Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 28

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

MODA TASARIMI ANABİLİM DALI

KİTLE PAZARI VE DEĞİŞEN EROJEN BÖLGELER MODA


KURAMLARININ SOSYAL MEDYA İLİŞKİSİ ÜZERİNE
ARAŞTIRMA

ARAŞTIRMA PROJESİ

ERHAN ATABEK

DERSİN ÖĞRETİM ÜYESİ

DOC. DR. NURGÜL KILIÇ

KONYA 2021
2

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

1. MODA KAVRAMI VE MODA KURAMLARI…...………….……………...3

1.1 Moda Kavramı……………….……………………………………….…3

1.2 Moda Kuramları..….……………..……..…….……………....………...4

1.2.1. Tabana İnme Kuramı………………...…….…….…….………..4


1.2.2. Kolektif Seçim Kuramı………….………..…..….……..……….5

1.2.3. Kitle Pazarı Kuramı……….……….……………..……………..5

1.2.4. Değişen Erojen Bölgeler Kuramı………..……….………….….7

1.2.5. Alt Kültür Etkisi Kuramı…………………….…..…….……….10

2. SOSYAL MEDYA VE MODA KURAMLARI İLİŞKİSİ..………………...10

2.1 Sosyal Medya’nın Ortaya Çıkışı ve Kitle İletişimindeki Yeri….……11

2.2 Sosyal Medya Kitle İletişimi ve Çapraz Yayılım Etkisi ……...….….12

2.3 Değişen Erojen Bölgeler Bağlamında Sosyal Medya……………..…13

2.4. Konu ile İlgili Araştırmalar………..….……………………………..17

2.5. Araştırmanın Amacı……….………………………………………...19

2.6. Araştırmanın Önemi……………………….………………………...19

3. YÖNTEM………………………………………………………………………21

3.1 Araştırmanın Modeli…………………………………………………21

3.2. Evren ve Örneklem…………………………………………………………21

3.2.1. Araştırmanın Evreni…………………………………..………21

3.2.2. Araştırmanın Örneklemi………………………………………21

3.3. Veri Toplama Tekniği…….….……………………………………………21

3.4. Veri Analiz Tekniği………………..………………………………………21


3

3.5. Kapsam ve Sınırlılıklar…..…..…………….………………………………22

3.6. Sayıltılar……………………………………………………………………22

3.7. Tanımlar……………………………………………………………………22

4. KAYNAKLAR………………………………………………………………...23

5.EKLER…………………………………………………………………………25

1. MODA KAVRAMI VE MODA KURAMLARI

1.1 Moda Kavramı

Moda kavramı ilk olarak 1568 tarihli Oxford İngilizce Sözlüğünde “mevcut
zaman diliminde toplum tarafından benimsenen kıyafet biçimi” olarak belirtilmiştir.
(Evecen, 2015:217) Latincede “modus” yani “yöntem” ve “usul” kelimesinden
türetilen moda, belirli bir çağdaki stile veya baskın zevke karşılık gelmektedir. Moda
teriminin “yerinde duramayan değişiklik” anlamını edindiği zaman dilimi ise on
altıncı yüzyılın sonlarına tekabül etmektedir (Jones ve Stallybrass, 2007: 58; Zenk,
2003:10). Moda aslında toplum tarafından bir süre için yeni kalan ve diğerleri
tarafından taklit edilen bir kavramdır. Bu olgu kendi içinde süreklilik arz ederken,
sürekli yenileşmeyi aynı zamanda da farklılaşmayı da sembolize etmektedir. Moda
bir yandan yayılma özelliği gösterirken diğer bir yandan ise hızlıca değişim gösterir.
Çevreyi diğerlerinden kesin bir şekilde ayırırken moda aynı zamanda kişilerin de
birbirini taklit etmesine vesile olur. Bu bağlamda Moda, kişilerin farklılık arayış
içinde olmasına rağmen bir yandan da farklılaştırırken, aynı zamanda da topluluklara
yayıldıkça aynılaştırmaktadır. Bireylerin hep diğerlerini taklit etmesi, zaman zaman
da birbirleriyle olan ilişkilerinde de birtakım değişikliklerin yaşanması ise sürekli
değişim içerisinde olan modanın toplum genelince “daha iyi” algısı, bireyler üzerinde
hep daha iyisine ulaşma çabası, aslında bireylerin yeni olarak adlandırdığı nesneleri
elde etme düşüncesi ve anlık değişen isteklerine dayanmaktadır.

Moda, insan varlığının var olduğu her yerde kendini belirli kalıplar ile
göstermektedir. Kültürel değerler ve bu değerlere atfedilen anlamlar, eşyalar ve
elbiseler de hayat bulmuştur. Zaman geçtikçe gelişen toplumlarla birlikte bu kültürel
değerler de farklılaşmaya başlamıştır. Farklı kültürlerin ortaya çıkardığı moda
kodları var olan değerlere rağmen kendi hegemonyasını ilan etmiş olur. Dolayısıyla
4

moda süreci içerisinde nesnenin sunulması, kabul görmesi ve sonrasında


reddedilmesini beraberinde getirir.

1.2 Moda Kuramları

Moda daha çok sözel anlamıyla kişileri etki alanına almıştır. Yenilik, heyecan ve
eğlence kavramları, farklı olanı yeni bir şeyi ortaya koyma amacıyla birlikte moda
kavramı genel anlamda giysiler ile eşleşir hale gelmiştir.

Moda kuramlarının ortaya çıkışı aslında tüketim toplumunda bireyin ihtiyaçlarını


karşılanmasından çok statü ve prestij belirlemeye yarayan göstergelerin
oluşturulmasından, moda olgusunun yeni yayılım alanları ile daha geniş kitlelere
ulaşmasına hizmet etmektedir. Modaya uygun olarak tüketimlerini gerçekleştiren
bireyler, bir yandan toplumsal kabul sağlamaya çalışırken, diğer yandan tüketimlerini
kolayca sergileyebilme ve kimlik oluşturmada etkili bir araca sahip olmaktadırlar.

Modanın herhangi bir zaman diliminde ortaya çıkmasıyla birlikte sürekli değişim
özelliği birçok kuramcı tarafından ele alınmış olup, modanın nasıl ve neden değiştiği
fikri üzerinde farklı görüşler ortaya atılmıştır. Moda döngüleri ve moda
yönelimlerinin temelini oluşturan bu görüşler çalışmanın devamında başlıklar
halinde ele alınmaktadır.

Moda teorileri üzerine çalışmalar toplam beş başlık altında toplanmaktadır. Ertürk
(2011)’e göre bu teoriler Kolektif Seçim Kuramı, Tabana İnme ya da Sınıf Farklılığı
Kuramı, Kitle Pazarı Kuramı, Değişen Erojen Bölgeler Kuramı ve Alt Kültür Etkisi
kuramı ya da Tavana Tırmanma Kuramı şeklinde ifade edilmektedir.

Bu çalışmada moda kuramlarına kısaca değinilecek özellikle kitle pazarı ve değişen


erojen bölgeler kuramları ile sosyal medya ilişkisi irdelenecektir.

1.2.1 Tabana İnme Kuramı

Simmel ve Veblen tarafından ortaya atılan bu kurama göre moda


döngüsü, moda olan ürünün ortaya çıkıp toplumdaki üst sınıflar tarafından
kullanılmaya başlanmasından, toplumun daha alt sınıflarına kadar inmesine kadar
geçen zaman içinde üst sınıfların alt sınıflardan kendilerini farklılaştırmak için yeni
modalar üretmesinden meydana geldiği olgusuna dayanmaktadır (Davis, 1997:126).

Ayrıca sosyolog Simmel’e göre modanın değişim hızı ile toplumdaki


asabiyet derecesine biribiriyle ilişkilendirilmiştir, buna göre toplum ne kadar
sinirliyse moda da o kadar hızlı bir değişim içinde olmaktadır, farklılaşmanın
çekiciliğine duyulan ihtiyaç asabiyetin artmasına eşlik eder. Bu değişimlerin
arkasından yeni değişimler dört gözle ve sinirlilik halinin tavan yaptığı bir durumda
5

beklenir hale gelirken aynı zamanda moda olan şeyin de ne kadar hızlı yayılırsa aynı
hızla da kendi sonunu hazırlamış olduğunu savunur. Simmel in moda hakkındaki
görüşüne göre eskiden yapıldıktan sonra moda olan nesneler günümüzde moda
olması için üretilmektedir (Frisby, 2003: 28). Bu görüşe benzer şekilde, Veblen’in
(1899) göze çarpan tüketim vurgusu statünün ekonomik zenginlik ve modanın bir
ürünü olduğunu doğrulayan esas olarak zenginler sınıfının bir uygulamasıydı.

