Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 12

40 ŞUBAT 1986

YAYIN KURULU

Prof. Dr. T-uran YAZGAN - Doç. Dr. A. Mertol TULUM - Doç.• Dr.
Enis ÖKSÜZ - Doç. er. Mustafa E. ERKAL - Doç. Dr. Ahmet GÖKÇEN
Doç. Dr. Taner KARAHASANOGLU - Yard. Doç. Dr. Ahmet YÖRÜK

TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI ® Say1: 40 * Şubat 1986 * İki Ay-


da Bir Yayın l anır * Sahibi : Türk ' Dünyası Araştırmaları Vakfı Adına
Prof. Dr. Turan YAZGAN ıt Yazı işleri Müdürü: Sa~det PINAR- * ida-
rehane : Ho§kadem Mahallesi, Kırıkt;;-lumba Soka!ıı, Belediye Sa~yt Ar-
kası, Ankaravi M ehmet Ef~ndi Medresesi, Saraçhane - ISTANBUL
·* Dizgi - Baskı : Afşin Matbaası • Kapak Düzeni: Ömer ONAY
* Kapak · Baskı: San Ofset

-HABERLEŞME ADRESi :

P.K. 94-Aksaray/İSTANBUL
Tel.: 52053 63 - 51110 06
, sÜRYANi KAYNAI<..LARI.i"lA GöRE r0:R.KT .~RtN
MENŞEİ.. DİNİ İNAN!Ş VE ADETLERİ

.
Yrd. Doç. Dr. Harun GÜNGÖR *

Süryani kaynaklan Türkler'in (Oğuzlar'ın) menşei,


dini inanış ve adetleri yönün.den zen,gin bilgiler ihtiva et-
mektedir. Biz bu yazımızda.. Süryani Mihael ( CMiohel le
. Syrien) (1126 - 1199) J'in 21 kitap CbötümJ dan oluşan
.,;Olıtonique» 1 adlı eseri ile Gregory Abü'l Farac İbn' al Thri
[ <Barlıebraeus) (1226 - 1286) J'nin «Ehli'! Farac Tarihi» 2
adı ile dilimize çevrilmiş oian eseri üzerinde duracak, bu
eserlerde Türklerle ilgili olarak ver.ilmiş olan bilgiler i de:..
ğerlendireceğiz.

Özellilde belir.tmek gerekir ki, ·Sür.yani müelliflerin


verdiği bilgiler. esasta iki kaynağa dayanmaktadır. Birin-
cisi, Nastü.ri hıristiyan olan Süryaniler 'birer misyoner ola-
rak IV. ş.sırdan .itibar~n özellikle Maveraünnehr bölgesiİı­
deki Türklerle muhatap dlmuş 3, onların. tlini inanış ve ya-
şaıyışları J;ıakkında bir takını bilgil~1· elde ·ederek bu bilgi_.
leri dana sonraki nesiller~ aktarmışlardır. Maveraünnehr
bölgesinde Süryani alfabesi µe . yazılmış Türkçe mezar ki-
talhelerine rastlanması
. . bir yandan Orta .Aisya'da Süryani.

* Erciyes Üniversitesi, l l~hiyat Fa'kült~i - Ka;yseri.


ı Chronitıı:ıe de Michel le Syrien, edite.e pou r la ' premiere fois et traduite
en fr<ınç ais par J.B. Chabot, Paris, 1890-1910, C. 111.
i? G.r.egory AbCı't Farac, (Barhebraous), Abô' I Farac Tarihi, E.A. W~ llis Bud -
ge'den' T<ü rkçe trc. Ö mer ~ıza Doğrul, An.kara, 1945, C. 1.
3 Leon. Ca lıun, lntroduction a l'Histoire de l'Asie, Turcs et Mongols. Paris.
1896, s. 123.

- 77-
T0RK DONVASI ARAŞTIRMALA!l l Şubat 1986

misyonerlerin faaliyetlerine d~let ederken, diğer yandan


Süryanıler'in erken ~ğla.rda Tüııklerle muhatap oldukla-
rını göstermektedir • !kincisi ise, müelliflerin kendi göz-
4

lemleridir. Gerek Yakubi patrikliği gibi yüksek bir makam-


da ·bulunmuş olan Mihael, gerekse Yakuibiletin Maphiran'ı
olan Abü'l Farac Orta.doğuda Türklerle birlikte yaşamış,
onlarla bizzat muhatap olmuş, onJ.arı yak~dan tanımışlar­
dır. Bize göre müelliflerin dayandığı temel kaynaklar bun-
lardır.

