Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 13

ANADOLU SELÇUKLU SANATI 3.

SINIF DERS NOTLARI

ÇARDAK HAN:Denizli sınırları içinde bulunan XIII. yüzyıla ait kervansaray.

Halk arasında Hanâbâd adıyla da anılır.

Denizli-Eğridir kervan yolu üzerinde, Anadolu Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad’ın mîrâhuru ve Honaz
vilâyeti hâkimi Esedüddin Ayaz b. Abdullah eş-Şehâbî tarafından 627 (1230) yılında yaptırılmıştır.

Dikdörtgen kapalı mekânı ve kare avlusu ile Selçuklu sultan hanları tipinin basit ve sade bir örneğidir.

Taçkapısı ve kenarlarında bulunması gereken eyvanları tamamen yıkılmış olan avlunun giriş açıklığı, doğu
yönündeki duvar kalıntıları arasında kendini belli etmektedir.

22,50 × 27,00 m. boyutlarındaki beş nefli kapalı kısım, dört sıra kesme taş pâyeye oturan sivri tonozlarla
örtülüdür.

Kapının açıldığı orta nef diğerlerinden daha geniş olup tonozu da daha yüksektir.

Her sırada beşer tane bulunan pâyeler birbirlerine nef boyunca alttan sekilerle, üstten de yine kesme
taştan örülmüş hafif sivri alçak kemerlerle bağlanmıştır.

Basık ve karanlık olan mekân, tonozlardaki ayak araları hizasına rastlayan deliklerden ışık ve hava
almaktadır.

Orta nefin pâye başlıklarının ilkinde bir boğa başı, üçüncüsünde karşılıklı sıçramış iki balık ve
dördüncüsünde de iri kulaklı, sivri sakallı bir insan başı kabartması dikkat çekmektedir.

Dış yüzleri de kesme taş kaplama olan bina, giriş cephesindeki yarım daire, doğu cephesindeki üçgen ve
güney cephesindeki yarım sekizgen kesitli ikişer kule-payanda ile bir kale görünümü vermektedir.

Doğu cephesinde eksen üzerine yerleştirilmiş olan taçkapı, iki yanındaki yuvarlak kulelerle aynı hizaya
gelecek kadar dışarı doğru çıkıntı yapmıştır.

<> İçinde basık kemerli girişin yer aldığı taçkapı nişini kesme taşlardan örülmüş, nef tonozlarıyla aynı
biçimde sade bir kemer çevrelemekte ve giriş kemeri üzerine yerleştirilen, kapı nişinin küçük bir modeli
şeklindeki yedi satırlı kitâbenin yanlarında da göğüsten itibaren yapılmış iki Selçuklu aslan heykeli
bulunmaktadır.

<> Niş kemerinden yukarısı yıkılmış olan taçkapının dikdörtgen çerçevesini, geometrik ve bitkisel
motiflerle süslenmiş bordür ile onu kuşatan silme oluşturmaktadır.

Binanın bazı devşirme malzemeye de rastlanan duvarlarında çeşitli taşçı işaretleri varsa da çoğu, yakın
tarihlerde yapılan kireç badananın altında güçlükle farkedilir durumdadır.

Badana yapılırken tabanı da şaplanmış olan kervansaray, restore edilmesi halinde yine asırlarca ayakta
kalabilecek sağlamlıktadır.
<><><><><><>><><><><>><><<><><><><><><>><<><>><<><><><><>><<>><><><><><><>

<><><<><<><><><><><><><><<><><><><><><<><><><><><><><><><><><><><><><><>

ALARA HANI

Alanya-Antalya arasında bulunan Selçuklu dönemine ait han.


Kitâbesine göre 629 (1231-32) yılında Alâeddin Keykubad tarafından yaptırılmıştır.

Bizzat sultan tarafından yaptırıldığı için “sultan hanları”ndan sayılmakla birlikte planı itibariyle onlardan
çok farklıdır. Sultan hanlarının plan şemasında daima açık avlu ve kapalı hol bölümleri bulunduğu halde
bu hanın mekânları dikdörtgen şeklindeki bir plan içinde, kapalı bölüm ile açık avlu fonksiyonları tek
merkez etrafında iç içe olmak üzere tasarlanmıştır.

Anadolu kervansarayları arasında Afşin ve Tercan gibi birkaç örnekle beraber ayrı bir grup oluşturan Alara
Hanı, bu grubun en önemli örneği olarak günümüze ulaşmış ve son yıllarda restore edilmiştir. Bir görüşe
göre Alara Hanı’nın değişik planda yapılmasının sebebi, özellikle Alâeddin Keykubad’ın Alanya yolculukları
sırasında maiyetiyle birlikte dinlenmesi için inşa edilmiş olmasıdır.