Tabana İnme, bir diğer adıyla sınıf farklılığı kuramının düşünürlerine


göre, moda döngüsünü üst sınıflar kendilerini alt sınıflardan farklılaştırma durumu
üzerine bina etmişlerdir. Bu kuram, diğer moda kuramcıları tarafından eleştirilmiş ve
yeni kuramların doğmansa yol açmıştır. Bu kuramlardan birisi ‘Kolektif Seçim
Kuramı’dır (Ertürk, 2011:8)

1.2.2 Kolektif Seçim Kuramı

Blumer tarafından öne sürülen bir kuram olan ‘Kolektif Seçme


Kuramı’; “Tabana İnme Kuramı”na karşı öne sürülen bir kuramdır. Bu kuramda
moda öncülüğü üst sınıflarla sınırlandırılmamış pek çok bireyin beğenilerinin
kesiştiği kolektif seçim süreci olarak görülmüştür. Bu sayede süreç içinde birçok
yeni tarz üretilmekte, tüketicilerin beğenileri bu tarzların etrafında toplanmakta ve bu
da yeni tarz moda olmaktadır. Blumer’in bakış açısına (Davis, 1997:133) aşağıdaki
sözleriyle açıklık getirmektedir.

Kolektif Seçim Kuramı’nın asıl önemli noktası ise modayı kendi


kendine var olan bir sosyal fenomen şeklinde sunmasıdır. Bu bağlamda üst sınıflar
moda sürecinin dışında düşünülmez zira Tabana yayılma kuramındaki gibi modanın
belirleyicisi üst sınıflar değildir, onlar sadece olanakları sayesinde modanın geliştiği
alanın ilk uygulayıcıları olarak değerlendirilirler. Kolektif Seçim Kuramı için Blumer
bazı özelliklere değinmektedir. Bu özelliklerden ilki modanın tarihsel devamlılığıdır.
Her moda öncekilerin devamı şeklinde yeniden meydana gelir. Aynı zamanda moda,
‘moda yönelimi’ kavramı doğrultusunda bir devamlılık içinde ortaya çıkar. Bir diğer
ilişkili özellik de modanın modernlikle olan ilişkisidir. Ayrıca moda her zaman
çağının ruhunu yansıtan kolektif bir beğenidir. Sınıf Farklılaşması Kuramı’ndan
altmış sene sonra ortaya atılmış olan kolektif seçim kuramı modaya farklı bir bakış
açısı getirmiştir (Ertürk, 2011:10).

1.2.3 Kitle Pazarı Kuramı

Moda, tarihsel, sosyolojik, ekonomik olguların tümünden meydana


gelmektedir. Karmaşık yapısından dolayı standardize etmek güçtür. Moda, gelişen
kitle iletişim araçlarının kullanımı sayesinde, herkesin fikri, beğenisi ve yorumu olan
bir konu halini almıştır. Ekonomiden, sosyal olaylardan tarihten kısaca topluma tesir
eden birçok olaydan etkilenen kitleleri kapsamaktadır. Bu kitlelerin her biri
6

milyonlarca küçük gruba ayrılabilen niteliktedir. Her bir küçük grup, genel geçer
moda kavramının dışında kendini ait hissettiği bir takım giyinme biçimlerine sahiptir.
Bireylerle birlikte toplumun tüketim alışkanlıklarını belirleyen olgu olarak da
tanımlayabileceğimiz moda kavramı, sürekli bir üretimi ve beraberinde artan bir
taleple tüketimi bünyesinde barındırır. Seri üretim ile artan talebe yetişilmesi ve
böylelikle sonu gelmeyen bir üretim tüketim kısır döngüsü içerisinde kitlesel
iletişimle birlikte moda yayılım alanı bulmaktadır. Bu, kitlesel iletişim, seri üretim
ile birleştiğinde tasarımların tüm pazara aynı anda ulaşabilmesi mümkün olmaktadır.
Peki bir trendin aynı anda birden fazla yerde başlaması nasıl mümkün olabilir?
pazarlama ve teknolojinin bugünkü kadar sofistike olmadığı bir dönemde ortaya
çıkan moda teorilerinin ortaya çıktığı dönem açısından ele alırsak kitle iletişim
araçları vasıtasıyla ortaya çıkan sokak modası ve gençlik hareketleri cevap olabilir.

II. Dünya Savaşından sonraki yıllarda gündeme gelen gençlik efsaneleri


modada yeni bir dönemin başlamasının ilk işaretlerini barındırmaktadır. 1950’lerde
Hollywood yapımı bir filmde ergen kimliğine milyonlarca gencin taklit etmeye
çalışacağı yeni bir anlayış getirilir film isçi sınıfı isyan miti olarak bilinmektedir. Bu
filmlerde aktörler siyah deri ceket, blucin ve tişörtten ibaret bir kombin giyerler. İşçi
sınıfının gençliğinin hüsranını çok etkili biçimde ifade eden bu filmler izleyicinin
kendilerini filmdeki karakterlerle özdeşleştirmesine ve bunun sonucunda onların
giyim tarzlarını benimsemesine yol açar (Crane, 2003:237). 1950 sonlarına doğru
iyice yayılan gençlik hareketleri sayesinde gençlik kültürünün gücü de haliyle
hissedilmeye başlandığında, gençler artık moda sektörü için bir hedef kitle olarak
keşfedilir. Bu gelişmeler dahilinde aşağı yayılıma kuramı artık 1960’ların modası
için yeterli açıklamalar getiremez çünkü 1960’lada oluşan gençlik felsefeleri
nüfuslarının çokluğu ile birleşince ortaya baskın bir tüketici kitlesi çıkmıştır. Moda
olgusu ortaya çıkısından bu yana toplumun üst tabakasından yayılan yani yukarıdan
aşağıya bir hareket sergilemiştir. "Kitlesel pazar" veya "Çapraz Yayılım Modeli"
olarak da bilinen bu teoriye göre, moda trendlerinin tüm pazarlara aynı anda ulaştığı
öne sürülmektedir. Bir eğilimin dağılması, yukarı tırmanma veya aşağı yayılım
teorilerinin öngördüğü gibi dikey bir hareketlilikten ziyade moda trendini çeşitli
kanallar aracılığıyla toplumun bütün kesimlerine kitle iletişim araçları kullanılarak
aynı anda yayınlanmasına prensibine dayanır. Moda fikirlerini sadece elit kişilerin
tanıtması yerine; bütün sosyo-ekonomik gruplar bir moda sezonu içerisinde çeşitli
stiller arasında seçme hakkına sahiptirler. Charles W. King (1963) tarafından ‘Aşağı
Yayılma Teorisinin Reddi’ başlıklı makalesinde toplumsal değişimi şöyle ifade
etmektedir:

 Tüketici pazarının profilini değiştiren çeşitlendirme etkili olmaktadır,


 Kitle medyası sayesinde yayılan moda ile modanın farkında olma durumu
artan hızla yayılmaktadır,
7

 Sezondan sezona olan geçişin hızlanması, aşağı yayılma teorisi


kapsamındaki taklit ve farklılaşma için gerekli olan zamanı azaltmaktadır.
 Sezon içinde moda pazarlama stratejisi, bütün sosyal sınıfların eşzamanlı
olarak yeni stilleri benimsemesini öngörmektedir. Kumaş, renk, siluet ve
detaydaki değişiklikleri gibi yeni tarzlar genellikle tüm tüketiciler tarafından
aynı anda kullanılabilir.
 Her sosyal sınıfın kendi sosyal ağı içerisinde yeni oluşmuş olan modayı
yayan moda yaratıcıları ve fikir liderleri bulunmaktadır.
 Moda bilgisi ve kişisel etkiler her sosyal grupta yatay olarak dağılmaktadır.

King, bu teorisiyle her sosyal tabaka ve sosyal grup bünyesinde bulunan önderlik
özelliğini vurgulamaktadır. Bu teoride moda bilgisinin aktarılmasında şahsi etkiler
anahtar rolü oynamaktadır ve yeni görünümleri popüler hale getirmekte iki çeşit
tüketici etkilidir.

 Yenilikçiler: Erken satın alan insanlar, bir sezon sitilinin en erken görsel
iletişimcileridir. Bu bağlamda günümüz moda ikonlarına benzetilebilirler.
 Etkileyiciler: Sık sık tavsiyeleri sorulanlar ve kendi iletişim ağları içinde
uygun standartları tanımlamaktadırlar. Burada ise günümüz sosyal medya
influencer’ları etkileyiciler olarak çağrışım yapmaktadır.

