Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 33

(DİN - TOPLUM - SİYASET)

Editör
Ahmet TÜRKAN

İstanbul, 2020
Kudüs
Din - Toplum - Siyaset
GRTC Yayın No: 12
Yayın Koordinatörü : Mustafa ÖNSAY
Editör ve Proje Yürütücüsü: Ahmet TÜRKAN

Yazarlar
Ahmet GÜÇ
Süleyman SAYAR
İsmail TAŞPINAR
Salih İNCİ
Ahmet TÜRKAN
Mustafa GÜLER
Abdullah ÇAKMAK
Abdulkerim YAPRAKÇI

I. Baskı: Haziran 2020

Kapak & Mizampaj: Origamiajans.com / İstanbul

Baskı: Küresel Araştırma Düşünce Merkezi Derneği - Sertifika No:42136

ISBN: 978-605-80421- -

Bu kitap T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı Genel Müdürlüğünce desteklenen


“Bir Genç Bin Fikir” projesi kapsamında basılmıştır.

COPYRIGHT © 2020
Bu yayının tüm hakları GRTC Küresel Araştırma Düşünce Merkezi Derneği’ne aittir. GRTC’nin
izni olmaksızın yayının tümünün veya bir kısmının elektronik veya mekanik (fotokopi, kayıt
ve bilgi depolama, vd.) yollarla basımı, yayını, çoğaltılması veya dağıtımı yapılamaz. Kaynak
göstermek suretiyle alıntı yapılabilir. Yazıların bilimsel ve hukuki sorumluluğu yazarlarına
aittir.

GRTC | KÜRESEL ARAŞTIRMA DÜŞÜNCE MERKEZİ


Ali Paşa Mahallesi Uygun Sokak No:20 Kütahya, Türkiye Tel:+90 274 226 30 40 | Faks :+90
274 216 01 23 www.grtc.info | info@grtc.info | @grtcofficial
KUDÜS HASEKİ SULTAN
İMARETİNİN MÜSLÜMANLARA
YÖNELİK HİZMETLERİ
243

Abdullah ÇAKMAK1*

Giriş
Kudüs, Yahudiler ve Hıristiyanlar gibi Müslümanlar tarafından da kutsal sayılan
bir beldedir. Öyle ki Müslümanlar, kutsallığına atfen Haremeyn olarak adlandırdık-
ları Mekke ve Medine’nin akabinde Kudüs’ü zikretmekte ve bu beldeyi sâlis-i Ha-
remeyn yani üçüncü kutsal mekân olarak görmektedirler. Bu yönüyle Sahratullah-ı
Müşerrefe ve Mescid-i Aksa Camii2 gibi iki büyük hayratın yanı sıra birçok mescid,
medrese, sebil, minber ve mihrab gibi yapıyı bünyesinde bulunduran Mescid-i Ak-
sa’ya Harem-i Şerîf denilmektedir. Bu hayratın Harem-i Şerîf içerisinde ve etrafında
yoğunlaşmasında Mescid-i Aksa’nın Müslümanların ilk kıblesi olması ve Hz. Pey-
gamber’in miraç hadisesinin bu topraklarda gerçekleşmesi etkilidir.

Kudüs’te Osmanlı yönetimi henüz yarım asrı tamamlamamışken Kanuni Sultan


Süleyman’ın hasekisi Hürrem Sultan tarafından başlatılan birtakım ihya ve inşa faa-
liyetlerinin ardından eski şehirde meydana getirilen imaret, sadece Kudüs’ün değil
Filistin bölgesinin bu dönemdeki en büyük imareti statüsünü kazanmıştı. Bu yönüy-
le Kudüs’teki Haseki Sultan İmaretinin, birçok akademik çalışmalara konu edildiği
görülmektedir. Bunlar arasında Amy Singer’ın monografik çalışması oldukça kap-
samlıdır.3 Bu çalışmasında arşiv kaynakları ile literatürdeki diğer çalışmalardan4 ha-
reketle Singer; vakıf kurumu ile ilgili tanıtıcı bilgilerin ardından Kudüs’teki imaretin
hangi amaçlarla kurulduğu, bir hanım tarafından kurulması sebebiyle vakfın ortaya
çıkmasında toplumsal cinsiyetin rolü, imaretin kurulma amacını gerçekleştirmek
1* Öğr. Gör. Dr, Afyon Kocatepe Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, acakmak1634@gmail.com.
2 Kudüs, İslâm devletinin ikinci halifesi Hz. Ömer zamanında ilk defa Müslümanların hâkimiyetine geçtiğinde Halife,
Hacer-i Muallak taşının yerini tespit ederek buraya bir mescit inşa etmiştir. Ancak dönemin yapı malzemelerinin
dayanıksız olmasından dolayı bu mescit Emeviler döneminde yıkılarak taş malzemeden yeniden inşa edilmiştir. Emevi
Halifesi Abdülmelik b. Mervan (685-705) tarafından 691 senesinde tamamlanan ve birçok tamir geçirerek günümüze
dek ulaşan bu yapı Sahratullah-ı Müşerrefe veya Kubbetüssahra olarak anılmaktadır. Mescid-i Aksa Camii ya da Kıble
Mescidi olarak bilinen yapının inşasına ise yine Halife Abdülmelik b. Mervan döneminde başlanmıştır. Ancak bu cami
Halife Abdülmelik’in oğlu I. Velid’in hilafeti döneminde (705-715) tamamlanmıştır. Kıble Mescidi de Sahratullah-ı
Müşerrefe gibi geçirdiği birçok tamiratla günümüze kadar sağlam bir şekilde ulaşabilmiştir. Nebi Bozkurt, “Mescid-i
Aksâ”, DİA, C. XXIX, Ankara 2004, s. 268-271.
3 Amy Singer, Osmanlı’da Hayırseverlik, Kudüs’te Bir Haseki Sultan İmareti, (çev. Dilek Şendil),Tarih Vakfı Yurt Yayınları,
İstanbul 2004.
4 Kudüs’teki Haseki Sultan İmareti hakkında literatürde yer alan çalışmalar için Amy Singer’in kaynakçasına bakılabilir.
244 Kudüs (Din, Toplum ve Siyaset)

için ne tür çabalar gösterildiği ve genel olarak imaretlerin nasıl ve neden baskın bir
iktidar aracı ve simgesi haline geldiği üzerinde durmaktadır.
Bu çalışma ise; XVI. yüzyılın ortalarında kurulan Kudüs Haseki Sultan İmare-
tinin işlevselliğini, kuruluş döneminden üç asır sonrası ile karşılaştırmayı hedefle-
mektedir. Bu sebeple öncelikle Hürrem Sultan’ın vakfiyesinden hareketle külliye
tarzında inşa edilen hayratın neler olduğu, bu hayrat için kurulan vakfın akarları,
idaresi, çalışanları ve hizmet alanları tespit edilecektir. Akabinde vakfiyeden belirle-
nen bu hususlar, vakfın XIX. yüzyıl ortalarına ait bir muhasebe defteri ile karşılaştı-
rılacaktır. Böylelikle vakfın kuruluş amacına uygun işletilip işletilmediği, vakıfta ne
gibi değişimlerin yaşandığı ve vakfın şehir hayatındaki rolü ortaya koyulacaktır.
Kudüs Haseki Sultan İmaretinin Müslümanlara Yönelik Hizmetleri 245

I. Kudüs’te Haseki Sultan Hayratı ve Evkafı


Yavuz Sultan Selim’in 1517 senesinde Kudüs’ü Memluklerden ilhak etmesiyle5
şehirde başlayan Osmanlı hâkimiyeti, 1917’de İngilizlerin işgaline kadar tam dört
asır sürdü. Bu dört asırlık zaman diliminde Müslümanların zihnindeki Kudüs ima-
jı ile Osmanlı Devletinin bu beldeye bakışı birbiriyle örtüşmekteydi. Zira bu kut-
sal belde, Osmanlı kroniklerinde6 ve arşiv kaynaklarında itibarlı, şerefli, saygın ve
namuslu anlamlarına gelen şerîf sıfatıyla birlikte Kuds-i Şerîf olarak anılmaktaydı.
Devlet tarafından Kudüs’e duyulan ilginin en somut örneklerini ise vakıf ve surre
hizmetleri oluşturmaktaydı.

Osmanlı Devletinin Kudüs’e yönelik hizmetleri, şehir henüz Osmanlı hâkimi-


yetine geçmeden evvel başlamıştı. İlhak öncesinde Kudüs’e yönelik en eski tarihli
vakıf, Sultan II. Murad ümerasından Emir Mahmud’un kızı ve aynı zamanda Çan-
darlı İbrahim Paşa’nın eşi İsfahanşah Hatun’a aittir. O, Kudüs’te Eşrefiye Medresesi
ile Mathara Kapısının arasında iki katlı bir medrese inşa ettirmiş ve İznik, Gerede
ve Hayrabolu’ya bağlı birçok köyün gelirlerini bu medresenin masrafları için vakfet-
miştir.7 Yine ilhak öncesinde İsfahanşah Hatun’un vakfından sonra Kudüs’e yönelik
önemli bir hizmet, bizzat Sultan II. Murad tarafından gerçekleştirilmiştir. Sultan,
Manisa Saruhan’da bulunan akarlarından 1500 filoriyi8 Kudüs fukarasına ve 500 fi-
loriyi ise Kubbetüssahra ve Mescid-i Aksa’da kelime-i tevhid okuyan devirhanlara
şart koşmuştur.9 Aynı şekilde Bursa’da inşa ettirdiği medresesi vakfından Kudüs için
tahsiste bulunmuştur. Böylelikle II. Murad’ın bu tahsisleri, Osmanlı Devletinin Ku-
5 Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi esnasında Filistin topraklarını ilhakı hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Silahşör,
Fetihnâme-i Diyâr-ı Arab, Süleymaniye El Yazmaları Kütüphanesi, Nur-ı Osmaniye Koleksiyonu, nr. 4087, s. 18a-32a.
6 Osmanlı kroniklerinde Kudüs algısı için bkz. Alaattin Dolu, “Osmanlı Kroniklerinde Kudüs Algısı”, Pamukkale
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C. XXV, S. 1, 2016, s. 21-46.
7 İsfahanşah Hatun’un Kudüs’teki medresesi için kurduğu vakfın vakfiyesi için bkz. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi
Defterleri (VGMA. d.) 1760, 227-228.
8 Filori; Fatih Sultan Mehmed dönemine kadar Osmanlılarda en çok kullanılan altın paraya denilmektedir. Daha
sonra Osmanlılar tarafından altın para karşılığı olarak hem kendi bastıkları hem de Avrupa menşeli olan paralar için
kullanılmaya başlandı. Bkz. Halil İnalcık, “Filori”, DİA, C. XIII, İstanbul 1996, s. 106-107.
9 VGMA. d. 741, s. 230.
246 Kudüs (Din, Toplum ve Siyaset)

düs’e on beşinci asrın ilk yarısından itibaren surre gönderdiği gerçeğini gözler önüne
sermektedir.10

İlhak sonrası dönemde Osmanlı Devletinin Kudüs›e yönelik hizmetlerine ba-


kıldığında ise şehri ilhak eden Yavuz Sultan Selim’in şehirde imar faaliyetleri gerçek-
leştirmeye ömrünün vefa etmediği anlaşılmaktadır. Ancak kendisinden sonra tahta
geçen oğlu Kanuni Sultan Süleyman devrinde Kudüs›te çok önemli imar faaliyetleri
gerçekleştirilmiştir. Nebi Davud Külliyesinin bir bölümünün camiye tahvil edilme-
si, şehir surları ile kalesinin yeniden inşası, Sahratullah ile Kıble Camii’nin tamiri,
Sahratullah’ın İznik üslubu çinilerle süslenmesi ve Beyt Lahm’den su getirtilerek şe-
hirde altı çeşme yapılması Kanuni’ye ait imar faaliyetleridir. Bu yapılardan büyük bir
kısmında Kanuni’ye ait kitabeler de yer almaktadır.11 Kanuni döneminde Kudüs’te
gerçekleştirilen önemli imar faaliyetlerinden biri ise hasekisi Hürrem Sultan’a aittir.

Ö. Lütfi Barkan tarafından imaret siteleri olarak adlandırılan ve bir cami etrafında
medrese, aş ocağı, misafirler yurdu, darüşşifa, han, hamam, kervansaray, suyolları ve
çeşme gibi birimleri bulunan yapılara12 günümüzde daha çok külliye adı verilmekte-
dir. Hürrem Sultan’ın Kudüs’te 1552 senesinde cami, imaret, elli beş hücreli tekke,
han ve hamamdan oluşan külliyesi de bu imaret sitesi mantığını taşımaktadır. Bu
hayratı için kurduğu vakfın adı ise arşiv belgelerinde Haseki Sultan Tekkesi Evkafı ya
da Haseki Sultan İmareti Evkafı olarak geçmektedir. Bu vakfa yönelik biri 30 Cema-
ziyelevvel 959/24 Mayıs 1552 tarihli Türkçe, diğeri 10-19 Şaban 964/9-18 Haziran
1557 tarihli Arapça olmak üzere iki vakfiye bulunmaktadır. İlk vakfiyeden beş sene
sonra ikinci bir vakfiyenin kaleme alınması, vakfa bağışlanan mülklerde hızlı ve çe-
şitli değişimlerin olduğunu ortaya koymaktadır.13 Arapça vakfiyenin aslı Türk İslam
Eserleri Müzesinde 2192 envanter numarasıyla kayıtlıdır. Bu vakfiyenin tıpkıbasımı
Osman Keskioğlu tarafından yapılan tercümesiyle birlikte Vakıflar Genel Müdürlü-
ğü tarafından yayımlanmıştır.14 Ancak bu eserde sayfa numarası bulunmadığı için
Haseki Sultan İmareti Evkafı ile ilgili bilgilerimizi, Vakıflar Genel Müdürlüğü Ar-
şivinde 608-2 nolu defterin 235-240 sayfa aralığında yer alan suretinden vermeyi
tercih ettik.
10 Mustafa Güler, “Osmanlı İdaresinin Kudüs Müslümanlarına Sahip Çıkma Anlayışı”, Geçmişten Günümüze Kudüs (ed.
Mustafa Selim Yılmaz), Ümraniye Belediyesi Kültür Yayınları, 2019, s. 107-108.
11 Bu kitabeler için bkz. Max van Berchem, Matériaux pour un Corpus inscriptionum Arabicarum, Teil: 2 Syrie du Sud. 2:
Jérusalem “Haram”, Kairo 1927, p. 167-186.
12 Barkan’ın imaret siteleri ile ilgili çalışması için Bkz. Ömer Lütfi Barkan, “Osmanlı İmparatorluğunda İmaret Sitelerinin
Kuruluş ve İşleyiş Tarzına Ait Araştırmalar”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C. XXIII, 1962-63, s. 239-
296.
13 Vakıfla ilgili yaşanan değişimler için bkz. Amy Singer, Osmanlı’da Hayırseverlik, s. 56-63.
14 Haseki Hürrem Sultan Vakfiyesi, (trc. Osman Keskioğlu), Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 2017.
Kudüs Haseki Sultan İmaretinin Müslümanlara Yönelik Hizmetleri 247

Haseki Sultan İmareti Vakfiyesinin Giriş Sayfası15

A. Hayratı
Vakfiyede hayratın Kuds-i Şerîf ’in el-Sitt Mahallesinde bulunduğu kayıtlıdır.
Ancak bunların mimari özellikleri, müştemilatı ve kimlere hizmet edeceği ile ilgili
kısa bilgiler haricinde bir malumat bulunmamaktadır. Hayrata dair bilgilerin yer al-
dığı kısım şöyledir:
Bunlardan biri; Kuds-i şerif mahallelerinden el-Sitt mahallesinde Allah rızası için takva üze-
re binası kurulan yüksek taklı, yüce revaklı cami-i şerif ve mabedi müniftir. Vâkıf iş bu hay-
ratı yapmakla: innema ya’muru mesacidallahi” âyet-i kerimesi ile Cenab-ı Hakk’ın övdüğü
müminler güruhuna dâhil olan, Peygamber Efendimizin hadis-i şerifinde beyan buyurduğu
üzere: Allah rızası için bir mescid bina eden kimseye Allah da cennette bir ev bina eder”
müjdesine nail olmuştur. Bu camiyi namaz kılmak isteyen erkek ve kadın müminlere vak-
fetmiştir. Bunlardan biri; zikri geçen camiin karşısında bulunan imarettir ki ürünleri bol bir
mutfağı, benzeri olmayan temiz bir yemekhaneyi, bir fırını, bir kileri, bir avluyu, bir amba-
rı, birçok helayı ve bir odunluğu müştemildir. Bunu fakirlere, biçare yoksullara, zayıflara ve
muhtaçlara vakfetmiştir. Bu evkaftan bir kısmı da camiin etrafında bina ettiği elli beş adet
hücrelerdir. Bunları da dindar müminlerin salihlerine ve muvahhid müttakilerden mücavir
olanlara, nefislerini tabiat kirlerinden temizleyen zahitlere; ahkâm-ı şerʽiyyeyi ihlal etmek-
15 Haseki Hürrem Sultan Vakfiyesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 2017.
248 Kudüs (Din, Toplum ve Siyaset)

sizin şeriat ipine tutunanlara vakfetmiştir. Bunlar sünnet usulünce ibadete devam ederler,
gece gündüz ayakta ve oturur oldukları halde Allah’ı zikrederler, Mescidlere kapanıp rükû ve
secde yaparlar, bu özellikleri taşıyanlar bu odalarda gece ve gündüz sakin olup gizli ve açıkça
vâkıfın ruhu için dua ederler. Bunlardan biri de orada bina edilmiş olan geniş bir handır ki,
bunu da yolculara ve misafirlere vakfetmiştir. Bu zikrolunanların cümlesi mahallinde küçük
büyük herkesçe meşhur olduğundan hududunu beyan ve tarife ihtiyaç kalmamıştır.16

Bugün, surlarla çevrili eski şehrin merkezinde Akabetü’t-Tekye ya da diğer adıyla


Akabetü’s-Sitt caddesinde yer alan bu yapılar, aslında daha eski bir döneme ait olup
1388 senesinde Memluklerin Kudüs valisinin eşi Tunşuk Hatun tarafından inşa edi-
len yapıların birtakım onarılması ve genişletmesiyle ortaya çıkmıştır.17 Bu yönüyle
Haseki Sultan İmaretinin yer aldığı Akabetü’s-Sitt (Hatun Yokuşu) Caddesi, ismini
Hürrem Sultan’dan değil Tunşuk Hatun’dan almaktadır.18

Harem-i Şerif İçerisinde Haseki Sultan İmaretinin Konumu19

B. Vakfın Akarları
Hürrem Sultan, eşi Kanuni Sultan Süleyman’ın 1550-1557 yılları arasında 10
adet mülkname ile kendisine temlik ettiği arazilerinden bazılarını Kudüs’teki hayratı
için vakfetmiştir.20 Vakfiyede adı geçen akarlar şöyledir:
16 VGMA. d. 608-2, s. 236-237.
17 Baha Tanman, “Osmanlı Döneminde Kudüs: Kent Dokusu, Mimarlık ve Çini Sanatına İlişkin Bir Araştırmanın İlk
Sonuçları”, Ortadoğu’da Osmanlı Dönemi Kültür İzleri Uluslararası Bilgi Şöleni Bildirileri, Hatay 2000, C. II, s. 529.
18 Amy Singer, Osmanlı’da Hayırseverlik, s. 1-2.
19 http://architectureislamiquejerusalem.centerblog.net/116-complexe-sultan-khassaki.
20 Amy Singer, Osmanlı’da Hayırseverlik, s. 52.
Kudüs Haseki Sultan İmaretinin Müslümanlara Yönelik Hizmetleri 249

Tablo: Kudüs Haseki Sultan İmareti Vakfının Akarları21

Vakfın Akarları Bulunduğu Mekân


1 Emyun Köyü (Kaykabe isimli mezra ile birlikte) Trablus Sancağı Kûra Nahiyesi
2 Lud Köyü Gazze’ye tabi Remle Nahiyesi
3 Ceyb Köyü›ne ait öşür gelirinin iki bin beş yüz Kuds-i Şerîf Sancağı
dirhemlik hissesi
4 İki han ve dükkânların tamamı ile bu yeni hanın Trablus şehri mahallelerinden Şeyh
bitişiğinde kuzey tarafında bulunan boş bir arazi Tutmaç Mahallesi
5 Bir han Trablus’ta Hanü’l-Adîmî Mahallesi
6 Raşhin Suyu üzerinde dönen Taytariyye adıyla Trablus Sancağı Zaviye Nahiyesine
bilinen dört adet değirmen tabi Raşhin Köyü
7 Ebuali nehri üzerinde dönen ve Ra’iyye adıyla Zaviye Nahiyesine tabi Beşnin
bilinen dört adet değirmen Köyü
8 İki adet hamam Eski Kudüs şehrinde
9 Beyt Kesa Köyü (Harrûbe mezrası ile birlikte) Kuds-i Şerîf Sancağı
10 Kefer Cinnis Köyü’nün 18/24 kıratı Gazze’ye tabi Remle Nahiyesi
11 Kefer Ana Köyü (Kefer Tab mezrasıyla birlikte) Remle Nahiyesi
12 Bakiu’d-Daʼn Köyü Kuds-i Şerîf Sancağı
13 Beyt Likya Köyü (Beyt Nuşif mezrası ve Rakkübis Kuds-i Şerîf Sancağı
mezrası ile birlikte)
14 Beyt Lahm Köyü’nün 18/24 kıratı Kuds-i Şerîf Sancağı
15 Beyt Cala Köyü’nün18/24 kıratı Kuds-i Şerîf Sancağı
16 Kenise Köyü Remle Nahiyesi
17 Bi’rü Mâ-Ayn Köyü Remle Nahiyesi
18 Sebtare köyünde 12/24 kıratı Remle Nahiyesi
19 Anabe Köyü Remle Nahiyesi
20 Safiriyye Köyü’nün 21 kıratı Remle Nahiyesi
21 Harbeta Köyü Remle Nahiyesi
22 Cendas Köyü’nün 7/24 kıratı Remle Nahiyesi
23 Yazur Köyü Remle Nahiyesi
24 Yahudiyye Köyü Remle Nahiyesi
25 Beyt Decn Köyü’nün 18 kırat ve bir kıratın 1/8’i Remle Nahiyesi
26 Beyt Şena Köyü Remle Nahiyesi
27 Rantıya Köyü Remle Nahiyesi
28 Naʽleyn Köyü’nün 18/24 kıratı Remle Nahiyesi
29 Kakun Köyü (Deyr Selam mezrası ile birlikte) Nablus Sancağı
30 Haşanetü’l-Cemmaseyn mezrasının 1/4 hissesi Nablus Sancağı Beni Saʽb Nahiyesi

21 VGMA. d. 608-2, s. 237-238.


250 Kudüs (Din, Toplum ve Siyaset)

Kudüs hayratı için vakfedilen akarlar, Trablus, Kuds-i Şerîf, Gazze ve Nablus
sancaklarında bulunmakla birlikte bunların büyük bir kısmı Gazze Sancağına tabi
Remle Nahiyesinde yoğunlaşmaktadır. Vakfa ait köy, han, dükkân, değirmen ve ha-
mam gibi çeşitli akarlar bulunsa da köylerin diğerlerine nispeten sayıca üstünlüğü,
vakıf gelirlerinin tamamına yakınının kırsal gelirlerden elde edildiğini ortaya koy-
maktadır.

C. Vakfın İdaresi ve Vakıf Çalışanları


İdari ve hizmet sınıfı olarak ikiye ayrılan vakıf personeli arasında nâzır, müte-
velli, cabi22 ve kâtip gibi yönetim görevi yapanlar idari; imam, hatip, kütüphaneci,
doktor, kapıcı, temizlikçi, değirmenci gibi vakfın amacını gerçekleştirmeye yönelik
çalışanlar ise hizmet sınıfını oluşturur.23
Vakıf nazırları, denetçi sıfatıyla bir vakfa ait şartların fiilen icra edilip edilme-
diğinin kontrolünden sorumludurlar. Bu doğrultuda Hürrem Sultan Vakfiyesinde,
vakfın nezaret görevi hasbi olarak yani herhangi bir ücret almaksızın Babüssaade
ağalarına şart koşulmuştur. Buna göre vakfın nazırı, her sene vakfın muhasebesini
teftiş etmekle görevlidir. Mütevelli vakıfla ilgili gerekli harcamaları yaptıktan sonra
artan gelir fazlasını nazıra teslim etmekle, nazır ise bu gelir fazlasını yangın ve dep-
rem gibi doğal afetler sebebiyle zarar gören hayratın tamiri ve ıslahı için muhafaza
etmekle sorumludur.24 Bu yönüyle 1557 tarihli vakfiyede, Hürrem Sultan’ın mutlak
vekili olarak adı geçen dönemin Babüssaade Ağası Cafer Ağa aynı zamanda vakfın
ilk nazırıdır. Ancak Darüssaade ağalığı ile Babüssaade ağalığını birbirinden ayırmak
için verdiği mücadeleyi kazanan Habeşi Mehmed Ağa zamanında 1588 tarihli bir
hükümle Haremeyn Evkafı nezareti görevi Darüssaade ağalarına tevdi edilmiş25 olsa
da Hürrem Sultan Evkafının nezaret görevini vakfiyesi doğrultusunda Babüssaade
ağaları yürütmeye devam etmişlerdir.
Hürrem Sultan Vakfında görev alacak diğer idari personel ile hizmet persone-
linde bulunması gereken özellikler ve bunların görev tanımları vakfiyede açık olarak
belirtilmiştir. Buna göre vakfın mütevellisi; akıllı, güvenilir, olgun, doğru düşün-
celi, iyi fikirli, akran ve emsaline üstün özellikleri bulunan, dini bütün, harama el
uzatmaktan kaçınan, hizmetini yerine getirmede asla kusur işlemeyen, gelir ve gi-
der hususunda üzerine aldığı vazifeyi layıkıyla yürüten biri olmalıdır. Bu özelliklere
sahip mütevelli; vakfedilen mülklerin binası, tamiri, istiglali26 ve gelirlerin toplanıp
22 Cabi-i Vakf (Vakıf cabisi): Vakıf tahsildarı yerinde kullanılan bir tabirdir. Cabiler defterlerini vakıf
mütevellisine göstermeye ve hesap vermeye, mütevelliler de hesaplarını kadılara verip tasdik ettirmeye mecbur idiler.
Tanzimattan sonra tahsildar unvanını almıştır. M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. I, Milli
Eğitim Basımevi, İstanbul 1983, s. 253.
23 Nazif Öztürk, Türk Yenileşme Tarihi Çerçevesinde Vakıf Müessesesi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1995, s. 169.
24 VGMA.d. 608-2, s. 240.
25 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2014, s. 340; Mustafa Güler,
Osmanlı Devleti’nde Haremeyn Vakıfları (16. ve 17. Yüzyıllar), Çamlıca Yayınları, İstanbul 2011, s. 232-233.
26 İstiglal: Emlak ve akarı borcun ödenmesine kadar alacaklıya bırakmak veya bir gayrimenkulün gelirini borca karşılık
Kudüs Haseki Sultan İmaretinin Müslümanlara Yönelik Hizmetleri 251

muhafazası edilmesiyle sorumludur. Bu görevi karşılığında alacağı maaş ise günde


30 kıtadır. Vakfın idari kadrosunda yer alan ve vakfın gelirlerini toplamakla görev-
li cabilerin ise güvenilir, hıyanet etmeyen ve sabah akşam vakfın yararına çalışan
kimseler olmaları gerekmektedir. Tahsil ettikleri meblağları az veya çok demeden
vakit geçirmeksizin mütevelliye teslim etmeleri karşılığında görev yapacak olan beş
cabinin her birine günlük 6’şar dirhem tahsis edilmiştir. İdari kadroda yer alan son
görevli kâtibin yine güvenilir olmakla birlikte hesap ve yazı işlerinde mahir bir kimse
olması şart koşulmuştur. Az çok, büyük küçük her şeyi geciktirmeden kayıt altına
almaları karşılığında vakıftan alacakları günlük miktar 10 dirhemdir.27 Vakfın hizmet
personeli ise tablodaki gibidir:
Tablo: Kudüs Haseki Sultan İmareti Evkafının Hizmet Personeli

Sıra Görevli Görev Yeri Sayısı Yevmiyesi


1 İmam Cami 1 4 dirhem
2 Şeyh İmaret 1 8 dirhem
3 Vekilharc İmaret 1 8 dirhem
4 Kilerdâr İmaret 1 5 dirhem
5 Ambarcı İmaret 1 5 dirhem
6 Kiler kâtibi İmaret 1 6 dirhem
7 Aşçıbaşı İmaret 1 7 dirhem
8 Aşçıbaşı yamağı İmaret 1 3 dirhem
9 Ekmekçi reis İmaret 1 6 dirhem
10 Ekmekçi İmaret 3 5 dirhem
11 Ekmekçi çırağı İmaret 3 3 dirhem
12 Ekmek nakibi İmaret 1 5 dirhem
13 Et ve yemek İmaret 1 5 dirhem
nakibi
14 Kâse uyuyucu İmaret 2 3 dirhem
15 Çanakçı İmaret 3 3 dirhem
16 Buğday ve pirinç İmaret 2 3 dirhem
ayıklayıcı
17 Buğday ve pirinç İmaret 1 3 dirhem
tartıcı
18 Buğday döğücü ve İmaret 1 6 dirhem
kabuk ayıklayıcı
19 Değirmenci İmaret 1 6 dirhem
20 Buğday eleyici İmaret 2 Biri 4 dirhem
Diğeri 3 dirhem

alacaklıya terk ve tahsis eylemek için kullanılan terimdir. Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri, C. II, s. 97.
27 VGMA. d. 608-2, s. 238.
252 Kudüs (Din, Toplum ve Siyaset)

21 Bulgur döğücü İmaret 1 2 dirhem


22 Un getirici İmaret 1 4 dirhem
23 Su getirici İmaret 1 3 dirhem
24 Kayyım ve kan- Cami 1 5 dirhem
dilci
25 Hancı İmaret hanı 1 4 dirhem
26 Bevvab İmaret 1 4 dirhem
27 Ferraş İmaret 1 4 dirhem
28 Marangoz ve taşçı İmaret 1 5 dirhem
29 Meremmetî(Ta- Hamam 1 4 dirhem
mir Ustası)
30 Kanavâtî(Suyol- Hamam ve imaret 1 4 dirhem
cu)
31 Sayrefî(veznedar) 1 4 dirhem
Toplam 40 172 dirhem

Vakfın bir nazır, bir mütevelli, beş cabi ve bir kâtipten oluşan sekiz kişilik idari
personeline kırk kişilik hizmet personeli eklendiğinde vakıfta toplam kırk sekiz kişi-
nin görevli olduğu anlaşılmaktadır. Vakıfta görevli hizmet personelinin kahir ekseri-
yetini ise imaret görevlileri oluşturmaktadır. Bu husus da vakfın merkezinde yer alan
kurumun imaret olduğunu gözler önüne sermektedir.

D. Vakfın Hizmet Alanları


Haseki Sultan Külliyesi yapılarından olan camiin kalabalık bir cemaatinin oldu-
ğu söylenemez. Nitekim Kudüs’ün eski yerleşim yerinde Cuma namazlarının kılın-
dığı mekânlar Mescid-i Aksa’da bulunan Sahratullah ve Kıble Mescidi idi. Bu yönüy-
le Haseki Sultan Külliyesinde yer alan camiin, tekke hücrelerinde ve handa kalanlar
ile imaret çalışanlarına hizmet ettiğini söylemek mümkündür.28 Hatta imaretin her
gün aralıksız faaliyet göstermesi külliye içerisinde bir camiin bulunmasının asıl ne-
denidir denilebilir. Zira imarette çalışanların gün içerisindeki çalışma saatleri hesaba
katıldığında vakit namazları için uzaktaki bir camiye gitmeleri, imaretin rutin işlerini
aksatabileceğinden bu camiye ihtiyaç duyulmuştur.

Külliye içerisinde en faal bulunan yapı ise imarettir. İmaret mutfağında hangi
günlerde ne çeşit yemeklerin pişirileceği, yemeklerde hangi ürünlerin ne miktarda
kullanılacağı ve bu yemeklerden kimlerin istifade edeceği gibi hususların her birinin
28 Amy Singer, Osmanlı’da Hayırseverlik, s. 55-56.
Kudüs Haseki Sultan İmaretinin Müslümanlara Yönelik Hizmetleri 253

vakfiyede detaylı olarak kaleme alınması, imaretin halka sunduğu hizmetleri açıkça
ortaya koymaktadır.
İmarette sabahları pirinç çorbası, akşamları bulgur çorbası olmak üzere iki çe-
şit çorba pişirilmekteydi. Pirinç çorbasının malzemesi için 40 okka pirinç, 6 okka
tereyağı, üç okka nohut, 4 okka soğan, 5 okka tuz, 50 okka yoğurt ve 4 dirhem tu-
tarında maydanoz; pişirmede kullanmak üzere ise 120 okka odun tayin edilmiştir.
Bulgur çorbasının malzemesi içinse 8 okka buğday, 6 okka tereyağı, 5 okka tuz, 4
okka soğan, 3 okka kimyon ve 3 okka nohut; pişirmede kullanmak üzere ise 140
okka odun tayin edilmiştir. Müslümanlar için Cuma günü, Ramazan ayı ve Aşure
gününün ayrı bir önemi olduğundan Osmanlı imaretlerinin genelinde olduğu gibi
Kudüs’teki imarette de bu günlerin menüsünde birtakım farklılıklar bulunmaktadır.
Cuma sabahları diğer günler akşam yemeği olarak verilen bulgur çorbası verilmek-
tedir. Cuma akşamları ve Ramazan iftarlarında ise taneli pirinç ve zerde yemeği ve-
rilmektedir. Akşam yemeğinin malzemesi için 124 okka pirinç, 70 okka koyun etti,
27 okka tereyağı, 4 okka nohut, 4 okka soğan, 40 dirhemlik biber, 9 okka tuz, 33
okka bal ve 14 dirhemlik safran, pişirmede kullanmak üzere ise 180 okka odun tayin
edilmiştir. Aşure günü ise dört kazan dolusu aşure pişirilip dağıtılacaktır. Yemeklerin
yanında verilecek olan ve fodula olarak bilinen ekmekten her biri 90 dirhem ağırlı-
ğında olacak şekilde her gün 2000 adet yapılacaktır. Ekmek malzemesi için 6 okka
tuz ve pişirmede kullanmak üzere 110 okka odun tayin edilmiştir.29
İmarette pişirilecek yemek ve ekmekten kimlerin faydalanacağı da vakfiyede be-
lirtilmiştir. Buna göre, hücrelerde sakin mücavirlerden her birine her gün sabah ve
akşam birer kepçe yemek ve bir adet ekmek verilmekteydi. Cuma geceleri ise fazla-
dan birer ekmek alma hakkına sahiplerdi. Mütevelli haricinde bütün vakıf personeli
de imaretten faydalanmaktaydı. Yemek olarak mücavirlerle aynı haklara sahiptiler,
ancak her biri birer somun fazla alma hakkına sahipti. Bunların dışında imaretten
faydalanan en önemli gurup ise Kudüs fukarası idi. Kudüs’te fakir, çaresiz, zayıf ve
muhtaçlardan imaret yemekhanesine gelen 400 kişiye toplamda 200 tas yemek veri-
lirdi. Bunun anlamı, iki kişiye bir tas yemek düşüyor demekti. Yemeklerin miktarı ve
kalitesi mücavirlere verilen yemekle aynı olup ayrıca her bir kişinin bir somun alma
hakkı vardı.30

29 VGMA. d. 608-2, s. 239.


30 VGMA. d. 608-2, s. 239.
254 Kudüs (Din, Toplum ve Siyaset)

Haseki Sultan İmaretinin İç Avlusu31

Haseki Sultan İmaretinin Üst Katı32

31 http://www.theologische-links.de/downloads/israel/jerusalem_imaret-haseki-sultan.html.
32 http://www.theologische-links.de/downloads/israel/jerusalem_imaret-haseki-sultan.html.
Kudüs Haseki Sultan İmaretinin Müslümanlara Yönelik Hizmetleri 255

II. İmaretin Kudüs Halkı İçin Taşıdığı Anlam ve Önem


Haseki Sultan İmaretinin Kudüs’teki esas işlevinin vakıf çalışanları, tekke hüc-
relerinde sâkin mücavirler ve 400 fakire sabah ve akşam yemek dağıtmak olduğu
vakfiyesinden hareketle ortaya koyulmuştur. Ancak vakfın, Hürrem Sultan’ın şart-
larına uygun olarak işleyip işlemediğini belirlemek için vakfiyede yer alan bu teorik
bilgilerin pratikteki karşılığına bakmak gerekmektedir. 1826 senesinde Evkaf Neza-
retinin kurulmasıyla birlikte vakıfların yıllık mali kayıtlarının düzenli olarak tutul-
masına önem verildiğinden Kudüs Haseki Sultan İmareti Vakfıyla ilgili yıllık mali
kayıtlar, vakfın işlevselliğini görme imkânı sunmaktadır. Vakfın bu türden yıllık bir
muhasebesi, 1847 senesinde Kudüs Kadısı Muhammed Ataullah Efendi öncülüğün-
de hazırlanmış ve Evkaf Nezaretine sunulmuştur. Bu muhasebe, vakıftan kimlere ne
miktarda ayni ve nakdi ödemeler yapıldığını göstermektedir. Bu yönüyle raporda yer
alan bilgiler, vakıftan vazife alanların kimler olduğunun ve her birine yapılan ödeme-
ler sonunda vakfın yıllık giderinin tespit edilmesi bakımından önem arz etmektedir.
Buna göre 1847 senesinde, vakfın mütevelli kaymakamı Seyyid Muhammed
Derviş Efendi’ye aylık 400 kuruş maaş ve 100 kuruş buğday bedeli olmak üzere top-
lam 500 kuruş ödenmiştir. İmaret aşçıları ve hizmetlilerinin aylık maaşları ise 456
kuruştur. Tekke ve imaret görevlilerinin her birine aylık pirinç, susamyağı, buğday,
şeker gibi ayni ödeme ya da bunların nakdi karşılıkları verilmiştir. Buna göre vakfın
başkâtibi, ambar kâtibi, Cebelü’l-Kuds Nahiyesi kâtibi, hububat kâtibi ve vakıf suba-
şısının da içinde yer aldığı görevlilere nakdi 3316 kuruş ödemenin yanında ayni ola-
rak buğday ve arpa verilmiştir. Böylelikle görev karşılığında vakıftan bir yılda verilen
maaş 14.791 kuruş ve zikri geçen ayni ödemelerden oluşmaktadır.33 Bu kalemde dik-
kat çeken hususlardan biri, vakıf personeli arasında vakıf subaşısı adıyla birinin yer
almasıdır ki normalde vakfiyedeki görevli isimleri arasında subaşı bulunmamaktadır.
Subaşı, Osmanlı kazalarında güvenlik ve asayişi sağlamakla görevli memurlar için
kullanılan bir terim iken Haseki Sultan İmareti Vakfında aynı terimin kullanılması,
daha sonraki bir dönemde böyle bir görevin tahsis edildiğini ve bu görevlinin vakfa
ait köylerde asayişi sağlamakla sorumlu olduğunu düşündürmektedir.
Vakıftan ayni ödeme alan diğer bir zümre ise müderrislerdir. Müderrislere, gö-
revde bulundukları müddetçe ödeme yapılması şart koşulmuştur. Ancak Seyyid Sa-
33 Başkanlık Osmanlı Arşivi, Evkaf Defterleri (BOA. EV.d.), 13100, s. 2b.
256 Kudüs (Din, Toplum ve Siyaset)

lih, Seyyid Ahmed Efendi, Müderris Ali Efendi, Seyyid Şeyh Mehmed Şakir el-Afifi
ve Müderris Seyyid Musa Efendi el-Hüseyni’ye buğday verildiği bilgisinden başka
bu müderrislerin hangi medreselerde görevli olduğuyla ilgili bir kayıt bulunmamak-
tadır.34 Burada akla gelen soru, Kudüs gibi birçok medresenin bulunduğu bir şehirde
vakıftan tahsis alan müderrislerin neden bu beş kişi ile sınırlı olduğudur. Kanaati-
mizce, bu müderrisler Haseki Sultan Vakfı’yla bir şekilde ilişki kurmuşlar ve vakıf
hücrelerinde verdikleri dersler karşılığında bu tahsislere sahip olmuşlardır.
Cüzhan görevini yerine getirenlere ise nakdi ödeme yapılmıştır. Kanuni Sultan
Süleyman ve Haseki Hürrem Sultan vakıflarının cüzhan görevlileri birlikte verilmiş
olup toplam 134 görevliye 2341 kuruş 8 para ödeme yapılmıştır. Yine nakdi ödeme
yapılan Haseki Sultan Vakfı tekkesinde vazife alan hizmetlilerin her birinin isimleri
ve aldıkları meblağ deftere kaydedilmiş olsa da hangi hizmeti yaptıkları belirtilme-
miştir. Bunlar için ödenen toplam meblağ 4110 kuruş, 10 paradır.35
Haseki Sultan İmaretinden tekke ve zaviyelere, dervişlere, vakıf personeline ve
bazı fakir ve yetimlere yapılan ekmek tahsislerinin ayrı bir kalemde hesaplandığı gö-
rülmektedir. Zaviyelere günlük ekmek tahsisinde bulunulması Haseki Sultan Vak-
fının hizmet alanının yalnızca vakfa ait hücrelerde kalan dervişlerle sınırlı olmayıp
Kudüs’teki Hz. Davud, Şeyh Ebussuud Efendi, Seydi Ebu Medyen el-Gavsi, Şeyh
el-Büdeyri, Mansuri, Halili, Burak-ı Şerif, Özbekhane, Mevlevihane vb. tekke ve za-
viyelerde bulunan dervişleri de kapsadığını ortaya koymaktadır. Ekmek tahsisi bulu-
nanlar arasında kâtip, bevvab, aşçı ve saka gibi vakıf personelinin yanı sıra Kudüs›te
Sahratullah-ı Müşerrefe imamı ve hizmetlileri ile Mescid-i Aksa hizmetlileri gibi ge-
çimini diğer vakıflardan sağlayan görevliler de bulunmaktadır.36 Ayrıca bu kalemde
Kudüslü fakir ve yetimlerin bulunması tahsis sahibi birinin vefat etmesi durumunda
akrabalık ilişkilerinin gözetilerek bu hakkın eş ya da kız ve erkek çocuklarına devre-
dildiğini göstermektedir.
İmaret yemekhanesinde karnını doyuran fakir ve yetimlere verilen ekmek mik-
tarının ise 4775 müdd’e karşılık olarak 14.172 kuruş olduğu görülmektedir. Kudüs
dışından yaz ve kış aylarında imarete getirilen su, zahirenin taşınması için hamal ve
kandil için susam yağı ücreti gibi diğer masraflar ise 3822 kuruşa tekabül etmekte-
dir.37
Maaş ödemeleri, buğday, arpa, susam yağı vb. zahire ücretleri ve vakıf bedeli
olarak Maliye Hazinesinden Evkaf Hazinesine ödenen miktarla birlikte vakfın yıllık
gideri 103.472 kuruştur. Bu miktar, vakfın yıllık geliri olan 156.485 kuruştan çıkar-
34 BOA. EV.d. 13100, s. 3a.
35 BOA. EV.d. 13100, s. 4a-5a.
36 BOA. EV.d. 13100, s. 3a-4a.
37 BOA. EV.d. 13100, s. 6b-10a.
Kudüs Haseki Sultan İmaretinin Müslümanlara Yönelik Hizmetleri 257

tıldığında vakıf muhasebesi 53.012 kuruş fazla vermektedir.38 Bu husus, XIX. yüzyı-
lın ilk yarısının sonlarında vakfın mali durumunun iyi olduğunu ve kendi kendine
yetebildiğini göstermektedir.
Vakıftan yapılan ayni ve nakdi ödemelerin kalemlerini ve bir yıllık bütçesini bu
şekilde ortaya koyduktan sonra şimdi ödeme yapılan kişilerle ilgili değerlendirme-
lerimize geçebiliriz.
Haseki Sultan İmareti Vakfının 1847 senesine ait muhasebe defterinde gider
kalemlerinin her birinde kimlere ne miktar ödeme yapıldığı hususlarının açıkça be-
lirtilmesi, bu vakfın Kudüs halkı için ne anlam ifade ettiğini ortaya koyması bakımın-
dan önemlidir. Bu yönüyle gerek hizmetleri karşılığında vakıf görevlilerine yapılan
ödemelerin gerekse Kudüs fukarasına yapılan hayri yardımların Kudüs’te kimlere
ulaştığının tespit edilmesi birtakım değerlendirmelerde bulunmamıza imkân sağ-
lamaktadır. Ancak şunu ifade etmek gerekir ki gider kalemlerinin bazılarında hak
sahiplerinin tek tek isimlerinin yazılmaması istatiksel verilerde birtakım zorlukları
beraberinde getirmektedir. Bu sebeple bu verileri vakfın bütün gider kalemlerine
teşmil etmeyip sadece iki tanesiyle sınırlandırdık. İlk olarak Haseki Sultan Vakfı Tek-
kesinde hizmetli olanların vazifelerinin yer aldığı gider kalemindeki isimler üzerinde
durduk. İkinci olarak ise imaretten karnını doyurmak için ekmek tahsisi yapılan fakir
ve yetimlerin yer aldığı gider kalemindeki isimleri ele aldık. Bu kalemde Eyyübi fu-
karası, Kudüs fukarası, evlad-ı Yusuf ve benât-ı Meryem gibi ifadeler, Arapça’daki cemi
sigasının üç ve daha fazlası için kullanılmasından dolayı sayı bakımından belirsiz kal-
maktadır. Bu sebeple istatiksel verilerde fukara, evlâd ve benât gibi ifadeler, tutarlılık
sağlamak bakımından tek bir hisseymiş gibi düşünülmüştür.
Haseki Sultan Vakfı tekkesinde görev alanların isimleri aşağıdaki gibidir:

Tablo: Haseki Sultan Vakfı Tekkesi Görevlileri39

Haseki Sultan Vakfı Tekkesi Görevlileri


Şeyh Muhammed Şeyh Yusuf ve Şeyh Şeyh Abdullah ve Şeyh Şeyh Muhammed Said
Ebussuud el-Halveti ve Muhammed Said Yakub ve Şeyh Avde ve Seyyid Emin ve
kardeşleri Seyyid Os- Seyyid Abdülkadir ve
man ve Şeyh Abdülka- Seyyid Hasan
dir ve Şeyh Muhammed
ve Şeyh Hamid ve Şeyh
Abdurrahman ve Şeyh
Ahmed Efendi

38 BOA. EV.d. 13100, s. 10a.


39 BOA. EV.d. 13100, s. 5a-6a.
258 Kudüs (Din, Toplum ve Siyaset)

Şeyh Feyzullah ve Hacı Seyyid Şakir ve Seyyid Şeyh İbrahim ve Şeyh Seyyid Abdurrahman
İbrahim Ahmed ve Seyyid Ömer Osman ve Seyyid el-Cemai
ve Seyyid İbrahim ve Abdülkadir
Seyyid Ali ve Seyyid
Abdullah ve Seyyid
Muhammed Ali
Seyyid Abdülkerim Şeyh Ömer el-Hüseyni Seyyid Muhammed Seyyid Muhammed
el-Cemai Tahir el-Hüseyni Efendi el-Hüseyni
Seyyid Muhammed Seyyid Yusuf ed-Drazi Şeyh Musa el-Alemi Şeyh Nurullah el-Ce-
Şakir el-Hüseyni mai
Şeyh Hasan ve Seyyid Seyyid Muhammed Seyyid Reşid Arif Seyyid Ahmed
Ahmed ve Seyyid Ahmed
Nureddin
Şeyh Hasan ve Şeyh Seyyid Hacı Salih Efen- Şeyh Ahmed Carullah Şeyh Ali ve Şeyh Ab-
Said di Carullah durrezzak ve Salim
Seyyid Halil el-Afifi Seyyid Yusuf el-Afifi Ahmed ve Ragıb ve Şeyh Ragıb ve Şeyh
Musa Efendi Esad ve Abdülgani
Şeyh Abdurrahman Şeyh Abdullah Ragıb Seyyid Mustafa Hamid Şeyh Yusuf
ve Şeyh Zihni ve Şeyh ve Şihab
Abdullah eş-Şihabi
Seyyid Mahmud Seyyif Muhsin Şeyh Musa Feyzi ve Seyyid Muhammed
Seyyid Hasan Yunus Derviş Ali
Seyyid Mahmud ve Seyyid Mustafa Ramiz Seyyid Yusuf ve Mah- Seyyid Mustafa Ramiz
Hacı Reşid ve Hacı ve Seyyid Tahir ve mud Ali
Yusuf Ömer
Seyyid Osman Ali Seyyid Muhammed Seyyid İbrahim el-Havi Seyyid Carullah ve
Nakşi el-Hasali Lütfi
Seyyid Abdullah Seyyid Vefa Carullah Seyyid Abdülkadir Seyyid Halil ed-Dekkak
Seyyid Muhammed Seyyid Ömer Fethullah Seyyid Abdurrahman Seyyid Abdülmuttalib
ed-Dekkak ed-Dekkak el-Kutb el-Kutb
Seyyid Halil el-Kutb Şeyh Ahmed Hüseyin Seyyid Mahmud el- Seyyid Muhammed
el-Kutb Kutb Bekir el-Kutb
Seyyid Yusuf Nüseybe Seyyid Bekir Nüseybe Seyyid Yahya Nüseybe Seyyid Abdülgani
Nüseybe
Abdürrahim Nüseybe Abdülfettah Nüseybe Seyyid Salih Nüseybe Seyyid Derviş ve Musa
ve İbrahim Nüseybe
Seyyid Mustafa ve Seyyid Ömer Hindi Şeyh Derviş ve Şeyh Şeyh Enis
Emin ve Şakir ve Ab- Ahmed ve Şeyh Osman
dülkadir ve Şeyh Halil ve Şeyh
Şakir
Seyyid Muhammed Seyyid Muhammed ve Şeyh Ahmed Fethullah Seyyid Salih ed-Drazi
Ahmed Yahya
Seyyid İbrahim Halil Şeyh Derviş ve Seyyid Seyyid Davud ed-Denef Seyyid Abbas
ed-Drazi Esad ed-Drazi
Kudüs Haseki Sultan İmaretinin Müslümanlara Yönelik Hizmetleri 259

Seyyid İsmail Seyyid Mustafa Şeref Seyyid Bedr el-Cauni Seyyid Muhammed ve
Seyyid Mahmud Ebî
Avnî
Seyyid Süleyman ve Abdülhak el-Cauni Seyyid Abdüllatif Seyyid Abdürrahim
Hacı Abbas ve Abdüs- el-Cauni Kutayna
selam
Şeyh İsmail ed-Drazi Abdülkadir Seyyid Abdülkadir Abdülgani es-Salahi
Seyyid Ömer Ahsetun Seyyid Reşid ve Ab- Seyyid Bekir Suudi Seyyid Halil
düllatif
Seyyid Said İkmal Seyyid Mahmud Ahmed el-Mibʽahi Hacı Hasan Abdullah
Kutayna ve kardeşi Muhammed
İsmail el-Miyas Hasan Hammud Halil Sadık Şeyh Musa Şems
İbrahim Şeyh İbrahim Seyyid Ömer Şam’da Camiu’l-Ah-
mer’e
Seyyid Abdülvehhab
Şihab ve halifesi

Tekke görevlilerinin hangi vazifeleri icra ettikleri belirtilmemiş olsa da tablodan


105 hissenin olduğu anlaşılmaktadır. Bazı hisselerde görülen ortaklık ise hisselerden
yararlanan kişi sayısının 159’a ulaştığını göstermektedir. İsimlerde dikkat çeken en
önemli detay birçoğunun başında seyyid ve şeyh unvanının bulunmasıdır. Toplam
159 kişinin 82’si seyyid, 44’ü şeyh unvanına sahiptir. Herhangi bir unvanı bulunma-
yan kişi sayısı ise 33’tür.

Grafik: Tekke Görevlilerinin Unvanlarına Göre Dağılımı

Tekke görevlilerinin yarısından fazlasının seyyid unvanına sahip olması Ku-


düs’te bulunan seyyid ailelerinin çokluğuyla açıklanabilir. Zira Hz. Hüseyin’in so-
yundan gelen ya da bu soydan gelmese de seyyid aileleriyle kurdukları akrabalık
ilişkilerinden dolayı kendilerini seyyid sayan ailelerin Kudüs’teki hissedilir nüfuzu
Haseki Sultan Tekkesinden vazife alabilmelerinin önünü açmıştır.
260 Kudüs (Din, Toplum ve Siyaset)

İmarette ekmek tahsisi bulunanların isimleri ise aşağıdaki gibidir:

Tablo: İmarette Ekmek Tahsisi Bulunanlar40

Vakıf İmaretinde
İtam-ı Taam İçin Bazı
Fukara ve Eytam vs.
Mürettebatı
Şeyh Muhammed Şeyh Yusuf ve Şeyh Said Şeyh Osman Ebussuud Şeyh Abdurrahman
Ebussuud Ebussuud
Şeyh Muhammed ve Şeyh Abdülkadir ve Şeyh Abdullah ve Şeyh Şeyh Yakub
Osman ve Muham- Muhammed Hamid Yakub ve Şeyh Avde
med ve Abdülkadir ve
Hamid
Hadice binti Ahmed Nasuri Revakı fukara ve Şeyh Ebu Ömer fukara Şeyhülharem Şeyh
mücavirini ve mücavirini Ömer el-Hüseyni
Seyyid Muhammed Seyyid Muhammed Ali Seyyid Muhammed Seyyid Muhammed
Tahir el-Hüseyni el-Hüseyni Şakir el-Hüseyni Emin ve Said ve
Abdülkadir ve Seyyid
Hüseyin el-Hüseyni
Seyyid Ömer Abdüsse- Seyyid Yusuf Seyyid Muhammed Seyyid Abdülkadir
lam el-Hüseyni Emin el-Hüseyni el-Hüseyni
Seyyid Feyzullah Hacı İbrahim el-Alemi Seyyid Hasan Efendi Seyyid Abdullah Vefa
el-Alemi el-Alemi
Seyyid Mustafa Vefa Seyyid Emin el-Alemi Seyyid Musa el-Alemi Seyyid Abdülkadir ve
el-Alemi Şakir el-Alemi
Zübeyde Hanım binti Ahmed el-Alemi Şeyh Ahmed ve Seyyid Seyyid Ali ve Abdullah
Şeyh İbrahim el-Alemi Ömer el-Muvakkit
Seyyid Muhammed Seyyid Muhammed Ali Seyyid İbrahim el-Mu- Seyyide Fatuma binti
Şakir el-Muvakkit el-Muvakkit vakkit el-Muvakkit
Seyyide Fatuma binti Nesibe binti el-Mu- Seyyide Nefise ve Seyyide Memnune
el-Cemai vakkit Memnune Hanım binti el-Muvakkit
Seyyid Abdurrahman Seyyid Şeyh Amudüd- Şeyh Nureddin el-Ce- Seyyide Sekine binti
el-Cemai din el-Cemai mai el-Cemai
Seyyid Hüseyin Seyyid Abdullah bin Seyyid Abdülfettah Seyyid Abdullah
Hayreddin ve Seyyid Seyyid Musa
Ahmed
Malikne binti Vefa Seyyid Hüseyin Şeyh Halil eş-Şürefa Seyyid İbrahim eş-Şü-
eş-Şürefa refa
Seyyid Muhammed Seyyid Mustafa Ramiz Seyyid Muhammed Şeyh İbrahim Akmiʽ
Derviş ve Tahir ve Ömer ve Akmiʽ
Hadice ve Nesibe
Danyan el-Alesi Danyan Şeyh Selman Ümmiye bint tabah-ı Şeyh Hasan ve Said
Tekke-i amire

40 BOA. EV.d. 13100, s. 6b-9b.


Kudüs Haseki Sultan İmaretinin Müslümanlara Yönelik Hizmetleri 261

Malikne binti Muham- Tekke sakası Tekke hammalı Tekke bevvabı


med Arif
Şeyh Halil el-Afifi Şeyh Şakir el-Afifi Seyyid Ali el-Afifi ve Seyyid Yusuf el-Afifi
Seyyid Abdurrezzak
Seyyid Alma binti Şeyh Seyyid Halil İbrahim Seyyid Salih Tercüman Seyyid Meredem binti
Yunus Salih Seyyid Osman
Seyyide Esma hatun Seyyide Sekine binti Nefise Hatun Seyyide Esma Hatun
binti el-Afifi el-Afifi
Seyyide Azize binti Seyyide Miskiye binti Seyyide Rukiye binti Seyyid Ahmed Ragıb
el-Afifi Cuma Kasım ve Musa
Seyyid Abdülgani Seyyid Esad ve Şeyh Şeyh İbrahim eş-Şihabi Seyyid Abdurrahman
es-Salahi Ragıb ve Abdülgani ve Osman ve Abdül- eş-Şihabi
kadir
Seyyid Feyzullah eş-Şi- Seyyid Abdülvehhab Benat-ı el-Mukadder Seyyid Ali eş-Şihabi
habi ve Ahmed Efendi
Hasne binti Muham- Seyyide Emine binti Aişe binti Abdülkadim Hasne binti Abdülka-
med el-Alemi el-Kubati dim
Hasne binti Hüseyin Benat-ı Elvenadir Seyyid Muhammed Seyyid Yusuf
el-Alemi Efendi Salih
Seyyid Mahmud Evlad-ı Muhsin Esma binti el-Hakimi Mustafa Hamid
el-Halidi
Muhammed el-Halidi Seyyid Halil Efendi Seyyid Mustafa Ali Seyyid Yusuf ve Mah-
el-Halidi mud ve Gasun ve Aişe
Hatun
Seyyide Rukiye binti Şeyh ed-Disi Zaviyesi Danyan Salih ed-Disi Nefise binti Osman
Mustafa
Süleyman ed-Disi Abdülhak Samur Mustafa el-Halidi Seyyide Memnune
binti el-Halidi
Seyyide Merve binti Seyyid Ahmed el-Hayri Seyyid Mahmud el-Ha- Seyyid Mustafa Ramiz
Şeyh Mahmud el-Halidi lidi ve Hacı Reşid
Hasan Samur Şeyh Musa Feyzullah ve Muhammed Nesibi ve Benat-ı İbrahim Rufai
Seyyid Hüseyin kardeşleri
Şeyh Hasan Muhammed Hasan Seyyid Ahmed ez-Zihni Emeviye binti Ali
Sakar Dede ez-Zihni
Sehhadetü’l-Valheş Salih Eşrafi Benani Seyyid Mustafa bin Abdülkadir Ashab
el-Hüseyin
Esma binti Salih Ebu Hamde Derviş Rufai Seyyid Şeyh Hacı Salih
Carullah
Şeyh Ahmed Carullah Seyyid Carullah Seyyid Vefa Carullah Mahmud el-Hayri
Seyyid İbrahim hindi Seyyid Halil ed-Dekkak Seyyide Zeyneb binti Seyyid Muhammed
ed-Dekkak ed-Dekkak ve kardeşi
ve annesi
Seyyid Ömer ed-Dek- Seyyid Abdülkadir Seyyid Abdürrahim Seyyide Fatuma binti
kak ed-Dekkak ve kardeşi el-Kutb Seyyid Muhammed
ve annesi el-Halidi
262 Kudüs (Din, Toplum ve Siyaset)

Seyyid Abdulmuti Aişe binti Ahmed Seyyid Halil el-Kutb Seyyide Aişe Nesibe
el-Kutb el-Kutb Hatun
Seyyide Nesibe binti Rukiye binti Ahmed Asub binti Seyyid Nesibe binti Abdürra-
Ahmed el-Kutb el-Kutb Abdürrahim him el-Kutb
Memnune binti Hanife binti Hüseyin Hacı Ahmed Seyyid Mahmud el-
Muhammed Hüseyin el-Kutb Kutb
el-Halidi
Muhammed Ali ve Muhammed Bekir Hüseyne binti Mahmud Seyyide Hüseyne binti
Abdullah el-Kutb el-Kutb el-Kutb Süleyman
Evlad ve benat-ı … Hacı Yahya Medarine Seyyid Muhammed Şeyh Yusuf Nüseybe
Efendi ve Şeyh Abdullah ve Said
Hacı Mahmud
Seyyid Bekir Nüseybe Seyyid Yahya Nüseybe Seyyid Abdülgani Seyyid Abdürrahim
Nüseybe Nüseybe
Seyyid Abdülfettah Seyyid Salih Nüseybe Seyyid Derviş ve İbra- Seyyide Esma Hatun
Nüseybe him ve Musa ve Rukiye binti Muhammed
Mustafa ve Emin ve Muhammed Hedaye Seyyid Said eş-Şürefa Azime binti Rahim
Şakir ve Abdülkadir Efendi
Seyyid Mustafa Hedaye Seyyid Abdullah Şeyh Derviş ed-Davudi Şeyh Denis ed-Davudi
Carullah ve Şeyh Ahmed ve
Osman ve Şeyh Halil
ve Şakir
Evlad ve benat-ı Ali Seyyid Ömer Sadye ve Seyyid Hamza ve Neseb Şeyh Derviş ve Esad
ed-Davudi Bekriye binti Yusuf Ahmed ed-Davudi ed-Davudi
Benat ve evlad-ı Şeyh Evlad-ı Şeyh İbrahim Evlad-ı Şeyh Abdürra- Mahbube binti ed-De-
Abdullah ed-Denef ed-Denef him ed-Denef nef
Benat-ı Meryem binti Hadice Hatun binti Rukiye binti Abdullah Şeyh Nurullah ed-De-
el-Gıfari Abdurrahaman et-Tici nef
Seyyid Ömer et-Tici Seyyid Ali el-Halfavi Hamide binti Muham- Esma Hatun binti
med Tantura ed-Davudi
Şerefiye binti İsmail Kadriye binti İsmail Seyyid Abbas Hanım binti Şeyh
Abdullah
Esma Hatun Evlad-ı Yusuf Evlad ve benat-ı Şeref Evlad ve benat-ı Seyyid
Bedir el-Cauni
Evlad ve benat-ı Mu- Ömer el-Cauni Evlad-ı Abdüllatif Evlad-ı Abdülhak
hammed el-Cauni el-Cauni el-Cauni
Seyyid Abdülkadir Seyyid Süleyman ve Seyyid Selman Evlad ve benat-ı Seyyid
el-Cauni Abdullah ve kardeşi İsmail
Evlad-ı Şeyh Vehibe Evlad-ı Abdullah Vehi- Evlad ve benat-ı el-An- Evlad ve benat-ı
Şekki Mekki be ve evlad-ı Ramazan beri Mustafa
Evlad ve benat-ı Ebul- Evlad-ı Şeyh Muham- Emine Hanım binti Halime binti Osman
Hedy med et-Taci Hüseyin Asi
Necibe binri Suudi Aişe binti el-Musli Amune binti İshak Fatıma Hatun binti
al-Gani
Kudüs Haseki Sultan İmaretinin Müslümanlara Yönelik Hizmetleri 263

Benat-ı Nakib Baba Hadice binti Şeyh Evlad-ı Abdülkadir Hadice binti Taceddin
Efendi Hüseyin el-Hayri Dellal
Evlad ve benat-ı Şeyh Seyyid Mahmud Katu- Seyyid Abdürrahim Abdülkadir Kutayna
Suudi ne ve kardeşi ve evlad Kutayna
ve benat
Seyyide Zeyneb binti Seyyid Abdülgani Evlad ve benat-ı Seyyid Seyyid Reşid Hasune ve
Seyyid Bedir el-Hü- es-Sebbağ Ömer Hasune kardeşi Abdüllatif
seyni
Seyyid Halil Cude Seyyid Bekir Suudi Bekriye binti Muham- Seyyid Derviş el-Maʽzi
med el-Maʽzi
Seyyid Said Kemal Evlad ve benat-ı Mu- Evlad-ı Davud et-Tir- Hasan el-Fukaʽî
hammed Hankere yaki
Sade Hatun Aişe binti Haram Hatun Evlad-ı Musa İyad Evlad-ı Halil en-Neaci
Evlad-ı Ahmed Cude Evlad-ı Muhammed Said Ömer Ahmed Mustafa
Kadiriye Zaviyesi Ümmiye binti Mustafa Evlad-ı Yusuf Evlad-ı Musa
fukarası
Mahmud Hüseyin Benat-ı Fatih Evlad-ı Ali Evlad-ı Mahmud
Eyyübi fukarası Nefise Hatun binti Fatuma ve Sare benat-ı Seyyid Hüseyin
Mustafa Ahmed Mağribi
Hanım ve Bekriye Benat ve evlad-ı Tutah Osman veledi Musa İsa Rabiye Efendi
benat-ı eş-Şirac
Amune binti el-Kassas Hüseyin el-Kassas Benat-ı Muhammed Fatıma Hatun
Benat-ı Muhammed Benat-ı Şeyh Hüseyin Benat-ı Aişe Hatun Benat-ı Muhammed
Şahi Süleyman
Seyyid Yusuf Hadice Hatun Benat-ı Mustafa Benat-ı Seyyid Musa
Kudüs miskin ve fukara Seyyide Kadın binti Seyyid Salih ed-Disi Evlad-ı Abdullah
vs. Salih Efendi
Benat-ı Halil Ümmiye binti Halil Benat-ı Şeyh İsmail Benat-ı Halil Sadık
İbrahim bin Süleyman Seyyid Said Hedaye Muhammed Osman Benat-ı Aslah ve Sulb
Fatıma Hatun Fatıma Hatun binti Fatıma binti Hammade Benat-ı Şeyh Elfa
Hammade
Benat-ı Mustafa Emeviye binti Abdullah Benat-ı Muhammed Benat-ı Hasan
Emine Hatun binti Benat-ı Halil Benat-ı Osman Benat-ı Ali
Abdullah
Hasib bin Mustafa Salih Ululfe Emine Hatun Benat-ı Musa
Benat-ı Fatuma binti Seyyid Ömer el-Alemi Abdürrezzak bin Ab- Mustafa bin el-Harisi
Cennetkan dülgani
Benat-ı Ahmed Amune binti Muham- Benat-ı Halil Benat-ı Abdurrahman
med
Hüseyin bin Süleyman Memnune binti Hü- Emine binti el-Münev- Muhammed Şakir ve
seyin ver Efendi Abdülkadir ve Hüseyin
ve Ledan el-Halidi
264 Kudüs (Din, Toplum ve Siyaset)

Tabloda dikkat çeken bir husus, tekke görevlilerindeki durumun aksine burada
sadece erkeklerin değil, kadınların da yer almasıdır. Osmanlı toplumunda kadınla-
rın çalışma hayatındaki rolüne vakıflar özelinde bakıldığında kadınların genelde bir
vakfın tevliyet41 görevini üstlendikleri görülmektedir. Bu husus da daha çok vakıf
kurucusu bir kadının bu görevi kendisine şart koşmasıyla ya da aile vakıflarında artık
teamül haline gelmiş şartlarla ilgilidir. Bu yönüyle Kudüslü kadınların Haseki Sultan
Vakfında herhangi bir görev almamaları Osmanlı toplumunda böyle bir teamülün
oluşmamasına bağlanabilir. Ancak imaretten ekmek alan 380 kişiden 140’ının Ku-
düslü kadınlardan oluşması imaret hizmetlerinde kadın erkek ayrımı yapılmadığı-
na işaret etmektedir. %37’lik bir orana tekabül eden bu hatırı sayılır miktar, Haseki
Sultan İmaretinin, Kudüs’te özellikle iaşe sıkıntısı çeken dul ve yetim kadınlar için
önemini ortaya koymaktadır. Tablonun son kısmında yoğunlaşan benât terimi, ba-
balarının ölümünden sonra sahip oldukları hissenin miras yoluyla kızlarına geçtiği-
ne işaret etmektedir.42
İmaretten ekmek alanların unvanlarına bakıldığında ise tekke görevlilerine ben-
zer şekilde seyyid ve şeyh unvanlarının bulunduğu görülmektedir. Buna ilaveten bu-
rada kadınların da yer alması seyyide unvanın görülmesine neden olmuştur.
Grafik: İmarette Yemek Yiyenlerin Unvanlarına Göre Dağılımı

Seyyid ve seyyide unvanlarının fazla olması yine doğrudan Kudüs’teki seyyid


ailelerinin fazla bulunmasıyla ilişkilidir. Hatta bununla ilgili olarak aşağıda verilen
grafik bunu daha net gözler önüne sermektedir:

41 Tevliyet: Vakıf işine bakmak için kullanılan tabirdir. Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri, C. III, s. 484-485.
42 Buna benzer bir durum Kudüs surresi için de geçerlidir. Bkz. Abdullah Çakmak, Osmanlı Kudüs’ünde Devlet ve Toplum
(1798-1841), Basılmamış Doktora Tezi, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Afyonkarahisar 2019,
s. 152-153.
Kudüs Haseki Sultan İmaretinin Müslümanlara Yönelik Hizmetleri 265

Grafik: İmarette Yemek Yiyenlerin Seçkin Ailelere Göre Dağılımı

Kudüs’ün seçkin aileleri iaşelerinin büyük bir kısmını vakıflarda yürüttükleri gö-
revler ya da tahsislerden sağlamaktaydı.43 Bunlar arasında arasında Kutb, Hüseynî,
Halidî, Alemî ve Nüseybe aileleri ilk sırada yer almaktadır. Haseki Sultan İmaretinde
yemek tahsisi bulunanlar arasında ismi geçen bu ailelere mensup birçok kişinin ismi-
nin yer alması da bunu destekler niteliktedir. Bunun yanında vakıflarda olduğu gibi
Kudüs surresinin önemli bir miktarı Alemî, Caunî, Cemaî, Decanî ve Kutb ailelerine
mensup kişilerin elindeydi.44 Vakıf ve surreden elde ettikleri gelirler sayesinde Ku-
düs’teki nüfuz ve servetlerini daha da artıran bu aileler, yerel yöneticilerle kurdukları
ilişkiler sayesinde devlet kadrolarında önemli makamlar da elde etmişlerdi.45

Haseki Sultan İmaretinde yemek yiyenler arasında ilk sıralarda yer alan Alemî,
Hüseynî ve Halidî aileleriyle ilgili kısa bir değerlendirme yapmak bunların Ku-
düs’teki etkinliğini göstermesi bakımından faydalı olacaktır. Memlukler döneminde
Mağrib›ten gelerek Kudüs›e yerleşen Alemîlerin soyu Hz. Hüseyin›e dayanmak-
tadır. Salahaddin Hankahı›nın hadimlik46 vazifesinin yanı sıra Mescid-i Aksa başta
olmak üzere birçok camiin imam ve hatiplik görevi ile bazı vakıfların cabilik görev-
leri bu aileye mensup kişiler tarafından yürütülmüştür.47 Kudüs’te nakibüleşraflık
hizmetini yürüten Hüseynî ailesinin devlet nazarındaki itibarı, 1703 senesindeki bir
isyan48 sonrası zedelenince, bu göreve Alemî ailesinden atamalar yapılmıştır. XIX.
yüzyılın ilk yarısında Kudüs Nakibüleşrafı Ömer Efendi el-Hüseynî’nin azledilerek
yerine Vefa Efendi el-Alemî’nin, daha sonra ise onun neslinden Mustafa Efendi el-A-
43 Esmâ Câdullah Abd Hasavne, Âilâtü›l-Kudsi›l-Müteneffizeti fî›n-Nısfı›l-Evvel mine›l-Karni›s-Sâmin Aşar: Dirâsetü
min Hilâli›l-Vesâiki›ş-Şerʽiyye, Basılmamış Doktora Tezi, Yermük Üniversitesi, Ürdün 2005, s. 5-17.
44 Abdullah Çakmak, Osmanlı Kudüs’ü, s. 148-149.
45 Alaattin Dolu, Osmanlı Kudüsü’nde Toplum ve Siyaset (1703-1789), Basılmamış Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi
Sosyal Bilimler Üniversitesi, Ankara 2017, s. 78.
46 Alemî ailesinden Seyyid Abdullah, Seyyid Necmüddin ve Seyyid Muhammed 1250 senesinde Salahaddin Hankahı
mütevelli, nâzır ve şeyhlik görevlerini yürütmekteydi. Kudüs Şerʽiyye Sicilleri (KŞS.), 319, s. 78.
47 Hasâvne, Âilâtü›l-Kuds, s. 13-14.
48 Bu isyan için bkz. Minna Rosen, “The Naqib el-Ashraf Rebellion in Jerusalem and Its Repercussions on the City’s
Dhimmis”, Asian and African Studies: Journal of the Israel Oriental Society, Vol. XVIII, The Institute of Middle Eastern
Studies University, Hafia 1985, p. 249-270.
266 Kudüs (Din, Toplum ve Siyaset)

lemî’nin getirilmesi bu husustaki örneklerdendir.49 Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hüseyin’e


nispetle Hüseynî künyesini taşıyan aileler ise Mağrib, Bağdad ve Şam gibi çeşitli İs-
lâm beldelerinde yaşamaktadırlar. Ayrıca Kudüs’teki bazı ailelerin vazife ve nesep-
lerine göre, Alemî Hüseynî, Decanî Hüseynî, Caunî Hüseynî gibi isimlerle de anıl-
dıkları görülmektedir. Ancak müstakil bir aile ismi olarak Kudüs’teki Hüseynîler,
Hz. Hüseyin’in torunlarından Bedreddin b. Muhammed’e nispet edilmektedirler.50
Hüseynî ailesi, 1703 senesindeki Kudüs isyanından sonra devlet ve toplum nazarın-
da kaybettikleri itibarlarını, isimlerini Gudeyye olarak değiştirerek geri kazanmıştır.
Kadı, müftü, nakibüleşraf, şeyhülharem, sermüezzin ve Kamame Kilisesinin anahtar
eminliği gibi birçok görevde bu aileye mensup kişileri görmek mümkündür.51 Ku-
düs’ün diğer seçkin ailelerinden Halidî ailesi ise Halid b. Velid’in soyundan geldikleri
için bu isimle anılmaktadır. Zamanla iki kola ayrılan bu aileden biri Halidî İsa52 diğe-
ri ise Nablus’un Deyr köyüne nispetle Halidî ed-Deyrî53 ismini almıştır.54 Peygam-
ber soyundan gelmedikleri için seyyid olmayan bu aile Hüseynî ailesiyle kurdukları
akrabalık ilişkilerinden dolayı kendilerini seyyid ve şerif olarak görmüşlerdir. Kudüs
mahkemesinin başkâtiplik ve naiplik görevlerini yürüterek aynı zamanda mahkeme-
nin daimi şahitleri (şühûdü’l-hâl55) arasında yer almışlardır.56 Bu aile, XVIII. yüzyılın
ikinci yarısından itibaren Sunullah el-Halidî’nin girişimiyle Kudüs mahkemesinde-
ki görevlerini nesilden nesile aktarmayı başararak Kudüs’teki nüfuzlarını kalıcı hale
getirmişlerdir. XIX. yüzyılın ilk yarısında Sunullah el-Halidî’nin torunlarından Ali
Efendi ile Muhammed Ali Efendi’nin mahkeme başkâtipliği yaptıklarını kadı sicille-
rinden takip etmek mümkündür.57

Zikri geçen bu üç ailenin gerek vakıf ve surrelerle gerek naip, mahkeme kâtibi ve
nakibüleşraf gibi mesleklerle elde ettikleri servetlerini aile içinde tutabilmek için aile
vakıfları da kurdukları görülmektedir. Öyle ki Osmanlı yönetiminde Kudüs’te kuru-
lan aile vakıfları incelendiğinde bu üç ailenin yine ilk sırada yer aldıkları görülmekte-
dir. Buna göre dört asır boyunca Hüseynî ailesi 24, Halidî ailesi 27 ve Alemî ailesi 29
49 Adil Mennâʽ, Aʽlâmu Filistîn fî Evâhiri Ahdi’l-Osmânî (1800-1918), Müessesetü’d-Dirâsâti’l-Filistîniyye, Beyrut 1995,
s. 292.
50 Mennâʽ, Aʽlâmu Filistîn, s. 96.
51 Hasâvne, Âilâtü›l-Kuds, s. 7.
52 Surre defterlerinde geçen Halidî İsa ailesine mensup kişiler için bkz. Evkaf Haremeyn Mukataası Surre Defterleri (EV.
HMK. SR. d), 3064, s. 14a, 14b, 17b, 33a.
53 Surre defterlerinde geçen Halidî ed-Deyrî ailesine mensup kişiler için bkz. EV. HMK. SR. d, nr. 3064, s. 6b, 8b, 12b,
15a, 16a.
54 Mennâʽ, Aʽlâmu Filistîn, s. 135.
55 Bu konuya dair yaptığı çalışmada Hülya Taş şühûdü’l-hâli, mahkemenin itibarlı üyeleri aracılığıyla geçmişten gelen
“âdet-i kadîme”yi temsil eden kimseler olarak tanımlamaktadır. Bkz. Hülya Taş, “Osmanlı Kadı Mahkemesindeki
“Şühûdü’l-Hâl” Nasıl Değerlendirilir?” Bilig, S. 44, 2008, s. 25-44.
56 Dolu, Osmanlı Kudüsü’nde Toplum ve Siyaset, s. 85.
57 Çakmak, Osmanlı Kudüs’ünde Devlet ve Toplum, s. 91.
Kudüs Haseki Sultan İmaretinin Müslümanlara Yönelik Hizmetleri 267

aile vakfı kurmuş58 ve böylelikle zaman içerisinde elde ettikleri maddi kazançlarını
koruma altına alabilmişlerdir.
Haseki Sultan İmaretinde yemek yiyenler arasında seçkin ailelere mensup kişi-
lerin azımsanmayacak sayıda bulunması bazı soruları akla getirmektedir. Bu aileler
Kudüs’ün önde gelen varlıklı aileleri olduğuna göre fakir, yetim ve ilim erbabına yö-
nelik hizmet veren bir imaretten niçin faydalanmışlardır? Eğer aile içerisinde gerçek-
ten fakir ve yetim olanlar varsa ailenin önde gelenleri neden bu kimseleri sahiplen-
memiştir? Bu sorular aslında cevaplanması gereken üçüncü bir sorunun sorulmasına
neden olmaktadır ki o da gerçekten bu aile mensupları, ihtiyaçtan dolayı mı yoksa
başka niyetlerle mi imaretten faydalanmışlardır? Kanaatimizce, Kudüs’ün seçkin ai-
lelerinin imaretten hizmet almalarının en büyük nedeni buradan herhangi bir maddi
kazanç elde etmeye yönelik olmayıp toplumsal sermayelerini artırmaya yönelikti.
Çünkü vakıf ve surre hizmetleri nasıl ki Osmanlı Devleti için bölgedeki meşruiye-
tini sağlayan sembolik değerleri ifade ediyorsa59 bu hizmetler Kudüs’ün önde gelen
aileleri için ise simgesel sermaye olarak görülüyordu. Aynı şekilde Harem-i Şerif ’in
en üst yöneticisi olan Şeyhülharemin de imaretten tahsis alması, ancak bu durumla
açıklanabilir. 1847 yılında Şeyhülharemlik makamında olan Şeyh Ömer el-Hüseyni,
hem bu makamda bulunması hem Hüseynî ailesinden olması hasebiyle taşıdığı iti-
barı, vakıf ve surrelerden aldığı tahsislerle güçlendirmişti.

58 Muhammed Haşim Guşe, el-Evkâfü’l-İslâmiyye fi’l-Kudsi’ş-Şerîf, C. II, IRCICA, İstanbul 2009, s. 1156-1157.
59 Münir Atalar, Osmanlı Devletinde Surre-i Hümayun ve Surre Alayları, DİB Yayınları, Ankara 1999, s. 113.
268 Kudüs (Din, Toplum ve Siyaset)

Sonuç
XVI. yüzyılın ortalarında Kanuni Sultan Süleyman’ın hasekisi Hürrem Sultan
Kudüs’te cami, imaret, tekke, han ve hamamdan oluşan büyük bir külliye vücuda
getirmiştir. İmaretin Memlukler döneminden kalma Tunşuk Hatun Sarayı üzerinde
yapılan genişletme faaliyetleriyle meydana getirilmesi, Osmanlı Devletinin kadim
vakıfları ihya ettiğine ve böylelikle bölge halkına sunulan hizmetlerde devamlılık
sağlandığına işaret etmektedir. İmaretin dört asır boyunca hizmetlerini yürütebil-
mesi, Hürrem Sultan›ın buraya vakfettiği akarların ve vakıf yönetiminin güçlü olma-
sına bağlıdır. Öyle ki o, vakfın ilk kurulmasından sonra bile kendisine temlik edilen
arazilerin gelirlerinden bir kısmını Kudüs’teki vakfına tahsis etmiştir.

Vakfiyeden külliye içerisindeki en faal kurumun imaret olduğu anlaşılmaktadır.


Vakfiye tarihinden üç asır sonra kaleme alınan vakıf muhasebeleri de bu durumu te-
yit etmektedir. Vakfiyedeki şartlar doğrultusunda XIX. yüzyılın ortalarında da ima-
retten vakıf personeli, tekke hücrelerinde kalanlar, fakirler, yetimler ve ilim erbabı
kimseler faydalanmışlardır.

Vakıf tekkesinde görevli personel ile imarette ekmek tahsisi bulunanların kimlik-
leri üzerinde yaptığımız değerlendirmelerde benzer sonuçlar ortaya çıkmıştır. Her
iki gurupta yer alanlar arasında seyyid ve şeyh unvanlarının oldukça fazla olması,
imaretin hedefindeki guruplar arasında bu kimselerin bulunmasıyla ilişkilidir. Ku-
düs’teki seyyid ailelerin ve ilim erbabının sayıca fazla olması ise imaretin bu hedefi-
ne ulaşmasında yardımcı olmuştur. Zira bu kimselerin mensup oldukları aileler de
incelenmiş ve neticede azımsanmayacak bir kısmının Kudüs’ün önde gelen seyyid
ailelerinden oldukları ortaya koyulmuştur. Bu ailelere mensup kişilerin ihtiyaçları-
nın olmadığı veyahut olsa bile aile içerisinde karşılayabilecekleri düşünülerek bun-
ların maddi kazanç değil, simgesel sermaye peşinde oldukları kanısına varılmıştır.
Böylelikle Osmanlı Devletinin bölgedeki meşruiyetini sağlama aracı olan vakıf hiz-
metleri, aynı zamanda bölge halkının da itibarlarını güçlendirmeleri için kaçmaz bir
fırsata dönüşmüştür.
Kudüs Haseki Sultan İmaretinin Müslümanlara Yönelik Hizmetleri 269

Kaynakça
Arşiv Kaynakları
Başkanlık Osmanlı Arşivi (BOA)
Evkaf Defterleri (EV.d.): nr. 13100.
Evkaf Haremeyn Mukataası Surre Defterleri (EV. HMK. SR. d.): nr. 3064.
Müessesetü İhyâi’t-Türâs ve’l-Buhûsi’l-İslâmiyye/Kudüs
Kudüs Şerʽiyye Sicilleri (KŞS.): nr. 319.
Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi (VGMA)
Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi Defterleri (VGMA. d.): nr. 608-2, 741, 1760.

Yazma Eserler
Silahşör, Fetihnâme-i Diyâr-ı Arab, Süleymaniye El Yazmaları Kütüphanesi,
Nur-ı Osmaniye Koleksiyonu, nr. 4087.

Araştırma ve İnceleme Eserler


Abd Hasavne, Esmâ Câdullah, Âilâtü›l-Kudsi›l-Müteneffizeti fî›n-Nısfı›l-Evvel
mine›l-Karni›s-Sâmin Aşar: Dirâsetü min Hilâli›l-Vesâiki›ş-Şerʽiyye, Basılmamış
Doktora Tezi, Yermük Üniversitesi, Ürdün 2005.
Atalar, Münir, Osmanlı Devletinde Surre-i Hümayun ve Surre Alayları, DİB Yayın-
ları, Ankara 1999.
Barkan, Ömer Lütfi, “Osmanlı İmparatorluğunda İmaret Sitelerinin Kuruluş ve
İşleyiş Tarzına Ait Araştırmalar”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C.
XXIII, 1962-63, ss. 239-296.
Bozkurt, Nebi, “Mescid-i Aksâ”, DİA, C. XXIX, Ankara 2004, ss. 268-271.
270 Kudüs (Din, Toplum ve Siyaset)

Çakmak, Abdullah, Osmanlı Kudüs’ünde Devlet ve Toplum (1798-1841), Basıl-


mamış Doktora Tezi, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Af-
yonkarahisar 2019.
Dolu, Alaattin, “Osmanlı Kroniklerinde Kudüs Algısı”, Pamukkale Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C. XXV, S. 1, 2016, ss. 21-46.
…………….., Osmanlı Kudüsü’nde Toplum ve Siyaset (1703-1789), Basılmamış
Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi, Ankara 2017.
Guşe, Muhammed Haşim, el-Evkâfü’l-İslâmiyye fi’l-Kudsi’ş-Şerîf, C. II, IRCICA,
İstanbul 2009.
Güler, Mustafa, “Osmanlı İdaresinin Kudüs Müslümanlarına Sahip Çıkma Anla-
yışı”, Geçmişten Günümüze Kudüs (ed. Mustafa Selim Yılmaz), Ümraniye Belediyesi
Kültür Yayınları, 2019, ss. 107-120.
……………., Osmanlı Devleti’nde Haremeyn Vakıfları (16. ve 17. Yüzyıllar),
Çamlıca Yayınları, İstanbul 2011.
Haseki Hürrem Sultan Vakfiyesi, (trc. Osman Keskioğlu), Vakıflar Genel Müdür-
lüğü Yayınları, Ankara 2017.
İnalcık, Halil, «Filori», DİA, C. XIII, İstanbul 1996, ss. 106-107.
Mennâʽ, Adil, Aʽlâmu Filistîn fî Evâhiri Ahdi’l-Osmânî (1800-1918), Müessese-
tü’d-Dirâsâti’l-Filistîniyye, Beyrut 1995.
Öztürk, Nazif, Türk Yenileşme Tarihi Çerçevesinde Vakıf Müessesesi, Türkiye Diya-
net Vakfı Yayınları, Ankara 1995.
Pakalın, M. Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. I-III, Milli Eği-
tim Basımevi, İstanbul 1983.
Rosen, Minna, “The Naqib el-Ashraf Rebellion in Jerusalem and Its Repercussi-
ons on the City’s Dhimmis”, Asian and African Studies: Journal of the Israel Oriental
Society, Vol. XVIII, The Institute of Middle Eastern Studies University, Hafia 1985,
ss. 249-270.
Singer, Amy, Osmanlı’da Hayırseverlik, Kudüs’te Bir Haseki Sultan İmareti, (çev.
Dilek Şendil),Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2004.
Tanman, Baha, “Osmanlı Döneminde Kudüs: Kent Dokusu, Mimarlık ve Çini
Sanatına İlişkin Bir Araştırmanın İlk Sonuçları”, Ortadoğu’da Osmanlı Dönemi Kültür
İzleri Uluslararası Bilgi Şöleni Bildirileri, Hatay 2000, C. II, ss. 515-531.
Kudüs Haseki Sultan İmaretinin Müslümanlara Yönelik Hizmetleri 271

Taş, Hülya, “Osmanlı Kadı Mahkemesindeki “Şühûdü’l-Hâl” Nasıl Değerlendi-


rilir?” Bilig, S. 44, 2008, ss. 25-44.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, Türk Tarih Kuru-
mu, Ankara 2014.
Van Berchem, Max, Matériaux pour un Corpus inscriptionum Arabicarum, Teil: 2
Syrie du Sud. 2: Jérusalem “Haram”, Kairo 1927.

You might also like