Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 17

ELEKTROLİTLER

Uygulamanın Amacı: İntrasellüler ve ekstrasellüler sıvı içerisinde bulunan anyon ve katyonların


doğru olarak ölçülmesi ve böylece elektrolit metabolizması ve asit-baz dengesinin bozulmasına yol
açan hastalıkların tanısına temel oluşturmaktır.

Öğrenim Hedefleri:
Bu pratiğin sonunda katılımcılar;
 Vücudumuzda bulunan önemli anyon ve katyonların fonksiyonlarını ve vücutta katıldığı
işlevleri bilecek,
 Analiz için hasta hazırlanması, örnek alınması ve alınan örneklerin analize kadar saklanması
basamaklarını sayabilecek,
 Deneye uygun laboratuvar alet ve malzemelerini seçebilecek,
 Deneyde kullanılan organik ve inorganik maddelere karşı kendi güvenliğini koruma
yollarını bilecek,
 Deneyi tekniğine uygun olarak gerçekleştirebilecek,
 Analiz sonucunu negatif veya pozitif yönde etkileyecek faktörleri sayabilecek,
 Analiz sonucunu yorumlayabilecek,
 Kan elektrolit düzeylerini değiştiren durum ve hastalıkları sayabilecek,
 Deneydeki hata kaynaklarını sayabilecektir.

GENEL BİLGİLER
Hatırlayınız:
Elektrolitler, bir çözelti içinde iyonlarına (katyon ve anyon) disosiye olan maddelerdir.
Vücudun majör katyonları Na+, K+, Ca+ ve Mg2+’dır. Majör anyonları Cl-, HCO3, HPO42-, SO42- ile
organik asitlerin anyonları ve proteinatlarıdır.
İnsan vücudunda elektrolitler hemen hemen bütün metabolik olaylarda rol alırlar. Osmotik
basıncın düzenlenmesi, çeşitli vücut sıvı kompartmanlarındaki su dağılımı, uygun pH’nın
sağlanması, kalp ve diğer kas fonksiyonlarının düzenlenmesi gibi işlevleri vardır.

1
SODYUM

Ekstraselüler sıvının majör katyonudur. Tüm katyonların %90’ını oluşturur. Esas fonksiyonu
normal su dağılımı ve plazmanın onkotik basıncınının düzenlenmesidir. Bu osmotik aktivitesinden
dolayı, sodyum konsantrasyonu plazma hacmindeki değişiklikleri gösterir. Plazmadaki sodyum
konsantrasyonu azaldığında osmolalite düşer ve su plazmadan hücre içine girer. Sodyum
yüklenmesi durumunda ise plazma osmolalitesi artar, böbrek su tutarak plazma hacmini artırır ve
plazma osmolalitesi korunur. Diyetle alınan Na gastrointestinal sistemden emilir. Ter ve dışkıyla
atılsa da önemli olan idrarla atılan sodyumdur.
Sodyumun diğer fonksiyonları; asit-baz dengesinin korunması (nefronda Na+-H+ değişimleri
ile), sinir ve kas uyarımlarının normal bir şekilde sürdürülmesi, oksidasyon-redüksiyon olaylarına
(elektron transferi) katılımı ve bazı enzimler için kofaktör olarak görev almasıdır.
Sodyum, glomerüllerden filtre olur ama %60-70’i proksimal tubülüslerden HCO3- ve su ile
beraber reabsorbe olur. %25-30’luk kısım Henle kulbunda yine su ve klor ile kalan kısım ise distal
tubüllerde aldosteron etkisi ile Na-K ve Na-H değişimi ile reabsorbe olur.
Kanda arttığı durumlara hipernatremi, azaldığı durumlara da hiponatremi denir.

Normal değerleri
Yenidoğan : 134-146 mmol/l
Çocuk : 138-145 mmol/l
Yetişkin : 136-146 mmol/l

Fizyopatolojik Değişimi

Hipernatremi
Serum Na değeri 150 mmol/l’in üzerindedir ve tehlikeli bir durumdur. 24 saatten fazla
devam ederse beyin hücrelerinde hasar oluşturur.
1. Dehidrasyona bağlı hipernatremi,
Daha çok çocuklarda ve yaşlılarda görülür. Bebeklerde böbreğin konsantrasyon
yeteneğinin sınırlı oluşu ve yaşlılarda arterosklerotik böbrek, organizmanın dehidratasyon durumu
için gerekli fonksiyonel uyumu göstermesini sınırlar.
a) Yeteri kadar su alınamaması;
b) Aşırı terleme ve beraberinde su alınmaması (Deri yolu ile kayıp)
c) Uzun süreli hiperapne (Akciğerler yoluyla kayıp)
d) Ciddi kusmalar ve diare (GIS yolu ile kayıp)
e) Diabetik asidozun poliürik döremi (Renal kayıp)
2
2. İntrakraniyal hastalıklar; Koma, ensefalopati, hemoraji ve diğer intrakraniyal hastalıklar
(serebral laserasyon, subdural hematom).
3. Diyabetik komanın tedavisini takiben, insülin etkisine bağlı olarak,
4. Dibetes insipidus; antidiüretik hormonun yokluğu nedeni ile böbreğin konsantrasyon
yeteneği kaybolmuştur.
5. Primer aldosteronizm; Aldosteron sekresyonunun artışına bağlı olarak böbreklerden Na
emilimi artar.
6. Küçük çocuklarda elektrolit infüzyonu; verilen Na böbreklerden hızlı bir şekilde
atılamadığından şekillenir.
7. Beslenme, protein ve karbonhidratca zengin ve yanında sudan fakir beslenme tarzı.