Süryani Mihael adı geçen eserinde «Tourqaye.. s ismini


verdiği Türkler'in (Oğuzlar'ın) Nuh peygamberin oğlu Ya-
fes'in soyundan türediklerini, Tevrat'a dayanarak bunların .
dünyanın. :yani o zaman bilinen yerkürenin, kuzeydoğu böl-
gesinde oturduklarını, Ye'cüc ve Me'G11c kavminden olduk-
larını ifade etmekte, Hezek.iel paygamberin bu konudaki
kehanetinin gerçekleştiğini bildirmektedir 6.
Cerrahbğlu'nun ·da belirttiği gibi, .Türkler'in Ye'cüc ve
Me'cüc kavminden olduklarına dair bu rivayetler bir çok
Türk ve İslam müelliflerince de olduğu gibi ka;buı ~dilerek
ders. kitaplarına, özellikle tefsir kitaplarına bile geQiniştir 1.
Şüphesiz kaynağını Tevrat'tan alan bu rivayetlerin doğru­
luğunu gösterebilecek bir delil mevcut değildir. Kur'an'da
da Ye'cüc ve M~'cüc'ten baıhsedilınek'le birlikte ibunların
hangi kavim oldulclarına dair bir açıldık yoktur•.
Türklerin bulundukları mm.tıkanın · dağlarla çevrili ol~
duğunu, bu yere «Toprağın Memeleri.. CMamelles de la
Terre) 9 denildiğini ifade eden MihaeL Türklerin bu mın­
tıkadan ·ilk olarak Hz. İsa'nın doğumundan 510 yıl önce
çıktıklarını, ikinci çıkışlarının ise kendi yaşadığı devirde
olduğunu anlatmaktadır.
10

4 v. Bıırfhold, Orta Asya'da Hırisliyanlık, Çev: KöprüliizAde Me.lımed Fuııd,


Türkiyat Mecmuası, lstanbul, 1925, C. 1, s. 58-59.
l Miclıel le Syrlen, a.g.e., ili, s. 149.
6 Michel le Syrien, a.g.e., 111, s. 150.
7 Doç. Dr. lsmail Cerra1hoğlu, Gregory Abô'I Farac, I, s. 292. AÜ. liAhlyat
fakültesi Dergisi, Ankara, 1975, C. XX, s. 125. ·
• Kur'an 18/94; 21/96-97.
' Michel le Syiien, a.g.e., 111 s. 152.
ıo Miclıel le Syrien, a.g.e., 111, s. 150.

- 78 -
H. GONGÖR : SÜRYANi KAYNAKLARI VE TÜRKLERiN DiNi ADETLERi

Michel'in Asyalı
Yuhanna CJea.n d' Asie) 'nin üçüncü
kitaibından aldığınıifade ettiği haıber ise Türklerin dünya-
ya. bakışı açısından oldukça enteresandır. Şöyle ki; Roma
imparatoru Justinuıs, imparatorluğunun yedinci yılın.da
Türk ülkesine bir elçi gönderir. Bu elçi, ülkesinden ayrıldık­
tan üç yıl sonra tekrar vatanına döner. Türlclerin k.urtlar
ve çekirgeler gibi sayısız olduğundan, ®kuz tane kralları
bulunduğundan, bu ·k rallardan birinin kendisini görünce
ağladığından baıhseder ve der ki: «Beni görünce ağlaıyan
krala niçin ağladığını sordum. O zam.an kral bana CAtala-
nmızdan işittiğimize göre batı krallarının CBizans'm elçile-
rinin bize gelmesi bizim için artık yeryüzünü fetih ve istila
edeceğimize delalet eder•. u

