Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 232

·~

1""
I
s
)<UOS 'i:lllBJBA. BUBUBS,
--- - .
·eufl~IIDIV 18SJQ~)
Kapak Resmi:
Jan Van Eyek'm Arnolfini ve Kans1 adh eserinin perspeklifi (Na-
tional Gallery Londra)
-nltl0!4Bd!S laww -~oo "PJA
~ua9 wap\7' :JO-~OO
"~8JOS l~llBJBA BUBUBS,
B'WBIJDIV taSJQ8
SERGi YAYINLARI
BELGE, B!LG! D!ZlSJ 4

© SERGi KlTABEVl

KAPAK DUZEN!
SERGi YAYINEVj
NECATl ABACI

DIZG! OFSET FiLM


Bibli~tek Yaymlan -1st
513 43 60
DUZELTl:
ATE$ lLGEN·
BASK!
Anadolu Matbaac!ltk -lzmir

ISBN 975 - 372 ·- 000 9

SERGi YAY/NEVI
1. SEYLER SO. 55!10-B
lZMlR - 137222
ONSOZ
A§ag1 yukan on yil once -1970'Ii y11/ann sonlannda- Ege
Oniversitesi Guzel Sanatlar Fakultesi'nde (Halen Dokuz Eylul
Oniversitesi) giireve ba§ladJgJm SJralarda, sinema filminin sanat for-
mu olarak incelendigi bir kitapta, uniU yonetmen Eisenstein'in filmle-
rinden baz1 karelerle ilgili krokileri gorunce olduk~a ilgin~ ve etkileyi-
ci bir paradoksla yuz yuze gelmi§tim. Oyle ki; ilk bakJ§Ia s~radan'
basil ~izgilerle ~izilmi§ bu film eskizlerinde, her an patlamaya haz1r
bir bomba gibi gu~lli bir dinamizmi hissetmemek; garip bir devinim ve
gerilim duygusuna kap1lmamak mumkun degildi. Resim sanat1yla
dogrudan bir ili§kisi bulunmayan Eisenstein'in film karelerini bu
iii~Gde etkili kilan §ey neydi? Aslinda bu soruya, film teknigi
aq1smdan bir yan1t verilebilir, ancak ~isenstein'in bu kamera Oncesi
c;izimlerinde ROnesans Sanat1n1n ve Bat1 Resim geleneginin etkisi
a~Jk~a gorliluyordu. 0 yJIJarda, Fakultemizde, henuz plastik sanat-
larla dogrudan ilintili b61Gmler a~1lmam1§ oldugu i~in hep sinema
uzerine tartJ§Jyorduk: Film karelerinin plastik i~erigi, I§Jk-renk, derin-
lik, agJriJk, yon, yalmlik ve gerilim gibi olgular, sinema dili ve film tek-
nigi a~JsJndan irdelenmekteydi. Daha sonra, plastik sanatlarla ilgili
biillimlerin kurulu§ surecinde ~izgi-film sanat~JSJ Ahmet Sipahioglu ile
tanJ§IJm. ·Guzel Sanatlann degi§ik dallannda giirev- yapmam1za
kar§Jn, ikimiz de Glkemizdeki guzel sanatlar egitiminde kuramsal bir
eksikligin farkma vard1k. Oniversite bunyesinde bir guzel sanatlar
fakultesi olu§turmanm geregi olarak, Glkemizde §imdiye dek
Gzerinde dO§QnOimemi§ baz1 kuramsal sorunlan incelemeye
ba§ladik. Bu baglamda yine akademik giirevlerimizin gerektirdigi
bi~imde birka~ teorik qaiJ§mamJz oldu: Ben, "Koktenci Sanatta Devi- ·
nim Duygusu" konulu Yuksek Lisans ve "Antropi ve Nedensizlik
A~1smdan Dadac1 Sanat Hareketlerinin <;;ozumlenmesine ili§kin Bir
Yontem Ara§tJrmasJ" konulu Doktora Tezimi, Ahmet Sipahioglu da
"Bir yizgi Film Oslubu Ozerine Ara§tJrma" ba§likli YGksek Lisans Te-
zini bitirdi.
Birka~ yil sonra resim, heykel, grafik sanatlan ve uygulamaiJ sa-
natlara bagli diger sanat dallannm da egitim ve ogretime a~Jiacag1
belli olunoa, ortak dersleri 've mufredat programlannl belirlemek
uzere komisyonlar olu§turup qaiJ§malara ba§ladJk. Bizim amacJmJz,
sanat dali aynm1na girmeden tUm b61Gmlere plastik sanatlann temel
kavram ve sorunlann1 iqeren birkaq kuramsal dersi programa

5
yerle§tirmekti. Bat1 Olkelerindeki qe§itli akademi ve sanat yuksek
okullannm programlann1 inceledik. Gozlemlerimize gore Olkemiz aka-
demi ve Ohiversitelerinin mDfredat programlannda bu tOr derslerin ek-
sikligi hemen dikkati qekiyordu. Aynca, sanat egitiminin lilkemizde
yOz yllt a~ktn bir ge~mi§i bulunmasma ragmen, gGzel sanatlann
qqitli dallar111a kuramsal temel olabilecek yay1nlara bir goz
att1g1m1zda, bunlann son derace yetersiz oldugunu ve listelik baz1
qok onemli yap1tlann Tlirkqeye qevirilerinin de pek qok yanll§ (bazen
de kas1tl1 olarak · yap1lan yanll§lar!) .iqerdigini s1k s1k
gozlemlemekteydik. Ostelik, liniversiie ve akademi gibi kurum!ar da
dahil, lilkemiz sanat ortam1nda bu tlir kuralsal konulann §imdiye dek
dogru durust incelenmemi§ oldugu da dikkati qekiyordu. Bu eksiklik
aqlian sergileri ve ele§tiri literatlirline de yans1maktayd1. Oysa Bat1da
"Gorsel Algliama" ve buna dayal1 estetik yakla§lmlan iqeren qok
say1da temel kitap, yaym organ1 ve ders notlan bulunmaktaydt
Oniversite ve yliksek okullara bagl1 sanat fakliltelerinde okuyan
ogrenciler bu tlir derslere bliylik bir ilgi gosteriyorlardl. Ostelik bu
konu, sanat di§lnda, deneysel psikoloji alanma girdigi ve kendi
ba§ma· bir uzmanl1k alan! say!ldl!jmdan 6grenci sana! dl§m.da bir bi-
limsel disiplinle de tam§ml§ oluyor, boylece ufku geni§liyordu. Biz de
bu tlir bir kayg1dan yola 91karak, Ege Oniversitesi Edebiyat Fakliltesi
Psikoloji Anabilim Dal1 ile i§birligi yaparak "Algi Psikolojisi" admdaki
ba§ka bir dersi, "Gorsel Alg1lama" Dersinin onko§ulu olarak mlifredat
program1m1za ald1k. Buglin "Algi Psikolojisi" ve "Gorsel Algliama" der-
sleri Tlirkiye'de ilk kez fakliltemizin Lisans ve Yliksek Lisans pro-
gramlannda yer almakta ve plastik sanatlarla ilgili tlim anasanat dal-
lannda okutulmaktadlr.
Kan1m1zca bu kitab1 degerlendirirken, yukanda degindigimiz duru-
mu goz online almak gerekmektedir. Belki qogu okuyucu iqin kitabm '
dili fazla ag1r bulunabilir. Bunun nedeni kitapta Tlirkqede bulunmayan
ve hemen hiq kullamlmayan baz1 kavram ve paradokslara yer veril-
mesinden kaynaklanmaktad1r. Kitaptaki dipnot ve almt1lardan da
anla§llacagl gibi, qe§itli bollimlerde Rudolf Arnheim'in "Art and Visual
Perception" adl1 yap1t1 ba§ta olmak lizere, yine ayn1 yazann "Visual
Thinking", David E. Olson'un editorlliglinD yapt1g1 "Media and Sym-
bols", Lee Baxendal'm "Radical Perspectives in the Arts" ve Harold
Osborne'un editorlliglinli yapt1g1 "Oxford Companion to Arts" 'gibi te-
mel kaynaklardan Yara'rlanliml§llr.
Doq. Dr. Adem GENQ
izmir, 1990

6
GiRiS
Gorse! imgelerle dolu bir dlinyada ya§amaktayiz. GUnllik
ya§antirnizm bliyUk bir biillimU imgclerle haw ne§ir olmakla ge<;iyor.
GtintimUz insam gazetc, dcrgi, afi§, TV vc sinema ara<;lan tarafmqan
slirckli olarak Urctilcn bir gOri.intU saldmsr altmda ya§amrm slirdtirmck
durumunda kahyor. 19'ncu Ytizy1lm btiytik Ol<;Ude sOz ve yazinm cge-
men oldugu bir kUltUrcl orwm oldugu dli§linlilccck olursa, hala izlcrini
ta§tdigirniz yaztya dayalt bu kUltUrcl yapmm giderek ncredcysc
llimUyle gtirsellige dayanan bir kitle kUlllirline dtinli§mekte oldugunu
gtirliyoruz. Bu durum dolaylt olarak.sanata da yans1yor. Ge<;en ylizy!la
bliylik til<;Ude damgasm1 vuran §iir ve edebiyatm <;agtmtzda etki ve be-
lirleyiliklerini kaybctmckte olduklarim, buna ko§ut olarak da, okuma
ve yazma ah§kanhgmtn llim dUnyada gcrilemckte oldugunu
gtirliyoruz. lO'ncu ylizytltn tipik Bat1lt orta smtf evinde bir kliltlirel
erdcm olarak kabul edilen, bir kti§esinde piyanonun durdugu okuma
odas1 ya da klitUphanc, glinUmUzde yerini Tclevizyonivictco vc elektro-
nik orga btrakmt§ gorUimektcdir. Okuyucu kavramt da yerini izleyici
kavramma buak1yor. GUnlimUzde bazt yazarlar, roman yazarken biie,-
bir gUn film ya da TV dizisi olur dU§linccsinden harcketlc- yapnlanm
scnaryo bi<;iminde hazirhyorlar. Resim, grafik, fotograf ve sincma

7
gibi gorse! sanat dallan arasmdaki etkile§im, birbirinden Odtin9 alma
ve hatta bunlann birlikte kullandtgt melez fonnlar alabildigince
(:Ogahyor. Karikattir ve 9izgi-roman gibi grafik disiplinler·ise nere-
deyse kendi (:aplannda birer sanat ttirti, hatta birer alt-dil haline geliyor-
lar. ileti§imde, ornegin basm-yaym ara9lannda da durum bundan farkh ·
degil: Gazete ve dergilerde 'yazt oram giderek azalrrken, fotograf ve
9izirnlerin oram giderek aruyor. .Gtintimtizdeki bilgisayarh dizgi sis-
temleri, yaztyi bile 90k 9e§itli renk ve karakterdeki hurufat arac1h~ ile
gorselle§tirmi§ durumdalar. Gorse! sanatlarm yogmi bask! ve rekabe-
tiyle kar~I· kaq1ya bulunan tiyatro ve bale gibi klasik gosteri
bi9imleri, ya§ayabilmek i9in stirekli olarak gorse! sanatlara ozgti bi9im
ve kurgu tekniklerinden yararlanmak zorundalar. Kisacasi gtiniimtiz
dtinyasi bir resim dtinyas1.
Durum ooyleyken, a~g1 yukart tum dtinya iilkelerinde ve bu arada
iilkemizdeki egitim, ileti§im ve sanat dilinin yaz1 oldugu ve gorsel-
ligin yazJI1 mesajlar halinde hazrrlanchgt varsaytlan ixerikleri tizerinile
ta§Iyan bir "aktanct" ._old~gu gtirti§ti hala egemenligini stirdiirtiyor. An-
cak yeni yeni, gorse! imgelerin de bir dil ya da dile benzer bir§ey
olu§turdukiari ve anlaum ara9larm en az anlatuklan §ey kadar, hatta
ondan daha fazla onem ta§Idiklari anla§Ilmaya ba§laniyor. Modern sa-
naun, yuzyiiimizm ba§lannda bir sav olarak ileri siirdugti ve sonralar1
gtirkemli bir §ekilde kaiutladigi bir gorti§ olan "di§ dtinya" ya da
* ger9ck" dedigimiz fenomenlerin hem en hem en tiimuyle birer
yan!lsama oldugu ve "hakikatte", onlan olduklari gibi taklit etmekle
degil, tersine onlara goreceli tasanmlar olu§turmak yoluyla
var!labilecegine dair gorti~ bugiin gorse! ileti§im diinyasmda pratige
g09irilmi§ durumdachr. Burada ilgin9 alan nokta; tiim dtinyada izleyicil-
- erin nonnlanm btiyiik Oi9tide modern sanattan alan reklam filmlerini
• bir garipsemeden benimsemeleri, ate yandan bir 9agda§ resim sergi-
sinde bocalamalaridrr. Demek ki ortada baz1 §eyleri farkmda olmadan
ya§arnaktan, bilin(:sizce kabul etmi§ olmaktan dogan bir durum bulun-
makta ve bu durum sanattan ileti§ime, ileti§imden egitime kadai ttim
kiiltiirel alanlarda kendisini gostennektedir.
Bu a9Hlan tilkemiz kultiirtinde Bau toplumlanna oranla daha kar-
ffia§Ik sorunlar bulunmaktachr. Olkemizde ktilttir btiytik til9tide soze ve

8
yaz1ya dayanmakta olup, gorse! sanat ya da ileti~im materyali nere-
deyse rastgele, sezgiye dayah bir ~ekilde iiretilmektedir. Daba heniiz
sanaty1 ve ileti~imcilerimizin bilingli bir ~ekilde "gorse! anlat1m" di-
liyle ve bu dile ozgii "ABC" ile -tamm yerinde ise- "konu~tuklanm"
soylemek olas1 degildir.
Bu durumun nedenlerinden bizce en onemlisi, klasik olanlann
d1~mda Modem sanat1 da kapsayan estetik kurumlann Tiirkge'ye ka-
zandmlmasmm olmasJdrr. <;agda~ anlamd~ gorse! anlaum yollan ku-
ramsal olarak incelenmeden, sanatg1 ve sanat ogrencilerinin ozgtin ve
yaratJCI iirtinler verebileceklerini sanm1yoruz. <;unkti asil sorun olan
yarat1C1hgm nitelik ve yap1s1 anla~llmadan kalmakta ve kagmilmaz
olarak gtincel sanat duyarhhklanmn birkag ad1m gerisinde kalmaktadrr.
Ote yandan, -rastgele' ve sezgiscl bir yakla~lmla ger('eklqtirilen
gorse! tasar1mlar ve sanat yapltlan dahil- bugtin iginde ya~ad1g1m1z bu
karma~1k ileti~im dtinyasmda, gorse! duyular1m1zla dogrudan veya do-
layh bir bigimde senkronize olan her ttirlti fenomeni "kendi amac1
dogrultusunda kavramak ve onlara bir anlam verebilmek i('in" bu alan-
daki evrenscl ilkeler ve pozitif bilgilere gerek duyulmaktad1r.
Ku~kusuz · burada, sanat yapltlnm olu~um siirecine. ili~kin gorse!
formtillerden bahsedilmemektedir. Ahcak, her sanat yap1Umn derinligi
vc gizil gtictinu· olu~turan kompozisyoncl perspektifinde bu ttir basit
.vc temel faktorlerin yer ald1g1 unutulmamahd1r.
Bu alandaki kuramsal biriki~U, bir bak1ma, dl§ dtinya fcnomcnle-
rine kar~1 olan gorse! duyarhgim1zm ko§ullandmlml§ ('er('evesini de
zorlayacak ve dolaylslyla gorse! ileti§imin bu tek yonlti "born- ,
bard1mamna" kar~1, ki§ide bir savunma mekanizmas1 olu~turacakur.
Gortintiide ke§fedilen her yeni boyut, daba once ya§anmaml§ yeni
bir dil ve bakl§ deneyimidir. Bilim ve sanatta insan, ancak bu bakl§
deneyimi sayesinde yaraUc1 olabilmektedir.

9
Birinci Boliim

GORSEL ALGILAMANIN
:SA~LANGICI

1.1- Gene! Bilgiler:


Dr§ diinyanm alg!lanmasmda biyolojik yontemler tizerinde
dli§linlirken, gorlinlirde bu yontemlere benzeyip ashnda biyolojik
ycinlemlerle hiy de ilgisi bulunmayan diger yontemlcri de goz online
almakta yarar vard1r. Gorse! algilamada renkli fotograf bu konuda en
uygun bir ornek olu§Lurmaktad1r. Biryok bak1mdan birbirine bcnzeyen
goz vc fotograf makinas1l samld1g1 gibi d1§ dlinyay1 aym biyimde
algilamaziar. <;:unkli, fotograf gorlinllisliniin dl§ dUnyaya benzeyi§i
iizerine soyltnebilecek en uygun §ey onun, goz alg!lamasmdan farkh
olarak, yUzeyscl, abartmah ve aldauc1 bir d1§ diinya geryekligi elde
cttigidir. Don basit deney bunun dogrulugunu kamtlamaya; yani,
· fotograf makinast ile gOzlin algllama bi<iimlerinin [arkh oldugunu or-
taya koymaya ycterlidir: (*)
. Birinci dcncyde, gri bir ton elde etmek iyin, siyah[beyaz bOliimlii
iki ayn yark -birisi digcrinden daha az aydmlatilmi§ olarak don-
diiriilmekte ve denck'e bunlann ikisini de, siyah ve beyaz oranlanm
ayarlamak suretiyle C§iLlemesi istenmektedir. Denek bu c§itligi, az l§Ik
altmda olan yarkm beyazm1 artirmak ve yOk I§lk alan yarkm siyah
btiliimUnU fazlala§tlrmak yolu ile kolayca ba§arrr. Ancak, yap!lan bu
e§itlemenin fotogra[l yekildiginde elde edilen sonuy tamamen farkli ol-
acak; folograf makinas1, gOlgede hlan yark! koyu, digerini daha aylk
bir gri olarak tesbit edecektir. Bun dan ylhn sonuy §udur: Fotograf rna-
kinas! d1§ geryekligi goriindiigli gibi, ki§i ise aym geryekligi oldugu

(*) Dixon, N.F. "The Beginning of Perception", "New Horrizons in


Psychology, (Ed. Brian M. Foss), Pelican Books London 1975, s. 45-46
gibi kaydeqer. Ancak durum bundan daha da kanna§tktir. <;tinkli, goz
burada, l'otograf makinas1rim dii§tiigli hataya dli§memi§, g51genin al-
datici etkisi altmda kalmami§!Ir. insan giizii bu alg!lamada, fotograf
makinasmda bulunmayan bir gorme yetisini, yani tamamen bilin\'di§I
olarak yap!lan bir hesaplama sonucu ortaya 101kan algisal sliredurum
(perceptual constancy) yetisini kullanmaktadrr.
ikinci deneyde ise, denek'in kar§Ismda, lo§ bir I§Ikla aydmlatilmi§
ve aym tonda ye§il renge boyanmi§ bir merkep ve bir yaprak resmi
bulunmaktadrr.Dcnekten istenen, elindeki renk kartlarmi kullanarak
yapragm vc merkebin ye§iline uyan ye§il· rengi bulmasidir. Denck,
sonu(:ta, yaprak il'in dahakoyu-yc§il tonda bir ye§ili se('er. <;tinkii bu-
rada dcnek, kendi deneyimlerinden yola ('Ikarak yapragm ctaha ye§il ol- ·
mas1 gcrc]<tigini dli§linmii§tlir. Fotograf makinasmm ise bOyle bir ka-
pasitesi bulunmamaktadir.
o,uncii deney, a(:, susuz ve tok insan gruplan iizerinde
yapilmi§!Ir. Bu kez yiyecek ve su resimlerindeki renklerin e§itlenmesi
istcnince, ay insanlar yiyecck resimlerini, Susuz insanlar ise su re~im­
lcrini diger resimlerden daha parlak olarak tammlami§lar; buna kar§tltk
tok insanlar resimler arasmda hi(Obir fark gormemi§lerdir. Buradan da,
gorse! alg!lamanm gereksinmelere gore degi§tigi sonucunu
ytkarabiliriz. <;tinkli fotograftan farkh olarak burada algtlama, salt
uyanlara gore ger(:ekl~mektedir.
Diirdtincli deney dogrudan dogruya gorme olgusuyla ilgili olmaytp
geneldc d1~ (:Cvrenin ~lgtlanmast lizerine yaptlmt§trr. Burada denek, ku-
laklan ukalt ve gozleri bagh oldugu halde, vlicut stcakhgmdaki bir
suyun i('erisinde (:cvre ile ili§kisi kesik olarak bulunmaktadtr.
Samld(gmm tersine, denek algtsal deneyimde bir eksiklik gostermek
yerine, §a§tlacak ol(:licte degi§ik algtlar duyumsadtgmt ifade etmi§tir.
Bu algtlarm genellikle dt§ dlinya ile dogrudan ili§kisi olmayan rliya or-
tamma yakm bir manzara arzettigi gortiltir. imgelem lirlinli olan bu tlir
(:evresel imgelerin olu§tilrulmast da insan varltgma ozgli bir olgu olup
fotograf makinast ile saptanmas1 olanaksiz kimi ger,ekligin zihinsel
olarak anlanmmt vurgulamaktadrr.
· Bu.dort deney bize gorse! alg!lamamn, basit ya da karma§tk
fotograf aygitla~t ile elde edilen kayttlardan farkh oldugunu .

12
gtistermektedir. <;:evreningtirsel olarak algilanmasmda tinemli til(: tide
etkili olan fakttirleri ~tiyle srralayabiliriz: D1~ dtinyay1 olu~turan nes-
nelerin ger9ek tiz nitelikieri, ge(:mi~ deneyimlerimiz, gereksinmeler,
davran~lar ve tinyarguar. Burada, fotograf gortinttilerinden farkh en .
onemli ~eylerden biri de zarnan faktortidtir. lnsan algdamasmda imge-
lem degi~ik zaman birimleriyle elde edilir. Makina, d1~ ger9ekligin,
benzer ve farkh yonlerini anmda saptar. lnsan ise iki birbirine benzeye-
ni aymnak i9in uzun bir stireye gereksinme duyabilir..
Ger9ekte algdarnanm ba~JangiCI konusunda bir ara~trrma yaparken
konuyu li9 ayn dtizeyde ve birbirlerinden farkh li9 ayn btiltimde incele-
mek~e yarar vardrr.
- Bitki ve hayvan. tiplerinin geli~im tarihinde gtirtilen tek
hticrelilerin (Phylogenesis) algdarnas1.
- <;:ocuklarda (Ontogenesis) alg~Jarna.
- Yeti~kinlerde (Microgenesis) algilarna.
Her ttir ve her 9e~it canh organizmada dJ~ dtinyan1n farkh yorum-
larla alguanmasma esas olu~turan duyarh)lln kokeni bu li9 ayn duyum- ,
sama bi9imleri arasmdaki ili~kilere baghd1r. En basit ya~arn bi9imi
ile, normal yeti~kin insamn ytiksek dtizeydeki uyar!lara 'uyum
saglayabilen en karma§Ik duyumsama ornekleri arasmda gorse]
alg1lama a~amah olarak kendini gosterir. B u alanda herhangi bir gene!
kuramm aynntilarma girmeden, duyarhkta "uyar!labilirlik"in belirtile-
rinin; insan ya~ammm ilk y!llannda daha klsa zarnan birinJ]eriyle or-
taya (:Iktlgi ileri stirtilebilir. Bizim incelemeye konu edindigimiz
algdarna ba§la0gici bu ti(:lti dayanak noktasmdan sonraki alg!larna ol-
gusudur. Bunu yaparken, alg!larnanm a~ag1daki a~amalarinm goz
ontinde bulundurulmasi gerekiyor: l§Iga kar~1 tepki (Ornegin,
uyanlarm yeginlik karakterleri), formlarm ve renklerin klsaca li9 bo-
yutlu cisimselligin hareketliligine kar§I tepki. Bu arada gerektigi za-
man, (:ocuklarda ve hayvan ttirleri dtizeyinde algdama ile yeti§kinlerde
algilarna arasmdaki ili~kiler dogrultusunda a(:ddarnalar da yap1lacaktrr.

. 1.2~ I§Ik Yeginligi Tepkisi: . .


I~Iga klrr~1 refleks tepkiden biraz daha ileri a§amada ol&n ilk gorse]
algdama tek hticreli saydam organizmalarda gtirtilmektedir. Amip,

13
kuvvetli 1~1k kaqJSJnda zig - zag'lar yaparak uyanmn etkisinden kur-
tulmaya 9ah~1r. Diger tekhiicrelilerde (Protozoa) durum biraz daha
karma~1k olup sonu9ta farkhllk gosterir. Klorofili maddesi ta~tyan
canhlar, 1~1ktan ka9ma yerine onaytinelmeye 9ah~rrlar.
Her ne kadar alg!la"!anm ilk a~arnasmt belirliyorsa da, bu
canh yarat!ldar insan til9titlerinde gore ktirdtir. l§tga kar§t duyarh ol-
malanna ragmen gtizleri ve beyinleri bulunmarnaktadrr. Algtlarnanm
bu dlizeydeki stirecinde t~lkla ilk kar~!la§an 'insanm irislerin de refleks
bir tepki olarak daraldtgt dti§tintiltirse, yeni dogmq§ bir 90cuk ile
amip arasmda 90k az bir duyarllkfarkhhgt oldugu ortaya 9tkar. Dt~
dtinyaya ili~kin herhangi bir. imgenin zihinsel olarak olu~mast i9in
beynin gerekliligi goz online ahmnca bu tepkilerin nedeni daha kolay
anla§!lrr. .
1.3. - Dt§ Dtinyaya Uygun Imge :
.
Alg!lama, bir orgariizmamn gereksinimlerini kar§!larnak i9in 9ev-
resel bilgileri bile bir yontemle elde .etmek stireci olarak dil~ilniile­
bilir. Bu durum, alg!lama evriminde, btiyilk bir adtmt vurgulayan
ikinci bir a§amadtr. Bilindigi gibi salt duyumla ger9ekle§en al-
g!larnanm dilzeyi oncelikle geli~meyle ilgilidir. Bu organ, bilgi veri-
ci uyar!lara kar~t oldugu gibi, yalmz kendine yanstyan enerjinin nite-
Iigine gore de tepkilerde bulunur.
Dt~ dlinya ile izdil~ilmsel dilzeyde ili~ler i9inde olan bir imgenin
. algt mekanizmasmda olu~abihnesi i9in altcmm bir nesne Uzerine yo-
nelip onu saptamast ve bu nesneden gelen degi~ik parlakllk ya da 1~1k
t~!ldanna gore tepkide bulunmast gerekir.
Bu yolla elde edilen algtlarna sonu9lanmn her tlirlii evrimsel ay-
nnt!lartyla birlikte anlaulmast olanakstzdrr. ~u kadarm1 soyleyebili-
rizki; gorse! uyanlar oolgesel duyarhga (goz) genelden (dt~ dilnya) ge-
Iip goz yuvarhgmda dilzensiz olarak dag!lmt~, 1~1ga kar~t duyarh pig-
mentler yoluyla hilcre kilmeleri0e dtinil§tirler. Daha a9lk bir timekle;
bazt b6ceklerde gtirtildilgil gibi bu tilr ilkel gtizler birbirlerinden
bagtmstz, mozayik §eklinde dti~enmi~ hticrelerden olu~rirlar ve uya-
nlann kabaca btilgeselle~mesini saglaytp daha sonra ortaya 91kacak
alan fiksasyona (gtizlerin bir noktaya yonelmesi) ve tirilntil (pattern)
gtirmeye temel olu~tururlar.insan gtizii i~levsel olarak dogu~ta tUm

14
olasthgtyla aynen bOyle bir ahct mekanizmadtr. Yeni dogan b!r
('Ocugun, daha on dakikahk olmadan gozlerini, sesin geldigi yone
9evirdigi ve bu nedenle koordine edilmi§ uzaysal smulamamn bu ka-
dar erkcn ya§ta bile varoldugu ileri slirtilebilir. (*)

1.4- Harekefe Kar§t Tepki:


insan gozUnden a§agt dtizeydeki goztin gcli§imi ve yaptst birbirle-
rinden farkh birka9 bi9imde incelenebilir. Ornegin; boceklerde her biri-
nin optik elemanlart besleyen sinirsel reseptarlere (ahct) I§Ik I§Ini
yonelten ve bu nedenle adeta bir makinaya benzeyen iki kti9tik ahct
aygtttan olu§an (ommatidium) bile§ik goz -sisteminin geli§imini
gormektcyiz. Bu ttir gozlerin gorme a('tlan geni§tir. Mozaiksel
yaptlan ncdcniyle e~ yUksek dUzeyde duyarhd1r. Her ne kadar, insan
gozU, yapt olarak farkltysa da,. in san dUzeyindeki algtlamanm
ba§langtcmda, hareket eden uyanlara kar§t ozel bir duyar1tk mekaniz-
mast da onemli bir yer tutmaktadtr. Uyartlarm, gorme alanmm en dt§
(:Cmbcrinc yakm btilgclerinden geldigi durumlarda bu ozel duyarhgm
onemi dah~ da artmaktadtr. (:tinkti, bu ttir algtlama, retinanm evrim
a('tsmdan en ya§h alan -dt§ ytizeyi (peripheral) yoluyla
ger('ckle§mektedir. Ku§kusuz, ilkel goztin daha ba§ka ttirlti algtlama
bi('imlcri de vardtr. brne~>in, belli Ol('tiler i9inde uyanlar hakkmda bilgi
ta§tyan vc polarize I§tk I§mlanmn titre§im dtizlemini sagdan sola
('evirdigi <;ukur bi9imindeki retinaya (basit bir fotograf makinasmda
oldugu gibi) sahip bazt canhlar da vardtr. Yumu§akcalardan Mollus-
cnautilusun algt mekanizmast bu duruma bir 6rnek OlU§IUfUf.

1.5- Form ve §ekillere kar§I tepki:


Form ve §ekillerin algtlanmast, mercek yoluyla t§mlann
bliltinle§mesi sistemini kullanan omurgahlarm, anmda hareket edebi-
len goztiyle ba§lar. Bitki ve hayvan ttirlerindeki algtlamanm geli§imi
a('lS!ndan bOyle bir gorme yetisinin en list dtizeyine ornek insan degil
yuttct ku§lardu. Ahct hticrelerin (receptor) btiytik bir yogunlukta
oldugu kartal goztine gore insan gozti daha kaba bir retina mozayigine

(*) Wertheimer, M. "Psychomotor coordination of auditory and visual


space at birth" Science, 134, zikreden ~ikxon, N.F., a.g.m.

15
sahiptir. Kartal okuyabilseydi, insan goziiniin goremiyecegi olctide in-
ce yaztlan kolayhkla okuyabilirdi. Aynca kartalm, uzaktaki bir fareyi
insan goziinden daha fazla bir kesinlikle algtl~yacagt soylenebilir.
{Ytizlerce 'metre ytikseklikten kiiCtik bir dag faresini farkederek iizerine
pike yapan kartallara rastlamak olastdtr.) ·
insanlarda, algtlamanm daha ilk haftalarda biDjladtgtila ili§kin bazt'
kanttlar vardtr. Frantz'm 1961 ythnda yapmt§ o1dugu deneylerde (*),
form1ar blinyesinde §ekillerin algtlanmast, formlann algtlanmasmdan
daha gee !:[egildir. Degi§ik dtizlem ve §ekillerle siislti yiizeyler.i izleyen
bebeklerle ilgili bir dizi deneyde Frantz, cocugun bakt§larmt en iyi
bicimde yonlendiren uyartlann ne oldugunu belirlemi§tir. Bu deneyle-
rin SODU\'lanna gore bebek, §ckillerden ba§ka, ylizey lizerinde bir §CYC
bakma konusunda, 6zellikle dtiz bir fon lizerindcki nesnelere ilgi du-
yar. Yine bu deneylcrde, bebcgin daire dlizlem bicimindeki nesnelerden
cok, ay·m yancaptaki ktirelcre ilgi glisterdigi anla§tlmt§ttr. Bu duru-
mun derinlik algtstyla mt, yoksa uy~nlarm biraz 'daha aynntth ol-
mastyla mt ili§kili oldugu konusu taru§tlmaktadtr.
Bu ara§ttrrrialardan ctkanlan bir ba§ka ilginc sonuc da cocugun,
cift giizden cok tek gozle daha iyi gordliglidiir. Bu durum bize iki
gozden gelen gorse! bilgilerin tek bir dtinyada birle§tigi sinir siste-
miyle ilgili bir olgu gibi gozlikmektedir. t;:linkii gorme olayt aym za-
manda bir ogrenme olaytdtr ve sinir sisteminin geli§imiyle ilgilidir.
t;:ocuk algtlamasmdan anla§tldtgma gore, bir gozden gelen uyartlarla
diger gozden gel en uyartlann kart§tmt algt slirecini geciktirmektedir.
t;:ocuklarda algtlamanm ba§langtct iizcrine ariDJtlrma yapmamn bir
gliclligli de onlarm sergileyebilecekleri tepkilerin az olu§u ve algtlarnt§
olduklart ba§ka bir §cy varsa o §cyi ifade ederriemelerinden gelmekte-
dir. Yeni gormeye ba§layan ·cocuklarla ilgili gorse! konulardaki
ara§ttrmalarm artmast da bu nedene dayamr. Ornegin, bugiin gozleri
dogu§tan perdeli alan bir cocuga saydarn tabaka IDjtlama (corneal draft)
ameliyatt yaptlabilmektedir. Ancak bu arneliyatt geciren cocaklar lize-
rinde yaptlan ara§Urmalardan Ctkanlan sonuclar, ba§art konusunda
dii§linUldligtinden daha az ipuclan vcrmektydir. Bunun iki ana nedeni

(*) Epstein, W. "Experimental Inv.estigation of the Genesis of Visual


Space Perception", Psych. Bull. 61, s.115·128, Brian M. Foss, a.g.e.

16
vardtr: Birincisi, her ne kadar bir dill kanu~uyarlarsa da, anlarm
sii~ctiklerle· gorse! uzam (espas) arasmdaki ili~kilerle ilgili bir dene-
yimlerinin bu:Junmamast; ikincisiyse, ~acugun alg!lamastyla
yeti~kinlerin alg!lamast arasmda btiytik farklar alabilecegi flkridir. Bir
taraftan, yeti§kin insanm sinir sistemi (saydam tabaka ameliyat!
ge~iren bir ~acuk. dahi alsa), yeni dagmu§ bir ~acuga g5re, daha da
geli§mi§tir. Ote yandan, sanradan g5ren ~acugun beynlndeki gorme
rrierkezinde, bu kritik btiytime ~agmda uzun stire kullan!lmamt§ al-
masmdan otilrti bir kaytp alu§mast beklenebilir. Aynca, g5rmeyen
9ocugun diger duyulart daba fazla geli§ini§ alabilir. i§te btittin bu ttir
·gti~ltiklere kar§m yine de bazt sanu~lar ~lkanlmt§tlr. Kendi duyusal de-
neyimlerini kullanmast kanusunda fazla bir uygulama yapamtyorsak
da, yeni g6flneye ba§iamt§ bir ~acugun gorme kapasitesinin fazla
geli§kin qlmadtgmt soyleyebiliriz. <;:acuklar, salt fan tizerindeki
figUrleri gorebilmekten ba§ka, bir ol~liye kadar gordtikleri nesnelerin
~ev~esiyle alan ili§kilerini de farkederler. Nesneleri a~lk s~ik
algtlayamamalanna ve ne olduklanm bilememelerine kar§m, dakunma
duyulanyla normal alarnk gordtikleri §eylere yakla§abilirler. Algdanan ·
§eyler, goz i~inde degil di§ dtinyada gortinUrler. <;:acuk dtizeyindeki
alg!lama ~;ah§malart bayunca bu bulgu, basil bi~imlerin alg!lanmast
kapasitesinin, insanm sinir sisteminin dogal katkllartyla ilgili bir §ey
oldugunu gostermektedir. ·
i§te bu nedenlerden otUrti, insamn gorse! alg!lama stirecinde ilk'
birka~ aym kesinlikle filajenetik, (bitki ve hayvan tti~lerine (izgti bir
karakterde) aldugu soylenebilir. Fakat, eger gorse! deneyimler i~in in-
sanm kal!umsal yetenegi vticuduyla birlikte a§ail1 yukan aym dtizen ve
h1zda geli§en sagllkh bir dli§tinme evriminde artaya ~Ilayarsa, bu
gtirti§ a~tstm destekleyen ve ilk algi.lamalarla ilgili alan ba§ka bayutlar
yok mudur? Renk ve derinlik algtlamasmt incelerken bu sarunun
olumlu yanttlart bldugunu gorecegiz.

1.6- Renk Tepkisi:


Bitkilerin degi§ik dalga boylanndaki renklere kar§I tepkileri
farkltdrr. Renklere. kar§t tepki bu organizmalar dtizeyinde ba§lamakla
birlikte, renk alg!lamasmm ba§lamast canhlarm evrim stirecinde
biiceklerle ba§lar. Boceklerde, renklere kar§t duyarllk, belki de insandan

17
daha list duzeydedir. Omegin; ar!lar renk s~imi yapmaktan ba§ka, mar
O!CSi I§Ik l§In]anna kar§l da duyarhdtrJar. Kapa!J hava]arda gilne§Ji
oolgelcri daha kolay kC§fcderler. Aynea, insanlarda renk ay1rma yetisi-
nin bticeklerc gore daha gl'9 belirdigi bilinmektedir. Bu nedcnle, her ne
kadar alli aydan kil~uk alan ~oeuklar renkli bir kiireyi gri bir kureden
ay!fma yetisini gosterirlerse de, bu ya§ duze:yinin iizerinde olanlar
kirmiZI, mavi, yqil vc san'y1 ancak birinci yil i~inde
aylfdedebilmcktedirler. Yeti§kinlcrde ise gorme alamm aydmlatma,
yakla§ma veya gene! algi lama bolgesinden merkeze dogru hareket et-
mek suretiyle yava§ yava§ beliren fiziksel varhk (nesne), renklerden
(:Ok daha 6nce farkedilmektedir. Daha once de belirtildigi gibi, bu du-
. rum retinanm yapisiyla ilgili olup retinanm di§ yiizeylerinin merkezc
omnia daha az duyarh olmas1 ger~egiylc a<;Iklanabilmektedir.

1.7- · Derinlik Algiiamast:


Karada ya§ayan hayvanlan ilrkuten en eski §eY dii§me korkusudur.
Bu nedenle harekct etmcye ba§ladiklan andan itibaren, insan ve hay-
vanlarda dii§mc tchlikcsini onceden alg!lama yctisi de yava§ yava§
gcli§mcyc ba§lar. Gibson vc Walk tarafmdan !960 y1lmda yapilan
"Gorse! U9urum" (Visual Cliff) dencyleri bu gcr~egi orutya koymak-
tadrr. Gibson ve Walk'un bu deneylcr i~in yaptiklari ayg1t aslmda ~ok
basil fakat olduk(:a ilginr;tir. (*). Bu deneyde damah bir platformun
lizcrine, kcnarlarinda geni§9C bir alan olu§turacak §ekilde bir cam ko-
nulmakta ve denek bu camm uzcrine konulmaktadtr. Platformun iki
yamnda dli§lik seviyeli ve u~urum etkisi yaratan iki ayn dtizlem yer a!- ·
maktadrr. Kanat duzlemiyle cam arasmda aniden derinle§en bu u9urum
denek tarafmdan farkedilince dcnck kendisini dengelemeye vc u9uruma
dli§memeye ~ah§Ir. Yapilan deneylerde, merkez platformuna
yerle§tirilen deneklerin hangi ya§larda bu u~urumu farkedebildikleri
tesbit edilmi§tir. Civciv, kuzu, ke~i, maymun, kedi ve bebcklerde soz
konusu u~urumdan sakmma tepkisi, yani derinlik algilamasi, bu dc-
neylere gore, onlann harcket etmeye ba§ladiklari ya§ta kenct'ini
gostermi§tir. Bu da civcivlerde bir glin, ~ocuklarda ise alu ile on ay .
arasmda dcgi§mcktedir. B u deneyle aynca iki §CY daha belirlcnmi§tir.

(*) S~ientific American, Nisan 1960.

18
Birincisi, uzaktaki nesnelerin yakmdakine. oranla daha kti9Uk
goztikmesi (dama moti!Jkikinclsiy,,.~~e uzaktakileri'n, ba~m veya
nesnenin hareket ettigi durumlarda, dah~ hareket edi-yormu~ gibi
gortinmesi veya bunun tersi, yani yakmdakil.erin daha htzh hareket
ediyormu~ gibi gortinmesidir.

1.8- Algtlamada Serebral Faktorler:


Derinlik algrlamasryla ilgili ((ah~malar,. insan ve· hayvan
dtizeyindeki algt!arnalar arasmda onemli farkhhklan onaya koymu~tur.
Bu farkhhklann en onemlilerinden biri de hi9 ku~kusuz geli§me
stirc((leri arasmdaki orandan kaynaklanmaktadrr. Omegin, civciv yu-
murtasmdan ((tktlktan bir gun sonra dcrinligi algrlarken, ((Ocuk aym
yctcnegi dogu§tan altr ay sonra gosterebilmektedir. <;UnkU ((OCugun
bcyni daha btiytik olup, daha yava§ geli§ir. Bu geli§mC ya§ ilcrledik,c
dcvam eder. Daha once, kartal ile yeti§kin insan algrlamasmr ·
kar§tla§ttrdrgrmrz zaman kartahn ycti§kin insandan daha kesin bir algt
gUcii oldugunu gormU§tUk. Fakat gorme olgusunu salt bir algrlama
stireci olarak dti§tinmck de yaryh§ttr. <;UnkU bu olgu sadece optik bir
olay degil,.aym zarnanda beyinsel birtakrm faktorleri de ilgilendirmek-
tcdir. Gorme olgusu, gonne veya algrlama sUreci diye bilinen §ey, op-
tik bir kayrtla birlikte aynca bir yorumu da i9erir. insan retinasr t§tgr
sinirsel encrjiye donU§tUrmekte daha yeteneklidir. Bu i§i saniyenin.
milyonda biri gibi bir sUre i9inde yapar. Bu nedenle algrlanan §eyle il-
gili bilgilerin btiyUk bir btiltimU bu ktsa sUre i9inde beyne
ula§mayabilir. Ama yine de insan bu geli§mi~ beyni ile algrladtgt
§cylerin otesindeki bifgilerc de varabilmektedir. <;UnkU insan aym za-
manda bir bilgi deposudur ve bir hafrzaya sahiptir. Ge9mi§ deneyimle-
rine dayanarak kimi ~eyleri ilk bakr~ta tanrr. Daha da onemlisi;
algrladrgr §cylerle ilgili bir yrgm bilgi arasmdan yeni algrlamasmda
yararh olabilecek en uygun bilgileri se9ip kullanrr.
Haber alma, haber iletme, degi§iklildere kar~t duyarhhk, farketme,
ge9mi§ olay ve gortingtilere ili~kin imgeleri depolama, gorse! ve
gUncel alan ve en son ortaya 9tkan gorse! irngeyi algrlayrp yorumlama
gibi i~lemler a((tsmdan bir gorme olgusu ya da algr deneyimi, bir ga-
zetenin dagrumma benzer. Tabii bu kar§tla~tlfmada insanm yeri ve
onmi a~agt dUzeydeki diger canh organizmalara gore tistUnltigU, onun

19
"editorliik" vasftyla a9iklanabilir.

1.9- ic;giidii:
i9glidli fenomeni gorse! algllama evriminde 90k onemli bir olgu-
dur. imUdUler dogu~tan, organizma tarafmdan dlizenlenir. Bu uyanlar
ortaya 9ikmca, organizma, kendi gereksinimi olan en uygun davrant~
bi9imini otomatik olarak b~Iaur. Uyart, belli bir bi9im, renk, hareket
veya bu U9 ayn ogenin kart~tmlanndqn olu~abilir. Sonu9ta her biri
i9in ayn bir davram~ ~ekli ortaya <;tkar.
Zainan 7.aman karm~tk bir yaptda olmalarma kar~m davram§lar
otomatik olarak ortaya 91karlar. Bir Liiriin tiim iiyeleri i9in aym tepki-
ler ge9erlidir. Omegin; blitiin erkek dikenli bahklar gebe dikenli
bahklara kar§t aym Lepkileri gosterirler. Bu davram~m akla uygun
· dii~meyen a9tklamast isc ~u ger9ckle somuLI~tr: Karnmm ~i~ligi belli
olmayan di~i dikenli bal!k erkek bahgm ilgisini 9ekmekte b~arth ola-
madtgthalde, karnmm ~i~ligi belli olan di~i bal!k formunda kesilmi~
bir tahta par9ast aym konuda erkek dikenli bahgm ilgisini
<;ekebilmektedir.
Aynt bi(:imde di~i gasterous yalmz yumurtalartm btrakrrken
e~le~me dah~lan yapar ve erkek gasterous'un bel altmda ktzartkhk
gori!_ise, bu eylemi en yiiksck diizeye vanr. Fakat ktrmtzt benek
gormiiyorsa, gasterous digcr yonlerden arzulu olsa bile bu Lepkiyi
gOsteremez.
·r~tk, organizma lizerinde bilgi toplaytct ve hayvan metaboliz-
masmda dogrudan etkili bir oge olarak gorev yapar. Bu gorevlerin ikisi
i~aret uyartlarmm algtlanmasmda da onemli olup bu uyanlara kar~t
uygun tepkinin gosterilmesini saglarlar. Aym zamanda beynin gene!
yaplSlnda, t~tgm sinirler yoluyla enerjisel hareketinde ve slimliksli be-
zelerin hermon salgtlamasmm dlizenlemesinde onemli bir rol oynarlar.
Bunlar i~ei uyartlanna kar§t duyarhhgt etkileyen saigtlardtr. Bu tepki
"phtoperiodism"de a91k olarak gorUliir. Baltklarda, ku~larda ve memeli-
Ierde bir saat gibi gorev yapan bu merkez cinsel aktivitelerde periyodik
degi§imleri denetler..

20
1.10- izleme:
Ana konumuza donerken §unu belirtmek gerekir ki, aym sonuca
degi§ik yollardan il'giidii ve ogrenmeyle vanlacagmdan onlan bu i§e
kan~urmamakta yarar vardir ..i,giidiisel tepkiler ogrenme yoluyla git-
tikl'e artan bir bi9imde farkhla§rr. Ogrenme artt1k9a filojenetik
aynhklar 90gahr. Bununla birlikte ogrenme ile i9giidii arasmdaki
kar§lhkh etkile§imde ozellU,le ilgin9 alan bir durum vardrr. Buna, psi-
kolojide "izleme" veya "omek alma" davram§I denir.
Gen9 hayvan tiirlerinin en onemli gorse! deneyimleri onlann anne-
ligidir. <;iinkii bOyle bir deneyim, alglianan objeye kar§l siirekli ve
gii9lii. bir baghhg1 veya izleme davram§llll ortaya koyar. Yavru ile
anne arasmda goriilen bu izleme davranl§l dogu§tan ve i9giidiisel olarak
ortaya 91kan bir ili§ki olarak nitelenebilir. Ancak bunun bOyle ol-
mad!glm ortaya koyan ve izlemenin gorse! bir ogrenme bi9imi
oldugunu kanlllayan baz1 deneyler de bulunmaktadlr.
izleme ile ilgili ·cteneyler yeni dogmu§ hayvanlar iizerinde
yaplim1~trr. Gene! olarak bu deneylerde yavru dogar dogmaz, biiyiik9e
bir nesne kendisine belli bir sUre gosterilir. Bunun en klasik omegini
-Lorenz'in (*) 1952'de yapt1g1 deneylerde gonnekteyiz. Bu deneylerde,
kendi ger9ek annelerinden al1mp ba§ka bir yerde bdli bir sUre izleme
davram§l i9ine sokulan kU9Uk karga yavrular1 bir siire sonra izledikleri
~eyi kendi tiirlerine tercih. etmi§lerdir. Bu deney daha sonra nesnelerle
yapilml§ ve nesneleri izleme davram~l i9ine sokulan yavru ku§lardan
da ayni SODU\' almml~Ur. .
Jzlettirme olgusunun bu yonii dogal olarak insan psikolojisiyle
ko$utluk olaslhgl sorununu aida getirir. Insanlarda ogrenme olmadan
eksiksiz ve tam bir davram§ bi9imini ortay.a 91karan· bir uyar1 var
m1d1r? Gene! olarak yoktur. <;unkii insanm ogrenme potansiyeli
i9giidtileri gereksiz kllar. Zaten insan ozel bir uyanya kar§l intibak
edilebilen tepkilerle doi!u§tan prograrnlanml§Sa, bu tepkileri deneyim-
lere dayanan davranl§lar iradeyi eline almcaya dek gostenne §ansl az
alan bir yaratl~tlr. Bilindigi gibi insanlarda dogu§tim gele~ kimi tepki-

(*) Lorenz, K.Z. King Solomon's Ring: New Light on Animal Ways,
New York: Thomas. Y. Crowell, Brian M. Foss (ed.) s.57.

21
ler vardrr. Omegin; kuvvetii bir uyanya kar~1 aniden kar~1 koyma veya.
daha once inceledigimiz dU~me tepkisi. Ancak bunlar gerektigi oi~Ude
ozelligi ve karma§1khg1 olmayan tepkiler oldugundan i~gUdUsel dav-
rani§ gruplarma girmezler.
Franz'm ~ok crkcn bir egilimi buigulayarak, insan yUzU desenle-
rine baklp ~ocuklarda gU!me tcpkisini yaratU'!~l ve benzcr uyarllann
i9gUdUsel tcmele bagh olabilecegini ileri sUrmek miimkUndUr. Ancak
burada ogrenme olas1hgmm paym1 da unutmamak gerekir. <;ocugun
annesine kar§I olan gU91U duygusal baghhg1 ve bu baghhgm ilk bir-
ka9 yd olan kritik doncmde ortadan kallcmas1 ncdcniylc ~1kabilccek
davram§ bozukluklan da izlcme cgiliminc i~arct olabilir. Harlow (*),
maymun yavrulannm hi9 slit vcrmcdigi haldc bczdcn yap1lmi§ anne
maymunu teldcn yaplimi§ slit vcreri maymunlara tcrcih cttiklcrini
gozlcmleycrck insan soyunun da buna benzcr ve ogrcnilmemi§ kimi
tcpkiler gilstercbileccgini ileri sUrer.
Ailescl davram§m i9gUdUsel olarak ortaya 9Ikma,1, Uzerinde durul-
masi gereken ba~ka bir konudur. Lorenz, oval ve r;cilesi 91kik olmayan
kiiT'i yUz §ekillorinin koruyucu ve scvimli tepkilere yo! ar;ugiliZerine
dikkaii r;ekmi~1ir.
Bu durum r;ocuk ya~am1 ir;in ku§kusuz r;ok oncmlidir. Benzer du-
rumdaki hayvanlann scmpatik gorUnmelcrini de buna baglayabiliriz.
Aynca r;ocuksuz annelcrin muhabbct ku~Iarma ve Pekin kazlanna
kaf§I olan ak1l almaz scvgilcrini de buna baglamak olas1drr.
insamn rcnklerc kar§I olan ir;gUdlisel tepkileri, en az izletme soru-
nu kadar karma~Iktir. Renk ve t\zdlikle kmmzt renk, hayvanlarda ve
baZI ilkel insan topluluklarmda bilinmeyen anlamlar .ta~Iyan baz1
onemli i(OglidUsel davram§Iara i~aret uyar1lan olduklar1 i9in mi r;ok
onemlidir? Bununla ilgili deneyler bu soruya olumlu yamt vermekte-
dir.
ilk olarak kumiZI, uzun y11lardan beri, bilindigi gibi, -Rorschac'm
anlam testi resimlerinde sozcliklere fon olarak, duygusal bir tepki
olu~turmaya egilimlidir. Dreschlcr'in 1960'da yapt1g1 ar~urmalara go-

(*) Harlow, H.F., The Development of Affectional Patterns in Infant


BehaviOur, New York, 1972, s.55.

22
re 6megin krrmiZI uyandan sonra elde edilen sozlii 911!ln~Imlar duygu-
sal kari~Ikhgm her tiirliisiinii gosterir. B~ka bir deneyinde Dreschler,
subliminal yeginlikte (e~ik alt1, bilinyli algi d1~mda) sunu1an yiplak
bir kadm resminin e~ik iistii (superlimina1) kirmizi uyanya
donii~tiirlildiigiinde co~kusa1 tepki1er yarattiguu ortaya yikarmJ~tir.

Tayfm kumiZI ucundaki I~m1arla duygu1ar arasmdaki ili~kinin


diger bir kamum Krakow (1941) ve Dixon'un (1961) ara~nrma1armda
gorliriiz. Bu alanda ~us bilim adarn1armm yah~malarma gore, normal
fizyolojik beraberlik duygusunu uyaran hap1ar, insanda, ye~i1 ·~•ga
kar§I duyarhg1 artmrken, krrm•z•ya kar§I duyarhg• aza11lr. Bu bu1gu
ba~ka bir geryekle de para1ellik gosterir: Co~kusal bir sozciigii kirmiZI
·~•kta tck g6z1e algiianmasi, ikinci gozun·•~•k e§igini (tresho1d) arunr.
Yqili§Ikta olan CO§kUSal Sozciik bunun tersini yaparken notr SOZCiik
ye~il vcya kirmizi ·~•k qiginde bir degi§iklik yapmaz. Bunu izleyen
ara§llrmalarda biliny C§iginin altinda kalan duygusal VC notr SOZCtik
gosterilirken kaydcdilen beyin dalgalannda (EEG) degi§iklikler gortiliir.
Kumtzi I§Igm kcndi b~ma EEG iizerinde dogrudan bir etki yapmadig•
halde, CO§kusa1 an1am• o1an bir sozctikle bag1antiir olunca bu etkiyi
yaptigi an1a~J!Jr.
Bu degi§ik deneyim1erdcn y!kan sonuylar, bir blittin1tik iyinde ele
ahnacak o1ur1arsa kmmzt rcnk i1e duygusa1 dcneyim ve heyecanlar
arasmdaki ili§kiler §6y1c ayik1anabilir: KumJZII§Ik kuvvetli Olytide ra-
hatsiz eden an1amh uyariiann etkinligini art1nr. Bu reaksiyonun ya-
ratih§tan vcya sonradan c1de edilmi§ bir §ey o1dugu sorunu §imdi1ik bir
spcklilasyon konusu o1arak devam etmektedir.
Nativistlcr kirmizi renk1c teh1ike arasmda bilinen konvansiyone1
ili§kinin, renge olan iygiidiisel tepki1erin bir iirlinii o1dugunu ileri
slirerler. Tayfm (spectrum) krrmlZI ucundaki renklere kar§I tepkinin
dogu§tan ge1digini i1eri sliren sav, krrmlZlmn, diger renk1ere gore dalga
boyu daha yliksek bir renk o1dugu ve dolay•s•yla canh organizmanm iy
salg1 bez1erine yansJdijji dli§iincesiy1e ayik1anmaktadir.

1.11- Algilamanm Daha Sonraki A§amalan:


iyglidli olgusuna ili§kin ye§itli ve birbirine zit tartJ§malari bir yana
brrakmca goriildtigii gibi, baz1 tepkiler (I§Iga, hareket'e, renge, §ekil'e

23
ve bi9im'e) btiytik tilytide, sinir sisteminin dogu~tan varolan l<;imi
tigelerinin olgunla~mast ile ilgi!idir. Ya daha sonraki a§llmalar? Bu
konunun ba~langtcmdaki deneylerden de anla~tlacagt gibi, ayrrdetme,
tamma ve adlandtrma gibi ~eyler, algtlarnanm fotografik anlaRunm
titesinde olup daha list dtizeydeki olgulardtr. Ashnda, algtlaytcmm en
btiytik kalktlarda bulundugu ~ama da budur, Geymi~ deneyimler, he-
yecanlar ve motivasyon gibi tigeler, neyin nastl algtlandtgt konusunda
verileh yargtlarda kendi rollerini oynarlar.
Eger son algt, sozgelimi, yukarda saytlan bu ttir belirleyici etmen-
lerin sonucuysa, bunlarm elkilerinin, uyanmn ahm~t ve bilinylilik
arasmda ortaya ytkmast gerektigini tahmin etmek manttksal
gtirtilebilir. Durum bOyle olunca, bu ogeler nastl incelenebilir? Her ne
kadar onlarm varolu~ dogast bilinyli incelemelere olanak venniyorsa da
bu algtlama tin-evrelerinin i9ytizii geryekte )!epsinde uyanct
giri~lerinin az tutuldugu birka9 deneyden anla~tlmt~ttr. Bu ko~ullar
altmda denek'in, kendi gorse! deneyimlerine kalktlan, uyarmm
kalktlarmdan yoktur. Bu gerek9eyle onun·dogasm• incelemek bizim
iyin daha i'yi bir ftrsattrr.
Hi9bir ipucu· vermeden, stizctiklerin, dii~tik uyan yeginlikleriyle
veya a(Otkbkla gosterilerek,.ne olduklanm sordugumuz birinin durumu-
nu ele alahm: Vcmer'in 1956 ve Me. Ginnies'in 1949, Worthing-
lon'unl962 ve Dixon'un !956'daki deneylerinin sonu('larma gore de-
neklerde, uyanC!yla yap1sal ili~kisi olmayan, fakat, anlamryJa· ili~kili
olan stizctikleri' yamt olarak venne egilimi oldugu anla~Ilmt~trr.
Worthington ve Dixon ba~ka bir deneylerinde, deneklerden dti~tik
yeginlikte olan uyartlarla perdede yansii!lmi~ bir rakarnm belirlenme-
sini istediklerinde, deneklerin bir·list numaray1 soyleme egilirninde ol-
duklanm saptrum~lardtr. Ba~ka bir deneyde, tabu ve duygusalogelerle
dolu stizctikler silik ve belirsiz bir bi9imde verilmi~· ve kar~tltk olarak
Freud9u anlarnda simgesel yanttlar almmt~l!r. Omegin, bilin9 ~iginin
altmda verilen "Penis" soicugune yamt olarak "puro", "su pompas1"
gibi sozctikler elde edilmi~tir. Bu ara~trrmalarda, kimi algtlama
stireylerinin bilinydt~I evrelerinde uyaranlar ktimesinin, uyartcmm an-
lamtyla belirlendigi ortaya ytkmt~ttr. Bu durum, normal algtlama bi-
linyliliginin all!nda bir btittinleme dlizeyinde ortaya ytkar. Aym ·
dti~iince Wamer'm· bulgusu ile de desteklenmi~tir: Normal insamn,

24
/

a9Ik se9ik bir bi9imde veri!en sozciik uyansma kar~t gtisterdigi tepki-
ler, beyni zedelenmi~ ki~ilerinkinden (afaziler) ayrrdedilemez.
Beyni zedelenmi~ ki~iler, e~yalart .dogru olarak adlandtrama-
malarma kar~m genellikle, anlamt aym 9er9eve · i9inde olan bir
stizctikle tepkide bulunurlar. Bunun yant stra, anlama dayalt olarak bf-
lin9sizce stmflandtrma yapmanm diger bir gtistergesi bir.kimsenin
tamma e~iginin. -uyartci stizctigon duygusal ve co~kusal anlamma
bagh olarak- ytikseltilip al9alttlabilmesidir. Algtsal savunma ve sen-
setizasyon olarak adlandmlan bu olgu, gelen uyartlann bir ttir mo-
nitorltigti gibidir ve bunun sonucu olarak cta·algtlama tinlenir ya da
9c~itlenir. Bu monittirltigtin olast psikolojik temeli, duygilsal
yanstlamaya se9enek olarak, bir9ok omurgalt ttirlerinin sinir sistemle-.
rinde, daha ileri bir·a~amadadu. insan'da dt~ uyanlarm bilin9liligi,
yaln.tz onun beynindeki gorme alanmda belirmesiyle degil aym zaman-
da pigmentlerin rastlantJsal hareketleriyle de ilgilidir.
Gelen uyartlarla, uyantkltk tizerinde merkezi denetimi saglayan fiz-
yolojik mekanizmalarm algtsal monittirliikte (suzge9leme) bir rolii
.oldugu konusundaki deneyler Dixon ve Lear tarafmdan 1963 ytlmda
yaptlmt~tJr. Bu ara§ttrmalarda, uyamk!Ik tincesi EEG dalgalarmdaki
uyumsuzluk ile, stizclikler i9in uyanlkhk egrisi arasmda bir ters bir
· ili§kinin varoidugu anla§limt§ttr. Bu bulgunun tinemi EEG
dlizlqmesinin (desynchrony) yararJt bir beyin kabugu faaliyeti
oldugunu ortaya koymasmdan gelmektedir. Bu nedenle, algtlaytcmm,
yukseltilmi§ farkma varma bilin9 e~igine yani, algtladtgt duygusal
sozcligtin bilincine ul~mast -gorse! algtlama btilgesindeki normal ha-
reketliligin durdurulmast nedeniyle- gecikir. Sozctigtin anlamtyla or-
taya ((tkan tigrenilmi§ ve 6mek olu§turan s09eneklerin tamma bilin((
e§igi'ndeki ((e§itliligi, yeti§kin insan algliamasmm birinci derecede
tinemli karakteristigidir.
Bilin((li algtlamaya onctiliik eden stir09lerin dtizenlenmesinde "an-
lam"m tinemini vurgulayan daha tinemli bir §ey de, duragan hale geti-
rilmi§ retinasal imgelerin tizerinde yaptlan ara§tJrmalarla ortaya
pkartlmt§IIr. Kontak me(i:egin kullamlmastyla ilgili degi§ik teknikler
yoluyla dt§ dtinya imgelerini -gtiztin hareket etJnesine kar§m- dondur-
mak, yani on!art hareketsiz hale getirmek olastdtr. Bu durum
ger9ekle§tirildikten soma iki'tinemli fenomen daha 39Iklanmt§tlf. Bi-

25
rincisi, ncsncyi farkettiktcn bir-iki saniye sonra, kontak ·mercekten goz
i9ine yanstttlan imgcnin gittik9e zaytflamast ve birka9 saniyc sonra
tckrar bclirmesidir. Burada bizi ilgilcndircn ~cy imgcnin sol up yok ol-
mast ve tekrar belirmesinin nastl ger(:ekle~tirdigidir. <;linkli her ne ka-
dar imgclcr solup yok olmakta vc tekrar bclirmckteyse de bu durum
rastlant•sal dcgil, anlamh birimlerle ger('ekleijmektedir. Omegin, reti-
nanm yorulan bolgcsinin i~levselligini belli bir sUre yitirmesiyle "R"
harfi "P" harfi olardk belirmektedir.

1.12- Bir Algt Modeli i(,!in .ipu(,!lan:


Bundan onceki bollimlcrdc a<;1klanan algt fenomenlcrinde oldugu.
gibi bir algt mod cline esas olabilecck ipu('lart da, an lama dayalt tercih-
lcrdir. ir;glidliscl tcrcihlcrin -kilidi a9an anahtar'm sc9imi cirnegindeki
gibi- bir sonraki vcya ilcridcki ba~ka bir algtlarnada hi<;hir i~e yara-
mayan uyancmm tersine, burada organizmamn gorse! ya~ammda
onemli olan uyanlarm SC9imi soz konusudur. B~ model bir baktma il-
kcl bir radar sistcmine bcnzetilebilir. insan algtlamast savunma mcka-
nizmasma gore dlizenlenmi~tir. Bu modeli algtlamaya uygularken, bi-
lin9li alg1]ama ile gircn bilgilcrle tasarlanan §ey vcya daha once
cdinilen dlizenli bilgiler arasmdaki iki yonlli ili§kiyi de goz online al-
mak gerekmektedir.
Ashnda algt slirecinde, zamarunda bilin9li olarak algtlanmayan
§cylerin bir sonraki algtlamada ortaya 9tkabilecegine ili§kin bazt ,.
kamtlar da vardtr. Omegin; zamanmda bilin(:li olarak algtlanmayan bir
resim i9indcki btillimlerin rliya ogesi olarak bir sonraki gecede ortaya
9tkttgt gorlilmli§tlir. Bu durum, rliyalann bir onceki glinlin
algtlamastyla ilgili oldugunu savunan Freudian dli~lince tarafmdan da
desteklenmektedir. '
Gorlildligli gibi insan, kimi potansiyel imgelerin bir tlir deposu
gibidir. Bu depo <;e~itli bi('imlerde beyne giren duyu verilerinin an-
lamb dt§ dlinya tammlamalarma donli§mesine yardtm eder. Bu
dli~linceyi destckleyen en az li9 ozel durum vardrr: Birincisi, -uyku du- ·
rumunda oldugu gibi- dt§ algt verileri_ni durdurmakla ortaya 9tkar.
ikihcisi dt§ dlinyadan aynlma olgusu veya "psikotik" hastahklardaki
algtsal olgular ve li(:linclisti de ila9 almak veya beynin gorse!

26
btilgesine elektrik ~oku vermek suretiyle normal beyinsel i~levin dur-
durulmast ve bu surelle ge9mi~ gorse] deneyimlerin silik imgelerinin
ya da bu deneyimlerin ozli olan temel imgelerin kcndiliginden bi-
lin(:lilige ge9mesi dununudur.

1.13- Sonu~:
Bir uyanmn algtlanmastyla onceki algtlann bu algtlamadaki
katktlan arasmdaki sure,lcrin ktsaca gozden ge9irilmesi bizi
ba~langtcm sonundan sonun ba~langtcma gotlirmli~tlir. Algtlamamn
ba~limgtcJ lizerindeki 9ah§malar gorse! algtlamamn bir9ok a§amah
slire9Ierden meydana geldigini belirlcmi§Lir. Dt§ ve i9 dlinya arasmdaki
uyu~u bclirlemc baktmmdan, gozlin beyine bagh olarak geli§imi, i9
vc dt§ dlinya arasmdaki uyumun bclirlenmcsinde onemli bir noktadtr.
Ahct, yapt baktmmdan incelige vartp geli~tik9e ve fonksiyonlann
yonelebilirliligi (versatility) artt1k9a uyaranm Ol9lileri, bi9imi, rengi,
§ekli ve hareketi algtlanabilir verilere (data) donli~lir. Aym §ekilde bey-
nin bliyliylip·karma§tk bi9imine kavu§mast ile de bu verilerin kulla-
nabilirligi artar. Bu bOllimde, insan algtlamasma esas olan algt
silre9leri birbirinc bagh olarak incelenmi§tir. Algtlamada deneyimler-
den yararlanma kapasitesi, insan algtlamasmt diger ilkel canhlann
algtlamasmdan aytran (bitki ve hayvan tlirleri dahil) en bclirleyici
ozelliklir.

27
Sorular:
1- Fotograf makinas1 ile kaydedilen bir imge ile goz algdamas1
arasmdaki benzerlikler ve farkhhklar ne1erdir?
2- Fotograf makinas1 ile kaydedi1en bir di§ dtinya· ger9ekliginin
gtiz algdamasmdan farkh oldugunu gosteren bir-deney tizerinde her iki
ge<9ekligin dogruluk iltizeyini tartl§miz. ·
3- "I§Ik Yeginligi", "uyan qigi" gibi kavramlan 391klayarak in-
san ve hayvai?.ttirlerinde I§Ik yeginligi tepkisini inceleyiniz.
4- Gtiz nasil algilar? "dl§ dtinyaya uygun imge," ne demektir?
5- Harekete kar§L tepki konusunu tari:I§Iri1z.
· 6- <;ocuklar form ve §ekilleri hangi ya§larda algdarlar? Bu konuda
yapllan deneyler nelerdir?
7- Renk tepkisi ve derinlik algllamasi konusunda yap1lan deneyle-
rin sonu9larm1 tarti§Imz.
8- Alg.lamada serebral fakt6rleri 391klaymiz.
9- i9gtidtilerin alg.lamaedaki onemini vurgulayan deneyleri ve bu .
deney sonuylarm1 a9Iklaym1Z.
10- "izleme" ya da "Ornek Alma" davram§I deyince ne anhyor-
sunuz? Bu konuda yapilan deneyleri a91klaym1Z
11- insan algiiamasmi diger ttirlerin algilamasmdan ay•ran en
onemli tizellikler nelerdir?
12- Alg.sal savunma veya sensetizasyon ne demektir?
13- Radar sistemiy1e insan a1gllamasmi kar§Ila§trrm1Z .
. 14- "Renk Stirekliligi", "Bi9im Stirekliligi" kavramlanm omck-
lerle a9Iklaym1Z.
15- insan goztintin fizyo1ojik yaplSlm inceleyiniz.

