyclopedia of Religion and


Ethics, MacMillan Pub. Co.

CARR Harry, Early French Exposures, London, 1971

CARR Harry, Ladder and its symbols, The Freemason at Work, Lewis, 1985

CATWRIGHTE. H, Masonic Ritual, Lewis Masonic, 1985

CLAUSEN Henry C, Your Amazing Mystic Powers, House of The Temple, 1985

COCKBURN, Sir John, The Symbolism ofJacop's Ladder, Wallasey, 1925

COIL Henry Wilson, Conversations on Freemasonry, Macoy, 1976

COIL Henry Wilson, Jacob's ladder, Masonic Encyclopedia, Macoy, 1961

CULIANU, LP., Ascension: Encyclopedia of Religion and Ethics, MacMillan


Pub. Co.

DRING, E. H, The Evolution and Development of the Tracing or Lodge Board,


AQC Vol. 29, 1916

ELIADE, Mircea, Sacred and the Profane, Harcourt Brace, New York, 1959

HALL Manly, Secret Teachings of All Ages, Los Angeles, 1928

HAUNCH, T. C, English Craft Certificates, AQC Vol. 82, 1969

HAYWOOD H. L, More About Masonry, Macoy, 1980

INMAN Herbert F, Masonic Problems and Queries. Lewis Masonic, 1978

JONES Bernard E., Freemasons' Guide And Compendium, Harap, London, 1956

KORAY Tanju, Yakub'un Merdiveni ve Dönemeçti Merdiven, Anadolu 12, 1992

LEONZELDİS, Jacop's Ladder, AQC Vol. 101, 1988

MACKEY Albert, Jacob's ladder, Mackey's Encyclopedia of Freemasonry, 1946

57
MACKEY Albert, The History of Freemasonry, Gramercy Boks, New York, 1996
MAKİYE Kenan, Kaya (çev. Pınar Savaş), Literatür Yayıncılık, 2004
PÜRCE Jill, The Mystic Spiral, Thames and Hudson, London, 1980
WAITE, A. Edward, Jacob's ladder, A Neiv Masonic Encyclopedia of Freema­
sonry, Wings Books, 1970
WAITE E. Arthur, A New Encyclopedia of Freemasonry, Wings Books, New York,
1970

WELLS, Robin Headlam, Early Music Journal, Vol. 12, No. 2, Oxford
WELLS Roy A., The Rise and Development of Organised Freemasonry, Lewis
Masonic, 1986
WILMSHURST W. L., The Meaning of Masonry, Gramercy Boks, New York, 1980
WINDENGREN, G., Ascension of the Apostle and the Heavenly Book, Uppsala,
1950

58
20 YILLIK PERSPEKTİF ÜZERİNE
DÜŞÜNCELER
S e m i h TEZCAN

IDEAS A B O U T A 2 0 YEARS PERSPECTIVE

"Based on the statistical data available for the last fifty five years year( 1949-2004)
on the registered members of the Grand Lodge of Turkey, the future membership si­
ze in the year 2025 is estimated at 32,500 by assuming a 5 % constant annual
growth rate. The numbers of new Masonic Halls and new lodge rooms have also
been estimated in order to meet the demands of the 32 580 members. Several reme­
dial measures have been recommended in order to minimize the number of resig­
nations and exclusions."

1. GİRİŞ yıl içindeki gelişmesi e t ü d edil­


miş ve yıllık o r t a l a m a b ü y ü m e
H ü r ve Kabul Edilmiş Masonlar o r a n ı y ü z d e 5 k a b u l edilerek,
Türkiye Büyük Locasının üye sa­ 2025 yılında toplam üye sayısı
yıları ile ilgili, son 56 yıllık sayı­ 32 580 olarak t a h m i n edilmiştir.
sal d a t a n ı n ışığında, gelecek 20 Bu sayıdaki ü y e n i n , r a h a t l ı k l a

59
çalışabilmesi için 4 9 a d e t yeni Tablo: 1. Muntazam Türkiye
mabede ve 580 adet yeni Lo­ Masonluğu üye sayıları
caya ihtiyaç olacağı saptan­
mıştır. Yıl Ara Üye r = oran
1954 — 656 —
Ayrıca, ü y e l i k t e n istifa, g a y r i
10 — 0.09 5

m u n t a z a m ilân edilme ve sürekli


devamsızlık içinde olma gibi, ak­ 1964 — 1 699 —
tif üye sayısını azaltıcı yöndeki 0.05
20 —
n e d e n l e r i n b ü y ü k ölçüde gideri­
lebilmesi için, geniş kapsamlı an­ 1984 — 4 538 —
ket çalışmaları ile saptanacak çe­ 20 — 0.05
şitli düzenlemelere gidilmesi
önerilmiştir. 2004 — 11986 —

20 — 0.05
Görülüyor ki, 1964 ile 2004 yılla­
rı a r a s ı n d a geçen 40 yıllık bir dö­ 2024 — 32 581 —
n e m d e , m u n t a z a m Türkiye Ma­
r
s o n l u ğ u n u n ü y e s a y ı s ı n d a k i or­ P = P ey
0 (1)
t a l a m a b ü y ü m e hızı olan r=0.05
oranını, e n a z ı n d a n , a y n e n m u ­ formülü kullanılmıştır. Burada,
hafaza edebilmek için, ö n ü m ü z ­ p = dönem b a ş ı n d a k i nüfus,
0

deki 20 yıllık dönemin sonu olan p = dönem s o n u n d a k i nüfus,


2024 yılındaki üye sayısının yak­ y= yıl olarak dönemin süresidir.
laşık 32 581 civarında olması ge­
rekir. 2.2. Mabet ve Loca sayısı tah­
minleri
Y i r m i yıl s o n r a 2024 y ı l ı n d a ,
2. Matrikül v e Loca
Türkiye'deki ü y e sayısı 32 580
sayıları
olacak ise, b u k a d a r üyenin r a h a t
ç a l ı ş a b i l m e s i için g e r e k l i m =
2.1. Tarihsel süreçte büyüme
Mabet sayısı ve l = Loca sayısı
oranları
aşağıda gösterildiği şekilde,
m=78 Mabet ve l = 780 Loca ola­
M u n t a z a m T ü r k i y e Masonlu­
r a k h e s a p l a n ı r . Mabet v e Loca
ğ u n u n , geçmişte 20'şer yıllık ve
sayısı t a h m i n l e r i için a ş a ğ ı d a k i
gelecekte 20 yıl içindeki b ü ­
formüller kullanılmıştır:
y ü m e o r a n l a r ı ve m a t r i k ü l sa­
yıları Tablo I ' d e özetlenmiştir.
Bu tabloda görülen r = b ü y ü m e m = M/(5huR) (2)
oranını bulabilmek için, l = 5hm = M/uR (3)

60
Burada, veya s a t ı n a l m a k en p r a t i k ve
M = toplam m a t r i k ü l sayısı, akıllı bir y ö n t e m o l a r a k görü­
h = toplantıların kaç haftada bir lüyor. Eğer, 20 yılda bu hedef­
yapıldığı, iki haftada bir toplanı- lere u l a ş a m a z isek, t a r i h s e l
lıyorsa h = 2, dört h a f t a d a bir o l a r a k son 40 y ı l d a g e r ç e k ­
toplanılıyorsa, h = 4'tür, leştirdiğimiz r = 0.05 b ü y ü m e
u - o r t a l a m a olarak bir Loca­ oranını yakalamak m ü m k ü n
nın m a k s i m u m m u n t a z a m üye olmaz.
sayısı,
R = yıllık o r t a l a m a d e v a m ora-
2.3. Cumhuriyetin ilk
nı'dır. Y u k a r ı d a k i formüllerde,
yıllarında Masonlar
2024 yılı için toplam matrikül sa­
yısı M = 32 580, toplantıların
Ulu önder A t a t ü r k , 1919 yılında
sıklığı h - 2 hafta, bir Locadaki
B a n d ı r m a v a p u r u ile S a m s u n ' a
m a k s i m u m üye sayısı o r t a l a m a
çıkarken, y a n ı n d a k i müfettişlik
o l a r a k u - 100, yıllık o r t a l a m a
k a r a r g â h ı n ı n 10 kilit i s m i n d e n
devam oranı R = 0.42 olarak ka­
yedisi, Refet Bele, Kâzım Dirik,
bul edilirse, 2024 yılı için toplam
İbrahim Tâli Öngören, Mehmet
Mabet sayısı ihtiyacı m = 78 ve Arif, Hüsrev Gerede, Refik Say­
toplam Loca sayısı l - 780 olarak
dam ve Cevad Abbas Gürer birer
hesaplanır:
Masondu. C u m h u r i y e t i n ilk on
m=32 580 I [5 (2) 100 (0.42)] = 78 (4)
yıllık d ö n e m i n d e t o p l u m u n en
ü s t k a d e m e l e r i n d e görev y a p a n
l = 32 5801 (100) 0.42 = 780 (5) çok sayıda Mason vardı. Çeşitli
tarihlerde Başbakanlık yapmış
G ö r ü l ü y o r ki, ş u a n d a (2005) 3, B a k a n l ı k y a p m ı ş 20, Mil­
m e v c u t 29 mabede ilave o l a r a k letvekilliği y a p m ı ş 4 8 , Valilik
2024 y ı l m a k a d a r , t ü m Türkiye y a p m ı ş 12, Belediye Başkanlığı
s a t h ı n d a , 78-29=49 a d e t y e n i y a p m ı ş 4, P a ş a l ı k y a p m ı ş 8,
Mabet i n ş a e t m e k veya k i r a l a ­ M ü s t e ş a r , v.b. ü s t düzey yöneti­
m a k gerekir. Aynı şekilde, mev­ cilik yapmış 16, Profesör olan 36,
cut 200 a d e t Locaya ilâve olarak Y a z a r ve S a n a t ç ı o l a r a k 2 7 ,
en az 780 - 200=580 adet daha ye­ Müzisyen ve R e s s a m olarak 13,
ni loca kurulması gerekir. Bu ise, Din a d a m ı olarak 4 Mason vardı
yılda en az 29 yeni Loca kurulma­ [3].
sı anlamına gelir. Mabet sayısını
78'e çıkarabilmek için semt Loca­ O tarihlerde Türkiye'deki Mason
ları ihdas etmek ve bu amaçla bü­ sayısı b i r k a ç y ü z ü geçmiyordu
y ü k iş ve t i c a r e t m e r k e z l e r i n d e a m a kilit m e v k i l e r d e h e p Ma­
yeni ve modern yerler k i r a l a m a k sonlar vardı. TBMM'de elliyi aş-

61
k m milletvekili, Kabinede en az m a s o n sayısı o l a r a k belirtilir.
dört ile altı B a k a n d a i m a Ma­ Meselâ, 1982 yılında, onbin nü­
sondu. B u g ü n (2005), önemli fus b a ş ı n a düşen Mason sayıları
m e v k i l e r d e k i M a s o n sayısı bir çeşitli ülkeler için, a r t a n yoğun­
hayli azalmıştır, a m a üye sayısı l u k değerleri s ı r a s ı n d a , Tablo
13 000'i b u l a n Masonluk, toplu­ 2'de gösterilmiştir [1], [2]. Ül­
m u n çeşitli k a t m a n l a r ı n a yayıl­ kemizde, üye sayısının toplam
mıştır. n ü f u s i ç i n d e k i o r a n ı çok dü­
ş ü k t ü r . Eğer, yıllık b ü y ü m e
oranı r = 0.05 önümüzdeki yirmi
2.4. Üye sayısının toplam yıl içinde, 2024 yılına k a d a r ,
nüfusa oranı b a ş a r ı ile m u h a f a z a edilebilirse,
32 580 toplam üye sayısının, 120
Bir ü l k e d e k i H ü r m a s o n sayısı­ milyonluk Türkiye nüfusu
nın yoğunluğu, o ülke nüfusu içindeki o r a n ı onbinde 2.7 ola­
içinde onbin kişiye d ü ş e n H ü r ­ caktır.

Tablo: 2. Üye sayısının onbin kişiye oranı, 1982

Ülke nüfus (10G) üye (10V k = oran (Onbinde)

Türkiye 48.0 4.1+ 1.0

Almanya 61.0 21.0+ 3.4

Yunanistan 6.6 2.5+ 3.8

İsviçre 6.4 3.6+ 5.7

İsveç 8.3 24.0+ 29.1

Norveç 4.1 15.9+ 39.5

Kanada 27.2 194.8- 71.9

İngiltere 27.4 600.0- 126.6

A.B.D. 225.0 3 082.3- 137.0

İskoçya 5.4 300.0- 556.0

(+) = yıldan yıla artış olan ülke


(-) = yıldan yıla azalış olan ülke

62
3. Türkiye'de matrikül 11 986 t a m üye kalmıştır. Ancak,
hareketlerinin t a m üyelerin içinde, Loca top­
anatomisi lantılarına devam edenlerin ora­
nı, yaklaşık % 41 k a d a r d ı r . De­
3.1. Tekris edilen her 100 üye v a m etmeyenlerin oranı ise
için dağılım yerleri %59'dur.
Türkiye'de 1949 ile 2004 yılları
a r a s ı n d a geçen 56 yıllık z a m a n Tablo 3'te g ö s t e r i l e n ü y e sa­
içinde, tekris olanların, intizama yıları, k a l a n l a r ile gidenleri m u ­
dönenlerin, istifa edenlerin, gay­ kayese edebilmek amacı ile, Şe­
ri m u n t a z a m i l â n e d i l e n l e r i n , kil: Tde grafik o l a r a k gösteril­
ebedi m a ş r ı k a intikal edenlerin miştir. İstifa yolu ile ayrılanla­
ve t a m üyelikleri devam edenle­ rın az da olsa bir kısmının intiza­
r i n sayıları, 12'şer yıllık dönem­ m a döndüğü bilinmekle beraber,
ler halinde ve topluca Tablo 3'te gösterim kolaylığı açısından, in­
gösterilmiştir. B u n a göre, 56 yıl tizama dönenlerin t a m a m ı , gayrı
içinde toplam 21 617 üye tekris m u n t a z a m ilan edilenlerin sayı­
edilmiş, a n c a k ebedi m a ş r ı k a in­ sından düşülerek, net gayrı
t i k a l e d e n l e r ve a y r ı l a n l a r çı­ m u n t a z a m sayıları elde edilmiş­
k a r ı l d ı k t a n sonra geriye sadece tir.

Tablo: 3. Tekris edilen 100 üyenin dağdım yerleri (1949 - 2004)

Süre Tarihler T EM i İD GM K
(Yıl) Tekris Ebedi İstifa intizama Gayrı Kalan Üye
sayısı maşrık eden dönen muntazam Devamsız %59 Aktif %41

8 1949-56 1 229 145 45 1 77 568 395


% 100 %12 %4 %6 %46 %32

12 1957-68 2 353 342 367 41 831 504 350


% 100 %15 %16 %34 %21 %14

12 1969-80 3 433 446 410 192 967 1 063 739


% 100 %13 %12 %23 %31 %31

12 1981-92 5 605 631 457 453 1 427 2 091 1 452


% 100 %11 %8 %18 %37 %26

12 1993-2004 8 997 807 910 459 2917 2 846 1 978


% 100 %9 %10 %27 %32 %22

56 1949-2004 21 617 2 371 2189 1 146 6 217 7 072 4 914


% 100 %11 %10 %23 %33 %23

63
Şekil: 1. 56 yıl içinde tekris olan 21 617 üyenin dağılımı

Yıllar

3.2. Gayrı muntazam ilan edilenlerin sayısı ise o r t a l a m a


edilenler olarak yüzde 33 oranındadır. Bu
azımsanacak bir m i k t a r değildir.
Görülüyor ki, 56 yıllık bir dönem Oldukça b ü y ü k bir k a n kaybıdır.
i ç i n d e , ebedi m a ş r ı k a i n t i k a l Ayrılanların görüşleri ve ayrılış
edenlerin oranı, o r t a l a m a yüzde nedenleri geniş k a p s a m l ı bir an­
l l ' d i r . Tekris yaşını ortalama k e t çalışması ile belirlenmeli ve
45'lerden o r t a l a m a 35'lere çeke­ ayrılış nedenlerini, m ü m k ü n ol­
bildiğimiz t a k d i r d e , 100 t e k r i s d u ğ u k a d a r b ü y ü k ölçüde o r t a ­
başına ebedi m a ş r ı k a intikal ora­ d a n kaldıracak şekilde önlemler
n ı n ı y ü z d e l l ' d e n 8'e ç e k m e k alınmalıdır.
m ü m k ü n olur. İstifa edenlerin
sayısı d a y a k l a ş ı k yüzde 10 ka­ 3.3. Toplantılara devam
dardır. Bu sayıyı da, 1965 olayla­ etmeyen üyeler
rı gibi önemli bir hadise olmadık­
ça fazla d e ğ i ş t i r m e k m ü m k ü n Şekil 2'de görüleceği üzere, t a m
değildir. G a y r ı m u n t a z a m ilan üyelik vasfını t a ş ı y a n l a r d a n or-

