Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 5

BÜŞRA BUDAK

DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMENİ

İNANÇ

İNSAN ve DİN

DİN: Allah (c.c.) tarafından peygamberler aracılığıyla gönderilen, akıl sahiplerini kendi istek ve hür
iradeleriyle hayırlı olan şeylere sevk eden ilahî kurallar bütünü şeklinde tarif edilir.

İSLAM : Allah (c.c.) tarafından peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed’e (s.a.v) vahiy yolu ile
bildirilerek bütün insanlığa gönderilen son ve hak dindir.

UBUDİYYET: Kulluk, itaat, boyun eğme,ibadet etme. 2. Allah’ın (c.c.) rızasını elde edebilmek için
emirlerini içtenlikle yerine getirip yasaklarından kaçınmak.

ULUHİYYET: İlahlık, tanrılık, ibadet edilen varlık ve mabut. İslam’a göre uluhiyyet makamı sadece
Allah’a (c.c.) aittir.

ABİT: Kul olmak demektir.

MABUT: Yaratıcı, Tanrı, İlah, İbadet edilecek Yaratıcı

MABET: inanılan yaratıcıya ibadet edilen yer, mekan

HANİF: Allah’ın (c.c.) emrettiği doğru yola girip o istikamette yaşayan kişi. Hz. İbrahim’in dinine
verilen ismin adıdır.

Fıtrat: Doğuştan (yaratılıştan) gelen inanma duygusu, inanma iç güdüsü

**Her insan fıtrat üzere doğar

AYETLER:

❖ Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki
insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik
ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler.
❖ De ki: "Herkes kendi yaratılışına (fıtrat tarzına) göre davranır. Şu halde kimin daha doğru
yolda olduğunu Rabbin daha iyi bilir."

Ahsen-i Takvim: En güzel biçimde yaratılış.

Esfel-i Safilin : Aşağıların aşağısı

Eşref-i Mahlukat: Yaratılanların arasından en şerefli varlık insan seçilmiştir.

❖ Bu varlıklar içinde insanı ayrıcalıklı bir konumda yaratan Allah (c.c) bu durumu Şüphesiz biz
insanı en güzel biçimde yaratmışızdır. Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik. Ancak iman
edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlar başka; onlar için kesintisiz bir ödül vardır. (Tin
suresi, 4-6. Ayetler)

❖ Yine "Biz, gerçekten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık."(eşrefi mahlukat) (İsra 70)
ayetiyle de insanın üstün ve değerli bir varlık olarak yaratıldığı belirtilmektedir.
BÜŞRA BUDAK
DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMENİ
* Akıllı, irade sahibi, düşünen bir varlık olarak insan, kendisine bahşedilen bu özelliklerinden dolayı
Yaratıcısına ve diğer canlılara karşı sorumludur. Bu yüzden insanın vahye muhatap olmasındaki temel
etkenler insanın akıl ve irade sahibi olmasıdır.

* Evrendeki diğer varlıklar arasındaki yerini sorgulamalı ve bu dünyaya niçin gönderildiğinin farkına
varmalıdır.

İnsanın Doğası ve Din

* İnsanın yeme, içme gibi maddi ihtiyaçları yanında manevi ihtiyaçları da vardır.

* İhtiyaç durumlarında insanlar, bir yaratıcıya sığınma zorunluluğu hisseder.

* Allah'a inanma, bağlanma ve ona sığınma duygusu insanda doğuştan vardır.

Dinin İnsan Hayatındaki Yeri ve Önemi

* Din, hem birey hem de toplum için son derece önemli bir kurumdur.

* Din insanın inançlı, mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamasını ister.

* Din, insandan Yaratıcıya ve topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmesini, Allah'ın varlığına ve
birliğine inanmasını, ona ibadet etmesini ister.

