Professional Documents
Culture Documents
Rachel Gibson - Sirlar Aska Engel Mi
Rachel Gibson - Sirlar Aska Engel Mi
et
www.CepSitesi.Net
.N
esi
Sit
C ep
w.
ww
et
.N
esi
Sit
BİR İN C İ BÖLÜM
etmişti.
Yaklaşık bir yıl önce barın yeni sahibi galonlar dolusu
temizleyici ve boya kullanarak, mekâna yeniden çeki düzen
vermiş ve bir de ciddi bir uçkura sahip olma prensibi heninı-
setmişti. Onun öncesinde, kadınların iç çamaşırlarını ııpkı
bir lunaparkta h alka atam asın a barın tepesinde dura
n u /U ra atm a g irişim le ri y en i b ir sp o r olarak a d d e d U ,!^ '
tevdi. Şim dilerde, bun u y ap m ay a kalkışan kadınlar kendile'
et
nnı yan çıplak b ir halde kapının önünde buluveriyorlard! ^
Hey gidi günler.
.N
M addie Jo n cs, M o rt's B a r 'ın hem en önündeki kaldı-
nm da d u n n u ş. g ö zlerin i ta b elad an alam ıyordu. N e var ki
çökm ek üzere olan karanlığı yarıp geçen bu bilinçaltı cazibe
esi
onun için çok da b ir şey ifade etm iyordu. A ce Yapı Marketi
ve Panda R estoran arasında sık ışıp kalm ış bu eski binanın
çatlaklanndan dışarı m ütem adiyen b ir uğultu ve m üzik sesi
sızıyordu.
Sit
M addie’nin yanından kot pantolon ve askılı bluz giymiş
bir çift hızla geçip gitti. K apının açılm asıyla dışarıya sızan
insan sesleri ve şüphesiz C ountry m üziğine ait ezgiler Main
ep
C addesi'ne yayıldı. Kapı içeri girenlerin ardından kapanırken
M addie hâlâ barın önünde ayaküstü bekliyordu. Çantasının
C
et
ki o kapıyı açıp içeri adımını attıktan sonra artık dönüşü ol
mayacaktı.
Eğer arkadaşları onun bu halini, tıpkı ayaklarına beton
.N
dökülmüş gibi oraya mıhlanıp kaldığını görselerdi çok şaşı
rırlardı. Bugüne kadar pek çok seri katille, acımasız caniyle
görüşüp röportajlar yapmıştı. Ne var ki, onun için antisosyal
esi
kişilik bozukluğu olan aptallarla konuşmak Mort's Bar'da
onu bekleyen şeyle yüzleşmenin yanında çocuk oyuncağı ka
lıyordu. 21 YAŞINDAN KÜÇÜKLER GİREMEZ tabelası
nın ardında onu bekleyen şey geçmişiydi. Ve Maddie başka
Sit
larının geçmişini kurcalamanın kendi geçmişini kurcalamak
tan çok daha kolay olduğunu yeni yeni öğreniyordu.
Kendi kendine, Tanrı aşkına, diye söylenip kapıya
ep
uzandı. Bir an küçük bir çocuk gibi pısırıklaştığı için ken
dinden iğrenerek, korkusunu güçlü iradesinin demir yumru
ğunun ardına gizledi. Olmasını istemediği hiçbir şey olmaya
C
et
kadarıyla, daracık kalçaları saran W rangler m arka pantolon
lar hiçbir zaman botların, kemer tokalarının ve ağızlarda ge
.N
velenip durulan tütünün yerini tutamazdı. O ise takım ve İtal
yan tarzı deri ayakkabı giyen erkeklerden hoşlanıyordu. Gel
gör ki, son dört yıldır hayatında bırakın bir sevgiliyi, bir
esi
erkek sinek bile yoktu.
M eşe ağacından yapılm ış bar tablası ve önündeki tek
boş tabureye doğru yavaşça ilerlerken etrafındaki kalabalığı
göz ucuyla şöyle bir süzdü. Gözleri etrafta birkaç kovboy
Sit
şapkası, üzerinde reklam yazıları olan birkaç promosyon şap
ka. asker tıraşlı ve birkaç da aslan yelesi modelli saç seçe
bildi. Bir de seksenlerin modası atkuyruklan, omuz boyunda
ep
kısa saçlar, berbat görünümlü permalı saçlar ve dışa fönlen-
miş saçlar dikkatini çekti. Tek görem ediği aslında buraya
görmek için geldiği kişiydi, gerçi onun masalardan birinde
C
durmuyorlardı.
Soldaki adam, “O küçük piliç A t’/DC rock grubunun bir
parçasıymış, bilmem anlatabiliyor muyum?" dedi. Maddie
daha bunu duyduğu ilk an adamın bildiğimiz. Back in Black
Sırlar Aşka Engel mi?
et
mediğini anlamıştı. Bunu söyleyen altmışlı yaşlarda, başında
hayli yıpranmış bir promosyon şapka olan ve önünde fıçıyı
.N
andıran bir bira göbeği taşıyan bir adamdı. Maddie aynadan
bar tablası boyunca oturup, göbekli adamın sözleriyle mest
olmuş adamları şöyle bir süzdü.
esi
O an barmenlerden biri önüne bir örtü serip ne içmek
istediğini sordu. Barmen, her ne kadar kapıdaki uyarı gereği
yirmi bir yaşında olmak zorundaysa da, sanki 011 dokuzunda
gibi duruyordu. Yine de bu sigara dumanının altında ve diz
Sit
boyu saçma muhabbetin arasında içki servisi yapabilecek
kadar büyüktü.
“Sapphire Martini, sek ve üç zeytinli ” dedi zeytinlerin
kalorisini hesaplayarak. Çantasını kucağına aldı ve barmenin
ep
“Aynen öyle.”
İşte küçük kasaba Idaho böyle bir yerdi. Burada alkollü
içki yasaları göz ardı edilir ve saçma sapan hikâyeler şahane
ww
et
bar sahibim görmeye çalıştı. G erçi onun taburelerden birinde
ya da bir masada oturm uş olm ayacağını iyi biliyordu. Ada
mın kasabadaki diğer barını aradığında bu gece bu barda ola
.N
cağını söylem işlerdi. Belli ki odasında birkaç kitap karıştırı
yor ya da eğer babasına çektiyse bayan barm enlerden birinin
\iieudunun derinliklerinde araştırm alarını sürdürüyordu.
esi
O sırada M ad d ie’nin çaprazındaki kadınlardan biri,
“ Her şeyi ben düşünm eliyim .’' diyerek yanındaki arkadaşına
dert yanmaya başladı. “Kendi doğum günü tebrik kartımı alıp
Sit
Yehova Şahitleri adına kendim e gönderdim . Böylece kendini
kötü hissedip, yaptığının kafasına dank edeceğini sanıyor
dum."
ep
Maddie. Yok artık, diye kendi kendine söylenerek, bunu
söyleyen kadını aynadan şöyle bir süzdü. Kadın sarı saçları
etli omuzlarına dökülmüş, göğüsleri giydiği parlak taşlı at
C
et
leks gibi yapmıştı bunu.
Barmen hazırladığı içkiyi Maddie’nin önüne koyarken.
“Anlamadım?" dedi.
.N
Maddie başını iki yana salladı. “Yok bir şey." Cüzdanını
çıkarıp içkisinin parasını ödedi. Bu sırada etrafa parlak ışıklar
saçan müzik kutusundan ne anlama geldiğini bir türlü anla
esi
yamadığı “Honky Tonk Badonkadonk” şarkısı yükseliyordu.
Müziğin sesi etraftaki muhabbet sesleriyle karışmıştı.
Ceketinin kollarını yukarı çekip, martinisine uzandı.
Bardağı dudaklarına götürürken kol saatinin parıldayan akrep
Sit
ve yelkovanına bir göz attı. Saat dokuz olmuştu. Barın sahibi
her neredeyse birazdan mekâna damlardı. Bu gece gelmezse,
bunun nasılsa yarını da vardı. İçkisinden bir yudum alıp, cin
ep
ve vermutun arkalarında sımsıcak bir yol bırakarak midesine
gidişini hissetti.
Barın sahibi bir an önce ortaya çıksın istiyordu. İçtiği
C
et
kolay olm a z , ad eta laf, ağızlarından cım bızla çekerdi Pis ?
zor b ir işi vardı am a seri katillerin, katliam cı canilerin ve „
radan p sikopatların hay atların ı kalem e alm ayı seviyordu.
.N
G erçekten, kad ın ların yaptıkları işte sıyrılm aları gerek
tiğini d ü şü n ü y o rd u ve kendisi de M adeline D upree takma
adıyla edebiyat dünyasında kendine seçkin bir y er edinmişti.
esi
K alem e aldığı h ik ây eler kanlıydı. H astaların, dengesizlerin
hikâyeleriydi. A rk ad aşların ın da içinde olduğu bir grup bu
hikâyelerin onun da kişiliğine zarar verdiği kanısındaydılar.
Sit
O ise tüm bunların onun çekiciliğine çekicilik kattığını dü
şünüyordu.
A m a işin aslı ne ark ad aşların ın düşündüğü gibi ne de
ep
kendi sandığı gibiydi. G ördüğü ve yazdığı şeyler onu etkili
yordu. H er ne kadar kendi akıl sağlığıyla, görüşüp, araştırdığı
insanlar arasına b ir sınır k oyuyorduysa da çatlaklardan sızan
C
hastalık ardında silinm esi zor, yapış yapış kara bir iz bırakıp
gidiyordu.
w.
et
anlamdaki seri katiller bu yüzde on beşlik grubun sadece
yüzde ikisi kadarlık bir oranını oluşturuyordu. Diğer sosyal
.N
sapıklar ise her yerde görebileceğiniz türden tecavüzcüler,
katiller, haydutlar ve çalışanlarının emeklilik hesaplarını giz
lice hortumlayan yöneticilerdi.
esi
Güneşin doğudan doğup, batıdan battığından ne kadar
eminse bir o kadar emin olduğu bir gerçek daha vardı ki. o
da herkesin kendine ait sırlarının olduğuydu. Kendisinin de
sırları vardı. Sadece diğerlerinden farklı olarak o sırlarını
Sit
kendine saklıyordu o kadar.
Kadehini yeniden dudaklarına götürüp bakışlarını barın
diğer köşesine çevirdi. Arkadaki kapı açıldı ve içerideki ay
ep
dınlık koridordan karanlık mekâna biri girdi.
M addie gelenin kim olduğunu biliyordu. Daha karan
lıktan çıkıp gelmeden tanımıştı onu. Karanlık o geniş göğ
C
et
>n Mtchael llennessy konm uştu, ama herkes ona M ic k T
yordu. Tıpkı babası gibi yakışıklı olduğu su g ö rü n * * bir1
.N
vcktı. İnsanlara başlarını çevirtip baktıracak, kalpleri durdu
racak ve k a d ın la n kötü düşüncelere sevk edecek türden bîr
yakışıklılığı vardı. O na baktıkça sım sıcak dudaklar, eller ve
fırlatılıp atılm ış kıyafetler geliyordu insanların akima. Sonra
esi
da b ir k adın ın âdem elm asının üzerine bırakılan sıcacık bir
nefes ve bir arabanın arka koltuğunda birbirine değen etler
d ü şüyordu akıllara.
Sit
M ad d ie 'n in bu düşüncelere pek kapıldığı söylenemezdi.
M eg ism inde b ir ablası vardı ve kasabada biri M ort’s,
d iğeri H en n essy ’s olm ak üzere iki barı vardı. İkinci bahset
ep
tiğim iz bar o daha doğm adan çok önce açılmıştı. H ennessy’s,
M ad d ie ’nin annesinin çalıştığı, Loch H ennessy’yle tanıştığı
ve öldüğü yerdi.
C
et
kadardı. Gözlerini gözlerine dikerek, etraflarındaki gürültüyü
yarıp geçen ve derinden gelen bir sesle, “ Hayatta kalmayı
.N
becerebilecek misin?” diye sordu.
Maddie yutkunup son bir kez daha öksürerek, “ Uma
rım," dedi.
esi
Bu sırada yandaki taburede oturan sarışın kadın,
“Selam, Mick,” diye seslendi.
“Selam, Darla. Nasıl gidiyor?”
“Eh işte.”
Sit
Kadını şöyle bir süzüp, “Hep böyle diyorsun,” dedi. “ Bu
gece uslu duracak mısın?”
“Beni bilirsin,” diyerek bir kahkaha attı kadın. “Hep
durmayı planlanın. Ama her an biri beni kandmp yoldan çı
ep
karabilir.”
Mick koyu renk kaşlarından birini yukarı kaldırıp.
“Ama yine de bu gece giydiğin iç çamaşırına sahip olacaksın,
C
et
D a rla nın \ \ r a n g l e r m ark a kot p an to lo n u n u n içine tıkıştı '*!’
m ış h a tır, s a y ılır b ü y ü k lü k te k i k ıçın a b ir göz attı.
D a rla saçın ı e liy le g e riy e atark en , “B ahse girerim bura
.N
da k i h e rk e s o m a n z aray ı g ö rm ek ten m em nun olurdu,” dedi
B u g e ce ik in c i k e z M a d d ie ’nin içkisi boğazında kalı
y o rd u .
esi
M ic k ’in k en d i k e n d in e k ık ırd am asıy la M ad d ie ’nin dik
k ati y e n id e n M ic k ’e kay d ı. M ic k ’in göz alıcı m avi gözlerin
d e n ne k a d a r eğ len d iğ in i o k u y ab iliy o rd u . “Tatlım , biraz su
Sit
iste r m isin ? ” diye sordu.
M ad d ie başını iki y ana sallay ıp boğazını tem izledi.
“ B u içki senin için b iraz sert değil m i?”
ep
“ H ayır, g ay et iy i...” Son b ir kez daha öksürüp kadehini
ta b la n ın ü z erin e bırak tı. “ S ad ece b iraz g ö z ko rk u tu y o r o
k ad ar.”
C
et
darıyla, Loch Hennessy bir bakışıyla kadınlan baştan çıka
rabilen bir adamdı. Annesini de böyle etkilemiş olmalıydı.
“Yaz tatili için buradasın o zaman, öyle mi?"
.N
“ Evet."
Mick başını eğip Maddie’nin yüzünü dikkatle inceledi.
Bakışlarını gözlerinden dudaklarına kaydırdı ve bir süre göz
esi
lerini dudaklarından alamadı. Kalp atışları giderek hızlanır
ken gözlerini yeniden gözlerine çevirdi. “Adın neydi, kahve
rengi gözlti?"
Maddie, M ick’in her an kendi geçmişiyle bir bağlantı
Sit
kurabileceği korkusuyla “Maddie,” dedi.
“ Sadece Maddie mi?"
Takma adını kullanarak, “Dupree," dedi.
ep
Bu sırada barın diğer tarafından biri Mick diye seslendi.
Mick gözlerini bir an sesin geldiği yöne çevirip, sonra dik
katini yeniden M addie’ye verdi. Doğal bir tebessümle gü
C
et
narılığında, o m z u n u n ü zerin d en b ara ve M ick ’e son bir bak9
attı. M ick te p e sin d e k i ışık la r p a rıld a rk e n k afasını h a f i f f c j 1
.N
riy e d o ğ ru a ta ra k g ü lü m s e d i. M a d d ie b ir an duraksadı ve
M ick d ö n ü p sıra sıra d iz ilm iş fıçı m u slu k ların d an bira dol
d u ru rk en kap ın ın tu ta m a ğ ın ı sık ıc a kavradı.
esi
O rada ö y le c e d u rd u . M ü zik ku tu su n d a, “erkeklere viski
a tla ra b ira ,” d iy e n b ir p a rç a y ü k se liy o rd u . M ad d ie durup,
g ö z le rin i M ic k ’in e n se sin in h em en ü zerin d ek i sim siyah saç
Sit
larında v e siy ah tişö rtü n ü n iç in d ek i g en iş om uzlarında gez
dirdi. M ick d ö n ü p d o ld u rd u ğ u b iray ı b a r tablasının üzerine
b ıra k tı. B ir şey le re g ü le rk e n o n u izled i. O ana kadar Mick
ep
H e n n e s s y ’n in n a sıl b iri o la c a ğ ı h a k k ın d a en ufak b ir fikri
y o k sa d a y in e d e k a rş ısın d a b u d en li h a y at dolu, neşeli, kah
k a h a la r atıp, g ü lü m s e y e n b ir ad am g ö rm ey i beklem iyordu.
C
et
arabanın içindeki serin deri koltuğun üzerine bıraktı. Aslında
mala mülke pek önem veren biri değildi. Yeni kıyafetler,
.N
ayakkabılar zerre kadar umurunda değildi. Bugünlerde iç ça
maşırlarını da gören kimse olmadığından, sutyeni küloduna
uymuş uymamış hiç önemli değildi. Öyle pahalı mücevher
esi
leri de yoktu. îki ay önce bu M ercedes’i almadan önce eski
Nissan Sentra’sında üç yüz bin kilometreden daha fazla yol
kat etmişti. Artık yeni bir araca ihtiyacı olduğundan Volvo
SU V ’Iara göz gezdiriyordu ki bakışları birden bu siyah
Sit
S600’de kilitlenip kalmıştı. Teşhir salonunun ışıkları araba
nın üzerinde tıpkı T a n n ’nın gönderdiği işaretlermiş gibi pı
rıldıyordu ve sanki melekler etrafa toplanıp Momıon Tapınak
ep
Korosu’nun şükür ilahisini söylüyor gibilerdi. Maddie kimdi
ki Tanrı’dan gelen bir mesajı yok sayacaktı? Bayiden içeri
girmesinden sadece birkaç saat sonra arabayı almış ve Boise'
C
et
M e rc e d e s T n farları kül rengi geceyi delip geçerken
M a d d ie k a sa b a n ın tek trafik işaretinin bulunduğu yerden sola
.N
d ö n d ü . İlk a ra b ası b ir Volkswagen R abbit’di ve öylesine hur
d a y d ı ki k o ltu k la n b ir arada tutm ak için koli bandı kullanı
y o rd u . M ad d ie o zam an d an bu zam ana çok yol kat etmişti.
esi
A n n e s iy le b irlik te y aşad ığ ı R oundup K aravan A lan ı’ndan.
o n u b ü y ü te n b ü y ü k teyzesi M artha’nm tıkış tıkış küçük evine
u z a n a n yo l ö y le uzundu ki.
Sit
M a rth a e m e k liliğ i g elen e k ad ar R exall E czanesi’nde
k a s a g ö re v lisi o larak çalışm ıştı ve M addie’yle beraber ken
d ile rin e v e rile n k ü çü k m aaş çekleriyle ve M addie’nin sosyal
ep
g ü v e n lik m a a şıy la geçim lerini sağlam aya çalışm ışlardı. Her
n e k a d a r pa ra la rı yok denecek kadar azdıysa da M artha’nm
e v d e b ir d ü z in e k ed isi vardı. Evin içi m ütem adiyen Friskies
C
et
eğer olur da evi satmaya karar verirse bu satıştan çok kârlı
çıkabilirdi.
Maddie, M ercedes’inin farlarını söndürüp, kendini ta
.N
mamen karanlığa bıraktı. Arabadan indi ve içine çöken kay
gıyı kulak ardı edip, çok sayıda altmış Vatlık ampulle aydın
latılmış verandanın merdivenlerini tırmandı. O hiçbir şeyden
esi
korkmazdı. Özellikle de karanlıktan hiç korkmazdı ama bi
liyordu ki kendisi kadar uyanık ve dikkatli olmayan kadınları
karanlıkta kötü şeyler bekleyebiliyordu. Ki bu kadınların kol
Sit
çantalarında kendilerini korumaya yarayacak yeterli cepha
nelikleri hiç olmazdı. Elektro şok tabancası, gürz, kişisel bir
uyarı alarmı, muşta tarzı şeylerden bahsediyorum. Bir genç
kızın böyle bir kasabada önünü göremeyeceği kadar karanlık
ep
bir gecede çok dikkatli olması beklenemezdi. Ağaçlarla kaplı
gür bir ormanın tam ortasına inşa edilmiş bu kasabada dört
bir yandaki ağaçlardan ve çalılıklardan hayvan hışırtıları ek
C
et
kısm ını ofis olarak kullanıyordu.
K adife kanepenin hemen önündeki sehpada Maddie’nin
.N
araştırm a dosyaları ve beşe yedi santim etre çapında gümüş
b ir fotoğraf çerçevesi duruyordu. Uzanıp çerçeveyi eline aldı
ve annesinin sa n saçlarına, mavi gözlerine ve kocaman te
esi
b essüm üne dikkatle baktı. Bu fotoğraf Alice Jones’un ölü
m ünden birkaç ay önce çekilm işti. Tıpkı bu yirmi dört yaşın
daki cıvıl cıvıl, hayat dolu kadının solan fotoğrafı gibi Mad-
Sit
d ie 'n in de geçm işe dair pek çok anısı solup gitmişti. Aklında
k alan lar parça parça, bölük pörçük şeylerdi. Annesinin işe
gitm eden önce m akyaj yapıp saçlarını tarayışını hayal meyal
hatırlıyordu. M avi Sam sonite m arka çantasını eline alıp, ora
ep
et
dururdu. Tıpkı bir kelebek gibi bir yerden başka bir yere, bir
sevgiliden başka bir sevgiliye kanat çırparak kendini oraya
.N
ait hissedeceği bir yer ve aşkı arardı. Aradığını bulsa da hep
yeni yerler ve yeni sevgililer onu beklerdi.
Maddie şişeyi tepesine dikti ve kapağını yeniden çevi
esi
rerek kapattı. O, annesine hiç benzemiyordu. Bu dünyadaki
yerini çok iyi biliyordu. Olduğu gibi olmaktan memnundu
ve onu sevecek birilerine hiç ihtiyaç duymuyordu. İşin aslı,
henüz hiç âşık olmamıştı. Yakın arkadaşı Clare’in para ka
Sit
zanmak için yazdığı kitaplarında geçen türden bir aşkı henüz
hiç yaşamamıştı. Tıpkı annesinin yaşadığı gibi hayatını ele
geçirip, sonra da ölümüne sebep olacak kadar aptalca âşık
olmamıştı.
ep
erkek genelde pisliğin teki olurdu. İkincisi de. yatakta iyi ol
duğunu düşünen erkek çoktu ama bunu eyleme dökebilen
çok azdı. İstediği tarzda erkek bulma işi başlı başına bir sonın
halini alınca da Maddie dört yıl önce aramaktan vazgeçmişti.
K olasını kapağından tutarak mutfaktan çıktı. Ayağt
parm ak arası terlikleri şıpırdatarak önce salondan, sonra^'
şöm inenin yanından geçerek ofisine yöneldi. Dizüstü b ir*
et
savarı duvara dayanm ış L şeklindeki çalışm a masasının he
m en üzerindeydi. U zanıp masanın dolap kısmına tutturulma'
.N
lam banın ipini çekti. A ltm ış vatlık iki ampul; yığm halinde
duran günlükleri, dizüstü bilgisayarını ve “İsmini Sor Götüne
V ur" tem alı y apışkanlı not kâğıtlarını aydınlattı. Masanın
esi
üzerinde farklı şekillerde ve renklerde toplam on tane günlük
vardı. K ırm ızı, mavi, pembe günlükler. İki tanesinin üzerinde
k ilid i v ard ı, biri ise üzerine sadece siyah tahta kalemiyle
Sit
"G ü n lü k ” yazılm ış spiralli sarı bir defterdi. Tüm bu günlükler
an n esin e aitti.
M ad d ie en üstteki beyaz deftere göz atarken elindeki
k o la şişe sin i hafifçe k alçasına vuruyordu. B üyük teyzesi
ep
M artha birkaç ay önce ölm üştü ve onun ölüm üne kadar Mad-
d ie ’n in annesinin günlüklerinden hiç haberi olmamıştı. Mad
die, M arth a ’nm bu günlükleri kasten sakladığını düşünm ü
C
nes aile ağacın d a y er alan aklı bir k an ş havada olan tek kadın
değ ild i.
M a rth a ’nm y aşay an tek .ak rab ası olarak işleri yoluna
ww
et
kutuyu kapağını dahi açmadan çöpe fırlatmayı düşünmüştü.
H âl/içinden bir ses keşke öyle yapsaydım diye düşünüyor
du. Keşke kutuya şöyle bir bakıp, kalbinin ağzına gelişini
.N
hissedip sonra da unutsaydı. Çocukken hep onu annesine
bağlayan bir bağ olsun isterdi. Sahip olup saklayabileceği
türden şeyler. Onları zaman zaman ortaya çıkarıp ona can
esi
veren kadınla arasındaki bağı hissedebilmeyi düşlerdi. Ço
cukluğu hep bir şeyleri özlemekle geçmişti. Meğer özledik
leri onca zamandır birkaç metre ötesinde, bir dolabın tepe
sinde saklıymış. Bir Tony Lama kutusuna gizlenip onu bek
Sit
lermiş.
Kutunun içinde annesinin günlükleri, ölüm ilanı ve ölü
müyle ilgili gazetede çıkan haberlerin kupürleri vardı. İçinde
ep
bir de mücevherlerinin saklı olduğu saten bir çanta vardı.
Çoğu ucuz birkaç parçaydı. Foxy Lady tarzı bir kolye, birkaç
tane turkvuaz renkli yüzük, bir çift gümüş halka küpe ve St.
C
25
vc ofis sandalyesini lers çevirdi. O gün. o ayakkabı kutusunıl
da beraberinde eve getirm iş ve içinden çıkan ipek çamay,
kendi m ücevher kutusunun içine koymuştu. Sonra da oturup,
et
günlükleri okum aya başlam tştı. Hepsini ardı ardma okuyup,
bir çırpıda bitiriverm işti. A nnesi günlüklerim yazmaya ou
.N
ikinci yaş gününde başlamıştı. Bazılarının boyutlar, büyük®,
beli, ki o sav falan doldurm ak biraz zor olmuştu. Bu günlük,
ler sayesinde Alice Jo n es'un kim olduğunu ogrendı.
esi
A nnesinin h enüz on iki yaşındayken bir an once btıyü.
a n e Francis gibi bir aktris olm ak isted i|ın , öğrendi,
yup A nn ^ m da hayatının aşkını bulmayı uman
26
et
.N
esi
SitİK İN Cİ B Ö L Ü M
27
Mick barında kavgacı ayyaşlar,» pek
yeri geldiğinde pi„ r„ „ ,uk tas, ,
alıp insanlara cevap vermek zorunda değildi V ^
et
barlarından birinden içeri girse hayan boyunca
şeye karş, hissetmediği bir sahiplik hissi uyanırdı i l i f ir
.N
lan her zam an gUrüllfılü, güm bür güm bür ve kaolikıi lm T
kaos onun kontrolündeydi. bu
Barda harcadığı saatler ve sahip olma hissinin dışmd
esi
M ick’in en sevdiği şeylerden biri de para kazanmaktı. Yaz
ayları boyunca turistlerden ve B oise’de yaşayıp da yaz için
T ruly'deki yazlıklarına gelen insanlardan tonlarca para ka
zanıyordu.
Sit
Para saym a m akinesi durduğunda M ick kümeler halinde
yığılm ış bozuk paraları karton poşetlere koydu. O an gözü
nün önünde koyu renk saçlı, kırm ızı dudaklı bir kadın beli
ep
riverdi. A rka taraftan bara giriş yapar yapm az Maddie Dup-
ree’yi fark etm iş olm ası onu hiç şaşırtm am ıştı. Asıl, fark et
memiş olsaydı şaşardı. O pürüzsüz güzel teni, o baştan çıka
C
beni anım sadığında, çok uzun zam andır böyle dudaklar öp
m ediğini ve bir kadının bedeninin kuytu köşelerine yolculuk
etm ediğini de hatırladı. Birisinin çenesinden aşağı kayıp boy
ww
et
leri kuçtı llşır egcr becerem ezlerse tekrar bir
’' X : " = ş L düşerler*. MıckMn ise ne evli ka-
.N
dnîlarda ne de evlilikte gözü vardı. Bu konuyu aklının ucun-
esi
ik i t a n e
29
düşkünlüğünü de alınası kaçınılmazdı. Belki bu "• ,
dmda bırakıldığında ve tek başına olduğunda'°Xt' ,llkler»a.
ö /ellik ler değillerdi ama Hennessy nesli tadındTb ^
et
nedir bilm ediğinden, hepsinin karışımı ölümcül L
ğurabiliyordu. ' onuçiar do
.N
tasım kasanın en üst gözüne, o gecenin muhasebe iş k m l^
nin yazılı olduğu kâğıdın hemen yanına yerleştirdi K ^
ağır kapısını yavaşça kapatarak çelik kolunu aşağıya in d i^
esi
ve şifresini tuşlayarak kilitledi. M ort’s ’un arka tarafındaki
küçük odada bu kez tuşların sesi yankılanıyordu.
Travis, şüphesiz M eg ’in hayatını gerçekten cehenneme
Sit
çeviriyordu ve M ick ’in kız k ardeşinin de erkekleri pek anla
dığı söylenem ezdi. M eg erkek çocuklarının neden taş fırlat
tıklarına, neden e llerin e g e çe n h e r şeyden silah yapmaya
çalıştıklarına ve ortada h içb ir sebep yokken neden yumruk
ep
dardı.
Masanın üzerinden bir tom ar anahtar alıp, ofisinde ^
şan çıktı. Giydiği botun topuklan parke zem ine çarptıkç
Mnn iç i" * bU*“ fın<la konuşabileceği yo da ona nas,
N,İCK '" ‘Tunacagm, öğretebilecek k im seler yoktu. O n u
et
iyi b,r “C ü k a n n c s i ve k,z kardeşi olm uştu, bu y ü zd en de
hiiya,.v"kendi başına öğrenmek zorunda kalm ış.,. Ç o ğ u k ez
.N
de'enzör /oldanöğrenmişti öğrenmesi gerekenleri. Travıs in
de aym şey leri yaşamasın, istemiyordu.
Barın ışıklarını söndürüp arka kapıya yöneldi. A nahtarı
esi
kilide sokup kapıyı kilitlerken sabahın serin m eltem i yü zü n ü
ve boynunu yalayıp geçti. M ick liseyi bitirir bitirm ez T ru ly ’
den ayrılmış ve başkentteki Boise D evlet Ü n iv e rsite sin e g it
mek üzere yollara düşmüştü. Ne var ki üç yıllık b eyhude bir
Sit
çabanın ve gördüğü iğrenilesi m anzaraların ardından askere
gitmeye karar vermişti. O zam anlarda dün y ay ı b ir tan k ın
içinden izliyor olmak ona çok zekice h azırlan m ış b ir plan
ep
gibi geliyordu.
Kırmızı Dodge Ram marka kam yoneti çöp konteyneri-
nin hemen yanına park edilm işti. K apıyı açıp k o ltu ğ a tır
C
31
kılacağım, nc z
5 2 2 K İ ? S = 5 a ? -
et
M ick kam yonetini çalışt,np b - t ^
.N
b ! k le d i- iki ■»" vard, ve neyse k i b e n ^ ^
Çesa " '^ o n l a r la „a s ,| b J teaİ1 ş i a r l a „
ö ğ ren m işti. B u sayede kafalar, k,n p , ^ “L f
esi
v e rm e d e n so ru n lar, çözebiliyor v e . r ü k ^ T - T " Hhl1
keyfini sür«yordu.Aksiha,d:adara, ; t C t : ; : r
fd,r k avsadan diğerine at,ayacak- k- * - m . »
Ugmde old u ğ u g.bi m osm or b ir göz ve pailak dudakla,£
Sit
z ıy o r olacaktı. O zam anlar dünyadaki aptallarla nasıl baş ede
c eğim bilem iyor, anne ve babasının başkahramam oldukları
sk an d a lla y aşam ay a çalışıyordu. Bir odaya girdiğinde ardı
ark ası kesilm eyen fısıltılarla yaşamak, kilisede ya da Vallej
ep
M a rk e t’inde üzerine çevrilen bakışlara katlanmak zorund;
kalıyordu. O kuldaki çocukların iğneli laflarına göğüs geriyo
ve en kötüsü de M eg ile birlikte artık doğum günü partilerim
C
32
arlar Aşka Engel m ı'
et
ha,>a içcriT.dIP L - y£rini *cni bir skandala b,ra ''
S‘" " " CSgl t1h kahvelerini yudumlarken dedikodusunu ya-
‘“" T d l h a büyük bir haber abrd, yerini. Ne var k, Truly
.N
S , ü Î i n d e bir kasabada o güne kadarki en büyük skan-
d l r çalıntı bisiklet vakalar, ve Sid ü rim es'tn m evs.nr, dt-
sl„da yasak ava çtkmts olmas.ydt, ö y le olunca Loch ve Rose
esi
Hennessy’nin pislikleri kasabanın ağzına yıllar boyunca p e
lesenk olmuştu. Hikâyedeki her trajik ayrıntının spekülasyo
nunu yapmak ve ısıtıp ısıtıp ortaya dökmek insanların boş
vakitlerinin yegâne eğlencesi olmuştu. Bayramlardaki geçit
Sit
törenlerinde, buz heykelleri yarışmasında ve kasabanın çeşitli
oluşumları için her para toplanışında söylentiler kulaktan ku
lağa yayılırdı. Kasaba ahalisi bayramlarda kasabayı donat
mayı ve okuldan sonra uyuşturucuya hayır programları dü
ep
33
Rılt İICİ (rihsoıı
et
marka oyuncak kamyonuyla öylece oturduğunu, Meg’jn ■*
sanki dünyanın sonu gelmiş gibi ağladığını hâlâ anım sıyor^
Gerçekten onlar için dünyanın sonu gelmişti. Telsizden yt^
.N
selen cızırtıları, heyecanlı ses tonlarını ve başka bir poljSjn
diğer küçük kız çocuğunu aradığını hatırlıyordu.
Mick arkasında yanan birkaç şehir ışığını geride bıraka
esi
rak yaşadığı caddeye dönmeden önce kuzguni gecede yak-
Iaşık üç kilometre boyunca yol aldı. Anne ve babası ö l d ü k t e n
sonra M eg'le birlikte büyüdükleri evin yanından geçti. Bü
yükannesi Loraine Hennessy kendi halinde şefkatli ve sevgi
Sit
dolu bir kadındı. Her zam an onun ve M eg’in kar botları ve
et
Ş i a r ı n d a ne olduğuna bakarlarken Meg ve Mick kafala
rın" pencerenin olduğu tarafa çevirm em eye özen gösterir-
^ " ^ M id e le rin e sanki bir taş gelip oturm uş gibi olur,
.N
nefeslerini tutup kimsenin eski evlerinin önünden geçtiklerini
fark etmemeleri için dualar ederlerdi. Ama bazen bu dualar
boşa çıkar ve otobüsteki herkes M ick’in anne ve babasının
esi
başına gelen olaylarla ilgili en son dedikoduları fısıldaşıp du
rurdu.
H er gün okula servisle gitmek başlı başına bir eziyet ha
lini almıştı. Günlük bir işkence gibiydi, ta ki 1986’nın soğuk
Sit
bir Ekim gecesi ev infilak edip yerle bir olana kadar. Yangı
nın sebebi kundakçılık olarak belirlenmiş ve kapsamlı bir so
ruşturma başlatılmıştı. Kasabadaki hemen hemen herkes
ep
sorgulanmış ama evi ateşe verenin kim olduğu bulunama
mıştı. Kasabadaki herkesin bunu kimin yapmış olabilece
ğiyle ilgili bir fikri vardı ama kimse bu tezden emin ola
C
mıyordu.
Büyükanne Loraine üç sene önce öldüğünde Mick, evi
Allegrezza kardeşlere sattı. Hatta ailenin sahip olduğu barı
w.
et
gölü çevreleyen sarp dağların da görüldüğü harika bir man
/arası vardı. Kamyonetini garajdaki altı m etrelik sürat tek
.N
nesinin yanma park edip, çam aşırhanenin olduğu bölümden
eve girdi. Ofisinin lambasını açık unutm uştu. Geçerken sön
dürdü. Karanlık salona doğru ilerleyip m erdivenleri ikişer
esi
ikişer tırmanmaya başladı.
Mick çoğu zaman çocukluğunun odak noktası olan geç
mişi düşünmem eye çalışırdı. Tuhaftır, Truly artık bu konu
Sit
nun üzerini kapatm ış gibiydi. O ysaki M ick de artık zaten
insanların onun hakkında ne söylediği ya da ne düşündüğünü
zerre kadar takmıyordu. K oridorun sonundaki yatak odasına
girip, pencerelerdeki ahşap panjurlardan içeri sızan ay ışığı
ep
et
lıyordu. Sanki bir yere mıhlanıp kalmış ve kıpırdayamıyor-
nuış gibi hissediyordu, neden böyle hissettiği konusunda
.N
hiçbir fikri yoktu. Bir bar daha satın almıştı ve arkadaşı Steve
ile birlikte helikopter servisi işine girmeyi düşünüyordu. Pa
rası vardı, başarılıydı ve ailesiyle birlikte ait oldukları yer
esi
Truly’ydi. Sahip olduğu tek ailesiyle. Ve de sahip olabile
ceği... Yine de bazen hayattan beklentileri olduğu düşünce
sini aklından çıkaramadığı anlar olurdu.
Yatağın ucuna oturmasıyla yatak hafifçe çöktü. Eğilerek
Sit
botlarını ve çoraplarını çıkardı. Meg, M ick’in tek ihtiyacının
ona iyi bir eş olabilecek bir kadınla tanışmak olduğu kanı
sındaydı. Oysaki M ick kendini hiç evli barklı bir erkek olarak
ep
düşünenıiyordu. En azından şim dilik... İyi giden ilişkiler ya
şamıştı. Bozuldukları güne kadar iyi giden ilişkiler. Ama hiç
biri bir ya da iki yıldan daha fazla sürmemişti. Sebepse hep
C
et
nını birlikte geçirmeye değecek bir kadın bulamamıştı o k^
dar. Mick bunu büyük bir sorun olarak görmüyordu.
.N
Yorganı kaldırıp kendini serin kum aşların arasına bı
raktı. Ve o gece ikinci kez aklına M addie Dupree geldi. Ka
ranlıkta kendi kendine gülümsedi. Kadın ukalanın tekiydi
esi
ama bunu bir kadının yüzüne vurmak M ick’in tarzı değildi
Aslında Mick bir erkeğe ayak direyebilen kadınlardan hoş-
lanıyordu. Elindekiyle yetinmeyi bilenler hoşuna gidiyordu
Geçimini sağlamak için bir erkeğin eline bakanlar değil. Sü
Sit
rekli bir şeyler isteyen, zırlayan ya da çatlak kadınlardan hiç
hoşlanmazdı. Özellikle de ruh hali tıpkı bir sarkaç gibi sü
rekli değişen kadınlardan hiç haz etmezdi.
ep
Mick yan dönerek komodinin üzerindeki saatine bir göz
attı. Saatini sabah ona kurup yedi saatlik deliksiz bir uyku
için kendini hazırlamıştı. Ama m aalesef, işler beklediği gibi
C
olmadı.
Ertesi sabah, çalan telefonla derin uykusundan uyandı.
w.
38
ded'--Sabah.n saat sekiz buçuğunda m ı?” K alkıp oturdu ve
et
- j saçlarının arasından geçirdi. “ Bakıcın yanında mı?
Cİ,111“Evet Yarın 4 Temmuz ve benim hiç havai fişeğim
.N
yok.
•'Şimdi mi aklına geldi?” Bunun altında başka bir iş
vardı. Konu Travis olduğunda hikâyenin altında hep başka
bir iş olurdu. “Annen havai fişeklerini neden almadı sana?”
esi
Uzun bir sessizlik olunca M ick yeniden söze başladı. “Ger
çeği anlatsan iyi edersin çünkü zaten M eg’e de soracağım.”
“Almadı çünkü ağzım çok bozukmuş.”
Sit
Mick ayağa kalktı ve şifoniyere doğru ilerlerken ayak
lan üzerine bastığı bej rengi kalın halıya gömüldü. Çekinerek
sord: “Neden?”
“Şey... çünkü yine köfte pişirdi. Hem de benim köfte
ep
den nefret ettiğimi bile bile.”
Mick çocuğa kabahat bulmuyordu. Hennessy kadınları
berbat köfteleriyle meşhurdu. Şifoniyerin ikinci çekmecesini
C
şündüğünü söyledim.”
Mick tam elini uzatıp şifoniyerden beyaz bir tişört
almak üzereydi ki bir an duraksayıp aynadaki aksine baktı.
ww
39
Kan çanağı gözlerine oaKmaK için yen id en aynaya eği^-
“ Beııım söyleyebileceğim kelimeler ve senin s ö y le y e b il '
et
ğin kelimeler ü/eriııe konuştuğumuzu sanıyordum.”
“ Biliyorum, ama ağzımdan kaçtı işte,"
“Ağzından kaçan sözlere dikkat etsen iyi edersin.”
.N
Travis iç geçirdi. “ Biliyorum. Üzgün olduğumu söyle.
dim. Ki aslında hiç değildim. Ciddiyim. Tıpkı senin de dedi
ğin gibi. En aptal kızlara bile üzgün değilsen bile üzgün
esi
olduğunu söyle, hatta sen haklı onlar haksız olsa bile diyen
şendin.”
Aslında Mick tam olarak böyle dememişti. “M eg’e bunu
Sit
benim söylediğim i söylem edin um arım .” Çekm eceden bir
L evi’s kot çıkarıp devam etti, “Değil m i?”
“Tabii ki.”
Kız kardeşinin kararını yok sayamazdı ama bir erkek de
ep
doğrulan söylediği için cezalandırılm am alıydı. “ Eğer annen
izin vermiyorsa havai fişekleri ben alam am , ama bir yolunu
bulm aya çalışınz.”
C
w.
et
e k ti Aynı şekilde M ick’in de göl üzerine fırlatılmayı bek
leyen bir kutu yasaklı patlayıcısı vardı. Yetişkinler etrafta ço
.N
cuklar olmadığı sürece güvenli ve garantili patlayıcılar kul
lanmıyorlardı. Yasal olan o fişekler sanki birer alıştırma turu
gibi geliyordu onlara.
Louie’in oğlu Pete A llegrezza ve Travis arkadaşlardı.
esi
Günler öncesinde M eg eğer Travis belaya bulaşmayacak
olursa onun da M ick ile birlikte barbeküye gitmesine izin
vermişti. Barbekü yarındı ve Mick, Travis’in bir gün daha
Sit
dişini stkıp, iyi bir çocuk olmaya çalışacağım biliyordu. Mick
kamyonetinin kapısını kapatıp, Travis’le birlikte park alanı
nın içinden yapı m arkete doğru ilerlemeye başladı. “Eğer
uslu durursan, belki bir yıldız saçan tutmana izin verebili
ep
rim.’’
Travis m ızm ızlanarak, “ Yapma, yıldız saçanlar bebek
işi,” dedi.
C
et
styla birlikte sıhhi tesisat bölümüne doğru yürüdü. Mark '
hortum bakan bir çift ve çeşit çeşit çekm ece saplarının içjn
.N
den seçim yapmaya çalışan Bayan Vaughn dışında pek kimSî
yoktu. Bayan Vaughn, M ick’in ilkokul öğretmeniydi. Mick
onu her görüşünde hâlâ hayatta ve böyle geziyor oluşuna
esi
şaşar kalırdı. Kadın neredeyse bir dinozordan daha yaşlıydı
Mick bir PVC boru ve birkaç plastik contaya uzanırken.
Travis eline bir silikon tabancası alıp elindeki sanki bir a45
M agnum silahmış gibi koridorun sonundaki kuşyemliğine
Sit
nişan aldı.
Mick tesisat bandına uzanırken Travis’e, “Onu yerine
bırak." dedi.
ep
Travis hayali silahını birkaç kez daha ateşledikten sonra,
yeniden rafın üzerine bıraktı. “Gidip geyiklere bakacağım.”
diyerek köşeyi döndü ve gözden kayboldu. Handy Man mar
C
et
mün yanında öylece kalakaldı.
Erkeksi bir hazla dudaklarının kenarları yukarı doğru
kıvrılarak gülümsedi. Maddie Dupree altı numaralı koridorun
.N
tam ortasında elinde parlak sarı bir kutuyla öylece duruyordu.
Kıskaçlı bir tokayla tutturduğu saçları sanki birileri başının
arkasına tüylü bir toz bezi yerleştirmiş gibi duruyordu. Bakış
esi
ları kusursuz vücudunda gezinmeye başlayarak önce boy
nunda sonra da omuzlarında dolaştı ve en sonunda siyah
tişörtünün üzerinde kilitlenip kaldı. Dün gece onu tam olarak
inceleme fırsatını bulamamıştı. Ama işte şimdi Handy Man’
Sit
in parlak ışıkları altında kanlı canlı bir kapak kızı gibi karşı
sında duruyordu. Tıpkı kilo almamış ya da henüz silikon yü
zü görmemiş liseli kızlar gibiydi. İçinde bir arzu dalgasının
ep
mıydı hiçbir fikri yoktu. Bildiği tek şey kadının onu bir mık
natıs gibi yanma çektiğiydi.
“Anlaşılan farelerle başın dertte,” dedi.
w.
43
tünüyordu. Mick başını kaldırıp, elindeki boruyla M
nin elinde tuttuğu kutuyu gösterdi. “ Fare problemin m i ^ *
et
“Aslına bakarsan bu sabah kahve yaparken biri ^
nm ın dibinden geçip gitti." Burnunu kırıştırdı. “K ileH n^
pisinin altından geçip gözden kayboldu. Şu an büyük ihtin^
.N
le orada oturm uş, meyveli çikolatalarım ın tadını çıkanyo!
dur."
"M erak etm e,” diyerek güldü Mick. "Em inim çok fa2ı
esi
yiyem eyecektir.”
"H iç yem em esini tercih ederim . A m a zehir yemesine
lafım yok." Dikkatini yeniden elindeki kutuya verdi. Koyu
Sit
renk saçları omuzlarına döküldüğünde M ick çilek kokusu al
dığını fark etti.
O sırada Travis köşeyi dönerek koridorun sonunda gö
ründü ve olduğu yerde kalakaldı. M addie’ye gözlerini dikti,
ep
farkında olm adan ağzı açık kalm ıştı. M ick hislerini tahmin
edebiliyordu.
" ‘E ğer kem irgen ulaşam ayacağınız yerlerde ölürse kötü
C
et
gelmiyor mu.
T r a v i s , dayısı M ick’in yanına gelerek, “Kapanlar bir fa
.N
rinde geriye doğru yaylanarak sırıttı. “Bazen de peynir için
uzattıkları kafaları kopuverir.”
“Tanrım, seni ufaklık...” M addie kaşlarını kırıştırarak
esi
bakışlarını Travis’e çevirdi. “Ama bu çok korkunç?”
“Hı hı.”
Mick su borusunu yeniden kolunun altına sıkıştırıp, elini
Travis’in başının üzerine koydu. “ Bu korkunç çocuk benim
it
yeğenim Travis Hennessy. Travis, Maddie Dupree’ye mer
pS
haba de.”
Maddie elini uzatıp Travis’in elini sıktı. “Tanıştığımıza
memnun oldum Travis.”
”Ben de öyle.”
Ce
köşesinde bulunduracağım.”
Travis eksik ön dişlerinden birini açığa çıkararak gü
lümsedi. Yedi yaşındaki bir insanın tüm cazibesini kullana
ww
45
kendini daha fa/la utandırm asına engel olabilmek •
alladı. "Farelerden kurtulm anın en iyi yolu eve kerT^11
tır." 3V
et
M addie başını iki yana sallayıp, yumuşacık, sıcacık
nemli gözlerini M ick 'e çevirerek. “K edilerle pek a n la ş ^
.N
diğim i söyleyem em .” dedi. M ick’in bakışları yeniden Ma]
die'n in dudaklarına kaym ıştı ve içten içe yine ne kadar
zam andır böyle güzel dudaklar öpm ediğinin merakı iÇjn
esi
deydi. "Evim de kedi görm ektense m utfağım da kopmuş ka.
falar ya da ortalığa yayılan kokularıyla nerede olduğu belli
olm ayan cesetler görm eyi tercih ederim .”
Sit
M addie kopm uş kafalardan ya da kokuşan cesetlerden
bahsederken M ick tam am en başka bir âlem de cinsel arzusu
nun uyanışına tanıklık ediyordu. Tam da H andy Man yapı
m arketinin ortasında sanki on altılık b ir ergenmiş gibi ken
ep
reken birkaç tam irat işim iz var,” diyerek bir adım geri gitti.
"S ana fareler konusunda kolay gelsin.”
"G örüşürüz çocuklar.”
ww
erkeğiydi-
et
.N
esi
Sit
ep
w .C
ww
47
et
.N
esi
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Sit
5 Eylül 1976
et
diğerleri hep onun için karısından ayrılacağına yeminler^'
iniş, ama gel gör ki hepsinin de sonunda onu kandırıp ^
lan söylediği ortaya çıkmıştı.
