Professional Documents
Culture Documents
HSÇ Gazete Sayı 04-2 - 230608 - 235010
HSÇ Gazete Sayı 04-2 - 230608 - 235010
HSÇ GAZETE
'''İNANMAYACAKSINIZ AMA, CİDDEN GAZETE!''
VE
ÇOK DAHA
FAZLASI!
EDEBİYAT, HABER, ZEKA VE EDEBİYATIN BÜYÜLÜ
ÇOK DAHA FAZLA DÜNYASINA SİZİ
İÇERİĞİMİZLE KARŞINIZDAYIZ. DAVET EDİYORUZ...
ÖNCEKİ
SONRAKİ
İÇİNDEKİLER
SUNUŞ 1
Kasım Buğday
Alptekin Yılmaz
Genel Yayın Koordinatörü, Edebiyat Okul Müdürü
Öğretmeni Öncelikle, bu gazetede başarıyla çalışmış ve
içerik vermiş tüm ekip arkadaşlarımı tebrik
etmek isterim. Hepsi kıymetli vakitlerinden
zaman ayırarak özenle çalışmışlardır. Gerek
kalite, gerek hız ve yetkinlik açısından son
derece başarılı ürünler vermişlerdir. Okuldan
ve çevreden oldukça büyük destek alan HSÇ
gazete, bu ekip ve siz okurlar sayesinde dört
sayısını tamamlamış bulunmaktadır. Genel
Yayın Koordinatörümüz, edebiyat
öğretmenimiz Kasım Buğday'a desteği ve
düzenli yönetimi için de teşekkür borçluyuz.
Umuyorum ki sizler ve bizler, HSÇ gazetenin
varlığını devam ettireceğiz.
Nehir Oğuz
Editör
1
KÖSTEKLİ SAAT
Senelerdir saatçilik yapıyordu. Zihnindeki düşüncelerin beynini doldurması gibi onlarca saat, dükkanını dolduruyordu. Bunu
seviyordu. Saatleri seviyordu. Tik tak ,tik tak, tik tak… Zamana açıklama yapmaya gerek yoktu. Zaman akar ve olacak olan olur,
su yolunu bulur.
Çay sıcaktır. Bir yudum alırsınız. Şekeri unuttuğunuzu fark eder ve mutfağa gidersiniz. Biraz da orada vakit geçirir ve
döndüğünüzde çay soğumuştur. Kimdir çayı soğutan? Zaman.
Zamanın kıymetini bilmeyene o da değer vermez, öfkesini derideki kırışıklıklarla ve saçlardaki aklarla gösterir. Raif Usta’ya da
uğramıştı zamanın öfkesi ama ona karşı olan bir lodos öfkesiydi. Rüzgarı var soğuğu yok. Tabi o kadar da olsun. Sonuçta Raif
Usta hayatını saatlere, baba yadigarı mesleğine adamıştı.Dükkandaki duvarlar, masalar saatlerle doluydu. İrili ufaklı, uzun-
kısa, yuvarlak-kare bir sürü saat… Müşterinin geldiğini haber veren kapının üstündeki minik kırmızı zildi: Çilink, çilink…
Raif Usta başını kaldırdı. Zayıf uzun boylu bir beyefendi girdi içeriye. Acelesi var gibiydi. Uzun kahverengi paltosu ve siyah
çerçeveli gözlükleri onu diğer insanlardan ayırıyordu. Dışarıda çiseleyen yağmurun siyah kıvırcık saçlarında bıraktığı parlaklık
ve ıslaklık uzun süre yürüdüğüne işaret ediyordu. Müşteri, dükkanın bir süre önceki sessizliğine tezat olacak şekilde hararetle
anlatmaya başladı:
--Ah beyefendi, bir bilseniz başıma neler geldi. Büyük büyük babamdan yadigar, gözümün nuru biricik köstekli saatim daha
bu sabah çalışıyordu. İşe gitmeden önce her sabah yaptığım gibi saate bakıp öyle çıkacaktım kapıdan. Bir de ne göreyim?
Yıllardır tıkır tıkır işleyen köstekli saatim çalışmıyordu. Şimdi siz soracaksınız bu devirde köstekli saat mi kaldı diye ama aile
yadigârı, anlayınız lütfen! Rica etsem bir bakar mısınız? Benim için çok mühim, çok!..
--Tabi efendim tabi. Ben hemencecik tamir ederim. Eskisinden bile güzel olur.
--Sağ olun efendim. Şimdi acele edip işe yetişmem gerekiyor. Akşamüzeri uğrar alırım.
İyi günler.
--İyi günler…
Tez canlı müşterinin dışarı çıkmasıyla dükkan eski sakinliğine geri döndü. Raif Usta saati daha iyi görmek için boynunda asılı
duran yakın gözlüğünü taktı. Siyah dikdörtgen kutunun içindeki saate bir an önce yardım etmek istiyordu. Kapağı kaldırdı.
İncitmek istemiyormuşçasına dokundu. Sanki saat cam ve metalden değil de en ufak darbede kırılacak bir mücevherden
yapılmıştı. Baktı uzun uzun. Belli, çok şey görmüş geçirmişti.
Yuvarlağın etrafında okumanın imkansız olduğu bir yazı vardı. Raif Usta saati yattığı yerden çıkardı. Kapağı açtı. Açar açmaz
gözleri büyüdü, büyüdü. Saat saate benzerdi ama sol taraftaki çekmecesinde duran dedesinden kalma köstekli saate bu
kadar mı benzerdi… Artık bu saati tamir etmek şart olmuştu. Sadece bu telaşlı ve saatsever müşterisi için yapmayacaktı bunu.
Kendisi için de yapacaktı. İşe koyuldu.
Mesleğini seviyordu. Saatlerle içli dışlı olmak ona zamanın değerini hatırlatıyordu. Ya da hayatın avuçlarının arasından akıp
gittiğini… O bile zamanın bu kadar hızlı geçtiğine şaşırıyorsa diğer insanları kabahatli bulmamak lazımdı. Gün doğuyor ve
akşam oluyor. Günler, aylar, yıllar geçiyor. İnsanlar değişiyor, sokaklar değişiyor. Çok değil, kısa geçmişte köstekli saat
kullanan insanların torunları saate telefondan bakıyor. Bu da zamanın büyüsü olsa gerek…
Raif usta o güne kadar öğrendiği bütün bilgisini kullanmasına rağmen saati çalıştıramadı. Her şey gibi bu güzel köstekli
saatin de bir ömrü vardı ve tükenmişti. Bir süre oturdu ve düşündü. Raif Usta saati güzelce temizledi ve sol taraftaki
çekmeceye koydu. Yine aynı çekmeceden müşterisininkiyle aynı kendi köstekli saatini çıkardı. Kapağını açtı ve kulağını
dayadı. Tik tak, tik tak… Onu belki de son duyuşu olduğunu bilerek dinledi. Kapattı ve siyah kutunun içine koydu. Müşteriyi
beklemeye başladı.
