Professional Documents
Culture Documents
Biyolojik Antropoloji Ve Arkeolojide Kul
Biyolojik Antropoloji Ve Arkeolojide Kul
ARKEOLOJİDE
Elinizdeki bu kitap derleyenlerin henüz öğrencilik
yıllarından itibaren gerçekleştirmeyi umut ettikleri bir
Temel Yöntemler
Editörler
düşüncenin ürünüdür; Türkçe yazılmış bir ‘Arkeolojiye
Sinan Ünlüsoy • Canan Çakırlar • Çiler Çilingiroğlu
Giriş’ kitabı. Diğer bir deyişle bir bilim dalı olarak
arkeolojinin temel kavram ve yöntemlerinin tanıtıldığı
giriş niteliğinde bir kitap. Biz bir başlangıç olarak
gördüğümüz bu kitapta Türkiye arkeoloji yazınındaki
önemli bir eksikliği gidermek amacıyla arkeolojinin
temel yöntemlerini ele aldık.
Bu kitap öncelikli olarak arkeoloji öğrencisine yönelik
yazılmıştır. Kitaba katkıda bulunan tüm yazarlar
arkeolojinin yöntemleriyle ve bazı temel kavramlarıyla
ilk defa karşılaşan öğrencileri düşünerek açıklayıcı bir
dil kullanmaya özen göstermişlerdir. Bunun yanı sıra
bazı yazarlar kaynakçalarına ek olarak öğrenciler için
okuma önerileri sunmayı gerekli gördüler. Kitabın
aynı zamanda Türkiye’de sayıları giderek artan,
arkeoloji bölümlerinde söz konusu yöntemleri ve
Baskı / Printed by
Kitap Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.
Davutpaşa Cad. No:123 Kat:1 Topkapı - İstanbul
Tel: +90 (212) 482 99 10
Sertifika No: 16053
Önsöz .................................................................................................... 13
Amaçlar ................................................................................................. 73
Yöntemler ............................................................................................... 73
Jeomanyetik ........................................................................................ 73
Elektrik Özdirenç .................................................................................. 76
Jeoradar (Ground Penetrating Radar-GPR) ..................................................... 78
Elektromanyetik (EM)Yöntemler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 81
Hangi Yöntem, Ne Zaman? ............................................................................ 81
Araştırmanın Tasarlanması ....................................................................... 83
Verinin İşlenmesi - Yorumlama, Arşivleme ve Üstveri (Metadata) ........................... 84
Arşivleme ve Üstveri (Metadata) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 85
Havadan ve Uzaydan Uzaktan Algılama . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 86
Havadan Algılama ................................................................................. 86
Hava Fotoğrafları .............................................................................. 87
Uzaktan Kontrollü Hava Sistemleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 88
LiDAR (Light Detection and Ranging) ...................................................... 89
Uzaydan Algılama . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 89
Çok Yüksek Çözünürlüklü Sistemler ........................................................ 89
Yüksek Çözünürlüklü Sistemler ............................................................. 90
CORONA ........................................................................................... 90
Orta Çözünürlüklü Sistemler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 91
Düşük Çözünürlüklü Multi-Spektral Sistemler ............................................ 92
Radar Sistemler ................................................................................ 92
Coğrafi Bilgi Sistemleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 93
Tanım ............................................................................................... 93
CBS’nin Bileşenleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 94
CBS’nin Temel Veri Yapısı ......................................................................... 95
Mekânsal Veri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 95
Öznitelik Verisi ................................................................................ 95
Hücresel (Raster) Model ........................................................................... 95
Vektörel Model ..................................................................................... 97
Hücresel ve Vektörel Modellerin Karşılaştırmalı İncelemesi .................................. 97
CBS Temel İş Süreci ................................................................................ 98
7
STRATİGRAFİK YÖNTEM
Sinan Ünlüsoy
Giriş ..................................................................................................... 159
Stratigrafi Nedir? Niçin Önemlidir? ................................................................. 160
Bir Yöntem Olarak Stratigrafinin Tarihçesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 161
Arkeolojik Tabakalar Nasıl Oluşur? Arkeolojik Tabakaların Özellikleri Nelerdir? ............. 163
Arkeolojik Tabakalaşmanın İlkeleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 167
Bir Stratigrafik Yöntem Olarak Harris Matris ...................................................... 173
Arkeolojik Tabakalaşmanın Temel Kavramları ..................................................... 177
Sonuç .................................................................................................... 180
Kaynakça ............................................................................................... 180
9
ZOOARKEOLOJİ
Canan Çakırlar
Giriş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 181
Tanım . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 181
Tarihsel Gelişim (Dünyada ve Türkiye’de) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 184
Anahtar Meseleler, Güncel Tartışmalar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 187
Antropoloji . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 187
Arkeoloji . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 190
Paleoekoloji ve Doğa Tarihi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 190
Temel Yöntemler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 191
Kazıda . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 192
Laboratuvarda . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 195
Makroskobik Yöntemler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 196
Moleküler ve Mikroskobik Yöntemler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 208
Sayısal Yöntemler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 211
Geleceğe Dair. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 215
Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 219
ARKEOBOTANİK:
BİYOLOJİK ANTROPOLOJİ VE
ARKEOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLERİ
M. Songül Alpaslan Roodenberg
Önsöz ................................................................................................... 271
Giriş ..................................................................................................... 272
Antropolojinin Genel Tanımı ve Başlıca Alt Bölümleri nelerdir? ............................ 272
Antropolojinin Amacı Nedir? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 274
Antropolojinin Ortaya Çıkışı .................................................................... 275
Gömütlerin Tarihçesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 276
İnsan İskelet Anatomisi ve Dişler .................................................................... 283
Tafonomi ya da Gömülmenin Kuralları ........................................................ 286
11
olarak öğrenciler için okuma önerileri sunmayı gerekli gördüler. Kitabın aynı za-
manda Türkiye’de sayıları giderek artan, arkeoloji bölümlerinde söz konusu yön-
temleri ve kavramları öğrencilerine anlatma derdine düşmüş, fakat öğrencilerine
bu konuda okutabileceği Türkçe kaynak bulmakta zorlanan meslektaşlarımıza
da yardımcı olacağını umut ediyoruz. Ayrıca son yıllarda arkeolojide uygulama
alanları giderek artan bir hızla gelişen ve arkeolojik araştırmalarda yoğun bir
şekilde yer edinen Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri gibi bazı uygula-
maların, arkeozooloji ve arkeobotani gibi arkeolojinin oturmuş temel dallarında
geliştirilen yeni araştırma tekniklerinin ve bakış açılarının kitapta yer almasına
özellikle dikkat edilmiştir. Bu yönüyle de kitabın öğrenciler için bir giriş kitabı
olmasının ötesine giderek daha da disiplinler arası bir bilim dalı olmaya başlayan
arkeolojideki bu son gelişmelere yetişme telaşı içerisindeki herkese hitap edece-
ğini umuyoruz. En azından bizler bu kitabı hazırlarken çok şey öğrendiğimizi
rahatlıkla söyleyebiliriz.
Kitabın bir diğer ve bizce en önemli özelliği ise arkeolojiye giriş niteliğinde Türk-
çe yazılmış ilk kitap olmasıdır. Son birkaç yılda her ne kadar bu türde çeviri ki-
taplarla önemli bir eksiklik giderilmeye çalışılsa da, böyle bir kitabın Türkiye’de
çalışan, konularında uzman akademisyenler tarafından yazılmış ve yöntem veya
kuramsal yaklaşımlar gibi konularda nitelik açıdan oldukça eksik olan Türki-
ye arkeoloji yazını için bir başlangıç olması nedeniyle oldukça önemlidir. Bu-
nun yanı sıra, kitapta yazarlar söz konusu yöntemlerin mümkün olduğunca
Türkiye’de yürütülen araştırmalarda gerçekleştirilen uygulamalarından örnek-
lerle desteklemeye çalışmışlardır. Bu sayede özellikle arkeoloji öğrencilerinin ko-
nulara daha yakınlık duymaları ve dolayısıyla onlar için daha anlaşılır olması
amaçlanmıştır.
Bu kadar iddialı cümlelerden sonra kitabın eksikliklerine de kısaca değinmekte
fayda var. Ne yazık ki radyokarbon yöntemi gibi mutlak tarihleme veya özellikle
günümüzde arkeolojik araştırmalarda gittikçe önem kazanan arkeometrik ana-
liz yöntemleri gibi konular çeşitli nedenlerden dolayı kitapta ayrı bölümler ola-
rak yer alamadı. Fakat bu kitabın bir başlangıç olduğu varsayımından çıkarak,
bu konuların da ileride başka kitaplarda veya bu kitabın yeni baskılarında yer
bulacağını umut etmekteyiz.
Derleyenler olarak öncelikle önerimizi büyük bir heyecanla karşılayan ve
Önsöz 15
yazılarıyla gerçekleşmesini sağlayan ve bizi yine büyük bir sabır ve alçak gönül-
lülükle destekleyen tüm yazarlara en içten teşekkürlerimizi sunmak isteriz. On-
ların değerli çabaları olmasaydı bu kitap gerçekleşemezdi tabii. Sırf bizim hatı-
rımız için kendisinin çok da ilgi alanına girmeyen makalelerle dolu bir kitaptaki
yazım ve dilbilgisi hatalarını düzelten dostumuz, profesyonel editör, çevirmen ve
eğitim bilimci Mehmet Barış Albayrak’a da ayrıca teşekkür ederiz. Kendisi kita-
bı baştan sona okuyan ilk insan oldu. Ege Üniversitesi Protohistorya ve Önasya
Arkeolojisi yüksek lisans öğrencisi Ece Sezgin tüm kaynakçaları ve metin içinde
verilen referansları kontrol etmekle kalmadı, çok büyük bir hızla kimi makalele-
rin şekillerini oluşturdu. Teşekkürler Ece. Son teşekkür ise bu dijital egemenlik
çağında kitap çıkarma hevesimizi kırmayıp bize en başından beri destek veren ve
bu kitabın basımını gerçekleştiren Ahmet Boratav ve Ege Yayınları ekibine. Doğa
ve Kiraz’ı unuttuk sanmayın sakın!
Önsöz
Antropolojiyi meslek olarak seçen herkes, zaman zaman antropolojinin ne ol-
duğu, neyle uğraştığı, antropoloğun ne iş yaptığı gibi sorularla karşılaşmıştır.
Antropoloji konusunda bir fikri olanların ise, antropologların çoğu zaman yal-
nızca kafataslarını ölçüp, ırkları tespit etmekle uğraştığı gibi kısıtlı bilgileri var-
dı. Sadece Türkiye’de değil, uzun yılardır yaşadığım Kuzey Avrupa ülkesinde de
konuyla ilgili olmayanların soruları ve tepkileri genelde benzerdi. Oysaki insanla
ilgili her şey antropolojinin ilgi alanına girer ve dolayısıyla bu disiplin insanın
fiziki, sosyal özelliklerinin yanı sıra, kültürünü ve geçmişini de inceler, konusu
doğrudan insandır. Bu yazının ana konusunu antropoloji biliminin bir alt di-
siplini olan fiziki ya da biyolojik antropolojinin metotları ve teknikleri çerçeve-
sinde, insanın biyolojik kalıntılarının incelenmesi ve analizleri oluşturmaktadır.
Antropolojiyle ilgili literatür giderek artsa da, Türkçe yazılmış temel başvuru
kaynak sıkıntısının hâlâ çekilmekte olduğu bir gerçek. İnternet hayatımıza girdi-
ğinden beri, çeşitli bilgileri anında elektronik ortamda edinmemiz çok kolaylaşsa
da, bilginin doğruluğundan çoğu zaman emin olmak mümkün değildir. Bunun
gibi nedenlerle, günün birinde antropoloji öğrencilerine yönelik bir metot kitabı
yazmayı düşünürken, genç arkeolog meslektaşlardan böyle bir teklif geldiğinde,
hiç düşünmeden bu bölümü hazırlamaya giriştim. Sonuçta aşağıda okuyacağınız
yazı ortaya çıktı. Amacına ulaşmış olduğunu ümit ediyorum.
Giriş
Arkeolojik kazılarda sıklıkla insan ve hayvanlara ait kemikler ve mezarlar açığa
çıkar. Hayvan kemikleri, genellikle yiyecek artıkları olduğundan, dağılmış ve par-
çalar halinde bulunurken, insan kalıntıları, zaman içinde bozulmuş eski gömütler-
den etrafa dağılmış kemikler veya tam ya da kısmen korunmuş mezarlardan ele ge-
çen iskelet parçaları halindedir. Arkeolojiye yeni başlayanlar için iskeletleri neden
kazdığımız pek anlaşılır bir konu olmasa da, insan kemikleri çoğu zaman en fazla
ilgi çeken buluntuların başında gelir. Bu durum öncelikle insanın kendi vücuduna
duyduğu meraktan kaynaklanıyor olmalı. Ayrıca zaman içinde eski kültürler ve
buluntular açığa çıkarıldıkça, bunları yapanları merak etmemiz kaçınılmaz.
Arkeolog, kazısında bulduğu insan kemiklerini daha sonra uzman bir antropo-
loğun inceleyeceğinin bilincinde olup, konuya azami ihtimamı göstermelidir.
Çünkü kemiklerin ve mezarların incelenmesi aslında laboratuvarda değil, ke-
miğin toprakta ilk göründüğü anda başlar. Bu noktadan itibaren eğer kemikler
sistematik ve doğru bir şekilde kazılır, temizlenir, bir kısım veriler alanda işlenir
ve kemikler mümkün olduğunca iyi korunmuş durumda konunun uzmanına
ulaştırılırsa, bilgi kaybı en aza indirgenecektir. Bu nedenle, arkeoloji öğrenci-
lerine yönelik böyle bir metot kitabında, iskelet kazı teknikleri ve analizleriyle
ilgili genel bilgileri özetleyen bu bölümün öğrencilere olduğu kadar, biz antropo-
loglara (ve arkeologlara) da dolayısıyla faydalı olacağı kanaatindeyim. Son ola-
rak, özellikle öğrencilere bu bölümü dipnotlarını atlamadan okumalarını tavsiye
ederim. Tanımlar, Latince terimlerin açıklamaları ve daha birçok ayrıntılı bilgi
konuların bütünlüğünü bozmamak amacıyla dipnotlarda verilmiştir.
2 Bu bölümde faydalanılan kaynaklar: Kottak 2002; Auge ve Colleyn 2005; Bates 2013.
#JZPMPKJL"OUSPQPMPKJWF"SLFPMPKJEF,VMMBOMBO:×OUFNMFSJ | 273
(ölüm yaşı, cinsiyet, boy, köken ve ölüm sonrası değişimler) osteoloji tekniklerini,
yani fiziki antropolojinin yöntemlerini kullanır. Biyolojik (fiziki) antropolojinin
özelleşmiş bir alt disiplinidir.