.N
Maddie elindeki günlüğü masanın üzerine fırlatıp, k0)
larını başının üzerine doğru uzatarak esnetti. Alice’in evli er
keklerle olduğu kadar bekârlarla da ilişkileri olmuştu. Ama
esi
en sonunda hepsi de ona yalanlar söyleyip kandırmış ve günü
gelince de başka biri için terk edip gitmişlerdi. Kuralı bozan
tek istisna Loch olmuştu. Ama ilişkileri bu kadar kısa sürede
Sit
sonlandırılmış olmasa Maddie emindi ki Loch da diğerleri
gibi yalanlarını sıralayıp, annesini kandıracaktı. Evli ya da
bekâr, annesinin hayatına giren bütün erkeklerin tek ortak
noktası onu kalbi kırık bir halde yan yolda bırakmaları ol
ep
muştu.
Açık pencereden esen hafif meltem yan komşunun bah
çesindeki barbekü partisinin seslerini içeri taşıdı. Bugün gün
C
50
b i rdi ki? B a şk en t Boise’de bile uzun zam andır doğru düz-
et
Jin b ir gösteri olmamıştı.
jakuzili küvetinin su giderini tıkaçla tıkayıp musluğu
açtı Soyunurken klozetin hemen üzerindeki küçük havalan
.N
d ır m a penceresinden komşularının kahkahalarını duyabili
yordu. Sabah erken saatlerde Louie ve Lı'sa Allegrezza
kapıya gelip onu da barbekü partisine davet etmişlerdi. Ne
esi
var ki kendini en iyi hissettiği zamanlarda bile tanımadığı in
sanlarla muhabbet kurma konusunda hep sıkıntı yaşardı. Ve
son zamanlarda kendini pek iyi hissetmiyordu. Bulduğu o
günlükler aslında bir bakıma bir lütuftu onun için. Uzun za
Sit
mandır aklında olan sorulara cevap olmuşlardı. Doğduğu
günden beri onun dışında etrafındaki tüm insanların cevap
larını bildiği sorulara... Günlüklerden babasının Madridli ol
duğunu ve annesinin liseyi bitirdiği yaz ona hamile kaldığını j
ep
lıydı.
Maddie saçlarını yukarıda toplayıp, büyük bir kıskaçlı
tokayla tutturdu. Babasını hiçbir zaman tanıyamayacağı. yü
ww
et
ğiııi içten içe merak ediyordu. 6rece'
M addie akan suyun içine çikolatalı Alman pastas,
.N
malı banyo köpüğü döküp küvetin hemen yan tarafına da^
kolatalı pasta aromalı bir spa krem i yerleştirdi. İç ç a n ^ '
larının birbiriyle uyumu ya da ayakkabısının marka olmasına
esi
çok önem verm iyor olabilirdi ama banyo ürünleri onun içjn
olm azsa olm az şeylerdi. K okulu karışım lar ve nemlendirici-
ler en büyük tutkusuydu. Ona her gün stilistlerin ellerinden
çıkan kıyafetler verm ektense böyle losyonlar ve bir vücut
Sit
kremleri vermeleri yeterdi.
Soyunup, küvetin içine girdi ve kendini yavaşça mis ko
kulu suyun içine bıraktı. K öpüklü suyun altına gömülürken.
ep
“A hh." diyerek iç geçirdi. K üvetin soğuk porselen kenarına
yaslanıp gözlerini kapattı. B anyosunda akla gelebilecek her
koku mevcuttu. Gülden elm aya, espressodan çikolatalı pas
C
taya kadar her kokuya sahipti ve yıllar önce içindeki haz düş
künü kadınla barış im zalayıp, onunla yaşam ayı öğrenmişti.
w.
et
Derick adında bir çocukla gözlerini açmıştı. İşte o andan iti
baren de artık yaşam tarzını değiştirmesi gerektiğini anla
mıştı Ve o sene pasta vasatken, Derrick de tam bir hayal
.N
kırıklığıydı.
O günlerde de içinde haz peşinde koşan bir kız vardı
ama henüz içindekileri eyleme dökemiyordu. O zamanlarda
esi
da vücut losyonlarına ve banyo bakım ürünlerine düşkündü
ama tüm bunları vücudunu dinlendirip stresten arındırmak
ve pul pul dökülen kuru cildini nemlendirmek için yapı
yordu.
Sit
Bir parça huzur bulma umuduyla içine yattığı suyun
içine biraz daha gömüldü. Vücudu köpüklere ve ılık suya tes
lim olmuş ama aklı hâlâ huzura kavuşmamıştı. Geçen son
ep
haftaların hesabını yapıp duruyordu. Hikâyesinin zamanla
ması ve aldığı notlar konusunda hayli yol kat etmişti. Anne
sinin en son günlüğünde adı geçen insanların, Truly’de edin
C
et
Ilık su ve kokulu köpükler kamının üzerinden ve göğ(.
ferinin altından kayıp gitti. Günlüklerini okuduğunda San^
g il)l
.N
yirmi dokuz yıl sonra ilk defa annesinin sesini duymuş
hissetmişti. Alice yazılarında yalnız kalma korkusundan ha'
mileliğinden ve Maddie’nin doğumundan duyduğu heyecan
esi
dan bahsetmişti. Kendisi ve bebeğiyle ilgili umutlarım Ve
hayallerini okumak Maddie için hem çok yaralayıcı hem de
buruk bir sevinç olmuştu. Ama bu yaralayıcı ve buruk keşif
lerden anladı ki annesi kendi kafasında ve kalbinde yarattıg!
Sit
san saçlı, mavi gözlü kadından çok farklıydı. Alice hayatında
hep bir erkeğe ihtiyaç duyan kadınlardandı ve aksi olduğunda
kendini değersiz hissediyordu. M uhtaç, s a f ve her zaman
iyimser biri olmuştu. Maddie ise annesinin aksine hiçbir za
ep
man kendini bir erkeğe muhtaç hissetmemiş, s a f ya da fazla
iyimser olduğunu düşündüğü tek bir an olmamıştı. Çocukken
C
bile öyle değildi. Ona can veren kadınla arasında hiçbir ortak
noktanın olmaması, onu annesine bağlayan hiçbir bağın ol
maması içinde onulmaz bir boşluk yaratıyordu.
w.
.N
nesininkinden çok> daha
J . . L „ l . „ 1 -------1, ,
kolaydı. Ne var ki günlükleri alıp
eve getirdiği daha ilk dakikada artık bu yolun dönüşünün ol
madığının farkına varmıştı. Kariyeri her ne kadar bir hesap
esi
kitap işi değilse de tamamen şans eseri de sayılmazdı. Bir ci
nayet yazarı olduğuna ve annesinin bir kadının elinden çık
mış olduğu her halinden belli yazılarını okuduğuna göre artık
oturup annesini ondan koparan cinayeti de kaleme almanın
Sit
vakti gelmişti.
Musluğu ayağıyla kapatıp, küvetin hemen yanma bırak
tığı spa kremini eline aldı. Şekerli yoğun kremi avucuna sık
masıyla burnuna çikolatalı pasta kokusu doldu. O an birden
ep
55
kurulandı ve son olarak da çikolata arom alı bir vücut
nuyla tüm vücudunu ovdu. Ut *0s^
et
Ü zerinden çıkan kıyafetleri çam aşır sepetine f,rj
yatak odasına yöneldi. En yakın iiç arkadaşı Boise’de ^
yordu ve onlarla öğle ya da akşam yem eğinde buluşup
.N
kodu yapm ayı fena halde özlem işti. A rkadaşları Lucy ciar
ve Adele ona ailesi kadar yakın ve bir böbreğini çıkarıp Ve
esi
deseler bir an bile düşünm eyeceği ya da para vermekten asla
korkm ayacağı tek kişilerdi. M addie onların asla yapılan iyj.
ligin altında kalm ayacaklarını biliyordu.
Geçen yıl Clare nişanlısının başka bir adam la ilişkisi ol
Sit
duğunu öğrendiğinde kızlar derhal toplanıp C lare’i teselliye
gitm işlerdi. Bu dört kadının içinde kalbi en çabuk kırılan ve
en hassas olanı C lare’di. Clare aynı zam anda gerçek aşka her
ep
zam an inanm ış bir aşk rom anı yazarıydı. N işanlısının ihane
tinin ardından uzunca bir süre sonsuza dek m utlu olma inan
cını kaybetm işti. Ta ki Sebastian V aughan isim li bir muhabir
C
et
sına izin vermemişlerdi.
Dördü içinde tek bekâr kalanlar Adele ve Maddie’ydi.
.N
Maddie üzerine siyah pamuklu bir külot giyip, üzerindeki
havluyu yatağının üzerine fırlattı. Adele de fantastik hikâye
ler yazarak geçimini sağlıyordu ve her ne kadar onun da er
esi
keklerle arasında kendi çapında sorunları varsa da Maddie’
nin onun kendisinden önce evleneceğine dair inancı tamdı.
Maddie sutyenini göğüslerinin üzerine yerleştirip kop
çasını arkadan bağladı. Aslında kendini evli olarak hayal bile
Sit
edemiyordu. Hayatında bir kediyi ne kadar istiyorsa bir ço
cuğu da o kadar istiyordu, yani hiç. Bir erkeğe ihtiyaç duy
duğu tek anlar ya kaldırılacak ağır eşyaların olduğu ya d$
yanında yatan sıcak ve çıplak bir beden istediği anlardı. Ge^i
ep
et
gelen sesler giderek yükselirken buzdolabına uzandı
açıp, kendine karbonhidrat oranı azaltılm ış bir merlot ^
.N
alırken açık pencerelerden içeri sesler doluşuyordu O ^
payalnız, tek başına oturuyor ve görünüşe göre kendi half
acıyordu. Ki bu hiç tarzı değildi. K endine hiçbir zaman ^
esi
mazdı. D ünyada acınacak ve sorunları olan o kadar çok insan
vardı ki.
Bu esnada cızırdayarak ilerleyen bir düzine torpilin ha
Sit
vayı yarıp geçen sesiyle M addie sıçrayıp neredeyse elindeki
tirbuşonu yere düşürüyordu. “K ah ro lası,” diye söylenerek
salhyof-
et
bir tahta parçasıyla öylece duruyordu. Maddie geniş omuz
larını, siyah saçlarını ve yanındaki, gözlerini ona dikip izle
.N
yen çocuğu bir çırpıda tanımıştı. Mick yeğenine yanan bir
yıldız saçan uzattı ve Travis tek ayağının üzerinde sekerek
elindekini sallamaya başladı. M ick’in dişlerinin arasındaki
tahta parçasını çıkarıp, bir şeyler söylemesiyle Travis aniden
esi
durup, elindeki yıldız saçanı tıpkı bir heykelmişçesine önün
de sabitledi.
Maddie şarabından bir yudum daha aldı. Dün yapı mar
Sit
ketinde onu görmek Maddie için gerçekten büyük bir sürpri^
olmuştu. Aradığı zehir kutusuna öylesine dalmıştı ki Mij#
dibine kadar gelene dek onu fark edememişti. Babasınınâi-
lere benzeyen o masmavi gözleri bu kadar yakından gördü
ep
et
Lisa kocasına doğru dönerek, “ Etrafta çocuklar v
katli olun," diye bağırdı.
.N
Şişelere yeni fişekleri y erleştirirk en , “ Bunlardan kin,
seye zarar g elm ez," diye bağırdı kocası. Fişeklerden dörd'
havaya fırlarken beşincisi dosdoğru M ad d ie’ye doğru uçta
esi
M addie’nin ani bir refleksle kendini yere atm asıyla fişek ba
şınm üzerinden sıyırıp geçti.
"H ay ak si!”
Fişek biraz ilerisine düşerek patladı. M addie yüreği ağ
Sit
zına gelm iş bir halde korkuluklara tu tu n arak yavaşça doğ
ruldu.
L ouie uzaktan seslenerek, “A ffedersin,” diye bağırdı.
ep
K ararm aya yüz tutan gecenin ışıkları altında M ick Hen-
n e ssy bakışlarını M addie’ye çevirdi ve dakikalarca gözlerini
o n dan alam adı. Onu burada görm enin şaşkınlığıyla kaşlarını
C
et
nvordu. Tabii ki bu, M addie’nin M ick’iıı bir yerlerini yalaya
cağı anlamına gelmiyordu. Ama yine de bu, Mick ve Maddie
kim olurlarsa olsunlar, Maddie’nin gözlerinin kör olduğu an
.N
lamına da gelmiyordu.
Lisa gürültüyü bastırmaya çalışarak, “Louie. fişekleri
ateşlemeden haber ver,” diye bağırdı. “Maddie, bu tarafa gel.
esi
Burada daha güvende olursun.”
M addie gözlerini M ick’in göğsünden zar zor koparıp,
komşusunun üç metrelik bahçesine çevirdi. Sırf güvenlik için
Sit
kendi verandasından hemen yan verandaya geçmek pek manty
tikli değildi belki ama haftalardır yaşadığı tek heyecan Miç|f
in göğüslerine bakmak olunca kendi başına k a lm a k ta n sın
tarafa geçmenin daha iyi bir fikir olacağına karar verdi*
ep
Ayağa kalkıp kadehini de eline alarak aradaki kısaiane-
safeyi yürüdü. Verandaya girer girmez Louie’nin kızı Sopfrie
ve arkadaşlarıyla tanıştı. Kızlar Boise Devlet Üniversitesi*
C
et
kırm ızısı ve beyaz şarabım ız var. Ya da istersen bir ^
kola da verebilirim .” Ve^
.N
"Hayır, teşekkürler.” Yarı dolu kadehini kaldırıp
terdi. "Bugünlük bu kadarı bana yeter.” Ertesi sabah erk^
kalkıp işe koyulması gerekliydi ve fazla şarap baş ağrısı ^
esi
pıyordu.
“Louie’yle evlenip Pete’i doğurm adan önce bu 4 Tem
m uz partileri tam bir karm aşaydı. İçkiler su gibi akıyor, teh
likeli fişekler atılıyordu.”
Sit
M addie'nin gördüğü kadarıyla aslında çok fazla değişen
b ir şey yoktu.
M addie’nin tanıştığı son kişi sanki on iki aylık hamiley
ep
m iş gibi koca bir karına sahip olan L isa’nın eltisi Delaııey’di.
D elaney sanki M ad d ie’nin akim dan geçenleri okumuş
gibi, "D oğum um eylülde,” dedi.
C
“ Şaka yapıyorsun.”
"H ayır.” Delaney güldü. B aşını iki yana sallarken atkuy
w.
et
g u n d a .« kadında gözü olan bir adam dan daha seksi
H a y a tta îc k u *1 °
bir şey olamaz. Özellikle de eğer kadın tipiyle bir Buda hey
.N
kelini anımsatıyorsa...
Nick A llegrezza “İyi m isin?” d iye bağırdı.
Delaney kendi kendine, “Tanrı aşkına,” diye söylenerek
esi
•İyiyim," diye bağırdı.
"Otursan daha iyi olm az mı?”
Delaney kollarını iki yana açıp, “Ben iyiyim,” dedi.
Maddie’nin bakışları yeniden M ick’e kaydı. Mick tek
Sit
ayağının üzerinde çömelerek Travis’e elektronik bir flaş yak
masında yardımcı oluyordu. M addie bir an M ick’in de tek
bir kadında mı, yoksa babası gibi pek çok kadında mı gözü
ep
olduğunu merak etti. Acaba bu tarafa dönüp birine mi yoksay
hepsine mi bakmıştı?
Louie, “Patlayacak,” diye bağırdı ve Maddie dikkatini'
C
et
En zor kısmı atlattığım ıza göre bundan sonrası
olacaktır." a la
M addie kendini bildi bileli hamile kalmamak ’ ■
.N
den geleni yapmıştı. D elaney'in ham ile kalabilmek
neler yaşadığını m erak ettiyse de henüz onu çok iyi
dığından sorm aya cesaret edem edi. a‘
esi
Lisa eltisinin göbeğini okşayıp, “ Evet, ikiniz deçok20r
zam anlar geçirdiniz am a asıl zor günler neymiş, aynı evin
içinde on üç yaşında iki ergen kız çocuğuyla baş başa kaldı-
Sit
ğm ızda anlayacaksınız." dedi.
“Hiç sorun değil. Nick kendi gibi erkeklerle karşılaşırlar
korkusuyla kızlan yirm i bir yaşına kadar gözünün Önünden
ayırm am aya kararlı.”
ep
Suzanne bu lafın üzerine elindeki beyaz şarap kadehini
k ald ın p bir kahkaha attı. “N ic k ’in gün gelip de durulup ço-
luğa çocuğa karışacağını hiç um m azdım . Louie ne kadar çıl
C
et
„ldı o fc*dar . buruşturarak, “ Senin ağzından çıkan.
Delaney
, s,n duyuyor mu?" diye sordu.
.N
Usa omuzlarım silkti. "D oğru tabii. Kaldı ki, Louie’nm
aklına yaramaz fikirleri sokan hep Nick olurdu. O korkunç
kartopu savaşlarını hatırlamıyor m usun?”
esi
“H a tırlıy o ru m tabii. Ama o günlerde Nick benim dikka
timi çekm ek için bana kartopu falan fırlatmıyordu.” Delaney
g ü lü m seyerek elini koca kam ının üzerine yerleştirdi. “Hâlâ
bazen azgın olduğu söylenebilir ama o eski okul günlerindeki
Sit
hali kalmadı.”
“Her sınıfta kötü nam salmış bir çocuk mutlaka vardı.
1990’ın yaramaz çocuğu da Mick H ennessy’ydi,” dedi Suz-
anne. “Başı hep beladaydı. Sekizinci sınıfta Bay Shockey’in
ep
et
yüdüğüne tanıklık etm edim am a hikâyesini duydum
"Ve g erçekten o günleri çok iyi atlattı.” Tanya k a d e h in i^ '
.N
d m dan belli b elirsiz g ü lünısem işti. A nlaşılan o ki Ta ^
M ick ’in ne derece iyi olduğunu yakineıı biliyordu. ^
Suzanne, “D ikkatli ol Tanya, M ick de tıpkı babası
esi
biri,” diyerek Tanya’ya u y an d a bulundu. “O da tek bir ka
dm la öm rünü geçirecek erkeklerden değil. G eçen yıl Cinda
L arson, M ick ’in yalnızca kendine ait olduğunu sanırken
Sit
m eğer aynı anda birkaç kadını daha idare ediyorm uş.”
M addie. tek farkla, en azından M ick evli bir adam değil,
diye düşündü.
Tanya ufak tefek vücudunun üzerine askılı yazlık bir el
ep
bise geçirm işti. Çıplak om uzlarından birini silkerek, “ Bende
d aha geçen yıl boşandım ,” dedi. “Özel bir ilişki arayışında
d e ğ ilim .”
C
et
hİl° rdig^'izdcn Cmİn 0İUn'” S° nra dÖnÜP yenİden yerİne
ve g a le rin i M addie’ye dikti. “ Çocukların var mı?”
jiy c sordu.
.N
“Hayır.” Eğer yanında ham ile bir kadın olmasaydı ço
cuklardan pek haz etmediğini de eklemek isterdi.
“Ne iş yapıyorsun?”
esi
Şayet bu soruya şu an doğru cevap verirse, ardı arkasına
gelen pek çok soruya m aruz kalacağını biliyordu. Ki böyle-
sine bir 4 Temmuz partisinde sorular şu an karşılaşmak iste
diği son şeydi. H enüz m esleğini söylem ezdi. Özellikle de
Sit
Mick ve Travis ona doğru yaklaşırlarken. M ick’iıı açık göm
leğinin uçları göğsünün ve kalçasının üzerinde rüzgârın et
kisiyle dalgalanıyor, orada oturan her kadının olduğu gibi
ep
Maddie’nin de dikkatini çıplak belinin hemen altındaki kot
pantolonuna çekiyordu.
Hiç şüphe yoktu ki M ick Hennessy bir kadını tam can
C
et
erken saatlerinde hava oldukça sıcaktı ama şimdilerde81" ^
lem eye başlam ıştı. ^
.N
"D onald da çocuk ama," diyerek şikayet etti Pete
Lisa, “Donald on dört yaşında," dedi. “Eğer böyle şi^
yet etm eye devam edeceksen, git ve büyükannenle, Narcisa i
esi
Teyze’nin yanında otur." i
Bunu duyar duymaz Pete kendini basamakların üzerine
atıp oturuverdi. “Burada otururum.” Travis de gelip yanma
oturdu. İkisi de verandaya hapsedilmiş olmaktan dolayı son
Sit
derece mutsuz görünüyordu.
Tanya, M ick’e doğru dönerek, “ Selam Mick,” dedi.
M ick gözlerini Travis’ten kaldırdığında ilk karşılaştığı
gözler M addie’ninkiler oldu. Mick o mavi gözlerini Mad-
ep
d ie 'n in hemen sol tarafında duran güzel kadına çevirmeden
önce b ir süre M addie'ye dikti. “Ah, Selam Tanya. Nasıl gi
C
diyor?”
“ İyi. Hâlâ bir şişe Bushmills Malt 21 viskim var. Gös
teriden sonra ne yapıyorsun?"
w.
ister misiniz?"
70
Sırlar Aşka Engel mi?
et
jki Hires marka alkolsüz birayı buz ve su dolu soğutu-
•udan alıp çocukların ellerine verdi. Kendisi de bir Red Bull
.N
alıp kap3!* kapattı.
O sırada Lisa, “ Maddie, Mick Hennessy’yle tanışmış
n11vdm?” diye sordu.
* A lışkanlıkla, hep yaptığı üzere M addie elini uzatırken
esi
-Evet, tanışm ıştık ,” d ed i.
M ick ıslak elini pantolonuna silip Maddie’nin parmak
larını soğuk ve nemli avucunun arasına aldı. “Bugün hiç fare
öldürebildin mi?
Sit
“Hayır.” Mick başparmağıyla Maddie’nin yüzük parma
ğını hafifçe okşayıp gülümsedi. Bunu bilerek mi yapmıştı
yoksa tamamen bir tesadüf müydü bilemiyordu ama bu ha
ep
et
“Anlaşılan saat üç. bira vakti oluyor.”
“ Aynen öyle.” O esnada Lisa’nm kayınvalidesi Se
.N
Lisa suratını ekşitip, “Affedersin,” diyerek vani»* . ^
rıldı. n,anndanay.
esi
değil de onu çağırdı,” diye fısıldadı. Cnı
Mick elindeki Red BuIFun kapağını açarken, “İstersen
sana dediği saatte gelecek bir uzmanın numarasını verebili
Sit
rim ." dedi. “Hem de iş bitene kadar evinde kalması garanti ”
“Bu sorunla kocan ya da erkek arkadaşın ilgilense daha
iyi olmaz mı?” diye sordu Tanya.
M addie gözlerini Tanya’ya çevirdi. Maddie bu cümlede
ep
komşuluk hissine m ahsus o dostane havanın varlığını seze-
memişti. Mick verandaya geldiğinden beri verandanın havası
son derece değişm işti. Tam olarak em in olam asa da, Tan-
C
et
.N
esi
““ IdîcUçecVgini dudaklar,ndan çekip, altdudagında kalan
ıslaklığı eliyle sildi. "Hayır. A rtık uslandı."
"Kadınlar hâlâ çam aşırlarını fırlatıyorlar m ı?” diye sor
du Delaney.
Sit
Mick başını iki yana sallayarak “Eskisi kadar değil. Tan-
n ’ya şükürler olsun” dedi karanlıkta parlayan beyaz dişlerini
göstererek. “İnanın, kafası güzel, y a n çıplak kadınlan barım
ep
dan atmak öyle sandığınız kadar eğlenceli bir iş değil.”
Maddie güldü. Kırk yıl düşünse M ick H ennessy’nin bu
kadar sevilesi bir adam olacağını tahmin edem ezdi. “Ne sık
C
et
A rkasında. M ick’in kahkahaları fişeklerin gürültü •
bastırılm ıştı. Yeniden önüne döndüğünde M ick, Delane^°
oturm ası için bir sandalye bulmaya çalışıyordu. Tanya da ?
.N
lann arkasından gitmişti. Doğrusu M addie’nin Tanya’nm
tiğine pek üzüldüğü söylenemezdi. K adınlar söz konusu bjj-
erkek olduğunda nasıl da prenses edasından çıkıp bir cada
esi
loza dönüşebiliyorlardı, M addie’nin aklı bir türlü almıyordu
D ünyada bir dolu erkek varken, neden hepsi birden gidip
aynı kişiyi istiyordu? Üstelik de aşk ve ayrılık konusunda
Sit
elini hiç taşın altına sokm ayan birini. M ad d ie bunun içjn
kim seyi ayıplamıyordu ama anlayam adığı nokta kadınların
nasıl bu kadar çabuk kendini kaptırabildikleriydi. Birkaç bu
luşm a ve iyi bir seksin ardından hepsi de âşık olup çıkıyor
ep
et
k°! Telerin yüzünde oynaştığı M ick’le karşılaştı.
gÖ g -Soruıı değil.” M addie’yi elleriyle geriye doğru itmek-
.N
olduğu yerde kalm asına izin verip, kollarını tutmaya
devam etti. "Söylesene.”
“Neyi?”
esi
Eğilip kulağına fısıldadı. “Eğer hiç de fena bir av s ayıl
mazsan neden hâlâ yalnızsın?”
Sımsıcak nefesi M ad d ie’nin başının hemen yanına
l değip, boynundan aşağı süzülm üştü. “ Sen neden hâlâ yalnız
Sit
san ben de aynı sebeple yalnızım .”
“Nasıl yani?”
“Sen de yalnız olmayı tercih etm iyor musun?”
ep
“Yapma tatlım , hiçbir kadın yalnız olmak istemez.” El
leri, üzerindeki eşofm an üstünü kırıştırarak önce dirseklerine
indi, ardından yeniden yukarı kaydı. “ Beyaz bir gelinlik,
C
pembe panjurlu bir yuva ve iyi bir baba adayı bütün kadın
ların rüyalarını süsler.”
w.
et
Mick güldü. Maddie başının hemen yan tarafınti
bir kahkaha duydu. “Çok güzel kokuyorsun.” M a d ^
M ick'in hemen arkasında derin bir nefes aldığını hissetf
.N
“Alman pastası.”
“Ne?”
“Çikolatalı pasta losyonu sürdüm .”
esi
“Çikolatalı pasta yemeyeli hayli zam an oldu.” Maddie
az önce elini sıktığında uzun yıllardır hissettiği en iyi ^
konusunda yanılmıştı. Saçlarının arasında hissettiği bu ıl^
Sit
nefes ve kollarını saran bu ellerin hissinin yanında o ilk ür-
pertinin esamesi bile okunamazdı. B unlar orgazmın doruk
larına ulaşmakla aynı histi neredeyse. M addie bir an seks
konusundaki halinin içler acısı olduğunu fark etti. Mick ku
ep
et
ları tırmalayan gösterisi sürerken ormanın içinde yaşayan sa
kendilerine kaçacak delik arıyorlardı.
k in le r
.N
kasabaya...
esi
"Eğlendin m i Travis?”
K a m y o n e tin diğer ucundan ağzı dolusu bir esneme du
yuldu. “Evet. Ama belki gelecek yıl daha büyük fişekler at
mama izin verirler.”
Sit
“Belki de. Uslu durduğun sürece neden olm asın?”
“Annem dedi ki, eğer uslu durursam bana bir köpek ala
cakmış.”
ep
Mick kamyonetini M eg’in araba yoluna doğru döndü
rüp, Ford Taurus marka arabasının yanma park etti. K öpek
hiç de fena bir fikir sayılmazdı. Bir erkeğin köpeğe her daim
.C
77
Ç ocuk başını derde sokmadan bir haftayı g e '
k». “ Pekâlâ, ağzından çıkanlara dikkat edersen bLTk”1^ 0^ 11
bilirsin .” Elindeki anahtarları pantolonunun cebine'
et
rup yeğenine kapıyı açtı. s°ku$tu.
M eg beyaz geceliğini ve pembe tüylü sabahhğ,nı
.N
m iş. kanepenin üzerinde oturuyordu. Elinde tuttuğu e ^
nihayet gözlerini kaldırdığında yeşil gözlerinin yaşla d ^ ”
görülüyord u . Zoraki bir gülüm sem eyle dudakları kıvrıl^
esi
ğında ise M ick "in omuzlarına yine bir korku gelip çökmüştü
İşte yine zo r bir gece bekliyordu onları.
“ Havai fişekleri gördün mü anne?” Travis annesinin du-
rum unu gördüyse de pek önem siyorm uş gibi durmuyordu.
it
“ H ayır, tatlım , dışarı çıkm adım . A m a seslerini duy
pS
d u m .” M eg ayağa kalktı ve Travis kollarını annesinin beline
d oladı. “ Ç ok büyüklerdi!”
“ U slu durdun mu?” Elini Travis’in başının üzerine ko
y arak M ick ’e baktı.
Ce
et
^ • çeler ahbap.” İçinden bir ses M ick’e bir an önce
söylüyordu. G eriye doğru b ir ad,m alt,,
â k la rd a n beklediği şey gelip, serin gecenin üzerine çök-
.N
rnek üzereydi.
Meg oğlunun odadan çıkışını izledi, sonra elini öne
doğru uzatıp avucunu açtı. “Annemin alyansını buldum .”
esi
-Meg."
“O gece bara gitmeden önce parmağından çıkarıp, ko
modinin üzerine bırakmış. Yüzüğünü hiç çıkarmazdı.”
Sit
“Hani bir daha onun eşyalarını karıştırm ayacaktın?”
“Karıştırmayacaktım.” Avucunu kapatıp, başparmağının
tırnağını ısırdı. Büyükanne Loraine’nin mücevherlerinin ara
sındaymış. Dört yapraklı yonca kolyesini ararken buldum.
ep
Hani şu, ona şans getirdiğine inandığı için boynundan hiç çı
karmadığı kolye vardı ya. Yarın işe giderken onu takmak is
temiştim.”
C
miydi?"
Lanet olası, Mick nerden bilebilirdi ki? Loch’un ne ya
pacağını kim bilebilirdi, hem öleli yıllar olmuştu. Ölmüş, git-
nı,Ş, her şey geçmişte kalmıştı. Neden Meg de artık bu işin
•70
peşini bırakmıyordu?
B elki de böyle olm asının sebebi o geceden h'
et
önce henüz on yaşma girmiş olmasaydı. Anneleri ^
lulu 3 8 ’lik tabancasını doldurup evden çıkmış ve h Unnai11'
m erm iyi babalarının ve Alice Jones isimli bir
.N
s^sonun îu
rm e bir yağm ur gibi yağdırmıştı. M eg yirmi dokuz yıI •
yaşanan o geceye dair annelerinin Loch ve son aşığ,nı ^
ri'ışünden çok daha fazlasını hatırlıyordu. Annesinin k”
esi
nam luyu ağzm a sokup tetiği çekm esiyle sadece kendi hay
tına son verm em iş olduğunu biliyordu. Kendi beyniyle bir
likte her iki çocuğunun da hayatlarını havaya uçurmuştu ve
Sit
M eg hâlâ tam anlamıyla iyileşm iş sayılm azdı.
“ B ilm iyorum . M eggie. B üyükannem iz öyle demiyor-
d u .” A m a bu hiçbir şey ifade etmezdi. Loraine her zaman ko
casının ve oğlunun bitmek bilm eyen ilişkilerini, yüz kızartıcı
ep
et
sapI«*rr,,şt.ln yanaklarından gözyaşları süzülüyordu. “ E ğer
.N
bizi hâlâ seviyorduysa, annem onu neden öldürdü?
^ ö n c e d e n de ilişkileri olmuştu. Kasabadaki herkes onun
7 c çok ilişkisi olduğunu dilden dile anlatıyordu.”
Mick kardeşine doğru yürüyüp ellerini tüylü sabahlığı
esi
na! omuzlarına koydu. “D üşünm e artık.”
“Denedim. Senin gibi olmaya çalıştım , kim i zam an ba
şardım da am a... Neden annemiz parmağında yüzüğüyle def
nedilmedi?”
Sit
Burada daha büyük bir soru varsa, o da annesinin sila
hına neden mermi koyduğuydu. Am acı gerçekten onları ö l
dürmek mi yoksa L och’u ve genç âşığını korkudan altına
ep
“Çok korkuyorum .”
Mick de korkuyordu. M eg’in de annesinin içine düşüp,
kendini kurtaram adığı girdapta yitip g itm esin d en k o rk u
yordu. Mick hep annesinin onun ya da M eg için p işm an lık
d uyup duym adığını m erak etm işti. A caba bir b
son nefesini verirken a rtın d a bıraktığ, o n an lm -!'
ya da kaybı düşünm üş m üydü? O gece silahını
et
acaba ak lından çocuklarını ardında kim sesiz b ı r a k ^ 1^ 1'
da yıkık dökük kalıntılar arasında yaşam aya zorta ^ Va
.N
lm dan geçm iş m iydi? H ennessy V e giderken onlan ?
m üş m ü y d ü y o k sa önem sem em iş m iydi? “ İlaçlan ^
m ı?” nı a,Cİ!>'
esi
“O nları alm ca kendim i çok yorgun hissediyorum.”
“ A m a alm an g erek .” G eri çekilip kardeşinin yü2ünç
baktı. “ Sen T rav is’in h er şeyisin. Aynı şekilde benim de.”
İç geçirdi. “Hiç de değil. H em Travis bensiz çok daha
Sit
iyi b ir hayat sürebilir.”
“ M eg ." G özlerinin içine baktı. “ Sen de herkes gibi
bun u n doğru olm adığını biliyorsun.”
ep
“ B iliy o ru m .” Saçlarının yüzünden çekti. “Sadece bir
erkek çocuğu yetiştirm ek çok zor, onu kastettim .”
M ick içinden, um arım gerçekten bunu kastetmiştir, diye
.C
et
sun‘ ^ n d e özel bir günde güveç yapıyor gibi yapardı
bir huzurcvınoe u
.N
Mcg bir kahkaha atarak kollarını göğüslerinin üzerinde bir-
I eştirdi “Ama sen yanımda olunca kendimi çok daha iyi his
sediyorum.”
esi
M ick. “ İyi geceler,” deyip kapıya doğru yöneldi. Kam
yonetine doğru yürürken gecenin serinliği yüzünü ve boy
nunu yalayıp geçti. Derin bir nefes alıp bıraktı. M eg’in her
zaman kendini iyi hissetmesine yardım etmişti. Her zaman.
Sit
Ama sonrasında kendini berbat hisseden hep kendisi olu
yordu. Meg ani çöküşler yaşar, atlattığında yeniden eski ha
line dönerdi. Oysaki iyileşirken ardında bıraktığı bölük
ep
olmayı istiyordu.
w.
ww
et
.N
esi
B E Ş İN C İ B Ö L Ü M
Sit
Maddie çalışma m asasında o tu ru rk en b ir şişe d iy et k o
laya uzanıp kapağını açtı. Şişeyi uzun b ir süre tep esin e d ik
tikten sonra kapağı yeniden kapattı. B u sabah d ah a g ö zlerin i
ep
açar açmaz kitabının nasıl b aşla y a c ağ ı k a fa sın d a ş e k ille n
mişti. Eskiden her kitabı insanın k anını do n d u ran g erçek lerle
C
başlardı.
Bu kez oturup şöyle yazdı:
w.
“Sana sö z veriyo ru m , bu k e z ç o k fa r k lı o la c a k b e b e
ğim, "
ww
Alice J o n es g ö z le r in i ö n c e k ü ç ü k k ızın a a r d ın d a n d a
yola çevirdi. “T ru ly ’y i ç o k s ev e ce k sin . G ö rse n c e n n e t g ib i
bit y e r ve a rtık İsa ’n ın b izi y a şa m a m ız için d a h a iyi b ir v ere
gönderm e vakti g e ld i d e g e ç iy o r bile. ”
K üçük k ız h iç b ir şe y söylem edi. B u sözleri d
d u y m u ştu . A n n e sin in s e s in d e k i bu h eyeca n l e 2 ° * * * *
h a y a t v a a tle rin i d a h a ö n c e d e d inlem işti. B u ke- d ' " ' * bif
et
şe v g ittik le r i adresti. ~ e^ etl
A m a hep o ld u ğ u ite r e , k ü ç ü k k ız annesine ina,m,
.N
fiyordu. B u n u y ü re k te n istiyordu. H en ü z beş yaşm a vem
m işti b e lk i am a h a ya tla rın d a hiçb ir şeyin d aha iyi obn
ğ ın ı a n la y a c a k ka d a r b ü yü m ü ştü artık. H içb ir şev de değ^
esi
m eni işti zaten.
"K üçük, g ü z e l b ir k a ra va n evd e yaşayacağız. "
K ız g ö ğ sü n d e kavuşturduğu kollarını açıp, etraftaki çam
Sit
a ğ a ç la rın ın a ra b a n ın ö n c a n ım d a n h ızla g eçip gitmelerini
sey retti. K a ra v a n ev m i? D a h a ö n ce hiç bahçeli bir evde ya
şa m a m ıştı.
ep
" Ü ste lik ön ba h çed e sa lın c a kla r d a var. "
S a lın c a k la r m ı? D a h a önce h iç sa lın ca ğ ı da olmamıştı
B a k ışla rın ı a n n esin e ve sa rı sa çla rın d a ışıl ışıl yanan güneş
C
et
dU* ‘hcr gün mutlaka önce duşunu alır, sonra makyajım ya-
°n^ak geçerdi masasının başına. M addie ise öyle yapmazdı.
Bu berbat görüntüsüyle FedE x’in kuryelerine yakalandığı
.N
pek çok an olmuştu. A ma bu, onun zerre kadar umurunda de
ğildi.
Hemen duşa girip, günün geri kalanının planını yap
esi
maya koyuldu. Elinde davayla yakından ilişkisi olan pek çok
insanın adı ve adres listesi vardı. İlk ziyaretini Carleen Daw-
son'ın çalıştığı Value Rite İlaç M arketi’ne yapacaktı. Carleen
Sit
Maddie’nin annesiyle aynı dönemde Hennessy’s Bar’da gar
son olarak çalışmıştı. M addie kadınla röportaj yapmak isti
yor, telefonla görüşm ektense yüz yüze görüşmenin daha
faydalı olacağını düşünüyordu.
ep
et
T - g a h ı a duran birine< C a r k m .. l J Z Z Z c <
a d ştın n a lık yiyecekler koridorunda olduğunu ^
Ü zerin d ek i b ey az tişörtü ve kırmızı mavi r e n i '
.N
n u g u y le ıçm de je lib o n ve patlamış mısırların o l d l v'
u «ya eğilm iş olan kısa boylu bir kadına, “ Siz Carleen n *
so n m ıs ın ız ? " d iye sordu. **'
esi
K adm ayağa kalkıp çift odaklı gözlüklerinin ard,ndan
M a d d ie ’y e baktı. “Evet.”
M erhaba, adım M ad d in e Dupree. Yazanın.” Carken’e
Sit
b ir k a rtv iz it uzattı. “ Sizinle birkaç dakika görüşmek istiyor
d u m .”
“ Ş u and a m esaideyim .”
“ B iliy o ru m .” C arleen ’in saçları artık yapılmaktan ke
ep
y a n i? ”
İş te b u b ira z sin irin e dokunmuştu. “Evet, aynen öyle...”
ww
İn a n a b iliy o r m u su n u z ? "
Maddie’nin buna inanm ası hiç de zor d eğildi
AS,,Ild“ Lucy de o dönem de şüphelilerden biriydi. Ve
et
kan]| sald m iann hikâyesini yazm ayı plan-
^addie ne
.N
lam'car,een elindeki bir jelibon paketini raflardan birine yer-
irirken, “Buralarda çok fazla olay olm az,” dedi.
bir seri katilin hikâyesini yazm ıyorum.”
esi
-Ne yazıyorsunuz o zam an?”
M a d d i e elindeki evrak çantasının kulpunu daha da sıkı
Tahmin edebiliyorum.”
Alice Jones’u tanır m ıydınız?
Evet, tanırdım. Rose’u da öyle ama sanırım bu konuyla
‘telli koııuşmasam daha iyi olur. Gerçekten çok üzücü bir
olay d ı v e köprünün altından hayli sular aktı." Eijn(j ,
v iziti yenid en M ad d ie'y e uzattı. "Üzgünüm, size vara
m eyeceğım .
et
M ad d ie n e zam an üstelem esi ve ne zaman durması
re k tig in i ç o k iyi biliyordu. En azından şim dilik... “P e i^
.N
y in e d e b ir düşünün isterseniz.” Gülümsedi, bir eli hâlâ ce.
bind ey k en diğeri
0 . . . çantasının
YU>»cumıuı kulpunu
ıs.uıpunu tutuyordu. “Ve eğer %
rinizi
rinizi değ iştirecek olursanız
d eğiştirecek olursanız heni
beni arayabilirsiniz.”
esi
C arleen kartı m avi önlüğünün önündeki cebe yerleştirdi
“Fikrim i değiştirm eyeceğim . Bazı şeylerin geçmişte kalması
ç o k d ah a iy i.”
Sit
B elki d e haklıydı, am a C arleen ’in bilmediği ama ya-
k ın d a öğreneceği b ir şey vardı ki, o J * '
c e v a p o la ra k kabul etmezdi.
ep
nızı a la c a k .”
“ M eşg u lü m .” JeweJ saçlarını pembe bigudilerle sarmıştı
v e M a d d ie Jevvel’in saçlarından buram buram Dippity-do
ww
on
ttifa d c e tm e y e c e ğ im /'
et
k değ »1sadece hikâyeye bir de herkesin durduğu taraf-
tai^bakınaya çalışıyorum.”
.N
-Senin tek amacın para kazanmak.
-İnanın bana, para kazanmanın çok daha kolay yollan
var” Maddie yavaş yavaş sinirlenmeye başladığını hissedi
yordu ama kendine hâkim olmaya çalıştı. “Belki daha müsait
esi
bir zamanınızda görüşebiliriz.”
“Hayır.”
“Çok işinizin olmadığı bir anda gelsem?”
Sit
“Seninle Rose’la ilgili tek kelime etmeyeceğim ve bu
kasabadakilerin de konuşacağından şüpheliyim.” Kadın bir
adım atarak evine girip, “Hoşça kalın,” diyerek kapıyı ka
pattı.
ep
et
lik tarzı evinin çiçeklerle bezeli bahçesinde toprakla
ken bulm uştu. İyi haber, belli ki şerif M addie’yle kon ^
.N
için gönüllü olacaktı. Kötü haberse ne zaman döneceği t
m arnıyla alabalıkların keyfine kalmıştı. “Tarafları tnn
l“niy0t
m uydunuz?
“ Elbette.” Levana elindeki kartviziti gömleğinin cebine
esi
koydu ve bahçe eldivenini yeniden eline geçirdi. “Hen-
nessyT er bu kasabada nesillerdir yaşıyorlar. Alice’i çok fazla
tanım azdım . Sadece Üçüncü Cadde’de sahip olduğum don
Sit
durm a ve hediyelik eşya dükkânına geldiğinde birkaç kez
sohbet etm iştik, o kadar. Güzel kadındı ve çok tatlı birine
benziyordu. Tıpkı bir meleği andırıyordu. Bir kızı vardı, onu
biliyorum . A lice öldükten sonra kızı, teyzesi almıştı. Ona ne
ep
oldu hiç bilm iyorum .”
M addie hafifçe gülümsedi. “ Kızın adını hatırlıyor mu
sunuz?”
C
yirm i dokuz yıl önceydi ve ben kızı sadece birkaç kez gör
düm . K ahretsin ki, ben bazen kendi adımı bile hatırlamakta
z o rla n ıy o ru m .”
ww
et
giüı,0kler”jakjlecek Trina diye birini tanıyor muydunuz?”
^ ” Levana başını salladı. “Kulağıma hiç tanıdık
, edi Ama Bili tanır,” dedi kocasını kastederek. “Bu ka-
.N
gc nie elip geçmiş herkesi hatırlar. Balık avından döner
dönmez kartınızı ona vereceğim."
“Teşekkürler. Ben yarın kasabada olmayacağım ama e r
esi
tesi gün yine buradayım.”
“Söylerim, ama bu muhtemelen önümüzdeki haftayı bu
labilir.”
Harika. “Bana vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.”
Sit
Potters’lardan dönerken M addie küçük bir marketin
önünde dunıp kızarmış tavuk ve birkaç ağrı kesici aldı. Car-
leen tamamen kendini kapatmış ve yardıma yanaşmamıştı.
ep
91
dına koyarken. “ Bana mı dediniz?” diye sordu
“ Hvet." Konuşan kadının koyu renk kısa
rinde de önünde torunlarının resmi olan bir tişö rt^ ^ ' Veöi*-
et
leen. sizin Rose ve Loch Hennessy ile ilgüj ara Vardl-
ğ.n.z. söyledi.” Şlrma% ,.
.N
Vay, bu şehirde haberler ne çabuk yayıl,yordu
"Doğru."
“ Rose benim çocukluk arkadaşımdı. Beraber bîr
esi
Biraz sorunlan vardı ama özünde iyi biriydi.”
Biraz so ru n ... B uralarda iki kişinin başına bir şaijör
mermi boşaltmanın adı bu m uydu? M addie bunu
psikotik bir çöküş olarak görüyordu. “Eminim öyledir.’
Sit
“O küçük garson, evli bir adam la kırıştırmanın bedelini
ödedi.”
Maddie bitkin, kızgın ve şimdi de damarına basılmış bir
ep
halde, “ Yani evli bir erkekle kırıştıran her kadının akıbeti bir
bar zem ininde ölmek mi olm alı diyorsunuz?”
Kadın kasadaki yürüyen bandın üzerine bir çanta dolusu
C
Hepsi bu.”
H ayır, hepsi bu değildi am a M addie yine de dilinin
ucuna gelenleri söylem em eyi tercih etti.
ww
94
. mi'mdan başka hiçbir ise yaram adı,’ dedi. Ayagm-
" « » » ' ,s| " b||ar| flrial„ ve fotoğrafı yüzüstü kapattı. Kendi
et
dakİ ay°k u> fivaskoya dönerken annesinin neşeli gülüşünü
tanı bir uy® j
* f in n e y e t a h a m m ü 1 edemiyordu.
.N
Y a lın a y a k mutfağa geçerek, buzdolabını açtı ve bir gün
•e açtığı merlot şişesine uzandı. Sonra fikrini değiştirip,
eline Skyy votka, diyet tonik ve yeşil bir limon dilimi aldı.
Bazen bir kız yalnız başına olsa bile içkiye ihtiyaç duyabi
esi
lirdi. Votkasını ayaksız büyük bardağına döküp üzerine to
niğini eklerken aklından George Thorogood’un “ I Drink
Alone" şarkısı geçti. Bu şarkıyı oldu olası hiç sevmemişti.
Sit
Belki de kendisi de bir yazar olduğundan şarkının nakaratını
fazla ağdalı buluyordu. Elbette ki birisi yalnız başına içerken
yanında başka kimse olamazdı.
Bardağın içine tam bir buz parçası ve bir dilim limon
ep
et
■ • j a s i r K la k '
kartvizit tutuyordu. °ir
Kahretsin! M ick 'le yüzleşm ek bugün yaşamak '
.N
ceği son şeydi. İçkisinden büyük bir yudum daha aldı ve ^
dini M ick'in bağırıp çağırm alarına hazırladı. Ama Mi^
bağırmak yerine insanın içine işleyen bir tebessüm yerleşti^
esi
suratına.
“Sana iyi bir haşere uzm anının ism ini vereceğimi söy
lemiştim." Elindeki kartviziti M ad d ie’ye uzattı. Kart siyah
Sit
değil beyazdı ve üzerinde de bir fare resm i vardı.
Maddie dudaklarının kenarlan h a fif b ir gülümseme ve
rahatlamayla kıvrılana kadar tedirginliğinin farkına vanna-
mıştı. Uzanıp kartviziti aldı. “ Bunca y olu s ırf bunu bana ver
ep
mek için gelmene gerek yoktu.”
“ Biliyorum .” Bu kez M ad d ie’ye turunculu, sarılı bir
kutu uzattı. “E m ie'nin haşere uzm anları buraya gelene kadar
C
et
havada açık havanın ve ağaçsı bir sabunun kokusu
kalmıştı- “ Kız kardeşim yemeğe bekliyor.”
.N
^ -Hep bir kız kardeşim olsun istemişimdir. Şöyle kız ar
kadaşlarımın dışında tatil için yanına gidebileceğim bir kız
kardeş...”
esi
-Eğer M eg’i tanım ış olsaydın, kız kardeşin olmadığı
iç in ne kadar şanslı olduğunu anlardın.”
