Professional Documents
Culture Documents
Ki̇tle Pazari Ve Deği̇şen Erojen Bölgeler Kuramlarinin Sosyal Medya İle İli̇şki̇si̇ Üzeri̇ne Araştirma
Ki̇tle Pazari Ve Deği̇şen Erojen Bölgeler Kuramlarinin Sosyal Medya İle İli̇şki̇si̇ Üzeri̇ne Araştirma
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
ARAŞTIRMA PROJESİ
ERHAN ATABEK
KONYA 2021
2
İÇİNDEKİLER
Sayfa No
3. YÖNTEM………………………………………………………………………21
3.6. Sayıltılar……………………………………………………………………22
3.7. Tanımlar……………………………………………………………………22
4. KAYNAKLAR………………………………………………………………...23
5.EKLER…………………………………………………………………………25
Moda kavramı ilk olarak 1568 tarihli Oxford İngilizce Sözlüğünde “mevcut
zaman diliminde toplum tarafından benimsenen kıyafet biçimi” olarak belirtilmiştir.
(Evecen, 2015:217) Latincede “modus” yani “yöntem” ve “usul” kelimesinden
türetilen moda, belirli bir çağdaki stile veya baskın zevke karşılık gelmektedir. Moda
teriminin “yerinde duramayan değişiklik” anlamını edindiği zaman dilimi ise on
altıncı yüzyılın sonlarına tekabül etmektedir (Jones ve Stallybrass, 2007: 58; Zenk,
2003:10). Moda aslında toplum tarafından bir süre için yeni kalan ve diğerleri
tarafından taklit edilen bir kavramdır. Bu olgu kendi içinde süreklilik arz ederken,
sürekli yenileşmeyi aynı zamanda da farklılaşmayı da sembolize etmektedir. Moda
bir yandan yayılma özelliği gösterirken diğer bir yandan ise hızlıca değişim gösterir.
Çevreyi diğerlerinden kesin bir şekilde ayırırken moda aynı zamanda kişilerin de
birbirini taklit etmesine vesile olur. Bu bağlamda Moda, kişilerin farklılık arayış
içinde olmasına rağmen bir yandan da farklılaştırırken, aynı zamanda da topluluklara
yayıldıkça aynılaştırmaktadır. Bireylerin hep diğerlerini taklit etmesi, zaman zaman
da birbirleriyle olan ilişkilerinde de birtakım değişikliklerin yaşanması ise sürekli
değişim içerisinde olan modanın toplum genelince “daha iyi” algısı, bireyler üzerinde
hep daha iyisine ulaşma çabası, aslında bireylerin yeni olarak adlandırdığı nesneleri
elde etme düşüncesi ve anlık değişen isteklerine dayanmaktadır.
Moda, insan varlığının var olduğu her yerde kendini belirli kalıplar ile
göstermektedir. Kültürel değerler ve bu değerlere atfedilen anlamlar, eşyalar ve
elbiseler de hayat bulmuştur. Zaman geçtikçe gelişen toplumlarla birlikte bu kültürel
değerler de farklılaşmaya başlamıştır. Farklı kültürlerin ortaya çıkardığı moda
kodları var olan değerlere rağmen kendi hegemonyasını ilan etmiş olur. Dolayısıyla
4
Moda daha çok sözel anlamıyla kişileri etki alanına almıştır. Yenilik, heyecan ve
eğlence kavramları, farklı olanı yeni bir şeyi ortaya koyma amacıyla birlikte moda
kavramı genel anlamda giysiler ile eşleşir hale gelmiştir.
Modanın herhangi bir zaman diliminde ortaya çıkmasıyla birlikte sürekli değişim
özelliği birçok kuramcı tarafından ele alınmış olup, modanın nasıl ve neden değiştiği
fikri üzerinde farklı görüşler ortaya atılmıştır. Moda döngüleri ve moda
yönelimlerinin temelini oluşturan bu görüşler çalışmanın devamında başlıklar
halinde ele alınmaktadır.