Hiponatremi
Sodyum suda erimiş olarak bulunduğundan hiponatremi genel olarak bir su azlığı
(dehidratasyon) tablosuyla birlikte görülür.
A. Kardiyak hiponatremi:
1. Sodyum azlığı sendromu; ağır kalp yetmezliği olan hastalarda sık görülür. Sodyumdan fakir
diyet, dijitalizasyon, kısıtlanmamış su alımı ve diüreti tedavisi kombinasyonu hastada diürez,
ödemlerin kaybı ve iyileşme hissi doğması ile sonuçlanır.
2. Su retansiyonu (su zehirlenmesi); kalp hastalarının büyük bir kısmında görülür. Uzun sürede
yerleşir ve hipervoleminin tüm belirtileri vardır.
B. Kardiyak olmayan hiponatremiler:
1. Asemptomatik hiponatremi; Genellikle hafiftirler ve özel bir tedaviyi gerektirmezler. Ağır
enfeksiyonların akut dönemlerinde gelişebilirler. Riketsiya, menenjit ve akciğer tüberkülozu bu tip
hastalıklardandır.
2. Sindirim kanalından tuz kaybı; Peptik ülser, gastrit, barsak tıkanması, gebelik toksemisinde
inatçı kusmalar, veya mide özsuyunun devamlı aspirasyonuna bağlı olarak Na konsantrasyonu, su
kaybının derece ve hızına bağlı olarak değişir.
3. Böbreküstü bezi korteks bölgesi yetersizliği; Na atılımı sadece idrar ile değil, aynı zamanda
ter ve sindirim özsuları ile de olur. Serumda Na değeri düşerken K oranı yükselir. Na:K oranı 30 ise
normal, 20’ye doğru kayarsa korteks yetersizliği söz konusu olabilir.
4. kronik böbrek yetersizliği; Böbrek fonksiyonların yetersizliği uyum olanağını belirli ölçüde
sınırlandırmıştır.
5. Serebral sodyum kaybı sendromu; Akut ensefalit, bülber polimiyelit, beyin tümörleri ve
serebral hastalıklarda, özellikle beyin travmalarında idrarla fazla miktarda Na atılır.

3
6. Akut tubüler nekroz; Yeniden rejenere olan tubulüs epitelinin Na, Cl ve su emilimini tam
olarak ayarlayamamasından ileri gelir.
7. Sirozda büyük miktarda asit sıvısının uzaklaştırılması; Akut olarak ortaya çıkar. Karın
boşluğundan alınan büyük miktarda sıvı, intra abdominal basıncın düşmesine, kan sıvısının hızlı
transüdayonuna neden olur. Şok oluşmamışsa, aşırı susuzluk hissi, azalmış olan kan volümünün
çoğaltılmaya çalışılması sonucu doğan bir olaydır.

POTASYUM

İntraselüler sıvının major katyonudur. Eritrosit içi konsantrasyonu plazmadakinin 23 katıdır.


Hücre membranından yavaş yavaş diffuze olurken membrandaki Na-K-ATPaz pompası sayesinde
konsantrasyon gradientinin aksi yönünde hücre içine girer. Bu pompa, nöral impulsların aktarılması
ve kalp ve iskelet kasının kasılması için gerekli iyonik gradientin sağlanması için şarttır.
Ekstraselüler potasyumun düştüğü durumlarda intrasellüler potasyum, bir potasyum deposu gibi
görev yapar.
Normalde günlük diyetle alınan potasyum vücut için yeterlidir ve alınan K’nın büyük
bölümü idrar ile atılır. Glomerullerden süzülen potasyumun neredeyse tamamı proksimal
tübüllerden absorbe edilir ve ardından distal tübüllerden sekrete edilir.
Potasyumun vücut içinde dağılımı homeostazın sağlanması için önemlidir. Ekstraselüler
sıvıda K’nın düşmesi, kas güçsüzlüğü, iritabilite, paraliz, kalp kasılma gücünde azalma ve sonunda
kardiak arrest oluşturabilir. Arttığı durumlarda ise, bilinç değişiklikleri, halsizlik, eksremitelerde
uyuşma, solunum kaslarında güçsüzlük, gevşek tipte paraliz, kalp hızında yavaşlama, kalpte iletim
deffektleri, periferik vaskuler kollaps ve son olarak kardiak arrest görülebilir.

Hemolizli kanda potasyum değerine bakılmamalıdır. Niçin?

Trombosit ve lökositlerde de potasyum oranı yüksek olduğundan, pıhtılaşma sırasında


salınan potasyum serum konsantrasyonunu artırır. Bu nedenle kan iyi santrifüj edilmelidir.
Normal değerleri
Yenidoğan : 3,9-5,9 mmol/l
Çocuk : 3,4-4,7 mmol/l
Yetişkin : 3,5-5,1 mmol/l
Heparinli plazma : 3,5-4,5 mmol/l

4
Fizyopatolojik Değişimi
Hiperkalemi
1. Artmış potasyum alınımı; Yüksek potasyumlu diyet, oral K suplementasyonu, IV
potasyum uygulamaları, yüksek doz potasyum penisilin uygulamaları ve taze olmayan kanlarla
transfüzyon.
2. Azalmış potasyum ekskresyonu; böbrek yetmezliği, adrenal yetmezlik, distal tübüllerden
K sekresyonunu inhibe eden diüretikler, renal tubüler K sekresyonunda primer bozukluklar.
3. Pseudohiperkalemi; Hemoliz, lökositoz.
4. İntraselüler potasyumun ekstraselüler bölüme kayması; Asidoz, çarpma yaralanmaları,
doku hipoksisi, insülin yetmezliği, dijital toksikasyonu.
5. Oligüri ve şok; Dehidratasyon veya şok durumlarında oligüri nedeni ile yetersiz K atılımı
oluşur.

Hipokalemi
1. Azalmış potasyum alınımı; Düşük potasyumlu diyet, alkolizm, anoreksiya nervoza.
2. Artmış gastrointestinal kayıp; Kusma, diyare, fistüller, GIS drenaj tüpleri,
malabsorbsiyon, laksatif kullanımı.
3. Artmış renal kayıp; Aldosteron artışı (primer aldosteronism, adrenal hiperplazi, Bartter
sendromu), adrenogenital sendrom, renal hastalıklar (renal tübüler asidoz, Fanconi sendromu),
diüretikler.
4. Estraselüler potasyumun intraselüler bölüme kayması; Alkaloz, artmış plazma insülini,
diüretik kullanımı.
5. Post operatif ve postravmatik hipokalemi; Hafif bir travma ve stresi takiben genellikle 8
saat içinde geçici bir hiperkalemi görülür.

Sodyum ve potasyum miktar belirtim yöntemleri:


1. Atomik absorbsiyon spektrofotometrisi (AAS)
2. Alev emisyon spektroftometrisi (FES)
3. İyon selektif elektrod (ISE) yöntemi
4. Nötron aktivasyon yöntemi
Gibi yöntemler miktar tayininde kullanılsalar da, genel olarak kullanılan yöntemler FES ve ISE
yöntemleridir.

Alev emisyon spektroftometrisi (FES)

5
Bu sistemde; örnek sulandırılır ve propan-hava alevi içine aspire edilir. Termal olarak
uyarılan Na ve K iyonları temel seviyelerine dönerken emdikleri (absorbsiyon) enerjiyi karakteristik
dalga boylu (Na için 589 nm, K için 768 nm) bir ışık halinde yayarlar. Bu ışık uygun filtrelerden
geçerek fotodedektöre ulaşır ve galvanometre aracılığı ile okunur.

İyon selektif elektrod (ISE) yöntemi


Bu yönten potansiyometri prensibine dayanır. İyon selektif elektrod, selektivite (seçicilik)
gösterdiği iyon ile etkileştiğinde potansiyel ölçüm devresinde ölçüm elektrodu (ISE) ile referans
elekrodu arasında iyonun konsantrasyonu ile orantılı olarak oluşan voltaj değişikliği ölçülür.

KALSİYUM

Kalsiyum vücuttaki en önemli elementlerden birisidir ve en fazla bulunan katyondur. İnsan


vücudunda ortalama 1 kg kalsiyum vardır. Kalsiyum vücuttaki 3 ana kompartmanda bulunur;
iskelet kası, yumuşak doku ve eksraselüler matriks. Vücut kalsiyumun % 99’u kemikte kalan %1 ise
yumuşak doku ve ektsrasellüler sıvıdadır.
Kanda ortalama kalsiyum konsantrasyonu 9.5 mg/dL’dir ve 3 farklı formda bulunur; %50
iyonize halde serbest kalsiyum, %40 plazma proteinlerine, özellikle albumine bağlı haldedir.
Kalsiyum albuminin anyonik yani negatif yüklü bölgesine bağlandığı için bağlanma pH bağımlıdır.
Alkalozda bağlanma artacağı için iyonize kalsiyumda düşme olur. Asidozda ise tam ersi olur ve
iyonize kalsiyum artar. Kalan 10’luk kısım ise plazmada bikarbonat, laktat fosfat ve sitrat gibi
diffuze olabilen anyonlara bağlı olarak kompleks formda bulunur. Kalsiyum bu üç form arasında
yer değiştirebilirse de bu üç form arasında aktif olan iyonize formdur. İyonize kalsiyum,
nöromuskuler uyarılma, kan pıhtılaşması, sekretuar olaylar, membran bütünlüğü ve plazma
membran transportu, enzim reaksiyonları ve bazı hormonların etki mekanizmalarında rol oynar.
İdrar kalsiyumunun %85’i iyonize, %15’i ise kompleks haldedir. Protein normal olarak
glomerulluslardan geçemediğinden proteine bağlı olan kalsiyum da normal koşullarda idrarda
görülmez.
Kandaki iyonize kalsiyum miktarını belirleyen ana faktör albümin miktarıdır. Bu nedenle
kalsiyum testi ile beraber mutlaka albümin de test edilmelidir.
Plazma kalsiyum düzeyi Paratiroid hormon, Kalsitonin ve Kalsitriolün üçlü etkileşimiyle
kontrol edilir.
Paratiroid Hormon:

6
Kemikten kana Ca+2 ve P geçişinde artış sağlar. Böbrekten Ca+2’nin geri emilimini arttırır,
P’nin geri emilimini azaltır. Barsaktan her ikisinin de emilimini arttırır.

Kalsitriol:
Barsaktan Ca+2 ve P emilimini arttırır. Kemikten kana Ca+2 ve P geçişini arttırır. Her
ikisinde de böbrekten geri emilimi arttırır.
Kalsitonin:
Kemikten kana Ca+2 ve P geçişini azaltırken her ikisinin de böbrek atılımını arttırır.
Böbreklerden kalsiyum atılımını artırması daha aktif bir rol olarak ortaya çıkar. Barsaktan emilime
bir etkisi yoktur.
Barsaktan Ca+2 bağlayıcı protein ile emilen Ca+2 böbreklerden idrar ile atılır.

Normal serum Referans Aralığı:


İyonize kalsiyum : 4,65-5,28 mg/dL
Total kalsiyum : 8,4-10,5 mg/dL

8 mg/dL’nin altına düştüğü zaman hipokalsemi meydana gelir. Hipoalbüminemi, total serum
kalsiyumunu, proteine bağlı komponenti azaltarak düşürür. Genel serum albümininde 1 gr/lt
azalmada total kalsiyum düzeyi 0.8 mg/dL azalır. Ancak paratiroid hormon eksikliği
hipokalseminin primer nedenidir. Kandaki düzeyi azaldığı zaman doğal olarak idrardaki miktarı da
azalır.

Fizyopatalojik Değişimi
Hiperkalsemi:
1. Absorbsiyonda artma; Vitamin D ve vitamin A fazlalığı, süt alkali sendromu.
2. Endokrin hastalıklar; Primer ve sekonder hiperparatiroidizm, adrenal yetmezlik, agromegali,
cushing sendromu.
3. Neoplastik hastalıklar; Kemiği tutan malign hastalıklar, lenfoproliferatif hastalıklar,
parathormon ve benzeri peptidlerin salımına yol açan tümörler.
4. Diğer nedenler: Diüretikler, Paget hastalığı, dehidratasyon, sarkoidoz, uzun süreli
respiratuvar alkaloz.

Hipokalsemi:
1. Alım ve emilim azlığı; Malabsorbsiyon, vitamin D eksikliği, barsak anastomoz operasyonu
sonrası.
7
2. Artmış kayıp; Diüretik tedavisi, kronik böbrek yetmezliği.
3. Endokrin nedenler; Hipoparatiroidizm, psödohiperparatiroidizm.
4. Neoplastik hastalıklar; Kemik metastazı, kalsifiye kondrosarkom.
5. Diğer nedenler; Akut pankreatit, hipoalbuneminemi (iyonize Ca fraksiyonunudaki artış),
hiperfosfatemi, hipomagnezemi, .

Kalsiyum miktar belirtim yöntemleri:


1. Kramer-Tisdall Metodu:
Serum kalsiyumu, oksalat iyonu ile çözünmez kalsiyum okzalat halinde çöktürülüp ayrılır.
Daha sonra asit etkisi ile açığa çıkarılan oksalik asit, potasyum permanganat ile titre edilerek
ekivalent olduğu kalsiyum miktarı hesaplanır.
2. Kompleksometri-spektrofotometri
Bazı organik boyalar (krezolftalein, alizarin, metil timol mavisi) ca iyonlarıyla renkli
kompleksler yaparlar. Bunlar spektrofotometrik olarak okunur.
3. İyon selektif elektrod
4. Atomik absorbsiyon spektrofotometrisi
Serbest veya bağlı kalsiyum iyonları hava-asetilen gazı alevinde yakılır. Aynı alev üzerine
temel haldeki kalsiyum atomlarını uyarmak için rezonans dalga boyu 422.7 nm olan bir ışık
düşürülür. Absorbe edilen ışık şiddeti, alevde uyarılan kalsiyum atomlarının miktarıyla orantılıdır.