64
t a l a m a yüzde 59'u çeşitli sebep­ da 769'da, 2004 yılında ise 553'te
lerle Loca t o p l a n t ı l a r ı n a devam kalmıştır. Tekris sayısı bakımın­
etmemektedir. Devam edenlerin dan geçmişe kıyasla, en az iki ve­
sayısı üyelerin sadece yüzde 41'i ya üç katı gayret içinde olmamız
k a d a r d ı r . Aidat y ü k ü m l ü l ü k l e ­ gerektiği aşikârdır.
rini yerine getiren ancak, toplan­
tılara k a t ı l a m a y a n yüzde 59 ora­ 4. Toplum içinde imaj
nındaki üyelerin, devamsızlık değişikliği
nedenleri de geniş k a p s a m l ı bir
a n k e t çalışması yapılarak sapta­ Seçkin a d a y l a r ı n ve ü m i t v a a d
nabilir. Bu amaçla binalarımızın eden haricilerin mesleğimize ka-
fiziksel özellikleri, p a r k yeri so­ z a n d ı r ı l a b i l m e s i için, t o p l u m
r u n u , iş hayatının yoğunluğu, ge- içinde maalesef var olan, haksız
liş-gidiş yolculuk süresi, toplantı ve yanlış algılamaların ve yersiz
konuları ve gündemlerin ilginçli­ i t h a m l a r ı n yok edilmesine, ger­
ği, ç a l ı ş m a l a r a katılım payı, bir çek ve çekici bir imaj y a r a t ı l m a ­
ay içindeki toplantı sıklığı, rol al­ sına ihtiyaç vardır. Bu amaçla,
m a ve rol o y n a m a gibi konular­ Büyük L o c a y a bağlı profesyonel
d a k i o l u m l u ve/veya o l u m s u z bir Halkla İlişkiler birimi k u r u l ­
özellikler ve eğer v a r s a d a r bo­ malı, halka açık tanıtıcı paneller,
ğazlar t ü m ayrıntıları ve etkinlik r e s e p s i y o n l a r ve Loca Gezileri
dereceleri ile b e l i r l e n e r e k , de­ düzenlenmeli, h a l k a açık broşür,
vamsızlığı m i n i m u m a indirecek dergi ve k i t a p l a r basılmalıdır.
önlemler alınmalıdır.
5. Sonuçlar
3.4. Bir yıldaki Tekris sayısı H â l e n (Ocak 2005), 13 000 üyesi
T a m üye sayısı 2005 yılı sonu iti­ b u l u n a n H ü r ve Kabul Edilmiş
barı ile yaklaşık 13 000 olduğuna Türkiye Büyük Locası, son 56 yıl­
göre, yıllık r=0.05 o r a n ı n d a yani lık dönem göz önüne alınırsa, sü­
650 yeni üye a r t ı ş ı sağlayabil­ rekli o l a r a k yüzde 5 o r a n ı n d a
m e k için, ebedi m a ş r ı k a intikal s ı h h a t l i bir b ü y ü m e içinde ol­
edecekleri, istifa edecekleri, gay­ muştur.
rı m u n t a z a m olacakları ve sürek­ Aynı b ü y ü m e oranı önümüzdeki
li devamsızlıkları da d ü ş ü n e r e k yirmi yıl içinde de muhafaza edi­
h e r yıl en az (650/0.41)=l 585 lebildiği t a k d i r d e , ü y e sayısı
kişiyi tekris etmeliyiz. 2025 yılında yaklaşık olarak
32 580'e u l a ş a c a k t ı r . İ n s a n l a r
Halbuki, tekris sayılarımız maa­ a r a s ı n d a sevgi bağlarının k u r u l ­
lesef çok d ü ş ü k olup, 2003 yılın­ masını, h a k i k a t i n araştırılması-

65
nı, i n s a n kişiliğine saygıyı, bire­ Böylesine önemli bir fiziksel
yin inanç, vicdan ve düşünce öz­ b ü y ü m e ise a n c a k çok önceden
g ü r l ü ğ ü n ü ve a h l â k i sağlamlık yapılacak ayrıntılı uygulama
s o r u m l u l u ğ u n u , önce vazifede plânları ile gerçekleştirilebilir.
s o n r a h a k l a r d a eşitliği, bilime
saygıyı, ailesine ve v a t a n ı n a sa­
6. R e f e r a n s l a r
d a k a t l e bağlılığı benimseyen ve
toplum içinden büyük bir titizlik [1] Tezcan, S.S. (2002), "Dünyada
ve özenle seçilen böylesine elit ve Masonluğun Matrikül Ha­
k ü l t ü r l ü bir topluluğun faaliyet­ reketleri", Mimar Sinan Dergisi,
lerini b a ş a r ı ile s ü r d ü r e b i l m e s i Sayı 124, s.7-16, www.ma-
son.org.tr.
için yeni birçok o l a n a k l a r a ihti­
yaç vardır. Bu arada, semt Loca­ [2] Henderson, K.W., (1984), 'Maso­
ları niteliğinde olmak üzere, Tür­ nic World Guide,"Lewis Masonic
kiye'nin çeşitli illerinde m o d e r n Publishers, Shepperton, Middle­
iş merkezlerinden satın alma ve­ sex, England, pp.414-415.
ya k i r a l a m a yolu ile sağlanacak [3] Anonim (1997), " Masonluk
48 adet yeni Mabede, çalışma sa­ Nedir?", Internet dosyası, Bazı
lonuna ve ihtiyaca yetecek k a d a r Türk Masonları, www.ma-
yemek yeme yerine gerek vardır. son.org.tr.

66
BİYOGRAFİ

Spekülatif Hürmasonluğun Babası:


JOHN THEOPHİLUS
DESAGULİERS K. ( 1 6 8 3 -1744)

Cent KARACAOĞLU

Bro. J O H N T H E O P H I L U S DESAGULIERS

One of the most prominent participants in early years of the premier Grand Lodge
of England and third Grand Master, 1719 -1 720. John Theophile Desaguliers was
born at Rochelle, France, on March 12, 1683. He is son of a French Huguenot
Minister w h o migrated to England because of the revocation of the Edict of Nantes
in 1685. He died at the Bedford Coffee House on February 29, 1 7 4 4 , and was
buried in Savoy. Desaguliers, has been named the Father of Speculative
Freemasonry and it has been said "that, to him, perhaps, more than to any other man
are w e indebted for the existence of Freemasonry as a living institution," and that it
was he "who by his energy and enthusiasm infused the spirit of zeal into his contem­
poraries, w h i c h culminated in the Revival of the year of 1717."

67
GİRİŞ
"1998 yılında, harici mesleğim ile ilgili olarak Midyat'a davet
edildim. Önce Mardin'e uğradım. O r a d a Kırklar Kilisesi'ni zi­
y a r e t ettim. Mihrabın karşısında, giriş kapısının üzerinde bir
tabloya gözüm takıldı. Tablo, h a v u z d a k i çıplak i n s a n l a r ı be­
timliyordu. Kilisenin papazı tabloyu açıkladı. Roma İ m p a r a ­
torluğu z a m a n ı n d a , devlet dini dışındaki bir dini benimsedik­
leri için Kapadokya'da yakalanan 40 Hıristiyan, bölge valisinin
b u l u n d u ğ u Sivas'a getirilirler. Mevsim kıştır. Vali onları buz­
lar içindeki havuza atar, h a v u z u n arkasındaki büyük h a m a m ı
da ısıtır ve onlardan bir tercih yapmalarını ister. İnançlarında
ı s r a r e t t i k l e r i t a k d i r d e , b u h a v u z d a d o n a r a k öleceklerdir.
İnancını i n k â r edip devlet dinine dönen, derhal havuzdan çıkıp
h a m a m a girecek ve affedilecektir. Kırk kişi u z u n süre direnir­
ler. N i h a y e t içlerinden biri d a y a n a m a z ve inancını i n k â r ede­
rek h a m a m a koşar. Diğer 39 kişi inançlarında direnir. 39 kişi­
n i n ölüm p a h a s ı n a i n a n ç l a r ı n d a direnmelerinden çok etkile­
n e n Roma'lı bir muhafız, "O halde kırkıncı ben olurum" diye
kendisini h a v u z a a t a r ve diğer 39 kişiyle donarak can verir. O
t a r i h l e r d e Sivas M a d ı m a k Oteli Yangını belleklerde h e n ü z
canlıydı. Ben de dayanamadım. "Sivas'ta, donarak 40 insan öl­
dü, yine Sivas'ta, yanarak, bu kez ancak 37 insan öldü" gibi,
k a r a m i z a h t ü r ü n d e n bir şeyler söyledim."

Bu olayı n a k l e t m e m i n nedeni din ve m e z h e p s a v a ş l a r ı n ı n , dinsel


bağnazlığın, devletin dini, dinin de devleti araç olarak kullanmasının
Jean-Theophile Desaguliers'nin yaşamını büyük ölçüde etkilemiş ol­
masıdır. Etkilemek bir yana, a d e t a y a ş a m çizgisinin rotasını belirle­
miştir. Avrupa'da, özellikle F r a n s a ' d a mezhep savaşları çok kanlı ce­
r e y a n etmiştir.

F r a n s a ' d a Protestanlığın hızlı gelişmesi, giderek tüccar ve soylu sını­


fının da Kalvinciliği benimsemesi üzerine, bu topluluk Fransa'da, ge­
rek ekonomik, gerek siyasal, gerekse askerî alanda çok güçlü bir baskı
g r u b u oluşturur. H e r ne k a d a r 1570 tarihli Saint-Germain F e r m a n ı
ile katoliklerle p r o t e s t a n l a r a r a s ı n d a iç barış sağlanmış ise de, d a h a
sonra F r a n s a Kralı IX Charles üzerinde büyük etkisi olan annesi, İtal­
y a n asıllı ve koyu katolik C a t h e r i n e de Medicis, "Huguenot" olarak
a d l a n d ı r ı l a n p r o t e s t a n l a r m katolikleri katledecekleri yolunda Kralı
ikna eder. "O halde, onlar bizi kesmeden biz onları keselim" şeklinde
ifade edilen bir senaryo u y g u l a m a y a sokulur.

68
24 Ağustos 1572 Aziz Bartholeomos yortusu günü, şafak vaktinde ka-
tolik milisler organize biçimde Louvre'dan çıkıp Paris'e dağılır. E ş za­
m a n l ı olarak S a i n t - G e r m a i n l'Auxerrois Kilisesinin canlarıyla gale­
y a n a gelen halk da milislere katılır. O günün sonunda 3000 Huguenot
katledilir. Olaylar daha sonra Paris dışına sıçrar. 25 Ağustos - 3 Ekim
tarihleri a r a s ı n d a Lyon, Orleans, Rouen, Bourges, Meaux, Bordeaux
gibi kentlerde k a t l i a m s ü r d ü r ü l ü r . Sonuç olarak b u olaylarda yakla­
şık 30 bin Huguenot ölür. Yüz binlerce Huguenot, değil t ü m malvarlık­
larını, çocuklarını dahi bırakarak, Hollanda, Almanya, İngiltere ve İs­
viçre'ye k a ç a r l a r .

Huguenot'lar için k a r a n l ı k günler başlar. Kalanların kentleri kuşatı­


lır, açlığa m a h k û m edilirler, t a ki N a v a r r e kontu Henri, IV. Henri un­
vanıyla kral oluncaya dek. rV. Henri, Saint Barthelemy k a t l i a m ı n d a n
bir hafta önce P r o t e s t a n l ı k t a n Katolikliğe dönmüş, d a h a sonra 1576
yılında t e k r a r Protestanlığa avdet etmiştir. Kaba-saba bir kişi olan bu
k r a l 13 N i s a n 1598 de N a n t e s F e r m a n ı n ı ilân eder. F e r m a n d a n öte,
a d e t a a n a y a s a l m e t i n niteliğindeki bu belge, H u g u e n o t ' l a r m din ve
vicdan özgürlüğünü, kültürel haklarını güvence altına alır. Genel af
ilân edilir. Mülteciler ülkelerine dönerler.

P r o t e s t a n özerk bölgeler içinde, A t l a s O k y a n u s u k ı y ı s ı n d a k i La


Rochelle k e n t i özgürlüklerden en fazla nasibini alan kenttir. Bu du­
r u m bir süre sonra tersine dönmeye başlar. Koyu katolik kardinal olan
Richelieu'nün başbakanlığı döneminde, protestan kentler m u h a s a r a ­
ya alınır, hendekler doldurulur, şatolar, kaleler yıkılır. Protestanlar,
ya öldürülür, ya kaçar, ya da Katolikliğe avdet ederler. F r a n s a Devlet
olarak güçlenir. K r a l XIV. Louis, ülkenin dinsel b ü t ü n l ü ğ ü n ü t e m i n
amacıyla, 18 E k i m 1685 tarihinde, Fontaineblau F e r m a n ı ile N a n t e s
Fermanını ilga eder. Protestanlar için, yine baskı, yine kıyım, yine ka­
çış dönemi başlar. E s m e r günler geri gelmiştir. Sınıra yakın olan böl­
gelerdeki Huguenot'lar Hollanda ve Prusya'ya, okyanus kıyısındaki-
ler genellikle Amerika'daki kolonilere sığınırlar. La Rochelle kenti ise
t a m batıda ve okyanus kıyısındadır. Komşu ülkelere uzaktır. Ya Ame­
rika'ya, ya da İngiltere'ye gidilecektir.

İşte, bu kentteki bir pastor, protestan bir rahip, tek yol olan deniz yolu
ile İngiltere'ye k a ç m a y a k a r a r verir. Y a n m a 2,5 yaşındaki oğlunu da
alır. Yol u z u n d u r . Brest b u r n u n u n dolaşılması gerekmektedir. F r a n ­
sız donanması her an çevirme yapabilir. Bu endişeyi taşıyan rahip, 2,5
yaşındaki oğlunu, zaman zaman boş bir şarap fıçısında gizler. Aile, ni­
h a y e t İngiltere'ye varır ve Guernesay k e n t i n e yerleşir.

69
Fıçıda s a k l a n a n k ü ç ü k çocuğun adı, J e a n Theophile Desaguliers'dir.
B a b a n ı n adı da J e a n Desaguliers'dir. İsmi değişmiş Fransızken J e a n
Theophile olan adı, İngilizcede J o h n Theophilus olmuştur.

Haricî Yaşamda John Theophilus Desaguliers


1692'de aile Londra'ya yerleşir. Baba Desaguliers Anglikan Kilise-
si'ne i n t i s a p eder ve orada yükselir. J o h n Desaguliers Islington'da
Fransız sığınmacılar için bir de okul açar. Anglikan Kilisesinin diğer
P r o t e s t a n l a r a baskı uyguladığı bir dönemde h e n ü z 18 yıllık, üstelik
Fransız bir rahibin iki derece birden yükselmesi, ancak baba J e a n De-
saguliers'nin, Guersney'i t e r k etmeden önce Anglikan Kilisesine inti­
sap e t m i ş olmasıyla açıklanabilir. B a b a J e a n Desaguliers 1699'da
ölür.
Genç Desaguliers Londra'da çok iyi bir eğitim görür. Bu nitelikli eği­
t i m sonucu, 23 E k i m 1705'te İngiltere'nin en saygın üniversitelerin­
den biri olan Oxford'a kabul edilir. 1709'da Edebiyat dalında bakalor­
ya verir. 1712'de Felsefe ve Edebiyat üzerine master'ını t a m a m l a r ve
M a s t e r of Arts unvanını alır. Akabinde Deneysel Felsefe K ü r s ü s ü n d e
Dr. Keill'in halefi olur. Sonradan Chandos Dükü unvanını alacak olan
Caernavron markisinin aile rahibi (Chaplin) olur. 1713'te soylu bir ai­
leden gelen William Pudsley'in kızı J e a n n e ile evlenir ve bir yıl sonra
Birinci Konferans Üstadı u n v a n ı ile Westminister'a yerleşir.
İşte burada, daha sonra doğacak iki oğlundan birinin manevi babalığı­
nı üstlenecek olan İsaac Newton'la (1642 - 1727) tanışır. Desaguliers,
bu a r a d a yoğun fizik a r a ş t ı r m a l a r ı n d a bulunur. Bildiğimiz şömineler
üzerinde ateş mekaniği, b u h a r makinesinde b u h a r ı n soğutulması, dü­
düklü tencerenin emniyet valfı gibi. Desaguliers birçok icadının yanı
sıra P l a n e t a r y u m ü n da mucididir. 1716 yılında fizik alanındaki çalış­
malarını yayımlar. Torry'lerin iktidara gelmesi Desaguliers'ye ayrıca
destek sağlar. Çünkü Desaguliers siyasal düşünce olarak
m u h a f a z a k â r p a r t i yanlısıdır. 1717 de Ely Metropoliti t a r a f ı n d a n
Anglikan rahibi yapılır. 16 M a r t 1718'de Oxford Üniversitesinde Me­
deni H u k u k Doktoru olur. 1727'de Galler Prensi Frederick Lewis'nin
Aile Rahipliğine (Chaplin) getirilir ki, d a h a sonra bu prensi 1727'de
Masonluğa tekris edecektir. Bu hizmetleri nedeniyle kendisine veri­
len evler nedeniyle Norfolk'a, d a h a sonra Essex'e geçer. Ancak Lond-
ra'daki k o n u t u n u m u h a f a z a eder.
Desaguliers'nin bilimsel şöhreti giderek yayılır. Newton'un teklifiyle,
1721'de, 1660 yılında k u r u l m u ş olan L o n d r a K r a l i y e t A k a d e m i s i

70
üyesi olur. İngilizlerin de­
yimi ile Fellows of t h e Ro­
yal Society a r a s ı n a katılır.
Newton bu Akademinin
1703 yılında b a ş k a n ı olur
ve öldüğü t a r i h olan 1727
yılma k a d a r b a ş k a n ı kalır.
Desaguliers ve asistanlığı­
nı yaptığı Newton değişik
fizik d e n e y l e r i y a p a r l a r ,
bu a r a d a "Havanın Düşen
Cisimlere Olan Etkisi" ile
ilgili olarak o r t a k m a k a l e
yazarlar. Kraliyet Akade-
misi'nde Desaguliers, "Yo­
rulmak bilmeyen Deneysel
Filozof olarak anılır.
1728 -1730 yılları a r a s ı n ­
da Desaguliers sık sık Hol­
! .T. D l v S A O U L Î E K S . l a n d a ' y a gider ve o r a d a
birçok k o n f e r a n s v e r i r .
Koltuk fiyatlarının 30 şilin
gibi çok y ü k s e k olmasına k a r ş ı n konferanslar kapalı gişe dinlenir.
1733'te İngiltere'ye döndüğünde Jacques Cassini ile sert bir tartışma­
ya girer. Konu denizcilik açısından çok önemli olan boylamların mev­
kii ve u z u n l u ğ u d u r . Tartışmacılar bir y a n d a İngiliz Kraliyet Akade­
misi ve 1675'te k u r u l a n Greenwich Rasathanesi, diğer y a n d a 1666'da
k u r u l a n P a r i s Kraliyet Bilimler Akademisi ve 1667'de k u r u l a n P a r i s
Gözlemevi'dir.
1734'te Deneysel Felsefe Dersleri adı altında iki ciltlik bir eser yayın­
lar. D a h a sonra, Doğal Felsefenin M a t e m a t i k Öğeleri adlı eserin
Lâtinceden İngilizceye çevirisini y a p a r ve yayınlar. Desaguliers'nin
bilim adamlığı t a m a m e n insan yaşantısına dönüktür. B u n u n için de­
neysel fizik ve deneysel felsefe terimlerini kullanır. Çalışmaları, in­
s a n l a r ı n g ü n l ü k y a ş a m l a r ı n d a kullanacakları teknolojiye yöneliktir.
Örneğin Arşimet yasası, salt y a s a olarak kaldığı sürece yetersizdir.
Ancak metal gemilerin yüzdürülmesiyle bu yasa insanlık için uygula­
m a alanı bulacaktır.
Desaguliers, t ü m bilimsel yazı ve t a r t ı ş m a l a r ı n d a halkın anlayabile­
ceği bir dil kullanır. Her türden insan için, en k a r m a ş ı k konuları dahi

71
basit, kolay ve anlaşılabilir terimlerle anlatır. Bu ona özgü bir ye­
tenektir. Bilime yaptığı katkılar nedeniyle şöhreti, t ü m İngiltere'den
Hollanda'ya, m u h a b i r üyesi olduğu P a r i s Bilimler A k a d e m i s i n i n
bulunduğu Fransa'ya k a d a r yayılır. Din adamı olarak verdiği tek eser
P i ş m a n l ı k Ü z e r i n e V a a z ' d ı r . Bir a k a d e m i s y e n o l a r a k bilim
adamları ile yüksek mevkii sahibi zevat arasında büyük saygı gördü­
ğü gibi, bir Mason olarak çok d a h a geniş ilgi ve daha büyük saygınlık
kazanır.
Son yıllarında, gut hastalığı ve ileri derecede miyopluktan etkilenir ve
günlerini Londra'daki evinde ders vererek geçirir. 1744 yılında 61 ya­
şında y a ş a m a veda eder.