İnanmanın Çeşitli Biçimleri

TEİZM: Tanrı’nın varlığıyla birlikte, O’nun yaratıcılığını, gerçek, şuurlu ve iradeli bir varlık olduğunu
kabul etmeye denir. İkiye ayrılır:

1) Tek Tanrıcılık (Monoteizm): Yaratıcının bir olduğu, eşi ve benzeri olmadığı inancına dayanır. Buna
“tevhid” inancı da denir. İslam dini bu tevhid inancının en mükemmelidir. İhlâs suresi tüm ayetleri ile
bunu vurgular. Hıristiyanlık, Yahudilik, Zerdüştlük, Sihizm, Sabiilik, Tengricilik de kısmen monoteist
inançlardan sayılır.

2) Çok Tanrıcılık (Politeizm): Birden çok tanrının varlığına inanan anlayıştır. Her tanrının ayrı görevi
vardır; ateş, su, toprak tanrısı gibi. Hinduizm (Hindistan), Şintoizm (Japonya) bu inanca örnek
dinlerdir. İslam’a göre bu “Şirk”tir yani yaratıcıya ortak koşmaktır. Allah’ın affetmeyeceği tek
durumdur. Kuran’da “Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka İlahlar olsaydı ikisinin de düzeni bozulurdu”
ayetiyle bu durum reddedilmektedir.

Tanrıtanımazlık (Ateizm): Tanrı’nın varlığını reddeden ve tanrı yokmuş gibi davranan inanca “ateizm”
denir. Her şeyi tesadüfe, sebeplere ve tabiata bağlayarak açıklamaya çalışır. Dinin insan ürünü
olduğunu savunur.

Deizm: Buna göre tanrı evreni yaratmış ama daha sonra ona müdahale etmemiştir. Sadece yaratama
sıfatını kabul ederler, peygamberler ve kitaplar da tanrının bir müdahalesi olduğu için onları da
dolayısıyla da tüm dini sistemleri de reddederler.

Materyalizm: Her şeyi beş duyu organına indirgeyerek maddi olmayan şeyleri reddetme durumu
vardır. Dolayısıyla dinin manevi yönü olduğundan onu da reddederler. “Maddecilik” de denilebilir.
BÜŞRA BUDAK
DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMENİ
Pozitivizm: Her şeyi akılla açıklamaya çalışır, deney ve gözlem yoluyla elde edilen bilimsel bilgiyi tek
gerçeklik olarak görürler. Dini ve metafiziği bilimim önünde engel sayarlar. Buna “Akılcılık” da
denilebilir.

Sekülarizm: Dünyevileşmek olarak da bilinir. Dini ve inançları günlük hayata karıştırmayı reddederler.

Satanizm: Kötülüğün simgesi olan şeytanı tanrı olarak kabul ederler. İlk başta Hıristiyanlığa karşı olsa
da aslında tüm dini değerlere bir başkaldırıştır. İnsanı özgürleştirmek ve her türlü zevki almasına
olanak sağlamak için tanrıya bir isyandır. Bazı canlıların kanlarını akıtmayı da bir görev olarak bilirler.

İMAN -TASDİK İLİŞKİSİ (KALP İLE TASDİK)

TASDİK: ’’Onaylama ve doğrulama’’ anlamına gelir.

➢ İmanın esası ,inanılacak şeyi kalbin tasdik etmesidir.

➢ Bir kişi inandığını diliyle söylemiş olsa bile, kalbiyle bunu tasdik etmiyorsa iman etmiş (mü’min)
sayılmaz. Buna karşılık kalbiyle tasdik edip inandığı halde, bir engel ya da korku nedeniyle dili ile
inancını açıklamayan kimse mü’min sayılır. (Ammar b.Yasir hikayesi)

➢ ‘’Kim iman ettikten sonra Allah’ı inkar ederse-kalbi iman dolu olduğu halde inkâra zorlanan başka -
ve kim kalbini kâfirliğe açarsa ,işte Allah’ın gazabı bunlaradır…’’(Nahl suresi,106. Ayet)

➢ Usame bin zeyd(ra) savaşta bir müşriği öldürmek için yere yatırmıştı. Müşrik o anda kelime-i
şehadet getirdi. Ancak Usame onu yine de öldürdü. Olayı peygamberimiz duyunca çok sinirlendi.
Hz.Usame ‘’Ey Allah’ın Resulü o inandığı için değil korktuğu için şehadet getirdi.’’ deyince
Peygamberimiz ’’Ne biliyorsun? kalbini mi açıp baktın’’ dedi.