Bir teorideki gerçek öngörme gücünün kaynağı mekanizmayı, tempoyu ve moda


değişiminin yönünü açık bir şekilde tesis edebilme yeteneğinden almaktadır.
Günümüzde kitle pazarı teorisinin öngörüsüne uyan tarzda kitle iletişiminin çok daha
yoğun olarak yaşanması, anlık olarak bilgiye eriştiğimiz enformasyon çağındaki
geçerliliğini gözler önüne sermektedir. Eski dönemlere kıyasla günümüzde giysiye
bakılarak sosyal sınıfın kesin hatları ile birbirinden net bir şekilde ayırmak daha
zordur, eskiden tüketim temel toplumsal sınıf belirteçlerinden biri olarak görülmekle
birlikte, günümüzde yaygın tüketim nesneleri giderek daha az sınıf belirteci haline
gelmiştir. Buradan hareketle modanın varlıklı sınıftan aşağıya doğru yayılım
teorisine karşın günümüz bakış açısıyla teknolojik gelişmeler ile oluşan bilgilerin
veya yaratımların çeşitli fiyat aralıkları ile farklı katmandaki sosyal sınıflara aynı
anda ulaşabilmesine olanak sağlayan moda olgusuyla çapraz yayılım kuramının
geçerliliği dikkat çekmektedir (Şahinoğlu, 2009 :65)

1.2.4 Değişen Erojen Bölgeler Kuramı

Moda, aslında kapitalist sistem tarafından dayatılan akımlar aracılığıyla


kendini yayma fırsatı bulmaktadır. Yeni trendleri sunmak için her yıl düzenlenen
etkinlikler (moda gösterileri, ürün tanıtım katalogları, vitrinler, defileler vb.) kişileri
8

bedenleriyle önemli hale gelmeleri konusunda cesaretlendirerek toplumun nasıl


görünmesi gerektiği hakkında bilgiler sunar. Kapitalist sistemin yaygınlaşmasını
sağlayan küreselleşme kavramıyla bedene yüklenen anlam da giderek bulanık ve
karmaşık bir hâle gelmiştir. Doğal güzellik kavramı yerini planlanmış bir güzellik
anlayışına bırakmış, beden sürekli üzerinde değişiklik yapılması gereken bir tüketim
nesnesine formuna dönüşmüştür. Tüketim toplumunda aslında modayla yaratılmak
istenen beden imajı, benlik algısı gibi konulara gitgide farklı bir boyuta
evrilmektedir. Bu beden algısı ise bir şekilde hem kıyafetin hem de modanın
desteğini temsil etmektedir. Aynı şekilde zevklerin gelişmesinde, güzelliğin,
çekiciliğin ve her daim toplumsal gelişimden etkilenmiş olan estetiğin yargısında rol
oynamıştır (Zenk, 2003:10). Moda olgusu, bedene en çok yakışanı tercih etme,
bireyin olduğundan daha iyi görünme ve albenileri ortaya çıkarma düşüncelerinden
beslenmektedir. Böylece insan bedeni olabileceği en güzel ve tercih edilir forma
ulaştırılmak istenir. Birey ise bu ideale ulaşma yolunda gittikçe kendinden uzaklaşır
ve kendi içinde bir karşıtlık yaşar.

Modanın faydalandığı güzellik ve beden algısı zamana ve mêkana bağlı


olarak toplumdan topluma değişiklik göstermektedir. Kadınsı detayları vurgulayan
moda, kadın bedeninin kullanılarak onu cinsel obje haline sokan bir alan olarak
görülmektedir. Sonuçta moda tarihinde kadın bedeni her zaman estetik bir obje
olarak görülmüştür. Hatta Susan Kaiser’e göre moda olan giysiler olduğu gibi moda
olan bedenler de vardır (Er, 2009:21). Bu nedenle de moda tarihinde kadının değişik
dönemlerde belli beden formlarında tanımlanması söz konusu olmuştur. İdeal beden
algısını vurgulayan görünümler, çeşitli türden kitle iletişim araçlarıyla moda
tarafından dayatılan idelere dönüşmektedir. Örneğin 1960’larda Twiggy ile başlayan
ideal güzellik algısı günümüzde de süregelen “sıfır beden” anlayışın temellerini
oluşturmaktadır. 16 yaşında bir moda ikonu olan Twiggy “süper ince” akımıyla
dünyanın ilk süper modeli olmuştur (Evecen, 2015:222). Bununla birlikte podyum
yürüyüşünde Elsa Schiaparelli ile başlayan uzun boylu ve ince manken kullanma
furyası, çoğu tasarımcıyı etkileyerek podyumdaki beden algılarının değişmesine
neden olmuştur (Kolektif, 2013:354).

Modaya atfedilen anlamlar, doğası gereği cinsel olabilmekte, öyle ki


giysiler bedeni gizlerken aynı anda bedeni ortaya da çıkarmaktadır, böylece aynı
anda hem erotik hem de ahlaki olmuş olur. Kostüm tarihçisi James Laver ve psikolog
John Flugel'e göre, kadınların moda elbisesi kadın anatomisinin çeşitli kısımlarını
seçici olarak açığa çıkarmak ve gizlemek için kullanılıyordu. Bu önermeye
dayanarak Laver "kıyafet üzerindeki vurgunun vücudun bir erojen bölgesinden
diğerine kayma eğiliminde olduğunu" öne süren “Değişen Erojen Bölgeler” teorisini
ortaya attı.
9

Bu teori vücudun bir bölümünün erotik bir çağrışım kazanması olarak ifade
edilmektedir. Böylece dikkati döngüsel olarak baştan çıkarma amacıyla vücudun
çeşitli kısımlarına odaklayarak, cinsel ilgi canlı tutulur. 1930’ların başlarında kadın
vücudundaki vurgu bacaklardan sırta kaymıştı. Sırt bele kadar açık bırakılıyordu ve
zaten dönemin giysileri de çoğunlukla arkadan seyredilmek üzere tasarlanmış
gibiydi. Gündüz giysilerinin bile sırtında bir yarık oluyor, etek ise kalçalara sımsıkı
oturarak belki de tarihte ilk kez kalçanın biçimini ortaya çıkarıyordu (Laver, 1969:
103). Sırt bölgesini açıkta bırakan gece elbiselerinden 40’lı yıllarda savaşın etkisiyle
askeri ve erkeksi bir görünüme bürünen kadınların 50’li yıllarda Dior’un New Look
akımıyla tanışmaları veya diz altındaki eteklerin 60’lı yıllarda hiç olmadığı kadar
kısalması ile ortaya çıkan mini etekler ile vurgu tekrar bacaklara kaymıştı.
Psikanalist Flugel “Kıyafetlerin Psikolojisi” isimli çalışmasında kıyafetlere yüklenen
simgeleri ise fallik dönem sembolizmiyle de ilişkilendirmekteydi. Flugel, ayakkabı,
pantolon, düğme, kravat, şapka gibi giysilere cinsiyete göre değişen dişil ve eril
manalar yüklerken bu giysileri giymeyi kişinin cinsel gücünün bir göstergesi olarak
belirtmekteydi (Flugel, 2008:125). Flugel, tevazu ve gösteriş güdülerinin aslında
birbirinin zıttı olduğunu bu yüzden giyinmeye yönelik tutumumuz da aslında zıt
değerde ve gerçekte kişinin bedenini bilinç dışı gösterme arzusunun
rasyonelleşmesinin de giysilere yönelik aşırı ilgi, teşhirci eğilimlerin bir yer
değiştirmesi olarak yorumlanabileceğini belirtir (Bock, 2001:5). Flugel’e göre
modayı harekete geçiren başlıca etmen kararsızlığı, özel olarak da ölçülülük ile
gösteriş arasındaki psişik çarpışmanın yarattığı kararsızlığıydı, ona göre bu
kararsızlık, toplumsal statü için rekabet ve cinsellik alanlarında giyim yoluyla
kendini ortaya koymaktaydı (Davis, 1997: 103).
Değişen Erojen Bölgeler Teorisi ayrıca kadın vücudunun başka bir erojen bölgesine
geçmeden önce yaklaşık yedi yıl sürdüğünü ve nihayetinde moda trendlerindeki
değişimlerden sorumlu olduğunu öne sürmektedir.

Kadın vücudunun erotik ilgilere seslenmesi ve kendini cinsel imalarla donatması


konusunda düşünceler tek taraflı bir biçimde kadınların sırtına bindirilen yük şekline
dönüştürülmüştür. Bazı iç ve dış giyim ürünleri cinsel çekiciliği vurgulamak
amacıyla teni ortaya çıkaran veya tenin dokusunu yansıtan bir görünüme benzer
biçimde üretilmesi ile kişisel bakım ürünlerini de tensel çekiciliğe hizmet edecek
şekilde sunar (Davis, 1997: 99; Jones, 2009:26). Ancak kadın cazibesi modanın
yegane konusunu oluşturmasa da erkeklerin giyiminden daha ağırlıklı olduğu da bir
gerçektir. Freud’a göre bireyin ana güdülerinden olan cinsellik; giyim ve modanın
değişiminde en etkili alanlardan biri olarak görülmektedir. (Pektaş, 2006:33)

Özetle erojen bölgeler kuramı, modanın belli bir dönem tüm beden yerine bir yere
dikkati toplamasını anlatır. Önce bu bölge abartılır sonra ölçülülük ağır basar ve daha
sonra kapanır. Bir ilgi odağı çekiciliğini kaybettiğinde ise yeni bir arayış başlar.
Ancak bu görüş, erkeklerin giysilerindeki değişimin nedenlerini açıklamakta yetersiz
10

kalır ve gerek batıda gerekse doğuda erkeklerin özellikle de endüstri devrimi öncesi
dönemde kadınlardan daha gösterişli, abartılı ve çekici giyinmelerinin nedenini
açıklayamaz (Er, 2009:20).