Spekülatif Hürmasonluğun Babası: Desaguliers

17. Yüzyılın ikinci y a r ı s ı n d a n itibaren, Avrupa'yı t a h r i p eden din ve


mezhep kavgalarından usanç getiren birçok aydın ve düşünür, kaybo­
lan bilgeliğin özünde, Tanrı, E v r e n v e İ n s a n in yeni bir anlayışının
arayışı içine girerler. Matematik, özellikle Geometri, bilimlerin birin­
cisi olarak kabul edilir. Mimarlık, itibarı en yüksek meslek haline ge­
lir. 17.yüzyılm sonları ve 18. yüzyılın başlarında H ü r Mason Locaları,
meslekten olmayan, ancak yeni manevî değerlerin arayışı içinde olan
ve hoşgörü fikrine bağlı kişileri de üye kaydetmeye başlarlar. Bunlara
"Kabul E d i l m i ş Mason" adı verilir. Kabul Edilmişler, giriş ücretinin
iki katını ödeyerek üye olabilirlerdi. 18. yüzyılın başlarında, soylular,
centilmenler, din a d a m l a r ı , bilim a d a m l a r ı bu Localara üye olmaya
başlarlar.
O t a r i h l e r d e k i Mason Locaları toplantılarını t a v e r n a l a r d a y a p a r l a r
ve toplantı yaptıkları t a v e r n a n ı n adını taşırlardı. Localar birbirinden
bağımsızdı. Büyük Loca yoktu. 24 H a z i r a n 1717'de Londra'daki dört
Loca, bu Localardan birine adını veren bir t a v e r n a d a (Goose a n d the
Gridiron) toplanırlar. Bu toplantı Masonluğun ilk konvanıdır ve İngil­
tere Büyük Locasını oluşturur. Bazı k a y n a k l a r a göre bu Büyük Loca,
İngiltere B ü y ü k Locası değil, Londra Büyük Locası'dır. İngiltere'de
Londra dışında da Localar vardır. İngiltere Büyük Locası, daha sonra­
ları, E s k i l e r v e Y e n i l e r diye ikiye ayrılacak olan İngiliz Masonları­
nın birleşmesiyle 1813'te, İngiltere Birleşik Büyük Locası adı altında
kurulur. Ne ki, k u r u l a n Londra Büyük Locası, Londra ve İngiltere ile
sınırlı k a l m a m ı ş t ı r . Bu Büyük L o c a n ı n getirdiği anlayış ve k u r a l l a ­
rın, İngiltere B ü y ü k L o c a s ı n ı n temelini o l u ş t u r d u ğ u n u söylemek
yanlış olmaz.

72
Desaguliers'nin t e k r i s t a r i h i k a r a n l ı k t ı r . Ancak, ilk Konvan t a r i h i
olan 24 H a z i r a n 1717'den önce t e k r i s o l d u ğ u n d a k u ş k u y o k t u r .
Desaguliers, b u k o n v a n d a B ü y ü k Ü s t a t l ı ğ a aday olur. N e ki b u u n ­
vanı alması, ancak 24 Haziran 1719'da m ü m k ü n olabilecektir. İlk Bü­
y ü k Ü s t a t A n t h o n y Sayer (1717 -1718), ikincisi George P a y n e ' d i r
(1718 -1719). Desaguliers, 1719 -1721 yılları a r a s ı n d a üçüncü ve so­
n u n c u B ü y ü k Ü s t a t olarak görev yapar.
Desaguliers'nin B ü y ü k Üstatlığı döneminde hoşgörü, evrensel k a r ­
deşlik duygusu ve düzen r u h u gelişir. B u n u n için Desaguliers yardım­
laşma sandığını ve h a s e n a t kesesini kurar. Gayrimuntazam olan Kar­
deşler Localarmdaki masonik çalışmalarına dönerler. Çok sayıda soy­
lu ve seçkin tekris edilir. Locaların sayısı artar. Loca matrikülleri ni­
celik ve nitelik açısından zenginleşir. Kraliyet ailesinin ve soyluların
tekrisleri sonucu, Büyük Ü s t a t unvanı bu soylu sınıfa geçer. Geçmesi­
ne geçer de, Büyük Üstadın işlevi esas itibariyle onursal niteliğe dönü­
şür. 1721'de Montagu Dükü John ve 1722'de Wharton Dükü Philip Bü­
yük Ü s t a t seçilirler. Desaguliers, 1723'te Büyük Ü s t a t Yardımcısı ma­
k a m ı n a a t a n ı r . Ç ü n k ü soyluların bu m a k a m a seçilmesi geleneği ile
birlikte, B ü y ü k Ü s t a t l ı k m a k a m ı , giderek onursal niteliğe dönüştü­
ğünden, sürekli olarak çalışacak bir yardımcıya ihtiyaç duyulmuştur.
Büyük Üstatlık deneyimi olan, Spekülatif Masonluk vizyonuna sahip
ve t ü k e n m e k bilmeyen enerjisi ile Desaguliers, bu m a k a m için biçilmiş
kaftandır.

Desaguliers bu m a k a m a , aynı yıl ikinci kez Dalkeith Kontu tarafından


ve 1725'te üçüncü kez Lord Paisley tarafından atanır. Desaguliers'nin
Büyük Ü s t a t ve Büyük Ü s t a t Yardımcısı döneminden önce, Royal So­
ciety üyesi 23 Mason varken, bu r a k a m 1725'te 64 Loca ve 200 üye ara­
sında 47 r a k a m ı n a ulaşır. 1722 yılındaki yangın sonucu arşivin yan­
m a s ı n d a n sonra Desaguliers titiz ve sistematik bir arşivleme başlatır.
T ü m el yazması tarihi belgeleri ve t ü m tersimatı arşivler. Adı Büyük
Loca belgelerinde sık sık geçer. En son 8 Şubat 1743 tarihli tersimatta
görülür. Taverna adları taşıyan, 3 Locada, d a h a sonra Üniversite Lo­
cası ve Süleyman Mabedi Locası olmak üzere toplam beş locada üyelik
yapar.

1721'den itibaren Desaguliers, Montagu D ü k ü n ü n talimatı üzerine, o


t a r i h t e henüz iki dereceden oluşan Masonluğun A n a y a s a s ı n ı hazırla­
m a k t a olan Anderson'a yardım eder. Ü s t a t derecesi 1725'te ihdas edi­
lecektir. Ancak bu y a r d ı m Anderson'un süpervizörlüğünü y a p m a k
biçimindedir. Desaguliers, A n a y a s a n ı n perspektifini çizer. E s a s e n

73
Anglikan Desaguliers, Presbiteryen Anderson ile son derece u y u m l u
çalışır.
Bu A n a y a s a n ı n h a z ı r l a n m a s ı s ı r a s ı n d a Desaguliers, L o n d r a ' d a k i
Operatif M a s o n l a r ı n el yazması belgelerine dayanır. B u n l a r 1400'lü
yıllarda yazılan ve "Old Charges" (Eski Yükümlülükler) anlamında­
ki duvarcı ustalarının geleneksel tarihini benimseyen, aynı z a m a n d a
Operatif Masonluğun meslekî ve ahlâkî t ü m kurallarını içeren belge­
lerdir. Anderson, Old Charges ile değişik geleneklerin ü r ü n ü olan ve­
rileri, özellikle Gotik Belgelerini birbirine kaynaştırır. Bu belgelerin
bir kısmını da yaktığını söyler. Bu da Anderson'a karşı, Londra, York
ve W e s t m i n i s t e r ' d e k i Eski H ü r Mason Localarının tepkisini çeker.
A n d e r s o n ü n bu sentezi 1723 yasalarının t a m a m l a n m a s ı y l a sonuçla­
nır ve b u t a r i h itibariyle Operatif Masonluk ile Spekülatif Masonluk
birbirinden kesin olarak ayrılır.

B u g ü n Anderson Yasaları olarak anılan ve Spekülatif M a s o n l u ğ u n


çerçevesini o l u ş t u r a n k u r a l l a r , gerçi 25 M a r t 1722'te t ü m Localara
gönderilmiştir. Ancak dağıtım 17 Ocak 1723'te yapılır. Aynı yıl, Desa-
guliers'nin ağırlığını koymasıyla eski objeler kaldırılarak, Eski Ahit
ve Yeni Ahiti içeren Kutsal Kitap (Bible, yani Tevrat ve İncil bir ara­
da), yemin k ü r s ü s ü n d e k i yerine konur. Sonuç olarak, Anderson Yasa­
l a r ı n a Desaguliers'nin düşüncesinin damgasını v u r d u ğ u n u r a h a t ç a
söyleyebiliriz.
1721' de, belgelerin, "Masonlar v e M a s o n l u k K o n u s u n d a P a r l a k
B i r Söylev" olarak adlandırdığı n u t k u n u irad eder. 1724'te Londra'da
yazılan ve B r i s c o e E l Y a z m a s ı olarak adlandırılan bir t ü r ritüelin
müellifliği kendisine atfedilir.

B ü y ü k Ü s t a t K a y m a k a m ı sıfatı ile Desaguliers, Spekülatif Masonlu­


ğun ilk ritüellerinin yazılmasına katkıda bulunur. Bu ritüellere, Ope­
ratif Masonların çalışmaya başlaması fikrini sokar. Bu fikir, Evrenin
Ulu Mimarı olarak adlandırılan Tanrı vergisi yeteneğin kullanılması­
dır. Operatif Masonluğun kimi sembol ve kelimeleri simge olarak ko­
r u n u r k e n Desaguliers b u n l a r a manevî ve ezoterik içerik ve aynı za­
m a n d a sembolik ve alegorik özellik kazandırır. Örneğin, Mabet inşası
Ülkü Mâbed'inin simgesi olduğu gibi Evrenin Ulu Mimarı adının An­
derson tarafından ritüele sokulduğu Daniel Ligou'ya atfen söylenirse,
h a m t a ş m küp t a ş a çevrilmesi de Masonun kendini arındırmasının bir
simgesidir. Ancak, Desaguliers'nin, a n a y a s a n ı n ve ilk ritüellerin re­
d a k s i y o n u n d a etkin bir rol oynadığı bilinen bir gerçektir. Bu terimin

74
kullanılması, Deizmin Masonluğa girişi ve Operatif Masonların uygu­
ladıkları Teizm öğretisinin yerini alması sonucunu doğurur.
Desaguliers, Masonluğa evrensel bir boyut getirmek ister. B u n d a n
başka, Masonların hepsini Locada eşit t u t a r a k birliği gerçekleştirme­
yi umar. îşte, b u n d a n dolayıdır ki, Anayasanın daha ilk maddelerinde,
bir Mason için T a n r ı y a inanmayı, o l m a z s a o l m a z bir koşul olarak
vaaz eder, böylece ateizmi reddeder. Mason hiçbir semavî dine k a r ş ı
değildir. "Doğa Üstü" den yoksun Doğal Dinle de özdeş değildir. O ta­
rihte, mensuplarına karşı bir kısım ağır yasaklar getiren Roma Kilise-
si'nden de b u yönü ile ayrılır. Masonların düşünce özgürlüğünü tanı­
yarak, Desaguliers a r a l a r ı n d a k i felsefî görüş farklılıklarına rağmen,
tesviyede eşitlik d u y g u s u n d a birleştirir. B u n d a n b a ş k a E v r e n i n Ulu
M i m a r ı n a dilekte b u l u n m a k suretiyle, T a n r ı y a i n a n m a y a n l a r ı , b u
k o n u d a en m ü t e r e d d i t olanları dahi Tanrı fikri üzerinde birleşmeye
davet eder.
Bu davranış, Desaguliers'nin evrensellik düşüncesine uygun bir yak­
laşımdır ki, Gandhi'nin aşağıdaki sözleri, sanki Desaguliers tarafın­
dan söylenmiş gibi kabul edilebilir. M a h a t m a Gandhi (1869 -1948) ne
demiştir?
"Benim dinim h a p i s h a n e dini değildir. Benim dinimde Tan-
rı'nm yarattığı en nasipsiz y a r a t ı k l a r a dahi yer vardır. Ancak
bu din, küstahlığın, ırk, din ve renk kibirliliğinin s ı n a m a yeri­
dir. Ben, y e r y ü z ü n d e yalnızca t e k bir dinin var olabileceğine
inanmıyorum. İşte, salt bu nedenledir ki, onların ortak değerle­
rini keşfetmeye ve karşılıklı hoşgörüyü y a y m a y a gayret ediyo­
rum."
Desaguliers, din adına, insanın günlük yaşamına, dinle ilgili olmayan
k ı s ı t l a m a l a r ı n getirilmesine karşıdır.
1670'li yıllarda, Polonya kökenli Yahudi din adamları Londra'ya yer­
leşmeye başlarlar. Desaguliers bunlarla ve bunların ardılları ile tema­
sa geçer ve onları D ü z e n e davet eder. Süleyman M a b e d i n i n m i m a r ı
H i r a m ' m hikâyesini onlardan dinler ve oldukça etkilenir. P r a t i k Ka-
bala'dan esinlenir. O t a r i h t e iki dereceden oluşan Masonluğun üç de­
receli olmasında etkili olur. O k a d a r ki, üçüncü dereceye inisiyasyon
ritüelini bizzat kendisi yazar.

"Pratik K a b a l a ' d a n esinlenen yeni bir kişiliğin hikâyesi yani


Süleyman M a b e d i n i n mimarı Hiram'm hikâyesi Ü s t a t Mason­
luğa Yükseliş Törenine böyle dâhil edilir. O t a r i h t e k i Hıristi-

75
yanlık öğretisine t a m a m e n karşı olan bu ritüel 18. yüzyıl Ma­
sonları için son derece çarpıcıdır. Bu ritüel Desaguliers'nin akıl
ve zekâ çapının b ü y ü k l ü ğ ü n ü göstermektedir. O, Masonluğa,
Hıristiyanlığın boyutunu aşan bir boyut getirmek ister. Kabala
anlatımındaki Desaguliers'nin yaptığı bu değişiklikler, gerçek­
te, h ü z ü n l ü ve iç karartıcı olmayan bu ritüele bir derinlik geti­
rir. O da, b u n d a n böyle ölüm, bir Mason için korkunç bir son de­
ğil, sadece bir geçiştir. Yükseliş töreni, işte b u geçişi simgeler
ve zorunlu olarak kişinin canlanmasıyla sonuçlanır. Böylece
Desaguliers Masonlara bir u m u t mesajı sunar: Çalışmak ve er­
demli olmak bir Masonun öz arınmasını sağlayacaktır."
Spekülatif Masonluğun bu gelişme trendi Papalığı son derece rahatsız
eder. Operatif Masonluk döneminde h e r h a n g i bir rahatsızlık yoktur.
Roma Kilisesi, özellikle Masonluğa her din ve mezhepten olan kişile­
rin k a b u l edilmelerinden yakınmaktadır. Bu hızlı gelişmeyi durdur­
m a k için etkili tek yol vardır: Masonluğu aforoz etmek! İşte, P a p a 12.
C l e m e n t h u s b u n u gerçekleştirir ve 1738 yılında Ineminenti F e r m a n ı
ile M a s o n l u ğ u aforoz eder. Bu M a s o n l u ğ u n ilk aforoz edilmesidir.
Aforozun gerekçeleri ve k a p s a m ı şudur:
• P a p a , Masonların toplantılarında görüşülenleri kesin bir ağız
sıkılığı ile k o r u y a c a k l a r ı n a dair yemin e t m e l e r i n e şiddetle
k a r ş ı çıkmaktadır.
• P a p a , M a s o n l a r ı n k a p a l ı bir topluluk olarak çalışmalarının
gerekçesini, yaptıkları işin utanç verici olmasına bağlamakta­
dır.
• Masonluğu devletin h u z u r u n a ve r u h l a r ı n k u r t u l u ş u n a engel
bir k u r u m olarak gören Papa, t ü m Mason Derneklerini sonsu­
za dek suçlu b u l a r a k yasakladığını ilân etmektedir. B u n u n l a
da k a l m a y a r a k Masonlarla h e r h a n g i bir ilişkisi olanların da
aforoz edileceklerini, bu aforozun ancak P a p a tarafından ya da
ölüm halinde kaldırılmasının söz k o n u s u olabileceğini belirt­
mektedir.
• Papa, Kiliseye bağlı olan herkese Masonları yakından izleme­
lerini, toplum içindeki yerleri ve nitelikleri h e r ne olursa olsun
kimliklerini, "engizitörlere" bildirmelerini istemektedir.
Bu aforoz, Mason k a r ş ı t l a r ı n a önemli koz vermiştir. B u n l a r , aforoz
f e r m a n ı n d a yer a l a n çeşitli s u ç l a m a l a r a s a h i p çıkıp b u n l a r ı , s a n k i
k e n d i görüşleri imiş gibi kullanmışlardır. Suçlamaların gerçek olup

76
olmadığının a r a ş t ı r ı l m a s ı n a gerek bile görülmemiştir. Bu aforozun
etkisiyle, henüz gelişme aşamasında olan Spekülatif Mason Locaları­
nın çalışmaları hayli zorlaşmıştır. Katolik mezhebinin yaygın olduğu
yerlerde bu çok d a h a belirgindir. F r a n s a ' d a ise P a p a n ı n yayınladığı
bir buyruk, ancak Fransız parlamentosunca onaylanırsa geçerli olabi­
lir. Fransız p a r l a m e n t o s u n u n (Etats-Generaux) Masonluğu destekle­
mesi söz k o n u s u değildir; a m a Roma Katolik Kilisesinin aforozunu
onaylamamıştır. Ayrıca, F r a n s a ' n ı n Aydınlanma Çağını yaşıyor ol­
m a s ı ve 14. Louis yerine 15. Louis'nin t a h t t a bulunması, 18. yüzyılda
Spekülatif Masonluğun F r a n s a ' d a r a h a t bir gelişme izlemesini sağla­
mıştır.