Moda teorileri üzerine çalışmalar toplam beş başlık altında toplanmaktadır. Ertürk
(2011)’e göre bu teoriler Kolektif Seçim Kuramı, Tabana İnme ya da Sınıf Farklılığı
Kuramı, Kitle Pazarı Kuramı, Değişen Erojen Bölgeler Kuramı ve Alt Kültür Etkisi
kuramı ya da Tavana Tırmanma Kuramı şeklinde ifade edilmektedir.
beklenir hale gelirken aynı zamanda moda olan şeyin de ne kadar hızlı yayılırsa aynı
hızla da kendi sonunu hazırlamış olduğunu savunur. Simmel in moda hakkındaki
görüşüne göre eskiden yapıldıktan sonra moda olan nesneler günümüzde moda
olması için üretilmektedir (Frisby, 2003: 28). Bu görüşe benzer şekilde, Veblen’in
(1899) göze çarpan tüketim vurgusu statünün ekonomik zenginlik ve modanın bir
ürünü olduğunu doğrulayan esas olarak zenginler sınıfının bir uygulamasıydı.
milyonlarca küçük gruba ayrılabilen niteliktedir. Her bir küçük grup, genel geçer
moda kavramının dışında kendini ait hissettiği bir takım giyinme biçimlerine sahiptir.
Bireylerle birlikte toplumun tüketim alışkanlıklarını belirleyen olgu olarak da
tanımlayabileceğimiz moda kavramı, sürekli bir üretimi ve beraberinde artan bir
taleple tüketimi bünyesinde barındırır. Seri üretim ile artan talebe yetişilmesi ve
böylelikle sonu gelmeyen bir üretim tüketim kısır döngüsü içerisinde kitlesel
iletişimle birlikte moda yayılım alanı bulmaktadır. Bu, kitlesel iletişim, seri üretim
ile birleştiğinde tasarımların tüm pazara aynı anda ulaşabilmesi mümkün olmaktadır.
Peki bir trendin aynı anda birden fazla yerde başlaması nasıl mümkün olabilir?
pazarlama ve teknolojinin bugünkü kadar sofistike olmadığı bir dönemde ortaya
çıkan moda teorilerinin ortaya çıktığı dönem açısından ele alırsak kitle iletişim
araçları vasıtasıyla ortaya çıkan sokak modası ve gençlik hareketleri cevap olabilir.
King, bu teorisiyle her sosyal tabaka ve sosyal grup bünyesinde bulunan önderlik
özelliğini vurgulamaktadır. Bu teoride moda bilgisinin aktarılmasında şahsi etkiler
anahtar rolü oynamaktadır ve yeni görünümleri popüler hale getirmekte iki çeşit
tüketici etkilidir.
Yenilikçiler: Erken satın alan insanlar, bir sezon sitilinin en erken görsel
iletişimcileridir. Bu bağlamda günümüz moda ikonlarına benzetilebilirler.
Etkileyiciler: Sık sık tavsiyeleri sorulanlar ve kendi iletişim ağları içinde
uygun standartları tanımlamaktadırlar. Burada ise günümüz sosyal medya
influencer’ları etkileyiciler olarak çağrışım yapmaktadır.
Bu teori vücudun bir bölümünün erotik bir çağrışım kazanması olarak ifade
edilmektedir. Böylece dikkati döngüsel olarak baştan çıkarma amacıyla vücudun
çeşitli kısımlarına odaklayarak, cinsel ilgi canlı tutulur. 1930’ların başlarında kadın
vücudundaki vurgu bacaklardan sırta kaymıştı. Sırt bele kadar açık bırakılıyordu ve
zaten dönemin giysileri de çoğunlukla arkadan seyredilmek üzere tasarlanmış
gibiydi. Gündüz giysilerinin bile sırtında bir yarık oluyor, etek ise kalçalara sımsıkı
oturarak belki de tarihte ilk kez kalçanın biçimini ortaya çıkarıyordu (Laver, 1969:
103). Sırt bölgesini açıkta bırakan gece elbiselerinden 40’lı yıllarda savaşın etkisiyle
askeri ve erkeksi bir görünüme bürünen kadınların 50’li yıllarda Dior’un New Look
akımıyla tanışmaları veya diz altındaki eteklerin 60’lı yıllarda hiç olmadığı kadar
kısalması ile ortaya çıkan mini etekler ile vurgu tekrar bacaklara kaymıştı.