Dilbilimsel (linguistik) antropoloji, dillerin kökeni ve toplumsal olarak nasıl
kullanıldıkları ile ilgilenir. Dilin mekân ve zaman içinde, toplumsal ve kültürel
bağlamda incelenmesidir. Kısaca dilsel antropoloji, dilin sosyal yaşam üzerinde-
ki etkilerini inceler.
Arkeolojik antropoloji, maddi kalıntılar aracılığıyla insan davranışını, kültürel
örüntü ve süreçlerini inceler. Prehistorik arkeolojinin antropolojiye dahil edil-
mesi tipik bir Amerikan yaklaşımıdır.
Gömütlerin Tarihçesi
Bu bölümde insanlık tarihinin muhtelif dönemlerinde ortaya çıkan başlıca me-
zar tiplerinden örnekler verilmektedir. İnsanın bilinçli olarak gömüldüğüne dair
en eski kanıtlar Orta ve Üst Paleolitik Dönemlere tarihlenir. Kuzey İspanya’da
bir mağarada günümüzden yaklaşık 300.000 yıl öncesine tarihlenen, otuz civa-
rında bireye ait kemikler topluca ele geçmiştir. Homo heidelbergensis’e5 ait olan
bu buluntuların bilinçli olarak mı buraya gömüldüğü, ya da çamur akıntısı gibi
doğal bir yolla mı söz konusu mağaraya sürüklendiği konusu tam kesinlik ka-
zanmamıştır. Başka bir örnek ise, İngiltere, Galler’deki Pontnewydd mağarası
buluntularıdır. Günümüzden 225 bin yıl öncesine tarihlenen diş kalıntılarının
yaklaşık on beş bireye ait olduğu tespit edilmiştir ve bu dişlerin çoğu 20 yaşından
genç erkek Neandertallere aittir (Pettitt 2013). Ancak İspanya örneğinde olduğu
gibi burada da kemik ve dişlerin toplu halde bulunması dışında, bu bireylerin
bilinçli gömülmüş olduklarına dair fazla bir kanıt mevcut değildir.
Kalıntıları Avrupa, Afrika ve Batı Asya’da ele geçmiş ve günümüzden 200.000-
250.000 yıl önce soyu tükenmiş bir tür olan Neandertal insanının, en azından
bazılarının özenle gömüldüğü düşünülmektedir. Bunlar arasında en iyi bilinen-
lerden, Shanidar (Irak), Krapina (Hırvatistan) ve Kebara (İsrail) mağaralarında
bulunan mezarlar yaklaşık 100.000-50.000 yıl öncesine tarihlendirilmektedir.
Örneğin günümüzden önce 60.000 yılına tarihlenen Shanidar’da bulunan 30-45
yaşları arasında ölmüş bir Neandertal erkeğine ait buluntunun gerçek bir gömüt
olduğuna dair güçlü veriler mevcuttur. Bu mezarda bulunan çiçekli bitkilere ait
5 Günümüzden 200.000-250.000 yıl önce soyu tükenmiş insan türü. Avrupa, Afrika ve Batı Asya’da
kalıntıları ele geçmiştir.
#JZPMPKJL"OUSPQPMPKJWF"SLFPMPKJEF,VMMBOMBO:×OUFNMFSJ | 277
6 Polen analizi, polen tanelerinin sayıları, boy, en ve çapları gibi boyutlarının ve yüzey süslerinin
ışık veya elektron mikroskobu altında incelemesidir. Eski doğal çevrelerin ve iklim şartlarının an-
laşılmasına yardım eder. Örneğin arkeolojik tabakalardaki bitki polenlerinin analizi, depozitlerin
oluştuğu dönemdeki bitki örtüsü ve dolayısıyla iklimi hakkında önemli bilgi sağlar.
278 | "3,&0-0+ņ%&5&.&-:º/5&.-&3
Şekil 2
Şekil 4
Son olarak hemen her dönemde karşımıza çıkan kremasyon ya da ölü yakma
geleneğinden kısaca örnekler vermek istiyorum. Ölünün yakılması Erken Tunç
Çağı’ndan itibaren yaygınlaşmış olmakla birlikte, ilk olarak Neolitik Dönem’de
görülür. Anadolu’daki ilk örnekleri MÖ. 7. binyılda Aşıklı Höyük’te (Aksaray)
ele geçmiştir. Geçtiğimiz yıllarda, Yenikapı (İstanbul) son Neolitik tabakaların-
da, formları aynı, boyları farklı seramik kaplar içerisinde yanmış insan kemik-
leri bulunmuştur (Kızıltan ve Polat 2013). Günümüzde kremasyon için daha ile-
ri yakma teknikleri kullanılmaktadır. Çok yüksek ısılarda yakılan ve ardından
soğutulduktan sonra mekanik bir öğütücüden geçirilen kemiklerden arta kalan
küller çeşitli formlarda kaplarda saklanmakta veya gömülmektedir.
Şekil 5
#JZPMPKJL"OUSPQPMPKJWF"SLFPMPKJEF,VMMBOMBO:×OUFNMFSJ | 285
12 Dişlerin, sesin ağızda söze dönüşmesine yardımcı olmak gibi önemli bir fonksiyonu vardır.
13 Dişler mine, dentin, sement ve pulpadan (diş özü) oluşur. Diş minesi, dişin en dıştaki katmanı-
dır ve %97’si kalsiyum tuzlarından oluşur. Dentin, minenin altındaki tabakadır ve dişin %75’ini
oluşturur; kemikle aynı yoğunluktadır, canlı bir tabaka oluşu nedeniyle ısı ve dokunmaya karşı
hassastır. Diş, taç kısmında mine, kök kısmında sement ile kaplıdır. Sement kökün etrafını kapla-
yan kemiksi tabakadır ve dişin kökü ile çene kemiğine tutunmasını sağlar.
14 Küçük azılar (8 adet) ve üçüncü azı dişleri (4 adet) süt diş dizilerinde bulunmaz.
15 Süt dişleri anne karnındaki prenatal dönemin (doğum öncesi) ilk altı ila sekizinci haftaları arasında
“Dental Lamina” denen bir plakçık üzerinde tomurcuklanmalar şeklinde gelişmeye başlar. Daimi
dişler, doğum öncesinde yirminci hafta civarında çeneler içinde gelişmeye başlar.
Kazılarda açığa çıkarılan çok genç bebeklerde dış etkenlerle çeneler kırılmışsa, dişler çenelerin dı-
şında ele geçebilir. Çok erken yaştaki bebeklerde dişlerin kökleri henüz oluşmamıştır. Bu tip dişlerin
kalkerleşme (dişlerin biçimlenmesi) dereceleri bize çok genç bebeklerin yaşları hakkında bilgi verir.
16 Erişkinlerde her çenede 4 kesici, 2 köpek dişi, 4 küçük azı ve 6 adet büyük azı dişi mevcuttur. Bazı
bireylerde yaygın olarak üçüncü azı dişleri ya da çoğunlukla alt çenelerdeki ikinci küçük azı dişleri
veya nadiren üst ve alt kesici dişlerden biri doğuştan mevcut olmayabilir.
