Professional Documents
Culture Documents
Dua Şi̇i̇rleri̇
Dua Şi̇i̇rleri̇
Dua Şi̇i̇rleri̇
mehmet.demirci@deu.edu.tr
21 Mart 2011 Pazartesi
Şiir ve Din: 18
DUA ŞİİRLERİ
Furkan suresi 77. ayetin anlamı şöyle: “Deki eğer duanız olmasa Allah katında ne değeriniz olurdu?”
Bu ayet gerçekten ibret vericidir. Dua acaba neden bu kadar önemlidir?
Dua Allah'a el açma, O'na yalvarıp yakarmadır. Bu elbette inançtan kaynaklanmaktadır. İnsan büyük
gördüğü, kendini muhtaç hissettiği birine yalvarır.
Duâlarımızda asıl amaç, Allah'la olan beraberliği ve O'na olan yakınlığı hissetmeye ve yakalamaya
çalışmak olmalıdır. Bunu başardığımız ölçüde manevî huzur ve mutluluğumuz artacaktır.
Gāfir suresi 60 ayette Cenab-ı Hak “Bana dua edin, benden isteyin, cevap vereyim” buyurur. O,
“Mücîbü'd-deavât”tır, duaları kabul edendir. Ayhan Altınkuşlar da bu dâvete uyanlardandır. Bakın
neler istiyor:
Ceyhun Atuf Kansu mahcup bir tavır içinde dua eder. “Küçük bir sabah duası” isimli şiirinde
günahkârlığını düşünür. Fakat Allah'ın, kulundan vaz geçmeyeceğini bilerek, O'nun bağışlayıcı
olduğunu hatırlar. Şöyle diyor:
Eksiklerim çoktur benim
En temiz bir dal değilim
Hep karanlık bir köşem var
Bilirim Tanrım bilirim.
Arif Nihad Asya'nın meşhur “Dua” şiiri daha bir sosyal içeriklidir. Yurdunu, milletini, ve kültürel
değerlerini koruma kaygısındadır. Yüreği yanıktır, mânevî değerleri olmayan insanların "millet
olamayacağını düşünür. Bu konuda Allah'tan yardım beklemektedir:
…..
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah'ım!
Necip Fazıl'ın kısa duası, daha bir sanatlı. Şâirimiz kelimelerle oynamayı iyi bilir. Söz sanatındaki
maharetini gösterir. Bu arada maksadını da ustalıkla dile getirir:
Ya Rabbi, benim bir çok ağırlıklarım var. Madde, beden ve buna bağlı olarak nefis, nefsimin arzu ve
istekleri, günahlarım var..
Ben bir yönümle maddî bir varlığım. Sen ise madde değilsin, ruhtan da ötesin, letâfet sahibisin,
latîfsin. Yani en ince işlerin bütün inceliklerini bilirsin. En ince işleri yapansın. Kullarına ince yollardan
çeşitli faydalar ulaştırırsın. Ben bu kesâfetimle, maddiyetimle sen den af bekliyorum.
Ben senin gibi letâfet sâhibi değilim, etten ve kemiktenim, dolayısyle âcizim. Âcizlere yadım elini
uzatman, senin gibi şerefli bir varlığın şanındandır. Ne olur beni de affet.
Sen mutlak varlıksın. Hiçbir kayıtla bağlı değilsin. Bense izâfî bir vücut taşıyorum. Öyle ki kendime
nisbetle yokum, sana nisbetle varım. Varlığım kendimden değil sendendir. Sen var ettiğin için varım.
Ol demişsin olmuşum. Olma dersen, hemen yok olurum
Ey kudret sâhibi Allah'ım, sen Kadir-i Mutlaksın. Sen rahmet sâhibisin. Rahman'sın, Rahim'sin.
Merhametin, şefkatin, görüp gözetmen, yarlıgaman her şeyi kuşatmıştır. Bu isim ve sıfatlarıyın
tecellisine beni de mazhar et.
Orhan Seyfi Orhon daha bir sâde dille seslenir. Dikensiz bir yol ister. Dalâlette kalmamayı diler ve en
güzel temenniyle bitirir: “Bizi sana lâyık kıl” der: