Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 44

İlacın tarihi insanlığın tarihi kadar eskidir.

İnsanlar, var olduklarından buyana


yakalandıkları hastalıklara karşı doğada
deva aramaya çalışmışlardır.
Bununla beraber, tedavi edici
maddeleri insanların belirli
formül ile belirli şekillerde
kullanması M.S 130 yıllarında
Bergamalı GALENUS ile
başlar.
O devirlerde bitkisel ve
hayvansal kökenli maddeler
kullanılıyordu.
Bu gravür 1500’lü
yıllarda reçete
hazırlanan bir
eczaneyi ve
bekleyen hastaları
göstermektedir.
1600’lü yıllarda,
eczanelerin biraz
daha geliştiğini
görüyoruz.
1800’lü yılların
ikinci
yarısından
itibaren ise
eczanelerde
sadece
majistral ilaçlar
değil,
hazır
müstahzarlarda
satılmaya
başlandı.
Bu konuda önce
küçük
laboratuarlar,
Giderek de ilaç
fabrikaları kuruldu.
Fotoğrafta 1886
yılında faaliyete
geçen
Sandoz’un İsviçre
– Basel’deki ilk
fabrikasını
görüyoruz.
Aynı yıllarda Anadolu topraklarında Eczane uygulamalarını
ve
uygulamaların yansımalarını gravürlerde görebiliriz.
Hazır müstahzarların imali ve satışı ile birlikte, bunların tanıtımı da başladı.

Bu fotoğraf bize 1890 yılında


piyasaya verilen bir pürgatif su
reklamını göstermektedir.

Bu fotoğrafta ise 1910 yılında


Bir öksürük pastilinin
İlanını görüyoruz.
Ofisinal ilaçlar
1900’lerden itibaren
eczane raflarını giderek
artan bir hızla
doldurmaya başladılar.
Günümüz modern
eczanelerinde ise
majistral ilaçların yapısı
artık iyice
azalmış, bunların
yerlerini hemen
tamamen hazır
müstahzarlara
bırakmışlardır.
1900’lü yılların ilk yarısında sayıları
giderek artan ilaç fabrikalarında ilaca
yönelik araştırmaların temelini değişik
Farmakolojik aktivitelere sahip
kimyasal moleküllerin keşfi
sentezlenmesi oluşturuyordu.

Bununla beraber, bu ilaçların hastaya


takdimi ise “klasik” olarak
nitelendirilebilecek galenik
formlar aracılığı ile idi:
Tabletler, kapsüller, supozituvarlar,
şuruplar, toz ve granüller, pomatlar, vs.
(Supp. M.Ö 1550’de Papyrus Ebers,
Kapsül 1833’de Mathens ve Tablet
1843’te Brockedan)
Ancak II. Dünya savaşından sonra galenik formlarda .içerdikleri ilaca
özgü birtakım değişiklikler yapılması güncellik kazanmış, böylece
eczacılık teknolojisine ilk adımlar atılmıştır.
Birkaç örnek verilecek olursa; Tabletleri drajeleme veya mantel
kaplama ve böylece ilacı lezzetini, kokusunu örtme ve stabilitesini
arttırma, birbiri ile geçimsiz iki ayrı aktif maddeyi aynı galenik formda
sunmak için katlı tabletler hazırlama, mide asidine dayanıksız veya
mideyi tahriş eden maddeler için bağırsakta çözünen kaplama tabletler
hazırlama
1960’lı yılların ortalarından itibaren ise, eczacılık, Kimya
ve elektronikteki hassas üretim ve analiz tekniklerindeki
gelişmelere paralel olarak bilim adamları çalışmalarını
“yeni galenik formlar” üzerinde yoğunlaştırmışlardır.

Burada amaç elde mevcut ilaçları en düşük dozda ve


en etkin ve en az yan etkiye sahip olacak şekilde
verebilmek, hasta-ilaç uyumunu arttırabilmektir.

Bu gün artık, ilacın sunulduğu galenik Formun bu tür


fonksiyonel özelliklerinin en az yeni farmakolojik
aktivitelere sahip ilaçların keşfi kadar önemli olduğu
tüm bilim dünyasınca kabul edilmektedir.
Günümüzün büyük ilaç firmalarının araştırma ve
geliştirme için milyarlarca dolar harcayarak “yeni galenik
formlar” geliştirmekteler.

ilacın vücuttaki hikayesi biyofarmasi


Aktif madde ve yardımcı maddelerden oluşan galenik
form oral yoldan alındığında gastro-intestinal kanalda
parçalanır ve aktif madde açığa çıkar.