1.2.5 Alt Kültür Etkisi Kuramı

Moda kuramlardan biri diğeri de toplumdaki azınlık gruplarından,


gençlerden, müzik alt kültürlerinden yeni moda akımlarının geniş kitlelere popüler
kültür sayesinde yayıldığını öne süren Alt Kültür Etkisi Kuramı’dır. Temelde Tabana
İnme Kuramı’nın tam tersi olarak görüldüğünden kuram, Tavana Tırmanma Kuramı
olarak da adlandırılmaktadır. Bu kurama göre toplumda azınlık grupları ve alt
kültürlerin daha çok kitle iletişim araçlarının sunduğu olanaklar ile görünürlük
kazandığı söylenebilir. Tavana tırmanma kuramı daha çok popüler kültür ve
medyanın etkisi ile alt kültürlerin giyim alışkanlıklarını çoğunlukla popüler
müzikten, televizyondan ve sinemadan almaktadır. Crane, tarafından ‘sokak tarzları’
olarak isimlendirilen bu tarzlar şehirli alt kültürler tarafından yaratılıp, birçok akıma
öncülük etmektedir. Bu tarzlara örnek verilebilecek kişiler ‘medya kültüründen,
özellikle televizyon, popüler müzik ve film yıldızlarından arasından seçilmektedir
(Crane, 2003:178).

Alt kültür etkisi kuramına verilebilecek en uygun örnek 1970’lerde ortaya çıkan punk
akımıdır. İngiliz modacı Vivienne Westwood ve iş adamı Malcolm McLauren deri
ceketler, kot pantolonlar, tişörtler gibi geçmiş isyankâr tarzları marjinalleştirerek bu
modayı yaratmıştır (Ertürk, 2011:13).

Punk modası ile Alt Kültür kuramının aslında popüler kültür ve medyayla bağlantılı
olduğu söylenebilir. Burada aslında ‘Kitle Pazarı Kuramı’nda bahsedildiği şekliyle
moda yayılımı, öncelikle yatay olarak alt kültür gruplarında başlayarak moda tasarım
firmalarının uygulamalarıyla devralınan bir akım haline gelmektedir.

Araştırmanın devamında kuramsal temeller bağlamında, moda teorilerinden seçilen


Değişen Erojen Bölgeler ve Kitle Pazarı kuramlarını sosyal medya ile ilişkilendirerek
günümüzün bakış açısıyla bazı hipotezler üzerinden yorumlamak ve önerilen farklı
yöntemler üzerinde durmaktır.

2. SOSYAL MEDYA VE MODA KURAMLARI İLİŞKİSİ

2.1 Sosyal Medya’nın ortaya çıkışı ve Kitle iletişimindeki yeri


11

Ward Christensen ve Tandy Suess’in 1978 yılında yakın arkadaşlarıyla ağ


üzerinden iletişime geçebilmek için BBS adlı yazılımı geliştirmeleriyle aslında
sosyal medyanın temelleri atılmıştır (Yayla, 2017, s.44). Sosyal medya kavramı ise
bilgisayar aracılığı ile yapılan bir tür iletişim biçimi olarak ifade edilebilir (McIntyre,
2014:6). Bu bağlamda sosyal medya bilgi ve deneyim paylaşmak için çevrimiçi
olarak toplanan insan grupları arasındaki etkileşimi ifade eden ses, video ve resim
formatında içerik oluşturmayı ve iletmeyi sağlayan temelde çevrimiçi temelli
uygulamalardır (Safko ve Brake, 2009:2).

Sosyal medya zaman ve mekân sınırlaması olmadan insanlarla çift yönlü iletişimde
bulunma fırsatı sunan ortamlardır. İnsanların birbiriyle içerik ve bilgi paylaşmasını
sağlayan internet siteleri ve uygulamalar aracılığıyla herkes aradığı, ilgilendiği
içeriklere ulaşabilmektedir. Küçük gruplar arasında gerçekleşen diyaloglar ve
etkileşimler kullanıcı yönlü içerik üretimini giderek artırmakta, amatör içerikleri
dijital dünyada birer değere dönüştürmektedir (Wikipedia).

Mayfield’ın tanımına göre sosyal medya, kişilerin katılım ve geri bildirimlerine açık,
yorum yapma ve bilgi paylaşmaya teşvik eden, bilgiye ve benzer görüşteki insanlara,
topluluklara ve önderlere eskisinden daha hızlı bir şekilde ulaşma olanağı tanıyan,
yeni fikirlerin ve etkin iletişimin sağlandığı ortamlardır. Bu bağlamda sosyal medya
aşağıdaki karakteristik özelliklerin birçoğunu veya hepsini kapsayan çevrimiçi bir
ortamdır (Mayfield, 2008 :7).

 Katılım: Sosyal medya, kullanıcılara katılım ve geri bildirim yapmak


amacıyla kullanıcıları sürekli teşvik etmektedir.
 Açıklık: Çoğu sosyal medya aracı geri bildirime ve katılıma açıktır.
Kullanıcıları, oylama, yorum yapma ve bilgi paylaşımına teşvik eder ve
içeriğe erişimde engel nadiren söz konusudur.
 İletişim: Geleneksel medya sadece tek yönlü iletişime yönelik iken sosyal
medyada çift yönlü iletişim kurulabilmektedir.
 Topluluk: Sosyal medya, toplulukların etkin ve hızlı bir şekilde iletişim
kurmalarına olanak sağlamaktadır. Topluluklar sevdikleri ve ilgili oldukları
ortak değerleri anında paylaşabilirler.
 Bağlantılılık: Sosyal medya araçlarının birbirine bağlı olmalarından dolayı
diğer sitelere, kaynaklara ve insanlara bağlantıları geliştirir.

Sosyal medya, kullanıcılara enformasyon, düşünce, ilgi ve bilgi paylaşım imkânı


tanıyarak karşılıklı etkileşim yaratan çevrimiçi araçlar ve web siteleri için ortak
kullanılan bir terimdir (Sayımer, 2008:123). Bu sitelerden en bilinen ve günümüzde
yaygın olarak kullanılan sosyal medya araçları, Facebook, Twitter, Youtube,
Instagram, Blogger olarak sıralanabilir.
12

Araştırmanın devamında sosyal medya ve moda kuramlarından çapraz yayılım ya da


kitle pazarı kuramının dayandığı kitle iletişim araçlarından sosyal medya aracılığıyla
modanın yayılımına değinilecektir.

2.2 Sosyal Medya Kitle İletişimi ve Çapraz Yayılım Etkisi

Simmel tarafından aşağı yayılma teorsinde modanın üst sınıflardan toplumun


alt sınıflarına doğru yayılım şeklinde ilerlediğini öne sürmüştür. 20. yy’dan itibaren
ise toplumda sınıf kavramı görünmez bir hal almış önceden soydan gelen sosyal
sınıfların yerini günümüzde meslek ve ekonomiyle, dolayısıyla harcama ile ilgili elde
edilen statü ve sınıflar almıştır. Bu sınıfların sınırları gitgide kaybolmuş ve birbiri
içine giren yeni dünya düzeninde görünüm yoluyla statü değiştirmek oldukça kolay
bir hal almıştır. Moda olgusu gibi statü değiştirmeye yarayan bir başka yöntem de
internettir (Üstüner, 2014:82).

Günümüzde internetin sunduğu olanaklarla geleneksel medyadan ayrıldığını


söyleyebiliriz. İnternetin sağladığı web uygulamaları sayesinde iletişim kuran taraflar
arasında eş zamanlı ve iki yönlü bilgi akışı sağlanmaktadır (Sayımer, 2008:29).
Sosyal medyayı bu yeni iletişim ortamları içinde sayarsak, mesajlaşma sistemleri
sayesinde insanlar arasında eski zamanlara kıyasla bugüne kadar bilinen ve denenen
iletişimden radikal bir şekilde farklı, yepyeni bir iletişimin kurulmasına olanak
sağlamaktadırlar (Balle ve Eymery, 1990:13).

Moda tüketicisinin yeni tarzlara karşı gösterdikleri ilgiye paralel olarak sosyal
ortamda değişim önderleri olarak görülmektedirler. Sosyal medyanın moda
olgusunun yayılım aşamasının her safhasında çeşitli rollerinin olduğunu, modanın
benimsenmesinde her bireyin, bulunduğu çevreye yönelik hareket ettiğini
savunmaktadır (Rogers,1983:12).

Kişinin bulunduğu çevresiyle etkileşimiyle birlikte pek çok kişinin de anlık


paylaşımlarla tarzını gösterdiği bir mecra olarak sosyal medya geleneksel kitle
iletişim araçlarından daha yoğun bir etkileşimle kullanıcıyı çepeçevre sarmıştır.
Kitleler seçimlerini sergilemekte, her birey adeta moda yayılım muhbiri gibi
davranmaktadır. Bu bağlamda Sosyal Medya bir içerik aktarmanın dışında belli bir
misyonu topluma iletme rolünü üstlendiğini söyleyebiliriz. Bunu da kitlenin
seçimlerinin topluma dayatılması ve yerine getirmesini sağlama aracı olarak da
görebiliriz. Öyle ki birey, moda sayesinde seçtiğini zannettiği her şeyi sosyal medya
ile yayarak var olduğunu kanıtlama durumunda kalmaktadır. Artık sadece bir şeyi
yapması ya da yerine getirmesi yeterli görülmemektedir. Bunun yanında bireyden,
yaptığını kitle iletişim araçlarını kullanarak adeta bir gösteri gibi kitleye yayması ve
kitlenin belirlenimlerini yerine getirmesi beklenmektedir. Dolayısıyla kitle iletişimi
bireyin kendini devamlı bir ağa bağlı olmak durumunda gördüğü ve güncelliğini
ağda yaptığı paylaşımla ispatladığı bir şekilde olmaktadır.
13

Kitle iletişim araçları ile toplumun tüm kesimlerine aynı anda yayılım gösteren Kitle
Pazarı ya da diğer adıyla Çapraz Yayılma internetin sağladığı iletişim olanaklarından
olan Sosyal medya ile daha da önem kazanmıştır. Sosyolog Baudrillard’a göre
bilgisayar ve internet ağının insana karşı önceliği olması ve sanal olma durumu;
oluşan sanal ortamda kimsenin ulaşamayacağı birine dönüşmeyi mümkün
kılmaktadır. Bu sanallık aynı zamanda her türlü kimlik ve ötekilik sorununa karşı bir
çözüm olarak kendini göstermektedir (Baudrillard, 2015: 78).

