Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 275

Sempozyum Bant Çözümleri ve Sunumlar

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

TMMOB
13. ENERJİ SEMPOZYUMU
9-10-11 ARALIK 2021 & Ankara

“ENERJİ, YAŞAM VE DEMOKRATİKLEŞME”

E-KİTAP

ISBN:978-605-01-1597-0
EMO YAYIN NO: SK/2023/757
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

İÇİNDEKİLER
Sonuç Bildirgesi…..................................................................................................................………..6
Açılış Konuşmaları…..................................................................................................................…….9
Açılış Oturumu:
‘‘DÜNYA VE TÜRKİYEDE ENERJİ GÖRÜNÜMÜ‘‘NELER OLUYOR, TÜRKİYE NELER YAPMALI?....17
Oturum Başkanı: Teoman ALPTÜRK- TMMOB Enerji Çalışma Grubu Başkanı................................18
Oğuz Türkyılmaz- TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı, TMMOB
Enerji Çalışma Grubu 2. Başkanı...................................................................................................................20

Panel: “KÜRESEL VE ULUSAL ENERJİ POLİTİKALARI VE ENERJİDE DEMOKRATİKLEŞME‘‘........47


Panel Yöneticisi: Ali Uğurlu- TMMOB Kimya Mühendisleri Odası YK. Başkanı................................48
Necdet PAMİR-TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi -21. Yüzyıl İçin Planlama Grubu Üyesi -
“Küresel ve Bölgesel Gelişmeler Kıskacında Türkiye‘nin Enerji Darboğazı”…..........................………49
Prof. Dr. Aziz Konukman- İktisatçı & Yazar -”Enerji Sektörü Nereye Dönüşüyor?”……….......……….56
Özgür Gürbüz-Gazeteci&Yazar- “Enerji Dönüşümü ve Yeni Enerji Sistemleri”……………...............…63
Dr. Nejat Tamzok-TMMOB Maden Müh. Odası-”Enerji Dönüşümü Sürecinde Dünya`da ve
Türkiye`de Fosil Yakıtların Geleceği” …………............................................................................................….70

10 ARALIK 2021 CUMA


1. Oturum: “ENERJİ ÜRETİM TÜRLERİ VE EKOLOJİYE ETKİLERİ”.................................................85
Oturum Başkanı: Mehmet Besleme - TMMOB Yürütme Kurulu Üyesi...............................................86
Baki Remzi Suiçmez-TMMOB Ziraat Müh. Odası YK. Başkanı-
“JES`lerin Tarıma ve Çevreye Etkileri “…....................................................................................................…87
İsmail Küçük-TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası 2. Başkanı -
”Küçük HES`ler ve Türkiye Gerçeği”….............................................................................................................91
Mehmet Özdağ-TMMOB Elektrik Müh. Odası Yönetim Kurulu Üyesi-
”Biyokütle Santrallar”…....................................................................................................................................97
Tevfik Fikret Tekin-TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası-
”Kömür Santralleri ve Çevresel Etkileri”……................................................................................................103

2. Oturum: “ENERJİ ÜRETİM TÜRLERİ VE EKOLOJİYE ETKİLERİ”...............................................115


Oturum Başkanı: Çiğdem Gündoğan Türker-
TMMOB Elektrik Müh. Odası Yürütme Kurulu Üyesi.................................................................................116
Arif Kunar-Elektrik Mühendisi-”Enerji Verimliliği ve Enerjinin Etkin Kullanımı”……........................…..117
Dr. Bülent Arslan- ODTÜ Fizik Bölümü - isikkirliligi.org.-
“Işık Kirliliği; Etkileri, Engelleme Yöntemleri ve Kamu Politikaları”………...............................................125
Prof. Dr. Ahmet Çolak-TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası-
”Tarımsal Üretimde Teknoloji Enerji ve Su Yönetimi “……...................................................................….133
Prof. Dr. Kayıhan Pala- Türk Tabipleri Birliği-
”Enerji Üretim Sistemlerinin Halk Sağlığı Açısından Etkileri”……….............................................…………140

4
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

3. Oturum: “KAMUSALLAŞMA YENİDEN”….................................................................................159


Oturum Başkanı: Cengiz Göltaş-
TMMOB Elektrik Müh. Odası 38. , 42. ve 43. Dönem YK Başkanı.......................................................160
Faruk Telemcioğlu-GÜNDER Genel Sekreteri-”Enerji Demokrasisi”……............................................161
Muammer Argün-Elektrik Mühendisi-”Yenilenebilir Enerji Entegrasyonu”…...................................164
İsmet Turan-Enerji Uzmanı-
”Üretim, İletim ve Dağıtımın Özerk “Sistem Mimarisi” ile Yönetimi “…...........................................….170
Teoman Alptürk-TMMOB Enerji Çalışma Grubu Başkanı-
”Enerjide Sektöründe Yeniden Kamulaştırma TEİAŞ Özelleştirmesi”………...................................……175

11 ARALIK 2021CUMARTESİ
1.Oturum: “YEŞİL MUTABAKAT-YEŞİL DÖNÜŞÜM”……….........................................................….181
Oturum Başkanı: Remzi Çınar-TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası................................................182
Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar-TMMOB EMO Merkez Enerji Komisyonu Başkanı-
”Yeşil Dönüşüm ve Türkiye”……….................................................................................................................….183
Ahmet Dursun Kahraman-TMMOB Çevre Mühendisleri Odası YK. Başkanı-
”İklim Seyri ve Türkiye”……...........................................................................................................................……194
Oğuz Türkyılmaz-TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı-
”Yeşil Mutabakat ve Yeşil Dönüşüme Eleştirel Bir Bakış”……….......................................................……..199

2. Oturum: “TÜRKİYE`DE ENERJİ PROJEKSİYONLARI ve ALGI YÖNETİMİ”...............................213


Oturum Başkanı: Kemal Ulusaler-
TMMOB Elektrik Müh. Odası 39. ve 40. Dönem YK Başkanı................................................................214
Hakan Özyıldız-Ekonomist – Yazar-”Varlık Fonu”………................................................................……….215
Prof. Dr. Seyhan Erdoğdu- İktisatçı – Yazar-”Enerji Yoksulluğu”…………......................................…….221
Teoman Alptürk-TMMOB Enerji Çalışma Grubu Başkanı-
”Kurulu Güç Gerçeği, Üretim Tüketim Dengesi Elektrikte Üretim ve Kaynak
Planlaması”………….............................................................................................................................................229
Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar-TMMOB EMO Merkez Enerji Komisyonu Başkanı………......................….233

Panel: NÜKLEERENERJİ POLİTİKALARI ve YIKIMLARI……...................................................……..241


Panel Yöneticisi: Cemalettin Küçük-TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi................................................242
Bülent Damar-TMMOB Akkuyu Nükleer Santrali İzleme Komitesi Başkanı- Elektrik Mühendisi
- “Türkiye`ye Nükleer Santral Gerekli Değildir”……............................................................................……244
Barış Ayhan-Sinop Belediye Başkanı-
”Çernobil`in Gölgesinde Eğitim Kültür ve Turizm Kenti Sinop Gerçeği”………………..........................252
Av. Mehmet Horuş- Sinop NKP Avukatı-”Nükleerin Hukuka Zararları”……...........................………….257
Prof. Dr. Aytuğ Atıcı-CHP Mersin Milletvekili-”Nükleer Çılgınlık “…….................................................261

Sempozyum Yürütme Kurulu......................................................................................................273


Sempozyum Düzenleme Kurulu.................................................................................................274

5
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

TMMOB 13. Enerji Sempozyumu


“Enerji, Yaşam ve Demokratikleşme”
Sonuç Bildirgesi

TMMOB 46. Genel Kurulu`nun aldığı ka- süren 13. Enerji Sempozyumu boyunca, biri
rar doğrultusunda 13. Enerji Sempozyumu özel oturum olmak üzere 6 oturumda 21,
EMO sekretaryasında “Enerji Yaşam ve De- düzenlenen 2 panelde ise 8 akademisyen
mokratikleşme” ana teması ile 9, 10, 11 Aralık ve uzman konuşmacı yer aldı.
2021 tarihleri arasında çevrimiçi olarak, An-
Program dâhilinde;
kara merkezli bir organizasyonla tamam-
landı. · Enerji alanındaki gelişmeler, dünya ve Tür-
kiye`de enerji görünümünü, Türkiye`nin neler
İlki 1996 yılında yapılan Enerji Sempozyu-
yapması gerektiğine yönelik öneriler, küre-
munun yapıldığı o dönemde enerji ihtiya-
sel ve ulusal enerji politikaları ve enerjide
cımızın neredeyse tamamı, kömür kaynaklı
demokratikleşme olgusu tartışıldı.
termik santrallerden ve hidroelektrik sant-
rallerden karşılanıyordu. · Enerji üretim türleri ve bunların çevreye
etkileri, halkımızın ucuz ve hakça bir enerji
Dünden bugüne enerji, toplumsal ihtiyaç-
kullanımı için enerjide yeniden kamusallaş-
ların karşılanmasında, tarımsal üretimden
manın önemi yeniden gündemleştirildi.
endüstrinin her alanına, ulaşımdan aydın-
latmaya, ısıtma ve soğutmadan besinle- · Son günlerde ülke ve dünya için bir umut-
rin saklanmasına, iletişimin sağlanmasına muş gibi sunulan özellikle Avrupa Birliği
kadar temel bir gereksinim olmayı sürdür- yeşil mutabakat ve yeşil dönüşüm gerçeği
mektedir. ile Türkiye`de enerji projeksiyonları ve mev-
cut algı yönetimi konuları özel oturumlarda
Aradan geçen 25 yılı aşkın bir zamanda
görüşüldü.
gelişen teknolojiyle birlikte enerji kaynakla-
rımız oldukça fazla çeşitlendi. Bugün artık · Özellikle enerji alanında yaşanan geliş-
doğalgaz, rüzgâr, güneş, jeotermal, biyo- melerin toplumsal ve uluslararası ilişkiler-
gaz gibi kaynaklar da ülkemizdeki enerji deki yansımaları tüm boyutlarıyla ele alındı.
üretiminde önemli bir yer tutuyor. İhtiyaçlar
· Nihayetinde mevcut iktidarın bir türlü bit-
ve kaynaklar çeşitlendikçe alana ilişkin so-
meyen nükleer macerası ve “Nükleer Enerji
runlar da giderek daha fazla çeşitleniyor.
Politikaları ve Yıkımları” konusunda yapılan
Bu tespitle gerçekleştirdiğimiz ve 3 gün son bir panelle sempozyum tamamlandı.

6
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Ülkemizin içerisinde bulunduğu durumu, gazları ve diğer atıklar halk sağlığını


aklın ve bilimin ışığında analiz etmeye ve tehdit etmektedir.
çözümler üretmeye çalışan bir örgüt bi-
7. Özelleştirme sözleşmelerinden doğan
linciyle 13. Enerji Sempozyumu sonuçlarını
yükümlülüklerini yerine getirmeyen,
halkımızın bilgi ve takdirlerine sunuyoruz;
her geçen gün pahalanan ve ener-
1. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde ji yoksulluğu yaratan dağıtım şirketleri
de insanlarımızın, aydınlatma, ısınma, ivedilikle kamusal hizmet alanına dahil
soğutma yakma vb. amaçlar için kul- edilmeli ve üretim tesisleri kamulaştırıl-
landığı tüm enerji kaynakları, çağdaş madır.
ve insanca bir yaşam sürdürmenin ol-
8. Enerji üretiminde yerli ve yenilenebilir
mazsa olmazıdır. Toplumun her kesimi-
enerji kaynaklarına öncelik verilmeli,
nin ucuz, kaliteli, sürekli ve kesintisiz bir
kaynak potansiyelimiz gerçekçi yak-
şekilde enerjiye erişme hakkı vardır.
laşımlarla ortaya konulmalıdır. Özel-
2. Bu hakkın kullanılması için gerekli kay- likle doğalgaz, ithal kömür ve nükleer
nağı sağlamak kamu otoritesinin ön- gibi ülke kaynaklarını özel sermayeye
celikli görevi ve sorumluluğundadır. ve dışa aktaran mevcut politikalardan
Enerji yoksunluğu çeken, yoksul ailelere vazgeçilmelidir.
yeterli ve gerekli miktarda enerji be-
9. Enerji alanındaki piyasacı yasaların
delsiz sağlanmalıdır.
yarattığı tahribat göz önüne alınmalı,
3. Enerji; gıda, hava ve su gibi tüm in- yargı kararlarının derhal uygulanması
sanların ortak hakkıdır. Bugün enerjinin sağlanmalıdır.
emtia piyasalarında işlem gören, ticari
10. Enerji kaynağının üretilmesinde ve
mal gibi alınıp satılmadığı ve serbest
enerji tesisi kurulmasında son sözü
piyasa koşullarının insafına bırakılma-
bölgede yaşayan halk söylemeli, halka
dığı, dışa bağımlılığı en aza indiren ka-
rağmen yeni santral kurmaya yönelik
mucu politikaların hayata geçirilmesi
yeni lisans taleplerine izin verilmeme-
acil ve ertelenemez bir ödevdir.
lidir.
4. Enerji sektörünün özel şirketler elinde
11. Elektrik enerjisi üretimi ve kullanımı şe-
tekelleşmesi, enerji üretim ve dağıtı-
killendirilirken, planlama ve kaynak
mının tümüyle kâr-zarar hesabına in-
tercihinden başlayarak üretim, iletim,
dirgenmesi, ülkenin ortak geleceğini
dağıtım ve tüketim dâhil olmak üzere,
riske atmaya devam etmektedir. Yeni
kamu yararını başat olarak gözeten,
bir özelleştirme hamlesi olarak TEİAŞ`ın
demokratik katılımcı ve denetlenebilir
özelleştirilmesi sürecini başlatan dü-
bir işleyiş şeması oluşturulmalıdır.
zenlemeler derhal geri çekilmelidir.
12. Doğa ve insanlığın geleceği için fosil
5. Bugün, yenilenebilir enerji üretimi ile
yakıtların en aza indirilmesi için enerji
sektörün enterkonnekte sisteme uyu-
iletim ve üretim planlaması; ilgili mes-
munda yaşanan yapısal sorunların gi-
lek kuruluşları, sendikalar, bağımsız
derek derinleştiği görülmektedir. Yine
uzmanlar ve kamu kuruluşlarının tem-
dağıtım Şebekesinin dijital sistemle
silcilerinden oluşan bağımsız bir kurum
uyumunun yeniden düzenlenmesi ge-
tarafından yapılmalı ve denetlenmeli-
rekmektedir. Bunların gerçekleşmesi
dir.
için kamu eliyle planlanması ve uygu-
lanması gerekmektedir. 13. Türkiye`nin kurulu gücü ve enerji arzı
yeterli düzeydedir. Buna uygun talep
6. Özellikle kömürle çalışan termik sant-
tahminleri ülkemize özgün koşullara
rallerdeki yapılması gereken yatırımlar
göre gerçekçi olarak hazırlanmalı, ih-
özel sektör tarafından yapılmadığı için
tiyaç kadar enerji üretilmesi hedeflen-
sorunlar büyümüştür. Bunun sonucu
melidir.
olarak verimsiz çalışma ve çevresel et-
kiler artarak devam etmektedir. Baca 14. Enerjinin etkin, verimli ve tasarruflu kul-
7
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

lanımı için toplumsal “farkındalık”, “bil- tarma, toplum çıkarlarını gözeten, kamusal
gilenme” ve “bilinç” yaratmaya yönelik planlama esaslı, yenilenebilir kaynaklara
eğitim çalışmaları toplumsal yaşamın dayalı, önce düşük karbon salımlı bir eko-
tüm alanlarına yaygınlaştırılmalıdır. nomiye yönelme, süreçte 0 emisyonları he-
defleme ve enerjiyi azami ölçüde tutumlu
15. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları-
ve verimli kullanarak enerjide demokratik
nı önceleyen stratejik adımlar atılma-
bir denetimin ve programların gerçekleşti-
lı, YEKDEM ve YEKA mevcut rant aracı
rilmesine ihtiyaç vardır.
halinden çıkarılmalı, dışa bağımlılığı
azaltma amaçlarıyla kullanılmalıdır. Önceki sempozyumlarda olduğu gibi 13.
Küçük kapasiteli ve ekonomik olarak Enerji Sempozyumu da; enerji politikala-
yüksek getirisi olmayan verimli sahaları rının ülkemiz koşullarına uygun, yerli-yeni
destekleyen bir işlevde olmalıdır. ve yenilenebilir enerji kaynaklarını önce-
leyecek şekilde; üretimden-sanayiye, ta-
16. Yenilenebilir enerji kaynaklarından üre-
rımdan-tüketime, sağlıktan-eğitime, çevre
timin toplam elektrik üretimi içindeki
ve toplumsal etkiden-ekonomiye, ulaşım-
payının artırılması için gerekli AR-GE
dan-ulusal güvenlik konularına kadar bü-
çalışmaları özendirilmeli, bütçeden ay-
tünleşik olarak ele alınması gerekliliğini
rılacak pay ile destek sağlanmadır.
göstermiştir.
17. Tesislerin yapılması ve yenilenmesinde
Kaliteli, sürekli, ulaşılabilir ve ucuz; yerli is-
gelişmiş teknolojilerden yararlanılmalı
tihdam ve yerli üretimi önemseyen, insa-
ve yerli teknolojik altyapı geliştirilerek,
nımıza odaklı enerji politikalarının öncelikli
imalatta yerli sanayi payı arttırılmalıdır.
ve acil olarak ele alınması ve uygulanması
18. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları- gerekmektedir.
nın yerli mühendislik ve işgücü tarafın-
Kamuoyuna saygılarımızla
dan değerlendirilmesini esas alan ulu-
sal eylem stratejisi, ilgili tüm kurum ve
kuruluşların katkısıyla hazırlanmalıdır.
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu
Enerji sektörünü özel tekellerin kâr egemen- Düzenleme Kurulu
liğinden çıkarıp kamusal bir düzleme ak-
13 Ocak 2022

8
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

AÇILIŞ KONUŞMALARI

Remzi Çınar
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Düzenleme Kurulu Başkanı

S
ayın Birlik Başkanım, Sayın Oda Başkanım, Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği,
bağlı odaları ve şubelerimizin kıymetli yöneticileri; sosyal mecralardan bizleri takip
eden kıymetli konuklarımız, değerli basın emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği 13. Enerji Sempozyumu’nun ilk gününde, açılış bölü-
münde sizlerle birlikte olmaktan duyduğum memnuniyeti ifade ederek sözlerime başla-
mak istiyorum.
Değerli konuklar, değerli meslektaşlarım; Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği her iki sene-
de bir enerji sektöründe bir ana temayı konu alarak, bu alandaki süreçleri irdelediği, çö-
züm önerileri geliştirdiği çalışmalarını kamuoyuyla paylaşmaktadır. Bugün başlatmakta
olduğumuz Sempozyumumuz, 1996’da ilki gerçekleşen Türk Mühendis Mimar Odaları Birli-
ği enerji sempozyumları ve enerji kongreleri dizisinin 13.’sünü oluşturmaktadır. Sempozyu-
mumuz, Birliğimiz adına Elektrik Mühendisleri Odamız sekretaryasında gerçekleştirilmek-
tedir. Enerji alanında var olan sorunların ve çözüm önerilerinin tartışılabileceği, alanın tüm
bileşenlerinin kendini ifade edebileceği bir zemin yaratmak, Türk Mühendis Mimar Odaları
Birliği enerji sempozyumlarının genel bir hedefidir.
Sempozyumda 3 gün boyunca 2 panel, 6 oturum gerçekleştirilerek, toplamda 35 fark-
lı konuşmacı bilgi ve deneyimlerini bizlerle paylaşacaktır. Sempozyum bu yıl, COVID 19
yaygın salgın hastalığı nedeniyle Türk Tabipler Birliği’nin de önerdiği önlemler kapsamın-
da, teknik aksaklıkların da yaşanmaması için, oturumlardaki katılımcıların fiziksel olarak
bir araya geldiği, izleyicilerimizin online takip edebileceği düzenlemeyle gerçekleştiril-
mektedir. Bu Sempozyumun hazırlık sürecinde, enerjiyle ilgili olarak dünyada ve ülkemiz-
de yaşanan tüm gelişmeler dikkate alınarak Sempozyumun ana teması ve alt başlıkları
belirlenmiştir. Sempozyumumuzun ana teması, “Enerji, Yaşam ve Demokratikleşme” ola-
rak belirlenmiştir.
Sempozyumumuzda, oturum ve panel ana başlıklarımız, “Dünya ve Türkiye’nin Şu Andaki
Enerji Görünümü, Küresel ve Ulusal Enerji Politikaları ve Enerjide Demokratikleşme, Enerji
Üretim Türleri ve Ekolojiye Etkileri, Kamusallaşma Yeniden, Yeşil Mutabakat-Yeşil Dönü-
şüm, Türkiye’de Enerji Projeksiyonları ve Algı Yönetimi, Nükleer Enerji Politikaları ve Yarat-
tığı Yıkımlar” olarak belirlenmiştir.
Değerli dostlar; enerjiden yararlanmak modern çağın gereğidir ve vazgeçilmez bir insan
hakkıdır. Esasen tümü, toplumun esas malı olan enerji kaynaklarının araştırılması, bulun-
ması, değerlendirilmesi, üretim, iletim, dağıtım ve satışına kadar sürecin tüm aşamala-
rında çevreye, iklime ve doğaya olumsuz etkilerinin asgari düzeyde tutulması, toplumun
yararı açısından tüm bu süreçlerin dikkatlice gözetilmesi gerekmektedir. Enerjinin tüm tü-
keticilere yeterli, kaliteli, düşük maliyetli ve güvenilir bir şekilde sunulması temel enerji po-
litikası olmalıdır. Bu anlayış ve yaklaşım, enerji ihtiyacının karşılanmasının bir kamu hizmeti
olarak yürütülmesi gereğini ortaya çıkartmaktadır.
Hava, çevre kirliliğinin insan ve toplum yaşamına etkileri giderek artmaktadır. İklim krizi-
nin insan yaşamını tehdit eden kuraklıklar, denizlerin ısınması, yeraltı sularının azalması,
orman yangınları, beklenmedik zamanlarda yüksek yağışların olması ve düzensiz hale
gelmesi, su baskınları ve buna benzer olumsuzlukların giderilmesi için, enerji üretim ve
tüketiminde fosil yakıtların payının düşürülmesi gerekmektedir.
Enerji yoksulluğu sorunu ülkemizde giderek ağırlaşmaktadır. Düşük gelir seviyesindeki
yurttaşlarımız artan enerji fiyatları karşısındaki faturaları ödeyemedikleri için, son gün-
9
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

lerde yüksek sayıda elektrik, gaz ve su kesintilerinin ülke genelinde yaşandığını üzüle-
rek görmekteyiz. Yaşanmakta olan olumsuzluklardan ve giderek ağırlaşan sorunlardan
kurtulabilmek için, enerji sektörünü özel tekellerin kâr egemenliğinden çıkartıp kamusal
bir düzleme aktarmaya; toplum çıkarlarını gözeten, kamusal planlama esaslı, yenilene-
bilir kaynaklara dayalı, düşük karbon salınımlı bir ekonomiye yönlenmeye; enerjiyi azami
düzeyde verimli kullanarak, enerjide demokratik bir süreci işletme gerekliliğine ülkemizin
bugün her zamankinden fazla ihtiyacı var.
Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği ve tüm birimlerinin gündeminde enerji sorunlarıyla
çözüm yolları hep birinci sırada olmuştur. Ülkemizin enerji gereksinimi esas olarak petrol,
doğalgaz ve kömür gibi birincil enerji kaynaklarıyla karşılanmakta olup, özellikle petrol ve
doğalgazda tam bir dışa bağımlılık yaşanmaktadır. Hayatın her alanında olduğu gibi,
enerji politikalarının uygulanmasında da demokratik bir yapının tesis edilmesi ülkemiz için
mutlak bir gerekliliktir.
Değerli dostlar; Sempozyumumuzun hazırlık çalışmalarında görev alan, etkinliğin plan-
lanmasında önemli katkıları olan Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu
Üyesi ve Sempozyumumuzun da Yürütme Kurulu Üyesi, meslektaşımız, elektrik mühendisi
Ufuk Ataç’ı, hem mesleğimize, hem Odamıza, hem ülkemize kendi mesleki alanından ver-
miş olduğu desteklerden dolayı unutmayacağımızı ifade ediyorum ve saygıyla anıyorum
kendisini.
Değerli konuklar; Sempozyumun gerçekleşmesi sürecinde katkılarından dolayı Birlik Baş-
kanıma, Oda Başkanıma, tüm kurullarda yer alan arkadaşlarıma, özellikle Düzenleme ve
Yürütme Kurulunda görev alan arkadaşlarıma, Odamızın çok kıymetli emekçilerine son-
suz teşekkürler ediyorum.
Sempozyumumuzun, Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği’nin bugüne kadar söylediği
doğruların bugün de tekrarlanacağı, ilerici yaklaşımların tekrar karar vericilere sunulaca-
ğı güzellikte geçmesini diliyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

10
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Bülent Pala
EMO Yönetim Kurulu Başkanı

S
ayın Birlik Başkanım, sevgili meslektaşlarım, değerli konuklar; Elektrik Mühendisleri
Odası 47. Dönem Yönetim Kurulu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz üzere, TMMOB adına düzenlenen enerji sempozyumlarının sekretaryası
Elektrik Mühendisleri Odası tarafından yürütülmektedir. 1996 yılında ilkini düzenlediğimiz
Enerji Sempozyumu’nun 25. yılındayız. Tam 12 sempozyum düzenledik. Bugün 13.’sünü
Odamız ev sahipliğinde çevrimiçi olarak düzenliyoruz. Ana teması “Enerji, Yaşam ve De-
mokratikleşme” olarak belirlenen Sempozyumda çok değerli konuklarımız olacak. Kamu-
dan yana enerji politikalarının belirlenmesinde bu sempozyumlar önemli işler yapmıştır.
Sempozyumlarda, enerji alanında neoliberal dönüşümlerin tespiti yapılmış, kamudan
yana bir enerji politikasının oluşturulması için tespit ve öneriler geliştirilmiştir. Bu 25 yıl içe-
risinde uygulanan politikalarla sosyal devlet anlayışı tümüyle tasfiye edilmiş, sermaye-
nin çıkarlarını temsil eden ve toplumsal eşitsizliği derinleştiren bir devlet şekline doğru
köklü değişimler oluşmuştur. 1980’li yıllardaki neoliberal dönüşümde temelleri atılan ve
2002’den sonra en etkin şekilde uygulanan özellikle, serbestleştirme gibi, enerji arzını
kamu niteliğinden uzaklaştıran ve enerjiyi tam bir ticari meta haline getiren politikalar
dışa bağımlılığı arttırmış, kamusal denetimi ortadan kaldırmış, kaynaklarımız plansız ve
denetimsiz bir biçimde kullanıma ve çevre tahribatına yol açmıştır. Uygulanan politika-
larla enerji alanında faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşları özellikle uygulamalarıyla
sermayeye devredilmiş, yeniden yapılandırma söylemleriyle yapısal dönüşüme uğratıl-
mışlardır. Enerjide kamu varlığı hızla sona erdirilirken, özel tekellerin kârı arttırılmış ve arttı-
rılmaya da devam etmektedir.
Ülkemiz şu anda ağır bir ekonomik kriz içindedir. Bu krizin nedeni kötü yönetim ve uygula-
nan politikalardır. Enerji sektöründe yüksek dışa bağımlılığımız, döviz kurlarında yaşanan
yükselme, artan enerji fiyatları, sanayide, tarımda ve hanelerde enerji tüketiminin yüksek
fiyatla kullanılması sonucunu doğurmuştur. Enerjide yapılması gereken, tahribata neden
olan özellikle ve serbestleştirmeyi sonlandırmak, yeniden kamulaştırmayı gündeme al-
mak, toplum yararına bir politikayı benimsemektir; ancak, AKP Hükümeti böyle bir çözüm
için çalışma yapmak yerine, zamlarla faturayı halka çıkararak ve özelleştirmelere devam
ederek yanlış yolda ısrar etmektedir.
Son aylarda, elektriğe, doğalgaza ve en son da akaryakıt ürünlerine art arda zamlar ya-
pıldı. Kışa girdiğimiz bugünlerde yapılan zamları yeni elektrik ve doğalgaz zamlarının ta-
kip edeceği de kesin gözükmektedir. Ülkemiz, uzun yıllardan bu yana kamusal planlama
temelli, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı, ekolojiye duyarlı, toplum yararını
gözeten doğru ve bağımsız bir enerji politikası uygulanmamasının ağır sonuçlarını yaşı-
yor. Son olarak, enerjinin kalbi sayılabilecek TEİAŞ özelleştirme kapsamına alınmıştır. Konu
sadece muhasebe anlamında kâr-zarar sorunu değildir. TEİAŞ, teknik anlamda ülkemiz
elektrik enerjisinin arz güvenliğini sağlamaktadır. Tekel konumundadır ve rakibi yoktur. Bu
yönüyle stratejik önemde olan ve asla özelleştirilmemesi gereken bir kurumdur. TEİAŞ’ın
özelleştirilmesi süreci derhal durdurulmalı, kamu mülkiyetinde ve yönetiminde özerk bir
yapıya kavuşturulmalıdır. Ayrıca, özelleşen tüm elektrik kurumlarının yeniden kamulaştırıl-
ması acil bir zorunluluk haline gelmiştir.
İklim Değişikliği Paneli raporları, dünyamızın ciddi bir tehdit altında olduğunu tüm verile-
riyle sunmaktadır. İklim değişikliğini etkileyen sera gazı emisyonlarının salınımında ener-
ji üretim ve tüketiminin oldukça büyük bir rolü bulunmaktadır. İklim ve enerji politikaları
oluşumunda ekolojik odaklı yaklaşım oldukça önemlidir; ancak, liderler zirvesinde, kirliliği
11
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

bile satarken kâr etmeye çalışan kapitalist zihniyeti görüyoruz. İklim kredilerinden yarar-
lanmak üzere çevre politikası oluşturulması bile işin neresinde olduğumuzu gösteriyor.
Doğayı insafsızca sömüren, iklim değişikliğine neden olan kapitalizmdir. Sorunun nedeni
ortadan kalkmayınca, ancak geçici çözümleri konuşulabiliyor.
Konuşmamı toparlayarak sonlandırmak istiyorum.
Enerjiden yararlanmak modern çağın gereği ve temel bir insan hakkıdır. Enerji kaynak-
larının değerlendirilmesinden başlayarak, üretim, iletim, dağıtım aşamalarında toplum
çıkarlarının gözetilmesi ve bütün bu süreçlerde çevreye, iklime ve doğaya olumsuz et-
kilerinin asgari düzeyde tutulması gereklidir. Enerjinin tüm tüketicilere yeterli, kaliteli, sü-
rekli, düşük maliyetli ve güvenilir bir şekilde bu bakış açısıyla sunulması temel bir enerji
politikası olmak zorundadır. Elektrik enerjisi insan yaşamının zorunlu bir ihtiyacı, ortak bir
gereksinim olarak toplumsal yapının vazgeçilmez bir öğesidir. Sosyal devlet anlayışını,
enerjinin tedarik ve sunumunu, kamusal bir hizmeti gerekli kılmaktadır. Elektrik enerjisinde
üretim, iletim ve dağıtım faaliyetleri arasında organik bir bağ söz konusudur. Bu neden-
ledir ki, bu üç temel faaliyetin demokratik ve katılımcı bir anlayışla oluşturulacak, toplum,
kamu, ülke çıkarlarını gözeten kamusal bir planlama anlayışı içine yürütülmesi zorunludur.
Elektrik enerjisi faaliyetleri toplum çıkarının gözetilmesi gereken bir kamu hizmetidir. Sem-
pozyumlarımızda bunları söyledik, söylemeye de devam ediyoruz.
Sözlerime son verirken, Sempozyumun düzenlenmesinde emek veren tüm çalışanlarımı-
za, Düzenleme ve Yürütme kurullarımıza, tüm konuşmacılara ve Sempozyumu izleyenlere
teşekkür ediyorum. Sağ olun, sağlıkla kalın.

12
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Emin Koramaz
Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı

H
epinizi TMMOB Yönetim Kurulu adına sevgiyle, dostlukla selamlıyorum. Sevgili Elekt-
rik Mühendisleri Odası Başkanı, odalarımızın ve şubelerimizin değerli yöneticilerine,
Sempozyumumuzun Düzenleme ve Yürütme Kurulu üyelerine de hoş geldiniz diyo-
rum. Bu güzel etkinliği düzenledikleri için ellerine, yüreklerine sağlık diyorum.
Sözlerime, geçtiğimiz eylül ayında kaybettiğimiz Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Ku-
rulu Üyesi Sayın Ufuk Ataç’ı saygıyla, sevgiyle anarak başlamak istiyorum. Kendisiyle iki
dönem birlikte çalıştım. Sevgili Ufuk’un şahsında, kaybettiğimiz tüm değerlerimizi, tüm yol
arkadaşlarımızı hasretle anıyorum. Anılarını ve mücadelelerini TMMOB çalışmalarında ve
etkinliklerimizde yaşatacağımızı paylaşmak istiyorum.
Birliğimiz adına bu önemli etkinliği Elektrik Mühendisleri Odamız düzenledi. Bu Kongrenin
Yürütme ve Düzenleme Kurulu üyelerine, Kongrenin gerçekleşmesinde emek ve katkısı
bulunan herkese çok teşekkür ediyorum. 3 gün sürecek olan Kongre, Enerji, Yaşam ve
Demokratikleşme ana başlığı altında gerçekleşiyor. Bu Sempozyumda değerli fikirlerini
bizlerle paylaşacak olan, araştırmalarını bizlerle paylaşacak olan bilim insanlarımıza ve
uzmanlarımıza da minnet duygularımı sunuyorum.
Değerli katılımcılar ve bizleri çevrimiçi izleyen değerli izleyiciler; biliyorsunuz, ülke olarak
oldukça derin ve sarsıcı bir ekonomik krizden geçiyoruz. Bu nedenle hiçbir konuşmaya da
bu krize değinmeden başlayamıyoruz aslında. Bildiğiniz gibi, son bir yılda döviz fiyatları 7
liradan 14 liraya kadar yükseldi. Sadece 10 ayda paramızın değeri ve alım gücümüz yarı
yarıya düştü. Bu ülkenin başında bulunan tek adam her ekrana çıktığında, her ağzını aç-
tığında döviz kurları yeniden hareketleniyor. Yıllardır Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği
olarak, izlenen neoliberal politikaların; üretimden, yatırımdan uzak politikaların, ranta da-
yalı politikaların ülkeyi krizlerden krizlere sürükleyeceğini söylemiştik. Böyle bir ekonomik
tercih sonucu, biliyorsunuz, ekonominin bütün sektörleri -enerji de bunun içinde- tama-
men dışa bağımlı, ithalata bağımlı, fason ve taşeron bir hale getirildi. Döviz fiyatlarındaki
bu artış da her sektörde maliyetlerin artmasına, fiyatların da kontrol edilemez bir biçimde
yükselmesine neden oldu. Başta temel gıda maddeleri olmak üzere tüm ihtiyaç mad-
delerinin fiyatı yaklaşık yarı yarıya arttı. Ev kiraları, ulaşım ücretleri, haberleşme giderleri,
enerji maliyetleri akıl almaz bir şekilde yükseldi. Biz mühendisler, mimarlar, şehir plancıları
bile artık faturalarımızı ödeyemiyoruz.
Ülkede her şeyin fiyatı artarken, her şey zamlanırken, zamlanmayan, artmayan tek şey
bizlerin, emeğiyle çalışanların, üretenlerin aldıkları gelirler oldu. Buralarda hiçbir artış yok.
Bu süreçte, tüm toplumsal kesimler gibi biz de çok derinden etkileniyoruz. Çünkü ücretli
çalışan üyelerimizin payına, yaşadığımız bir yılda, artık iktidarın bir propaganda aracı
gibi, iktidarın bir yan örgütü gibi çalışan TÜİK’in şaibeli rakamlarıyla belirlenen enflasyon-
lar düzeyinde artan gelirler oldu. Kamuda çalışan üyelerimizin ücretlerine yapılan zamlar
bu düzeyde. Özel sektörde ücretli çalışan üyelerimizin ise, bırakınız gelirlerinin enflasyon
oranında artmasını, yoksulluk sınırından artık vazgeçtik, ücretleri açlık sınırına yaklaştı.
Serbest çalışan üyelerimiz de oldukça zor durumda. Onların payına da bu süreçte artan
maliyetler ve artan borç yüktü düştü.
Biliyorsunuz, TMMOB olarak sorunlarımızı dile getirmek, bunlara çözüm oluşturmak, bu
konuda kamuoyu yaratmak için ülke genelinde bir kampanya başlattık. Bu krizden çıkışın,
ülkedeki tüm politikaların kamucu bir bakış açısıyla oluşturulmasından geçtiğini söylü-
yoruz. Bizler, mühendisler, mimarlar, şehir plancıları, üreten, sanayileşen, kalkınan, tarım-

13
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

da yeniden kendi kendine yeten bir ekonomik modelin, toplumcu bir ekonomik modelin
uygulanmasının zorunlu hale geldiğini söylüyoruz. Taleplerimizi ve istemlerimizi kampan-
yamız sürecinde birçok araçla hem kamuoyuyla, hem yönetenlerle paylaşmaya çalıştık.
Bugün bu binanın girişinde de gördüğünüz gibi, örgüt binalarımıza pankartlar astık, bro-
şürler yayınladık, bildiriler hazırladık. Milletvekillerine, özellikle Mecliste bulunan mühendis,
mimar, şehir plancısı kökenli milletvekillerine mektuplar gönderdik. Siyasi partilerle gö-
rüşmeler yapıyoruz. Hazırladığımız görselleri sosyal medyada paylaşıyoruz, sorunlarımızı
dile getirmeye çalışıyoruz. Emeğimize, mesleğimize, haklarımıza sahip çıkıyoruz diyoruz,
bunlara hep beraber çözüm bulalım diyoruz. Burada bizi dinleyen, ekranları başında bizi
dinleyen tüm üyelerimizi, tüm demokratik kamuoyunu da bu kampanyamızı büyütmeye,
sesimize ses katmaya çağırıyoruz.
Değerli konuklar, sevgili meslektaşlarım; doğanın ve doğal kaynakların insanlık yararına
kullanılması, insan ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürülmesi biz mühendis, mimar ve şehir
plancılarının mesleki faaliyetlerinin ortak unsurudur. Bu yapılan işlemin doğaya, insanlığın
geleceğine zarar verilmeden yapılması da Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği’nin temel
anlayışından birisidir. Doğanın ve insanlığın ortak geleceğinden bahsettiğimizde, tabii ki,
bu konuda ilk akla gelen konu enerji konusudur. Enerji, biz mühendislerin, mimarların, şehir
plancılarının mesleki faaliyetlerinin ortak unsuru olduğu kadar, ekonomiye yön verebilme-
si, toplumsal gelişmeleri etkileyebilmesi açısından da toplumsal hayatta oldukça önemli
bir yer tutmaktadır; çünkü günümüz dünyasında enerji, toplumsal yaşamın ve insan ya-
şamının en önemli gereksinimlerinden birisidir.
Hepiniz biliyorsunuz, Sanayi Devrimi’nden bu yana her geçen yıl enerji ihtiyacı büyüye-
rek artıyor. Enerji, toplumsal yaşamda ve insan yaşamında, ekonomik hayatta bu denli
önemli olduğunda da enerji kaynakları üzerinde hâkimiyet kurmak uluslararası ilişkilerde
de büyük bir yer tutuyor ve büyük ölçüde şiddetle de iç içe geçiyor. Özellikle Ortado-
ğu’da yaşanan savaşların büyük ölçüde enerji kaynaklarını kontrol etme çabalarından
kaynaklandığını biliyoruz. Enerjiye ihtiyaç oldukça büyük. İnsanın temel ihtiyacı, sanayinin
temel ihtiyacı, ekonominin temel ihtiyacı. İhtiyaç bu denli büyükken ve enerjiye ulaşma
olanağı da bu kadar sınırlıyken, uluslararası ilişkilerde de bu denli önemli bir yer tutarken,
enerji elde etmek için izlenen metotlar doğaya ve çevreye de yıkıcı hasarlar verirken, en-
düstri politikalarının ne denli önemli olduğu açık. Bu nedenle de TMMOB her iki yılda bir
enerji sempozyumları, enerjiyle ilgili bir dizi etkinlik düzenliyor.
Bizler Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği olarak yıllardır enerjinin tüm yurttaşlarımız için,
ihtiyacı kadar, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve sürdürülebilir bir biçimde sağlanabileceği
kamucu enerji politikalarının oluşturulması ve hayata geçirilmesi için büyük çabalar har-
cıyoruz, büyük mücadeleler veriyoruz. TMMOB ve odalarımızın yapmış olduğu tüm etkin-
liklerde, tüm kongrelerde, tüm sempozyumlarda öne çıkan en önemli faktör kamusal fay-
da anlayışıdır. TMMOB’nin 1970’li yıllardan beri savunduğu bu anlayış, aslında dünyanın
ve ülkenin içinde bulunduğu bunca sorunun yaşandığı bu dönemde, dünyamızın ve ülke-
mizin geleceği için de yegâne çözümdür. Çünkü dünyada egemen olan ekonomik sistem,
küresel kapitalizm daha fazla kâr uğruna doğal kaynaklarımızı da insafsızca sömürüyor,
bütün dünyayı büyük bir çöküşe doğru sürüklüyor. Kıtlık, enerji krizi, çevre felaketleri, göç,
savaş gibi küresel çaplı felaketlerin önüne geçmenin de yegâne yolu aslında toplumcu,
kamucu politikaların tüm dünya genelinde ve ülkemizde uygulamaya geçirilmesidir. Enerji
politikalarını da bu anlayış çerçevesinde düşünmemiz gerekir.
Sayın Başkanımızın da söylediği gibi, TMMOB, enerjiyi kamusal bir hak olarak görmekte-
dir. Tüm yurttaşlarımızın bu haktan eşit biçimde yararlanabilmesi için, enerjinin erişilebilir
ve nitelikli bir kamusal hizmet olarak sunulması gerektiğini yıllardır söylemektedir. Bildiği-
niz gibi, enerji sektöründe, üretim, iletim, dağıtım ve tüketim faaliyetleri birbiriyle organik
olarak bağlantılıdır. Dolayısıyla üretimden tüketime, hatta enerji kaynaklarının çıkarım sü-
reçlerine kadar her aşamanın bütüncül bir kamusal planlamayla yönetilmesi gerekmek-
14
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

tedir. Dışa bağımlılığın azaltılması, sürdürülebilirlik, yenilenebilirlik ve arz güvenliği ilkeleri


de bu kamusal planlamanın temelinde yer almak zorundadır. Petrol, doğalgaz, kömür,
hidrolik, jeotermal, rüzgâr, güneş, biyoyakıt ve benzeri tüm enerji sektörlerinde konunun
tüm tarafları, tüm uzmanları ve özellikle de meslek örgütlerinin de katılımıyla bütünle-
şik strateji belgeleri hazırlanmalı ve bu stratejik belgeler de bu kamusal planlamanın bir
parçası olmak zorundadır. Enerji politikalarının belirlenmesinde rant değil, kamusal fayda
esas alınmalıdır.
Yapılması gerekenler bunlar; ama Türkiye’de, yapılması gerekenle yapılanlar arasında
derin bir uçurum olduğunu hepimiz biliyoruz. Özellikle 80 sonrasında uygulanan neolibe-
ral politikalar enerjinin kamusal niteliğini tamamen görmezden gelerek, bu alanı tümüyle
piyasalaştırmıştır. Cumhuriyet dönemi boyunca enerji alanında kurulan kamu yatırım-
ları bölünerek özelleştirilmiştir, mevcut enerji şirketleri parça parça satılmış ve kamusal
kaynaklar da yap-işlet, yap-işlet-devret gibi birtakım modellerle özel sektörün talanına
açılmıştır. Elektrik santrallarının, madenlerin ve dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi sonu-
cunda, gelinen noktada, elektrik piyasası büyük oranda ve hatta tümüyle özel sektörün
kontrolü altındadır.
Sayın Başkan da değindi; bildiğiniz gibi, son olarak geçtiğimiz temmuz ayı içinde, elektrik
sistemimizin beyni durumundaki TEİAŞ da özelleştirme kapsamına alındı. Buradan bir kez
daha dile getirmek istiyorum. Biliyorsunuz, bu konuda Enerji Çalışma Grubumuz çok geniş
çaplı bir rapor hazırladı. Raporun tamamına TMMOB’nin web sayfasından ulaşabilirsiniz.
TEİAŞ, oldukça stratejik bir kurumdur. Üretimin ve toplumsal yaşamın vazgeçilmez girdisi
olan elektrikte arz güvenliğinin teminatıdır TEİAŞ. TEİAŞ’ın özelleştirilmesi arz güvenliği-
ni de tehlikeye sokacaktır. Biliyorsunuz, parça parça özelleştirilen birçok kurum yaban-
cı sermayenin eline geçmektedir. TEİAŞ’ın hisselerinin de yakın zamanda büyük oranda
yabancı sermayenin elinde toplanacağını bugünden tahmin etmek gerekir. Bu durum
ülkemiz açısından da bir güvenlik sorunudur. Biliyorsunuz, geçmişte TEK vardı; enerji sek-
töründe tekel durumundaydı. Buna karşı çıkardı özel sermaye. Ama bırakınız bir kamu
işletmesinin tekel konumunda olmasını, TEİAŞ’ın da özelleştirilmesiyle enerji sektörü ta-
mamen özel sektörün kontrolü altına ve özel sektörde de sayısı bir elin parmaklarını geç-
meyen 5-6 şirketin eline geçecektir. Bu durum görmezden gelinecek bir durum değildir.
İvedilikle gerekli tedbirler alınmak zorundadır.
Enerji sektörünün özel şirketler elinde tekelleşmesi, enerji üretim ve dağıtımının tümüyle
kâr-zarar hesabına indirgenmesi, ülkemizin geleceğini, bu ülkenin ortak geleceğini riske
soran bir durumdur. Bırakınız TEİAŞ’ın özelleştirilmesini, aksine, toplumsal faydayı sağla-
yan tüm kamu işletmelerinin, enerji sektöründe özelleştirilen tüm kurumların yeniden ka-
mulaştırılması gerekmektedir. Bunun için, öncelikle yükümlülüklerini yerine getirmeyen
dağıtım şirketlerinden başlanmalıdır. Bu şirketler kamusal dağıtım alanına yeniden dâhil
edilmelidir. Öncelikle verimli enerji santralları olmak üzere, Türkiye’deki tüm enerji üretim
tesisleri de kamulaştırılmalıdır.
Değerli arkadaşlar, değerli izleyiciler; hepimizin de bildiği gibi, geçmişten bugüne TM-
MOB, enerji konusundaki politikalarını belirlerken üzerinde en fazla durduğu konulardan
biri de doğanın ve ekolojik dengesinin korunması meselesi olmuştur. Enerji üretiminde ye-
nilenebilir kaynakların öncelikli olması, fosil yakıt kullanımının en alt seviyeye indirgenmesi,
enerji üretiminde yerli üretimin desteklenmesi, çevreye en az zarar verecek teknolojilere
öncelik verilmesi gibi başlıklar TMMOB’nin enerji üretiminde belirlediği temel ilkelerden
birkaçıdır. Bizler Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği olarak doğayı, ekolojik dengeyi ve
insan sağlığını korumak için Türkiye’nin dört bir yanında oldukça yaygın bir mücadele
veriyoruz. Biliyorsunuz, yöre halklarının kendi yaşam alanlarına sahip çıkma mücadelesi
içerisinde doğrudan onlarla yan yanayız. Bu ülkenin kaynaklarını olumsuz bir şekilde tü-
keten, talana açan tüm projeler konusunda da oldukça büyük bir hukuki mücadele üre-
tiyoruz ve bundan dolayı da hem sermaye kesimleri tarafından, hem de bu ülkeyi yöne-
15
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

tenler tarafından hedef bir örgütlenmeyiz. Ama biliyoruz ki, arkamızda oldukça geniş bir
toplumsal taban var, toplumsal destek var. Üzerimize nasıl gelirlerse gelsinler, bu kamucu,
toplumcu tutumumuzdan asla vazgeçmeyeceğiz!
Bu ülkeyi yönetenlerin çevreye karşı duyarsızlığı bu denli büyükken, bizlerin, bu ülkenin
gelişmesi, kalkınması, sanayileşmesi, halkımızın çağdaş ve refah içerisinde bir yaşam sür-
mesi için mücadele eden mühendislerin, mimarların, TMMOB gibi örgütlemelerin üzerin-
deki sorumluluk daha da artmaktadır. Bizler bu sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Ülkenin
neresinde olursa olsun, bilime aykırı, kamu çıkarına uymayan, doğayı ve insan sağlığını
tehdit eden tüm projelere karşı, aklın, bilimin ve kamusal sorumluluklarımızın gösterdiği
yolda kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz. 3 gün sürecek olan bu Sempoz-
yumda yürütülecek tartışmaların da bu mücadelemizde bizlere katkı vereceğine yürek-
ten inanıyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Etkinliğimizin hazırlanmasında destek veren, etkinliğimiz-
de görüşlerini bizlerle paylaşacak olan herkese tekrar teşekkür ediyorum. Dostça kalın.
Güzel günler bizleri bekliyor diyorum.

16
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

AÇILIŞ OTURUMU

“DÜNYA ve TÜRKİYE’DE ENERJİ GÖRÜNÜMÜ


NELER OLUYOR, TÜRKİYE NELER YAPMALI?”

Oturum Başkanı:
Teoman Alptürk
TMMOB Enerji Çalışma Grubu

Konuşmacılar:
Oğuz Türkyılmaz
TMMOB MMO Enerji Çalışma Grubu Başkanı
TMMOB Enerji Çalışma Grubu 2. Bşk.

17
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Sunucu- Herkese merhabalar.


Sempozyumumuzun ilk günün öğleden sonraki ilk oturumunda, “Dünya ve Türkiye’de
Enerji Görünümü - Neler Oluyor, Türkiye Neler Yapmalı?” konulu açılış özel oturumunda
Oturum Başkanımız, TMMOB Enerji çalışma Grubu Başkanı Teoman Alptürk. Konuşmacı-
mız Oğuz Türkyılmaz, Makine Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı ve TM-
MOB Enerji Çalışma Grubu İkinci Başkanı.
Kendilerinin kısa özgeçmişlerinden bahsetmek istiyorum.

Teoman Alptürk
Özgeçmiş
24.02.1944 tarihinde, İzmir’in Bornova ilçesinde doğan Teoman Alptürk, ilk ve or-
taöğrenimini İzmir’de tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi’nden mezun olduktan sonra,
yükseköğrenimini Yıldız Teknik Üniversitesinde yaptı. 1971 Şubat ayında elektrik mü-
hendisliği diplomasını aldı. İş hayatına 13.04.1971 yılında Türkiye Elektrik Kurumu’nda
başladı. Yük Tevzi ve Müşteriler Dairesi’nde başmühendislik, şube müdürlüğü gö-
revlerinden sonra APK Daire Başkanlığı, İletim Şebekeleri Daire Başkanlığı görevle-
rini yaptıktan sonra, 1999 yılı sonunda emekliye ayrıldı. Daha sonra çeşitli özel enerji
şirketlerinde çalışmıştır. 1993-95 yılları arasında, Cenevre’de Birleşmiş Milletler Enerji
Çalışma Komisyonu’nda ve onun Elektrik Enerji Çalışma Grubu’nda ülkemizi temsil
etmiştir. Bir dönem de Elektrik Enerjisi Çalışma Grubu’nun Başkanlığını yapmıştır.
1980 yılında TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şube Başkanlığı görevin-
de bulunmuştur. 28, 29, 30, 31, 32 ve 34. dönemlerde, yani 1981-93 yılları arasında
TMMOB EMO Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinde bulunmuştur. TMMOB’de 28, 29,
30, 31 ve 32. dönemlerde TMMOB Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmıştı. Ayrıca, çeşitli
yıllarda Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi ve HESİAD’da Yönetim Kurulu üyelik-
lerinde de bulunmuştur. Evli ve iki kız çocuğu babasıdır.

Oğuz Türkyılmaz
Özgeçmiş
1951 yılında Ankara’da doğdu. 1973’te Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mü-
hendisliği Bölümü’nden mezun oldu. 1973-76 yılları arasında Etibank’ta çalıştı. 1976-
77 yıllarında TMMOB Makine Mühendisleri Odası Genel Merkez Yönetim Kurulu’n-
da İkinci Başkan ve yönetici olarak görev yaptı. 1977-1980 döneminde TMMOB’de
Genel Sekreter Yardımcısı olarak çalıştı. 1980’de Demokrat Gazetesi Ankara Büro-
su’nda Araştırma Servisi Şefliği görevini üstlendi. 1982’den bu yana özel sektörde
çeşitli kuruluşlarda mühendis ve yönetici olarak çalıştı. Halen müşavirlik yapıyor.
Üyesi olduğu kuruluşlar: TMMOB Makine Mühendisleri Odası Üyesi ve Enerji Çalış-
ma Grubu Başkanı, TMMOB Enerji Grubu İkinci Başkanı, 2005-2014 yılları arasında
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Üyesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Me-
zunlar Derneği Enerji Komisyonu Üyesi, 21. Yüzyıl İçin Planlama Grubu Üyesi. Oğuz
Türkyılmaz’ın birçok yayını vardır.

18
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Konuşmacımız Oğuz Türkyılmaz, Sempozyumun sonraki günlerinde kendisinin bildirileri de


olacak zaten; orada da bunlardan bahsedeceğiz.
Oturum Başkanımız Teoman ağabeye ve Oğuz ağabeye başarılar diliyorum.
Oturum Başkanı Teoman Alptürk: Değerli izleyiciler; Türk Mühendis Mimar Odaları Birli-
ğince düzenlenmiş olan Enerji Sempozyumu’na hoş geldiniz.
Biliyorsunuz ana konumuz, Enerji, Yaşam ve Demokratikleşme. Bu Sempozyumun açılı-
şında özel bir oturum yapıyoruz. Bu oturumda konuğumuz Oğuz Türkyılmaz. Oğuz Türk-
yılmaz deyince hepimizin aklına enerji geliyor. Onu yakından tanıyan birisi olarak, hem
dünyadaki, hem ülkemizdeki enerji konuları üzerine ne kadar çalıştığını, hem de Türk Mü-
hendis Mimar Odaları Birliğine ve sektörümüze ne kadar zaman ayırdığını, ne kadar ça-
lışkan ve enerjik bir insan olduğunu biliyorum. Bu konuda da kendisine teşekkür ediyorum.
Değerli konuklarımız; dünyada ve Türkiye’de enerji görünümü derken, son dönemde bü-
yük bir iklim tartışması ve buna dayalı olarak da enerjide büyük bir dönüşüm tartışılıyor.
Bu konudaki görüşlerinizi ve hem dünyada, hem de Türkiye’de neler olabileceğini, neler
olduğunu izleyicilerimize aktarmanızı istiyoruz.
Başarılar diliyorum. Buyurun, söz sizin.

19
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

DÜNYA ve TÜRKİYE’DE ENERJİ GÖRÜNÜMÜ NELER OLUYOR, TÜRKİYE


NELER YAPMALI?
Oğuz Türkyılmaz yakın çalışma arkadaşı ve Genel Sekreter
TMMOB MMO Enerji Çalışma Grubu Bşk. Yardımcısı olarak onurla görev yaptığım
TMMOB Enerji Çalışma Grubu 2. Bşk. ve şimdi de İkinci Başkanı olduğum TM-
MOB Enerji Çalışma Grubu adına. 1996’daki
Teşekkür ediyorum Teoman Başkanım.
1. TMMOB Enerji Sempozyumu’na izleyici
Söylediğiniz güzel sözlerin hepsini inşallah
olarak katılmıştım. 99’dan bugüne yapı-
hak ediyorumdur.
lan sempozyumların birkaçı dışında büyük
Öncelikle herkese merhaba. COVID 19 sal- çoğunluğunun hazırlık çalışmalarında, ku-
gını nedeniyle aynı salonlarda buluşama- rullarında görev aldım, bildiriler sundum,
dığımız, ülkenin dört bir köşesindeki TM- oturum başkanlıkları yaptım. Bugün, Sem-
MOB ve EMO örgütlülüğünün bulunduğu pozyumun açılış sunumunu yapmak gibi
her noktadaki dostlara merhaba diyorum. zorlu ve onurlu bir görevi bana tevdi eden
Sempozyum Yürütme ve Düzenleme ku-
Sizleri Ankara’dan, Mustafa Kemal ve ar-
rullarına ve TMMOB Enerji Çalışma Grubu
kadaşlarının ulusal kurtuluş mücadelesini
Başkanı Teoman Alptürk ağabeyimize te-
yürüttükleri kentten, Cumhuriyetin Başken-
şekkür ediyorum. Umarım, bana duydukları
ti Ankara’dan, Cumhuriyeti sonuna kadar
güvene uygun bir sunum olur.
savunacağımız kentten, Çankaya’dan, Ye-
nimahalle’den, Keçiören’den, Mamak’tan, Bir teşekkür de, enerjiyle ilgili daha önceki
Sincan’dan, Gölbaşı’ndan selamlıyorum. çalışmalarımda olduğu gibi, şimdi sizler-
Ankara’yı unutulmaz yapan noktalardan, le paylaşacağım sunumun da hazırlık ve
ilk Meclisten, Ulus Atatürk Heykeli’nden, kontrolünde bana destek olan arkadaş-
Anıtkabir’den, Hacıbayram Camii’nden, larıma; Maden Mühendisi Mehmet Kaya-
Augustus Tapınağı’ndan, Tunalı Hilmi’den, delen’e, Makine Mühendisi Orhan Aytaç’a,
Kuğulu Park’tan, Güvenpark’tan, miting- Elektrik Mühendisi Olgun Sakarya’ya, Ma-
lerde binlerce kişiyi doldurduğumuz Tan- tematikçi Yusuf Bayrak’a, Kimya Mühendisi
doğan Meydanı’ndan, dinci faşist çetele- Nilgün Ercan’a, Prof. Dr. Aziz Konukman’a,
rin saldırısıyla onlarca canımızı yitirdiğimiz Elektrik Mühendisi İlfer Akman’a, Makine
Ankara Garı’ndan, ölüme gülerek giden- Mühendisi Levent Büyükbozkırlı’ya ve son
lerin uğrağı olan Ulucanlar ve Mamak ce- grafik düzenlemeleri yapan Makine Mü-
zaevlerinden, TMMOB ve odaların büyük hendisleri Odası teknik görevlisi, Makine
bölümünün merkezlerinin olduğu Konur Mühendisi Aysu Deniz Toprak’a; hazırladı-
Sokak’tan, Selanik Caddesi’nden, Ihlamur ğı bazı bilgileri kamulaştırıp sunumumda
Sokak’tan, Yüksel Caddesi’nden, hepimizin paylaştığım arkadaşım, dostum, bir son-
yaşamına giren yerlerden selamlıyorum. raki oturumun konuşmacılarından Pet-
rol Mühendisi Necdet Pamir’e ve sürekli
TMMOB ve odalar hepimizin yaşamının asli
görüş alışverişinde bulunduğum, yine bir
bir unsuru. Bugünden 48 yıl önce, Haziran
sonraki oturumun konuşmacılarından Öz-
1973’te üniversiteden çıkış belgesini aldı-
gür Gürbüz’e ve madenci dostumuz Nejat
ğım sabah Makine Mühendisleri Odası’na
Tamzok’a. Bu ekip ve Aziz hoca bir sonra-
kaydolmamla başlayan Makine Mühendis-
ki oturumda sahne alacaklar, ilginç şeyler
leri Odası ve TMMOB örgütlülüğü içindeki
anlatacaklar.
çalışmalarımı, bugün 70 yaşımı geride bı-
rakmış da olsam, aynı inanç ve kararlılıkla Peki, neler anlatacağım ben sizlere? Ener-
sürdürmeye çalışıyorum. jide dünyada genel görünümden söz ede-
ceğim, Türkiye’deki genel görünümünü
Kucaklar dolusu bir dizi selam da kendi
anlatacağım, Türkiye elektrik sistemine de-
adıma, üyesi ve Enerji Çalışma Grubu Baş-
ğineceğim, yükselen enerji fiyatları ve ar-
kanı olduğum Makine Mühendisleri Odası
tan enerji yoksulluğundan bahsedeceğim,
adına ve 77-80 arasında dönemin unu-
doğalgaz ve petrol sektörü hakkında bil-
tulmaz, yiğit Başkanı Teoman Öztürk’ün

20
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

giler paylaşacağım, nükleer güç santralları


konusundaki görüşlerimi paylaşacağım;
yeşil bir çevre, mavi bir gökyüzü, yaşana-
bilir bir doğa için, başka bir enerji için, iklim
krizinin yıkıcı etkilerine karşı mücadele ko-
nusundaki görüşlerimi ileteceğim.
Hadi bakalım, birlikte başlayalım uzun yol-
culuğa. Sizleri yormadan aktarmaya çalı-
şacağım.
Evet, ne konuşacağız? Dünyada genel gö-
rünümü anlatırken ne görüyoruz? Dünya
birincil enerji kaynakları tüketimiyle baş-
layacağız. Dünya, fosil yakıt tüketiminin Bu yine Uluslararası Enerji Ajansı’nın yap-
egemen olduğu bir dünya. Sanayi Devri- tığı bir analiz. Önümüzdeki yıllardaki olası
mi’nden sonra yoğunlaşan fosil yakıt tü- oranları tahmin ediyor, ama değişiklik ol-
ketiminin çevreye zararları oldu. Her enerji madığı takdirde diyor. Bu tabloyu mutlaka
türü mutlaka üretimi esnasında çevreye değiştirmek lazım. Aksi takdirde, çok ciddi
zarar verir; az ya da çok, çevreye etkisi olur. sorunlarla karşı karşıya kalacağımız açık ve
Ama fosil yakıtların etkisi en fazla ve bu- kesin bir şey.
güne değin varılan nokta çok ciddi sorun-
larla geliyor. Bu tablo değişecek mi kolay-
ca? Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı
(IRENA) diyor ki, “Son 10 yılda hiçbir şey
değişmedi.” Geleceğe baktığımızda da,
Uluslararası Enerji Ajansı’nın raporlarında,
“Eğer politikalarda çok radikal değişiklikler
olmazsa, 30 sene sonra veya 27 sene sonra
hâlâ yüzde 70’e yakın, yüzde 66 mertebe-
sinde olacak paylar” diyor. Yine Uluslara-
rası Enerji Ajansı, doğalgaz tüketiminin de
yüzde 60 artacağını tahmin ediyor.

Bu grafik, Sanayi Devrimi’nden bu yana


sera gazlarının ne denli hızlı yükseldiğini
gösteriyor. Tabii, en önemlisi karbondioksit
salımlarındaki hızlı artış.
Peki, kim sorumlu iklim krizinden ve neden
sorumlu? Bu kritik soruyu yanıtlamadan
iklim krizi konusunda tartışmak abesle iş-
tigal olur. İklim krizi, kapsamı, nedenleri ve
sonuçları, ideolojik, iktisadi, sınıfsal ve si-
yasal bir sorundur. Bu özelliklerinden dolayı
mekân ve zaman boyutu olan bir sorundur.
Dünya enerji tüketimindeki kaynakların
Sorunun çözümü için, bütün bu düzlem-
paylarına bakıldığında, tabloda görüldü-
ler ve ölçekler arasında etkileşim kuran ve
ğü gibi, fosil yakıt egemen bir tablo. Fosil
geleceğe ertelenmemiş bir mücadeleye
yakıtların payı yüzde 83, yenilenebilirin payı
ihtiyaç var. İklim krizi, iktisadi, toplumsal ve
yüzde 12.6, nükleerin payı yüzde 4.3. Yani
tarihsel eşitsizlikleri arttırdığı gibi, dezavan-
çok vahim bir soruna işaret ediyor.
tajlı kesimlere, toplumsal sınıflara, yoksul ül-
kelere, geri kalmış bölgelere, emekçi sınıfla-
21
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

ra, işsizlere, kadınlara ve gelecek kuşaklara monu’daki sel baskınlarını düşünün, Doğu
daha ağır yükler yüklüyor. Sorun, ülkesel ve Karadeniz’deki sel baskınlarını, Türkiye’nin
bölgesel, sınıfsal, toplumsal cinsiyet bo- dört bir tarafındaki orman yangınlarını dü-
yutları olan ve çevreyle ilgili teknik para- şünün. Saçma sapan gerekçeler bulma-
metrelerin aritmetik değişimine indirgene- ya çalıştılar orman yangınları konusunda,
meyecek kadar siyasal bir sorun. Dünyada “Yok, şu yaktı, bu yaktı” vesaire. Siz yaktı-
da, Türkiye’de de, “Şu teknik çözümleri bu- nız egemen sınıflar, izlediğiniz politikalarla
lursak, sorunları çözeriz” diye bu çarpıtma yaktınız ormanları; yanlış politikalarla, za-
yapılıyor. Mümkün değil. Sorun teknik de- manında tedbir almayarak! Dünya Mete-
ğil; sorun siyasaldır, sorun sınıfsaldır. Bunu oroloji Örgütü diyor ki, her 10 yıl bir önceki
göz ardı etmememiz lazım. Düne kadar 10 yıla kıyasla en sıcak 10 yıl. Bu beşer yıllık
göz ardı ettikleri, yok saydıkları, gizlemek dönemlere düştü. Bu yıl en sıcak yaşadığı-
istedikleri iklim krizinin ağır yükleri, bütün mız yıl. Gelecek yıl bu yıldan daha sıcak bir
dünyayı etkileyen boyutları karşısında so- yıl olacak.
runu görünürde çözmek için; ama esasın-
Sermaye sınıfı diyor ki, “Artık bu programı
da kendi sermaye birikim süreçlerini yeni bir
bir gözden geçirelim. Ne yapalım; birtakım
düzlemde devam ettirmek için, sermaye
çözümler bulalım. Ama bulduğumuz çö-
sınıfları yeni programlar öneriyorlar. Bunun
zümler ticari ve teknik çözümler olsun, bu
adı Avrupa Birliği’nde yeşil dönüşüm oluyor,
işten de para kazanalım.” Amaçları, bek-
Amerika Birleşik Devletleri’nde Biden’ın ye-
lentileri bu; ama bu çözüm değil gerçek-
şil soslu altyapı programı oluyor.
ten. Böyle bir çözümün doğru bir çözüm
Bu arada, cumartesi yapılacak Yeşil Muta- olduğunu düşünmüyoruz, katılmıyoruz.
bakat oturumunda bu konuyu Tanay Sıdkı
Uyar’la Çevre Mühendisleri Odası Başkanı
arkadaşımız ve benim katılımımla bir kez
daha ele alacağız.

Küresel iklim değişikliğinden kim sorumlu?


Haritada gösteriyor. Bunlar gelişmiş ka-
pitalist ülkeler. Şu anda en çok emisyon-
ları kim yapıyor; Çin. Nedir Çin? Bir devlet
Küresel emisyonların gelişimine bakıldığın- kapitalizmi, arkasından ABD kapitalizmi,
da, 70’ten 2018’e, özellikle 90’larda düşüş emperyalizmi, Avrupa Birliği hakeza, Rus-
var, ama 95’ten sonra ne kadar hızlı bir artış ya, Japonya. Böyle bir tablo ortaya çıkıyor,
olduğunu gösteriyor bu grafik. yani sorumlu olan ülkeler bunlar.
Hava ve çevre kirliliğini etkileyen bu sorun
neler yaratıyor; kuraklık yaratıyor, denizler
ısınıyor, yeraltı suları azalıyor, orman yan-
gınları yaşanıyor, beklenmedik zaman-
larda yüksek yağışlar, yağışların düzensiz
hale gelmesi. Bütün bunları yaşamadık mı
Türkiye’de bu sene, geçen sene? Kasta-

22
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Neler oluyor? Yağış rejimleri etkileniyor.


Bunlar ciddiye alınacak işler. Deniz seviye-
sinin sürekli yükselmesi söz konusu. Dünya
ölçeğindeki birçok devleti oluşturan deniz-
lerdeki birçok ada devletlerin toptan orta-
dan kalkması söz konusu, çünkü sular al-
tında kalabilirler. Denizlerde asidifikasyon
var, bunun yaratacağı sonuçlar var. Böyle
bir dizi problem.

Bu süreçte Paris Anlaşması diye bir çalışma


var. 2015 yılında kabul edilmiş, 2016’da im-
zalanmış. Türkiye, bu senenin 3 ay öncesi-
ne kadar imzalamayan 6 ülkeden biriymiş,
sonra imzalamış, 5 ülke kalmış; Eritre, İran,
Irak, Libya ve Yemen. Ne diyor anlaşma?
“Sıcaklık artışını 1.5 derece düzeyinde tut-
mazsak, başımız derde girer. Bir an önce
bunu yapmak zorundayız” diyor. Bu amaç-
la çeşitli bilimsel çalışmalar, akademik dü-
zeyde çalışmalar yapan insanları bir araya Peki, kim, ne yapıyor anlaşma uyarınca?
getiriyor, raporlar hazırlıyorlar ve bu rapor- Ülkeler beyanlarda bulunuyorlar, deklaras-
lara göre ülkeler de, “Tamam, ben salımla- yonlarda bulundular. Bu tablo onu göste-
rımı şu kadar azaltacağım, bu kadar azal- riyor. Ama burada kritik olan şu: 2050’de
tacağım” diye beyanlarda bulunuyorlar. ağırlık çok. En kalabalık ülkeler olan Çin
En son bu sene içinde 6. dönem raporları 2060, Hindistan 2070. Çok ileri tarihler.
yayınlandı. Kesin raporlar değil, taslak ra- Hindistan’ı niye 2070 diye eleştirmiyorum.
porlar. Bu sorunun vahametine, ciddiye- Bu eleştiriyi yöneltecek olanlar Hindis-
tine işaret ediyor. Sorunun varlığını işaret tan’ın halkları. Çünkü kalabalık nüfusların
etmekle birlikte, Paris Anlaşması’nın elinde kömürden bir anda vazgeçmeleri o kadar
bir sopa yok, Paris Anlaşmasına uymazsa- kolay değil. Almanya’da hükümet değiş-
nız sizi dövecek kimse de yok, zorlayacak ti, “2038’de kömürden çıkacağız” dediler;
kimse de yok. Bu, ülkelerin kendi halkları- şimdi değiştirdiler, 2030’a koydular. 2030’a
nın kendi siyasal yönetimleri üstünde baskı kadar inşallah ömrümüz vefa ederse göre-
uygulamalarıyla olacak bir iş. Paris Anlaş- ceğiz bakalım. Yani beyanlarla hayat bir-
ması referans bir metni. Yani sorunlara işa- birini tutmuyor. Ama dilerim ki, bu tarihlere
ret ediyor, “Böyle yaparsanız iyi olur, ama kadar gereğini yaparlar.
yapmazsanız böyle olur” diyor; ama yap- Uluslararası Enerji Ajansı ne diyor? Bu
madığınız takdirde size bir cezai hüküm uy- OECD’nin bir örgütü; yani dünyada birçok
gulamıyor açıkçası. kişinin ve kurumun referans aldığı, Türki-
6. rapor da bu sorunlara işaret ediyor. ye’deki sermaye çevrelerinin de pek sevdi-
“2030’da 2010 seviyesinin altına indirmek ği, Sabancı’nın her seferinde Enerji Ajansı
lazım” diyor, “Hedefleri gözden geçirmek Başkanı Fatih Birol’u davet ettiği bir kurum,
gerekir” diyor, “Bütün bunları yapsanız bile ama esas itibarıyla sistemin kurumu. Ne di-
tablo bir anda değişmez, akşamdan sa- yor Uluslararası Enerji Ajansı? Yakın zamana
baha bu işler düzelmez. Hava kalitesi, mik- kadar bu sorunlarla pek ilgilenmedi, daha
tarı düzelir; ama sıcaklıkların düzene gir- doğrusu ilgilenmiş gibi yaptı; ama 2018-
mesi 20-30 yıl alır. Bazı değişimler kuşaklar 19’dan bu yana biraz ilgilenir gibi oldu, son
alır” diyor. Binlerce yıl sürecek değişiklikler- raporlarında ise ciddi değiniyor. 2021’de bir
den bahsediyor. rapor yayınladılar. Diyorlar ki, “Bu, insanlı-
23
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

ğın karşı karşıya kaldığı en büyük problem- dece yüzde 20’sini kesersiniz, gerisi kalır”
dir. Tedbirler almak gerekiyor.” Şimdi aklınız diyorlar, yani “Koyduğunuz hedefler hikâ-
başınıza geldi, daha önce bilmiyordunuz ye, bunları gözden geçirmeniz gerekiyor.”
sanki. Burada ilginç tespitler var. Diyorlar ki, Beyan bana ait değil, Uluslararası Enerji
“Güneş fotovoltaik kapasitesini 20 kat art- Ajansı’na ait. Biz söylesek, “Muhalifsiniz,
tırmak lazım, rüzgara dayalı üretimin 11 kat abartıyorsunuz” derler. Uluslararası Ener-
artması lazım.” Bunlar da fantezi işler. Yani ji Ajansı söylüyor. Demin 11 kat arttırdıkla-
siz bütün fosil yakıt tüketimi yerine aynı rı rüzgâr ve fotovoltaik de 2’ye düşmüş, 2
miktarda güneş ve rüzgâr koymakla ne arttıralım demişler. Nükleer santral sevdalı-
düşünüyorsunuz? Bu kadar üretimi hiç sor- ları olduğu için, her seferinde savunuyorlar.
gulamıyorsunuz, bu kadar enerjiye ihtiyaç Bu çok ilginç bir şey. Nükleer santral lobileri
var mı, kapitalizmin kendini yeniden üretim dünyanın her tarafında var. Zaten cumar-
çarkı için bu kadar enerji üretimi gerekmi- tesi günü bu konu konuşulacak. Birleşmiş
yor mu, onlar sorgulanmıyor, “Onun yerine Milletlerin Avrupa Birliği Enerji Uzmanla-
bunu koyarsak” diyor. Söyledikleri doğru rı Komitesi var. Üstüne hiç vazife olmadığı
şeylerden biri, yeni petrol ve gaz sahaları- halde bu Komisyon bir rapor çıkarıyor. Di-
nın üretimine izin verilmesin” diyorlar. yor ki, “İklim değişimiyle mücadelede en iyi
şey nükleer santraldır.” Sizden kim istedi bu
raporu, size bir görev mi verildi? “Yok. Biz
durumdan vazife çıkardık, kendimiz yap-
tık.” Ne güzel! Nükleer santral lobileri söz
konusu olunca, onları destekleyen raporlar
hazırlanabiliyor.
Ne diyorlar? “Bugün henüz demo veya
prototip aşamasında olan yeni teknolo-
jileri, yeşil hidrojen, karbon tutma, değer-
lendirme ve depolama ve ticari olarak uy-
gulanabilir teknolojileri geliştirmek gerekir”
diyorlar. Neyle geliştireceksiniz; kamu kay-
naklarıyla. Kim karşılayacak onu; ülkelerin
halkları. Kime verecek; sermaye şirketlerine.
Bir harita çizmişler. “2050’ye kadar net sı- “Tutarsa, şirketler para kazanır. Tutmazsa,
fır emisyona ulaşmak için şöyle yapmak Allah kerim, biz bu parayı harcamış oluruz,
lazım. Eğer düşük katkı koyarsanız, 2090’ı faaliyetimizi sürdürmüş oluruz.” Bir de ilginç
bulur” diye kendilerine göre birtakım tah- olan şu: Diyorlar ki, “Bunun için büyük pa-
minlerde bulunuyorlar. ralar lazım. Bunun yüzde 70’inin gelişmekte
olan ülkelerde yapılması lazım.” Bahset-
Bir rapor daha yayınladılar. Bunlar her sene
tikleri rakam 4 trilyon dolar. O pamuk elleri
Dünya Enerji Görünümü Raporu çıkarıyorlar
cebe gitmeyen Batılı ülkelerin bugüne ka-
ve parayla satarlar bu raporu. Biz de para
dar ayırdıkları para yılda 100 milyar doları
vermek istemediğimiz için, birileri getirir, şif-
geçmiyor. 100 milyar dolar nerde, yılda 4
resini kırar, bize verir. Bu sene bize bir iyilik
trilyon dolar nerede? Yani böyle bir durum.
yaptılar, parasız. Ama arkasında ne hikâye
var diye bakıldığında açıkladılar nedenini:
“Glasgow’da toplanacak konferans önce-
sinde Glosgow’da toplanacak liderlerle bir
yol haritası çizmek istiyoruz, onun için üc-
retsiz yaptık.” Ama ücretsiz yaptıkları kısım
dar, Glasgow liderlerine verdikleri kısım ge-
niş. Ona erişme imkânı yok. Onun için birta-
kım üyelikler, paralar lazım.
Ne diyorlar? “Bu hedeflerle salımların sa-

24
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

miktar değinir. Ne oldu 2021’de? Özellikle


son çeyrekte, doğalgaz, kömür ve petrol
fiyatlarında yükselmeler söz konusu. Petrol
daha az yükseldi, ama doğalgaz ve kömür
fiyatları arttı. Neden oldu? Nedenleri de-
ğişik. Uzakdoğu’da doğalgaz fiyatları artı,
çünkü talep arttı. Pandemi koşullarından
bir nebze olsun uzaklaşınca, kapitalizmin
üretim çarkları tekrar hızlı dönmeye baş-
ladı, enerjiye gereksinim duydu ve enerjiye
gereksinim duyunca fiyatlar yükseldi. Bir
neden de 2020’de dünya ölçeğinde bü-
tün fosil yakıt üretimi düşünce, doğalgaz
depolarının bir kısmını devre dışı bıraktılar,
bir kısmını bakım onarıma aldılar, bir kısmını
yarı kapasite çalıştırdılar, birden bir talep
artışı söz konusu olunca, onu karşılayacak
miktarda bir arz imkânı söz konusu olmadı.
Yani kapitalizmin temel kuralı orada işle-
di. Arz talebi karşılayamayınca, fiyatlar bir
miktar yükseldi.
Çin Halk Cumhuriyeti’nde de başka işler
oldu. Orada dedi ki devlet yönetimi, “Biz
fosil yakıt tüketimlerine bir denetim geti-
receğiz. Emisyonlarınızı azaltın.” Bu tali-
Glasgow toplantısı yapıldı. Büyük bir hayal matı bazı yönetimler çok iyi anladılar, di-
kırıklığı oldu. Oradan çok radikal kararlar rekt elektrikleri kesin olarak anladılar bunu.
bekleyen çevreler söz konusuydu ki, ben- Çin’le ilgili basından okuduğum şeyler
ce hayal kuruyorlardı. Glasgow’a devletler bunlar. Fabrikanın elektriğini kesince, ora-
gitti, fosil yakıt şirketlerinin temsilcileri gitti, da üretim zincirinde birtakım aksamalar
onlar binalarda konuştular, muhalefetse o söz konusu oldu. Arzda sıkıntılar, teminde
binalar sokulmadı; binalara değil, o top- sıkıntılar tek neden değil; bu işten para ka-
lantıların yapıldığı bölgelere güvenlik ge- zanan spekülatörler var. Onlar bu işten vo-
rekçesiyle sokulmadı. Sokaklarda protesto leyi vurdular, üretici ülkeler voleyi vurdular.
yaptılar; ama o binalarda kulağı sağır olan Rusya gaz satıyordu, Rusya’nın Avrupa’ya
sermaye çevreleri, fosil yakıt çevreleri ses- gaz satışını önlemek için boru hattının in-
lerini duymadılar. Yine de birtakım kararlar şaatında bir süre gecikmelere neden ol-
alındı. Bu alınan kararların hangilerine Tür- dular, boru hattı gecikince de gaz gelme-
kiye taraf, hangilerine değil, bu tabloda miş oldu, gaz gelmeyince fiyatlar yükseldi.
var. Ben iyi niyetten öte bir şey görmüyo- Putin de ellerini ovuşturarak baktı, “Oh, ne
rum bunlarda. İmzalarsınız, Türkiye bir sürü güzel, fiyatlar yükseliyor” diye düşündü. İşin
uluslararası sözleşme imzalıyor. Var işte, bu tür stratejik boyutları da söz konusu.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi. Ne deni- Dediğim gibi, çok karmaşık bir sorun. Her-
liyor; uygulamayacağız deniliyor. Yani bun- kes bu işten para kazandı. Herkes derken,
ları imzalayınca hayat dönüşmüyor. spekülatörler, ticaretini yapanlar, bankalar,
bankerler, ticaret erbabı. Kaybeden kim
Diğer bir konu dünyada enerji fiyatları. Bu oldu; tüketiciler oldu.
çok kapsamlı bir konu; özet olarak ge-
çeceğim. Tek başına bir oturum yapmak Kömür fiyatları neden arttı? Bu söyleyece-
gerekiyor bu konuda. İşin stratejik boyutu ğim cümleler Nejat Tamzok arkadaşımı-
var, iktisadi boyutu var, spekülatif boyutları zın ifadesi. Der ki, “Kömür fiyatları, küresel
var, yani bir sürü boyutları söz konusu. Belki elektrik talebinin salgın sebebiyle daraldığı
Necdet Pamir de bir sonraki oturumda bir geçtiğimiz yılın ortalarında neredeyse son
25
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

15 yılın en düşük noktasına kadar gerilemiş- ilgili kurumların da sorumluluğu var. Neden?
ti. Salgın nedeniyle uygulanan kapanma- Geçen sene talep düştü, insanlar eve ka-
ların hafifletilmesiyle birlikte, özellikle As- pandı, gaz talebi düşünce fiyatlar düştü. O
ya’dan gelen talep nedeniyle hızla yükseldi arada, bir önceki yıldan devreye giren, spot
ve son yılların en yüksek seviyelerini gördü, LNG olarak satış yapabilecek kapasiteler
akıl almaz bir hızla yükseldi. Avustralya bu- arttı. O spot LNG’ler de bir ara piyasaya
har kömürü, bir yıl önce tonu 50 dolarken, girdiler ve fiyatları çok düşürdüler. Hatta bir
bir ara 270 dolara kadar çıktı. Yüzde 450 ara gazetelerde şöyle haberler çıkıyordu;
oranındaki bir artıştan söz ediyoruz.” Bu “Avrupa, Türkiye’nin dörtte bir fiyatına gaz
çok ciddi bir şey. Talep artışı sürüyor. Tabii, kullanıyor.” Tamamen konjonktürel bir du-
kömür gaza bakıyor, gaz petrole bakıyor, rumdu. Ben bunu anlatamadım insanlara.
hepsi birbirine bakıyor. Bu fosil yakıtların Bu döneme özgü bir durumdur. Yarın bir
geleceği konusunu zaten Nejat Tamzok bir gün şartlar değişir, Türkiye’nin anlaşması
sonraki oturumda daha detaylı anlatacak. spot LNG değil, yüzde 80’i boru hatlarıy-
la alıyor. Bunlar uzun vadeli sözleşmelerdir.
Şimdi tablo tersine döndü, talep arttı. Yüz-
de 60 milyar metreküpe çıktı, 48’den 60’a.
Büyük artış. O artışa rağmen büyük kısmını,
yüzde 80’ini boru hattı gazıyla aldığı için,
boru hattı gazındaki fiyatların yüksekliği-
ne rağmen, benim hesabıma göre -ki, bu
hesabı ELDER Başkanı da doğruladı- şu
anda 1000 metreküpü 450 dolara alıyor.
Avrupa bu fiyata alamıyor şu anda, yani
daha yüksek rakamlarla gaz alıyor. Böyle
bir tablo.
Doğalgazda yerli üretimimiz bu sene 500
milyon metreküpü bulmayacak. Sizin tü-
Fiyat artışlarını grafiklerde görebiliyoruz. kettiğiniz 60 milyar metreküp. Petrolde,
Brent petrol fiyatı bir ara epey bir pik yaptı, yüzde 91-92’sini ithal ediyorsunuz, yüzde
fakat şu anda 70 dolar mertebesinde sü- 8 yerli üretim. Kömürde 40-50 milyon tona
rüyor. kadar çıkmıştı ithal kömür rakamları. Böy-
le bir tabloda enerji ithalatı da sürecektir
açıkçası. Zaten birazdan değineceğim.

En son grafik de Hollanda’daki bir endeks


Çok yükseldi orada; fakat sonra Putin’in
birtakım beyanları oldu, bir miktar düştü; Gelelim Türkiye’deki tabloya. Bu, Türki-
ama şu anda hâlâ yüksek. Tabii, Avru- ye’deki birincil enerji arzını gösteriyor. Dün-
pa’daki gaz fiyatlarının yüksekliğinde, Av- yaya benzer bir durumdayız. Yüzde 83.3
rupa’daki gaz ticaretini yapanlar, devletler, fosil yakıtlar var, yüzde 70’i de ithal. Yani
26
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Türkiye’deki birincil enerji arzının içinde


yüzde 70’i ithal. Neler var burada? Do-
ğalgaz var, tamamına yakını ithal; petrol
var, yüzde 92’si ithal; ithal taşkömürü var.

Genel enerji dengesine bakalım. İki refe-


rans noktası aldım; biri 90, biri 2002. Niye
2002? “Türkiye’de otomobil yoktu, buz-
dolabı yoktu; her şeyi biz getirdik” diyen-
ler var ya, onların yönetime geldiği tarih
Peki, nerede kullanıyoruz bunları? Yaklaşık olan 2002’den bugüne ne olmuş, bakalım.
4’te 1’i enerjide, yüzde 25’i sanayide, yüzde 2002’den 2020’ye toplam enerji talebimiz
20’sine yakın bölümü ulaşımda. Enerjiyi dı- yüzde 90.9 artmış. Yerli üretim bunun ge-
şarı çıkardığınız vakit, ulaştırmanın payının risinde kalmış, 80.4. Miktar olarak zaten
ikinci sıraya yükseldiğini görüyoruz. Sanayi geri de, artış oranı itibarıyla. İthalat ikisini
birinci sırada. Türkiye’de herkes enerji arzı, de katlamış, yüzde 100 olmuş. Yerli üreti-
dışa bağımlılık vesaire diye konuştuğunda, min talebi karşılama oranında yüzde 5 ge-
aklı fikri elektrik enerjisindedir, hiç kimse rileme olmuş. Çok değil, 1990 yılında, yani
ulaştırma sektörünü yeterince irdelemez. bugünden 31 sene önce Türkiye enerji ihti-
Biz bir miktar o konuya gireceğiz bir süre yacının yüzde 48’ini yerli kaynaklardan kar-
sonra. şılarken, bu pay bugün yüzde 30’un altına
düşmüş. Ne karşılığında; yüksek bedeller
karşılığında. Ne zaman çok para ödemişiz;
2012’de. Ne ödemişiz; 60 milyar dolar öde-
mişiz 2012’de. Büyük rakam. Sonraki yıllarda
inişli çıkışlı gitmiş. 2019’da 41.6 milyar dolar-
mış. Yine yüksek bir rakam. 2020’de salgın
olmuş, enerji fiyatları düşmüş. Birden dibe
vurmuş, yani kendi içinde dibe vurmuş; 28.8
milyar dolar. Peki, bu sene ne oldu; doğal-
gazın fiyatı arttı, petrolün arttı, kömürün
arttı. İlk 9 ayda 30 milyar dolara yaklaşmı-
şız. 9 ayda 31.5 milyar dolar. Yılsonunda ne
olur; 40’ı aşacağı kesin. Kime en çok para
ödüyoruz; Rusya Federasyonu’na. Bu sene
gazın yüzde 60’ına yakın bölümünü, kömür
Yıllara göre Türkiye’deki birincil enerji arzın- ve petrolün de önemli bir bölümünü onlar-
daki artışa bakıldığında, iki yılda düşüş söz dan alıyoruz. Tek başına Rusya Federas-
konusu olmuş. Son iki çubuk, 2021-2022. yonu’nun 2020 yılı içinde Türkiye’nin birincil
Benim tahminim değil, Cumhurbaşkanlığı enerji kaynakları arzındaki payı 4’te 1. Yani
2022 programında yer alan tahmin rakam- Türkiye’deki her 4 birim enerjiden 1 tanesin-
ları, yani onlara ait rakamlar. Öbürleri de de Rusya Federasyonu’na bağımlıyız. Bu
zaten Enerji Bakanlığı’nın raporları. Rusya sevgisi ve sevdasının nedenlerine
bakarken, bunu göz ardı etmemek lazım.

27
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Elektrik Mühendisleri Odası’nın etkinliğinde Bu tabloda, elektrik üretimindeki artı-


elektrik sistemini anlatmak kolay değil. Hiç şı görüyoruz. Yalan söyleyecek değilim;
öyle iddialı da konuşmayacağım; birtakım 2002’den bu yana ikiye katlamış. Doğru,
verileri söyleyeceğim ve bazı sorunlara de- artmış. Ama ne pahasına, bunu sorgula-
ğinmekle yetineceğim. mak lazım. “Biz elektriği artırdık” diyorlar.
Evet, artırdınız; ama karşılığında neler yap-
tınız, onu konuşmak gerekiyor. Daha sonra
değineceğim.

Bu tablo, kişi başına elektrik tüketimi ra-


kamlarını ortaya koyuyor. Elektrik tüketi-
mini artırmak marifet değil; marifet, ener-
jiyi daha verimli kullanmak. Yoksa, gecenin Nasıl bir değişim göstermiş? Bazı yıllar düş-
bir yarısında ne oluyor Türkiye’de; “Elektrik müş. Ne zaman düşmüş? 99’da deprem ol-
tüketimini artırdık.” Peki, ne yaptınız; “Ge- muş, Rusya krizi olmuş, düşmüş, 2001’deki
celeyin binaları aydınlattık.” Neyi aydınlat- krizde düşmüş, 98 krizinden sonra düşmüş.
tınız; adliye binaları. Geceleyin mahkeme Geçen senelerde fazla bir artış gösterme-
açık mı, kim gider mahkemeye? Burada miş. Açık söyleyeyim: Bu sene ben yanıldım
var, görürsünüz, Söğütözü’nde, pırıl pırıl ay- kendi adıma. Yıllardır bu işle uğraşıyorum,
dınlanan binalar, saraylar, camiler, AVM’ler, tahmin edemedim. Elektrik talebini o za-
lüks plazalar. Özel şirketler para kazan- man yüzde 4 öngörüyordu. “Yüzde 4, yüz-
sın diye, İstanbul’da bütün gece ışıklar hiç de 5 bile çoktur, o kadar artmaz” diyorduk.
sönmüyor, bütün plazalar pırıl pırıl. Bu ma- Artış oranı yüzde 8. Demek ki, bu hesap ki-
rifet değil. Marifet, elektriği daha verimli tabı yaparken çok da iddialı konuşmamak
kullanmaktan geçiyor. Bir de Türkiye’nin bir gerekiyor. Benim açımdan kendi adıma çı-
özelliği var; her sene nüfusumuzun üstünde kardığım bir not bu.
5 milyon bir yük var. Nereden geliyor; göç-
menler, mülteciler vesaire. Yani şu anda
kendi nüfusunun dışında, o 5 milyon kişinin
de elektrik gereksinimini karşılamak duru-
munda.

Bu devletin tahminleri. Önceki yıllarda çok


söyledik, “Bu talep tahminleriniz yüksek,
bunlar gerçekleşmez” dedik. Bunu söyler-
ken de dışarıdan gazel okumadım. Endüstri
28
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

mühendisiyim; 6 sömestr, 4’ü lisans, 2’si li-


sansüstünde. İstatistik okudum. Talep tah-
mini ne demek, biliyorum. Bir kısmını kabul
ettiler, bir kısmını önce kızdılar, sonra kabul
ettiler. Önce TEİAŞ değiştirdi, sonra Bakan-
lıktan fırça yedi, sonra tekrar düzelttiler. Şu
anki öngörülen talep tahminleri bu merte-
bede. Ki, bu rakamların gerçekleşebileceği
konusunda da endişelerim var, ama süreci
görmek gerekiyor.

Peki, neredeyiz? Kasım sonu itibarıyla ba-


kıldığında, rakam 100 bine yaklaşmış,
99.374. Enerji Bakanı Sayın Dönmez, “Yıl-
sonunda 100 bin megavatı buluruz” dedi.
Olabilir, 100 bin megavatı bulabilir. Burada
EÜAŞ’ın payını görüyorsunuz.

Elektrik tüketiminde sektörel dağılıma ba-


kıldığında, en büyük tüketici sanayi. Payı
yüzde 50’ye yakın. Ticaret ve kamu hiz-
metleri yüzde 21.8, meskenler yüzde 22, ay-
dınlatma yüzde 2, tarımsal sulama yüzde
4. Sağ olsun, Olgun Sakarya arkadaşımız
uyardı, “TEDAŞ’ın tablo verilerini kullanın”
dedi. Biz EPDK’nınkini kullanmıştık.

Türkiye kurulu güç ve üretimin değişimine


bakıldığında, yıllara göre arada ciddi pa- Kaynaklara bakıldığında, dışarıdan harici
ralellik görüyoruz. İlginç bir tablo. Yani üre- bir bakışla, “Ne güzel, fosil yakıtların payı
timde de bir artış var, kurulu güçte de bir daha düşük, yenilenebilirin daha yüksek.
artış var. Çok güzel bir şey” diyorsunuz; ama üretim
rakamlarına bakıldığında, öyle olmadı-
ğı ortaya çıkıyor, yani yarı yarıya bir oran

29
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

değil. Onun da nedeni var. Bu sene hid-


roelektrik potansiyel kuraklıktan ötürü çok
düşük bir verim gösterdi. Önceki yıllarda
yüzde 25’e kadar ulaşırdı. Bakar mısınız, ilk
10 ayda yüzde 17.8, yani 6’da 1’ini falan an-
cak karşılamışız. Aradaki fark neyle kapa-
tılmış; doğalgazla, ithal kömürle.

Kamu ve özel sektörün payı. Vahim tablo


bu. Kamunun payını yüzde 80’lerden yüzde
20’lere düşürmüşsünüz, kalanın tamamını
özel sektöre devretmişsiniz. Ne pahasına,
onu göreceğiz.

Bu, santralların yaşlarını gösteren bir şey.


2020 dikkate alınmış. Yaşlı santrallarımız
var. Kapasite faktörlerinde de değişik tes-
pitler var. Veri olsun diye buraya koydum.

Gelelim meşhur YEKDEM konusuna. Bu, ye-


nilenebilir enerji kaynaklarını destekleme
mekanizması. 2005’te kanun çıkıyor. Kanun
desteklenir diyor, ama 2010’a kadar bir şey
yok. 2010’da destekleri belirleyen kanunda
diyor ki, “Düzenlemeler yapılıyor. Bu 2015’e
kadar geçerli.” 2015’te 2020’ye, 2020’de
2021’in 6. ayına kadar uzatıyorlar. Uzatma-
Yerli-ithal kaynakların değişimine bakıldı- dık deseler bile, bir kere, 2021’in 6. ayına ka-
ğında, bir ara ithal öne geçmiş, sonra yerli dar devreye giren bütün santrallar bundan
aşağı düşmüş. Böyle bir yarışma söz konu- yararlanıyor, ondan sonra gelenler de ayrı
su. Ama yarı yarıya mertebesinde olduğu- bir… Buradaki tabloları görüyorsunuz. Kaç
nu söyleyebiliriz. Gelişmelere göre değişi- yıl uygulanacak, kaç kuruştan para vere-
yor. cekler? Bir de “Bu fiyatlar her sene dolara
ve avroya bağlı olarak yeniden düzenle-
necek” diyorlar. Bu salondaki herhangi bir
kişinin ya da izleyen arkadaşlarımızın han-
gisinin geliri dolara, avroya göre endeks-
leniyor Türkiye’de? TÜİK’in saçma sapan,
yalan dolu manipülatif istatistiklerine göre

30
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

ücret artışları yapılıyor; ama yenilenebilir


enerji kaynak destekleme mekanizması söz
konusu olunca, şirketler kullanıyor.

Ödemelerdeki astronomik yükselişi görü-


yorsunuz, ne kadar arttığını. 6 yıldaki artış
oranı 11 kat. Türkiye’de asgari ücret 6 yılda
11 kat arttı mı arkadaşlar? Memurların, üc-
Üst sınır koymuşlar, şu kadar sent verile- retli çalışanların ücreti, emeklilerin ücreti 11
bilir diye. Hesap ediyorum, 40 kuruştan 86 kat arttı mı? Ama YEKDEM’den yararlanan
kuruşa çıkıyor hidroelektrik, rüzgâr 32’den şirketlere ödenen para 11 kat arttı.
68’e, jeotermal 116’ya. Yandı gülüm keten
helva. İki katına yakın artışlar. Türkiye’de
kimin ücreti, “Siz zorlandınız, fiyatlar değiş-
ti” diye iki katı artıyor? Böyle bir tablo. Ne
oluyor sonuçta? Siz bütün kamu destek-
lerini verirseniz YEKDEM’e, rakamlar birden
artıyor. Hızlı artışı görüyorsunuz. Hele hele
2015’te 5 bin megavatlık güç 2021’de 24 bin
küsura ulaşmış.

Tabii, bu kadar yandı gülüm keten helva


olmayınca, ballı börek olunca, yatırımlar
da arttı. Kimin, ne kadar arttı, görüyorsu-
nuz. Güneş yatırımlarının hemen hemen
hepsi lisanssız. 27 kat artmış. Rüzgâr iki ka-
tına yakın artmış, jeotermal 2.5 kat artmış.
İlginç artışlar söz konusu.

Burada da YEKDEM’in kurulu güç içinde-


ki paylarını görüyorsunuz. Şu anda Türki-
ye’deki kurulu gücün 4’te 1 geçen sene iti-
barıyla YEKDEM’den yararlanıyor.

31
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Peki, kim yararlanmış? Tablo ortada. Bu Haddimi aşarak Teoman Alptürk’ün yanın-
şirketler nasıl yararlanmışlar? Bunlar büyük da böyle laflar söylemek kolay değil, ama
hidrolik santralı olan şirketler. Bir kanun çı- birkaç şey söyleyeceğim. Kurulu güç ve
karıyorsunuz, “Santraldaki baraj yüzölçü- puant güç arasındaki ilişki. Yakın zamana
mü 15 kilometrekareyi geçmeyen santrallar kadar tezimiz şuydu: “Kurulu güç şu kadar,
bundan yararlanır” diyorsunuz. Dünyanın puant güç şu kadar. Arada çok büyük fark
neresinde var böyle garip bir ölçüt; yok. var, bu kadar olmaz. Nasıl oluyor? Olma-
Ama Türkiye’de var. Adam 600 megavat- malı.” Bu soru hâlâ geçerli; ama sorulması
lık santral kuruyor, barajlı santral, dönüyor gereken tek soru bu değil, başka sorular
çarklar, üretiyor elektrik, ballı fiyattan satı- da var. Çünkü resmin öteki yüzü var. En son
yor elektriği. Kimler? Adları orada yazıyor. geçen gün kapalı devre bir toplantıda, eski
Yorum yapmıyorum, yorumu size bırakıyo- TEDAŞ Genel Müdürü Osman Nuri Doğan’a,
rum. “Bizim Türkiye’de şu anda emre amade ka-
pasite maksimum ne olur?” diye soruldu,
“60-65 bin megavatı geçmez” dedi. Niye
bu rakamlar yüksek? Resmin öteki yüzü-
nü görmek lazım. Bu santralların bir kısmı
gayri faal. Afşin’dekini çalıştıramıyorsunuz,
çünkü kömür yok. Kömür sahasını göçertti-
niz, bir özel sektör şirketine ballı börek gibi
verdiniz, onlar orayı kullanacaklar. Santral
orada duruyor, kömür yok. Bir sürü çalış-
mayan santral var, ama onlar kurulu güç
kapasitesinin içinde gözüküyor. Bir kere, bu
tabloyu ciddi olarak elden geçirmek, ça-
lışmayacak olanları, kısa dönemde devre-
ye girmeyecek santralları çıkarmak lazım.
Santrallarda kurulu güç kapasiteleri. Pro-
Planlamayı da ihtiyacı gözeterek yapmak
je üretim kapasitesi, güvenilir kapasite,
lazım. En temel şey planlama. Çünkü plan-
gerçekleşen. Yani gerçekleşmelerin tek-
lama yapılmadığı takdirde bu işin ucu ka-
nik kapasitenin altında olduğunu görü-
çıyor ve gereksiz atıl kapasiteler oluşuyor.
yoruz. Bu iddia bize ait değil; bu iddia,
Bunu gözden geçirmek gerekiyor.
2019’da Cumhurbaşkanlığı programında
yer aldı. Nedense, sonraki yıllarda koyma-
dılar. O zaman, Türkiye’nin 467 milyar kWh
elektrik üretebilecek kapasitesi olduğunu
söylemişlerdi. Sizin üretiminiz geçen sene
300’dü, bu sene 330 mertebesinde.

Bu tablo önemli. Ne diyor? Temmuz itiba-


rıyla yatırım sürecinde olanların ufak bir kıs-
mı devreye girmişti. Aynen koyduk rakamı;
18 bin. Toplamdaki rakam 117. Önlisans alan
projeleri ekledik, alma sürecindeki projele-
ri ekledik. Çünkü Türkiye’deki önlisans alan
projeler neredeyse otomatikman lisans alı-

32
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

yorlar. Onları ekledik. Bir de YEKA’lar var. G satırında, YEKDEM kapsamında toplam
İhaleleri habire ertelenir, ama er veya geç ödeme 110 milyarı geçmiş. L satırında yer-
yapılacak olan. 5.500 megavat oradan li kömür santrallarına ödenen paralar var.
geliyor. Bulduğumuz rakam 130 bin. Dev- Onu ekliyor, kapasite mekanizmasını ekli-
let ne diyor; “Benim 2023 hedefim 110 bin yor. Bunların toplamı 158 milyar lira para.
megavat.” Hedefiniz 110 bin. Bugün 9 Aralık Elektrik neden pahalı? İşte, bir nedeni de
2021. Yukarıda listelenen projelerin dışında, bu; kamu kaynaklarından özel şirketlere
bugünden sonra hiçbir projeye lisans ver- aktarılan rakamlar. Maddi destek yetmiyor,
meseniz bile, hedefinizin 20 bin megavat kömür santrallarına başka destekler... Bun-
üstünde bir kapasiteniz var. Planlamaya ların çevreye verdikleri zararları azaltıcı ya-
neden ihtiyaç var, onu ortaya koyuyor bu. tırımları yapmaları için süreler tanıdı. Önce
süresinde yapmadılar, sonra uzattıkları
süre içinde yapmadılar, sonra bir yıl daha
uzatacaklardı, bir yasa geçirdiler, kamu-
nun baskısıyla Sayın Cumhurbaşkanı iptal
etti. Ama iptalden sonra ne oldu? Bir kısmı-
nı göstermelik 3-5 ay kapattılar. O arada
şirketler, dünyada eşi menendi görülmemiş
teknolojik gelişmelerle 6 ay içinde arıtma
tesislerini kurdular. Ne menem arıtma te-
sisleriyse onlar, ondan sonra tekrar çalış-
malarına izin verildi. Açıkçası, bu şirketler
kollandı. Bugün Türkiye’de gerçekten Batılı
normlarda -hani, Avrupa Birliği’nden falan
söz ediyorlar ya- Avrupa Birliği’nin norm-
Özel sektör şirketlerine ödenen sadece
larında denetimi yapılmış olsa santralların,
YEKDEM değil, başka güzel kaymaklı bö-
yüzde 90’ının sınıfta kalacağı kesin, çalış-
rekler daha var. Neler var? Bu tablo ilginç.
tırılmalarına izin verilmeyecek; ama Türki-
Kulakları çınlasın, Orhan Aytaç arkadaşımı-
ye’de izin veriliyor.
zın emeğinin ürünü bunlar. YEKDEM kapsa-
mında piyasa takas fiyatı üzerinde ödenen Gelelim diğer konumuza, yüksek enerji fi-
rakamları koyuyor, sabit fiyatla ödenen yatları meselesine ve artan enerji yoksullu-
rakamları koyuyor, ilave ödemesi 87 milyar ğuna. Bu konuya rakamlarla değineceğim.
lirayı buluyor. Bu şirketler devletten aldıkları Esas kuramsal çerçevedeki sunumunu Prof.
rakamlarla değil, piyasaya takas fiyatları Dr. Seyhan Erdoğdu hocamız cumartesi
ortalamasıyla satmış olsalardı alacakları günkü ilk oturumda yapacak.
bedelle devletten aldıkları bedel arasında
87 milyar para var. 87 milyar, kamu kaynak-
larından oluşan bütçeden özel şirketlere
aktarıldı. O bütçe de bizlerden alınan ver-
gilerden oluştu.

Tablo, 2021 Temmuzdaki elektrik rakamları-


nı gösteriyor. Sağ olsun, Olgun Sakarya ar-
kadaşımızın desteğiyle aldığımız rakamlar.
33
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Ondan sonra en son bir jest yaptılar, “TRT neminde santralların elektrik satış fiyatları
payını iptal ediyoruz” dediler. Ama bugüne artırıldı. Makine Mühendisleri Odası olarak
kadar niye aldınız? Onun açıklaması yok. kendisine hayırlı olsuna gittik. Ben kendisi-
Hiç kimsenin izlemediği, iktidar boraza- ni EPDK’dan tanıyorum. “İyi bir iş yaptınız,
nı olan TRT’deki birtakım yalakalara para santralların fiyatını arttırdınız; ama yetmez,
ödensin diye, birtakım yalaka şirketlere büyük sanayi işletmelerinin fiyatını da art-
destek verilsin diye, elektrik parası üstün- tırmanız gerekir. Desteği sadece konutlara
den TRT’ye bunu ödemek zorunda mıydık? ve küçük işletmelere tanıyın” dedim. Ha-
Ama ödendi. Şimdi kaldırdılar. Hele hele kikaten, sonra arttırdılar. Sanayi, “Öldük,
Enerji Fonu tamamen yasadışı bir şeydi. bittik” dedi. Ölüp bittikleri yok, hemen fi-
Çünkü artık kendileri yapmıyordu yatırımı, yatlara yansıtıyorlar kendi maliyetlerini
özel şirketler yapıyordu. Ki, özel şirketler de artırdığı için. Doğalgaz santralları bir süre
bu paradan aldığı payı devlete ödemiyor- sıkıntı çektiler, sonra onlara da EPDK bir iyi-
lardı. Hem tahsil edilmemesi gereken pa- lik yaptı, “Artık piyasa takas fiyatı 3 katına
rayı tahsil ediyor, hem de devlete ödemi- çıkarabilirsiniz” dedi, 1200 liraya kadar yük-
yor. Kalktığı iyi oldu. Ama büyük bir jest gibi seltti.
gösterdiler. KDV’yi indirin konutlarda. Ona
Analiz yapalım şimdi. En son zamlardan
yanaşmazlar. Dün radyoda birisi söylüyor-
sonra havaya sıçradılar. Şu anda santrallar
du, “Çocuk mamalarına, çocuk bezlerine
kaç kuruştan alıyor; 1 metreküp 4.5 liradan
yüzde 18 KDV uygulayan devlet başka ne
alıyor. Peki, Türkiye kaça ithal ediyor; 450
yapabilir ki?” diye.
dolar/1000 metreküp, yani 0.45 dolardan.
6 lira falan gibi bir rakam ortaya çıkıyor. Siz
4.5 liraya satıyorsunuz, 6 liraya mal ediyor-
sunuz. Tablo bu. 6 liraya mal ettiğiniz bir
şeyi 4.5 liraya satıyorsanız, demek ki, bu
işten hâlâ destek görüyorsunuz. Böyle bir
durum var.
Fiyatlar yükseliyor. Türk Lirası, döviz karşısın-
da dünyada en hızlı değer kaybeden para.
Bir de şirkette ödediğimiz para var. Ben 30
küsur yıldır doğalgaz sektörünün içindeyim.
Dağıtım ihalelerinin özel şirketlere verilmesi
sürecinde bunlar çok ballı börek gördüler
bu işi, bazı şirketler, “Biz bir müddet para
Tüketici fiyatlarındaki artış oranları da bu
almayız, 8 yıl boyunca bir tek kuruş ekle-
tabloda gösteriliyor. Yüzde 15 mertebesin-
meyeceğiz, doğalgazı aldığımız fiyata
de bir artış söz konusu. Sağ olsun, bu yine
satacağız. Abonelikten, şuradan buradan
Olgun arkadaşımızın çalışması. Önemli bir
gelen gelirlerle götürürüz” dediler. Sonra
tablo.
resmin öyle olmadığını gördüler, ama şir-
Doğalgaz fiyatları artıyor. Benim konuş- ketler kollandı. Bugün doğalgazı vatandaş
mayı sevdiğim bir konu. Arttı fiyatlar, doğru. 1.45 liraya alıyor, BOTAŞ’ın vatandaşa satış
“Öldük, bittik” dediler. Burada sorun, Tür- fiyatı 1.45 lira; ama şirketlerden alış rakamı
kiye’de ta işin başından beri doğalgazda 2 lira 20 kuruş civarında. KDV, ÖTV’nin dı-
bir sübvansiyon söz konusu. Doğalgazda şında, şirketlere gidiyor. Bir zamanlar beş
konutlarda sübvansiyonu anlarım, kü- kuruş almayan şirketler bugün metreküp
çük işletmelerde de anlarım; ama elektrik başına 35-40 kuruş, 50 kuruş almayı ken-
santrallarına ve büyük sanayi işletmele- dilerine hak görüyorlar, oradan da güzelce
rine doğalgazın ucuz verilmesinin hiçbir para kazanıyorlar. Yani bedelin artmasının
gerekçesi yok. O şirketler para kazansın bir nedeni bu.
diye kamu kaynaklarından sağlanan des-
teklerle fiyatlar düşük tutuldu. Hakkını ye-
meyeyim, ilk defa bu mevcut Bakan dö-
34
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Ankara ve İstanbul’daki rakamları çıkardık.


230 kWh elektrik tüketimi Elektrik Mühen-
disleri Odası’nın rakamı. 4 kişilik bir ailenin
aylık elektrik tüketimi. Doğalgaz verilerini
kullandık Ankara ve İstanbul’da, “Kombiy-
le ısınan bir ailenin aylık tüketimi ne olur?”
diye. Suyu 15 metreküp koyduk, telefon ve
İnternet 311 lira. Topladık bunları, Ankara’da
asgari ücretin 4’te 1’ini geçiyor, İstanbul’da
yüzde 27. Bunlar yüksek oranlar. Böyle bir
tablo var. Tablo yetmiyor, milletvekille-
ri soru önergesi veriyorlar Bakanlığı, “Bu
sene kaç kişinin elektriğini, gazını kestiniz?”
2019’dan bu yana tüketici gruplarına göre diyorlar. Her ay 500 bin kişinin elektriği ke-
fiyat artışı rakamlarını görüyoruz. Burada siliyor, 100 bin kişinin doğalgazı kesiliyor.
bir sonraki yansı önemli. Bu rakamlar inan- Demek ki, bir sorun var. Kaldı ki, elektrikte
madığımız enflasyon oranı. TÜİK’in web si- nasıl uygulandığını, hakça uygulanıp uy-
tesinden aldım. 2019 Ocaktan 2019 Kasıma gulanmadığını bilmediğimiz bir şey var.
kadar yüzde 51.9 artmış. TÜİK öyle diyor. Bu Sosyal Yardım Fonu üzerinden maksimum
dönemde konut elektrik fiyatı yüzde 70.7. 150 kilovata kadar 4 kişilik aile karşılıksız
BOTAŞ’ın küçük işyerleri ve konuta sattı- elektrik yardımı alıyor; ama ona rağmen
ğı elektriğin fiyatı yüzde 67.2, İstanbul’da her ay 500 bin tane konut abonesinin
doğalgazın fiyatı yüzde 68.6, Ankara’da elektriği kesilebiliyorsa, hem o yardımda bir
yüzde 60.5 artmış. Yani enflasyonun çok sorun olduğuna işarettir bu -kimlere gitti-
üstünde artış söz konusu. ğinin iyice bir sorgulanması gerekir- hem
de fiyatların yüksekliğinden dolayı insan-
ların ödeyemediğine işarettir. Asgari ücreti
yükselteceğiz diyorlar. Şu anda Avrupa’da
en düşük asgari ücret Türkiye’de. Aziz Çelik
arkadaşımız diyor ki, ortalama bordrolar-
daki ücretler asgari ücrete yakındır. Emekli
maaşları, ben dâhil, asgari ücretin altında.
Böyle bir tablo. Yani bu insanlardan ödeme
bekliyorsunuz. Kimi kolluyorlar? Birilerinin
gözü oturdukları yerlerin ötesini görmüyor,
herkesi kendileri gibi yaşıyor zannediyorlar.
Hayat öyle değil. İnsanlar ödeyemiyorlar
ve sorun artacak, daha büyük sorunlar ya-
şanabilecek. Böyle bir tablo söz konusu.
Dediğim gibi, doğalgaz konusu benim
35
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

sevdiğim bir konu, çalıştığım bir konu. Do- Fiyatta bir şey aldınız mı; yok. Azeri kardeş-
ğalgaz fiyatlarını kontrol edebilmek için ne lerimiz çok severler, habire söylerler iktida-
yapmanız lazım; ithalatı düşürmeniz lazım. rın temsilcileri, “Biz tek millet, iki devletiz”
Türkiye’de doğalgazdan vazgeçelim de- diye. Nasıl oluyor bu iş peki? TANAP projesi
mek kolay değil. Bunu açık seçik söylemek Türkiye’nin yediği en büyük kazıklardan bir
lazım. Türkiye’de 18 milyon tane abone, tanesi. BOTAŞ yüzde 30 ortak, ama diyor
doğalgazı evlerinde kullanıyor. Bu politika ki BOTAŞ’a, “Sen Eskişehir’de benim boru
doğrudur, yanlıştır, tartışmıyorum; fiili du- hattımla taşıdığım gazı alırsan, taşıma be-
rum bu. 81 vilayete götürmüşsünüz, yüzler- deli olarak 1 metreküpüne 70 dolar öder-
ce ilçeye götürmüşsünüz. Siirt’in Kurtalan’a sin, Trakya’da 110 dolar ödersin.” Aman ne
kızım mecburi hizmete gittiğinde, doğal- güzel! Daha önce Azeri gazı taşınsın diye
gaza o gün başvurdum, aynı gün bağla- yapılan hat vardı, Doğubayazıt’tan Erzu-
dılar. Yani dört tarafa götürmüşsünüz, var rum’a, şimdi atıl durumda. Yeni gaz vere-
doğalgaz. Siz bunu bir anda ikame ede- ceğiz dediler. Hangi fiyatla; İtalya fiyatı.
mezsiniz. O zaman ne yapacaksınız; kendi Nasıl oluyor arkadaş? Azerbaycan’dan
üretiminizi arttıracaksınız ve süreç içinde bana geliyor, gazı İtalya fiyatıyla alıyorum.
alternatif kaynaklara yöneleceksiniz. Ama Türkiye’deki kadrolarda bu akıl oldukça, biz
bu işler kolay değil. 18 milyon tane abo- daha çok kazık yemeye devam ederiz. Yani
nenin evinde, sıcak su eldesi için, ocak böyle bir durum söz konusu.
kullanımı için ve ısınma için kullanılan do-
Haklarını aramakla yükümlü Türkiye. Ak-
ğalgazın yerine elektrikli araçları koyma-
deniz’de ülkeler kendi haklarını ararlarken,
ya kalktığınız vakit, gerekli olan yatırımı, o
bulurlarken, tescil ederlerken, bizim Türki-
elektriği üretmek için gerekli olan gücü he-
ye’deki o 2002’de hayatı başlatan siyasal
sap etmeden, bekâra karı boşamak kolay-
yönetim kış uykusunda. Sonra akılları baş-
dır hesabı, koyalım elektrikli demek kolay
larına geliyor, ama atı alan Üsküdar’ı geç-
olmuyor. Mutlaka hesabını kitabını yapmak
miş. Bugün, Kıbrıs Rum Kesimi’nin olsun, Yu-
lazım. Fosil yakıt olduğunu ben de biliyo-
nanistan’ın olsun, iddiaları hakça iddialar
rum, bilmemem mümkün değil; sıkıntılı, so-
değil. İşin kötüsü, bunu, o ülkelerin devlet-
runlu, bir sürü yasak gelecek; ama biz de
leriyle bütünleşmiş sol düşüncedeki arka-
biliyoruz ki, bu çifte standart dünyanın dört
daşlarda da görüyorum katıldığım toplan-
tarafında sürecek. Başkaları da bu işi yapı-
tılarda. Yani biz diyoruz ki, Akdeniz’i barış
yorlar. Böyle bir tablo.
gölü yapalım, orada kaynaklar ülke hakla-
Türkiye kendi hakkını aramıyor. Rusya Fe- rının lehine kullanılsın, ortak çıkaralım, ortak
derasyonu’ndan alıyor gazın çoğunu, an- işletelim ortak değerlendirelim, karşılığın-
laşmalar yapıyor, hepsi Rusya Federasyo- da deniliyor ki, “Yok, olmaz, önce Rumların
nu’nun lehine. En son bu Türk Akım, sözde hakları.” Bir tartışma onu söylemek zorunda
Türk Akım… Rusya, Ukrayna’yı bypass et- kaldım. “Siz neyin antiemperyalizminden
mek istiyordu. Tamam, kendi açısından bahsediyorsunuz? AKEL, yıllardır Kıbrıs’ta
haklı olabilir. O zaman yapılacak şey ney- yönetimin bileşenidir. Diğer İngiliz üssünden
di? Karadeniz’deki en kısa güzergâh Mavi kalkan uçaklar Irak’ı, Suriye’yi bombalarken
Akım güzergâhıydı. Yapılmış, check edilmiş sesleri çıkmaz, Yunanistan Amerika’ya yeni
bir güzergâh. Mavi Akım’ın yanına yapar- üsler verir, Fransa lehine anlaşmalar yapar,
dın bir hat, Samsun’a gelirdi, Samsun’dan sesleri çıkmaz, sonra Türkiye olunca böyle.
da istediği gazı BOTAŞ taşırdı Trakya’ya. Haklarını aramazsan, haklarına el koyarlar.
Ama onu istemediler. Türkiye’nin münhasır Ne yapmak lazım? Savaş çıkarmak gerek-
ekonomik bölgesinden geçtiler. Çok daha miyor, diplomasi denilen bir şey var, politika
uzun bir hattı. Türkiye’nin üzerinden geçen denilen bir şey var; Türkiye’nin bu işi bilen
hattın yarı parasını da Türkiye’ye ödettiler. kadrolarını bir araya getirirsin, uluslararası
Karşılığında ne aldık; hiçbir şey. 15 milyar platformda hakkını ararsın.
metreküp Rusya, Ukrayna, Moldova, Ro-
Karadeniz’de gaz bulundu, bulunmadı, ra-
manya, Bulgaristan güzergâhından geli-
kam öyleydi, böyleydi, o tartışmalara gir-
yordu. Şimdi Karadeniz’in altından geliyor.
miyorum. Bir kaynak olduğu belli. Rakamın
36
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

ne olduğu önümüzdeki yıllarda ortaya çı- lım, piyasa takas fiyatı 80-90 kuruş olan
kacak. Bunu çıkarmak için ulusal kurtulu- elektriği 160 kuruşa, 170 kuruşa elektrik sa-
şu güçlendirmeniz lazım. Ulusal şampiyon tacaklar. Böyle bir anlaşma kabul edilebilir
derler, BOTAŞ’ı, TPAO’yu birleştirip ulusal bir anlaşma değil. Bir de Meclisten geçir-
şampiyon yaratmanız gerekir. Bugün TPA- mişsiniz bunu, uluslararası sözleşme haline
O’nun yaptığı anlaşmalara bakın, mühen- sokmuşsunuz. Teknik sorunları var, atık so-
dislik anlaşmasını İngilizlerin bir şirketine runu var. Teknoloji gelecekmiş. Ne teknolo-
veriyor, boru hattıyla ilgili işlerini iki tane jisi kardeşim! Teknoloji transferi yapılacağı-
yabancı şirkete veriyor, kendisi yok. Hadi na dair tek bir madde yok o sözleşmede.
verdin, onu da anladım, sözleşmene, “Her Atık sorunu için diyorlar ki … 15 sent para
yabancı mühendisin yanında bir Türk mü- toplanır. Çarpın bakalım, bulunan rakam
hendis de olacaktır, bu işi beraber yapa- 100 milyon dolar mertebesinde. Onunla mı
caklardır” diye bir hüküm koysaydın, en nükleer santral sökeceksiniz? Biliyoruz ki,
azından sonrası için bilgi birikimi olurdu. dünyada nükleer santralların söküm mas-
Bunun yapılmamış olması büyük eksiklik. rafları kurulum masraflarına yakın şu anda.
Üç tane sondaj gemisi var, dördüncüsünü Böyle bir olaya itiraz ediyoruz.
alıyorlar. Bu gemilerde çalışacak personel
Benim burada ayrıksı bir görüşüm var, onu
niye Türk olmasın? Bir sürü denizcilik fa-
söyleyeyim. Ben bu projeye itiraz ediyo-
kültesi var. Hızlı bir yoğunlaştırılmış eğitim
rum, bu mantıktaki projelere itiraz ediyo-
programına geçersin, denizcilik eğitimi
rum; çünkü stratejik belgesinde yazıyor
alanlarla mühendislik eğitimi alanları ortak
ki Bakanlık -hâlâ duruyor Bakanlığın web
oryantasyona sokarsın, gemilerde çalışa-
sitesinde- ikinci nükleer santralı bir başka
cak adamları yerleştirirsin. Bunların öngö-
ülkeye ikili anlaşmayla vereceğiz diyor. O
rülmeyişi bu izlenen politikalardaki çürük
zaman Çin’le flört ediyorlardı, Çin’e verme-
noktalar.
ye niyetleri vardı. Şimdi o flört biraz askıda
Gelelim nükleer santrala. Bu konu zaten kaldı. En son ne dedi; “Sayın Putin’e ikinci,
Sempozyumun son oturumunda konuşu- üçüncü santralı verebiliriz.” Devlet Başka-
lacak. Heyecanlı, yiğit, direngen arkada- nının beyanı. Dilerim olmaz, dilerim veril-
şım Cemalettin arkadaşımın yönetiminde mez. Çünkü bunlar Türkiye’nin lehine işler
yapılacak oturum. Yıllardır bu işin kavgası- değil.
nı veren Bülent Damar dostumuz ve ben,
Ne yapmak lazım? Senin Nükleer Santrallar
78’de, TMMOB’nin nükleer santrallarla ilgili
Kanunun var. Nükleer enerji strateji belgen
ilk raporunu hazırlayan ekibin içindeyiz. 78-
var mı; yok. Yol haritan var mı; yok. Eylem
2021, yani hayatımızın 43 yılı geçmiş, hâlâ
planın var mı; yok. Neye binaen yapıyorsun
o kavgayı veriyoruz, nükleer santrallara ih-
bu işleri, hangi planlamaya göre yapıyor-
tiyaç yoktur diyoruz, böyle olmaz diyoruz.
sun? En son Meclise sunulan bir yasa ta-
Benim şimdi söyleyeceklerim radikal gel-
sarısında ileriye yönelik, onu da elektrikle
meyebilir. Daha radikal görüşleri cumartesi
ilgi koymadılar, doğalgazla ilgili koydular,
günü, Sinop’tan, Mersin’den katılan arka-
orada bir sıkıntı gördüler. Yani hiçbir gerek-
daşlardan dinleyebilirsiniz. Benim söyleye-
çe olmadan, dostlar alışverişte görsün de
ceğim şey şu:
değil, “Biz nükleer lige çıktık” deniliyor. Ne-
Türkiye’nin nükleer santrala ihtiyacı yok. reye nükleer lige çıkıyorsun sen kardeşim?
Bir sürü platforma gidiyorsunuz, anlatı- Santral inşaatında 3-5 tane yandaş müte-
yorsunuz, “Arkadaşlar, bakın, bu santralın ahhide kaba inşaatı yaptırmakla santralın
Türkiye’yle alâkası yok” diye. Gelmiş, sıcak gereksindiği birtakım çelik boruları, mal-
denize inmiş, bir de liman vermişsiniz ada- zemeyi satmakla mı nükleer teknolojiyle
ma Akdeniz’de, Kırım’da kuracağı nükleer tanışıyorsun? Bu hayallerden vazgeçmek
santralı orada kuruyor. Yap-işlet-sahip ol” lazım. Ne yapmak lazım? Gözünü kapa-
yöntemiyle sıcak denizlerde dünyada kur- mayacaksın. Dünyada bu işler oluyor. Tek-
duğu ilk santral. Kuracak, işletecek, ürettiği nik düzeyde, akademik düzeyde, bilimsel
elektriği de ballı börek fiyatlarla satacak düzeyde takip et, bilgi sahibi ol, ne oldu-
size 15 yıl boyunca. 12.35 ortalamadan ala- ğundan haberin olsun ki, bir gün senin de
37
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

ihtiyacın olursa, o gün elini bağlama; ama


bugün ve yakın dönemde nükleer santrala
ihtiyaç yok. Risk sorunu çözülmedikçe, atık
sorunu çözülmedikçe nükleer santrala ha-
yır dedik, hayır diyorum, hayır diyeceğim.

Yıllara göre artışı da bu tabloda görüyo-


ruz. Vahim bir soruna işaret ediyor. İklim
değişikliğinin sonuçlarını yaşadık, yaşıyo-
ruz, yaşamaya devam edeceğiz. Bunlar
çok ciddi sorunlar. Meteoroloji Genel Mü-
dürlüğü bunu rakamlarla ortaya koyuyor.
“Peki, kardeşim, siz ne istiyorsunuz” diye Türkiye, Paris Anlaşmasını yakın zamana
sorabilirsiniz. Şimdi onlara değineceğim ve kadar imzalamadı, imzalamaya niyeti yok.
toparlayacağım. Türkiye’deki sera gazı sa- Gerekçe şu: “Siz bizi zengin ülkeler statü-
lımlarını görüyorsunuz, yükseliyor. 2019’daki süne koyuyorsunuz, oysa biz gelişmekte
düşüşü ben yorumlayamadım. Hangi ha- olan ülkeler statüsündeyiz. Statümüzü de-
yırlar vasıl oldu da böyle bir şey oldu, onu ğiştirmezseniz imzalamayız.” Sonra birden
yorumlayamıyorum; ama yine de yüksek rüzgarlar başka yönden esti, kredi kokula-
rakamlar söz konusu. İlginç bir şey. rı alındı, iklim amaçlı kredi kullanımları söz
konusu oldu, “O iddiadan vazgeçmedik,
ama o iddiaya rağmen imzalarız” denildi,
kabul edecekleri açıklandı, imzalandı. Peki,
imzalandığında ne olacak, emisyonlarını-
zı ne düzeye düşüreceksiniz? Bir de hedef
koydular; 2053’te 0 emisyon. Nasıl olacak o
iş? Önceden ne demişler; “Biz 2030’a kadar
artıracaktık, ama iyi niyetimize binaen yüz-
de 21 azaltacağız. 1.175 milyon tona çıkara-
caktık, artık 921 milyon tona çıkarırız.” Böyle
bir hayat yok. Bu sözleşmeyi imzaladığınız
vakit gereğini yerine getireceksiniz.

Neymiş paylar? Enerjide en büyük pay,


yüzde 70’in üstünde, sonra tarım, sonra
sanayi ve diğer sektörler geliyor. En büyük
bileşen de karbondioksit, daha sonra hid-
rokarbonlar, azot oksitleri.