Bu temasın meydana geliş seıbebi ile ilgili olarak kro-


ni.kte bir bilgi verilmemişse de Ostrogonski, Göktürklerle
. Bizanslıları temasa getiren selbe!bin Sasaı;ıi - Bizans müca-
delelerinin Bizans - Çin ipek yolunu tehlikeye düşüımesi,
Bizans'ın bu durum karşısında başka. bir yoldan Çin'e ulaş­
mayı düşü.Dıerek bu konuda Türklerin kenJdilerine yardımcı
olmalarını istemeleri olduğunu belirtm.9ktedir u: Kafesoğlu
ise, elçi gönderme talebinin istemi Kağan'dan geldiğini,
İstemi Kağan'ın Bizans'a Manyak CManiakh) adlı bir dip-
lomatın başkanlığında bir heyet gönderdiğini CM. 568);
Justinus II.'nin de · aynı yJl Zemarkhos başkanlığında
Göktürk devle:tine bir elçilik heyeti gönderdiğini kaydet-
mektedir 13•
cBabalanmızdan işittiğimize göre Ye'cüc ve Me'cüc
kavminden dlan rbu Türkler, bulunduklan yerden çıktılar
ve çıkmaya devam ettiler.,. diyen MihaeL Türk ülkesinin
\
genişliği hakkında ·«Bu ülke güneşin doğduğu yerden en
kuzey noktaya kadar uzaru,ıyor'du. Oldukça geniş ve uzun•
olan bu arazi dağlarla çevrili idi. Buranın iki kapısı vardı
Cdünyaya açılabilen) . Bunlardan biri doğu ucunda, 1ran'm

ıı Miclıel
le Syrlen, a.g.e., 111, s. 150.
12George Ostrogorslc:i, Bizans Devleti Tarihi, Çev.: Prof. Dr. Fikret lşıltan,
Ankara, 1981, s. 68.
o Prof. Dr. lbratıim Kafesoğlu, Türk Milli Kültü rü (TKAE Yayınları), Ankara,
19n, s. 81.

.....J 79 -
TÜR(( DÜNVASI ARAŞT IRMA!.ARI Şubat 1986

ötesinde, cliğeıi de İberia CKafkasya) yönünde.» Yukanda


da ifade edildiği gibi «Dı:l.nyanın Meaneleri» denilen bu bOl'-
. geden Türkler ancak ·b u kapılar vasıtası ile çık.a'biliyor­
larrlı 14•

Süryani ·Mib.ael'in Türk ülkesinin kuzeyinde bulunan


«Derbend» adı verilen kapıyı bekleyen fu.eria'lılardan ·nak-
lettiği haper Türk dini inarruıı aç:ı;sından da ilgi çekicidir :

«Onlar yiyecek hususunda hiç ibir ayrım yapımyorlar,


yenyürunde hareket edebilen her şe.yi; hayvanlan, vahşi
yaratıkları, sürüngenleri, böcekleri, kuşları, hatta. bunların .
ölülerini de yiyorlardı. ,Aynı. zamanda ölü insa~arın efile-
rini de yedikleri gibi, 'bir yab~ncı onların arasına girerse,
eğer Türklerden bir arkadaşı da yoksa onlan bile öldürür
yerlerdi ıs.

. Şüphesiz bu bilgilerin doğruluğuna inanmak _mümkün


değildir. Zira şimdiye kadar Türklerin dini inanış, örf ve
adetıleri ·neilgili araştırmaların hemen 'hiç birinde bu riva-
yetleri doğr\ııayıcı bir bilgiy~· rastlanmamıştır. X. asrın ilk.
yansında Türk ülkelerini gezen, diğer Türk kavlıiılerinin
yanında Oğuzların dini inanış, örl ve adetlerini tesbit eden
tbni Fazlan'da da bu bilgileri bulımak mümkün ·olmamış­
tır 16. İlgi çeken husus; Türkler hakkında verilen bu "bilgi-
lerin, Moğollann İslam ülkelerini fethe başladıklari zaman
İslam müellifleri tarafından hemen hiç değiştfü.ım.eden
Moğollar hakkında da anlatıılnıış olma;sıdır 17• •

Türklerin ~akin taJbiatlı, çok konuşmayi sevmeyen. in-


sanlar olduğunu ifade olan :fy.fihael, · onların çq_k evlilik
Cpoligamie) yaptıklarım. ~errdilerini çok evl~nmekten men
eden bir ,kanunları 'buil.umnadığını a~atmakla, elbise ola-
rak f aıbrikasyon kumaştan yapılmış gi,ıyecek yerine, koyun
ve k.eçi kılında.İl. dokUJ'l..muş kaba kumaşlardan yapılı ellbi-

14 Michel le Syrien, a.g.e., 111, s. 151-152.


ıs Michael İe Syrien, a.g.e., ili, ·s. 1S2. · .
16 İbni Fazlan Seyahatnamesi, Çev.: Ramazan Şeşen, lstanbul, 1975, s. 30 vd.
17 Bu konuda bİ<z: lbn'ill-Estr, el-Kamil fi't-Tarih,· Beyrouth, 1966, C. 12, s.
360; Abdullah b. Hicaz1 (eş-Şal"kavi), Tuhfetü'n-Nazırih, Kahire, 1299,
s. 194.