Sanal ortamda kitlelere ulaşan aslında sadece stiller değil medya kültürünü oluşturan
imgelerin kitlesel olarak yayıldığı bir dünyada rekabet edebilecek bir olgudan
ibarettir. Moda öncelikle reklamlar vasıtasıyla değer yaratması ile kendini tüketiciye
cazip göstermesi yönüyle bir medya kültürü formudur. Kitle Pazarı kuram ile moda
yayılımı sadece üst sınıflara has toplumun geri kalanından ayırma girişimi değildir.
Sosyal medya aracılığı ile kitlelere ulaşan moda firmaları da tüm trendleri aynı anda
pazara sürmekte ve tüm sosyo-ekonomik gruplar tarafından yeni stillerin geniş
çeşitliliğinde özgürce seçim yapmaktadırlar.

2.3 Değişen Erojen Bölgeler Bağlamında Sosyal Medya

Günümüzde beden imajı doğal güzellikten oldukça uzaklaşarak modanın


dayattığı sihirli imgelerin estetik bir uzantısı olarak görülür. Asıl işlevi bir yana
beden artık tüketim toplumunda modaya hizmet eden bir araç halini almıştır. Moda,
bedeni örtmek yerine bedeni açan bu sayede bedeni arzulanan bir nesne haline
dönüştürmeyi amaçlamaktadır. Günümüzde bu düşünceyi destekleyecek türden
olgulara pek çok yerde rastlanmaktadır. Her anlamda yapay hale getirilmiş tek tip
güzellik anlayışının yaratılmaya çalışıldığı günümüz beden imajıyla beraber bireyler
moda tarafından yaratılan ideal vücutların görünümüne koşullandırılmaktadır.

Moda bedenin değişiminde toplumsal rollerin maddi nesneler aracılığıyla teşhir


edilmesiyle karmaşık bazı simgesel biçimlere bürünürken, bedeni görsel anlamda
yeniden konumlandırmaktadır. Moda’nın sadık tüketicileri veya moda kurbanları da
değinilen simgesel biçimleri bedenlerine uygularlar. Moda, kadın bedenini yaşlı ve
bakımsız göstermek istemez bu nedenle sistemi kurgularken bedeni baskı altına alır.
Bu bağlamda bedenin sürekli ince bir fiziğe sahip olması gerektiği, estetikli olmayı,
dönemin moda akımlarına uygun giyinmeyi özendirir. İnce bedenler başarı, gençlik,
kişisel yeterlilik, mutluluk ve sosyal kabul gibi değerlerle ilişkilendirilmesi kitle
kültürünün bir dayatması olarak karşımıza çıkmaktadır (Er, 2009 :22).

Sosyal medya da sürekli gönderi paylaşırken kullandıkları moda ürünleri de


sergileyen bireyler, canlı birer moda ya da marka bağımlısına dönüşmüştür. Bu
bağlamda moda tüketicilerinin, nesnelerin tüketimine yönelmeleriyle, kendilerini
canlı birer model gibi hissetmeleri yönünde bir algı oluşması söz konusudur
14

(Baudrillard: 2015: 10). Sosyolog Natalie Boero' ya göre genç kızlar, yetişkin
bireyler olarak sosyal kabul görmeye ve standartlara uymaya çalışıyorlar.
Vücutlarının bir "değişim para birimi" olduğunu düşünüyorlar ve bir yanılsama dahi
olsa bile sosyal değerlerini artırmak istiyorlar.

Sosyal medya unsuru göz önüne alındığında, toplumu ya da küçük bir topluluğu
oluşturan kişiler, genel ahlak veya mantık yönüyle birey olarak ilgilendiklerinden
daha az ilgilenirler. Bu durum, Freud’un, kitle psikolojisinde, kitle davranışlarını,
bireylerin tek başına sergilediği davranışlardan daha yüzeysel olarak
değerlendirmesiyle açıklanabilir (Üstüner, 2014:80).

Moda aslında kitleleri tüketime, cinselliğe ve zevklere boğarken kitleler bir şekilde
bedenleriyle köleleştirilmektedirler (Anık, 2016 :449).

Moda tüketicisinin sosyal çevresine göre mi, moda firmalarının reklamlarına göre mi
veya bu ve benzeri bilinç altı ve bilinç üstü kriterin birleşimine göre mi sosyal medya
da paylaşımda bulunduğu araştırılmakta, bu bağlamda bireyin sürekli göz önünde
olma ve bedeni tüketim nesnesi gibi fetişleştirerek sunma davranışları sorgulanan
konuların başında yer almaktadır. Baudrillard’a göre bilmek, istemek ve yapabilmek
edimleri bir kenara bırakıldı. İnsanlar ne istediğini bilmese bile başkasının istediğini
isteyebilmekte ve onu arzulamaktadır. Aynı şekilde başkasının yaşadığı arzular ona
kendi arzularından daha gerçekçi gelmektedir.

Sosyal medya ortamında karşılaşılan paylaşımlarda fetişizm ve sürekli göz önünde


olma gibi olgulardan izler taşıyıp taşımadığının incelenmesi hususunda sosyal medya
kullanıcılarının fikirlerine başvurulması; Baudrillard’ın bahsettiği göstergeler
bağlamında ele alınarak araştırılması açısından önemli olduğu düşünülmektedir.

Araştırma metninin bu kısmında sosyal medyadan seçilen görsel paylaşımları, erojen


bölgeler kuramı bağlamında ele alınarak betimsel analiz yapılacaktır.
15

Görsel:1 Omuzları vurgulayan Sosyal Medya Paylaşımları

James Laver’e göre de erojen bölgeler hep değişmektedir ona göre erojen bölgeler
sürekli yer değiştirmektedir, moda’nın görevi ise onu sürekli takip etmektir ama
yakalamadan.

Yukarıdaki görsel:1 de kıyafetlerde ortak olarak vurgu omuzlardadır ve bir sonraki


görsel:2 de ise vurgu vücudun sırt bölgesine kaymıştır. Bu şekilde kıyafetlerdeki
vurgu sürekli bir değişim içinde olmakta ve moda da Laver in bahsettiği gibi bunu
sürekli takip etmektedir. Sosyal medya da takip edilen moda ikonları aracılığı ile
desteklenen görünüşler kitlelerin beğenisine sunulmakta ve moda markaları da çok
çeşitli kitlelere hitap edebilmektedir.
16

Görsel:2 Sırt detayları ile öne çıkan Paylaşımlar

Araştırmada ele alınan kısımlardan Laver tarafından ortaya atılan erojen bölgelerin
sürekli değişmesi kuramında süregelen, kıyafetlerdeki vurgu ve açık bırakılan
kısımlarının da sürekli değişiminin günümüzde de geçerliliği araştırılmaktadır. Bu
kuramla bağdaştırılabilecek başka bir bakış açısı ise Sosyolog Baudrillard tarafından
ortaya atılan fallik bir imgeye dönüşen kıyafetlerdeki vücut açıklığı ve hatta çıplaklık
boyutuna doğru giden bir akım olduğu görüşüne günümüz bakış açısıyla cevap
aranmaya çalışılmıştır.

Baudrillard a göre moda olgusu çıplaklığı giysiye ait bir göstergeye dönüştürmüştür.
Bu doğrultuda moda, bedene yüklediği fetişizm imgesiyle bedeni her zaman
arzulanan ve haz alınan bir nesneye dönüştürmek için uğraşmaktadır. Bedeni,
kendine yüklenen kurallarla uyma boyunduruğundan ayırarak, arzu ve haz boyutuna
geçirir. Bunu yaparken de beden üzerindeki göstergeleri yer değiştirerek simgesel bir
değiş tokuş işlemi gerçekleştirmektedir. Burada aslında çıplaklığın yanı sıra vücudun
bir bölgesinde bulunan giysi parçası ya da kullanılan aksesuarlar ya da makyaj
ürünleri de Baudrillard’ın deyimiyle “fallik bir imgeye” dönüştürülerek fetişizme alet
olabilmektedir (Evecen, 2015:219).