286 | "3,&0-0+ņ%&5&.&-:º/5&.-&3
dişleri belirli bir sırayla düşerken, yerini hali hazırda çeneler içinde bulunan dai-
mi dişler almaya baslar. 13-15 yaşlarında, üçüncü azı dişleri hariç, daimi dişlerin
gelişimi ve çıkışları tamamlanır. Son azı dişleri (üçüncü) çoğu bireyde yaklaşık
21- 25 yaşları arasında tümüyle çıkmıştır. Erkeklerde dişler genel olarak kadınla-
rınkine oranla daha büyük boyutludur.
Diş mineleri vücuttaki en sert yapılardır, bu nedenle kazılarda en iyi korunmuş
organik maddeler olarak, çoğunlukla sağlam ele geçerler. Canlıda ağızda mevcut
olan bakteriler nedeniyle kolayca çürüyüp tahrip olabilirler.17
17 Ağızda bulunan bakterilerin besin artıklarının içindeki şekerleri fermente etmesiyle oluşan asit
yüzünden çürüme oluşur.
18 Taze kemik, krem/fildişi renktedir. Zamanla ısı, nem, toprağın yapısı, hava vb. çevresel etkenlerin
yanı sıra, gömülme ritüelleri gibi kültürel uygulamalarla da kemiğin rengi değişir. Bazı metaller, örne-
ğin mezarlardaki bakır gibi metal objeler, kemiğe değdiği yerde yeşilimsi renk değişikliğine yol açar.
#JZPMPKJL"OUSPQPMPKJWF"SLFPMPKJEF,VMMBOMBO:×OUFNMFSJ | 287
Şekil 8
edinilmiş tecrübe de büyük ölçüde işe yarayacaktır. Her kazıda yeterli oranda
deneyimli uzman ya da öğrenci bulunmayacağından, iskelet temizlerken azami
dikkat göstererek, yavaş ve özenle kazmalı,22 öncelikle iskeletin konturlarını or-
taya çıkarmaya çalışmalıyız (Şekil 9).
Birincil gömütlerde mezarın yeri belirlendikten sonra, gömütün en dış sınırları
saptanarak kazılmasına başlanır. Önce mezarın üstündeki toprak kaldırılır, tüm
buluntular dikkatle kaydedilerek gerekli ölçümler alınır. Mezarın boyutları, de-
rinliği, yönü ve biçimi gibi veriler de kaydedilmelidir. Toprağın rengi, yapısı ve
ağaç kökleri gibi tüm detaylara dikkat edilmeli ve kaydedilmelidir (örneğin bu
tür veriler bize neden bir iskeletin tam olmadığı konusunda fikir verebilir). Bütün
bunlar mümkün olduğunca hızlı yapılmalıdır. Çünkü kemikler temizlenmeye
22 İskelet kazılarında çeşitli ebatlarda yumuşak uçlu fırçalar (tercihen boya fırçaları, sert oldukları için
diş fırçaları hariç), diş hekimlerinin kullandığı türden ince, sivri, keskin uçlu metal aletler, ince uçlu
birkaç boy mala ve spatulalar, kemiklerin arasında kalan toprağı almak için bir seri kaşık (yemek ve
çay kaşıkları gibi), toprağı toplamak için kova, kürek, büyük boy fırça ve bazen kuruyan sertleşen
toprağı yumuşatmak için su püskürten el spreyleri gibi aletlerden faydalanılır (bkz. Şekil 9).
#JZPMPKJL"OUSPQPMPKJWF"SLFPMPKJEF,VMMBOMBO:×OUFNMFSJ | 291
Şekil 9
23 Bunun kaçınılmaz olduğu durumlarda, tekrar kazı yapılıncaya kadar, iskeleti tümüyle kaplayacak
büyüklükte, kalın bir naylon örtüyle korumaya almalıyız.
292 | "3,&0-0+ņ%&5&.&-:º/5&.-&3
Şekil 10
kalacak şekilde çevresinin belirlenip, gömütün bir toprak plato üstünde kalana
kadar kazılmasıdır (Şekil 10). Böylece iskelet tabandan 10-20 cm. yukarıda kalır-
ken, kemiklere her yönden kolayca erişilmesi, dolayısıyla temizlenmesi kolayla-
şır. Bu, iskeletin etrafındaki alandan daha aşağıda bir çukur içinde kalmasından
her zaman daha iyi bir yöntemdir. Çünkü çukurda kalan kemiklere ulaşmak hiç
kolay değildir, ayrıca temizlenen toprak tekrar çukurun içine dökülebilir.
İkincil gömütler birbirleriyle anatomik olarak bağlantılı olmayan kemiklerin bir
arada bulunduğu mezarları ifade eder. Tek bir bireye ait olan dağınık gömütler
ya da çok sayıda iskeleti veya kemikleri içeren toplu mezarlar bu gruba girer. Top-
lu mezarlar oldukça detaylı ve dikkatli kazılmayı gerektirirler. Büyük bir alana
yayılan bu tip mezarları kazmak çok zahmetli bir iştir. Çünkü kazarken çıkan
toprağı atmak ya da kemikler arasında boş bir alan bulup oturabilmek gibi birçok
etmen sorun haline gelebilir. Toplu mezarlarda en önemli sorun çıkan kemikle-
rin pozisyonlarının kaydedilmesidir. Çünkü kemiklerin yerleri ve birbirleriyle
ilişkisi önemli ip uçları verebilir. Her kemiğin yeri, pozisyonu belirlenip, temiz-
lendikten sonra çizim ve fotoğraflama işlemleri yapılmalıdır. Bu tip mezarlarda
bulunan kemiklerin çoğunluğunu birbirleriyle anatomik bağlantısı olmayanlar
#JZPMPKJL"OUSPQPMPKJWF"SLFPMPKJEF,VMMBOMBO:×OUFNMFSJ | 293
oluştursa da, bazen kısmen birbiriyle bağlantılı birkaç kemik veya kemik yığını-
nın içinde tek bir bireye ait iskelet parçaları da bulunabilir. Buluntuların analiz-
leri yapılırken sağ ve sol taraftan kemikler gruplandırılarak kaydedilir ve mezar-
daki minimum birey sayısı hesaplanır.
Kemiklerin Toplanması ve
Taşınması
Kemikler temizlenip, çizim, fo-
toğraf ve diğer verilerin de kay-
dedilmesinden sonra buluntular
mümkün olduğunca hızlı toplanıp,
Şekil 11 kaldırılmalıdır.24 İskeleti kaldırma
aşamasında tüm kemikler aynı za-
manda toplanmalı ve iskelet tümüyle aynı gün içinde kaldırılmış olmalıdır. Bir
ya da birkaç güne bölünen kemik toplama işlemi her zaman önemli ölçüde sa-
kıncalıdır. Bazen kazılarda arkeologlar, bir mezarın temizlenme işlemi sürerken,
kemikleri farklı zamanlarda toplayarak veri kaybına yol açmaktadırlar. Ayrı za-
manlarda kazı evine ya da laboratuvarına getirilen (aynı mezardan çıkarılan) ke-
miklerin osteolojik analizlere dâhil edilmeleri zaman ve teknik açısından önemli
güçlükler yaratmaktadır. Ayrıca buluntular ne kadar uzun zaman açık hava ve
güneşe maruz kalırsa, kırılma ve tahrip olma riskleri de o derece artmaktadır.