İMAN-İKRAR İLİŞKİSİ (DİL İLE İKRAR)

İKRAR: Sözlük anlamı ‘’bir şeyi saklamadan açıkça söylemek ve bildirmek’’ demektir.

• Kişinin kalben inandığı şeyleri dili ile açıkça söylemesine ikrar denir.

• İmanın temeli kalp ile tasdiktir. Ancak bir toplum içinde yaşayan bireyin Müslüman veya Mümin
olarak nitelendirilmesi, kestiğinin yenilebilmesi, cenazesinin kılınabilmesi vb şeyler için kalbindekini
dil ile söylemelidir.

• İkrar, imanın bir parçası olmayıp bireyin dünyadaki konumunu belirleyen bir şeydir.

• İmanda ikrar çok önemlidir. Hz. Peygamber bu önemi, şu hadisiyle vurgulamıştır. ‘’Kalbinde buğday
,arpa ve zerre ölçüsü iman olduğu halde Allah’tan başka tanrı yoktur. Muhammed O’nun elçisidir
diyen kimse cehennemden çıkarılır.’’(Hadis-i Şerif)
BÜŞRA BUDAK
DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMENİ
TASDİK VE İNKAR BAKIMINDAN İNSANLAR

1.Mümin Kur’an’ın bütün sure ve ayetlerinin Allah tarafından Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiş
vahiyler olduğunu kuşkusuz bir şekilde benimseyip kabul eden kişiye denir..

2. Kâfir: Hz. Peygamberi ve onun Allah’tan (c.c) getirdiği kesinlikle sabit olan şeyleri yalanlayan,
tevatür yoluyla bize ulaşmış bulunan hükümlerden birini ya da birkaçını inkâr eden kişiye denir.

AYETLER

**Allah Katından yanlarında olan (Tevrat)ı doğrulayan bir kitap geldiği zaman, -ki bundan önce inkar
edenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip-tanıdıkları gelince, onu inkar ettiler. Artık Allah'ın laneti
kafirlerin üzerinedir.

**Şüphesiz, inkar edip kafir olarak ölenler, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti bunların
üzerinedir.

3.Müşrik: Yüce Allah ile kendisi arasına aracı koyan ya da birden fazla Tanrıya ortak koşan insana
denir.

Şirk : Zatında, sıfatlarında, fiillerinde, yaratma ve emretme konularında Allah’a (c.c.) başka bir varlığı
denk görmeye denir.

Tevhit: Peygamberler, insanları Allah’ın (c.c.) tek olduğu, eşi, benzeri ve ortağı olmadığı gerçeğine
yani inancına davet etmişlerdir.

AYETLER

** Allah’a ibadet edin, hiçbir şeyi O’na ortak koşmayın. Anne babaya, yakın akrabaya, yetimlere,
miskinlere/ihtiyaç sahibi yoksullara, akrabanız olan komşuya, akraba olmayan komşuya, yanınızda
olan arkadaşa, yolda kalmışa ve ellerinizin altında bulunanlara (köle ve cariyelere) iyilik yapın.
Şüphesiz ki Allah, kibirli ve böbürlenen kimseleri sevmez. (4/Nîsa 36)

** Şüphesiz ki Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun (şirkin) dışında kalanları dilediğine
bağışlar. Kim de Allah’a şirk koşarsa (geri dönüşü zor) uzak bir sapıtmayla sapıtmış olur. (4/Nîsa 116)

4. Münâfık: İnanılması gereken İslâmî esaslara kalbi ile inanmayan ve tasdik etmeyen fakat, sırf
mü’minleri kandırmak için, sözle inandığını söyleyenlere “münâfık” adı verilir. İki yüzlü, içi dışı bir
olmayan kimse anlamında da kullanılır.