38
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Grafiği görüyorsunuz. Nereden nereye. karları doğrultusunda, adaletli ve demok-


ratik enerji politikaları istiyoruz. Bunun için
Ne yapmak lazım? Sizin planınız ne bu işte?
de kamu mülkiyetini savunuyoruz, kamusal
Herhangi bir deklarasyonunuz, belgeniz
hizmeti savunuyoruz, toplumsal yararı esas
var mı? Cumhurbaşkanlığı 2022 programını
alan demokratik planlama anlayışını savu-
okuyorum, sözler bana ait değil. “Milli enerji
nuyoruz. Demokratik enerji politikalarını ve
ve maden politikası kapsamında yerli kö-
programını önce hayal edeceğiz. Biz mü-
mürün kullanımının artırılmasına yönelik
hendisiz, ama önce hayalle başlar. Önce
çalışmalar devam etmektedir. Bu kap-
hayal, sonra kurgulama, sonra uygulama.
samda, büyük linyit rezervlerinin elektrik
Kimse hayallerimize ket vuramaz! Kimse
üretiminde kullanılmasına yönelik maden-
hayallerimizi yasaklayamaz! Düşünceleri-
cilik açısından Kaynak Raporu ile Rezerv
mizi söylememize sınır getirmeye kalkabilir-
Raporu hazırlanmasına yönelik çalışmalar
siniz, ama hayallerimizi yasaklayamazsınız!
sürmektedir.” Bu ne perhiz, bu ne lahana
Hayallerimizi dönüştürmeyi, uygulamayı
turşusu! Bir yandan beyan ediyorsunuz,
biz pekâlâ biliriz ve uygulayacağız da. Biz,
azaltacağız diyorsunuz, bir yandan da ter-
emeğin tarihsel kazanımlarını, örgütlülüğü-
si söz konusu. Ticaret Bakanlığı Yeşil Muta-
nü ve sosyal devleti sermayenin çıkarları
bakat Planı yayınlıyor. Enerjiyle ilgili bölüme
lehine yok eden anlayışa karşı bütün bu
bakıyorum, elektrik üretiminde kömüre da-
hizmetlerin, sağlığın, eğitimin ve benzer-
yalı santralların payının düşürülmesine dair
lerinin, enerji de dâhil olmak üzere kamu
bir tek satır yok. Çok ciddi sera gazı sa-
hizmeti olarak uygulanması için çaba har-
lımlarınız var, bunları 2053’e kadar radikal
cayacağız. Bu da bütünlüklü, toplumcu bir
şekilde kademeli olarak düşürmeniz lazım;
demokratikleşme siyasal programının eşit,
ama nasıl yapılacağı konusunda herhan-
özgür, âdil bir topluma ve bağımsız ve de-
gi bir önerme yok. Bizim önermelerimiz var.
mokratik bir ülkeye ulaşma mücadelesinin
Biz ne diyoruz, onu söyleyeceğim.
bir parçası.
Enerji politikalarının amaçları var. Bizde ne
“Kamuculuk yeniden” diyoruz. Bu konuda
amaç; tüm yurttaşların ve toplumun ortak
bir oturum da var. TMMOB’nin Kamusallık
gereksinimleri olan eğitim, sağlık, ulaşım,
Çalıştayında da bu konuşuldu. Önemsiyo-
adalet, iletişim, kültürel ve sportif faali-
rum. 1980’den bu yana, 80 faşist darbesin-
yetler, güvenlik, çalışma, yaşam koşulları,
den sonra bu ülkeye dayatılan deli gömle-
beslenme, barınma, bütün bu hizmetleri
ğinde kamu işletmeleri küçültüldü, ortadan
ve faaliyetleri karşılayacak düzeyde top-
kaldırıldı, piyasa kuralları egemen hale
lam ekonomik faaliyetlerin gereksineceği
getirilmeye çalışıldı. Türk Petrol Ofisi satıldı,
miktar ve nitelikteki enerjinin çevreye en az
TÜPRAŞ satıldı, TPAO ve BOTAŞ satıldı, kü-
zarar verecek şekilde, toplum yararı göze-
çültüldü, bir sürü işler yapıldı. “KİT’ler zarar
tilerek kamusal planlama dâhilinde üretimi.
eder” diye, eskilerin deyimiyle galatımeş-
“Enerji kimin için?” sorusunun yanıtı bu. Ge-
hur, yani saçma sapan bir laf var. “KİT’ler
nel olarak enerji, özellikle elektrik enerjisinin
zarar eder” diyenler halt etmişler, başka
üretimini artırmak, özel şirketlerin kazanç-
hiçbir şey değil. KİT’ler iktidarın yandaşla-
larını katlamak için, plazaları, AVM’leri pırıl
rına arpalık olarak kullanılırsa, elbette za-
pırıl aydınlatma için değil. Sorunlar, sorun-
rar eder; ama halk yararına, kamu yararına
ları yaratanlarla birlikte çözülmez diyoruz,
kullanılırsa zarar edilmez.
onlarla birlikte çözüm aranmaz. Yeni ka-
zanç alanları yaratmak için birden timsah Elektrik ve doğalgaz üretimi, iletimi, dağı-
gözyaşları dökmeye başlayan, fosil yakıt- tımı, su üretimi ve dağıtımı, büyük ölçekli
lara dayalı faaliyetlerini sürdürürken, bir madencilik projeleri, kamusal eğitim, kültür,
anda yenilenebilirin savunucusu gözüken sağlık ve spor tesisleri, kamusal ulaşım sis-
kesimlerle bir araya gelip çözüm aramanın tem ve şebekeleri, toplu konut, sosyal gü-
bir anlamı yok. Bunu belirtmek istiyorum. venlik, temel gıda ve ihtiyaç maddelerinin
üretimi gibi faaliyetleri üstlenecek bir ka-
Biz ne istiyoruz? Yeşil bir çevre, mavi bir
musal üretim sistemi pekâlâ ayakta dura-
gökyüzü, yaşanabilir bir doğa ve toplum çı-
bilir ve durmalıdır da. Biz, bu ülkede kapa-
39
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

tılan Sümerbank’ın fabrikaları yerine yeni halat oranı düşük, elektrik tüketimi az, yerli
Sümerbank fabrikaları, kapatılan Şeker Şir- kaynaklara dayalı alanlara yönelelim; ama
ketinin fabrikalarının yerine yeni şeker fab- mühendislik tasarımını kendimiz geliştirmek
rikalarını kamu eliyle açmayı savunuyoruz. kaydıyla. Bunu yapabiliriz; yeter ki niyetle-
Kamu yapacak bütün bu yatırımları. Çünkü nelim.
kamu, kâr beklentisiyle hareket etmez, ih-
Avrupa Birliği 3 sene içinde sınırlarda kar-
tiyacın karşılanmasını gözetir, enerji ihtiya-
bon denetimine başlayacak. Bu ülkeden
cının planlanarak karşılanmasını düşünür,
giden ürünler içindeki karbon sicil belgesi-
yenilenebilir ve yerli kaynaklara ağırlık verir,
ne bakılacak, üretiminde ne kadar karbon
yerli ekipman kullanımını önemser.
kullanılmışsa ona uygun vergi tahakkuk et-
Enerjide nasıl bir dönüşümü savunuyoruz? tirecek. Niye o vergiyi Avrupa devletlerine
Enerjide bir dönüşümü savunuyoruz; ama ödeyelim? Yurtiçindeki sanayi üretiminde
bu, mutlaka üretimi arttırmak değil, yani karbon vergisi uygulayalım, o vergiyi de
kapitalizmin “Yeniden üretim, her ne paha- yenilenebilir enerji yatırımlarının finansmanı
sına olursa olsun üretim” anlayışına uygun için kullanalım. Pekâlâ olabilir.
bir üretim artışı değil; ihtiyaçların karşılan-
Ulaşım çok önemli bir konu. Enerjinin 5’te
masına yönelik planlı bir şekilde. Bir kere,
1’ini kullanıyor ulaşım sektörü. Petrol ithal
bakım, onarım ve rehabilitasyon çalışma-
ediyoruz, her sene milyarlarca dolar ödü-
larıyla santralların verimliliğini yükseltelim,
yoruz. Önceki yıllarda 25 milyar dolardı
olmadık yerlere santral kurmaktan da vaz-
ödediğimiz. Bunun 3’te 2’sini ulaşım sektö-
geçelim. Potansiyeli değerlendirelim, ama
ründe kullanıyoruz. Ne öneriliyor şimdi? Bi-
planlama dâhilinde. Bunları mutlaka ya-
zim Avrupalı arkadaşlarımız, onları sevenler
palım. Hidroelektrik potansiyelin değerlen-
diyor ki, “Elektrikli araç yapalım.” Sen ya
dirilmesinde de önceliği enerjiye vermeye-
sayı saymasını bilmiyorsun ya da sopa ye-
ceğiz; önceliği içme suyuna, sonra tarımsal
memişsin. Türkiye’deki araç sayısını biliyor
kullanıma, sonra enerjiye vereceğiz.
mu bunu söyleyenler? 13.6 milyon otomobil,
Hem elektrik açısından olsun, hem diğer 4.1 milyon kamyonet, 2 milyon traktör, 2.7
fosil yakıtlar açısından olsun, binalarda milyon motosiklet, 882 bin kamyon, toplam
enerji tüketimini azaltacağız. Bu ülke kadim 25.1 milyon tane araç var. Neyi elektrikliye
bir güneş ülkesi. Çetin Göksu hocamızın dönüştürüyorsun ya? 25 milyon tane ara-
kulakları çınlasın. “Güneşi niye kullanmıyo- cı bugün elektrikliye dönüştürmeye kalsak
ruz?” diyor. Bütün kentleri güneş mimarisine 25 yıldan fazla süre geçer. Allah rızası için,
göre yeniden tasarlamak, binaları güneş böyle fantezi fikirlerle uğraşılmasın. Neyi
mimarisine göre yapmak, mevcut bina- elektrikliye dönüştüreceksin; şehir içi oto-
larda güneşten azami düzeyde yararlan- büsleri dönüştür, ağır hizmet kamyonlarını
mak, güneş panellerini sıcak su eldesi için dönüştür, şantiyelerde kullanılan iş maki-
kurmak, bütün ölü alanlara elektrik üretimi nelerini dönüştür. Onun dışında da özel oto
için güneş paneli koymak; jeotermal kay- sahiplerini özendirme. Onun yerine, şehir-
nakları bugün olduğu gibi değil, şirketler lerde bisiklet yollarını, yürüyüş yollarını, şe-
lehine değil, toplum yararına kullanmak, hirlerarası ulaşımda elektrikli raylı sistemle-
bunlar yapılabilecek işler. Enerji verimliliği- ri, deniz yollarını özendir.
ni artıralım, elektrikli ev aletlerinin KDV’sini
Benim yaşımdakiler hatırlar, bu ülkede, 60’lı
düşürelim. Bütün stadyumların, terminal-
70’li yıllarda İstanbul’dan kalkan gemiler
lerin, büyük binaların, fabrikaların çatılarını
Trabzon’a, Hopa’ya giderdi, İstanbul’dan
güneş panelleriyle donatalım. Sanayiyi ye-
kalkan gemiler İzmir’e, Bodrum’a, Antal-
niden gözden geçirelim. Türkiye, çimento-
ya’ya uğrar, İskenderun’a giderdi. Şimdi
da Avrupa’nın lideriymiş. Ne işe yarar? Bü-
her yere otoyollar döşediler. Büyük marifet!
yük marifet! Dünyanın enerjisini tüketip taş,
Şirketlere para ödediğimiz otoyollar, dizel
toprak satmak sanki büyük bir şey. Bunlar-
tükettiğimiz otoyollar. Deniz yollarını tekrar
dan vazgeçelim. Taştı, topraktı, seramikti,
faaliyete geçirelim, karayolları yerine ray-
çimentoydu, demir-çelikti, bunun gibi yo-
lı ulaşım sistemlerine önem verelim. Işıklar
ğun enerji tüketen işler yerine, sanayide, it-
40
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

içinde uyusun, rahmetli Mümtaz hocanın pacağız diye evlerin balkonlarının önünden
söylediği gibi, öpülesi gemilerin denizlerde çelik borular geçiriyorlar, kimyasal taşıyan
tekrar süzülme zamanıdır. Gemiler tekrar çelik borular. Kokuyor, burnumuz dayan-
denizlerde süzülsün diyorum. mıyor. “Koku yok efendim, siz uyduruyorsu-
nuz” diyorlar. Belediyenin ölçüm yapmasını
Biz ne istiyoruz, neye itiraz ediyoruz? Mec-
engellemeye kalkıyorlar yetkin yok diye,
listen geçen, iç hukukun dışına çıkarılmaya
rakamlarla oynuyorlar; ondan sonra deşarj
çalışılan ikili anlaşmalar; TANAP’ta olduğu
etmeleri gereken suyu derin değil, yüzeye
gibi, Akkuyu’da olduğu gibi. Yasal düzen-
yakın yerlere bırakıyorlar. TMMOB’nin top-
lemelerde hak aramayı sınırlandıran bütün
lantı düzenleyeceği salonu iki gün sonra
düzenlemelere itiraz ediyoruz. Öyle saç-
iptal ediyorlar. Salonu veren okulun yöne-
ma sapan hükümler getiriyorlar ki, dava
ticilerine, “Niye bunlara toplantı yapsınlar
açma hakkınızı sınırlıyorlar. Türk Mühendis
diye salon verdiniz” diye baskı yapıyorlar,
Mimar Odaları Birliği’nin TEİAŞ’ın özelleşti-
oraya yönelik otobüs seferlerini iptal edi-
rilmesi konusunda açmış olduğu davada,
yorlar. Yani böyle düşmanca bir süreç. Biz
davalı tarafın avukatı, “TEİAŞ’ın özelleşti-
bu ülkeyi onlardan çok seviyoruz. Kimin
rilmesi mühendis, mimarları ne ilgilendirir,
sevdiğini de hayat gösterecektir. Bu ülkeyi
ben bağlantı kuramadım” diyor. Adamdaki
seven insanların kim olduğunu hayat gös-
zekâya bakar mısınız? “Mühendis ve mi-
terecektir, inanıyorum buna.
marların TEİAŞ’ın özelleştirilmesiyle ne ilgisi
var? Mahkeme uygun görmemiştir” diyor. Bu çalışmalar esnasında çeşitli raporlar
Ama bu tür düzenlemeler yapıldı. Kara- düzenleniyor, kopyala yapıştır mantığıy-
deniz’de dava açmak istiyorsunuz, “Senin la düzenlenen uydur kaydır raporlar. Oysa
ehliyetin yok. Niye? Sen burada oturmu- tam tersi olmak zorunda. Çevresel ve top-
yorsun” diyor. Ben buralıyım, yedi ceddim lumsal etkileri değerlendirme raporları çok
burada. “Yok. İkametin burada değil, İs- ayrıntılı, çok kapsamlı hazırlanmalı. Avru-
tanbul’da, açamazsın dava.” Böyle bir şey pa’dan kredi almaya gittiğinizde, banka
olabilir mi? Türkiye’de, idari yargıda hak diyor ki, “Türkiye usullerine göre hazırlanmış
arama süreci son derece sınırlanmış, bilirki- ÇED raporlarını kabul etmem.” Yabancılar
şi ücretleri ve mahkeme harçları artırılmıştır. bunu biliyor. Diyor ki, “Avrupa Birliği norm-
Bu mutlaka gözden geçirilmeli. larına uygun ÇED raporunu hazırlarsan
bakarım.” İki rapora bakıyorsunuz, birinde
Acele kamulaştırma diye bir şey var. 82 yıl
her şey güllük gülistanlık; diğer rapora ba-
önce, savaş koşulları. Demişler ki, “Savaş
kıyorsunuz, “Şöyle bir sorun var, ama şunu
koşullarında bir insanın malına el koymak
şöyle gidereceğiz” diye bütün açmazla-
istiyorsan savaş nedeniyle, çabuk yapabi-
rı söyler. Bugün bizden saklanan yalanlar
lirsin. Peki, 82 yıl önce çıkan bir yasayı bu-
saklanmasın, her projenin artısı eksisi kü-
gün vatandaşın tarlasına, evine el koymak
mülatif olarak raporlarda gözüksün. Fosil
için, orada özel bilmem ne şirketi santral
yakıtların payını azaltalım, çevreyi kirleten
yapacak diye kullanmanın âlemi ne? Ke-
santralları kapatalım, ama kapatırken de
sinlikle ve kesinlikle bu faşist yasa, bu gerici
orada çalışan insanların sosyal hak ve gü-
yasa iptal edilmek zorunda. İtiraz ediyoruz.
vencelerini dikkate alalım. “Kapattık. Evi-
Neye itiraz ediyoruz? Demin söyledim, özel
nize gidin” demek yok. Bu konuda çok seri
şirketlere kaynak aktarım mekanizmaları-
tedbirler almak lazım.
na, artık zıvanadan çıkan YEKDEM uygu-
lamasına, kömür santrallarına tanınan alım Yöneticilere de bir mesajım var. Atanmış ve
garantilerine, kapasite tahsis diye çalış- seçilmiş yöneticilerin görevi, bir kamu yö-
mayan santrallara ödenen milyarlara iti- neticisi olarak yasal görevi toplumun çıkar-
raz ediyoruz. Neye itiraz ediyoruz? Çevreci larını korumaktır, şirketlerin çıkarlarını değil;
santral yapacağım diye yurttaşın haklarını ama atanmış ve seçilmiş bazı yöneticileri-
hiçe saymaya kalkan haddini bilmeyenlere miz maalesef kendilerini o bölgedeki yatı-
itiraz ediyoruz. rımcı şirketlerin temsilcisi olarak görüyorlar
ve o doğrultuda davranıyorlar. Bu yanlıştır.
Aydın’a gidip gözümle gördüm; santral ya-

41
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Diğer bir husus, istisnalar kuralı bozar. Bi- de diyorduk ki, Türkiye’de 40 bin tane köy
zim çocukluğumuzda, “İstisna kaideyi boz- var, 100’ünde elektrik var. Şimdi köylere
maz” diye. Yanlış, istisnalar kuralı bozar. kadar gitti elektrik, mezralara kadar gitti.
Türkiye’deki bütün düzenlemeler kuralların Bunu Türkiye Elektrik Kurumu yaptı; bugün
bozulmasını getirir. Bir yönetmelik yayınlı- bölünen, dağıtılan kurum değil. Tekrar bir-
yorlar, “Şunlar şunlar şunlar istisnadır” di- leştireceğiz, Türkiye Elektrik Kurumu’nu ha-
yorlar. O zaman ne anlamı kaldı bunun? O yata geçireceğiz.
istisnaysa, bu istisnaysa, her yerinden de-
Planlama Teşkilatı kimlerle çalışacak; ül-
liyorsan bu işi, ne anlamı kaldı? “Oraya şu
kede aklı eren herkesle. Sadece kamu ku-
yapılamaz, ama buraya yapılır.” Böyle şey
rumlarıyla değil; meslek örgütleriyle, sendi-
olmaz. Kurallar uygulanmak için konulur,
kalarıyla, tüketici örgütleriyle, uzmanlarla,
bozulmak için değil. Buna mutlaka dikkat
akademisyenlerle, uzmanlık dernekleriyle.
etmek lazım.
Sözü olan herkesi bir araya getirecek, tar-
Güneş ve rüzgara mutlaka ağırlık vermek tışacak, görüşleri birleştirecek. Tekrar pet-
lazım. Bugün Türkiye güneşe dayalı elektrik rol ve doğalgazı birleştireceğiz, ulusal bir
enerjisi üretim potansiyelinin kullandığı ra- şampiyon yapacağız. BOTAŞ ve TPAO’yu
kam yüzde 3. Hani, çok büyük atılım yaptık birleştireceğiz, bir araya getireceğiz. Yerel
falan diyorlar ya, kullandığımız potansi- yönetimlere tekrar bu işte ağırlık vereceğiz.
yel yüzde 3. Rüzgarda karasal potansiye- Bugün İstanbul’da İGDAŞ bir kamu şirketi-
lin 4’te 1’ini kullanıyoruz. Deniz üstü rüzgâr dir, belediye şirketidir, en büyük doğalgaz
potansiyeli diye, henüz yeterince haberdar dağıtım şirketidir. Belediyeler milyonlarca
olmadığımız; ama bizim haberimiz olma- aboneye su dağıtıyorlarsa, gazı da pekâlâ
makla birlikte, Dünya Bankası’nın, Avrupa dağıtabilirler. Özel şirketlere devredilen
Birliği’nin -Amerikan Enerji Bakanlığı’nın doğalgaz dağıtım hizmetleri yerel yöne-
hazırladığı raporlarda gözüküyor- yap- timlere mutlaka dönebilir. BOTAŞ ve TPA-
tıkları hesaba göre, Türkiye’nin deniz üstü O’nun ortak yapısı üzerinden, içinde kamu
rüzgâr potansiyeli 100 bin megavat, Deniz ortaklığı da olabilir. Elektrikte bir bütünsellik
üstü rüzgâr türbinlerinin kapasite faktör- içinde belediyeler de görev alabilir, tekrar
leri yüzde 60. 500 milyar kWh’ten bahse- bu hizmetler yerel yönetimler eliyle yerine
diyorum. Hepsini değerlendirmediniz, 5’te getirilebilir. Yerel yönetimlerin, bilgi vermek,
1’ini aldınız, 4’te 1’ini aldınız. Yol haritası çi- sorgulamak araştırmak, örnek olmak ko-
zin, hedef koyun, Türkiye’de bunun gerekli nusunda görevleri var.
ekipmanlarını imal edin, teknoloji transferi
Kayıtlara girsin diye, bu çalışmada yarar-
yapın ve yapın. İstenirse olabilir; yeter ki is-
landığımız kaynakları ortaya koydum. Des-
tensin.
tek veren isimleri başta söylemiştim.
Planlama denildi. Devlet Planlama Teşkila-
Son söz yerine, ben kendi yaşamımda
tı 61 yılında kuruldu, 2011’de bir gün ansızın
68’de ilk defa bu işlere bulaştığımdan beri
kapattılar, yerine Kalkınma Bakanlığı kur-
hep Türkiye’de bağımsız ve demokratik bir
dular, onu da bir gecede ansızın kapattılar.
ülke hayalini savundum. Kirlenmeden, kir-
Nereye gitti DPT’nin arşivi, verileri, bilgileri?
letmeden, barış içinde, eşit, özgür, âdil, ay-
Yok, erişemiyorsunuz bugün. Devlet Plan-
dınlık bir dünya ve bağımsız ve demokratik
lama Teşkilatı’nı tekrar kuracağız. Devlet
bir Türkiye diliyorum.
Planlama Teşkilatı olarak değil, Türkiye
Planlama Kurumu olarak kuracağız. Hem Yolumuz açık olsun.
yerelin özgürlüğünü ve özgünlüğünü dikka-
te alacak, hem de ülkenin ve toplumun bü-
tününü de dikkate alacak, yerelden ötürü
bir kopmayı, merkezden ötürü baskıyı ön-
leyecek bir şekilde bir planlama yapılacak.
Türkiye Elektrik Kurumu’nu tekrar kuracağız.
Ben üniversitede öğrenciyken, 69 senesin-

42
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

AÇILIŞ OTURUMU – SORU YANIT BÖLÜMÜ


Oturum Başkanı Teoman Alptürk- Gördü- yeni kamuculuk anlayışımızda böyle kuru-
ğünüz gibi, Oğuz çok önemli bilgiler verdi. luşlar olacak, çünkü bunlar ticari esaslara
Başlangıçta söylediğim gibi, enerji alanın- göre çalışmayacaklar. Kâr-zarar, piyasanın
daki bu çok önemli bilgileri derleyip to- mantığıyla tarif edilmiş. Oğuz ağabeyle bi-
parlayarak bize sundu. Bu ülkede yaşam zim çeşitli zeminlerde ortak çalışmalarımız
hakkının sadece kendilerinde olduğunu var, ürünlerimiz var, bunları konuştuğumuzu
düşünen bir siyasi iktidarın yarattığı bir or- da hatırlıyorum.
tamda bunları tartışmak zorunda kaldık.
Üçüncüsü ise, bu ÇED konusunda hukuk
İnsanlar önemli sıkıntılar çekiyorlar, hatta
meselesi çok önemli, doğru. Bizdeki rezillik,
yoksulluklar yaşıyorlar. Bunları Oğuz kar-
kopyala-yapıştır. Fransa’daki, İtalya’da-
deşim çok güzel anlattı. Zaten bundan da
ki, Amerika’daki ÇED raporları son derece
emindim.
nitelikli, son derece teorinin öngördüğü
Sorular varsa soruları alacağız. Bir Youtube şeye uygun; ama nükleer yapılıyor karde-
izleyicisinden bir soru var, Sayın Uğur Tü- şim. Niye; çünkü sermaye istiyor. Emin olun,
lay’dan. “Tüketim değerleri yıllara göre çok bu ÇED raporları aslında şekli şeylerdir,
farklı değerlere sahip. Bu kadar değişimin yani işe kılıf uydurmanın getirdiği şeylerdir.
nedenleri ne olabilir?” diye sormuş. Bir örnek vereyim. Gâvurlar bunu çok kul-
lanıyorlar; intangable cost, ölçülemeyen
Oğuz Türkyılmaz- Kriz olan yıllarda tüke-
maliyet. Bayılıyorum ben buna. Hakikaten
tim azalmış. Bu doğal bir şeydir. Eğer talep
ölçemezsiniz. Bir insanın ölümünün mali-
azalırsa, sınai faaliyet durursa, insanla-
yetini ölçün bakalım. Nükleer santrallarda
rın alım gücü düşerse, talep düştüğünden
fayda-maliyet analizi yapıldığında -ki, bi-
ötürü rakamda farklılık olur. Diğer yıllar-
zim anlayışımız da öyle olacak- Türkiye’de
da ise yükselme trendi. Türkiye, dünyada
de bu anlayış geldi, ama miktar koyuyor,
elektrik talebinin hızlı yükseldiği ülkelerden
“Şu kadar dolarlık yatırımlarda, şu kadar
bir tanesi. Önceki yıllarda daha hızlı yükse-
liralık yatırımlarda” diyor. Kardeşim, bütün
liş gösterirken, bu yıl hariç olmak üzere son
yatırımlarda yapılır toplumsal fayda-ma-
3 yıl içinde, yani 2018-19-20’de sabit artış
liyet analizi. Ne demek o? Atığı koyduğu-
göstermemiş, ama 2021’de yüzde 8 artmış.
nuz zaman işin içine, nükleer santral projesi
Daha öte bir yorum getirmek uzun bir tar-
bir enerji projesi olmaktan çıkar, insanlığa
tışma gerektirir diye düşünüyorum.
düşmanlık projesine dönüşür ve anında
Oturum Başkanı- Salondan soru var mı? reddedilir. Bakın, elektriği kaça üretmiş,
ucuza üretmiş, şunu yapmış, bunu yapmış,
Buyur Aziz hocam.
istihdam, hiç bunlar ölçülmez. Bir tek şey
Prof. Dr. Aziz Konukman- Bir düzeltme yap- ölçülür; atık, börtü böceği, insanı, doğal
mak istiyorum. Tahminimce, Oğuz ağabe- kaynakları rezil rüsva ediyor. Onun için şu
yin dili sürçtü. Paris Sözleşmesi’ni imzala- tartışma başladı: “Uzaya mı gönderelim,
madı Türkiye. O bilgi yanlış anlamaya yol çöle mi gömelim?” En sonunda Putin çıktı,
açabilir. “Biz alacağız ya, merak etmeyin” dedi. Si-
İkinci şey, “KİT’ler zarar etmez” ifadesi. As- birya çöllerinde mi gömecek ne yapacak?
lında kamuculuk anlayışında KİT’lerin zarar Türkiye’de tartışmayı hatırlayın, Putin de
etmesine izin verilir. Buna biz görev zararı katılmıştı.
deriz, yani aslında önceden bilinir. Nedir o? Teşekkür ediyorum.
Sümerbank ayakkabı üretiyor, milyonlarca
Oturum Başkanı- Teşekkür ederim.
insan, memur, çalışan, bu ayakkabıları pi-
yasa koşullarında almaya kalksa, mümkün Buyurun.
değil o fiyatı ödemesi. Ne oluyor; burada
Salondan- Teşekkür ederiz Oğuz Bey, çok
bir sübvansiyon mekanizması çalışıyor, bir
güzel bir sunumdu.
görev zararı oluşuyor ve bunu Hazine’den
transfer ödeneğiyle yapıyoruz. Yani bizim TANAP’ın, yani Azerbaycan gazının Eskişe-

43
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

hir’den sonraki dağıtımı bize mi ait? Orada Bütün bu yaşanan her şeyin sonucunda ik-
ben öyle bir şey anladım. Azerbaycan gazı lim değişimi söyleniyor. Evet, iklim değişimi
genel ortalamaya göre pahalı mı? bir gerçektir; ancak, günümüzde yaşamış
olduğumuz olayların hiçbir tanesi iklim de-
Teşekkür ederim.
ğişiminin sonucu yaşanan olaylar değildir.
Oğuz Türkyılmaz- Önce Aziz hocanın yoru- Yani ne Batı Karadeniz’deki taşkınlar, ne
mundan başlayayım. Dediğiniz doğru, ben orman yangınları ya da Doğu Karadeniz’de
eksik ifade ettim. Paris Anlaşması’nı onay- yaşanan taşkınlar, bunların hiçbir tanesi
ladı, ama Meclis onayından geçirmemiş- iklim değişimine neden olan parametre-
ti. O doğru. KİT’ler zarar eder mi? Elbette, ler değildir. Bunları 3. gün açmaya çalışa-
bizim KİT’ler vatandaşın ihtiyacı için görev cağız. Fakat ben şunu söyleyeceğim: Son
zararı yapabilir. Esas olan yurttaşın çıkarla- zamanlarda yeni kavramlar oturtuluyor,
rı. O konuda ayrı görüş yok aramızda. geliştiriliyor. Uluslararası mutabakatlardan
Çevresel etki raporu demedim sadece, bahsediliyor. Örneğin, bir tanesi Kyoto. Bu
toplumsal etki değerlendirme dedim. Top- iklimle ilgili Kyoto, bir zamanlar meşhur hale
lumsal etkiyi de katarsanız, o denli kolay gelmişti, tartışılıyordu. Sonucu ne oldu?
yalan söyleyemezsiniz. Yalan her zaman Aslında bir fiyaskodur. Paris Anlaşması da
mümkündür, ama o denli kolay değildir. bunun devamıdır. Aslında bu anlaşmala-
Fark odur. Yani uyduruk kaydırık ÇED ra- rın yapılmasının bir çözümü yoktur; bunu
poru yerine, sosyal etkilerini dikkate alan… söylemek istiyorum. Bütün bu anlaşmala-
Temel ilke şu: O bölgede yaşayan insan- rın sonucunda yeni bir kavram ürettiler; net
lar istemiyorsa yapmayacaksınız kardeşim, 0 emisyon. Böyle bir şey mümkün müdür?
bu kadar basit. Kuralımız bu. İstemiyorlarsa Türkiye’deki bütün iller, illeri bırakın, ilçeler
yapmayacaksınız. Karadeniz’de istemiyor- dahi iklim değişimiyle ilgili mücadele ve
larsa yapmayacaksınız, biyoyakıt istemi- iklime uyum adı altında raporlar çıkarıyor-
yorlarsa yapmayacaksınız, jeotermal iste- lar. Neredeyse köylere kadar gelecek. Bu
miyorsa yapmayacaksınız. Kural bu. artık ekseninden çıkmış, bir sektör haline
gelmiş bir duruma doğru gidiyor. Bunu bir
TANAP’la ilgili mesele şu: TANAP, esas iti- görmek gerekiyor. Aklıma şu geliyor: İstan-
barıyla Azeri gazının Avrupa’ya taşınması bul Büyükşehir Belediyesi gitti, uluslararası
için yapılan bir transit boru hattı projesidir. arenada net 0 emisyon konusunda böyle
Biz, o boru hattından taşınan gazdan sa- bir şey söyledi. Benim aklıma şu geliyor:
tın almak istersek kendi ihtiyaçlarımız için, İstanbul, yüzey alanı, atmosfer, insan, ula-
teslim noktası Eskişehir olursa 1 metreküpe şım. İstanbul’un yutak alanları. Böyle bir şey
70 dolar ödeyecek, teslim noktası Trakya mümkün değil diye düşünüyorum. Siz ne
olursa 110 dolar ödeyecek. Yani gaz bizim düşünüyorsunuz?
gazımız değil, gaz TANAP şirketinin gazı.
Bu rakamlar yüksek değil, fahiş. Yani Tür- Teşekkür ediyorum.
kiye’nin zamanında Azeri gazını taşımak Oğuz Türkyılmaz- Bir meteoroloji mühendi-
için taahhüt ettiği rakamlar bunun 10’da 1’i siyle endüstri mühendisi arasındaki tartış-
mertebesindeydi. Orada, Azeri tüccarların maya sokmayacağım terminolojik olarak.
ticareti iyi bildikleri ortaya çıkıyor. Katıldığım noktalar var. Ben iklim sorunun-
Oturum Başkanı- Buyurun İsmail kardeşim. dan çok iklim krizi dedim. Ben bir kriz oldu-
ğunu düşünüyorum. Kriz olup olmadığı ya
İsmail Küçük- Merhabalar. Meteoroloji mü- da krizin nedenleri konusunda değişik dü-
hendisiyim. şünceler olabilir. Ben şeyden farklı düşünü-
Öncelikle Oğuz ağabeye bu kapsamlı su- yorum. Yani bu uluslararası sözleşmelerden
numu için teşekkür ederim. kendimizi ayırt ettim. Ben de bunların çok
fazla kıymeti harbiyesi olmadığını düşü-
Aslında bir konuyu açacağım, ama bu konu nüyorum. Esas olan, ülkenin kendi halkının
3. gün konuşulacak burada. Ama sunumun iradesidir. Nasıl yaşamak istiyorsan ona
içinde geçtiği için, buna bir atıf yapmam uygun bir hayat kurgularsın, o kurguladığın
gerekti. Akabinde de bir soru soracağım. hayatı gerçekleştirmek için çalışırsın. Bizim
44
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

kurguladığımız o hayat da, eşit, özgür, âdil huzuruna, güvenine ilişkin bir ortak pay-
bir ülke istiyorsak, ona uygun yapılanmala- dayı oluşturan bu günışığından yararlan-
ra gitmemiz lazım. Ben öyle düşünüyorum. mayla ilgili o 1 saatlik geriye alma nokta-
sında, mevcut AKP iktidarının, hele ki seçim
Net 0 salım kavramı koca bir yalandır, ben
atmosferi de yaklaşırken, insanların somut
de aynı şekilde düşünüyorum. Net 0 salım
taleplerine rağmen buna itirazını, ısrarını
ne demek, biliyor musunuz? Anlamı şu: “Ben
hep elektrik enerjisi konusundaki bir fayda
bir yandan salmaya devam edeceğim,
olarak açıkladılar; ama bunun böyle olma-
ama eşzamanlı olarak o salmayı yutacak
dığı EMO’nun değişik birimlerinde yapılan
miktarda yeni yutak alanları yaratacağım.”
açıklamalarla reddedildi. İktidarın buna
Türkiye’nin toplam yutak alanlarının kapa-
ilişkin bu kadar ısrarlı bir şekilde karşı duru-
sitesi 80 milyon ton. Siz ne sanıyorsunuz?
şunu nasıl yorumluyorsunuz?
506 milyon tonu ne yapacaksınız? Yeni ya-
ratılacak orman alanları vesaire sadece Bunun dışında, sabahki sohbetlerde ko-
yanan ormanları ikame eder, başka hiçbir nuştuğumuz enerji, enerji üretimi, ener-
şey yapmaz. Yani net 0 salım kocaman bir ji kaynakları, enerji tüketim meselelerine
yalandır. Bu konuda İstanbul Belediyesi’nin bakış açısındaki değişimini, ekoloji ve ik-
çalışmasını da bir çıkış olarak anlamamak lim sorunlarıyla beraber TMMOB’nin dilinin,
lazım. Ne yapmak istedikleri konusunda EMO’nin dilinin değişimi konusundaki gö-
biraz PR yapmak istemişler bence kamu- rüşlerinizi de almak isterim.
oyunda. “Bak, biz Türkiye’de bu işlere de
Teşekkür ediyorum.
giriyoruz. Kopenhag’a da gittik, Glasgow’a
da gittik. Biz varız” demek açısından çok Oğuz Türkyılmaz- Bu yaz saati, kış saa-
başarılı bir reklam kampanyası yürütüyor- ti meselesi komedi, kara komedi. Bir rapor
lar. Akıllı bir reklamcıları var. Onun bir par- var diyorlar, ama görmedik o raporu. Nere-
çası olarak görüyorum, çok fazla ciddiye de, açıklayın. Defalarca söylendi. Paylaşın.
almıyorum. Yok. Rapor var deniliyor. Orada sağlandı-
ğı söylenen tasarrufun olmadığını Elektrik
Cemalettin Küçük- Hemen ilave edersek,
Mühendisleri Odası çeşitli defalar ortaya
akıt yakma tesisini devreye aldılar. Nor-
koydu. O rakamsal tartışmaya girmem,
malde, atık yakma diye bir şeyin olmaması
EMO’nun çalışmaları benim için yeterli bu
gerekiyor. Çöpünü ayrıştırması gerekirken,
konuda. Geçenlerde şunu söyledim: Var-
yakmayla bu işleri devam ettiriyorlar.
sayalım ki bir tasarruf yaptınız, bir an böyle
Oğuz Türkyılmaz- Cemalettin; açtırma ku- olduğunu varsayalım, kardeşim, sabahın
tuyu, söyletme kötüyü. Türkiye’de atık yak- köründe çocukları uykusundan kaldırma-
ma tesisleri değil, lastikleri yakıyorlar ya. nın, aç karnına okula göndermenin, on-
Böyle bir geri zekâlılık nerede görülmüştür? larda yarattığınız travmanın, o saate işe
gitmek için yola çıkan kadınların, kızların
Oturum Başkanı- Buyurun Cengiz Bey.
uğrayabilecekleri saldırıların, bütün bun-
Cengiz Göltaş- Herkese merhaba. ların maliyeti sizin kazanacağınız üç kuruş-
tan daha önemli olabilir mi? Olamaz. Bu,
Bu donanımlı, çok aydınlatıcı sunum için
anlamsız bir inattan kaynaklanıyor. “Biz ne
ben de teşekkür ediyorum. Bugün, Türk
yapsak iyidir, inadımızdan vazgeçmeyiz.
Mühendis Mimar Odaları Birliği’nin top-
Bir halt ettik, geri dönemeyiz” gibi bir kurgu
lumsal mücadele tarihinden dünü bugüne
bu. Bir de belki bir ideolojik boyutu da var.
taşıyan iki önemli ağabeyimizle beraber
Siz Türkiye’nin saatini niye Ortadoğu ülke-
olmanın mutluluğunu yaşıyorum.
lerinin saatlerine eşitliyorsunuz? Burada ne
Çok basit, güncel, aslında basında da yer beklenti, ne kazanç var, onu da sorgula-
alan bir konuda sizin de görüşünüzü almak mak gerekiyor.
istiyorum. Belki bundan sonraki sunumlar-
Elektrik Mühendisleri Odası’nın söylemiyle
da değinilecektir. Toplumun talebine, bü-
ilgili konuşmak bana düşmez, Elektrik Mü-
yük bir kesimin talebine, akıl ve mantığa,
hendisleri Odası’nın kendi görevidir. Mut-
sosyal faydaya, insanların mutluluğuna,
laka iyiye doğru gitmiştir, daha da iyiye
45
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

gidecektir. Yol arkadaşlarımız Elektrik Mü- sı var, iyi ki TMMOB var, iyi ki sizler varsınız!
hendisleri Odası’ndaki arkadaşlarımız. Biz Hep beraber ileriye, hep ileriye, hep ileriye!
birlikte yürümeye devam edeceğiz.
Sunucu- Oğuz ağabey, Teoman ağabey;
Oturum Başkanı- Başka soru var mı arka- “Dünyada ve Türkiye’de Enerji Görünümü,
daşlar? Yok. Gelişmeler - Neler Oluyor, Türkiye Neler
Yapmalı?” özel oturumunun sonuna geldik.
Sevgili Oğuz, çok teşekkür ederim. Çok
EMO Merkez Yönetim Kurulu Başkan Yar-
doyurucu bir çalışma oldu. Birçok nokta-
dımcısı Şaban ağabeyimizi de buraya ça-
nın nasıl geliştiğini, enerji sektörünün na-
ğırıyoruz. Uygun görürseniz, Oğuz ağabe-
sıl giderek insanların hizmet alımından
ye teşekkür plaketini sizin vermenizi, Şaban
vazgeçeceği noktaya geldiğini çok güzel
Başkanımın da size teşekkür plaket verme-
anlattın. Bundan sonraki çalışmalarında
sini istiyoruz.
başarılar diliyoruz. Bugün için de sana çok
teşekkür ediyoruz. Sağ ol, var ol. Çok teşekkür ederiz Oğuz ağabey, ağzını-
za sağlık. Keyifle dinledik, bilgilendik. Sağ
Oğuz Türkyılmaz- Ben teşekkür ederim. İyi
olun, var olun.
ki varsınız, iyi ki Elektrik Mühendisleri Oda-

46
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

PANEL

“KÜRESEL VE ULUSAL ENERJİ POLİTİKALARI VE ENERJİDE


DEMOKRATİKLEŞME”

Panel Yöneticisi:

Dr. Ali Uğurlu & Kimya Mühendisleri Odası YK Başkanı

Konuşmacılar:

Necdet Pamir & TMMOB YK Üyesi,


21. Yüzyıl İçin Planlama Grubu Üyesi
Küresel Enerji Politikaları, Enerji Dönüşümü Ve
Türkiye’ye Yansımaları

Prof. Dr. Aziz Konukman & İktisatçı – Yazar


Enerji Sektörü Nereye Dönüşüyor?

Özgür Gürbüz & Gazeteci-Yazar


Enerji Dönüşümü Ve Yeni Enerji Sistemi

Dr. Nejat Tamzok & Maden Yüksek Mühendisi


Enerjinin Dönüşümü Sürecinde Dünyada Ve
Türkiye’de Fosil Yakıtların Geleceği

47
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

“KÜRESEL VE ULUSAL ENERJİ POLİTİKALARI VE ENERJİDE


DEMOKRATİKLEŞME”

Sunucu- Sempozyumumuzun ilk paneli, Küresel ve Ulusal Enerji Politikaları ve Enerjide


Demokratikleşme. Oturum Başkanımız, Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başka-
nımız Dr. Ali Uğurlu.
Kendisini kürsüye davet ediyoruz.
Buyurun efendim.

Panel Yöneticisi Ali Uğurlu- Değerli konuklar, değerli TMMOB dostları, canlı yayında bizi
izleyen değerli meslektaşlarım; hepinizi TMMOB’nin düzenlemiş olduğu 13. Enerji Sempoz-
yumu dolayısıyla saygıyla selamlıyorum.
Sabahleyin açılış konuşmalarımızı yaptığımız, öğleden sonra ilk oturumunu gerçekleştir-
diğimiz Sempozyumumuzun ilk panelini gerçekleştireceğiz bugün. Dört değerli konuş-
macımız var; Necdet Pamir, Prof. Dr. Aziz Konukman, Özgür Gürbüz, Dr. Nejat Tamzok. Üç
konuşmacımız sizlere uzaktan yayınla seslenecekler.
Değerli Aziz hocam burada. Kendisini buraya davet ediyorum öncelikle.
Buyurun hocam.
Panelimizin konusu, Küresel ve Ulusal Enerji Politikaları ve Enerjide Demokratikleşme. İlk
konuşmacımız Sayın Necdet Pamir. Kendisi TMMOB Yönetim Kurulu ve 21. Yüzyıl Planlama
Grubu Üyesi, petrol mühendisi.
Konuşmanıza başlamadan önce kendinizi kısaca tanıtırsanız memnun oluruz.
Buyurun.

48
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

KÜRESEL ENERJİ POLİTİKALARI, ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ VE TÜRKİYE’YE


YANSIMALARI
Necdet Pamir 2020 sonu itibarıyla kaynakların katkıları-
TMMOB YK Üyesi na bakarsak, görüldüğü gibi, petrol, do-
21. Yüzyıl İçin Planlama Grubu Üyesi ğalgaz ve kömürün ağırlıkları son derece
yüksek. Yüzde 80’ler civarında bu 3 fosil
Bana verilen görev çerçevesinde sunumu-
yakıtla gidiyor dünya enerji tüketimi. Tarih-
mu yapmaya çalışacağım.
sel sürecin özetini yapmamız gerekirse, ör-
Başlığı şöyle toparladım: Küresel Enerji neğin, odun ve ateşten sonra kömürle ça-
Politikaları, Enerji Dönüşümü ve Türkiye’ye lışan ilk lokomotif 1830’lar, çelik üretiminde
Yansımaları. Yani fosil yakıtlardan yenile- kömür kullanımı 1860’lar, kömürle çalışan ilk
nebilirler ağırlıklı dünyaya dönüş, bunun santral 1882 derken, kömür giderek odunun
Türkiye’ye yansımaları ne olacak, böyle bir yerine ikame olmaya başlıyor. Daha sonra
kapsamda konuşmaya çalışacağım. ise İngiltere donanmasının o dönemdeki en
büyük rakipleri olan Alman donanmasına
Hepimizin bildiği gibi, günümüzde fosil ya-
karşı üstünlük sağlayabilmek için kömür-
kıtlar ağırlıklı bir dünya enerji sistemi var.
den petrole tarihsel dönüşümü çok önemli.
Ulaştırma sektörünün ağırlıklı yapısı olan
Bunu 1. Dünya Savaşı’nda petrol ürünlerinin
petrol, günümüzde en çok kullanılan fosil
kullanımı ve üstünlük sağlanması; yani İn-
yakıt. Sadece ulaştırma sektöründe ya da
giltere’nin Almanya’ya, müttefik kuvvetle-
yakıt olarak kullanılmıyor, yüzlerce sanayi
rin karşı tarafa üstünlük sağlaması ağırlıklı
ürününün girdisi. Petrolü, elektrik sektörü-
olarak petrol sayesinde oluyor. 2. Dünya
nün ağır topu olan kömür izliyor. Görece
Savaşı ve sonrasında da petrolün bu ağır-
daha az salımı ve verimliliği de doğalgazı
lığı devam ediyor. Buna da ikinci enerji dö-
bu 3 fosil yakıt arasında giderek öne çıka-
nüşümü, yani kömürden hidrokarbonlara
rıyor. Gelecek senaryolarda payını koruyan
dönüşüm diye isim veren uzmanlar var.
ve bazı senaryolarda artıran tek fosil ya-
kıt bu nedenle doğalgaz. Enerji kaynakları İkinci enerji dönüşümü dinamiklerine bak-
ekonomik gelişmeye ve dönemin gereksi- mamız gerekirse, onun hemen öncesinde
nimlerine göre öne çıkıyor ya da altın çağı- petrol ve doğalgaz ispatlanmış rezerv-
nı tamamlıyor. 16. yüzyılın başlarında özel- lerinin dağılımına dikkat etmekte yarar
likle gemi ve ev inşası ve en çok da ısınma var. “Coğrafya kaderdir” diyen yazarlara,
ihtiyacı için oduna olan talebin hızla art- düşünürlere de atıfta bulunarak, Ortado-
masıyla serüven başlıyor. Aslında tüm kay- ğu coğrafyası dünya ispatlanmış petrol
nakların ana kaynağı yine güneş. Oduna rezervlerinin yaklaşık yüzde 48.3’ünü kar-
olan talebin hızla artması ve önce Norveç şılıyor. Amerika Birleşik Devletleri’ne ba-
ve İsveç’in, daha sonra Kuzey Amerika ile kın, bir başına dünyada tüketilen petrolün
Avrupa ekonomilerinin entegrasyonlarına neredeyse yüzde 20’sini kullanan bu tek
yol açıyor. Ancak, enerji güvenliği dedi- dev, topu topu rezervlerin yüzde 4’üne sa-
ğimiz kavramın uluslararası ilişkilerde be- hip. Her ne kadar en fazla üreten, en fazla
lirleyici konuma gelmesi yaklaşık bundan tüketen ülke Amerika ise de, en azından
100 yıl önce, 1. Dünya Savaşı’ndan hemen buna altyapı sağlayan rezervleri açısından
önceki yıllarda bu tür gereksinimlerle or- son derece sıkıntılı. Dolayısıyla bu işgal-
taya çıkıyor, yani petrol ve gazın odun ve ler, sivil öldürmeler vesaire bütün bunların
kömürden sonra öne çıkması. “Bunlara ne temel nedenlerinden birini oluşturuyor bu
gerek var?” derseniz, önümüzdeki değişim coğrafya ve şu gördüğünüz harita. Öte ta-
sürecini doğru kavrayabilmek için, bu kay- raftan Çin’e bakın. Enerji tüketiminde gide-
nakların öne çıkışları ne gibi ihtiyaçlardan rek Amerika’yı geçen güç, ama o da topu
doğmuş, altın çağları nasıl oluşmuş, ona topu petrol rezervlerinin yüzde 1.5’ine sahip.
bakmakta yarar var ki, önümüzdeki dönem Bunların altının çizilmesinde yarar var. Do-
için bazı çıkarsamalar yapabilelim, öngö- ğalgazda da yine bu coğrafya, Ortadoğu
rülerde bulunabilelim. coğrafyası yüzde 40.3’üne sahip. Buna da

49
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

dikkat etmekte yarar var. petrolün millileştirilmesini sağlıyor yıllar


sonra; inişlerle, çıkışlarla, sürgünlerle. An-
Rusya’nın, özellikle dünya doğalgaz re-
cak, bunun bedelini de CIA tarafından or-
zervlerinin yüzde 20’sine yakın rezerve sa-
ganize edilen darbeyle Ağustos 52’de dev-
hip olan bu ülkenin, oyunda daha farklı
rilerek ödüyor. Bunlar bizim hamasetimiz
bir konumu var. O, Amerika’nın uyguladığı
değil. Bakın, yıllar sonra gelen Obama’nın
stratejilerin dışında farklı stratejilerle hege-
ağzından, hatta daha sonra CIA’in ağzın-
monya sağlamaya çalışıyor.
dan gelen resmi itiraflar var. Obama ne di-
Petrolün 1. Dünya Savaşı öncesinde gide- yor; “İran’da Başbakan Musaddık’a karşı 53
rek artan stratejik önemine dair bazı not- yılında girişilen darbeye karıştık” diyor. Aynı
larla ilerlemeye çalışacağım. 1912-13-14’te şekilde, CIA 60 sene sonra darbenin itirafını
3 ayrı denizcilik programı yapıyor İngiltere; yapıyor.
yeni gemiler kömür yerine petrolle çalışa-
Bunu şunun için söylüyorum: Bu devletler,
cak, var olan kömürlüler de petrole dö-
İngiltere’si, Amerika’sı ve diğerleri, işlerine
nüşecek. Savaştan önce petrol kömürün
gelmediği zaman, yönetemedikleri zaman,
yerini almaya başlıyor. Böylece, gemileri
ellerinden gelen her imkânla seçilmiş hü-
hareket ettirmek için üretilen buhar 2, hat-
kümetleri devirmeye, değilse satın almaya,
ta içten patlamalı makinelerde kullanılıyor-
yenileri üzerinden kendi çıkarları doğrultu-
sa, 4 kat daha ucuz hale geliyor dönemin
sunda bir tasarımı dayatmaya devam edi-
koşullarında. Sadece maliyet azalmıyor,
yorlar.
gemiler çok daha hızlı hareket edebilir olu-
yor ve karşı tarafa üstünlük sağlıyor. Petrol, Peki, İngiltere ne diyor 1911’de? Sevgili Hik-
denizcilikte kademeli olarak kömürün yerini met Uluğbay’ın “İmparatorluktan Cumhu-
alıyor. Ama petrol kaynakları nerede? İngil- riyete Petropolitik” adlı kitabı. “Temel he-
tere’nin zengin kömür yatakları var, sömür- defimizi daima hatırda tutmamızın önemli
geleri üzerinden de var; ama Kuzey Denizi olduğuna inanıyorum. Bu da Basra Körfe-
petrolü çok daha sonra keşfediliyor. Böyle zi’ndeki ve onu tamamlar nitelikteki Mezo-
bir sıkıntı var. Onun için, İngiltere’nin güven- potamya’daki İngiliz çıkarlarını korumaktır.”
liği bu noktadan sonra kömürden, İran’daki Peki, bizim cenahta ne var? Sadrazam
petrole dayanmaya başlıyor. Mahmut Şevket Paşa; “Kuveyt ve Katar
gibi, çölden ibaret 2 kaza yüzünden İngil-
Uzun uzun tarihsel bir hikâye anlatma ni-
tere’yle ihtilaf çıkaramayız. Bu ehemmi-
yetinde değilim, derdim o değil; ama bu-
yetsiz topraklardan ne gibi faydamız olur?
günkü fosil yakıtlardan kademeli olarak
Kuveyt ve Katar’ı İngiltere’ye bırakmaya ve
da olsa yenilenebilire geçişin de bir başka
zengin Irak vilayetimizle uğraşmaya karar
enerji jeopolitiği olacak. Tarihten bu örnek-
verdik.” Bunun yorumuna gerek bile yok.
lerle ona ışık tutmaya, altyapı sağlamaya
Bugün Kuveyt ve Katar, dünya petrol re-
çalışıyorum. Umarım hoşgörüyle karşılanır.
zervlerinin yüzde 7.4’üne, gaz rezervlerinin
Uçaklar ve ağır silahlar 1. Dünya Savaşı yüzde 14’üne sahip. Katar, dünya doğalgaz
ilerledikçe daha büyük önem kazanıyor ve rezervleri sıralamasında Rusya’nın, İran’ın
mekanizasyon savaş alanında egemen ol- arkasından 3. sırada ve bugün gitmişsiniz,
maya başlıyor. Ama dediğim gibi, tarihte ilk batırdığınız ekonomiyi toparlamak üzere
kez gelecek savaşlarda da stratejik üstün- Katar’a el uzatıyorsunuz. Satmadığınız şir-
lük sağlayabileceği anlaşıldığı için, sınırlar ketimiz kalmamış.
petrol sahalarını içerecek biçimde genişle-
İngiltere Dışişleri Bakanı’nın söylediklerine
tilmeye çalışılıyor. Burada hep hükümdarlar
bakalım, 1918’deki Bakan diyor ki, “Ne Baş-
yahut da yönetenler ele geçiriliyor, onların
kan Wilson, ne bir başkası, Dicle ve Fırat’ın
üzerinden bir İngiltere, bir Rusya egemenlik
çevresindeki geniş toprakları Osmanlıların
kazanmaya çalışıyor bu kaynaklar üzerin-
denetimine bırakmak isteyecektir. Bu du-
de. 1921’de İngiltere desteğiyle gerçekle-
rumda sormak isterim; Mezopotamya’da-
şen darbelerden bir tanesinde, petrolün
ki küçük Zap Suyu’na kadar ya da yeterli
İngiltere’ye peşkeş çekilmesine karşı çıkan
derecede zengin su kaynaklarını da dene-
yurtsever milletvekili Musaddık, Mayıs 51’de
50
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

tim altına alacak şekilde ordularınızla iler- nildiğini görüyoruz. “Bir yandan tükenen
lemenizin büyük yararı yok mudur? Bunu rezervlerimizin karşılanması için, öte yan-
başardığımızda, petrol yataklarının büyük dan dost olmayan ellere geçmemesi için”
çoğunluğu da elimize geçmiş olacaktır.” diyorlar. Bütün bu stratejiler bunun üzerine
Nitekim, aynen de böyle oluyor ve Musul kuruluyor. Yenilenebilirlere geçişte de onun
böylece elden çıkıyor. önemli kaynakları benzer biçimde önü-
müzde olacağı için, bunlara vurgu yapma
İkinci Dünya Savaşına baktığınızda, deği-
ihtiyacı hissettim. Truman, Eisonhower ve
şen çok fazla bir şey yok. İngiltere’nin rolü-
Nixon doktrinleri de aynı yaşamsal gerek-
nü giderek Amerika almaya başlıyor. Prof.
çelerle Suudi Arabistan’ın korunmasını te-
Michael Klare’in “Kan ve Petrol” adlı çok
mel hedef olarak tanımlıyorlar.
satan kitabının üzerine yapılmış belgeselin
bazı görüntüleriyle destekleyerek, kitabın- Şuradaki fotoğraflarda görülüyor ki, her
dan alıntılarla devam etmek istiyorum. Bir gelen Amerikan başkanı dönemin Suudi
fikir vermesi açısından, petrolün bu savaş- Arabistan krallarıyla, otokrasiyi, hiç de-
lardaki rolüne bir yaklaşım getirelim. Me- mokrasinin olmamasını hiçe sayarak, dün-
sela, 500 askerden oluşan bir silahlı birliğin yaya demokrasi havarisi kesilmeye devam
160 kilometre taşınması 400 varil civarında ederek bu ilişkiyi sürdürüyor.
petrol tüketiyordu. Amerikalıların 5. Filosu 2
Sonrasına bakalım. Bunlar aklımızda tut-
ayda 15 milyon varil fuel oil tüketti. Ameri-
mamız gereken tarihi belgeler. Nixon’ın
ka’da yaklaşık 1.5 milyar varil petrol tüke-
Ulusal Güvenlik Danışmanı ve dönemin
tiliyordu. Amerika, 2. Dünya Savaşı’nda
Dışişleri bakanlarından Henry Kissinger ne
mevcut petrol rezervlerinin 3’te 1’ini tüketi-
diyor; “Petrolü kontrol ettiğinizde milletleri
yor. 13 yılda mevcut rezervlerin tükeneceği
kontrolünüz altına alırsınız, gıdayı kontrol
görülüyor. Bunun üzerine, dönemin Ameri-
altına aldığınızda da insanları kontrol altı-
kan Başkanı Roosevelt büyük bir endişeye
na alırsınız.”
kapılıyor ve sağlam, güvenilir rezerv bulma
kararı alıyor. Carter doktrini, dönemin Amerikan Başkanı
Carter tarafından 23 Ocak 80’de, “Birliğin
Nasıl ki İngiltere İran’ın üstüne çökmüş sene-
Durumu” konuşmasında dile getirdiği ilke-
lerce, Amerika’nın ilgisi bu kez Ortadoğu’ya
lere sonradan verilen ad. Aslında en önemli
ve özellikle Suudi Arabistan rezervlerine
kısmı şu: Carter diyor ki, “Konumumuzu
yoğunlaşıyor. Bugünkü Suudi Arabistan-A-
açıkça ifade edelim. Herhangi bir dış gü-
merika sevgisinin, aşkının temelleri burada
cün -sanki kendileri iç güç- İran Körfezi’nin
atılıyor. Roosevelt döneminde, 41’de, Ara-
kontrolünü ele almaya teşebbüs etme-
bistan’da, kiraya verme, ödünç verme söz-
si, ABD’nin yaşamsal çıkarlarına bir saldırı
leşmesi imzalanıyor. Başkana, Amerika’nın
olarak değerlendirilecek ve bu teşebbüs,
savunması açısından yaşamsal göreceği
askeri güç dâhil her yolla engellenecek-
ülkelere askeri malzeme kiraya verme ya
tir.” Günümüzde, günde 20.7 milyon varillik
da satma yetkisi veriliyor. 43’te Arabistan,
petrol sevkiyatı oluyor. Buradaki bir kesinti
Amerika için yaşamsal önemde olarak
bütün dünya petrol dengesini, arz-talep
tanımlanıyor. Zemin oluşmuş. Roosevelt,
dengesini, fiyatlarını kökten etkiliyor.
Yalta’da Stalin ve Churchill’le görüştükten
sonra, Şubat 45’te, Mısır’da, Süveyş Kana- Reagan dönemi. Diyor ki, “Orada, Do-
lı’nda Kral İbni Suud ile USS Quincy gemi- ğu’daki OPEC ülkeleri ve özellikle de rezerv-
sinde, tutanaklara geçirilmeyen 5.5 saatlik leriyle en önemli ülke olan Suudi Arabistan,
tarihi görüşme yapıyor. Bu görüşmenin de- Batı dünyası sanayiinin tekerleklerini dön-
falarca teyidi var Amerikan kaynaklarında düren enerjinin çok büyük bölümünü sağ-
ve bu filmde de, kitapta da kaynaklar gös- ladıkları sürece, bizim bir kenarda durup
teriliyor. Belgesel bunlar, arşivlerden. ABD bu kaynakların herhangi birileri tarafından
Dışişleri Bakanlığı belgesinde, Arabistan alınmasına ve akışının kesilmesine seyirci
petrol rezervlerinin dünyanın en büyük re- kalmamız mümkün değildir.” James Baker,
zervleri arasında olduğunu, bu rezervler 2 “Bakın, ben dört Amerikan Başkanıyla gö-
nedenle bizim kontrolümüzde olmalı” de- rev yaptım. Her birinde de ulusal güvenlik
51
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

politikası olarak, gerekirse İran Körfezi’n- Bu sadece Amerika için değil, Rusya’nın
deki enerji rezervlerini korumak için savaşa da kendine göre belli adımları var; ama
gireceğimiz hususu yazılı olarak yer alıyor.” en temeli ekonomik kazanç sağlamak, etki
alanında gördüğü yakın çevrede politik
Görüyorsunuz demokrasi havarisi Ameri-
nüfuzunu korumak, gerek görürse nihai tü-
kalıları. Bu beyefendiler, Amerika’nın kuru-
keticiler üzerinde baskı kurmak, gücü yeti-
cu babalarının ahlaki eşdeğerleridir. Niye?
yorsa fiyatlarla oynamak. Bu bizimle, öteki
Çünkü mesele eğer hidrokarbonsa, Türk-
ülkelerle ilgili olmayabilir, yani Batı’yla; ama
men gazının taşınması için Amerikan şir-
Moldova’da, Ermenistan’da rahatlıkla bas-
ketleri boru hattı döşemeye çalışıyor o ta-
kı yapabiliyor. Mesela, doğalgazda tama-
rihlerde.
men kendine bağlı hale getirdiği ülkelerde
Greenspan’e bakalım. Federal Rezervin fiyatlar üzerinden bir sopa-havuç baskısı
Başkanı. “Irak savaşı büyük oranda petrol uyguluyor. Bunların bizimkisi gibi uzun va-
için. Bunun benzeri yüzlerce, binlerce bel- deli kontratları yok. Bu ülkelerin doğalgaz,
ge var. Ama şuna dikkati çekmek istiyorum. elektrik şirketlerinin kontrol hisselerini ele
Bakın, Rand Corporation’ın raporundan. geçiriyorlar. Örneğin, Ermenistan’ın elektrik
Diyor ki Rand Corporation raporu, “Dün- dağıtım şirketi, Ermenistan elektrik şebeke-
ya ispatlanmış petrol rezervlerinin yoğun si tamamen Rusya kontrolüne geçiyor bu
olduğu coğrafi alan -onların deyimiyle- tür yöntemlerle.
selefi-cihatçı ağ örgütünün güç alanı ile
Çin, giderek büyüyen bir başka oyuncu.
çakışmaktadır. Bu durum da petrol arzı ve
Petrolde, doğalgazda dışa bağımlı. Birçok
bizim uzun savaşımız arasında -bu kay-
şirketini tek çatı altında topladı ve bunlar
nakları ele geçirme anlamında- kolay kı-
üzerinden dünyada etkili oluyor. Liman-
rılamayacak ve basitçe tanımlanamayan
lar satın alıyor. Yaptığı en kritik işlerden bir
bir bağlantı yaratmaktır. Görünür yakın
tanesi. Çin Ulusal Güvenlik Yasası, ülkenin
gelecekte, dünya petrol üretim artışı ve
gereksinim duyduğu enerji kaynakları it-
toplam petrol arzı ağırlıklı olarak İran Kör-
halatının geçtiği kanalların, darboğazla-
fezi kaynaklarından sağlanacaktır. Bu ne-
rın korunmasını, ülke güvenliği için stratejik
denle bölgenin stratejik önceliği ve öne-
değerde olarak tanımlıyor ve bunun korun-
mi uzun savaşımızın yaşama geçirilmesi
ması gereğini vurguluyor. Çin’in komşula-
süreciyle etkileşim içinde olacaktır. Böl ve
rıyla Sarı Deniz, Doğu Çin Denizi ve özellikle
yönet stratejimiz -bu bizim söylediğimiz
Güney Çin Denizi’nde ciddi ihtilafları söz
bir laf değil, kendileri söylüyor- çeşitli sele-
konusu. Bu Vietnam olur, Güney Kore olur.
fi-cihatçı gruplar arasındaki fay hatlarının
Çin’in enerji kaynakları ithalatındaki en
istismar edilmesine ve bu grupların birbir-
önemli kanallardan birisi Malaka Boğazı.
lerine karşı cephe almalarının sağlanması
Günde 16.5 milyon varil petrol akışı var. Bu-
suretiyle enerjilerini bize değil, aralarındaki
nun kontrolü kimin elinde olacak? Amerika
iç çatışmaya odaklandırmaları hedeflerine
bunu kontrol etmeye çalışıyor. Bunun için,
dayanmaktadır. Bu strateji ağırlıklı olarak
taraflar sürekli donanmalarını geliştirmeye
örtülü faaliyetlere, istihbarat operasyon-
çalışıyor. Çin şirketlerine -CNPC, Sinopec,
larına, konvansiyonel olmayan savaş yön-
CNOOC- talimat veriyor devlet, “Yeni arz
temlerine ve ülke içi güvenlik güçlerinin,
kaynakları bulun” diyor. Bunlar çok uygun
yani yönetimleri bizden yana olan ülkelerin
koşullarla kredi vesaire veriyorlar karşı tara-
güvenlik güçlerinin desteklenmesine da-
fa, bunun üstünden de hisse alıyorlar büyük
yanmaktadır. ABD liderleri ayrıca sürekli
petrol ve doğalgaz sahalarından. Asya’da,
Şii-Sünni çatışması eksenli bir strateji te-
Ortadoğu’da, Afrika’da giderek varlıklarını
melinde ve bunda da İslâm dünyasında
artırıyorlar. Çin’in taktiği farklı, yani Amerika
giderek güç kazanan Şii hareketine karşı
gibi direkt işgallerle gitmiyor ve bu konuda
muhafazakâr Sünni rejimlerinin, yani İran’a
bir sürü stratejisi var. Bunları olabildiğince
karşı otoriter Sünni rejimlerin yanında yer
kısa geçmeye çalışacağım. Çin’in Akde-
alarak, bu çatışmanın körüklenmesinden
niz’de üstünlük stratejisinin önemli bir ayağı
yararlanabilirler.” Daha ne kadar net söy-
limanların kontrolü. China Ocean Shipping
lenebilir?
52
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Company mesela, Yunanistan’da Pire Li- nüşümün yüklü bir ekonomik bedeli olduğu
manı’nın kontrolünü aldı. İtalya’da, İspan- kadar, çok önemli jeopolitik ve güvenliğe
ya’da, Fransa’da sürekli olarak bu limanlar dair yansımaları da olacaktır. Bu dönüşüm
üzerinden gidiyor. Biz liman satıyoruz, onlar birdenbire olmayacak. Ayrıca unutmama-
liman kontrolü alıyorlar. Dediğim gibi, gele- lıyız ki, fosil kaynaklar sadece yakıt olarak
ceğe ışık tutması açısından. değil; birçok sanayi ürününün de girdisi
olarak, telefonlarımız, televizyonlar, hat-
Sevgili Özgür anlatacağı için, Dünya Enerji
ta makyaj malzemeleri, plastik, aklımıza
Görünümü Raporu’nun bazı notlarını bu-
ne geliyorsa, bugünden yarına bu sana-
raya koydum. Bu sunumu sizlerle paylaşa-
yi ürünlerinin de değişmesi mümkün değil,
cağım için hızlıca geçebilirim. Sevgili Oğuz
girdi olarak değiştirilmesi mümkün değil.
da gösterdi önceki oturumda. Burada
Dolayısıyla dönüşümün yansımalarını, ola-
vurgulamaya çalıştığım şey, Uluslararası
sı olumlu ve olumsuz etkilerini öngörmeye
Enerji Ajansı 2021 senaryosunda, kömürün
çalışırken, geleceğe yönelik politikalarımı-
payının ciddi oranda azalmasına karşılık,
zın tasarımını yaparken, bu karmaşık ve çok
mevcut süreç devam ederse, Paris Anlaş-
boyutlu süreci doğru analiz etmemiz ge-
ması’ndaki taahhütler yerine getirilirse -ki,
rekir. Birinci Dünya Savaşı petrolü stratejik
başta Türkiye olmak üzere birçok devlet
bir kaynak olarak öne çıkardı. Lord Curcon,
ona bile niyetli değil- toplam fosil yakıtlar
“Müttefik kuvvetler zafere bir petrol dalga-
yüzde 79’dan 66’ya düşecek gibi görünü-
sı üzerinde ulaştılar” derken, İngiltere’nin
yor. Bütün bunları denetlemek, düzeltmek,
Alman donanması karşısında kendi savaş
zorlamak, Türkiye’nin kapasitesinin orta-
gemilerini kömürden fuel oil’e döndüren
sında. Petrole, doğalgaza bağımlı kalalım
stratejik öngörüsü bu savaşı kazandı.
demiyorum; ama mümkün olduğu kadar
bu geçiş sürecini doğru algılamaya çalış- Ekonomiye bakacak olursak, önümüzdeki
mak ve ne değişir, ne değişemez, biz nasıl dönemde periyodik kesintiler olabilir; ay-
yönetebiliriz, ona bakabilmemiz lazım. nen bu sene gördüğümüz gibi. Kömürden
uzaklaşacağız diyoruz, petrol ve doğal-
Yepyeni bir küresel ekonomi gelişti. Yeni
gazı yavaş yavaş da olsa terk edeceğiz
enerji ekonomisi daha fazla elektriğe da-
diyoruz. Görece yatırımlar duruyor, aniden
yalı, daha verimli, enterkonnekte ve temiz
sanal bir patlama oluyor. İnsanlar bıkmış
olacak. Bu yeni ekonominin gelişimi yeni
durumda. Hareketlilik, seyahatler çoğal-
politikaların ve teknolojik yeniliklerin başa-
maya başlayınca, anormal bir talep artışı
rı getiren birlikteliğinin üzerinde gelişecek,
oluyor. Yani önümüzdeki döneme de ışık
devinimi ise hızla düşen maliyetlerle des-
tutabilecek bir süreç bu.
teklenecek. O zaman ar-ge çok önemli.
Türkiye bu konuda da sınıfta kalmış du- Öne çıkan olaylar şunlar. Uzun vadede te-
rumda. OECD ülkelerinin çok çok gerisin- miz enerjiye dönüşümün kazanan tarafları
de. Günümüzde birçok ülke politikasında teknolojik yenilikler ve ucuz sermayeye da-
güneş fotovoltaik ya da karasal rüzgâr, yalı olacak. Temiz enerji için küresel stan-
elektrik üretiminde en ucuz kaynaklar ola- dartları kim belirleyecek? Temiz enerji arz
rak öne çıkıyor. Temiz enerji teknolojileri zincirini kim kontrol edecek? Yeni teknolo-
bir yandan yeni yatırım ve istihdam alanı jilerin gereksinim duyduğu ekipmanları dü-
yaratıyorlar, diğer yandan da uluslararası şük maliyetle üretebilme gücü kimde? Bu-
işbirliği ve rekabet için dinamik bir arena rada, birçoğunda açık ara Çin öne geçmiş
sunuyorlar; ama çetin bir yolumuz var. durumda örneğin. Düşük karbonlu yakıt-
ları üretme ve ihraç kapasitesi, hidrojen ve
Yenilenebilirler ve yeni jeopolitiğin getirdiği
amonyak gibi. Bu kimin kontrolünde, kimin
birtakım dayatmalar var. Bunlara zama-
elinde olacak? Bunun ayrıntılı açıklama-
nında uyanırsak ve gereklerini yapabilir-
ları burada var. Örneğin, kobalt üretiminin
sek, o zaman bu makus kaderimizi değiş-
büyük bölümü Kongo’da, lityum üretiminin
tirebileceğimizi düşünüyoruz. Fosil yakıtlar
yarısı Avustralya’da, nadir toprak element-
ağırlıklı bir enerji karışımından yeni ve yeni-
lerinin 4’te 3’ü Çin’de. Bu kaynaklar açısın-
lenebilir kaynaklar ağırlıklı bir sisteme dö-
dan. Ama “Temiz enerji metalleri nerede
53
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

işleniyor?” diye bakıyorsunuz, yine bakırda, olmak üzere, teröristler izole edilmelidir.”
nikelde, kobaltta, nadir toprakta, lityumda Daha ne söylensin? Bir taraftan bağımlısı-
Çin. Peki, biz neredeyiz, nerede olmalıyız? nız, bir taraftan da giderek çatışma nokta-
Nadir toprak elementleri de 17 tane ele- larına ilerliyorsunuz.
ment var. Burada da yine Çin son derece
Doğu Akdeniz son derece önemli. Sade-
hâkim pozisyonda.
ce petrol ve doğalgaz kaynakları açısın-
Türkiye tarafına bakacak olursak, itha- dan değil, stratejik önemi çok çok yüksek.
latta bağımlılığımız toplamda yüzde 70.2, Enerji açısından şunu söyleyeyim: Petro-
doğalgazda neredeyse tamamen, petrol lün, doğalgazın dışında, biz burada önce
-ürünler dâhil- yüzde 92, taşkömürü yüz- bir hamle yaptık. Son durumumuzun altını
de 97.4. Bu durumda, Türkiye’nin sırtında çizmekte yarar var. Akdeniz tamamen bı-
müthiş bir kambur var. Doğalgazda Rus- rakıldı. Çünkü bir dönem iç politika için milli
ya’ya, ham petrol ve ürünlerinde yine ağır- söylemlerle vesaire öne çıkıldı; ama havuç
lıklı olarak Rusya’ya, taşkömüründe yine ve sopa politikasında sopa ağır bastı, Ka-
Rusya’ya; eğer Akkuyu gerçekten hayata radeniz’e çıktılar. Bugün hiçbir faaliyet yok.
geçerse, bu sefer de yüzde 100 nükleerde Yani bizim kıta sahanlığı iddiasında bulun-
dışa bağımlıyız. Bir taraftan NATO üyesi- duğumuz alan tamamen terk edildi. Bun-
siniz, öte taraftan gırtlağınıza kadar Rus- ların hepsi güncellendi. Nerede olduklarına
ya’ya bağımlısınız. bakalım. 4 tane gemi aldınız. Bunların alım
koşulları, ihalesiz alımları bir kenara, bunlar
Başka bağımlılıklarımız da var. Ekonomik
Doğu Akdeniz için alındı. Karadeniz’de bir
olarak baktığınızda, 60 milyar dolara kadar
problem yok ki. Münhasır ekonomik bölge
çıkmış olan enerji faturanız var. Bu diğer
konuları halledilmiş Karadeniz’de. Dolayı-
kamburunuz. Oğuz bahsetti; biz hâlâ 500
sıyla orada kiralama yöntemiyle de gide-
dolar civarında ödüyoruz doğalgaza. Hâlâ
bilirsiniz. Siz buralarda satın alma yaptınız,
santralların ve sanayinin ödediği tarifeler
hepsini çektiniz Karadeniz’e. “Karadeniz’de
son derece ucuz. Bu da büyük bir sıkın-
gazı kim çıkaracak?” söylemi. Sürekli mil-
tı. Rusya Federasyonu’na bağımlılığınızın
li vurgular yapılıyor, yerli ve milli. Diyor ki o
başka sıkıntıları da var. S400’ler meselesi.
tarihte, Karadeniz’deki keşif ilanını yaptık-
Dediğim gibi, bir taraftan NATO üyesisiniz.
larında, “Burada tamamen milli tavır ser-
Libya’da, Suriye’de tamamen karşı kamp-
gilenecek.” Karadeniz Bölgesi için yabancı
lardasınız; ama enerjide Rusya’ya bağımlı-
konsorsiyumla anlaşıldı, Subsea 7 konsor-
lığınızı arttırmaya çalışıyorsunuz. İran’a ba-
siyumu. Buna İtalyan Saipem eklendi. Yani
ğımlılığımız, Irak’la ilişkilerimizin son derece
sürekli büyüklere masallar anlatılıyor. Türki-
kötü olması… Amerika’yla Doğu Akdeniz’de,
ye Petrolleri’nin deneyimli personeli emekli
Karadeniz’de tamamen taban tabana zı-
edildi. Bunun üstüne gidiyoruz. Çıkıyoruz,
tız, Suriye politikalarımız taban tabana zıt.
gönüllü emeklilik. Buyurun, belgesi.
S400’lere karşı çıkıyorlar, Türk Akım’a bile
tehditte bulundular. İsrail’le ilişkilerimiz ta- Bakın, Doğu Akdeniz şunun için önem-
rihin en kötü döneminde. Doğu Akdeniz’de li: Denizlerden sağlanabilecek okyanus
tüm kıyı ülkelerle kavga halindeyiz. Bunun enerjisi konusunda da sıkıştırılmış durum-
ayağımıza dolanmaması mümkün değil. dayız. Yani biz denizden elde edebileceğiz,
Önce dış politikamızın kökten değiştirilmesi çünkü münhasır ekonomik bölgemize Av-
lazım. rupa Birliği, ABD tecavüz etmekle meşgul.
Meseleyi sadece petrol ve doğalgaz ola-
En son örneklere bakın. Birkaç gün önce
rak almayalım. Akıntı enerjisi, gelgit enerjisi,
Putin, SİHA’ların Ukrayna’da kullanılmasın-
ısı farkından elde edeceğimiz enerji, bütün
dan duyduğu rahatsızlığı iletiyor. Lavrov,
bunlar için münhasır ekonomik bölgemize
Rusya tarafı, Putin ile Erdoğan arasındaki
ihtiyacımız var.
anlaşmaların tamamen uygulanmasının
gerekliliğini… Bu Suriye politikasıyla ilgili. Bizim odaklanmamız gereken bazı öncelikli
“Üstlerine giydikleri elbiseler fark etmeksi- alanlarımız var. Konvansiyonel kaynaklar
zin, en başta Heyet Tahrir Şam militanları mademki belli bir süre geçiş olacak, dönü-

54
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

şüm dönemi için salımların önlenmesi (her ve BOTAŞ Varlık Fonu’ndan çıkarılma-
yıl dünyada 150 milyar metreküpten fazla lı, özerk biçimde yeniden yapılandırılmalı.
doğalgaz atmosfere salınıyor) karbon tut- Özelleştirmelere derhal son verilmeli. Ener-
ma, karbon tutma ve kullanma teknolojile- ji sektörü stratejik bir sektördür ve kamu
ri, gaz hidratlar ne olacak, buna bakma- tarafından yönetilmelidir. Değerli yalnızlık
mız lazım. Karadeniz ve Akdeniz çok ciddi diye savunulmaya ya da avunulmaya ça-
bir potansiyel arz ediyor. Kojen ve trijen lışılan politika, başta Doğu Akdeniz olmak
uygulamalara ağırlık vermemiz lazım. Her üzere bütün kıyıdaş ülkeler nezdinde önü-
sektörde verimliliğin arttırılması ve daha az müzü tıkamıştır. Türkiye, 2 sismik, 3 derin
enerji yoğun sektörlere ağırlık vermek; ge- su -şimdi 4 oldu- gemisine sahip olmanın
lişmekte olan teknolojiler ve alternatif kay- avantajını kullanmalı, kıyıdaş ülkelerle Ak-
naklar tarafında, depolama teknolojilerini deniz’de ortak arama ve saha geliştirme
tavana çıkarmamız lazım. Sanayinin, üni- politikalarını öne çıkarmalıdır. Mısır gitmiş,
versitelerin ve devletin bir arada çalışması Filistin’le ortak çalışma yapıyor. Bizim bu
lazım. Lion bataryalar, pompaj depolamalı gemilerimiz asıl orada çalışıyor.
hidroelektrik, basınçlı havayla enerji de-
Dünya yeni ve yenilenebilir enerji kaynak-
polama, volan, ısıl enerji depolama, bütün
larının ağırlıklı olacağı, enerji verimliliği, sür-
bunlar ve özellikle hidrojen ve amonyuma
dürülebilirlik, talep tarafı yönetimi, enerji
özen göstermeliyiz.
ekipmanlarının yerli üretimi, depolama gibi
Sonunda iyi bir haber. Çin’i örnek göster- kavramlara dayalı bir geleceğe yol alıyor.
meye çalıştım. Hem kaynaklara sahip, hem Bu sürecin dinamiklerini doğru kavrayan,
işlemesini yapıyor ve tedarik zincirinin ta- eğitimden kurumsal yapılanmaya böylesi
mamında egemen. Sayın Erdoğan, yeni bir geleceğe göre biçimlendirilen yeni bir
enerji üzerinde muazzam atılımlar yapan enerji politikasına doğru yol almalıyız. Bu
Çin’i mi örnek aldı; hayır. “Benim alanım yeni politikanın ana hatları TMMOB Enerji
ekonomi” diyen bu şahıs, Türk Lirasını de- Komisyonu çatısı altında bir alt komisyon
ğersizleştiriyor, döviz kurlarını yükseltiyor. eliyle tasarlanmalı. Sadece stratejik kay-
Niye; çünkü ucuz insan gücü. Bizim insanı- naklara sahip olmanın değil; bunların iş-
mızın emeğini pazarlamaya kalkıyor. Örnek lenmesinin, teknolojisini geliştirmenin, de-
alacağımız Çin bu kadar yeni tesis kurar- polanmasının, ticaretinin bütünleşik şekilde
ken, teknolojide atılım yaparken, AKP’ye planlanması ancak kazananları ortaya çı-
bakalım; var olanı satıyor. Termik santral- karır. Özellikle yeni ve yenilenebilir kaynak-
lar, hidroelektrik santrallar, Sümer Holdin- larda ar-ge’ye odaklanmak zorundayız.
ge bağlı şirketler; ama özellikle limanlar, Yeni ve yenilenebilir kaynakların egemen
Seyitömer, Eti Alüminyum, Ereğli Demir Çe- olacağı yeni dünya düzeninin yeni jeopo-
lik, Türk Telekom, TÜPRAŞ, PETKİM. Sırada litiğini de doğru okuyarak, fosil yakıtlardan
TPAO, BOTAŞ ve Eti Bor var. Bor son derece yeni ve yenilenebilir kaynaklara geçişin ge-
önemli. Bakın, Türkiye, borofen üretebilen rektirdiği adımlar bilimin ışığında atılmalıdır.
sayılı ülkeler arasına girdi. Sabancı Üniver- Yoksa bu sürecin şaşkın bir seyircisi oluruz.
sitesi’nin çatısı altındaki kurumların yaptığı
Sabrınız için teşekkür ederim.
bir çalışma. Bunun onlarca örneği var.
Panel Yöneticisi- Sayın Necdet Pamir’e bu
Sonuç olarak, enerji politikası ulusal çıkar
güzel sunumundan ötürü teşekkür ediyo-
ve toplumsal yarar sütunları üzerinde ye-
ruz.
niden inşa edilmelidir. Bir kısım şirketlere
sadece kâr aktarımı için değil; ülkemizin Panelimizin ikinci konuşmacısı Prof. Dr. Aziz
bugüne dek son derece yetersiz kullanılan Konukman. Kendisi iktisatçı, yazar, TMMOB
zengin yenilenebilir kaynak potansiyeli hız- dostu. Aziz hocamız bize bugün, “Ener-
la ve gerçekçi teşviklerle, tüm potansiyeliy- ji Sektörü Nereye Dönüşüyor?” konusunu
le devreye alınmalıdır. Güneşin yüzde 3’ü, anlatacak.
karasal rüzgârın yüzde 20’sinin azıcık üs-
Hocam, konuşmanıza başlamadan önce
tündeyiz. Ekipmanların yerli imalatı, bu son
kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
derece önemli. Buna odaklanmalıyız. TPAO
55
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

ENERJİ SEKTÖRÜ NEREYE DÖNÜŞÜYOR?


Prof. Dr. Aziz Konukman & İktisatçı – Yazar Tabii ki, eklemlenme de doğal olarak düşük
katma değerli sektörlerden dünya ekono-
İktisat bölümü öğretim üyesiyim. Yani tam
misine entegre olmak oldu; yani bir Güney
doğru adrese gelmiş durumdayım. Eski bir
Kore gibi olamadı, ara yatırım mallarını ta-
cami hocası olarak, sonunda Hacıbayram’ı
mamlamış olan çevre ülkelerinin pozisyonu
buldum. Ekranlarda bir disiplin içinde izler-
da olamadı. Bunu da kendi tercihiyle yap-
ken biraz rahatlayalım diye böyle bir giriş
madı, borç krizi içinde olduğu için bir da-
yaptım.
yatmayla oldu. Fakat bu dayatmaya da
Aslında enerji politikaları, enerji sektörü güzel bir isim buldular. Ben bayılıyorum bu
neye dönüşüyor? İkisi iç içe olan bir şey. isme; Washington Uzlaşması. Aslında uz-
Tabii, bu sorunun cevabı, izlenen kalkın- laşanlar IMF ve Dünya Bankası, ama da-
ma stratejisinden bağımsız olamaz. Daha yatmayla dedim. Dayatma da bedava
doğrusu, hangi politikayı açarsak açalım, olmuyor. Diyor ki, koşullu borçlar. Yani “Şun-
diyelim ki maliyet politikası, diyelim ki enerji ları şunları yaparsan, ben sana şu paraları
politikası, sektörel politikalar, hepsinin ar- veririm. Benim istediğim dünya ekonomisi-
kasında kalkınma stratejisi var. Onun için al- ne eklemlenme biçimine onay verdiğin için,
ternatif tartışmalarda kalkınmaya bir vurgu senin bu politikalarını ben finanse ederim”
yapılır. Peki, bu strateji herhangi bir şekilde dediler.
bir değişikliğe uğrar mı zaman içinde; tabii
24 Ocak Kararıyla başlayan süreci bir ha-
ki uğrar. Bu sizin izlediğiniz strateji, dünya
tırlayalım. Üçlü bir yapı önerdiler. Bir, “Kü-
işbölümüne nasıl entegre olduğunuza, na-
çük bütçeler olacak kardeşim. Artık böyle
sıl bir süreçle katıldığınıza bağlı. Örneğin,
80 öncesinin o refah devleti uygulamala-
80 öncesindeki katılım ithal ikameci bir sa-
rındaki her işe el atan devletten vazge-
nayileşme stratejisi, içeride yerli kaynakla-
çin. Çünkü devlet her işe el attığında özel
ra dayalı sanayiyi geliştirme, ara malları,
sektörün önünü kesiyor; özel sektörün kâr
yatırım mallarıyla süreci tamamlayıp sonra
alanlarını, yeni değerlenme alanlarını en-
dışa açılma. Daha sonraki sermaye birikim
gelliyor. Küçük bütçeler olsun kardeşim.
süreci ise, küreselleşmeyle başlayan… Bir
Küçülen alana kim gelecek; özel sermaye
öncekine Fordist sermaye birikim modeli
gelecek. Eğitim, sağlık, kamu hizmetlerinin
diyoruz, 80’den sonrasına da post Fordist
ticarileştirilmesi lazım; enerji de dâhil olmak
sermaye birikim modeli diyoruz. Yani sistem
üzere. Yani öyle yağma yok! Yok TEDAŞ
krize giriyor, tıkanıyor, özellikle çevre For-
üretecek, yok TEK üretecek, öbür tarafta
dizm’i tıkanıyor çevre ülkelerde; çünkü bir
böyle hazır dağıtım yapılacak. Buralardan
borç krizinin içerisine giriyorlar.
kamu çekilecek hemşerim. Böyle olmaz, bu
Daha önce ithal ikameci sanayileşme- sistem böyle sürdürülemez” dediler.
yi tamamlayamadan, plana inanmayan
İki, deregülasyona gidilecek; yani “Refah
kadroların, “Plan mı, pilav mı?” diyen kad-
devleti oluşumlarında piyasanın o acıma-
roların getirdiği bir yer. Yoksa, TMMOB gibi
sızlığını düzeltmeye çalışacak ne kadar
örgütler bu konuda her seferinde, 2 yılda
kural varsa, bunları tasfiye edin.” Ben bu-
bir yaptıkları sanayi kongreleriyle bu ithal
nun tercümesini sokaktaki adama şöyle
ikameci sanayileşmenin tamamlanması
yapıyorum: Saldım çayıra, Mevla’m kayıra.
için gerçekten çok ciddi çalışmalar yaptı-
Bu modelin adı bu. Üçüncüsü ise, “Sümer-
lar, tebliğler yayınladılar, bilim insanlarıyla
bank’tan tutun, KİT’leri özelleştireceksiniz.
beraber ürünler ortaya koydular. Ama gelin
Devlet hiçbir şeyle uğraşmaz, bakkallık
görün ki, bu plana inanmayan siyasilerin,
yapmaz, et üretimiyle uğraşmaz. Taban fi-
sağcı iktidarların rejiminde, Türkiye, ara ya-
yatları uygulamalarını sona erdireceksiniz.
tırım malları sürecini tamamlamadan, pat
Kiraların kontrolü diye taban fiyatlarıyla
diye kendisini dünya ekonomisiyle eklem-
uğraşmayacaksınız, bütün bunları deregü-
lenmiş buldu, yani zorunlu bir şekilde ihra-
le edeceksiniz; yani kuralsızlaştıracaksınız,
catla karşı karşıya kaldı.
piyasanın işleyişine bırakacaksınız.” Biliyor-
56
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

sunuz, yapısal uyum kredileri, birinci dilimi, ba temizlik işçilerini ilgilendiriyor” diye ta-
ikinci dilimi diye literatürde vardı. vır da koymadılar maalesef ve sonunda iş
dayandı esas işlere, yani asli işlere. TEK’in
“Bunun enerji sektörüne yansımaları ne
dağıtılması, dağıtım işlerinin, iletim işlerinin,
oldu?” diye sorarsak şunu görüyoruz: 80-
hepsinin maalesef parçalanması ve özel-
2001 arası, non-liberal yapılandırmanın
leştirilmesi gündeme geldi. Bunun dizaynı
birinci evresini yaşadık. Bu sadece enerji-
Washington Uzlaşması, yani karşılığında
de değil, hemen hemen bütün sektörlerde.
verilen paraların bir bir sıralanmış işler tak-
Yani hemen hemen bütün sektörlerin dün-
vimine uyulmasıyla verildi. Yani “Siz TEK’i
ya ekonomisine eklemlenmesinin, piyasa
özelleştirmezseniz, o tür yasaları düzen-
mekanizmasıyla uyumunun sağlanmasını
lemezseniz, parlamentonuzu sermayenin
gerektiren her türlü düzenleme bu dönem-
emrinde çalıştırmazsanız, kusura bakma
de yapıldı. Enerji için ise kırılma noktası,
kardeşim, bu paraları vermeyiz” dediler ve
80’lerin liberalizasyon politikaları altında,
serbest bırakmalar uygulamaları gördükçe
özel sektör yatırımının teşviki ve özelleştir-
yapıldı. Bakın, ne kadar acı. Tam emper-
meyle başladı bu yeniden yapılandırma.
yal bir sömürü. “Ben sana önce bir mama
3096 sayılı Kanun bunun çerçevesini çizdi.
vereceğim, mamayla ne yaptığını anlaya-
Detaylarını biliyorsunuz. Elektrik mühendis-
cağım; mamayı o çocuğa mı veriyorsun,
lerine bunları anlatmanın bir anlamı yok.
kontrol edeceğin, ondan sonra mamanın
Yap-işlet-devret modelleri hemen devre-
geri kalan kısımlarını vereceğim.”
ye alındı ve merkezi refah devletinin o tekli
yapısı parçalandı. “Ne demek ya, TEK üre- Tam bir emperyalist tahakküm bu dönem-
tecekmiş, TEK dağıtacakmış! Olur mu kar- de gündeme geldi. Bu yapılanma 2001 ve
deşim, dikey, yatay bütün bütünleşmeler sonrasında bazı ülkelerde krizler yarattı,
parçalanacak.” Baktın ya, tam bir bölücü- yoksulluk yarattı, yolsuzluk yarattı. Bakın,
lük, tam bir parçalanma, süreçleri dağıtma. çok ilginç, sistemin kendisi yaratıyor ar-
kadaşlar yolsuzluğu, yoksulluğu. Hatta bu
Arkadaşlar; bunun arkasında kan, gözyaşı
yolsuzluğu yaratan çokuluslu şirketlerin yö-
var. Çünkü bu, orada çalışan mühendislerin
neticileri, onların çocukları, siyasilerden de
de dağıtılması demek. Üretim sürecini par-
önemli kişiler, filanın oğlu, krala yakın, sa-
çaladığınız zaman, orada çalışan nitelikli
raya yakın insanların da bu kaynak dağıtı-
emek, niteliksiz emek, hepsini de darma-
mından, bu paylaşımdan pay aldığı, akra-
dağın ediyorsunuz. Niye? Atipik istihdam
balık ilişkilerinin devreye girdiği, nepotizmin
biçimlerini getirerek, çalışma standartlarını
zirve yaptığı bir süreç. “Kronik capitalism”
bozarak… Kazanılmış haklarla yürüyen bir
diye yeni bir isimlendirme yaptılar. Eş dost
mühendislik hareketi var. Hatta bir dönem
kapitalizmiyle sermayeyi tabana yayıyoruz
sendika da kurulmuştu galiba mühendislik-
adı altında, blok satışlarla inanılmaz yeni
te, o da bastırıldı. “Öyle yağma olmaz, mü-
zenginler yarattılar ve sermayeyi palaz-
hendis oturup bir de sendika mı kuracak”
landırdılar. Kamuyu çektik, onun kamusal
denildi, engellendi. Bütün bunların önünü
alanını özel sektöre bıraktık. Çok net bir şe-
açan, piyasayı esnekleştiren, üretim sü-
kilde bu tablo görüldü.
reçlerini esnekleştiren bir model. Merkezde
biraz daha nitelikli işgücü olsun, mühendis- İkinci evresinde Post Washington Uzlaş-
ler olmasa bile biraz sendika olabilir; ama ması mecburen gündeme geldi. Niye; çün-
çevrede taşeron şirketlerin olduğu… Buna kü sistem krize girdi. Fakat normalde ne
da güzel bir isim buldular; outsourcing. Yani beklenir? Krizi yaratanlara krizi çözdürmez-
“Sen her şeyi kendin yapmaya kalkma, re- ler arkadaşlar. Bir doktor bir hastayı hasta
kabetçi bulmadığın yapıları parçala, çöz. yaptıysa, aynı doktordan reçete istenmez;
Yemek işiyle ne uğraşacaksın kardeşim, ama iktisatta böyle değil. Eğer sermayenin
yemeği ver. Ne işin var kardeşim temizlikle, talepleri söz konusuysa, sistemi batıranlar,
sen fabrikada üretim yapıyorsun. Ver onu.” sistemi krize sokanlar aynı zamanda siste-
min yeniden krizden çıkmasının reçetesini
Önce tali işlerden başladı. Teknik insanlar
de yazmakla görevlendirilirler. Ne oldu?
da dâhil, işçi sınıfı, nitelikli emek, “Bu gali-
Post Washington Uzlaşması, Washington
57
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Uzlaşmasına karşı bir seçenek değil; onu Peki, ne oldu? Üç koltuğun da sermayeye
genişleten, onun aksayan yönlerini düzel- verildiği bir düzen. Post Washington Uz-
ten bir uzlaşma. Mesela dediler ki, “Karde- laşması, üç koltuğun sermaye için dizayn
şim, deregülasyon yaptık, tamam, özelleş- edildiği bir model. Lenin’in lafını hatırlaya-
tir dedik; ama o kadar da saldım çayıra, lım; “Tüm iktidar Sovyetlere!” diyordu. Şimdi
Mevla’m kayıra olmasın, Mevla’mın yanın- tüm iktidar sermayeye! Ne acıdır ki, bu mo-
da düzenleyici kuruluşlar olsun. Yani bunlar del hâlâ devam ediyor. Üstelik 2008 finan-
işi öyle bir kontrol etsinler ki, piyasada aykırı sal krizine rağmen, üstelik bölgesel krizlere,
bir düzenleme olmasın, piyasanın aktörle- savaşlara rağmen bu model ısrarla sürdü-
rinin denetiminde olsun.” Çünkü onlar kâr rülüyor.
maksimizasyonu peşindeler, bu işin kârını
Bunun dışında seçenek yok mu; var, Mum-
arttırma peşindeler. “Düzenleyici kuruluşla-
bai Uzlaşması var. Hindistan ciddi anlam-
ra bunları davet edelim, artık siyaseti eko-
da kendisine özgü inisiyatifiyle bir kalkınma
nomiden ayıralım.” Çünkü siyasetçiyi bırak-
stratejisi izledi. Çin, evet, belki sosyalizm-
tığınız zaman, Washington Uzlaşmasını bile
den taviz verdi; ama devletçi kapitalizm
uygulasanız, siyasetçiler parlamentolarını
dediğimiz, gerçek anlamda varlık fonla-
devreye sokarak popülizm… Demirel’i ha-
rıyla dünya piyasalarında nüfuz alanını
tırlayın. “Size şunu veriyorlarsa, ben iki misli
geliştiren, piyasadaki payını geliştiren bir
taban fiyatı vereceğim” dedi. “Biz burada
kalkınma stratejisi izledi. Bunlar hep ken-
siyasetçiyi kontrol edemeyiz. Ne yapalım?
di inisiyatiflerinde. Ama biz, IMF ve Dünya
Onu devre dışı bırakacak yönetişim diye bir
Bankası tarafından dayatılan, bizim ye-
ilke getirelim” dediler. Bir de adı iyi yöne-
rel aktör olarak hiç katkımızın olmadığı bir
tişim. “Ne yapalım? Bir kere, mutlaka sivil
strateji sonucunda enerji sektörünü dar-
toplum kuruluşları olsun bu yeni anlayışta,
madağın ettik. Bu düzenlemeler, bu şeyler
her karar mekanizmasında bu aktör olsun.
peş peşe geldi.
İkincisi, mutlaka ve mutlaka özel sermaye-
nin bizzat doğrudan temsilcisi olsun. Çün- Neler olmuş, hatırlayalım. Neler var mese-
kü bu, siyasetçilere bırakılmayacak kadar la? 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile
ciddi bir iştir. Üç, bürokrasi akredite edilmiş sektörün bağımsız denetleme kurumu ola-
bir bürokrasi olsun. Yani Merkez Bankası’nın rak EPDK’yı kurdu. Onu kurduğunuz andan
başına ya da o TEDAŞ’ın başına uluslara- itibaren zaten bu dediğim yönetişim mo-
rası sermayenin onay verebileceği kişiler delini gündeme getirmiş oluyorsunuz, artık
gelsin” dediler. sermayenin temelinde bir kaynak tahsisini
teminat altına almış oluyorsunuz. Rekabet
Oraya TMMOB geleneğinden gelen bir ki-
kurallarının kabul edilmesi ve bunun mut-
şiyi getirmezler; çünkü TMMOB geleneğin-
laka devlet dostluğunda sağlanması. Ne
den gelen toplumcu, kamucu bir mühen-
demek istiyorum? Eskiden piyasa-devlet
distir. Onun piyasa koşullarıyla test edilmesi
karşıtlığı vardı. Şimdi, “Öyle yapmayalım
lazım, akredite edilmesi lazım ve nitekim,
kardeşim. Öyle bir devlet oluşsun ki, piya-
akredite edilmiş bu tür yöneticiler bulun-
sanın taleplerini yönlendiren, onun taleple-
du. Karar mekanizmalarını düşündüğünüz
rine cevap veren bir tüzelkişilik olsun. Dev-
zaman, Allah aşkına, bir, özel sektör biza-
let piyasaya rağmen olamaz kardeşim. Siz
tihi kendisi; iki, akredite edilmiş, uluslararası
böyle çabalar yaptınız bir ara. Yani 80 ön-
finans çevrelerinin onayını almış bürokra-
cesinde, sosyalizmin de etkisiyle, Sovyetler
si; üç, sivil toplum kuruluşları. Peki, burada
Birliği’nde reel sosyalizmin de katkısıyla…
güç, para gerekmiyor mu sivil toplum ku-
Sovyetler Birliği’nin orada varlığını sürdür-
ruluşlarına? Dernekleri bilmiyor musunuz?
mesi TMMOB gibi kurumların da önünü
Uluslararası finans kaynakları yoksa, bu
açmıştır. Ama o sistem yıkıldığında, “Artık
dernekler kendi yağlarıyla kavrulabiliyor
böyle uzlaşmalara, böyle şeylere gerek
mu? Ne oluyor; sermaye tabanlı kuruluşlara
yok kardeşim” dediler. Ne yapacağız? “Bu
dönüşüyor. Bak, ne güzel, STK. Sivil toplum
devlet artık piyasanın dostu devlet ola-
kuruluşu diye okumayın. Sermaye tabanlı
caktır kardeşim. Artık bütün düzenlemeler
kuruluşlar.
sermayenin lehine olacak. Belki ideolojik
58
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

olarak biraz emek vesaireyi öne çıkarta- patronları, “Şu solcuların da okuyacağı
bilirsiniz; ama fiiliyatta alacağınız bütün gazetelerin sahibi ben olayım. Yani hem
önlemler, bütçeniz, planlarınız, yıllık prog- rejimi meşrulaştıran gazete satayım, hem
ramlarınız bu modelin konsolidasyonu için de rejime karşı olanların da gazetelerini
olacaktır” dediler. metalaştırayım, oraya solcular koyayım.
Hatta belki sol liberal entelijansiya yaratı-
Nitekim, enerji piyasasında da bunlar oldu.
rım” şeklinde -Radikal’in konumunu düşü-
Biliyorsunuz, 6446 sayılı Kanun çıktı. Tama-
nün, Yeniyüzyıl- bütün bunlarda sermaye
men piyasa aktörlerine bırakılan, piyasa-
kendi meşruiyetini sorgulatmamak için,
nın denetimine geçen ve devletin dostlu-
kendisinin aleyhineymiş gibi gözüken, sol
ğunda, devletin onayıyla, devletin müthiş
dili kullanan şeylere de sahip çıktı.
finansman desteğiyle. Oğuz ağabey bu-
günkü sunumunda, temiz enerjiye dönük Hep madenciliğin önde olduğu, fosil ya-
projelere verilen kaynağın 6 misli artırıldığı- kıtların önde olduğu programlar var. Peki,
nı söyledi. Yani düşünebiliyor musunuz, yeni Kyoto Sözleşmesi yok muydu ortada? Niye
bir alan açıyorsunuz, ama o yeni alanda yok onlarda hiçbir şey? Kyoto Sözleşmesi
da sermayeye yeni değerlendirme alanları açık. İmzalamışsınız, bir şey yapacaksınız.
açıyorsunuz. Üstelik, eskiyi sona erdirmiyor- Yok. Peki, sadece Türkiye mi? Amerika yap-
sunuz. Burası çok önemli. mıyor ki. Trump çıktı, “Bunlar uydurmaca
şeyler, Çinlilerin uydurduğu bir şey” falan
Post Washington sermaye lehine bir düzen
dedi. Paris Sözleşmesi’nden çıkışının da
dedim ya, aslında sermaye homojen de-
mantığında bu vardı.
ğil. Niye? Kirletenler var, kirleten sanayiler
var, bir de şimdi temiz olacağım diyen- Peki, ne var; sürdürülebilir kalkınma. Unut-
ler var. Bütün uluslararası finans kurumları tuk mu bu tartışmayı? Dışarıda bir korsan
raporlarında negatif sübvansiyon denilen bildiri sundu Cemo. Diyor ki, “Hocam, kal-
sübvansiyon, bizim 11. Kalkınma Planımızın kınmayla büyüme arasındaki farkı anlatı-
olmazsa olmazıdır. Bütün teşviklerde kömür yor musun sen derslerde?” Tabii ki anlatı-
birinci derecede önemlidir. Bakın, Cumhur- yorum, ama onun da içeriğini boşalttılar.
başkanlığı 2022 programında, madenlerle Onun sol, emekten yana, doğadan yana
ilgili rezerv ve şey raporu istiyor. Yani ne- olan içeriğini boşalttılar. Nasıl yaptılar, bi-
yimiz ne kadar var, üretim durumumuz ne, liyor musunuz; kapitalist sömürüyü meşru-
analiz edeceğiz. Bütün amaç, bir yandan laştıracak bir kavrama çevirdiler Yani şöyle
da madencilik öncülüğünde bir sanayileş- dediler: “Çevreyi tahrip et kardeşim. Üzül-
me stratejisini sürdürmek. Siz bakmayın, me ya, çevreyi tahrip et.” Peki, ne yapa-
şu anlaşmayı imzaladı, bu anlaşmayı im- cağız? “Ben kirletme vergileri alacağım, bir
zaladı. Türkiye’nin bütün belgeleri, tek tek karbon piyasası oluşturacağım, kirletmenin
baktık. Oğuz ağabeyin de bir yazısı üzeri- sertifikasını sana vereceğim. Sen daha az
ne mecburen baktım. Oğuz ağabey bizim kirletirsen, bilmem şu kadar finansmandan
ağabeyimiz. Dedi ki, “Aman Aziz hoca, bir yararlanacaksın.”
bak bakalım, ne oluyor? Cumhurbaşkanlı-
Bir şirket düşünün, iki tane alt şirket kuru-
ğı yıllık programı, planlar vesaire.” Özel bir
yor, bir tanesiyle kömür işleriyle uğraşıyor,
ev ödevi olarak oturdum, baktım, hemen
negatif sübvansiyonlardan yararlanıyor,
hemen hepsinde milli enerji politikası adı
diğeriyle de temiz enerjiyle uğraşıyor, yine
altında fosil yakıtlara dayalı strateji devam
kredilerden yararlanıyor. Böyle bir kapita-
ediyor. Kimse kimseyi aldatmasın!
lizm var mı arkadaşlar? Bu düzen değişir
Bütün teşvik mekanizmaları devam edi- mi, bu sistem değişir mi? Lütfen, şapkanızı
yor. Hatta YEKDEM kapsamında teşvik önünüze koyun. Bakın, adam ne yapıyor;
alanlarının büyük bir kısmı fosil yakıtlarla bir taraftan o işi hallediyor, yani bir taraftan
zehirleyenler. Tekellerin önemli bir kısmı şu Yeniyüzyıl Gazetesi’ni çıkartıyor, bir yandan
an temiz enerjiye de el atmış durumdalar. rejime küfrediyormuş gibi. Ama onu da o
Portföy yönetimi yapıyorlar. Bu neye ben- yönetiyor. Deer Hunter nasıl çevrildi Ameri-
ziyor, biliyor musunuz; eskiden gazetelerin ka’da? Birisi dedi ki, “Biz savaştan da para

59
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

kazanırız, yani savaşı kötüleyerek de para bazıları 2050 takvimi veriyor. Hikâye bunlar.
kazanırız.” Kapitalistin ahlakı yoktur karde- Niye? Çünkü tutmaz ki, demin söylediğim
şim. “Öyle bir film yaparız ki, Amerikan or- gerekçelerle tutmaz. Bu mantıkla şeyi ön-
dusunu yerin dibine batırırız, ama buradan leyemezsiniz, böyle bir şansınız yok.
para kazanırız. Burası bizim için yeni bir kâr
Bir de bunu yaparken de kamusal kaynağı
değerlendirme alanıdır.” Aynı mantık bura-
yine sermayeye veriyor. Bakın, kirletenlere
da da söz konusu.
çözümü yaptırıyor. Ben kirlettim, sübvansi-
Peki, olay ne? Nasıl olacak sürdürülebilir yonlarla kirlettim üstelik. Bunda kamunun
kalkınma? Kirletmeye devam et, tamam. sorumluluğu var, büyük sorumluluğu var.
Şöyle yapacağım: Net emisyon 0. Sevsinler Kamu muazzam teşvikler verdi kirletirken.
seni! Bak, “Emisyon 0” demiyor, “Net emis- Petrokimya sektörleri kuruldu. Ama onu
yon 0” diyor. Emisyon 0 demek, büyüme üretirken dünya kadar teşvik aldım, yine
oranının sıfırlanması demek ya da küçülme aynıyım ben, yeni alanlara giderken bu se-
demek. Gerçekçi olalım. Mühendissiniz siz. fer yine teşvik alıyorum. Böyle yağma ne-
Matematiği var bunun. Yani emisyon sal- rede var?! Üstelik, bunun finansmanı büt-
mamalı; 0 demek bu demek, üretimi dur- çeden. Oğuz ağabey bahsetti. Böyle bir
durdum demek ya da “Ben bir süre ekono- kepazelik olabilir mi? Ben vergi havuzuna
mide kriz varmış gibi -ben buna ekolojik kriz para vereceğim ve bu sermayenin finansal
diyeceğim- 3 yıl, 5 yıl sıfır büyüyeceğim.” yükünü ben üstleneceğim.
Tercih. Hatta bunun teorisi var; büyümeme
Bu yaklaşımdan biraz ayrılan Corbyn’le
teorileri. Finansman alıyorlar, bu konuda
Sanders bunun dışına biraz çıkarak, “Ser-
dergiler basılıyor falan, çevreci falan. “Ka-
mayeye de yeni yükler getirilsin” dediler. Ne
pitalizm böyle bir şey yapamaz” dediler.
oldu sonuç? Corbyn gitti, ruhuna Fatiha.
Bakın, sürdürülebilir büyüme, sürdürülebilir
Ölmedi adam, yanlış anlamayın, kayboldu
kalkınma nereye geldi. Sürdürülecek, ama
gitti adam. Sanders ne oldu; o da kaybol-
bunun saldığı karbondioksit salımlarını geri
du. Dolayısıyla yeni yeşil ekonomik düzen,
çekecek. Tutma, depolama… Galiba Oğuz
güya 30 krizindeki Keynes’in ya da Roose-
ağabeyin öyle bir video sunumu vardı, en-
velt’in yeni düzenine nazire yaparcasına,
festi. Yani o depolama palavra, hikâye. Artı,
yani onu hatırlatırcasına. Çünkü Keynesyen
bir de bunların hepsi birer maliyet, ekolojik
şey antikomünist bir manifestoydu. Ne olur,
krizi daha da derinleştirecek bir şey. Bir şeyi
onu hiç kimse unutmasın! Bir daha söylü-
sıfırlarken yeni ekolojik problemler de yara-
yorum: Keynes’in kurtuluş reçetesi antiko-
tacaksın. Çünkü onları yapmak için de ma-
münist bir manifestoydu, kapitalizmi reha-
kine lazım; yani karbonu tutmak için de bir
bilite etmeye yönelikti. Kapitalizme karşı bir
makine, demir-çelik kullanıyor. O yeşil de-
şey değil ki adamınki. Bu da öyle. Yeni yeşil
diğin enerjiler, temiz enerji, hepsinde aslın-
dönüşümler kapitalizmi rehabilite etmeye
da malzeme kullanıyoruz. Malzeme demek
yönelik.
sanayi demek, çelik üretmek demek, şunu
üretmek demek, mikroçip üretmek demek. Bakın, esas ekolojik krizi yaratan sorunun
Bunları bitirdiğiniz an tedarik zincirleri ko- kendisini çözmüyor; ertelettiriyor, yöntem-
par, rezil olursunuz. ler buluyor, biraz daha yapılabilir kılıyor.
Artı, bütün âdil geçiş senaryoları yapsanız
Ne yapacağız? Şunu yapacağız: Biz üre-
dahi, sonunda kamu kaynağına başvurma
time devam edeceğiz, sürdürülebilir büyü-
gereği duyuyor. Niye? Çünkü maden işle-
me var; ama karbondioksit salımlarını geri
rinde çalışan bir adamı attığı zaman, onu
alacağız. Net 0. Avucunu yalarsın karde-
tekrar yeşil işlere yerleştirme vaadi veriliyor.
şim. Böyle bir üretim dünyada yok. Kapita-
İşsizlik programları, eğitim programları ya-
lizm böyle bir şey üretme şansına sahip de-
pıyor ona. Nereden gelecek bu; bütçeden.
ğil. Niye? Dedim ya, o karşı etkileri yapacak
Düşünebiliyor musunuz, sermaye onları
olanlar da ekolojik yıkıma neden olduğu
almış, sermaye onları iş güvencesiz çalış-
için, her zaman bu salınım pozitif olacak.
tırmış, madenlerde öldürmüş, madenlerde
Bu salınım pozitif olunca, takvimlerin bir
cinayetlerin birinci derecede sorumlusu
anlamı yok. 2030 takvimi veriyor bazıları,
60
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

sermayeyken, devlet o bedeli ona ödettir- ne olmalıdır, yeni kalkınma stratejisi için ne
miyor. tür öneriler yapılabilir diye ayrıntılı bir analiz
de sunduk orada. Hatta bir kısmını da Ka-
Soma’yı hatırlayın! Orada, “Dur ya, bir re-
muculuk Çalıştayında sundum. Atılan ikti-
gülasyon getirdik” dediler. Maden mü-
satçılardan Ali Rıza arkadaşımız var; şu an
hendisi benim damadım. “Oğlum, nedir
yurtdışında. Çok güzel bir çalışma yapıyor
bu oda falan?” dedim, “Hikâye. Ne odası”
bir yabancıyla beraber. Oğuz ağabeyin
dedi. Onu da ertelet, ertelet. Bedeli kim
eline geçti mi o çalışma, bilmiyorum. O da
ödeyecek kardeşim? Özgür kardeşimi ben
şu: Amerika Birleşik Devletleri için daha de-
çok severim. Geçen gün Birgün’de bir yazısı
mokratik bir finans yapısı ve kamusal de-
vardı; “Daha temiz işler olacağı için, kadın-
netimle yeşil ekonominin finansmanı öne-
ların istihdamdaki payı artacak” diyordu.
riliyor. Piyasalaştırılmış karbon piyasaları,
Tamam, doğru, kadınlar bu işlerde yer ala-
sınırda karbon denetimleri gibi abuk sabuk
cak, ama onun kefaretini kim ödeyecek?
şeylerle değil.
Buradan sakın şu anlaşılmasın: “Biz yeşil
dönüşüme itiraz ediyoruz.” Ben, bu doğal Gelelim bizimkilerin abuk sabukluğuna.
tekellerin arka planda olduğu, Post Was- Bunlar alelacele ne imzaladılar arkadaş-
hington Uzlaşmasının kalkınma stratejisine lar? Yeni yeşil Avrupa düzeni Avrupa Birli-
göre çizilmiş modele itiraz ediyorum. ği tarafından açıklandı. Hocam, çelişkiye
bakın! Allah aşkına, Corybn’in açıkladığına
UNCTAD var; Korkut hoca UNCTAD’ın ra-
bakın, bir de bunun şeyine bakın. İngilte-
porlarını çok önemser. Ben de hocama
re’de sağ iktidar geldi, ama Avrupa’nın ye-
katılırım. Çünkü son uzmanlar vardır ora-
şil projesi açıklandı. O deminki söylediğim
da. 3. dünya ülkelerinden akademisyenler
vardı ya hani, sol bir gazete çıkartıp sağcı
vardır. Onlar bir sol program çizmişlerdir.
bir adamın onun finansörlüğünü üstlenme-
Mesela, Oğuz ağabeye Kamuculuk Çalış-
si gibi bir şey. Avrupa’nın ahlaksızlığına bak!
tayında, “Bu Türkçeye çevrilsin, sosyalistler
Corbyn’in önünü kesiyor; ama Corbyn’nin
buna sahip çıksın” dedim. UNCTAD’ın yeni
içeriğini çok farklı doldurduğu bir projeyi,
yeşil düzen önerisi. UNCTAD’ın önerisiyle
bir modeli onun ününden, onun şanından
bu adamların yaptığı öneri yanı şey değil.
yararlanarak, onun kamuculuk tarafından
Sadece isim benzerliği var. İçerikleri tama-
yararlanarak ticarileştirilmiş bir modelle
mıyla farklı. Corbyn’yle şeye daha yakın.
şeyin önüne koyuyor. Rezillik burada işte!
Mesela, Oğuz ağabeyinki de bir yeşil düzen
Biz de söz veriyoruz, buna uyum sağla-
önerisi, anlattığı demokratik plan. Hatta bir
yacağız diyoruz. Üstelik, buna da uyum
de kırmızısı var. Oğuz ağabeyi dinlerken…
sağlamıyoruz, genelge çıkartıyoruz. Ge-
Bakın, aramızdaki fark şu: Ben heyecan-
nelgenin çıktığı gün eylem planı açıklanı-
lı konuşuyorum, o sakin konuşuyor; ama
yor. Yapılmış, çoktan toplanılmış; sermaye
onun konuşması daha provokatifti, çünkü
gruplarıyla, TÜSİAD’la görüşülmüş. Politika
önerdiği şey yapılabilir bir şey. Yapılabilir,
tedbirleri yeni ekonomik programda ya-
aklın ürünü olan bir şeyi savunduğunuzda,
yınlandı. Politika tedbirlerine bakıyorsunuz,
bunu heyecanlı sunmanız şart değil. Yani
kaç tane madde. Hikâye, tamamıyla ticari
Oğuz ağabeyin metnini ben sunmuşum, o
amaçlı şeyler. Şu laflar çok hoşuma gidiyor:
sunmuş, hiç önemi yok; içerik çok zengin.
“Merak etmeyin, bu dönüşümü sağlayaca-
İçerik çok önemli.
ğız ve böylece uluslararası finansmandan
Bir çalışmamız yayınlanacak. Bu sıralar yararlanacağız.”
Oğuz ağabeyin de biraz şeyiyle bu sıralar
Paris Sözleşmesini onaylamalarının nede-
biraz çalışkanlığım arttı. “Oğlum, çok tem-
ni, işin ucunda yeşil olması. Bakın, bir yer-
belsin, bir şey yazmıyorsun” diye çok kızar
de hata yaptılar. İstanbul Sözleşmesinde
bize. “Dünya Ekonomisinde Görünüm” diye
de bir para işi olsaydı, fon olsaydı, Tayyip
bir editörlük yaptık. Çok değerli bir çalışma.
Erdoğan kesinlikle bunu geri çekmezdi.
Şimdi Türkiye ekonomisiyle ilgili aynısını çı-
Çok iddialı bir şey söylüyorum. Eğer bunun
kartıyoruz. Orada Orhan Şimşek’le bir ma-
arkasında bir yeşil olsaydı, paracıklar bil-
kalemiz var. Bu yeni dönüşümün politikaları
mem neler olsaydı, bir bakmışsın, İstanbul
61
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Sözleşmesi’ni en çok savunan yine Tay- söylüyor; çünkü ürküyor oradan. TÜSİAD’ın
yip Erdoğan olurdu; yani solun, kadınların da ne ölçüde onlara karşı olup olmadığını
sloganlarını, içeriğini boşaltarak sahiple- bilmiyoruz. Yani beyanın özelliği bu.
necek olan yine bizim Erdoğan olurdu. Bu
Bir de Oğuz ağabeyin gündeme getirdi-
son programda da öyle. Bakın, 11. Kalkınma
ği enerji şartı. Hocam, enerji şartına onay
Planı ne zaman yayınlandı; ağustos. Ho-
verdiğiniz sürece tahkimlere hazır olun. Si-
cam, yer yerinden oynuyor, herkes yeşil dö-
zin ulusal mahkemeleriniz palavradır. Ço-
nüşümü tartışıyor. Bir tane gönderme yok.
kuluslu şirketler yerli ortağıyla birlikte dava
Durum tespitinde bir cümle edemez misin?
ederler sizin hükümetlerinizi. Ki, kazanabil-
Dünyada yeşil düzen tartışılıyor. Yok. 2020
diklerini de sanmıyorum. Bu tam bir emper-
geliyor, yok. 2019’da yayınlanmış, 2020’de
yalist tahakküm mekanizmasıdır. İstediğiniz
bari yaz. 2021 Cumhurbaşkanlığı Progra-
anlaşmaya imza atın, Enerji Şartı Anlaşma-
mında ufacık bir ifade var; “Böyle bir ge-
sı’na onay verdiyseniz, yandı keten helvası.
lişme var; oradan fon alacağız” diyor. Yine
fon. Çok seviyorlar o fonu. Teşekkür ediyorum.
Sonuçta, bununla ilgili iç hukuku düzen-
lemelerine rağmen hâlâ politika tedbirleri
Panel Yöneticisi- Hocama teşekkür ediyo-
Avrupa Birliği’nin istediğinin çok çok geri-
ruz. Sağ olsun, var olsun. Coşkulu, heye-
sinde. TÜSİAD biraz bastırıyor, çünkü o yeni
canlı bir konuşma yaptı.
kâr alanlarının kokusunu aldı. Hemen ra-
porlarını hazırladı. Şu an en hazır sermaye Üçüncü konuşmacımız Sayın Özgür Gür-
gruplarının başında TÜSİAD geliyor. Onlar büz. Kendisi yazar ve gazeteci. Özgür Bey
hazır. Kirletenler ne olacak, aynı adamlar bize, Enerji Dönüşüm ve Yeni Enerji Sistemi
mı olacak, onları bilmiyoruz. Bir bakacaksı- konusunda bir konuşma yapacak.
nız, kirletenle yeni temiz enerjiyi üreten ay- Konuşmanıza başlamadan önce kısaca
nıları olmuş olacaktır. kendinizi tanıtırsanız memnun oluruz.
Çözüm Oğuz ağabeyin anlattığı çözüm. Buyurun.
Başka platformlarda zaten Demokratik
Enerji Programı diye sunumlarımız da oldu
birlikte. Onun için, adresimiz bu olmalı. TM-
MOB, bu programın takipçisi, onun en bü-
yük savunucusu olmalı ve bu programı bir
kitapçık haline getirip, parlamentoda siya-
si partilerin önlerine koymalı.
Bir şey daha eklemek istiyorum.
Bu beyan var ya, “Bunun İngilizcesini ya-
zarlar, ama Türkçesini çevirmezler” demiş-
tim, ama Resmi Gazete’de Türkçesi de var.
Allah aşkına, şu cümleyi dediğiniz andan
itibaren, “Ben bu anlaşmayı onaylamadım”
demektir bu. “Paris Anlaşması’nı gelişmek-
te olan bir ülke olarak ve ulusal katkı be-
yanları çerçevesinde anlaşmanın ve me-
kanizmaların ekonomik ve sosyal kalkınma
hakkına halel getirmemesi kaydıyla uygu-
layacağını beyan eder.” Halel getirecek
kardeşim! Yani eski düzeni biraz değiştire-
ceksin, kaybedenler olacak. Diyor ki, “Yok,
ona izin vermem.” İşte onun için 2022 yılı
programında kömür politikalarına devam
edeceğini söylüyor, o teşvikleri vereceğini
62
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ VE YENİ ENERJİ SİSTEMİ


Özgür Gürbüz & Gazeteci-Yazar binlerce megavat yenilenebilir enerji nasıl
kurulacak? Ama Almanya’nın hedefi net,
Sivil toplum örgütlerinde, özellikle enerji ve
yüzde 100 yenilenebilir enerjiye giden bir
eğitim konularında çalıştım.
yol haritası var. Buna benzer başka ülke-
Öncelikle TMMOB’ye teşekkür ederim. ler de var. Yenilenebilir enerjiye giden her
Enerji konularını konuşmak elbette mühen- yolu enerji dönüşümü olarak nitelendir-
dislerin olduğu bir birliğin görevlerinden biri memek lazım. Zaten biraz onu konuşmaya
olacak; ama bunu başka bir perspektiften çalışacağım. Mesela Danimarka’da yüzde
konuşabildiğimiz alanlar o kadar azaldı ki, 100 yenilenebilir enerji politikası belirlemiş.
özellikle TMMOB’nin düzenlediği bu enerji Orada da bir enerji dönüşümü yaşanıyor.
sempozyumları bence çok değerli bir hale
Aslına bakarsanız, Danimarka Alman-
geldi. Biraz önce birçok konuda eleştiriler
ya’dan bile önce, özellikle rüzgâr ener-
ve çözüm önerileri gördük. Ben de aslında
jisinde… Petrol krizinde Fransa nükleere
dünyada mevcut olan enerji dönüşümü-
giderken, Danimarka rüzgârı seçmişti. Şu
nü, onun artılarını ve eksilerini anlatmaya
anda da dünyanın en büyük rüzgâr türbi-
çalışacağım elimden geldiğince. Ekranımı
ni üreticileri vesairesi Danimarka’dan çıkı-
paylaşarak sunum üzerinden devam et-
yor. Bu teknolojide önderlik ettiler. Onların
mek istiyorum.
dönüşümü de öyle başlamıştı. Ama bizim
Enerji dönüşümü deyince, tabii ki biraz Al- gibi bazı ülkeler de var; aslında piyasanın
manya’yı hatırlamak lazım; çünkü ener- yönlendirmesiyle, biraz da mecburiyetten
giewende adıyla orada başlayan, sonra ve yenilenebilir enerjide enerji maliyetle-
energy transtiton diye İngilizceye çevrilip rinin düşmesiyle yenilenebilir enerjinin pa-
bizim de enerji dönüşümü diye isimlen- yını arttıran ülkeler var. Ama onlarla enerji
dirdiğimiz dönüşüm bir anlamda Alman- dönüşümünü hedef olarak koymuş ülkeler
ya’daki ilk yeşil harekete, yeşil sosyal de- arasında bence çok büyük bir fark var; o
mokrat koalisyonlara kadar uzanıyor. Ama da hedef. Yani bu ülkeler karbon emisyon-
orada çok ilginç bir nokta var ki, bu enerji larını, sera gazı emisyonlarını azaltma he-
dönüşümünün aslında hızlandığı dönemler defi koyuyorlar, “Yenilenebilir enerjide şu yıl
biraz da Merkel döneminin içine giriyor. Fu- şuraya ulaşacağız” diyorlar. Türkiye’de ne
kuşima Nükleer Santralı kazasıyla beraber, yazık ki öyle çok elle tutulur, somut bir he-
o zamana kadar özellikle nükleeri ve kö- def yok.
mürü savunan -ki, sosyal demokratlar da
Tabii, enerji dönüşümü deyince, sadece
kömürü savunanların arasındaydı- bu iki
kömürden çıkıp yenilenebilire geçişi anla-
siyasi kanadın da bir anda bunlardan vaz-
mamak lazım. Sosyal politikalardan eko-
geçtiğini görmek ilginç. Bir devlet politika-
nomiye, ulaşımdan istihdama, iklimden
sı örneğini de görüyoruz aslında Almanya
çevreye kadar birçok alanı kapsıyor bu dö-
üzerinden. Yani enerji dönüşümü artık, Al-
nüşüm.
manya’da hangi siyasi parti gelirse gelsin
-en azından merkezdeki siyasi partiler için Bir hatırlatmak için şu ekranı göstermek is-
söylüyoruz- bir devlet politikası olmuşa tedim. Biz enerjiyi ister elektrik olarak kulla-
benziyor. Dün bir gelişme de oldu. Onu da nalım, ister birinci enerji, belli kaynaklardan
not düşerek sunumuma devam edeyim. Al- elde ediyoruz. Bunu da literatürde sınırlı ve
manya’da yeni açıklanan koalisyon belge- sınırsız ya da yenilenebilir enerji kaynakları
sinde çok ciddi yenilenebilir enerji hedefleri diye ayırıyoruz. Hepsinin doğaya bir zararı
konuldu. Bugün 45 bin megavatlarda olan var aslında. Belki de konuşmadığımız me-
güneş enerjisini 2030’a 150-200’lere çıkar- sele şu: Endüstriyel sistemde, endüstriyel
mayı, yani yılda neredeyse 17 bin megavat dünyada yaşayan insan, neredeyse adı-
yeni kurulu güç kurmayı hedefleyen bir söz- mını attığında doğaya zarar veriyor aslın-
leşme çıktı ortaya. da. Biz kendimizi bazen çok soyutluyoruz.
Bildiğimiz evlerde, apartmanlarda yaşa-
Tabii, bu çok ilginç. Nasıl olacak, 8 senede
yıp, bulaşık makinelerimiz, otomobillerimiz,
63
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

sanayi ürünü olan elbiselerimizle hayata olduğunu görüyoruz. Bu Türkiye’de fark-


hem devam etmek, hem de çok çevreci lı mı; hayır. Türkiye de hemen hemen aynı
olmak istiyoruz. Bu mümkün değil aslında. rotada. Türkiye’nin enerji sektörü kaynaklı
Endüstriyel hayatta insan doğaya az zarar emisyonları yüzde 72 oranında. Tarım bizde
vermenin yollarını arayabiliyor. Gerçekçi ol- birazcık daha düşük, yüzde 13.4. Ne yazık
mak gerekirse, yapabildiğimiz şey aslında ki tarımsal üretim de azaldığı için, herhalde
bu, yani sınırımız bu; doğaya nasıl daha az ilerleyen yıllarda daha da düşebilir. Atıklar
zarar vererek yaşayabiliriz, bunu konuşu- ve sanayi kaynaklı sera gazı emisyonlarımız
yoruz. Eğer doğaya hiç zarar vermek iste- var, ama bizde de dünyaya hemen hemen
miyorsak, gerçekten endüstriyel hayatı da paralel. Enerjinin yüzde 72’yle iklimin bir
sorgulayıp ciddi bir doğaya dönüş yap- numaralı sorumlusu olduğunu görüyoruz.
mamız lazım. Sera gazlarına bakarsanız, orada karbon-
dioksiti görüyorsunuz. Bu da özellikle kömür
Elimizdeki seçenekler de, bu endüstriyel
kullanımıyla çok yakından ilgili.
dünyanın bize sunduğu seçenekler de,
uranyum yakıtlı nükleer santralların ne- Enerji dönüşümüne geri dönersek, başta
ler yaptığını zaten biliyoruz, çözülemeyen sorduğum soruyu hatırlatmak istiyorum. Bu
radyoaktif atıklar, yüksek maliyeti, kaza iş sadece kömürden, nükleerden, doğal-
riski, silahlanma riski var. Petrol, kömür, do- gazdan çıkıp rüzgara, güneşe, biyokütleye,
ğalgaz, bu fosil yakıtlar iklimin bir numaralı yenilenebilir enerjiye geçmek mi? Böyle al-
sorumlusu; ama onun yanında, toprağa gıladığımızda büyük bir hata yapacağımızı
zarar veriyorlar. Özellikle termik santralların düşünüyorum, çünkü sistemin çevreye olan
asit yağmuruna neden olduğunu biliyoruz. sorunları sadece karbondioksitten ibaret
Bulundukları bölgede toprağı kirletiyorlar, değil. Bunu çoğu zaman unutuyoruz. Özel-
havayı kirletiyorlar; karbondioksit, metanla likle nükleer enerji tartışmalarında, kömüre
da iklimi değiştiriyorlar. Yenilenebilir enerji göre daha düşük olduğu için, sanki nükleer
için ise sınırlı ve yerel etki diyoruz, ama on- enerji iyi bir kaynakmış gibi gözüküyor; ama
ların da etkileri var. Büyük barajları zaten dünyanın en büyük endüstriyel kazalarını
artık konuşmuyoruz; onların daha da büyük yaratmış bir enerji kaynağına bir anda, en
etkileri var. Diğerleri de küçük etkiler yapı- azından dünyanın bir kısmı ya da nükleer
yor, ama iklim değişikliği konusunda fosil lobi, temizmiş gibi bir etiket yapıştırmaya
yakıtlara ve nükleere göre daha avantajlı çalışıyor. Ama diğer çevre sorunlarını gör-
oldukları için daha temiz veya daha tercih mezden geliyor. Demek ki, bu sadece iklim
edilebilir kaynaklar arasında yer alıyor. merkezli bir şey değil. Biz çevre sorunları-
nın azalması için bu endüstriyel tercihleri
Peki, biz niye bu kadar enerjiden bahse-
yapmalıyız. O zaman da zaten rüzgarı da
diyoruz? Elbette sebebi, bütün dünyada
seçseniz, güneşi de seçseniz, daha titiz ve
bir numaralı sebebi iklim. Çevre sorunları
daha seçici olmanız gerekiyor.
da var, ama iklim birinci sebebi. İklim de-
yince niye aklımıza geliyor, o da çok net. Enerji dönüşümü her şeyden önce farklı bir
IPCC’nin hazırladığı Hükümetler Arası İklim yaşama geçiş olmalı. Eğer olmayacaksa,
Değişikliği Panelinin raporu da bunda te- bizim sorunlarımızın belki bir bölümü… Ör-
mel teşkil ediyor. Sadece çevrim sektörü- neğin, her şeyi başardığımızı varsayalım,
ne baktığımızda yüzde 25’lik bir pay var. 1.5 derecelik ısınmanın ya da 2 derecenin
O nu yüzde 24’le tarım izliyor. Kesilen or- altında kaldığımızı varsayalım, evet, birçok
manlardan yeniden karbondioksit atmos- canlıyı, bitki çeşidini, onların hayatını kur-
fere bırakıldığı için, o da önemli bir bölümü tarabiliriz; ama çevreyle ilgili sorunlarımızın
taşıyor. Ama ulaşım yüzde 14’lük bir paya biteceğini söylemek mümkün olmaz.
sahip. Bunun hemen hemen hepsinin pet-
Onun dışında, Aziz Konukman hocam za-
rol olduğunu zaten biliyorsunuz. Endüstri
ten ekonomi politiğine baktı işin. Onunla
yine yüzde 21. Bu da ciddi bir enerji. Binalar
ilgili sorunlar bambaşka bir yerde duruyor.
keza öyle. Bir de rafineriler vesaire geliyor.
Yani siz rüzgardan elde etseniz de, gelir
Yani şöyle kabataslak baktığımızda, yüzde
dağılımını âdilleştirmediğiniz sürece, ener-
70 oranında sera gazlarının enerji kaynaklı
64
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

jiye erişimi herkese eşit kılmadığınız zaman, eve, alete kadar. Ama enerji gibi, insanı çok
sadece sera gazı emisyonlarını azaltmak birebir yakından ilgilendirmediğini düşün-
dünyada hiçbir şeyin çözümü olmuyor. düğümüz bir konuda, üretim bölümünde
insanı görmeye başlayacağız. Bu ilginç bir
Bir atıfta bulunmuştu Birgün Gazetesi’nde
değişim olabilir, çünkü genelde -en azın-
geçtiğimiz pazar yazdığım yazıda ben de
dan benim görüşüm olarak bunu söyleye-
istihdam meselesini yazmıştım. Evet, tabii ki
yim- insan bir konuda üretim alanında elini
kadın istihdamı bu sektörlerde, sağ tarafta
taşın altına koymuşsa, tüketimde de daha
sol tarafa göre çok daha fazla. Yani kömür
dikkatli davrandığını düşünüyorum. Yani
santrallarında, kömür madenlerinde nere-
tarımda çalışanlar için, üretilen o 1 kilo do-
deyse hiç kadın işçi görmüyorsunuz. Türki-
matesin bir kentli için, hiç emek harcama-
ye’de bir rakam açıklandı; madencilikle il-
mış, sadece parasını verip marketten almış
gili sektörde, 35 bin erkeğe karşı 600 kadar
bir kentli için hissettirdiği şey aynı şey değil.
kadın çalışıyor. Elbette ki rüzgarda, güneş-
Biz biliyoruz ki, köylerde gıda artığı çok az
te bunlar değişiyor. Bunların toplumsal cin-
çıkar, ama kentlerde tonlarca çıkıyor. Bu-
siyet anlamında önemi var. Ama örneğin,
nun enerjide de olabileceğini düşünüyo-
kadınlara daha düşük ücret vermek veya
rum, çünkü ne ürettiğini ve ne kadar zor
kadınların yükselmesini engelleyen erkek
ürettiğini görmeye başlayacak insanlar.
egemen politikaları devam ettirdiğinizde,
sosyal açıdan bir değişime gitmediğinizde, Biraz daha büyük fotoğrafa geçersek,
sorunların hepsini çözmüş olmuyoruz. orada zaten şunu görüyorsunuz: IRENA’nın,
yani Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı-
Peki, enerji dönüşümünden ne anlamalı-
nın 1.5 derecenin altında kalmak için yap-
yız? Enerji dönüşümü, evet, kömürden, yani
tığı bir projeksiyon. Bu projeksiyon, sadece
fosil yakıttan, nükleerden çıkıp yenilenebilir
fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye ge-
enerjiye geçmek; ama aslında bir başka
çişi değil, o dönüşümün de birkaç ipucunu
yaşam tarzını hayatımıza geçirmek. Bu-
taşıyor. Elektrifikasyon bunun en önemlisi.
nun büyük bölümü, en azından şu anda bu
Nihai enerji tüketiminde 2018’de elektriğin
enerji dönüşümünü destekleyenler ya da
payı sadece yüzde 21’ken, bu yüzde 51’e çı-
büyük devletler, bu işin başındakiler tara-
kıyor. Tabii, burada şunun da altını çizme-
fından çizilen rota, elektrifikasyona götü-
liyim: Nükleercileri üzecek bir şey, ama sa-
rüyor bizi. Yani ulaşımda elektrikli araçları
dece elektrik üretebilen nükleer santrallar
göreceğiz daha çok, binalarda doğalga-
bu senaryoda yüzde 6’dan bile az, yüzde 4
zın yerini ısı pompaları alacak, yalıtım tek-
gibi bir pay sahibi oluyor. Elektrifikasyonun
nolojileri öne çıkacak. Endüstride özellikle
büyük bir bölümünün, yüzde 90’ının yenile-
hidrojeni çok konuşacağız, çünkü burada
nebilir enerjiden karşılanabileceğini öngö-
fosil yakıtların yerine bir şey bulmak çok
rüyor bu projeksiyon. Modern biyokütle ön
zor. Bir yandan enerjide sahiplik değişe-
plana çıkıyor, hidrojen devreye giriyor. Bu
cek, ki değişiyor da. Bunun örneklerini gös-
zaten kaçınılmaz, özellikle sanayi için. Ye-
tereceğim. Yenilenebilir enerji daha yerele
nilenebilir enerjinin payı merkezi ısıtmada
inerse eğer, mesela Türkiye’de uygulandığı
yüzde 90’a kadar çıkıyor. Burada ısı pom-
gibi değil de, biraz daha Danimarka’da,
paları ve daha akıllı binalar çok önemli rol
Almanya’da veya Amerika’da uygulandığı
oynayacak. Doğalgaz ve petrolün payları
gibi uygulanabilirse, o anlamda sahiplik
çok düşüyor. Bu senaryonun mümkün ol-
değişiyor. Ama burada da sorunlar var ta-
duğunu söylüyorlar. Evet, teknik mümkün-
bii, çünkü bunun tehlikeli bir yere gelebile-
lük bizi sevindirebilir belki, umutlandırabilir,
ceğini gören büyük enerji şirketleri olduğu-
ama ondan daha önemlisi bence IRENA’nın
nu da görüyoruz.
yaptığı şu projeksiyondu: IRENA diyor ki,
Ölçekler değişecek, üretim tarzımız de- “2018’de 378 EJ (exajoule) olan nihai enerji
ğişecek; yani daha yerelde üreten, daha tüketimini 2050’de 348’e indirmeliyiz” diyor.
yerelde yaşayan topluluklara dönüşebili- Bu çok kritik bir şey. Çünkü biz, neredey-
riz belki. Yani yaşam tarzımızın değişmesi se Sanayi Devriminden bu yana gelişmeyi
lazım; bindiğimiz arabadan kullandığımız daha çok enerji tüketmekle özdeşleştirdik.

