Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 4

‘TERCÜMÂN-I AHVÂL’ MUKADDİMESİ1

İbrahim Şinâsî EFENDİ

Mâdâm ki bir hey’et-i ictimâ’iyyede yaşayan Madem ki bir sosyal toplulukta yaşayan halk
halk bunca vezâif-i kânûniyye ile mükellefdir, elbette bunca kanuni görevlerle sorumludur, elbette ki sözle ve
kâlen ve kalemen kendi vatanının menâfi’ine dâir kalemle kendi vatanının çıkarlarına dair fikirler
beyân-ı efkâr etmeği cümle-i hukuk-ı muktesebesinden belirtmeyi kazanılmış haklarından sayar. Eğer bu
addeyler. Eğer şu müdde‘âya bir sened-i müsbit iddiaya ispat edici bir senet aranılacak olursa maarif
aranılacak olsa, ma‘ârif kuvveti ile zihni açılmış olan kuvvetiyle zihni açılmış olan medenî milletlerin yalnız
milel-i mütemeddinenin yalnız politika gazetelerini politika gazetelerini göstermek yeterli olabilir.
göstermek kifâyet edebilir.
Bu mebhas Devlet-i Aliyye’ce dahi nev‘âmâ Bu konu Yüce Devlet’çe dahi bir bakıma
müeyyeddir ki Meclis-i Âlî-yi Tanzîmât’ın teşekkülü doğrulanmıştır ki, Tanzimat’ın Yüce Meclisi’nin
sırasında kavânîn ü nizâmâta müte‘allık levâyıhin teşekkülü sırasında kanunlara ve nizamlara ait
tahrîren arzolunması için umma me’zûniyyet-i layihaların yazılı olarak arz olunması için umuma resmi
resmiyye verilmişdi, hattâ hükûmet-i seniyyenin izin verilmişti. Hatta Yüksek Hükümet’in müsaadesi ile
müsâ‘adesi ile, dâhil-i memalik-i Osmâniyye’de teb’a- Osmanlı memleketleri dahilinde Müslüman olmayan
i gayr-i müslimenin kendi lisânları üzre hâlâ tebaanın kendi dilleri üzere hâlâ çıkardıkları jurnaller
çıkardıkları jurnaller bile, belki hukuklarından ziyadece bile, belki hukuklarından ziyadece serbesttir, fakat asıl
serbestdir, fakat asıl Osmânlı gazetelerinin bahsine Osmanlı gazetelerinin bahsine gelince, resmî olmayan
gelince, gayr-i resmî bir varakanın devâm üzre bir gazetenin devam üzere çıkarılmasında her nasılsa
çıkarılmasında her nasılsa şimdiye kadar millet-i şimdiye kadar hakim milletten hiçbir kimse zahmete
hâkimeden hiçbir kimse ihtiyâr-ı zahmet etmemişdir. katlanmamıştır. Hele şükürler olsun, devletin yüksek
Hele şükürler olsun, sâye-i adâlet-i seniyyede telâfî-i adaleti sayesinde, kaybın telafisine müyesser oldu.
mâfât müyesser oldu. Şöyle ki: Bu yolda bir Türkçe Şöyle ki: Bu yolda Türkçe bir gazetenin neşri
gazetenin neşri istid‘âsına dâir geçenlerde takdim dilekçesine dair geçenlerde takdim olunan yazının
olunan müzekkirenin meâlini musaddak Meclis-i mealini onaylayan Genel Eğitim Meclisi’nden verilen
Ma‘ârif-i Umûmiyye’den verilen mazbata üzerine, mazbata üzerine, Anlayışlı Vekillerin Özel Meclisi’nde
Meclis-i Hâss-ı Vükelâ-ı Fihâm’da dahi keyfiyet dahi keyfiyet beğenilince ve o konuda Padişah’ın yüce
istihsân ve ol bâbda müsâ‘ade-i seniyye-i cenâb-ı müsaadelerine şayan buyurulmuştur ve bundan başka
mülûkâne şâyân buyurulmuşdur ve bundan başka her her defa çıkarıldıkça bir nüshası layık olmadığı halde
def’a çıkarıldıkça bir nüshası, lâyık olmadığı hâlde Padişah’ın katına takdim olunmak hususu, Padişah’ın
huzur-ı hümâyûna takdim olunmak husûsunda irâde-i özel iradesini takiben şeref verici bir gelişme olmuştur.
mahsusa-i şâhâne te’âkuben şeref-efzâ-yı sudur Bu veçhile önceki ve sonraki öncekine üstün olarak
olmuşdur. Bu veçhile sâbık ve lâhık ve lâhık-ı sabıkına ortaya çıkan büyük teşviklere teşekkürün ifasında hal
fâik olarak zuhura gelen teşvîkât-ı celîlenin îfâ-yı dilimizden anlaşılan aczimizi umuma dahi ilan ederiz.
teşekküründe lisân-ı hâlimizden müstebân olan
Şimdi, bu gazete iç ve dış durumlardan seçilmiş
aczimizi, âcizâne umuma dahi i’lân ederiz.
bazı hadiseleri ve çeşitli bilgilerle diğer faydalı
İmdi işbu gazete ahvâl-i dâhiliyye ve maddelere dair bahisleri neşre ve beyana vasıta
hâriciyyeden müntehab bazı havâdisi ve ma’ârif-i olacağından dolayı, Tercümân-ı Ahvâl ünvanı ile
mütenevvi’a ile sâir mevadd-ı nâfi’aya dâir mebâhisi isimlendirilmesi uygun görüldü. Tanıma gerek
neşr ü beyâna vâsıta olacağından nâşî, Tercümân-ı olmadığı üzere, söz meramı ifade etmeye özgü bir
Ahvâl ünvânı ile tesmiye olunmak münasib görüldü. Allah vergisi olduğu gibi, insan aklının en güzel icadı
Ta’rîfe hâcet olmadığı üzre kelâm, ifâde-i merâm olan yazı dahi sözü kalemle tasvir eylemek sanatından
etmeğe mahsus bir mevhibe-i Kudret olduğu misullû, ibarettir; anlaşılmış bulunan bu gerçeğe dayanarak,
en güzel îcâd-ı akl-ı insânî olan kitâbet dahi kalemle umum halkın kolaylıkla anlayabileceği mertebede, işbu
tasvîr-i kelâm eylemek fenninden ibâretdir; bu itibâr-ı gazeteyi kaleme almak gerekli olduğu dahi yeri
hakikate mebni, giderek, umum halkın kolaylıkla gelmişken şimdiden hatırlatılır:
anlayabileceği mertebede işbu gazeteyi kaleme almak
mültezem olduğu dahi makâm münâsebeti ile şimdiden
ihtâr olunur. Akıl, kalp ve dil, Tanrı’nın bağışı değil mi?
Değil mi Tanrı’nın ihsânı akl ü kalb ü lisân İnsan, bu lütfu düşünmeli, şükretmeli ve zikretmelidir