Raif Usta’nın dükkanda düşünmek için bol bol vakti oluyordu. Düşündü: Zaman her şeyin ilacı derler. Kısmen doğrudur.
Zaman, bazen zehir bazen panzehir ,bazen doğum bazen ölüm, hüzünlü sonların mutlu başlangıcı, mutlu başlangıçların
hüzünlü sonudur. Her türlü talihsizliği yaşamış yani zamanın sillesini yemiş bahtsız insanlar en güçlü karakteri olanlardır.
Kapı zilinin tiz sesiyle irkildi Raif Usta. Sabahki tez canlı müşteri girdi dükkana. Kutuyu gördü. Aldı, açtı, saate baktı. Saati
çalışıyordu. Gözleri parladı. Sordu:
--Borcum ne kadar?
Raif Usta ayakta ve dimdik:
--Borcunuz yok efendim. Bu sefer benden olsun.
Müşteri şaşırsa da gülümsedi, gitti ve gözden kayboldu. Raif Usta duygulandı, gözleri yaşardı. Olsun, zamanla geçerdi.
2
Hatay İzlenimleri
Ev kalmamış girilecek
Dost kalmamış görülecek
Yardım diye verilecek
Birkaç arşın beze kalmış
Tacettin Çetin
3
FARELER VE
İNSANLAR
KİTAP ETKİNLİĞİ
Hikaye George Milton ve Lennie Small isimli ana karakterlerimizin
bulundukları çiftlikten kovulmaları ve yeni bir çiftliğe gitmeleriyle
başlar. Lennie iri ve çok güçlü olmasına rağmen akli dengesi
yerinde değildir. George ise tam tersi olarak ufak tefek ama kendisi
ve Lennie’nin yaşamını idame ettirebilecek kadar zekidir. Yumuşak
şeylere dokunma takıntısı olan Lennie yanlışlıkla çiftlik sahibinin
oğlu olan Curley’nin karısını öldürür. Curley ve diğer çiftlik çalışanları
Büyük Buhran zamanında işçi olan
Lennie’nin peşine düşer. Lennie’nin vahşice katledilmesine içi el
vermeyen George, Lennie’yi kendi sakinleştirip kafasına sıkarak iki arkadaşın öyküsü....
öldürür.
Beni şimdiden geliştiren bir etkinlik olduğunu söyleyebilirim. Farklı görüşleri dinlemek, insanların benim hakkımda ne
düşündüklerini umursamadan fikirlerimi belirtebilmek çok hoşuma gitti. Ben fikirlerimi anlatmayı severim fakat bu konuda
biraz zorlanıyorum. Özellikle farklı insanlara anlatırken zorlanıyorum. Bu durumu bu etkinlikle yakın zamanda aşacağıma
inanıyorum. Her insan farklı bir dünyadır. Yaşanmışlıklarımız ve kişilik özelliklerimiz farklı olduğu için yaşanan olaylara karşı
hepimiz aynı şekilde tepki vermiyoruz. Bunu etkinlikte çok net bir şekilde fark ettim. Bazen öyle bir durum oluyordu ki çok
basit bir soruda bile çok fazla fikir ayrılıklarıyla karşılaşıyorduk. Herkesin fikirleri aynı olmak zorunda değildir. Umarım bir
gün herkes bunun farkına varır. Etkinlikteki arkadaşlarımla bu etkinliğe katılmaktan çok büyük keyif aldım. Umarım daha
birçok güzel sohbetimiz olur.
Kitap beni her yönden oldukça şaşırtan bir kitaptı. Klasik kitaplara karşı hepimizin küçük de olsa bir önyargısı vardır.
Klasikler bazen çok boğucu ve ağır olabiliyor. Fakat bu kitap kesinlikle tüm önyargılarımı kıran, çok akıcı bir dille yazılmış,
sıkıcı betimlemeleri olmayan, konusu ve sonuyla birlikte müthiş bir kitaptı. Klasiklere yeni başlayan insanlara öneri olarak
bu kitap söylenebilir. Herkesin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Hele kitabın sonu… Eğer bir kitabın
sonunda şok olmak istiyorsanız kesinlikle okuyun. Sonu çok güzeldi, hepimizi fikir ayrılığına düşürmeyi başardı. Çok
etkileyiciydi. Ayrıca kitapta ara ara eşitsizliğe karşı sistem eleştirileri de vardı. Dikkatli okunursa aslında verilmek istenen çok
önemli mesajları da vardı ve bu mesajlar o kadar güzel bir şekilde aralara sıkıştırılmıştı ki... Ben kitabı çok beğendim.
Okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
MİRAY ÇELEBİ 10/C
Ben bu etkinliğin çok faydalı ve eğlenceli olduğunu düşünüyorum. Çünkü farklı görüşleri bir arada görmek ve bu
görüşler üzerinden tartışmak hem bakış açımızın genişlemesini sağlıyor hem de empati yeteneğimizi güçlendiriyor.
Ayrıca okuduğumuz kitapta fark edemediğimiz detayları başka arkadaşlarımız fark edebiliyor ve bu sayede kitaba karşı
olan düşüncelerimiz de değişebiliyor. Son olarak da bu etkinliğin aynı zamanda nasıl kitap okumamız gerektiğini bize
öğrettiğini düşünüyorum
Kitap dramatik ve bize hayatın gerçeklerini gösteren bir kitaptı. Sonu tahmin edilemeyecek bir son değildi. Kitabı
okurken bu sonun geleceğini anlamıştım. Ama o sonu okuyana kadar öyle olmasını istememiştim.
Kitapta birbiri ile fiziksel ve kişiliksel anlamda zıt iki karakterin yaşama çabasını okuyoruz. Ancak bazen işler çığrından
çıkabiliyor. İsteyerek ya da istemeyerek yaptığımız yanlışların karşılığını mutlaka aldığımızı bu kitapta görüyoruz.
Hatta bu karşılığı bazen en yakınımızdakinden bile alabiliyoruz.