65
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Ekonomideki büyüme dediğimiz şey tüket- nüyorlar. Tabii, gelişmiş ülkeler için olabilir,
meye dayalı ya hizmet, ya mal. Bu enerji ama Türkiye için de 1000-2000. Zaten şu
dönüşümüyle bu değişmeye başlıyor. anda bile 1000 megavatlık güneş sant-
ralları kuruluyor Türkiye’de. Demek ki, 2 bin,
Almanya’nın son rakamlarına bakarsanız
3 bin, 4 bin yapmak mümkün. Bu alanda,
eğer, bu konuda ileri gitmiş ülkelerin ener-
elektrik kullanan alanda yenilenebilir ener-
jiyi daha az tükettiğini görüyorsunuz; ama
jinin payını arttırmak mümkün. Bu kritik bir
ekonomik büyüme de devam ediyor, hem
aşama. Neden? Biz zaten elektrifikasyonu
de klasik, yani bizim gayri safi yurtiçi hâ-
öne çıkartıyoruz. Yani elektrik üretiminde
sıla dediğimiz büyüme devam ediyor. IRE-
yenilenebilir enerjiyi arttırdığımız anda bi-
NA da bu projeksiyonda aslında çok ilginç
nayı da etkileyecek, ulaşımı da etkileyecek.
bir şey yapıyor. 30 yıl sonra, 32 yıl sonra
enerji tüketiminin artması gerektiğini dü- Ulaşımda yenilenebilir enerjinin payı şim-
şündüğünüz bir yerde, tam tersine, 30 yıl dilik yüzde 3,4. Ki, yanlış hatırlamıyorsam,
öncesine kadar daha az enerji tüketerek bunun içinde elektrik 0.3’lerde. Çoğu bi-
hayatımıza devam etmemiz gerektiğini yoyakıt. Ama hızla değişmesi düşünülü-
söylüyor. Bunun da projeksiyonda olabile- yor. Burada kritik bir mesele var; sistemin
ceğini iddia ediyor aslında. Bence bu kritik önerdiği, ama hatalı olduğunu düşündü-
bir nokta. Eğer biz bunu yapamasak, kö- ğüm noktalardan bir tanesi. Bizim bunu
mürü bırakıp rüzgara da geçsek, güneşe düzeltmemiz lazım. Sistem şunu söylüyor:
de geçsek, daha fazla zarar vermeye de- otomobil alana, “Üzülme, merak etme, se-
vam edeceğiz demektir. Çünkü silikondan nin otomobilin var. Onu alacağız -çünkü
tutun güneş panelinin, rüzgârın, çeliğinden o benzinle çalışıyor, dizelle çalışıyor- yeri-
tutun, bütün bu teknolojilerin de doğadaki ne elektrikli vereceğiz sana” diyor. Bunun
kaynaklardan alındığını biliyoruz ve bunla- bence çok büyük bir anlamı yok. Elektrik
rın da elbette sınırı var. Evet, bu senaryoları tüketimini bir anlamda teşvik ediyorsunuz
karşılayacak kadar silikon olabilir -yerine aslında. Çünkü “Bak, araban kirletiyor”
yeni malzemeler de geliyor zaten- ama dediğiniz bir otomobili alıp, “Kirletmiyor,
ne yaparsak yapalım, bir madencilikten, istediğin kadar kullan” diye bir araba ve-
bir faaliyetten, yani doğaya zarar vermek- riyorsunuz. Bunun yerine bizim toplu taşı-
ten bahsediyoruz. O yüzden de ne kadar mayı elektrikli hale getirmemiz lazım. Keşke
az tüketirsek bu zarar o kadar azalacak. Türkiye’de belediyeler dizel otobüs almayı
Burada kritik mesele bu. İnsanların artık durdursa örneğin veya bununla ilgili ku-
enerjiyi ya daha verimli kullanarak ya da rallar gelse. Dizel araçlar zaten bir numa-
kullanmaktan vazgeçerek tüketimi azalt- ralı sistemden çıkarılması gerekenler. Evet,
ması lazım. olacak belki özel araçlar, ama onlar elekt-
rikli olabilir. Bunları ayrıca konuşuruz. Ama
Peki, enerji dönüşümü kolay mı; zor. Son 10-
toplu taşımanın elektrifikasyonu ve o elekt-
20 yıldır çok ciddi şekilde konuşmamıza ve
riğin de yenilenebilir enerjiden sağlanması
iklim meselesini de bilmemize rağmen, bir
ciddi bir değişim, yani enerji dönüşümünün
arpa boyu yol gittik desek çok yanlış olmaz.
gerçekten bir dönüşüme doğru gitmesine
Evet, hızlanıyoruz, onu görüyoruz. Özellikle
neden olur.
elektrik alanında, yani küresel birincil enerji
nihai tüketimine baktığınızda, onun elekt- Isıtma-soğutma dediğimiz bölüm, bun-
rikle olan alanlarında yenilenebilir enerjinin lar sanayiyi vesaireyi de içeriyor. Orada
payı giderek artıyor. Zaten en hızlı bu ku- yenilenebilir enerjinin payı az. Buralarda
tuyu değiştirebiliyoruz. Yüzde 27’ye kadar değişim daha da zor gibi gözüküyor, ama
varmış durumda. Bu değişimin çok daha hidrojen gibi kaynaklarla burada da biraz
hızlı olabileceğini de görüyoruz. Her yıl 2 umut ışığı olduğunu söyleyebiliriz.
bin, 3 bin, 4 bin megavatlarda güneş ener-
Biraz Türkiye’ye dönelim.
jisi santralları, rüzgâr enerjisi santralları ku-
rulabiliyor. Sunumun başında Almanya’nın Bu grafik veriler için de Makine Mühen-
hedefinden bahsetmiştim. Sadece güneş- disleri Odası Enerji Grubuna emekleri için
te her yıl 17 bin megavat kurmayı düşü- ayrıca teşekkür etmek isterim. Birçok su-
66
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

numumda kullanıyorum. Sağ olsunlar. Bu ulaşımdan kaynaklandığını, yani fosil yakıt


verileri bulmak çok kolay değildi bizler için. kaynaklı olduğunu biliyoruz. Eğer yenile-
nebilir enerjiye geçersek, yine fosil, nükleer
Türkiye’de birincil enerji arzına baktığı-
gibi rakiplerine oranla daha fazla istihdam
mızda, kısaca tabloyu özetlersem, petrol,
yarattığını da biliyoruz ve görüyoruz. Onun
kömür, doğalgaz, yani fosil yakıtlar yüzde
da verilerini paylaşacağım birazdan. Poli-
83’ünü oluşturuyor. Yani Türkiye’nin birincil
tika anlamında da veya ekonomi anlamın-
enerjideki dönüşümünde çok kolay olma-
da da bize bazı faydaları var; çünkü biz bi-
yacak. Güneşte, rüzgarda çok hızlı büyü-
liyoruz ki, doğalgazın yüzde 90’u, petrolün
yoruz; ama birincil enerjiye gelince iş de-
yüzde 92’si, kömürün neredeyse yarısından
ğişiyor. Türkiye için de anahtar kelime yine
fazlası dışa bağımlı. Biz bunlardan devam-
elektriklendirme ya da elektrifikasyon. Eğer
lı şikâyet ediyoruz, dövizle bunları alıyoruz
buna çevirebilirseniz, evleri elektrikle, ısı
diyoruz. Bunların yerine güneş, rüzgâr ve-
pompalarıyla ısıtmaya başlayabilirseniz,
saire koyabilirsek, bunun ekonomi açısın-
o zaman işler değişiyor. Birincil enerjinin
dan da daha iyi olacağını söylemek çok
hangi sektörde harcandığına baktığınızda,
yanlış olmaz herhalde.
ulaştırmanın payı yine çok yüksek Türki-
ye’de. Zaten bu petrolden anlaşılıyor. Bura- Öte yandan, depremler nedeniyle bina
larda elektrik ciddi bir rol oynayabilir. stokunun yenilenmesi gereken bir ülke ol-
duğumuzu hep söylüyoruz; ama bu bina
Elektrik üretiminde ne durumdayız? Ona
stoku yenilenirken, örneğin, TOKİ’nin son
baktığımızda, fosil yakıtların payının daha
20 yıllık işlerine bakarsanız, neredeyse
düşük olduğunu görüyoruz haliyle. Aslın-
hiçbirinin çatısında bir güneş paneli yok,
da dünyadakine paralel bir şekilde kolay
hiçbirisinde doğru dürüst bir yalıtım stan-
değişebilen alan elektrik üretimi, çevrim
dardı yok. Madrid’de 20 milimetrelik yalıtım
santralları dediğimiz alan olabiliyor. Dün-
malzemeleri kullanılırken, İstanbul’da 4 mi-
yada cidden hızlandı bu kömürden çıkış.
limetre kullanılıyor. Erzurum’la İstanbul ne-
Balkanlarda neredeyse iki ülke falan kaldı
redeyse aynı yalıtım malzemesini kullanıyor.
tarih belirtmeyen. Bir tanesi de biziz. Üç
tane ülke kaldı galiba, bir tanesi de biziz. Pasif binaları geçtim, daha düşük enerji-
Buradaki dönüşüm çok hızlı ve çok rahat li, kendi enerjisinin bir bölümünü sağlayan
olabiliyor. Bunu hızlandırmanın diğer alan- binalar yok. Örneğin, Barselona Belediye-
lar için avantajı var; yeni teknolojiler saye- si kurallar koyuyor yeni yapılan binalarda
sinde, yeni düşünce yapısıyla. kurulacak merkezi ısıtmada, “Kullanılacak
suyun yüzde 30’u güneş panelleriyle sağ-
Kısaca çözüm önerilerine de değinirsek,
lanmalı” diyor. Biz belediyelere bakıyoruz,
Türkiye yüzde 100 yenilenebilir enerjiye ge-
böyle kurallar yok. Bunların yapılmama-
çebilir mi; geçebilir. Bunu neye dayanarak
sı için aslında hiç engel yok. Biliyorsunuz,
söylüyoruz? Bir, Türkiye’nin aslında yüzde
Türkiye, Çin’den sonra, güneş enerjisiyle su
20-25 oranında enerji tüketimini azalta-
ısıtan panellerin en büyük üreticisi konu-
biliriz. Söylenen bir rakam bu. Eğer bu ve-
munda. Yerliyse yerli, istihdama katkıysa
rimliliği sağlayabilirsek, kalanında da ger-
katkı. Bu tip regülasyonlarla aslında pazar-
çekten kuvvetli olduğunu bildiğimiz rüzgâr,
lar büyüyebilir, binalar daha verimli olabilir.
güneş, biyokütle gibi kaynaklardan enerji
Çünkü bir bina yapıyorsunuz, ondan sonra
ihtiyacımızı karşılayabiliriz, fosil yakıtlardan
60-80 yıl o binanın enerji yükünü çekmek
çıkabiliriz. Kötü bir şey olarak gördüğümüz
zorundasınız. O yüzden de enerji dönüşü-
bu büyük barajlar vesaire de belki bu ge-
mü bu alanda da Türkiye’ye bir fırsat sağ-
çişte yardımcı bile olabilir. Kurulmuş olan-
lıyor aslında.
lardan bahsediyorum, ama yenisinin kurul-
maması gerekiyor elbette. Fosil yakıtlardan Tabii, bir de politik anlamda, enerji üretimi-
çıkışın Türkiye için bazı avantajları da var. nin artık bizim bu büyük şirketlerden alın-
Neredeyse 2-3 il dışında, Türkiye’nin bütün ması gerektiği bir noktadayız. Çünkü 4-5
illerinin havasının kirli olduğunu biliyoruz. şirketin çok imtiyazlı sözleşmelere imza at-
Bunun da hem kömür santrallarından, hem tığını ve ürettiklerinin karşılığını değil, âdeta

67
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

bir rantın aracı olarak enerjiyi kullandığını şu anda 109-110 bin kişi yenilenebilir enerji
görüyoruz. Bunu dağıtım şirketlerinde de kaynakları alanında çalışıyor. Bunun büyük
görüyoruz. Bu sorunlardan kurtulmak için bir bölümü hidroelektrikte. İnşaat sektörü
yerelde üretim, kendi küçük ağlarında da- gibi düşünebilirsiniz. Ama şunlar belki bizi
ğıtım şirketlerine para vermeyen sistemler, daha çok ilgilendiriyor. Hedefsiz sektörler
büyük şirketler yerine kooperatifler, belki de olmasına rağmen; yani rüzgâr için, güneş
belediyelerin desteklediği küçük santrallar, için doğru dürüst bir hedef yok. O yüzden
bu sayede sermayenin de dağılımını yeni- de sektör belki ne yapacağını bilemiyor.
den örgütleyebiliriz. Bir köy düşünün, küçük Ama sadece güneş fotovoltaikte 7 bin
bir güneş santralından kendi elektriğini 700 kişi bu alanda çalışıyor. Bize istihdam
karşıladığını düşünün, fazlasını da şebeke- vesaire diye yutturulmaya çalışılan Akku-
ye satarak para kazanıyor ve bu paradan yu Nükleer Santralı bittiğinde, tahminen 2
da köydeki okulu onarıyor, kütüphane ya- bin kişiye belki istihdam sağlayacak, belki
pıyor. Bu tip birçok sorunun, sermaye ye- o bile değil. Güneş fotovoltaik şimdiden 7
tersizliğinden ya da yetki yetersizliğinden bin 700 kişiye istihdam sağlamış. Türkiye’de
kaynaklanan sorunların çözülebileceğini ciddi bir rakam 110 bin kişi. Yarısını çıkardı-
de düşünüyorum. Bu anlamda, sosyal bir ğınızı düşünün, 50 bin kişi hidro dışı yeni-
değişimin de öncüsü olabilirler. lenebilir enerji kaynaklarında, bu alanda,
enerji alanında çalışıyor.
Bunları söylüyorum, belki inanmayabilir-
siniz; ama dünyada örnekleri var. Bu, Al- Özetlemek gerekirse, üretimi ve tüketimi
manya’da 2016 yılına ait bir rakam olma- yerelleştirebiliriz. Bunun çevre açısından
lı. Almanya’daki yenilenebilir enerji kurulu da hep olumlu sonuçlar doğuracağını dü-
gücünün -ki, o zaman 100 bin megavat- şünüyorum. Çünkü kendi yaşadıkları yerde
tan bahsediyoruz; şu gördüğünüz pasta hangi santralı hangi güçte, nerede, nasıl
100 bin megavat- yüzde 32’si bireylerin, yapacağına o insanlar karar verirse, çev-
yani sahibi bireyler, çatılarına güneş paneli reye de büyük bir ihtimalle daha az zarar
koymuş insanlar. Yüzde 10’u çiftçiler. Büyük verecek seçenekleri, teknolojiyi seçerler
bir oranı rüzgâr türbinleri koyuyorlar tar- diye umuyorum. Sanayi üretiminde yüzde
lalarına. İkisini topladığınızda yüzde 42’si 100 yenilenebilir enerji ve verimlilik ön pla-
oluyor. Çok ilginçtir ki, Almanya’nın o dev na çıkarılabilir. Türkiye’de de hatırı sayılır bir
şirketleri -ki, dünyanın büyük enerji şirket- rolü var enerji tüketiminde. Bu yapılabilir.
leri- nükleerin, kömür santralının arkasın-
Hidrojen gibi teknolojiler çok geç olma-
da bulunan o 4 büyük şirket, yenilenebilir
dan… Çünkü güneşte ve rüzgârda hep geç
enerji kurulu gücünün sadece ve sadece
kalıyoruz. Necdet hocam da ar-ge mese-
yüzde 5.5’ine sahip. Bu ilk başlarda yüzde
lesini vurguladı. Ar-ge’si yapılmalı, yerli üre-
50’ydi. Biraz geriliyor, gerileme eğilimi var;
tim için teşvikler verilmeli. Yani öyle garip
çünkü bu şirketlerin bu işi fark ettiğini ya da
işler ki, köprüden geçen otomobile teşvik
bireylere verilen desteklerin azaldığını gö-
veriyoruz; ama güneş paneli üretenlere
rüyoruz. O yüzden de doğru mekanizma-
veya düzenli çalışacaklara bu kadar teş-
ları koyup veya çok uygun kredi şartlarını
vik, bu kadar para vermiyoruz veya çalış-
sağlayıp, bireylerin çatılarına koyabilecek
mayan havaalanlarını açanlar Hazine’den
güneş panelleri sağlamak, kooperatiflerin
milyarlarca doları alıp gidiyorlar; ama ge-
yolunu açmak -Türkiye’de o mevzuat nere-
leceği değiştirebilecek bu alanlarda yeterli
deyse tamamen tıkalı- enerjideki sahipliği
teşvikleri, destekleri sağlamıyoruz. Bu da
tamamıyla değiştirebiliyor. Amerika’da bile
herhalde planlamayla, kamuyla ilgili sorun.
aslında ilginç bir şekilde böyle örnekler var,
kooperatif örnekleri var. Danimarka’da ne- Kentlerin küçülmesi gerekiyor. Küçük kentler
redeyse enerji kooperatifine üye olmayan rahat yönetiliyor. Danimarka’dan, Alman-
kişi yok gibi. ya’dan vesaire örnek verdiğimde, özellikle
nükleeri savunanlar ya da termik santralla-
İstihdamdan da bahsettim. Bunun bir ger-
rı, kömürü savunanlar, “Danimarka küçücük
çek olduğunu göstermek için, IRENA kay-
ülke” diyorlar. Ama Türkiye’de Danimarka
naklı şu veriyi de paylaşayım. Türkiye’de
68
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

kadar, 7-10 milyon nüfuslu bir alan yok ki, yerelde biz bunları küçük küçük tesislerle
enerjisinin yüzde 50’sini, 60-70’ini yenile- kurarsak, kimsenin böyle şansları olmaz.
nebilirden sağlıyor. Demek ki, küçük küçük
Kaldı ki, güneş gibi enerji kaynaklarının çok
kentler kurabilir, bunları birbirine bağlarsak
önemli bir rolü var. Bunu aslında pek ko-
çok daha kolay yönetebiliriz enerji yöneti-
nuşmuyoruz. Karşı taraf da en çok bundan
mini.
korkuyor ve rahatsız oluyor. Baz yük deni-
Çalışma saatlerinin düşürülmesi çok ayrı len o sistemde, özellikle termikler, nükleerler
bir konu, ama bunu özellikle vurguluyo- enerji talebinin yüksek olduğu, fiyatın art-
rum. Çünkü en başta da söylediğim gibi, tığı yerde kâr ediyorlar. Ne zaman bunlar;
sadece rüzgâra, güneşe geçmek yetmez, yaz aylarında özellikle öğle saatleri. Güneş
bizim tüketimi azaltmamız lazım. Tüketi- enerjisinin çok olduğu ülkelerde oralarda
mi azaltmanın bir numaralı yolu da bence düşüyor, çünkü güneş enerjisinde en kuv-
insanların artık daha az çalışmasını sağ- vetli olduğu yer öğle saatleri ve yaz ayları.
lamak. Biz bu kadar makineyi, teknolojiyi, Türkiye’nin talebinin en yüksek olduğu za-
robotu vesaireyi haftada 7 gün çalışmak manlara bakın, ağustos ve temmuz aylarını
için üretmemiş olmalıyız. Eğer ürettiysek, göreceksiniz. O talebi belki 20-30 bin me-
aklımızdan zorumuz olmalı. İnsanlar Sanayi gavat aşağı düşürebilecek güneş kurulu
Devrimi’nden beri aslında daha az çalış- güçleri kurmak mümkün. Bunu yaptığınızda
manın, teknolojiye hayatlarını geliştirmek baz yük ihtiyacınız tarih oluyor. Ki, bu yine
için ve refahı arttırmak için kullanmanın ayrı bir tartışma konusu; ama baz yük ben-
söylemini sahiplendiler; ama bugün, plaj- ce tarih oldu yenilenebilir enerjiyle, hibrit
da bile elinde cep telefonuyla çalışan bir santrallarla. Onun ötesinde, Türkiye, bugün
insanlık yarattık. Biz bu çalışma saatlerini 50 binlerde olan tepe talebini rahatlıkla 30
düşürebiliriz. Çalışma saatlerini düşürünce, binlere, 20 binlere düşürebilir ve böylece
yani bir insanın yılda 3 ay tatili olduğunu enerji yönetimini de çok kolaylaştırabilir.
düşünün; 3 ay tatili olduğunda, hiçbir te-
Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.
mel ihtiyacını karşılamakta sorun yaşamaz,
Bana bu fırsatı verdikleri için TMMOB’ye de
bunu biliyoruz zaten. Belki o ihtiyaçlar bile,
tekrar saygılarımı ve teşekkürlerimi iletiyo-
suni ihtiyaçlar bile hayatından çıkıp gider
rum.
bile. Ama bir tatil yapacaksa, uçağa binip
gitmez, belki bisikletle gider, belki otobüsle,
belki trenle yavaş yavaş seyahat eder ve
Panel Yöneticisi- Teşekkür ederiz hocam.
bunların hepsi de enerji tüketimine olumlu
Sağ olun. Güzel bir sunum yaptınız.
yansır, enerji tüketimini azaltır.
Panelimizin son konuşmacısı Sayın Dr. Ne-
Tabii, çeşitli vergilendirmeler koymak zo-
jat Tamzok. Kendisi maden yüksek mühen-
rundayız. Bu karbon vergisi çok konuşulu-
disi. Sayın Nejat Tamzok, Enerjinin Dönüşü-
yor. Karbon borsasının işe yaramadığını az
mü Sürecinde Dünyada ve Türkiye’de Fosil
çok biliyoruz, ama ciddi vergilerle üretim
Yakıtların Geleceği konusunda bir konuş-
de yönlendirilebilir. “Bu üretimi kim yapa-
ma yapacak.
cak?” derseniz, kesinlikle öncelikle bireysel
üreticilere, kooperatiflere, belediyelere ve Konuşmanıza başlamadan önce kısaca
kolektif enerji üretim yöntemlerine önce- özgeçmişinizi ifade ederseniz memnun
lik verilmesi lazım. Bu sayede hem karar oluruz.
mekanizmaları demokratikleşir -ki, bizim Buyurun, söz sizin.
panelin de amacı buydu- hem de üretim
yöntemleri demokratikleşir; birkaç şirke-
tin koskoca bir ülkenin, 80 milyonun hangi
enerjiyi tüketeceğine, kaç liraya alacağına
karar vermesinin önüne geçeriz. Bakın, Ak-
kuyu’da nükleer santral kurulursa, bir anda
elektrik piyasasının yüzde 10’unu domine
edecek, oradaki fiyatı belirleyecek; ama
69
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

ENERJİNİN DÖNÜŞÜMÜ SÜRECİNDE DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE FOSİL


YAKITLARIN GELECEĞİ

Dr. Nejat Tamzok & sil yakıt tüketimleri olduğu bugün artık bi-
Maden Yüksek Mühendisi limsel bir gerçek. Bu bakımdan, küresel ısın-
ma sorunu aynı zamanda uzun bir süredir
Zonguldak doğumluyum. Lisans ve yüksek
küresel enerji denkleminin de ayrılmaz bir
lisans derecelerini Orta Doğu Teknik Üni-
parçası. Elbette, sorunun çözümü, insan-
versitesi Maden Mühendisliği Bölümü’nden
lığın fosil yakıtları hızla terk ederek daha
aldım. Doktora derecemi Ankara Üniver-
temiz enerji kaynaklarına yönelmesiyle,
sitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bi-
bu anlamda bir enerji dönüşümü süreciyle
limi ve Kamu Yönetimi’nden aldım. 85 yı-
mümkün olabilecek; ancak, böylesi bir dö-
lından itibaren Türkiye Kömür İşletmeleri
nüşüm sürecinin zamanlaması konusunda
Kurumu’nda çalıştım. Maden Mühendisleri
pek çok soru işareti ortada durmakta.
Odası hakemli yayını Bilimsel Madenci-
lik dergisinin baş editörlüğünü yapıyorum. Fosil yakıt tüketimleri meteorolojik durumu-
Aynı zamana Enerji Günlüğü isimli bir haber na ve gelişim çizgisine baktığımızda, söz
sitesinde köşe yazarıyım. konusu tüketimlerin yakın dönemde önemli
ölçülerde azaltılabileceğine dair iyimser
Sayın Başkan, değerli izleyiciler; öncelikle
olabilmek çok da kolay değil. Son 20 yıldaki
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
tüketim artışlarına baktığımızda, petrolde
2020 yılı gezegen için eşi görülmemiş bir yüzde 26, kömürde yüzde 65 ve doğalgaz-
yıl oldu. Ciddi bir salgın yaşandı. Ama aynı da yüzde 70 düzeyinde artışlar görüyoruz.
zamanda Dünya Meteoroloji Örgütü’ne Fosil yakıtların tamamını dikkate aldığımız-
göre, 2020 yılında, son binyıldaki en yüksek da, artış oranı yüzde 48 seviyesindedir. Fo-
küresel sıcaklıklarla ve son 3 milyon yıldaki sil yakıtların son 40 yıldaki gelişim eğrileri
en yüksek karbondioksit konsantrasyonla- bundan sonraki süreçte gerileyeceklerine
rıyla da karşılaşıldı. Dünya Meteoroloji Ör- dair hiçbir ipucu vermemektedir. Fosil ya-
gütü’nün yaptığı çalışmalara göre, önlem kıtlar son 40 yıldır, 2008 krizini takip eden
alınmazsa, kısa sürede insanlık için geri yıl dışında, neredeyse her yıl artış yönünde
dönüşü olmayan bir yola girilecek. Uzun bir hareket etmiştir. 2019 yılı itibarıyla dünyada
süredir bu uyarılar yapılmakta. Biliyorsunuz, tüketilen fosil yakıtların küresel enerji tüke-
Birleşmiş Milletler İklim Konferansı’na da timinin içindeki payı yüzde 84 düzeyindedir
yansıyan formülasyon, bu sorunun çözümü ve yüzyılın başına göre sadece 2 puanlık
için, küresel ortalama yüzey sıcaklığında- bir gerileme söz konusudur. Son 20 yılda
ki artışın 2 dereceyle, hatta mümkünse 1.5 petrolün payı yüzde 39’dan yüzde 33’e ge-
dereceyle sınırlanması gerektiği yönün- rilemiştir; ama kömürün payı yüzde 25’ten
de. Son olarak Glasgow İklim Paktının 22. 27’ye, doğalgazın payı ise yüzde 22’den
maddesiyle de bu küresel ısınmayı 1.5 de- 24’e yükselmiştir.
receyle sınırlamanın mümkün olabilmesi
Mevcut tablo böyleyken, acaba fosil ya-
için, küresel karbondioksit emisyonlarının
kıtlardan yakın dönemde kurtulabilmek
2030 yılına kadar 2010 düzeyine göre yüz-
mümkün olacak mı? Bu noktada, küresel
de 45 oranında azaltılmasının ve yüzyılın
ısınma nedeniyle ortaya çıkmakta olan
ortalarında da net 0’a indirilmesinin gerekli
olumsuzlukların seyri ya da bunların şidde-
olduğu tekrar kayıt altına alındı. Tabii, kar-
ti, küresel fosil yakıt tüketimini azaltıcı yön-
bondioksit emisyonlarının fosil yakıt tüke-
de etkili olacaktır. Bununla birlikte, küresel
timleriyle olan doğrudan ilişkilerini biliyoruz.
ısınma dışında da süreci etkileyecek olan
Bu dikkate alındığında, bundan sadece 10
önemli unsurlar bulunmaktadır. Bunlar ara-
yıl sonraki fosil yakıt tüketimlerinin bugünkü
sında, fosil yakıt rezervlerinin durumu, rakip
düzeyinin neredeyse yarısına indirilmesinin
enerji kaynaklarındaki teknolojik gelişme-
hedeflendiği anlaşılmakta.
ler, kapitalist piyasa dengeleri, arz-talep,
Tabii, küresel ısınmanın temel nedeninin fo- maliyet, yeni enerji kaynağının günümüzün

70
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

popüler ifadesiyle piyasa dostu niteliğinin gerekir. Örneğin, güneşte ABD, Çin, Avust-
derecesi gibi pek çok faktör bulunmakta- ralya, Afrika’nın büyük kısmı, Arabistan Ya-
dır. rımadası, Körfez ülkeleri son derece şanslı-
dır; ama Avrupa’nın önemli bir kısmı, Rusya
Şüphesiz, fosil yakıt rezervlerini ya da üre-
ya da Kanada’nın bunlar kadar şanslı ol-
timlerini ellerinde bulunduranlar süreç üze-
madığı görülmektedir. Örneğin, Avustralya
rinde en etkili olacakların başında gelmek-
fosil yakıt zenginidir, ama aynı zamanda
tedir. Bugün ham petrol rezervlerinin yüzde
yenilenebilir kaynaklarının zenginliği ne-
87’si, üretimlerinin yüzde 72’si; doğalgaz re-
deniyle gelecekte yenilenebilir süper güç
zervlerinin yüzde 81’i, üretimlerin yüzde 72’si,
olma iddiasını da taşımaktadır.
kömür rezervlerinin yüzde 88’i ve üretimlerin
yüzde 94’ü sadece 10 ülkenin elinde bulun- Dönüşüme en büyük engel küresel fosil
maktadır. Küresel toplam fosil yakıt üretim- yakıt sistemi olacaktır. Tüm dünyada pet-
lerinin yüzde 81’i sadece 15 ülke tarafından rol kuyuları, kömür madenleri, fosil yakıt
yapılmaktadır. Bu ülkelerin en başında sı- santralları, boru hatları, petrol tankerleri ve
rasıyla Çin, ABD ve Rusya gelmektedir. Do- benzeri varlıklar düşünüldüğünde, devasa
layısıyla bu 15 ülke ve bu ülkelerle bağlantılı bir fosil yakıt endüstrileri ağı söz konusudur.
büyük şirketler enerji dönüşümü sürecinin Küresel fosil yakıt sistemi yaklaşık 25 tril-
en etkili yönlendiricileri olacaklardır. Bu ül- yon ABD Doları bir varlık değerine sahiptir
keler içerisinde özellikle gelirlerini fosil yakıt- ki, bugün itibarıyla küresel hâsılanın yüzde
tan elde edenlerin dönüşüm sürecine ayak 30’u düzeyindedir ve her yıl 1 trilyon dolarlık
direyecekleri muhakkaktır. Bunlar arasında varlık eklenmeye devam etmektedir. 2020
bazı Ortadoğu ve Bağımsız Devletler Top- yılında fosil yakıtların üretimi ve tüketimine
luluğu ülkeleriyle Rusya başta gelmektedir. verilen sübvansiyon tutarı 5.9 trilyon do-
Rusya, tükettiği fosil yakıttan 2.2 kat fazla lardır. Bu nedenle Glasgow’da düzenle-
yakıtı ihraç etmektedir. Bu oran Norveç’te nen COP26 Zirvesinde, fosil yakıt sanayiy-
14 kat, Katar’da 5.5 kat, Irak’ta 4.5 kat, Ara- le bağlantılı delege sayısı her bir ülkenin
bistan’da 2.5 kat, Birleşik Arap Emirliklerin- delege sayısından daha fazladır. Zirvede,
de 2.2 kat düzeyindedir. fosil yakıt çıkarlarıyla bağlantılı akreditas-
yon verilen kişi sayısı 500’ün üzerindedir.
Diğer taraftan, fosil yakıt ithalat bağımlı-
COP26’da 100’den fazla fosil yakıt şirketi
ları süreçten en kazançlı çıkanlar arasında
temsil edilmiştir.
olacaktır. Bunların başında Japonya ve
Güney Kore gelmektedir. Bu ülkeler tüket- Diğer taraftan, fosil yakıtların üretim, iletim
tikleri fosil yakıtın tamamını ithal etmekte- ve dağıtımında dünyada milyonlarca insan
dirler. Bu arada, bazı Avrupa ülkeleri, örne- istihdam edilmektedir. Buradaki istihdamın
ğin İtalya, tükettiği fosil yakıtın yüzde 92’sini yenilenebilir tarafına ya da başka alanlara
ithal etmektedir, Almanya yüzde 88’ini ithal yönlendirilmesi hiç de kolay olmayacaktır.
etmektedir, Avrupa Birliği’nin tamamı yüz- Fosil yakıtlardan çıkış sürecinin muhtemel
de 84’ünü ithal etmektedir. Çin yüzde 21’ini, sonuçları düşünüldüğünde, çıkışın hiç de
Hindistan yüzde 48’ini ithal etmektedir. kolay olmayacağı rahatlıkla söylenebilir.
Türkiye ise, tükettiği fosil yakıtın yüzde 88’ini Necdet hocam da bunlara ara ara değin-
ithal etmektedir ve en yüksek ithalat ba- di. Bir defa, küresel güç dengeleri herhal-
ğımlıları arasındadır. Bu ülkelerin fosil ya- de kökünden değişecektir ve bugün güç
kıt tüketimlerinin yerine yenilenebilir enerji sahibi olan ülkeler de bu konumlarını he-
payları büyüdükçe, enerji bağımsızlıkları men bırakmak istemeyeceklerdir. Sürecin
artacaktır. en sıkıntılı, en zor, jeopolitik olarak en riskli
kısmı aslında ihracatçılar tarafında yaşa-
Bununla birlikte, bu ülkelerin önemli bir kıs-
nacaktır. Bu ülkeler fosil yakıtlardan elde
mı, ihracatçı olup da etkilenecek olanların
ettikleri gelirleri eğer daha verimli varlık-
önemli bir kısmının aynı zamanda güneş ve
lara dönüştüremezlerse, ekonomik, mali
rüzgâr bakımından da yüksek potansiye-
problemler, toplumsal huzursuzluklar, hat-
le sahip olduğunu, süreçteki davranışlarını
ta siyasal çatışmalar ve hatta Arap Baharı
anlamak bakımından gözden kaçırmamak
benzeri gelişmelere yol açılabilecektir. Fosil
71
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

yakıtlardan çıkış sürecinde, tüm dünyada ların arzını yavaşlatabilir ve istediklerine


enerji ticaret yolları, ulaşım kanalları büyük manipülasyon yapabilirler. Çin ya da diğer
ölçüde etkilenecek, değişecek, yeni tica- fosil yakıt lobileri hammadde arzını kontrol
ret coğrafyaları ortaya çıkacaktır. Örneğin, ederek dönüşüm sürecini kontrol edebilir-
Süveyş, Panama ya da bizdeki boğazlar ler. Diğer taraftan bir başka husus da, bu
gibi suyollarının sahipleri buralardaki gelir- dönüşüm süreci için gerekli olacak mineral
lerinden mahrum kalabileceklerdir. Elbette, kaynaklarının tedarik ve yatırım planlarının
tüm bu unsurlar fosil yakıtlardan çıkış sü- henüz enerji dönüşümü için yeterli olmadığı
recinde olumlu ya da olumsuz yönde etkili hesaplanmaktadır. Dolayısıyla talep artar-
olacaktır. ken, yeni üretim projelerinin talebi karşıla-
Süreç üzerinde etkili olacak bir diğer un- yamama ve fiyat dalgalarına neden olma
sur ise, yenilenebilir teknolojiler için gerekli riski son derece yüksektir. Teknoloji tarafına
olan mineral kaynaklardır. Enerji dönüşü- geline, fosil yakıtlardan yenilenebilir ener-
mü süreci ilerledikçe, bakır, nadir toprak jilere dönüşüm sürecinde teknolojinin sa-
elementleri, nikel, kobalt, lityum ve benzeri hipliği belirleyici bir rol oynayacaktır. Dün-
talebi hızla artacak, bunların rezervlerini ya yadaki yenilenebilir patentlerinin yüzde
da üretimlerini ellerinde bulunduran ülkeler 35’ine Çin, yüzde 16’sına ABD sahiptir. Dün-
önemli bir avantaj elde etmiş olacaklardır. yanın en büyük gaz ihracatçısı ve ikinci en
Petrol ve gaz rezervlerinin az sayıda ülke- büyük petrol ihracatçısı Rusya, yenilenebilir
nin elinde bulunduğunu biraz önce belirt- enerji patentleri açısından Çin ve ABD’nin
miştim; ancak, enerji dönüşümü sürecinde çok gerisindedir. Burada yeni bir enerji ya-
öne çıkacak mineral kaynakları fosil kay- rışı var. Hatta bu süreç, bu dönemin yeni
naklarla karşılaştırıldığında, çok daha az uzay yarışı olarak da tanımlanmaktadır.
sayıdaki ülke ve şirketin elindedir. Örneğin Çin’in bu yarışta çok büyük bir avantajı bu-
kobaltta, rezervlerin yüzde 80’i ve üretimle- lunmaktadır. Bugün, Çin’i dâhil etmeden bir
rin yüzde 77’si sadece 3 ülkededir. Nikel’de, elektrikli araç yapmak bile neredeyse im-
rezervin yüzde 60’ı, üretimlerin yüzde 70’i 6 kânsız. Yeni enerji dönüşümüne daha fazla
ülkededir. Lityumda, rezervlerin yüzde 91’i, yatırım yapıldıkça, bu paradan önemli bir
üretimlerin yüzde 94’ü 4 ülkededir. Aynı şe- kısmı da Çin’e gidecektir. Tabii, bunların
kilde, nadir toprak elementlerinde yüksek tümü genel olarak bu enerji dönüşüm sü-
bir konsantrasyon, grafitte yüksek kon- recindeki diğer ülkelerin politika ve strateji-
santrasyon. lerini belirleyecektir.
Dolayısıyla bu süreç ilerledikçe, bu kay- Teknolojik patentler ve üretiminde, fosil ya-
naklara sahip olan ülkelerle sahip olmayan kıtlarda olduğundan çok daha keskin bir
ülkeler arasında yeni bir bağımlılık ilişkisi tekelleşme bulunmaktadır. Toplam patent-
ortaya çıkacaktır. Bu alanda Çin’in ciddi lerin 4’te 3’ü sadece 5 ülkededir. Bu tekno-
bir avantajı bulunduğunu söylememiz ge- lojilere sahip olan ülkelerle sahip olmayan
rekir. Belirttiğim bu rakamlar aslında üretim ülkeler arasında yeni bir enerji bağımlılığı
rakamlarıdır, ama bu üretimden sonraki ilişkisi ortaya çıkmıştır. Mineral kaynakların-
rafinasyondaki payını düşünürsek, örne- da olduğu gibi, enerji teknolojileri alanında
ğin, Çin’in payı nikelde yaklaşık yüzde 35, da fosil yakıt dönemine benzer, belki daha
lityum ve kobaltta yüzde 50, nadir toprak keskin problemler ortaya çıkabilecektir.
elementlerinde yaklaşık yüzde 90 düzeyin- Fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjilere
dedir. dönüşüm sürecinde etkili olacak para-
Fosil kaynak rezervlerini ellerinde tutan metreler en genel hatlarıyla bu şekildedir
az sayıda ülke ya da uluslararası şirketin diye düşünüyorum. Tabii, dönüşüm süre-
aynı zamanda bu mineral kaynaklarına da cini büyük ölçüde bu yukarıda aktardığım
sahip olduklarını ve enerji dönüşüm süre- parametreler bakımından süreç boyunca
cindeki stratejilerini bunlardan elde ede- kazanacak olanlarla kaybedecek olanlar
cekleri yarara göre ayarlayabileceklerini arasındaki mücadele belirleyecektir. Bu
akılda tutmak gerekir. Söz konusu ülkeler çerçevede, büyük oyuncular politika ve
ya da uluslararası şirketler mineral kaynak- stratejilerini süreçteki muhtemel kazanç

72
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

ya da kayıplarına göre ayarlayacaklardır. University of London’da yapılan bir araş-


Fosil yakıtların geleceği de bu çerçevede tırmaya göre, küresel yeşil ekonomi gelir-
belirlenecektir. Dolayısıyla büyük oyuncu- leri 2016 yılında 7.9 trilyon doları bulmuş ve
ların bu çerçevedeki konumlarına hızlıca küresel hâsılanın neredeyse yüzde 10’una
göz atmakta yarar görüyorum. yakındır. Uluslararası Enerji Ajansı’nın ve-
Avrupa Birliği’yle başlarsak, Avrupa Birli- rilerine göre, iletim ve dağıtım hariç tutul-
ği’nde ekonomik olarak işletilebilecek fosil duğunda, 2020 yılında yapılan toplam 1.2
yakıt rezervi, bir miktar kömür dışında, kal- trilyon dolar tutarındaki enerji yatırımla-
mamıştır. Böyle olunca, fosil yakıt üretimi de rının yüzde 56’sı fosil yakıtlara, yüzde 42’si
Avrupa’da neredeyse sıfırlanmak üzeredir. yenilenebilir artı verimliliğe gitmiştir ve ye-
Son 20 yılda petrol tüketimi yüzde 15’e ya- nilenebilir yatırımların payı her yıl yüksel-
kın gerilemiştir. Gaz tüketimi 20 yıl öncesiyle mektedir. 2021 yılında 400 milyar doların
yaklaşık aynı konumdadır. Kömürden çıkış üzerinde yeşil bono piyasaya sürülmüştür.
süreci hızla devam etmektedir. 2005 yılın- Yeşil bono piyasasının toplam büyüklüğü
da Avrupa Birliği birincil enerji tüketiminde 2021’in sonu itibarıyla 1.5 trilyon doları bul-
de, karbondioksit emisyonlarında da tepe muştur. Bu yılın ilk 6 ayı itibarıyla yeşil bono
noktasını görmüş ve o tarihten beri geri- piyasasındaki ilk 5, ABD, Almanya, Fransa,
lemektedir. Bir yandan fosil yakıt rezerv- Çin ve İspanya’dır. Dolayısıyla burada çok
lerinin yıllar içinde tükenmiş olması, diğer yüksek bir parasal büyüklük söz konusudur.
yandan fosil kaynağa olan ithalat ba- Amerika Birleşik Devletleri’yle devam eder-
ğımlılığını azaltmak istemesi, Avrupa içeri- sek, Avrupa Birliği için yaptığımız sayısal
sinde enerji dönüşümüne ilişkin süreçlerin analizde, ABD için farklı bir tabloyla karşı-
teşvik edilmesine yol açmıştır. Dolayısıyla laşıyoruz. ABD’nin petrol rezervleri son 20
Avrupa’nın gideceği yön, bana göre, iklim yılda 2.3 kat, gaz rezervleri 2.8 kat artmıştır.
duyarlılığından falan değil, mecburiyetten Hâlâ kendisine 400 yıl yetecek büyüklük-
belirlenmiştir. Örneğin, Birleşik Krallık Kuzey te işletilebilir kömür rezervleri vardır. Kömür
Denizi’nde iyi bir petrol ya da gaz rezervi üretimi son 10 yılda yüzde 35’e yakın geri-
bulmuş olsaydı, Boris Johnson bugün yine lemiştir; ancak, petrol üretimi 2.3 kat, gaz
iklim şampiyonluğuna soyunur muydu, bi- üretimi 1.7 kat artmıştır. Bu tablo bize şunu
lemiyorum. Avrupa Birliği’nin fosil yakıtlar- gösteriyor: Avrupa Birliği yenilenebilir enerji
dan çıkış sürecini alkışlaması, desteklemesi tarafına yöneldikçe kazançlı çıkabilecek-
son derece doğaldır. Yeşil Mutabakat, İklim tir, ama Amerika Birleşik Devletleri’nin fosil
Yasası hedefleri Avrupa’da rahatlıkla kabul yakıtlar tarafında hâlâ kazabileceği şeyler
görecektir, görmektedir. vardır. Bu nedenle Amerika Birleşik Devlet-
leri tarafında kafa karışıklığı olduğunu, bu
Sonuç olarak, “Avrupa dünyayı iklim kri-
alandaki seçimlerin Avrupa Birliği kadar
zinden mi kurtarmaya çalışıyor, yoksa
kolay yapılamadığını söylememiz gerekir.
kendi var oluş krizinden mi kurtulmaya
Paris’in mimarlığını yapan ABD, Trump ile
çalışıyor?” meselesi bana biraz belirsiz
birlikte 2019’da Paris Anlaşması’ndan resmi
görünmektedir. Kaynak yoksunluğu Avru-
olarak çekilmiştir; ama Biden gelir gelmez
pa’yı uluslararası rekabette dezavantajlı
ilk yaptığı iş, anlaşmaya yeniden dâhil ol-
konuma getirmekte, bu nedenle karbon
mak olmuştur. Ancak, bir sonraki ABD se-
vergisi benzeri sistemlere şiddetle ihtiyaç
çimlerinde tercihlerin yeniden gözden ge-
duymaktadır. Genel stratejisini enerji dö-
çirilebileceğini, geri dönüşler olabileceğini
nüşümü iklim politikaları çerçevesinde yeşil
son derece muhtemel görüyorum. Aslında
finans, karbon fiyatlama, karbon vergileri
Amerika Birleşik Devletleri için de, Avrupa
üzerine kurmakta; ayrıca, temiz enerji tek-
Birliği için de fosil yakıtlardan daha temiz
nolojileri alanındaki üstünlüğünden de bu
enerji biçimine geçişteki kararların alınma-
çerçevede yararlanmak istemektedir. Yani
sında iklim hassasiyetlerinden daha çok
iklim işinin duygusal boyutları Avrupa Birliği
işin parasal boyutunun rol oynadığı açıktır.
için son derece yüksektir.
Biden, geçtiğimiz aylarda yapılan Liderler
Bu noktada, yenilenebilir enerjinin parasal Zirvesi’nde bu ifadeyi kullanabilmiştir. Rus-
boyutuna da bir göz atmakta yarar var. ya tarafına baktığımızda, küresel petrol
73
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

üretiminin yüzde 13’üne, gaz üretiminin yüz- na karbondioksit emisyonları dünyada 4.5
de 17’sine, kömür üretiminin yüzde 5.5’ine tonken, Türkiye’de 5 tondur. Yenilenebilir
sahiptir ve fosil yakıt üretimleri her yıl ke- teknolojilerdeki patent sayısı çok önemli.
sintisiz artmaktadır. Ülke gelirlerinin önemli Dünyada 650 bin patentin sadece 500’ü
bir kısmı fosil yakıt ihracatından gelmek- Türkiye’dedir. En son Çevre Bakan Yardım-
tedir ve dolayısıyla dönüşüm sürecinin en cısı ve iklim değişikliği baş müzakerecisinin
önemli kaybedenleri arasında olacaktır. Bu BBC Türkçede bir röportajı vardı; oradan
nedenle fosil yakıtlardan kolay kolay vaz- söylem analizi yaparak çıkarımlarım şunlar.
geçmeyecektir ve sınırda karbon vergisi Politika yapıcılar, karar vericiler, Türkiye’nin
gibi uygulamalara da ilk karşı çıkacak ül- de Paris Anlaşması’na taraf olma gereğini
keler arasındadır. daha yeni fark etmişler. Baş müzakerecinin
Süreci etkileyecek ülkelerin başında her- söylediklerinden bunu anlıyorum. İddialı bir
halde Çin gelmektedir. Çin’in enerji tüketimi emisyon azaltım hedefi istenecekti Türki-
son 5 yılda yüzde 15 artmıştır. Enerji tüketi- ye’den Glasgow’da, bu biliniyordu; fakat
minde yıllık artış oranı 2019 yılında yüzde 4.4 Türkiye’de herhangi bir çalışma yapılma-
ile son derece yüksektir. Petrol ve doğalgaz mış, “Bize bir yıl süre verin” dedi. O çalış-
tüketimi kesintisiz olarak her yıl artmakta- mayı yapacak. Ama bu çalışmayı yapma-
dır. Küresel petrol üretiminin yüzde 4.3’ü, dıysa, Türkiye 2053’te karbon nötr olma
tüketimin yüzde 15’i buradadır. Doğalgaz hedefini neye göre verdi, onu da bilemiyo-
tüketimi son 10 yılda 3.5 kat artarak, küre- ruz. “Kömürden, fosil yakıttan üretilen enerji
sel tüketimin yüzde 10’una yaklaşmıştır. Kö- çok pahalı. Gidip oraya yatırım yapmaz-
mür üretimi ve tüketimi son 10 yılda yaklaşık lar” diyor baş müzakereci. Dolayısıyla ülke-
sabitlenmiştir, ama hâlâ dünyada üretilen mizin iklim değişikliğiyle mücadeleye ilişkin
ve tüketilen kömürün yarısı Çin tarafından pozisyonu, enerji kaynaklarının maliyetleri
olmaktadır. ya da yatırımcıların para bulup bulmama-
sına göre şekillenecektir. Yatırımcılar parayı
Hindistan Çin’in yerini doldurmaya aday.
bulur, fosil kaynakların maliyeti de düşerse,
Bu ülke de son derece kritik. Bu ülkenin de
durum tersine dönebilir.
frene basmaya hiç niyeti yoktur. Kişi başı-
na refah artışını hedefleyecektir. Görünen Dünya, enerji dönüşüm süreçlerini daha
de o zaten, çok öyle iklim politikalarını ta- önce de yaşadı. 19. yüzyılın ikinci yarısı,
kacak konumda değildir şu andaki şefleri. odundan kömüre dönüşüme sahne oldu.
Türkiye tarafına gelince, Türkiye’nin toplam 20. yüzyılın önemli bir kısmında kömürden
fosil yakıt tüketimi son 10 yılda yüzde 36 petrole, sonra doğalgaza hızlı geçişleri ya-
oranında arttı. Aynı dönemde küresel ar- şadık. Enerji dönüşüm süreçleri öyle çar-
tış yüzde 17’dir. Son 10 yılda petrol tüketi- çabuk tamamlanmıyor, sanıldığından çok
mi dünyada yüzde 15 artarken, Türkiye’de daha uzun sürüyor. Kömürün küresel enerji
yüzde 43 artmıştır; kömür tüketimi yüzde 9 tüketim içindeki payı 1825 yılında yüzde 10
artarken, Türkiye’de yüzde 36 artmıştır. Aynı düzeyindedir ve odunun payını 70 yıl sonra
dönemde, son 10 yılda karbondioksit emis- ancak geçebilmiştir. Aynı şekilde, petrolün
yon artışı dünyada yüzde 15 düzeyindedir, payı 1920 yılında yüzde 10 seviyesindedir
Türkiye’de yüzde 40’tır. ve kömürün payını 45 yıl sonra yakalaya-
bilmiştir. Doğalgaz 1958 yılında yüzde 10’u
Birkaç rakam daha vereyim. Fosil yakıtla-
bulmuştur, 63 yıl sonra hâlâ kömür ya da
rın birincil enerjideki payı dünyada yüz-
petrolü geçebilmiş değildir. Günümüzde
de 83’ken, Türkiye’de yüzde 82’dir. Hidrolik
yenilenebilir kaynakların birincil enerjide-
hariç birincil enerji payı dünyada 5.7 iken,
ki payının sadece yüzde 2 olduğu dikkate
Türkiye’de 7.1’dir. Özgür Bey’in dediği gibi,
alındığında, yenilenebilir kaynakların birin-
elektrik tarafında belli bir hareket vardır;
cil enerjideki payının 10 yılda yüzde 20’lere,
ancak, iklim değişikliği bakımından bizim
30’lara ulaşacağını ifade edenlerin fazla
bakacağımız yer birincil enerji kaynağı ol-
iyimser olduklarını düşünüyorum. Hele aynı
malıdır. Dolayısıyla bu birincil enerji kay-
sürede tamamen fosil kaynakların yerlerini
nağında yenilenebilirin payı, hidrolik hariç,
alabileceklerini düşünmek pek akla yakın
sadece yüzde 7.1 düzeyindedir. Kişi başı-

74
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

gelmiyor bana. Zamanlama konusunda bakarak, yeni oluşmakta olan tablodaki


Uluslararası Enerji Ajansı ya da BP gibi çe- konumlarını, üstünlüklerini ya da dezavan-
şitli kuruluşların tahmin çalışmaları bulun- tajlarını dikkate alarak, büyük oyuncuların
makta. Kabaca öngörüler şöyle: Dünya- belirleyeceklerini düşünüyorum.
daki enerji politikaları fazla değişmeden Burada iki faktör önemlidir; ilk, ulus-dev-
bu şekilde sürdürülürse, 2050 yılında fosil letler ellerinde olan en uygun maliyetli
yakıtların birincil enerjideki payı yüzde 60 yakıtları kullanmak isteyeceklerdir. Bana
olacak, yenilenebilirin payı yüzde 20 ola- göre, enerjinin kaderini iklim anlaşmala-
cak; ama eğer net 0 gerçekleşirse, 2050 rı değil, ulus-devletlerin kendi çıkarlarını
yılında fosil yakıtlar için yüzde 20 ve yenile- gözeterek tanımlayacakları enerji politi-
nebilirler için yüzde 60 rakamlarını görece- kalarındaki tercih ve stratejiler belirleye-
ğiz. Ama net 0’ın gerçekleştirilebilir olmadı- cektir. İkinci önemli dinamik ise piyasadır.
ğı bu oturumda sık sık ifade edildi. Ancak, Mevcut kapitalist sistem ve elbette büyük
öyle ya da böyle, önümüzde iklim krizinin şirketler enerji dönüşümünün hızını ve yö-
zorlamasıyla yavaş yavaş şekillenecek yeni nünü, yerküreyi ölmese de sürünür durum-
bir enerji dönüşüm süreci bulunmakta. Ne- da tutacak şekilde ayarlayacak, temel
tice olarak süreç, daha yüksek enerji içeri- olarak kendi kazançlarına bakacaklardır.
ği, daha yüksek verimlilikler ve daha düşük Bu noktada, geçtiğimiz aylarda özellikle
karbon salımlarına gidecek gibi görün- Avrupa’da yaşanan enerji krizinde bu ülke
mekte. Ancak, bugün sıklıkla seslendirildi- ya da şirketlerin rollerinin ne olduğunu sor-
ği gibi, merkezinde güneş ve rüzgâr olmak gulamakta yarar bulunmaktadır. Diğer ta-
üzere yenilenebilir enerji kaynakları önü- raftan, yenilenebilir enerjiler giderek daha
müzdeki yıllarda tamamen fosil yakıtların ucuz hale gelse bile, fosil yakıtlara yapılan
yerini mi alacaktır; yoksa, örneğin toryum yatırımların gereğinden hızlı kesilerek arz
yakan yeni nesil reaktörlerle nükleere doğ- sorunu yaratılabileceği ya da gerektiğinde
ru mu gidilecektir ya da fosil yakıt endüst- mineral kaynaklara ya da teknolojiye erişi-
rileri karbon tutma, depolama teknolojileri min sınırlandırılarak, sadece enerji krizlerine
ya da benzeri bir şey çıkaracak da tekrar değil; aynı zamanda, örneğin gıda krizi gibi
yönümüzü fosil yakıtlara mı çevireceğiz ya yan etkilerinin neden olacağı ve dolayısıyla
da hidrojen mi yükselecek, bunlar günü- dönüşümün başka maliyetlerinin de ortaya
müzde hâlâ belirsizliğini korumaktadır. çıkabileceği muhtemeldir. Bu bakımdan,
Fosil yakıt tüketimlerinin Batı’da nispeten çıkış aslında tahmin edilenden çok daha
gerilemekte olduğu doğrudur; ancak, As- sorunlu ve karmaşık olacaktır. Bunun-
ya-Pasifik tarafına döndüğümüzde daha la birlikte, genel olarak bakıldığında, fosil
farklı bir tabloyla karşılaşmaktayız. Dün- yakıtlardan daha temiz enerji biçimlerine
yada üretilen fosil yakıtların yaklaşık ya- dönüşümü ciddiye almayan ve fosil ya-
rısını tüketen bu bölgenin fosil yakıtlara kıtlara bel bağlamaya devam eden ülke-
olan açlığı kolay kolay dinmeyecektir. Do- lerin günün sonunda zararlı çıkacağını da
layısıyla fosil yakıtların geleceğini aslın- söyleyebiliriz. Bu bakımdan, Türkiye’nin de
da büyük ölçüde Çin ve Hindistan olmak artık kömür aramaktan vazgeçerek süratle
üzere Asya’daki gelişmeler belirleyecektir. kritik enerji madenlerini bulup üretmesi ve
Önümüzdeki dönemlerde özellikle Çin’in ve oldukça zayıf konumda olduğu yenilenebi-
Hindistan’ın enerji dönüşümü süreçlerini ne lir teknolojileri alanında yatırımlar yapması
ölçüde belirleyecekleri, benimseyecekleri son derece önemlidir. Bu tablo içerisinde,
ve fosil kaynaklardan daha düşük karbonlu ulus-devletlerin ya da büyük şirketlerin
alanlara geçişi hangi hızla gerçekleştire- kısa vadeli çıkarları karşısında toplumların
bilecekleri, enerjinin geleceği bakımından enerjide demokratikleşme taleplerini yük-
önemli olacaktır. Bu noktada, belirleyici seltmeleri iklim krizinin çözümünde en etkili
olan ülkelerin politika ve stratejilerini fosil unsurlardan biri olacaktır.
yakıtların belirlediği bir dünyadan fosil ya- Sabrınız için teşekkür ediyorum. Beni din-
kıtların giderek daha az belirledikleri yeni lediğiniz için teşekkür ediyorum. Hepinize
bir dünyaya geçiş sürecinin dinamiklerine saygılar sunuyorum.

75
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

KÜRESEL VE ULUSAL ENERJİ POLİTİKALARI VE ENERJİDE


DEMOKRATİKLEŞME PANELİ – SORU YANIT BÖLÜMÜ
Panel Yöneticisi Ali Uğurlu- Sayın Nejat gın; arkasından, post Fordizm’le beraber
Tamzok’a bu güzel sunumundan ötürü te- siparişe dayalı üretime geçilmiş makinede,
şekkür ediyorum. müthiş bir sıçrama var.
Enerji, Yaşam, Demokratikleşme temalı 13. Türkiye, bırakın siparişe dayalı üretimi, seri
Enerji Sempozyumu’nun, Küresel ve Ulusal üretimde de bir adım atamamış, daha çok
Enerji Politikaları ve Enerjide Demokratik- emek yoğun. Son raporu buldum şimdi İn-
leşme Paneli şu an itibarıyla sona ermiştir. ternet üzerinden. Rapor diyor ki, “Maalesef,
Sorularınızı bekliyoruz. emek yoğun bir sektör ve emek yoğun ol-
duğu için de en büyük maliyet kalemi işçi
Bu konuda yapılmış bazı yorumlar var; on-
ücretleri ve nitelikli emek kullanıyor.” Dola-
lardan bahsetmek istiyorum hemen. Ma-
yısıyla sermaye yoğun bir yapıya dönüş-
kine mühendisi Canip Sevinç’in yorumları
mediği sürece, yüksek ücretlerle çalışan
var. “Almanya, kömürde enerji dönüşümü-
bir yapıya dönüşmediği sürece, ar-ge’yle
ne kesin uyuyor; ancak, nükleerde kesin bir
desteklenen altyapısı olmadığı sürece ne
mutabakat yok. İklim krizi daha çok konu-
üretimde, ne ihracatta önemli bir yere ge-
şulunca, nükleere geri dönüş dahi var. De-
linebiliyor; çünkü payları çok düşük. Cum-
mokratik enerji programı TMMOB için üze-
hurbaşkanlığı Yıllık Programında, sanayi
rinde daha da geliştirilerek savunulacak
ürünlerinin her birinin sektörel bazda, alt
bir proje olabilir” demiş Canip Bey. Yine bir
sektörler itibarıyla üretim ve ihracattaki
başka yorumunda, “STK, yani sermaye ta-
payını veriyor, yani üç kategoride payını
banlı kuruluşlar değerlendirmeniz çok yeni
veriyor.
ve çok müthiş” diye belirtiyor. Bir başka
yorumunda da, “Almanya, Hollanda, Da- Burada son sözlerimizi de söyleme şansı
nimarka ve ABD’de özellikle YEK alanında bulalım Başkanım.
teşvikler, hatta yasalarla yüzde 50’den
Sevgili Özgür’ün sunumunu tamamlayan
fazla enerji kooperatiflerine veriliyor. Bizde
bir şey söyleyeyim. Çünkü net emisyon sa-
yasa var, kurulmuş YEK kooperatifleri var;
lımının 0 olmasında, mümkün değil dedim,
ancak, teşvik olan var mı, hiç bilmiyorum”
ama şu mümkün: Sürdürülebilir büyüme
demiş.
analizinden vazgeçerseniz, kapitalizmin
Sayın Erkan Çetinkaya’nın Sayın Aziz Ko- bu kâr odaklı şeyinden vazgeçerseniz, bu
nukman’a bir sorusu var. Soru şöyle: “En olabilir. O nasıl olacak; enerji talebini aşağı
fazla teknoloji transferi öngörülüyor. Tek- çekecek bir şeyle olacak. O da nasıl ola-
noloji transferi cehaletin verdiği haraçtır. cak; kültürel, sosyal yaşamdaki eğitim, ta
Enerji makineleri üretiminde bilimsel yeter- ilkokuldan başlayarak tasarruf etme alış-
sizliğin ana nedenleri sizce nedir?” kanlığı.
Prof. Dr. Aziz Konukman- Sevgili Erkan kar- Ben Sinopluyum. Ünlü bir filozofun memle-
deşim aslında cevabını içinde vermiş. Ama ketinden geliyorum; Diyojen. Kineksi okul,
şu çok önemli: Teknoloji transferini de çok köpeksi okul diye bilinir, sinik de denir. Onun
hafife almayalım. Bütün çevre ülkelerin ge- çok güzel bir şeyi var; “Erdemli olmak için
lişmesinde hiç de öyle azımsanmayacak bilgiye önem verin. Metalara, mallara ve-
katkısı var, çünkü öğrenme süreçlerine çok saireye, bu tür ihtiyaçlara bağımlı hale
ciddi katkısı var. Bu ortama bir katkınızın gelmeyin ya da bu bağımlılığınızı minimum
olması lazım. Enerji makineleri üretiminde düzeyde tutun” diyor. Tabii, o, o çağın filo-
neredeyiz diye baktım şöyle, orta yüksek zofu. Bunu modern çağa uygulandığımız-
teknoloji grubundayız. Üç kategori var; da, tabii ki Diyojen gibi fıçının içinde yaşa-
düşük teknolojili ürünler, orta yüksek, bir mayacağız; ama en azından bu tüketme
de yüksek var. Makine imalat sanayii ikin- fetişizminin, aynı Marx’ın meta fetişizmi
ci kategoride, ama Batı’dakinden farklı bir örneğinde verdiği gibi, tüketim ürünlerinin,
durum var. Orada kitlesel üretim çok yay- markaların esiri olmayalım ne olur. Tabii ki,
76
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

insan ihtiyaçlarını, sosyal boyutunu da dik- doğru bir iş yapıldı. Ambargo konuluyordu.
kate alacağız. Yeniden bir tüketim prog- Türkiye herhangi bir şekilde sismik arama
ramlaması yapıldığında ve sevgili Özgür’ün yapmaya çalışsa… Çünkü 2 bin 500 metre
dediği üretim ayağında da kooperatifler su derinliği var. Deniz tabanından itibaren
dâhil olmak üzere yeni üreticileri tarif etti- de İsrail’in, Mısır’ın genelde su yüzeyinden
ğinizde, emin olun, bir alternatif geliştirmiş 5 bin metre derinliğe gidiyor. Bizim bunu
oluruz. Bunu da paylaşayım istedim. yeterince arayabilecek donanımımız yok.
Bu bağlamda, ne zaman biz kiralamaya
Sinop’ta nükleer santral kurulduğu için
kalksak, buna taş konuluyordu, onun için
şunu da ifade edeyim. Şu yutturmacadan
satın almaya gidildi. Bu sismik aramalar
da artık bizi kurtarsınlar. Bu temiz enerji adı
için önce Polarcus diye bir gemi satın alın-
altında pazarlanmaya çalışılıyor ve Paris
dı. Adını Barbaros Hayrettin koydular. Ar-
Sözleşmesi’nde de müjde olarak verdiler.
kasından, tek olumlu gördüğüm şey, MTA,
Çünkü nükleer santralın yasal meşruiye-
en azından Türk tersanelerinde Oruç Reis’i
ti kurulmuş oldu. “Bak, ne güzel, artık ya-
imal etti. Tabii, donanımı dışarıdan alındı.
samız da var, uluslararası sözleşmeler de
Olabildiğince yerli personel kullandı.
bu imkâna yol açıyor” diye bunu kullan-
masınlar. Bu şeylerden kesinlikle vazgeç- Arkasından da 3 tane derin su sondaj ge-
sin siyasal iktidar. Çünkü kullandığı girdiler misi daha alındı; birine Yavuz, birine Fatih,
açısından baktığınız zaman, nükleer enerji birine Kanuni dendi. Bu niçin yapıldı; Doğu
müthiş çevre kirletici etkileri vardır, dolayı- Akdeniz için. Hızla girildi, “Ey Avrupa! Ey
sıyla temiz enerji olarak addedilmesi doğru Amerika! Seni mi dinleyeceğiz?” bağlamın-
değildir. Teşekkür ediyorum. da. Bugüne kadar 7 tane derin su sondajı
gerçekleştirildi. Bunun sonuçları ne oldu,
Panel Yöneticisi- Teşekkür ederiz hocam.
hiçbir şey açıklamadılar; ama çok olumlu
Sayın Necdet Pamir’e bir sorum olacak. bir şey olsaydı, Karadeniz’de yapıldığı gibi,
Sizce, Türkiye’nin Doğu Akdeniz münhasır mutlaka bunu duyururlardı. Biz de ulusla-
ekonomik bölgesine yönelik stratejik bir rarası toplantılarda elimizden geldiğince
planı var mı? Konuşmanızda, bir yıldır bu çok fazla dillendirmemeye çalışıyoruz, ama
alanla ilgili hiçbir şeyin yapılmadığını söy- olumlu bir gelişme olmadığı açık.
lemiştiniz. Böyle bir plan varsa niye bir şey
Ne oldu? Halk Bankası meselesi, ekonomi-
yapılmıyor, yoksa niye yok?
nin dibe vurması derken, o “Ey Avrupa!” fa-
Necdet Pamir- Biliyorsunuz, Doğu Ak- lan bir noktaya kadar geldi. Avrupa Birliği
deniz’de hızla girildi, malum. Olay şudur: ve Amerika’nın baskıları altında, son 1 yıldır
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği bütün faaliyetleri durdurdular, olduğu gibi
Yunanistan’ı ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi- Karadeniz’e çıkıldı. Bir taraftan da “Kara-
ni destekleyerek, hukuksuz bir şekilde Tür- deniz’de onu bunu keşfettik” diyerek, en
kiye’nin Doğu Akdeniz’deki münhasır eko- azından buradaki ulusal onuru zedeleyen
nomik bölge ya da kıta sahanlığı haklarını bu davranışları gölgelemeye çalışıyorlar.
gasp etme eğilimindeler. Çünkü Uluslara- Ama maalesef, 100 milyonlarca dolar ve-
rası Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre, sizin rilerek alınan, ondan sonra da iyileştirilen
kıyılarınızdan itibaren 200 deniz mili, yani bütün bu gemiler sadece Karadeniz’de.
yaklaşık 370 kilometrelik alanda, suyun yü- Sadece Oruç Reis dolanıyor ortalıkta, onu
zeyi ve onun altındaki kıtanın uzanımında da sanki aktivite gibi gösteriyorlar kara-
canlı-cansız tüm varlıklar üzerinde hakkınız sularımızda, yani 12 deniz miline kadar çı-
var. Bizim sol kesimde de “AKP bu konuya kabilen alanda. Ama münhasır ekonomik
çok fazla asılıyor, emperyal bir politika iz- bölge, kıta sahanlığı ya da deniz yetki ala-
liyor” diye karşı çıkmalar var, ama benim nı dediğimiz o asıl potansiyel olan alanda
söylemeye çalışacağım şey şu. Bozuk saat 1 yıldır hiçbir faaliyet yapılmıyor. Maalesef,
günde 2 defa doğru zamanı gösterebilir. işin özeti bu. Orası tamamen Güney Kıbrıs
AKP, iç politikaya yönelik milliyetçilik saikle- Rum Yönetimine vesaireye terk edilmiş du-
riyle onu kullanmak için bu konuda bir atılım rumda.
yapmaya çalıştı. Şu konuda prensip olarak
77
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Doğalgaz fiyatlarının yukarı doğru çıkma- ğu’da, gelişmiş kapitalist ülkeler açısından,
sı konjonktürel bir doğru; ama bir taraftan, enerji tüketimleri açısından olsun, enerjinin
deyimi hoş görün, bitleri kanlandı. Mese- üretimi açısından olsun, bütün insanlık bu
la, bulunan, ilan edilen keşifler var Ada’nın enerji ve iklim denklemi içerisinde, gezege-
güneyinde. Hepsi geri kaçmışlardı, geçen nin bundan sonraki devamına dair olarak
sene petrol ve doğalgaz fiyatları dibe vur- asgari müştereklerde nasıl ortaklaşacak?
muştu. Şimdi yeniden canlanıyor, burada Çünkü Ortadoğu’da bu başka bir para-
yeni aramalar başlıyor. Ama kim yapıyor; metre, Afrika’da başka bir parametre.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi adına Exxon
Demokratik enerji güzel bir fikriyat; ama
Mobil. Kim yapıyor; Katar. Kadim dostumuz
bütün bölgede de demokratik enerji, ül-
Katar, Exxon Mobil’le beraber Güney Kıbrıs
kemizde de demokratik enerji, dünyada
Rum Yönetimi için faaliyet gösteriyor. Maa-
da demokratik enerji. Öyle olduğu zaman,
lesef, böyle büyük bir olumsuzluk var. Bir de
enerji meselesini dünya ölçeğindeki eşit-
TPAO’nun içi boşaltıldı, 2015’ten bu tarafa
sizliği gidermek açısından bu demokratik
yüzlerce deneyimli personel re’sen emekli
enerji programının uygulanabilirliği nasıl
edildi. Her şeyi dışarıdan alıyorlar. Ne Sa-
olacak, yani bütün insanlık buna nasıl ikna
yıştay denetimi var, ne de ihale var. İhale
edilecek? Afrika’daki bu kadar büyük aç-
Kanunu dışına çıkardılar her şeyi. Bir de işin
lık, yoksulluk, sefalet varken, kapitalist ül-
bu boyutu var. Maalesef, durum bu.
kelerde bu kadar tüketim çılgınlığı varken,
Panel Yöneticisi- Teşekkür ediyoruz ho- sürdürülebilir kalkınma yalanıyla dünya bir
cam. kaos içerisine sürüklenirken, bu tüketimin
programlanması yetiyor mu?
Salondan soru var mı?
Mesela, gerçek anlamda sol bir iktidar
Buyurun Cengiz Bey.
Türkiye’deki enerjiyi demokratik anlamda
Cengiz Göltaş- Tekrar merhaba. İyi ak- planladı; bu bölgemiz açısından bir yeterli-
şamlar. lik oluşturacak mı; oluşturmayacak. Dünya
ölçeğinde bir fikriyatın bütün insanlık ta-
Şu ana kadar sunum yapan bütün değerli
rafından, hem fakirler, hem zenginler için
katılımcılara teşekkür ediyorum. Bilgilerimizi
ortaklaştırılabileceği zemin var mı, böyle
tazelemek, yenilemek bu TMMOB Sempoz-
bir şans var mı diye düşünüyorum açıkça-
yumlarında 25 yıldır bir geleneğimiz oldu.
sı. Bunu sesli olarak düşünürken, sizlerle de
Çok da güzel sonuç bildirileriyle çıkıyoruz.
paylaşmak istedim. Aziz hocamın bu ko-
Aziz hocama bir pas atmak istiyorum. Sa- nuda bir yorum getirmesini rica ediyorum.
bahki oturumda Sayın Oğuz Türkyılmaz, Özgür Bey de, Necdet Bey de, diğer arka-
demokratik enerji programı diyebileceği- daşlarımız da dilerlerse bu konuda fikirlerini
miz bir çerçeve içerisinde meselenin çerçe- öğrenmek isterim.
vesini çok güzel bir şekilde çizdi; ama bunun
Teşekkür ediyorum.
içinin doldurulması açısından, bunun altının
daha detaylandırılması açısından, söylen- Cemalettin Küçük- Sempozyum Yürütme
mesi, tartışılması gereken birçok şey var. Şu Kurulu Üyesiyim.
ana kadarki oturumlarda tartışıldı. Dünya-
Biz Oğuz ağabeyle 15 gün önce, serma-
mız bir iklim kriziyle bir çöküşe doğru mu yol
yenin kulelerinde enerjiyle ilgili bir oturu-
alıyor? Bu yol alışta enerji üretiminin payı
ma katıldık. O oturuma gitmeden önce,
nedir? Ama bütün bunların tartışmalarını
sermaye ne diyor, dergilerini bir inceledim.
yaparken bir şeyi eksik bırakıyoruz gibi ge-
Türkiye’nin yeşil ekonomiye, yeşil dönüşü-
liyor bana. Dünyadaki bu enerji eşitsizliğini
me hazır olduğunu söyleyen bütün şirket
giderecek olan, bizim de taraf olduğumuz
CEO’larının orada kürsüde sıralandığını,
ve ısrarla altını çizdiğimiz şey, bu demok-
birbirini destekleyen, onaylayan bir şekilde
ratik planlama hem yerelde, hem bölge
konuşmalar gündeme getirdiklerini, daha
açısından, hem de bütün dünya eksenin-
önce dergide söylediklerinin başlıklarını
de nasıl yürütülecek? Yani bu demokratik
orada açık açık söylediklerini gördük. Tabii,
planlamanın Afrika’da, Asya’da, Ortado-
78
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

yenilenebilir diye adlandırılan, çok da eleş- rekete geçirdik, bunları da dinledik.” Kar-
tirilere muhatap olan bu enerji dönüşüm deşim, sen kararı vermişsin, kaynak tahsi-
sistemleri içerisinde de kadın istihdamı ko- sini sonuçlandırmışsın, bize soruyorsun. Biz
nuşulurken, beni orada en çok korkutan da, bu yöntemi kullanmayacağız. Yani Post
bir kadın CEO’nun en kapsamlı biçimde bu Washington Uzlaşması’nın sahte katılım-
dönüşüme hazır olunduğunu sert bir şekil- cılığı, bu kesinlikle siyaseti teknik mekaniz-
de ifade etmesiydi. Diğer erkek CEO’lar ve malarından arındırarak geliştirilmiş olan bir
genel müdürler onun kadar sert bir kapita- model ve burjuva demokrasisi modeline
list yaklaşım sergilememişti. Konuya temas de aykırı, burjuva demokrasisinin tarihsel
etmek açısından belirtmek gerekiyor. gelişmeleri içerisindeki kazanımlarına da
aykırı.
Aziz hocam için ve diğer arkadaşlar için
bir pas da ben atayım. Dünyada ve Tür- Biz burada burjuva demokrasisini de ge-
kiye’de eşitliği yakalayabilmek açısından, liştiren bir öneriye geliyoruz. Katılımcılık, sı-
sermayenin durumuna bir bakmak gere- nıfsal tercihlerin tartışıldığı, bilek güreşinin
kiyor. Sermaye ne zaman enerjiyi kullanır, yapıldığı, virgülünün değiştirildiği, “Bakın,
ne zaman emeği kullanır? Enerji ne zaman şurada şöyle diyorsunuz, ama burada da
insan emeğinden daha ucuz olursa, o za- böyle” denilen, konunun taraflarınca tartı-
man enerjiyi devreye sokacak. O döneme şılan. Burada ise her şey piyasacı bir man-
kadar da bu emek süreci devam edecektir. tıkla. “Sen konunun paydaşı mısın?” Niye
“Zaten Türkiye’de de bütün bu yenilenebilir paydaşı olayım, ben mağduruyum konu-
enerji modellerinin ortaya çıkmasında dâ- nun. İlla paydaş mı olacağım seninle? Hâlâ
hil olmak üzere en çok insan emeğini kul- böyle mülkiyet üzerinden bir katılımcılık. Di-
lanmasının temel nedeni bu olabilir mi?” yor ki mesela, “Aziz Konukman, sen bilmem
diye bir atıfta bulunayım. ne programına katılamazsın. Niye; çünkü
sen paydaşı değilsin.” Ben vatandaşım,
Prof. Dr. Aziz Konukman- Sempozyum yeni
benim örgüt yapım var. Mesela ben, Va-
başlıyor aslında, tam kapanırken. EMO’ya
tandaşı Koruma Derneğinin Yönetim Kurulu
önerelim, ayrı bir başlıkta yeniden bir tar-
Üyesiyim, beni almıyor şeye, “Senin alanın-
tışma açılsın. Zaten 3 günlük tartışmalar
da değil bu” diyor. Enerji politikası benim
içinde bunlar yapılacak, onu söyleyeyim,
alanımda. Niye? Çünkü temiz enerjiye ge-
yani oturumlarımız var.
çerken, onun bütün sübvansiyonlarını be-
Sayın Cengiz Başkanın, Odaya gelmemde, nim ödediğim vergi havuzundan yapacak-
etkinliklere katılmamda önemli bir yeri var. sın kardeşim. Onun için, benim orada dâhil
Dikkat edersen, bu öneriyi sonunda söy- olmam lazım.
ledim. Yani tebliğimin konusu bu değildi.
Sevgili Cengiz, ben aynen katılıyorum sana.
Oğuz ağabeyin de projesinde çalıştığım
Buradaki bir öneri, bir taslak. Hatırlayın,
için, Oğuz ağabeye gönderme yaptım.
TİP’in bir planı vardı; örgütlerde tartışıldı o
Bu geliştirilecek. Bakın, TMMOB’nin teknik
dönemde. O planın bir modern versiyonu
kadroları oturdu, bir komisyon, bir şey oluş-
gibi düşünün. Nasıl orada bir plan yapıl-
tu. Hayır, bununla olmaz. Katılımcılık dedi-
dıysa, taraflarla konuşulduysa, burada da
ğimiz bu yönetişimci modelin katılımcılığı
bir yeni çıkış yapmamız lazım.
değil; bütün sınıfların orada yer aldığı, eşit
koşullarda katılımcılığın olduğu bir model. Bakın, bu Post Washington Uzlaşması ve
Bugünkü sahte katılımcılık değil. Bugün- Washington Uzlaşması’nın çizdiği stratejiyi
kü sahte katılımcılık nasıl, biliyor musunuz? terk etmemiz lazım; çünkü bu strateji kriziy-
“Bakın, biz bir öneri geliştirdik; www.gov. le kapitalizmin krizini çözüyor aslında, ama
tr’ye bakın, oradan görüşlerinizi iletin. Biz ekolojik krizi çözüyormuş gibi, “mış gibi”
size geri dönüş yapacağız” diyor. Serma- yapıyor. Aslında kapitalizmin önünü açıyor,
ye mutfakta, bütün karar mekanizmaların- sermayenin önünü açıyor. Nejat üstadım
da aktif rol oynuyor, kaynak tahsisini kendi gayet güzel söyledi; yani yeni enerji kay-
lehine çeviriyor, ondan sonra da diyor ki, naklarına geçiş süreleri falan o kadar büyük
“Bakın, İnternet ortamında yönetişimi ha- zamanlar ki, o zamanlarda hepimiz ölüyüz.

79
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Keynes’in meşhur bir lafı var; kriz sırasında piyasaya, o piyasa dedikleri piyasaya an-
diyor ki, “In the long run all of dead.” Bayılı- cak öyle çıkarız, o piyasa aktörlerine ancak
rım bu lafa. Uzun dönemde hepimiz ölüyüz. öyle pes ettirebiliriz. Bu güç, bu niteliksel
Sermaye, uzun dönemde kaynak tahsisle- şey bizde var. Gücümüz, eğitimimiz, biriki-
rini, her şeyi örgütlemiş, müthiş bir şekilde mimiz, liyakatimiz buna yeterli.
piyasaya yönelimini örgütlemiş; ama bize
Teşekkür ediyorum.
kısa dönemde böyle dar bir hareket alanı
tanıyarak yapıyor. Bir kere bu paradigmayı Panel Yöneticisi- Teşekkür ediyoruz ho-
reddetmemiz lazım sevgili Cengiz. Yani bi- cam.
zim yeni bir kalkınma paradigması ve yeni
Salondan bir soru daha var.
bir kalkınma paradigmasından hareketle
bu katılımcı, çağdaş anlamda demokratik Buyurun Oğuz ağabey.
katılımcı, kadın dostu, çevre dostu, emekçi Oğuz Türkyılmaz- Teşekkür ederim.
dostu yeni bir kalkınma stratejisi; ama çok
büyük bir strateji. Sadece teknik insanların Demokratik enerji programı sözcüğünü
oluşturduğu bir şey değil; hem TMMOB’nin kurgulayan, geliştirmeye çalışan bir arka-
bileşenlerinden, hem başka yerlerden, daşınız olarak konuşuyorum. Bu kavramı
başka meslek örgütlerinden de katkıların ilk defa 2016’da ortaya attık. 5 yılda bir
olduğu, ciddi, yeni bir plan inşası ve yeni bir noktaya geldik. Sempozyumun açılış ko-
planlama inşası. nuşmalarında, daha önce ifade ettiğimiz
görüşlerin yer almasından, bugün burada
Yani “Piyasalar tökezliyor, planlar da tö- bunların konuşulmasından mutlu oldum.
kezliyor” anlayışını reddediyorum! İnanan, Biz sadece demokratik enerji programıyla
onun teknik donanımına kendini adamış uğraşmayacağız, solun enerji programını
olan iktidarların elinde planlar hiçbir za- da yapacağız. Yarın seçimler var. Sol itti-
man tökezlemez. Evet, piyasalar tökezler, fakların, sol güçlerin enerji programını biz
ama planlar tökezlemez. Çok ciddi içsel yapacağız, bu salondakiler yapacak ve
tutarlılığını sağlayan, yerel güçleri alan mutlaka söyleyeceklerimiz var, olacak. O
-Özgür kardeşimiz, bireysel üreticiler dedi, kadar özgüveninizi sarsmayın. Bütün dün-
kooperatifler, kolektif üreticiler dedi- bütün yayı da bekleyecek halimiz yok. Türkiye
bunlar üretimin aktörleri olduğu zaman ve halklarının söyleyecekleri var ve söyleye-
katılımcı bir şekilde yapıldığı zaman bizim ceklerdir.
önümüz açık. Bu bir ezber değil.
Panel Yöneticisi- Teşekkür ediyoruz.
Cengiz Göltaş- Yani hocam, demokratik
enerji programının paydaşı olalım. Salondan bir soru daha var.
Prof. Dr. Aziz Konukman- Paydaş deme- Fikret Tekin- Düzenleme Kurulu Üyesiyim.
yeceğiz. O stakeholder lafına gıcık kapı- Sayın Necdet Pamir’e soru sormak istiyo-
yorum; gâvurlar onu bizim dilimize soktu- rum. Bu Karadeniz’de bulunduğu söylenen
lar. Yeni kavramlarla demokrasicilik oyunu 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi mi-
oynuyorlar, sanal demokrasi yaratıyorlar. dir, yüzde 10’a mı düşer? Devamındaki son-
Hatta isimlerimizi bile değiştirmeye kalkı- dajlar yapılıyor mu? Diğer gemiler buralar-
yorlar. “TMMOB bir sivil toplum örgütüdür” da çalışmıyor dediniz. Ben bundan şunu
diyor. Hayır kardeşim! TMMOB emek ta- anlıyorum: Sadece 1-2 sondajla yapılan bir
banlı bir örgüttür. Emeğin haklarını koruyan, rezerv tespiti gibi. Bu konuda söyleyecek-
kamunun haklarını koruyan bir örgüttür, adı lerinizi merak ediyorum.
da demokratik meslek örgütüdür. Öyle sivil
toplum gibi nitelendirmeleri bıraksınlar. Bu Teşekkür ederim.
piyasacı dilden önce TMMOB uzaklaşacak Necdet Pamir- Çok teşekkür ederim.
arkadaşlar, önce biz uzaklaşacağız. Katı-
lımcı, demokratik, yerel dengeleri kurulmuş, En azından böyle algılandıysa düzeltme
bölgesel dengeleri kurulmuş, sektörel den- şansım olsun. Doğu Akdeniz’de çalışmıyor
geleri kurulmuş bir kalkınma stratejisiyle dedim. Karadeniz’de çalışıyorlar. Yavuz

80
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

ve Fatih sondaj yapıyor. Kanuni, aldıkları lamadılar, etrafta dolaşan birtakım tab-
üçüncü gemi, aslında pek kapasitesi ol- loları görerek söylüyorum bunu: Bunu P50
madığı için test için kullanıyorlar; yani kuyu gibi düşünmenizde yarar var. Ama dediğim
testleri ve kuyu tamamlama için kullanı- gibi, daha uzun süreli test yapılmadı. Bildi-
yorlar. Bugüne kadar Tuna 1 dâhil 7 tane ğim kadarıyla bir tane yaptılar ve sonuç-
kuyu açtılar, derin sondaj yapıldı. 2020 ları açıklanmadı. Türkali 2 numaralı kuyuda
Ağustosunda daha ilk kuyu açılırken, bizim yaptıkları kısa süreli testleri açıklamışlar.
petrolcülükte bilinmeyen bir yapıda; yani Bunu Twitter’da yayınladıkları için biliyo-
sağında, solunda daha önceden bir dene- rum. Bunlar uzun süreli olmak zorunda.
yiminiz yoksa, üretimleriniz yoksa, ilk gidilen
Rezervuarınızın uzanımını, rezervinizin mik-
bir sahaysa, buna wild cat deniliyor, vah-
tarını tahminen de olsa söyleyebilmeniz
şi kedi gibi. Bilmiyorsunuz, ilk deliyorsunuz,
için, ona dayalı yatırım yapabilmeniz için,
sismikten bir şeyler görmüşsünüz. Daha
öyle 24 saat de değil; günlerce süren, hat-
hedef seviyeye 1050 metre varken, sismikte
ta aylarca süren testler yapacaksınız, farklı
gördükleri iki tane katmanı henüz geçmiş-
debilerde akıtacaksınız, basıncın düşümü-
ler, iki tane daha olduğu varsayılıyor. Son-
nü göreceksiniz ki, gerçekten kesintisiz bir
daj yapmadan, sismikte gördüklerinizle
uzanım var mı, buraya milyarlarca dolar
bir varsayım yapılmaz hiçbir zaman. Onun
yatırım yapılması doğru mu, değil mi, bunu
için, somutlamanız için sondaj yapılmalı ki,
tespit etmeniz lazım. Şu ana kadar kamuy-
fiziki olarak bir şeyler göresiniz. Daha 1050
la paylaşılmış çok sınırlı bilgiler var. Birtakım
metre varken, Recep Tayyip Erdoğan çıktı,
akış debileri veriyorlar, süre belli değil, ba-
“320 milyar metreküp rezerv” dedi. Bu bi-
sınç bilgileri yok. Dolayısıyla bunlar üstün-
zim mesleğimiz. Ben petrol rezervuar mü-
den bir yorum yapamayız. Ben işin genelini
hendisiyim. Rezerv başkadır. Madenciler
söylüyorum. Milyarlarca dolar harcanıyor.
de bilir, jeoloji mühendisi arkadaşlarım da,
Yerli ve milli dediler, görüyorsunuz… Mcken-
jeofizikçiler de. Buna İngilizce’de resour-
zie ve Saipem üzerinden anahtar teslimi.
ce, yani kaynak diyebilirsiniz. Siz fiziki bir
Yayınlarda açık, hepsi görünüyor. Bu şe-
şey görmüş olabilirsiniz, petrol ya da gaz
kilde, hiçbir şekilde de milli falan olmayan
bulursunuz; ama bunun ne kadarını ürete-
bir politika sürüyor. 2023 hedefi, sürekli iç
ceğiniz başta olmak üzere, rezervuar itim
politikaya yönelik birtakım rakamlar uçuyor
mekanizmalarına göre, sahanın homojen
havada. Tekrar söylüyorum: Öyle bir rezerv
olup olmadığına göre, içerdiği gazın ya da
varsa mutlu olurum. Daha da fazla olabilir.
petrolün özelliklerine göre, bunun ancak
Yabancılara bunu, “800 küsur aslında da,
belli bir kısmını alırsınız. Yani P10, P50 de-
biz şimdilik 500 diyoruz” diye açıklayıp bir
diğiniz şey çok doğru, yerinde. Ben, o za-
umut pompalıyorlar. Yatırımcılar bilimsel
man şunu söyledim: İddia ettiğinizin 10 katı
verilere bakarlar. “Bu şirketler niye atladı?”
rezerv olursa, meslektaşlarımıza iş çıkar,
diyeceksiniz. Parayı veriyorsun, anahtar
Türk müteahhitlerine iş çıkar, ileride de olsa
teslimi. Dediğin kadar çıkmış, çıkmamış,
dışarıya bağımlılığımız kısmen azalır, alkış-
umurunda mı? Dolayısıyla durumun özeti
larız; ama mesleğim açısından söylemem
bu. Sınırlı bilgiyle yorum yapıyoruz. Ben ol-
gereken, nihai derinliğe daha 1100 metre
ması gerekeni söylüyorum.
varken rezerv açıklayamazsınız; açıklarsı-
nız, bir anlamı olmaz. Yetmedi, açık arttır- Panel Yöneticisi- Teşekkür ederiz hocam.
ma gibi 500 küsurlara çıkardılar.
Vakit epey ilerledi. Sayın katılımcılardan bi-
Şu ana kadar 7 tane kuyu tamamlandı. O rer cümleyle son sözlerini almak istiyorum.
zaman da dedik ki, sizin en azından 6-7 Yine konuşma sırasına göre, Sayın Necdet
tane tespit kuyusu; yani sahanın uzanımını Pamir’den başlayalım isterseniz.
sismikte gördüğünüzü ispatlayacak şekil-
Necdet Pamir- Teşekkür ederim. Bana so-
de fiziki yeni kuyular deleceksiniz ki, bunun
rulan sorular sayesinde biraz fazla da za-
gözenekleri aynen umduğunuz gibi gidi-
man aldım.
yor mu acaba, arada fay var mı, bunların
hepsi hesabınızı değiştirir. Bunu daha açık- Sevgili Oğuz’un, TMMOB’nin bütün un-

81
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

surlarının katkısıyla -sağ olsun, onları hep koyacağımız bir durumdayız aslında. Bunu
anarak söylüyor- hazırladığı son dere- her ülke için de söylemek lazım. Çünkü iklim
ce yetkin sunumun hepimiz arkasındayız. krizi diye bir sorunumuz var. Bizim öncelikle
Yine söylediği gibi, bunun hayata geçme- 1.5 derecenin altında kalmamız lazım. Nejat
si bir inanç meselesidir. Hem Aziz’in, hem Bey söyledi; o kadar zor bir hedef ki, önü-
Oğuz’un söylediklerine aynen katılıyorum. müzdeki 10 yıl içinde neredeyse yarı yarıya
Biz sonuna kadar bunun arkasındayız. Sol emisyonları düşürmemiz lazım 2010’a göre.
güçlerin ortaklaşa çıkaracağı bir program Bunu halletmek için biraz daha şansımız
içinde çalışmaya hazırız. Bunu daha evvel var, evet, kabul ediyoruz. O yüzden de bü-
aramızda da konuştuk. Elimizden ne katkı tün teknoloji değişimini yapmamız lazım.
gelirse, daha da detaylandırmaya, buna
Biz mesela garip bir şekilde bireyleri, koo-
inananları çoğaltmaya elimizden geldi-
peratifleri geride bırakacak bir sistem be-
ği kadar katkı koyacağız. Biz umudumuzu
lirledik aslında güneşte, rüzgârda bile. Biz
hiçbir zaman yitirmedik. Kendimize düşeni
YEKA’lar yapıyoruz Türkiye’de, dev ihaleler
fazlasıyla yapacağız.
yapıyoruz, 1000 megavatlık, 500 mega-
Teşekkür ederim. vatlık. Büyük şirketler, yine aynı bildiğimiz
şirketler giriyorlar, bu sefer rüzgâr, güneş
Panel Yöneticisi- Biz teşekkür ederiz.
yapıyorlar. Deminden beri konuştuğumuz
Buyurun Aziz hocam. için yine dönüyorum oraya. Yüzde 30 birey,
Prof. Dr. Aziz Konukman- Ben zaten epey yüzde 10 çiftçi dedim. Almanya’da yenile-
bir açıkladım. Zamandan da kazanmak nebilir enerji kapasitesi sahibi onlar, yüzde
için, sözü diğer konuşmacılara bırakıyorum. 40’tan fazlası. Almanya tersinden başladı.
Yani herkes belki eleştirmişti, çok para ve-
Panel Yöneticisi- Buyurun Özgür hocam. riyorlar, teşvik ediyorlar, çatılarına güneş
Özgür Gürbüz- Merhabalar. panelleri kuranlardan fazla fazla ücretten
elektrik satın aldılar. O sayede, şu anda Al-
Bu nükleer meselesi Almanya’da çok net, manya’daki 100 bin megavatı geçen -çok
yani orada artık spekülasyon yapma- ciddi bir rakam, Türkiye’nin tüm kurulu gü-
ya gerek yok. Son 6 reaktörden 3’ünü bu cünden bahsediyoruz- yenilenebilir ener-
ayın sonuna kadar, bir sene sonra da öbür jinin yarıya yakını bireylerin ve çiftçilerin
3’ünü kapatacaklar. Zaten Yeşiller ve Sos- elinde. Onlar şimdi YEKA yapıyorlar, biz ise
yal Demokratlar koalisyonu iktidara gelmiş işe yine büyük şirketleri zengin ederek baş-
durumda Almanya’da. Merkel bile buradan ladık. Bu işi değiştirmemiz lazım.
geri dönüşün olmayacağını söylemişti. Yani
ufukta görünen hiçbir siyasi parti buradan Net 0 meselesini de bir açıklayayım. Net
geri adım atmayacaktır. Bunun zaten ol- 0 dediğimiz şey, yutak alanlarımız var, at-
ması gerektiğini de bence iyi anlamak la- mosfere saldığımız emisyonlarımız var. Yu-
zım. Yani nükleer ve kömürden çıkış sadece tak dediğimiz ormanlarımız. Oğuz hocam
nükleeri sevmediğiniz, kömürü beğenme- konuşmasında söyledi; 80 milyon ton. En
diğiniz için değil; bu büyük santrallardan iyi zamanda Türkiye’de 100 milyon ton ol-
başka bir enerji sistemine geçtiğiniz için de muş. Bizim emisyonumuz 500 milyon tonun
bunlar şart. üzerinde. Yani net sıfıra ulaşmak istiyorsa
eğer Türkiye… Çünkü hedef koydu 2053
Tabii, doğalgazdan da çıkacaksınız eninde için. Evet, hesapsız kitapsız olduğunu he-
sonunda. Bunu anlamak lazım. Yani yeni bir pimiz biliyoruz. Çünkü 30’u göremiyoruz,
enerji sistemi kurmaya çalışıyor Almanya. 40’ı göremiyoruz; ama 53 hedefi var. Net
Danimarka bunun benzerini zaten yapma- sıfır hedefine ulaşmak istiyorsanız, yapma-
ya çalışıyor. Yani baz yüksüz, küçük, yerelde nız gereken orman sayısını arttırmak değil,
üretimli bir enerji sistemine geçiyorlar. Bunu yapamazsınız zaten. O kadar suyunuz yok,
yapar, yapamaz, bunları göreceğiz; ama o kadar yeriniz yok belki. Burada mesele
hayli yol kat ettiklerini de söylemek lazım. yine dönüp dolaşıp emisyonları azaltma-
Bazen insanlar diyorlar ki, yapamayacak- ya geliyor. Yani 100 milyon yutağınız varsa,
lar. Yüzde 80’ini yapsalar öpüp başımıza atmosfere de 500 milyon sera gazı salıyor-
82
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

sanız, o 400 milyonu düşürmek zorundayız. Avrupa’da sıcak hava dalgasından dolayı
Yapabileceğimiz o. Yani 100’ü 110 milyona öldü. Bartın’da, Çeşme’de, daha önce Gi-
çıkarmakla bir şey değiştiremeyiz. O yüz- resun’da insanlar hayatlarını kaybetmeye
den de durmadan fidan dikmekle vesai- başladı. Bu kadar net, somut bir şeyden
reyle uğraşmak yerine, emisyonu çıkaranı, bahsediyoruz. O yüzden de, eğer hedefler
kirletici kaynağı bulup onu değiştirmemiz gerçekçi gelmiyorsa, o zaman gerçekçisini
lazım. bulmak için hayatımızı tümden değiştirme-
miz gerek. Bunun kaçarı olmadığını, bunun
Bundan kaçamayız. Bu yüzden de hükü-
net doğru olduğunu vurgulamak istedim.
metin programlarına baktığımızda, hâlâ
kömürle ilgili planlar yapıldığını, Paris An- Sabrınız için çok teşekkür ederim.
laşması onaylandıktan 6 gün sonra Enerji
Panel Yöneticisi- Nejat hocam, sizin son
Bakanlığı’nın Twitter hesabından yerli kö-
sözlerinizi alalım.
mür diye paylaşımlar yapıldığını görüyoruz.
Bu tutarsızlıkla, bu çelişkilerle Türkiye ne Dr. Nejat Tamzok- Sonuç olarak, daha
yazık ki net 0 değil, emisyon azaltmayı bile öncekilere benzer bir enerji dönüşümü ya-
başaramaz, emisyonunu sınırlamayı bile şanmakta. Zamanlamasının ne olacağını
başaramaz. Ki, gelişen ülkelerin bir anda tam bilemiyoruz, ama yavaş da olsa bu
belki o kadar emisyon azaltması da bek- süreç yaşanacak ve her zaman olduğu
lenmeyebilir, kabul edilebilir; ama gerçekçi, gibi, daha kirli enerji kaynaklarından daha
ölçülebilir, ayakları yere basan hedeflere temiz kaynaklara doğru bir geçiş olacak.
ihtiyacımız var. Buna yenilenebilir enerji ta- Ben bu süreçte iki konuyu önemli görüyo-
rafında da ihtiyacımız var, iklim tarafında rum. İlki, bu enerji dönüşümü için gereke-
da ihtiyacımız var. Zaten birbiriyle çok ör- cek kritik hammaddeler, ikincisi de gere-
tüşüyor. ken teknolojiler. Bu ikisi üzerinde mutlaka
durulması gerekir. Yoksa, eğer zamanında
Son bir cümleyle şunu söyleyeyim: İklim
doğru politikaları uygulayamazsanız, ön-
krizini durdurmak eğer bizim enerji tüketi-
ceki fosil kaynaklar bağımlılığının yerine bu
mimizi, genel anlamda daha az tüketen,
sefer yeni bağımlılık biçimleri olacaktır diye
daha az yok eden bir toplum olmamızı
düşünüyorum.
gerektiriyorsa, bunu yapmak zorundayız;
çünkü eğer bunu yapmazsak, o beğen- Teşekkür ediyorum.
mediğimiz iklim hedefleri bizi mahvedecek.
Panel Yöneticisi- Biz teşekkür ederiz.
2 dereceden sonrasını bilim insanları tah-
min bile edemiyorlar. Şunu düşünmemeliyiz Enerji, Yaşam, Demokratikleşme temalı 13.
bile: “Bu hedeflere ulaşamayabiliriz, bu he- Enerji Sempozyumunun son oturumunu ka-
defler çok zor gözüküyor.” Evet, farkında- patmak üzereyiz.
yım, yani rakamlar onu söylüyor; ama o za- Panelimize katılan Sayın Necdet Pamir’e,
man bu hedefleri değiştirmek zorundayız. Sayın Aziz Konukman’a, Sayın Özgür Gür-
Çünkü başka bir dünya, başka bir şans yok. büz’e ve Sayın Dr. Nejat Tamzok’a katılım-
Böyle bir yerdeyiz. Bunu iyi anlayamadığı- ları için teşekkür ediyorum. İyi akşamlar di-
mızı düşünüyorum. Yani hedefler inandırıcı liyorum. Sağ olun.
gelmeyebilir, o zaman inandırıcı yapmak
zorundayız. Gerekirse, bu yaşamdan taviz-
ler vereceğiz. Ama burada kimse korkma-
sın, bu dünyada kimse 2 otomobili olmadı-
ğı için ölmedi, 2 tane televizyonu olmadığı
için ölmedi, elinde son model cep telefonu
olmadığı için ölmedi, onu yılda bir değiş-
tirmediği için ölmedi. İnsanlar bu dünyada
ölüyorlarsa, gıda bulamadıkları için, aşırı
hava olaylarından, sellerden, felaketler-
den, bunlardan dolayı ölüyorlar. 30 bin kişi

83
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

84
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

TMMOB 13. ENERJİ SEMPOZYUMU


10 Aralık 2021
(2. GÜN)

1. OTURUM

“ENERJİ ÜRETİM TÜRLERİ VE EKOLOJİYE ETKİLERİ”

Oturum Başkanı:

Mehmet Besleme

TMMOB

85
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

“ENERJİ ÜRETİM TÜRLERİ VE EKOLOJİYE ETKİLERİ”

Sunucu- Günaydın.
Sempozyumumuzun 2. gününde, “Enerji Üretim Türleri ve Ekolojiye Etkileri” konu başlıklı
oturumumuzda, Oturum Başkanımız Mehmet Besleme, TMMOB Yürütme Kurulu Üyesi.
Başarılar diliyorum Başkanım. Buyurun.
Oturum Başkanı Mehmet Besleme- Teşekkür ediyorum.
Günaydın arkadaşlar.
İlkini Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği adına 1996 yılında yaptığımız Enerji Sempoz-
yumumuzun 25 sene sonra 13.’süne tekrar hoş geldiniz diyorum. Örgüt ve şahsım adına
hepinizi selamlıyorum.
İkinci günün bu oturumunda, dünden kalanların üzerinden gidelim biraz diye özellikle
enerjideki yeni enerji türleriyle bunların ekolojiye olan etkileri konusunda 2 tane oturum
yapacağız. Birincisini ben yöneteceğim. 4 tane arkadaşımızla yapacağız bu oturumu. 4
arkadaşımız da salonda hazır bulunuyorlar.
Bizleri izleyen arkadaşlar için de hemen bir not düşeyim. İzlediğiniz platformdan, yorumlar
kısmından konuklarımıza ya da konuşmacılarımıza sorularınızı yazılı olarak sunabilirsiniz.
Enerji Üretim Türleri ve Ekolojiye Etkileri” başlıklı oturumumuzun ilk sunumunu, jeotermal
enerji santralları, bunların çevreye etkileri konusunda sevgili Baki Remzi Suiçmez yapa-
cak.
Baki Bey 1964 yılında, Trabzon Sürmene’de doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Sürmene’de yaptı.
Bu arada, Sürmenelilerin baskını var bu salonda; 6 tane arkadaşımız var.
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü’nden mezun oldu. 2000 yılında TODA-
İE’de yüksek lisansını tamamlayan Baki Remzi Suiçmez, kamu yönetimi uzmanı unvanına
sahip oldu. 1988-90 yılları arasında ÇAYKUR’da, 99-2005 yılları arasında Köy Hizmetleri
Genel Müdürlüğü’nde çalıştı. 2005 yılından beri ziraat mühendisi olarak görev yapıyor.
Baki Başkanı çoğu arkadaş biliyordur; 38-39 ve 45. dönemlerde Türk Mühendis Mimar
Odaları Birliği Yönetim Kurulunda çalıştı. 37 ve 38. dönemlerde Ziraat Mühendisleri Oda-
mızda görev yaptı. 2005-2009 yılları arasında iki dönem Türkiye Toprak Bilimi Derneği
Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulundu. Halen Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu
Başkanımız. Bir önceki dönemde de birlikte TMMOB’de çalıştık. Özellikle bugünkü konu-
muz olan Büyük Menderes Havzası ve Aydın’daki JES’ler konusunda sunumunu zengin-
leştirecek.
Buyurun Başkanım, söz sizde.

86
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

“JES’LERİN TARIMA VE ÇEVREYE ETKİLERİ”

Baki Remzi Suiçmez & yerüstüne deşarj edilmemesi. Bu 3 kuralın


ZMO Yönetim Kurulu Başkanı ülkemizde uygulanıp uygulanmadığını, jeo-
termal enerji santrallarının en yoğun olduğu
Teşekkür ediyorum Mehmet Başkanım.
il olan Aydın özelinde incelemek gerekirse,
Salondaki değerli konuklarımız, bizleri ek- santrallar yaşam alanlarının uzağında değil,
ranlardan izleyen değerli katılımcılar; ön- birebir içinde. Yeraltından çekilen akışkanla
celikle şahsım ve Ziraat Mühendisleri Odası birlikte gelen ve yoğunlaşmayan gazlar at-
adına, bu anlamlı etkinliği Türk Mühendis Mi- mosfere salınıyor. Orada yaşayan insanlar
mar Odaları Birliği adına düzenleyen Elektrik bunu yumurta kokusu şeklinde çok yoğun
Mühendisleri Odamızın yöneticilerine ve ça- bir şekilde hissediyor. Akışkanın bir damla-
lışanlarına içtenlikle teşekkür ediyoruz. sının dahi yerüstüne deşarj edilmemesi ku-
ralına rağmen, gerek kolaycılık, gerek daha
Mehmet Besleme Başkanımızın da bahset-
ekonomik üretim boyutunda, bütün şirketler
tiği gibi, belki de sondan başlamak gere-
için söylemeyeceğiz, ama genel anlamda
kirse, Aydın İlinde Kurulu JES’lerin Çevresel
reenjeksiyon yapılmayıp, maalesef akışkan-
Etkileri adlı, Birliğimizin değişik disiplinlerden
lar yerüstüne verilmekte, dere yataklarına
arkadaşlarla hazırladığı ve raporlaştırdığı
kanallarla akıtılmakta, bu da somut olarak
bir kitap var. Aslında bunun içinden tarım
arazide görülmekte.
ve çevreye etkilerini biraz da kendi alanımızı
genişleterek sunacağım. Bu kitap, Aydın’da
direnen yerel birimlerimizin, orada direnen
kadınlarımızın, orada hukuk mücadelesi ve-
ren insanlarımızın da son derece yararlandı-
ğı, onların mücadelesine katkı sunduğumuz
TMMOB’nin ortak bir yayını.
Jeotermal kaynaktan başlayalım isterseniz.
Yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş
ısının oluşturduğu sıcaklık değerleri devamlı
olarak bölgedeki atmosferik ortalama sı-
caklık değerinin üstünde olan ve çevresin-
Jeotermal enerji yerli ve milli bir enerji mi?
deki normal yerüstü ve yeraltı sularına göre
Ülkemizdeki kaynaklara bakarsak, ülkemiz-
daha fazla kimyasal içeren sıcak su, buhar
de çıktığı için yerli, ülkedeki şirketlerin işlet-
ve gazlar. Bu jeotermal kaynaklar farklı sı-
mesi halinde de milli bir enerji. Maden Tetkik
caklık türlerinde olmakta. En yüksek 180 de-
Arama’nın uzun yıllar uğraşlarıyla ülkemizin
rece ve üstünde ve en az 20 santigrat dere-
farklı yerlerinde tespit edilmiş çok sayıda je-
ce ve altında. Üst sıcaklıklar genelde elektrik
otermal enerji sahası var. Bu sahaların içe-
enerjisi üretiminde, orta sıcaklıklar ısınmada;
risinde seracılık olabilir, ısınma olabilir; ama
düşük sıcaklıklar da tarımda, serada, birçok
son yıllarda bu yenilenebilir enerjiye verilen
alanda kullanılmakta. Akışkanın sıcaklığına
desteklerle de aşırı bir jeotermal enerji sant-
uygun kullanım dengesi çok önemli.
ralı kurulumu gündeme geldi ve bunun da
Dünyada jeotermal enerji hep yenilenebilir ağırlıklı olarak Büyük Menderes Havzası’n-
enerji, temiz enerji olarak gündeme gelse de, da, Aydın ilinde, Manisa ilinde, Denizli ilinde
her enerji ya da her yatırım uygun ortamda yoğunlaştığı görülmekte.
yapılmazsa, her zaman yan etkileri, zararları
Peki, yenilenebilir bir enerji mi? Eğer teknik
vardır. Jeotermal enerji üretimi için dünyada
olarak bazı uygulamalar yapılmazsa, yeni-
belirlenen 3 tane olmazsa olmaz kural var;
lenebilir bir enerji değil. Temiz bir enerji mi?
bunlardan biri santralların yaşam alanla-
Doğru kullanılırsa temiz sayılabilir, ama her
rından uzağa kurulması, diğeri yeraltından
ne kadar dikkat edilse de çevreye zararları
çekilen akışkanla birlikte gelen ve yoğun-
var. TMMOB enerji politikaları temel ilkeleri
laşmayan gazların atmosfere salınmaması,
2017’de açıklandı. Orada şu ifade var: Tüm
üçüncüsü de akışkanın bir damlasının dahi
87
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

üretim tesisleri çevreye az çok zarar verir.


Jeotermal enerjinin de çevreye zararları,
kurulum aşamasında, işletme aşamasında,
üretim aşamasında, taşınma aşamasında
olmak üzere pek çok aşamada gündemde.
Hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği, termal
kirliliği, gürültü kirliliği olası kirlilikler.
Kirletici kaynaklarını süre kısıtı nedeniyle
burada açıklamayacağım, ama doğrudan
çevresel etkiler şunlar:
• Sondaj sürecinde ekosistemin bozulma-

Yine TÜBİTAK kaynaklı Çevre ve Şehircilik
• Kuyu sondajları boyunca jeotermal sı- Bakanlığıyla ortak raporda şu söyleniyor:
vıyla su ve toprağın kirlenme riski “Yeraltından çekilen termal sular santrallar-
• Tesisin işletilmesi sürecinde karbondiok- da kullanıldıktan sonra tekrar yeraltına ba-
sit ve nitrojen sülfür emisyonları sılmaktadır; ancak, bypass hatları mevcut
olup arıza veya bakım zamanlarında alıcı
• Jeotermal sıvının estraksiyonu nedeniy- ortama deşarj edilme ihtimali bulunmakta-
le arazinin çökme riski dır. Bu tür santralların yenilerinin de yapıla-
• Doğrudan akarsulara deşarj yoluyla yo- cağı göz önüne alındığında, gerekli önlemler
ğun su kirliliği alınmalıdır.”

• Asit yağmurları nedeniyle toprağın, Aydın ili Büyük Menderes Havzası, Küçük
ağacın, tarımsal ürünlerin, yüzey suları- Menderes Havzası, Gediz Havzası önem-
nın etkilenmesi ve insan, bitki dâhil canlı li tarım alanları. 5403 sayılı Toprak Koruma
sağlığına doğrudan etkiler. Arazi Kullanımı Kanunu’na göre, buralar bü-
yük ova koruma alanı ilan edilmiş; yani ta-
Büyük Menderes Havzası, ülkemizde tarım rımsal SİT diyebileceğimiz, tarımsal üretimde
potansiyelinin en yüksek olduğu bir arazi. kullanılması gereken mutlak tarım alanları.
Burada, Çevre Bakanlığı’nın çeşitli çalışma- Böylesine bir koruma alanında Toprak Ko-
ları sonrasında ortaya çıkan kirlilik türlerinin ruma Kanunu’na getirilen istisnalarla maa-
içinde, sanayiden kaynaklanan su kirliliği, lesef hem büyük koruma alanlarında, hem
aşırı gübre kullanımından kaynaklanan top- diğer tarım alanlarında enerji, maden, imar
rak kirliliği gibi, jeotermal atıkların da önemli amaçlı kullanımlara istisnalar getirilmek-
bir kirletici kaynak olduğu ortaya konulmuş. te. Ülkemizde ÇED süreci var; bunun için de
TÜBİTAK’ın Büyük Menderes Havzası Ko- yine bir “ÇED gerekli değildir” süreci, bir de
ruma Eylem Planı’nda, jeotermal sulardan ÇED raporları hazırlama süreci var. Böylesi
kaynaklanan kirlilik bir kirlilik kaynağı ola- bir ortamda bazı büyük şirketlerin santralları
rak belirtilmiş. Burada özellikle bu suların için ÇED gündeme geldiğinde, ÇED rapo-
kullanıldıktan sonra Büyük Menderes Neh- runda şu deniliyor: “Burası Aydın büyük ova
ri’ne ulaşması, termal kirlenme, tuzluluk ve koruma alanı içinde kalmakta. Sulu mutlak
bor kirliliği açısından önem arz etmektedir. tarım arazisi.” Peki, bunun için izin verilme-
Özellikle Aydın’da yoğun olarak üretimi ya- si mi gerekiyor; verilmemesi gerekiyor. Ama
pılan narenciye bitkileri bor elementlerinden ÇED hep taahhütler zinciri olup daha sonra
önemli ölçüde zarar görmekte ve bu bitki- da denetlenmediği için, sonradan izin alma
lerin kalitesinde önemli düşüşler yaşanmak- şeklinde raporda şu söyleniyor: “Tarım ve
tadır. Orman Bakanlığı’na gerekli başvurular ya-
pılarak tarım dışı kullanım izni alınacaktır.”
ÇED sürecindeki taahhütlerin hiçbirinin tu-
tulmadığı bir ortamda, gerekli ölçümlerin
yapılmadığı bir ortamda, ölçüm sonuçlarına
bilimsel olarak bakılıp gerekli denetim yapıl-
mayan, toprak analiz sonuçlarının yaklaşık
88
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

1000 sayfalık ÇED raporunda şekilsel ola- lanımlar tabii ki tarımsal ürünlerin üretilmesi
rak yerini almasının ÇED olumlu belgesi için ve yurtdışına satışı aşamasında da sıkıntı-
yeterli neden sayılması, bize göre bu, görevi lar yaratmakta. Örneğin, incirler yurtdışına
kötüye kullanmadır, kamu suçudur; ama üs- giderken, maalesef, ihracattaki analizler
tüne gidilmemektedir. sonrası geri dönmekte. Bu konuda da ge-
rek İzmir Ticaret Borsası’nın, gerekse Ticaret
Yine ÇED bilirkişi raporlarında, bitkilere, bit-
Bakanlığı’nın Kooperatifçilik Genel Müdürlü-
kisel ürünlere yönelik somut öngörüler ol-
ğü’nün raporlarında, jeotermal enerji üreti-
mamakta, ama “İncirlere zarar verebilir”
mine yönelik kuyu açma ve üretim tesisiyle
gibi çeşitli söylemlerde bulunulmakta. Ge-
bağlantılı boruların yaygınlaştığı, kır taban
rek yöre halkı, gerek yöredeki barolar, gerek
alanlar ağırlıklı olmak üzere dağlık alanlara
odalarımız ve üst örgütümüz TMMOB olarak
doğru yayılmaya devam ettiği, gerekli ön-
biz pek çok dava açtık. Buralarda da ma-
lemler alınmazsa toz ve çevresel atıklar ne-
alesef akademik unvanlı, bilirkişilik yapan;
deniyle incirlerde olumsuzluklar tespit edil-
ama gerçeği değil, şirket çıkarlarını düşünen
diği söylenmekte.
bizim meslektaşlarımız da var. Bu gerçe-
ği de hepimizin görmesi gerekiyor. Araziye, Meclisteki komisyon raporlarında, jeoter-
doğaya, incire, zeytine uzaktan bakıp, hiçbir mal kuyuların bağcılığı olumsuz etkilemesi
örnek almadan, isteğe göre, analiz yapma- net olarak tutanaklara geçirilmiş. Sadece
dan uzaktan sahibine rapor yazanlara biz şu toprak mı, sadece tarım ürünü mü; hayır. Su
soruyu sormuştuk Aydın’da da, daha önceki kalitesi istatistikleri de buralarda özellikle
sunumlarda da, burada da: Hangi bilimsel- bor ve diğer atık maddelerin ciddi bir sorun
lik? TMMOB bilimden yanadır, doğru neyse olduğunu ortaya koymakta. Yine bu konuda
her zaman onu söylemiştir ve gerçeği söyle- da yapılmış bilimsel çalışmalar var. TMMOB
meye devam edecek. web sitesinden, kitaplar kısmından bu ra-
poru indirip oradan inceleyebilirsiniz. Süreyi
Deniliyor ki, “Orada bilimsel çalışma yok.
etkin kullanmak için, bu bilimsel çalışmaların
Tarım alanına, çevreye hiçbir zararı yok.”
su kalitesine olumsuz etkilerini burada sizler-
YÖK tez taramaya şu anda bizi izleyenler
le paylaşmayacağım.
de girip, jeotermal santrallar ya da Aydın’da
incir üretimine etkiler ya da bitkisel analiz- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın çeşitli yıl-
ler ya da toprak analizleri, su analizleri üs- larda yayımladığı çevre durum raporları var.
tünden JES’i sorgularsa, onlarca, yüzlerce Örneğin Aydın ili raporuna baktığımda,
bilimsel makale var. Bunlardan 1-2 örnek yüksek oranda bulunan bor elementi Bü-
vermek gerekirse, mesela, Burcu Keser’in bir yük Menderes Nehri’nde kirlilik yaratan en
çalışmasında, kirlenmenin Büyük Mende- önemli kaynaklardan birisini oluşturmakta-
res Nehri’nden kaynaklandığını belirginleş- dır. Havzadaki bor kirliliğinin 2 önemli kay-
tirmek için, karşılaştırma yapmak amacıyla nağı Sarayköy Jeotermal Santralıyla Aydın
sulanmayan bölgelerden örnek toplanarak, Salavatlı’da kurulu bulunan jeotermal sant-
sulanan bölgelerdeki ürünlere uygulanan iş- rallardır. Bunlar da yine kamunun belgele-
lemlerin aynısı uygulanmış. Yapılan çalışma- riyle orada yanlış jeotermal uygulamaların
nın sonucu: Bütün ürünlerde analizlere göre, çevreye, suya tarıma etkilerini ortaya koyan
metaller açısından kirlenme tespit edilmiştir. resmi belgeler.
Yine kalkınma ajanslarının belgelerinde şu
var örneğin: Termal suların kullanımına mü-
teakip reenjeksiyona ilişkin yasal yükümlü-
lükler bulunmasına karşılık, zaman zaman
ortama kaçak deşarj yapıldığı bilinmekte-
dir. Böylesine bir ortamda biz TMMOB ola-
rak konuyu hep gündeme getirdik, odaları-
mız gündeme getirdi. Daha önce de çeşitli
kongreler yaptık, hukuk mücadelesi yaptık,
halen açtığımız davalar sürmekte. Sorunlar
Bir başka araştırmada, bor, ph, tuzluluk çok belli, çözümler de belli. Sorunları da, çözüm-
yüksek düzeyde. Onun dışında, yanlış kul- leri de aslında herkes biliyor. Özel sektör çı-

89
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

karı için kendi geleceğini planlarken, devlet, gerekir. JES sorunu sadece Aydın’ın, Büyük
halkın yararına, toplum çıkarına milletin ge- Menderes Havzası’nın değil; şu anda birçok
leceğini planlayamaz mı? Tabii ki jeotermal ilimizde de bu çalışmalar devam etmekte.
enerji gerekli, tabii ki yenilenebilir enerji ge- Biz söylemeye devam ediyoruz. Üst örgütü-
rekli; ama hoyratça, kapasite üstü, kontrol- müz adına bu raporda da emeğim geçti. Bu
süz, denetimsiz bir şekilde jeotermal enerjiyi raporda emeği geçen bütün arkadaşları-
gündeme getirirsek -ki, getirdik- daha sonra mızla birlikte, sizlerin huzurunda bir kez daha
Avrupa Yatırım Bankasından ve dünyadaki diyoruz ki, Orman Mühendisleri Odası’nın bu
diğer kuruluşlardan, jeotermal tepkilere Tür- konuda katkıları yok; bunu belirtmek isterim.
kiye’de yükselen muhalefetin nedeni ve bu- Büyük Menderes Havzası, ülkemizin 25 hav-
nun yenilenebilir kaynağın Türkiye üstünden zası, Aydın ili, ülkemizin 81 ili sahipsiz değildir.
kirli bir kaynak olarak gösterilmemesine yö- Bilimi toplumla buluşturma, bilimi çevreyle
nelik de projeler maalesef gündeme geldi. uyumlu yönetme umut ve dileğiyle. Çözüm
Biz şunu söylüyoruz: Eğer bir jeotermal sant- mümkün mü; istenirse mümkün. Hepinize
ral, kuyu ya da iletim hattı oluşacaksa, yer saygılar sunuyorum.
seçimine dikkat edilmeli. Büyük ova koru- Oturum Başkanı- Sevgili Başkanım, çok te-
ma alanları, mutlak tarım alanları, zeytin- şekkür ediyorum.
likler, meralar, bunlar hep yasalarla korunan
Bütün halk yığınlarının olduğu gibi, bizim
alanlar. Buradaki istisnalarla, yeni istisnalar-
mühendis ve mimarlarımızın da sorunları
la bizim üretim alanlarımızı yok etmememiz
var. “Ekmeğimize, mesleğimize, haklarımıza
gerekir ki, pandemi şunu gösterdi: Eğer ta-
sahip çıkıyoruz” diye bir kampanya yürü-
rımsal üretim, bitkisel üretim, hayvansal üre-
tüyor örgütümüz. Mühendis, mimar ve şehir
tim olmazsa, insanların beslenme sorunu, in-
plancısı arkadaşlarımızdan, “Sorunlarımıza
sanların geleceğinin açlıkla sınanacağı çok
çözüm istiyoruz” kapsamında hep beraber
ciddi tehlikeler var. Tarım alanları, zeytinlikler,
sesimizi yükseltmelerini talep ediyoruz.
meralar korunmalı.
İkinci konuşmacıya geçiyorum. Sevgili İsmail,
Bu üretim aşamasında, kuyu, iletim hatları
örgütümüzün bildiği bir arkadaş. İsmail Kü-
dâhil, gerekli ölçümleri yapılmalı, denetimler
çük de bir Sürmeneli. İsmail Küçük’ün kısaca
yapılmalı ve ortaya çıkan atıklar toprak, su,
özgeçmişini aktarmak istiyorum.
bitkisel ürün kirliliğine yol açmamalıdır. Bu-
rada da ana görev Tarım ve Orman Bakan- Küçükdere İlkokulu’nda okumuş. Ortaokul
lığı kadar, Çevre ve Şehircilik İklim Değişikliği ve liseyi Sürmene Lisesi’nde tamamlamış.
Bakanlığı, tabii ki valilik ve kaymakamlıklara Lisansını meteoroloji alanında İstanbul Tek-
ve de yerel yönetimlere, büyük şehirlere düş- nik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakül-
mekte. ÇED süreçleri sorunlu. “ÇED gerekli tesi’nde tamamlamış. Sayın İsmail Küçük,
değildir” kavramı zaten yanlış. Belki İsmail yüksek lisansını İstanbul Üniversitesi Deniz
Küçük arkadaşımız bu ÇED sürecini biraz- Bilimleri Coğrafya Enstitüsü Klimatoloji ve
dan HES’ler üstünden anlatır. Çevresel etki Meteoroloji Bölümü’nde tamamlamış. 1990-
sisteminin şu andaki şekilsel haliyle değil, 2011 yılları arasında Elektrik İşleri Etüt İdare-
doğrudan koruyucu bir şekilde yeniden dü- si Genel Müdürlüğü’nde görev yapmış. Şu
zenlenmesi gerekir. Şekilsel halkın katılımları anda devam ediyor bildiğim kadarıyla. Son-
değil, halkın görüşünün alınıp uygulandığı ra Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nde ça-
ÇED süreçleri olmalı. lışmasını sürdürüyor. Sevgili İsmail arkadaşı-
mız, Meteoroloji Mühendisleri Odası ve bizim
Yeraltına deşarj dâhil olmak üzere, yaşam
örgütümüzün eski temsilcilerinden. Su ve su
alanlarının içine kurulmak üzere, arama, iş-
politikaları konusunda TMMOB’de gerçekten
letme, ruhsat, lisans verme aşamasında-
çok büyük emekleri oldu. Özellikle hidrolik,
ki yasaları uygulamama ya da yasalarda
güneş, rüzgâr enerjisi ve enerji politikaları
istisna oluşturmak üzere bunların hepsini
konusunda değişik fikirleri var; belki bugün
düzeltecek çok yasa var aslında; ama ya-
biraz onlardan da bahsedecek. Özellikle de
salar arasında karmaşa var; aslında çok
doğa olayları, etkileri ve iklim üzerinde ya-
kurum var, kurumlar arasında karmaşa var.
şayan olaylar üzerine uğraş alanları var.
Jeotermal enerji, tüm enerji sistemleri, çevre
boyutu da dâhil olmak üzere, hukuksal ko- Sözü size bırakıyorum. Buyurun sevgili İsmail
nuda da yeniden ele alınarak düzenlenmesi Küçük.
90
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

“KÜÇÜK HES’LER VE TÜRKİYE GERÇEĞİ”

İsmail Küçük & TMMOB Meteoroloji


Mühendisleri Odası 2. Başkanı
Öncelikle herkese merhaba diyorum. Güzel
bir gün diliyorum. Salonda olan arkadaş-
lara ve bizi dışarıda izleyen arkadaşlara
selamlarımı gönderiyorum. Umarım, her
günümüz çok güzel olur. Umutlarımızı yitir-
meyelim.
Baki Bey liseden de arkadaşım. Demek ki
bizim alnımızda böyle yazıyormuş; lisede
aynı okulda oku, git, üniversiteyi farklı yer-
lerde oku, sonra gel, aynı salonlarda Türki-
ye’nin bazı gerçeklerini gündeme getirme-
ye başla. Biz de buna başladık.
Değerli arkadaşlar; Baki Bey burada bana
bir görev verdi. Dedi ki, “Şu ÇED’lerle ilgi-
li HES noktasında anlatacaksın herhal-
de.” Evet, programımda vardı, ama sü-
reye uymak için onları buradan çıkardım.
Soru-cevap kısmında buna değineceğim.
Çünkü burada HES’lerle ilgili olarak Sayın
Başkanımızın “Farklı fikirler” diyor ya, evet,
ben farklı bir yerden bakan arkadaşlarınız-
danım, yani bu süreçlere farklı bir yerden
bakıyorum.
“Küçük HES’ler ve Türkiye Gerçeği” dedik,
ama bu başlığı özellikle seçtik. HES’ler-
le Türkiye’nin bir gerçekliği var, ama Tür-
kiye’nin bu HES’lerle gerçekliği yaşamın Buna ilişkin toplumda konuşmaya başla-
başka alanlarındaki gerçekliğinden farklı yınca, herkes bir su döngüsünden bahse-
bir şey değil ki, aslında aynı şeyler devam der. Son zamanlarda iklim değişikliği nede-
ediyor. HES için ne gerekiyor; bir su gereki- niyle karbon döngüsünden de bahsederler
yor, bir de yükseklik farkı gerekiyor. Yani bir ve bunun üzerinde söylenmedik söz yoktur.
yerde yeterli bir su olacak, o türbin dön- Son zamanlarda iklim uzmanları diye bir
dürebilecek miktarda su olacak ve onu uzmanlık alanı çıktı. Ne olduğunu ben de
sağlayabilecek yükseklikte bir kot farkınız bilmiyorum. Bu iklim uzmanları bunun üze-
olması gerekiyor. Bunu niye söylüyorum? rinden pek çok şeyler üretiyorlar, pek çok
Dünyadaki ülkelerin coğrafyaları, iklimleri şeyler söylüyorlar; ben anlamakta zorluk
birbirinden farklıdır. Türkiye’nin enerjiyle ilgili çekiyorum. Bunlarla ilgili neler söylemiyor-
kurulu güçlerine bakarsanız, “Çin’de şu ka- lar, neler söylemiyorlar. Yine anlatmaya
dar, Amerika’da bu kadar, Hindistan’da bu başlarken, hep şunu söylerler: Su o kadar
kadar HES kurulu, Türkiye’de bu kadar. Biz önemlidir ki, saymakla bitmiyor. Ben bunları
hâlâ buradayız” derler. Kusura bakmayın, saymayacağım; ama su o kadar önemli, o
ama bu karşılaştırma olmaz. Oradaki arazi kadar önemli deriz deriz, sonra ne olur, ona
yapısı ne, su kaynakları ne? Bunu özellikle bakacağız bu sunumun sonuna doğru.
vurgulamak istiyorum. Ama şunu özellikle
Su çok önemlidir, ama sonuçta ne olacak?
söylüyorum: Bir yerde önce su olacak -su
Baktığımız zaman, bunu sunanlar dünya-
olmazsa olmaz, bunun başı su- sonra yük-
daki su kaynaklarından başlarlar anlat-
seklik farkı olacak.
91
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

maya. “Dünyada şu kadar su var, kutupta dahi karşılaştıramazsınız. O zaman biz ne


bu kadar su var” falan, bunları kıtalara ge- yapacağız; bütün bir havzaya böyle alt
tirirler, “Kıtalarda da şu kadar su var” falan yapacak olduğumuz yerlerde bakacağız,
derler. Tamam, güzel, var, doğru; sonra? yani “Burada su var mı, yok mu, nedir?”
“Sonra” dediğimiz zaman, biz Türkiye’ye diye devam edeceğiz. Çünkü su dediğimiz
geldik. şey bizim HES’lerimizle ilgili konuyu ortaya
koyuyor.
Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü
kapatıldı. Yazık oldu! Bir gece kanun hük-
münde kararnameyle kapatılan bir kurum
oldu. Bunun bir teknik şartnamesi vardı;
derdi ki, “Mühendislik su yapıları yapılma-
sı için en az 20 yıllık ölçüm gerekir.” Yani
“Oraya gittim, geçerken su görmüştüm,
şu kadar su vardı” diye buna göre proje
yapamazsınız, buna göre planlama ya-
Türkiye’de de bu kadar sular var. Türki- pamazsınız. 20 yıllık bir sürede bir çalışma
ye’de 25 havza üzerinde çalışma yapılıyor. yapmanız gerekiyor orada. Siz oraya baş-
Bu havzaların büyüklükleri birbirinden çok ladığınız zaman, sizin çocuğunuz orada
farklı olduğu için, bunların da iklimsel özel- çalışmaya devam edecek demektir bu;
likleri birbirinden farklı olduğu için, bunların yani siz araştırmaya başlayacaksınız, sizin
farklı farklı alt havzalar olarak değerlendi- çocuğunuz ondan sonra orayla ilgili plan-
rilmesi gerekiyor; yani 25 değil, 25’in katları lama ve raporlamalara başlayabilecek-
şeklinde değerlendirilmesi gerekiyor, bunun ti. Ama bizde öyle değil ki; biz bu süreci
Fırat’ta farklı değerlendirilmesi gerekiyor, anında yapan, hızlı, zeki insanlarız! Peki, ne
Meriç’te farklı değerlendirilmesi gerekiyor. yapacağız bunlara ilişkin? Biz bunlara ba-
karak, bu havzanın önce bir planlamasına
bakacağız. Türkiye’de bu havza planlama-
sı dediğimiz bir yalan var. Yani Türkiye’de
havza planlaması olmadığı için bunları
görüyoruz biz. Bir havza bütünüyle ele alı-
nacak. HES de yapacaksan, tavuk da bes-
leyeceksen, sulama da yapacaksan, içme
suyu da çıkaracaksan, hepsini birlikte ele
almalısın. Hepsini birlikte ele almazsan, o
zaman da kısırdöngünün içerisinde kalırsın.

Peki, biz neye bakacağız? Demek ki, bir


havzaya bakacağız. Şu kadar noktadan
hareket edeceğiz. Yani biz bir yerde bir
planlama yaparken, bir iş yaparken bu
noktadan bakacağız. Dünyada şu kadar
varmış, o dünyadaki su miktarlarının üze-
rinden rakam taşıyarak değil, yani Karade- Bu konuda bir şey daha söylemek isti-
niz’deki, benim memleketim Sürmene’deki yorum. Çünkü sonuçta, bunların hiçbi-
o küçük derede, o çayda akan suyla dün- ri olmadığı için, yaşanan süreçte bir konu
yadaki bilmem ne suyunu karşılaştıramaz- meydana geldiği zaman, “Efendim, iklim
sınız ya da Ergene’deki herhangi bir alt değişti” deniliyor. Peki, iklim değişimi nedir
kolunda akan suyla Ergene’nin ana kolunu arkadaşlar? Ankara’nın sıcaklık değerleri-
92
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

ne baktığınız zaman, minimum sıcaklıkları Bunu bilmek gerekiyor. İşte, ben dün bun-
eksi, aralık ayı -0.8. Geçmiş yıllarda, An- ları eklemek zorunda kaldım.
kara’da 10 derece de olmuş aralık ayında,
-18 de olmuş. Arada 28 derece genlik farkı
var. Bakın, 28 derece. Siz 18’i yaşadığınızda
ya da 10’u yaşadığınızda iklim mi değişmiş
oluyor Ankara’da, ne oluyor? Bir iklim uz-
manları var, bir gördüğü noktada iklim de-
ğişmiş diyor.

Türkiye’nin sularına baktığınız zaman, Tür-


kiye’nin o 25 havzasında 780 bin kilomet-
rekarelik alanla ilgili denir ki, 180 milyar
metreküp suyumuz var ortalamada. Peki,
bunun eksenleri nedir? Bu 100 milyar met-
reküpe de iner, 250 milyar metreküpe de
çıkar. Peki, kullanabileceğiniz su miktarı
nedir; 112 milyar metreküptür. Rakamlarla
boğmak istemiyorum. Ama bakın arka-
daşlar, kullanılabilir suyunuz 60 milyarla 180
milyar arasında değişir. Ortalama değerle,
94 milyar metreküple hesap yaparsanız ol-
maz. O zaman, 2 yılda yaşadığımız konular
içerisindeki kuraklıkları -ki, biz daha 60’a
inmedik, 60 milyar metreküp burada var-
iklim değişikliğine bağlamaya kalkarsanız,
Örneklerimize devam edelim. Örneğin bu saçmalık bilimle ve etikle, hatta ahlakla
Adana’da aylık toplam yağışlara baktığınız uyuşmayacak bir konudur.
zaman, bu yağışların içerisindeki değerler-
İklim değişimi, bizim ölçmüş olduğumuz
de yıllara ilişkin baktığınız zaman, bu yıllar
parametrelerin dışında yaşanabilecek
içerisinde aylık toplam yağışların da birbi-
olaylardır. Evet, iklim değişiyor, iklimin de-
rinden çok farklı olduğunu görüyorsunuz.
ğişmesinin pek çok nedenleri var; ama bu
Demek ki, bunlar yıldan yıla da değişen sü-
yaşadıklarımızı buraya bağlayamazsınız.
reçler. Oradaki günlük maksimum yağışla-
Rakamlar burada. Bu rakamları yok saya-
rın aylık ortalama yağışlardan daha yüksek
rak, her yaşadığınız şeyi iklime bağlarsanız,
olduğunu da görüyoruz bu grafikte. Bunları
değildir. Biz 60 milyara indik mi; inmedik.
bilmeyen arkadaşlarımız, insanlar kalkıyor,
Bakın, bunun daha sıkıntılı olacağı yıllar
rakamı gördüğü zaman iklim değişimine
var. 60’tan bahsediyoruz. Biz 60’ta değiliz
bağlıyor. Bunlar ne olur; herhangi bir suda-
daha. Yani biz ne yapıyoruz; kuraklığı iklim
ki günlük olan akım debilerinin mevsimlere
olarak ifade ediyoruz. Kuraklık iklim değişi-
bağlı olarak böyle değişmesine neden olur.
mi değildir arkadaşlar. Evet, iklim değişimi
Buradaki suyun böyle pik yaptığı yerler ya
kuraklıklar üzerinde etkili olacaktır, ama biz
da minimal olduğu yerler iklim değişikliği mi
daha o değerlere gelmedik. Şu anda bak-
oluyor? Hayır, bunlar iklim değişimi değildir.
tığınız zaman, iklim değişimiyle ilgili çalışan
Bunları eğer iklim değişimi diye anlatırsa-
3 ya da 3.5 tane merkez vardır ama Türki-
nız. HES’lere ilişkin süreçleri, evet, yaptık,
ye’de ya da dünyada başka insanlar eline
ettik, ama iklim değiştiği için HES’lerde
bir tane laptop alıyor, cep telefonu alıyor,
enerji üretemiyoruz. Göreceğiz birazdan.
belli sitelere giriyor, orada o merkezlere
93
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

bağlı yüzlerce bilim insanları çalışırken, bu Bir konuyu daha sizlerle paylaşmak isti-
insanlar burada kalkıp diyorlar ki, ben iklim yorum. Bir Nasrettin Hoca’mız vardı bizim.
değişimi çalışıyorum. Yapmayın, yapma- Nasrettin Hoca’mız Akşehir Gölü’ne maya
yın! Orada yüzlerce kişi süper bilgisayarla çalmıştı. Gidin, Google’a Nasrettin Hoca’y-
çalışıyor, modeller geliştirmeye çalışıyorlar, la ilgili Akşehir Gölü’yle ilgili bir soru sorun,
bizde ise eline bilgisayarı alan onların hari- mayalanmayla ilgili, sizin karşınıza şunlar
talarını koyarak bunu çalışıyor. Bunlar iklim çıkar: İklim değişti, kuraklık oldu. Akşehir,
değişimi değildir, iklim değişiminin sonuç- Eber Gölü -birbiriyle bitişik göllerdir- bu-
ları değildir. raya baktığımız zaman, Akşehir Gölü’nün
iklim değişikliğinden kuruduğuna dair bir
sürü haberler var. Peki, öyle mi, bakalım
arkadaşlar. Akşehir sodalı bir göldür. Eber
Gölü’nün hemen şeyinden Akşehir arasına
bir sulama açmışız, yani Akşehir’e gelen
suyu durduruyoruz. Kapalı bir havza bura-
sı. Peki, sonra ne yapmışız? İçeride iki tane
baraj vardı; o barajların yukarısına bir tane
daha içme suyu barajı yapmışız. Sonra ne
yapmışız; o barajların yukarısına göletler
yapmışız. Şu anda orada yapılan gölet
sayısını bilmiyorum. Bu gölün kurumasının
nedeni iklim değişimi midir ya da kurak-
lık mıdır; ne kuraklıktır, ne iklim değişimidir,
Türkiye’de suların havzaya göre değişimine
hiçbiri değildir. Bunun kurumasının nedeni
baktığımız zaman, her havzaya göre sular
biziz, biz. Bunları yaptık, oraya gelen suyu
çok farklıdır. Bu konuya fazla girmeyece-
engelledik.
ğim, ama suyun kullanımıyla ilgili değerler
değişir. Ülkemizde kişi başına düşen suyla Peki, biz suyu nerede kullanıyoruz? Biz suyu
ilgili bazı yanlış algılamaları düzeltmek is- yaşamımızın her alanında kullanıyoruz. Ba-
tiyorum. 2000 yılında 1650. Bir zamanlar 2 kın, HES’ler su kullanır, termik santral su kul-
bin metreküp düşüyordu. 2020 yılında 1346 lanıyor, nükleer kullanır, gıda kullanır, hepsi
metreküp. “Türkiye’de su kaynakları aza- kullanır. Bunu niye söylüyorum? Biz başla-
lıyor” deniliyor ya, buradaki işlemde kişi dığımız zaman, “HES’ten enerji üreteceğiz
başına düşen su miktarını hesaplamada ve dünyayı kurtaracağız” deriz. Peki, bizim
değişen nedir burada; nüfustur. Değişken enerji HES’le üretirken başka sıkıntılarımız
burada sadece nüfustur. Nüfus artışı bunu olacak mı; olacak. Ne olacak? “Kalkınma
değiştiriyor. Biz başka bir çalışma yapa- için sanayi, sanayi için enerji gerekli” diye
caksak, bu şekildeki ifadeler de yanlıştır. ciddi bir gerekçemiz var. “Biz sanayiye
Yani toplumsal algıları değiştirmek gereki- enerji üreteceğiz” diyoruz. Son iki slaytta
yor. bunlar var. Sanayi için biz sudan enerji üre-
teceğiz, sanayiye vereceğiz, sanayiyi des-
İçme Suyu
tekleyeceğiz. Ama burada şunu söyleye-
Barajı yim: Bu HES’lerle ilgili, 4628 öncesi, sonrası,
süreç, teknik ÇED, böyle bir süreç vardır. Bu
sürece baktığımız zaman, ilk önce bunu
kamu yapardı, işletirdi, kâr amacı yoktu.

Göletler

94
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

bunu? Yine o zamanki bakanlardan bir


tanesi de diyor ki, “Bu ufak HES’ler var ya,
bunlar başımızın belasıymış.” Yine aynı ka-
binede, aynı bakanlar bunlar, bunları söy-
leyen bunlar.
Peki, HES’lerin işletme sürecinde ne oluyor?
İşletme sürecinde neler olmuyor ki? Ana-
dolu’daki HES’lerle ilgili o can sularıydı, iş-
letme durumu nedir, milletin içme sularına
müdahaleler, neler neler.

Türkiye’deki HES’lerle ilgili sürece baktığınız


zaman böyle bir şeyi vardı. Buradaki asıl
pik yapan şeylerin noktası Türkiye’deki bü-
yük barajlardı. Bunları buradan biraz ayır-
mak gerekiyor.