FOSFOR

Erişkin insan organizmasında yaklaşık olarak bulunan 620g fosforun tamamı fosfat
halindedir. İntrasellüler ve ekstrasellüler kompartmanlar arasında homojen bir dağılım gösterir.
İntrasellüler olarak başlıca fosfoprotein, nükleoprotein ve fosfolipidler gibi yapısal organik
makromoleküllerin integral bir komponenti olarak bulunur. Ayrıca hücre içinde bulunan bir çok
metabolitin, fosfat esterleri halindedir. Bu fraksiyon organik fosfat olarak isimlendirilir. Az
miktarda olmasına karşın son derece önemli olan inorganik fosfat (Pi) ise enerji transfer
reaksiyonlarında rol alır.
Ekstrasellüler fosfatın %85’i kemik dokusunda hidroksiapatit yapısında bulunur. Plazmada
bulunan fosfatın %15’i proteine bağlıdır. Kalan bölümü ise kompleks yapmış veya serbest halde
bulunur. Plazmada bulunan inorganik fosfat birbirleri ile dengede bulunan H2PO4- ve HPO42-
iyonlarından oluşur ve bunlar organizma sıvılarının en önemli tampon sistemlerindendir.

8
Normal serum Referans Aralığı:
İnorganik fosfat : 2,5-4,8 mg/dL

Fizyopatalojik Değişimi
Hiperfosfatemi:
1. Glomerüler filtrasyonun azaldığı durumlar
2. Hipoparatiroidizm
3. D vitamini intoksikasyonu
4. Diğer nedenler; Akromegalide tümoral kalsinozis, kortikal hiperositozis, respiratuvar ve
laktik asidoz.

Hipofosfatemi:
1. Böbreklerde fosfat transportunda spesifik defekt,
2. Multipl tubüler transport defekti
3. Hiperparatiroidizm
4. Hiperkalsiürik nefrolithiyazis
5. Tümör varlığı, osteoblastik metastazlı kanser, respiratuvar alkaloz.

İnorganik fosfor miktar belirtim yöntemleri:


Briggs metodu; Triklorasetik asit ile deproteinize serum filtratındaki fosfat iyonları
molibdik asitle sarı renkli fosfomolibdik asidi oluşturur. Fosfomolibdik asitte hidrokinon ve
sodyumsülfit ile molibden mavisine indirgenir. Oluşan molibden mavisi, ortamda mevcut fosfat
miktarı ile orantılıdır.

MAGNEZYUM

Vücutta dördüncü, hücre içinde ise potasyumdan sonra ikinci en çok bulunan katyondur.
Yetişkinlerde 21-28gr magnezyum bulunmaktadır. Bunun %60’ı kemiklerde, %20’si iskelet
kasında, %19’u diğer hücrelerde, kalan %1’i ise ekstraselüler sıvıda bulunmaktadır.
Vücutta 300 kadar enzimi aktive etmektedir. Glikoliz, hücre solunumu ve transmembran
transportunda rol alan enzimler için bir kofaktördür. Na-K-ATPaz aktivitesi Mg’a bağlıdır.
Böbrekler plazma magnezyum konsantrasyonunun homeostazisinin sağlanmasındaki temel
organlardır. Plazmadaki Mg’un %60-70’i serbest halde bulunurken, kalan kısmı proteinlere bağlı
taşınmaktadır.

9
Eksikliğinde en çok karşılaşılan durum, nöromusküler fonksiyon bozukluğudur.
Hiperirritabilite, tetani, konvülsiyonlar ve EKG değişiklikleri ile seyreder.

Normal serum Referans Aralığı:


Total Magnezyum : 1,5-2,6 mEq/L
Serbest Magnezyum : 1,0-1,5 mEq/L

Fizyopatalojik Değişimi
Hipermagnezemi:
1. Renal yetmezlik
2. Dehidratasyon
3. Kontrolsüz DM
4. Adrenokortikal yetmezlik
5. Addison hastalığı
6. Doku travması
7. Hipotiroidizm
8. Multiple myelom
Hipomagnezemi
1. Azalmış alım,
2. Azalmış gastrointestinal emilim
3. Akut pankreatit
4. Hipoparatiroidizm
5. Kronik alkolizm
6. kronik glomerulonefrit
7. Hiperalosteroizm
8. Diabetik asidoz

Magnezyum miktar belirtim yöntemleri:


Fiziksel yöntemler;
1. Atomik absorbsiyon spektrofotometrisi (AAS)
2. Alev emisyon spektroftometrisi (FES)
Kimyasal yöntemler
Kompleksometrik, spektrofotometrik, florometrik ölçümlerdir.

10
Titan Sarısı yöntemi: Proteinsizleştirilmiş serum filtratındaki Mg, alkali ortamda titan sarısı
ile kolloid bir boya bileşiği oluşturur. Bunu stabilize etmek için ortama polivinil alkol konur.
Oluşan renk, magnezyum miktarı ile doğru orantılıdır ve spektrofotometrik olarak ölçülür.

