Depremlerde Kriz Yönetimi

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 42

AFET VE KRİZLERDE

SOSYAL HİZMET

Editörler
İshak AYDEMİR
Meral ÖZTÜRK
© Copyright 2023
Bu kitabın, basım, yayın ve satış hakları Akademisyen Kitabevi AŞ’ye aittir. Anılan kuruluşun izni
alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kağıt ve/veya
başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz, dağıtılamaz. Tablo, şekil ve grafikler izin alınmadan,
ticari amaçlı kullanılamaz. Bu kitap T.C. Kültür Bakanlığı bandrolü ile satılmaktadır.

ISBN Sayfa ve Kapak Tasarımı


978-625-399-361-0 Akademisyen Dizgi Ünitesi

Kitap Adı Yayıncı Sertifika No


Afet ve Krizlerde Sosyal Hizmet 47518

Editörler Baskı ve Cilt


İshak AYDEMİR Vadi Matbaacılık
ORCID iD: 0000-0001-8910-9413
Meral ÖZTÜRK Bisac Code
ORCID iD: 0000-0001-7570-5361 NAT023000

Yayın Koordinatörü DOI


Yasin DİLMEN 10.37609/akya.2794

Kütüphane Kimlik Kartı


Afet ve Krizlerde Sosyal Hizmet / editörler : İshak Aydemir, Meral Öztürk.
Ankara : Akademisyen Yayınevi Kitabevi, 2023.
432 s. : resim, şekil, tablo. ; 160x235 mm.
Kaynakça ve İndeks var.
ISBN 9786253993610

GENEL DAĞITIM
Akademisyen Kitabevi AŞ
Halk Sokak 5 / A
Yenişehir / Ankara
Tel: 0312 431 16 33
siparis@akademisyen.com

w w w. a k a d e m i s y e n .c o m
ÖNSÖZ

Sevgili okurlar,
Afet ve Krizlerde Sosyal Hizmet kitabı, ülkemizde afet ve kriz durumlarında
çalışan bütün psikososyal destek profesyonellerinin gereksinimlerini
karşılayabilmek amacıyla hazırlanmıştır. Afet ve krizler, bireylerin fiziksel,
zihinsel ve ruhsal yapılarını olumsuz etkileyerek işlevsiz kılan travmatik
olaylardır. Afet ve krizlerde sosyal hizmet mesleğinin birincil önceliği afet
ve krizden doğrudan ve dolaylı olarak etkilenen nüfus gruplarına yönelik
olarak psikososyal destek sağlamaktır. Psikososyal destek ve sosyal yardımlar
afet sürecinde sosyal hizmet mesleğinin odağında yer almaktadır. Afetler
sonrasında sağlanan psikososyal destek çeşitli disiplinlerin bir araya gelerek
yürüttüğü hizmetlerin bir bütünü olup uzun vadeli bir süreç olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) çerçevesinde, afet ve acil durumlarda
öncelikle etkilenen nüfus gruplarına yönelik psikososyal destek hizmetleri,
psikososyal destek elemanları (Sosyal hizmet uzmanı, psikiyatrist, psikolog,
rehberlik ve psikolojik danışman ve çocuk gelişimci) tarafından gerçekleştirilir.
Afet ve acil durumlarda psikososyal destek müdahale araçları olarak psikolojik
ilk yardım, ihtiyaç ve kaynak belirleme, sevketme ve yönlendirme, bilgi
merkezi oluşturma, psikoeğitim, sosyal projeler, toplumu harekete geçirme,
psikoeğitim, çalışana destek, sosyal iyileştirme vb. müdahaleler psikososyal
destek hizmetinin içeriğini oluşturmaktadır.
Afet ve kriz durumlarında sosyal hizmet uzmanlarının mesleki bilgi
ve becerileri yoluyla müracaatçı sistemlerine yönelik olarak, afet öncesi
bilgilendirme, danışmanlık, afet yönetim ve yardım sistemine ilişkin program,
plan, politika geliştirme, araştırma yapma, yasal düzenlemelere katkı verme ve
afet sonrası, psiko-sosyal destek, sosyal yardım sağlama ve savunuculuk gibi
geniş bir alana yayılan rolleri bulunmaktadır.

iii
iv Önsöz

Ülkemiz, en ölümcül ve sık olarak karşılaştığımız deprem afetinin odağında


yer almaktadır. Bilimsel verilere göre ülkemiz deprem kuşağında yer almak
ve her gün irili ufaklı çok sayıda depremler meydana gelmektedir. Ancak, bu
depremlerin şiddeti arttıkça, yıkıcılığı da artmaktadır. En son Kahramanmaraş-
Hatay depreminde karşılaştık. Ülkemizdeki bu büyüklükteki depremlerle
başedebilmek çok kolay değildir. Ancak, gelinen nokta itibari ile ülkemiz afetlere
yönelik olarak daha organize bir yapıya sahip olduğunu AFAD’ın kurulması
ile görüyoruz. Önceki dönemlerdeki organizasyonsuzluklar, başıbozukluklar,
hizmet tekrarları, kaynak israfları artık kontrol altına alınmış görünmektedir.
Ülkemiz daha organize bir müdahaleyi yapabilecek kapasitededir artık.
Afet ve kriz durumlarında psikososyal destek elemanlarının afet öncesinde
ve sırasında faydalanabilecekleri teorik bilgi kaynaklarının yetersiz olduğu
görülmektedir. Bu amaçla, bu alanda çalışacak psikososyal destek elemanlarına
yönelik olarak akademik alanda ve çalışma yaşamında da onlara destek
kaynak olmak amacıyla hazırlanan bu kitabın önemli katkılar sağlayacağını
düşünmekteyiz. Bu kitap, aynı zamanda sosyal hizmet, psikoloji, rehberlik ve
psikolojik danışmanlık, sosyoloji, çocuk gelişimi gibi bölümlerin öğrencilerine
de önemli bir akademik kaynak sağlayacağına inanmaktayız. Bu kitabın
hazırlanmasında katkı sağlayan bütün bölüm yazarlarının özverili katkıları
için kendilerini kutluyoruz.
Toplam 20 bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde afet olgusuyla ilgili
genel bilgiler verilmiş, afetlerle ilgili istatistikler ile afetlerin etkileri konusuna
değinilmiştir.
İkinci bölümde afetlerde sosyal hizmet konusu afet öncesi, afet sırası
ve sonrasında sosyal hizmet uzmanlarının rol ve işlevleri çerçevesinde ele
alınmıştır.
Üçüncü bölümde dünyada ve Türkiye’deki afet yönetim sistemleri
incelenmiş, Türkiye’de afet müdahale planı konusunda bilgiler verilmiştir.
Dördüncü bölümde Psikolojik İlk Yardım (PİY) kavramı ve doğal afetlerde
Psikolojik İlk Yardım uygulamalarına yer verilmiştir.
Beşinci bölümde afetler sonrası özellikle depremden sonra gösterilen
psikolojik tepkiler ile yas süreci, yas yönetimi ele alınmış, yasla başa çıkmak,
afet tedbirleri gibi konulara değinilmiştir.
Önsöz v

Altıncı bölüm genelde afetzedelerde özelde deprem deneyimi yaşayanlarda


görülen Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) ve sosyal hizmet uygulamaları
incelenmiştir.
Yedinci bölümde deprem afetinde uzuv kaybı yaşayanların karşılaştıkları
sorunlar, yaşadıkları süreçler ve toplumsal yaşama geri dönebilmeleri için
neler yapılması gerektiği üzerine odaklanılmıştır.
Sekiz, dokuz, on ve on birinci bölümler özellikle deprem afetinde daha
kırılgan ve dezavantajlı pozisyonlarıyla dikkat çeken grupların (çocuk, kadın,
engelli, yaşlı ve kronik hastalar) karşılaştıkları psiko-sosyal sorunlar ve sosyal
hizmet bağlamında bu gruplara yönelik uygulamalar ele alınmıştır.
On ikinci bölüm deprem sonrası kitle iletişim araçları ile yapılan haber ve
bilgilendirilmelerin birey ve toplum üzerinde yaptığı olumsuz etkilere dikkat
çekilmiştir.
On üçüncü bölümde deprem afeti sonrası yaşanan güvenlik sorunları ve
kolluk ile polisin görevleri ile sorumluluklarına değinilmiştir.
On dördüncü bölüm depremlerde kriz yönetimini ele almıştır. Dünya’da
ve Türkiye’de depremlerde kriz yönetiminden sorumlu kurumlar, mevzuat ve
yaşanan sorunlar ile paydaşlar incelenmiş, paydaşlarla çalışma konusunda
neler yapılması gerektiği üzerine öneriler sunulmuştur.
On beşinci bölümde afetlerde risk ve kriz iletişimi, afet yönetiminde
iletişimin planlanması, afet yönetiminde medyanın rolü, afetlerde sosyal
hizmet uygulamalarında risk ve kriz iletişim stratejilerinin kullanımı gibi
başlıklara yer verilmiştir.
On altı, on yedi, on sekiz ve on dokuzuncu bölümler deprem afetinde birey,
aile, grup ve toplum temelli sosyal hizmet uygulamaları ele alınmıştır.
Yirminci bölümde ise afetler öncesi, sırası ve sonrasında afet bölgesinde
çalışanlara verilen desteklerden bahsedilmiştir.
Büyük bir emek ve özveriyle hazırlanan bu kitaptan yararlanacak olan ve ilgi
duyan herkes için başvuru niteliği taşıyan bu kitabı sizlerle buluşturmaktan
kıvanç duyarız.
Prof. Dr. İshak AYDEMİR
Doç. Dr. Meral ÖZTÜRK
İÇİNDEKİLER

Bölüm 1 Afet Olgusu: Tanımı, Türleri ve Etkileri........................................ 1


İshak AYDEMİR
Meral ÖZTÜRK
Veda BİLİCAN GÖKKAYA

Bölüm 2 Afetlerde Sosyal Hizmet............................................................. 37


İshak AYDEMİR
Bülent ÖNGÖREN

Bölüm 3 Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sitemleri........................... 57


İshak AYDEMİR
Bülent ÖNGÖREN
Sibel TEMİZ SARIKAYA

Bölüm 4 Depremde Psikolojik İlk Yardım................................................ 81


Feyza ÖZLER ERVÜZ
İshak AYDEMİR

Bölüm 5 Depremden Sonra Kayıp, Öfke, Yas Süreci Yönetimi


ve Müdahalesi...........................................................................101
Cezmi ERVÜZ
Feyza ÖZLER ERVÜZ

Bölüm 6 Afetzedelerde Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) ve


Sosyal Hizmet Uygulamaları.....................................................119
Meral ÖZTÜRK
Abdullah GÜLMEZ

Bölüm 7 Depremde Uzuv Kaybı ve Toplumsal Yaşama Geri Dönüş..........145


Enes DİLMEN
Fatma DİLMEN

vii
viii İçindekiler

Bölüm 8 Deprem Sonrası Çocukların Karşılaşabileceği Psikososyal


Riskler ve Sosyal Hizmet...........................................................163
Ahmet TÜRK
Veda BİLİCAN GÖKKAYA

Bölüm 9 Deprem Afetinde Filial Terapi...................................................189


Fatma DİLMEN

Bölüm 10 Deprem Afetinde Kadınların Deneyimleri................................203


Görkem Kelebek KÜÇÜKARSLAN

Bölüm 11 Afetlerde Yaşlı, Engelli ve Kronik Hastalarla Sosyal Hizmet......219


Sinan BALCI
Meral ÖZTÜRK

Bölüm 12 Depremin İkincil Mağdurları....................................................237


Sami KALAYCI

Bölüm 13 Depremlerde Güvenlik Sorunları ve Polislik Hizmetleri...........259


Mehmet AKBAŞ

Bölüm 14 Depremlerde Kriz Yönetimi


ve Paydaşlarla Çalışma..............................................................281
Furkan ARI

Bölüm 15 Afetlerde Risk ve Kriz İletişimi.................................................311


Aynur ARSLAN

Bölüm 16 Depremde Bireylerle Sosyal Hizmet Çalışması..........................333


Ruşen AYATA KÜÇÜKBÜKÜCÜ
Damla AKARSU

Bölüm 17 Depremde Ailelerle Sosyal Hizmet Çalışması............................345


Ruşen AYATA KÜÇÜKBÜKÜCÜ
Gülsüm ÇAMUR
İçindekiler ix

Bölüm 18 Depremde Gruplarla Sosyal Hizmet Çalışması..........................363


Gökhan YANAR
Fatih KURŞUN
Melike TÜRKMEN

Bölüm 19 Depremde Toplum Temelli Sosyal Hizmet Çalışması.................383


Bilge ABUKAN
Fatih KURŞUN

Bölüm 20 Depremde Çalışana Destek........................................................401


Hande ALBAYRAK
YAZARLAR

Prof. Dr. İshak AYDEMİR Dr. Öğr. Üyesi Aynur ARSLAN


Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Gülhane Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık
Sağlık Bilimleri fakültesi, Sosyal Hizmet Bilimleri Fakültesi, Sosyal Hizmet
Bölümü Bölümü,