Biz bu HES’lerde enerjiyi ürettik, ne yapa-


cağız; İstanbul’a Melen’den su basaca-
ğız. Biz ulusal planımızı, Türkiye’nin planını,
nüfusunu, sanayiini doğru planlamazsak,
İstanbul’a Melen’den su basmak zorun-
da kalacak mıydık? Biz bir de buna enerji
Kurulu güç dağılımına baktığımız zaman, verecek parayı vereceğiz. Peki, başka ne
kurulu güç dağılımında belli bir sayıdaki yapacağız; Kızılırmak’tan da Ankara’ya su
yerin küçük HES’lerde olduğunu görüyoruz. basacağız. Peki, biz bu enerjiyi niye üreti-
Kurulu güçler bakımından sorun nedir arka- yoruz? Buradaki su havzalarını yok etme-
daşlar, burada sorun nedir? HES’lerin kuru- sek, o içme suyumuzu rahat rahat burada
lu güçleri gerçekçi midir? Bu soruyu sormak kullansak ne olurdu? Bakın, bizim burada
gerekiyor. Çünkü şu anda bu HES’ler bu enerji açığımız var. Biz şimdi enerjiye ilişkin
enerjiyi üretemiyorlar. Neden? Çünkü başta tahminler yapıyoruz.
saydığımız o suyla ilgili o hesaplamaların,
o 20 yıllık değerlendirmelerin hiçbir tane- Biz bu suyu bir de gıdada kullanıyoruz. Ne-
si yapılmadı. Bu sürecin içerisinde, elinin rede kullanıyoruz; tarımsal sulamada kul-
altına çantayı alan HES yapacağım diye lanıyoruz, bir de özellikle balık üretiminde
ortaya çıktı, sanayiye su vereceğim diye kullanıyoruz. Bazı arkadaşlarımız bu işe,
ortaya çıktı. Özellikle nehir tipi HES’lerde kültür balıkçılığına karşı olabilir, ama Türki-
bu sorunlar çoktu. Barajlarda biraz daha ye’de şöyle bir gerçek var ki: Kültür balıkçı-
farklı. Nehir tiplerinde bunlar çoktu. Havza lığı olmasa, Türkiye’de kimse balık yiyemez.
ölçeğinde baktığımız zaman da biz bunları Suyun kalitesine göre, 1 birim suyla yılda
bitişik olarak ele aldık mı, yani bir havzayla en az 250 tondan yaklaşık 500 tona ka-
HES’i kurarken ele aldık mı; hayır. dar balık üretirsiniz. Burada bu suyla enerji
ürettim, bir de balık ürettim. Balığı üret-
Bakın, bir tane bakanımız diyor ki o zaman, medim burada, buğday üretmedim; peki,
“HES’lere karşı çıkanlar birilerinden para sonrasında ne yapacağım? Buraya başka
alıyor.” Ben şimdi bu söylediklerim nokta- yerden balık üretmek için, o balığın bura-
sında birinden para mı alıyorum bunu söy- ya taşınması için bir sürü enerji harcana-
lemek için, bana parayla mı söyletiyorlar
95
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

cak. Hani biz küresel iklim değişimiyle ilgili HES’lerin membaındansa, yine enerji kay-
mücadele ediyorduk ya, karbon ayak izleri, bedeceksiniz. Hangi planlama, hangisi,
su ayak izleriyle orada çalışıyorduk ya, o ne bu? İlla bu yapılsın demiyorum, ama
zaman, biz balığımızı o havzanın içerisinde bir plansızlıktan bir saçmalığın içerisinde
en uygun yer neresiyse, bütün şeylerimizi birbirimize entegre olmuş durumdayız. Bu
planlayalım, ona göre yapalım. Niye bunun HES’lerin pek çoğu atıl duruma gelecek.
dışına çıkıyoruz? Gıda dediğimiz olay insan Zaten su değerleri yok. Bir de şu var: Ora-
vücudunun enerjisidir. Buğday da budur, daki HES ciddi anlamda enerji üretemiyor,
öbürü de budur. Siz elektrik enerjisiyle insan su yok, bir de oradan bir şey aldığınız za-
vücudunu çalıştıramıyorsunuz. Eğer insan man enerji kaybedeceksiniz. Hadi buyurun!
vücudunu, insan sağlığını korumak üze-
İkinci konu, yap-işlet-devret. Süre bitecek.
re gideceksek, önce gıdadan gideceğiz,
HES’leri yaptık, işlettiler, devredecekler.
başında gıda olacak. Bu olmazsa olmaz.
Bizim köyde HES var. Araziler vatandaşın
Bunu özellikle söylüyorum. Bakın, bir hav-
arazisinin içinden geçiyordu. Kamulaştır-
za içerisinde, o balığı orada yetiştirmezse-
ma kararı alındı, tapuları ben kendi üzeri-
niz, gidip buraya Kuzey ülkelerinden balık
me aldım. Süre doldu. O HES’i benden nasıl
getirirsiniz, gemilerle getirirsiniz, uçaklarla
alacaksınız? Bilmiyorum, sadece bir görüş
getirirsiniz; ama o balığı getiremezsiniz, bu
olarak söylüyorum. O HES’in kurulu olduğu
buğdayı buraya getiremezsiniz. Burada
su yapılarının, o kanalların, boruların geç-
buğday yetiştirmezseniz, o buğdayı geti-
tiği yerler benim tapulu arazim olmuşsa,
remezsiniz, o domatesi getiremezsiniz, in-
süre dolduktan sonra onu benden nasıl
san vücudu enerjisiz kalır.
alacaksınız? Ben sadece bu soruyu soru-
Değerli arkadaşlar; bu kadar uzun anlat- yorum, çünkü çözümünü bilmiyorum. Bu
tım, ama burada ne var? Bu anlattıklarımın hukukçuların konusudur ve çok kapsamlı
sonucunda iki tane sonuç söyleyeceğim. konuşulacak bir konudur. Çünkü ülkemizin
Birincisi, biz enerji bedeli ödüyoruz. Sanayi önünde yaşayacak olduğumuz böyle bir
kuruluşları kullandıkları su için, eğer man- sorun daha var, bir sorun sarmalı var.
sabında HES varsa, enerji kayıp bedeli
Dün Aziz hoca diyor ki, “Yıllar önce bir şey
ödüyor; yani o aldıkları su ne kadar enerji
söylemiştin, hâlâ aklımda.” Yıllar önceydi,
kaybına neden oluyorsa, ona bedel ödü-
ben de unuttum. 90’lı yıllardan bahsedi-
yor, onun parasını ödüyor. Yani o enerji-
yoruz. Sonuçlar değişmemiş arkadaşlar,
yi üretmeden, o enerji üretilmeden onun
sonuçlarda hiç değişiklik yok. Anlattığım
bedeli ödeniyor. Hani biz sanayiye enerji
bu sarmal her geçen gün kendisini göster-
üretecektik. O HES’i oraya yapmasaydık,
mektedir.
sanayiye doğrudan o suyu verseydik…
Çünkü sanayinin de suya ihtiyacı var. Tür- Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
kiye’nin en sayılı sanayi kuruluşları bugün Sağ olun.
bunun sıkıntısı içerisinde. Hani sanayi için-
Oturum Başkanı- Sevgili İsmail Küçük’e te-
di? Bu anlaşıldı diye düşünüyorum. Enerji
şekkür ediyoruz.
kaybediyoruz. Sanayiciler bunu ödüyor bu
ülkede. Demin balıkçı için söyledim, şim- Sırada Mehmet Özdağ arkadaşımız var.
di sanayici için söylüyorum. Buğdaycı için Mehmet Özdağ arkadaşımızın özgeçmişini
söyledim, çiftçi için söyledim, şimdi sana- kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum.
yici için söylüyorum. Sanayicilerin de bunu Sayın Özdağ, Uludağ Üniversitesi Elektro-
görmesi gerekiyor. Bu başka alanlara da nik Mühendisliği Bölümü’nden 1987 yılında
yansıyabiliyor. Çünkü “Ben buraya bunu mezun oldu. Türk Telekom Samsun İl Mü-
kurdum” diyor. dürlüğü’nde Bilişim Ağları Müdürlüğü’nde,
Siz Türkiye’de enerji üreteceksiniz. Kömüre Network Planlaması Kurulum Müdürlüğü’n-
dayanıyorsunuz, değil mi? Onun doğrulu- de, Enerji ve Soğutma Sistemleri Müdürlü-
ğunu, yanlışlığını söylemiyorum. Bütün bu ğü’nde görev yaptı. EMO Samsun Şubesi
termik santrallarınız için su gerekiyor mu; Yönetim Kurulu’nda 6 dönem üye olarak, 4
gerekiyor. O alacak olduğunuz su diğer dönem ise Şube Başkanı olarak yaklaşık 20
96
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

yıl görev aldı. Sayın Özdağ, EMO Samsun tırladığım kadarıyla bir şey daha ekleyeyim
Şubesi komisyonlarının yanı sıra, Elektrik özgeçmişine. Bizim Türk Mühendis Mimar
Mühendisleri Odası’nın Genel Merkezi’nde Odaları Birliği’nin Samsun İl Koordinasyon
40. Dönem Otomasyon ve Web Portalı Ko- Kurulu Sekreterliğini yaptı. İl Koordinasyon
misyonu’nda, 41. Dönem Bilişim Komisyo- Kurulu Sekreterliği sırasında da bizim ener-
nu’nda, 44. Dönem Elektronik Mühendisliği ji sempozyumlarında konuştuğumuz yeni
ve MEDAK’ta, 45. Dönem de Enerji Daimi enerji santralları kapsamında, biyokütle
Komisyonu’nda Oda etkinliklerinde görev- konusunda iyi bir mücadele yürüttüler. As-
lerde bulundu. Halen Elektrik Mühendisleri lında konumuz tam da bu: Biyokütle Sant-
Odamızda, Genel Merkezde Yönetim Kuru- rallar konulu bir sunum yapacaklar.
lu Üyesi olarak görev yapıyor.
Söz sizin. Buyurun.
Mehmet Özdağ koymamış, ama ben ha-

“BİYOKÜTLE SANTRALLAR”
Mehmet Özdağ & Elektrik Mühendisleri her şeyden önce 2005 yılından bu yana
Odası Yönetim Kurulu Üyesi 13 kez değiştirildiğini ifade etmek istiyo-
rum. 13. değişiklik 25 Kasım 2020 tarihin-
Teşekkür ederim Başkanım.
de gerçekleştirildi. 14. değişiklik yapılmak
Tüm izleyicilerimizi ve salonda bulunan ar- üzereyken bütçe görüşmeleri araya girdi,
kadaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. 14. değişiklik de yolda. 5346 sayılı Kanuna
göre, biyokütle tanımı, bize verilen tanı-
Değerli arkadaşlar; ben sizinle bugün, bi-
ma göre, tarımsal ve ormansal ürünlerden
yokütle suiistimali ve saha deneyimleri-
elde edilen bitkisel yağlar. Bu tanım 2016
miz üzerinden bir sunum gerçekleştirmeye
yılına kadar bu şekilde gelirken, hayvan-
gayret edeceğim.
sal ürünlerden elde edilen birtakım atık-
Daha çok ormansal ve tarımsal ürün ya- lar da aynı şekilde biyokütle olarak kabul
kanlar biyokütle enerji santralı olarak ad- edilirken, 2016 yılında bu tanım değişti-
landırılıyor. Birazdan göreceğimiz gibi, las- riliyor ve atık lastiklerin işlenmesiyle elde
tik yakan santrallara LES diyeceğiz kısaca, edilen ürünler, kentsel atıklar ve sanayi
çöp yakanlara da ÇES diyeceğiz. Kısalt- arıtma çamurları doğrudan doğruya bi-
ması bu. Bunların çevre ve insan sağlığı yokütle tanımının içerisine alınıyor.
üzerine etkileri benim çok uzmanlık alanım
25 Kasım 2020 tarihinde 5257 sayılı Elektrik
değil, sadece birkaç cümleyle bahsedip
Piyasası Kanunuyla Bazı Kanunlarda De-
geçeceğiz. Sonra da mevzuat düzenle-
ğişiklik Yapılmasına Dair Kanun içerisinde
melerinin BES suiistimalini nasıl geliştirdiğini
değiştirilen maddeyle de biyokütle tanımı
örnekleriyle anlatmaya çalışacağım. Biraz
bir kez daha değiştirildi. Bu sefer kent-
da sahada verdiğimiz mücadelelerden
sel atık ifadesi çıkartıldı, belediye atıkları
bahsedeceğim. TMMOB’deki görevlerimi-
ifadesi geldi. (Çöp gazı dâhil) Ayrıca, en-
zin yanında, şu anda halen Samsun Çevre
düstriyel değeri olan odun ve gıda değe-
Platformu’nun da sözcülüğünü yürütüyo-
ri olan tarım ürünlerinin biyokütle olarak
rum. Orada başımıza gelen musibet üze-
sayılması bir biçimde önlenmiş oldu. Ama
rinden sahada verdiğimiz mücadelelerden
gelinen noktada, çöp, atık lastik ve bil-
kısaca bahsedeceğim.
diğimiz bütün orman varlığımız biyokütle
Değerli arkadaşlar; “Biyokütle nedir?” so- olarak tanımlanmaktadır.
rusunun cevabı akademik olarak bambaş-
Sağlık ve çevre etkileri benim uzmanlık
ka türlü verilebilir, ama ben size biyokütle-
alanım değil; ama Sempozyumumuzun
nin tanımını, 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji
dün başlayan oturumlarında, bugün ve
Kaynaklarından Elektrik Enerjisi Elde Et-
yarın devam edecek oturumlarda hem
meye Dair Kanunun 3. maddesinin 9. fıkrası
sağlık etkileri, hem de çevre etkilerinden
üzerinden vereceğim. Söz konusu kanunun
fazlasıyla bahsedilecek. Ben sadece,
97
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

özellikle Yıldız Teknik Üniversitesi’nden bir lında ilk uygulaması yapıldı. YEKDEM’den
yüksek lisans tezi alıntısıyla kısaca deği- dün de bahsedildiğini bildiğim için deta-
neceğim. Diyor ki, “Yenilenebilir enerji kay- yına girmeyeceğim. YEKDEM kapsamında
nakları, yakıtın yakılması veya yok edil- biyokütle santrallarına, kWh’ine 13.3 sent
mesini gerektirmeyen, dolayısıyla çevreye sadece elektrik enerjisine. Yerli aksam kul-
zarar vermeyen, güneş, rüzgâr, jeotermal, landınız ölçüde de -onların alt kırılımları
biyokütle gibi çeşitli kaynaklardır.” Bu aka- var- bu fiyat 13.3 sentten 15.82 sente kadar
demik olarak yapılan bir tanım, yenilenebi- yükselebiliyor. 2010 yılında biyokütledeki
lirin ne olduğunu tanımlıyor. birinci kırılım bu. Adı biyokütle olabilir, bu
destekleme mekanizmasının adı yenilene-
Başka bir tanım da, İTÜ Enerji Enstitüsü’n-
bilir enerji kaynaklarını destekleme meka-
deki -aranıp bulunması kolay olsun diye
nizmasıdır. Biraz önceki akademik tanım-
tez sahiplerinin adını da ekledim- bir tez
larda, yakılan herhangi bir şeyle elektrik
çalışmasından aldığım bir tanım. Diyor ki,
enerjisi elde etmenin karşılığı termiktir. Do-
“Yakma işlemi uygulanan biyokütle atıkla-
layısıyla buradaki tanıma uymadığının al-
rın elektrik enerjine dönüştürüldüğü sant-
tını çizeyim.
rallar biyokütleyle çalışan termik santral-
lardır.” Çok net bir tanım bu. Eğer bir şeyi İkinci durağımız, 2014 yılında değiştirilen
yakıyorsan, bunun adı termik santraldır. -ilki bildiğim kadarıyla 2009 yılında ya-
Tırnak içerisinde biyokütle yazman, onun yımlandı- 2009 yılında yayımlanan Sanayi
niteliğini değiştirmez. Kaynaklı Hava Kirliliği Kontrol Yönetmeli-
ği’nde, yakıt türüne bakılmaksızın, ısıl güç-
Sağ olsunlar, Kimya Mühendisleri Odamız
lerine göre; yani 0-50 megavat arasında
özellikle Samsun’da yürüttüğümüz müca-
şu kadar toz emisyonu, şu kadar karbon-
delelerde çok yardımcı oldular ve hâlâ olu-
dioksit, şu kadar kükürt oksit vesaire bü-
yorlar. Bu da aslında biyokütle adı verilerek
tün emisyonlar belirlenmiş. Peki, 2014’te ne
masumlaştırılan, birtakım dokunulmazlıklar
oluyor arkadaşlar? 2014’te, Sanayi Kay-
kazandırılan santralların aslında çevreye
naklı Hava Kirliliği Kontrol Yönetmeliği’nde
olan etkilerinin… Ki, çöp var, petrokimya tü-
değişiklik yapılarak, 300 megavat ısıl güce
revleri var, odun var, fındık kabuğu var, çel-
kadar olan biyokütle santrallarına sınırsız
tik sapı var, mısır sapı var, aklınıza ne gelir-
toz emisyonu hakkı, sınırsız karbonmonok-
se var. Bu yakılacak ürünlerin genel olarak
sit hakkı getiriliyor. Şu anda Türkiye’de 300
şeyi değerlendirildiğinde, biyokütle sant-
megavat ısıl değerinde kurulu biyokütle
rallarında söz konusu ürünler yakıldığında,
santralı yok, şu anda yok. En büyüğünün
termik santrallardan yüzde 150 daha fazla
ne olduğunu biraz sonra vereceğim. Do-
azot oksit, yüzde 600 daha fazla uçucu
layısıyla 2014 yılında biyokütleye dokunul-
organik bileşenler -çünkü kalorifik değer-
mazlık zırhı sağlayan en önemli kırılımlar-
leri düşük; herhangi bir kömür santralı ya
dan biri bu.
da doğalgaz santralından elde ettiğiniz
elektrik enerjisini elde edebilmek için çok Üçüncü durağımız da, biraz önce size arz
daha fazla biyokütle ürünü yakmak zo- ettiğim tanım gereği, 5346 sayılı Yenilene-
rundasınız- dolayısıyla da uçucu organik bilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisinde
madde miktarı çok fazla. Yüzde 190 daha Kullanılmasına Dair Kanunda, biyokütle
fazla partikül madde, yüzde 125 daha fazla tanımında yapılan değişiklik. Neydi o de-
karbonmonoksit, yüzde 50 daha fazla kar- ğişiklik; atık lastiklerin, çöplerin ve sanayi
bondioksit yaydığı ifade ediliyor. Karbon- arıtma çamurlarının biyokütle olarak kabul
dioksit de zaten sera gazlarının 5’te 4’ünü edilerek biraz önceki tanıma eklemesi. Bu
oluşturan bir gaz olarak biliniyor. üç önemli mevzuat değişikliğinden sonra
ne oluyor? Çevreyi kirletme ve orman yak-
Mevzuat değişiklikleriyle biyokütle suiisti-
ma teşvikleri diyorum ben buna. Biraz sonra
malinin yükselişini kısaca anlatmak istiyo-
sayılarla da göreceksiniz. Aslında kundak-
rum. Birinci durağımız 2010 yılı. Yenilenebilir
çılığa teşvik düzenlemeleri de diyebiliriz.
enerji kaynaklarını destekleme mekaniz-
ması 2010 yılında yayımlandı ve 2011 yı-

98
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Elektrik Piyasası Kanunuyla Bazı Kanunlar-


da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmasıydı.
Bütün bunlar olurken, yani bu Kanun üze-
rinde birtakım hazırlıklar olurken, bizim de
sahadaki mücadelemiz… Başımıza gelen
musibetten dolayı zaten 2020 yılının Ocak
ayında ya da 2019 yılının Ekim ayında biz
fiilen sahaya inmiştik ve bütün bu mevzu-
Biraz da rakamlarla biyokütleyi verelim. Her at değişikliklerinin ne olduğunu anlamaya,
bir yönetmelik değişikliğinin, her bir kanun kavramaya başlamıştık. Ben burada kişisel
değişikliğinin özellikle meslek odaları, emek bir özeleştiri yapmak durumundayım. 1994
örgütleri, demokratik kitle örgütleri Büyük yılından beri Elektrik Mühendisleri Odası’nın
Millet Meclisi sınırlarında tutularak, ilgili ser- Samsun Şubesinde yöneticilik yaptım, ko-
maye sahipleriyle, MÜSİAD’la, TÜSİAD’la, misyonlarında görev aldım. 2015 yılında
ELDER’iyle vesaireyle bir araya geline- da 10. Enerji Sempozyumu’na ev sahipliği
rek önceden konuşulduğunu ve arka plan yapan Şubenin Başkanlığını yaptım, yani
hazırlıklarının en az bir yıl önceden baş- Samsun’da ev sahipliği yaptık biz bu et-
ladığını belirterek şunu söyleyebiliriz: 2011 kinliğe. Fakat o etkinlikte de notlarda da
yılında, yani YEKDEM’in ilk uygulandığı yıl göremedim, kürsüde de duymadım, biyo-
YEKDEM’den faydalanan biyokütle santral kütle gibi bir sorunumuz olduğunu duy-
sayısı, katı yakıt santral sayısı 0. 2014 yılın- madım. Ne zaman karşılaştık biz bununla,
daki mevzuat değişikliği neydi; Hava Kirli- ne zaman ki başımıza geldi bu musibet, o
liği Kontrol Yönetmeliğinde dokunulmazlık zaman böyle bir şeyin suiistimal düzeyinde
zırhı getirilmesiydi. Bakın, 2014’te 4 olan yükselmeye başladığını yaşayarak görün-
santral sayısı 2015 yılında 10’a yükseliyor. ce, kendi memleketimizde başımıza gelin-
2016 yılında tanım değiştikten sonra, yani ce böyle bir şeyle karşılaşmış olduk.
bu santrallar lastik yakmaya başladıktan
YEKDEM gibi uygulamalarla enerji alanın-
sonra, çöp yakmaya başladıktan sonra bu
da kamunun mallarının ve elektrik fatu-
sayı 13’ten 21’e, tanım değişikliğinden sonra
raları üzerinden halkın cebindeki paranın
da 2021 yılında teşvik verilen YEKDEM sant-
enerji üretim sektörüne ve dağıtım sektö-
ralları içerisindeki katı yakıtlı santralların
rüne nasıl sermaye transferi yapıldığı an-
son 4 yılda 21’den 106’ya yükseldiğini, yine
latılmıştı dün. Benim burada verdiğim ör-
biyometanizasyonla elektrik enerjisi üreten
nek de mülkiyetin el değiştirmesi. Çok özür
santralların sayısının da son 10 yılda sıfır-
diliyorum, küçümsemek istemiyorum; ama
dan 85’e -YEKDEM içerisinde olduklarının
Manisa Çapaklı’da, altı üstü 3.1 megavatlık
bir kere daha altını çiziyorum- yükseldiğini,
bir biyokütle santralı için koskoca Cumhur-
toplam sayının da 191 olduğunu söyleyelim.
başkanlığı ve Cumhurbaşkanı acele kamu-
Şu anda geçerli olan nihai YEKDEM liste- laştırma kararı yayınlayıp onlarca köylünün
sindeki biyokütle santralların toplam ku- malına mülküne şirket adına -tırnak içinde
rulu gücünün de 873 megavat olduğunu, söylüyorum, suç işlemek istemiyorum- çö-
aslında atılan taşın Türkiye elektrik enerjisi kebiliyor. Bunun adı da kamulaştırma. Ku-
kurulu gücü itibarıyla ürkütülen kurbağaya rulan şirket kamu şirketi değil, üretilecek
değmediğini dün Oğuz ağabeyin rakam- elektrik bize bilabedel verilecek bir elektrik
larından da bir kere daha hatırlatalım. Zan- değil. Fiyatlarını söyledim biraz önce. Sırf
nediyorum, dün 99 bin megavat civarında bu şirket biyokütle santralı kursun diye, ta-
bir kurulu gücümüzün olduğu zikredilmiştir. rım arazisi üzerinde onlarca çiftçinin yüz-
Bu kadar mevzuat değişikliği ve bu kadar lerce dönüm arazisine el konuldu.
santral sayısına rağmen, kurulu gücün de
Başka bir örnekten bahsetmek istiyorum.
873 megavat olduğunu söyleyelim.
Samsun’da başımıza geldiği için söylüyo-
Peki, ne oldu? Şu oldu: Özellikle 2020 yılı- rum. Çarşamba Ovası, 2017 tarihli Bakanlar
nın 5 Ekim tarihi, biraz önce size arz ettiğim Kurulu kararıyla tarımsal SİT statüsü verile-
99
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

rek büyük ova koruma kapsamına alınan Bu da onun fotoğrafı.


nitelikli bir tarım arazisidir. Hata yapmak is-
Günde 3 bin ton çöp yakacaksınız, yılda 1
temiyorum; ama eğer tarım toprağı olarak
milyon ton çöpü yakacaksınız, o çöpün kül-
nitelenmişse, inşaat alanı 75 metrekareden,
leri toprağa, bütün emisyonlarını atmosfe-
toplam inşaat alanı da 150 metrekareden
re gömeceksiniz! Sonuçta onu yok etmiş
büyük ağıl bile yapamazsınız. Eğer tarım
olmuyorsunuz. Maddenin sakınımı kanunu.
toprağı olarak verilmişse ve DSİ’nin orada
birtakım kısıtları varsa, size kaç metreden Değerli arkadaşlar; dedim ya, çok bilgi var,
sondaj yapacağınız bildirilir, bunun üstüne çok bilgi var, çok bilgi var ve tüketim hızımız
çıkamazsınız. Ne kadar su çekeceğiniz de dehşet. Burada konuştuğumuzun akılda
bildirilir. Aynı tarım toprağı üzerinde, üstüne kalmasının, sürekliliği olmasının imkânı yok.
üstlük size devletin vermediği 75 metrekare, Kimsenin daha fazla bilgiye belki ihtiyacı
ama eğer bir biyokütle santralı kuruyorsa- da yok. Neye ihtiyaç var; bu bilgiyi eyleme
nız -dokunulmazlıklarını söyledim- o biyo- dönüştürmeye ihtiyaç var, bu bilgiyi saha-
kütle santralı için size tam 181 dönüm tarım da anlatmaya ihtiyaç var, bu bilgiyle kitle-
arazisi, şirket çıkarları için devredilir ve bu selleşmeye ihtiyaç var artık. Gerçekten çok
devir için de bu ülkenin tarım toprakları- fazla bilgi var, üretiyoruz, burada hiçbir so-
nı koruma bakanlığı, “Bu işte kamu yararı run yok; ama o bilginin karşılığı, biz sahayla
vardır” kararı vererek, mahkemede bizim ne kadar kucaklaşabilirsek, izah yorgunu
elimizi boşa düşürmeye çalışır. Bu da onun olmadan defalarca ne kadar tekrarlayabi-
örneği. lirsek anlatabilirsek, ne kadar çok kitlesel-
leştirebilirsek, inanın, değdiğiniz her yerde
olumlu karşılanıyorsunuz, pozitif karşılanı-
yorsunuz, eninde sonunda kabul görüyor-
sunuz. Bu HES mücadelesinde de böyleydi,
BES mücadelesinde de böyle.

Değerli arkadaşlar; bütün bu suiistimal-


lerden sonra, bütün bu kaymaklı ekmek
kadayıfından sonra, burada kimin, ne kur-
duğunun önemi yok; amma velâkin Avru-
pa’nın en büyük atık bertaraf tesisi derse-
Fotoğrafta görüyorsunuz. Eğer bir müca-
niz eğer, masumlaştırırsınız. Bu tesisin tam
delenin içerisinde kadınlar varsa, eğer bir
da karşılığı çöp yakma tesisidir arkadaşlar;
mücadelenin içinde gençler varsa, o mü-
kim kurarsa kursun, kusura bakmasın.
cadelenin başarılmaması mümkün değil.

100
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Bu da bütün bu kanun ve yönetmelik deği-


şikliklerinden sonra, gerek Elektrik Mühen-
disleri Odası, gerek TMMOB, gerekse diğer
kimliğimizle çevre platformları içerisindeki
görevlerimizden dolayı beraber sahada
mücadele ettiğimiz arkadaşlarımızla ver-
diğimiz mücadele örneklerinden birkaç şey
sergiledim. Özellikle 25 Kasım 2020 tarihli
7257 sayılı Elektrik Piyasası Kanunuyla Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Yine bu mücadelelerden, Elektrik Mühen-
Kanun maddesinden, 2016 yılında eklenen disleri Odası’nın da, TMMOB’nin de ısrarla
atık lastiklerin yakılması, ormanlarımızın üzerinde durduğu YEKDEM suiistimalinin,
yakılması maddelerinin çıkartılması için çok YEKDEM üzerinden sermaye transferinin
mücadele verdik. Burada da aslında mü- önlenmesi için; yani verilen teşviklerin en
cadele çizgisini, anlaşılabilir olma çizgisini azından TL’ye çevrilmesi, güç kısıtı getiril-
de araba lastiği üzerinden kurmayı uygun mesi gibi unsurlar üzerinden burada bizim
gördük; çünkü çok net bir şey. Araba lasti- çabamızın, emeğimizin olduğunu da iddia
ği biyokütle değildir; araba lastiği ve lastik ediyorum.
çöp yakılmaz, geri dönüştürülür. Buradan
Biyokütledeki 4 sentler, 6 sentler yanlış;
da aslında Sayın Ömer Faruk Gergerlioğ-
çünkü sunumu hazırlarken doların yükse-
lu’nu bu mücadele içerisinde özellikle an-
liş hızına yetişemedim. Siz güncel kurdan
mak istiyorum. Çünkü Kocaeli’ndeki lastik
onları hesaplarsınız. Bir kere, biyokütle sa-
yakma tesisinden bahsedildiğinde, sarf
dece 13.3 sent, bütün türleri tek fiyattı. 30
ettiği çabayı biliyorum. Çok çaba sarf etti.
Ocak tarihli Cumhurbaşkanlığı kararıyla
Buradan isim vermeyeceğim, çok çaba
YEKDEM fiyatlandırması TL’ye döndü. Las-
sarf eden vekillerimiz de oldu; ama onun
tik yakmanın fiyatı artık 32 kuruşa, piyasa
çabasını, Mecliste bunu dile getirişini ay-
fiyatının da altına indi. Eğer çöp yakıyorsa-
rıca belirtmek istiyorum. Bu mücadeleler-
nız, orman yakıyorsanız, ona verilen destek
den sonra Kocaeli’nde lastik yakan tesise
de 13.3 sentten 50 kuruşa indi. En azından
Goodyear firmasının lastik vermeyi durdur-
bunu başardığımızı söyleyebilirim. Peki,
ması da küçük de olsa bu mücadelelerde
bunu başardık da ne oldu?
alınan olumlu sonuçlardan bir tanesiydi.

101
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

yazılı başvurularda bulunduk. Samsun


Valiliği hakkında da idarenin kararlarını uy-
gulamadığı için Cumhuriyet Başsavcılığına
resmi başvurumuzu, suç duyurumuzu yap-
tık.
Değerli arkadaşlar, son söz olarak şunları
söylüyorum. Enerjide söylemler politika-
yı belirliyor. Eğer “Enerjiye ihtiyacımız var”
üzerinden politikalarınızı oluşturuyorsanız,
bunu bir ön kabul olarak ortaya koyuyor-
sanız, enerjiye ihtiyacımız var. Bu enerjiyi
yerli kaynaklardan karşılama, bu enerjiyi
yenilenebilir kaynaklardan karşılama ve
bunlar üzerinden de cari açığı kapatma
söylemlerini üst üste koyduğunuz zaman,
bunun altına isterseniz HES koyun, ister-
Bu da Samsun-İstanbul seyahatim esna-
seniz JES koyun. Ben bugün BES’i koydum
sında TK 2807 sefer sayılı uçaktan benim
buraya. Sonuçta, ne olursa olsun, kim ya-
çektiğim bir fotoğraf. Net görünüyor mu,
parsa yapsın, kim söylerse söylesin, pro-
bilmiyorum. Fotoğrafçılık merakım olduğu-
pagandayı izlemiyoruz, biz propagandayı
nu da çoğunuz biliyordur. Ben buralıyım ar-
kabul etmiyoruz, biz propagandayı sorgu-
kadaşlar. Burası Çarşamba Ovası, şu kıv-
luyoruz arkadaşlar.
rıla kıvrıla denize ulaşmaya çalışan ırmak
da Yeşilırmak. Bakın, fotoğrafın üst tarafı, Dinlediğiniz için hepinize teşekkür ederim.
Samsun kent merkezine doğru bir sis bulu- Oturum Başkanı- Elektrik Mühendisleri
tu var. Havanın berrak olduğunu görüyor- Odamızdan sevgili Mehmet Özdağ’a te-
sunuz. O sis bulutunun olduğu yer organize şekkür ediyoruz.
sanayi bölgesi. Bakın, Samsun Havaalanı.
Havaalanının hemen kuş uçuşu 1.5 kilo- Sevgili arkadaşlar; bu oturumun son ko-
metre mesafesinde. Bu tesisin kapatılma- nuşmacısı jeoloji mühendisi bir meslektaşı-
sını sağladık. Buradan Ziraat Mühendisleri mız, Tevfik Fikret Tekin.
Odamıza da, mensubu olduğum Elektrik Sevgili Tevfik Fikret Tekin, İstanbul Üniver-
Mühendisleri Odamıza da bir kere daha sitesi Fen Fakültesi Jeoloji Mühendisliği’n-
teşekkür ediyorum. Çiftçilere, köylülere, den mezun olmuş ve yüksek mühendisliğini
açılmasına destek olduğumuz davaya bu de orada tamamlamış. Mardin Mazıda-
sene müdahil olduk. Samsun 3. İdare Mah- ğı, 1955 doğumlu. Evli ve bir çocuk baba-
kemesi’nde, Çarşamba Biyokütle Santra- sı. Mesleki deneyimine ya da uzmanlığına
lına ilişkin Samsun Valiliğinin ÇED gerekli gelirsek, MTA Genel Müdürlüğü’nde 12 yıl
değildir kararının iptalini sağladık; amma görev yapmış sevgili meslektaşımız. Özel
velâkin 20 Eylül tarihinde mahkemenin sektör ve kendi firmasında 30 yılı aşkın sü-
verdiği kararın uygulanması 30 Eylülde bi- redir projelerde proje müdürlüğü, yönetici,
zim avukatlara tebliğ edildi. Avukatlarımız koordinatör ve genel müdür olarak görev
üzerinden Samsun Valiliğine bu tesisin mü- yapmış. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı,
hürlenmesi için başvuruda bulunduk. Bu BOTAŞ, Devlet Su İşleri, Eti Maden İşletme-
fotoğrafın çekildiği tarih 6 Kasım 2021. Nor- leri, EÜAŞ, TKİ, Karayolları, Telekom, Türkiye
malde 30 Ekim tarihine kadar Valiliğin bu Cumhuriyeti Devlet Demiryolları gibi ku-
tesisi mühürlemesi gerekiyordu. Yaptığımız rumlarda mühendis ve yönetici olarak ça-
görüşmelerden, TEİAŞ’a sıfır bile olsa ista- lışmış. Tünel, maden işletmesi, karayolu de-
tistik bilgisi vermediğini biliyoruz. Ama 30 sülfürizasyon tesisleri, demiryolu, doğalgaz
Ekim tarihinden bu yana sürekli kesinleşmiş boru hatları, doğalgaz depolama tesisleri,
günlük üretim planı girdisi yapıyor. Hukuk termik santrallar ve bugün özellikle anlata-
müşavirliğimiz üzerinden takiplerimizi sür- cağı konu olan kömür sahası projelerinde,
dürüyoruz. EPDK’ya, TEİAŞ’a ve YEDAŞ’a
102
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

kömür santrallarında yönetim kadrolarında yonu Üyesi. Yine bizim için çok daha farklı
görev yapmış. Sevgili meslektaşımız Fikret bir yönü var; işin toplumsal tarafında, mü-
ağabey emekli ve hem yurtiçinde, hem hendislik felsefesi konusunda bir kitabı var
yurtdışında bazı görevlerini danışman ola- ve sosyoloji ve felsefe konusunda da mü-
rak da yapıyor. hendislerle ilgili çeşitli makaleleri bulunuyor.
Bu arada, TMMOB’nin Enerji Komisyonu Fikret Bey, Kömür Santralları ve Çevreye Et-
Çalışma Grubu Üyesi ve bağlı olduğu Jeo- kileri konusunu değerlendirmeye çalışacak.
loji Mühendisleri Odası’nda Maden Komis-
Buyurun Fikret Bey.

“KÖMÜR SANTRALLARI VE ÇEVRESEL ETKİLERİ”

Tevfik Fikret Tekin & Jeoloji Mühendisleri 2018 verilerine göre, mevcut proje stoku 128
Odası bin küsur. Biliyorsunuz, bu rakamlar sürek-
li değişiyor. Ben ortalama rakamlar aldım,
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
çünkü günbegün farklı rakamlar çıkabiliyor.
Tüm katılımcılara ve bizi izleyenlere saygılar 2023’te kurulu güç hedefi 125 bin megavat
sunuyorum. Bu Sempozyumda emeği ge- seviyesi gibi belirtilmiş. 6 sene öncesinden
çen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. bu aşıldı. 4800 megavatlık nükleer sant-
ral buna dâhil değildir. Bu konudaki proje
Sayın Başkan övgüyle bahsetti. Bu kadar
lisans almasa bile, 2023 hedefi aşılmış ola-
unvandan sonra felsefe eğitimine başla-
caktır. Tabii, kurulu güçten bahsediyoruz.
dım. Öğrenciyim şu anda, devam ediyo-
Emre amade konusu ayrı.
rum.
Biliyorsunuz, pandemiden dolayı ve çeşitli
Sayın hocam Ali Yılmaz’la birlikte hazırladık
sebeplerden dolayı kaynak kullanımı ka-
bu sunumu.
pasite oranları düştü, dolayısıyla aradaki
fark açıldı. Fakat burada bir çelişki var. Niye
bu kadar kurulu güç var da elektrik kesili-
yor? Bu çok enteresan bir soru. Elektrik mü-
hendisi arkadaşlarımızın belirttiğine göre,
kurulu güç emre amade değildir; bunu he-
piniz biliyorsunuz. Çeşitli pik zamanlar var;
yazın özellikle klimalar kullanılıyor veya sa-
nayinin düşmesi, çıkması veya bir elektrik
mühendisi arkadaşımızın bahsettiği konu
çok önemli. Bandırma’da bir güç istasyonu
Enerji, en yalın tanımıyla iş yapabilme ye- var; bu devreye alınamadığı için İstanbul’a
teneği ve insan faaliyetinin sürdürülmesi fazla enerji aktarılamıyor, Ege’deki fazla
için gerekli olan bir kaynaktır. Daha önce- enerji aktarılamadığı için İstanbul’da bir
ki konuşmacılar çok güzel belirttiler, yani sürü sıkıntılar doğuyor.
bizim kendi enerjimizi de dışarıdan almak
2017 sonu itibarıyla -rakamlar biraz değiş-
zorundayız. Sayın arkadaşımız çok güzel
miş olabilir, ama çok da değiştiğini sanmı-
anlattı. Burada anlatacağımız konu termik
yorum- 35 tane linyit, taşkömürü ve asfaltit
santrallar, özellikle de kömürle çalışan ter-
yakıtlı 10 bin megavat ve üstü dolayın-
mik santrallar ve bunların çevresel etkileri.
da bir termik santral kapasitemiz var. Bu
Bu santralların haritasına baktığımızda,
santrallar oldukça eski, kimisi 50-60 yıllık.
burada griyle gösterilenler kömürle çalışan
Mesela, biz Tunçbilek’te çalıştık. İngilizler
termik santrallar. Doğalgaz santralları var.
kurmuş sistemi. Lavvar sisteminde artık sis-
Özellikle bizim konumuz şu griyle gösteri-
tem çöktü. Nihayet bıraktılar. 65 yıl, benim
lenler. Gördüğünüz gibi, Batı’da konumlan-
yaşım kadar neredeyse. Burada düşük ka-
mış.
pasiteyle çalışıyor. Tabii, bunları istediğiniz
103
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

kadar revizyon yapın, kapasite çok düşü- den, “İstediğimiz yerde istediğimiz santralı
yor. kurarız” anlayışı var. Biliyorsunuz, İskende-
run Körfezi’nde de yapıldı bunlar.
Buradaki önemli konu, biliyorsunuz, bu
santrallar özelleştirildi. Daha çok eskileri Yerel su havzaları çok önemli dedik. Çün-
özelleştirildi. Alan firmalar -ki, bir tanesinin kü bunlar eski göl yatakları. Yani eski göl
içinde de bulundum- ne aldıklarını bilmi- yatağının altında su var. Mesela, Elbistan
yorlardı. Yani neyi aldı, nasıl çalıştıracak, Havzası’nın altında Almanların yaptığı pro-
bilmiyorlardı. Eleman eksik, bilgi eksik ve- jeye göre, 6 milyar metreküp su var, onun
saire ve çok büyük sıkıntılar doğdu, facia- üstünde kömür var. O kömürü alınca ne
lara yol açtı. İleride bahsedeceğim. Tabii, oluyor; bir taraftan patlıyor, facialara yol
bunların halen daha ödenmemiş milyarlar- açıyor.
ca dolar banka borçları, kredi borçları söz
konusu. Darboğazlara girdikleri için, 3-4
sene öncesinden Bakana gidip, “Anahtar-
ları teslim alın, biz geri vereceğiz” dedikle-
rini de hatırlıyoruz.
Burada yeni kurulmak istenen santrallar da
var; Alpu’da, Trakya’da ve Konya’da. Ga-
rabet bir şey. Bunların hemen hemen hepsi
1. sınıf tarım arazileri. Niye tarım arazileri?
Yani tarım arazisinin üstüne mi kuruyoruz; Kömürle çalışan yaklaşık 51 tane termik
hayır. Çünkü kömür orada. Bunlar neojen santral var; bunların 16 adedi 100 mega-
havzalar, genç havzalar ve dolayısıyla 1. vat üzerinde. Çok daha büyükleri var tabii,
sınıf tarım arazisi olunca, orada bir nüfus 1000-1200 megavatlar da var. Diğerleri
yoğunluğu var ve su kapasitesinin doğru küçük kapasiteli, otoprodüktör santrallar.
dürüst kullanılmaması vesaire gibi çeşitli Taşkömürü bir tane, bir tane de asfaltitle
sıkıntılar var. çalışan santral dışındakiler linyit kömürüyle
çalışmakta. Bunların özelliklerini şimdi çi-
Biz Slovenya’ya gittik. Bir örnek göstere-
zelgede göreceğiz. Şurada dikkatinizi çek-
ceğim. Küçücük bir ülke burası, Yugoslav-
mek istiyorum. Bakın, nem oranları çok yük-
ya’dan ayrılmış. Kendi ürettiği teknolojiyle,
sek; 21, 26. Kangal’dakinin ne kadar yüksek
tarım arazisini de bozmadan ve kendi me-
olduğunu görüyorsunuz. Kül oranları keza
totlarıyla bu işi yapıyor.
25, 30, 34 maksimum rakamlara ulaşıyor.
Yanlış örneklerden bir tanesi Çan’dır. Soma’da keza öyle. Afşin’i görüyorsunuz.
Çan’daki termik santral kömürün üstü- Afşin’deki nem oranına dikkatinizi çeke-
ne kurulmuştur. Hatta biraz daha ilerler- rim; 50. Yani gölün üstünde kömür demek
se, oradaki seramik fabrikası da çökecek. bu. Onun için o facia oldu. Bu ikisinin bize
Şimdi ne yapacaklarını bilmiyorlar. Yeniköy gösterdiği sonuç, düşük kalorili, yani hiçbir
ve Kemerköy’de, neredeyse turistik tesis şekilde başka yerde kullanamayacağımız
gibi deniz kenarına kuruldu. Orman yan- kömürleri santralların kazan sistemlerine
gınından zor kurtarıldı son anda. Amonyak uygun hale getirerek yapmışız. Doğru veya
tankları taşındı falan. Yani büyük facialar yanlış, bunu çok tartışmak istemiyorum.
olacaktı, son anda kurtarıldı. Yine Çanak- Devlet, bundan 40-50 sene önce bu sant-
kale Biga’da, Amasra’da peş peşe ithal kö- ralları yapmış, şimdi özel sektörde.
mürlü santrallar kuruldu. Niye böyle? Çünkü
Bir diğer konu kükürt miktarı. Şuradaki
limanlar yakın olduğu için, gemiyle, özellik-
maksimum rakamlara dikkatinizi çekmek
le Sibirya, Avustralya’dan gelen kömürleri…
isterim; 4.20, 2.29 vesaire. Bu rakamlar
Biraz ıssız bölgeler gibi görülse de, çok ıssız
bence minimum. Ben bu işin içinde 15 sene
değil aslında. Bunlar hep hata. Yer seçi-
çalıştığım için, kendim şu anda astım has-
minde özen gösterilmiyor. Demin arkadaş-
tasıyım. Şu olay bize 6 gibi rakamları gös-
larımızın bahsettiği gibi, sadece kamuya
teriyor. Mesela, Çan’da 6-7 gibi rakamlar
sırtını dayayarak, vatandaşı hiç düşünme-
104
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

ölçüldü. Bu rakamları kim ölçüyor; devlet yenisinde olduğu söyleniyor, ama o konu-
ölçüyor. Asıl sıkıntılı soru şu: Bu doğru mu? da bilgi sahibi değilim. Niye bu sistemler
Yani devletin ölçtüğü, Çevre Bakanlığı’na çalışmıyor, niye yok? Bizim asıl sorunumuz,
gönderilen o sensörden çıkan rakamlar neojen havzaları dediğimiz kömürün genç
doğru mu? Ben bunda soru işareti görüyo- olması. Biliyorsunuz, genç kömürlerde kül
rum. Asıl sıkıntı burada. Şu rakamlar eğer 6 oranı yüksek, nem oranı yüksek, kükürt yük-
ve 7’nin üzerine çıkıyorsa, desülfürizasyon sek, her şey yüksek. Karbondioksit salımı
sistemi de artık para etmiyor. Yani istedi- apayrı bir konu. Onu da biraz sonra söy-
ğiniz kadar kireç verin içine. O kireç zaten leyeceğim. Karbondioksit belki küresel ısın-
enerjiyi düşürüyor, onu da vermek istemi- mayı uzun vadede etkiliyor, ama kükürtdi-
yorlar, vermek istemeyince biraz sonra an- oksit birkaç senede öldürebilir veya astım
latacağım sıkıntılar doğuyor. yapar, hasta yapar. Onun mali tablosunu
da göreceğiz biraz sonra. Bu üst miyasen
Alt ısı değerlerine bakalım. Bakın, 2000,
yaşta dediğimiz kömürler genç kömür-
2300. Soma’da yüksektir rakam. Kangal’da
ler. Bizim genç dediğimiz 13 milyon senelik
1000 mesela. Bunun 900’lere düştüğünü
kömürler. Taşkömürleri 60 milyon seneden
gördük. 900’e düşünce, artık termik sant-
sonra başlıyor. Bu termik santrallarda ge-
ral da çalışmıyor. Ne oluyor; içine fueloil
nellikle pik zamanlarda yüzde 40 ve daha
basıyoruz, astarı yüzünden pahalıya geli-
üzeri. Biliyorsunuz, bu sene su yoktu baraj-
yor. Şu maksimum rakamlara ulaşmak çok
larda. Güneş santrallarımızın zaten belli bir
mümkün değil. Mesela, Soma’da falan hep
kapasitesi var. Yüzde 40’ın çok daha üze-
çalıştık. Buralarda bu rakamlara ulaşamı-
rine çıktığı söylendi, yani yüzde 60-65 gibi
yoruz.
rakamlar duydum. Termik santrallardan
MTA’nın açıkladığı rakamlar -ben de ça- elde edilen elektrik enerjisi yüzde 65. Kor-
lıştım bir ara- 18-19 milyar ton linyit rezervi kunç bir şey. Bunları yok sayarsak, demek
var. Bu da tartışmalı. Biliyorsunuz, bu ra- ki elektriksiz kalacağız. Yani böyle de bir
kamlara bazen bir 0 eklenir. Bazen politika paradoks var.
amaçlı, siyasi amaçlı, Bakanımız çıkar, çok
Bu temel bilgiler ışığında, bu ortam nasıl
büyük rezervler açıklar; ama gerçekte bu-
etkileniyor, biraz buna bakalım. Bir kere,
nun böyle olmadığını gördük. Yıllık üretimi-
toprak, su ve hava, bu parametrelerin hep-
miz burada 100 milyon ton. Bu çok büyük
si etkileniyor. Kömür kullanılarak işletildiğine
bir rakam. Sadece Elbistan Havzası’nda
göre, kömürü biraz anlamamız lazım. Bu
bir rekor var. Biz de o zaman oradaydık.
kömürlerin içinde radyoaktif mineral var,
27 milyon ton kömür çıkarıldı. Korkunç bir
kükürt ve karbondioksit salımları var. Bun-
rakam. Bir havzadan, sadece bir kömür
ların havaya karışması, toprağa veya suya
yatağından 27 milyon ton. Bu rakam 5. sı-
karışması da kaçınılmaz. Bunların hepsinin
rada olduğumuzu göstermektedir. Bu çok
analizleri yapıldı, bunları biliyoruz. Bile bile
övünülecek bir şey mi, onu tartışmaya açık
lades. Dolayısıyla bu ortaya çıkan kirlilik
bırakıyorum. Bazen bununla çok övünür
bütün habitatı, bütün canlı varlığını, bütün
arkadaşlarımız, meslektaşlarımız, “Biz re-
insanları, hayvanları, bitkileri, yediğimiz ek-
kor kırdık” diye; fakat bu potansiyelle -si-
meğe kadar her şeyi etkiliyor.
yasilerin de söylediği şu rakama dikkatinizi
çekiyorum- 20 bin megavat linyite dayalı Üç tane olumsuz etki var burada. Katı, sıvı
termik santral kurulu güç yaratılacağı dü- ve gaz halde olabiliyor. Toz kirliliği var bir
şünülmekte halen. Paris Anlaşması’nı kabul kere, korkunç bir toz kirliliği var. Elbistan’ı
ettik, halen bunu düşünüyoruz. Bu nasıl bir bilenler bilir; arabanızı koyun, ertesi sabah
şey, anlayamıyorum. renginin değiştiğini görürsünüz, üstünü üç-
beş milim toz kaplar bir günde. Baca ga-
Gelelim çevresel etkilerine. En önemli konu.
zından atılan partikül maddeler var, yani
En büyük 45 tane termik santralın 20’sinde
tozdan daha büyük maddeler var; bunlara
desülfürizasyon tesisi var, ama çalışmıyor.
PM diyoruz. Kömür taşıma ve stoklamada
Azot oksit giderme sistemleri yok. Benim
toz kirlenmesi var ve baca gazından çı-
bildiğim kadarıyla hiçbirisinde yok. Bir tane
kan kimyasal maddeler var. Kükürtdioksit,
105
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

karbondioksit vesaire hepsi var. Genellikle rahmetli oldular.


bunlar kil taşı, marn ve kumtaşı. Soma’da
Bu konuda kötü bir anımız var. Biz dilekçe
biraz daha farklı. Burada kireçtaşları var.
verdik, bir maden mühendisi arkadaşımızla
Göltaşı diyoruz bunlara. Bunların işletmesi
dilekçe verdik bu olaydan 2 ay önce. De-
zor, maliyeti çok zor. Dolayısıyla oraları özel
dik ki, “Burada çok büyük risk var, büyük
sektörün kâr mantığıyla işletmesinden do-
açılmalar var, B santralına doğru açılmalar
layı çok büyük sıkıntılar var şu anda. Yani
var. Bu açılmalar 1 metreye ulaştı.” Burada
kömür santralı, tamam, güzel de, o kömürü
gidya diye bir trim var. Suya doymuş bir
usulüne uygun nasıl çıkaracağız, o konuda
trimdir bu. Eğer onu oynatırsanız felaket.
çok büyük tartışmalar var şu anda.
Aynısı Tufanbeyli’de de var. Daire başkanı-
Biliyorsunuz, Elbistan’da facia oldu. Ne- na dilekçeyi verdik. Daire başkanı, “Siz biz-
den oldu bu? Ben oradaydım o zaman. den daha mı iyi biliyorsunuz?” dedi bana,
Kamusal tarafında çalışıyorduk biz. Kamu ben de evet dedim. “Hayır canım, alâkası
mensubu değilim de, oradaki Kışlaköy sa- yok” dedi. Biz dilekçeyi verdik, 2 ay sonra
hası. Susuzlaştırma diye bir olay var. Demin bu olay oldu. Bizim dilekçemiz de kayboldu
bahsettiğim eski göl yatağındaki göl âde- bu arada. Yani burada bir suç var. Maale-
ta yukarıya doğru patlıyor. Geçirimsiz bir sef, bütün bunların altında da mühendis-
zeminde tamam, aşağıda duruyor; ama lerin imzası var. Üzülerek söylüyorum bunu.
en ufak bir fay kırığı veya sizin kazınızdan Hepsinin altında mühendislerin imzası var.
dolayı yanlış yaptığımız bir mühendislik Mühendisin Felsefesi kitabını bunun için
sonucu, projenin yanlışlığı sonucu patlıyor. yazdım. Yani bizler bazı şeylere hayır diye-
Bunun için ne yapmak lazım? Bunun için, mezsek, insan ölüyor. O firma diyor ki, “300
çok uzun süreli susuzlaştırma yapmak la- bin dolar para harcadım. Açın kardeşim,
zım. Bu da şudur: 1-2 yıl öncesinden, yani kömürü bulacağım.” Peki, o 11 kişinin fiyatı
daha oraya başlamadan 1-2 yıl öncesin- ne?!
den, bu 60 santim çapındaki ters sirkülas-
Kusura bakmayın, bir anımı anlattım bura-
yonlu sondaj ekipmanlarıyla bu suyu alıp
da, araya girdim.
deşarj etmek zorundasınız. Devlet bunu
gayet başarılı bir şekilde yapıyor ve halen İnşaat evresi var. Burada artık yüzey ma-
de yapıyor. 4’lük, 6’lık borularla muazzam denciliği azaldı, bitiyor, yeraltı madenciliği-
bir su deşarjını gözle görüyorsunuz ve an- ne giriyoruz.
cak o şekilde aşağıda çalışma imkânınız
var. Peki, özel sektör bunu yaptı mı; yap-
madı. Bunu yapmadığı için 11 kişi öldü. 2’si
mühendis arkadaşımızdı. Birini de tanıyor-
dum. TKİ’den geçme bir arkadaşımızdı.
Bu sistemin Tufanbeyli Havzası’nda da ya-
pıldığını sanmıyorum. Orada da bulundum
emekli olmadan önce. Bir facia olmamasını
diliyorum. Her an her şey olabilir. O kadar
kötü ki, termik santral da bundan etkilene-
bilir. Bu facia öyle noktalara doğru gidiyor
ki, durduramazsınız. Oradaki proje müdürü
arkadaş anlattı; “Ben arabamla duruyor-
dum. Arabam cipti. Yanımdaki 2 mühen- Şu resme dikkatinizi çekeceğim. Bu Sloven-
dis arkadaş bir katta duruyordu. Aynadan, ya’dan bir örnek. Bunu niye gösteriyorum?
arkamızdan bir dağ geldiğini gördük. Ben 3-4 milyon nüfuslu bir ülke. Bu hidrolik sis-
otomatik vitese takıp kaçtım, onlar kaça- temler biliyorsunuz, bunlar yeraltında ze-
madı” dedi. Bu ne kadar zamanda oluyor; mini 250 kilograma kadar tutan ve daha
30-40 saniye. Zaten onun ne olduğunu bile fazla bar basınçlara kadar tutan sistem.
düşünemiyorsunuz o anda. Bu arkadaşımız Bu sistem 50-60 milyon dolar. Adamlar
kurtuldu, proje müdürü. Diğerleri orada bunu kendileri yapıyor, bu metodu kendileri
106
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

bulmuşlar. Üstte de tarım yapıyorlar. Yani çıkıyor. Bunun yüzde 100 olması mümkün
çökmeler, göçmeler yine olabiliyor; ama değil zaten, biliyorsunuz. Çünkü kömürün
bizdeki gibi tasmanlar fazla değil. Hiçbir hepsini yakıp bütün enerjiyi alamazsınız.
şekilde zarar vermeden bu sistemleri yapıp Yüzde 40-45 çok büyük bir rakam. Türki-
dünyaya da satıyorlar. Almanya’dan, şura- ye’de bunun yüzde 17’lere düştüğünü bi-
dan buradan almamışlar, kendi metotları. liyorum. Santralın ismini vermeyeceğim.
Özel sektörde yüzde 17’lere düştüğünü bili-
İşletme evresini hepimiz biliyoruz. Bu çok
yorum. Maalesef çalışıyor hepsi.
önemli bir evre aslında, bizim başımıza ge-
len bütün felaketlerin yaşandığı evre. Bu Paris İklim Anlaşması’nı geçiyorum. Burada
işletme evresinde işin iki boyutu var. Çok 1.5-2 dereceler gibi rakamlar var. Bunlar
eleştirilmesine rağmen, kamusal olarak iş- hiçbir zaman olmuyor, ben inanmıyorum
letmede çok şeye dikkat ediliyordu. Bu ne- da zaten.
dir? Bir termik santralda mutlaka revizyon
Tabii, karbondioksit salıyor kömür. Bu sera
yapmanız lazım, mutlaka rehabilitasyon
gazına yol açıyor. Bunu hepimiz biliyoruz.
yapmanız lazım. Çünkü yüksek basınçlar
Dünyadaki kömür üretimi artışıyla 2005 yı-
var, yüksek ısılar var. Bunlar zamanla çürü-
lında 125 katrilyon BTU. Özel bir adlandırma
yor, patlıyor; boruları değiştirmeniz lazım.
bu. Değeri 202 katrilyon BTU’ya çıkaca-
Değirmenler artık her tarafından kül par-
ğı tahmin edilmektedir ve bu tahminlerin
tikülü kaçırıyor; bunları değiştirmeniz lazım.
hepsi de doğru çıkıyor.
Kamuda zaman zaman bu yapıldı, özel
sektörde hiç yapılmıyor.

Bu, Kangal’daki termik santralın desülfü-


rizasyon sistemi. Bunu niye gösteriyorum?
Bu sistem 60 milyon dolara kuruldu bildiğim
Bu bir genel görünüm.
kadarıyla. Mitsubishi kurdu. Çok eski bu.
Çevre etkisi ve denetimini genel şema ola- Hemen hemen hiç çalışmadı. 2 ay mı ça-
rak hepimiz az çok biliyoruz. Termik santra- lıştı, 6 ay mı çalıştı, onu da bilen yok. Böyle
lın özellikle soğutma bacası, kazan sistem- sistemleri buralara kurduk, paraları verdik.
leri vesaire. Burada söylememiz gereken,
Kimyasal maddeler, SO2 çıkıyor biliyorsu-
türbine sıcak su buharı veriyoruz ve burada
nuz. Bu SO2’yi nasıl bertaraf edeceğiz; kal-
3.000 devir/dakikayla türbinin mili jenera-
kerle, kalsiyum karbonat. Yani bunun reak-
törden hızlı bir şekilde döndürülerek elektrik
tif olması lazım. 110 civarında bir reaktivite
enerjisi elde ediyoruz.
olması lazım ki, şeyi alsın. Bunun kimyasal
Linyit, ısı değerleri 800 kcal’den 5 bin-7 bin reaksiyonunu şurada görüyorsunuz. Dola-
kcal’ye kadar çıkan sistemler var. Tabii, 7 yısıyla çıkan ürün alçıtaşı. Alçıtaşını da ya-
binden sonrası artık linyit değil, taşkömü- bancı ülkeler tekrar çalıştırıyorlar, biz atıyo-
rüne giriyor. Kül oranlarını demin verdik. ruz.
Termik santrallarda verimlilik, özellikle yeni Burada bir anımı anlatayım. Yatağan’da,
nesil santrallarda yüzde 40-45’lere kadar yaklaşık 15 yıl önce, yani 2005’lerde, gördü-

107
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

ğünüz gibi -resmi rakam bu- 800 mg/m3’e


ulaştı SO2 miktarı. Bunun normal değeri
200 mg/m3 olması lazımken 800. Fakat
içeride çalışan arkadaşlardan, biz bunun
2 bin olduğunu düşünüyoruz gayri resmi,
yani 10 misli. Yatağan’da ani ölümler oldu.
Sis bulutu çöktü. 2005 yılıydı. Ani ölümler
oldu. Bunların açıklaması falan yok bizde.
Londra’da, 1952 yılında, bir haftada 4 bin
kişi öldü. Buna smog diyoruz, yani smoke
ve fog’un kısaltılmışı. Böyle bir tehlike var.

Burada bir tablo var. Bakın, ölümler var.


Tepede erken ölümler var, hastane baş-
vuruları var, bronşit vakaları, astım vakaları
ve kaybedilen zaman. Bu o kadar geniş bir
tablo ki, sonuçta harcanan rakamı görü-
yorsunuz; yıllık 5.20-10.90 milyar avro. Tabii,
yapılan hastaneler, iş kaybı vesaire hepsini
topladıkları zaman böyle korkunç bir ra-
kam çıkıyor.
Çevre Mühendisleri Odası’nın verdiği de-
ğerler ki, bunlar değişkendir. Bakın, şurada
SO2 değerleri, hepsi yüksek. Aşma sayıları
da çok yüksek. 1 saatte 24 kez aşılmış SO2
değerleri.
Şurada verilen bir tablo var. “Sera gazı
emisyonları 2020’de yüzde 20 azaltılacak,
yenilenebilir enerji arttırılacak” vesaire gibi
palavraların hiçbiri tutmadı. Bunları yıllardır Elbistan Havzası’nı görüyoruz. Facia neden
söylüyorlar. 2020’yi geçtik, hiçbir şey olma- oluyor? Almanların yaptığı projeye göre, şu
dı. Tabii, su sıcaklığı var bunun sonucunda. şev açısının yaklaşık 17-22 derece olması
Şurada bir değer var; yüzde 40 verim ol- lazım, genel şev açısı. Bizim özel sektörün
ması durumunda, 1 megavatta 0,24 kg çalıştığı, facianın olduğu yerde 44 dere-
karbondioksit üretiyor ve 1,5 megavatlık ısı ceydi bu.
yaymaktadır. Eğer bu yüzde 15’e düşerse Işınım değerleri var; çok saçma sapan de-
tamamen çöküyor sistem. Buradaki filt- ğerler. Bu işleri savunanların getirdiği ışınım
re sistemlerinin yapıldığını hiç duymadım, değerleri. Onlar hiçbir zaman tutmuyor.
görmedim. Hemen hemen bütün santral-
ları geziyoruz. Bir tanesi yaptığını söylüyor;
bir tüp koymuş, üstüne de FGD yazmış. 10
bin dolar. Halbuki, devletin Çan’da yaptığı
340 milyon lira gibi bir rakam. Yani desülfü-
rizasyon çok kolay bir iş değil.

108
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Greenpeace’in bir tablosu var. Bu ölçülmüş ekosistem bundan çok büyük ölçüde etki-
bir değer. Greenpeace bazen farklı metot- leniyor. Bu etkilenme küresel ısınma sonu-
larla uğraşıyor tabii; ama şurada gördüğü- cundaki gibi uzun sürelerde değil, çok kısa
müz gibi, aşma sayıları 18 defa olmuş. Bu sürelerde. Yani 3-5 yıl bu havzalarda yaşa-
SO2’ydi. Bir tane daha gösterelim. yan insanların astım, bronşit gibi hastalık-
lara yakalanmamaları mümkün değildir.
Bu da azot oksit değerleri. Bunların aşma
sayılarını da görüyorsunuz. Bu, Elbistan Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.
Havzası’nda ölçülmüş değer. Halk sağlığı, Sağ olun.

ENERJİ ÜRETİM TÜRLERİ VE EKOLOJİYE ETKİLERİ OTURUMU – I


SORU YANIT BÖLÜMÜ
Oturum Başkanı Mehmet Besleme- Tevfik giden onca atığımızı değerlendirmemiz
Fikret Tekin’e teşekkür ediyoruz. gerekmez mi?” demiş bir arkadaşımız.
Sevgili arkadaşlar; bundan sonra öğle arası Levent arkadaşımız, nasıl bilgi alabiliriz? İs-
ve bir 15 dakika içerisinde programı bitiririz tanbul ve çevresi için sağlık risklerini araştı-
sanırım. Çevrimiçi olarak bizi izleyen değerli rabilir miyiz?” diye bir soru gelmiş size.
konuklarımızın hem yorumları, hem bilgilen-
Mehmet Turan arkadaşımız, “Sayın Baki
dirmeleri, hem de soruları var. Sorular için
Suiçmez, JES’lerde bilinenin tamamının
salona söz vermeden, gelen mesajları bu-
enjekte edilmemesi nedeniyle çevre kirlili-
radan sizinle paylaşmak istiyorum.
ği oluşturduğunu söylemiştiniz. Oysa artık
Bizi izleyen bir değerli arkadaşımız, “Jeoter- hepsi basılıyor” demiş. Yani yeraltı suları için
mal enerji bile bu kadar kirliliğe sebep olu- enjeksiyon kuyularında kontrol yok mu” diye
yorsa, vay halimize” demiş. “Türkiye Büyük algılayabilirsiniz.
Millet Meclisinde sizi görmek istiyoruz” diye
Sevgili Mehmet Turan bir şey daha söyle-
teklif geldi. Haberiniz olsun Mehmet Bey.
miş. “JES’lerde enjeksiyon kuyu kontrolü için
“Ormanların yakılması diye bir ifade kullan- yasal düzenleme yok. Enjeksiyon kuyuları-
dınız. Bunun yanlış anlaşılmaması için dü- nın periyodik olarak kontrol edilmesi ve ha-
zeltelim” demiş bir arkadaşımız. “Biyokütle sarlı olanların onarılması gerekiyor” diye bir
olarak orman atığı kullanacak tesisler, en- destekte bulunmuş sevgili arkadaşımız.
düstriyel odun dışındaki orman ürünleri ola-
Sevgili Nihal Türüt hepimize teşekkür etmiş.
bilir” demiş.
Biz de buradan bolca sevgiler iletiyoruz
Bir izleyicimiz, “Orman Genel Müdürlüğü ta- sevgili arkadaşımıza. “Ezber bozdunuz” de-
rafından her yıl ihale edilerek kesim sonrası miş.
kalan artıklar, odun kabuğu, ağaç kökü gibi
Son olarak bir şey daha okuyorum. “JES’ler-
atıklardır. Şahsi arazinizde bile olan ormanı
de enjeksiyon kuyuları Amerika Birleşik Dev-
kesip biyokütle santrallarında kullanamaz-
letleri’nde 5 yılda bir, bazen yılda bir, bazen
sınız” diye bir yorumda bulunmuş.
de şartlı olarak kontrolden sonra bunlara
Biyokütle konusunda bir soru sorulmuş. ruhsat veriliyor. Sevgili Baki Başkan, eğer bu
“Enerji ormanları olarak hızlı bir şekilde ye- konularda da yorum olursa iyi olur” demiş.
tiştirilerek kaynak olarak kullanılan, özel-
Salondan söz almak isteyen arkadaşlar
likle Avrupa’da kullanılan; ama Türkiye’de
varsa sorularını alalım.
örneği olmayan prosesler olarak biyokütle
konusunda ne düşünürsünüz?” diye bir soru Buyurun.
gelmiş.
Cemalettin Küçük- Öncelikle orman atığı
“Mehmet Bey’den ricam, fosil yakıtlara göre diye bir şey olmadığını belirtmemiz gereki-
biyokütle enerjisinin avantajı ya da deza- yor. Mehmet Bey onu söyleyecektir. Orman-
vantajlarını değerlendirebilir misiniz? Boşa da ne olursa olsun, ormanın kendi varlığıdır.
Oradan herhangi bir odun ya da kereste
109
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

alırsanız, geri kalanı yine ormanın varlığıdır. şeyler. O suyu deşarj etmek de çok zor. De-
Bunu yakmak ya da oradan çıkarmak gibi şarj ettiğiniz zaman nereye gidiyor; boşa
bir şeyin söz konusu olmaması gerekir. gidiyor. Termik santraldan çıkan suları Al-
manya’da ve Slovenya’da şehir ısıtmasın-
Tevfik Bey, sunumunuzda Elbistan’dan ver-
da kullanıyorlar. Bizde o da yok, o da boşa
miş olduğunuz örneklerde ve anlatmış ol-
gidiyor. Dışarısında bir kanal yapmışlar,
duğunuz bütün kömür yataklarıyla ilgili bir
DSİ’nin kanalına veriyorlar, gidiyor. Korkunç
su bağlantısı görüyoruz. Jeolojik formasyon
bir su israfı var. Elbistan’daki termik santra-
olarak bu konuda bir açıklama getirme-
la gelen suyu nereden aldıklarını gördünüz
nizi rica edeceğim. Şundan kaynaklı: Yine
mü hiç, bilmiyorum. Bir kaynak var yukarı-
aynı koşullar, ormanın kesilmesiyle ve ter-
da, o Göksu Irmağı’nın doğuşundaki kay-
mik santrala kömür sağlanması konusuyla
nak. Elbistan 100 bin nüfuslu bir yer. Şehirde
birlikte, Muğla, Milas, Ören, Akbelen bölge-
kullanılan suyun 4 mislini kullanıyor termik
sinde de bugün dokunulmamış kömür hav-
santrallar. Kurulmuş artık bu santrallar, ya-
zasında su meselesi tartışılıyor aslında. Yani
pacak bir şey yok. Yani suyu durdurursanız
buraya dokunduğunuz zaman su ortalıktan
santral duracak zaten. Böyle bir durum da
kalkacak. Öncelikle bu suyu mu konuşaca-
var. Yapacak bir şey yok mu?” diyorsunuz.
ğız? İsmail Bey’in biraz önce anlatmış oldu-
Paris Anlaşması’nı kabul ettik. Hiç olmazsa
ğu 60 milyar, 90 milyar, 150 milyarlık varlık
bundan sonraki santralları, Alpu’yu, orayı
açısından değerlendirdiğimiz kısmında bu-
burayı durduralım.
radan mı bakmak gerekiyor? Bu bir varlık
mıdır, enerji açısından bu daha önemli değil Teşekkür ederim.
midir? “Kamu suyu daha iyi tahliye ediyor”
Cemalettin Küçük- Havzada bulunan aki-
dediniz. Bunu tahliye etmek mi önemli; yok-
ferler açısından bir değerlendirme yapabilir
sa, hiç tahliye etmeden dokunmamak mı?
miyiz diye sordum bunu. Biraz önce söyle-
Suyla bir değerlendirme yapma olasılığı
diğim gibi, Akbelen’de de havzaya dokun-
olabilir mi buradan? Buna ilişkin bir değer-
duğunuzda, o bölgede yeraltında bulunan
lendirme yapabilir misiniz?
suyun tamamının yatağının değişeceği ko-
Oturum Başkanı- Teşekkür ediyorum sevgili nusunda jeologlar bir tartışma yapıyorlar.
Cemalettin. Elbistan’da da kömürü işletmek için suyu
tahliye etmek zorunda kalıyorsunuz. Ter-
Son sunumdan başlayarak, ikişer üçer da-
mik santralda kullanılan soğutma suyunun
kikayı geçmemek üzere sizlere söz vereyim
felaketini biliyoruz, ayrıca ekolojik felaketi-
arkadaşlar. Eksik bıraktığınız yerler varsa da
ni de biliyoruz; ama başlangıçta bu kadar
lütfen tamamlayın sevgili konuklarımız.
büyük bir felaket açısından bir değerlendir-
Fikret ağabey, sizden başlayalım. me gerekmez mi? Yani hiç dokunmadan, o
suyu varlık olarak, içme suyu olarak değer-
Buyurun.
lendirme açısından sormuştum.
Tevfik Fikret Tekin- Teşekkür ederim.
Tevfik Fikret Tekin- Haklısınız, katılıyorum.
Çok ilginç bir soru bu. Termik santralla- Fakat biliyorsunuz, bu termik santrallar 40
rın harcadığı su miktarını biliyor musunuz, senelik, 50 senelik. O günlerde o yatırımları
bilmiyorum. Hepsinin birer göleti var. Yani projelendiren mühendislerimizin maalesef
önce gölet buluyorlar, o suyu oraya top- bunları düşündüğünü sanmıyorum; yani
luyorlar. Zaten su olmazsa, buharı türbine göleti vatandaşı, ormanı, akifer havzasını
gönderecek şeyi bulamaz. O bacalara hiç falan düşündüklerini sanmıyorum. Termik
girdiniz mi, bilmiyorum; yani öyle bir buhar santrala bu suyu nasıl temin ederiz, bu ka-
çıkıyor ki oradan, oraya korkunç bir basınç- dar. Teşekkürler.
la giriyor. Elbistan Havzası için söylüyorum:
Oturum Başkanı- Ben teşekkür ederim.
Altta inanılmaz bir su var. Hatta Almanla-
rın düşüncesi şuydu yıllar önce: “Siz termik Cemalettin, aslında sorduğun sorunun için-
santralı bırakın, yüksek bir yerden düşüyle de yanıtları da vardı; onu da fark ettim. İyi
hidrolik santrallar yapın” diye raporları var oldu. Teşekkür ederim. Söz sizde Mehmet
RW diye bir firmanın. Bunlar çok enteresan Bey.
110
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Mehmet Özdağ- Genelde bana gelen so- diyor ki, ‘Yapmayın artık, bu kadar üretim
rular orman varlığı üzerinden geliyor. Soru- bizim müsaade edebileceğimiz durumdan
lardan bir tanesi diyor ki, “Endüstriyel değer çıktı.’ Yani orman-halk ilişkilerini geçmişte
taşıyan orman ürünleri biyokütle tanımın- köylüler bozarken, şimdi sanki teşkilat bo-
dan çıkarıldı.” Doğru. Ben söyledim zaten zar noktasında.” Bunu kime diyor, biliyor
onu, ama şöyle bir durum oldu: Geçen haf- musunuz; Orman Genel Müdür Yardımcısı
ta Prof. Erdoğan Atmış hocamız aradı beni, Mehmet Çelik’e söylüyor arkadaşlar. Türkiye
“Karaman’da bir biyokütle tesisi var; bunu Büyük Millet Meclisi komisyon tutanakların-
incelemek istiyoruz. Hangi ürün endüstri- da halka açık kaynak da vardır, ilgilisine de
yel değeri taşır, ormandan kesilen tomruk tutanağı göndereceğim. Bunu söyleyen bir
mu, yoksa bunun levha haline gelmişi mi?” milletvekili. Artık onun bile canına tak etmiş.
dedi. Bu Kanunun yazılmasında emeği ge-
Bir de Vahap Munyar’ın 1 Aralık 2020 tarihli
çen Bakanlık yetkilisi arkadaşa ulaştım, “Siz
bir köşe yazısını bu soruyu soran arkadaşın
ne kastettiniz burada?” dedim. Yönetmeliği
bilgisine sunmak istiyorum. Vahap Mun-
okumak istemiyorum, ama çok muallakta
yar, Dünya Gazetesi’ndeki köşe yazısında,
bir durum. Erdoğan hocanın bana sordu-
“MDF ve Yonga Levha Sanayicileri Derne-
ğu santralı inceledim EPDK’dan. Karaman
ği Başkanı Haluk Yıldız’ın kendisine verdiği
ilinde, yılda 436 bin ton. Bakın, altı üstü 40
demeci yazmış arkadaşlar. Bakın, isim ve-
megavat kurulu gücü var, 436 bin ton ta-
rerek söylüyorum. Diyor ki, “Döviz kurlarında
rımsal ve ormansal ürün yakacak. Karaman
oluşan yüksek düzey nedeniyle Yenilenebilir
ilinin bütün tarımsal üretimini toplasanız,
Enerji Yasası’nın biyokütle bölümünün ye-
mısırını, buğdayını, arpasını, şekerpancarını
niden gözden geçirilmesi gerekiyor. Siz bu
toplasanız, bunun 3’te 1’i bile etmeyeceğini
fiyatı oduna verirseniz, bu adamlar tomruk
tahmin ediyorum. Çünkü benim Tarım İl Mü-
bile yaksa yine kâr edecek. Bize iç pazar-
dürlüğü sayfasına girip bakacak halim yok.
da şey kalmadı artık. Biyokütle santralları
Karaman’daki bütün orman varlığını oraya
nedeniyle bize iç pazarda ürün yok. Düne
tahsis etseniz, yıllık şeyine yetmez. Sam-
kadar dışarıdan ithal ediyorduk. Artık dö-
sun’da benim verdiğim örnek, yılda 230 bin
viz/TL kuru açıldı, artık dışarıdan ürün it-
ton. Çöp yakmayacak, lastik yakmayacak.
hal edecek durumda değiliz.” Ben kendi
Ne yakacak; odun yakacak. Bakıyorsunuz,
yaşadığım köyden, kendi köyümden, kendi
Ordu, Giresun, Amasya, Çorum, Sinop illeri
memleketimden söylüyorum: Ekonomik du-
-proje tanıtım dosyasını okuyoruz karar ve-
rum öyle bir hal aldı ki, insanlar köyündeki
rebilmek için- bütün bu 5 ilin toplam tarım-
evinin bahçesindeki elma ağacını kesip bi-
sal üretimi 450 bin ton. Bu tesis tek başına
yokütle santralına satıyor.
230 bin ton yakmaya talip. Bakıyorsun, Si-
nop’ta da var biyokütle santralı, Çorum’da Bir de ÇES’le ilgili soru vardı.
4 tane var, Amasya’da var, Ordu’da var ve
Biz de elimizden geldiği kadar hem TMMO-
hepsi de aynı bölgenin ormanına, aynı böl-
B’nin kendi iç üretimlerini, hem de dışarıdan
genin tarımsal üretimine musallat oluyor.
bulabildiğimiz kaynakları okuyarak ken-
Şimdi size bir şey okumak istiyorum; 31 Mart dimizi geliştirmeye gayret ediyoruz. CV’mi
2021 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi İklim okudu Sayın Başkan. Ben haberleşmeciyim,
Değişikliği İzleme Komisyonu toplantısın- yani bu alanların uzmanı değilim. Amma
dan. Konuşmayı yapan Sayın Nevzat Cey- velakin, Enerji Mühendisi Dr. Andrew Raw-
lan, Ankara AKP Milletvekili. “2017 yılında linson’un bir makalesinin çevirisini yaptırdık.
18.5 milyon metreküp odun üretimi yapılmış, Orada diyor ki Sayın Rawlinson, “Özellikle
ağaç kesilmiş. 2020 yılında da 10 milyon doğrudan yakma -yani plastiklerin doğ-
metreküp artış sağlanarak, bu 28.5 milyon rudan yakılması ya da oksijensiz ortamda
metreküpe çıkmış ve gittikçe de arttırmaya yakılmasıyla ilgili- uygunsuz olan plastik
çalışıyorsunuz bunu. Fakat Türkiye şartla- kullanımına asla sürdürülebilir cevap ola-
rında odun üretiminin arttırılması ne derece maz. Yani ister oksijenli yak, ister oksijensiz
doğru? Türkiye’de bu ormanları köylülerden yak, yakma yöntemi asla ve asla sürdürü-
ormancılar korurdu. Şimdi öyle bir hal aldı lebilir bir cevap olamaz. Cevap, azaltma
ki, o kadar aşırı üretim yapılıyor ki, köylü size ve yeniden kullanım stratejilerinin yaygın
111
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

bir şekilde kullanılmasında ve yerleşik geri kalacak gibi ifadeler vardır; bunların hiçbir
dönüştürülebilirliğe sahip veya uzun süre tanesi doğru değildir. Hiçbir HES’in tek ba-
dayanacak ürünler üretmede.” Yani siz ister şına değerlendirilmemesi lazım, ülkenin bü-
İstanbul’da, ister benim verdiğim örnekteki tün planlama raporlarıyla değerlendirilmesi
gibi Çarşamba Ovası’nın ortasında plas- gerekir.
tiği, araba lastiğini, belediyenin çöpünü
Teşekkür ediyorum.
yakıyorsanız eğer, bundan kurtulmuş ol-
muyorsunuz. Samsun’daki 27 megavatlık Oturum Başkanı- Muzaffer Bey, “Termik
santralın günlük kül üretimi tam 38 ton. İs- santralların kapatılması hakkında ne düşü-
tanbul’dakini bilmiyorum. Proje tanıtım dos- nüyorsunuz?” diye bir soru sormuş.
yasını okumak lazım. Bu şeyleri biz sağda
20 dakika geciktik. Zamanı iyi yöneteme-
solda konuştukça, birçok yerden aranıyo-
dim. Hepinizden özür diliyorum.
ruz. Standart bir cevap yok, tek tek şeyleri
okumak lazım. Çevre mücadelesi verdiği- Başkanım, senden tekrar özür diliyorum.
miz arkadaşlar da bazen kızıyor, ama ben Sen güzel bir sunum hazırlamıştın, TMMOB
şahsen biyometanizasyonla ilgili, biyogaz- raporumuz vardı. Teknik anlamda görseli
la ilgili olumsuz bir görüş beyan etmedim. yansıtamadık. Son sözlerinizi alalım.
Benim şu anda en büyük önceliğim, las- Buyurun lütfen.
tik, çöp, orman ürünü yakılarak bunlardan
elektrik üretilmesi ve bu üretimin YEKDEM’le Baki Remzi Suiçmez- Çok kısa bir değer-
desteklenmesinin durdurulması. Benim ön- lendirme yapayım. Jeotermal enerji sant-
celikli mücadelem bu. rallarının Büyük Menderes, Küçük Menderes,
Gediz Havzası’ndaki etkilerini anlatırken,
Teşekkür ederim. dünyada olmazsa olmaz üç koşuldan yer-
Oturum Başkanı- Biz teşekkür ediyoruz. leşim yerlerine uzaklık konusuna uyulmadı-
ğını, raporu düzenlemeye gittiğimiz teknik
Sevgili İsmail; sen ne dersin, son sözlerin ne-
gezilerimizde de orada yaşayan herkes
lerdir?
de biliyor. Onun ötesinde, ahtapot ağı gibi
Buyur lütfen. nakil hatlarının bir ovayı kaplaması tarım
yapacak alan bırakmamış. BES konusunda
İsmail Küçük- Aslında bütün konuşmacı-
Çarşamba doğrudan toprak kütle kaybı,
lara, hepimize baktığınız zaman, çok ka-
davalık; termik santral konusunda maale-
ranlık bir tablo çizdiğimiz sanılıyor. Aslında
sef Alpu davalık. O da şimdilik durduruldu.
bu tablo karanlık bir tablo değil. Karanlık
Eğer siz sadece bir önceliğe göre enerji-
olmaması için neler yapılabileceğine ilişkin
yi belli bir propaganda aracının üstünden
bütün açıklamalar var aslında bunun içeri-
yapıp çevreyi yok sayarsanız, bunun sürdü-
sinde. Örneğin, benim sunumumdan herkes
rülebilirliği yok. Hukuk mücadelesi yetmez,
şunu anlayabilir: “İsmail Küçük HES’e karşı
toplumsal mücadele gerekir.
mı?” Ben HES’e karşı değilim, ama bunlar
bir HES değil. Burada aslında Cemalettin Reenjeksiyon konusunda da, var mı, yok
Bey’in gündeme getirdiği bir konu var. Elbis- mu? Dünyada 5 yılda bir denetleniyor, ül-
tan’daki termik santral için çıkarılan kömür kemizde denetleniyor mu? Ülkemizde mali-
nedeniyle oradaki yeraltı suyunu bir başka yet boyutu, sermayenin öncelikleri, bu çev-
tarafa boşaltıyoruz. Bakın, hiçbir şeye fay- re konusunu çok önemsememesi nedeniyle
da sağlamadan boşaltıyoruz. Oysa bütün reenjeksiyon ya yapılmıyor ya da gerektiği
dünyadaki su kaynakları yeraltı ve yerüstü gibi yapılmıyor. Teknik boyutunda, rezervu-
sularıyla birlikte değerlendirilmek durumun- ar basıncının yüksek olması, bazı kuyuların
da. Birkaç yıl sonra bizim o suya ihtiyacımız sığ olması gibi teknik boyutları olabilir; ama
olacaksa, o su bizim için çok önemli bir su buradaki ana sorun, çevreyi önemseme-
kaynağıysa, onu şimdiden atıp boşaltıyo- yen, kâr mantığına yönelik, tek taraflı ve
ruz. Konya Ovası’ndaki durumu biliyoruz. Bu maalesef denetlenmeyen enerji yatırımla-
konular tek tek, parça parça ele gelmez. rıyla toprağı, suyu, ormanı, havayı, insanı,
Bu termik santralların bir tanesinin rapo- geleceğimizi yok eden bir yaklaşımın yan-
runu alırız, bunlar olmasa dünya karanlıkta lışlığı. Bu yanlışlıktan vazgeçilmesi gerekir.
112
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Bu ortamı bizlere sağlayan TMMOB’ye, santralları konusunda da Fikret ağabey ko-


Elektrik Mühendisleri Odamıza, panelimizi nuştu. Bundan sonra bir oturumumuz daha
yöneten Mehmet Besleme Başkanıma ve var, aynı konunun tekrarı. 13. Enerji Sem-
tüm panelist arkadaşlarıma teşekkür edi- pozyumumuzda 2 konu yeniden gündeme
yorum. geliyor gibi ya da ilk kez konuşuyoruz gibi.
Onu da hatırlatmak istiyorum. Çiğdem ho-
Tevfik Fikret Tekin- “Termik santrallar ka-
cam yönetecek bundan sonraki oturumu.
patılmalı mı?” diye bir soru geldi. İstesek de
Orada, enerji verimliliği ve enerjinin etkin
kapatılamaz. Burada 10 binlerce insan çalı-
kullanımını konuşacağız. Işık kirliliğini ilk kez
şıyor. Sadece Soma Havzası’nda 25 bin kişi
gündeme getireceğiz bu Sempozyumda.
çalışıyor. Yani bu işin böyle bir sosyal boyutu
da var. Çok kolay değil. Kapatın, ama pik Bir de tarımsal boyutu. Bu pandemi süreç-
zamanlarda bunlara ihtiyacımız var. Kömür leri bize olmazsa olmaz tarımsal üretimin
sonuçta bizim kömürümüz. Ama bir tek- önemini hatırlattı. Doğal olarak da Ziraat
nik eleman olarak altını çizerek söyleyelim: Mühendisleri Odamızın bir sunumu olacak.
İstenen kriterleri yapmak durumundalar. Bu da bizim Sempozyum için ilklerden bir
Filtre takmak falan değil olay. O tesisleri tanesi. Toplumsal etkileri deyince, halk sağ-
kurmak zorundalar. Onlar da 40-50 milyon lığı boyutu vardı. Diyarbakır’da yapılan son
dolardan başlıyor. Bunları yapmadıkları için toplantıda iyi bir sunum yapılmıştı. Enerjinin
karşı çıkıyoruz. Yoksa, kapatın, açın demek halk sağlığına etkileri konusunda da Kayı-
durumunda değiliz. han Pala bir konuşma yapacak.
Teşekkür ederim. Çiğdem’den sonra son bir oturumumuz ola-
cak ve sevgili Cengiz Göltaş orada kolay-
Oturum Başkanı- Ben teşekkür ediyorum.
laştırıcılık yapacak. Biz bu anlamda, birçok
Sevgili arkadaşlar; kusura bakmayın, bazı sempozyumda yaptığımız gibi, “Kamusal-
soruların yanıtını veremedik. Her koşulda laşma yeniden; hem enerji alanında, hem
bize ulaşabileceksiniz, sunum yapan arka- de her alanda” gibi bir çözümün mümkün
daşlar her şekilde sizlere açık olacaklardır. olduğunu düşünüyoruz. Onunla ilgili su-
numlar olacak.
Ben toparlamaya çalışmayacağım; zaten
zamanı yönetemedik. Bizim bugünkü otu- Katılımları ve katkıları için bütün arkadaş-
rum konumuz, Enerji Üretim Türleri ve Eko- larıma teşekkür ediyorum. TMMOB adına
lojiye Yansımaları konusuydu. Dün, Oğuz selamlar, saygılar.
Türkyılmaz çok güzel bir sunum yaparken,
Sunucu- Oturum Başkanımız ve konuşma-
en nihayetinde şöyle söylemişti: Enerjide
cılara çok teşekkür ediyoruz.
çevresel etki değerlendirme boyutu Tür-
kiye’de gerçekten algı yönetimi gibi ya da Oturum Başkanımız, TMMOB Yürütme Ku-
yasal düzenlemeleri yok, “mış gibi” yapı- rulu Üyesi Mehmet Besleme ağabeyimize
lıyor. Mesela, bizim sermaye kesimi ya da plaketini vermek üzere, 38, 42 ve 43. Dö-
karar alıcılar, ülkeyi yönetenler Avrupa’ya nem EMO Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan
gittiklerinde bambaşka ÇED süreçleriy- Cengiz Göltaş ağabeyimizi kürsüye davet
le karşılaşıyor” dedi. O boyutuyla bakmak ediyorum. Mehmet Besleme ağabeyimiz-
gerekiyor. Oğuz ağabeyin söylediği şöyle den de diğer konuşmacılarımıza plaketini
güzel bir şey vardı: Çevresel etik ya da eko- vermesini istiyoruz.
lojik etkiler tek başına yeterli değil; bunun
Teşekkür ederiz
sosyal, toplumsal etkilerinin de değerlen-
dirilmesi gerekiyor. Bu anlamıyla da doğru
bir planlama, doğru bir kalkınma hamlesi ve
doğru uygulama. Kim için; herkes için, yani
halk için.
Başkanla JES’leri konuştuk, HES’ler ve iklim
konusunda İsmail bir şeyler söyledi, Mehmet
Bey biyokütle konusunda konuştu, kömür

113
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

114
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

TMMOB 13. ENERJİ SEMPOZYUMU


10 Aralık 2021
(2. GÜN)

2. OTURUM

“ENERJİ ÜRETİM TÜRLERİ VE EKOLOJİYE ETKİLERİ”

Oturum Başkanı:

Çiğdem Gündoğan Türker

Elektrik Mühendisleri Odası


Yönetim Kurulu Üyesi

115
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

ENERJİ ÜRETİM TÜRLERİ VE EKOLOJİYE ETKİLERİ

Sunucu- Hepiniz hoş geldiniz.


Sempozyumumuzun 2. günündeyiz. Sabahki 1. Oturumda, Enerji Üretim Türleri ve Ekolo-
jiye Etkileri” konu başlığında oturumumuz gerçekleşti. Şu anki oturumumuzda yine aynı
konu başlığıyla devam edeceğiz. Oturum Başkanımız, EMO Yönetim Kurulu Üyesi Çiğdem
Gündoğan Türker hocamız.
Başarılar diliyorum hocam. Kolay gelsin.
Oturum Başkanı Çiğdem Gündoğan Türker- Teşekkür ederim Sedat Bey.
Ben de değerli katılımcılarımızı ve değerli izleyicilerimizi saygıyla selamlıyorum. 13. Enerji
Sempozyumumuza emek veren herkese de teşekkür ediyorum.
Bu oturumumuzda, enerji üretim türleri ve ekolojiye etkilerini değerlendirmeye devam
edeceğiz. Oturumumuzda 4 katılımcımız sunumlarını bizlerle paylaşacaklar. İlk sunum
yapacak katılımcımız Arif Künar. Arif Bey sunumunu hazırlarken, ben de kendisinin özgeç-
mişini takdim etmek istiyorum.
Arif Bey, ODTÜ’den elektrik-elektronik mühendisi olarak mezun olmuştur. Birçok yerli,
yabancı, hem sanayi, hem de bina enerji verimliliği etüt ve uygulamalarında yeşil bina
çalışmalarında bulunmuştur. Şu anda kamu ve özel sektörde ESCO-EPC uygulamaları,
enerji izleme ve yönetimi, yenilenebilir enerji ve akıllı şehir projelerinde danışman olarak
yer almaktadır. Halen Venesco Bina Enerji Yönetim Danışmanlık firmasında kurucu Genel
Müdür olarak görevini sürdürmektedir. EYODER ve EDİDER kurucu üyesi ve çeşitli mecra-
larda enerji dönüşüm merkezlerinde danışma konseyi üyesi olarak görev alıyor.
Buyurun Arif Bey.

116
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

ENERJİ VERİMLİLİĞİ VE ENERJİNİN ETKİN KULLANIMI

Arif Künar & Elektrik Mühendis uygulamalarla bile 2050’de yaklaşık 130
milyon tonluk karbon miktarımız kalıyor. Bi-
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
liyorsunuz, ülkemizin 2053 hedefi var; net 0.
Çok değerli canlı izleyenler ve uzaktan iz- Nasıl hesaplandığını, neye göre hesaplan-
leyenler; TMMOB, ülkemizin hem bu pan- dığını henüz bilmiyoruz; ama bizim devle-
demi, hem iklim krizi süreçlerinde en etkin, timizin yaptığı bir çalışma var. Bu da bize
en insan ve kamu odaklı bu Enerji Sempoz- durumun fecaatini ve yapılması gereken
yumu’nu düzenliyor bence, ben de katıl- ne kadar çok iş olduğunu gösteriyor bir
maktan büyük onur duyuyorum. Teşekkür yandan.
ediyorum.
Türkiye Karbon Salımı
İzninizle, enerji verimliliği ve enerjinin et-
kin kullanılmasıyla ilgili bir sunum paylaş-
mak istiyorum sizlerle. Biliyorsunuz -çok da
anlatmaya gerek yok, zaten anlatıldı ve
anlatılacak da ayrıca burada- şu anda
içinde bulunduğumuz en önemli durum,
aslında enerji ve çevreden, ikisinin birbiriyle
çatışmasından kaynaklanan bir iklim krizi
sürecini yaşıyoruz. Bu iyice kendini hissetti-
riyor. Eskiden biz teorik olarak anlatıyorduk,
daha yaşanmadığı için anlaşılmıyordu;
ama bugün, her gün daha farklı yaşaya-
rak, bu süreci maalesef yaşıyoruz. Bu sü- Kaynak: TÜİK, Seragazı Emisyon İstatistikleri, 1990-
reçten çıkmak üzere de, TMMOB başta ol- 2018, 1 Nisan 2020.
mak üzere, odalarımız, duyarlı mühendisler,
STK’lar bu konuda uğraş veriyorlar. Kişi başı karbon salımı olarak, bu pande-
miye kadar Türkiye’de en yüksek seviyeye
Benim de içinde bulunduğum, çok yakın ulaştı. Ondan sonra, son 3 yıldır -bu sene
zamanda, Türkiye’nin Karbonsuzlaşma ve biraz daha arttı- bir durma ve düşüş oldu;
Yol Haritası Çalışması, 2050 Net Sıfır Ça- ama yine de Türkiye, karbon salımı açı-
lışması yayımlandı. İstanbul Politikalar Mer- sından, kişi başına düşen karbon miktarı
kezi ve ODTÜ’den hocalar, Kadir Has’tan açısından çok ciddi bir miktara sahip ve
hocalar, birkaç şirketle birlikte bir senelik düşürülmesi gerekiyor. Şu anda İstanbul
bir çalışma yaptık. Orada da ben binalarla Büyükşehir bir Sürdürülebilir Enerji İklim Ey-
ilgili kısmında yer aldım. Orada gördüm ki, lem Planı hazırlıyor. Mesela, İstanbul için
gerçekten 2050’de net sıfıra ulaşmak aslın- onlar kişi başına ton karbondioksit olarak
da çok da sıkıntılı, korkulacak kadar mali- 3.1 hesapladılar. Burada gördüğünüz gibi,
yetli bir süreç olmayabilir. Ama şimdiden bu 6. Türkiye’nin ortalaması gerçekten çok
yol haritasını, yapılacakları iyi belirlemek ve yüksek. Yapılacak yarı yarıya bir azaltım
bu süreci birlikte iyi yönetmek lazım. Bu- miktarını sağlayabilmemiz lazım. Aksi tak-
radan çıkacak sonuca göre, 2030’lardan dirde, 2050’de hem net sıfıra ulaşamaya-
sonra binalar 0 enerjili olduğu sürece aslın- cağız, hem de 1.5-2 derece ısınmayı sağ-
da binalarda karbon salımı sıfırlanabiliyor; layamayacağız ve onun felaketlerini daha
ama onun dışında, maalesef, yine endüst- ağır bir şekilde bizim çocuklarımız yaşa-
ride, özellikle ulaşımda sıfırlanamıyor ve en mak zorunda kalacak.
iyimser çalışmayla, yapılacaklar, birtakım

117
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Dünya Enerji Kaynaklı Karbon Salımı= %76

Kaynak: IEA – World Energy Outlook 2019

Bunlar çokça anlatıldı ve anlatılacak, ama


karbon salımının insan odaklı ve enerji
odaklı olduğunu göstermek için bu grafik-
Kaynak: https://www.epa.gov/ghgemissions/glo- leri kullanıyorum. Bunda tartışma yok za-
bal-greenhouse-gas-emissions-data ten, bu çokça da anlatılıyor.
United States Environmental Protection Agency tara-
fından Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panelinin ça-
Yenilenebilir enerji verimliliğinden konuş-
lışma gruplarından birisi tarafından hazırlanmış olan mamıza rağmen, dünyada da hâlâ fosil
“Climate Change 2014- Mitigation Climate Change” yakıtlar ağırlıklı ve ağırlığını hâlâ sürdürüyor
raporu esas alınarak maalesef. Bu da iklim mücadelesinde han-
dikaplardan, bariyerlerden biri.

118
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Ülkemiz, son 10 yılda özellikle güneş, rüzgâr defi yükseltti şimdi. Bütün dünya ülkelerinde
konusunda biraz devletin etkisi ve katkısı, ve şehirlerinde, 2030’da minimum yüzde 40
ama daha çok özel sektörün çabalarıyla ve karbon salımı azaltımının hedeflenmesini
teknolojinin önlenemez gelişmesiyle yeni- ve eylem planlarının buna göre yapılmasını
lenebilir enerjide bir atağa geçti. Şu anda öngörüyor. Mecliste onaylanarak bizim de
yeni yatırımların çoğu neredeyse yenilene- taraf olduğumuz Paris Anlaşmasıyla birlikte,
bilir enerji. Bu iyi bir çalışma aslında, iyi bir bu öngörüyü sağlamamız lazım. 2030’a az
yol haritası. Bunun sürdürülmesi gerekiyor. kaldı, ama özellikle ülkemiz daha yolun ba-
Bundan sonra artık ne nükleer, ne kömür, ne şında. Yüzde 40 karbon salımı azaltmak hiç
doğalgaz gibi karbon salımı olan ve ileride öyle kolay bir şey değil, ama hedefler böyle.
bizim başımızı derde sokacak, bize yüküm- İleride yaptırımları da olacak bunların. Enerji
lülükler yükleyecek santrallar yerine yapıl- verimliliği de, Avrupa Birliği yüzde 27’leri tek-
ması ve gerekiyorsa yenilenebilirle yapılması rar yüzde 30’lara, hatta 40’lara çıkaranlar
gerektiği de ortaya çıkıyor. oldu. Çok ciddi hedef artırımları oldu bu iklim
krizi nedeniyle. O yüzden, bizim de aslında
Avrupa’nın ve Türkiye’nin enerji hedefleri var.
yapmamız gereken çok ciddi mesafeler var.
Avrupa, 2020’de 3x20’ye ulaştı; yüzde 20
Bizler neler yapıyoruz, biraz sonra anlataca-
enerji verimliliği, yüzde 20 yenilenebilir, yüz-
ğım.
de 20 de sera gazı emisyonu. 2030 için he-

Bu da IRENA’nın yaptığı çalışmalar ve SHURA tarafından yayımlanan bir bilgi. Bizim 2050’de
net 0 karbona ya da 1.5-2 dereceye ulaşabilmek için, aslında bugünkünden daha fazla
yenilenebilir, 3 katı ve neredeyse 2 katı da elektrifikasyona geçmemiz lazım; yani kömürden,
doğalgazdan mümkünse kaçıp elektriğe yönelmemiz lazım, bunu da yenilenebilirden sağ-
lamamız lazım. Bu çalışmalar onu gösteriyor. Yani şu anda konuştuklarımızın çok daha faz-
lasını, yapılanların çok daha fazlasını yapamazsak eğer, zaten işler biraz sıkıntılı. Buradan
onları görebiliyoruz.
119
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

alesef bunun hiçbir tarafını yakalayama-


yan, yani hiç buna ulaşmayan, neredeyse
çok daha başlangıçta, sıfır noktasında bir
durumla karşı karşıyayız. Belediye, kamu,
hepimiz yenilenebilire çok ilgi gösteriyo-
ruz; ama yenilenebilire gösterilen ilgi ka-
dar, enerji verimliliğine de ilgi göstermemiz
lazım, çünkü biraz üvey evlat durumunda
bana göre.

Ülkemiz için ilginç bir durum var. Bu herhal-


de çokça tartışıldı ya da tartışılacak. Bu
da Makina Mühendisleri Odası’nın ODTÜ
Mezunlar Derneği Enerji Komisyonu’nda
yapılan sunumlardan alıntı. Aslında ku-
rulu gücümüz hâlâ fazla. Kurulu gücümüz
100 bin megavatlara erişiyor 2021’de; ama
en fazla puant güç, pik zamanda bunun
neredeyse yarısını kullanıyoruz. Yani şu
anda tartışmalı bir konu. Herhalde Teo-
Oysa, enerji verimliliği gerçekten yenilene-
man ağabeyler daha iyi tartışır bu konuyu.
bilir enerjiden daha kârlı, daha sürdürüle-
Ama buradan şuraya gelmeye çalışıyorum:
bilir ve ekonomik olarak da daha faydalı
Gerçekten bizim çok daha fazla enerji ya-
bir şey. Zaten uluslararası birçok çalışma-
tırımlarına ihtiyacımız yok. Buradan ben
da bunlar gösterilebiliyor. O yüzden, enerji
bunu görüyor, anlıyorum, öyle anlamak is-
verimliliği aslında yenilenebilire göre -ikisini
tiyorum. Bu saatten sonra enerjinin etkin ve
karşılaştırmıyorum, birbirinin rakibi değil-
verimli kullanımına geçmemiz lazım. Çünkü
yenilenebilire göre daha öncelikli. Çünkü
yenilenebilir yapsak bile, ne kadar güneş,
şu anda en ucuz, en hızlı erişilebilen yeni
rüzgâr yapsak bile, aslında onun yarısını
bir enerji kaynağı olarak karşımıza çıkıyor.
yine kaybediyor bu ülke. 1 megavat yenile-
Dünyadaki çalışmalar da bunu kanıtlıyor.
nebilir yaptık diye seviniyoruz, ama aslında
500 kilovatlık bir faydasını görüyoruz; çün-
kü yarısı yine enerji verimsizliğinden dolayı
boşa gidiyor.

Bütün bunları anlattıktan sonra, Türkiye’nin


önünde bir de Ulusal Enerji Eylem Planı var,
yapması gereken çok ciddi bir eylem planı
var. Uzun uğraşlar neticesinde Enerji Ba-
kanlığı bunu hazırladı. Türkiye’de 2017’ye
YEKDEM sonrası özellikle güneşte çok cid-
kadar yapılan bütün enerji verimliliği ça-
di bir atılım yapıldı. 2011’de 15-20 mega-
lışmaları, etütler, potansiyeller, yatırım-
vatlardan, 2020’lerde 22 bin megavatlara
lar, maliyetler, hepsi hesaplandı, sonunda
erişildi. Güneşte, yenilenebilirde özellikle
2023’e kadar bir eylem planı hazırlandı. Yıl
bir atak var; ama enerji verimliliğinde ma-
yıl bunun tasarruf karşılığı, ulaşımda mı,
120
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

sanayide mi, binada mı, endüstriyel uygu- daha kurumsal, ülke bazında, yeni yapılan
lamalarda mı, hepsi saptandı ve bir plan bu TOKİ binaları, kentsel dönüşümlerin de,
hazırlandı; ama maalesef, bunun bir kısmı yeni şehirlerin de buna yönelik olarak sür-
pandemiden, bir kısım yaşadığımız eko- dürülebilir, yeşil, akıllı, enerji etkin şehirler
nomik krizden dolayı tam uygulanamadı olmasına dikkat etmesi gerekiyor. Bir de
ve bu hedefin çok az bir kısmı tutturuldu. bizim bu sıfır karbon hedefini ülke olarak
Yani rakamlara bakınca, 11 milyar dolarlık 2053 ya da bunu öteleyerek değil; hızlı bir
bir yatırımdan bahsediyoruz. Bunun karşı- şekilde ve altlığını yaparak, altını doldura-
lığında, 2033’te de 30.2 milyar dolarlık bir rak belirlememiz lazım. Mümkünse, yüzde
tasarruf, kamu kaynağı, devletin daha az 100 yenilenebilir enerjiyi modellememiz la-
enerji parası ödediği, daha az ithalat yap- zım. En azından 2050 yılında hiçbir kömür,
tığı bir miktardan bahsediyoruz ki, şu anda doğalgaz, nükleer, başka bir enerji kaynağı
Türkiye için bu paralar çok daha kıymet- kullanmadan, yüzde 100 yenilenebilir enerji
li ve daha değerli. Bunu hepimiz biliyoruz. kullanabilmeyi şimdiden modellememiz la-
Bu yüzden aslında yapacağımız çok şey zım, çalışmamız lazım. Bir de belediyeler
var. İyi-kötü bir ulusal hedefimiz var, eylem için bu zorunlu olan -artık gönüllülükten
planımız var; ama bunun daha çok başın- zorunluluğa doğru gidiyor- sürdürülebilir
dayız. Neler yapabiliriz, onları anlatmaya enerji ve iklim eylem planlarının hazırlan-
çalışacağım. ması, yerel yönetimlerin de kamuyla birlik-
te bu dönüşümü başlatması, hızlandırması
Tabii, benim bu önerilerim naçizane. Ka-
lazım. Yol haritası olarak bunları öneriyoruz.
muda uzun yıllar çalışmalar yaptım. Ka-
muda hiç çalışmadım, ama hep kamuy- Burada 50001’i çok anlatmayacağım.
la çalıştım. Türkiye’de bu enerji verimliliği, Enerji Yönetim Sistemi, enerji verimli ve et-
enerji dönüşümü için belli bir yol haritası kin kullanılması için bir standart bu. Bunun-
hazırladım kendime göre. Öncelikle zaten la kamuda, binalarda ya da özel sektörde
kamuda zorunlu olan, belli bir tüketimin üs- yüzde 5-10 tasarruf sağlanabiliyor. Bu, si-
tünde kamu binalarında zorunlu olan ISO zin bundan sonra neler yapmanız gerek-
50001 Enerji Yönetim Sistemi var. Bunun her tiğini de gösteren, sürekli standart çerçe-
kurumda bir an önce başlatılması lazım. vesinde size hedef koydurup bu hedeflere
Bu enerji yönetiminin ne olduğunu basitçe ulaşıp ulaşmadığınızı sorgulatan, hedefe
anlatmaya çalışacağım. Bununla birlikte, ulaşmak için çözüm ürettiren bir süreç. Yani
kamuda, özel sektörde, nerede enerji kul- kurumsal bir yapıya dönüyorsunuz bununla
lanıyorsak, konutlar dâhil, hepsinin izlenip, ve bu kapsamda enerji dönüşümünü baş-
yönetilip, neyi tükettiğimizi, neyi fazla, neyi latıyorsunuz mecburen.
yanlış tükettiğimizi anlayabilmemiz için, bu
Enerji izleme sisteminden bahsettim. Bütün
talep tarafı yönetimine dönük çalışmaların
sayaçların birbiriyle haberleşmesi, verimlilik
yapılabileceği bir altyapıyı da kurgulama-
açısından analiz edilmesi, hesaplanması,
mız lazım. 50001 Enerji Yönetim Sistemine
pahalı olan birtakım saatlerde kullanılma-
entegre etmemiz lazım. Kamuda Enerji
yıp ucuz saatlerde elektriğin kullanılması-
Performans Sözleşmesi mevzuatı yasallaştı
nın yolunun açılması; bunun tüketiciye, son
ve uygulamaya geçti. Kaynağı enerji ta-
kullanıcıya fayda sağlaması gibi, akıllı şe-
sarrufundan sağlamak üzere, bununla bü-
bekeler, akıllı enerji izlemeyle yapılabilecek
tün kamunun kendi dönüşümünü yapabil-
şeylerin de ülkemizde artık kurulması lazım,
mesinin yolu açıldı. Bu kamuya gerçekten
altlığının hazırlanması lazım.
önemli bir fırsat veriyor. Bunun başlaması,
devam etmesi gerekiyor. Farkında mısınız, bilmiyorum -Bakanlığın
geliştirdiği bir proje bu- bir de bütün iller-
Benden sonra, türetim modelini, enerji koo-
de vali yardımcısıyla birlikte il enerji yöne-
peratiflerini arkadaşlar anlatacağı için an-
tim birimleri kuruluyor. Daha merkezi, enerji
latmıyorum. Bu modele geçmemiz lazım.
dönüşümünü kamunun kendisinin yapabi-
Hem üretici, hem tüketici olabilmemiz la-
leceği ve merkezden yöneteceği bir siste-
zım. Akıllı bina, yeşil bina çokça konuşuyo-
me doğru geçiliyor. Bunun yaygınlaşması
ruz; ama özellikle belediyelerin, kamunun,
121
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

ve altının doldurulması lazım. Bence kamu siyle enerji konulması gibi, şebekeden artık
için en önemli konu, yıllardır bizim konuş- elektrik kullanmadan, kendi elektriğini ken-
tuğumuz, beklediğimiz, bütün dünyada di üreten, kendine yeterli kamu binaları zo-
uygulanan bir şey, bu Enerji Performans runluluğu şu anda başladı ve Almanya’da
Sözleşmesi. Gerçek bir mühendislik, mü- son 2 yıldır yeni yapılan kamu binaları böyle
hendislerin içinde daha fazla yer aldığı, yapılıyor. Ki, Türkiye’de henüz biz bunu tar-
ölçme ve doğrulamanın yapıldığı, daha iyi tışamıyoruz. Yeni başlayan bir konu olarak
mühendislik hesaplarının ve uygulamaları- önümüzde duruyor.
nın yapıldığı bir kamu enerji dönüşüm mo-
Akıllı şehirlerin insan odaklı ve sürdürülebi-
deli. Buradaki kamu kendi cebinden para
lir olması lazım. Her şeye çok akıllı diyoruz;
harcamadan, elde edilen tasarrufla hem
ama biz insanlar akıllı değilsek, şehir de
kamunun para kazandığı, hem de yatırımı
akıllı olmuyor, bina da akıllı olmuyor. Antal-
yapanın da kendi kârını o tasarruftan al-
ya’da bir örneği var bunun. Merak edenler
dığı, tasarrufun kendi kendini ödediği, ka-
görebilirler.
mudan para çıkmadan, zaten kaybedilen
enerjinin geri kazanılmasıyla elde edilen Bardağın dolu tarafları da var. “Şu yok, bu
kazançla kendini ödeyen bir sistem. yok. Şunu yapamıyoruz, bunu yapamıyo-
ruz” diyoruz; ama toplayınca, kamuda da,
Şu anda bununla ilgili uygulamalar Tür-
Bakanlıkta da iyi kötü bir çaba var, dönü-
kiye’de de başladı nihayet. İlk uygulama
şümlerle ilgili birçok uygulamalar, rehber-
Bursa’da. Bir kamu okul binasında bu ya-
ler, projeler başlamış durumda. Detayları
pılıyor. Bundan sonra bir 30-40 tane daha
merak edenlere sonra anlatabilirim. 80
bina, Çevre Bakanlığı EPS modeli yapıp,
belediyede, 80 üniversite YEVDES proje-
bunu iyice öğrenip, belki mevzuatı yeni-
si devam ediyor. Dünya Bankası’nın, diğer
den gözden geçirip, sonra bütün kamuda
bankaların bu konuda birçok iklim paket-
uygulamak üzere kamu bir atağa geçmiş
leri var. Bu Paris Anlaşması’na imza attığı-
durumda aslında. Bunun hızlanması lazım.
mızdan dolayı, şu anda 3.2 milyar avro bir
Aslında çok önemli bir aşama bu. İstan-
paradan bahsediliyor. İçeriği çok net değil.
bul Büyükşehirde buna benzer bir çalışma
Belli bir yol haritası, belli bir başlangıç; ama
yapmıştık. Burada, biraz insanların gözü
bunun daha ulusal çapta, sadece rant için
açılsın, bu işin ne kadar önemli olduğu an-
ya da sadece ihale yapalım da para ka-
laşılsın diye bir örnek. Sadece bir spor te-
zanalım diye değil de, daha doğru ve etkin
sisinde, yatırımın da yine yatırımcıyla yapıl-
bir şekilde yapılmasına yönelik bir dene-
masıyla birlikte, elde edilen tasarruf miktarı
tim, yönetim ihtiyacı var. Burada mühendis
çok ilginç. Bakın, 45 MWh elektrik kullanan
odalarının etkin olması lazım, kamuyu de-
bir spor tesisi bu yapılan çalışmayla 15 MW
netlemesi lazım ya da nelerin daha iyi ya-
saatlere kadar düşen bir sonucu var; yani
pılması gerektiği konusunda daha aktif ol-
yüzde 66 bir tasarruf. Sadece bir spor te-
ması lazım. Yapılan çalışmaları iyileştirmek
sisi ve aydınlatma. Türkiye’de bunu bütün
için bizlerin görevi bence biraz bu.
binalara, kamu binalarına, okullara, hasta-
neler vurduğunuz zaman, gerçekten inanıl- Böyle çalışmalar var; bunları biliyorsunuz.
maz bir tasarruf ve yatırım potansiyeli var. Ne kadar altı dolu ya da ülkemize ne kadar
Bunun hızlanması lazım. fayda sağlayacak, tartışmalı konular; ama
bunlar hazırlanmış durumda şu anda. Bir
Avrupa Birliği ve Amerika’da 2020’den iti-
Mutabakat Eylem Planımız var. OSB’lerde
baren yapılan bütün yeni kamu binaları sı-
yeşil OSB dönüşümleri çalışmaları var bu
fır enerjili olmak zorunda. Yani şebekeden
kapsamda. Rehberler hazırlandı. Bu reh-
elektrik almadan, en az enerji kullanan bir
berler kamuda ne kadar uygulanıyor, ayrı
bina modeli tasarımı ve kalan ihtiyacını
bir şey; ama kamuya dönük çalışmalar ya-
da binanın çatısına paneller, PV’ler, yüze-
pılmış durumda şu anda.
yine entegre paneller, PV’ler; yetmiyorsa,
ısı pompalarıyla ısıtma-soğutmasının az
bir enerjiyle sağlanması; yetmiyorsa, içine
hidrojenle, yıllık pil değişimiyle, yakıt hücre-
122
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Burada bence tek şansımız, iklim krizine karşı yenilenebilir ve enerji verimliliği, yeşil altyapı,
yeşil kalkınma, yeşil şehir, bunlara yönelik bütün destekler, paralar, krediler, fonlar var. Bir
başka para akışı hiçbir zaman gelmeyecek. Birtakım krediler, destekler, fonlar, hibeler ge-
lirse bu konuda gelecek ve dünyada gerçekten bu konuda ciddi bir şey var. Gördüğünüz
gibi, burada da en çok enerji verimliliği, yenilenebilir enerjiye paylar gözüküyor. Bundan
sonra aslında ülkenin yeşil kalkınma modeli gerçekten sürdürülebilir ve iklimle uyumlu bir
ülke hedefliyorsak, bizler de içinde yer alacaksak, yapmamız gereken şeyler de belli.

Bakın, en çok enerji verimliliğine kaynak aktarılacak, çünkü şu anda en önemli şey o.
Ondan sona yenilenebilir gözüküyor. Bundan sonra hem ülkenin, hem de dünyanın gidi-
şatı açısından da bunların öne çıktığını görebiliyoruz. Burada kendimizi iyi konumlamamız
lazım.
123
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Benim bu konuda hem Odamıza, hem Oturum Başkanı- Teşekkür ederiz Arif Bey.
TMMOB’ye, hem mühendislere naçizane Enerji dönüşümü için öncelikler ve öneriler
önerim, şu anda hem sektör olarak, hem konusunda vurgularınızı bizlerle paylaştınız.
mühendislik olarak, hem de kurumlar ola-
Bir sonraki konuşmacımız Sayın Dr. Bülent
rak ülkenin kamusunu destekleyen, insan
Aslan, “Işık Kirliliği, Etkileri, Engelleme Yön-
odaklı bakışını sürdüren bir oda ve TMMOB
temleri ve Kamu Politikaları” konulu sunu-
olarak, bu enerji verimliliği ve yönetimine,
munu bizlerle paylaşacak.
yenilenebilir enerjiye, enerjinin dijitalleş-
mesine, elektrifikasyona daha çok yönelin- 1996 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi
mesi lazım. Elektrikli araçlar, pil yönetimleri, Fizik Bölümü’nden mezun oldu. Yüksekli-
depolama… Türkiye’de çok az olan ve üs- sans ve doktora derecelerini yine ODTÜ Fi-
tüne bence odalarımızın da tartışması, ça- zik Bölümü’nde tamamladı. Doktora sonra-
lışması gereken konular var. Yakıt hücreleri sında Kanada Ulusal Araştırma Kurumu’na
ve yeşil hidrojen mesela bizim ilgi ve bilgi bağlı Mikro Yapısal Bilimler Enstitüsü’nde 5
alanımızda değil gibi gözüküyor şu anda. yıl tam zamanlı araştırmacı olarak çalıştı.
Bunlara ağırlık vermemiz lazım. Biraz bu 2009 yılında Anadolu Üniversitesi Fizik Bö-
akıllı bina, kampus ve şehirlere kafa yorma- lümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmaya
mız lazım; ama insan odaklı, kamu odaklı başladı. Akademik hayatı, Barış Bildirisine
olmasına yönelik kaygılarımızı da belirte- imza attığı gerekçesiyle 7 Şubat 2017 tarihli
rek. Çok önemli bir konu, Türkiye için önemli. 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
Çünkü gerçekten bu kömür santralları, çok son buldu. Değerli hocamızın 2012 yılından
sıkıntılı demir-çelik ve endüstriyel tesisleri beri aktif olarak ışık kirliliği konusunda ça-
var. Bu karbon yakalama teknolojilerini ça- lışmaları bulunmakta. Türkiye’de, Seçilmiş
lışmamız ya da bu konuda odalarımızın da Bölgelerde Gece Gökyüzü Parlaklığının Öl-
çaba göstermesi lazım. Özellikle karbon- çülmesi Projesi kapsamında kent merkezleri
suzlaştırma üstüne kafa yormamız lazım. Isı ve yakın çevresinin gece gökyüzü parlaklı-
pompaları gibi daha özel konular olabilir. ğı modellemesi ve haritalanması çalışma-
Bunlara da öneriler getirebilmemiz, çalış- larını yürütmektedir. Ayrıca, “Işığın Kirli Yüzü:
mamız lazım diye naçizane sundum size. Işık Kirliliği” kitabının da yazarıdır.
Çok teşekkür ediyorum. Burada sunumlar Sizi dinliyoruz hocam. Teşekkür ederiz.
yapan Oğuz ağabeylere, buradaki çok
değerli TMMOB camiasına ve tüm izleyen-
lere çok teşekkür ediyorum.

124
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

IŞIK KİRLİLİĞİ, ETKİLERİ, ENGELLEME YÖNTEMLERİ VE KAMU POLİTİKALARI

Dr. Bülent Aslan & İsikkirliligi.org li tablosu. Bunu niye gösteriyorum? Birkaç
sebeple bunu gösteriyorum. Van Gogh bu
Ben de teşekkür ederim.
resmi yaparken, farklı kaynaklar farklı şeyler
Ayrıca özellikle Elektrik Mühendisleri Oda- söylüyor; ama kimisi, kaldığı akıl hastane-
sı’na teşekkür etmek istiyorum; beni sürekli sinin bahçesinden, kimisi de yine akıl has-
dâhil ettikleri için ve buraya çağırdıkları tanesindeki odasının penceresinden bak-
için. tığında gördüğü buydu, onu resmetti diye
söylüyor.
Tabii, bu konuşma biraz jenerik bir çalışma
olacak. Işık kirliliği konusu, son yıllarda far- Bu çalışma, özellikle genç astronomların ya
kındalığın artmış olmasıyla birlikte hâlâ bu da amatör astronomların ilgi gösterdiği bir
farkındalığı arttırmaya ihtiyaç duyduğu- resimdir. Yıldızların konumlarına bakarak,
muz bir konu. Enerji verimliliği konusunda, o tarihte, hangi günde yıldızlar neredeydi,
tasarruf konusunda ya da enerjinin yanlış bunu çıkartmaya çalışırlar. Ama bir başka-
kullanımı konusunda çok da katma değer sı farklı bir soru soruyor. Sorduğu soru şu:
sağlayabilecek bir konu. O yüzden, dedi- Van Gogh böyle bir resim yapabilmek için
ğim gibi, biraz jenerik. ne görüyor olmalıydı o tarihte? Bu soruya
cevap olarak şöyle bir resimleme yapıyor.
Toplantının alt başlığına baktığımız zaman,
Şöyle bir parantez bilgi de söyleyeyim: Van
Enerji, Yaşam ve Demokratikleşme. Bu baş-
Gogh’un bugün bu resmi yaptığı söylenen
lıkların her biri için saatlerce ışık kirliliği ve
yer şu anda bir otopark, ama o zaman için
enerji, ışık kirliliği ve yaşam vesaire şeklinde
böyle bir görselinin olması lazım.
konuşabiliriz; ama biraz hızlıca, jenerik bir
konuşma olacak. Belki de sormayı unut-
tuğumuz farklı yönden sorular sorarak bir
şeyler söylemeye çalışacağım. Biraz önce
hocam, enerji verimliliğinden ya da iyileş-
tirmeden bahsetti. Belki de şunu soracağız:
Peki, bunlara gerek var mı? Yoksa, verimli
yapmaya da gerek yok, çünkü aslında ona
gerek yok. Bu soruyu da düşünmemiz ge-
rektiğini hatırlatmaya çalışacağız.

Bugün biz kendi kişisel küçük hayatları-


mızda bir düşünelim, işe giderken, akşam
eve döndüğümüzde, balkona çıktık, oto-
parka gittik, baktık; böyle bir resim görüyor
muyuz acaba? Özellikle büyük şehirlerde
böyle bir resim görme şansımız yok, hatta
küçük şehirlerde yaşayanların da böyle bir
resim görmüşlüğü yok. Bu da doğada bazı
gerçekliklerden uzaklaştıran bir yere ko-
numlandırıyor insanı.
Bunları göremememizin sebebi buradaki
Farklı bir yönden bakacağız demiştik. Bu görselde yatıyor aslına bakarsanız. Ne-
konuları niye konuşuyoruz? Bunu yaparken den? Çünkü biz, ışık perdesi altında yaşa-
de ekranda görmüş olduğunuz görseli, sa- yan varlıklar haline geldik ve bu ışığı yanlış
nat eserini tanıyorsunuz; 1889 yılında Van kullandığımız için bunu yapıyoruz. Yanlışı
Gogh’un yapmış olduğu Yıldızlı Gece isim- tırnak içinde kullanıyorum. İtirazlar olabilir.

125
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Bunu düzeltebiliriz. Aslında yıldızlar yerlerini seller, “Ne güzel, ışıl ışıl” dediğimiz görseller
koruyorlar. Kafamızı kaldırdığımızda, karan- bunlar. Bu resimleri büyüttüğünüz zaman,
lık bir yerden baktığımızda bunları görmeye yine uydu resimlerini topladığınız zaman,
devam edebiliyoruz; ama bulunduğumuz tüm dünya için bir harita çıkartabiliyor-
yerle gökyüzü arasına bir perde çektiğimiz sunuz. Tabii, bu eski tarihli bir harita, 2012
için bunları göremiyoruz. Yine Van Gogh’a yılından; ama görseli biraz daha kuvvetli
referansla, hayal kurmaya devam edebil- diye özellikle bunu kullanmayı tercih ediyo-
mek için bunları görmeye ihtiyacımız var. rum. Her yıl bu haritalar yapılıyor. Güncelle-
Bu hayalin sınırını ben çizmiyorum; herhan- ri de var. Yıllar içerisindeki değişimlerini de
gi bir yöne gidecek hayal olabilir. altta görmüş olduğunuz sitelerden takip
edebilirsiniz.

Buraya baktığımız zaman ne düşündü-


Bu Uludağ’dan çekilen bir fotoğraf. Sağ ğümüzü sorgulamak istiyorum biraz. Bizim
tarafta görmüş olduğunuz o parlak kısım- çok kullandığımız, dilimizde yer etmiş “Işıl
lar Bursa’nın kendisi değil, etraftaki küçük ışıl” ifadesini kullanıyoruz, “Ne güzel görü-
köy ve kasabalar, küçük yerleşim yerleri. nüyor” diyoruz. Ama şu soruyu soralım: Biz
Bursa’nın kendisi sol taraftaki o tepenin aydınlatmayı niye kullanıyoruz? Niye ya-
arkasındaki büyük aydınlık daha kocaman pay ışık? Bu arada, konuştuğumuz şey ya-
bir yere karşılık gelecek. Dolayısıyla biz bu pay ışıklar tabii ki. Günışığı için söyleyecek
aydınlık yerde yaşadığımız zaman, üstü- herhangi bir şeyimiz yok. Niye bu yapay
müzdeki perde sebebiyle karanlığa gö- aydınlatmaları hayatımızda tutuyoruz ve
remiyoruz. Işık kirliliği dediğimiz şey bu ve kullanıyoruz? Bu sorunun cevabı bizim için
buna sebebiyet veren konuları biraz konu- önemli. Görmek istediğimiz yer… Herkesin
şacağız. farklı cevabı olabilir. Teknolojinin gelişme-
siyle, modern hayatın gelişmesiyle buna
verdiğimiz cevaplar da değişti. Ama şu
soruları sormadan yola devam etmek çok
da anlamlı değil: Kim görüyor bunu? Uzay
istasyonundaki dört tane astronot için mi
biz dünyayı bu kadar çok aydınlatıyoruz?
“Aslında yürümek için kullandığınız feneri
gökyüzüne tutmuşsunuz” resmini görüyor-
sunuz siz burada, “Işık doğru yere gitmiyor”
resmini görüyorsunuz. Nereyi aydınlatıyor.
Tabii, dış alan aydınlatmalarını niye kulla-
nıyoruz? Dediğim gibi, buna birçok cevap
verilebilir; ama en önemlisi, tabii ki bizim
gündüz hayatımızın gece de devam ede-
bilmesi için kullandığımız bir şey, yani ge-
Biraz daha yukarıya çıkıp aşağı baktığı-
ceyi biraz daha aydınlık yapmaya çalışıyo-
nızda, Uluslararası Uzay İstasyonundan
ruz ve bu amaçlar sürekli olarak değişiyor.
çekilen birkaç görsel gösteriyorum. Bunları
Biz en baştaki soruyu sormayı unuttuğu-
görmüşsünüzdür, tanıdık geliyordur. Hatta
muz zaman da sorular artık ön kabullerle
baktığımızda, belki hoşumuza giden gör-
126
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

başlıyor ve değişen teknolojinin, toplumsal biraz daha öğrendiğimiz bir konudan bah-
gelişmelerin etkisiyle her geçen gün farklı sediyoruz. Konu başlıklarını siz söyleyin, ben
çeşitlemelere doğru gidiyor. de “Evet, o konuda da bir şey var” diyeyim.
Son derece geniş. Enerji, demokratikleşme
vesaire konusunda da çok konuşabiliriz;
ama oturumun başlığında ekolojiye etkileri
olduğu için, biraz oralara değinmek istiyo-
rum.

Canlı hayata baktığınız zaman, hayvan-


lar âleminin çoğunun aslında gececi hav-
yanlar olduğunu görüyorsunuz. Yarasaların
neredeyse yüzde 100’ü, amfibilerin yüzde
90’ından fazlası. Çoğu gece hayatı yaşa-
yan hayvanlar, gececi hayvanlar olarak
söyleyelim. Dolayısıyla aydınlık ve karanlık
döngüsü bu canlılar için önemli. Sadece
hayvanlar için değil, insanlar ve bitkiler için
Biraz önce gösterdiğim görselden bir kop- de aynı şey geçerli. Sırf bu sebeple aslın-
ya. Bu, yukarıdan baktığınız zaman kimileri da bugün gece ekolojisi diyerek bir alt bi-
için masum görünen, son derece lokalize, limden bahseder hale geldik, çünkü buna
farklı yerde kendisini göstermeyen ışıklar ihtiyaç var; gecenin canlılar üzerindeki et-
olarak görüyorsunuz; ama bu uydu görün- kisi ya da gecenin olmama halinin canlılar
tülerinin analizinden, resimlerin dijital de- üzerindeki etkisi.
ğerlerinin analizinden ve atmosfer model-
Hayvanlar âlemine, vahşi hayata, doğal
lemeleriyle bir çalışma yapılıp, “Acaba bu
yaşama baktığımız zaman, aslında şöyle
ışığın bulunduğu yerden etrafına nasıl bir
bir gruplama yapabiliyoruz: Bu canlıların
etkisi var, yani yerden yukarıya bakacak ol-
bir kısmı ışığa doğru hareket ederek etkile-
saydım ne görürdüm?” sorusunun resmi de
niyorlar. Bunları zaten biliyorsunuz. Göçmen
bu. İki görseli ardışık gösterdiğim zaman,
kuşlar bunların başında geliyor. Ayrıntıları-
burada gördüğünüz sınırların artık kaybol-
na çok giremiyorum maalesef, ama deniz
duğunu görüyorsunuz. Bu arada, bu renk
kaplumbağaları çok bildiğimiz örneklerden
kodlarının ne anlama geldiğini üç aşağı
birisi. Karanlıkta olmaları gerekiyor. Somon
beş yukarı tahmin edebilirsiniz, ama daha
balıkları keza ışık gördükleri zaman ışığa
sonra da konuşabiliriz. Burada önemli olan
giderler, balıkçılar ışığı çok kullanırlar ve-
şu: Işık bulunduğu yerde kalan bir şey değil,
saire. Bir kısmını eminim ki biliyorsunuzdur.
etkisini uzun mesafelerde gösteren bir şey.
Geceleyin bu yapay aydınlatmaya maruz
Bakın, Avrupa ve Afrika arasında neredey-
kaldıkları için bir kısmı av bulamıyor. Birkaç
se karanlık yer kalmamış durumda, Yuna-
sebebi var bunun. Bir, karanlıkta av bulmak
nistan’la Türkiye arasında zaten kalmamış
üzere evrimleşmiş yetenekleri aydınlık or-
durumda; yani her taraf yapay ışığın etkisi
tamda artık kullanılamaz oluyor. Av olması
altında. Aslına bakarsanız, biz gerçek an-
gereken canlılar avcıyı görebildikleri için av
lamda dünya üzerindeki karanlığı tecrübe
olamıyorlar, dolayısıyla döngü bundan et-
edemiyor noktadayız.
kilenmiş oluyor vesaire.
Peki, bunlardan niye bu kadar çok bahse-
diyoruz? Çünkü envai çeşit etkisi olan bir
şey ve bunları son yıllarda her geçen gün
127
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Bir kısmının da kafası karışıyor, yani nasıl bir yorsunuz. Mercanlara baktığınız zaman,
davranış sergileyeceğini sezemiyor. “Za- çok ilginç canlılar. Her ne kadar beyinleri
mansız öten horozun başını keserler” diye olmasa bile, bir sinir ağıyla kaplanmış or-
bir sözümüz var. Zamansız ötmeye başlıyor ganizmalar bunlar. Yılda bir defa üremek
horozlar. Akademik çalışmalarla raporlan- için çalıştıkları söyleniyor bunların. Işıktan
mış çalışmalardan bahsediyoruz. Yumurt- çok etkileniyorlar ve yılda bir defalık üre-
lama dönemleri, kuluçka süreleri vesaire me süreci tamamen darmadağın oluyor ve
bunlardan etkileniyor. Kuşlar etkileniyorlar. üremiyorlar. Bu konuyla ilgili olarak birçok
Biliyorsunuz, özellikle yüksek binaların pen- çalışma var.
cerelerine çarparak ölen kuşlardan bah-
Benzer şekilde, su altındaki yapışık omur-
sederiz. Benzer bir şey geceleyin de var.
gasız sert taban toplulukları denilen top-
Sadece gökyüzünün yansıması değil kuş-
luluklar balıklar tarafından yeniyorlar ve
ları cezbeden. Burada görmüş olduğunuz
bu balıkların alışkanlıkları gecenin karanlı-
yüksek bina aslında bir alacakaranlıkta,
ğı bozulduğu zaman değişiklik gösteriyor.
güneş batmak üzereyken ağaç görüntüsü
Eğer denizin dışında bir ışık kaynağı varsa,
veriyor kuşlara ve o yüzden gidip pencere-
deniz kaplumbağaları bütün yön duygusu-
lere çarpıyorlar ve ölüyorlar.
nu kaybediyorlar; çünkü yumurtadan çık-
Benzer şekilde, gece uçan omurgasızlar, tıktan sonra su yüzeyindeki parıldamalara
güveler, kelebeklerin bir çeşidi. Bu yukarıda bakarak yönlerini buluyorlar. Anne kaplum-
görmüş olduğunuz kelebek avucum ka- bağalar, eğer kumsal karanlık değilse yu-
dar, dev gibi bir kelebek, az bulunan ça- murta bırakamıyorlar.
talkuyruk kelebeği. Işık olduğu zaman ışığa
Bitkiler âlemine geçtiğimiz zaman da çok
doğru yöneliyor ve ölüyorlar. Dolayısıyla
farklı bir resim çıkmıyor karşımıza. Bura-
ortamdaki canlı yaşam bundan etkileniyor.
da görmüş olduğunuz görseller, bir sokak
“Gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi kalmak
lambasının altında kaldığı zaman -bunu
diye bir şey söyleriz. Bir grup hayvan, göz-
bütün bitkiler yapmıyor, ama bir kısmı ya-
lerine ışık geldiği zaman paralize oluyorlar,
pıyor- farklı bir mevsim yaşamaya başlıyor.
hareket edemiyorlar ve yine bir insan etkisi
Ağacın geri kalanına sonbahar gelmişken,
sonucunda hayatlarına devam edemiyor-
ağacın altında kalan kısma henüz sonba-
lar. Amfibililerin gelişimlerine baktığınız za-
har gelmemiş ve bu, onun mekanizmasını
man, olması gereken süre içerisinde olması
etkiliyor.
gereken gelişimi gösteremediklerini görü-

128
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Alt taraftaki görsel örnekleri Ankara Çan- lı ilişkiyi söyleyelim. Işığı üretebilmek için,
kaya’dan. Yeşil projeksiyon aydınlatma- özellikle Türkiye gibi yerlerde fosil kaynak-
larıyla aydınlatıldı ve o ağaçların birçoğu ları kullanıyoruz. Fosil kaynaklarının kar-
artık yok, kurumuş durumda. Bunlar da ya- bondioksit salımına sebep verdiğini biliyo-
pay ışığın kontrolsüzce kullanılmasının do- ruz. Dolayısıyla hava kirliliğine sebep veren
ğaya olan etkileri olarak söyleyebiliriz. Ta- bir dolaylı mekanizmadan bahsediyoruz.
bii, bununla sınırlı değil. İnsan üzerine olan Doğrudan mekanizma ise biraz daha il-
etkilerini çok ayrıntılı anlatmayacağım ginç bir mekanizma. Şöyle ki: Atmosfer
burada, ama en azından şunu söylemek aslında çok akıllı bir mekanizmaya sahip.
lazım: Bağışıklık hormonu diye de söyledi- Sabahleyin kalktığımızda, gece yattığımız-
ğimiz bağışıklık sistemimizi kuvvetlendiren dan daha temiz bir atmosfere uyanıyoruz.
melatonin hormonunun baskılanmasına Bunun da sebebi azot kökleri. Azot kökle-
sebebiyet veren bir mekanizma aslında ışık. ri, hava kirliliğinin sebebi olarak söylenen
Özellikle kanser hastalarının gece karanlık- mekanizmalarla bağ kuruyor ve onların te-
ta uyumalarının salık verilmesinin arkasın- mizlenmesine sebep oluyor; ama bu bağ-
da da böyle bir şey yatıyor. O döngünün, lar zayıf bağlar. Işık etkisi altında bu bağlar
24 saatlik aydınlık ve karanlık döngüsünün kopuyorlar ya da hiç oluşmuyorlar. Dola-
korunması gerekiyor. Bunun için de gece yısıyla eğer gecenin süresini kısaltır gece-
karanlık olmak durumunda. yi aydınlık yaparsanız, o zaman bu bağlar

Dünya Sağlık Örgütü 2007’den beri vardi-


koptukları için atmosfer temizlenemiyor ki,
yalı çalışmayı kanserojen olarak listeliyor.
bu rakamlar da ciddi oranlara çıkabiliyor.
Bunun de sebebi, vücut hiçbir zaman için
karanlığa maruz kalmıyor, kişiler vardiya- Şu notu da bir rakam olarak telaffuz ede-
lı çalıştığı zaman karanlığı tecrübe etmeyi yim: Tüm dünyada elektrik tüketiminin yak-
bırakmış oluyor. Kadınlarda meme kanse- laşık yüzde 19’u aydınlatma için kullanılıyor.
ri, erkeklerde prostat kanseri oranları çok Tabii, bu oranlar değişiklik gösteriyor, ama
yükselmiş durumda. Yapılan çalışmalarda ortalamada böyle bir değer var. Bu da
bunlar görünüyor. yaklaşık 2 milyar ton karbondioksite eşit.
Belki bu rakamlar değişmiştir, güncellen-
Hızlıca başka bir konu başlığına geçeyim;
mesi gerekiyordur; ama sadece ışığın etkisi
hava kirliliği. Çok bilinmeyen, çok konuşul-
olarak büyük rakamlardan bahsediyoruz.
mayan bir tarafı, ışık kirliliğinin hava kirlili-
Diğer konuları zaten konuşmaya devam
ğiyle ilişkisi. Bir doğrudan ilişkisi, bir dolaylı
edeceğiz.
ilişkisi var diye söyleyebiliriz. Önce dolay-
129
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Enerji için de iki cümle kurup geçeceğim. ğın ve dünyanın, yani gezegen olarak dün-
Şunu söyleyebiliriz: Sadece ışığın yanlış yanın karşılaştığı belki de en büyük sorun.
kullanımının ekonomik maliyeti yine çok Çünkü biyoçeşitliliği kaybettiğimiz anda
yüksek. Amerika için bu, aydınlatmaların her şeyi kaybediyoruz, geçmiş olsun dedi-
yüzde 35’i yanlış kullanıldığı için gökyüzüne ğimiz bir noktaya geliyoruz. Bu çalışmaları
gidiyor ve bu anlattığımız olumsuzluklara yaparken, insanın doğaya etki unsurlarına
sebep oluyor. Bu değerler için biz de önce bakıldığı zaman -son birkaç yılda bunu
Eskişehir’de, sonra Bursa Nilüfer Belediyesi- yapmaya başladılar, önceden yoktu bun-
nin desteğiyle bir çalışma yaptık. Sonra bu lar- gece ışıkları da artık bir faktör olarak
büyüdü, büyükşehirde bir çalışma yaptık. hesaplamaya girmiş durumda. Çünkü ar-
Bu oranlar Türkiye için de bu mertebeler- tık ihmal edemeyeceğiniz kadar kuvvetli
de. Toplamda bunların karşılık geldiği ağaç bir şeyden bahsediyoruz, kanıtları olan bir
sayısına baktığınız zaman, Amerika için şeyden bahsediyoruz.
neredeyse milyarı bulan ağaca karşılık ge-
Bir önceki rapora gidiyorum, 2018 yılındaki
len bir şeyi var. Türkiye için en son yaptığım
rapora gidiyorum. Biraz önce yüzde 68’lik
şeyde, yanlış aydınlatmadan kaynaklanan
bir kayıptan bahsetmiştik. Bir önceki ra-
kayıp miktarı 300 milyon gibi bir rakam
por aslında bu kaybın yüzde 60 oranında
yazmıştım. Ama ülkenin ekonomik duru-
olduğunu söylüyordu. Aradan geçen 2 yıl
mundan, bu 3’ü artık yazamıyorum, ne ya-
içerisinde elde edilen bilgiler güncellen-
zacağımı da bilemiyorum noktasına geldik.
dikten sonra, rakamların yukarıya çıktığını
Eğer milyarı geçmediyse, galiba milyarla-
görüyoruz. Ama bu raporu buraya koyma
ra yaklaştık. Yıllık kayıptan bahsediyorum.
sebebim başka, daha vurgulayıcı bir se-
Güncellenmesi gereken rakamlar bunlar.
bebi var. Ortadaki paragrafta yazan kısma
Şöyle bir şeyden bahsetmeden olmaz. dikkatinizi çekmek istiyorum önce. Rapor-
2020 Yaşayan Gezegen Raporuna baktı- da diyorlar ki, “Bizler doğa üzerinde inanıl-
ğınız zaman, orada şu ifade var: 1970’ten maz etki yaratan, ama buna karşılık onun
2016’ya ortalama yüzde 68’lik bir azalma değeriyle ilgili net bir fotoğrafa sahip olan
görüldüğü söyleniyor. Nerede; biyoçeşitli- ilk nesiliz, belki de bu gidişi tersine çevirebi-
likte. Biyoçeşitlilik vurgusu aslında insanlı- lecek son nesiliz.”
130
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Yani aslında son durağa çok yaklaşmış herkesin bir sorumluluğu var. Türkiye gibi
durumdayız. Dikkat etmek zorundayız, bü- merkezi sistemle yönetilen bir yerde topu
tün unsurlarıyla dikkat etmek zorundayız. yukarıya atmak bizim için en kolayı, ama
Bunun için de, yine konumuzla ilgili olarak, biraz da biz kendi sorumluluğumuzu alıp
bu gerçeği anlayabilen karar vericilere ve bu farkındalıkları yaratmak zorundayız.
kamu politikalarına ihtiyacımız var. Konuş- Kağıt üzerinde baktığınız zaman, Türkiye
manın kamu politikaları kısmı için söyleye- rüya ülke. Hocam da çaktırmadan söyledi
ceğim birkaç şeyin başlangıcı da bu. Ma- aslında; o raporlar hazırlanıyor, şeyler ya-
alesef, bu çok ihmal edilmiş bir konumda zılıyor, ama biz sokağa çıktığımızda bunu
Türkiye’de. görmüyoruz ki maalesef. Anayasası olan
bir ülkede yaşıyoruz aslında, ama pratikte
Türkiye, ışık kirliliği konusunu 30 yıl öncesin-
bunu görmüyoruz.
den konuşmaya başladı, hatta biraz daha
eski. Antalya’da kurulmuş, şu an aktif olan Işık kirliliği ve kamu politikası başlığına bak-
Ulusal Gözlemevi’nin kurulma zamanların- tığınız zaman, hemen hemen kamu politi-
da bu ilk gündem oldu. O zamandan beri kasının dokunması gereken her konuda ışık
de aslında bir kamu politikası haline gel- kirliliğinin söyleyeceği bir şey var ve etkisi-
sin diye çalışmalar yapıldı. Yasa tasarıları, nin olacağı bir şey var, bilinmesi gereken bir
taslaklar vesaire hazırlandı; ama ortaya şey var. Bu ayrıntılara hiç girmiyorum, ama
çıkan herhangi bir şey olmadı maalesef. sonuçta, kamu politikalarının cevap olması
O tarihlerde dünyada çok az konuşulan beklenen bütün soruları içinde barındıran
bir konuydu. Yasası olan ülke İtalya dışın- bir problemden bahsediyoruz aslında bu
da, Amerika’nın 1-2 yeri dışında neredeyse kirlilik türünde. Tabii, gece yapay aydınlat-
yoktu, bugün ise neredeyse yasası olma- malar, dış alan aydınlatmalarından bah-
yan ülke kalmamış durumda; ışığın doğru sediyoruz. Bundan bahsettiğimiz zaman
kullanımı ve ışık kirliliği odaklı bakılan. Tür- da aslında mevcut kanun ve yönetmelikler
kiye’de maalesef bu konuda herhangi bir tarafından yetkilendirilmiş kurum ve kuru-
şey yok. luşlarca bu kirliliğin yaratıldığını görüyor-
sunuz. Ben penceremden dışarıya çıkan
Kamu politikalarının oluşması gerektiğini
ışıktan tabii ki sorumluyum, ama dışarıdaki
söyledik. Burada da aktörler önemli tabii.
sokak aydınlatması maalesef benim kont-
Aktörler, birincil, ikincil, üçüncül aktörler.
rolümde değil. Daha geniş bir konuşma
Üçüncül olarak biz fanileri söylüyoruz, va-
imkânı olduğu zaman bunların görsellerini
tandaşları söylüyoruz. Dolayısıyla aslında
de gösterebilirim. Pencerenizden, balko-
131
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

nunuzdan destursuzca evin içine giren bir Oturum Başkanı- Teşekkür ederim Bülent
sürü ışıktan bahsediyoruz. Bunlar maale- hocam. Işık kirliliğinin olumsuz etkilerini
sef anahtarı benim elimde olmayan şeyler. bize aktardınız ve ihmal edilemez bir sorun
Dolayısıyla benim hedefim tabii ki birincil olduğunu belirttiniz. Aslında teknolojinin
derecede kamu politikalarından sorumlu yanlış uygulamaları ve yanlış yönetimiyle
olan yetkililer, çünkü bunları onlar yapmak bu sonuçlar ortaya çıkıyor ve toplumsal
zorundalar. Ben baskı unsuru olarak bura- farkındalığımız da maalesef yok. Bu değerli
da konuşabilirim. O yüzden de yapmamız sunum için teşekkür ediyoruz.
gereken şey ve olması gereken şey, kirlili-
Sıradaki konuşmamız için, değerli Prof. Dr.
ği dağıtan elin bir an önce toplayıcı hale
Ahmet Çolakoğlu hocamıza söz vereceğiz.
getirilmesi. Bunun için de artık kaybedecek
Sayın Çolakoğlu, “Tarımsal Üretimde Tek-
zamanımız yok.
noloji, Enerji ve Su Yönetimi” konusunda su-
num yapacak.
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ziraat
Makineleri Bölümü’nden 1984 yılında lisans
derecesini aldı. Ankara Üniversitesi Fen Bi-
limleri Enstitüsü Tarım Makineleri Anabilim
Dalında 1986 yılında yüksek lisans, 1990 yı-
lında da doktora derecelerini aldı. Ankara
Üniversitesi bünyesinde akademik yönetim
görevlerinde bulunmuştur. Bu süreçte ku-
rulan ZİDEK Derneğinin Kurucu Başkanlı-
ğını yapmıştır. TMMOB Ziraat Mühendisleri
Odası, Tarım Makineleri Derneği, Ankara
Üniversiteliler Derneği üyelikleri gibi sivil
toplum çalışmaları bulunmaktadır. Halen
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım
Konuşmamın sonuna gelirken, İngilizce ifa-
Makineleri ve Teknolojileri Mühendisliği Bö-
de için kusura bakmayın, ama karikatür İn-
lümü’nde Bölüm Başkanı olarak aktif göre-
gilizce olduğu için bunu paylaşmak duru-
vini sürdürmektedir.
mundaydım. Son zamanlarda çok karşıma
çıkan bir görsel. Belki siz de görmüşsünüz- Değerli hocam, sizi dinliyoruz. Buyurun.
dür; “Sen yeter ki ellerini yıka, gerisi çok da
güzel olacak” diye bir şey var hayatımız-
da son 2 yılın gerçeği olarak. Ama sadece
böyle paylaştığınız zaman, maalesef bu
büyük resmi çok da görmeyen bir şey. Bü-
yük resme baktığınız zaman karşınıza böyle
bir şey çıkıyor aslında. COVID, işin kolay ve
küçük bir kısmı. Daha iklim değişikliğinden
bahsedeceğiz. Hepsini yutmak üzere olan
biyoçeşitlilik var aslında.
Özetle, ışık kirliliği, çözümü yerel olan küre-
sel bir sorun ve bir farkındalık eğitim sorunu
deyip teşekkür ediyorum hepinize.