İngiltere'de Anglikan Kilisesi, aslında hiç de Masonluktan yana olma­


m a k l a birlikte, salt Papalıkla aynı g ö r ü n t ü y ü v e r m e m e k için, aforoz
olgusunu Roma Kilisesine karşı bir araç, bir koz olarak kullanmıştır.
Özetle, aforoz olayı, gerek y u k a r ı d a belirtmeye çalıştığım nedenlerle,
gerekse aforoz k u r u m u n u n , O r t a Çağa kıyasla eski etkisini yitirmiş
olması nedeniyle F r a n s a ve İngiltere'de Masonluğa k a r ş ı fazla etkili
olamamıştır.

Aforoz v a k a s ı n ı b u r a d a noktalayıp t e k r a r Desaguliers'nin m a s o n i k


etkinliklerine dönelim.

Desaguliers, bilim a d a m ı ve m ü h e n d i s sıfatıyla İskoçya'ya davet edil­


mesini fırsat bilerek, St. Mary Chapel Locasında üçüncü dereceyi an­
latır. Bu açıklamayı, Edinburg Lordu-belediye b a ş k a n ı ile t ü m meclis
üyelerini bu dereceye bizzat inisiye ederek uygulamalı olarak yapar. O
z a m a n a k a d a r Operatif olan İskoçya Masonluğu, bu sayede gerçek
Spekülatif Masonluğa dönüşür. 1731'de Hollanda seyahati sırasında,
La H a y e ' d e k i İ n g i l t e r e Büyükelçisi Lord Philip Chesterfîeld'in
i k a m e t g â h ı n ı n salonlarında bir Loca toplantısına b a ş k a n l ı k eder ve
bu oturumda, gelecekteki Toscana Dükü, Kutsal Cermen İ m p a r a t o r u
ve A v u s t u r y a İmparatoriçesi Marie-Therese'in kocası Lorraine D ü k ü
François'yı üçüncü dereceye yükseltir. İngiltere'ye dönüşünde, Galler
P r e n s i n i inisiye edebilecek en yetkili kişi olduğu k o n u s u n d a fikir bir­
liğine varıldığından, b u tören 1732 yılında Kew'de yapılan bir toplan­
tıda gerçekleşir. Saint-Florentin Kontu Louis Philipeaux ve Lavriere
D ü k ü n ü , De Bussy Locasında inisiye eder. 1735'te Paris'te Louis d'Ar­
gent Locasının k u r u l u ş u n u gerçekleştirir. Londra Büyük Locası, bun­
d a n böyle b ü y ü k bir etki odağı oluşturur ve birçok ülkede temsilciler
atar. F r a n s a , Almanya, İspanya ve Amerika' da birçok Loca k u r u l u r .
Masonluğun ve İngiltere Büyük Locasının gelişmesi 1738'de çıkarıla­
cak aforoza k a r ş ı n , a r t ı k güvence altına alınmıştır.

77
P e k çok i n s a n gibi Desaguliers'nin de çifte kişiliği vardır. Dışarıda,
halk içinde mesafeli ve soğuk; toplantılarda ise içtenliğe doğru yumu­
şayan bir kişilik! Kapıları sıkıca kapalı bir Locanın gönül ortamında,
r u h u n u ve düşüncesini özgür bırakır. Esprili ve şakacı bir kimliğe bü­
r ü n ü r . K a r d e ş sofrasmdaki esprilere değer verir, t o p l u l u ğ u n ambi­
yansını paylaşır.
Desaguliers için, parasını saymadan harcadığı söylenir ki b u n u n doğ­
r u olması olasıdır. Çünkü verdiği konferanslar ve diğer profesyonel gö­
revleri kendisine önemli getiriler sağlamıştır. Locada son kez, 8 Şubat
1742'de g ö r ü n ü r . 29 Ş u b a t 1744'te 61 y a ş ı n d a Ebedi Maşrık'a göçer.
Londra'daki Savoy Otelinin şapeline gömülür. Büyük oğlu Alexandre
babası gibi Anglikan rahibi olur. Küçük oğlu Thomas ise Kral III. Ge-
orge'un h i z m e t i n d e Albay rütbesine k a d a r yükselir.
Desaguliers'nin son günlerinin h ü z ü n ve sefalet içinde geçtiği, kendi­
sinin aklî melekelerinde zayıflama olduğu, kimi zaman palyaço ve soy­
tarı kılığında dolaştığı söylense de, bu söylentilerin abartılı olduğunu
söyleyen biyografi yazarları da vardır.
H u k u k Doktoru, filozof, ilâhiyatçı, fizikçi ve Royal Society üyesi Desa­
guliers; a n l a m a yetisi, sosyal konumu, güçlü kişiliği, Masonluk kavra­
mına ve yapılanmasına olan katkısı ile b u k u r u m u zenginleştirmiş ve
bu k u r u m a kendisi gibi entelektüel kişiliklerin girmesini, a r t a n sayı­
da sağlamıştır. Desaguliers'nin etkisi ile Düzen, İngiltere B ü y ü k Lo-
cası'na d ö n ü ş m ü ş ve b u Büyük Loca, d ü n y a üzerindeki pek çok loca­
n ı n A n a L o c a s ı olmuştur.
Bugün, K a n a d a Montreal'de, Québec Büyük Locasının m a t r i k ü l ü n d e
138 sayı ile kayıtlı J e a n - T h e o p h i l e Desaguliers M u h t e r e m Locası
Fransızca olarak faaliyet göstermektedir.
Fransız olarak (Jean-Theophile) doğdu, İngiliz olarak (John-Theophi-
lus) yaşadı ve öldü. Fransız mı? İngiliz mi? Tartışmaların çok üzerin­
de: O b i r M a s o n ' d u ; O b i r i n s a n d ı .

KAYNAKÇA

wwwjtdesagulires.org : un personnage, une loge


http://www.triplov.com/alquimias/jerome3.htm : Les Lumières Maçonniques
http://www.sciencemuseum.org
http://www.mastermason.com
www.mason.org.tr.
Masonik Sôzlùk
Meydan Larousse

78
TARİH

ALMANYA BİRLEŞİK BÜYÜK


LOCASINA BAĞLI OLARAK
ÇALIŞAN "QUATUOR CORONATİ"
ARAŞTIRMA LOCASININ ÇALIŞMA
PRENSİPLERİ VE TÜZÜĞÜ
H a s a n AKDENİZ

THE G E R M A N " Q . C." L O D G E


PRINCIPLES A N D C O N S T I T U T I O N S

The Lodge for Masonic research Quatuor Coronati #(808) was found in Germany
in 1 9 5 1 . In the previous article the legend of the Quatuor Coronati, w h y and how
the lodges for research were named after Quatuor Coronati was studied. This article
deals w i t h , h o w the lodge Quatuor Coronati in Germany works, its mission,
membership, publications, activities and the amended rules and regulations of
the Lodge and its commercial company, which have been translated from German
into Turkish.

79
r u m l a r ı n ı konu alan a r a ş t ı r ­
malar,
• Özellikle Almanya'daki Kar­
deşler a r a s ı n d a Masonluk bi­
lincinin yayılması,
• Temel ve a k t ü e l s o r u n l a r ı n
bilimsel bakış açısından t a r ­
tışıldığı g ü n d e m l e r oluştur­
m a k , b u k o n u l a r d a toplantı­
lar düzenlemek, (yılda iki de­
fa bölgesel özel gündemli top­
lantı, bir defa da uluslararası
Loca Bijusu
Q u a t u o r Coronati üyelerinin
katıldıkları yıllık toplantı),
• Kardeşlerin geçmiş ve güncel
ALMANYA Birleşik B ü y ü k Lo­
bilimsel ve a k t ü e l k a t k ı l a ­
casına bağlı olarak çalışan "Qua­
r ı y l a T a u a d l ı d e r g i y i ve
tuor Coronati" A r a ş t ı r m a Locası
"Quatuor Coronati" yıllığını
1951 de 808 m a t r i k ü l n u m a r a s ı
çıkarmak,
ile B a y r e u t h ' d a k u r u l m u ş t u r .
Kurulduğu günden bu güne • Masonik k o n u l a r d a bilimsel
k a d a r A l m a n y a ' d a n ve y u r t dı­ çalışmaları desteklemek,
şındaki m u n t a z a m Localardan araştırmacılara kaynak te­
y a k l a ş ı k 1800 K a r d e ş üyesi ol­ min etmek,
m u ş t u r ve Almanya' da Mason­
l u k l a ilgili a r a ş t ı r m a l a r d a e n • Yurt dışındaki Kardeşlerle
önemli rolü ü s t l e n m i ş t i r . Loca bilgisayar ağları kanalıyla
bünyesinde yapılan araştırma­ h a b e r l e ş m e k , onların m a s o ­
lar sadece Masonluğun geçmişi n i k yazı, proje, o r g a n i z a s ­
ile sınırlı k a l m a y ı p , Masonluk­ yonları ve diğer faaliyetlerini
t a k i uygulamaları da k a p s a m a k ­ p a y l a ş m a k , değiş t o k u ş yap­
tadır. mak,

• Üniversite, Yüksekokul, E n s ­
Görevleri ve Çalışma t i t ü l e r l e ve özellikle I n n s ­
bruck Üniversitesindeki
Yöntemi
"Masonluğu bilimsel araştır­
• M a s o n l u ğ u n y ö n e t i m i , geç­ m a komisyonu" ile işbirliği
mişi, u y g u l a m a s ı , sosyal ya­ y a p m a k ve K ö l n ' d e "Üni­
pısı ve t o p l u m içindeki du­ versite ve Y ü k s e k o k u l l a r d a

80
m a s o n i k a r a ş t ı r m a l a r ı n ku­ limsel ve d o k ü m a n t e r d e s t e k
r u l m a ç a l ı ş m a l a r ı n ı " teşvik sağlandığı k a d a r , ritüel ve sem­
etmek, bollerin açıklanması h a k k ı n d a k i
• Mesleğin bilimsel çerçevesin­ ç a l ı ş m a l a r da y a y ı n l a n ı r . T a u ,
de çalışmak, okuyucu m e k t u p l a r ı köşesinde
Kardeşlerin yazılar hakkında
• Masonluğun tarihi ve bugün­ görüş ve k a t k ı l a r ı n ı yayınlaya­
k ü d u r u m u n u Alman kamuo­ r a k bir tartışma ve fikir alış veriş
y u n a açıklama çalışmaları­ ortamının oluşmasına yardım
n ı n verimini a r t t ı r m a y ı teş­ eder.
vik etmek.
Quatuor Coronati Yıllığı araştır­
m a sonuçlarını yayınlar. Araştır­
Üyelik m a l a r ı n ağırlık n o k t a s ı n ı M a ­
Bir K a r d e ş i n kefaleti ile h e r Üs­ sonluğun geçmişi o l u ş t u r m a s ı n a
t a t M a s o n A r a ş t ı r m a Locasına rağmen, manevî-tarihî-kültürel
üye olabilir. Bu b a ş v u r u n u n ka­ ve politik-toplumsal çevrenin de­
bulüne Loca envarı (ya da başka­ ğerlendirilmesi k o n u l a r ı da ele
nı) k a r a r verir. İsteyen h e r üye alınabilir. Yıllıklar, Mason a r a ş ­
Loca faaliyetlerinde aktif görev tırmacılara, yüksek okullara,
alabileceği gibi, i s t e y e n l e r de enstitülere ve Q u a t u o r Coronati
araştırmaların sonuçlarının t a r a f ı n d a n gerekli d ü z e l t m e l e r
kendilerine iletilmesi ile yetine- y a p ı l d ı k t a n sonra mesleğe ilgi
bilirler. d u y a n haricilere, özellikle genç­
lere dağıtılır.
Ü y e l i k a i d a t ı yılda 6 5 . - E u r o
Araştırma Locası bunların dışın­
olup, b u n u n karşılığında t ü m ya­
da Masonlar için monografyalar
yınlar, organizasyonlar üyelere
ve a r a ş t ı r m a l a r a k a y n a k olacak
bedelsiz o l a r a k s u n u l u r . Diğer
ansiklopedik bilgileri y a y ı n l a r .
Localar da ameli üyeler olarak
Bu yazıların yazarları Araştırma
katılabilirler.
Locasının üyeleri olabileceği gi­
bi, a r a ş t ı r m a c ı Masonlar, h a t t â
bilim a d a m l a r ı olabilirler. Ya­
Yayınları (Özet) y ı n l a n m a işleminin seçimi yine
bilimsel k u r u l t a r a f ı n d a n y ü r ü ­
Loca Ü s t a d ı M u h t e r e m i n i n
tülür.
A r a ş t ı r m a Locasına h i t a b e n me­
sajını içeren T a u dergisi yılda iki Quatuor Coronati A r a ş t ı r m a Lo­
sayı y a y ı n l a n ı r . Bu b a s k ı l a r d a cası A l m a n y a K a n u n l a r ı n a göre
Masonluğun geçmişi ve bu g ü n ü aynı z a m a n d a bir İktisadi İşlet­
h a k k ı n d a k i a r a ş t ı r m a l a r ı n a bi­ me olarak çalışabilmektedir. Bu

81
nedenle hem Locanın, hem de İk­ 3 - Amaç ve Görevleri
tisadi İşletme' nin çok benzer ol­
m a k l a b e r a b e r iki ayrı t ü z ü ğ ü (1) A r a ş t ı r m a Locası, VGLvD
vardır. üyesi olan K a r d e ş l e r i n m a ­
sonik a r a ş t ı r m a l a r y a p m a ­
larına hizmet eder ve onlara
Bayreuth' ta kurulu yardımcı olur.
Araştırma Locası
Quatuor Coronati'nin (2) A r a ş t ı r m a Locası m a s o n i k
8 T e m m u z 1994 t a r i h i n d e hiçbir öğreti şekline ve görü­
ş ü n e bağlı o l a r a k çalışma­
tadil edilen tüzüğü
yıp, Loca için M a g n a C a r t a ­
nın temel prensipleri geçer­
1 - A d ı v e Yeri lidir.
(1) Locanın adı Q u a t u o r Coro­
n a t i olup, B a y r e u t h şehrin­ (3) Araştırma Locası, a r a ş t ı r m a
de k u r u l m u ş t u r ( B u n d a n çalışmaları k o n u s u n d a etki­
sonra A r a ş t ı r m a Locası ola­ li olabilecek Kardeşlerle iliş­
r a k anılacaktır). ki k u r u l m a s ı n ı s a ğ l a y a r a k
destekler.
(2) Loca 808 matrikül n u m a r a s ı
ile k a y ı t l ı b u l u n d u ğ u Al­ (4) A r a ş t ı r m a Locası, VGLvD
m a n y a Birleşik Büyük Loca­ tarafından tanınmış her­
s ı n a (VGLvD) bağlı o l a r a k hangi bir ritüelde çalışabilir.
çalışır. Bunun yanında etüd etmek
gayesi ile t a r i h î ya da diğer
2 - Quatuor Coronati Maso-
r i t u e l l e n de değerlendirebi­
n i k A r a ş t ı r m a L o c a s ı İk­
lir, onurlandırabilir (zelebri­
tisadi İşletmesinin Tüzü­
eren).
ğ ü n ü n (Ana Sözleşmesi­
nin) geçerliliği
4 - Envar v e Ticari
M a s o n i k A r a ş t ı r m a Locası Yönetim Kurulu
Q u a t u o r C o r o n a t i ' n i n ça­
l ı ş m a l a r ı n d a Q u a t u o r Co­ (1) E n v a r Loca görevlilerinden
r o n a t i A r a ş t ı r m a Locası teşekkül eder. Görevliler ay­
T ü z ü ğ ü (Ana Sözleşmesi), nı z a m a n d a ticari işletme­
b i l h a s s a üyeleri ve toplantı­ n i n y ö n e t i m k u r u l u üyesi-
ları için, 4. m a d d e de belirti­ dirler. Yönetim k u r u l u n d a k i
len yönetim k u r u l u h a k k ı n ­ K a r d e ş l e r Loca görevlerine
d a k i h ü k ü m l e r i saklı k a l ­ u y g u n olacak görevleri ya­
m a k suretiyle geçerlidir. parlar:

82
Loca Görevi İktisadi İşletmedeki Görevi
Üstadı Muh. Başkan

1. Ön. Üs. Muh. 1. B a ş k a n Yardımcısı


2. Ön. Üs. M u h . 2. B a ş k a n Yardımcısı

3. Ön. Ü s . M u h . 3. B a ş k a n Yardımcısı
1. N a z ı r 1. D a n ı ş m a n
2. Nazır 2. D a n ı ş m a n

Sekreter Sekreter

Protokol Sekreteri Protokol Sekreteri

Hazine E m i n i Sayman
Tören Ü s t a d ı Teşrifatçı
Pergel Ü s t a d ı İlişkiler S o r u m l u s u

Bir Ön. Üs. M u h . Onursal Başkan

(2) Üs. Muh. özellikle ritüelik


B a y r e u t h ' d a k u r u l u Ma-
çalışmalar için başka
sonik Araştırma İktisadi
K a r d e ş l e r i görevlendirebi­
İ ş l e t m e s i Q U A T U O R CO-
lir.
R O N A T I ' n i n 8.7.1994 ta­
(3) Diğer h u s u s l a r için Araştır­ rihli Tüzüğü
m a Locası İ k t i s a d i İşletme­
s i n i n t ü z ü ğ ü n d e k i (7-11)
1 - Adı, Yeri v e Malî Yılı,
maddeleri geçerlidir.
(1) Birliğin adı "Quatuor Coro-
5 - Araştırma Locası bir mü­ n a t i Masonik A r a ş t ı r m a Şir­
hür ve bir biju kullanır. keti ( A r a ş t ı r m a İktisadi İş­
letmesi)" dir. ( B u n d a n böyle
Araştırma İktisadi İşletmesi
Araştırma Locası Envarı adına olarak anılacaktır)
Winfried Brinkmann, (2) A r a ş t ı r m a İktisadi İşletmesi
Araştırma Locası Sekreteri nin merkezi Bayreuth'dur

83
ve işletme bu ş e h r i n r e s m i sağlayarak faydalanamaz­
m a k a m l a r ı n a kayıtlıdır. lar.
(3) A r a ş t ı r m a İ k t i s a d i İ ş l e t ­ 3 - Üyeliğe Kabul
mesinin malî yılı takvim yı­
lıdır. (1) a) Ü s t a t derecesini a l m ı ş ,
VGLvD üyesi olan veya
2 - Amacı ve Görevleri VGLvD t a r a f ı n d a n t a n ı n ­
(1) A r a ş t ı r m a İktisadi İşletmesi mış olan yurtdışındaki
Almanya Birleşik Büyük Lo­ B ü y ü k Locaların m u n t a ­
cası D e r n e ğ i n i n ve d e r n e k z a m h e r üyesi, bir ü y e n i n
üyesi K a r d e ş l e r i n i n m a s o - k e n d i s i n e kefaleti ile der­
nik a r a ş t ı r m a merkezidir. neğe üye olarak k a b u l edile­
bilir.
(2) A r a ş t ı r m a İktisadi İşletme­
sinin çalışmaları masonik b) VGLvD ya da k a r d e ş ç e
hiçbir öğreti şekline ve görü­ ilişkilerin bulunduğu Büyük
ş ü n e bağlı olmayıp, işletme L o c a l a r a bağlı k u r u l u ş l a r
için M a g n a C a r t a n ı n temel üye olarak k a b u l edilebilir­
prensipleri geçerlidir. ler.

(3) A r a ş t ı r m a sonuçları yayın­ (2) Üyeliğe giriş, kefilin yazılı


larla veya d u y u r u l a r l a açık­ teklifi ve ticari yönetim ku­
l a n m a k zorundadırlar. r u l u n u n k a b u l ü n d e n sonra
gerçekleşir. Ticari y ö n e t i m
(4) A r a ş t ı r m a İktisadi İşletme­ kurulu bu iş için yönetim ku­
sinin elindeki t ü m m a t e r y a l r u l u n d a n bir üyeyi görevlen­
masonik konulardaki araş­ direbilir. Reddedilme haline
tırmalara hizmet amacına itiraz edilebilir, bu d u r u m d a
sunulmuştur. üyeler genel k u r u l u n u n ka­
(5) A r a ş t ı r m a İktisadi İşletmesi r a r ı nihaidir.
24.12.1953 tarihli ortak kul­
l a n ı m düzenlemesine harfi­ 4 - Üyeliğin sona ermesi
yen uyar.
(1) a) Ölüm ya da Masonluktan
(6) Dernek faaliyetlerinde müs­ ayrılma halinde,
takildir, ticari kazanç amacı
b) Üyenin kendi Locasından
gütmez. Üyeler k â r payı al­
onur kırıcı bir sebep olma­
m a d ı k l a r ı gibi, 5.1 n o l u
maddedeki hükümlerden dan ayrılmasıyla 3.1 madde­
z a r a r görmezler. Birliğin sinde yazılı ş a r t l a r ı n orta­
a m a c ı n a yabancı olan üçün­ dan kalkması halinde (Araş­
cü ş a h ı s l a r y a y ı n l a r d a n k â r t ı r m a İktisadi İşletme üyeli-

84
ği yine de bir yıl m ü d d e t l e a r a ş t ı r m a l a r h a k k ı n d a eği­
devam eder.) tici k o n u ş m a l a r y a p m a l a r ı
ve sonuçlarını yapabildikle­
c) E n v a r a d ı n a Sekretere veri­
ri k a d a r y a y ı n l a m a l a r ı bek­
lecek yazılı istifa dilekçesi
lenir.
ile ki, bu dilekçe yıl sonunda
y ü r ü r l ü ğ e girer. (5) Üyeler A r a ş t ı r m a İ k t i s a d i
İ ş l e t m e s i n i n yeni yılın ilk
d) Ticari yönetim k u r u l u ta­
üyeler t o p l a n t ı s ı n d a t e s p i t
rafından, A r a ş t ı r m a İktisa­
di İşletmesine z a r a r verecek edilen ve o yıl için geçerli
davranışta bulunduğuna olan a i d a t ı ö d e m e k l e yü­
k a r a r verilen üyenin kaydı­ k ü m l ü d ü r l e r . O n u r üyeleri
nın silinmesi ile üyelik sona a i d a t t a n muaftırlar.
erer. 6 - Araştırma İktisadi
(2) Üyelik kaydının silinmesine İşletmesinin Organları
itiraz edilebilir. Bu konuda­
1. Yönetim K u r u l u (Envar)
ki son k a r a r üyeler genel ku­
r u l u n d a alınır. A r a d a geçen 2. Ticari yönetim k u r u l u
süre zarfında üyelik h a k l a r ı 3. Üyeler genel k u r u l u (genel
saklı kalır. kurul)
5- 7 - Envar
(1) A r a ş t ı r m a İktisadi İşletme­ (1) Y ö n e t i m K u r u l u ( E n v a r )
sinin t ü m yayınları ve etkin­ aşağıdaki üyelerden meyda­
likleri masonik araştırmala­ n a gelir
r a h i z m e t e t m e k kaydıyla
Başkan
t ü m üyelere açıktır. 2.3 mad­
dede yazılı olan t ü m yayın­ 1. B a ş k a n vekili
l a r üyelere ulaştırılır. 2. B a ş k a n vekili
3. B a ş k a n vekili
(2) Üyelerin yönetim k u r u l u n a
y a da genel k u r u l a teklifte Sekreter
b u l u n m a h a k l a r ı vardır. Sayman
1. D a n ı ş m a n
(3) Ü y e l e r A r a ş t ı r m a İ k t i s a d i
İşletmesini desteklemekle, 2. D a n ı ş m a n
e n v a r ve genel k u r u l k a r a r ­ Tören ü s t a d ı
larına uymakla yükümlü­ Pergel Ü s t a d ı (Zirkelmeis-
dürler. ter)
(4) A r a ş t ı r m a İktisadi İşletme­ Önceki Başkan(lar)
sinin ü y e l e r i n d e n m a s o n i k Protokol Sekreteri

85
(2) Y ö n e t i m k u r u l u ( e n v a r ) , 9 - Yönetim Kurulunun
b a ş k a n ı n görevini y a p a m a ­ (envarın) Görev Süresi
m a s ı d u r u m u n d a § 26 BGB Yönetim K u r u l u n u n Pergel
a n l a m ı n a u y g u n olarak h e r Ü s t a d ı ve O n u r B a ş k a n l a r ı
bir b a ş k a n vekilini ayrı sa­ dışındaki üyeleri genel k u ­
h a l a r d a görevlendirebilir, r u l t a r a f ı n d a n seçildikleri
içlerinden birini b a ş k a n ya günden başlamak üzere 3
da diğer iki b a ş k a n vekilinin yıllık görev süresi için seçi­
onayı ile b a ş k a n olarak ata­ lirler. A r a seçim m ü m k ü n ­
yabilir. dür. Yönetim k u r u l u üyeleri
(3) B a ş k a n ı n y ö n e t i m k u r u l u yerlerine başka bir üye seçi­
başkanlığından ayrılması lene k a d a r görevlerinde ka­
d u r u m u n d a k e n d i n d e n son­ lırlar. Sadece A r a ş t ı r m a İk­
r a gelecek olan b a ş k a n göre­ t i s a d i İ ş l e t m e s i n i n üyeleri
vinden ayrılıncaya kadar görevlere seçilebilirler.
O n u r B a ş k a n l ı ğ ı görevinde
10 - A r a ş t ı r m a İ k t i s a d i
bulunur.
İşletmesinin Yönetim
(4) Yönetim k u r u l u (envar) be­ Kurulu
lirli görevler için 3 üyeye ka­ (1) Yönetim Kurulu ticari işleri­
dar üyeyi d a h a yönetim ku­ ni „ticari y ö n e t i m k u r u l u "
r u l u n d a görevlendirebilir. vasıtası ile y ü r ü t ü r .
(2) Ticari yönetim k u r u l u üyele­
8 - Yönetim Kurulunun ri:
(envarın) Görevleri
Başkan
(1) Yönetim k u r u l u A r a ş t ı r m a 1. B a ş k a n yardımcısı
İ k t i s a d i İ ş l e t m e s i n i n yö­ 2. B a ş k a n yardımcısı
n e t i m i n d e n s o r u m l u d u r ve 3. B a ş k a n yardımcısı
t ü z ü k ve genel k u r u l u n ka­ Sekreter
rarlarına uymak zorunda­ Sayman
dır. O n u r s a l b a ş k a n (bir önceki
(2) Yönetim K u r u l u (envar) ge­ başkan)
nel k u r u l u n toplantı günde­ Protokol Sekreteri
mini tespit eder. Üyeler top­ 11 - Y ö n e t i m K u r u l u v e
lantısının çalışmasını kısıt- Ticari Yönetim
layamaz. Kurulunun Toplantıları
(3) Y ö n e t i m k u r u l u ( e n v a r ) (1) Yönetim K u r u l u veya Ticari
onurlandırmalar hakkında Yönetim K u r u l u ihtiyaç du­
k a r a r verir. y u l d u ğ u n d a toplanır.

86
Kurullar yukarıda sayılan e) Bütçeyi tespit etmek,
organların dörtte birinin ha­ f) Yönetim k u r u l u k a r a r l a r ı ­
zır b u l u n m a s ı (haziran sayı­ n a yapılan itirazlar h a k k ı n ­
sı 3 den az olamaz) halinde da 3.2 ve 4.2 nolu maddelere
alınır. K a r a r l a r y a z ı l a r a k göre bağlayıcı son k a r a r ı
kaydedilir ve açıklanır. vermek.
(2) Yönetim K u r u l u veya Ticari g) Bölgesel çalışma çevresini
Yönetim K u r u l u k a r a r l a r ı n ­ tesis etmek ve yönetim kuru­
da h a z ı r b u l u n a n l a r ı n ço­ lunun kurduğu bağlantıla­
ğunluğu aranır. Oyların rın onayı h a k k ı n d a k a r a r al­
eşitliği halinde toplantı baş­ mak,
k a n ı n ı n oyu k a r a r ı belirleyi­
ci olur. T o p l a n t ı t u t a n a ğ ı h) Üye aidat t u t a r ı n ı değiş­
b a ş k a n ve protokol yetkilisi t i r m e k ve
tarafından imzalanır ve ilgi­ ı) A r a ş t ı r m a İ k t i s a d i İşlet­
li o r g a n l a r a , üyelere veril­ mesini fesh etmek.
m e k üzere dağıtılır.
2) Olağan genel k u r u l , b a ş k a n
(3) Yönetim k u r u l u ü y e l e r i n i n veya o n u n y o k l u ğ u n d a baş­
çalışmaları fahri olup sadece kan vekillerinden birinin
y a p t ı k l a r ı m a s r a f l a r ı alır­ gündem belirterek bir ay ön­
lar. ceden yapacağı çağrı üzerine
toplanır.
12 - Ü y e l e r G e n e l K u r u l u 3) Genel kurul, b a ş k a n tarafın­
(Genel Kurul) dan ya da yokluğunda hazır
bulunan yönetim kurulu
(1) Genel k u r u l u n yetki ve gö­
üyelerinden biri t a r a f ı n d a n
revleri:
yönetilir. Toplantının ve ka­
a) Y ö n e t i m k u r u l u n u seç­ r a r l a r ı n geçerli olması için
mek, y ö n e t i m k u r u l u n u y a nisap aranmaz. Tüzükte
da k u r u l üyelerinden bazıla­ b a ş k a bir o r a n b e l i r t i l m e ­
rını görevden almak, mişse, k a r a r l a r h a z ı r bulu­
n a n l a r ı n oy çokluğu ile alı­
b) Yönetim k u r u l u dışından
nır.
denetçi seçmek,
4) Toplantılar bir t u t a n a k l a
c) Ticari ve malî raporları gö­
tespit edilirler. T u t a n a k l a r
rüşmek, denetçi raporuna
toplantıyı yöneten b a ş k a n
göre ibra k a r a r ı almak,
ve protokol s e k r e t e r i t a r a ­
d) T ü z ü k değişikliği y a p ­ fından i m z a l a n ı r . Protokol
mak, sekreterinin yokluğunda ha-

87
zır b u l u n a n genel kurul üye­ çeşitli coğrafi b ö l g e l e r d e
lerinden biri bu toplantının üyelerle ilişkiyi birebir kur­
kâtibi olarak seçilir ve t u t a ­ m a k amacıyla bölgesel çev­
nağı bu k â t i p , b a ş k a n l a be­ reler (daireler) tesis edilebi­
r a b e r imzalar. lir.
5) 3.1.a. m a d d e s i h a k k ı n d a (2) Bölgesel çalışma çevresinin
oylamalarda üye sadece üstadı, bölge üyeleri tarafın­
kendi oyunu kullanabilir. dan QC toplantılarında 3 yıl
3.1.b. m a d d e s i uyarınca ya­ görev y a p m a k üzere seçilir.
pılacak oylamalarda, olma­ T e k r a r seçilmek m ü m k ü n ­
y a n ü y e n i n vekâletini ibraz dür. Çevre b a ş k a n ı , üyeleri
eden üye, hazır b u l u n m a y a n ile uzlaşarak çevre sekreteri
üye adına da oy kullanabilir. ve gerekliyse bir b a ş k a n ve­
kili tayin eder.
6) Başkanın seçimi ya da gö­
revden alınması oylaması (3) Ç a l ı ş m a Ç e v r e s i t o p l a n t ı ­
gizli ve yazılı olarak yapılır. larına Araştırma İktisadi
Diğer seçim ve k a r a r l a r d a oy İşletmesinin başkanı ve sek­
v e r m e şekline genel k u r u l r e t e r i d a v e t edilirler. Özet
k a r a r verir. toplantı tutanakları her
ikisine de sonradan gönderi­
13 - O l a ğ a n ü s t ü G e n e l lir.
Kurul
(1) O l a ğ a n ü s t ü g e n e l k u r u l , 15 - A r a ş t ı r m a İ k t i s a d i
yönetim kurulu üyelerinin İşletmesinin Feshi
y a r ı d a n bir fazla üyesinin (1) A r a ş t ı r m a İktisadi İşletme­
ya da işletme üyelerinin sinin feshi h a k k ı n d a öneri
b e ş t e b i r d e n bir fazlasının A r a ş t ı r m a İktisadi İşletme­
yazılı ve imzalı çağrısı ile ya­ sinin yönetim k u r u l u ya da
pılır. üye sayısının y a r ı s ı n ı n bir
(2) B u n u n d ı ş ı n d a k i h u s u s l a r fazlası ile yazılı olarak sek­
için olağan genel k u r u l h ü ­ reterliğe verilir.
k ü m l e r i geçerlidir. (2) Fesih h a k k ı n d a k a r a r , genel
k u r u l d a hazır b u l u n a n üye­
14 - B ö l g e s e l Ç a l ı ş m a lerin en az 2/3 çoğunluğu ile
Çevresi alınır.
(1) A r a ş t ı r m a İktisadi İşletme­ (3) Fesih k a r a r ı n d a işletmenin
s i n i n a m a ç ve görevlerine taşınır ve t a ş ı n m a z malları­
h i z m e t e t m e k amacıyla ve nın ne şekilde tasfiye edile-

88
ceği açıkça belirtilir. Bu var­ yeni d ü z e n l e m e l e r e girebi­
l ı k l a r ı n ş a h ı s l a r a yöneltil­ lirler.
mesi m ü m k ü n değildir.
(2) B a ş k a n ve s e k r e t e r birlikte
(4) O r t a y a çıkan servet (varlık) resmi m a k a m l a r d a n gelebi­
k a b u l edilmiş bir a r a ş t ı r m a lecek talepler d o ğ r u l t u s u n ­
o r g a n i z a s y o n u n a ya da bi­ da t ü z ü k t e değişiklikler ya­
limsel bir k ü t ü p h a n e y e dev­ pabilirler.
redilir.
(3) İşbu t ü z ü k , A r a ş t ı r m a İkti­
(5) A r a ş t ı r m a İktisadi İşletme­
sadi İşletmesinin üyeler ge­
sinin o a n a k a d a r amacının
nel k u r u l u n u n 8 H a z i r a n
gerçekleşmediği benzer du­
1994 t a r i h l i t o p l a n t ı s ı n d a
r u m l a r d a 4. m a d d e yine uy­
k a r a r altına alınmıştır.
gulanır.
Tüzüğün Bayreuth resmi
16 - S o n H ü k ü m l e r m a k a m l a r ı n c a resmen onayı
(1) A r a ş t ı r m a İ k t i s a d i İşletme­ 10 Şubat 1995 tarihinde ger­
sinin yetkili bölümleri ticari çekleşmiştir.