Maddie kapıyı kapatıp, M ick’le birlikte salona geçti.
Kabul etmek gerekir ki, onun evinde olması çok tuhaf bir
Sit
duyguydu. Bu sadece gelenin Mick Hennessy olmasından
değil, aynı zamanda uzun zam andır evine bir erkek almama
sından da kaynaklanıyordu. Evin enerjisi bir anda değişmiş,
ep
eve sanki seksi bir hava gelmişti. “Neden?” / a^
“Meg b a ze n ...” G ülümsedi ve girdiği odaya şöyle bir / /
göz gezdirdi. “ Çok kötü bir aşçı da o n d an ...” Maddie gijjp
C
et
M ad d ie aslında M ick 'in olan biteni yakm , am
re neceğ in i biliyordu. “Ö nem li bir şey değil. B irseT "^ ® 1'
.N
k a d a r z am an ın v ar m ı?” ^ er
“ B iran v ar m ı?”
“ S adece ultra olanlardan var.” i
esi
B urun kıvırdı. “ Sakın bana karbonhidrat hesabı yap% i
m sö y lem e.” f
“ A h , tabii k i.” M addie m utfağa geçerken Mick de1
Sit
h e m e n arkasındaydı. “ E ğer yapm azsam , kalçalarını başını
alıp gid eb ilir.” B aşını çevirip om zunun üzerinden Mick’in
b a k ışların ı kalçalarına kaydırışını gördü.
“ B ence gayet hoş görünüyorlar.”
ep
“ K esinlikle.” Sanki çok zam anı varmış gibi bakışlarını
ye n id e n M ad d ie’nin yüzüne çevirdi. “ Votka, cin ve viskim
var.”
C
98
Mick o kadar yakın duruyordu ki M addie eğer hafifçe
d6tl6Ü’-isfbum unu M ick’in boynuna göm ebilirdi. M ick’in
et
^ g ö m le ğ in in uçlar, göğüslerini okşuyordu, M addie b iran
nefesini tuttu.
.N
Mick elindeki m odası geçm iş bardağı M addie’ye uza-
tırken gözlerinin içine baktı. “Al bakalım .” Bir adım geri çe
kildi.
esi
“Teşekkürler.” M ick’in etrafından dolanarak buzdola
bını açtı. Kapağı açm asıyla yüzüne çarpan soğuk hava alev
alev yanan yanaklarına çok iyi gelmişti. Bu olmamalıydı. En
azından Mick ile... Eğer M ick’in yerinde bir başkası olmuş
Sit
olsaydı Maddie adamın vücudunu kendi kötü emellerine alet
etmekten hiç çekinmezdi.
Mick arkasındaki tezgâha yaslanıp kollarını göğsünde
ep
kavuştururken, “Idaho’lu m usun?” diye sordu. “Yoksa son
radan mı taşındın?”
“Boise’de doğup büyüdüm .” Sadece beş ay boyunca
C
aVönce öldü.”
Annen nerede?”
Seninki neredeyse o rada... Yaklaşık sekiz kilometre
tede toprağın altında yatıyor. “Ben küçükken ölmüş.” Mad-
^ c e S İ , i P i .k i d 0 ,a b ln d a n b ir ş .? e v .s k iç ık a r
Ü z ü ld ü m .”
et
. . . . . ° ' 1U hayal m e>'al hatırlanın.” Maddie bir an d,
M ıek de küçük bir çocukken kendi anne ve baba™ ?
.N
b c n ığ m , sö ylem esin i bekledi. Ama Mick susmay, tercih *
d° ğ rulup elindeki Corwn Royal marka viskiyi Mick’
e uzattı. “Kusura bakma. Bushmills 21 kadar iyi değil ama
idare et."
esi
M ick şişey i M addie’nin elinden alıp kapağını açtı. “Bir
içk i arkadaşı her zaman iyidir.” Bardaktaki buzların üzerine
ü ç parmak kadar viski doldurdu.
Sit
“ B en i tan ım ıy o rsu n .”
M ick elin d ek i şişeyi tezgâhın üzerine bırakıp, kadehini
d u d a k la rın a götürdü. "İşte sende en çok hoşlandığım şeyler
ep
d e n biri de bu .” İçkisinden bir yudum daha alıp ekledi, “Or
ta o k u ld a s ın ıf arkadaşı değildik. Kız kardeşin kız kardeşimin
ark a d aşı değil ve annen de annemin en yakın arkadaşı değil.’
C
100
gCİnl-Ah bilmiyorum.” Doğrulup, M addie’nin yüzüne baktı.
et
Belki on beş yaşındaydım . Yani yaklaşık yirm i yıl kadar
.N
^ “Arkadaşlarından biri mi burada yaşıyordu?”
“Öyle de denebilir. Tabii eğer Brandy G reen’e arkadaş
denebilirse." Sözlerine devam ederken dudaklarının kenarına
esi
b ir teb essüm gelip yerleşti. “A nne ve babası O regon’daki
Pendleton Rodeo’sunda çalışıyorlardı.”
“Anlaşılan onların yokluğunda sen de burada kendi ça
pında rodeo yapıyordun.”
Sit
Dudaklarının kenarındaki tebessüm şeytani bir sırıtışa
bıraktı yerini. “Eh, öyle de denebilir.”
Maddie hoşnutsuzlukla kaşlarını çattı. “Hangi oda
ep
Brandy’ninkiydi?” M uhtem elen M ick 'in ilk deneyimleri
odanın duvarlarına sinmişti.
“Emin değilim .” K adehinin içindeki buzları birbirine
C
^ b ü y ü k tü .”
Aman Tanrım! Yani sen benim yatak odamda seviştin,
mi? Elini göğsünün üzerine koydu. “Daha ben bile o
ww
et
daha eğlendikten sonra. M addie’ye dönüp, “Tatlım bak
istersen bu m eseleyi hem en şim di burada halledph;.’^
dedi. blllr* ’’
.N
Eğer bu lafın arkasında b ir tehdit ya da bir sırnaş,k|lk
sezm iş olsaydı M ick 'i hem en oracıkta kapı dışarı ediverirdi
esi
Ama bunu öylesine basit ve direkt olarak söylemişti ki elinde
olm adan güldü. “ H ayır, sağ ol.”
“ Em in m isin?” İçkisinden bir yudum daha alıp tezgâhın
üzerine bıraktı.
Sit
“E m inim .”
“ Burada o işi son kez yaptığım a göre çok daha iyi oldu
ğum u söylem eliy im .” M ad d ie ’y e fırlattığı gülüşü baştan
ep
ayağı karizm a, güven ve günah doluydu. “O zamandan bu
yana çok fazla tecrübe k azandım .”
M addie’ninse son zam anlarda hiç tecrübesi olmamıştı
C
son vereceği dünyadaki son adam dı. Aklı bunun son derece
farkındayken, bedeni bu gerçeği t a m a m e n u m u r s a m a z görü
nüyordu.
ww
et
baba adayı istem em em i mi?”
-O da var tabii, am a.” M addie’yi kendine doğru çekti.
-Çok güzel kokuyorsun.”
.N
Maddie bardağını tezgâhın üzerine bıraktı ve bugün
erken saatlerde sürdüğü vücut kremini düşündü.
M addie’nin elini kaldırıp bileğinin iç kısmını kokladı.
esi
"Tıpkı kiraz gibi...”
••Badem.”
“Dün çikolata kokuyordun. Bugün badem. Yarın nasıl
Sit
kokacaksın m erak ediyorum .” M addie’nin elini kendi om
zuna koydu.
“Şeftali olabilir.”
M addie’nin saçlarım eliyle kenara çekip, yüzünü boy
ep
nuna yaklaştırdı. “Şeftaliyi de en az çikolata ve badem kadar
çok severim. İştahımı kabartıyorsun.”
Maddie bu hissi iyi tanıyordu. “Sanırım kız kardeşinin
C
et
A ndırm ayı a rz u lu y o r olmamalıydı. ^
E g c r d a h a çok v aktim olsaydı sana neler yapacağım
.N
n ic k is te r m iy d in ? " Ellerini M addie’nin beline dolad, v'
k e n d in e d o ğ ru çekti. M addie aklını başından alan ve Mick’in
p a n to lo n u n u n ön tarafında oluşan şişkinliği hissetti.
esi
M ic k , M a d d ie 'n in kulak m em esini dişlerken Maddie
g ü ç lü k le yu tk u n d u . “ Ebeveyn yatak odasını özledin galiba?”
M ic k k a fa sın ı kaldırdığında, M addie, M ick’in seksi
m a v i g ö z le rin in arzuyla hafifçe aralanm ış olduğunu gördü.
Sit
“ Y a ta k o d a stn a ne gerek var ki?"
H a k lıy d ı. Elini om zunun üzerinden boynunun yan tara
fın a g ö tü rd ü . B elki de kendini bunca zam andır seksten mah
ep
ru m b ıra k m a k la hata ediyordu. M ick’in vücudunun kendi
v ü c u d u n a yaptığı baskı öyle inanılmazdı ki, bir an olsun dur
m a sın ı istem iy o rd u . A m a durm alıydı, elbette. Birazdan dur
C
m a lıy d ı.
“ S en çok güzel b ir kadınsın, Maddie.” Dudaklarına ha
w.
et
>1IlC ın içinde dolanıyordu. Öyle ıslak ve sıcaktı ki... Tadı
dİo'iski ve şehvet karışımı gibiydi.
Maddie’nin bacaklarının arasını ateş basmış ve ıslan
.N
mıştı. Elini M ick’in sımsıkı karın kaslarında ve göğsünün di
limli çıkıntılarında gezdirdi. Çok uzun zaman olmuştu. Böyle
bir erkeğe dokunmayalı, onu öpm eyeli... Vücudunu Mick’e
esi
daha da yapıştırmak istiyordu. Teni uyuşup kaskatı kesilirken
elleri Mick’in kıyafetlerini parçalayıp, çıplak tenini hisset
mek istiyordu. Hayli zaman olmuştu. Olmuştu çünkü Maddie
Sit
uzun zamandır bu hislerden vazgeçmişti, kaldı ki bugüne
kadar onu Mick kadar heyecanlandıran bir erkeğe rastlama
mıştı.
Mick’in elleri M addie’nin belinde bir aşağı bir yukarı
ep
gmca dönen bir açlık, hırs ve uzun süredir bastırılmış bir şeh-
Vct girdabının içinde buluverdiler. Gittikçe daha derinlere
düşüyorlardı ve işler kendiliğinden gelişiyordu. Girdap gi-
derek daha da büyüyor, M addie'yi gittikçe daha fazla etkisi
a*tlna «diyordu.
Birden kendini geri çekti. “ Dıır.”
M ick şaşkınlıkla bakakaldı. “ N eden?”
et
“Ç ü n k ü ..." D erin b ir nefes alıp, yav a şça geri blr .
Çünkii benim kim okluğum u bilm iyorsun ve öğrendi^ ^
.N
benden nefret edeceksin. “Ç ünkü kız kardeşin seni yenT^
bekliyor." ege
B ir an ağzını açıp karşı çıkacak gibi oldu ama sonra ha-
esi
tırlam ışçasm a kaşlarını çattı. “ K ahretsin." Bir adım geri çe.
kilm eden önce M ad d ie'y i sım sıkı kavrayan elleri gevşedi ve
iki yanm a düştü. “ B itirem eyeceğim bir işe başlamak istemez
dim .”
Sit
“A slına bakarsan ben b ir şeyleri b aşlatm ak niyetinde de
değildim ." M addie dudaklarını yalayıp bir an kafasından her
şeyi itiraf etm eyi geçirdi. H em en oracıkta. Tam da şimdi...
ep
N asılsa duyacaktı, kendi ağzından duym ası daha iyi olurdu.
“ Bu hiç iyi bir fikir d eğ il.”
“Y anılıyorsun.” M ick uzanıp M addie’nin elini tuttu ve
C
et
nasıl oluyor?”
Güzel. Nasıl oluyordu? “Yani, uzun zamandır bir er
.N
kekle sevişmedim.”
Mick kaşlarını çattı. “Yoksa lezbiyen misin?”
"Hayır.”
esi
"Ben de öyle düşünm üştüm . Bir lezbiyen gibi öpüşmü
yorsun.”
“Lezbiyenlerin nasıl öpüştüğünü nereden biliyorsun?”
Maddie’nin gözleri M ick’in kâh mavi gözlerinde kâh
Sit
vücudunda geziniyordu. M ick dudaklarını yeniden Mad
die’nin sımsıcak dudaklarına bastırdı ve Maddie kamının
içinde bir sıcaklık hissetti. Oksijenin ciğerlerinin içinden çe
ep
kilip gittiğini hissetmiş, başı dönmüştü. Tanrım, ne nefes ala
biliyor, ne de düşünebiliyordu. Zevkten kendinden geçmek
üzereydi adeta.
C
^ l e emer m isin?”
“Her şeyi değil.” Verandaya çıkıp gün ışığının altında
durdu. “ Yani henüz değil.”
et
.N
esi
A L T IN C I B Ö L Ü M
Sit
Maddie, b ir n ed im e olarak kollarını iki yana uzatmış
bekliyordu. Terzi kadın koltuk altlarına şeftali renkli saten
bir kumaş iğneliyordu. D iğer iki nedim e de yarı çıplak bir
ep
halde hemen yanı başında durup, kâh iğneleniyor kâh dür-
riikleniyorlardı.
Maddie yanakları al al olm uş gelin adayı Clare’e, “Bu
C
ı y ı planlamıştı.
Bir de şu açıdan bak,” dedi Clare, nedime gelinlikçi
sindeki oturduğu kanepeden seslenerek. “ En azından kıya
ww
109
atağa geçt, -Mey. hiç de öyle değil, çok güzellerdi Sjr e
diyerek şaşaalı elbiselerini savundu. e>”
Bu kez A dele, “ Sanki bir m ezuniyet balosundan k-
et
gibiydik.” diyerek la f attı. K adınlardan biri e l b i s e s i n i n ^
sini iğnelerken Adele gür kıvırcık saçların, elleriyle t e p e s i
.N
toplam ıştı. “ A m a daha kötülerini de gördüm . Kuzenim jÎ
lene nedim elerine m or, beyaz renkli, perdelik kumaş desenli
elbiseler giydirm işti."
esi
İnee zevkinin sonuna kadar arkasında durmaya kararlı
C lare bir iç geçirdi.
“ N asıl yani? Hani şu sandalyelerde ya da duvar kâğıt
Sit
larında gördüğüm üz türden desenler m i?” diye sordu Mad
die.
“A ynen öyle. H er nedim e tıpkı yürüyen birer kanepeye
benziyordu. Hele de Jö len e ’in diğer kızlara göre biraz daha
ep
dolgun a rk a d a ş ı...”
Lucy, “ Bu çok kötü,” diyerek arkasını döndü. Bu sayede
terzi kum aşın arka tarafında daha rahat çalışabilecekti.
C
ıto
Iduğı» İÇ'11 göm leklerini giym eden önce kollarının altını
bir,|°ması gibi alışk an lık lar... Su gibi bira içmesini ya da
et
k° talik derecesinde Star Wars izliyor olmasını da dert etme
mişti Ne de olsa kimse m ükem m el değildi. Ama ne zaman
.N
kj [)wayne. Adele’e kıçının tıpkı annesininki gibi başını alıp
uittigim söylemişti, işte o an Adele hiç düşünmeden Dvvayne*
ikapı dışarı koyuvermişti. Hiç kimse ona koca bir kıçı oldu-
esi
şunu söylemeyeceği gibi hasta annesini de rencide edemezdi.
Ama Dwayne hayatından bir türlü çıkmak bilmemişti. Birkaç
haftaya bir Adele kapısının önünde daha önceden Dvvayne’e
hediye ettiği ya da onun evinde unuttuğu birkaç parça eşya
Sit
bulurdu. Dvvayne eşyaları oraya öylece atıp giderdi. Üzerinde
tek bir not olmadan, kendisi ortalarda görünmeden. Olmasa
da olur bir yığın e şy a ...
ep
“Doğum günü için, ona sınırlı sayıda basılmış bir Darth
Vader hediye etm iştim .” A dele ellerini indirdiğinde gür sarı
saçları sırtına döküldü. ‘‘Onu da kapımın önünde buldum.
C
,r yerlere koymuştum.”
“ Bir an önce onu bulup, Dvvayne’i gebertniclisj *
zının elbisenin korse kısmına geçmesiyle Maddie k”' ^
indirdi. “Ya da eğer istersen sana da benimki gibi
et
şok tabancası alayım, böylece kıçına beş bin voltluk h ^
trik verebilirsin.” lrelel('
.N
A delc vücudunu hareket ettirm eden sadece başm, dö
dürerek tıpkı M ad d ie’y e sen delisin der gibi baktı. “Bu onul
sonu olm az m ı?”
esi
M addie b ir an d u ru p dü şü n d ü . “K alp rahatsızlığı Var
m ı?”
“Sanm ıyo ru m .”
Sit
“O halde b ir şey o lm az.” Terzi b ir adım geri çekilip el
biseye uzaktan şöyle b ir baktı. “A m a sanki son nefesini ve
riyorm uş gibi kıvranabilir.”
A dele ve C la re ’in ağ ızları duyduklarıyla bir karış açık
ep
saldır.”
“ Dvvayne a p ta lın teki o lab ilir am a şiddet eğilimli bin
d eğil,” dedi A d ele. “ O D arth V ader’ı kapımda bulm ak bana
ww
et
° Clare oturduğu kanepenin d iğer ucuna doğru yanaştı.
-Senin bir esir k ıyafetin m i var?”
’ninse kafasında tek b ir soru vardı. “Benimle
.N
M a d d ie
dalga mı geçiyorsun?”
Lucy’nin b eyn in i ise iki soru meşgul ediyordu. “Bu da
ne demek şim di? Ve, “M etal bir bikiniden mi bahsediyor
esi
sun?"
Adele sanki m etal b ir bikini bir kadının gardırobunun
olmazsa olmaz, norm al b ir parçasıym ış gibi başını salladı.
Sit
•‘Aynen öyle. Ve onu m üm künse tek parça halinde geri isti
yorum.” Bir an düşünüp, lafına devam etti. “Yani iki parça
sını da demek istedim . Pazıbentleri ve boyunluğunu da..."
Adele arkadaşlarının dehşete düşm üş bir ifadeden endişeli
ep
bir ifadeye doğru sürekli değişen yüz ifadelerini görmüş ol
malı ki hem en savunm aya geçti. “Hey, ben o kıyafete bir
dünya para döktüm. Şimdi de elbisemi geri istiyorum.” Terzi
C
et
M addie tepkilerini görebilm ek için yanlarındaki ü
kadının yüzlerine baktı. A m a kadınların suratları sanki bT'
.N
pazar kilisesi öğretm eni gibi ifadesizdi. Belki de bu k'oıT*
m aların çok daha kötülerini duym uşlardı. Maddie bakışlarını
yeniden sanki bir şey bekliyorm uşçasına kafasını yana eğen
esi
A d ele'e çevirdi.
“N e v ar?” diye sordu M addie.
“Senin öyle m üstehcen aletlerin olduğunu biliyorum.”
Sit
Aslında M addie çoğu kez sadece lafta öyleydi. “Ben hiç
giyinm edim ki.” Bir an d u n ıp sonra A dele’i yatıştırmak is
tercesine. “A m a eğ er kendini daha iyi hissedeceksen söyle
yeyim . yatağa bağlandığım oldu.”
ep
“ Benim de.”
“ Elbette.”
“ A m an ne önem li.” A dele hiç de tatm in olmuş gibi dur
C
“Teşekkürler, B ayan.”
“ R ica ederim .” Parm ağıyla havada bir daire çizdi. “Dö
nün lütfen.”
N edim eler elbise provalarını tam am lar tamamlama
114
emeği için her zam an gittikleri, en sevdikleri kafeye
^ le ^ C a f e Ole belki kasabanın en iyi Meksika yemeklerini
et
gl mıyordu ama m argarita konusunda eline su dökebilen
f o k tu . Aşır, yüksek sesli İspanyol müziği eşliğinde en sev
dikleri masalardan birine yönlendirildiler. Mekânın büyüsüne
.N
hemen ayak uydurmuşlardı. C lare’in düğünü ve Lucy’nin iri-
kıyım kocası Q uinn’le ailelerini genişletme kararı üzerine
konuştular. Hepsi de yaklaşık yüz kilometre uzakta kendine
esi
yeni bir yaşam kuran M addie’nin hayatının merakı içindeydi.
Maddie içkisini dudaklarına götürürken, “Aslında san
dığım kadar kötü değil,” dedi. “Dördüncü Cadde dışında, ol
Sit
dukça güzel ve sakin bir yer. Kasabadaki kadınların yarısının
saçları berbatken, yarısınınki mükemmel... Yerlilerle yazlık
çılar arasındaki farklılıktan mı kaynaklanıyor, henüz anlaya
madım.” O m uzlarım silkti. “Bu kadar uzun süre eve tıkılı
ep
kalmanın akıl sağlığımı olumsuz etkileyeceğini düşünmüş
tüm ama öyle olmadı.”
Lucy, “Bilirsin seni severim,” diyerek söze başladı. Bu
C
115
cağından bahsetmişti. Ki bu da birkaç hafta önceydi
bu kadar u /u n süre beklediğini bilemiyordu. A s h n d a ^
et
dallarıyla özel yaşam ının detaylarını paylaşmak kon** ^
çok çekingen değildi. Her ne kadar söyledikleri onlan ^
.N
hayret ve korku içinde bıraksa da. Ama annesinin g ü n lü ^
rini okuduktan sonra kendini çok toy hissetmiş, bir süre ken
disi bu duruma alışıp, özümsemeyi denemişti. Ancak oncbn
sonra birilerine açabilmişti bu konuyu.
esi
A dele içinden peynir ve ekşi sos sızan enchilada’sma
yumulurken, “ Hennessy’lerle tanıştın mı?” diye sordu. Adele
her gün düzenli olarak sporunu yapardı, bu nedenle istediği
Sit
her şeyi yiyebiliyordu. M addie ise onun tam tersine spordan
nefret ederdi.
“Sadece Mick ve yeğeni Travis’le tanıştım.”
“M ick'in kitabınla ilgili ilk tepkisi ne oldu?”
ep
“ Aslında, henüz bilmiyor.” Salatasından bir çatal daha
alıp devam etti. “ Henüz ona söylemek için doğru zamanı ya
kalayam adım .”
C
da sayılmazdı hani.
"D ur bir dakika.” Adele elinin birini havaya kaldırdı. *
senin ve annenin kim olduğunu biliyor ama siz hâlâ ftrelef
den bahsediyorsunuz, öyle mi?
116
-Ona henüz kim olduğumu söylemedim." Üç arkadaşı
emeklerini bırakıp hayretle gözlerini Maddie’ye diktiler.
et
..0 barında iş başındayken ya da herkes bir barbekünün et-
mlinda toplanmışken, gidip de ona ‘Merhaba. Benim adım
.N
Maddie ve annen, annemi öldürdü’ mü demeliydim? Arka
daşları Maddie’nin haklılığını onaylamasına başlarını salla
yıp yemeklerine devam ettiler. “ Dün de aynı şekilde kötü bir
esi
zamanlamayla bir aradaydık. Günüm berbat geçiyordu. O ise
öyle hoştu k i... Bana otel şeklinde bir ftıre kapanı getirmişti
sonra da beni öptü.” Elindeki çatalı bir parça tavuk ve avo
kado dilimine batırdı. “Öyle olunca, ben de söylemeyi unut
Sit
tum gitti.”
Arkadaşları bir an yine öylece kalakaldılar.
"Senin lafını çalmış gibi olacağım ama sen bizimle
ep
dalga mı geçiyorsun?" dedi Lucy.
Maddie başını iki yana salladı. Belki de bunu hiç söyle
meyip, kendine saklamalıydı. Ama artık çok geçti.
Bu kez elini havaya kaldırma sırası Clare’deydi. “Dur
C
117
H enncssy-yle birlikte oldun am a o senin kim old .
mıyor. Sence ö ğ ren d iğ in d e tepkisi ne olacak?" UgU"“ bil-
“ Sanırım öfkeden kudurur."
et
C lare eğilerek m asaya biraz daha yaklaştı. “Tahı
b iliyor m usu n ?" ,TUn ede-
.N
"H enüz onu nasıl tepki vereceğini kestirebilecek kad
iyi tanım ıyo ru m .” A m a işin aslı tanıyordu. Çok kızacağın
ve kızm akta haklı olduğunu biliyordu. A m a yine de, dürüst
esi
olm ak gerekirse, gerçekten ona gerçekleri anlatacak doğÜ,
zam an bir türlü gelm em işti. Evine gidip dudaklarına yapışan
o olm am ıştı. H er şeyi başlatan M ick’ti.
Sit
"O na gerçekleri söylediğinde şok tabancanı da yanında
bu lu n d u rsan iyi ed ersin ,” diyerek b ir tavsiyede bulundu
Lucy.
"O şid d et g ö stereb ilecek biri değil. Onu şoklamaya
ep
rak. "Ve senin de bize hep dediğin gibi, asıl dikkat edilmesi
gereken insanlar aklı başında gibi duranlardır,’ dedi.
"A yrıca kişisel güvenlik önlem leri olm azsa hepimizin
ww
118
• t,jr kez daha anladım .” Bunun sebebi hâlâ hayatta olup
vh»ddie’ye öncm vercn tek k i?i,erin on,ar olmasıydı. "Ya-
^ söyleyeceğim . Sadece biraz zaman kazanmaya çalışı
et
yorum-’
Clare arkasına yaslandı. "Y üce Tanrım."
.N
“Yine ne oldu?”
“Sen korkuyorsun.”
Maddie eline aldığı margaritasını gözbebekleri soğuktan
esi
donuncaya dek tepesine dikti. "Şuna sadece biraz çekiniyo
rum diyelim.” Elini alnına götürerek, "Ben hiçbir şeyden
korkmam,” dedi.
Sit
Yüksek korumalı Revo marka gözlüklerinin siyah çer
çevesi Mick’in burnunun hemen üzerinde duruyor ve mavi
ep
aynalı camların ardına saklanmış gözlerini saat altı güneşinin
kavurucu sıcağından koruyordu. Okulun otoparkından beyz-
bol sahasına doğru yürürken, gözleri on iki numaralı ve üze
C
ti<)
takım . Brooks Sigorta, eldivenlerini takıp sahadaki
alırken Travis koçunun öğrettiği atışların p r o v a s ı n , ^ ’11'
sopasını havada topa vururm uşçasına sallıyordu T r ^ 13' ^
et
da bir vurucunun durması gerektiği gibi durmuş, s o p a s ^
laınış am a topu ıskalam ıştı. *S'nı Sal'
.N
“ Ö nem li değil, evlat,” diyerek bağırdı Mick.
M eg ise kendi arkadaşları ve Travis’in takını arkada
larının anneleriyle oturduğu en üst sıradan, “Bu sefer ya^'
esi
çaksın.” diye bağırdı.
M ick gözlerini yeniden sahaya döndürmeden önce ka
fasını yukarı çevirip kız kardeşine baktı. Dün geceki kardeş
Sit
yem eği çok iyi geçm işti. M eg yem ek için biftek ve fmnda
patates yapm ış ve pek çok insanın tanıdığı eğlence düşkünü
M eg tavrını takınm ıştı. N e var ki, tüm yem ek boyunca Mick
o m asada olm ak değil, kasabanın diğer ucunda hakkında hiç
ep
bir şey bilm ediği bir kadının göl kıyısındaki evinde olmayı
ve tüm gece farelerden bahsedip, burnunu boynuna gömmeyi
istemişti.
C
çözem ediği bir şe y ... Ö yle b ir şey ki, o şey her neyse, onun
yüzünden, aslında başka şeyler düşünmek zorunda olduğu
çoğu zam an kendini hep onu düşünürken b u lu v eriy o rd u -
ww
120
köşelerin arasına göndermişti. Elindeki sopayı yere
WUnLÜ kafasındaki başlığı bir öne bir arkaya savurarak koş-
et
l,r,Jl11b-ışla*11- 'f°P sekerek sahanın dışında bekleyen top tu
nunun başının üzerinden geçip gitti, tutucu da topun peşi
' C koştu. İlk köşedeki hakem Travis’e koşmasını söyledi
.N
ğinde Travis üçüncü köşeye doğru hızla seğirtti. Travis
üçüncü köşeye vardığında top tutucu topu daha yeni yakala
yıp birkaç metre öteye fırlatmıştı. Travis yeniden koşmaya
esi
başlayıp hedef köşeye doğru kayarak ulaştığında henüz dış
ovuncu ve ikinci köşedeki oyuncu topu yakalamaya çalışı
yorlardı.
Sit
Mick neşeyle bağırıp başparmağını yukarı kaldırarak
Travis’i tebrik etti. Sanki çocuğun amcası değil de babasıy
mış gibi gururlanmıştı. Gerçi şu an. Travis’in hayatındaki tek
erkek oydu. Travis babasını beş yıldır görmemişti; Meg bile
ep
görmüştü.
1 ravis pantolonundaki tozu çırpıp kafasındaki başlığı
koVuna uzattı. Takım arkadaşlarıyla e! çakıp takım kulübe
ww
121
dışına gönderiverirdi. Bir adanı nasıl olur da 0 »ı
sorm azdı? Ü stelik iki yıl boyunca çocuğunu k e n ^ T ^
büyüttükten s o n ra ... Hadi oldu diyelim , peki k ı z ^ 1'
et
böv le bir adam ı eş olarak nasıl seçerdi? kar°eŞi
İkinci vunıcu lopa vurup, T rav is’in takımı alana
.N
d ığında M ick ellerin i d izlerin in ü zerine koydu. Trav ^
M eg için yapılabilecek en iyi şey M eg 'in kendine güveni
birini bulm asıydı. H em ona hem de Travis’e iyi gelecek^
esi
adam , sürekli yanlarında olacak b irisi... K
M ick, T rav is’i çok seviyordu ve her zam an da yanında
olacaktı. Tıpkı henüz küçük birer çocuklarken M eg’e yaptığ,
Sit
gibi. A m a artık yorulm uştu. Sanki M eg ’e zam an ayırdıkça,
o hep daha fazlasını istiy o r gibiydi. G iderek büyükannesine
benzem eye başlam ıştı. O ysa M ick, Loraine’den uzak kala
bilm ek için tam on iki yıl b o yunca eve dönmemişti. Eğer
ep
M eg ’e izin v erirse, M e g ’in ona bir daha kopmamak üzere
bağlanacağından korkuyordu. Ve bunu hiç istemiyordu. İster
çocu k lu ğ u n d a o lsu n isterse savaş m eydanlarında, yaşadığı
C
et
1,al,Mıek, Travis’i biraz daha yakından görebilmek için
kalkıp, vurucuların bulunduğu alana doğru ilerledi.
.N
^ravis o sırada elindeki eldiveni göğe kaldırmış, içine sanki
ce n n etten bir top düşecekm iş gibi merkez alanda bekliyordu.
Aslında dün M addie’yi öpmek gibi bir niyeti yoktu. Sa
esi
dece ona haşere uzmanının kartını ve fare kapanını verip ay-
nlmayı düşünmüştü. Ama M adide’nin daha kapıyı açtığı ilk
an tüm planları altüst olmuştu. Vücudunu tamamen sararak
Sit
bütün kıvrımlarını ortaya çıkaran siyah elbisesiyle kapıyı aç
tığında Mick sadece bir an önce o elbiseyi çıkarmayı düşünür
hale gelmişti. Tıpkı bir doğum günü hediyesi gibi iplerini çe
kerek onu açmak istiyordu. Her yerine dokunup, tatmayı di
ep
liyordu.
Ellerini kaldırıp önündeki zincirli çiti kavradı. Belki
dünkü zamanlaması kötüydü ama Mick, Maddie’yi bir kez
C
et
"M erhaba, Bayan Finley. Bu geceki maçta oynav.
rununuz var m .?" n l°-
.N
Jew el karşıdaki kulübeyi göstererek. “K ızımın 0gı
Frankie Brookfıeld Sigorta’nın dış saha oyuncusu,” dedi
Ah. Topları tıpkı bir kız gibi fırlatan şu çocuk Şimdi a
esi
laşıldı.
Elinden geldiğince kibar olm aya çalışarak, “Scootvc
Wes neler yap ıy o rlar?” diye sordu. A slında ne yaptıklan
Sit
zerre kadar um urunda değildi.
“ Balık çiftliklerini batırdıktan sonra, ikisi de birer ticari
sürücü ehliyeti aldı ve şu anda bir taşım acılık şirketinin bü
yük araçlarını kullanıyorlar.”
ep
124
..Ev tadilat işinde çok para var.”
-fv et ” D önüp T ravis’e dikkatini oyuna vermesi gerek-
et
tini gerekiyordu.
-‘S cooter’m ded iğin e göre y a k la şık olarak a y lık elli bin
.N
dolr»r"
•*Hı hı.” Yok artlk- Travıs Ş,m di de dönm üş, yoldan
aeçen arabaları seyrediyordu.
••O yazarla konuştun mu?”
esi
Travis’e dikkatini oyuna vermesi için bağırmaması ge
rekiyordu ama bunu yapm ayı çok istiyordu. “ Hangi ya
zarla?”
Sit
“Annen, baban ve ölen o garson Alice Jones hakkında
kitap yazacak olan yazar.”
C ep
w.
ww
et
.N
esi
Y E D İN C İ B Ö LÜM
Sit
Maddie seyahat çantasını yatağın üzerine fırlatıp, fer
muarını açtı. Başında inceden bir ağrı vardı. Bu ağrının se
bebinin uykusuzluk mu, A dele’le içkiyi biraz fazla kaçırmış
ep
olması mı, yoksa arkadaşlarının kırık dökük aşk hikâyelerini
dinlemek mi olduğunu kestiremiyordu.
Cafe O le’de yemeklerini yedikten sonra Adele’le bir
C
127
B o ise'd en a y rılm ad an önce M addie, A dele”
hafta sonunu birlikte geçirebilm eleri için Trul ^ ' §eleCçlî
m işti. Adele de gelm eyi kabul etmişti. Ve M a d d ie ^ * * 1*
et
liyordu ki A dele, T n ıly ’ye ceplerinde bir dünya veni l ? ' b|'
le gelecekti. yen,h'kâyCy.
.N
M addie kirli kıyafetlerini çantasından çıkarıp ba
daki kirli sepetine fırlattı. Vakit öğleyi biraz geçm iş
fena halde acıkm ıştı. G elen elektronik postalarım k o n tm î
esi
edip bazılarına cevap verirken b ir parça tavukgöğsü ve bira;
krem peynirli kereviz yedi. Telesekreterini kontrol etti ama
sadece tek bir mesaj bırakılm ıştı. O da hah yıkamacısındandı
Sit
Ş erif Potter’daıı hâlâ ses seda yoktu.
Sonrasındaki planı M ick’i bulup ona kim olduğunu ve
neden kasabada olduğunu anlatm aktı. Yapılabilecek en doğru
şey bu olacaktı ve M ick ’in bu gerçeği kendi ağzından duy
ep
m asını istiyordu. M ick ’i işlettiği barlardan birinde bulabile
ceğini biliyordu ve içinden, umarım bu gece Mort ’s 'da çalışı
yordu)-, diye geçirdi. H ennessy’s ’e girm eyi hiç istemiyordu,
C
12X
ını da yanında bulundurm a gibi bir niyeti yoktu.
,ok Mick son derece zararsız biri gibi görünse de
et
^ !* terlerden füze fırlatınışlığı vardı. Ayrıca annesi de
bC i kaybedip telafisi olm ayan hatalar yapmış bir aptaldı.
I^ldı k‘ Maddie kendini psikolojik rahatsızlıkları olan in-
.N
.anlan mütemadiyen kendine çeken bir paratoner gibi görii-
vor ve yıllarca o insanlarla oturdukları masalara zincirlenmiş
"bir halde görüşmeler yaptığından, tedbiri yine de hiç elden
esi
bırakmıyor, en azından bir biber gazıyla kendini güvene alı
yordu.
Kapı çaldı ve M addie bu kez M ick’i kapı girişinde di
Sit
kilirken gördüğünde hiç şaşırmadı. Tıpkı geçen sefer olduğu
gibi Mick parmaklarının arasında yine bir kartvizit tutuyordu.
Yalnız bu kez kartvizit hiç şüphesiz Maddie’ye aitti.
Mick bakışlarını mavi camlı gözlüklerinin ardına gizle
ep
den buldun?”
“Jewel Finley’den."
Kahretsin. M ick’in her şeyi bu şekilde öğrenmesini hiç
ww
129
bekler gibi b ir hali yoktu.
et
bana söylem ed in ?" diye sordu. Şim di artık onu du ^
bir tankın ö n ü n e atlayıp onu durdurm ak kadar b
.N
çaba olacaktı. eyhudebir
esi
m iştin. U nuttun m u ?" ye‘
"B u çok saçm a." G eniş pencerelerden içeri dolan gQn
ışığı kanepenin sırtına, sehpaya ve parke döşemelere vum.
Sit
yordu. M ick bu ışık huzm esinin içinde durup gözlüklerini çı
kardı. M ad d ie o an M ic k ’in öfkesi konusunda yanıldığım
anladı. G özlerinin içinde adeta alev alev yanan mavi bir öfke
vardı. “ Ben h akkında b ir şey b ilm ek istem iyorum derken sa
ep
et
sefCr; o g ü n sa n a s ö y le m e k ist e d im .”
.N
bine soktu. “Ne zam an? Dilini boğazımın içine sokmadan
önce mi. y o k s a so n r a m ı ? ”
Maddie bir an nefes alm akta zorlandı. Evet, Mick sinir
esi
lenmekte son derece haklıydı ama hikâyeyi sil baştan yaz
maya hakkı yoktu. “ Beni öpen şendin.”
Mick, M addie’nin itirazlarını duymamışçasına, “Bede
nini göğsüme yapıştırm adan önce uygun bir zaman bulabi
lirdin belki.” dedi.
Sit
“Yapıştırmak mı? Beni kendine çeken şendin.” Maddie
gözlerini kıstı ama sinirlenmemeye kararlıydı. “Sana beni ta
nımadığını söylem iştim .”
ep
“Ve nedense bana kasabaya annemin ve babamın hikâ
yesini yazmak için geldiğin gibi önemli bir şeyi söylemek
yerine bir tür seks perhizinde olduğunla daha çok ilgilene
C
Ayacağını biliyordum .”
"Ve ben duyana kadar beni baştan çıkarıp ağzımdan lal
a,tT|aya çalışacaktın, öyle değil mi?”
Maddie kendi kendine sakın bir delilik yapma diye söy-
lendı. Eğer delilik yapacak olursan şok tabanca
kasınılm az o/ıu: “ S öylediklerinde iki hata v a r'' p
bir yaparak elini havaya kaldırdı. “ Birincisi, afc
et
m aya çalıştığım ı söyledin. Ö yle bir şey yapmada* ** ^
ğıyla iki işareti y ap arak , “ İkincisi seni baştan
.N
çalıştığım ı söyledin. Bu da yanlış.” *
M ick. M ad d ie’ye bir adım yaklaşıp, gülümsedi. Ama
bessüm ü hoş ve etkileyici olm aktan çok uzaktı. “EöPr *
0^1 0 Plin
esi
daha fazla vaktim olm uş olsaydı, kendini yatakta sırtüstü ya
tıyorken b ulacaktın.”
“ Sen hayal g ö rüyorsun.”
Sit
“ Sen de yalan söylüyorsun. H em bana hem de kendine."
“ Ben kendim e asla yalan söylem em .” Öfkesinden yada
cüssesinden zerre k ad ar etkilenm ediğini göstermek isterce
sine gözlerinin içine baktı. “Ve sana da asla yalan söyleme
ep
d im .”
M ick gözlerini kısarak, “A m a bilerek ve isteyerek ger
çekleri sakladın ki ikisi de aynı şey.”
C
et
M il Aitemın hayatını yazam azsın.”
-Bal gibi de yazarım ve yazacağım da.” Mick’i bekle
men kapıya doğru yönelip, kapıyı açtı.
.N
° -Neden ama? Senin hakkında araştınna yaptım.” Ayak
kabısının topuklan sert parke zem inde kızgınlığının ifadesi
yüksek sesler çıkarırken M ick, M addie’ye doğru yöneldi.
esi
-Sen seri katillerle ilgili hikâyeler yazıyorsun. Benim annem
bir seri katil değildi. Sadece kocasının ihanetlerinden bıkıp
usanmış bir ev hanımıydı. Bir an cinnet geçirip hem kocasını
Sit
hem de kendini öldürdü. O rtada büyük bir cani falan yok.
Ted Bundy ya da Jeffrey Dahm er gibi hastalıklı piç kuruları
da yok. Annemin ve babam ın başına gelenler insanların oku
mak için can atacağı heyecan verici bir malzeme olmaktan
ep
çok uzak.”
“Bırak da bunun kararını ben vereyim. Ne de olsa bu
konuda senden daha donanım lıyım .”
C
et
da evli bir adam la kırıştırdığı b ir gerçek.”
M ick işte şim di gerçek ten d am arına basm,şt, ..
.N
annen o kadını alnının ortasından vurup, suratını d 6 ^
son derece haklıydı, öyle m i?” b' ^
M ick sanki suratının ortasına bir tokat yemiş gibi anib
esi
hareketle başını geri çekti. A nlaşılan ne fotoğrafları göm^
ne dc olayın raporlarını okum uştu.
“ B aban u çk u ru n a d üşkün b ir çapkın olabilir ama bu
Sit
onun yine de b ir b arın o rtasın d a üç kurşunla vurulm asını
haklı çıkarır m ı? Ü stelik de annen onun can verişini izler
ken.”
M ick sesini ilk kez yükseltti. “ İyice saçmalama başla
ep
dın. A nnem neden onun can verişini izlesin ki?”
Eğer saçm aladığını söylem em iş olsaydı Maddie tüm si
nirine rağm en daha fazla üzerine gidip, M ick’i üzmeyecek»
C
et
aWralne yapacağımı söylem eye kalkma. Ve hoşuna gitse de
baIlJ He umurumda değil. Ben kitabımı yazacağım.” Ka-
1)ltnies<-
.N
\v ı kapatmaya çalıştı ama M ick kolunu araya koyup buna
engel oldu.
“Pekâlâ, öyle olsun.” Başının üzerine yerleştirdiği göz
esi
lüğünü yeniden gözlerine indirdi. “Ama bunu yaparken ben
den uzak dur,” deyip kolunu kapıdan çekti. “Ve sakın aileme
de yanaşayım dem e.”
Maddie kapıyı hızla çarparak, gözünün önündeki saçla-
Sit
nnı geriye itti. Kahretsin. İşte bu çok kötü olmuştu. Mick çok
kızmış, kendisi de öfkesine hâkim olamamıştı. Kahretsin ki
hâlâ öfkeden kuduruyordu.
ep
et
duym ak istemiyor, onun gerçekte kim olduğuyla hi
miyordu. Iç
.N
M ick kam yonetini M eg ’in haftada beş gün garsonluk
esi
yaptığı ve bahşiş topladığı Shore View Lokantası’nm hemen
önündeki otoparka çekti. Hâlâ öylesine öfkeliydi ki önüne
çıkan her şeye ya da herkese bir yum ruk savurmak istiyordu
Sit
Tıpkı M ad d ie ’yi de o m uzlarından yakalayıp, pilini pırtını
toplayıp buralardan gitm eye ikna edene kadar sarsmak iste
diği gibi. Ö yle ki H ennessy’leri ve acınası hikâyelerini son
suza dek unutsun istiyordu. G el gör ki M addie açık açık hiç
ep
bir yere gitm eyeceğini söylem işti. Bu durumda Mick’e düşen
görev M eg 'e bu haberi başkasından duym adan önce kendi
ağzından verm ekti.
C
et
MKturdu. Kendini öyle yorgun hissediyordu ki. Jewel
, fjfli 0^u?ıu
Maddie’nin kartını verdikten sonra doğrudan Hennessy’s
.N
g e le re k kendini odasına kapatm ıştı. İnternetten Maddie
hakkında araştırma yapm ış ve pek çok bilgiye ulaşmıştı.
Mick, Maddie’nin basılm ış beş kitabı olduğunu öğrenmiş,
esi
vesikalık ve imza gününde çekilmiş fotoğraflarına ulaşmıştı.
Şüphesiz ki daha yakından tanımaya karar verdiği Maddie
Dupree isimli kadın psikotik katilleri kaleme alan yazarın ta
kendisiydi. Şimdi de annesinin babasını öldürdüğü gecenin
Sit
hikâyesini yazmaya hazırlanan Maddie Dupree... Kamyone
tinin kapısını açıp dışarı çıktı. Ve ne yazık ki onu durdurmak
için elinden hiçbir şey gelmiyordu.
ep
Eskiyi de anım sadığında, Shore View Lokantası'nın ko
kusunun hâlâ aynı olduğunu fark etti. Yağ, yumurta ve tütün
kanşımı bir koku. Bu lokanta A m erika’da bir kimsenin otu-
C
et
“Selam. Mick. Aç m ısın?” diye sordu.
“ Hayır.” Tezgâhın önündeki taburelerden birine
.N
Revos m arka gözlüklerini başının üzerine itti. “Belki
biraz erken çıkarsın diye um m uştum .”
“ N eden?” Y üzündeki tebessüm anında silindi ve elin
esi
deki kahve sürahisini tezgâhın üzerine bıraktı. “Bir şey mj
oldu? T ravis'le mi ilgili?”
“Travis gayet iyi. Sadece seninle b ir şey konuşmak isti
yordum .”
Sit
M eg sanki aklını okuyabilecekm iş gibi M ick’in gözle
rinin içine baktı. “ Hemen geliyorum ,” diyerek mutfağa girdi.
Döndüğünde çantasını da yanına almıştı.
ep
M ick ayağa kalkıp, onun ardından dışarı çıktı. Lokan
tanın kapısı arkalarından kapanır kapanm az, Meg dönerek
“Ne oldu?” diye sordu.
C
et
^ z ö r n e uyku girm em işti.” M eg başını salladı. “Truiy’de
„e işi var k
Mick gözlüklerini güneşten korumak için yeniden göz
.N
erine indirdi. “G örünüşe göre, bu kez annemizin ve baba-
Juzın hikâyesini yazacak.”
Meg öylece kalakaldı. “N e?”
esi
•‘Beni duydun.”
“Ama neden?”
“Tanrım, bilm iyorum .” M ick elini kaldırıp, sonra yeni
Sit
den indirdi. “Eğer seri katillerle ilgili kitaplar yazıyorsa, an
nemin ve babam ın hikâyesi onu neden cezbetti anlaya
mıyorum.”
Meg kollarını önlüğünün önünde birbirine bağladı ve
ep
139
çok daha tyi kakılıyordu. "İyi misin,„
Meg başm, «et anlam,nda sallad, -n
^ ' ' « e ğ i m i z bir şey var m,r ' nü d“Wı»W)J
et
Sanmıyorum.”
M eg şoför kapısının olduğu yere dav ,
.N
“G idip onunla konuşsan?” P’ b,r *9 Çekti
“Konuştum. Yazacağın, söyledi v e bizim on
etmememiz hiç umurunda değil gibi Z ^
esi
“Kahretsin.” gorunuyor.”
“Aynen öyle.”
m ı?”
et
ni yeniden M ick’e çevirdi. “ Çok da umurumda değil
'atcn- Annesi fahişenin tekiydi.”
.N
/8 C-Bu kızın suçu değil, Meg. O da annesini kaybetti.”
“Eminim ki bizden çok daha iyi durumdaydı. Alice
jones babamızla kırıştırıyor ve bunu kimin bildiğiyle zerre
esi
kadar ilgilenmiyordu. İlişkilerini bütün bir kasabanın gözüne
so k a ra k yaşadılar, o yüzden şimdi kalkıp da benden isimsiz,
sıfatsız, kimsesiz bir çocuk için üzgün olmamı bekleme.”
Mick ilişkinin herkesin gözü önünde yaşanıp yaşanma
Sit
dığını bilmiyordu. Ama eğer öyleyse o zaman suçun büyük
kısmını üstlenmesi gereken kişi babasıydı, çünkü evli olan
oydu.
“Buna göğüs gerebilecek misin?”
ep
tır.”
Meg kaşlarından birini yukarı kaldırdı. “Peki, sorula
n a senin canını sıkacak mı?”
ww
141
hem inatçı, hem de fena halde seksi biriydi. K-
çarpm adan önce kocam an kahverengi gözlerini kpî
m ıştı ona. “ H ayır," diyerek yanıtladı kardeşini. " s T ^ '
et
benim de canım ı sıkam ayacak.”