28
:ikinci Boliim

GORSEL ALGILAMA

2.1- On Bilgiler:
Schopenhauer, •:alol yiiriitme karakter itibariyle ·di~i bir olgudur:
Sadece ahnca verir" diyor. Beyin, zarnan icfnde olup bitenler hakkmda
,bilgi sahibi olmadan cah~amaz. Buna kar~m, beyin, d1~ dlinya ile ilgili
olay ve ·nesnelerin katkiSiz duyumsal yansimasiyla i~gal edilmi~se,
oztimlenmemi~ ham 'hilginin ('Ok az yaran olabilir. Sonsuz
gorliniimlerin her zarnan yenilenen gorse! partiktilleri bizi uyarabilir,
ancak bilgilendiremezler. Partikiillerde, yani parcalarda btitiinli
goremezsek, kullamlan bir ~eyle ilgili hicbir ~ey ogrenemeyiz.'
Ku~kusuz bu nedenle akii, dtinyanm iistesinden gelebilmek icin iki
i§levi yerine getirmek zorundad1r: Bilgi topJarnak ve topladJgi bilgileri
i~lemek. Kuramda birbirlerinden kesirrlikle aynlan bu iki i~lev pra-
tikte de ayn midir? Bu iki i~lev, bir oduncunun, marangozun,
ipekbOceginin, orglicli veya terzinin cah~masmda oldugu gibi, yap!lan
i~in slirecinin sekanslarmi birbirlerine bag1mh safhalara bO!er mi?
Boylesine manttkh bir bOliimleme olsayd1, aklm i~leyi~i daha kolay
anl~Ilrr ya da oyle goriiniirdii ...
Gercekte, ileride de a('Iklayacagimiz gibi, eger boyle bir
bOliimleme olsayd1, kavrama olgusundaki dli~linme ve algiiarna
i~birligini anlarnak mlimklin olamazd1. Sunu onerecegiz: Nesnelerin
oz nitelikleri hakkmda bize bilgi veren ~ey sadece algidrr. Bu nedenle
alg1sal malzemeler, dli~linme slirecinde kullanilabilir. Yani, bunun ter-
sine, algi malzemeleri olmadan aklm dti~linecegi hi(:bir ~ey yoktur.
Buna kar~m poptiler felsefe, dli~linme ile algiiamanm birbirlerinden
farkh ~eyler oldugunda israr eder. Ku~kusuz bu filozoflar, duyu verisi
olan ham malzemeyi yadsimiyorlar. Duyumcu (sensUalist) dti~liniirler

29
bize, once duyu verisi olarak yer almamt~ bir~eyin bellekle de yer al-
madtgmt kamllamt~lardtr. Herne kadar gorse! datalann toplanmast
i~lemini bir lilr. vastfstz iwilik gibi, ''all dUzeyde" bir olgu olarak
gormU~lcrse de, bu olgunun dU~Unmedeki ycrini yadsm1amt~lardtr.
Onlara gore kavram yaratma, bilgi toplama, baglanu kurma, aytrdctme
ve smtOandtrma i~lemleri akhn yUksek dUzeydeki fonksiyonlarJdJr:
Yani, aklm kavramaya yonelik i~leyi~Ieri olup sadece alg•lanabilir
gorse! datalardan sakmliarak gerveklqmektedir. Duns Scotus gibi
orta.,ag filozonarmdan onyedinci ve onsekizinci yUzyJ! rasyonalistlc-
rine kadar filozonarm bir (:Ogu, duyulardan elcte cdilen mesajlarm belir-
gin olmadtgt ve bu nedcnle duyu vcrilerinin a(:Jklanmast i(:in akll
yUrUtmek gerektigini ileri sUrmU~Icrdir. Ne gariptir ki, cstctigin bir di-
Iim dah olarak kurucusu saytlan Baumgarten, akt!' yUrUlmUk gibi,
algtlamamn da kusursuz bir duruma gelebilecegini ileri sUrmesine
ragmen bu konudaki" geleneksel gorU~U dcvam ettircrck algtlamayt,
aktl ytirtitmcyc gore, daha a~agt bir kategoriyc sokar.
Bu gorli~ sadecc, psikoloji kuramlanyla smuh degildir. Yani,
algtlamanm aktl yUrlitmedcn daha alt dUzeyde oldugunu kabul eden
goru~. glizel sanatlarJ, bc~eri bilimlerden ayrran gelenek tarafmdan da
desteklenmi~ ve uygulamaya konmu~tur. cunkli sadece, gramer, diya-
lektik, hitabet (retorik) gibi ~eyler sozeliklerle ifade cdilcn; aritmetik,
geomctri, astronomi ve mtizik ise matematik tizerinc kurulmu~ sanat-
lardt. Resim ve hcykel ise, usta[tk ve i~(:ilik gerektiren mekanik sanat-
lar smtfma giriyordu. Ku~kusuz, mUzigin yUksek itibarh vc glizel sa-
natlann daha a~agt dUzeyde olmasmm kaynagt Platon'du: Platon,
"Devlet'' adh yaptltnda mUzigin kahrarnanlarm egitiminde yer almast
gerektigini, 9UnkU; onun insanlan, duyularm otesinde ycr alan kai-
naun matematiksel dUzenine ve uyumuna soktugunu ileri sUrer. Ona
gore, gtizel sanatlara -ozellikle de resme- ku~ku ile yakla~tlmahdtr,
(:linkti resirn, insanm, hayali imgelere olan bagtmh!tgmt
gU(:lendirmektedir.
BugUn, gorse! algtlama ile dU~linme arasmdaki bu onyargth
aymm hala devarn etmektedir. Bu yakla~tmm orneklerine felsefe ve
psikolojide de rastlanmakladtr. TUm egitim sistemleri, sozclikler vera-
kamlann ineelenmesi Uzerine kurulmU§tl1r. Okul oncesi egitiminde
(:Ocuklar, alg:tlarna aracthgt ile dU§linmekte, ilgi (:ekici formlan elleye-

30
rek ve' gorerek ogrenmekte, ya da, kendi formlanm kagtt ve kille yarat-
maktadtr. Fakat, ilkokul birinci stmfmdan itibaren ('Ocukta mevcut
alan bu duyular cgitsel stalUlerini kaybederler. Gidcrek artan bir §ekilde
glizel sanatlar bir tlir "kabul edilebilir becerileri ogretme bi('imi" ya da
bir tlir eglence ve psikolajik rahatlama yalu olarak gorlilmektedir. Be-
lirleyici bilim dallan olarak be§Cri bilimlerin sozclik ve rakamlann in-
celenmesine bu denli agtrhk vcrmeleri sonucu, bu disiplinlerin plastik
sanatlarla alan akrabahklan da giderek daha belirsiz hale gelmcktedir.
Boylece glizel sanatlar, astlonem la§tyan bc§cri bilimler disiplinlerin-
den arda kalan 7.<imanlarda yapiian bir. i§ durumuna getirilmi§tir.
.. Oniversitelere girme yart§t ba§ladtgmda, ogrencilerini glizel sanatlarla
ugra§maya tqvik eden liseler (Oak azdrr. Sanatm dli§linen ve yaratan in-
sanm geli§mesindcki rollinii bilin('li bir §Ckilde ele alan kurumlara da
cnder olarak rastlamlmaktadtr. Bu egitim sistem·indeki bo§luk,
Unversi~lerde de devam eder. Gilzcl sanatlar ogrcncilerinin, tamamcn
ayn ve entellektliel a('tdan daha all dlizeydcki becerilerle ugra§ltklart ka-
bul edilir. Oysa daha onemscnen akademik alanlardaki ogrenciler, ba§
zamanlarda stiidyalarda saghklt bir dinlenme alarak sanatla ugra§maya
te§vik edilirler. Universitelerin Sanat boltimlerindeki Lisans ve
Yliksek lisans egitimlerinde de halen el ve gozlin yaral!ct deneyleri
yliksek ogrenimin bir par('ast alarak kabul edilmemektedir. Dlinyamn
('agu liniversitclerinde, Lisans vc yliksek Lisans dlizeylerde akutulan
dcrslerin agrrhgt kuramsal ('3lt§malar lizerindedir
Glizel sanatlann .§imdiye dek ihmal edilmesinin astl nedeni,
bliliinliyle algtlamaya dayah almalandtr. Algtlama ise, dli§linceye
kaulamamast dalaylSiyla genelde har gorlilmektedir Aslmda
egitimciler ve yoneticiler, sanatm algtla!"ayt gli('lendirici bir age
oldugunu ve bu oge almadan herhangi bir ugra§ alamnda iiretici-
yarattct dli§tincenin alanakstz oldugunu bilmemelerinden dolayt
mtifredat pragramlarmda sanata onemli bir yer vermektedirler. Sanaun
ihmal edilmesi, aym zamanda diger tlim akademik alanlarda stk
gorlilen duyu verilerinin kullantlmasma ili§kin en samut belirtidir..En
gerekli alan §CY, daha fazla estetik ya da sanat egitimine ait daha fazla
yo! gostericilik degil, gene! de, gorse! dli§lince i('in ikna edici gerck<;eler
yaratmakur. Eger bunun dogrulugunu kuramsal olarak anlarsak, pra-
likte de akii ytirlitme gtictintin egitimini sakatlayan bu. yakt§tkstz

31
aynmt ortadan kaldrrmaya 9ah§abiliriz.
Tarihe bakmca, bu garip aynmm nasil onaya 91!Qp 9aglar boyunca
stiregeldigi a9tkhga kavu§ur. Ornegin, Musevi geleneklerinde
putktncthk'la ba§layan · resim dti§manhgt Hz. Musa'nm "Altm
Buzagi"yi ate§te yak1p ktil haline getirdikten sonra elde ettigi tozu, su
ile kan§tmp israilogullarJjijl i9irinesine kadar uzanan eski bir ge<:mi§e
sahiptir.
~imdi, Antik Yunan du§tintirlerinin yaz1Iarmda bu sorunun nasi!
yansJdigma bakalJm.
A- Gtivenilmeyen Duyular: insanhgm geli§iminin ilk
donemlerinde insan akh, psikolojik fenomenleri fiziksel nesne ve
Qlaylara tercih .etmi§tir. Bu nedenle, burada sozti edilen ayrnm ilk
dti§Gntirlerde onceleri insan aklmda degil de, di§ dtinyada mevcuttu.
Pitagoras'9Ilara gore, alemlerle dtinya ytizcyindeki varolu§ arasmda bir
ilke fark1 vardc Yildizlann ytirtingeleri, aym §eyin stirekli yenilenme-
sinin kurallar1 i9inde sabitti. Basit9e §Ckillenmi§ kiitleler geometrik
olarak kusursuz bir yoriingede doniip duruyorlardJ. Onlarm diiny?si,
basit rakamsal degerlerle yonetilen bir diinya idi; oysa oltimltilerin
ya§ad1g1 diinya; onceden tahmin edilemeyen karmakan§Ik ·
degi§melerden olu§an bir manzarayd1. PitagorasgilarJ.duyularimizla'
algJ!adigimiz dtinya ile alemler arasmdaki Zithgi ortaya koymaya
gotilrcn §Cy, onlarm gozlemleri sonucu elde ettikleri bivimlerin safhg1
vc matcmatikle astronomi olaylarmm gtivenilirligi miydi? Yoksa,
hala doga ve insan varolu§lannm gene! kanunlardan gok, bireysel ne-
denler tarafmdan yonetildigini ileri stiren ilkel ve gok yaygm bir
dti§tincenin etkisi altmda miydilar? Fakat M.O. 6 ytizyil Yunan filo- -
zoflar1 asia like! degillerdi. Astronomilerinde de yasal bir dOzen kav-
ramma sahiptiler.
Ote yandan, duyularimizla algiladijiimiZ dtinyanm, kendisini bize
dtizensiz ve akildi§I bir gortintimde sundugunu da soyleyemeyiz.
Ornegin; aym doriemlerde ve ayh1 ktilttirel geli§im evresinde bulunan
Tao ve Ying-Yang okullariiJa mensup <;inli dti§Gntirler her yeri kap-
sayan duyular aleminin, kozmik gtiglerin ig etkile§imleriyle ortaya
91kUgmt dti§tinmii§lerdi. Bu kozmik gtig, yildizlarJ,- mevsimleri ve
dtinyadaki en ktigtik §eyden, her ttirlti hareketteki her §eyi
ytinetmelcteydi. Bu yonetimde glkabilecek bir terslik, karma§a vel

32
c;att~ma yaratacaku. Fakat dogum ve Oltimlin tlim insan c;abalatmm
altmda, "her ~eyin kanunu" yatmakti!ydi. Arthur Walley, "Kral Tao-
Te" adh kitabmda ~oyle demektedir: ·
- "Tekerlek yapimCISI, marangoz, kasap ya da ylizlicil kendi .
htinerlerini ve kcndi sanatma ili~kin dogrulan biraraya getirme-
kle ba§anya ul<Uimiyor; onl~m ba§anlannm temelinde kas-
lann ya da duyu organlannm kullarummdan ~ok tUm farkhhk
vc c:c§itliligin Otesinde kendi varhklanyla kullandtkhm mal-
zemenin Oziini.i biile§Liren temel bir akrabahg1 dogru bir §ekilde
kullanmalan yatn1aktadir."(*)

'
· Batt dlinyasmda, fiziksel alemin nitelik ac;tsmdan iki farkh alana
aynlmast dti~tincesi sonsuza dek slinnemi~tir. Sonuc;ta alemlerin he-
saplanabilir diizeni ile bu dtinyaya ait sonsuz c;qitteki bic;im ve olaylar
arasmdaki gozlemlencbilir fark gozlem arac;larma, yani duyu organ-
lanmtza dayandmldi. Belki de gozlin yapl!gt "muhabirlik" gorevinde
yolunda gitmeyen bir~eyler vard1.
Nitekim, Elea okuluna mensup filozofParmenides "herkesin tersi-
ni gormesine ragmen dlinyada asia bir degcyklik ya da hareket yoktur"
demi~ti. Bunun astl anlamt, duyumsal deneyimlerin bir yamlsamadan
ibaret oldugudur. Parmenides algtlamayla aktl ylirlitme arasmda kesin
bir aynm yapmak istiyordu. <;tinkti, dogrunun ortaya konmast ve du-
yularm dtizeltilmesine esas olan §CY aktl ylirlitmeydi:

"~eY."lerin gOrilndiikleri gibi olduklan fikri hi~bir zaman


k[!.mtlanamaz; fakat onlar bu yOndeki bir incelemeden
. kactmtyorlar. Gelenekler de fazla deneysel olrumyor ve bu ne-
denle de onlar, bu yolda, karars1z .bakl§lan-, kendi sOzleriyle
uguldayan· kulaklan ve dilleriyle amays1z bir §ekilde.
dola§Iyorlar; fakat sOyledigim kamtlar1 iyinde bulunduklart
yeli§kilerle Olytip biyiyorlar m1?"(**)

(*) Amheim, Rudolf: Visual Thinking, Univei'sity of California Press


Londra 1969, s: 5.
(**) Arnheim, Rudolf: a.g.e, s: 5.

33
Algiiamanm yamltiCI olduguna ili~kin omekler kolayca bulunabi-
. lir: Suya sokulmu~ bir 9ubuk kmk, uzaktaki bir nesne ise kli9Uk.
g6rtini.ir. Sanliga yakala.nmJ§ bir hasta nesnclcri san rcnkte gOri.ir. De-
mokritcs'c gore isc bal baz• ki~ilcrc ck~i. bazi!anna tat! I gclcbildigi
i9in bundan yola \;Ikilarak kcndi ba~ma·"tath" ya da "ck~i" gibi kav-
ramlann olmadiklanm soylcmck mlimklindlir. Soguk, s1cak ve rcnk
duyumlan yalmzca bir ah~kan!Ik bi(:imi olamk vard1r. Oysa gcr9ektc
atomlar vc bo~luk d1~mda hi9bir ~cy bulunmaktadir. Duyulara olan bu
glivcnsizlik, Sofistlcrin ku~kucu fclscfelcrinc de btiytik oi\;Udc destck
olu~turacakll. ·Fakal bu olgu aym zmnanda, dogal dtizen ve yasalar ta-
rafmdan bclirlencn par~;alanmami~ bir d1~ dtinya kavrammm ortaya
1;1kmasma da yo! w;mi~Lir. D1~ dtinyanm bu karma§Ik \;C~itliligi bclki
de ozncl (subjcktil) bir yanh§ anlamaya dayand1rabilirdi.
Ku~kusuz Bat1 uygarh£1, ncsncl olarak var alan dtinya ilc onun
algiSI arasmdaki aynmdan btiytik 61\;Udc yar_arlanmi§lir. Bu aynm ilk
kez fiziksel olanla, "zihinscl olan" arasmdaki fmk1 ortaya koymu~tur.
Psikolojinin ba~lang•c• da zaten buydu. Uygulanma bi9imiylc psiko-
loji bizi, algiiadigimiZ dlinyay• ger9ekten var olan dUnya ilc saf bir
yakla~;mla ozde~le§tirmcmcmiz konusunda uyard1. Fakat bunu yap-
makla i9indc rahat9a ya§adtglmtz dtinyaya kar§r olan 'gtivenimizi kay-
bcttirdi. Bu nedenle Bat1 dtinyasmm ilk btiytik psikologlannin Sofist-
- Jer oldugunu soylcyebiliriz.
Eski Yunan dU~UnUrlcri sadcce duyusal dcncyimleri mahkum cdc-·
cck kadm kall dcgillerdi, fakat duyusal dencyimlcrin aki!h vc akiisizca
kullammlaniu' birbirinden aytrddar. Algmm nastl degerlcndirilcccg{
. konusundaki ii19Ul, akii ytirtitme yoluyla ortaya \;Ikmahyd1. Herakli-
tus, barbarlarm duyular1 dogru olarak yorumlayamayacaklanm ileri
siirUyordu: "Duyu organlmmm dillerini bilmeycn ruhlar (barbarlar)
ic;in gozler ve kulaklar ~eytani tamklardir." Fiziksel dtinya kav-
rarnmdaki bii!Unmenin a~IImasiyla, bu kez de aklm b6liinmcsi ortaya
· 91kmaktaydi. Dtizen ve hakikat aleminin diinyadaki ya~amm otesinde
yer alm1~ olmas• gibi, ~imdi de aym alem i9 dtinya cografyasmm due
yular aleminin Otesinde yer ahyordu: Duyusal alg•lama ve akii
yiirlitme, birbirinin kar~Iti olarak temcllendirilmi~ti. i!ke olmak birbir-
lerinden farkh olmalanna ragmen, birbirlerine ihtiya9lar• vard1.
Eski Yunan filozoflan bu aynmm yaratt1g1 sorunun

34
farkmdaydilar. Bu tilozoflar, dogmatik bir ~ekilde duyular1 ~ag1lamak
adma akh yUccllmekten yana degildiler. B u ikilemle en dolaysiz bir
bivimde kar§I kar~1ya gel en filozof Demokritus'Lur. 0, duyularm "ka-
ranhk" dUnyas•yla, aklm "parlak ya da hakiki" kavrayi§I arasmdaki
· farkl gordli ve duyular1 aida kar§I, ktzgm bir ~ekilde ~oyle konu~Lurdu:
"Narnuzsuz akll! Blitlin kamtlanm biz duyu organlanndan ahyor, fakat
bizi ba§mdan defetmek istiyorsun. Bizim gidi~imiz ashnda senin de·
y1ktmm olacakt1r!"
B- Eflatun'un iki Akh: Eflatun'un diyaloglannda hayli
mugli\k bir taVIr birbiriyle vok zor uyu~an iki farkh yakl~tmla ifade
edilmcktedir. Bunlardan birine gore, nesnel varolu~un degi§mez ogeleri
mant1ki mUdahalelerle elde edilebilir. Akllh insan, ~eylerin geni~ bir
alana yayllm•§ dagmtk formlanm (idelerini) ara~tmp, aralarmda
ili§kiler kurar ,ve onlar arasmdaki gene! karakterin aytrdma var1r. Bu
formlan bir kez topladtktan sonra, herbirinin kendine ozgli dogasllll
bclirleyerek birbirinden aymr. Burada dikkati veken ~y, Eflatun'a gore
bu yontemin, kavramlan hlinerle i~leme ustahil_Inm otesinde bir ~ey
olmasJdlf. Ortak karakter, tlime var1m yontemiyle bulunmamaktad1r.
Yani; Bu yontem ogelerin degi~ik cinsleri arasmdaki ortak'ozellikleri
izleyip, bu ogeleri yeni bir blitlin icinde birle~Lirmek degildir. Oysa or-
Lak karckteri pulmak ivin her parvactgm ideasmda, gene! formun
LUmline ili§kin §Cylcri aylrt etmek gerekir; Yani, sanki cok belirgin ol-
mayan bir imgede bir figlirU ortaya (:ikarmak gibi bir ~eydir. Bir i~lem
duyular tarafmdan algtlanan belirli anlara degil, sadece gene! form lara
g6ndermc yapar. 0 zarnan, eger duyusal deneyimler bizi aldaunaktaysa,
bu formlarm nastl ortaya ('iktiklari sorusu gibi bir soru akla gelmekte-
dir.
Eflatun'un manuksal dli~tinme i~lemleri yoluyla sabit genelleme-
lere varmaya vah~mast onun dogrudan algllamanm manuksalhgt konu-
sundaki derin inanctyla 6nU§lir ve belki de veli~ir. i§te onun magara is-
tiilresiyle ifade edilen ikinci yakla~tmlm buruda gormekteyiz. Daha
once sadece onlerinden gelip gecen golgelerin gorUnttileriyle
s•mrlanmi§ alan Lutsak.Iar serbest b1rakllarak bu a§agtlanmt~ durum-
lanndan kunar1hrlar. Aruk hakiki gerveklige bakmaya zorlanmt~lardlf.
Sanki vok kuvvetli bir l~Iga bakiyorlarmt~ gibi gozleri kama~lf ve
/ giderek gormeye ve kabullenmeye ah~1rlar.

35
Eflatun, bu hakikate ula~maya ba~lang19 tiyklistinde sadece
bivimsel ~eylerden, soz etmemekte; ger9egin yalmzca dogrudan
dogruya gtirlingliler yoluyla kiiVfanatiilecegini ileri slirmektedir. Bu du-
rum onun "ideler evrenini antmsama" doktriniyle tam olarak
avtklanmaktadtr. "Meno"da da · Sokrates "Ttim soru~turma ve
ogrcnmenin bir ammsama oldugunu gosterir. Ruh tiltimslizdlir ve
birvok kez dogmu~tur:

"Ruh, bu dtinya veya aliag1daki dtinyada var olan her ~eyi


gOrdilkten sonra onlar hakkmda tUm bilgilcre sahip olmu~tu:
Dogruluk vc fazilct ve ba~ka her ~cy hakkmda, daha <incc bil-
diklcririi ammsamay1 ba~aracagma ku~ku yoktu; ytinkO. tOm
doga ona yakmda vc ruh hcr~cyi ogrenmi~ti. Boylccc ruh, in-
sanlann ogrenmek dcdiklcri ~ckildc: tek bir, ammsamada
hcr~cyi ~greruni~ olmaktad1r." (*)

Eflatlin, burada, genelde "tccrlibe yoluyla ogrenmck"ten soz et-


miyor. 0, ger9ek bilginin ilgi alanma giren asil varolu~tan, hakikate
goz atmaktan soz ediyor: Yalmzca akla gorlinen, renksiz, formsuz, ru-
hun yoneticisi, yani elle tutulamayan bir oz. Bu, antilmi~ nesnclerin
artlllmt~ algtstdtr. Fakat buna ragmen, bu da bir Llir algtlamadtr.
''Meno'da Sokrates, karakterislik bir bivimde, korllikten soz cder. Duy-
ulara glivenmcnin tehlikelerini anlatrrkcn de, "akhn, 'gozlinli kaybet-
Ligini" ifade C(ler. Bu durum, birini korumak i(:in, bir diger tlir
algtlamayt reddetmektir. Onun bu iki yakla~tmi arasmdaki veli~ki
dt~lamrsa, Eflatun'un bu konudaki tavn yorum[anamaz. Okur bu ikile-
min Eflatun'un gorti~leriyle, onun ba~ oyuncusu Sokrates'in gorti~leri
arasmdaki farkliliktan kaynaklandtgmt dti~linerek bu konudaki tedirgin-
ligini giderebilir. Belki de Eflatun'un gorti~leri, y~am stireci iverisinde
degi~mi~tir ya da "dogrudan gorlintli" soztinli salt mecazi anlamda kul-
lanmi~ olabilir. Bu Yunaii dti~linlirlinli modem dti~lincenin sistematik
altematiflerine uyarlarnya vah~mak yalmzca bu karma~Ik insam an-
lamtiniZI. zorla~uracaktir. 0, mantiki i~leyi~in ilk gorlinli~linlin etsisi
altmda kalmt~ ve duyu verilerine ku~u duymakla birlikte, "gorme yo:'
luyla dti~linme" temel deneyimine oldukva yakl~mi~Ur. ·

(*) Arnheim Rudolf, a.g.e., s: 7

36
Bizim amaciffiiZ iyin, Eflatun'nn dtin~a gorli~lindeki ayrumn ne de-
rece 'Pitagorasyi oldugunu kararla~tmnak; yani, Eflatun'un "Sofist Pro-
tagoas'm" tavn i(:inde, ne.denli psikolojik ve Pitagoras tavn i9inde ne
denli ontolojik (varhk .bilimsel) olduguna karar vermek gerekli
degildir: Eflatun'a gore, duyulanmJZla alglladigimiz nesneler acaba
kendi i9lerinde de miikemmel degiller miydiler ki, bu nesneler d~gi~ken
olduklan i9in mi duyular tarafmdan algilanan imgelerin ~agi dtizeyde
olmasma yo! ayiyorlardi? Ya da objektif olarak varolan, ilk ornekler
(porotypes), duyu orgaiilarimizm hakkmda bilgi elde ettigi ogelere dek
ula~iyor da, geryekligin zavalh yarpitilmi~hgi (perspektif algi
yamlmas1, renk-bi9im yamlmasi v.s.) salt algi slirecende mi ortaya
\'iklyordu? Yan1t hangisi olursa olsun, onemli alan ~ey Eflatun'un ba-
sil algilamaya kar~i alan glivensizligidir. Eflatun bu: konuda, daha da
ileri giderek, duygusal imgeleri tlimel'den, dokunulabilir tikel'lere (tan-
gible particulars) kadar .uzanan bir hiyerar~i iyine hi9bir zaman sok-
mam•~tif. Manuksal aynmlamalann agaci Ef!atun i9in, tilrler
dlizeyinde sana ermektedir. Ona gore ·duyusal imgeler, geryeklik sis-
teminin di~mda kalan silik yansimalardan ol~maktaydL ·Duyulann ve-
recegi ~eylerden yararlanmak igin, gorlintif ~eylerden yararlanan ve on-
lar' hakkmda alai ylirliten -fakat dogrudan bu nesneler lizerinde degil de
benzedikleri ideler lizerine dli~enen- matematikyilcrin ornegi takibedil-
meliydi. Hakiki gorlinlimlin, yani ruhun "mutlak iyi" (supreme
good)ye dogru nasi! gitmesi gerektigi a~agidaki ahntidan da
anla~ilabilir.
~

"Ruh gOze benzer. Hakikat ve olu~'un Uzerinde parladtgl bir


§eye dayand1g1 zaman algtlar ve anlar_. Bilgi sa\=maya ba§lar.
Fakat olu§manm ve yak olmamn alacakaranhgma
dOndugunde sadece filcri vardrr; yamp sOnmeye b~lar ve bir .
fikirden Otekine atlaytp hi~ zeki degilmi§ gibi gOftinfu." {*)

Sorular ve Tarh§ma Konulan:


1- Duyumcu filozoflara gore aklm yilksek dlizeydeki fonksiyonlari
nelerdir?
(*) Arnheirn Rudolf, ibid, s:9.

37
2- Duyulardan elde edilen mejajlarm niteligi konusunda ilk ve
orta<;ag dli§linlirlerinin gorli§leri nelerdir? Estetigin kurucusu Baum-
gamrtcn'in akii ylirlitme ve alg!lama konusundaki dli§liricelerini
tarU§lniZ.
3- Aktl ylirlitmc ile algtlama'nm j'arklt kategorilercte
dli§linlilmesinin tarihscl kokenini; ikonoklastizmin kaynaklanm ince-
leyiniz. ·
4- Pitagoras'ctlara gore alemlerle dlinya arasmdaki ilke farki neydi?
5- Platon "Devlct" adlt yapttmda, Mlizigin didaktik (egitsel) i§levi
hakkmda neler soy lemcktedir? ·
6- Gorse! algtlama ile matematiksel dli§linme arasmda ne gibi
· ili§kiler vardtr? Sozclikler vc rakamlann bilgisi ile imgelcrin bilgisi
arasmdaki On yargth aynmm tarihsel ve glinccl nedenlerini tarLI~tnlZ.
7- Tao vc Ying- Yang Okullarma mcnsup <;:inli dil§tinilrler duyu,
lartmiZla algtladtgtmtz'dlinyayt nastl a('tklamaktadtrlar?
8- Batt dli§lincesinde, fiziksel dlinyanm nitelik a('tsmdan iki farklt
alcme aynlmast fikri hangi doncmlerde sana ermi§tir?
/,
9- Batt uygarltgt, "nesnel olarak var alan dlinya ilc onun algtst"
arasmdaki aynmdan bliylik ol('lide yararlanmt§ttr. Bu konuyu psikoloji
bilimi- agtsmdan inccleyiniz.
10- EOritun'un idclcr kurammt, "magara istiarcsi" Omcgindc
' a(Otklaymtz. '
II- Eflatun'un gorli§leri ve onun ba§ oyuncusu saytlan Sok-
rates'ln g6ri.l§lerini "Sokrat'm savunmast "adh diyalogu okuyarak
tartJ§IOlZ,

2.2- Sekil
"Bir nesrieyi gorliyorum", "(Oevremdeki dlinyayt gorliyorum" gibi
onermelerdcn kastedilcn §CY nedir? Glinltik ya§amm ama(Oian
a('tsmdan, gormek, zorunlu olarak pratik bir yonelmc (oriyantasyon)
dir. Bir §eyin bclirli bir yerdc bulundugunu vc belirli bir §CY yapttgmt
ifade eder. Bu, aytneunc olgusunun en alt dlizeyidir. Fakat gonne eyle-
mini salt bu en alt dlizeydeki i§leyi§iyle smtrlt tutamaytz. Bu eylem
(OC§itli katcgoriler i(Oinde incelenmesi gereken bir olgudur.

38
A-. Aktif bir ara~hrma olarak giirii~ (gorum-vision):
Fizikc;ilerin gorme'yi tanrmlamalan· a§agl yukan herkesc;e bilinir: Ob-
joden yans1yan I§lk l§mlan . goz merceginden' gec;erek retinada bir
gorlintil olu§turur ve bu gorlintli, elektro-manyetik sinir uc;lanyla
beyne ula,lr. Fiziksel olarak durum buysa, acaba i,in psikolojik yonii
nas1ldir? Oncelikle goz, sozgelimi, basit bir fotograf makinas1 gibi
pas if bir kaydcdici degildir; bir nesneye bakllglmlzda, sanki ana dogru .
yoneliyor gibi oluruz vc sanki gorlinmez b1r ,,aret parmagmm
ondcrligindc c;cvrcmizdc dola,lf1Z.lG6rmek !Stedlglmlz §CY uzakta isc
ana yakla,lr, orada bulunan ,eyleni dokunuruz, onlan yakalar1z,
yilzeylcrini incclcr dokularm1 arastmr ve bu objeyi mekanla smlflayan
• -vizgilerini ke§federiz. '
II- Temel iigeleri kavrama: Goru,, cgcr aktif bir kavrayl§Sa,
bu ncyin aktif kavrayi,ldJr? Say!Slz bildiri§im ogelerini mi? Yoksa
bunlardan bazdannr m1? Gormek demek, bakllan nesnenin en belirle-
_yici ozelliklerini kavramak demektir:,Goglin maviligini, bir kugu boy-
nunun kavisi bir kitabm dikdOrtgen formunu, bir sigaranm
bilkillmemi§ligini vc bir metalin parilllsmL Basil bir yuvarlak c;izgi
vc ic;indeki iki noktadan olu§an §ekil sadece belirli bir i§aret dilinde
anla§ffil§ 'uygar' Bat1'hlar tarafmdan degil; bebekler, ilkel insanlar ve-
hatta hayvanlar tarafmdan bile 'insan ylizli' olarak kabul edilir.
Kohlcr'in §empanzclerle yapt1g1 dencylerle yiizlinde gozler yerine iki-
siyah dilgmc bulunan dolma bir bebek, §Cmpanzeleri deh§ete
dli§lirmil§tilr. Usta bir karikatilrist birkac; c;izgi ile bir ki§inin karekte-
rini kolayhkla vcrebilir. Bir arkada§lffi!Zl, daha bizden ('Ok uzakta iken
bile, kendisine ozgil bic;imsel ozellikleri dolay!s!yla hemen tanrnz.
Belirgin birka(' gorlinii§, sadece alg1lanan §eyin kimligini degil,
aynr zamanda onun kcndi ic;inde birle§ik bir biitiin olarak gorlinilp bir
oriintil olu§turmasm1 saglar. Bu durum goriintiiniin tiimiinde oldugu
gibi aynnularmda da gcc;erlidir.
Buradan gorme duyusunun aynnt!lan ihmal ettigi ya da salt en
onemli §eyler iizcrinde durdugu gibi bir anlam ('lkar!lmamahdlf. Tam
tersine; Kiic;ilk c;o('uklar bile iyi bildikleri §Cylerin goriiniimlerindeki
c;ok ufak degi§iklikleri anmda farkederler. Bir insanrn yilziine bakar
bakmaz, yiiz kaslarmdaki en kii('lik bir fakhhk ya da cilt rengindeki
dcgi§meden o ki§inin yorgun mu oldugunu, yoksa endi§eli ya da

39
hzgm olup olmadJgmt hemen anlayabiliriz. lzienen bir~ey, eger bir
' .
lalam gorlinlimlerin karma~ik bir blitliniinden ibaret olup, kendi
lvinde bir biitiinliik ta~tmtyorsa aynnular kendi anlamlarmt yitirir ve
biitlinli algilamak olanaks!Zl~rr. Antropologlar yapuldan deneylerde,
fotografla hivbir ~ekilde daha once kar~ila~mamts insan gruplannm, -
~j}ize vOk gergekvi gllrlinen bir fotograftaki insan figiirlerini
ayrretmekte giivliik vektilderini gormii~lerdirj Bizim bli fotograf!an-
-~e ekvt olilriik gormemtzm nedem, o belirsiz ~ekilleri d~tfre etme
··etene 'niO" enm1 o mam!Zdrr. 1
C- Alg~sal Kavram ar : ·
· Organik geli~mede algilamanm, en llnemli yaptsal ozelliklerin
]l:avqmmastyla b~ladtj!lna ili~kin saglam deliller vardJr. Omegin; iki
y~mdaki voculdara ve ~empanzelere, birinin iizeri bo~,digerininse
ijzerinde iivgen ~ekli bulunan iki kutu verildiginde, vocuk veya
~empanzeler daha once kendilerine ivinde lezzetli yiyecek maddesi
C~Jdugu gosterilen iivgen i~ili kutuyu, livgenin pek vOk degi~ilc fon
ve reuk ili~kilerinde gosterildigi durumlarda bile diger kutudan
· ayrrtedebildikleri gozlenmi~tir. Bu tiir davram~lan ortaya koydugu
aigilama siirevlerini psikologlar, "genelleme" olarak nitelemektedir-
ler. Bu tamm, deneylerle yanh~hgt kanitlamt~ olan bazt teorik yak-
ia§tmlardan arda kalan bir tammdrr. Daha <lnceleri, yalmzca entel-
lpktiiel diizeyleri yliksek ve soyutlama yapabilen ki~ilerin tekilden
tUmele vararak e~yalart tamyabildikleri ve gene! kavramlar
olu~turduklan dti~lintiltiyordu. Oysa yapilan deneylerde hivbir egitimi
· dlmaylm kiivllk vocuklarm ve ~empanzelerln de hiv zorlaniadan tiimel
l<tavramlar olu~turabildikleri ortaya vikmt~trr.
Deneysel bulgular, algilama kurammda bfiyiik bir donU~Ume yo!
a'imt~trr.· Daha once insamn bir ~eyi tekilde(l tlimele; yani
~nnlardan gene! biitlinliige varmak suretiyle algtladigi samlrrken
altik tam tersine: Bir ~eyin gene! karekterinin once algdandij!l ortaya
vkknu~nr. Nitekim, bir ~eyin livgen olarak algilanmast bir kavram-
l~tirma ya da entellekttiel soyutlama olmaktan vok ·yahn ve
dbgrudan bir algtsal deneyimdir. Sozgelimi, vocuk ivin onemli olan
~lli biT kopek degil "sadece kopek" kavramJdrr.
· Bu yeni teori, garip bir sorunu kapsar. Algilayanm belleginde
oiu~ bu bir "'tan bir uca kapsamh tlimel yap!, herhangi bir
'
.40
a((Iklayicihgi olan uyariCI bir oriintiiyle bezenmemi~tir. Eger, omegin
bir insan ba~I yuvarlak olarak algilaniyorsa, bu yuvarlakhk, uyancmm
bir par((asi degildir. Her b~m kendine ozgti bin yapiSI vardrr ve ,bu an-
calc "yuvarlakllk"a yakla~rr. Her ba~ tam olarak yuvarlak degildir. Eger
bu yuvarlakllk, yani b~m yuvarlak olarak goriilmesi hali, entellektliel
olarak degil de sadece gorme ile anl~Ilan bir ~eyse, boyle bir alg!larna
onceligi nasi! ger((eklqmektedir? Bunun en mantlkh a((Iklarnasi ~udur:
UyariCI konfiglirasyon (~ekilsel klimele~me), alg!lama stirecine girer-
ken, beyindeki gene! duyu kategorilerinin belirli bir ortinttistinti uyar-
.maktadrr. Bu ortintli, uyannm yerine ge((er (§ifre gibi).
!):are gibi baSil bir §ekle bakarken , yukanda a((ddadigimiz durum
hemen ortaya 91kmaz. "Kare" olma ozelligi uyancmm kendisiymi§
gibi gelir. Fakat, yapay ve belirgin §ekiller dlinyasim bir yana brrak1p
karma§Ik bir dogal manzarayr ele ahrsak ne gorliriiz? Belki ((ahlar ve
aga((larm olu§lurdugu birgorsel karma§a. 'Baz1 aga(( govdeleri ve dallari
belli yonleri gosterebilir. Baz1 aga((lar "koni", baz!larmm govdeleri ise
"silindir" bi9iminde goriilebilir. Manzaranm ye§illigi de onun belirle-
yici bir ozelligi oiabilir. Fakat bu manzarada gozlerin basit((e kavraya-
mayacagi ol((iide aynnlllar mevcuttur. i~te bu nedenledir ki, goz bu
man~aray1 kavrayabilmek i((in onu belirli §ekiller ve bi9imler ii;inde,
. belirli ytinlef, til((iiler, geometrik ~ekiller, renkler ve dokular
baglarnmda algilar. -
Eger bu tammlarna dogruysa, alg!lamamn "algisal kavramlarin
olU§turulmasi" olarak_ anla~Ilmasi gerekir. Gene] ol((iitlere gore bu
tammlama pek kabul edilebilir bir tammlarna degildir. <;iinkii, §imdiye
kadar, duyularm somut ~eylerle, kavramlarm ise soyutlarla ilgili
oldugu dii§iiniilmii~tiir. Oysa yukanda anlattigimiz gorme,stireci daha
((ok kavram olu§turmaya dayanmaktadrr.
Bugiiniin psikoloji dii§iincesi ise gorme olayml, insan akhmn ya-
ratiCI bir etkinligi olarak kabul etmemizi ongormektedir. Duyular
diizeyinde tamamlanan alg!larna, akii yiiriitme diizeyinde -''anlama"y~
tekabiil eder. Yani goziin gordiigu, bir balama aklm gordiigudiir!

.CD- Sekil Nectiii)]ir nesnenin fiziksel §ekli, onun smirlari ta-


. _rafmdan belirlenir.j Bir dosya kag1dmm dikdortgen kenarlar1, bir
koni'nin taban ve yan yiizeyleri gibi. Nesnelerin diger uzamsal

41
ozellikleri, ornegin, onlann dogru ya da ters durduklan, yanlannda bu-
lunan diger nesnclerle olan ili~kileri genellikle fiziksel ~eklin ogeleri
olarak degerlendirilmezler. Fakat bunun aksine, algisal ~ekil 9evrcyc
vc uzamsal oriyanUtsyona gore degi~ir. Gorse! §Ckiller birbirlerini etki-
lerler.
GOrmcktc oldugumuz-bir n~sncnin ~ekli onun o andaki retinal
yanstmast dcgildir. imge, ona ili~kin diger gOrse! ct'cncyimlerimiz yo-
luyl~ bclirlcnir. Eger bir otomobilin i~indc motor olmadigml bilirsek,
o otomobil antk bize eskisinden daha farkh gorUnecektir.
Buna ba!\h olarak eger biz, deneyimlerimizden gelen bir imgeyi
kafmmzda olu§turmak istcrsek onun §eklinc istedigimiz ilavelcr yapa-
biliriz. ~Onesans taraf1ndan yaraLilan Bat1 resm_indc ~ckil tck bakt§
noktasmdan gorillcn §eylerle simrh<hr. Oysa eski Mistrhlar ya da
Amerikan KIZllderililcri bu kurala bagh kalmazlar. £ocuklar, rcsimle-
rinde bebegi annelcrinin kanunda gosterirlcqAvusturalyah ilkcl yetli-
lcr de kanguru rcsmi ~izcrkcn onun i9 organlanm vc barsaklarmr da
rcsmc eklcmcyi unutmazlar. Yine Orncgin kOr bir he)'kcltra~;biist ya-
parken Once gOz oyuklanm yapar, sonra gOzlcri onun i9inc ycrlc~tirir. ,
Bir kimseye, doner b"ir merdivcnin neye benzedigi soruldugunda, eliyle
havada bir spiral 9izer. Bunu yapmakla aslmda nesnenin di§ hatlanm
~izmiyor, fakat ana aiL bir nitcligi bclirliyordur. Yani bir nesnenin
§Ckli, en oncmli uzamsal ozellikleri tarafmdan bclirlenmektedir diye-
biliriz. Ornegin, bir insan yUzUnlin basit ~ekli gibi (Bkz. $ckil: !). I
E- Ge~mi~in Etkisi:
Her gOrscl dcncyim, bir zaman vc mekfin baglamt ivinde
gOmtiltidtir. Ncsnclcrin gOrtintimti, onlann yantnda yer alan diger nes-
nelerin etkisinde kaldigi gibi, zamanm i9inde, daha tince gorUlen
gorUnilmlerin elkisi altmda da kahr. Ki§inin ~imdiki zamanda
gordUkleri, aslmda daha once gtirdilklerinin bir sonucudur. $ekil 8'de
gordliglimilz dorl noktay1 hemen kare olarak alg!lamamtzm nedeni
daha once gormU~ oldugumuz karclerle ilgilidir.
Fakat yinc de alg•lama, salt ge9mi§le ilgili degildir. Alg!lamada
zorunlu olarak bir ba§lang19 noktas1 bulunmast gerekmcktedir. Gaeta-
no Kanizsa'ya gOre: "<:evrcmizdeki ncsncleri tamyoruz. (::tinkii bu nes-
ncler algisal gil9ler tarafmdan gorme alanimiza giriyorlar. Fakat bu,

42
deneyimlerimizden kaynaklanan bir algii~ma degildir; deneyimlerden
bagimsiz ve once! olarak meydana gelir ve bu nesneleri deneyimleme-
mizi saglar."
ikinci olarak ~unu soyleyebiliriz. Gordliglimiiz_nesne ile daha once
·gormli§ oldugumuz nesnelerin §ekli arasmdaki etkile§im her zaman ve
otomatik olarak meydana gclmez. B u durum daha 90k aralannda bir
ili§ki bulunup bulunmad1gma baghd1r. Ornegin ~ekil (2/d) kendi
ba§ma ele ahndigi zaman, dli§ey bir 9izgiye yapi§ik bir li(:gen olarak
~Jgilamr. Fakat, aym §ekil, a, b, c §ekilleriyle birlikte algilandigmda,
. dikey bir 9izgiye gomlilmekte alan bir karenin gorlilen son ko~esi gibi
algilamr. Bunun ncdeni, ~ekiller arasmdaki uzamsal baglantidir. Ya da
bir 9izgi filmin birbirini izleyen karelerinde oldugu gibi, ge9ici bir
baglanl!dir. Bcnzer olarak, ~ekil (3)de gordliglimliz figlir, onun pence-
renin on linden gC(:mekte alan bir zlirafa oldugu soylendiginde, bi9imini
anmda, tlimliyle degi§tirir. Burada, sozsel bir a(:Iklama, hafizamizda,
ge(:mi§e bagh bir imge yaratmi§ olmaktadir. ~ekil (4)de gordliglimliz
figlirlerde ise farkh bir durum soz konusudur. Omegin ~ekil 4-a'daki
figlir olduk9a bclirsiz ve qe§itli qagn§Imlan olan bir figlirdlir (masa,
kum saati vs. gibi). Fakat, bu figlirli hi9bir zaman, bir zlirafa olarak
algilayamayiz. <;:UnkU, her nc kadar bir ~eklin algilanmasi ge9mi§ de-
neyimlerle ilgiliyse de bu durum sadece ~ekilsel olarak birbirlerin~
yagn§Ltran nesncler iyin gcycrlidir.

1.; 0 pp ~
\J
,e· c d.
"'

~ekil: 1 ~ekil:2

. 43
XQx 0., -,g. c
~ckil:3 ~ckil:4

Digcr dcncylcr, yUzlcrcc dcfa gostcrilmi§ olsa bile aym dcncklcr


tarafmdan, farkh baglamlar i(:indc gostcrildigi durumlarda algilanma-
yabilcccgini ortaya koymu§tur. Omcgin §ckil: (5-a); §ekil (5-b)'dc bir
karc ile bir dikdortgcn bi(:iminde gorUnUp §Ckil (5-c)'de oldugu gibi
degi§ik §ekillerlc (:CVrelenmi§ benzcri bir altigen gibi algilanmaz.
~ekil 6'daki "4" rakamm1 algilamak olduk(:a zordur. <;:UnkU burada 4
rakam1 kamufle cdilmi§tir. Algilamada one in li alan §Cy burada
§ekillcrin grubla~m"sidir.

6
oc¢ ~
v
.LJ
Q, . _.& c:
~ckil:5 ~ckil:6

Haf1zamn etkisi motivasyon ogesiyle de ilgilidir. E.H. Gomb-


rich'in de bclirttigi gibi, objcnin bize olan uyumu ne kadar fazla ve
bUyUkse onu kar§I o kadar duyarh olur ve ona kar§I ileti§im standart-
lanmizi daha toleransh tutanz. Bir caddenin ko§esinde k1z arkada§mi
beklemcktc olan bir adam, onu, kendine dogru yakla§makta olan tUm
diger kadmlarda gormek ister ve (:Ogu kez de gordUgUnU sanrr.

44
F. Sekli gorme:
~ekji belli olan uzamsal bir durum nasil tarif edilir? Bunun en ke-
sin yontemi belki de gorlinlimli olu§turan noktalann yerlerini belirlec
mektir. Leon Battista Alberti bu konudaki tezinde, Ronesans heykel-
tra§lanna tavsiye ettigi bir yontemi · geli§tirmektedir. ~ekil (7)de
gorlilcn dlizenek sayesinde, bir heykelin tlim noktalan ba§ka bir yere
nakiedilerek, o hcykclin bir kopyast yaptlabilir .. Aibertih'nin dedigine
gore, bu yontcmle figlirlin yanst Paros adasmcta' diger yanst da Carrara
dagmda yaptlabilir ve birle§tirince hil(bir dengesizlik ortaya l(tkmaz. Bu
yontemin karakteristik bir yonli vardrr: Bu yontemle objeler teker teker
kopya edilcbilir ve sonul( §a§trllct olabilir. <;:linkli son bil(imi belli ol-
madan sadcce hesaplamalarla bir heykelin §eklinin dogasmt ortaya koy-
mak m limklin degildir. ·
Bu i§lem analitik gcometride, bir figtiriln §eklinin belirlenmesinde
kullamlan Karteziyan Koordinat sistemine benzemektedir. Bu sistemde
figlirli olu§turan noktalar bir dikey (y) ve bir de yatay (1') koordinata
olan uzakhklarma gore bclirlenir. Fakat matematik~;i dogal olarak,. bu
birbirleriylc baglanustz datalann biraraya getirilmesinden olu§an siste-
min otesine gCI(mck ve konstrliksiyonun tlimli il(in gel(crli olabilecek
bir kural bulmak istcycccktir. Omegin bir l(embcrin bir yartl(apla olan
C§itJigi:

(x-a)' + (y-b)'=r2 dir.

Eger l(emberin mcrkezi y eksenine gore a uzakhgmda yer ahyorsa,


vex cksenine gore deb uzakhgmda yer ahyorsa, bu formlll gCI(erli ol-
maktadrr. Fakat boyle bir formlil bile bir heykelin kopyasmda, heyke-
lin dogasma ozgli yaptyt tam olarak veremez.

(x) Dik Koordi:nat Sistemi

45
~o~-~~':,c~:'/'jc~~~
~~:~~.
"""~~. ~-.·
Sekil:7
Leon Bauista Albcrti'nin "Della Statua" adlt tezinde ycr alan ve bir
hcykclin nasii kopya edileccgine ili§kin teknigi gosteren ~izim.

~ckil (9) a'ya tekrar bakaltm. Bu §ekle birka~ tane daha siyah nok-
ta ekleyecek olursal< daha once gozilmilze gorilnen karc §ekli kaybola-
cak ve ortaya sekizgen ve hatta bir yuvarlak bir orilntil ~Ikacakllr. Bu
lilr olaym nedeni, gorse! algiiamamn en temel kuraltndan kaynaklan-
maktadir: Herhangi bir uyariCI orilnlilsil oyle bir bi~imde gorillmcye
egilimlidir ki, sonu~ta ortaya ~1kan §ekil, verilen §artlarm izin verdigi
en basil bi~imdir..

46
• •
• •
~ckil: 8

qOQ
.....
~ckil:

• •
'f

•••
~~kil: I0

-I- -I- -I-


1 1 1
S,·kii: I I

iJ} 1,JJit)~~" r II ) dr
d t
$ekil: 12

G- Yahnhk:
Yahnhktan neyi kastediyoruz? Bella de yalmhk kendisinc sun ulan
objcyi algtlamakla vc o konuda bir yargt vermckle gli<;llik <;ekmeyen
gtizlemcinin tizncl (subjektif) deneyimidir. Spinoza'nm dlizen hakkmda
stiylediklerinin "yalmhk" konusunda da ge<;erli oldugunu stiyleye-
biliriz. Spinoza, Ethics (Ahlak) adh yapttmda ne i§e yaradtklarmt bil-

47
medigimiz nesnelerde bile bir dtizenin var oldugunu ileri stirmektedir.
"Eger bi!Zl ~eyleri kolay a!gthyor ve daha sonra da\bunlart <;ok kolay
hatrrlayabiliyorsak, onlann iyi dtizenlenmi§ oldugunu ileri stirebiliriz.
Bunun tersi olarak, ·algilanmast gil<; ve karma§tk ~eylere de dtizensiz
deriz. Bir deneyci, baz1 oriintillerin ne kadar kolay baztlarmmsa ne ka-
dar zor algt!andtgmt denckler tizerindc nesnel ol<;titler kullanarak sap"
tayabilir. Christopher Alexandre, ve Susan Carey bu kO.mda ~u sorula-
ra yamt aranu~Iardrr. Bir tirilntil ktimesinde, hangi orilnlti daha <;abuk
farkedilir? Yalmhk a<;tsmdan ortintiller nasil tasnif edilirler? Hangi
or tint iller daha kolay tammr, hangileri daha kolay hatrrlamr? Hangileri,
digerleriyle daha kolay kan~tmhr? Kelimelerle hangilcri daha kolay
ifade edilir?
Boyle bir testte ortaya (Otkan sonu(Olar, deneklcrin oznel
dcgerlendirmeleriyle ilgilidir. Oysa bizi ilgi!endiren ~ey, nesnel olarak
yalmhgm bclirlenip belirlencmedigidir. Oznel vc nesnel yahnhk, her
zaman birbirine paralel degildir. Omegin, mtizilde ilgili bir kimse bir
heykele bakttgmda onu (:Ok basit bulabilir. Oysa bu gorilntir yahnhk
altmdaki karma§tkhgm farkma varamam1~t1r. Ya da tam tersine,
hcykeli sari derece karma~1k bulmu~tur da aslmda daha karma§tk ve
kapsamh yapilar iizerine en ufak bir bilgisi yoktur; belki de heykel
kar~lSlnda ~a~kmhga dti§mil~ltir. (:ilnkti yeni ve "Modern" heykel
bi(Oimleri konusunda hi(Obir gorse! dencyimi yoktur. Hatta bu stil ona
basitmi~ gibi gelse bile ger(Oel}te o kadar da basit degildir. Ozel
-ki~ilerin tcpkilerini dikkate almakslZln ~unu sorabiliriz: Bir tirilntil
olu~turan ~ekillerin analiziyle yalmhk nasil be!irlenebilir? Bu konuda
en (Oekici ve temel yakla~tm!ardan biri, 6gelerin saylSlm bulmaktlf: Bu
rcsim ka(O (Oizgi ve renkten olu§mU§tur? Bu tilr bir degerlendirme ·
ku~kusuz yamlnetdtr. Eger e!emanlann say1s1 biitiiniin yalmhg1
·uzerinde bir etkide ·bulunuyorsa bu dogrudur. Fakat, ~ekil (12)deki
mtizik notas1 omeginde gtirtildtigii gibi (:Ok elemanh (uzun) dizin, az
elemanh (ktsa) dizinden daha yalm olabilir. Tam tondaki yedi eleman
(a), e~it arahklarla belirli ytinde tizle§en bir yaptya sahiptir. Eger bu
dizini kendi ba~ma ele ahrsak -Diyatonik Mod'un dt§mda-. ~ekil (12-b) ·
deki dart tonlu temadan (:Ok daha yalm oldugunu gtirtirilz. <;:iinkti (12-
b) deki tema, al(Oalan bir .dtirdiincti, yiikselen bir altmc1 ve yine ·
yiikselen bir ti(Oilncil notaya sahiptir. Buradaki tema ik:i degi~ik yon ve

48
ii9 degi~ik ara kullanmaktadrr, bu nedenle de yapisi daba karm~Ikt:Ir.
Yukanda belirtilen deneyimin teme!'bir gorse! orne~i, ii9 siyah ve
dort beyaz kareden meydana gelmi~ bir dikdortgeni kullanan Alexandre
ve Carey'in deneyinde de goriilebilir. Elde edilebilir en kii9iik paf9alar
sayiSI ikidir: ii9 siy!lh kareli 9ubuk ~ekil (15)de goriildiigii gibi diirt be-
yaz kareli 9ubugun yamna konmu~tur. Deriekler bu 35, alternatif
i9inden eger siyah 9ubuk solda olursa, bu kombinasyonu "ikinci"; be-
yaz 9ubuk solda olursa bu kombinasyonu "dordiincii" yahn kombinas-
yon sc9mi~lerdir. Bu ikisinden daha basitolan ~kil olarak da en alttaki
~ckli, yani bir beyaz bir siyah noktadan meydana gelen ~ekli
SC9mi~lerdir.
; lki beyutlu (iizgisel ~ekillerden hareket edecek. olursak, orncgin,
i · bir karenin bir 90kkenar ii9genden daha basit (yalm) oldugunu goriiriiz.
Karcdc kcnarlar birbirinc e~it olup merkczlc aym uzakhktadrrlar. Ka- .
rcdc sadece iki yon, yani dikey ve yatay yon kullamlmi~i:rr. Bu ~ekilde
gorse! oriintii dikey vc yatay eksenlerde simetriktir. U9geninse, ele-
manlari daha azdrr, fakat bu demanlar birbirlerinden fark.hdrr. 09gende
simetri yoktur. (Bkz. ~ekil: 13)

DD ~ekil: 13
·-----L ----_~L
'

~ekil: 14
/
/

Diiz 9izgi yalmd1r. <;:iinkii diiz 9izgide kullan!lan y6n tektir. B u


yon degi~meyen yondiir. Paralel 9izgiler, birbirleriyle birle~en
9izgilerden daha yahnd1r. Birbirlerine bir noktada kavu~n 9izgilerin
kcndi aralarmdaki ili~kisi bir degi~meyen uzak!Ik noktasiyla belirlen-
mektedir. ~ekil (19-a ve b), aym clemanlardan olu~n ~ekiller ol-
masma ragmen 'b' de gtirillen ~ekil a dan.daha yalmdrr. <;:tinkii bu ~ekli
meydana getiren par9alarm ortak bir noktasi yani merkczi vardrr. ~ekil:
(l4)de, bir dik a91 iledar a91 gtisterilmektcdir. Dik a91 dar a91dan daha

49
·yahn algdamr 9ilnkil dik a91 kendisini tekrarlamak suretiyle uzam1 all
. oolilmlere aymnaktadrr..
Bu omekler bize a~ag1 yukar1 iyi bir "yahnhk" tammma gotilrilr.
Bu tammda age say•s• yerine yap1sa.l gorilniiiil say•s• onemlidir.
Bi9imi ilgilendirdigi kadanyla boyle bir gorilnilm, uzakhk ve a91 ile
tarif edilebilir. Ornegin; eger bir daire i9inde e~it arahktaki yan
(:3plann S3)'ISin! cindan yirmiye ('Ikanrsnk, bu §ekilde age S3)'1SJ arlli-
Cak fakat §eklin yap1sal gorilnilmil ctegi~meyccektir. Yan(Oap say•s• ne
olursa olsun §eklin lilmilnil olu§turmak i9in.bir "uzakhk" ve bir "a9•"
ogesi yeterlidir.
Tilmel bir orilnlil i9in yapisal·gorilnilmiln de bclirlenmesi gerekir.
Belli bir alan i9indeki daha az say1da giirilnilm billiln i9crisinde daha
h1zla gorilniimiln orrnya 91kmasma yol a,acakur. Ba~ka bir deyi§le, bir
par\'3)'1 yahnl<I§liCan bir age biltilnil karma§!kla§Urabilir. ~ckil
(16)daki diiz 9izgi, a ve b noktalar1 arasmdaki en k1sa yoldur. Fakat
\'Cffiberi tamamlayan kavisin daha yahn bir lilmel orilnttiye yol 3\'acagi
unutulmamahdir.

-==
~
~(_
'
'
,'' ;' '
''
J.

---.-.;).
I I • L: ..

~ekil: 15 ~ekil: 16

/ Eger ki~i bir §eyi a('Iklamak, bir i~levi yerine getirmek istiyorsa
kendisine §U iki soruyu sormahd1r: "Amaca ula~makta kullamlacak en
yalm yap1 hangisidir?" (Parsimony/tutumluluk ilkesi) "Bu yap•y• or-
ganize etmek i9in ba§vurulaeak en yahn yol nedir (Dilzenlilik/
Orderliness ilkesi). Yalm nesneler, k:JSilh i~lcvleri dogru dilrilst yerine
getirmek yoluyla bizi tamin edebilirler. Fakat, ger9ek sanat yapitlan,

50
yalm gortinseler bile aslmda oldukya kanna~Iktrrlar.
Daha once de soyledigimiz gibi, goreceli yahnhk, karma~Ikhk
dtizeyi ne olursa olsun, "tutumluluk". ve "Duzenlilik" ilkelerini i9erir.
Bir zamanlar Charlie Chaplin'in Jean Cocteau'ya depjgi gibi; "Bir filmi
9ektikten soma (kurgu a~amasmda) ki~i agac1 sallamah ve dallarda ka-
lan yapraklarla yetinmeli." Bilim adamlan soztinti ettigimiz "parsi-
mony" (tutumluluk) ilkesiyle hareket ettikleri zaman, sozgelimi elle-
rinde dogruya uyan birdcn fazla hipotez oldugunda bunlar amsmdan en
yalm olamm scyerler. Bu ilkc sanatta kullamldigmda sanat('l yapitim
olu~tururkcn kcndi amac1 i9in gerekli olan ~eylerin d1~ma
ylkmamahdir. Sanatta yOk ~ey soylemck yOk az ~ey soylcmek demek-
tir. Bir noktay1 90k karma~Ik hale getirmek ise o noktay1 90k basit bir
yakla§Imla ortaya koymak kadar iyi dcgildir. Btiytik sanat yapJtlan
karma~Ikllr, ama bu yapJtlarda her aynntmm i~levi vc ycri bir yap1
(overall structure) ya da ttimel bir orUntti tarafmdan belirlenmi~ vc·
yap1tm zcnginligini de bu ttimel yap1 olu~tunnu~tur.
Sanat yap1tmdaki "ince ve ustaca" karma~1khk, temel geometrik /

biyimlerin organizasyonu yoluyla elde edilebilir. ~eki! (17)de Ben


Nicholson'm bir rolyefinin ~emaSI gortilmektedir. Komposizyon,. bir
daire ve birka(' dikdortgenden olu~maktadrr. Dikdortgenler birbirlerine
ve c;erc;eveye pareleldirler. Hatta, derinlikte hic;bir farkliltk olmadigi
halde bu rOlyefleki dUzlemler birbirlerine dayahd1rlar. Buradaki form
birimlerinden ya da Urritelerinden bir~ogu birbirlerinc mUdahale etme-
yen bagimsiz tinitelcrdir. Fakat, "B" diktortgeni "D" ve "E"
dikdortgcnin tizerine ta§maktadir. Kompozisyonu c;erc;eveleyen en
d1§daki tic; dikd5rtgen, a~ag1 yukan ayru gibi gozUken fakat, kesinlikle
aym olmayan oranlarda ve onlarm merkezleri de, oldukc;a birbirlerine
yakm, fakat tam olarak list tiste degildir. Oranlann ve merkezlerin bu
3>Jag1 yukan birbirlerine yakmhg1, izleyicileri bu inceligi farketrneye
gottirmckte ve bu ~ekilde kompozisyonun ttimtinde btiyiik bir gerilim
olu§turmaktadir. Aslmda bu durum dUzlemlerde de aymdrr; komposiz-
yonu olu§turan "A" ve "c" diizlemleri dikdortgen, "D" eleman1 kareye
yakm bir dikdOrtgcn, "B" vc "E" elemanlan ise "marjinal" birer
dikdortgen niteliginde olup bunlarm tiimii, kare'ye kur yaparlar. Ttim
kompozisyonun merkezi, komposizyonda yer alan diger nesnelerin
hic;bir noktas1 ile c;aki~mamaklfidir.

51
..
'Gj'·': '
',

-' c. •,:B: .,.·_j .C:/ /.


'l ..

0
A
f.-- -· -------'
'
__________ .. _

., E

'
;) / /
E
'·,·...
,}
/.··
/ '•,

$ckil: 17 $ekil: 18

Aym bi9imde, komposizyonun merkezinde yer alan yatay 9izgide


bu elemanlan'n hi9bir kenan ile 9aki~mamaktadrr. Tablonun dikey ek-
seni, komposizyondaki "B" dikdortgeninn dikey eksenine olduk9a
yakmd1r. Bu durum 9al1~mamn tilmli ile-bu dikdortgen arasmdaki ili~­
kilerinde "yalmhk" yaratmaktadrr. Ayru durum daire i9in de ge9erlidir.
Daire, bu dikd 0rtgenin merkezinde olmad1g1 gibi tlimel yap!Slnm
merkezinde de yer almamaktad1r. "B" nin ise diger elemanlar lizerine
ta~an kti~elerinin, "D" ve "E" nin yap!Slyla yalm ili~kileri yoktur.
Blitlin bunlara kar~m, tilm tirlintliyli birbirine baglayan ~ey nedir?
Baz1 yahnl~tmc1 fakttirler lizerinde zaten durmu~tuk. Buna ek olarak
"C" elemanmm alt kenarmm uzan11s1 daireye teget geyrriektedir. Eger
"A" elemanmm kareye tamamlanm1~ ~eklini goz online ahrsak, bu
karenin sag kenannui da ayni daireye teget geyecegini gorebilmekteyiz.
Bu 9ala~malar veya teget geymeler daireyi kendi yerinde tutarlar.Bu

52
arada, ku§kusuz, kompozisyonun bir de burada bahsettiklerimizden
daha zor a~Iklanabilen ve kompezisyonii~ tlimii aym derecede onemli
alan uzakhk yon ve oranlann tiimel dengesi virdrr.
Her resim ya da heykelin bir anlarm vardrr. Taklit~i ya da soyut
olsun, mutlaka bir §eyle ilgilidirler; Bu varolu§umuzun dogasma ozgii
bir durumdur. Aym bi~imde, i§levsel bir nesne, omegin bir ~aydanhk.
ya da bir bina, bi~imsel olarak kendi i§levlerini belli ederler. Boyle bir
nesnenin yahnhg1, bu nedenle, sadece onun di§ goriiniimiinii degil aym
zamanda d1§ goriiniinile, bu goriiniimiin ta§Imak istedigi ifade
arasmdaki ili§kileri de kapsamaktadrr. Konu§ma dilinde bile sozsel
yapmm karma§Ikhgi ile, ifade edilmek· istenen dii§iincenin kar-
ma§Ikhgi tam olarak ~aki§InCa ortaya ~ikan durum ho§ kar§ilanan bir
yalmhjli i~erir.
Sanatta, bi~im verilmi§ bir kil Y!gm1 ya da bir ~izgi diizenlemesi,
bir insan figiirii olarak yapilmi§ olabilir. Soyut bir resime ise "Or-
. manm Golge Ruhlan" gibi bir isim verilebilir. (ogu kez tablonun an- ·
iarm ve i~erigi buna oranla daha basit olabilif. ''Yatan (1plak" gibi.
Ya da tam tersine "Bir Ahlaks1zm ilerlemesi" gibi karma§Ik ta olabi-
. Jir. ·
. Karma§Ik anlarn ve basit form arasmdaki·z1thk, somut oriintii ile
• anlani arasmdaki yap1·i~inde bir ileti§imi gereksinir.. Gestalt. psikolog-
ian bu tor yap1sal ileti§ime "e§bi~imcilik" (isomorfizm) demi§lerdir.
isoformizm, uygulama!I sanatlarda da bir gereklilik olarak kabul edil-
mektedir. Eger televizy(:mun di§ goriiniimiiyle bir daktilonun d1§
goriiniimii aym olursa, insan goziiniin, form ve fonksiyon arasmdaki
ili§kileri gorme isteginden ·mahrum kahnz. Gorse! diinyam1zm
gii~siizle§mesi bir yana, formlarm yahnla§masJ ve birbirlerine bu kadar
benzemesi durumunda "ileti§im", yani, form ile onun ifade ettigi an-
. lam aras1dandaki ah§-veri§ ortadan kalkabilir. ·

Sorular ve Tarb§ma Konulan:


1- Aktif bir ara§llrma olarak '' gorii§'' ten ne kastedilmektedir?
2- Basil yuvarlak ~izgi ve i~inde iki noktadan olu§an bir §ekil
ni~il1 evrcnsel olarak "insan Yiizii".olarak kabul edilir?
3- AlgJsal kavramlan inceleyiniz.

53
4- $ekil ncdir? Retinal yans1ma ile ~kil arasmdaki fark nedir?
5- Gorse! deneyimde ge(:mi§in ctkisi konusunda orneklerle
a(:Jldarnalarda bulununuz.
6- $ekli belli olan bir uzamsal durum matematiksel olarak yeni-
den nas1ltarif edilir? Bunu Leon Battista Alberti'nin heykel iirncginde
·il(:tklaynitz.
7- Gestalt psikoloji okuluna gore, "Hcrhangi bir uyar1ct orilntUsil
oyle bir §Ckilde gorilnmcyc cgilimlidir ki, sonu(:la ortaya v•kan §Ckil
vcrilen §artlarm izin verdigi en basit bivimi olu§turur." Bu hipotezi
Ornckler[e kamtlamaya (:3h§ln1Z. '
8- Spinoza Etik adh felsefi yap1tmda "Egcr baz1 §cyl~ri kolay
. algdtyor ve bunlan, daha sonra aym bivimdc kola yea
ammsayabiliyorsak, §Ckilscl olarak onlann iyi dilzcnlcnmi§ olduk-
lannt sOyleycbiliriz" dcmi~tir. Algi lama olgusundan Orneklcr vcrcrek
bu siizil ay1klamaya ('ah§mJZ.
9- Algdama olgusunda "oge say•s•" yerine nic;in yap1sal gorilnilm
say•s• daba onemlidir?
l 0- Alg•lamada "Parsimony" (Tutumluluk) ilkesi nedir? Ornekler
tizcrinde inceleyiniz.
II- Tcmcl geometrik birimlerin olu§turdugu gerilim a('JStndan
Ben Nicholson'un yapitlanndan biqni inccleyiniz.
12- E§bivimcilik (isomorphism) nedir? A(:tklaym•z.

2_3- Bi!;im (Form)


/
A- Giri§:
<;:ogu soyut resimle ugra§an ressam formu tarif cderken "form
ivcrigin gorilnen §cklidir" dcr. Bu tamm, ilerideki ba§hklar alunda in-
celcrken goz oniinde tutttigumuz "§ekil" ve "form" arasmdaki aymmt
betimleme bak1mmdan iyi bir formiildilr. "$ekil" boliimtinde goz ta-
rafmdan algtlanan gorscl materyalin, insan beyni tarafmdan kavran-
' mast i(:in kendisini mist! diizenlcdigine ili§kin bazt ilkelcri
tarU§mJ§tJk. Bununla birlikte bclirtmck gerekir ki, ya,lmzca dt§§al
c;o,;iimleme ac;•smdan yerini ald•g• §cyden aytrt edilerek incelenebilir.
Nc zarnan §Ckli algtla,ak, bilin('li ya da bilinc;siz olarak onun bir §cyi
temsil ettigini ve bOylece bir ic;erigin formu oldugunu kabul ederiz.
<;:ogu kez pratikte §Ckil her§eyden once d•§ gorilnti§lii ile bize

54
qyamn dogas1 konusunda bilgi verir. Bir tav~anm ~ekli, rengi ve
d1~~al davram§lan hakkmda gordUgUmUz ~eyler, bize daha ~ok, bir
tav~anm dogas1m anlal!r. Aym ~ekilde, bir ~ay fineamyla bir b1~ak
· arasmdaki gorUnU§ farb, hangi ~eyin bir pastay1 kesmeye, hangi §Cyin
bir stvtyt ta~tmaya uygun-oldugunu gOsterlr. Aynca tav§an, fincan ve
b19ak bize kendilerinin ne oldugunu bildirirken, bir taraftan da her biri
otomatik olarak blitUn c~ya kategori.lerini; tav§anlar, fincanlar, b1qaklar
vc yaygm olarak haYvanlan, kaplan ve kesici alctleri ogretir. Bu ne-
dcnle, bir §Ckil, hiqbir zaman belirli bir §eyin §ekli olarak degil, fakat
daima bir C§yanm tUrli olarak alg11amr. ~ekil iki bakrmdan kavram
olu§turur: Birincisi, her §ekli bir §ekil tUrU olarak gordUgUmUz iqin;
ikincisi, hcrbir §eklin, her tUr e§yanm formu olarak gorUndUgU i~in.
Wittgenstcin'm bir ornegini kullanahm: Yalmz qizgiyle olu§turulmu§
bir U~gcn, bizc U9gcn bir delik, kall bir cisim, gcometrik bir figUr, bir
dag, bir kama, bir ok Y,a da bir yon i§areti gibi gorUnebilir.
E§yalann tlimUnUn, §ekilleri tarafmdan, kendi fiziksel yap1larma
ili§kin bilgi vcrme kapasitesinde olduklarm1 soyleyemeyiz. Yagh boya
bir peyzajda boya pigmentleriyle kaph bir tuvale ili§kin qok az
gOndcrme bulunur. Ta§a oyulmu§ bir figi.ir, mermerin canstz
parqalarmdan qok farkh yarat1klan -canh yarat1klan- gosterir. Fakat
bunlar da bUtUn C§ya katcgorileri iqin bir form i§levi gorUrler: Grand
_, Canyon'a ait bir tabla manzaralara, Lincoln'Un biistli ise dli§i.inen in-
sanlara ili§kindir.
Form daima, yuvarlakhk ya da keskinlik, gUqlii!Uk ya da
qckimsizlik, uyum ya da uyumsuzluk durumlarmm gorse! nitelikleri-
ni, onlann §ekillcrinde bulmak yoluyla, e§yanm ·pratik i§levlerinin
daha da otesine uzamr. Boylelikle onlar1, insan durumunun imgesi ola-
rak, simgesel tarzda gosterir. Aslmda, gorlinlimlerin bu tiir ar1 gtirsel
nitelikleri en gUqlii olanlarldlr. Bizlere en derinden ve en do!ays1z
eri§enler de i§te bunlard1r. Bu konu kitap boyunca tekrar tekrar
glindeme geleccktir. Detaylara girmeden once, bir konunun daha alt1m
qizmemiz gerekiyor: ~ekil, tlimiiyle semantiktir; Yani, yalmzca
gtir'ulmek yoluyla slijcler hakkmda bildirilerde bulunur. Fakat boyle
yapmakla, slijclerin basil olarak l!pbyaplmlar!m, taklitlerini ortaya
koymaz. Bir tav§an olarak gorU!en bUtlin §Ckiller birbirlerinin aym
dcgildir. brnegin DUrer'in Un!U tav§an karakalem resmi, herhangi bir

55
ki~inin g5rmil~ oldugu herhangi bir tav~an degildir. Dtirer'in tav~an
resmi aslmda gel\'ek bir tav~a o denli benzemektedir lei, aralanndaki
telllel fark1 ancak egitilmi~ bir g5zlemci aylrt edebilir. Goethe bir
keresinde ressam bir arkada~1 igin ~unlan soylemi~ti: "0 gok hllnerli
bir sanatgiydi ... Sanat yap!tim dogaya, dogay1 da sanat yapltma
donti~tllrebilen gok az say1da sanatg1 arasmda yer almaktayd1. Onlar
sahte dogalcdlk doktrinine yo! agan bail faziletleri yanh~ anlayan-
larch."
Bundan gok onceleri, ·ooethe'nin deginmi~ oldugu ve hala
gegerliligini koruyan, sanatm bir yamlsama oldugu ve bu mekanik
idealden herhangi bir sapmanm aglklama gerektirdigi konusunda
doktrin hakh g5rtilmti~ ve dogrulanm1~Ur. Bu, 15. ci yilzy!l Ronesans
sanau ilkelerinden geli~tirilmi~ 'bir yakla~Imd!r. Eger bir resim bu
standartlara uygun dli~mliyorsa -blitiin sanat stilled, modem ya da kla-
sik olsun uygulamada az gok ku~kulu bir bigimde bunu yapmakta
· b~!Slz ohnaktachr- Bu, standartlara kar§l o)an uyumsuzluk, 3§ag1daki
yollardan biriyle aglklanmaktadrr: ·
Ressarnlarm, tasvir etrnek istedikleri §eyi gef\'ekl~tirebilmek igin
belli dtizeyde bir gizim becerisine ihtiyaglan vardrr. <;:ogu kez ressam-
lar gordtiklerini degil, bildiklerini 9izerler. Aym bigimde, gogunlukla,
ustalannm ·gizim yontemlerini kendi stillerine bilin9sizce
donil§tilrilrler. Sinir sistemi ve gozlerindeki kusurlardan otlirli
gordtiklerini yanh§ algilarlar ve dogru ilkeleri, anonnal bir gorti~ nok-
tasmdan uygularlar ve dolayiSiyla, bilingli olarak, dogru taklit etrnenin
kurallarm1 ihlal ederler.
Bu yamlsamac1 doktrin, yanh~ yonlendirici pek gok yorumlar
ilretmeyi hala stirdtirmektedir. Bu nedenle, sanatsal olsun olmasm,
imge yap1m1 gel\'eJlin tam olarak taklidi degil, a~ag1 yukan bir taklidi-
dir. .
. Bu yamlsamac1 doktrin, felsefede naif gergek9ilik olarak bilinen
gifte bir uygulamadan kaynaklanrr. Bu goril§e gore, fiziksel nesne ile
algtlanan nesne arasmda higbir fark yoktur; ak!l nesnenin ta kendisini
gonnektedir. Aym §ekilde, bir resim ya da heykel gortinen ~eyin kop-
yasi olarak kabul edilir. Masamn bir fiziksel nesne gibi
alg!lanmasmda oldugu gibi, bir masanm resmi de ressam tarafmdan
gergegin taklidi olarak alg!lanir. Bu konuda tUm en garp!Cl omeklerden
biri, Ronesans sanat yaz!lannda belirtilen ve Pliny'nin tinlti soz ettigi
I

56
'Yonan ressrum Zeoxis'e ili~kindir: Ressam Zeoxis, Truva'h Helen'in
tablosono yapmak i<;in model olarak yararlanacagt yeterli giizellikte bir
kadm bolamaymca, ~ehirdeki tiim k1zlan <;Iplak olarak tefti~ etmi~ ve
i<;lerinden be~ini se<;erek, her birinden bir aynnli ya da ozellik alarak
onlar1 tek bir model de birle~tinnek yoloyla resmini bitirmi~tic
Bo kuramdan yola <;tkilarak iiriin veren sanat<;Ilarm yapitlanna
"Kozmetik" adl'Verilebilir. <;:iinkii ilke olarak, bo manipiilasyonlar bir
model iizerinde de aynen uygulanabilfr. Fakat bu siife<; ashnda, sana!I
neredeyse bir tiir plastik cerrahi diizeyine indirgemektedir.
Yamlsamac!lar, maddesel gergekle onun imgesi arasmdaki fark1
gonnezlikten gelmi~. adeta onotmo~lardrr. ·

B- Uzayda Orientasyon:
lmgelerin bi<;imi hakkmda az once soy lediklerimiz, ister iki bo-
yutlu, ister ii<; boyotlo olson, ozellikle belirli bir aracm (media)
ozlimsenmesine ili~kindir. Bununla birlikte, bir e~yay1 oldogo gibi
veya o tiirden alan bir ~ey olarak tamdtgtmtz ya da tamyarnadigtmtz
zaman, smidan llir kavray1~ i<;inde rol alan form ozellikleri vardrr. Be-"
lirli bir nesnenin goriiniimii her zaman aym kalmaz ve belirli bir omek
aym tiiriin diger iiyelerine tam olarak benzemez. Bondan otiirii ~unu
sormamiZ gerekir:• Bir imgenin tanmabilmesi igin· gtiriintii fonnonon
hangi ko~ol!an yerine getirmesi gerekir? ·

~:
EE i ! .
---- --- --- -------!------- --
:
i -4 . ;
().,
'
!;>ekil: 19 alb
Goreceli olarak daha basit bir faktorden yola <;Ikllgimtzda, uzaysal
orientasyon ne derecede onemlidir? Bir nesneyi dogro kenan lizerinde
degil de, ah~Ilmami~ pozisyonda gorsek ne olur?
Daha once gorlildiigii gibi, bir nesnenin kimligi, o nesnenin ~ekli
tarafmdan yaratllmt~ olim yap1sal iskelete o derece bagh degildir. 'Y an-

57
lamasma bir cgiklik, nesnenin iskeletiyle vaki§rnayabilir. Fakal aym
zamanda r;aki§abilir de. Bir Gr;gen ya da dtirlgen cgikle§Lirilirsc (~ekil
19/a) o ba§ka bir ncsne haline gelmez. insan onu sadece normal pozis-
yonundan saprni§ olarak gtirGr. .Bu durum, kGr;Gk r;ocuklar ve
§Cmpanzelerin bildiklcri bir Gr;gen·in r;qiLli durumlanyla
kar§Ila§malannm yer aldigi ve Louis Gcllerman'm ytllar once yapmi§
oldugu dencylerde r;arpiCI bir §ekilde gosterihni§Lir. Dr;gcn alim1§ dere-
ce dondGrGldGgUndc, hem 90cuklar hemde §Cmpanzeler, §cklin normal'
dcki durumunu yeniden bulmak ir;in ba§lanm da aym ar;1da
dondGrmG§lcrdir.
Bununla birlikle, bir "kare'' benzer bir ar;1 ile cgikle§Lirildigindc
LGmGylc farkli bir §Ckildc donG§Gr. Okadar farkh ki, kcndine ail bir
isim bile ahr. E1mas ya da C§kcnar dorlgcn (~ekil-19/b). Bunun nede-
ni, yap1sal r;crr;cvcnin §Ckillc birlikle yer dcgi§tirmcmi§ olmasidir.
.Yani, yeni bir simetri dikcy ve yatay ekscnleri kti§elerden ger;irmekle
vc kenarlar1 egik r;at1 §ekline sokmaktad1r.
Bu durum a§m materyalist bir deneyei ar;1smdan §a§rrllcJ.sonur;lara
yol ar;ar. Ornegin, deneyeimiz kartondan kestigi bir kareyi r;c§illi ko-
numlarda Lularak r;ocuk deneklerc gostersc ve "Bu kare her durumda
aym karc mi?" diyc sorsa 7 ya§mdan kGr;Gk r;ocuklardan alacag1 yamt
karen in her durumda ayn1 kare olmadigi yimiLI olacakur. Dencycimiz
buradan yola r;1karak r;ocujjun, i§in dogrusunu bilmeklc yamlg1y~
dG§mG§ oldugu sonucuna vara6ilir. Fakat \'Ocuk bir karton parr;asmdan
m1 yoksa bir gorGntG nesnesinden mi bahsetmckledir? Ayn1 olu§u,
gorGnLG ol<;GLGndcn <;Ikar!p, C§ya 61\'GtGne dayand1ran zaten deneycinin
kcndisidir. 0 ha1de asi! hata \'OCukta degil deneycidcdir.
Uzaysal orientasyon bclirli bir referans \'Cfl;evesi onerir. Hi10bir
9ekici gGcGn yer almadig1 bo§ bir uzayda, yukan, 3§31\1 veya egik diye
bir §ey olmamak gcrekir. GorG§ alamm1z bOyle bir \'Cr('evc
olu§Lurmaktadir. Buna daha once "retinal oricntasyon" derni§Lik.
Cocuklar ve §cmpanzeler, ba§lanm egdiklerinde, §eklin gtirG§ alan-
lanyla ilgili olan egrilik durumunu ortadan kaldirmi§lardir. Bir de
''\',evresel oriemasyon"dan bahselmi§tik; Bir tablo, duvara yamuk ola-
rak asilmr~sa, ba~1mrzt buna uygun bi~imdc cgsck bile duvann
,evrcsiyle ilgilendigimiz sGrcce tablodaki cgriligi farkcderiz. Tablonun
daha dar dGnyas1 i9inde de \'Cr\'evenin dikcy vc yatay kiSimlari iki ana.
ekseni belirler. Hertha Kopfermann tarafmdan yapilan bir uzaysal

58
alg1lama ara§llrmasmdan ahnml§ olan a§agJdaki (:izime bir bakahm.
(~ekil: 20)

0
~ekil:20
Burada, egik dikdortgenin i9indeki klic;Uk dortgen, bUyUk
dikdortgcn c;crc;evcnin ctkisiylc, egik bir dortgenc, kcndi ba§ma elc
almd1gmda ise bir clmas ya da e§kenar dortgcne donli§lir. ~ekil (2I)dc
ise Picasso'nun bir Oli.i dog-asmdan ahnmt~ bu~unan bir masa OrtiisU
slislemesi gorUlmektedir. Burada bulunan ve birbirlerini izleyen
C§kenar dortgenler orientasyon bak1mmdan, farkh konumlarda bulun-
malarma ragmen, ic;inde yer ald1klan ku§agm etkisiy le sanki birbirle-
rinc paralel durumdaym1§ gibi gorlinmektedirler. <;ocuklar genellikle
cvlcrin bacalarm1 <;at1ya dik olarak <;izcrlcr. Bu nedenlc bir kural olarak

§U soylenebilir ki; Bir rcsim Unitesinde uzaysal oriyemasyon, degi§ik


bir \'Ok etkiyle belirlenmektedir. Eger bir insan yUzU yan tarafa
donerse, o insan yUzUndeki burun, yUze gore yukar1 dogruymu§ gibi
algJ!anacakur. Fakat aym burun tUm pozisyonlara gore yan duracaktrr.
Sanat91 buna yalmzca istedigi etkiyi ortaya 91karmak amaCiyla degll,
aym larnanda oolgcsel c;er(:evelerin belirledigi referanslann (:Ok a(:lk bir
§ekilde oranlanm1§ olmasma dikkat eunelidir. Tersi durumda izleyici
karma§Jk bir yayhm ate§iyle kar§J kar§Jya kalacakt1r. ~ekil (22)de .