_:_go_
H. GÜNGÖR: SÜRYANi KAYNAKLAR! VE TÜRKLERiN OINI ADETLERİ

seler giydiklerin,i, aynı tür malzemeden mamul çadlFlarda


oturduklarını anlatmaktadır. Müellife göre Türklerin tek
sanatı, hayvanil.<:,Ln evcilleştirmek ve onları kalayca sevket-
mektir 18.

Mihael'in belirttiği en önemli huısÜs ilerde de üzerinde


durulacağı üzere Türklerin Tek Tanrıya inanmış olmaları­
dır. Müellif «Onlar gökyüzünü Allah olarak tanıyor, onunla
Hgli fazla bir şe~e bilmiyorlardı.,. demektedir ı9.
Türklerin göç etmeleri huısusuna gelince, daha önce
ifade ettiğim.iz gibi TÜrkler, «Toprağın Memeleri.,, denilen
dağlarla Çevrili iç bölgede oturuyorlardı. nk .öru::eleri kom-
şu devletleriİı kendilerine ihtiyaçları olduğu zaman zik-
redilen kapılardan dı.şarı çıka:biliy.orlardı. cTürklerin bu-
lunduldarı mıntıkadan çıkarak Maveraünnehri fethedişleri
Perslerin son imparatoru zamanında, Arapların istila ha-·
reketlerinden ıoo yıl:, günümüzden ·600 yıl önce oldu.• 20
diyen müeliif, Türk kıı:J,ltür tarihi açısından önemli oi~n şu
bilgiyi vermektedir :
«-Rivayet· edfilrki, onlar doğudan batl\Ya doğru ilerle-
meye başladıkları zaman, önlerinçle yürüyen, köpeğe ben-
zer bir.hayvan (animal semblable a un chien) görüyorlardı.
Onun ne olduğunu, nereden geldiğini bilmiyor, ona yakla-
.. şamıyorlardı. O, hareket etmeye başladığı zaman onlara
(Oğuzlara> kemli dillerince «Kalkınız,, diyordu. Onlar kal-
kıyor, onu takiben o nereye giderse oraya kadar gidiyor-
lardı. O, bir bölgeye yöneldiği zaman, onlarda yöneliyor,
o, durduğu zaman onlarda duruyor, orada ordugaıh kuru:-
yorlardı. İdare edebilecekderi -bir ülkeye geldikleri zaman
bu klavuz artık onlara. gözükmüyor, onlar da onu takip et~
m.iyorlardı» 21 •

Türklerin birinci ya.ytlışlan Hezekiel'in dediği gibi ger-·


çekleştive bu yayılış Aliah'm emri ile oldu diyen Mihael,
Türklerin ikinci yaYı!ışfa.rı hak.kında bir ta~ıın seöebleri

ıa Michel le Syrien, a.g.e., ili, s. 152.


19 Michel le Syrien, a.g.e., ili, s. 152.
70 Michel le Syrien, a.g.e., 111, s. 153. ~
ti Michel I~ Syrien, a.g.e., ili, s. 153 .