Psikanalist Flugel “Kıyafetlerin Psikolojisi” isimli çalışmasında kıyafetlere yüklenen
simgeleri ise fallik dönem sembolizmiyle de ilişkilendirmekteydi. Flugel, ayakkabı,
pantolon, düğme, kravat, şapka gibi giysilere cinsiyete göre değişen dişil ve eril
manalar yüklerken bu giysileri giymeyi kişinin cinsel gücünün bir göstergesi olarak
belirtmekteydi (Flugel, 2008:125). Flugel, tevazu ve gösteriş güdülerinin aslında
birbirinin zıttı olduğunu bu yüzden giyinmeye yönelik tutumumuz da aslında zıt
değerde ve gerçekte kişinin bedenini bilinç dışı gösterme arzusunun
rasyonelleşmesinin de giysilere yönelik aşırı ilgi, teşhirci eğilimlerin bir yer
değiştirmesi olarak yorumlanabileceğini belirtir (Bock, 2001:5). Flugel’e göre
modayı harekete geçiren başlıca etmen kararsızlığı, özel olarak da ölçülülük ile
gösteriş arasındaki psişik çarpışmanın yarattığı kararsızlığıydı, ona göre bu
kararsızlık, toplumsal statü için rekabet ve cinsellik alanlarında giyim yoluyla
kendini ortaya koymaktaydı (Davis, 1997: 103).
Değişen Erojen Bölgeler Teorisi ayrıca kadın vücudunun başka bir erojen bölgesine
geçmeden önce yaklaşık yedi yıl sürdüğünü ve nihayetinde moda trendlerindeki
değişimlerden sorumlu olduğunu öne sürmektedir.
Özetle erojen bölgeler kuramı, modanın belli bir dönem tüm beden yerine bir yere
dikkati toplamasını anlatır. Önce bu bölge abartılır sonra ölçülülük ağır basar ve daha
sonra kapanır. Bir ilgi odağı çekiciliğini kaybettiğinde ise yeni bir arayış başlar.
Ancak bu görüş, erkeklerin giysilerindeki değişimin nedenlerini açıklamakta yetersiz
10
kalır ve gerek batıda gerekse doğuda erkeklerin özellikle de endüstri devrimi öncesi
dönemde kadınlardan daha gösterişli, abartılı ve çekici giyinmelerinin nedenini
açıklayamaz (Er, 2009:20).
Alt kültür etkisi kuramına verilebilecek en uygun örnek 1970’lerde ortaya çıkan punk
akımıdır. İngiliz modacı Vivienne Westwood ve iş adamı Malcolm McLauren deri
ceketler, kot pantolonlar, tişörtler gibi geçmiş isyankâr tarzları marjinalleştirerek bu
modayı yaratmıştır (Ertürk, 2011:13).
Punk modası ile Alt Kültür kuramının aslında popüler kültür ve medyayla bağlantılı
olduğu söylenebilir. Burada aslında ‘Kitle Pazarı Kuramı’nda bahsedildiği şekliyle
moda yayılımı, öncelikle yatay olarak alt kültür gruplarında başlayarak moda tasarım
firmalarının uygulamalarıyla devralınan bir akım haline gelmektedir.
Sosyal medya zaman ve mekân sınırlaması olmadan insanlarla çift yönlü iletişimde
bulunma fırsatı sunan ortamlardır. İnsanların birbiriyle içerik ve bilgi paylaşmasını
sağlayan internet siteleri ve uygulamalar aracılığıyla herkes aradığı, ilgilendiği
içeriklere ulaşabilmektedir. Küçük gruplar arasında gerçekleşen diyaloglar ve
etkileşimler kullanıcı yönlü içerik üretimini giderek artırmakta, amatör içerikleri
dijital dünyada birer değere dönüştürmektedir (Wikipedia).
Mayfield’ın tanımına göre sosyal medya, kişilerin katılım ve geri bildirimlerine açık,
yorum yapma ve bilgi paylaşmaya teşvik eden, bilgiye ve benzer görüşteki insanlara,
topluluklara ve önderlere eskisinden daha hızlı bir şekilde ulaşma olanağı tanıyan,
yeni fikirlerin ve etkin iletişimin sağlandığı ortamlardır. Bu bağlamda sosyal medya
aşağıdaki karakteristik özelliklerin birçoğunu veya hepsini kapsayan çevrimiçi bir
ortamdır (Mayfield, 2008 :7).