Prof. Dr. Gülsüm ÇAMUR Dr. Öğr. Üyesi Ruşen AYATA


Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sağlık KÜÇÜKBÜKÜCÜ
Bilimleri Fakültesi, Sosyal Hizmet İstanbul Arel Üniversitesi, Sağlık Bilimleri
Fakültesi, Sosyal Hizmet Bölümü
Doç. Dr. Hande ALBAYRAK
Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Arş. Gör. Dr. Görkem KELEBEK
Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü KÜÇÜKARSLAN
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Edebiyat
Doç. Dr. Veda BİLİCAN GÖKKAYA Fakültesi, Sosyal Hizmet Bölümü
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Edebiyat
Fakültesi, Sosyal Hizmet Bölümü Öğr. Gör. Damla AKARSU
Doğuş Üniversitesi, Meslek Yüksekokulu,
Doç. Dr. Dr. Sami KALAYCI Sosyal Hizmetler Programı
Aksaray Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğr. Gör. Sinan BALCI
Bayburt Üniversitesi Adalet Meslek
Doç. Dr. Bülent ÖNGÖREN Yüksekokulu, Mülkiyet Koruma ve
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Güvenlik Bölümü
Seydikemer Uygulamalı Bilimler
Yüksekokulu Sosyal Hizmet Bölümü Öğr. Gör. Enes DİLMEN
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Ortez ve
Doç. Dr. Meral ÖZTÜRK Protez Bölümü
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Edebiyat
Fakültesi, Sosyal Hizmet Bölümü Öğr. Gör. Cezmi ERVÜZ
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Artova
Dr. Öğr. Üyesi Bilge ABUKAN Meslek Yüksekokulu Çocuk Koruma ve
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sağlık
Bakım Programı
Bilimleri Fakültesi, Sosyal Hizmet Bölümü
Öğr. Gör. Feyza ÖZLER ERVÜZ
Dr. Öğr. Üyesi Furkan ARI
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Pazar Meslek
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat
Yüksekokulu Sosyal Hizmet Programı
Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü

xi
xii Yazarlar

Öğr. Gör. Ahmet TÜRK Dr. Mehmet AKBAŞ


Sinop Üniversitesi, Türkeli Meslek Sivas İl Emniyet Müdürlüğü
Yüksekokulu, Çocuk Koruma ve Bakım
Hizmetleri Bölümü Doktora Öğrencisi Abdullah GÜLMEZ
Tunceli Aile ve Sosyal Hizmetler İl
Öğr. Gör. Melike TÜRKMEN Müdürlüğü
Düzce Üniversitesi Sağlık Hizmetleri
Meslek Yüksekokulu Sosyal Hizmet Uzmanı/Doktora
Öğrencisi Fatih KURŞUN
Arş. Gör. Fatma DİLMEN Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal
Ondokuz Mayıs Üniversirtesi, Sağlık Hizmet AD., Samsun Eğitim ve Araştırma
Bilimleri Fakültesi, Sosyal Hizmet Bölümü Hastanesi Çocuk İzlem Merkezi

Arş. Gör. Sibel TEMİZ SARIKAYA Doktora Öğrencisi Gökhan YANAR


Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet
Fakültesi, Sosyal Hizmet Bölümü Bölümü
BÖLÜM 14
Depremlerde Kriz Yönetimi
ve Paydaşlarla Çalışma

Furkan ARI1

GIRIŞ

Yer kabuğunda ani şekilde kırılmalar meydana gelmesiyle oluşan titreşimlerin


dalgalar şeklinde yayılarak yer yüzeyinde sarsıntılar oluşturmasına “deprem”
denir. Depremler gerçekleşme şiddetine bağlı olarak yeryüzündeki yapılarda
yıkım oluşturarak can kaybına neden olabilmektedir (AKUT, 2014).
Dünya’daki en aktif depremlerin yaşandığı alanlardan birinde bulunan
Türkiye’nin topraklarının %92’si deprem kuşağı içerisinde konumlanmıştır.
Türkiye nüfusunun %95’e yakını ciddi olarak deprem tehlikesi ile yüz yüzedir
(AFAD, 2014). Türkiye nüfusunun yoğun olarak yaşadığı bölge, il ve ilçelerin
%66’sı aktif fay sahası içerisinde konumlanmaktadır. Nüfusu 1.000.000’u
aşmış 11 büyükşehir başta olmak üzere toplamda 57 il aktif fay sahasında
bulunmaktadır (Yavaş, 2005). Türkiye nüfusunun büyük bir bölümünün
deprem bölgesinde yoğunlaşmasından dolayı çarpık kentleşmelerin arttığı da
görülmektedir. Özellikle Türkiye’de depremler konusunda toplumun bilincinin
ve bilgisinin olmaması da şiddetli depremler sonrasında can ve mal kaybının
ciddi boyutlara ulaşmasına yol açmaktadır (AKUT, 2013).

1
Dr. Öğr. Üyesi, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü
furkanari@cumhuriyet.edu.tr, ORCID iD: 0000-0002-3021-6668

281
282 Afet ve Krizlerde Sosyal Hizmet

Depremsellik açısından yoğun bir bölgede konumlanmış olan Türkiye’de


tarihsel süreçten günümüze kadar ciddi oranda yıkıma ve can kayıplarına
neden olan depremler gerçekleşmiştir. Deprem şiddetinin ölçülebilmeye
başlandığı tarih olan 1900 yılından bugüne kadar gelinen sürede oransal
olarak değerlendirildiğinde her yıl 2 adet can kaybı veya yıkıcı deprem
meydana gelmektedir. Her 6 yılda bir ise 7.0 veya daha üzeri şiddette bir adet
depremin meydana geldiği görülmektedir. Türkiye’de her yıl küçük veya büyük
şiddette ortalama 22.000 deprem olmaktadır (Şahin, 2019). 2022 yılı içerisinde
ise Türkiye’de 4.0 ve üzerinde 170 adet deprem meydana gelmiştir (2022 Yılı
Deprem Harita, Grafik ve Tabloları, 2023).
Depremlerin oluşturduğu ekonomik kayıplar ve hasarlar, Türkiye’de
depremin hayatın bir gerçeği olduğu ve bu gerçekle hayatın devam etmesi
gerektiğini göstermektedir. Toplumdaki her kesimi içine alan deprem
politikalarının acil bir şekilde işleve konularak depremlerden en az zararla
çıkmak Türkiye’nin birincil önceliklerinden biri olmak zorundadır (Türk,
2022). Türkiye’de yüksek depremsellikten dolayı meydana gelen birçok deprem
sonrasında ortaya çıkan sorunların yönetilebilmesi ve arama-kurtarma, insani
yardım, rehabilitasyon faaliyetlerinin sürdürülebilir olması için etkili bir kriz
yönetimi anlayışı gereklidir. Depremlerin ortaya çıkardığı kriz durumlarının
yönetilebilmesi salt bir kurumun inisiyatifine bırakılamayacak kadar geniş
kapsamlıdır. Büyük bir yüzölçümüne sahip olan ve yüzölçümünün tamamının
neredeyse yüksek deprem riskiyle karşı karşıya kaldığı Türkiye’de depremlerin
sonrasında ortaya çıkan kriz ortamlarının etkili bir şekilde yönetilebilmesi için
tüm paydaşlarla işbirliği ve koordinasyon halinde çalışmak gerekmektedir. Bu
çalışmada depremselliğin yüksek olduğu Türkiye’de depremlere dayalı kriz
yönetiminin önemi vurgulanarak sonuç kısmında depremlere müdahale ve
kriz yönetiminin etkili bir şekilde gerçekleştirilmesi için öneriler sıralanarak
kriz yönetimi konusunda farkındalığın geliştirilmesi amaçlanmaktadır.

1. KRIZ

Kriz, herhangi bir organizasyonun (devlet, kurum, şirket vb.) belirlemiş


olduğu hedefleri ile çıkarlarını, politik, ekonomik ve kültürel hayatını
olumsuz etkileyerek ansızın ve planlanmadık bir şekilde oluşan, sağlıklı karar
verebilmek için zaman kısıtına sahip, yoğun bir şekilde strese neden olan,
önceden planlanarak önlem alınsa dahi engellenmesi çok zor olan, kontrol
edildiğinde ve iyi yönetildiğinde fırsatlara dönüştürülen, zarar gören mevcut
Depremlerde Kriz Yönetimi ve Paydaşlarla Çalışma 283

durumu eski haline getirmeye yönelik çaba harcanan karmaşık ve zor bir
süreçtir (Filiz,2006). Deprem afetlerinin ardından ortaya çıkan kaos durumu
da özellikle idari yönetimlere oluşturduğu baskı ve etkiden dolayı kriz olarak
değerlendirilmektedir (Demirtaş, 2000).

1.1. Krizin Özellikleri

Belirsizlik, krizin en önemli özelliği olarak öne çıkmaktadır. Kriz,


organizasyonlarda büyük bir belirsizlik ortamı oluşturarak hem yöneticileri
hem de toplumları ciddi olarak etkilemektedir. Krizin, belirsizlik özelliğinin
yanında tehdit, zaman baskısı ve sürpriz olmak üzere üç temel özelliği de
vardır. Kriz sonrasında oluşabilecek kayıplar tehdit olarak ifade edilmektedir.
Potansiyel krizler, kamu yönetiminin hedeflerini ve yönetişim sistemini
tehdit etmektedir. Bu tehditlerin kapsamı ve büyüklüğü verdiği zararlar,
kriz türlerine, krizin oluşma biçimine, kamu yönetiminin kriz ortamındaki
durumu ve kararları ile krizin meydana geldiği toplumların verdiği tepkilere
göre farklılaşmaktadır. Kriz anında toplumda meydana gelen tepkiler, krizin
yönetim sürecinde ihtiyaç duyulan tedbirlerin alınmasına yardımcı olarak
kriz yönetiminin sonucunu da belirlemektedir. Zaman baskısı ise, krizin
ortaya çıktığı zaman ile karar alma süresi arasındaki farktır. Krizin bir diğer
özelliği olan sürpriz, şok etkisi oluşturan, toplumlarda veya kurumlarda
olumsuz etkiye sahip öngörülemeyen değişimlerdir. Kriz yönetimini üstlenen
yöneticilerin muhatabı oldukları çevreyi değerlendirme, bilgi kaynaklarına
ulaşma, değerlendirme ve raporlama sürecindeki hatalarından dolayı kriz
ortamında sürprizler oluşmaktadır (Büyükkaracığan, 2016).
Potansiyel krizlerin diğer özellikleri ise şunlardır:
• Oluşabilecek krizler devletler ve kurumlar için tehdit oluşturmaktadır.
• Krizlerin ortaya çıkması ani ve beklenmedik bir şekilde olur.
• Zaman baskısı sağlıklı karar verme sürecini etkilemektedir.
• Stresin yoğun yaşandığı anlardır.
• Krizlere hazırlıklı olunsa dahi krizi engellemek oldukça zordur.
• İyi yönetilen krizler fırsat oluşturabilir.
• Kriz sürecinde yapılan faaliyetler, organizasyonları kriz öncesi durumuna
döndürmeye yönelik çabaları içerir.
• Kriz durumu, kaos ve zorluklar sürecidir (Filiz,2006).
284 Afet ve Krizlerde Sosyal Hizmet

1.2. Kriz Türleri

Krizlerin, ortaya çıkmasına neden olan birçok kaynak vardır. Bu kaynaklar


bütün organizasyonları etkilemektedir. Zamanına, sıklığına ve şiddetine göre
ortaya çıkan üç kriz türü bulunmaktadır.
1. Operasyonel Krizler: Organizasyonların günlük rutin işleyişleri sırasında
ortaya çıkan küçük çaplı krizlerdir. İyi bir yönetim ile bu krizler önlenebilir
ve hemen çözülebilir.
2. Ani Krizler: Beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan ve organizasyonlarda
büyük etkiler meydana getiren krizlerdir. Doğal afetler, sabotaj ve su,
enerji, iletişim gibi hayati olan ihtiyaçlardaki kesintiler ani krizler olarak
değerlendirilmektedir. Ani kizler, yönetimler tarafından organizasyonların
rutin işleri yanlış yönetildiğinde veya potansiyel kriz durumları görmezden
gelindiğinde ortaya çıkmaktadır.
3. Potansiyel Krizler: Zamanla büyüyerek ciddi sorunlar oluşturan ve göz ardı
edildiğinde kritik hale gelen krizlerdir. Potansiyel krizler, organizasyonların
sorun yaşadığına dair kriz öncesinde bazı açık işaretler de vermektedir.
Potansiyel krizler; organizasyonlarda veya kurumlarda sürekli düşen
satışlar, yeni rekabet ortamlarına cevap vermede yetersiz kalma, finansal
zorluklar şeklindedir. Potansiyel krizler, bir organizasyonu meydana
gelebilecek ani krizlere karşı zayıflatmaktadır.
Tüm kriz türleri birbirleri ile doğrudan bağlantılıdır. Operasyonel
krizler, potansiyel krizlerin belirtisi olarak görülebilir ve ani krizlere zemin
hazırlayabilir. Potansiyel krizler için gerekli ve yeterli önlemler alınmadığında
organizasyonların ani krizlerle baş etme şansı azalmaktadır (Enns ve
Lindsay, 2008). Önemsiz olarak görülen küçük problemler ve acil durumlar,
organizasyonların çevreleriyle yeterli iletişime geçmediğinde ciddi krizlere
dönüşme potansiyeline sahiptir. Kurumlar ve devletler bir kriz yaşadıklarında
bu durumu inkar etmektedir. Kriz durumlarında yapılması gereken şey
krizi inkar etmek olmamalı, krizi kabul ederek etkili önlemler alınmalıdır.
Sonrasında ise kriz için gerekli düzenlemeler yapılarak kamuoyu kriz ile
ilgili olarak detaylı bir şekilde bilgilendirilmelidir. Organizasyonlarda krizin
başarılı bir şekilde yürütülebilmesi için de etkin bir kriz yönetimi planının
oluşturulması önem arz etmektedir (Zincir ve Yazıcı, 2013).
Depremlerde Kriz Yönetimi ve Paydaşlarla Çalışma 285