Kemikler dip kısmı sağlam karton ya da plastik kutulara yerleştirilmeli, kafa-
tası ve dişler tercihen ayrı bir kutuya alınmalıdır. Kırık ve çatlak kemiklerin,
24 Sırasıyla ayak ve eller gibi en dıştaki kemikler, uzun kemikler, gövde, leğen kemikleri ve en
son alt çene ve kafatasının kaldırılması tavsiye edilir. Kafatası en sona bırakıldığında, yer açı-
lacağı için daha rahat çalışabiliriz. Buluntuya zarar vermeden, altındaki toprağı yaklaşık 5-6
cm derinlikte, keskin ve büyük bir bıçakla dikkatlice blok halinde keserek, sağlam bir kutuya
yerleştirmeliyiz.
#JZPMPKJL"OUSPQPMPKJWF"SLFPMPKJEF,VMMBOMBO:×OUFNMFSJ | 295
Şekil 12
ve kemiklere alçı uygulanıp, kurutulduktan sonra bir bütün olarak kesilerek dik-
katli bir şekilde sarsmadan taşınmalıdır.25
Tüm bunlara ilaveten, iskeletin etrafından ve altından toprak örnekleri alınması
iyi olur. Toprağın kimyasal bileşimi ile asit oranının analizleri, kemiklerin korun-
ma ve aşınma nedenleriyle ilgili bilgi verebilir. Bazen mezar toprağı içinde çok ince
kemik ve dişlerin yanı sıra, böbrek taşları, polen taneleri gibi kazı esnasında gözden
kaçabilecek buluntular kalabilir. Bu nedenle mezara ait tüm toprak ince eleklerle
elenmeli ve kazı sırasında gözden kaçabilecek her şey toplanmalıdır. Özellikle be-
bek ve çocuk mezarları söz konusu olduğunda, kemik ve dişlerin oldukça küçük ol-
maları nedeniyle her zamankinden daha dikkatli çalışılmasında yarar görüyorum.
nemlenerek tahrip olmalarına yol açmaz. Kemik ve dişleri depolamada plastik ku-
tular kullanılıyorsa, en azından kutuların karşılıklı olarak iki tarafından ufak birer
hava deliği açmak iyi olur. Her kutunun üstüne ve yanına sabit bir kalemle mutlaka
açma ve gömüt numarası, buluntu yılı, lokalitesi gibi bilgilerin yazılması gerekir.
Tek bir bireyin kemikleri (iskelet tam ya da tama yakınsa) birkaç kutuya yerleştiri-
lebilir, böylece kemiklerin birbiri üstüne yığılarak kırılma riskleri en aza inecektir.
Kırık ve aşınmış kemikler ayrı ayrı, bez, kağıt havlu (hiçbiri yoksa eski gazete ka-
ğıtları) gibi yumuşak maddelere sarılarak kutulara yerleştirilmelidir. Kutu ve tor-
balar kuru, güvenli ve fare gibi kemirici hayvanlardan uzak bir yerde muhafaza
edilmelidir.
Laboratuvarda malzeme temizlendikten sonra, özellikle büyük boyutlu kemikler
(kafatası ve uzun kemikler gibi) numaralandırılmalı ve kırık olanlar yapıştırı-
larak tümlenmelidir. Kemiğin temizlenmiş kırık yüzeylerine ince uçlu bir fırça
yardımıyla sürülecek beyaz tutkalı27 suda çözülme özelliğinden dolayı güvenle
kullanabiliriz. Daha sonra buluntuları tekrar yapıştırma gibi bir durum söz ko-
nusu olduğunda, mesela yapıştırıcının yanlış uygulandığı durumlarda, tutkalın
temizlenmesi ve tekrar sürülmesiyle oluşabilecek kemik kaybı en aza inecektir.
Ayrıca yapıştırılan kısımlar bir süre sonra birbirlerinden ayrılmayacağından ke-
miğin formunda bozulma olmaz. Peligom benzeri yapıştırıcılar kemik malze-
meyi tümlemek için uygun değildir. Çünkü bir süre sonra, yapıştırılan parçalar
birbirlerinden kısmen ayrılabileceğinden, kemikte şekil bozukluğu oluşur. Bu
tür bir yapıştırıcının temizlenmesi ancak aseton gibi kimyasallarla mümkün ola-
bileceğinden, yeniden tamiri sırasında kısmen de olsa kemik zarar görür. Yapış-
tırılan parçalar, kendimizin de rahatlıkla ince kum kullanarak hazırlayabileceği
bir kum havuzu içine kısmen gömülür ve hareket ettirilmeden bir süre elle tu-
tularak kemiğin sabitlenmesi sağlanır. Kemiğin/dişin yapıştırılmış yüzeylerinin
kuma gömülmemesine dikkat etmek gerekir. Çünkü kum, buluntunun üzerine
yapışacağından pütürlü bir görüntü ortaya çıkacaktır. Her kemik ve dişin yanın-
da mutlaka gömüt numarası gibi bilgileri içeren bir kart bulunmalıdır.
Model hamurları, tahta parçaları ve teller bazen tam olmayan kemiklerin tami-
rinde kullanılabilirler. Ancak alçı ve çimento gibi dolgu maddeleriyle, olmayan
27 Su bazlı, vinil asetat, homo polimer esaslı, çiçek ve maket yapımında, kâğıt, karton, kumaş ve
ahşap malzemelerin yapıştırılmasında kullanılan bir yapıştırıcıdır.
298 | "3,&0-0+ņ%&5&.&-:º/5&.-&3
kemiklerin yerini doldurmak doğru değildir. Boya, yağ, vernik ve diğer kimyasal
maddeler kemiklere uygulanmaz, çünkü bunlar daha sonra yapılabilecek labora-
tuvar ve mikroskobik analizleri engelleyebilir.
Kremasyon
Bu başlığın konusu, tarih öncesi ve tarihi dönemlerde yakılmış insan kalıntılarıdır.
Kremasyon genel olarak ölen canlının bedeninin yüksek ısıda (genelde 1400 ile 1800
fahrenhayt dereceleri arasında) yakılması işlemidir. Yakılma sonucunda ölen canlıdan
geriye yalnızca külü ve bazen de küçük parça kemikleri kalır. Yanmadan arta kalan
parçalar ufak boyutludur ve renkleri değişmiştir. Yanmış kemiğin rengi ateşin sıcaklığı
hakkında fikir verir. Isıya maruz kalmış bir kemiğin rengi ateşin sıcaklık derecesine
göre farklılık gösterir (siyahtan başlayarak, gri, kahverengi, kiremit rengi, mavimsi ve
beyaz olmak üzere renk değişimi görülür). Örneğin koyu kahverengi ve siyah (200-
300 santigrat derecelerde) düşük ısıya işaret ederken; yüksek ısıda, yaklaşık 800 san-
tigrat derecenin üzerindeki sıcaklıkta yanmış kemikler mavimsi beyaz ve/ veya beyaz
renklerdedir. Kremasyon kalıntıları gerektiği gibi toplanırsa, bunların analizlerinden
azımsanmayacak ölçüde veri elde edilebilir. Gene de bu tip buluntuların analizi ol-
dukça sorunludur. Çünkü yüksek ısı, sadece renk değil, biçim ve boyutlarda da deği-
şikliklere yol açar. Bu nedenle osteolojik analizlerin (kemik ve dişlerin incelenmesi)
birçoğuna olanak vermezler ya da büyük ölçüde zorlaştırırlar. Kremasyon kalıntıları
toplanmadan önce pozisyonları kaydedilmeli, fotoğrafları çekilmeli, ölçüm ve tanım-
lamaları dikkatlice yapılmalıdır. Kemiklerdeki çatlaklar yanma olayı gerçekleştiğinde,
üzerlerinde yumuşak dokunun olup olmadığı hakkında fikir verir. Şöyle ki, genel ola-
rak uzun çatlak ve kırıklar kemiğin yanma esnasında kuru olduğuna işaret ederken;
yatay çizgiler ve düzensiz kırıklar et vb. bir dokuyla kaplı olduğunu gösterir.