Kitabın son sayfalarını okurken gelişen olaylar beni ; kurduğumuz hayallerin, bu hayalleri kurduğumuz kişi veya
kişilerin hayatımızdan çıkması durumunda asla gerçekleşemeyeceğini çünkü hayallerin kurduğumuz kişilere özel
olduğunu düşünmeye itti.
Kitabın başından beri düşündüğüm ve sırf bu yüzden sürekli sinirlendiğim bir diğer konu ise gelişen olayların hiç
kimsenin birbiriyle konuşup anlaşmamasından kaynaklı olarak gelişmesi. (insanların birbiriyle İletişim kurması önemli!!
Doğru iletişimin kurulmaması birçok kötü sonuca neden olabiliyor. Bu kitapta da bunu açık bir şekilde görüyoruz.)
kitap çok anlamlıydı
4 HÜMEYRA DOKUCU 10/C
Bu etkinlikte okuduğum bir kitap hakkındaki fikirlerimi
belirtmek ve başka fikirleri dinlemek çok güzeldi ve bana Benim için çok yararlı oldu. Hem kitapların insanların
birçok şey kattı. Sonraki kitap hakkında konuşmayı da düşüncelerindeki etkilerini görmüş oldum, hem de farklı
dört gözle bekliyorum. insanların farklı görüşleri olduğunu ve bu görüşlerin de çok
Her zaman dram kitapları daha çok hoşuma gitmişti değerli olduğunu bir kez daha anladım.
çünkü daha çok bağlanabiliyorum. Bu kitapta da kitaptaki Çok okuduğum bir tür olmamasına rağmen beni çok
karakterler ve yazarın yazım dili sayesinde bitirdikten etkiledi. Kendimi kitabın içinde hissetmeye çalıştım, olaylara
sonra uzun uzun düşünme fırsatı buldum. Sadece bazı karakterlerin perspektifinden bakmaya çalıştım. Kitabın
karakterlerin duygularına, düşüncelerine daha fazla yer sonunda çok ağladım, hiç oluşmamış hayallere üzüldüm,
insanlara üzüldüm. Beni çok duygusallaştırdı.
verilmeliydi bence. Onun dışında herkese önerebileceğim
AZRA NİL DAĞ 10/A
güzel bir kitap.
ZEYNEP BAŞARAN 10/C
Etkinliğimiz ne kadar bir kitap etkinliği olsa da kitap
Kitap etkinliğinin özellikle bizim için geliştirici ve tek bir hakkında sohbetimizin yanı sıra bir çok fikir tartışması da
konu üzerine odaklanmamızı arttırıcı olduğunu yaptık. Bazı konularda fikir sahibi olmamızı ve fikrimizi
düşünüyorum. Bir kitabı derinlemesine inceleyerek ve bunu özgürce belirtmemizi sağlayan yararlı bir etkinliklikti. En çok
paylaşarak belki de hiç fark edemediğimiz yerleri görüp, fikir çatışmalarımızdan hoşlandığımı söyleyebilirim. Bir çok
yeniden okuyoruz. O kitabın anlamı ve hissettirdiği şeyler insan ve bu insanların sahip olduğu farklı düşünceler vardı.
değişiyor. Ve içinde bulunması epey keyif verici bir ortamdı.
Fareler ve insanlar kısa olmasına rağmen ince Kitap benim için normalde tercih etmeyeceğim kadar
detaylarıyla hikayeyi uzun süre tekrar tekrar okumanıza dramatikti. İlk bitirdiğimde göz yaşlarına boğulmuştum.
neden olacak bir kitap. Farklılıkların, zıtlıkların işlenişi ve en Büyük buhran döneminde değer görmeye ihtiyacı olan işçi
sonunda farklı olanın elenmesi usulü iliklerinize kadar sınıfını anlatmış, empati kurabilmemize katkı sağladığını
hissettiriliyor, kendinizi orada görmeden edemiyorsunuz. düşünüyorum.
NEHİR OĞUZ 11/C ELİF AYDOĞAN 11/C
İLGİNÇ KELİMELERLE
Edebi Sözlük
Aforizma: Aforizm. Çeşitli konulardaki düşünceleri, Süveyda: Kalbin ortasında, gizli günahların saklı olduğu sanılan
çarpıcı, kimi zaman mizahi şekilde ifade eden kısa, siyah beneğe denmektedir. Kalpte oluşan günahlar siyah
yoğun, söyleyeni belli olmayan özlü sözlerdir.Batı'ya noktalara benzetilir ve bu siyah noktalara ait bilinmezlik
has bir söyleyiş biçimidir aforizma.Bizdeki vecizeye makamına süveyda anlamı verilmektedir. Kalpteki basiret ve
benzer ancak biraz daha uzundur ve idrak merkezidir, ilahi aşın tecelli ettiği yerdir. İsim olarak
felsefidir.Aforizmalarda ileri sürülen fikirler, daha
kullanılır. Aşk dahil en gizli saklı konuların saklandığı yerdir.
ziyade, başkalarının kabulünü beklemeyen yazarın
öznel kanaatleridir.
Acar: Dilimize Arapçadan geçmiş olan Acar kelimesi ' acer''
Edebiyatımızın batılılaşma döneminde, Batı'daki sözcüğünden türetilmiştir. Acer, cevval, atılgan ve girişken
örneklerinden etkilenen, esinlenen kimi anlamına gelirken, acar kelimesi de cesur, kuvvetli ve kendine
ediplerimiz aforizma benzeri denemeler yazmıştır. güvenen demektir.
En ünlüsü ise Cenap Şehabettin'in ''Tiryaki Sözleri''
dir. Bugün gazete ver dergilerde revaçta olan duvar Namütenahi: Ucu bucağı olmayan, sonsuz, sınırsız. Bitişi
yazıları bir bakıma aforizmaların sulandırılmış olmayan şeyler için kullandığımız, Arapça-Farsça kökenli bir
halidir. ''İnsanın belli başlı iki günahı vardır,
niteleyici sözcük. Arapça olan ' mütenehi'' sözcüğüne Farsça ' na
öbürleri bunlardan çıkar. Sabırsızlık ve tembellik.
' eki getirilerek olumsuzluk anlamı katılmıştır. Mütenehi, nihayet
Sabırsız oldukları için Cennet'ten kovuldular,
ile akrabadır. Nihayet; sona ermek, bitmek demektir. Namütenahi
tembelliklerinden geri dönemiyorlar.'' (Franz
Kafka) ölümsüzlük anlamına da gelmektedir.