1.3. Kriz Yönetimi

Kriz yönetimi, kurum çalışanları ve paydaşları ile birlikte ortaya çıkan ve olası
krizleri önlemek amacıyla gerçekleştirilen etkili bir yönetim çabasıdır (Pearson
ve Clair, 1998). Bir başka tanımda ise kriz yönetimi, aniden ortaya çıkarak
rutin işleyişte aksamalara yol açan, risk, bunalım, gerilim, stres ve çatışma gibi
durumların oluşmasına sebebiyet vererek zaman kısıtından dolayı yöneticilerin
karar almalarını zorlaştıran olağan üstü durumların üstesinden etkili bir şekilde
gelinebilmesi için geliştirilmiş yönetim modelidir (Tekin, 2015). AFAD’a göre
ise kriz yönetimi “kriz hâli şartları süresince uygulanan, durumu normale
döndürmeyi amaçlayan geçici bir yönetim biçimi. Afet yönetiminden farkı,
sürekliliğinin olmaması, belirli bir zamanla sınırlı bulunması, krizi gerektiren
olay ve nedenler kalktığında sona ermesidir” (AFAD, 2023).
Kriz yönetiminin temel amacı ve görevi, bir organizasyonun devamlılığını
tehdit edebilecek durumları öngörüp gerekli olan önlemlerin alınmasını
sağlayarak krizlerin en az zararla giderilmesi sürecini yönetmektir
(Büyükkaracığan,2016). Kriz yönetiminin etkili olması için krize önceden
plan yaparak hazırlıklı olmak gerekmektedir. Kriz yönetimi, potansiyel
krizlerin tahmin edilerek ortaya çıkmaları halinde bu krizlerle nasıl mücadele
edileceğine yönelik yapılan planlı çalışmalar bütünüdür. Organizasyonların
potansiyel krizlerle mücadele edebilmek için gereken kaynağı ayırarak, alt yapı
sistemleri ve donanımlarını oluşturmaları gerekmektedir. Krizlerin başarılı
bir şekilde yönetilebilmesinde en önemli faktörlerin başında kurumların,
şirketlerin ve örgütlerin krize her zaman hazır halde olmaları ve kriz yönetimi
alanında bilgiye ve yeteneğe sahip personelleri hazır bulundurmaları
gelmektedir (Sezgin, 2003).

1.3.1. Depremlerde Kriz Yönetimi


Deprem gibi doğal afetlerin diğer krizlerden ayrılmasındaki belirgin etkenler;
oluşma zamanının belli olmaması, belirli aralıklarının olmaması, önleme ve
erken uyarı imkanı sağlamamasıdır (Bayram, 2015). Depremler sonrasında ani
olarak ortaya çıkan kriz durumları negatif unsurlara sahip olduğundan dolayı
insanları ve yaşamış oldukları bölgeleri siyasi, ekonomik ve sosyal alanda ciddi
bir şekilde etkilemektedir (Yavaş, 2001).
286 Afet ve Krizlerde Sosyal Hizmet

Depremlerde kriz yönetimi, deprem sonrası oluşacak zararların azaltılması


amacıyla depremin öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılacakların
planlanarak uygulanmasıdır. Depremlerde kriz yönetiminin etkin bir
şekilde gerçekleştirilebilmesi için zarar azaltma (mitigation), hazırlıklı olma
(preparedness), müdahale (response) ve iyileştirme (recovery) aşamalarına
uyulması gerekmektedir. Bu aşamalar depremlerin büyüklüğüne ve etki
alanlarına göre birbirinin içine girebilir. Bazı durumlarda ise depremlere hızlı
bir şekilde müdahale edebilmek için aynı anda tüm aşamalar kullanılabilir.
Deprem sonrasında ortaya çıkan olumsuz durumların etkili bir kriz yönetimiyle
yönetilebilmesi için bu dört aşamanın bir bütün olarak uygulanması önem arz
etmektedir (Yağcı,2008).

Şekil 1. Depremlerde Kriz Yönetimi


Kaynak: Kadıoğlu, 2011: 51.

Depremlerde kriz yönetimi deprem öncesi (deprem risk yönetimi),


deprem sonrası (deprem kriz yönetimi) olarak iki şekilde ele alınmaktadır.
Risk yönetimi aşamasında deprem riskini azaltma ve hazırlık, kriz yönetimi
aşamasında ise depremlere müdahale ve sonrasında iyileştirme çalışmaları
şeklinde açıklanmaktadır.
Afetler sonrasında etkili kriz yönetimi için gerekli olan 4 ana aşama
depremlerde kriz yönetimi sürecinde de kullanılmaktadır. Bu 4 ana aşama şu
şekilde açıklanmaktadır.
Depremlerde Kriz Yönetimi ve Paydaşlarla Çalışma 287

1. Risk azaltma: Depremlerin etkisini en aza indirme için yapılan çalışmalar


• Tehlike Analizi
• Risk Analizi
• Risk Azaltma
• Risk İletişimi
2. Hazırlık: Depremlerin öncesinde ve sonrasında meydana gelecebilecek
olan tüm kriz durumları için plan, prosedür, eğitim ve koordinasyon
çalışmaları
• Olay Komuta Sistemi
• Planlama
• Tahmin ve Erken Uyarı
• Tatbikatlar
• Eğitimler
3. Müdahale: Deprem sonrasında can ve mal kaybını en aza indirecek
kurtarma çalışmaları
• Etki ve İhtiyaç Analizleri
• Olay Yeri Yönetimi
• Erken İyileştirme (Geçici barınma, bağış ve gönüllü yönetimi)
4. İyileştirme: Deprem öncesinden daha iyi bir duruma gelebilmek için
yapılan çalışmalar
• Orta ve uzun vadeli iyileştirme
• Yeniden inşa (Kadıoğlu, 2011:52-54).
Deprem kaynaklı krizler, aniden ortaya çıkmasının yanında tahmin
edilmesi de mümkün krizlerdendir. Tüm krizlerin önceden uyarı verdiği gibi
deprem kaynaklı krizlerin de görülebilen bazı ipuçları vardır. Bunlar; çarpık ve
depreme dayanıksız yapılaşma, aktif fay hatları ve yumuşak zeminde konutların
yoğunlaşması, deprem ve konutlaşma ile ilgili bilgiye ulaşma zorluğu, çözümler
için ortak aklın oluşturulmasında katılımcılığın olmaması, politik çıkarlar,
inşaat sektöründe artan rant ve kollama, zengin olma hırsı ve etik değerlerin
yozlaşmasıdır (Yavaş, 2001:122).
Depremlerde etkili bir kriz yönetiminin genel ilkeleri (Quarantelli,1996) şu
şekilde sıralanmaktadır;
288 Afet ve Krizlerde Sosyal Hizmet

1. Deprem sonrasında ortaya çıkacak ihtiyaç ve isteklerle depreme müdahale


için gerekli olan ihtiyaçlar doğru bir şekilde birbirinden ayrılmalıdır.
Çünkü deprem sonrasında ortaya çıkan ihtiyaçların temin edilmesi zaman
alacağından dolayı deprem sonrası ve deprem müdahale ihtiyaçlarının
birbirinden ayrılarak bu durumun deprem öncesi hazırlık sürecinde iyi bir
şekilde planlanması gerekmektedir.
2. Gerekli işlevler yeterli bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Genel işlevler
tüm afetlerde olduğu gibi depremlerde de yararlı olabilecek eylem ve
etkinliklerdir. Örnek olarak tahliye, tüm afetlerde olduğu gibi deprem
sonrasında da yerine getirilmesi gereken işlevlerdendir. Depremler
sonrasında ortaya çıkacak kriz durumlarının etkili bir şekilde
yönetilebilmesi için gereken işlevler ise şu şekilde sıralanabilir; ikaz,
tahliye, barınma, acil tıbbi yardım, arama-kurtarma, kamusal ve kişisel
malların güvenliği. Bu sayılan genel işlevler deprem öncesinde planlanmış
olabilmesinin yanında depremin büyüklüğüne ve etki alanına göre deprem
anı ve sonrasındaki duruma göre anlık olarak da uyarlanabilmektedir.
3. Personel ve kaynaklar etkili bir şekilde seferber edilebilmelidir. Çoğu afette
olduğu gibi deprem sonrasında personel ve kaynak eksikliği yaşanmaktadır.
Personel ve kaynakları hızlı ve yeterli sayıda deprem bölgesine ulaştırarak
bu kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamak gerekmektedir.
4. Deprem sonrasında ihtiyaçlara göre hızlıca uygun görev dağılımı ve iş
bölümü yapılmalıdır. Depremler sonrasında birbirinden farklı birçok
sorun ve ihtiyaçlar ortaya çıktığından dolayı sadece depremin olduğu
bölge ile sınırlı olmayan birçok kurum veya organizasyonun sürece dahil
edilerek görev dağılımı ve iş bölümü yapılması önem arz etmektedir. Görev
dağılımı ve iş bölümüne açık olmak deprem sonrası acil durumlara hızlı ve
koordineli bir şekilde müdahale etmeyi mümkün kılmaktadır.
5. Yeterli bilgi akışına izin verilmelidir. Deprem sonrası kriz dönemlerinde
ciddi bir şekilde iletişim sorunlarıyla karşılaşılmaktadır. İletişim
sorunlarının yaşanması bilgi akışının yetersizliğinden kaynaklanmaktadır.
Deprem sonrası kriz dönemlerinde çoklu bilgi akışına gerek
duyulmaktadır. Bu çoklu bilgi akışı; kuruluşlar içerisinde, kuruluşlar
arasında, vatandaşlardan kuruluşlara, kuruluşlardan vatandaşlara şeklinde
gerçekleşmektedir. Deprem sonrasında bilgi akışının yeterli sağlanmadığı
durumlarda başarılı bir kriz yönetimi gerçekleştirilemez.
6. Karar alma mekanizmalarının düzgün bir şekilde işlemesine izin
verilmelidir. Depremlerden sonra ortaya çıkan kriz durumları doğru karar
Depremlerde Kriz Yönetimi ve Paydaşlarla Çalışma 289

almayı gerekli kılmaktadır. Deprem sonrasındaki krizlerde karar alma


mekanizmaları olumsuz şekilde etkilenmektedir. Depremlerin neden
olduğu kriz ortamlarında karar alma mekanizmalarını etkileyen sorunlar
şunlar;
a. Yoğun mesaiden dolayı üst düzey yönetici ve personel eksikliği
b. Krize müdahale ile ilgili sorumluluk çatışması
c. Mevcut kurumlar ile deprem sonrası müdahale için kurulan yeni kurumlar
arasında yetki çatışması
d. Örgütsel yargı yetkisinde farklılaşmalar
7. Genel koordinasyonun geliştirilmesine odaklanılmalıdır. Deprem afetleri
sonrasında gerek arama kurtarma gerekse de insani yardım çalışmaları
için birçok örgütün deprem bölgelerinde faaliyet gösterdiği görülmektedir.
Bu durumda koordinasyonu zorlaştırmaktadır. Kriz ortamında kargaşa
yaşanmaması adına tüm örgüt ve organizasyonlardan sorumlu olacak
kamu ve özel sektör kurumlarının belirlenmesi önem arz etmektedir.
8. Deprem sonrasında bölgede kendi çabalarıyla arama-kurtarma, insani
yardım gibi faaliyetler üstlenen gönüllü birey ve kurumlar kriz yönetim
sistemine hemen dahil edilmelidir. Sisteme dahil edilen birey ve kurumların
bölgede farkında olmadan yanlış müdahale ve çalışmalar yapmalarının
engellenmesi afetlerden etkilenen insanların can, mal güvenliğinin ve
bölgenin kontrolünün sağlanmasına yardımcı olmaktadır.
9. Kitle iletişim araçlarıyla deprem bölgesinden kamuoyuna doğru ve
güvenilir haberler iletilmelidir. Deprem gibi yıkıcı afetler sonrasında
kamuoyu gerçek bilgilere ulaşmayı arzu etmektedir. Kamuoyunun gerçek
bilgilerle hızlı bir şekilde bilgilendirilmeleri hem vatandaşların hem de
krize müdahale eden paydaşların moral motivasyonu için çok önemlidir.
Bu yüzden deprem sonrasında kriz yönetimi gerçekleştiren yetkili
mercilerin basın ile iş birliği halinde olması gerekmektedir.
10. Deprem sonrasında etkili çalışabilecek afet kriz merkezleri kurulmalıdır.
Etkili bir kriz yönetimi için yukarıda sayılan ilkelerin başarılı olabilmesi iyi
organize olmuş afet kriz merkezinin çalışmalarına bağlıdır. Kriz yönetim
merkezi deprem sonrasında ortaya çıkan kriz ortamlarına müdahale
ederek tüm süreçleri koordine eder.