.N
M eg, M ick’in kam yonetini çalıştırıp park yerinden ç*
m asını duyııncaya kadar bekledi ve sonra derin bir nefe
esi
verip, ellerini başının iki yanına götürdü. Parmaklarını şa.
kaklanna bastırıp, başının içinde giderek büyüyen baskıyı alt
etm eye çalışarak gözlerini kapadı. M adeline Dupree, onların
Sit
anne ve babasının hikâyesini yazm ak üzere kasabalarına gel
m işti. B irilerinin onu durdurabilm ek için yapabileceği bir
şeyler m utlaka olmalıydı. Hiç kimse öyle elini kolunu salla
yarak insanların hayatını mahvedem ezdi. Başkalarının özel
ep
h ay atların a burnunu sokup geçm işini kurcalayan kişilere
karşı bir yasa olmalıydı.
M eg gözlerini açıp ayağındaki Reebok marka beyaz
C
et
^"b'ba'at'y13 büy üm eleri en sonunda on |arın ölümüyle so
lla n a n duygusal bir m ücadele olmuştu.
.N
^ park alanına yeni bir kamyonetin girmesiyle Meg göz-
ni kaldırıp, Steve C astle’ın Tacoına marka kamyonetinin
kapışım açarak aşağı indiğini gördü. Steve, Mick’in en yakın
esi
arkadaşı ve H ennessy’s B ar’ın müdürüydü. Meg onun hak
k ın d a çok fazla şey bilm iyordu. Tek bildiği onun da Mick ile
birlikte savaşta helikopter pilotuğu yaptığı ve o dönemlerde
vaşadığı bir kaza sonucu sağ bacağının dizden alt kısmını
Sit
k a y b e ttiğ iy d i.
et
hissediyordu. Belki bunun sebebi sadece ona “t a t l ı n y ^
seslcnm esiydi. M eg dudaklarını aralayıp, içindekileri b i r ^
.N
pıda döküverdi. “ Az önce M ick buradaydı ve bana kasab^'
gelen bir yazarın annem izin babam ızı öldürdüğü gecenin h'3
kâyesini yazacağını söyledi.”
esi
“ A h, evet, bunu ben de duydum .”
“ Sahi m i? Nereden duydun?”
“ Dün gece Finley kardeşler H ennessy’s ’de konuşurlar
ken duydum .”
Sit
M eg elini kaldırıp yine tırnağını kem irm eye başladı.
“ O zam an tüm kasaba da duym uş demektir. Orada bu
rada bu konuyu konuşup, üzerine yorum lar yapmaları yakın
ep
dır.”
“Y apacak bir şey yok.”
M eg elini indirip, başını iki yöne salladı. “ Biliyorum ”
C
et
ve k ollarım çözüp koca ellerinden birini Meg’in omzunun
Ste' ne koydu. “B ildiğim bir şey varsa, o da insanın korku
m l a y ü z le ş m e s i gerektiğidir. Eğer neyle karşılaşacağını bi-
.N
onun üstesinden gelm en çok daha kolay olur.”
Meg bu sözün doğruluğundan emindi ve çok iyi bir tav
siye olduğunu düşünüyordu. Ama şu an omzunun üzerinde
esi
duran elin ağırlığından başka b ir şey düşünemez haldeydi.
Steve’in kuvvetli ellerinin sım sıcak dokunuşunu adeta kar
nının içinde hissediyordu. Eski kocasından bu yana hiçbir er
Sit
keğin sıcaklığını hissetm em işti. Kasabadaki erkekler onunla
konuşup, flört ediyor am a hiçbiri birkaç fincan kahve içme
nin ötesine gitm iyorlardı.
Steve avucunu M eg ’in om uzlarından aşağı kaydırıp
ep
elini tuttu. “K asabaya geldiğim den beri merak ettiğim bir şey
var.”
“Neymiş?”
C
et
yaklaştırdı. P otter'ların evinin içi botanik ve vahşi y a ş a ^
natının tüm uyum suz renklerini öyle geniş bir y elp azed ^
.N
arada barındırıyor ki M addie gün bitmeden gözlerinin bozÎT
m asından korkuyordu.
"L och ve R ose'u çocukluklarından beri tanırdım " dj
esi
yerek sözlerine kaldığı yerden devam etti. "Ben de onlardan
sadece birkaç yaş büyüğüm am a bu büyüklükteki kasaba
larda, hele de yetm işli yıllarda herkes birbirini tanırdı. Rose
hayatım da gördüğüm en güzel kadınlardan biriydi. Onun o
Sit
iki insana ve kendine ne yaptığım görm ek bizim için de çok
büyük bir şok olm uştu.”
"H enn essy ’lerin davasından önce kaç cinayet davasını
ep
araştırdınız?”
"B ir tane. Ama onun da H ennenssy’lerin davası yanında
esa m e si okunm azdı. Bir köpek tartışm ası yüzünden yaşlı
C
d u y d u m .” .
İşte bu kasabaya geldiğinden beri karşısına çıkan en*
148
venisi daha eklenm işti. Ya insanlar olanlar hakkında
et
^ÜlTMemur T ipton’un raporları ve aldığı notlar vardı.
* 1981 yılında dört çeker bir arazi aracı kazasında öl-
" ^ r ö r e v d e n ayrılm asıyla kasabadaki cinayetin bir ilgisi
.N
mili-
var mıydı?"
Şerif Potter fotoğrafları birbirine karıştırarak, “Tek se
bebiydi diyebilirim. Grey, Loch’un çok yakın bir arkadaşıydı
esi
ve onun o şekilde vurulm uş olduğunu görmek Grey’i gece-
lerce uykusuz bırakm ıştı,” dedi. Fotoğrafların içinden Ro-
se un ölen eşinin hemen yanı başında uzandığını gösterenini
Sit
çekip Maddie’ye gösterdi. “Buralarda ilk kez böyle bir olay
yaşıyorduk. Daha önce pek çok kanlı trafik kazasına şahit ol
muştum ama onlar kişisel olaylar değillerdi.”
Ortada yazılabilecek bir duruşma olmadığından, Maddie
ep
IAO
Bu tiir davalarda hep bir tetikleyici unsur olurd
luvu sınırlan aşm aya zorlayan bir stres etkeni mutlak-1* ^
lıydı. “ D uyduğum ve okuduğum kadarıyla A lic ^ °lnia‘
et
L och’uıı tek ilişkisi d eğildi?" ^0nes^
"H ayır. D eğildi. Evlilikleri yıllar boyunca inişli çıkl
.N
b ir rota izlem işti." Ş erif başını sallayıp, gözlüklerini ç ^ d ,'
Şehrin dışındaki o çiftlik evine taşınm adan önce Pine
G ö lü ’nün hem en kıyısında yaşıyorlardı. Birkaç ayda bir
esi
kom şuları telefonla şikâyette bulunur ve ben de apar topar
y an lan n a gitm ek durum unda kalırdım ."
"G ittiğinizde nasıl bir m anzarayla karşılaşırdınız?"
Sit
"G eneld e bağ n şm alar ve çığlıklar karşılardı beni. Bir
kez L och’un üstünün başının yırtıldığına ve suratında kırmızı
bir izin olduğuna tanık olm uştum .” Bili kıkırdadı. “Bir ke
resinde de olay yerine vardığım da ön cam lardan birinin kı
ep
rıldığını ve bir kızartm a tavasının bahçeye fırlatılmış oldu
ğunu gördüm .”
“ H iç tutuklandıkları olmadı m ı?”
C
o n d a n ."
"Ç iftlik evi şu an nerede?"
150
Yandı D üşü n celi bir halde bir an duraksadı, alnın-
. M/ ,j]er daha da kırıştı. “Sanırım yirmi yıl kadar ön-
et
^ B ir 8ccebirİSİ eVC8İdİP>gaZyağiylaevi ate?evererek
-Yaralanan kimse oldu mu ?
.N
-O zamanlarda evde yaşayan kimse yoktu.” Kaşlarını
yatarak kafasını salladı. “Yangını kimin başlattığını hiçbir
zaman bulamadık. Yine de kafamda suçlunun kim olabilece
esi
ğiyle ilgili şüphelerim vardı.”
“Kim?”
“Evin yanıp kül olm ası sadece iki kişiyi mutlu edebi
Sit
lirdi. Elindeki kibritlerle oyunlar oynayan çocuklar böyle bir
yeri yakamayacağına göre.”
“Mick miydi yani?”
“Ve de kardeşi, ama bunu hiçbir zaman kanıtlayanındım.
ep
Ya da açıksözlü olm ak gerekirse kanıtlamak istemedim di
yelim. Mick büyürken hep problemli bir çocuk oldu. Sürekli
acı veren bir çıban gibiydi, ama onun bu haline içim çok
C
yor.’’
et
sen daha iyi edersin. O da yıllarca aynı yerde yaşacll 80r<iş'
nunda yer bir im arcıya satıldığında eli kolu bağlan
.N
oradan gitm ek zorunda kaldı.” 1Vî
“ Şu an nerede yaşıyor?”
"Levana.” diye bağırarak karısına seslendi. Levana evi
esi
arka tarafından göründüğünde, “Harriet Landers’ın nerede
yaşadığını biliyor musun?” diye sordu.
"S anırım Sam aritan V illa’da yaşıyor.” Levana, Mad-
d ie 'y e bakıp ekledi, "W hitetail ile B eşinci C adde arasındaki
Sit
em eklilerin buluştuğu huzurevinde. Bugünlerde biraz işitme
problem i yaşıyor.”
ep
et
'^'"Cda y«a<f|g ,nızl s« y |ediler ”
Ala"-yakl«ık elli yıl ” H arriet neredeyse kafasındaki beyaz
.N
a feind ak i dişlerin tüm ünü kaybetmişti. Üzerin-
i«clanr» >c
ki beyaz danteller ve çıtçıtlarla süslenmiş pembe sabahlı
k la oturuyordu. A m a görünüşe göre aklı gayet yerindeydi.
esi
-Size hangi konuda yardım cı olabilirim bilmiyorum.”
■•Roundup’ta hayatın nasıl olduğunu anlatabilirsiniz me
sela-
Sit
“Hıh.” Yumru yum ru olmuş ellerinden birini havaya kal
dırıp gözünün önünde dolanıp duran bir arıyı kovaladı. “Her
kesin duymaktan pek hoşlanacağı şeyler değil. İnsanlar kara
van evlerde yaşayanların beş parasız, işe yaramaz insanlar
ep
et
“N e d en yapacaksın bunu?”
.N
ğim .
esi
kayıt cihazını gösterdi. “N e bilmek istiyorsun?” ^6
“A lic e Jones’un Roundup’da yaşadığı o yazı hatırlıyor
m u sun uz?”
Sit
“ E lb ette. G erçi ben onun evinin b ir alt sokağında yaşar
d ım . k a p ı ko m şu su değildim yani. A m a bazen arabamla ge
ç e rk e n o n u görürdüm . G erçekten güzel b ir kadındı ve küçük
ep
b ir k ız ı vardı. O k üçük kız bütün gün, gece yanlarına kadar
e v le rin in önü n d ek i salıncakta sallanırdı.”
E v et, M addie de bunu hatırlıyordu. Salıncakla öyle yu
C
a rk a d a ş g ib i, oradan buradan?”
H a rrie t’in kaşları alnını kırışıklar içinde bırakarak kı
n ş tı. “ P ek hatırlam ıyorum . Üzerinden çok uzun zaman g#1
ww
et
Maddie H arriet'in söylediği ismi bir köşeye not edip yu
varlak içine aldı. “Trina hâlâ Truly’de mi yaşıyor, biliyor mu
.N
sunuz^ ’
“Hayır. Betty Öleli hayli zam an oldu. Karaciğer kanse
riydi.”
esi
“Üzüldüm.”
“Neden, onu tanır m iydin?”
“Ah... hayır.” K alem inin kapağını yeniden arkasına
laktı. “Alice Jones’un yaşadığı o dönemlerden aklınızda
Sit
kalan başka bir şey var mı?”
“Çok şey var.” Sandalyesinde hafifçe kıpırdandı ve
sonra da, “Galvin H ennessy’yi çok iyi hatırlıyorum mesela,”
ep
dedi.
Maddie emin olm ak için, “Loch’un babası mı?” diye
sordu. “Galvin’in M addie’nin annesiyle ne alakası olabilirdi
C
ki?”
Aynen öyle. O da tıpkı bütün Hennessy erkekleri gibi
yakışıklı iblisin tekiydi.” Kafasını iki yana sallayıp, iç ge-
w.
et
tılı bir kahkaha attı. Maddie öylesine endişelennV'
deki notlarını çimlerin üzerine bırakıp, Harriet”^ ^ ^
.N
vurmak üzere arkasına geçti. Nihayet Harriet kendine8' ^
ğinde Maddie, “İyi misiniz?” diye sordu. Tannm, kadm8^ '
yaşlıydı ve Maddie hiç de onun yüzünden son nefesini ve**
esi
istemiyordu.
“Keşke suratının halini sen de görebilseydim Anık bu
kasabada kimsenin bir şeylere şaşıracağını sanmazdım. Hele
de benim yaşımda biri sayesinde,” diyerek kıkırdadı.
Sit
“Y ani?” M addie yeniden y erin e oturdu. “ H ennessy’s
B ar’da o gece olanlarla G alv in ’in de b ir alakası var mı?”
“ Hayır. O, olaydan çok önce ölm üştü. Arabamda Gal-
ep
v in 'in ölüm sebebi olduğum için Loraine beni hiçbir zaman
affetm edi. A m a bu kasabada kim e taş atsan Hennessy erke
ğiyle yatm ış bir kadına çarpar.”
C
156
etmekten nedense çekindi.
.nın sevgili kullarıdır onlar,” diyerek devam etti
^ S o n r a k i saat içinde H arriet, C alvin Hennessy ile ya-
et
Harf|Ct n ve m eşhur ilişkiyi tüm ayrıntılarıyla anlattı. An-
j.A] uzun
o kİ Han-*et de ° iür kadın,ardandl- Doksanlı yaşlann-
.N
'^ f o is a . vücudu artık pörsiim üş bir posaya da dönse Har-
Landers da yabancılara seks hayatlarını anlatmaya bayı
lan o tiif kadınlardandı.
esi
Ve şanslı kız M addie tüm bunları kayıt cihazına bir bir
kaydediyordu. Sit
Hennessy’s B a r’da çarşam ba geceleri hafta ortasını kut
lama gecesiydi. K asaba sakinlerinin çarşamba gecesini atla
tıp hafta sonuna iki gün kalışını kutlamaları için barda saat
ep
mi#»- Ama son iki yıldır Truly halkı hâlâ ucuz bira içip, bir
N ra bira tüketebiliyorsa, bazı geleneklerin hâlâ kutsal sa-
^ 'dığı hissiyle rahat bir nefes alabilirlerdi.
Stcve Castle barın b ir ucundaki bilardo masasının üze-
tu ,e c ^,l'P atışını yaparken, Mick elinH
et
B A Y A N L A R D İK K A T: -T H E N O T E B O o k " ; ^ '
B A Y IL D IM y a n i , g en iş göğsünü s m s .k , sara,, bir^ NE
.N
v a rd ı. M ick , S te v e ’i uçuş eğitim leri yaptıklar. zamanla-T
b e n ta n ıy o rd u . O zam anlarda S teve’in başı gür san saçlarla
k a p lıy d ı. A m a şim dilerde en az vurup, masanın altına gön.
esi
d e rd iğ i b ila rd o to p la n kadar dazlaktı.
M ic k o rd u d a n ayrıldığında Steve hâlâ görevine devam
e d iy o rd u . T a ki B lack H aw k helikopteri Felluce semalannda
Sit
o m u z d a n a teşlem eli bir Sa-7 füzesiyle vurulana kadar. Beş
a s k e rin ö lü p , yedi askerin yaralandığı kazada Steve de baca
ğ ın ı k a y b e tm işti. Aylar süren rehabilitasyon ve yeni bir pro
te z in a rd ın d a n . K uzey K aliforniya’daki evine dönmüş ama
ep
e v liliğ in i b ıra k tığ ı gibi bulam am ıştı. Epey zor zamanlar ve
s a n c ılı b ir b o şan m a süreci geçirdiği günlerde Mick ona
T r u ly ’y e ta şın ıp H ennessy’s B ar’ı işletmesini teklif etmişti.
C
g e lm iş ti.
w.
et
nU5 steve altı numaralı topu köşedeki cebe göndenniş, şimdi
)ki numaralı topa vurmaya hazırlanıyordu. “Dün Meg bu-
% seni arıyordu,” dedi. “ Sanırım tüm kasaba o hikâ-
.N
* * çalkalanıyor, çünkü yazar kadın Şerif Potter ve Harriet
Lalders’la görüşmüş.”
-Meg dün gece arayıp haber verdi.” Steve, Mick’in.
esi
Meg-in ani duygusal patlamaları ya da ruh değişiklikleriyle
ilgili konuştuğu tek kişiydi. “ Şu kitap meselesi onu sandığım
kadar da üzmedi.” En azından çılgına dönmemişti. Oysaki
Sit
Mick bir alyans bulm asıyla kendini kaybedebilen bir kadın
dan çok daha kötü bir tepki bekliyordu.
“Belki de sandığından çok daha güçlüdür.”
Belki de, ama M ick ’in bu konuda şüpheleri vardı.
ep
Steve iki num aralı topa tüm gücüyle vurdu fakat top
cepli köşeye çarpıp delikten geri çıktı. “Ben de bunu istiyor
dum.”
C
et
çofcu h 1 ,Şe almamal,ydım. Van Da ^
fctıbuş para etm ez." Mick iki hafta önce hen i 'a,,«
- orada durduğu sürece bamya gibi * * ■ £ £ £ * * *
.N
g u lçm R on n ıe’yi işten kovmuştu. “Yeni çocuk R"P
b ir bar işletiyorm uş, o yüzden kotam- diye 005^0™ '* '*'.
esi
A slın d a M ıck ’in aklından geçenler Mort’s Bar için bir mıît
b u lu p , daha az çalışıp daha çok para kazanmaktı. Devlefo
e m e k lilik maaşlarına ya da Sosyal Güvenlik kurumlarına gü-
y e n m e d iğ in d e n kendi yatırımlarını kendisi yapıyordu.
Sit
S te v e b elli belirsiz aksayarak uzaklaşırken, “Eğer yar
d ım a ihtiyacın olursa haberim olsun,” dedi.
S te v e ’in h elikopteri vurulduğunda Mick, Irak’ta değildi.
ep
A m a o n u n d a d ah a önceden bu tür kazalardan kıl payı kur-
tu lm u ş lu ğ u v a rd ı, A pache m odel helikopteri roket güdümlü
b i r b o m b a y la v u ru ld u ğ u n d a o da A fganistan’a acil iniş yap
.C
160
bada yaşıy°rdu- Ama buna rağ men hiÇ sıkılmıyordu.
S ı .k i ' desonzamanlarda'
et
Mick barın diğer ucundaki boş dans pistine baktı. Hafta
. ^ n d a genelde bir müzik grubuyla anlaşırdı ve pist hınca
.N
hmç dolardı. Bu geceyse birkaç kişi ayaküstü muhabbet edcr-
ken gon kalan müşteriler kâh masalarda kâh barda oturuyor
lardı. Çarşamba geceleri saat dokuz olduğunda bar genellikle
boşalır, sadece sürüden ayrılan birkaç kişi âlemine devam
esi
ederdi. Çocukken babalan Mick ve Meg’i sık sık bara getirir
ve onlardan alkolsüz bira servisi yapmalarını isterdi. Onlara
bol köpüklü biranın bardağa nasıl doldurulacağını öğretirdi.
Sit
Şimdi geriye dönüp baktığında Mick bunun insanın çocuk
larına öğretebileceği en iyi şey olmadığını düşünse de, o dö
nemlerde Meg’le beraber bundan çok keyif aldıklarını anım
sıyordu.
ep
derken, demişti.
Mick babasını geçen şu son iki günde beş yıldır düşün
düğünden çok daha fazla düşünmüştü. Eğer Maddie gerçek-
w
et
m ış s a da, annesinin işlediği cinayetleri, orada burada kon
Itırken duym uştu. V e her şey i duyduğunu sanıyordu,
ş im d i anlıyordu k i henüz duymadığı şeyler vardı.
.N
» , ,.O tu z b e ş’ yıllık ömründe
" ........... — „ bu uoı
bara defalar girin
a ueraıarca
M e g ın elind e M ick’in 'm üç yaşında babasıyla Jbirlikte
üc yasında h»h»,,vi. L Pbani*1
m '!
resin d e otururken çekilm iş bir fotoğrafı vardı. U
esi
H e n n e s s y ’ler nesiller boyunca bu barda di™,,
A "“ v e babasının ölümünün
n .d e n eld en geçirilm iş, o uğursuz geceye ai, olan ^
Sit
s ilin e li e p e y zam an olmuştu.
A rka kapıdan içeri girdiğinde annesinin babasına ve 0
g a r so n k ıza yaptıkları bir an için bile akimın ucundan geç
ep
m e z d i.
Ta ki bugüne kadar.
M addie. Yani annen o kadını alnının ortasından vunıp
C
et
^ ^ g tıa k ta n alıkoymak adına cezbetmiyordu.
^ Maddie, Tanrım, yıkıp giden bir kasırga gibisin. Etra-
.N
, «irf; her şeyi böyle emer misin? demişti. Ve anlaşılan Mad
e n i n Mick’in hayatta birlikte olmak isteyeceği son insan
olması hiç de fark etmiyordu. Dudaklarına yapışmış dudak
ları. öperkenki bakışları ve nefes nefese hali Mick’in beyni
esi
nin tam ortasına gelip oturm uştu: dışarı çıkmak nedir bil
miyordu.
Mick oturduğu yerden kalkıp, dans pistini geçerek bara
it
yöneldi. Reuben Saw yer tüm yaşlılığı ve sarhoşluğuyla yine
her zamanki taburesinde oturuyordu. Reuben karısını otuz
pS
yıl önce kaybetmişti ve otuz yıldır her gece aynı taburenin
üzerinde karısının kederine gömülüyordu. Mick ruh eşleri
kavramına inanmazdı, bu yüzden de böylesi bir kedere akıl
Ce
sır erdiremiyordu. Bildiği tek şey, eğer bir adam bir kadın
yüzünden yalnızlık çekiyorsa, yapacağı son şey teselliyi bir
Şişe Jack D aniel's’da aramak olmalıydı.
Mick yanlarından geçip giderken pek çok kişi laf atarak
w.
durdu.
pam Puckett kadınlar tuvaletinden çıkarken, ’ Selam.
Mick-" diye seslendi.
Mick duymazdan gelip öylece geçip gitmenin kabaca
b ir d avra n ış olacağını düşündü "Selan „
"’ilS'y la k “ dovctkâr bir havayla e f e i
<. o la y ıp arkadaşça olam ayacak kadar u"'un bo>N
et
k u ca k la d ı. m b,r Mire ^
.N
ty ı. Pam liseden beri tam üç kez evlenin bn
M »ek bunu ço k önceden tahmin ettiğinden hiç
M ic k geri çek ilip Pam 'in yüzüne baktı. “Senden nehabej
esi
“Fena d e ğ il.” Pam üzerinde yükseldiği ayaklarını indirdi
a m a e lin in biri hâlâ M ick ’in göğsünün üzerindeydi. “Seni
u z u n zam andır buralarda göremiyordum.”
Sit
“V aktim in çoğunu diğer barda geçiriyorum.” Pam hâlâ
ç e k ic i bir kadındı. Ve M ick onu eve atmak için tek yapması
g e r e k e n in elin d en tutup doğruca bardan çıkarmak olduğunu
iy i b iliyord u . O da elini Pam’in belinden çekmeyerek ikinci
ep
et
c*" flS'-Bii'lca<>: kız arkada$ım var yanımda.”
^ g y l e s e n e Mick. yattığın tüm kadınlar birbirlerinden ha-
jarlar mı? M addie’yi aklından çıkarmanın en iyi yolu
.N
^ y a p m a k tı. Biriyle beraber olmayalı neredeyse bir ay ol
muştu vc tek yaPmasI 8ereken Parn’in elini tutarak arka ka
nlan çıkarken onu da peşinden sürüklemekti. "Evlenmeyi
esi
2!ç düşünmediğimi biliyorsun, değil mi?”
pam bir an kaşlarını çatar gibi oldu. -‘Sanırım bunu bil
meyen yok, Mick.’
“Yani bu konuda sana asla yalan söylemedim.”
Sit
“Hayır, söylem edin.”
Pam’i çırılçıplak kucağına aldığında onun aklında olan
bilen ne varsa silip götürmesine izin verecekti. Pam seksin
ep
çok uzun ve yorucu olmasından hoşlanmazdı. Hızlı ve erke
ğin dayanabileceği kadar çok olmasını severdi ve Mick bu
nun için biçilmiş kaftan sayılırdı. Mick başparmağını kızın
C
et
M addie Dupree geçm işini kurcalıyor kasab a" aSn S ,
nuşturuyor ve şimdi de seks hayadnı’ e . k i l i y j ^ l ' ^
.N
dakika onu bağlayıp bir yerlere gizlemek arzu su , a " her
da artıyordu. g'ûtT^<K
M ort’s Bar’ın arka tarafına kamyonetini park eri
esi
açlıktan kamı gurulduyordu. Bu yüzden doğrudan bara^
m ek yerine birkaç dükkân aşağıdaki Willow Creek B ^ h f
v e Restoranım a girdi. Saat dokuzu geçm iş ve öğle yemeği
Sit
den beri ağzına tek lokma koymamıştı. Tevekkeli değil ba
şında b elli belirsiz bir ağrı vardı.
M ekân neredeyse boş sayılırdı ve arka kapıdan girdi
ğ in d e burnuna dolan tavuk kanatlarının kokusuyla k am ı daha
ep
da ço k kazınm ıştı. Doğrudan tezgâha gidip genç kad ın gar
sonlardan birine siparişini verdi. Bu mekânın pastınnah çav
dar e k m e ğ i v e fırında patates cipsi üzerine bir ra k ib i daha
C
m ak is te d iğ i kadnı oturuyordu.
M a d d ie D u p ree m asasının üzerindeki bir büyük kase
.1z b ir d o sy ay la öylece oturuyordu. Saçlarını arka
lata V^ aÇJaiTiış ye d u daklarına kıpkırm ızı bir ruj sürmüş111-
k3rşisındaki taburelerden birine otururken, Maddie
S'u , rengi gözlerini kaldırarak Mick’e baktı. “Çok meşgul
et
dedi Mick.
g Maddie elindeki çatalı ona doğru sallayarak, “Merhaba.
.N
vlıck.“ dedi- “Otursana.”
Maddie üzerindeki hırkanın düğmelerinin tümünü ilik
lememiş* üst düğmelerini açık bırakmıştı. Açık olan yerden
altına beyaz bir tişört giydiği görülüyordu. Vücudunu sımsıkı
esi
saran beyaz bir tişört. “Bili Potter’la konuştuğunu duydum.”
"Haberler ne kadar da çabuk yayılıyor.” Çatalına biraz
marul ve peynir takarak ağzını açtı. Çatalı ağzına almasıyla
Sit
kırmızı dudaklarım kapatmış ve yavaş yavaş çekerek yeniden
ağzından çıkarmıştı.
Mick dosyayı göstererek, “Ne o, benim sabıka kaydımı
mı okuyorsun yoksa?” diye sordu.
ep
Maddie ağzındaki lokmayı çiğnerken bir yandan da
Mick’i izliyordu. “Hayır,” dedi lokmasını yuttuktan sonra.
"Şerif senin sürekli acı veren bir çıban gibi olduğundan bah
C
et
“ E m inim öyledir." Elindeki çatalı tabaa *
kasm a yaslam p. kollanm koca göğüslerinin
avuşturdu. Tişörtü öyle inceydi ki Mick içine „■ ° N
.N
su tyen i rahatlıkla görebiliyordu. 8lyd,ği K
“Harriet Landers’la sohbetin güzel geçti m ir
M addie gülm em ek için kendini zor tutarak duda*
esi
kenarını ısırdı. “İlginç bir görüşme oldu.” '“ln,n
M ick oturduğu sandalyeye biraz daha gömülerek kaşla.
n n ı çattı. Botlarının uç kısımlarıyla Maddie’nin ayaklannı
Sit
okşadı v e M addie başını yana doğru eğdi. Tıpkı pürüzsüz ışıl
ışıl yanan bir ipekmiş gibi görünen saçları omuzlarına düş
tüğünde gözleri M ick’in üzerindeydi. Birkaç dakika boyunca
g ö zlerin i M ick ’in gözlerinden alamadı ve en sonunda doğ
ep
rularak ayaklarını geri çekti.
“ H arriet arabasının arkasında dedem i ölümüne becerdi.”
C
d e d i. “ B u d a b ir cinayet sayılır.”
M a d d ie ö n ü n d ek i tabağı iterek kollarını masanın üze
rin d e b irle ştird i. “ Bu doğru, ama insanı cezbeden türden bir
w.
h ab er...”
“ Ve sen de bu haberi kitabında yazacaksın.”
“ K ita b ım d a büyükbabanın zam ansız ölümünden bahset-
ww
te r im .”
••Tabii ya-
,.Vada fotoğraflar da olabilir.
et
Mick oturduğu yerde doğrulup, ellerini masanın üzerine
•tirdi ve öne doğru eğildi. “Sana aile fotoğraflarından
.N
\Ine«ui istiyorsun, öyle mi? Mutlu aile pozları? Belki Noel’
U şükran G ünü’nde ya da Yellovvstone’a gittiğimiz yaz ta-
^ d e çekilmiş kareler?"
esi
Maddie buzlu çayından bir yudum daha aldı ve bardağı
veniden masanın üzerine bıraktı. “Bu harika olurdu.”
“Boş versene. Bana şantaj yapmana izin veremem.”
“Bu şantaj değil. Daha çok ikimiz de istediğimizi elde
Sit
ediyoruz diyelim. Ve benim tek isteğim Hennessy’lerin aile
hayatından birkaç kare fotoğraf görmek.”
Mick masaya biraz daha yaklaşarak, “ İstemek ne kadar
ep
esi
ç a rp a n la rd a n d ı. M ick ortalıklarda yoktu, ki bu da rahany
n e fe s ala b ilec e ğ i anlam ına geliyordu. Korkmuyordu aslında
S a d e c e M ick gözlerini üzerine dikm eden önce bann içinde
Sit
b irk a ç m e tre daha ilerleyebilm eyi umuyordu.
S aç la rın ı daha önceden büyük bigudilerle sarmıştı ve şu
a n g e n iş b u k leleriy le gayet hacim li görünüyorlardı. Her za
m a n k in d e n d ah a fazla makyaj yapm ış ve üzerine penye, bo
ep
y u n d a n b ağ lı b ey az b ir elbise giym işti. Ayaklarında da beş
s a n tim lik to p u k lu açık ayakkabılar vardı. Eğer kapı dışarı
e d ile c e k s e , en azından o yolu alırken bakımlı görünmek is
C
et
ISfk^ iç b ir risk yoktu: M ort’s B ar’a gir, birkaç duble bir
r ( ve çık. Tereyağından kıl çekmek kadar kolay bir işti
.N
^ A d e le 'in panik halinde olduğu her halinden belliydi.
jm3. ; kanıdan içeri her an bir özel harekât timi girecek ve
^ i• 1
^laşnikoflarını çekip onları yere yatmaya zorlayacak gibi
esi
davranıyordu.
-Hayır. Henüz göremiyorum.” Maddie çantasını masa
sının üzerine, kolunun yanına bırakıp bara şöyle bir göz attı.
Müzik kutusu ve barın ışıkları bar ahalisinin üzerinde gezi
Sit
nirken oturdukları köşeye çok fazla vurmuyordu. Bililerine
görünmeden, gelen gideni görebilmek için kusursuz bir nok
taydı oturdukları yer.
ep
Adele, M addie’ye doğru eğilip, “Nasıl birisi?” diye
sordu.
Maddie tek elini havaya kaldırıp garsonu yanma çağı-
C
et
M a d d ie b aşın ı evet anlam ında salladı. M tike
Ç ekten o n u ta rif ed eb ilecek en iyi kelim eydi i n c ^ 1.
.N
sulandıran cinsten bir çekiciliği vardı; öyle ki Maddi ^
da ıkı k ez dişlerini etine geçirm em ek için kendini
tut-
m u ştu . B u hissi W illow C reek B irahane ve Restoranı nda
esi
la ta s ın d a n b a k ışlarım k ald ırıp karşısında oturan Mick’
d ü ğ ü n d e d e h issetm işti. Tam kendini işine verip Şerif
te r 'ı n n o tla rın ı oku y o rd u ki, birden tüm seksiliği ve öfkesiyle
k a rş ıs ın d a M ic k ’i b uluverm işti. N orm alde sinirli bir adamı i
Sit
a s la s e k s i b u lm a z d ı am a M ick norm al bir adam sayılmazdı
M ic k k a rşısın d a içini gıcıklayarak ona barından uzak durma
s ın ı sö y le d ik ç e , g özleri daha derin v e büyüleyici bir maviye
ep
ç a lıy o rd u . M ad d ie b ir an kendini, a caba m asanın üzerinden
u z a n ıp d u d a k la rım ı duda kla rın a ya p ıştırsa yd ım ne yapardı?
d iy e d ü ş ü n ü rk e n bu ld u . A cab a boynunu öpüp, kulak meme
C
m a k ta ü s tü n e y o k tu .
G a r s o n s ip a rişle ri b ıra k ıp , uzaklaşırken A dele, B
a ı„,-,n «açlarıyla zoru ne?” diye sordu,
d a k ı ka ^ fım ş ö y ıe bir göz gezdirince bardaki kotu
M a d d ie
iyi saç oranına yarı yarıya eşit olduğunu fark
** ^ " ' d e onu anlam aya ç alışıy o ru m ” diyerek içkisini du-
et
etw- ^ götürdü. “Y ansının saçı gayet iyi, ama diğer yarı-
at çö p e.” B ardağının üzerinden bar ahalisini
deVaın etti. M ick hâlâ ortalarda görünmüyordu.
.N
SÖZn'-Sana geç«n h afta buluştuğum çocuğu anlatmış iniy
d i ” diye sordu A dele.
•‘Hay»r.” M addie hırkasını bir kenara bırakıp, yeni bir
esi
berbat geçen randevu hikâyesi dinlem ek üzere hazırlandı.
-Beni m odifiye edilm iş b ir Pinto’yla evimden aldı.”
“Pinto mu? O arabalar yetm işlerin kendi kendine infilak
Sit
eden arabaları değil m i?”
“Aynen öyle. R engi ben buradayım diye bağıran cırtlak
bir turuncuydu. Ve arabayı sürerkenki havasını bir görsen,
ep
onu Jeflf Gordon sanırdın.” A dele buklelerinden birkaçını ku
lağının arkasına attı. “ H atta ellerinde parmaksız eldivenleri
bile vardı.”
.C
et
a rtık M ic k ’in bu gece bara uğramayabileceğin' T '
b a şla m ıştı. ^ dQ« n n ^
.N
“ M erhaba, B ayanlar.”
M ad d ie m artinisinden başını kaldırdığında kar
d ik ile n iki adam buldu. H er ikisi de oldukça uzun b o y i ^
esi
rış m ve b ro n z tenliydi. Selam verenin aksanmdan Avust^*
y a lı o ld u ğ u açıkça belli oluyordu.
A d ele, “ M erhaba,” diyerek içkisinden bir yudum aldı
A d e le ’in başın d an bu kadar çok talihsiz hikâyenin geçmesi
Sit
n in y e g â n e sebebi belki de etrafındaki tüm erkeklerin dikka
tin i ç e k ip , o nları cezbediyor olm asıydı. Altın rengi bukleleri
v e k o c am an m avi gözleriyle erkekleri kendine adeta bir mık
ep
n a tıs gib i çek iy o rd u . Şüphesiz A dele’in çekiciliği millet ay
rım ı y a p m ıy o r; dili, ırkı ne olursa olsun tüm erkekleri etkisi
a ltın a a lıy o rd u . M addie içki kadehinin ardından Adele’e
C
b a k ıp g ü ld ü .
A d e le , “ O tu rm ak ister m isiniz?” diye sordu.
w.
et
"anasın'-" demesini bekler gibi bir hali vardı. Ortam ada-
rengini seçemeyecek kadar karanlıktı ama adam çok
.N
n,,,1ıa "Peki ya siz?”
* * Adam, M a d d ie ’n in on u daha rahat duyabilm esi için san-
esini ona b iraz daha y a k laştırd ı. “ B iz buraya yazın çıkan
esi
(jriîian yangılarına m ü d a h a le için g e ld ik .”
Hem y a b a n c ı hem h o ş... “ Siz de paraşütle yangının
içine atlayan itfaiyecilerden misiniz?”
Adam kafasıyla onu onayladı. Sonra Avustralya’daki
Sit
yangın sezonunun A m erika’dakine tam zıt zamanlarda oldu
ğunu anlatmaya başladı. Bu yüzden pek çok AvustralyalI it
faiyeci yaz geldiğinde Batı A merika için çalışıyordu. Adam
uzun uzun anlattıkça, M addie giderek daha da çok etkileni
ep
et
göğüslerin kime ait olduğunu anlamıştı. G özlerinin^'
ateş parçalan saçtığını görebilmek için aydmlıfa h * 8*?’8*'
yoktu. lç '^'Vacı
.N
Mick öne doğru eğilerek M addie’nin kulağına, “se
rada ne yaptığını sanıyorsun?” diye sordu. ^ bü'
M ick'in teninden sabun kokusuyla kanşık kendine h
esi
bir koku yayılıyordu. “Sanırım seninle konuşuyorum ” *
M ick ellerinden birini kollarından aşağı kaydırarak
M addie’nin elini tıpkı bir mengene gibi kavradı. “Yürü, gi
diyoruz.”
Sit
Maddie masanın üzerinde duran çantasını alıp, omzunun
üzerinden önce Ryan’a sonra Adele’e bakarak, “Birazdan dö
nerim ,” diye bağırdı.
ep
Onu peşinden sürükleyerek kalabalığın içinden MortY
un arka tarafındaki odaya götüren Mick, “Buna emin misin?”
diye sordu. Maddie, D arla’ya çarparak, “Affedersin.” dedi.
C
178
Maddie odaya hızla bir göz gezdirdiğinde gözüne me-
yapılmı:? bir çalışma masası, bir askılık, büyük metal
et
’^kasa ve deri bir koltuk çarpmıştı. “Hennessy’s Bar'dan
l a i ğ i n i samyordum”
-H iç de oradan bahsetmiyordum.” Gözlerini kıstı. Mad-
.N
jje Miek’m vücudundan dalga dalga yayılan öfkeyi açıkça
hissedebiliyordu. “Tanrı’ya şükret ki ben nazik bir adamını.
0 yüzden sana arkadaşını da yanma alıp ön kapıdan çıkıp
esi
gitme fırsatını vereceğim.”
Maddie bir k e z daha o n u n öfkesinden zerre kadar kork
muyordu. A k sin e , g ö z le r in d e n fışkıran öfkeyi görmek onu
mutlu ediyord u. S ırtın ı k ap ıya dayayarak, “Yoksa?” diye
Sit
sordu.
“Yoksa seni kıçının üzerinde dışarı atıveririm.”
Maddie başını hafifçe bir tarafa eğdi. “O zaman seni
ep
rum."
Mick gözlerini yeniden usulca kırpıştırdı, sanki Mad-
^,c yi doğru duyduğundan emin olamıyor gibiydi. “Diğer
ww
et
“ Sen aklını k açırm ışsın.”
M addie gülüm sedi. "H erkes öyle diyor."
.N
M iek k o n u şm ad an önce dakikalarca EÖ7ıer •
e odakladı. “ İnsanların etrafında dolanarak on ^
d en de liy e döndürm eyi alışkanlık haline mi getirdin"
esi
E vet, insanları zam an zam an zıvanadan çıkardı», a •
ntydtı am a bunu bir alışkanlık haline getirdiği söylenemez*
“ H ayır.” Sit '
“O zam an b ir tek beni delirtm eyi seviyorsun?”
“ Seni delirtm ek gibi bir niyetim yok, M ick.”
M ick bronz alnındaki kaşlarından birini havaya kaldırdı.
“A slında bu geceye kadar seni delirtmek gibi bir niyetim
ep
hiç o lm am ıştı. A m a insanlar bana neleri yapıp neleri yapma
y a ca ğ ım ı söyled iğ in d e kendim i kaybediyorum .”
“ H adi c an ım .” K ollarını geniş göğsünün altında birbi
C
et
M a d d ie bunun bir iltifat mı yoksa hakaret mi olduğunu
.N
m la y a m a m ış tı. Ama büyük bir ihtimalle iltifat olsun diye
söylememişti.
Mick topuklarının üzerinde yaylanıp, başını hafifçe yu-
esi
kar, kaldırdı ve bakışlarını yeniden Maddie’ye odakladı.
•‘Köşedeki masada neredeyse üzerine çıkacakmış gibi oturan
san şm çocuğu da şoklayacak miydin?’*
“Ryan’ı mı? Hayır, ama eğer kartlarını doğru oynasaydı
Sit
gecenin ilerleyen saatlerinde onu kelepçeleyebilirdim.”
“Yapma, adam abazanın teki.”
Hani işin doğrusunu bilmese, Maddie, Mick’in onu kıs
kandığını düşünecekti. “Onu tanıyor musun?”
ep
et
b .r y abancıy d ı. Ve M addie an ık barda ta„,ştlğl
lıkte olm uyor, flö n etm iyordu. “B enim y a lm z h g ,* " 1' bir'
dert e tm e .” y m ı kendine
.N
M ic k ’in bakışları yavaş yavaş M addie’nin önce d
la rın a , so n ra çen esin e, boynuna ve oradan da göğüsi* ^
esi
mdi- Saat d o k a zu geçm işti, bu yüzden Maddie h a f if t e n ^
m ey e başlam ıştı. “Tatlım, senin vücudun yalnızlık için y ^ .
tılm a d ı z a te n .” G öğ ü slerin in ürpererek kabaran sert uçlan
elb isesin in önünde iki keskin tepecik oluşturmuştu. “0 seks
Sit
için y a ra tıld ı.” B ak ışların ı yeniden gözlerine dikti. “Tüm
ge ce dev am edip, sabaha k ad ar süren sırılsıklam, nefes ne
fese b ir seks hem d e.”
ep
N o rm a ld e bunu b ir başkası söylese M addie yumruğunu
ço k tan su ratın ın ortasına indirm iş olurdu. Ama bunları söy
leyen M ick olunca M addie kam ının içinde sıcacık bir gıcık
C
et
erişini izleyecek halim yok ya."
'e M a d d ie gülm em eye çalıştıysa da başarılı olamadı. “Sa
.N
dece çantamı düzeltm ek istemiştim.”
•‘İstersen bana paranoyak de ama sana inanmıyorum.”
“Gerçekten seni şoklayacağımı mı düşündün?” Bu ak
esi
imın ucundan bile geçm em işti oysaki.
“Şoklamayacak m iydin?”
Maddie kıkırdadı. “Hayır. Sen kıçına elli bin volt ver
mek için fazla tatlısın.”
Sit
“Tatlı değilim .” Mick, M addi’nin yüzünü ve boynunu
yalayıp geçen derin bir nefes verdi. “Çilek gibi kokuyorsun.”
“Vücut krem im .”
ep
“Handy M an yapı marketinde karşılaştığımız gün de
çilek kokuyordun.” Mick birden burnunu Maddie’nin saçla
rının arasına gömdü. Maddie öylesine şaşırmıştı ki sanki şok
C
et
O y le u z u n v e s e m i ki M ad d ie b a cak lar,n in ic t T f“' k «i.
b e lirs iz b ir acı h issetti. G ö rü n ü şe gö re H arriet hak?1^ belli
.N
n e s s y e rk e k le ri T a n rfm n sev g ili kullarıydı. “ K o k la ^ ' ^
ilk o la ra k şu ra d a n b a şla m a k iste d im ,” diyerek hırkalı
ite re k M a d d ie ’n in ç ıp la k o m z u n u öptü. “Ö yle v ın T 111
esi
le z z e tli k i . . . ” u?akve
et
.. M a d d ie d u d a k l a r ı m M i c k ’in d u d a k la r ın a gö tü rd ü ve
.N
n ^ d a d a e n ç o k is t e d i ğ i m . ”
esi
yükseldi. Ellerini başının arkasında gezdiriyor, dudaklarını
tüm gücüyle M ick’inkilere bastırıyordu. M ick’in elleri belini
daha da sıkı kavradı. Ve dakikalarca sıcacık avuçları belinde,
Sit
dudak dudağa kalakaldılar. M ick boğazından bir hırıltı yük
selirken bir elini M addie’nin bel boşluğuna, diğerini de hır
kasının üzerinden om uzlarının arasına yerleştirdi. Maddie’yi
göğüslerine doğru çekerek öptü. Öpüşü öylesine yumuşacık
ep
et
mı istemiyordu. Henüz değil. Daha da ilerlemesini is
terken onu durduramazdı. M addie’nin elbisesinin üstü beline
.N
düştüğünde M ick askısız bir sutyenin içine hapsolmuş gö
k le rin i avuçiadı. Sutyeninin hemen altındaki metal çerçeve
doksan beş beden göğüslerinin dik ve diri durmasını sağlı
esi
yordu. Mick, M addie’nin göğüs uçlarını pamuklu kumaşın
Özerinden okşadı. M addie kasıklarının acımasını hiçe saya
rak vücudunu M ick’inkine daha da fazla bastırırken, Mick.
Maddie’nin ağzının içinde inliyordu. Maddie çok terlemiş,
Sit
aklı başından adeta gitmişti. Tüm vücudu karıncalanıyor, gö
ğüsleri ağır geliyordu. G öğüs uçları sımsıkı ve dimdik ol
muştu. Böylesine bir hazzın kollarına düşmeyeli çok uzun
ep
/aman olmuştu. Ellerini M ick’in kâh göğüslerinde kâh beli
nin altındaki şişkin erkekliğinin üzerinde gezdiriyordu.
“Dokun bana,” diyerek inledi Mick ve Maddie, Mick e
C
den adeta bir taş kesilip şişmiş uzun sertlik boyunca gidip
alıyordu. Adamın organı gerçekten at gibiydi ve Maddie nın
bacaklarının arasındaki nemli bir zonklama hissi Mick ııı el-
ww
I W7
M ick aniden başım kaldırdı. “ Biraz H ı.
B iraz daha devam edem e M addıe kend '
et
n ık a n n d a d o laş,rken bnlacakn. “ H a y ır" Bi " *>■
bildiğ in d e M ick 'in elleri iki y a „,„ a d ü ş m . B ad"» M ît.
.N
llın ask ıların , ensesinde yeniden birbirine b a ğ la * , E,!biSeSİ'
d a n da M ic k 1, süzüyordu. “ B irlikte olamayız " S1" '
M ick gözlerindeki haşin ifadeyle başın, iki yana
esi
B unu yem den gözden geçirebileceğim izi s a n ı y L ^ '
\ em den gözden geçirecek hiçbir şey yok.” Kars
daki adam M ick H ennessy’ydi ve kendisi de Maddie Jones
Sit
“ in a n bana, sen benim bu dünyada birlikte yatağa girebile
ceğim son erkeksin. Ve aynı şekilde ben de senin düşüp kal
kabileceğ in son kad ın ım .”
“A m a neden, anlam verem iyorum .”
ep
A slın d a ona söylem eliydi. Hepsini bir çırpıda anlatma
lıydı. K im olduğunu ve M ick ’in onun neyi olduğunu dile ge
tirm eliydi. “Ç ü n k ü ...” D udaklarını yalayıp, güçlükle yutkun
C
et
oturdu. Derin bir nefes alarak ellerini saçlarının içinden
^ ırd ı "Bunu unutm uştum .” Ellerini yeniden iki yanma in-
.N
^ d i "Bir an için kasabaya geçmişimi eşeleyip, hayatımı ce
henneme çevirmeye geldiğini unutmuşum."
Maddie eğilip yere düşen çantasını aldı. "Çok üzgü
esi
nüm " Üzüntüsünde samimiydi ama üzgün olmak gerçekleri
değiştirm iyordu. Keşke değişi ir sevdi, diye geçirdi içinden.
“Durabildiğine göre, çok da üzgün olmasan gerek."
“Hayır,” diyerek arkasında duran kapı koluna uzandı.
Sit
“Hayır, o kadar da üzgün değilim.”
“Daha ne kadar, M addie?”
“Ne demek bu?”
ep
kadar.”
Mick bakışlarını ayaklarına çevirdi. “Kahretsin.”
w.