59
gozti son derece rahatsrz eden, tam alarak belirlenmemi~ dikey 9izgiye
dikkat ediniz.

Sekil: 2~-
Gorse! ve retinal ariyentasyanunun belirledigi kaardinatlara ek
alarak, algrlamada esas alu~turan u,uncti bir oge de kassal duyum-
larrmrzdrr: Bu durum, insamn i9 kulak mekanizmasmda yer alan
ogelerin kanumlanyla belirlenir. Gtivdemiz, ba~rmrz ve gozlerimiz
hangi yone 9evri!i alursa alsun, yer 9ekimini her zaman duyumsarrz.
Gtinltik ya~amda bu kinestetik duyumsania bi9imimiz genellikle
~;evrenin gorse! esaslarr i!e uyum i~;indedir. Fakat, ornegin, ytiksek bir
binaya bakugrmrz zama~, fasadm 9ak beiirgin alan geriyc dagru
~;ekili~i ba~rmrzm geriye dagru egikiigiyle telafi edilmeyebiiir. Aym
durum bir film perdesinde gtirtildtigti zaman, izleyicilerin ba~lan
kalkik durumdaki pazlarr, resim dtizleminin de dikligiyle birle~tigi za-'
man, fatagrafik dtinyayr egik gosterebilir.
Herman Witkin tarafmdan yaprlan bir deney, insanlarm kinestetik
ve gorse! ariyentasyanlara ne dtizeylerde bagrmh alduklanm
gostermektedir. Bir ki~i gorse! duyulara ne denli bagrmhysa, dr~
dtinyadan almr~ aldugu tiyoler de a denli dr~ardan yonledirilmi§ alur ve
~;evresei standartlara a oi9tide bagrmh kahr. Oysa kinestetik alarak
~;evreyle iii~kide bulunan ki~i, daha ~;ak bedeninden gelen sinyalleri
dinleyerek kendi i~;inden yonlendirilmi~ alup, kendi yarg!lanm gecerli
alan til9titlerin dr~mda bagrmsrz alarak verebilir.
Simdiye kadar, gorse! iskeleti bagrmsrz k!lan az egiklikten stiz et-
tik. Oysa, daksan derecelik bir ~;evrimde gtirsel ~eklin ttim niteligini
degi~tirdigi gtirtiltir. Bir yanma dayanmr~ bir keman ya da bir heykel- .
cigi gi\rdtigtimtiz zaman, simetri eksenleri birbirlerine alan 'l'ekici
gti~;lerini yitirirler. Boylelikle ~ekii bir ak ya da gemi burnu gibi yan-
sal-bir ytinti gtisterir hale gelir. Eger nesne tam alarak ters ~;evrilirse,

60
daha kok!U bir degi§ime ugrar; ~ekil (23)deki iki figlir de li9gendir, an-
calc §ekilleri farkhdtr. (a) §lkkt sabit bir tabimdan keskin bir tepe nok-
tasma dogru yliksclirken, (b)§tkkt geni§ b bir listie alttaki noktaya
gil91U bir §ekildc yliklcnmcklc, §Ckil alt sivri noktadadengelerimekte-
dir.

~ekil: 23 ·

Demek oluyor ki, fiziksel dilnyanm uzaysal oriyentasyonu farkh


bir olay, onlarm resmini yapmak daha farkh bir olaydtr. Bu durum
ozellikle \'Ocuklar i9in ge9erlidir. Fiziksel dilnyada, binalan, aga9lan
yo! iizerindeki otomobilleri izlerler, fakat insanlar1 ve hayvanlart
ba§lart ilstiiode amuda kalkmt§ bi9imde gtirilrlerse, buna 90k §a§lflrlar.
<;:izim kagtdmdaki bo§luk bona ragmen zorlamaya neden olmaz ve
ba§langtl'ta bir uzaysal oriyentasyon herhangi diger bir uzaysal oriyen-
tasyon kadar ge9erlidir. Ornegin, bir insan resmi 9izerken, uzaysal
oriyentasyon o denli belirleyici degildir. Ancak resmin tiimii tamam-
lanrrken figiiriln dik durup durmadlgt dikkat 9ekmeye ba§lar. Bu duru-
mun nedenleri kesin olarak ortaya l'lkanlmarln§llr. Ancak, bu neden-
·lerden biri hi9 ku§kUSUZ, bizim ya da \'OCugun normal kO§Ullardaki
retinal yanstmalart ile ilgilidir. Bu yanstmalarda ornegin, dik doran bir
resimden elde edilen retinal yanstmanm, \'Ocugun fiziksel modelden
elde ettigi retinal yanstmaya senkronize olmas1 gibi kimi faktiirler de
tinemlidir. <;:ocugun yapt1g1 basit bir resimde bile yer 9ekiminin tek-
yanh olarak bozulmast,yukari ve a§agt kavrarnlannm ortaya 9lkmasma
neden olur. Modern bir ressarn ya da heykeltra§, her yandan balalabilir
bir resmi ya da bir heykeli yapttgt zaman bu serbestligi elde etmek
i9in olduk9a bilyilk bir 9aba gtisterir. <;:ilnkil bu durum, tabla. ya da ·
heykeldeki gtireceligin yapttm her yerinde aym olmayan bir homojen-
likle dagthmtdtr.

61
C -izdti§tim ler/Y llnSima lar:
Gt~fsel oriyantasyonda bir ~cklin ya da formun gOrscl kimliginin
geometrik §Ckil sabit kald•g• sUre deg;i§medigi kabul cdilebilir. Ancak,
ycni oriyantasyonlann ycni yap1sal iskcletlcr Orl.aya y1kanhgmL ve bu-
nun da algllanan nesnenin karcktcrini belirleyebildigini siiylemeliyiz.
Simdi, gcomctrik bi9imlerin tadilatlan ile ilgili bOitimc donersek
yaprsal iskelete yapug• ctkiye bag•ml• olarak ufak tcfek dcgi§ikliklerin
gOrselOrtipttinUn' kimligini nasll ctkilcycbilcccgini gbrccc£iz.

Sckil: 24
"'L]t
d._ _ Qc
Kartondan bir dikdt>rtgcn kcsip bir 1~1k kaynagma tutarak bu
dikdortgenin duvardaki izdti§ilmtinti inccleyiniz. Bu deneyde,
dikdiirtgcnin izdil§ilmleri elde edilebilir. Bunlardan baziiarJ §Ckil (24/a)
ya bcnzer ki, bu §Cki! dikdiirtgeni, I§lk kaynagma.dik tutarak elde edil-
mi§tir. Sekil (24/b)dc gortilcn dikdortgen yansrsr aslmda bir
dikdortgen olmadrg• halde onlrn gibi algiianacakur. Burada da basitlik
ilkcsi gc(:crli olmaktadlf: Bir figilriln il9 boyutlu gorilnilmti yeterince
saglam ve dilz izdti§ilmilnden daha simetrik gorilntince izleyici de bu
basit §Ckli derinlik (il9 boyutlu) olarak alg•layacaktrr. Sekil (24/c) nin
bu baglamda, bir dikdortgenin izdil§ilmli olarak gorillme olas•hgr
azdrr. (:Unkli bu §Ck!in bir dikey simetri ekseni vardrr ve §Ckil dikey
'dogrultuda simetriktir. Bu bas it bir e§kenar yamuktur. E§it olmayan
a('IIarmrn meydana getirdigi gerilim duygusu dilzlemle telafi edil-
mi§tir. Yap1sal iskeleti, dikdortgcn'e i§aret etrnemektedir.
Son olarak §Ckil (24/d) de art•k hi9 de bir dikdortgen degildir. Bu
§Cki] daha ziyade dikdOrtgeni o]U§tUran kartonun "a!mlrgr gibi durur.
Bu §Ck!in de climizdeki kartondan meydana geldigi anla§J!abilir ancak
burada elimizdeki dikdortgenin deformasyonu diye bir§ey gorillcmez.
09 boyutlu nesnclerin'algrlanmasrna iizgil bu sorun bizi klsa bir sure
daha me§gul edcccktir.

62
Sorular ve Tart•§ma Konulan:
1-"Form iycdginin gOrUnen §Cklidir" sOzli size ne ifade etmektedir?
, A(:Iklaym•z.
2-~ckil ilc fom1 arasmda hangi temcl farkllhklar bulunmaktad•r?
3- Sahte Dogalclhk ya da Naif Ger(:ek<;ilik Doktirinini omcklcr
vcrerck incelcyiniz.
4-"Kozmetik" bir sanat yap111 nas1l bir samit yap•t•d~r?
_ A<;•klaym•z.
5- "Bir ncsnenin kimligi, o ncsnenin §ekil tarafmdan yaraulm•§
alan yap1sal iskeletinc o derece bag•mh degildiL" sozilnden ne -
anhyorsunuz?-
.6- Uzaysal oriyantasyon olgusunu ornekler vercrek a<;Iklaym•z.
7- Fiziksel dilnyanm uzaysal oriyantasyonu farkh bir olay, onun
rcsmini yapmak farkh bir olayd•L Ni<;in? A<;Iklaymiz,
8- <;:ocuklar ni<;in genellikle cvlerin bacalanm <;atlya dik olarak
<;izerler? A<;tklaymiz. '
9- Kartondan bir dikdortgen kesip, bunu bir I§Ik kaynagma tuta-
rak dikdortgenin duvarda olu§turdugu gOigeleri, kartonu <;C§itli konum-
larda tutmak surctiyle inceleyiniz ve gcometrik bir bi<;imin yaptsal is-
keletine yapftgi etkiye bag1mh olarak, o bi<;imin gorse! kimliginin de
buna gore degi§ebilecegini kamtlamaya <;ah§Iiuz.

2.4- Denge

, A- Kare'nin Gizli YapiSI! Siyah fon kagtdmaan bir daire


kesiniz. Bu daireyi bcyaz bir karc i<;ine ycrle§tiriniz,
Eger daire, karenin merkezinde degilse, cetvelle Ol<;meye gerek
kalmakslZln bu durumu bir baki§ta anlanz. lnsan gozil bu durumu bir
bala§ta nas!l fark etrnektedir? Bu i§lemde, daire ile kare'nin birbirinden
ayn degil de bir biltiln olarak algiiamasmm pay1 vardlr_ l§te, daire ve
karenin baki§IffiSIZ (asimetrik) konumu, bu §eklin temel gorse!
ozelligidir_ Bu tilr goreceli deneyimler, glinllik ya§amtmtzda slk s1k
' kar§•la§IIan gorse! deneyiPllerdiL Sozgelimi, gilnllik ya§antimizda s1k
Slk "bu kitap §Undan daha kahn", "bu aga<; Otekinden daha uzun", "bu
oda §U odadan daha geni§ "gibi yarg1lara varmz,
Bu tilr yargllarm nedcni, alg•lama olgusunun niteliginden kaynak-
lanmaktadrr: Her nesne bir biltiln i<;erisinde algllan~r, hi<; bir nesne tek

63
. . ) '

. . ---.......-~-
ba§ma ve tlimliyle izole edilmi§ halde algilanmaz. Ote yandan, gorse!
algilama mekanizmam1zda olu§an imgeler duragan degildir. Kare
i('indeki yuvarhgm merkezden kavlk (asii:netrik) gorunm<;sinde hareket-
li bir durum vardiT, ya merkeze dogru geliyormu§ gibi ya da me~kez­
dcn iyice uzakla§Iyormu§ gibi gorilnilr. Aym bi('imde bu yuvarlagm,
karen in kenarlanyla da aym tilrden hareketli bir ili§kisi vardrr. i§te bu
nedenle "Gorse! algilarna dinamiktir" diyoruz. Bir insan veya hayvanm
gordiigU karma§Ik §eyler sadece renkler, nesneler "ve hareketlerden
· · olu§maz; ashnda.bli gorliniim, yonlendirilmi§ gerilimlerin kendi ara-
Iannda kurduklar1 etkile§imden dogmaktadrr. Bu gerilimler, algilama
sistemimizde nesnelerden bagimSIZ olarak yer alan psikolojik
gli('lerdir. Eger, kare i('indeki yuvarhg1, merkeze dogru vekiliyormu§
gibi goriiyorsak, bu durum orada i§aretlenmi§ bir merkez olmasmdan
dcgil de, orada sanki belirli bir kutup, manyetik bir ('ekim gilcii ol-
masmdan kaynaklanmilktadrr. 0 halde, gorse! algilama olgusunda op-
tik olarak gtirtilen §eylerin sadece bir retina'ya yans1ma olgusu ol-
madigmi rahat!Ikla soyleyebiliriz.
Eger, sozilnil ettigimiz daire, karenin tam ortasmda yer allfSa,
illgilanan §ekil merkezi bir karekter kazamp, dingin bir hale gelecek.tir.
Fakat, bu daireyi, karenhi bir kenanna iyice yana§tmrsak, bu kez daha
onceki dinginlik duygusu kaybolacak ve daire ile karenin kenar1
arasmdak;i alanda bir siki§Ikhk duygusu belirecek, obiir tiuaftaki alan-
da ise giderck geni§liyormu§ gibi bir izlenim ortaya ('Ikacaktir. Algi
mekanizmasm1 belli bir dilieyde geli§tirmi§ olan sanatvilar bu gibi
konulara son derece duyarhdrrlar. Bu duyarhhjli, bir resmin komposiz-
yonunda, bir binanm tasarmnnda veya herhangi bir yerin organizisyo-
nunda ister istemez goz online almak zorundad1rlar. Bu konu ile ilgili
olarak ~ekil: (25) ve $ekil: (26)yi inceleyiniz.

[!] [!]
~ekil: 25 · ~ekil: 26

'64
Ara§Urmalar bize, dairenin sadece merkez ve karenin kenarlarma
gqre degil; aynca kil§elcrdcn ge<;en diyagonaller ve yine karenin dikcy-
yatay cksenlcrinc gore algJsal bir dinamizm ortaya koydugunu -
gilstcrmcktcdir. (Bk,~ekil2?).
~ckil (27)dcki mcrkcz, aym §Ckildeki ~izgiler Uzerindeki noktalara
vc kii§clerdcki mcrkczlerc gore daha gU(:lli gorlilmcktedir. ~ekil 27 de
giirlilcn algJ!ama motifi (§ema) karenin yap1sal iskeletidir.

'tl~*-/1
/

t:Y
,,,'!/'
I

-lF - "'"¥"' ¥- /1-- +


'*** *''*'* .¥ ·+
+ ,7f *.1'*'*'--.....
,, .
---t- 7f

T ''- -¥-
T ll't'+ ~ ~ckil: 27
f t -,
Dairc karenin neresinde olursa olsun, blitUn yap1sal faktorler ta-
rafmdan etkilenecektir. Bu faktiirlerin goreceli gti(:leri ve uzakhklart,
tUm §eklin olu§turdugu etkiyi belirleyecektir. Merkezde, tUm gorse!
gU(:ler birbirlerini dcngclerken, merkez duragan bir karakter kazana-
caktJr. ·
Daireyi, karcnin diyogonalleri Uzerinde;ko§Clere dogru hareket et-
tirdigimizde, k5§elerin merkeze gore daha gU(:sUz olmast nedcniyle, bu
kez merkez, ilave bir gU(: kazanmakta ve ko§eler duragan hale ge[mek-
tedir. Genellikle, karenin yaptsal iskeletinde yer alan bir daire karc ve
daireden meydana gelen bu §Ckle belli bir duraganhk kazandtracak, bu
iskeletin dt§mda ycr almast durumunda ise aym §ekil daha devingen
gozUkecektir. Daireye yonelik herhangi bir yonden gelen etkinin
baskm olmas1 durumunda ise dairc, aym yone dogru (:ekiliyonnu§ gibi
bir etki olu§tupcakur. Daire, eger merkezle k5§enin arasmda yer alan
diyagonal (:izginin tam ortasmda yer ahyorsa, merkeze dogru gidiyor-
mu§ gibi algtlanacakur. '·
Daire Uzcrinc farkh yonden gelcn ctkinin e§deger olmast durumun-
da, goz, dairenin nc tarafa gitmekte oldugu konusunda bir .yargt
olu§turamayacak ve algJ!arnada rahats1z edici bir durum meydana gele-

65
cektir. Bu- tiir gel- git'ler, gorse! bildiriyi anla~tlmaz hale sokan
ogelerdir. Bu ogeler, algtlaytctda kararstzhga yo! ar;ar. Eger sanatr;t,
ozelliklc bu tlir kararstzltklara yo! ar;mak istemiyorsa kompozisyonu
daha anla~t!tr ve algtlanabilir hale sokmak zorundadtr.
Bizim gozlemlerimiz, deneyscl olarak Stockholm Dniversitesi,
psikoloji Iaboratuvarmda Gunnar Goude ve Inga Hjortzberg tarafmdan
dogrulanmt~tu. Yaptlan bir deneyde 46x46cm. bir beyaz kare Uzerinde
dart santimetre r;apmdaki bir daire degi~ik yon de hareket ettirilmi~ ve
izleyicilere, dairenin hangi yone dogru gitrnekte oldugu sorulmu~tur.
Eger gidiyorsa da, dairenin, karedeki sekiz temel merkezden hangisine
dogru yo! almakta oldugunun belirlenmesi istenmi~tir. ~ekil 27'deki
' sekiz temel vektor, izleyicilerin algtsal _yargtlan sonucunda ortaya
r;tkanlmt~ttr. Bu deneyler sonucunda, mcrkeze yonelik kesin bir r;ekim
(r;ekme) glicli belirmemekle birlikte, merkezin etrafmda belirli bir din-
ginlik gozlemknmi~tir.
Gozlin, dairenin kare ir;indeki yerini saptamadtgt durumlarda, bura-
da tarll~tlan gorse! glir;ler, dinamik r;ekimlerin yonli dogrultusqnda be-
lirli bir yer degi§tirmeye yo! ar;abiiir! Eger ~ekil I, saniyenin cok az
bir sliresince gorU!lirse ortaya r;tkan izlenim, aym ~eklin uzun bir slire
izlenmesi sonucunda ortaya r;tkan izlenimden daha farkh olabilir: Ilk
baki~ta. ~ekil merkeze daha yakm gorlillir.
Kare lizerinde serbestr;e hareket eden daire, retina tarafmdan kayde-
dilen ~ekillerden daha fazla bir gorse! orlintli (pattern) olu~turur. Bura-
da, retinal uyartlar ar;tsmdan sadece kare ve daire vardtr. Fakat, algtsal
deneyimin blitlinlinde ise bu uyanCI orlintlisli yaptSal bir iskelet ya-
ratlr. Bu yaptsal iskelet, her resimsel elemam, blitlintin denge sistemi
_ir;erisinde degerlendrrir. Bu durum ttpki bir mlizik parr;asma benzer;
komposizyon ir;indeki her ses tonunun tizlik degeri, portre tarafmdan
belirlenir. ·
Ktsaca, ya~ayan bir organizma, nastl ki yalmzca anatomisi ta-
rafmdan belirlenemiyorsa gorse! bir algtlama da sadece uzakhk, olr;U,
ar;t ve renkler tarafmdan belirlenmez. Bu duragan olr;Utler, sadece gaze
giden mesajm uyartlartm kapsar. Oysa, bir algmm ya~anu dt~vurum
· ve anlamt algtsal glir;lerin etkinligi.sonucunda ortaya r;tkar. Bir kaglt
Uzerine r;izilmi~ bir r;izgi,.camurtlan yaptlmt~ bir model, sadece suya
. .

66
atdan ~Jar gibidir. Bunlar, duraganhgt bozar ve mekam hareketlendi-
rir. Gormek, bir anlarnda hareketin alg!lanmasl(!Jr.

B-Gorsel Gii~ler: "Gorse! Giig" deyimi nereden gelmektedir?


Gergekte bu tiir bir gii(: var mtdrr? Varsa bu gii9ler nerededirlet?
Varhgm her ih aleminde de bu tiir gii(:lerin varoldugu kabul edilir.
Yani, bunlardan biri psikolojik digeri de fiziksel gii(:lerdir. Psikolojik
olarak daire omeginde duyumsanan hareket olgusu herhangi bir insan
tarafmd:ll) alg!lanabilir. ~linkii, bu hareketlerin bir saldm. noktast,
yonii ve yeginlikleri vardtr. i§te bu nedenle, psikologlar, psikolojik
gli(:lerden soz ederler. Bu gliglerin karekterleri, fizikviler tarafmdan, fi-
ziki gii(:ler i9in kullamlan tammlara da uyar.
Hangi anlarnda, bu gii(:lerin, sadece deneyimlerimizle degil, aym
zarnanda fiziksel diinyada da yer aldtjp. soy1enebllir? Tabii ki bu giigler;
baktrjp.mtz nesnelerin; beyaz kare ve lizerindeki siyah dairenin i9lerinde
bulunmazlar. Bu gii(:lerin nerede yer aldtgmt a(:tklamak igin once izle-
yiCinin kare ve daireye ait bilgilerini nas!l saglandtgma bakmahytz.
dune§ten ya da ba§ka kaynaklardan gelen t§ik t§mlan nesneye garpar.
l§mlardan bazilan emilir ]laz!lan da yansttthr. Yansttrlan l§tk
J§t~larmdan bazdart goz mercegine ula§rr ve adma retina dedigimiz 90k
hassas bir bolge lizerinde goriintliye donli§iir. Retinada bulunan birvok
ahc1 hlicreler (receptors) ganglion hlicreleri tarafmdan olu§turulan
kiivlik gruplar halinde olurlar. Bu gruplar aracthgtyla gorse! bir imge-.
nin ilk organizasyonu ortaya gikar. Elektro-kirnyasal mesajlar, beyin-
deki son duraklanna giderlerken daha fazla bigimlenmeye ugrarlar ve en
sonunda imge, gorse! korteks'in degi§ik dlizeylerinde tamamlarur.
izleyici, alg!lanan goriinlimde itici ve 9ekici orlintlileri (pattern)
algiladtjp.. nesnenin bir par(:ast olarak goriir. ilk bala§ta, kare merkezin-
. deki eksantrik dairenin l)areketliligini fiziksel olarak, ellnde tuttugu
kitabm o sayfasmdaki fiziksellikten aytrarnaz. Ttpkt, fiziksel olarak
varolan §eylerin ger(:eginden bir rliyamn ya da hallisinasyonunun.
gergegini ayrrarnadtgt gibi. ·Bunlara, ister illtizyon diyelim ister demey-
elim, bu gliglerin varhgt gordiiglimliz her §eyin imgesinde etkilidir.
Bir sanatgt igin sanat eseri sonugta tuval lizerindeki boya degil,
algdanan imgedir. Resimde bulunan bir duvar dikey olarak gorlinli-

67.
yorsa, o dikey demektir. Eger aynada, i<;inde ylirlinebilir bit mekan ·
gorlinliyorsa, ltpkt filmlerde oldugu gibi izleyicilerin oraya dogru
ylirlimcyc <;ah~mamalan i<;in bir ncden yoktur. Bizim kare lizerindeki
kli<;lik dairemizi <;ekcn gii<;ler yalmz$'a sanat<;t olmayan insanhir i<;in
bircr "illuzyon"dur. Algtlama a<;tsmdan ve sanat<;t i<;in sc bunlar
tlimliylc ger<;cktir.' · ·

C- Kare i~inde iki Daire


Bir sanat escrinin karma~tkhgm,a dogru biraz daha yo! almak i<;in,
~imdi de karcmizdc iki tanc daircyc ycr vcrcccgiz. jlu durumda ortaya

•• cr •• ~

~ekil: 28

~1kan. sonuc; nedir? Oncelikle, daha Once, daite vc karc arasmda


gozlemledigimiz ili§kilcr ycniden ortaya <;tkar. iki daire birbirierine
.(:Ok yakm bulunuyorlarsa, birbirlerini <;ekcrlcr ve adeta aynlmaz bir
blitlin gibi gozlikiirlcr. Belli uzakhkta, birbirlerine <;ok yakm mcsafede
bulunduklannda ise birbirlerini itcrlcr. Bu etkinin ortaya <;tkttgt
uzakhk, dairelerin ve karcnin ol<;iilerine ve kare i<;inde dairelerin bulun-
dugu konuma baghdtr.
Daireler, bulunduklan yerier a<;tsmdan birbirlerini dengeleyebilir-
ler. ~ekil (28/a)da goriilen dairelerden herbiri tek ba§ma, bulundugu
konum a<;tsmdan dengc~iz gorlilebilir. Fakat, ikisi bir araya gelince,
duragan ve dengeli bir <;ift olu§turur. Aym ikili, ~ekil (28/b)de oldugu
.gibi, belirli bir yonde konumlamrsa ortaya <;tkan gorlintli olduk<;a
dcngcsiz olacakur. Daha once inceledigimiz yaptsal iskelet olgusu goz
oniinc ahndtgmda bunun nedcni anla§tlacaktr. Bu omekler bize, son
derece basit gorse! dlizenlemelerde bile, komposizyon ogelerinin
uzamsal (spatial) <;cr<;eveler tarafmdan <;C§itli §ekillerde «tkilendigini
gosterir.

'68
D- Psikolojik ve Fiziksel Denge: Aruk "denge"ve "gti<;ler dengesi"
kavramlanndan neyi kastettigimizi anlatmamtzm zamam gelmi~tir.
Egcr bir sanat yap1tmda tlim gorse! clemanlann bir denge durumu
olu~turacak bi<;imde yaydmasm1 istersek, dengenin nas1l yaraulacagm1
da bilmek zorunday1z. Fakat baz1 sanat<;tlar, denge durumunun sanat
yap1tlannda gcrekli olmadigmi dengesiz durumlann da, sanat yapttmda
ge<;erli olabilecegini ileri slirmektedirler. 0 halde, gorse! dtizenlemeler
i<;in denge ni<;in gereklidir?
Fizik<;i i<;in denge, kinetik enerjinin potansiyel enerjiye donli~tligli
bir noktada ger<;ekl~ir. Yani, bir yere etki eden gli<;lerin, bu yerle olan
ili~kilerindeki (gli<; etkile~imindeki) e~itligidir. En basit bi<;imiyle
denge, birbirlerini kar~I yonlerde <;ekmeye <;ah~an iki gli<; arasmda
ger<;ckle~ir. Bu tamm, gorse! denge i<;in de ge<;erlidir. Ttpki bir fizik
ogesi gibi, her bclirli gorse! dtizenlemenin bir dayanak noktas1 ya da
<;ekim merkezi vard1r. Dlizensiz ~ekiliendirilmi~ bir nesnenin parmak
ucunda dengedc durmast gibi, gorse! dlizenlemelerde de bu merkez,
smama-yamlma yontemiyle bulunabilir. Denman W. Ross'a gore bu
merkezi bulmanm en basit yolu desen lizerinde bir <;er(:eveyi, (:er(:eve
ve desen birl>irlerini dengeleyinceye kadar dol~tinnaktrr. Boylece,
(:er(:evenin merkezi, desenin agrrhk merkeziyle (:ala~rr ve tam denge
durumu olu~ur.
En dlizenli ~ekiller hari(: olmak lizere, bir nesnenin dengesi konu-
sunda goztin i(:glidtisel denge duygusunun yerini alacak manuki bir
ara10 bulunamamt~tir. Daha once soylediklerimizden de anla~tlacagt
gibi, bu durum, psikolojik gorse! deneyimlerin, onlara tekabtil eden
merkezi sinir sistemindeki fizyolojik gli(:lerin birbirlerini telafi et-
melerinden kaynaklanmakadrr.
Fiziksel ve gorse! "gti(: dengesi" arasmda daha b~ka farklar da
vardtr. Bir dans(:t fotograft, kompozisyon olarak dengesiz goriinebilir.
Oysa ki, danS(:t fizyolojik olarak rahat bir dcnge durumundadrr. Diger
taraftan, resim son derece dengeli, model ise rahatstz bir pozisyondadtr.
Bir ordek, tek bacagt lizerinde, bize son derece dengesiz gorlinmesine
ragmen rahathkla uyuyabilir.
· ~a~trltct ve komik omek de 15. ylizytlda yaptlan ve Aziz Mic-
hael 'i bir elinde terazi diger elinde lah(:la; ruhlart tartarken gosteren re-
simdir. Bu resimde Aziz Michael'in elinde tuttugu terazinin bir kefe-

69.
sinde tek ba~ma duran iyi rub, obtir kefede yer alan ti9 kotti ruhtan
daha ag1r basmaktad1r. S1rf dua gticti ile zavalh kti9tik iyi 'insan,
~eytanlann agrhgma kar~I gelinekte ve onlar1 altetmektedir. Aziz Mic-
haerin arkasmda gortilen pcJerin, bu durumu daha fazla vurgulamak
i9in konulmu~tur. Pelerinin dengeli duru~u, terazinin dellgesiz duru-
munu daha da vurgulamakta, ve resme ger9ek anlamm1 ka-
zandrrmaktadrr. '(Bkz Resim 1)
E- Ni9in Denge?: Resimsel dengenin ka(:Imlmazligi nereden
kaynaklanmaktadrr. Ammsarnak gerekir ki, fiziksel ya da gorse! olarak
denge, ttim hareketin sona erdigi bir dag1hm durumudur: Fizik9ilere
gore, sistemdeki potansiyel enerji bu durumda minimumdur. Dengeli
bir gorse! komposizyonda da ~ekil,.yon, mekiln, hi9bir degi~enin ol-
masma izin vermeyecek ~ekilde hazirlanm1~ gibi gorilnilr ve bu neden- ,
le de btittin, ~endi par(:alari i9inde "zorunluluk" karakteri gostermeye
b~lar. Dengesiz bir komposizyori ise, rastgele, ge9ici ve bu nedenle
de sakat gibi gorilntir. Onun elemanlari daha dengeli duruma ge(:mek
l.9in bir 9aba harc1yormu~ gibi goruniirler. Ge9mek .istedikleri yeni
denge durumu tum yap1 ile uyum saglayacakur.
Dogal olarak denge yalmzca simetriye bagll bir ~ey degildir.
Ornegin en kolay simetrik denge elde etme bi9imi bir gorse! kompo-
sizyonda, resmin iki kanadm1 olu~turan ogeleri birbirlerine e~it
~ekilde dtizenlemektir. Oysa bu genellikle sanat9Ilar tarafmdan tercih
·edilmeyen bir tekniktir. Sanat91 i9in asii onemli olan·~ey kompozis-
yonda e~itsiz bir denge elde edebilmektir. Ornegin El Greco'nun "Mer-
yem'e MUjd~" resimlerinden, birinde Cebrail Hz. Meryem'e oranla 90k
daha bliylik boyutlarda 9izilmi~ olmasma ragmen, bu simgesel boyut
farkhhgi dli~ilnsel planda ashnda iki ogeyi de birbirine e~it
lalmaktadrr. Belki garip gelebilir ama ger9ek olan ~udur ki; dOzen an-
cak dfizensizlikle, dengesizlik dengeyle, aypllk ise beraberlikle
gosterildigi zarnan bir anlam kazanrr .
.A~ag1daki omek, 6grencilerin sanatsal duyar1Igm1 belirlemek i9in
Maitland ·Graves tarafmdan tasarlanmi~trr. (Bkz. ~ekil 29, ~ekil 30)
~ekil 29 olduk9a dengeli gozlikm~ktedir. Bu ~ekildeki karelerin kom-
binasyonunda kullamlan 6l(:iller, oran. ve yonler, her kompozisyon
ogesini sabit kilmakta ve yerlerini saglaml~tirmaktadrr. Oysa ~kil
(30)da ol(:li, oran ve yonlerin belirsi>;liginden kaynaklanan bir haya-
tiyet eksikligi dikkati 9ekmektedir. Bu kareierin Ol(:li, oran ve

70
yonlerindeki belirsizlik, komposizyo~u da belirsiz hale getirmekte ve
onun simetrik olup olmadtgt, kare veya dikdortgenlerden meydana gel-
digi ya da karclcrin C§il olup olmadtgt konusunda ('Cii§kili durumlar
yaratmakt.adu.

,-.-.-··--·--·-··- .. ·;---.--·-----------·---- --------------

Resim: I.

Ruhlan tartanAziz Michael (1470.ythnda yaptlmt§trr.


Ressarm belirsizdir. Avusturya'da yaptlan bu resim halen Allen ·
Memorial Mlizesi, Oberlin College'inde bulunmakt.adrr.

71
n
I-I I I .

~ ,.,c.
..
u
,Sekil : 29 ,Sckil: 30 ,Sekil: 31

Dengesizlik her zaman iyin ttim kompozisyonu aktct yapmayabi-


lir. ,Sekil 3 !'de gortilen hay (Latin Hayt) insantann beynindc o dcnli
ycr etmektedir ki buradaki kavis sadcce bir dcfa gibi gortintir. Oysa bu
hay ozcllikle bu §ekilde yizilmi§tir. Bu durumlarda, dcngesizlik btittin
iyindeki uyumda ancak oolgesel bir anza meydana getirmcktedir. ·
F- Aguhk: Denge tizerinde, gorse! nesnelerin. ozellikle iki
ogesinin onemli etkileri vardtr: Bunlar, "agtrhk" ve"yon" dtir.
iyinde bulundugumuz fiziksel dtinyada "agtrhk" olarak nitele-
digimiz §ey, yeryekiminin nesneleri stirekli alan!]< yere dogru
yckmesinden ba§ka bir§ey degifdir. Buna benzer bir yeki§ resim ve hey-
kellerde de gorUitir. Fakat gorse! agtrhk kendisini diger yonlerde de
belli edcr. Omegin, bir resimde yer alan nesnelere bakttgtmtz zaman,
onlann agtrhklanmn, gozle kendileri arasrndaki eksen Uzerinde belli
bir gerilim yaratuklarmt gortirtiz. Bunlann gozden uiakla§makta ya da
yakmla§makta olduklanm kestirmek gtiyttir. Burada soylenebilccek tek
§ey agtrhgrn stirekli olarak dinamik oldugu ve gerilimin- resim
dtizlemindeki yerinin stirekli olmadtgtdtr. Yani, gerilim her durumda
resim dtizleminde olu§an bir §ey degil; resim dtizieminin ontinde ve ar-
kasmda da geryeklC§ebilir.
Aglfhk, nesnenin yeri tarafmdan belirlenir. ,Sekil 27'de gordtigti-
. mtiz yaptsal iskelette merkezde yer alan gtiylti bolge, diger bOigelere
oranla daha fazla aglfhk ta§lf. Bu durum, merkczdeki objenin, dt§ alan-
larda yer alan daha ktiytik objeler tarafrndan dengelenebileccgini
gosterir. Tablolarda gorlllen merkez figUrleri, genelliklc agtrhk ta§lf.
Burada agtrhklar, ko§elere dogru yonelmektedir. Fakat yinc de resmin

72
tUmli dcngeli olarak a!gJ!amr. Dahas1, "kald1ra<; ilkcsi" (lever princi-
ple)'ne gore, bir ogenln ag1rhgt, merkezden uzakla§llgt ol<;lide artar.
<;:unkU, dayanak noktasmdan uzakla§llk<;a agtrhgt artacakttr.
Agtrhgt etkileyen diger' bir faktor de uzamsal dcrinliktir. Ethel
Puffer, bir manzarada insan gozlinli derinlik boyutuna yonelten pers-
pektif gorilnlimlcrindcki kar§t-dengc gilcilnlin olduk<;a bilyilk oldugunu
gozlcmlemi§tir. Bu konuda bir genelleme de yaptlabilir. Gorse! alan
dcrinligi ne kadar geriye uzantrsa bu derinligin ta§tdtgt agtrhk da o ka-
dar artar, yani, agtrhk'm derinlik'e gore artmast konusunda §Oylece bir
. fikir de 'i!eri stirtilcbilir: Algtlamada perspektif alg1 yamlmasmdan
otilril bir cisim ne kadar kli<;lik gorlinlirse o kadar uzaktaymt§ gibi
algtlanmaktadtr. Monet'nin "Dejeuner sur L'herbe" adlt tablosunda,
<;i<;ck toplayan bir ktz <;ocugu imgesi, tablonun arka planmda uzakta ve
kil<;ilk boyutlarda olmasma ragmen tablonun tin plamnda yer alan
gruptan daha agtrdtr. Bu agtrhgm ne kadart, figilriln uzakhgtyla ilgili-
dir? Belki de bu agtrhk duygusunun olu§umunda, figilrle on plan
arasmdaki derinligin de etkisi vardtr. Bu fenomen, il<; boyutlu nesne-
lerde de kcndini gosterir. Ornegin, Ronesans mimarisinin baZI
orneklerinde (Roma'daki Paazzo Barberini veya Casino Borghese'de.
oldugu gibi) merkez binasmm ·olu§turdugu mekansal agtrhk, binanm
her iki kanadmdaki ilavelerle dengelenmi§tir. ·
Agtrhk aym zamanda boyutla ilgilidir. Diger fakt6rlerin e§deger
· oldugu durumlarda geni§ ya da bilyilk olan §ey agtrdrr. Aym bi<;imde
bu durum renklerin boyutuyla da ilgilidir. K1rmtzt maviden daha
agtrdrr. A<;1k renkler, koyu renklerden daha agtrdJr. Van Gogh'un res-
mindeki parlak ktrm1zt yatak ortlisli tablonun gene! anatomisinde
gil<;lil bir ka<;tk-merkez (off centre) i§levi ytiklenmektedir. AydJnlauna
ozelliginden otliril beyaz alan siyah alandan daha bliylik gorilleceginden
birbirlerini dengelemeleri i<;in farkh Ol<;tilerde kullamlmalt; birbirlerini
dengelemeleri isteniyorsa siyah alanlara beyazdan daha fazla yer veril-
melidir. ·
AijtrhitJ arttrran diger bir oge de isolasyon (tecrit)'dur. Bombo§ bir
gokylizilnde gtine§in ya da ay'm ag1rltgt, yildtzlt ya da bulutlu bir
gokyilzil imgesinde oldugundan daha fazladtr. Sahne ve gorilntil saitat-
lannda ba§rolde oynayan ki§i, onemli sahnelerde tek ba§ma ya da
digerlcrinden liZakta gosterilir.

73
Son olarak, "biyim" ogesi de· agtrhgi etkiler. Basit ve dilzenli
§Ckillcr daha agir gor.iinUr. Bu etki ozelliklc soyut sanalta Kandins-
ky'nin yaptilarma aytkga goriililr. Kandinsky'nin bazt yaplllarma yu-
varlak Ve karclcr digcr biyimlere gore daha agtr goztiktirler. Merkez
. yevresinde yoguniU§an §tki§mi§ imgeler ktimesi de agtrhk duygusunu
arlllrabilir. ~ekil 17' digerlerine oranla daha ktiyilk olan dairenin
olu§lurdugu agtrhk duygusunun dikdortgen ve iiygene gore daha gUyiU
bir biyimde hissedildigini gostermektedir. Ancak bu kurallarm biryogu
kesin deneylerle kamtlanmak zorundaciir.
Agtrhk duygusunda "bilgi" ogesinin etkilerine ili§kin neler
soylenebilir? ·Bir resimde, pamuk ytgmtm aym gorUntimdeki kur§un
ktilyesinden daha agtr gostereeek hiybir bilgi turU olamaz. Bu sorun
mimarhk sanaunda da gundeme gelmi§tir. Mock ve Richards'a gore:.·
"Deneyimler bize, la§m veya agacm ne kadar sert oldugunu
gostermi§tir. <;:unkti onlan yogu kcz ba§ka baglamlarda da kullandtk.
brnegin, bir parya agaca ya da agay konstrUksiyona bakllgtmtzda onwi
yapmak zorunda oldugu i§in tislesinden gelecegine kesin goziiyle ba-
kanz. Ancak aym durum betonarme ve cam-yelik yaptlar iyin soz ko-
nusu degildir. <;:tinklY betonun iyindeki gelik konstrUksiyonu
· goremeyiz. Bu nedenle kaggir ya da ta§ yaptlara gore daha zaytf
'oldugunu samnz. Aym durum, ·cam- yelik konstrllksiyonlar iyin de
geyerlidir. Dt§ cephesi camlarla kaph gokdelenlerde, cam malzemesi
sanki bir ta§tytct eleman gibi algtlanmakta ve binanni gene!
gortinllmti hafifletilmektedir. William Morris'in savunuculugunu
yapugt elsanatlan doneminde bile, bir binanm nastl olup da ayakta du-
rabildigine ili§kin onyarg1lar mevcuttu ve bunlar hi\la bugtin de devam
etmektedir. Bu olgu kar§Ismda iki §eyi birbirinden aytrmak gerekiyor:
Biryandan elsanatylSlnm teknik anlayt§I ki, bu anlayt§ta elsanatylSI
kullandtgt materyalin giicti ve yap1 inetodlanyla ilgilidir. Oysa bitm.i§
bir binaya ·baki!dtgmda bu yontem ve elemanlar ilk bakt§ta
anla§damaz. bte yandan, slltunlann algiianan saglamhg1 ile ta§tdtklart
yallnm agtrhgt arasmdaki gorse! ili§ki de gorse! degerlcndirmeyi etki-
lemektedir. Bu noktada goz online ahnmast gereken §ey belki de
ah§IIagelmi§ stillerdir. bmegin, kemerlerin geni§ligi gibi. Bu tUr
alt§IIagelmi§ biyimler her (iC§it sanalta yenilige kar§tdtr. Modern mi-
marideki gorse! statige niyin bu kadar kar§I gtktldtgt da bununla
anla§tlabilir. Burada onemli olan §Udur: Bir in§aatta, yOk biiytik bir

74
kiltle inceeik bir siltun 1amfmdan·ta~m1yorsa mimar ne kadar gilvence
verirse versin insan gozil onu ylkdacakmi~ gibi algilar. Le Corbusi-
cr'in ilk yap1larmda, boyle incecik ·sntunlar iizerinde duran kilpler vard1.
Ba~ka bir Mimar, Frank Llyod Wright onlara "sopalar iizerindeki
bilyilk kutular" adllll takmi~l!. Daha sonra mimarlar, kilplerin yilzeyini ·
s1ymp· konslriiksiyonu a~Ik~a gostermeye ba~laymca, bu tilr binalarda
gorse! ag1rhk duygusundan kaynaklanan ~okilverecekmi~ gibi elkiler .
kayboldu ve bi~im teknoloji ile kayna~u. Boylece, goz, art1k ra-
hatsiZIIk hissetmiyordu. (Ornek: Paris'te bulunan Pompidiou Sanat
Merkezi binas1.) ·

~0 0
~ekil: 32
G- Yiin: Gordilgiimiiz kadanyla, ag1rhk ve gil(' dengesi, bir sis-
tern olu~turan gli('leriil birbirlerini telafi etmeleriyle ortaya
('Ikmaktad!r. Bu tiir bir telafi edi~, gil~lerin ti~ ayn ogesiyle ilgilidir: ·
Hareket noktasmm yeri, bu ogelerin gil~leri ve yonleri. Gorse!
gti~lerin yonil bir~ok faktor tarafmdan belirlenir. Bunlar arasmda
kom§U ogelerin agrrhklar1 dolay!S!yla yol a~Uklari bir ('ekme duygusu
vard1r. ~ekil (33)de gorillen ath figtirilnde at geriye dogru gidiyormu~
hissi verecek §Ckilde yap!lmi§trr. Bunun nedeni, binicisinin aprhgid!r.
~ekil (34)de ise, alln bi(Oimi degi~medigi halde i'>nilndeki at tarafmdan
ileriye dog'ru ('ekiliyormu~ gibi bir izlenim dogmaktad1r. Toulouse
Lautrec'in kompozisyonundan alman bu figlirlerde iki fakt5riin birbiri-
ni dengelemesi gi'>rillmektedir: Ag1rhk ve yon. ~ekil (27)da daha once
de ~ekimle ortaya ('Ikan ag1rhk konusunu incelemi~tik. ·
Nesneler,in ~ekli de kendi yap1sal iskeletlerinin ekseni
dogrultusunda yon duyguSunu ortaya ~lkarrrlar. ~ekil (3S)de gorillen El
Greco'nun Pieta'smdaki il('gen §Cklindeki grup dinarnik olarak giderek
daralan bir il~gen bi~iminde algilanrr. Bu daralmanm vekt5ru· yer
~ekimine· dayal1 ~ag1 ~eki~i kar~I-dengelemektedir. Avrupa sanal!nda
bu duruma bir~ok 'ornek vermek milmktindilr.

?5
~ekil: 33 ~ekil: 34

~ekil: 35

Yon duygusunu yaratan bir ba:jka oge de konudur. Konu, resimde-


ki bir insan figlirlinli ileri gidiyor, ya da geriliyor gibi gosterebilir.
Rembrant'm "Gen9 bir klZln portresi" adh resminde lazm gozleri sola.
9evrilmi~tir. Boylecc gti9lti bir dolayh kuvvet figtirtin simetrik
goruntimtinU degi~tirmekterin. Sahnede akliirlerin gozleriyle ya-
ratuklan "gorse! 9izgiler" itzamsal bir yon duygusu yaraunaktadrr.
Herhangi bir sanat yap1Unda bu sayJlan ogeler birbirleriyle ili~kide
bulunarak, sanat yapnmm btitlintinde dengenin yaraulmasma yol a9ar.
O,negin, rcnkle ortaya 91kan ag1rhk duygusu, yerle~tirme ile ortaya
91kan aguhk duygusuyla dengele~irlcr. ~eklin yonti, ilgi merkezine
yonelik hareketle dengelenebilir. Bu ili~kilerin karma~ikhgi, bir sanat

76
yap1Unda canhhgm saglanmas1 (devinim duygusunun yaraulmasmda)
aq1smdan tinemlidir. ·
H- Donge Oriintiisii (motif): Gorse! denge, sayllamayacak
kadar qok degi§ik yollarla elde edilir. Ogelerin say1s1 tek bir figiirden, -
sozgelimi, bo§ bir ~lanm merkezindeki tek bir siyap kare gibi- tUm
alam kaplayan saylSlz figUre kadar uzanabilir. Ag.Irhklann dagllimi,
her §eye egemen gozUken bir tek gUqlUiigUr tarafmdan dengelenir ya
da bir resimdeki Adem ile Havva figUrleri, "CebraiJ'le Meryem" (The
Angel of Annunciation) ya da Adolf Gotlieb'in resimlerinde oldugu
gibi kmiuz1 bir top ve siyah, tUylU bir kUme ile dengelenebilir. Bo§
bir alan vo i.izcrindc bir iki ogc bulunan rcsimlerde,'hiyerar~ik egilimc
Slk Slk ba§VuruJmaktadrr. <;:ogu kez, 90k faz!a say1da ogeden meydana
gelen bir dUzenleniede, en gUqliiden en giiqsUze dogru bir Slfalama
vard1r. Tek bir insan figiiriinde, kompozisyon; yiiz, dizler ve eller gibi
ikincil denge merkezleri iizerinde in§a cdilmi~tir. Aym ~ey, kompozis-
yonun tiimU iqin de geqerlidir.
Hiyerar§ik egilim, aym ag1rhktaki birqok ogenin bulundugu
diizenlemelerde s1frr noktasma ul~rr. Duvar kag1tlannm siirekli tekrar-
Janan motiflerinde, yiiksek binalarm pencerclerle kaph fasatlannda
denge homojenlikle saglamr. Peter Brueghel'in re~imlerinde, resmin
dikdortgcn mekam, qbcuk dyunlanm ve Hollanda atasozlerini simgel-
eyen aymag1rhktaki kUqiik gruplar tarafmdan doldurulmu~tur. Bu yak-
la§Im, iqinde bulunulan ruh halinin gene! karakterini tasvir etmeye,
hayatm tek bir merkezden kontrol edildigine ili§kin tasar1msal yak-
la§Imdan daha elveri§lidir. Homojen yap1ya en uq ornek Jackson Pol-
lock'un son resimleridir. Bu resimler, resim diizlemine yayllml§.benzer
hareketle1in olu§turdugu, ki§inin nereye giderse gitsin kendini aym
yerde bulacag1 bir dUnyay1 canlandrrmaktadrr. '
1- Dst ve Alt: iqinde ya§ad1g1m1z diinyaya egemen olan
yerqekimi, bizim "anisotropik" bir uzam iqinde ya§amam1za neden
olur. Bu uzam, gorse! dinamiklerin yon ogesine gore degi§tigi bir
uzarn niteligindedir. Yukar1 dogru 91kmak, bir dirence kar§l koymakla
e§anlarnhdJr ve bu kar§I qtkt§ her zaman bir ba§arl olarak kabul edil-
mi§tir. Dii§mek ise yenilgiyi kabul etrnektir. Gorse! olarak belirli bir
biqimi, boyutu ve rengi olan bir nesne, yiiksckte oldugu zaman daha
ag1r gorUnUr. Bir kompozisyonda, dikey eksen iizerinde ve farkh
yUksekliklerde yer alan e§deger nesneler asia bir denge durumu
77
olu§turamaz. Denge olu§turabilmeleri i9in yukandakinin daba hafif ol-
masi gerekir. Bu konudaki bir deneyin SO(llll'ian Langfeld tarafmdan
3\'Iklanmi§tu: Deneklerden, dikey bir 9izgiyi iki e§it paf9aya bOlmeleri
istendiginde, bunlardan btiytik bir \'Ogunlugu otomatik olarak bu
9izgiyi ortanm UstUnde bir yerden oolmti§lerdir. <;:Unkti goz, genellikle
yukar1da yer alah nesneleri daba btiytik gormeye egilimli oldugundan
bu bOIUmlemede a§ag1s1 ile yukar!Sl e§itlenmi§ olmaktad1r. Gorme
duyusu i9in dik alma durumu birden fazla anlama gelir: Dik dur-
dugumuzda veya ba§im!Zl kaldm:hgimizda, dikey/yatay konumumuzun
farkma varmz. Bu farkmda olu§, 9evresel bir oriyentasyondur. Fakat
yine de yatay durumda bulunan bir kitabm "list" ve "alt"mdan babse-
diyoruz. Sozgelimi, "sayfanm tistU" diyoruz. Masaya egildigimizde
"yukan" dedigimiz bOlge, bizi"! a!Umizda olmasma ragmen gorme
alanimizm tistUndedir. Buna da "retinal oriyentasyon" denilir. ·
Her ne kadar agrrhk gorse! uzamm list bOltimtinde onem kazan-
maktaysa da, ya§adigimiz dtinyada bir9ok nesnenin yukar1dan 90k
a§a)llda kUmelendigini gortirtiz. Bu nedenle normal gorse! deneyimleri- ·
mizde a§agi klsm1 daba agrr gormeye egilimliyiz. Modem res.im, hey-
kel ve bir ol9tide mimarhkta, gorse! agrrhg1, kompozisyonun tUm One
dagitmak suretiyle yer,ekiminden kurtulma giri§imlerine rastlanmak-
tad!r. Bu arnaca ula§mak i9in yapilmasi gereken §ey, yukai"I k1smmm
aguhgm1 biraz daha arl!rmaktJr. Bir son donem Mondrian tablosunu,
.yapJ!digi §ekilde, dik durumda algiladJgimlz zarnan ag1rhgm, yukanda
ve a§ag1da homojen bir §ekilde, dengeli olarak dagiUldJgim gortirtiz.
Ama, aym resmi ters 9evirdigimizde, yukar1 bOltimUn daha ag1r
oldugunu giirecegiz. '
Sinema filmi kamerasmda, vizortintin (:er9evesi, her zaman yatay
bir §ekilde tutulmaz. Boylece yer 9ekiminin dikey ekseni stirekli yer
degi§tirerek a§agJ bii!Umtin yukar1dan daha ag1r olmad1g1 degi§ik
gortinttileri santar.l)u baglamda modem dansta da ilginl' bir il' l'eli§ki
ortaya l'lkmi§tir; modem dans, bir taraftan klasik balenin reddettigi
agrrllk duyg'usunu on plana 9lkarmaya 9ah§Irken diger taraftan ger9ek(:i
pandomimden aynlarak soyutlamaya gitmek istemektedir. Oysa
ag1rhk, soyutlamaya elveri§li bir oge degildir. Aym §ekilde soyutlama
olgusunu teorik olarak iyice kavrayamayan ressarnlarm tablolarmda
"gOk" ve "yer", ''3lt" ve "list" imgelerindcn vazge~ilemedigi izlenmek-
tedir. Dikilita§ (obelisk), piramit ve diger sipiral yapllardan da

78
anlil§lldlgl gibi, mimarlar, izleyicilerinin dogal alg!lamalimna esas
alan dinamikleri giiz online alarak ve dtinyarm~da ttim nesnelerin a§ag1
dogru 9eki!mekte oldugundan yola 9lkarak, yap!larmda a§ag1daki
ag1rhg1 vurgulamak suretiyle onlar1 daha gtivenilir ve saglam
gortintimlti olarak in§a etmi§!erdir.
Onyedinci ve onsekizinci ytizy!lm ger9ek(:hnanzara n\simlerinde,
resmin alt llii!Umti daha agrrdlf. Yer9ekimi merkezi, geometrik merke-
zin altmdadrr. Bu kural tipograflk tasanmc1lar1 tarafmdan da izlenmek-
tedir. Sekil (36)da gortilen "3" rakarm son derece uyumlu bir tasar1ma
sahipmi§ gibi goZtikrnektedir. Oysa §eldi ters ~evirdigimizde bu rakam
bi9imsiz, btiytik ba§h (macrocephalic) bir figtire donti§mektedir. "S"
ve "B" harflerinde de durum aymdrr.
1939 New York Dtinya fuanndaki ktiresel bina, izleyicilerde, yer-
den ytikselmek istenni§ fakat yere de baghyml§ gibi garip bir izlenim
yarauyordu. Bu ozgtin mimarhk ome~inde, simetrik ktire ve asimetrik
mekan arasmdaki (:eli§ki, bu dengeli ve gtivenee!i bir §ekilde yukany1
gosteren binaya siriirlendirici bir hareket. duygusu vermi§tir. Tam
simetrik bir formu, asimetrik bir baglarnda kullanmak o!duk9a zor ve
ince bir 9abay1 gerektirir. Bunun b~§ar1h bir ornegi Paris'teki Notre
Dame. kilisesinin fasadmda yer alan "Gtil Penceresi"dir. Bu pencere, bi-,
nanm on ytizune oyle bir §ekilde yerle§tirilmi§tir ki, bir yandan, bi-
nanm diger elemanlara gore daha kti9tik olmas1 ve dolay!Sly!a binanm
formuna aykm dti§memekte, diger yandan ise binamn on cephesinin
meydana getirdigi karenin ortasmm biraz tisttinde yer ve bu yolla bina-
da bir denge unsuiu olmaktadrr. (Bkz. ~ekil:37)

3
~ekil: 36 Sekil: 37

79
Daha once de belirttigimiz gibi 9evresel oriyantasyon ile gorse!
alan yani retinal oriyarrtasyon arasmda bir farkhhk vardtr. Bir Roma
yer mozayigi ger9ek9i bir sahneyi betimleyebilir. Bu sahnedeki list ve
all btiltimler yatay p]anda yer ahrlar. Ancak mozayigi 9cvreleyen
bordtirde (kenar stisleme resimleri) 'bOyle bir simetri yoktur. Jackson
Pollock rcsimlerini, tualini yere sermek .suretiyl~ yap1yordu. Bunun
nedenini Pollock §Oyle a9tklarnaktaydt: "Resme boylecc kendimi daha
yaktn hissediyorum. Adela resmin bir par9as1ytm. !lu teknikle resmin
etrafmda yiirliyebilir ve dort kenanndan da 9ah§abilir ve resmin ivinde
ycr alabilirim." Pollock bu teknigi, Batt Am erika 'daki klZllderili kum
rcssamlanndan aldtgmt soylemektedir. Bcnzer bir gclcnek, <;:in vc Ja-
pon rcssarnlarmda da gortilmcktcdir. Pollock'un rcsimleri daha 90k, du-
varda aSih olarak izlenmck Uzcre yaptlmt§lt. Fakat oriyantasyondaki
bu farkhhk, sanat9mm dcnge duygusunu bozmamt§Ur.
Tavan rcsimlcrinde sanat9Iiar birbirlerinden farkh dcgi§ik ilkelcr
ortaya koymu§lardtr. Andrea Mantegna, Mantua'daki Ducal Saraymda
bulunan "Camera degli Sp.osi" (Uzay Gozlem Kubbesi)'nin tavanm1
boyarken, kubbcnih 9evresinde bir parmakhk ve buradan uzayt seyrc-
dcn figUrler kullanmt§l!I. Bu "oculus" La Mantegna, kubbenin resimsel
mekamm, binanm fizik mekammn dogrudan uzanttsi olarak ele
almt§llr.. i§te Mantegna burada "9evresel oriyantasyondan" yola
91kffit§llf. Fakat Mantegna'nm bu yap1ttndan otuzbe§ ytl sonra Mic-
helangelo Roma'daki Sistine Sapelinin Kubbesini "Yaralll1~"
figUrleriyle donattrken, imgelerini, bu §apclden bag1mSJZ nlarak
dti§linmti§tli. izleyici, resimler kar§tsmda tlimtiyle retinal oriy~ul!<lsyo­
nuna dayanmak zorundayd1. Yukan bakttfpnda kendi gorse! alanmm
boyutlan ile imgelcrin konumlart arasmda ili§ki kurmak zorundayd1.
Barok kiliselerinde tavan bir kez daha ylikseliyordu; onbe§inci ylizytl
ressamlan, binaya resimsel mekam 'ilave ederken, onyedinei ytizytl
rcssamlart binanm fizikscl varhgmt "demateryalize" ediyorlardt. Me-
kan, bu yolla, resimsel gorlintlinlin bir par('ast haline geliyordu.
J- Sol ve Sag: Yonlere bagh dinamiklerle belirlenen gorse!
uzayda yukart ve a§agt bclirlemekten daha zor olan bir §ey de, sol vc
sagt belirlemektedir.Duvara dik olarak dayah bulunan bir keman
tUmUyle simetrik olarak algtlamr. Oysa, bir kenarma yaslamt§ halde
bulunan bir keman hi9bir zaman simctrik dcgildir. insanlar ve hayvan-
lar "bilateral" yarattklardtr. Solu sagdan, sagt soldan;' "b" harfini

80
"d"den kolayca ayrrtedebilirler. Corbalis ve Beale adh bilim adamlan
bu simetrik tepkini.n biyolojik olarak avanlajh bir durum oldugunu,
soylemi§jerdir. Onlara gore sinir sistemi, saldm ve Odilllendirmenin
her iki taraftan da geldigi harekeUi bir dilnyaya uyum saglamak zorun-
dadrr.
insan, alelleri·n tek elde daha iyi kullanacagmi ogrendikten sonra,
sadece sag ya da sol elini kullanarak kendi ba§ma bir deger haline gel-
mi§tir. Ard arda gelen dti§ilncelerin yizgisel bir §Ckilde (yazt olarak)
kaydedilmeye ba§lanmasmdan sonra bir 9izgisel yon degerine ilstiln
gelmi§lir. Goethe'nin deyimiyle: "Yarattklar ne kadar kusursuzla§Irsa
onlart olu§turan paryalar da o denli birbirinden farkh olur".
Gorse! olarak, yansal asimetri kendisini, agtrhklarm e§it olmaya-
rak dagiimasi, gorse! alanda bir dinamik vektoriln soldan saga gitme-
siyle belli eder. Bu fenomeni kesinlikle simetrik alan biyimlerde
ke§fetmek zordur. Fakat resim sanatmda bu vektOr 90k elkilidir. Sanat
tarih9isi Heinrich Wolfllin, resimlerin aynada gorilldtikleri zaman,
gorilntimlerini tilmilyle degi§tirip, anlamlarmt yi[irdiklerini ileri
silrmektedir. Ona gore bu durum, resimlerin soldan saga dogru "okun-
masmdan kaynaklanmaktadtr. Dogal olarak, re~im ters 9evrildigi za-
manresimsel sckans degi§mektedir. Wolfflin'c gore resimlerin alt
boliimlcrinde ycr alan diyagonal, sol alttan sag yukart dogru yilkselir.
Fakat resim ters 9evrildigi .zaman (aynada) bu yilkseli§ bir ini§e
donil§ilr. Omegin, Raphael'in "Sistine Meryemi" tablosulfda resmin
solunda yer alan sixtus figilril, resim ters 9evrildigi zarnan saga g09er
ve bu durumda o denli agtrla§Ir ki tilm komposizyon lOkezler ·gibi
olur. (Bkz. ~ekil:38). Bu durum, iki e§it nesnenin sagda ve solda
gosterilmesi durumunda, sagdakinin daha biiyiik olarak algiianmasma
ili§kin deneysel ara§tumalan kamtlamaktadtr. ikisinin de C§it olarak
algtlanmast i9in, soldakinin til9iileri biiyiltillmelidir.
Mercedes Graffron, Rembrandt'm gravilr baskiian ile onlann oriji-
nal 9izimleri arasmdaki farki inceledigi bir kitabmda sanat9min
basktjanndan 90k, bunlarm orijinal 9izimlerinin daha etkileyici olduk-
lanm' ileri silrmektedir. Graffron'a gore izleyici, bir resmi, onun solta-
rafma baktyormu§ gibi algtlar. Bu· yilzden izleyici farkmda olmadan
(subjektif bir §ekilde) resmili soltaraft ile ozde§lC§ir. Eger fotograflart,
onlann ayna imgcleriyle kar§Ila§Urrrsak, on plandaki bir objenin solda
oldugu zaman, sagda olduguna gore bize daha yakmla§tlgmt gorilrilz.

81
Bir tiyatroda perde a9tldtjpnda seyirci once sol tarafa bakar ve bu taraf-
tan sahneye giren oyuncu ile ozde§le§ir. Bu durum sinemada da
ooyledir; iyi karakter, 9er9eveye daima sol taraftan girer. Kotli adam da
daima sagda bulunur. Gaffron bu durumu insan beyni lobunun sol ta-
rafmm egemen olmastyla a91klar. Bu Mltimde, konu§ma, yazma ve
okuma gibi yliksek beyin merkezleri yer ahr.
Resimler soldan saga dogru algtlandtklanndan, sag yone alan re-
simsel hareketler daha kolay algtlantr ve daha az efor gerektirir. Bunun
tersine, eger, bir atltyt sagdan sola dogru ge9mekteyken gordliglimlizde
sanki onun bir tlir mukavemetle, kar§t·kuvvetle kar§tla§ttgmt, daha
fazla gli9 harcadtgmt ve bu ylizden de dana agtr gitmekte oldugunu sa-
mnz. Sanat91lar kimi zaman sagdan sola hareketi kimi zaman da
komp0szisyona venhek istedikleri etkiye gore-soldan saga harcketi ter-
cih ederler. Psikolog H.C Van Dcr Mcer'e gore insan ba~mm soldan

.Sekil: 38

saga dogru yapllgt hareket, sagdan sola dogru yapttgt harckete gore
daha htzhdtr.
K- Denge .ve insan Akh: Daha once de belirttigimiz gibi;
gorse! (irlintliler i9indeki agtrhk dengesiz bir bi9imde dajplmt~tlr. Fa-
kat bu orlintliler, soldan saga dogru giden bir yonde algtlanrrlar. Bu du-
rum bir dengesizlik ogesi ortaya 91kartr. Eger denge kurulmak isteni-
yorsa bu oge te!afi edilmelidir.
Sanat91 ni9in dengeli durumlan yaratmak istemektedir? Simdiye
dek buna yamttmtz, bir gorse! sistemdeki bazt gli9ler arasmdaki

?2
ili§kileri dondurmakla, sanatymm bildirisini anla§Jhr hale getirmek is-
temesi olmu§tur. Bir ad1m daha ileri giderseK goriirtiz ki; insanoglu,
tiim fiziksel ve psikolojik varolu§u iyinde daima denge pe§inde
ko§maktadJr. Bu yonelim ttim organik ya§ama egemen olmakla kal-
maz, aym zamanda ttim fiziksel sistemlerde de bulunur. Fizikte, adma
"entropi ilkesi" denilen bir ilke vard1r. Bu prensibin bir ba§ka ad1 da
termodinamigin ikinci yasas1d1r. Bu yasaya gore, kapal1 sistemde bulu-
nan birbirini izleyen durum evreleri aktif enerjinin geri getirilemeyecek
bir kaybm1 iyerir. Kainat ttim varolan asimetrik sistemlerin yokedil-
digi bir "equilibrium" denge durumuna dogru gitmektedir. Aym durum,
di§ etkilerden bagrmsrz olarak varolan dar sistemler i9in de soz konu-
sudur. Fizikyi, L.L Whyte'm ttim dogal etkinliklerin ardmda bulun-
dugunu iddia ettigi birlik ilkesine gore, isole edilen sistemlerde (kapalr
sistemlerde) asimetri azalmaktadrr. Aym gorti§ler etrafmda, psikologla-
ra gOre, motivasyon, bir organizmamn dengesinin bozulmas1 ve bu
bozulmanm bir harekete yo! ayarak sistemdeki dengeyi yeniden kur'
masrdrr. Freud' a gore zevk ilkesi, akli olaylann, ho§ olmayan gerilim-
ler sonucu aktivite edildikleri ve bir yon tutturarak bu gerilimi azalt-
malarrdrr. Sanatsal etkinlik, sanat91 ve izleyicide bulunan motivasyon
stirecinin bir tamamlayJCJSJdrr ve l1u etkinlige, psikolojik denge
saglamak i9in ba§vurulur. Gorse! gortintimlerde elde edilen denge sa-
.dece resim ve heykele ozgti degildir; Binalarda, mobilya ve seramikte
insan tarafmdan, insamn daha geni§ isteklerinin bir ifadesi olarak
zevkle duyumsanrr.
L- San iskemlede Oturan Madame Cezanne: Bir yap1tlll
anlamr, yaprtt hareketlendiren ve dengeleyen gtiylerin i~ etkile§imi
sonucunda ortaya vrkar. ·
Cezanne bu resmini 1888- IS90 y!llan arasmda yapmi§tJr. (Resim
2) izle'yici resme bakugr zaman hem di§§al bir gev§eklik hem de po-
tansiyel bir etkinlikle kar§!la§rr. Poz veren figtir enerji ile doludur ve
bu enerji figtirtin bakr§lanna dogru gitmektedir. Figiir oturakh ve
saglamdrr. Fakat aym zamanda, sanki uzayda asrh duruyormu§ gibi ha-.
fiftir. Kalkmaya yah§rr ama aym zamanda kendi i9inde dinlenir. Bu su-
kunet ve gtiyltiltigtin incelikle kan§rmr, saglamhk ve paryalanmi§ ser-
bestlik, yaprtm konusunu olu§turan gtiylerin belirli bir konfigtirasyo-
nundan (grupla§ma) kaynaklanmaktadir. Bu etki nasrl elde edihni§tir?