....... 81 - ·
TÜRl( DÜNYASI ARAŞTI RMALARI Şubat 1986

sıraladıktan sonra «Türkler çıkıp harekete geçtikleri za-


man yeryüzünü kaplıyorlardı, yeryüzü onlan taşlJ;Ilaya
l:tafi. gelmiyordu. Onlar doğudan batıya ilerliyorlardı. On-
lar iledeme.ye ba.şladığı zaman birincilere yol gösteren kö-
peğe benzer haıyvan onlara da götzüktü. O, anlatın önün-
de yürüyor, fakat onlar ona yetişemiyorlardı. O, hareket
etmek istediği zaman sesini 'yükseltiyıor ·ve onlara «Goş» 72
yanı «Kalkınız,, diyordu. Onlar da kalkıyor o duruncaya
kadar onu takiben ·yürüyorlardı. O durduğu zaman onlar
da duruyor; oraıya o:r:duga!lı 'kuru.yorlarclı. Uzun zaman on-
lara rehberlik etmiş olan bu hayvan sonralan gö27iilrmedi.
Biz, bu konuda herhangi bir şey okumadığımız gfüi, onunla
ilgili bir şey de işitmed)k 23 • Bu konu ·ile ilgili olarak Albu'l
Farac'da· «Mübarek ihtiyar bir ada.mm, güya bir köpeğin
Selçuk Oğu'Narıq.a rehberlik ettiğine dair ai:ı.lattığı hika-
yeyi başka bir yerde görmedik. İhti.ınalki, kendisi bu hika-
yeyi birinden işiterek yazdı, ya;hut !bizim bilmediğimiz bir
kitaptan nakletti. Çünkü biz bunu hiç bir kitapta gör;me-
dik.• 24 demektedir.
Bu iki rivayette de «köpeğe benzer bir hayvan" diye
tarif tarif edilen şeyin Oğuz Kağan Destanında zi.k redilen
«Bozkurt» tan başka bir şey olmadığı kesindir. Zira Oğuz
Kağan Destanın'da konu ile ilgili olarak

aBen sizlere oldum Kağan


Alalım yay.ile kalkan
Nişan olsun bize buyan
Bozkurt olsun bize uran,,

denilirken, Dede Korkut hika.yeierinde de Salur Kaza~ ata:

zz Husseynov, metinde geçen «QOŞ• •kelimelinin agöç» olmas gerektiğini,


zirııbu kelimenin Türkçe olduğunu iade etmekıteeir. Bkz: R.A. Huss~nov,
Le terme turc Goş dans .un texte . :sriaque, Studla et Acla " Orientalia,
Bucurest. 1977, t. V-VI, p. 389-393. ·
23 Michel le Syrine, a.g.e.; 111, s. 155; Boztkurt'uıı Türk inanışlarındaki rolü

için bkz: F. Urmançov, Orta Asya Türk Tarihi ve Folklorunda Boz/Ak· Kurt,
Çev.: Me1ımef Tozcan, Kardaş Edeb~yatlar, Erzur.um, 1983, S. Vll, s . 4-18.
M Gregory Abô'I Farac, a.g.e., 1, s. 293.
zs Oğuz Kağan Destanı, nşr.: 'fV. •Bang ve R.· Rahmeti, lstanbul, 1936, ·s: 17: ·

-82 -
H. GÜNGÖR: SÜRYANİ KAYNAl<LA RI VE TÜRKLERİN DİNi ADETLERİ

sının kurt yavrusu olduğundan bahsetmektedir 26• Görülü-_


yor ki, Süryani tarihçilerinin rivayetleri ile Oğuz Kağan
· Destanı ve Dede Korkut rivayetleri arasında büyük bir
benzerlik vardır._ Bu_da, özellikle Selçuklular (Oğuzlar)
· arasında bu rivayetlerin o devirde de ryaşadığını gqster-
mekteclir.
Mihael'in ifadesine göre kı·allıklann ortasına gelen
Türkler, bulundultlan-ülkenin kendilerine yetmediğini an:-
layınca, gideceltleri üllkeleıi ibelirliyebilm~k için her boy
beyi kendilerinin kuvvet sem!bolü olan. ok'u aklılar. Bun-
ları işaretleyerek tannnın .bulunduğuna inandıkları göğe
doğru fırlat~ılar. Bunlar yere düşünce kimin oku ha~
tarafı göS.teriyon;a o tarafa gittiler. Güneye gidenler Hin-
distan'a vardrlar. Bunlardan bir kısmı oradaki yerl! :halkın
inancını ka'bul ederek putperest olurken, diğer bir bölümü
de hıristiyan oldular. Grek imparatorluğuna d~ğru yöne-
lenler, yani o bölgeye gidenlerse hıristiyanlaşarak ..Qou-
manay~" CKumanlarıJ meydana getirdiler. Diğer brr bö-
lüm ise bulunduklari ülkeden batıya göç edip Araplarla
karşılaştılar ve onların dinini kaıbul ederek müslüma·n ol-
dular 27. -
Mihael'e göre Türklerin müslüman oluşlarım şöylece
açı.k!lamak mümkündür.:
Da.ha öncede belirttiğpniz gibi, Türkler oturdu'.klan iç
bölgelerde bile Tek Tannıy.a inamyorlardı. Onu, ·görünen
gökyÜ:uü gibi mülahaw.. etme}eıine rağmen bu, onların tan- .
nyı tek olarak ~aıbul etmelerine engel deği~di. Bugün ·bile
Türklerden birine din,.inin :ı;ı,e olduğu sonuursa onla;r «Qan
TEingrt., diye cevap verirlerdi. Onların dilinde ·.,Qa_.n,, mavi
gök, «Tengıi» de «Anah» 'ı ifade eder. Böylecede onlar gö-
. ğün «Tek Tann» olduğuna inanırlar. ~a,plann da te~
Tanrıya ·i.naiıdıklanm öğrenince Türkler, Arapların dinini
benimseyip islamiyeti kabul ettiler u . .
Türkler ilk çağlardan beri tanrı kelimesini kullanmak~