Itu ı
sallam aktan farksız. A m a senden yine de barla
durm anı rica ediyorum .” u*ak
et
M a d d ie’nin bir an kalbi duracak gibi oldu. Belki d
ö y le gelm işti am a y in e de dikkatli olmakta fayda vardı
bir daha buralarda görm eyeceksin,” diyerek k a p ıy ı açtı v |
.N
bangır bangır Country m ü ziği v e bira kokusu eşliliğinde Ade-
l e ’e ulaşm ak üzere dışarıdaki kalabalığa karıştı. Mon'sBar'a
İlk g ir d iğ i dakika acaba M ick dediği gibi onu kıçının üze-
esi
rinde so k a ğ a atıp atm ayacak d iy e merak ediyordu.
Ş im d iy se, acaba öyle yapsa daha mı iyi olurdu, diye dü
şünüyordu.
Sit
M ick od a sın ın kapısını kapatıp, sırtını kapıya dayadı.
ep
G özlerini yum arak avucunu zonk zonk atan penisinin üzerine
bastırdı. Eğer M addie izin vermiş olsaydı, çoktan elini bacak
larının arasına götürm üş, külodunu indirmiş ve onunla he
C
yordu.
E lini p en isin d en çek ip m asasının başına geçti. Ma
ww
S a n d alyesin e oturup
o tu ru p hesapları
nesiipıun incelem
n ı t u c . .eye
^ koyulmadan
, ön#
g id ip hırkayı oidu ^_____ kaldırdı. Bara geldiğinde sanki
ğu yerden
Iduğu
mdan uza
barından uzak durm asını sö y led iğ i o değilmiş gibi.a;hj tvl&
M»*d'
•imcini yudumlarken gördüğünde Ç0^
d ie ’yı barda oturup martinisini yuc
Hn az M ad d ie’nin çantasında taşıdığı şok taban
ı n ı n yaratacağ1 büyüklükte bir şok olmuştu onun için bu.
et
şa ş k ın lığ ın b ir ucunda da büyük bir öfke ve içini ke-
[fljrip duran burnunu boynuna gömme arzusu gizliydi.
.N
Maddie’nin o A vustralyalI adamla sohbet ettiğini gör
düğünde bir garip hissetm işti kendini. Rahatsız olmuştu bu
görüntüden. Bir an için içinden adamın kafasını uçurmak gel
esi
mişti. Ki bu çok kom ikti. M ick’in AvustralyalIlarla bir alıp
veremediği yoktu aslında ve Maddie Dupree ile de arasında
bir ilişki söz konusu değildi. Ona karşı kesinlikle hiçbir şey
hissetmiyordu. H issettiği tek şey öfke ve çığ gibi büyüyen
Sit
bir şehvetti. Erkekliğini bacaklarının arasına yerleştirirken
dudaklarım boynunda gezdirm ek istiyordu o kadar. Tekrar
tekrar.
ep
M addie’de çözem ediği bir şey vardı. Güzel vücudu ve
tatlı yüzünün ötesinde bir şey ... Teninin kokusundan ve o
ukala ağzından daha başka bir şey. Öyle bir şey ki bara daha
C
.N
, Z r ',.e n lis in d e n z e r r e k a d a r izler taş,mayan birgefe.
' l ir im y a p m a k ta y d ı. U nutm ak için hayli çabata-
c c g ın h esap başaTâığı b ir g e ç m i ş -
d ıg ı v e so n u n d a da * ^ ^ M a d d i e ’n i n siyah Merce-
esi
Ta ki bu g ü n e ka ar ,.n ^ y a t ı n ı yoldan çıkardığı
j e s 'i n i k a s a b a y a s ü rü p ,
g ü n e k ad ar. Sit
C ep
w.
ww
et
.N
esi
O N U N C U BÖLÜM
Sit
Maddie’ nin annesinin R o u n d u p • ^
adaşının ve komşusunun o » » » « ^ ^ Trina
ep
müştü. Annesinin ölümünden n ^
»en-Hays karavanını satıp Ont üç ye-
t a l i yılların ortasında bir itf a iy e ^ e « ^ ^
C
et
M add.e aralarındaki masanın üzerinde d, 8' n«i'
hazm a bir g ö z atıp, gözlerini yeniden Trina’va kay" «i-
mi dört yaşındayd ı.” Çevirdi "Yir.
.N
İkim iz bir araya gelip bir şişe şarap açar ve sel
bahsederdik. Ben dünyayı gezm ek isterdim. Alice’in
esi
yali ise evlenm ekti.” Trina başını iki yana sallav.p tu ^ T
dan bir lokm a daha aldı. “Belki de bunun sebebi küçükbir
kızın ın olm asıydı. B ilem iyorum ama tek isteği bir adam J
lup, evlen m ek v e daha çok çocuk sahibi olmaktı.”
Sit
M ad d ie, a n n esin in başka çocuklar istediğini bilmiyordu,
a m a bu iste ğ e a n la m v e rm e k te d e zorlanmıyordu. Annesi
e ğ e r y a şa m ış o lsay d ı, M a d d ie ’nin eninde sonunda bir kız ya
ep
da e rk e k k a rd e ş e d in m e si k a çın ılm a z olacaktı. Ve Maddie
bu n u n üz erin e d aha ön ced en yapm ış olduğu pek çok kez gibi
e ğ e r R ose H e n n essy tarafın d an m ahvedilm iş olm asaydı ha
C
m edi.
-Onlar benden ya^ a büyüklerdi ama ikisini de tanırdım,
solu belli olm ayan bir kadındı.” Trina kahvesinden
et
R0SCudum daha aldı. "L och ise doğuştan karizmatikti. Hiç
b,r' jz ki Alice ona âşık olmuştu. Gerçi ona âşık olmayan
.N
'/m ıy d ı ki? Kaldı ki çoğum uz onun nasıl biri olduğunu bile
bile y a p ı y o r d u k bunu.
“Loch’un A lic e için n eler hissettiğini biliyor muydu
esi
nuz?”
"Tek bildiğim A lice’in Loch’un onun için karısını ve ço
cuklarını terk edeceğini düşündüğüydü." Trina omzunu silkti.
"Ama birlikte olduğu her kadın istisnasız bu hisse kapılırdı.
Sit
Bu hisse kapılmayan biri varsa o da Loch'un kendisiydi. El-
betteki, pek çok ilişkisi olmuştu ama Rose’u hiçbir zaman
bırakmamıştı.”
ep
Helki dc.
“Ya da belki de A lice’in diğer kızlardan çok daha genç
Ve KÜ/el olmasıydı sebep. Kim bilir? Ogüııleıden hatırımda
ww
b « n a i n a n m a k t a h iç d e g ü ç lü k ç e k m iy o rd u .
T nna turtasından bir parça daha alıp |ok
gözlerin i M ad d ie’nin dudaklarına dikti. b ^ '^
et
gozkapak lan m kısıp, M addie’nin gözlerinin i ç i n T 'Çİnd(*i
zını hatırladım . Sen A lice’in küçük kızısın, değil ^ A|'
M addie başını evet anlam ında salladı. Nihayet h
.N
ç eğı a çık lay ab ild iğ i için üzerinden biiyük bir vük l UgCr'
g ibi hissediyordu. alk^
T rina gülüm sedi. “Vay be, işe bak. Teyzen seni al,Pcö
esi
türdükten sonra hep sana ne olduğunun merakı içindeydim”
“ Beni yanm a alan annem in teyzesiydi ve onunla birlikte
B o ise ’e taşındım . G eçen b ah ar onu kaybettim. O öldükten
Sit
sonra da annem in günlüklerine ve size ulaştım.”
Trina uzanıp M addie’nin m asanın üzerindeki eline do
kundu. Elleri buz gibiydi; M addie kendini tuhaf hissetti.
“ A lice yaşasaydı seninle çok gurur duyardı.”
ep
M addie de bunu düşünebilm eyi çok isterdi aırıa bundan
h iç b ir zam an em in olam azdı.
“Pekâlâ, evlendin mi?”
C
“ H ayır.”
T rina, M ad d ie’nin eline son bir kez daha dokunup çata
w.
et
. 3n,msayarak . Sen benim puantiye/i bumtonısun. Eğer
Maddie duygusal bir kadın olmuş olsaydı tam kalbine doku
.N
nun bu küçük ayrıntı onu gözyaşlarına boğabilırdi. Ama
Viuddie hiçbir zam an duygusal bir kadın olmamıştı. Biiyü-
juiünden beri ağladığı zam anlar bir elin parmaklarını geç
esi
m eyecek kadar azdı. Aslında ruhsuz biri sayılmazdı ama
(jaba henüz küçücük bir çocukken gözyaşlarının hiçbir şeyi
değiştirmediğini öğrenmişti.
Trina ile kırk beş dakika daha görüştükten sonra tuttuğu
Sit
notlannı ve kayıt cihazını da alıp Boise'in yolunu tuttu. O
öğleden soııra bir nedim e kıyafeti provası daha vardı. Arka
daşlarıyla geç saatte bir öğle yemeği yiyip Truly'ye doğru
yola çıkmadan önce Naıı’s Gelinlik ve Moda Evi’nde bu
ep
luştu.
Yolda bir paket tuvalet kâğıdı ve altı kutu diyet kola
‘dmak tizere Value Rite İlaç Marketi'ne uğradı. Markette
C
çanı seçti evi için. Daha önce hiç bülbül yemliği olma-
bu yüzden de bir tanesini eline alıp kullanma talimatın.
"kudu- Çok aptaicaydı, hakikaten. Üstelik gelecek ya/
ww
m7
I t i b ir>atının aracı olarak almıştı „c dc ^
bır kadındı. Y alı,,/ yasayan bir kadının» i«
ihtiyacı olmazdı ama yine de Maddie'nin şimairir m'
et
çıkarmak için acelesi yoktu. ' evi el<le«
C arleen D aw son köpek m am aları bölümünde ta
.N
bo y u n lu k ların b u lu n d u ğ u rafların önünde uzun siyah**'*
bir k a d ın la la flıy o rd u . M addie alışveriş arabasın, süre?''
yan ların d an g eçerk en gülüm sedi. C arleen ise onu gö^
esi
c üm lesini y a n d a keserek M ad d ie’nin geçmesini beklemişti
M ad d ie, C a rle e n ’in ark asın d an , “ İşte bu o,” dediğini
duydu. M ad d ie y oluna devam ediyordu ki birden bir el ko
luna dokundu.
Sit
“Bir dakikanızı alabilir miyim?”
M addie arkasını d ö n düğünde b ir çift yeşil gözle karşı
laştı. E nsesin d ek i ayva tüyleri sanki gördüğü kişiyi tammış
ep
ç asın a diken d ik en o lm uşlardı. K adının üzerinde bir tür üni
form a gibi b ir şey vardı, b ir restoran ya da kafede çalıştığı
h e r halinden belliydi. “ B uyurun?”
C
et
annem bir seri katil değildi.”
bCnl Maddie şimdi bu konuya tam da burada, bir markette ve
.N
Carleen'in göz,eri önünde Sirmek istemiyordu. “Belki de bu
konuyu başka bir yerde konuşsak daha iyi olur.”
Meg başını iki yana salladığında saçları omuzlanın sü
esi
pürüp geçti- “A nnem iyi biriydi.”
Bu kesinlikle tartışm aya açık bir konuydu ama Value
Rite tartışmak için hiç de uygun bir mekân sayılmazdı. "Ben
sadece olan biteni tarafsız bir biçimde kaleme alıyorum, o
Sit
kadar." Gerçekten de öyle yapıyordu. Annesiyle ilgili gör
mezden gelip, es geçebileceği pek çok kabul edilmesi zor
gerçeği olduğu gibi yansıtmıştı.
ep
“Umarım öyledir. Biliyorum ki Mick sizinle bu konuda
konuşmak istemiyor. Onun ne hissettiğini anlayabiliyorum
an'a anlaşılan biz yardım etsek de etmesek de siz bu kitabı
C
et
<-S '.•İmdeki kalemi yeniden çantasının 'y ^ k° ”l,stu'>«r-
2 Î T Wr tU,am siyah sa9- solgun yanakîaV U'
.N
Jokuldu. -Em inim ailem hakkında Sİ2e ya,an “»"»e
anlatmışlardır." y yanI'Ş şeyıer
esi
M e g k a ta s ın , k a ld ırıp , saçların , kulağının arkasina M
n e . a n la ,tl ‘»•'"■ yorum . B uralarda artık onu h a n d a»
te k b ir k ışı b ile y o k . E m in im o da annesi gibi yuva yıkan bir
k a d ın o lu p ç ık m ıştır.”
Sit
M a d d ie e lle riy le tu ttu ğ u alışv eriş arabasının kulpunu
b ir a z d a h a sık tı a m a y in e de yüzüne nazik bir tebessüm yer
le ş tirm e y i b e ce re b ilm işti. “ Siz ne kadar annenize benzediy-
ep
s e n iz e m in im o d a o k ad ar b enzem iştir.”
“ B en a n n e m e h iç b en zem iy o ru m .” M eg olduğu yerde
ş ö y le b ir d o ğ ru ld u ve sesi sanki biraz daha tizleşmişti-
C
şa b n m ı öyle
va k W , m . - m a z e re t,. M addie _ babanlzm A Iİ«J»n‘'
lo lo n u n u n ceb in e tıkıştırırken.
sırtar a şua c.ıii>a mır
et
leydi?" diye sordu.
Maddie, M eg’ deıı de bu soruyu her suçluya soruşunda
aldığı tepkiyi bekliyordu. Yani sadece omuzlarını silkme
.N
sini... Ama Meg bunun yerine yeniden çantasında bir şeyler
aranmaya başladı. Eline bir tomar anahtar alıp, kollarını gö
ğüslerinin altında birleştirdi.
esi
“ Bilmiyorum.” Başını salladı.
Yalan söylüyor. Maddie gözlerini Meg'in yeşil gözleri
nin içine dikerken, Meg bakışlarını Purina ONE ve Beggin'
Sit
Strips köpek mamaları poşetlerinin üzerine çevirdi. Bildiği
bir şeyler vardı. Ama nedense bu konuda konuşmak istemi
yordu.
“O gece neler olduğunu sadece iiç kişi biliyor. Annem,
ep
babam ve o garson kadın. Ve üçü de öldü.” Meg parmakla
rından birini anahtarlığın içine sokup anahtarları diğer par
maklarıyla kavradı. “Ama eğer anne ve babamın hayatları
C
201
M addie alışveriş arabasını çıkışa doğru sürerek
nnı
kasanın üzerine bıraktı. M ick kardeşinin zor
ğundan bah setm işti. A caba M eg dc annesiyle ayn? ^
et
problem i m i yaşıyordu? M addie, M eg'in annesine ve hat^
k en d isin e o la n düşm anlığını v e kızgınlığını açık açık hisset
.N
m işti. Hatta ö y le k i A lic e ’in adını bile ağzına almıyordu ama
o g e c e y e dair bir şey ler bildiği aşikârdı. Maddie bundan adı
g ib i em indi. A m a bildiği her neyse, Maddie bunu açığa çı
esi
karacaktı. M eg H en n essy’den çok daha akıllı ve kaybedecek
ç o k daha fazla ş e y i olan insanların ağzından bile ne sırlar al
m ıştı. Sit
M ad d ie tü m g ü n ü n ü d ış a n d a geçirip eve döndüğünde
ep
o n u k a rşıla y an b ir faren in leşi oldu. G eçen hafta Emie’nin
h a şe re uzm an ları ev e g elerek h e r tarafı ilaçlamışlardı. Bu ne
d e n le , M ad d ie d e h e r an o rad a burada fare leşleri buluyordu.
C
k o m a n d o la r
et
-Tüh!"
Maddie elindeki fare leşini çöpe fırlattı,
pete, “Annem ve babam bugün Boise’e gidiyorlar,” di-
.N
yetek Maddie’yi durumdan haberdar etti. “Çünkü teyzemin
bebekleri doğdu.”
Maddie dönüp P ete’e baktı. “Sahi mi? Çok güzel bir
esi
haber bu.”
“Evet, öyle, Pete de bu yüzden geceyi bizde geçirecek.”
“Babam bizi birazdan Travis’in evine bırakacak. Dedi
Sit
ğine göre amcam N ick ile birlikte birkaç tek atacaklarmış.”
Pete elindeki kam uflaj tüfeğini turuncu plastik oklarla dol
durdu. “Bebeklerin adları Isabel ve Lilly.”
“Peki, şeyi biliyor musun?”
ep
kayboldular.
“Güle güle.” M addie çöp tenekesinin kapağını yeniden
w.
Uta yapıp, yemeğinin yanında iki kadeh şarap içti. Uzun bir
8ün geçirmişti. Yemeğini yiyip tabaklarını bulaşık makme-
Mnc yerleştirdikten sonra gidip kıyafetlerini çıkardı \e onla-
W * * tam kalçasının üzerinde PEMBE yazan Vanana s
v 'w« marka bol bir pijama ali. geçirdi baraklarına. Ürerine
do kapiişoıılu bir eşofm an iistii geçirerek
>apn. V ,rerek saViarlnı
a,k^
et
Ç a l ış m a m a s a s ın ın la m o rta s ın d a s a r, e-
' a r d ı; M a d d ie b irk a ç la m b a y ı a çıp kendini " ot * # «
.N
O.KC O d e fte ri e lin e a ld ı. U z a n ıp kum andayı a 1 ? ^ "
esi
« u la rd a d a ç o k ra h a t y a la n sö y ley eb ilird i. Ki bunlan ispa,b
m a k y a d a y a la n o ld u ğ u n u o rta y a ç ık a n n ak Maddie içi„ çol
z o r o la b ilird i.
Sit
A & E k a n a lın d a “ C o ld C a s e ” dizisi başlamıştı, Maddi
e lin d e k i k u m a n d a y ı y a n ın d a k i k o ltu ğ a fırlattı. Ayaklarını
s e h p a y a d a y a y ıp M e g ’e d a ir izlen im lerin i hızla not etmeye
b a ş la d ı. S o n ra s ın d a M e g ’e so racağ ı soruların bir listesini ya
ep
p ıy o rd u . T am , “A n n e v e b ab an ızın öldüğü geceye dair hatı
r ın ız d a n e le r k a ld ı? ” so ru su n u y azm ıştı ki kapı çaldı.
S a a t d o k u z b u ç u k tu . M ad d ie gözetlem e deliğinden bak
C
gün „olm
ı,« .w tıı. Bu gece M ick ’ m
uştu. in suratında
surat.naa hiç
r v ^
d ırış e ,lig i s ö y l e n e n d i ^ « ,? •
M addie karnındaki şıddci
açtı
Mick ellerini b eline dayam ış, öylece verandada dikilir-
..Meg'le konuştum .” dedi. Yine tüm erkeksi agresi/liği
et
eben buradayım diye bağıran erkeklik hormonu iizerin
.N
tleydi-
"Merhaba. M ick.”
"Sana kardeşim den uzak durman gerektiğini söyledi
ğimi sanıyordum.”
esi
"Ve ben de sana senin bana emir veremeyeceğini söyle
diğimi sanıyordum .” M addie kollarını göğüslerinin altında
kavuşturup, gözlerini M ick ’e dikti. Gecenin çökmeye yüz
Sit
tuıan ilk gölgeleri M ick’i gri renkli bir ışığa boyuyor ve de
gözlerini ürkütücü b ir maviye bürüyordu. Keşke bu kadar
buyurgan bir tavır takınm ıyor olsaydı.
Bir türlü geçm ek bilmeyen dakikalar boyunca ikisi de
ep
mısm?”
Ben asla kabalaşmam.”
Maddie tek kaşını havaya kaldırdı.
ww
Y an i e n a z ın d a n n a z ik o lm a y a ç a lış a c a ğ ım .
M a d d ie y a r ı m a ğ ı z l a s ö y le d i d iy e d ü ş ü n d ü . "Peki dilini
/ , r n , n i ç in e s o k m a m a y ı b e c e r e b i l e c e k in is in
"Bu sana b a ğ lı. P e k i, sen e lle rin i benim küçük Mick den
^ Atabilecek misin?”
M ı . M ic k de peşi sıra s°'o„a ^
-Sarı not deften aç,kb irb içjm d
et
.N
E v e t, a y n e n ö y l e . . . ” kaPattı.
esi
“ O n u a ra y a m a z s ın .”
m e z s in .”
“ O z a m a n s e b e b in i sen sö y le de bilelim .
w.
Jdarmdan bin
im . M a d d ie k o ltu ğ u n ko lu n a oturup ayajdarın
m iş tim
s e h p a y a u z a ttı. “ D ü rü st o lm a k g erek irse ıc ,
,,™ » 1 ,1 . ^ , S İ '
'
Maddie ellerinden birini göğsünün üzerine koydu.
kl senin de istediğin gibi ben M eg’den uzak durmaya
et
Ç o r d u m ama bana yaklaşan o oldu. Ben ona gitmedim.
* bana g e ld i "
.N
"Bunu biliyorum .
»O yetişkin bir kadın ve de senden büyük. Sanırım be
nimle konuşup konuşm am a kararını tek başına verebilir.”
esi
Mick, Fransız tarzı kapıya doğru giderek önce veran
daya, ardından da verandanın ardındaki göle dikti gözlerini.
Koltuğun yanındaki lam badan sızan ışık omuzlarına ve yü
zünün bir tarafına vuruyordu. “Benden yaşça büyük olabilir
Sit
ama onun ne yapacağını kestirmek zordur.” Birkaç dakikalı
ğına sessizliğe göm üldü, sonra başım çevirip omzunun üze
rinden M addie’ye baktı. Birden sesi değişti, sorusunu sorar
ep
ken kederli bir ton gelip yerleşti boğazına, “Annemin ayak
izlerinin barm dört bir yanında olduğunu nereden biliyorsun?
Polis raporlarında mı okudun?”
C
et
“iste se yapabilirdi.” 'P
K ısa bir sessizlik oldu Mick- • .
.N
virdi. Bu kez m avi g ö z ,erinde d u y g u U îü b l ı ^ ’* *
akıka. bir eşin kocasının kan kaybederek canv" Vard,"°"
m esı ıçm çok uzun bir süre.” Şlnı 12le‘
esi
M addie birkaç ad,m gelerek M ick’e yaklaşt, “Eve,-’
“Polisi kim aramış?”
A nnen. Kendini vurmadan hemen önce...”
Sit
“Yanı aramadan önce babamın ve o garson kadının öl
dü ğünden em in olm ak istem iş.”
M addie bir an durdu. “ O garson kadın dediğinin bir adı
var.”
ep
“ B iliyorum .” Kederli bir tebessüm dudaklarının bir kıv
rımına gelip yerleşti. “Çocukken, büyükannem hep ‘o garson
C
o lm a y a n
ç e v ird i,
->n«
söylem eye karar verdi. “ Evet.”
^ • ‘Başka ne v a r/
et
-polis raporları ve olay yeri fotoğrafları dışında, elimde
röportajla1"’ gazete kupürleri, çizimler ve soruşturma memu
.N
raporu var.”
ru n u n
esi
nın kara gölgeleri verandaya vuruyor, alacakaranlığın sessiz
grisini kovalıyordu. Hafifçe esen bir meltem çam ağaçlarının
kokusunu getirdi ve M ick’in alnının hemen üzerinden baş
layan saçlarını havalandırdı. “On yaşındayken belki eski ga
Sit
zetelere bir göz atabilirim düşüncesiyle kütüphaneye gitmiş
tim, ama kütüphaneci büyükannemin arkadaşıydı. Bu yüzden
vazgeçip geri dönm üştüm .”
ep
“O geceye dair hiçbir şey görmedin mi?”
“Hayır.”
“Görmek ister misin?”
Mick başını hayır anlamında salladı. “Hayır. Annem ve
C
babamla ilgili aklımda kalan çok fazla şey yok zaten, şimdi
töm o olanları okumak aklımda kalan tek anılan da mahve
w.
debilir.-
M a d d i e ’n i n de annesine d a i r aklında kalan çok lazla şey
d '^ n gibi o lm a z .”
M ic k g ü ld ü am a s ö y le n e n ş e y i k o m ik b u ld u ğ u ıç m
^ ,1- “ S e n b u k a s a b a y a g e l e n e k a d a r a n n e m i n b a b a m ı n ö lü -
20V
«ünü iz le d iğ in d en bile h ab erd ar d eğ iWi,n o „ ,
nefret ettiğini b ilm iy o rd u m .” n bu
et
"Bence annen, babandan nefret etmiyordu Ad, ,
de çok gü çlü d uygulardır. İnsanlar gün ge | ip de|i '' nefr«
.N
dik leri kişileri ö ldürebilirler. B elki anlam veremiyor
bun u n o ld u ğ u n u b iliy o ru m .” PUZa%a
Bu aşk değil. B aşka b ir şey...” Verandanın karanlık kö
esi
şeşine do ğ ru ilerledi ve ellerini ahşap korkulukların üzerine
k oydu. G ö lü n d iğ er tarafında ay, dağların üzerinden yüzünü
g österm ey e başlam ıştı ve ça rşa f gibi kıpırtısız gölün üzerinde
ışıl ışıl b ir yak am o z oluşm uştu. “ Sen kasabaya gelene kadar,
Sit
g e çm işin üzerini çoktan örtm üş, olanları ait olduğu zamanda
b ırakm ıştık . Sonra sen kurcalam aya, burnunu her şeye sok
m ay a b a şlad ın ve m illetin ağzına da malzemeyi yeniden ver
ep
m iş oldun . T ıpkı ben büyürken olduğu gibi...”
M add ie, M ic k ’e y a k laşıp kalçasını korkuluğa dayadı.
K o llarım göğü slerin in altında bağladı ve M ick’in karanlıkta
C
gö ğ ü n ü düşünüyorsun.”
et
v‘ Maddie omuzlarından birini silkti. Evet, onu tanıyordu.
0ir bakım3 aynı hayatları yaşadıklarını düşünüyordu. “Emi
nim ki annenin, babanı ve genç âşığını öldürdüğünü herkesin
.N
bildiği küçük bir kasabada yaşamak çok zordur. Çocuklar
bazen çok acımasız olabiliyorlar. L af olsun diye söylemiyo
rum. gerçek bu. İnan bana, biliyorum. Çocuklar bazen al
esi
çakça dalga geçebiliyorlar.”
Esen meltem M addie’nin ensesindeki birkaç uzun saç
rutamını havalandırıp yanaklarına taşıdı. Mick eliyle Mad-
Sit
die'nin yüzüne düşen saçları çekip, “Ne yaptılar o alçak ço
cuklar sana? Seni oyunlarına almadılar mı?” diye sordu.
“Aslında beni hiçbir şeye almadılar. Biraz şişko bir ço
cuktum.”
ep
“Kaç kiloydun?”
Bilmiyorum ama altıncı sınıfa giderken çok güzel bir
w.
et
w l ''ncinnati donen peynirli -ıcU a' ‘klamaM koy,,,"'
^ i k t e i n i s ö y l e d i l e r '1 ^ « K ,r
.N
Küçük şeytanlar.” Mick elini geri ceb i
adar aksı olduğun işte şimdi anlaşıldı.” ' " b"
M a d d ie ak si biri m iyd i? B e lk i d e . “ P e k â lâ av
s e n in m a z eretin ne?” ' 8’n için
esi
M addie M ick-in cevap vermcden ^ ^ ^
o lu y o rd u .”
C
“ T ahm in ed ebiliyorum .”
“ H ayır, ed em ezsin .” Derin bir nefes alıp geri verdi. İn
w.
et
^ -‘D o ğru.’* M i c k d ö n ü p M a d d i e ’nin yanındaki korkulu k
la
.N
oturdu ve e lini a v u ç la rın ın arasına aldı. “Tıpkı senin kar
bonhidratlardan k a ç a ra k şiş m a n lığ ı önlemen gibi."
esi
Uaddie'in için d e k i haz d ü şk ü n ü kadın M ic k 'in sıcacık avu
cunun kolundan y u k a rı ve gö ğü sle rin in altına doğru kaydı
ğını hissediyordu.
Sit
“Seksten de k a ç ıy o r su n .”
“Evet ve eğer pe rh izim i bozacak olursam işler gerçekten
çirkinleşebilir.”
"Ne kadar çirkinleşebilir?”
ep
et
h ı / i n ı h o / m a y a k ış k ır tıp iç in d e k i karşı koyma g ü c o * ^
h i r e d i y o r d u . G ö ğ ü s l e r i a ğ ırla ş m ış, leni gerilmiş , e ^
.N
K • -k ’ın o n u ö p tü ğ ü ilk g ü n d e d e hissettiği gibi * * * ,
;idS
esi
••Bilm ek istem ezsim istenm-
..ö y le m i d iy o rsu n ? deü
Sit
C ep
w.
ww
et
.N
esi
O N B İR İN C İ BÖLÜM
Sit
“Dilini ağzımın içine sokmayacağını sanıyordum.”
Mick başını kaldırıp Maddie’nin ay ışığının yıkadığı yü
züne baktı ve eşofman üstünün önündeki fermuara uzandı.
“Sanırım birazdan dilimi ağzının içinden başka yerlerde de
ep
215
m an ın kenarların, birbirinden avın v
M a d d ie ’nin g öğü sleri ay ,ş,g ,nda M,ck>engC|
et
görünü yord u, dik leşm iş m em euçlan'k8 "* ^ Ves» * '
baştan ç ,karan erotik birer obje ^ b i ; ! r nl'k ^
.N
' ‘D ışarıda kim seler yok. kald, v .
kım şen in hiçbir şey görem eyeceği kadar karL“ ,k " a ' ^
lerını M addie nın çıplak beline dolayarak bel hr, ı
esi
rad, v e kend ine daha da yaklaşttrd,. -Bunu y l p , ^ '
ktm se gö rm ez.” M addie’nin kannn, « pmek içi„>£ *
da bunu y a p tığ ım ı...” Göğüslerinin arasını öplü.
“M ick .”
Sit
“ E v e t? ”
M ad d ie ellerini M ick ’in saçlarm ın içinden geçirdi. Bunu
y a p a rk e n M ic k ’in k afatasın a değen tırnakları Mick’in ürpe-
ep
re re k z e v k a lm a sın a seb ep olm uştu. M addie’nin nefesleri
k e sik v e tu tarsızd ı. “ B unu yapm asak daha iyi olur.”
“ D u rm a m ı iste r m isin ?”
C
“ H a y ır.”
“ G ü z el. N ih a y et dilim i yerleştireceğim yeri buldunr
w.
et
Vl3rnak iste d iği ş e y in fırsa tın ı tam da yakalam ışken. M a d
.N
^ l a parıld aya n g ö z le r in in için e ve aralanm ış dudaklarına
esi
emmeye b a şla d ı. M a d d i e ’n in g ö ğ s ü n ü n uçları uyarılarak
217
"»*«1 ki M ic k bir a„ ö n c c
et
••Et et." M a d d ie n e te s n efese bir halde e|u -
o m u zların a y erleştird i. erıni Miclc-in
.N
M ic k dudaklarını M addie’ninkilerden haftfc,
tırarak, “ S e n i b ö y le sin e ıslattığım ı bilmek çok h o ş u l^ '
yor,” d ed i. “ D ilim i de orada gezdinnek istiyorum.” ^
esi
la n m arkalara doğru kaydırarak M addie’nin küçük kadın,
ç ık ın tısın ın üzerinde gezdirdi. “Tam burada.” Maddie başım
salladı. “ B undan rahatsız olm azsın, değil mi?” Maddie başım
Sit
ö n c e hayır anlam ında, sonrasında da evet anlamında salladı.
H ey eca n d a n iki hareketi birbirine karıştırmıştı.
T ırn a k la rın ı M ic k ’in o m u zların a daha da fazla geçirir
k e n “ M ic k ,” d iy e seslen d i. “Lütfen d u rm a ...” Derin bir nefes
ep
a v u ç la r ın ın a ra sın d a z ev k içinde
d ie 'y i b e lin d e n k a v ra y ıp düşm esini enge . yord,.
w.
ö p ü c ü k k o n d u rd u , b ir an ön ce içine girmek . ^
H e r v u ru ş u n d a p en isin i sım sık, saran duvarlar
ww
et
türlü d i/ g in le y e m e d iğ i şe h v e tin i hissetm esini sağladı.
M a d d ie d u d a k la r ın ı b ir an için M i c k ’ten kurtararak.
.N
-Yanında p re z e rv a tifin var, d e ğ il m i? ” d iye sordu.
"E ve t.”
M a d d ie y a rı ç ıp la k b ir h alde M i c k ’in elini tutarak onu
esi
eve doğru sü rü k le d i. “K a ç tane v a r ? ”
K a ç tan e? K a ç ta n e ? “İk i. Se nde kaç tane v ar?"
2W
la n r ın ı. k esin lik le hav.r •• »-•
' '• ü h h e n i n k a n ım a b a tıy o rd u v e M din"lik „
et
>MP. ı l ı m İle n g e ri h a re k et ettirerek ok eM'SlerinUv»f-
B u n u y a p a r k e n d e b a şp a rm a ğ ın , M i c k * i „ ^
.N
d a m a r ın ü z e rin d e g ezd iriy o rd u . S,ndekl S'îki.
- Ç o k g ü z e l b ir a d am sın , M ick Hennessy,” dedi Pa
g ıy la p e n is in in b a ş k ısm ım okşadı. “ S en.”
esi
H a d i c an ım .
“ Ve d e k o c a m a n .”
M ic k d e rin b ir nefes aldı. ”O nu istediğin gibi kullana-
b ilir s in .”
Sit
B iliy o ru m .” M ad d ie, M ic k ’in âdemelmasını dişledi,
s o n ra s ın d a d a y a v aşç a d izlerinin üzerine çöküp yol boyunca
ep
ö n c e k a m ın ı so n ra da kasıklarını öptü. “Hazır mısın?”
A h , T an rım k ad ın koca ağzını aletinin üzerinde kullana-
ç a k tıı. M ic k tu ttu ğ u n e fe sin i b ir çırpıda bırakarak. Evet.
C
dedi.
‘D ilim i oradu gezdirmem seni rahatsız etmez."Maddi
w.
et
ıntyd1' . . ,
Maddie a le tin in hemen tepesindeki ya rığı yaladı. “Peki
.N
^jra.sı?”
M ic k adeta ç ıld ır ıy o r d u ve M a d d ie bunu bilerek yapıyo r
gibiydi. “ E v e t ."
M a d d ie g ü lü m s e d i. “O z am an bundan çok hoşlaııacak-
esi
s,n.“ D u d a k la r ın ı a r a la y ıp M i c k ' i dibine kadar sıcacık ve
katini verem ez olm u ştu . Sırtın ı dayadığı sırça kapı tenine buz
£>bı de ğerken g ö z le rin i s ım s ık ı kapadı. M ad d ie ’mn bir an
w.
et
SCSİC' . r 2 0 r « a H i,
"Bir şey değil.” Önünde durmaya de,
ğıyla dudağımı, kenarın, sildi. -Hoşuna g in i t i '^ ^
.N
esi
M addie kolların, M ick’e doladığında göğüslerinin uçbl
M .ek m gog sü n ü okşadı. “ Her ikim iz de ilk turlar. atsgım*
göre, um arım işe dönm eyi düşünmüyorsundur, çünkü daha
senin için planlarım var.”
Sit
Hayır, M ick ’in M ort’s Bar’a gitm esine hiç gerek yoktu.
Y eni iş e aldığı müdür gayet iyi işi çıkarıyordu. Maddie’nin
om zun a bir öpücük kondurup ellerinden birini göğüslerinin
ep
ü zerine koydu. Daha bir dakika önce kasıklarından patlaya
rak çıkan şeh v et yeniden alev almıştı.
Onun da kendine göre bazı planları yok değildi.
C
w.
et
^uladığım görm ek istiyordu.
Altın ve kırmızı renkli yorganın üzerine düşen lambanın
.N
ılgında Mick, M addie’nin çıplak bel boşluğunu öpüp yavaş
vavaş yukarıya çıkmaya başladı. “Her zaman öyle güzel ko
kuyorsun k i...” M ick ellerini ve dizlerini Maddie’nin vücu
esi
dunun her iki tarafında yatağa dayamıştı ve eğilip omuzlarını
öperken penisi M addie’nin bacaklarının arasına değiyordu.
Hayır, M ick’le bu işe hiç bulaşmamış olmalıydı ama
Sit
bunun için vicdan azabı çektiği de söylenemezdi. Yani en
azından şimdilik. Özellikle de Mick içinde uzun zamandan
beri uyuyan duyguları uyandırdığında. Özlediğinin farkına
bile varmadığı duygular... Yarın uyandığında hem kendi hem
ep
de Mick’in hayatını bir çıkmaza soktuğu için pişmanlık du
yabilirdi ama bu gece olabildiğince bencil davranıp yatağın
daki çıplak adamın keyfini çıkaracaktı.
C
'Korkmalı mıyım?”
•J fc r aletini ye„idcn kaldmn |
et
A tm a n /a m a n onu orgazm n o k t a ™ g e t i r i p ^ " 1 "«■
.N
k e n d im g e n çek ti. Tam M addie onu yatağa J L bİ"fen
a tla m a y ı düşünüyordu ki M ick uzanıp kom odinin ^ ^
“aiİ"e
p re ze r v a tifin i aldt. M addte bir yandan Mick'in k a m T ^
esi
k u t bir yand an da elind ek i prezervatifi M ick’in aletinin (ize
r ın e y e rleştir iy o r d u . Sonrasında M ick, Maddie’yi sırtüstü
y a ta ğ a y ap ıştırıp bacaklarının arasında diz çöktü. E lleriy le
Sit
k o c a aletin i kavradı v e yavaşça M addie’nin kaygan vajina
s ın ın iç in e girdi. K ocam an ve alev alev yanan penisini gide
rek dah a da fa zla bastırarak ilerledi. Maddie ise Mick'in
ep
g ir işin d e n a ld ığ ı k atışık sız bir zevk le inlemişti.
“ İyi m isin ? ”
“ E vet. İşte burada oluşunu çok seviyorum.”
C
et
^ u r d u . “Hazır olduğunu düşünmüştüm.”
•‘Hazmm ” diyerek inledi. “Tekrar yap ” Ve Mick, Mad
.N
denin sözünü dinledi. Tekrar tekrar. Maddie uzun zamandır
kimseyle sevişm em iş ve sevişmenin bu kadar güzel oldu
ğunu unutmuştu; eğer böyle güzel olacağını bilseydi bu kadar
esi
ara vermezdi.
Mick boğazının derinliklerinden gelen bir hınkıyla in
ledi ve ellerini M addie’nin başının hemen yanına koydu.
Sit
"Öyle sıkı sarıyorsun ki beni.” Maddie’nin dudaklarını öpüp
başını hafifçe yukarı kaldırarak, “Ve öylesine güzel,” dedi.
Maddie’nin tüm vücudu ateşler içinde yanıyordu. Bir
leştikleri noktadan başlayarak tüm vücuduna yayılan bir ateş
ep
a d d i e ’n i n
"B u B a c a ğ ı n ı b e l i m e s a r . " d e d i g ü ç l ü k l e d u y u l a n b u
, ' *e ‘ A l n ı n ı M a d d i e ’ n i n a l n ı n a d a y a y ı p n e l e r i n i j a k a k
W ,* * d u . G i d e r e k d a h a d a h ı z l a n d ı . Ve d a h a d a s e r tle » ı.
225
"»»ya oldukça yakınlanan Maddie, «Mick »
L ütîen d u rm a .” 5 diye
H iç şan sın yok zaten .”
et
Tıpkı aniden çtkan bir yangın gibi, bacaklar,„
tutuşan b ir ateş tüm vücudunu s a n m a , tek arası'>*>
.N
d e bildiği şey M ick ve bedeninin verdiği 2evkü “ÂHP ^
ledt, bir, iki, b elk i de üç kez. M ick ’e sekste „e
o ld u ğ u n u , ne çok zevk aldtğm ı ve seksi ne kadar « * 1 '*
esi
s ö y le m e y e ç al,ş,y o rd u am a M ick ’in penisi, vaji„as„,a“ "
v u ru şu n d a sözleri yarım kalıyor, ağzından tam olarak dökü-
le n ıiy o rd u . M ick h er v uruşuyla M addie’yi öyle yoğun bir
Sit
z ev k in k o lların a çekiyordu ki M addie bağırmak için dudak
larını araladı. Enfes bir dalga vücudunu sarsarken çığlığı bo
ğ azında sıkışıp kaldı, vajinasının kaslan genişleyip kasılırken
M ic k ’i dah a d a sıkı kavrıyordu. M ick var gücüyle gidip
ep
g elip, yorg u n nefesini M addie’nin yanağının üzerine bırakır
k en son b ir vu ru ş ve derinden gelen bir inlemeyle zirveye
ulaşan a dek bu böyle devam etti.
C
- ü e n e ld e bu k a d ar zevkli olduğu
M ick. M addie-nin alntna de sem y « H * '
itti. “ H atta bu k ad ar iyisini
“ Bir şey değil ”
226
Sırlar Aşka tlngel mi?
et
e'r « \ i a d d i e ’d e n se s ç ık m a y ın c a tek kaşını kaldırarak
.N
nnı gevşetti- “T e şe k k ü rle r.”
Mick önce M addie’nin içinden, ardından da yataktan
çikn. Banyoya doğru giderken omzunun üzerinden, “Bir şey
esi
değil" dedi.
M addie y a n d ö n ü p gö z le rin i kapadı. İç geçirerek ken
“C arlo s k i m ? ”
M addie gö z le rin i açtı. İçin e gird iği rahatlamanın içinden
lam b o şa lırk e n .”
Tanı o larak ne d e d im ?
M ıc k ’in d u d a k la r ı can sık ın tısıy la kıvrılmıştı. E\et.
ww
Fvet C a r l 0 8 «
227
b iriy le s e v iş m e m iş im ," B ir an durup düşündr
te k ra r d ev am e tti, "B u n d an pek ho şlan d ığ ım ,« '
M ad d ie k alk ıp oturdu. "A ffedersin " '
et
“ C arlo s k im ?'
.N
İdle itira f etm ek zorunda kaldı. “Carlos bir erkek d T " ,
M ick g özlerini k ırp ıştm p birkaç dakika Maddie'den al'
m adı. “ N e yan i, kad ın m ı?”
esi
M ad d ie b ir kahkaha atarak yatağın başucundaki korno-
d ini gösterd i. “ Ü stteki çekm eceyi aç.”
M ick öne doğru eğilerek çekm eceyi açtı. Gördüğü şeyle
Sit
önce kaşlarını çatıp sonrasında yeniden kaldırdı. “Bu bir...?"
“ Evet, işte C arlos bu.”
Şaşkınlıkla M ad d ie ’ye baktı. “Ona bir de isim mi koy
dun?”
ep
M ad d ie oturdu. “ İçli dışlı olduğumuza göre bir de adı
olsa fena olm az diye düşündüm .”
“ R engi m or.”
C
m ü ş.”
î r r t s : - » - - » - - ' * * ’'
ww
y ,r - z o . k i . , « « « ■ » '
“T ü m bu n lar ve U btun y a ta ğ ın a s r i n e koydu-
öyle m i?” M ick elin i yem den y
22*
-Sen C arlos’tan çok daha iyisin.” Dizlerinin üzerinde
,eyip M ick’c arkadan sarılıp göğüslerini tuttu, te n in le
et
Sitg«Ç irnıeyİ 003 te rd h e d erim ”
Mick gözlerinin içine baktı. “Ama benimki karanlıkta
.N
parlamıyor.”
“Evet, belki parlam ıyor ama ben senin gözlerinin seks
ateşiyle yanışım, öpüşünü ve bedenime dokunuşunu daha
vok seviyorum.” Çıplak göğüslerini Mick’in sıcacık sırtına
esi
bastırdı. “Sen de içimde titreyip beni alev alev yakabiliyor
sun.”
Mick dönerek M addie’yi yatağa yatırdı. “Seninle birlik
Sit
leyken bu odada geçirdiğim son gecedeki gibi hissettim ye
niden. Doymak bilm eyen biri olup çıktım yine. Sanki on
beşimde gibiyim ve tüm gece bunu yapmaya devam edebili
rim.”
ep
229
'a rgü c«„),e „ „ „ e lki,emc , e laŞ,„daydlm„
b aşa ra b ild in mi p ek i?”
et
“ E tkilem eyi m i?” B ira n ip in a - ■■
ladı. "B ilm iy o ru m .” * " du?und0. sonrabaşmı^
.N
“ A m a beni etk iled in .”
••B iliyorum ." A rk asın a doğru uzanarak MadıT •
g ö ğsüne d o ğru çekti. ddle yi de
esi
“ N ered en b iliyorsun?”
“Ç ün k ü çığ lık çığlığaydın.”
M addie om zunun üzerindeki sa ç la r, elleriyle arkaya ini
“Ö yle m iy d im ?”
Sit
^ “ Evet ve bu benim çok hoşum a gitti.” Mick eliyle Mad
d ie ’nin k o lların ı b ir aşağı b ir yukarı okşuyordu. “Bu da
dem ek olu y o r ki kendini sekse veriyorsun.”
ep
M addie om uzlarını silkti. “Seksi seviyorum. Kaliforniya
Ü n iv e rsite sin d e ikinci sınıfta bekâretimi ilk erkek arkadaşım
F rankie P eterso n ’a verdiğim günden beri sevişmeyi seviyo
C
rum .”
M ick ’n elleri olduğu yerde kalakaldı. “Ne yani, kaç-
w.
d ö n e m le r d e ç o k d a fa z la s p o r y a p a r d ım . Ö y le kı s p o r j ^
m a k t a n c a m m ç ık a r d ı. B u y ü z d e n ş im d i y o r u c u ve acı
h i ç b i r ş e y e y a n a ş ı p , o n u n iç in ter d ö k m ü y o r u m .
M i c k ’in k a m ı n d a k i in c e b ir y o l şe k lin d e u z a y ıp «ide,
-»m
fti0 üzerinde g e zd ird i.
et
* -S p o r y a p m a k iç in k en din i hırpalamana hiç gerek yok.”
tfirunelsin.’
.N
-Biraz yum uşağım , sıkılaşmam gerek.”
-S e n b ir k a d ın sın . Y u m u şa k lık hamurunda olmalı.”
“A m a b e n ...”
esi
M a d d ie ’y i sırtü stü ya tırıp yüzüne dikkatle baktı. “Sana
et
dakiarını kendi dudaklarına doğru çekerek "Hi b-' ^ ^
S a d ec e tek g e c e lik bir ilişk i.” dedi. Perhizine y e n i f e ! y°k'
.N
y a ta ğ ın d a n so n sev işm esin in hatırda kalır cinsten o l j * '
istiyordu. asıtl1
esi
m a lı b a n y o köp üğü dökene dek M ick’i odada bir başma bı
raktı. S on rasınd a dönüp, M ick ’i elinden tutarak banyoya
sürükledi. B irlikte köpüklerle oynadılar ve vakti geldiğinde
Sit
d e M addie, M ic k ’in kucağına tıpkı bir ata biner gibi oturdu.
Y alnız bu k e z orgazm ın zirvesine çıktığında söylediği ismin
M ic k ’in ism i olm asına çok dikkat etti.
S e k s bitip, M ick son prezervatifini de sifonla birlikte
ep
k a n a liz a sy o n a gönderdikten sonra Maddie sırtını Mick’i..
g ö ğ sü n e dayadı. Tek göğsü M ick’in avuçlarının arasında uy
k u ya dald ı. M addie uykuya dalmadan he“ enJ " nCekası|[|anna
C
et
i oluşan çukura götürdü ve parmak boş yast>k -
iapattı. Böylesi çok daha iyiydi. ^ yUmruk ?ekI>nde
.N
Mick’e kim olduğunu hiç söyIcm ,
haber vermeden çekip g itse de ve hatta ^ kasabadan
raeyecck olsa da M ick ’in gün gelin h r daha asla gör-
esi
«yordu. Kiiap mflarda
dar olacaktı. " aImaz i l e r d e n haber-
,er>daha da kolaylaştırıyordu.
Maddie b ir saat kadar not aldıktan sonra, ses kayıt ciha-
2,01 kapatıp sandalyesine yaslandı. Esneyip, parmaklarını ba-
ww
235
tu ğ unda pek çok k onuda olduğu gibi kilis
keyfe k ed er b ir yol izlem işti. Ya can, i s t e d L ? ^ *
et
da gitm em iş, ya teyzesinin bir türlü dikiş tutturam" Va
e stiğinde uyg u lad ığ ı p azar seanslarında onu y a b k ^
.N
m ış, ya da s ırf onun program ının bir parçası diye ^
m ek zo ru n d a kalm ıştı. Teyzesi “60 D akika”
zam an din ü zerin e b ir bölüm görse, hemen Tanrı katınd* *
esi
lerin kendisi a çısın d an kötü gittiğini düşünürdü ve hiç
k a y b etm ed e n M ad d ie ’yi de önüne katarak önlerine ç^aıTilk
k ilise y e gid erlerd i. Sonra da eve dönüş yolunda ne kadar İyi
b ir vasi old u ğ u n a kendini inandırm aya çalışırdı. Birkaç pazar
Sit
so n ra ise, M arth a yen id en kilisenin yolunu unutur, dikkatini
b a şk a şey le re v erm iş olurdu.