Baudrillard’ın “ikinci ten” olarak adlandırdığı ifade ise yukarıda bahsi geçen
söylemlere karşılık gelecek türdendir. Burada Baudrillard’ın aslında ikinci bir tenle
vurgulamak istediği düşünceyi herhangi bir giysi, mücevher ya da makyajla vücudun
erojen bir görünüme bürünmesi olarak açıklamak mümkündür. Bu bağlamda vücuda
ikinci bir çıplaklık misyonu yüklenmektedir. Buradaki çıplaklık söylemi ironik bir
anlamda kullanılmıştır. Birinci ten, kişinin doğal çıplaklığı iken, ikinci ten bu
görüntüye yüklenen haz unsurudur (Evecen, 2015:219).
17

2.4 Konu ile ilgili Araştırmalar

Moda Kavramı, Moda Kuramları ve Güncel Moda Eğilimi Çalışmaları

Ertürk (2011), Moda kavramı en genel anlamda sürekli değişimi ifade


etmektedir. Çoğunlukla giyim kuşamla eş manada görülmesine rağmen insana dair
çoğu alanı kapsayan bir kavramdır. Beğenilerdeki kısa ya da uzun vadeli değişimler
moda eğilimlerini oluşturmaktadır. Ele alınan çalışmada moda olgusunun genel
anlamda sınırları çizilmeye çalışılmış moda kuramları ile moda eğilimi ve moda
eğilimi çeşitleri kuramsal bağlamda ele alınmıştır. Bu araştırmanın yöntemi betimsel
yöntemdir. Araştırma verileri tarama yoluyla elde edilmiştir. Araştırmada moda
kavramı, çoğunlukla giyim kuşamla eş manada kullanılsa da aslında ‘sembolik bir
ürün’ olarak tanımlanabileceği, moda kuramlarının ise bu düşünce doğrultusunda
şekillendiği görülmüştür. Araştırmada ele alınan konulara yönelik araştırma sayısının
kısıtlı olduğu söylenebilir. Bu çerçevede dünyadaki diğer güncel çalışmalarla birlikte
ve eşzamanlı olarak yürütülebilecek çalışmaların, akademik moda yazınının
detaylandırılarak gelişmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

21.Yüzyılda Moda ve Sosyal Medya’nın Moda Üzerindeki Etkisi

Üstüner (2014), 21.yy da en büyük ve en hızlı kabul edilebilecek kitle


iletişim biçimi olan internetin, modayı ve moda tüketicisinin bulunduğu konumu
çerçevesinde moda tüketicisinin moda kavramını algılama biçimlerinin araştırılması
bu araştırmada konu seçiminde etkili olmuştur. Günümüzde iyice gelişen teknoloji ve
bilhassa de internet sayesinde bireyler de modayı yönetebilme, popüler hale
getirebilme veya yok etme gücünü elinde bulundurmaktadır. Yaşadığımız dönem ele
alındığında modanın ortaya çıkma ve yayılma biçimlerinde de eski dönemlere göre
farklı bir hal almıştır. Bu dönem 21.yy insanının moda olgusu üzerindeki yorumlarını
internet aracılığı ile yayınlayabilmesi ve çevresindeki tüketicilerle birlikte moda
akımlarını da bir anlamda yönlendirebilmesi şeklinde olmaktadır. Bu çalışmada
özellikle eksikliği görülen konu internet kaynaklı moda yayılımıdır. Moda tüketicisi,
artık kendine sunulan modayı izlemek, satın almak ve giyinmekle yetinmek yerine,
moda akımları üzerinde yorum yaparak fikirlerini ve tavsiyelerini bilhassa kendi
stilini, sayısı milyonların üzerinde bulunan bir paylaşım aracı olan internet
bloglarından yayınlamak çizgisindedir. İnternet, başta bloglar olmak üzere etkili ve
hızlı yayılımın en önemli aracıdır. Son on yılda ortaya çıkıp birden popülerleşen blog
kavramı, modada yepyeni bir dönemi başlatmıştır. İnternetin sunduğu araçlar
aracılığıyla bireyselleşen modayı, kitle psikolojisi altında değerlendirmek
zorlaşmıştır. Moda kavramı bu bağlamda herkesin fikri, beğenisi ve yorumu olan bir
konu halini almıştır.
18

Baudrillard'dan Modern Toplumlara Özgü Bir Moda Kavramı


Çözümlemesi

Evecen (2015), Batı toplumlarının düşünce tarzlarından yola çıkarak geçmişte


belirli bir stili veya tarzı ifade eden moda, günümüzde hızla tüketilen ve sürekli
güncellenen bir olgu haline dönüşmüştür. Modaya duyulan ilgiyi arttırmaya yönelik
her türlü faaliyet tüketimle özdeşleşmiş bir toplum yaratmayı amaçlamaktadır.
Sistem tarafından bilinçli şekilde kitlelere dayatılan modeller kitleler için ihtiyaçtan
öte psikolojik bir alım gerekliliğine yöneltilmektedir. Bu amaçla şartlandırılan
ihtiyaçların toplum tarafından kabul görmesi ve tüketime hizmet etmesi sağlanmaya
çalışılmaktadır. Tüketim kültürü bağlamında moda göstergelerini bir tür güzellik
algısı yaratma çabasıyla öne çıkarmaktadır. Araştırmada Baudrillard’ın görüşleriyle
desteklenen ifadelerden yola çıkarak düşünürün ifadeleri ile detaylandırıp
tanımladığı tüketim toplumunda modanın algılanma biçimi, moda ile aslında
yaratılmak istenen beden imajı ve benlik algısı gibi konulara açıklık getirilmeye
çalışılmıştır. Baudrillard’ın moda kavramını sisteme hizmet eden birçok alanı
kapsayacak şekilde ele almakla birlikte çalışma kapsamına alınan açıklama ve
örnekler sadece giysi modasıyla sınırlı tutulmuştur.

Sosyal Medya’nın Gerçekliği: Baudrillard Perspektifinden Sosyal


Medyayı Değerlendirmek

Timur (2018), Günümüzde gelişen teknoloji toplumdaki gerçekliğin


belirleyicisi haline gelmiştir. Özellikle de internet kullanımının gitgide
yaygınlaşmasıyla birlikte oluşan çevrimiçi iletişim, bireyleri sanal bir gerçeklik
üzerinden iletişim kurmaya yönlendirmiştir. Gelişen teknolojiye bağlı ortaya çıkan
siber-dünya ve siber-kültür, insanların yaşamında yeni bir tür “gerçeklik” kavramının
oluşmasına sebep olmaktadır. Artık bilgisayar monitörleri, cep telefonları ve tabletler
insanları yeni bir gerçekliğe çağırmaktadırlar. Bu çalışmada Sosyolog Jean
Baudrillard’ın simülasyon kuramının izlerini sosyal medyanın gerçekliğinde bulma
konusu ele alınacaktır. Bu bağlamda, sosyal medya ile oluşturulan gerçeklik formu
“simülasyon kuramı” çerçevesinde incelenmiştir. Çalışmanın doğru bir zeminde
gerçekleşebilmesi için öncelikle simülasyon kuramının temel kavramları ile ilgili
genel kavramsal bilgi verilmektedir; akabinde sosyal medya kavramı açıklanmakta
ve sosyal medya ile oluşturulan gerçeklik, Baudrillard'ın simülasyon kuramı
bağlamında incelenmektedir. Çalışmadaki esas amaç ise sosyal medyadaki gerçekliği
Jean Baudrillard'ın simülasyon, simülakr ve hipergerçeklik gibi kavramları ile
bağdaştırmak; simülasyon evreninin gerçekliğinin izlerini sosyal medyada bulmaktır.
Böylece, sosyal medyada oluşturulan gerçekliğin, simülasyon kuramında
19

Baudrillard'ın “hipergerçeklik” olarak tanımladığı gerçeklikle örtüştüğü


gösterilecektir.

Modanın Yaratım Nesnesi Olarak “Tasarı Bedenler”

Er (2009), Bu çalışmanın amacı, moda olgusu ve moda endüstrisinin özellikle


de 1980’li yıllardan sonra, kadını estetik ve güzel olma yolunda toplumsal bir proje
haline sokarak, bedeni nasıl daha fazla görünür kıldığını değerlendirmektir. Giyimin
sıkı çerçevelerinin gevşediği 20. Yüzyılın sonunda kapitalizm, dünyanın neredeyse
her yerinde insanlara temel yaşam biçimleri sunarken bu arada ortaya çıkan ürünlerin
tüketicisi olmak için bir dizi kural ve sembolü de öğrenme şartını zorunlu hale
getirmektedir. Çalışmada alınan çok çeşitli sosyolojik çözümlemelerde de başat bir
yer tutan beden kavramı aslında, yeni bir bakış açısıyla “tasarı beden” kavramını
tanımlayan bariz bir dönüşüm sürecine girilmiştir. Bu dönüşüm süreci içinde de,
modanın kadın bedenini tasarlamasındaki etkisi oldukça güçlü bir şekilde
belirginleşmiştir.