Moda tüketicisinin yeni tarzlara karşı gösterdikleri ilgiye paralel olarak sosyal
ortamda değişim önderleri olarak görülmektedirler. Sosyal medyanın moda
olgusunun yayılım aşamasının her safhasında çeşitli rollerinin olduğunu, modanın
benimsenmesinde her bireyin, bulunduğu çevreye yönelik hareket ettiğini
savunmaktadır (Rogers,1983:12).
Kitle iletişim araçları ile toplumun tüm kesimlerine aynı anda yayılım gösteren Kitle
Pazarı ya da diğer adıyla Çapraz Yayılma internetin sağladığı iletişim olanaklarından
olan Sosyal medya ile daha da önem kazanmıştır. Sosyolog Baudrillard’a göre
bilgisayar ve internet ağının insana karşı önceliği olması ve sanal olma durumu;
oluşan sanal ortamda kimsenin ulaşamayacağı birine dönüşmeyi mümkün
kılmaktadır. Bu sanallık aynı zamanda her türlü kimlik ve ötekilik sorununa karşı bir
çözüm olarak kendini göstermektedir (Baudrillard, 2015: 78).
Sanal ortamda kitlelere ulaşan aslında sadece stiller değil medya kültürünü oluşturan
imgelerin kitlesel olarak yayıldığı bir dünyada rekabet edebilecek bir olgudan
ibarettir. Moda öncelikle reklamlar vasıtasıyla değer yaratması ile kendini tüketiciye
cazip göstermesi yönüyle bir medya kültürü formudur. Kitle Pazarı kuram ile moda
yayılımı sadece üst sınıflara has toplumun geri kalanından ayırma girişimi değildir.
Sosyal medya aracılığı ile kitlelere ulaşan moda firmaları da tüm trendleri aynı anda
pazara sürmekte ve tüm sosyo-ekonomik gruplar tarafından yeni stillerin geniş
çeşitliliğinde özgürce seçim yapmaktadırlar.
(Baudrillard: 2015: 10). Sosyolog Natalie Boero' ya göre genç kızlar, yetişkin
bireyler olarak sosyal kabul görmeye ve standartlara uymaya çalışıyorlar.
Vücutlarının bir "değişim para birimi" olduğunu düşünüyorlar ve bir yanılsama dahi
olsa bile sosyal değerlerini artırmak istiyorlar.
Sosyal medya unsuru göz önüne alındığında, toplumu ya da küçük bir topluluğu
oluşturan kişiler, genel ahlak veya mantık yönüyle birey olarak ilgilendiklerinden
daha az ilgilenirler. Bu durum, Freud’un, kitle psikolojisinde, kitle davranışlarını,
bireylerin tek başına sergilediği davranışlardan daha yüzeysel olarak
değerlendirmesiyle açıklanabilir (Üstüner, 2014:80).
Moda aslında kitleleri tüketime, cinselliğe ve zevklere boğarken kitleler bir şekilde
bedenleriyle köleleştirilmektedirler (Anık, 2016 :449).
Moda tüketicisinin sosyal çevresine göre mi, moda firmalarının reklamlarına göre mi
veya bu ve benzeri bilinç altı ve bilinç üstü kriterin birleşimine göre mi sosyal medya
da paylaşımda bulunduğu araştırılmakta, bu bağlamda bireyin sürekli göz önünde
olma ve bedeni tüketim nesnesi gibi fetişleştirerek sunma davranışları sorgulanan
konuların başında yer almaktadır. Baudrillard’a göre bilmek, istemek ve yapabilmek
edimleri bir kenara bırakıldı. İnsanlar ne istediğini bilmese bile başkasının istediğini
isteyebilmekte ve onu arzulamaktadır. Aynı şekilde başkasının yaşadığı arzular ona
kendi arzularından daha gerçekçi gelmektedir.
James Laver’e göre de erojen bölgeler hep değişmektedir ona göre erojen bölgeler
sürekli yer değiştirmektedir, moda’nın görevi ise onu sürekli takip etmektir ama
yakalamadan.