E ğ e r M ad d ie b ir din seçm iş olsaydı, büyük ihtimalle
ep
K a to lik b ir H ıristiy an olm ayı tercih ederdi. Onu bu konuda
c e z b e d e n u n su rlarsa v itray cam lar, haçlı kolyeler ve Vatikan
şeh riy d i. M ad d ie, V atik an ’ı seneler önce ziyaret etmişti ve
C
V atikan k e sin lik le b ü y ü ley ici b ir yerdi. Onun gibi bir dinsiz
için b ile ... A m a e ğ er K atolik olm uş olsa, şimdi kiliseye gidip
w.
et
L z İÇİ « ‘>'ordu am " l<end'nİ 0 kad” * kora hisse,mi.
Eğer M ick-le bır d.şkiye başlamış olsalar kendini
.N
i * , k ö tü h i s s e d e b i l i r d i , ama ortada öyle bir durum yokıu
a rk a d a ş bile sayılmazlardı, ki M u d d i e 'n i n üzgün olduğu lek
bir konu varsa o da Mick le hiçbir zaman arkadaş olamaya
esi
n ı gerçeğiydi. Oysa bunu ne çok i s t e r d i. S a d e c e s e k s iç in
et
?Ck'İndc du™ ^ - Hepsini Z S Vte0 4
yanındaki çam aşır odasına götürdü Ona M' mutfağın
her şevden bir an önce kurtulma* gerekiyordu
.N
bıraktığı çukurdan, kom odinin üzerindeki bo " * la
ambalajlar,ndan... Hepsinden kurtulmabyd, M ic r '''’1'1'
ch eesecak e gibiydi ve etrafta ona cheesecake'i " t " *
esi
sevip, özlediğini ham latacak hiçbir şey olman,al,y“
İlkle de bir g e ce öncesinde ttka basa yiyip komaya girecek
kadar ch eesecak e’e doyduktan sonra artık ondan uzak d»
m alıydı.
Sit
Ç arşafların ı ve yastık kılıflarını makineye attı, deterjan
k o y u p d üğ m esin e bastı. M akinenin kapağını tam kapatmıştı
ki kapı çaldı. B ir anda yüreği ağzına geldi. Bugüne kadar ka
ep
pışm a g elen h ep aynı kişi olm uştu. M idesindeki hissi ve kal
b indeki ç arp ın tıy ı g ö z ardı etm eye çabalayarak evin ön tara
fına geçti. Ü zerin d ek i N ik e m arka yeşil tişörtüne ve siyah
C
et
''"p az ar ö ğle d e n so n ra s.n d a M a d d ie ’ye ne için gelm iş ola-
.N
Viaddie'nin a k lın a b ir ih tim a l daha geldi. Pekâlâ, bir tür he
esi
sadece y irm i d o k u z y ıl ö n ce o lan olay hakkında konuşmak
için g e ldiyse o n u e lli b in v o ltlu k bir elektrik akımıyla karşı
“Evet. E v e b u sa b a h geldiler.”
H a fifç e esen b ir m eltem M e g ’in siyah saçlarının arka
C
nın üzerine itip içeri gird i. Üzerinde haki renkli bir etek ve
k,sı» kollu siy a h b ir b lu z vardı. Annesine o kadar çok benzı-
ww
239
H er ikisi de y ü rüyüp salona geçerlerken lu
nasıl yard ım cı o lab ilirim ?" diye sordu. “ *• X
"O iin g e ce kard eşim burada m ıydı?"
et
D uy d u ğ u so ru y la b irlik te M addie'nin dizle •
derm an birden kesiliverm işti sanki. M eg'i onun k ,il",
.N
tiren ne o la b ilir acab a diye düşünürken, onu buraya”'8"138' -
d ün k ü ah lak sız gece olabileceği akim ın ucundan
m işti. K eşk e şok tab an casını eline alm ış olsaydı. "E w r""
esi
M eg derin b ir iç geçirdi. “O na buraya gelm emeli sfly-
lem iştim . B en yetişkin biriyim ve kendi kendime yetebilecek
kapasited ey im . E ğ er seninle annem ve babam hakkında ko
n uşursam ü zü leceğ im d en korkuyor.”
Sit
M ad d ie san k i ü z erin d en b ü yük bir yük kalkmış gibi
240
klugunda çok zor günler geçirdi ve anne ve babam,z hak-
' “„da konusmakıan pek hoşlanmaz. Eger onunla farkl, ko-
et
j a r a ltın d a tanışm ış olsaydınız eminim ondan çok hoş-
|anifd,n‘
Bu şartlar altında bile Maddie’nin kanı Mick’e fazla
.N
mla kaynamıştı. Tanrı bilir bir Hennessy erkeği olmasa onun
k u c a ğ ın d a oturuyor olmak çok daha mest edici o lu r d u . “Emi
nim öyledir.”
esi
M eg kaşlarını hafifçe çattı. “Kasabada dilden dile dola
şan bir söylentiye göre kitabınız filme uyarlanacakmış."
“Sahi m i?”
Sit
“Evet. C a r le e n d ü n iş ye rim e gelip annemi Angelina Jo-
yeceğini s ö y le y e b ilir s in . ”
“Ç o k r a h a tla d ım .” dedi M e g . Sonrasında bakışlarını \ e-
w.
istjyor g a lib a .”
“B e n im k e d im d e ğil. S a n ırım sokak kedisi. Maddie ba
ww
m e n ı- O ğ l u m a e ğ e r b i r a y b o y u n d a u s lu d u ru n ® o n a U
241
alacağıma dair sö z verdim .” Güldü. “Şinicı-
yapsa da anlaşma bozulsa diye gözünü,7 ' 7
M eg güldüğünde birazcık M ick’e beır • yorut1V’
et
de bir ilirafta bulunarak, "Benim de h a y v a n llT * 1' Ma<l<iie
iv. olduğu söylen em ez." dedi. Bir yandan da M.aT n'1'1
.N
s ır f hayvanlardan ya da anne ve babasından bahse, t
mi geldi diye düşünüyordu. “Çok zahmetliler.” **
"Ah. o kısm ı hiç problem değil. Hayvanlan sevmivon
esi
çünkü ölüyorlar.” y n,m
M addie ise kedilerin en çok bu özeliğini seviyordu.
“Ç ocukken bir Kaniş köpeğim iz vardı. Adı Prenses’ti.
Sit
A slında daha çok M ick’n köpeğiydi demek daha doğru olur.”
M ick ’in bir K aniş’i mi vardı? M ick’in bir Kaniş sahibi
olm asının şaşkınlığı bir yana bir de köpeğe Prenses adını ver
m işti. “A dını o mu koydu?”
ep
“Evet ve on üç yaşına geldiğinde Prenses maalesef öldü.
M ick ’i hayatı boyunca ağlarken gördüğüm tek an köpeğini
C
et
^ i n d e neler olduğunu öğrenmek için can atıyorsun."
* Meg başıyla onu onaylayarak saçlarını kulaklarının ar
.N
kasına ini- “Yaşananları neden kaleme almak istediğini bil
iyorum ama belli ki bunu yapacaksın. O yüzden olanları
bir de bizim tarafım ızdan dinlemeni istedim. Mick seninle
esi
bu konuda asla konuşmayacak. Bu durumda iş bana düşü
yor."
“Konuşmamızı kaydetmemin bir sakıncası olur mu?”
Meg cevap vermeden önce uzun süre düşününce Mad
Sit
die bir an izin vermeyebileceğini düşündü. “Sanının kendimi
kötü hissettiğimde ara verebileceksek bu sorun olmaz."
“Tabii, nasıl istersen.” Maddie oturduğu sandalyeden
kalkıp çalışma masasına gitti. Küçük kayıt cihazına yeni bir
ep
kaset yerleştirip, etine de bir dosya ile bir kalem aldı ve ye
niden salona döndü. “Söylemek istemediğin hiçbir şeyi söy
lemek zorunda değilsin,” dedi. Oysa Maddie'nin işi insanla-
C
diye sordu.
“Eğer seni rahatsız etmeyecekse, neden annt v^ ahan
da,r hatırında kalan şeylerden biraz bahsetmiyorsun. '
lc arkasına yaslanıp ellerini nazikçe kucağına koy
243
et
1
.N
“ E v et.”
esi
bitledi. -B ü y ü k a n n em ikisinin de saman alevi gibi çok
ö fk e le n d ik le rin i söylerdi. K avgaları da. aşkları da diğer in
san la ra g ö re çok daha tu tkuluydu.”
Sit
“ B una in an ıy o r m u su n ?”
A ln ın d a b ir k ırışıklık beliriverdi ve ellerini kucağında
b irb irin e k en etled i. “ Tek bildiğim , babam ın olağanüstü bir
ep
insan old u ğ u y d u . H er zam an m utluydu. Durmadan şarkılar
m ırıld a n ırd ı. H erk es o nu çok severdi, şeytan tüyü vardı
san k i.” G ö zlerin i kaldırıp M ad d ie’ye baktı. “A nnem se tüm
C
et
e r le r in e k a v u ştu rd u . " A ç t k ç a s ı, o anlarda işlerin a,vana-
.N
wmin. babamın k ıy a fe tle rin i ateşe verdiği günü anlatmıştır."
A s lın a bakılırsa, ş e r if bu o lay dan hiç bahsetmemişti.
esi
mıştı. Komşular itfaiyeye boşu boşuna haber vermişlerdi.”
-Belki de buralar ormanlık alanlar ve yangına çok mü
sait yerler olduğu için endişelenmişlerdir.”
Sit
Meg omuzlarını silkti. “Mayıs ayıydı. Yani yayılması
çok zordu. Buralarda yangın sezonu mayıstan sonra başlar.”
Bu tabii ki yangının ormana ciddi zararlar vermeyeceği
anlamına gelmiyordu ama Maddie konuyu uzatmayı gereksiz
ep
m d a d e ğ ild i.”
ww
N e d e n g e lm e d iğ in i b iliy o r m usun?
, “Hayır, ama büyük ihtimalle o garson kadınla bera
berdi/’
•>us
nin üzerin d e fazla durm adı. “Siz Ht IL- « i •
ne o ld u r 2halkpla^ gİUİklensonta
et
değildi am a bu ço k da olağandışı bir dunun s a y , ! ^ ^ evde
nim ki hâlâ işteydi. O g ece ‘gönlünce ye’ g e c e s i y d i ^
.N
kes ne y e m e k istiyorsa onu yem ekte serbestti. M ick ^ '^ '
san d v iç v e b e n d e p iz z a yedim . Sonrasında da d o n d l^
yiy ip “ D o n n y v e M arie” dizisini izledik. Ne izlediğimizi^
esi
iyi ha tırlıy o ru m çü n k ü M ick D onny ve Marie Osmond’uiz
lem ek zo ru n d a k aldığı için adeta çıldırmıştı. Ama sonra “Ye
şil D ev ”i izlem eye başladığında neşesi tekrar yerine gelmişti.
Sit
S o n ra a n n em b iz i y atırd ı am a gece yarısı annemin ağlama
sesini d u y a ra k uyandım . Y ataktan çıkıp onun odasına gitti
ğim d e an n em i y a ta ğ ın ın k e n a n n a oturm uş ve giyinik bir
ha ld e b u ld u m .”
ep
M ad d ie , “N e d e n ağ lıy o rd u ?” diyerek öne eğildi.
M eg , M a d d ie ’y e dönüp, “Ç ünkü babamın başka bir ka
d ın la ilişk isi v a rd ı,” dedi.
C
et
I c e ğ i n i s a n d ' a m a b S b a m bUnU 3Sİa yapm adl- Annem i asla
Mnücmadı ve o g a r s o n k a d ın için de bırakıp gitmezdi.”
.N
,acaku. K a r ş ıs ın d a o tu rm u ş, bab asının hayatından geçip
giden k a d ın la rın is im le rin i sayıyordu.
•‘Evet.”
esi
“Jewel F in le y m i d e d in ? O annenin arkadaşı değil
miydi?”
“A y n e n ö y le ,” d iy e re k du d ağın ı büktü M eg. "Artık nasıl
bir a rk ad aşsa...”
Sit
“O g ü n h iç o la ğ a n d ış ı b ir şey oldu m u?”
" S a n m ıy o r u m . ”
et
'a r d , . A 'ic c b u r .a b la s ,m n
v a rd r ^ <*
.N
^ ' s s n ,ai r tekilde
s ks . . „ rl d . s s ^
esi
,,M
a ra m a n y e te r.”
“ A ra y a c a ğ ım .” M e g g ittik ten sonra M addie yeniden ^
lo n a d ö n ü p , k a y ıt c ih a zın ı k ap attı. M eg için çok üzüln Ş
ww
lıy o rd u . H a tırla y ıp da
olduğu o rta d a y d ı. M ad d ie nin her şey
„İÇ sorun değildi, en azından şimdilik. Maddie kitabının
^ l i i m ü n ü yazm ış am a sonra zaman çizelgesi üzerinde
et
^ şm a k İÇİ" yazm aya ara vermi* i- 0 la y'a™ sırasın, öğren-
jjğinde--- ^
.N
“Mîyav-
Maddie kafasını arkaya doğru uzatarak dışarı baktı.
••Tanrı aşkına.” Y eniden kapının yanına gidip pencerenin
d iğ e r tarafında duran kediye baktı. “Git buradan.”
esi
“Miyav.”
Maddie dikey stor perdelerinin zincirini çekip perdeleri
kapattı; böylece artık sinirini bozan bu kediyi görmeyecekti.
Sit
Mutfağa gidip kendine karbonhidrat oranı düşük bir yemek
hazırladı. Yemeğini de alıp sesini sonuna kadar açtığı televiz
yonun karşısına geçti. Yemekten sonra sırf zevk için duş alıp
tenini vanilya arom alı bir spa kremiyle ovdu. Beyaz şişe için
ep
et
dinlem ek istiyordu. Iadlklar,n, y ^ '
“Miyav."
.N
"Kahrolas,!" Storperdenin zincirini ye„,'den
akşamın kararmaya yü z tutmuş gölgelerinin &nde
bem beyaz bir kartopu gibi duran baş belası kedÎnnT ^
esi
yerinde oturduğunu gördü. M addie ellerini b e lin e ^ ^
camın diğer tarafındaki kediye dikti gözlerini. “S a b r ım ^
luyorsun am a.” 20r‘
“M iyav.”
Sit
B ö y lesin e küçük bir beden ortalığı sesiyle nasıl bu de
rece v e lv e ley e veriyor, M addie’nin aklı bir türlü almıyordu.
“G it buradan!” K edi sanki anlam ış gibi ayaklanıp etrafında
ep
şö y le bir döndü ama dönüp dolaşıp yeniden aynı noktaya
g e lip oturdu.
“M iyav.”
C
“ M iyav.” ^.pcafe-
K e d iy i k en d isin e ço k yaklaşttrm adan bir ^
tinde kend isin den uzakta tuttu. "Şu an ihtiyaç,m olan
fal, bir sokak kedisi.”
lu*’a
-Miyav.
et
••Şşşt. Sana şimdi güzel bir ev bulacağım.” Zavallı ke-
dicik sanki M addie’yle arkadaş olacaklarmış gibi mırıldan
.N
m a başlamıştı bile. M addie mümkün olduğunca sessiz bir
şekilde merdivenlerden inip, parmaklarının ucunda Allegrez-
’j-lann bahçelerinin soğuk çimenlerinin üzerine geçti. Mut
esi
fak ışıkları yanıyordu ve sürgülü kapının ardında Louie
sandviç hazırlıyordu. “ Bu insanları çok seveceksin.” diye fı
sıldadı.
"Miyav.”
Sit
“Ciddiyim. Bir çocukları var ve çocuklar yavru kedicik
lere bayılır. Tüm sevim liliğini takın, sonra bir de bakmışsın
ki içeridesin.” K ediyi verandanın üzerine bıraktı, sonra da
ep
koşarak evine döndü. Sanki bir beladan kaçıyormuşcasına
eve girer girmez kapıyı sımsıkı kilitleyip, perdeleri de indirdi.
Kanepeye oturup, başını geriye yasladı. Sessizlik. Tanrım
C
et
“ Pekâlâ. Sana karşı nazik o lm aya çalıştım " Bi
.N
vaiak odasına gid ip ayaklarına b ir çift parm ak arası ^
lık geçirdi. "Seni aptal kedi." Sonra yeniden
arka kapıyı açarak kediciği yeniden eline aldı. Kediyi
esi
rinin hizasın a k ald ırıp g ö zlerin i tu h a f gözlerine dikti “Sana
iyi b ir y u v a b u ld u ğ u m u n farkına varam ayacak kadar sersem
b ir h a y v an sın .”
“M iyav.”
Sit
Bu talih o lsa gerekti. Kör talih. Kesinlikle yaptığı bir
kötülüğün cezasını çekiyordu. B oşta kalan eliyle çantasını
alıp, çam aşır odasının kapısının hem en yanındaki düğmeye
ep
basarak verandanın ışıklarını söndürdü. Dışarı çıktığında
çantasındaki uzaktan kum andayla arabasının kapılarını açtı.
“Deri koltuklarımı tırmalamayı aklından bile geçirme sakın,
C
et
I^Vista. bebek” diyerek kediciğe veda etti.
-Miyav.”
.N
Mick, D odge m odel kamyonetiyle D-Lite Marketi’nin
esi
park alanına girip, ön kapının birkaç sıra ötesindeki boşluğa
arabasını park etti. İçeri girerken, marketin parlak ışıkların
dan birinin altına park edilm iş siyah Mercedes’i fark etmişti.
Sit
Her ne kadar kendisi o güne kadar arabayı hiç görmese de.
kasabadaki herkes M adeline Dııpree’nin tıpkı Batman gibi
siyah bir M ercedes’inin olduğunu biliyordu. Açık renk bir
film çekilmiş cam ların ötesinden Maddie’nin sadece başını
ep
.N
V'ekten d e ç o k gü zel bir evdi.” ger'
“ E, sonra ne oldu?”
esi
M addie başını salladı. “Bilmiyorum. Verandaya gizlice
y a k la ş ıp tam kediyi atarak kaçmak üzereydim ki, bu lanet
ş e y birden m ırıldanm aya ve kafasını çeneme sürmeye baş
la d ı.” K aşlarını çatarak bakışlarını M ick’e çevirdi. "Sonra
it
sın d a da kendim i burada oturup, televizyonda izlediğim kedi
pS
rek lam la rın ı v e mam a olarak Whiskas mı yoksa Fancy Feast
m i a lsa m d iy e düşünürken buldum.”
M ic k kıkırdadı. “A dı ne?”
M a d d ie gözlerim kapat.p fısıldayarak. "Kartopu.” dedi.
Ce
“ K arto p u m u?”
w.
“ Ç ü n k ü rengi beyaz...
“Miyav.”
ww
Mick’in r
s e s -i n e r e d e n b i l i y o r " '
Maddie arabasının kapısını açtığında Mick bir adım geri
“Kardeşin söyledi.” Pencereyi kaldırıp kediyi de boşta
et
ylün avucuna alarak arabadan çıktı. “Ve sen böylesine bu-
’ n bir tavır takınmadan önce, kız kardeşin evime gelip
.N
benimle annen ve baban hakkında konuşmak istediğini Söy
ledi.”
-Ne anlattı sana?”
esi
•'Çok şey.” Kapıyı kapatıp kilitledi. “Ama daha çok
Alice Jones kasabaya taşınana kadar senin ve onun bulutların
üzerindeymişçesine bir çocukluk geçirdiğinizden bahsetti.”
“Ona inanıyor musun?”
Sit
“Tabii ki hayır.” Kediyi kot ceketinin içine sokarak ko
caman çantasını da omzuna astı. Bu çanta içinde şok taban
casını taşıdığı büyük çantaydı. “Özellikle de annenin, baba
nın kıyafetlerini ateşe verdiğini yanlışlıkla ağzından kaçır
ep
ceydi.
‘‘Ayrıca eğer dedikodular senin de kulağına çalındıysa.
Şimdiden söyleyeyim; başrollerini Colin Farrell ve Angeliııa
ww
255
et
™ n a oen rark ettim .”
.N
esi
M a d d ie , M ic k ’le y en id en sevişebileceklerini hi
y o rd u . D o ğ ru su d a bu o lu rd u . M ick o sırada. “Bu J T ^ '
g e liy o r? ” d iy e so rd u . ° enmı
“ N e b e n d e n m i g e liy o r? ”
Sit
“ P irin ç p a tla k lı k u ra b iy e k o k u su ?” M addie'ye bir adım
y a k la ş ıp b a şın ı ö n e d o ğ ru eğ d i. “Tabii ki yine senden geli
y o r.”
ep
“ B u b e n im je lib o n k o k u lu vü cu t losyonum.”
“ V ü c u t lo sy o n u m u ? ” A h, T a n rım ” Maddie gerçekten
b ir a ra y a g e ld ik le rin d e y in e b ir a n d a kendilerini yatakta bul-
C
g ib i d e lic e s in e b ir h ız la a k ıp g id iy o rd u .
ww
an k bir kadım onun olması için ikna etm eye ça-
lMr*C'Vl>*Genelde bu ısrarlar kadınlardan gelirdi. Kadınlar
et
1^,' 0'derse birlikte olurlar, yoksa olmazlardı.
'^ M a d d ie söylediğine kendisi de tam inanmayarak. “Bu
.N
Ama söz konusu Maddie olduğunda zaten olayların nor
mal akışında seyretm esi beklenem ezdi. “Ama benim seni
ijpüşümden v e sana dokunuşum dan çok hoşlandığını söyle
esi
miştin. Unuttun mu?”
"Ben, a aa ..." diyerek kekelemeye başladı Maddie.
Normalde gün içinde bir kadını düşünüp onu takıntı ha
Sit
line getirmek M ick’in tarzı değildi. Bugüne kadar hiçbir ka
dının gün içinde neler yaptığını düşünmemiş, çalışıyor mu.
fare yakaladı mı ya da onu bir daha nasıl koynunuı alabilirim
sorusunun cevabıyla zihnini meşgul etmemişti. “Yatak kıya
ep
fetlerini çoktan giymişsin bile.” Mick dudaklarım M addie’
ninkilere değdirince M addie soluğu kesilerek dudaklarım
araladı. Normalde M ick’in M addie’yle vakit kaybetmesine
C
“ Miyav.”
Maddie bir adım geri çekildi ve M ick’in eli boşlukta ka
lakaldı. “Kedi maması almam gerek.”
ww
et
neldi. Ve kedisine, ” Bu adam a çok dikkat et. O c k ^
ad am ." diye fısıldadı. ^ b if
.N
esi
Sit
C ep
w.
ww
et
.N
esi
Sit
ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
et
B enim eşyalarım ı kullanıp onlar, tüy içj„d e . *,nci kuı,,.
D iz çöküp elindeki tasmayı K artopu’mm boynu! T 3*5"1"
.N
“ M iyav.” y na bağlacı,.
M addie kaşlarını çatarak baktı minik kedicis
“ M iyav.” 8e-
esi
“G üzel. Çok tatlı oldun.” Ayağa kalk.p p a r m a d ı ,
cığ e d oğru salladı. “ Ü çüncü kural: Seni evime ah
verdim . A m a hepsi bundan ibaret. Sakın benden sevgi
b e k le m e.” Topuklarının üzerinde gerisingeri dönüp ç a ^
Sit
o d a sın d a n çıktı. A rkasından çıngırdayarak gelen bir zil ^
o n u m u tfağ a k ad ar takip etti. M addie gözlerini yeniden yere
ç ev ird i. D erin b ir iç geçirip çekm eceden bir telefon rehberi
ep
ç ık a rd ı. S a n sayfaları karıştırdı ve telefonuna uzanıp yedi ra- ]
k a m lı nu m aray ı tuşlam aya başladı.
T elefonu , “ M o rt’s Bar,” diyerek cevaplayan adam Mick
C
â jn a rd ın d a n a d am , “ Ş im di söyleyebilirsiniz, de .-
“ M ic k , ta sm a için teşekkürler. Kartopu.
et
§ ,at se k iz i on geçe Maddie bir cinayet dergisinin say-
J n , ‘kar.$iınrken telefonu çaldı.
.N
. -A lo”
-K edin beni aramış.”
Maddie’yi bugünlerde gülümsetebilen tek şey Mick'in
<esinı duymak oluyordu ki bu hiç hayra alamet sayılmazdı.
esi
-Neden acaba?’
•Tasma için teşekkür etmiş.”
Maddie kırmızı büro sandalyesinde bacağını yalayarak
Sit
iki numaralı kuralı hiçe sayan Kartopu’na baktı. “Terbiyeli
bir kediciktir o.”
“Bu gece ne yapıyorsun?”
“Kartopu’na nasıl çatal bıçak kullanacağını öğretece
ep
ğim.”
Mick güldü. “Ne zaman yatıracaksın onu?”
Maddie derginin sayfasını çevirerek para için onunla ev
C
26 1
W r^ K -S:,y ra d ah.H .ev jrd .
k in e n i ^ Ve * eli* e n yan,„a
et
.N
nnda ka'akald' “B
" E v e t' m 'Çm “ “ mi veriy„rs,m?> ^
esi
m e z d , a m a bu seferlik d e böyle olsundu. tek'
S e n i g ö rm e k istiyorum .”
“ S e n b a n a rü şv et mi te k lif ediyorsun?”
T e le fo n u n d iğ e r ucunda k.sa süreli bir sessizlik
Sit oldu ve
„ t o « s ı ı ı - ” ln “
Sırlar Aşka Engel mi?
et
a b i l i r ^ ve şimdi de bu gerçeği Maddie’ye karşı koz
'ferik kullanıp, o da kendi istediğini almaya çalışıyordu.
^ addic bir an acaba iradesi canlanıp da bu baştan çıkarıcı
.N
teklif* geri Çevirir mi, diye düşündüyse de, söz konusu mes
leği ve vicdanı olduğunda iradesi hep sessiz kalıyordu.
-Orada olacağım .” Maddie telefonu kapattıktan sonra
esi
derin bir nefes alıp, uzun süre nefesini tuttu. O bara girmek
daha önce pek çok kez girdiği, incelediği olay yerlerine gir
mekten çok daha farklı olacaktı. Bu kez davası, kendi dava-
sıydı.
Sit
Nefesini bıraktı. Olay yerlerinin kanlı fotoğraflarını gör
müş. polis raporlarını okumuştu. Şimdi yirmi dokuz yıl sonra
aynı yeri bu şekliyle görmek çok da zor olmasa gerekti. Bu
ep
güne kadar pek çok kez elleri kelepçeli ve masaya bağlı pek
çok katilin karşısında oturmuş, adamların eğer fırsatları olsa
ona neler yapacaklarını anlatmalarını dinlemişti. O kâbusla
C
26.1
içinde de on tane yuvarlak masa vardı. Hennessy's
/am an M ort’s Bar gibi kurai tanımaz kötü k a d ın la ,-^
olmamıştı. İnsanların daha çok kafa dinlemek iyj'j
et
güzel m üzikler dinlemek için takıldıkları b iry er 0 1? 'ler'çiP>
liııirdi. Tabii b ird e bir zam anlar korkunç bir cinayet^'3 ^
.N
olm asıyla. Ama H ennessy’s ’in bu son özelliği çokt683^
tu İmaya yüz tutmuştu, ta ki bir kadın yazar gelip 0j ^ Unu'
den kurcalayıncaya dek. 1^en‘‘
esi
M ick bar tablasının arkasında durup kokteyl kan
kabının içine biraz South Cin doldurdu. Sonrasında da1"1113
lerini M ad d ie ’ye kaldırıp atkuyruğu yaptığı saçların d a^
ışıklarının etkisiyle ışıldayan kızıl kahve saç tellerine baktı
Sit
Sonra yeniden elindeki şeffaf şişeye döndü gözleri. '‘Büyük
biiyükdedem burayı 1925 yılında açm ış.”
M addie fo to ğ raf m akinesini bar tablasının üzerine bıra
ep
k ıp m erakla sordu, “Yasaklar dönem inde m i?”
“ E vet.” Pistin önündeki alanı gösterdi. “Burası daha ön
c ed e n restoran olarak kullanılıyorm uş,” dedi. “Arka tarafta
C
et
flknn-Hayır” Mick baş,m İkİ yana Salladl* H C r İk İS İ 06 M a d ’
•nin oraya fotoğraf çekmek için geldiğini biliyorlardı ve
v'ficL Maddie’nin barın içindeki gerginliğine bir türlü anlam
.N
veremiyordu. Oysa mutlu olacağını düşünm üştü. Uzun za
mandır beklediği bir şeyi yapm asına fırsat tanım ıştı am a
Viaddie bundan hiç de mutlu olmuş gibi görünmüyordu. San
esi
ki her an dağılıverecekmiş gibi duruyordu. “O günlerde ka
saba gerçekten çok küçük ve önemsiz bir yermiş ve büyük
büyükdedem herkesin sevdiği biriymiş. Yasaklı günler sona
erdiğinde dedem de mekânı yeniden elden geçirip bara çe
Sit
virmiş. Onarımı ve birkaç gerekli yeniliği saymazsak m ekâ
nın hâlâ o günkü aslına sadık kaldığını söyleyebiliriz." K arı
şım kabına birkaç damla da vermut ekleyip kabın kapağını
ep
kapattı. “Dedem şu gördüğün yeri dans pistine çevirm iş ve
babam da şuradaki bilardo masalarını getirtmiş.” Karıştırm a
kabını eline alıp, cin ve vermutu tek eliyle sallarken diğer
C
265
dım. G elecek hafta dostum Steve’le birlikte
olarak bölgede helikopter turlar, düzenlem ekle"' ^ 'Ş ko|u
tınm c.yla buluşacağız. Kim bilir belki de d ik iş 'T ^ ^
et
Benim anladığım şey bar işletmeciliği ama kendi
başka uğ raşlar da edinm ek istiyorum . Bu sayede'
.N
rim de sa y m ıy o m ıu şu m gibi hissediyorum .” O n u ^ ' ^
d inlem ediğin in m erakı içinde kadehlerden b ir in i^ dm'eyip
doğru itti. Ma<ldie’ye
esi
M addie kadehin sapını kavradı. “Neden yerinde
ğını d ü şü n ü y o rsu n ? ” Sa^ '’
G örünen o ki dinliyordu. “ Bilm iyorum . Belki de çocuk
k en h e p b urad an k açıp g id eb ileceğ im b ir günün gelmesini
Sit
b e k le d im .” M ick kad eh in in içindeki kürdanı alıp zeytinler
d e n b irini ağ zın a attı. “A m a bak, h âlâ buradayım.”
“A ilen b urada. B en im k im sem yok, sadece birkaç kez
ep
“ B ilm iy o ru m . O n u h iç g ö rm e d im .” K ü r d a n ıy la ma*1
liyorsun?”
m d e ğ iş i® .
M ic k a c a b a k o n u y u k a s ıtlı o la r a k >
sırlar. b i I İ J ^ ,
d ü ş ü n d ü . “ B en s e n in h a k k ın d a k i tüm
d a M ickkahk! Baf
M a d d ie b ir an te la şa k a p ılır g ib i o ld u y sa
h a tır lıy a 11'
b a s tı. “ S e n i g ö rd ü ğ ü m ilk g e c e n e ıçtığınt
etrafından dolanarak gelip M addie’nin yanına
'^ ^ M a d d i e yüz yüze oturabilmek için sandalyesini ona
et
t”Ur£,U virdi ve M ick de ayaklarından birini Maddie’nin bar
g re s in in ayağının üzerine dayadı. M addie’nin üzerinde
ıa ak bir etek vardı ve M ick’in kumaşa değen dizleri Mad
.N
e n i n eteğini yukarı doğru ittirip sıyırıyordu.
“Gerçekten m i?” M addie içkisini eline alıp kadehinin
üzerinden M ick’e baktı. İçkisinin yarısını bir dikişte bitirdi.
esi
Vfick’in en iyi ve en pahalı cinini su içer gibi tepesine diki
yordu ve eğer ağır gitmezse anlaşılan bu gece eve onu Mick
bırakacaktı, ki bu da hiç fena bir fikir sayılmazdı. “O geceye
Sit
dair Darla’nın sana çıplak kıçını göstenne çabasından başka
bir şey hatırlamana şaşırdım açıkçası,” diyerek altdudağını
yaladı.
“O gece yine tüm ukalalığının üzerinde olduğunu da ha
ep
tırlıyorum.” M addie’nin elini tutup başparmağıyla parmak-
lannı okşadı. “Bir yandan da o güzel ağzını öpmenin nasıl
bir his olacağını düşünüyordum.”
C
“Artık öğrendin.”
“Evet.” Mick bakışlarını M addie’nin yüzüne, yanakla-
w.
267
“Ö / e l l i k l e d o b i r k a d ım ik n a e d e b i lm e k
‘V*n as),n .
se inlediğin şeyleri söyleme konusunda." 1 hj.s,
M ick. M addie'nin elini bıraktı. “ Ne yani
et
ciddi olmadıkımı mı düşünüyorsun?" 2*er,nkie
M addie fotoğraf makinesini eline alarak sandal
.N
döndü. Mick ayağını çekince de ayağa kalktı “Em' Sln(k
ciddisindir." Sırtını M ick’e dönüp, makinesini gö2 ^
kaldırdı. “ Bu sözler her zaman ağzında ve de her kadın ' ^
M ick de kadehini alarak ayağa kalktı. “Bu sözle ' ı?'” *
esi
kadınlara da söylediğimi düşünüyorsun, öyle mi?”
M addie odağı ayarlayarak boş m asaların fotoğraf,
çekti. M akinenin flaşı çaktı ve M addie, “Tabii ki” diye ^
Sit
y anıtladı onu.
Bu gerçekten M ick’in canını acıtm ıştı çünkü doğru de
ğildi. "Pekâlâ, tatlım, sence de kendini biraz hafife almıyor
m u su n ?"
ep
rik iü .
“ Ş u a n d a g ö rü ş tü ğ ü m tek k a d ın sensin.
..Şu anda. Ama bunun sonrası da var. Ne de olsa biz ka-
nIar değiş tokuşa alışkınız.”
Hlaş bir kez daha çakarken Mick de yürümeye başladı.
et
..BunU sorun ettiğini hiç sanmıyordum.” Barın karanlık ta
ralına geV*P kalçasını müzik kutusuna dayadı.
.N
“ E tm iy o ru m . Demek istediğim şu ki, siz erkekler için
karanlıkta hepimiz aynıyız.”
jşte şimdi gerçekten Mick’i kızdırmaya başlıyordu ama
esi
Mick. Maddie’nin bunu kasıtlı yaptığını düşünüyordu. Neden
prıu görmek için bu kadar ısrar ettim ki, diye düşündü. Gö
rünen o ki Maddie, Mick hakkında çıkan dedikodulara inan
mıştı ve Mick neden kendisinin bunu sonın ettiğinin merakı
Sit
içindeydi. M addie, M ick’in başka kadınlarla görüşmesini
sorun ediyor gibi durmuyordu ama Mick nedense kendini sü
rekli bir aklama telaşı içindeydi. Belki de Maddie’nin dediği
ep
gibi yapmalıydı. Hemen şimdi Maddie’yi oracıkta kapı dışarı
etmeli ve başka birini aramalıydı. Ama problem şuydu ki.
Mick yanında başka birini değil, Maddie’yi istiyordu ve bu
gerçek de M ick’in sinirini en az Maddie’nin tavrı kadar bo
C
zuyordu.
Maddie bar tablasının önünü pek çok farklı açıdan çok
w.
2M
> 4 .
K .h tıel fjifiso ıı
et
“Her şey ortada. Bana kalırsa, beni çıldırtmaya
yorsun." Ça'işu
.N
Maddie bir an durup düşündü ve ona hak verdi “n
' ^ aklı-
sın.
“Neden?”
“Düşünerek adım atmak istememem konusunda ” ıvıa(j
esi
die barın sonuna doğnı ilerleyip yerdeki kaydırmaz paspa$
lara baktı. Birkaç fotoğraf daha çekip makinesini indirdi
Neredeyse M ick’in duyamayacağı kadar kısık bir sesle
Sit
“Sandığımdan çok daha zor oldu,” dedi.
Mick yaslandığı yerde doğruldu.
Maddie, “Bar tablası, aynalar, ışıklandırma ve eski kasa
hâlâ aynılar," dedi. Makinesini tablanın üzerine bırakarak bar
ep
tablasının ucuna tutundu. “Tek fark sadece ortada olmayan
kan ve cesetler."
M ick ona doğru yürüyüp yanından geçerken kadehini
C
et
kaydırarak kolların, okşadı. “Çok uzun zaman oldu, dediğim
g,bi artık bunu düşünmüyorum.”
.N
- A m a ben d ü şü n ü y o ru m .” D udaklarını ısırıp, gözyaşla
r ı silm ek için b a şın ı d iğ e r tarafa çevirdi.
esi
anlaşılan kadın yazarlar başkalarının hikâyelerini yazarlarken
bile fazla duygusal oluyorlardı.
"Bu gerçekten sandığımdan çok daha zor oldu. Genelde
kitaplarımda kullanacağım fotoğrafları ben çekmem ama bu
Sit
kez yapabilirim sanmıştım.”
Belki de kitabını yazabilmek için kendini olayların de
taylarına hapsederek tıpkı onlar gibi hissetmeye çalışıyordu.
Tanrım, Mick bunu da nereden çıkarmıştı? Doğru dürüst
ep
kitap okumazdı bile.
Maddie bakışlarını yeniden Mick’e çevirdi. “Gitmem
gerek.” Bar tablasının üzerine bıraktığı fotoğraf makinesini
C
271
J*' A
runıda mısın?” diye sordu.
Maddie bir ışık huzmesinin içinde dunıp ceketini
et
riııe geçirdi. Başını evet anlamında salladı. O sırada ç a n t^ '
yere düşürmüştü. Çantasını eğilip almak yerine elleriyle ^
zünü kapattı. CyÜ'
.N
“İstersen seni ben bırakayım, ne dersin?” Mick yanına
yaklaştı ve eğilip çantasını düştüğü yerden aldı. Kadınlar ta
rafından büyütülmüştü, onları genelde anlardı ama Maddie
esi
D upree’yi bir türlü çözemiyordu. “Araba kullanamayacak
kadar üzgünsün.”
M addie yaşlarla dolmuş gözlerini M ick’e dikti ve ah
it
kirpiklerinden bir gözyaşı damlası yuvarlanıp giderken
“M ick sana kendimle ilgili söylemem gereken bir şey var.
pS
A slında bunu sana haftalar öncesinden söylemeliydim.” dedi.
İşte bu, M ick’in hiç hoşuna gitmemişti. “Sakın bana evli
olduğunu söylem e.” Çantasını arabanın motor kapağının üze
Ce
et
dun3 yap»ştırmasaydı o da. unu ' ucu-
“M i c k ? "
.N
■ ' t e’r M T ' M Kdf yİneVanilyak“k“W „ v e
Mick ellenn, Madd,e nm belmde bir W l bir ^ hareJ
ettirerek onu okşam adan duramıyordu. Ona sarılmak da en
esi
az sevişmek kadar güzeldi.
“Ü zerinde kaç tane prezerv atif var?”
M ick’in elleri olduğu yerde kalakaldı. Dün bir kutu al
mıştı. “K am yonette on iki tane var.”
Sit
“Herhalde yeter.”
Mick, M addie’nin Hennessy’s Bar’ın otoparkının ışık
larıyla aydınlatılm ış yüzüne bakabilmek için geri çekildi.
ep
et
h ır /a m a n ı beklese daha iyi olabilirdi. ' Uy§un
D aha da ötesi, kafasının içindeki kötü sahnelcm
.N
tulm ak için ona ihtiyacı vardı. Annesinin mezarına
b ile yüreği bu denli parça parça olmamıştı. Ama anne
Ö ldüğü yerd e olm ak, sanki biri göğsünü açıp içinden kaHjh,"
esi
sö k e söke alm ış gibi hissetmesine sebep olmuştu. Belki de
a n n e sin in kan revan içindeki halinin ve sarı saçlarının kanla
k a rışıp kah v eren g iy e çalışının fotoğraflarını hiç görmeme
liydi. B elki de o zam an bu kadar altüst olmayacak, bu denli
Sit
d u y gusallaşm ay acak tı.
D uygusallaşm aktan nefret ederdi, özellikle de başka in
sa n la rın önünde. Ö zellikle de son zamanlarda Mick'in önün
d e . A m a işte M ick yanı başındaydı ve olan biten her şeyi
ep
ih tiy a c ı vardı. . ..
M ick , M ad d ie ’ye evine kadar eşlik etmişti ve
d e M ic k ’in elini tutup onu yatak odastna^ «»«rm uştu ■
w.
j a s s s s s ö s s
e n g e l l e y e c e k k a d a r g ü z e l b ,r duyguy
*‘M iy a V ”
Sırlar Aşka Engel mi?
et
t çizdiğinde Maddie ayaklarına sürtünen kediciğe dikti
özlerini. Hayatı bu noktaya nasıl gelmişti? Evinde bir kedi,
yatağında da bir Hennessy erkeği vaıdı.
.N
Fincanını tezgâhın üzerine bırakıp bir paket kedi ma
kası almak üzere kilere yöneldi. Kapıyı açtığında yerde yine
bir İare leşiyle karşılaştı. Kartopu da bir yandan farenin kuy
esi
ruğunu koklamakla meşguldü. Daha kediyi eve aldığı ilk
gece etraftaki zehirleri kaldırmıştı ama tabii bu farelerin daha
öncesinde zokayı yutmadıkları anlamına gelmiyordu. “Sakın
onu yiyeyim deme, yoksa hasta olursun.” Kartopu'nu kuca
Sit
ğına alıp onu çamaşır odasına götürdü. Kartopu mırıldanarak
kafasını Maddie’nin çenesine sürtüyordu. “Ve dün gece ya
tağında yatmadığına dair elimde kesin kanıtlarım var. San
dalyemde yine tüylerini buldum.” Minik kediciği karton
ep
275
kedi saldırısına iyi g d c ce k „ bend
yım . n ı'^leşıire,
et
M ick yatağa giderek M addie’yi kollarından yuk
J ım ıış tı böylece M addie, M ick’in hemen önünde d T ^
.N
üz erin d e duruyordu. “ Şimdi sana bana gülmenin ceza
m ış g ö sterec e ğ im .’’ Ve dediğini yapmıştı da. Hem l"* ? '
g e ce boyunca... Ve bu sabah Maddie uyandığında yine ^
n tz d ı. H ep o lduğu gibi. A slında uyandığında onu yan^dâ
esi
g ö rm e y i isterdi. Gözünü açtığında M ick’in uyku mahmuru
v e şişm iş m avi gözlerini onun üzerine dikmiş olduğunu gör
m ek hoşuna gidebilirdi ama böylesi daha iyiydi. Her ne kadar
Sit
dü n g ece iki insanın birbirine yakın olabileceği en yakın me
s a fe d e o ldularsa da aradaki m esafeyi korumak daha iyiydi.
K a rto p u yem eğine yum ulurken Maddie de elindeki
k â ğ ıt havluyla fareyi yerden kaldırarak atmak üzere dışarı çı
ep
ka rıy o rd u . D aha sonra kasabadaki bir veterineri arayıp ağus
to s a y ın ın ilk haftası için K artopu’na bir randevu aldı. Mad
d i e ’n in d ü şü k karbonhidratlı meyveli ve tahıllı çikolataları
C
et
M addie kapıyı sonuna kadar açtı ve Mick içeri girdi.
-Sanırını en son kendim den geçtiğim de saat gece yarısı
üçtü.”
.N
“Üç buçuktu.” Mick yürüyerek Maddie’nin yanından
geçti ve Maddie de onun içeri girmesiyle kapıyı kapattı. Sa
lona doğru geçerlerken Mick, “Kedin nerede?” diye sordu.
esi
“Kahvaltısını ediyor. Ne o, yoksa minicik bir kediden
korkuyor musun?”
“O Tazmanya canavan kılıklı tüy yumağından mı kor
kacağım?” Pek de nazik olmayan bir tavırla dudak büküp
Sit
dalga geçerek pantolonunun ön cebinden oyuncak bir fare
çıkardı. “Ona biraz kemirip stresini azaltsın diye oyuncak
getirdim.” Elindekini sehpanın üzerine attı. “Ee. bugün için
planların neler?”
ep
277
M addie boynunu hafifçe yana eğdi. O niln d ,
"N eden Redfısh G ölü?" n' açtı.
et
C, ü n k ii o r a d a k i a h ş a p k u lü b e d e h a rik a b ir rest
.N
e v e t d e .” ' Lütfen
esi
Y atak odasına girdiğinde oradan seslenerek, “ R e d fıs h Göl"
b uraya ne kadar uzak?” diye sordu.
M ick durduğu kapı eşiğinden, “Yaklaşık bir buçuk saat
k a d ar,” dedi
Sit
M addie, M ick ’in onu takip edip, peşi sıra g e lm e sin i hiç
bek lem iy o rd u . Ç ekm eceden b ir külot çekerken g ö z le rin i ona
dikti. M ick kapı pervazına yaslanm ış M addie’nin p em b e ipek
ep
k ü lo tu n u yukarı çekerken onunla birlikte hareket edişini iz
liyordu. Bakışları öyle içtendi ki. B acaklarının arasını öptüğü
v e g ö z le rin in sek si m a v ile re b ü rü n d ü ğ ü anlardan daha iç
C
et
pekteki günleri ya da hiç gerçekleşmeyecek şeyleri düşün
c e y e çalıştı. Çabucak üzerine pembe kolsuz bir elbise
.N
geçirip saçlarım kıskaçlı bir tokayla tutturdu. Aynaya bakarak
gözlerine biraz rimel ve dudaklarına da hafif bir ruj sürdü.
A rtık g ü n a y d ın la n d ığ ın a , seks arzuları doyurulup, duy
esi
guları k o n tro l a ltın a g ir d iğ in e göre artık M ic k ’e M addie
Joncs o ld u ğ u n u sö y le y e b ilird i. B u n u bilm ek onun en doğal
hakkıydı.
Ama söylemeyi düşünmek bile midesine kramplar sap
Sit
lıyordu, öyle ki bir ara acaba hiç söylemesem mi? diye dü
şündü. Dün gece diğer kadınlarla ilgili fikirlerini söylerken
Mick’e karşı çok nazik olmadığının farkındaydı. Görünen o
ki, bu konuda M ick’i çıldırtmayı başarmıştı ama işin aslı
ep
Mick’in de tek eşlilik konusunda babasından geri kalır yanı
yoktu. Ya da dedesinden... Belki şu anda görüştüğü başka biri
yoktu ama bu, gün gelip de M addie’den sıkılmayacağı anla
C
274
R edfish G ö lü ’ııe giderken yolda geçen ilk ya
h e r şey e b ir açıklık getirm eye karar vermişti. M ic îr ^
v o n e tin i do ld u ran C outıtry m üziğinin sesini bastırır»11
et
lışarak , “ D ün g ece için özür dilerim ,” dedi. Ça'
“O rta d a ö zü r dilem eni gerektirecek bir durum y0k
.N
d e ce b ira z fazla bağırdın o kadar ama ben bu yanını s ^
n u n .” S ırıtıp m avi aynalı güneş gözlüklerinin ardından
d ie 'y e baktı ve sonra bakışlarını yeniden yola çevirdi “Baze
esi
s ev işirk e n ne dediğini anlam ıyorum am a her ne söylüyorsan
s ö y le rk e n ç o k seksi o lu y o rsu n .”
M ad d ie b ir an aynı şeyden bahsetm edikleri hissine ka
p ıld ı. “ B en H e n n e ssy ’s B a r’da birden duygusala bağlamam
Sit
d a n b a h se d iy o rd u m .”
“ A h .” M ick b aşp arm ağ ıy la çalan m üziğin ritmine göre
d ire k s iy o n d a te m p o tutuyordu. F ondaki şarkıda şarjörlü ta
ep
b a n c a la rı s e v e n b ir k ad ın ın h ik â y e si vardı. “Bunu kafana
ta k m a .”
M addie tavsiyesin e uyabilm eyi çok isterdi ama bu onun
C
k ız tip le m e si.” H a.
“S e n in du ygusal bir kız olduğunu sanmıyoru •
ia n d ır m a d a n g e le n havayla saçlar, alntna düşmüştü,
ww
. .. « a in k * * * * * '
- O k a te grorıye
o n y e asm
asla ait d
olm
.,,»ak istemediğin K i^ .{ ^
........