1.3.2. Depremlerde Kriz Yönetiminden Sorumlu Kamu Kurumları


Türkiye’de kriz yönetimi daha çok depremler sonrasında ortaya çıkan kriz
durumlarına müdahele etmek olarak algılanmaktadır. Bakanlar Kurulu’nun
290 Afet ve Krizlerde Sosyal Hizmet

30.09.1996 tarihli ve 96/8716 sayılı kararı ile 1997 yılında Başbakanlığın


bünyesinde Kriz Yönetim Merkezi kurularak her türlü kriz durumlarında
yönetim ve çalışma yetkisi bu merkeze verilmiştir. Türkiye’de sistemli bir
şekilde kriz yönetimi çalışmalarının Kriz Yönetim Merkezinin kurulmasıyla
başladığı kabul edilmektedir. Deprem odaklı kriz yönetimi ise Türk kamu
yönetimi tarafından uzun yıllardır sürdürülmektedir. Türkiye, tarihinde
büyük depremlere maruz kalınmasından dolayı kriz yönetimi mevzuatı ve
örgütlenmesi afet yönetimini de kapsayacak şekilde oluşturulmuştur (Erten,
2011).
2009 tarihinde 5902 sayılı “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun” yürürlüğe girmiş olup Türkiye’de afet
yönetimi ve örgütlenmesinde yenilikler yapılmıştır. Kanunun 1. Maddesi
afet ve acil durumlarda müdahale ve hizmetlerin ülke çapında etkili bir
şekilde yürütülmesi amacıyla gereken tüm önlemlerin alınarak afet ve acil
durumların öncesi, süreç devam ederken ve sonrasında yapılacak çalışmaların
koordinasyonundan sorumlu olan kurum ve kuruluşların belirlenmesi, afet
ve kriz yönetimi konusunda politikaların çıkarılarak uygulanmasına vurgu
yapmaktadır. 5902 sayılı kanun ile afet ve acil durumlarda kriz yönetiminden
sorumlu olan Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü, Afet İşleri Genel
Müdürlüğü ve Sivil Savunma Genel Müdürlüğü lağvedilerek bu kuruluşların
tüm yetki ve sorumlulukları Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
(AFAD) ‘nda toplanmıştır (Erten, 2011). AFAD, depremler sonrasında kriz
yönetimini üstlenen ve İçişleri Bakanlığının bünyesinde faaliyetlerini sürdüren
Türkiye’nin yetkin ve yetkili merkezi teşkilatıdır. AFAD’ın deprem sonrasında
yerel düzeydeki kriz yönetimi çalışmaları ise il müdürlükleri aracılığıyla
gerçekleştirilmektedir (AFAD,2023). AFAD’ın koordinasyonunda Sağlık
Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Sağlık Afet Koordinasyon Merkezi
(SAKOM) ve Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) birimleri de (https://
acilafet.saglik.gov.tr, 2023) deprem sonrasında acil müdahale çalışmalarında
yer almaktadır.

1.3.3. Depremlerde Krize Müdahale El Kitabı : Türkiye Afet Müdahale


Planı (TAMP)
Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP), afet ve acil durumlar olduğunda ulusal
çaplı müdahale çalışmalarının yürütülmesine rehberlik eden ilk plandır. TAMP,
potansiyel depremlerin ve kriz durumlarının seviyesine göre hareket edebilme
Depremlerde Kriz Yönetimi ve Paydaşlarla Çalışma 291

imkanı sağlayan esnek bir yapıda olup müdahaleden sorumlu kurumları da


açıklamaktadır (Kızılova, 2014).
TAMP’ın amacı; depremlerin öncesinde, sırasında ve sonrasındaki ihtiyaç
duyulan müdahale planının temel prensiplerini belirleyerek, müdahalede
görev alacak çalışma grupları ile koordinasyonu sağlayacak birimlerin
sorumluluklarını tanımlamaktır. TAMP, Türkiye’de potansiyel her tür ve
büyüklükteki afet ve kriz durumlarına müdahale edecek bakanlık, kamu
kurum ve kuruluşları, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ile gerçek kişileri
kapsamaktadır (Türkiye Afet Müdahale Planı, 2014).
23 Ekim 2011 günü Van-Edremit merkezli meydana gelen ve 7,2
büyüklüğündeki depremde yaşanan zorluklardan dolayı deprem öncesinde,
anında ve sonrasında yapılacakların belirlenmesi için ulusal çaplı bir kriz
yönetim sistemine ihtiyaç olduğu görülmüştür. Van depreminde edinilen
tecrübeler ve alınan dersler TAMP’ın oluşturulmasına zemin hazırlamıştır.
5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun hükümlerine göre, AFAD bünyesinde görev yapan Afet
ve Acil Durum Yüksek Kurulu’nun inisiyatifleriyle Türkiye Afet Müdahale
Planı hazırlanarak 18 Nisan 2012 tarihinde onaylanarak yürürlüğe girmiştir
(Kızılova, 2014).
TAMP’da belirtildiği üzere, deprem gibi tüm afetlere müdahale edilme
sürecinden, koordinasyonunun, afet ve kriz yönetimi ile ilgili eğitim
politikalarının oluşturulmasından ve mevzuat düzenlemelerinden AFAD
sorumludur. Ulusal çapta depremlere müdahale için oluşturulacak çalışma
grubu planlarının hazırlanmasından ve uygulanmasından ana çözüm ortağı
olan bakanlık, kamu kurum ve kuruluşları sorumludur. Destek çözüm
ortağı olarak belirlenen bakanlık, kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör,
STK’lar ve gerçek kişiler de görev tanımlarına göre ayrı ayrı sorumludur.
Depremlere müdahale planının kamu kurum ve kuruluşlarında hazırlanması
ve uygulanmasından bakanlık en üst yönetici konumundadır. Yerel bazda ise il
afet müdahale planının hazırlanması ve uygulamasından sorumlu yöneticiler
valilerdir. Özel sektörde ise sorumlular işveren veya yetkili temsilcilerdir.
Deprem sonrasında ortaya çıkabilecek krizlere en etkili şekilde müdahale
edebilmek için TAMP’da belirlenen hedefler şunlardır; olabildiğince çok
insanın hayatını kurtarmak, kesintiye uğrayan hayati faaliyetleri hızlı bir şekilde
normale döndürmek, müdahaleleri olabildiğince hızlı ve planlı yapmak, deprem
292 Afet ve Krizlerde Sosyal Hizmet

bölgesinin güvenliğini sağlamak, halk sağlığı için gereken önlemleri almak,


mülkiyet, çevre ve kültürel mirası koruyarak güvenliğini sağlamak, maddi ve
toplumsal kayıpları en aza indirmek, olabilecek artçı depremlerin etkilerini
azaltmak, kamuoyunu bilgilendirerek müdahale süreci ve deprem bölgesi ile
ilgili iletişim kanallarını sürekli açık tutmak, mevcut kaynakları en etkili şekilde
kullanmaktır (Türkiye Afet Müdahale Planı, 2014).
Depremlere ulusal düzeyde müdahale gerektiğinde hiyerarşiyi azaltarak
daha etkili bir kriz yönetimi gerçekleştirmek için TAMP’da operasyon
servisi, bilgi ve planlama servisi, lojistik ve bakım servisi, finans ve idari
işler servisi olmak üzere dört farklı servis belirlenmiştir. Bu servislerin
yönetilmesinde depremlerin büyüklüğüne göre AFAD Daire Başkanlıkları
görevlendirilmektedir. Operasyon servisi, depremlerin büyüklüğüne göre
kriz yönetimindeki temel birim olarak planı uygulayan servistir. Depremin
büyüklüğü ve krizin durumuna göre iki alt servis ile müdahale yapılmaktadır.
Acil Durum Hizmetleri depremlerin ölçeğinin ve etki alanının daha sınırlı
olduğu durumlarda gerçekleştirilmektedir. Ön İyileştirme Hizmetleri ise daha
büyük ölçekteki depremlerin etkilediği bölgelerde yapılmaktadır. Acil Durum
Hizmetleri bünyesinde haberleşme, nakliye, ulaşım, alt yapı, güvenlik ve trafik,
yangın, arama-kurtarma, sağlık, enerji, tahliye ve yerleştirme planlama çalışma
grupları görev yaparken, Ön İyileştirme Hizmetleri bünyesinde de barınma,
beslenme, kimliklendirme ve defin, afet alt yapı, afet hasar tespit, tarım orman
gıda su ve hayvancılık, afet psikososyal destek ve afet enkaz kaldırma çalışma
grupları olmak üzere toplamda 17 çalışma grubu depremlerin ölçeği ve etki
alanına göre operasyon servisinde planlanmıştır. Lojistik ve Bakım Servisi;
deprem sonrasında gelen ayni bağışların deprem bölgesine ulaştırılması,
takibi, depolanması ve dağıtımı, teknik destek ve ikmal, deprem bölgesine
uluslararası destek ve yardım için işbirliği olacak şekilde üç çalışma grubu
ile görev yapmaktadır. Bu servis depremlere müdahalede görev alan diğer
çalışma guruplarına tesisler kurma, malzeme ve teknik ekipman temin
etmeden sorumludur. AFAD tarafından ilan edilen depremlerin ölçeği ve
etki alanı büyük olduğu takdirde 72 saat içerisinde personel desteği, araç ve
gereç, barınma, beslenme ve hijyen malzemesi ve ofis ihtiyaçlarını karşılamak
zorundadır. Bilgi ve Planlama Servisi iki çalışma grubu ile deprem sonrası kriz
yönetimine yardımcı olmaktadır. Bu çalışma grupları ise Afet Bilgi Yönetimi,
İzleme ve Değerlendirme Grubu ile Afet İletişim Grubudur. Afet Bilgi
Yönetimi, İzleme ve Değerlendirme grubu deprem sonrasında bölgeden veri
Depremlerde Kriz Yönetimi ve Paydaşlarla Çalışma 293

toplama, keşif yapma, veri kaynaklarını belirleme, evrak kayıt, raporlama ve


elde edilen verileri değerlendirme ve izleme görevlerini üstlenmektedir. Afet
İletişim grubu ise deprem sonrasında kriz yönetiminin daha etkili olabilmesi
için deprem bölgesi ile kamuoyu arasında bilgi akışını sağlamak, bölgedeki
halkın can ve mal güvenliği için gerekli olan tedbirlerin alınması için kamuoyu
oluşturmak, paydaşlarla yerel ve ulusal medya işbirliği yaparak halkla ilişkiler
faaliyetlerini yürütmektedir. Finans ve İdari İşler Servisi, üç çalışma grubu ile
faaliyet göstermektedir. Bu çalışma grupları afet finans ve kaynak yönetimi,
afet ulusal ve uluslararası nakdi bağış, afet zarar tespittir. Deprem gibi afetler
öncesinde yapılan tüm hazırlık çalışmaları için ihtiyaç duyulan finansman 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamında belirlenen şartlara
göre sağlanmaktadır. Kamu kurumlarının deprem ve diğer afetlere hazırlık
için yapacakları yatırımlar için gerekli finans AFAD tarafından genel bütçeden
sağlanacak şekilde koordine edilir. Kendisinin özel bütçesi bulunan kamu
kurumları ile mahalli idarelerin deprem ve diğer afetlere hazırlık ve müdahale
aşamalarında kullanılmak üzere ödenek ayrılması işlemi finans ve idari işler
servisinin sorumluluğundadır. Finans ve İdari İşler Servisinin depremler ve
diğer afetlerde kullanılmak üzere ihtiyaç duyduğu finans, 5902 sayılı Afet
ve Acil durum Yönetimi Başkanlığı ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında
Kanunun 23.maddesi ile Afet ve Acil Durum Harcamaları Yönetmeliği
kapsamında sağlanmaktadır (Türkiye Afet Müdahale Planı, 2014).

2. DEPREMLERE MÜDAHALEDE PAYDAŞLARLA ÇALIŞMA

Paydaş, herhangi bir birliğin veya organizasyonun hedeflerine ulaşması için


yapılan çalışmalara destek veren ve bu çalışmaları olumlu yönde etkileyen
kişiler veya topluluklardır (Freeman,2004). Depremlere müdahale ve kriz
yönetimi sürecinde paydaşların aktif rol almaları önem arz etmektedir.
Paydaşlarla etkili bir şekilde iş birliği yapıldığında depremlere karşı hazırlıklı
ve dirençli bir çevre oluşturulabilir. Paydaşların sahip olduğu etki alanı,
gücü ve hızlı karar alma mekanizmaları depremlerin ardından ortaya çıkan
kriz durumlarının yönetimini kolaylaştırmaktadır. Depremlere müdahalede
aktif olarak rol alacak paydaşların sınıflandırılması gerekmektedir. Sınıflama
yapılarak rolleri ve görev tanımları belirlenen paydaşlar, kriz yönetimi
sürecinde hükümet yetkililerinin kaynakları etkin bir şekilde kullanmalarına
yardımcı olmaktadır (Mojtahedi ve Oo, 2017).
294 Afet ve Krizlerde Sosyal Hizmet

Şekil 2. Depremlere Müdahalede Paydaşlar


Kaynak: Fazari ve Kasim, 2019: 5.