132
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

TARIMSAL ÜRETİMDE TEKNOLOJİ, ENERJİ VE SU YÖNETİMİ


Prof. Dr. Ahmet Çolak ları var.
Ziraat Mühendisleri Odası
Yine bir lahana yetiştiricisinin bulunduğu
Çok teşekkür ediyorum. ortamdan alınmış bir fotoğraf.
Sayın Başkan, tüm değerli katılımcılar, sa- Sürü yöneten bir çoban. Ki, çobanlık ol-
londaki ve Youtube’dan izleyen herkesi dukça sıkıntılı bir durumda, yani böyle bir
sevgi ve saygıyla selamlıyorum. TMMO- meslek grubu ortada kalmadı artık. Su-
B’nin bu 13. Enerji Kongresini izliyorsanız lama, kuraklıkla mücadele ve bir buğday
saygın bir kitlesiniz demektir. tarlasında hasadı görsel olarak vermeye
çalıştım.
Güzel bir tesadüf, bu Kongrenin Düzenle-
me Kurulunun içinde yer aldım ve pek çok Tarım, hepimizin bildiği gibi, bitkisel ve
değerli insanla tanıştım, çok da şey öğren- hayvansal üretimle gıda, yem, lif, yakıt
dim esasında. Bizim tarım kesimi, özellikle -yani tekstile de hizmet ediyor, yakıta da
de tarım makineleri ve teknolojileri olarak hizmet ediyor- ve gıdaya hammadde üre-
zaten enerji olayının içindeyiz yıllardır; ama ten, insanoğlunun uygarlığında önemli yeri
bunun esas sahipleriyle de bir araya gel- olan, tarih kadar eski bir hayati kaynak, bir
mek bizi de bir yerlere taşıdı ve taşıyacak uygulama.
diye düşünüyorum.
Küresel bilgiler vermek istiyorum bura-
Kapsam üzerinde durmayalım, süremizi iyi da. Şunu da vurgulamak istiyorum: Ziraat
değerlendirelim; çünkü oldukça geniş, farklı Fakültesi 1933 yılında kurulmuş Türkiye’de,
disiplinleri de içine alan bir sunum oldu bu, Yüksek Ziraat Enstitüsü olarak kurulmuş.
bazı noktalarda benim alanım dışına da Osmanlı döneminde Tanzimat’a kadar gi-
çıktı biraz. Ama bir toparlama yapmaya diyor aslında eğitimi, ama bizim eğitimimiz
çalışacağım. daha ziyade dışarıdan gelmiş. O dönem-
lerde bile önce
dışarıya gön-
derilmiş, sonra
Türkiye’ye gel-
miş. Tarımın çı-
kış noktasına
baktığınızda,
Mezopotamya,
esas Anadolu
kültürü, Ana-
dolu’nun bün-
yesinde; ama
biz bilgileri yine
dışarıdan almı-
şız. Bu nedenle
bazen termino-
lojide çok da bizi
Buradaki görsellerin bazıları Tarım Bakan-
rahatsız eden, tırmalayan bazı şeyler kul-
lığı tarafından düzenlenen bir fotoğraf ya-
lanmış olabilirim. Onu da tartışarak, yerine
rışmasından alınmıştır; ama gerçekten de
daha güzellerini bulmaya çalışabiliriz.
tarımı çok güzel ifade ediyor. Örneğin şu-
rada, bir hanımefendi, bir kadın, çocuğu- Gıda Örgütü FAO, dünya nüfusunun 2050
nu bir yerde heybesine koymuş, kuzusunu yılına kadar 10 milyara ulaşacağını bağıra
kucağına almış; yani çok büyük bir sevgi bağıra söylüyor. Artık alıştık biz buna. Ya-
bağı var arada. Sevmeden tarım yapılmı- şamın devamı, sosyoekonomik kalkınma
yor, tarımla uğraşılmıyor ve tarımın sahipsiz için tarımın her geçen gün daha kilit, daha
sahipleri de kadınlar, oldukça büyük katkı- önemli olduğunu herkes vurgulamaya
133
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

başladı. Tarım önemli, ama neden önemli; ler, hatalı felsefeler, neoliberal açgözlülük
gıda için önemli. Gıda önemli, ama bunun yüzünden doğal kaynakların üzerinde ta-
yetiştirilmesi için de başka unsurlar gerek- rım artık sürdürülemez bir baskı yaratma-
li. Buna birazdan değineceğim. FAO, 2050 ya başladı. Bunu da çok açık ve net ifade
yılına kadar gıda, su ve enerji taleplerin- etmemiz gerekiyor. Ayrıca, sulama dâhil,
deki artışın yüzde 60 olacağını söylüyor; tarım, gıda sektöründe yüzde 80-90 su
OECD yüzde 55 olacağını söylüyor, EIA da kullanan, su tüketen bir sektör; ama bazı
yaklaşık yüzde 50 olacağını iddia ediyor. gelişmekte olan ülkelerde bu miktarlar yüz-
Sonuçta, yüzde 60 da olsa, yüzde 50 de de 95’e kadar çıkabiliyor. Eskiden üçüncü
olsa, oldukça yüksek rakamlar bunlar. dünya ülkeleri falan da deniliyordu. Bun-
lar esasında sömürülen ülkeler. Bunlarda
Küresel düzeyde tarımsal gıda üretimi sıra-
sürekli çok geri teknolojiler öne sürüldüğü
sında tarım toplam enerjinin yaklaşık yüz-
için, su kullanımında, tüketiminde bir tutum
de 30’unu tüketirken, az önce Bülent ho-
da ne yazık ki söz konusu değil.
camın da söz ettiği gibi, hava kirliliği, sera
gazı emisyonları -ki, bu sera gazı emisyonu Su, gıda ve enerji güçlü bir şekilde birbirine
içinde en kuvvetli olanı karbon salımı- yak- bağlı ve sosyoekonomik kalkınmada kilit bir
laşık bunun 3’te 1’ine neden oluyor; yani kir- rol oynuyor. Yine FAO’nun ortaya attığı yeni
liliğin ana nedenlerinden bir tanesi tarımsal bir paradigma, su, gıda ve enerji üçleme-
uygulamalar denilebilir. Sadece tarlada si ortaya attı. Aslında çok yeni değil, ama
üretimle olay bitmiyor; buradan sonraki yeni yeni parlatmaya başladılar ve parla-
işlemler, gıdaların üretimi, işlenmesi, nakli- tıyorlar. Nereye kadar gidecek bakalım.
yesi, ambalajlanması, tüketilmesi de, bura-
Bizim elde ettiğimiz bilgilere göre, sanayi,
daki işlemler de, sofraya gelinceye kadarki
su kaynaklarının yüzde 22’sini tüketiyor ve
işlemler de çok ciddi bir enerji tüketimi ve
çoğu elektrik üretiminde termal prosesleri
küresel sera gazı üretimi gerektiriyor. Bu
soğutmak için kullanılıyor demişler. Tabii,
emisyonların yüzde 25-42’sinden küresel
bunu bizden önce sunum yapan ve biz-
gıda sistemlerinin sorumlu olduğu yine FAO
den sonra sunum yapacak olan konunun
tarafından açıklanmış.
uzmanı hocalarımız daha net, daha güzel
Su kısmına bakacak olursak, tarım, gıda anlatacaklar, biz de ilgiyle izleyeceğiz. Bu
güvenliğinin temel direği olsa da, ener- arada, kaynak arzı ve talebi arasında ge-
ji güvenliğini yakından etkileyen ve büyük nişleyen bir uçurum, sürekli nüfus artışı, iklim
bir tatlı su kullanıcısı. Su kompozisyonuna değişikliği, aşırı iklim olayları, sosyoekono-
birazdan değineceğim. Küresel projeksi- mik kalkınma diye yaratılan değişik poli-
yonlar, temiz su, enerji ve gıda talebinin tikalar. Sosyoekonomik kalkınma deyince
önümüzdeki yıllarda çok önemli ölçüde anlaşılan çok farklı şeyler var tabii ki. Ta-
artacağını gösteriyor. Birazdan vurgulaya- rım, aynı zamanda gıda, pestisit ve diğer
cağım, ama yine de değinmek istiyorum. kirleticilerden kaynaklanan ve iyi yönetil-
Sürekli sloganlaşan bir şey var. Dünyada mediğinde doğayı katleden bir uygulama
büyük bir açlık var. Tamam, açlık var, bu biçimi. Bunun mutlaka çok iyi yönetilmesi
bir gerçek; ama bu açlığın sebebi acaba lazım. Tarımın yönetimini bilinçsiz ellere bı-
yetersiz üretim mi? Soracağımız sorulardan rakamayız. Bir yandan doymak zorunda-
bir tanesi bu. Hep bunun üzerine gidiliyor yız, bir yandan gezegenin yaşaması için ne
ve tarımsal üretimi nasıl arttırırız, bununla gerekiyorsa yapmak zorundayız, ekosis-
ilgili teknolojik önlemler neler olabilir, bun- temle uzlaşmak zorundayız.
ların üzerinde duruluyor. Hatta biyotekno-
Tarımda iki çatışma, kısıt var; birincisi kay-
lojik uygulamalar burada devreye giriyor.
nak arzı ve talebi arasında. Arz ve talep
Tabii, bunlar üzerinde düşünmek lazım, bu
neye göre yaratılıyor, neye göre oluşuyor,
soruları cevaplayabilmek lazım.
bu konu. İkinci çatışma ekonomik kalkınma
Küresel tatlı su kullanımının yüzde 70’ini ve dayatmaları ve çevre koruma arasında.
arazi kullanımının da yüzde 30’unu tarımsal Küresel iklim değişikliği son yıllarda büyük
uygulamalar oluşturuyor. Hatalı yönetim- bir baskı unsuru haline geldi. Böyle bir şey

134
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

var mı, yok mu diye önceden çok tartışıldı; nıfının ortaya çıkması bununla paralel gelişti.
ama artık tartışılmayacak kadar içindeyiz. Daha sonra endüstride ilerledikçe, elektrik
Küresel olaylar, iklimdeki olaylar, bu konudaki motorları, elektrik teknolojisi devreye girdi,
tahminleme çalışmaları belki de tarıma mikro ikinci devrim ortaya çıktı. Robotların devre-
yerel düzeyde inilmesini gerektirecek ve tarı- ye girdiği, seri üretimin iyice palazlandığı bir
mı da gittikçe içsel alana iten bir durum bu. dönem, üçüncü endüstri dönemi var. En son,
Neoliberal ekonominin, küresel ekonominin karanlık fabrikalar diye ortaya attıkları IOT
uygulamaları sonucu, biliyorsunuz, tohum, teknolojisi, büyük veri gibi kavramların hâkim
gübre, bunlar artık durumundalar. Makine- olduğu bir Endüstri 4.0 dönemi var, bugün
de henüz öyle bir tekelleşme tam anlamıy- içinde bulunulan dönem.
la yüzde 100 değil, ama önemli oranda var. Kendiliğinden gelişen devrimler mi bunlar?
Teknoloji kısmında daha da hızlı değişiyor. Tabii, bunlar çok tartışılır. Ekonomilerin ara-
Yine hastalıklar, salgınlar, biyolojik materya- sındaki savaşlardır bunların esas sebepleri,
lin ülkeler, coğrafyalar değiştirmesi nedeniy- ama getirdikleri hayatımızı direkt etkiliyor.
le bulaşmalar çok ciddi sorun. Tabii, bu da Tarım da buna paralel gelişmeler göstermiş.
ilaç sektörlerine ciddi bir pazar. Bu konuda Endüstri 2.0’a uygun olarak traktörler devre-
da aslında yeterli önlemlerimiz olmadığını ye girmiş, termik motorlu traktörler. Daha ön-
her fırsatta konuşuyoruz. Bu zorlukların üste- cesinde buhar motorlu traktörler var. Daha
sinden gelmek ve geleceğin taleplerini karşı- sonra Endüstri 3.0’da hassa tarım diye bir
lamak için, akılcı, yıkımcı olmayan, tüm canlı kavram gündeme geliyor. Hassas tarımda,
ve cansız varlıkların var oluşlarını gözeterek monitoring ürün görüntüleme, verim harita-
politika ve programlar, planlar üretmek du- ları, bunlar devreye giriyor. Şu anda da artık
rumundayız. otonom sistemler tartışılıyor tarımda. Oto-
Birazcık teknoloji bağlamına değinmek isti- nom robotlar ve tarımda yapay zekâ kulla-
yorum. Tarımda, dünyada neler oluyor? En- nımı tartışılıyor. Özellikle değişken oranlı girdi
düstri 4.0 ortaya atıldı 2011 yılında ve bu En- kullanımı bizim çok üzerinde durduğumuz bir
düstri 4.0’la birlikte tarımda da Tarım 4.0 diye konu; çünkü Türkiye, tarımsal girdide nere-
bir kavram gelişmeye başladı. Bunları tek tek deyse tümüyle dışa bağımlı; yani ilaçta dışa
anlatmayacağım, bunu zaten katılımcıların bağımlı, gübrede dışa bağımlı, enerjide dışa
çoğu biliyor. Birinci Endüstri Devrimi, buharlı bağımlı. Bu endüstri devrimlerinin Türkiye’ye
makineler güç kaynakları olarak kullanılma- ne getirdiğini birazdan bir-iki cümleyle deği-
ya başlandı. İlk tekstille girildi ve zaten işçi sı- nerek belirteceğiz.

Endüstri Devrimleri ve Tarımın Buna Bağlı Evrimi (Liu et al. 2021)

135
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Kusura bakmayın, İngilizce oldu bu gör- Avrupa’da farklı rakamlar ortaya atılsa da,
seller; ama güzel anlatmışlar. Biraz zaman tarımda dijitalleşme ekonomisi Türkiye için
darlığım vardı, Türkçelerini hazırlayama- çok net değil. Ama net olan şey şu: Türkiye
dım; ama bir sorun olduğunu sanmıyorum. bu konuda bir pazar, yani her şeyi dışarı-
Burada, özellikle seralarda görüntüleme ve dan alan bir pazar konumunda şu anda.
izleme, iklim koşullarında görüntüleme çok Sürdürülebilir yaşam, sürdürülebilir tarım
önemli. Tarım, iklimle birebir iç içe. Şimdi kavramı çok yaygın kullanılıyor. Bundan
artık daha da iç içe tarımsal üretim. Ürün şunu anlıyoruz: Tarımsal üretimde, tek-
izleme, toprak izleme, su izleme, hayvan- nik, çevresel, sosyal ve ekonomik boyut-
ların izlenmesi, kontrol, tahmin ve lojistik, ları dengelemeyi hedefleyen bir yaklaşım,
özellikle Tarım 4.0’ın bize hızlıca getirdiği daha doğrusu ekosistemi koruyarak, gele-
kavramlar. Nesnelerin İnterneti, bulut bili- cek nesillerin devamlılığını sağlayabilecek
şim, veri analitiği, bunlar elektrik-elektronik uygulamalar içerisinde olalım, doğal zinci-
mühendislerinin bize aktardığı, uygulama- re müdahale etmeyelim.
ya aktardığı konular. Bunların üzerinde çok
fazla durmak istemiyorum. Ama şunu be-
lirtmek istiyorum: Tarımda artık bunlar var.
Tarımsal üretimde bu teknolojilerle dünya
bir yerlere gitmeye çalışıyor.
Avrupa Komisyonu, Horizon 2020 Programı
kapsamında bazı projelere destek verdi.
Bu projelerin bazılarının isimlerini koydum
buraya. Buralarda Nesnelerin İnterne-
ti tabanlı birtakım uygulamalarla, yapay Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen
zekâyla “Akıllı tarım, akıllı hassas tarım” de- ikonlara göre numaralandırılmış Sürdürü-
nilen bir kavram gündeme geldi. Özellikle lebilir Kalkınma Hedefleri (Birleşmiş Milletler
kırsalda artık pek fazla tarımla uğraşan 2015) (https://kadinininsanhaklari.org/)
insan kalmadığı için, Türkiye’de, çok ente- Birleşmiş Milletler Paris Anlaşması, İklim De-
resan, 12 yaş altı ve 60 yaş üstü insanlar ğişikliği Anlaşması, bunlara değinildi. Birta-
kırsalda yaşıyorlar artık. Uygulanan hatalı kım ikonik sloganlar ortaya çıkarıldı. Bunla-
tarım politikaları nedeniyle artık ne yazık ki rın hangisine ne kadar uyulduğu da zaten
durum böyle. Çözüm ne olacak? Kırsalda tartışmalı.
yaşamışsa, köyde yaşamışsa, 60 yaş üstü
Bitkisel Üretimde Özgül Enerji Girdileri
bir insanı birden teknolojiye uyumlandıra-
(agrEE, 2012)
mıyorsunuz. Biz bunları anlatıyoruz, Tarım
4.0 filan diyoruz; ama bunları hemen alıp Ürün Enerji Tüketimi (GJ/t)
köyde çiftçiye ulaştırmak diye bir şey za-
Ayçiçeği 3.98−5.06
ten hayal, böyle bir şey yok. “Bu dünyada
var, bizde de var” gibi bir hayal yaşıyoruz. Buğday 2.08−4.29
Aslında öyle bir şey kesinlikle olamıyor ne Patates 0.63−0.87
yazık ki.
Pamuk 15.4
FAO ve Dünya Bankası, özellikle akıllı ta-
Şeker pancarı 0.20−0.29
rıma vurgular yaparak destekliyor, bunun
tarımda çok önemli bir şey olduğunu ve TÜRKİYE (BAZI VERİLER)
geleceği kurtaracak bir uygulama oldu- ( Prof. Dr. Hasan SİLLELİ) :
ğunu söylüyor, dijital tarım uygulamalarıyla • 50.000 m2 bir serada yaz aylarında su
tarımsal üretimde yüzde 25 artış sağlana- tüketimi günlük yaklaşık 500-600 ton
cağını söylüyor. Ben şunu vurgulayayım:
• Elektrik tüketimi de günlük 5000 kWh
Akıllı tarım uygulamalarıyla hedeflenen
e (18000 MJ)
verim artışı değil, bizim akıllı hassas tarım
uygulamasında esas güvendiğimiz nok- • Kışın doğalgaz 1500-2000m3/gün
ta ekosistemin korunmasıdır. Her ne kadar • Kömür günlük 2-4 ton
136
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Enerji yönetimi konusunda bazı rakamlar leri gj/ton cinsinden verilmiş. Bunlar Türkiye
vermek istiyorum. Enerji verimliliği konu- için geçerli rakamlar değil. Türkiye’de bu
suna hocamız değindi, ben ayrıca girme- rakamlar daha yüksek, çünkü dışarıdan
yeceğim ona. Tarımda da enerji verimliliği ithal edilen birçok girdi söz konusu olduğu
konusu son derece önemli. Bildiğimiz doğ- için bunları daha yüksek hesaplayabiliyo-
rudan enerji kullanımları ve dolaylı enerji ruz. Sera için bazı rakamları Türkiye için şu
kullanımları tarımda da geçerli. Bazı ra- alt kısımda vermeye çalıştım.
kamlar var. Bazı ürünlerde enerji tüketim-
Buğday Üretiminde Enerji Tüketiminin Farklı Ülkelerdeki Kullanılan Girdi Düzeylerine
Bağlı Olarak Dağılımı (agrEE 2012a)(Öztürk, H.H.)
Enerji Kullanımı (GJ/ha) Özgül
Girdi Verim Enerji
Ülkeler
Düzeyi (t/ha) Doğrudan Dolaylı Toplam Tüketimi
(GJ/t)
Finlandiya Düşük 3.5 3.0 5.6 8.7 2.48
Ortalama 4.5 3.9 8.0 12.0 2.66
Yüksek 6.0 5.7 9.9 15.7 2.61
Almanya Düşük 6.7 4.1 12.1 16.2 2.43
Ortalama 7.7 6.3 12.3 18.5 2.42
Yüksek 8.3 8.9 12.4 21.3 2.56
Yunanistan Düşük 2.5 5.3 6.5 11.8 3.78
Ortalama 5.0 10.0 9.9 19.9 3.99
Yüksek 6.0 12.8 9.9 22.7 4.70
Hollanda Ortalama 8.7 6.6 11.6 18.1 2.08
Polonya Düşük 4.8 3.9 9.6 13.5 2.81
Ortalama 5.8 4.1 10.9 15.1 2.60
Yüksek 7.5 7.9 15.5 23.5 3.13
Portekiz Düşük 3.0 1.6 7.4 9.0 3.01
Ortalama 3.0 5.7 7.2 12.9 4.29
Yüksek 5.0 6.3 10.7 17.0 3.39

Yine burada özgül enerji tüketimleri, enerji verimliliği açısından ülkelere göre verilmiş. Dü-
şük ve yüksek ülkeleri kırmızıyla göstermeye çalıştım. Çok fazla rakama boğmamak an-
lamında, bunları yine hızlı geçeceğim. Almanya’nın buradaki teknolojik üstünlüğünü çok
rahat görüyoruz.

137
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Ürüne Bağlı Olarak Motorin Kullanımı ve Maliyetteki Payı (Dellal, İ., 2007’den uyarlan-
mıştır)

ÜRÜN ADI 1 DEKAR VERİM (kg/da) MAZOT BUGÜN


ÜRETİMDE GİDERİNİN İTİBARİYLE
KULLANILAN MALİYET DEĞERİ
MAZOT İÇİNDEKİ PAYI (TL/da)
MİKTARI (LİTRE) (%) (06.12.2021)
Buğday 6,54 220 18,25 9,41*6,54=61,54
Arpa 4,98 262 12,35 46,86
Mısır 11,88 700 12,93 111,79
Pamuk 20,76 407 11,27 195,35
Çeltik 20,4 709 9,49 191,96
Şeker Pancarı 12,18 4521 6,33 114,61
Ayçiçeği 7,5 180 16,44 70,58
Nohut 6,6 97 11,66 62,106
Mercimek 6,06 130 14,11 57,03
Kiraz 26,7 864 20,7 251,25
Üzüm 7,02 740 11,65 66,06
Zeytin 5,76 200 11,57 54,20
KAYNAK: TEAE Hesaplamaları

Bizim gerçeğimize gelelim. Bizim gerçeğimiz kırsal motorin. Ürün bazında harcanan mo-
torin tüketimini buradaki tabloda vermeye çalıştım ve bunun bugünkü değerleri var. He-
men bir sonraki çizelgede de tarımsal destekler var. Çiftçi kesiminin burada ne kadar
yetersiz kaldığı, desteklerin ne kadar cılız olduğu açıkça ortada. Ki, 2021 yılı desteklerinin
de alınabildiğini düşünmüyorum.
2021 Yılı Tarım Destekleri (Yıldırım, A.E.,2021)

Enerji yönetimiyle ilgili bazı öneriler var, ama süremi aşmamak adına bunları birazcık hız-
lı geçeceğim. Yenilenebilir enerji kaynakları konusundaki şeyleri fazla anlatmayacağım,
zaten anlatıldı ve anlatılacak da. Sadece tarımı olumsuz etkilemeyen agrivoltaik ve aqu-
avoltaik uygulamalara değinip geçmek istiyorum.
138
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Oturum Başkanı- Ahmet hocam, teşekkür


ederiz. Tarımsal üretimde teknolojik geliş-
melerden ve tarımın öneminden bahset-
tiniz. Su, enerji ve gıda birbiriyle bağlantılı
kaynaklar ve canlı olarak da bizim için birer
hak, canlı hakkıdır. O yüzden, sürdürülebilir
stratejilerin de belirlenmesi lazım. Bu ne-
denle sunumunuz çok değerliydi aslında.
Bizim için de, Sempozyum için de güzel bir
kaynak olacaktır. Teşekkür ederiz.
Sıradaki konuşmacımız, Prof. Dr. Kayıhan
Kaynak: TEMA
Pala hocamız bizlerle çevrimiçi birlikte ola-
Türkiye su fakiri bir ülke. Buradaki görsel- cak. Hocamızın konuşma konusu, Enerji
de kullanımlar verilmiş durumda. Türkiye’de Üretim Sistemlerinin Halk Sağlığı Açısından
tarım, yüzde 73 su kullanan bir sektör. Su Etkileri.
tüketimleri var burada. Sorunlar çok açık.
Hoş geldiniz hocam. Merhabalar.
Özellikle özelleştirme konusu son derece
ortada. Bunlar üzerinde fazla durmak iste- Prof. Dr. Kayıhan Pala (Türk Tabipleri Bir-
miyorum. Bildiğimiz konular. liği)- Merhabalar. Teşekkür ederim. Önce-
likle etkinliğe davet için teşekkür ediyorum.
Hızlıca sonuca gelmek istiyorum. Aslında
Kusura bakmayın, yüz yüze katılamadım
sorunun temelinde, son derece hoyrat bir
pandemi nedeniyle. Umuyorum ki, bundan
yapı içerisinde olan neoliberal ekonomik
sonraki etkinliklerde bir araya gelebiliriz.
sistem var. Saldırgan bir sistem, ekosiste-
me en fazla zarar veren sistem. Dolayısıyla İzin verirseniz, hemen sunumuma başla-
bundan kurtulmadan hiçbir şekilde doğal mak isterim.
kaynaklarımızı korumamız mümkün değil.
Oturum Başkanı- Siz sunumunuzu hazırlar-
Bununla ilgili de çok akılcı ve kamucu poli-
ken, ben sizin özgeçmişinizi takdim etmek
tikaların geliştirilmesi, buna yönelik planla-
isterim.
rın yapılması son derece önemli.
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden
Çok geniş bir hazırlık yaptığım için çok hızlı
1988’de mezun oldu. Zorunlu hizmetini Rize
geçmek zorunda kaldım. Kusura bakmayın.
Muradiye Sağlık Ocağında yerine getirdi.
Sorular olursa, o sorularda bunları cevap-
Uludağ Üniversitesi Sağlık Bilimleri Ensti-
lamaya çalışırım. Sabrınız için çok teşekkür
tüsündeki halk sağlığı doktorasını 97 yılın-
ediyorum.
da bitirdi. 2000 yılında yardımcı doçent,
2004’te doçent ve 2010 yılında profesör
unvanını aldı. Akademi dışında, meslek
örgütünde Bursa Tabip Odası ve Türk Ta-
bipler Birliği’nde çeşitli görevlerde yer aldı.
Halen Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakül-
tesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı ola-
rak görev yapmaktadır.
Kayıhan hocam, sizi dinliyoruz. Katılımınız
için tekrar teşekkür ediyoruz.

139
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

ENERJİ ÜRETİM SİSTEMLERİNİN HALK SAĞLIĞI AÇISINDAN ETKİLERİ


Prof. Dr. Kayıhan Pala Temel olarak enerji üretimi sağlık açısın-
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi dan iki ana başlıkta sorunlara yol açar; bir
Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı tanesi kazalar, diğeri de çevresel kirlilik-
ler. Çevresel kirlilikler dediğimiz zaman, en
Ben de teşekkür ederim. Bir kez daha bu
başta hava kirliliği gelir. Onun dışında, su,
etkinlik daveti için teşekkür ediyorum. Et-
toprak, gürültü ve elektromanyetik alan
kinliği düzenleyenlerin emeklerine sağlık.
kirlilikleri. Bunlar içerisinde, su kirliliğinin yanı
Bana ayrılan süre içerisinde, enerji üretim sıra, örneğin, çok fazla su tüketilmesi ne-
sistemlerinin halk sağlığı açısından etkile- deniyle insanların suya erişimiyle ilgili sıkın-
rine kısaca değinmeye çalışacağım. Eğer tılar da sayılabilir.
sonunda sorular olursa biraz daha açarız.

“Enerji üretimi açısından bakıldığında, Türkiye acaba ne kadar havası kirlenen ülke?” diye
bakacak olursanız, ayrıntılara girmeden, kabaca 3 temel kirletici üzerinden son yıllardaki
durumu göstermeye çalışacağım. Burada görüyorsunuz, kükürt oksitleri açısından ba-
kıldığında, enerji üretimi nedeniyle özellikle 2015’ten sonra Türkiye’deki kükürt kirliliğinin
çok daha arttığı bir eğilimi karşımıza getiriyor. Size gösterdiğim grafiklerin tamamı enerji
üretimine dayalı hava kirleticilerindeki durumu göstermektedir.

140
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Bu da azot oksitleri verisi olarak karşımıza çıkıyor. Yine enerji üretimi nedeniyle azot oksit-
lerindeki 2013 yılından sonraki artış dikkat çekici.

Bir başka çok önemli kirletici, partiküler madde PM 2.5. Buraya baktığımızda, son yıllarda
enerji üretiminden kaynaklanan partiküler madde kirliliğinde önemli bir artışın karşımızda
olduğunu görüyoruz. Eğer 1990 baz alınacak olursa, bu ne kadar bir artışa denk geliyor
diyecek olursanız, enerji üretimi nedeniyle karşılaştığımız partiküler maddenin PM 10 ve
PM 2.5 fraksiyonlarının ikisinde de çok yüksek bir artış var. Bunlar 2011’den sonra biraz
azalma eğilimi gösterirken, 2013’ten sonra tekrar ciddi bir artış eğilimiyle karşımıza çıkıyor.

141
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Türkiye’de PM2.5 Emisyonlarının Kaynakları (EEA, 1990-2018)

Türkiye’de genel olarak baktığımızda, PM zim Nilüfer Belediyesiyle yürüttüğümüz bir


2.5 emisyonlarının içerisinde enerji üretimi- çalışma içerisinde, bir organize sanayi böl-
nin payı nedir diyecek olursanız, gördüğü- gesi çevresinde zaman zaman yaptığımız
nüz gibi, enerji üretiminin PM 2.5 emisyon- ölçüm sonuçlarına bakacak olursak diok-
ları içerisinde hiç yadsınamayacak bir payı sinler Avrupa’nın çok yüksek düzey dediği
var ve bu pay yıllar içerisinde, özellikle son 1990’daki emisyonlarından halen çok daha
5 yılda giderek artış gösteriyor. Bunun dı- yüksek maalesef.
şında, enerji üretiminden kaynaklanan bazı Enerji politikaları toplum sağlığını gerçek-
hava kirleticilerinin ne durumda olduğuna ten de çok ciddi olumsuz şekilde etkileye-
ilişkin hiçbir bilgimiz yok; çünkü Türkiye’de bilir. Bu fotoğrafı anımsayacaksınız. Elbis-
bunlar ölçülmüyor. Tipik örnek; dioksin ve tan Termik Santralı’nın hemen yakınında
furan hem üreme sağlığı, hem kanser açı- çekilmiş ve Hayatı ve Doğayı Koruma Plat-
sından ciddi sorun yaratan kirleticiler ol- formu tarafından yayınlanmıştı. Artık bu
malarına rağmen, bunlar ölçülmediği için fotoğraflar ve benzeri görüntüler o kadar
durumun ne olduğunu bilmiyoruz. Ama bi- kanıksanmış durumda ki, maalesef, özel-
likle termik santralların çevresinde yaşayan
insanların ve doğanın ciddi yıkıma uğradığı
bir gerçeklik olarak karşımıza çıkıyor.
Enerji politikalarının sağlık etkisi nedir diye-
cek olursanız, üç ana başlık söyleyebilirim;
toplum sağlığı etkileri, çalışan sağlığı etki-
leri ve iklim krizi. Bunların her birini ayrıntılı
değerlendirebiliriz; ama bu sunumda bana
veriler görev gereği, ayrıntılı olarak top-
lum sağlığı özelliklerinden söz edeceğim.
Burada da erken ölümler, hastalanmalar,
yaralanmalar yine ciddi sorunlar olarak
karşımıza çıkıyor. Kuşkusuz ki, her bir ener-
ji üretiminin içerisinde hem o enerji üretim
tesisinin kurulması, hem de işletilmesi aşa-
masında çalışan sağlığı ve güvenliği açı-
sından problemler var ve her bir enerji üre-
tim biçimi aynı zamanda iklim kriziyle ilgili,
ama çok, ama az, potansiyel olarak risk
yaratma olasılığına da sahip.
142
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Enerji üretiminin yol açtığı erken ölümlerle arkasında hava kirliliği sorununun olduğu-
ilgili çok sayıda öngörü var. Bunlardan bir nu da göz ardı etmemek gerekir. Herhangi
tanesi, üretilen her TWh başına ne kadar bir kronik hastalık söz konusu olduğunda,
bir ölümün olduğuna ilişkin. Buraya bakın, başta şeker hastalığı olmak üzere, astım
1 TWh enerji üretimi söz konusu olduğunda, gibi hastalıklar da içinde olmak üzere, kro-
linyit en yüksek ölümlere yol açıyor, son- nik hastalıkların da hava kirliliğiyle doğ-
rasında kömür -linyit dışı kömürlerden söz rudan ilişkili olduğu; az önce gösterdiğim
ediliyor burada- sonra petrol, biyokütle ve rakamlar ve oranlar üzerinden düşünecek
doğalgaz diye devam ediyor. Bunları sa- olursanız, hava kirliliğinin de doğrudan
yısallaştırırsak, 1 yıl içerisinde enerji üretimi enerji üretimiyle ilişkili olduğu bugün artık
nedeniyle hayatını erken kaybedenlerin biliniyor. 2000’li yılların başından itibaren,
sayısının yılda 13 milyondan fazla olduğu enerji ürettiğiniz biçim ve kaynak, sağlık
tahmin ediliyor. Biliyorsunuz, tütün, sigara etkilerini de belirleyen bir sonuca ulaştıra-
küresel bir sorun. Sigara ve tütünle karşı- biliyor bizi. Bu sağlık etkilerinin içerisinde,
laştırıldığında, her yıl bunun 1.5 katı kadar hem ev ortamında, hem dış ortamda, hem
insanın enerji üretimi nedeniyle ya o üretim işyerinde, hem toplumsal alanda, hem de
süreçlerinde o enerjiye maruz kalmak ne- küresel olarak bir etkilenim söz konusu.
deniyle hayatını erken kaybettiği tahmin
Enerji tercihlerinin sağlık etkilerini şematize
ediliyor ki, bu da aslında ne kadar önemli
edecek olursak, enerji üretiminin her aşa-
bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu gös-
masında, yani çıkarmadan başlayıp, ta-
termesi açısından önemli.
şıma, işleme, inşaat aşaması, üretim, da-
Biliyorsunuz, biz yıllardır dile getiriyoruz; ğıtım ve atık bertarafı bir süreç olarak ele
hava kirliliği doğrudan kansere yol açıyor. alınacak olursa, enerjiyi neyle üretirseniz
Dünya Sağlık Örgütü 2013 yılında, dış or- üretin, bunların tamamı içerisinde insanın
tam hava kirliliğinin kansere yol açan et- hem çalışanın, hem de maruz kalanın bir
menler listesinde yer alması gerektiğini sağlık sonucuyla karşılaşma olasılığı var.
göstermişti. Bir yandan akciğer kanserinin Tabii, en önemli sağlık sorununun toplum-
temel nedeni, öte yandan da mesane kan- sal olarak çevresel bozulma nedeniyle ya-
serindeki artışın da bir nedeni. Dolayısıyla şandığını söylememiz gerekir. Bu toplumsal
Türkiye diğer ülkelerle kıyaslandığında, etki, çevresel bozulmanın yol açtığı top-
mesane kanserinin daha yüksek görüldüğü lumsal etki bir yandan yaşam kalitesini, bir
bir ülke olarak kayıtlara geçerken, bunun yandan hastalıkları, bir yandan da sağlığın

143
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

tanımında yer alan bedensel, ruhsal ve sos- nu düşünecek olursanız, giderek daha fazla
yal açıdan kendini tam olarak iyi hissetme önem kazanıyor bu.
durumunu olumsuz etkiliyor. Ama hemen “Hangi enerji üretimi hangi sorunlara yol açı-
burada bir şey daha söyleyeyim. Biliyorsu- yor?” diye hem mesleki riskler, hem iklim risk-
nuz, bugün Dünya İnsan Hakları Günü. İnsan leri, hem de toplum sağlığı riskleri açısından
hakları denildiği zaman, bu haklar içerisin- baktığımızda, hemen her enerji üretim biçi-
de kuşkusuz ki sağlık hakkı da çok öne çıkan minin bir soruna yol açtığını görmek müm-
kavramlardan bir tanesi. Dünya Sağlık Ör- kün; ancak, burada tartışmasız kömürün

gütü’nün 1940’lı yıllarda yayınlamış olduğu sağlık açısından zararlı etkileri açısından bi-
sağlık tanımının da artık yetersiz olduğu; be- rinci sırada olduğunu da söylememiz gerekir.
densel, ruhsal ve sosyal tam iyilik halinin yanı Süre sınırlı olduğu için, bu sunumda ağırlıklı
sıra, buna ekolojik olarak da tam iyilik halinin olarak kömür üzerinden, biraz nükleer enerji
eklemesinin zorunlu olduğu tartışılıyor. Ki, kü- üzerinden, biraz da biyokütle enerjisi üzerin-
resel iklim krizinin ne kadar önemli olduğu- den birkaç şey söylemeye çalışacağım.
Burada, kömürlü termik santral salım-
larından kaynaklanan sağlık sorunları
söz konusu olduğunda, görselleştiril-
miş bu çizimler bize süreci çok net an-
latıyor. Gördüğünüz gibi, kişinin beyni,
kalbi, damarları, kan ve akciğerleri
kömürlü termik santral salımlarından
doğrudan etkileniyor. Dolayısıyla bir-
çok kişinin kafasında olduğu gibi, kö-
mürlü termik santrallar yalnızca solu-
num sistemi üzerinden bir hasara yol
açmıyor; dolaşım sistemi, kan, beyin
ve diğer sorunlar olarak da, örneğin,
kömürlü termik santralların çevresinde
yaşayan kadınların daha düşük do-
ğum ağırlıklı bebekleri dünyaya getir-
mesi gibi karşımıza çıkabiliyor.
144
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

herhangi bir çalışmayı toplumla paylaşa-


bilir duruma getirmediler. Ama birazdan
size göstereceğim bazı veriler ışığında, biz
aslında termik santralların çevresinde çok
ciddi sorunlar olduğunu bu ikincil kanıtlarla
da gösterebilecek duruma gelmiş durum-
dayız.
Bizim yürüttüğümüz çalışmalardan bir ta-
nesinde, bundan yaklaşık 10 yıl kadar önce,
Bursa’da Orhaneli Termik Santralı’nın o
çevrede yaşayanlar açısından ciddi sağlık
etkilerinin olduğunu göstermiş ve toplum-
Bazı kanıtlar var. Bunlardan bir tanesi la paylaşmıştık. Bu sene yeni bir araştırma
Amerika Birleşik Devletleri’nden. Kömür- yayınladık ve bu araştırmayla da araştırma
lü termik santralların çevresinde ölümlerin ödülü aldık. Bu araştırmada bulduğumuz
daha fazla olduğunu göstermişler. Harita- temel mesele, PM 2.5 partiküler maddenin
da bunu çok net görebilirsiniz. Sarıyla işa- etkilerine bağlı, Türkiye’de 2018 yılında en
retli olan yerler kömürlü termik santralları, az 44 bin 617 kişinin erken ölümünün ortaya
çıkartılmasıydı. Bu 72 ili kapsıyordu, çünkü

koyu renkler ise ölümlerin yüksekliğini gös-


teriyor. Dolayısıyla kömürlü termik santral- geriye kalan 9 ildeki ölçüm sonuçları bir
ların çevresindeki yerlerde ölümlerde ciddi istatistik değerlendirme açısından yeter-
bir artış var. Aslında biz bunu 2003 yılında li değildi. Türkiye henüz partiküler madde
Türkiye’de de gördük. Sağlık Bakanlığı Tür- değerlendirmesini bile maalesef 81 ilde ya-
kiye’nin kanser haritasını çıkarma girişimi pabilecek durumda değildi. Bu bulduğu-
içerisinde yaptığı ilk açıklamada diyordu muz veriler ışığında hazırladığımız haritaya
ki, “Bazı termik santralların çevresinde ak- bakacak olursanız, örneğin, Kahramanma-
ciğer kanseri riski bulunduğu saptandı.” raş, Manisa ya da Muğla söz konusu oldu-
Ancak sonra, bu kanser haritası çıkarma ğunda, buralardaki PM 2.5 etkilerine bağlı
işini sonlandırdılar -sanırım, bu riskin ortaya ölüm oranlarının yüksekliğinin doğrudan
çıkmasını engellemek açısından- Üzerin- oradaki kömürlü termik santrallar aracılı-
den 18 yıl geçmiş olduğu halde bu konuda ğıyla olduğunu söylemek mümkün.

145
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

İkincil kanıtlar olarak o termik santrallar ve diğer alanlarda yakıt olarak kullanılıyor
bölgesindeki hava kalitesi istasyonlarının olması nedeniyle, hem de kömürlü ter-
verilerine de bakılabilir. Maalesef, Türki- mik santrallar Türkiye’de çok ciddi bir halk
ye’de hava kalitesi istasyonları bu termik sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir.
santrallardan kaynaklanan kirliliği gös- Burada gördüğünüz gibi, bazı illerde, ör-
terebilecek düzeyde konuşlandırılmadığı neğin Manisa’da, hayatını kaybeden her 4
için, bunun üzerinden çok daha fazla bir kişiden birinin, yüzde 24’ünün kömüre bağlı
tartışma yürütmek mümkün görünmemek- olarak hayatını erken kaybettiği ortaya ko-
tedir. Ancak, bir kez daha vurgulamakta nulmuş durumdadır. Biz de çalışmamızda
yarar var: Hem kömürün kendisi, evsel yakıt bunu gösterdik.

146
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Önemli hava Insan sağlığı için


Hava kirleticisi sınıfı Çevresel zararlar
kirleticisi zararları
Cilt, göz, boğaz burun
Hidrojen klorid, Hidrojen Asit yağmurları, ekinlerde
Asid gazlar ve solunum yollarında
florid ve ormanlarda hasar.
tahriş.
Mide ve baışıklık sistemi Irmak, göl ve okyanusla-
2,3,7,8- tetraklorodioksin için olası kanserojen. ra yerleşerek balıkları ve
Dioksin ve furanlar
(TCDD) Üreme, endokrin ve ba- yaban hayatı etkilemek.
ğışıklık sistemine etki. Balık zincirinde birikme.
Beyin, sinir sistemi, böb-
rek ve karaciğer hasarı. Balıkları ve yaban hayatı
Cıva Metilcıva Nörolojik ve gelişimsel etkilemek. Balık zincirin-
doğum kusurlarına ne- de birikme
den olma.
Akciğer, mesane, böbrek
Antimon, arsenik, ve cilt için karsinojen.
Toprakta ve çökeltilerde
berilyum, kadmiyum, Sinir, kalp/damar, cilt,
birikir. Çözünür formları
krom, nikel, selenyum, solunum ve bağışıklık
su sistemlerini kirletebilir.
manganez sistemini olumsuz etki-
leyebilir.
Cıva harici metaller ve
benzerleri (Radyoizo- Sinir sistemi gelişiminde
toplar hariç) hasar. Öğrenme, bellek,
Bitkilerde ve yaban ha-
ve davranışları olumsuz
yatında hasar, Toprakta
etkileyebilir. Kalp/damar
Kurşun ve çökeltilerde birikme.
ve böbrek etkilerine,
Kara ve su ekosistemleri-
kansızlık, bileklerde ve
ni olumsuz etkileyebilir.
parmaklarda güçsüzlüğe
yol açabilir.
Benzo-a-anthracene
Olası karsinojen. Küçük
Benzo-a-pyrene partiküler maddelere
geçerek akciğerlere Buhar ya da partikül
Polisiklik aromatik hid- Fluoranthene yerleşebilir. Karaciğer, maddede bulunur.
rokarbonlar Krisen böbrek ve testisleri Toprakta ve çökeltilerde
etkileyebilir. Spermleri birikme
Dibenzo-a-anthracene etkileyerek üreme sağlığı
sorunlarına yol açabilir.

Akciğer ve kemik için


karsinojen. Bronkopnö- Irmak, göl ve okyanusla-
Radyum
moni, kansızlık ve beyin ra yerleşerek balıkları ve
Radyoizotoplar absesi. yaban hayatı etkilemek.
Akciğer ve lenfatik sistem Toprak, çökelti ve besin
Uranyum için karsinojen. Böbrek zincirinde birikme.
hastalığı.
Cilt, göz, burun ve
boğazda tahriş; solu-
num zorluğu, akciğer
fonksiyonlarında azalma,
Benzen de dahil aro-
görsel uyaranlara
matik hidrokarbonlar,
gecikmiş yanıt, bellek
xylene, etilbenzen ve
zayıflığı, mide rahatsızlığı
toluen Toprak ve çökeltilerde
Uçucu organik bileşikler ve karaciğer ile böbreğe
etki. Sinir sistemini olum- birikme.
suz etkileyebilir. Benzen
kanserojendir.
Akciğer ve nasofarenks
Formaldehit dahil alde- için olası karsinojen. Göz,
hitler burun ve boğaz tahrişi,
solunum belirtileri.

147
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Sizin de bildiğiniz gibi, kömürlü termik yorsunuz burada. Bu mücadele ve sonra-


santralların çok sayıda sağlık etkileri var. sındaki davanın kazanılması sonucunda
Zamanınızı almamak için ayrıntılarına gir- köylüler 500 metre yakınlarına yapılmak
meyeyim. Bu konuda yayınladığımız kitap- istenen biyokütle enerji santralının yapıl-
ları zaten uzun zamandır toplumla ve bu masını engellediler.
alanda mücadele edenlerle paylaşıyoruz.
“Türkiye’de acaba bu emisyonların ne ka-
Burada, kirleticinin insan sağlığı ve çev-
darı elektrik enerjisi üretiminden kaynak-
resel zararları ayrıntılı olarak yer alıyor. Bu
lanıyor?” diyecek olursanız, elimizde Çev-
sunumda benim tarafımdan size iletileceği
re Bakanlığı’nın bir verisi var. 2020 yılı için
için, bizi izleyip de merak edenler bu su-
kükürt emisyonlarının yüzde 70’inin ve azot
numdan da yararlanıp ayrıntılara bakabi-
oksit emisyonlarının da neredeyse yarısının,
lirler.
yüzde 46’sının santrallardan kaynaklandı-
Biraz biyokütle enerji santrallarından söz ğını söylüyor Bakanlık. Tahmin edebilece-
etmek isterim. Çünkü biliyorsunuz, Türki- ğiniz gibi, bunlar çok büyük oranlar ve hem
ye’de son zamanlarda buna dönük ciddi erken ölümler, hem de hastalanmalar açı-
bir eğilim var. Oysa dünyada yapılan ça- sından ciddi sorun yaratma potansiyeline
lışmalar, biyokütle enerji santrallarının da sahip.
kömürlü termik santrallar gibi, hatta ba-
zen ondan daha fazla hava kirletme po-
tansiyeli olduğunu ortaya koymuş durum-
dadır. Hem azot oksitlerde, hem de uçucu
organik bileşiklerde, partiküler madde ve
karbon monoksitte bu kanıtlanmış. Ayrıca,
karbondioksit salımları da yüksek olduğu
için, iklim açısından da ciddi sıkıntı oluş-
turuyorlar. Örneğin, İngiltere Parlamen-
tosu’nda 2009’da yapılan bir tartışma sı-
Bu arada, çok fazla konuşmadığımız baş-
rasında Enerji Bakanı, biyokütle kullanımı
ka bir problem ise termik santralların çek-
nedeniyle yalnızca İngiltere’de 2020 yılı için
miş oldukları su miktarı. 2018’e bakın, çek-
340 bin ile 1.7 milyon yıl arasında yaşam
tikleri su 7.9 milyar metreküp. Bu su, bütün
yılının kaybedilebileceğine ilişkin öngörü-
belediyeler tarafından çekilen 6.2 milyar
sünü paylaşmış durumdaydı. Dolayısıyla
metreküple karşılaştırıldığında, ne kadar
eğer bütün çalışmaların sonuçlarına baka-
ciddi bir sorun yarattığını çok net görmek
cak olursanız, biyokütle enerji santrallarının
mümkün. Ayrıca yine Çevre Bakanlığı’nın
da hem hava kirliliği, hem su mevcudiye-
bildirimlerine göre, 23 termik santraldan
tini azaltması, ekosistemleri tehdit etmesi
yılda 23 milyon tondan fazla cüruf ve uçu-
ve pestisit kullanımını arttırmaya dönük bir
cu külün çıktığı da kayıtlara girmiş du-
arka planı olması nedeniyle risk oluşturdu-
rumda. Dolayısıyla çok yönlü bir sıkıntıyla
ğunu söylemek mümkün.
karşı karşıya kaldığımız çok net görünüyor.
Buna rağmen, 10. Kalkınma Planında halen
kömürün ve Afşin Elbistan Havzası’nın lin-
yit açısından ön plana çıkartıldığına tanık
oluyoruz ya da 11 Kalkınma Planında linyit
rezervlerinin kullanılması için halen bir ça-
banın karşımızda olduğunu görmek duru-
mundayız ki, biliyorsunuz, Türkiye, kömürlü
termik santrallar açısından santral sayısının
en yüksek olduğu ülkelerden bir tanesi.

Bursa’da Karaağız Köyü’ne yapılmak is-


tenen biyokütle santralına karşı köylülerin
verdiği mücadeleden bir fotoğraf görü-
148
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Türkiye’de İllere Göre Yıllık Ortalama PM10 Derişimleri


(2020, µg/m3, ildeki en yüksek istasyon verisine göre)

Bir yandan bu kalkınma planlarında ha- kirliliğin, ki Dünya Sağlık Örgütü’nün sınır
len kömürün ön plana çıkartılması söz ko- değeri en son geçtiğimiz aylarda yapılan
nusuyken, Türkiye’de durum nedir hava toplantıda 15 mikrograma çekilmişti. İllerin
kirliliği açısından diye bakacak olursanız, durumunu görüyorsunuz. Türkiye’de Dün-
mesela PM 10 düzeylerine baktığımızda, ya Sağlık Örgütü’nün sınır değerini karşı-
yıllık izin verilen sınır değerin çok üzerinde layabilen herhangi bir ilimiz maalesef yok.
bir maruziyetin söz konusu olduğunu bura- Ankara’ya, Bursa’ya, Manisa’ya, Denizli’ye,
dan kolaylıkla görebiliriz. Uşak ve Eskişehir, Mersin’e bakın, sınır değerlerinin çok üzeri-
maalesef ölçüm sonuçları yeterli olmadığı ne bir kirlilik söz konusu.

Türkiye’de İllere Göre Yıllık Ortalama SO2 Derişimleri


(2020, µg/m3, ildeki en yüksek istasyon verisine göre)

için bu haritada karşımıza çıkabilmiş değil.


Kükürte baktığımızda -yine Manisa’ya ba-
Ama 20 mikrogramın üstünde sağlığı teh-
kın, Hakkari’ye bakın- çok ciddi bir kirliliğin
dit ettiğini bildiğimiz böylesine önemli bir
olduğunu görüyoruz.
149
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Türkiye’de İllere Göre Yıllık Ortalama NO2 Derişimleri


(2020, µg/m3, ildeki en yüksek istasyon verisine göre)

Azot dioksite baktığınızda -ki, maalesef, Bu kadar ciddi bir kirlilik varken, bunun
ülkenin doğusunda ve güneydoğusun- üstüne enerji üretimiyle yeni kirliliklerin ek-
da ölçüm yapılamadığı için, bunlar Çevre lenmesi gerçekten de kabul edilebilecek
Bakanlığı veritabanlarına yansımadığı için, bir durum değil. Üstelik, dünyada artık bir
burayı pek bilemiyoruz- yine çok yüksek kömürden çıkma yaklaşımı benimsendi. Bi-
bir kirliliğin karşımızda olduğunu görmek liyorsunuz, en son COP26 sonucunda, 40
mümkün. ülkeden daha fazlasında kömürden çık-
ma kararı alındı. Ülkelere bakacak olursak,
elektrik sisteminde halen
kömür olmayan ülkeler,
kömürden çıkmasının tar-
tışıldığı ülkeler ve bizim
de içinde bulunduğumuz
kömürden çıkış tartış-
masının olmadığı ülkeler
diye bir kavram var; ama
Türkiye’nin bir an önce bir
kömürden çıkış takvimi
belirlemesinde büyük ya-
rar var.
2014’te Türk Tabipleri Bir-
liği, Türk Toraks Derneği,
Türkiye Solunum Araş-
tırmaları Derneği, Halk
Sağlığı Uzmanları Derne-
ği ve Çevre İçin Hekimler
Derneği, kömürlü termik
santrallardan vazgeçil-
mesi gerektiğini bilimsel
kanıtlara dayalı olarak
toplumla paylaşmış ve
bir imza kampanyası yü-
rütmüştü. Ben üç COP
150
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

toplantısına katılmıştım. İlk COP21 Paris Türkiye’nin henüz işleyen bir nükleer santralı
Toplantısı sırasında, Türk Tabipleri Birliği’nin yok; ama biliyorsunuz, nükleer kazası olan
önerisi olarak, Türkiye’de yeni kömürlü ter- ülkeler içerisindedir resmi kayıtlarda. Ama
mik santralların yapılmaması gerektiğini, size başka bir şey söyleyeceğim. Doğada
sınır değerler olarak Dünya Sağlık Örgü- doğal olarak bulunmayan sezyum 137’yle
tü’nün sınır değerlerinin alınması gerektiği- ilişkili olarak Çevresel Radyoaktivite Atla-
ni ve endüstriyel tesisler kurulmadan önce sına baktığımızda, Türkiye’de bazı bölge-
mutlaka bir sağlık etki değerlendirmesi ya- lerde, özellikle Doğu Karadeniz’de yüksek
pılmasının zorunlu tutulması gerektiğini o bir sezyum 137 aktivitesinin olduğunu gö-
yıllarda paylaşmıştım. rüyoruz. Biliyorsunuz, 2013’te yayınlandı bu
atlas. Tabii, doğal olmayan bir şeyin kar-
Biraz nükleerden söz edeyim. Bilimsel kanıt-
şımıza çıkabilmesi, nükleer santral kazaları
lara göre, nükleer santralların sağlık etkileri,
gibi yaklaşımları gündeme getirmektedir.
doğrudan radyasyonla ilgili etkiler, kazalar,
Bu da “Çernobil etkili oldu mu, olmadı mı?”
nükleer atıklar ve uranyum madenciliği gibi
tartışmalarını artık bir kenara itmemiz ge-
diğer etkiler başta olmak üzere 4 ana baş-
rektiğini gösteriyor; çünkü Çernobil’in et-
lıkta toplanıyor. Kısaca bakacak olursak,
kisinin yalnızca hastalıklar üzerinden değil,
bugüne kadarki kanıtlar, nükleer santral-
böylesine toprak analizlerindeki derişimler
larda çalışanların başta olmak üzere bazı
üzerinden de karşımıza çıktığını gösteriyor
hastalıklardaki artışı karşımıza çıkartıyor.
maalesef.
Bu, yalnızca nükleer santrallarda çalışan-
larla sınırlı değil; nükleer santralın yakının- Nükleer atıklar denildiği zaman, nükleer
da yaşayan çocuklarda da örneğin lösemi, enerjiyi en fazla savunanların bile yanıt ve-
kan kanseri görülme sıklığının artmış oldu- remediği bir konuyla karşımıza geliyor; çün-
ğuna ilişkin bulgular da karşımızda. Buna kü çok uzun ömürlü nükleer atıklar meselesi
ilişkin epeyce bir araştırma var. Örneğin, var. Yani Amerika’da bir dağ, çölün ortasın-
İngiltere ve Fransa’daki nükleer atık yeni- da bir dağ. Ama son yıllarda onlar da ne
den işleme tesisleri çevresine baktığımızda, yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Bilimsel
çocuklarda lösemi riskinde olası artışlar tartışmalardan birisinde yer alan bir cüm-
gündeme gelmiş duruma. leyi size söyleyeyim. Bilimsel toplantılarda

Türkiye Çevresel Radyoaktivite Atlası

151
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

konuşulan, “Plütonyumun 24 bin yıllık yarı cının normalleştirilmesini tartışmak lazım.


ömrü göz önüne alındığında, nükleer atık- Sonra, enerjide verimliliği sağlamak üzeri-
lar için 100 bin yıl boyunca güvenli ve izole ne kafa yormamız lazım.
kalacak yer tasarlamak gerekir” diye tartı-
Elbette enerjiye bir miktar ihtiyacımız ola-
şılan meseleler var. Nükleer atıklar çok cid-
cak. O enerjiyi en güvenilir hangi kay-
di bir sorun ve giderek de daha yüksek so-
naklardan elde edebiliriz, ekosisteme za-
run olma eğilimi içerisinde. Ayrıca, uranyum
rar vermeyecek hangi yöntemleri tercih
madenciliği de buna bağlı olarak karşımıza
edebiliriz, bunun üzerine tartışma yürüt-
çıkıyor. Uzağa gitmeye gerek yok; Manisa
mek lazım. Çünkü eninde sonunda bugün
Köprübaşı’nda yapılan bir araştırma, uran-
dünyaya yenilenebilir diye sunulan rüzgar
yum madenciliğinin çok ciddi çevresel so-
enerjisinin de, güneş enerjisinin de kendi
runlara ve bu nedenle insan ve hayvanlar
içerisinde insan sağlığı açısından şimdi-
için de yaşamı tehdit eden sorunlara yol
lik ufak tefek denilebilecek bazı sıkıntıla-
açabilme potansiyelini karşımıza çıkartıyor.
ra yol açtığı biliniyor. Biliyorsunuz, en son
Bu nedenle Türkiye’de, aralarında benim
Fransa’da rüzgâr enerjisi nedeniyle sıkıntı
de olduğum bilim insanları 2007 yılında bir
yaşayan onun çevresindeki bir ailenin aç-
nükleer santral karşıtı bildiriyi imzalamış ve
tığı dava sonucunda, o aileye bir tazminat
toplumla paylaşmıştır. Henüz risklerin ye-
ödenmesine karar verildi. Çünkü bu rüzgâr
terince bilinmediği, sürecin iyi izlenemedi-
enerjisi türbinlerinin gürültü, o bölgedeki
ği ve denetlenemediği, mevcut kanıtlara
iklimin değişmesi, kuşlar üzerinde etkisi gibi
göre de felaketlere yol açabilen, sonuçları
bazı etkileri şimdiden görünmeye başlandı.
öldürücü olabilen ve gelecek kuşaklar için
Onların yakın çevresinde yaşayan insan-
tehdit edici olabilen bir enerji kaynağının
ların da bazıları öznel yakınmaları giderek
tercih edilmesinin yanlış olacağını bilim in-
artıyor.
sanı sorumluluğu içerisinde toplumla pay-
laşmıştır. Benzer bir şey çok büyük tasarlanmış gü-
neş santrallarında da, özellikle göçmen
Sorulara da zaman kalsın diye biraz hızlı
kuşların yollarını değiştirdiği iddiaları üze-
gittim.
rinden ve bu panelin hazırlanması sırasın-
Peki, ne yapmalı? Biz bunları konuştuğu- daki bazı sıkıntılar üzerinden tartışılabiliyor.
muz zaman bize hemen diyorlar ki, “Cep Dolayısıyla bu enerji kaynakları içerisinde,
telefonu kullanıyorsunuz. Enerjiye ihtiyaç insanlar, çevre, ekosistem içerisinde en az
var.” Tabii, enerjiye ihtiyaç var, enerjiye ih- hasara yol açma olasılığı olanları tercih
tiyaç olmadığı konusunda bir şey söylemi- ederken, öte yandan da böylesine çok
yoruz; ancak, enerjiyi küresel kapitalizmin fazla enerji kullanmayı değil, nasıl az ener-
sermaye birikim ve kâr maksimizasyonu jiyle yaşayabileceğimizi tartışmalıyız diye
alanlarından birisi olarak gündeme ge- düşünüyorum. Aksi halde, az önce söyledi-
tirdiğimiz ve “koruduğumuz” müddetçe, ğim insan sağlığı açısından da, ekoloji açı-
aslında enerji üretiminden kaynaklanan sından da büyük hasarları görmeye devam
yıkımları gündemden uzaklaştırmamız edeceğiz ve bu büyük hasarlar içerisinde
mümkün değil. O zaman, bugünkü bu otu- toplumun en dezavantajlı kesimlerinin bü-
rumda konuşmacıların da dile getirdiği yük ölçüde faturayı ödediğini de hiç unut-
kavramlar üzerinden tartışmamız gerekir. mayalım. Bu da var olan eşitsizliklerin arta-
Gerçekten bizim bu kadar fazla enerjiye rak devam etmesi anlamına gelebilir.
ihtiyacımız var mı? Öncelikle enerji ihtiya-
Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

152
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

ENERJİ ÜRETİM TÜRLERİ VE EKOLOJİYE ETKİLERİ OTURUMU-II


SORU YANIT BÖLÜMÜ
Oturum Başkanı Çiğdem Gündoğan Tür- mal enjeksiyon kontrolü bilgilerine kolayca
ker- Teşekkür ederiz Kayıhan hocam. erişilemiyor. Genelde MIT isteniyor” diye
Enerji politikaları tartışılırken, evet, üretim katkı sunmuş. Mehmet Mak teşekkür edi-
ve tüketimde enerjinin toplum sağlığına ve yor. Nihat İmdat Erdem, Güray Gürgan,
ekosisteme etkilerini de göz ardı etmeme- hocalarımıza teşekkür ediyorlar. Sohbet
liyiz. Bununla ilgili değerli sunumunuz için ekranındaki yorumlar böyle. Salondan da
tekrar teşekkürler. soru varsa alabiliriz. Ondan sonra katılım-
cılarımıza söz verelim.
Katılımcılarımızı buraya alarak soruları ak-
tarmak istiyorum. Kalan zamanımızı da Buyurun Cemalettin Bey.
böyle değerlendirelim. Cemalettin Küçük- Öncelikle hiç gündem-
Öncelikle sohbet ekranına yansıyan yo- de olmayan ve defalarca kişisel olarak
rumları paylaşacağım. Teşekkür mesajları üzerinde durduğum ışık kirliliği konusunda
var; Avni Gündüz, Bülent Yıldız, Muzaffer Bülent hocama teşekkür ediyorum. Ben bu
Asma. “Teşekkürler Bülent Aslan. Ekoloji konuda, ekoloji konusunda, 30 yıldan faz-
çevrelerinin bile yeterince dile getirmediği ladır meslek alanımın tamamı neredeyse
çok önemli bir konuyu, ışık kirliliğini detay- bu alanda geçtiği için, bir toplantıda ışık
lı bir sunumla dile getirdiniz. Sunumunuzu kirliliğini gündeme getirdiğimde, “Cema-
paylaşırsanız sevinirim.” Sunumlar paylaşı- lettin hoca, bunu da nereden çıkardın” diye
lacak. Mehlika Koç, “Bülent Aslan’a değerli laf etmişlerdi. Bu konudan dolayı özellikle
sunumu için teşekkür ederim” demiş. Ziya kendilerine teşekkür ediyorum.
Kayır başarılar dilemiş. Mersin’den Uğur Tü- Kayıhan hocamız yine çok güzel bir sıra-
lay, “Sorum Ahmet hocama. Tarımdaki tek- lama yaptı, yeni bilgileri bizlere aktardı.
nolojik gelişmeleri TMMOB’ye bağlı meslek Özellikle teşekkür ediyorum. Ahmet hoca-
disiplinleri uygulayıcılarına yeterince anla- ma da teşekkür ediyorum.
tamadığını düşünüyor musunuz, düşünü- Arif hocam, konunun anlaşılması açısından
yorsanız neler yapılmalı? Ayrıca, tarımdaki basit bir soru soracağım size. Hep söyleni-
gübre konusunu neoliberal ekonomilerin yor, “Akıllı binalar kuralım, kentlerde çatıları
uygulamalarına bağlamışsınız; ancak, bu- güneşlendirelim” diye. Ben İstanbul’da bir
gün ürenin tonu 1100 dolar civarında çift- mahallede oturuyorum. Evim, doğu, güney
çimize satılıyor. Halbuki, yanı başımızdaki ve batı olmak üzere üç yönden güneş gör-
ülkelerde aynı ürün 300-400 dolara satı- mesi gerekiyor; ancak, özellikle kış mevsi-
lıyor ülkelerinde. Sizce, bunun ülkemize ge- minde, sabahleyin iki dakika güneş gördük-
tirilememesi neoliberal uygulama mı, yoksa ten sonra, bazen üç-beş dakika gördükten
mevcut iktidarın beceriksiz yönetimi mi?” sonra, yüksek bir bina nedeniyle güneş ke-
diye sormuş. siliyor. İstanbul’da, meteorolojinin arazisin-
Rüstem Özata başarılar dilemiş. de kurulmuş, yargı kararıyla yıkılması gere-
Mehmet Turan, “Sayın Suiçmez, sabah, kirken, imar affıyla birlikte yeniden ortada
enjeksiyon kuyularının kontrolünü sermaye kalan binaların olduğu bölge. Sonra o iki
yapmıyor dediniz; ama raporunuzda böy- bina arasından bir 15 dakika güneş alıyo-
le talebiniz yok ve hâlâ bir damlası deşarj rum, yine bir 45 dakika daha güneş kaybı
edilmesin diyorsunuz. Ama nereye basılı- oluyor, sonra öteki tarafa dönüyor. Bu ko-
yor? JES için yasa ve yönetmelikte enjek- şullarda, bir, doğal olarak güneşi görme-
siyon kontrolü maddesi yok, ama sizden de miz söz konusu değil; iki, var olan binamı-
talep olması gerek. Bu kuyuların periyodik zın yeni imalatı sırasında çatısında güneş
kontrolü şart. Yönetmelikle belirtilmesi ge- enerji sistemlerini kullanabilir miyiz diye
rekiyor. Bu periyodik kontrol yönetmelikle tasarlarken, çatı diğer binalardan kaynak-
istenmezse, enjeksiyon kuyularında hangi lı olarak, bu imar yapılanmasından dolayı
seviyeye bastığını kimse bilemez. Jeoter- güneş göremiyor. Onun için, kent içerisinde
bu çatılara güneşi koyduk bilmem ne me-
153
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

selesini bir kenara koyalım derim. Sizin akıllı Trabzonluyum. Benim yaylamda mera
bina dediğiniz binalar yapılıyor İstanbul’da. alanlarını mahvettiler, meralar mahvedildi.
Kaç milyon dolara mal oluyor, bu konuda Türkiye’nin her tarafında böyle. Mera Kanu-
bir çalışmanız var mı? Bunlar genelde villa nu varken, buraya, yutak alanlara müda-
oluyorlar. Toplumsal olarak bunun karşılığı hale etmeniz için Paris Anlaşması’na gerek
var mıdır diye bir değerlendirme yapabilir yok. Bakın, Paris Anlaşması’na ihtiyacınız
misiniz? Yani işi karıştırmak için soruyorum yoktur. Bunu özellikle belirtmek istiyorum.
bu soruyu. Bu ülkede bir rapor kirliliği var. Bir yerler-
Oturum Başkanı- Buyurun. de özellikle akademisyenler, belli şirketler
İsmail Küçük- Meteoroloji mühendisiyim. bunun içerisinde. Her konuda rapor, rapor.
Özellikle belirtmek istiyorum. Aynı veriler. Verileri Excel tablolarına dö-
nüştürerek bir rapor kirliliği var. Bir nokta
Dünkü toplantıdan itibaren bu iklimle ilgili
söyleyeceğim. Bu yeşil binalar dediğimiz
konular gündeme geldiğinde, bugünkü su-
yerlerde, özellikle alışveriş merkezleri, bun-
numumda ben de akşam bazı şeyleri ek-
ları yeşile boyasanız ne olur? Bunların ken-
lemek zorunda kaldım. Çünkü burada bazı
disi sorun değil mi bu enerji tüketiminde?
şeylerin hâkim olduğunu görünce, bura-
daki yanlış anlaşılmalara müdahale etmek Teşekkür ediyorum.
adına bunu yaptım. Oturum Başkanı- Başka soru var mı?
Konuşmacılara teşekkür ediyorum. Buyurun.
Cemalettin Bey Arif Bey’e soru sordu. Ben İsmet Turan- Merhaba. Konuşmacılara te-
de Arif Bey’e başka bir şey soracağım. Ka- şekkür ederiz.
yıtlara girsin diye söylüyorum bunu. Galiba Bir sorum olacak, bir de ekleme yapaca-
dün izlemediniz, bugün de izlemediniz. İzle- ğım. Sayın Kayıhan Pala’nın sunumu çok
seniz, belki bu ifadeyi kullanmazdınız. İklim güzeldi. Teşekkür ediyorum. Termik sant-
krizi diyorsunuz, sürecini yaşıyoruz. Sormak ralların su tüketimiyle ilgili olarak Çevre
istiyorum: Bu süreç derken neyi kastedi- Bakanlığı’na ve CİMER’e birkaç kez yazı
yorsunuz? Türkiye’de son yıllarda yaşan- yazdım; ancak, gelen cevaplar çok daha
mış olan bu taşkınları kastetmiyorsunuzdur ürkütücüydü. Çevre Bakanlığı ve Cum-
herhalde ya da 10 gün önce İstanbul’da hurbaşkanlığına, sistemlerin çok geliştiği,
çatının insanların başına düşüp ölmesine bu sistemlerin tercih edilebileceğine ilişkin
neden olan şeyi kastetmiyorsunuzdur diye önerilerde bulunmuştum. Maalesef, bana
düşünüyorum. Bunu merak ediyorum. Ben mısınız demediler. Bunu şunun için söylü-
sunumumda buna ilişkin örnekler göster- yorum: Biyokütle santral seferberliği ya da
dim. Ama asıl önemli olan, bu net 0 kar- çılgınlığı var ve çoğu da sulu tip soğut-
bon. Biz 2050 yılında bunu sıfırlayacağız. maya geçmiş durumdalar. Biyokütleciler
Bu olabilir dediniz. Yaşayan görecek, 2050 “YEKDEM uzatılsın” diye yeniden dilekçeler
yılına kadar yaşayan bunu görecek. Öyle verip atağa geçmişler. Bir biyokütle santral
tahminlerde bulunuyoruz. Bununla ilgili ya- atağı var. Onlarca Afşin Elbistan yapacak
rın bir toplantı var; orada da konuşacağız. kirliliğe ulaşacağız.
Kayıtlara girsin diye söylüyorum. Dün söy-
Bir de Arif hocamıza sorum olacak. Sağ
lediğim sözü tekrar ediyorum. “İstanbul’u
olsun, yine her zamanki gibi çok verimli bir
dinliyorum / Gözlerim kapalı” diyor ya şair,
sunum yaptı. Teşekkür ediyoruz kendisi-
ben de İstanbul’u düşünüyorum gözlerim
ne. Neden biz bu net 0 emisyon konusun-
kapalı. İstanbul’daki bu karbonu, bu emis-
da anlaşamıyoruz, TMMOB olarak, hatta
yonları sıfıra indirebilecek olan yutak alan
Elektrik Mühendisleri Odası olarak? Dünkü
nerede? O zaman, acaba başka bir şey mi
sunumlarda başka söylemler vardı, sizin
değişiyor, asfaltlar ya da betonlar yutak
söyleminiz başkaydı, benim kendi söyle-
haline mi gelecek?
mim başka. Biz kendi aramızda bu net 0
Bir başka konu bu Paris Anlaşması. Kyo- emisyon konusunu bir çalışsak iyi olmaz mı?
to’dan bir şey bulamadık. Paris Anlaşma- En azından EMO olarak, TMMOB olarak bir
sı’na bir şey yüklemenize gerek yok. Ben ortak belgeye imza atsak olmaz mı?

154
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Bir de bu lisanssız GES’lerle ilgili maliye- çiyorsunuz. Çünkü bir inşaatın ömür boyu
tin enerji verimliliğiyle ilgili karşılaştırmasını maliyetine 100 birim dersek, inşaat maliyeti
sormak istiyorum. Yenilenebilir Enerji Ka- aslında yüzde 10-12’si. Geri kalanı işletme,
nunu’nu 2005 yılında yazıp sonrasında da bakım ve enerji maliyeti. Yani ömür boyu
Enerji Verimliği Kanunu’na geçtiğimizde, maliyet analizini yapmayı Türkiye eninde
2006-2007, 13-14 yıl olmuş, enerji verimlili- sonunda öğrenecek, hepimiz öğreneceğiz
ğinde halen hiçbir şey yok; ama yenilene- ve öğrendiğimiz zaman bu tür tartışmalar
bilir enerji, YEKDEM, teşvikler aldı yürüdü. daha azalacak.
Biz bir hesap yaptık. Lisanssız GES’lerin Gelelim iklim krizi meselesine, yutak alan
Türkiye ekonomisine sadece elektrik ener- meselesine. İklim krizinde kastettiğimiz, ya-
jisi olarak maliyeti 18 milyar dolar civarında. şadığımız her şeyin toplamı, içinde ener-
Bunun içerisinde, kaybolan tarım arazileri, ji de var. Pandemi aslında bu iklim krizinin
meralar yok; yani toplumsal maliyet yok, bir sonucu, onun da getirdiği bir şey. Bir-
sadece lisanssız GES’lerin elektrik enerjisi çok şeyi hesaplayabiliriz aslında. Ama ben
maliyeti 18 milyar dolar. Bu 18 milyar doları sunumda hep enerjiyle iklimi eşleştirmeye
biz enerji verimliliğine harcasaydık, nasıl bir çalıştığım için, biraz enerji diye bakıyo-
tabloyla karşılaştırdık? rum. Yutak alan meselesi doğru. Mesela,
Teşekkür ediyorum. bizim 2050 net 0 hesabında, ne yaparsak
Oturum Başkanı- Teşekkür ederiz. yapalım, 130 milyon ton hâlâ kalıyor Türki-
ye’de. Bütün bu sıfır enerjili binalar, elektrikli
Başka soru var mı?
araçlar, bolca depolama, 2035’te kömürün
Arif hocam, sizinle başlayabiliriz herhalde. devre dışı bırakılması, 2045’te doğalgaz
Arif Künar- Çok güzel ve zor sorular. Teşek- santrallarının devre dışı bırakılması, hepsi-
kür ediyorum arkadaşlara. ni üstüne koy, yine de kalıyor. Orman, ağaç
Bu akıllı binalar meselesinden başlaya- ya da karbonsuzlaşma ihtiyacı var. Burada
lım. Ama önce, dediğiniz gibi, imarda ve onu söylüyorsunuz. Haklısınız, yani ona da
binaların yerleşiminde bu güneş mimarlığı öncelik vermek lazım. Hep teknolojik çö-
ya da o tür şeylere çok dikkat edilmediği zümlerle, depolamayla, elektrikli araçla ya
için, kentlerde, çatılarda bu biraz zor, ken- da elektrifikasyona geçerek bu sorun çö-
di enerjisini üretmek. Biraz sonra Faruk Bey zülmeyecek. O açıdan haklısınız ve bunun
anlatacak; enerji kooperatifleri kurulup, da tartışılması lazım.
tüketim birleştirilip başka bir yerde yeni- Yeşil bina konusuna çok girmeyeyim, bu-
lenebilir enerji kurulu, belki onu kullanma rada çok konusu değil. Özel tartışabiliriz.
şansınız olabilir; ama bu saatten sonra o Ama şu anda sıfır enerjili bina daha önemli
binalarda maalesef ki tasarımdan kaynak- bence. Ne kadar yeşil, ne kadar değil, tar-
lı, yerleşimden kaynaklı, imardan kaynaklı tışmalı; ama sıfır enerjili bina daha net bir
sıkıntı. tanım; yani kendi enerjisini tüketen bina-
Biz yeşil binalarla biraz uğraştığımız için, bu ların kendi enerjisini üretebilir olması, kendi
akıllı binaların maliyetleri yüzde 5-7 ara- enerjisini üretmenin tasarımdan başlaya-
sında inşaat maliyetini, çok fazla PV, için- rak da minimum enerji kullanarak tasarla-
de kojen, trijen kullanırsanız kendi enerjisini narak yapılması esas. Bu mantıklı bir şey.
üretmek üzere. Ama bunu da yaparsanız, Başka türlü, sıfır enerjili binalara da geçe-
ilk yatırım maliyetine bakmayıp ömür boyu mezsek, zaten 2050’deki bu net 0 karbona
maliyet analizi yaparsanız da çok cid- hiçbir zaman erişemeyeceğiz. Bari onları
di geri dönüşü oluyor aslında. Neredeyse yapabilir halde olabiliriz diye düşünüyo-
elektriğin yarısına, yüzde 50’sine eşdeğer rum. Onun için onu önemsemiştim.
bir binaya göre daha az kullanıyorsunuz. İsmet hocam da güzel bir soru sordu. Bu
Bu yaptığınız teknik tercih ve tasarımla tartışmalı bir konu. Biliyorsunuz, Türkiye’nin
suyu da daha az kullanıyorsunuz. Yani yüz- 2053 net 0 hesabı var, Avrupa Birliği’nin
de 5 belki ilk yatırım maliyeti yapıyorsunuz; 2050 hesabı var. Çin 2060-2070 diyor, Hin-
ama bir binanın 60-70 yıllık ömür boyu ma- distan farklı, diğer ülkeler farklı şey söylü-
liyetini hesapladığınızda, aslında kâra ge- yor. Bu biraz politik. İki, gerçekten yol ha-

155
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

ritasına da bağlı. Bizim ülkemiz bu enerji konuşurken özellikle doğru ifadeleri kul-
dönüşümünde neler yapacak, konutlarda lanmak gerekiyor ki, biz birbirimizi yanılt-
ve ulaşımda ne yapacak? Yani birçok de- mayalım. Zaman almak için uzatmıyorum,
ğişkene bağlı olduğu için, bunun sağlanıp ama yanlış yerden ifade ediyorsunuz.
sağlanamayacağı aslında bundan sonra Teşekkür ediyorum.
yapılacak eylemlere, uyum planlarına, po-
Arif Künar- Öyle diyorsanız, ben tartışmı-
litikalara, bizlerin bu konuda çaba ve ıs-
yorum artık.
rarına bağlı. Çünkü hiçbir şey yapmazsak,
zaten yapacak fazla bir şey kalmıyor. Ama Oturum Başkanı- Arif hocam, zor bir soruy-
2050’de net sıfırı yakalama şansımız aşa- du, zor sorunlardı. İnşallah, 2050’ye kadar
ğı yukarı var. Ama yapılacak çok şey var. ortak bir çözüm üretiriz dünyamızın gele-
Bunları tartışmamız lazım. Buna ulaşıp ula- ceği için.
şamama meselesinden öte, bu ulaşmaya Ahmet hocam, katkı koyacak mısınız son
çalışmanın kamusal olarak bu dönüşümü kez?
nasıl hızlandırırız, neresinde yer alırız, nasıl Prof. Dr. Ahmet Çolak- Tabii, ben sunumu
denetleriz, politikaları nasıl bu yöne evriltiriz biraz geniş tuttuğum için çok hızlı gitmek
diye tartışmamız lazım, tartışmamızı böyle durumunda kaldım. Bazı yerleri de bu ara-
yapmamız lazım. Yoksa, “Yeşil binalar ka- da atlamış olabilirim. Ama sunum paylaşı-
pitalist uygulamalardır, o da ranttır” falan lacak. Sunum incelendiğinde 2 şey orta-
gibi tartışmalardan biraz çıkmamız lazım. ya çıkıyor. Bunlardan bir tanesi, bir defa,
Doğrusu neyse onu yapmamız lazım. Her gübresiz üretim düşünemiyoruz. Endüstriyel
şeyi böyle tartışma konusu yaparsak, o za- üretime çok taraftar olmamakla birlikte,
man zaten 2050 geldiği zaman çok fazla endüstriyel üretim olmaksızın kitlelerin do-
tartışacağımız bir mesele de kalmayacak, yurulmasında sıkıntılar olduğunu biliyoruz;
zaten öyle bir dünya da kalmayacak. Onun ama aşama aşama bunun ekosisteme
için, daha pragmatist olmak kötü mü, bil- dost bir şekle dönmesi lazım.
miyorum; ama şu anda çok hızlı bir şekilde Gübre konusuna gelince, neoliberal eko-
frene basmazsak, gerçekten hiç ummadı- nomik sistemi benimseyen bir politika ya
ğımız ve hayal edemeyeceğimiz bir sonu- da yönetim anlayışı zaten olayı tanımlı-
ca doğru hep birlikte gidiyoruz. yor. Beceri ya da beceriksizlik diye bir şey
“Bunları kısmen yaşıyoruz” dediniz de, han- söz konusu değil. Eğer böyle bir sömürüye
gilerini yaşıyoruz? Yani bütün bu yangınlar, tâbi olmuşsanız, doğruyu görmeniz zaten
seller sepetler, kuraklıklar, enerjide yaşa- mümkün değil. Bunu şöyle perçinleyeyim:
nan sıkıntılar, pandemi, bunların hepsi bu- Tarımda en fazla kullanılan azotlu gübre.
nun emareleri, sonuçları. Yani bu tartışma- Yani çok değişik oranlarda azot veriyorsu-
nın sonu yok. nuz. Bitki yetişmesi için saf azot üzerinden
İsmail Küçük- Bakın, söylenen bu değil. Or- hesaplamalar yapılır. Bu azotun Türkiye’de
tada bir rapor kirliliği var, bir kirlilikten bah- üretilebileceği kaynak doğalgaz. Genellik-
sediyoruz, bir bilgi kirliliği var. Yanlış yönlen- le de doğalgazdan yararlanılarak üretim
diriliyor. Bakın, siz pandemiyi getirip iklim yapılıyor. Yanı başımızda, kardeş Azerbay-
değişimine bağlarsanız… İklim nedir, iklim can’da doğalgaz rezervleri oldukça zengin,
deyince neden bahsediyoruz; meteorolojik Gürcistan’da var. Niye oralarda fabrika ku-
parametrelerin değişiminden bahsediyo- rup Türkiye üretmez gübresini? Bu soruların
ruz. İklim, meteorolojik parametrelerin bir cevabı biliniyor aslında, bilinmiyor değil.
ifadesidir. Eğer siz getirip enerjiye iklim der- Dün Pamir hoca da söz etti toplantıda; Ka-
seniz… Bunlar iklimle ilgilidir. Ama ifadeleri radeniz’de ciddi doğalgaz rezervleri bul-
yerinde, zamanında, doğru kullanmazsak, duk bir ara, milyonlarca ton metreküp re-
toplumu yanlış bilgilendirmiş oluruz, yan- zerve ulaştık falan. Böyle bir şey Türkiye’de
lış yere gitmiş oluruz. Bu yutak alanlar da olursa, acaba gübre sorunu çözülecek
aynı duruma geliyor, net sıfır da aynı du- mi? Aslında bu, temelde küresel neoliberal
ruma geliyor. Bu konuda ısrarla uyarmak ekonomik sistemin getirdiği bir dayatma-
istiyorum. TMMOB’nin salonlarında bunları dır. Doğalgazınız da olsa size ürettirirler mi,

156
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

ürettirmezler mi gübreyi? Esas soru bu. Bu sıyla aslında söyleyecek çok bir şeyim yok
arada çıkıyor bazı yetkililer, “Hayvan güb- galiba. Bir farkındalık konuşmasıydı.
resi iyidir” diyor. Elbette çiftlik gübresi çok Hocam bahsetti, “15 yıldır ışık kirliliği diye
iyi, bizim çok benimsediğimiz ve destek- bağırıyorum” dedi. Evet hocam, daha es-
lediğimiz bir şey, ama yeterli mi; hayır, ye- kilere dayanıyor, ama bu bağırmayı hep
terli değil. Bir şeyi nasıl telafi etmek lazım? beraber yapmak zorundayız ve bir ortak
Gübre kullanımında o kadar aşırılık var ki zemin bulmak zorundayız. Konuşmamda
Türkiye’de, dönüme atılması gereken güb- söylediğim şeyi tekrar edeceğim ve gör-
re miktarının 10 katını atan çiftçilerimiz var. düğüm kadarıyla da buna gerçekten ihti-
Tamam, biz çiftçimizin hep yanında oluyo- yacımız var. Şöyle bir durup, soluklanıp, ilk
ruz, ama çiftçimizin suyu ve gübreyi nasıl başta, en temelde sormamız gereken so-
acemice kullandığını da burada ifade et- ruları sormaya ve hemen hemen her konu
memiz lazım. Gerçekten bu gübre yeraltın- başlığında bunların cevaplarının peşinden
daki suya karışıyor. Buradaki azotun suya koşmaya ihtiyacımız var. Enerji verimliliğin-
karışması demek, içme suyumuzun fakir- de de öyle, tarım politikalarının geliştirilme-
leşmesi demek. sinde de öyle, ışığın kullanımında da aynı
Yine dün Oğuz hocam ya da Teoman ho- şey geçerli. Özetle söyleyeceğim galiba
cam söz ettiler ya da belki başka bir şeyde böyle bir şey.
izlemiş de olabilirim; bize dayatılan bir kar- Teşekkür ederim.
bon ticareti var. Su ayak izi deniliyor, kar-
Oturum Başkanı- Teşekkür ederiz.
bon ayak izi deniliyor. Su ayak izi üzerinden
de hesaplamalar yapılıyor. Sunumumda Kayıhan hocam, ekleyeceğiniz bir şey var
bir miktar söz etmek istedim. Bütün ürün- mı?
lerin su ayak izi üzerinden değerleri var ar- Hocam, oturum bitmeden sizden de son
tık. Yani o ürünü elde etmek için ne kadar sözlerinizi almak isteriz.
su kullanıldı, bunların ne kadarı yeşil su, ne Prof. Dr. Kayıhan Pala- Teşekkür ederim.
kadarı mavi su, ne kadarı gri su, bunlar için Bana soru yok, ama şöyle bir şey söyle-
harcanan enerji miktarları, bunlar hep bir- mek isterim: Enerji üretimi söz konusu ol-
birlerine bağlı girift kavramlar. Öyle tahmin duğunda, bunun toplum sağlığı ve ekosis-
ediyorum ki, bir cevap vermişimdir. tem açısından yaratabileceği hasarları da
Affınıza sığınarak, bir de bir şeye ekleme mutlaka göz önüne almak gerekir. Bu ne-
yapmak istiyorum. Biyokütle santralları denle, TMMOB’yi bu etkinliklerde böylesine
çok büyük çapta düşünülürse, gerçekten bir çerçeveden de tartışılmasını sağladığı
bir kirlilik unsuru; ama tarımda enerji girdi- için kutluyorum. Umuyorum ki, önümüzdeki
sini pahalı aldığımız sürece bir şekilde bu yıllarda bunu hep birlikte, daha geniş kap-
uygulamalar küçük düzeylerde olabiliyor. samlı olarak tartışma olanağı buluruz.
Ama ben şuna da karşıyım. Mesela, Al- Teşekkür ediyorum.
manya’da bir çiftliği gezdim, çiftlikte şunu
gördüm: Şekerpancarı üretiyor, silajlık mısır Oturum Başkanı- Çok teşekkür ederiz.
üretiyor, bunlardan biyogaz elde ederek Ben de değerli katılımcılarımıza ve değerli
biyogaz santralından elektrik elde ediyor. izleyicilerimize, salonda bulunan katılım-
Tabii, bu dönüşümlerin ne kadar enerji ve- cılarımıza çok teşekkür ediyorum. Sohbet
rimli olduğu çok tartışmalı. Bir de Almanya, ekranından yorumlar yazan, teşekkürleri-
su yönünden sıkıntısı olmayan bir ülke, biz ni ileten ve katkı sunan herkese tekrar te-
su fakiri bir ülkeyiz. Yani her örnek bizim için şekkür ederek, 15.30’da başlayacak olan
iyi örnek değil. “Kamusallaşma Yeniden” oturumunu da
Teşekkürler. hatırlatmak istiyorum. Oturum Başkanımız
Cengiz Başkanla beraber devam edece-
Oturum Başkanı- Teşekkür ederiz. ğiz.
Buyurun Bülent hocam. Görüşmek üzere. Teşekkürler.
Dr. Bülent Aslan- Teşekkür ederim.
Teşekkür çok geldi, soru gelmedi. Dolayı-

157
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

158
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

TMMOB 13. ENERJİ SEMPOZYUMU

3. OTURUM

“KAMUSALLAŞMA YENİDEN”

Oturum Başkanı:

Cengiz Göltaş

Elektrik Mühendisleri Odası

159
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

“KAMUSALLAŞMA YENİDEN”
Sunucu- Herkese merhabalar.
2. günün 3. Oturumu olan “Kamusallaşma Yeniden” konulu oturumumuzu, TMMOB EMO
38, 42 ve 43. Dönem Yönetim Kurulu Başkanımız Cengiz Göltaş’ın oturum başkanlığında
yapacağız.
Başarılar diliyorum Başkanım.
Oturum Başkanı Cengiz Göltaş- Teşekkür ediyorum.
Hepinize merhaba.
Sayın katılımcılar; Enerji Sempozyumunun 2. gün son oturumunda beraberiz. Biraz yorul-
duk; ama dolu dolu geçen güzel bir etkinliği hem online, hem de burada sizlerle beraber
sürdürmenin mutluluğunu yaşıyoruz.
Oturuma başlamadan önce, sayın Ufuk Ataç’ın kaybı nedeniyle Elektrik Mühendisleri
Odası ve TMMOB camiasına başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Anısı önünde saygıyla eği-
liyorum. Bana bu görevi öneren Sempozyum görevlisi dostlarıma da teşekkür ediyorum.
Kısaca, son yayımlanan dergimizin Sayın Ufuk Ataç’la ilgili “Mücadele ve ödüllerle dolu bir
yaşam” bölümündeki kısa özgeçmişini de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ufuk Ataç, 1950 yılında Adana’da doğdu. 1975 yılında Ankara Devlet Mühendislik Mimarlık
Akademisi Elektrik Mühendisliği Bölümünden mezun oldu. Zirai Donatım Kurumu ve İller
Bankası genel müdürlüklerinde mühendislik görevinde bulundu. 1978 yılında Eltem Şirket-
ler Grubunu kurdu. Ankara Sanayici ve İş Adamları Derneği Başkanlığı, Elektrik Müteah-
hitleri Birliği Başkanlığı, Elektrik Mühendisleri Odası 27 ve 28. dönemler Yazman Üyeliği ve
Elektrik Mühendisleri Odası 32. Dönem Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı yaptı. EMO An-
kara Şubesi 4. Dönem Yönetim Kurulu Üyesi ve TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi olan, EMO`da
çeşitli komisyonlarda uzun süre görevde bulunan Ataç, birçok mesleki kuruluşta çeşitli
kademelerde görev üstlendi. Enerji konusundaki bilgi birikimi ve deneyimleriyle sektörün
gelişmesi ve dönüşümü konusunda katkılarda bulundu. 2007-2012 yılları arasında 6 yıl
üst üste Ankara vergi rekortmenleri arasında yer aldı, Vergi Onur Ödülü ile ödüllendirildi.
İki kız, iki erkek çocuk babası olan Ufuk Ataç, 16 Ekim 2021 tarihinde geçirdiği kalp krizi
sonucu hayatını kaybetmiştir.
Başta ailesi ve dostları olmak üzere, EMO ve tüm TMMOB camiasının başı sağ olsun diye-
rek, Sempozyumumuza kaldığı yerden devam etmek istiyorum.

160
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Değerli katılımcılar; bu programda iki konuşmacımız online olarak katılacaklar, iki değerli
konuşmacımız da sunumlarını burada yapacaklar.
Sempozyum programındaki sıralamanın yerine, gelen talep üzerine ilk sözü Sayın Faruk
Telemcioğlu’na vermek istiyorum.
Sayın Faruk Telemcioğlu’nun konusu programda “Enerji Kooperatifleri” olarak ifade edil-
miş, ama kısa bildiri özetinde de başlığını “Enerji Demokrasisi” olarak ifade etmiş.
Sayın Faruk Telemcioğlu’na online olarak sözü vermeden önce, kendisi hazırlıklarını ya-
parken, kısa özgeçmişini de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Faruk Telemcioğlu, 1957 yılında Erzurum’da doğdu. 1978 yılında Kara Harp Okulu Elektrik
Elektronik Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi ve 1991 yılında Gazi Üniversitesi İşletme Yönetimi
ihtisasıyla mezun oldu. 1993 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi’nde yönetim ve organizasyon
alanında eğitim aldı. Türk Silahlı Kuvvetlerinde çeşitli kademelerde yönetici, teknik per-
sonel ve eğitimci olarak görev yaptı. 1996 yılından 2012 yılına kadar ulusal ve uluslararası
güneş enerjisi ekipman üreticisi firmalarında bölge müdürü, pazarlama müdürü ve ih-
racat müdürü olarak çalışmıştır. 2003-2012 yılları arasında GÜNDER Uluslararası Güneş
Enerjisi Topluluğu Türkiye Bölümü Yönetim Kurulu Üyesi ve 2012-2019 yılları arasında ise
GÜNDER Genel Sekreteri olarak görev yapmıştır. Şu anda çeşitli kurumlarda yenilenebilir
enerji konusunda danışman ve Avrupa Birliği projelerinde yenilenebilir enerji alanında kı-
demli kilit uzman olarak çalışmaktadır. Uzmanlık alanları, yenilenebilir enerji, güneş ener-
jisi, çatı üstü güneş enerjisi sistemleri, güneş enerjisiyle ısıtma, güneş enerjisi kümelenme-
si, mesleki eğitim ve iklim değişikliğidir.
Buyurun Faruk Bey, söz sizin.

161
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

ENERJİ DEMOKRASİSİ
Faruk Telemcioğlu hakkı var. Bu çok demokratik bir şey. Gü-
GÜNDER Genel Sekreteri nümüzde bu sistemi destekleyen finansal
araçlar da var. Kitlesel Fonlama Yönetme-
Haziruna ve dinleyenlere saygılarımı sunu-
liği geçen ay yayımlandı. Bu da işin önünü
yorum.
açacaktır. Ama “Neden kooperatif kura-
Bugünkü konumuz, enerji demokrasisi, ko- lım?” dediğimizde, tabii ki bunun yerel kal-
operatifçilik, aslında birbiriyle çok ilgili iki kınmaya katkısı var, yerel istihdama katkısı
konu. Şu anda enerjide bir dönüşüm yaşı- var ve ayrıca bir de finansal getirisi var.
yoruz. Yaşadığımız dönüşüm yenilenebilire
“Türkiye’de bu iş nasıl yürüyor?” dediği-
doğru evrilmekte. Bunun temel nedeni de
mizde, başlangıçta kooperatiflerle ilgili bir
maliyetler. Artı, çevreyi koruma kaygısı ta-
düzenleme yapıldı, ama daha sonra bu
bii ki. Tabii, bu değişim bize merkezi yatırım
kooperatiflerin kuruluşu öz tüketime bağ-
ve merkezi enerji, elektrik üretiminden artık
landı; yani Lisanssız Yönetmeliğinde denildi
daha bireysele, konutlara, fabrika çatıları-
ki, “Evet, siz kooperatif kurabilirsiniz. Aynı
na doğru evrilmekte ve sermaye yatırımları
dağıtım bölgesinde olmanız lazım, en az 7
da büyük yatırımlardan çok daha küçük
üye olacak ve sözleşme gücün de bu. Do-
yatırımlara doğru evrilmekte. Bu değişim
layısıyla siz kendi tüketiminiz için bunu ala-
Avrupa’da hissedildiğinden bu yana çe-
caksınız, tüketimden sonra mahsuplaşıla-
şitli kişiler çeşitli araçlarla bir araya gelip,
cak ve üzeri satılacak.” Bununla ilgili epey
elektrik üretip bunu yatırım aracı olarak
bir çalışma var. Mesela, şu anda Kayseri’de
kullanmakta; hem kendi enerjisini buradan
Mobilyacılar Küçük Sanayi Sitesi var; ora-
sağlamakta, hem de bu yatırımın karşı-
daki 45 firma bir araya gelip 5 megavatlık
lığında bir gelir elde etmekte. Tabii ki, bu
bir tesis kurdu kendi çatılarına. Hem kendi
dönüşüm hem enerjide arz güvenliğini ge-
tüketimlerini sağlıyorlar, üzerine para da
tirmekte, hem de enerji kullanımına, ya-
alıyorlar. Bireysel olarak kurulan koopera-
tırımına bir esneklik getirmekte. Yani artık
tifler de var. Mesela, Çorum Altınoluk Yeni-
konutlarda ve işyerlerindeki kullanım daha
lenebilir Enerji Kooperatifi 180 ortaklı. Bun-
çok bireyselleşmekte.
lar 1.2 megavatlık bir tesis kurdular ve bu
Bir örnek vermek gerekirse, siz şebekeden tesisin yatırımının yüzde 55’ini de TKDK’dan
elektriği alacağınıza kendiniz üretirseniz… aldılar. Şu anda kendi tüketimlerini karşılı-
Mesela geçen hafta; bir tekstil firması var, yorlar. Ayrıca, geçen yıl yıllık olarak 500 bin
çatısına tesis kurmuş, 35 bin liralık mahsup- TL de gelir sağladılar.
laşma yapmış ekim ayında, 21 bin lira da
Elektriğin üretiminde bu tür bir evrilme
gelir sağlamış. Dolayısıyla bu hem kendi
olunca, artık buna biz enerji demokrasisi
elektriğini üretme, hem de cüzi de olsa bir
veya yurttaşın enerjisi diyoruz. Çünkü ki-
gelir sağlama aracı olarak kullanılmakta.
şiler kendi enerjilerini kendileri üretiyorlar,
90’lı yıllardan itibaren özellikle Almanya’da
kendileri tüketiyorlar ve bunun üzerine de
enerji üretmek tabii ki daha avantajlıy-
bir gelir elde etmesi söz konusu. Almanya
dı. Bu enerjiyi üretip şebekeye satmak bir
örneğini verdik. Almanya’da bu 800 küsur
gelir kapısı olarak algılandı ve koopera-
kooperatifin toplam yatırım tutarı 2.9 mil-
tifler kuruldu. O yıllarda yaklaşık 250 tane
yar avro. Bu önemli bir yatırım, ama bu ya-
kooperatif kuruldu, yenilenebilir enerji ko-
tırımın karşılığında yaklaşık 15 yıldır da bu
operatifi. Bu kooperatifte hem kendilerinin
insanlar gelir sağlıyorlar. Almanya’da bir
veya bölgenin elektriğini sağlamakta, aynı
kasabada rüzgâr enerjisi var, güneş ener-
zamanda elde edilen gelir de bölüşülmek-
jisi var, biyogaz tesisi var ve tamamen ye-
te. O tarihlerde, yaklaşık 45 euro sentti, şu
nilenebilire odaklı bir kasaba. Kendi ürettiği
anda düştü tabii, kooperatiflerin kurulması
elektriğin ancak yüzde 20’sini kendisi tü-
da azaldı; ama o zaman kurulan koope-
ketiyor. Hiç kimse elektriğe, ısınmaya veya
ratifler hâlâ çalışıyorlar, üyelerine bir gelir
doğalgaza, ocaklardaki gaza para vermi-
getiriyorlar. Tabii, bu bireyselliğe dönmek-
yor. Geri kalan kısmı da devlete satıyorlar.
te, özellikle kooperatifçilikte her üyenin oy
162
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Dolayısıyla bir iş modeli söz konusu olabilir. Oturum Başkanı- Çok teşekkür ediyoruz.
Ama biraz önce dediğim gibi, bunun temel Zamanı da oldukça verimli kullandınız. Tek-
nedeni enerjideki dönüşüm. rar teşekkür ediyoruz. Soruları en son ala-
cağız; yöntem öyle.
Tabii, kooperatifleri sadece enerji üretip
satmak olarak da düşünmemek lazım. Me- İkinci konuşmacımız Sayın Muammer Ar-
sela, hizmet kooperatifleri söz konusu. Bu gün de yine online olarak katılıyor. Sayın
hizmet kooperatiflerinde kişiler bir araya Muammer Argün’ün Yenilenebilir Enerji En-
gelerek, Türkiye’deki bu güneş enerji sant- tegrasyonu konusunda bir bildirisi olacak.
rallarının bakımı, onarımı, işletilmesi konu- Sayın Argün sunumu için hazırlık yaparken,
sunda çalışabilirler. Yani herhangi bir firma kendisinin özgeçmişini kısaca sizlerle pay-
Doğu’da bir güneş enerjisi tesisi kurduysa laşmak istiyorum.
10 megavatlık, 20 megavatlık, bunu ye-
1947 yılı Denizli doğumludur. 1971 Şubat dö-
relde sağlayabilir, hizmet kooperatifleri
neminde İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik
aracılığıyla sağlayabilir. Yani kooperatif-
Mühendisliği Bölümü’nü bitirmiştir. 1971 yı-
çilik aslında elektrik üretiminde önemli bir
lında, Türkiye Elektrik Kurumu Şebeke Tesis
faktör: fakat bizde, son yıllarda öz tüketi-
7. Bölge Müdürlüğü’nde 154 Kilovolt Ener-
me bağlandığı ve ekstra yatırım olanakları
ji Nakil hatları ve TM Tesisinde çalışmıştır.
sağlanmadığı için biraz beklemekte. Bu 45
Askerlik görevinde, Hava Kuvvetleri İnşaat
kooperatiften 5 veya 6 tanesi çalışıyor, geri
Emlak Dairesinde, Eskişehir ve Erhaç hava
kalan 40 tanesi bekliyor. Ama konutlarda,
meydanlarında konuşlanacak F4 Fantom
işyerlerinde, küçük sanayi sitelerinde, nor-
uçakları için gerekli altyapı proje çalışma-
mal sanayi sitelerinde kooperatifçilik çok
larına yine 1972 yılında katılmıştır. 1973-74
avantajlı. Tabii, buna verilen önemi şuradan
yıllarında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan-
görebiliriz: Yenilenebilir enerji kooperatifle-
lığı Fen Heyetinde 200 kadar sınai tesisin
riyle ilgili tüm iş ve işlemler Ankara’dan ve
orta gerilim, alçak gerilim, proje onayı ve
Ticaret Bakanlığı tarafından bizzat yürütü-
100 kadar tesisin geçici kabul işlerini yü-
lüyor. Diğer kooperatifçilik işlemleri illerdeki
rütmüştür. Bakanlıktan ayrılarak, 1974-84
il ticaret müdürlüklerinde yürütülürken, bu
yılları arasında Denizcilik Bankası İzmir
biraz daha merkeze çekilmiş. Yeni olması
Alaybey Tersanesinde elektrik orta gerilim,
açısından biraz daha olayın kontrolünün
alçak gerilim altyapı tesisi ile 2 adet körfez
ele alınması düşünüldü herhalde. Ama ya-
gemisi, 9 adet 2.500 BHP gücünde yangın
pılması gereken bence şu: Kooperatiflere
römorkörü yapımında çalışmıştır. 1984 yı-
pozitif bir ayrımcılık getirerek, insanların bu
lında 1402 sayılı Yasayla iş akdi feshedilin-
alana yatırım yapması, hem kendi tükettik-
ce, önce Argün Limited Şirketinde serbest
leri elektriği üretmesi, hem de buradan bir
çalışmaya başlamıştır. 1997 yılında, mesle-
gelir sağlaması önemli olabilir.
ğinde deneyimli 13 kıdemli mühendisle Sİ-
Söyleyeceklerim bunlar. Eğer sorularınız SAR Anonim şirketinde röle koordinasyonu,
varsa, onları da cevaplamaya çalışırım. sistem ve kısa devre etüdü, enerji santralı,
projelendirme işlerinde çalışmıştır. Kurulu
Teşekkür ediyorum.
jeotermal santrallar ile yurtiçi ve yurtdışı
doğalgaz çevrim santrallarının projelen-
dirme işlerini yürütmüştür. Elektrik Mühen-
disleri Odası İzmir Şubesi Enerji Komisyonu
ile Merkez Enerji Daimi Komisyonu Üyesidir.
Sayın Argün, söz sizin. Buyurun efendim.

163
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

YENİLENEBİLİR ENERJİ ENTEGRASYONU


Muammer Argün & Elektrik Mühendisi miktarını TEİAŞ-TEDAŞ’a bildirmeli, onlar
da kurulacak santralların sisteme erişimi
Sayın Başkan, salondaki sevgili arkadaş-
için gerekli iletim-dağıtım enerji nakil hat-
larım, sayın izleyiciler; ben de size zaman
larıyla trafo merkezlerinin altyapı tesislerini
elverdiği ölçüde yenilenebilir enerji kay-
önceden planlamalıydı. Bu yapılabildi mi?
naklarının şebekeye entegrasyonunu an-
Maalesef, bu birliktelik sağlanamadı. Dolar
latacağım.
bazında YEKDEM alım garantileri sonucu
Bu konu fazla işlenmediği için dikkatlerden pıtrak gibi değişik bölgelerde ağ şebe-
kaçan, ama çok çok önemli bir konu. Şun- ke içine yayılmış yenilenen santrallar tesis
dan dolayı: Sayıları çok hızla artan, şimdi edildi. Her biri sisteme erişmek için, ken-
on binlere ulaşan yenilenebilir santralların di planladıkları; fakat yapım maliyeti yine
sisteme erişimini doğru planlamazsak, ile- bizlerin, halkın enerji tarifesinden ödenen,
tim ve dağıtım şebekesi yeteri kadar düz- uzun ve pahalı, ekonomik olmayan enerji
gün çalışamaz, kaynak kaybımız çok olur. iletim hatları tesis edilerek, üretimi şebeke-
O açıdan, bu konuyu mümkün olduğu ka- ye enjekte ettiler. Buna benim pratiğimden
dar dikkatli izlememiz gerekiyor. Konunun bir örnek vereyim. 11 megavat gücünde bir
asıl kaynağı şöyle: Aşırı üretim ve kârlarını santralda sisteme erişmek için 12.5 kilomet-
arttırmak için yarışan kapitalist emper- relik bir enerji nakil hattı projelendirmiştik.
yalist sistem aşırı karbon salımına neden
Gelişmiş ülkeler YEK üretimini doğrudan tü-
oldu. Bu yapı canlı yaşamı tehdit edecek
ketim barasına akıtarak, dağıtım kayıpları-
boyuta ulaştı. Fosil yakıtlara dayalı ener-
nı en aza indirdiler. Buna karşılık TEİAŞ, uzun
ji üretimi doğal dengeyi bozdu. Ekosistem
süre, “Üretim barasına tüketim bağlana-
hızla kötüleşti, düşük ya da sıfır karbon sa-
maz” gibi bilimdışı bir uygulamayla enerji
lımlı yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı
verimliliğini hiçe saydı. Bu uygulama en az
üretim modeline geçmek kaçınılmaz oldu.
yüzde 3 teknik kayba neden oldu. Üstelik,
Günümüzde yenilenen kaynaklardan enerji
gereksiz yükseltici ve indirici trafo tesisleri
üretimini artırmadan karbondioksit salımını
tesis edildi. Diyelim ki, 11 kilovoltta üretildi,
azaltmak mümkün değil.
35 ve 33 kilovoltla sisteme erişti, 33/154 kV
Doğal kaynaklardan enerji üreten sant- ile üst gerilime taşındı, sonra tersi yapıldı.
rallar enterkonnekte sistem içine dağılmış
küçük ve orta ölçekli birimlerdir. YEKDEM’in
dolar bazındaki teşvikleriyle ülkemizde
yaklaşık 10 yıl içinde 24 bin 246 megavat
gücünde 950 adet lisanslı, 7 bin 475 mega-
vat gücünde 8 bin 520 adet lisanssız elekt-
rik santralı tesis edildi. Anılan santralların
toplamı 9 bin 470 santral. Bunların hangi
noktadan, hangi koşullarda sisteme erişe-
ceği, bunların planlaması, iletim ve dağıtım
sistemi açısından büyük önem taşıyordu.
2005 yılında YEKDEM Destekleme Yasa-
sı ile doğal kaynaklarımızdan üretilecek
enerjinin sisteme entegrasyonu problemi, Bunu şu şemada gayet güzel görebiliyo-
aynı dönemde DSİ, Elektrik Etüt, MTA, TEİAŞ ruz. Gelişmiş ülkelerde YEK entegrasyonu,
ve TEDAŞ’la birlikte planlanmalıydı. Çünkü üretim tesisi 33 kV doğrudan veriliyor. Çün-
hidrolik potansiyeli Devlet Su İşleri, jeo- kü elektriğin perakende ticaretinin temel
termal rezervuar alanlarını MTA, rüzgar ve gerilim kademesi 33 kilovolttur. Buradan
güneş potansiyelimizi de Elektrik Etüt İda- da tüketim, doğrudan tüketiyor. Oysa, biz-
resi araştırmakla yükümlüydü. Bu kuruluşlar de çok uzun süre, “üretim barasına tüketim
bölgelerde üretilecek yenilenebilir enerji bağlanamaz” gibi bilim dışı bir uygulama

164
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

ile enerji verimliliği hiçe sayıldı. Çünkü eski biyogaz, biyokütle ve bu gibi kaynaklar
üretim barası olarak TEİAŞ’ın oluşturduğu sürekli enerji üretebilen santrallar. Bu sant-
trafo merkezlerindeki baralarda boşluk- rallarda kurulu güç ihtiyacı dışında kalan
lar olduğundan, yine aynı baralara üretim büyük bölüm emre amade güç olarak şe-
bağlamaya devam ediyor TEİAŞ. Bu uygu- bekeye veriliyor. Biz bu tip santrallara baz
lama gerçekten üzerinde biraz durmamız santral diyoruz, güvenilir üretim yapan
gereken bir uygulama. TEİAŞ bundan son santrallar. Literatürde yenilenen enerji en-
dönemde vazgeçmiş gibi görünüyor; an- tegrasyonu denildiğinde, daha çok rüzgâr
cak, bağlantılar devam ettiği için, bu tek- ve güneş birimleri anlaşılıyor. En çok ge-
nik kayıplar sürmektedir. lişme potansiyeline sahip rüzgâr ve güneş
santrallarının entegrasyonu farklı kural-
Dünya Enerji Konseyi’nin yaptığı bir çalış-
lara tâbi. Neden? Çünkü rüzgar ve güneş
maya göre, bu tür yanlış planlamalar so-
santralları kesintili ve değişken enerji üre-
nucu evimizde tükettiğimiz 1 kilovat enerji
ten santrallar. Gerekli önlemler alınmaz-
tüketimine karşılık, ülkemizde 10.3 kVA’lık
sa, bağlandıkları barada enerji kalitesi ve
trafo tesis edilmiş durumda. Bunun devamı
şebeke etkileşimi açısından bozucu etkiye
da var. Yine 1 kilovat için 35.4 kV iletim tesi-
neden oluyorlar.
si, 2.6 kV üretim tesisi yapmışız. Bu rakam-
lar bizi düşündürmeli. Yani 1 kilovat enerji- Elektrik, mevcut şebeke ölçeğinde depo
yi evimizde tüketebilmemiz için kurulması edilemediğinden, üretildiği anda tüketil-
mümkün olan trafo gücünün yaklaşık 3 kVA melidir. Entegrasyonun altında yatan te-
civarında olması beklenir. Hadi yanlış plan- mel koşul stabilite. Biz ürettiğimiz kesintili ve
lama yaptınız, 6 kat daha olsun; ama ne- değişken enerjiyi, kaynağı enjekte eder-
redeyse 2 katı daha büyük hata yapmışız. ken, kaynağın enerji kalitesini, stabilitesini
bozmamamız gerekiyor. Oysa demin söz
Deminden beri enerji verimliliği üzerinde
ettiğimiz gibi, değişken üretimde gerilim
konuşmalar yapılıyor. Ülkemizde bu sistemi
devamlı altüst oluyor. Buna birazdan ge-
altüst etmeden, burada yapılan yanlışları
leceğiz.
düzeltmeden enerji verimliliğinden bah-
setmek mümkün değil. Aslında bu uygu- Çok sayıda sisteme gömülü yenilenen üre-
lama, üretim santrallarının başlangıcında, tim santrallarının devreye girmesiyle es-
organize sanayi bölgelerinin kendi enerji kiden sadece bir yönde enerji akışı vardı
ihtiyaçları için otoprodüktör tesislerinde ve buna bağlı röle koordinasyonu yapmak
başladı. O sırada TEİAŞ, OSB’nin ürettiği kolaydı. Şimdi, sistemin içine çok sayıda
enerjiden TEDAŞ payı alabilmek için, bu doğal kaynaklardan enjeksiyon yapıldığın-
enerjinin TEDAŞ barasına iletilmesi şartı- dan, sistemde akan akımın yönü değişebil-
nı koştu ve OSB’nin ürettiği 11 kilovolttaki meye başladı. Güneş ve rüzgâr gibi doğal
enerji 154 kilovolt üzerinden OSB’ye geri kaynaklara dayalı üretimlerin kesintili ve
verildi. Bu da çok canlı bir örnek. Çok ör- değişken olması, buna karşılık talep tarafı
nek var, dünya kadar. Hemen hemen OS- yönetimiyle tüketimin de değişken karakter
B’lerin yarısından fazlası otoprodüktör te- kazanması, iletim-dağıtım sisteminin sta-
sisi kurmuştu. Tabii, bunların çoğu satıldı. bilitesini güçleştirdi.
Örneğin, Atatürk Çiğli Organize Sanayiinin
Sonuçta, değişken üretim ve tüketimin ne-
130 megavatlık gaz türbini kombine çevrim
den olduğu bozucu etkilerin en önemlileri,
santralı var; bu santrala 1 kilometre uzak-
demin belirttiğimiz gibi, ani gerilim deği-
lıkta trafosu var TEİAŞ’ın. Demin dediğim
şimi, fliker -fliker, basit anlamda eski am-
nedenle TEİAŞ, Ataer Enerji Santralının içi-
pullerin çıkardığı göz kırpması- dengesizlik
ne tekrar 300 megavatlık iki tane trafo te-
ve harmonik etkileridir. Bu etkilerin tamamı
sis ettirerek, enerjisini oraya verdi, oradan
enerji kalitesini bozan ve mutlaka düzeltil-
OSB’ye verdi. Bu uygulama hâlâ devam
mesi gereken etkilerdir. Şebeke Yönetmeliği
ediyor maalesef. Yani bütün arkadaşların
bu konuları düzenlemiştir. Birkaç tane cid-
bu konunun üstüne gitmesi lazım.
di nokta, santral arıza sonrasında devrede
Yenilenen enerjilerden hidrolik, jeotermal, kalmalı ve belli oranda sisteme katkı yapa-

165
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

bilmeli, acil durumda aktif güç desteği ve- lama, hem kapasite desteği sağlayan bir
rilmeli, santral frekans tepkisi +/- 1,5 hertz tesis kurduğunuzda, mümkün olduğu ka-
civarında bir saat çalıştırılmalı ve aktif güç dar elverişli bir sonuç elde edilebiliyor.
desteği sağlamalı. Ancak, uygulamada
Elektrik Şebeke Yönetmeliğindeki koşullar
sağlanmadan, özellikle rüzgâr santralları-
nın geçiş kabulleri yapılmış ve bu santrallar
işletmeye alınmıştır. Şebeke Yönetmeliğin-
de, “10 megavatın altında bu tesisler yapıl-
maz, bu kayıtlar aranmaz” diye de madde
konularak, bu kalitesizlik yönetmeliğe bağ-
lanmıştır.
Demin söylediğimiz gibi, karbon salımını
azaltmak, değişen enerji sistemini kurmak
için en çok imkânımız olan iki doğal kay-
nak rüzgâr ve güneş. Biz bunların üretimini
nasıl arttırabiliriz? Demin dediğimiz sakın-
caları yok ederek, rüzgar ve güneş kurulu
gücümüzü nasıl arttırabiliriz? Üstelik, ülke-
mizin hidrolik potansiyeli, yaklaşan kuraklık
dönemi dikkate alındığında oldukça sınırlı.
Jeotemal, biyogaz, biyoyakıt ve bu gibi
imkânlarımız da belli. Dışa bağımlı enerji
üretiminden kurtulup düşük karbon salımlı
yenilenen enerji üretiminin yegâne kaynağı
rüzgâr ve güneş üretimini arttırabiliriz. RES
ve GES santrallarının enterkonnekte şebe-
kede neden oldukları kalite sorunlarını sı-
nırlamak, daha çok üretimi güvenle yapa-
bilmek için aşağıdaki konularda mutlaka Bir başka yöntem güneş kuleleri. Güneş
ar-ge çalışmaları yapmak durumundayız. kuleleri baz yük santralı niteliğinde bir
teknoloji. Bunlar da faydalı. Şu ana kadar
Yeni yöntemlerden ileride gelişebilecek bir
dünyada, Amerika’da, Fransa’da, İsrail’de
imkân Solid-State Transformers. RES-GES
kurulmuş santrallar var. Bunlar da gelişme
üretimi yeni teknoloji ürünü bu tür bir tra-
safhasında. Bu Amerika’dan, diğeri Fran-
fo ile şebekeye bağlandığında, neden ol-
sa’dan iki örnek. Aslında bu teknoloji için
duğu bozucu etkiler azalacaktır. Ancak bu
Batı niye yeteri kadar ar-ge yapmaz, bu
ürün geliştirme safhasındadır. Trafoları, de-
anlaşılabilir değil. Anladığım kadarıyla bu
ğişken üretimi mümkün olduğu kadar şe-
teknolojinin diğerleri kadar verimli sonuç
beke koşullarına uygun hale sokarak, statik
vermeyeceği anlaşılıyor.
olarak sisteme enerji veren sistemler.
Güneş enerjisinden fazla faydalanma-
İkinci bir imkânımız STATCOM, statik
nın bir başka yöntemi ısıtma-soğutmada
senkron kompansatörler. Aslında bu olduk-
güneş enerjisini kullanmak, binalardaki
ça iyi bir imkân gibi gözüküyor. Gerilim re-
klima sistemlerini bu sistemle çalıştırmak.
gülasyonu ve gerektiğinde dinamik şebeke
Bir başka imkân da, demin arkadaşımızın
desteği sağlamak üzere uygun bir yöntem.
sunduğu enerji kooperatifçiliği, mini üre-
Lityum iyon akü ve kapasite yardımıyla Şe-
tim. Güneş enerjisinin geleceği özellikle bu
beke Yönetmeliğinin elverdiği ölçüde dü-
alanda büyümeli. Prosumer diye adlandırı-
zenlemek mümkün. STATCOM’u biraz daha
lan üreten tüketici, yani küçük üretici koo-
açayım. Yaklaşık 11-12 megavat gücünde
peratifleşerek, mini üretim adaları ve akıllı
bir rüzgâr ya da güneş santralına 2-2.5
şebeke oluşturarak, güneş enerjisinden
megavatlık bir STATCOM tesis, hem depo-
azami yararlanılabilir.
166
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Sonuç olarak, değişken üretimli YEK sant- söylenebilir. Bu konuyu fazla uzatmayayım.
ralları şebekeye entegrasyonu tam bir ar-
Sonuç olarak, enerji sektörü karmaşık ve
ge konusu. Bu alanda çok yoğun teknolojik
uzun vadeli bir dönüşümden geçmekte. Bir
araştırma-geliştirme yapmadıkça, yenile-
taraftan üretimin küçülmesi, dağılması, gü-
nen rüzgâr ve güneş enerjimizden yeterli
neş ve rüzgârlarla kesintili ve değişken üre-
ölçüde yararlanmamız mümkün olmaya-
tim, dağıtımda çift yönlü akış, elektrik bor-
caktır. Tamamen gelişmiş ülke tekelinde
sasıyla kısa sürede kaynak manipülasyonu,
olan ileri teknolojik ekipmanları büyük be-
talep tarafı yönetimiyle de değişken tüke-
deller ödeyerek ithal etmemiz gerekecek,
tim sonucu dağıtım şebekesi işletmecisinin,
ulusal zenginliğimiz boşa harcanacaktır.
EDM’lerin önemi çok artmıştır. Buna karşılık,
Temel bilimlere gerekli ilgiyi gösterme za-
EDM’ler geleceğe hazırlıklı, dijitalleşmeye
manı gelmiştir.
yönelik ileri teknoloji konularında gerek-
Arkadaşlar, bu konuyu biraz daha deş- li yatırımları planlıyorlar mı; hayır. Yapma
mekte yarar var. Hükümet nedense, ye- güçleri var mı; hayır. İşletme bedeli olarak
nileneni teşvik için yerli katkı payı diye bir dolar bazında ödedikleri paranın kredi fa-
ödeme yapmakta; yani rüzgâr, güneş ve izlerini dolar bazında ödemekle meşguller
diğer jeotermal santralların ekipmanları- ve durmadan da enerji tarifesinde dağıtım
nın bir bölümü Türkiye’de yapılırsa, onlara bedeli bu nedenle yükseliyor. Bu karma-
ciddi paralar ödemekte. Bir örnek verirsek, şık görevin iletimle bağı kopmuş mevcut
2020 yılında yerli katkı payı olarak ödenen özel dağıtım şirketlerince yapılabilmesi
miktar 1.5 milyar doların üstünde. Bu değer hayalcilik. Bu dönüşüm ancak merkezi bir
YEKDEM kesinleşmiş listesinden elde edilen planlamayla, yani yeni enerji mimarisini ta-
kesin bir bilgi. “Aslında bu kadar büyük bir nımlayarak, buna uygun kurallar koyarak,
yerli katkı payı ödediğimizde bu konuda ne önlemleri zamanında alarak, öncelikle da-
kadar bilgi birikimi elde ettik?” diye düşü- ğıtım sektörünü yeniden kamulaştırmakla
nürsek, bir örnek vereyim. Yaklaşık 3 sent mümkün olabilir.
verilen jeotermal ya da türbin imalatı Tür-
Yukarıda açıkladığımız gerekli teknik ön-
kiye’de yapıldı, İzmir’de. İtalyan firma Ke-
lemleri almadan, rüzgâr bağlantı kriterlerini
malpaşa’da bir depo kiraladı, badanaladı,
Mecliste bir gece yarısı torba yasayla aşıp
temizledi, parçaların imalat programlarını
Çeşme Yarımadası’ndaki RES kapasitele-
üçüncü sanayiye getirdi, oradaki üçün-
ri tesis eden özel sektörün ve ona destek
cü sanayide imal ettirdi, o depoda monte
olan AKP iktidarının neden olduğu enerji
etti. Sadece türbinin statik dinamik balansı
kalitesi bozulmalarına bir örnek vereceğim
kontrol edildi, yük testleri yapılmadan sa-
şimdi. Burada kastedilen şu: Çeşme Yarı-
hada monte edildi ve 5 yıl için 3 sent alındı.
madası, Türkiye’nin rüzgâr potansiyeli en
5 yıl için o türbine ödenen bedel türbin fi-
yüksek olan yer. Buranın bir şanssızlığı, an-
yatının 2 katıydı. Türbin 1 milyon dolardı, 5
cak radyan olarak enterkonnekte sisteme
senede 3 sentten üretilecek enerjinin top-
bağlanabilmesi. 30 kilovatlık Uzundere TM
lamı türbin fiyatının 2 katıydı.
üzerinden enerji enjeksiyonu yapabiliyor
Bir başka örnek, İstanbul’da bir firma yine Çeşme Yarımadası. Uzundere TM’nin kaldı-
bir İtalyan firmasıyla jeneratör üretti. Statör rabileceği maksimum rüzgâr gücü, o günkü
Türkiye’de imal edildi, rotor İtalya’dan gel- şebeke bağlantı kriterlerine göre yaklaşık
di, Türkiye’de toplandı, İtalya’da test edildi, 400-450 megavattı; fakat demin söyle-
burada boyandı, sanayiye gitti, katkı payı diğimiz gibi, bir gece yarısı torba yasayla
aldı. Bu tip hiçbir işe yaramayan katkı pay- bunlara ek kapasite tanındı. Geçen sene
ları yerine gerçek ar-ge’ye teşvik yaparsak, tesis edilmiş yüzer santralı sayısı 708 me-
bu çok iyi olur. Şöyle kanılar var: “Biz rüzgâr gavattı ve tesis devam ediyordu. Şu anda
kulelerinin yarısını yapıyoruz, dışarıya ihraç yeni türbinler kuruluyor. Tabii ki, iki kat aşırı
ediyoruz.” Hiçbir rüzgâr kulesinin projesini tesis kurarsanız, bağlandığı baranın ener-
biz yapmıyoruz. Siparişi projeyle geliyor, ji kalitesini etkileyeceksiniz. TEİAŞ, sistemi
testlerini yaptırarak imal ettirip gidiyor. çalıştırabilmek için yapmadığı bir işi yaptı;
Rüzgâr santralları kanatları için de aynı şey Uzundere Adası’yla Işıklar Adası’nı 154 bara
167
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

üzerinden birleştirdi, paralel çalıştırmaya rilim dengesizliği oluşuyor burada. Bunlar


başladı. O zaman ne oldu? TEİAŞ Uzun- Alaçatı ve Karaburun TM’lerdeki değerler.
dere baranın kısa devre gücü 154’te 11 kilo- Burada akım harmonikleri. Çok ilginç. 2-4-
amper civarındayken, 27.8 kiloampere çıktı. 6-8 gibi çift harmonikler. Çift harmonikler
Bu, biraz enerji dalgalanmasında 31 kilo- tek harmoniklerden daha problemli. Enerji
amperi aştı. Bunun üzerine TEİAŞ, malzeme kalitesi, Alaçatı’da. Yıldaki toplam sayı 355,
şartnamesini değiştirmeden, müşteriler- gerilim çukuru 172, tepe 165, kesinti sayısı 19.
den 40 kiloamper kesici tesis etme şartını
istemeye başladı, kendisi de 63 kiloamper
kesici siparişi verdi. “Malzeme şartnamesi
değişmeden 40 kiloamperi tesis etmeyiz”
deyince, talebinden geri dönüp 31.5’i kabul
etti.

Demin dengesizlik dedik. A, B, C fazlarının


farklılaşması gözüküyor burada.

Bunlar gayri ciddi tavırlar. Bunlarla bir yere


varılmaz. 154’te 3 kata yakın artan kısa
devre akımının 33 kilovolttaki karşılığı nedir,
Yine enerji kalitesi örneği, akım zaman de-
16 kiloamper aşılmış mıdır, aşılmamış mıdır,
ğişimi.
bunların şebekedeki etkileri neler olacaktır,
gerçekten bunlar ciddi ciddi etüt edilmeli.

Uzun dönem kırpışma, A fazında yüzde 9, B


fazında yüzde 46, C fazında yüzde 49.

Bunu burada kesip, demin dediğimiz aşırı Uzun dönem kırpışmanın eğrisi, güç faktörü
üretimin neden olduğu birkaç örneğe ge- değişimi. Bunların her biri üzerinde konuşu-
lelim. Gördüğümüz gibi, bayağı ciddi ge- labilir. C fazı arızası. Enerji kalitesi Karabu-
168
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

run TM. Karaburun 400 kilovolt doğrudan Oturum Başkanı- Sayın Argün, sunumunuz
bir tek santrala hizmet ediyor. Toplam olay için teşekkür ediyoruz.
sayısı 21, gerilim çukuru 20, tepe yok, kesinti
Üçüncü konuşmacımız Sayın Hikmet Turan,
1.
“Üretim, İletim ve Dağıtımın Özerk Sistem
Mimarisiyle Yönetimi” başlığı altında bir su-
num yapacak.
Sayın Turan 1969 doğumlu olup, Gazi Üni-
versitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği
mezunu. Kamu enerji şirketinde kömür ve
doğalgaz yakıtlı santralların planlaması,
ihale edilmesi ve yapımı süreçleri; enerji pi-
yasasının serbestleştirilmesine geçişte ya-
sal çerçevenin hazırlanması, Avrupa Birliği
Karaburun TM’deki güç faktörü değişimi.
gerekliliklerine uygun kanun ve yönetmelik-
Bakın, değişken olması ne kadar önemli.
lerin hazırlanması; yerel ve uluslararası dü-
Bu değişkenleri kompanse edemediğiniz
zeyde elektrik piyasası, planlama, tasarım,
sürece rüzgâr santralını devreye alamaz-
analiz ve proje geliştirme çalışmaları; özel
sınız, güneşi devreye alamazsınız. “Bunlar
sektörde rüzgâr, güneş ve su santrallarının
çok ucuz, parasız” falan demek gerçekle-
planlanması ve kurulması; Avrupa Birliği fi-
re uygun olmuyor. Depolama, klasik enerji
nansmanlı projeler ile Gürcistan, Kıbrıs ve
santralı bedelinde lityum iyonlar, kaç yıl ya-
Irak’taki projeler için danışmanlık hizmeti
şayacağı, nasıl hizmet vereceği, standart-
uzmanlık alanları ve deneyimleri.
ları yeni oluşuyor. Henüz yeni bir teknoloji.
O bakımdan, bu konularda daha dikkatli Buyurun Sayın Turan.
görüş geliştirmemiz gerekiyor. Yenilenen
Sizin de yaklaşık 25 dakikalık bir süreniz var.
enerjilerin sisteme entegrasyonunun yeni
Daha sonra hem online olarak, hem de sa-
teknolojilerle olacağı, bunun da ar-ge’yle
londan, katılımcılarımızdan gelen sorulara
mümkün olduğunu unutmamamız gerekir.
yanıtlar vereceğiz.
Bu konuda Fatih Bey’in son bir sözü vardı;
“2050’ye kadar üretilecek enerjinin yüz-
de 50’si yeni teknolojilerin eseri olacaktır”
sözü. Bu gerçekten doğru. Yeni teknolojiyi
kim üretirse onlar bundan faydalanacak,
diğerleri sadece onlara hizmet edecek.
Teşekkürler.