KLORÜR

Hücre dışı sıvının başlıca anyonudur. Sodyumla denge halindedir ve beraber vücut
sıvılarının osmolaritesini kontrol ederler. Klor ve HCO3-‘da denge halindedir ve bikarbonatın
azaldığı kompartmanlara Cl göç eder ve anyon dengesi korunur. Bu durum asit-baz dengesinin
korunmasında önemlidir.

Normal değerleri
Yenidoğan : 98-113 mmol/l
Yetişkin : 98-108 mmol/l

Fizyopatalojik Değişimi
Hiperkloremi:
1. Dehidratasyon
2. Renal tübüler asidoz
3. Akut renal yetmezlik
4. Diabetes insipidus
5. NaHCO3 kaybı ile giden uzamış diareye bağlı metabolik asidoz
6. Salisilat intoksikasyonu
7. Adrenokortikal hiperfonksiyon
8. Kafa travmasından sonra
9. Üretero-kolik anastamoz
Hipokloremi
1. Devamlı ve uzun süren kusma ve diareler
2. Koma diabetikum
3. Vücut boşluklarından sıvı uzaklaştırılması
4. Böbrek hastalıkları; Akut böbrek yetersizlikleri, nefrit, kronik pyelonefrit.
5. Özel durumlar; Beyin tümörleri, Addison hastalığı, su zehirlenmesi, aşırı miktarda
bikarbonat alınımı, ödem ve yanıklar
6. Alkaloza bağlı potasyum azlığı,
7. Aldosteronizm
11
8. Respiratuvar asidoz

Klor miktar belirtim yöntemleri:


Fiziksel yöntemler;
1. İyon selektif elektrod (ISE) yöntemi
2. Kolometric-amperometrik titrasyon
Kimyasal yöntemler
Argentometrik (Volhard), Merkürimetrik (Schales) ve iyodometrik (Van Slyke)
yöntemleridir.

Argentometrik (Volhard) Yöntemi: Proteinsizleştirilmiş serum süzüntüsüne HNO3’li


ortamda AgNO3 katılarak Cl, AgCl şeklinde çöktürülür. AgNO3’in fazlası KSCN ile titre edilir.
Titrasyonun ekivalans noktasını, ortama konan ferri amonyum sülfatın rodanürle reaksiyonu sonucu
oluşan demir rodanürün [Fe(SCN)3] sarımsı pembe rengi gösterir ve spektrofotometrik olarak
okunur.

BİKARBONAT

Ekstrasellüler sıvının ikinci yüksek konsantrasyondaki anyonudur. Plazmadaki total CO2’nin


majör bileşenidir. Yine vücuttaki karbonik asit tampon sisteminin bileşenidir ve kan pH’sındaki ani
değişiklikleri tamponlamada görev alır. Dokulardaki metabolik olaylar sonucu ortaya çıkan CO2’in
akciğerlere taşınmasını sağlar. Bikarbonat konsantrasyonu primer olarak böbrekler aracılığı ile
düzenlenir ve asit-baz dengesi korunur.
Bikarbonat konsantrasyonundaki artış; metabolik alkaloz (piloris stenozuna bağlı ağır
kusma, hipokalemi, aşırı alkali salınımı) ve kompanse respiratuar asidozda görülür.
Metabolik asidoz (böbrek yetmezliği, diabetik asidoz), diare, intestinal fistül, hipotansiyon,
dehidratasyon ve kompanse respiratuar alkaloz gibi durumlarda bikarbonat konsantrasyonu azalır.

Normal değerleri
Serum konsantrasyonu 22-29 mmol/l’dir.

Anyon açığı (anyon gap):


Vücut sıvıları elektronötral bir durumdadır. Anyonların sayısı katyonların sayısına eşittir.
Ancak rutin ölçümlerde yalnız Na, K, Cl ve HCO3 düzeyleri saptanır. Anyon açığı, ölçülmeyen
anyonlar ile ölçülmeyen katyon arasındaki farktır.
12
Anyon açığının hesaplanması asit-baz dengesizliklerinin değerlendirilmesinde yararlıdır. En
sık görülen bozukluk artmış anyon açığıdır.

Osmolal açık (osmolal gap)


Osmolalite, bir çözeltide çözünen partiküllerin (moleküllerin veya iyonların) sayısının bir
ölçütüdür. Osmolalite, kilogram su başına osmol (1 osmol/kg H2O) olarak, osmolalite ise çözeltinin
litresi başına osmol (1 osmol/L çözelti) olarak ifade edilir. Normal plazma osmolalitesi 275-295
mosm/kg’dır. Na, Cl ve HCO3 serum osmolalitesine en fazla katkıda bulunan serum bileşenleridir.
Serum osmolalitesi; sodyum, glikoz ve üre konsantrasyonlarından yaralanılarak
hesaplanabilir.