Cinsiyetin Tespiti
Kemiklerden cinsiyet tayini ne oranda güvenilirdir? Bu konuda yapılan araştır-
malar, iskelet tamsa yüzde yüze yakın, sadece pelvis varsa yüzde 95, yalnızca
kafatası ve/veya uzun kemikler mevcutsa yüzde 80 oranında doğrulukla iskeletin
cinsiyetinin saptanabileceğini göstermiştir (Krogman ve İşcan 1986). İnsanda
#JZPMPKJL"OUSPQPMPKJWF"SLFPMPKJEF,VMMBOMBO:×OUFNMFSJ | 299
28 Ergenlik döneminde, üreme fonksiyonuyla dolaylı olarak ilişkili olan cinsiyet özellikleridir. Örne-
ğin, göğüs ve kalçanın biçimlenmesi, tüylerin gelişimi, erkeklerde ses değişikliği gibi. İskeletimiz
söz konusu olduğunda bu durum hormonal değişikliklerle bağlantılı olarak, özellikle leğen ve
kafatası kemiklerinde ortaya çıkar. Birincil cinsiyet özellikleri ise doğuştan var olan üreme organ-
larıyla ilişkili özellikleri kapsar.
300 | "3,&0-0+ņ%&5&.&-:º/5&.-&3
ve güçlü kas bağlantı yerlerinin mevcudiyeti tek başlarına kriter olarak dikkate
alınmaz. Bilindiği üzere, kemiklerin boyutları bazen yanıltıcı olabilir. Örneğin
bir toplulukta kadın boyu, başka bir grubun erkek boy ölçüsüne yakınsa, uzun
boylu kadınlar sadece boy uzunluğu ölçü olarak alındığında hatalı olarak erkek
kategorisinde değerlendirilebilir. Ayrıca kemiklerdeki kas bağlantı yerlerinin ge-
lişmiş olması, sadece cinsiyetle değil, fiziksel faaliyetlerle de ilgilidir.
Kadın ve erkek kemikleri arasındaki başlıca farklar aşağıda özetlenmiştir.29
Leğen kemiğindeki (pelvis) cinsiyet özellikleri (Şekil 13):
1 Erkeğin leğen kemiği, kadınınkinden daha dar yapılıdır ve üzerindeki kasla-
rın tutunma yerleri nispeten fazla gelişmiştir.
2 Greater sciatic notch erkekte daha dar ve U formunda, kadında nispeten geniş
ve sığdır.
3 Acetabulum erkekte geniş, kadında daha ufak boyutludur.
4 Obturator foramen erkekte geniş ve ovoid formlu, kadında ufak ve triangular
biçimlidir.
5 Sakrum (kuyruk sokumu) erkekte uzun, dar ve genelde beş veya daha fazla
parçalıdır. Kadında kısa, geniş ve çoğunlukla beş parçalıdır.
Kafatasındaki (cranium) cinsiyet özellikleri (Şekil 14):
1 Erkek kafatasına oranla, kadın kafatası daha narin, yuvarlak formlu ve
hafiftir.
2 Kaş kemerleri erkekte, kadındakinden daha çıkıntılıdır.
3 Alın yandan bakıldığında erkekte geriye doğru eğilim gösterirken, kadında
dikey bir görünümdedir.
4 Göz çukurlarının üst kenarları erkekte daha yuvarlak ve kalın kenarlı; kadında
nispeten ince, keskin kenarlıdır (canlıda bunu elle dokunarak anlayamayız).
5 Elmacık kemikleri erkekte nispeten daha çıkıntılı ve iridir; kadında narin ve
ufaktır,
Kulağın alt, arka tarafında yer alan mastoid kemikler (Şekil 14) erkekte nispe-
ten daha iri, kadında ufaktır.
31 Pubis:Leğen kemiğinin sağ ve sol yarılarının ön alt kısmını teşkil eden kemikler.
Symphseal yüz: Pubis kemiklerinin leğen kemiğinin ön tarafında birleştikleri bölüm.
#JZPMPKJL"OUSPQPMPKJWF"SLFPMPKJEF,VMMBOMBO:×OUFNMFSJ | 303
32 Şekil 16 ve 19: Alpaslan Roodenberg 2011a; Şekil 17: Alpaslan Roodenberg vd. 2014;
Şekil 18: Alpaslan Roodenberg, Gerritsen ve Özbal 2013.
33 Röntgen, bilgisayarlı tomografi (CT scan) ve manyetik rezonans (MR) gibi cihazlar.
#JZPMPKJL"OUSPQPMPKJWF"SLFPMPKJEF,VMMBOMBO:×OUFNMFSJ | 305
Mikroskobik Teknikler
Mikroskoplar genel olarak kemik bilimcilerin (osteolog, biyolojik / fiziki / pa-
leoantropolog) laboratuvarlarında mutlaka bulundurmaları gereken araçlardan
biridir. Çeşitli tipleri vardır. Yapacağımız çalışmanın amacına ve metoduna bağlı
olarak hangi mikroskop tipini seçmemiz gerektiğine karar veririz. Mikroskopla-
rın ilk bulunan ve yaygın kullanılan tipi ışık mikroskoplarıdır. Mikroskoplar ke-
mik doku kesitlerini önemli ölçüde büyüterek inceleyebilmemize imkân verirler.
Dişlerin çiğneme ve kesici yüzeylerindeki aşınmaların ayrıntılı görüntülenmesi-
ne olanak sağlarlar. Böylece geçmiş toplumların beslenme ve yaşam alışkanlık-
larına dair önemli bilgiler edinebiliriz. Çünkü diş yüzeylerinde çıplak gözle iyi
görülemeyen çiziklerin, aşınmaların detaylı incelenmesi, bize ne tür bir yiyece-
ğin veya nesnenin bunlara yol açmış olabileceği konusunda fikir verir.
Elektron mikroskopları, gözle görülemeyecek kadar küçük yapıların ve cisim-
lerin mercekler yardımıyla büyütülerek görüntüsünün incelenmesini sağlarlar.
Bu tip mikroskoplar, mikroorganizmalar, hücre, molekül, biyopsi, metal ve kris-
taller gibi biyolojik ve inorganik örneklerin incelenmesinde kullanılırlar. Bu tip
bir mikroskop altında incelediğimiz nesneyi bir bilgisayar yardımıyla ekranda
görebilir ve özel dijital kameralarla fotoğraflayabiliriz. Elektron mikroskopla-
rının çeşitli tipleri vardır. Transmisyon elektron mikroskobu (TEM) gibi bazı
özelleşmiş tipleriyle birçok önemli ayrıntı 10 milyon defaya kadar büyütülmüş
olarak incelenebilir.
ilgili önemli ipuçları verir. Diş minesi ve etrafındaki toprak da bu analizlerde kulla-
nılabilir. Karbon izotopları canlının yediği besinlerden, oksijen izotopları ise içilen
sulardan alınır. Karbon izotop değerlerinin ölçülmesi, canlının yaşamı süresince
C3 veya C4 bitkilerinden hangisiyle beslendiğini anlatır.34 Dolayısıyla bu da can-
lının geçmişte nasıl bir çevrede yaşamış olduğunu anlamamıza yardım eder. Bu
değerlerin organizmaya alınması ölüm halinde sona erer, ancak değerlerde düşme
olmaz. İzotop analizi için seçilen doku önemlidir, çünkü dokular metabolik olarak
ne kadar aktif olduklarına göre farklılık gösterirler (Zimmo vd., Nebel 2012).