Kamu kurumları, depremlere müdahale ve kriz yönetimi konusunda


en kilit paydaş olarak hayati sorumluluğa sahiptir. Hükümet ve kamu
kurumları, deprem sonrasında tüm paydaşları harekete geçirerek krize hızlı
bir şekilde müdahale etmektedir. Hükümet, kamu kurumlarını depreme
müdahale konusunda organize ederek güvenlik,arama-kurtarma, insani
yardım gibi çalışmaların yapılmasını sağlamaktadır. Deprem sonrasında
halk, hükümetin yardımlarına çok fazla ihtiyaç duymaktadır. Hükümet
ve kamu kurumları, depremlerle ortaya çıkan kriz durumlarında sağlıklı
bir yönetim gerçekleştirebilmek için depremzedelerin yanında olduğunu
göstererek halkın ve diğer paydaşların harekete geçmesini sağlamaktadır
(Ishawatari,2012). Sivil Toplum Kuruluşları, depremler sonrasında etkin bir
şekilde çalışmalar yürütmektedir. Hassas, yardıma ihtiyacı olan ve depremden
etkilenen depremzedelerin yaşam koşullarını iyileştirmek ve temel haklarının
ihmal edilmemesini sağlamak gibi başta insani yardım olmak üzere birçok
sosyal hizmet faaliyeti gerçekleştirmektedir (Izumi ve Shaw, 2012). Yerel
yönetimler, depremlere müdahale ve kriz yönetiminde önemli bir paydaş
Depremlerde Kriz Yönetimi ve Paydaşlarla Çalışma 295

olarak yer almaktadır. Depremin olduğu bölgenin yerel yönetimi bölgenin


arazisi, demografisi ve konut verilerine sahip olduğundan dolayı diğer
paydaşlara göre daha hızlı müdahale edebilmektedir. Depremden en çok
etkilenen kesim vatandaşlardır. Depremler sonrasında kriz yönetimi sürecine
vatandaşların da dahil edilmesi gerekmektedir. Özellikle deprem öncesinde,
sırasında ve sonrasında yapılacaklar için vatandaşlara eğitim verilmesi kriz
yönetimi açısından çok önemlidir (Fazari ve Kasim, 2019). Basın, depremlere
müdahalede uluslararası kamuoyunun bilgilendirilmesi için önemli
paydaşlardan biridir (Alexander, 2014). Deprem bölgesinden gerekli bilgilerin
aktarılması için basın, deprem bölgesinde etkili olmaktadır (Mojtahedi ve Oo,
2017). Akademik kuruluşlardan olan üniversitelerin ilgili bölümleri deprem ve
kriz yönetimi konularında bilimsel araştırmalar yaparak deprem öncesinde,
sırasında ve sonrasında gerekli müdahale planlarına sahip olduğundan dolayı
en önemli paydaşların arasındadır. Özel sektör çok farklı uzmanlık alanlarını
bünyesinde barındırarak gerek maddi konularda gerekse uzman iş gücü ile
depremlerde oluşan kriz ortamlarına müdahele edebilmektedir (Fazari ve
Kasim, 2019). Bağışçılar, deprem sonrasında hem ulusal hem de yerel düzeyde
bozulan ekonomik faaliyetlerin geliştirilmesinde kritik bir role sahiptir.
Birleşmiş Milletler tarafından deprem yaşanan bölgelere küresel yardım
çalışmaları gerçekleştirilmektedir. BM Kalkınma Programı’nın dünyanın
çeşitli bölgelerinde temsilcileri faaliyet göstermekte olup bağışçı delegelerinin
oluşturduğu bir afet müdahale grubu bulunmaktadır (Athukorala,2012).
Uluslararası Kızılhaç/ Kızılay Federasyonları da depremlerden etkilenen
ülkere yönelik bağışlar yaparak kriz yönetiminde önemli paydaşların arasında
yer almaktadır. BM Kalkınma Programı, UNESCO ve Dünya Bankası gibi
uluslararası bağışçılar dünyanın pek çok yerinde yaşanan depremlere ciddi
bağışlar yaparak destek olmaktadır (Fazari ve Kasim, 2019).

2.1. Depremlere Müdahalede Türk Kamu Yönetimi ve Paydaşlar

Depremlerde yaşamın hızlıca normale dönebilmesi için her bakanlığın sorumlu


olduğu çalışma alanları vardır. Yerel düzeyde depreme müdahale gerektiğinde
çalışma alanını ilgilendiren bakanlığın taşra teşkilatları bulunduğu bölgeden
sorumludur. Depremin yaşandığı bölgede veya şehirde yerel düzeyde idari
yapılanması olmayan bakanlık çalışma alanı ile ilgili sivil toplum kuruluşları ve
özel sektör şirketlerini görevlendirebilir. Ulusal düzeyde ise deprem sonrasında
yaşamın normale dönebilmesi için her bakanlık ana çözüm ortağı olarak
296 Afet ve Krizlerde Sosyal Hizmet

belirlenmiş ve deprem sonrasında ortaya çıkan krizlerde koordinasyon ve


organizasyondan sorumlu tutulmuştur. Bakanlıklar, depremlere müdahalede
ana çözüm ortağı olarak sorumluluğu üstlenerek çalışma alanını ilgilendiren
diğer kurumlara da destek çözüm ortağı olarak rol ve sorumluluk vermektedir.
Gerek ana çözüm ortağı olan bakanlıklar gerekse de destek çözüm ortağı olan
kuruluşlar veya kurumlar AFAD’ın koordinasyonunda çalışmaktadır.
Ana çözüm ortaklarının ulusal düzeydeki taktiksel sorumlulukları
şunlardır;
• Çalışma gruplarını belirleyerek, hizmetlerin analizini gerçekleştirmek,
• Çalışma gruplarının depreme müdahale hazırlık ve planlarını oluşturmak,
• Çalışma grubunun kapasitesini geliştirmek,
• Destek çözüm ortaklarını göreve çağırarak bilgilendirmek,
• Kaynakların geliştirilmesi için özel sektörle çalışmak,
• Afetlere hazırlık çalışmaları yürütmek,
• Finansal kaynaklarını yönetmek,
• Personel eğitimi, koordinasyonda gerekli teknik gelişmelerin takibi,
prosedürler-formlar ve talimatların hazırlanması gibi çalışmaları yürütmek,
• Deprem sonrasında kriz yönetimini gerçekleştirebilmek için bakanlık veya
kurum merkezlerinde koordinasyon ekipleri kurmak,
• Bakanlık bünyesinde bulunan çalışma gruplarının çalışma esaslarını
belirlemek,
Yerel düzeyde depreme müdahale aşamasında ise
• Deprem sonrası müdahale için gerekli olan sabit ve seyyar tesisler ile
sorumluları belirlemek,
• Deprem sonrasında müdahalede çalışacak personeli görevlendirerek, diğer
destek çözüm ortakları ve çalışma grupları ile koordinasyonu üstlenmek,
• Deprem sonrasında ortaya çıkabilecek ihtiyaçların giderilebilmesi için
mevcut insan gücü ve diğer kaynakların etkili şekilde kullanılmasını
sağlamak (Türkiye Afet Müdahale Planı, 2014).
Afet Haberleşme Grubu’nun ana çözüm ortağı Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığıdır. Bakanlığın görevi deprem sonrasında ulusal ve yerel düzeyde
güvenli ve kesintisiz bir haberleşmenin sağlanmasıdır. Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığına ise destek çözüm ortağı olarak Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri
Depremlerde Kriz Yönetimi ve Paydaşlarla Çalışma 297

Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, TRT, TÜRKSAT, Türk


Kızılay, özel sektör ile çeşitli STK’lar yardımcı olmaktadır. Afet Enerji
Grubu’nun ana çözüm ortağı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığıdır. Bakanlığın
deprem sonrasında asli görevi elektrik, doğalgaz gibi hayati enerji hatlarının
onarımının yapılarak hayatın normale dönmesini sağlamaktır. Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığına destek çözüm ortağı olarak Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile özel sektörde faaliyet
gösteren kuruluşlar destek olmaktadır. Afet Güvenlik ve Trafik Grubunun ana
çözüm ortağı İçişleri Bakanlığı olup deprem bölgesinin güvenlik ve trafiğinin
düzenlenmesi ve koordinasyonu bakanlığın sorumluluğundadır. Afet Güvenlik
ve Trafik Grubuna ise Adalet Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Kültür
ve Turizm Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı,MİT, Özel Güvenlik Kuruluşları
ihtiyaç halinde destek çözüm ortağı olarak destek vermektedir. Çevre, Şehircilik
ve İklim Değişikliği Bakanlığı Afet Yangın Grubunun ana çözüm ortağı olarak
deprem bölgesinde çıkan yangınların söndürülmesi ve soğutulması
çalışmalarının koordinasyonunu sağlamaktadır. Bakanlığa, destek çözüm
ortağı olarak Millî Savunma Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Ticaret
Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, yerel yönetimler ile özel sektörde faaliyet
gösteren kuruluşlar ihtiyaç halinde yardımcı olmaktadır. Afet Arama-
Kurtarma Grubunda AFAD ana çözüm ortağı rolünü üstlenmekte olup
depremlerin ardından arama-kurtarma hizmetlerini koordine etmektedir.
Destek çözüm ortağı olarak ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, İçişleri
Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı,
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı,
Ticaret Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı
Savunma Sanayii Başkanlığı, TÜBİTAK, arama kurtarma alanında
profesyonelleşmiş sivil toplum kuruluşları ile özel sektördeki kurumların
uzmanlaşmış gönüllü personelleri görev almaktadır. Afet Sağlık Grubunun
ana çözüm ortağı Sağlık Bakanlığı olup deprem sonrasında yerinde ilk tıbbi
müdahale, halk sağlığı, gerekli tıbbi bakım ihtiyaçları ve malzemelerinin
sağlanmasında görevlidir. Millî Savunma Bakanlığı (Askeri Sağlık Hizmetleri
Genel Müdürlüğü), Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve
Orman Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı, yerel
yönetimler, Kızılay, sağlık alanında uzmanlaşmış sivil toplum kuruluşları ile
özel sektörün ilgili birimleri Sağlık Bakanlığına deprem sonrasında ihtiyaç
298 Afet ve Krizlerde Sosyal Hizmet

duyulması halinde destek çözüm ortağı olarak yardımcı olmaktadır. Afet


Tahliye ve Yerleştirme Planlama Grubu çalışmalarını İçişleri Bakanlığı’nın ana
çözüm ortaklığında depremin ardından bölgeden bireylerin tahliye edilmesinin
planlanması ve uygulanması şeklinde yürütmektedir. İçişleri Bakanlığına
depremzedelerin tahliye edilmesi sürecinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı,
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı,
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı,
Millî Savunma Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Yerel Yönetimler ve ilgili
STK’lar destek çözüm ortağı olarak faaliyet göstermektedir. Afet Nakliye
Grubu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın ana çözüm ortaklığında deprem
sonrasında bölgeye destek personeli ulaştırılması, depremzedelerin ve
kaynakların nakledilmesi çalışmalarını sürdürmektedir. Nakliye çalışmalarına
ihtiyaç halinde Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Tarım ve Orman
Bakanlığı, THY, Türk Kızılay, ilgili STK’lar, nakliye alanında uzmanlaşmış özel
sektör firmaları ile özel hava yolları destek çözüm ortaklığı ile katkı
sunmaktadır. Afet Ulaşım Alt Yapı Grubu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın
ana çözüm ortaklığını üstlenerek deprem bölgesine giden tüm hasar görmüş
ulaşım yollarının onarılarak hızlı bir şekilde ulaşımın sağlanması amacıyla
faaliyet göstermektedir. Deprem bölgesine giden ulaşım yollarının açılması
konusunda İçişleri Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, THY, özel hava yolu
şirketleri, altyapı ve inşaat alanında uzmanlaşmış özel sektör firmaları ile
konuyla ilgili STK’lar destek çözüm ortağı olmaktadır. Türk Kızılay’ının ana
çözüm ortaklığında deprem bölgesindeki depremzedelerle beraber bölgede
faaliyet gösteren arama kurtarma ekipleri ile STK’ların beslenme ihtiyaçları
Afet Beslenme Grubu tarafından sağlanmaktadır. Bu gruba ayrıca ihtiyaç
duyulması halinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Sağlık
Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor
Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri
Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, yerel yönetimler ile konuyla
ilgili uzmanlaşmış STK’lar ve gıda sektöründe faaliyet gösteren özel sektör
kuruluşları destek çözüm ortağı olarak katkı sunmaktadır. Depremzedelere
psikososyal destek hizmetleri Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ana
çözüm ortağı olduğu Afet Psikososyal Destek Grubu çalışmalarıyla
sağlanmaktadır. Psikososyal destek çalışmalarında Diyanet İşleri Başkanlığı,
Gençlik ve Spor Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı,
İçişleri Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Kültür ve Turizm
Depremlerde Kriz Yönetimi ve Paydaşlarla Çalışma 299

Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Türk Kızılay, üniversiteler,


yerel yönetimlerin ilgili birimleri, psikososyal destek konularında uzmanlaşmış
STK’lar ile özel sektörün ilgili kuruluşları destek çözüm ortağı olarak yer
almaktadır. Afet Enkaz Kaldırma Grubu, deprem bölgesinde oluşan enkazın
kaldırılması konusunda Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ana
çözüm ortaklığında çalışmalarını yürütmektedir. Enkaz kaldırma işlemlerine
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Yatırım İzleme ve Koordinasyon
Başkanlığı, Yerel Yönetimler, ilgili STK’lar ve özel sektör ise destek çözüm
ortağı olarak yardımcı olmaktadır. Afet Tarım Orman Gıda Su ve Hayvancılık
Grubu, deprem bölgesinde tarım arazilerindeki hasarın tespiti, gıda güvenliği,
ölen hayvanların itlaf edilmesi ve su temini gibi konularda Tarım ve Orman
Bakanlığı’nın koordinasyonunda çalışmalarını sürdürmektedir. Gerekli
hallerde ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı,
Sağlık Bakanlığı, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı, Yerel Yönetimler
ve STK’lar destek çözüm ortağı olarak çalışmalara destek vermektedir. Afet
Kimliklendirme ve Defin Grubu depremlerde ölen vatandaşların kimliklerinin
belirlenmesi ve defin işlemlerinin gerçekleştirilmesi çalışmalarını Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın koordinasyonunda
gerçekleştirmektedir. Defin ve kimliklendirme çalışmalarında Diyanet İşleri
Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Dışişleri
Bakanlığı, STK’lar ve özel sektörde faaliyet gösteren ilgili kuruluşlar destek
çözüm ortağı olarak yer almaktadır. Afet Bilgi Yönetimi, Değerlendirme ve
İzleme Grubu Çalışmaları deprem bölgesinden her türlü verinin toplanarak
kaydedilmesi çalışmalarını AFAD’ın koordinasyonunda yürütmektedir.
Verilerin toplanması ve takip edilmesi sürecine tüm kamu idareleri, destek
çözüm ortağı olarak katkı sunmaktadır. Afet İletişim Grubu, İletişim Başkanlığı
ve AFAD’ın ana çözüm ortaklığında deprem bölgesinden doğru haberlerin
kamuoyuna aktarılması çalışmalarını yürütmektedir. İletişim çalışmalarında
ayrıca destek çözüm ortağı olarak TRT, Anadolu Ajansı, RTÜK, Türk Kızılay,
BTK, Erişim Sağlayıcılar Birliği, bakanlıkların basın müşavirlikleri, ulusal ve
yerel basın ile dijital medya platformları yer almaktadır. Afet Ayni Bağış, Depo
Yönetimi ve Dağıtım Grubu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın
koordinasyonunda depremzedelere ayni bağışların toplanması ve dağıtılması
konusunda çalışmalarını yürütmektedir. Bu çalışma grubuna İçişleri Bakanlığı,
Gençlik ve Spor Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı,
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık
Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel
300 Afet ve Krizlerde Sosyal Hizmet

Komutanlığı, Türk Kızılay, yerel yönetimlerle birlikte STK’lar ve özel sektör


kuruluşları destek çözüm ortaklığı yapmaktadır. Afet Teknik Destek ve İkmal
Grubu, deprem sonrasında kullanıma ihtiyaç duyulacak her türlü araç ve iş
makinelerinin, bakım, yakıt ikmali ve desteği konusunda Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığı koordinasyonunda çalışmaktadır. İçişleri Bakanlığı, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile ilgili STK’lar ve ilgili
sektördeki özel sektör kuruluşları iş makinesi temini ve araç-ekipman
konusunda destek çözüm ortağı olarak deprem bölgesinde faaliyet
yürütmektedir. Uluslararası camiadan gelen destek ve yardımların AFAD’ın
koordinasyonunda Afet Uluslararası Destek ve İş birliği Grubu tarafından
yürütüldüğü çalışmalarda Dışişleri Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Türk Kızılay
destek çözüm ortağıdır. Deprem sonrasında ortaya çıkan personel, ekipman,
malzeme, gıda gibi ihtiyaçların bütçelendirme ve muhasebe işlemleri Afet
Finans ve Kaynak Yönetimi Grubu tarafından AFAD’ın koordinasyonunda
sağlanmaktadır. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, İçişleri
Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı da bütçelendirme ve muhasebe
işlemlerinde destek çözüm ortağı olarak yer almaktadır. Afet Ulusal ve
Uluslararası Nakdi Bağış Grubu AFAD’ın ana çözüm ortaklığında ulusal ve
uluslararası nakdi bağışları koordine etmektedir. Ulusal ve uluslararası bağış
toplama konusunda Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, TRT, RTÜK, kamu bankaları, Türk Kızılay
ile birlikte STK’lar ve özel sektörde faaliyet gösteren şirketler destek çözüm
ortağı olarak çalışmalara katılmaktadır. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ana
çözüm ortağı olarak deprem bölgesindeki zararların ekonomik olarak
belirlenmesi konusunda çalışmaların yürütüldüğü Afet Zarar Tespit Grubu’na
destek çözüm ortağı olarak Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı,
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı
yardımcı olmaktadır (Türkiye Afet Müdahale Planı, 2014).

2.2. Kriz Yönetiminde Yaşanan Sorunlar

Türkiye’de son yıllarda yaşanan depremlerin ardından Türk kamu yönetiminin


krizleri yönetme konusunda yetersiz kaldığı görülmektedir. Krizlere müdahale
etmede gecikmek, rutin uygulamalarla yetinmek ve kriz yönetiminde
Depremlerde Kriz Yönetimi ve Paydaşlarla Çalışma 301

bilgisizlik kriz yönetimi konusunda kamu yönetiminin sınıfta kalmasına


neden olmaktadır. Kriz yönetimi konusundaki başarısızlıklar birçok
eleştiriyi de beraberinde getirmiş olup bu eleştirilerden kriz merkezlerinin
kurulması gerektiği anlaşılmıştır. Kriz merkezlerinin kurulması kriz yönetimi
konusunda yaşanan problemleri giderememektedir. Kriz merkezlerinde
görev yapan personelin özellikle kriz yönetimi, halkla lişkiler, ekip çalışması,
psikoloji ve çağdaş yönetim teknikleri ile donanımlı olması gerekmektedir.
Kriz durumlarında kriz merkezlerinde yapılan çalışmalar günlük ve rutin
hizmetler şeklinde algılanmaktadır. Depremler sonrasında yaşanan büyük
kriz durumlarında esnek olmak ve hızlı hareket etme kabiliyetinin önemli
olduğu düşünüldüğünde hantal ve günlük işleyişle krizi yönetmek mümkün
olmamaktadır (Kızılova, 2014).
Türk kamu yönetiminde, yöneticilerin büyük bir çoğunluğu statükocü
olduklarından dolayı depremler sonrasında yaşanan kriz durumlarına
müdahale etmede gerekli olan olağandışı ve esnek müdahale yöntemlerinden
kaçınmaktadırlar. Kriz ortamlarında etkili bir yönetim için elzem olan ekip
çalışmasına uzak durmaktadırlar. Kriz yönetim sürecinde de paydaşlarla
çalışma konusunda Türk kamu yöneticilerinin isteksiz oldukları da
görülmektedir (Aykaç, 2001). Türkiye’de, kriz yönetimi ile ilgili yapılan
mevzuat düzenlemelerinin çeşitlilik göstermesi, depremler sonrasında oluşan
kriz durumlarınının yönetimi sırasında karmaşaya ve koordinasyonsuzluğa
neden olarak paydaşlarla çalışma konusunda iletişimsizliği de beraberinde
getirmektedir (Kızılova, 2014).
Kriz yönetimi daha çok özel sektör tarafından kullanılan bir yönetim
modelidir. Türkiye’de son yıllarda depremlerin sonrasında ortaya çıkan kriz
durumlarından dolayı kriz yönetimi kamu yönetimi içerisinde de gündeme
gelmeye başlamıştır. Türkiye’de depremlerin sonrasında kriz yönetiminden
ziyade afet yönetimi uygulamaları yapılmaktadır. Bu durum da depremlerin
ortaya çıkardığı krizlere müdahale konusunda Türk kamu yönetiminin
eksik kaldığını göstermektedir. Türk kamu yönetimi için yeni bir kavram
olan kriz yönetiminin uygulama noktasında ise birçok eksikliğin olduğu
görülmektedir (Tekin, 2015). Depremlere müdahale konusunda mevzuata
bağlılıktan dolayı kriz ortamlarında hızlı karar alma ve uygulamaya geçiş
konusunda yavaş kalınmaktadır. Mevzuata bağlılık, kriz ortamlarında kamu
yöneticilerinin inisiyatif almalarını engelleyerek esnek bir yönetim anlayışını
302 Afet ve Krizlerde Sosyal Hizmet

benimseyememelerine neden olmaktadır. Kamu yöneticilerinin mevzuata


olan bağlılıkları ayrıca olağanüstü kriz durumlarında yeni yönetim becerilerini
uygulamalarını zorlaştırmaktadır (Aykaç, 2001).
Kamu kurumlarında depremler sonrasında olası kriz ortamlarına müdahale
etmek için uyulması gereken genel kuralların olmaması ve etkili bir kriz
yönetiminin gerçekleştirilebilmesi için kurum kültürünün eksik olması da kriz
yönetimi konusunda Türk kamu yönetiminin yaşadığı sorunlardan biridir. Bu
sorunların yanında kamu kurumlarının kriz yönetimi esnasında karşılaştıkları
en büyük engellerden biri de sıkı bürokratik kurallardır. Kriz durumlarında
hızlı hareket etme ve organize olmayı engelleyen bürokratik işleyişten dolayı
depremlerde kriz yönetimi konusunda geç kalınmaktadır. Depremlere
müdahale sonrasında Türk kamu yönetiminin en büyük eksikliklerinden
bir diğeri ise iletişimsizlik, koordinasyonsuzluk ve sorumlulukların kesin
olarak belirlenememesidir. Birbiriyle girift ve çok önemli olan bu üç kavram
eksik olduğunda depremlerden dolayı ortaya çıkan krizlerin etkili bir
şekilde yönetilemediği görülmektedir. 17 Ağustos 1999 Depremi ve 6 Şubat
2023 Depremleri iletişimsizlik, koordinasyonsuzluk ve sorumlulukların
belirlenemediğinde arama kurtarma ve insani yardım faaliyetleri gibi hayati
öneme sahip çalışmalarda geç kalındığını göstermektedir. (Genç,2009).
Depremler, siyasi istikrarı tehdit eden krizler olarak ortaya çıkmaktadır.
Deprem sonrasında ortaya çıkan kriz durumlarında hükümetlerin yapmış
olduğu tüm yardımlar, çalışmalar ve iyileştirmeler siyasetin ve siyasi söylemlerin
etkisinde kalmaktadır (Drury ve Olson,1998). Türkiye’de gerçekleşen 17
Ağustos 1999 Marmara Depremi, 12 Kasım 1999 Düzce Depremi, 23 Ekim
2011 Van Depremi, 24 Ocak 2020 Elazığ Depremi, 30 Ekim 2020 İzmir
Depremi ve 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerde yapılan
tüm arama-kurtarma, insani yardım, barınma çalışmaları ile depremzedelere
yönelik yapılan konut yardımları siyasi bir malzeme yapılmıştır.
Depremlerin meydana getirdiği kriz ortamlarında kamu yönetiminde
hiyerarşinin etkili bir şekilde kullanılması gerekmektedir. Krizin oluşturduğu
kaos ortamlarını bertaraf etmek için kamu kurumlarında sorumluluğu
üstlenecek yöneticilerin olmaması etkili kriz yönetimini engellemektedir.
Türkiye’de depremlerin ardından oluşan kriz ortamlarında yaşanan en
büyük sıkıntıların başında ise kamu yöneticilerininin büyük çoğunluğunun
sorumluluk almaktan kaçınması gelmektedir (Demirtaş, 2000).
Depremlerde Kriz Yönetimi ve Paydaşlarla Çalışma 303