Araştırmada ele alınan kısımlardan Laver tarafından ortaya atılan erojen bölgelerin
sürekli değişmesi kuramında süregelen, kıyafetlerdeki vurgu ve açık bırakılan
kısımlarının da sürekli değişiminin günümüzde de geçerliliği araştırılmaktadır. Bu
kuramla bağdaştırılabilecek başka bir bakış açısı ise Sosyolog Baudrillard tarafından
ortaya atılan fallik bir imgeye dönüşen kıyafetlerdeki vücut açıklığı ve hatta çıplaklık
boyutuna doğru giden bir akım olduğu görüşüne günümüz bakış açısıyla cevap
aranmaya çalışılmıştır.
Baudrillard a göre moda olgusu çıplaklığı giysiye ait bir göstergeye dönüştürmüştür.
Bu doğrultuda moda, bedene yüklediği fetişizm imgesiyle bedeni her zaman
arzulanan ve haz alınan bir nesneye dönüştürmek için uğraşmaktadır. Bedeni,
kendine yüklenen kurallarla uyma boyunduruğundan ayırarak, arzu ve haz boyutuna
geçirir. Bunu yaparken de beden üzerindeki göstergeleri yer değiştirerek simgesel bir
değiş tokuş işlemi gerçekleştirmektedir. Burada aslında çıplaklığın yanı sıra vücudun
bir bölgesinde bulunan giysi parçası ya da kullanılan aksesuarlar ya da makyaj
ürünleri de Baudrillard’ın deyimiyle “fallik bir imgeye” dönüştürülerek fetişizme alet
olabilmektedir (Evecen, 2015:219).
Baudrillard’ın “ikinci ten” olarak adlandırdığı ifade ise yukarıda bahsi geçen
söylemlere karşılık gelecek türdendir. Burada Baudrillard’ın aslında ikinci bir tenle
vurgulamak istediği düşünceyi herhangi bir giysi, mücevher ya da makyajla vücudun
erojen bir görünüme bürünmesi olarak açıklamak mümkündür. Bu bağlamda vücuda
ikinci bir çıplaklık misyonu yüklenmektedir. Buradaki çıplaklık söylemi ironik bir
anlamda kullanılmıştır. Birinci ten, kişinin doğal çıplaklığı iken, ikinci ten bu
görüntüye yüklenen haz unsurudur (Evecen, 2015:219).
17
Bu araştırmada ele alınan konu, moda teorileri içinden seçilen iki teorinin
ortaya atıldığı dönem içinde diğer teorilerden ayrıştığı noktaları günümüz
gelişmeleri içinde değerlendirmek ve buradan çıkarım yapmaktır. Örneğin Charles
20
W. King tarafından ortaya atılan “Kitle Pazarı” kuramı ya da diğer adıyla “Çapraz
Yayılma” kuramının seçilmesindeki etken teorinin günümüz moda yayılımına
görece en yakın düşüncede fikirleri ortaya atması olarak değerlendirilebilir, teoriye
göre moda trendleri tüm pazarlara aynı anda ulaşır ve toplumun tüm kesimlerine
de kitle iletişim araçları aracılığı ile dağıldığı fikrini öne sürer. Burada araştırma
kitle iletişim araçları için teorinin ortaya atıldığı 60’lı yıllarda yaygın olan kitle
iletişim araçlarından radyo, gazete, televizyon gibi araçları sayesinde moda
farkındalığı artan kitlelere modanın hızlıca yayıldığını belirtmesi günümüz
enformasyon çağında bilginin hızla yayılım göstermesi ve internetin ortaya
çıkardığı sosyal medya iletişimi sayesinde kitlelere hızlıca ulaşması ayrıca
kuramın sezondan sezona geçişlerin çok daha hızlı olmasıyla taklit ve farklılaşma
için gereken süreyi kısaltması fikrinin günümüz hızlı moda kavramı ile
ilişkilendirilebilmesi her sosyal grubun kendi sosyal ağı içinde moda yaratıcıları
olması günümüz sosyal medya moda ikonları ile ilişkilendirilebilir. Bu bağlamda
Kitle Pazarı birçok yönden günümüzde geçerliliğini isabetli fikirleriyle
sürdürmektedir. Bahsedilen günümüz ilişkilendirmelerinden sosyal medyanın
araştırmada incelenen konu olarak seçilmesindeki asıl etmen, enformasyon
çağında kitle iletişiminin geldiği noktanın 60’lı yıllara göre çok daha yoğun
yaşanmakta olmasıdır. Bu amaçla sosyal medya kullanıcılarının fikirlerine anket
yoluyla başvurulmuş ve kullanıcı görüşleri kuramın öne sürdüğü düşünceler
bağlamında yorumlanmıştır.