Han büyük ölçüde kesme taşla yapılmış, yamaca bakan taraflarında ise kısmen moloz taş kullanılmıştır.

Merkezî bölümde dar bir koridor etrafında sıra ile bir eyvan, bir oda düzeni görülür ki buranın hanın asıl
konaklama bölümünü teşkil ettiği açıkça belli olmaktadır.

Koridorun üzeri açık görünmekte ise de bunun aslında boydan boya bir beşik tonoz ve belki ışıklıklarla
örtülmüş olduğu anlaşılmaktadır.

Bu merkezî konaklama bölümünün etrafını her yönden iki sıra halinde tonozlu mekânlar çevirir.

Bunlardan dış sıranın ahır, iç sıranın ise yük ve hizmetkârlar için genel bir bölüm olduğu sanılmaktadır.

Giriş tarafında hem merkezî konaklama mahalline, hem de çevre koridorlara geçiş sağlayan ara bölümler
bulunur.

Kapıdan hemen sonra süslü tonozu ile çeşme eyvanı, diğer yanda da mescid yer alır.

Pâyelere dayalı aslan başı şeklindeki konsolların ise kandillik oldukları anlaşılmaktadır.

<><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><<><><><><><>
<><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><>><<><>><<>

AFŞİN ESHABI KEHF:Kahramanmaraşta

Yapı aslında bir külliye.Ribat cami medrese kadınlar mescidi paşa çardağı.

Eş odaklı hanların bir diğer örneği

1902-80 onarım görmüş.1980-82-88 onarım görmüş.

Kitabe caminin cümle kapısı üzerinde -Bu ribat dünya ve dini yücelten büyük sultan büyük fatih
müminlerin emirlerinin yardımcısı Keyhüsrevin oğlu Keykubadın saltanatı zamanında İbrahimin oğlu Emir
Nusrettin Hasan tarafından 630-1233- hicri yılında yapılmış.

KuKuzey tarafa açılan bir kapısı var.Sol tarafında beşik tonozla örtülü oda sağ tarafında L şeklinde bir ahır
kısmı yer alıyor-beşik tonozla örtülü,destek kemerleriyle takviye edilmiş, bazı kısımlarda tonoz pencereye
yer verilmiş

Eyvan türü çok sade bir giriş,üzeri tonozla örtülü.

Güney cephe dayanak kuleleriyle desteklenmiş

Avluya iki basamakla iniliyor

Kuzey-batı taraftaki eyvan çapraz tonozla örtülü.

Karşılıklı iki eyvan iki oda düzeninde,odalar beşik tonozla örtülü

Girişin karşısında ana eyvan ,yanlarında beşik tonozla örtülü iki oda,tonoz pencerelerle aydınlatılmış

Eş odaklı plan şeması

Kapının dış yüzünde iki bezeme

Giriş kapısı hem yukarı hem yana taşıntı yapmış

Kaliteli kesme taş işciliği

Çatı kısmındfa kalın silme

Yapının içerdeki kapıları basık ve küçük ölçekte.

<><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><>><><><>
<><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><>><><><><><><><>>><><><<><><><><>

KONYA KADINHANI:Çyyolu üzerinde

Kitabe-Mahmudun kızı Raziye hanım tarafından 620-1223-hicri yılında yaptırılmış.

Kapalı kısım 22.50.28.50m uzunluğunda bir yapı.

En önemli yanı devşirme malzeme çok fazla kullanılmış.

Yapının avlu kısmı yıkılmış

İleri taşıntı yapan bir girişi var,eyvan türü bir giriş

Doğu-batı doğrultusunda derinlemesine üç sahından oluşan bir kapalı mekan,iki sırada beşer ayağın
meydana getirdiği bir üç sahın ,orta sahın daha geniş ve daha yüksek

Yapının batı duvarında üç tane mazgal pencere

Düzgün kesme taş malzeme, onarım görmüş

Sivri kemerli bir kapı açıklığı kitabe hemen üstünde

Tonoz pencere açıklıkları sonradan açılmış

Sonradan arkada bir kapı açılmış

Her yerde devşirme malzeme kullanılmış.

<><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><>
<><><><><><><><><><><><><><><><><><><>><><><><><>><<><><>>>>>>>>>>>>>>><>

HEKİM HANI

Malatya-Sivas yolu üzerinde Selçuklu kervansarayı.

Hekimhan’da bulunan ve buraya adını veren kervansaray halk arasında Taşhan olarak da anılır.