Yararlanılan Kaynaklar:
1. Klinik Biyokimya Laboratuvarı El Kitabı. Prof.Dr. İdris Mehmetoğlu, 4. Baskı, Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul, 2007.
2. Klinik Biyokimya Laboratuvar Çalışmaları. Prof.Dr. Mutahhar Yenson. 6. Baskı, Beta Basın Yayın Dağıtım AŞ, İstanbul,
1986.
3. Tietz Textbook of Clinical Chemistry. Second Edition. Ed. Burtis CA, Ashwood ER, WB Saunders Company, , USA, 1994.
4. Klinik Tanıda Laboratuvar. İmren AH, Turan O. Beta Basın Yayın Dağ., İstanbul, 1985.

13
İDRARDA KALSİYUM ARANMASI

Uygulamanın Amacı: İdrarda kalsiyum miktarını doğru olarak ölçerek, vücut kalsiyum
metabolizmasını değiştiren hastalıkların teşhisine temel oluşturmaktır.

Öğrenim Hedefleri:
Bu pratiğin sonunda katılımcılar;
 Analiz için hasta hazırlanması, örnek alınması ve alınan örneklerin analize kadar saklanması
basamaklarını sayabilecek,
 Deneye uygun laboratuvar alet ve malzemelerini seçebilecek,
 Deneyde kullanılan organik ve inorganik maddelere karşı kendi güvenliğini koruma
yollarını bilecek,
 Deneyi tekniğine uygun olarak gerçekleştirebilecek,
 Analiz sonucunu negatif veya pozitif yönde etkileyecek faktörleri sayabilecek,
 Analiz sonucunu yorumlayabilecek,
 İdrar kalsiyum düzeyini değiştiren hastalıkları sayabilecek,
 Deneydeki hata kaynaklarını sayabilecektir.

GENEL BİLGİLER
Kalsiyum vücuttaki en önemli elementlerden birisidir ve en fazla bulunan katyondur. İnsan
vücudunda ortalama 1 kg kalsiyum vardır. Kalsiyum vücuttaki 3 ana kompartmanda bulunur;
iskelet kası, yumuşak doku ve ekstraselüler matriks. Vücut kalsiyumun % 99’u kemikte kalan %1
ise yumuşak doku ve ekstraselüler sıvıdadır.
Kanda ortalama kalsiyum konsantrasyonu 9.5 mg/dl’dir ve 3 farklı formda bulunur; %50
iyonize halde serbest kalsiyum, %40 plazma proteinlerine, özellikle albumine bağlı haldedir.
Kalsiyum albuminin anyonik yani negatif yüklü bölgesine bağlandığı için bağlanma pH bağımlıdır.
Alkalozda bağlanma artacağı için iyonize kalsiyumda düşme olur. Asidozda ise tam tersi olur ve
iyonize kalsiyum artar. Kalan 10’luk kısım ise plazmada bikarbonat, laktat fosfat ve sitrat gibi
diffuze olabilen anyonlara bağlı olarak kompleks formda bulunur. Kalsiyum bu üç form arasında
14
yer değiştirebilirse de bu üç form arasında aktif olan iyonize formdur. İyonize kalsiyum,
nöromuskuler uyarılma, kan pıhtılaşması, sekretuar olaylar, membran bütünlüğü ve plazma
membran transportu, enzim reaksiyonları ve bazı hormonların etki mekanizmalarında rol oynar.
İdrar kalsiyumunun %85’i iyonize, %15’i ise kompleks haldedir. Protein normal olarak
glomerulardan geçemediğinden proteine bağlı olan kalsiyum da normal koşullarda idrarda
görülmez.
Kandaki iyonize kalsiyum miktarını belirleyen ana faktör albümin miktarıdır. Bu nedenle
kalsiyum testi ile beraber mutlaka albümin de test edilmelidir.
Plazma kalsiyum düzeyi Paratiroid hormon, Kalsitonin ve Kalsitriolün üçlü etkileşimiyle
kontrol edilir.

Paratiroid Hormon:
Kemikten kana Ca+2 ve P geçişinde artış sağlar. Böbrekten Ca+2’nin geri emilimini arttırır,
P’nin geri emilimini azaltır. Barsaktan her ikisinin de emilimini arttırır.
Kalsitriol:
Barsaktan Ca+2 ve P emilimini arttırır. Kemikten kana Ca+2 ve P geçişini arttırır. Her
ikisinde de böbrekten geri emilimi arttırır.
Kalsitonin:
Kemikten kana Ca+2 ve P geçişini azaltırken her ikisinin de böbrek atılımını arttırır.
Böbreklerden kalsiyum atılımını artırması daha aktif bir rol olarak ortaya çıkar. Barsaktan emilime
bir etkisi yoktur.
Barsaktan Ca+2 bağlayıcı protein ile emilen Ca+2 böbreklerden idrar ile atılır.