26 Orhan Şaik Gökyay, Dede Korkut HikAyeİeri, i~tanbul, 1976, s. 227.


Z1 Michel le Syrien, a.g.e., 111, s. 155. ·
za Michel le Syrien, a.g.e., 111, s. 156.

-=-·8$ - ·
T0Rı< DÜNYA SI A~TIRMALARI Şubat 1986

tadır1ar. Saadet Çağatay'mda belirttiği gfüi Tanrı; menşei ·


bilinmeyen bir kelime oıiıp «g-O'k"' ün sinıonimi olarak izah
edilmesine rağmen bu kelimenin tarihten önceki devirler-
de Rua.n - Ruan1ardan geçmiş olabileceği düşünüJmekte­
dir 29• Günümüzde bu kelime, ibütün Türk lehçelerinde, her
lehçenin fonetik özelliğine göre çeşitli şekillerde Tanrı, ·
Temi, Tengri, Tan.gara, Tura... vb. söylenilmekteqir 30• Kaş­
garlı Mabmut'da meşhur eserinde Tengri kelimesini «Al-
lah A:z:z.e ve CeJJe,. diye açıkladıktan sonra, «Kafir,. diye
vasıflandırdığı, henüz müslüman olmamış Türklerin a:gök»e
Tanrı dediklerini, hatta gözlerine büyük gözüken herşeye
aynı adı verdiklerini ifade etmektedir 31• ·Emel Esin'j.n nak-
lettiğine göre Doerfer, Türklerin .::Tengri». kelimesini ~u­
miyetle ilah manasına kullandıklarını, baz.an da tabiat
tezahürlerine teşmil ettiklerini kabW. etİnektedir 32•
X. asrın ilk yarısında Türk ülkelerini gezen, onların
dini inanış, örf ve adetleri hakkında bilgi vereiı İ'bni Faz-
lan da Oğuzların dini inanışları ile ilgili olarak a:'İçlerinden
biri zulme uğrar veya sevmediği bir şey görıfrrse baş.mı
semaya kaldırıp ..-Bir Tanrı,. det. Bu, Türkçe ..!bir Alil.ah»
demektir. Zira Türkçede •ibir" vahid, a:Tengri» ise Allah
demektir.• deye anlatmaktadır 33•
Günümüz Dinler Tarihçilerinden Eliade ise, Türklerin
dini ina.nışlan hakkında şu bilgiyi. vermektedir.

TQ.rkler Tek Tanrıya inanıyorlardı. Bütün duaJ.annı ona


yapmalarıria rağmen ona ibadet etmlyorla.rdı. İbadet et..
mek için yapı:lı:nış bir mabedleri de yoktu. Onlar tanrıyı
mücerred bir kavram olarak düşünüyorlardı. Hatta. günü-
müzde bazı Sibirya ve Orta Asya'lı milletler tannnın· in-
.,
21 Saadet Ça~afay, Türkçe Dini Tabirler, Necat i Lugal Armağanı, Ankara,
1968, s. 191.
30 Prof. Dr. Abdulkedir inan, Eski Tilrk Oint Tİ;ırlhi, lstanbul, 1976, s. 18-19.
ll Kaşgarlı Maılimut, Oivanü lügat-it-Türk, lstanbul, 1335, a.g.e., 111, s. 278-
279.
32 Emel Esin, lslamiyeften Önceki Tü~k Kültür Tarihi ve lslama Giriş, (Türk
Kültürü El Ki.ta bı ti. C. llb'den eyrı basım ) , lstanbul, 1978, s. 1O.
33 İbni Fazhı n Seyahatnamesi, s. 31.