5
ARTHUR SCHOPENHAUER
Schopenhauer Alman asıllı yazar ve filozoftur.
Schopenhauer, Kant ve Goethe hayranı, Hegel'in baş
düşmanı, Nietzsche'nin ilk akıl hocası olan filozoftur.
Birçok kişi pesimist bir filozof olduğunu söylemesine
rağmen hayatı ve dünyayı gerçekçi bir şekilde
değerlendirdiğini söyleyenler de vardır. Felsefesinin
bazı kısımlarını anlatabildiğim kadar anlatmaya
çalışacağım. Yanlış yazdığımı düşündüğünüz yerler
olursa lütfen geri bildirimlerinizi esirgemeyin.
Bence bir filozofun felsefesini anlayabilmek için yaşadıklarını ve etkilendiği olayları bilmekte fayda
vardır. O yüzden ilk hayatı ile başlayacağım.
Hayatı:
Arthur Schopenhauer, Henrich Floris Schopenhauer adında soylu bir
tüccar babanın ve Johanna Schopenhauer adında -ileride beğenilen
bir yazar ve romancı olacak- bir annenin oğlu olarak 22 Şubat
1788’de Danzig’de dünyaya gelmiştir. Schopenhauer ailesi
Polonya’nın bölünmesiyle özerkliğini kaybeden Danzig’i 1793’te terk
eder ve Hamburg’a taşınır.
Babası Schopenhauer’ı kendisinin varisi olarak görür ve onu bir tüccar olarak yetiştirmek ister.
Schopenhauer 1799’da Dr. Runge özel ticaret okuluna kaydolur. Bu okulda akademik hayata olan ilgisini
fark eder ve tüccar değil, âlim olmak istediğine karar verir. Babası Schopenhauer’ı zorlamak istemese de
gönlü tüccar olmasından yanadır. Tercihine karışmaz fakat bazı fırsatlar sunarak tüccarlığı cazip
göstermeye çalışır. Tüccar olmayı seçtiği takdirde Avrupa seyahatlerinde onu yanına alacaklarını söyler.
Schopenhauer âlim olmayı istemesine rağmen ailesiyle Avrupa seyahatine gitmeyi tercih eder. Daha sonra
bu seçiminden pişman olacaktır.
1804’te seyahatten dönüp Danzig’de bir şirkette ticaret eğitimi stajyerliği yapar. 1805’te Hamburg’a geri
dönüp başka bir şirkette çalışmaya devam eder. Babası bu yıllarda psikolojik rahatsızlıklar geçirmektedir.
20 Nisan 1805’te açıklığa kavuşamayan bir nedenle babası vefat eder. İntihar ettiği de rivayet edilir.
Babasının ölümünden sonra Schopenhauer duygusal anlamda çöker.
Schopenhauer babasının yasını tutarken annesi Johanna aile işlerini kapatarak Hamburg’dan
Weimar’a taşınır. Schopenhauer Hamburg’da yalnız kalır.
Babasının ölümünün ardından ticaret işini bırakan Schopenhauer yüksek liseye başlar. Hocasını sert bir
şekilde eleştirdiği için buradan ayrılır ve 1809 yılında Göttingen Üniversitesi’nde tıp okumaya başlar.
Sonra felsefeye yönelir ve Berlin Üniversitesi’nde felsefe eğitimi görür. “Yeter Sebep İlkesinin Dört Farklı
Kökü Üzerine” adlı çalışmasıyla doktora derecesini alır. İlk okuyucularından biri de annesinin sanatçı
çevresi sayesinde tanıştığı Johann Wolfgang von Goethe’dir.
6
Schopenhauer bir süre annesinin yanına gidip
onun sanatçı çevresiyle ilişki kurduysa da
annesiyle anlaşamadığı için buradan ayrılır.
Annesinin 1807 yılında Schopenhauer’e yazdığı
mektup bunun en açık delilidir. “(…) Hiç kimse
özellikle senin gibi önemsiz biri tarafından zorla
aydınlatılmak ve geliştirilmek istemeyeceği gibi, hiç
kimse senin gibi birçok zayıflığı olan bir kişi Schopenhauer'un annesi
tarafından azarlanmayı, zerre kadar bile
terslenmeyi, hele hikmetli bir tonda, bu iş bundan
dolayı böyledir şeklinde hiçbir itiraz kabul etmeden
yapılan konuşmaları anlayışla karşılayamaz.(…)”
Felsefesi:
Schopenhauer’ın felsefesinde iki husus dikkat çeker. İlki dünyanın ‘kör bir isteme’nin eseri
olduğu düşüncesidir. Burada ‘istenç’ dediğimiz kavram çıkar karşımıza.
Diğeri ise birçok filozofun öne sürdüğü “Hayatın nihai amacı mutluluktur.” fikrine karşı onun,
hayatın mutluluk gibi bir amacının olamayacağı, bunun en büyük yanılgılarımızdan biri olduğu
düşüncesidir.
Schopenhauer İsteme olarak Dünyayı, olan her şeyin nedeni olan kör bir kuvvet olarak
tanımladı. Tüm gerçeklik gibi insan da bu anlamsız kuvvetin parçasıdır.
Schopenhauer, görünen dünyanın ardında yatan esas gerçekliğin İstenç (irade) olduğunu ileri
sürmüştür. Ona göre tasarladığımız nesnelerin ötesinde kalan, bizim iç dünyamızda bulunan
şey istemedir. İsteme bir şeyin var olmasını sağlayan, varlığı varlık yapan ve varlığı mümkün
kılan şeydir aslında.
Aklımız, zihnimiz yalnızca istemenin kırbacının şaklamalarıyla oradan oraya sürüklenen bir
ayakçıdır. Gelip geçen insan ırkları onun yalnızca hizmetçisidir.
7
Schopenhauer istemenin tamamıyla karşılanmasının mümkün olmadığını ve
karşılayamamanın acı verdiğini söyler. Ona göre istemeye direnç göstermek acıdan biraz daha
uzaklaşmaktır. Fark edersiniz ki biraz daha dedim çünkü acıdan tamamıyla uzak bir yaşam
Schopehauer’a göre mümkün değildir. Bu fikir onu Hinduizm, Budizm gibi dünyevi bir
yaşamdan el çekmeyi ve bir keşiş gibi yaşamayı, mutluluğumuzu olabildiğince artırmayı değil,
acılarımızı olabildiğince azaltmayı öneren bir yaşam şeklini düşünmeye yöneltmiştir.