Quatuor Coronati Araştırma Locasına bağlı Bölgesel Çevreler

B e r l i n - B r a n d e n b u r g - k u r u l u ş 1976
B r e m e n - k u r u l u ş 1981
F r a n k e n - k u r u l u ş 1963
F r a n k f u r t - k u r u l u ş 1961
H a m b u r g - k u r u l u ş 1956
H a n n o v e r - k u r u l u ş 1963
K a r l s r u h e - k u r u l u ş 1965
K a s s e l - k u r u l u ş 1981
L e i p z i g - k u r u l u ş 1992
M ü n c h e n - k u r u l u ş 1969
N o r d r h e i n - W e s t f a l e n - k u r u l u ş 1977
S c h w e i z - k u r u l u ş 1976
S t u t t g a r t - k u r u l u ş 1992

89
L o c a e t k i n l i k l e r i n d e n ba­ yal y u r t t a ş l ı k bilinci ile kar­
zı ö r n e k l e r : şılıklı etkileşimi.
Bu konuda ilk toplantı ve su­
Quatuor Coronati Araştır­
n u m l a r 22/23 M a r t 2003 ta­
m a Locası t a r a f ı n d a n veri­
r i h i n d e Köln'de gerçekleş­
len en son a r a ş t ı r m a konu­
miştir.
su:
Quatuor Coronati Araştır­
Günümüz Masonluğunun m a Locası' n a bağlı bir de bi­
(post)modern toplum ve sos­ limsel k u r u l vardır

90
LOCALARDAN HABERLER

Localarda Yapılan Konuşmalar

LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH

İSTANBUL

İDEAL Suha Umur Masonluğumuzdaki Bazı


Usuller ve Bazı Tatbikat 21.11.2005

KÜLTÜR Önder Öztürel Atatürk'ün Yaşamından Kesitler 21.10.2005

ÜLKÜ Cevad Gürer Hasenat Konusunda Bir Söyleşi 06.10.2005


Salih Evcilerli Tesviye'de Buluşmak 20.10.2005
Doğan Güvenç Eylemden Düşünceye,
Düşünceden Eyleme 17.11.2005

KARDEŞLİK Fikret Cömert Endülüs'ten Anadolu'ya


Muhiddin ibn-i Arabi 13.10.2005

SEVGİ E. Tınay, H. Ataşoğlu,


O. Okay, S. Ozan, Masonluğun Yazılı Olan ve
Z. Kürküt, Ü. Gürtuna Olmayan Kuralları 31.10.2005

Mehmet Göktepe Atatürk ve Aydınlanma 28.11.2005

ATLAS Yusuf Dülger Masonluk'da Lâik Düşüncenin


Önemi 28.09.2005

91
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH

Ömer Koksal Cumhuriyet'e Giden Yollardaki


Engeller ve Atatürk 09.11.2005

MÜSAVAT Memduh Altaç Düşüncelerimiz, Eylemlerimiz,


iletişim, Duygularımız 16.09.2005
Ulvi Cedim Birinci Derece İşaretleri ve
Ezoterik Yorumu 14.10.2005
Erdoğan Tezcan Masonluk Tarihi ve

Anderson Nizamnamesi 25.11.2005


LİBERTAS İbrahim Ataç
Tapınak Şövalyeliği
Kurumu ve Hür Masonluk 16.11.2005
HAKİKAT Andon Parizyanos Toplanma Amacımız Nedir? 05.10.2005
Yani Kalamaris Masonların Görevleri, Hakları,
Yetenek ve Becerileri 19.10.2005
Yorgo Petridis Masonluk'ta Umduklarımız,
Bulduklarımız 16.11.2005

AHENK Demir Tiryaki Bilginin Türeyişi 21.09.2005


Özbey Temel Masonluk Yolunda
Karşımıza Çıkan Engeller 16.11.2005
Vedat Özcan, Burak Özcan
M.'luğun Kökleri 30.11.2005
FAZİLET Cihat Bebe Bektaşilik 04.10.2005
Zafer Oktay Dalıbar inanmaya mı, Öğrenmeye mi
Çalışalım? 29.11.2005

ERENLER Gökhan Özkan Tango ve Tramvaylar 30.09.2005


Aykut Arıkan Bilginin Serüveni 14.10.2005
Ahmet Kurtaran Tekris Töreni ve
Ezoterik Anlamı 11.11.2005

DELTA Tuluyhan Uğurlu Masonluk ve Müzik 03.10.2005


Murat Bay kal Kaynak, Yönelim ve Masonluk 17.10.2005
Remzi Sanver Geleneksel Masonluk Üzerine 31.10.2005
Orhan Çekiç Atatürk'ün Son Günleri ve
Dış Politikamız 14.11.2005

SADIK DOSTLAR T. Argın,


C. Derinöz, İ. Sakin, E. Yalçın Atatürk ve Liderlik Dehası 10.11.2005

ULKE Fahrettin Ocan Yaşadığımız Masonluk 27.09.2005


Ömür Altunçizme Beyniniz Kutsal Sarayınızdır 11.10.2005
Gökhan Özkan Aşık Veysel 25.10.2005

92
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH
Nural Denker Atatürk ve Türk Masonluğu 08.11.2005
Muammer Arıkan Konfiçyüs 22.11.2005

ŞEFKAT Aydın Ortabaşı Anma Haftasında Çağdaş


Kavramlar ve Mustafa Kemal 07.11.2005

HÜMANİTAS Mehmet Akif Akev Mazda, Mitrai Mani 18.10.2005

HULUS Kimon Mungiuri Çalışmalara Yeniden Başlarken 26.10.2005


Walter Machate Kutsal Kitapların
Masonluktaki Yeri 09.11.2005

FREEDOM Muhtar Katırcıoğlu Toulouse-Loutrec ve


Menü Kartları 06.10.2005
Amil Kunt Mucize Adam 17.11.2005

DEVRİM Atilla Erdemli Okumak, Felsefe Okumak 28.09.2005


Tunç Timurkan 1965 Olayları 26.10.2005

PINAR Osman Bıyıkoğlu Ülkemizin Ekonomik Toplantısı 27.09.2005


Fahrettin Ocan Yaşadığımız Masonluk 08.11.2005

SEVENLER Ayhan Çorbacıoğlu insan ve Kendini Tanımak 07.10.2005

HİSAR Murat Öktem Metne Et Malieo,


Akıl ve Çekiç 20.09.2005
Metin Ertem Atatürk ve Müzik Devrimi 15.11.2005

ÜÇIŞIK Şevki Yöntem 17.10.2005


Yemin
Ahmet Koçel Rehber ve Rehberlik 31.10.2005
Orhan Çekiç Atatürk'ün Son Günleri ve
Dış Politikamız 14.11.2005

GUN Mutlu İzmen Korporasyon 17.11.2005

ÖZLEM Zeki Özkan Masonik Çalışmalarda


Sunum ve Teknikler 10.10.2005
Can Karahasanoğlu Uyanık ve Dikkatli Olmak 24.10.2005
Vedat Oyuryüz O'nun İçin Anlatılanlar 07.11.2005

BAŞAK Erdoğan Ersever Atatürk ve Cumhuriyet 20.10.2005


Kemal Gönenç Atatürk'ün Özel Hayatından
Bir Kesit 17.11.2005

İREM Sedar Uygur Masonluğa Yapılan Saldırılar 23.09.2005

EVREN Ersin Alok Zamanın içindeki Zaman 29.09.2005

93
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH
Kerem Alkin Türkiye'nin Gelişim Süreci ve
21. yy.da Türkiye'nin Konumu 27.10.2005
C. Ünalan, Ö. Dilber,
A. Muslubaş, K. Muslubaş, Atatürk Hakkında
S. Başkut Az Bilinenler 10.11.2005

PİRAMİT Ş. Mete Sarper Cumhuriyet Demokrasi ve


Masonluk 21.10.2005
E. Yalçın, T. Şanad, Z. Alasya,
T. Tiftik, S. Şahin Atatürk'ün Son Günleri 18.11.2005

NİLÜFER Bülent Çakıroğlu Ulu Önder Atatürk ve Üç Sütun 08.11.2005

BURÇ Ahmet Özgen Spekülatif Masonluğun


Mimarı Newton K. 17.10.2005
Can Kapyalı
Bandırma Vapuru ve Masonlar 31.10.2005
Erhan Altunay
Ezoterlzm ve Komplo Teorileri 14.11.2005
SEMBOL Vecdi Etkin Sevgi Dizeleri 26.09.2005
Cemil Dönmez Sokrates 24.10.2005
Tarık Turfan Kumran Yazıtları ve Esseniler 07.11.2005

GÜVEN Tunç Tüfekçi Fotoğraftan Önce 20.10.2005


Çetinkaya Apatay Atatürk ve Masonluk 17.11.2005

MEŞALE Osman Balcıgil Türk Masonluğunun


Köşe Taşları-1 21.09.2005
İlhan Or Haçlı Seferlerinin Düşündürdükleri 05.10.2005
Ahmet Kurtaran Tekris ve Ezoterik Yorumu 19.10.2005
N. Avcı, O Baysan, A. T. Zaim,
O. Özdemir, H. Bağsız Atatürk ve M.'luk 16.11.2005

ANADOLU Ahmet Kurtaran, Kateşizm ve


Fatih Orbay Çırak Eğitimi 27.09.2005
Tuncay Bilen Mustafa Kemal Atatürk ve
Lozan (Avrupa Birliğine
Girerken) 08.11.2005

SEZGİ Mehmet Demirel Sonsuzluk ve Masonluk 04.10.2005


Naci Tugay Felsefi ve Masonik Yönü ile
Ahlâk 18.10.2005
Suat Özgül Ahlâkta Bir Evrimleşmeden Söz
Edebilir miyiz? 01.11.2005
Süreyya Öney Ahlâk, Bilimlerde Bir Rol
Oynayabilir mi? Bilimin
Ahlâkı Olur mu? 15.11.2005

94
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH
AKIL VE HİKMET Hoşcan Tura Aklın Işığında Atatürk'ü Anlamak 10.11.2005
BOĞAZİÇİ Osman Kolat Bilginin 7 Temeli (1 : Gramer) 21.09.2005
Ahmet Örs illuminati 05.10.2005
Şenol Meci Hasenat 19.10.2005
Murat Bilgili Yabancılaşma ve M.'luk 16.11.2005
YEDİTEPE ilker inal Türk Marşı 22.09.2005
Necdet Aydoğan Cumhuriyet Bayramı
Yaklaşırken 20.10.2005
Korhan Işıkel Cemal Kutay'dan
İzlenimler ile Atatürk 17.11.2005
GÖNYE Serdar Öztürk Müziğin Yaşantımızdaki Etkisi 03.10.2005
Rasih Üçgüler Quantum Fiziği ve Felsefesi 28.11.2005

GÜZEL İSTANBUL Mustafa Larçin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı 28.10.2005

GÜNIŞIĞI Fadıl Altop Disiplin ve Masonluk 24.10.2005


Z. Alasya, T. Şanad, S. Çakır Atatürk'ün Son Günleri 07.11.2005
TANYERİ Erdin Canyoron Atatürk'süz Bugün 18.11.2005
SADAKAT Salih Evcilerli Tevazu 13.09.2005
Yuda Yürüm 4 Element 27.09.2005
ilker inal Türk Marşı 11.10.2005
MARMARA V. C. Boyacı,
A. Duraduryan, A. Erzurumluoğlu Tampliyeler 03.10.2005
Ömer Bedük Ayna 17.10.2005
İhsan Argat iki Sütun 31.10.2005
Ali Serim ikinci Derece Penceresinden
F. Bacon 14.11.2005
Ahmet Metin I. Derece Çalışma Avadanlıkları 14.11.2005
DOSTLUK Ahmet Örs Masonluk Bizi Niçin
Mutlu Ediyor? 03.10.2005
ilhan Or Haçlı Seferlerinin Düşündürdükleri 31.10.2005
Behzat Rızvani Birey Hayatında Sayılar 28.11.2005
GELİŞİM Ahmet Kurtaran Tekris ve Ezoterik Tanımlanması 20.09.2005
Mehmet Kayhan Kamal iletişim Becerisi 04.10.2005
Salih Deniz Selman Tao ve Tao Te Ching Felsefesi 18.10.2005
Ahmet Kalın Masonluk ve Hukuk 01.11.2005

95
KONUŞMACI KONU TARİH
LOCASI
Atatürk ve Türk Masonluğu 18.10.2005
ONUR Nural Denker
Cavit Afacan Tefekkür Hücresi ve
Vasiyetname 15.11.2005

Türk Marşı 10.10.2005


UMUT İlker İnal
Tunç Timurkan 65 Olayları ve Masonluğa
Genel Bir Bakış 24.10.2005

Ömür Altunçizme Beynimiz Kutsal Sarayımızdır 07.11.2005

YAKACIK Ömür Altunçizme Beynimiz Kutsal Sarayımızdır 12.10.2005

Mustafa Süreyya Sezgin Farkındalılık 26.10.2005

K. Şensöz, S.Büyükerdoğmuş,
C. Erkal, T. Akşit, G. Köseoğlu,
T. Mutluay Atatürk 09.11.2005

KADIKÖY N. Varcan, F. Otacsu, AB Yolunda Bireysel


Özgürlükler 21.11.2005
Y. Yücel, A. Mungan, V. Gürer

Hür M.'lukta K.'lik Kavramı 12.10.2005


GEOMETRİ Ali Sakar
Masonlukta Hamtaş'ın Seçimi 09.11.2005
Süha Alper

DOĞU Osman Bayıksel Selam 27.09.2005

ÜLKÜM Fikret Nemli Neşeye Övgü,


Schiller'den Beethoven'e 11.10.2005

Remzi Sanver Muntazam Masonluk 25.10.2005

Orhan Çekiç Atatürk'ün Son 300 Günü 08.11.2005

Onur Öztarhan Düşünce Özgürlüğü 22.11.2005

UFUK İlker inal Tek Kişilik Ordu 13.10.2005

Kemal Çiloğlu Kuruluş 27.10.2005

DORUK i. Karlık, C. Aytak,


A. Özgener, T. T. Bozdağ,
B. Gerçeker Akıl Terazisi 20.09.2005

Can Kapyalı Bandırma Vapuru ve


Masonluk 04.10.2005

Kaya Sükan Tolerans 18.10.2005

Ömer Hülagü Masonik Etiket 01.11.2005

Semih Tezcan Anekdotlar ile Atatürk'ün


Kişiliğinin Karakteristik Yönleri 15.11.2005

ÖRS Cemil Dönmez Socrates 27.10.2005

Şeref Özkan Atatürk, Paradigma Değişimi 10.11.2005

Erden Öney Atatürk ve Kemalizm 24.11.2005

96
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH
GRANİT Yüksel Önür Tefekkür Hücresi 17.10.2005
Nubar Kazanç M.'luk, Teklif, Tahkikat,
Rehberlik Hakkında
Kısa Görüşler 14.11.2005

TESVİYE Salih Evcilerli Tesviyede Buluşalım 15.09.2005


Cevad Gürer Simyacılık 29.09.2005
ismail Örengil Sevgi, Kardeşlik, Masonluk 13.10.2005
Halit Yıldırım Kendini Bil 27.10.2005
Burçin Oraloğlu Gerçek Savaşımız Şimdi
Başlıyor: M. Kemal Atatürk 10.11.2005
SABAH YILDIZI Tuğrul Erol Atatürk ve Cumhuriyet 14.11.2005

GÜNEY Naif Timur M. Felsefesinin Uygulama


Alanına Çıkarılması 22.09.2005
Ahmet Kurtaran
Tekris ve Ezoterik Anlamı 20.10.2005
ATAYOLU Salih Evcilerli
Temessül ve Temsil 07.11.2005
A. Y. Barut, D. Levent, K. Arık,
M. Demirman, H. Y. Barut
Mustafa Kemal ve Biz 21.11.2005
ALTAR Erol Aydın
Vitriol 13.09.2005
NAR Koray Darga Jean Sibelius ve Op. 113 17.10.2005
Tuluyhan Uğurlu Masonluk ve Müzik 26.11.2005

YÜCEL E. Tınay, H. Ataşoğlu,


O. Okay, A. Orhun, Masonluğun Yazılı Olan ve
S. Ozan, Ü. Gürtuna Olmayan Kuralları 22.09.2005
Vecdi Etkin Sevgi Dizeleri 06.10.2005
Turgay Çetin Sevgi Üstüne Bir Söyleşi 20.10.2005
Murat Canyürek Masonik Değerler Açısından
Atatürk'ün Tam Bağımsızlık
ilkesinin irdelenmesi 17.11.2005
GÜZELLİK Semih Tezcan Atatürk'ün Kişiliğinin
İlginç Yönleri 17.11.2005

KURE Semih Tezcan MU imparatorluğu ve Atlantis 12.09.2005


Cihangir Gener Tufandan Önce - Tufandan Sonra
Mısır ve Mezopotamya'da
Ezoterizm 10.10.2005
Haluk Sanver Hiram Efsanesi 24.10.2005

97
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH

ilter Güney Yaradılıştan Bugüne


insan-insanın Evrimi 07.11.2005
Ekin Oyken Antik Yunan Döneminde
Ezoterizm 21.11.2005