83
''
''

\
'\
'\
''
''
'
Resim dikdortgen bir formattatir. Eni ile boyu arasmdaki oran
be~e dorttlir. Bu oran portrenin ynkari dogru ytikselmesini saglar, aym
zamanda vlicudun, b~m ve iskemlenin dikligini vurgular. lskemle,
sonra 'bedene, ylize ve daha sonra da ellere kadar gelir. Yliz ve eller
komposizyonun en onemli iki ogesidir. Omuzlar ve kollarm meydana
getirdigi oval ~ckil de resmin ortasmda bjr stabilite merkezi yaraur. Bu
merkez ~eki( (39)da resmin ~emasmda gortile'n li9genlerin etkile~im
merkezidir.
Duvardaki siyah ~erit, arka fonu, iki yatay b61Ume aymr. Bu
boltimlerde meydana gelen dikdortgenler, resmin kendi formau olan
dikdortgenden daha uzuncadrr: A~ag1daki dikdortgen 3/2, ynkartdaki ise ·
2/1 oranlarmda<)Irlar. Bu durum, resmin kendi formatmm olu~turdugu
dikeylik duygusundan daha fazla bir yatayhk duygusunun varhgm1 or-
taya koyar. Herne kadar dikey durumdaki 9er9eveye kar~I koyuyorlarsa
da, yatay dikdortgenlerden alttakinin bliylik ve listtekinin kli9lik olmas1
nedeniyle a~ag1dan yukar1ya dogru bir gidi~ vard1r. Denman Ross'a
gore, goz giderek kaybolan aralildar yontinde hareket eder- yani bu re-
simde ynkart ya do gru.
Resmin belli ba~h li9 dUzlemini olu~turan fon (duvar) iskemle ve
figlir en sol dan en saga dogru giden bir hareket i9inde yer al1rlar. Saga
dogru olan bu yan hareket, resmin sol yamnda yer alan iskemle ta-
rafmdan kar~ilan1r. Boylece iskemle ters bir hareket olu~turur. Diger
taraftan, saga dogru olan egemen ha>eket figlirlin iskemlede otu-
ru~undan kaynaklanan asimetrik duru~uyla daha da gli9lendirilir. Figtir
one dogru gelmek gelniek ister. <;UnkU, iskemlenin sag yartsmda otur-
maktadir. Dahas1, f1giirlin kendisi devam olarak simetrik degildir, sol
taraf1 biraz daha gerii~tir ve bu durumda saga olan hareketi gli9lendirir.
Figlir ve iskemle, 9er9eveye goreceli olarak aym a91 ile yana
yatmi~lardir. Fakat iskemlenin ekseni (yatay ekseni) resmin· alt
b61Umtinde yer ahr ve bu nedenle de iskemle sola dogru donliktiir.
Figiiriin ba~I dikey eksenin ortasmda yer almaktadrr. Diger bir ilgi
noktas1 ise bir 9ift eldir ve bunlar, potansiyel bir etki belirtircesine ile-
ri dogtu uzanmi~lard!r. Buna ek olarak figliriin ba~mm duragan ol-
masma ragmen, gozlerde yoneltilmi~ bir etkinlik sergilemesi ve yliztin
asimetrik yanm profilden gorlinii~U, figlirlin saga olan hareketine kar~I
bir kontrapuan olu~turmaktad1r-. Eller one dogru uzaulm1~ olmasma
ragmen, kilitlenmi~ olmalart dolayiS!yla bu hareketi notralize ederler.

85
'
Ba§m serbest~e yukanya kallak olan hareketi, sadece onun merke-
zi komposizyonu ile degil aym zamanda ~er~evenin list k~narma olan
yakmhg1 ile de denetlenmektedir. 0 kadar fazla yukar1 (:Ikmi§tlr ki,
yeni bir biilge tarafmdan yakalanmi§tlr. Bir mlizik notasmm kendi ok-
tavmda yeni bir bir yer temin ettigi gibi resimdeki figlirde 9er~evenin
alt kenarmdan yola ~1karak kendi oktavmda yeni bir yer olan list
bolilme yilkselmektedir. 0 halde bir mUzik kompozisyonu ile resim
kompozisyonu arasmda da bir ilgi oldugu dli§lintilebilir. Resim,
mlizikte oldugu gibi iki yap1sal ilkeyi birbirine baglar: Yerden
ytikselmek yoluyla yeginligin giderek artmas1; alt ve list bOilimlcrin
simetrisi ki bu simetri en sonunda a§a~daki alandan yukandaki a! ana
olan ylikselmeyi ona yeni bir alan kazand1rarak donli§ttirilr. Bir istira-
hat durumundan geri ~ekili§, sonu~ta bir ba§ka istirahat durumuna
donli§lin "ayna imgesi"nden ba§ka bir §CY degildir. · ,
Eger bu ~iizlimleme dogru ise iki onemli nokta ileri slirtilebilir:
Birincisi resmin konusunun yap1sal i~erigin i~sel bir par9as1
oldugudur. Resmin i~erigindeki ba§, govde, eller ve iskemle gibi ele-
marilar kendileri olarak algilandiklari i9in kompozisyondaki belirli rol-
ler! verine getirirler. 'Ba§m, aklm !imam oldugu ger~egi en az onun
§Ckli, rengi ve yeri kadar onemlidir. Soyut ortintiller olarak resmin for-
mel (bi~imsel) elemanlarmm benzer bir anlam1 ortaya koymak i~in
~ok daha degi§ik bir §Ckilde olmalan gerekirdi. izleyicilerin iskemlede
oturan orta ya§h kadmda neyin,gosterildigini bilmesi, resmin daha de-
rin bir anlam kazanmasma neden olur.
ikinci olarak, gorillmektedir ki, resmin kompozisyonu ttimliyle
nokta kar§I nokta (point-counterpoint) ilzerine dayanmaktad1r. Yani
birbirlerini kar§Ihkh olarak dengeleyen iigeler lizerine dayanmamak-
tadrr. Yani birbirlerini kar§Ihkh olarak dengeleyen ogeler lizerine. Fa-
kat bu zit gli~ler, hi~bir zaman ~eli§kili ya da ~atl§mal1 degildir. Belir-
sizlik yaratrnazlar. Belirsizlik bir sanatsal bildiriyi anla§llmaz hale
getirir, ~linkli bu durumda izleyici, bir blltiln olu§turmayan iki ya da
daha fazla iinerme kar§Ismda bocalar. Kural olarak, resimsel kontrepu-
an hiyerar§ik bir yap1dadrr. Yani, kontrepuan, egemen bir gticii, ona
oranla daha zay1f bir gll~ kar§Isma ~1kartrr. Burada her ili§ki kendi
ba§ma dengesizdir. Fakat btitiin bu ogeler hep birlikte ve tilm
~I§manm yap1s1 i~erisinde birbirlerini dengelerler.

86
Sorular ve Tarti§ma Konularl!
·1- "Gorse! algilama mekanizmasmm olu~tnrdugu gorrne alamnda
meydana gelen imgeler asia dnragan degildir" ilkesinden haraketle, bir
kare ve bu kare i9indeki bir daire arasmdaki ili~kiyi inceleyiniz.
2- Kendi deneyimlerinizden yola 91karak vereceginiz li9 omek
uzerinde optik olarak gortilen ~ey (fotograf) ile gorse! alg!lama arasmda
ki temel farki li9 omek tizerinde ag!ldaym1z.
3- "GOrsel giiyler" tammmdan ne anhyorsunuz? Yazmtz.
4- Kare i9inde iki daire durumunda ortaya 91kan algisal durumu,
sonuglanyla birlikte inc;eleyiniz.
5- Psikolojik ve fiziksel denge konusunda bildiklerinizi yazmiZ.
6- Denge olgusunun salt simetriye bagh bir olgu olmadigmJ
gostercn algisal omeklerden yola 91karak, El Greco'nun "Meryem'e
Mtijdc" isimli rcsmini inceleyip, goztimleyiniz.
7- Aguhk ve yontin denge tizerindeki etkilerini belirleyiniz.
8- Denge ortinttisti nedir? Adolph Gotlieb'in resminde klrrn!Zl bir
top ile siyah ttiylti bir ktimenin dengelenmesi nas!l agtkianabilir?
9- Aym ag1rbktaki bir9ok ogenin dengele§tigi ve sonu9ta kompo-
zisyon 391smdan hiyerar§ik egilimin ortadan kalklig1 dengelenme
omeklerinden haraketle, Pieter Bruegel'in resimlerinden birini inceleyi-
niz.
10- Bir minyattirde dengel~me nasi! olabilir? Hayalin tek bir mer-
kezden kontrol edildigine ili~kin a!gJsal fak!Orler ag1smdan, bir min-
yatlir kompozisyonu 90ztimlemeye 9ali~llliZ.
11- Jackson Pollock'un resimleri,denge 391smdan "homojen
yap1"mn en ug omeklerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu ttir,
homojen yap1ya dayah bir Pollock resmini iilceleyiniz.
12- "3", "8" gibi rakamlarla, "B" gibi harflerin list yuvarhklannm
alttakine oranla daha kli9lik olmas1mn al~nsal nedenlerini a9Iklay1mz.
13- Bir masa tizerinde bulul)an nesnelerin. konumlan
ag1smdan"Retinal oriyantasyon" olgusunu inceleyiniz.
14- Gorse! ag1rhgm resim kompozisyonunun ttimtine dagllina
39ISmdan Piet Mondrian'm son donem yap1tlanndan brfini inceleyiniz.

87
15- <;:evresel oriyantasyon ile retinal oriyantasyon arasmdaki farkt
bir Roma mozayi!;>i ve Jackson Pollock'un herhangi bir resmi ilzerinde
inceleyiniz.
!6- Ronesans sana[\:Iiari, tavan resimlerinde teknik a<;1dan birbirle-
rinden farkh ilkelcr ortaya koymu~lardu. BunlardanAndrea Mantegna,
kubbenin resimscl mek8.nmt bin"amn fiziksel mekfmmm bir uzanttst
olarak gtistcrmek i<;in hangi escrinde, nas1l bir ytintem uygulami§tir?
17- Simetiik bir formu asimetrik bir baglamda kullanmak olduk(;a
zor vc incclik isteyen bir tasar1m sorunudur. Bunun en ba§anh
orncklerinden biri olarak ni<;in Paris'te Notre Dame Kilisesinin fasad1
gtisterilmektedir? Y anitlaymiz.
18- Gorse! olamk, bir dinamik vekttiriln soldan saga dogru hamket
etmcsi ne dcmektir? A<;Ildaym1z.
19- Sanat tarih<;isi Heinrich WolfOin'c gore, ilnlii resimler aynada
izlenincc, gorilnilm ve karakterleri ttimilyle degi§mektedir. WOifOin
acaba bu olgunun nedenlerini nasi! a<;IIchyor? ·
20- Yonlere bagh dinamikler ve genelde dcngenin biltilnil
a<;ISlndan Paul Cezanne'nin "San iskemlede Oturan Madame Cezanne"
adh resmini <;oziimleyiniz.
21- Sanat<;IIar ni<;in yap1tlannda dengeli durumlar yaratmak ister-
ler? Bu soruya, tum fiziksel sistemlerdeki dogal yonelim ve "entropi"
ilkesi a<;Ismdan bir yamt getiriniz.

2.5- Espas
A- Perspektifin Tarih~esi: Plastik sanatlarda "perspektif"
sozciigu derinlik yamlsamasmm, herhangi bir grafiksel yontem ya da
boyama teknigiyle elde edilmesini ifade eder. Perspektif yamlsama.,
yani dilzlem ilzerinde il<; boyutlu giirilnilm; resim ilzerinde yer alan im-
gelerin giderek, derece derecc kii<;illmesi, renklerin giderek azalmas1,
bi<;imlere esas olan imgelerin resmin tin duzleminden arka dilzlemine
dogru gidildik<;e belirsizle§mesi,. boyut, imgeleri ard1 ardma Siralama
ve ta§uma gibi <;izim ve boyama yiintemleriyle' elde edilebilmektedir.
Derinlik yamlsamas1 tUm <;aglann sanatmda giiriilen bir olgu
degildir. Omegin; resim sanatmda olduk<;a gil<;lii bir gelenege sahip

88
olan Antik MISir'da yukanda Siraladigimiz perspektif yontemlere rast-
lanmamaktadir. Bu resimlerde, Grek ve Ronesans sanatlannda gorUlen
di§ diinyamn optik belirtilerini goremeyiz. <;ocuk resimlerinde de bu
tiir ger<;eklige rastlamak pek olas1 degildir. Ancak yine de Antik MISir,
Hi tit ve Mezopotarriya sanatlannda insan ve hayvan figiirleriyle bitki
resimlerinin (kabaruna/rolyef) olduk<;a hiinerle ve incelikli bir bi<;irride
· gcr<;ekle§tirildikleri dikkati <;ekmektedir. Bu iiriinlerde etiid edilen di§
diinya formlan (figiirler), genellikle anlaumci bir yakla§Imla cle
ahnmi§; karakteristik profilleriyle gosterilmi§lerdir. K1sa goriiniim
(rakkursi) veya perspektif kompozisyon kaygiSI yoktur. Baz1 ta-
rihonccsi magara resimlerinde belli bir.optik taklidin belirtileri -
ozellikle Antik Meksika resimlerinde- old.uk<;a ba§arih sayilabilecek
diizeyde k1sa goriiniimler yer almaktadrr: Ama yine de bunlardan hi<; bi-
rinde perspektif geli§imin bilimscl dayanaklarma rastlayamay1z. Hein-
rich Sehacfer'c gore (Agyptische Kunst, 1919). Yeryiiziinde isadan
Once 5. yUzyii Grek Sanau ile §Oy!e ya da bOyle bir bi<;imde yiiz yiize
gelmeyen hi<;bir toplum ya da uygarhk "perspektif. yamlsama" tek-
oigini kullanmami§tir.
Perspektif yamlsama Ball Sanati'nda ilk kez Antik Yonan kiiltiirii
ile ortaya <;Ikmi§ vc Klasik Antikite Optigi'yle geometrik bir temele
oturtulniu§tur. Bu sozcUk, Latincede, "Perspectiva"dan gelir. Romah
iin!U filozof Boethius (01. i.S. 524), Aristo'nun yazilarm1 <;evirirken
bu tcrimi Grek<;e "optike" (optik) kar§Ihgmda kullanmi§tir. 15.
yiizyilda perspektif, "saydam bir <;er<;eveden balap, tek bir baki§ nok-
tasma gore, gorU!en §Cyi resim dlizlemine kaydeunek anlamma geli-
yordu. Latincede daha sonra eski "perspectiva naturalis" veya "perspec-
tiva communis" terimiyle kan§Urmamak i<;in genellikle bilimsel ve
optik anlamdaki <;izimleri ifade etmek iizere "perspectiva artificialis"
veya "perspectiva pingendi" terimleri kullaniimi§Ilr.
B- Perspektif imgenin Bilimsel Te~eli: Baki§ noktas1m
degi§tirmeden belli bir k~<;I§ noktasma gore <;izilen perspektif resimlere
"merkezi perspektif', "merkezi Projeksiyon", "liner perspektif', ya da
"geometrik perspektif' denilmektedir. Bu terimlerin hepsi perspektifin
bilimsel ifadcleri sayilabilmektedir. Perspcktifin geli§imi resim sanau
vegeometrinin tarihsel geli§imiyle ilgilidir. Bilimsel· perspektif bir
baklma "Camera Obscura" ile de baglanuhd1r. Geometri ve optikten

89
kaynaklanan bilimsel perspektif, en kilklli dayanaklanm Fizik'ten al-
1llaktadir: Bu fenomen aslmda, I§Ik I§mlanmn tekyilnlli 9izgisel (recti-
linear) dagdimmm resimsel bir yilnteme uyarlanmasidir. Merkezi pers-
pektifli resim dtizlemi tmnsparan ve dik bir biyimde duran saydam bir
diizlem olarak kabul cdilir. Model ile sanal91 amsmdaki bu dlizlem, tek
baki~ noktasma gilre lespil cdilcn noktalardan yans1yan I§Ik I§mlarmm
izdti§Gmlerini Uzcrinde ta~IT. Geryekte bilyle bir kayu ancak tek gozle
ger9ekle~tirilebilir. Leonardo da Vinci bu kayll i~leminden harekellc
perspektif konusunda ~u saptamay1 yapm1~llr: "Perspektif, bir pence-
rcden bakilarak, gilrulen §eylerin cam yiizeyi Uzerine kaydedilmesinden
ba§ka biqey de)iildir. (*)
C- Perspektif Algi Yamlsamasmm Psiko-Fizyolojik
Temeli: Goz kiiresi kti9iik bir diyoptrik kameraya benzer ve d1~
dtinyadan yans1yan tiim imgeleri kendi i9indeki bir yiizeye kaydcder.
Buna "retinal imge" denir. Retinal imgc, I§Igm projektif (yansiyiCI)
ctkisi yani, I§Ik I~mlannm yansiyiCI eylemiyle ger9ekle~ir. Basil bir
karanhk kutu ve film yiizeyi (cam aydmger kag1d1) ile ince bir delikten
olu§an "pin-hole camera", "camera obscura, her ttirlli ahc1 aygitlarla
gilz'iin temel yapiSI ve i§leyi~i bu ana fenomene baghd1r. Karanhk
kUlU iyin.e daha fazla I~Ik girmesini Saglamak iyin kutunun ilntindeki
igne deligi geni§letilincc, karanhk kutunun i9inde yer alan kayll
dtizlemi fazla I§Ik alacak ve zahiri gilrtintti olu§m~yacaktir. l~Ik
I§mlannm delip geytigi aydmgcr kag1dmdan olu§turulan yar1-saydam
ytizey Uzerindeki her noktanm manzara iyerisinde bir kar§Ih)ll bulun-
maktadir. DolayiSiyla bu noktalardan 91kan 1~1k I§mlart -I§Ik enerjisi-
nin tekyilnlti aki§mda oldugu gibi- teker teker ve verilen ince delikten
ge9mek suretiyle hareket etmek zorundadtrlar. B u ince delik
geni§letilirse kamera i9ine gereginden fazla t§tk girecek ve aynca t§tk
1~mlarmm birbirlerine paralel bir bi9imde kameraya girme olasthgt ar-
tacakllr. Bunu ilnlemek i9in goz ktiresi btinyesinde ve kamerada, 1~1k
I~mlarmm istenilen miktarda ve istenilen yone sevkedilmesini
saglayan diyafram ve mercek sistemi bulunmaktadrr.

(*) Osborne, Harold: "The Oxford Companion Io Art" (edit.), Oxford


1
University Press, London 1971, s.841. •

90
Burada, konuya biraz daba a9Ikllk kazandmnak amaciyla her nokta-
dan 91kan I§Ik I§mlannm resim diizlemini g~erek goz kiiresine
ula§tigi bir sistemi goz online getirelim (bkz. $ekil: 40). Nesneden
91k1p goz kiiresine giren I§Ik I§Inina "gonne 9izgisi" diyoruz. Herne
kadar goz ve tiim nesneler bir hareket i9indeyse de biz burada, konuyu
daha iyi kavramak amac1y)a hef§eyin duragan oldugunu kabul ediyoniz..
Eger goz'ii tek bir nokta olarak kabul edersek bu noKtaya "projeksiyon
merkczi" olarak nitelemek zorunday1z. Bu merkez ayni zamanda resim
diizleminde ve nesnede izdii§iimleri bulunan noktalann projeksiyon
merkezidir. Bu nedenle bu noktaya "perspektifin projeksiyon·merkezi"
veya sadece "baki§ noktas1" diyoruz. Bir I§Ik I§Inina kaynak olu§turan
"A" noktas1 bir yon 9izgisi iizerinde, gorme noktasma dogru hareket
edince bu noktanm resim diizlemindeki perspektifi "Al" olacakt1r.
Aym noktanin retinal imgesi ise §ekil iizerinde "a" olarak
gosterilmi§tir. "A'" noktas·i, resim dtizleminde "AA" noktalannm
izdii§iimii oldugundan bu noktalann retinal uyans1 birbirlerinden farkh
olmayacak ve aym bi9imde bu noktalarm retinal imgesi de tek bir nok-
tanm izdii§iimii bi9iminde ger9ekle§ecektir. Goz aldanmasmm ger9ek
nedeni; perspektif algi yanilsamasmm psiko-fizyolojik temeli de i§te
budur.

A
Pi
(_

$ekil: 40

91
D- Derinlik Algtlamasma Temel Olu§turan ipu~Ian:
Retinal imge iki boyutlu olup, nesnenin uzam igindeki (derinlik boyu- .
tundaki) konumuyla ilgili olarak beyne sadece yonsel mesajlar• vere-
bilmektedir. Uyanclmn olu§turdugu noktalar, uzakhk ve btiyiikliikle
ilgili bilgileri igermemcktedir. Fakat gift gozle.algilamada durum binlz
daha farkhdtr. <;:ift gozle alplamada birbirlerinden farkh agilardan elde
' edilen iki ayn noktanm flizyonu sayesinde, yani bu noktalann ilettigi
bilgilerin birl"§mesiyle uzakltk, derinlik ve boyutla ilgili oldukga ke· ·
sin yargtlar vcrilebilmektedir. Gtiz'le algdanan tig boyutlu nesnenin
sagmdan ve solundan elde edilen uyardar sayesinde biz gtirdiigiimiiz
nesnelerin espas igindeki durumu ve kendi cisimselligini kavramakta
giigliik gekmeyiz. Fakat yine de, "streoskopik vizyon" diye nitelenen
bu gtirme mekanizmast belli bir uzakhktan sonra pek i§e yaramamak·
tadtr. Tek gtizle ve gift gtizle algtlamada, a§agt yukart 15 metreden
sonra, derinlik algtlamasma tcmel olu§turabilecek ba§ka faktOrler dev·
reye girmektedir. Bunlardan be§ tanesi ressamlar tarafmdan kul·
lamlmaktadtr:
a- Ta§mna
b- Kontur
C· Linear (gizgisel) perspektif
d- Aerial (hava'ya ili§kin) perspektif
e- l§tk-gtilge dagtUmt
E- Merkezi Perspektif Teorisi i~in Bazt Terimler: Re-
sim diizleminin yer yiizcyine dik oldugu durumlarda g'egerli olabilecek
merkezi perspektif teorisine esas olu§turan kavram ve terimler
a§agtdaki $ekilde gtisterilip belli harflerle i§aretlenmi§tir:
$ekil (4l)de "PP" olarak gtisterilen AZRT diizlemine resim
dlizlemi diyoruz. Bu dtizlem, yer diizlemine dik durumd'l. olup gtirme
noktasmm kar§tsmda yer almaktadtr. $ekilde "gonne noktast, "E" ala·
rak gosterilmi§tir. Bu nokta aym zamanda perspektif projeksiyonim
merkezidir. Resim dtizlemine dik ve yatay durumda yer alan diizlem
("GP") yer diizlemidir. Bu iig temel kavram dt§mda:
' GL: Yer gizgisi,
HL: Ufuk gizgisi,
C: Merkez ka<;t§ noktast,
S: Durma noktastdtr.

92
T N
''
"'' ' ' pp /
L
/ ' '
'' /
/ '
D
',C/"'Ht
E
/
D
z
/
''
' ''' M

s ~ ''
GP y~ GP
0
A
8------

. ~ckil: 41

~ekilde "C" ve "D" olarak gosterilen noktalar "ka(:l~ noktasma


ornek olan noktalard1r. Bu nokta ufuk (:izgisi Uzerinde sonsuz say1da
degi~ebilir. EC ve ED dbgrulan da suas1yla "AQ" ve "AB" ye paral<5l
olarak: <;izilmi§lerdir. Bu durumda birgorlinlimlin perspektifmi (:izmek
i(:in "ka(:l§ noktas1"nm manzaradaki yeriyle bu noktanm resim
diizlemindeki yerinin bilinmesi gerekmektedir. Perspektif resimde her
grup paralel (:izgi, belli bir ka(:l~ noktasma gore <;izilmelidir.
' I . .
DD noktalari "uzak:lik" noktalar1du. Bu noktalar aym zamanda ya-
tay dliz (:izgilerin ka(:l§ noktalar1d1r. Yatay dliz <;izgilerin ka(:l~ nokta-
lan resim dlizlemiyle 45 derecelik bir a101 olu~tururlar (Resim
dlizlemindeki perspektifi "AD" ye (:akl~ik olan "AB gibi). Bu noktalar
geleneksel olarak, perspektif dikdortgenlerin Ol(:lilrnesinde kul-
lanlldlgmdan ilk "ol<;me noktalar1" olarak da kabul edilmektedir.
F- Brunelleschi ve Alberti'nin' Perspektif Kons-
triksiiyonlan: Floransah'h mimar Filippo Di Ser Brunelleschi I
Brunellesco (1377-1446), bilimsel perspektif (:izimin bulucusu ve ilk
uygu!ay1C1 ustas1 olarak: bilinir. 1420 y1lmdan sonra yapUg1 binalarla
ilgili (:izimlere ait glinlimlize ul~an aynnuh bilgiler bulunmamakla
birlikte Vasari'nin Brunelleschi'nin ya~arn1 hakkmda yazd1g1 yazllardan
onun, listtcn ve yandan gorlinli~leri verilen bir binanm perspektif

93
1N cl ::zzss~~~~~t:~~:>
I
I
I
I
I
I
I
I
I

I'
I I
ct '
I
I
I
I
c --b
'=--~--=--=--=----=--=-----_-_-_-_-_

~ekil: 42
'
gorlinil§ilniln yizimini ilk kez geryekle§tiren bir sanatyr oldugunu
anhyoruz (Bkz: ~ekil:42). Brunelleschi, bu yontemle St. Giovanni
Signoria 'kiliselerinde vaftiz ayini iyin aynlan bolUmlerdcki iki onemli
panoyu geryekle§tirdigini ileri stirmektedir. l§rk I§mlannm dliz
(:izgilerle hareket ettigi dil§ilncesine dayah alan bu sistemde once plan
ve yandan (ya da onden) gorilnil§Un 'kay!§ noklalan belirlenmekte ve bu
noklalar!a plan ve yandan gorilnil§ Uzerindeki belli noktalann "c" ekse-
niyle kesi§tigi noktalardan dikey ve yatay paraleller yizilmek suretiyle
perspektif gorUnilm elde edilmektedir. Brunelleschi'nin bu mekanik il-
keleri, Albrecht Dtirer'in aga9 gravtirlerine de konu olmu§tur. Sa-
nat('mm "Ut (lute) resmi 9izen usta", 1525 (*) adh aga(' baskrsr a§agr
yukan bu 9izim yontcminin nasrl uygulandrgr konusunda bir,frkir ver-
mektedir. (Bkz. Resim 3)

(*) Dilrer'in "Underweysung der Messung" (0Ic;me Ozerine Tezlcr) adh'


kitab1 i9in yapt1g1 bir aga9 c;ah~mas1.

94
Resim 3
"'
Bu resimde, sanat<;Ilardan bir tanesi, ip germek s~retiyle, resmi
yap1lan enstrumamn belli bir noktasmi gosterirken, digeri, bu ipin
(I§Ik I§Immn) resim diizlemini deldigi noktay1 i§aretlemekte ve tesbit
edilen noktalar1 teker teker -resim diizleminin bir kenanndaki mente§eli
kapak iizerindeki kag1da, yani ger<;ek resim diizlemine- kaydetmektedir.
Eger modelin pstten ve yandan gtiriinii§leri list iiste (yani, §ekil 3'de
gtiriildligii gibi aym noktalar aym dii§ey dogrultuda olacak bir bi<;lmde)
resim diizlemine ("c" ile gosterilen dikey eksen) kaydedilirse, bu nokta-
lari dikey ve yatay dogrultuda nakletmek ve perspektif izdii§iimleri tes-
bit etmek suretiyle istenilen ii<; boyutlu nesnenin perspektif resmi ko-
layea <;izilebilir. Plan ve onden gorlinii§ <;izimlerinin perspektif resme
uyarlanmas1 -ozellikle i<; meki\nda yer alan yer karolanmn perspekti-
finde- sanat<;Ilara btiytik kolayhklar saglami§Ur. Ronesans ressam-

95
lanndan Ucello ve Piero Della Francesca (Bunlardan ikincisi, aym
yontemi ba~ vizimlerinde de uygulami~tir) gibi. sanat(Ollann
yap1tlarmda bu yontemlc (Oizilen perspektif gorlinUmler bulunmaktad1r.
Brunellesehi'den k1sa bir sUre sonra onun meslekta~I Alberti, res-
samlarm kullanabilcCegi perspektif yontemleri i(Oeren "Resim Dzerine"
konulu eserini yazd1 (1436). Once Latin'ce ve dahl! sonra italyanca
basilan bu eser, ozellikle Brunelleschi ve o donemin "avant-garde" sa-
nat(:Ilanna ithaf edilmi~ti. Bilimsel perspektiOe ilgili olarak bilinen
ilk eser budur. Alberti bu (Oah~masmda konuyu, basil yer karolar1
gcirlinlimlindeki karelerin perspektif vizimlerini yaparak incelemi~tir:

Sekil: 43

Alberti'nin yontemi, ka('I~ noktasmm kullammm.I da i('eriyordu.


Onun ongordligli teknikte sanat91 resme b~lamadan once kompozisyo-
nunda bir mekan olu~turan yer karolan gorUnlimlinU vizip istedigi
figlir ya da nesneyi ondan sonra bu mekan i9ine yerle~tirmeliydL De-
rinlik boyutunda yer alan karelerin bi(Oimini belirlemek i(Oin once, yu-
kandaki ~ekilde (Sekil43) (sa)ida) gorlildUgU gibi karelerin yan kesiti
alan e~it arahktaki noktalar1 "E" ile birle~tirmekte ve daha sonra bu
vizgilerin, resmin yan kenarmi kestigi noktalardan (soldaki ~ekilde
gorlildligU gibi) paraleller (Oizmekteydi. Geli~igUzel alman bir ka91~
noktasJ ile resmin alt kenar1 arasmdaki uzakltk matematiksel bir oran
dahilinde, giderek dari!lan arahklardaki paralel (Oizgilerle (Oizilmek sure-
'iy'c hp!jjnchilmcsinc kaqm, clde cdilcn karc perspektifleri gen;egi
oldugti gibi yansllnHyordu. Daha sonra yap1lan (Oizimlerin
dogrulugunu kontrol ctmek i(Oin karelerin diyagonalleri birle~tirildL

"
Eger karelerin diya-gaqalleriyle elde edilen <;izgi dtiz bir<;izgi degil de
belli bir kavis alu~turacak bir bi<;imde kesik kesikse elde edilen resim
''bilimsel" sayilmamaltydt (§ekil: 44).
I.A__J.
/c;'

§ckil: 44

G- lla§ltca Perspektif Tiirleri (Bilimsel ve Bilimsel


Olmayan): ,
a- Paralel Perspektif: Bu perspektif yomeminde ka<;an <;izgiler tek
ka<;L§ naktah perspektiflerde aldugu gibi giderek daralmay1p birbirle-
rine paralel bir bi<;imde devam ederler. Bu .nedenle de bu, bilimsel at-
mayan bir perspektif bi<;imidir. Resmin erken donemlerinde "idea-
plastik" (dil§iln/cisimsel) bir oge alarak kullamlmL~tlr. Dst goril~ a<;tsl
ile birlikte kullamm1 <;in Resim Sanau'nda geleneksel resim
yomemlerinden biridir. Bu kanuda 1679 yilmda <;in'de yazilan bir el
kitabmdaki res imler omek gosterilebilir (*). Paralel perspektif <;agda§
"streametri"nin de uyguladLgl bir kuraldrr. Bu terim aym zamanda, re- •
sim · dilzleminde nesnenin cephe gorilnilmilniln perspektifsiz
gosterildigi bilimsel <;izimlerde de kullanilmaktadlr. (Bkz §ekil: 45).
Bu dururpa Ronesans Sanau'nda da <;ak stk rastlanrr.
Ornegin; bir ev ya da i<; mekan resmi yapilrrkeq onden gorillen
bi<;imlerin birbirlerine paralel alan <;izgilerinde perspektif daralma soz
kanusu degildir. Aslmda onden perspektif alarak gorillmeyen, yani;
tam onden gorillen bir bi<;imin yan yilzeyleri.nin de gorillmemesi gere-
kir. Bkz. §ekil: 45. ··

(2) Mai-Mai Sze: "The Tao of Painting" (1957) I. basla 1679, zikre-
den H. Osborne, a.g.e., s: 844. (bkz. Resim:4)

97
I
I

;
i .
. );
...
I,lll'
!;I
"'
I
'
b- Avtsal veya Yamuk Perspektif: Sola ve saga dogru olmak iizere
her iki ka91~ noktasma dogru daraldtjll halde dikey elemanlan, gervekte
oldugu gibi paralel kalan vizim bivimine a9tsal veya yamuk perspektif
denmektedir. (Bkz. ~ekil46).

~ekil: 46

c- U9 Ka91~ Noktah, Egri Yiizeyli Perspektif: Bu perspektif


yonteminde nesnenin perspektifi en, boy ve derinlik olmak iizere her'
ii9 yonde de darahr. Bu nedenle bona, "ii9 ka91~ noktah perspektif' de
d~nil.rQQ!>l£dir. (Bkz. ~ekil: 47).

~ekil: 47

99
d- Mihveri Perspektif (Dti~ey Ek5enli Perspektil):·Nesneden gelen
1~1k I~mimn resim dlizlemindeki yerini kesin olarak i~aretlemek sure-
tiyle c;izilen bilimsel perspektifin ilk orneklerinden biridir. Bunun ilk
ornefcleri (BkZ ~ekil: 48 a,lb) paralellerin simetrik olarak merkez~eki

~ckil: 48 alb
dikey ckscne gore saga vc sola daralmasm1 tingorcn bir sistcmdir. Sis-
tcmin, ilk kcz M.b. 4. ylizyii Grck ~azolarmdaki tavan rcsimlcrindc
,kullamldigi anla~Ilmaktadir. Bu sistemin c;c~itlemeleri Klaspc Anti-
kite'den Ortac;ag'a ve hatta Ronesans'a kadar gelmi~tir. Bu resimlcrin
c;ogunda tavan tahtalarmm olu~turdugu c;izgiler garip bir bic;imde bir
noktada birle~ir. Bunu gizlemek ic;in sana(\:Ilar c;ogu kez bu c;izgilerin
birle~~igi btilgeye hale (halos) veya disk bic;iminde bir motif
ycrle~lirirler. Bazen de bu c;ak1~ma noktasi resmin di~mda birakilarak
bu sorun giderilmeyc c;ah~Ilmi~tir (~ekil: 48/b). Dalm basit bir
yontem olan tek ka<;I§ noktah perspektif yerine neden bOyle bir
yontemc ba~vurulmu~tur? Gerc;ckte, Pompei'dc bulunan birkac; rcsim
d1~mda M.S. 15. ylizy1la kadar tek ka<;I§ noktah perspektifin esaslan
bilinmemckteydi. Bu sorunun cevab1, biraz da, insamn paralel c;izgi]ed
algilama bic;iminde yatrnaktadir. Yakm zamanda yap1lan deneylerde ·
ikiden fazla paralel c;izginin bir noktada birle§iyormu§ gibi
algilanmadigmi ortaya koyrnu§tur. Ashnda sorun, Panovsky'nin de
dedigi gibi (*), k~<;1~ noktalanmn tek ya da c;ok say1da olup ol-
.madigiyla ilgilidir. ·
e- Giderek Geoi~leyen (inverted) Perspektif: Bu perspcktifyontemi
Roncsans-bncesi resmindc neredcyse bir kural haline gelmi~tir. (BkZ.

(*) Ervin, PanovskY: "Die Perspektive als Symbolische Form", War-


burg Journal, 1925.

100
~ekil: 49)

~ekil: 49 ·
Bu durum her nc kadaf bilimsel pcrspektifc ve modem algilamaya
· ters dti§mcktcysc de, insanlann ki~isel deneyiminde bu ttir alg1lamaya
rastlanabilir. Bunun da nedeni, ki~inin, <;ok yakmmdaki nesnelerin
giderck darald1g1m a<;tk bir §ekilde algllayamamas1dtr. Bu duruma Ona-
<;ag resimlerinde ve TUrk-islam minyattirlerinde stk<;a rastlanmaktadlr.
f- Negatif Perspcktif: Dtirer'in 1525 y!lmda yazd1g1 "Underweis-
sung der Messung" (til<;me tizerine tezler) adh yaptunm illtistrasyonla-
nnda da gtirtildtigli gibi (Bkz. ~ekil: 50), gtiz seviyesinin listtinde bu-
lunan vc giderek ylikselen harflerin, digerleriyle aym til<;tide
algtlanabilmesi i<;in bu harflerin hangi boyutlarda <;izilmesi gerekmek-
tcdir? Bu sorun negatif perspektif ytintemiyle <;tiztilmti~tlir. Gtinne
noktasmdan biraz uzakta, merkezi gtirme noktast olan bir yay
olu~turulmakta ve bu yay e~it par<;alarla i~aretlenmektedir. Elde edilen
noktalar ile merkez noktasmm uzanust, metnin bulundugu binamn
cephesine yanstuhnca sauraraltklarl ve harf boylarmm hangi oranlarda
btiylimesi gerektigi kendiliginden. ortaya <;1kmaktadtr. Platon "Sofist-
ler'~ adh yap1ttnda, ya~d1g1 donemdeki Grek Sanat<;tlarmm da aym tek-
. ·nigi kullandtgtm ifade etmektedir. Bu ytintemle ytiksek bir platformda
yer alan bir amt/heykel'in til<;tileri de saptanabilmekteydi. Grekler,
gcr<;ekte oldugundan daha gtirkemli gtistermek i<;in tapmaklardaki
slitunlan, belli bir ytikseklikten sonra giderck incelecek bir bi<;imde
ger<;ekle§tirmi~lcrdir.
g- .<;:ift Ka<;t§ Noktah Perspektif: "Biofocal perspektif" terimi re-

101
sim diizleminin her iki yamndaki ('er9eve 9izgisi iizerinde ve aym para-
lelde ahnan iki lai('I~ noktas1 kullamlarak elde edilen 9izimler i9in kul-
lamlmaktad!r. Bilimsel perspektifin bir tiirlidiir. 1504 ydmda Floran-
sa'da P. Gauricius tarafmdan yaz1hp yaymlanan "De Sculptura:· adh
yap1tta bOyle bir 9izim omegi verilmi~tir. Bu 9izim teknigine ili~kin
linlli bir omek de Ucello'nun Floransa'da bulunah "isa'nm Dogu~u"
(Nativity) adh freskinde gorulmektedir (Bkz. ~ekil: 51).

~ekil: 51

~ekil: 50

H- Perspektifte Ol~iim: Ger9ekte, perspektifte ger9ek anlam-


da bir Ol(:lim olamaz. Omegin, goz ve resim diizlemi ile nesnenin bir-
birine ili~kin konumlan verilmedik9e bOyle bir tll(:iim yapmak olas1
degildir. Bu sorun §ekil 52'de iki boyutlu olarak gtlsterilmektedir:

102
c

A B

!;)ekil: 52

Burada, "E" gOz'ii, "AB" nesne}ri, "EB" ve 11 EA" 1~1k t§mlanm;


"Ab" isc, "AB "nin, yani nesnenin perspektif btiytikltigtidtir. Ku§kusuz,
Brunelleschi tarafmdan ke§fedilen "resim dtizlemi" teorisi olmasayd1
boyle bir Ol~Um yapmak mtimktin olamayacaku. Aitcak yine de, baz1
Pompei resimleri ve Giotto'nun yapUg1 baz1 ~ah§malarda buna benzer
kusursuz ktsagoruntim omekleri de vard1r (Bkz. ~ekil: 53).

mvvv-v, .(1). ·; (2) IJ) (-'f).

~ekil: 53
Perspektifte ba§hca iki ol~tim yiint:emi bulunmaktad1r. Birincisi,
Brunelleschi ve Alberti'nin "1§1k 1§101 ve kesit" sistemi, ikincisiyse,
Etienne Migon tarafmdan 1643'de Paris'te haz1rlanan "La Perspective
Speculative et Pratique du Sieur Aleaume" adh kitapta a~tklanan pers-
pektif Ol~iim yontemidir. Etienne Migon ve Aleaume profesyonel ma-
t:ematik~iydiler. Bulduklan sistem ise ~ok yararh ve modem bir geo-
metrik oge alan "Ol~Um noktalar1"yd1. Bu sistemde uzakhk n"k!~1
!Jerspektif dortgenlerin ol~iim noktalanydt. Biitiin modem perspektif
~izimlerin dayanag1 budur.

103
i- Marjinal Uozulum (Distorsiyon): Optik geometride, .
aym btiytikltikte ve aym uzakhkta nesneler aym agllarla algiiamrlar.
Eger aym bliytikltikte olan iki ktire aym uzakhkta _degil de farkh
U7.akhklarda bulunuyorlarsa bu klireler farkh ag!larla alg!lamrlar. Bu
· durum goz ile nesne arasmda bulunan resim dlizleminin tizerinde baz1
olgtim yanh§larma neden olur. Ornegin, kar§Imizcta' duran ktirenin re-
sim dtizlemi tizerindeki btiytildtigti ile kar§Imizda fakat daha uzakta ve
yan tarafta olan aym btiytikltikteki ktirenin resim dtizlemi tizerindeki
btiytikltigti farkhd1r. Bu durum uzaktaki klirenin resim dtizlemi
tizerindeki btiytikltigti digerine oranla daha ktigtik olmas1 gerekirken
bunun tersi, yani; uzaktaki ktirenin resim dtizleminde daha fazla yer
kaplamasma neden olur (Bkz. ~ekil: 54).

A B
'

~ekil:54
Roncsans'ta bu sorun, ressamlar tarafmdan ge§itli bigimlerde
goztimlenmi§tir. Ornegin Rafael; "Atina Okulu" adh panoramik tablo- ·
sunda yer alan bina ve figlirleri onlarm kendilerine ait merkczi g6rli§
ag!lar1 ile e.ttid euni§tir.
Marjinal bozulum daha gok Ug boyutla ilgilidir. Ornegin yuka-

104
ndaki ~ekilde kli(elerin yerine aym uzunlukta iki ayn 9izgi konul-
dugunda, 9izgilerin resim dtizlemindeki tilvtimleri farkh olmarnaktadrr
(Bkz. ~ekil: 55).

A B

~\~------,·
. ~
E
~ckil: 55

J- Ka~o~ Noktalaro Teori ve Kurah /Desargues Teore-


mi: Bir 9izginin pcrspektif imgcsi, onun bize en _yakm olan noktaso
ilc ka91§ noktasr arasmdador. Bu iki noktanm geverliligi geometride iki
teoremle kanrtlanrirr§trr. Bunlardan biri Ka(:I§ Noktasr Teoremi,
digeriyse Desargues Teoremidir. Bu iki teorem pcrspektif geometrisi-
nin temellerini olu~tu~ur.
Ka91§ noktasr teorisi basil olarak §U §ekilde· avrklanabilir: ~ekil
56'da goz bir cam ylizeyden birbirlerinc paralel iki 9izgiye bakmak-
tador. Dsttcki paralel 9izginin goze dogru olan uzanusonon cam
ylizcyini kcstigi noktayr "V" olarak gormekteyiz. Bu iki paralel
9izgiyi lizcrinde bulunduran dtizlemin camla kesi§tigi 9izgi "VA"
9izgisidir. Alttaki paralcl 9izgi lizerinde "B", "C" ve "D"yi ya da daha ,
fazla sayrda noktalar i§aretlersek bu noktalaron cam lizerindeki
izdti~limli ·de "VA" lizerinde "b", "c" ve "d" oiarak gOri.inecektir.
A§agrdaki 9izgi Uzerindeki noktalar "A"dan uzakl3§uk9a cam lizcrindcki
"V" noktasona yakla§acaklardrr. Alt 9izgi lizerinde "A" dan 90k uzakta
bir nokta dti§linlirsck, bu nokta, cam Uzerindeki "V'\ noktasona 90k
yakon gtizlikccek ve sanki -akrl alma~ bir bi9imde- "V" noktasrml
vako§okmo§ gibi gtiztikecektir. i§te bu nedenlc "V" noktasr, alttaki
(:izginin k3(:1§ llOktaSidJf.

105
/

Eye~}!

Sekil: 56
Buradan ~u kuralr yikanyoruz: "Bir yizginin kay!~ noktas1, bu
9izgiye paralel olarak yizilen goz yizgisinin resim dlizlemini kestigi .
noktadrr".
1600 y!lmdan once "kay!~ noktas1" konusunda gene! bir kuram
yoktu. Ronesans'm oncli sanat9Ilan tarafmdan kullamlan "yakla~ma
noktas1" (The Point of Convergence) sadece bir operasyonel nokta
niteliginde olup, kuramsal bir tabana dayanm1yordu. Konu ile ilgili
taru~malar ki~isei gozlem ve dcneyimlere ya da gorse! 1~mlar ku-
ramma dayamyordu: "Nesneler gozdcn uzakla~llklan ol9Ude kli~U!Ur ve
daha dar bir a91 ile alg!lamrlar".
16. yUzy!lda "uzakhk noktas1" olarak tammlanan "ka91~ nok-
tasi"na 15. ylizy!lda "merkez noktas1" denilmekteydi. Buglin kul-
lamlan "ka('I~ noktas1" teriminin ger9ek babas1 Pesaro'lu Markiz Gui-

106
.dobaldo Del Monte'dir. Bu ~kin bilim adam1 Euclid'in yevirmeni Fe-
derico Comandino'nun tigrencisiydi. Terim, ("Punctum Concursus")
"Pers-pectivae Libri Sex" (1600) ba~hkla bir yapllta ilk kez kul-
lamlmi~tir.
1636'da Descartes'in arkad~I Lyon'lu Girard Desargues "Methode
Universelle" adh ma(ematik kitabmda ka<;I~ noktasmm son derece a<;Ik ·
ve matematiksel bir kuramm1 geli~tirmi~tir. A~ag1daki almu De-
sargues'in ad1 ge9en kitabmdan yapilmi~ olup, verilen paralellerin re-
sim diizlemine paralel olmadigi bir durumda ka<;I~ noktasmm
tanimiyla ilgilidir:
"Birbirlerine paralel olup resim dtizlemine paralel olmayan <;iz-
gilerin perspektifleri -bu <;izgilerin, gtiz <;izgisine paralel oldugu ve on-
larla aym dtizlemdc oldugu durumlarda- bu <;izgilerin herbirisinin gtiz
9izgisinin rcsim diizlcmini dcldigi noktaya ytinclir." Bkz. ~ckil: (57)

Eye I Y

·~ekil: 57
K-Tarih i9inde Perspektifin Geli§imi: Euclid'in Optik
alanmdaki <;a!I~malan )'v!ISir'da Grek ve Arap matematik<;ileri tarafmdan
geli~tiribili~ti. Bunlardan en tinemlileri Ptolemi (i.S. 2. yy.) ve Alba-
zen (OJ. i.S. 1038) 'di. 1200 y!llarmda konu ile ilgili tezlerin bazilari
Bau'ya," ispanya ve Sicilya'da yapilan Latince <;eviriler yoluyla ul~Ip
bu konuda biiytik bir ilgi olu~turdu. 13. yiizyilda ise Lincoln Pisko-
. pos'u Robert Grosseteste, ingiliz filozof Roger Bacon, Cante-bury

i07
Ba§piskoposu John Peckham bu konuda yeni tezler geli§tirdiler ve
a§agt yukan Kepler donemine kadar bu (:ah§malarla yetinildi. Bau'da,
Optik konusundaki bu yenideil canlanma sanatta natUralizmin yeniden
ortaya (:tkmastyla aym doneme rastlar. Bu iki olay henliz dogrudan bir-
birlerinc bagh olmamakla biriiktc, dogabilimlcrine kar§I olan ilginin
ycnidcn canlanmast ve matematikle deneyscl bilimlerin.oncmi konu-
. sundaki inancm artmast, bilim ve sanat1 birle§tirmeye 9ah§an yaygm
bir harckctin belli bir ivme kazanmasma yol a(:mi§ttr.
Floransa'da ve .diger Avrupa kentlcrinde (15. yy. m birinci
yartsmda) bu tezlcr esash bir §Ckilde tartt§dmaktaydt. Ghiberti'nin
1440 ydmda yazdtgt "Third Commentary" (U(:lincli Yorum) adh
yaptti, yukanda sozli edilen (:3h§malardan yaptlan almtdardan
olu§uyordu. Filippo Brunclleschi'nin Unlil perspektif dencylerini
yapttgt strada bunlardari habcrdar oldugu kesindir. Onun ilk dcneylcri
Floransa Katedrali'nde gcrqcklqtirilmi§tir. Katcdralin giri§ bOlUmtine
schpasmt kuran sanatqt, katedralin vaftiz ayinine aynlan biililmiln
aynnttli bir qizimini yapmt§ttr. Resim 35x35 em. lik bir panodan
olu§maktaydt vc bir minyattir hilneriyle yaptlmt§lL Resimde gokyilzii
gilmii§ ayna str't ile boyanmt§tL Brunelleschi daha sonra bu resmin
perspektif ka\'1§ noktaSIDI de]mi§, Online bir ayna koymu§ VC izJeyici-
Jcrin, tcsrriin arkasmdaki bu dclikten, resmin aynadaki yanstsma vc ay-
, nanm arkasmdaki gene! manzaraya bakmasmt saglamt§Ur. izleyici
hem manzaramn bir bOliimUnU h;ine alan resmi -gtimil~ ayna s~n ilc
boyah yilzeyine yanstyan.bulutlann harcketiylc birlikte- alg!ltyor hem
de manzaranm diger bolilmlcrini gorilyordu. Perspcktif goril§ noktast
biiylece ilk kcz gcrqekte oldugu gibi inandmct bir biqimde belirlenmi§
oluyordu. (Bkz. ~ekil: 58)
Bu deney merkezi perspektif tarihinin ilk "imgesi saydmaktadtr.
Burada onemli olan §ey Brunelleschi'nin bu resmi gerqek oranlarma
gore kil(:Ulterck nas!l yapugtdtr. D. Gioseffi, 1957'de Trieste'de yazdtgt
"Pcrspcctiva Artificialis" adh yaptUnda bu soruya bir yamt bulmu§tur.
Ona gore, Brunellcschi bu rcsmi ayna kullanarak ve aynaya yanstyan
imgenin gencl qizgilcrini ayna lizerinde kopya ederek yapmt§l!. Dc-
ncydc ayna kullanmasmm bir am act da ilk once ayna ile kopya edilen
.bu tcrs imgeyi dilzeltmckti. Egcr, gerqekten j3runelleschi'nin kul-
landtgt teknik buysa, bunun kesinlikle, Ptolemy'nin "Optik" adh
yapttmda iincrdigi bir dcneyden yola (:tktlarak yaptlmt§ olmast gerekir.

!08
<;:ilnkil Ptolemy kitabmda, bir nesnenin aynaya dil§en gorilntilsilnlin
nasii kopya edilecegine ili§kin bilgiler ve geometrik diyagramlar ver-
mi§ti.
Brunelleschi'nin koydug~ !'limarhk perspektif -kurallanna dayah
ilk resim, onun arkada§i Masacio tarafmdan yapJlml§U. Bu resim Flo-
ransa'da Sta. Maria Noclla kilisesinde "U91il Birlik" (Teslis(rrinity)
konulu bir fresktir (1427). Brunelleschi'nin perspektif konusundaki
9ah§malan aynca 3§ag1daki sanat9llanh §U yaplllannda gorillmektcdir:
- Donatello, "Aziz John ve Canavar", RO!yef, Floransa 1417.
- Donatcllo, "Saloma", Rolyef, Siena Vaftizhanesi, Siena, 1425.
. . '
- Masolino, "Aziz Klement", Rolyef, Roma, 1430.
- Uccello, "Sir John Hawkwood", Fresk, Floransa Katedrali,
1436. .
- Ghibcrti, "Porta Bel Pardiso·:. Pano, 1425-52.
· Brunelleschi bu 9ah§malan yapuktan sonra 1436 y1hnda yinc
oriun arkada§l alan Mimar Alberti "Resim Ozerine" adh tczinde
ozellikle ressarnlarm ba§vuracaklarJ pcrspektif 9izimleri yaymladl.

..... ---·
-· - _:_ . :...._ -
'" ·
_;;;;;---· ,/

-->-~---:~>:~--·--·-----._ ------------------------l

C ·....?
('-.._
~
-<r,

'
------- --------- ------~
'
!'
·--------- --------------,'

(
\
-~
./

< Sekil: 58

109
Perspektifin bundan sonraki geli~imi Kuzey Avrupa tilkelerinde
gortiliir. Bu yeni italyari icadi, Kuzey'e biraz g~ ula~II. 0 zamana ka-
dar Kuzey Avrupa'da Ger~ek~i!ik akimi merkezi perspektif kul-
lamlmaksizm. geli~mi~tir: Jan Van Eyck'in lirnegin, "Kilisede Mer-
yem"i bu ~ckilde yap!lmi~U. Yine Jean Van Eyck'in "Arnolfi'lerin
Evlili~i" konulu yaghboyas1 (Bkz. Rcsim: 5), sistematik bir perspek-
tif kurama bagh olarak yapilmami~; resmin belli btiltimleri farkh
ka~i~ noktalarma gore ~izilmi~tir.

Resim: 5

llO
Flaman ressamlannm hivbiri, Viator (1505) ve DUrer (1525)'in
perspektif konusunda yaymladlklan tezlere kadar, geometrik yontemle
elde edilen Iosagorlinlimli kullanmarnt§lardrr.
Sanat ve bilimde birvok bliylik isim, yaglar boyu; perspektifin
oyktisliyle ilgilenmi§ -ya da ilgilendikleri soylenmi~tir. Belki de bu
. konu ile ~ok yakmdan ilgili bir ressam ornegi J.W.M. Turner'dir. Tur-
ner, ingiltere Kraliyet Akademisi'nde 1807'den 1828'e kadar Perspektif
Profesorltigti yapmt§ttr. Gtinlimlizde ise figliratif resim yapan sa-
nat<;IIarm yogti, perspektif bilgisini deneysel olarak elde etmekte ve bu
kurarnlarm ancak ana hatlanm ogrenmektedirler. !860'larda bile Jean
Franyois Millet gibi bir ressam "Otel Thomas"m tavan resmini ya-
parken profesyonel bir "perspektif uzmam"m kiralamak zorunda
kalmt§Ur. Degas "Bayan Lola" konulu resmini yaparken, trapezden
astlt bir ktz figlirli yizmek iyin profesyonel bir "perspecteur"dan yarar-
lanmt~Ur. GUnUmUzde ise, fotograf nedeniyle sanat<;IIar, perspektif im-
gesine hil' de yabanct kalmamakta; sanatytlarda bu kavram, kendi-
Iiginden, bilinysizce ortaya ylktp geli§mektedir. Deneysel Psikoloji
alamnda yapilan son ara~urmalarda, geometrik perspektifin aslmda
olyli, ~ekil ve renk stiredurumu (constancy) etkileri altmda geryekle~en
gorse! algtlamamtzm yetersiz bir aytklamasmt olu~turdugu ortaya
ytkmt~Ur. Dstelik, bize yak yalon alan nesneler bilimsel perspektifin
kurallanna uymazlar. Bu durum Paul Cezanne'dan bu yana pek yak
modern sanat<;t tarafmdan ortaya y!kanltp degerlendirilmi~tir. Arna yine
de "perspektif'i yag-dt~I saymak yanh~ olacakttr. <;:unkU, ashnda yag-
dt§I alan, ondan yararlanmak degil, yak kau geometrik kurallar iyinde
resim yapmakur. Nitekim perspektif, derinligin ve blitlinlliglin
algtlanmasmda "merkezi yanstlarna" (central projection)'nm ancak bir.
paryastiu olu~turur. Gorse! geryegin, iki boyutlu resim dlizleminde,
oldugu gibi saptanabilecegiili sanmak as)mda bir yamlgtdan ba~ka bir
~ey olarnaz.
L- Ta~trma ile Derinlik Etkisi: Resjm dlizleminde, kontur-
Iar birbirlerine degdigi ya da birbirlerine mlidahale etmeden kesi~tigi
zaman elde edilen uzaysal etki yak belirsizdir. Buna ragmen, eleman-
Iann biri, digerihin bir bt\llimlinii kapaunca (~ekil 60/a'da oldugu gibi)
ortaya ytkan sliperpozisyonun gorse! kt~ktrttctltg! ilgi yekici bir
dtizeye ula~maktadtr. <;:linkli bu durum, izleyiciyi, tamamlanmamt~

111
gortintimdeki bir ~ekli zihinsel olarak tamamlamaya yoneltir.
Yukanda a~Iidadtgtmtz bu onerme aym zarnanda, onemli bir var-
saytma da yol a~ar. ~ekil (60/a)da, listteki dikdortgenin tamamlan-
mamt~ bir dikdortgen olct'ugunu da varsayabiliriz. A:ma neden? Neden
bu dikdortgcn "L" bi~iminde bir §Ckil olarak degil de, ondeki dikdort-
gcnin arkasmda, tUmtiyle gorlilmeycn bir ~ckil olarak algtlanmaktadtr? ·
Bu bir dikdortgene dayah "L" bi~iminde bir §ekil olainaz mt? Burada
tartt§maya konu olan §eklin neden bOyle algtlanmadtgmt anlamak
i~in, bi~imlerin hangi durumlarda tamamlanmamt§ gozlikebilecegini
incelememiz gerckiyor.
Eger biti§ik iki §ekilden biri,. -ki tamdtgtmtz iki ayn nesne ya da
figtir imgesi de olabilir- en basit olasthgt ile belirlenmi~ ve digeri, ta-
mamlanmt§ ~ckliyle daha basit gosteriliyorsa, bunlardan birincisi,
yani, en basit olasthgt ile belirleneni kcndi bi~iminde algtlanacak; her
ikisine ait ortak ~izgi birincisine ait gozlikeeektir; ~ekil (60/a)da
gortilen dikdortgen, kendi tUrlintin en basit olasthgi i~inde ~izilmi~tir.
Ba§ka bir anlattmla, bu dikdortgenin daha basit bir ~ekli yoktur. Buna
kar§m, "L" bi9imindeki §ekil ise daha basit olabilir -ki onun daha ba-
sit ~ekli de bir dikdortgendir. i~te bu nedenle, alttaki ~ekil, kendi
biitlinliigti i~inde ve tamamlanmt~ bir dikdtirtgen olarak gorlildligiinde,
listteki ~ekil, ~izimi tamamlanmamt~ bir dikdortgen gibi birincisinin
arkasmda ve kcndi bi~imini ondeki dikdortgenin arkasmda tamamlayan
bir diger dikdortgen olarak algtlanmaya zorlanmaktadtr. ·
Gorse! imgelerin bu ~ekilde ypr aldtgt, yani i~-i~e yer aldtgt du-
rumlarda siiperpozisyon ol~iitliniin ara~tmlmast ile ilgili ~alt§malar
daha da ilgi ~ekici sonu~lar ortaya koymu§tur. ~ekil (60/b)de, goriilen
geometrik ogelerin konturlan iki ayn noktada list tiste gelerek
kcsi~irler. Bu n0ktalardan birinde, ~izgi devarn ederken digerinde sona
ermektedir. Bu farkhhk, birinci geometrik ogenin arkada, digerininse
onde goztikmesine nedcn olabilir mi? Helmhotz'a gore, sadecc orten
nesnenin konturlan yon degi§Lirmeden devam cderse, algtlanan iki im-
genin hangisinin onde hangisininse arkada oldugu kola yea farkedilebi-
lir. Helmhotz 1886 ythnda ~u saptamayt yapmt§U: "Ger~ck olan ~udur
ki, orten nesnenin konturlanm yon degi~tirmeyip arkada devarn ediyor-
mu~ gibi algtladtgtmtzda da ondeki ve arkadaki nesneyi birbirinden
aytrdcdebiliriz". Daha yakm bir zamanda Phil bum Ratoosh, bu ger~cgi

112
matematiksel olarak ifade etmi~ ve bunun her durumda·dogru oldugunu
kamtlamt~ur: "imgelerin stiperpozisyonlannda ipucu veren rtoktalar
bunlann konturlarmm kesi~nte noktalartdrr. Stirekli kontur imgeyi
onde, kesik kontur ise imgeyi arkada gosterir." Ratoosh, aym zamanda
§U soruyu sorar: "Kenar 9izgileri, yani konturlarm bir yonti stirekli,
diger yonti ise, kcndisine ait olmayan ba~ka bir imgenin konturuna
~tyorsa bu durumda ne olur?
i~tc bu noktada ashnda biz, etkili bir yaptsal gortintimle ilgilen-
mekteyiz. Sekil (60/a)da gortildtigti gibi, hangi §eklin konturu stirekli
degilse arkada goztiktir? Oysa omegin §ekil (60/b)de oldugu gibi birbir-
leriyle 9at1§an ko~ullar belirsiz bir yapt ortaya koyabilirler. Bu konuda
egitsel bir omek James J. Gibson tarafmdan verilmi~tir. (Bkz. Sekil
60/c) B urada her iki uzaysal diirtgen, arkada dikdortgen, onde ise ko§esi
kmk bir dikdortgen olu~turmaktadrr, dahast, bu imgelerin 9at1~ma yer-
lerinde kontur 9izgisi engellenmeden devarn eden Unite (ko~esi kmk
dikdortgen) de onde goztikebilmektedir.
Btittin bu duriimlarda, kararh §eklin belirleyici bir faktor oldugu
dogrudur. Fakat tUm modelin uzaysal durumunu yalmzca, iki bagtmstz ,
noktada olup biten ~eylerin belirlemesi dogm gozilkmemektedir. ~ekil
-d'den g'ye kadar alan 9izimlerde, 9at1~ma noktalarmda olup bitenlerin
kontekse (baglam) gore degi§tigini gortirtiz. ~ekil·"d" de ve "e" de,
yolu kesilmi§ 9izgi, engel altmda yoluna devarn etmek ister gibidir.
"f" de ise 09 boyutluluga dogru bir yoneli~ soz konusudur. Burada, di-
key 9izgilerin, birbirinden bagtmstz olduklan halde aym biittiniin
par,alan olarak algtlanmalart dikkat 9ekicidir. "g" de ise kararh ~ekil
ilkesl yine kendini belli eder. Dikdortgenle kesi§en ih 9izgi,
dikdortgenin altmda kesintisiz bir §ekilde devam ediyormu§ gibi
goztikmektedir..
60/d-g . §ekillerinin Ratoosh'un ko§ullarma uygun oldugunu ·
soyleyemeyiz. Fakat "h:" ve "i" ~ekilleri bu ko~ullara uyarlar. Kurala
gore, kesi~me noktalannda, (:Cli~kili durum, uzaysal bir belirsizlik ya-
ratmaltdrr (b'de oldugu gibi). Fakat burada 09 boyutlulugun hi9bir izi
ybktur. "1", "m" ve "n" ~ekilleri, konturlan bozulan iinitelerin iistte
yerahyormu~ gibi yaptlabilecegini gostermektedir. Bu etki, §eklin
ltimtiyle algtlandtgt durumlarda daha gti(:lti, aynnulara baktldtgmda ise
daha zaytfur.

113
Kesi~n konturlar kurah olduk9a yararhdtr. Ornegin Paul Klee'nin
"Vigilant Angel" adh resimdeki algtsal etkileri incelerken, 9izimde bu
kuralm "a", "b", "c" ve "d" gibi ogelerin aym·yone akt§tyla gli9IU!lik
kazandtgmt gormekteyiz. "a"nm .dt§blikeyligine, "d"nin iiste yer-
ah§tyla kar§t 91kttgmt gormekteyiz. "b"de ve "c"de de bu tlirden belir-
sizlikleri g6rmek mlimktindtir. Bir resimde ba§ka hi9bir perspektif elde
etme olmadtgt durumlarda, §ekillerin birbiri Ustiine gelmesi ile derin-
lik boyutunda yer alan bir gorse! nesne sekanst yaraulabilir. Bu durum
Antik Yunan'dan beri bilinen bir y6ntemdir.
$ekil (62)de gozlin onden arkaya dogru ilerlemesini saglayan yapt
olduk9a belirgindir. Aktlhca dlizenlenmi§ listliste bin111eler her nesneyi
uzaysal konumlar skalasmda belirli bir yere yerle§tirmektedir. KUrek,
adamm kolu, adam'dan'ba§layan stralama; 90cuga, anneye ve kaytgm
kl9ma, suya ve ufuk 9izgisine kadar her age en uygun yere konulmu§
durumdadlr. C::in manzara resimlerinde bu tlir list liste koymamn uzay
tasartmmdaki rolli iyi bilinmektedir. Ornegin, bir dag zirvesi ya da bu-
lutlarm konumu list lisle koymaiarla (sliperpozisyon) saglanmaktadu.
Bir dagm hacmi, ashnda, birbiri pe§istra stralanmt§ kademeler iskele-
tinden olu§maktadtr. Yogunluguil karma§tk blikli!Umleri 5ndeki
ylizeylerin biraraya gelm~iyle elde edilen bir "integral" (Blitlin meyda-
na getiren aynlmaz par9alardan biri) yoluyla olu§maktadu. ·
Ustliste gelmenin algtsal etkisi, uzakhktaki ger9ek fiziksel
farkhhklan yoketmektedir. Hertha Kopfermann, bir blitlinlin
par9alarm1 degi§ik .cam dlizeyler Uzerine 9izmi§ ve bunlan birbiri
pe§istra yerle§tirmi§tir. izleyici, bu blitlinli kli9lik bir delikten
g6nnektedir. Ornegin; eger "a" diizeyi 5 in9 yiiksekliginde ise ve 80
in9lik bir uzakhktan gorliniiyor ve "b" dlizeyi "a"mn tinlinde yer
altyorsa, gtiz bunu bOyle degil de; sanki "a", "b"nin iistline biniyor-
mu§ gibi algtlar (c). Eger "a" ve "b" ayn ayn ($ekil 61) g6sterilse bile
izleyici yine aym birle§tinneyi yapmaktadu. Dstte yer ah§, her zaman
i9in gorse! bir gerilim olu§turur. Altta kalan imge tum· glicliyle kur-
tulmaya 9ah§tr gibi algtlamr. ·Eger sanat91, gerilim yarattnak istemi-
yorsa,' bu tlir listte yer alma durumlanm resimde kullanmamahdu.
Her list liste bindirme (stiperpozisyon) yaptsal karma§tkhga yo!
a911gmdari, gorse! kavramanm ilk dlizeylerinde nesneler birbirleriyle
kesi§meden tipik bir ~kilde uzayda dagthrlar. Yine benzer bi9imde, iz-

114
leyicilerden bir resmi ak!ldan kopya etmeleri istendiginde hepsinin de
bu tlirden list lisle binmeleri yokettigi ve gorlintiiyli basitle§tirdikleri
gorlilme~tedir.

II \

~ckil: 62

.l:ZJJ
~

[E]
~
""'
~
a-
~

·Cia
n
~ekil: 59

115
Sorular ve Tarb§ma Konulan:
1- Derinlik yandsamast tilm 9aglara ve killtiirlere ozgil evrensel
bir olgu mudur? Degilse neden? Omeklerle izah ediniz.
2-. Perspektif imgenin, bilimsel tc.meli nedir?
3- Pcrspektif algt yamlsamasmm psiko-fiziksel temeli nedir?
Perspcktif ni9in bir "Yamlsarna" olarak kabul edilmektcdir?
4- Gorse! algtlaniada 15 m'den sonra dcrinlik algdarnasma temel
olu§turan hangi fak!Orler devreye girmektedir?
5- Brunelleschi ve Alberti'nin perspektif konstriiksiyonlan
hakkmda bilgi veriniz. .
6- Bilimsel ve bilimsel olmayan ba§ltca perspektif tiirlerinin bir
dokjjmilnii yapmtz.
7- <;:in resimlerini hangi perspcktif tiirii karakterize etmektedir?
Bir <;:in resminde bu perspektif tiiriinii inceleyip, ozelliklerini belirti-
niz.
8- Dti§CY eksenli perspektif kullamlap Antik Grek resimlerinde ve
Ronesans'a kadar silrdilrillen bli gelenekte (:akt§ma noktasmm gizlen~
mesine ni9in gerek duyulmu§tur? A(Otklaymtz.
•• •• f
9- Albert Dlirer'in "Ol(:me Uzerine Tezler" adli kitabmda kul-
landtgt illtistrasyonlardan birinden yola ('tkarak, "Negatif Perspektif'
olgusunu inceleyiniz.
10- Pcrspektifte ol('ilrnil, §Ctnasal omckler·Uzerinde a('tklaytmz.
II- Marjinal Bozulum nedir? ~ekil Uzerinde izah cdiniz.
12- Desargues Teorcmini §ekil Uzerinde anlaumz. Bu teoremden
hangi onemli sonu(' ortaya ('lkmaktadrr?
13- Brunelleschi'nin Floransa Katedrali'nde ger('ekle§tirdigi tarihin
ilk defa merkezi perspektif kullamlarak yaptlan resmi acaba nastl bir
teknik kullantlarak elde edilmi§tir? Bir §Ckil Uzerinde a(Olklaymtz.
14- Ta§trma ile derinlik etkisini ('C§itli yapttlardan timekler vere-
rek inceleyiniz ..
15- Algdamada ;'karalt §eklin" belirleyici olduguna ili§kin
: Omeklcr veriniz.
16- Algdamada "Ke§i§en Konturlar" kutaltm a('lklaymtz .

.116
17- Bir sanat eserinde gtiztin onden arkaya dogru a~amah iler-
leyi~ini yani algJsal vekttirtin onden arkaya dogru akl§ma dayanak
olu§turan ogeleri omekler tizerinde a91klamaya 9al1§In1z.

S I'.\ C E

OJ cSJ.,c.
.,;
[}I"
~66-~
"' .e- f t

~8 ~tf~}Lj
~.[1j?,L11
~ekil: 60

t't7
2.6- Renk

A- Giri§:
Renkle ilgili ara§Urmalar ve bu alanda yapllan 9al1§malann bUyUk
bir bolUmU fizik, psikoloji ve fizyoloji bilim dallarmr ilgilendirmek-
tedir. Fizik9iler, gordUgUmUz §eyleri uyancr hale getiren yani onlarr
gorUnUr krlan ve yinc onlarm nesnel l<arakterlerini ortaya koyan
"r§rnrm" enerjisi Uzerinde dururlar. Bona ek olarak kimya biliminde
renklerin pigment ve rcaktif boyarmadde ozelliklerini inceleyen ozel
bir alan bulunmaktadrr.
Fizyoloji bilimi, gtiz ve beyinde yer alan sinir sisteminin elektro
kimyasal aktivitelerini, psikoloji ise, gorse! deneyimlcrin bir tigesi
olarak rengin farkedilmcsini inceler.
Bu.alanlarda birbirlerindcn farkh renk.kavramlarmui kullanrlmasr,
konuyu biraz daha anla§rlmasr gU9 hale getirmektedir. Ancak, tUm
yakl~rmlarm ortak bir yonii rengin sanatsal baglamdaki sorunlarr kap-
. sarnasulrr.
B- Psikolojik Yakla§rm:
Psikoloji!le renk, algrlanan §eyin bir par9asrdrr. B u kavram en
geni§ anlamryla, gorscl deneyimlerin zarnan ve mekan boyutlarmdan
soyutlanmasr durumunda, arda kalan §ey olarak a9Iklanabilir.
Renkler li9 ayn bi9imde gtirUnUrler:
1- Film renkleri: Film renkleri l§Ik renkleridir; durgun bir havada
gtikytizUnUn maviligi gibi, film renklerinin izleyiciye alan uzaklrgr
belirsizdir. Belirli bir dokusu olmayrp stingerimsi bir niteligi vardrr.
i9ine gitilebilinirmi§ gibi bir etki uyandmr. Film renkleri, nesnelerin
bir par9asrymi§ gibi algrlanamazlar. Bu renklerin, nesneden bize
yansryan ve onlan belirgin hale getiren renklerle ilgisi yokmu§ gibi
degi§ik bir ozelligi vardrr. Aynca, film renkleri bir ytizeyi de belirle-
yemezler.
2- Derinlik (volume) renkleri: Saydam nesnelere tizgti renklerdir.
Omegin; bir §"rap §i§esinden yansryan renkler, aydmlaulmr§ sigara du-
manmda gortilen renkler ya da bir bardak'tan yansryan renkler, derinlik
renkleridir. Bu renkler, kapladrklan U9 boyutlu mekima tUmtiyle nUfuz
eden renklerdir.

ns·
3- Yilzey renkleri: nesnelerin yilzeylerindeymi§ gibi gorilnilrler.
izleyiciyle aralanndaki uzakhk belirgindir. Ortilcildllrler. Nonnal olarak
nesnelerin bir niteligiymi§ gibi algtlamrlar.
Yilzey renklcri arada Strada, nesne olarak kabul etmedigimiz nes-
nelerin (iirncgin; say dam olmayan bulut ya da duman gibi) bir kalitcsi
olarak da .aigtlanabilirlcr.
C- Renk Kaliteleri
Renklcrin belli diger kalitclcri de ortaya konabilir.
.a- Lustre: Parlakhgm, t§tkhhgm ~e§itlemeleridir. Seramik bir
kaptan yanstyan renkler, metal yilzeylerden ya da ipekli kuma§lardan
yanstyan renkler Lustre'nin degi§ik niteliklerine birer ornek
olu§lururlar.
b- Metalik renk: Film renkleri gibi, algtlanan yilzey veya objeniti
ardmday~t§ gibi gorilnilrler. Metalik n'esnelerden 91kan t§tk t§tnlart ve
rcnklerin t§tldama derecelerini belirleyen §ey onlarm, yani, mctalik
nesnelerin yilzeyleridir.
c- Aydmhk (luminousity) vc Ktzankhk (Glow):
Renkli bir ncsne, parlatrldtgt zaman daha aydmhk gorilnilr.
Aydmhk renkler film renkleri gibi derinlikli renklerdir. Bir nesne, ken-
di 9evresi i9inde parhyorsa, o nesne t§tk sa9maktadrr. Kor gibi.
D- Renk Siirekliligi: Renk silredurumu, §ekil ve bi9im
silrcdurumu gibi nesnelerin daha once insan beyninde meydana getir-
mi§ olduklart imgeleri dogrultusunda algtlamnalandtr. (Omegin, siyah-
beyaz sinema filminde, TUrk bayragmm ktrmtzt olarak algtlanmast
gibi)
Resim dilinde iki tilrlil renk vardtr. Bunlardan biri nesnelerin kendi
dogal renkleri, digeriyse ressamm resimde yaratrnak istedigi r~nk ar-
monisine gore kullandtgt renklerdir. Boyle olmasma ragmen bu armo- '
nik renkler, silredurum etkisiyle, nesnelerin dogal renkleriymi§ gibi
algtlanabilirler. ·
·E- Yanstma Renkleri: Nesnelerin 90gu yalmzca tek bir t§tk
· kaynagmdan degil, onlara kom§u olan nesnelerden yanstyan l§tkla da
aydmlantrlar. Resim dilindc bu tiir renklendinneye, yanstyan ya da
gelip gC9ici renkler denir. Avrupa resim sanatmda bu tiir renklerin kul-
lammt natilralizmin dogu§uyla onem kazanmt§ ve Rubens, Rembrandt

119
ve Velasguez gibi ustalar tarafmdan .incelenmi§tir.
F- Renk Armonisi: Resimleri g6sterim i§levlerinden soyUtla-
mak suretiyle, renk kombinasyonlarmda bulundugu varsayiian armoni
ilkelerini ortaya koyma konusunda zaman zaman bazr bllimsel
giri§imlerde bulunulmu§tur..Bunlarm en eskisi Michel Eugene Chev-
reul tarafmdan ger9ekle§tirilmi§tir. 1839'da yazdrgr "Renklerde Uyum
ve Zrtlrk Prensipleri" a(lh yaprtmda Michel, iki tUr renk armonisinden
soz ediyordu. Bunlardan biri benzer renklerin, digeriyse irt renklerin ar-
monisiydi. Bundan sonraki 9ah§ma sanat tarih9isi Charles Blanc ta-
rafrndan 1867'de yaprlinr§trr. Blanc, "Resim ve Giavtir'iln Grameri"
adh yaprunda (1867) "matematiksel" bir armoni yontemini ortaya
koymu§tur. Fakat bu yontem yine de sanat9rdan c;ok duyarh bir renk ·
anlayr§I ve deneyim istiyordu. 1879 yiimda Amerikalr bir Amattir res-.
sam olan Ogden N. Rood, "Modem Kromatikler" adlr eserinde, renkle-
ri iktli ve il9lil sistem kombiriasyonlar halinde dilzenlcmek yoluyla
renk armonisi ilkelerini elde euneye 9al1§mi§Ur. 1880'de David Sutter,
"Giirilnilm Fenomenleri" (Le Phenomenes de Ia Vision) adh yaprtmda,
renklerin estetik armoni kurall,annm llpkr milzik armonisi kurallarr
gibi 6grenebilecegini il<;ri silrdti. Bundan sonraki en onemli 9alr§ma
ise Seurat tarafmdan yaprlmr§trr. Seurat, Delacroix'mn yakla§rmmdan
etkilenerek, Chevcreul ve Rood'un 9alr§malanndan yola 91kmak sure-
. tiyle, resimlerinde belirli bir armoni sistemi geli§tirdi ve daha sonraki
yrllarda, Charlles Henry'nin "bilimsel estetik" kuramrm daha da
geli§lirerek, bir renk armoni kuramr olu§turdu. Bu kurama gore renk
armonisi kullanrlar renklerin duygusal onemliligi Uzerine in§a edili-
yordu. Renk armonisi kon 0 sunda bir biiltimleme sistemi
geli§tirmedeki modem bir 9alr§ma ise 1933 yrlrnda G.D. Birkhoffun
"Estetik CH9tim!' adh kitabrdrr. Bu'yaprtmdaki tez daha sonra getirilen
ele§tirilere kar§I koyamamr§ ve hi9bir zaman uygulanarnamr§Ur.
Sonu9 olarak, (:agrmrzda belirli bir renk arm?nisi ortaya konula-
madrgrnr siiyleyebiliriz. Renk armonileri gene! de, ampirik olarak giize
ho§ gelen sistemler halinde sanat(:rlar tarafmdan kullamlmakta ise de
bunlar kotrol!U 'bilimsel deney bulgulan §eklinde kanrtlanamadrgr i(:in
her zaman §ilphey le kar§rlanmalrdrr. ·
G- Renk Doygunlugu (Renk Yeginligi): Yeginlik ve par-
lakhk kavramlarr genellikle birbirine baglr kavramlardrr: A(:rk degerler

120
· Uzerinde tatbik edilen ve genellikle geleneksel Batt resminde
ba~vurulan "glazes" (Glaze) yontemi, yliksek dilzeyde bir renk
yeginligi, aydmhk ve parlakhk ortaya koyar. Paul Cezanne gibi form
tasvirini renk aracthgt ile ortaya koyma isteyen sanatytlar, renklerin
yeginligine.bliylik'onem vermi~lerdir.
H.. Renklerin Boyutlan:
a-Hue: Rcngin bir boyutudur.' Bu taium ktrmtzt, san, ye~il.
mavi gibi renk skalasmdaki degi~ik dalga boylanm anlattr. Yakla~Ik
olarak yliz elli degi~ik Hue bulunmaktadtr. Dalga boylan yliksek olan
klfffilZl grubu renklerin Hue farkhllklarml belirlemek otekilere oranla
daba zordur. ' ·
Psikolojik olarak dart temel hue bulunmaktadtr. Bunlar birbirle-
rinden farkhdtr. Bunlar mavi, ye~il, sart ve kirmlZldtr. Ancak, bu psi-
kolojik .temel hue'ler renklerin fiziksel analizindc gorlilen ill' ana renkle
kan~tmlmamalldtr. <;:Unkli genellikle, bunlar yeginlik ve saturasyon
degi~meleriyle etkilenmeyen ve aym kalan hue'lardrr.
b- Saturasyon (Saturation): Renklerin safhk derecelefini be-
. ' .
lirlemek i10in kullamlan bir terimdir. Burada soz konusu olan safllk
aym parlakllktaki akromatik alanlarla zit olan renk safhglChr.
c- Parlaidtk: Renklerin karanhktan aydmhga dogru artan bir
boyutu<;lur. (Bazen siyah-beyaz skalalar i(:in de kullanthr.) "l~tkhllk"
terimi de baz1 hallerde parlakhk yerine kullamhr. Ornegin, opak bir
nesnenin siyahtan beyaza degi~en ya da saydam nesnelerin yine siyah-
tan beyaza dogru degi~n koyuluklannda oldugu gibi- Ki bunlardan bi-
rincisi, yani opak nesnelerin siyahtan beyaza degi~en dururillart pig·
mentlerle, digerleri ise reaktif kuma~ boyalanyla ilgilidir. Kimi '
zaman, parlakhk, aydmlanma yeginligi anlamma da gelir. Ancak res-
samlar bu terimi genellikle, ton kar~thgmda kullamrlar.
d, Kroma ve kromatik nitelik: Genellikle hue ve saturasyo-
nu kapsayan fakat pru:hkhgt dt~layan bir kavramdrr. Bu kavram, renk-
lerin salt renklilik derecelerini belirler.
e- Ton: Hue ve parlakhk boyutlarmt iyerecck bir biyimde kul-
.Jamlan bir terimdir. Ancak "ton degerleri" ya da"ton ili~kileri" terimi
·genelde parlakhk -farkhhklart olarak kullamhr. Corot, "Once desen,
sonra ton ve en sonunuda renk" derken bu terimi parlakhk farkhhklart
olarak kullanmi~trr.

121
f- Gtilge: Bu terim 90gu kez 90k anlamh ve fazla kesin olmaya-
cak ~ckilde kullamlagelmi§tir. Bazen "Hue" bazen "Parlakhk" ska-
lasmdaki farkhhklar1 belirtmek i9in kullamhr. Bazen de, saturasyon'u
da i9ine alacak §Ckilde kullamlmaktadrr. Yaghboya resmin gelenekser
pratigindcn yola 9Ikarak haz1rlanan "Oswald" rcnk sisteminde gOige en
yUksek dUzcydcki parlakhk ve saturasyon dUzeyindeki siyahhk
oranrdtr.
g- Tint: A91k degcrlerdeki ton farkhiiklarma tint dcnir. "Aqua-
tinta" terimi buradan gelmektedir. Tint, beyaza yakm I§Ik degerlerini
i9cren tor farkhhklari anlam,_na gelmektedir:-
i- · Soguk ve S1cak Renkler:
Rcnk 9emberinde dalga boyu yliksek olan renklere "s1cak", dalga
boylar1 dli~lik olan renklere "soguk" renkle~ denir.
.1- ()ne gelen ve geriye dogru .giden renkler: Resim ge-
lcncginc gore, aym alanda ve gozden C§it uzakhkta yer alan renklerin
arasmdaki s1cak renklerin one dogru geldigi, soguk renklerinse geriye
dogru gidiyormu§ gibi goriildUgUne ili§kin bir inam§ vard1r. Bu ol-
guyu a9Iklamak i9in baz1 kuramlar ileri sUrUlmU~tUr. (Gozden farkh
uzakhkta olan farkh renkler goz tarafmdan degi~ik netlemeler
yapildigi gibi.) 1940'larda yapllan incelemelerde bu izlenimin "hue"
dan 90k parlakhkla ilgili bir olgu oldugu ortaya \'Ikmi~trr. ·17. ylizyii
ve daha sonraki manzara resmindc resim bu kurama uygun olarak1 li9
bOlgeyc aynlmi~trr. (On dlizlemde kahverengi, orta dlizlemde sar1-ye§il
tnrcl.~r
1
arast vc arka dilzlemde ise mavi tonlar).
"- Ag1rhk: Dcneyler sonucu~ koyu renklerin daha ag1r
goriP•dligU fakat, a91k renklcrin ise sanki agirhksiz oldugu gibi bir
sonu~ uzerindc gorli§ birligine vanlm1~Ur.
L- Ol~ii: Baz1 deneyler sonucunda, a91k renkli nesnelerin, aym
boyutta ol11•alanna ragmen,· siyah-koyu nesnelerden daha bUyUk
algiladigi onaya 9Ikmi~trr, Kamtlanmam1~ olmasma ragmen Kandin-
sky, sari bir ~;cmberin merkezinden 9evresine dogru slirekli yayildigi,
oysa mavi rcnkli bir 9emberin se giderek kli9lillip merkezine dogru
\'Ckildigini ileri slirmli§tlir.

122
Sorular Ye Tarh§ma Konular~:
1- Psikolojik yakla§lmda renk nedir-?
2- Rcnklerin gortindlikleri U9 ayn bi9im hakkmda bilgi veriniz.
3- Renk kaliteleri hakkmda bildiklerinizi yaz1mz.
4- Renk stiredurumu bir timek vererek tarif ediniz.
5- Resim dilinde ka9 ttirlil renk vardu? A91klaym1z.
6- Y ans1ma renklerini ineeleyiniz.
7- Renk annonisi tarih9csi Uzerine bilgi veriniz. <;:ag1m1zda ni9in
bir renk armoni kurallan dizgesi ortaya konulamarm§hr? izah ediniz.
8-- Renk doygunluk ya da yeginligi nedir? "Glaze" ytintemi
hakkmda bilgi veriniz.
9·- Renklerin boyullar1 nelerdir? A§ag1daki. kavramlan tek tek
a9tklaym1z:
a- Hue
b- Saturasyon
'
c-Parlakltk
d- Kroma ve Kromatik renkler
e- To!!
f- Gtilge
g~ Tint
h- Soguk ve s1cak renkler.
10- One dogru gelen ve geriye dogru giden renkler hakkmda bilgi
veriniz.
11- Unlti ressam Vassily Kandinsky ni9in sar1 bir 9emberin resim-
de merkezinden 9evresine dogru stirekli yaylld!gm1, oysa mavi renkli
bir 9emberin ise giderek kii9illiip, merkezine dogru 9ekildigini iddia
etmi§tir? · ·

123
2-7- ifade (Dt§avurum) (*)
Her sanat yaprtmm bir~eyler ifade etmesi gerekir. Bu, en ba~ta,
yaprtm i9erigini olu~turan tek tek nesnelerin ortaya koyduk,lanmn
otesine ge9mesi gerektigi anlamma gelmektedir. Aneak, bOyle bir
umrm, bu yazrdaki arriacrmrzla kryaslandrgmda olduk9a geni§ kalmak-
tadrr. Zira bOylesine bir tamm,' ifade kavrammr her tUrlU ileti~imi kap-
sayaeak bi9imde geni§letmektedir. Ger9i. zaman zaman omegin; bir
kimsenin fikrini ifade etmesindcn bahsettigimiz olur. Ancak sanatsal
ifade daha ozgiil bir anlam ifade etmektcdir. Sailatsal ifade, iletilen ve-
rinin bir deneyim yaratmasmr, algrlanan gorse! oriintliyii (pattern)
olu§turan gorse! gii9lerin etkin bi'r bi9imde varolmasmr gerekli
krlmaktadrr. ~imdi, bu tUr bir.deneyim nasrl elde edilir? Onu inceleye-
lim.
A- Dr§ Diinyanm i~ Diinyaya Baglanr§r:
Smrrh bir 6l9iide· ifade, hcrhangi bir ki~inin duygulanmn,
dii§iincelerinin ve ugra§lannm ortaya 9rkmasmr saglayabilen, soz ko-
·.nusu ki~i ile ilgili dr§ goriinii§ ve davram§ ozellikleri anlamma da ge-
lebilmektedir. Bu tiir bilgileri o ki§inin yiiziinden, el.hareketlerinden,
konu§ma bi9iminden, giyini§inden, odasmrn durumundan, kalem ya
da frr9ayr tutu§ bi9iminden; ya da, bir konu ile ilgili dii§Unceleriyle,
olaylar hakkrnda geli§tirdigi yorumlardan elde edebilmek miimkiindtir.
Ancak bu tamm burada ifade ile vurgulamak istedigimiz anla01m
yamnda, bir bakrma eksik, bir bakrma isc fazla ozellilder i9ermekJedir.
Eksiklik vardrr ~Unkii, kcndini gorlinli§ olarak belli eden bir zihnin·
varhgr ile ilgili bir gondermcde bulunulmadrgr durumlarda bile bir
ifade soz konusu olabilmcktedir; fazladrr 9iinkii,yalmzca dr§ diinyadaki
verilerden entellektiiel ve dolayh bi9imde 9rkarsanan sonu9Iara fazla
onem verilemez. Bununla birlikte, terimin daha iyi bilinen bu an-.
lamrndan burada krsaca bahsctniek gerekiyor.
Bir doslun ylizline baktrgrmrzda iki §CY olabilir: 0 anda onun Zih-
ninden neler geytigini anlanz ve kendi i9imizdc, onun ya§adrklannm
bir suretini de biz ya§arrz. Bu deneyimin gcleneksel a9rklamasmr, ozan
Matthias Claudius'un 1775 yrllannda yazdrgr "Bilginin Geli§imi l9in

(*) Bu bOltimUn hazulanmasmdak:i katlolan nedeniyle Saym Nuri


Pliimer'e tejekkiirii borl' biliriz. (AG • AS)

124
Fizyonomik Paryalar ve lnsana Duydugumuz Sevgi" (Physiognomic
Fragments for the Advancement of Knbwledge and Love of Our Fel-
low Man) adh betiginde yer alan Lavater'in ne~eli ve ~akac1 yorumunda
bulabiliriz:
"Fizyognomi, dt~. gOrilnii~. bilimidir. Ytizler somutturlar. Zira
gcncldc, doii;al gen;cklikle ilgilidirler ve Ozelde insanlara stkl
siklya baghdirl<lr. Bu ncdenle, iinlU "abstractio" (x) hilesi ile
"methodus analytica'nm (xx) burada uygulan1p uygulanamaya- ·
cag1 sorunu ortaya c;tkmaktadrr. Ttpkt 'i' harfinin ortaya sakttgt
her durumda, tizerinde bir noktamn bulunup bulunmad1gmm ve
diger hiybir·hafte bOylesine bir noktamn yer ahp a1madti1;mm
incel~nmesi gibi; Oyle ki, bu dururnda, nokta ile harfin ikiz
kardc~ olduklanndan da emin olmamtz gcrekmektedir. BOylece
CaStor' a rastladtii;umz her. zaman Pollux'un da oradan uzakta ol-
madtgml bilebiliriz. Bir Ornek vcrelim: Burada son derece atik
· vc ~abuk davranabilen yiiz bcyzadcnin bulundugunu var-
saytyoruz. Bcyzadeler ne derece atik olduklanm bize gOstcrerek
kamtlanu~lard1r. Ancak bu ytiz beyzade~in ylizliniin de burnunda
sivilce var~u. ~imdi burada ben bumunda sivilce bulunan bey-
zadelerin korkak olduklanm sOylemiyorum, ancak bu Omegin
hahn ic;in Oyle olduklanm varsayahm ... $imdi Ponamus, benim
scfil bir yazar bozuntusu oldugumu One siiren bir adam evime ge-
liyor·ve yiiziime tiikiirUyor. Diyelim ki, ben. de onunla yumruk
yumruga kavga etmek konusunda isteksizim ve bOyle bir kav_-
ganm nas1l sonuc;lanacagm1 bilmcdigimden dolayt, ayakta dur-
makta vc dUT)JffiU gOzden geyirmekteyim. Tam o anda onun bur-
. nundaki sivilceyi farkediyorum ve artlk k~ndimi daha fazla
tutamtyorum. Ccsaretle onun iizerine yiiriiyo:rum ve hie; ~iiphe
yok ki sonunda dayag1 yiyen ben oluyorum."
Daha ciddi bir yaki~Imla bu kuramdan ilk kez 17.yy.'da filozof
Berkeley soz eder. Gorlim (vision) lizerine yazchg1 bir denemede filo-
zof, gozlemcinin bir insanm di§ gorlinlimlinden utanl' ya da k1zgmhk
duygularmi nasi! farkedebilecegi sorunsahndan bahsetmektedir. Bu
~iddetli duygular gozle gorlinmezler: B unun nedeni ise gorlintlinlin
anhk ncsneleri olan renk.ler ve 10ehre degi~iklikleriyle birlikte goz ta-
rafmdan algiianmasi ve bunlara e~lik etmeleri ch~mda herhangi bir be-

(x)Soyullama
(xx) Analitik yOntem

125
lirtileri olmamastdrr. Oyle ki, bu ozeiliklerin hi9 varolmadtklanm var-
sayacak olsak, omegin, yliz kizarmasmt bir utan9 belirtisi olarak degil
de, memnunluk belirtisi olarak da yorumlayabilirdik. Duygularm ifa-
desiyle ilgili yapllmda Charles Darwin'de· aym soruya birka9 sayfa
aytrmt~itr; Darwin'in inancma gore, dt~ ·ifadeler ve bunlarm fiziksel
kar~thklart gozlemci tarafmdan, ya dogu,tan varolan bir i9glidli ya da
ogrenme temeline gore baglanmaktadtr. "Aynca bir 90cuk gtildliglinde
ya da agladtgmda, gene! bir bi9imde ne yapttgmm farkmdadtr. au ne-
denle de biraz dii~Undiiglinde bu 9ocuk; aglama ya da gtilmenin
ba~kalart i9in ne anlama geldigini bilebilecektir. Ancak burada bir soru
ortaya 91kmaktadtr: <;:ocuklartmtz, ifade konusundaki bilgilerini salt
9")\fl~tm ve akii yiiriitme glicliyle kazamlan deneyimler aracthl'pyla mt
eldc etmcktcdirler? ifadc bclirten 90gu hareketin yav~ yav~ edinildigi
ve buqlarm da daha sonra i9giidii bi9imine donii~tiigii gen;cgi goz
online ahndigmda, bir Ol9lide bu tiir hareketlcrin aynt ~ekildc imiidiisel
bir nitelige biiriinmelerinde "a priori" bir olastltk bulunmaktadtr.
Son y!llarda, geleneksel kuramla ilgili yeni bir yorumun geli~tigi
gaze 9arpmaktadtr. Bu yorum, bir9ok toinlumbilimcinin insanlarm
hcrhangi bir ger9ek lizerinde fikir birligine vardtklannda, bu
anla~manm temelsiz bir gelenege dayah olarak olu~tugunu one
siirmelerinden kaynaklanmaktadtr. Bu. gorii~e gore, ifade ile ilgili
hiikiimlcr, bireylerin ait olduklan sosyal gruplardan haztr bir bi9imde
bcnimscdiklcri birtaktm kli~elere baglt olmaktadtr. _Omegin bize,
"gaga bi9imi" burunlarm cesaretin belirtisi oldugu ve dt~art dogru
9tkmult dudaklarm da ~chvani (kosniil) bir ki~iligi ele verdigi
soylenmi~ olabilir. Ki~iler ise, bireylerin ilk elden olan deneyimlere
· dayanmayan bilgilere asia giivenilmemesi gerektigini savun~rcasma
genelde bOyle hUktimlerin yanh~ oldugunu one sUrerler. Ger9ek teh-
like, bilginin toplumsal kokeninden 90k insanlar tarafmdan ilk ya da
ikinci elden edinilen, yetersiz delillere dayandmlan ve aksini kantt-
layan deneyimlerin bulunmasma ragmen, yine de hi9bir degi~iklige ge-
rek goriilmeksizin m uhafaza edilen bas it yaptdaki birtaktm kavramlara
bagh kalma egilimlerinden kaynaklanmaktadtr. Boyle durumlarm bi-.
reyler ya da insan gruplan arasmda bir9ok tek yanh, hatta tiimli ile ·
yanh~ degerlendirmelere yo! .a9abilccegi olasthgmm bulunmasma
ragmen, kli~lerin varolmast, fizyognomik hlikiimlerin kilkcnlerini
a9tklayamamaktadtr. Bu hlikiimler gelenekten kaynaklamyorsa, ge-

126
lenegin kaynag1 nedir? Bunlann dogruluk degerleri nedir? <;:ok s1k
bic;imde yanh~ uygulansalar da fizik ve davran1~lar ile ilgili geleneksel
yorumlar yine de saglarn ve glivenilir gozlemler~ dayal1 olabilmekte-
dir. Gerc;ekten de bu geleneksel yorumlarm bu derece dayan1kh olma-
larmm nedcni belki de dogruluklanndan kaynaklanmaktad1rlar.
Lipps' in ifadcnin algdanmasmda birtakim glic;lerin etkinligini one
Sliren goru~uyle, "qagn§lmCI" (birJe~tirici/ aSSOCiationist) dli~unce
c;erc;evesi ic;inde ilcriye dogru bir ad1m auld!. Lipps'in geli~tirdigi "em-
pati kuram1", bir tapmagm slitunlan gibi, cans1z nesnelerde bile
gozlemcinin hangi nedenlerle bir ifade bulabilecegini ac;Jklamaktadlr.
Slitunlara bakUglmJzda, gec;mi~ deneyimlerden, burada ne tlirden bir
mekanik basmc; vc kar~J-basmc;'m olu~tugunu anlayabilmekteyiz. Aym
§Ckilde, eski dencyimlcrden yararlanarak, kendi kendimizi slitunlarm
ycrine koydugumuzda ve bedenimiz ic;tcn ve d1~tan bu flzikscl gilc;Iere
maruz kaldtgmda, kendimizi nastl hissedcbilecegimizi de bilebilirii.
Kendi "kinestetik" duygularJmtzJ slitunlara yansuabiliriz. Aynca,
.gorlinlim tarafmdan bellegin depolanndan c;agnlm1~ bulunan baskdar
ve c;ekimler, zihnin diger bOlgerinde de birtak1m tepkiler uyan-
dtrabilirler. "(:abalanmt ve glic;lerimi dogaya yansuugJmda, bu
yans1tmay1 c;abalanm ve glic;lerim, kendimi ·nasil hissetmemi
saghyorsa, o ~ekilde gerc;ekle~tiririm, yani, gliclimli, cesaretimi,. ka-
rarhhgn\u (inatc;Jbgtmt), hafifligimi, ~akact inandmcJhmt, sakin
uzla~macthgtmL, yansJtmm. Ancak bu ~ekilde dogayla aramda
olu~turdugum 'empati', gerc;ek anlamda estetik bk empati bic;imini
altr"(*)
Tum c;qitlilikleri ic;inde geleneksel bir kuramla~urmamn tipik
ozelligi, bir nesnenin ifadesinin gorse! model ic;inde bulunmadtgma
duyulan inanc;ur. Gordllklerimiz, yalmzca bellekte bulunan ve bilince
c;tkarttlarak nesne lizerine yansJttlan bilgi ve duygulann sec;imini
saglayan ipuc;larmt elde eunemizi saglarnaktadlr. sozcllklerin, ilettikle-
ri anlarn (ic;erik) ile aralannda dogrudan hi<;bir ili~kinin bulunmarnast
gibi, gorse! orlintiinlin (pattern) kendilerine taraftrmzdan atfedilen ifade
ile hic;bir ili~kisi yoktur. "Pain" harflerinin bir araya gelmesi soriucun-
da olu~an s6zclik ingilizce'de "act duymak", Franstzca'da ise. "ekmek"

· (*) Amheim, Rudolf: "Expression"- Aesthetics Today, (Ed... R. E Nel-


son), univ of-California Press, London 1974 ·

127
anlamma gelir. bte yandan. bu sozclikte, ne birinci anlanida ne de ikin-
ci anlamda bir ozellik bulunmaktadtr. ilettigi yalmzca, bizim bu
sozGUk hakk:mda ogrenmi~ oldugumuz mesajla ilgilidir:
· B- Yapttm i~indeki Yerle§ik ifade
William James, beden ile zihnin geryek anlamda hiybir ortak
yonlinUn bulunmadtguidan tam olarak cmin dcgildir. "Elimde olmadan
yazarlimn bu derecC.alum yizerek vurguladiidart devini.mler ve duygu-
lar arasmda yer alan aynmm (qitsizligin/disparity) ilk bakl~ta
gorUndUgUnden daha az kesin oldugunu dU~Unmeden edemiyorum.
Yalmzca zamansal ardtlhk baglammda degil, aym zamanda yogunluk,
hacim, yahnhk ya da karm~tkhk, dlizglin ya da dUzensiz degi~im, ata-
let ya.d~ yalkanular (agitation) gibi ozellikler slirekli olarak hem fizik- .
sci, hem de zihinsel geryekler tarafmdan dogrulamrlar"(*). James, aytk
bir bi('imde, bedcn ve zihnin iki farkh aray olmalanna ragmen (ki, biri
maddi digcriysc maddi dcgildir) yine de birtaktm yaptsal ozelliklerden
dolayt birbirlcrine bcnzedilderini -savunmu§tur. Bu nokta btiylik olytide
Gestalt psikologlan tarafmdan vurgulanrm~ur. Ozellikle Wertheimer,
ifadenin, bir ogrenme slirecinin lirlinU olamayac&k derecede anhk ve
zorlaytct oldugunu beliruni~tir. Bir dansi''Y' izledigimizdc, onun ruh
durumunu yani mutlu ya ·da mutsuz oldugunu o. dansymm harcketlcrin-
den hissedcbilO)cmiz mUmkUn olmaktadtr. Wertheimer'in verdigi so-
nuca gOre bu durumun dogru olmastmn ncdeni, dansm biyimsclunsur-
lanmn ruh durumlanyla bcnzer (ozdq) unsurlar yaratmalarlndan
kaynaklanmaktadtr. Bu kuramt daha iyi anlayabilmek iyin Binney'in
bir linivcrsite dans grub una uyguladtgt bir deneye goz aunam1z yararh
olacaktir: Soz konusu deneydc, dans grubunun her Uycsinden tek tek
"hUzUn", "gil(:", ya da "gece" gibi kavramlarla ilgili dogaylama danslar
yapmalart istenmi~ ve sonuyta dansytlann performanslarmda bUylik
Ol(:Ude ortak ozelliklerin bulundugu gozlemlenmi~tir. bmegin; hUztinU
betimleyen dogaylamalarda hareketler yava~tt, belirli bir alan ile
smulandinlmt~U ve hareket biyimleri genelde §Ckil olarak kavisliydi.
Gerginlik genelde (:Ok azdt. Yonleme belirsiz, degi~ken, tereddUtlU
. oze!likler gosteriyordu. Bed en, kendi insiyatifine dayah bir biyimde de-
vinmck ycrine, edilgen bir teslim olu~u betimliyordu.

(*) Arnheim Rudolf, a.g.e.

128
$urasl kabul edilmeiidir ki, hiiziin duygusu ile ilgili ruh durumu-
nun fiziksel ifadesi, dans<;!I ann betimledigi modele <;ok benzemekterur.
Bunahm i<;indeki bir ~ahsm zihinsel faaliyetleri.yav~ur ve ende~ ola-
rak o bunahm amnm deneyim ve ilgi alanlan ile ilgili konulann
otesine ge<;ebilir. Tiim dii~iince ve ugra~lannda bir yumu~hk ve
.gii<;siizliik gozlemlenir. <;:ok az kararhhk vardrr ve etkinlikler genelde
d1~ gii<;ler tarafmdan denetim altmdadrr. Dogal olarak dansda hiiziinle il-
gili geleneksel bir sunu~ bi<;imi bulunmaktadrr ve ogrencilerin perfor-
manslan da, bu geleneksel sunu~tan bir Ol<;iide etkilenmi~tir. Bununla
birlikte burada onemli olan ister kendiliginden yaraulsm, ister diger
dansy1lardan yapdan O.ykllnme sonucu ortaya (:lksm, dans<;llann hare-
ketlerinin hedeflenen ruh durumuna (:arplcl bir ~ekilde benzeyen
bi9imsel bir yap1y1 yans1tabilmeleri olmu~tur. Aynca h>z, bi<;im, ya
da yon gibi gorse! netlikler aym anda gaze ula~bildiklerine gore, bu
unsurlarm goz tarafmdan dogrudan dogruya kavranabilen bir ifadenin
iletimini ger<;ekle~tirebileceklerinf one stirmek de uygun bir varsaylm
olmaktadrr. •
Ger<;ekleri daha yakmdan inceledigimizde, ifadenin, alg!lanan nes-
nenin "geometrik-teknik" ozellikleri tarafmdan degil, nesnenin,
gozlemcinin sinir sistemine gonderdigi varsay!lan uyanlar tarafmdan '
iletildigini farkederiz. ifade olarak alg!lanan ~ey, nespenin hareketli
(dans<;1, aktor), ya da hareketsiz (tabla, Heykel) olduguna
bak!lmakslZln, gorse] oriintli tarafmdan iletilen yonlendirilmi~ gerilim
ya da "hareket" ozelli)cleri (yani, gU<;, yer ve dag!l1m) olmaktadrr.
Giiniimiize degin ifadeye ili~kin resimsel omekler gorse! gii<;lerin
ifade ile ilgili andarm1 bize gostermi~tir. Giotto'nun "Matern" adh
yap1Unda, ko~egenin yukan .dogru yiikseli~i "Yeniden Dirili~"in dina-
mik motifini· if~de ediyordu. Yas tutan bir dizi insanm olu~turdugu
egrinin gerileyerek yiikselmesi ise, korku ve .derin iiziintU demekti. Bu-
rada doga nesnelerine zorunlu olarak deginmeden, ifadenin kendisinde
'
yer ald!glfll gostennek arnac!yla, soyut bi<;irtr konusunda iki omegin
verilmesi yerinde olacakur: ·
Bir dairenin bir bOIUmiinii .ve bir parabolun bir bOliimiinU
olu~turan iki egriyi kar~da~urdlglmlzda, dairesel egrinin daha sert, pa-
rabolik egrinin ise daha yumu~ak oldugu farkedilecektir. Bu farlan ne-
deni de olabilir? iki nesne arasmda baglanu kurabilmemize yard1mcl

129
olabi-lecek dogal nesneleri aramak yerine, dogrudan dogruya egrilerin
yapllanm incelemek daha dogru olacaktrr. Geometrik yonden dairenin
stirekli egikligi, tek bir yap1sal ko~ulun sonucudur: Daire, bir merkez-
den e~it uzakhktaki ttim noktalan tizerinde bulunduran bir ~ekildir.
Parabol ise bu ttirden iki ko~ulu birden k~Iyayabilmektedir ve bu ne-
denle de degi~ken bir egiklige (curvature) sahiptir. Parabol, bir nokta
ve dtiz 9izgiden e~it uzakhktaki ttim noktalan, tizerinde bulunmaktadrr.
Parabol i9in iki yap1sal talep arasmda olu~turulan bir uzla~ma
tamm1m kullanabiliriz. Bu yap1sal taleplerden herhangi birisi, digerine
neden olabilmektedir. Djger birdeyi~le, dairesel 9izginin kesin sertligi
ile parabolun Y.UffiU§ak esnekligi, her iki egrinin yap1sal dtizeninden.
9Ikarsanabilir. ·
Simdi, benzer bir omegi de mimari alanmdan veriyoruz: Mic-
helangelo'nun Roma'daki St. Peter Kiliscsi i9in tasarladigi kubbenin
anahatlarmi inceledigimizde, "yogun ag1rhk"vc "ozgtirce ytikscli~"
gibi niteliklerin vardiidari senteze hayranhk duyar1z. ifade ·ile ilgili bu
6zellik ~ag1da belirtilen bi9imde elde edilmi~tir: D1~ kubbe (cupola)
biiltimtinti olu~turulan iki'di~ hat (contour) (Sekil63), dairelerin birer
boltimtinti olu~turmaktadrrlar, bu nedenle de dairesel egrilerin kesin-
ligine sahiptirler. Ancak bu iki kontur aym daireye ait biiltimler
degillerdir ve bir yar1m daire olu§turmazlar. Sag kontur merkez "a"nin
9evresinde sol kontur ise merkez "b"nin (:evresinde olarak tamm-
lanmaktadir. (Sckil: 63). Gotik bir kemcrde egrilerin kar~lla~malari
tepe noktasmda gortilebilmektedir. D1~ kubbe, (cupola) bu birle~me
noktasm1 bir galeri ve tizerindeki I~Ikhk (Iatem) ile kapatrr. Sonu(:ta, ·

/
Sekil: 63 B
------
--A-- X
a
---------
b---------

130
her iki kontur da tek ve aym egrilerin bOliimleriymi§ gibi bir
goriintim sunarlar. Ancak yine de bu gtirtintim, bir yartmkubbenin ke-
sinliginden yoksundur. Gortintim, daha ziyade iki farkh egikligin
arasmda bir uzla§mayi yans1tmakta ve bu nedenle de, kendi ogeleri
i9inde dairesel bir kesinligi de korumaktadlf. Kubbenin topfam kontu-
ru, yarlmktire bi9iminden bir sapma arzetmektedir. Kubbe sanki yukar1
dogru ytikseliyormu§ gibidir. Gorlintime dikey bir ytikselme 9abas1 ve-
tilmi§tir. Aynca "A" 9izgisinin, boltimlin her iki konturu i9inde yatay
yari(:aplar i9erdigi gtirlilmektedir. Bu dikeylikte "B" ve"A" arasmdaki
· ahnhk (drum) btilgesi tarafmdan gizlenmi§tir. DI§ kubbe "B" den zi-
yade"A" Uzerinde durmakta<hr. Bu, konturlann taban ile bir dik a91
bi9iminde degil egik §ekilde kar§Ila§llklan anlamma gelmektedir. Dt§
kubbe, dogrudan yukar1 dogru yilkselecegi yerde i9eri dogru egilmekte
ve bu durum, meyilli bir egilme yani bir agirhk etkisi yaratmaktadlf.
TUm bu dinamik unsurlann titiz bir bi9imde deneleni§i, btittintin kar-
ma§Ik, aym til(:tide de birle§tirilmi§ bir bi9imde ifade edilmesini
saglamaktad1r. Wtilflin'e gore, "Agirhgm simgesel gtirtiniimil, tinsel
ozgtirle§menin ifadesi tarafmdan siirdtiriillnektedir, ancak egemen du-
rumda olan da, bu ifadedir". Bu nedenle, Michelangelo'nun kubbesi
'Barok ruhuna genelde hakim paradoksu" temsil etmektedir.
C- ifadenin Onceliiii
Gorse! bir orUntU tarafmdan iletilen gii(:lerin etkisi llpki bi9im ya
da renk gibi, algiianan nesnenin temel bir bOliimiinii olu§turmaktadlf.
Ba§taD beri, algiiama olgusunu bi9imlerin, uzakhklann, renklerin de-
vinimlerin "kaydedili§i" bi9iminde dii§iinmeye §artlanmi§Iz<hr.Ger(:ekte
insan zihni, til(:tilebilen bu ozelliklerin farkma olduk9a yakm bir
g09mi§te varabilmi§tir. Yirminci yiizyihn Ball insamnda bile bu yeti,
· ozel birtalam ko§ullart gerektirmektedir. Bu tizellikler, bir bilim
adammdan, bir milhendisten ya da ornegin bir mii§terinin bel
til(:iisiinii, bir rujun tonunu ya da bir valizin agirhgmi tahmin eden bir
saticidan beklenen davram§lar olmaktad1r. Ancak, bir §timinenin
onilnde oturup alevleri gtizlemledigimde, kirmiztmn birtaklin ton:
·Iarmi, parlakhgm (:e§itli derecelerini, belirli bir hizda hareket eden ve
geometrik olarak belirlenebilen birtaklm §ekilleri algi!ayabilirim.
Y Iftici yahmlann zarif oyunlanm ve onlarm canh renklerini
gorebilirim. Bir insanm 9ehresini "sinirli", "gergin" ve "dikkati

131
yogunla§rni§" olarak algJ!aytp ammsayabilmek, aym c;ehreyi uc;gen
bic;imde, c;ekik kash, incedudakh olarak ammsayabilmekten daha ko-
laydrr. ifadenin onceligi, bilim agrrhkh bir egitim goren yeti§kinlerde
bir ole; tide degi§iklige ugramJ§ olsa da, c;ocuklarda ve ilkellerde, Werner
ve Kohler'in de. gostermi§ oldugu gibi, oldukc;a c;arp!CJ bir bic;iinde be-
lirginle§rnektcdir. Bir dagm profilden gortinti§ti yumu~akL1r ya da teh-
dit edercesine scrttir. Bir iskemlenin tizerine b1rakihveren·bir· battaniyc
btiktilmti§, hazin ve yorgundur.
Fizyognomik ozelliklerin oncelik ICazanmalarma §a§mamak gere-
kir. Duyu organlar•m•z salt kendileri ic;in c;alr§an ve kendi kendilerine
yeten kay•t ayg•tlar1 degillerdir ve bulunc!uklan c;cvrey9 uygun tepkiler
geli§tiiebilmek tizere organizma tarafmdan geli§tirilmi§lerdir. Organiz-
ma genelde -konum, gtic;, yon gibi kcndi r;cvresinde etkin bir bic;imdc
var alan gtir;lerle ilgilenir. Dti§manhk ya ·da dostluk gibi unsurlar,
gtic;lerle ilgili nitcliklcrdfr vc gti(:lcrin algllanabilen niteliklcri de bi-
zim ifade ettigimiz unsuru yaratmaktadrr. Gtindelik ya§amda gortim'tin
(vision) temel unsuru ifade ise, aym durumun sanat('mm dtinyaya
bak1§ biyimi iyin de gec;erli olmas1 gerekmektedir. ifadc ile ilgili nite-
likler sanat~1 iyin hirer ileti§im arac1 olu§turmaktadJr. Bu nitelikler,
sanatc;mm dikkatini ele g""irir. ve bunlar aracJhg•yla sana141 kendi de-
neyimlerini kavrar. Somiyta bu nitelikler, sanatc;mm yaratllg1 gorse!
ortinttilerin bic;iinlerini belirler. Bu nedenle temelde sanat egitimi
ogrencilerin bu nitelikler konusundaki duyarhhklarmm geli§tirilmcsi
ve kendilerine ifadenin, kalemin, frrc;anu\ ya da keskinin her darbcsinde
sanatc;Jyt yonlendiren bir olc;tit olarak gortilmesi gerektigi gerc;egine
dayanmasigerekir. Gerc;ekten de, c;ogu ba§arlh sanat ogretmeninin
yap11g1 da budur. Ancak c;ogu kez, ogrencinin ifade ile ilgili olarak
kendiliginden geli§tirdigi duyarhhk crhz olabilir, engellenebilir ve
baslln)abilir. Omegin; ligrencilere modelle ilgili konturlarm, nokta-
larm goreceli pozisyonlannm 've klitlelerin §ekillerinin tam ve kesin
uzunluk ve yonlerde c;izilmesinin ogretilrriesini ongoren c;agdJ§l ama
henliz ylirlirltikt~n kaldmlamamr§ bir ytlntem bulunmakiadtr. Diger
bir deyi§le; ogrencilerden algllad•klart nesnenin geometrik-teknik
ozellikleri lizerinde yogunla§malan beklenmektedir. Aym yontemin
c;agda§ uyarlanJ§mda ise gene; sanatc;t, modeli, ktitleler, ytizeyler ya da
yonlerden olu§an 'bir konfiglirasyon olarak dti§linmeye zorlanmakta&r .

. 132

\ ___ _
Bu uygulamada da ilgi, geometrik-teknik niteliklerin lizerinde
yogunla~mi~tir. Bu ogretim yontemi kendiliginden gorUm (spontane
viziyon) yerine, bilimscl tammi ilgilendiren ilkeleri izlemektedir. Fa-
kat konuya farkh yakla~an sanat ogreticileri de vardlr. Ornegin, omuz-
lanm kamburla~urmi~ bir ~ekildc ycr{!e oturmakta olan bir model ile
ilgili bir c;ah~ma yapildigmda, bu llir ogreunenler ogrencilerc, figtirlin
bir lic;gen ic;ine yerle~tirilebilecegini soyleyerck ba~langic; yapmazlar.
Bunun yerine ogrencilerc, figlirlin ilettigi ifade konusunda sorular so-
rarlar ve,k~u~Ihgmda da yerde otunnakta olan figlirlin gergin, eli kolu
bagh·ve gizil glic; ic;eren bir "bic;iin" oldugu konusunda yamtlar alabi-
lirler. Bu noktada hoea, ogrencilerden one stirdlikleri niteligi belirtme-.
lerini ister. Bu eylemi yerine getirirken ogrenci, oranlarm ve yonlerin
farkma varacakllr. Ancak bu farkma van~, figlirlin geometrik
ozellikleri bic;imindc olmayacaktir. Bu bic;imsel ozellikler, yani iste-
ncn ozellikler, i~levscl yonden ba~ta gozlemlenen ifadeye gore
algilanacakur vc her f~rc;a ya da kalem darbe~inin dogrulugu ya da
yanh~hg1, soz konusu darbenin dinamik zihin durumunu yakala}'lp ya-
kalayamadlgi temeline gore degerlendirecektir. Aym ~ekilde bir tasar1m
dersinde sanat<;Iya bir dairenin, tlim noktalan bir merkezden e~it
uzakltkta bulunan slirekli bir egiklik degil; her~eyden once yogun, seit
vc dingin bir ~ekil oldugu belirtilmelidir. Ogrenci bir kez yuvar-
lakhgm daircsellikle ozde~ olmadigim kavrad1ktan sonra, yap1sal
mantJgi ifadc cdilcn kavram tarafmdan · denetlcnebilen bir tasarJmJ
gcrc;ekle~tirme ugra~ma girebilir.
, Zihnin yapay bir yakla~Im sonucu bic;imsel nitelikler lizerinde
'yogunla~masi, ogrenciyi, sayJlamayacak denli c;ok say1da vc e~it
olc;lide gec;erliligi olan bic;imsel nitelikler kar~JSinda hangi modeli
sec;ebilecegi konusunda bir ac;maza sokacakur. Oysa, ifade ile dogrudan
ili~kili bir tema, aym ogrenciye amacma uygun bi<;ime ul~ina konu- .
. sunda bir yo! gosterici olacakur. Burada savundugumuz, "kendi kcndini
ifade" olarak adlandmlan yontem degildir. Kendi kendini ifade (self ex-
pression) yontemi, sunulacak olan temanm i~levini onemsemez, hatta
llimliyle ortadan kaldmr. Boyle bir durumda onerilen, ic;tehissedilcnin
edilgin bir bic;imde yansiLilarak d1~a akiulmasidir. Oysa, burada
ac;Iklanan yontem, orglitleyici tlim gti<;lerin, sunulan nesne ile
sm~rlandmlan ifade lizerinde elkin ve disiplinli bir ~ekilde·
yogunla§~nlmasmJ gerektirmektedir.

133
Sanatpnm ifade unsurunu ba~h bir §ekilde aktarabilmesi i9in,
·,,~ her§eyden once salt bi9imsel teknikle ilgili uygulamalar yapmas1 ge-
rektigi dti§tincesi tartt§maya a91k bir fikir olabilir. Ancak sanatsal
olu§umun dogal dtizenini ters 9eviren kavrarn da kesinlikle bu olmak-
tadtr. Geryekten de, btitiin ba§arth uygulamalarda, btiytik ol9Ude bir
ifade unsuru izleriz. Tcknik yonden kesinlik i9eren hareketleri elde cde-
bilmek iyin omegin bir dans ogretmeni ogre.ncilerinden "geometrik"
yonden tammlanabilen hareketler yerine, dogru hareketlerle ya-
raulabilen ve bedenin yukan dogru ytikseli§ini, saldlfismt ya da teslim
olu§unu betimleyen adale hareketlerini geryekle§tirmelerini istemeli-
dir. .
D- Doganm Fizyogonomisi
ifadenin algllam~1 da bu yonden zorunlu olarak -hatta birindl
yonden- dt§tan gozlemlenilen belirtiler aracthgt ile ba~ka bir insamn
Zihin durumunu ortaya 91karmarntza yardtmct olmak zorunda degildir.
Kohler, insanlarm, herhangi bir davram~m yansltttgt fiziksel dcneyi-
min farkmda olmak yerine, ·genelde ifadeyi yansttan fiziksel dav-
ram~lart algtladtklanm ve bir tepki geli~tirdiklerini vurgulamt~ttr.
Stiratli, dogrudan, enerjik hareketler i9inde alan bir insamn kar~ttm1
yava~, ne~esiz, ilgisiz ve canhhgtm yitirmi~ bir insanm dav-
rant~lartyla tammlanz. Ancak bu gortintimtin gerisinde yatan ve ana
anlam kazandtran· fiziksel bitkinligin ya da hareketliligin nedenleri
tizerinde hi9 dti~tinmeyiz. Bitkinlik ya da hareketlilik, fiziksel ifadenin
i9inde zaten yer almaktadtr; bu nedenle de, herhangi bir bi9imde bu
davram§lar, omegin katranm yav~ yava~ alo~mdan, ya da telefon zili-
nin h1r9m bir bi9imde yah~mdan aylfdedilemezler: Bir i§ gorti§mesi
strasmda, herhangi bir ki~inin, diger bir insanm ytiz ifadeleri ve hare-
.ketlerinden onun dti~tincelerini okuyabilmek i9in btiytik bir 9aba har-
cayabilecegi dogrudur: "~imdi ne yapacak!lr? Bu durumu nasll
kar~tlamaktadtr acaba?" Ancak boyle durumlarda biz, ifadenin
algdam~mda a91k bir bi9imde ortada bulunanlarm otesine g~eriz ve
gordtigtimtizti, d1~ gortintimtin "otesinde" )JUiunmast olas1 zihinsel
stir~lere uygulartz.
Ozellikle sanat yapttlannm i9erigi, dans9mm ya~dtgtm varsaydtgt
zihin durumlart, ya da imgelerimizin bir Maria Magdalena ya da Se-
bastian'a ytikledigimiz anlarn degildir. Yapttm !OztiniLolu~turan §ey,

134
onun gtizle gtirGlen tirlintlisli olmaktad1r. Bu nedenle de ifade, bizim
. bir bilince sahip oldugunu varsaydigimiz canh organizmalarla
simrlandmlmami~Ur. Sarp bir kaya, ,bir soyut aga<;, glinbaummm
renkleri, bir duvar lizerindeki <;atlaklirr, dti~en bir yaprak, akan bir
<;e~me, hatta yalmzca tek bir <;izgi ya da bir renkten ba~ka bir ~ey of-
mayan bir imge, sineina perdesi lizerinde dans eden soyut bir ~ekil in-
san bedeni kadar ifade i<;erebilir ve sanat<;Iya da aym til<;lide yo!
gtisterebilir. Hatta baZI baklmlardan daha da yararh olduklan
stiylenebilir. Zira insan bedeni; tizellikle karma~1k bir tirlintlidlir ve
onu ifade edilebilen bir §ekil ya da hareket dlizeyine indirgeyebilmek,
pek de kolay olmamaktadJr. Aynca insan bedeninin gorse! ohnayan
pek <;dk baglanUsi da bulunmaktadrr. insan bedeni hi<; te kolay degildir
ve en gli<; sanatsal ifade ara<;lanndan biridir. ·
insan olmayan nesnelerin de ger<;ek anfamda fizyonomik
ozelliklere sahip olduklar1 ger<;egi, bir yamlsama sonucu, empati
(katihm), insanbi<;imcilik (antropomorphism), ilkel bir animizm gibi
nedenler sonucu bu nesnelere insana tizgli ifadeler yiiklendigi konusun-
da hayli yaygm olan bir varsay1m tarafmdan gizlenmi~tir. Ancak eger
ifade, algisal modellerde i<;kin bi<;imde yer alan bir 5zellikse, insan
· figlirlinde ifadeye ili~kin belirtileri, daha gene! bir olgunun tizel bir du-
.rumu olarak a<;Iklamak gerekir. Bir nesnenin ifadesini insanm bir zihin
durumu ile a<;Iklamak ise, ikinci derecede bir olu~umdur. Bir soyut
aga<; resmi, hlizlinlli bir insana benzediginden dolay1 htizlinlti
gtirtinmez. Dahadogru bir deyi§le, bu agacmm dallarmm bi<;imi, y5nli
ve esnekligi, edilgen bir havada as!lmi~hk ifadesini iletir ki, bizim
"hlizlin" dedgimiz mh ve beden durumu ile bir kar~Il~Urma yapma fik-
ri, burada ikincil durumda kendini hissettirmektedir. Bir tapmagm
stitunlari, kcndimizi onlarm yerine koydugumuzdan dolay1 bu derece
<;arpiCI bir bi<;imde <;atmm agrrhgm1 ta~Imak lizere yukar1 dogru
ylikselmeye <;ah~maz. Bunun nedeni, slitunlann konumlarmm, oran-
larmm ve bi<;imlerinin gtirlinlimlerinin bliytik bir dikkatle, arzu edilen
ifadeyi i<;erecek bi<;imde se<;ilmi~ olmalandir. Ancak bu ama<;la ve
bOyle olduklar1 "cturumlarda eger arzu ediyorsak, slitunlara bir
"yakmhk" duyabiliriz. Uygun bi<;imde tasarlanmi§ olan.bir tapmak,
hi<;bir "empati"nin olu~masma firSat vennez.
Gorse! ifadeyi insan duygulanmn yansimasi olarak tammlamak iki

135.
ytinden yamllici olabilir: Birincisi olarak btlyle bir tamm, bizim ifade-
nin ktikenlerini, algilanan tirUntU ile beynin gorUm alanmm bu
orUntUye kar~I gosterdigi repkide yer aldigi ger(:egini goz ard1 eline-
mize yo! a9ar; ikinci olarak ise btlyle bir tamm, ifade edil~n unsurun
alamm gereksiz yere kU(:Ultmektedir. Biz, ifadenin temelinde yatan
ozelligin, gU9lerin olu~turdugu bir grupla~ma konfigilrasyonu
old ugunu ortaya (:Ikarttik. B u tUr bir-grupl~ma bizi ilgilendirmekte-
dir. c;:unkil bu yalmzca gilrilntimU olarak ortaya (:Ikligi nesne i9in
degil, aym zamanda gene! de fiziksel ve 'zihinsel dUnya i(:in de onem
ta~Ir. Ytikseli~ ve dil~il~, Us!Unltik ve teslim olrna, gU9 ve gilysilzltik,
uyum ve' uyumsuzluk, milcadele ve boyun egme gibi motifler hertUrlU
varolu~un temelini te~kil elinektedir. Bu motifleri, kendi zihnimizde,
diger ki~ilerle olan ili~kilerimizde, insan topluluklarmda ve doga olay-
lar•nilll her zaman bulmak milmkilndilr. ifadenin algilani~I, ancak bu
algilayi~ i(:inde kendi duygulanmizm otesinde bir deneyimi
ya~yabildigimizde tinsel gorevini tamamlami~ sayilabilmektedir.
Bize i(:imizde k1prrdanan duygulann, tUm ·evrende var olan gii9lerin
yalmzca kendimizde ·ortaya 91kan bireysel yansimalari oldugunu
gostermektedirler. Bu ~ekilde, biltilnlilk i~inde ve bu bUttinliigiin i9sel
birligindcki yerimizin aynmma varabiliriz.
Baz1 nesneler ve olaylar gU('lerin altmda yer alan "orUntUler".
baglarnmda birbirlerine benzerler baz1Iannda ise bu tUr benzerlikler bu-
lunmaz. Bu nedenle, anlaumsal gorunU~ (expressive appearance) teme:
line gore gozilmilz var olan tUm nesnelerle ilgili olarak kendiliginden
cins ve tUrlerin aynffilm belirleyip bir smiflandirma geli§tirmektedir.
Bu tiirden algisal bir simflandrrma, diger kategorilerin onerdigi
dUzenlemelerle kesi§mektedir. 6zellikle 9agd~ Bali uygarhgmda canh
·ve cansiZ nesneler, insanlar ve insan olmayan yaraliklar, zihinsel ve fi-
ziksel ozelliklerarasmda kesin bir .aynm bulunur. Aiicak, anlatimsal
nitelikler baglammda, belirtilen bir §ahsm ki~iligi bir diger insandan
90k, ozel tilr bir agaca daha yakm olabilir. Bir in san toplulugunda
ili~kilerin durumu, bir f1rtma tincesinde gtikyilzilnUn aldigi duruma
benzeyebilir. Ayrica, bilimsel ve ekonomik dil~Unce bi9iinimiz nes-
nelerin tammm1, onlan di~.gtirtinii§ dinamiklerinden ziyade bir takim
Ol('iilere bagh olarak yapmarniZI saglamaktadir. Herhangi bir §Cyin ya-
rarh ya da yararsiZ, dost ya da dU~man oldugunu belirleyebilmemiz

136
i~in kullandtgtmtz 6l~Utler, ~acuklar ve ilkellerin· zihinlerinde bu
§eylerin sahip alduklart dt§ ifadelerle ilgili baglanulanm kapartmt§ttr.
Bir ev ya da bir iskemle bizim kullamm ile ilgili ama~lanmtza uyuyar
ise, a nesnenin dt§ gorilnilmilniln bizim ya§am tarztmtzt ifade edip et-
medigini dti§Unmeyi sUrdUrebiliriz. i§ ili§kilerinde de, bir insam
taiumlarken, nilfus saytmt strasmda anun hakkmda edinilen verilerden
yararlanmz: Gelir dtizeyi, ya§t, pazisyanu, milliyeti ya da sayu yani,
dt§ ifadesinden anla§tlabilecek alan ve a bireyin i~ yaptsmt yansttan
nitelikleri dt§layan birtaktm kategarilere ba§vururuz.
ilkel diller, algtlara dayah stmflandtrmalardan ~tkarsanan dtinya
hakkmda bize bir fikir verebilirler.Daba ziyade soyut bir. bi~imde "ha-
reket" kavrammt imleyen ''ytirilmek" fiili yerine, Afrikalt Ewe kl)bile-
sinin dilinde, a hareketin ifadesi ileilgili tUm anlaumsal tizelliklere
bagh alarak, her ~e§it ytirtiyli§ bi~imini belirleyen degi§ik terimler bu-
lunmaktadtr. Omegin, "kallan ve bacaklart tilreycn kil~ilk bir adamm
yilrilyti§Unil", "sflkat bir adam gibi·cek, bacagmt stirtikleyerek ytirtiyen
bir kimsenin ytirtiyti§Unii" "bir bacagmt _one atarak ytirtiyen. uzun ·
ba~akh bir adamm yiirtiyii§UnU", "agrr agrr giden ctisseli bir adamm
ytirtiyli§Unti", "online bakmadan, §a§km bir §ekilde yaptlan ytirtiyli§ti",
"ileri dagm aulan kararh ve enerjik bir adtmt" ve diger bir ~ak ytiriiyli§
bi~imini betimleyen ~qitli terimler bulunmaktadtr. Bu aynmlar salt
estetik duyarhk amactyla degil, ytirilyti§U ifade ile ilgili niteliklerin ne
tilr bir insanm ytirtidtigti ve bu yUrUyen kirnsenin a anki amacmm ne
aldugu kanusunda onemli bir takim ktlgtsal bilgileri artaya
~tkartttgma inamldtgt i~in yaptlmaktadtr.
ilkel dillerin, bizim hi~ te gerekli gormedigimiz bir taktm alt
stmflandtrmalar a~tsmdan bu derec:e zengin almalannm bizleri
§a§trtmasma kar§m, yine bu dillerde bizler~ tinemsiz ya da sa~ma gele-
bilecek bir takun genellemelere de rastlanmaktadrr. Omegin, Klamath
KlZllderililerinin dilinde, benzer gortintim ya da hareketlere sahip alan
nesneler i~in bir taktm timekler bulunmaktadtr. Bu ttirden bir omek,
bir nesnenin ya da bir halkanm yuvarlak ya da ktiresel; silindir
§eklinde, disk §eklinde, ya da s·agan §eklinde egimli dt§ ytizeyini ya da
bu ttir bir bi~ime sahip bir nesne ile ger~eklC§tiriJen bir eylemi; veya
bedenin, kallann, ellerin, ya da bir bedenin herhangi bir diger
· bOIUmtintin dairesel ya da yanm dairesel bir devinimini tammlayabilir.

137
Bu nedenle de bu ornek bulutlar, gorse! nesneler, yeryiizlinlin yuvarlak
tepeleri, yuvarlak ya da sogan ~eklindeki meyvalar (genelde dairesel
bi<;ime sahip) ka~lar ya da konutlarla baglanuh olarak~ da
tammlamalarda bulunabilir. Bu ornek aynca (genelde <;ember
bi<;irriinde olduklanndan delay•) hayvan gruplan, yap1lan <;evreleyen
duvar ya da <;iller, sosyal wplantilar i<;in de kullan1hr. (*) ·
· Butlir s•mfland~rmalar, bizim dU~Unce bi<;imimize gore <;ok farkh
mekanlara ait ve bizimle <;ok az, ya da hi<; ortak noktas• bulunmayan
~yleri bir araya gctirirler. Aym zamanda, ilkel dilin bu ozellikleri bize
ger<;ekte birbirinden tlimliyle farkh nesneleri · bir egretileme ile .
birle~tirmeyc yonelik ~iirsel ah~kanhgm, sanat<;Jlar tarafmdan ya-
raulan karma~1k bir bulu~ olmad•gmi ve bu sUrecin, deneyim
dlinyasma evrcnsel ve kendigilinden yakla~abilme yonteminden
<;•karsand•gmi ve bu yonteme dayah oldugunu da an1msatir.
George Breaque sanat<;•ya, "benzer olmayanlar arasmdaki or-
takhklar•" aramay1 sahk vcrir. Bu nedenle ~air "k~rlang•<; gokylizlinli
b•<;akhyor" diyebilmekte ve boylelikle de k~rlangi<;tan bir b1<;ak yapa-
bilmektedir. Mecazlamanm gorevi altta yatan ortintU d1~mda ortak hi<;
~ bir ozelli)li olmayan nesnelerin bile~imi aracihgi ile okuru ~eyler
dlinyasmm somut kabugunu yararak i<;ine girebilmesini saglamaktir.
Bununla birliktc, boyle bir aracm ba~ar1h oiabilmesi i<;in okura, kendi~
gilndclik dcneyimlcri i<;indc, tUm gorUnlim ve ctkinliklerinin simgesel
ya da "metaforik" <;agn~•mlarma kar~• canh bir duyarhhgm bulunmas1
gerekmektcdir. Ornegin, ne denli hafif olursa olsun vurma ve kirma
eylemleri, sald1rma ve~ yok etmc dli~Uncelerini sezdirir. Her tUrlU· .
ylikselme eyleminde -merdiven <;Ikma bile olsa- zafer ve ba§arl ile ilgi-
li bir am~trrma yer almaktad!f. Bir sabah vakti, gline~likler kaldmlm1~
ve· oda gUn ·~•gma bogulmu~sa, basit bir aydmlanma degi~iminin
otesinde bir ~eyler beklenebilmektedir.· Ger<;ek bir kliltlire ait bilge-
ligin bir ozelligi de somut bir olayda ifade edilen simgesel anlamlarla
ilgili olan farkmdahgm slirekliligi, ozelin i<;inde evrenselin varhgmm
hissedili~i olmaktad1r. Bu, tUm glindelik aray1~lara bir oncm ve soylu-
luk kazandmr ve Uzerindc sanatlann geli~ebilecegi uygun bir temel
haZI[[ar. Patolojik bir ~mhk oldugunda bl\ kendiligindcn simgecilik,

(6) Arnheim, Rudolf.a.g.e., s. 152

138
ruhbilimcilerin psikosomatik ve <jiger belirtilerin "organsal konu~­
mas·,, olarak adlandmld•klan bir durum ile kendilerini belli ederler.
Ya~amlannda "kolayca yuunadlklan" bir gen;egin var olmasmdan dola-
Y' yutma gtiyltigti yeken, ya da bilinyaltlarmila duyduklan bir suyluluk
duygusundan dolay1 kendilerini her gtin saatlerce ylkanmaya ve temiz-
lik yapmaya zorunlu hisscden insanlar bu duruma tirnek olarak
gtisterilebilirler.

E- Sanatta Simgeler
Terimin daha iyi bilinen bir anlamiyla, bir sanat yap1t1m "simge-
sel" olarak nitelendirebilmemiz iyin, stiz konusu yap1t1n tek tek sun-
dugu geryeklerin, yap1tm derinliklerinde yer alan bir ana .fikirle
baglantlll olarak kavranmas1 gerekmektedir. Han masasm1 yevreleyen
bir grup ktiyltiyti betimleyen Flemenk tarLI bir resmin simgecilikten
yoksun oldugu soylenebilir. Ancak Titian, simetrik bir biyimde bir
kuyunun ba§mda durmu§ biri giysili, digeri ylplak iki kadm1 gtisteren -
bir tabla yapt1gmda, ya da elinde bir kadeh tutan ve bulutlardan yukar1
ytikselen bir ktirenin lizerinde yer alan kanatl1 bir kadm1 gtisteren
· Dlirer'in bir kabartmasmda, bir dti~Unceyi ileunek lizere gizemsel bir.
gortintimtin yaraulm1~ oldugundan hi\' §tiphemiz yoktur. B\)yle bir
simgecilik timegi dinsel sanat•.alegorilerinde rastlanan resim diliyle
standartla§Unlml§tlr. Zambak Meryem'in bakireligini simgeler; kuzu'
lar .isa'nm havarileridir; Ya da bir golden su iyen iki geyik inananlarm
yeniden yaratlh§Im gtistermektedir. Fakat simgesel anlam ancak akll
ytirtitmelerimizin ya da ogrendiklerimizin konu hakkmda bize belirttik-
leri tarafmdan ancak dolayh bir biyimde ifade edilebilir. Belli ba§h sa-
nat yap1tlarmda en derin anlam1 ta§•yan unsur, olu~turulan orlintiinlin
algJsal tizellikleri tarafmdan gliylii ve dolaySJZ bir bi9imde gaze iletil-
mektedir. Micheangelo'nun Sistine Kilisesi'nin tavanmda yer alan
"insamn yaradlh§l" adh freskin tiykiisii (Sekil; ), Yaradl11~'• (Genesis)
okumu~ bulunan herkes tarafmdan anla~Jlabilmektedir. Ancak stiz ko-
nusu tiykii bile daha etkili gtiriinebilmesi ve daha iyi anla§llabilmesi
amac1yla bir degi§iklige ugrami§tlr. Kilden yapllan bir bedene tiflenen
bir ya§am nefesi ile ona canh bir ruh kazandmna yerine- anlaumsal bir
tirlintiiye kolayca aktarllamayacak bir motif- Tann, Adem'in koluna
dogru uzanmaktad1r. Oyle ki, sanki can veren bir klVllCim, yarauc1dan
yarat1lana, bir parmak ucundan diger bir parmak l\Cuna dogru ak-

-139
tanlmaktadr. Kolun olu§turdugu ktiprli, iki dlinyayt birle~tirmektedir:
Tannyt ku§atan ve diagonal bi9imde onun bedenini ileri dogru hareket
halinde betimlcyen, kcndi i9inde bir blitlin olu§turan ve eksiksiz olarak
tasarlanan bollim, ve edilgenligin geriye dogru egik bi9imde ifade edi-
len ve dliz bi9imde betimlenen yer dilimi. Aynca, Adem'in bedeninin
yer aldtgt i9 blikcy egri<_lc de edilgenlik urisuru bulunmaktadtr. Bcden
ycre uzanmt§ durull]dadtr ve yakla~ari Yaradan'm 90kim glicli tarafmdan
ktsmen yliksclebilmi§tir. Ayaga kalktp ylirliyebilme arzusu ve gizil
giicii sol bacakta yardtmct bir izlek olarak ortaya 9tkm§ttr ve sol bacak
aym zamanda Tann'nm gli9lli koluna hi9 de benzemeyen Adcm'in ko-
luna da bii destck saglamaktadu.

460 • EXPRESSION

'--- .~ '-"

~
.Sekil: 64

Buraya kadar yapttgtmtz 96zlimleme, resimsel kompozisyonun


yaptsill iskeletinin, tiyklirilin dinamik orlintlislinli ortaya 9lkartttgtm
gostermektedir. Edilgen bir nesne ile tcmas kuran elkin bir gli9 vardtr
ve bu temas ile elde·ettigi enerji, edilgen varltga can vermektedir.
Oyklinlin ozli, gtizlemcinin gozline ilk bakt~ta 9arpan ozellikte; yani
yapllta hakim.olan algtsal orlintlide yer almaktadtr. Bu orlintlide- sinir
sistemi tarafmdan basit bir bi9imde algtlanmak yerine, orlintliye

140.
kar~1hk veren bir gtig grubu tarafmdan uyandmldigmdan dolay1
gozlemcinin tepkisi, .salt bir d1~ nesneyi alg!lamamn otesindedir.
Oykunun anlamm, tammlayan gtigler, gozlemcide elkin bir durumu
belirlerler ve sanat deneyimini edilgen bigimde bilgi edinmeden ay1ran,
uyanc1 bir kauhm duygusunu yaraurlar. Ancak, dahas1 da var: Yap1sal
ortintU yap1tta sunulmu~ olan oyktintin anlamm1 yalmzca a~Iklamakla
kalmaz. Bu ortintU tarafmdaii ortaya gikarulan dinamik konu, incil'in
anlatmi~ oldugu, elde bulunan boltim ile de Simrlandmlmi~ degildir ve
tinsel ve fiziksel dtinyada meydana gelebilecek olan tUm durumlar igin ·
de ge9erlidir. Alg1sal ortintti yalmzca insanoglunu~ yaradii1~mm
oyktistiniin anla~Jlabilmesdvin bir ara9 degildir. ~iinkii aym zamanda
cvrensel 'bir ozellik .de ta~Imaktadir. Bu nedenle de soyuttur ve insan ·
goztintin onu gorebilmcsi i9in "Y arauh~" olgusunun ete kemige
btirtinmesi gerekmektedir. Bir yapllln alg1sal ortinttisii, ne salt istege
gore tasarlanmi~Ur, ne de §Ckillerin ve renklerin salt bi9imsel bir oyu-
. nudur. Aym §ekildc de, konu ne keyfidir, ne de onemsizdir. Soyut bir
izlegin. somut bir bi9imde uygulanabilmesi i9in bi9imsel ortintii ile
kesin bir ili~ki kunnu~tur. Yalmzca oriintli iizerinde yogunl~an bir
uzman, yap1ta salt konusu i<;:in ytinelen bir sanat merakhsi kadar
haks1z davranmaktadrr. Whistler annesinin portresine "Gri ve Siyah ile
DUzenleme" ad1m verdiginde, resmi upkl, ona bakugmda yalmzca otu:
ran soylu bir bayam goren bir gt\z gibi, tek yonlti olarak i§lemi§tir.
Ne bi<;:imscl tavrr, ile de komi tek ba~ma o yap1tin en son i9erigini
olu§turur. Her iki unsur da sanatsal bi9imin tizellikleridir. Bu unsur-
lar, gaze gortilmeyen evrensele bir bigim kazand1nnak gorevini yerine ·
getirirler. ·
F- Ruh ~oziimsel (psikoanalitik) Ytintem:
Ruhvoziimsel yontemi geli§tiren yazarlann sanatsal simgelerle il-
gili olarak gel~tirdikleri yorumlan §lip he ile kar~IlamamJZm nedenleri
av1k9a bellidir: Bu ttir. yazarlar analizlerinde her §eyden once, sanatsal
nesneyi (rahim, cinsel organlar, ya da sanat('mm anas1 ya da babas1
gibi) diger bir nesnenin sunulu§u bi9iminde yorumlamaktadirlar: Bu
'yaki~Imm a§m omeklerine omegin Groddeck'in "Sirnge Olarak lnsan"
adh kitabmda rasthyoniz. Groddeck soz gelimi'Rembrant'm "anatomi"
adh tablosunda, geriden one dogru figtirleri ve "Lacoon" daki grupta
yer alan figiirleri erkek cinsel uzvunun uyardma ve gev§eme 'evreleri-
nin bir sunulu~u olarak yorumlamaktadir. Bu tiir yorumlara kar~1 en

141
yaygm bi9i~de yap!lan itiraz, cinselligin insanm tek ve en onemli de-
neyimi oldugu, ve tlim diger unsurlarm cinsellik baglammda incelen-
mesi gerektigi gorli§line yoneliktir. Ruhbilimciler bu varsaytmm
kamtlanmadtgmt vurgulamt§lardrr. Eniyi durumda bu kuram, birtaklm
psiko- norotik bireyler ya da a§rr,< derecede onemsenen cinselligin katt
ahlaki klsttlamalarmm olu§turdugu bir "bamjm" arkasmda biriktigi ya
da ya§amla ilgili tlim diger amaclarm ta§tdddan onemin olumsuz top-
lumsal ko§ullar altmda ol u§an anlamstz bir varolu§ tarafmdan yoksun-
la§tmldtklart kliltlirel donemler icin gecerliligini korur. Jung'un- bu
baglamda belittigi gibi: "Herkes bilir ki, §iddetli bir di§ agnst duy-
dugumuzda, bu agtdan ba§ka hicbir §ey dti~tinemeyiz." Ancak diger bir
itiraz daha da anlamll gorlilmektedir. Buna gore Ruhcoztimsel kuram
bir sanat yapltmm gozle gortilen unsurlanm e§it olcude somut ve er-
kin unsurlann sunulu§u bi9iminde tammlamaktadrr.
Eger bir ustanm herhangi bir yapltmm derinlerine indigimizde
kar§Ila§ttgtmtz, salt bir taktm organlar ve insan bedeninin birtaktm
·i§levleri, ya da sanatcmm bir yakm akrabast ise elimizde olmadan sa-
nau liu derece evrensel ve insan zihninin bu denli onemli bir yaratlst
lalan ozelligin ne olabilecegini dli§tintirliz. Bu durumda yapttm ilettigi
mesaj acmacak derecede belirgin olacakur. Konu lizerinde biraz
dti§linmek bile bize cinselligin diger herhangi bir insan deneyiminden
daha fazla kesin, ya da daha simgesel olmadtgtm gosterecektir. Sanat-
larda da genel kullammda oldugu gibi "tarafstz" durumlar genelde
ortlilli bir cinsel anlamt ima edecek bi9imde kullamlmaktadtr.
Ornegin, Rabellais-kocalart "ke§i§lere dikkat eimeleri" konusunda u-
yarmaktadlf; "ctinkli bir manastmn can kulesinin gOlgesi bile
dogurgandlf!" Ancak aym §ekilde "tarafstz" durumlarm renkli cinsel
imgelerle betimlendigi sanatsal incelikten yoksun durumlarla da
kar§Ifa§ttl\lmtz olur. B u nedenledir lei, C_ezanne, gercek sanau kotli sa-
nattan aymrken stk stk "bien couillard" ve "pas cuilliard" stfatlarmt
kullamrdt. Cinselligin cok daha ytiksek soyut bir gticli imlemesi, bi-
zim ama9lanmtz actsmdan btiytik onem ta§tmaktadtr. "Antik <;aglarda
yaygm bicimde rastlandt)ll gibi, buglin de ilkel insanlar" Fallik simge-
leri ozgtirce kullamlar; ancak torensel bir simge alan "Fallus" ile "Pe-
nis" i birbirine kart§tlrmak, bu insanlann aktllarmm ucundan bile
gecmez; Onlar her zaman fallus'u yaraucthk, iyile§tiricilik ve verimli'

142
lik gticti olarak ele alular. Lehrrian'm deyi~i ile "O,olagantistti bir
bi((imde gticti olandu!"
Aym ~ekilde son ytllarda bazt ruh((oztiinctiler, oyktisel plant daha
az k!Sith bir bi((imde yorumlamaya ba~lamt~lardtr. Ornegin Erich
Fromm incil'de bulunan Yunus (Johannas) oyktistinti ~u sekilde yo-
rumlarnaktadtr:" ... Birbirini izleyen bir dizi simgelerle kar~la~mz: Ge-
miye gidi~, geminin karnma giri~, uykuya dah~, okyanusa giri~, ve
bahgm karnmda olu~. Ttim bu simgeler aym iy deneyimi simgelemek-
tedir: Korunma ve yaraulmt~hk durumu, diger insanlarla ileti~im kur-
maktan emniyetli bir biyimde geri yekili~." Bir somut nesnenin yerine
1 e~it derecede somut diger bir nesneyi koyan simgesel yorumlar, her za-
man istege bagh olarak geli~tirilmi~tir ve la!mtlanamaz. Belirli bir
((agn~tmm, geymi~tc, ya da gozlemcinin biliny dtizeyindc vcya bilin((-
altmda yer ahp almadtgmt soyleyebilmck c!imize o yagn~tmla ilgili
dogrudan- ve gcrektiginde bir derinlik analizini gerektirebilcn bir bilgi
geymcdik((c, mtimktin olamamaktadu. Geleneklcr tarafmdan standart-
la~unlmt~ bulunan ya da benzer gortintime sahip farkh nesnelerin su-
nulu~u olarak kabul edilmedikye yaptUn belirgin i((eriginin garipsen-
digi ve dogrulanmadtgt bir kay durumun dt~mda sanat yaptu bu ttir ·
bir bilgiyi ileuuez. Bir sanat yaptUnm derinlerinde yatan temanm her
zaman sonsuz saytdaki somut durumlara uygulanabilecek derecedc ev-
rensel olmasmdan dolayt bir gozlcmci, soz konusu yapttt, zihnindc yer
alan hcrhangi bir durumla bagcta~urmakta gti((ltik c;ekmeyecektir. An-
cak bir gozlemci tarafmdan kendi dti~tine yantt olarak ortaya ·yikan
yagn~tmlar, soz konusu dti~Un, gozlemcinin zihninin kendiligindcn
tirettigi bir stirey olmasmdan dolayt, genelpe soz konusu sanat yaptttm
aytklamaktan ((ok, bu ttir anlarnsal a((tklarnalann otesinde ki~isel tepki-
lerdir. Bu gerc;ek, sanatymm kendisi i((inde geyerlidir. Bir yapttm
geli~tirdigi ilk kavram, onceleri dti~ kadar ozel olabilir. Ancak yarauct
stirey boyunca yaptt, sanatc;mm kesin bir disiplin ic;inde c;alt~masmt
stirdtinnesi.ve yaptta ili~kin bu ilk kavram giderek belirgin ve kesin
hale gelmesiyle tutathhk kazantr.
Sonuc;ta Ruhc;oztimsel yakla~tmm kendisini ,Fromm'un yapugt
gibi simgesel dili, "Dt~dtinyayt ic; dtinyanm bir simgesi, ruhlanmtz ve
zihinlerimiz ic;in .bir simge" bic;iminde tammlayarak oldukc;a
smrrlandtrmt~ obnaktadrr diyebiliriz.

143
Ku§kusuz, sanat91lar genellikle somut d1§ temalar araC!hgl ile
gorcceli.olarak soyut ruhsal durumlar da one silrerler. Omegin Freud;
Sheakesphare, Oedipus Soylences! ve Leomardo'nun "Bakire Meryem
ve <;ocuk ile St. Anne" adh tablosu ile ilgili ilgin9 \'OZilmlemeler
yapml§trr. Buunla birlikte kapsarm gercks.izce daraltmad!glmlz silrece
sanall salt insan ki§iliklerinin yans1malarl olarak tammlayamay1z.
Son olarak eklenmelidir ki, Frued'un simgecilerin itiraz edebilecek
bir i9erigin kamul1e edilebilmesi amacma hizmet ettiklerine ili§kin
kamlannm otesine ge9ilmi§tir. "Ozan ve Dil§lem" ba§hgm1 la§lyan
bir ara§l!rmasmda Frued, sanat9mm glindliz dli§lerini iki yontem
arac1hg1 ile anla§ilabilir bir duruma getirdigini be!irtmektedir: Ozan,
zihninde bencil bir bi9iinde olu§an glindliz dli§lerinin tonunu, bir
takim gizlcmelcr ve dcgi§tirmelcr ile ycniden dlizenler ve okurlarm1
salt bi9imscl boyutta, yani dli§lemlerin sunulu§undaki estetik zevk ilc
"Ba§tan 91kart1r". Digcr bir dcyi§lc, sanatsal bi9im,, yap1tm ger9ck ·
i9crigini gizlemcye vc ilacm·tatS!Z, tuzsuz ozlinil "di§glizellik" §ckeri
ile kaplamaya yaramaktad1r. Frued'un dli§ simgeleri ile ilgili
giiili§lerine kar§lhk olarak Jung, simge!erin mesaj1 ortmek yerine or-
taya 91kartUgm1 one sUrer. Frued "dli§sel tin cephe" den bahsettiginde
gen;ekte dli§lin kendisinden degil, onun bilinmezliginden siizetmektedir
vc bunu yaparken de, dli§ olgusu Uzerindeki kendi yamlg1sml
yans1tmaktad1r. Dli§lin on cephenin yalan oldugunu belirtmemizin.
gcr9ck ncdcni, onu gorebilmc yetencginden yoksun olmamlzd!r. Oysa
bu yeniden yorumlama , dti§lerin dili ile sanat yap1tmm kulland1g1 dil
konusunda gozlerimizi a9acakt1r. Uyku .esnasmda insan zihni,
ya§arnla ilgili durumlann soyut kavramlarla degil, anlamh imgelerle
tammland!gl daha temel bir dilzeye iner. Uykunun i9imizde uyandrrdlg1
yarallcl dli§ gtictine hayran olmarnak elde degildir. l§te sanat('mm ya-
. rallm slirecinde kul)and'g' da, uykunun neden oldugu bu resim di!inin
glicli olmaktadlr.
Sorular ve Tarli§ma konulan:
1- Bir sanat yapmnda ifade "yap1tm i9erigini olu§turan tek tek
nesnelerin ortaya koyduklannm otcsinde bir boyuttur" Bu tinermenin
nedenlerini tirncklerle a9iklaymlz. ·
2- Rembrandt'm son donem resimleri arasmda yer alan "tiz p/>rtre"
konulu yap!Um, "fizyognomik" a91dan inceleyiniz.

144
3- "ifade ile ilgili hUkiimler, bireylerin ait olduklari sosyal gru-
plaidan, hazrr bir bi<;imde benimsedikleri birtabm kli~elere bagh ol-
maktadir" i<;inde ya~digimiz toplum apsmdan bu konuya tirnekler
vererek bu tiir kli~elerin etkinlighii tarn~miZ.
4- ifadenin alg!lanmasmda etkili alan gars~! gii<;leri a<;Ildaym1z.
5- Biri maddi, digeriyse maddi olmamakla birlikte, beden ve zih:
nen ortak ozellikeri konusunda yapilan ~ey, yap!lan ara~t1rmalan
a<;Ildayu)IZ. -
6: Hareketli (tiyairo-sinema vs.) ya da hareketsiz (resim, heykel)
sanat yapitlarmda "ifade'' olarak alg!lanan ~ey, yap1tm hangi ·
ozelliklerinden kaynaklanmaktadrr? Y<inlendirilmi~ gerilim nedir?
7- Mimar Sinan'm "$ehzade Camii ve Siileymaniye Camii"lerinin
geometrik tigelerini inceleyerek bu iinlii sanat<;mm ortaya koymak is-
tedigi ifade konusunda bilgi veriniz.
8- "Gorse! bir oriintii'niin <;ehresi (fizyonomik ozellikleri) ta-
rafmdan belirlenen "ifade" o oriintiiniin bi<;imi ve rengi gibi temel bir
ifadesidir" Buradan yola <;tkarak bir manzara.veya non- figiiratifbir sa-
nat yap1trm inceleyiniz.
9- Modelden resim <;ah~malannda esas alan "ifade tarz1"nedir?"
Figiir'iin ilettigi ifade" deyince ne anhyorsuriuz?
· 10- "Sarp bir kaya, soyutbir aga<;, giin banmmm renkleri, bir du-
var iizerinde <;atlaklar, dii~en bir yaprak, akan bir <;e§me, hatta aslmda
tek bir <;izgi ya da bir renk'ten ba~ka bir~ey olmayan imge, sinema per-
desi iizerinde dans eden soyut bir ~kil, bir insan bedeni kadar ifade.
i<;erebilir ve sanat<;Iya aym iil<;iide yo! gosterebilir" Bu konuyu sanat
yap1Ilanndan omekler vererek a<;Ildayril!Z. '

145
2.8- Giirsel c;iiziimlemeye iic; iirnek:
A- Matern (Lamentation)
Gorse! ogelerin yap1sal dinamigi ve bunun tablo i<;erigiyle
ili§kileri konusu Giotto'nun Padua'daki "matem"· konulu fresk
orneginde §Oyle incclenebilir: (Resini: 6)
Bu tatilo'da Giotto, Hz. isa'nm Ollimli ve gok'e ylikseli§inin
oykliscl bir yorumunu yapmaktad1r. Bu' durum genellikle tabla
i<;erigindeki plastik ogelerin yatay ve dikey elkile§imini gerektirir. Re-
simde ollimlin yatayhgi yerden hafjf<;e kaldmlarak egrileri isa bedeni
ile isa figlirlinlin arkasmda terkedilmi§tir. Resimdeki bu canlandrrmayi
daba ileri gotliren bir- oge de, isa'nm bedeninden egikle§erek aynlan
kollard•r. Kendini yenileycrek gidcn bu harekctler tepe imgesinin di-
yagonal ylikseli§iyle geli§ip devam etmcktedir. Bir insanm
ylirliyebilecegi geni§likte alan bu egik dlizlcm tablonun bir yanmdan
diger yanma; Ollimlin yatayhgmdan sag kcnarda dik duran insanlarm
dikeyligine, ve aym zamanda tablonun sag kenar• ile sag list
ko§esindeki aga<; imgesinin dikeyligine dogru yonelir. Tepenin diyago-
nal uzanllsi aga<;la birle§ir ve yukar1 dogru devam eder. Aga<; bu hare-
keti tepenin yoneli§inden devralrr ve onu dik bir ylikseli§ haline geti-
rir. Agacm bu kesin-kati dikligi dallar tarafmdan don bir tarafa yay1hp
geni§letilir. Harekct ylikscldik<;e maddi karaktcrini kaybcdcr, uzaya
yayi11r ve cvrcnscl bir harckete donli§crek gozdcn kaybolur. Hareketin
her yone dag1lan belirsizligi nedeniyle tepcnin diyagonal ylikseli§i,
aym zamanda bu hareketi a§agr dogru yonlendirir. Bu a§agi dogru
gidi§, ozellikle vurgulanarak, sagdan sola dogru yonlendirilmi§tir.
lzleyici bu yoneli§i isteksizce takip eder. <;:linkli normal algilama
yonline ters bir harekettir bu. Daha once resmin sagmda doran iki
adam gibi ayakta doran isa yiialmi§Ilr. Yerde yatan olli !sa bedeni im-
gesiile, dik duran figlirler arasmda titre§imli (stroboskopik) bir hare-
ket vard1r. Dli§li§lin 90 derecelik donli§li ceset tarafmdan tamamlan-
maktadir. Ollime yonelik ini§ sagdan sola, goge ylikseli§e dogru alan
hareket ise soldan saga dogrudur; hareketin bittigi yerde ini§, ylikseli§e
donli§lir.
Melekler gokylizlinde panige kapdarak u<;u§an ku§lar gibi dagii-
mi§lardrr. Meleklerin canlandird•g• bu (:aresizlik duygusu derece derece

146
degil de en m; gurumlanyla belirtilmi§tir. Tablsmun merkezindeki me-
lekten digerlerine bakttgtmtzda melek imgelerini, sanki tek bir
govdenin umutsuz ~trptnt§ evreleri gibi gorilrilz.
Benzer bir §ekilde soldaki · insan grubu i~in de §Unlan
soyleyebiliriz:
Elleri bili§ik durumda olan kadm figilril, kollanm yana a~mt§
kadm figilrilniln yamna yerle§tirilmi§tir.
Aym derecedc bir kar§ttltkla bu karma§a, yilzleri gorillmeyen ve
oturan kadm figUrleriyle bir Olilm sesizligine gomillilr. Ozilntilniln ha-
reketi fel~ ettigi ve aklt bo§ btrakttgl bu noktadan duygu yine
yilkselmeye ba§lar, ilzilntil tarafmdan ~arpttlan yilz, sagdaki oturan
kadmda yeniden ortaya ~tkar. Fakat konum hata edilgendir. Bu edilgen-
lik bir sonraki ileriyc <!ogru ve kadms1 hareket i~in bir merkcz gorevi
gorilr. Kadmm clleri dizlerde degil, isa'nm ellcrini tutmak ilzere ileri
dogru uzanmt~ltr. Bu ilcri uzam§ sonu~ta, bir ba§ka §iddetli kar§tt ha-
reket ile oturan kadmlarm arkasmda yer alan Aziz John'un figilrilnde
umutsuzca' iki yana a~tltr.
Tablodaki hareketin bu ikinci temasmt §oyle ozetliyebiliriz:
Dt§UVurumcu egri hareketi sag ko§edeki dua eden kadmla ba§lar, geriye
dogru yamndaki elleri a~tk kadma atlar; oradan yerde oturan ~ar§afh
kadma gc~er. Bu kavis isa'mn dil§il§ilyle durdurulmu§tur. Ceset
figilrilyle kmlan kavis ikinci ~~alh kadm figilrilne ge<;erek, elleri a~tk
bir §Ckildc ilcri dogru ~tkan figilrde bir duygu patlamastyla birlikte yu-
kan dogru yilkselir.
Kompozisyondaki bu kavisin ritmik degerleriyle, Bach'm "Aziz
Peter'in aglayt§t" adlt kompozisyonu arasmda bir ~agn§tm soz konusu-
dur.
Yukartda belirttigimiz duygu·zirvesinin yamnda, resmin sag ta-
.rafmda olay1 sonu~landtran dikey figilrler yer almaktadtr. Sag tarafta
tilm bu olanlan sessiz bir bakt§la izleyen ik:i adam gorilrilz. Bu figilrler
zamansal bir tradejenin _otesinde isa'mn kurban edili§inin olumlu
yonlerini ve doktirinin saglamltltgtm simgelerler.
Ba§larmm Uzerlerinde dutan gage yilkseli§ agact aractltgtyla ruhun
OlilmsUzlilgil meydana <;tkar.

147
B- Kaynak (La Source)
Bir sanat yap1tmda soyilt orilntii gorse! malzemeyi o §ekilde
dilzenler ki, ama9lanan ifade dolays1z bir bi9imde gaze aktaqhr. Bu ·du-
rum standart natUralist ilslupla yapJlmi§, ilk baki§ta gilzellik ve se-
vimlilik di§mda hi9bir belirgin ozelligi olmay'!Jl bu resmi bile detayh
bir §Ckilde analiz etmeye ba§ladJglmJZda kcndini belli eder.
I 856'da 26 "ya§tndaki Jean Aguste Dominigue Ingres tarafmdan
yapdan La Source (kaynak)'de gorillen §ey ayakta, izleyiciye bakan ve
omuzunda su testisi ta§Iyan bir 91plak kiz resmidir. ilk bak1§ta figilriln ·
sadece duygasalhk, dogalh.k gibi nitelikleri ortaya koymakta oldugunu
dli§ilnlirilz. (Resim: 8) '
Resim tarih9isi Richard Muther'e gore ttim Ingres 91plaklannda
oldugu gibi bu 91plak resimde de, izleyici sanki bir sanat yapillyla
kar§I kar§Iya oldugunu unutmaktadr. "Bir tann alan sanat91 91plak in-
. sanogullarmi yamtmi§ gibidir.
Bu gorli§li payla§sak bile §U soruyu sormadan edemeyiz: Omegin
figilriln pozisyonu ne kadar ge~9ege uygundur? Eger resimdeki kiZI
kanh canh bir insan olarak dil§linecek olursak, su testisini son derece
rnhatsJZ, hatta aCJ verici bir §CkiJde la§IdJgim giirlirliz.
Bu kli9lik bulu§ bize bir slipriz olu§turur; 9linkti figtir goztimlize
son derece dogal ye basit gibi gorilnmektedir. Resim dtizleminin iki
bqyutlu dtinyasmda figUre bu §ekilde su testisi k1§Itmak mant1ksal bir
96zliin olarak kabul edilebilir. <;:1plak k1z, su testisi ve suyun
dokillti§li, dlizlem lizerinde yan yana srralanmi§lir. Figilriln bu yapiSI
neredeyse "Antik MlSlr lislubundan hareketle, a91khk adma duyulan
gti91li bir arzu ve bunun sonucu olu§an bir tlir·ger9ek9i dilzenlemeden
vazg09i§i ortaya koymaktadrr.
Y ani; figilriln bu §ekilde tasarl~nmi§ olmas1 dogal olmaktan 90k
pratik.bir 9iiztimdlir.
Sag kolu ba§In etrafmda bu §ekilde dondtirmek ve bOyle bir
ka9amakla olay1 bu §ekilde "9akurmadan" 9iizlip, "i§i bitirmek"
ger9ekten de ustahk ve hayalglicti isteyen bir i§tir. Dahas1, testinin
yeri, bi9imi vr- i§lcvi bizde oncmli 9agn§Imlar uyandrrmak'tadir. Testi-
nin g6vdesinin, bir anlamda kom§usu alan ba§IO, tersine 9cvrilmi§
bir benzeri oldugu soylenebilir. Aralanndaki bu §Ckilsel bcnzerlik daha

!48
da ileri gottiriilebilir: Ba~ ve testinin bir yanst serbest diger yanst ise
aztclk da olsa engellenmi~tir. ikisinde de a<;lk kenar lizerinde bir <;Ilcmu
(kulp ya da kulak) bulunmaktadrr. iki §ekil de sol yana dogru egiktir.
Aynca klzm sa<;tyla, testiden akan suyun doklilti§li arasmda da bir
baglanu oldugu ileri- slirtilebilir. Bu bi<;imsel klyasla§tm -insan
§Cklinin hataSIZ geometrisinin altlfil <;izmekte fakat ogeJer arasmda
layaslama yaparken bu nedenle benzerlikler kadar farkhhldan da vurgu-
lamaktadrr.
Testinin bo§ "ylizli" ve kar~tt olarak; klzm ylizlindeki ifade, izleyi-
ciyle daha bariz bir ili§kinin kurulmiiSlna yo! a<;maktadrr. Testi aym
zamanda suyun akl~nia izin vermekte, buna kar§Illk klzm dudaklart
snnslkt kapah durmaktadrr, Bu Zlthk yalmzca ytizle smulanmaml§Uf.
Testinin "rahimle" alan kavramsal ilintisi aym zamanda bedenle bir
kafiye olu~iurmakta<hr. Bu benzerlik bize §Unu dti§lindlirtlir: Testi suyu
oluk. oluk akttmakta, 9ysa bedendeki havsala· kiliUi kalmaktadtr.
Ktsactk soyliy~ek olursak, resim kendine saklanmt~, fakat yine de
vaad edilen bir kadmllk temast ile oynamakta<hr denilebilir.
Bu temanm tlin'l yanlan bazt daha ileri bi<;imsel bulu§larla
geli§titilmektedir: Dizlerin birle§tirilmesindeki bakirelige ozgli redde-
di§, Sag kolun ba§a alan stkl temast, ellerin testiyi kavrayt~mm
yanyartya gozlenmesi ve bu kapahhgm tum vtieuduo <;tplakhgtyla
kar§t bir hareket olu§turmast gibi. Benzer b·ir kar~tthk figliriin
duru§unda da kar§tmtza <;tkmaktadu; figlirlin bir blitlin olarak ~ekli si-
metrinin dikey bir hatum ortaya koymaktadtr, fakat bu simetrinin
figlirlin ttimlinde kesin olarak saglandtgt soylenemez. Yalmzca ylizde
bOyle tam simetrik bir durum oldugu soylenebilir (tamamlanmt§ bir
mlikemmellik omegi). Bedendeki kollar, goglisler, kal<;alar, dizler ve ·
ayaklar, arada bir belirip kaybclan potansiyel simeui <;e~iUemeleridir.
(~ekil: 65) Ttpki simetrideki bu belirsizlikte oldugu gibi figlirlin dikey •
ekseninin de hi<;bir yerde kesinlik kazanmadtgt soy lemibilir. Dikey ek-
sen birbirlerini stflrlayan, daha kli<;tik eksenlerin egiklilderinden
~lu§arak ortaya ·<;Jkmaktadu. Eksenin yonli kafa, gogus, kal<;a, baldrrlar
ve ayaklarda en az 5 kez degi§mektedir.
Figlirlin tlimlindeki dik durma hali asthda saga sola. sahnan
par<;alardan meydana gelmi§ bulunmaktadtr. Figlir bize oltimlin degil
: ya§amm huzurunu (ya da stikutunu) vermektedir. ·

149
Gtivdenin bu dalgalanma hareketinde kesinlikle suyla ilgili bir ~ey
vardtr. Bu tiyle biqeydir ki; testiden dtiktilmekte alan sudan bile kat
kat gU(:llidUr. Resimde hareketsiz gibi duran gen9 ktz, aslmda testiden
akan sudan daha canhdtr. Yani; potansiyel alan bir ~ey, olgusal alan-
dan daha gu,ru ve etkileyicidir.
Gtivdenin, iizerinde in~a edilmi~ oldugu merkezi-eksen sistemine
bir kez daha bakacak olursak gtirUrUrUz ki; eksen par9alan yukanda ve
a~agtda ktsa, gtivde ortasmda ise hayli uzundur. Bir tllr til9ii
"kre~endosu" kafadan b~layarak, ayaklara kadar inmckte, yine aym
~kilde ayaklardan yukart (:tkmaktadrr. Simerri yeniden burada da ken-
disini gtistermektedir.
Bu "yukart-a~aM' arasmdaki simetri, "resiinsel hareket"in u9 nok-
talardan ortaya dogru azalmastyla daha da gU(:lcndirilmcktcdir. A~gt ve
yukan btillimlcrdc kU9Uk Unitelerin yogunlugu dikkati (:Ckmcklcdir.
A(:tsal kmklar, detay kalabahgt vc derinlik boyutunda tigelerin geri
gidip ileri gidi~i, bu bti!Umleri belirleyen en onemli tizelliklerdir.
Bo!Umlerdeki bu hareketlilik, eksenler uzadtk9a yava~ yava~ azalrr ve
figUrUn kann bolUmUnde yokolur. i~te bu orta-eksenin tam ortasmda,
bu >essiz merkezi alanda,"'cinselligin kapalt mabedi" yer almaktadrr.
FigUrUn sol kontur 9izgisini omuzdan ~agtya izlersek, kalvamn
geni~ kemerine dogru uzanan kU9Uk yuvarlakhklar gorUrUz. Bu geni~
kemerden sonra, baldtrlar, bilek ve ayaklarda yer alan kU9Uk yuvar-
lak!tklai"la kar~tla§mz. Bu sol kontur 9izgisi, neredeyse dllz bir dikey
9izgi alan sag konturla (:Cli§mektedir. Bu ·dikeylik sag kolun kafa
.' Uzerincteki hareketiyle uzatthp, gU(:Iendirilmektedir. Bu birle~tirilmi~
.. gtivde ve kol konturu bir suje yeniden yorumlanmasma ili~kin gllzel
bir omektir. <;unkU bu bir kc§iftir; bedenin basil gorse! kavrammda
daha once yer almayan bir ~ekildir. Sag kontur merkezi eksendeki zig-
zag ~eklindeki sUrcvte yer alan dikeyligi ortaya 9tkanr. Somi9 olarak
tUm bedenin kendi i9inde uyum haline sokulmu~ iki ilkeye dayah iki
farkh ifade arasmda varhk kazanmakta oldugunu soyleyebiliriz: Sag
konturla belirlenen mllkemmel durgunluk ve sol tarafta olu~an dalga-
lanma harcketi.
Sanat(:tntn bu figUr i9in yaratttgt Ust-alt simetri insan bedcnin or-
ganik yaptsmda ortaya (:tkartlmt~ bir durum degildir. Bu durum aynca
figUrUn bULUnsel ana hatlanyla belirlenmi~tir. Figllr dar ve bir yana

150
kaymt~ ters bir U(igen ~eklinde dtizenlenmi~tir. Bu dar a9th ti(igenin
ko~eleriyukart kalkmt~ sag kolun dirsegi, sol el ve ayaklar tarafmdan
kurulmu~tur. Bu li((gen aym zamanda, geni~ tabant yamuk ve goglis
hizasmda alan ikincil bir il9gen de olu~turmaktadrr. ikincilli(igenin ra-
hatstz ve sallantth niteligi dikeyligini bozmakstzm figUre y~am kat-
maktadrr.

C- Dirili§ (Ressurection) (*)


Piero pella· Francesca isa'mn Dirili~i konusunu inceledigi bu
yap1tmda, (Resim 7) mezanndan kalkarken gosterilen isa figlirline re-
simsel hareket olarak 90k az ~ey verilmi~tir. Bedenin duru~u, i9inden
(iikUgi mezar ve sag elinde tutmakta oldugu bayrak tabloda duragan bir
yatay-dikey ((Cr9eve olu~turulacak §Ckilde dlizenlenmi§tir.
Dirili~ temasi resimde fiziksel anlam•yla olilmden ya~ama donli~
~eklinde vcrilmemi~tir.
Burada isa'ya, daha 90k i9inde y~amt ve oltimli birlikte banndrran
kahct biT varolu~ kazandmlmt§ur. Bu durum tabloda, isa figilrlinlin sol
yanmdaki ~;tplak aga~;larla (Ollim) ve sag yanmdaki yaprakh aga(ilarla
(ya§am) simgelenmekte; ortada yer alan isa her iki konumunda listline
91kmaktadtr. Bu iki biiltim arasmda herhangi bir donli~lim soz konusu
degildir. ikisi arasmda tam bir kopukluk vardrr. Resimdeki aga('lar isa
gibi dikeydir ve simetrik bir ~ekilde resmin iki kanadml
ol~turmaktadular.
Algtsal ve simgesel olarak aga('lar, daha 90k isa'nm stfatlart nite-
ligindedirler. Dirili§ motifi, ikinci bir motif olarak isa'nm eliyle
ucundan tutmakta oldugu clippesindeki kiVnmlarmda gosterilmi§tir.
Ctippenin gorlinen ktsmt bir ii9gen ol~tunnakta ve saga, yani ya§ama
dogru ylikselerek uzanmaktadrr. '
Gti9lti resimsel hareketi resmin alt bOitimiinde yer alan dart Ra-
mah askerde belirginle~mektedir. Askerler fiziksel anlamda dinlenme
halindedirler. Fakat bu duragan figtirlerde dinamizm etkisini yarauct
· bir9ok algtsal ara~; kullanlimt~Ur. Omegin govdelerin ana eksenleri
egik durumdadrr. B~lar ve eller neredeyse rahatstz bir uykuda iken sil-
kinen bir adamm' hareket a§amalanm gosterir bir ~ekilde yaptlmt~trr.

(*) Resim: 7

151
Figiirlerin konum ve pozlan kat'§Itllldar iyermekt~ir.
Figiirler hep birlikte, sol yam di§an dogru 91kan btiyiik bir ii9gen
olu~tururlar. !sa ayag1 ile sanki bu ii9geni biiyiik bir kllprii gibi tut-
maktadrr. Resimsel ·hareket ii9genin zirvesine elinde m1zra.k tutan
adamla ula§lr.
Sonu9ta .Piero della Francesca'mn bu resirnde, zarnansal maddesel
ya~amm kan~1khj!Im ona k3!'§1thk olu~turacak ~kilde isa'mn.abidesel
siikuneti ile dengelemekte oldugu sllylenilebilir. isa burada ya~ ve
oliirne egemen olan piramitin zirve5indedir.

~ekil: 65

Resim: 7
· Piero Della Francesca "Dirili~".

!52
Sorular ve Ah§brmalan:
1- Ronesans Rassamlanndan Leornado Da Vinci'nin"son Ak~am
Yemegi", "Aziz Gerome/Jerom, "Leda", "LA Jakond'.' ve diger es~rleri­
nin yap1sal iskeletini yizerek, iyeriklerini bu ~emalara gore
yoztimleyiniz.
2- Raphael'in "Atina Mektebi" konulu yap1tmda statik ve dinamik
dtizlemleri ortaya y!kanniZ. •
3- Resimsel hareket nedir? Tiziano ve Tinteretto'nun yap1tlarmdan
qrnekler vererel<: bu kavram1 ayiklaymiz.
4- Bir.sanat yapiUnda "Soyut Ortintu; gorse! malzemeyi o ~ekilde
dtizenler ki, arnaylanan ifade dolays1z bir biyi!"de goze aktanhr" Bu
onenneden ne anhyorsunuz? Ornek vererek a~Iklaym1z.
5- Yeni'klasikyi" (Neo- Classicisist) Avrupa sanatmda figtir pozis-
yonlarmi ger(:eklikle baglanulari a(:ISmdan inceleyiniz. ·
6- Bir resmi olu§turan gorse! ogelerin yap1sal dinamigini ve bu-
nun tabla iyerigiyle olan ili§kilenni Ucello ve Piero Della Frances"
ca'nm yap1tlannda inceleyiniz.

IJ i

~ ~ I
'la

r:
p..

~
j"
.,.,
'D
00
~

:><: iI
~
>< II
;:a I

~
~

154 Resim: 8
D<;ONCD BOLDM
GORSEL D"U~UNME
3.1- Sanat ve Dii§iince
A. Giri§
Dli§linmek i(Oin imgelere ihtiya(O vardn. imgeler ise dli§lince
i(Oerirler. Bu nedenle gorse! sanatlar "gorse! dii§linme" dedigimiz olgu-
nun da bir anlamda anayurdudur diyebiliriz. Bu savtmtzt orneklerle
daha da a(Otklamak gerekiyor:
Sanau bir gorse! dli§linme bi(Oimi olarak gtirmenin bir hayli tek ta-
rallt IJir bakt§ a(OtSt oldugu ileri sUrUlebilir ve sanatm diger' ba§ka
i§levleri oldugu da iddia edilebilir. Ornegin; sanat gUzellik,
mlikemmellik, uyum ·ve dlizen yaraur. Fantazyalardan dogan, ula§tl-
maz olan, ilk bakt§ta gtirlilmez olan §eyleri bize gtirlinlir ktlar. Zevk
ya da ho§nutsuzluga ifade kazan.dmr. Burada biz, sanaun bu ileri
slirUlen i§levlerinden hi(Obirini yadstmtyoruz. Fakat inantyoruz ki, sa-
natm bu i!Jlevlerin .tlimUnli ya da yalmzea birini bile yerine getirebil-
mesi i(Oin, bUylik Ol(:Udc bir gorse/ duJunme surecine gereksinim
vardtr. Glizelligin yarattlmast se(Ome ve dUzenleme sorunlart ortaya
· koyar: Benzer §Ckilde, bir nesneyi gtirlinlir ktlmak i(Oin de o ncsneye
ozgU en temel tizellikleri kavramak gerekir. Hi(Obir sanat(Ot yapmakta
Oldugu sanat yaptllmn rut oldugu §eyin karakter yaptSlfil imgenin el-
verdigi ko§ullar i(Oinde i§lemeden, ne bir manzara resmi ne de bir hey-
kel yapmayt limit edebilir. Paul Klee'nin glinlligiindc yazdtgt gibi:
"Ben aglamamak i(Oin yaratmm. Bu hem ilk, hem de son derstir." Ta-
bii, ancak Klee kadar bliylik bir sanat(Ot ve insan ne i(Oin aglanacagmt
, vc strf bu nedenle ya da bu durum kar§tsmda neden sanat yapmak ge-
rektigini yapttlarmda en mlikcmmel bir bi(Oimdc ortaya koyabilirdi.
Sanata yakt§llnlan bir (:Ok ama(O, ashnda gorse! dli§linmenin ortaya
(Otkmasmt saglayan ara(Olardtr. Giizellik, mlikemmellik ve uyum insan
gereksinmelerine uygun bir dUnya sunmak yoluyla bir tlir mutluluk
duygusu vermek I(Oin hizmet gtirebilirler. Fakat bunlar aym zamanda,
kavranisal bir bildiriyi 3\'tk, anla§thr ve tutarh halde olu§turmak il'in

!55
vazgegilmez ko~ullardrr. Estetik gilzellik "ne stlylendigi ile o ~eyin
nas!l sliylendigi arasmdaki" ~ bigimsel (isomorphic) bir kar~1hkh ile,
ti~imdir. ·

B- C::ocuk resimlerinde dii§iinme:


Egyr, gorse! dil§iinmeyi sanat imgelerinde saptamak istiyorsak ·
onun izlerini iyi organize edi!mi§ §ekiller ve ili§kiler iginde ara-
mahyiz. Bunlar aym zamanda, kavramlar ve onlarm uygulamalarmi
karakterize edeceklerdir. B u ttirden imgelere, ins an beyninin geli§me
stirecindeki erken dlinemlerde yap!lan i§lerde hazrr bir §ekilde rastlamak.
olasidir. Bunun nedeni; geng akhn en Ierne! bigimler!e i§ glirmesinden
kaynaklanmaktadular. Bu temel bigimler tanJmlad!ld~ di§ dtinyayaait
nesnelerin karma§Ikhgmdan kolayca ay1rt edilebilirler. Genellikle
gocuklar, tammlamak istedikleri §ekil ve uzamsal ili§kilerin oranlanm
ancak kaba ve yakla~Ik olarak verirler. Hcntiz maharetli degillerdir vc
belld de iyi belirlenmi§ lirtinttilerin smidugu. avantajlan yeterince
ara§tirmami§lardrr. Aynca gocUklar burada bizi ilgilendiren bigimsel
amaglar di§mda da resim yapma eyleinine giri§irler: Ritmik ve hiZll
bir §ekilde kas!arm1 geli§tirinek, daha lincebir §eyhi olmadigi beyaz
kagit tizerinde aniden bir §eklin belirmesi, kuvvetli renklerin glize
gekici ve ho§ gelmesi, bir §eyi lince yap1p sonra. bozmaktan duyulan
haz gibi nedenler bunlardan ba§hca!aridir. c;:ocuklar genelde b~ka
yerdeglirdilkleri her§eyi taklit ederler. Bu tlir etkenlerin ttimti bir ara-
da, gocugun yapl!gi resmin tam anlami ile dti~tincelerinin bir kayd1 ol-
masmi engelledigi dii§lintilebilinir.
Yine ba§a dlinecek olursak; yukanda saydigimiz olumsuz
ko§ullanna kar§m, gocuk resimlerinin glirsel dii§iinmeye hala en iyi
6rnek olu§turduklarmi sliyleyebiliriz. ~ekil: (66) 12 ayhk bir kJz
gocugunun gizmi§ oldugu at iizerinde bir binicinin resmidir. Resimde-
ki oval ~ekil at1, ortadaki yatay eksen ise "adamm oturdugu ~eyi
gostermektedir. Tammlamak istedigi nesnenin karma~Ikhgi ile
kar~Ila~l!n!digmda, resim son derece ilkeldir. Fakat burada bizim igin
onem ta~1yan ~ey, f(lodele mekanik, banta! ve kaba saba bir baghhk
gostermek yerine, resmin dtiz beyaz kagit.iizerinde gizim gibi son dere-
ce yalm bir arag kullanmak ·yoluyla meydana ge_tirilmi~ olmas1 ve bu-
. nun sujenin gerekli yap1sal 6zelliklerini tizgiirce ar~uran, ve onlara en
uygun §ekiller bulmaya gal1~an bir zekay1 onaya koymasidrr. C::izimde
1 '>6
.Sekil: 66
at hi9bir §ekilde karakterize edilmemekte, yeterince i§lenmemi§ bir
adam figlirlinil ta§Iyan bir tlir destek olarak, ilk bala§ta anla§Ilmasl zor
vc bclirsiz bir §ekil halinde soyutlanml§llr. Burada oval §eklin upkl
bir torba gibi adam1 i9ine ald!gml g6rtiyoruz. Fakat bu ikisi aras1hdaki
ili§ki olduk9a zay1fUr. Oval §ekil kli9ilk biniciyi, sanki kendi i9tnde
bo§lukta U\'uyormu§ gibi gostermektedir. Binici figtirilnti saglam bir
§ekilde oval §ekil i9inde oturtmak amac1yla 9ocuk, bir ttir eksen
olu§turmu§tur. Bu eksen atm srrum temsile yonelik olmay1p, tlimtiyle
gorse! olmakla birlikte, salt soyut anlarnda bir destek anlarnmdadrr.
Boylelikle, 90cugun yapug1 9izimi, dolays1z deneyim gerektiren
gorse! kavramlardan olu§tugunu, fakat bunlarm aym zamanda sujeyi
i§lev, ili§ki ve §eklin gerekli ozellikleri a91smdan soyut olarak
tammlad1gml soyleyebiliriz. <;:izimin bi9imi, at ve binicisinin tekil
gorilntimlerinden degil, son derece generik gorse! kavramlarm "ar1
§ekil"lerinden gelmektedir. <;:izim aym zamanda bize atma binmi§ bu
centilmen hakkmda 9ocuk i9in neyin en· 90k 6nem ta§ld\gml
, goostermektedir: Adam ytiksek bir yerde oturmakta, 9evrelenmekte ve

!57
desteklenmektedir. Resim yliksek dlizeyde l<;avramsal olmakla birlikte,
duyumsal dlinyanm yogun bir gtizleminden kaynaklanmakta, modelin
karaktcrini, gorlinen §Cylcrin dlinyasmdan tarn olarak aynlmadan yo-
rumlamaktadrr.
<;:oklukla, bir gorse! kavram, kesin ve stereotip §ekle dtinli§lir. Bu
§Ckil bir 100k kcz kullammma kar§m pek az \'C§illerne gtisterir hale ge-
lir. ~ekil: (67) Alu ya§mda bir ktz \'OCugunun iki 10izimini gtister-
mcktedir. <;:izimlerde, kalp §Cklinin burun, kanat, ta10m U\'lan gibi de-
gi§ik nesneleri ifadc etmek i10in fazlastyla kullamlmt§ oldugu gtirlil-
mcktedir. Eger kalp §eklini bir .ara, olarak kabul edersck, ah§tlmt§
bir§ey olmakla birlikte, bu §Cklin tUm kuramsal tizellik ve i§levleri
ycrine getirdigini stiyleycbiliriz. ~ekil basit bir yaptdadtr ve kolayca
kavranabilir.Aynca kcndisi ile §Ckilsel bcnzcrlik gtisteren pek \'Ok sa-
ytda birbirindcn farkh ncsneyi kcndi ba§ltgt altmda toplayabilir. Bust-
mfiandrrm~ buruhlar, bro§lar, kanallar vc tal' u10ian gibi gene! bir kate-
gori yaratrr. Btiylcce-kanna§tk bir dlinyada biraz dlizen yaraulmt§ olur.

~ckil: 67

!58
Gorse! kavramlann se~;im ve kullamm1 algdamanm zekas1
yonUnden, degi§ik tUrde bir problem ~;ozUm bi~;imini de beraberinde
getirir. Her§eyden once bir nesneyi algdamruc demek, o nesnede yeterli
ol~;Ude basit ve kavranabilir bi~;im bulmak demektir. Aym durum re-
sim yapmak i~;in gerekli olan gosterimci kavramlar i~;inde ge~;erlidir.
"Gostcrimci kavram dedigimiz kavramlar, bir §eyin resmini yapmak
i~;iri kullamlan aracm (~;izim, boyama, kolaj, v.b.) karakterinden kay-
naklanir ve algisal kavramlarla kar§Ihkh ili§kiye gircrler. Bu kar§Ihkh
ili§kinin ortaya ~;IkartUgi sorunun ~;ozilmli, hemen her duruinda, bUyilk
Ol~;Ude yaiaucilik gerektirir. Kti~;Gk ~;ocuklarda bile sorunun ~;ozilmUn­
deki ba§ari ~;ocuktan ~;ocuga bUyUk farklihklar gosterir. Binlerce ~;ocuk
rcsmi gormG§ olsan1z bile, hazen, bir insan ya da hayvan figlirlinli bir
ka~; basit ~;izgiyle ortaya koyma sorununa getirilen yepyeni ~;ozUmlcrin
hi~;bir zaman LGkenmeyen ozgUnlUgU kar§ISmda hayrcte dli§memck eldc
dcgildir.
DU§Gnmc, kavramlarm dUzenlenmesi ve tayin edilmesinden daha
fazla bir§eylere de gereksinim gosterir. ~eyler arasmdaki ili§kilerin or-
taya I(Ikanlmasi, onlardaki anla§Ilmasi zor yap1Iann tqhir edilmesi
gerekir. Gorse! imge aretimi de kesinlikle bir tar dunyay"t anla~tltr
klima etkinligidir. ~eJ9l: (68)de yedi ya§mdaki bir ~;ocuk tarafmdan
~;izilmi§ birbaloncu rcsmi gorlilmektedir. Kendi ger~;ck ortammda ba-
loncu, gorse! a~;1dan olduk~;a karma§Ik bir figUrdlir: Her tarafmdan yu-
karJya ve saga sola u~;u§an pek ~;ok u~;an halon tarafmdan dlizensiz bir
§Ckilde ku§atilmi§Ur. ·<;:izimde gorGlen baloncu ise kalabahgm
arasmdan siynlmi§, bizc dogru gelmcktedir. Belki biraz sonra balon-
lardan birini alacak, egilip bize yani ~;ocuga uzatacakur. Bal<incu ve ba-
lonlarmdan olu§an karma§Ik yap1y1 yoneten temel yap1y1 saptamak
aslmda pek de oyle kolay bir i§ degildir. Olaym altmda yatan temel il-
keyi anlayabilmek i~;in, goz duyusunil da a§an, esash elkin ara§tirma
gerekmektedir. Bu ilkeyi iki boyutlu ~;izim arac1 i~;inde, ona en uygun
bi~;imde olu§tu\mak i~;inse hakiki bir yaraUci dU§Unceye gereksinim
vard1r. <;:ocugun resmine baktigimizda, baloncuyu· ger~;ek ya§amda
ku§atan tUm karma§anm yok olduguu gorliyoruz. <;:izimin uzamsal
dUzenlemesi i§levsel dlizeni a~;1ga ~;Ikartinaktadir. Baloncu figliril res-
min ortasma konulmakla resimdeki tek merkezi etkinlik halinegel-
mi§tir. Bu orta eksenin sagmda ve so lunda olup biten §eyler ise simet-

!59
rik olarak gtlsterilmi§tir. CUnkU, sagda ve solda o!l)p biten §eylerin
('izim a('lSmdan hi('bir tlnemleri bulunmaktadlf. ipJeri ucunda sallanan
balonlar iki elle gtlsterilen simetrik bir cift merkezden ('llap, ~it bir
oran icindeve bir yar1m daire halinde adam1 ku§atmaktad1rlar. Balon-
lann hacim olarak ta bifbirlerine ~it §ekilde cizilmi§ olmalarl, onlann
·homopitik' olduklarmi; yani, i§levsel bir bUtUn icinde e~it roller ve
yerler Ustlenmi§ olduklanm gastennektedir.

L.50 A"-i .".ND Tti0UG:JT.

Sekil: 68

I
160
Resmin arka fonu neredeyse bo§tur. Bunun nedeni dikkat dagitiCl
fazlahklardan ka<;mmak i<;indir. Resmin tUm kompozisyonu sank!
a~;•khga adanmi§tir. Rcsim, <;ocugun daha once gordligli, ya§amdan
ahnmi§ bir sahnenin yorumu' olmaktan <;ok, tersine bu tlir bir hiye-
rar§ik yapmm mlimkun alan en a<;•k se<;ik gorse! yorumudur. Aynca.
resim bir dli§Unce bi<;imi olarak, <;ocugun kar§t kar§tya bulundugu kar-
ma§lk dlinyay1 uzun bir sUre<; i<;eren bulma ve bilme mUcadelesi sonu-
cunda dlizcne kavu§turma ~;abasmm bir zaferini olu§turmaktadtr.
<;ocuklarctaki daha yliksek dlizeydeki beyinsel geli§im evrelerinde
ortaya<;lkan kompozisyon orUntlileri giderek dahakarma§lk hale gelir. ' '
Resimlerde
, belirtilmeye i;all§IIan gil<; konfigUrasyonlari 'da o .OI<;Ude ra-
fine bir durum almaya ba§lar. Resim: 9'da, gordUgtinUz resmi yapan
I(OCuk, daha once sozUnU cttiklerimizden daha bliylik ya§ta, MISlfh bir
<;ocuktur. Rcsimdc gtirillcn sahncde, Misirh dalgi<;Iarm, ayaklarina
,larnklan incileri kayildarda bekleyen arkada§lanna ula§tmnalart konusu
i§lenmi§tir. Burada da ~ocugun bOyle bir sahneyi daha once gormli§
oldugunu akltmtzda tutmaltytz. Ancak bu §ekilde, daha onceyedaya-
nan deneyim verilerinin, bliylik bir ozglirllikle, nastl bir bagtmstz-
gorsel yoruma donli§tlirlildligli ve iki boyutlu ~izimde nastl bu denli
b"§anh bir §ekilde kotanldrgmt anlamak mlimklin olacakur. Ger\'ek
ya§amda insan bOyle bir dalgtyltk sahnesine tamk olmu§ olabilir. Fa-
kat o durumda gordligli §ey yalmzca i~i gorlilmeyen bir denize batan,
bir slire sonra yeniden ortaya ~tkan dalgty ba§larmdan ibaret olacakur.
Belki sadece bir su altt filmi bize asltnda suyun allmda ne olup biltigi
hakkmda bir fikir verebilir: Dalgty!ar kaytklarmt terkedip, derinliklere
dalarlar, i§lerini bitirdikten sonra kaytklara uzantp inci dolu scpetlerini
kaytktakilere vcrir, bo§ sepeti geri aldtktan sonra tekrar i§lerinin ba§t-
na donerler. Fakat filmin bize gostcrecegi !lim bu gorlinlimler yalmzca
ktsmi olacak, olaym blitlinlligli tam olarak gqsterilcmcyccektir. i§tc
resim bu i§i filmden ~ok daha iyi bir §ekilde ba§armaktadtr. Rcsim
bize tlim olup biteni dikey bir kolon halinde gosterir. Kaytklarda olup
bitenlerlc, denizin derinliklerindc alan §eyler arasmda kcsintisiz bir
ili§ki vardtr: Tlim slirecin, blitlin i§lev ve ili§kilerini ortaya koyan,
ahenkli bir olgu. Tlimliyle geryekyilikten uzak olmakla birlikte bu
manzara son derece yalm, basit ve dolaystz §Ckilde bizc dogru bir bilgi.
sunmaktadtr. iki boyutlu resim uzamt evreninde resmin haiz oldugu
gorse! manttk inandmct ve yaptlmak istenen §CYC tlimliyle uygundur.
Resimde gorlilen kaytklar, iylerinde bulunan gemicileri ''geryek
ya§arnda" oldugu gibi gozlerdcn saklamazlar, tersine onlart yevreler ve
desteklerler. ipleri tutan denizciler bir birine e§it sualar olarak ele
almmt§Ur, ~ilnkil bunlar i§lev aylSlndan aym i§i yapmakta ve bu ne-
denle de "homopitik" durumda bulunmaktadtrlar. Farkh bir i§ goren
klirekyiler ise ayn bir renk ve §ekil i~inde, diger tlim denizci ve
dalgty!ardan kola yea ayut edilebilecek biyimde resimlendirilmi§lerdir.
Dalgty!arla kaytktakiler arasmdaki tek baglanu alan ipler birbiriyle
yakt§madan ve birbirinin yolunu kesmeden aytkya belirgin ili§kileri or-
taya koyarlar. Yalmzca, resmin sag yanmda iplerin dolandtgmt
gorliriiz. Bu durumun nedeni herhangi bir diizensizliktcn degil; kompo-
zisyonun gene! bir gereksinmesi olarak ortaya ytkmt§UL Denizin res-
min tlimline egemen mavi rengi, tlim ogeleri on plana ytkartmak ve

162
anlan aym dtizlem tizerinde btittinle~tinnek amac1 ile her tarafta e~it
bir yagunlukta kullamlmt~tlr. Dalgtylann resmin dtizlemindeki
dlizensiz ve rastgele dagiltmt, anlann kayll<taki duragan figlirlere.aran-
la yak daha smtrstz, bir uzamda dala~malanm vurgulamaktadrr.
Dalgtylann ta~tdtgt sepetler ve ayaklanna bagladtklan agrrhklar resim-
de kesin bir aytkltkla ve b~ka hiy bir yanh~ anlamaya yol aymayacak
~kilde gortilmektedir. · ·
Burada· ele ahp incelemekte aldugumuz yizimleri sanki hirer harita
ya da plan gibi yoztimledigimiz dti§tintilmemelidir. ·
B u !Ur smtrlt bir ·yakla§Imt salt amac1m1za uygun dti§tligti iyin
stirdtirtiyoruz. Yaksa, dagaldrr ki gtizel, dagru ve iyi yapllmt§ bir res-
min bir sanat niteligi de vardtr: Yani resim sadece dalgt9hktan stlz et-
'mez; bu algunun ya~anmt§ deneyiminin "duyu"sunu da iletir. Bu duyu
resmin dcnge, dlizen ye dt~avurum gibi estetik nitelikleri yaluyla iz-
·lcyiciye aktarthr. Ornegin bu resimde; yukartda gortilen kaytklarda bu-
lunan dcnizcilerin. dtizenli stralan, a§agtdaki figtirlerin dtizensiz bir
bi9imde dagtttlmt§ almalart, bedenlerinin hat"ifligi ve sanki ba§lukta
U\'Uyorlarmt§ gibi durmalan. TUm bunlar ve diger ogeler tapluca, re-
simden bize ula§an a befirli "duyu"yil ileten bir ogeler taplulugunu
alu§turur. Burada aldugu gibi, sanaun ba§ka alanlannda da "gtizellik",
bir yaptta sonradan eklenen bir dekarasyan 6gesi degildir. Yapnm ar-
taya kaydugu bildirinin aynlmaz bir par9astdtr. <;:acuklar zaten bu i§in
farkmdadtrlar. Bildiri§imsel ya da duygusal, resme ili~kin ttim ogeler
9acugun hissettigi, anladtgt ve soyledigine tamamen uygun
dti§mektedir.
Gorse! dti§tincenin aktif aldugu durumlar ve alanlar yalmzca dt§
dlinyayt ilgilendiren §eyler degildir. Dalgt9larla ilgili yukanda incele-
dij;>:imiz resmi yapan 9acuk, dal);l9hk alay1 ile ilintili karakteristikleri
kavramaya b~lad•k9a, anlarda kendi ge9mi§ ·deneyimlerinden gelen
bazt ogeleri de ke~feder ve a9tkhga kavu§turur: Anneye alan "bagtm-
hhk" (Sozctigtin tam alarak fiziksel, bi9imsel ve duygusal anlamty~
Ia!), lirklitlicti bir karanhgm i9ine gomtilme, aym zarnanda gtivenli bir .
§ekilde a§agtdan kucaklanmt§ alma, bir~eyin i9inde as1h kalmt§hk,
macera ve goreve a91k alma, hem b~kalanyla birlikte, fakat yine de
yalmz ba§ma bulunma gibi her 90Cugun ya§arnmda ~u ya da bu §ekilde
duyumsadtgt deneyimlerdi~ bunlar. Zaten bir ki§iyi kendi dz§mda olup

163
biten $eyleri anlamaya ve bun/art bir sure tqm elinde tutup,
aqtklamaya iten neden de i§te bu tarden benzerlik ve yakmltklardtr.
C- Bireysel Sorunlarm <;ozii_mii:
<;:ocuk resimlerindeki bireysel kallhm ve ilgi daha da belirgin bir
durumda olabilir. Sekil (69)da, ailesi Avrupa'dan Amerika'ya yeni gti<;
ctmi~, ycdi ya~mda bir k1z 9ocugunun 9izdigi bir resim gtirillmektcdir.
<;:ocuk, kau disiplinli bir Orta Avrupa cgitiminden gelmi~ oldugu
ir;in, Amerikan okullanndaki a~m scrbest atmosfer kar~ISlnda uzun bir
slire bocalam1~llr. "Hi9 kimse bana nc yapmam gerektigini
stiylemiyor!" <;:ocugun o uyumsuzluk dtinemi srrasmda yapug1 resim-
de kendisini iki kcz 9izdigi gtirtilmektedir. (Yukanda ortada ycr alan
figlir vc a~ag1da en sagdaki figtir)' <;:ocuk, rcsimde sa9lan dikilmi~,
bagmp c;ag1ran vc d1~a dtinlik li9 Amcrika'h 90cuk tarafmdan
r;cvrclcnmi~ bir durumda 9izilmi~tir. En altta sagda sa9S1z, Uzlintlilli
bir yliz ifadcsiyle aglayan vc kendini digerlcrine kar~t atlama ipiylc
olu~turdugu koruyucu bir kalkan i9ine alan r;ocuk, resmi yapan
\'OCUktan b~kaSl degildir. . .
. <;:ocugun (:izdigi ikinci resim ise daha farkhd1r. (Sekil: 70) (:ocuk
o t!tincmde, yeni gcldigi bu yabanct tilkede yava~ yava~ diger
(:OCuklarla arkada~ olmaya ba~bm1~ vc bu nedenle figlirler arasmdaki
uyumsuzluk da kaybolmu~tur. Rcsimdeki c;ocuk figtirlerinin tlimli bir-
birine benzeycn, ne~eli, gtiltimscyen, ip atlayan c;ocuklardlr. sa,
bic;imlcrindeki benzcrlik hem iyi bir uzl~mamn, hem de ycni ycni or'
taya 91kmaya 91kmayana ba~layan bir ~1mankhgm gostergesidir. Atla-.
rna ipleri de arl!k (:Ocugu StffiSlkl koruyucu bir z1rh i~lcvi
gtirmemcktedirler. <;:ocugun bu rcsimleri sorunlarma parmak basma,
farkmda olmaks1zm onlarue~his' etmc vc d1~a v'Jrma amac1 ta~lma­
dan c;izdigini stiylemek mlimkiin degildir. <;ocuk ilk resminde bize ac1
vcrici bir "d1§anda kalma duygusu" ve buna e§lik eden, §Ok edici bir
"her §eyi yapma izni verilmi§ alma" duygusunu birlikte ya§ad1gm1
bildirmektcdir. Sonraki resimdc ise c;ocuk belli noktalarda uzla§maya
gitmek yoluyla bu r;eli~kisini r;(lzmO~ ve mutlu olmu§tur. i~in ilgin(:
·yam c;ocugun bu iki resimde anlatmak 'istcdigi· (:e~itli temalan dikkat
(:Ckici r;simscl form tiller yoluyla dile getirmesi; lizlintli, gcrilim vc
mutluluklanm clle tutulur ve anla~Jiabilir hale sokmas1dlf. Resitnle-
rinde (:OCuk, sorununu te§his edip §ekillendirmi§; bunu yaparken de

164
gorse! alg!lamaya dayah bir aktl yilfiltme kullanmt~ttr

~
-----,·
/ '
;:
I

.
\J
J
/
r \,
,.~·;!)._ -~~
/. V: -~
i I
;;..-----r

,.(;il..,-
(E)

5)
Ji
~j

Sekil: 70

Sanatm psikolojik terapi olarak kullamldtgt yerlerde, ·bu yukartda .


tizetledigimiz tilrdcn durum'Iar;· yani bireysel sorunlann resimlerle ifade
edilip (:tizillmeye vah~tlmasr, aktl hastalan arasmda stk stk

165
gortilmektedir. Bunun en <;arp!Cl omeklerine Margaret Naumburg'un.
yaymladig1 <;ah~malardaTastlamak olasidir. Tabii, burada sanat terapi-
si, hastamn devam etmekte olan gene! psikoterapisine bir yardimcidir.
Hastamn beyninde, her giln tekrarladigi akli bir sava~ silrmekte ve re,
simler belirli bir oranda bu milcadeleyi yansitmaktadirlar. Fak'h
milcadele, aym zamanda sanat1 da i<;ine ahr. Ha~ta kendi ruhsal a<;ma~
ve sorunlariyla ugni~Irken aslmda resimlerinde bir~eyleri gorselle~­
tirme milcadelesini de Y"'iamakta; sahip oldugu gil<;leri gorselle~tirerek
tammlamak islerken, bir taraftan da bunlar arasmdaki dogru ili~kileri
ke~fetmek zorunlulugunda kalmaktadir. Boylece hasta, sorununu
r;ozmek ir;in once o sorunu tammlamast gerektiginin aynmma var-
maktadtr. .
<;:ogunlukla eri~kin hastalarm yapllgi !Orepatik resimler yukanda
degindigimiz yOCUk resimleri kadar ba~ar!h degillerdir ve i§levlerini
tam olarak yerine getiremezler. <;:ocuklar da ashnda eri§kinler gibi bi-
rcr ainatordilr. Fakat asia bozulmam1~, dumura ugramam1~ bi<;im duy-·
ulan sayesinde ama<;ladlklan imlami tam olarak ifade etmeye muktedir
renk ve §ekile ait tilm durumlar1 bu amay iyin son derece ba!;anh bir
bi<;imde kullanabilirler. Bu anlamda <;ocuk resimlerinin llpki yetkin ve
ba~anh profesyonel sanat<;Ilannkine benzedigi ileri Silrtilebilir. ·
Gilnilmilziln ortalama eri~kininde ise bu biyim (form) duygusu
yava§ yava~ sohu. Oysa insan, btiytidilk<;e ayh1 oranda geli~en beyine
bu bi<;im duygusu ayak uydurabilse, <;agtmiz insamnm miikemmele
yakm bir biyimsel-estetik kapasiteye ula~abilecegi dil~Untilebilir. Oysa
uygarhgimizm ortalaina eri~kinin (burada sanaty!lardai! soz etmiyoruz)
arada s1rada <;iziktirdigi resimlerde baz1 otantik imgelere nistlanmakla
birlikte (sozgelimi; <;ocugunu emziren bir kadm, karanhkta hayal me-
yal gorillen bir canavar gibi), bu imgeler daha <;ok bir iiykilniin dtiz an- -
lallmi iyin kullamlmakta olup, ~ekil ve renk:leri ye~itli dtizenlemelere
sokmak yoluyla biyime ozgil i<;sel anlam ifade edilememektedir. Giiz
iyin bu Lilr <;izimler mesajlar1m resim diliyle aktarmalarma kar~m son
derece kan~Ik ve anlams1z olabilirler.
D- Yara!lc1 operasyonlar
Asli bir sanat yap111, teorik dti~ilnceye ozgli pek <;ok, ('ogu kez de
tilm akli operasyonlar1 i<;enr. Bunu ornekler ilzerinde ayildayahm:
Genelde felsefi; bilimsel ve pratik durumlarda bir problem

166
tincelikle dar ve mevzii bir tertip i9inde (:tiztiltir. Eger aym dtirum daba
geni~ bir kontekst gerektiriyor ise, mutlak surette degi~ikliklerde bu-
lunmak gerekecektir. B u llirden ktsitlanmi~, dar dti~tince bi(:imine bir
9izim ornegi verelim: $ekil: (7l)de a(:Ik(:a gortildtigli gibi, (:Ocuklar
yapliklan ev resimlerinde bacay1 genelde solda gortilen ~ekilde oldugu
gibi daima dik olarak 9izerler. Ashnda bu lli~ 9izim mant1ken hauih
gibi goziikmekle birlikte, cger bu durumu iki boyutlu uzamsal bir·
problem in mevzii bir (:tizlimli olarak kabul edersek olumlu bulmamiZ
da mtimklindlir. Baca meyilli bir damda, bu egik:lige dikey bir konuma
yerle~tirilmi§tir. Eger sorun bu ltirden dar bir kontekts i9inde ele
ahmrsa tek 9tiziim bacayi dama bu ~ekilde yerl~tirrnek olacaklir. Fa-
kat, eger durum daha geni~ bir kontekts i9inde ele ahmrsa (yani baca-
dam-ev-Ismma-duman-v,s. ili~kisi i9inde) dam-baca ili§kisindeki uzam-
sal (:arpikhk ortaya (:Ikmaktadir. Yineleyecek olursak; dar anlamda ele
aldigimizda 90cugun bacay1 saglam bir §Ckilde damm egik dtizlemi
lizerine dikcy olarak oturtmasi di:>gru fakat durum gcni~ anlamda cle
almd1gmda is~ cvin bULi.inU ac;1smdan yanlJ~Llf.

$ekil: 71

~ ~ ·~~--~~
d.D p_~ f ,A~~
$ekil: 72

167
Diger temel bir ussal problem ise kar§thkh etkile§im (inter-
action) dur. DU§Unme olgusunun erken bir dtineminde, insan· akll nes-
neleri kendi ic;ine kapah olgular olarak gorur ve degerlendirir. Bu tUr
bir gtirme bic;imiooe §eyler arasmda hic;bir ili§ki bulunmaz. Ttpkt
kilc;ilk c;ocuklarm birarada bulunduklan halde, birbirleriyle degil, tek
ba§larma oynarnalart gibi. <;:ok kilc;ilk ya§taki c;ocuklarm yapttklart re-
simlerde de aym durum kar§tmtza c;tkar. Bu resimlcrdeki figilrler; bir-
birleriyle ilintisiz bir §ekilde uzam ic;inde, bo§lukta uc;maktadtrlar.
Eger ki tigenin olu§turdugu bir figilrde bir ili§ki tammlantyorsa, ilk
bakt§ta iki tigenin de bu durumdan etkilendigi ac;tkc;a belli olmaz.
Daha once gtirdUgilmilz ~ekil: (72)'de oldugu gibi, oval §ekildeki at
hic;bir §ekilde binicinin de orada oldugu konusunda bir ip ucu verme-
mektedir. Oval ~ekil ic;inde zar zor scc;ilen insan figilril de yine aym
§Ckildc, oval aqekli tarafmdan ctkilcnmi§e pck bcnzcmemektedir. Sa-
dece bu iki tigenin uzamsal konumu arada bir ili~ki ya da ctkilc§im
oldugunu akla getirmektedir. Kar~tltklt etkile§im yoluyla aktl yUrUtme
silrecinde bundan sonra gelen ikinci basamak bir figilrU olu§turan iki
ogenin de figilrdeki kar§thkh etkile§im yoluyla elde edilmi§ alan
bUtiin!Ugil bozmarnak aduia kendi tiz niteliklerinden §ckilsel olarak
bif§eyler yitirmeleridir. ~ekil: (72)'de gorU!en c;izimlerden (a) ve (d) de
insan §Ckjlle-rinin ayaklan, figtirdeki §ekiller arast arayilzil
saglamla§ttrmak ic;in feda edilmi§tir. Fakat bu durumda da hala bir
kar§thk!t etkile§im stiz konusu degildir. Ortaklar henuz birbirlerini
i§gal etmemi§lerdir. (b)ve (e) figUrleri ise problemin daha fark!t bir
c;ozilmilnil i<;ermektedir. Figilrlerdeki her iki ogeye de dokunulmamt§,
fakat bunlimn birbirlerini ic;ine girmesine izin verilmi§tir. Boylelikle
daha yakm bir gorse! ittifak saglanmt§ olmakta, fakat figilrii olu§turan
her iki oge de bundan etkilenmemektedir. Her iki oge, olmalart gerek-
en §ekilde ama, kendi ic;Ierine kapamk olarak §ekillendirilmi§tir. Bu
durum ortaklann §ekilleri arasmda bazt yanh§ olarak- gec;irgenlik gibi
yorumlanacak· alanlar yaratmaktadtr. B u basamakta kar§tmza c;tkan
kart§tkltk ve belirsiz!ik, bizi problemin c;ozilmil sUrecinde bundan son-
raki adtma gtitilrmelidir. ~ekil:c de goriilen, fil ilzerinde sigara ic;en ·
palyoc;a figilrilnde, palyoc;a oturma durumuna uygun profil bir
gorilnilm kazanmt§ durumda c;izilmi§tir. Fakat ek olarak, ayaklarmdan
birini kaybetmi§ oldugu dii§iintilebilir. Bu gozden c;tkart§t dogal
kar§tlarnak ya da hakh gtistermek dil§Uncesinin bu erken evresi ic;in

168
epey gU9lli bir mo-difikasyon gerektirm6ktedir. <;:ocuklar, yapl!klart
ilk resimlerde ayaklan, elleri kolayca feda eder, ya da hi9 vizmezler. fa-
kat kar§thkh, etlcile§im· olgusundaki bu a§am_ada bacak ve ellerin var
oldugunu hem kabul etmek; hem de bunlann figUrde yer almamasmt
onaylamak insan figUrlinlin ilk durumundan hayli radikal bir uzak-
la§mayt gerektirmektedir. Burada vocuk, bu elle tutulan ve goreceli
olarak tarafstz durumda, "kar§thkh etkile§im" sorunuyla· 90gu kez
lizlicli bir §ekilde kar§t kar§tya kalmaktadtr. Btitlinlin sclameti
avlSlndan, bUttinG olu§turan par9ada bir degi§iklik yapmak gerekmekte-
dir. Osttine listelik, paryanm belirli biyim ve davram§t ancak blitlin
iyinde gosterdigi i§lev goz oniine ahnd1gmda anla§tht bir§ey haline
gelmektedir. Akli bir sorun olan kar§thkh etkile§im olgusu, 90cuklar
bir yana, kuramsal dli§lincenin tUm a§amalarmda ve insan ili§kileri 1
alamnda da sorunlar iverir. insanlann 90gu tUm ya§amlart boyunca bu ' .
sorunu yozmckte hiybir ba§art saglarnayabilirler.
~ekil(f) ye (g) deki daha geli§mi§ figtirlerde kar§thkh etkile§im ol-
gusu insan bedeni Uzerinde iysel modifikasyonlar yapmayt gerektir-
nii§tir.'~ekilde daha once gordliglimliz figtirlere oranla bu figlirlerde in-
san bedeni arl!k kau 've dimdik halde olmaktan ylkartlmt§, eklemli,
hareketli ve egi]ip biiklilebilir bir hale sokulmu§tur. Bu radikal
dci§imin iyerdigi derin anlamt daha iyi aytldayabilmek ve bu degi§imin
insan dli§lincesi aytsmdan ne denli evrensel bir karakteristik oldugunu
kanitlarnak iyin dilden omek gosterelim: Y.alttlarna (izolasyon) metodu
ile i§ goren dil bivimlerinde climleler, kendi iyierinde degi§iklik ve
modifikasyon gostermeyen sozctiklerin birbirine biti§tirilmesi ile o-
lu§turulmaktadtr. Sozctikler arasmdaki ili§kiler ya <;:ince'de oldugu gi-
bi sekanslama, yardtmct fiiller ya da ingilizce de "of' (nm, nin) Japon-
. ca'da "no"(nm. nin)gibi "in hali"nin belirtilmesi ile ifade edilmektedir.

[[)

J~_l Lffi \ , 5I ffi '


()... ,.e. ~
169
~ekil: 73
I
,. •·'·£::_
·-··:·..,.,, .
•¢7
~··,·~-.. ~,..,....:,,~

~ekil: 74

Tasrif cdici, ~ckimli (inflective) dillerde ise dil metodu isimleri,


fiillyri vc digcr dil bilgisi ogelerini modifikc etmekle bildirinin
· olu~turu lan ogeler arasmdaki kar§Ihkh etkile~imi a~tk~a goriiniir hale
sokar: Lutincc, Arap(:a ve Almanca da oldugu gibi Etimolojik olarak
tasrif (inllection) egip, blikmeden gelmektedir. Her ne kadar, Midilli'li
Antik Yunan ~airi Safo bizi tasrif edici di!leri, yahtlaytct dillere oranla
daha "ytiksek" dtizeyde gorme egilimine kar§t uyarmakta ise de
oze!Iikle ~ocuklarda katl sozcliklerden, egilip btiktilen sozctikler kul-
Ianmaya dogru bir egilim kolayca fark edilmektedir. Schlauch'a gore
tasrif edici Hint-avrupa dili; "tekil sozciiklerin ve kok sozctiklerin
bagtmstz ya da yart bagtmsiz ogeler olarak, esnek bir §Cki!de bir arada
kullamldtgt (:Ok· erken bir dil geli§im evresinden geli§~rek gtinlimtize ,
ula§llli~ olabilir"
Yine dti~tince slirecinin karakteristigi olarak, kart§trrdmt§ ya da
"(:irkin" d5nii~timsel bi(:imler kar§tffitza ~ok(:a (:Ikar. Bu durum, ·
ki§inin daha yiiksek, daha kapsamh ve daha amaca uygun bir kavram·a

170
ula~mak igin gok iyi yapllandmlmi§ bir kavram1 terk eunesi durumun-
da ortaya glkar. Bu durum aynen bir dagcmm daba ytiksege l!rmanmak
igin bulundugu gtivenli pozisyonu terk edip, bir ba§ka konuma atla-
maya gah§masmda ister istemez aldigi riske benzer. ~ekil: (73)'de bir.
90k 90cuk resminde gtirtilen; ~ematik olarak dtirt farkh ~ekilde 9izilmi~
ev resmi gtirtilmektedir. ~ekilde, (a) da 90k a91k bir ~ckilde belirgin ve
kusursuz bir ev resmi gtirtilmektedir. Resim kendi i9inde tutarh ol-
makla birlikte, ama9 daha kapsamh oldugunda, yani evin li9 boyutlu-
lugunun verilmesi istendiginde ba~arisiz olmaktadir. (c) ise birincisi
kadar kendi iginde tutarh ve mlikemmel bir 9tiztim timegidir. Evin o'n
yiizii ve bir yam, ii9. boyutlulugu verecek ~ekilde belirgindir. (b)
figtirlinde ise gizimi yapan 90cuk kapsamh bir problem olan li9 bo-
yutlulugu elde edebilmek igin ugra~m1~, fakat ortaya 91kan sonu9 bir
zihnin karma§asmdan ileri gidememi~tir. <;ocugun hatas1 gereksiz yer-
lere yap1sal ogeler serpi~tirmek, ~u ya da bu yonde, belirgin olmayan
kararlar vermckte yatmaktadrr. Fakat aslmda bu dtizensiz sonug olum-
suz bir anlamda etc ahnmamahdrr. Sonu9 hatah bile olsa gizim bize
ara§tJrmaci ve i~lck bir zekanm aray1~ iginde oldugunu kan1tlar gibidir.
Bu ttir bir gizgisel ara§tirma, ama9 yonelimli olinas1 bak1mmdan;
egitsel a91dan fevkalede gerekli bir deneme niteligi ~Imaktadlr. Bu ttir
bir karma~ay1, ya~amm diiha sonraki safualarmda yeti~kinlerin hem sa- ·
natta hem de ya§amm ba§ka alanlarmda 90k slk yapuklari ve yanh~
egitim ya da diger olumsuz eunenlerin etkileri sonucu ortaya 91kan zi-
hinsel ve bigimsel kar1~1khktan kesin olarak aylfl eunek gerekmekte-
dir.
<;ocuklarm ilk donem resimlerinde goriilen basil §ekiller ve reOk
gruplan, ya§ ilerledik9e her yonti ile daha kapsamh hale gelir. ilk
yapllan resimlerdeki alg~sal diizen erken bir dtinemde akhn di~ dtinyaya
ait hatah yans1tma, list iiste binme, rastlant1sal ogeler gibi ~eyleri
dtizeltme amacmdan kaynaklanmaktadlf. Ak!l geli~tikge ve daha incel-
dik9e alg1sal gortintimlerin incelik ve detaylanm kapsay1p
degerlendirecek hale gelir ve btiylelikle ger9ekligin diiha zengin bir im-
gesini elde eder. Bu imge, geli~mi~ bir akhn aymmc1 dli~tinme
. bi9imine daha uygun dii~er. Bu geli~kin geni~ kapsamhlik diiha bliytik
ya~taki 9ocuklarm yapuklan resimlerde a9Ik9a gortiltir.

. <;ocuklann erken donem resimlerinde dtizgtin 9izilmemekle beraber


' .

171
daire oval ve il<;gen gibi geometrik ogeler daha a<;tk olarak
gosterilmektediC: Bu tilr geometrik §Ckil!er tii<;bir ·zaman milkemn\el
degildirler. c;::ocuklm bu.ogeleri insan, hayvan ya da aga<; gibi ~eyleri
olu§turmak i<;in bir araya getirirler; fakat bunlar asll §ckillerini muha-
faza ederler. B ir dairc, oval, ve dOr! adct dilz <;izgi , eger iyi bir §ckilde
biraraya getirirlersc ilkel bir figlir olu§tarabilir. Fakat ya~ ilerledik<;e,
bu bag1mstz ilniteler daha karma§Ik ~ekillere donil~tir. ~ekil:(74)'de
be§ ya~lannda bir oglan <;ocug~ tarafmdan <;izilmi§ bir "tarih oncesi
yarat1k" rcsmi gorillmektedir. Bu resimdc de a<;tk<;a farkedilebilecegi
•gibi, boyle bir orilnttiyil olu§turmak ve alg1lamak i<;in ak1l silrekli
olarak yapligt §Ckilde, o nesneyi en Ierne/ ogeler halinde derleyip to-
plar ve yeniden olu~turur.Bu en basil ogeler resmin yapisal iskeletini
olu~lurur. Bunlar vc bunlan yaptsal olarak bir araya getiren iskelct,
<;izim tarafmdan a<;1k<;a dcgil de, ancak izleyicinin ke§fedecegi bir
§ekilde rafinc bir uyum i<;crisinde ortaya konur. ·
Bu durum tUm gorse! sanat bi<;imlcri i<;in gc<;erlidir: Her rcsmin •
ka<;tmlmaz olarak bir yap1sal iskeleti vardiT vc o resm'e.ili§kin en tc-
mel kavrarnsal tigelerden olu§ur.

Sorular ve Tarh§ma Konulan


1- "Estetik gilzellik, nc stiylendigi ilc §Cyin nas1l soylcndigi
arasmdaki qbi<;imscl ve kar§Ihkh bir ilcti§imdir." sozil size ncyi ifadc
etrnektedir? A<;tklaymiz.
2- c;::ocuk resimleri "gorse! dil§ilnmc silrecine" ni<;in iyi bir omek
olu§tururlar? Ornckler vcrerek a<;ildaytmz.
3- ~ekil: (73)'de gordilgilnilz <;ocuk resmi hangi ozelligi a<;Ismdan
ilgin<;tir? Yazm1z.
4, Bir resimde §eyler arasmdaki ili§kilerin ortaya <;lkarilmast yo-
luyla onlardaki "anla§llmasi z<ir yapdarm te§.hir edilmesi" yakla§Imma
bir omek verini~. Bu yontemi a<;Iklaymiz. ·
5- Rcsimde "gil<; konfigilrasyonu" nedir? Bir ornek tizerinde
a<;Iklaymiz.
6- Resimdc" kar§Illkh etkile§im" olgusunu bir ornek ilzerinde in-
celeyiniz.
7- Sanat<;mm amacma uygun bir kavrarna ula§mak adma, elindeki
<;ok iyi yapdandmlmi§ bir kavram1 terk etmesi durumunda ne o!ur?
Bir omek ilzerinctC a<;lklaymiz. ·

172
3.2- KJ\ V~AMLAJUN SEKiLLERE
DONUSMESI
A- Giri~
Eger dli~Unme dedigimiz sUre\' imgeler dlinyasmda olu~an bir~ey
isc, o zaman bu imgelerden \'Ogunun hayli soyut ~cyler oldugunu,
ylinkli aklm ~;ogunlukla hayli yliksek bir soyutlama dlizeyinde
~;ah~makiaoldugunu stiyleyebiliriz. Fakat bu imgelcrc ula~mak kolay
degildir. insan akhnda ~;ok say•da imge, akhn biiin~;lilik dlizeyinin
altmda olu~ur. insan bilin~;li bile olsa bu tlir bir imgesclligi yakalaya-
bilmek, kendi kedini d•~ar•dan gtizlemlemek gibi ters bir i~e ah~km ol-
mayan insanlar i~;in pek kolay bir i~ degildir. Bu i~lem srrasmda akli
imgeleri saptamak ve tanimlamak ~;ok gli~;tlir ve bti imgelcri
lammlamaya ~;ah~Irken onlan kolayca yak e<lebiliriz. Bu ncdcnle, bu
llir imgclere ili~kin ~;izilen rcsimler son derecc bliylik bir oncm
~Imakiadrrlar.
Haf1za olgusuna ili§kin olarak yapilan psikolojik deneylerde ~;e~itli
qizim ve resimler sik sik kullamlmakiadrr. Fakat bunlarm akli imgele-
rin lam ,anlam•yla kdpyalar• olmad•g•, buna kar~m onlarm ancak baz1
ozellikleri ta~Idiklanm soylemek mlimklindiir. Bu tUrden. temsili re-
simlerin b.irer soyut akil ylirliune araqlari olduklarmi ve bu tlir resim-
lcrin temsil cttikleri dti§lince olgusunun baz• boyutlarm• ortaya koy-
duklarm• bazi omeklerle kanitlamaya ~;ah§~Cagiz .
. Bu tiirden resimlere en iyi omek, ders anlatan bir tigreuncnin ya da
bir konfcras~;mm matcmatiksel, psikolojik, mant•ksal ya da toplumsal
kpnular1 a~;Iklamak iqin gosterdigi ya da bizzat kara iahtaya ~;izdigi
~;izimler ve karalarnalard•r. Bu tlirden resimler "mimetik" (Taklit~;i) ol-
madiklar• ve bu resimler araciligi ile anlaulmak istenen nesne ve olgu-
larla aralannda hi~;bir fiziksel benzerlik olmadigma gore bunlar acaba
NEYi temsil etmektedir? Yani; ait olduklan konu ile ilgileri nasild1r?
Bunlarm temsil etme ara~;lan nelerdir? Dli~linme edimine nasi!
yard•mci olurlar? Bu tlirden ~;izimlerin ama~;lanna ula§IP
ula§madiklarm• hangi faktorler belirlemektedir? i§te bu btiliimdc bu
tlirden sorulara yan1t aramaya ~;ah~acagiz.

B- Soyut Jestler
Taklide dayah ve laklide dayah olmayan §ckiller arasmda bize son

173
derece dogalmi§ gibi goriinen fark, ashnda bir derece farkmdan ibaret-
lir. Bu durum 9izimlerin atasi olarak kabul ettigimiz avtklayiCI el, bed-
en ve yilz hareketleri olanjestlerde k~ndini belli eder. Burada bile ki§i
nedense, resimsel alan ya da olmayan jestler arasmda bir aynma gider.
Aslmda jes~erin 90gu nitelik avismdan olduk9a soyuttur ve pek ender
olarak temsil ettikleri nesneye ait birden fazla nitelik ya da boyut
i9erir. Omegin, bir §eyin kti9Gk ya da btiytik olmasi, kadm bedeninin
kum saali bivimiyle ifade edilmesi, bir vervevenin Smlflarmm belirli
ya da belirsiz olmasi gibi nitelikler jestlerle anlaiJimak isteneri nesne-
lcrin ttim ozelliklerini degil, y~lmzca en be/irgin.boyut ya da nite/ik/e-
rini ir;erirler.
Jest adm1 verdigimiz "aracm" dogasi geregi, yani son derece s1mrh
anlaiJm ve ifade olanagma sahip bir bedensel organ olmasmdan dolay1
temsil ctmc bi9imi son derece soyuttur. Burada bizi ilgilendiren §ey,
bu ttir gorse! anlattmlann ne kadar gene!, nc kadar i§e yarar vec kul-
lam§h oldugunu belirlemcktir. ·
Bir jest 90gu kez son derece etkileyicidir. <;:unkti, soyleme (dis-
course) ili§kin en onemli tizelligi dt§artda bmuill: Yani kastedilen nes-
ne ya da kavram1 saptamay1 yapmm (Contex) kendisine terkeder.
Omegin, bir jest tarafmdan ifade edilmeye vah§Ilan "bliylik!Gk" kav-
rami, zengin bir amca tarafmdan gonderilmi§ kocarnan bir hediye pake-
. li ya da ge9en Pazar sabah1 golde tutulmu§ kocaman bir bahk §eklinde
olabilir. Ki§i neyin neye 9arp1Jgim gostermeden, kafa kafaya 9arp1§an
iki otomobili, sadece iki• elini birbirine vurarak salt bir varpi§Ina
§Cklinde ifade edebilir. Basit bir el harekeliyle ontimtizde tizan~ yolun
dtiz mli yoksa meyilli mi oldugunu belirtebiliriz. Jestler itmeyi ve
9ekmeyi, giri§-9Iki§I, Yllll)U§akhk ve sertligi gosterebilirfakat bunlara
ili§kinfiziksel nesneleri i§aret edemezler.
Fiziksel nesnelere ait ozellik ve olgularm son derece dogal bir
§eymi§ gibi, fiziksel olmayan §eylere uygulanmas1 tlimtiyle evrensel
bir olgudur ve dtinyada ttim insanlar tarafmdan yaplian bir §eydir. Fa'
kat burada jest §ekillerinin toplumdan topluma ve ktilttirden kti!tilre
gore degi§tigini de beliriJnemiz gerekmektedir. Jestler konusunda il-
ginv bir noktada; ornegin bir baligm bUytikltigilniln bir stiprizin
btiylikltiglinli anlatmak ivin- yaplian jest! erie tipatip aym jestle an-
Iaulmasidlf. Ya da ornegin; fikirlerin vati§masmi gosteren jest aym

174
zamanda iki arabanm 9afJli§masmi anlatmak i9in de kullanilmaktadrr.
David Efron, New York'ta ya§ayan iki azmhk grubunun kul-
Jandiklan jest 9e§itleri tizerine yapt1g1 incelemede, el hareketlerinin ge-
ne] karakterinin ki§ilerin alai ytirtitme bi(Oimlerine gore degi§iklik
gosterdigini saptami§Ur. Yahudi'Jerin yapt1klan jestlerde -Bunlarm zih-
niyet yapiSI geleneksel Talmud dti§tincesinin Sofist oztiyle
§ekillenmi§tir- ko§eli, a('Isal yon degi§tinneleri s6z konusudur. El ha-
reketleri 90gunlukla iig zaglar 9izer. Bunlan kagit tizerinde
10izdigimizde, kar§Imiza pkan §ekil adeta 90k ince i§lenmi§ bir nala§
gibidir. Buna kar§m ornegin, italyan g69menlerinin jestlerinde ise,
okuma-yazma oranmm nispeten az oldugu tanmsa! b6lgelerden go9
euni§ olduklari i9in, daha basit bir dti§tince bi9imi sergilenir: Jestin
yonti, jest ortinttisti tamarnlanmcaya kadar aynen muhafaza edilir.
Jestler bu tani§mayi sanki bir tinvan ma9mdaymi§casma yeniden
oynaijlar. Bu jestlerde ki§i alternatifleri tartar, kar§ISmdakiyle 9eki§ir,
iyi planlanmi§ htictimlarda bulunur, eger tarti§madan galip 91karsa
kar§I tarafm asia yads1yamayacagi kamtlar. ortaya koyar. Mecazi an-
Iaumlarm jestler yoluyla ifade edilerek 90k dogal bir §ekilde kul-
lanilmalarma bakarak §unlar1 ileri stirebiliriz: lnsan gayet do !fa/ bir
,<eki/de ftziksei ve fizikse/ a/mayan dunyaya ili§kin .olgu/an birle§tiren
yaptsa/ benzerlik/erin farktndadtr. Hareket ve §ek/e ait algtsa/ nitelik-
/er jestler taraftndan tantmlanan du§unme surecinde yer almaktadtr.
Jestlerde itme, r;ekme, engel/erne, one surme, gibi "Kine-estetik" (ha-
reket estetiifi) deneyimler onemli bir rol iistlenmektedirler.
C- Resimsel Bir Ornek:
KaliCI olan resimlerin jestlere oranla dti§tince olgusunun imgesel-
liginin nas!l bir §ey oldugu konusunda bize daha a91k bir §ekilde fikir
verdiklerini ileri stirebiliriz. Yine de aralanndaki benzerligin tam olarak
izdti§timsel oldugunu soylemek zordur. Oncelikle, belirli bir ~ti§tince
Orilntilsilniln resimsel gOsteriminin, resmin diiz bir zemin Uzerinde ii<;
boyutlu olarak ya da sadece 9izgilerle ya da yalmzca renk ktitleleriyle
yap1hp yapilmadigma gore degi§iklik gosterecektir. Bona kar§m ussal
imgeselligin bu ttir maddesel ko§ullar tarafmdan belirlenmedigini de
ozellikle vurgulamak gerekir. Bu konuda Phona Watkins'in yapmi§
oldugu soyut bir resmi orriek olarak gosterebiliriz.

175
Ol :wrs~~

'.
Resimde, gilncel enge!J.er tarafmdan geyici olarak durdurulan umut .
verici bir gelecek betimlenmektedir. Resmi tiimiiyle "non-mimetik"
(taklide dayah olmayan), soyut bir resim olarak nitelemek
milmkilndiir. Fakat bununla birlikte, resimde gorse! dilnyadan, yani d1~
dUnyanm gtirselliginden toplana11 baz1 deneyimlerin etkisini gormek te
olasidir. Tipki nesneleri ve olaylar• tammlamak igin bivimsellige ozgil
soyut niteliklere ba~vurmam1zda oldugu gibi, dil~ilnce ve duygu-
lanmizm soyut bi9imler arac•hil• ile gtisterimlerinin de ~tiyle ya da
bOyle dogaya ait nesneler tarafmdan tammlandigiDI ileri Silrebiliriz.
Resimde taklit ve taklit d1~i gtisterim tarzlan arasmda higbir kar~1thk
yoktur. Yalmzca, oldukga geryekyi imgelerden, ~ekil ve biyimin en an
tigelerine dogru yay1lan v_e yilkselen bir skala stizkonusudur.
Resimde gtirdilgilmilz, Uzerinde objelerin yer ald•g• tin fonle, Ust
· taraftaki a(:Ik bir lilr gtikyilzil arasmdaki peyzaj tilril resimlere ozgil
farkhhk, bir anlamda kau ~imdiki zamanla, olas1 bir uzak gelecek
arasmdaki temel aynm1 yaratmaktadir: Simdiki iamam dolduran elle
tutulur bir maddesellik ve halen bo~luk durumunda bulunan gelecek ...
' Burada zaman uzamsal bir derinlik boyutuna indirgenmi~ durumda bu-
lunmaktad•r. Zaman ve mekanda resim fonu iizerinde bize en yakm
durumda olan ~eyler hareketli, sanki egilip bilkUIUyormu~ gibi duran,
koyu renkli ~eritler ~eklinde tasanmlanmi~ engellerdir. Daha arka plan-
da ve uzakta ise, hentiz kesin olarak belirginle~meini~, a(:!khga
kavu~mali\I~r salt bir silsile halinde bulunan renk kiltlesi yer almak-
tadir.Uzaktaki kiltlenin yahuhg• ve konturu yatay planda onunla-
(:all~an bir gcr(:eve tarafmdan kmlmakta, bu kmlma sonucu ortaya
(:Ikan kopukluk gelecek duygusunu gil(:lendirmekte ve hareketlendir-
mektedir. <;eryevenin san rengi, kiltleden koparttigi kahverengi-
kirmiZI par(:a ile ve ktitlenin, mavimsi pembe rengiyle bir (:ati~maya
ginnektedir. <;eryeve ya da citin ~ekli bir anlamda kendi kendisinin de
smirlarmi belirlemektedir.
Geleceg~ ili§kin bu tlirden bekle~tiler direkt olarak §imdiki zaman-
la ili~~ili' degildir. Resmin on fonuyla arka fonu arasmda, yani gele-
cckle §imdiki zaman amSjllda kopril gorevi gtirecek herhangi bi(:imsel
blr eleman bulunmamaktadir. Koyu renkli ku~aklarm varhgi kendi
i<;lerine kapamk, bag•msi~ durumdad•r. Bunlar gelece1F engelleme-
mekte, ancak geyici bir silre'i(:in yolu Ukamaktadirlar. Fakat bu durum

177
bOyle olrriakla birlikte, engellerin yine de gelecek agiSlndan tehdit edici
bir yanlan oldugunu teslim etmek gerekir: Soldaki yukanya dogru ya-
tayla§an gubuk ufuk gizgisiyle gakt§makta, sagdaki yukanya dogru
egikle§en gubuk ise, resmin orta-geri planmda yer alan vegelecek kav-
ramtyla ozde§le§tirdigiiniz · klitlenin sanki list bOllimline yapt§-
. maktadtr. Yalmzca oznel bir perspektif yantlsamast alan bu durumun
yaratttgt sonuq bir anlamda tarn olarak gerqektir ve bu metalik, katt ve
koyu renkli parmakhk benzeri gubuklar gelecek·dli~Uncesini upkt bir
hapishane penceresinin parmakhklart gibi eng~llemektedirler. Fakat
sonuq olarak, bOyle bir olumsuzlugun pek de kesin oldugunu
soylemek mllmklin degildir. Yukanda sozllnll ettigimiz engeller her ne.
kadar inorganik bir §ekilde katt cisimler olmakla birlikte, bunlarul
yukartda ve a~agtda, tam da en gliglli olmalart gereken yerlerinden sola ·
· v~ saga dogru bliklildliklerini ve bir anlamda gliglerini yitirdiklerini;
yani, upkt bir tiyatro perdesi gibi, hareketli bir ~ckildc iki yana dogru
a91larak, geleccgin onli ahnamaz bir §Ckilde ortaya c;tkmasma yo!
agttklanm soyleyebiliriz. ·
Bu, gorse! bir bildiri olarak nitelendirebilecegimiz resimdeki so-
yutluk, ele aldtgt konu goz online almdtgmda daha bir aqtkhga
kavu~maktadrr. Resimde~ ne gelecek ne de geqmi~ mimetik bir yorum-
. lamayla ele ahmp i~lenmemi§tir. Fakat bu temalann onlarm ozlerine
ili~kin temel yaptlan; bigimin, rengin vc uzamsal ili~kilerin gorse!
ogeleri yoluyla ifade edilmektedir. Resim, daha profesyonel ressam-
lann yapuklanna oranla daha basit olmakJa birlikte, yukanda
ozeUedigimiz tematik degerlerin Bayan Watkins'in bu baskt resminde
inceden inceye dii§iinUlmli§ oldugu bir gen;ektir. Resmin bu
gordiiglimliz son halini alabilmesi igin lam anlamtyla "dogru'~ bir
orlintUnlin ortaya qikanlmast ve bu yukartda soziinii ettigimiz tematik
degerlerin kendilerine en uygun dli~ecek gorse! elemanlara ula§mast ge-
rekmektedir. i~te bu nedenle soyut resirn yapma ey/erni bir anlarnda
kavramsa/ problernlerle gorse/ degerler araczlzgz ile ugra§rnaktadtr.
Yani; sanatgt onemli bir problemi <,lii§linmekte, yaptlgt resimde bu
problemi gozmeye koyulmakta ve resmin bitmi~ bali, problemin de
qozllmiinii ortaya koymaktadtr. Herne kadar sonuq, bazen sozclikler
yoluyla anlaularnayacak kadar dil otesi bir~ey olsa bile.

178
Sorular ve Tarh~ma, Konulan
1- insan jestlerinin yaplSI konusunda bildiklerinizi yazmtz?
2-DU~Unce olgusunun imgeselligi konusunu resimseJ bir omek
Uzerinde izab ediniz. (soyut bir resim iizerinde.)

3.3- SOYUTLAMA UZERiNE

A- Giri~
Algtlama ile dU~iinme arasmdaki kopriiyii yeniden in~a etmek ge-
rekiyor. Bir anlamda, alg!lama dedigimiz ~ey dt~ dUnyanm pasif bir
~ekilde duyu organlannca kaydt degil, algtlanan nesnenin "generic"
(salt kendisinc ozgii ve en tcmel karaktcristigi olacak ~ckilde) ana hat-
lanm kavramakur. DU~iinmek isc - dU~Unme ediminde bulunmak
i9in mutlak surette Uzcrinde dii~unulecek bir nesne ya da olgu olmast
gerektiginden - i9inde y~arnakta oldugumuz kainatm imgeieri iizerine
in~a edilmelidir..
Algdamada du~iinmeye ili~kin ogelerin, dii§iinmede de algtlamaya
ili~kin ogelerin bulunmast ve bunlann birbirini tarnamlamast son 'de-
rece dogaldu. Algtlama ve du~unme insan "cognition"unu (kavrarnsal
ve idrake ozgU alan) birle§ik bir sUre9 haline sokarlar. Bu sUre(', kesin-
tisiz olarak, duygusal ilginin en basit elde edili~ bi9iminden
ba§layarak, en temel generik ve kuramsal fikirlere kadar uzamr. Bu
birle~ik karakterli kognitif sUrecin en tcmel ozdligi, her diizeyinde
mutlak surette soyutlama i9ermesinde yaunaktadu. Bu nedcnle, "soy-
utlarna" dedigimiz fenomenin anlarn ve dogasmm dikkatle incelenmesi
gerekmektedir.
Tezimiz aslmda yeteri kadar basittir. Fakat, gene! olarak soyutla-
ma olgu~uyla ilgili bazt yanh§ arrlarnalara yol a9an hata ve on yarg!lar
saptamp, bunlart aksi kamtlanmadtgt surece, bu tezin olumlu
.yonlerini anlamak olanakstz olacakur.
Astl sozciik anlamtyla .ele almacak oldugunda "SOYUTLAMA" ·
olumsuz bir~eydir. SozcUk bir ~eyi yerinden kaldtrma, soyma,
(:tkanna, bir~eyin bir taraftm stytnna anlamlarma gelmektedir. Aynca,
fiil olarak soyullarna; bir~eyi bir ba~ka ~eyden ayumaya da edilgen
olarak ve biraz da kendi iradesi dt~mcta bir~eyden aynlma anlarnma gel-

179
mektedir. Tabii, burada ~uhu eklemek gerekiyor: ingilizce'de soyutla-
ma yani "Abstraction" l387'den bu yanakullanrlagelen bir sozctiktiir.
Biz de ise bu sozctigtin gC\'mi~i 9ok krsa oldugundan,.semantik a~rdan
hen liz tam olarak dilimize yerle~mi~ olmadrgmr ileri siirebiliriz. '

B· Tehlikeli bir Kar~rthk ,


Soyutlama sozctigtindeki, bu birazonce soztinti ettigirniz ~!karma,
sryrrma, yerinden etl!le ve ayrrma gibi anlamlar bu ~ok onemli akli
operasyonun tanrmr tizerinde adeta ugursuz bir agrrhk yaratmaktadrr.
Psikoloji kuramlannda"soyutlama" tammr duyumsal veriler tizerine
kurulu bir siirece verilen addrr. Bu silrecin en onemli ozelligi, duyum-
sal veriler Gzerine kurulmu§ olmasma kar§m bu verilerin otesini
gc~mesi ve sonu~ta bu veriyi tilmtiyle terk etmesidir. Filozof John
Locke'yc gore "soyutlarna" dr§ dGnyaya ili§kin belirli nesnelcrden ge-
len;bclirli fikirleri alrr ve onlarr ge~ek varolu§tan (Zaman, mekan ve
bunlara ili§kin tam fikirlcrden)aymr.
John Loeke'ye gore:" ... Ve akrlda ~ok keskin ve ~rplak gorGniimler
olu§ur. Bunlarm oraya nasrl, nereden ve hangi'srralama i~inde gelmi§
olduklarr onemli degildir. Anlama dedigimizfenomen bunlan bir
srralamaya sokar (genelikle dilde onlara verilen isimleri kullanarak) ve
bir tlir ger~ek varolu§un qitine denk dii~en standartlar olarak kullanrr.
Bu tiir orlintGlere uyan gorGnGmler soyuttur ve buna gore isimlendiri- ·
lirler."
Zamammrzda da bir kavrarnm tlimtiyle sayut alabilmesi i~in anun
her ttirlG algrsal ilitelikteki ikincil ogeden tamamryla arrnmr§ almasr
gerektigine, aksi halda bu kavrarnm yeterince saf olmayacagma ili~kin
bir inan~ hiiktim stirmektedir. (ornek alarak: Tann, merharnet, adalet,
politika, vicdan, a~k, vs gibi.) Ornegin Rene Pellet, "samut olanm
algrlanmasmdan, "soyut olanin algrlamasuia" dagru alan ilerleme
Gzerine yazdrgr bir kitapta ~oyle demektir: "'sayut' sozcligti, -anun en
esaslr anlamr alarak- aklm tlimtiyle somut gosterimlet dr~mda yani;
anrmsanan ya da a an algrlarnakta olan verilerle desteklemeksizin ya,
ratugr bir§eydir". "Sayut" der Rene Pellet: "Aklm somut alanm
otesine ge~erek, meydana getirdigi bir organizasyondur ve dagada so-
mut alan her §eyden kendini tGmliyle kurtarmr~ durumdadrr."
Soyut dti~lincenin, algrsal deneyimler tizerine yaslanmadan,

180
sozcliklerin dlinyas1 iginde olu'~tu~u ileri stirlillir. eskiden daha da ileri
gidilerek, konu~mayan ya da konu~ma yeteneginden yoksun bir
canlmm soyutlama da yapamayacag1 samlmaktayd1.
Yukanda Locke'dan yapugJmlz ahntmm dcvammda, Locke hay-
vanlardan soz cderken §oyle bir sav ileri sUrer: "Soyutlama glicli ttim
hayvanlarda alan bir ~ey degildir. E~yalar ve olgular tizerinde gene! fi-
kirlerc sflhip alma yctisi, yabaml alan ilc insan arasmdaki mtikemmel
fark1 mcydana gctiren tek sJmrd1r." Pellet'c gore ise; "Sag1r ve dilsizler
sadece tammlayJCl ve tarihsel alan ve salt somut gergeklere ve hareket-
lere dayah alan i~aret diliyle konu~tuklarmdan, asia herhangi bir genel-
leme ya da soyutlama stirecine ul~azlar."
Alg!lama ve dti~Unme arasmdaki bu kar~1thk, ''soyut" olam, "so-
mut" olandan ay1rt ctme ah~kanhgmda .da tizellikle kcndisini ag1k
scgik belli eder. Bu ttir yakla~1ma gore bunlar, yani algJlama ve soyut-
lama birbirindcn tUmiiyle bag1mSJZ iki ayn katagori gibidirler. Yani
ag1kgas1 soyut alan bir~ey aym zamanda somut olarriaz. Bu durum, ba-
basma soru saran gocuk anektodunda gayet gtizel ortaya konulmak-
tadJr: <;ocuk sorar: "Baba, Soyut nedir?" Baba bir stire dti~tindtikten
sonra yamt verir: "Soyut, dokunmad1gm ~eylerdir" <;ocuk ~oyle der:
"Aaa .. Evet biliyorum. Tanr1, ya da elektrik prizi gibi! ... "
Burada "soyut"un ne kadar ters anlamlara gelecck ~ekilde kul-
lamldtgmJ giirmekteyiz. Alg!lanabilir, yabut elle tutulabilir bir ~eye
"somut", algJlanamaz, elle tutulamaz alan ~eylere isc "soyut" diyoruz.
Bu durumda, fiziksel, yani elle tutulabilir alan bir~eye somut de-.
'mek, en azmdan ttimtiyle ussal alan bir ~eye soyut 'ctemek kadar
yanh~t1r. Simdi "soru-yamf' oyununun tipik bir ag!lt§lfll ele alahm:
"Somut mu, soyut mu?"
Ontimdeki masa somuttur. Ona istedigim gibi dokunabilir, onu
istedigim gibi kullanabilirim. Fakat tizgtirllik dti~tincesi hem en herkes
tarafmdan son derece soyut bir ~ey olarak kabul edilir. Arkada~mi be-
nim igin somuttur. Arkada~hk kavramt ise soyut bir kavramdtr. Bu
durum herkesce mant1kh bir durum olarak kabul edilecektir. Fakat,
ashnda bu son derecc manukh gibi gtirtinen onerme bile kendi iginde'
apag1k bir ontolojik kar~llhk barmdlfmaktadir: Bir masa hem maddesel
bir nesne, hem de bu nesneye ili~kin.bir am ya da kavram oiabilir.
Eger, yukartda aynm, ak!l dedigimiz olguda o.lup bitenlerle d1~ ·

181
dunyada, duyulann otesindeki fiziksel dunyayt ele almak i~in kul-
lamyorsa, yanh~ terimlerle dogru olanlan birbirine kan~tmyoruz de-
mektir. Aym aynm, bir insanm ancak kendi kafasmm i~inde olup bi-
tenlerl bilebilecegi ~eklinde bir goru~ten yola ~tktlarak, beynimizin
dt~mda yer alan olaylarm algtstm (masa, gune~ tutulmast, mide sanctst
gibi, ki bunlara "extracerebral percepts" adt veriliyor.) Beyindeki ~e~itli
elektro-kimyasal stire~ler sonucu olu~an beyinsel algdardan (omegin;
ant imgeleri, her ttirlu du~unce ve kavramlar) aytrmak i~in yapthyor da
olabilir.
Bu durumda hemen ~u savt ileri stirmek mumkundur: Beyin i~i
algtlar da ei:t az beyin dt~t algdar kadar somutiur. Bir masayt gonnek
ya da bedeninde bir act hissetrnek, herhangi bir§ey hakkmda bir imge
ya da du~unce ~ahibi olmakla ancak aym·oranda somuttur. Bu dene-
yimlerin her biri kesin ya da kesin olmayabilir. Faka~. elbette ki tlimu
de SOMUTIUR .
. Tum akli i~eriklerin tekil, e~siz olgular olduklanm ileri
siirebiliriz. Hatla bunlar birer "General" (tikel) olsalar; yani bir tiir nes-
ne ya da du§unce yerini tutsalar bile. Bu gozlem Berkeley larafmdan
yapdmt~, Hume'da bunu· fikir dunyasmda o gune kadar yaptlmt~ en
buvuk bulu~ olarak alkt~larnt§IL Berkeley'in farkettigi §ey §uydu: "
'Particular' (tekil) olarak farzedilen bir du§lince aym turden tUrn tikei
du~uncelerin yerini tuttugu zarnan tekil hale gelir!' ve Berkeley devam
ederck ~unlan ekliyor: "Anlayabildigim kadartyla herhangi biqeyin
tikelligi ozgu mutlak (karnil) ve olumlu bir dogast ya da kavrammda
degil; fakat onun yanstlltgt, yerii:ti tuttugu tekillerle olan
ili§kisindedir. Yani daha a~1k bir ~ekilde soyleyecek olursak; keridi
dogalan geregi .tekil durumda bulunan ~eyler, isim ve samlar tikel
hale getirilmi§ olmaktadtr. B~ka bir deyi§le, MASA kavramt benim
i~in en azmdan bir masa imgesi kadar, ya da onumde doran fiziksel bir
masanm algtst kadar SOMUT ve bireysel bir akli i~eriktir. Bu
baglarnda omegin , arka~hk kavrarnt da en az belirli bir arkad~ kadar ·
somut olarak kabul edilmesi gereken bir~ey olmakladtr. Yine omegin
daha once belirtmi~ oldugumuz baba,- ogul diyaloguna ili§kin anekto-
da yeniden donecek olursak; Yukartdaki manUklan hareketle Tann ve
'rann fikrininde, elektrik prizi ya da elektrige ili§kin tum ara~ ger~ ve
elektrigin kendisi kadar somut oldugunu ileri surebiliriz. Herhangi bir

!82
nesne eger bir omekler toplulugu yerini tutuyor gibi dli~linliltiyor ise
i~te o zaman tikel hale geliyor demektir. Buna ek olarak, eger bu nes-
ne daha karm~Ik bir oz ya da kendiligindenlik ya da hehangi bir tlir
ozden damlttlml~ bir§ey olarak kabul ediliyorsa bir soyutlama haline
geliyor demektir. ·
"Somut'\ve ·"Soyut" gibi terimler hi9 bir ~ekilde birbirlerinden
tlimliyle ayn ve birbirlerine kar§Il kavram ya da kapsamlar olarak ele
almamazlar. Burada bir kar~1tlrk ya da kcndi i9lerine donlik, bag1ms•z
klimeler halinde alma gibi bir durum soz konusu dcgildir: Fiziksel ve
zihinsel olarak somutluk tlim nesnelere ait bir ozelliktir. Fakat tlim
bu nesneler ayr1ca soyutlamalar olarak ta i~lev gorebilirler.
· Oniversitelcrin felsefe bOllimlerinde okutulan "Manttga Giri~"
seminerlerindcn 90k gorlilen tipik bir ba§lang19 tlimcesine yakmdan
inceleyccck olursak, bu kavram karga~asmm giderilmesinin ne ct'enli
zorunlu bir hale gelmi~ oldugunu gorcccgiz:
" ... Elimizden geldigince ~unu a(:Iklrga kavu~turmally•z.ki; soyut-
lamalar asia ger9ek degillerdir. Tabii, eger biz ger9ek dedigimiz §eyi
soyut degil de SOMUT bi~ey olarak kabul ediyorsak."
Burada "soyui" ve "somut" Slfatlan lki ayn onerme gibi, yani san-
ki bir§ey aym zamanda hem somut hem de soyut olamazm1~ gibi ele
alrnmaktad1r. Aynca somutluk hali de kesinlikle maddesel- fizik<el
varolu§la hir tutulmaktadlf .. Bliylik bir olas•lkla aym tlirden scminer-
lerde" ... Soyut dli§lincenin nesneleri ol.an "mlikemmel dlizllikteki
(Oizgiler', 'hukuk', ya da 'say1lar' tckil nesneler olarak degil de, bu tlir
tekillerin 'dtinli~lim' ya da 'ili§kileri' olarak var olsalar bile dogann
gef(Oek par9alar1 olarak ele almmaktadlflar.
Bu tlir bir gtiril~ aslmda bir nesnenin "ne oldugunu", neyin yerine
var oldugu ile karl§llrmakta ve·bir varhgm ancak tekil ~eklinde var ·
olabilecegini ileri silrmektedir.
Ak1l tarafmdan dcneyimlenen her tlirlli fenomen ~oyle ya da
bOyle bir soyutlama i9erir; Daha karm~1k bir §eyin dam1t1lmasmdan
olu§mu~ gibi gorlinsc bile. Bu tlir bir fenomen kalitesi son derece
ylikseltilmi§, yogun bir gli9ler orlintlisli ya da bir olgu ya da nesne ha-
li~de olabilir ve bu.§eyde o 9e§ittcn bir olgu ya da nesneye ili~kin ge-
rekli oiellikler 9arp•c• bir ~ekilde cisimle§mi§ olabilir. Daha onceki

183
kiSimlarda One Siinnli~ O[dugumuz bir tantml yeniden kullanacak O[Uf-
Sak diyebiliriz ki; Bir resim olarak i§lev goren bir fenomen kesinlikle
bir soyutlamad!r. Fakat, bu i§levini belki bir ki§i ir;in yerine getirebi-
lir ama bir ba§kast-ir;in getiremez. Bu resim yalmzca belirli bir kUltW"e
mensup olanlar ir;in ger;erli olabilir, bir ba§ka kUltW"un insanlan ir;in
o
ger;erli olmayabilir. Bazen de aym resim, daha once §ekilde dunyaya
bakmamt§ bir ki§i ir;in, bir anda anlam kazantr ve o ki§inin .gozlerini
ar;tct bir i§lev gorebilir.
C- Genelleme Uzerine Kurulu Soyutlama
· Soyutlama,' geleneksel olarak, tekil orneklerin kendisiyle ili~ki
i9erdigi olgularm toplamt olarak tammlamr. Locke bize; "Duyular
once tekil fikirleri i~eri ahrlar ve hentiz bo~ alan kompartunam tercih
ederler." demektedir. Lockc'a gore aklm dogal yondeki egilimi bilgiye
dogrudur. Fakat alai bu gidi~au i9inde tekil ~eylerin tizerinde tcker te-
ker dump, dti~linerek ilerler ise, bu ilerleme son derece yava~ olacak ve
i~ sonsuza kadar stirecektir. insan akh bilgiye dogru olan bu slireci
kisaitmak ve her algiiamay1 daha kapsamh hale getirmek i9in ilk ola-
~ak ~unu yapmak zorundad1r: "Tekil ~eyleri paketler ya da gruplar ha-
linde toplamak, ve bu ~ekilde 9e~itler halinde srralamak. :;:unkli, bir
tlir grup i9erisinden herhangi bir nesneden akhn alacagt bir bilgi,
gllvenli bir ~ekilde o tiir i9indeki tlim diger nesneler i9in de aym o!ylide
ge9erli olacaktrr." Yani, geleneksel bi9imde, tlim soyutlamalarm ge-
nejlemeler lizcrine kurulu olarak dti~linti!lip bu ~ekilde kabul edilegel-
mi~ olduklanm soylemek miimkilndiir. Bizler bu geleneksel dti~iince
bi9imine o denli ah~mt§Izdtr ve bu durum bize o denlf inan<hnci gelir
ki, ger9ekten ne olup bittigini ve bu dii~tince bi9iminin geryekle ne
denli 9eli§ki i9inde oldugunu goremeyiz. Dstelik, bu tlurum kuramsal
diizeyde de biiytik giiyliikler yaraUnaktadir. Elbette ki genellemeler
vitrd1r. Fakat genelleme dedigimiz §eyin .Locke' dan bu yana one
stirtilegeldigi gibi bilgiye ula~ma yolunda bir ilk ad1m1 nastl olup·ta
tqkil ettigine inanmak olduk9a gliytiir.
·Psikolojinin ilkeleri adh kitabmda William James, "Birbirine
~~lik eden nesnelerin yerlerini degi~tirmek · yoluyla, bir olguyu
olu~turan unsurlar1 birbirinden ay1rmak" adm1 verdigi bir kuramsal
onerme ya da yasa ileri slinneyi denedi. J ames~m bu yasasma g6re:

184
"$imdi bir~eyle, daha sorira ise diger bir ba~ka ~eyle ili~kiye sokulari
bir~ey sonu(:ta ikisinden de aymlmt~ ohlr ve akhn soyut bir tasarlama
nesnesi haline gelir ya da o hale dtinli~tir." James'e gore aynca:
. "Degi~ik niteliklerin degi§ik btittinltiklerle tekrar tekrar ili§kiye sokul-
malannm, bunlann bu blitlinltiklerden herbirisiyle olan ili§kilerini
ni9in k!rdtgt ve bilin9 lizcrinde ni9in yalmz ba§larma yuvarlanarak iler-
ledi]s:leri bir Slf olarak kalmaya devam ctmektedir." Bu clbette ki bir
srrdtr.Fakat sorun, bu durumun "neden"inde dcgil, "nastl"mda yatmak-
tadrr. insan akh i9in genelleme yapmamn neden en rahat ve uygun bir.
i§lem oldugunun a(:tklarnast John Locke tarafmdan bariz bir §Ckilde or-
taya konmu§tUr. Fakat akhn hi9 bir§ey olmadan, yalmzca tckiller var
oldugu zaman, nastl genellemelere yani tlimellere varmasmm hala
a('tklanmast 90k gil(: bir i§lem olarak kaldtgmt kabul etmek gerekmek-
tcdir. Bclki de bu dtinyada birbiriyle aym §Cyi hi9bir §Ckilde pay-
la§mayan iki nesne bulmak olanakstzdtr. Ttim ncsnclcrdc hcpsi i9in
gc(:crli olan bir slirli ortak tizcllik ya da nitclik yer almaktadtr.
Dti§linecek olursak; Eger tizellikleri aym olan her nesne topluhigu,
bizi bu tizelliklere uygun nitelikler ta§tyan nesnelerin bir tek kavram
altmda bulunduklarma ikna etse, sonu9ta hepsi birbiriyle aym bir slirti
grup olu§acaku. brnegin; bir kedi tlim maddesel nesnelerle, organik
nesnelerle, hayvanlarla, memclilerle aym tizeJ.likleri payla§tyor ola-
caku. <;:tinkli bu genelleme manugt salt ve yalmzca 0 KEDi'nin ycr
alacagt son kategoriye degin stirdlirtilebilir. i§ yalmzca burada da bit-
miyor: Kedi tlim siyah renkli §cyler i9ine, ktirklil §eyler i9ine, evcil
hayvanlar i9ine, sanat ve kedi biblolart.dil§ilntildilgli0de seramik sanat-
lan i9ine; Halla daha da ileri' giderek, Antik MlSlr ilahlart i9ine, ve
aynca kedi mamast ve buna ili~kin tilm tilketim endilstrisi i9ine, ge-
nelde cndilstriye, oksijen tiiketimine ve ekolojiye, ve dii§ imgeleri
i9ine ve dolaytstyla psikoloji i9ine almabilir. Sonu9ta ki§inin aklma
KEDi kayramt geldigi anda tiim bu baglanttlarm otomatik olarak
yapdd!gmt stiylerilek olastdrr. Fakat burada sorunun astl can ahC! nok-
tast yatmaktadrr: Ba§ka ba§ka tizellik ve ah§kanhklarla ilgili olduklart
halde, sonsuza kadar uzayan bu birbiriyle ili§kili gruplar akla yakm ve
manttkh bir organizasyon i9inde asia toplanamazlar. Bu tiir basit bir
genelleme mant1g1 olsa olsa bir bilgi hilcumu karma§aSt yaratabilir.
Bu tabii ki olduk(:a ktitlimser bir tingtiril olarak kabul edilmelidir.

185
· insanda.bir tilr se<;me kriteri gereksinmesinin de var aldugunu var say-
mamiz gerekmektedir. Eger sayutlama dedigimiz silre<;, en fazla say1da
~cyi, en az say1da ~eye indirgemek yaluyla ger<;ekle~tirilen bir tasarruf
alsayd1, mantiksal silre<; en fazla say1daki milnferit durumlardan yala
<;Ikmak ve daha sanra bunlan az ve en az say1daki temsilci durumlara
indirgemek alacaku. Acaba aklJmiz ger<;ckten de boyle mi <;ali§Iyar?
Bebeklerin davram§larma baktlgimizda durumun farkh aldugunu
gorilrilz. Bir bebegin ya da <;acugun diinyasmda yalmzca tek bi! kopek
' alabilir. Fakat ba~langi<;tan beri bu kopek- her ne kadar a kateg'ori tek
bir kopegi i<;ine ahyar alsa da- tek ba§ma bir kategari alu§turacaktir.
Buna kar~m, aym <;ocugun dtinyasmda, ne kadar <;ak say1da bulunursa
bulunsunlar, aga<;lar, cvler, atamabiller ya da bulutlar kopege oranla
daha az onemli bir nitelik ta§Iyacaklardir. B(iylelikle biz gruplamanm
her gruptaki eleman·sayiSimn fazlahg1yla dogru aranuholarak ,.;,tan
bir on em ta~Imadigmi, tersine grilp i<;ideki eleman say1smm bir deger
azalmasma yol a<;tigmi 5grenmi§ aluyaruz.
D- Gruplama
insan aklma 5zgli.bir yeti alan gruplama.yetisi aslmda kar~JffiiZa
henliz <;6ztilememi§ ve bir a kadar da onemli bir kavramsal sarun
<;Ikarmaktadir. Freud'a gore, insan akh dil~ gordilgli uyku durumunda
. bile gruplama yalu .ile <;ah~maktadir .. Freud dti~lerde gotlilen imge.
gruplanm ba§hca iki bOlilm i<;inde taplarni§tir:
a) Kibrit <;6pleri, ~emsiyeler, ~i~ler, b1<;ak ve tabancalar <;eki<;ler,
lakamotifler, y1lanlar, kulelcr, bahklar, v.b. ·
b)Kuyular, <;ukurlar, kaseler, magaralar, kutular, ~i§elcr,
<;ekmeceler, <;antalar, cepler, tarbalar, gemi ve kay!ldar, kap1 ve pence-
reler.
Yukanda sayJlan imge gruplannm ozellikle bu iki katagaride bir
araya gelmelerinin nedeni bilin<;altimizm siirekli alarak cinsel arganlar
ve bunlarm i§levleriyle ilgili alarak sorular sarmasmdan ileri gelmek-
tedir. Aslmda daha da otede, bu gruplarnalarda yer alan nesnelerin
yalmzca bazi.yonleriyle ilretim orgarlanyla ilintili almad1klanm, bu
imgelerdeki en onemli ozelligin bunlarm direkt alarak jenital argan-
larm asil i§levleri alan dikeyle§me, ytikselme katila§ma, 'gidip gelme
ve ba§alma ile i<;ine alma, kabul eune ve kapanma arasmdaki kar~Ithgi ·
yans1tlnakta alduklanm ileri slirebiliriz.

186
Eger durum hakikaten yukanda ozetlendigi gibiyse, o zaman, her-
hangi bir §ekilde gruplamalann bu §ekilde yaptlabilmesi i<;in daha
onceden de bir soyutlama olmu§ olmast gerektigi gibi garip bir sonu<;
pkmaktadrr. Yukanda sbzli edilen ve dogrudan dpgruya cinsel organ-
lann §ekil ve i§levlerinden yola <;tkilarak, onaya <;Ikan imgelerin bu
organlara ili§kin birer soyutlama olmalan gerckmektedir. Yani daha
onceden yapilmi§ bulunmas1 gereken bir soyutlama olmami§.olsaydi,
bilin<; alu, birer dli§ imgesi olarak i§lcv goren bu imgeleri se<;emezdi.
Bu, §U anlama gelmektedlr: Genelleme sonucu olu§tugunu kabul
ettigimiz soyut kavramlarm olu§malan i<;in de soyut kavramlarm bu-
lunmasma gereksinmemiz vardrr. Yani Jean Piaget ve Inlelder gibi bi-
lim adamlarmm ancak·genetik analizler yoluyla <;ozlilebilecegine in-
andiklari bir kiSir dongliyle kar§I kar§Iya bulunmaktayiz demektir.
Bu kiSir dongliyli Henri Bergson daha l896'da saptaiDI§ buluriu-
yordu:"Genelleinc yapmak i<;in insanm once soyutlama yapmas1; so-
yutlama yapabilmesi i<;in ise genelleme yapmay1 bilmesi gerekmekte-
dir." (Ve tabii ki aym durumun tersi de dogru olmaktadrr.) Bergson'a
gore bu kendi i<;indeki <;eli§kili durumun ay1rd edilememesinin ba§hca
nedeni, algtlama dedigimiz olguda, §eylerin salt tek ba§lanna kaydedil-
diklerine ili§kin bir genet. inam§tan kaynaklanmaktadir. Oysa Berg-
son'a gore, duyusal algilama slireci son dcrece faydaCl bir nedensellige
dayalld1r. Belki de algtlama, milyonlarc~ y1l slirmti§ bir PHYLOGE-.
NETiK evrim srrasmda ve milyonlarca ytlhk bir ya§ama mlicadelesi
i<;inde, canh varh.klann hayatta kalabilmek i<;in nelerin gerekli
oldugunu kavramak ve tehlikelere kar§I tetikte olmak amac1yla ortaya
<;Ikan organik bir ara<;trr. "Bu gereksinimler" der Bergson "tek ba§ma
olan tekil §e}'lerle ilgili olmaktan <;ok, <;e§itler, tlirler ve nitelikleriyle
.
ilgilidir. Ornegin ot obur bir hayvam ger<;ekten kendine <;eken §ey, o
.

ye§illik i<;indeki tek ba§ma bir ot degil, genelde ye§illigin kendisidir,


"... Bir gli<; olarak algtlanan ye§illigin renk ve kokusu ... :'
Bergson "Nesnelerin kendi ba§larma, ba§ka §eylerden bag1msiz
olarak ele ahnmaSI algilama i<;in bir lliksttir" der.
. ~urast hi<;bir §lipheye yer b1rakmayacak kadar a<;Iktir ki; algila-
manm temelinde bir nesnenin ·yapisal ogelerinin bir blittin halinde ve
. soyutlama §eklinde kavranmas1 yatmaktadrr. Yani algilama olgusunun
kendisi aym zamanda bir soyutlamadrr. Bu aynca tUm kavramanm da

187
b3lJlangiCidir. insan zihninin soyutlama yapabilmek i9in oncelikle te-
kil ogeleri gruplar halinde bir araya getirmek zorunda oldugu ve ancak.
bundan sonra soyutlamada bulunabilece~ine ili§kin genelcte'kabul edi-
len goril§ tilmilyle asilsizdir. <;:ilnkil tekil ogeleri se9ip belirli gruplar
halinde toplamak i9in de once soyutlama yaparak bu ogeleri tek tek
elde ctmek gerekmckledir. I;la§ka tilrlil ogelcri sc9mede kullamlan kriter
nereden geleccktir? So'yutlama yapmak i9in; bir on kO§ul olan genel-
leme yapmak gcrekmektedir. Genellemede bulunmak i9in ise hangi
§eylerin hangi ozcllikleri nedeniyle hangi gene! ba§hklar altmda top-
lanmasi gerektigini bilmek, yani yine bir.genellemede bulunmak gere-
kiyor. Bu nedenle de genelleme soyutlamadan once geliyor ve soyutla-
ma i9in bir on ko§ul olu§turuyor diyebiliriz.
Veri olarak kar§Imiza 91kan birnlu§ durumundan, o veriye ili§kin
en tcmcl ozeliikleri bulup 9ikarmak yalmzca organize dur~mda bulu-
'
nan btitilnlcr i9in g09crli olabilir. Bu bilttinlerdc baz1 ozellikler anahtar
konumlara sahiptirler vc o olgumm tcmel niteligini olu§tururlar; diger
ozellikler ise ikincil ve daha az onemli konumlara sahiplirler, ya da ka-
zaen orada bulunmaktadrrlar. Eger sanildigi gibi soyutlama bir olu§a
ili§kin ozelliklerin rastgele yapilan birsikarimsanmasi (exrraction) ol-
saydi, bu tlir organize durumdaki, yani iyi bir §ekilde dilzenlenmi§ du-
rumdaki blltllnler hakkmda 90k az bilgi elde ·ectebilirdik. Ger9ekten de
insanoglu farkmda olmadan kendi ya§ami vc dllnyasm1 genellemeler ve
blitilnlUkler i9inde tammlamaktad1r. Omegin, cgcr insan ak1l yilrUten
bir hayvan, ya da imgc yaratan bir varhk (Hans Jonas'a gore)
tammlandigmda insan dogasmm merkezi nitcligiyle ilgili, onu. tilm
diger yarauklardan aymm bir tammlama getirilmi§ olmaktadrr. Fakat
insam tilyleri doktilmil§ memeli bir hayvan olarak tammlarsak, o za-
man en az yukar1daki tanimlar kadar insam diger hayvanlardan ayrran
bir tammda bulunmu§ oluyoruz demeklir. Ama tabi ki k:imse bOyle bir
tammlamayi fazla ciddiye almaz, 9ilnkil bu tamm insana ili§kin ve onu
diger canhlardan ay1ran en temel ve en onemli ozellikleri giirmezlikten
gelmi§ olmaktadir. Spinoza'ya gore: "Bir tammlamanm milkemmel
olarak adlandmlmasi i9in, onun mutlak surette, bir §eyin en i95el ve
en temel ozilnil ifade etmeli vc bizim o §eye ait ogeleri o §eymi§ gibi
gormemizi engellemelidir." Bunu ba§ka bir §ekilde §iiyle ifade edebili-
riz: Ak/a yaktn bir soyutlam;da bu/unmak i9in, kavramm mutlakci

188
generatif olmast gerekmektedir. Yani bu kavram oyle bir kavram ol-
maltdtr ki, kavramm kendisinde bulunan imgeden daha batansel bir
imge yaralllabilmelidir.
Boylediklerimize ili~kin ilgin9 bir omek S.E. Asch tarafmdan ve-
rilmi~tir. Asch, yapugr deneylerde deneklere belirli bir ki~iye ili~kin
iyi SC(Oilmi~ ozellikler sunuldugunda, deneklerin bu ozelliklerinden
yola (:Ikarak, ki~i hakkmda daha tamamlanmr~ bir imge
gcli~tirdiklerini gozlemlemi~tir. ·Aynca Asch'm bulgulanna gore,
"soguk"-"SICak" gibi baz1 SJfatlann·anahtar ogeler Olduklartni 0 ki~iye
ili~kin diger ozellikleri etkilediklerini; buna kar~m "nazik" ya da
"dlirlist" gibi srfatlann 90k zayrf bir etkileme glicli olduklan ortaya
(:Ikmaktadrr. Ornegin, eger 'birisini "soguk bir insan" olarak
tammhyorsak, bu tek ozellikten 0 ki~i hakkmda daha tomel.ve kcsin
bir imgeye ula~ryoruz demektir. Bliylik bir olasrhkla, o ki~inin belirli
durumlarda nastl davrant~lar gosterecegini tinccden bilebiliriz. Soyutla-
·manm bu tlir generatif glicli akla, Aristo'nun "entelechy" kavrammt
getirmektcdir: Tlimellerin tekilleri dogurmasma yol apn tikel ilke.
E- Tipler ve KapsayJCI Kavramlar:
Generatif ve merkezi ozellikler ile rastlanusal ve ikincil onemr
i('eren ozellikler arasmdaki fark, Uretici anlamda soyutlamanm dogasr ·
hakkmda bizi aydmlaunaktadrr. Fakat bu konuda daha da ileri giune-
miz ve bu konudaki gcneleneksel yakla~tmm da otesine ge9mek zorun-
daytz. ~unu da unutmarnamrz gerekiyor: Biz burada, ~eylere ili§kin
ozelliklerin (Otkarsanmalanndan degil, 0 §eye ili~kin yaptsal ogelerin
tammlanmastyla ilgiliyiz. Bir ki§inin soguk bir insan olmast, bir so-
banm ya da aym soguk olmasr gibi kendi i9inde kapah bir temel nite-
lik degil, gene! anlamda bir niteliktir ve o insanm ki~iliginin pek 90k
yamm etkiler. Soyutlamanm bu karakteristigini daha iyi anlamam1z
i9in "kap kavramlar" ve "tipleri" birbirinden ayrrmarntz gerekmektcdir.
Kap gorevi goren bir kavram, hakiki bir olu~un te~his edilmesine
yarayan bir temel nitelikler dizgesidir. Tip isc, bOyle bir hakiki varo-
lu~un yaprsal ozlinli olu§turur. Oretici ve yaratrcr dli~lincenin soyutla-
ma karakteristikleri kaplardan 90k tiplcrdir. Bu durum sanatta da, bi-
limde de en temel ko~uldur.
Bu olguya iyi bir omek, Ernst Krctschmer'in insan vlicut tipleri
lizerine yapm1~ oldugu bir ara~trrmadtr. Biz burada Krctschmer'in

189
vilcut tipleri kurammm ge9erli olup olmadrgryla· degil, daha 90k
Kretschmer'in'belirli tipleri belirli akli durumlara 9ak1§l!rmakta kul-
landrgr prosedilrle ilgileniyoruz. Olu§turdugu tiplerin rastgele SC\'ilip
hastalara sonradan denk dil§Urilldilgil §eklinde bir iddiay1 9iiriltmek i9il)
Kretschmer, Franscis Galton'un bile§ik fotograflarma benzeyen bir
metod kullanmr~ur. "Aym tipe giren yilz ki~iye ait fotograflarr birlikte
aym kagrt Uzerine basryormu~cilsma bir teknik kullamyoruz, boylece
bcnzerozellikler birbirlcrini·gU9lendiriyor, farkh olanlar ya da uymay-
anlar birbirlerini ctkisiz hale getiriyor ... " Ashnda, Galton'un
· fotograflan sonu9 a9rsmdan bOyle bir iist iiste 9aki§tirma yonteminin
hi9 te saghkh sonu9lara .yol a9madrgrm kamtlamaktadrr. <;:Unkil,
ornekten omege giden 9e~itlemeler, sadece atipik degil tipik ozellikleri
de ctkisizle~tirmcktedirler. Bunun nedeni, omeklerin tipe a it ozellikleri
ta§rmainalan, buna kar§m yakla§rk olarak tipe yan 9e~itlemelerin de
rastlanusal sapmalan yak etmekten 90k birbirlerini etkisiz-
l~tirmeleridir.
· Aslmda Kretschiner daha da ileri giderek, kendi saptadrgr tiplerin
en fazla sayrdaki omeklerde en 90k gorillen ozelliklerin bir sonucu ol-
maktan 90k; "en giizel" omekler ilzerihe bina edilmi§ oldugunu iddia
etmektedir. Bunlar, en a9rk bir ~ekilde ortak ozellikleri gosterirler. Bu
"klasik" tipler" Krctschmer'in deyimine gore, binlerce omek arasmda
srk rastlanmayan "§anh k~if"lerdir. Buluntulanna kesinlik ka-
zandrrmak i9in Kretschmer fotograf ve cetvel kullanma konusunda
rsrarhdrr. Fakat onca, bunlar yalmzca yardrmcr ara9l:rrdrr. Dolaysrz
gorse! izlenimin ycrini asia tutamazlar. Bunun nedenleri ise a9rktu:
019ilmler ya]mzca §ekillere, tek tek oge]ere ve bunlarm numerik
ili~kileri ile ilgilidir ve bu yiizden, yliz orlintlislinlin tlimli i9inde
ogeler arasr etkile§imi saptayamaz. "Cetvelle yap!lan ol9iim hi9bir ~ey
degildir" der Kretschmer. "Her~ey, gozilmiizlin miikemmel bir ~ekilde
sanatsal egitiminde yatar." Ona gore her hastayr muayene' eden uzman
akabinde, hemen gidip hastamn yilz ifadesiyle ilgili ·en temel
·ozellikleri yazrya dokmelidir.
Ashnda yukandaki durumda, ih birbirinden farkh ainacm
b~le~tirilmeye 9ah~ddrgr bir 9aba soz konusudur. Yani heni bilimsel-
lik ta~rma, fakat aym zamanda onseziye daydh ke~iflerde, ama "dogru
ye kesin" ke~iflerde bulunma. Bu durum bir tiir derinligine dii~linme

190
isteginden, bir tiir meditasyondan kaynaklanmaktadu. <;tinkti bilim
adammda da, sanat91da ya da dli§linen her insanda da §Cylerin giirlinUm
ve davram§lan altmda yatan, bunlan canland1ran gti(Oleri vc §Cylerin
as1l dogas1 ve .temel ilkelerini ke§fetme arzusu bulunmaktadir. Pratik,
gtindelik ya§amda ise ki§i, daha 90k, ya da hemen hemen tUmtiyle te-
. kil omeklerin kullamm1 vc dUzenlenmesiyle ilgilidir. Bunun sonucu
olu§an indckslemeler, kap i§levi goren kavramlar Uzerine bina edil-
mi§lcr ise, ilkesel bir sorun ortaya (:Ikarmazlar. Ki§i kolayiikla hangi
nesne ya da olgunun girebilecegi kap kavramm1 bulabilir. Omegin, in-
san gayet iwlay bir §ekilde "antika" Iaivrarm alunda neleri grup halinde
maya dizecegini· bilir: Bak1r (Oaydanhklar, larnbalar, yaz1 tak1mlan,
tablolar, §i§eler, v.s. Diger durumlarda ise oi(:Um yaparak, yani bir
· ncsncnin yapiii§ tarihini tespit cdcrek o §Cyin antika olup olmad1gma
.karar vcrcbilir. Otc yandan, Kretschmer isc, bir bilim adam1 olarak
yalmzca hasta bircyleri tcspit etmcktc dcgil, kanh canh ama soyut bir
konfigUrasyon eldc etmek pqindeydi. Bu konfigarasyon kendine has
yap1sal iizellikler dizgesi ile kesin bir §ckilde saptanacak ve §iiyle ya
da bOyle, ancak asia an bir halde olmayacak §ekilde- ger(Oek insanlara
realize edilcbilecekti. Bu fiziks'el tip daha sonra, biro kadar soyut bir
insan ki§iligi tipiyle ili§kiyc sokulacaku. Fakat pratik ama(Olar'
a(:Ismdan, yani hipotezini nicelik 3(0Ismdan dene~ek vc kurarnm1 has- .
tahk te§hisinde kullanmak ivin, Kretschmer hastalarmi birbirinden
farkh tipler ivinde indekslem'ek zorunda kald1. Tabii, ashnda bu iki
farkh yolu birbiriyle bagda§Urmaya imkan yoktur. ·
Bir tip asla, bir bircyde bulunup ta diger bireyde bulunmayan bir
ozellikler dizgesi degildir. Pratikte, her'tipe ait iverikler, en saf bir
§ekilde bulunduklan durumdan giderek zay1flayan ve sonu(Ota ttimtiyle
yok olan gorliniimlere degin uzalurlar. Ya da sinema diliyle siiyleyecek
olursak; bir tiple oteki tip aras1ndaki "miskler" de ya da "lap-.
dissolve"lerinde oldugu gibi. Tiplere ili§kin ozellikler arasma bu
tUrden ya da se(ler 1=ekmek, sonu9ta ki§iyi kap kavrarnlara giittirlir, ki
bu da insan tiplerini mutlaka ortaya (:Ikarip te§his etmek isteyen bir
bilim adam! ivin (:Ok talihsiz bir sonu(Otur.
Yukanda siizUnU ettigimiz duruma, yani; hakikate ula§ma
stirccindc, pratik aklm tipler yerine kapsayiCI kavrarnlar getirmck yolu
ile bu sUreci son derc.ce sakar ve inat(OI bir bi9imdc bozmas1

191
orneklerine sanatm ve ya~amm· pek 90k alanmda s1k9a rastlamak
olasidir. Ornegin sanat tarihine bir goz atacak olursak, Kubizm ve
di~avurumculuk gibi sanat stillerini saf tavrr lipleri ve tezabtirler ola-
rak tammlamak vc herhangi bir sanat91da .bu ·ogelerin belirli bir
kan~1mda 'nas•l biraraya geldiklerini gostermek yoluyla, ger9ek anlarn-
da i9ten bir sanat1 anlama dlizeyine ula~•labilir. Bu yolla, ki~i sanat
tarihini karars1z bir ~ekilde birbiri ile etldie~im halinde bulu~an temel
yakla~1m tipleri olarak degerlendirebilir. Bu etldle~im i9inde, baz1 za-
man ve yerde ve baz• sanat91larda belirli bir orlintli on plana 9Ikar ve
hemen ardmdan ba~ka bir orlintli i9inde erir. Boyle bir durum
kar~•smda, orne gin Ronesans'm nc zaman b~layljl, ne zaman sima
cnni~ oldugunu ya da Cezanne'nin izlenimciler'e miyoksa Kiibist1erc
mi dahil edilcbilecegini kesin olarak lcspit etmeye 9aii~mak s~n dcrece
absurd vc·limiL~iz bir giri~im olacakur. Yani; yine tipler yerinc, kap-
say•c• kavramlar kullanma yanh~hgma dli~iilmli~ olacakti. Bilimin
diger alanlannda. oldugu gibi, sanat tarihinde de, arada bir
"Gllicksfall"a, yani kanh canh bir olu~ i9inde en ari bi9imiyle tiplere
rastlamlabilir. Fakal generik tiplerin tek taralh olmalari nedeniyle, sa-
nat alanmda bu tiplere daba 90k vasat yeteneklerde rastlarnak olasidrr.
Y e,tcnekli vc gli9lli sanat91larda isc dur~;n bu denli bir safhk
gOStermez. Yani §Unu demek istiyoruz: En tipik bir ki.ibist ressam en
bliylik klibisl rcssam degildi.
F- Ba§hca Soyut Yakla§Imlar:

a- Soyutlama b- Non-Figiiratif:
(dogal gorlinlimli basit (dli~linsel soyut elamanlarla
formlara indirgeme; sanat nesnesi in~a etmek/
doga'y• arkitektonik kurmak; Saf soyutlama/
yap! i9inde soyutlama Konstriiktif-soyut

1- Generik: (Schopeh- 1- Romantik-organik: (Kan-


hauer dinsky, Miro, Arp, Hep-
(1780-1860) "Sanat nes- worth, Kline)
ncsi, 2- Klasik-geol)letfik: (Male-

192
nesnel dtinyanm gorlinlimli yc- witch, Gabo, Nagy, Mondrian,
rine, onun platonik idelerini . Nicholson)
taklit eder" (Paul Klce, Ce- 3- Soyut Dr§avurumculuk:
zanne) (Gotlieb, Pollock, De Kooning,
2- Muzik ve mimarhk sa- Rothko, Mark Tobey, Motherwcll,
natlaniun .tavn ile dr~ dtinyayr Philip Gustan, Gorky)
·vc akttiel gorlinti§leri kendi
ba§rna bagrmsrz bi9imler
olu§turacak bi9imde par9alayip
sanat nesnesi olarak yeniden
kunnak (Picasso, Brancusi)

Sorular ve Tartr§ma Konularr


l-Algrlamada, algrlanan·nesnenin "generik" ana hatlarmm kavran-
masr olgusunu a(:rklaymrz.
2- "Soyutlama" sozctik anlarm olarak nedir?
3- Algdama ve dti§linme arasmda var oldugu iddia edilen kar§rthk
"soyut" vc "somut" olan §cylcri nasrl tammlamamrza yol a('rni§tir?
4- Beyin i9i algrlarm en az beyin di§I algdar kadar somut olmasr
ne demektir? A(:rklayrmz ..
5- Bir resim ni9in bir ktilttire mensup insanlar i9in ge9erli, bir
diger ktilttire mensup insanlar i9in ge('erli olamaz? incclcyiniz.
6- "Genelleme lizcrine kurulu soyutlama" olgusunu inceleyiniz.
7- "Birbirine e§lik eden rtesnelerin yerlerini degi§tirmek yoluyla
bir olguyu olu§turan unsurlarr birbirinden ayrrma yasasrm" inceleyi- ·
niz.
8- "Gruplama yctisirti" tirnek gruplar olu§turarak tarti§IfllZ.
9- Henri Bergson'un "Genelleme yapmak i9in insanm once soyut-
lama yapmasr; soyutlama yapabilmesi i('inse genelleme yapmayr bii-
mesi gcrekir" stizlinden ne anhyorsunuz? A9Iklaymiz.
10- Soyutlama a('rsrndan algrlamanm temelinde ne yatmaktadrr?
A9Iklaymrz. ·
I

193
II- Soyutlama silrecinde "organize durumda bulunan blitlinler" ne-
lerdir? temel niteliklerini a\'Iklaymiz.
12- "Tipler" ve "Kapsayici Kavramlar" arasmdaki farklar nelerdir?
13- Pratik akhn tipler yerine kapsayiCI kavramlar kul}anmasi so-
.nucu meydana gelen durum nedir? A9Lklaymiz.
14- Ba§hca soyut yakla§Imlar nelerdir? Bir §ema Uzerinde
gOsteriniz.

194
3.4- Resimler, Simgeler, i§aretler

A- Giri§:
Basit §ekilde 9izilmi§ resimler hayti karma:jtk ve soyut kavramlart
ve yaptsal nitelikleri gorse! §ekiller halinde ba§art ile tasvir edebililer.
Aynca .9izimler, 9evremiz ve bu 9evrc i9inde olup biten §eyleri olduk-
lan gibi de gostercbilirler. Fakat tabii ki bu gosterim bi9imi fotografta
oldugundan daha soyut bir nitelik ta§tyacakttr: Oyleyse imgelerin dt§
dtinyayt iki kar§tt yon i9inde adlandmldtgmt soylemek·mtimktindtir:
Ya§amdaki imgeler "i§levscl" §Cylerin biraz listUnde ve bu §Cyleri hara-
kcte ge9iren gti9lerin altmda faaliyet gosterirler ve bu iki kar§ll alan
arasmda·gidip gelirler.

B- imgelerin ti~ fonksiyonu:


imgelerin, gosterilenleriylc olan farkh ili§kilerini ktyaslamak ve
bu ili§kileri a9tkhga kavu§turmak aroactyla, onlann sahip olduklart ti<;
farkh i§levi tartt§mak istiyoruz. imgeler; resimler, simgeler olarak
i§lev gtirebilir ve aynca salt gtisterge olarak da kullanabilirler. Pek 90k
kuramct tarafmdan imgelerin bu ti9 farkh i§levi tizerinde durulmu§,
"resim", "simge" ve "gtisterge" tammlartliteratlirde olduklan gibi yer
almt§ttr. B u bO!timde biz de J;m kavramlann semantik anlamlarmt '
tartl§makstzm, onlart -salt i§levleri a<;tsmdan inceleyecegiz.
Yukartda belirttigimiz u, tamm: Resi!Jl - simge ve gtisterge
degi§ik ttirde ve bi9imlerde imgeler olmaytp, bu imgeler tarafmdan ye-
rine getirilen i§levleri kapsarlar. Ornegin bir fotograf ya da karikattir
bu ti<; i§levden her birini ya da yalmzca birini gtirebilir. <;ogu kez bir
imge birden fazla i§levi yerine getirebilir. Kural olarak, imge hangi
i§lev i9in meydana getirilmi§ oldugunu a9tk<;a belirtmez. Ornegin,
li9gen §eklindeki bir i§aret hem bir tehlike i§areti hem de bir dag resmi
ya da hiyerar§i simgesi olabilir. Burada biz imgelerin bu tlirden fonk-
siyonlart ne denli iyi ya da kotti bir §ekilde yerine getirdiklerini ince- ·
leyecegiz.
Bir imgeyi "gtisterge" diyebilmek i~in, o imgenin gorse! karakte-
rini a91k9a gostermeksizin, bir i9eregin yerini hangi ol9tide tutttigunu
belirlemek gerekir. Ashnda, bir gorse! imgenin ylizde yliz bir oranda

195
bir gosterge olmas1 ve bunun di§mda ba§ka hi9bir §ey olmamas1 ola-
. naks1zd•r. Mutlaka bir §eyin gostergesinde o §eye ait bir tasvir ola- ·
cakttr. Belki sadece alfabenin harfleri (cebirde kullamlan alfabe) en saf
haliyle birer gosterge olarak kabul edilebilir. Fakat Slff kesin olgular
olmalar1 nedeniyle ve Sirf bu nedenden otiirli kesin olgular yerini tutar
ve tarn anlam•yla birer i§aret olamazlar. "a'' ve "li"; bir anlamda hem
birbirinden tamamen bagimstz durumda ave b ama sonuc;ta "a,b 3,b::::11

2" demektir. Yani "a" ve ·"b" "2" nin yerini tutrnu~ olmakta, b5ylecc
kendileri ~e yerini tuttuklan olgular di§mda ba§ka bir olguyu
gostermi§ olmaktadtrlar. Aynca bunlar §ekil olarak da gosterdikleri
i9criklerc bcnzemezlcr. <;:linkli kural olarak daha ileri ol9Ude bir belirt-
me, 6zglin onermenin genelligini bozacaktir. Diger taraftan imgelerin,
gosterimin di§mda ba§ka baz1 ihtiya~;lardan dogan baz1 gorse! nitelikle-
1
ri de i9crdiklcri soylcncbilir. Yani kar§Imiza bu §ekilde 91kmalarmm
ncdcnlcri vard1r. l926'da yapiian ululararas• tram: i§arctleri kongresinde
omegin; tehlikc. ifade eden tlim trafik gostergelerinin mutlaka li~;gen
§eklinde olmalar• kararla§llnlmi§llL Burada U9gen §eklinde bir
gostergenin, 6mcgin bir daireye or~la daha fazla tehlike ifade edebi-
lecegi dli§linlilmli§ olabilir. Fakat aslmda li9genin s09ilmesinin as1l ne-
deui bu gostergenin trafik gostergelerinin tlimlinden farkh t>ir §ekli ol-
masi ve bu nedenle de slirlicliler tarafmdan dij!er i§aretlcr arasmdan
kolayca tanmabilir bir vas1fta olmasiydi. Yaz1 dilinde de sozclikleri
gosteren harf topluluklarmm aym §ekilde bir. tlir "aynmlama vc
digerlerinden farkhla§ma" §Cklindeki ama9lar1 yerine getirdiklerini
s6yleyebiliriz. Bu nedcnlc de, sozclikler ve harfler ashnda hirer
gostergedir diyebiliriz. Fakat, sozcliklerin 90gu ashnda bu i§levlerini.
yerine getiremezler, 9linkli dil dedigimiz §ey ak:Ilci bir §ekilde degil,
kendiliginden ve rastgele ortaya 1;1kar ve bir 90k rastlanusal, .§ekilsiz ·
ve belirgin olmayan bi~;imlerin dogmasma yo! a9ar.
Sozclikler bazen tlimliyle belirsiz ve anlamsiz olabilir. Omegin;
Tlirk~;ede "goz bebegi" hem fiziksel olarak goz organmm bebegi, hem
de 90k fazla sevilen bir ki§i i9in soylenen "goz bebegi" anlamma gelir.
Burada belki de dilin olu§masi i~;in ge9en uzun sUre i9inde, bir§eyin
"kli9lik" ve bu nedenle de korunmaya zorunlu olmas1 §eklinde ortaya
91kan bir kavram, zaman· ge9tik~;e iki farkh anlama gelecek §ekilde
·bolilnmli§tliL Bu tlir eksiklik omekleri di§mda, g<lsterge sistemlerin-

196
Eger karelerin diya-gonalleriyle elde edilen l'izgi diiz bir l'izgi degil de
belli bir kavis olu§turacak bir bil'imde kesik kesikse elde edilen resim
''bilimsel" say!lmamahydi (§ekil: 44).
, .A J. '

/c)

~ckil: 44

G- Ba§ltca Perspektif Tiirleri (Bilimsel ve Bilimsel


Olmayan): ,
a- Paralel Perspektif: Bu perspektif ytinteminde ka,an l'izgiler tek
ka\'I§ noktalt perspektiflerde oldugu gibi giderek daralmay1p birbirle-
rine paralel bir bil'imde devam ederler. Bu.nedenle de bu, bilimsel ol-
mayan bir perspektif bil'imidir. Resmin erken dtinemlerinde "ideo-
plastik" (dii§iin/cisimsel) bir tige olarak kullamhm§tir. Ost gtirii§ a\'ISI
ile birlikte kullamm1 c;:in Resim Sanat1'nda geleneksel resim
yontemlerinden biridir. Bu konuda 1679 y!lmda c;:in'de yaz!lan bir el
kitabmdaki resimler timek gtisterilebilir (*). Paralel perspektif ,agda§
"streometri"nin de uyguladigi bir kuraldrr. Bu terim aym zamanda, re-'
sim diizleminde nesnenin cephe goriiniimiinlin perspektifsiz
gtisterildigi bilimsel l'izimlerde de kullan!lmaktadir. (Bkz ~ekil: 45).
Bu duru[lla Rtinesans Sanati'nda da \'Ok slk rastlanrr.
Omegin; bir ev ya da il' mekan resmi yapiirrkeQ tinden gtiriilen
bil'imlerin birbirlerine paralel olan l'izgilerinde perspektif daralma stiz
konusu degildir. Aslmda tinden perspektif olarak gtiriilmeyen, yani;
tam onden gtiriilen bir bil'imin yan yiizeylerinin de gorlilmemesi gere-
kir. Bkz. ~ekil: 45. ··

(2) Mai-Mai Sze: "The Tao of Painiing" (1957) I. baski 1679, zikre-
den H. Osborne, a.g.e., s: 844. (bkz. Resim:4)

97
i
I
b- A<;:Isal veya Yamuk Perspektif: Sola ve saga dogru olmak iizere
her iki ka<;:I§ noktasma dogru daraldlgi halde dikey elemanlan, ger9ekte
oldugu gibi paralel kalan c;:izim bic;:imine a<;:Isal veya yamuk perspektif
denmektedir. (Bkz. ~ekil46).

~ekil: 46

c- Oc;: Ka<;:I§ Noktah, Egri Ytizeyli Perspektif: Bu perspektif


yonteminde nesnenin perspektifi en, boy ve derinlik olmak tizere her'
til' yonde de darahr. Bu nedenle buna, "til' kap§ noktah perspektif' de
d~nilmck[(Odir. (Bkz. ~ekil: 47).

~ekil: 47

99
d- Mihveri Perspektif (DU~ey Ek8enli Perspektil): Nesneden gelen
1~1k 1~mmm resim dilzlemindeki yerini kesin olarak i~aretlemek sure-
tiyle ('izilen bilimsel perspektifin ilk omeklerinden biridir. Bunun ilk
ornckleri (Bkz Sckil: 48 alb) paralcllerin simctrik olarak merkezdeki

Sckil: 48 alb
dikcy ckscnc gOre saga vc sola daralmasmt OngOrcn bir sistcmdir. Sis-
temin, ilk kcz M.O. 4. yilzy1l Grck v.azolarmdaki tavan rcsimlcrindc
kullamldigi anla~Ilmaktadir. Bu sistemin ye~itlemeleri Klasik Anti-
kite'den Orta<;ag'a ve hatta Ronesans'a kadar gclmi~tir. Bu r~simlcrin
<;ogunda tavan tahtalarmm olu~turdugu <;izgiler garip bir bi<;imde bir
noktada birle~ir. Bunu gizlemek i<;in sanat<;dar <;ogu kez bu <;izgilerin
birlq~igi biilgeye hale (halos) veya disk bi<;iminde bir inotif
ycrle~tirirler. Bazen de bu <;aki~ma noktasi resmin d1~mda bira,kilarak
bu sorun giderilmeyc yah~Ilmi~tir (Sckil: 48/b). Da!m basit bir
yontem alan tek ka<;I~ noktah perspektif yerine neden boyle bir
yontemc ba~vurulmu~tur? Ger<;ekte, Pompei'dc bulunan birka<; resim
d1~mda M.S. 15. ylizy1la kadar tek ka('I~ noktal1 perspektifin esaslar1
bilinmemckteydi. Bu sorunun cevab1, biraz da, insamn paralel <;izgileri
algdama bi<;iminde yaunaktad1r. Yakm zamanda yapdan deileylerde ·
ikiden fazla paralel <;izginin bir noktada birle~iyormu~ gibi
algilanmadigmi ortaya koyrnu~tur. Ashnda sorun, Panovsky'nin de
dedigi gibi (*), ka<;I~ noktalannm tek ya da <;ok say1da olup ol-
.madigiyla ilgilidir. ' .
e- Giderek Geni~leyen (inverted) Perspektif: Bu perspektif yontemi
Roncsans-Oncesi rcsmindc neredeyse bir kural haline gelmi~tir. (Bkz.

(*) Ervin, PanovskY: "Die Pcrspektive als Symbolische Form", War-


burg Journal, 1925.

100
C- Simgelerin i§levlerine Uyumlan
Buradatartt§makta oldugumuz "imgelerin tiy i~lcvi" konusundaki
onemli bir so run da, imgeler her. tlirlii soyullama duzeyinde meydana
getirilebildikleri is:in, degi§ik soyutlama dlizeylerinin bu liv i§leve tam
oiarak uyup uyamayacaklan sorunudur. Bu par(:ada biz soyutlama ska-
Iasmda yer alan en U§Jfl omekleri clc almak ve tartJ§mayi bunlarla
smirh tutmak istiyoruz. brnegi son derece gers:ck(:i imgclerle cle ala-
biliriz: Daha once belirtmi~ oldugumuz gibi; ger9ek nesne ve Qlgu-
larm yalmzca taklitleri olan l;>i(:imler -bu nes·neleri akhn kavramas•
ac;•smdan- belki yararh olabilirler ama, bunlar aki[daki kognitif alamo
en alL dtizeyi tarafmdan olu§Lurulurlar ve yalmz ba~larma "anlama"
dedigifniz olguya yol gostericilik yapamazlar. Hatta aksinc, bunlar
baz1 durumlarda anlamayi gli(:lqtirirler. <;:Unkli bir nesn.enin dogru ola-
rak Lammlanabilmcsi iyin, onun kendisinc hlls yaptsal Ozelliklerinin
tanmmas• gerekmektedir. Bir nesne ya da olgunun mehmik yollardan
elde cdilmi~ bir kopyas• ya da ttpk•s•,. (:Ogu durumda nesne ya da olgu-
nun bu tlir ozellik ya da niteliklerini saklayabilir ya da (:arpitarak
gostcrebilir. Bu nedenledir ki, fotografla h~Ir ne§ir olmam•§ toplum-
larda insanlar son derece gervekvi gibi duran fotograflan bile algilayip,
anlarnakta gli(:llik 9ekmektedir. Bu fotograf imgelerinde gayet net ve
dctayh gorlintlilerin . olmas1 da bu durumu olumlu yon de
degi§tiremernektedir. Bunuri nedenlerinden biri, gOrscl algtlamanm
nitelik ya da dctayhhkla bir ilgisi olinamasmdan ilcri gclmcktcdir. Bu
ncdenle "geryege uygunluk" ve "Geryek(:ilik" gibi tammlan kul-
lamrkcn son dcrecc ihtiyath hareket etmek gerekmektedir. <;:Unkli
upat•p bir benzerlik, (:Ogu kez izleyicinin gormekte oldugu nesncye ait
en Ierne/ ozel/ik/eri gozden ka(;Lrmasma yo/ a(;abi/ir.
insan akh, tabii ki nesnelerin taklitlerini yapmaya zorlanabilir.
Fakat temelde, insan akhnda boyle bir tutum mevcut degildir.
Alg•lama tlimliyle en temel bivimlerin kavranmas1 demek oldugundan,
ak1l boy!~ bir nltelikten zorla ahkonmu§ imgeleri olu~turmakta dogal
olarak gti(:ltik (:ekmektedir. Ashnda en temel maddesel istek ve arzular
bile gcneldc rcnklerin ve ~ekillerin yap1sal ogeleri tarafmdan
kar§IIanmaktadir. bmegin; hi(: de sanatsal olmayan tlirdeki salt mcka-
nik rcnkli fotograf, aslmda hi(: bir ~ekilde gorse! yoldan cinsel istek
uyand1rmanm glivenli bir yolu degildir. Cinsel hazdan cinsel istek

201
uyand1rmanm gtivenli bir yolu degildir. Cinsel haz daha.etkiyleyici bir
bi9imde, yuvarlakhklann kayganhg1, gogtis ve kal9alarm bi9imlecine
canhhk veren gerilimler ile uyandmlabilir. Bu ttirden ifade potansiyel-
leri ytiksek gU9lerin cgemenligi olmadan fotograf ya da resim, madde-
nin yalnizca oldugu gibi yer aldigi bir gosterim bi9imine donti~tir. An-
lamm algisal ta~IYI,CISI olan bi9imi olmaksmn maddeyi bundan
yoksun bir ~ekilde gostcrmek demek, en kesin haliyle pomografi yap-
mak demektir. Yani ba~ka bir deyi§le; gorevi dUnyay1 dU§Unsel olarak
algilamak olan insanm bu gorevini yaprilasm1 engellemektir. Eski Yu-
nancada "PORNE" demek, ruhu olmaksizm govdesini veren ki~i an-
lamma gelmektedir. Yani; Fahi~e!
Birer simge olarak gcr9ege yakm imgelerin, yansltllmak istenen
dU~tince ve duygulara hayatiyet kazandmhg1 soylenebi.lir. Bu tur imge-
lerde ger9ek ya§amdakine benzer bir "burada olu§" kendisini hissettirir.
B u da genelliklc arzu cdilen bir §Cydir. Fakal bunlar diger yonleriyle
yarars1z ve istenilen amaca ul~amaz olabilirler. (:unkii, tasvir ettik/eri
nesnelerin Kendileri ancak geqici bir sure iqin simge durumundadir/ar:
Bir sure once gazetcnin birinde don y~mdaki oglunu Detroirteki Zion
Hill Kilisesine gezmege · gottiren bir baba ile ilgili bir haber
·yaymlanmi§U: Baba ogluna bUyUk bir duvar resmini gosterir ve n~
gOrdugunli sorar. ogian 'Bir tren gOriiyorum' diye yamt verir. Baba; 'o
gordtigtin demiryolu; 0 bize dogru gelmekte olan 'gelecegimizdir. Tren
bu illkcnin btittinltik vc azmini simgeler' 'Hay1r' dcr oglan '0 yalmzca
bir trcn' ... (*)
Baba i!e ogul arasmdaki bu anla~mazhk, TREN'in hi9 bir ~ekilde
ttim zarnanlar1 ve donemleri kapsayan bir simge olmarnasmdan kay-
naklanmaktadrr, Tren oncelilde bir demiryolu aracHhr. Ancak bir fanla-
zi olarak, klSlth bir 9evrenin ve donemin insanlan i9in gelecegi
9agri§trran bir simge halinde olabilir. Ama gtintimtizde ortada gelecegi
belki de tren figUrUnden daha iyi simgeleyen ara9Iann bulunmas1
ytiztinden, dart ya§mda bir 9ocugun bir tren resmine bakmca babasmm
anladigi ve duyumsadigi §eyleri duyumsarnas• beklenemez. Bir heykel
ya da. resmi ya~ayan, ger9ek bir~ey gibi yapmaga giri~en sanat91 sim-

(*) Arnheim Rudolf. Visual Thinking s.!40. Unv. of C!aifornia Press


Berkeley .1980

202
gesel olarak yap1t arac1hgi ile yans!lmak istedigi anlam1 yans1tmanm,
ashnda srrf bu nedenle giderek guyle~ecegini gorecektir. Ressam Cour-
bet'in 'L' 'atelier' (At6lye.) (1855) adh resmi bu duruma ilginy bir
ornek olu~turmaktadu; Courbet bu resminde, atelyesinde yah~rrkcn
etrafl gayet geryckyi bir tarzda resmedilmi~ bir grup ki~iyle birlikte
gosterdi. Resmin bir ba§ka ad1 da "une alegorie reelle" (Bir geryekyilik
alegorisi) idi. Burada rcssamm arnac1 tilmil de kcndi gibi rcssarn ya da
clc§tirmen alan arkada~ grubunu o §ckilde rcsmin iyine yerle§tirmckti
ki; sanat gtiril§lerine gore grubun bir uiraf1 y~amm pratik yamm sim-
gelesin, diger taraf1 ise duygu vc dil~ilnceyi yans1tsm. Resimde, bu iki
farklf nitelikteki grupta yer alanlarm ttimil bir dil§te ya da durmu~ bir
zarnanda donmu§lar gibi derin dil§ilnceler iyinde ve hareketsiz olardk re-
SmS'dilmi§ler, yalmzea rcssam Courbet'in kcndisi resmin tam olarak
ortasmda oturmu§ ve yogun bir §Ckildc tuvalinde bir resimle
mc§gulkcn gostcrilmi§tir. Yani herkes gcryck ilzcrindc bir sUril gerek-
siz spekillasyonla me§gulken, bir tck Courbct cesaretle gcryegc cgilip
onunla aktif bir §Ckilde ugr~maktad1r gibisinden bir iddia bulunmak-
tadir resimde. Werner Hofmann bu resmi detayh bir §Ckilde
ytiztimledigi bir yaZismda: "Resim yap1hp bittikten sonra, gervekviler
resmi son derece yilzeysel bir alegori olarak; Sembolist'ler ise, bu du-
rumun resmin kaba saba stilini mazur giistcrmek amac1yla
dilzenlenmi§ oldugunu ileri silrdtiler." demektedir. Resimi ancak son
derece dikkatli ve on yargiSiz bir §Ckilde inceledikten sonm izlcyici, rc-
simdeki simgesclligin bu kadarla da kalmadigim; Ornegin resimdc
gtirillen ve Courbet'i yah~Irkcn seyretmekte olan 91plagm ancak
geryekvi bir gosterim dtizeyinde algiland!gi zaman ressarnm modeli
olarak gorillecegini anlayacakur. Oysa Courbet i10in bu 91plak kadm
figilrli, Musa Peygamberin Yahudi Irkmm tapmmaSID! onlemek iyin
klrdigi altm buzag1 heykeli, yani; "muse" dir. (mtize sozcilgil de bu
siizctikten _gelmektedir.) "Muse" isc, sanat tarihinde gelcneksel olarak
"hakikatin alegorisi" ve ya§amm btittinlilgil gibi anlamlan
i9ermektedir.
Eger bir sanat91 yaplllnda fantazya ve derin anlamlara ula~mak,
bunlar1 yap1tmda yans!lmak istiyor, fakat bu tilr nitelikleri yap!lmda
belli edecek resimsel imgelemden yoksun bulunuyorsa, yukar1da
deginmeye ,ah§ligimiz Uirden bir klsrr dongli daha da belirgin bir

203
§ekilde ortaya \:Ikacakl!r. B u duruma en iyi omekler baz1 Ger9ekUstiicti
ressamlann yap1llannda kar§Jmiza 91kmaktad1r. Omegin Rene Ma-
griue'nin tinlU bir tablosunda en ince aynntiS!na kadar resmedilmi§ bir
pipo, altmda ise, 'Ceci n'est pas une pipe' (Bu bir pjpo degildir)
§cklindc bir yaz1 I
yer almaktad1r. Fakat ne yaz1k ki, bu resimde
algllanan da anla§Jlan da pipodan ba§ka bir§ey degildir. Benzer bir so-
run bu yontem kolaj ve heykcllerde; objets trouves' (Atiimi§, bulun-
. mu§ ncsneler)de son dercce bcccriksizce kullamldigi zarnan kar§IffiiZa
91kmaktad1r. Boyle durumlarda sanat9mm yapmak istediginin tersine,
izleyicinin kar§Ismda birttirlii kendileri olmaktan 91klp ba§ka bir §eye
(!Onti§emeycn bir siirii irili ufakh nesne karma§asJ durmaktadrr. Belki
gordtigti §cy izlcyicide yap1t hakkmda fikirlerin uyanmasma yo!
a\Oacakt1r. Fakat kesin olan bir§ey varsa o·da bu fikirlerin yap1tta asia ·
ycr almadJgidrr. Ba~en 90k iyi tasarlanm1§ kolaj omeklerindc ba§ar1h
sonu9lar da almu. Omegin Picasso bir boga ba§mi, yalmzca bir bisik-
. let sclesi vc gidonunu birle§lirmek yoluyla ortaya koyabilir.
imgelerle anlatJlmak istenen kavram ne kadar tekilse, bu kavrama
ozgU ogeler aras1 rekabct de o denli fazla olacakur. Bu durum en 90k,
·Simrh bir mesajm trafik i§aretleri, afi§ ya da benzer gorse! ara9I&' yoiu
ile karma§Ik bir imge bi9iminde iletilmeye 9ali§Ilmasi durumunda ken-
dini gostermektedir. Martin Kmmpen bu duruma omek olarak, karayol-
larmda ambalann h1zlanm kesmeleri i9in dii§Unlilen salyangoz §Cklinde
bir piktografik trafik gostergesindcn soz eder. Belki de, bu ger9ege 90k
benzeyen salyangoz resmi h1z kesme konusunda sUrUcUnlin dikkatini,
ornegin; salt bir "HIZINIZI DD~ORDNDZ" .yaz1sma oranla daba fazla ·
9ekecektir. Fakat Krampen'e gore, salyangoz sadece yava§ degil, aynca
yumu§ak, kola yea korkutulabilen ya da ezi-lebilen bir canh olup, bu
nedenle de istenen amaca uygun bir gosterge degildir. Bunun nedeni
salyangozun yalmzca bir degil, birden fazla ogeyi aym anda
9agn§tirmas1 ve dolayiSI ile gostergenin tam olarqk amacma
ula§amamasidlf. Bu durumda imge, 9agn§tlrd1gi kavrarnlarm hangisi-
nin esas olarak s09ilmesi kol)usunda izleyiciye yeterli orancta kan1t ve-.
rememektedir.
Bir imgenin kesinlik ya da belirginligi, onu anlamasi istenen
ki§ide de aym orarida bilgi gereklirmektedir. Rudolf Modley bir yaya
g09idi levhasmda resmedilmi§ alan Bauh giysiler i9indeki·bir yayanm,

204
Bauh ol~ayan sliriicliler i~in anla:jtlmaz ya da isten~eyen bir gosterge
olacagmt ileri slirmli~tlir. Bunun gibi, Gzerinde eski model bir !aka-
motif resmi alan bir. trafik gostergesi gen~ nesilden bir slirlicli i~in
"hemzemin ge~it" i~areti olmaktan ~ok, "demiryolu mlizesi" olarak
algtlayacagt bir anlam i~erecektir. Bir ~eyiit ~ok belirli bir ~ekilde
vastf1andmlmast, belki belirli bir nesnenin (eger o nesne izleyici ta-
rafmdan yakmdan biliniyorsa) tqhis edilmesini kolayla~uracakur ama,
izleyicinin o imgcden daha soyut bir anlam ~tkarmast zorla:jmaktadtr.
Soyutlama skalasmm diger ucunda ise, bliylik ol~lide stilize edil-
mi~, pek <;ok kez de tlimiiyle geometrik hale gelmi~ ~ekiller yer ·al-
maktadrr. Bu tlir imgelerin en onemli avantajt bir nespe ya da olguya
ait ogelerl kesin, bir ~ekilde ortaya ~tkarmalartdrr. Ger~ek<;i bir bi~imde
~izilmi~ bir el i~aretine oranla, c;ok basil bir ok i~areti anlattlmak iste-
nen ~eyi ba~an ile gosterme glicline sahiptir. El resmindeki urnaklar,
kol agtzlan ve kol dligmeleri bu gostergede gereksiz ogcler olarak bir
anlam kan~tkhgma yol a<;makta; Buna kar~m, ok -ele oranla hem tlim
zaman ve donemleri daha fazla kapsayan bir simge olmast nedeniyle-
izleyicinin bOyle bir imgeyi ger<;ek dlinyaya ait pratik bir nesne ol-
maktan <;ok, bir bildiri olarak kavrarnasma yo! a<;maktadtr. Fakat buna
ragmen, bliylik til~lide soyut kavramlar, her ne kadar ama<; a<;tsmdan
lasttlt olsalar da, kaJ.lsam a<;tsmdan geni~ yer kaplarlar. Yani; <;ok fazla
saytda ~eye aufta bulunurlar. Birbirinin i<;ine'gC\'en iki <;ember imgcsi
fiziksel bir nesnenin resmi olabilecegi gibi (yeni bir tlir gozllik), bir
yapmm ornegin bir sirkin <;iftc sahnesinin plam da olabilir. Ay.m
imge"saglam bir evlilik" ya da "ulilslarm kardc~ligi" gibi anlamlara da
gelebilir. Hatta daha da ileri giderek; aym imgeiiin generik olarak bir-
biri i~ine ge~en iki kavram arasmdaki manuksal ili~kiyi·ifade ettigini
de soylemek mlimklindlir diyebiliriz. imge yoluyla iletilmesi
arna<;lanan anlamm bunlardan hangisi oldugunu ise imgenin i~inde bu-
lundugu "contex" yani; yer, zaman, kullamm bi~imi gibi ogeler belir-
leyecektir.
Bu durum durmadan nesne lireterek, bu birbiriyle hi~bir ili~kisi ol-
mayan nesneleri berabcr tutan ya da. onlan i~levlerine uygun dli~meycn
mekanlar i<;ine koyaii bir uygarhkta ~ok onemli bir sorun yaratrnak-
tadrr. Ya~adtgtmtz·yiizytlda, tiim hareketlilik, ula~tm, yaytm ve ile-
ti~im; ~yleri kcndi do gal yerlerinden <;tkartmakta ve biiylelikle onlarm
'
205
kimlik ve i§leyi§lerini bozmaktadtr. Bir elma ornek gosterilerek bu
dedigimiz daha kolay arila§rlacakur: Bir elmamn elma olarak anlarm ait
oldugu yerlerde, yani bir aga~ta ya da manav tezgahmda daha gti~Iti;
oysa diger bir sUrti ev C§yast arasmda bir yeilerde slkt§tp kaldtliJnda ya
da diger ba§ka bir ~ok §eyle birlikte reklam edildiginde ya da elma ya
da .meyva ile hi~bir alakast olmayan yerlerde elm ad an soz edildiginde
bir anlam yitimine ugramakta; yani ger~ek anlamtyla elmamn ne
oldugunu ammsamak zorla§maktadtr. Ba§ka bir ornek olarak.da kilise
ya da camiler verilebilir: Bir saray, kutsal bir mabed ya da bir amt,
§Chirlerde genellikle ya herkesin gorebileeegi bir tepe ilzerinde ya ttim
yollarm kesi§tigi bir yerde kurulur. Ornegin daha once _hem konum
hem de yapt itibariyle onemli bir anlama sahip alan .bir kilisenin
bugiln New York'taki bir stirti dev gokdelen arasmda stkt§tp kalmt§,
kaybolmu§ durumunu ·gaz onilne getirdigimizde, nastl bir an lam yiti-
mine ugramaktaoldugunu kolayca anlayabiliriz.
Gostermekte oldugu nesne ya da olguya hi~ benzemeyen ya da pek
az benzerlik gosteren ~ok yilksek diizeyde soyut bir tasanm, ya
ttimtiyle tek bir kullamm alam ile kiSlth kalacak ya da btiytik ol~tide
kendisinin ktiltUrel yoldan stirekli a~Iklanmasmt gerektirecek bir "Kon-
test"e ihtiya~ duyacakttr. Bu baglamda, bir ha~ resminin dinsel bir
gosterge, ariunetikle ilgili bir simge ya da i§aret oldugunu ya da hi~bir
semantik i§lev i~ermedigini, i~inde bulundugu yer zaman ·ve diger
ko§ullan, yani; konteksi belirleyecektir. (HA<;:: Dinse! bir simge, arit-
metikteki (+) i§areti ya da bir pencerenin hi~ bir anlam ifacte etmeyen
parmakhgt.) <;:ok basil ve soyut bir tasartma belirli bir anlam
ytiklemek, ~ok .uzun ve gti~lti bir <;aba gerektirir. Boyle bir simgenin
toplum tarafmdan ·kabul edilmesi i~in ne denli indoktrinasyon ya da
politik - ideolojik propaganda yap!lusa yap!lsm, aym simge ya da
gostergenin ba§ka anlamlar i~ermesini onlemek olanaksiZdtr. Ornegin;
Hitler, Mussolini'nin Roma'stm ziyarete geldiginde, birdenbire
Roma'da hemeti her yer Nazi bayraklanyla donattlmt§ll. Bu durum
kar§tSmda italyan bir ktz ~ocugu deh§et i~inde §oyle bagmyordu:
· "Roma'da binlerce siyah orilmcek kayna~yor!" (*)

(*) ARNHElM, Rudolf, The Visual Thinking. S: 143. Universitye of


California Press. Berkeley 1980

206
Nazi Almanya'st Bayragmdaki tasanm alan "Swastika" (Gamah
Ha9) amblemi semantik a91dan olast tlim diger ili§kilerden uzak bir
nitelik gosteriyordu ve bu nedenle de yeni bir anlamm ta§tyiCISI olarak
benimsenmesi olas•hg• diger amblemlere gore daha yliksekti. Bu
c;aki§Urma, yani amblemin "Nazizm"in yerini tutmast o denli etkileyi-
ci oldu ki, zamanla gorse! ac;•dan daha once ic;ermedigi yliksek dozda
duygusal bir c;agn§Imt ta§Ir hale geldi. Tabii ki, bu tasanm Naziler
ac;•smdan c;ok yerinde bir sec;imdi. i§aret "etholojik" ac;•dan hcr§eyden
farkh olma ve goz ahc1 bir basiUik ic;ermektedir. ~ekil olarak, uzam
ic;indek! bir yana egik oriyantasyonu ile i§aret, "Hareket"in, yani Nazi
Hareketinin dinamigini ifade ediyordu. Beyaz fon lizerindeki siyah ga-
mah hac; figlirli ve bayragm geri kalan ktsmmdaki kirmizi'eski Alman
imparatorlugunun renklerini c;agn§tmyor vc bu nedenle de milli-
yetc;ilerc fazlas•yla hitap ediyordu. Nazi bayragmdaki kirmizi rcngin
tek ba§ma anlam1 isc Nazi devrimiydi. Siyah, upki SS'lerin
gomleklerinde oldugu gibi korkutucuydu ve ollimli simgeliyordu. Ga-
mah Hac; figlirlindek'i dik ac;•h ko§egenler bile§kesi, bir anlamda Prus-
ya gelenegine ozgli §a§maz bir c;ah§ma disiplinini akla getiriyordu.
~ekildeki son derece temiz geometri ise -biraz da ironik olarak-
glinlimlizlin modern bir zevki olarak benimsedigimiz i§levsel tasanm
anlayi§Ina uygun dti§liyordu. Aynca i§aret, o zamamn aydmlarma An-
tik Hindistan'dan almmi§ bir eski Budist scmbolli oimast ac;1smdan
Nazizm'in litopyalanndan biri olan "Aryan Irk"a da gondermede bulu-
nuyorduc Dogald1r ki, i§in geri kalan kismm1 toplumsal konteksin
baskilan hallediyordu. Yazar Jay Doblin'in yakm bir zamanda
soyledigi gibi; "Zaten kendisini kamtlayamami§ bir ressam olan Hit-
ler, bOylelikle Ylizyiltmtzm en btiylik amblem tasanmciSI haline gel-
mi§ oluyordu!. .. "'

D- Ticari Markalar Ne Anlatabilir?


dlinlimlizde ticari marka, amblem ya da "logo-type" tasarimiyla
ugra~an Grafik tasanmcilart, o donemde Hitler'in emrinde olan c;qk
glic;lli toplumsal kuvvctlcre asla sahip degillcrdir. Bu nedenle de boyle
bir glivencelcri bulunmamaktad1r. <;:ah§malanm daha da gli<;le§tiren bir
ba§ka etmen de c;ogu durumda yaratuklan desenleri kolay anla§Ilabilir
hale getircmemeleridir. ZamammlZln zevk anlay•§• ve stili geneldc

207
ba~anh bir ~irket ya oa kurumu gayet'belirgin 9izgileri blan ve ~ekli
alabildigince yalmla~unhp, 'darailtlmt~ bi9imlerle ozde~le~Lirme
egilimindedir. Aynca, modem ya~amm dagmtk ~e htzh akt~t i9inde
arzu edilen ta'sartm Lipi izleyicinin dikkalini anmda 9ekqcek llirde olan-
lardtr. i§te·li!m bu noktada oncmli bir sorun, balta bir ktsrr.dongil or-
taya 91kmaktadtr: Reklamcdik ve tamllmdan ama9 belirli bir likir, ku-
rum, · ~irket Uriln ya da markayt olabildigince fazla saytda ki~inin
tantmasmt saglamakttr. Oysa, biraz once de sozilnil citigimiz gibi,
yilksek oranda soyut bir orilntil, gosterdigi ~eyi belirgin hale getire-
mez. Bu alanda Doblin'in yapttgt deneyi_erde ahnan sonu9lara gore,
90gu lliketici rcklarnlarda gordilgil UrUnlerin marka tasartmlarmdan 90k
. o reklamlarda kullamlan sloganlart te~his etmektedir. Daha da ilginci;
Rcklamlarda kullantlan marka tasartmlarmm bazt durumlarda marka ile
birliktc kullamlan slogandan yajlmast iste.nen etkiyi engellediginin
gozlemlcnmesidir. Doblin'c gore; "ilcti~im a9tsmdan, §irkctler i9in bir
markaya sahip olmak vakit kaybmdan ba~ka bir~ey ~egildir. Hat!a,
daha da ileri giderek, markamn bir ayak bagt oldugu bile ileri ·
silrillebi\ir." (*) Her ne kadar bu aktl yilriltmenin ge9erli!igi
tarll§tlabilinirse de, bu durum markalarda gorUlen olduk9a soyut
orilntillerin tuhaf karakterini ortaya koymaktadtr denilebilir'
Her scfcrindc gorse! imgelerin 90k gU9lU imgeler olduklartnt ileri
sUrmek olast degildir. Bu imgelerin gil91U yanlan kadar, zaytf yanlart
da bulunmaktadtr. Ttpkt bir bestecinin farkh bir ama9 i9in yaratmt§
oldugu mUziginin izleyicide bu amaem 90k dt~mda, hatta belki de
onun tam tersi bir duygulantm meydana getirmesinde oldugu gibi,
gorse! imgeler olan ticari amblem ya da markalar bazen anl~tlmast is-
ten en Uriln ya da iireticiyi tantmlamaktan aciz bir §ekilde tasartmlan-
mt§ olabilirler. Bu i§te uzman ki~iierin soyledikleri gibi tam an-.
lamtyla bir 9akt~ma imcak ve ancak "kuvvetli bir delip ge9me" ile
milmkiln olabilir. Bundan· kastt, "gosteren" ve "gosterilen" arasmdaki
ili§kinin uzun bir zaman dilimi i\:inde tekrar tekrar vurgulanmastdtr.
Bu duruma en iyi tirnekler, diose! amblemler (Hila!, Ha9, israil
Ytldtzt) ve ulusal bayraklar (Kanada'mn 9mar yapragt, Japonya'mn

(*) Dob!in, Jay. Trademark Design. New York. Finch Co. 1976. s.25

208
ylikselen gilne§i, v.s.) ya da K!Zllay, KIZ!lha9 gibi uluslararast kurum-
larm amblemleridir. Bu nedenle, ait olduklan kurulu~ ya da kurumla
alan konteksleri goz online almmadan, marka ya da arnblemleri tek-
ba~larma degerlendirmek demek, bir anlamda stmf kara tahtasmda yer
alan .bir diyagram ya da formillii profesorUn derste soylediklerinden
bagtmstz olarak degerlendirmeye 9alt~makla aym ka~tya 91kmaktadu.
Bir kadmm giymekte oldugu elbisenin mavi rengi, b~ka bir ki~i
a91sindan o kadmm ki~iliginin temel bir yamdu. Fakat tek ba§ma
mavi renk hi9bir ~ekilde o kadm1 yagn~tuan bk imge yerine ge9mez.
Tlpkl bunun gibi, iyi bir ticari marka da gosterdigi fumanm karakteri-'
ni, dikkat 9ekiei duyumsal bir etki yaratadtk, -fakat asia kendi ba~1~a
ele almdtgmda o referans1 9agrt~Urmadan- saglayabilir. Ornegin Fran-
cesco Saroglia'nm Uluslararast Yiln Birligi iqin geryeklqtirmi~ oldugu
amblem tasartmt bu duruma iyi bir' ornektir. ($ekil: 76) Saroglia'mn
1asanmt tek ba~ma bir "yiln" qagn~IIDI yapmayabilir. Fakat bu ~eklin
scyili~ nedeni son dereee dinamik, yumu~ak ve yuvarlaklardan olu~an
yaptsmm qok ba~anh bir ~ekilde yilne ait generic bir niteligi simgele-
mesidir. Amblemin elegan biqimi, bilinyli bir ~ekildc yiiniin o hantal
vc zaytf yaptsma kar~tthk olu~turan dimimizmi yilzlinden bu ~ekli
alm1~ ve yUn birligi taraftpdan da bu nedenle amblem olarak
scqilmi~tir. Amblem tilmilyle yilne ozgil bir~ey de dcgildir. Dogru
kullamm konteksi i9inde amblem, iletilmek istenen mesaji iyi bir
§Ckildc sunan ve bunun yamSira elle tutulur, konsantre bir yap1 iqeren
ba~ardt bir markadu.
lyi bir modem marka ya da amblem, ait oldugu kurulu~un nite-
Jigini, kesin olarak belirlenmi~ bir gorse! gliqler orilntlisli ile bu kuru-
lu~ arasmda baglanu kurmak yolu ile ortaya koyar ve iletir. Buna bir
omek olarak $ekil (77)'de gorillen Chase Manhattan Bankasmm am-
blemini gosierebiliriz. Bu amblem Chermayeff ve.Geismar tarafmdan
tasartmlanmt~Ur. Salt bir bi9im olarak ele almdtgmda arnblemin ~u te-
mel nitelikleri iqindc barmdtran bir yaptda oldugu gorilleeektir: Ortada-
ki kare ve onu 9evreleyen sekizgen, birlikte merkezi ve simetrik bir
yapt olu~turmaktadrr. Bu yap1 ka9mtlmaz olarak bir gilven, bir stklca
kenetlcnmi~Jik ve gil9lilllik duygular1 iletmektedir. Sanki kar~Imtzda
degi~melcrden ve zarnandan etkilenmeyen, hi9bir gilce tes!im olmaya-
cak denli gli9lli bir kale durmaktadtr. Bu kli9lik "abide", basit aqdar ve

209
birbirine paralel dUz ko~elerden olu~an bloklardan in~a edilmi~tir. Fa-
kat bu bigim asia duragan ve hantal'degildir. Tain tersine gerekli bir
canhhk ve bir amaca yonelmi~ ohna duygusu igermektedir. f..ll!genin
ko~elerini olu~turan dar agth ko~eler, arnblemin bigimini bozmadan,
merkezi ve dayamkh yapt iginde kalarak uglan aracthgt ile sozilnil
ettigimiz dinamik gUglerin iletilmesine katktda bulunmaktadtrlar.
Bigimdeki birbirine kar~tl hareketler, aym zamanda birbirlerini engelle-
mek yolu ile bir tilr dondurulmu~ harcketi ya da bir motorun silrekli ve
sonsuz donil~linil ifade etmektedirler. Figilrdeki dort temel blogun
ba~ka i~levleri de vardtr. Bunlar bir organizasyonun i~lerin gabuk ve et-
kili bir ~ekilde yilriltillebi!mesi igin hiyerar~ik bir ~ckilde btililmlere
aynlmt~ oldugunu, fakat. bu bo!Umlerin her birinin nihai karar ve ey-
lcm a~arnasmda, bilttinlilklerini bozmadan ve kuruma bir zarar getirme-
mek adma bir!ikte hareket etmekte olduk!artm da iletmektedir. Bu hi-
rimier tugla!ardan 6rillti bir duvar gibi biti~mekte VC birbiri ilstilne
('akt~an prizmalar gibi kitlenmektedirler. Buradaki birbirine biti~ik
olma ve birbiriyle ili~ki iginde olma arasmdaki denge, kurumun igor-
ganizasyonundaki kooperatif yaptyt akla getirmektedir.
Bir noktaya kadar, bu tilr son derece soyut imge her zarnan igin bir
gtin anla~t!maz o!acagt endi~esinin soguklugunu ta~tmak zorundadtr.
Ornegin Chase Manhattan Bankast kapamp gitse, uzun ytllar sonra
kimse bu imgenin bir zamanlar Chase Manhattan Bankast" demek
oldugunu bilmeyecektir. Ornegin ytin birliginin amblemi higbir zamali
bir renkli ve gergekgi fotograf kadar yiln olgusunu i('ermeyecektir.
Yine, banka amblemi de hi(:bir ~ekilde bankimm atmosferini,
('ah~anlarmt ve mil~terilerinin kalabahkhgmt bir film kadar veremez.
Ote yandan bu tilr amblemlerin mutlaka bir ~eyin en temel ogelerinin
belirtilmesine ili~kin olmak zorunda olduklan da soylenemez.
Gostermek istedigi nesneyi en yalm olarak gosteren ve dinarnik bir ka-
rakter i9eren her tilr desen bir amblem olabi!ir. Basit ~ekiller canhhk,
uyum, gil('lti!Uk ve kahcthk gibi kavramlan pekala da ortaya koyabi-
lir. Biraz once l!trl!~tigtmtz arnblemler bu tilr bigimlerdir ve her ikisi
de ilging bir ~ekilde salt sanat ve salt taml!na arasmda silrekli gidip ge-
len ~ekillerdir. Bu ikisi arasmdaki dengeyi dogru kurmak arnblem ta-
. sartmmm en onemli sorunudur. Simdi verecegimiz ornekler bu konuda
ortaya ('Ikan hatah ya da etkisiz tasartmlart i('ermektedir. ($ekil 78)

210
Bunlardan ilki; 1967 Kanada Dlinya Fuart i('in Ernst Rcich'un sundugu
bir tasartmdrr. Digeri ise, "Akh Ba~mda Bir Nlikleer Politika Komite-
si" i('in Saul Bass'm yapllgt bir ('ah~madtr (~ekil: 79). Her iki tasanm
da dikkat ('ekici ve tammladtklart nesneleri ('Dk basit·gtirsel tirlintlilere
indirgeme a('tsmdan gayct zekice yaptlmt~ bulu~lardrr. Roch'un deseni,
Lconardo'nun linlli "Vitruvia Adamt"drr ve fuarm o ytlki tcmasmt can-
landtrmaktadu: "insan ve Dlinyast". Bass ise yapnmda, nlildeer bir
patlamayt kontrol etmcyc 10ah~an iki cl kullanmt§ttr. iki tasartm da
ince bir kcskinlikle, ele aldtklan konulardaki en temel fakttirleri
ifade etmektedir. Fakat bu amblem tasanmlarma dikkatle bakarsak
gorecegiz ki, . ashnda ikisi de varmayt hcdefledikleri dtizeye
ula§amayan, ba§anstz desenlerdir. Bir kez, Roch'un tasanmmda daire
ya da dlinya i('indcki adam figUrlinlin ne cllcrindc ne de ayaklannda
dUnyayt §tiyle bir dcsteklcmc ya da sartp sarmalama duygusu yer alma-
maktadtr. DUnyada adam llgUrUylc alan ili§kisindc yctcrincc devasa vc
sonsuz bir bo§luk duygusu uyandrrmamaktadtr. Bcnzer §ekildc, Bass'm
ambleminde de patlayan kil('tik par('alann tahrip edici gUcli yeterli ol- ·
maytp, bazt izleyiciler a('tsmdan ellerin tiyle aktif bir §ekilde nlikleer
bir patlamanm deh§et verici sonu('lanm tinier bir gtirlinli§li bulunma-
yabilir.
Bir kavram ya da nesneye ait ifade gli('leri ytiksck dinamik ogeleri
ipu('lan haline dtinil§tilrmek §eklinde ozetl<~nebilccek yukan tlirdeki in-
dirgeme bi('imlcri, hazen i§levlerini ba§artyla da gtirebilirlcr. Her
§eyden once bir amblemin temel i§levinin bir sanat yapttma ait bir
i§lcv olmadtgmt unutmamak gerekir. Bir rcsim ya da heykel, bir
gil('ler btittinltigtintin ('all§ll)aStm iletir. Yapntaki konuya ili§kin
gondermeler, yalmzca bu temel ('all§mamn en iyi bir bi('imde
gosterilmesini saglayan tigelerdir. Bu durumun tersine, sadece tamllm
ve gtisterime ytinelik bir desen, dinamik dt§avurum i:igelerini yalmzca
bu ama(' i('in kullamr: Ttpkt <;In alfabesinde "dag" stizcligilnil i('eren
kaligrafinin ill' ftr('a darbesinden olu§mast gibi. Ftr('a vuru§lart daglart
hem ytiksek ve gi:irkemli .hem de canh gtisterir. Sonu('ta, bir Barak
rcsminin dinamik i:igeleri ve canhhgtyla izleyicide uyandtrdtgt etkiyle
"Coca Cola" ambleminin uyandtrdtgt etki arasmda duygu yi:inlinden
daglar kadar fark oldugunu unutrnamak gerekmektedir.

211
Sekil: 77

Sekil: 78 Sekil: 79

E- Deneyim ve Dii§iincelerin Etkile§imi:


Tasvire dayah, "ger~ek~i" resimler duyusal deneyimler dlinyast ve
bu deneyimler dlinyasmm ardmdaki astl temel gli~ler arasmda gidip ge-
l en bir resimsel etkinlik tlirli olu§tururlar. Omegin; f{embrant'm her-
hangi bir portre resmini ele aldtgtmtzda, gordliglimliz §ey once/ikle bir
tesimdir: Belirli fiziksel ve psikolojik gti~ler orlintlisli tarafmdan ka-
rakterize edilen ve bclirli bir donemde ya§atnt§, belirli bir Amsterdam
hcm§ehrisinin yorumu: Bir hayli ezik, zarnan i~inde htrpalanmt§, fakat
o denli de gli('lli. Adam bclirli bir din ya da dlinya gorli§linlin, kliltlirlin
takip~isi olmakla birlikte yine de a('tk fikirli bir adam. Fakat portre

212
aym zamanda geven ytizytllann titesinden grklp gelen, bilinmeyen bir
ki~inin portresi olmast agtsmdan da bizim igin stirekli bir ilgi kay- ·
' nagtdtr: <;UnkU bu iinge, dt~a danUk gibi durmanm altmda yatan bir
ige kapamkhhk ve ezilme ve bu ezilmeye kar~1 gtkma gibi ttimtiyle
soyut niteliklere canh bir gortinUm kazandtrmaktadtr. Aym durum iyi
bir "soyut", yani taklide dayah olmayan sanat yaptli igin de geverlidir.
Yapn, fiziksel nesnelerin dt~ gorUnUmlcrini gostermedigi igin simge-
scl olarak temsil elligi saf, an gUglere daha yakmdu. Fakat resim aym
zamanda, dUnyadaki ~ylerin ve olgulann ig dogasllll yanslllr ve bu ne-
denle de, dtinya tizerindeki toplumsal ya§amla olan ilgisini stirdtirtir.
Ozct olarak soyleyccek olursak: Her resimsel "analogue" (Ktyaslama)
duyusa/ goruniim i/e generik kavramlan bir tek birle,,ik akli bildiri.
iqinde kayna~llrmakla, akli yuratme gorevini yerine getirir. (*) Bu
tammlama sanat yaptllnm ne oldugu konusundaki en mUkemmel,
gagda~ tammlardan birisidir. Yani; sanat yapllmm bir bildiri 6lmast.
imgeye ait bu iki ogenin (duyusal gortinUm ve gencrik kavramlar)
hig durmakstzm birbirlerini tamamlamalarmm ne kadar onemli bir~ey
oldugu -salt sanat yapttlarmda degil, y~amm her alamnda ve genelde
insan dU~tincesinin biitiiniinde- Goethe tarafmdan, 'Renk Kuramt' adh
yapttmda ~u nefis ooltimde gayet gi)zel agtklanmaktadu:

"Mecazi anlatim dili. ve dolayh yoidan bir anlamt dt§avurum konu-


sunll ele aldtgtmtzda, bu §iirin digcr tO.m dil bi~iffilcri tizerinde bir
avantaja sahip oldugunu gOrtirliz. Kendinc uygun karaktcr ve i§lev
a9uimdan §iir her tlirlli imgeyi kullanabilir. Ruhsal olam fiziksel
qlanla (ya da tersi) klyaslar: OIJlegin. bir yildmmt di.i§linceyle ve
dti§linceyi yildmmla. BOylelikle §ii;, dlinyamtzdaki §eylerin bir-
birlerine olan bagtmhhklanm (das Wechselleben der Weltge-
?enst8ndc) en iyi §ekildc ifade edcr. Bazt dti§tinsel yiikseklik an-
lannda, felsefede de dolayh dt§avurum ve .mecazi anlauma 'ihtiyas;
duyulabilir. Felsefe birs;ok keZ sembolik anlattmt kah sanstir et;
mck, kah onu savunmak adma bile olsa, stirekli olarak simgesel-
lige ba~vurur. Ne yaztk ki tarih bize -her biri en Oncmli
ogreticisinin tutum ve tavrma bagh olayak: §ekildc- fclsefe ekol

(*) Arnheim, Rudolf. The Visual Thinking. S: 148. University 0f Ca-


lifornia Press, 1980 Berkeley.

213.
'

lerinin hemen hepsi-nin biqeyin tlimiim1 ifade etmek .ve onu


c;Ozmck adma tek yanh simgeler kullanma hastahgmdan muz-
danp olduklanm gOstermektedir. Bunlardan baztlan fiziksel
olan ~eylerle, ruhsal olan §eyleri, baztlan da ruhsal olan ~eyleri
fiziksel olan ~eylerle tammlamakta t~rarhdtr. BOylelikle
Oznclcr gerektigi kadar i~lenmez. Tersine, ncyin gOsterilmekte,
neyin tammlanmakta olduguna ili§kin bir baglantt kopuklugu
ortaya c;tkar. Sonuc;ta, ruhsal olanm ya d·a fiziksel olanm ta-
rafmda olmaktan kaynaklanan partizan bir tav~r meydana ge-
lir ... "

Bilindigi gibi, figtir, nesne ve aksiyonlan ~oyle ya da bOyle


ger(:ek('i stilde gosleren bir(:ok resim ya da heykel omegi gosterilebilir.
Fakat bunlar aym zamanda gortindtikleri gibi kabul edilmemelerine
ili~kin baz1 ip u(:lanm da i('lerinde banndlnr!ar: c;unkti bu ttir yapnlar
ya~amda neler olup bittigine ili~kin basit birer rapor olmay1p, daha
(:Ok dti~Uncelere ili~kin simgesel birer ara(' olarak, birer ~IYICI olarak
tasarlamp yapilmr~lardJr. Boyle bir yap1lla k~1 kar~Iya kaldigi zarnan
izleyici, Hegel'in Antik Dogu sanau konusunda sozUnU ettigi bir ttir
garip duyguya kap1hr: "Wir flihlen, dass wir unter Aufgaben wahdeln"
(Yap1tm arna('lar1 Uzerinde bir ltir gezinme duygusu). Resim yalmzca,
basit bir ~ekildc ya~am1 yorumlarnadigi i('in izleyici, yapnm neyi sim-
gelemekte oldugunu anlama goreviyle kar~I kar~1ya kaimaktadir. Wil-
helm Boeck, Picasso'nun erken donem resimlerinden biri olan 'La Vie'
(Ya~am) adh yap1tmi, yUzy1hn ba~mda sanaun laikle~tirilmi~ (yani
tUm dinsel inan10 ve dti~Uncelerden armduarak, bagimSIZ bir moral kodu
olu~turma, ahlaki bir doktrin meydana getirme) felsefe sembolizm'ine
yapilml~ ovgU ytik!U bir selam olarak tammlamaktad1r. Boeck
"Ya~arn" Uzerine ~unlansoylemektedir:
"... Resmin sag tarafmda, ciddi ytizti profilden gortilen, (:Iplak
ayakh ve elinde uyuyan bir ('ocuk bulunan bir kadm gorulmektedir.
Solda ise, sanki aniden korkutulmu~ bir ~ekilde, birbirinin korumasm1
isteyen bir ('ift (:Iplak figUr yer almaktadir. Bunlardan erkek olam,
ytiksek almh bir aydm, adama gore daha hia ve zay1f olan kadm ise
ttimtiyle, bir ltir kendini adayi~Ur. Bu ikilinin ytizleri sol taraftaki
kadma dontik fakat bala~lari kendi i('lerine dontikttir. Kendi kaderleri
i('ine gomtilmti§lerdir. Adamm i~aret parmag1 kadmm kucagmdaki
(:Ocugu ~fkatli bir ~ckilde gosterir arna kadmi gormezler. On fonda yer
I
214
alan bu figilrlerin arkasmda iki resim \'ah~mas1 yer alu: Bunlardan
~ag1 planda yer alam ayaklan ucunda dans eden bir \'lplak kad1m,
yukar1daki ise, on planda yer alan 10iplak kadm-erkek figilrilnil
10agn~uran, oturan bir kan koea figilrli ycr almakt:id1r." (*)
A\'1k10a soylemek gerckirsc, burada ressamm, (omegin Kcats'm
ilnlil sonesi 'The Human Seasons' [insan Mevsimleri] ya da Kral Oedi-
pus mitindeki Sfenks'in bilmecesi olan "Hangi yarat1k gilndiizleri dort
ayag1 og!eyin iki, geceleri ise ill' ayag1 iizcrinde yilrlir?" bilmccesinde
gordilgilmilz lilrde) bir kuramsal ~cma Uzcrine, bcnzer bir fikri a\'Ik\'a
ifade etmek istedigini gormekteyiz. Suf bu nedenle de Picasso'nun bu-
rada tehlikeli bir alana kayd1j\1 soylenilebilir. Tiim kiiltiirlerde a\'lk\'a
ifade edilcn simgesel gosterimlere rast!anmaktad1r. Fakat bunlar temel
10•kl~ noktalarim bir dil~Uncedcn a!dJklarmdan, yap1Un gosterim stili-
ninde izlcyiciye art1k o yap1tta ger,ek ya~amm ycr almadJgml belli et-
mesi gerekmektedir. Diger taraftan, bu tlir diyagram ve sanat yap1U
nitelikleri arasmda gidip gel en yap1tlarda her zaman dli~ilncelerin imge-
leri vulgarize etmeleri, on!ar1 basitle~tirmeleri tehlikesi yer al1r. Ale-
gori dcdigimiz §ey, standart kli~eler kullanmak.yoluyla, simgcnin
gorevini "donmele§tirir". Kavramsal norm birdenbire bir imgelem se-
faleti ha\ine gelir. Gereginden fazla hayali, fantazi romanlarda gorlilen
ve insam adeta il§liten etki de tam olarak ozilmlenmemi§ teorcm ya da
dli§linsel tezlerin, terzi mankenleri tizerinde elbise provas1 yapar gibi,
roman karakterlcri Uzerine bcccriksizce giydirilmeye \'ah§Ilmasmdan
kaynaklanmaktad1r. DU§lcrde, amat6r sanat yaplllannm hemen
tlimlinde, ucuz soylev ve yaz1larda \'Ok s1k rastlanan, son derccc
ylizeysel ve §ematik simgesclligin inandmaz derccedeki aptalcahg1 i§te
bu nedenden kaynaklanmaktad1r. Psikolog Roger Fry, Oskar Pfister' in
§iirsel ilhamm, dogrudan dogruya dti~lerin liretildigi kaynaktan 1'ikllg1
tezini kamtlamak ilzere kullandigJ dti~lerdeki imgeselligin yavanhg1
iizerinde durmu~tur. i~te bir ornek:

" ... Gene; adam, bir kadm ceseti Uzerinde durmu~, sis denizi
iyinde nercdeyse yokolmak Uzere bulunan bir kOprtiye atlamak
ilzcredir. Sis iyindc ise adanu ollim bcklemektcdir. Adamm arka-

(*)Boeck, Wilhelm. Picasso. S: 186. New York, Abrams, 1955,

215
smda ise giine§ ktpklztl bir gOrkemlilik ic;inde yiikselmektedir.
Sag alt kO§cdc bir- 9ift kesik el, acele etni.ekte olan genci durdur-
m'aya ugra§maktadtr." (*)

Be!ki de, zamamnda Freud'un de pek gok glindliz dli~li ile yavan,
ucuz oykli ve romanda tespit euni~ oldugu bu tlirden amator fantazi-
lerde gorlilen iticilik, bu ~eyler· i<;inde istek ve korkulann grplak
~ekilde agrga grkmalanndan degil; tam tersine bir slirli kahpla~mt~ -
dli~lince, onyargr ve ba~ka yer!erden iidling ahnmr~ imgesel bildirinin
dogru!ugunu bozmalarmdan ileri gelinektedir. insan akhmn bu tlirden
llrllnleri akli olarak llimliyle inandmcr degildir ve b~ nedenle de fazla
bir deger ta!jrmarnaktadrr.

F- Soyutlamanm iki Skalasr (imge ve Deneyim)


~ekil: (80)'de resimsellayasla~rm ya da benzetimler haklanda bu- ·
raya kadar s6ylediklerimiz ozetlenmi~ durumdadrr. Resimler ve simge-
ler insan deneyimlerini, imgeler yoluyla iki birbirini tamamlayan
bigim iginde tammlarlar: Bir resimde, imgenin soy,utlarna dlizeyi tern-
. sil ettigi gorse! deneyim dlizeyinden yliksek, simgede ise dti~liktiir.
Her imge, tig a~agr be~ yukan ~ekilde goriilen diyagramm
dtizeylerinden birine baglanabilir. Fakat, asrl imgeden istenen ~ey her
resimsel gosterimde bu iki skalanui da mutlak bir §ekilde bulun-
masrtlrr. Bu, ~u demektir: imge skalasmda bir resim tamamiyle "so-
yut" (taklit olmayan) bile olsa, bu resim yine de gcrgekgi yaprtlarm in-
san deneyimlerinin zenginligini betimlemede kullandt(dart bi<;imin
bazr blitiinselliklerini yansrunak zorundadrr. Benzer ~ekilde; gergekgi
bir resim ifade edici, generik ve okunabilir olabilmek i<;in nesneleri
gosterim ·bi<;imini taklit olmayan sanata ozgii ve saf bigimlere oturt-
mahdrr. Deneyim Skalasmda ise; insan varolu~undaki kagrmlmaz gizil
giigler iizerine yogunla~an sanatgt akh, bu gtigleri aym zamanda ampi-
rik goriiniimlerin zenginligini yaratan ~eyler olarak gormek zorundadrr.
Bunun tersi de aym ~ekilde dogrudur: Ya~arnda birbiri iizerinekatlana-
rak ve giderek fazlal3§3rak one glkan fenomenlerin bu g6riinllmii, on-

(*)Fry, -_oger. The Artist and,the Psychoan~lysis S: 76. London 1970. ·

216
!ann altmda yatan gene! ilkeler tarafmdan organiz.e edilmektedir.
ilk bak1~ta hayli doktriner bir yakla~Im gibi gorU!en bu yukanda
dtiktimlinli yapm1~ oldugumuz yakla~Imm, sozlirrli ettigimiz (tabii
simgesel olarak) skalalar yoluyla yaraulan bir sanat yap1tmda i~lerin
dogru gitrnemesi durumunda Ortaya ((Ikan patoJojik durum goz online
almdigirida ne denli ge<;erli oldugu anla~Ilmi~ olacakur. Ornegin bir
sanat yaplll, bu skalalarm yalmzca alt bOltimlinli i<;eriyorsa, yani; sa-
dece insan ya~amtndaki tekil nesne ya da olgularm taklidinden ibaret
ise, o taktirde salt do gal nesne ve olgularm dil~iincesizce yaptlmt~ tak-
lit/erinden ibaret ka/acak demektir. Ote yandan; eger bir sanat yapttt
ancak v~ ancak bu skalalann yalntzca ilst bolilmunde yer altyorsa, bu
kez de ya~amt ve wirolu~u belirleyen temel giiq/er ve idealar diizeyinde,
bun/arm salt taklit a/mayan, soyut biqimler iqinde simgese/ anlattmt
dilzeyinde kalacak ve ortaya qtkan biqim insan aklmt qok fazla ilgilen-
dirmeyecek gilqsilzliikte, katt, geometrik ve son derece planlt o/acakttr.
Yani, her iki a~m u<; ta sanat yap1tmm gen;ek anlamda deger
ta~Imasmi gerektiren zenginlik ve <;e~itlilikte degildir. Skalanm alt
bO!limline sokulabilen yapitlar son derccc i~levscl, inaddcci bir yak- ·
la~Imi ortaya koymakla birlikte, ya~am1 beljrleyen gli<; ve
dli~lincelerdcn uzak olduklanndan fazla bir deger ta~Imazlar. Aym
~ekilde, bu skalalarm yalmzca en list btiltimlinc sokulabilccck yapitlar
ise cans1z ve Cihz, gerektigi til<;tid~ etkisi olmayan kuramsal
spektilasyonlar ve kuramsal onermelerin an, bi<;imse!· i~lenmesi
dtizeyindc kalacaklar ve bOylelik!e insan i<;in pek fazla ya§amsal deger
~lffiayacajdardu.
D1~avurum ve dli~lincenin yukanda degindigimiz iki a~m u<;taki
kiSitiihklari sanatsal bildirilerin geycrligini tehlikeye sokar ve onlar1
zayiflatu. ideal bir toplumda, hi<;bir nesnenin a<;Ik u<;lu kiyasla~Imlar
olmaks1zm algiian~amasi, yine hi<;bir eikinligin bu tlirden a<;Ik u<;lu
kiyaslamalar olmaksizm yapiimamasi gerckir. <;tinkil bu
kiyaslamalar, i<;lerinde en soyut yo! gtisterici ilkeleri barmdmrlar.
Aym bi(:imde, sadece ar1 ve generik nitelikteki soyut ~ekillerle
ugra~Ildigmda, sanat('J akhnda dti~linceye ttiz kazanduan tekil insan
varolu~unun deneyimi yer almahdu

217
UST
GU<;:LER
TAKLiTOLMAYAN iDEALAR
Bi<;:iM

I
SiMGESEL
STiLiZE 'ARA<;:LAR
NESNELER
"JENERA"
TAKLiTKOPYALAR
TEKiLLER
ALT IMGE
DENEYiM

~ekil: 80
Sorular ve Tart•§ma Konulan:
1- imgelerin ti9 i§levini gtindelik Y"'iamm•zdan ornekler vererek
a(O•klaym•z.
2- "Gosterge" ne demektir? izah ediniz.
3- imgeler ne zaman "resim" olarak kabul edilebilirler? Anlaumz.
4- "Tamamlanmam•§ bir gorse! materyalin izleyici tarafmdan ta-
mamlanabilecegi §Cklinde bir.gorti§ ni(Oin yanh§trr? A('Iklaymrz.
5- Karikattirde bulunan gti(Olti canhhk nereden kaynaklanmaktad1r?
A(Orklaym•z vc ornekler veriniz.
6- "Simge" nedir? Bir imge ne zaman simge haline gelir? izah edi-
niz.
7- Simge sistemlerine omekler gosteriniz.
8- Ger(Oek nesne ve olgularm taklitleri olan imgeler ni('in bazr du-
. rumlarda anlamayr gti('le§tirirler? Omeklerle anlaunrz.
9- KrsrUr bir (Oevre ve donem i('in ge('erli olabileeek simgelere
Omekler veriniz. ·
10- Courbet'nin 'L' Atelier' (Atelye) 1855. Tablosunu, simge
a('rsmdan da ('OZtimleyiniz.
II- "imgelerle anlatllmak istenen kavram ne kadar tekilse, bu kav-
rama ozgti ogeler arasr rekabet o denli fazla olacaktrr" onermesini

2,18
. omekler vererek tarU~m1z. .
12- Ticari markalarm i~lev ve niteliklerini omekler lizerinde ince-
leyiniz.
13- Ulkemizdeki bir Iicari markay1 ele abp qozlimleyiniz.
14- Simge sistemlerinden yola ('Ikarak, bir amblem tasanm1
gerqekle~tiriniz.
15- Her resimsel kiyaslamanm birle~ik bir akli bildiri olmas1 ne
.dcmcktir? A9Ikiaym1z.
16- Resim, heykel vc film gibi sanat yap1tlari son derece gerqek9i
bir biqimde yapilmi~ olsalar bile, niqin asia gortindtikleri gibi kabul
edilmemclidirlcr?
17- iki soyutlama skalas1 hamlaym1z.

219
Yamlsamac1 ve, Bireyci Estetik
Tav1r (A YNA)
* Gen;:eklik; gorOnOr ve hesaplanabilir ogelerin bir
toplam1 olarak anla§lllr. (insan dahil)

* Doga, insan dogas1 da iginde o/mak Ozere, evren-


se/ ve degi§mezdir. Sonsuza kadar var o/ur.

* Mimesis, tek gergek olarak "doga"y1 kopya eder.


Sanat, yans1hlm1§, antliml§ bir dogad1r. (Pseudo-
Nature)

* Sanat; oznel olarak yans1t1im1§ nesnel bir gergekligi


ortaya koyar.
Fikir ve ideoloji/er, estetik varolu§un temelleridir:
Fe/sefi idealizm.

* Kainat, tekil ve gerekirci bir yap1dad1r.

* En yOksek ideal: 0/0msOz/Ok, salt mutluluk; insan1n


a§ln istek ve tutku/ardan kurtulma yoluyla eri§tigi
mutluluk. Soylu bir ki§i olarak 6/mek. ,

* Babaerkil, otoriter gOg.

* Sihirli bir estetik yan1/samay1 duyumsamak, sonsuz


bir insan deneyimine nOfuz etmektir.

220
IZZ

"UUB..L- JBJAB>J 91A!J91S[)U[lJQ5 SIP [)U[)ZQ Z[lSW[)IQ


UUBiUO [))jU[):5 'J!PI!QBP 18UBqBii J91A9S 18UBq
-Bii W[)l UJO! unuo :1>1 J!P!S!>i JJq a1ii9 'JOJABIZ! IBBP! •
Ele~tirel.ve Diyalektik Estetik
Tav1r (DINAMO)
* Gergeklik, ac1 verici bir insancllla§tlrma sOreci
iginde, brrbiriyle etkile§imde bulunan sOregler ola-
rak anla§lllr.

* Doga, insan dogas1 da iginde olmak Ozere, tarihsel


olarak ko§ullandlrml§!lr ve degi§ebilir.

* Mimesis, belirli bir gergekligi one 91kanr. Sanat


dogan1n te§bihidir, bir Meta-Doga'd1r.

* Sanat yap1t1, kendi varolu§unu yaratiCI bir gorOnOm


ve nesne olarak kan1tlar.

* Sanat, olabilir gergekliklerdeki ozne-nesne


ili§kilerini ag1klar.

* Estetik varolu§un temeli, tarihsel gergekliktir: Fel-


sefi materyalizm.
Kainat goguldur ve bir olas1l1klar bOtOnOdOr.

* En yOksek ideal: OzgOriOk; Oretken ya§amda gorev


alma.

~ Anaerkil, ozglirle§tirici (kurtanc1) esneklik. Ele§tirel


bir estetigi kavramak, insan deneyiminin toplumsal

222
sm1r1111k ve olas11iklanna vak1f olmakt1r. '

* ideal izleyici, tOm yabanc1 olmayan :;;eylere ya-


bancldlr, <;OnkO o, insan geli:;;iminin her evresinde
ger<;ekle:;;tirilememi:;; potansiyeller arar.

' 223
KAYNAK<;A:

Arnheim, Rudolf: Art and Visual Perception I A Psychology of


The Creative Eye. University of California
Press, London, 1972:
Arnheim, Rudolf: The Visual Thinking. University of California
Press, London, 1972.
Baxendall, Lee: Radical Perspectives in The Arts. Penguin Books,
London !974.
Dixon, N.F.: The Beginning of Perception, New Horizons in Psy-
chology. Pelican Books, London 1975.
Doblin, Jay: Trademark Design. Finch Co. London 1975.
Dreescher, R.J.: Affect-stimuli Effpct of Colours. J. Abn: Society
of Psychology. No: 6!. 323-28. London, May
1972.
Fry, Roger: The Psychoanalysis. Faber. London, 1970.
Osborne, Harold: The Oxford Companion to Art, Oxford Universi- .
ty Press. London, 1971 (ed.)
Nelson, Re. E.: Aesthetics Today. University of California Press,
London, 1974.

224
iC,:iNDEKiLER

ONSOZ 5
GiRi~ ' 7
I. BOLOM
GORSEL ALGILAMANIN BA~LANGICI . 11
1.1- Gene! Bilgiler 11
1.2- I~1k Ycginligi Tcpkisi 13
1.3- D1§ DUnyaya Uygun imge 14
I .4- Harekete Kar§• Tepki 15
I .5- Form vc Sekillerc Kar§l Tepki 15
.1.6- Rcnk Tcpkisi 17
1.7- Dcrinlik Alg•lamas1 18
1.8- Alg!lamada Scrcbral Faktorlcr 19
1.9- ic;gtidli 20
1.10- izlcmc 21
1.11- Alg•lamamn Daha Sonraki A§amalan 23
1.12- Bir Alg• Modeli ic;in iptic;lar• 26
U3- Sonuc; 27
11-BOLUM
GORSEL ALGILAMA
2. I. On Bilgilcr 29
A- Glivenilmcyen Duyular ,_
"1
B-' Eflatun'un iki Akh 35
2.2- Sekil 38
·A- Aktif Bir Ara§llrma Olarak Gorli§ 39
B- Temel Ogeleri Kavrama· · 39
C- Alg1sal Kavramlar 40
D- Sekil Nedir? 41
E- Gcc;mi§in Etkisi 42
F- Sekli Gorme 45
G- Yalmhk 47
2.3- Blc;im (Form) 54
A- Giri§ 54
B- Uzayda Oriyantasyon 57
C- Yans1malar I izdU§limler 62
2.4- Dcnge 63
A- Karen in G izli Yaptst 63
B- Gorse! GU9lcr 67
C- Kare i9indc iki Daire 68
D- Psikolojik vc Fizikscl Denge 69
E- Ni9in DcngC 70
F- Agtrltk 72
G- Yon 75
H- Dcngc OrUntUsU (Motif) 77
I- Ost vc AIL 77
J-Solw~· 00
K- Dcngc Vc insanAkh 82
L- San iskcmlcdc Oturan Madame Cczzane 83
2.5- Espas 88
A- Pcrspcktifin Tarih('csi 88
B- Pcrspcktif imgcnin Bilimscl TcmcJi. 89
C- Pcrspektif Alg1 Yamlsamasmm
Psiko - Fizyolojik Temeli 90
D- Dcrinlik Algtlamasma Tcmel Olu§turan ipu9lart 92
E- Mcrkczi Perspektif Teorisi i9in Bazt Tcrimler 92
F- Bruncllcschi vc Albcrti'nin Pcrspckiif
KonstrUksiY.onlart 93
G- Ba~hca P~rspcktif Ti.irlcri 97
H- Pcrspcktiflc OiqUm 102
I- Marjinal Bozulum I114
J- Ka9r§ Noktalart Teori vc Kuralt I
Desargues Tcorcmi I05 ·
K- Tarih i9inde Perspektifin Geli§itni 107
L- Ta§trma ile Derinlik Etkisi Ill
2.6- Renk 118
A- Giri§ 118
B- Psikolojik Yakla§rm 118
C- Renk Kaliteleri 119
D- Renk SUrekliligi 119
E- '(anstma Renklcri 119
F- Renk Armonisi 120
G- Renk Doygunlugu (Renk Yeginligi) 120
H- Renklerin Boyutlan 121
1- Soguk vc S1cak Rcnkler 122
J- One Gclen vc Gcriyc Dogru Gidcn RcnkJcr 122
K- Ag~rhk 122
L-OlyU . 122
2.7- ifade (Dljavurum) 124
A- D1~ Dtinyanm I~ Dlinyaya Baglam~t 124
B- Yap1tm iyindcki Ycrlc§ik ifadc 128
C- ifadcnin Onccligi 131
D- Doganm Fizyogonomisi 134
E- Sanatta Simgelcr 139
F- Ruh <;ozlimscl (Psikoanalitik) Yontem 141
2.8 Geirsel <;ozUmlcmcye O, Ornck · 146
A- Matcm (Lamentation) 146
B- Kaynak (La Source) 148 .
C- Dirili§ (Rcssurcction) 151
III. BOLOM
GORSEL D0S0NME 155
3.1- Sanat vc DU§Uncc 155
A- Giri§ . 155
B- <;ocuk Rcsimlcrindc DU§Unmc 156
C- Bircyscl sorunlarm <;ozilmil 164
D- YaraUc• Opcrasyonlar 166
3.2- Kavramlann Sckillcri Donil§mcs·i 173
A- Giri§ 173
B- Soyut Jcsller 173
C- Resimscl Bir Ornek 175
3.3- Soyullama Ozerine 179
~G~§ I~
B- Tchlikcli Bir Kar§1Ll1k . 180
C- Gcncllemc Ozcrinc Kurulu Soyutlama 184
D- Gruplama 186
E- Tipler vc Kapsay1c1 Kavramlar 189
F- Ba§hca Soyut Kavramlar 192
3.4- Rcsimlcr, Simgclcr,' i§arctlcr 195
A- Giri§ 195
Be imgelerin 0<; Fonksiyonu · 195
C- Simgclerin i§levlcrine Uyumlan 201
D- Ticari Markalar Ne Anlatabilir 207
E- Dcncyim vc Dil§ilncclcrin Etkile§imi 212
F- Soyullamanm iki Skalas1 (imgc vc Dcncyim) 216

Yansilamac1 vc Bircyci Eslclik Tav1r (Ayna) 220


El~§Lirel vc Diyalcklik Esletik Tav1r (Dinamo) 222
Kaynakqa 224.
iqindckilcr 226

·,
B . f;IIUN KiTAPLAR
.,
* TURKiYE JIAU([NIN iua;:A(; TARilli CiLT 2 ..................•
Bilge UMAR ........•.••:···································
*CUMIIURiYET'iN BE$ DONEMECi•••••••...•.•..........•..•••••. : ...
Ilifzz TOPUZ •...•...• :••..•. , ..•..•........•.•.•.... :·······
*•$OLEN
.. (Spartahlarm Anayasas.)•. , .................................... ..
Xenephmi- (:eviren Bilge UMAR ..............•..
* YUNAN TARiiii (Ilellenika) .•.•.•....•..•••••...•......•.......••••.......•
. Xenephan - (:eviren Bilge UMAR ·····.· .....•.....
* UMUT YO LU...•..•.........••..•........... •··;·· ....•••...•...•.....•......•.....
Dr. Engin TONGU(: .. ~ ................................ .
* KU(:UK DUNYANIN TUTSAKIARI.. ................................ ..
i>mail TOPKAYA ........................................ .
* Savunma A{!L"lzndan _12 EYI.J[fL .......-.....................................
Kemal KIRIANGI(: ........................ :.............
* NAil iNSANA .......................................... :......................... .
Yalqrn iZBUL................. :............................. .
* FA$iZM ve SAVA$ ............................................................... .
G. Dir:zitrov (:eviren : Alpaslan BERJ(TAY.. ..
* MAvi YOLCULUK............................................................. ..
Azra ERIIAT...................... , ........................ .
*DiE BI.AUE FAIIRT........................................................... .
Azra EMIAT............................................... .
*iONiA (q.kryor) ......................... , ........... ;................ ;............ .
Bilge UMAR ............................................. :...

Sergi ¥aymevi

You might also like