Sulkowitch Testi
İdrarda bulunan Ca2+ iyonunun, kalsiyum oksalat şeklinde çöktürülmesi ile oluşan
bulanıklıktan, dolaylı olarak kan kalsiyum düzeyi hakkında bilgi edinilir. İdrar kalsiyum iyon
düzeyi beslenme ile sıkı şekilde ilişkili olduğundan hastalara bu test için 3-6 gün kalsiyumca fakir
diyet uygulanır. Hastanın ya sabah ilk idrarı ya da 5 ml hidroklorik asit üzerine toplanmış 24 saatlik
idrarı kullanılır. Fizyolojik olarak 24 saatte 100-300 mg kalsiyum atılır. Bu miktar testi (++) yapar.

Sulkowitch Ayıracı:
2,5 g Oksalik asit
2,5 g Amonyum oksalat
5 ml derişik Asetik asit, alınıp distile su ile 150 ml’ye tamamlanır.

15
Deney:
Basamak
Deney Tüpü
No
1 Temiz, distile su ile yıkanmış bir deney tüpü al
2 2 ml idrar ekle
3 2 ml Sulkowitch ayıracı ekle
4 Karıştır ve 2 dakika bekle
5 Tüpü incele ve aşağıdaki tabloya göre değerlendir.

Görünüm Deneyin Sonucu Kandaki Ca2+ miktarı


Bulanıklık yok Negatif Normalin altında (Hipokalsemi)
Siyah zemin üzerinde bulanıklık + Normal
Siyah zemin olmadan görülen ++ Normal
bulanıklık
Aşikar bulanıklıktan hafif çökeltiye +++ Normalin üstünde (Hiperkalsemi)
Folikül tarzında çökelti ++++ Normalin üstünde (Hiperkalsemi)

Hata kaynakları: Böbrek yetersizliğinde Sulkowitch deneyi yanlış sonuç verir.


Normal serum Referans Aralığı: 8.4–10 mg/dl’dir.
Diyetin idrar kalsiyumu üzerindeki etkisi:
Diyetteki Kalsiyum İdrardaki Miktar
Kalsiyumsuz diyet 5-40 mg/gün
Düşük kalsiyumlu diyet 50-150 mg/gün
Orta kalsiyumlu diyet 100-300 mg/gün

8.4 mg/dl’nin altına düştüğü zaman hipokalsemi meydana gelir. Hipoalbüminemi, total
serum kalsiyumunu, proteine bağlı komponenti azaltarak düşürür. Genel serum albümininde 1 gr/dl
azalmada total kalsiyum düzeyi 0.8 mg/dl azalır. Ancak paratiroid hormon eksikliği hipokalseminin
primer nedenidir. Kandaki düzeyi azaldığı zaman doğal olarak idrardaki miktarı da azalır.

16
Fizyopatolojik Değişimi
Hiperkalsiüri:
1. Hipertiroidizm: Tiroid hormonunun kemikte yaptığı değişiklikler sonucu idrar ve dışkıda
kalsiyum artar.
2. Hiperparatiroidizm: Kalsiyumun serum konsantrasyonu yükselir, idrarla kalsiyum atılışı
normalin üzerindedir.
3. Asidoz: Asidoz kalsiyum atılışını artırır. Bu nedenle renal tubuler asidozda fazla miktarda
baz, bu arada kalsiyum idrarla atılır.
4. Hipervitaminoz D: D vitamini fazla ise idrar kalsiyumun atılımı artar.
5. İdiyopatik hiperkalsiüri: Böbrek tubuluslarında kalsiyumun geri emilmesi azalmıştır.
6. Diğer nedenler: Osteoporoz, karsinom ve sarkomların kemik metastazları, Cushing
sendromu, ve akromegali gibi bazı hastalıklar.

Hipokalsiüri:
1. Hipoparatiroidizm: Hipokalsemiden dolayı kalsiyum atılışı azalmıştır. Serum kalsiyum
seviyesi 6,5-8,5 mg/dl’nin altındadır.
2. Vitamin D yetersizliği: Sindirim kanalından emilen kalsiyum miktarı azalmıştır.
3. Diğerleri: Bazı nefroz vakalarında ve alkaliden zengin beslenmede hipokalsiüriye
rastlanabilir.

Yararlanılan Kaynaklar:
1. Klinik Biyokimya Laboratuvarı El Kitabı. Prof.Dr. İdris Mehmetoğlu, 4. Baskı, Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul, 2007.
2. Klinik Biyokimya Laboratuvar Çalışmaları. Prof.Dr. Mutahhar Yenson. 6. Baskı, Beta Basın Yayın Dağıtım AŞ, İstanbul,
1986.
3. Tietz Textbook of Clinical Chemistry. Second Edition. Ed. Burtis CA, Ashwood ER, WB Saunders Company, , USA, 1994.
4. Klinik Tanıda Laboratuvar. İmren AH, Turan O. Beta Basın Yayın Dağ., İstanbul, 1985.

17

You might also like