‘’İnsan, sürekli gereksinim ihtiyacı olan bir varlıktır. Bu gereksinimlerini yoğun çabalar
harcayarak bir şekilde gidermeye çalışır. Bunları giderdikten kısa bir süre sonra tekrar bir
gereksinim zuhur eder. İnsan; bir ömür, bu gereksinimleri karşılamak için oradan oraya koşar
durur. Fakat onları asla tam anlamıyla gideremez. Bir kısır döngü içinde yaşamanı sürdürmeye
devam eder.’’
Buradan Schopenhauer’un hayatın amacının mutluluk olamayacağı görüşüne geliyoruz. Dünya
ve hayat kör bir istemenin kölesi olduğu için Schopenhauer dünyayı acı ve sefalet kaynağı olarak
görmüştür. Schopenhauer “Dünyanın Istırabı Üzerine” kitabında “Hayatımızın birincil ve
doğrudan amacı ıstırap çekmek değilse, o zaman varoluşumuz dünyada amacından en çok
sapmış olan varoluştur. “ demiştir.
Schopenhauer’a göre ne kadar az mutsuzsan o kadar mutlusundur. Yani mutluluğunun ölçütü
mutsuzluğun yani çektiğin acıdır. Schopenhauer, Aristoteles’in “Nikomokhos” kitabında
söylediği “Akıllı kişi hazzı değil acı vermeyeni amaçlar.” sözünün yaşam bilgeliğinin birinci
kuralı olduğunu söylemiştir.
Yine de hayatı katlanılabilir kılan bazı deneyimler vardır. Bunlar çoğunlukla sanattan gelir.
Sanat, kısa bir süreliğine de olsa, sonsuz çabalama ve arzu döngüsünden kaçınabileceğimiz
sakin bir durak sağlar.
Sanatı bir anlamda acıdan kaçış ve istemenin pençesinden kurtuluş olarak nitelendirmesi,
sanata büyük bir önem atfettiğinin göstergesidir. Başka hiçbir filozof, sanata bu kadar önem
vermemiştir.
Schopenhauer'dan Alıntılar:
“Gerçek kimliğini başkalarının
“Bir insanı mutluluğuna göre
yorumunda arayan bir insan,
değerlendirmek istiyorsak, onu
acınası bir kaynağa
hoşnut edeni değil, canını
başvurmuş olur.“
sıkanın ne olduğunu sormamız
gerekir.”
“Çoğu kişi bugünde fazla yaşar,
bunlar düşüncesizdir; bazıları da
“Bir insan kendinde ne kadar çok gelecekte fazla yaşar, bunlar da
şeye sahipse, başkalarına o korkak ve endişelidir.”
kadar az gerek duyar.” Varlığın hakkından gelen filozoflar
(Nietzsche, Camus, Sartre,
“İnsanlığın sürü psikolojisi “İnsan ancak bütünüyle Schopenhauer)
hepsine çekilmez gelen kendi yalnız olduğu sürece
varlığının tekdüzeliğidir.” bütünüyle kendisi olur.”
8
1) Suç ve Ceza, romanında 3) Günlük hayatta ve edebiyatta
2) Ah Şu Gençler, eğitim sistemi,
Raskolnikov un kendi içinde söylenen şeyin tam tersini
Türk aile yapısı, gençlerin
yaşadığı iç sıkıntıları ve yaşam anlatma amacı taşıyan ifade
sorunları gibi konuları eleştiren
mücadelesini konu almaktadır. Bu nedir?
müzikli bir güldürüdür. Bu
romanın yazarının adı nedir?
tiyatronun yazarının adı nedir?
A) Parodi
A) Fyodor Dostoyevski B) Oksimoron
A) Halit Ziya Uşaklıgil
B) Nikolay Vasilyeviç Gogol C) İroni
B) Turgut Özakman
C) Victor Hugo D) Paradoks
C) Aziz Nesin
D) Eduard Bagirov
D) Haldun Taner
6) Bir sabah kendini böceğe
dönüşmüş bulan Gregor
5) Veronika isimli genç bir kızın
4) Scapin'in Dolapları, sinsi ve Samsa'nın hikayesi...
aldığı yanlış kararlar yüzünden
hilekar bir uşak olan Scapin'in iki Muhtemelen Kafka'nın en bilinen
düştüğü akıl hastanesinde
genç çifte düzenbazlıklarla dolu kitabı olan Dönüşüm'deki
geçirdiği zaman ve bu zamanda
yardımını anlatan bir komedyadır. Gregor'un kız kardeşinin adı
yaşama isteğini geri kazanmasını
Bu oyunun yazarı kimdir? nedir?
konu alan Veronika Ölmek İstiyor
A) W. Sheakspeare isimli kitabın yazarının adı neydi?
A) Gabrielle
B) Sophokles B) Grete
C) Bertolt Brecht A) Paulo Coelho
C) Gia
D) Moliere B) Antoine de Saint-Exupery
D) Gloria
C) Jules Payot
D) Aldous Huxley
9) Aşk-ı Memnu, Halid Ziya
7) Saf bir adamın onun saflığından Uşaklıgil'in realist-naturalist bir
yararlanmak isteyen doktorunun 8) Bir konuşma ya da metinde
romanıdır. İlk olarak Servet-i
yalanlarına inanıp ölümcül yanlış bir kelime, söz
Fünûn dergisinde tefrika
hastalığa sahip olduğunu sanan söylenmesi veya bunları yanlış
edildikten sonra kitap olarak
adamın hizmetçisi ve kardeşi telaffuz etmek vb. manalarda
yayımlanmıştır. Bu romandaki
sayesinde gözünün açılmasını kullanılan söz nedir?
zengin ve doyumsuz karakter
konu alan güldürünün adı nedir? Behlül’le efsaneleşen söz nedir?
A) Adımızı verdiysek bağışlayınız
A) Körlük B) İçinize ateş düşürdüysek
A) Bi de bayıl istiyorsan Feriha
B) Evcil Yaban afedersiniz
B) Salak mısın Cemile?
C) Hastalık Hastası C) Makbule geçtiğinizi dileriz
C) Behlül kaçar
D) Veba D) Sürçü lisan ettiysek affola
D) Tabi siz anneleri tarafından…
9
MERAKİ
Hastalık Hastası ya da bir diğer adıyla Ahmet Vefik Paşa’nın en değerli uyarlamalarından biri olan Meraki,
aslında gayet sağlam olan yaşlı ve saf bir adamın doktorlar, eczacılar, çok yakınları ve hatta ikinci karısı
tarafından bile sömürülmektedir. Erkek kardeşi ve hizmetçisinin yaptıkları plan sayesinde etrafındaki
insanların ikiyüzlülüğünün farkına varır ve etrafındaki çıkarcı insanları hayatından çıkarır.