Türk kamu yönetiminde kriz yönetimi, bir süreç olarak değerlendirilmemekte


olup krizlere anlık müdahaleler yapıldığından dolayı kriz yönetiminde
kamunun yetersiz kaldığına yönelik eleştirilere yapılmaktadır. Anlık
müdahaleler sırasında ise sadece kamusal kaynakların kullanılmaya çalışıp
paydaşların etkisinin göz ardı edilmesi de kriz yönetiminde bir diğer sorun
olarak ortaya çıkmaktadır. Türk kamu yönetiminde, kamu kurumlarınının
örgütlenmesinin, iş yapma biçimlerinin ve yönetim anlayışının geleneksel
olması da krizlere müdahale sürecinde yeni yönetim modellerinin gelişmesini
engelleyen diğer bir sorundur. Türk kamu yönetiminde tarihsel süreçten
günümüze gelen merkeziyetçilik anlayışı kriz yönetiminde büyük sorunların
yaşanmasına neden olmaktadır.Bürokrasinin de güçlü merkeziyetçi geleneğe
sahip olması da depremlerin sonrasında yaşanan krizlerin yönetilmesi için
ihtiyaç duyulan yerinden yönetme, iş birliği, yetki devri ve sivilleşme gibi
kavramların uygulanmasının önündeki en büyük engellerdendir. Depremlere
müdahale konusunda merkeziyetçi yapının egemen olmasından dolayı
depremlerin olduğu illerde en büyük mülki amir olarak valilerin kabul edilmesi
merkeziyetçi yapının devamlılığını göstermektedir. Öte yandan depremin
yaşandığı illerde seçilmiş belediye başkanlarının yetki ve sorumluluklarının
yok denecek kadar az olduğu görülmektedir. Belediye başkanlarının
depremler sonrasında oluşan kriz ortamlarında asli görevleri bulundukları
illerdeki valilere destek verme boyutunun ötesine geçmemektedir. Belediye
başkanlarının il veya ilçe afet yönetim kurulunda görevli olmalarına rağmen
etkin bir şekilde sorumluluk alamadıkları görülmektedir. Güçlü merkeziyetçi
yapıdan dolayı depremlere müdahale konusunda etkili bir şekilde çalışmalar
yürütebilecek donanımda ve kabiliyette olan yerel yönetimlerin rolü ciddi
manada azalmaktadır. Kriz yönetiminde karşılaşan bir diğer sorun ise merkezi
yönetim ile yerel yönetimlerin arasındaki koordinasyonsuzluktur. Merkezi
yönetim, her il için standart şekilde hazırlanmış afet planını depremler
sonrasında müdahale aşamasında uygulamaya koymaktadır. Hazırlanan
bu afet planlarında depremin gerçekleştiği illerdeki müdahale ekiplerinin
depremden etkilenmeyeceği gözden kaçırılmaktadır. Nitekim 6 Şubat 2023
tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremler her il için standart
afet planlarının uygulanmasının yanlış olduğunu göstermektedir. Ayrıca
Türkiye’deki her ilin ve bölgenin depremsellik oranı farklılık gösterdiğinden
dolayı standart afet planının uygulanması müdahale konusunda karışıklıklara
ve uyumsuzluklara yol açmaktadır. 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999
304 Afet ve Krizlerde Sosyal Hizmet

depremlerinde olduğu gibi 6 Şubat 2023 depremlerinde de , depremlere


müdahale konusunda geç kalınması ve yapılan hatalara yönelik eleştiriler
Kızılay ve AFAD sorumluları tarafından reddedilmiştir. Ayrıca bu eleştirilerin
devletin büyüklüğüne zarar verdiği ve 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli
depremlerin “asrın felaketi” olduğu söylemleri geliştirilerek müdahale
ve çalışmalar konusundaki yetersizliğin depremin büyük olmasından
kaynaklandığı gerekçelendirilmiştir. Yaşanan tüm depremlerin sonrasında
Türk Kamu yönetiminin krize müdahale sürecine gönüllü ve sivil inisiyatifi
dahil etmemesi de kriz yönetiminde başarısızlığa yol açmaktadır (Yavaş, 2005).

2.3. Kriz Yönetimi ve Paydaşlarla Çalışmada Dünyadan Bazı


Örnekler

Depremlerde kriz yönetimi, Japonya’da afet yönetimi anlayışı ile


sürdürülmektedir. Afet yönetiminin aşamalarından olan önleme, hafifletme,
hazırlıklı olma, acil durum müdahalesi, arama-kurtarma ve rehabilitasyon
hizmetleri çalışmaları yapılmaktadır. Japonya’da depremler sonrasında
oluşan kriz durumlarının yönetilmesinde ve depremlere karşı gerekli
önlemlerin alınmasında ulusal ve yerel boyutlarda ilgili kurumların görev ve
sorumlulukları net bir şekilde belirtilmiştir. Kriz yönetimi sürecinde merkezi
hükümet, kamu kurumları, özel sektör ve ilgili paydaşlar yer almaktadır
(Ikeuchi ve Isago, 2007). Japonya’da depremlere müdahale konusunda
bilimsel kuruluşlar ile kamu kurumları arasında güçlü bir işbirliği vardır.
Depremlere müdahale konusunda en üst seviyedeki idari yapı Bakanlar
Kurulu Ofisidir. Bu yapı aynı zamanda kriz yönetimi konusunda tek sorumlu
siyasi karar alma merciidir. Depremlere müdahale ve kriz yönetiminde
Japonya’da merkeziyetçi bir yapı olması kriz ortamlarında yerel yönetimler
ile koordinasyonu ve sürecin takibini zorlaştırabilmektedir (Fokaefs ve
Sapountzaki, 2021). Japonya’daki merkeziyetçi yapıya rağmen her il için
özel yerel afet yönetim planları oluşturularak depremlerin meydana geldiği
bölgedeki tüm kriz yönetimi süreçlerinden o bölgenin belediyesi tek yetkili
sorumlu olarak görevlendirilmektedir. Depremzedelerin tahliyesi, alt yapı
işlemleri, güvenlik ve iletişim gibi faaliyetleri depremin yaşandığı bölgenin
belediyesi üstlenmektedir (Suganuma,2006). Japonya’da depremlere müdahale
konusunda tüm paydaşlarla sıkı bir şekilde çalışma yürütülmektedir. Fakat
depremler sonrasında rehabilitasyon ve yeniden inşa süreci uzamaktadır.
Sürecin uzaması merkezi hükümetin depremin yaşandığı bölgede evleri yıkılan
Depremlerde Kriz Yönetimi ve Paydaşlarla Çalışma 305

vatandaşlarını, depremsellik ve tsunami riskinin çok az olduğu bölgelere


taşıma konusundaki planlamalardan kaynaklanmaktadır (Platt ve So, 2016).
Japonya’dan sonra en fazla depremselliğin görüldüğü ülkelerden biri
olan Şili’de afet yönetim kurumları hem depremlere hem de krizlere hazırlık
konusunda erken uyarı sistemi geliştirerek merkezi yönetim ile bölgesel ve yerel
yönetimlerin koordinasyonunda çalışmalarının sürdürmektedir. Şili’de kriz
yönetimi ve depremlere müdahale sürecinin merkezi en yetkili mercii İçişleri
ve Kamu Güvenliği Bakanlığının bünyesinde bulunan Ulusal Acil Durum
Ofisi (ONEMI)’dir. Kurum, krizlere ve depremlere müdahale konusunda
planlamadan sorumlu olup kamu ve özel sektörün kaynaklarını koordine
ederek kapsayıcı bir şekilde krizlerin önlenmesi ve müdahalesi noktasında
çalışmaktadır. Ulusal Acil Durum Ofisi (ONEMI) kriz durumlarında kamu
kurumları başta olmak üzere arama kurtarma konusunda uzmanlaşmış sivil
toplum kuruluşlarını da dahil ederek ulusal, bölgesel ve yerel düzeylerde kriz
yönetim planları oluşturmaktadır. Şili’de depremler sonrasında oluşan kriz
ortamlarına müdahelede yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde birinci sorumluluk
sivil inisiyatiftedir. Daha büyük çaplı depremlere müdahale de ise Şili Silahlı
Kuvvetleri yetkilendirilmektedir. Şili Silahlı Kuvvetleri, depremler sonrasında
acil durumlara müdahale ve kriz yönetiminin sağlanması için insan gücü,
ekipman ve organizasyon becerileriyle destek olmaktadır. Şili, büyük çaplı
depremlerle ve krizlerle mücadele konusunda uluslararası kurumlarla
paydaşlık yapmaktadır. Birleşmiş Milletler Mukim Koordinatörü ve İnsani
Yardım Koordinatörü yaşanan depremler sonrasında krizlere müdahale
etme konusunda yetkilendirilmektedir. Ayrıca Uluslararası Göç Örgütü ve
UNICEF’te depremden etkilenen göçmenler ve çocuklara yönelik rehabilitasyon
çalışmaları yapmaktadır. UNICEF, Şili’de Ulusal Acil Durum Ofisi başta olmak
üzere Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sosyal Kalkınma Bakanlığı ve Sağlık
Bakanlığı ile koordinasyon halinde çalışmaktadır. Uluslararası Göç Örgütü
ise Ulusal Acil Durum Ofisi’nin paydaşıdır. Şili’de ulusal olarak insani yardım
çalışmaları yapan Şili Kızılhaç’ına Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri
Federasyonu destek sağlamaktadır. Şili ve Amerika Birleşik Devletleri’nin
hükümetler bazında resmi işbirlikleri vardır. ABD’nin birçok bakanlığı ve
resmi kurumları Şili’de bilimsel araştırmalar başta olmak üzere, çevre koruma,
askeri işbirlikleri, tarımsal faaliyetler ve enerji verimliliği gibi konularda
faaliyet yürütmektedir. Depremler sonrasında Şili’deki kriz yönetimi ve insani
yardım konularında ABD’den gelecek olan her türlü desteğin organizasyonu
306 Afet ve Krizlerde Sosyal Hizmet

ve koordinasyonundan Şili’deki ABD Büyükelçiliği sorumluluğudur. ABD,


ayrıca Şili’de meydana gelen her türlü afet sonrasında ciddi oranlarda maddi
bağışlar da gerçekleştirmektedir (Chile Disaster Management Reference
Handbook,2011).
Yunanistan’da Türkiye ile komşu olmasından dolayı depremselliğin
fazla olduğu ülkelerden biridir. Yunanistan’da da depremlere ve krizlere
müdahale konusunda yetkili kurumlar kamu kurumlarıdır. Kriz yönetiminde
Yunanistan’da da merkeziyetçi bir yapı vardır. Vatandaşı Koruma Bakanlığı
bünyesinde bulunan Sivil Koruma Genel Sekreterliği depremler sonrasında
olası krizlerin etkili bir şekilde yönetilebilmesi için merkezi, bölgesel ve yerel
olarak resmi planlar oluşturarak tüm kamu kurumlarının görev ve yetkilerini
belirlemiştir. Depremler sonrasındaki arama kurtarma operasyonları, insani
yardım çalışmaları ve deprem bölgesi ile iletişimin sağlanması Sivil Koruma
Genel Sekreterliği tarafından yürütlmektedir. Yunanistan’da merkeziyetçi
yapıya rağmen depremlerin yaşandığı bölgelerdeki acil durum ve kriz
yönetimi kararlarında ve koordinasyonun sağlanmasında yerel makamlar
yetkilendirilmiştir. Yerel yönetimlerin bünyesinde bulunan sivil koruma ofisleri
depremlere müdahele, arama kurtarma faaliyetleri ile kriz iletişimi konusunda
yetkili olup deprem bölgesinden sağlıklı verilerin alınarak koordinasyonun
sağlanması çalışmalarını da yürütmektedir. Yunanistan’da yerel yönetimler
deprem sonrasında ulaşım aksaklıklarını önlemek için trafik düzenlemeleri,
tahliye işlemleri ve kararları, depremzedelerin geçici barınmalarının sağlanması
ve hasar tespiti noktasındaki çalışmalardan da sorumludur. Her ne kadar
merkezi yönetim tarafından resmi afet planları net bir şekilde tanımlanmış olsa
da Yunanistan’da yerel yönetimlerin depremlere müdahale ve kriz yönetimi
konusunda yetersiz kaldıklarına dair eleştiriler vardır. Ulusal çapta büyük
ölçekli depremlere müdahale ve kriz yönetimi konusunda ise Yunanistan’da
başbakanın başkanlığında ve tüm kabine üyeleri ile bakanlıkların ve uzmanların
işbirliği ile çalışmaları Merkezi Afet Yönetim Konseyi (CDMC) yürütmektedir.
Kabine Ofisi ve Merkezi Afet Yönetim Konseyi deprem bölgesinden bilgilerin,
verilerin toplanarak Başbakan’a raporlanması çalışmalarını yaparak depreme
müdahale ve kriz yönetimi konusunda genel koordinasyonu sağlamaktadır.
Yunanistan’da merkezi hükümetin koordinasyon konusunda yetersiz kaldığı
da görülmektedir (Fokaefs ve Sapountzaki, 2021).
Pakistan, depremselliğin en yoğun yaşandığı ülkelerden biridir. Pakistan’da
depremlerden sonra ortaya çıkan krizlerin yöneriminde daha çok acil durum
Depremlerde Kriz Yönetimi ve Paydaşlarla Çalışma 307

ve yardım faaliyetlerine odaklanılmaktadır. Kriz yönetiminde yukarıdan


aşağıya doğru karar alma süreci işlemekte olup reaktif bir yaklaşım mevcuttur.
Pakistan’da depremlere müdahale ve kriz yönetiminde en yetkili mercii
Ulusal Afet Yönetim Komisyonu’dur. Yaşanan depremler sonrasında birçok
sektördeki paydaşlara ihtiyaç duyulmasından dolayı Pakistan’da Ulusal Afet
Yönetim Komisyonu koordinasyonu sağlama ve müdahale stratejilerinin
geliştirilmesi konusunda çalışmalarını yürütmektedir. Ulusal Afet Yönetim
Komisyonu, depremin yaşandığı bölgelerde İl Afet Yönetim Komisyonu
kurma yetkisine sahiptir. İl Afet Yönetim Komisyonunun altında ise İlçe Afet
Yönetim Kurumu yer almaktadır. Depremin yaşandığı ilçelere, İl Afet Yönetim
Komisyonu tarafından ilçe şefi atanmaktadır. İlçe şefi kasabalara, köylere ve
daha küçük yerleşim yerlerine müdahale ve kriz yönetimi organizasyonunda
yetkilendirilmektedir. İlçe şefleri, depremlere müdahale ve kriz yönetiminde
hiyerarşisinin en alt kısmında yer almaktadır. İlçe şeflerine ise köy ve kasaba
nazırları ismi verilen kişiler müdahale ve insani yardım konularında yardımcı
olmaktadır. Pakistan’da depremlere müdahalede paydaşlarla çalışmada ulusal
ve uluslararası STK’lar ile merkezi hükümet ve kamu kurum-kuruluşlarının
etkili olduğu görülmektedir. Pakistan’da sivil inisiyatifin yeterli seviyede
olmaması özellikle kriz yönetimi ve depremlere müdahale kısmında yerel
STK’ların paydaşlık konusunda zayıf kaldığını göstermektedir (Ainuddin ve
Routray, 2012).