34 Yeryüzündeki birçok bitki C3 grubundadır, nispeten serin ve nemli sıcaklık koşullarına uygun
bitkilerdir. Bunlar arasında buğday, arpa, çavdar, yulaf gibi tahıllar, fasulye, domates, patates gibi
sebzeleri, elma, ayva vb. meyveleri sayabiliriz. C4 bitkileri veya C4 karbon tutulumu mekanizma-
sı, bitkilerin fotosentezleri sırasında karbondioksiti tutan ve şeker oluşturan biyokimyasal meka-
nizmalardan biridir. Bu bitkilere şekerkamışı, mısır ve dallı darıyı örnek olarak verebiliriz. Bu tür
bitkilerin ışık şiddetini kullanma yetenekleri yüksektir. Bu yüzden çok sıcak bölgelerde yetişirler.
35 Genom bir hücredeki kromozomlar kümesidir.
36 Y kromozomu, erkek hücrelerinde bulunan DNA’nın yaklaşık yüzde 2,5’ini içerir. Bütün erkekler-
de X kromozomuyla birlikte bulunur.
#JZPMPKJL"OUSPQPMPKJWF"SLFPMPKJEF,VMMBOMBO:×OUFNMFSJ | 307
aDNA çalışmaları 1980 li yıllardan sonra hız kazanmıştır. Son on yılda antik
DNA araştırmalarında yeni nesil dizileme tekniklerinin kullanılmaya başlan-
masıyla önemli bir devrim yaşanmıştır. Günümüzde, önceki mitokondriyal
DNA37 analizlerinin sınırlı sonuçlarından çok daha iyi sonuçlar veren nuclear/
hücre çekirdeğinden tüm genom dizileme yöntemleri kullanılmaya başlanmıştır
(Mathieson 2017). Bu yöntemle analizlerin maliyeti ve iş gücünden büyük ölçüde
tasarruf etmek ve önceki metotlarla analizi yapılamayan eski canlılara ait ana-
lizleri de yapmak mümkün olmuştur. Genetik araştırmalar insanın kökeni, göç
hareketleri gibi sorulara cevap ararlar. Eski insan kalıntılarının DNA analizleri
bizi, incelenen örneğin muhtemel en eski atasına ulaştırabilir. Özellikle de fosil,
arkaik ve anatomik modern insan türlerini içeren eski insan kalıntılarının ana-
lizlerinde önemli bir yol alınmıştır. Dolayısıyla, bu çalışmalar insanın ve yakın
akrabalarının demografik tarihi ile ilgili önemli veriler elde etmemize olanak
verir. Ayrıca bu analizlerin, söz konusu kalıntılarla ilgili fonksiyonel ve fenotip
açısından önemli bilgiler sağlamasının yanı sıra, göç ve popülasyon hareketleri
ile ilgili de azımsanmayacak bilgiler vermektedir.
Bunların yanı sıra bir grup iskelet açığa çıkarıldığında aralarında biyolojik ak-
rabalık ve aile ilişkisinin olup olmadığı, antropologlar kadar arkeologların da
ilgilendiği konular arasındadır. Bu konuda genetik perspektiften her zaman için
olumlu sonuçlar almak mümkün olmasa da, başarılı örnekleri mevcuttur. Örne-
ğin Almanya, Reichersdorf’da MS. 16-17 yüzyıllara ait bir kilisenin mezarlığın-
da açığa çıkarılan iskeletlerde, 7 kuşak boyunca akrabalık ilişkisi genetik açıdan
ortaya koyulabilmiştir (Gerstenberg vd. 1999).
DNA analizleri ile bugün için ölüm nedeni ya da ölüm yaşını saptayacak bir yön-
tem mevcut olmasa da, cinsiyet tespiti DNA’nın iyi korunmuş olduğu örneklerde
başarılı sonuçlar vermektedir. Bu tip analizler, çocuk ve bebekler ile cinsiyeti
tayin etmekte kullanılan iskelet kısımları kayıp olan erişkinlerin cinsiyetlerinin
belirlenmesi gibi konularda bizim osteolojik çalışmalarımıza da önemli katkı-
da bulunabilirler. Kurumuş dışkı kalıntılarından DNA analizi denemeleri ise,
başlangıçta başarısız olmakla birlikte, daha sonraki analizlerle insanın iskelet
ve mumyalanmış doku kalıntılarında bulunandan daha iyi derecede korunmuş
37 Eski kemik/diş kalıntılarının analizlerinde yaygın olarak kullanılan yöntemlerden biri mitokond-
riyal DNA’nın analizidir.
308 | "3,&0-0+ņ%&5&.&-:º/5&.-&3
38 Hinds mağarasında (GB Teksas) bulunan ve GÖ 2300’e tarihlenen 3 bireye ait dışkı kalıntılarının
DNA analizleri, söz konusu bireylerin geçmişteki beslenme ve diyetleriyle ilgili bilgi sağlamıştır.
Bu dışkı örneklerinde 3 ile 6 arasında farklı bitkinin ve birkaç farklı hayvan türünün DNA’ları
bulunmuştur.
39 Kazılarda DNA örneği alırken, tek kullanımlık ağzı ve burnu kapatan maske, steril plastik eldi-
venler ve saçların kemiklerin üstüne düşmesini önleyecek şekilde bir başlık, eşarp vs. kullanıla-
rak, örneği alacak kişinin DNA’sı ile iskeletin DNA’ sının karışmasının bir dereceye kadar önüne
geçilebilir. Üstüne sabit kalemle gömüt bilgileri yazılmış steril, kilitli plastik bir torbaya konulan
örnek, buzdolabı gibi soğuk bir ortamda, laboratuvara ulaştırılana kadar muhafaza edilmelidir.
40 Günümüzde hücre çekirdeğinden ayrıştırılan DNA’nin tüm genom analizleri tüm dünyada yal-
nızca bir kaç laboratuvarda başarıyla gerçekleştirilmektedir.
#JZPMPKJL"OUSPQPMPKJWF"SLFPMPKJEF,VMMBOMBO:×OUFNMFSJ | 309
41 Birkaç yıl önce Marmara Bölgesi’ndeki kazılardan birinde DNA örnekleri alırken, bebek gömütle-
rinde hemen her zaman elimize sağlam geçen petrous kemiği dikkatimi çekti. Çoğu bebek kemik-
leri ince ve narin yapılarından dolayı en fazla kırılan ve tahrip olan buluntuların başında gelirler.
Buna karşın petrous kemiği her zaman tam ve sağlamdı. Latince anlamı “taş gibi sert “ olan pi-
ramit biçimli bu kemik, iskeletin en masif kemiklerinden biridir. Bebeklerde doğumdan sonraki
bir yıl içinde kafatasının temporal bölümünü oluşturan diğer kemiklerle birleşmeye başlar. Bu
nedenle çok genç bebeklerin mezarlarında petrous kemiği her zaman küçük masif kemikler ha-
linde izole olarak ele geçerler. Böylesine sağlam ve sık olarak bulduğumuz bu kemiklerde DNA da
iyi korunmuş olabilir mi sorusundan yola çıkarak, birkaç yıl önce bir iki bebekten aldığım petro-
us kemiklerini, diğer DNA örneklerine ekleyerek Dublin’deki genetik laboratuvarına gönderdim.