-84 - -
H. GÜNGÖR: SÜRYANi l{AYNAKLARI VE TÜRKLERiN DİNİ ADETLERi

sanlardan uzaklaştığına CTunguzlar'da olduğu gibi) ve ken-


dileri ile ilgilenmediğine inanmakta.dırlar~.
Y ukandaki İfadeler Türklerin İslam olmadan önce de
tek tanrıya inandıklarını ortaya koyma.ktadır. .

Milhael'e göre Tü.ııklerin İslam'ı kabul etm~lerinin ikinci


sebebi ise şudur :
Türkler bulundukları mıntıkadan çıkıp maveraün-
nebri işgal ettikleri zaman Araplar ta.rafından peygamber
olarak kabul edilen crMuhammed• çıkm~tı. Pers impara-
torluğunun yıkılması sonucu Maveraünnebrden daıha ileri-
lere giden Türkler, Araplarla birleştiler. Ve islamiyeti ka-
bul ettiler. Bu ilk Türkleri taltiben gelen Türkler, b~ böl-
gelere geldikleri zaman, kendileri ile aynı ırka mensup,
aynı dili konu~an .müslüman olmuş ırkdaşlarmı gördüler
ve onların dini ·ınamşlannı benimseıyip mıüı.slüman oldu-
lar :ıs. .

Üçüncü sebeıb ise. Greklere karşı Araplarla birlikte


hareket eden Türkler, verimli topraklara girdiler ve onlar
Araplardan, peygamiberin kendi dinini ka;bul edenlere çok
şeyler vadettiğini öğrendiler 36 • Bu durumu da öğrenir öğ­
renmez Sünnet olup Abdest aldılar, Halife Araplardan
olmak üzere, m-üslümanların hükümdarı oldular 37• Mi-
hael'in de belirttiği gibi, Türklerin .islam alemine girişleri, ..,
Halifelik ve Sultanlık müessesesini nayrılma.sına sebeb ol-
mu.ştur38. ·
Süryani kaynaklan Türklerin örf ve adetleri hakkında
da bilgi vermektedir. Mihael'in anlattığına göre Türkler,
Pers ülkesini, diğer şehir ve kasabalan fethettikleri zaman,
aralarında bir hükümrlar seçmek istem.işler. Her boyu
temsilen bir )Joy beyinin katılması ile 70 kişi topla~.

)1 Mircea Ellade, Traife d'Histolre des Religions, Paris, 1974, s. 65.


ıs Midhel le Syrlen, a.g.e., 111, s. 156.
36 Müellif burada Kur'3n'ın 39/17-18. Ayetlerlne atıfta bulunsa gerektir.
Zira, Alla1ı •Şeytana ve putlara <kulluk etmekten icaçınıp Allah'a yöne-
lenlere müjde vardır. Ey . Muhammed. Dinleyip· le en güzel söze uyan
kullarımı müjdele. işte Allah'ın doğru yola eriştirdiği onlardır. işte on-
lar akıl sahipleridir,• buyurma4«adır.
J7 Michel le Syrien, a.g.e., il, s. 157.

- 85-
IÜRK DÜNVASI ARAŞTIRMALARI Şubat- 1936
\.