169
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

ÜRETİM, İLETİM VE DAĞITIMIN ÖZERK SİSTEM MİMARİSİYLE YÖNETİMİ


İsmet Turan & Enerji Uzmanı da, Avrupa’daki en düşük maliyetli enerji
kaynağı yaklaşımıyla Türkiye’deki “Teşvik
Teşekkürler Sayın Başkan.
ver” yaklaşımının arasındaki farkı hesap-
Teşekkürler TMMOB. Yıllar sonra bir sem- lamaya çalıştık. EPDK henüz 2022 listesini
pozyumda konuşmacı olarak davet ettiği- güncellemediği için rakamlara yansıtama-
niz için teşekkür ederim. dık, ama son 20 yıldaki teşviklerde 40 mil-
yar dolar civarında bir zarar görünüyor şu
Sağ olsun, bugün biraz karışık bir konuyu
anda.
bana vermiş Muammer Bey. Neden karışık?
Çünkü iki gündür yapılan konuşmalarda en Bu değişim sırasında Avrupa’da en önemli
çok duyduğumuz kelime elektrikse, ikinci en ikinci kriter güvenli şebeke, güvenli elektrik
çok duyduğumuz kelime dönüşüm kelimesi enerjisiydi. Biz bunu da boşladık bu deği-
oldu. Ben bugün bu dönüşümün farklı bir şim sırasında. Temmuz ayında elektrikler
boyutunu sizlerle işleyeceğim. Son yıllarda kesildi, 5 bin megavat açığımız oldu, kimse
yaşadığımız bir değişim muhakkak, bugün- sorgulamadı. Avrupa 20 yıldır karbonsuz
lerde içerisinde bulunduğumuz yeni durum bir elektrik enerjisi konuşuyor ve bilfiil uy-
da muhakkak. Az önce belirttiğim gibi, her- guluyor; biz ise tam tersini yapıp, yeni kö-
kesin dilinde bir dönüşüm söz konusu; fakat mür santrallarına lisans verip, hatta eskilere
bu dönüşümün birtakım sonuçları olacak. teşvikler verdik. Avrupa teknolojik dönüşüm
Bu sonuçlara karşı tepki -az önce Muam- içerisine girdi, biz ise bunu sadece tartıştık.
mer Bey’in gösterdiği grafiklerde var- söz Şu andaki yeni durumda, bizim için de net
konusu. Bundan bahsedeceğim. Şebeke 0 emisyon diye bir kavram var; konuşuyo-
Yönetmeliğini hatırlatacağım ve iki gündür ruz iki gündür. Her ne kadar aramızda bir
konuştuklarımızın bu mevcut şebekeyle gi- mutabakat olmadığını gördüysem de, en
dip gitmeyeceği veya yeni bir şebeke ihti- azından konuşmaya başladık.
yacı yaratıp yaratmayacağını tartışacağız
Yüzde 50 elektrifikasyon benim de çok
ve sonuca bağlamaya çalışacağız.
önemsediğim, hatta motto haline getir-
Değerli katılımcılar; benim meslekte 30. yı- diğim, “Artık petrol çağı bitti, elektrik çağı
lım bitti. Son yıllarda yaptığım sunumlarda başladı” şeklinde vurguladığımız bir konu.
daha az rakam, daha az grafik kullanma- Ben de katılıyorum elektrifikasyonun çok
ya çalışıyorum. Üstadın da belirttiği gibi, bir önemli olduğuna ve gerçekleşebileceği-
rapor ve sunum kirliliği var. Ben daha çok ne; fakat az önce Muammer Bey’in belirt-
yorum yapmayı ve yaşananları hatırlat- tiği gibi, bunun birtakım gerek şartları var.
maya çalışıyorum. Mesela kararlılık kelimesi. Biz, son 20 yılda-
ki “Lisans dağıt, teşvik ver” uygulamasıyla
Türkiye bir değişim içerisinde, elektrik ener-
kararlılığı hiç göz önüne almadık diyebi-
ji sektörü de bir değişim içerisinde. Son 20
lirim. Zaten şu anda, rüzgarın ve güneşin
yılda bizim için değişim önce Türkiye Elekt-
bol olduğu günlerde, şebekede çok ciddi
rik Kurumuyla başladı -böl-parçala-yö-
sorunlarla karşılaşıyoruz. Bunu görüyoruz.
net- daha sonra “Lisans dağıt” ile devam
İkinci önemli gerek şart da sistem güveni-
etti ve son olarak da “Verebildiğin kadar
lirliğiydi. Bu kadar yenilenebilire lisans verip
teşvik ver, herkese ver; yeter ki üretim ya-
teşvik verdiğimiz halde, “Şu anda sistem
pılsın” noktasına geldi. Halbuki, gelişmiş
güvenli mi?” deseniz, hayır. Temmuz ayında
ülkelerde değişim farklı şekilde gerçekleşti.
bunu çok net bir şekilde test ettik. Umarım,
Her zaman en düşük maliyeti öncelediler.
önümüzdeki temmuz ayına ilişkin olarak
Biz bununla ilgili bir çalışma yaptık, bunu TEİAŞ hazırlıklarını yapıyordur.
da geçen hafta bir uluslararası konferans-
Bu ön hatırlatmadan sonra -bunları tabii
ta sunduk. EPDK’nın 2022 YEKDEM listesini
ki biliyordunuz- bu dönüşümün nasıl ola-
yayınlamasını bekliyoruz. Onunla birlikte
bileceğini, bu dönüşümün sonuçlarının ne
nihai hale getirip, uygun görürse EMO’da
olabileceğini, bu dönüşüme kimlerin ne
bu çalışmayı sunmak istiyoruz. Bu çalışma-

170
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

karşı tepki verebileceğini, mevcut Şebeke 2 milyona düştü ve yüzlerce satıldı; bunu
Yönetmeliğinde ne olduğunu ve yeni bir kaldıracak şebekemiz var mı, çok emin de-
şebekenin nasıl olması gerektiğini sizlerle ğilim açıkçası. Çankaya’da bile anlamsız
tartışmaya çalışacağım. saatlerde elektrikler kesiliyor.
Rüzgâr enerjisinden elektrik enerjisi üretimi Dönüşümün sonuçlarını tartışmak istiyo-
ve beraberinde hidrojen üretimi şu an Tür- rum. Frekans dengesi, voltaj dengesi, açı-
kiye’nin de gündeminde. Demek ki, bundan sal kararlılık dengesi, güç kalitesi sorunu 4
kaçış yok. Teşvik verseniz de, vermeseniz temel kriter. Sağ olsun, az önce Muammer
de, bundan sonra rüzgâr ve güneş ener- Bey Çeşme Yarımadası’nı çok güzel çalış-
jisinden elektrik enerjisi üretimi artmaya tı. Hükümetin yerinde olsam, çağırırım, tez
devam edecek, bu kesin. Neden kesin? Bir, konusu yapar, Çeşme’nin geçmiş 10 yıldaki
Türkiye’nin bir büyük santral yapma gücü durumunun gelecek 10 yıla ilişkin bir ders
ve kapasitesi kalmadı, bunu sağlayacak olarak çalışılmasını isterim. Çünkü bu 4 kri-
türbin jeneratör bulma şansı yok; iki, parası ter sağlanmadan, bu 4 kriter çalışılmadan
da yok. 1000 megavatlık bir kömür santra- bizim bir dönüşüme gitme şansımız yok,
lına verecek paramız da yok, binlerce me- yani frekans dengesini sağlamadan ya da
gavatlık nükleere verecek paramız hiç yok. voltaj dengesini sağlamadan dönüşümü
O zaman, bu dönüşümün ana kriterlerini gerçekleştirme şansımız yok.
rüzgâr ve güneş olarak baz almamız lazım,
Az önce grafiklerle de gösterdi Muammer
şebekeyi de onlara göre yeniden kurgula-
Bey. Bunları yapmazsak şebeke bize na-
mamız lazım. Buradan oraya bağlayaca-
sıl cevap verecek? Bugünkü yapımız içe-
ğım için bunu hatırlatıyorum. Dönüşümün
risinde şebekede kondenser kapasitesini
ikinci unsuru da kömüre dayalı elektrik
mutlaka korumak zorundayız. Kondenser
enerjisi üretimine son verilmesi. Bu konuda
kapasitesine ihtiyacımız var. Rüzgâr ve gü-
çeşitli tartışmalar var; TMMOB’de de var,
neşi arttıracaksak, kömürü kapatamıyoruz,
makine mühendisleriyle aramızda sürege-
doğalgazı kapatamıyoruz; çünkü onların
len tartışmalar var, hatta dağıtım şirketleri-
kondenserlerine hâlâ ihtiyacımız var; artı,
nin bu konuda çeşitli söylemleri var.
reaktif ihtiyacımız var. Reaktif bile büyük bir
Hasbelkader, Kemal Kılıçdaroğlu ile yapılan sorun. Şebeke bize böyle bir karşı tepkide
Sivil Toplum Örgütleri Toplantısına katıldım. bulunuyor, “Sen madem rüzgârı ve güneşi
Orada, dağıtım şirketleri kesinlikle kömür artırmak istiyorsun, madem kooperatifçi-
santrallarının devamını istediler, hatta yeni lik yapmak istiyorsun, madem öz tüketi-
doğalgaz santralları yapılmasını istediler. me öncelik veriyorsun, o zaman bu soru-
Güneşçiler, rüzgârcılar buna şiddetle karşı nu çözmen lazım” diyor şebeke. Ani puant
çıktılar. Çevreciler zaten başka bir söylem karşılayıcı sistemler kurmamız lazım. Bunu
içerisinde. Ben yıllarca kömür santralların- da henüz yapamadık maalesef. Zaten bu
da çalıştım. Yarın yetkim olsa hepsini kapa- yaz karşılayamadık puantımızı, 5 bin me-
tırım. Fakat şebekeyi nasıl kurgulayacağız? gavatlık bir açığımız oldu ve o da kesinti
Bütün bu maddeleri şebekeye bağlamaya olarak yansıdı. Maalesef, ne tüketici der-
çalışacağım, çünkü Muammer ağabeyin nekleri, ne muhalefet partileri bu kesintinin
bana verdiği görev bu oldu. Maalesef, şu hesabını soramadı.
anda şebekemiz kömür santrallarını ka-
Şu anda görünen o ki, dağıtık ve küçük
patmaya hazır değil sevgili arkadaşlar.
makineler kurarak, ani puantı karşılayacak
Ulaşımda mobilite dönüşümün en önem- çözümler oluşturmamız lazım. Bunu bizden
li unsurlarından biri. ÖTV artışıyla birlikte istiyor şebeke. Frekans koruma sistemle-
Türkiye’de önü kapandı diyebilirim. Olur da ri kurmak zorundayız. Herkes batarya di-
bir seçim olur, iktidar değişir, bugünkü mu- yor. Bu kadar teşvikin verildiği ve bu kadar
halefet partileri iktidara gelirse, ikisinin de zararın oluştuğu bir ortamda, tüketicilerin
ÖTV’yi kaldırma gibi bir söylemi vardı. Var- ödediği faturanın iki katı maliyetin oluştu-
sayalım bu söylem gerçekleşti, ÖTV kalktı, ğu bir ortamda batarya sistemleri nasıl ku-
çok ünlü bir markanın x otomobilinin fiyatı rulacak, merak ediyorum doğrusu. Barajlı

171
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

HES’lere benim itirazım yok. 10 bin mega- rüyoruz. Az önce Çeşme örneğini bir bölge
vat bekleyen barajlı HES’imiz var. Bunları olarak vermişti Muammer Bey. Ben proje
yapmak zorunda kalacağız diye düşünü- bazında, santral bazında söylüyorum: Si-
yorum, bu barajlı HES’leri. Aksi takdirde, sıfır mülasyon modellerine geçilmesi lazım. Bu
emisyonmuş, rüzgârmış, güneşmiş, elekt- temmuzda yaşadığımız kesintinin simülas-
rikli arabalarmış, bunu çalıştırma şansımız yon modelinin çıkartılıp, misal ODTÜ’yle,
olmayacak. Bilkent’le, gençlere -canavar gibi gençler
var- göre verilip, bu temmuzda yaşadığı-
Yeşil hidrojen üretimi çok popüler bir konu,
mız kesintinin çok ivedi bir şekilde santral
herkes konuşuyor. Biz de çalıştık bu konu-
bazında simülasyonlarının yapılması lazım.
yu. Türkiye’nin yeşil enerji üretim kapasitesi
Ondan sonra grup grup, bölge bölge bü-
bence çok kısıtlı. Hele hele suyunu bu kadar
tün ülkeye yayılan bir şekilde simülasyonları
hoyratça kullanan bir ülkede yeşil enerji
arttırmamız lazım. Bu simülasyonları gerçek
üretiminin bu kadar hayalperest bir şekilde
testlere dönüştürmemiz lazım. Aksi takdir-
ortaya konulması mümkün değil. Olabil-
de, yenilenebilir kapasitemizi arttıramayız.
seydi, şebeke için çok avantajlıydı. Power
Bu testleri de belli dönemlerde bütün yurt-
system stabilizer kurmamız lazım. Bunun
ta tekrarlamamız lazım. Biz bu sene neden
için TEİAŞ’ın paraya ihtiyacı var. Buradan
kesinti yaşadık; böyle bir test konseptimiz
da TEİAŞ’ın özelleştirilmesine bağlayayım
olmadığı için.
konuyu. TEİAŞ’ı asla ve kat’a özelleştirme-
memiz lazım. Tam tersi, TEİAŞ’ın o parayla Bu sorunları çözersek ne olur, çözmeksek
yatırım yapması lazım. ne olur, kısaca onu anlatacağım. Bu sorun-
ları çözmenin yolu var. Nedir bu; para har-
Şebeke Yönetmeliğini yenilemek ve yeni bir
camak, bu ekipleri kurmak. Bu da yatırım
şebeke mimarisine geçilmesi lazım. Şu an-
isteyen bir şey. Peki, mevcut yapıyla, yani
daki Şebeke Yönetmeliği tamamen üretim
bugünkü Şebeke Yönetmeliği, Elektrik Pi-
şirketlerinin ihtiyaçları doğrultusunda çalı-
yasası Kanunu, dağıtım şirketleriyle -mev-
şan bir Şebeke Yönetmeliği. Eğer koopera-
cut yapıdan kastettiğim, kanunun öngör-
tifçilik, bireysel üretim, çatılara güneş paneli
düğü yapı- bunu çözebilir miyiz? Evet,
ya da pazar yerlerine ya da stadyumlara
çözebiliriz. Yine milyonlarca, milyarlarca
güneş paneli uygulamalarını genişletmek,
dolar harcayarak bunu çözebiliriz. Peki, bu
yaymak ve vatandaşın lehine uygulama-
parayı nereden alacağız; tabii ki faturalar-
lar yapmak istiyorsak, o zaman Şebeke
dan yansıtılacak. Bu mümkün mü; bence
Yönetmeliğini de ona göre değiştirmemiz
mümkün değil. Çok şükür ki, Cumhurbaş-
lazım. Peki, mevcut Şebeke Yönetmeliği
kanı bile çıktı, “Maliyetin yarısına satıyo-
böyle mi; hayır, değil. Santrallarla yazılım
ruz” dedi. Demek ki, piyasada çok ciddi bir
ve donanım uyumluluğu sorunu hâlâ de-
ekonomik sorun var. Üzerine bir de şebeke
vam ediyor. Bunu nereden biliyoruz? TEİ-
ihtiyaçlarını eklediğinizde, bu faturalar iyi-
AŞ hâlâ, küçük olsun, büyük olsun, bütün
ce ödenemez hale gelecektir. Peki, ikinci
santrallara “Şunu da ekle, bunu da çıkar”
alternatif ne? İkinci alternatif kamulaştır-
şeklinde sürekli yazılar yazıyor. Bu konu çok
ma yapmak. Dağıtım şirketlerini yeniden
hafife alınıyor diye düşünüyorum. 20 yıldır
kamulaştırırız, kamulaştırdığımız zaman bu
teşvik verip binlerce megavat santral yap-
yatırımları kamu yapar, maliyetler de mini-
tırırken bu konuyu hiç çalışmamış olmamız
mumda olabilir.
çok vahim bir durum.
Burada çok ilginç bir durum var; bilme-
Ar-ge gibi zor kelimeler kullanmak istemi-
yenler için tekrar hatırlatmış olayım. Bugün
yorum, ama elinizde paranız var, mühen-
EPDK’nın Tarife Yönetmeliği gerçekten çok
disleriniz var; bir an önce bu santralların
tartışmaya açık bir konu. Şirketler ihtiyaç-
eksik yazılım ve donanımlarını tamamlat-
ları olan yatırımları EPDK’ya bildiriyor, bu-
manız lazım. TEİAŞ yazı yazıyor; buna rağ-
nun karşılığında EPDK inceliyor ve o bedel-
men, YEKDEM’e tâbi olup, yerli katkı alıp,
leri şirketlere tahsis ediyor. Sonra, “Yaptın,
misal 9.4 sentten elektriğini satan santral-
yapmadın” kısmı 5 yıl sorgulanmıyor. Bu or-
ların bu eksiklikleri tamamlamadığını gö-
tamda bu sorumluluğu bu dağıtım şirket-
172
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

lerine bırakmak ne kadar güvenilir, büyük Bu konuştuklarımızın bir örneğini buraya


bir soru işareti bence. Bu temmuz ayındaki koydum; İngiltere’de tartışılan konunun ya-
kesintide de şöyle bir şey gördük: Kesinti pısal bir boyutu. Sağ tarafta gördüğünüz
olur olmaz dağıtım şirketleri büyük tüketici- bordo renkli olan kutular dönüşüm diye
lere “Kesintinin sebebi biz değiliz” şeklinde konuştuğumuz konu başlıkları. Elektrikli
SMS’le bilgi verdi. Fakat bunlar her geçen araçlardan tutun da, kooperatifler vesaire.
gün daha tartışmalı hale gelecek, kesinti- Bakın, hepsi sağ tarafta yazılmış durumda.
nin sebebinin kim olduğu. Bunun sonucu da Sol tarafta ise, konvansiyonel, bugün he-
kamulaştırmaya kadar gidebilir diye düşü- pimizin de bildiği gruplar, büyük şirketler
nüyorum. Nitekim, İngiltere’de bu konular şu var. Bu şirketlerle bu dönüşüm sonrasında
anda tartışılmaya başlandı. Ofgem, birkaç oluşacak yapının bir arada çalışabilmesi
küçük dağıtım şirketini alıp kamulaştırmak için, mutlaka Şebeke Yönetmeliğinin revize
zorunda kaldı. edilmesi, hatta ve hatta iletim şebeke yö-
Üçüncü alternatif ne? Üçüncü alternatif netmeliği ve dağıtım şebeke yönetmeliği
de bağımsız şebekeler, mini şebekeler. Tür- gibi iki ana yapıya ayrılması ve buradaki
kiye için belki zor görünüyor, ama olmaz düzenlemelerin de tüketiciler lehine yapıl-
diye bir şey yok. Bir grup, bir bölge, bir il, ması gerekecek. Aksi takdirde, dönüşüm
bir ilçe çıkıp, “Kardeşim, biz bu maliyetlere gerçekleşme şansı yok.
katlanmak istemiyoruz. Bizim şebekemizi Sonuç: Hükümetler, ister Türkiye’de olsun,
bize verin, biz kendi kendimize yeteriz. Sizin ister yurtdışında olsun, fark etmiyor, küre-
maliyetleriniz yüzünden faturalarımız ka- sel sermayenin isteklerini merkeze alan bir
bardı. Biz bunlara katlanmak istemiyoruz” dönüşüm istiyor. Bu da tam gaz ilerliyor,
diyebilir. bunda bir tereddüt yok. Yenilenebilir enerji
Dördüncü alternatif, ister özel, ister kamuy- kaynakları şu anda küresel sermaye vesaire
la devam edilsin, fark etmez, Şebekeler ve gibi denilse de, benim Makina Mühendisle-
Tarifeler Yönetmeliğinde artık bundan son- ri Odası’ndan şöyle bir farklı görüşüm var:
raki değişikliklerin tüketiciler lehine yapıl- Bugün güneşin maliyeti, rüzgarın maliyeti
ması lazım. Artık santrallar ve lisans sahibi öyle bir noktaya geldi ki, küreselciler ya da
şirketler lehine yapılan düzenlemelerle bir hükümetler ne derlerse desinler, rüzgâr ve
yere gitme şansımız yok; çünkü faturalar güneşin maliyeti karşısında çok bir tartışma
ödenemez hale geldi. Ocak ayında en az söz konusu değil; artık bu ikisi başı çeker
yüzde 40 bekleniyor mesken tarifesine. konuma geldi. Dolayısıyla dönüşümün baş
aktörleri rüzgâr ve güneş olacaklar.
Fakat bu sırada, biz bunları tartışırken,
gelişmiş ülkeler tabiri caizse el yüksel-
tip bir sonraki faza geçtiler. Nedir bu; net
0 emisyon fazı. Bizim bugünkü yasalar ve
bugünkü yaklaşımlarla bu net 0 emisyo-
nu yakalama şansımız bence yok. Neden
yok? Biz 100 bin megavat kurulu güçle 50
bin megavatı bu yaz veremedik. Sebebi
de tamamen üretim taraflı bir piyasa ya-
pısı ve Şebeke Yönetmeliğinin bulunuyor
olması. Eğer siz net 0 emisyon istiyorsanız,
o zaman Şebeke Yönetmeliğini çift taraflı
hale getirmek zorundasınız; yani sadece
üreticiler için değil, tüketiciler ve kullanıcı-
lar için de çeşitli haklar sunar bir revizyona
ihtiyacınız var. Bunu yaparken de iletim fa-
aliyetini özelleştirmeyi düşünmemeniz ge-
rekiyor, çünkü dağıtım tarafı çok karmaşık
bir hale gelirken iletimi özelleştirmek başka
173
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

başka sorunlar yaratacaktır. Dağıtım fa- Oturum Başkanı- Sayın İsmet Turan’a biz
aliyeti ister özel, ister kamu olsun, Şebeke de teşekkür ediyoruz.
Yönetmeliği mutlaka yeni baştan düzen-
Değerli katılımcılar; son konuşmacımız,
lenmeli. Aksi takdirde mini şebeke talepleri
Elektrik Mühendisleri Odası ve TMMOB’nin
gündeme gelecektir. Tüm düzenlemelerin
duayenlerinden, meslek örgütümüzün ta-
de tüketiciler ve kooperatifler gibi, ülkeye
rihsel kurumsal kimliğinin oluşturulmasında-
minimum zarar veren bir uygulama üzerin-
ki emektarlarından Sayın Teoman Alptürk,
den yapılması gerekir.
“Enerji Sektöründe Yeniden Kamulaştırma,
Teşekkür ederim. TEİAŞ Özelleştirmesi” başlığı altında sunum
yapacak. Kendisi uzun yıllar Türkiye Elektrik
Kurumu’nda da görev aldığı için, kısaca bir
özgeçmişinden de söz etmek istiyorum.
24 Şubat 1944 tarihinde, İzmir’in Bornova
ilçesinde doğan Teoman Alptürk, ilk ve or-
taöğretimini İzmir’de tamamladı. İzmir Ata-
türk Lisesi’nden mezun olduktan sonra, yük-
seköğrenimini Yıldız Teknik Üniversitesi’nde,
o zamanki adıyla İstanbul Devlet Mühen-
dislik ve Mimarlık Akademisi’nde yaptı. 1971
Şubat ayında elektrik mühendisliği diplo-
masını aldı. İş hayatına 1971 yılında, Türki-
ye Elektrik Kurumu’nda başladı. Yük Tevzi
ve Müşteriler Dairesinde başmühendislik,
şube müdürlüğü görevlerinden sonra APK
Dairesi Başkanlığı, İletim Şebekeleri Dairesi
Başkanlığı yaptı. 1999 yılı sonunda emekli-
ye ayrıldı. Daha sonra çeşitli özel enerji şir-
ketlerinde çalıştı. 1993-1995 yılları arasında,
Cenevre’de Birleşmiş Milletler Enerji Çalış-
ma Komisyonu’nda ve onun Elektrik Enerjisi
Çalışma Grubunda ülkemizi temsil etmiştir.
Bir dönem de Elektrik Enerjisi Çalışma Gru-
bunun Başkanlığını yapmıştır. 1980 yılında
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Anka-
ra Şube Başkanlığı, 28-29-30-31-32 ve 34.
dönemlerde, yani 1981-1993 yılları arasında
TMMOB EMO Yönetim Kurulu Başkanlığı
yapmıştır. TMMOB’de 28-29-30-31 ve 32.
dönemlerde, yani 1983-93 yılları arasında
TMMOB Yönetim Kurulu başkanlığı yapmış-
tır. Ayrıca, çeşitli yıllarda Dünya Enerji Kon-
seyi Türk Milli Komitesi ve HESİAD’da Yöne-
tim Kurulu üyeliklerinde bulunmuştur. Evli ve
iki kız çocuğu babasıdır.
Buyurun Sayın Alptürk.

174
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

ENERJİ SEKTÖRÜNDE YENİDEN KAMULAŞTIRMA, TEİAŞ ÖZELLEŞTİRMESİ


Teoman Alptürk Ben de enerji sektöründe kabaca 4 tane
TMMOB Enerji Çalışma Grubu Başkanı değişikliği gördüm. 1971’de Türkiye Elektrik
Kurumu’nda (TEK) çalışmaya başladığım
Değerli izleyiciler, bizi Youtube’dan izleyen
zaman, 1970 Kasımında Türkiye Elektrik Ku-
değerli konuklarımız; bu saatte beni dinle-
rumu’nun kurulduğu ilan edilmişti. Ben de
me gücünüz kaldı mı, bilmiyorum, ama he-
o sırada mezun olmak üzereydim. Hocalar,
men şunu söylemek istiyorum. Teorik veya
“Aman, çok güzel bir yer kuruluyor. Gidin,
akademik söylemlerden çok, demin arka-
oraya başvurun” demişlerdi. Biz mektup
daşımın benim hakkımdaki bilgileri anla-
yazdık, o mektuba anında cevap geldi ve
tırken söylediği gibi, TMMOB’de ve TEK’te
ben mezun olmadan Ankara’ya geldim.
aşağı yukarı paralel senelerde çalıştım ve
Yıldız’da okuyordum. Hemen o gün “İşe
buralarda yaşadıklarımdan yola çıkarak
başla” dediler bana. Şimdi böyle bir şey
konuşmak istiyorum.
mümkün mü? Sınava gireceksiniz. Sına-
Bu sabah kalktım, televizyonu açtım ve as- va girdikten sonra, arkasından mülakatta
gari ücret tartışmasına takıldım. 3 bin 160 beylerin istedikleri cevapları vermezseniz,
lira. Öbürü de diyor ki 3 bin 900 lira. O 3 bin isterseniz allame-i cihan olun, böyle bir şey
900 lira diyen aslında çoktan 3 bin 160 li- mümkün değil.
raya razı. Böyle bir kepazelik tartışılıp gidi-
TEK’le beraber Oda hayatım da başladı.
yor. Aynı şey Türkiye’deki enerji sektöründe
O zaman Türkiye Elektrik Kurumu hemen
de var. Bakın, nasıl bağdaştırıyorum? Siz
şuradaydı, Necatibey’de. Ben de Yük Tevzi
bir insanın insanca hayatını sürdürebilmesi
Dairesinde işe başlamıştım. Yük Tevzi ne-
için bir ücrete karar vereceksiniz, bu ücretle
dir, kimse bilmiyor. O günkü üniversitelerde
neler yapacağına karar vereceksiniz önce;
yük yönetimi konusunda kimsenin bir bilgisi
ondan sonra da bu ücretle onun insanca,
yoktu, kitaplarda bile yoktu. Bizim üniversi-
hiçbir zarar görmeden yaşamasını sağla-
telerimizde de böyle bir konu yok. 31 Mart
yacaksınız. Asgari ücret dediğiniz en azın-
vakası var Türkiye’de. Tarihteki değil, yeni.
dan bu mertebede olacak bir şey.
2015’te 31 Mart vakası var. Türkiye’de elekt-
Gelelim bizim enerji sektörüne. Enerji sek- rik sistemi bunca güce rağmen oturdu,
töründe de aynı şey olacak. Siz tüketi- oturtuldu. O gün yük tevzinin ne demek ol-
mi, o ülkenin ihtiyaçlarını önceden bilmi- duğunu anladılar, anladılar; ama “Hemen
yor, planlamıyorsanız, orada üreteceğiniz kapatalım. Bu yanlış şeylere sebep olacak”
enerjiye karar veremezsiniz. Bugün, geç- dediler.
mişten bugüne kadar yaşadığımız sorun
Dostlar; Türkiye Elektrik Kurumu bölüne
bu. Siz ne yaptığınızı bilmiyorsunuz; buna
bölüne TEİAŞ haline geldi. Birazdan tekrar
burada olanlar ve ben dâhil olarak söylü-
oralara geleceğim. Türkiye Elektrik Kurumu
yorum. Buradakilerin başka bir noktası var;
bölündükten sonra en son elde kalan, dev-
onlara teşekkür etmek zorundayım. Biz Türk
letin elinde kalan TEİAŞ bu işin yöneticisi,
Mühendis Mimar Odaları Birliği ve odaları
Türkiye’deki elektrik sisteminin yöneticisi.
olarak, ülkenin sorunlarına toplumsal açı-
Planlar ve o plana göre üretim tesislerinin,
dan bakarak, ülkedeki sorunları çözme
iletim tesislerinin, trafo merkezlerinin yapı-
gayreti içindeyiz. Bu ta 1970’lerden önce
mını sağlar, arkasından da gerçek zamanlı
başlamış. Saygıyla anıyorum, Sayın Teo-
işletmeyi yapar; yani şu anda ışıklar yanı-
man Öztürk’ün döneminden bu yana biz
yorsa, bu enerjinin devamlılığını onlar sağ-
elimizden geleni yapıyoruz.
lar.
Benim bu sene mühendislikte 50. yılım. 13
Dönelim Türkiye’deki elektrik sektörünün
Nisan 1971’de Türkiye Elektrik Kurumu yeni
bugüne kadarki yapısına. Yani TEİAŞ’a gel-
kurulmuştu, orada çalışmaya başlamıştım.
meden ne oldu? TEİAŞ’a gelmeden önce
Bugün yaklaşık 50. yılı tamamlamak üze-
4 ana değişiklik var. 1935 yılında, Atatürk
reyim. Bu dönemde neler gördüm? Hani
döneminde, ölümüne kadar, yaklaşık 45
derler ya, ben 3 tane askeri darbe gördüm.

175
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

fabrika, endüstri tesisi ve bunların enerji- de tek elde topladık derken, böylesine bir
sini sağlayacak santrallar kurulmuş. Me- sıkıntı.
sela Sümerbank, Sümerbank’ın dibinde
Bir de DPT var, Bakanlık var. Bunların hep-
otoprodüktör olarak o tesisin enerjisini
sini koordine ederek karar alacaksınız ve
sağlayacak kurumları da kurmuşlar. Ama
enerji sistemini kuracaksınız, yöneteceksi-
1935’e geldiğimizde anlamışlar ki, bu dağı-
niz. O zaman bu yük tevzi sistemi de yok.
nık yapı biraz sıkıntı yaratır; hemen devlet
Ben 1970’te işe başladığım zaman, Keban
eline almaya çalışmışlar ve bunları birleş-
hatları falan yok. Karar alınmış, yapılacak.
tirmişler. Ama 1948-52 döneminde, demok-
Keban Santralı yapılıyor, ama Türkiye en-
rasi gereği, Türkiye’de siyasi iktidar değiş-
terkonnekte sistemi diye bir şey yok. Bun-
miş. O günkü siyasi iktidar bugünkü ve o
ların yapımı konusunda Türkiye Elektrik
zamanki Amerikan yönetimiyle anlaşmış;
Kurumu ve Devlet Su İşleri çalışıyorlar ve
hem Kore’ye asker göndermiş, hem de en-
bunların kurulmasına çalışıyorlar. Ama öyle
düstrisine ve ekonomisine parayı oradan
bir dönem yaşıyoruz ki, Teoman Alptürk de
bulmuş. Marshall Yardımından bahsediyo-
o anda Türkiye Elektrik Kurumu Yük Tevzi
rum, Truman Doktrini. Nasıl? Dediğim gibi,
bölümüne girmiş, telefonlar geliyor. Has-
o günlerde tüketilecek yerlerin enerjileri-
tam ameliyat masasında veya asansörde
ni karşılayacak bireysel tesisler yapılırken,
kaldım, ben kaldım. Bizim burada birkaç
birden ihtiyaç çoğalıyor. “Siz Seyhan Nehri
tane bina vardı; birinden birine geçerken,
üzerine bir santral yapın. Bu, size şu kadar
tam 14.00’te elektrik kesilecek diyelim, ben
enerji sağlar. Ama bunun kredisini size ve-
programlamışım, gidiyorum öbür binaya,
rirsek, siz bunu özel sektöre işlettireceksiniz.
13.55, ben biniyorum asansöre, çaycı diyor
Başka türlü bu krediyi vermem” diyorlar.
ki, “Aman ağabey, binme! Elektrikler kesile-
Buradan başlamışız arkadaşlar. Truman
cek.” Ben programladım. Yarı yolda kalıyo-
Doktrini. İsteyen bakar.
rum, çaycı beni çıkartıyor asansörden.
Seyhan’la birlikte Çukurova’yı elektriklen-
O arada 71 olaylarını falan yaşıyoruz. Elekt-
dirme imtiyazlı şirketi ve arkasından An-
rik büyük sıkıntı. DPT’den Türkiye Elektrik
talya ve Kepez şirketleri kurulmuş. Yani o
Kurumu’na çağrı çıkıyor, “Buyurun, toplantı
zamandan başlamış. Ama ne olmuş? Bir
yapacağız, elektrik sorununu halledece-
taraftan bunları kuruyorsun, 1953’te de
ğiz” diye. Genel Müdür ve Genel Müdür
kongre yapıyorsun, o kongrede devletleş-
yardımcıları, bir de ben. Merkezde yakın
tirme kararı alıyorsun, bütün elektrik hiz-
dönemi planlayan ve işletmeyle bütün
metlerinin bir elde toplanmasına karar ve-
santralların koordinasyonunu sağlayan
riyorsun. Bu uzun süre tartışılmış. Bu arada
benim bölümüm olduğu için ben gidiyorum.
birtakım santrallar yapılmış, yapılamamış,
Orada, şimdi ismini vermek istemediğim bir
zaten savaş nedeniyle ekonomiler yavaş-
zatı muhterem bakıyor bizim değerlerimize.
lamış. Bunun üzerine, Türkiye’de bu karar
Diyelim ki Keban Santralı 1000 megavat.
alındığı için, 1970 yılında elektriğin tekelde
8 bin 760 saat var, çarp. Bu kadar enerji.
toplanmasına karar verilmiş; ama o yasayı
Nerede bu enerji? Ben dedim ki, “Oraya
çıkartanlar, “Bir dakika! O özel şirketleri biz
yazınca o santral üretimi yapıyor mu ar-
kurduk. Onlar duracak” demiş. Bu arada
kadaş?” O arada aşağıdan bir tekme ye-
da devlet yapısında da önemli sıkıntılar
dim ve sustum. Böyle günler geçirdik, yani
var. Türkiye Elektrik Kurumu’nu kuruyor-
çok önemli zorluklar yaşadık. Bütünleşme
sun, Türkiye Elektrik Kurumu sadece termik
ve toparlanma dönemi dediğimiz dönem
santrallar konusunda karar verip kurabi-
böyle bir dönem.
liyor; bir de iletim hatları, trafo merkezleri
falan. Peki, su santralları? Elektrik İşleri Etüt Demin söylemeyi unuttum; o ayrılıklar için-
İdaresinde. Elektrik İşleri Etüt İdaresi bu ko- de EGO var, İstanbul’da İETT var, İzmir’de
nuda yetkili, ama etüt konusunda yetkili. ESHOT var. Bunlar elektrik işlerini yöneti-
Öbür taraftan DSİ’ye geliyor iş, Devlet Su yorlar. 1982’de bir karar alındı, bütün da-
işleri Genel Müdürlüğü bütün hidroelektrik ğıtım şirketleri de Türkiye Elektrik Kuru-
santralları yapmakla görevli oluyor. 1970’te mu’na devredildi, böylece bütünleşmeyi

176
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

tamamladık dedik. Hop, 1984’te başka bir me istemiyle gündeme geldi.


yasa çıktı. Türkiye Elektrik Kurumu dışında,
Benim söyleyeceğim şudur: Elektrik sektö-
elektrik üreticilerini ilgilendiren 3096 sayılı
rünü özel tekellerin kâr egemenliğinden çı-
Yasa çıktı ve oradan başlayarak özel sek-
karıp kamusal bir düzleme aktarmak ve ye-
töre açıldık. Yap-işlet, yap-işlet-devret,
nilenebilir kaynaklara dayalı, düşük karbon
bütün bunların kurulduğu bir dönem. Çok
emisyonlu bir ekonomiye yönelerek, enerji-
vaktinizi alıyorum, biliyorum; ama bunların
de demokratik bir denetim veya programı
söylenmesi lazım. Sonunda da piyasa gel-
gerçekleştirmek istiyoruz. Bırakın TEİAŞ’ın
di. 1984-2001 arasında bu yap-işlet-dev-
özelleştirilmesini, dağıtımın ve mümkünse
ret vesaire, 3096, 4046 sayılı yasalar falan
üretim şirketlerinin kamusal alanda görev
derken, 2001’de Türkiye Elektrik Kurumu
yapmalarını istiyoruz.
TEAŞ ve TEDAŞ diye bölündü. Üretim ve
iletimden dağıtımı ayırdılar. Arkasından bir Bugün arkadaşlarım anlattılar, dinlediniz.
başka yasa çıktı, TEDAŞ durdu, TEAŞ üçe Biz birlikte çalışıyoruz. TMMOB’nin ve Elekt-
bölündü ve bugüne geldik. Bu arada, Tür- rik Mühendisleri Odası’nın enerji konusun-
kiye 22 bölgeye ayrıldı ve her bir dağıtım da çalışma grupları var ve bana göre, çok
bölgesi bir başka özel elektrik şirketine ve- iyi çalışıp ciddi de üretiyorlar. Her ne kadar
rildi. Bu arada da bir sürü santrallar kurul- rapor kirliliği var dediyse de arkadaşım
maya başlandı. -haklıdır- konuya ilişkin ürettiğimiz görüş-
lerimizi bütün siyasi partilere ve ülke yöne-
Bizim bu konuda kütüphaneleri doldura-
timine sunalım. Tahmin ediyorum, onlar bu
cak yayınlarımız var. Buradakilerin çoğu
konuda değişik kararlar alacaklardır. Yok-
biliyordur; bir sürü yayınımız var. Bunla-
sa, biliyorsunuz, son dönemde enerji sek-
rı kim okuyor; her şeyi bilen yönetim oku-
töründe büyük değişiklikler oluyor. Sadece
muyor. Odalara yakın siyasiler konusunda
ulaşımdaki enerji değişikliği… Petrolden
da doğrusu ağzımız yanık. 80 darbesinin
çıkardın, fosil yakıtlardan çıkardın ulaşım
arkasından Türk Mühendis Mimar Odaları
sistemini, elektriğe geçtin. Peki, o elektriği
Birliği ve benzer meslek birlikleri kapatıl-
neyle ürettin, bunun çalışmasını nasıl yap-
mak istendi. Bu konuda çok büyük çabalar
tın, nerede? Ama hemen bir holdinge Tür-
gösterdik ve bir tanesinde de o günkü Baş-
kiye’de şarj merkezleri kurdurmaya başla-
bakan yardımcılarından biriyle görüştük.
dılar. Böyle bir şey olmaz. Bir kere, ulaşımın
Adamın o günkü tavrı şuydu. Biz 4-5 kişilik
kendisi tartışılmak durumundadır. Ulaşım
bir heyet olarak gittik. Telefon ediyor sek-
toplu ulaşım haline dönmeden, elektrik ko-
reterine, “Kızım, 15 dakika. 15 dakika sonra
nusu ayrıca sıkıntılıdır.
beni ara. Çıkacaklar” diyor. Biz tartışmaya
başladık. “Siz nükleere karşısınız” dedi. “Biz Gelelim elektriğe. Arkadaşlarım anlattı-
nükleere karşıyız. Anlatalım mı?” dedim, lar, evlerin çatılarına paneller konulacak
“Anlat bakalım” dedi içini çekerek ve 4 saat ve evlerin elektrikleri temin edilecek. Nasıl;
sonra çıktık. 4 saat sonunda bize hak verdi güneş saatleri veya mümkünse rüzgârlı sa-
beyefendi, ama bize tavrı böyle bir garipti. atlerde. Ama çatılar için güneş öneriliyor.
Bu tavır 80 sonrasında hep devam etti ve
Değerli arkadaşlar; son dönemde 24-25
biz hep doğruları söyleyen kimseler olarak
bin megavatlık yeni ve yenilenebilir kaynak
çalışmalar yaparak bugüne geldik.
var. Biz bunları kullanacağız, bizim öneri-
Bugün Türk Mühendis Mimar Odaları Birli- mizde var; ama doğru mu yapıyoruz, yanlış
ği Türkiye’deki demokrasinin en temel, en mı yapıyoruz? Bunun doğru kullanılmasını
güvenli kuruluşlarından biri olarak görevini sağlamak bizim elimizde. Yarın, Odanın,
yapmaya çalışıyor. bizim Elektrik Mühendisleri Odası’nın Ener-
ji Komisyonu Başkanı arkadaşımız Tanay
Türkiye İletim Anonim Şirketi TEİAŞ, az önce
Uyar, bu konuda önemli ölçüde bilgi vere-
saydığım gibi, bir sürü görevi yerine getiri-
cek bize. Bir kere, elektrik enerji sektöründe
yor; ama kaynak aktarım vasıtaları olarak
güç ve enerjiyi birbirinden ayırmak lazım.
kullanılmış şirketler gibi, TEİAŞ da insanların
Bugün ben size rakam vermek istemedim.
ağzını sulandırdı ve bugün o da özelleştiril-
Arkadaşlarımızın çoğu enerji konusunu ko-
177
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

nuştular. Ben size yarın, 31 Mart vakasının me entegrasyonunu sağlamak çok önemli
neden olduğunu, yani gücü konuşacağım. bir çalışma. Bu konuda biz Oda olarak eli-
Güç farklı bir şey, enerji farklı bir şey. Güç ve mizden gelen çabayı gösteriyoruz. İnşal-
enerji arasındaki sıkıntı, yeni ve yenilenebilir lah, bunu da yakın bir zamanda kamuo-
kaynakların kullanımının çözülmesi. Yani siz yuna açıklama şansımız olur. Ama hemen
güneşten, rüzgârdan enerji üretiyorsunuz; bugünden yarına bu işin olabileceği konu-
ama bunun bir zamanlaması var. İsterseniz, sunda sıkıntı olduğunu söyleyebilirim.
o konuya yarın girelim.
Serbestleşme, TEİAŞ, onları hep konuştuk.
Demin İsmet arkadaşım söyledi; kömür Son olarak bir daha altını çizmek istiyorum:
santrallarının bir an önce kapatılıp, yerine Sübvansiyonlarla olağanüstü para aktarı-
yeni ve yenilenebilirin gelmesi enerjiyi çö- lıyor özel sektöre. YEKDEM var, maliyetinin
züyor mu, bilmiyorum. Onun hesabı var. Be- altında doğalgaz satışı var, çevre izinle-
nim kişisel kanıma göre, çözer; ama gücü rinde kolaylık var. Bırakın hepsini, kapasite
çözemez, şu anda gücü çözemez. Bu son mekanizması… Yarın buradaki arkadaşlar
dönemdeki istekler üzerine, bizim kömürü bana hatırlatsınlar, kapasite mekanizma-
kaldırabileceğimizi söyleyebilir miyiz? Biz sını bir Yük Tevzici olarak açıklayayım. Çok
demiyoruz, ama yine bu egemenlerin bilge basit aslında, ama şimdi vaktimizi aştık. Bir
adamlarından biri diyor ki, “Siz 23 senede de plan tabii. Plansız bir uygulama, hele
bu işi beceremezsiniz.” Prof. Jeffrey Sachs. hele ürettiğin anda tüketeceğin bir şeyin
Bana göre de çok zor. Aşağı yukarı sistemin planlaması olmazsa, bu işin altından kalk-
yarısına yakını fosil yakıtlardan elektrik üre- mak mümkün değil.
tiyor. Bu fosil yakıtları bir an önce kaldırıp,
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim arka-
yerine yeni ve yenilenebiliri koymak, siste-
daşlar. Sabrınıza teşekkür ediyorum.

178
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

KAMUSALLAŞMA YENİDEN OTURUMU – SORU YANIT BÖLÜMÜ


Oturum Başkanı Cengiz Göltaş- Sayın Baş- Adana’da tuğla yapıyorsunuz, akşamleyin
kan, biz de teşekkür ediyoruz. de o sıcaklığı gidermek için klima yakmaz-
Salondan ve online olarak sorulan sorular sanız girilemiyor. Dolayısıyla yapı malzeme
var. Sayın Avni Gündüz bize bir soru iletmiş. çeşitliliğinde de yine Çevre ve Şehircilik Ba-
Sanıyorum Teoman ağabeye gelecek bir kanlığının bir çalışma yapması lazım. Bu da
soru. “Şebeke etütlerinin sadece TEİAŞ tara- bir düzenleme gerektiriyor. 200 konutu ge-
fından yapılıp, üstelik bilgiyi kısıtlı sunmaları çen, 300 konutu geçen yapı kooperatiflerin-
hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru de de yine bir mevzuat değişikliğiyle, diye-
var. Aslında genel çerçevede bu sorunun ya- lim ki elektrik malzemelerinin maliyeti yüzde
nıtını verdiniz. bilmem kaç, bir de enerji santralı kurulabilir
ve yapı kooperatifleri kendi enerjisini kendisi
Konuşmacılarımıza salondan soru var mı üretebilir. O da düzenleme gerektiren bir şey.
acaba?
Teşekkürler.
Buyurun.
Oturum Başkanı- Teşekkür ediyoruz.
Serdar Karabeyoğlu (İnşaat Mühendisi)-
Ben de bir katkı vermek istiyorum. TEDAŞ, Değerli arkadaşlar, değerli katılımcılar; za-
muhtemelen imar planları yapılırken kurum man hayli ilerledi.
görüşlerine başvurmuyor diye biliyorum. Bü- Son söz olarak bir şey söylemek ister misin
yük ölçekli toplu konut yatırımlarında ÇED Teoman ağabey?
zorunluluğu getirilmelidir. Muhtemelen ya- Teoman Alptürk- Katkı veren arkadaşımız
pılmıyor ÇED. Yani siz 50 bin konut, 100 bin yüzde 100 haklı. Ankara’da yaşayanlar bilir,
konut yapıyorsunuz; ama bunun ÇED’i yok. önce Demetevler, arkasından da Çayyolu
Yatırım yapıyorsunuz mesela, kömür santralı, korsan bir şekilde başlamış. Ben, o zaman
hidroelektrik santralı kuruyorsunuz; ama 50 Türkiye Elektrik Kurumu’nda çalışıyorum, bir
bin konut için elektriği nereden getireceksin, taraftan da Odadayım. Müşteriler Dairesinin
suyu nereden temin edeceksin, planlıyorsun, büyük sıkıntısı var. Sıkıyönetim Komutanlı-
orayı yapıyorsun, ondan sonra “Şu gelsin, bu ğı’ndan, Demetevler’in enerji sorununa ilişkin
gelsin” diyorsun. Böyle bir plansızlık var. Pla- baskı var Türkiye Elektrik Kurumu’na. Onlar
na göre de üretim olması lazım; o yok. Okul da Odaya baskı yapıyor, “Siz bir şey söyleyin
yapıyorsunuz, hastane yapıyorsunuz, belli bir de bu iş bitsin” falan diyor. Demetevler’in o
nüfusa göre hastane, belli bir nüfusa göre zamanki hali çok kötüydü. Aynı şekilde, daha
okul yapıyorsunuz. Çevre ve Şehircilik Ba- sonra da Çayyolu çıktı, Çayyolu’nda da bü-
kanlığı yönetmeliğinde değişiklik yapılması yük yükler geldi birdenbire. Trafo yok, bir şey
lazım. Diyelim ki, 5 bin konut için, 10 bin ko- yok, habire elektrik kesiliyor. Bütün bunları
nut için, yani büyük ölçekler için de bölgesel yaşadık. Haklısınız, bunların baştan bir kurala
GES’ler kurulmalı, güneş enerjisi santrallarına bağlanması gerekiyor.
yer verilmeli. Onun için de yönetmeliklerde
mutlaka bir değişiklik yapılması lazım. Hepsi Son bir şey daha söyleyeyim. TEİAŞ’ın kendi-
şebekelerden geliyor, ama bölgesel olarak sini anlatmadım çok fazla. Onları yazılı ola-
elektrik üretimine yönelik bir planlama yok. rak yönetime verdim, orada var. Size dağıtıl-
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının o konuda bir dığı zaman onları okuyacaksınız.
çalışma yapması lazım. Mesela, kamu binası Oturum Başkanı- Çok teşekkür ediyorum.
çatıları bomboş duruyor. Hâlâ eski yöntem-
Online olarak sunum yapan değerli katılım-
lerle yapılıyor. Kamunun burada öncülük et-
cılar da şu anda bizleri izlemeye devam edi-
mesi lazım. Bir kere, bütün kamu binalarının
yorlar sanırım. Onların bize söylemek istediği,
çatılarında güneş enerjisi çok rahatça kuru-
eklemek istediği bir şey var mı?
labilir. O yok. Bu da yönetmeliklere konulması
gereken bir şey. Değerli katılımcılar; Ufuk Ataç’ın Oturum
Başkanı olarak görev alacağı bu oturumda
Sıcak iklimler var. Mesela, Karadeniz’deki yapı
onun yerine görev almış bir kişi olarak, tekrar
malzemeleriyle Akdeniz’deki yapı malzeme-
anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
leri eşit; orada da tuğla var, orada da tuğ-
la var. Sıcaklıklar farklı. Diyelim ki, Mersin’de, Hepinize iyi akşamlar diliyorum.

179
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

180
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

TMMOB 13. ENERJİ SEMPOZYUMU


11 Aralık 2021
(3. GÜN)

“YEŞİL MUTABAKAT – YEŞİLDÖNÜŞÜM”

Oturum Başkanı:

Remzi Çınar

Elektrik Mühendisleri Odası

181
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

“YEŞİL MUTABAKAT – YEŞİLDÖNÜŞÜM”

Sunucu- Günaydın.
Sempozyumumuzun 3. gününde, “Yeşil Mutabakat, Yeşil Dönüşüm” konu başlıklı oturumu-
muz olacak. Oturum Başkanımız, EMO Bursa Şube 12-13-14 ve 15. Dönem Şube Başkanlığı
yapan Sayın Remzi Çınar.
Buyurun Başkanım. Başarılar diliyorum.

Oturum Başkanı Remzi Çınar- Teşekkür ediyorum Sedat Bey.


Değerli meslektaşlarımız, bizleri ekranları başında ve salonumuzda izleyen kıymetli dost-
lar; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği adına Elektrik Mü-
hendisleri Odası sekreteryasında gerçekleştirilen Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği 13.
Enerji Sempozyumunun 3. günündeyiz. Programımız çerçevesinde, öğleden önceki bö-
lümde, “Yeşil Mutabakat, Yeşil Dönüşüm” ana başlıklı üç konuşmacımızın gerçekleştirece-
ği oturumumuzu başlatıyoruz.
İlan ettiğimiz üzere, bu oturumumuzda TMMOB Yönetim Kurulu üyesi Sayın Mücella Yapıcı
Oturum Başkanlığını yönetecekti; ama içinde bulunduğumuz bu COVID 19 sürecinde te-
maslı olması nedeniyle katılamadılar. Ben, onların adına çalışmayı sürdüreceğim.
Açılış oturumunda sizlerle paylaşmıştık; Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği bu etkinliği
düzenlerken, Türk Tabipler Birliğiyle yaptığı görüşmeler ve onlardan aldığı bilgiler çer-
çevesinde, özellikle bu salgın nedeniyle bu yıl yüz yüze bir oturum gerçekleştiremedik.
Özellikle sunum gerçekleştiren konuşmacıların salonda canlı olarak yüz yüze sunumlarını
yaptığı, ama izleyicileri olarak takip eden konuklarımızın elektronik ortamda Sempozyu-
mumuzu takip ettiği bir süreci gerçekleştiriyoruz. Bu anlamda, Türk Tabipler Birliği’ne de
teşekkür ediyorum.
İlk konuşmacımız, “Yeşil Dönüşüm ve Türkiye” başlıklı konuşmasını yapacak olan Sayın
Tanay Sıdkı Uyar. Tanay Bey’in özgeçmişini paylaşmak istiyorum.
Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, lise öğrenimini İstanbul’da, Robert Akademide tamamladı. Bo-
ğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Mühendisliği Bölümünde lisans ve Nük-
leer Mühendisliği Bölümü’nde de yükseklisans derecelerini aldı. Yıldız Teknik Üniversitesi
Makine Mühendisliği Bölümü’nde doktor mühendis oldu. 1980’den başlayarak, TÜBİTAK
Marmara Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Enstitüsü Makine ve Enerji Sistemleri Bölü-
mü’nde uzman araştırmacı olarak, Türkiye’de rüzgâr enerjisi ve güneşten elektrik üretimi
konusunda çalıştı. 1989 yılında Türkiye’nin ilk rüzgâr enerjisi atlası istatistikleri projelerin-
de yer aldı. Kocaeli Üniversitesinde yardımcı doçent, Marmara Üniversitesi Mühendislik
Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde doçent ve profesör kadrosuna atandı. Enerji
Anabilim Dalı Başkanı olarak, enerjinin etkin kullanımı doktora ve yükseklisans talepleriyle
Türkiye’nin enerji karar destek modellerini geliştirdi. Diyarbakır, Van, Burdur, Çanakkale
kentlerinde yerel enerji karar destek modellerinin geliştirilmesi projelerinde çalıştı. 2016 yı-
lında başlayarak, Kıbrıs’ta kendi alanlarıyla ilgili uluslararası üniversitelerde eğitimler ver-
meye devam ediyor. 20 yıl görev yaptığı Marmara Üniversitesi’nden yaş haddi dolması
nedeniyle emekli oldu. 2020’den başlayarak, Beykent Üniversitesi’nde dersler vermeye
devam ediyor. Prof. Dr. Uyar, Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği ve Türkiye Güneş Enerjisi Derne-
ği Kurucu Üyesi ve BİYODER Kurucu Başkanıdır. Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, halen TMMOB
Elektrik Mühendisleri Odası Daimi Enerji Komisyonu Yürütme Kurulu Başkanlığı görevini
sürdürmektedir.
Buyurun kıymetli hocam.
182
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

YEŞİL DÖNÜŞÜM VE TÜRKİYE


Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar dönüşümün olumlu ya da olumsuz sosyo-
TMMOB EMO Merkez Enerji Komisyonu ekonomik etkisi ne olacak? Bölgesel enerji
Başkanı dönüşümleri ve tekno-ekonomik bağlam,
bölgesel sosyoekonomik etkiler -bölgesel
Teşekkürler.
derken, Asya, Afrika, Avustralya, kıtalardan
Sınırlı zamanımız var; olabildiğince hızlı an- bahsediyoruz- ve sıfıra gitmek diye bir kav-
latmaya çalışacağım. ram çıktı artık, bir de toplumların dönüştü-
rülmesi için tümüyle dekarbonizasyon. Bu-
İklim değişiklinin azaltılmasında ve enerji-
nun yanında, elektrik mühendislerini niye
de çözüm, ikisi paralel gidiyor biliyorsunuz.
ilgilendiriyor bu? Elektrifikasyondan söz
Önceliğimiz enerjinin etkin kullanımı ve geri
ediyoruz, tümüyle elektrifikasyon, kentler-
kalan kısmı da topluluk enerjisi dediğimiz,
de tümüyle elektrikle her türlü işin yapılma-
yani yerelin bilgisi dâhilinde, yerelin karar-
sından söz ediyoruz. Onun için daha fazla
larıyla, yerelin sahipliğinde yüzde 100 ye-
elektrik üretimi gerekiyor. Bu fosil yakıtların
nilenebilir enerjiye geçiş. Bu sisteme oturdu
uçaklardan, gemilerden, çimento sanayi-
şu anda dünyadaki durum. Bunun diğer
inden ve çelik endüstrisinden temizlenmesi
unsurlarını size anlatmaya çalışacağım.
için yenilenebilir enerji, ondan üretilen hid-
Birleşmiş Milletler Yenilenebilir Enerji Ajan- rojen -yeşil hidrojen diyoruz ona- hidro-
sı, Türkiye Cumhuriyeti’nin de üye olduğu jenden elde edilecek sentetik yakıtlar ve
bir Birleşmiş Milletler Kuruluşu. Birleşmiş onlarla tümüyle 2050’de iklimin nötr hale
Milletler Yenilenebilir Enerji Ajansı, özellikle gelmesinden bahsediyoruz.
salgından sonra, artık yenilenebilir enerji-
Avrupa Yeşil Anlaşması’nı Avrupa’nın 27
ye geçişin salgınla ilgili aşı, ilaç vesaireyle
ülkesi parlamentoları 2050’de iklim nötr
birlikte ele alınması gerektiğini; eğer bu
olsun Avrupa diye Avrupa Komisyonu’na
yapılmazsa, uzun vadede salgınların tek-
görev verdiler. Bunu yaparken de 27 ülke
rarlanacağını dile getirdi. Zaten her yıl 8.7
bir araya gelip Avrupa’da yaşayacakla-
milyon kişi hava kirliliğinden ölüyor. Yani ik-
rı ortam için bir değerlendirme yapıyorlar.
lim değişikliğine yol açan fosil yakıtlar sa-
Burada iklime tarafsız şehirler, yani iklim
dece iklimi değiştirmekle kalmıyor, her yıl
dostu olan şehirler, temiz ve uygun fiyat-
8.7 milyon kişinin de ölümüne neden oluyor.
lı enerji temini, karada yenilenebilir enerji
COVID’den 5 milyon kişi öldü. Panik, ilaç
teknolojileri, deniz üstü yenilenebilir enerji
ve aşı olayı. Hâlâ da bulunabilmiş değil,
teknolojileri, yenilenebilir enerjinin enteg-
insanlar ölüyorlar. Hem salgın hastalıklara
rasyonu… Korkunun ecele faydası yok. Ye-
yol açan fosil yakıtların, hem de her yıl 8.7
nilenebilir enerji gelişiyor. “Geldi, mahvetti
milyon kişinin ölümüne yol açan şeyde in-
bizi, şebekemizi bozdu” vesaire diye, dün
sanlar ölüyorlar, gerisi de kronik hasta olu-
İsmet arkadaşımız çok net anlattı. “Böyle
yor, ilaç vesaire şeyine girip onlar da 3-5 yıl
bir geçişin olabilmesi için, şebekede şun-
sonra ölüyorlar. Yani kesin çözümün artık
ların yapılması lazım” dedi. Bunun çözüm
atmosferin içinde fosil yakıtların yakılma-
olduğunu bilerek, herkes, bütün aktörler,
ması; kömür, doğalgaz, petrolün yerin al-
paydaşlar, mühendisler, öğretim üyeleri,
tında bulunması lazım. Onun nedenini de
kalkınma ajansları, belediyeler kendi üs-
açıklamaya çalışacağım.
tüne düşeni yaparak ancak bu dönüşüm
Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı dikkate alarak, gerçekleşebilecek. Onun için, yenilenebilir
onu perspektif edinerek, küresel olarak bir enerji entegrasyonunu olabildiğince hızlı
dönüşümden söz ediyoruz artık. Sadece entegre etmek, şu anda yaşadığımız so-
Avrupa’nın değil, küresel dönüşüm haline runların tahribatını azaltacak.
geldi ve burada 2050’ye giden yol harita-
Yeşil hidrojen üretimini söyledim. Tümüyle
sı çıkarılması gerekiyor. İnsan, uzun vadeli
karbonsuzlaşmak için yeşil hidrojen üreti-
planlama yapan insan, diğer canlılardan
mi gerekiyor. Bu da daha çok yenilenebilir
biraz farklı. Küresel sosyoekonomik etki; bu
enerjiden elektrik üretimi gerektiriyor. Enerji
183
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

ve kaynak verimli binalar, sürdürülebilir ve içinde yaşadığımız küresel hapishane, eksi


akıllı ulaşım, Avrupa Yeşil Anlaşması’nı des- 60 derecelik bir buzdolabının içinde duran
teklemek için bilgi paylaşımı. Çoğu insan bir küreden bahsediyoruz. Bunu hiç unut-
bilmiyor ne olduğunu. Bir yerden duyduğu mayalım. Ama burada eksi 60 derece değil,
şeyle ya iteliyor, ya sarılıyor. Bu bilgi çağın- değil mi? Neden? Çünkü güneşin ısısı, ışığı
da birazcık bilerek konuşmak lazım artık, her gün herkese eşit olarak ulaşıyor, ulaş-
okumak lazım, bilmediklerimizi öğrenmek, tığı yerde insanları enerjide özgürleştiriyor
başkalarının da bir şeyler bilebilmesine bir ve kimsenin birbirini öldürmesi gerekmiyor.
fırsat vermek lazım. Yani yenilenebilir enerjiyle olan ilişkimizde,
eşitlik, özgürlük ve barıştan söz ediyoruz.
İklim değişikliğine adaptasyon -kum tor-
Daha sonra yerel istihdam da sağladığını
bası mı konulacak, ne yapılacaksa- iklim
konuşabiliriz.
değişikliğinin azaltılması -bu yenilenebi-
lir enerjiye geçişi içeriyor- topluluk gücü. Peki, nasıl olmuş bu atmosferin içinde ya-
Başta söyledim; yenilenebilir enerji her şam çevresi? 4.5 milyar yıl önce başlıyor.
yerde bulunduğu için, insanların yaşadığı 4.5 milyar yıl önce atmosferin içinde sade-
yerde, o belediyede, şehirde, kooperatifin ce karbondioksit ve metan var, sera gazla-
çatısında, konutların çatısında olduğu için, rı. Dolayısıyla güneşten gelen tüm ısıyı tu-
topluluk enerjisi dediğimiz, yerelin bilgisi tup dünya 6 bin derece sıcaklıkta. 2 milyar
dâhilinde, kendi kararıyla ve kendi sahipli- yıl önce ne başlıyor; fotosentez başlıyor.
ğinde yapmasına topluluk enerjisi diyoruz. Fotosentez nedir; ağaçlar, bitkiler karbon-
Kooperatifleşme vesaire de bunun parçası. dioksiti bünyesine alıp dışarıya oksijen ve-
Müzakere ve katılım, davranışsal ve kültürel riyor. Yani 4 milyar yıl önce oksijen yoktu, 2
değişim de gerekiyor bu Yeşil Anlaşmanın milyar yıl önce fotosentez başladı. Bugün
uygulanabilmesi için. Tabii ki, vatandaşla- fotosentez sayesinde atmosferde oksijen
rı eğitim ve sivil katılım yoluyla etkin kılmak artmaya başladı ve bugünkü seviyesine
gerekiyor. geldi.
Atmosferin İçinde Oksijenin Gelişimi

Görüyorsunuz, en sağda yüzde 20’ye ulaştı


ve bizim soluyabildiğimiz, yaşayabildiğimiz
ortam 2.5 milyar yıl önce oluşmaya başla-
dı. Oksijen fazla artmaya başlayınca dino-
zorlar başladı, çünkü dinozorlar oksijen aç
canlılar. Sonra bir noktada -detayını bilmi-
yorum; bilenler anlatır sonra- hepsi ölüyor-
lar, çünkü oksijen alamıyorlar bir nedenle.
Dinozorların fosillerini biliyorsunuz.

Bu, hepimizin yaşadığı küresel hapishane-


miz. İstesek de, istemesek de buralarda bir
yere doğuyoruz. Merkez, biliyorsunuz, 6 bin
derece sıcaklıkta magma, dışarıya çıktı-
ğımızda da eksi 60 derece sıcaklıkta. Yani
184
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

ji kazanıp nereden akıyorsa, dağlardan,


nehirlerden, tüm dünyanın içme suyunu
ve tarımda kullanılacak suyu sağlıyor üc-
retsiz olarak. Kullansanız da, kullanmasa-
nız da, kirletseniz de, Ergene gibi yapsanız
da, bakır madenleri de koysanız etrafına,
hiç bıkmadan insanlığa bu imkânı sağlıyor.
Güneşin buharlaştırdığı su moleküllerinin
potansiyel enerjisinden bahsediyoruz. Gü-
neşin farklı hızlarda ısıtıp soğuttuğu yer-
Bundan 400 bin yıl önce atmosfer bugün- yüzü şeyleri. Bu ekvatorla kutuplar olabilir,
kü kalitesine ulaştı ve karbondioksit seviyesi okyanuslarla kıtalar olabilir veya plajda
200-280 arasında değişir oldu. Çünkü ge- oturduğunuzda akşam, karayla deniz ara-
çen sene olduğu gibi, bir kıta yanıyor -bili- sında olabilir. Sıcak yerde yükselen havanın
yorsunuz, Avustralya Kıtası yandı- yanınca yerini serin hava alıyor. Hareket halindeki
karbondioksit veriliyor, sonra bitkiler büyür- havanın kinetik enerjisine ne diyoruz; rüz-
ken çekiyorlar. Bu 400 bin yılda buz çağları gâr enerjisi diyoruz. Bu da üzümün geliş-
vesaire yaşanıyor. 400 bin yıl böyle gidi- mesi için, güneşle ısınan üzümü serinlete-
yor. 1850 yılına geldiğimizde, Sanayileşme rek daha büyük olması gibi bir sürü fayda
Devrimi diye, insanlar yerin altında kalması veriyor, bitkilerin döllenmesi vesairesi falan.
gereken, yerin altında kalarak atmosferin Yani ihtiyacımız var rüzgâra.
içinde oluşmuş, 400 bin yıldır süren yaşam
Onun dışında, deprem bölgelerinde mag-
hacmini 4 milyar yılda soğumuş atmosfere
madan ısınan sular kaynak olarak bulunu-
karbondioksiti alıp, her kWh elektrik üretti-
yor. Onları tahrip etmeden yukarıya alıp
ğinde kömürden 1 kilogram karbondioksiti
kullanılabilecek bir enerji kaynağı o da.
geri vereeye başlıyorlar. Bu petrol için 650
Güneşi söyledim; her yere ulaşıyor.
gram, doğalgaz için 450 gram. Çok deta-
yına girmeyeceğim. Gördüğünüz gibi, 400 Yenilenebilir enerjinin özelliği şu: Yüksek
yazıyor. 425’e ulaştı karbondioksit. Hacim- entropili, her yere ulaşıyor, her ulaştığı yer-
sel olarak milyonda adet 410’a ulaştı. Bu de neye ihtiyacınız varsa, sıcak su, buhar,
olunca da ek karbondioksit güneşten ge- elektrik, onu yoğunlaştırarak istediğiniz ka-
len ısıyı bir miktar tuttuğu için, atmosfer 0.5 liteye getirebiliyorsunuz. Yani Keban’dan
derece ısındı. Buna küresel ısınma diyoruz. aldığınız elektriği İstanbul’a getirip, ondan
sonra İstanbul’da o elektrikle sıcak su ısıt-
mıyorsunuz, doğrudan güneşin enerjisini
kullanıyorsunuz ve böylece çok verimli bir
şey yapmış oluyorsunuz.
Bu yaşam çevresi. İnsanlara ne düşüyor?
Böyle doğayı korumak falan gibi avukatlı-
ğına kimse soyunmasın. İnsanlar tüm faa-
liyetlerini doğaya uyumlu olarak yürütmek
zorundadır. Doğaya uyumlu davranmak
bir lütuf değil, bir zorunluluktur. Bunu herkes
400 bin yıldır olan yaşam çevresine döner- içselleştirsin. Yoksa, doğa silkeleyip kendi-
sek, güneşin ısısı, ışığı herkese eşit olarak si devam ediyor. Olmayacak yere ev ya-
ulaşıyor. Sera gazları dediğimiz dünyanın parsanız, Karadeniz’de nehrin kenarına ev
battaniyesi güneşle birlikte, güneş batınca yaparsanız hep beraber gidiyorsunuz. Çok
sıcaklığın çok düşmemesini sağlıyor; yani akıllı olmanız gerekmiyor. Köyde yaşayan-
10 derece düşüyor, ama tekrar güneş ge- lar bunu biliyorlar biraz.
lince toparlanıyor. İkisi beraber bu yaşam
çevresini sağlıyor bize. Ek olarak da güne-
şin buharlaştırdığı sular potansiyel ener-

185
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

1970’lerde, 1850’de ne yoktu; rüzgâr türbin-


leri yoktu. Ne yoktu; güneş panelleri yoktu.
Ne yoktu; verimli biyoenerji şeyleri yoktu.
1850’den başlayarak, 1950’de kömür yakıl-
dığı için, Londra’da, 1952’de, bir gecede 4
bin 500-12 bin kişi kömürden dolayı boğu-
larak öldü. 1950’den sonra, “Petrol varmış;
ona geçelim” dediler, 20 yıl ona geçildi.
1970’te petrol krizi çıktı. Biliyorsunuz, hâlâ
onun savaşları sürüyor. 1973’te nükleer silah
Herhangi bir şeyin çözüm olabilmesi için ne malzemesi üretim tesislerinin sahipleri, “Biz
gerekiyor? 3 tane şart gerekiyor. Bir, kay- nükleer silah malzemesi üretiyoruz, ama bu
nağın yeterli olması lazım ve mevcut ol- arada dışarıya ısıyı atmamız lazım. Atmaz-
ması lazım. İki, o kaynağa insanların ihtiyaç sak, Çernobil, Fukuşima oluyor. Biz bunlarla
duyduğu enerji taşıyıcısını -yani sıcak su, elektrik üretelim. Çözüm budur” dediler. O
elektrik, buhar, şimdi hidrojen- çevirecek zaman ben de nükleer mühendislik okuyo-
teknolojinin var olması lazım. Üç, en ucuz rum. 76’da başladım. Dünyada 5 bin tane
olması lazım bu enerji taşıyıcısının. Güneşe nükleer santral kurulacağını söylüyordu
baktığımız zaman, yenilenebilir enerji kay- hocalarımız bize. 1973-78, 450 tane kurul-
naklarına baktığımız zaman, toplam enerji du. 1978’den itibaren de, pahalı olduğu için,
tüketimi 16 terawatt. Sadece güneşin yıllık
atıkları depolanamadığı için, vatandaşlar
olarak mevcudiyeti bunun bin misli. Herhal-
çevrelerinde kendilerinin korunması ge-
de bir sınır yok, güneş var. Rüzgâr 2-3 misli,
reken bir teknoloji istemedikleri için, Ame-
hidrolik dediğimiz 3-4 terawatt. Demin söy-
rika’nın -Amerika’da başladı ilk terk edil-
lediğim gibi, sadece içme suyu ve tarım için
mesi- Nükleer Denetleme Komisyonu 1978
kullanmamız lazım. Önüne baraj yapıp ba-
yılında, denetlemek, düzenlemeleri yap-
rajın altındaki bütün hayatı yok etmememiz
mak çok pahalı olduğu için, dört nedenle
lazım, çünkü su çok önemli. Medcezir, dal-
-Amerikan Kongresine verilen rapordan,
ga, jeotermal, biyokütle teknolojileri yeni
Amerikan Kütüphanesine verilen rapordan
gelişiyor. Onun için, şu anda pek önemli
bunu söylüyorum size- o günden bugüne
değiller enerji çözümünde. Ama rüzgârla
nükleer santral kurulmadı.
güneşin kaynağı yeterli miktarda var.
Yani 78, nükleer santralların dünyada terk
Kömür, doğalgaz, petrole geldiğimiz za-
edilme yılıdır. Onun üzerine OECD ülkeleri,
man, demin açıkladığım gibi, kömürü, do-
zengin ülkeler önce politik bir şey olarak,
ğalgazı, petrolü rezervleri olup olmadığına
petrol üreten ülkelere karşı olarak Ulusla-
göre değil; atmosferin içinde yaktığımızda
rarası Enerji Ajansı’nı kurdular. Sonra OECD
yaşam çevresini yok ettikleri için yerin al-
tında kalmalarını şey yapıyoruz. Biliyoruz ki, ülkeleri, “Böyle 3 aylık petrol stokları, savaş-
dünyayı 4 milyar yıldır soğutmak üzere ye- larla bu iş olmaz. Biz teknoloji geliştirelim”
rin altına gömülmüş olan kömür, doğalgaz, dediler, 5 konuda teknoloji. Bir grup temiz
petrol rezervleri hiçbir zaman bitmez. 10 yıl, kömür teknolojileri; “Kömür kirliydi, temizi-
20 yıl daha deyip bizi petrol, doğalgaz, kö- ni yapalım.” İki, güvenli nükleer; “Nükleer
mür kullanımına mahkum etmemeleri lazım. güvensiz, onu yapalım.” Üç, enerjinin etkin
kullanımı, son kullanımı; yani sanayide ya
Kaynak var; güneş sınırsız, ücretsiz. Kimse da tarımda daha az enerjiyle iş yapılma-
özelleştirip birbirine güneşin ısısını ya da ışı- sı. Dördüncüsü, yenilenebilir enerji tekno-
ğını satamıyor, herkesin kendisinin çatısına lojileri. Beşincisi de, benim öğleden son-
ulaşıyor. Dolayısıyla yeterli olduğunu kabul ra size anlatacağım, “Enerji karar destek
etmemiz lazım. Yani güneş yok demek, bir modellerini yapalım ki, ülkelerimizin enerji
gün doğmazsa güneş, eksi 60 derece at- sisteminin geleceğini geleceğin bilgileriyle
mosferin içi. Onun için, biraz daha saygılı, belirleyelim, ona göre altyapıyı oluşturalım”
sevgili olmak lazım güneşin ısısına, ışığına şeklinde.
karşı.
Temiz kömür olmadı, güvenli nükleer olma-
186
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

dı; enerji verimliliği oldu, olmadı. Hâlâ baş- noktada karar vericilerin çözümden yana
ka ülkelerin verimsiz teknolojilerini ülkenize olması gerekiyor.
ithal ediyorsanız, aldığınız kredilerle neo-
liberal saldırıya ev sahipliği yapıyorsunuz
demektir. Onun için ona dikkat etmek la-
zım, mevcut en yeni teknolojiyi almak la-
zım. Diğeri yenilenebilir enerji teknolojileri.
O başarılı oldu. 1976’da, sadece Altınyunus
Tatil Köyündeki 55 kilovatlık rüzgâr türbin-
leri vardı. O arada, 1980’de Amerikan Sağ-
lık Bakanlığı, Amerika’da 5 milyon kişinin
termik santrallar nedeniyle öldüğünü açık-
ladı. Bunun üzerine Kaliforniya bir Temiz
Bu maliyetlerin düşüşlerine sonra bakabi-
Enerji Kanunu çıkarttı, rüzgâr türbinlerinden
lir arkadaşlar. Güneş giderek kömürden de
elektrik üreten firmalara vergi indirimi getir-
daha ucuz hale geldi. Hangi koşullarda?
di ve bir pazar oluştu orada. Avrupa’dan 15
bin tane rüzgâr türbini Amerika’ya satıldı.
Çünkü Kuzey Almanya’da denizden gelen
suyu denize basmak için rüzgâr türbinlerini
kullanagelmişlerdi.

2100’e bakıyoruz şimdi. 2050 lafı var ta-


bii. 2100’de böyle bir sahne olacak. Tek-
nolojiler gelişmiş durumda. Görüyorsunuz,
kömür, doğalgaz, petrol giderek azalıyor.
Kömür, doğalgaz, petrol kullanmakta ısrar
1996 yılına gelindiğinde, Bozcaada’daki
edenler dünyanın en büyük kanser hasta-
600 kilovatlık rüzgâr türbinleri geliştirildi.
nelerine sahip olacaklar, kanserin en iyi te-
Almanya dedi ki, ben bu işe yatırım ya-
davi edildiği ülke olacaklar, bilim insanları
pacağım. 15 Avrupa Birliği ülkesi bir araya
en çok kanser yayını yapan ülke olacaklar.
geldi, 1 megavatlıkları destekledi, ondan
Tercih ülkelerin.
sonra da bugün artık 15 megavatlıklar var.
Biz 2023’te olacağını düşünüyorduk, 15 Toplumsal maliyetleri 1993 yılında Avrupa
megavatlık rüzgâr türbinleri şu anda kurul- hesapladığı için, 1980’de başlayan dönü-
muş, şebekeye bağlı olarak çalışıyor. Bunu şüm Avrupa’da 93’te başladı. Biz mühen-
sadece teknolojinin var olduğunu anlat- disiz. Bu toplumsal maliyetleri hesapla-
mak için söyledim. Şu anda Virginia Üniver- mak iktisatçıların işi. Lütfen, hesaplasınlar.
sitesinde 6 kuruluş bir arada, 50 megavat- Lütfen, farklı faaliyetlerin, enerji üretim ve
lıklar geliştiriliyor. Yani rüzgâr olduğunda, teknolojilerinin toplumsal maliyetlerini he-
20 tane rüzgâr türbini bir nükleer santral saplasınlar. Avrupa 93’te hesapladığı için,
kadar elektrik üretecek. yeni doğan bebeğe, çözüm olarak görü-
lene destek vermek için 30 sent verdi, 40
Bu rüzgârdı. Güneş aynı yıllarda yüzde 10
sent verdi. Şimdi indirdiler. Ama o yeni be-
verimle başladı. Amerika’da Yenilenebilir
bek büyüsün diye, yeni doğan çocuğunu-
Enerji Ulusal Laboratuvarı bunları açıklıyor.
za yaptığınız gibi, hiçbir şeyi esirgemediler.
Şu anda yüzde 40 verime çıktı. Rüzgârdan
Şu anda 15-20 kuruşlardan bahsediyoruz.
15 kuruşa düştü kWh’i. Şimdi 3 şeyi size ka-
Toplumsal maliyetler hesaplanmadan olan
nıtlamış oldum; kaynak yeterli, teknoloji var
maliyetlerdir.
ve en ucuz. Bir de ne gerekiyor? Artık bu
187
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Almanya biraz erken davrandı ve 2050 he- lara düşüyorlar. Pestisitsiz, aracıların kal-
defi -bu 5 sene önceki falan bir diyagram- dırılarak, ürünün tarladan sofraya gitmesi;
yüzde 45. Dedim ya, enerjinin etkin kulla- ekosistem ve biyoçeşitliliği korumak -yani
nımı birinci çözüm diye. Yüzde 45 daha az bütün bu tahribat, fosil yakıtlar falan eko-
enerji tüketerek… Bizde mesela; yüzde 10, sistemi ve biyoçeşitliliği tahrip ettiği için-
yüzde 10 arttırır, sonra yüzde 10 artınca da yeniden biyoçeşitliliğin olacağı koşulları
100 bin megavat kömür, bilmem ne kadar oluşturmak, kimseyi arkada bırakmamak.
şey diye bir modelleme yapılır. Artık mari- Çünkü her ülkede yoksullar var, dünyada
fet, kalkınma adına kişi başına daha çok yoksullar var. Bu dönüşüm küresel bir so-
enerji tüketmek değil, daha az enerji tüke- runsa, hem ülkelerde hem bölgelerde hem
terek aynı işleri yapmak. Yüzde 45 daha az kıtalarda kimseyi geride bırakmamak. Ge-
enerji, geri kalanı da bir yenilenebilir enerji rekirse, detaylarına başka zaman bakarız,
senfonisiyle yüzde 100. Almanya buna ça- ama sadece Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın
lışmaya başlamıştı zaten. Kasım 2019’da neyi kapsadığını söylüyorum. Geçişi finan-
Avrupa Komisyonu yenilendi. Bu 27 Avrupa se etmek -Avrupa Komisyonu bunu finanse
ülkesinin görevlendirdiği Komisyon 2050 edeceğim dedi, koşullarını oluşturuyor; Av-
yılında Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı uygula- rupa Yatırım Bankası vesaire- temiz, güve-
yacağını belirtti ve bunun bütçelerini kurdu. nilir, erişilebilir enerji -bizi ilgilendiren kısmı
Nedir bu Avrupa Yeşil Mutabakatı? bu- iklim dengesine ulaşmak, taşımacılık,
ulaşım, sürdürülebilir olması -fosil yakıtlar-
Avrupa Yeşil Mutabakatı, 2050 yılına kadar
dan arınmış, yakıt hücreleriyle ve elektrikli
AB’yi net sera gazı emisyonlarının olma-
şeylerle veya hidrojenden üretilen sentetik
dığı ve ekonomik büyümenin kaynak kul-
yakıtlarla- doğal kaynakların korunması;
lanımından ayrıştırıldığı, modern, kaynak
Avrupa Yeşil Mutabakatı bu.
açısından verimli ve rekabetçi bir ekono-
miye sahip, âdil ve müreffeh bir topluma
dönüştürmeyi amaçlayan yeni bir büyüme
stratejisi. Öyle karar almışlar. Biz severiz,
sevmeyiz, kendi ülkeleri için böyle bir ka-
rar almışlar. Gülsek de, dalga geçsek de,
onlar da gülerler, siz ne yapıyorsunuz diye.
AB doğal sermayesini koruyup geliştirirken,
aynı zamanda vatandaşların sağlığını ve
refahını çevre kaynaklı risk ve etkilerden
korumayı da amaçlamaktadır. Bu geçiş Avrupa Yeşil Anlaşması, Avrupa Komisyo-
âdil ve kapsayıcı olmalıdır. Yeşil Mutaba- nunun 2050 yılına kadar Avrupa’yı dünya-
katın çevresel hedefine Avrupa’nın tek nın ilk iklim açısından nötr kıtasına dönüş-
başına hareket ederek ulaşması mümkün türme iddialı planı varmış. Avrupa Birliği’nin
değildir. İklim değişikliğinin ve biyolojik çe- 27 ülkesi 2020’de hedef koydular. 2020’de
şitlilik kaybının itici güçleri küreseldir ve ulu- her Avrupa Birliği ülkesi yüzde 20 yenilene-
sal sınırlarla sınırlı değildir. “Avrupa Birliği, bilir enerjiye geçecek. Yüzde 20 daha az
komşularını ve paydaşlarını sürdürülebilir enerji tüketecek, yüzde 20 daha az fosil
bir yolda kendisine katılmak üzere hareke- yakıt yakacak. Bunu gerçekleştirdiler. Sonra
te geçirmek için etki alanını, uzmanlığını ve 2030 hedefi koydular; 40, 27, 27. Salgın has-
mali kaynaklarını kullanabilir diye kendile- talıklar olmuş, insanlar ölüyor, Avrupa Yeşil
rine fikir veriyorlar, yani bize direktif falan Mutabakatı da var; ama 14 Temmuz 2021
oluşturdukları yok. tarihinde Avrupa Komisyonu AB’nin iklim,
enerji, arazi kullanımı, ulaşım ve vergilen-
Enerji de dâhil şeylere baktığımızda, bir sıfır
dirme politikalarını 2030 yılına kadar 1990
atık var, sürdürülebilir bir ekonomiye geçiş
seviyelerine kıyasla net sera gazı emisyon-
var. Onların da sıkıntıları var. Hep söylüyo-
larını en az yüzde 55 oranında azaltmaya
ruz, “Avrupa da krizde” vesaire falan diye.
uygun hale getirmek için bir teklif paketini
Çünkü bu fosil yakıt falan saçmalıkların-
kabul ediyor. Bunu kendi ülkeleri için yapı-
dan dolayı, savaşlardan dolayı o durum-
188
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

yor. “Türkiye bunu yapsın, şunları bir döve- güçlendirilmesi, yenilenebilir enerji üretimi
lim, zulmedelim bunlara” diye değil, Avrupa hedefinin 2030 yılına kadar 40’a çıkarıl-
Birliği kendi ülkeleri için bunu yapıyor, “1990 ması, 2030 yılına kadar her üye devlet için
seviyelerine göre yüzde 55 indireceksiniz” enerji verimliliği hedeflerinin yüzde 36-39’a
diyor. “Önümüzdeki 10 yılda bu emisyon güncellenmesi, Avrupa Birliği emisyon tica-
azaltımlarına ulaşmak, Avrupa’nın 2050 yı- reti, kirletici hava trafik ve denizcilik yakıt-
lına kadar dünyanın iklim açısından nötr ilk ları için bir sürü önlem, kendileri için. Ame-
kıtası olması ve Avrupa Yeşil Anlaşması’nı rika’da Obama döneminde başladı bu iş.
gerçeğe dönüştürmesi için çok önemlidir” O zaman, “Devrim şimdi” diye başlattılar.
diyor. Komisyon, bugünkü tekliflerle Avru- 2008 yılından 2014’e kadar güneş, rüzgâr,
pa İklim Yasası’nda kabul edilen hedeflere LED aydınlatma ve batarya maliyetlerini
ulaşmak ve ekonomimiz ve toplumumuzu bu oranlarda azalttılar; yani hükümet kuru-
âdil, yeşil ve müreffeh bir gelecek için te- luşları araştırmalarıyla o yola girdiler.
melden dönüştürmek için yasal araçları
sunuyor. Yüzde 55’e indirilmesinin neler ge-
tireceğini tek tek her alanda çıkartmışlar.

Her sene biz Yenilenebilir Enerji Küresel Du-


rum Raporu hazırlıyoruz. REN21’de, Dünya
Rüzgâr Enerjisi Birliği vesaire birkaç kurulu-
şun başkan yardımcısıyım. Bizlerin de kat-
Haziran 2021’de AB, 2050 yılına kadar kılarıyla bu oluşturuluyor. Artık ülkeler yüzde
AB’de net sıfır sera gazı emisyonuna ulaş- 100 yenilenebilir enerjiye geçiş hedeflerini
ma hedefini belirleyen bir Avrupa İklim Ya- koyuyorlar. Burada Brezilya, Kanada, Avru-
sası’nı kabul etti. Bu önerilerin yürürlüğe pa Birliği önderlik ediyor. Yenilenebilir ener-
girebilmesi için Avrupa Parlamentosu ve jinin şimdilik, hidrojene geçmeden girebil-
Konsey tarafından ortaklaşa onaylanması diği yerler, ulaşımda yüzde 3.1, ısıl enerjide
gerekiyor. Paket, mevcut politikalarda bir 7.0, elektrikte yüzde 27 oldu. 2020’de top-
dizi değişikliğin yanı sıra, emisyonları azalt- lam 256 bin megavat yenilenebilir enerji
maya yönelik yeni önlemleri içeriyor. Bun- eklendi. 2020 yılında toplam yatırımların,
ları niye söylüyorum? Çünkü Türkiye Cum- yeni enerji yatırımlarının yüzde 83’ü yeni-
huriyeti Devleti de üye oldum dediğinde lenebilir enerjiden. 2010’da bu yüzde 40’tı.
bunlara uymak zorunda. Onun için de, “Bir Her yeni yatırımın yüzde 83’ü yenilenebilir
dakika! Biz 10 yıl bekleyelim” diyemeyece- enerjiye oluyor. Ülkeler mevzuatlarını yeni-
ğiz. Mühendislere özellikle, TMMOB üyeleri- lemek zorundalar. Avrupa Birliği haziran-
ne, belediyelere, hepsine bunları anlatmak dan itibaren bütün mevzuatını değiştiriyor.
ve bir an önce yaptığımız faaliyetleri buna Onlar bizim uymak zorunda olduğumuz
uyarlamak zorundayız. Bizim TMMOB ve mevzuat. Avrupa Birliği’yle iş yapmak iste-
odalar olarak görevimiz, üyelerimizin zarar yen insanların veya onlardan mal alıp mal
görmemesini sağlamak. Yöneticilerimizin satmak, araştırma yapmak isteyen insan-
görevi bu. Onun için bunları söylüyorum, ların, “Nedir değişenler, bize ne getiriyor?”
yani “Avrupalılardan bize ne” demeyin. diye onun farkına varmaları lazım.
İçerdiği tekliflerden bazıları şunlar: Her üye
devlet için emisyon azaltma hedeflerinin
189
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

toplayıcıları, proses ısı üretmek için. O da


6.2 gigavata çıktı. Termal enerji depola-
ma… Yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geç-
mek için yenilenebilir enerjiyi depolamamız
gerekiyor, ısıl olarak veya elektrik olarak.
Güneş, rüzgâr olmadığı zaman depodan
kullanacağız. Fosillere olan, doğalgaza
olan bağımlılığımızı ortadan kaldırıyoruz.
Onun için bütün dünya şu anda 21 giga-
vatlık depolama tuttu.

145 ülke elektrik üretiminde yenilenebilir


enerjinin altyapısını oluşturmak için düzen-
lemeler yapıyor. Her sene bunu sayıyoruz.
65 ülke ulaşımda düzenlemeler getiriyor, 22
ülke ısıl şeyde getiriyor.

Güneşle ısıtma, Çin’den sonra Türkiye’nin


ikinci olduğu konu. O biraz sabitledi. 471
tane sistem kuruldu, güneşle bölgesel ısıt-
ma yapılacak.

Jeotermal kapasite, Amerika, Endonezya,


Filipinler’den sonra Türkiye var. 2000 yılında
en çok Türkiye artış yapmış; 99 megavat.
Hidroelektrik kapasitesinde, Çin, Brezil-
ya, Kanada ve Amerika’dan sonra, Türkiye
yüzde 3.

Rüzgâr, 2010’da 200’den 743 bin megava-


ta ulaştı. Onun kapasitesi de artık nükleerin
3 misli. Liderler, Çin, Amerika, Brezilya, Hol-
landa, İspanya.

Bu, güneş fotovoltaiklerin dünyadaki geli-


şimi. 2010’dan bugüne, 2020’ye kadar 760
bin megavat. Nükleerin bütün kurulu gücü
300 bin megavat. 10 yılda 3 misline çıktı.
Kimler lider; Çin, Avrupa Birliği, Amerika,
Japonya, Hindistan. Yoğunlaştırıcı güneş
190
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Deniz üstü rüzgâr başladı. Çünkü deniz


üstü rüzgâr türbinleri kurulacak, orada ele-
ctrolaser’larla hidrojen üretilip hidrojen ta-
şınacak. O da dünyada 35 gigavata ulaştı.

Küresel yatırımların yüzde 69’u yenilenebilir


enerjiye gidiyor enerji alanında, yeni güç
kapasitesinde.
Maliyetler bu şekilde düşüyor. Birincisi gü-
neş fotovoltaiği; maliyeti yüzde 85 düşmüş.
Yoğunlaştırıcı güneş yüzde 68 düşmüş, de-
niz üstü rüzgâr yüzde 54 düşmüş. Dolayısıy-
la üçüncü şart bütün hepsinde sağlanmış
durumda. Artık elektriğe erişmek için büyük
hatlar çekme gerekmiyor; iki tane panel, bir
tane aküyle artık 400 milyon kişi elektriğe
erişebiliyor dünyada. 1.2 milyar kişi erişemi-
yordu 2010 yılında. Mini grids’ler oluşmaya
başladı. Dün İsmet arkadaşımız çok net
olarak ifade etti. Yenilenebilire geçişi ko-
laylaştırmak için şebeke çalıştıranlarımızın
bu konuda adım atmaları lazım. Yapmaz- Bunlar da ülkeler. Danimarka yüzde 65’e
larsa da geciktirmiş oluyorlar çözümü ve ulaştı güneş ve rüzgârda. Uruguay, İrlanda,
onun sorumluluğunu üstlenecekler ileride. Almanya takip ediyor. Sarılar güneş, mavi
olanlar rüzgâr. Yüzde 20’yi aşan ülkeler var.
Yüzde 40’la Danimarka lider.

Şebekeden bağımsız şeyler başladı. Bu-


rada gördüğünüz gibi, bütün dünyada
2013’te 21 milyon dolar harcanmıştı onla-
ra. Şimdi 460 milyon dolarla şebekeden
Almanya ve Amerika’da, bu işaretlenen
bağımsız sistemler, tamamıyla şebekenin
yerlerde rüzgârdan, güneşten üretilen
dışında yenilenebilir enerjiyle beslenen sis-
elektriği endüstri bölgelerine taşımak için,
temler var.
191
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

yüksek gerilimli, doğru akımlı hatlar çekili- ısı pompalarını çalıştırmak. Biz doğalga-
yor şu anda. Bu onların resmi. za çok önem verdiğimiz için, o çok geride
kaldı. Yenilenebilir güçten hidrojene; yani
rüzgâr, güneşten üreteceğimiz elektrikle
hidrojen üretmek. Tabii, bunun için daha
büyük electrolaser’lar lazım. Hidrojenin
depolanması, taşınması, bunların hepsi
yapılması gereken şeyler. Şu anda hidro-
jen kullanılıyor, ama fosil yakıtlardan. Mavi
dediğimiz, turkuaz dediğimiz kirli kaynak-
lardan üretiliyor. Biz yeşil hidrojenden bah-
sediyoruz. Bütün araştırmalar yeşil hidro-
jenin kilogramını ucuzlattırmak üzerine. O 1
trilyon avronun önemli bir kısmını da buna
ayırmış Avrupa Birliği.
Gördüğünüz gibi, elektrikli arabaların sa-
tışları dünyada artmaya başladı. Çin yüzde Nesnelerin interneti, biliyorsunuz, her tür
40. 3 milyon birim satılmış. Hidrolik santral- enerji verimliliğiyle ilgili. Yapay zekâ ve bü-
ların veya barajların depolanması, rüzgâr yük veri. Çok fazla veri olduğu için büyük
olduğu zaman pompalanması işleri var. veri gerekiyor. Blockchain, anlaşmalar için,
aradan insanları çıkartıp yapmak için. Ye-
Sadece bu inovasyonlardan söz edece-
nilenebilir mini şebekeler. Ben mesela kendi
ğim. Korkunun ecele faydası yok. Yenilene-
mini şebekemi evimde oluşturuyorum. Do-
bilir enerji geliyor ve bunun çözüm olduğu
ğalgaz kullanmıyorum. Çatısına güneş pa-
anlaşıldı. Bu geçişi hızlandırmak için hangi
nelleri koydum, ısı pompam var, depolama
adımların atılması gerekir? 30 tane ino-
ünitem var, bir UPS’le bütün hepsini kontrol
vasyon var; birkaç tanesinden bahsede-
ediyorum ve kendi ürettiğimi depolayarak,
ceğim ve sunumumu kapatacağım. Bunlar
şebekeden almayarak, ısıtmamı, soğut-
4 grup. Bir tanesi, iş modelleri ne olacak?
mamı ısı pompasıyla yapıyorum. Çünkü
Her çatıda güneş paneli var, her fabrikada.
şebeke bana pahalı satıyor. Mini grid bu.
Bunun iş modeli nasıl olacak, bunun ayar-
Bunların sayısı çoğalacak. Bir diğer inovas-
lanması lazım. İki, pazarın tasarımı, onun
yon, mevcut termik santralların kendilerine
tasarımı için yenilikler lazım. Üçüncüsü, sis-
çekidüzen verip emekli olana kadar ne ya-
temin operasyonu, dağıtım şirketleri. İsmet
pacaklarsa yapsınlar. Çatıdan mı toplaya-
arkadaşımızın dün sunduğu ve yapılmasını
caklar, ne yapacaklar? Yoksa da fabrikayı
önerdiği konular. Dördüncüsü de kolaylaş-
kapatmaları lazım.
tırıcı teknolojiler. Onların başlıklarını sırala-
yıp sunumumu bitiriyorum.
Birinci inovasyon piller, büyük depolama
sistemlerinin şebeke düzeyinde kullanımı.
İkincisi, ölçüm cihazının arkasındaki ba-
taryalar. Kendi çatınızda ürettiniz, fazla-
sını depolayıp onu kullanmak; ikincisi bu.
Üçüncüsü, elektrikli şarj istasyonları. Dikkat
ederseniz, bunların hepsi elektrik mühen-
dislerini ilgilendiriyor. Yani elektrik mühen-
dislerinin kariyer planlamasında, maki-
Bu, Yenilenebilir Enerji Birliği olarak bizim 12
nede ben bunları anlatıyorum çocuklara.
senedir düzenlediğimiz etkinlik. 12.’sini 9-11
Geleceğin teknolojilerinde planlamanızı
Haziran’da düzenliyoruz. Buradaki konu,
yapın. İş insanları da, özellikle genç olan-
Küresel Enerji Dönüşümünde Durum: Ba-
lar, bizim gibi ölmeye yaklaşmamış olanlar
şarılar, Engeller, Yenilikler ve Gelecek Pers-
dikkat etsinler, ofsaytta kalabilirler. Yenile-
pektifleri.
nebilir güç-ısı; yenilenebilir elektrikle üretip
Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
192
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Oturum Başkanı- Teşekkür ediyoruz ho- teknolojileri yüksek lisansını 1984 yılında ta-
cam. mamladı. Sayın Ahmet Dursun Kahraman,
Fotoğrafçılık ve Kameramanlık Bölümü’nde
Kıymetli dostlar; ikinci konuşmacımız, Çevre
eğitimler aldı. Şu anda halen Açık Öğretim
Mühendisleri Odası Başkanımız Sayın Ah-
Üniversitesi Felsefe Bölümü’ne devam edi-
met Dursun Kahraman. Sayın Kahraman,
yor.
“İklim Seyri ve Türkiye” başlıklı konuşmasını
yapacak. Ahmet Bey hazırlığını yaparken, İzleyicilerimize hatırlatmak istiyorum: Son
ben özgeçmişini paylaşmak istiyorum. bölümde soru-cevap kısmımız olacak.
Lütfen, elektronik ortamda bize sorularını
14 Ocak 1960’ta dünyaya geldi. Karşıyaka
iletirlerse, son bölümde onları cevaplama
Erkek Lisesi’ni 1978 yılında bitirdi. Dokuz Ey-
şansı bulacağız.
lül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre
Mühendisliği Bölümü’nde lisans, aynı üni- Buyurun Ahmet Bey.
versitede Fen Bilimleri Enstitüsü’nde çevre

193
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

İKLİM SEYRİ VE TÜRKİYE


Ahmet Dursun Kahraman & da bizim başımıza geliyorsa, bunun başka
Çevre Mühendisleri Odası YK Başkanı bir sebebi olması lazım. Yani sorunun adını
doğru koymak gerekiyor. Çünkü bir sorunu
Merhabalar.
tespit edemezseniz, onun tanımını yapa-
Bu çalışma için emek harcayan herkese mazsanız, bir problemi tam okuyamazsa-
sonsuz saygılar, teşekkürler. nız, bunun çözümünü bulmanız mümkün
olmayacaktır. Önce sorunun adını koyma-
Üst üste çakışan konularımız vardı. Onun
mız gerekiyor, bunun üzerinden değerlen-
için, hem burayı, hem orayı birlikte izleme-
dirmelerimizi de daha bütüncül yapmamız
ye çalıştım.
gerekiyor.
Biz bu iklim değişikliği üzerinde tartışırken,
Marmara’daki müsilaj konusu, Bozkurt’taki
aslında diğer konularda, çevre konusun-
sel felaketi ve iklim krizi dediğimiz şeylere
da karşılaştığımız bütün konularda çoğu
baktığımızda, iklimin değişmesi doğaldır;
zaman bütüncül bakamadığımızı düşünü-
çünkü durağan bir olay değildir. Biz, var
yoruz. Bozkurt’ta bir sel felaketi yaşadık.
olan iklim değişikliğini değiştirerek, bunu
Birtakım kavramlar var. Bu kavramlar, san-
öne çekiyoruz. Yapılan budur. Yani iklim
ki bunların aslına baktığınız zaman, hepsi
krizi gibi edilgen bir ifadeyle yaratılmak is-
bizi ekolojik yıkıma götüren birtakım olgu-
tenen belki de şudur: “Hepimiz suçluyuz”
lar. Bunlara böyle isimler vererek bu isimler
kavramını ortaya atmak. Ben mesela, pi-
üzerinden bunları tartıştığımız sürece ola-
pet kullanıyorsam suçluyum; ama suçları
ya bütüncül bakamadığımızı düşünüyorum
ve suçluları tasnif etmek zorundayız. Çün-
açıkçası. Neden? Müsilaj sorusu, sel felaketi
kü bunu tasnif edemezsek, hesap sora-
diyerek, sanki değişik bir yere odaklanma-
cağımız kişiyi, hesap soracağımız zihniyeti
mıza yol açıyor ya da bu odaklanma da bi-
ortaya çıkaramayız. Onlar, bu iklim krizi,
zim bütüncül bakışımızı köreltiyor. Sel fela-
müsilaj sorunu gibi çektikleri perdenin ar-
keti dediğimiz zaman, sel doğal bir olaydır.
kasında kaybolacaklardır. Bunun hesabını
Felaket olan, doğal olmayan, oradaki can
sorabilmemiz için, sorunun kendisini ortaya
kaybıdır, bir de mal kaybıdır ya da kaynak
koymamız gerekiyor. Bununla beraber, ik-
kaybıdır vesaire. Sel doğal bir olaydır. Aynı
lim konusunda da, sellerde yaşadıklarımıza
müsilajda olduğu gibi. Dere yataklarının
da, tümünde bütüncül bakmak gerektiğini
üzerine yaşam kurulamaz, bina tesis edile-
bir daha vurgulamak isterim.
mez. Bozkurt’ta insanlar bunu bilmedikleri
için mi can vermiştir; hayır. Bu biliniyordu. Mesela, enerjinin kullanımı konusunda,
Ama can verilmiştir, can kaybı olmuştur. daha doğrusu yaşamın gerekleri ya da ge-
Marmara’da müsilaj sorunu diye ortaya reğinin üstünde olan yaşam beklentilerini
atıldı. Müsilaj sorun mudur; değildir. Müsi- ayırt edemezsek, enerji kullanımını kimin,
laj, sorunun bir sonucudur. Aynı Bozkurt’taki nasıl, niçin ve ne amaçla üreteceğini, ne
can kaybı gibi. amaçla kullanacağını, nerelerde ne kadar
kullanılacağının tartışmasını yapmadan,
Sorun nedir diye bakmaya çalıştığımızda
uluslararası iklim stratejilerinin geliştirdiği
da, bizim bu kavramlardan sıyrılmamız ya
argümanlara da hep temkinli yaklaşıyoruz.
da bu kavramların tanımlarını doğru koy-
Neden temkinli yaklaşıyoruz? Çünkü bu
mamız gerekiyor. Müsilaj sorun değil. Çün-
Paris İklim Anlaşması ve onun öncüllerine
kü biz kirleticinin ne olduğunu biliyoruz,
de baktığımız zaman, bunun başarı şansını
kirleticilerin nasıl ölçüldüğünü de biliyoruz,
çok zayıf görüyorum açıkçası. Neden? As-
kirleticilerin yaşamımıza ya da doğaya
lında uluslararası iklim stratejisinin öngör-
karşı tehditlerinin neler olabileceğini de bi-
düğü bir dönem, yani emisyonların azal-
liyoruz, bunların nasıl önlenebileceğini de
tılması, oysa o dönem boyunca iki katına
biliyoruz. Marmara ya da Van Gölü, fark
çıkmıştır. Başka şeyler vardır, adaletsizlik
etmiyor, Hevsel Bahçeleri, Validebağ ya
vardır.
da Dersim’in ormanlarına kadar hepsi bu
minvalde gelişiyor. Biz bunları biliyoruz, bu Paris İklim Anlaşmasıyla beraber kapita-
194
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

lizm aslında kendine dar gelen bir giysiden taşıyacaktır? Mesela, kalkınma, sürdürü-
vazgeçip yeni bir elbise edinecektir. Tabii lebilirlik, yenilenebilir enerji, bu kavramları…
ki, bu artık yaşam kavgası noktasına geldi- Yaşam hakkını, birtakım özgürlükleri, barışı
ğinde, bizim de buna bakış açımız önem- ya da doğal kaynaklarımızı, çevreyi sakın-
liydi ve bu konudaki hassasiyetlerimizi de mıyorsa, bu kriterleri içermeyen bir progra-
ortaya dökmemiz gerekiyordu. Eğer iklim ma kalkınma programı diyebilir miyiz me-
krizine yol açan bu emisyonların azaltıl- sela; diyemeyiz. Bizim görüşümüz budur.
ması, fosil yakıtlardan vazgeçilerek yeni- Sadece ekonomik kriterlerle değerlendi-
lenebilir enerji kaynaklarına yönelinmesi, rilmiş, daha ucuz enerji, daha ucuz üretim
emisyonların sıfırlanması… Bakın, emisyon- vesaire. Bundan önce, kapitalizmin serma-
ların sıfırlanması için aslında sulak alan- ye biriktirme hırsıyla mı hareket edilecektir?
ların korunması da gerekir. Sıfır emisyon
Geçenlerde bir milletvekili Amik Ovası’ndan
olamayacağından, bunun sıfırlanamayan
bahsediyor. 5 dekarlık bir alanda başlayan
kısmının da ağaçlandırma, ormanlaşmay-
muz üretimi bugün 400 dekara çıkmış. Niye
la bunun önüne geçilmesi lazım. O zaman
muz? Mesela, Güney Amerika’da, Meksi-
biz duralım, bakalım, “Biz bunu nasıl başa-
ka’da avokado üretiliyor. Avokado üreti-
racağız?” diyelim. Dolayısıyla benim bura-
mi neredeyse bir uyuşturucu pazarı kadar
da değinmek istediğim konularda değerli
sermayenin iştahını kabartan bir hale gel-
meslektaşlarımız, arkadaşlarımız son dere-
miştir, o boyuta yükselmiştir global olarak
ce aydınlatıcı bilgiler vermiştir. Ben başka
sistemde. O bölgede oranın halkları kendi
bir açıdan bakmak istiyorum. Bunlar nasıl
ihtiyaçları olan suyun bu avokado tarımına
olacaktır, nasıl yapılacaktır ve hakikaten
yönlendirilmesi nedeniyle şu anda susuz-
yapılabilir mi?
luk çekmektedir. Burada avokado tarımını
Bizim akrabalarımız, yani homo erectus’tan global büyük bir pazar haline getirmişlerdir.
bugüne kadar, bu gezegenden izi silinmiş
Biz Anadolu’da, bu topraklarda binlerce
14 tane akrabamız vardır. Daha önce bir
yıldır avokado tüketmedik. Avokado tüket-
makalede, doğrudur, yanlıştır, bir teoridir;
mediğimiz için B12 eksikliği ya da D vitamini
homo sapiens’lerin bu gezegendeki ömrü-
eksikliği gibi birtakım tıbbi sıkıntılar yaşa-
nün bin yıl kadar bir süreyle sınırlı olduğunu
madık. Ama şu anda bakıyoruz, avokado
okumuştum. Dolayısıyla biz burada sürekli
tüketiliyor. Neden avokado? Çünkü dedik
kalamayacağız, yani bunu bilmemiz lazım.
ya, su kaynaklarına öncüllenmiştir, halkla-
Bu doğa ve gezegen bize izin verdiği süre-
rın ihtiyaçlarına rağmen öncüllenmiştir. Tek
ce biz burada yaşayacağız. Bunun yanın-
bir avokado 270 litre su tüketiyor. Dönelim
da da biz bu süremizi kısaltıyorsak, şuna mı
muza. Muz da öyle. Bu global şeyde orada
geliyor iş: Yok ederek korumak kapitalizmin
bir savaş başlamıştır. Güney Amerika’da
bir markası mıdır, ona mı geliyor?
su kaynaklarının, o avokado alanlarının
Paris İklim Anlaşması’nı imzaladıktan sonra, beslendiği su kaynaklarının başında -su
hatta aşağı yukarı onunla aynı haftalarda, kaynaklarını oradaki terminolojiden dola-
Marmara Eylem Planı’nın arkasından, aynı yı kullanıyorum; çünkü su bizce bir kaynak
hafta içinde, Marmara’nın kıyısında bulu- değildir, yaşam şartıdır- silahlı müfrezeler
nan termik santral ünitelerinin kapasitesini, tarafından korunmaktadır. Muz için ko-
dolayısıyla emisyonunu ve Marmara’ya sı- nuşulan şöyle: “5 dekardan 400 dekara
cak su salımını 2 katına kadar çıkarabilen kadar çıktık ve bunun daha da arttırılma-
bir termik santral yapma hamlesini nere- sı yönünde çalışmalar yapıyoruz.” Nedir
ye koyacağız mesela ya da Muğla orman çalışmalar; yeni barajlar. Yeni baraj nedir;
yangınlarıyla beraber yok olan zeytinliklere tarımsal alan kaybıdır. Peki, bizim çocuk-
YEKA’nın çökme girişimini nereye koyaca- larımızın muz ihtiyacını karşılamak için mi
ğız? Bu soruların cevabını bulmak duru- üretimini arttırmaya çalışıyorsunuz; hayır.
mundayız. Dolayısıyla buradan varacağı- Orada bir pazardan bahsediyoruz. Bura-
mız sonuç, acaba bunlar gerçekten bizim da mesela sürdürülebilirlik, muz üretiminin
işimize yarayacak mı, yani global boyutta hızlandırılması. Bu bizce, kabul edilebilir bir
ya da bizim ülkemizde bizi ne pozisyona sürdürülebilirlik değil. Dedik ya, kavramla-
195
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

rı doğru kullanmalıyız ya da satır aralarını reyi ortaya koyuyor ve “Burası, bu vadi,


okumalıyız. Neyi sürdürmeye çalıştığımızı yeryüzünde korunması gereken 256 tane
da bakmalıyız. Burada da yine sermaye- vadiden biridir” diyor. Biz ne diyoruz; kaç
nin kendi dinamiklerini sürdürme şeyi var- hektar? Tek kriter yüzölçümü. 50’yse zaten
dır. Bunun için de yeni barajlar… Bunlar hep ikiye bölersiniz, iki tane 25 hektarlık alan
kalkınma adı altında lanse edilir. Oysa satır var. ÇED şeyleri ortadadır. İçleri boşalmıştır.
aralarına baktığınızda, bir faciaya doğru Bu sistemle neyi alıp da nereye taşıyabi-
gidiştir o, kalkınmayla alâkası yoktur; çünkü leceğiz, bunu oturup düşünüyor olmamız
bu topraklardaki çocukların şu anda muza lazım. Dediğimiz gibi, sorunun adı, o mü-
ihtiyacı yoktur. Bunun önceliklerinin sıralan- silajdan başlayıp da Bozkurt, Hevsel, Va-
masına bakmak gerekiyor. lidebağ, orman yangınları… Muğla orman-
larının yüzde 65’inde maden ruhsatı var.
Mesela, bu YEKA ya da yenilenebilir ener-
Artvin’e gidin, yüzde 71’i maden ruhsatlı.
ji gerçekten ismi kadar hoş ya da masum
Tabii, bunların hepsi çalışan maden ocak-
mudur, ona bakmamız gerekiyor. Biz daha
ları değildir; ama o tüfek duvara asıldıysa,
şimdiden, HES’lerde, JES’lerde, GES’lerde
bir gün ateş alır.
birtakım sorunlarla tanışmaya başladık.
Bu kapitalizm enerji evrimini geçirdiğinde, Bununla beraber 85 bin taşocağı ruhsatı
yeni kıyafetini giydiğinde acaba yine enerji vardır. 81 vilayetimiz var; vilayet başında
kullanımı gereklerimiz üzerinden mi hesap- 1000’den daha fazla. Bu zihniyetle tekrar
lanacak; yoksa, sermaye birikiminin hızlan- bunu sorgulayalım. O zaman diyoruz ki, as-
dırılması üzerinden mi hesaplanacak? Bu lında buradaki sorun, bir, global kapitalizm;
önemlidir. Yani yenilenebilir kavramının ismi ikincisi de, ulusal olarak baktığınız zaman,
güzel ve hoştur, ama nasıl kullanılacağı siyasi iradelerin yaklaşımıdır. Çünkü ÇED
önem taşımaktadır. Amaç ekonomik geliş- ruhsatlarını silah ruhsatı haline getirmiş-
meyle -ki, o kavram da tartışılır- beraber lerdir. O ÇED aldıktan sonra her şeyi yapar
daha çok üretim, daha çok tüketimse, ora- şeyine çevirmişlerdir işi. Bakanlığın bir açık-
da da bizim şu anda sadece ucunu gördü- laması var. Tam rakamı hatırlamıyorum,
ğümüz yeni ekolojik yıkımlarla karşı karşıya 429 diye aklımda kalmış; ama 400 diyeyim.
kalınacaktır. Bu da o anlamda o kadar da 400 küsur tane ÇED olumlu raporuna kar-
masum değil. Burada da temkinli olmak ve şılık, o dönem içinde 4 tane ÇED olumsuz
bu açıdan bakmak gerekiyor, yani toplum- raporu var. Bu akılcı, mantıklı ya da kabul
sal ya da halkların yararı açısından buna edilebilir ya da şey bir oran mıdır; değildir.
bakmak gerekiyor. Sermayenin ihtiyaçla- Bunun dışında, ÇED gereksizdir kararlarını
rı değil, halkların ihtiyaçlarını önceleyerek bilmiyoruz. Binlercedir.
buna bakmak gerekiyor.
Bütün bunları konuştuğumuz zaman, biz
Güneş enerjisi dediğimizde, bu paneli koy- diyoruz ki, bizim asıl sorunumuz iklimle…
makla bitmiyor iş. Bunun tekâmül etmiş COVID virüsü bizim düşmanımız değildir.
sistemlerine baktığınız zaman, aslında toz COVID, kendi yaşamını sürdürmeye ça-
ve birtakım diğer dış etkenlerle günbegün lışan, derdi biz olmayan bir yaratık; ama
o panelin şeyi zayıflamaktadır. Görüyo- bize denk gelmiştir, bize de yan etkisi var-
rum ben, güneş enerjisi tarlaları, ama öyle dır. Biz bunu kendimiz yaratıyoruz. Bu homo
kendi halinde. Bu çok önemli bir şey. Ama sapiens’e -doğrudur, yanlıştır, bilemiyorum;
daha büyük şeylere baktığımızda, onların bir teoridir- bin sene ömür biçilirken, bu
kendiliğinden otomasyonla temizlenen sis- bin seneyi biz kendi adımıza tüketiyoruz.
temleri var. Aslında baktığınız zaman, bunu biz değil,
kapitalizm tüketiyor. Çünkü gerçekten de
Bütün bunları dedikten sonra yine döne-
yok ederek korumak kapitalizmin bir mar-
lim Türkiye’ye. Türkiye’de bu nasıl olacak?
kasıdır. Bu bir gerçektir. Bununla beraber,
Yani yenilenebilir enerji, tamam, eyvallah.
yeni yenilenebilir enerji kaynakları için… Bu
Mesela, bu zihniyetle mi biz bu işi çözece-
da bir endüstri getirecektir. Bu endüstriye
ğiz? Sözgelimi, UNESCO oturuyor, düşünüp
ihtiyacı olan madenler yine gündeme ge-
taşınıyor, onlarca, belki yüzlerce paramet-
lecektir. Bunlarla beraber, belki yarın öbür
196
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

gün emek-ekoloji çatışması ortaya atıla- tarafından Samsun’a girerken. Bu tekil bir
caktır kapitalizm tarafından. Bu da olası bir örnek değildir. Yolun deniz tarafında or-
şeydir. ganize sanayi bölgesi sanayi siteleri vardır,
kara tarafında da insanların yaşam alanı
Biz kuraklık diye bahsettiğimizde, genel- vardır. Kimlerin? Daha çok organize sanayi
de kuraklığı da baraj doluluk oranlarına bölgesinde ya da sanayide çalışan emekçi
bağlarız. Orada aslında meteorolojik ku- insanların yaşam alanında, kara tarafında.
raklıktan bahsederiz, 2-3 hafta yağmur Tabii ki, o kara tarafındaki yaşam alanı da
yağınca da gündemimizden kalkar. Ki, bu bir dere yatağı. Bakın, zihniyete bakın, onu
hidrolojik kuraklık felaketlerin, afetlerin en yaya geçidi haline getirmişler. Işıklandırmış,
büyüğüdür, yıkar geçer. Eğer sıfır emisyon ferforje demirler takmış. Biz bu zihniyetten
düşünüyorsak -sıfır atık kavramı da yanlış arınmadan, bizim ne iklim konusunda, ne
bir kavramdır- emisyonun sıfır olamayaca- çevre konusunda yol alabilme şansımız yok-
ğı kesindir. Ormanlara bakıyoruz, orman- tur. Çünkü sorunun adını koyduk. Buna bak-
ları zaten gözden çıkardığımızda, oralar- tığımız zaman, bu fotoğraf vurguluyor. Bu
da verdiğimiz maden ruhsatlarıyla, turistik tek örnek de değildir. Yani insanlar bu şeyin
tesislere evrilmesine ya da o alanların katı içinde boğulduğunda, “50 yıldır yağmayan
atık bertarafı için evrilmesine yol açabi- yağmur yağdı, 20 yıldır yağmayan yağmur
liyorsak, biz bunun neresinde duracağız, yağdı” mı diyecekler? Bunu kime anlatabi-
nasıl duracağız? Enerjinin çeşitleri ya da lecekler?
ucuzluğu vesairesini konuşurken, bunla- Müsilaj, müsilaj, müsilaj… Bu kirliliğin yaratı-
rı da onun yanında konuşmak gerekiyor. cısı kimdir; sanayi, sermaye. Devletin görevi
Bir devlet yetkilisi tarafından bir açıklama nedir? Devletin birtakım mekanizmaları var-
gelmişti bu yangın sırasında; “Bu yangının dır; ama o mekanizmaları terk etmiştir, de-
turistik tesise ulaşmamış olması sevindirici.” netleme mekanizmasını terk etmiştir. Çünkü
Böyle bir açıklama olabilir mi? Yıllar önce, o müsilaj sorunu diye bahsettikleri olgunun
bundan 9-10 sene önce, Samsun’da bir hemen ardından, Marmara Bölgesi’nde bir
toplu konutun bodrum katında sel felake- denetleme furyası başlamıştır ve bu denet-
tinde yurttaşlar boğulduğunda, o zama- leme furyası aslında suçlarının itirafıdır. Satır
nın bakanı -hem de mühendistir bu bakan araları okunduğunda, müsilajın arkasından
arkadaşımız- çıkmış demiştir ki, “Bizim her yayınladıkları tüm bildirgelerde bütün suçla-
şeyimiz tamam. Planlarımız, projelerimiz, rını itiraf etmişlerdir aslında. Biz bunun önü-
ruhsatlarımız tamam; ama gelin görün nün denetlemeyle alınacağını biliyoruz. Ama
ki, 7 yıldır yağmayan yağmur yağmıştır.” o furyada şeyler gördük; kapatma kararı
Bu, halka yalan söylemektir, bir suçtur bu. verdiler. Halbuki, aynı firmanın 10 gün önce
7 yıl diye bir ifade yoktur. 7 yıllık riski göze bir denetlemesi var, orada tam not almış,
alamazsan, o projem tamam diyemezsin. yani aynı Bakanlık yapmış. Bunları yaşadık
İnsanlar şunu desin yönünde bir siyasi ke- biz. Denetlemenin üzerinden kamu gücünü
lamdır: “Ne yapsın adamlar? Her şey ta- çektiler.
mam, ama 7 yılda yağmayan yağmur…” Hocam demin hava kirliliğinden bahsetti.
Evet, Türkiye’de de hava kirliliğinden ölüm
sayısı pandemi kaynaklı ölüm sayılarından
daha fazladır. 356 tane hava kalitesi ölçüm
istasyonu olan bir ülkede… Bu kurulmuş, ya-
pılmış, tamam. Belki orada da ekonomisi
yapılmıştır, yatırımdır, kalkınmadır diye yapıl-
mıştır ama bunun 282 tanesinde hiç ölçüm
almıyorsanız, bunu merak etmiyorsanız…
Özellikle nerede merak etmiyorsunuz? Me-
sela, Muğla’da tarihi değerler var. Ormanla-
rın içinde termik santrallar var. Muğla ilinde
7 tane ölçüm istasyonu var da, bunlardan
sadece bir tane ölçüm alıp diğerlerinde öl-
Bakın, o fotoğraf Karadeniz Sahil Yolu. Ordu
197
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

çüm almıyorsanız, bunu merak etmiyorsanız, bii, bunun için birtakım kriterler belirleniyor.
bununla nasıl mücadele edeceksiniz? Kriterlere bakarsanız, mesela, elde bulaşık
yıkama deterjanıyla ilgili çevre etiketinin
Bu iklim şeyiyle ilgili 3 milyon dolar gibi bir
kriterlerinin içinde, atık suların arıtılması. Bu
fondan bahsedilirken, Bakanlığın bütçesi-
zaten bütün sanayinin görevi. Ona ekstra
ne bakıyorsunuz, 67 milyon lira. Biri lira, biri
bir şey veriyorsun, ama bunun yanında da
dolar. Bakanlık ya da uygulamaların içinde
ekstra bir şey alman lazım. “Birim üretimi 10
çevre görevlisi diye bir yapı oluşturup onun
litre suyla yapıyorsan, bunu 5 litreye indire-
üzerine atıyorsanız… Bakanlık kendini kena-
biliyorsan” desen, anlarım. Bu, yine kapita-
ra çekmiştir. Neden çekmiştir siyasi irade;
lizmin bir şeyidir; yani toplumun tansiyonunu
çünkü sermayenin talepleriyle çatışmak is-
düşürmek ya da biraz daha kendini sevimli
temedi. Çevre ve sermaye birbiriyle çatışan
gösterme hareketleridir. Şunu da demiyoruz
şeylerdir, çoğunlukla da çatışmaları vardır.
tabii ki: “Bu şeylerle mücadele ederken ka-
Bu konuda arada kalmamak için, siyasi ira-
pitalizmi yıkalım.” Şu anda demiyoruz, çünkü
de kendini kenara çekmiştir. Çevre görevlisi
artık bu yaşam meselesi haline geldi. Bunu
diye bir kavram oluşturmuştur. Bu çevre gö-
kim yapacak, merak ediyoruz; ama kapita-
revlisi olan arkadaşlar bir yerlerde bir belge
lizmin bunu yapamayacağı aşikârdır. Biz bu-
alırlar, sınav vesaire, eğitim, ondan sonra
radaki temel sorunun üzerinden bakmazsak,
sözüm ona bu şeyleri denetlerler, evrakları
biraz sıkıntıya düşeriz.
tamamlarlar, Bakanlığa iletirler, arabulucu-
luk yaparlar ve böylelikle meslekten uzak- Vakit ayırdığınız için teşekkür ediyorum. Sağ
laştırılırlar. Asıl önemli olan, bu süreç içinde, olun.
geçen onca sene içinde bir tane şikâyet git-
memiştir. Neden? Çünkü çevre görevlisi olan
arkadaş bu hizmetinin bedelini denetlediği Oturum Başkanı- Değerli sunumunuzdan
kişiden alır. Yani denetlemesi gereken bran- dolayı çok teşekkür ediyoruz Ahmet Bey.
şların üstüne sermaye denetçi olarak konul-
Kıymetli izleyicilerimiz, kıymetli konuklar;
muştur.
oturumumuzun son konuşmacısı Sayın Oğuz
Bütün bunları ortaya koymadan, bütün Türkyılmaz, “Yeşil Mutabakat ve Yeşil Dö-
bunların mücadelesini vermeden, sadece nüşüm Sürecine Eleştirel Bir Bakış” başlıklı
sistemler üzerinde konuştuğumuz zaman, sunumunu gerçekleştirecek. Oğuz Bey ha-
hep böyle bir şeyde tıkanıyor gibi oluyoruz. zırlığını gerçekleştirirken, ben hemen özgeç-
Dolayısıyla bütüncül bakarak bunları bir mişini paylaşmak istiyorum.
yere oturtmalıyız. Yoksa, Yeşil Mutabakat…
1951’de Ankara’da doğdu. 1973’te ODTÜ En-
Bakın, bunlar da Paris İklim Anlaşması ve di-
düstri Mühendisliği Bölümünden mezun oldu.
ğer uluslararası iklim stratejilerinin başarısız
73-76 yılları arasında Etibank’ta çalıştı. 76-77
olma öngörüsüyle onu tamamlamak ya da
döneminde TMMOB Makina Mühendisle-
yenilemek üzere ortaya çıkan hareketlerdir.
ri Odası Genel Merkez Yönetim Kurulu İkinci
Bunlar da yetmeyecektir; çünkü dediğim
Başkanı ve yönetici olarak görev yaptı. 1977-
gibi, orada yine bir sürü çatışma söz konu-
80 döneminde TMMOB’de Genel Sekreter
sudur. Bunun önüne geçmek için de bizim
Yardımcısı olarak çalıştı. Halen müşavirlik
bu konudaki söylemlerimizi, dertlerimizi or-
yapıyor. TMMOB Makine Mühendisleri Odası
taya sıkça döküyor olmamız gerekiyor, bu
Üyesi ve Enerji Çalışma Grubu Başkanı, TM-
konuda bir baskı unsuru olmamız gerekiyor.
MOB Enerji Çalışma Grubu İkinci Başkanı,
Çünkü gidişatı bir yere varacak gibi değildir.
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Üye-
Bu homo sapiens ömrünü aslında biz bu- si, ODTÜ Mezunlar Derneği Enerji Komisyonu
rada tüketiyoruz. Nasıl tüketiyoruz? Me- Üyesi, 21. Yüzyıl İçin Planlama Grubu Üyesi.
sela, Çevre Etiketi diye bir mevzu var. Biz Sayın Oğuz Türkyılmaz’ın yerli-yabancı bir-
Oda olarak doğal üyesiyiz. Orada birtakım çok yayını var, birçok makalesi var. TMMOB
ürünleri ayıklıyorlar ve onlara bir çevre eti- enerji sempozyumları, sanayi kongreleri, ka-
keti veriyorlar, yani ekstra bir marka ya da muculuk çalıştayı kitaplarında da bildirileri
bir etiket veriyorlar. Bu neye yarıyor; ürünün yer alıyor.
müşteri şeyindeki yüzünü sevimli hale getir-
Buyurun Oğuz Bey.
meye, pazarını yükseltmek anlamında. Ta-
198
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

YEŞİL MUTABAKAT VE YEŞİL DÖNÜŞÜM SÜRECİNE ELEŞTİREL BİR BAKIŞ

Oğuz Türkyılmaz & ediyor. Karşı karşıya kaldığımız sera gazı


Makina Mühendisleri Odası salımlarındaki ciddi artışların insan yaşa-
Enerji Çalışma Grubu Başkanı mını ve doğayı tehdit eden kuraklık, deniz-
lerin ısınması, yeraltı sularının azalması, or-
Merhaba.
man yangınları, beklenmedik zamanlarda
Değerli katılımcılar, değerli izleyiciler; sizleri yüksek yağışlar, yağışların düzensiz hale
kendi adıma, üyesi olduğum TMMOB Ma- gelmesi, su baskınları gibi yıkıcı zararlarını
kina Mühendisleri Odası ve Başkanı oldu- görüyoruz. Bu zararları azaltmak, hızla yük-
ğum Makina Mühendisleri Odası Enerji Ça- selme eğilimindeki sıcaklık artışını 1.5 dere-
lışma Grubu adına, üyesi olduğum ODTÜ ceyle sınırlamak için, enerji üretiminde fosil
Mezunlar Derneği Enerji Komisyonu adına yakıtların payını mutlaka ve mutlaka radi-
ve yine üyesi olduğum 21. Yüzyıl İçin Plan- kal ve hızlı bir şekilde düşürmek gerekiyor.
lama Grubu adına selamlıyorum. Petrol, gaz ve kömür tekellerinin çok etkin
olduğu dünyada, birincil enerji tüketiminde
Yapacağım konuşma, TMMOB Makina
2020’de yüzde 83 oranında olan fosil ya-
Mühendisleri Odası ve 21. Yüzyıl Planlama
kıtlara yüksek bağımlılık oranı, izlenen poli-
Grubu bünyesinde konuyla ilgili yaptığımız
tikalarda çok radikal değişiklikler olmadığı
çalışmalardan hareketle tarafımca kale-
sürece kısa ve orta dönemde kayda değer
me alınmış ve Makina Mühendisleri Odası
bir şekilde azalma göstermeyecek.
Enerji Çalışma Grubu’nun çalışmalarına
her zaman destek veren yakın çalışma ar- İklim sorunu teknik bir sorun değil; iklim
kadaşlarım Maden Mühendisi Mehmet Ka- sorunu ve yaşanan sorunlar, kapsamı, ne-
yadelen, Makine Mühendisi Orhan Aytaç, denleri ve sonuçlarıyla ideolojik, iktisadi,
Kimya Mühendisi Nilgün Ercan’ın katkılarıy- sınıfsal, siyasal bir sorun. Bütün bu özel-
la son halini almıştır. Bu konuşma, perşem- liklerinden dolayı, zaman, mekân ve ölçek
be günü Sempozyumun açılış oturumunda boyutları var. Sorunun çözümü için, bütün
yapmış olduğum açılış sunumuyla birlikte bu düzlemler ve ölçekler arasında etkile-
değerlendirilmelidir. şim kuran ve geleceğe ertelenmemiş bir
mücadeleye ihtiyaç var. İklim krizi, iktisadi,
Günümüz dünyasında dünyanın kaynakları
toplumsal ve tarihsel eşitsizlikleri arttırdığı
ve doğanın varlıkları kapitalizmin körükle-
gibi, dezavantajlı kesimlere, yoksul ülkelere,
diği çılgın bir tempoyla ve fütursuzca, top-
geri kalmış bölgelere, emekçi sınıflara, iş-
lumsal yaşam gerekliliklerinin çok üzerinde
sizlere, kadınlara ve gelecek kuşaklara ağır
bir hızla tüketiliyor; ama hâlâ 3 milyar insa-
yükler yüklüyor. Sorun, küresel, ülkesel, böl-
nın evlerinde ellerini yıkayacakları lavabo
gesel, sınıfsal, toplumsal cinsiyet boyutları
yok, 2.7 milyar insanın yemek pişirmek için
olan ve çevreyle ilgili teknik parametrelerin
düzenli bir mutfağı bulunmuyor, 800 milyon
aritmetik değişimine indirgenmeyecek ka-
insan elektrikten yoksun. Bunun yanı sıra,
dar siyasal bir sorun. İklim sorununu uzun-
gelişmiş ülkelerde yaşayanlar da dâhil ol-
ca süre reddeden ve kabul etmeyen ser-
mak üzere çok sayıda insan, alım güçleri-
maye sınıfları şimdilerde durumdan vazife
nin yetersizliği nedeniyle mevcut imkânlara
çıkardılar, görünürde iklim kaynaklı sorun-
ulaşmakta zorluk çekiyorlar ve ödeyeme-
ları çözmek iddiasıyla bu konuda kamuo-
dikleri yüksek elektrik ve doğalgaz fatura-
yu yönlendirme çalışması yapıyorlar; ama
ları nedeniyle karanlık ve soğuk bir yaşama
esas itibarıyla sermayenin kendi krizini aş-
mahkum oluyorlar.
mak için, kapitalist yeniden üretim için yeni
Sanayi Devrimi’nden bu yana kapitalist kazanç alanları yaratma çabasındalar.
sistemin yürüttüğü kâr hırsıyla doğayı hiçe
Bugüne değin enerji yatırımlarında yal-
sayan politikalar ve çok fazla artan fosil
nızca azami kâr dürtüsüyle hareket eden,
yakıt tüketiminin neden olduğu sera gaz-
doğayı tahrip etmekte hiçbir beis görme-
ları ve çeşitli kirleticiler hava ve çevre kir-
yen sermaye, küresel salgının altüst ettiği,
liliğini hızla arttırdı ve arttırmaya devam
eski birçok kurumun işlevini yitirdiği süreçte,
199
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

“Enerjide yeni düzen, yeşil enerji, yeşil dö- de fosil yakıt temelli, esas amacı kapitaliz-
nüşüm” sloganları ve önermelerini tekrar- min tüketiminin körüklenmesine ve doğayı
layarak, sahte bir masumiyet maskesiy- tahrip eden sürekli yeniden üretim kurgu-
le sahne alıyor. Özel şirketlerin doğrudan suna dayalı ve toplumun küçük bir kesi-
veya dolaylı olarak finans ettikleri, destek- mini oluşturan sermaye sınıflarının ve özel
ledikleri düşünce kuruluşlarının uluslararası şirketlerin çıkarlarını kollayan bir programı
ve ulusal ölçekte dil ve söylem değişikliği değil; bu programı bir kenara koymanın
yaparak, iklim krizine karşı kayda değer bir gereğini toplum yararını gözeten, kamucu,
mücadele vermeye niyetli olduğunu gös- toplumcu başka bir programı tasarlamak,
termiyor. Yeşil doğaya, çevreye zarar ve- uygulamak gerektiğini gösteriyor. Enerji
ren, kuralsız, düzensiz sanayi, madencilik, arzı ve tüketiminin yapısı ve kurgusunu sor-
enerji ve altyapı yatırımlarından sorumlu gulamadan, bu işleyişin iklimle olan etkile-
olan sermaye kesimleri şimdi acil bir krizi şimini irdelemeden, sadece bazı teknolojik
benzersiz bir fırsata çevirmek için, Avrupa yöntemlerle sorunun çözümlenebileceğini
Birliği ve Avrupa Birliği üzerinden dünya- düşünmek yanıltıcıdır, safdilliktir.
ya Avrupa Yeşil Mutabakatı adıyla yeni bir
Hep söyleniyor; deniliyor ki, yeşil hidrojen.
sermaye birikim yöntemi, yeni bir büyüme
Tamam, bir tek tutabilecek şey bu; deniz
stratejisi öneriyorlar.
üstü santrallarda çok güçlü rüzgâr türbin-
Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat dönüşüm leriyle elektrik üretmek, orada hidrojeni ay-
programları doğrudan kamu kaynaklarının rıştırmak, sahile aktarmak, henüz proje saf-
hidrojen üretimi, elektrikli araçlar, karbon hasında, teknik olarak, bir mühendis olarak
tutma ve yakalama teknolojileri gibi yeni bunun olmayacağını söyleyemem, olabilir;
faaliyet ve kazanç alanları yaratmak için ama diğerleri, karbon tutma, depolama
özel sektöre kamu kaynaklarının aktarıl- gibi, havadaki karbonu tutma gibi, henüz
masını öngörüyor. Amerika Birleşik Devlet- teknik uygulanabilirliği kanıtlanmamış ve
leri’nde Biden’in yeşil soslu altyapı progra- fosil yakıtların kullanımını sürdürmeye yol
mı da büyük müteahhit şirketlerine yeni iş açmasından başka hiçbir özelliği olmayan
alanları açıyor. teknolojilerden söz ediliyor.
İlk gün de konuştuk, bugün de söylendi; Elektrikli araçlar… Nedir amaç? Özel araç
IPCC toplantılarında, Uluslararası Enerji sahipliği anlayışı üstünde temelleniyor.
Ajansı raporlarında, yapılan bütün çalış- Bütün araçları elektrikli yapmak gibi, 100
malarda sorunun sonuçlarına değiniliyor; milyonlarca araca konulacak bataryalar
ama sorunun nedenleri konusunda pek ve bu araçları şarj etmek için kurulacak
fazla bir şey söylenmiyor. Bunların ortak- milyonlarca şarj istasyonu için gerekli olan
laştığı nokta ne? Salımlar hızlı şekilde azal- değerli madenlerin çıkarılması ve işlenme-
tılacak. Bunun için fosil yakıt tüketiminin si sürecinin doğaya vereceği yıkıcı etkileri
radikal bir şekilde kısıtlanması gerekiyor. sorgulamadan bu programı önermek ne
Bütün ülkelerin salım azaltım hedefleri- kadar mantıklı? Önerilen yeşil boyalı prog-
ni yükseltmeleri lazım. Bunlar zorunlu. Bu ram, fosil yakıtlı karbon salımlarını, sera
beklentilerle nereye gidildi; Glasgow Kon- gazlarını ve endüstriyel kirleticileri sona
feransı’na. Ne oldu? Kim işgal etti Glasgow erdirmeyi öngörmüyor. Kömür santralları-
Konferansını; emisyondan en çok sorumlu nı tedricen devre dışı bırakma hedefi var.
olan devletler, fosil yakıt şirketleri ve onların Onun yerine doğalgaz yakıtlı santralları ve
iş ortağı olan devletlerin temsilcileri. Halk nükleer santralları ikame etmek söz konu-
neredeydi? Halk, o toplantıların yapıldığı su. Böyle bir tablo var.
merkezlere bırakın girmeyi, yanaşamadı
Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat Programı
bile. Güvenlik bölgesi dediler, sokmadılar.
detaylarına girmeyeceğim. Önceki konuş-
Protestocular protesto sloganlarını sadece
mada Tanay hoca gayet net şekilde an-
kendileri dinlediler, o binalardakilerin sağır
lattı. Orayı geçiyorum.
kulaklarına ulaşmadı bile.
Bu programa ne tür eleştiriler yöneltiliyor?
Bu acı gerçekler, yeşil boyalı da olsa özün-
Birincisi, enerji politikaları. Küresel ölçekte
200
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

salımların yüzde 21’inden ulaşım sektörü rinin yarattığı salımlar niye raporlarda konu
sorumlu. Ulaşım sektöründeki sorunu çöz- edilmiyor? Tabii, bunlar tehlikeli konular.
meden, siz bu salım sorununu çözemezsiniz.
Net sıfır salım diye bir yalan uydurdular.
Bu da çok uzun yıllar alacak bir şey. Çünkü
Diyorlar ki, “Biz salımları yapacağız, ama
ne kadar azaltsanız, dünyadaki nüfus artı-
yaptığımız salım kadar miktarda yutak
şı, insanlardaki özel araç tutkusuyla bu sü-
alanlar yutacak.” Böyle bir hayat var mı? O
recek, artacak. Nüfus ve ekonomik gelişim
kadar büyük ormanlar yaratmanın imkânı
artıyor. Yüzde 95 petrole dayalı. Bugünden
da yok, böyle bir uygulama da yok orta-
sonra yeni dizel yakıtlı araç imal etmese-
da. Yeni bir orman geliştirmek onlarca yıl
niz bile, mevcut araç stokunun elektrikliye
alır. Siz karbon ticaretini yasallaştıran, le-
dönmesi onlarca yıl alır. Elektrikli araçlara
galize eden bu tür politikalardan vazgeç-
döndünüz diyelim, kim yararlanacak? Sen,
melisiniz. Fosil yakıtlı santralları kapatmak
ben, Mehmet değil; ona para verecek zen-
bir günün işidir, ama onların yarattığı fosil
gin kesimler yararlanacak.
yakıt salımlarını dengeleyecek ormanları
Uzun mesafe uçabilecek elektrikli uçaklar yaratmak yüzyılların işidir. Böyle fantezilerle
için hidrojen üstünde çalışılıyor. Çözüm ne; uğraşmamak gerekiyor. Karbon salımlarını
yakın mesafe uçakla gitme tutkusundan tutacaklarmış, depolayacaklarmış. Nerede
vazgeçip, uçakla gidişi sadece uzak me- yaptınız bugüne kadar? Uygulanabilir öl-
safeler için geçerli kılmak. Ama insanları çekte bütün dünyaya teşmil edebileceği-
yaşam alışkanlıklarından vazgeçirmek ko- niz örnek var mı; yok. Karbon ticareti dün-
lay olmuyor. Daha vahim olanı, dünyada yayı kirletme ahlaksızlığının adıdır, başka
yüz milyonlarca insan açlıkla boğuşuyor, hiçbir şey değil.
ama Avrupa Birliği üyesi ülkeler diyorlar ki,
Sol bir şeyler savunuyor, sol dünya görü-
“Bizim bineceğimiz araçlarda kullanılacak
şü, toplumcu görüş, kamuoyuna mal olu-
elektrik enerjisini üretmek için, yoksul ülke-
yor, hemen şirketler sahiplenir gözüküyor-
lerde büyük plantasyonlar yapalım, orada
lar, görüntüde benimsenir gibi gözüküyor;
biyoyakıtlar üretelim, onları yakalım, elekt-
ama içlerini boşaltıyorlar görüşlerin, ondan
rik üretelim, biz araçlara rahatça binelim.”
sonra organlarda siz ulaşamıyorsunuz. Şir-
Var mı böyle bir eşitsizlik?! Yazık değil mi
ketlerin CEO’ları toplantılara giriyor; o top-
o ülkelerde yaşayan insanlara?! Yoksulla-
lantılardaki hazırlanacak raporları kimler
rın sırtından nasıl bu kadar rahat hareket
hazırlıyor? Ben hazırlamıyorum, Cemalettin
edebilirsiniz?! Kabul edilebilecek bir şey
hazırlamıyor, Mehmet hazırlamıyor, Remzi
değil. Bir yandan fosil yakıtlara karşıyız di-
hazırlamıyor. Kim hazırlıyor? Türkiye’nin ör-
yor, ama Avrupa Birliği Komisyonu fosil ya-
nekleyecek olursam, Sabancı’nın CEO’su
kıtları desteklemek için 2020’de 32 projeye
hazırlıyor, TÜSİAD hazırlıyor, bu tür kurumlar
29 milyar dolar para aktarabiliyor.
hazırlıyor. Bizim görüşlerimize itibar ediliyor
Salımları azaltmak için çok ciddi işler ya- mu? Avrupa Birliği’nde de aynı şekilde.
pılması lazım. Özellikle en büyük sorumlusu
Peki, Türkiye nereye? Sorun var, sıcaklık
olan demir çelik, çimento gibi sektörlerde,
artışını düşürmek lazım. Herkes bu konu-
elektrikle yapamayacağınıza göre, hidro-
da hemfikir, böyle bir problem olduğuna
jene döneceksiniz. Bunlar zor ve uzun işler,
dair bir itiraz yok. Türkiye, Paris Anlaşma-
kolay değil; ama yapılması gereken çalış-
sı’nı imzaladı. O da ilginç. Anlaşma imza-
malar.
lamış, ama uzunca bir süredir onay süre-
Hiç kimse bir şeyi konu etmiyor. Fosil yakıt cini tamamlamamışlar. Türkiye Büyük Millet
tüketen ulaşım araçlarına değiniliyor; ama Meclisi’nden geçmemişti anlaşma. Aniden
savaş sanayii, ülkelerdeki askeri birlikler, radikal bir değişiklik oldu, artık kredilerin ko-
tek başına Amerikan Ordusu dünyanın bir- kusu mu, başka bir şey mi, dünyadan izole
çok devletinden daha fazla fosil yakıt salı- olmama endişesiyle birden hızlı bir şekilde
mına neden oluyor. Niye kimse bundan söz önce Cumhurbaşkanı deklare etti, imzala-
etmiyor? Türkiye’nin başka ülkelerdeki as- dı, sonra Meclisten onaylandı, 10 Kasımda
keri güçleri, kendi ülkesindeki askeri birlikle- yürürlüğe girdi. Bugüne değin kabul etme-

201
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

diğiniz anlaşmadan sonra bunu imzaladı- bir tarafta fosil yakıt ticareti, fosil yakıtla-
nız, bir hedef deklare ettiniz. “2053 yılında ra dayalı elektrik üretimi gibi faaliyetlerini
net sıfır salım hedefi koyduk” diyorsunuz. sürdürürken; diğer taraftan, kurdurdukları
Nasıl yapacaksınız bunu, hangi yol harita- kuruluşlarla finanse ettikleri düşünce kuru-
sıyla, hangi politikalarla? Tam tersine, 2022 luşları üzerinden timsah gözyaşları döke-
Cumhurbaşkanlığı Programında diyorsu- rek, yeşil yeniden yapılanma, yenilenebilir
nuz ki, “Milli enerji ve maden politikası kap- enerji, yeşil dönüşüm söylemlerini yaygın-
samında kömür kullanımının arttırılmasına laştırarak çalışan uluslararası tekellerin ve
yönelik çalışmalar devam etmektedir. Bu onların yerli ortakları sermaye gruplarının
kapsamda, büyük linyit rezervlerinin elekt- gerçek niyet ve amaçları ortaya çıkmalı.
rik üretiminde kullanılmasına yönelik ma- Onlarla yola çıkarsak, varacağımız yer du-
dencilik açısından kaynak raporu ile rezerv vara toslamaktan başka bir şey değildir.
raporu hazırlanmasına yönelik çalışmalar
Biz, toplum yararını gözeten kamucu bir
sürdürülmektedir.”
enerji dönüşümünü savunuyoruz. Yeşil bir
Ticaret Bakanlığı Yeşil Mutabakat diye bir çevre, mavi bir gökyüzü, yaşanabilir bir
belge yayınlanıyor. Tam bir çöp sepeti. doğa için, toplum çıkarları doğrultusunda,
“Temiz, ekonomik ve güvenilir enerji arzı” adaletli ve demokratik enerji politikaları
başlıklı bir bölüm var. Ne diyor? Kömürün uygulansın diyoruz. Bunun için, kamucu bir
kullanımının sınırlanmasına, elektrik üreti- program savunuyoruz. Kamu işletmelerin-
minde kömüre dayalı santralların payının de şeffaflık sağlansın, çalışanlar yönetime
düşürülmesine ilişkin tek bir madde yok. Bir katılsın. Söz ve karar! 80 öncesinde böyle
yandan da “Akkuyu Nükleer Santralı yet- söylüyorduk. Çalışanların işyerlerinde söz
mez, 2-3 tane daha nükleer santral kura- ve karar sahibi olmasını istiyoruz. Bugün,
lım” diyorlar. Öğleden sonra konuşulacak. 2021’de de aynı sloganı daha gür bir şekil-
de, “Çalışanlar yönetsin! Çalışanlar denet-
Bu tablo açık. Enerjide bir dönüşüme ih-
lesin!” dememiz lazım.
tiyaç var kuşkusuz; ama kimin için, ne için
ve nasıl bir dönüşüm? Biz diyoruz ki, enerji Karar alma süreçlerinde ve denetimde
politika ve uygulamaları çağdaş toplum- etkin olacaklar, sendikal örgütlenme yay-
larda tüm yurttaşların ve toplumun ortak gınlaşacak, engellenmeyecek, yatırımlar
gereksinimleri olan eğitim, sağlık, ulaşım, kamusal plan dâhilinde gerçekleşecek. Biz,
adalet, iletişim, kültürel ve sportif hizmet- demokratik enerji planları ve programını
lerin, güvenli çalışma ve yaşam koşullarının, hayal etmeliyiz. Çünkü her şey hayallerle
beslenme ve uygun barınma ihtiyaçlarının başlar. Hayal etmeden olmaz. Önce ha-
ve tüm bu hizmet ve faaliyetlerin ihtiyaç- yal edeceğiz -çünkü kimse hayallerimize
larını karşılayacak düzeyde, toplam eko- ket vuramaz- sonra tasarlayacağız, sonra
nomik faaliyetlerin gereksineceği miktar ve kurgulayacağız, geliştirmek ve uygulamak
nitelikteki enerjinin toplum çıkarlarını göze- için de yoğun bir şekilde çalışacağız. De-
ten kamusal planlama kapsamında, kamu mokratik enerji programı nedir; sınıfsal bir
hizmeti olarak, doğal ve toplumsal çevre- tercihtir. Emeğin tarihsel kazanımlarını, ör-
ye olumsuz etkileri asgari düzeyde tutula- gütlülüğünü ve sosyal devleti sermayenin
rak, azami ölçüde yenilenebilir kaynaklara çıkarları lehine yok eden, sağlık ve eğitim
dayalı, etkin ve verimli olarak temini, ileti- dâhil tüm alanları piyasa uygulamalarına
mi, dağıtımı amaçlanmalıdır. Genel olarak açan neoliberal politikaların değiştirilmesi-
enerji, özel olarak elektrik üretimini arttır- ni esas alır. Emeği en yüce değer sayıyo-
mak, özel şirketlerin kazançlarını katlamak ruz. Siyasal, ekonomik ve sosyal yönleriyle
için değil; daha fazla elektrik üretip kamu bütünlüklü, toplumcu bir demokratikleşme
binalarını, iş merkezlerini, plazaları, AVM’leri siyasal programını savunuyoruz. Eşit, özgür,
aydınlatmak için değil. âdil bir topluma ve bağımsız bir demokra-
tik ülkeye ulaşma mücadelesiyle bunu bü-
Biz diyoruz ki, sorunlar, sorunları yaratan ve
tünlüyoruz.
yaratmaya devam edenlerle birlikte aşı-
lamaz. Yeni kazanç alanları yaratmak için, Nasıl bir dönüşüm? Tüm tüketim alanla-

202
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

rında daha verimli kullanılmasını sağlaya- yeniden kuracaksınız, çünkü bu gerekiyor.


cağız. Demokratik bir planlama anlayışı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nu bir
uygulamasıyla toplumun gerçek ihtiyaç- gecede kapatacaksınız. Nasıl ki onlar Dev-
larının karşılanmasını temel alacağız. Ka- let Planlama Teşkilatını bir gecede kapat-
pitalizmin gereksiz tüketim, sürekli yeniden tılarsa, Elektrik İşleri Etüt İdaresini bir ge-
üretim sarmalının dışına çıkacağız. Enerji cede kapattılarsa, biz de “Enerji Piyasası
kaynaklarının, özel olarak işlevsel olmayan Düzenleme Kurumu kapatılmıştır” şeklin-
elektrik tüketiminin körüklenmesi anlayışın- de… Bu kadar açık. Çünkü bu kurum ülke-
dan uzak duracağız. Yeni enerji ihtiyaçla- nin çıkarları doğrultusunda değil, sermaye
rının karşılanmasında esas kaynağı güneş şirketlerinin çıkarları doğrultusunda faaliyet
ve rüzgâra vereceğiz ve bunları toplum gösteren bir kurumdur.
çıkarlarını gözetir bir şekilde kullanaca-
Hidroelektrik potansiyel… Amaç, önce içme
ğız. Rüzgâr ve güneş enerjisinden daha
suyu olacak, yurttaşın su ihtiyacı olacak,
çok yararlanacağız. Büyük ölçekli rüzgâr
sonra tarımsal sulama, sonra enerji. Bu
ve güneş santrallarını toplumsal kalkınma
öncelikleri gözden geçirmek lazım. Tüm
projesi olarak alacağız. Güneş santrallarını,
binalarda ısı tüketimini, elektrik tüketimini
karasal RES’leri verimli alanlara, ormanlara
azaltmak için güneş mimarisine uyacağız.
değil; çorak tepelere kuracağız. İletim ve
Bu ülke kadim bir güneş ülkesi. Güneşten
dağıtım şebekelerinin planlamalarını yeni
yararlanmayı Hititler biliyor da biz bilmiyor-
güneş ve rüzgâr üretim sahalarına bağlan-
sak, bu ayıp bize yeter. Güneşten yararla-
tılarına olanak verecek şekilde planlaya-
nacağız, imar düzenlemeleri buna uygun
cağız. Henüz 4’te 1’ini kullandığımız rüzgâr-
olacak. Yalıtım çalışmaları, habire söy-
daki karasal gücün devamını kullanacağız.
leniyor, binaları yalıtın diye. Kardeşim, iyi,
Demin Tanay hoca söyledi rüzgâr türbinle- yalıtalım da, ne kamusal destek verdiniz?
riyle ilgili. Bir başka not. Bugün, saniyede 7.3 Şirketlerin vergi borçlarını ertelerken, siler-
metre hızla esen rüzgâr türbinleri üstünden ken, ortadan kaldırırken kamu kaynaklarını
kurguluyoruz. Saniyede 3 metre hızla esen veriyorsunuz; ama bizim apartmanımızda
rüzgâr türbinlerinin geliştirilmesi için, Ame- yalıtım yapmak için satın almak istediği-
rika’da, Berkeley Üniversitesi’nde çalışma- miz yalıtım malzemesinin temini konusun-
lar yapılıyor. Saniyede 3 metre hızla esen da kamu bankalarından kredi vermiyorsu-
rüzgârı değerlendiren türbinler 5-10 sene nuz, KDV’yi yüzde 18 yapıyorsunuz. Neden?
sonra devreye girer. Bunlar yapıldığı vakit, Bunların döktüğü timsah gözyaşı, başka bir
Türkiye’nin oradan da değerlendirebilece- şey değil.
ği 120 megavatlık bir kapasite var. O 40 bin
Güneş panellerinin konabileceği her yere
megavatı üçe katlayacak bir kapasite söz
kurmak lazım. Merkezi planlamayla bütün-
konusu.
lük içinde dağıtık enerjinin imkânlarından
Deniz üstü rüzgâr potansiyeli henüz son faydalanmak lazım.
derece atıl, değerlendirilmemiş; ama Dün-
Çok enerji tüketen sanayi dallarını bir ke-
ya Bankası, Avrupa Birliği’nin, Amerika’nın,
nara koymak gerekiyor, vazgeçmek lazım.
Avrupa’nın üzerine egemenlik kurmaya
Avrupa’nın en büyük çimento üreticisi. Bü-
çalıştığı bir alan. Bu alanın da ülke çıkarları
yük marifet! Taş, toprak satarak bir yere
doğrultusunda potansiyelinin kullanılması
varamazsınız. Kaldı ki, ihraç ürünlerinin
gerekiyor.
gittiğinde Avrupa’da uygulanacak vergi-
Kamulaştırma diyoruz. Özel sektörün payı ler başlayacak 3 sene içinde. Niye onlara
yüzde 81.1. Eğer arz güvenliği istiyorsanız, vergi ödeyelim? O vergiyi yurtiçi mekaniz-
toplum çıkarı istiyorsanız, bugün özelleşen mayı getirin, kim karbon üretimi yapıyorsa
dağıtım şirketlerini tekrar kamuya döndü- yapmasın, ondan vergi alın, o vergiyi de
receksiniz, TEİAŞ’ı özelleştirmeyeceksiniz, yenilenebilir kaynakların desteklenmesi için
güçlü hale getireceksiniz, özel sektörün kullanalım.
elindeki verimli santralları da tekrar kamu-
Her zaman söylüyorum; ulaşım en büyük
laştıracaksınız. Türkiye Elektrik Kurumu’nu
darboğazlardan biri. Türkiye toplam enerji
203
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

arzının 5’te 1’i ulaşımda kullanılıyor, petro- de kentler arasında deniz ulaşımı mutlaka
lün 3’te 2’si. Ki, o petrole her sene 25 milyar sağlanmalı. Rahmetli Mümtaz hocanın sö-
dolar para ödüyoruz üstüne. Bu sene daha züyle, öpülesi gemilerin tekrar denizlerde
fazla ödeyeceğimizden kuşkunuz olma- süzülme zamanı.
sın. Türkiye’de ulaşım sektörüne kamusal
Uzun yıllardır izlenen ve artık tıkandığı, ba-
nitelik kazandırmadıkça, raylı sistemlere
şarısız olduğu ayan beyan ortada olan
yönlendirmedikçe, şehir içi ulaşımda ve şe-
özelleştirme, piyasalaştırma esaslı sermaye
hirlerarası ulaşımda karayollarından vaz-
yanlısı politikaların son bulması için, bu po-
geçmedikçe, bu iş çözülmez. Türkiye’de 13
litikaları uygulayan emek karşıtı iktidarlara
milyon tane otomobil, 4.1 milyon kamyonet,
dur demenin zamanı. Şimdi, enerji, sağlık,
2 milyon traktör, 2.7 milyon motosiklet, 882
eğitim ve kamu hizmetlerinin kamu kuru-
bin kamyon, toplam 25.1 aracı elektrikli-
luşları eliyle, kamusal planlama anlayışıyla
ye çevirmek gibi çok büyük mali kaynak-
verilmesine dayalı, emek yanlısı toplumcu
lar gerektirecek hayallerden vazgeçelim.
politikaları, kurumsallaşmayı ve işleyişi ta-
Tam tersine, kent içi ulaşımda olsun, kentler
sarlamanın ve uygulamanın zamanı. Şimdi,
arası ulaşımda olsun, bütün ulaşımda raylı
kapitalist ideolojiye karşı çıkmanın; sos-
sistemlere ağırlık verelim. Şantiyelerde-
yalizmi, sosyalist dünya görüşünü inançla,
ki ağır hizmet kamyonları, şantiyelerdeki
kararlılıkla savunmanın zamanı. Şimdi, kir-
iş makinelerini, en çok dizel yakıt tüketen
lenmeden, kirletmeden, barış içinde, eşit,
araçları elektrikliye çevirelim. Denizlere
özgür, âdil, aydınlık bir dünya ve sosya-
tekrar önem verelim, deniz yollarını tekrar
lizme yönelen bağımsız ve demokratik bir
önemseyelim. İstanbul’u niye sadece köp-
Türkiye’yi savunma zamanı.
rülerle bağladık birbirine? Deniz araçlarıyla
da bağlanabilirdi pekâlâ. Var, ama yeterli Teşekkür ederim.
değil. Başka kentlerde de bu yapılmalı. Bir

204
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

YEŞİL MUTABAKAT-YEŞİL DÖNÜŞÜM OTURUMU-SORU YANIT BÖLÜMÜ

Oturum Başkanı Remzi Çınar- Oğuz Bey’e tın her sabah doğmasını ve emre amade
teşekkür ediyoruz. olmasını bekliyor. Vana kapanacak, do-
ğalgaz gelecek, korumak için gidip Silahlı
Kıymetli dostlar; konuşmalarımızın sonuna
Kuvvetlerle orayı basalım, burayı yapalım,
geldik.
bunlara gerek olmadan, savaşlar olma-
Bizlere ulaştırılan sorular var. Hemen o so- dan yenilenebilir enerjiden kullanılabiliyor.
rulardan ilkini hocama ileteceğim, Sayın Bu çözüm giderek kendini kabul ettiriyor. 4
Tanay Sıdkı Uyar’a. Bir arkadaşımız, “Geçen tane unsurdan bahsettim; eşitlik, özgürlük,
hafta, Türkiye üretiminde rüzgârın ikinci sı- barış, karar vericilerin kendilerini çözüme
rada olduğu ifade edildi. Bu doğru mudur?” kilitlemeleri. Böylece bunlar gerçekleşebi-
diyor. Bu soruyu cevaplayabilir misiniz lüt- lir. Yoksa, kaynak var, teknoloji var, en ucuz;
fen? ama uygulamıyor oluyorsunuz. Onun için,
şu anda yapmamız gereken, karar vericileri,
Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar- Teşekkürler.
yerel yönetimleri, merkezi yönetimleri, kimse
Tabii, her yeni kurulan rüzgâr türbini, her karar verici, apartman yöneticileri, yüzünü
yeni kurulan güneş paneli, güneşi gördüğü çözüme dönmesi, sırtını da soruna dönme-
zaman, rüzgârı gördüğü zaman üretiyor ve si. Yani eğer çözümden yanaysanız, “Yüzde
şebekeye bağlanıyor, giderek yüzdesi ar- 5 arsenik içeyim, yüzde 95 su içeyim” olmaz,
tıyor. Ortalama olarak son haftada yüzde yüzde 100 su içeceksiniz. Bunu yapmıyor-
15’i buldu. Bazen de çok rüzgârlı olduğu, sanız, şikâyet edip mevcut durumla devam
fırtınalı olduğu dönemde rüzgâr türbinle- ediyorsanız, sorunun parçasısınızdır. O da
ri daha çok üretiyorlar. Yüzde 20’ye ulaştı insanların yapmaması gereken bir şey.
geçen hafta. Ama istatistiklere baktığımız
Oturum Başkanı- Teşekkür ederiz hocam.
zaman, zaten bütün Avrupa’nın elektriğinin
yüzde 20’sini her gün rüzgâr üretiyor. Diğer Erkan Çetinkaya arkadaşımız, “Türkiye’nin
yenilenebilirlerle beraber bu miktar artı- senaryosu ne olmalıdır? Biz niçin çalış-
yor. Türkiye’de de yüzde 15’e ulaşıyor. Tabii, malıyız, ne yapmalıyız? Hep yurtdışından
bu biraz da deneme oluyor. Yani şebekeyi makine, bilim ve teknoloji ithal edip dışa
yönetenler, herkes kendini ona göre ayar- borçlanmalı mıyız?” diye soruyor. Oğuz
lamaya başlıyor. Giderek de artacak bu. ağabeyden rica edeceğim bu konudaki
Bunun artmasının önlenmesi mümkün değil. görüşünü.
Arttıkça da fosil yakıtların fiyatı düşecek.
Buyurun Oğuz ağabey.
Yani eğer fosil yakıtların fiyatını düşürmek
istiyorsak, yenilenebilir enerjiye birazcık Oğuz Türkyılmaz- Teşekkür ederim.
daha hızlı geçip, entegrasyon için altyapıyı
Ulusal stratejiler geliştirmemiz lazım. Size
oluşturmamız lazım. Bu doğrudur, yüzde 20.
kapitalizmin uluslararası kuruluşlarının,
Bu da giderek artıyor. Yani her yeni rüzgâr
Uluslararası Enerji Ajansı’nın, OECD’nin,
türbini eklendiğinde, her yeni güneş eklen-
Dünya Bankası’nın, Avrupa Yatırım Banka-
diğinde bu yüzde artacak ve diğerleri de
sı’nın verdiği akılları değil; kendi ülkenizin
ister istemez yavaş yavaş azalacak. Çünkü
halkının çıkarları doğrultusunda davran-
en ucuz olduğu için, iş adamları veya her-
manıza imkan verecek ulusal stratejiler.
kes kendi elektriğini üretmeyi tercih eder
Nedir; güneşten yararlanmak için, hem ısıl
hale gelecek. Sabahleyin anlattığım gibi,
amaçlar için, hem elektrik üretimi için. Ne-
yani kaynak var, ücretsiz, kimse özelleştirip
dir; hem karasal, hem deniz üstü rüzgâr po-
birbirine satamıyor ve ortak, herkesin malı,
tansiyelini değerlendirmek için. Deniz üstü
teknoloji var, bir de en ucuza üretiyor. Yani
rüzgâr meselesini şimdiye değin Türkiye’de
5 kuruşa mı su içersiniz, 15 kuruşa arsenik iç-
bir Deniz Üstü Rüzgâr Derneği gündeme
meye devam mı edersiniz? Ona herkes ka-
getirdi, bir de Makina Mühendisleri Odası
rar verecek.
olarak biz her platformda dile getiriyoruz.
İş adamları da yatırım yaptıklarında, yakı- Çok büyük bir potansiyel var arkadaşlar.