ÇEKİÇ Turgay Çetin Sevgi Üzerine Söyleşi 20.09.2005


Ömür Altunçizme Vaat Edilmiş Ülkeye
Göçten Kesitler 04.10.2005
Murat Bilgili Yabancılaşma ve Masonluk 01.11.2005
Salih Evcilerli Tesviye'de Buluşmak 15.11.2005
Yılmaz Suner Kalfalık Nedir, Kalfa Kimdir? 29.11.2005

TAŞOCAĞI E. Tınay,
H. Ataşoğlu, S. Yanar, Masonluğun Yazılı Olan ve
O. Okay, S. Ozan, Ü. Gürtuna Olmayan Kuralları 09.11.2005
Naif Timur M.'ik Felsefenin
Kuvveden Fiile Geçişi 23.11.2005

MİMAR HİRAM Kevork S. Yüncül 18. Yüzyıldan Günümüze


Avrupa'da Mason Aleyhtarlığı 21.09.2005
Vecihi Cin Operatif Masonluk Tarihi 05.10.2005
Feyzi Cin Spekülatif Masonluk Tarihi 19.10.2005
Mehmet Bural Bir Liderin Doğuşu
"Mustafa Kemal Atatürk" 16.11.2005

ANIT Koray Darga Jean Sibelius / Opus 113 03.10.2005


Atilla Erdemli Homo Eukonomicus 28.11.2005

IRMAK Niyazi Ünal Evren ve Oluşumu 20.09.2005


Tuncer Köklü Kültür - Uygarlık Kavramı ve
Anadolu Kültürü 04.10.2005
Nihat Eligür Mısır Kültürü 18.10.2005
Kağan Erkan Atatürk ve Kültür 15.11.2005

SEBAT Doğan Ziya Başak Alşimi / Simya Sembolleri 27.09.2005

SEVGİ YOLU Yalçın Kurtoğlu Hoşgörü 10.10.2005


Atilla Vanlıoğlu Atatürk'ü Anmak ve
Anlamak 07.11.2005
Akın Candan, Hüseyin Suda 21.11.2005
Sevgi Yolu
RÖNESANS Cemil Ortaç 13.09.2005
Altın Oran
Durmuş Dündar 08.11.2005
Atatürk'ün Ekonomik Görüşleri
VEFA Süha Burçkln 09.09.2005
Masonik Hukuk
98
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH
Yavuz Güntekin Kurumsallaşma ve Biz 07.10.2005
Ahmet Özgen Spekülatif Masonluğun Mimarı
Newton ve Evreni 21.10.2005

SUR Ahmet Münir Korkut Türkiye Cumhuriyeti'nin


Kuruluşunda Müzakere
Süreci ve Avrupa 20.10.2005

AYDINLANMA Halit Kakınç Gnose 28.09.2005


Gormezano, K. Gökakın, Türkiye'de Çağdaşlaşma ve
Y. Öztürkkan, K. Ökten Masonlar 28.10.2005
Ş. C. Saruhan, İ. Zakuto, Cumhuriyet Aydınlanması ve
Z. Gökalp, G. Bezmez Masonlar 09.11.2005

Selçuk Alper Hegel Dialektik ve Masonluk 23.11.2005

AKASYA Desaguliers (Spekülatif


Cent Karacaoğlu
Masonluğun Babası) 29.09.2005
Özgür Falcıoğlu, Selim Yuna Mustafa Kemal'i Anmak 10.11.2005

ATAİZİ Tekin Özertem Masonik Öğretide Teatral


Unsurların Yeri ve Önemi 13.10.2005
Tekin Özertem insan ilişkilerinde
Kardeşlik Kavramı 13.10.2005
Ataizi Çalışma Grubu,
Sembolizma Grubu I. Derecenin Sembolizması 27.10.2005
Ataizi Çalışma Grubu,
Tarih Grubu Hiram Abif 27.10.2005

soz Burak Alper Yedi Temel Bilim 04.10.2005


Ahmet Örs Kalfa Derecesi 18.10.2005
Ahmet Örs, Selim Örs Ön. Bü. Üs. Hayrullah Örs K.'in
Sesinden 1965 Olayları 29.11.2005

AKEV Kemal Gönenç Atatürk'ün Hayatından Bir Kesit 16.11.2005

CUMHURİYET
YILDIZI Koray Darga Jean Sibelius ve Op. 113 28.09.2005
Kaya Paşakay Türk Masonluğunun Dünya
Masonluğundaki Vizyonu 12.10.2005
Alicandan Büyükçelen Kimlikler 09.11.2005
E. Yalçın, T. Şanad, Z. Alasya Atatürk'ün Son Günleri 23.11.2005

İSTANBUL Kemal Gönenç ilim ve iman Aynı Yürek ve


Beyinde Birlikte Olabilir mi?
Masonik Bir Yorum... 23.09.2005

99
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH

Kuthan Savaşçın, Tekrisin Ezoterik ve Zaman


Erol Aydın, Enver Yalçın Üstü Yorumu 22.10.2005

PETEK Mustafa Özsönmez Mandacılık ve Atatürk 10.11.2005


Hasan Tüzün Yaşam Tarzları Değişiklikleri 24.11.2005

ZAFER Arman Oymakaş 3 Rakamının


Hayatımızdaki Önemi 20.10.2005

BİLGE E. Tınay, H. Ataşoğlu,


B. Bilgili, S. Yanar, O. Okay,
S. Ozan, Ü. Gürtuna Kırık Aynanın Sırrı 12.10.2005
Tahir Nejat Eralp Öyle Bir Adam 09.11.2005
Hulusi Gülseçen Evrene Fiziki Bir Bakış 23.11.2005

KALKEDON Kemal Özdemir, istanbul Tarihi: Bizantion,


Can Baycan Konstantinapolis, İstanbul 12.09.2005
Engin Işıltan Tekris 10.10.2005
Ufuk Kayador Kibir ve Gurur 24.10.2005
Ümit Güngördü Mazeretler 24.10.2005
Ufuk Kayador Masonik Kuralların Önemi 07.11.2005
Naif Timur Atatürk ve Masonluk 21.11.2005

ERMAN E. Yalçın, T. Şanad,


Z. Alasya, Müzik: T. Tiftik,
Barkovizyon: S. Şahin Atatürk'ün Son Günleri 16.11.2005

SİMGE Emre Birkan Landmarklar 21.11.2005

LOTUS Salih Evcilerli Temessül ve Temsil 05.10.2005


Harun Kuzgun Ön. Bü. Üs. En Muh.
Cavit Yenicioğlu 19.10.2005
Şadan Ersoy Atatürk ve Masonluk 30.11.2005

KOŞUYOLU Yavuz Tezcan Kişisel Hak ve Özgürlükler ve


Avrupa Birliği 20.09.2005
Orhan Bayraktaroğlu Yakup'un Merdiveni 04.10.2005
Koray Darga Eğitimci Mason K.'lerimizden
Mustafa Necati K. 01.11.2005

KRİSTAL E. Tınay, S. Yanar,


O . Okay, A. Orkun, M.'luğun Yazılı Olan ve
S. Ozan, Ü. Gürtuna Olmayan Kuralları 11.10.2005

VITRIOL Yüksel Umuter Mason ve Hakikatin iki Veçhesi 05.10.2005


Yüksel Önür Sütunlar 19.10.2005

100
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH
KUVVET Tayfun Tür Sanat 27.10.2005
Şirfan Keskin Kuvvetin Doğuşu 27.10.2005
Hoşcan Tura Aklın Işığında Atatürk'ü Anlamak 10.11.2005
Kemal Gönenç Atatürk'ün Hayatından Bir Kesit 10.11.2005
Süreyya Sezgin Farkındalık 24.11.2005

EGERAN Turgut Derinkök Düşünce Özgürlüğü 18.11.2005


İLERİ Erdoğan Erseven Hoşgörü 17.10.2005
Murat Bilgili, Serhat Karakale, Ölümü Yenenlerin
Vedat Sözmen Hikayesi ve Atatürk 31.10.2005
E. Erentöz, E. Saylan, F. iren Kuvayı Milliye 28.11.2005

ATAÇAĞ Serdar Peksöz Zenginlik Toplum Yararına


Kullanılırsa Bir Değer Taşır 19.10.2005
Vitali Meşulam Olgunlaşma 19.10.2005
Atilla Büyüktuncay, Zihni Güler Atatürk'ten Anılar 16.11.2005

ANKARA

UYANIŞ Ayhan inal Çırak Derecesi Ritüelinden


izlenimler 18.11.2005
DOĞUŞ Teoman Güre Ya Herru Ya Merru 27.09.2005
Emin Gürol Masonluğun Yazılı Olmayan
Kuralları 11.10.2005
Serdar Erçakmak "İnsan" Atatürk 08.11.2005
YÜKSELİŞ Mesut Ertugay, Avrupa Birliği
Haluk Koç, Yalçın Karatepe Yolunda Türkiye 20.10.2005
Ali Gürsan, Orhan Şekeramber Yaşamda ve Ritüellerde Müzik 17.11.2005
İNANIŞ Sinan Yurttagül Masonik Ahlâk 10.10.2005
Burhan Apaydın Atatürk ve Türkiye'nin Bugünü 14.11.2005
ismail Bayar Günümüzden Yunus Emre'ye
Bakış 28.11.2005
BİLGİ Mustafa Özgüç Etik ve M.'luk 21.09.2005
BARIŞ Erhan Bakır Rusya'da Masonluk 17.10.2005
Kağan Uğur Temel,
Hakan Sadekarabacak Dünyada Mortgage Sistemi 07.11.2005

101
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH

YILDIZ Levent Köylü M.'lukta Mitoslar ve Ezotehzm 08.09.2005

Cihangir Gener Tufan'dan Önce Tufan'dan Sonra 22.09.2005


Altay Birand M.'luğun Dört Erdemi ve
Kendini Bilmek Düsturu 13.10.2005

Remzi Sanver Muntazam Masonluk 27.10.2005

Zeki Özdilekcan, Atatürk'ün Kültür ve


Yılmaz Erdemci Uygarlık Anlayışı 10.11.2005

Oktay Ergin Işık Doğudan Yayılır 24.11.2005

ÇANKAYA ilhan Gürelli, Antimasonik Görüşler ve


Nurettin Tunçkale, Ali Canoğlu Nedenleri 14.10.2005

Ahmet Akpınar Aydınlanma Devrimi


Doğrultusunda Atatürk ilkeleri 11.11.2005

Acar Tekinel Uygulayamadıklarımız 29.11.2005


ARAYIŞ

ÜÇGÜL Metin Ger Rosslyn Tapınağı 26.10.2005


Alper Ömeroğlu Yaşamımızda Tanıtımın Rolü 09.11.2005

AHİLER Tosun Saral Atatürk ve Hakikat 10.11.2005

Tankut Ünal Üstad 17.10.2005


ÇAĞ
Hamit Hancı Ölüme Felsefi Bakışlar 31.10.2005

GÖNÜL MİMARLARI Gazanfer Can Bir Mason Gözüyle Hayat 18.10.2005

Metin imir insan Olmak, Mason Olabilmek 01.11.2005


Seyhun Tunaşar Türk Ulusal Masonluğunda
1935 Uykuya Yatma Olayı 15.11.2005

EŞİTLİK Ahmet Kurtaran Tekris ve Ezoterik Anlamı 08.11.2005

ANKARA H. Bilgen, Hür Masonluğun


A. S. Karaalioğlu, S. Ö. Savaş Temel ilkeleri III 21.10.2005

YUNUS EMRE Derya Yücel Merkez Bankacılığının


Dünya'da ve Türkiye'deki
Gelişimi 26.09.2005
R. Şamih Demli iletişim ve Benlik 10.10.2005

Bingür Sönmez Sarıkamış Destanı 14.11.2005

İLKE Halit Yıldırım İlericilik-Gericlllk-Muhafazakarlık-


Tutuculuk ve Bu Kavramlara
M.'luğun Bakışı 23.09.2005
Metin Atamer Tanıdığım Zeki Belgin 14.10.2005

Cengiz Gürsu, Cem Sezgin, Özgürlük ve Bağımsızlık:


Ufuk Özlü, Aytuğ Atabek "Atatürk Diyor ki..." 11.11.2005

102
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH
ATANUR Halit Yıldırım İlericilik-Gericilik 19.09.2005
Mehmet izli Duygusal Zekânın Önemi ve
Yeri 03.10.2005
Derya Özalp
Atatürk ve Gençlik 07.11.2005
ÇUKUROVA Türker Özbelli
Tefekkür Hücresi 13.09.2005
ERDEM Ateş Akyüz
Masonluk ve
Kardeşlik Dayanışması 04.10.2005
Mehmet Özdemir, 3 Ekimden Sonra Avrupa
Ahmet Mutlu, Bayram Kaçar
Birliği Yolunda Son Durum 18.10.2005
Asım Akin
Tanıtım ve Açılım 01.11.2005
Koray Darga
Jean Sibelius (Çağımızın En
Büyük Mason Müzisyeni) 15.11.2005
Teoman Güre
Tekris Töreninde Geçen
Diyalogların Kuran-ı Kerimle
Benzerliği 29.11.2005
DENGE I. Selim Kural Kim Kime
(Sait Faik Abasıyanık) 27.09.2005
Barış Bağırsakçı Fikret Mualla'dan Semiha
Berksoy'a Mektup -
Füsun Özbilgen 25.10.2005
Orhan Buldaç Oğullarıma Mektuplar:
Mahmut Şevket Esendal 08.11.2005
Sedat Yerli
Denemeler Seçkisi:
Gürsel Aytaç 22.11.2005
DOĞAN GÜNEŞ Turgut Yalçın Teknoloji ve M.'luk 26.09.2005
Özden ileri Hasenat 10.10.2005

TOLERANS Altay Birand Kadim Mimarlık ve M.'luk 28.09.2005


Ziya Tanalı Mekan Sanatı ve M.'luk 26.10.2005
Ercüment Yürütün, Ali Demirdağ Atatürk ve Beklentileri 09.11.2005
Salih Tugay Masonluğun Geçmişe Dayalı
Sosyal, Teolojik ve Düşünsel
Verilerine Kısa Bir Bakış 23.11.2005

KUTUP YILDIZI Tevfik Küçükpınar Uyulması Gereken Disiplin 20.10.2005


B. Tekgil, F. Yardakul, L. Özayer, Mason Kavramı,
N. Bayamlıoğlu, E. Erdoğan Evrensel Amaç 17.11.2005

ÜÇNUR Seyhun Tunaşar 1935 Uykuya Yatma Olayı 10.10.2005


Celalettin Değirmencioğlu Masonların Kurmak istediği
insanlık Mabedi 14.11.2005

103
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH

Burçak Kayhan Masonlukta ilk ve Son Adım 28.11.2005

BAŞKENT Oktay Solak Cumhuriyet ve Demokrasi 17.10.2005

GÖKKUŞAĞI Halit Yıldırım Gerçek, Doğru,


Hakikat Kavramları 30.09.2005
Üner Çakıcı En Muh. Necdet Egeran K. 07.10.2005
Alpay Azaz Semboller ile Yolculuk 21.10.2005
Atilla Eriş Evrensel Sırlar ve Masonluk 18.11.2005

HOŞGÖRÜ ihsan Delilbaşı Masonik Görevlerimiz 05.10.2005


Yaşar Aysev Masonik Etiket 19.10.2005
Seyhun Tunaşar islamiyette Batınilik (Ezoterizm) 30.11.2005

ANTALYA E. Tınay, S. Yanar,


O. Okay, A. Orhun, Masonluğun Yazılı Olmayan
S. Ozan, Ü. Gürtuna Kuralları 20.10.2005

EKİN Ali Savaş Tarih Boyunca K.'lik Cemiyetleri 18.10.2005


Engin Bellisan Cumhuriyet'in Kuruluş ilkeleri
Açısından Bugünün
Değerlendirilmesi 15.11.2005
Metin imir Önce insan, Sonra Mason
Olabilmek 29.11.2005

YÖRÜNGE Ali Murat Vural Osmanlı'nın Sönüşü ve


Cumhuriyetin Aydınlanması 11.10.2005
Turgut Aksoy Gerçek Bir Erdemi Kendi
İçimizden Başka Bir Yerde
Bulamazsınız 08.11.2005
Atilla Çatak Doğudan Sesler 22.11.2005

PERGEL Mahir Tuğutlu, Ünal Şahin Fast-Food Gerçeği 20.09.2005


Vefa Uysal Hatay Meselesi ve Atatürk 15.11.2005
Ali Selçuk Antik Çağ Felsefesine Giriş 29.11.2005

UYUM S. Minican, A. Yoloğlu,


T. Şenyuva Tiyatro ve M.'luk 08.09.2005
M. Kıcıman, M. Topsakal,
B. Yaşacan Yaşamak ve Ölmek Üzerine 22.09.2005
B. Çetiner, L. Atamer, Masonik Terminolojinin
B. Bağdatlı Açıklaması 27.10.2005
T. Uraz, R. Güller, Mustafa Kemal ve
B. Özmut Anadolu Devrimi 10.11.2005
D. Gökşin, K. Bağdatlı Vasiyetname ve Anlamı 24.11.2005

104
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH
AND ilker inal Türk Marşı 27.10.2005
Tufan Subaşı Hayata Dair 24.11.2005

ESKİŞEHİR Tamer Yılmaz Kimliğimiz 24.10.2005

ÇINAR Alp Korkut Perçin Masonik Mitler 29.09.2005

EVRİM Mehmet Araç Türkiye'de Petrol 03.10.2005


Ergun Tümer Avrupa Birliği 17.10.2005
Çetin Gökhan Karakurt Avrupa Birliği 07.11.2005

PUSULA Nüvid Özden Ben Varım ve Devam Ediyorum 19.10.2005


Sedat Tenik Spekülatif M.'luğun Gelişimi
Esnasındaki Çekişmeler ve
ingiltere Bü. L.'sının Kurulması 16.11.2005

ODAK Halit Yıldırım Gerçek-Doğru-Hakikat


Kavramlarının Açılımı,
Değerlendirilmesi ve Bu
Kavramlara M.'luğun Bakışı 15.09.2005