Analizlerin sonuçları bize bu kemiklerdeki DNA oranının şimdiye kadar diğer bütün kemik ve
dişlerden ayrıştırılan DNA’ya oranla en yüksek olduğunu gösterdi.
310 | "3,&0-0+ņ%&5&.&-:º/5&.-&3
tespit edilmiştir. Tüm bitki yiyen hayvanlar karbonu bitkilerden alır, et yiyiciler
de bitki yiyen hayvanın etinden karbonu alırlar. Dolayısıyla tüm organizmalar
atmosferdekiyle aynı oranda karbon oranına sahip olurlar.
Analiz edilen organik maddenin başka bir organik maddeyle karışmamış olması
çok önemlidir, çünkü bu karbon oranının ölçümünü yanlış etkileyebilir. Ayrı-
ca okyanuslar gibi doğal su kaynaklarından gelen organik maddelerdeki karbon
oranının yoğunluğu havadakinden farklıdır.42
Sonsöz
Kulağa önemsiz gelse de, kazı yapan herkes bilir, insan kemiklerini hayvan ke-
miklerinden ilk anda ayırabilmek her zaman kolay bir iş değildir. Kırık ve kü-
çük kemik parçaları kazılarda topraktan çıktığında toz, toprak ve hatta çamurla
kaplanmış yüzeylerinden ilk anda buluntunun ne olduğunu kestirebilmek bile
zorken, hangi kemiğe ait olduklarını söylemek ancak uzun yıllarda kazanılan
deneyim ve iyi bir anatomi bilgisiyle üstesinden gelinecek bir iştir. Antropolojiye
gönül vermiş, arkeoloji kökenli veya diğer disiplinlerden gelen meslektaşların bu
konuda zorlandıklarına şahit oldum. Çoğu sadece laboratuvarlarda ya da müze,
üniversite koleksiyonlarında önlerine gelen kutularda önceden tasnif edilmiş, ve
etiketlere tüm bilgileri yazılmış, temiz ve tümlenmiş örnekler üzerinde çalıştık-
larından, araziye çıktıkları zaman oldukça zorlanabilmektedir. Bu nedenle özel-
likle, biyolojik antropolojiyi uzmanlık alanı olarak seçen genç meslektaşlarıma
tavsiyem, sadece laboratuvarda ya da kitap üzerinde kemikleri öğrenmek yerine,
mümkün olduğunca arazide çalışmaları ve eğer anatomi temel bilgisini eğitim-
leri sırasında almamışlarsa, bu açıklarını kısa sürede kapatmalarıdır. Ne kadar
çok kemik malzeme görürler ve dokunurlarsa, o kadar fazla malzemeye aşina
olacaklar ve zamanla adeta deyim yerindeyse kemikleri gözleri kapalı tanıyabi-
leceklerdir. Çünkü bu işin alfabesi kemik ve diş anatomisidir. Arkeoloji öğren-
cilerine ve arkeologlara ricam ise, yazımın başında da belirttiğim gibi, sonuçta
bizlere getirecekleri insan kalıntılarını kazarken son derece itinalı davranmaları
ve buldukları her kemik / diş buluntuyu mutlaka bize eksiksiz ulaştırmalarıdır.
Bu bölümü bitirirken son olarak, önemli gördüğüm başka bir konuya değinmek-
te fayda görüyorum. Bilindiği üzere kelime anlamıyla “insan bilimi” demek olan
Kaynaklar43
ACSADI, G. ve J. NEMESKERI. 1970. History of human life span and mortality. Budapest: Hungarian
Academic Society.
ALPASLAN-ROODENBERG, S. 2001. Newly found human remains from Menteşe in the Yenişehir
Plain: the season of 2000. Anatolica 27: 1-14.
ALPASLAN-ROODENBERG, S. 2010. Ok ucuyla gelen son. Atlas Dergisi 213: 36. (*)
ALPASLAN-ROODENBERG, S. 2011a. A preliminary study of the burials from Late Neolithic Early
Chalcolithic Aktopraklık. Anatolica 37: 17- 43.
ALPASLAN-ROODENBERG, S. 2011b. Harmanören-Göndürle Höyük mezarlığı iskeletlerinin ant-
ropolojik analizi, H. Şahin, E. Konyar, G. Ergin (der.) Özsait Armağanı: Studies
Presented to Mehmet and Nesrin Özsait / Mehmet ve Nesrin Özsait Onuruna
Sunulan Makaleler: 1-8. İstanbul: Suna İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma
Enstitüsü (AKMED) yayınları.
ALPASLAN-ROODENBERG, S., F.A. GERRITSEN ve R. ÖZBAL. 2013. Neolithic burials from
Barcın Höyük: the 2007-2012 excavation seasons. Anatolica 39: 93 -111.
ALPASLAN-ROODENBERG, S., N. TODOROVA ve V. PETROVA. 2014. The human burials of
Yabalkovo. Praehistorische Zeitschrift 88.1-2: 23-37.
ALT, K.W., F.W. ROSING ve M. TESCHLER-NICOLA. 1998. Dental anthropology: fundamentals,
limits, and prospects. New York: Springer-Verlag.
AUFDERHEIDE, A. C. ve C. RODRIGUEZ-MARTIN. 1998. The Cambridge encyclopedia of human
paleopathology. Cambridge: Cambridge University Press.
AUGE, M. ve J. P. COLLEYN. 2005. Antropoloji. Ankara: Kültür Kitaplığı. (*)
BAR-YOSEF, O. 1998. The Natufian Culture in the Levant: threshold to the origins of agriculture.
Evolutionary Anthropology 6.5: 159-177.
BATES, D.G. 2013. 21. yüzyılda kültürel antropoloji: insanın doğadaki yeri. İstanbul Bilgi Üniversitesi
Yayınları. (*)
BEHRENSMEYER, A.K., S.M. KIDWELL, R.A. GASTALDO. 2000. Taphonomy and paleobiology.
Paleobiology 26.4: 103-147.
BOUCHER B.J. 1957. Sex differences in the foetal pelvis. American Journal of Physical Anthropology
15: 581- 600.
BROTHWELL, D.R. 1981. Digging up bones: the excavation, treatment and study of human skeletal
remains. New York: Cornell University Press. (*)
BUIKSTRA, J.E. ve D.C. COOK. 1980. Palaeopathology: an American account. Annual review of
Anthropology 9: 433-470.
GERSTENBERG, J., S. HUMMEL, T. SCHULTES, H. BERNHARD ve B. HERRMANN. 1999.
Reconstruction of a historical genealogy by means of STR analysis and Y-haplotyping
of ancient DNA. European Journal of Human Genetics 7.4: 469-477.
GRAY, H. 1918. Gray’s Anatomy of the Human Body. 20th U.S. Philadelphia: Lea & Febiger. (*)
KANSU, Ş.A. 1940. Türk Antropoloji Enstitüsü tarihçesi. İstanbul: Maarif Matbaası.
43 Öğrenciye öncelikli olarak okuması için önerilen yayınlar (*) ile işaretlenmiştir.
#JZPMPKJL"OUSPQPMPKJWF"SLFPMPKJEF,VMMBOMBO:×OUFNMFSJ | 313