[jck bakışlarını yoldan almadan
d e d in y a ." M ic k
eSesi birde» sessiz kamyonette yankılandı. “Birincisi duy-
Vt 31kızlar kategorisi. Diğerleri ne?”
et
^ “Ah ” M addie parmaklarıyla tek tek saymaya başladı.
-A sla aptal kız kategorisine de girmek istemem. İçip içip
seks arayan sınıfa da... Tabii bir de saplantılı kız ve popo kız
.N
tiplemeleri var.”
Mick şaşkınlıkla gözlerini Maddie’ye çevirdi. “Popo kız
mı?”
esi
“Ne demek olduğunu açıklattırma şimdi bana.”
Mick bakışlarını yeniden yola çevirip gülümsedi. “An
laşılan popo kızlar diyerek koca popolu kızlan kastetmiyor
sun.”
Sit
“Hayır, onları kastetm iyorum .”
“Ah, demek öyle... Ben a sla ...”
“Unut gitsin.”
ep
Mick güldü. “A m a bazı kadınlar ters ilişkiden hoşlan-
dıklannı söylüyorlar.”
“Hı hı. Bazı kadınlar da kıçlarına şaplak yemekten hoş
C
et
Ahşap kulübeye vardıklarında, Redfıslı Gölü’nün
yeşil sularına ve uzaktaki Savvtooth D ağlan’nm k a r h T ^ '
.N
Jcrinc bakan bir m asaya oturdular. Yemeklerini yiyjp
de yaşayan insanlardan bahsettiler. Maddie, Mick’eark d V
la n n d a n , g eçen sene evlenen L u cy ’nin düğününden ?
esi
C la re ’in düğün hazırlıklarından bahsetti. Havalardan dün
yadaki güncel olaylara, spordan, Nil N ehri’nin batı kıyısında
baş g österen salgın hastalıklara kadar pek çok şeyden konuş
tular.
Sit
Tek k o nuşm adıkları konu M ad d ie’nin neden Truly’ye
g e ld iğ iy d i. Sanki aralarında gizli b ir anlaşm a varmış gibi,
ik isi de M ad d ie ’nin yazacağı kitaptan ve M ick’in annesinin
ep
ik i k işiy i ö ld ü rü p , sonra da intihar ettiği geceden konuşmak
tan k a çın m ışla rd ı.
G ün leri oldukça dinlendirici ve eğlenceli geçmişti. Ama
C
et
s in lik le bu işleri yapm ış olm ası gerekiyordu Bir ^
kendine Truly ye neden geldiğini hatırlatmalı ve i ş i n i n l ^
.N
dö n m e liy d i. A rtık M ick ile güzel vakit geçirecek d i y e ^
kay ta rm a k yoktu. A m a ertesi gece M ick onu arayıp da &
k a p attık ta n sonra M ort’s B ar’a gelmesini söylediğinde hT
esi
d ü şü n m em işti bile. Saat on iki buçukta kırmızı trençkotu on
san tim lik topuklu ayakkabıları ve çıplak göğüslerinin arasına
s a rk a n M ic k ’in b ir gece önce getirdiği mavi bir kravatla arka
k a p ıy ı tıklatıyordu.
Sit
“ O o o , k rav atın çok yakışm ış,” dedi M ick kapıyı açar
açm az.
“ S a n a geri verm em gerektiğini düşündüm.”
ep
M ick ellerini M addie’nin çıplak beline dolayıp onu ken
d in e d o ğ ru çek ti. G özlerinin içine bakarak, “Sende bir şey
v a r M a d d ie ,” dedi. “ Sevişm elerinin ötesinde, kadehlere içki
C
Ş
leri
çekti ve elini pantolonunun ön yüzünde gezdirmeye baş-
Tek gecelik bir aşk olarak başlayan ilişkileri çok gecelik
et
h,r ilişkiye dönüşüvermişti. Mick, Maddie’yi, Maddie de onu
mk sık görmek istiyordu ama bu aşk değildi. Maddie ona âşık
.N
eğildi ama ondan gerçekten çok hoşlanıyordu. Özellikle de
yladdie’yi bar tablasının üzerine, içki şişelerinin arasına ya
tırdığında. aynadan M ick’in vücudunun üzerinde gidip gelen
esi
kaslı ve uzun vücudunu seyrederken, ayakları ayakkabılan-
nın içinde zevk içinde kıvnlırken ondan daha da çok hoşla
nıyordu.
Yaşadıkları seksti. Sadece seks. Ne gariptir ki. dört yıldır
Sit
yolunu gözlediği türden bir ilişkiydi yaşadıkları. Daha ötesi
yoktu. Maddie eğer bu gerçeği unutacak olursa kendine her
ne kadar çok samimi olsalar da hâlâ Mick’in ev numarasını
ya da nerede yaşadığını bilmediğini hatırlatması yeterdi.
ep
2X5
y ık la n y la oldukça uzun bir adamd,. Sesi öylesine „ ■
^ h y c d u ki duyan da sesinin ayak.annd™ £ £ » * * *
et
,^ ek,lde Kartopu’nun önce kulaklanna sonraT^'
•aratm a bakıp dişi o ld u ju n u söyledi. Ateşini dJ a"
d 'e y e k e d isin in sağlıklı olduğuna dair bir sağlık .
.N
v erdi. raPoru
esi
la k la rın ın arasını okşayarak kediciğin başka bir genetik bo
z u k lu ğ u n u n daha olduğunu söyledi. “Maloklüzyon rahatsız
lığ ı ise y e m e k yem esini engelleyecek kadar kötü görünmü
y o r.”
Sit
M a d d ie d o k to ru n heterokrom i diyerek ne kastettiğini
a n la m ış tı am a diğerini anlayam am ıştı. “Maloklüzyon mu?”
“ Y ani ü st çenesi alt çenesinden biraz daha önde.”
ep
M a d d ie d ah a ö n ce kedilerde de böyle bir rahatsızlık ol
d u ğ u n u hiç duym am ıştı. Ve doktor K artopu’nun başını geriye
itip ü s t ç en e sin in alttakinden uzun olduğunu gösterene kadar
C
et
-Uslu durursan, belki sana Whisker Lickin’s mama alı-
.N
nm.’’ diyerek arabadan çıkıp kapıyı kilitledi. Az önce Whis-
kCT Lickin’s mi demişti yoksa ona mı öyle gelmişti? Maddie
kendinden utanıyordu. Yoksa o da giderek kedisine aşırı düş
esi
kün ve insanların umurunda olmadığı halde durmadan kedi-
lerindcn bahseden kadınlara mı benziyordu?
Markete girer girm ez öncelikle arabasını tavukgöğsü,
salata ve diyet kolayla doldurdu. Whisker Lickin’s bulama
Sit
mıştı ama onun yerine Pounce Caribbean Catch marka mama
aldı. Alışveriş arabasını kapıya doğru sürüp beş numaralı ka
saya yaklaştı. Francine isimli kasiyer kız Maddie cüzdanında
para aranırken Pounce kedi mamasını inceliyordu.
ep
287
d u m ” dedi.
Anlamadım?"
et
" İ k i n c i h ir r a n l, d a h a b u l d u ğ u n u » , duydum b , il -
R ose. L o c h ' u v e o g a r s o n k a d n u ö ld ü r ü p , so n ra da i J dc
m e m , ş , ir . l a n d a n B ç O n c ü b ir k i 5i g e lip h e p sini
.N
" B u n u nereden duydunuz bilmiyorum ama size tüm k
b im le bunu n doğru olm adığını söyleyebilirim. Başka bir zan
esi
lı fa la n yo k . Loch ve A lice Jo n es’u Rose öldürdü, sonra da
s ila h ı k e n d in e d o ğ ru lttu .”
" A h .” F ran cin e hayal kırıklığına uğram ış gibi görünü
Sit
y o rd u y a d a b elk i de M ad d ie’yi böyle düşündüren fıldır fıldır
e d e n g ö z le riy d i. “O z am an ş e rif de dosyayı yeniden açıp,
‘C o ld C a s e ’ p ro g ram ın ı aram ayacaktır.”
" H a y ır. İk in ci b ir zanlı yok. ‘Cold C ase’ programının
ep
a ra n d ığ ı fa la n da y ok, film projesi de yok ve Colin Farrell de
k a s a b a y a g e lm iy o r, anlaşıldı m ı?”
" B e n B ra d P itt oy n ay acak diye duym uştum .” Alışveriş
C
J S S S S S S S ^ .
arkasındaki duvara iğneledi.
y<,rl 0°akşam saat onda, Mick arayıp onu Mort’s Bar’a ça-
et
- finişti. A slında ilk içinden geçen bu daveti kabul etmek ol
muştu. C'u"13 gecesiydi ve biraz d,$an ?lkmak hiç fena olma
yabilirdi ama bir sebeple vazgeçip teklifini kabul etmedi. Ve
.N
o sebep her neyse M ick in sesini her duyuşunda yüreğinin
Irzına gelişiyle de ilgiliydi.
“Kendimi pek iyi hissetmiyorum,” diyerek yalan söy
esi
ledi. Aralarına biraz zam an, biraz mesafe koymalıydı. Biraz
nefes almalılardı. Seksin ötesine geçmesinden korktuğu iliş
kilerine biraz ara vermelilerdi. En azından Maddie böyle dü
şünüyordu.
Sit
Telefonda M ick’in sesinin arka planından müzik kutu
sunun boğuk sesiyle birlikte bir sürü bağırma sesleri geli
yordu. “İyi m isin?”
ep
pirin getiririm.”
Bu çok hoşuna giderdi. “Hayır, sağ ol.”
w.
et
"D ü n g ece hastaydın ya."
H a, e v et.” B unu unutm uştu. “ B ir şeyim yok G
.N
"G ü z e l." M ad d ie ’nin beline sarılıp onu k e n d i n e ^
ç ek ti ve saçların d an öptü. “ O halde m ayonu siv vP k ^
geL „ °enimie
esi
M ad d ie n erey e g idiyoruz ya da ne kadar kalacağız gjbj
so ru la r so rm ad ı bile. M ick ’le birlikte olduktan sonra nerede
o ld u ğ u da, ne k a d ar kaldığı da um u ru n d a değildi. Üzerine
Sit
tek p a rç a b ir m ayo giyip kalçalarının üzerine kırmızı denizatı
d e se n li m av i b ir p areo bağladı.
M ic k ’in s a n b ey az te k n esin e doğru yürürlerken, “Hâlâ
b e n d e n sık ılm a d ın m ı?” d iy e sordu.
ep
M ic k k a şla rın ı çatıp san k i bun u d ah a önce hiç düşün
m e m iş g ib i b ir bakış fırlattı. “H ayır. D aha değil.”
M ic k , M a d d ie ’ye g ö lü n ü zerin d e b ir tur attırıp yoldan
C
s o ğ u k su ç ık a rd ı. ^ cu
B u b u lu ts u z a ğ u sto s g ü n ü n d e , gökyüzündekı
ww
et
C Mick. Angel K o y u ’nda dem ir atıp üzerindeki beyaz ti
şörtünü çıkardı. A llegrezza kardeşler burayı geliştirmeden
önce her yaz buraya yüzm eye gelirdik. Annem bizi buraya
.N
getirir, dönüşte de sürm em iz için arabayı bana ya da Meg'e
verirdi.” M ick botun tam ortasında ayağa kalkıp, kumluk
sahil şeridine baktı. A ma şimdi sahil kocaman evler, önlerin
esi
deki iskelelere park etm iş tekneler ve jet skilerle dolmuştu.
“O zam anlardan aklım da kalanlar bikinili kadınlar, bebek
yağlan, şortuma dolan kum taneleri ve deli gibi sızlayan bur
Sit
num.” Ayağındaki p annak arası terliklerini çıkarıp teknenin
kıç tarafına yürüdü. “Ne güzel günlerdi.”
Maddie kalçasının üzerine sardığı pareoyu çıkanp Mick’
i takip etti. Yüzme platformunun yanında yan yana durdular.
ep
vardı ki...”
M addie’nin M ick’e bir yumruk sallamasıyla Mick sen
w.
et
a a r k o n u k olan ne, sorabilir m iyim ?” dedi. ^
V icky B alley 'i kıskandın.”
H iç de bile, kıskanm adım .”
.N
"H ı I),. N e dem ezsin." M ick yüzme platformun,, t
rm a tutunarak. -O n u n memeleri seninki kadargü2e s - "a‘
d e d i. g e l değildi;’
esi
"A h Tanrım , çok sağ ol.”
M ic k ’in saçından düşen damlalar önce alnına orari
da yanaklarına süzüldüler. '
Sit
"Senin kim seyi kıskanmana gerek yok. Vücudun çok
g ü z e l.”
"A ç ık la m a y apm ak zorunda değilsin. Benim göğüslerim
o k a d ar d a ...”
ep
M ic k p a rm a ğ ıy la M ad d ie ’n in dudaklarını kapadı.
" Y a p m a b u n u . H e r sö y led iğ im e sanki bunu seni yatağa
C
la n ıy o rd u . ? . k|an
M ic k o n u n e z am an b ö y le öp se M addie nın
y e r d e n k esiliy o rd u . k&
M ic k b a şın ı geri çekerken, “ Dün geu- ^
<„m .-< ied i." K eşk eb » gece geç vakitlere kadara
j a 0lmasaydım ama Ça,1?manı gerek.”
^ Maddie dudaklarındaki Mick’in tadını yalayıp yut
et
kundu- “Anlıyorum.”
-Anladığını biliyorum. Sanırım seni bu yüzden çok se
.N
kiyorum.” M addie’ye bakarak gülümsedi. Öyle bir gülüş ki
basit bir gülüş olmanın çok ötesinde. Maddie’nin kalbini acı
tan. nefesini kesen ve başının dertte olduğunu bangır bangır
esi
bağıran bir g ülüş... Her ağzını açışında o güzel mavi gözle
rinde boğulup gitmesine neden olan bir belaya bulaşmıştı.
Maddie başını geriye atıp suyun altına soktu ve yüzüne düşen
saçlarını geri itti. “Çalışma saatlerimiz çok ters,” diyerek
Sit
merdivenlerden tekneye tırmandı. Teknenin kıç tarafında
ayakta durup saçındaki suyu sıktı. “Ama bizim için fark et
mez, ne de olsa geceleri yaşayanlardan ve geç yatanlarda
ep
nız.”
“Ve sen geceleri beni istiyorsun.” Mick de sudan çıktı.
Maddie göz ucuyla M ick’e baktı. Güçlü kaslı göğüsle
rini, kamından başlayarak kasıklarına inen ve şortunun ke
C
“Ne var?”
Mick başını bir şey yok anlamında sallayıp motoru ça
ktırdığında pervanenin derinden gelen dönme sesini duydu
lar. Tekne bir sağa bir sola sallanırken Maddie de gelip
kaptanın yanındaki koltuğa oturdu. Mick gözlerini birkaç Sa
niye daha M addie’ye dikti ve en sonunda ileriye bakarak ga?
et
kolunu ileri itti.
G ölün üzerinde hızla yol alırlarken Maddie de biryan
.N
dan tek eliy le saçlarını tutuyordu. O gürültüde konuşmak
m üm kün değildi belki ama olsa bile Maddie ne divA~~*-
bilem iyordu. M ick biraz tu h af davranmaya başlamışa ş ^ '
esi
diy e k ad ar y üz ifadelerinden ne hissettiğini çoğu zaman
lam ıştı. K ızgın olduğunda, dalga geçtiğinde, baştan çıkarıcı
olm a y a çalıştığında suratının aldığı ifadeyi biliyor, sevişmek
iste d iğ in d e nasıl baktığını anlıyordu. Sanki bir şeyler düşü
Sit
n ü y o r gibiydi. Sessizliğe gömülmüştü. Ve yirmi dakika sonra
isk eley e çıkana kadar da ağzından tek kelime çıkmamıştı.
“ E ğ e r bu g ece işe gitm ek zorunda olmasaydım, yanında
ep
k a lıp sen in le oynam ak isterdim .”
“ S onra g eleb ilirsin .”
A d iro n d o c k bahçe sandalyelerinden birine oturup yü
C
“M o rts’a m ı?”
M ick başını iki yana sallayarak Maddıe’mn ı
fifçc dişledi. “Çantana birkaç parça eşya at ve evime i
uyuyup sabah uyandığında beni yatağında görmek is
G ece
temediğini biliyorum ama sence de bu ilişki artık sadece
M rlar Aşka Engel mi? E
et
Gerçekten öyle raiydi? Daha fazlas, olmama
AS|a da olamazdı. Maddıe gözlerini kapatlp e„crini M '
açlarının içinden geçirdi. “Evet."
.N
Mick yavaşça M addie’nin kalçasının dışını ısırdı. “Ben
gelip seni alırım, gece vakti onca yolu arabayla kat etmene
gerek yok.’
esi
İşte bu çok kötüydü. Tepeden tırnağa yanlıştı ama gü
zeldi. Sanki hep olması gereken buymuş gibi. “Ben gelebili
rim.”
“Gelebileceğini biliyorum ama seni ben alacağım.”
Sit
M addie’nin arkasından bir ses, “Siz ne yapıyorsunuz?”
diye sordu.
Mick kafasını kaldırdığında adeta dondu kaldı. “Travis.”
ep
Ellerini hemen Maddie’den çekip ayağa kalktı. “Selam, dos
tum. Naber?”
“Bir şey yok. Siz ne yapıyordunuz?”
C
“Ağzınla mı?”
Maddie ağzını eliyle kapatıp, güldü.
“Şey, ımmm.” Mick susup Maddie’ye baktı. Maddk ilk
ww
205
Ruche! Gihson
“A h."
et
Senin ne işin var burada?” diye sordu Mick
“Annem beni Pete’le oynamam için buraya getirdi ”
M ick yan komşunun verandasına baktı "Arınan u-!
.N
legrezza’Iarda m ,?” ' nCnhalaAl-
T revor başını hayır anlamında salladı. “Gitti ” B k
n n ı am casından M addie’ye kaydırdı. “Başka fare leşi buld^
esi
m u h iç?" Un
“ Bugün bulamadım. Ama eve bir kedi aldım. Birkaç a
iç inde büyüyüp, onların çaresine bakacaktır.”
“ Sen eve kedi mi aldın?”
Sit
“ Evet. A dı K artopu. Farklı renkte gözleri ve dişlek bir
a ğ zı var.”
M ick , M ad d ie ’ye baktı. “Ciddi m isin?”
ep
“G elin gö sterey im .”
Ü çü ev in içine girerlerken Travis, “Dişlek ne demek?”
d iy e soru y o rd u .
C
w.
“D o ğ ru m u bu duyduklarım?
Sırlar Aşka Engel mi?
et
l ı n kenarım ,Siny0rdu-
-Orada ne işin vardı? Travis tekneni onun iskelesinde
.N
ördüğünü söyledi. Aranızda ne var sizin?”
“Ondan hoşlanıyorum .” Jam bonlu sandviçini iki par-
çgya bölerek kâğıt bir tabağa koydu. “O kadar büyütülecek
esi
bir durum yok ortada.”
“O kadın anne ve babamız hakkında bir kitap yazıyor.”
Dikkatini kendine çekm ek için Mick’in bileğini kavradı.
“Hepimizi karalamaya çalışacak.”
Sit
"Kimseyi karalamak niyetinde olmadığını söylüyor.”
“Saçmalık. Bizim acımız ve kederimiz üzerinden para
kazanmak için ne kadar kirli çamaşırımız varsa ortalığa sa
çıyor.”
ep
et
bunu sen de biliyorsun, ama o kadın olmaz.” mm’
“O nunla konuşmuşsun.” Mick bu muhabbetten artık
.N
kılm aya başlam ıştı. M addie’den hoşlanıyordu. Onunla il ^
her şeyden hoşlanıyordu. Ve kim ne derse desin onu görme'1*
devam edecekti. °ye
esi
“Sadece onun annemizin dengesiz biri olmadığın, duy
m asını istedim .”
M ick içkisinden bir yudum daha alıp şişeyi tezgâhın
ü z erin e bıraktı. “A nnem iz dengesizdi, Meg.”
Sit
“ H ayır.” M eg başını iki yana sallayıp, M ick’i omzundan
tu ta ra k kendine doğru çevirdi. “Böyle söyleme.”
“ E ğ er dengesiz değilse ne diye önce iki insanın sonra
d a kendi canına kıysın? Eğer öyle değilse neden arkasında
ep
iki k im se siz çocuk bıraksın?”
“ B ö y le olsun istem em işti.”
“ B u n u sen söylüyorsun. M adem amacı sadece onları
C
m ü?”
et
Anılarında yanılan Mick değildi. Hem güzel hem de
kötfl anılan vardı aklında. “Onun bizi hiç sevmediğini söy
.N
l e d i m . Sadece yeteri kadar sevmediğini düşündüğümü
eyledim. Bir yirmi dokuz yıl boyunca daha annemizi savu
nabilirsin ama ben asla babamı ve kendini öldürmeyi neden
esi
tek çare olarak gördüğünü anlayamayacağım.”
Meg ayaklarına bakarak zar zor duyulan bir sesle. “Bu
nu bilmeni hiç istemedim am a...” diyerek lafa başlayıp, ba
kışlarım M ick’e kaldırdı. “Babamız bizi terk etmek üze
Sit
reydi.”
“Ne?”
“Babamız o kadın için bizi bırakacaktı.” Meg kelimeler
sanki boğazına dizilmiş gibi güçlükle yutkundu. “Annem te
ep
et
En a / in d is in in onu koruduğu kadar, onun dO t? * *
korum ak için elinden geleni yapt.gı kardeşi. Oldu ya '
m ad. her ikisi de ellerinden geldiğince çabalam ışla^ ^
.N
nlan onea yıldır
tum bunları y ılJ 'biliyordun
''• ’ ve bana hiç anlat' ' Spn
^
ö yle m i?”
i?” atniad'n,
“A nlam azdın.”
esi
“ A nlam ayacak bir şey yok, Meg. Annemiz onu b 0 a
m aktansa çekip vunnayı tercih etmiş. Buradan tek anladığ!^
an n em izin hasta olduğu.”
“ O hasta falan değildi! Sadece artık katlanamaz hale
Sit
g e lm işti. B abam ızı seviyordu.”
“ Sevgi bu değil, M eg.” M ick tabağını ve bira şişesini
a la ra k m utfak tan çıktı.
ep
“Sen nereden bileceksin ki?”
B u sö z M ic k ’i durdurm uştu. Yavaşça dönerek küçük
y e m e k odasın ın içinden kız kardeşine baktı.
C
d in m i h iç ? ”
M ic k ’in aklına Maddie geldi. Gülüşü, ince espri a n a
y ış ı kedilerden nefret ettiği halde evine aldığı dişlek kcdısr-
ww
*nn
livaftift'
' ..Mick." Meg ellerim kaldırarak ona doğru ilerledi. “Af-
et
federsin. bunu söylememeliydim."
Mick tabağını masanın üzerine bıraktı. “Boş ver."
“Senin için her şeyin en güzelini istiyorum. Evlenip bir
.N
aite sahibi olmanı istiyorum çünkü iyi bir eş ve iyi bir baba
olabileceğini biliyorum. Bunu biliyorum çünkü beni veTra-
vis’i ne kadar sevdiğini görüyorum." Kollarını Mick'in be
esi
line dolayıp kafasını göğsüne dayadı. “Ama gerçekten
sevebileceğin birini hiç bulamasan da, ben hep yanında ola
cağım.”
Sit
Mick sanki boğuluyormuş gibi ciğerlerine derin bir
nefes çekti.
C ep
w.
ww
301
et
.N
esi
O N B E ŞİN C İ BÖLÜM
Sit
Maddie kucağında kıvrılıp uyuyan Kartopu’yla kanepe
ep
sinin üzerine oturm uş, televizyonunun boş ekranına bakı
yordu. Midesi ağrıyor, göğsü öylesine sıkışıyordu ki nefes
almak bile canını yakıyordu. Arkadaşlarını arayıp onların
tavsiyelerini dinlemek istedi ama yapamadı. O grubun güçlü,
C
et
Ju m , diye düşünürken buluveriyordu. Ama M a d d ^ ^
böyle olm am ıştı. O nunki göz göre göre, bağıra çağıra0"* 1
.N
m işti. Tek bir gülüş, tek bir dokunuş sebep olmuştu Bj^b'
kış. B ir öpüş. Pem be bir tasm a... K alpte bir acı arH.
. ..
3
’ “iuı ardina
gelip, insanın nefesini kesen beklentiler. Ta ki artık inkâr ed
esi
m eyecek hale gelip boğazına kadar batana dek.
A rtık hisleri hakkında yalan söylem eye gerek yoktu
M addie elini K artopu’nun m inik sırtında gezdirdi. Siyah
tişö rtü ve kucağı tüy içinde mi kalm ış, hiç umurunda değildi
Sit
K e n d isin e h içb ir zam an hiçbir konuda yalan söyleyemeye
c eğ in i sanırdı. A m a anlaşılan o ki, bu konuda kendini hayli
g e liştirm işti.
ep
M ick H e n n essy ’ye âşık olm uştu ve biliyordu ki Mick
o n u n g erçek te kim olduğunu öğrenir öğrenmez, onu terk ede
c ek ti. Ve M ad d ie ’nin bu konuda ne yapabileceğiyle ilgili en
C
u fa k b ir fikri yoktu.
K a p ı çaldı. M addie televizyonun üzerindeki r a f ta duran
w.
et
^yle karşılaştı. Mick bu kadar yakından gözlerini gözlerine
dikince M addie’nin kalbi hem sevinç hem de umutsuzlukla
sızlıyor, midesi buruluyordu.
.N
Mick, “Seni görmeye ihtiyacım vardı," diyerek kapı eşi
ğini aşıp, içeri girdi. Bir elini Maddie’nin bileğine dolarken
boşta kalan diğer elini Maddie’nin başının arkasına koydu.
esi
Dudaklarını ani bir hareketle Maddic’ninkilere yapıştırıp onu
tutkuyla öptü. Öylesine uzun ve baş döndüren bir öpüşme
oldu ki Maddie bir an kendini Mick’e mühürleyip gitmesine
Sit
hiç izin vermemek istedi.
Mick dudaklarını geri çekip Maddie'nin yüzüne baktı.
‘“Barda bira servisi yapıp etraftaki saçma muhabbetleri din
liyordum ama aklımdaki tek şey sen ve barda seviştiğimiz o
ep
geceydi. Seni aklımdan bir türlü çıkaramıyorum. Kedini yere
bırak, Maddie.”
Maddie eğilip kediyi yere bırakırken Mick de kapıyı ka
C
olmamıştı hiç hayatında. Öyle bir aşk ki, tıpkı bir asalak gibi
o erkeğin vücuduna yapıştığı, onun nerede bitip kendisinin
nerede başladığ, belli olmayan bir aşk... "Geri gelmene se-
305
\ indim .” Ama M ick'e Maddie Jones olduğunu söylen, ,
nındaydı. Hem de şimdi. mek *>-
et
M ick. M addie’nin saçlarını kulağının arkasına itti “
yanım da olunca nefes aldığımı hissediyorum.” '
Ne g ü z e l, en a z ın d a n biri ne fe s a la b iliy o rd u . M addie
.N
nağını M ick ’in avucuna bastırdı. Ona kim olduğunu sö ^
yıp. onu sonsuza dek kaybetmeden önce kollarını boyn
dolayıp, onu son bir kez öptü. Tüm kalbi ve ruhuyla acısıyj3
esi
neşesiyle, tek kelim e etmeden içindeki hislerini anlatırcasına
ö p üşüyord u . D udaklarını, çenesini, boynunu öptü. Ellerini
vücudunda gezdirip ellerinin altındaki bu sıcacık tenin hissini
ezb e rlem e y e çalıştı.
Sit
M ick ellerini yavaşça M addie’nin arkasına kaydırıp kal
çaların ı sıktı. O nu hafifçe yukarı kaldırdı ve Maddie de ba
c a k la rın ı açarak M ick ’in beline doladı. Mick, Maddie’nin
ep
d o y m a k bitm eyen öpücüklerine karşılık verirken derinlerden
g e le n b ir sesle inliyordu. M addie’yi öylece yatak odasına ta
şıdı.
C
et
şehvetle aralanmış gözlerini Maddie’ye dikti. Durmaya hiç
niyeti yoktu, M addie’nin sutyeninin askılarını yavaşça indi
.N
rip m avi saten kupların göğüslerinin üzerinden kayıp gitme
sini ve göğüs uçlarını ortaya çıkarmasını izledi. Sutyen Mad-
die'nin kollarının arasından yere düşüverdi.
-Birbirimizi yalnızca çok kısa bir süredir tanıyoruz.”
esi
Mick parmaklarının ucuyla göğüslerinin başlannı hafifçe ok
şarken Maddie’nin nefesi kesilir gibi oldu. “Neden seni çok
daha öncelerden tanıyormuş gibiyim?” Mick, Maddie'nin ar
Sit
kasına geçti ve Maddie, M ick’in göğüslerinin üzerinde, onu
sımsıkı sarıp, dikleşmiş meme başlarını avuçlayan koca el
lerine baktı. Sırtını kamburlaştırıp kollarını yukarı kaldırdı.
Yüzünü ellerinin arasına alıp, dudaklarına doğru eğdi. Kal
ep
çalarını yana doğru kaydırdı ve çıplak bedenini Mick’e doğru
bastırdı. Bir yandan da sanki ona susamışçasına kana kana
öpüyordu. Mick, Maddie’nin göğüsleriyle oynarken derinden
C
et
işte şim di farkı anlamıştı. Seks sadece Fiziksel arzuylâ ^
yordu, oysa aşkla sevişm ek insanın kalbinin içinde h ^ '1
yordu. a?*''
.N
Bundan sonra ne olacağını bilmiyordu. M ick’e kim
du ğ u n u söylediğinde olayların hangi boyutlara geleceğ- -
kestirem iyordu ama belki de çok da sorun olmazdı itirafı El
esi
leri M ic k ’in kam ından aşağılara doğru süzülürken dönüp
M ic k ’in yü zü n e baktı. Tişörtünü pantolonunun içinden çı
k ardı ve M ick de ona yardım cı olmak için kollarını yukan
Sit
kaldırdı. Tişörtü kafasının üzerinden sıyırıp attı. Maddie göz
lerini M ic k 'in tutku dolu bakışlarından göğüslerine kaydırdı.
G ö ğ ü slerin in uçlan altta yatan M ick ’in kahverengi göğüs uç
la rın ın hem en altın a değip onu okşuyordu. Maddie’nin
ep
M ic k ’in göğsü n ü n üzerine düşen bir tutam saçı da onunla be
ra b e r a şa ğ ıla ra doğru kayıyordu.
M ick , “G ün g elip sana doyacağım ı nasıl düşündüm?”
C
d u r d u . “ H e r z a m a n ,” d ed i fısıldayarak.
sokup al«v
M a d d ie e litıi M ic k 'in iç ça m a şırın ın içm e soM>r-
a / e v y a n a n a le tin i avuçlarken Mick ta içerilerden g e l e n i
b i r n e f e s v e r d i. P a n to lo n u n u n c eb in d en cüzdanını çıkarıp)
n ü z e rim
.-A v u cu m d a bıraktığın h isse hiç d o y m a y a c a ğ ım ” diye
et
fisl|dadı M a d d ie . “ Sert ve pürüzsüz... Sana bu halinle dokun-
> ,n /evkini asla unutmayacağım.”
n**B,n
.N
, . .
-U n u tm a n g e r e k tiğ im kim söyledi ki zaten?” Mick.
Vladdie’yi yatağın kenarına itip oturana dek omuzlanndan
itti.
esi
Kim mi? Az sonra kendisi söyleyecekti bunu. Maddie
sırtüstü uzanıp kalbini ve ruhunu acıtan bu uzun boylu ve ya
kışıklı adamın karşısında çırılçıplak soyunuşunu izledi. Elini
uzatıp Mick’i üzerine çekti. M ick’in seks düşkünü penisinin
Sit
ateşli başı M addie’nin bacaklarını okşadı. Maddie kulakme-
mesini dişleyip vücudunu M ick’in vücuduna sürterken. “Se
ninle olmak çok güzeldi,” diye fısıldadı. Mick’in boynuna
ep
ve omuzlarına da küçük ısırıklar konduruyordu.
Mick onu yeniden sırtının üstüne itip, “Daha beraber
olacağımız çok zaman var,” dedi. Maddie'nin çenesini ve
C
et
nü hissedeb iliy o rd u . M ick 'i om uzlarından arkasına
b m e r g ib i ü zerin e çıktı. M addie aşağıya doğru inerek ^
.N
içm e alırken M ick zevkle kaşlarını çatıp, nefes almakta ^
lam y o rd u . ‘ 20r'
K ısık ve sert sesiyle, "A şağıdan çok güzel görünüyor,
esi
s u n ,” d e d i. E llerin i M ad d ie ’nin beline koyup, “Ve de çok
g ü z el h isse ttiriy o rsu n ," dedi. Ellerini kâh M addie’nin karnı
nın y an ların d a b ir aşağı bir yukarı gezdiriyor, kâh göğüslerini
Sit
a v u ç lu y o rd u .
M a d d ie in ip k alk tık ça k a sık ların d a b ir baskı hissedi
y o rd u . M ic k 'in p e n isin in başı içini o k şarken Maddie de
z e v k le in liy o rd u . Z ıp lay ıp onu tıpkı b ir at gibi sürerken kal
ep
et
var gücüyle ona tutunmaya çalışıyordu. Mick göğsünü ka
bartıp ellerini yatağa dayadı. Her vuruşuyla Maddie’yi ikinci
.N
bir orgazmın kollarına itiyordu ve Maddie, Mick’i tıpkı bir
inek gibi sağarken ikinci bir orgazmın etkisiyle çığlık atı
yordu.
esi
Mick gözlerini sımsıkı yumup, dişlerinin arasından
derin bir nefes bıraktı ve, “Vay be” diyerek zevk içinde in
ledi. Bir kez daha ileri gidip sonra da kendini Maddie’nin
üzerine bırakıverdi.
Sit
Tüm ağırlığıyla M addie’nin üzerine yıkılmıştı ama
Maddie bu durumdan oldukça memnundu. Mick başını yan
daki yastığın üzerine koydu ve Maddie’nin omzunu öptü.
ep
Nefes nefese, “M addie?” diye seslendi.
“Efendim?” Elini M ick’in sırtında gezdirdi.
Mick hâlâ nefes nefeseydi. Dirseklerinin üzerinde doğ
C
et
“ Kedin nerede?” diye sordu Mick.
“M uhtem elen çalışma sandalyemdedir.” Maddie egT
.N
bornozunun kemerini bağlarken titreyen ellerine baktı ' 'P
“ Eğer bir daha bana saldırmaya kalkarsa G l3 ’ie B ı
ceğim .” 8 e'
esi
M ad d ie’nin M ick’in neden bahsettiği konusunda en
ufak bir fikri yoktu. Yine de banyodan. “Tamam." diye ba
ğırdı.
M ick banyoya doğru giderken, “Pantolonumun cebinde
Sit
d aha prezervatifim var,” diye bağırdı neşeyle. “Ama aletimin
y e n id e n ayağa kalkabilmesi için bana biraz zaman tanımalı
s ın .”
M ick banyoyu kullanırken, Maddie mutfağa geçti. Buz
ep
d o la b ın ı açıp bir şişe diyet kola çıkardı. Buz gibi kolayı alev
a le v y a n a n yanaklarına bastırıp gözlerini kapattı. Belki de
M ic k ne dediğini anlamamıştı. Ne de olsa Redfish’e gider
C
s e v d iğ in i. .
Ş işe n in kapağını açıp büyük bir yudum aldı. Şu an başj
bir sorunla daha uğraşacak hali yoktu.
ww
et
^ i p kolların, beline dolarken, “Sen bir şeylerden mi utan-
d m f diye sordu.
"N eden sordun?”
.N
Kola şişesini M addie’nin elinden alıp tepesine dikti.
birden çıkıp gittin ve yanakların kıpkırmızı." Bü
-Y a ta k ta n
esi
Maddie başını yere eğdi. “Neden utanayım ki?”
"Çünkü tam boşalırken, ‘Seni seviyorum.’ diye bağırdın
da ondan.”
“Ah. Tanrım.” Maddie boşta kalan eliyle yüzünü kapattı.
Sit
Mick, Maddie’yi kendine doğru çevirip, parmaklarını
çenesinin altına koydu ve gözlerinin içine baktı. “Bu hiç
sorun değil, Maddie.”
“Hayır, sorun. Sana âşık olmak istemiyordum.” Kafasını
ep
sallayıp ısrarla, “Sana âşık olmak istemiyordum,” dedi. Göğ
sü sıkışıyordu, gözyaşlarının gözlerine hücum ettiğini his
setmişti. Böyle acı çekeceğini hiç düşünmemişti. “Hayatım
C
bok gibi.”
“Neden?” Mick yavaşça Maddie’nin dudaklarına bir
w.
313
V ikük bir kızken hayalın adil olmadığını öğrenmişti n
et
- c > e başladı. “ M ade.ine Dupree benim takma a d ^ " ^
• >vk şaşk ın lık la kaşlarım yukarı kaldırdı “Ma,t ı-
.N
sen in gerçek adın değil m i?” ilne
M addie başını salladı. “Madeline gerçek adım ama Du
ree g e rç ek soyadım değil.” P'
esi
M ick başım hafifçe yana yatırdı. “Tam adın ne peki?»
“ M add ie Jones.”
M ick cam gibi gözleriyle M addie’yi süzdü.
o m u z la rın d a n birini silkip, “Tamam,” dedi.
Sit
M ad d ie, M ick ’in gerçek adıyla ilgilenmediğini belirtir-
c e s in e sad e c e “ tam am ” dem esine bir an inanamadı. Mick
h e n ü z p a rç a la n birleştirem iyordu anlaşılan. Kuruyan dudak-
la n n ı y a la y ıp , “A lice Jones benim annem di,” dedi.
ep
dikkatimi çeıcen
g az eted e dikkatimi çeken herhangi
nernang. bir
u„ yüz
, - değil benimı<»
8 ,emdi.” Maddie e iın i M ic k -e n z a n ı y ^
O benim annemdi.” Maddie eiini M ick’e m
bır adım gen çekildi
çeki,di ve
ve bu
bu ssefer
e fMaddie
e r _ nın
M eli
a ^ 5^ ^
ww
^ ^
, a ; D ah a fazla acı ç e k e m e y e c e ğ in i..............
et
Ülkeyi ilk kez görüyordu. Doğru mu anlamışını bir bakalım.
Babam anneni beceriyordu ve ben de seni beceriyorum, öyle
mi? Sen bana bunu m u sö y lem ey e çalışıyorsun?”
.N
“Ben öyle bakmıyorum.”
“Bunu başka ne tarafından görebilirsin ki?” Mick topuk
larının üzerinde hızla dönerek mutfaktan çıktı.
esi
Maddie onu salondan geçip, yatak odasına giderken
takip etti. “M ick ...”
“Bundan hastalıklı bir zevk almışsmdır herhalde,” diye
rek Maddie’nin lafını ağzına tıkadı. Tişörtünü yerden alıp
Sit
üzerine geçirdi. “Kasabaya geldiğin ilk günden beri niyetin
benimle dalga mı geçmekti? Böylece annemin annene yap
tığının intikamını mı aldın kendince?”
Maddie başını sallayarak tüm gücüyle gözlerine hücum
ep
lemek istemiştim.”
“Saçmalık. Tişörtünü başından geçirip, ucunu aşağı
w.
et
^ y c d oğru .sallayıp. -Ş im d i dc kalkmış benden bu g ^
söy lem ek ıçm bu geceden önce uygun bir zaman b„,a
g ın a in anm am ı bekliyorsun, öyle m i?” ''
.N
“B u n u n seni teselli etmeyeceğini biliyorum ama
gerçekten incitm ek istememiştim.” 1
“İn cin m e d im .” Yatağın kenarına oturup beyaz çorapla-
esi
n n ı a y a ğın a geçirdi. “Sadece midem bulandı.”
ît s s s m s s s
ww
et
kadın" demesi ve M addie’nin açık bir yara gibi kanayan duy
ularını hiçe sayıp kız kardeşi için endişelenmesi Maddie
İçin bardağı taşıran son damla olmuştu. “Siz. Siz. Siz. Sürekli
.N
kız kardeşini ve seni dinlemekten bıktım usandım. Peki ben
ne olacağım?” Parmağıyla kendini gösterdi. “Annen, annemi
öldürdü. Beş yaşında, hayatında çocukları hiç sevmemiş
esi
büyük teyzemle buralardan gitmek zorunda kaldım. Kedile
rine bile bana gösterdiğinden çok daha fazla ilgi ve sevgi
gösteriyordu. Bunu bana yaşatan senin annen oldu. Ben hiç
Sit
bir zaman senin ve ailenin aklına gelmedim bile. O yüzden
artık ne seni, ne de o zavallı kardeşini duymak istiyorum.”
“Eğer senin annen babamla düşüp kalkmasaydı... "
"Eğer senin baban kasabada gördüğü her kadınla yat
ep
J
D ur b ir dakika!” M addie. M ick'in sözünü keşli v
erin en birini onu durdurm ak istercesine yukarı k a l / a
et
B aban sızı terk mi edecekti? Hem de annem için i- D ’
k . a n n esi Loch hakkında yanılm am ışı,. ' mek
.N
“A ynen öyle. Ben de yeni öğrendim. Al sana kitabı
koym an için yeni bir bilgi daha.” Mick gülümsedi
ama
b ir tebessüm değildi yüzündeki. “Ben tıpkı babama b e n z i^
rum , sen de tıpkı annene.”
esi
“ B en annem e benzemiyorum, sen de babana benzemi
y o rs u n . B en sana baktığım da sadece seni görüyorum. Bu
y ü z d en sana âşık oldum ya.”
Sit
“N e g ö rdüğün um urum da değil. Çünkü ben sana baktı
ğ ım d a kim i g ö rd ü ğ ü m ü bilem iyorum bile.” Ayağa kalktı.
“ S en san d ığ ım kadın değilm işsin. Şimdi sana baktığımda o
g a rs o n k ad ın ın kızını becerdiğim için kendimden iğreniyo
ep
ru m .”
D u y d u k larıy la M addie’nin elleri birer yumruğa dönüştü.
“ O n u n adı A lic e ’ti ve o benim annem .”
C
“ H iç u m u ru m d a d eğilsiniz.”
" O lm a d ığ ın ı b iliy o ru m .” M addie b ir h ış ım la odada»
w.
v e n in iç in d e k i re sm i M ick ’e uzattı, “ö n a b .r b , _ ^
ET2C-CT--İ-S?
-Tanrını.” Mick başını diğer tarafa çevirdi.
M addie e lin d e k i her ş e y i şifoniyerin üzerine bıraktı.
et
-Bunu ona ve bana y ap an sen in ailen. En azından konuşur
u n adını s ö y le m e za h m etin d e bulunam az mısınız?"
.N
Mick kaşlarını güzel gözlerinin üzerinde çatıp, Mad-
jic'ye bakıyordu. “Ben tüm hayatımı annenden bahsetme
mek ve onu düşünmem ek için harcadım. Geri kalanını da
esi
seni düşünmemek için harcayacağım." Uzanıp yatağın üze
rindeki cüzdanını alıp odadan çıktı.
Maddie delicesine çarpan kalbinin yanında, Mick’in ka
pıyı çarparak çıkıtığını duydu ve irkildi. Her şey sandığından
Sit
çok daha kötü gelişmişti. Çok kızacağını tahmin etmişti ama
onun midesini bulandıracağını hiç düşünmemişti. Bu mide
sine inen sıkı bir yumruk kadar acıtmıştı canını.
Ön kapıya doğru yürüyüp, kapı deliğinden Mick'in
ep
Çöküp kaldı.
"Miyav.”
Kartopu kucağına çıkıp, bornozundan yukan tırmandı-
ww
.m
et
.N
esi
O N A L T IN C I BÖLÜM
Sit
Meg çocukluğundan beri hep yaptığı gibi ellerini şakak
ep
larına götürüp ovaladı. “Bu yaptığı yanma kalmamalı.
Küçük mutfağında yürüdükçe sabahlığının bilek hizasındaki
etek uçları havalanıyordu. Saat sabahın dokuzuydu ve bugün
C
et
rutm uştu. y0İUn«
"Birilerinin bir şeyler yapması lazım."
.N
M ick kahvesini çocukken de pek çok defa
yem ek vedigi meşe ağacından yapılm a eski masanın üzerin
bıraktı. "B ana saçm a bir şey yapm ayacağına söz ver ” °
esi
M eg durup, gözlerini M ick’e çevirdi. “Neden bahsecf
yo rsu n ? Ne yapabilirim ki?"
"S öz ver, onun yanına g itm eyeceksin.”
"N e yapacağım ı düşünüyorsun?”
Sit
M ick sadece gözlerinin içine bakınca M eg bir anda sa
kin leşir g ibi oldu.
“ B en annem gibi değilim . K im sey e zarar vermeyece
ep
ğ im .”
H ayır, z a ra r verdiği sad ece kendisiydi. “ Söz ver,” diye
rek üsteledi M ick.
C
oturdu.
“ B u h iç k o m ik d e ğ il, M eg .”
ww
et
“ B en d eli d e ğ ilim , sen de biliyorsun.”
“ B iliy o r u m ,” dedi çabucak.
.N
bana baktığında karşında annemizi gördüğün hissine kapılı
yorum.
Aslında bu konuda çok da haksız sayılmazdı, o yüzden
esi
Mick bu fikre karşı çıkmadı. “Sadece bazen duygularını fazla
yoğun yaşadığını düşünüyorum.”
“Sen öyle düşünüyorsun. Kaldı ki duygularını bağırıp
çağırarak ifade eden duygusal bir insanla, silahını çekip ken
Sit
dini ya da bir başkasını öldüren insan arasında dağlar kadar
fark var.”
M ick’e göre M eg’in duygusal patlamalarını “duygusal
ep
bir insan olm a” diye nitelendirmesi kesinlikle yetersiz bir
karşılama olurdu ama şu an buna karşı çıkacak durumda de
ğildi. Kalkıp lavaboya doğru yürüdü. “Çok yorgunum, eve
C
323
>olcu cni. "Son zam anlarda çok ç a k m a k ta n biri t
vakit geçırememişiiniz.” ,kte pek
Er er. Mick meşguldü ama meşguliyetinin sebeh t
et
d,e Duprcc mn peşinde koşmasmdan kaynaklan,y0rd d'
doğrusu Maddie Jones’un. u' ^aha
.N
M ick kamyonetine doğru ilerlerken, “Duş al ” d-
dmdan bağırdı Meg. “Berbat görünüyorsun.” ’ ^ 3r'
Ne harika, diye düşündü Mick, ne de olsa kendini
esi
berbat hissediyordu. Kamyonetine atladı ve on dakika T * *
yatak odasında hayatının birdenbire nasıl da böyle cehe^
neme döndüğünü anlamaya çalışıyordu.
Tişörtünü kafasının üzerinden sıyırdığında burnuna
Sit
Maddie'nin kokusu çalındı. Maddie dün gece hindistancevizi
ve ıhlamur kokuyordu. Ve karşılaştıkları andan beri ilk defa
M ick yüzünü M ad d ie ’nin boynuna gömmek istemiyordu.
ep
Hayır, aksine boynunu sıkıverip, öldürmek istiyordu onu.
Tişörtünü banyosundaki kirli sepetine fırlatıp ayakkabı
larının bağcıklarını çözdü. Dün gece mutfakta Maddie’nin
C
et
müyor olması ya da Maddie’nin annesine benzememesi
Mick'in hiç umurunda değildi. Maddie’nin ona yalan söyle
miş olması ya da Mick’in onun gerçekte kim olduğunu bil
.N
mesi de çok önemli değildi. Önemli olan Mick tüm hayatı
boyunca geçmişinden kaçmak isteyip, bunun kavgasını ve
rirken yine dönüp dolaşıp geçmişinin ete kemiğe bürünmüş
esi
hali olan bir kadına âşık olmuş olmasıydı.
Mick banyoya geçip duşu açtı. Görünüşe göre Loch'a
sandığından çok daha fazla benziyordu ve bu, canım fena
halde sıkıyordu. En başından beri Maddie’de farklı bir şeyler
Sit
olduğunu anlamıştı. Onu kendine doğru çeken bir şey... Ne
olduğunu hiç bulamamıştı ve asla böyle birşey olacağım tah
min etmemişti. Ama şimdi onu çeken şeyin ne olduğunu an
ep
lamış ve bu gerçek boğazına b ir yumru gibi gelip oturmuştu.