Biri Arapça-Ermenice-Süryânîce olmak üzere üç ayrı dilde yazılmış, diğeri yalnız Arapça olan iki inşa
kitâbesinden, Malatyalı hekim Ebû Sâlim b. Ebü’l-Hasan tarafından yaptırıldığı ve 615 (1218) yılında
başlayan inşaatının I. Alâeddin Keykubad döneminde (1220-1237) tamamlandığı, üçüncü bir kitâbeden
de 1071 Muharreminde (Eylül 1660) Osmanlı mimarı Hasan Ağa tarafından tamir edildiği
öğrenilmektedir.

Sultan hanları karakterinde olan yapı, çevresinde sivri tonozlu derin eyvanlar dizili geniş bir avlu ile (29 ×
30 m.), buradan geçilen iki sıralı on kesme taş sütun üzerine oturtulmuş sivri tonozlarla örtülü,
uzunluğuna üç nefli büyük bir kapalı mekândan (19 × 29 m.) meydana gelmektedir.

Yazılı kaynaklarda mescid, hamam ve çeşme gibi mimari yapılara da sahip olduğu belirtilen kervansaray
bugün büyük ölçüde harap durumdadır ve bu sebeple bazı bölümlerinin işlevi kesin biçimde tesbit
edilememektedir.

Eyvanlar değişik boyutlarda olup kullanılır durumdakilerinin önü yakın zamanlarda camekânla
kapatılmıştır; köşe mekânları ise oda şeklindedir.

Avlunun orta eyvanından, depo olarak kullanıldığı anlaşılan kapalı mahallin sütunlar arasında kalan orta
nefine geçilir.

7,10 m. genişliğindeki bu nefte, dikdörtgen kesitli sütunların üst taraflarında konsol şeklinde öne doğru
çıkıntılar yer almakta ve orta tonozu tutan kemerler buralara oturmaktadır.

Aydınlatma, arka duvardan neflere açılan yüksekçe üç mazgal pencere ile sağlanmıştır.

Özellikle bu kısmın batı ve arka duvarında XVII. yüzyıldaki tamirata ait muntazam bir kesme taş işçiliği
görülür.
Ayrıca batı duvarında, yine Osmanlı tamiratı sırasında yapıldığı sanılan kare kesitli üç payanda
bulunmaktadır.

Orijinal doğu duvarının dış yüzünde ise çok iyi işlenmemiş büyük taş bloklar göze çarpar.

Tamirat sırasında binanın içindeki sütunların büyük çoğunluğu yeniden yapılmış ve ara duvarlar
onarılmıştır.

Özellikle kapalı mekânın duvarlarında çeşitli taşçı işaretlerine rastlanmaktadır.

Harap vaziyette olan cümle kapısının genişliği 2,60 metredir.

<>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

><><><><><><><>><<>><>><<><>><<><>><>><><<>><<><>><><><><><>><><><><><><><

SULTAN HANI

Aksaray’da XIII. yüzyılın ilk yarısında inşa edilen kervansaray.

Konya-Kayseri yolu üzerinde Aksaray’a 42 km. uzaklıkta kendi adını verdiği kasabada bulunmaktadır.
Kitâbelerine göre 626 (1229) yılında Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubad tarafından
yaptırılmıştır.

Mimarı Konya Alâeddin Camii’ni de inşa eden Şamlı Muhammed b. Havlân’dır. Kalabalık kervanların
uğrak yeri olan han III. Gıyâseddin Keyhusrev döneminde yangın geçirmiş, mütevellisi Sirâcüddin Ahmed
tarafından 667’de (1268-69) tamir ettirilmiştir. Bir askerî üs olarak da kullanıldığından çeşitli savaşlara
sahne olmuş, kuşatmalar sırasında zarar görmüştür. Son yüzyılda civardaki köylülerin taş ocağı haline
gelen Sultan Hanı Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce 1959-1968 yılları arasında kısmen restore edilerek
koruma altına alınmıştır. Bugün müze olarak kullanılmaktadır.

4680 m2’lik bir alanı kaplayan Sultan Hanı düz araziye kurulmuş bir kale görünümündedir.

Kesme taş malzemeyle örülen duvarlar kulelerle desteklenmiş, üstte mazgal dizisiyle çevrilmiştir.

Ancak dendanların hiçbiri günümüze ulaşmamıştır. 50 × 62 m. ölçülerinde revaklı avlulu yazlık kısmı ile
50 × 33 m. ebadındaki kapalı holden oluşan iki bölümlü bir plana sahiptir.