SONUÇ

Türkiye, dünya genelinde depremsellik oranı en yüksek ülkelerden biridir.


Türkiye’de her yıl küçük veya büyük ölçekte çak fazla deprem olmaktadır.
Türkiye’de en yaygın görülen afetlerin başında depremler gelmektedir.
Depremlerin bu kadar çok yaygın bir şekilde yaşanması Türkiye’de hem
maddi hem de manevi hasarlara neden olurken binlerce can kaybını da
beraberinde getirmektedir. Yaşanan depremlerin ardından büyük kargaşalar
ve kaos ortamları oluşmaktadır. Bu durumlarında kontrol altına alınabilmesi
için etkili kriz yönetimi gerekmektedir. Türkiye’de depremlerin oluşturduğu
kaos ortamlarında kriz yönetiminin başarılı olabilmesi için depremlerden
önce hazırlıklı ve planlı olmak gerekmektedir. Depremlerin ardından ortaya
çıkan krizlerin yönetilebilmesi için Türkiye’de Türkiye Afet Müdahale Planı
geliştirilmiş olmasına rağmen uygulamada yaşanan sıkıntılardan dolayı kriz
308 Afet ve Krizlerde Sosyal Hizmet

yönetiminde başarısız olunmaktadır. Türkiye’de depremlerin ortaya çıkardığı


kriz durumlarının etkili bir şekilde yönetilebilmesi için sadece yazılı bir plan
yeterli değildir. Depremlerin sonrasında kurulan kriz merkezlerinde görev
yapacak personele kriz yönetimi, halkla ilişkiler, kriz iletişimi, ekip çalışması,
psikoloji, sosyal hizmet ve yeni yönetim teknikleri konusunda belirli aralıklarla
hizmet içi eğitimlerin verilmesi gerekmektedir. Türkiye’de kamu yöneticilerinin
statükoya aşırı bağlı olmalarından dolayı ekip çalışmasında başarız oldukları
görülmektedir. Türk kamu yöneticilerine de yeni yönetim teknikleri ve
yaklaşımlarını benimsemeleri için gerekirse kriz yönetimi konusunda başarılı
olan ülkelerde uygulamalı eğitim verilmelidir. Türkiye’de kriz ve afet yönetimi
konusunda mevzuat çeşitliliği hızlı karar alma sürecini engellemektedir.
Politika yapıcılar, hukukçular, deprem mühendisleri, inşaat mühendisleri
ve ilgili tüm paydaşların katılımıyla geniş çaplı çalıştaylar düzenlenerek
depremlere müdahale konusunda hızlı karar almaya yardımcı olacak tek ve
esnek bir mevzuat güncellemesi yapılmalıdır. Depremlerin sonrasında yaşanan
krizlerde hızlı ve esnek hareket etmek gerekmektedir. Türk kamu yöneticileri
mevzuata sıkı sıkıya bağlı olduklarından dolayı esnek olamamaktadır. Bu
durumda arama-kurtarma ve insani yardım faaliyetlerini aksatmaktadır.
Kriz durumlarında ilgili bakanlıklar, tüm kamu kurumlarındaki üst düzey
yöneticilere yetki ve sorumluluk vererek gerekli durumlarda mevzuattan
farklı bir şekilde halkın yararına inisiyatif almaları konusunda talimatlar
vermelidir. Deprem zamanlarında da sıkı bürokratik kurallardan vazgeçilerek
depreme müdahale ve kriz yönetiminden sorumlu olan tüm kurumlarla
hızlı ve koordineli bir şekilde çalışma yürütülmelidir. Siyasi hükümetler, kriz
yönetiminin etkili ve şeffaf bir şekilde yürütülebilmesi için depremzedelere
yönelik yapılan tüm insani yardımları, bağışları ve konut yardımlarını siyasi
bir gösteriye veya söyleme çevirmeden bu yardımların hak temelli olduğunu
vurgulayarak devletin asli görevinin vatandaşının yanında olduğunu ifade
etmelidir. Kriz ortamlarında ve depremlerde Türk kamu yöneticileri hızlı
müdahale ve karar alabilmek için sorumluluk almaktan korkmamalıdır.
Gerekirse hükümet organları, kamuoyunda kamu yöneticilerinin sorumluluk
almalarına yönelik cesaretlendirici söylemlerde bulunmalıdır. Depremlerin
sonrasında etkili bir kriz yönetiminin gerçekleştirebilmesi için tüm paydaşlarla
çalışmanın geliştirilebilmesi adına belirli aralıkla ilgili özel sektör, yerel
yönetimler ve STK’lar ile toplantılar yapılarak olası depremler için işbirlikleri
güncellenmelidir. Türk kamu yönetiminin merkeziyetçi yapısı yerel yönetimlerin
kriz yönetimi sürecinde inisiyatif almasını zorlaştırmaktadır. Deprem ve kriz
Depremlerde Kriz Yönetimi ve Paydaşlarla Çalışma 309

ortamlarında sürecin etkili yönetilebilmesi için yerel yönetimlere merkezi


otoriteler tarafından yetki devredilerek depremlere müdahalede yerinden
yönetim ilkesi benimsenmelidir. Merkezi otorite tarafından yapılan tek tip ve
standart deprem müdahale ve kriz yönetimi planları yerine Türkiye’deki her
ilin farklı depremsellik oranı göz önünde bulundurularak her bölge ve ile özel
esnek planlar AFAD ve il müdürlükleri tarafından oluşturulmalıdır. Depremler
sonrasında ortaya çıkan kriz ortamlarında gelen eleştiriler dikkate alınarak
tüm paydaşların talepleri ve önerileri ışığında kriz yönetilmelidir. Ayrıca
depremler sonrasında gönüllü ve sivil inisiyatifinde görev alması sağlanarak
toplumsal dayanışma ve bilinç ayakta tutulmalıdır.

KAYNAKLAR

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Dep-


rem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi. (2023). 2022 yılı deprem harita, grafik ve
tabloları. http://www.koeri.boun.edu.tr/sismo/2/wp content/uploads/2023/01/2022.pdf/
adresinden 16 Nisan 2023 tarihinde alınmıştır.
Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Afet Ve Acil Durum Yönetimi Daire Başkanlığı. (2023).
https://acilafet.saglik.gov.tr/ adresinden 10 Mayıs 2023 tarihinde alınmıştır.
AFAD. (2014). Müdahale iyileştirme ve sosyoekonomik açıdan 2011 Van depremi. Afet ve Acil
Durum Başkanlığı.
AFAD. (2023). Açıklamalı Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü. https://www.afad.gov.tr/aciklama-
li-afet-yonetimi-terimleri-sozlugu/ adresinden 14 Nisan 2023 tarihinde alınmıştır.
AKUT. (2013). Deprem eğitimi el kitabı. Arama Kurtarma Derneği.
AKUT. (2014). Afet Bilinci ve Önlemler El Kitabı Deprem, Yangın, Sel Nedir, Nasıl Korunuruz,
Neler Yapmalıyız? Arama Kurtarma Derneği.
Ainuddin, S. ve Routray, J.K. (2012). Institutional framework, key stakeholders and community
preparedness for earthquake ınduced disaster management in balochistan. Disaster Preven-
tion and Management, 21 (1), 22-36.
Alexander, D.E. (2014). Social media in disaster risk reduction and crisis management. Science
and Engineering Ethics, 20(3), 717-733.
Athukorala, P.C. (2012). Indian Ocean Tsunami: Disaster, generosity and recovery. Asian Eco-
nomic Journal, 26(3), 211-231.
Aykaç, B. (2001). Kamu yönetiminde kriz ve kriz yönetimi. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi Dergisi, 2, 123-132.
Bayram, A. (2015). İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin doğal afetlere dayalı kriz yönetimi ve İstan-
bul halkının bakış açısı [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Trakya Üniversitesi.
Büyükkaracığan, N. (2016). Türkiye’ de yerel yönetimlerde kriz ve afet yönetim çalışmalarının
mevzuat açısından değerlendirilmesi. Selçuk Üniversitesi Sosyal ve Teknik Araştırmalar Der-
gisi, 12, 195-219.
Center for Excellence in Disaster Management & Humanitarian Assistance. (2011). Chile disas-
ter management reference handbook.
Demirtaş, H. (2000). Kriz yönetimi. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, 353-373.
Drury, A.C. ve Olson, R.S. (1998). Disasters and political unrest: an empirical ınvestigation.
Journal of Contingencies and Crisis Management, 6, 153-161.
310 Afet ve Krizlerde Sosyal Hizmet

Enns, D. ve Lindsay, H. (2008). 20 questions directors should ask about crisis management. http://
managedupturn.com/wp-content/uploads/2014/08/20-Questions-Directors-Should-Ask-A-
bout-Crisis-Management.pdf/ adresinden 17 Mayıs 2023 tarihinde alınmıştır.
Erdinç, F. (2006). Türk kamu yönetiminde kriz yönetimi [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi].
İnönü Üniversitesi.
Erten, Ş. (2011). Türk kamu yönetiminde kriz yönetimi anlayışı [Yayımlanmamış Yüksek Lisans
Tezi]. Süleyman Demirel Üniversitesi.
Fazari, S.A. ve Kasim,N. (2019). Role of stakeholders in mitigating disaster prevalence: theoreti-
cal perspective. MATEC Web of Conferences 266, IConBEE2018.
Fokaefs, A. ve Sapountzaki, K.(2021). Crisis communication after earthquakes in Greece and
Japan: Effects on seismic disaster management. Sustainability, 13 (9257), 1-26.
Freeman, R. E. (2004). The stakeholder approach revisited. Zeitschrift für Wirtschafts- und Un-
ternehmensethik, 5(3), 228-254. https://nbn-resolving.org/urn:nbn:de:0168-ssoar-347076.
Genç, F. N. (2009). Kriz yönetimi ve kamu yönetiminde uygulanabilirliği. Verimlilik Dergisi, 4,7-22.
Ikeuchi, K. ve Isago, N. (2007). Earthquake disaster mitigation policy in Japan. Cabinet Office,
Disaster Management in Japan.
Ishawatari, M. (2012). Government roles in community-based disaster risk reduction. R. Shaw
(Ed.), Community based disaster risk reduction (pp. 19-34), 10, Emerald Group Publishing.
Izumi,T ve Shaw, R. (2012). Role of NGOS ın community-based disaster risk reduction. R. Shaw
(Ed.), Community based disaster risk reduction (pp. 35-54), 10, Emerald Group Publishing.
Kadıoğlu, M. (2011). Afet Yönetimi Beklenilmeyeni Beklemek, En Kötüsünü Yönetmek (1. Baskı)
Marmara Belediyeler Birliği Yayınları.
Kızılova, Ö. (2014). Afet odaklı kriz yönetimi: AFAD örneği [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]
İnönü Üniversitesi.
Mojtahedi, M ve Oo,B.L. (2017). Critical attributes for proactive engagement of stakeholders in
disaster risk management. International Journal of Disaster Risk Reduction, 21, 35-43.
Platt, S, ve So, E. (2016). Speed or deliberation: A comparison of post-disaster recovery in Japan,
Turkey, and Chile. Disasters, 41(4), 696–727. doi:10.1111/disa.12219.
Pearson, C. M. ve Clair, J. A. (1998). Reframing crisis management. The Academy of Manage-
ment Review, 23(1), 59-67.
Quarantelli, E.L. (1996, October, 10-11). Major criteria for judging disaster planning and mana-
ging their applicability in developing countries. International seminar on the quality of life
and environmental risks [Symposium]. Rio de Janiero, Brazil.
Sezgin, F. (2003). Kriz yönetimi. Manas Sosyal Bilimler Dergisi, 4(8), 181-195.
Suganuma, K. (2006). Recent trends in earthquake disaster management in Japan. Quarterly
Review, 19, 91-106
Şahin, S. (2019). Türkiye’de afet yönetimi ve 2023 hedefleri. Türk Deprem Araştırma Dergisi, 1
(2), 180-196.
Tekin, Ö. F. (2015). Kriz yönetimi ve kamu yönetimi için önemi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilim-
ler Meslek Yüksekokulu Dergisi, 18(2), 119-135.
Türk, A. (2022). Deprem özelinde engelli bireylere duyarlı afet yönetimi modeli. Afet ve Risk
Dergisi, 5(1), 61-77.
Türkiye Afet Müdahale Planı. (2014). https://www.afad.gov.tr/turkiye-afet-mudahale-plani.
Yağcı, A. L. (2008). Afet yönetmeliğinin,İstanbul ili için Türkiye Afet Bilgi Sistemi Obje Katalo-
ğuna aktarılması [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. İstanbul Teknik Üniversitesi.
Yavaş, H. (2001). Doğal afet yönetimi ve yerel gündem 21 çalışmaları kapsamında İzmir’de dep-
rem riski. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 3(3), 118-138.
Yavaş, H. (2005). Türkiye’de doğal afetlerin merkez-yerel ilişkiler açısından yönetim sorunları.
Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 7(3), 280-301.
Zincir, O. ve Yazıcı, S. (2013). Kriz yönetimi ve afetlerde sosyal medya kullanımı. İstanbul Üni-
versitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 49, 65-82.

You might also like