RİYA: Gösteriş amacıyla yapılan iki yüzlü samimiyetsiz davranışlardır.

AYETLER

**İnsanlardan öyleleri vardır ki: "Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" derler; oysa inanmış
değillerdir.

**(Sözde) Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda
değiller.
BÜŞRA BUDAK
DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMENİ
**Ve (yine) kendilerine: "İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin" denildiğinde: "Düşük akıllıların
iman ettiği gibi mi iman edelim?" derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama
bilmezler.

**İman edenlerle karşılaştıkları zaman: "İman ettik" derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise,
derler ki: "Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz."

İMANIN ÇEŞİTLERİ

İman: Allah’ın (c.c.) bir ve tek olduğuna ihlasla (samimiyetle) inanıp Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
peygamberliğini kabul etmek, onun Kur’an-ı Kerim aracılığıyla getirdiklerine inanmak ve bunlara
teslim olmaktır.

İslam inanç esaslarının özellikleri:

✓ İslam’ın inanç esasları sade, açık ve anlaşılabilir mahiyettedir.

✓ İslam’ın temel kaynaklarında açık bir şekilde ortaya konulan inanç esasları dogmatik değildir.
Çünkü dogma; belli bir konuda insanlar tarafından ileri sürülen bir görüşün sorgulanamaz bir
gerçek olarak kabul edilmesidir. Dogmalarda insanlar veya belirli kurumlar tarafından
belirlenen düşünce ve kabullerin başka insanlara dayatılması söz konusudur. Oysa İslam inanç
esasları insan ürünü değil, vahiy kaynaklıdır. İnanan insanlar baskı ve zorlama altında
olmaksızın dine gönülden bağlanırlar.
✓ Aklı ve iradesi sağlıklı işleyen her insan İslam inanç esaslarını kavramak ve kabul etmek için
kimsenin aracılığına ihtiyaç duymaz.

✓ İslam inanç esaslarının benimsenmesinde kişilerin hür iradeleri ve tercihleri gerekir. Baskı ve
zorlama ile bir kimsenin mümin olması İslam’ın özüne aykırıdır.

Taklidi iman: Atalarımızdan ve çevremizden gördüğümüz araştırmadan kabul ettiğimiz inanma


biçimidir. Bir nevi kişinin İslam toplumunda doğup büyümüş olmasının tabii sonucu olarak oluşan
imandır. İslam ulemasının çoğunluğunun görüşüne göre bu tür bir iman geçerlidir.

Tahkiki iman: Araştırmaya ve sorgulamaya dayalı iman çeşididir. İmanı, akli ve dini delillerle
güçlendirerek, “taklit” seviyesinden “tahkik” seviyesine çıkarmak gerekir.

İcmali iman: İnanılacak şeylere toplu olarak inanmaktır. Allah’ın elçisini tasdik etmek, getirdiği
hükümleri de tasdik etmek demektir. İnanılacak şeyler ayrı ayrı söylenmediğinden dolayı bu imana
icmâlî (toptan) iman denmektedir.

ÖRN: Kelime-i şehadet

Tafsili İman: İnanılacak şeylere bütün detaylarıyla geniş bir şekilde inanmak. tafsîlî iman ile
müslümanın imanı yücelir, olgunlaşır, sağlam temeller üzerine oturur. Bir insanın, Allah'ı ve O'ndan
geleni gönülden tasdik ettikten sonra, Hz. Peygamber'in açıkladığı buyruk ve yasakları bütünüyle, farzı
farz, haramı haram bilerek öğrenmesi, kabullenmesi ve uygulaması gerekir.

Örn: İmanın esasları

You might also like