Tiyatromuz çok neşeli şarkı ve danslarla başlamakta sahneye girdikleri
andan itibaren kadınların parlak bindallılarından etkilenmemek elden bile
değil. Henüz ilk şarkının bitiminde ellerim acıyana kadar alkışlamama sebep
olmuşlardır. Daha ilk şarkıdan şarkıların ne kadar etkileyici olacağını
anlamıştım ki kesinlikle haksız çıkmadım. Aynı zamanda tabii ki bu
başarılarının sebebi sahnedeki orkestrayla uyumlarıydı.
Şarkılar çok güzel olmasına rağmen şarkı sözleri orkestranın sesi
bastırması nedeniyle anlaşılması çok zordu. Ses dengesizliği oyunun
genelinde hakimdi. Tabii ki muhtemelen benim arkalarda oturmamdan da
kaynaklanabilen bu durumu tiyatroda en arkadakinin bile sesi anlaması
gerekliliğinden dolayı görmezden geleceğim. Tiz ve gür sesle
konuşmalarından dolayı ikinci karısı ve kızı hariç çoğu tiyatrocunun
repliklerini anlamak güçtü. Özellikle muhtemelen oyunun güldürü unsurunu
meydana getiren en önemli karakter olan kekeme karakterin hem kekeme
olması hem de sesinin zor duyulması sebebiyle şakaların çoğunu
duyamadım.
Oyun dönem şartlarının klasiği olarak oyun içi oyun tekniğiyle başlamakta.
Oyunun en başında tiyatronun açılışı ve ufak bir tanıtımın ardından daha
sonradan karşımıza Argan’ın kardeşi olarak çıkacak karakter orkestra ufak
bir müziği her çaldığında Argan karakterini canlandıracak Kavuklu
karakterinin gireceğini söyler. Ama bu şarkı hiç söylenmedi ve kavuklu
karakterini bir daha hiç görmediğimiz için bu kısmın epey gereksiz
olduğunu düşünüyorum. Ve ardından Kavuklu giriş yaptığında ufak bir rap
şarkı söyledi ve kesinlikle oyun boyunca en eğlendiğim anlardandı. (Yaşlı
bir adamın rap şarkı söylediğini duymak gerçekten komik.) Ve tabii ki son
zamanlardaki çoğu oyun gibi günümüz şakaları da olmazsa olmazdı.
10
SCAPIN' İN
DOLAPLARI
EN ZOR İŞLERİ KÜÇÜK NUMARALARLA HALLEDEBİLİYORUM AMA BAZI İŞGÜZARLAR
BUNA DÜZANBAZLIK DİYOR, O DA ONLARIN AYIBI
11
DÖNÜM NOKTASI
OKULUMUZ ÖĞRENCİLERİ ENES VE MELİH, TEKNOFEST
PROJELERİNDEN BAHSEDİYORLAR!
Bu röportajda
PROJEDE ÇALIŞAN
ÖĞRENCİLERİMİZ
ENES MAHMUT
KULAK VE MELİH
KULAK İLE
GÖRÜŞÜYORUZ!
12
''Bize biraz yarışma anından, sizi
''YAKLAŞIK 10 BİN zorlayan şeylerden ve rakiplerinizden '' Yarışmayı kazandığınızda
TANE HASTA bahseder misiniz?'' ailenizden, arkadaşlarınızdan,
çevrenizden aldığınız tepkiler
VERİSİ İNCELENDİ'' Yarışmacıları lise ve üniversitenasıldı?''
kategorisi olarak ikiye ayırmışlardı. Hepsi sürekli aradı, tebrik etti.
''Bize biraz yarışmayı ve yarışma 700 tane liseli takım 300 tane de
kurallarını açıklar mısınız?''
Bizim adımıza hepsi çok
üniversiteli takım vardı. Tüm
Bizim yarışmadaki amacımız göğüs rakiplerimiz gerçekten sevinmişti. Annemle babam
dişliydi.
kanserine tanı koyabilen bir yapay Mesela üniversitelilerden birincisi üç da çok şaşırdı ve mutlu oldu.
zeka geliştirmekti. tane KOÇ ve ODTÜ mezunu ile iki
Elimizde yaklaşık on bin tane hasta verisi tane de radyolog takım halinde
vardı ve bu verilerle yapay zekayı katılmışlar ve bu yarışmaya yaklaşık 3
eğitmemiz gerekiyordu. En yüksek ay çalışmışlar. İkinciler ise biri Silikon Biz küçükken oyuncak
doğruluk oranını elde eden yapay zeka Vadisi’nde çalışıyormuş biri de
yarışmayı kazanacaktı. Yarışma anında Stanford Üniversitesinde yüksek arabalarımızı parçalar
bize iki bin tane hasta verisi verildi ve her lisans yapmıştı. Liselilerin birincisinin
içindeki aletlerle oynar, biraz
hasta için tanı koymamızı istediler biz olduğunu öğrendiğimizde
(birinci kişi hasta, ikinci kişi değil gibi). üniversiteliler arasındaki sıralamamızı kurcalardık.
Yarışmanın sonunda bu doğruluk da sorduk. Tüm üniversitelileri de
oranlarını karşılaştırdıklarında en yüksek büyük bir farkla geçmişiz. Bize yapay
bizimkiydi. zekanın işlemi tamamlaması için üç
-ENES MAHMUT KULAK
saat verdiler. Ben bir gün önceki
''Yarışmaya hazırlanma süreciniz nasıl akşam denediğimizde üç buçuk
oldu, hazırlanırken yaşadığınız zorluklar
''Yapay zeka ile ilgili alana
saatle bu işlemi yapabiliyordum. O
nelerdir?'' akşam sabaha kadar hiç uyumadık ve
nasıl yöneldiniz? Başlamaya
Yarışma için doğru düzgün 3 hafta falan elimizden geldiğince süreyi nasıl karar verdiniz?''