Doğu cephesinde mermerden yapılmış âbidevî bir taçkapısı vardır. Cepheden dışa taşan taçkapı gösterişli
bir süslemeye sahiptir ve derin niş mukarnaslı kavsarayla taçlandırılmıştır. Plastik zikzak motifli sütunçeler
burada kuşatma kemerini taşımaz. Palmet dizisinden oluşan bitki şeridinin dışındaki tezyinat geometriktir.
Geniş kuşakta çok köşeli yıldız sistemleriyle buradan çıkan kollar ve geçme motifleri yer almaktadır. Sathî
kuşatma kemeri içine serpiştirilmiş rozetlerle, kavsaranın tepedeki mukarnas hücresinin iki yanında
uzaktan görülebilecek şekilde kazılmış “el-minnetü lillâh” ibaresi mevcuttur.

Kapının iki yanında birer niş bulunmaktadır. İki renkli geçme motifli geometrik süslemeleri, zikzak yivli
sütunçeleri ve mukarnaslı kavsaralarıyla Konya Alâeddin Camii ile Karatay Medresesi’nin taçkapılarını
hatırlatır.

Kapı söveleriyle süslemeleri savaşlar sırasında yakılarak tahrip edilmiştir. Kapı ve yan nişlerin üstünde yer
alan Selçuklu sülüsüyle yazılmış inşa kitâbesiyle iki renkli atkı taşının altında tek satırlık tamir ve
madalyon içinde usta kitâbeleri mevcuttur. Taçkapının üst bölümü yıkılmıştır.

Kapıdan eyvan şeklindeki koridora geçilmektedir.

Avlunun doğusunda on bir oda, batısında aynı sayıda iki sıralı revak bulunmaktadır. Odalardan ikisi üçer
bölümlü hamam ve depo haline getirilmiştir.

Revak kemerleriyle odaların kapı çerçeveleri geometrik motiflerle süslenmiş, bütün mekân beşik
tonozlarla örtülmüştür.

Dıştaki kulelere rastlamayan odalardan altısı birer mazgal pencereyle aydınlatılmıştır.

Avlunun ortasında dört ayak ve sivri kemerler üzerinde yükselen bir köşk mescid mevcuttur.

Kuzeyden iki taraflı merdivenle çıkılan ve altında şadırvanı bulunan köşk mescidin kemer ve duvar
cepheleri zengin geometrik örneklerle bezenmiş, ancak zamanla yıkılarak harap olmuştur.

Revak kemerleriyle odaların kapılarında olduğu gibi onarım sırasında burada da süslemeler dikkate
alınmamıştır.

Hanın kapalı kışlık bölümüne ikinci bir taçkapıdan geçilmektedir.


Dıştaki ile aynı mimari ve süsleme özelliklerine sahip olan bu taçkapının da üst bölümü yıkılmıştır.

Değişik biçimde kuşatma kemerine damarlı palmet motifleri işlenmiş, geniş kuşaktaki yıldız formları
rozetlerle dolgulanmıştır.

Yan nişlerle basık kapı kemeri üzerindeki kitâbede inşa tarihi tekrarlanmıştır. Kışlık bölüm üç nefli bir hol
şeklinde planlanmıştır.

Taçkapı genişliğindeki orta nefle buna dikey olarak uzanan ve daha geniş tutulan yan nefler, dörder sıralı
otuz iki pâye ile desteklenen sivri kemerli beşik tonozlarla örtülmüştür.

Mekânın ortasında mukarnaslı tromplarla geçilen bir aydınlık kubbesi mevcuttur.

Dıştan yüksek sekizgen kasnaklı bir külâhla örtülmüş, ancak zamanla bu külâh yıkılmıştır.

Doğudaki neflerden beşi mazgal tipi pencereyle aydınlatılmıştır. Hayvanların bağlanması amacıyla yapılan
bu bölümde insanların da kalabilmesini sağlayan yüksek sekiler mevcuttur.

Hanın ihtiyacını karşılayan su kurşundan yapılmış künklerle Bağluca köyünden getirilmiştir.

Çeşmelerin yanı sıra avlulu bölümde karşılıklı beşer, hol kısmında dörder sıra su oluğu yerleştirilmiştir.

Sultan Hanı, askerî ve ticarî önemi haiz kervanyolu üzerinde yüzyıllar boyu hizmet veren bir vakıf eseri
oluşu yanında köşk mescidli müstahkem mimarisi ve Zengî sanatı üslûbuyla renklendirilmiş süslemeleriyle
Anadolu Selçuklu kervansaraylarının en gösterişli örneğidir.

İki renkli mermer malzeme

Köşk mescit mihrabı süslemeli

Revak kemerleri süslemeli

><><><><><><><><><><><>><<><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><>>

You might also like