205
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Dünya Bankası 100 bin megavattan bah- ğerlendirmemiz gerekir.


sediyor, 100 bin megavat potansiyel. Deniz
Önemli bir şey daha söyledi Oğuz ağabey.
üstü rüzgâr santralları yüzde 60 kapasite
Ben mesela şu soruyu değerlendirmek iste-
faktörüyle çalışıyor. Çok büyük bir potansi-
yebilirim. Aykırı bir soru. Bugün kömür yakıtlı
yel. Akşamdan sabaha olacak bir iş değil
buhar türbiniyle giden bir tren var mı; nere-
bu; ama türbinleriyle, çelik konstrüksiyonla-
deyse kalmadı, bitti. Ama bugün her sokak-
rıyla, sahile bağlantılarıyla, deniz dibi yapı-
ta aküyle çalışan, yani elektrikli dediğimiz
larıyla bunların ulusal planda ele alınması
o akümülatörlerle çalışacak olan binlerce,
lazım.
yüzlerce otomobilleri mi sokaklara ulaşım
Bugün Türkiye’de rüzgâr türbinlerinde yer- aracı ya da karayollarının üzerine koymamız
lilik oranı yüzde 65’e vardı. Hepsini Türki- gerekir; yoksa, buhar türbinli tren mi aca-
ye’de yapmak gerekiyor. Güneş panellerini ba soksak? Bir karşılaştırma yaptığımızda,
yapan bir fabrika var. Ar-ge çalışmalarına bu buhar türbinli trene dönecek durumda
ağırlık vermek gerekiyor. Akademi, üniversi- olur muyuz, olmaz mıyız? Bu kadar uç bir
te, sanayi, mesleki kuruluşlar, uzmanlık der- değerlendirmeye bile gidecek duruma gel-
nekleri arasında işbirliğini tesis etmek ve bu dik. Çünkü teknolojinin kimliğini hiç tartıştır-
işi planlı yapmak gerekiyor. Devlet Planla- madan ortaya koydular. Teknolojinin kendi
ma Teşkilatı gibi bir teşkilatı tekrar Türkiye başına bir kimliği yok, ona kimlik kazandıran
Planlama Kurumu olarak kurmak; kısa, orta kişiler mühendislerdir. Bu teknolojinin nere-
ve uzun vadede planlar koyarak hedefleri de ve nasıl kullanılacağı konusunda çok
belirlemek; yol haritaları, strateji belgeleri, önemli tartışmalar yarattığımız zaman, o
eylem planlarını yapmak ve muhalif-muva- zaman gerçek anlamda yerkürenin yüze-
fık ayrımı yapmadan, bu ülkenin halkı için, yindeki, Oğuz ağabeyin biraz önce sert bir
bu ülkenin insanları için, bu ülkede yaşa- dille, yüksek sesle dile getirdiği, gidip dün-
yanlar için, doğruyu ve güzeli yapmak için yadan kendi ülkenize elektrik aktarmak için
inatla ve kararlılıkla çalışmak gerekiyor. her türlü yöntemi uygulayacaksınız: ama
oraya sıra geldiğinde dokunmayacaksınız.
Oturum Başkanı- Oğuz Bey’e teşekkür edi-
O zaman, diğer canlılar dâhil olmak üzere
yorum.
ve görünmeyen maliyetler adı altında, hiç
Sosyal mecralar aracılığıyla bizlere sorular hesaba katılmayan doğadaki bu yok edi-
yönelten arkadaşlarımızın sorularını cevap- lişe karşı sistemi ve düzeni kurduğumuzda
ladık. Tabii, çok kıymetli destek mesajları ancak bunun altından kalkabiliriz.
da gönderiyor sevgili TMMOB’li dostlarımız.
Bu soruyu iki arkadaşımıza da veya Ahmet
Onlara da teşekkür ediyorum.
arkadaşıma da sorabilirim. Bu kadar oto-
Salondan soru alacağım. mobil mi; yoksa, hakikaten yeniden kömür,
odun attığımız buharlı trenler mi ya da bu-
Buyurun Cemalettin Bey.
harlı gemiler mi? “İstanbul’dan gemiye bi-
Cemalettin Küçük- Tabii, bütün bu tartış- neceğiz; kömür ata ata mı Hopa’ya kadar
maları yapan arkadaşlarımızın vermiş ol- varacağız ya da onların lityumunun, diğer
duğu bilgilerin hepsini doğru kabul etme- minerallerinin, çeliklerinin çıkarılması iş-
miz mümkün değil, bunlar tartışma konusu lemlerini de hesaba katarak, İstanbul’dan
olan verilerdir şu anda; hem Tanay Bey’in elektrikli sistemle mi yolculuk edeceğiz?”
vermiş olduğu, hem Oğuz ağabeyin verdik- diye aykırı bir soru sorma gerekliliği duymuş
leri. Daha çok birlikte çalışmamız açısından oldum. Çünkü bütün teknolojik yenilenme-
ortak görüşleri paylaşmamız açısından, leri, yarışmayı sanki bize bir lütuf ve bundan
mesela, Oğuz ağabeyin söylemiş olduğu bir kazanç sağlayacakmışız gibi, dünyayı
bu deniz üstü panellerin bile ileride belki de bunlarla kurtaracakmışız gibi bir yaklaşımı
başımıza bela olacağı meselesini şimdiden gördüm. Bunun için bu soruyu aykırı olarak
bir düşünmek gerekiyor. Tabii, bununla ilgi- tekrar soruyorum.
li sermaye sürekli gelişim, araştırma, daha
Oturum Başkanı- Uğur Tülay dostumuz bir
çok kazanç meselelerini ortaya koyacaktır;
soru sormuş; onu da ileteyim. Ahmet ağa-
ama bunu bizim ekolojik açıdan da bir de-
bey ikisine birden cevap verirse sevinirim.
206
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Bu arada da Ahmet Bey’i bağlar arkadaş- Cemalettin arkadaşımızın sorusuna gelin-


larımız. ce, yaklaşık 1000 tane senaryoyu değer-
lendiriyoruz; yani Trabzon’dan şeye gemiyle
Sayın Uğur Tülay, “Karbon salımının azaltıl-
3 günde, kömür yakarak, etrafı kirleterek
ması görevi belediyelere de verildi bu dö-
gitmek mi; yoksa, batarya kullanan elekt-
nemde. Bu görevi yerine getirirken, aynı za-
rikli taşıtlarla mı gitmek? Bunların hep-
manda güvenli yeşil enerji de elde edilebilir
si hesaplanıyor, atıklar hesaplanıyor, her
mi?” diye sormuş.
teknolojinin kimliği hesaplanıyor. Birleşmiş
Cemalettin Bey’in sorusuyla bunu birleştirip Milletler Yenilenebilir Enerji Ajansı, bu dönü-
Ahmet Bey’den ve salondaki dostlarımız- şümün sosyoekonomik etkilerini, getireceği
dan da bunu isteyebiliriz. her türlü olumsuzluğu, enerji üretim ve tü-
ketiminin toplumsal maliyetlerini 1993 yılın-
Buyurun lütfen.
da Avrupa hesapladığı için, 93’ten itibaren
Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar- Belediyelerin bu çözüme gitti. Buharlı, kömür kullanımı,
görevi zaten kentlerden başlayacak. Sorun petrol kullanımı, doğalgaz kullanımı gibi
kentlerde, kentlerden başlayacak. Yerel yö- şeyleri bırakmaya karar verdi. Onun için, hiç
netimler bunun sorumlusu. Yerel yönetim- endişe etmesin Cemalettin arkadaşımız,
den başlayacak bu dönüşüm, merkezi yö- onlar kendileri için iyi olanı yapıyorlar. Bizim
netimden başlamayacak. Her belediyenin yapmamız gereken, öğleden sonra anlata-
kendi mevcut durumunu ortaya koyup -ki, cağım karar destek modellerini kurup kendi
öğleden sonra anlatacağım-, belediyeler kaynaklarımızla ulaşacağımız hedefe nasıl
nasıl bir karar destek modeli oluşturabilir- gideceğimizi belirlememiz lazım. Tabii ki,
ler? Belediye mevcut durumu tespit ede- mühendislere ve öğretim üyelerine, bütün
cek, o durumdan 2050 hedefine… “Bizim paydaşlara düşüyor. Ne yöne gidileceğine
hedefimiz değil, Avrupa’nın hedefi, bizi ilgi- karar vermek, yerel yönetimlerin liderliğinde
lendirmez de” diyebilirsiniz. Ama Cemalet- yapılması gereken bir şey.
tin arkadaşımızın dediği bütün şeyleri dü-
Oturum Başkanı- Teşekkür ediyoruz.
şünerek, buharlı gemi mi çalıştıralım, onun
sosyoekonomik etkileri nedir, sağlık etkileri Buyurun Oğuz Bey.
nedir, 27 Avrupa Birliği ülkesi bütün kurum-
Oğuz Türkyılmaz- Yerel yönetimlerle ilgili,
larıyla 300 milyon kişiyi temsil ederek otur-
2019’da, Makina Mühendisleri Odası Enerji
muşlar, kendileri için bir çözüm bulmuşlar,
Çalışma Grubu olarak, seçimler öncesin-
yani yenilenebilir enerjinin daha iyi olduğu-
de bir bildiri yayımlamıştık. Orada da de-
na karar vermişler. Herkes kendisi karar ve-
ğindik, şimdi de söylüyoruz. Yerel yönetimin
recek, Türkiye Cumhuriyeti de kendisi karar
elbette görevi. Önce bilgi sahibi olacak-
verecek. Yerel yönetimler de temsil ettikleri,
lar. Bilgi sahibi olmadan olmuyor bu işler.
seçildikleri kentlerde bunu yapmakla yü-
Sonra müdahil olacaklar, takip edecekler,
kümlüler.
denetleyecekler ve örnek olacaklar. Gerek
2050 kentleri kentlilerle beraber, kentliler yenilenebilir dönüşümde, gerekse salımla-
için dönüşümden söz ediyoruz. Aarhus Söz- rın azaltılması konusunda yerel yönetimle-
leşmesi’ni belki biliyordur arkadaşlar. Avru- rin görevleri var. Mevzuat yeterli değilse de
pa Birliği’ne üye olan ülkelerin imzalamak onun artırılması için, genişletilmesi için ta-
zorunda olduğu Aarhus Sözleşmesi’nde, lepte bulunacaklar.
bilgiye erişim, halkın katılımı ve adalete eri-
Avrupa Birliği konusundaki değerlendirme-
şim diye üç tane madde vardır. Bu nedenle
lerde Tanay hocadan farklı düşünüyorum.
yerel yönetimler bütün adımlarını kentteki
Avrupa Birliği, söylediği her şey doğru olan
paydaşlarla birlikte atmak zorundadırlar.
bir kurum değildir. Avrupa Birliği bir sürü ko-
Bu yerel yönetimlerin görevidir. Bunu ya-
nuda yanılan bir kurumdur. Açıkçası, barışçı
parken de eğer iklim nötr olmaktan söz
bir kurum da değildir. Bazen kendi içinde
ediyorsak, arkadaşımızın dediği gibi, yeşil
emperyal amaçlar da taşıyabilen bir ku-
enerjiye geçiş zorunludur. Onun tanımı için-
rumdur. Kaldı ki, Avrupa Birliği’ndeki toplam
de vardır zaten.
araç popülasyonunun elektrikliye dönmesi

207
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

için gerekli olan kritik madenlerin bulunması da, bu enerji evrimini gerçekleştirmiş olsa-
konusunda ne tür çalışmalar yapması ge- nız, eğer bir şirket kurarsanız, akıllıca kirletici
rektiği sorusunu doğru dürüst yanıtlama- üretebilir ve bundan para da kazanabilirsi-
dıkları kendi raporlarında belgelenmiştir. niz. Bir de zaten bu enerji şeyini yine kamu
Eksikleri açıktır. Hiç de öyle her söyledikleri gücüyle yapacaklar, yani burada öz kay-
doğru değildir. Avrupa Birliği bizi almaya- naktan falan bahsetmeleri mümkün değil.
caktır arkadaşlar, kapısında dış kapının Bu anlamda, mühendisçe cevap vermek
mandalı olarak bekletecektir. Biz Avrupa gerekirse, toplama-çıkarma yaparız, “Ora-
Birliği normları değil, Türkiye’nin, kendi ülke- daki emisyon ne, buradaki emisyon ne?
mizin halklarının çağdaş yaşama ulaşması Evet, bu daha düşüktür” denilir de; ama
için onları koymalıyız. Hedefimiz o olmalı, AB bu da olmayacaktır. Neden; çünkü kapita-
normları değil diye düşünüyorum. lizmin oradan yeni bir beklentisi doğmaz,
oradan yeni bir büyüme ya da sermaye bi-
Oturum Başkanı- Teşekkür ediyorum Oğuz
riktirme şeyi çıkmaz. Dolayısıyla onun oluru
Bey.
yoktur.
Cemalettin Bey’in Ahmet Bey’e bir sorusu
Bizim önümüzde yeni bir pazar olarak bu
vardı; kısaca özetlerse, Ahmet Bey’i yayına
yeşil ekonomi diye bahsettikleri, burada
alacağız.
kendi yükümlülüğünden sıyrılmak ya da ve-
Cemalettin Küçük- Ben aslında provoke receği hesaptan kurtulmak için kapitalizm
etmek amacıyla soruyu sordum. Bunu açık- bunu şey yapıyor. Benim bütün kavramla-
ça söylemek gerekiyor. ra temkinli yaklaşmadan kastım da buydu.
Benim konuşma metnim aşağı yukarı ka-
Ahmet Bey, siz dinleyemediniz herhalde;
famda hazırdı, ama dinledikçe metin de-
ama sunumlarda hep hibrit denilen, yani
ğişti. Kavramlardan bahsettik, birkaç örnek
pillerle, akümülatörlerle çalışan otomo-
verdik. Mesela, buradan baktığımız zaman,
billere geçersek, yeşil alana geçeceğiz
bu yeşil kapitalizm ya da sizin dediğiniz
gibi söylemler var. Sorum kısaca şöyleydi:
gibi, onca arabayı ortadan kaldırıp bir tane
“Bunca sayıda otomobille bir yere ulaşmak
buharlı tren mi koysak, o ironiyi vurgulamak
mı; yoksa, geçmiş dönemdeki gibi buhar-
lazım. Ne anlamda? Olabilirliği anlamında
lı trenlerle ya da gemilerin yakıt deposu-
değil de, birtakım şeyleri izah etmek ya da
na kömürü ya da odunu atarak gitmek mi
dikkat çekmek anlamında önemli bir bakış
ekolojik olarak daha avantajlıdır” diye bir
açısı.
soru sordum. Bunun yanıtını da biliyorum
aslında. Biraz daha genişleteyim. Tanay Oturum Başkanı- Teşekkür ediyorum Ah-
hocam sunum yaparken, bir bölgede çelik met Bey.
üretiminin azaltılmasını öne sürüyor Avrupa
Salondan Sayın Arif Künar’a sözü veriyo-
Birliği müktesebatı, önümüze koyuyor; ama
rum.
diğer taraftan da bunca çelik yığınını hibrit
olarak hareket ettirecek konumlar öneriyor Arif Künar- Merhaba.
bize. Bu konuda siz de bir açıklamada bu-
Üç gündür, mevcut Paris İklim Anlaşma-
lunabilir misiniz diye biraz daha genişlettim
sı, Yeşil Mutabakat gibi, çok önemli, Türki-
soruyu, sizi biraz daha fazla provoke ettim.
ye’de de önümüzde güncel olan konularda
Teşekkür ederim. çok değerli, güncel yaklaşımlar, eleştirel
yaklaşımlar yapıldı. Benim naçizane öne-
Ahmet Dursun Kahraman- Ben teşekkür
rim, özellikle net sıfır konusunda, Türkiye’nin
ederim.
2050 yol haritası konusunda yapılması ge-
Konuşmaları dinledim. Hani dedik ya, ka- rekenler konusunda konuştuklarımızın bü-
pitalizmin argümanlarından bahsederken, tün kamuya, bütün karar vericilere de ulaş-
bütün bunların hepsi yeni bir sektör, yeni bir ması açısından, bir de daha insan odaklı,
endüstriyel faaliyetin habercisi, kahverengi daha doğa odaklı, daha kamu odaklı ola-
kapitalizme karşı yeşil kapitalizm diye. Bak- rak TMMOB tarafından da böyle bir yol ha-
tığınız zaman, bu acaba kapitalizmin yeni ritasının, raporun ortaya konulası gerekiyor.
bir argümanı mı? Evet, buradan baktığınız- Çünkü çok önemli tespitler, fikirler geliştirildi
208
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

burada. Bu kadar birikime sahip TMMO- teminat mektubu irat kaydedilmek yerine,
B’nin bunu yapıp bu yol haritasının da so- bunlara af çıkartıldı. Orada oluşan kapa-
mut olarak, mühendisler açısından, TMMOB site kime verildi; mevcut santrallara verildi,
bakış açısından sunulmasında fayda var HES’lere verildi, hibrit yapılabilsin diye. De-
bence. Bunu da gündeme almak üzere bir mek ki, karar verici kararını mevcut enerji
hatırlatma yapmak istedim. şirketlerinden yana kullanmış.
Çok teşekkür ediyorum değerli katılımcıla- Üçüncü karar verici kim; STK’lar. STK’lar
ra. kendi içlerinde hemfikir mi? Üç gündür gö-
rüyoruz; hayır, değiliz. EMO Makine Mühen-
Oturum Başkanı- Çok teşekkür ediyoruz.
disleri ile hemfikir değil, TMMOB’nin derin-
Buyurun İsmet Bey. lemesine çalışmaları yok. Olsun diye çaba
gösteriyoruz, söylüyoruz. Bu toplantıdan
İsmet Turan- Bir katılımcımız, rüzgâr ener-
sonra inşallah olur.
jisiyle ilgili üretim-tüketim dengesine ilişkin
güzel bir hatırlatma yaptı. Rüzgâr enerjisi Gündeme getirmek istediğim ikinci ana
yılda iki kez pik yapıyor, aralık ve ağustos konu ÇED konusu. Çevre Mühendisleri Oda-
aylarında. O dönemde Türkiye ortalama sı Başkanı biraz değindi. Ben her yerde söy-
toptan satış fiyatı ya da PTF olarak adlan- lüyorum, Odadan da destek bekliyorum;
dırılan fiyat düşüyor. Çok ilginçtir, rüzgârın bu ÇED gerekli değildir konusu Türkiye için
ve güneşin yoğun olduğu günlerde kö- kanayan bir yaradır. Bunun mutlaka kaldı-
mürcüler ve gazcılar para kazanamıyorlar. rılması lazım. Böyle aptalca bir uygulama
Acaba rüzgâr ve güneşin Türkiye’de art- olamaz. Ülkesini, toprağını, suyunu bu ka-
masını engelleyen bir lobi mi var? Bu PTF dar hoyratça kullanan bir toplum olamaz.
grafiğine bakarak bunu tartışmaya açmak Bunun da bir numaralı yasal uygulaması bu
istiyorum. Yılda iki kez, aralık ve ağustos “ÇED gerekli değildir” konusudur. Megavat
aylarında çok çarpıcı bir şekilde rüzgâr ve sınırı olmadan, her proje için ÇED uygula-
güneş arttığında doğalgaz ve kömürcülerin ması olmak zorundadır.
para kazanamadığını görüyoruz.
Üçüncü ana konu termik santralların su
Bu karar vericiler konusu çok çok önemli. kullanımı konusu. Bu çok az konuşulan bir
Üç ana karar verici var; Türkiye Büyük Millet konu. Dün bir üstat dile getirmişti. Bu konu-
Meclisi, Hükümet ve STK’lar. TBMM’nin bu da da TMMOB’den destek bekliyoruz. Çok
kadar önemli bir konuyla hiç ilgilenmediği- acil, bütün mevcut termik santrallar dâhil,
ni görüyoruz son dönemde. Mecliste bazı hepsinin taze su kullanımının yasaklanması
milletvekillerini ziyaret ediyoruz, grupları ve kuru tip uygulamalara geçilmesi lazım.
ziyaret ediyoruz, konuları anlatıyoruz, çok Hemen, 1 Ocaktan itibaren bütün doğal-
yetersiz olduklarını görüyoruz. Biraz CHP’de gaz ve kömür santrallarının, biyokütle sant-
Ahmet Akın, bulunduğu konum itibarıyla rallarının özellikle yakma tesislerinin taze
olsa gerek, tek başına konuları gündeme su kullanımının yasaklanması ve kuru tipe
getirmeye çalışıyor; ama 600 milletveki- geçmesi lazım. Çok geç kaldık.
linin çok büyük bir kısmının bu konuları hiç
Dördüncü konu yerel yönetimler. Biz, has-
bilmediğini, ilgilenmediklerini çok rahatlıkla
belkader Ankara Kent Konseyi’ne çağrıldık
söyleyebiliriz.
geçenlerde. Orada konulardan haberimiz
İkinci ana karar verici olan Hükümetin ilgi oldu. Önerdiğimiz şey enerji dairesi kurul-
konusuna gelecek olursak, şebekedeki ması oldu. İstanbul’da var, ama Enerji A.Ş.
bağlantı kapasite miktarı yenilenebilirin ar- var. Biz, her büyükşehir belediyesinde daire
tışında belirleyicidir. Bu kapasitenin nereye, başkanlığı şeklinde bir enerji dairesi olması-
nasıl dağıtıldığına bakarak, karar verici hü- nı istiyoruz. Bunu önerdik.
kümet modelinin ne kadar verdiğini görebi-
Beşinci konu Avrupa Birliği konusu. Avrupa
lirsiniz. Geçenlerde bir af çıkartıldı ve yapıl-
Birliği bizi alır, almaz, çok önemli değil; ala-
mayan rüzgâr santralları teminat mektubu
bilir de, almayabilir de; ama Avrupa Birli-
irat kaydedilmek yerine -ki, kamu menfa-
ği’nin ortaya koyduğu iyi şeyleri almaktan
atinden bahsediyorum- kamu yararı olan
niye çekiniyoruz, niye tu kaka yapıyoruz?
209
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Mesela, kömür zararlıysa bize de zararlı, baktıkları çok nettir. Burada aslında halk-
Avrupa Birliği ülkelerine zararlıysa bize de ların söz sahibi olması gerekirken… Örneğin,
zararlı kömür. Niye biz yasaklamıyoruz kö- katı atık ithalatı konusu yasaklanmaya ça-
mürü? Neden bu konuda sırf Avrupa Birliği lışıldı, bir toplantı yapıldı. Kiminle beraber;
diye mesafeli yaklaşıyoruz? Bunun zararı- Plastik Atıkları Değerlendirme İşverenle-
nı nerede görüyoruz? Bakın, geçen hafta ri Federasyonu vesaire. Tekrar bunun önü
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı bir açıldı. Yani şunu düşünmek şey değil. Biz
toplantı yaptı ve yeşil Ankara, Yeşil Dö- teknoloji üreten bir ülke olamadık, teknolo-
nüşüm Projesi başlattı. Danışmanı Londra jisini dışarıdan alıyoruz. Teknoloji bunlarda
merkezli bir bankaydı; TMMOB değildi, EMO var, atık da bunlarda var. Yani bunlar ora-
değildi, Makine Mühendisleri Odası değil- dan yarar sağlamayı beceremedi, bunu biz
di, Tanay hoca değildi. Gidip İngiltere’den, mi becereceğiz? Bu mantığı kim sorgulu-
Londra merkezli bir bankadan aldıkları pa- yor? Bu anlamda baktığınız zaman, gerçek
rayla, yine yabancı bir danışmanlık şirketini sorunun üzerine biraz baskı unsuru olmalı-
tutmak suretiyle Ankara’nın Yeşil Dönüşüm yız diyorum. Çünkü bir yandan Marmara’da
Projesini başlattılar. Halbuki, burada bu ka- müsilaj gibi bir şeyle geldiği zaman aşırı bü-
dar uzmanlar var; sorabilirler, danışabilirler. yümüş bir cazibe merkezinden yakınıyorsu-
Niye danışmıyoruz? Çünkü bizim çok katı nuz; ama öbür yandan da Kanal İstanbul,
kurallarımız var, AB’ye karşıyız vesaire. TM- yeni yerleşke, bunlarda ısrar ediyorsunuz.
MOB’yi çağırmıyorlar, Makina Mühendisleri Dolayısıyla bu sorunun gerçek temelini or-
Odası’nı çağırmıyorlar, EMO’yu çağırmıyor- taya koymalıyız. Çünkü sorunun içinden çö-
lar. Bu beş konuda fikirlerimi belirtmek iste- züm beklemek bir yanılgıdır. Sorunun adını
dim. koyduysanız, aynı sorundan çözüm bekliyor
olmak da hoş bir şey değildir, yanılgıdır. Bu
Söz verdiğiniz için teşekkür ederim.
konuda baskı unsuru olmamız gerekiyor
Oturum Başkanı- Teşekkür ediyorum. diye düşünüyorum.
Değerli dostlar; bir taraftan süremizi aştık, Oturum Başkanı- Teşekkür ediyoruz Ahmet
bir taraftan da elektronik ortamda sorular Bey. Sağ olun.
gelmeye devam ediyor. Son olarak konuş-
Sayın Tanay Sıdkı Uyar’a söz veriyoruz.
macılarımıza ikişer dakikada süreci özetle-
meleri için söz vereceğim ve toplantıyı ka- Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar- Avrupa Birli-
patacağım. ği, Birleşmiş Milletler, biri 200 ülke bir ara-
ya geliyor, oturup konuşuyor, öbürü 27 ülke
Ahmet Bey yayında mı acaba?
bir şeyler geliştiriyorlar, oluşturmuşlar. Siz
Son olarak iki dakikada, hem sorulan so- karşı çıksanız ne yazar, çıkmasanız ne ya-
rular çerçevesinde, hem de katkılarınızı ya- zar! Benim önerim, onları bırakın bir tarafa,
parak toparlarsanız sevinirim. yani onlara karşı çıkarak sorunun parçası
olmayın. Eğer çözüm önermiyorsanız, soru-
Buyurun.
nun parçasısınızdır. Zaten eski Enerji Bakanı
Ahmet Dursun Kahraman- Sözün özü şu: açıkladı, “Biz Greenpeace’le beraber nük-
Aslında baktığınızda, bu yaşadıklarımızın leeri kuracağız” dedi. Basında çıktı. “Onlar
tamamı sınıfsal bir sorun, bunun tartışılır bir karşı çıkarlar, arada bir afiş asarlar, biz de
tarafı yok. Dolayısıyla problemi tekil sorun ses çıkartmayız, bir gözaltına alıp bırakırız.
diye bize dayatılan şeylerden değil de; as- Ama biz karar vericiyiz, yaparız” dediler.
lında bunların sonuç olduğundan hareket- Karar vericilerin, sorundan yana olanların
le, sorunun gerçek tanımını yaparak, bunun en korktuğu şey çözümün ortaya konul-
üzerinden düşünmemiz gerekir. Çünkü bi- masıdır. Koyabiliyorsanız çözümü, varsınız;
zim bahsettiğimiz global dünyada kapita- çözümü koyamıyorsanız, o zaman sorunun
lizm. Bu arada ulusal siyasi iradeler bunları parçasısınız.
devlet adıyla savunuyorlar. Halbuki, devlet
Avrupa Birliği’nin yaptıklarını desteklemek
başka bir şeydir. Biz 4 yılda bir seçim ya-
veya desteklememek haddime değil; sa-
parken devlet yıkıp devlet kurmuyoruz. Bu
dece küresel dönüşümü anlatmaya çalışı-
bir siyasi bakış açısıdır. Sermayeden yana
210
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

yorum size ve biliyorum ki, kendi ülkem için, götürdüm, Fatih Dönmez’e götürdüm. “Bir
yerel yönetimlerin öncülüğünde, tüm pay- masa etrafında oturalım, konuşalım, tartı-
daşların katılımıyla ancak bu işi çözebiliriz, şalım” dedim. Bizimle aynı masa etrafında
o da bizim çözümümüz olursa. Başkalarının oturmaya tenezzül etmedi beyler. TÜSİ-
telkinlerine açık olmayız. Eğer siz uzun va- AD’ın Enerji Çalışma Grubu ELDER’le, Elekt-
deli çözüm önerirseniz, çözüm önerirseniz, rik Üreticileri Derneğiyle aynı masa etrafına
belli bir modeliniz varsa, bir şey yaparsınız, gelenler bizimle aynı masa etrafına gelme-
geleceği planlarsınız; yoksa, sadece birile- yi kabul etmediler. Biz, ülke ve halk yararına
rine karşı çıkarak hayatınızı sürdürürseniz, bir şeyler söyledik, söylüyoruz, söyleyece-
ileride size yapılan telkinlerden birini seç- ğiz. Burada da bilginin nereden geldiğine
mek zorunda kalırsınız. Sadece bunu söy- bakmıyoruz.
lemek istiyorum. Avrupa Birliği’nden bana
Enerji Bakanlığı’nın Yenilenebilir Enerji Stra-
ne. Ben Çankırı’da doğmuşum, dedem
teji Belgesi var. Kim hazırlamış; İspanya Bir-
Sürmeneli, öbür dedem Kırımlı. Ben Türki-
leşik Krallığı. Kim hazırlamış; Deloitte … bu
ye Cumhuriyetinin vatandaşıyım. Bana ne,
salonda, bizi dinleyenler arasında o rapo-
ne yaparlarsa yapsınlar. Ama onları birileri
run 20 kat, 1000 kat daha iyisini hazırlaya-
savunuyormuş gibi eleştirip sonra hiçbir şey
cak onlarca, yüzlerce insan tanıyorum. Ama
yapmamak, hiçbir çözüm üretmemek, de-
o raporlar dikkate alınıyor, biz muhalifiz diye
vamlı “Halk için çalışıyorum” demek, halk
bizim söylediklerimiz dikkate alınmıyor. Biz
için çalışmıyorsunuz demektir, sorunlara
Türkiye için en güzel şeyleri söyledik, ha-
çözüm bulmuyorsunuz demektir.
yatlarını verdi insanlar bu yürüyüşte, bedel-
Artık birilerini suçlamayı bırakalım lütfen. ler ödediler, ödüyorlar. En güzel, en doğru
Kendimiz gibi düşünmeyenlere, başkalarına şeyleri söylemeye devam edeceğiz. Çünkü
bir şeyler söyleyerek kendi varlığımızı sür- her şeyden önce bu ülkenin insanlarını, bu
dürmeyelim. Bir şey üreterek, ürettiklerimiz- ülkenin topraklarını seviyoruz.
le varlığımızı sürdürelim diyorum. Yani artık
Oturum Başkanı- Çok sağ olun hocam.
bıktım bu işten ben. Çünkü Avrupa Birliği lafı
edince… Ben ülkem için çözüm öneriyorum. Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar- Ben … niye söz-
O çözüme varsanız, oturup beraber ürete- cüsü olayım? Niye öyle bir suçlama yapı-
lim; yoksa, sorununun parçasısınız, imtiyazlı yorsun?
ortak olmaya yardımcı oluyorsunuz derim.
Oturum Başkanı- Tanay Bey; lütfen, prog-
Başka söyleyeceğim bir şey yok.
ramın akışına şey yapmayalım.
Oturum Başkanı- Çok sağ olun hocam, te-
Salonumuzda bulunan, bizleri ekranları ba-
şekkür ediyoruz.
şında izleyen değerli dostlar; hepinize çok
Son olarak Sayın Oğuz Türkyılmaz’a söz ve- teşekkür ediyorum. Kıymetli konuşmacıları-
riyorum. mız Sayın Tanay Sıdkı Uyar’a, Sayın Ahmet
Dursun Kahraman’a ve Sayın Oğuz Türkyıl-
Oğuz Türkyılmaz- Bilgiyi paylaşmak esas.
maz’a, kıymetli bilgilerini bizlerle paylaştık-
Biz bilgi paylaşımını savunuyoruz. Bu Ame-
ları için teşekkür ediyorum.
rika Birleşik Devletleri de olabilir, Avrupa Bir-
liği de olabilir, Rusya Federasyonu da, Çin “Bildiri kitabı yayınlanacak mı?” diye bir
Halk Cumhuriyeti de. Bilgi önemli. Önemli soru var. Evet, bildiri kitabı yayınlanacak ve
olan, bilgiyi paylaşmak, üretmek, çoğalt- 3 gün boyunca gerçekleştirdiğimiz prog-
mak. Biz üretmedik değil. Tanay hocam ramlar da Youtube üzerinde yayında kala-
haksızlık ediyor. Kusura bakma, reddedi- cak.
yorum bunu. 2010, 2012, 2014, 2016, 2018,
Hepinize teşekkür ediyorum. Oturumu ka-
2020. Enerji Bakanlığı yayınlamadı Türkiye
patıyorum.
Enerji Görünümü Raporunu, biz yayınladık.
Toplam binlerce sayfa. Hiç mi bir şey öner-
medik? Haksızlık etme Tanay! Onca şey
önerdik. O raporları bizzat ben alıp götür-
düm, Hilmi Güler’e götürdüm, Taner Yıldız’a

211
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

212
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

TMMOB 13. ENERJİ SEMPOZYUMU

“TÜRKİYE’DE ENERJİ PROJEKSİYONLARI ve


ALGI YÖNETİMİ”

Oturum Başkanı:

Kemal Ulusaler

Elektrik Mühendisleri Odası

213
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

TÜRKİYE’DE ENERJİ PROJEKSİYONLARI ve


ALGI YÖNETİMİ
Sunucu- Değerli dostlar; herkese merhabalar.
Sempozyumumuzun 3. gününde, oturumumuzun konusu, Türkiye’de Enerji Projeksiyonları ve
Algı Yönetimi. Oturum Başkanlığını, EMO 39. ve 40. Dönem Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan
Kemal Ulusaler yapacak. Kemal Başkanımız çevrimiçi olarak bağlanacak. Konuşmacılarımız
burada hazır durumdalar.
Kemal Başkanımın kısa bir özgeçmişini ifade ettikten sonra, sözü kendisine vereceğim.
Kemal Ulusaler, 1956 Bursa doğumlu. Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden mezun
oldu. 30 yıllık çalışma hayatında, özel sektörde şantiye şefliği, proje koordinatörü ve teknik
müdür olarak görev yaptı. 2000-2002 yılları arasında Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim
Kurulu Yazman Üyesi, 2002-2004 yılları arasında Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve 2004-2008 yılları arasında Elektrik Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. Halen EMO Enerji Komisyonu Üyesi olarak katkı
koymaktadır. Enerji politikaları üzerine pek çok sunum yaptı, makaleler yazdı. Ulusaler, Birgün
ve Cumhuriyet gazetelerinde haftalık ve aylık köşe yazıları yazdı ve halen Birgün Gazetesi’n-
de haftalık yazılarını sürdürmektedir. Sayın Başkanım; sözü size veriyorum. Başarılı bir oturum
geçmesini diliyorum. Saygılarımla.
Oturum Başkanı Kemal Ulusaler- Teşekkür ediyorum. Enerji Sempozyumunun son oturumuna
hepiniz hoş geldiniz. Bizden sonra, nükleer enerjiyle ilgili bir panel var sanırım. Ondan sonra
da herhalde Sempozyum noktalanacak.
Bugünkü oturumun başlığı, Türkiye’de Enerji Projeksiyonları ve Algı Yönetimi diye geçiyor. Algı
yönetimi deyince, benim aklıma hemen Pentagon’un icadı olan algı yönetimi geliyor. Hani,
şu talan ve baskı politikalarıyla diğer ülkeleri işgal ettikten sonra demokrasi götürmek söy-
lemiyle toplumu bir şekilde manipüle etmek algı yöntemleri içerisine giriyor. Biz de burada
enerji konusunda algı yönetimi neymiş, ne değilmiş, ona bir bakacağız bu oturumda. Baka-
lım nasıl tezahür edecek algı politikaları?
Bu oturumda dört konuşmacımız var. Varlık Fonu konuşacağız, enerji yoksulluğunu konuşa-
cağız. Kurulu güç, üretim, tüketim projeksiyonları, kaynak planlaması gibi konuları burada
ayrı ayrı konuşacağız.
Ben size uzaktan bağlanıyorum. Dolayısıyla özgeçmişleri oradaki arkadaşlarım size suna-
cak tek tek. Özgeçmişlerin bazıları epey uzun. Oradan konuşulması daha pratik olsa gerek.
Hele hele Seyhan hocamın bir yayınları var, hocam hiç uyumamış herhalde, öyle gözüküyor.
Geçenlerde bir anket gördüm. Türkiye’de kişi başına 6 kitap düşüyormuş; fakat ders kitapla-
rını çıkarttığınızda, geriye 0.005 gibi bir şey düşüyor. 70 yıllık hayatında bir kitap okumuş ve
ondan alıntılar yaparak bir ülkeyi yönetmeye çalışan kişilerin olduğu bir yerde bu kadar çok
yayını hakikaten kutlamak lazım. Odaya ve TMMOB’ye katkılarından dolayı oradaki katılım-
cıların hepsine şimdiden teşekkür ediyorum. Sözü uzatmadan bildiri sunumlarına geçmek
istiyorum. “Varlık Fonu” konulu sunumunu yapmak üzere, Emekli Hazine Müsteşar Yardımcısı
Sayın Hakan Özyıldız’ı kürsüye davet ediyorum.
Sunucu- Hakan Bey’in kısa özgeçmişini buradan ifade etmek istiyorum.
1956 Nisan’da Bursa’da doğdu. Gelibolu ve Erzurum’daki çalışma hayatından sonra Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden 1977 yılında mezun oldu. 1984-85 yıllarında Ame-
rika’da, Boston Üniversitesi’nde lisansüstü eğitimini aldı. Haziran 1978’de uzman yardımcısı
olarak başladığı Hazine’deki kariyer yolculuğunda, Banka ve Kambiyo, KİT ve Kamu Finans-
manı genel müdürlüklerinde Daire Başkanı, Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Müdür olarak
görev yaptı. Hazine’yi Cenevre ve Londra’da temsil etti. 2001 yılında krizden önce Müsteşar
Yardımcısı oldu, 2003 Ekimde de emekliye ayrıldı. Emekli olduktan sonra özel bir bankada
danışmanlık yaptı. Mülkiye’de yarı zamanlı ders veriyor.
Buyurun hocam. İfade etmeye çalıştım. Eksikler varsa kusura bakmayın.

214
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

VARLIK FONU
Hakan Özyıldız & Ekonomist – Yazar lar civarında ulusal rezervi vardır, ama Rus-
ya’daki Varlık Fonu’nun ayrıca 400 milyar
Efendim, öncelikle davetleriniz için teşek-
dolar kadar da ayrıca bir rezervi var. Bun-
kür ediyorum. Bugün burada olmak veya
ları birbirine karıştırmamamız lazım. Bizim
ekranları başında bizi izlemek zahmetine
Merkez Bankamızda da bu 128 milyar do-
katlandığınız için de sizlere saygılar, sevgi-
lar tartışmasını izliyorsunuzdur. Oradaki 128
ler sunuyorum.
milyar bizim ulusal varlığımızdır falan diye
Ben bugün, Türkiye’de çok fazla bilenme- bir tanım yok; bu ayrı bir şey. O ayrımı koy-
yen, zaman zaman siyasi arenada konu- mak lazım. Bu fazla rezervler çeşitli yerler-
şulan; ama içeriğinin geniş çevrelerce kav- den gelebiliyor; özelleştirme gelirlerinden,
randığını pek düşünmediğim bir konuya doğal kaynaklardan, bazı ülkelerde dış ti-
el atmaya çalışacağım. Amacım, her şeyi caret fazlalarından. Bunun en güzel örneği
bu kısa sürede açıklamak değil, ama sizin Çin. Çin, dış ticaret fazlası vererek rezerv
dağarcığınızda bir soru demeti bulundura- yaratmış bir ülke ve dünyanın en büyük re-
bilirsem ne mutlu bana. Sunumu ikiye bö- zervlerinden birine sahip. Baktığınızda, dö-
leceğim; birincisinde “Varlık Fonu nedir?” viz dengesi fazla veren ülkeler var -buna
diye bilgi vereceğim, ikinci bölümde de da Çin’i örnek verebiliriz- veya bütçe faz-
Türkiye’deki Varlık Fonu’nu anlatacağım. lası verenler var. Ama nereden bakarsanız
bakın, temel amacı, ülke ekonomisi için ve
Baktığınızda, ulusal varlık fonları çok bilinen
vatandaşları için fayda yaratmak.
bir gerçektir. Doğal rezervleri olan ülkele-
rin kurumları bunlar. Norveç’iyle, Katar’ıy- Bu fonlar amaçlarına göre farklı. Birincisi
la, Suudi Arabistan’ıyla ele aldığımızda, istikrar fonları. Bunlar petrol ve diğer em-
adamların doğal rezervi var. Mesela, Rusya tia piyasalarındaki fiyat oynaklıklarını den-
da aynı; petrolü, doğalgazı var. Bunlardan gelemek için. Mesela, fiyat çok yükseldiği
biriktirdikleri paraları, ileride fiyat oyna- zaman rezerve atıyor, düştüğü zaman onu
maları başladığında veya ileriki nesillerde rezervden karşılayarak gidiyor; bu gibi ha-
kullandıkları bir yer. Sadece ulusal fonlar reketleri var. Kalkınma fonları var; Birleşik
değil, başka fonlar da var dünyada. Doğal Arap Emirlikleri ve İran örneğinde olduğu
fonların, yani ulusal varlık fonlarının diğer- gibi. Bunların hepsi altyapı ve diğer sosyal
lerinden temel ayırıcı özellikleri var. Bunlara projelere para aktarıyorlar. Tek amaçları
dikkat etmemiz gerekiyor. bu; biriktirdikleri parayı buralara kullanıyor-
lar.
Birincisi, bunların sahibi devlet. Yoksa, pi-
yasada duyuyorsunuzdur; para piyasala- Emeklilik rezerv fonları var. Bireysel emek-
rında, sermaye piyasalarında da fon diye liliği olanlar var mı içimizde, bilmiyorum.
adı geçen bir sürü yapılar var. Bunlar öyle Anglosakson sistemi bir kuruluştur bireysel
bir şey değil. Bunlar devletin yönettiği ya- emeklilik. Özellikle İngiltere, Amerika, Kana-
pılar. İkincisi ve çok önemlisi, son günlerin da, Avustralya, Yeni Zelanda gibi yerlerde
moda tanımıyla söyleyeyim -burası çok çok uzun vadeli birikmiş paralar var, tril-
önemli- yükümlülükleri yok, hiçbir ulusal yonlarca dolar. Dünyada bugün için yak-
varlık fonunun yükümlülüğü yok. Çünkü bu laşık 70 trilyon dolar civarında böyle para
özellikleri sayesinde uzun vadeli yatırımlara var. Japonların da benzer fonları var. Bun-
yönelebiliyorlar. Bir Norveç fonuna baktığı- lar da bir kısmı özel, bir kısmı da devlette
nızda veya bir Katar’a baktığınızda, Rus- olanlar. Rezerv yatırım şirketleri var; bunlar
ya’ya baktığınızda, uzun vadeli yatırımlara da aldıkları fazlaları, ödemeler dengesin-
girebiliyorlar. den gelen fazlaları kullanıyorlar.
Üçüncü özellikleri de, merkez bankalarının Kaynaklarına göre ayırdığınızda, emtiaya
uluslararası döviz rezervlerinde ayrı bir ya- dayalı olanlar var -petrol, doğalgaz veya
pıları var, yani siz şunu söyleyemiyorsunuz. elmas, bakır olanlar da var- bir de emti-
Rusya bunun için en güzel örnektir. Rusya aya dayalı olmayanlar var. Onlar da öde-
Merkez Bankası’nın yaklaşık 300 milyar do- meler dengesi veya döviz hareketlerinden,
215
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

bireysel emeklilik fonlarından, hatta sigor- yer alan firmaların kurtarılmasıyla…” 2008
ta primlerinden getiriliyor. Yanılmıyorsam, krizinden bahsediyor, küresel krizden bah-
dünyada 80 civarında Varlık Fonu var; en sediyor. “Bunun için direkt devlet müda-
büyükleri bunlar. Norveç’inki 1.3 trilyon do- halesiyle gerçekleştirilen politikalar oldu
lar. Çok konuşulur, çok bilinir. Bildiğiniz gibi, o dönemde, 2008’de. Ulusal varlık fonları
Norveç bunu Kuzey Denizi petrolünden bi- kriz ortamlarında kamu ve özel sektördeki
riktiriyor. Çin’in Yatırım Fonu var; 1.2 trilyon yatırımların sürdürülebilmesi, yeni yatırım-
dolar. Bu meşhur yol projesi, Kuşak Yolu ların finanse edilebilmesi, büyük projelerin
Projesini buradan finanse ediyor. Kuveyt önünün açılabilmesi, piyasada oluşan her
yatırım otoritesinin var; 700 milyar dolar. türlü fiyat hareketlerinin olumsuz etkilerin
Abu Dabi’nin 585, Hong Kong’un 546 milyar asgari seviyede indirilebilmesi” diye devam
dolar. ediyor. Çok açık. Yani eğer Şahap Bey bir
Varlık Fonu Yöneticisi olsa, diyor ki, “Eğer bir
Bazı fonlar stratejik olduğu düşünülen
kriz ortamı varsa, ben önce kamu ve özel
alanlarda, yurtiçinde veya dışında yatı-
sektördeki yatırımların sürdürülmesini isti-
rım yapmak üzere de kuruluyorlar. En bili-
yorum.” Biraz evvel ne dedik; ulusal Varlık
nenlerden bir tanesi, çok yaygın kullanan
Fonu. Bir devlet kuruluşu özel sektördeki
Norveç ve Katar. Biliyorsunuz, Türkiye’de de
yatırımlara gidiyor ve bunları finanse edi-
yatırımları olduğu söylenen ve çeşitli alan-
yor, büyük projelerin önünü açıyor ve her
lara yatırım yaptığı konuşulan bir fon. Para
türlü fiyat hareketlerinde fonu kullanacağız
ve sermaye piyasalarına yatırım yapıyorlar.
diyor.
Varlık fonları dünyada yaklaşık 7-8 trilyon
civarında varlık yönetiyorlar. Paralarının Yine onun makalesinden devam ediyorum.
çok büyük bir kısmını hiç riski olmayan, pi- Biraz evvelki krizdi. “Kriz ortamları dışında
yasa riski olmayan Amerikan, Alman ve Ja- da ekonomideki çarkların işlerliğinin korun-
pon kamu kağıtlarına, tahvillere yatırıyorlar. ması adına yoğun mesai harcayan ulusal
Bunların tahsili her zaman garanti, bunlar- varlık fonları rezerv yönetimi gibi işlevlerde
da hemen hemen hiçbir risk yok. Buranın merkez bankalarına olduğu gibi, çoğu açı-
yine altını çizeceğim. Bir de bazı ülkelerde, dan yine birçok devlet kurumuna da yar-
İran’da veya diğerlerinde söylediğim gibi, dımcı olabilmektedir” diyor. Biz demin söy-
stratejik olduğu düşünülen firmalara des- ledik; stratejik olarak ulusal Varlık Fonu’nun
tek olmak, onların sermayeline katılmak Merkez Bankası’ndan ayrı olması gerekir.
olabileceği de tartışmalar arasında. Ama Ama buraya bakıyorsunuz, “Hayır, orada-
burada tartışılan bir konu var, proje seçi- ki rezervler Merkez Bankası’nın rezerviymiş
mini nasıl yapacaksınız? Devletin yönettiği gibi kullanılsın” diyor, “Oraya getirelim” di-
bir yerde hiç siyaset bu işe girmeyecek mi? yor. Bu ayrımlara baktığınız zaman, biraz-
Eğer bir stratejik şirket belirliyorsanız, bu dan detayını vermeye çalışacağım Türki-
şirket ne? Mesela, Kanal İstanbul neye göre ye’deki Varlık Fonu’nun niçin var olduğunu,
stratejik? Eğer stratejik olduğuna karar ve- neye göre kurulduğunu, hangi maksatla
rilirse, Varlık Fonu buraya ortak olabilir mi? kurulduğunu ben kendi adıma anlamış
İleride bu konuyu biraz daha açacağım. durumdayım. Umarım, sizlere de yardım-
cı olabilmişimdir. Yani “Bir petrol ülkesi ol-
Bundan sonraki kısmı biraz uzun tuttum,
madığımıza göre, doğalgaz ülkesi olma-
ama özetlemeye çalışacağım. Alıntı yap-
dığımıza göre, ödemeler dengemiz fazla
tım. Genelde sunumlarımda ben pek alın-
vermediğine göre, dış ticaretimiz fazla ver-
tı yapmayı sevmem; ama burada alıntı
mediğine göre, biz neden Varlık Fonu kur-
yaptığım kişi Şahap Kavcıoğlu, yani şu
duk?” diye sorarsanız, bana göre cevaplar
andaki Merkez Bankası Başkanı. Profesör-
burada. Açık ve net olarak cevabı koymuş.
lük unvanını almadan önce varlık fonları
üzerinde yazdığı bir makalede öyle güzel Bu bağlamda, gelin, Türkiye’deki Varlık
şeyler söylemiş ki, onları alıntı yapmadan Fonu nasıl bir şeymiş, bir ona bakalım. 2016
geçemedim. Çok uzun okumayacağım, Ağustosunda kuruldu. Amaçları arasında
ama 1-2 yeri dikkatinize sunuyorum. “Kriz şöyle bir şey var: Sermaye piyasalarında
döneminde özellikle stratejik sektörlerde araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağla-
216
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

mak, yurtiçinde kamuya ait varlıkları eko- bir yapı çıktı: Mısır’da üç tane kamu otori-
nomiye kazandırmak. Yani kamunun Varlık tesi borç alabiliyordu. Birincisi Hazine, kla-
Fonu, ulusal, adı üstünde. İzin verirseniz sik Hazine; ikincisi, bizim eski DPT’ye ben-
İngilizcesini de hatırlatayım; sovereign we- zeyen kamu yatırımları otoritesi; üçüncüsü
alth fund. Sovereign egemen devlet, we- de, şimdi bizim Sosyal Güvenlik Kurumu’na
alth varlık demek. O zaman ne işiniz var? benzeyen Sosyal Güvenlik Kurumu. Üçü de
Burada çok önemli olan bir şey daha var; ayrı ayrı borç alabiliyordu ve kendi parala-
dış kaynak temin etmek. Bakın, burada rıyla işlem yapabiliyorlardı. O zaman ben,
bir şey daha çıktı. Dış kaynak temin ede- yabancı ortaklı bir bankada da danışman-
ceğiz, içeride sermaye piyasalarında araç lık yapıyordum. O bankanın büyük ortağı
çeşitliliğine derinliğine katkı yapacağız, olan birisiyle de Kahire’de görüştüm. Adam
sonra da kamuya ait varlıkları da özelleş- çok açık şunu söyledi: “Burada ne yapı-
tireceğiz. Daha önemli bir şey, stratejik ve yorsunuz, proje mi finanse ediyorsunuz?”
büyük ölçekli yatırımlara da iştirak edece- dedim, “Yok. Burada üç tane kamu otori-
ğiz. Kanunda böyle yazıyor. Bunlar benim tesi var, birbirleriyle rekabet ediyorlar. Çok
herhangi bir yerden bulduğum şeyler değil. rahat borç veriyoruz, çok da iyi para ka-
zanıyoruz” dedi. Düşünün, bir devletin ha-
“Niye böyle bir yapıya ihtiyaç duyuldu?”
zinesi ayrı, yatırım otoritesi ayrı, sosyal gü-
diye araştırdığımda, kamudaki görevim
venlik otoritesi ayrı; hepsi piyasaya giriyor,
nedeniyle IMF’yi biraz bilirim. Baktım, bura-
rekabet ediyorlar ve faizler çok yükseliyor.
da bir şey var dedim. IMF’nin genel kamu
Bir bankacı için çok ballı bir iş. Oturduğu-
tanımına baktığınızda, ulusal varlık fonları
nuz yerde, hiç öyle krediyle falan uğraş-
kamu içinde gözükmüyorlar, yani bunların
mıyorsunuz, topluyorsunuz paraları. Bunun
hareketlerini bütçe dengesi ve kamu den-
benzeri şimdi Türkiye’de var. Eğer Varlık
gesi dışında izliyorsunuz. Aldığı borçlar,
Fonu denemelerinde başarılı olabilseydi…
yaptığı işlerin hepsi Hazine’nin borçları için-
2017-18 krizinden sonra, özellikle 2018 kri-
de falan gözükmüyor. Geçmişte Türkiye’de,
zinde hazırlandılar, yurtdışına gittiler, borç
ben bürokrasideyken çok başvurulan bir
aradılar, sunumlar yaptılar, her seferinde
sistemdi bu. Şimdi de aynısı yapılıyor. Bazı
refüze edildiler. “Hazine varken size gerek
şeyleri gizlemek istiyorsanız, bütçenin dı-
yok” falan dedi yatırımcılar, para vermedi-
şına atacaksınız, o izlenmeyecek, görül-
ler bugüne kadar. Bundan sonra verirler mi,
meyecek, Sayıştay denetimine filan gir-
bilmiyorum. Ama gördüğünüz gibi, bir Ha-
meyecek. Zaten yok da, olsa da bunu
zine borçlanacak, bir de şimdi Varlık Fonu
sokamıyorsunuz. Böyle baktığınız zaman,
borçlanacak.
kuruluş amaçlarından bir tanesi bana göre
sistemi bütçenin dışına itebilmek gibi geldi. “Peki, kaynakları nelerdir?” diye baktı-
Burada öyle bir sıkıntı var ki, bunun yanı sıra ğınızda, Varlık Fonu’nun kaynakları, bir,
Hazine var, Merkez Bankası var, bir tane de özelleştirmeden gelen. Bildiğiniz gibi, artık
Varlık Fonu var şimdi, üç tane oldu. Türki- özelleştirilecek bir şey kalmadı. Kala kala
ye’de üç tane kurum oturmuş, borçlanma araziler var; yani araziler satılacak ve ora-
hakkı var, öyle veya böyle piyasalara mü- dan gelir gelecek. Başka bir şey yok. İkin-
dahale edebiliyor ve burada özelleştirme cisi, kamu kurum ve kuruluşlarının ihtiyaç
de yapıyor, KİT de kuruyor, şirket ortağı da fazlaları diyor. Burada da çok fazla bir şey
oluyor, her şeyi yapabiliyor. Nereden ba- olduğunu sanmıyorum. Ama C’ye bakar-
karsanız bakın, bu, kamuda bir koordinas- sanız, Türkiye Varlık Fonu tarafından yurtiçi
yon sorunu demektir. ve yurtdışı sermaye ve para piyasaların-
dan ilgili mevzuat kapsamında izin aran-
Ben 2003 yılında emekli olduktan sonra,
maksızın sağlanan kaynak. “Hazine’nin izni
Mısır’da bir danışmanlık yapmıştım. “Mısır
ve onayı gerekmeden, yurtdışından ve yur-
kamu maliyesinde kamu finansmanı sorun-
tiçinden para alacağım” diyor. Bu ve biraz
ları var. Bize yardımcı olur musun?” Ben de
evvel söylediğim, üçüncü borçlanma otori-
Mısır’a hiç gitmemiştim o zamana kadar. İlk
tesi anlamına gelen bir durum.
defa gittiğimde araştırdık. Maliye Bakanlığı
yetkilileriyle falan konuştuğumuzda şöyle Özelleştirme olmadığını söyledim. Acaba
217
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

buradan kastedilen İşsizlik Fonu kaynakları nız? Şu anda Hazine öyledir. Yani Devlet
mı? Çünkü oradaki kaynakları alıp -kanun Hava Meydanları’yla veya Karayolları’y-
buna cevaz veriyor, izin veriyor- İşsizlik Fo- la, Sağlık Bakanlığıyla verilen bir garanti
nu’nun kaynaklarını alıp kendisi Varlık Fonu yoktur; bütün o garantiler akşam olduğu
olarak kullanabilir, yönetebilir. Şu anda zaman Hazine’nin kucağındadır. İki kere iki
yönetiyor da olabilir, ben bilmiyorum; yani dört, bunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
yanlış bilgi vermeyeyim. Buradan aldığı za-
Portföyünü bir hatırlayalım. Belki bilmeyen
man ne olacak? İşsizlik Fonunun paraları-
vardır aramızda; onlara yardımcı olalım.
nın çok büyük bir kısmı Hazine tahvillerin-
Yüzde 35’i Halk, Ziraat, Vakıf, Borsa İstan-
de. Yani Varlık Fonu alırsa, Hazine gidecek,
bul falan, ondan kurulu. Yüzde 27’si biraz
elindeki kağıtları satacak, para alacak,
bizi ilgilendiriyor, enerji. İkinci büyük grup,
parayı bu Varlık Fonu’na verecek, onun
BOTAŞ, TPAO, Türkiye Varlık Enerji; yeni bir
yerine de yeniden borçlanacak, daha faz-
şirket, Türkiye Varlık Fonu Rafineri ve Pet-
la borç alacak. Bana göre, buradaki tek
rokimya Şirketi. Bunlar da enerji alanında
amaç, Varlık Fonu’nun aldığı borçları, özel-
ortaklıklar, rafineri ve petrokimya alanında
likle dış borçları Hazine borcunun içinde
ortaklıklar kurmak üzere kurulmuş şirket-
göstermemektir.
ler. Henüz daha yok, “Şununla mı ortak-
Bunun bir örneği kamu-özel işbirliği proje- lık yapalım, bununla mı ortaklık yapalım?”
lerinde var Türkiye’de. Biliyorsunuz, Türki- diye tartışılıyor. Tamamen dedikodu bazlı
ye’de bütün otoyol ve köprülerin garantisini haberlere göre, “Bazı Körfez fonları bura-
veren kurum -içimizde çalışan varsa çok da rafineri ve diğer yatırımlar için ilgi du-
iyi hatırlarlar- Karayolları Genel Müdürlü- yuyorlar” gibi bir laf var; ama doğruluğu
ğüdür. Milyarlarca dolarlık garantiyi Kara- konusunda elimde herhangi bir bilgi yok.
yolları veriyor. Sizce, Karayolları’nın öyle bir Yüzde 13’ü ulaştırma; Havayolları, PTT, De-
geliri var mı? İstanbul Havaalanı’nın ga- nizcilik İşletmeleri. İlginç bir şey, burada Al-
rantisini kim verdi; Devlet Hava Meydanları sancak Limanı da var. Alsancak Limanı’nı
İşletmesi. Devlet Hava Meydanları İşletme- en son ne zaman duydunuz? Benim Rizeli
sinin sermayesi, yasal olarak defterde yazılı bir hemşehrim vardı; her hafta pazar günü
olan 2.5 milyar liradır. 2.5 milyar lirayla bir televizyona çıkıp anlatıyordu, “Alsancak
işletme oturup, yaklaşık 15 milyar avroluk Limanı’na dikkat edin” diyordu. Yüzde 9’u
bir şeye garanti verebilir mi, hayır. Aslında madencilik, Eti Maden, Varlık Fonu Maden
o Hazine’nin verdiği bir garanti; ama Ha- Şirketi. Şans oyunları var, Telekom, Turkcell,
zine’nin üstünde görünmesin, büyük olma- Türk Telekom, Türksat, Çaykur, Kayseri Şe-
sın diye Karayolları’nda görünüyor veya ker, Türk Şeker burada. İki tane de gayri-
aynı şey şehir hastaneleri için. Onlar da menkul şirketi var; İstanbul Finans ve diğer-
Sağlık Bakanlığında görünüyor. Aslında bu leri.
bir devlet. Şöyle düşünün: Evladınız birisi-
İlginç olan, son dönemde alt fonlar kurul-
ne garanti vermiş, “Bana para ver, sana
du. Hepsini yazmadım burada, özetleme-
ödeyeceğim” demiş, sonra ödeyememiş.
ye çalıştım. Mesela, Piyasa İstikrar Denge
Akşam saat 22.00 gibi kapınız çaldı, kapıyı
Alt Fonu diye bir fon var. Amaçlarına bakın;
açtınız, kirli sakallı, 1.90 boyunda, siyah gi-
kamu borç araçları almak, takasbank işlevi
yimli, beyaz gömlekli, ceketini de şöyle ha-
yapmak, Türk Silahlı Kuvvetleri vakıflarına
fiften açmış, bir kabza görünüyor oradan.
ait şirketlerin işlem gören ortaklık paylarını
“Siz filancanın babası mısınız?” diyor, siz
işlem yapmak, ters repo yapmak, kira ser-
de “Evet” diyorsunuz. “Sizin çocuk benden
tifikası almak; mevduat, altın, döviz almak,
para almıştı da” diyor. “Ben ne yapayım, o
hepsini yapabiliyor. Bunu kim yönetiyor?
30 yaşında. Beni ilgilendirmez, ne hali var-
Çok bildiğiniz bir isim yönetiyor. Cevap
sa görsün” mü dersiniz; yoksa, hemen he-
hakkı doğmasın diye ismini burada söyle-
yecanlanıp, “Ne yaptı benim çocuk? Nasıl
meyeceğim. Eskiden televizyoncuydu, şim-
yardımcı olabilirim” deyip, hemen gidip
di danışmanlık yapıyor Cumhurbaşkanlı-
komşunuzu, bankanızı arayıp, borç alıp, o
ğında. O yönetiyor. İkincisi, İstanbul Finans
çocuğun hayatını kurtarmaya mı çalışırsı-
Gayrimenkul Yatırım Fonu var; onun niye
218
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

kurulduğunu biliyoruz. Lisans ve İmtiyaz Alt şirket için, her varlık için teminat da vere-
Fonu var, Maden Alt Fonu var ve İstanbul bilirsiniz, rehin de koydurabilirsiniz, kefaret
Borsasında Girişim Sermayesi Yatırım Fonu olarak veya ipotek olarak gösterebilirsiniz.
var. Borcunuzu ödeyemediğiniz zaman temi-
natınız ne olur? İpoteğiniz ne olursa, başa
Bunu da okuyacağım. Bu fonlar kurulur-
gelecek olan odur.
ken şirket olarak kurulduğu için, Ticaret Si-
cil Gazetesi’nde ne amaçla kurulduklarını Bunun üzerinde fazla durmayacağım,
yazmışlar. Gördüğünüz gibi, borsada işlem amaç meselesinde. Yine Şahap Kavcıoğ-
gören kamu dış borçlanma araçlarına iş- lu’nun makalesinden 1-2 yeri okuyacağım;
lem yapıyorlar, yatırım araçları, portföy, ama sunumu bırakacağım için, isteyenler
hepsiyle. Bütün amaçları bu. Yani bir Var- oradan alabilirler.
lık Fonu, elinde parası olmayan, dışarıdan
Sayın Kavcıoğlu 2008 krizinden bahse-
para bulup, devletin malını satıp para bi-
derken, “Türkiye’deki kamu bankaları ver-
riktiren birinin bu işlerle uğraşmasının man-
dikleri kredileri o dönemde geri çağırma-
tığı ne olabilir? Varlık Fonu dediğiniz şey
mış ve hatta piyasayı fonlamaya devam
gelecek nesillere kaynak aktarmaktır. Bu
etmişlerdir. Bu sayede, iflasın eşiğine ge-
nesil biriktirecek, bizler biriktireceğiz, dışa-
len birçok firma ekonomiye kazandırılmış,
rıda işsiz gezen milyonlarca gence fabrika
üretimlerin devam etmesi ve yatırımların
kuracaksak böyle bir fon kurulabilir. Yoksa,
tamamlanması sağlanmıştır” diyor. Sonra
“Çattı pattı kaç attı” deyip de borsada oy-
devam ediyor, “Nitekim, ülkemizde Tem-
namak bizim ne işimize! Hem de para ala-
muz 2016’da yaşanan olaylar -darbe giri-
rak.
şiminden bahsediyor- ve sonrasında eko-
Bakın, burada, yatırım öngörüsü doğrultu- nomide başlayan süreç, Türkiye Varlık Fonu
sunda TL, döviz, para, her şey var, her şeyi yönetiminin kurulumunun hız kazanmasına
yapıyorlar. Konuyu uzatmamak için bunu sebebiyet vermiştir” diyor. Yani mantık, o
artık okumayacağım, sizi sıkmayacağım; iki şeyi birleştirmek üzere olduğunu... Başka
ama borsa dışı repo bile yapabiliyorlar, yeri götürmüyor, beni sanki devamlı oraya
swap yapabiliyorlar; tahvil, bono, altın iş- yönlendiriyormuş gibi geliyor.
lemi yapabiliyorlar.
Burada iki tane şey soracağım, bir de Ma-
Burada bir şeye dikkatinizi çekmek istiyo- lezya örneği verip bitireceğim sunumumu.
rum. aslında kendisi özel hukuka tâbi, yani
Mersin Akkuyu Nükleer Santralı, projenin
Sayıştay denetimi falan yok. Bütün varlık-
tamamı 20 milyar dolar. Ruslar şu anda
larının gelirlerini bütçeden alıyor. E cetve-
hepsine sahip. Yüzde 49’una kadar satma-
li diye bir şey vardır bütçe kanunlarında.
ya hakları var. Bu demektir ki, 9-10 milyar
Oradaki maddeye göre, buradaki KİT’lere
dolar kredi bulacak. Sizce, Türkiye’de 9-10
Hazine üzerinden para aktarılıyor. Yani sen
milyar dolar kredi bulabilecek birisi var mı?
Varlık Fonuysan, o KİT’lere para ver. Sen
Ruslar bulamazlarsa eğer, buraya gele-
niye bütçeden alıyorsun? Sözde, bütçe-
cek. Biliyorsunuz, nükleerin garantileri, her
ye kaynak vermek üzere kurulmuşsun. Yok
şeyi var. 12.35 sentten garantileri var, alım
öyle bir şey. Bağımsız denetim şirketlerince
garantisi var. Onun için, burada tek aklı-
yapılabiliyor. Burada birazdan bir Malezya
ma gelen şey, diğer ortaklar bulunamazsa,
örneği vereceğim size. Bu bağımsız dene-
Ruslar da kredi bulamazlarsa dışarıda, dö-
tim işinin altını çiziyorum. Orada kimler ba-
nüp dolaşıp bu iş Varlık Fonu’nun kapısına
ğımsız denetçiymiş, göreceğiz.
gelecektir diye tahmin ediyorum.
En önemlisi, 2016’da çıkarılan 9429 sayılı
İkincisi, borsada kimler işlem yapıyor? Ya-
Bakanlar Kurulu kararına göre, “Finansman
bancıların payı yüzde 40 civarında. Bu
sağlarken, Türkiye Varlık Fonu portföyü
borsa yatırımcılarının çoğu faize duyarlı son
üzerinde teminat, rehin, kefalet ve ipotek
dönem zenginleri. Borsa birdenbire aşağı
tesis edilebilir” diyor. Bakın, bu Türkiye’de
düşmeye başlarsa, bir ayar vermek gere-
hiç bilinmez. Borç alırken, finansman sağ-
kirse fon kullanılabilir mi? Bana çok mantıklı
larken, Varlık Fonu’nun portföyündeki her
219
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

geliyor. Çünkü Şahap Bey’i dinlediğim za- Oturum Başkanı- Biz teşekkür ediyoruz.
man, sanki öyle bir şey var. Aynı şeyi Yiğit
İkinci bildirimize geçiyoruz. Prof. Dr. Seyhan
Bulut da söylüyor. 2017’de Star Gazete-
Erdoğdu hocam bize “Enerji Yoksulluğu”
si’nde yazdığı bir makalesinde, “Ekonomik
başlıklı bildirisini sunacak.
kaderinizi akıl ile planlayarak elinize almak
için adım atın, organize olun” falan diye Sunucu- Prof. Dr. Seyhan Erdoğdu, 1968
burada da şeyleri söylüyor. yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi İdari
İlimler Fakültesi Ekonomi ve İstatistik Bö-
Geçmişte bir örnek var; zamanım olmadı-
lümü’nden mezun oldu. Yükseklisansını
ğı için sadece hatırlatıp geçeceğim. Bu-
aynı Üniversitenin Siyaset Bilimi ve Kamu
nun benzeri Kamu Ortaklığı Fonudur. Kamu
Yönetimi Bölümü’nden, doktorasını Anka-
Ortaklığı Fonu, gelir ortaklığı senedi çıka-
ra Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve En-
rarak, Türkiye’de otoyolların ve diğerlerinin
düstri İlişkileri Bölümü’nden tamamladı.
finansmanı için çok kullandı; fakat 2001 yı-
68-72 yıllarında ODTÜ Ekonomi ve İstatistik
lında bütün fon Hazine’ye kaldı ve Hazine
Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalıştı.
ödedi. Onun için, sonuç hüsrandı. Bütün
1981-1988 döneminde özel sektörde yöne-
yükleriyle beraber kaldı.
ticilik, 1988 sonrasında işçi sendika ve kon-
Malezya örneğiyle bitireyim. Malezya’da federasyonlarında danışmanlık ve eğiticilik
da aynı şey vardı, Malezya Kalkınma Fonu yaptı. 2001 yılında Ankara Üniversitesi’nde
diye bir şey. 2009’da kuruldu. Hesaplarını, öğretim üyeliğine geri döndü. 2009 yılında
dünyanın çok bilinen KPMG, Deloite, Ernst Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakülte-
& Young gibi şirketler denetlediler. Ulusla- si Çalışma İlişkileri ve Endüstri İlişkileri Bölü-
rarası şeyle başladı, ben para yatırıyorum mü’nde doçent, 2014 yılında profesör oldu.
diye, sonuçta bir skandal patlak verdi. 2019-2020 yıllarında Bilkent Üniversitesi’n-
Başbakan Rezak’ın hesabına 100 milyon- de ders verdi. Yurtiçinde ve yurtdışında ya-
larca dolar yatırıldığı ortaya çıktı ve açılan yınlanmış çok sayıda çalışması bulunmak-
soruşturmanın sonucunda Goldman Sachs tadır. Elektrik sektöründe özelleştirmelere
sorumluluğunu kabul ederek, Malezya’ya karşı TMMOB ve EMO’nun çalışmalarına
3.9 milyar dolar ceza ödeyerek hayata geri aktif katkı yapmıştır. Halen işçi sendikala-
döndü. rının ve demokratik kitle örgütlerinin faali-
yetlerine katkı vermeye devam etmektedir.
Sonuç yerine fazla bir şey söylemeyece-
Elektrik sektöründe neoliberal yapılanma
ğim. Bu iş bütçe dışı bir işlemdir. Fakat siz-
ve enerji yoksulluğu üzerine birçok yayını
den hassasiyetle tek ricam şu: Bu fonun
vardır.
faaliyetlerini takip ediniz.
Buyurun hocam.
Teşekkür ediyorum.

220
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

ENERJİ YOKSULLUĞU
Prof. Dr. Seyhan Erdoğdu & durmak istiyorum. Bu şunun için çok önem-
İktisatçı – Yazar li: Bugüne kadar enerji yoksulluğu üzerine
olan bütün tartışmalarda, enerji yoksullu-
Bu davet için TMMOB’ye, EMO’ya çok te-
ğunun ortaya çıkmasının arkasındaki fak-
şekkür ediyorum. Benden önceki bütün ko-
törler üç alanda toplandı. Bir, hane halkı
nuşmacıları katkıları için ve sunumları için
gelirleri düşükse; iki, enerji fiyatları yüksek-
içtenlikle kutluyorum. Tüm katılımcıları da
se; üç, konutların enerji verimliliği düşükse,
saygıyla selamlıyorum.
o zaman o kişi enerji yoksulu olmaya aday-
Benim bugün yapacağım sunum ener- dır. Yani arkadaki bu faktörler üçlü bir kom-
ji yoksulluğu üzerine. Bu sunumda 4 konu binasyon. Bu üç faktörden daha çok da
üzerinde durmayı düşünüyorum. Bunlar- düşük hane halkı gelirleri üzerinde duruldu.
dan birincisi, enerji yoksulluğunun yapı- Enerji fiyatları ve konutların enerji verimlili-
sal belirleyicileri; ikincisi, Türkiye’deki enerji ği değil; yapılan araştırmalarda, daha çok
yoksullarına yapılan yardımlara ilişkin bir düşük hane halkı gelirleri üzerinde duruldu.
küçük envanter çıkartmak istiyorum; üçün- Halbuki, burada esas üzerinde durmamız,
cüsü, pandemi döneminde artan enerji dikkat etmemiz gereken ve mutlaka tar-
yoksulluğu karşısında dünyanın çeşitli ül- tışılması gereken -Türkiye’de de bu pers-
kelerinde uygulanan bağlantı kesilmesi pektifle tartışılıyor enerji yoksulluğu- bu
yasaklarından tarife donmalarına kadar üç faktörü biçimlendiren yapısal, sistemik
çok farklı biçimlerde uygulanan pandemi sorunlar nelerdir, bunların arkasındaki sis-
dönemi elektrik yoksulluğu uygulamaları tem sorunu, yapısal sorun. O zaman şöyle
ve dördüncü olarak da enerjinin bir insan diyebiliriz: Örneğin, birinci sütunumuz dü-
hakkı olarak kabulü yolundaki gelişmelere şük hane halkı gelirleri. Bunun arkasında
değinmek istiyorum. işgücü piyasası, işgücü piyasası politikaları
ve refah devleti uygulamaları var. Bunların
Önce bir kavram üzerinde duralım, ener-
analizi olmadan düşük hane halkı gelirlerini
ji yoksulluğu kavramı üzerinde duralım. Bu
anlayamayız.
kavram şunun için önemli: Enerjiyle neyi
kastettiğimizi geniş kapsamlı olarak ta-
nımlayabilirsek, bu enerji alanlarında da
yoksulluk olabileceğini ve bu alanlarda
da enerji yardımlarının geliştirilebileceği-
ni anlamış oluruz. Nasıl tanımlıyoruz genel
olarak? Tabii, resmi bir tanımı yok aslın-
da; ama bu, akademisyenlerin, aktivistle-
rin genel olarak uzlaştığı bir tanım. Isıtma,
soğutma -çünkü bazı ülkelerde soğutma
da ısıtma kadar önemli- aydınlatma, ye- İkincisi, yüksek enerji fiyatları. Bunun da ar-
mek pişirme, ev aletlerini ve bilgi teknolo- kasında enerji piyasası ve enerji politikaları
jisini kullanma gibi temel sosyal ve maddi var. Üçüncüsü, konutların düşük enerji et-
ihtiyaçlar için gerekli olan düzeyde ve ka- kinliği. Bunun da arkasında konut piyasa-
litede enerji ürünlerinin sahip olunan gelir ları ve konut politikaları var. Dolayısıyla bu
düzeyiyle satın alınamaması durumunda, üç faktörü tespit etmek yetmez, bunun ar-
o kişiye, o haneye enerji yoksulu diyoruz. kasındaki yapısal özellikleri de anlamamız
Tabii, enerji yoksulluğuna karşı geliştirilecek lazım. Kısaca üçü üzerinde durmak istiyo-
önlemlerde de temiz ve kirli yakıt diye ayırt rum.
ettiğimiz farklı enerji türlerinin de göz önü-
Bunlardan birincisi, düşük hane halkı ge-
ne alınması gerekiyor.
lirlerinin işgücü piyasaları ve sosyal refah
Biz enerji yoksulluğunu böyle tanımladığı- devletiyle ilişkisi. Özellikle Türkiye’de neo-
mıza göre, birinci konu olarak, enerji yok- liberal dönemde hane halklarının düşük
sulluğunun yapısal belirleyicileri üzerinde gelirleri işgücü piyasalarındaki gelişmelerle
221
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

yakından ilgili. Neoliberal politikaların bi- Bir başka olay, Dünya Bankası politikaları-
çimlendirdiği ve çokuluslu şirketlerin yön- nın sonucunun da bütün bu uygulandığı ül-
lendirdiği küresel kapitalizmde, hane halk- kelerde enerjiye ilişkin olarak yapılan ampi-
larının düşük gelirlerinin arkasında hangi rik çalışmalar şunu kanıtlamıştır ki; rekabet
olgular var? Bunlardan birisi, böyle bir sis- düzeyi artmamış ve son kullanıcı fiyatları
temin istihdam yaratamaması ve çok yük- düşürülememiş, tersine, yükselmiştir. Dola-
sek işsizlik oranları, atıl işgücü oranları; ikin- yısıyla artık tüm dünyada Dünya Bankası
cisi, ücret gelirlerinin gayri safi milli hâsıla tarafından da kabul edilen, Avrupa Birliği
içindeki payında azalma, göreli olarak bö- ülkelerinde de kabul edilen, ülkemizde de
lüşüm ilişkilerinin emek aleyhine bozulması; yaşayarak gördüğümüz, ampirik çalışma-
üçüncüsü, işgücü piyasalarındaki esnek- larla kanıtlanan bir gerçektir ki, özelleştir-
leşme ve güvencesizleşme; dördüncüsü, me yüksek fiyat doğurur. Bu da ikinci unsur.
sosyal devlet refah devleti desteklerini art- Tabii, bu böyle olunca, bir yandan düşük
tırması gerekirken, sosyal refah devletle- gelirler, bir yandan yüksek enerji fiyatları
rindeki zayıflama. Demek ki, hane halkının ikileminde, özellikle bu neoliberal dönüşü-
geliri düşük deyip enerji yoksulluğu analizini mün son 20 yılında, tüketicilerin enerji yok-
burada bırakmamız uygun değil; mutlaka sulluğuna karşı çok yoğun ve haklı toplum-
bu dönemde düşük hane halkı gelirlerinin sal tepkilerine yol açmıştır. Bu düşük gelirler
arkasındaki işgücü piyasasındaki özellikle- ve yüksek enerji fiyatları ikileminde, küresel
ri, işsizliği ve güvencesizliği doğuran yapı- kapitalizmde ezilen yığınlar dünyanın her
sal nedenleri tartışmamız gerekir. yerinde tepkilerini yükseltmeye başlamış-
lardır.
Enerji piyasasını tartışırken yüksek ener-
ji fiyatlarını ele aldığımız zaman, orada Üçüncü olarak, konut piyasaları ve konut
da özellikle 1980 sonrası yaşadığımız gibi, politikalarının düşük enerji verimliliğiyle ilgisi
enerjideki neoliberal dönüşümü ve özelleş- ve düşük enerji verimliliğinin de enerji yok-
tirmeyi ele almamız gerekir. Şunu biliyoruz sulluğuyla ilgisi. Bu, en az üzerinde durulan
ki: Enerji piyasalarındaki özelleştirmeler bir konu. Pandemi döneminde bu konu bi-
sermaye yoğunlaşması, oligopolcü ve te- raz daha ön plana gelmeye başladı. Diğer
kelci piyasalara yol açıyor. Bu tür piyasa- desteklerin yanı sıra, özellikle konutların dü-
larda fiyatlar yüksek ve bu tür piyasalarda şük enerji verimliliği çok tartışılan bir konu
kamusal düzenlemeler sınırlı kalıyor. Yine olmaya başladı. Bizde değil, enerji yoksul-
biliyoruz ki, enerji sektöründeki neoliberal luğu çeken özellikle Batı’daki ülkelerde. Bu-
yapılanma bütün dünyada enerji fiyatla- rada da yine piyasaların özellikleri önemli.
rında bir yükselmeye yol açtı. 2019 tarihli Konutun bir ihtiyaç malı olarak değil, bir
ilginç bir araştırma var. Avrupa Birliği için spekülasyon aracı olarak kullanılması, bazı
yapılmış olan, Avrupa’daki enerji sektö- konutların enerji etkinliğinin düşük olması,
ründeki neoliberal dönüşüme ilişkin olarak ama yenileme için gerekli fonların yetersiz
deniliyor ki, “Bütün bu dönüşümün özellik- oluşu, sosyal konutların -Türkiye’de son de-
leri, yani enerji sektöründeki dikey enteg- rece sınırlı- konut stoku içindeki göreli payı
rasyona son verilmesi, enerji piyasalarının ve kira yardımının seviyesi, bütün bunlar da
özelleştirilmesi, kamu şirketlerinin özelleş- konut açısından enerji yoksulluğunu etkile-
tirilmesi, şirketlerin piyasa gücünün yük- yen politikalar olarak görülüyor.
sek olduğu özel piyasanın doğması, bütün
2019 yılında yapılan bir araştırma var; Re-
bunlar Avrupa’da enerji fiyatlarının enflas-
caldea. Bu üç alanda düşük enerji yoksul-
yondan daha hızlı oranlarda artması so-
luğu derecesinden yükseğe doğru bir sıra-
nucunu doğurmuştur.” Demek ki, sadece
lama yapmış. Avrupa’da en yüksek enerji
Türkiye’de değil, dünyanın başka ülkelerin-
yoksulluğu taşıyan ülkeler, Yunanistan, Bul-
de de enerji piyasalarındaki özelleştirme,
garistan, Romanya; en düşük enerji yok-
ticarileşme, kısacası neoliberal dönüşüm
sulluğu riski taşıyan ülkeler de Danimarka,
enerji yoksulluğunun en önemli nedenlerin-
Hollanda ve İsveç çıkmış. Bunu şunun için
den biri olan enerji fiyatlarının yüksekliğini
söylüyorum: Enerji yoksulluğu açısından ül-
doğurmuştur.
keler arasında da önemli farklılıklar var. Bir
222
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

kere, bu enerji yoksulluğu farklı unsurlardan mesela, yıllık şu kadar kWh enerji tüketimini
kaynaklandığı için, bütün bu unsurları he- sağlayamayan haneler enerji yoksuludur.
saba katan bir analiz ve ölçme yöntemi Bu konuda yoğun tartışmalar cereyan etti.
çok zor. Dolayısıyla tek bir ölçme ve tek bir Türkiye’de de akademik düzeyde tartışma-
metot tüm dünya için geçerli değil. Neler lar oldu. Ama sonuç itibarıyla şu anda Av-
tartışıldı? Ölçemediğimiz zaman, o ülkede rupa’nın geldiği nokta üç ana ölçüm yön-
hangi politikalarla bunu gidereceğimiz ko- temi üzerine. Birisi harcama yaklaşımı, gelir
nusunda da elimizde bir veri olmayacak. İki yöntemine yakın. Yeni bir yaklaşım, muta-
yöntem, gelir yöntemi ve miktar yöntemi. bakat; daha doğrusu, consensual dedik-
Yani birisi hane halkının gelir ya da harca- leri izlenime dayalı bir mutabakat yöntemi,
ma düzeyinin belirli bir oranının ölçüt kabul yani enerji yoksulluğunun kişi tarafından
edilmesi. Yani denilebilir ki, enerji harcama- değerlendirilmesi. Yani şöyle: “Ben yakıt
sı bu oranın üstünde, yüzde 10’un üstünde yoksuluyum, çünkü kışın evimi yeterince
olan haneler enerji yoksuludur. ısıtamıyorum” gibi. Bir de doğrudan ölçüm
yaklaşımı. Bu da miktar yaklaşımına daha
İkinci olarak da, belirli bir enerji miktarının
yakın.
tüketiminin eşik kabul edilmesi. Denilebilir ki

İkincil Göstergeler
Enerji fiyatları Akaryakıttan üretilen kWh başına ortalama hane fiyatları
Biyokütleden üretilen kWh başına ortalama hane fiyatları
Kömürden üretilen kWh başına ortalama hane fiyatları
Konut elektrik fiyatları, DC 2500-5000 kWh/yıl bandı tüketimi, tüm ver-
giler ve harçlar dahil
Bölgesel ısıtma kWh başına ortalama hane fiyatları
Konut doğal gaz fiyatları, 20-200 GJ bandı tüketimi, tüm vergiler ve
harçlar dahil
Mutabakata dayalı Yaz için : “Soğutma sistemi konutu serin tutmak için yeterince verimli mi?”
ve/veya “Konut sıcağa karşı yeterince yalıtılmış mı?” sorusuna dayalı nü-
fus payı.
Kış için: “Isıtma sistemi konutu sıcak tutacak kadar verimli mi?” ve “Konut
soğuğa karşı yeterince yalıtılmış mı?” sorularına dayalı nüfus payı
Sızıntı, nem, çürümenin:Konutunuz ile ilgili aşağıdaki sorunlardan her-
hangi biri var mı? sorusuna dayalı nüfus payı
Sızdıran bir çatı, Nemli duvarlar/zeminler/temel, Pencere çerçevele-
rinde veya zeminde çürüme
Harcamaya dayalı Gelir dilimlerine göre enerji harcamalarının payı: 1-5 arası gelir diliminde
gelir payı olarak elektrik, gaz ve diğer yakıtlar için tüketim harcamaları
Yapı stoku özellikleri A enerji etiketine sahip konutların payı
Orta nüfuslu alanlarda bulunan konutların payı (100 ila 499 kişi/km2 ara-
sında
Yoğun nüfuslu bölgelerde bulunan konutların payı (en az 500 kişi/km2)
Isınma tesisi olan bir konutta yaşayan nüfusun payı
Klimalı konutlarda yaşayan nüfus oranı
Mülkiyet durumuna göre (kiralık/ev sahibi) ve tüm konutlarda kişi başı
ortalama oda sayısı
Yoksulluk ve sağlık Yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altındaki kişiler (nüfusun yüzdesi)
riskleri Aşırı kış ölümlerinin toplam ölümler içindeki payı

223
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Bütün bunları bu kadar ayrıntılı olarak su- Türkiye’de bazı çalışmalar -ben Dün-
numuma koydum, ama Türkiye açısından ya Bankası’nın çalışmasını örnek aldım
çok anlamlı değil; çünkü biz çok kestirme 2015’te-, özellikle farklı gelir gruplarına
bir yoldan enerji yoksulluğunu ölçme yo- göre Türkiye’deki enerji yoksulluğunu orta-
luna gittik. Avrupa Birliği Enerji Yoksulluğu ya koymaya çalışmış. Şurada görüyorsu-
Gözlem Evi 4 tane birincil gösterge belirle- nuz, birinci gelir dilimindeki 200 kWh/ayı
miş. Ayrıca, bu 4 birincil göstergeye ek ola- kriter olarak alırsak, tüm hanelerin yüzde
rak yine ikincil göstergeler var. 19 tane de 20’den fazlası enerji yoksulu grubuna gi-
ikincil gösterge belirlenmiş. Ana başlıklarını riyor. Çünkü enerji yoksulluğunu aynı za-
okuyalım. Enerji yoksulluğunu tespit etmek manda farklı gelir dilimleri üzerinden de ele
için enerji fiyatlarına bakıyoruz, mutaba- almamız lazım. Yine aynı raporda şöyle bir
kata dayalı izlenimlere bakıyoruz, yapı tespiti görüyoruz. Enerjide piyasalaşma-
stokunun özelliklerine bakıyoruz, yoksulluk nın derinleşmesi sürecinde istenilen neydi;
ve sağlık risklerine bakıyoruz. Bunlar da alt önce elektrikte tüm sübvansiyonların kal-
başlıklara ayrılmış durumda. Bu sunumu dırılması ve elektrik fiyatlarının piyasaca
bıraktığım zaman, bu ikincil göstergeleri belirlenmesi, hatta düzenlemenin de mi-
arkadaşlar buradan alabilirler. nimuma indirilmesi, doğalgaz sürecinde
sübvansiyonların kaldırılması. İstenen buy-
Enerji yoksulluğu üzerine bu kadar ayrıntılı
du, önerilen buydu, beklenen buydu. Ama
bir çalışma yapma ihtiyacı var. Çünkü bü-
Dünya Bankası kendi yayınında diyor ki,
tün ülkeler için, bütün zamanlar için, bütün
“Bu oldukça, en alt gelir dilimindeki, hatta
enerji türleri için yoksulluk düzeyleri ve gös-
ikinci gelir dilimindeki ailelerin enerji yoksu-
tergeleri farklı olabiliyor.
lu konumu derinleşecektir.”
Bizde öyle olmadı. Bizde kestirmeden, dü-
Artık 2015 yılına gelince, bir önceki 10 yıl-
zenli sosyal yardım alan haneler enerji yok-
da enerji özelleştirmelerinin nasıl rekabet
sulu ilan edildi. Akademik anlamda epey bir
doğurarak fiyatları düşürüp aynı zaman-
tartışıldı, “Öyle mi ölçsek, böyle mi ölçsek?”
da kaliteyi arttıracağı iddiası terk edilmiş
diye. Hatta benim bildiğim kadarıyla Ba-
durumda. Burada, kendi yayınında açıkça
kanlığın bir ön çalışması var, dünyada nasıl
kabul ediyor ki, bu iş piyasalaştıkça birin-
ölçmüşler, nereden ölçmüşler?” gibi bir ön
ci gelir dilimi, hatta ikinci gelir dilimi enerji
çalışma da yapıldı; ama bunların hiçbirine
yoksulluğu tuzağına düşecektir. Dolayısıyla
bakılmadan, Türkiye’de enerji yoksulluğu
ne yapmak lazım? Önerilen şu: “Düşük ge-
gündeme geldiği zaman hızla bir ener-
lirli grupları sosyal desteklerle koruyalım ki,
ji desteği sağlama ihtiyacı doğdu. Bunun
bu, enerji özelleştirmelerine karşı toplum-
belirli nedenleri üzerinde durmak istiyorum.
sal bir infialin doğuşunu engellesin.” Bu,
Farklı Gelir Grupları ve Farklı Hane halkı Tüketim Düzeyleri için Yıllık Hane halkı Geliri
İçinde Elektrik Harcamalarının Payı (Dünya Bankası, 2015)

224
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

yayınlarda açık bir biçimde ifade edilmiş Dolayısıyla kamu kaynaklarından finan-
durumda. Hatta Dünya Bankası diyor ki, se edilen bir sosyal yardım sistemi, Dünya
“Bu düşük gelirli tüketicilerin ödeyebilirlik- Bankası gibi mali kuruluşların, neoliberal
lerini sağlamak için, geçmiş borçların affe- politikaları savunan mali çevrelerin ve Tür-
dilmesi, sabit ödemeler, taksitli ödemeler, kiye’deki özel enerji şirketlerinin de talebi
bu yollar iyi değildir, bunlar piyasaya mü- olarak ortaya çıktı. Yani Türkiye’deki ener-
dahale eder. Tam tersi, ne yapmak lazım; ji desteğinin ortaya çıkışıyla, yoksulların
sosyal destek programlarıyla düşük gelirli enerji yoksulluğu karşısındaki reaksiyonları,
tüketicilere kamudan kaynak aktarmak la- bu reaksiyonların mümkün olduğu kadar
zım.” Yani şöyle: Enerji piyasasında özelleş- ılımlılaştırılması ve tahsil edilemeyen fatu-
tirmeye gidilirken, enerji şirketlerinin düşük raların kamu aracılığıyla tahsili gibi farklı
gelirlilerden alamadıkları alacaklar kamu- bir arka plan olduğunu belirtmek gerekir.
laştırılıyor, yani bir anlamda devlet tarafın- Dolayısıyla ne oldu? 2019 yılına gelince,
dan karşılanıyor. Bu da özünde özel enerji Türkiye, enerji yoksullarına elektrik tüketim
şirketlerine bir destek biçimidir. desteği şeklinde bir yardım sistemi kurdu.

Mesken Elektrik (Tek Terimli Tek Zamanlı Alçak Gerilim- Vergi ve Fon Dahil)/TÜFE/
Asgari ücretler) (Sakarya, 2021; TÜİK; ÇSGB; kendi hesaplamalarımız)

Net Asgari
Aralık Aralık Enerji Fiyat TÜFE TÜFE
Yıllar Ücret
(100kWh) (230kWh) Endeksi 2003=100 ENDEKS
Yılsonu
2005 16,51 37,98 100,00 122,65 100 350,15
2006 16,51 37,98 100,00 134,49 118 380,46
2007 16,03 36,87 97,07 145,77 109 419,15
2008 24,68 56,76 149,49 160,44 130,81 503,26
2009 26,93 61,94 163,11 170,91 139,34 546,48
2010 27,24 62,65 164,96 181,85 148,26 599,12
2011 29,83 68,61 180,62 200,85 163,75 658,95
2012 36,20 83,26 219,24 213,23 173,8 739,79
2013 36,38 84,64 220,33 229,01 186,7 803,68
2014 39,78 91,49 240,89 247,72 201,9 891,03
2015 39,73 91,37 240,60 269,54 219,7 1000,54
2016 41,24 94,85 249,76 292,54 238,5 1300,99
2017 41,20 94,76 249,49 327,41 266,9 1404,06
2018 59,72 137,36 361,67 393,88 321,1 1603,2
2019 71,02 163,34 430,10 440,50 359,1 2020-90
2020 75,11 172,73 454,83 504,81 411,5 2324,71
2021 91,56 210,58 554,44 626,00 510,39 2825,90

225
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Sayın Sakarya’nın da desteğiyle hazırladığı- şey yok. Bu yuvarlak bir rakam. Yine Bakanlık
mız şöyle bir tablomuz var. Bu tablonun tes- verilerine göre, 2020 yılında 2.2 milyon hane
pitler kısmına geçmek istiyorum. 2005-2021 değil, 1.6 milyon haneye 1.2 milyar tutarında
itibarıyla elektrik fiyat artışları üzerinden gi- elektrik tüketim desteği veriliyor. Gerçek bu. O
diyoruz. Elektrik, Türkiye’de en çok tartışılan, 2.2 milyon hedeflenen hane sayısı, gerçekleş-
enerji yoksulluğunun en çok tartışıldığı enerji me desteği yüzde 76.52. Yoksul hanelere ula-
biçimi. 2005-2021 itibarıyla elektrik fiyatları şamıyorlar. Yönetsel bir sorun var. Yani hakkı
enflasyonun üzerinde olmuş; ama aynı dö- olduğu halde bu hanelere elektrik tüketim
nemde asgari ücretlerdeki artış elektrik ve desteği gitmiyor. Birinci neden bu. “Neden bu
gaz tarifelerindeki artıştan daha fazla ol- kadar çok insan faturasını ödeyemiyor?” diye
duğu için, tüketiciler üzerindeki baskı biraz soruyordu Sayın Türkyılmaz. Birincisi bu; he-
hafiflemiş. Ama tüm bu dönem boyunca bu defleri tutturamıyorlar.
böyle değil. Henüz piyasalaşma olmadığı İkinci olarak da şunu belirtmek istiyorum:
için, maliyete dayalı fiyatlandırma henüz et- Düzenli sosyal yardım alıyor olmanın koşulla-
kin olmadığı için, elektrik fiyatlarındaki artış rından biri, kişi başı gelirin net asgari ücretin
2008 yılına kadar enflasyonun altında; ama 1/3’ünden fazla olmaması. 2020 verileriyle
2007 yılından sonra çok hızlı bir piyasalaşma konuşursak, hanedeki kişi başı net gelir 774
ve çok hızlı bir elektrik fiyatları ve enflasyon TL’nin üstünde olmayacak; ancak o zaman
makas açılması görüyoruz. Özellikle 2020 yı- sosyal yardıma hak kazanabiliyorsunuz,
lına gelindiğinde, son 3 yılda elektrik tarifeleri dolayısıyla elektrik yardımına hak kazana-
yüzde 82 artıyor, enflasyon yüzde 53.9 artıyor. biliyorsunuz. Ama Türkiye’deki yoksulluk ve-
Aynı dönemde net nominal asgari ücretler- rilerine baktığımız zaman şöyle bir tablo gö-
deki artış enerji fiyatlarındaki artışın gerisin- rüyoruz: TÜİK verilerine göre, eşdeğer hane
de kalıyor. Özellikle 2017 yılında reel asgari halkı kullanabilir fert medyan gelirinin yüzde
ücretlerin -6.8, 2018’de -10 oranında azalma- 50’sini yoksulluk sınırı olarak alırsak, yoksul
sıyla emekçi yığınların enerji yoksulluğu özel- sayısı yüzde 12 milyon 267 bin. Halbuki biz,
likle son yıllarda derinleşiyor ve böylece 2019 yüzde 50’ye göre, 1.6 milyon haneye -hane
yılında yoksul hanelere elektrik tüketim des- başına 3’le çarp- ancak 5.4 milyon yoksu-
teği başlıyor. Aynen Dünya Bankası’nın öner- la elektrik yardımı ulaştırabiliyoruz. Yüzde 60
diği gibi, özel şirketlerin de istediği gibi, yoksul alırsak, yoksulların sayısı 17 milyon 900 bin,
hanelere bir elektrik tüketim desteği başlıyor. elektrik yardımının ulaştığı kişi sayısı 5 milyon
Bunu belirleme kriteri hiç tartışılan bir kri- 400 bin. Onun için Türkiye’de hâlâ elektrik fa-
ter değil, doğrudan doğruya ülkede sosyal turaları ödenemiyor, hâlâ elektrikler kesiliyor.
yardım almayı hak eden bütün haneler be- Zamanımız dar olduğu için diğer yardım tür-
lirli kademelere göre elektrik tüketim desteği lerine geçmeyeceğim. Bu sunuşu burada bı-
alabiliyorlar. Özellikle elektrik tüketim des- rakacağım. Arkadaşlar bu envanteri alabilir-
teğine ilişkin olarak sorularımızdan birisi şu: ler.
Peki, bu elektrik tüketim desteğinden kaç
İki-üç cümleyle sunumumu bitirmek istiyorum.
hane yararlanıyor? Bakanlık sürekli olarak 2.2
milyon hane diye bir rakam söylüyor. Böyle bir

226
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Birincisi, şunu görüyoruz: Pandemi döne- var; enerji desteklerinde artış. Çünkü enerji
minde artan enerji yoksulluğu karşısında, temel bir ihtiyaç, hayati bir ihtiyaç, bu an-
dünyanın çeşitli ülkelerinde çok farklı ön- lamda bir insan hakkı olduğu kabul edilen
lemler uygulandı. İnternet’te bunun iki ha- bir ihtiyaç ve bunun çözümü, enerji yar-
ritası var; bunun ilginç olabileceğini düşü- dımlarının arttırılmasında aranıyor. Çünkü
nüyorum. Bu haritalardan bir tanesi, Enerji siyasi iktidarlar açısından enerji yoksulluğu
Yoksulluk Eylem Platformu’nun hazırladığı önümüzdeki dönemin en belirleyici etken-
bir harita. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin lerinden bir tanesi olacak. Buna Türkiye de
uygulaması hariç, Türkiye’de bir önlem alın- dâhil. Çünkü Türkiye’de şimdi, gerek elektrik
mamış görünüyor. Dünyanın farklı ülkelerin- fiyatlarını, gerek sübvanse doğalgaz fiyat-
de alınmış olan önlem kategorisinin listesi larının ve diğer şebeke dışı enerji fiyatlarının
var burada. Çok farklı önlem kategorileri elden geldiğince bastırıldığını görüyoruz.
var. Pandemi döneminde, dünyanın farklı Ama Tüpgaz kullananlar bilir; bir Tüpgaz
ülkelerinde, 70 kadar ülkede 320 farklı ön- 220 lira oldu. Dolayısıyla enerji fiyatların-
lem alınmış. da son çeyreklik artışın yapılmaması, do-

ğalgazda sübvansiyondan asla vazge-


Bir başka harita, Enerji Yoksulluğu Danışma
çilememesi nereye kadar? Çünkü enerji
Topluluğu’nun atlası. Bu da özellikle Avru-
destekleri iki şeyi daha getiriyor; birincisi,
pa ağırlıklı uygulamaları ortaya koyuyor.
kamu bütçeleri üzerinde yük giderek artı-
Dünyanın her yerinde çok farklı önlemler
yor. Buna özel enerji şirketlerini ortak etmek
alındığını görüyoruz. Başka araştırmala-
isteyen hükümetler özel enerji şirketlerinin
rın da ortaya koyduğu gibi, diğer ülkelerle
tepkileriyle karşılaşıyorlar. Çünkü onlar da
karşılaştırıldığı zaman, Türkiye’de, pande-
desteğe muhtaç durumda olduklarını söy-
mi döneminde sosyal harcamaların oranı
lüyorlar. Dolayısıyla enerjideki neoliberal
son derece düşük. Bu haritalarda Türkiye,
dönüşüm, enerji yoksulluğunu enerji des-
sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin
tekleriyle çözülemez bir hale getirmiş du-
askıda fatura uygulamasıyla yer alıyor.
rumda. Onun için, insan hakkı olarak enerji
Başka bir özel önlemin alınmadığı görülü-
hizmetleri konusu dünyanın hemen her ye-
yor, dünya, enerji yoksulluğu konusunda,
rinde ön plana geçiyor.
bu işin ciddiyeti karşısında büyük önlemler
alırken... Birkaç hafta önce Fransa’da, bu Avrupa’da, Birleşmiş Milletler kuruluşlarında
yeni dalga karşısında, enerji fiyatlarındaki ve ulusal düzeydeki bazı uygulamalarda,
artış karşısında Macron, seçimler de yak- enerjinin bir insan hakkı olduğu artık kabul
laştığı için, enerjiye destek olarak herkese edilmeye başlanan, en azından bu konu-
100 avro dağıtmaya başlamıştı. da adım atılan bir kavram olarak gündeme
geldi. Bu konuda dünyada çok yaygın ak-
Dolayısıyla tüm dünyada böyle bir akım
227
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

tivist politikalar var; ama bu aktivist politi- sında bulunacağım. Biraz süre indirimi rica
kalardan özellikle TMMOB’nin enerji politi- edeceğim kendilerinden.
kası temel ilkeleri olarak 2017’de yayınladığı
Özgeçmişlerden sonra, Teoman ağabeyi
18 ilkenin, benim karşılaştırdığım -burada
sunumunu yapmak üzere davet ediyorum.
zamanımızın darlığı nedeniyle sunmaya
vakit bulamadım- özelleştirme Avrupa ül- Sunucu- Teoman Alptürk, Teoman Başka-
kelerindeki enerji yoksulluğuna karşı mü- nımız, Odamızın ve örgütümüzün duayen-
cadele veren sendikaların, platformların lerinden. 1944 tarihinde, İzmir’in Bornova
bildirgelerinden, yaklaşımlarından çok ilçesinde doğdu. Teoman Alptürk, ilk ve
çok ileride olduğunu söylemek istiyorum. ortaöğrenimini İzmir’de tamamladı. İzmir
Çünkü bu ülkelerdeki, özellikle Avrupa’daki Atatürk Lisesi’nden mezun olduktan son-
enerji yoksulluğuna karşı sendikal ve diğer ra, yükseköğrenimini Yıldız Üniversitesi’nde,
sivil toplum platformları 3 şey üzerinde du- 1971 yılında tamamladı. Aynı tarihte Türkiye
ruyorlar. Birincisi, “Yoksullara yardım edin” Elektrik Kurumu’nda göreve başladı. Yük
diyorlar. İkincisi, “Enerji fiyatlarına düzenle- Tevzi ve Müşteriler Dairesinde başmühen-
yici otoritenin müdahalesine son vermeyin” dislik, şube müdürlüğü görevlerinden sonra
diyorlar. Yani gündemlerinde bir kamulaş- APK Dairesi Başkanlığı, İletim Şebekele-
tırma yok, ama “Enerji fiyatlarına yine re- ri Dairesi Başkanlığı görevlerini yaptıktan
gülatör olarak müdahale edin, bundan sonra, 1999 yılı sonunda emekliye ayrıldı.
vazgeçmeyin” diyorlar. Üçüncü olarak da Daha sonra çeşitli özel enerji şirketlerinde
“Konutlardaki enerji verimliliğini arttırmaları çalıştı. Teoman Alptürk, 28-29-30-31-32
için yoksullara barınma açısından yardım ve 34. dönemlerde TMMOB EMO Yönetim
edin” diyorlar. Ama TMMOB’ninkine bak- Kurulu Başkanlığı yapmıştır. TMMOB’de 28-
tığınız zaman, özellikle şunu görüyoruz: 29-30-31 ve 32. dönemlerde de TMMOB
Enerji kullanımının bir insan hakkı olarak Yönetim Kurulu başkanlığı görevlerinde bu-
kabul edilmesinin ötesinde, bir kamu hiz- lundu. Evli ve iki çocuk babasıdır.
meti olarak kabul edilmesi ve enerjinin ka-
Hocamız Tanay Sıdkı Uyar, Elektrik Mühen-
musal temininin gündeme alınması, bütün
disleri Odası Daimi Enerji Komisyonu Yürüt-
bu platformlarla karşılaştırıldığında, enerji
me Kurulu Başkanlığı görevini yürütmekte.
yoksulluğuna ilişkin platformlarla karşılaştı-
Lise öğrenimini İstanbul’da, Robert Aka-
rıldığında, TMMOB’yi çok önde bir konuma
demide tamamladı. Boğaziçi Üniversitesi
getiriyor.
Mühendislik Fakültesi Elektrik Mühendisliği
Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Sağ Bölümünde lisans ve Nükleer Mühendisliği
olun. Bölümünde yükseklisans derecelerini aldı.
Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühen-
disliği Bölümü’nde doktor mühendis oldu.
Kocaeli Üniversitesinde yardımcı doçent,
Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakül-
Oturum Başkanı- Sayın hocam, biz çok te-
tesi Makine Mühendisliği Bölümünde do-
şekkür ediyoruz. Çok sağ olun.
çent ve profesör kadrosuna atandı. Kıbrıs
Son bildiriye geldik. Son bildiri başlığı, “Ku- Uluslararası Üniversitesi, Marmara Üniver-
rulu Güç Gerçeği, Üretim-Tüketim Denge- sitesi ve Beykent Üniversitesinde öğretim
si, Elektrikte Üretim ve Kaynak Planlaması” görevliliği görevlerinde bulundu. Ekim 2020
gibi uzun bir başlık. Bildiriyi sunacak olan tarihinden bu yana da Beykent Üniversitesi
iki konuşmacımız var; bir konuşmacımız Mühendislik Fakültesi İngilizce Makine Mü-
TMMOB Enerji Komisyonu Başkanı Teoman hendisliği Bölümünde tam zamanlı öğretim
Alptürk, bildiri sunacak diğer arkadaşımız üyesi olarak çalışmaktadır. Prof. Uyar, halen
da Elektrik Mühendisleri Odası Enerji Ko- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Daimi
misyonu Başkanı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar. Enerji Komisyonu Yürütme Kurulu Başkanlığı
Her iki konuşmacıdan da, ev sahibi olma- görevini sürdürmektedir.
ları dolayısıyla süreye biraz daha riayet et-
Konuşmacılarımıza başarılar diliyorum.
meleri, biraz daha özen göstermeleri rica-

228
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

KURULU GÜÇ GERÇEĞİ, ÜRETİM-TÜKETİM DENGESİ, ELEKTRİKTE ÜRETİM


VE KAYNAK PLANLAMASI
Teoman Alptürk & Kurulu gücümüzü nasıl oluşturacağımızı
TMMOB Enerji Komisyonu Başkanı şimdi anlatacağım. Biraz heyecanlandım,
sinirlendim; çünkü sabah televizyonu aç-
Merhaba arkadaşlar.
tım, Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği ve
Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği ola- bazı birliklerin, KESK’in, DİSK’in, “Geçinemi-
rak enerji ve sanayi konularında peş peşe yoruz” mitinginin ertelendiğini öğrendim.
iki sempozyum, kongre yapıyoruz. Aslında Dün sabah kalktığımda, asgari ücret ko-
bunu hep yapıyoruz, elimizden geldiğince nusunda tartışmalar vardı. Asgari ücretin
yapıyoruz. Bu sempozyumların, kongrelerin nasıl tespit edileceğini bu dedikodularla
temel konuşmacılarından Seyhan hocam ve bilmeyen kimselerle tartışmak istemiyo-
ve Aziz Konukman’a da buradan teşek- rum. Bir insanın insanca yaşayabilmesi için
kürlerimi sunuyorum. Bizlere çok yardımları gerekli ücret neyse, onun tespiti konusun-
oluyor ve çok şey öğreniyoruz kendilerin- da önemli çalışmalar yapmak lazım ve bu
den. Kendilerine özellikle teşekkür ediyo- insanların insanca yaşamasını sağlamak
rum. gerekiyor. Bunun bütün politik kesimler ta-
rafından kabul edilmesi lazım.
Dün yaptığım konuşmayı şöyle bitirmiş ve
size söz vermiştim: Enerji ve güç farklı şey- Gelelim enerjiye. Dün de söylemiştim, bu-
lerdir. Bir de çok konuşulduğu için, rezerv gün tekrar edeceğim. Dün, evvelsi gün
kapasite meselesini tartışacağız demiştik. Oğuz kardeşim, genel enerji olarak çok gü-
Ama ondan önce, bu dönemin özelliğini zel şekilde bizleri aydınlattı ve bu konudaki
söylemek istiyorum. Bu enerjiyi biz ne ka- çalışmalarını takdirle izliyoruz ve izleyece-
dar büyütebiliyoruz, ne kadar kullanıyoruz, ğiz de. Elektrik enerjisi doğal tekel, yani siz
ne kadar büyütmeliyiz, ne kadarını karşıla- bunu ürettiğiniz anda tüketmek zorundası-
malıyız, kaça karşılamalıyız, bütün bunları nız. Tanay hocam belki birazdan bu söyle-
kurulu gücü anlatırken söyleyeceğim. Bu diğime itiraz edecek, çünkü birtakım tek-
pandemi dönemi başlayınca, “Bunun ar- nolojik değişimler olacak.
kasından ne olacak?” telaşı çıktı insanlar-
Elektrik enerjisinin sürekli, kaliteli, ucuz, gü-
da ve bir sürü kitap çıktı; Büyük Yapılanma,
venilir bir şekilde tüketicilere ulaştırılması
Yeniden Yapılanma, Yeniden Örgütlenme.
lazım. 1970’lerde bu bütünselliği sağladık,
Bu kitaplardan birinde, National Times
yani elektrik sisteminde bütünselliği sağla-
yazarlarından biri, “Büyük evler, arabalar,
dık dediğimiz halde yapamadığımız; ama
bir sürü şeyin kazanma olmadan sahiple-
yoksulluğu bir türlü yıkamadığımız bir sis-
nilmesi ve bunun kazançla değil, krediyle,
tem içinde gelişti gitti. Çünkü bilgi o kadar
borçla yapılması en önemli dönem gös-
hızlı üretiliyor ve sınır tanımıyor ki, biz bu bil-
tergesidir” diye yazdı ve “Bu borç meselesi
ginin hızına yetişemiyoruz. Geçmişte mat-
kapitalizmin en kirli, en kötü sırrıdır” dedi.
baadan korkanlar daha sonra elektrikten
Gerçekten bu döneme damgasını vurdu.
de korkmuşlar ve hâlâ bugün yönetimde-
Bu dönemde biz enerjiyi konuşuyoruz. Bu
ler. İnsanlarımızın mutluluğunu ve refahını
enerjiyi nasıl karşılayacağız, hangi yollar-
sağlamak için toplumsallığı, kamu yararını
la ve hangi sistemle karşılayacağız, bunu
sağlamak gerekiyor, bunu korumak gere-
konuşuyoruz. Türk Mühendis Mimar Odala-
kiyor. Onun için de, bırakın TEİAŞ’ın özelleş-
rı Birliği başından beri bu enerji konusunu
tirilmesini, şimdiye kadar özelleştirilmiş olan
çok ciddi bir şekilde ve çok kaliteli konuş-
bütün üretim ve dağıtım tesislerinin kamu
macıları ve uzmanları aracılığıyla tartışıp
alanına çekilerek bunun sağlanması ge-
durdu. Demin hocamın da bahsettiği gibi,
rektiğine inanıyorum.
Enerji Politikasının Temel İlkeleri kitabını ha-
zırladık ve bunu kamuoyuna sunduk. Aynı
şekilde, Elektrik Mühendisleri Odası’nın da
benzer bir çalışması var.

229
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

YÜK TEVZİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI - KURULU GÜÇ RAPORU-EKİM 2021


BİRİNCİL KAYNAKLARA GÖRE SANTRAL ADETLERİ VE KAYNAKLARA ve KURULUŞLARA GÖRE KURULU GÜÇ
KURULU GÜÇ
TAŞKÖMÜR; ASFALTİT YAP İŞLET LİSANSSIZ
BİRİNCİL KAYNAK SANTRAL ADEDİ KURULU GÜÇ (MW) 810,8 DEVRET SANTRALLAR;
NAFTA; 4,7 KÖMÜR;
AKARSU 598 8.189,4 405,0 SANTRALLARI; 7.407,1
MOTORİN; 1,0 RÜZGAR; AKARSU; 126,8
ASFALTİT KÖMÜR 1 405,0 ATIK ISI; 373,6
ATIK ISI 91 373,6 10.252,8 8.189,4 EÜAŞ
LNG; 2,0 SANTRALLARI;
BARAJLI 141 23.279,9 LİNYİT;
JEOTERMAL; 21.428,6
BİYOKÜTLE 374 1.524,2 1.651,2 10.119,9 İŞLETME HAKKI
DOĞALGAZ 349 25.531,5 BARAJLI; DEVREDİLEN
FUEL OİL 9 251,9 23.279,9 SANTRALLAR;
GÜNEŞ 8.212 7.658,6 İTHAL 2.831,3
İTHAL KÖMÜR 15 8.993,8 KÖMÜR;
8.993,8 SERBEST
JEOTERMAL 63 1.651,2
LİNYİT 47 10.119,9 LİSANSSIZ ÜRETİM ŞİRKETİ
LNG 1 2,0 BİYOKÜTLE; 7% SANTRALLARI;
GÜNEŞ; DOĞALGAZ; 1.524,2 67.256,7
MOTORİN 1 1,0 KAMU
7.658,6 25.531,5 25%
NAFTA 1 4,7 FUEL
RÜZGAR 355 10.252,8 OİL;
TAŞKÖMÜR 4 810,8 251,9 ÖZEL
LİSANSLI SEKTÖR
TOPLAM 10.262 99.050,4 93% 75%

BİRİNCİL KAYNAKLARA VE KURULUŞLARA GÖRE KURULU GÜÇ (MW)


İŞLETME HAKKI DEVREDİLEN SERBEST ÜRETİM ŞİRKETİ YAP İŞLET DEVRET
BİRİNCİL KAYNAK EÜAŞ SANTRALLARI LİSANSSIZ SANTRALLAR TOPLAM
SANTRALLAR SANTRALLARI SANTRALLARI
AKARSU 169,8 548,1 7.433,9 26,8 10,8 8.189,4
ASFALTİT KÖMÜR 0,0 0,0 405,0 0,0 0,0 405,0
ATIK ISI 0,0 0,0 164,9 0,0 208,6 373,6
BARAJLI 13.823,1 913,1 8.443,7 100,0 0,0 23.279,9
BİYOKÜTLE 0,0 0,0 1.436,7 0,0 87,5 1.524,2
DOĞALGAZ 4.993,3 0,0 20.314,9 0,0 223,3 25.531,5
FUEL OİL 0,0 0,0 251,9 0,0 0,0 251,9
GÜNEŞ 0,0 0,0 854,8 0,0 6.803,8 7.658,6
İTHAL KÖMÜR 0,0 0,0 8.993,8 0,0 0,0 8.993,8
JEOTERMAL 0,0 15,0 1.636,2 0,0 0,0 1.651,2
LİNYİT 2.424,0 1.355,0 6.340,9 0,0 0,0 10.119,9
LNG 0,0 0,0 2,0 0,0 0,0 2,0
MOTORİN 1,0 0,0 0,0 0,0 0,0 1,0
NAFTA 0,0 0,0 4,7 0,0 0,0 4,7
RÜZGAR 17,4 0,0 10.162,4 0,0 73,1 10.252,8
TAŞKÖMÜR 0,0 0,0 810,8 0,0 0,0 810,8
TOPLAM 21.428,6 2.831,3 67.256,7 126,8 7.407,1 99.050,4

BİRİNCİL KAYNAKLARA VE KURULUŞLARA GÖRE SANTRAL ADEDİ


İŞLETME HAKKI DEVREDİLEN SERBEST ÜRETİM ŞİRKETİ YAP İŞLET DEVRET
BİRİNCİL KAYNAK EÜAŞ SANTRALLARI LİSANSSIZ SANTRALLAR TOPLAM
SANTRALLAR SANTRALLARI SANTRALLARI
AKARSU 10 67 505 2 14 598
ASFALTİT KÖMÜR 0 0 1 0 0 1
ATIK ISI 0 0 16 0 75 91
BARAJLI 38 23 79 1 0 141
BİYOKÜTLE 0 0 318 0 56 374
DOĞALGAZ 7 0 282 0 60 349
FUEL OİL 0 0 9 0 0 9
GÜNEŞ 0 0 37 0 8.175 8.212
İTHAL KÖMÜR 0 0 15 0 0 15
JEOTERMAL 0 1 62 0 0 63
LİNYİT 4 1 42 0 0 47
LNG 0 0 1 0 0 1
MOTORİN 1 0 0 0 0 1
NAFTA 0 0 1 0 0 1
RÜZGAR 2 0 270 0 83 355
TAŞKÖMÜR 0 0 4 0 0 4
TOPLAM 62 92 1.642 3 8.463 10.262

120.000,0
YILLARA GÖRE KURULU GÜÇ GELİŞİMİ
MW
95.890,6
99.050,4
100.000,0
91.267,0
88.550,8
85.200,0

80.000,0
78.497,4
73.146,7
69.519,8
64.007,5

60.000,0 57.059,4
52.911,1
49.524,1
44.761,2
40.835,7
38.819,9
40.000,0
35.587,0
31.845,8
28.332,4
26.116,8
20.335,120.951,821.889,4
20.000,0 15.856,117.206,6
12.492,6
8.459,110.112,7
6.638,6
4.364,2 4.868,7 5.118,7
2.234,9 2.711,3 3.732,1
0,0
19701971 1972 1973 1974 19751976 1977 19781979 1980 19811982 1983 19841985 1986 1987 1988 19891990 1991 19921993 1994 19951996 1997 19981999 2000 20012002 20032004 2005 20062007 2008 20092010 2011 20122013 2014 20152016 2017 2018 2019 20202021

Gelelim kurulu güce. Bir günün sa-


atlik yük değerlerine baktığımız
zaman, bunu gösteren günlük yük
eğrisine baktığımız zaman, han-
gi saatte ne kadar gücümüz var,
hangi santral ne kadar güçle çalı-
şıyor, bunlar ne kadar pay almışlar,
hangi santral ne kadar çalışmıştır,
günün en yüksek ve en düşük güç
kullanım değerleri nedir, hepsini
buradan görmek mümkün.

230
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Burada da geçtiğimiz ağustos ayı içinde- tı karşılamak zaman zaman zor oluyor. Bu
ki birincil kaynaklara dayalı olarak saatlik tamamen bizim arz güvenliğimizle ilgili.
olarak yükler görülüyor. Enerji arz güvenliği konusunda yetersiz kal-
dığımızı gösteriyor. Bunu son yıllarda, deği-
Buradan söylemek istediğim şu var: Her bir
şik zamanlarda çok yaşıyoruz. Ama iki tane
saatte veya her bir saati oluşturan santral-
önemli tarih var; biri 31 Mart vakası, bir de
lerin birincil kaynakları neler ve bunlar ne
yine şu meşhur orman yangınlarının olduğu
kadar süre sürüyor, kurulu gücünüze karar
günden bir veya iki gün öncesi.
vermeye başladığınız andan itibaren bun-
ları düşünmek zorundasınız. Birincil kaynak
kolay ulaşılır mı, birincil kaynağın çevreyle
ilişkileri neler, birincil kaynağı ne kadar za-
man kullanabilirsiniz? En kolay tartıştığımız
konulardan biri yeni ve yenilenebilir kay-
naklar oldu. Çok hızlı bir şekilde tesisler
kuruluyor ve Türkiye’deki elektrik sistemine
güneş enerjisi eklenmiş oldu.
Ekrandan bakarsanız, hangi saatler ara-
sında güneşten yararlandığımızı görecek-
siniz. Aynı şekilde, rüzgâr ve benzeri sant-
rallar var.
Dün Muammer Argün arkadaşımın belirtti-
ği gibi, bunlar bizim için, enerji yönetimiy-
le uğraşanlar için, bu kaynaklar kararsız
kaynaklar; yani doğanın çeşitli günlerdeki
durumlarına göre değişebiliyor. Dolayısıyla
ben buna güvenemiyorum. Bu bir gerçek.
Ben elimden geldiğince bu kaynakları kul-
lanacağım; ama yönetirken de, bu kurulu
güce karşılık gelen günlük puantları karşı-
larken de bunları göz önünde bulundura-
cağım.
Demin söylediğim gibi, birincil kaynakların
durumu önemli burada. Biz neyle övünü-
yoruz; en çok hidroelektrik santrallarımız-
la övünüyoruz. “Avrupa’nın sayılı ülkeleri
arasındayız. Bizim 217 milyar kWh’lik kurulu
gücümüz var” falan. İyi, güzel de, bu sis-
temin planlayıcıları bunu hazırlarken şunu
düşünüyorlar mı: Ben bu kaynaktan hangi
süreyle yararlanıyorum? Özellikle güneşi ve
hidroliği söylüyorum şimdi. Türkiye’de, ya-
ğışlı mevsim dediğimiz, hidrolik santralları
Günlük yük eğrisine baktığımız zaman, bir
güvenerek kullandığımız süre 1 Martla 30
temel yük var -yani 24 saat hiç durmadan
Haziran arasıdır. 30 Haziran bile çok faz-
çalışan fabrikalardan bahsediyorum- bir
ladır. Tabii, barajlı santrallar hariç. Barajlı
gündüz, toplumun gereklerini yerine ge-
santrallarda da başka bir sıkıntımız vardır;
tirmek için yapılan hareketleri karşılayan
barajın yüksekliğiyle aldığınız enerjinin ve-
miktar var ve bir de akşam karanlığı bas-
rimi çok farklıdır burada. Diyelim ki, belli bir
tığı zaman bunu aydınlatma yükünü kar-
yükseklikte, barajın belli bir yüksekliğinde
şılayacak yeni güç ihtiyacım var. İşte o,
10 kova su kullanıyorsanız, altta 20 kova
maksimum puant dediğimiz, en yüksek
suya ihtiyacınız vardır. Sonuçta da ağustos
kullandığımız güç saati. Maksimum puan-
231
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

ayındaki 100 bin megavata karşılık 53 bin çıkarına gidecek. Artı, bunun dış güçlere
megavatı karşılayamazsınız, güç kesintile- bağlanmaması da, büyük şirketlere bağ-
rini yapmak zorunda kalırsınız. lanmaması da mümkün değil. Bu bakım-
dan, TEİAŞ özelleştirilemez! Enerji sistemini
Dün anlattım; ben enerji yöneticisiyim. Tür-
oluşturacak kurulu gücü oluştururken de bu
kiye’de bu işi yapan TEİAŞ’ın özel bir bölü-
kaynakları ülke gerçeklerine uygun tespit
mü var; Yük Tevzi. Yük Tevzi bu işi yapmak
etmemiz lazım.
zorunda. Planlamayla birlikte, uzun dönem
arz güvenliğini ve enerji ihtiyacını planlar; İlk söyleyeceğim, birincil kaynakların mik-
ama kısa dönemi Yük Tevzi yapar. Yük Tev- tarı, zamanı vesaire. Ama çarpıcı olsun diye
zi, bütün programları, arızayı, bakımı, ona- söyleyeyim: Termik santrallar, kömür sant-
rımı her şeyi planlayarak, sonuçta bir güç ralları 7 bin saat çalışıyor; su santralları 2-3
bulur. Bu, o günün puant gücüdür. Onun bin, nehir santralları 2-3 bin vesaire. Bunları
karşılanması için her türlü tedbiri alır. Göl- dikkate almazsanız büyük sıkıntı var arka-
başı’nda, neredeyse NASA gibi bir kontrol daşlar, 31 Mart vakalarını her gün yaşarsı-
merkezi vardır; orada SCADA sistemlerinin nız. Hele hele bir de teknolojik yapıya siyasi
yardımıyla bütün Türkiye’yi kontrol eder. yapılanma eklendiği için, daha büyük zor-
luk çekersiniz.
TEİAŞ’ın özelleştirilmesine geldiğimiz za-
man -burada bir parantez açıp onu söy- Yük Tevzici olarak söylüyorum bunu: Sis-
lemem lazım- bu kontrolü kim yapacak? temde arıza oldu diyelim, benim bu arı-
Bir tarafta neoliberal nedeniyle tamamen zayı giderebilmem için, en kısa zamanda
özelleşmiş, sadece piyasa şartlarına bağlı başka bir üretim tesisini sokmak lazım. En
üretim tesisleri var; öbür tarafta da tüke- hızlı girenler ne yazık ki doğalgaz santral-
timi karşılayacak, aldığı enerjinin sattığı ları, arkasından su santralları vesaire. Ama
enerjiden ucuz olması ve güvenilir olması, bilim ilerledikçe, bütün bunların teknolojik
sürekli olması, tüketiciye mutlaka satılma- çözümlerini buluyor insanlar.
sı ve para kazanılmasını sağlayan dağıtım
Depolamayı söylemeyi unuttum. Bu yeni ve
tesisleri var. Bunlar artık kamu hizmetinden
yenilenebilir kaynaklarda depolama me-
uzaklaştığı için, bunu kontrol edecek son
selesi de çözüldükten sonra, bu konuda bi-
kale TEİAŞ’tır, TEİAŞ’ın yönetim birimidir, Yük
raz daha rahat olma şansımız olabilir. Ama
Tevzidir. Yük Tevzi günlük planlamaları ya-
siyasetin teknolojinin kullanımını belirleme-
par, aylık planlamaları yapar, yıllık planla-
sine de bir şekilde bizim izin vermememiz
maları yapar, bunları uygular, her saat sizin
gerekiyor.
şu lambanızın yanmasını temin etmekle
görevlidir. Bunun dışında herhangi bir şey Son sözüm şu: Gücü yeni ve yenilenebilir
olduğu zaman sıkıntı büyüktür. kaynaklarda en güzel ifade eden pom-
palı hidroelektrik santrallardır. Gece sa-
Geldik yine 31 Mart vakasına. 31 Mart va-
atlerinde, enerjinin piyasa şartlarına göre
kasında birincil kaynaklar çok masum kal-
enerjinin ucuz olduğu saatlerde suyu gece
dı. Siyaset teknolojiden önce bizim elektrik
pompalarsınız, gündüz güç ihtiyacınızı kar-
sistemimizin yapısını değiştirdi arkadaşlar.
şılamak için de bunu kullanabilirsiniz.
Siyaset teknolojiden önce yapıyı değişti-
rince, bu sistemi yönetmek neredeyse im- Hepinize saygılarımı sunuyorum.
kânsız hale geldi. Çünkü her bir üretim tesi-
sinin sahibinin kendi öz hesaplarıyla tespit
ettiği fiyatlar var; bu fiyatları Yük Tevziye
dayattığı zaman, sizin rekabeti sağlama- Oturum Başkanı- Çok teşekkür ediyoruz
nız mümkün değil. Neydi özelleştirmenin Teoman ağabey.
birinci şartı; rekabetti. Ucuzluk getirecekti,
güvenlik getirecekti. Bunların hiçbirini sağ- Tanay hocam; bu başlıkta, kaynak planla-
laması mümkün değil. Eğer bunun yöneti- masının yanında bir de süre planlamasına
mini özelleştirirseniz, orada çeşitli tröstler dikkat ederseniz çok seviniriz.
oluşacak ve ne yazık ki başka birilerinin Buyurun.