Açığa çıkan aktif madde mide-bağırsak sıvılarında


çözünür, emilerek sistemik dolaşıma geçer ve tüm vücuda
dağılır.
Burada bir taraftan farmakolojik etkisini gösterirken,
diğer taraftan da parçalanmaya başlar ve
sonunda vücuttan atılır.
Galenik formda veya aktif madde
molekülünde yapılacak
değişikliklerle;
ilacın çözünmesi,
emilimi ve
vücutta dağılması düzenlenebilir,
böylece;
etki hızı,
şiddeti ve
süresi arttırılabilir,
aynı zamanda yan etkisi azaltılabilir.
Günümüzde üzerinde yoğun araştırmalar yapılan
ve bir kısmı da piyasaya çıkmış yeni galenik
formları 3 ana grupta incelemek mümkündür:

1- Retard formlar:
Retartd formlarda amaç ilaçtan uzun süreli etki elde edebilmektir.

2- İlacı vücutta hedef organ veya hücreye kadar


taşıyan formlar,

3- İlacın kimyasal yapısının değiştirilmesi.


Teşhis, hastalıktan korunmak, tedavi veya hastaları
sakinleştirmek amacıyla yalnız kendisi, bir karışım
veya formül halinde canlılara farklı yollardan verilen
yaşayan varlıklar tarafından alındığında bir veya daha
fazla fonksiyonunu değiştiren farmasötik şekillerdir.

Bir ilaç iki kısımdan meydana gelir:


• Etken madde
• Yardımcı madde veya maddeler

16
• OFİSİNAL İLAÇLAR
• MAJİSTRAL İLAÇLAR
• SPESİALİTELER

Ofisinal ilaçlar: Kodeks veya yürürlükte bulunan


resmi kitapların kabul ettiği düzen ve formüle göre
eczanelerde hazırlanıp saklanan ilaç şekilleridir.

Kodeks (Latince: codex, çoğul codices ) bir dizi kağıt, parşömen ya da papirüs gibi
yazılabilir materyallerin bir araya getirilmesiyle oluşturulan kitap.
Kodeks kelimesi , "agaç gövdesi", "tahta blok" veya "kitap" anlamına gelen
Latince caudex kelimesinden gelir.

Eczacılıkta tedavi edici etkisi kesin olarak kabul edilen ilaçların formüllerini, fiziksel ve
kimyasal özelliklerini, tanınma reaksiyonlarını, saflık kontrollerini, miktar tayinlerini ve
saklama koşullarını içeren resmi kuruluş tarafından onaylı başvuru kaynağı anlamına
gelir.

Farmakope, tıbbi ilaçların dozları, formülleri ve kullanımlarını içeren listelere


ait bilgilerin bulunduğu kitap. İlaç üretiminde kullanılır. Yasal ve bilimsel
olarak uyulması gereken kuralları ve yöntemleri içerir.

17
• OFİSİNAL İLAÇLAR
• MAJİSTRAL İLAÇLAR
• SPESİALİTELER

Majistral ilaçlar: Hekimin düzenlediği formüle göre ve


reçete eczaneye getirildikten sonra eczacı tarafından
hazırlanır.
Bu tip ilaçlar taze olarak hazırlanmakta ve daha hassas
olarak doze edilebilmektedir. Ayrıca majistral ilaçlar hastaya
psikolojik olarak da etki eder; zira hastaya kendisi için özel
olarak hazırlanmış bir ilaç verilmektedir.

18
• OFİSİNAL İLAÇLAR
• MAJİSTRAL İLAÇLAR
• SPESİALİTELER

Spesialiteler: Memleketimizde ( Sağlık


Bakanlığından ) ruhsat aldıktan sonra bir ilaç
laboratuvar veya fabrikasında hazırlanıp mamul
halde satışa çıkarılan ve eczanede hazır halde
bulunan ve hasta veya hasta sahibine reçeteli ya
da reçetesiz olarak verilen ilaçlardır.