Bu lütfu etmelidir fikr ü şükr ü zikr insan

1
İbrâhim Şinâsi Efendi, “Mukaddime”, Tercümân-ı Ahvâl, Nr. 1, 9 Teşrîn-i Evvel 1277 / 22 Ekim 1860; A.mlf.,
“Tercümân-ı Ahvâl Mukaddimesi”, Makaleler, Külliyât IV [Haz. Fevziye Abdullah Tansel], Dün-Bugün
Yayınevi, Ankara, 1960, s. 2.
Kelimeler ve Deyimler:

Hey’et-i ictimâ’î : Sosyal topluluk


Vazâif-i kânûniyye : Kanuni Görevler.
Mükellef : Yükümlü, sorumlu.
Kâlen ve kalemen : Sözle ve kalemle.
Menâfi’ : Menfaatler, çıkarlar.
Beyân-ı efkâr etmek : Fikirleri açıklamak.
Hukûk-ı müktesebe : Kazanılmış hukuk.
Müdde’a : İddia, iddia edilen şey.
Sened-i müsbit : İspat edici senet.
Milel-i mütemeddine : Medenî milletler.
Kifâyet etmek : Kafi olmak, yeterli olmak.
Mebhas : Konu.
Devlet-i Aliyye : Yüce Devlet, Osmanlı Devleti
Nev’amâ :
Mü’eyyed : Teyit edilmiş, doğrulanmış.
Kavânîn ü nizâmât : Kanunlar ve nizamlar.
Müte’allık : Ait, ilişkin.
Levâyıh : Layihalar.
Tahrîren : Yazılı olarak.
Me’zûniyyet-i resmiyye : Resmî izin.
Dâhil-i memalik-i Osmâniyye: Osmanlı memleketlerinin içi.
Teb’a-i gayr-i müslime : Müslüman olmayan tebaa.
Jurnal : Gazete.
Millet-i hâkime : Hakim millet, egemen millet, Osmanlı.
İhtiyâr-ı zahmet etmek : Zahmete katlanmak, zahmeti seçip katlanmak.
Telâfî-i mâfât : Kaybın telafisi.
Şeref-efzâyı sudur olmak: Şeref verici bir gelişme olmak.
Sâbık ve lâhık : Önceki ve sonraki.
Teşvîkât-ı celîle : Büyük teşvikler.
Müsteban olmak : Anlaşılmak.
Ahvâl-i dâhiliyye ve hâriciyye: İç ve dış haller, durumlar.
Müntehab : Seçilmiş.
Havâdis : Hadieseler, olaylar.
Ma’arif-i mütenevvi’a : Çeşitli bilgiler.
Mevadd-ı nâfi’a : Faydalı maddeler.
Nâşî : Dolayı, ötürü.
Tesmiye olunmak : İsimlendirilmek, adlandırılmak.
Misullû : Gibi.
Fenn : Sanat.
İhtâr : Hatırlatma.
Lutf : İyilik.
Zikr : Anma.
SORULAR

1-Bu Mukadime’de Şinâsî’nin toplum görüşünü belirten cümleleri gösteriniz ve açıklayınız.


2-Burada “medenî milletler”in hangi gazetelerinden, niçin söz ediliyor?
3-“Millet-i hâkime” sözü ile kimler anlatılmak isteniyor?
4-Gazete’ye neden ‘Tercümân-ı Ahvâl’ adı verilmiştir? Gazete niçin yayınlanacaktır?
5-Mukaddime’de söz ve yazı nasıl tanımlanıyor?
6-Bu yazıdaki ana ve yardımcı düşünceleri/fikirleri söyleyiniz.

You might also like