çalışabildim. Araştırmalarımızı yaptık ve kısaltmaya çalıştık. Yarışma da ise Biz küçükken oyuncak
birkaç makale okuduk. Sonrasında “Biz sürenin bitmesine yedi dakika kala arabalarımızı parçalar içindeki
nasıl en yüksek doğruluğa sahip yapay zekamız işlemi tamamlamıştı. aletlerle oynar, biraz
olabiliriz?” diye düşündük. Birkaç tane
Yani sürenin az olması da bizi kurcalardık. Annem de bize
deneme yaptık. Her biri yaklaşık 1 saat
zorlamıştı.
süren 180 deneme yaptık. Elimizden zarar gelmesinden
geldiğince çok deneme yapmaya çalıştık endişelendiği için bir kursa
''Yarışmada birinci olduğunuzu
çünkü karşı tarafın sonuçlarını yazdırdı madem ne yaptığınızı
öğrendiğinizde yaşadığınız duygular
bilmiyorduk. Rakiplerimizden daha bilerek araçları kurcalayalım
nelerdir?''
yüksek doğruluk değerlerine çıkabilmek
Çok fazla sevinmiştik. Pek diye. O zamandan beri bu
içinde birçok deneme yapmamız gerekti.
Kısacası sürecin uzun ve stresli olması,
beklemiyorduk. Çok umudumuz alana ilgiliyiz.
her biri uzun süren birçok deneme yoktu ilk üçe girsek bile bize
yapmak bizi zorladı. yetiyordu. Birinci olduğumuzu
öğrendiğimizde ilk anneme söyledik.
13
BİR KİTAP SEÇİN!
YAZ SICAKLARINDA SERİN BİR KÖŞEDE OKUNACAK KİTAPLAR ÖNERİYORUZ!
İKİ EFSANEVİ KİTAPLA KARŞINIZDAYIZ. BİR YANDA OĞUZ ATAY'IN DEHASI, DİĞER
YANDA İSE LİVANELİ'NİN DERİNLERE İŞLEYEN ANLATIMI VAR. İKİ KİTAP DA
BENZER ŞEKİLLERDE BAŞLIYOR. YAKIN AKRADAŞLARINI KAYBEDEN
KARAKTERLERİMİZ, ARKADAŞLARININ ÖLÜMÜNÜ SORGULAMAYA BAŞLIYORLAR.
ONLARI VE KENDİLERİNİ YENİDEN KEŞFEDİYORLAR. İŞTE BU KİTAPLAR, KEŞFETME
NOKTASINDA BİRBİRLERİNDEN DRAMATİK BİR ŞEKİLDE AYRILIYOR. EĞER
''TUTUNAMAYANLAR'' OKUDUYSANIZ, SİZE ''HUZURSUZLUK'' ÖNERİYORUZ.
SON ÖNERİMİZ İSE ANTON ÇEHOV'DAN. BU İKİ KİTABIN ORTAK NOKTASI, KİBİR
VE FARKINDA OLAMAMA DURUMU. KARA KEŞİŞ, KARAKTERİN KİBRİNİ,
GÖRKEM KURUNTUSUNU ANLATIYOR. DELİLİK VE DAHİLİK İLİŞKİSİNE DİKKAT
ÇEKİYOR. VİŞNE BAHÇESİ İSE, BURJUVAZİNİN YÜKSELDİĞİ DÖNEMDE KENDİ
DAR GÖRÜŞLERİNDEN ÇIKAMAYAN BİR ARİSTOKRATİK AİLENİN DURUMUNU
ANKATIYOR. YENİLE ALIŞAMIYOR, BİR TÜRLÜ KAFALARINDAN ARİSTOKRASİYİ
ATAMIYORLAR. BUNU KİBİR OLARAK TANIMLAYABİLİRİZ. EĞER ''KARA KEŞİŞ''
OKUDUYSANIZ SİZE ''VİŞNE BAHÇESİ'' ÖNERİYORUZ.
14
ÖNERİLER SEÇENEKLER DANIŞMA DÜZENLEME ZAMANLAMA
MOTİVASYON
ATILIM ÜNİVERSİTESİ
KURUMSAL İLETİŞİM
DİREKTÖRÜ OZAN
BUDAK' TAN TAVSİYELER
Ozan budak, öncelikle belirli temellere değiniyor.
Karşılaştırılmak, motive kalmak, amaç belirlemek,
ertelemek, Eisenhower matrisi
ve benzeri konulardan bahsediyor.
15
BURÇLAR
Haziran
ASLAN
Düşüncelerinizi yeniden gözden
geçirirken, duygularınızda geri sayıma
İlişkilerinizde güven aradığınız için,
yakınlaşacağınız kişilerin üstün nitelikli
KOVA
geçeceksiniz. Huzursuz olduğunuz bir ve fikirlerinize uygun bireyler olmalarına
konudan kaçmak isterken, başka gereksiz dikkat ediyorsunuz. Birlikte çalıştığınız
bir konu üzerine takılarak kendinizi kişilerle güzel bir uyum içine
hırpalayabilirsiniz. Ay boyunca çevrenizde gireceksiniz. Yine bu dönem, şirket içi
gelişen olaylara; takıntı derecesinde aşkları da gündeme getirecektir.
kendinizi haklı gösteren değişik yorumlar Birçoğunuz beklediğiniz fırsatları
getirecek, düşüncelerinize hiçbir şekilde yakalayacaksınız.
sınır koymak istemeyeceksiniz.
1599 yılında İspanya’nın Sevilla kentinde doğdu ve yetişti. Sevilla o zamanlarda İspanya
sanatının merkeziydi. 12 yaşında Francisco Pocheco’nun çırağı oldu ve ondan altı yıllık bir
eğitim aldı, bu eğitim sayesinde 17 yaşında iken şehir ressamları locasına kabul edildi.
Tahta IV. Felipe geçince Saray’a Kral ile tanışmaya çağırıldı ancak yeterli ilgiyi göremedi.
Sonrasında resmi bir davet alarak Kral’ın portresini çizdi. Bu portrenin ardından saray
ressamlığına atandı. Yaşadığı sürece sarayın tek büyük ressamı o oldu.
Velázquez'in Eserleri:
Sanatının Sevilla kısmında “bodegon” tarzı eserler vermiştir. Bodegon gündelik yaşam
içindeki her türlü insanın resmedildiği resim anlayışıdır.
Madrid’de saray baş ressamlığı yaptığı dönemde portreler çizdi ama asla bodegon
anlayışından kopmadı, portreleri sadece bir insan resmi olarak görmedi ve her zaman
resmedilen kişinin yanına nesneler veya bitki, hayvan gibi canlılar ekledi.