DEFNE Y. Yavuz Gürsoy Büyük Ortadoğu Projesi 21.09.2005


M. Uğur Sezer Zamanı Yönetmek 05.10.2005
Eftal Ceritoğlu Adaletsizliği işleyen Çekenden
Daha Sefildir 19.10.2005
BİLİM Ahmet Özbalkan, Salim Koç Şiirler ile Atatürk 09.11.2005
Halit Yıldırım Değişim, Gelişim ve M.'luğun
Kavramsal Boyutunun
incelenmesi 23.11.2005

ÖZGÜRLÜK Oğuzkan Bölükbaşı Einstein ve Görelilik Kuramı 11.10.2005


Bülent Akçamete Aydınlık Nedir?
Aydın Kimdir? 08.11.2005
Evren Y. Geniş Ekin ve Uygarlık 22.11.2005
MOZAİK Halit Yıldırım Sevginin Algılanışı ve
K. Sevgisi 11.11.2005

ÇAĞRI İlgaz Arnaz Mesleğimizin Kadim Kökenleri 25.10.2005


Ayhan Sefa Akay Teklif ve Tahkikatın
M.'lukta Önemi 25.10.2005
Ahmet Kurtaran Tekris ve Ezoterik Anlamı 08.11.2005
Can Arpaç Kardeşlikle Dostluğun
Kucaklaştığı Geometrik Nokta 22.11.2005

105
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH

HİTİT GÜNEŞİ Asım Akin Görünmeyen Kolej 12.09.2005


Teoman Güre Ya Herru Ya Merru 26.09.2005
Yaşar Aysev Masonik Etiket 10.10.2005
Yahya Zabunoğlu Atatürk ve Demokrasi 24.10.2005
Okan Işın Operatif M.'luk ile Spekülatif
M.'luğu Birleştiren Süleyman
Mabedi Sembolizması 14.11.2005
R.Tuncalp, A. Ecevit, H. Özüdoğru, Süleyman Mabedi ve Üzerinde
S. Erkoca, N. Bizim, S. Bengür Yaşamış Medeniyetler 28.11.2005

BİRLİK Erdem Özsınmaz Neden Buradayız? 20.09.2005


Emin Çulhacı Taoizm, Konfüçyizm ve
Mesleğimiz 04.10.2005
Turan Yıldırım insanlık ve Sevgi Mabedi 18.10.2005
Ali Gürsel, (insan) Masonik Açıdan insan,
Hüseyin Baş, insanın insanla ilişkisi, Bilimsel ve
Caner Toksöz Sosyolojik Açıdan insan 01.11.2005
Unsal Yavuz Atatürk ve Cumhuriyet 15.11.2005

TAN YILDIZI ismail Hamit Hancı Yılan Hikayesi - 2 10.10.2005


Gazanfer Can Bir Mason Gözü ile Hayat 24.10.2005
Unsal Yavuz Atatürkçülük ve
Atatürkçülüğün Vazgeçilmezliği 14.11.2005
Bingür Sönmez Sarıkamış 28.11.2005
ŞAFAK Yaşar Aysev Masonik Etiket 13.11.2005

SİMURG Orhan Pazarcık Hiyerarşiler Neden Güçlüdür? 30.11.2005


SEDİR AĞACI Sedat Işık Atatürk ilkeleri ve Masonluk 23.09.2005
Yüksel Önür Tefekkür Hücresinden...,
Yemine... 14.10.2005
D. Koç, S. Işık, M. Tozluyurt Cumhuriyet ve M.'luk 28.10.2005
S. Erdemli, E. Deva, N. Özer Atatürk ve Masonluk 11.11.2005

BİRİKİM Hüseyin Üstün ilahi Dinler Üzerine 12.10.2005


M. Şahinoğlu, A. ihsan Karahan,
Behçet Coşar Işık Sofrası 26.10.2005
irfan Bayar, Tolunay Uz Mustafa Kemal Atatürk 09.11.2005
Özden Anıl M.'lukta Yazılı Olmayan Kurallar 23.11.2005

AYDINLIK Tamer Talu Neden Ezoterik Yaklaşım 12.10.2005


Yılmaz Duruoğlu Erdemsel Sembolik
Yansımalar 26.10.2005

106
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH
Mustafa Karakaş Kardeşlerim Uyanık ve
Dikkatli Olunuz 09.11.2005
Derya Dem'ırçeken Landmarklar 23.11.2005
KAYNAK Ahmet Bilgin Türk M.'luğunun Sancılı Yılları;
1965-1966 14.09.2005
Ahmet Tuncay M.'luk ve Mükemmellik Modeli 28.09.2005
Ahmet Sürmeli Nuh Tufanı ve M.'luğa Etkisi 12.10.2005
Yaşar Aysev Masonik Etiket 26.10.2005
Namdar Uluşahin M.'ik Tarihten: Gnostikler 09.11.2005
Asım Akin Görünmeyen Kolej 23.11.2005

SAĞDUYU Hüseyin Turner Türk M.'luğunun Doğuşu 28.09.2005

İZMİR

İZMİR Ergün Aybars Talat Paşa 22.09.2005

NUR Aydın Şanlı Sevgi ve Mutluluk 27.09.2005


Necdet Yetim M.'lukta Saygı 25.10.2005
H. Gedik, K. Gülsular, H. Gülsen M.'ik Erdem ve Saygı 08.11.2005

PROMETHEE Nelson Arditi Franmason-Casanova 05.10.2005


Murat İnal, Serhat Yalamanoğlu ittihat ve Terakki 19.10.2005
Muh. Doğan Dirik Türk M.'luğunun
iskoçyadaki Kökenleri 16.11.2005
Serkan Odaman 1717 Anderson Anayasası 30.11.2005
GONUL Sunay Akın Söyleşi 29.09.2005
Baha Zengel Benlik 29.09.2005
Uygar Omay Bencillik 29.09.2005
Mert Özbakkaloğlu Kemalizmin Günümüz
Koşullarına Açılımı 10.11.2005
Bülent Alanya Beş Köşeli Yıldız 24.11.2005
Tolga Köse Üç Büyük Nur 24.11.2005
İRFAN 2005-2006 Dönemi Çalışma
Salim Arslanalp
Programı 03.10.2005

UMIT Işığa Yürüyüşün Seyir Defteri 27.09.2005


Güngör Kavadarlı

107
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH

EPHESUS Abbas Türnüklü Gelişmenin ilk Adımı


Kendini Bilmektir 10.10.2005
Nesim Teri Aradığımız Gerçek 21.11.2005

EYLEM Korkut Keskiner Sol Gözümüze Ne Oldu? 26.09.2005


Doğan Dirik M.'luğun iskoçyadaki Kökenleri 24.10.2005
Bahri Öztürk Atatürk ve Çağdaşlık 07.11.2005
Sinan Can Tefekkür Hücresinin Mabette
Canlandırılması 21.11.2005

MANİSA Tahir Berberoğlu Sır Saklama ve Ketumiyet 16.11.2005


Vural Ceyhun Atatürk ve Kültür 30.11.2005

EGE Levent Özbakkaloğlu Eylemde M. 29.09.2005


Hasan Kubilay Hamtaş 13.10.2005
Erol Olcaş Ç. Avadanlıkları 13.10.2005
Mert Özbakkaloğlu Kemalizmin Günümüz
Koşullarına Açılımı 10.11.2005
Halil Pazarlı Tekris intibaları 24.11.2005
Şeyda Çetin M.'luk ve Toplum 24.11.2005
F. Ergönen, N. Avşar, Ö. Ayanoğlu Kal. Derecesi Avadanlıkları 29.11.2005
A. O Doğru, U. Tosuner, H. Çetinalp Kal. Derecesi Ritüeli 29.11.2005

IŞIN Teoman Gürgan Yazılı ve Yazılı Olmayan Kurallar 26.09.2005


Nihat Demirkol Evrensel Atatürk 07.11.2005
Özgür Dikkaya M.'lukta Disiplin ve Hoşgörü 24.10.2005
Önder Çetin M.'lukta Sır Saklamak,
Bağlılık ve Uyum 24.10.2005
Levent Demirağlı M.'luk Öğretisini Niçin
Sembollerle Yapar? 24.10.2005
Eray Kara Benliğe Hakimiyet Akıl ve
Hikmetle Olur 24.10.2005

BAŞARI Ali Barutçu Phi Sayısı 03.10.2005


Sabahattin Sakıpağa Hırslarımızdan
Arınabilirmiyiz? 17.10.2005
Yiğit Özyiğit M.'lukta Disiplin 31.10.2005
Mustafa Ülkü Caner Lâik Düşünce ve M.'luk 14.11.2005

ÜÇSÜTUN Serdar Çilek Bilişim Çağı ve M.'luk 22.09.2005


Emre Kumral Akıl ve Bilim 20.10.2005
Hamit Hancı Ölüme Felsefi Bakışlar 17.11.2005

108
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH
KARŞIYAKA Melih Çiftçikara M.'ik Disiplin 05.10.2005
Koray Şayer Neden Buradayım? 24.10.2005
Bahri Öztürk Atatürk 07.11.2005
Ziyanur Hasbay Aynada Gördüklerim 21.11.2005
Ahmet Danışman Mevki Hırsı 21.11.2005

BODRUM E. Tınay, H. Ataşoğlu, Masonluğun Yazılı Olan ve


O. Okay, S. Gürtuna, Z. Kürküt Olmayan Kuralları 08.09.2005
Tamer Çınaroğlu Paylaşım Sanatı 01.10.2005
İzzet Evin M.'luk Hakkında 27.10.2005

KORDON Yılmaz Saraçoğlu Aradığım Güzellikler 22.09.2005


Özkan ipek Tahkikat intibaları 17.11.2005

DOGA Unsal Turan Beklentilerimiz ve


Sorumluluklarımız 05.10.2005
Mesut Ayan Sevgi 19.10.2005
Fatih Kaytmaz M.'lukta Devam ve Terfi 16.11.2005
Ali Haydar Sucuoğlu Zenginlik ve Mevki Hırsı 30.11.2005

TAN Orhan Demirağlar Toprak 27.09.2005


Mehmet Kayalı Ateş 25.10.2005
Haluk Gezmez Ülkü Mabedi 25.10.2005
Yıldırım Tanıl Hamtaş 25.10.2005

OCAK İbrahim Acar Harici Alemde Bir M.'a Yakışır


Şekilde Davranabiliyor muyuz? 29.09.2005
Tolga Helvacı Yazılı Olmayan Kurallar 13.10.2005
Mustafa Hepekiz Sevgi, Hoşgörü ve Samimiyet 13.10.2005
Nail Tenli Düşünce Özgürlüğü ve Lâiklik 13.10.2005
Süleyman Doğu Kemalizmin Günümüz Koşullarına
Açılımı 10.11.2005

ŞAKUL Mehmet Saim İzli Duygusal Zekânın Yeri ve


Önemi 17.10.2005
Baki Çetinyürek M.'ik Kazanımlar ve Beklentileri 31.10.2005

MARMARİS Figen Kuter Delta İçinde Göz 06.10.2005


Oktay Kural Doğruluk ve Hakikat Işığında
M.'luk 24.11.2005
NOKTA Bülent Ordukaya İnsan Ne İster? 03.10.2005
Eya Levi Geometri ve M.'luk 17.10.2005

109
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH

Tayfun Uzel Aynada Görünen Eser 17.10.2005


Mehmet Haksever M.'luk Nedir. 31.10.2005
Remzi Sanver Muntazam M.'luk 14.11.2005
E. Tınay, H. Ataşoğlu, M. Çetinkol, M.'luğun Yazılı Olan ve
O. Okay, S. Ozan, Ü. Gürtuna Olmayan Kuralları 28.11.2005

İMBAT H. Ozan Torun Vitriol 29.11.2005


O Kemal Pehlivanoğlu M.'lukta Aile Kavramı 29.11.2005

NİRENGİ Lütfü Apaydın Ölümün Ötesine Geçmek 13.10.2005


Mehmet izli Duygusal Zekânın Yeri ve
Önemi 17.10.2005

AGORA Uğur Coşkun Neden Ahlâklı Olmalıyız? 22.09.2005

IŞIK Bülent Yıldırım, Erdal Karasu M.'lukta Dünden Bugüne


Erdal Özışık Değişenler 03.10.2005
Berkhan Savaşçın Zaman 17.10.2005
Kaan Uçar Herşeyin Başı Sevmektir 31.10.2005
Murat Seyhan M.'luğun Dört Erdemi 31.10.2005
İ. Çağlayan, Y. Güvenen,
M. G. Kapani Türkiye Cumhuriyeti 28.11.2005

FETHİYE Övünç Pamir Ceviz Sembolizması 20.09.2005


Sabit Ağaoğlu M.'lukta Sevgi, Vefa ve
Fedakârlık 08.11.2005

TERAZİ Burak Kanat M.'luk Hakkında Yakın


Çevrenizin Görüşleri 29.09.2005
Abdurrahim Derbent Neden M.'luk 29.09.2005
Tolga Vural M.'luktan Beklentileriniz 13.10.2005
Salih Mertan Harici Gözüyle M.'luk 13.10.2005
Önder Şenocak Vasiyetname 27.10.2005
Ziya Aksan Kavramlar Üzerine
Bir Çalışma 27.10.2005
Erol Güneri Kemalizmin Günümüz
Koşullarına Açılımı 10.11.2005
Ergun ilkay Antik Misterler 24.11.2005

SENTEZ Ercüment Akiş M.'lukta Sembolizmanın


Önemi ve Gelişimi 18.10.2005
Ali inceçay M.'lukta Üç Nokta 18.10.2005
Ahmet Uğurata M.'da Evrensel K.'lik Nedir? 15.11.2005

1 10
LOCASI KONUŞMACI KONU TARİH
Hakan Cem Sanatta Güncel Yönelişler ve
M.'luk 15.11.2005
Erkan Onur M.'luğun Yazılı Olmayan
Kuralları 29.11.2005
İzzet Yürür M.'ik Sembolleriyle Sihirli Flüt 29.11.2005

KUŞADASI Erkan imrek insan ve Sevgi 14.09.2005


Zeki Alasya Rıza Tevfik 28.09.2005
Erdal Işık Atatürk 09.11.2005

ÖZVERİ Cengiz Yesugey 2 1 . YY.'da Türkiye - AB


ilişkileri ve Kemalizm 09.11.2005
Remzi Sanver Ritüellerimiz Üzerine 30.11.2005

HERMES Alper Kartal insanlığın İçine Sığınacağı Bir


Eser Yaratmak Eğer Aynadaki
imajınız ise, Eser Nerededir? 10.10.2005
Tanıl Adalı Atatürk ve Milli Eğitimdeki
Desteği Mustafa Necati K.'imiz 07.11.2005
Uluğ Atasoy Hakikati Aramak Kendini Bilmek
Suretiyle Başarabilecek
Zorlu Bir Çalışmadır 21.11.2005

PAMUKKALE Ünlü Yukaruç insanın Sorumluluğu 28.09.2005


Cemil Çetintürk Merhaba 12.10.2005

111
ARAMIZDAN AYRILANLAR

DOĞUM YERİ TEKRIS İNTİKAL


ADI SOYADI VE TARİHİ TARİHİ LOCASI TARİHİ

Vasıf Tuzlacı istanbul 1924 05.05.1956 İdeal 23.10.2004

Haluk Uzel Ankara 1927 04.06.1984 Atan ur 12.06.2005

Sadrettin Balaman Erzurum 1942 20.10.1986 Boğaziçi 15.06.2005

Halit Kazılcı Manisa 1915 20.11.1972 Karşıyaka 17.06.2005

Burhan Evrenosoğlu istanbul 1915 19.11.1952 Defne 18.06.2005

Oğuz Herkmen Bursa 1923 02.11.1970 Delta 21.06.2005

Süleyman Tanyalçın izmir 1929 11.06.1974 Nur 24.06.2005

Mehmet Dilber istanbul 1945 17.10.1968 Kardeşlik 28.06.2005

H. Cavit Ayçan Rize 1923 27.10.1981 Yücel 11.07.2005

Erdal Ünal Artvin 1943 28.02.1990 Tolerans 21.07.2005

Erdoğan Sütunç İstanbul 1931 22.11.1972 Koşuyolu 09.08.2005

Şefik Seçkin Saray 1931 15.12.1971 Bilgi 29.08.2005

Burhan Engin Edremit 1925 30.04.1982 Müsavat 28.09.2005

Murat Malkoç Sivas 1959 04.02.1994 istanbul 23.10.2005

Arda Aykanat İzmir 1945 18.04.1978 Nur 30.10.2005

Şenel Bünül Tokat 1940 22.11.1972 Gelişim 07.11.2005

Argun S. Çoban Ankara 1932 11.09.1981 Mozaik 11.11.2005

HİÇ BİR ŞEY Ö L M E Z - HER ŞEY Y A Ş A R


Eb. Maş.'a intikal eden Kardeşlerimize Ev.'in Ul. Mi.'ndan sonsuz mağfiret,
kederli ailelerine ve bütün Kardeşlerimize sabırlar dileriz.

112
Bulletin of the G r a n d Lodge

of Free a n d Accepted M a s o n s o f T u r k e y

ISSN 1301-2762

C O N T E N T S

4. Grand Officers Meeting No: 6,


February 24, 1952 Suha UMUR

23. The Royal Society a n d H o w It

Triggered the Enlightenment Celil LAYİKTEZ

37. The Jacop's L a d d e r Tamer AYAN

59. Ideas a b o u t a 2 0 Years Perspective Semih TEZCAN

67. Bro. John Theophilus Desaguliers Cent KARACAOĞLU

79. T h e G e r m a n " Q . C." L o d g e

Principles a n d Constitutions Hasan AKDENİZ

91. N e w s f r o m Lodges Mimar SİNAN

112. Obituaries Mimar SİNAN

Address : 25, Nuruziya Sokağı — Beyoğlu / İSTANBUL

YEAR: 2005 N O : 136

You might also like