Şimdi anlamıştı ki onu M addie’ye çeken her neyse babasını
Maddie’nin annesine çeken şey de aynı cinsel çekimdi. Her
daim onu gülüşünü görmeye, kahkahasını izlemeye, onu
C
et
dun g ece k.ıpıy, çahp da Maddie kueaftmda kedisiy. “l * 1"8
aviığı anda gönlüne btr ateş düştüğünü hissetmişti V ^ 1*'
.N
tın d a dk k e / anlam ıştı. Bir erkeğin bir kadın. Scv^ e ^
nasıl bir şey olduğunu anlamıştı. Vücudunun her hü cr^ "1"1
a > n a y n hissctnıişti bu gerçeği. Kalbinin her a t ı ş ı n d a . ^ '
esi
nasında da onu yatağa taşıyıp âşık olduğun kadınla s e v iş i
nın nasıl b ir his o lduğuna tanık olm uş ve yaşadıklardı
şaşırm ıştı.
A m a sonra M addie. M ick ’iıı kalbini göğsünden söküp
Sit
a lm ıştı.
M ick kafasını g eriye atıp gözlerini yumdu. Hayatında
d ah a ö nce de sonrasında pişm anlık duyduğu pek çok şey gör
ep
m ü ş ve yap m ıştı. A sk e r arkadaşlarının yanında şehit olma
la rıy la k a lb in in d ağ lan d ığ ın ı hissetm işti. A m a ne yaptığı ne
d e y a şa d ığ ı şey ler, şu an ona M addie Jo n es’u sevmenin ver
C
et
“ Beni a ra m a n a s e v in d im .”
S teve içeri girip m utfağa giden yolda M eg’i takip etti.
M ick'in üzerinde bir kot pantolon ve üzerinde, VEJETER-
.N
YA N L A R D A N H ER K E S N E FR E T ED ER yazan seb ze se
peti baskılı bir tişört vardı. M eg taze yaptığı kahvelerini
yudumlarlarken S te v e ’e M ic k ’in söylediklerini anlattı.
esi
“Şim di tüm kasaba ö ğren ecek ve ben bu konuda ne y a
pabileceğim i b ilm iyoru m .”
Steve kocam an e lle r iy le kahve fincanını sarıp dudakla
rına götürdü. “ B aşını dik tutm aktan başka y a pabileceğin bir
Sit
şey y ok gibi görünüyor,” d e y ip kah vesin d en bir yudum aldı.
“Başımı nasıl dik tutabilirim ki?” Steve ile Maddie Dup
ree Jones hakkında yaptığı son konuşmasında Steve ona tav
ep
siyelerde bulunup, onu rahatlatmıştı. “Bu sayede yine herkes
annemin yaptıklarını ve babamın kaçamaklarını dillerine do
layacaklar."
“Muhtemelen, ama bu senin suçun değil.”
C
et
Irak u n döndüğümde kar,m hamileydi v e 'fc * *'
.N
benden olmad.ğm, biliyordu.- BeHi b e K u f a ^ * beb-Sm
M e g e doğru yaklaştı. "Sadece bacağ.m, ve u
men,,, zorluğuyla değil, ayn, zamanda kar,m,n b "™ ' kaybe'-
esi
atkadaşlanmdan biriyle ihanetin,yle de baş ehnev!T T
“Ah. Tanrım. Çok üzgünüm. Steve." ^ Çahst"" ”
"Üzülme. Hayatım bir süre için cehenneme donm
Sit
ama şimdi toparladım. Bazen şekerin k.ymetini b i l m ^
pisliğin da tadına bakmak gerekiyor."
M e g bu sözün orduda kullantlan bir deyim olup oto»,
dığını merak etti.
ep
Steve, M e g ’in eline uzandı. “Am a tüm pisliği temizle
meden de şekerin kıymetini bilemezsin.” Başparmağıyla
M e g ’in bileğini okşadı. Ve M e g ’in kolundaki tüyler ürpere-
C
et
kalanını başkalarının aptalca hatalarını düşünerek geçirme
yeceğim.
“Bunu ben de çok isterim.”
.N
Steve, Meg’in elini sıktı ve sanki dokunuşu Meg’in kal
bini yakalamıştı. “O zaman geçirme.” Meg’i kendine doğru
çekip elini boynuna doladı. “Şu hayatta emin olduğum tek
esi
bir şey varsa, o da başkalarının ne söylediklerine ne de yap
tıklarına hâkim olamadığındır.”
“Mick gibi konuştun. O da geçmişi çok düşündüğüm
için bir türlü etkisinden kurtulamadığımı söylüyor.” Yüzünü
Sit
Steve’in avucunun arasına gömdü.
“Belki de hayatında seni geçmişi düşünmekten alıkoya
cak başka bir uğraş edinmelisin.”
Gerçekten de Meg, Travis’in babasıyla evlendiği dö
ep
nemde geçmişi şimdiki kadar çok düşünmüyordu.
“Belki de hayatında biri olmalı.”
“Travis var ya işte.”
C
et
M eg alid u d ağ m ı yalayıp güldü. M eg ’in kendi •
.N
' e h âlâ çekici bir bayan olduğunu hissetm esini sa*/
S a d e c e b ir garson, b ir anne, kırk yaşına merdiven da'
b ir kad ın o lm an ın dışında güzel ve çekici bir kadın “K ^
şın d a s m , S te v e ? " 3Çya‘
esi
“Otuz dört."
“Yani senden altı yaş büyüğüm.”
“Sorun olur m u?”
Sit
M e g kafasını salladı. “Hayır, ama senin için sorun ola-
bilir.”
“Yaş sorun olmaz.” Ellerini M e g ’in beline dolayıp, onu
ep
kendine doğru çekti. “Sadece M ic k ’e kız kardeşini istediğimi
söyleyebilm enin bir yolunu bulmalıyım.”
M e g gülümseyerek kollarını Steve’in boynuna doladı.
C
mayacaktı.
Kartopu yatağa tırmanıp, yorganın üzerinden Maddie'
nin yüzüne doğru salma salma yürüdü.
ww
et
“Haklısın. Yemişim kuralını." Gözleri yaşlarla dolark
k e d i s i n i n başını okşadı. Dün gece o kadar çok ağlamıştl ^
.N
esi
UHUI.
Âşık olmamış olsa, vücuda hücum eden dopamiıı hormonu
nun, kalbi burkan acının ve sevip de kaybetmenin ne demek
olduğunu biç öğrenmemiş olacaktı. Sevip de kaybetmek hiç
Sit
sevmemiş olmaktan daha iyi değildi. Maddie, M ick’i sevip
de kaybetmektense hiç sevmemiş olmayı tercih ederdi.
“İncinmedim, ’’ demişti. “Sadece midem bulandı. ” Öf
ep
kesine ya da gözlerinde gördüğü nefrete katlanabilirdi ama
iğrenmesi? Bu gerçekten canını çok yakmıştı. Sevdiği ada
mın. dokunduğunda sadece bedenine değil kalbine de doku
C
et
Ama bu kez anlama,z bulduğu bu lilmi j7jerken
lan„a hâkim olamam,ş ve film boyunca gözyaçlann, bir SI
.N
p a |a akıtmıştı. “Kate&Leopold-daı, sonra “Mirkc, Manor”
ve -PİSİ Projesi-nin lekrarların, izledi. Leopold'a, zavallı
mirkellerin haline ve Jeffrcy’nin iğrenç pantolonuna bakıp
esi
bakıp ağlamadığı anlarda da Mick’i düşünüyordu. Hiç dur
madan sözlerini, konuşurkenki yüz ifadesini ve babasının
Alice için annesini terk edeceğini söylerken tam olarak ne
dediğini düşünüyordu. Demek Alice, Loch’la ilgili hislerinde
Sit
yanılmıyordu. Kimin aklına gelirdi ki? Maddie’nin gelme
mişti; daha doğrusu gelmişti ama Alice’in evli erkeklerle ve
Loch’un kadınlarla olan geçmişlerine baktığında buna ihti
ep
mal vermemişti.
Bu konuda Rose’u haklı çıkarabilecek tek mazeret kla
sik bir cinnet geçirme ve kendini kaybetme olabilirdi. Tarih
boyunca sürüp gelen, araştırmalara konu olan, bildiğimiz “Ya
C
et
sana bir şey kazandırmadığını anlamıştı. Kendini hâlâ bir ton
yük altında kalıp ezilmiş bir leş gibi hissetm esine rağmen
.N
kalkıp duşunu alıp çalışma masasına geçti. Yatağa yapıŞniak
ve kendini paralamakla işler hallolmuyordu. İşte kitap ya2.
manın da böyle bir yönü vardı; eğer kendisi işin başına geç.
esi
mezse iş yürümüyordu.
Zaman çizelgesini duvara yapıştırm ıştı ve artık her şey
hazırdı. O turup yazm aya başladı:
Sit
Dokuz Temmuz, öğleden sonra, saat üçte Alice Jones beya-
bluzunu ve siyah eteğini giyip bileklerine Charlieparfümümle,,
sürdü. Hennessy!r Bar ’daki ilk günüydü ve ilk gününde iyi bir
ep
et
(jaha edindi. Hiç durmadan yazı yazarken Maddie’nin kuca-
g,nda oturm ak, çalışm a masasının üzerinde gezinmek ve
ataçları, kalem leri ve yapışkanlı notlarıyla oyun oynamak
.N
gibi.
Maddie gününün on saatini yazmaya ayırarak kendini
işe veriyor, kimi zam an da düzenli molalar verip arka taraf
esi
taki verandada güneşin tadını çıkarıyordu. Sonra yine masa
sının başına dönüp yorgunluktan yatağa düşünceye kadar
yazmaya devam ediyordu. Kendini işiyle meşgul etmediği
Sit
her an M ick’i düşünm eye başlıyordu. Ne yapıyor, kimlerle
görüşüyor çok merak ediyordu. Mick. Maddie’ye onu düşün
meyeceğini söylem işti ve M addie onun sözünde duracağın
dan emindi. Eğer onun için geçm işin üzerine bir sünger
ep
çekmek bu kadar kolaysa M addie’yi düşünmemek çok daha
kolay olmalıydı.
Aklını işine vermediği her an M ick’e yaptığı sohbetleri,
C
dine Maddie ııin ona gerçek kim liğini açıkladığı gece söyle
diği iğrenç ve alçakça sözleri hatırlatıyordu ama yine de
ondan nefret edemiyordu. Onu seviyordu ve sonsuza dek se
veceğinden de ad. gibi emindi.
335
■ A n n e sin in ölüm yıldönümünde M ick’in yalnız olup
I m addinin \e hayatlarını altüst eden o geceyi d ü ş ü n ü p ^ '
I tünmediğinin merakı içindeydi. Acaba o da Maddie kad^
et
I yalnız \ e üzgün m üydü? Saat gece yarısını bir dakika ge **
I ğindc M addie'nin M ick’in kapısına gelebileceğine daî~
küçük umut kırıntıları da yerle bir olmuştu. Mick gelme • *
.N
\ e M addie bir kez daha sevdiği adam ın onu sevmediği e
çegıyle yüzleşm ek zorunda kalm ıştı.
Ağustos ayının son günü Maddie üzerine haki renkli bir
esi
şort ve siyah kolsuz bir bluz giyerek Kartopu’nu veteriner
ran de vu n a götürdü. Kedisini Dr. Tannasee’nin koca elle
rine bırakmak M addie’nin sandığından daha zor olmuştu
Sit
Çılgın bakışlı, dişlek ve kural tanımaz beyaz tüy yumağını
muayene odasında bırakıp çıkarken göz ardı etmeye çalıştığı
panik hissi aynı zamanda kaçınılmaz bir gerçekle yüzleşme
sine de sebep olmuştu. Nasıl olduysa olup, Maddie’nin de
ep
et
sarılıp sarmalanmış bir halde geniş bir tentenin altında, aynı
bebek arabasının içinde etraflarındaki yaygaradan habersiz,
.N
yan yana uyuyorlardı. Kızların saçları tıpkı babalannınki gibi
siyalı ve ışıl ışıldı, yüzleri de Maddie’nin hayatında gördüğü
en narin yüzlerdi.
esi
“Tıpkı porselen bebeklere benzemiyorlar mı?” diye
sordu Lisa.
Maddie başıyla onu onayladı. “Çok minikler.”
Delaney, “Şu an iki kilodan biraz daha fazlalar,” dedi.
Sit
“Erken doğdular ama sağlıkları gayet yerinde. Şayet en ufak
bir sorun olmuş olsa, N ick zaten onları evde adeta pamuklara
sarmalayıp sarardı.” Delaney kardeşi Louie ile birlikte man
ep
gal başında duran kocasına baktı. “Aklınıza gelebilecek tüm
malzemeleri aldı. Bebek kitabında yazdığına göre, buna yuva
yapma diyorlar.”
Lisa bir kahkaha attı. “N ick’in kuş gibi yuva yapacağı
C
diye sordu.
Delaney ona doğru bakarak gülümsedi. “Sadece seni ne
kadar çok sevdiğimi söylüyordum.”
ww
“Eminim öyledir.”
Lisa eltisine dönüp, “Ne zaman iş başı yapmayı düşü
nüyorsun?” diye sordu.
f
■ ' rum
et
■ M a d d ie . D e la n e y 'in o m u z h iz a s ın d a k e s ilm iş kus
I sarı saçlarına baktı. “K uaför salonun mu var?” Ur“Su*
F "l-vct. Main C addesi'ndeki salon b e n im .” D el
.N
' Maddic'nin saçlarına bakıp, "E ğer gelecek avd m ** ^
, , , once kf.
sime ihtiyacın olursa haber verm en yeter. Aletlerimi
lirim ," dedi. A m a ne yaparsan yap sakın H elen’in k ^
esi
salonuna gitm e. Saçlarını yakıp seni seksenlerin rock kY ^
rinden fırlam ış k ad ın lara çeviriverir. E ğer saçların ^ 6
olsun istiyorsan, bana g e l.” ^UZe*
İşte bu, kasabadaki kadınların yarısının saçlarının neden
Sit
kütük gibi old u ğ u n u açık lıy o rd u .
Arka kapının açılmasıyla Pete ve Travis dışarı çıktılar.
İkisinin de ellerinde birer sosisli sandviç vardı ve Nick de
ep
laştı.
"İyidir. K e d in n a s ıl? ”
“Bugün veterinerde. O yüzden ev çok sessiz.”
“Ah,” diyerek başın» yukan kaldırdı ve güneş ışıklarının
et
gözüne girmesiyle yüzünü buruşturdu. “Ben de bir köpek
a la c a ğ ım .”
.N
“ A h .” M addie, Meg’in Travis’e köpek almakla ilgili
s ö z le rin i anımsadı. “Ne zaman?”
“Bir gün.” Sosisli sandviçinden bir ısırık daha aldı ve
esi
“Amcam M ick’le birlikte balığa çıktık,” dedi. “Ama elimiz
boş döndük.” Yutkunup devam etti. “Sonra tekneyle senin
evinin önünden geçtik. Seni gördük ama el sallamadık.”
Başka ne olacaktı ki? Maddie komşularına veda edip,
it
eve döndü. Ev hâlâ çok sessizdi; bu yüzden Maddie de yan
komşular gibi kendi yuvasını güzelleştirmek için Value Rite
pS
İlaç M arketi’ne gitmeye karar verdi. Artık Kartopu'na şöyle
güzel bir kedi kafesi ve iyi bir yatak almanın zamanı gelmişti.
Karton kutu çok iyi bir yuva sayılmazdı.
Ce
et
«alıkta kafes falan göremedi. Yatağı aldığı kedi oyuncağı^
kuş. balık ve farelerin çekim görüntülerinden oluşan DVly
nin yanına koydu. Kedisine izlemesi için bir DVD aldr
.N
dan, kendinden fena halde utanıyordu ama belki balıklarr”
lorken sersem leyen kediciği mobilyalara zarar vermek
alıkoyabilirdi. tCn
esi
M arketten stok sayılabilecek kadar çok sayıda tuvalet
kâğıdı, çam aşır deterjanı ve en gizli tutkusu olan Weeklv
.Vt'n’.v o f the Universe dergisini aldı. Yirmi iki kiloluk küçük
uçakların, Koca Ayak’ın hamile bıraktığı kadınların hikâye
Sit
lerini okum ayı seviyordu ama en çok da Elvis’in resimleri
için alıyordu dergiyi. Dergiyi de arabasının içine atarak ka
saya yöneldi.
M ad d ie beş num aralı kasaya aldıklarını yerleştirirken
ep
k a siyerin C arleen Davvson olduğunu fark etti.
*‘Senin A lice'in kızı olduğunu duydum. Doğru mu yoksa
bu da B rad P itt’in k asabaya gelm esi gibi balon haber mi?”
C
- İ y i b ir k ızd ı. O n u sev e rd im .”
M a d d ie ’n in d u d a k la rın ın k enarı şaşkın
h a fifç e y u k a rı kalktı. “ T e şek k ü rle r ”
340
Carleen her şeyi kasadan geçirip, aynı poşete doldurdu,
planda kalan tek şey kedi yatağıydı. “Evli bir adamla düşüp
et
kalkmaması gerekirdi ama bu, Rose’un ona yaptığı şeyi haklı
çıkarmaz tabii.’
Maddie kredi kartını vererek şifresini girdi. “Kesinlikle
.N
katılıyorum.” Aldıklarının parasım ödeyip, içeri girdiğinden
çok daha iyi bir ruh haliyle dışarı çıktı. Poşetlerini arabasının
bagajına yerleştirip, buraya kadar gelmişken fuarı da gez
esi
meye karar verdi. Karşıya geçip parka doğru ilerlerken bü
yük siyah güneş gözlüklerini gözüne indirdi. Daha önce hiç
el sanatları satan bir yer gezmemişti çünkü dekorasyonla ara
sının pek iyi olduğu söylenemezdi.
Sit
Sosisli çöp şiş standından kendine bol hardallı mısır
unlu bir şiş alıp midesine indirirken Meg ve Travis’e çarptı
gözü. Yanlarında uzun boylu, dazlak ve üzerinde, SPAR-
ROW BENİM YARDIMCI KAPTANIM OLUR yazan tişör
ep
341
Uwlt kunılugu siparişi verdi. Taşıma kafesini yanına ald,
Kivlıvc yarın doğruca gidip Kartopu'nu eve getirebilirdi *'
H\cil hayvan standmdan ayrılırken çanta şeklindeki ka
et
tes i koluna astı ve yediği sosisli çöp şişin çöpünü bir kenara
attı. Bay Pottery standına doğru ilerleyerek sağa doğru bir
.N
hamle yapmıştı ki M ick Hennessy’nin göğsüyle burun bu.
runa geldi. Yavaşça başını kaldırarak önce geniş göğsüm
saran mavi tişörtüne, defalarca öpücük kondurduğu boynuna
esi
sonra inatçı çenesine ve kızgınlıkla büzdüğü dudaklarına ba
kıp. bakışlarını en son güneş gözlüklerinin ardına sakladığı
gözlerinde durdurdu. Kalbi delicesine atıp, sıkışıyordu ve
tüm bedenini birden ateş basmıştı. Aklına ilk gelen Mick’in
Sit
dalga dalga yayılan öfkesinden kaçarak bir an önce oradan
tüymekti. Am a bunun yerine ağzından gayet nazik bir, “Mer
haba, M ic k .” çıktı.
ep
M ic k kaşlarını çatarak, “Maddie,” dedi.
M addie bakışlarını M ic k ’in yüzünde gezdirerek kalbin-
deki M ic k ’e susam ış yalnız yerleri doyurmaya çalıştı. A lı®
C
et
n e s ."
- Y a z a r o la n m ı ? ”
.N
M i c k ’in D a r l a ’y la ne işi o lu rd u k i? K o lu n a takm ak için çok
esi
mezarını otopsi için açtırmayı düşündüğünü söyledi.”
Mick ani bir öfkeyle, “Tanrım,” diye söylendi.
Maddie gözlerini önce M ick’e, ardından da Darla’ya çe
virdi. “Bu doğru değil. Asla böyle bir şey yapmam.”
Sit
Mick cebinden bir tomar para çıkarıp kadının eline tu
tuşturdu. “Darla sen neden bira standma doğnı gitmiyorsun?
Ben de birazdan geleceğim.”
ep
Darla parayı alıp, “Budweiser içer misin?" diye sordu.
“O lu r.”
Darla yanlarından uzaklaşır uzaklaşmaz Mick, Mad
C
343
»Vin atacag m ı biliyordu. Kızmıştı çünkü içinden bir «
cn d ın ı liseli b ir kız gibi kendini M ick’in göğsüne ^
« e n m e s.n , söylüyordu. “D alga m, geçiyorsun? Böyle ^
et
k a h te ,i b >r geri zekâlıyı mı kıskanacağım?" Eğe »Ü"!
k ısk an d ırm a k istiyorsan yanında y anm da olsa bir beyıf ^
.N
v e b ir n e b ze de olsa üst sınıftan birilerini gezdir." °*an
M ick , M a d d ie ’ye gözlerini kısarak baktı "Fn
azından
o lm a d ığ ı b iriy m iş gibi davranıp, rol yapmıyor.”
esi
E v e t, y a p ıy o rd u . Sanki on num ara bir vücudu varnuş
g ib i o rta lık la rd a salınıyordu am a M addie b ir parkın ortasında
b u n u b a ğ ıra çağ ıra söylem eyecekti elbette. Ne de olsa kendisi
b ir n e b z e d e o lsa üst sın ıftan sayılırdı.
Sit
M ic k e tra fla rın d a k i sesi b atırm ay a çalışarak, “En azın
d a n a ğ z ın d a n ç ık a n h e r sö z yalan d eğ il,” dedi.
“ N e re d e n b iliy o rsu n ? Sen b irini tanıyacak kadar onunla
ep
v a k it b ile g e ç irm iy o rs u n k i? ”
“ B e n i ç o k iyi ta n ıd ığ ın ı san ıy o rsu n , değil mi?”
“ S e n i ta n ıy o ru m . M u h tem ele n hayatındaki diğer kadın
C
mm
M ic k y a v a ş ç a b a ş ın ı iki y a n a sallad ı. “Sem tanımış»
ww
mm.
M addie aynalı güneş gözlüklerinin üzerinden Mick’in
gözlerinin içine baktı. “Evet, tanıyorsun, M ick”
“En sevdiğin seks pozisyonunu bilmem seni tanıdığım
et
ok daha farklı gelişmişti. En azından Maddie için. Maddie
öne doğru bir adım atıp, parmak uçlarında yükseldi. M ick’e
o kadar çok yaklaşmıştı ki tişörtünün üzerinden sıcaklığını
.N
hissedebiliyordu. Öyle yakındı ki bu mesafeden kulağına eği
lirken M ick’in kalp atışlarını duyabileceğinden emindi.
••Hakkımda altta olmayı mı yoksa üstte olmayı mı sevdiğim
esi
den çok daha fazla şey biliyorsun. Tenimin kokusundan ve
ağzında bıraktığım tattan çok daha fazlasını...” Gözlerini ka
patıp devam etti. “ Beni tanıyorsun. Sadece kim olduğumu
kabullenemiyorsun.” M addie tek bir kelime daha etmeden,
Sit
topuklarının üzerinde dönüp M ick’i durduğu yerde öylece
bıraktı. Maddie, M ick’le ilk karşılaşmasının çok iyi geçtiğini
söyleyemezdi belki, ama en azından yanından ayrıldıktan
ep
sonra bir süre daha kafasını onunla meşgul etmesini sağla
mıştı.
M addie parktan bir an önce çıkıp eve dönmek ve
C
yanı sıra takılardan saatlere kadar pek çok şey daha satılı-
^ a^ a veranc*at*a h°S sesler çıkaracağını dü
şündüğü bir rüzgâr çan, ald l.
Rüzgâr çaııım <
taşım a sepetinin içine koyarak park-
tan çıktı. A m a b ir m ıknatıs, atacı nasıl çekerse bira standı da
M ad d ie 'n in gözlerini işte öyle kendine doğru çekiyordu D-,
\ a ııa m ay ıp bira standının olduğu bahçeye ve girişte duran
et
a d a m a baktı. Bu kez M ick 'in yanındaki Darla değildi. Kı\
ç ü c ü k bed en i ve avuç içi kadar elbisesiyle Tanya King
.N
M ic k 'in ö n ü n d e duruyordu. M ick sanki söylemek istediği
h e r şe y i d u ym ak istercesine T anya’nın ağzına doğru eğilmiş
\ e ku lak kesilm işti. Tanya bir elini M ick’in göğsüne dayar
k e n M ick d e T a n y a 'n ın söylediği bir şeylere gülüyordu.
esi
M a d d ie 'y i düşünüyor gibi bir hali falan yoktu. Maddie
bir an d a acıyan kırık kalbiyle bu acıyı bastıramayacağım an-
Sit
M ic k güneş gözlüklerinin ardından Maddie’nin caddeyi
ge çip parktan ayrılışını izledi. Arkasından bakıp bakışlarını
ep
et
yordu. B az e n se gü lü şü n ü , se sin i ve o ukala ağz ın ı özlüyordu.
Dalga mı geçiyorsun? Böylesine düşük kaliteli bir geri
.N
z e k â t ıv t mı kıskanacağım? ” Eğer beni kıskandırmak istiyor
san vanında yarım da olsa bir beyni olan ve bir nebze de olsa
üst sınıftan bil ilerini gezdir, demişti; sanki Mick de Darla’yla
esi
beraber olurmuş gibi. M addie’yle beraber olduğu son gece
den bu yana kimseyle sevişmemişti ama bu konuda sıkıntı
yaşadığını da pek söyleyemezdi. Bugüne kadar bu konuda
hiç sıkıntı yaşamamıştı.
Sit
Hakkımda altta olmayı mı yoksa üstte olmayı mı sevdi
ğimden çok daha fa zla şey biliyorsun. Tenimin kokusundan
ve ağzında bıraktığım tattan çok daha fazlasını. Mick onu
yeniden görüp teninin kokusunu alınca onu kendine doğru
ep
çekip bir kez daha sarılmak öylesine karşı konulması güç bir
duygu haline gelmişti ki, bir an için neredeyse beklemediği
bir anda ellerini kaldırıp ona sarılmak üzereydi. Neyse ki son
C
347
bö y le?
“ Yani spor hocanı çok acımasız ama dediğini yapıyor»
et
A h, tabii. T an y a’nin egzersizleri... Hiç şüphe yok ki
T a n y a ’nm kusursuz b ir vücudu vardı. Elinin göğsünde takılıp
k a lm a sı nc acıydı. M ick ’in bir avuntuya ihtiyacı vardı
.N
M ic k 'in k endi kendine M addie’yi unutup akimdan çıkarma
ç a b a la n boşuna görünüyordu. Onu düşünmeden edemiyordu.
B elki de şu an tam ihtiyacı olan şey Tanya’ydı.
esi
Sit
C ep
w.
ww
et
.N
esi
ON SE K İZ İN C İ BÖLÜM
Sit
Clare'in düğününden bir gece önce dört arkadaş Mad
die’nin Boise’deki evinde toplanmıştı. Maddie’nin salonunda
ep
nehir taşlarından yapılmış şöminenin önünde oturuyorlardı.
Maddie’nin Boise’deki evi kahverengi ve bej tonlarında dö
şenmişti. Maddie dakikalar önce bir Moet şampanyayı pat
C
349
KtH'hf / (iıb.sun
et
illerinden tam bir hafta geçmişti ve gördüğü o manzara^,'nin
şilnmek bile hâlâ midesini bulandırıyordu.
"A nnem B oise’in yarısını düğüne davet etti N
.N
dev s e ... ” Clare bir an durup Maddie’nin sandalyesinin a T
sına bakmak için sola doğru eğildi. “ Evinde bir kedi var”3
M addie de dönüp gözünün içine baka baka kuralı
esi
ihlal edip saten perdelere tırmanan Kartopu’na baktı M ad^'
ellerini çırpıp ayağa kalktı. “K artopu.” Kedi dönüp MaT
d ie ’ye baktı ve yeniden yere atladı.
“Kediyi tanıyor musun?” diye sordu Adele.
Sit
"Benim sayılır.”
“Sayılır derken?”
Lucy öne doğru eğilerek, “Am a sen kedilerden nefret
ep
ederdin,” dedi.
“Biliyorum.”
Clare iki parmağını dudaklarına götürüp, “Kedine Kar
C
nasıl g id iy o r ? ”
et
“'A s lın d a kitap o ld u k ç a iy i g id iy o r.” dedi tüm sa m im i
yetiyle. “Y a n sın ı b itirdim sayılır.” K ita b ın ik in c i ya rısı asıl
zor k ısm ı olacaktı. O b ö lü m d e a n n e sin in ö ld ü ğ ü ge cey i ya z
.N
mak zorunda kalacaktı.
A de le . “M ic k H e n n e ssy n a s ıl? ” d iye sordu.
Maddie ayağa kalkarak sehpaya doğru gitti. “Bilmiyo
esi
rum.” Kadehine biraz daha şampanya doldurdu. “Benimle
konuşmuyor.”
“Ona sonunda kim olduğunu söyledin o halde.”
Maddie başını evet anlamında sallayarak arkadaşlarının
Sit
kadehlerini doldurdu. “Evet, söyledim ve duyduklarını hiç
hoş karşılamadı.”
“Neyse en azından onunla yatmadın ya.”
Maddie gözlerini uzaklara dikip, kadehinden bir yudum
ep
aldı.
Clare, “Aman Tanrım!” diyerek iç geçirdi. “Mick Hen-
nesy için perhizini mi bozdun?”
C
351
" : ^ ihiçsan~
et
B unun doğru olm adı#, gayet aç,kt,. Lucy bo*a
^ a la n şam panyayla hafifçe öksürürken, Maddie elinde o]1^
dan gülüm sedi. eelındeolma_
.N
^ A d e le de arkasına yaslanıp bir kahkaha koyuvem-
M addie Jones evine bir kedi aldı ve âşık oldu. Dünya '
d ö n ü y o r g alib a.” me
esi
C la re ’in düğününün ertesi günü M addie kedisini de ahp
y e n id e n T ruly yoluna düşm üştü. Düğün olması gerektiği gibi
Sit
ç o k g ü z e l geçm işti. Ve gece boyunca M addie gönlünce eğ
le n ip , d a n s etm işti. D ans ettiği erkeklerin çoğu da oldukça
y a k ışık lı ve bekârdı. A m a M addie ne zam an karşısına çıkan
ep
h e r e rk e ğ i e lin d e o lm ad an M ick H en n essy ’yle karşılaştır
m a k ta n v azg e ç e ce ğ in in m erakı içindeydi.
E y lü l a y ın ın geri kalan günlerini yazarak ve annesinin
C
e k le m iş ti tıp k ı şu n u n gibi:
b a ş la y a c a k . Bu kadar ç a b u k b ü yü m esin e b ir tü H u m
y o ru m . K e ç k e o n u » iç in d u b a ç o k j e y
k im bilir, b e lk i d e y a p a r ,m . L o c h b e n , da„ aynl,p
tunu d u b a ö n c e k ile r d e d e duym,
banageleceğini söylüyor. Rose usevmediğini veonaartık
onunlayaşamak islemediğini söyleyeceğinisöyledi. Bunuda
et
duymuştum. Ona inanmak istiyorum. Hayır, ona inanıyo
rum!! Umarımodadiğerleri gibiyalansöylemiyordur. Ço
cuklarını çoksevdiğini biliyorum. Durmadanonlardanbah
.N
sediyor. Karısınaboşanmak istediğinisöylediğindeçocukla
rınbüyükkavgalaraşahit olmasındanendişeduyuyor. Eline
geçenne varsafırlatıp atmasından vadadahaçılgıncaşey
esi
leryapıp arabasını ateşe vermesindenkorkuyor. Loch'aza
rar vermesinden korkuyorum. Bunu onadasöyledim. Oise
sadecegülüpbana "Rosebirkarıncayı bileineilemez, "dedi.
Sit
Maddie’nin kitabı yazarken en çok zorlandığı bölüm
sandığı gibi annesinin ölümünü tekrar, anbean yaşamak ol
ep
mamıştı. Şüphesiz bu da çok zorlamıştı onu ama en zor
bölüm, kapanışı yazıp veda etmek olmuştu. Kitabı kaleme
alırken annesine hiç veda edemediğini fark etti. Bir veda bile
C
■ m ış k e n
et
W Maddie. Kartopu’na yemeğini verip kendini duşa attı
V Kedisinin, aldığı yatakta daha bir gün bile yatmışhğı yoktu
I \ e videodan ne de kedi kafesinden hoşlanmıştı. Maddie de
.N
I artık kurulları boş vennişti. Kartopu vaktinin çoğunu ya pen.
' ccrede ya da M addie’nin kucağında yatarak geçirmekten
hoşlanıyordu.
esi
Maddie saçlarını yıkayıp vücudunu karpuz kokulu vücut
kremiyle ovdu ve hayatının geri kalan kısmında neler yapa
cağını düşündü. Şöyle bir düşününce aslında gerçekten de ne
garip bir soruydu bu böyle? Kitabı bitirene kadar hayatının
Sit
ne kadar büyük bir kısmının geçmişe sıkışıp kalmış olduğun
dan haberdar değildi. Farkında olmadan geçm işi geleceğine
nasıl da hükmetmişti?
Belki bir tatile çıkardı. Şöyle sıcak bir yerlere giderdi.
ep
Mick'e verebilirdi.
M ick’in bakışları elindeki şişeden, ön kapıdan içeri
giren kadına kaydı. Corona birasını bar tablasının üzerine bı
et
rakıp, kadının masaların arasından yaklaşmasını seyretti. Pa
zartesi gecesi olmasına rağmen Mort’s oldukça tenhaydı.
Saçları onu ilk gün gördüğünde olduğu gibi omuzlarının
.N
üzerine bukle bukle dökülmüştü ve üzerinde de vücudunun
tüm saklı güzelliklerini gizleyen siyah dökümlü bir kazak
vardı. Kolunun birinin altında bir kutu taşıyordu. Kuruluş
esi
Günü’nde onun kim olduğunu kabullenemediğini söyledi
ğinden beri onu görmemişti. Haklıydı. Kim olduğunu kabul-
lenemediği doğruydu ama bu onu her şeyiyle özlemediği
anlamına gelmiyordu. Gözlerinin her yerde, her şeyde onu
Sit
aramadığı anlamına da gelmiyordu. Onu unutmak için ver
diği çaba işe yaramamıştı. Hiçbir şey işe yaramamıştı.
Müzik kutusunda çalan Trace Adkins’in sesini bastır
ep
mak istercesine, “Merhaba, Mick,” dedi. Sesi tıpkı sıcacık
bir brandy gibi ruhundan akıp gitmişti.
“Maddie.”
C
355
Ra ı he! Gihsan
et
Maddie elini havaya kaldırıp. “Lütfen konuşmama izjn
ver.” diyerek Mick'i böldü. “Sadece bir şey söyleyip sonra
.N
da gideceğim." Güçlükle yutkunup dosdoğru Mick’in göz
(erinin içine baktı. “İlk defa bir şeyden korktuğumda beş ya
şmdaydım. Cadılar Bayramı ya da öcülerden korkmak gibj
bir korkudan bahsetmiyorum. Gerçekten mideni ayağa kal
esi
dıran bir korkudan bahsediyorum.
"Bir gece bir polis memuru kapıya dayanıp, beni uyan
dırdı. Bana büyük teyzemin beni almaya geldiğini ve anne
Sit
min öldüğünü söyledi. Ne olduğunu anlayamamıştım. Anne
min neden gittiğini anlam asam da bir daha dönmeyeceğini
biliyordum. O kadar çok ağladım ki büyük teyzem Martha’
nin C adillac’ının arka koltuğunun her yerine küsmüştüm.”
ep
M ick de o geceyi hatırlıyordu. Polis arabasının arka kol
tuğunda oturduğunu ve M e g ’in hem en yanında hıçkırarak
ağladığını hatırlıyordu. A rtık hatırlam anın ne önemi vardı ki?
C
et
M ick’in önüne bir A4 kâğıdı kutusu koydu. “ Bunun
sende kalmasını istiyorum. Bu, buraya yazmak için geldiğim
.N
kitap ve senin bu kitabı okumanı istiyorum. Lütfen.” Maddie
gözlerine kâğıtlara çevirdi. “CD de kutunun içinde ve bilgi
sayarımdaki kopyasını sildim. Yani kutunun içindeki kitabın
esi
tek kopyası... Al işte şimdi onlara ne yapmak istiyorsan yap.
İstersen at, istersen kamyonetinle üzerilerinden geç, istersen
ateşe ver. Sana kalmış.”
Gözlerini yeniden M ick’e çevirdi. Kahverengi gözleri
Sit
sabit ve dingindi. “Umarım bir gün beni affedebilirsin. Affına
ihtiyacım olduğu için söylemiyorum bunu, senden a f bekle
miyorum. Ama geçen son birkaç ayda öğrendiğim bir şey
var, o da senin bir şeyi bilmeyi, görmeyi ya da düşünmeyi
ep
357
tvi bir ııısan yaptı. Se n i seviyorum . M ic k ve um arım sen de
g ü n g e lip sev ebileceğin birini bulursun. Sen şu dünyada ha
et
y a tın d a n ö y le sin e geçip gide n bir d o lu kad ın d an ço k daha
iyile rin e layıksın. Se n i se vm e k bana bunu öğretti. B a n a bir
erkeği sev m enin nasıl bir his olduğu nu öğretti. Ve um uyorum
.N
k i b ir g ü n b e nim k a r şım a da senin beni h iç se vm e ye ce ğin
k a d a r ç o k seven biri çıkar. Ç ü n k ü ben de h a yatım d an ö yle
sin e g e ç ip gid e n b ir d o lu ada m dan daha fa z la sın a la y ığ ım ”
esi
M a d d i e b a k ışla rın ı M i c k ’in yü z ü n d e ge z d ir d i v e so nra g ö z
le rin in iç in e baktı. “B u ge ce b uraya k ita b ı v e rm e y e ve sana
v eda e tm e ye g e ld im . ”
yordu.
Sandalyesine yaslanıp kafasını geriye attı. Bir bar ta
• ^ , ı^Herli içler acısı ve karısını bir daha öpe-
rt»sinin ü z e rin d e k e a c r ıı. v
cek olmanın hüznüyle otuz yıl geçiren yaşlı ayyaş Reu-
^n fsa v /y er'ı düşündü. M ick’in durum u belki onun kadar
et
^İcracısı değildi ama Maddie Jones’a âşık olduğundan beri
Reuben'i daha iyi anlamaya başlamıştı. M ick’in şişenin di
.N
bine vurduğu hiç olmamıştı. İki ban vardı ve şişenin dibine
vuranların sonunun ne olduğunu iyi biliyordu. Ama bugüne
kadar bu sebeple kavgaya bulaştığı bir ya da ikiyi geçmezdi.
esi
Maddie’yi parkta görm eden iki gün önce Finley kardeşleri
yaka paça M ort’s B ar’dan dışarı atmak zorunda kalmıştı.
Çeşit çeşit dallamalar ve sarhoş kaçıklarla uğraşması gerek
tiğinde daha önceden hep polisleri çağırm ıştı ama o gece
Sit
Scoot ve We’le bizzat kendisi ilgilenmek istemişti. Belki hiç
kimse Finley kardeşleri aptal oldukları için suçlayamazdı
ama çok kavgacı çocuklardı. Ö yle ki en sonunda Mick ve
ep
barmeni dayanamayıp ikisini de önce koridora, ardından da
yumruk yumruğa bir itiş kakışın yaşandığı dışarıya atm ış
lardı. Oysa Mick bu tür kavgalardan liseden beri haz etme
C
Hayatı peşi sıra akıp giden sefil günlerden ibaretti. Her şeyin
düzelip, iyiye gideceğini düşünm eye çalışsa da hiçbir şey
V° konuc*a ne yapacağını bilemiyordu,
ie kimse oydu, o da M ick H ennessy’ydi ve M addie’yi
H Rıiche/ ( iibson
et
I One doğru eğilip, Maddie’nin masasının üzerine bırak
I tığı kutuyu kedine doğru çekti. Kapağını açıp, içine baktı-
[ ğında turuncu bir CD ve bir tomar kâğıt çarptı gözüne İlk
.N
sayfada büyük harflerle şöyle yazılıydı: Ölüm Bizi Avırana
Dek.
M addie bunun tek nüsha olduğunu söylemişti. Neden
esi
şimdi kalkıp da bu tek nüshayı da M ick’e vermişti ki? Bu
kadar sıkıntı çekip, zaman harcayarak yaptığı bir şeyi bitirir
bitirm ez M ick’e vermek için miydi tüm uğraşı?
M ick kitabı okumayı hiç istemiyordu. Yeniden geçmişin
Sit
tozlu sayfalan arasında boğulmak istemiyordu. Ne sadakatsiz
babasını ne de hasta annesinin cinnetini hatırlamak istiyordu.
Fotoğraflan görmek, polis raporlarmı okumak istemiyordu.
Tüm bunları zaten bir kez yaşam am ış mıydı, şimdi tekrar
ep
üzerinden geçm enin ne gereği vardı ki? Ama tam kapağı kal
dırıp, kutuyu yeniden kapatm ak üzereydi ki gözleri ilk cüm
lede takılı kaldı.
C
w.
et
Maddie, Kartopu’nun izlemesi için DVD’yi fişe taktı ve
kediciği de hemen televizyonun önündeki kedi yatağına bı
.N
raktı. Saat daha on bile olmamıştı ama Maddie, Kartopu’nun
yaramazlıklarından şimdiden yaka silkmeye başlamıştı.
“Eğer uslu durmazsan, seni kafesine koyduğum gibi araba
esi
mın bagajına atarım,” dedi.
“Miyav.”
“Çok ciddiyim.” Kartopu şu aralar pasif-agresif bir dö
nemden geçiyordu. Durmadan önce dışarı çıkabilmek, sonra
Sit
da içeri girebilmek için miyavlıyordu. Ve Maddie’nin kapıyı
her açışıyla birlikte birden gerisingeri dönüp ters yöne kaç
maya başlıyordu. Bu kedinin tatmin olamama gibi bir sorunu
vardı anlaşılan.
ep
et
Maddie kapıyı daha da aralayıp, M ick’in içeri g ir^
siyle kapattı. Üzerinde siyah, yün bir ceket vardı; kirli saka]
lan nin altındaki yanaldan sabah ayazıyla kıpkırmızı olmuşt
.N
Mick. M addie'yi salona kadar izlemiş ve M addie’nin eviV
içini hem serin bir ekim havası hem de kendi kokusuyla dol
durmuştu. M addie kokusunu çok seviyordu ve de çok özle
esi
mişti.
“Kedin televizyon mu izliyor?" Sesinde bir parça bit
kinlik vardı.
"Şu an için evet.”
Sit
M ick elindeki kutuyu sehpanın üzerine bıraktı.
M addie saatten emin olabilm ek için gözlerini televizyo
nun üzerindeki saate çevirdi. O kum ası ve sonra da yok et
ep
m esi için kitabı M ick ’e verm iş am a an laşılan o sadece şöyle
bir bakıp geçm işti. “Çok hızlı ok u m u şsu n ."
"Ü zg ü n ü m .”
C
bık.*’
M a d d ie gözlerini kırpıştırdı ve afallamış bir halde, “Ah.
özür dilemene gerek yok. Sen yanlış bir şey yapmadın,”
et
dedi.
Mick komik olmadığı halde güldü, “işimi kolaylaştır
maya çalışma, Maddie. Yanlış yaptığım çok şey var.” Ceke
.N
tinin fermuarım açtı. Üzerinde yine bir gece önce giydiği
Mort’s tişörtü vardı. Demek ki adamda bu tişörtten düzine
lerce vardı. “Çünkü geçmişte olanları düşünmememin beni
esi
etkisi altına almadığını ve canımı sıkmadığını sanmak hem
yanlış hem de aptalcaydı. Eğer, olanlarla doğru dürüst yüz
leşmiş olsaydım, senin gerçekte kim olduğun çok da önemli
olmazdı. Belki şaşırır, belki eşekten düşmüşe dönerdim ama
Sit
canımı sıkmazdım.”
Ama canını sıkıyordu. Hem de öyle ki, Maddie’yi bir
bıçak gibi kesip atmıştı hayatından.
ep
“Bütün gece uyumayıp, kitabını okudum. İlk başta oku
mak istememiştim çünkü bunun sadece dehşet verici fotoğ
raflarla dolu, annemin ve babamın kirli çamaşırlarının bir
listesi olduğunu düşünmüştüm. Ama öyle değilmiş.”
C
et
■ yordu. "Ellerini yüzünün iki yanm a koyup dudaklarım onun
I kilere bastırm asını istiyordu. A m a M ick bunun yerine e lin-
1
.N
I kot pantolonunun ön ce b in e attı.
ı "Seni parkta gördüğüm o gün. se n i tanım adığım ı sö y le
’ miştim. Ama yalandı. Seni tanıyorum. Komik ve akıllı oldu
ğunu ve dışarısı yirmi derece olsa bile senin soğuktan dondu
esi
ğunu biliyorum. Cheesecake’e bayıldığını ama oturup yemek
yerine cheescake kokulu losyonlarla yetindiğini biliy0rum
İnsanların sana neler yapıp yapmayacağını söylediklerinde
Sit
çılgına döndüğünü biliyorum. Ve herkesin seni ukala biriy
m iş gibi sanm asını isterken aslında evine dişlek bir kedi alıp
ona sıcak bir yuva açtığını da biliyorum. Ve hakkında bildi
ğim her şey, sana d air daha çok şey öğrenm em için beni zor
ep
lu y o r/’
Maddie'nin göğsüne yine o tanıdık ağrı saplandı. Göğ
sünde baş gösteren duyguya güvenemeyerek bakışlarını yere
C
çevirdi.
Mick, “Truly'ye taşındığımdan beri,” diyerek sözlerine
w.
mişsin, Maddie.”
M a d d ie ’nin bakışları bir an donup kaldı. Altdudağm*
“Se n in ya n m d a y k e n d ah a ö n ce hayatım d a hiç hissetm e
et
V t bu her n eyse ç o k do ğru . O lm a s ı ge re k tiği gibi. Seni se vi
yorum , M a d d ie . V e b u n u s a n a tekrar sö y le m e m bu kadar
uzun sü rdü ğü için se nden ö z ü r d iliy o r u m .”
.N
M a d d ie g ö z le rin i M i c k ’e k ald ırıp , gülüm sedi. “Seni çok
özledim .”
Mick güldü ve nihayet gamzeleri kendilerini gösterdiler.
esi
“Benden daha çok özlemiş olamazsın. Sersem bir balık gi
biydim yokluğunda.” Kollarını Maddie’ye sarıp, ayaklarını
yerden kesti. M addie’nin yüzüne bakıp, “Ölümün bir amaç
uğruna olabileceğine hiç inanmazdım,” dedi. “Ama eğer ha
Sit
yatlarımız başka türlü olmuş olsaydı, sana âşık olamayacak
tım.” Maddie’yi yavaşça aşağı bıraktı, ta ki kasıkları birbirine
değene kadar. Mick aşka hazırdı. Ellerini Maddie’nin tişör
tünün altından geçirip çıplak beline doladı.
ep
Başını eğip, dudaklarına bir öpücük kondurdu. Dudak
ları sıcacık, ıslak ve özlem doluydu. Maddie, Mick’i elinden
tutarak yatak odasına götürecekti ama şimdi değil, sonra.
C
365
et
.N
M ick başım kaldırdı. "Kardeşim ne olacak?’
“ O n a ne diyeceksin? Benden nefret ediyor.”
esi
A slına bakarsan o, şu an seninle ilgilenemeyecek kadar
a rk a d a şım S te v e ’le m eşgul.” B iran durup düşündü. “Senden
g e rç e k le n n efret ettiğini sanmıyorum. Sadece olan bitenden
a n n e n i so ru m lu tutuyor ama seni hiç tanımıyor.”
Sit
M ad d ie gü ld ü . “ Beni tanıması seveceği anlamına gel
m iy o r."
M ick o m u zların ı silkti. “ Bence bunun üstesinden gele
ep
c e k tir ç ü n k ü artık benim mutlu olmamı istiyor. Sevdiğim ka
d ın la e v le n m em i istiyor. B ir karım, ailem, çocuklarım olsun
istiy o r. Ç o c u k istediğim i hiç sanmıyordum ama kedini nasıl
C
166
• ,r 'İ âşık olacağını ve evine bir kedi alacağını
inm em i*1'- 1 . ^ j r u l y ’ye geldiğinden beri hayatı
d3 biç jşmişti. Kendisi de dahil olmak üzere.
et
^ M i c k ’i elinden tutup odadan çıkardı. Belki de Mick hak-
Belki de hayatları hep bir şekilde kesişip kördüğüm
.N
olmuş ve bu sayede birlikte olmuşlardı. Eğer durum buysa,
hayatının geri kalanını M ick Hennessy’ye dolanarak geçir
meye razıydı. Tıpkı bir kördüğüm gibi...
esi
Sit
ep
w .C
ww
3(>7