17
Nedimeler:
Eserlerinden en ünlü olanıdır. Resme güçlü bir sembolizm
hakimdir. Yapıldığı yıl olan 1656’dan beri en çok yorumlanan
ve değerlendirilen eserlerden biri olmuştur. Çoğu ressamı
etkilemiştir. Picasso Nedimeler’in 58 farklı versiyonundan
oluşan bir koleksiyon hazırlamıştır.
Resmin merkezinde IV. Felipe’nin kızı Margaret Terasa yer
alır ve kızın önünde uzanan bir köpek vardır. Tabloya ismini
veren nedimeler ise kızın sağ ve solunda yer almaktadır.
Sağdaki nedime Dona Isabel de Valesco reverans
pozisyonunda resmedilmiştir. Soldaki nedime Solomayor ise
prensese kırmızı testide su ikram etmektedir. Nedimlerin
yanında yer alan diğer figürler ise saray soytarıları ve
bakıcılardır. Kapının önünde Velazquez’in akrabası olduğu
düşünülen José Nieto Velázquez yer alır, odaya girdiği ya da
odadan çıktığı net değildir. Kral ve kraliçe odanın arkasına
yerleştirilmiş bir aynadan görülmektedir. En solda
Velazquez kendini karşıdaki kral ve kraliçeye bakacak
şekilde resmin içine dahil etmiş ve resmin yapıldığı anı
resmettiği düşünülmektedir çünkü kral ve kraliçenin
resimdeki Velazquez’in önündeki tuval kadar büyük bir
portresi bulunmamaktadır. Velazquez’in kıyafetinde yer
alan haç ona verilen kraliyet emaresidir ve tabloya sonradan
eklendiği düşünülmektedir.
Picasso'nun Nedimeler'i
Yumurta Kızartan İhtiyar Kadın Dokumacı Kadınlar Prenses Margaret Mavi Elbisesiyle
Breda'nın Teslim Olması Kral IV. Felipe Cüce Soytarı ve Köpek Soytarı Don Sebastian de Morra
18
19
20
ZEKA SORULARI
Bir tren istasyonunda 10 Bir kutu içinde 10 beyaz top ve
vagonlu bir tren 10 siyah top bulunmaktadır.
beklemektedir. Her Kutudan karanlık bir odada
vagonun içinde 10 yolcu rastgele top çekiyorsunuz. En az
vardır. Ancak, trenin kaç top çekmelisiniz ki,
toplamda sadece 9 çektiğiniz topların en az bir çifti
yolcusu vardır. Bu nasıl aynı renkte olsun?
olabilir?
ZOR
Hayvan fotoğrafçısı Jean Baptiste, bir yıllık Soruların cevapları :
bir keşif gezisine Bir önceki sayının cevapları :
132665
çıkmış ve penguenler ile yavrularının çok
*Perşembe
sayıda fotoğrafını *3816547290
çekmiştir.Jean Baptiste özellikle farklı *İlk adımda, 7 dakikalık kum saati çalıştırılırken aynı
penguen kolonilerinin anda 11 dakikalık kum saati de başlatılır.7 dakikalık kum
büyüklüklerindeki artışla saati tamamen boşalana kadar beklenir ve ardından
ilgilenmiştir.Jean, penguen kolonisinin durdurulur.Bu noktada, 11 dakikalık kum saati 4 dakika
daha çalışmaya devam eder.11 dakikalık kum saati
büyüklüğünün gelecekbir kaç yılda nasıl
durdurulduğunda toplamda 15 dakika geçmiş olacaktır.
değişeceğini merak
Bu sayının cevapları:
etmektedir. Bunu belirlemek için aşağıdaki
*Tren bekleme yapıyor olabilir. Yani, tren henüz tam dolmamış
varsayımlarda bulunmaktadır: ve yolcularını almamış olabilir. Belki de henüz yolcular trenden
Yılın başında kolonide 10 000 penguen inmediği veya trenin hareket etmek üzere olduğu bir anı
bulunmaktadır (5000 penguen çifti) yakalamış. Tam dolu veya boş bir tren olduğunda, yolcu
Penguen çiftlerinin her biri her yılın bekleme sayısı gibi 100 olacaktır.
ilkbaharında bir yavru büyütmektedir. *3 top çekmelisiniz.
*Ayı beyaz olur. Evin her cephesi güneye baktığına göre, bina
Yıl sonuna kadar penguenlerin (yetişkin ve
kuzey kutbundadır.
yavru) %20’si ölecektir.
*Öğrenci bilgisayar dersini seçti ve bir kızdır.
Buna göre ilk yılın sonunda kolonideki *12000
penguen (yetişkin ve yavru) sayısı kaç olur?
21
FARKLI BİR GERÇEKLİK
AYİN VE YARATIKLAR
The Swarm
Truth or dare The Silence
Doktor Uyku Kızıl Gökler
The Ritual
In the Tall Grass Bu Gece Ormanda Kimse
Choose or Die Uyumuyor 1/2
Cadı
The Mist Klasik Bir Korku Hikayesi
Havari (dizi) Gece Yarısı Ayini
Bird box
Jane Doe'nun Otopsisi
Seri Katiller
Teksas Katliamı
Korku Sokağı 1994/1666/1978
Evinde Biri Var
Orphan
First Kill
....
ORAYA
ORAYA GiDEN
GiDEN KiMSE
KiMSE GERi
GERi DONMEDi
DONMEDi
Gerilim ve Korku Filmleri Derlemesi
.
İBLİSLER THE CONJURING IZLEME SIRASI
Marianne (dizi) Ölüm
1. The Nun
Alfabesi 2. Annabelle: Creation
Veronica 3. Annabelle
Countdown
Kimse Sağ Çıkmayacak 4. The Conjuring
Sakın Dinleme 5. Annabelle Comes Home
6. The Curse of La Llorona
7. The Conjuring 2
8. The Conjuring: The Devil Made Me Do It
22
Şarkı
Önerileri
Veda Konulu Şarkılar
Unutama Beni
Esmeray
23
LİMONLU CUP
@MERVECEBİRMUTFAKMESELESİ
MALZEMELER
YAPILIŞ AŞAMASI
AFİYET OLSUN
SANAT EKİBİ
İÇERİK ÜRETİCİLERİ
Ceren Demirdal 10-c
''Aman Emine!''
Canan Nur Uçar 11-c Betül Davutoğlu 11-D
(bulmaca)
KOORDİNATÖR-
EDEBİ İÇERİK
EDİTÖR
25
edebi bir gün
26
27
28
epik bir
karşılaşma
29
SON SÖZ
HSÇ GAZETE'DEN OKURLARINA,