2.5 Araştırmanın Amacı


Bu araştırmanın genel amacı moda kuramlarından seçilen iki görüşün ortaya
çıktığı dönemde henüz var olmayan sosyal medyanın, moda teorilerinin
öngörüleriyle tutarlılığı fikir taraması yolu ile araştırılmıştır. Araştırmada ele alınan
kuramları çeşitli düşünülerin ortaya attıkları fikirlere dayanarak günümüzde
bireylerin bu teorilerin öne sürdüğü gibi düşünüp düşünmedikleri ile teorilerin
günümüzdeki teknolojik gelişmelerle bağlamında ele alınarak incelenmesi
amaçlanmıştır.

Bu genel amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara cevap aranacaktır.

1) Bu araştırmada bahsedilen kitle pazarı kuramı günümüz için ne kadar


geçerlidir?
2) Çapraz yayılım için sosyal medya ne derece etkili bir kitle iletişim aracıdır?
3) Erojen Bölgeler kuramı günümüzde nasıl değişim göstermiştir?
4) Sosyal medya içerikleri ile Erojen bölgeler kuramı arasındaki ilişki nedir?

2.6 Araştırmanın Önemi

Bu araştırmada ele alınan konu, moda teorileri içinden seçilen iki teorinin
ortaya atıldığı dönem içinde diğer teorilerden ayrıştığı noktaları günümüz
gelişmeleri içinde değerlendirmek ve buradan çıkarım yapmaktır. Örneğin Charles
20

W. King tarafından ortaya atılan “Kitle Pazarı” kuramı ya da diğer adıyla “Çapraz
Yayılma” kuramının seçilmesindeki etken teorinin günümüz moda yayılımına
görece en yakın düşüncede fikirleri ortaya atması olarak değerlendirilebilir, teoriye
göre moda trendleri tüm pazarlara aynı anda ulaşır ve toplumun tüm kesimlerine
de kitle iletişim araçları aracılığı ile dağıldığı fikrini öne sürer. Burada araştırma
kitle iletişim araçları için teorinin ortaya atıldığı 60’lı yıllarda yaygın olan kitle
iletişim araçlarından radyo, gazete, televizyon gibi araçları sayesinde moda
farkındalığı artan kitlelere modanın hızlıca yayıldığını belirtmesi günümüz
enformasyon çağında bilginin hızla yayılım göstermesi ve internetin ortaya
çıkardığı sosyal medya iletişimi sayesinde kitlelere hızlıca ulaşması ayrıca
kuramın sezondan sezona geçişlerin çok daha hızlı olmasıyla taklit ve farklılaşma
için gereken süreyi kısaltması fikrinin günümüz hızlı moda kavramı ile
ilişkilendirilebilmesi her sosyal grubun kendi sosyal ağı içinde moda yaratıcıları
olması günümüz sosyal medya moda ikonları ile ilişkilendirilebilir. Bu bağlamda
Kitle Pazarı birçok yönden günümüzde geçerliliğini isabetli fikirleriyle
sürdürmektedir. Bahsedilen günümüz ilişkilendirmelerinden sosyal medyanın
araştırmada incelenen konu olarak seçilmesindeki asıl etmen, enformasyon
çağında kitle iletişiminin geldiği noktanın 60’lı yıllara göre çok daha yoğun
yaşanmakta olmasıdır. Bu amaçla sosyal medya kullanıcılarının fikirlerine anket
yoluyla başvurulmuş ve kullanıcı görüşleri kuramın öne sürdüğü düşünceler
bağlamında yorumlanmıştır.

Araştırmada sosyal medya ile ilişkisi bakımından ele alınan bir diğer moda
kuramı ise kıyafet tarihçisi James Laver ve Psikolog John Flugel tarafından ortaya
atılan Değişen Erojen Bölgeler kuramıdır. Kurama göre vücudun belirli
bölgelerine kıyafette açıklık bırakılarak cinsel vurgu yaratma olgusunun tarihin
belirli dönemlerinde değişim içinde olduğuna ve kıyafetteki açıklıkların farklı
vücut bölgelerine kaydığı varsayımına dayanmaktadır. Araştırmada ele alınmasına
gelecek olursak yapılan literatür çalışmalarında yerli kaynaklarda yeterince
üzerinde durulmamış bir kuram olması ve bu kuramın günümüzde yine kitle
iletişim araçlarından sosyal medya da gitgide daha da yaygınlaştığı düşünülen
fetişizm olgusunun bazı Sosyologların fikirlerine dayandırılarak yorumlanması ve
bu konuda sosyal medya kullanıcıları arasında bir tarama ile durum saptaması
amacı taşımaktadır.

Bu araştırmada toplum bilimi ve tüketim örüntüleri kullanıcı verilerinden


yola çıkarak pazarlama stratejilerinin daha etkin yürütülmesine katkı sağlayabilir.
Moda yayılım kaynaklarından sosyal medyanın moda markaları tarafından daha
uygun reklamlarla tüketiciye ulaşması sağlanabilir.
21

Literatürde moda kuramları ile alakalı yerli araştırmaların sayıca az olduğu


söylenebilir bu araştırmada elde edilen veriler yorumlandığında sosyal medya
kullanıcılarının görüşleriyle firma stratejilerinde bazı düzenlemeler yapılabilir.

Moda markaları ve tasarımcılar açısından bu araştırma, sosyal medya


tüketicileri görüşleriyle davranışsal çıkarımlar yapılarak sosyal medya
kullanıcılarını daha iyi anlamak ve en uygun ürünleri pazara ulaştırmak için
kullanabilir.

3. YÖNTEM

3.1 Araştırmanın Modeli

Bu araştırma betimsel yötem esas alarak Laver ve King tarafından öne


sürülen teoriler bağlamında sosyal medya kullanıcı görüşleri değerlendirilecektir.
Tarama araştırması ile verilerin analizi ve açıklanması yoluyla araştırmaya konu olan
değişkenleri kendi koşulları içinde olduğu gibi tanımlayarak değerlendirme ve yeni
durumlara uygulanacak şekilde genellemelere varmak amaçlanmıştır.

3.2. Evren ve Örneklem

3.2.1. Araştırmanın Evreni

Bu araştırmada Evren Sosyal Medya kullanan Z jenerasyonları olarak


belirlenmiştir. Kısaca bahsedecek olursak Z Jenerasyonu kişilik özellikleri
bakımından bağımsız, internet üzerinden sosyalleşen, bilgiye çabuk ulaşan ve kolay
sıkılan, anti-otoriter tipte olan Z kuşağının yaş aralığının yaklaşık olarak 1990'lı
yılların sonundan 2010'lu yıllar başlayana kadar doğan kişilerin oluşturduğunu
düşünülmektedir.

3.2.2. Araştırmanın Örneklemi

Örneklem olarak günde belirli saat aktif Sosyal Medya kullanıcısı olan
örneklem çerçevesinde moda ile ilgili sayfaları takip eden 20-25 yaşlarında 286
bireye anket yolu ile ulaşılmıştır.

3.3. Veri Toplama Tekniği

Bu araştırmada verileri tarama yöntemi kullanılarak elde edilmiştir. Araştırma


verileri, araştırmacı tarafından geliştirilen anket formu ile toplanmıştır “Tarama
modelleri, geçmişte ya da halen var olan bir durumu var olduğu şekli ile betimlemeyi
amaçlayan araştırma yaklaşımlarıdır” (Karasar, 2007:77).

3.4. Veri Analiz Tekniği


22

Veri analizleri için sınıflandırma tekniği kullanılmıştır.

3.5. Kapsam ve Sınırlılıklar

Konu Sınırı: Araştırmada sosyal medya kullanıcıları takip ettikleri içeriklere


göre moda ilgilenimi en az bir moda ile alakalı sayfa takip etme bakımından ele
alınarak sınırlanmıştır. Tüketim toplumunda modanın algılanma biçimi, modayla
yaratılmak istenen beden imajı, benlik algısı gibi konulara açıklık getirilmeye
çalışılmıştır. Çalışma kapsamına alınan açıklama ve örnekler sadece giysi modasıyla
sınırlı tutulmuştur.

Yer Sınırı: Bu araştırmada Türkiye’de seçilen 3 büyük şehirden internet yolu


ile ulaşılan sosyal medya kullanıcılarından elde edilen veriler baz alınarak
sınırlanmıştır.

3.6. Sayıltılar

Bu çalışmada anketlere verilen cevaplar ve elde edilen veriler doğru kabul


edilmiştir.

Değişen Erojen bölgeler ve Sosyal Medya ile günümüzde geçerliliğini


korumaktadır.

3.7. Tanımlar

Fetişizm kelimesinin TDK sözlüğündeki anlamı şu şekildedir: Karşı cinsin


giysi vb. şeyleriyle cinsel coşku ve doygunluk sağlama.

Fallik Dönem: Fallik dönem, psikoseksüel gelişim evrelerinin üçüncüsüdür.


3.yaşın sonundan 6. ya da 7. yılın sonuna dek sürecek olan bu evrede, çocuklar cinsel
organlarına, cinsel farklılıklara ve onların anlamlarına yönelir. Sevgisini kendisinin
dışında ve karşı cinse doğru yöneltmeye başlar. Google Trends: Google Inc.
Şirketinin sunduğu arama motorunda belirli zaman içinde en çok aranan kelimelerin
belirlendiği servis.