Araştırmada sosyal medya ile ilişkisi bakımından ele alınan bir diğer moda
kuramı ise kıyafet tarihçisi James Laver ve Psikolog John Flugel tarafından ortaya
atılan Değişen Erojen Bölgeler kuramıdır. Kurama göre vücudun belirli
bölgelerine kıyafette açıklık bırakılarak cinsel vurgu yaratma olgusunun tarihin
belirli dönemlerinde değişim içinde olduğuna ve kıyafetteki açıklıkların farklı
vücut bölgelerine kaydığı varsayımına dayanmaktadır. Araştırmada ele alınmasına
gelecek olursak yapılan literatür çalışmalarında yerli kaynaklarda yeterince
üzerinde durulmamış bir kuram olması ve bu kuramın günümüzde yine kitle
iletişim araçlarından sosyal medya da gitgide daha da yaygınlaştığı düşünülen
fetişizm olgusunun bazı Sosyologların fikirlerine dayandırılarak yorumlanması ve
bu konuda sosyal medya kullanıcıları arasında bir tarama ile durum saptaması
amacı taşımaktadır.
3. YÖNTEM
Örneklem olarak günde belirli saat aktif Sosyal Medya kullanıcısı olan
örneklem çerçevesinde moda ile ilgili sayfaları takip eden 20-25 yaşlarında 286
bireye anket yolu ile ulaşılmıştır.
3.6. Sayıltılar
3.7. Tanımlar
Erojen Bölge: Erojen, potansiyel bir eşten cinsel tepkiler uyandıran herhangi
bir nokta anlamına gelir.
23
4. KAYNAKLAR
Bock, K. İnsan Davranışının Kültürel Nedenleri, Çev: Serpil Altınok, İmge Kitapevi,
İstanbul, 2001
Er, F.D.H (2009). Modanın Yaratım Nesnesi Olarak Tasarı Bedenler. Yedi Sanat
Tasarım ve Bilim Dergisi ,2,17-24
Frisby, David, (2003) Modern Kültürde Çatışma, çev. Tanıl Bora, Nazike Kalaycı,
Elçin Gen, İstanbul: İletişim Yayınları,28.
Safko. L. & Brake, D. K. (2009), The social media bible, tactics, tools & strategies
for business success, John Wiley & Sons, Inc.
Mcintyre, K. E. (2014). The Evolution of social media from 1969 to 2013: A Change
in competition and a Trend toward complementary. Niche Sites, The Journal of
social media in society, Vol 3, No:2
Rogers, E.M. (1983), Diffusion of Innovations, 3rd ed., The Free Press, New York.
Şahinoğlu, D.Z.B. (2009). Postmodern tüketim ve moda satın alma davranışı: Türk
moda tüketicilerine yönelik bir araştırma. (Yüksek Lisans Tezi), Marmara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Görseller
https://blog.debenhams.com/fashion/peek-a-boo-fashions-new-erogenous-zones/
Ek-1: Anket
Değerli Katılımcı,
Sizden anket formundaki tüm ifadeleri okumanız ve boş soru bırakmadan kendi
düşünceleriniz doğrultusunda anketi yanıtlamanız beklenmektedir.
Erhan Atabek
26
3.Sosyal medya
sitelerinde takip ettiğim
moda sayfalarına göre
alışveriş yaparım.
Kitle Pazarı
Kesinlikle Kesinlikle
kuramına yönelik
sorular Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Katılıyorum
8.Sosyal medya
aracılığıyla araştırdığım
moda ürünleri var.
13.Sosyal medyada
arkadaşlarım tarafından
paylaşılan bir moda
ürününü satın alırım.
14. Sosyal medyada çok
çeşitli tarzlara hitap eden
moda önderleri var.
16.Modaya uygun
giyinmeyi güzel olmakla
eş değer görüyorum.
17.Modaya uygun
giyinebilmek için vücut
estetiği yaptırırım.