19
(Birkaç örnek olması için hazırlanmıştır)
B cetveli : zehirli ilaçlar cetveli
• Acidum arsenicosum
• Belladonnae folium
• Opium
• Codeinum

C cetveli : ayrı bulundurulacak ilaçlar


• Barbitalum
• Iodum
• Ipecacuanhae radix
• Natrii nitras
20
İlaçların sınıflandırılması:
• Sıvı ilaç şekilleri
• Yarı katı ilaç şekilleri
• Katı ilaç şekilleri

Kullanılış şekline göre:


• Dahilen kullanılanlar
• Haricen kullanılanlar

• Maksimal doz:
0,3-1,0 g (örnektir – her madde için farklıdır)

21
Bugünkü durumunu ilk insanın incelemeleri
sonucu alan ilâç, sonradan insanın doğayı
araştırmaya başlamasıyla gelişti ve sentezin
devreye girmesi ile tipi ve çeşidi arttı.

Gerçek olarak büyük bir laboratuvar olan


doğanın yaratıcı kapasitesi insanın yapma ve
yaratma gücünden kat kat üstündür.

« Doğa en büyük kimyacıdır »

22
23
Tarihî gelişim içinde ilâcı incelersek M.Ö. 3 000 —
4 000 senelerine ait Hint medeniyetinde kullanılan
ilâçlar Hippokrat zamanına kadar gelmiş ve
Hippokrat tıbbında etkisini göstermiştir.
Aynı bölge içinde Çin medeniyetinin birçok buluşları
batıya ulaşmıştır.

M.Ö. 3 000 yıllarına ait Mezopotamya


medeniyetinden kalma tabletlerde ilâca ait pek çok
bilgiler kayıtlıdır. Bu döneme ait en meşhur olanı
Nippur tabletidir. Bunun içinde birçok reçete kayıtlıdır.
Bu döneme ait Hamurabi kanunlarında tıbba ait birçok
kurallar yazılıdır.
24
Medeniyet süresince önemli buluşlar yapılmıştır.
Bu dönemde rahipler tedavi ile uğraşmışlardır.

Bu sınıfın birincisi kahinler ( Banu ),


ikincisi üfürükçü ve efsuncular ( Asipi ),
üçüncüsü tedavi yapanlar ( A — zu veya A — su ) idi.

Minerallerden kükürt, arsenik, güherçile, antimon,


demir oksit, bakır, cıva, şap ile değişik droglar
( ağaçların kısımları, sakız, baharat ve yabanî
bitkiler ) kullanılırdı.

25
26
Bu maddeleri ilâç olarak takdim edebilmek için bira,
süt, yağ ve şarap çözücü olarak kullanıldı.
Bu dönemde dekoksiyon, enfüzyon ve ekstre,
ağıza, göze, kulağa, buruna ve cilde tatbik edilen
ilâç şekilleri ve tütsü biliniyordu.

27
Bu dönemde kabul edilen kural, doğada karşılaşılan
maddelerin hastalık ve şifa bakımından belli niteliklere
sahip olmaları ve bu maddelerin bu niteliklerini açığa
vuran bir takım işaret ve özellikleri taşımalarıdır.

Örnek olarak sarı bir çiçeğin sarılığa, kırmızı bir taşın


kanamayı önlemeye etkisi olduğu zannediliyordu.

Bu dönemde küflü ekmeğin ciltteki kesiklere karşı


kullanılması ile bugünkü antibiyotik tedavisi arasında
bağlantı kurmak veya hiç değilse bir benzerlik bulmak
mümkündür.
28
Yunan ve Roma tıbbı ise kendine esas olarak ilk
medeniyetleri aldı. Bu dönemde telkin ve ilâç tedavide
beraberce kullanıldı.

Reçete yazma bu dönemde Galenos tarafından başlatıldı.

Hippokrat tıbba yeni yön verdi ve tedavide pürgatif,


emetik, kardiak tesirli ilâçları ve lavman, tütsü, banyo ilâç
şekillerini kullandı.

29
İslâm medeniyetinde ilâçta büyük gelişme oldu. Akrabadin
adlı kodeks, ilâcın esaslarını tespit etti.