her boy beyinin elind~. kendi güç ve kuvvetinin sembolü


olan bir ok varmış, önce bir daire çizilmiş, boy beyleri qu
dairenin etrafına oturmuşlar. Onlardan her biri ellerindeki
bu okları havaya fırlatmışlar. Bu oklardan biri .dairerµn
merkezine dik olarak düş.mıü:ş ve bu okun sahibi hüküm-
9.ar olarak seçilmiştir 39•
Türklerin. ·elleıindeki 9klan havaya fırlatmaları eski
Türk kültürü .unsurlarından biridir. . Fransız araştırmacı
J. P. Roux, bu adetin Türklere Çinlilerden geçmiş Ölaibi~e­
ceği üzerin.de durarak «Orta Asy.a'lı göçe:beler göğe C'f:an-
nyaJ karşı ok atniayı severlerdi." demekte, gök gürültü-
sünü bertaraf etmek .için de göğe ok attıkları, hatta tanrı
ile haberleşmek için bile aynı usüle başvurduklarını belirt:.
mektedir .40•
Süryaııi kaynaklarıTürk COğuzJ etnoğrafyası ile ilgili
değerli bilgiler de· ihıtiva etmektedir. Şöfy!le ki :
.Aıbu'l
Farac, I. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'in 23 Ağus- _
tos 1062 yılında Aıbibasi Halifesi el-Kainı'in kızı Seyyide
ile evlenm.e:si esnasında yapılan düğün konusun.da «Riva-
yet edildiğihe göre kız evine gönderildiği zaman Sultanla
Türk eşrafr ayağa kalkarak kendi ad.e tlerine göre ra:k~et­
mişler, sonra eliz üstü oturarak kalkmışlar ve Türk şarkı- .
lan söylemişlerdi. Gelin için altından· bir taht· hazırlan­
mıştı. Sultan içeri doğru girerek yere dbğru eğildi, karısını
selam!ladı ve ·içeri<l;e kalmayarak dışaİı.· çıktı. Sultan yedi
gün bu şekilde hareket ederek kadının yüzünü görmek
üzere peçesini . açmadı,"' 41 demektedir.
Abu'l Farac, ilk tuğranın meydana gelişi hakkında da .
şu bilgiyi verme~tedir : _

38 Prof. Dr. lbra·hrm Kafesoğlu, a .g.e., lll, s. 302.


s9 Michel le Syrien, a.g.e., 111,. s. 157.
40 }ean-Paul Roux, Dieu ı;lans le J(itab-ı Dede Qorqut, Revue d es Etudes
İslamique, Paris, 1975, t. 43, _s. 131; Türklerin ok'u hukuki bir sembol
olarak kullanmaları hai<'kında bkz.: Dr. Osman Tura~, Türklerde ok'un
·huk~ki bir sembol olarak ·k'ul_lanı lması, TTK., Belleten, C. . IX,)emm·;z 1945, .
S. 35, s. 305-318.
41 Gregory AbO'I Farac, a.g.e., J, s. 315.

-86-
H. GONGÖR: SÜRYANi KAYNAKLAR! VE TÜRKLERİN DiNİ ADETlERj

cTuğru.I Bey, Halife Kaim'e yazdığı bir mektupta 'Müs-


lümanların sığınağı' ve 'Rükneddin Sultan Tuğrul Bey' ün-
vanlanm kuJlan.clı. Bu sıradan baŞlayarak CM 1050) müh-
rününü üzerine bir 'ya;y' resmi kazdırın~ ve bu üç ünvanı
teSbit etmiş, bu :işaret 'Tuğra' den.ilmişti. Bu tuğrayı yapan-
lara da 'Tuğrai' deniliyordu.» 0
Sonuç olarak yukandaki açıkla.rn.alarda.n da anlaştla­
cş.ğı üzere Süryani kaynaklan özellikle Türklerin menşei
meselesinde Tevrat rivayetlerine dayanmış onu esas alarak
Tevrat'ta Ye'cüc ve Me'oüc'e izafe edilen sıfatlan Türkler
için kullaıimışlarclır. Şüphesiz bu konuda müelliflerin birer
hıristiyan din adamı olmalarının rolü büyüktür. Böyle ol-·
malda birlikte, yine de Süryani kaynaklan Türk tarih ve
kültürü açısından büyük önemi o1an, Türklerin isla.mı ka-
bul etmeden önce de Tek. Tanrıya inandıklarını, bunu
cTengri,. diye ifade ettiklerini, islamı kaıbullerinde bu tür
bir inanışa sahip olınalanrun rolünün büyük olduğunu be-
lirtmekte, Oğuz Kağan Destamnm ha.ıa. o zaman yaşayan
'Iürkler arasında geçerli olduğunu göstermektedir. Oğuz
etnıoğrafyası ve sanatına dair 'bilgiler yanında, Türk destan
motiflerinde kulla.n.tlan 3, 7, 70 vıb. rakam.lan da muhafaza
etmiştir.

Kısaca, Türklerin menşei ile ilgili husus bir. yana bıra


ktlırsa, Süryanı kaynaklan diğer .kaynaklarca Türk tarihl
ile ilgili verilen 'bilgileri tamamlamakta, anlan tasdik et-
mekte, açıklayıcı bir takım bilgileri içine almaktadır. Bu
bakımdan Süryani rivayetleri Türk tarihi için önem.il birer
kaynaktır.

.a Gregory AbCı'I Farec, a.g.e., s. 305.

-87 -

You might also like