Erojen Bölge: Erojen, potansiyel bir eşten cinsel tepkiler uyandıran herhangi
bir nokta anlamına gelir.
23

4. KAYNAKLAR

Anık, M. (2016) Aykırı Bir Düşünür Olarak J. Baudrillard ve Gösteriş Amaçlı


Tüketim Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 9, (47), 441-453

Baudrillard, J. (2015). Şeytana Satılan Ruh ya da Kötülüğün Egemenliği. Çev. Oğuz


Adanır. Ankara: Doğu Batı Yayınları.

Balle, F. & Eymery G. (1990). Yeni Medyalar. İstanbul: İletişim Yayınları.

Bock, K. İnsan Davranışının Kültürel Nedenleri, Çev: Serpil Altınok, İmge Kitapevi,
İstanbul, 2001

Brannon , E. L. (2005). Fashion Forecasting (2nd edition). New York : Fairchild


Publications, Inc.

Crane, D. (2003). Moda Gündemleri: Giyimde Sınıf, Cinsiyet ve Kimlik. Türkçe


Çev. Ö. Çelik. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Davis, F. Moda, Kültür ve Kimlik, 1.Baskı, Yapı Kredi Kültür yayinları,1997

Evecen, A (2015). Baudrillard'dan Modern Toplumlara Özgü Bir Moda Kavramı


Çözümlemesi. Sosyal Bilimler Dergisi ,5, 216-226

Ertürk, N. (2011). Moda Kavramı, Moda Kuramları ve Güncel Moda Eğilimi


Çalışmaları Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli
Dergisi

Er, F.D.H (2009). Modanın Yaratım Nesnesi Olarak Tasarı Bedenler. Yedi Sanat
Tasarım ve Bilim Dergisi ,2,17-24

Freud, S. Kitle Psikolojisi, Cem Yayınevi, İstanbul, 2006.

Frisby, David, (2003) Modern Kültürde Çatışma, çev. Tanıl Bora, Nazike Kalaycı,
Elçin Gen, İstanbul: İletişim Yayınları,28.

Flugel, J. C. (2008). Giysi Sembolizmi ve Giysinin Çok Anlamlılığı, Cogito, sayı:55,


Yapı Kredi Yayınları, İstanbul,121-132.

Karasar, N. (2007). Bilimsel Araştırma Yöntemi. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.


24

King, C.W. (1963). Fashion adoption: A rebuttal to the ‘trickle-down’ theory. In


S.A.Greyser (Ed.), Toward scientific marketing (pp. 108–125). Chicago: American
Marketing Association.

Safko. L. & Brake, D. K. (2009), The social media bible, tactics, tools & strategies
for business success, John Wiley & Sons, Inc.

King, C. W. (1963). Fashion adoption: A rebuttal to the `Trickle-down' theory. In


S.A. Greyser (Ed.). Toward Scientific Marketing (pp. 108-125). American Marketing
Association

Kollektif (2013). Moda, Geçmişten Günümüze Giyim Kuşam ve Stil Rehberi, 1.


Baskı, D. Özen (çev.), Kaknüs Yayıncılık, İstanbul.

Mcintyre, K. E. (2014). The Evolution of social media from 1969 to 2013: A Change
in competition and a Trend toward complementary. Niche Sites, The Journal of
social media in society, Vol 3, No:2

Mayfield, A. (2008) What is Social Media?, www.icrossing.co.uk. Erişim tarihi,


Ocak 31, 2021
Pektaş, H. (2006) Moda ve Postmodernizm (Doktora Tezi) Selçuk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya.

Rogers, E.M. (1983), Diffusion of Innovations, 3rd ed., The Free Press, New York.

Sayımer, İ. (2008). Sanal Ortamda Halkla İlişkiler. İstanbul: Beta Yayınları

Şahinoğlu, D.Z.B. (2009). Postmodern tüketim ve moda satın alma davranışı: Türk
moda tüketicilerine yönelik bir araştırma. (Yüksek Lisans Tezi), Marmara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Jones, R. A. ve Stallybrass, P. (2007). Renaissance Clothing and The Materials of


Memory: Introduction, M. Barnard (Ed.), Fashion Theory içinde, Routledge, New
York, 58-75.

Üstüner, C. (2014) 21.Yüzyılda Moda ve Sosyal Medyanın Moda üzerine Etkisi


(Yüksek Lisans Tezi) Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Yayla, O. T. (2017). Anologtan Dijitale İletişim Teknolojilerinin Gelişimi: Sosyal


Medya ve Sosyal Değişim. (Yüksek Lisans Tezi), İstanbul Ticaret Üniversitesi
Medya ve İletişim Ana Bilim Dalı Medya ve İletişim Sistemleri, İstanbul
25

Zenk, H. K. (2003). De l´art au Produit: l´exploitation de l´art Dans Les Publicités de


Mode Vestimentaire, Universite Pantheon-Assas-Paris II, Institut Français De Presse,
Memoire Du Diplomede L’ıfp Anée Universitaire, Paris

Wikipedia katılımcıları (2020). Sosyal medya. Vikipedi, Özgür Ansiklopedi. Erişim


tarihi 10.06, Ocak 31, 2021 url://tr.wikipedia.org/w/index.php?
title=Sosyal_medya&oldid=24519496.

Görseller

https://blog.debenhams.com/fashion/peek-a-boo-fashions-new-erogenous-zones/

Ek-1: Anket

TC. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Değerli Katılımcı,

Aşağıda cevaplayacağınız anket Konya Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler


Enstitüsü Moda Tasarımı Bölümü Araştırma Yöntemleri Dersi Kapsamında, “Kitle
Pazarı ve Değişen Erojen Bölgeler Moda Kuramlarının Sosyal Medya ile İlişkisi”
konulu araştırma çalışmasında kullanılmak üzere hazırlanmıştır. Yapılan araştırma
akademik nitelikli olup çalışmadan elde edilecek bilgiler bilimsel amaca yönelik
olarak kullanılacak ve alınan cevaplar kesinlikle gizli tutulacaktır.

Sizden anket formundaki tüm ifadeleri okumanız ve boş soru bırakmadan kendi
düşünceleriniz doğrultusunda anketi yanıtlamanız beklenmektedir.

Çalışmaya yapacağınız değerli katkılarınızdan dolayı teşekkür ederim.

Erhan Atabek
26

Moda ilgisi ve Sosyal Kesinlikle Kesinlikle


Medya kullanımına
Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Katılıyorum
yönelik sorular

1.Modayı çok sıkı takip     


ederim.

2.Sosyal medya da vakit     


geçirmekten hoşlanırım.

3.Sosyal medya     
sitelerinde takip ettiğim
moda sayfalarına göre
alışveriş yaparım.

4.Moda sezonları bana     


göre sık değişiyor ama
her kesime hitap ediyor.

5.Sosyal medya da çok     


paylaşılan ürünlerle ilgim
artar.

6. Sosyal medya da moda     


tavsiyelerime uyan bir
kitle var.
7.Son moda ürünler     
yaşadığım yerde hemen
ulaşılabilir olmayabiliyor.

Kitle Pazarı
Kesinlikle Kesinlikle
kuramına yönelik
sorular Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Katılıyorum

8.Sosyal medya     
aracılığıyla araştırdığım
moda ürünleri var.

9. Benim için Sosyal     


medya en etkili iletişim
aracıdır.
27

10. Sosyal medya     


sitelerinden edindiğim
tavsiyeler ile kıyafet satın
alırım.
11.Sosyal medyada     
beğendiğim moda
ürünlerini arkadaşlarımla
hemen paylaşırım.
12.Sosyal medya     
sayesinde bir moda çabuk
yayılıyor.

13.Sosyal medyada     
arkadaşlarım tarafından
paylaşılan bir moda
ürününü satın alırım.
14. Sosyal medyada çok     
çeşitli tarzlara hitap eden
moda önderleri var.

15.Yeni moda ürünleri en     


çok sosyal medya
aracılığı ile görüyorum.

Değişen Erojen Bölgeler


Kuramına yönelik Kesinlikle Kesinlikle
sorular Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Katılıyorum

16.Modaya uygun     
giyinmeyi güzel olmakla
eş değer görüyorum.

17.Modaya uygun     
giyinebilmek için vücut
estetiği yaptırırım.

18.Benim için sosyal     


medyada gayri ciddi bir
platformdur.

19.Sosyal medya da karşı     


cinsin ilgisini çekmeye
yönelik paylaşımlar çok.
20.Bence modaya uygun     
giyinmek vücudu
özgürleştirmek demektir
28

21.Modaya uymak için     


cüretkar bir kıyafet
giyerim.

22.Moda ile dayatılan     


yapay bir güzellik algısı
olduğunu düşünüyorum.

23.Bana göre moda     


örtünmekle ilgili
olmaktan çıkmıştır.

24.Tarzımı sosyal medya     


da sergilemekten asla
çekinmem

25.Moda tüketim nesnesi     


olarak vücuda bir anlam
yüklemektedir.
26. Sosyal medya da çok     
fazla cinsel ilgi artırma
adına paylaşım var.

27. Sosyal medya da     


gördüğüm paylaşımlar
modadan çok fetişizmi
çağrıştırıyor

You might also like