Tedaviye yeni droglar girdi ve


Asphadelus ramosus (çirişağusu) uyuzda,
Mesenbryanthenum nodiflorum (makasotu) astrenjan ,
Buxus dioica (şimşir), kolir şeklinde,
Polypodium vulgare (besbaye, benli eğrelti) laksatif,
Lapis judaicus (israil zeytini) diüretik,
Plantago majör (sinirliot), ateş düşürücü olarak,
Bakır - sirke karışımı uyuz tedavisinde kullanıldı.

30
19. yüzyıla kadar doğal kaynaklı ilâçlar kullanıldı.
Droglardan etken maddelerin izolasyonu bu asırda
başladı.

Doğal maddelerin sentezi ise wohler‘ in 1828 de


üre'yi sentezi ile başladı.
Bu arada ilk alkaloit sentezi (Coniine) 1886 da
yapıldı.
Bunu takiben yeni bir çok sentetik madde tedavide
kullanılmaya başladı.

31
32
1705 İsveç farmakopesi,

1721 İngiliz Farmakopesi neşredildi.

1777 de Fransa'da Eczacılık eğitimi


College de Pharmacie de başladı.

Eczacılık ve Kimya eğitiminin Almanya'da


ilk defa ayrılması 1821'de oldu.
33
Bu arada bir çok yanlışlıklar da yapıldı.
Örneğin heroin'in yapımından sonra alışkanlık
yapmayan narkotik olarak reklâmı bile yapıldı.

Kısa bir süre sonra doğurduğu tehlikeler anlaşıldı.


Yakın zaman öncesine kadar etken maddeler bir
arada verilmesi büyük bir incelemeyi gerektirmiyordu.

Hastayı tedavi için gerekli ilâçlar bir araya getirilerek


önce reçete sonra spesiyalite halinde sunuma
yönelindi.
Buna tertip denir.
34
Tertip için pratik yöntem uygulanmasının zararı
1937 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde eliksir
sulfonamid hazırlanmasında çözücü olarak
kullanılan etilen glikol ile meydana gelen büyük
sayıdaki ölüm ilâcın tertibine önem verilme
zorunluluğunu ortaya koydu ise de ancak 1962
yılında Talidomid adlı ilâcın kullanılmasında görülen
büyük facia tedaviye yeni ilâç çıkarma veya bir ilaç
tertip etmedeki keyfiliği durdurdu.

Bugün bir ilaç formülasyonunun birçok araştırma


gerektirdiğini gösterdi.

35
36
İlâç için yapılan araştırmalar:

Önce sentezi yapılacak maddenin grubu üzerinde


kimyasal, biokimyasal, fizikokimyasal, farmakolojik,
bakteriyolojik, toksikolojik literatür araştırması yapılır.

Bunu takiben yeni aktif maddenin hazırlanması planı


yapılır ve sentezi veya biosentezine geçilir.
Bu planlamada substitüentlerin durumu, izomerisi v.b.
incelenir.
Elde edilen maddenin tanımlanması, saflığı, dozajı
yapılır ve farmakolojik etkisinin taramasına ait teste
tabi tutulur.

37
Bu safhada elde edilen bulgulara göre incelemeye
devam kararı halinde madde ileri farmakolojik
incelemeye alınır.
Bu arada genele yönelik ve mukayeseli inceleme
yanında toksisitesi araştırılır.
Maddenin Farmakokinetik denilen önce «Organizmada
ilacın transformasyonunun araştırması » olarak
tanımlanan ve
Bugün, ilacın zaman içinde verilen dozu,
absorpsiyonu, dağılımı, metaboliti ve eliminasyonunun
incelenmesi olarak tanımlanan bilimsel incelemeye
tabi tutulur.

38
Bunun yanında en uygun yol ile verilmesi yani değişik
farmasötik şekiller içinde en uygun olanını araştırma,
aktif maddenin biyolojik yararlığını inceleyen ve
Biyofarmasi adı verilen bilimsel incelemeye tabi
tutulur.

Bütün bunlara ilacın genel anlamda formülasyonu


diyebiliriz.

39
Bunlara dayanarak hazırlanan ilaca ait preparat
şekillerinin her biri klinik denemeye tabi tutularak en
uygun preparat şekline karar verilir.

Bu klinik denemeler yanında hazırlanan preparat


şekillerinin her biri stabilite testine tabi tutulur ve ilâcın
bu preparat şekli içinde dayanıklı olup olmadığı ve raf
ömrü süresi belirlenir.

40
41
42
43
44

You might also like