232
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar & elektrik için de, ısı için de geçerli. Çünkü
TMMOB EMO Merkez Enerji Komisyonu sadece elektriği alamazsınız; elektrik, ısı,
Başkanı doğalgaz vesaire hepsini almanız lazım
bir kentten. Yoksa, sadece ilgilendiğiniz
Tekrar merhaba.
kısımla ilgilenip onu sağa çevirirsiniz, sola
Sorun kentlerde çıkmış durumda ve kent- çevirirsiniz; ama asıl sorunu bütünlüğünde
lerde çözülecek. Sorunlarınızı çıktığı yerde çözmemiş olursunuz.
çözmezseniz, bir sonraki beraberliğinize
Sera gazı envanterlerinin çıkartılması ve
taşırsınız. Onun için, çözüp ayrılmak her za-
azaltım yapılabilecek alanların belirlen-
man için kendi yanlışlarınızı öğrenmek açı-
mesi, bütün kentlerin önünde duran bu.
sından iyi bir şeydir. Bu arada onu belirtmiş
Yani Avrupa İklim Mutabakatı’nda kentler
olayım.
için öngörülen 2050’de iklim nötr olmanın
Enerji Karar Destek Modelleri ile Gelece- ilk adımı bu, bunu yapmaları lazım. Nere-
ğin İklim Tarafsız Kentlerinin Planlanması. den çıkıyor sera gazı? Çünkü genel amaç,
Geleceği planlamak lazım, geleceği ge- kömür, doğalgaz, petrolü yerin altında
leceğin bilgileriyle planlamak lazım. Yoksa, bırakmak ve yenilenebilir enerjiyle kömür,
geçmişin gerçekleşmiş rakamlarıyla devam doğalgaz, petrol kullanan bütün alanları
ederseniz, eski tas eski hamam senaryoları ikame etmek. Neyle; yenilenebilir enerji-
uygularsınız ve hiçbir zaman için sorundan den üretilecek yeşil hidrojen, yeşil hidrojen-
kurtulamazsınız, hep sorunun parçası olur- den sentetik yakıtlar, sentetik yakıtlarla da
sunuz. Onu bir söylemiş olayım. uçaklar, gemiler, çelik sanayii ve ağır sana-
yide kullanılan fosiller.
Dünyada bu çözümlerin kentlerden baş-
layacağını bildiği için, böyle birkaç orga- Enerji ve iklim değişikliği eylem planının
nizasyon var. Mesela, Covenant of Mayors hazırlanması lazım. İklim değişiyor. Enerjiy-
diye Başkanlar Sözleşmesi. Bütün dünyada le ilgili hangi adımlar atılırsa, hangi tarihte
bunu imzalıyorlar. Özellikle Avrupa bunu atılırsa, 2049’da -2050 Avrupa’nın şeyi; biz
imzalamış ve kentlerden belli kurallara uy- 2049 diyelim, Avrupa’ya özenmiş gibi ol-
masını, belli emisyon azaltmalarını yapma- masın- hangi adımları atarsak, ülkemizin,
sını istiyor. Bir de Sürdürülebilirlik İçin Yerel yurttaşlarımızın sağlığına uygun, kamuda
Yönetimler ICLEI var. Bunlar da bu iş için çalışan arkadaşlar olarak, mühendisler
kurulmuş beraberlikler. Bunlar hep kentleri olarak, üniversiteler olarak, yurttaşlar için,
iklim dostu olmaya teşvik eden yapılar. kendi yurttaşlarımız için güzel şeyler yapa-
biliriz diye bakmak lazım. Onlar 2050 diye
Türkiye’de bu anlaşmayı imzalamış Antalya,
planlamışlar. Biz onlara uymayalım, 2049
Bayındır, Bağcılar gibi belediyeler var; bir
diyelim isterseniz; ama bir enerji ve iklim
de Karşıyaka, Maltepe, Nilüfer, Pendik, İzmir
değişikliği eylem planının hazırlanması la-
var. Bunu imzalamış 30 tane falan beledi-
zım. Sera gazı salımlarının azaltılması için,
ye var; “Ben iklim dostu olmaya niyetliyim.
enerji, kamu binaları, ulaşım, konut, arazi
Şunları, şunları, şunları da yapacağım” diye
planlaması, atık yönetimi sektörlerinde alı-
taahhütte bulunuyor. Böyle bir indirim ya-
nacak önlemlerin belirlenmesi lazım; eğer
pabilmek için, emisyonların kaynağını bu-
çözümden yanaysak, bir iş yapacaksak.
lup onları azaltmanız lazım. Bunun için de
Hedef, sürdürülebilirliğin sağlandığı düşük
kaynaklarının resmini çekmeniz lazım, yani
karbonlu bir kent profiline ulaşabilmek.
kentin resmini çekmeniz lazım ki, ne giriyor
kente, hangi teknolojiler enerji taşıyıcıla- Enerji planlamasında yerel yönetim eylem
rı üretiyor, enerji taşıyıcıları nereye gidiyor; alanları var; ulaşım, toplu taşıma sistemi
hangi fabrikalarda, nerede tüketiliyor ve geliştirme, yürüme ve bisiklet kullanma,
sonunda da hangi sektöre hizmet ediyor, enerji verimliliği arttırmak, enerji yoğunlu-
böyle bakmak lazım. Eğer çözümden ya- ğunu azaltmak, temiz yakıt, enerji kaynak-
naysanız, kente böyle bakmak lazım, ülke- larına yönelim, atık yönetimi, yerel atık poli-
ye de böyle bakmak lazım. tikası, atıkların önlenmesi, atıkların yeniden
kullanımı, atıkları dönüştürme ve atıktan
Enerji planlamasından söz ediyoruz. Bu
233
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

elektrik üretme, kentsel tasarım ve plan- mek, kentlerin enerji yol haritalarının bilim-
lama, kente özel stratejilerin geliştirilmesi. sel temelli olması gerektiğini göstermek,
Kentin bugününden hareketle, amacınız yüzde 100 yenilenebilir enerjili toplumların
doğrultusunda kentin gelişeceğinin plan- mümkün olduğunu kanıtlamak. Bizim ama-
lanması; yani geleceğin, geleceğin bilgi- cımız bu.
leriyle, ihtiyaçlarıyla belirlenmesi gerekir.
Aslında bütün bunlar iktisatçıların işi. Onlar
ilgilenmediği için biz mühendisler olarak
ilgilenmek zorunda kalıyoruz. İktisatçıların
bunu yapması lazım, makroekonomik mo-
delleri onların kurması lazım. Bize, “Şöyle bir
gelişme için şu kadar enerji lazım” diyecek,
biz de o enerjinin nasıl sağlanacağını ya-
pacağız; ama iktisatçılar ilgilenmediği için,
biz oturup bunlarla ilgilenmek zorunda ka-
lıyoruz. Yani iktisatçılara rica edelim, lütfen
ilgilensinler.

Sürdürülebilirlik için yerel yönetimler beş


aşamalı bir süreç modeli var. Bu ICLEI’nin
modeli, Yerel İklim Dostu Kentler Birliği’nin.
Azaltım ve uyum için. Uyum, mahallede hır-
sız var, dolaşıyor, uyum için kapılarınızı kilit-
liyorsunuz; ama azaltım, hırsızı alıyorsunuz,
ait olduğu yere götürüyorsunuz. O azaltım
oluyor. Karadeniz’de nehirlerin yanına ev
yapmama falan, bunlar hep uyum. Ama Bu, Türkiye’nin enerji arz ve talep durumu.
azaltım, sera gazı emisyonlarını azaltmak. Görüyorsunuz, giderek artıyor enerji tü-
Bunun için değişik aşamalar var. Referans ketimi, petrol vesaire. Çözüme kilitlenmiş
emisyon envanteri oluştur, öngör, tahmin ülkelerde enerji tüketimi artmıyor; aksine,
edilen yıl için emisyon azaltım hedefi be- azalıyor. Geri kalanını yüzde 100 yenilene-
lirle, 2050 için sıfır, yerel eylem planı geliştir, bilir enerjiyle sağlamak hedefleniyor. Bur-
politika ve tedbirleri uygula, sonuçları izle, dur ilindeki enerji üretimi: 18 tane elektrik
doğrular ve uygula; yani kentler yapması üretim tesisi var, 2 hidrolik, 1 doğalgaz, 15
gereken, 5 adımla yapılması gereken bu. fotovoltaik güç santralı. Tezi yaptığımız za-
manki rakamlar bunlar. Artmış olabilir. Top-
Doktora ve mastır düzeyinde öğrencile-
lam kurulu kapasite 128 megavat. Kurulu
rimle, hem ülkenin, hem de kentlerin enerji
gücün yüzde 30’u fotovoltaik güç kaynak-
modellerini kuruyoruz ki, geleceğini belir-
larına ait. 326 GWh yıllık elektrik üretimi var,
leyebilelim. Talebem Doğancan Beşikçi,
900 GWh yıllık elektrik tüketimi var.
aynı zamanda Yenilenebilir Enerji Birliği,
ERUOSOLAR Türkiye Genel Sekreteridir. Türkiye’nin enerji politikasına bakarsak, ye-
Egemen Sulukan hocamız ve benim süper- reli ayıramıyorsunuz Türkiye genel politika-
vizyonumda Burdur için yaptık. Buradaki sından. Varsayıyorsunuz ki, o kentler de ona
hedefimiz şu: Yenilenebilir enerjinin ucuz, uyarak davranacaklar. Dolayısıyla öngö-
güvenli ve sürdürülebilir olduğunu göster- rülen, anlatılan, ilgili kamu kuruluşu yetkili-
234
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

lerinden aldığımız bilgilere göre, Türkiye’nin Burada gördüğümüz gibi, 7 enerji taşıyıcısı
enerji politikası; bir, enerjide bağımlılığı var Burdur’da, 18 aktif santral, 5 ana talep
azaltmak; iki 125 bin megavatlık kurulu ka- grubu, 14 alt talep grubu, 50 tane talep
pasiteye ulaşmak ve bu kapasitenin yüzde teknolojisi, 3 tane emisyon indikatörü var.
30’unu yenilenebilir kaynaklardan sağla-
Enerji modelinde izlenecek yol, her kent
mak; 34 bin megavat hidrolik, 20 bin me-
için bunları yapıyoruz. İlin referans enerji
gavat rüzgâr, 1000 megavat jeotermal,
sistemini kurabilmek için teknoloji araştır-
5000 megavat fotovoltaik; elektrik iletim
ması yapmak gerekiyor. Hangi teknoloji
hatlarını iyileştirmek ve toplamda 60 bin
kullanılıyor, hangi enerji kaynağı kullanı-
717 kilometre uzunluğa ulaşmak, hat iletim
lıyor? Bunun için en iyi kaynak o ilin bele-
kapasitesi 158 bin 460 MVA’ya ulaştırmak,
diyesidir. Sabah da söylediğim gibi, ancak
kaçak ve kayıp oranını yüzde 5’e düşürmek,
belediyelerin inisiyatifinde bu olabilir. Çün-
tarım potansiyelini tam anlamıyla kullanıp
kü belediyeler kamudur ve halkın seçilmiş
biyoyakıt üretimini artırmak.
temsilcisidir. Zaten kamu özelleşmektedir;
Biz, kentlerde referans enerji sistemini ya- kamuyu kamulaştırmamız gerekmektedir.
pıyoruz. Bu Burdur’un referans enerji sis- Yoksa, kamulaştırılmamış bir kamu bu işleri
temi. Gördüğünüz gibi, her ilin kaynakları. yapamaz.
İthal ediliyorsa, şehrin dışından geliyorsa,
Her kent, kasaba için referans enerji siste-
onları belirliyoruz. Bu kaynaklar bu şehre
minin kurulması gerekir. Biz Türkiye için kur-
giriyor. Kömür çıkartıyorsa kömür, ithalse it-
duk. Şimdi talebelerimle, yaklaşık 40 kent
hal. Sonra bu birinci enerji taşıyıcısı olarak
için çalışıyoruz. Kıbrıs Uluslararası Üniversi-
ya doğrudan kömür olarak bir yerde ya-
tesi’nde de oraya gelen talebelerle Afrika
kılıyor veya doğalgaz olarak gidiyor veya
ve Ürdün’ün kentlerinin yol haritalarını çı-
santrallada geliyor. Bir doğalgaz santralı
kartıyoruz. Veri toplamak için gerektiğinde
var şeyde ve 15 tane fotovoltaik var, 2 tane
o ile ziyaret yapılması, kurumlarla yüz yüze
hidrolik var. O kentte bu kaynaklardan ya-
görüşülmesi gerekir. TÜİK verilerinin toplan-
rarlanıp ikincil enerji kaynağını üreten tek-
ması ve analiz edilmesi gerekir. İncelenme-
nolojileri koyuyoruz. Bu üretilen elektriğin,
si istenen sektörlere özel ziyaretler ve veri
sıcak su, bular veya rafineriden gelen şey-
toplama, elde verilerle matematik modelin
lerin hangileri hangi sektörde kullanılıyor?
kurulması, sistemin incelenmesi için gere-
Burdur’da mermer sanayii var, tekstil var
ken senaryoların yazılması, sonuçların alın-
vesaire. Hepsi tükettiği enerjiyi hangi tek-
ması, hata ayıklama ve sonuçların yorum-
nolojilerle yapıyor, yani talep teknolojileri,
lanması; yani yerel yöneticilere yerel enerji
sokak aydınlatmaları, hepsi detaylı, hepsi-
karar destek modelinden bahsediyoruz.
nin var. Bu referans enerji sistemini her kent
Ulusal enerji karar destek modeli de aynı
için kuruyoruz. Bunu kurmadan, problemin
şekilde olmak durumunda.
ne olduğunu anlayamazsınız. Genel laflar
edersiniz, şöyle olsun, böyle olsun, o katıl- Senaryolar için belli temel tanımlamalar
sın, bu katılsın; ama orada kalırsınız. yapıyorsunuz. Veri girişleri ve sonuçlar yıl-
lık periyotlar halinde olacak. Yani 2050’yi
planlıyorsanız, yıllık periyotlarda
o verileri girip öngörmeniz lazım.
Enerji tüketiminde ortalama artış
yüzde 4.5. Ortalama enflasyon
neyse, bunlar hep iktisatçıların
yapacağı şeyler. Tüm maliyetler
2000 yılı dolar kuru baz alınarak
hazırlanmalı. Bizim Burdur için
yaptığımız varsayımlar bunlar.
Tüm enerji tüketim ve üretim bi-
rimleri Peta Joule’e ayarlıyoruz.
Modelin bütününde Peta Joule

235
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

kullanılıyor, yani içeriği kullanılıyor sadece. Sonuçlara baktığımızda, yıllara göre top-
2016-2031 zaman periyodunu aldık. Bu- lam yenilenebilir temelli üretim. Toplam ku-
rada, il içerisinde herhangi bir fosil yakıt rulu güç bu şekilde gelişecek. Güneşin ku-
rezervinin bulunmayacağı öngörülmüştür. rulu güçteki payı şu şekilde, güneş temelli
Hani aniden çıkıyor ya doğalgazlar, pet- elektrik üretimi bu şekilde, toplam elektrik
roller falan, o tarihlerde çıkmayacağını üretimi bu kadar, karbondioksit azaltımı
varsaydık. bu kadar ve bu işlerin olması için toplam
yatırım maliyeti. Çünkü her teknolojinin ilk
Modelinizi kurdunuz, artık modeliniz ata-
yatırım maliyeti, işletme maliyeti, hepsini
cağınız adımların size ne getireceğini; yani
veriyoruz modelde. Modelde 750 tane son
diyelim, sera gazı emisyonlarını azaltma
kullanım teknolojisi var, talep teknolojileri.
stratejileri ülkenizin ve kentinizin enerji eko-
50 tane elektrik üretim teknolojisi var mo-
nomi sistemlerine nasıl etki edecek, onu
delin içinde ve bütün dünya kendi planla-
bulmaya çalışıyorsunuz. Parasını vesairesi-
ması için bunu kullanıyor.
ni hazırlayıp onunla ilgili işgücünü, eleman
yetiştirmesi… Üniversitelerin hiçbirin-
de yenilenebilir enerji okutulmuyor,
hâlâ içten yanmalı motorlar falan
okutuluyor. O çocuklar piyasaya
çıktıkları zaman kariyerlerini ne ya-
pacaklar, çok merak ediyoruz hep
beraber. Ben hem Kıbrıs’ta, hem
şeyde kariyer planlama dersini ve-
riyorum. Onlara olabildiğince “Bu
alternatifler de var” diye söylüyoruz.
Türkiye’nin 2023 fotovoltaik hedef-
lerinin Burdur iline indirgenmesi.
Şöyle yaptık: “Böyle bir hedef koy-
muş merkezi hükümet. Onun nüfu-
suna göre şu kadar da hedef Burdur
için koymuştur” diye yüzdeyle onu
hedefledik, yani şu kadar fotovol-
taik hedefi olur diye. Elektrik kesin-
ti durumu için yüzde 10 depolama
senaryosunu inceledik. Burdur ilinin
biyogaz potansiyelinin değerlen-
dirilmesi senaryomuz var. Hidrojen
yakıtlı araçların kullanılması duru-
munda bunun modele etkisini ince-
Mesela, yüzde 10 depolamada yatırım
ledik ve bir de yüzde 100 yenilenebilir enerji
maliyetleri nedir, kurulu güç nedir? Biyogaz
senaryosu yaptık.
senaryosunda aynı şekilde,
maliyetler. Yüzde 100 yeni-
lenebilir enerjide de sabit
bakım ve işletme maliyet-
leri nasıl gelişiyor, yatırım
maliyeti nasıl gelişiyor?
Elektrik üretimi kurulu ka-
pasite, değişken maliyetler
ve ne kadar karbondioksit
azaltılıyor? Senaryolarda
bunlar sunuluyor.

236
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Yaptığımız çalışma birazcık


uluslararası şey de buldu,
yani epey yayınlarımız da
oldu. Yaptığımız işin doğrulu-
ğunu da biraz kanıtlıyor o.
Şehirlere baktığımızda, de-
min de dediğim gibi, bu kar-
bondioksit emisyonlarından
şehirler sorumlu. Bu işin şe-
hirlerden başlaması lazım.
Biz her sene bütün dünya
şehirlerinde olan yenilenebilir
enerjiye geçiş senaryolarını
inceliyoruz; ulaşımda, konut-
ta, sanayide, tarımda. Isıtma
ve soğutmada, taşımada,
güç üretiminde kullanılan
yenilenebilir enerjileri çıkartı-
yoruz. Belediye işlemleri var.
Farklı yönetim düzeylerinde
yenilenebilir enerji kaynakla-
rını geliştirmede kentin rolü,
belediye işlemleri, şehir ça-
pında, devlet çapında, ulu-
sal çapta ve küresel olarak
bunun nasıl gerçekleşeceğini
yapıyoruz.
Şehirlerde yenilenebilir enerji
gelişiminin etkenleri olarak, biliyorsunuz, iklim değişikliği etkili, hava kirliliği etkili, sağlık
ve refah etkili, enerjiye erişim etkili; iş alanı açma, enerji maliyetleri ve getirilerin yerelde
tutulması ve enerji güvenliği.

237
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Seçilmiş OECD ve OECD dışı kentlerde


hava kirliliği oranlarını görüyoruz. Sağlıksız
olanlar koyu mor gibi olanlar, sarı orta de-
recede, en sağlıksız olanlar da siyah. Türki-
ye’de bir orta dereceli konulmuş.

Bu da şehirlerde yüzde 100 yenilenebilir


enerji hedefi olan dünya şehirleri. Taşıma-
da, ısıtma ve soğutmada, güçte, enerjide,
250 şehir içerisinde 370 tane hedefi olan
var. Yani şehirler, “Şu tarihte yüzde 100’e
Kentsel alanlarda bir büyük sıkıntımız da geçeceğim, yüzde 80’e geçeceğim” diye
fosil yakıtlara verilen sübvansiyonlar var. hedefliyorlar. Tabii, bunları yenilenebilir
Biz onlara zararlı sübvansiyonlar diyoruz. enerjiyle ilgili yapıyorlar. Bunlar elektrik mo-
Yani yeni doğan bebeğe yardımcı olursu- bilite hedefleri ve yenilenebilir enerji hedef-
nuz; ama ölmekte olan, yok olmakta olan leri olan şehirler. Dünyada, şehirlerin yüzde
bir şeye verdiğiniz şeye zararlı sübvansiyon 52’sinde e-mobilite ve bağımsız bir yenile-
diyoruz. Bunun da miktarı 41.7 milyara ulaş- nebilir güç hedefi var, yüzde 6’sında mo-
mış dünyada. biliteye bağlı bir hedef var, yüzde 42’sinde
ise hedef yok, hedef koymuyor; yani karar
Şehir politikalarının şey yapılması lazım. vericileri bu anlamda bilgisiz, yetersiz.

238
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

2019 ortalarından itibaren en kirlenmiş baş- Çin’in açık arayla 417 bin 90 tane elektrikli
kentlerde yenilenebilir enerji hedeflerini arabası var. Bu elektrikli araba küresel stok
görüyoruz. Beyaz olanlar hedefi olmayan- durumunda Çin yine önde. Amerika, Norveç,
lar, sarı olanlar hedefi olanlar. Bir de ayrıca Japonya takip ediyor. Şehirler, Kanada me-
düşük emisyon bölgeleri var. Bunlarda şehir sela geçiş planını yaptı, 2050’de Kanada’nın
sayısı 236. Planlanan araç yasaklı şehir sayısı Vancover şehri tümüyle fosillerden arınmış
18. Avrupa’da 18 tane, dünyada da 17 tane. bir kent olacak. Nerede petrol, doğalgaz,
Planlanmış yere araç girişini yasaklamışlar. kömür varsa, adım adım onu hemen yenile-
nebilir enerjiyle ikame ediyorlar. Sabahleyin
söylediğim gibi, öncelikle enerjinin etkin kul-
lanımı.
Enerjide çözüm arayan kentlerde kullanımı
yaygınlaşan uygulamalar, yüksek verimli bi-
nalar, bölgesel ısıtma, atıktan enerjiye çevir-
me, elektrikli şarj istasyonları gibi çözüm ola-
nakları giderek yaygınlaşıyor. Mini grid’lerin
yanında mikroşebeke sistemleri, kendi ken-
dine yeten bölgeler oluşmaya başladı. Biz
de Yenilenebilir Enerji Birliği olarak Diyarba-
kır, Van, Çanakkale, Burdur illerinde, bir sivil
Yenilenebilir elektriklerin payına göre şehir toplum projesinde, oradaki arkadaşlarımızı,
sayısı 2017. Gördüğünüz gibi, aşağıda yüz- paydaşları da katarak, yüzde 100 yenile-
deler var. Yüzde kaçsa, sayıları belli. nebilire geçiş yol haritalarını oluşturduk. Di-
Güneş enerjisi merkezi ısıtma sistemleri önem yarbakır, Van, Çanakkale’de ön çalışmaları
kazanmaya başladı. Toplam 339 tane güneş yaptık. Burdur’da şeyi çıkarttık. Burdur’da
enerjili merkezi ısıtma sistemi var dünyada. yaklaşık 130 tane paydaş katıldı ve oranın-
Belediye, yakıtlar, taşıt, altyapı, bu referans kini ilk yaptık.
enerji sistemiyle kullanılıyor. Küresel elektrikli Hepinizi yeni bilgiler edinmek üzere, Yeni-
araç pazarlarına baktığımızda, iki tekerlek- lenebilir Enerji Birliği olarak, ücretsiz, online
liler 260 milyona ulaştı, elektrikli tramvaylar olan, 9-11 Haziranda yapacağımız Ulusla-
411 şehirde var, elektrikli araba 5 milyona rarası %100 Yenilenebilir Enerji Konferansı’na
çıktı, elektrikli otobüs 460 bin. Böyle sürekli (IRENEC 2022) davet ediyoruz. Gelirseniz,
bir artışı var. tüm bilgilere erişebilirsiniz. Biz Yenilenebilir
Elektrikli otobüs küresel stok durumu, Çin ve Enerji Birliği olarak bunu yapıyoruz.
dünyanın geri kalanını karşılaştırdığımızda, İlginize teşekkür ederim.

239
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

TÜRKİYE’DE ENERJİ PROJEKSİYONLARI VE ALGI YÖNETİMİ OTURUMU –


SORU YANIT BÖLÜMÜ

Oturum Başkanı Kemal Ulusaler- Enerji la ulaştırma açısından da olması lazım. Bu


yoksulluğu parametreleri arasına ulaşımla çok gündeme gelmedi, haklısınız, göster-
ilgili bölümün de katılması gerekmiyor mu? gelerin içerisinde de yok. Mesela, LPG, tüp,
Enerji fiyatları, özellikle akaryakıt fiyatları- destekler açısından bir şebeke dışı enerji
nın 10 liralar civarında olduğu, hatta geç- olarak kriterlere dâhil edildi; ama Türki-
tiği bugünlerde, ulaşım da hane halkının ye’de tüp, araçlarda da kullanıldığı için,
bütçesinde büyük bir yer tutuyor. “Bunun tüplü araç olduğu için, bir anlamda dolaylı
da katılması gerekiyor mu?” diye bir soru olarak ulaştırmayı etkiliyor. Haklısınız. Ben
sorayım. Salondan soru varsa, onu bile- de aynı kanaatteyim. Bu da niye? Çünkü
miyorum. Salondan sorular varsa onu da hem şeydeki Sarı Yeleklilerin protestoları,
alalım. hem de Fransa’da bu enerji fiyatlarındaki
hızlı artış karşısında Macron’un dağıtma-
Prof. Dr. Seyhan Erdoğdu- İkincil gösterge-
yı hedeflediği 100 avro benzin içindi, yani
lerin geliştirilmesi, Avrupa için yapılmış bir
“Arabaya benzin koymak için bu 100 av-
şey o, farklı ülkelerdeki farklı uzmanların bir
royu dağıtıyorum” dedi. Bir anlamda enerji
araya gelerek alt başlıklar altında yaptık-
yoksulluğunu o bağlamda ele almış oldu.
ları bir gösterge listesi ve gruplaması. Şöyle
Ama haklısınız, bence de dâhil etmek la-
bir durum var: Gerçekten de enerji yoksul-
zım.
luğu tartışılırken, ulaştırma bir türlü günde-
me gelmiyor; sanki benzin, petrol, mazot
bir enerji yoksulluğu göstergesi değilmiş
Oturum Başkanı- Salondaki herkese TM-
gibi. En başta, uluslararası sınıflandırma-
MOB ve EMO adına çok çok teşekkür edi-
ya göre enerji türlerini sıraladım. Bunun
yorum. Sağlıkla kalın. Tekrar teşekkürler.
içerisinde tabii ki petrol de var. Dolayısıy-

240
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

TMMOB 13. ENERJİ SEMPOZYUMU

PANEL

“NÜKLEER ENERJİ POLİTİKALARI ve YIKIMLARI”

Panel Yöneticisi:

Cemalettin Küçük

TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi

241
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Sunucu- Değerli dostlar; herkese merhabalar.


Sempozyumumuzun 3. günü bugün, son günü. İlk gününde açılış oturumu ve sonrasında
bir panel ve 5 oturumla bu noktaya geldik. Bugün son panelimizi yapacağız, tamamla-
yacağız. Ben de bu Enerji Sempozyumunun Yürütme Kurulu Üyesiydim. Kısa birkaç cümle
söylemek istiyorum. Buradan teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.
Bu süreç boyunca çalışmalarda bize yardımcı olan Yürütme Kurulu üyesi Mehmet Bes-
leme ağabeyimiz, Yürütme Kurulunda bulunan Cemalettin Küçük ağabeyimiz, Teoman
ağabey, Olgun Sakarya ve Oğuz Türkyılmaz ağabeylerimiz, Mehmet Özdağ arkadaşım
ciddi şekilde bize destek verdiler. İsimlerini unuttuğum varsa da hepsinden özür diliyorum.
Bugünkü panelimizde Panel Yöneticisi, Sempozyum Yürütme Kurulu Üyemiz Cemalettin
Küçük ağabeyimiz. Panelin konusu, Nükleer Enerji Politikaları ve Yıkımları.
Cemalettin ağabey, söz sizin. Başarılar diliyorum.
Panel Yöneticisi Cemalettin Küçük- Teşekkür ediyorum.
Salonda hazır bulunan değerli arkadaşlar, sunum yapacak olan değerli arkadaşlarımız
ve bizi ekranları başından, uzaktan izleyen arkadaşlar; hepinize yeniden merhaba diyo-
ruz.
Bir açılış, 5 sunum ve 2 panelden oluşan 13. Enerji Sempozyumu’nun son paneli ve son
oturumunda birlikteyiz. Tabii, birçok konuda, birçok alanda sunumlar yapıldı, her alandan
enerji çeşitliliği tartışıldı, bu tartışmalarda farklı görüşler ortaya sunuldu, bunun ekono-
mik boyutu ele alındı. Buna ulaşabilenler, ulaşamayanlar, enerjinin yoksulluğunu çekenler,
yoksun kalanlar, yaratmış olduğu ekolojik felaketler, yeni teknolojiler, bütün bunlar tartı-
şıldı. Ama bu son oturumda çok önemli bir konuyu konuşacağız.
“Nükleer Enerji Politikaları ve Yıkımları” dediğimiz zaman, bütün diğer enerji dönüşüm,
çevrim sistemlerinin dışında başka bir sistemle karşı karşıya olduğumuzu adından da an-
lamış oluyoruz. Bu konuda çok önemli bilgileri hem teknik olarak aktaracak arkadaşları-
mız var, hem de bunun sağlık açısından nelere mal olacağını aktaracak arkadaşlarımız
var. Mücadele açısından yerelden gelen Belediye Başkanı arkadaşımız var. Birazdan söz
verirken tek tek tanıştıracağız. Bunun hukumsal sürecini birlikte yürüttüğümüz hukukçu
arkadaşımız var. Onun için, çok önemli konuları, mücadeleyi ve bundan sonraki kısmını
da önemle konuşabileceğimiz ve bir süreç yaşandığında, kaza adı altında, aslında düğ-
mesine basıldığında kaza sayılabilecek nükleer santralın çalışmalarından sonra başımıza
gelen felaketleri de hepimizi ilgilendirmesi açısından burada ele alacağız.
Fazla detayına girmeden, öncelikle bu saate kadar sunumlarını yapmış, bize destek ver-
miş bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Bu oturuma kadar hem ekranları başında
bizi izleyen tüm duyarlı halkımıza, meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Katılım sağlayan
bütün arkadaşlara teşekkür ediyoruz.
İlk sözü Bülent Damar ağabeyimize vereceğim. Aynı zamanda TMMOB Akkuyu Nükleer
Santralı İzleme Komitesi Başkanı, Elektrik Mühendisi Bülent ağabeyimin özgeçmişini kısa-
ca okuyarak, sözü kendisine vereceğim.
1947 yılında Ankara’da doğan Bülent ağabey, ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü’nden
1970 yılında mezun oldu. Çalışma hayatına yine 1970 yılında, Etibank’ta başladı. Daha
sonra Türkiye Elektrik Kurumu’nun kurulmasıyla buraya geçiş yaptı. 1979 yılında TEK Hid-
roelektrik Santrallar İşletme Dairesi’nde mühendis, başmühendis ve müdür olarak görev
yaptı. 1979 yılında TEK’ten ayrıldı. Önce çeşitli özel sektör kuruluşlarında yönetici olarak
çalıştıktan sonra, 1985 yılında, paydaşı olduğu Elektrik İmalat Taahhüt Şirketi’nde çalış-
maya başladı. Halen bu kuruluşun yöneticiliğini yapmaktadır. Bülent Damar evli olup iki
oğlu vardır.

242
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Üniversiteden mezun olduktan hemen sonra Elektrik Mühendisleri Odası Üyesi olan Da-
mar, 1970-80 yılları arasında EMO’da aktif görev almış, 75-79 yılları arasında Yönetim Ku-
rulu Üyeliği, 79-80 döneminde ise Yönetim Kurulu başkanlığı yapmıştır. EMO’da yaptığı
çalışmalar sırasında Enerji Komisyonu üyeliği ve başkanlığı, TMMOB Enerji Sempozyumu
Danışma ve Yürütme Kurulu Başkanlığı, Yayın Kurulu üyeliği gibi birçok görevleri vardır.
İkinci ismiyle birlikte andığımız Nedim Bülent Damar ağabeyimiz, EMSAD Elektro Mekanik
Sanayicileri Derneği kurucusu ve başkanlığı, Hidroelektrik Santralları Sanayi İşadamları
Derneği HESİAD kurucusu ve Yönetim Kurulu üyeliği, Ankara Sanayi Odası Elektrik Komi-
tesi başkanlığı, ODTÜ Mezunları Derneği Enerji Komisyonu üyeliği yapmıştır. Ayrıca, birçok
demokratik sivil toplum kuruluşunda üye olarak çalışmaktadır. 1996 yılından beri de Dün-
ya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi üyesidir. Çok çeşitli dergi ve gazetelerde enerji poli-
tikaları, elektromekanik sanayiinin sorunları, hidroelektrik santrallar ve nükleer santrallar
üzerine makaleler yazmış ve bu konuda kitaplarda yazıları yayınlanmıştır.
Bülent Damar ağabeyimiz, “Türkiye’de Nükleer Santral Gerekli Değildir” konusunda bir
sunum yapacaktır.
Buyurun Bülent ağabey, söz sizin.

243
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

TÜRKİYE’DE NÜKLEER SANTRAL GEREKLİ DEĞİLDİR


Bülent Damar & çokça dile getiriliyorsa da, bunların hiçbiri-
TMMOB Akkuyu Nükleer Santralı İzleme siyle bu işin bir alâkası yok.
Komitesi Başkanı
Bir yabancı geliyor, bir tesis kuruyor, iş-
Sayın Başkan; öncelikle söylediğiniz sözler letiyor, kârını alıyor, gidiyor; yani bu tesi-
için teşekkür ediyorum. Salondaki dinleyi- sin niteliği tamamen böyle, başka bir şey
cilerimize ve dışarıdaki dinleyicilerin hepsi- yok. Zaten nükleer santrallarla medeniyet
ne hoş geldiniz diyorum. yükselseydi, nükleer santrallarla teknoloji
transferi yapılabilseydi, bunu Pakistan ya-
Nükleer enerji konusu benim 1970’li yıllar-
pardı. Yaklaşık 40 seneye yakın bir zaman-
dan beri Elektrik Mühendisleri Odası’nda
dan beri Pakistan’da iki tane nükleer sant-
ve onun dışındaki başka birtakım kuru-
ral var; Pakistan’ın durumunu da hepiniz
luşlarda da üzerinde durduğum bir konu.
biliyorsunuz. Dolayısıyla söylenen bu laflar
Türkiye’de 1972 yılında başlayan bu ma-
tamamen hamasettir. Bu lafların hiçbirisi-
cera oldukça uzun bir zaman, 45 yıla yakın
ne hiçbir şekilde inanmamak gerekir. Zaten
bir süre bir türlü devreye alınamadı; fakat
teknoloji transferi de, her türlü ek işlem de
son dönemde Akkuyu Nükleer Santralı’n-
olmayacak şekilde yasa yapılmıştır. Bura-
da yapım başladı ve şu günlerde de hızla
da Sinoplular var. Sinop için örnek vereyim.
sürüyor bu. Ülkenin böyle bir yapıyla baş
Teknoloji transferi olarak şöyle deniliyor:
başa kalmış olması hiç istenecek bir durum
Yakıt işlemek için gerekli olan teknolojiyi bi-
değildi; ama ne yazık ki, bu kadar dirence
len şirketleri Türkiye’ye önermek ve bunların
rağmen, şu anda gerçekleşmesi yönündeki
adreslerini vermek. Yasada böyle yazıyor.
çalışmalar hızla devam ediyor. Ben bura-
Yani hangi ülkede nükleer santral yapılı-
da, yapılmakta olan bu nükleer santral ve
yor, hangisinde yapılamıyor, sanki biz bil-
planlanan öteki nükleer santralların Türki-
miyormuşuz gibi. Dolayısıyla bir tek elektrik
ye için neden gerekli olmadığını, elektrik
üretmek için bu santral kuruluyor. Onun için
konusundaki durum ve dünyadaki gidişat
de ben yalnızca elektrik açısından santralı
açısından anlatmaya çalışacağım. Nük-
değerlendireceğim.
leer santralların bir kaza halinde nasıl bir
çevre felaketi olduğundan çok fazla bah- Türkiye İçin Elektrik Üretiminin Ön Koşulları
setmeyeceğim, çünkü bunlar zaten herkes
tarafından açıkça bilinen konulardır. Onun
için, somut olarak nasıl bu santrala ihtiyaç
yok, o şekilde anlatmaya çalışacağım.
Öncelikle “Nükleer santral neden kurulu-
yor?” sorusuna net bir cevap vermek la-
zım. Türkiye’de nükleer santrallar elektrik
üretmek için kuruluyor ve elektrik üretmek
için planlanıyor. Şimdiye kadar bir tane Bir ülkede elektrik niçin üretilir ve nasıl üre-
yapılmakta olan santral var; Akkuyu Nük- tilir, önkoşulları burada yazıyor. Yeterli ol-
leer Santralı. Bunun için bir yasa var. Bu ması lazım, yani arz güvenliğini sağlama-
yasada söylenen şeyler çok basit. Ruslar sı lazım. Yeterli olması demek bu demek.
tarafından bir santral yapılacak, onlar ta- Elektriği isteyen, istediği anda kullanabil-
rafından sahip olunacak, onlar tarafından meli. İkincisi, elektriğin kaliteli olması lazım.
işletilecek, onlar tarafından kazancı alı- Elektriğin kaliteli olması ne demek? Yani
nacak ve kazanılan para onlar tarafından frekansının ve geriliminin kullanıma uygun
götürülecek. Bir nükleer teknoloji transferi olması lazım; ikide bir frekansı düşen, ge-
yahut dünyada var olan nükleer teknolojiyi rilimi değişen bir sistem olmaması lazım.
Türkiye’ye getirmek veyahut da medeniyet Üçüncüsü, sürekli olması lazım, ikide bir
seviyemizi yükseltmek, nükleer gruba ka- kesilen ve bu kesintilerden dolayı talebin
tılmak gibi ek amaçlar bazıları tarafından karşılanamayacağı bir durumun olmaması

244
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

lazım. Dördüncüsü, düşük maliyetli olması nız, 8 milyar kWh elektrik üretmez. Her tek-
lazım. Beşincisi de, çevreye uyumlu olması nolojiye göre, her tipe göre, her şeye göre
lazım. Buna bir eklenti yapıyoruz; şu andaki değişik miktarlarda yılda elektrik üretir.
mevcut -adına ben iklim krizi diyorum, ama Cumhurbaşkanlığı Programında yer alan
başka terimler de kullanılabilir- iklim krizine rakam, Türkiye’deki kurulu elektrik santral-
neden olmaması lazım. Bu açıdan nükle- larının 466.7 milyar kWh elektrik üretim ka-
er santralı kısaca inceleyip size anlatmaya pasitesi varmış 2019’da. Peki, 2030 yılındaki
çalışacağım. ihtiyaç olan, yani Türkiye’de bir yıl içinde
talep edilecek elektrik ne kadar? Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı uzun dönemli ra-
porlar yapıyor. Bunu da bu uzun dönemli
raporunda belirtmiş; 450 milyar kWh. Yani
devletin resmi rakamlarına göre, zaten
2030 yılına kadar Türkiye’nin değil nükleer
santrala, herhangi bir santrala ihtiyacı yok.
Bunların belgelerini de göstereyim.
TEİAŞ Yük Tevzi Dairesi Başkanlığı
Kurulu Güç Raporu-Ekim 2021
Öncelikle arz güvenliği en önemli mesele.
“Türkiye’de nükleer santral niye yapılıyor?”
denildiği zaman, “Elektriğe ihtiyacımız var,
ondan. Bugün yoksa yarın var” deniliyor.
Yine kendi belgeleriyle arz güvenliğinin
Türkiye’de ne olduğunu size anlatmaya
çalışacağım. Arz güvenliği dediğimiz şey
iki şeyden oluşur. Bir tanesi yeterli güç. Yani
bir ülkede, bir anda en yüksek talep edilen;
yani en fazla makinenin çalıştığı, lamba-
nın yandığı dakikada santrallarınızın gücü
buna yeterli olmalıdır. Şu anda biraz daha
arttı. Ekim sonunda bu 99 bin 300 yahut
400 megavata geldi. 99 bin 300 megavat
civarında. Bu, yine TEİAŞ’ın raporundan alı-
nan bir rakam. TEİAŞ’ın 10 yıllık talep tahmin
raporunda da 2029 yılındaki ihtiyaç 72 bin.
10 yıl önceden, yani bizim ihtiyacımız olan
tepe gücü şu anda Türkiye’nin elinde mev-
cut durumda duruyor, 20-30 bin megavat
fazlasıyla. Dolayısıyla bu tepe güç ihtiyacı,
güç ihtiyacı açısından bizim yeni bir sant-
rala ihtiyacımız yok. Bunun daha detayına
sonra ineceğim. Bu gücün olması demek,
bu gücün hepsinin emre amade olması
anlamına gelmiyor. Bu gücün bir kısmı da
Bu, TEİAŞ’ın her ay yayınladığı kurulu güç
emre amade durumda olmuyor; arıza olu-
raporundan alınan rakam. Gördüğünüz
yor yahut da su olmuyor, rüzgâr esmiyor,
gibi, 99 bin 50 megavat. Bu her ay biraz
güneş açmıyor falan. Onlarla ilgili bölümleri
daha artıyor, çünkü biraz daha santral ya-
de ayrıca anlatacağım.
pılıyor ve santrallar çok genç olduğu için,
İkincisi ise talebin karşılanması. Talep de şu pek fazla santral kapanmıyor. Bir ara işlet-
demek: 100 megavat bir santralınız varsa, mede olan santrallar talep azlığından do-
bu 100 megavat santral, senede 8 bin 760 layı sökülüp yurtdışına gönderiliyordu. Şim-
saat var; 8 bin 760 saatle 100’ü çarparsa- di fiyat da yükseldiği için o da yapılmıyor.
245
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Uzun


Dönem Elektrik Talep Tahmini

Bir şey daha göstereceğim; 10 Yıllık Dö-


nem Elektrik Talep Tahmin Raporu. Bu da
TEİAŞ’ın raporu. Burada, 2020 yılında 329
milyar kWh talep olacak diyor. 329 olmadı,
304 oldu. Fakat bu belli çarpanlarla gittiği
için, ileriki yıllarda daha yüksek görünüyor.
Yine de 466’yı ancak buluyor da, aslında o
rakam da yanlış. O rakam da düzeltilmeye
muhtaç bir rakam.
Bu durumda, arz güvenliği açısından, hem
güç, hem de talep açısından Akkuyu’ya bir
ihtiyaç olmadığı ortada. Fakat emre ama-
de kapasiteyi düşünerek bunun bir miktar
düşeceğini bile düşünsek, yani mevcut ka-
pasitenin güç açısından bir miktar düşece-
Bu da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlı- ğini bile düşünsek, 2019’dan bu yana 4 bin
ğı’nın kendi yayınından alınmadır. Bakın 290 megavat santral girdi devreye, onun
senaryo 3 en yüksek senaryo, 2030 yılı 450 üretimi var; bir de şu anda yapılmakta olan
milyar yazıyor orada. Dolayısıyla o rakam ve önümüzdeki yıllarda devreye girecek
da oradan. olan nükleer santral hariç, 17 bin 540 me-
gavat gücünde başka santral var. Bunların
toplam üreteceği elektrik 80 milyar kWh
civarında. Bir de 2030 yılına kadar dev-
reye girip 80 milyar daha üretecek elekt-
rik santralı yapılmakta şu anda Türkiye’de.
Dolayısıyla arz güvenliği açısından bir nük-
leer santrala bu ülkenin ihtiyacı yok, yani
ihtiyaç olmayan bir şey yapılıyor.
Elektrikte frekans ve gerilimin standartlara
uymaması, birincisinden çekilen elektriğin
verilen elektrikle denk olmamasından, yü-
kün fazla olmasından olur. Türkiye’de öyle
bir şey yok. Şu an arz fazlası var. Arz fazlası
Bu da Cumhurbaşkanlığının raporu. 466 olan bir ülkede bu frekans ve gerilim tut-
milyar 662 milyon. muyorsa eğer, bu, işleticilerinin beceriksiz-
liğindendir. O da nükleer santralı bir gerek-
sinim haline getirmez. Dolayısıyla burada
frekans ve gerilimin standartlara uyması
açısından da bize hiçbir faydası yok.
Elektriğin sürekli, kesintisiz olarak temin
edilmesi. Bunları teker teker söylüyorum;

246
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

çünkü bir sistemde elektrik için bunlar şart, Santralının üreteceği elektriğe devlet bir
koşul. Elektriğin sürekli, kesintisiz olarak alım garantisi vermiş. Devletin elektrik tica-
temin edilmesi, yani talebin sürekli karşı- retiyle uğraşan şirketi olan EÜAŞ, globalde
lanması meselesi. Eğer elektrik kaynağınız bu santralda üretilecek elektriğin yüzde
varsa, bunları da üretebiliyorsunuz. Ki, biraz 50’sini 15 yıl boyunca 12.35 sentten almak
önce söylediklerimde bu kaynakların faz- durumunda. Bu global, yani genel; amma
lasıyla olduğu görünüyor. O zaman, bunu velakin bunun bir de incelikleri var. Bu ince-
karşılamamak ancak beceriksizlik ve bu işi likleri şöyle: 1. ünitenin yüzde 70’ini, 2. üni-
sağlayan kurumların yetersizliğiyle ortaya tenin yüzde 70’ini almak zorunda, 3. ve 4.
çıkabilecek bir şeydir. Şu anda Türkiye’de ünitelerin yüzde 30’unu almak zorunda. Bir
genelde böyle bir durum pek olmuyor. başka incelik de şu: Bu 12.35 sent 15 yılın or-
talaması. Yani 15 yılın ortalamasında 12.35
Önemli bir konuya geldik; elektrik hizmeti-
sente varacak, ama ilk yıllarda yahut da
nin düşük maliyetli olması. Bu da bir sant-
istediği herhangi bir zamanda 15.83 sent-
ral yapılacağı zaman yahut da bir ülkede
ten satabilecek. Şöyle bir çarpım yapalım
elektrik hizmeti için bir yatırım yapılacağı
basitçe. Aşağı yukarı 200 dolar civarında
zaman bakılacak en önemli konulardan
oluyor 1 MWh’i, 0.2 dolar oluyor 1 kWh’i. Biz
biri. Çünkü elektrik şöyle bir şey: Elekt-
yanlış yaptık hesabı. 30 değil, daha fazla
rik, artık her insanın her zaman kullanmak
olması lazım. Şu andaki fiyatla neye geldi-
zorunda olduğu veya kendisini kullanmak
ğini rahatlıkla hesaplayabilirsiniz. Şu anda
zorunda hissettiği bir unsur ve bütün dün-
konutlara verilen elektrik, fonları falan hariç
yada şu anda bir insan hakkı olarak düşü-
75 kuruş ya da 78 kuruş, öyle bir şey. Biz yine
nülüyor bu. Dolayısıyla toplumun üyelerine
de globalden bakalım dedim ve onun için
elektrik hizmetini verme sorumluluğu da
12.35’i dikkate aldım.
var, zorunluluğu da var.
Dünyada, çok yakın zamana kadar bir
Türkmenistan’da elektrik bedavaydı, şu
anda o da paralı hale geldi. Hemen he-
men bütün dünyada vatandaşa, yurttaşa
elektrik satılıyor. Dolayısıyla yurttaşların
bunu alabilecek paraya sahip olmaları
gerekiyor. Bu da şu zorunluluğu getiriyor:
Elektrik ucuz olmalı, yani yurttaşların ge-
lirlerine uygun ucuzlukta olmalı. Buradaki
Bu grafik, Türkiye’deki elektrik piyasasında
anlam şu değil: Pahalıysa elektrik yap-
satılan elektriğin fiyatları. Bu bize çok ge-
ma değil. Pahalı da olsa elektriği yap-
nel bir bilgi veriyor. Çünkü bunun altında
mak durumunda kalıyorsun. Neden; çünkü
satılan fiyatlar da olabiliyor ikili anlaşma-
bir insan hakkıdır bu, vermek zorundasın.
larla, ama en yüksek rakamlar da bunlar
Ama bir seçim yapacağın zaman, bunun
oluyor. Dikkat ederseniz, 2018’de, 2019’da
ucuzunu seçmek durumundasın. Ucuzunu
ve 2020’de bu fiyatlar 5 sent civarında.
seçeceğiniz zaman da dünyada kullanı-
MWh’tir bu. 1000’e böleceğiz. 4-5 sent
lacak kaynak, eskiden bir-iki tane olan bu
arasında oynuyor, 4-5 sent civarında. Ama
kaynak, kömür ve su olan bu kaynak şimdi
2021’e geldiğimiz zaman, bu yılın son ay-
10-15’e çıktı. Bir sürü kaynaklar var; bu kay-
larından itibaren bu yükselmeye başlıyor.
nakların arasında bir değerlendirme yapıp,
Bu yükselme aslında dünyada var olan kriz
ülkenize ve durumunuza en uygun olanını
anında elektrik fiyatlarının yükselmesiyle
seçmek zorundasınız. Bu görece ucuzluğu
çok paralel bir şey.
elde edebilmek için mutlaka kaynak ba-
zında elektrik üreteceğiniz zemini incele-
meniz gerekiyor.
Önce bir bilgi vereyim. Türkiye’de şu anda
yapılmakta olan Akkuyu Nükleer Güç

247
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

olacaktır.” Bu konuya, bizim “Beşikten me-


zara” dediğimiz yöntemle bakmak gereki-
yor. Yani nükleer santralın tek başına işlet-
me halinde sebep olduğu çevreye ve iklime
olan zararları değil; imalatından, en küçük
noktasından başlayıp sonuna kadar, sökü-
müne kadar gittiği zamana bakmak lazım.
İklim değişikliğiyle ilgili olarak söylenecek
çok basit bir şey var; bir karşılaştırma ya-
pılacak olursa, sera gazı emisyonu rüzgara
Şu gördüğünüz grafik, Avrupa’daki elektrik
göre 7.5 kat daha fazla. Bu karşılaştırmalar
fiyatları. Bakınız, 2008 kriz yılında hemen
dünyada daha yeni yeni yapılmaya baş-
hemen aynı rakamlara, hatta daha üstüne
landı. Bu çerçevede, bunlar yapıldıkça bu-
yükseliyor, sonra 5 sent civarlarına iniyor.
nun sonuçları daha fazla ortaya çıkacaktır.
Ama çok önemli başka bir şey var; şimdiye
kadar dünyada hiçbir şekilde nükleer sant-
ralların teknik ömrü bittikten sonra ne ola-
cağı konusu çözülmüş değil. 1970 yılından
beri, hatta daha önceden beri var olan
-ilk nükleer santral 1956’da kuruldu- kurul-
muş olduğu alanda insanların kullanımına
açıldığı bir tek santral var. Kapanan diğer
bütün santralların hepsinin alanı insanla-
rın giremeyeceği yasak bölgelerdir, izo-
le bölgelerdir, oraya giremezsiniz. Hepiniz
duymuşsunuzdur, Çernobil’i mesela turistik
Şu da Avrupa’nın son bir yılı. Gördüğünüz hale getirip, özel elbiselerle gezdiriyorlar;
gibi, Avrupa’da nasıl yükseliyorsa, aynen ama o da Çernobil’den para kazanmayı
bu şekilde Türkiye’ye de yansımış durumda. düşündükleri için. İngiltere ve Almanya, ka-
Elektriğin dünyada bu yüksek fiyatlarla sa- patmış olduğu santralların alanlarına hiç
tılabilmesi olasılığı pek görünmüyor. 5 sent kimseyi sokmuyor.
civarında bir toptan fiyat dünya için uygun
Çok basit olarak söylemek gerekirse, Akku-
bir fiyat olarak görünüyor. Dolayısıyla bu
yu Nükleer Santralı bugün için Türkiye’de bu
kriz yakında sona erecek ve bu da tekrar-
5 tane mevcut kriterin hiçbirini karşılamıyor.
dan 5 sent civarına gelecek gibi görünüyor.
Bunların yapmış olduğu şey elektrik itha-
Böyle baktığımız zaman, nükleer santral fi-
latıyla aynı. İhtiyaç olmadığı halde elekt-
yatları kriz zamanındaki fiyatından bile 1.5
rik ithalatı yapmış gibi olacağız, elektrikte
kat daha fazla, normal zamandan da 2.5-
dışa bağımlılık artacak. Bu neden arta-
3 kat daha fazla. Dolayısıyla fiyat olarak,
cak? Çünkü bunun ürettiğini almak zorun-
görece olarak bile elektriğin ucuz olması
da EÜAŞ. EÜAŞ bunu ne yapacak? Alacak,
mümkün görünmüyor. Dolayısıyla nükleer
mecburen sisteme verecek. Elektrik depo-
santral bu açıdan da gerekli değil.
lanmıyor ki. Bunu yapacağı zaman ne ya-
Nükleer santrallar çevreye uyumlu ve ik- pacak; kendi santrallarını çalıştırmayacak.
lim değişikliğini önlemede yardımcı mıdır? Muhtemelen öyle olacak.
Tabii, bu son günlerde ortaya çıkan bir
Başka bir şey daha var. Biraz konunun dı-
şey. İklim değişikliğinin dünya için önemi
şında, ama hemen burada ekleyeyim şim-
kavrandıkça, bu sera gazlarının azaltılma-
di. EÜAŞ, yılda 65-95 milyar kWh arasında
sı konusunda nükleer santralların tekrar-
elektrik satıyor. Bunu 15-25 kuruş arasında
dan elektrik üretmekte kullanılması husu-
satıyor. Bunu bu fiyattan alan dağıtım şir-
su gündeme geldi. Burada da bir yanlışlık
ketleri bunun bir miktarını kayıp kaçak için
var genel olarak. Herkes diyor ki, “Nükleer
kullanıyorlar, yarısından daha azını kayıp
santrallar sera gazı azaltımında faydalı
248
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

kaçak için kullanıyorlar; geri kalanını da va- Dünya ne yapıyor? Dünyada nükleer ener-
tandaşa 79-80 kuruştan, 90 kuruştan satı- jinin payı düşüyor. Birleşmiş Milletlerin bu
yorlar. Dolayısıyla EÜAŞ, bu nükleer sant- grafiğinde, nükleerin düştüğünü açıkça
raldan yılda alacağı 8-9 milyar, 4’ü birden görüyorsunuz.
olursa 38.5 milyar kWh elektriği bu şekilde
50-60 kuruşa yahut da 1 liraya alacak, 15-
20 kuruşa satacak. Dolayısıyla bu, ülkemiz-
deki elektrik fiyatlarını doğrudan arttıracak-
tır. Şu anda piyasada müthiş bir sıkıntı var.
Zaten elektrik piyasa fiyatları tarife fiyatla-
rıyla uyuşmuyor. Bundan dolayı bazı şirketler
batmak üzere. Yarın öbür gün nükleer sant-
ral geldiği zaman ne olacağı kara kara dü-
şünülüyor.

Artı, üretilen nükleer enerji düşüyor. Son


Ben bir hesap yaptım. İkinci bölüme geç- yıllarda Çin’deki atak da bitti. O atak bitin-
meden önce bunu söyleyeyim. 60 yıllık ömrü ce, nükleer enerji 2006’dan bu yana sürekli
boyunca bu santrala 133.1 milyar dolar para olarak düşmekte.
ödenecek. Bu 133 milyar doların 34 milyar
doları satın alma garantisine karşılık ödene-
cek para, geri kalanı da piyasa fiyatlarıyla
satılacak elektriğe verilecek para. Dikkat
ederseniz, piyasayı da 5 sentten hesapla-
dım, yani ortalama fiyattan hesapladım,
düşük fiyattan hesapladım. Eğer yükselirse,
onun da yükseleceği kesin. Bu 133 milyar li-
rayı 60’a bölerseniz, yılda 2 milyar dolar edi-
yor. Aziz hocam burada. Yılda 2 milyar dolar
bu santrallara vermek, şu anda çokça ko-
nuşulan o yap-işlet vesaireye verilen para
daha fazladır. Çok tehlikelidir, Türkiye’nin
ekonomisi için çok zararlıdır. Bu santralın Şu grafiği görüyorsunuz. Bu grafik çok gü-
niye yapıldığını, neden yapıldığını, neye fay- zel bir grafiktir. Maviler, yukarı doğru çıkan-
dası olacağını sürekli olarak sormamız gere- lar 1990 yılına kadar sürekli artan nükleer
ken bir durumdur. santralları gösteriyor. 90’dan sonra hızlı bir
iniş var. Kahverengiler de kapanan nükleer
reaktörleri gösteriyor.

249
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Bu da enteresan. Herkes diyor ki, dünya-


da çok yapılıyor. Hayır arkadaşlar. Şu anda
yapılmakta olan 50 tane reaktör var. 51’dir,
48’dir, bunlar devreye girdikçe değişiyor.
Ama 305 tane reaktörün de 2050 yılına
kadar kapanacağı artık kesin durumda.
Dolayısıyla nükleer enerjinin payı giderek
daha fazla düşecektir.

Şu anda dünyada en büyük nükleer sant-


ral yapan ülke Çin, en fazla ihtiyacı olan da
Çin. Bu da Çin’deki durum. Nükleer sant-
rallar üretim olarak, su hariç, yenilenebilir
kaynakların yarısı kadar.

Bu da yenilenebilir kaynaklarla nükleerin


dünyada nasıl geliştiğini gösteriyor. Bu ge-
lişmede de çok açık olarak görüyorsunuz
ki, nükleer hızla düşerken, yenilenebilir kay-
naklar hızla artmaktadır.

Avrupa’da su hariç yenilenebilir kaynaklar


10 yıl içerisinde nükleer üretime erişmiş du-
rumda.

Şu grafikler çok enteresan. Bu grafikte ye-


nilenebilirler var, ama su hariç yenilenebilir-
ler; yani rüzgâr, güneş ve ötekiler. Dünyada
2000 yıllarından sonra başlayan yenilene-
bilirin gelişmesi nükleeri 10 senede geçmiş Amerika Birleşik Devletleri dünyadaki en
durumda. Bu giderek daha fazla şey haline büyük nükleer güç, en fazla nükleer santral
geliyor. olan ülke. Bakın, kurulu güç açısından yeni-
lenebilir kaynaklar nükleeri geçmiş, üretim
açısından da yarısını geçmiş. Yani dünya
hızla bu kaynaklardan kaçıyor.
Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

250
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Panel Yöneticisi- Bülent ağabeye teşekkür si seçildi. Bu yönetimde İl Saymanlığı gö-


ediyoruz. revinde bulundu. 2009 yerel seçimlerinde
CHP’den Sinop Belediye Meclis üyeliğine,
Kolaylaştırıcı olarak, bir yön vermek açı-
2015 yılında gerçekleşen 35. İl Kongresinde
sından şöyle bir değerlendirmeye gidece-
Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanlığına ve
ğim izninizle. Tabii, biz enerji politikalarını
kurultay delegeliğine seçildi. 2018 yılında
tartışıyoruz, ama şu konuyu yapmamaya
gerçekleşen 36. İl Kongresinde ikinci kez İl
çalışalım. Biz, kapitalizmin enerji kaynağı
Başkanlığına ve kurultay delegeliğine se-
meselesi içerisinde, Seyhan hocanın bugün
çildi. Bir dönem Sinop Ticaret ve Sanayi
bize anlattığı kısmında, insan hakkı olarak
Odası Yönetim Kurulu üyeliği yapan Barış
gördüğümüz kısmın ötesinde, sermayenin
Ayhan, Sinop ilinde bulunan birçok demok-
kendi krizinden çıkması içerisindeki enerji
ratik kitle örgütü, sivil toplum kuruluşu ve
tartışmasında, enerji çeşitliliğinin karşılaş-
spor kulübünün üyesidir. Öğretmen Hanife
tırılmasını farklı bir biçimde yapmamız la-
Ayhan ile evli olan ve iki kız çocuk babası
zım. Birini eleştirirken, illa onun yerine bir şey
olan Barış Ayhan, aynı zamanda İngilizce
koymak zorunda değiliz.
bilmektedir.
Şimdi, Sinop Belediye Başkanına söz vere-
Nasıl bir mücadele sürecini yaşıyorsunuz?
ceğim. Mesela, şunu söyleyemezsiniz ona:
“Nükleer yerine, Sinop’un o adasının tepe- Buyurun, söz sizde.
sine rüzgâr türbinlerini koyun.” Rüzgâr iyi
Biz aynı coğrafyayı yaşıyoruz. Çernobil fe-
esiyor sizin orada, değil mi? Nasıl yaşaya-
laketinde Karadeniz’e ilk radyoaktif yüklü
caklar orada? Yani bütün bu kısmıyla bunu
bulutlar Sinop’tan girip, sonra Karadeniz
değerlendirmek lazım.
dağlarından doğuya doğru gelip Kara-
Şunu hatırlatmakta yarar var: Bugünkü pa- deniz dağlarıyla yağmurla birlikte bölgeye
nelist arkadaşlarımın tamamı ya alanlarda, çöken ve hâlâ bu felaketin sonuçlarını ya-
ya mahkeme salonlarında sürekli bir ara- şayan aynı coğrafyanın iki insanıyız.
da olduğumuz arkadaşlarımız. Barış Ayhan
Buyurun Sayın Ayhan, söz sizde.
arkadaşımız Sinop Belediye Başkanı. Kısa
özgeçmişini söyleyeceğim, ama benim bil-
diğim kısmıyla Cumhuriyet Halk Partisinin il
Başkanı ve daha önce Sinop’ta sivil toplum
kuruluşunda yapmış olduğu görevler dola-
yısıyla, 90’lı yıllardan beri Sinop’a bir nükleer
felakete karşı gidip geldiğim süreçten beri
bütün alanlarda, kent merkezinde, halkla
yan yana, oturumlarımızda, konuşmaları-
mızda gördüğümüz bir arkadaşımızdır. Bize
sunumunu yaparken de bu alandan sizleri
çok iyi bir şekilde bilgilendirecektir.
Barış Ayhan arkadaşımız, 1974 yılında dün-
yaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini Si-
nop’ta tamamladıktan sonra, İstanbul
Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nden
1988 yılında mezun oldu. Askerlik görevini
yedek subay olarak Elazığ’da tamamladı.
2002 yılına kadar İstanbul’da pazarlama
ve finans şirketlerinde faaliyetlerini sürdü-
ren Barış Ayhan, 2002 yılında Sinop’a ge-
lerek inşaat sektöründe faaliyet yürütmeye
başladı. Eksen Yapı Market firmasını kurdu.
2003 yılında gerçekleşen Cumhuriyet Halk
Partisi İl Kongresinde Yönetim Kurulu Üye-
251
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

ÇERNOBİL’İN GÖLGESİNDE EĞİTİM, KÜLTÜR VE


TURİZM KENTİ SİNOP GERÇEĞİ

Barış Ayhan & kaçacağız” diye bas bas bağırırken bizi


Sinop Belediye Başkanı dinlemeyenler şimdi alsınlar, o bilirkişi ra-
porunu okusunlar.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu bizim için önemli bir gelişme. Bundan
30 yıllık bir mücadeleyi 15 dakika sığdı-
sonrası için ne olabilir, ne yaşanabilir? Evet,
racağım, yani 1 dakikada 2 yılı anlatmak
yeni bir ÇED süreci falan, onlara asla inan-
gerekecek galiba, çok dolu dolu geçen
mıyorum. Yeni bir ÇED’le, Sinop’un nükle-
30 yıl. Bunun öncesinde, bizim Sinop’tan
er santraldan kaçış istikametinin nükleer
çığlığımızı tüm dünyaya duyurmamızda,
santrala doğru olmasını ortadan kaldıra-
bu noktada bize katkı sağlayan TMMO-
bilecek misiniz? Yani Sinop’taki 50 bin kişi-
B’ye ve EMO’ya, yetkililerine, yöneticilerine
yi alıp başka tarafa mı götüreceksiniz? Bu
çok teşekkür ediyorum. Bu mücadelenin
gerçek burada olduğu sürece, siz kaç defa
her aşamasında bizim yanımızda oldular.
ÇED yapsanız, bu ÇED’de bu ibare yer ala-
Onun için, buradan bir kez daha teşekkür
cak. Sinop Nükleer Santralı’nda olası bir
ediyorum.
tehlikede, sızıntıda veya patlamada, Sinop
Sinop’ta nükleer santrala karşı verilen mü- halkının kaçış istikametinin ilk 15 kilometresi
cadeleyi anlatacağım. Kurduğum cümle- nükleer santrala doğrudur. Sinop tarihi bir
lerde yanlış anlaşılmaya sebebiyet verme- yarımadadır, 7 bin yıllık bir kenttir, 55 bin kişi
mek için, sunumun başında bir açıklama yaşamaktadır. 55 bin kişi bir yarımadada
yapmak istiyorum. Biz sadece Sinop’ta yaşamaktadır. Yapılması istenen nükleer
değil, bütün dünyada nükleer santralla- santral da bu yarımadayı anakaraya bağ-
ra karşıyız. Yani biz kendi çocuklarımız için layan bölgededir. Yani bizim nükleer sant-
istemediğimiz bir şeyi dünyanın hiçbir hal- raldan kaçmak için yüze yüze Rusya’ya gi-
kının çocukları için de istemiyoruz. Ama Si- decek halimiz yok herhalde.
nop özelinde nükleer santralı anlatacağım
Bu gerçeği biz 30 yıldan beri haykırıyorduk,
için, yanlış anlaşılmalara sebebiyet verme-
ama şimdi artık resmiyete kavuşmuş oldu.
yeyim diye böyle bir açıklama yapma ihti-
Onun için, benim bugünden itibaren hükü-
yacı duydum.
metten, Enerji Bakanından beklentim şu-
Bugün ayrıca bizim için, Sinoplular adına dur: Çıksınlar televizyonlara, “Biz Sinop’taki
son derece mutlu edici gelişmeleri aynı nükleer santral macerasından, sevdamız-
ayda yaşadığımız bir gün. Hem buradan dan vazgeçtik” desinler. Bundan başka
sesimizi duyuruyoruz, hem de ÇED rapo- diyebilecek bir şeyleri kalmamıştır. Hükü-
ruyla ilgili açmış olduğumuz davada bi- metin, Enerji Bakanının veya Cumhurbaş-
lirkişi raporu yayımlandı. Bilirkişi raporuyla kanının ivedilikle -Cumhurbaşkanı o işleri
ilgili ben bir şey söylemeyeceğim. Onunla bakanlarına yaptırıyor, kendisi yapmıyor-
ilgili hukuki süreci, detayları, bu hukuki mü- bütün televizyon kameraları karşısında,
cadeleyi bizimle beraber yürüten avukat “Bizim Sinop nükleer santral hayalimiz suya
arkadaşımız Mehmet Bey anlatacak. Ben düşmüştür. Vazgeçtik” açıklamasını bütün
sadece şöyle bir şey söyleyebilirim: Bizim Sinoplular olarak, bütün nükleer karşıtları
30 seneden beri “Sinop’ta neden nükleer olarak bekliyoruz.
santral yapılamaz?” diye ortaya koydu-
Sinop’ta nükleer santral mücadelesi 30 yılı
ğumuz bütün her şey o raporda var. Yani
aşkın bir mücadele. Çernobil Nükleer Sant-
15 kişilik bilirkişi heyeti bizim 30 seneden
ralı’nın patlamasından sonra bundan en
beri söylediğimiz her şeyi oraya yazmış. Biz
çok etkilenen coğrafyada bizler yaşıyoruz.
30 seneden beri, “Sinop’a nükleer santral
Bunun ardından Sinop’ta böyle bir nükleer
yapılmasın! Sinop’ta bir nükleer felaketle
santral projesinin gündeme gelmesiyle bir-
karşı karşıya kaldığımızda kaçış noktamız
likte, Sinop’ta, başta Çevre Dostları Derne-
üzerinde nükleer, nükleer santrala doğru
ğiyle, daha sonra Nükleer Karşıtı Platform
252
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

ve Dernek üzerinden bu çalışmaları yürü- yok, bütün oteller bomboş, bizim üniversi-
tüyoruz. Sadece nükleer santral da değil, tenin oteli ağzına kadar dolu. “Bravo! Çok
hükümetin Sinop’u bir enerji üssü yapma iyi bir yönetici bulmuşlar başına, bu kış
telaşesi var. Nükleer santral çok ön planda mevsiminde bile oteli doldurabiliyor” de-
olduğu için, bizim de hafızamız çok geriyi dim.
kolay kolay hatırlamadığı için unuttuğu-
O otelin odalarını dolduranlar, o sabah o
muz 1-2 şey var; bir tanesi Ayancık Termik
salonu dolduranlar o gece orada yattılar.
Santralı, bir tanesi Gerze Termik Santralı.
Biz salona yaklaşık 1.5 kilometre mesafede
Yani 2 tane termik santral, bir tane nükleer
polis bariyerleriyle karşılaştık. Hayatımda
santralla birlikte hükümet Sinop’u gözden
gördüğüm en sert bariyerdi açıkçası. Ba-
çıkartmış, bir enerji üssüne, bir ölüm tarlası-
riyer denize kadar gidiyordu. Sanki biz de-
na çevirme telaşesi içerisinde olmuştur.
nizden yüzeceğiz de oradan geçeceğiz.
Yine biz Sinoplular, az önce saydığım der- Denizin içine kadar bariyer yapmışlardı.
neklerle, sivil toplum örgütleriyle birlikte Bariyeri kurdukları da kimler; o kentin yö-
önce Ayancık Termik Santralı’ndan kurtul- neticileri, milletvekilleri, belediye başkanla-
duk, ardından Gerze Termik Santralı’ndan rı, sivil toplum örgütlerinin, demokratik kitle
kurtulduk. Ayancık’tan kurtulmak çok zor örgütlerinin temsilcileri, yöneticileri, Sinop
olmadı, ama Gerze’den kurtulmak çok zor halkı. Sinop halkı çok duyarlı bir halktır,
oldu. Çok ciddi bir mücadele verildi ora- kentinde olan her şeyden haberdar olmak
da. O mücadelede katkı sağlayan herke- ve her şeyde fikrini söylemek gibi özel bir
se, tüm hemşerilerime buradan selamlarımı şeyi var.
gönderiyorum. Evet, iki termikten kurtulduk,
Gittik, bariyerle karşılaştık. Giremedik içe-
geriye bir nükleer kalmıştır. Ondan da kısa
ri. Geceden gelen iki arkadaşımız salona
sürede kurtuluyoruz inşallah.
girdi. Salondakilerin hiçbirisi Sinoplu değil.
Bu ÇED raporuyla ilgili çok ciddi sıkıntı- O toplantı salonuna biz giremedik. Onlar
lar yaşadık, çok ciddi mücadeleler verdik. yaptık saydılar. Tabii, biz asla kabul etmi-
Bunun ÇED değil, çöp olduğunu her yerde yoruz o toplantının yapıldığını. Sonra dön-
haykırdık, her türlü meydanlarda haykırdık. dük Sinop’a, şehrin girişinde indik araçlar-
O kadar enteresan şeyler yaşadık ki, çağı- dan. Dedik ki, “Adliyeye gidelim, şikayette
mıza, bu yüzyıla yakışmayacak muamele- bulunalım, durumu tespit ettirelim.” Adliye-
lerle karşı karşıya kaldık. Biz kentimize sahip ye alınmadık, polis barikatıyla karşılaştık.
çıkarken, bizim kentimize sahip çıkmama- Milletvekili yumruk yedi, ben gaz yedim,
mız için, devlet elinden gelen her şeyi yaptı; arkadaşlarım gaz yedi. Böyle bir şey olabilir
copunu da kullandı, polisini de kullandı, her mi? Bir kente yatırım yapıyorsunuz, o kente
şeyi kullandı. yapacağınız yatırımla ilgili o kentin yöne-
ticileri kendilerini ifade etmek istiyor. Biz,
ÇED bilgilendirme toplantısı yapılacak; Si-
o salona gideceğiz, o salonda derdimizi
nop merkezde, şubat ayında bu toplantıyı
anlatacağız. Biz sizi dövmeye gelmiyoruz,
yapabilecek 3-4 tane salon varken, bizi
sövmeye gelmiyoruz. Biz de konuşacağız
Sinop Üniversitesi’nin toplantı salonuna
burada, bizim hakkımız. Bu kentin geleceği
götürdüler. Bu kadar bir salon, Sinop’un
hakkında, bu kentin çocuklarının geleceği
belki de en küçük salonu, ufacık bir salon.
hakkında bizim söz söyleme hakkımız yok
Bu haber gelince, biz bu istihbarat üzerine
mu? Polis copuyla karşılaştık. O toplantı da
çalışmaya başladık. Salon dolu. Üniversi-
o şekilde gümbürtüye gitti. Hepsi de rapor-
teyi arıyoruz, üniversitenin otelini arıyoruz.
da var. Nasıl bir ÇED yaptıkları meydanda.
Otelde rezervasyon yaptırmak istedim.
Böyle bir şeyle karşılaşabiliriz diye, gece- Ondan sonrasında Ankara’da bir toplantı
den gidelim, gece orada kalalım, sabah yapıldı, inceleme-değerlendirme toplan-
da oradan inelim diye düşündüm. Otelin tısı. Çevre Bakanlığı’nın, İller Bankası’nın
bütün odaları dolu. Şubat ayında, dışarı- Macunköy’de bir toplantısı. Sinop’tan top-
sı tipi, boran, fırtına, Sinop’ta hiçbir sosyal lantıya davet edilen tek kişi benim, bir tek
etkinlik yok, panel yok, sergi yok, hiçbir şey ben. Bu kentte bir Nükleer Karşıtı Platform

253
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

var, milletvekili var, sivil toplum örgütleri var. devam etmemiz gerekiyor.
Ne demek bu, niye bir tek beni çağırıyor-
Biz geleceğimizi ve çocuklarımızın gele-
sunuz? Arkadaşları haberdar ettik, 30-40
ceğini savunuyoruz, bunun mücadelesini
kişi gittik. Hocam da vardı, dostlar da var-
veriyoruz. Biz bir şey istemiyoruz ki, biz siz-
dı. Beraber girdik toplantıya. Hükümetin
den para istemiyoruz, pul istemiyoruz. Bizi
bütün bürokratları orada, bütün bakanlık-
rahat bırakın ya! Biz bu coğrafyada huzur
lardan bürokratları orada. Jersey Adaları
içerisinde, temiz bir çevrede yaşayalım isti-
diye o saçma sapan şirketin yöneticileri de
yoruz. Bundan daha doğal bir hak olabilir
orada. Ben de oraya gideceğim Sinop’tan,
mi? Yapmayın, bize yatırım getirmeyin! Si-
“Bir tek bu adam nükleer santrala karşıdır.
zin yatırım dediğiniz eğer bu nükleer sant-
Bir kişi gelmiş, bir Belediye Başkanı gelmiş.
ral ise bu kente 50 bin kişi gelecekmiş, 100
Bunu bir kaşık suda boğarız, bu işi de oldu-
bin kişi gelecekmiş, biz bunları istemiyoruz.
bittiye getiririz, bu işi de bu şekilde halle-
Bizim önceliğimiz temiz bir çevrede yaşa-
deriz” şeklinde…
mak.
Öyle olmadı arkadaşlar. Biz girdik yine 30-
Dostlar; bundan 4-5 sene önce Çernobil’i
40 kişi. Önce bir toplantı salonuna girdik,
ziyaret ettim. “Çernobil’i ziyaret ettim” der-
bu salona benzer bir salona. Toplantı baş-
ken bile tüylerim diken diken oluyor. Ora-
ladı. Biz konuştuk yine, onlar konuşamadı,
daki vahşeti, oradaki yaşanmışlığı 30 yıl
bir şey diyemediler. Ondan sonra bir çay
sonra da gördüğünüzde insan çok kötü
molası verdiler, 10 dakika ihtiyaç molası,
oluyor. Bir kreşe girdim, daha okul öncesi
10 dakika sonra tekrar toplantıya devam
eğitim yapılan bir eğitim kurumuna girdim.
edeceğiz dediler. 10 dakika sonra biz gel-
Az önce hocam dedi ya, sadece Ukrayna-
dik, salonda kimse yok. “Ne oldu bizim top-
lılar giriş izni veriyor. Doğru. Turistik amaçlı
lantı?” dedik, “Sizin toplantıyı yandaki sa-
giriş izni veriyor. 3 gün önce konsolosluktan
lona aldık” dediler. Gittik başka bir salona,
izin alıyorsunuz falan, askeri üsse girer gibi
baktık, o salondakiler o salondakiler değil.
giriyorsunuz. Yanınıza bir asker, bir sivil gö-
Böyle bir şey olabilir mi? Bir bakanlığın top-
revli veriyorlar, onların denetiminde giriyor-
lantı salonunda toplantıya çağrılıyoruz,
sunuz. Oradan bir şey alıp dışarı çıkartma-
sabah oturuyoruz burada, 10 dakika çay
nıza müsaade etmiyorlar. Bir kreşe girdik.
molasında salon da değişiyor, modera-
Orada çocukların oyuncakları, çocukların
tör de değişiyor. Böyle bir rezillik, böyle bir
elbiseleri, o yarım kalmış konserve teneke-
garabet olabilir mi? Ondan sonra neymiş:
lerini gördüm, ranzalarındaki yataklarında
bunlar ÇED’lerin gereklerini yerine getir-
bebeklerini gördüm.
mişler. Böyle bir şey söz konusu değil.
Oradan çıktık, Pripyat’a gittik. Pripyat, Çer-
Tamamen bir hukuksuzluk, tamamen ka-
nobil kurulduğunda Japonların en büyük
nun tanımazlıkla ilgili gidiyor bu iş. Bunun
övünç kaynağıydı. Pripyat’ı yaptıkların-
hukuki boyutunu Mehmet Bey yürütüyor, işi
da devasa posterler yaptırdılar ve Sovyet
çok güzel götürüyoruz. Ama sadece hukuki
Rusya bütün ülke çapında, bütün cumhuri-
boyut yetmez; kentin sokaklarına, meydan-
yetlerine o posterleri dağıttı. Onunla gurur
larına da sahip çıkmak gerekir. Onun için,
duydular, “Bakın, biz böyle bir reaktör, böy-
biz hâlâ kentin sokaklarına, meydanlarına
le bir tesis, yanına da böyle bir kent yaptık”
sahip çıkmaya devam ediyoruz. Evet, ben
diye. Hakikaten de yapmış oldukları kent
bekliyorum Bakandan böyle bir açıklama,
günümüz şartlarında dahi modern denile-
gerçekten bekliyorum. Ama her şeye rağ-
bilecek bir kent. Tenis kortlarından buz pa-
men bu mücadeleye devam etmemiz la-
tenine kadar her şey, her şey düşünülmüş.
zım. Bunların ne zaman, ne yapacağı belli
Orada çalışacak insanlar için yapılmış bir
olmaz. Gardımızı düşürmememiz lazım, sü-
kent. Ama bizim gördüğümüz kent bir ha-
rekli gardda bekliyor olmamız lazım; çün-
yalet kentti, 50 bin kişiye mezar olmuş bir
kü bizim kendimizi en güçlü hissettiğimiz
kentti.
anda, bizim tam mücadeleyi kazandığımızı
düşündüğümüz anda bir atağa kalkıp bizi Enteresan, o gece, reaktörün patladığı
yere yıkabilirler. Onun için, bu mücadeleye gece orada hiçbir tane üst düzey yöneti-
254
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

ci yoktu. Halk başka bir yerde yaşıyordu, doğmuş bir vizyon. Biz bu vizyona bağlı
yöneticiler başka bir yerde yaşıyordu. Bir olarak yaşamak istiyoruz. Bizim derdimiz
sosyal tesis. O sabah bir helikopter geldi, bu. Biz temiz bir çevrede, sürdürülebilir te-
nükleer santralda çalışan bütün üst dü- miz bir çevrede yaşam hakkı istiyoruz. Bu
zey subayları ve yöneticileri aldı, götürdü. hakkımızı da bizim elimizden kimse alamaz,
O Pripyat’ta yaşayan insanlar birbirlerine kimsenin almasına müsaade etmeyeceğiz.
bakakaldılar böyle, nereye kaçacaklarını Sizlerin de katkılarıyla bu süreci bu şekilde
dahi bilemediler. Nükleer reaktördeki yan- götüreceğiz inşallah.
gını söndürmeye giden itfaiyeciler reak-
Dediğim gibi, bilirkişi raporu bizim 30 yıl-
törün yandığını bilmiyordu, basit bir evsel
dan beri söylediklerimizin hepsini yazmış.
yangına gidiyoruz zannederek gittiler ora-
Ama dediğim gibi, süreç hâlâ devam edi-
ya ve reaktör yangını olduğunu reaktörün
yor. Yani bu öyle bir şey ki, her şeye rağ-
içine girdiklerinde fark ettiler. Bunları böy-
men, hükümetin içinde bulunmuş olduğu
le gizlediler, sakladılar o zaman Pripyat’ta
ekonomik kriz ve ekonomik krizin birkaç
yaşayan insanlardan. Bizde de şimdi hükü-
ay sonra sandığa veya anketlere yansıma
met bizden ÇED raporunu saklıyor. ÇED’de
tehlikesine karşılık, yok pahasına, bizim ge-
bunu saklayan, tesis çalışırken neleri sak-
leceğimizi karartmak adına, ülkeye sıcak
lamaz?!
para sokmak adına uluslararası sermayeye
Bizim bir vizyonumuz var. Biz Sinoplular peşkeş çekilebiliriz. Böyle bir tehlike de var.
olarak Sinop’u eğitim, kültür ve turizm kenti Onun için, her zamankinden daha uyanık,
olarak geleceğe taşımak istiyoruz. Bu viz- daha birlikte, daha mücadele ruhuyla de-
yon, benim, bir milletvekilinin, bir yönetici- vam etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
nin falan oturup da kaleme aldığı bir vizyon
Bize söz hakkı verdiğiniz için, Sinop’un ger-
değil; bu vizyon, Sinoplu’nun 40-50 yıldan
çeğini, Sinop’un sorunlarını buradan tüm
beri yaşayarak, görerek, kendisinin gele-
dünyaya duyurma ihtiyacımızı karşıladı-
cekte nasıl bir kentte yaşaması gerektiği-
ğınız için çok teşekkür ediyorum. Hepinizi
ni kendi ortaklaşarak, kolektif bir şekilde
saygıyla selamlıyorum.

255
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Panel Yöneticisi- Barış Ayhan arkadaşımı- rarlılığınız için size çok teşekkür ediyoruz.
za çok teşekkür ediyoruz.
Şimdi sözü, uzun yıllardır alanlarda birçok
Diğer arkadaşa söz vermeden önce 1-2 ekoloji mücadelesini birlikte yürüttüğümüz
şeyi hatırlatmam gerekiyor. O ÇED toplan- Avukat Mehmet Horuş arkadaşa verece-
tısına beraber giderken önümüz kesilmişti. ğim. Kendisini çok kısa tanıtmış. Demiş ki,
Sonra Sinop’a dönüp bir suç duyurusunda Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden
bulunmak ve bu engellerin kaldırılması ko- 2002 yılında mezun oldu. Serbest avukat
nusunda çalışma yapmaya geldiğimizde, olarak 20 yıla yakın süredir çevre dava-
yukarıda, Valinin odasındaydık. Milletvekili larında yöre yurttaşlarının ve TMMOB’ye
arkadaşlarımız vardı, avukat arkadaşımız bağlı odaların avukatlığını yapıyor.” Şu
Mehmet Bey vardı. Valiye, “Bu emri kim anda da Sinop Nükleer Karşıtı Platfor-
verdi?” diye sorduk. Yani bir halk toplan- mu’nun avukatlığı Mehmet Horuş arkada-
tısı yapıyorsun, halk katılamıyor. Vali bilmi- şımızın üzerinde.
yor. Jandarma komutanına sorduk, o da
Mehmet Bey; izin verirseniz, sizinle tanışma
bilmiyor. Emniyet müdürüne sorduk, o da
hikâyemi anlatabilir miyim?
bilmiyor. Tabii, şunu söylemek zorunda kal-
dık: “Nereden geldiği belli olmayan yasa- 2007 yılı ya da 2006 yılında, ben Meta-
dışı emri uygulamayın. En fazla Ankara’ya, lürji Mühendisleri Odası Başkanı olduğum
merkeze alırlar sizi” dedik. Tabii, bir gerilim dönemde, özelleştirmeye karşı Seydişehir
oldu aramızda. İlginçti. Tabii, kendisi belki mücadelesini yürütüyoruz. TMMOB, yine
söyleyecek, ama ben anımsatmak açısın- Aziz hoca ve birçok arkadaşımızın olduğu
dan söyleyeyim. Avukat arkadaşım döndü, bir sempozyum yapıyordu özelleştirmeye
“Sayın Vali, salonda Fransızlar var, Japon- karşı. Arkadaşlarımız benimle bir röporta-
lar var, başka bilmediğimiz milletten insan- ja geldiler bu konuyla ilgili. “Siz bu davaları
lar var, Sinoplular yok. Bu nasıl bir halkın nasıl yürütüyorsunuz?” dediler. Avukatlar
katılımı toplantısıdır? Yoksa, Sinop halkı bize yardım ediyor, dilekçe yazıyoruz der-
başka bir yere mi kayıtlı? Biz böyle bir du- ken, “Ben avukatım. Sizin avukatlığınızı ya-
rumla karşı karşıya kaldık” dedi. Ara yerde parım” dedi. “Yaparsın, ama biz para ver-
bu tür değinmeler yapmamız lazım ki, sıra- miyoruz” dedim. “Olsun, ben yine yaparım”
dan sunumlar meselesini aşan bir durumu dedi. O gün bugündür Odamızın avukatı-
yaşayalım. dır.
Öncelikle sunumunuz için, mücadele ka- Buyurun, söz sizde.

256
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

NÜKLEERİN HUKUKA ZARARLARI


Mehmet Horuş & Avukat-Sinop NKP Yine bu kürsülerden daha önce ifade ettik.
Tayyip Erdoğan Başbakanken, bir Rusya
20 yıllık mevzu olunca, ben de düşündüm,
gezisi dönüşünde, “Aleyhine dava açıla-
epey bir zaman geçmiş. Bu nükleerle ilgili
mayacak bir yöntem üzerine arkadaşlar
de herhalde bu kürsüde 15-20 yıldır konu-
çalışıyor” dedi. Bunlar kayıtlarda var. Bu
şuyoruz; ama bugün bence de bu gelen
milletlerarası anlaşma formülüyle Akku-
raporla birlikte, sadece Sinop değil, Türki-
yu’yu yaptılar ve Anayasa Mahkemesi’ne
ye’deki nükleer karşıtı mücadele açısından
bununla ilgili etkili bir başvuru olanağını da
da yeni bir evreye doğru ilerliyoruz. Tabii,
ortadan kaldırdılar. Daha sonra buradan
rapor çok yeni geldi. Henüz Sinop Nükleer
öğrenip Sinop’a girdiler. Japonya’yla an-
Karşıtı Platformla ve merkezi Nükleer Karşıtı
laşma yaptılar. Japonya bu anlaşmadan
Platformla değerlendirme şansımız olmadı.
çekildi. Bilirkişi raporunda da bu husus be-
Aslında bu oturumda biraz zihin jimnasti-
lirtiliyor. Şimdi Jersey Adası’nda vergi cen-
ği yapmaya başlamış oluyoruz. Bundan
neti olan adalardan biriyle bu projeyi ha-
sonraki stratejiyi önümüzdeki günlerde hep
yata geçirmeye çalışıyorlar ve bu projenin
birlikte yine kolektif şekilde oluşturarak, yol
sahibi, muhatabı bile belli değil.
haritamızı belirleyeceğiz.
Şimdi yeni bir belge açıklayayım. Başkan
Yine 20 yıl öncesinden konuşalım. O za-
dedi ya, işimiz zor. Bu, Sinop Nükleer Sant-
man, “Kurulur mu, kurulmaz mı?” tartışma-
ral bilirkişi raporunun ilk sayfası arkadaşlar.
sı yapılıyordu Sinop’ta, yani böyle sorular
Mahkemenin havale tarihi 7 Aralık 2021. Yani
geliyordu bu salonda konuşurken. Ben iyi
7 Aralık tarihinde bu bilirkişi raporu mah-
hatırlıyorum, hatta EMO’nun dergi arşivle-
kemeye ulaştı. Daha önce defalarca süre
rinde de vardır; rejimin otoriterleşme eği-
uzatımı da yapıldığı için, nihai 6 aylık süre-
limlerine bakarak tahminde bulunabiliriz
nin sonunun hangi gün olduğunu biliyor-
diye yanıtladığımı hatırlıyorum. Gerçekten
duk; yani pazartesi, salı dosyada olacaktı
de böyle oldu. Türkiye’de rejim otoriterleş-
bu. 7 Aralıkta geldi. Anlık takip ediyoruz.
tikçe, demokratik katılım, yerelin karar alma
Mahkeme kaleminin taraması, dosyayı al-
süreçlerine katılması, hukukun üstünlüğü,
ması, teslim etmesi, UYAP’a taraması der-
temel insan hakları konusundaki bütün
ken, cuma günü ancak biz bunu detaylı
geriye gidip ve bir tür tek adam rejimine
okuyoruz. Yani çarşamba günü geldi, per-
doğru geliştikçe, nükleerin de adım adım
şembe günü UYAP’a yüklendi, perşembe
hayatımıza girdiğine tanık olduk. Aslında
akşamı biz avukatların cep telefonlarına
Barış Ayhan’ı dinlerken, aynı zamanda bu
mesaj olarak bu rapor e-tebligat olarak
tanıklığı da görüyoruz. Ortada bir demok-
tebliğ edildi. Dünkü Resmi Gazete’de, bir
rasi mücadelesi pratiğiyle karşı karşıyayız.
gün sonra, Recep Tayyip Erdoğan imzalı,
Tabii, mühendisler karşısında bunu ifa- nükleer santrallarla ilgili Türkiye’nin ulus-
de ederken hep zorlandık. Ben en baştan lararası anlaşmalara ilişkin çekinceleriyle
“Nükleer antidemokratik” diyordum. Bu birlikte imzaladığı ek protokol yayımlan-
meseledeki teknoloji tartışmasına hiç sıcak dı. Aynı formülle devam ediyorlar. Başkan,
bakmadım en baştan beri. Benim açımdan işimiz zor dedi, bakan falan saydı; ama
hep bir demokrasi projeksiyonu belirleyici bayağı işi zor. Buradan kafa kafaya müca-
oldu bu meseleye bakarken. Neydi en baş- dele ediyoruz. Bundan sonraki sürecin de
tan? Milletlerarası anlaşma yaparak nük- karakterini bu belirleyecek.
leer santral macerasına attılar Türkiye’yi.
Yine bir milletlerarası anlaşmayla müda-
Akkuyu da böyle oldu. Bunu yaparken de
hale var. Adım gibi eminim, biz bu davanın
demokratik karar alma mekanizmalarını,
duruşmasına gittiğimizde, Tayyip Erdoğan
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve bağımsız
çıkıp açıklama yapacak mahkeme hâkim-
yargı, Anayasa Mahkemesi dâhil, devre dışı
lerine karşı, talimat verir gibi. Belki hafta-
bırakmak amacıyla uluslararası anlaşma
ya duyacağız. Şimdi söylüyorum ki, kayda
yöntemini seçtiler.
girsin. Yargıya müdahale edilecek. Biz bu
257
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

davayı açtığımız gün, Sinop Meydanı’n- kadar ciddiyetsiz olduğunu biliyoruz, ama
da -sosyal medya hesaplarımızda var- o konunun önemi itibarıyla söylüyorum; çok
zaman da bu davanın avukatı olarak Si- daha stratejik, çok daha global bir me-
nop’ta, Uğur Mumcu Meydanı’nda da ifa- seleyle uğraştığımız için söylüyorum. Bunu
de ettim; “Bu davadaki kazanımlarımızı bu kadar kolay ifade edemeyeceğimiz,
ÇED oyunlarıyla, genelgelerle, talimatlarla, mücadele için gerçekten omzumuzda-
yargıya müdahalelerle çiğnetmeye asla ki yüklerin daha da artacağı bir döneme
izin vermeyeceğiz!” diye ilk gün söyledik. girdiğimizi ifade etmek adına söylüyorum.
Neden bunu ilk gün söyledik? Ülkenin ko- Nokta koyduk demek için çok erken ve biz
şulları o kadar kötü ki, bilirkişi raporuyla il- ta Bergama’lardan beri hukukun arkasın-
gili de kendimizi en kötüsüne hazırlamıştık; dan dolanma oyunlarını biliyoruz. Evet,
ama şimdi, neden olmayacağını anlatan Recep Tayyip Erdoğan çıkıp diyor, “Ana-
bir rapor var elimizde. yasanın 138. maddesi var.” Kavala’yla ilgili
meselede çıkıp söylüyorlar ya, “Anayasanın
Başkanın dediği gibi, 30 yıldır söylediğimiz
138. maddesi var, bağımsız yargı var” diye.
şeyler şimdi bir resmi mahkeme raporuy-
Biz bu süreçleri de biliyoruz. Cemalettin’in
la da elimizde. Zaten davayı açarken de
örnek verdiği Seydişehir olayında, Recep
bunu ifade ettik, “Biz Hiroşima’dan, Na-
Tayyip Erdoğan ve bakanları, yani Binali
gazaki’den beri mahkum olmuş bir nükle-
Yıldırım’dan Kemal Unakıtan’a kadar, Ana-
er belasını bir kez daha Türkiye’deki yetkili
yasanın 138. maddesine aykırı hareket et-
yargı organları önünde de tescil ettirmek
tikleri için, Metalürji Mühendisleri Odası’nın
için bu davayı açıyoruz” dedik. Mahkeme-
açtığı davada tazminat ödediler, mahkûm
nin kararı ne olursa olsun, açıklandığı gün
oldular. Bu lafların gerçekte neye karşılık
İnceburun’da olacağımızı da ifade ettik.
geldiğini biliyoruz.
Halen bu tutumumuzda devam ediyoruz.
Türkiye’deki ekoloji mücadelesi adına en
Bugünkü Birgün Gazetesi’nde de haber
son Cerattepe’de böyle bütünlüklü bir
olduğu için, bundan sonrasına ilişkin de
dava pratiğiyle karşı karşıya kaldık. Bunu
kısaca başlangıç noktasında görüşlerimi
şu yüzden söylüyorum: Bu dava bundan
aktarmak adına, bilirkişi raporuyla ilgili de
sonra sadece Sinop’un davası gibi olma-
bir özetlemek istiyorum; en azından ha-
yacak ya da bir tane nükleer ÇED davası
beri okumayanlar için. Evet, bir ÇED rapo-
gibi olmayacak. En azından önümüzdeki
runda olması gereken, yer seçimine ilişkin,
4-5 yıl için -bu daha da uzun sürebilir- Tür-
flora-faunaya ilişkin, ormanlık alana ilişkin,
kiye’deki ekoloji mücadelesinin toplumsal,
deniz ekosistemine ilişkin, sismik araştırma-
hukuksal ayağı açısından da belirleyici
lara ilişkin, meteorolojik verilere ilişkin, ula-
olacak önemli bir halka. Nasıl bir dönem
şım imkânlarına ilişkin, kümülatif etki de-
Bergama’ydı bu, belli ölçüde Kazdağla-
ğerlendirmeye ilişkin, oradaki radyasyonla
rı’ydı, Cerattepe’ydi, şimdi de Sinop’taki bu
ilgili çalışan işçilerden, denize deşarjla ilgili,
nükleer davamız sadece nükleer ve Sinop
oradaki klorlu suyun tekrar deşarjıyla ilgili,
için değil; Türkiye’deki ekoloji mücadele-
en başta Erfelek Barajı’ndan alınacak suy-
si açısından da son derece stratejik. Hü-
la ilgili, yakındaki milli parklar, tabiat park-
kümet cenahından gelecek hamleler de
ları, yaban hayatı koruma alanlarıyla ilgili,
bence bu stratejik bilinçle gelecek. Buraya
uluslararası sözleşmelerde korunan ende-
ilişkin çok önemli kararlar, çok önemli yasal
mik türlerle ilgili, 236 adet çok önemli kuş
düzenlemeler, çok önemli talimatlar gele-
türüyle ilgili vesaire bütün bunlar var. Yanlış
bilir. Ama bir tarihsel meşruiyet içerisinden
diyor, hatalı diyor, özensiz diyor, ciddiyetsiz
konuşuyoruz.
diyor. Bunlar bizim daha önce söylediğimiz
şeyler. Başkan; az önce Bakandan bahsettin her-
halde hatasını açıklasın diye, değil mi?
Bu proje bir taşocağı projesi olsaydı, biz
rahatlıkla dönüp derdik ki, “ÇED’in çöpe Hilmi Güler, Cemalettin Bey’in meslektaşı,
döndüğünü mahkeme kanıtladı. Bundan geçen hafta açıklama yaptı, “Hidroelektrik
sonra bu defter kapanmıştır.” Ki, en az onun santrallar doğaya zarar veriyor. Yanlış ya-

258
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

pıldı” diye. Kendisi bir dönem Enerji Bakan- bu kadar ideolojik, siyasi olmayabiliyor
lığı yapmış kişidir. Daha önce Osman Pepe, bazen meseleleri anlamak için. Niye kıya-
Manisa Turgutlu’daki İngilizlerle nikel ma- madılar bunlar Sinop’a? Ki, bu arkadaş-
denciliği meselesinde bütün bu gerçekleri lara yapmadığımız kalmadı keşifte. Sonra
açıklayıp istifa etti. Dolayısıyla tarihimizde düşündüm, “Sinop’u seviyorlar” dedim. Bu
bu tip kazanımlar da var Başkanım. Yani gözle baktığımda, evet, Sinop sevilecek bir
günün birinde bunu da itiraf etmek zorun- yer. Böyle de bakmalıyız.
da kalırlar, bunun da hesabını vermek zo-
Bu enerji projeksiyonları, istatistikler falan
runda kalırlar diye ümit ediyorum, buna da
bazen bizi de yabancılaştırıyor ya, şimdi
inanıyorum.
dönüp o gözle Sinop’u düşündüğümde,
Benim söyleyeceklerim bunlar. Bu rapor- orada gezmelerimiz, muhabbetlerimiz,
la ilgili çalışmaya devam edeceğiz. Ama anılarımızı düşündüğümde, evet, Sinop se-
sadece hissimi paylaşayım. Neden böyle vilecek bir yer. Bence bu yüzden de kıya-
geldi, neden bunları yazdılar, neden Si- madılar. Kıymetli bir yer. Bir tür sevgi bağla-
nop’a kıyamadı bu insanlar? Bunların bir mı içerisinde dünyayı da böyle düşünelim.
kısmının açık nükleerci tarafgirliğini biliyo- Sadece Sinop için değil, tüm dünyada biz
ruz, Akkuyu’dan biliyoruz. Neden Sinop’a nükleer santral istemiyoruz. Belki biraz bu
kıyamadılar? Bu kadar hukuk ve teknik dı- gözle de mücadeleye bakıp daha insa-
şında, bazen böyle de bakmayı deneyelim. ni duygularla da -ki, bu duygunun önemli
Bu raporu 2-3 gündür dönüp dönüp okur- olduğunu düşündürttü bu rapor- hareket
ken, kendime böyle telkin ediyorum. Yani edelim. Sinopluları da seviyoruz zaten.
hayat bu kadar teknik, bu kadar hukuksal,

259
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Panel Yöneticisi- Teşekkürler Sayın Meh- sanlar bilgisizce bu felaketi kapatmak için
met Horuş. gitmedi; o sosyalizmin onlara vermiş oldu-
ğu kültürden kaynaklı, önceki öğrenimden,
Prof. Dr. Aytuğ Atıcı hocamızı tanıtmadan
öğretiden kaynaklı, “Eğer burada bir fela-
önce, altyapı oluşturması açısından 1-2
ket ortaya gelir, bunu kapatamazsak bü-
bilgi de vermek istiyorum Çernobil’le ilgili.
tün dünya yok olur” denildiği için on binler-
Çernobil’deki nükleer felaket denilen olayın
ce insan bu söndürmeye katılmış, bile bile
duyulumu 10 gün sonra olmuştur. Nükleer
bizim için canlarından olmuşlardır. Onları
kaza dedikleri bütün felaketlerin başlangıcı
saygıyla anmak zorundayız. Bunu bir ke-
çekirdek dağılması, yani nükleer tepkime-
nara itemeyiz. Yalnızca kapitalizmin sürekli
nin yapıldığı o merkez çekirdeğin eriyerek
olarak Çernobil’i örnek verirken, diğer nük-
etrafını patlatıp doğaya yayılma mesele-
leer kazaları devre dışı bırakmasını da ka-
sidir. Bunun da sebebi, genelde o soğut-
bul edemeyiz. O da kabul edilebilir bir şey
ma sisteminin işleminin yapılamamasından
değildir, ama orada en azından böyle bir
kaynaklıdır. Fukuşima da öyle olmuştur, so-
süreç de yaşanmıştır.
ğutma sistemi devre dışı kalmıştır. Çerno-
bil’de de deneme yaparken, yine soğutma Sayın Aytuğ Atıcı hocamın özgeçmişini an-
sisteminin devre dışı kalmasından kaynaklı latarak, sözü kendisine vereceğim.
bir felaket olmuştur.
Öncelikle hoş geldiniz Sayın hocam.
Her yerde söylerim, ben iyi bir malzeme
Bir sayfalık bir yazı var; onu kısaca özetle-
mühendisiyim. Çok iyi malzeme bilimine
meye çalışacağım.
sahip arkadaşlarımız var. Biz hâlâ 3 bin 500
derece sıcaklıklara dayanabilecek malze- Prof. Dr. Aytuğ Atıcı (CHP Mersin Milletve-
me üretemedik. Böyle bir malzeme ürete- kili)- Ben, o yazı istendiği için gönderdim.
mediğimiz için, soğutma sistemi devre dışı Lütfen, bir-iki cümleyle özetleyin.
kaldığında böyle bir malzeme olmadığına
Panel Yöneticisi- Nükleer Savaşa Karşı
göre, bu tepkime sıcaklıkları 3 bin 500 de-
Uluslararası Doktorlar ve Nükleer Silahsız-
recenin üzerine çıkacağına göre, demek
lanma İçin Parlamenterler Birliği Konseyi
ki hâlâ bir felaket olarak ortada duruyor.
Üyesidir. Nükleer enerji santralına karşı Tür-
Ama tek başına bu patlamalarla ilgili değil.
kiye Büyük Millet Meclisi’nin çalışmalarını
Birazdan hocam bunu belirtecek. Çalışma
yaptı ve toplumsal muhalefetin içinde oldu.
sırasında da nasıl felaketlere sebebiyet
Çalıştığı alanlarda 13 kitap yazarı, editörü,
vereceğini açıklayacaktır.
hazırlayıcısıdır. Yayımlanmış çok sayıda
Çernobil’deki bu felaket şöyle ortaya çıktı. Türkçe ve İngilizce makalesi bulunmaktadır.
Stockholm’de bir nükleer santral, öğleyin Çok iyi düzeyde İngilizce ve orta düzeyde
vardiya değişiminde işçiler dışarıdan fabri- Arapça bilen Atıcı, iki çocuk babasıdır. Bü-
kaya girerken, fabrikanın nükleer sistemleri, tün televizyon programlarında ve çalışma
radyasyon ölçümü yapan sistemler alarm yaşamı içerisinde, sunumlarında önemli bi-
veriyor, sızıntı var gibi. Hemen vardiya de- limsel verileri gördüğümüz Sayın Atıcı, kar-
ğişimini durduruyorlar, dışarıya ilişkiyi ke- deş örgütümüz, dörtlü çetenin bir parçası
siyorlar, kontrol ediyorlar, kendilerinde bir olan Türk Tabipler Birliği Mersin Tabip Oda-
şey yok. Bir-iki kez işçiler fabrikaya girişte sı Başkanlığı’nı da yürütmüştür iki dönem.
bu radyasyon alarmını fark edince anlıyor-
Buyurun Sayın hocam, söz sizde.
lar ki, bu dışarıdan gelen bir sistem deyip,
direkt meteorologlarını devreye sokuyorlar,
bulutun nereden geldiği konusunda çalış-
ma yapıyorlar. Ukrayna’yı, Kiev’i arıyorlar,
Çernobil’i. Diyorlar ki, “Sizde kaçak var.”
Oranın da verdiği yanıt aynen şudur: “Ne
kaçağı? Patladık, dağıldık.”
Orada başka bir şey var; bunu muhakkak
dile getirmemiz gerekiyor. Evet, orada in-
260
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

NÜKLEER ÇILGINLIK
Prof. Dr. Aytuğ Atıcı & süremiz biraz kısıtlı olduğu için, beni en çok
CHP 24, 25, 26. Dönemler Mersin Mv. etkileyen çılgınlıklardan bahsetmek istiyo-
rum sizlere. Yaşadığım bir anıyı da sizlerle
Çok teşekkür ediyorum, çok değerli Ce-
paylaşmak istiyorum ki, arkadaşlarım niye
malettin Küçük Başkanım. Sizin şahsınızda,
buna çılgınlık dediğimi daha da iyi anlasın-
bütün katılımcıları saygıyla selamlıyorum.
lar diye. İsterseniz, direkt anıyla başlayalım.
Panelist arkadaşlarımı saygıyla selamlı-
yorum. Bu bir canlı yayın olduğu için ve Nükleer Karşıtı Parlamenterler Birliği Üyesi
EMO’nun sayfasından da canlı olarak ya- olduğumda, Kazakistan’a bir bilimsel prog-
yınlandığı için, bizi izleyen bütün yurttaşla- rama davet edilmiştim. Milletvekili olarak
rımızı da saygıyla selamlıyorum. da oraya gittim. Oradaki tartışmalar ağır-
lıklı olarak nükleer silahsızlanma üzerineydi.
Teknolojinin imkânlarına sığınarak, sizle-
Tabii, konu nükleer olunca, nükleer silah-
re Adıyaman’dan sesleniyorum. Buraya bir
ların kuluçka makinelerinin nükleer ener-
eğitim faaliyeti için gelmiştim. Bu teknolo-
ji santralları olduğu da açıkça bilindiğine
jiyi de kullanarak, sizlere buradan sesleni-
göre, ben konuya hem nükleer silah, hem
yorum.
de biraz nükleer enerji santralları açısından
Çok değerli Sinop Belediye Başkanımız bakabilmiştim. “Türkiye’nin ne ilgisi var nük-
Barış Ayhan’ı dinlemek şerefini elde ettim. leer silahlarla?” diyen insanlar çıkabilir. Çok
Arkasından, Mehmet Horuş hocamı da bü- yakından ilgisi var. Adana’da, İncirlik Hava
yük bir keyifle dinledim. Ben de kendi da- Üssünde nükleer başlıklı çok sayıda füze
ğarcığımda olan bazı noktaların altını çi- olduğunu herkes bilmiyordu; bunu orta-
zerek sizlerle paylaşmak istiyorum. ya çıkardık. Nereden çıkardık? Tabii, bunu
yetkililer ellerinden geldiğince gizlemeye
Bu konuşma teklifi geldiği zaman, daha
çalışıyorlar; fakat bir bütçe görüşmesinde
önce yaptığımız gibi, sadece bir bilimsel
yaptığımız bir araştırmada, Amerika Bir-
ortamda konuşacağımız algısı oluşmuştu.
leşik Devletleri’ndeki enerji üzerine ya da
O yüzden, daha farklı bir sunum hazırla-
yatırımlar üzerine bütçeleri incelerken, Tür-
mıştım, daha bilimsel bir sunum hazırlamış-
kiye’de, Adana’da, İncirlik Hava Üssünde
tım. Daha sonra Zoom üzerinden böyle bir
bulunan nükleer başlıklı füzelerin moderni-
yayın şansı elde edince, konuya çok yakın
zasyonuna para ayrıldığını gördük.
olmayan insanların da bizi dinleyeceği-
ni varsayarak, biraz daha halk dilinde bir Maalesef, İncirlik Hava Üssünde çok sayı-
sunum yapmaya çalışacağım. Ama arka- da nükleer başlıklı bombanın hâlâ duruyor
daşlardan soru gelirse eğer, bildiğim ka- olduğunu biliyoruz. Bu nedenle o sempoz-
darıyla birtakım bilimsel verileri de daha yumda bayağı aktif konuşmalar olmuştu.
detaylı olarak paylaşma şansımız olabilir. Bir gezi yapılacağını, helikopterle Kazakis-
tan’ın Semey bölgesine bir seyahat düzen-
Bir konu başlığı istenildiğinde, “Ne yapabi-
leneceğini, buraya katılım olup olmayaca-
liriz? Nasıl bir konu başlığı seçelim ki, biraz
ğını sordular. Biraz inceleyince baktım ki,
ilgi de çeksin?” diye uzun uzun düşündüm.
Semey bölgesi, nükleer silahların yer aldığı
Bu konuda çok sayıda konuşma yaptım.
deneme merkezi. Kazakistan daha Sovyet
Gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, ge-
Rusya’sındayken, nükleer denemeler bu-
rek Tabip Odası Başkanlığım döneminde,
rada yapılmış. Oraya gezi düzenlendi, ben
gerekse daha sonraki ulusal ve uluslararası
de gittim. Bir nükleer sızıntının nelere mal
mücadelemde, dünyanın birçok yerinde,
olabileceğini maalesef gözlerimle gördüm.
Türkiye’nin birçok yerinde bu konuda eme-
Hekim olduğumdan da utandım, insan
ğim oldu, biraz alın teri akıttım. Bu sefer bi-
olduğumdan da utandım. Gerçekten bir
raz daha ilgi çeksin diye, “Nükleer Çılgınlık”
vahşetin içine düştüğümü gördüm. Bugüne
diye bir başlık attık konuşmamıza. Nükleer
kadar da neden nükleer santrallara, nük-
çılgınlıkları sıralamaya başlayınca da, bir
leer silahlara karşı çıktığımı bir kere daha
türlü ardı arkası kesilmedi; ama konuşma
teyit ettim ve bir miktar da kendimle gurur
261
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

duydum bu çalışmalara karşı olduğum için. anladı, ama buna rağmen ömrü biten nük-
Bu yüzden de konunun başlığını Nükleer leer santralları yenilemeyeceğini duyurdu.
Çılgınlık diye belirledik. Çünkü yapılan iş
Elbette, siyasetçiler değişir, siyasi durum
çılgınlıktan başka bir şey değil.
değişir, her şey değişir; ama nükleerden
Neden çılgınlık, neler var bu çılgınlıklar rahatsız olduklarını ifade ettiler. Bunun
içerisinde? Bir kere, gereksiz bir iş yapmak somut bir delili var mı; elbette ki var. 1996
çılgınlıktır. Hiçbir organizma, dünyadaki yılında, dünyadaki enerjinin yüzde 17.6’sı
en küçük tek hücreli organizmadan tutun, nükleerden elde edilirken, bugün yüzde
insana kadar hiçbir organizma, dünyada- 11 civarında. Yani insanların enerji ihtiyacı
ki hiçbir sistem, asla ve kat’a gereksiz bir iş arttığı halde nükleerin payı giderek dü-
yapmaz, yapamaz. Eğer yapıyorsa, orada şüyor. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın
bir hastalık vardır. Yani hücreler kendilerini tahminlerine göre, 2050 yılında nükleer
yenilerler, zamanı gelince ölürler, yerine ye- santralların toplam elektrik enerjisi içindeki
nisi gelir; ama aşırı bir çoğalma varsa, bu payının yüzde 5-12 arasında olacağı ön-
kanser demektir, burada bir hastalık var görülüyor.
demektir. Burada da gereksiz olan bir şeyi
Türkiye’ye baktığınız zaman, Türkiye’nin
üretmeye kalkarsanız, bunun adı çılgınlık-
yüzde 7 büyüdüğünü varsayarsak -ki, böy-
tır. Gereksiz olan şey nedir; Türkiye için ve
le bir şey zaten mümkün değil, Türkiye her
dünyadaki birçok ülke için nükleer enerjidir.
yıl yüzde 5 civarında büyüyor- 2030 yılına
Öncelikle Türkiye’nin nükleer santrala ihti-
kadar, hatta 2050 yılına vardığımızda, gü-
yacı var mıdır, yok mudur, buna bakalım.
neşten yeterince faydalandığında, bizim
Varsa, “Çılgınlık mılgınlık, yapacağız karde-
diğer yenilenebilir enerji kaynaklarıyla be-
şim” demekten başka bir şey yok.
raber enerji ihtiyacımızın kat kat fazlasını
Bakın, Japonya, Fukuşima faciasından elde etmemiz mümkün. O yüzden, gereksiz
sonra bütün nükleer santrallarını kapattı bir şey yapmak çılgınlık.
ve “Ben artık nükleer santral kullanmaya-
İkinci çılgınlık, bir şeyin zararlı olduğunu bi-
cağım” dedi; ama altından kalkamadı ve
lerek yaparsanız, bunun adı çılgınlıktır. Si-
yeniden birkaç santralını devreye soktu.
gara içmek zararlıdır. İçinizde sigara içen
Çünkü yenilenebilir enerji kaynağı yoktu,
varsa çılgın. Biliyor, kanser olacak, biliyor.
kara alanları çok dardı ve bu kadar büyük
Bunu bile bile sigara içmek akıl kârı bir iş
teknolojileri ilerletmek için, ayakta tuta-
değil. Bir sürü mazeret üretilebilir, bir sürü
bilmek için de nükleer santrallara ihtiyacı
şey üretilebilir, “Stresliyim, seviyorum” vesa-
olduğunu maalesef kabul etmek zorunda
ire denilebilir; ama sonuçta, zararlı olduğu-
kaldı ve bunun da çaresine bakmaya çalı-
nu bile bile sigara içmek çılgınlıktır. Burada
şıyor. Japonya dedi ki, “Evet, ben mecbu-
da nükleer santralların herhangi bir kaza,
rum, yaşama şansım yok. Bu enerjiyi nükle-
herhangi bir problem, sızıntı olmadığı du-
er santrallardan üreteceğim.”
rumlarda bile tehlikeli olduğunu biliyoruz.
Türkiye’ye gelince, yapılan hesaplamalara Nereden biliyoruz? Almanya’da bir araştır-
göre, eğer yenilenebilir enerji kaynakları- ma yapıldı. Almanya’da yapılan bu araştır-
mızı yeterince kullanırsak, Türkiye’deki yeni- malarda, nükleer santralladır etrafında, 5
lenebilir doğal kaynaklardan elde ettiğimiz kilometrelik yarıçaplı alanda yaşayan ço-
enerji bize oldukça yeterli görünüyor. Ba- cuklarda kan kanseri oranının 2.2 kat arttığı
kın, dünya bunun farkına vardı ve nükleer gösterildi ve bu çok ciddi, prestijli dergiler-
santralları kendi topraklarından çıkarmaya de yayınlandı. Yani nükleer santral yapa-
başladı. Gelişmiş ülkeler nükleer enerji üre- caksınız, Mersin’de, benim seçim bölgemde
timlerine yavaş yavaş son vermeye başla- nükleer santral yapacaksınız ve herhangi
dılar. Bunun da en güzel örneğini Alman- bir sızıntı olmasa bile, 5 kilometre alanın-
ya’da bulabiliriz. Almanya, önce Libya’daki daki insanlarda, özellikle çocuklarda kan
o kaos döneminde güneş enerjisi panelleri kanseri riski 2.2 kat artmış olacak.
kurmaya kalktı, çok ciddi yatırımlar yaptı;
Sızıntı olursa ne olacak? Az önce Çerno-
ancak, oradan bir şey elde edemeyeceğini
bil’den de bahsedildi. Resmi rakamlara
262
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

göre 4 bin, Fukuşima’da ise 1700 kişi anın- ya’yla yaptığımız anlaşmaya göre, Akkuyu
da, çok kısa sürede öldü. Daha sonra Gre- Nükleer Santralı’nda üretilecek olan elekt-
enpeace raporlarına göre, kazadan sonra riğin yarısı Türkiye tarafından 15 yıl boyun-
sızıntıdan etkilenen 200 bin insan öldü. Bu ca kWh’i 12.35 dolar sentten alınacak. Bu
çılgınlık değil de nedir? Neyi, ne için feda çılgınlık değil mi? Elektrik enerjisinin orta-
ediyorsun? İnsan yaşamını bu kadar ucuz, lama fiyatı 5 dolar sent, siz 5 dolar sente
bu kadar değersiz hale getirmeyi nasıl göze değil, 12.35 dolar sente alacaksınız ve 15
alıyorsun, bunun anlamı nedir? Bu sadece yıl boyunca ne üretirsen üret, yarısını alım
kendi ülkemiz için de değil. “Yunanistan bi- garantisiyle yapıyorsun. Yarısını alıyorsun,
zim nükleer santral yapmamıza karşı çıktı. öbür yarısı boşa mı gidecek; hayır. Muh-
Gördünüz mü, düşmanlar bize karşı çıkıyor- temelen öbür yarısını da alacaksın. Böy-
lar, Aytuğ Atıcı gibiler de Yunanların yanın- lece, Ruslar yaklaşık 22 milyar dolara mal
da yer alıyor” diye söylemler çıkıyor. Çık- ettikleri bu nükleer santrallardan ürettikleri
sın. Efendim, Güney Kıbrıs’taki Rumlar da elektriğin yarısını 15 yıllık alım garantisiyle
karşıymış. Adamlar haklı kardeşim. Nükleer bize sattıklarında 35 milyar dolar kazanç
bulut diye bir şey var; meteorolojik verilere sağlayacak. Bu kadar akılsızlık, bu kadar
göre, bulutların seyahat yeri, hareketi belli çılgınlık olabilir mi Allah aşkına! 20 milyar
ve oradan bir sızıntı olduğu zaman o nük- dolarla başladı, 25 milyar dolara çıktı nük-
leer sızıntılar daha sonra bu ülkelere doğru leer santral yapımı. Sadece bize sattığının
gidiyor. Adamın derdi o. Senin ne yaptığın alım garantisi olanı aldığımızı varsayarsak,
adamın umurunda değil. Elbette, tabii ki 35 milyar dolar kazanç sağlayacak. Diğer
söyledikleri dikkate alınmalı ve ulusal dü- yarısını da aynı fiyata satarsa, 70 milyar
zeydeki hassasiyetlerimizi korumalıyız. Biz dolar kazanacak.
kendi kendimize söylüyoruz, bizim bilim in-
Bakın, milyar dolarlardan bahsediyorum.
sanlarımız da benzer şeyleri söylüyor. Bunu
Niye böyle bir anlaşma yapılsın? O zaman-
bile bile böyle bir iş yapmak çılgınlıktır.
lar, anlaşmanın yapıldığı 2010 yılında dolar
Çılgınlık üç. Biraz daha AKP’nin anladığı kuru 1.41 TL’ydi, ben bu yazıyı hazırladığım-
dilden konuşalım. “Efendim, elektrik enerji- da 11 TL civarındaydı. Bu yazıyı hazırlayalı
si çok pahalı, biz enerjide dışa bağımlıyız. da çok kısa bir zaman oldu. Hatta 10 kü-
Enerjide dışa bağımlılığımızı azaltmak ve surdu, 11’i geçmez düşüncesiyle ben 11’e
enerjiyi ucuzlatmak üzere nükleer sant- yuvarladım. 1.4’ten, şu anda 14 lira; yani
ral yapıyoruz.” Çılgınlık bunun neresinde? tam 10 kat artmış. Tezgâhtaki domatesle
Şurasında: Pazara gidiyorsunuz, domates buradaki ticari anlamda nükleer enerjiyi eş
almak istiyorsunuz, tezgahları geziyorsu- tutarsanız, eğer siz tezgahtarla ortak de-
nuz -ben eskiden öyle yapardım, zamanım ğilseniz, domatesi pahalıya alıp aradaki
olduğunda- aynı kalitedeki iki domates iki farkı kırışmıyorsanız, bu çılgınlık; eğer ara-
tezgahta dururken, birisi 5 lira, birisi 10 liray- daki farkı yarı yarıya kırışıyorsanız, bu hır-
ken, senin gidip 10 liralık domatesi alman sızlık.
çılgınlıktır, deliliktir, akıl kârı iş değildir. Ne-
Az önce Mehmet Horuş hocam, “Sinop
den bunu aldın?” dediğinde de, “Öyle, bir
sevilecek bir yer kardeşim, belki de onun
gerekçem de yok.” Arkadaş, sen bunu bu
için nükleer santral yapmaktan vazgeçti-
şekilde yaparak kendi evine mi alıyorsun,
ler” diyor. İyimser bir tahmin tabii. Politikacı
lokantaya mı alıyorsun? Evine alıyorsan
olmadığı için, şeytani şeyler düşünemiyor
delisin, çılgınsın. Eğer lokantaya alıp daha
olabilir. Sinop güzel yer, Mersin güzel yer
sonra aradaki farkı bu tezgâhtarla kırışa-
değil mi, Akkuyu güzel yer değil mi? Dün-
caksan, o zaman hırsızsın. Yani birisi çılgın-
yanın en güzel, cennet yerlerinden bir ta-
lık, birisi hırsızlık. O nedenle onların anlaya-
nesi. Kendisi de görmüştür muhtemelen.
cağı dilden konuşalım.
Ama eğer domates hikayesini akılda tu-
Elektriğin piyasa fiyatı 5 dolar sent civarın- tarsanız, tamamen duygusal (!) sebepler-
da. Eğer son rakamlar değiştiyse, bilmiyo- le bu iş yapılıyorsa, o zaman neden bunu
rum; ama benim elde ettiğim rakamlar bu yaptığını anlarsınız. Japonlarla ya da diğer
şekilde, 5 dolar sent civarında. Bizim Rus- insanlarla muhtemelen benzer anlaşmalar
263
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

yapılmamıştır, gerekli işlemler arzu edilen da Rusya’ya bağımlı olacaksın, sonra Rus-
şekilde olmamıştır. “Tabii kardeşim, nükleer ya gelip sana bir nükleer santral yapacak
enerjiye ihtiyacımız var, tabii ki yapacağız” ve bütün nükleer santralın yapımı Rusların
falan diye insanlar işin içyüzünü göreme- elinde olacak, kendi mühendisleriyle ya-
yebilir. Benim böyle bir iddiam yok, ama pacak, ondan sonra da çıkacak hükümet,
şeytan da alttan alta dürtmüyor değil. diyecek ki, “Burada binlerce insan istihdam
edeceğiz.” Doğru mu; doğru. Ne zaman
Evet, dördüncü çılgınlık, deniz canlılarını
edeceksin; inşaat zamanı. Köylüleri de
yok etme çılgınlığıdır. Allah aşkına, bütün
böyle kandırdılar zaten. O ÇED raporların-
deniz canlılarının öleceğini bile bile böyle
da bizim orada günlerce, aylarca yaptığı-
bir projeye imza atmak çılgınlık değil de
mız mücadelenin sonunda, köylüleri önce
nedir? Bakın, nükleer reaktörleri soğutmak
ekmeğe muhtaç hale getirip, ondan son-
için Akdeniz’den su alınacak, çünkü soğut-
ra da çocuğunuza iş vereceğiz vaadiyle…
ma bacaları yapılmıyor. Denizden alınacak
Çocukların bir kısmı, 2-3 kişi gece bekçisi,
suyla reaktörler soğutulacak. Greenpea-
birkaç kişiye de ağır iş verildi, hiçbirisi ya-
ce’in hesaplarına göre, deniz suyu sıcaklığı
pamadı, bıraktı gitti. 3-5 tane köylü orada
bir süre sonra 2-6 derece artacak. Bunun
gece bekçisi falan olarak çalışıyor. Şimdi
anlamı nedir? Hepiniz ateşlenmişsinizdir,
yeniden alımlar başladı. Çeşitli ayak işle-
çocuğunuz da ateşlenmiştir, her insanın
rinde, taşere edilen işlerde, yol yapımında,
başına gelmiştir böyle bir şey. Diyelim ki,
atık biriktirme deposu yapımında falan
normal vücut sıcaklığı 36.5 derecedir. Sa-
kullanıyor. Ama işin gerçek mühendislik ge-
dece 1 derece arttığında, 37.5 olduğunda
rektiren kısmını asla ve kat’a bize öğretmi-
kendinizi rahatsız hissedersiniz, 2 derece
yorlar, yani teknoloji transferini yapmıyorlar
arttığında ise siz artık hastasınız. 38.5 de-
ve biz bu konuda Rusya’ya güveniyoruz!
receyle dayanmanız çok zordur. Halüsi-
nasyon görürsünüz, havale geçirirsiniz ve- Büyük bir stratejik hata yaparak, gelece-
saire. 3 derece arttığında, yaşama şansınız ğimizi Ruslara teslim ediyoruz ve diyoruz
neredeyse yok. 39.5 derece çok ağırdır. 4 ki, “Biz Ruslara güveniyoruz, onlar bizi sat-
derece arttığında, 5 derece arttığında ya- maz.” Onların ne yaptığını gördük. daha
şama şansınız neredeyse yoktur. Düşünün şehitlerimizin kanı kurumadı, onlarca aske-
ki, deniz sıcaklığı 2-6 derece arasında ar- rimizi Suriye sınırları içerisinde şehit ettiler,
tacak diye raporlar var. Hiçbir deniz canlı- ondan sonra da biz biraz sesimizi yüksel-
sının burada yaşama ihtimali yoktur. tince, “Ne işi vardı askerinizin orada, olma-
ması gereken bir yerde” diye pişkin pişkin
Gelelim bir diğer çılgınlığa. Bu biraz daha
ukalalık yaptılar. Bir uçakları düştü, kıya-
siyasi, biraz daha stratejik bir çılgınlık; Rus-
meti kopardılar ve bizi her şeye mahkûm
ya’ya güvenme çılgınlığı. Bas bas bağırıyor
ettiler. O yüzden, Ruslara güvenmek ger-
insanlar, “Enerjide dışa bağımlıyız, enerji-
çekten büyük bir çılgınlık.
de dışa bağımlığımız artıyor. Ne yapalım?
Enerjimizi doğalgazdan elde ediyoruz. Fo- Evet, son üç çılgınlık. Altıncı çılgınlık, Türki-
sil yakıt, ama taşınması kolay, onların içe- ye’yi deneme tahtası haline getirmek ve
risinde biraz daha iyi. Dışa bağımlılığımızı bizim bunu kabul etmemiz. Tabii, onlar bizi
azaltacağız. Doğalgaz rezervleri bulduk deneme tahtası haline getirebilirler de, bi-
çok şükür” falan gibi Türkiye’de bir sürü na- zim bu çılgınlığı kabul etmemiz gerçekten
ralar atılıyor. Buradan doğalgazın çıkarılıp akıl dışı bir şey. Bilen arkadaşlarım biliyorlar;
çıkarılmayacağı, çıkarılmasının efektif olup ROSATOM, daha önce hiç denenmemiş bir
olmadığı ve maliyet-yarar ilişkisi konusun- teknolojiyi bize getirdi. Bu teknolojinin Tür-
da çok ciddi sıkıntılar var, o bir kenara; kiye’de, Akkuyu’da kurulması kabul edildi-
ama sözüm ona, enerjide dışa bağımlılık- ğinde, dünyanın hiçbir yerinde bu teknoloji
tan kurtulmanın yolu nükleer enerji santralı kullanılmıyordu, yani VVER-1200 reaktörler
yapmakmış. Bak, çılgınlığa bak! Böyle bir dünyanın hiçbir yerinde kullanılmamıştı. Biz
saçmalığı acaba kim kabul edebilir? bunu kabul ettik ve deney tahtası konumu-
na düşürüldük. Bu modelin kullanımıyla ilgili
Doğalgaz ve petrol açısından büyük oran-
kazalar, aksaklıklar, kaçınılmaz problemler,
264
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

hepsi teknolojik olarak bizim üzerimizde bizim gibi bilimsel verilere dayanarak iş
denenmiş olacaktır. yapmaya çalışan, yurdunu seven, insanı-
nı seven, bütün insanları seven insanların
Siz bu santralı yapsanız, siz bu santralı
karşı çıktığı şeyler olabilir. Bunu kabul eden
enerji üretecek konuma getirseniz, hatta
ülkeler de oldu nitekim ve bu ülkeler kısmen
teknoloji transfer etseniz bile, sadece Rus
mecburduk dediler; ama tamamı yakıtları
şirketi size yakıt sağlayabilmektedir. Böy-
kendileri ürettiler ve yakıt sorunlarını, atık
lece, siz ne yaparsanız yapın, yakıtı Rus-
sorunlarını kendileri hallettiler. En son çıl-
ya’dan almak zorundasınız. Bakın, tıpkı İs-
gınlık da, atık sorunu çözülmemesine rağ-
rail gibi. İsrail tohumları üretiyor, size ucuza
men bu projeyi kabul etmeleridir. Soruyoruz
ucuza verdiği gibi, sizin toprağınızda başka
resmi olarak; atıklar ne olacak? Ruslar onu
tohum yeşermiyor; her defasında tohumu
götürecekmiş. Böyle bir dengesizlik, böyle
İsrail’den almak zorundasınız ve o tohumu
bir akılsızlık olabilir mi? Ruslar 60 sene son-
siz üretemiyorsunuz. Aynı mantıkla, kulla-
ra atıkları Mersin’de bırakıp arkalarına bak-
nacağınız yakıtı da Rusya verecek ve tam
madan çekip giderlerse ne olacak, bunun
bir bağımlılık olacaktır. Tabii, Türkiye’de biz
sorumlusu kim olacak? Siz nasıl Ruslara
ayağa kaldırınca bu işi, kamuoyunun da
güvenirsiniz ve atık sorununu çözmeden?
dikkatini çekti, deneme tahtası olmasın
diye kendisi bir yerde bir deneme yaptı Diyelim ki Ruslar götürecek; nasıl götüre-
1200’le ilgili; ama Türkiye’de ya da dünya- cek? Akkuyu, Akdeniz’in en güzel yerinde.
nın başka hiçbir yerinde denenmedi. “So- Gemiye binip, Akdeniz’i geçip, Ege’yi geçip,
run yok, sorun yok” diyen bir Rusya’ya gü- boğazları geçip, Karadeniz’i geçip öyle mi
venmek ne kadar akılcı bir iştir, bilmiyorum. gidecek Rusya’ya? Bu mu akıl? Uçağa mı
bindirip götüreceksiniz, karayoluyla mı gö-
Yedinci çılgınlık; hangi çılgın nükleer santralı
türeceksiniz? Buna hiç kimse izin vermez
deprem riski olan bir yere yapar? Çılgınlığın
dünyada. Bu atıklar kesin olarak burada
da kategorileri vardır. Çılgının çılgını, artık
kalacak. Bunu bile bile böyle bir işe kalkış-
tam kafayı yemiş bir insan ancak bunu ya-
mak, milyonlarca sene bizi mahvetmekten
pabilir. Siz buraya bir nükleer santral inşa
başka bir şey değildir.
ediyorsunuz, temelini attığınız zaman, çok
daha öncesinden burada bir Ecemiş fay Temel atıldıktan sonra yaşanan birçok
hattı olduğunu tespit ediyorsunuz, buna gelişmeyi sizler de basından okudunuz,
rağmen nükleer santraldan vazgeçmiyor- gördünüz. Temelini kazıyorlar, su çıkıyor;
sunuz. Böyle bir delilik, böyle bir çılgınlık betonları koyuyorlar, betonlar çatlıyor, çö-
dünyanın hiçbir yerinde yok. Sonra kalkıp küyor; çünkü zemin sağlam değil. Tabii,
diyorsunuz ki, “Efendim, buranın nükleer ben malzeme mühendisi değilim, inşaat
santral ruhsatı CHP Hükümeti dönemin- mühendisi değilim, tabii ki bu konuların uz-
de verilmiştir.” Doğru, evet, ruhsat verildi; manı değilim; ben de basından yetkililerin
ama iptal edildi. Bu yanlış görüldü, o dö- demeçlerini takip ederek bunları yapıyo-
nemki CHP Hükümeti ikna oldu ve vazgeç- rum ve halk gözüyle bakmaya çalışıyorum.
ti bu projeden. 40 yıl sonra siz çıkardınız, Çünkü böyle bir sorumluluğum var. Bu ka-
tekrardan ruhsatı geri verdiniz ve buraya, dar riski, bu kadar tehlikeyi göze almak sa-
sadece 25 kilometre yakınından geçen bir dece ve sadece çılgınlıktır. Eğer bu kadar
deprem fay hattı üzerine, Ecemiş fay hattı şeyi göze almanın arkasında, uranyumu az
üzerine… Ki, o zamanlar fay hattı olduğu- daha zenginleştirip nükleer silah elde etme
nu bilmiyorduk, teknoloji geliştikten sonra sevdası varsa -bunu da en son çılgınlık
bunu anladık. Şu anda da 8 şiddetinde olarak söyleyip bitireyim- bu da çılgınlıkla-
depreme dayanıklı bir nükleer santral inşa rın çılgınlığıdır. Bütün dünya nükleer silah-
ediyormuşuz. Etmeyin, inşa etmeyin. Niye lardan arındırılmaya çalışılırken, “Efendim,
bizi bu riske atıyorsunuz? niye bizim nükleer silahımız olmasın” gibi
bir yaklaşım maalesef beğeni topluyor ül-
Son çılgınlık. Bakın arkadaşlar, buraya ka-
kemizde. Bunu açıkça ifade etmiyor ilgililer
dar her şeyi kabul eden ülkeler oldu. Yani
ve yetkililer, ama ilgisiz ve yetkisiz ağızlar
bu anlattıklarımı, bizim gibi doğasever,
üzerinden söyletiyorlar.
265
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Çok sayıda insandan bunu duydum; “Niye devam ediyor ve edecek. Viyana’daki nük-
karşısınız? Tabii ki nükleer silahımız olsun. leer santralı hatırlatmak isterim. Nükleer
İran’da var, İsrail’de var, Amerika’da var, var santral tamamlandı, bitti, anahtarı teslim
oğlu var. Niye bizde olmasın? Bizim de nük- edildi; ancak, o anahtar o deliğe sokulma-
leer silahımız olsun. Bak, o zaman dünyaya dan önce bir referandum yapıldı ve Viya-
nasıl hükmederiz.” Arkadaş, iyi de, nükleer na halkı nükleer santrala hayır dedi, hâlâ o
silahı olmayan ve ekonomide söz sahibi gün bugündür o anahtar o kilide giremedi.
olarak dünyayı ele geçiren ülkeleri nereye O nedenle, bizim gibi direngen insanlar,
koyacaksınız? Yani siz yarım aklınızla nük- hele hele sağlıkçı olup da hayatı mikrop-
leer silah üretebileceğinizi mi zannediyor- larla mücadelede geçmiş biz insanlar mü-
sunuz? “Efendim, biz şimdi bunu yapalım, cadeleden kolay kolay vazgeçmeyiz. O
ileride nükleer silah üretiriz” gibi garip bir anahtarı o anahtar deliğine sokturmamak
ruh haliyle bazı insanları ikna etme çaba- için de var gücümüzle çalışmaya devam
sında. Onun için, bize çok görev düşüyor, edeceğiz. Bunu da hem evlatlarımıza, hem
çok iş düşüyor. kentimize, hem ülkemize, dünyaya ve bü-
tün insanlığa bir borç olarak görüyoruz.
Bunlar zannediyorlar ki, bu iş bitti. Evet, Si-
nop mücadelesini hep beraber verdik ve Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
yol aldık. Akkuyu’daki mücadelemiz hâlâ

266
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

NÜKLEER ENERJİ POLİTİKALARI VE YIKIMLARI PANELİ –


SORU YANIT BÖLÜMÜ
Panel Yöneticisi Cemalettin Küçük- Çok de olan biri olarak önceden beri söylüyo-
teşekkür ediyoruz hocam. rum: Nükleer santral inşaatını bitiremezler,
bitirseler de çalıştıramazlar, çalıştırsalar da
Dışarıdan gelen sorular ve salondan gelen
kapatılması için elimizden geleni yapaca-
sorular için arkadaşlarımıza son sözlerini
ğız” demiş.
vereceğiz. Ama sanıyorum, en çok sorular
ve eleştiriler bize geldi. İyi oldu. Demek ki, Günay Tuzcu arkadaşımız, “Sayın Atıcı, gö-
ortalığı karıştırıyormuşuz. rüşlerinize içtenlikle katılıyorum. Nükleerin
getirisi ve götürüsü iyice düşünülmelidir.
Erhan Karaçay arkadaşımız Bülent ağa-
Her konuda olduğu gibi, bir ekip planla-
beye bir soru sormuş. “Soygun değil midir?”
ması gerekmektedir” demiş.
diye sormuş. Hüseyin Yeşil bir soru sormuş.
Benim biraz önce kapitalizme çözüm bul- Mersin EMO’dan Uğur Tülay, “Bir sorum ola-
mamamız gerektiği konusundaki eleşti- cak. Mersin Tabip Odası Akkuyu Nükleer
rim biraz farklı anlaşılmış herhalde. Bu, her Santralıyla ilgili TAEK kurumuna karşı açılan
zaman her yere güneş ya da rüzgâr kura- yer lisansı iptaline ilişkin davayı AİHM’e ta-
cağız demek değil. Evet, aynı görüşe ka- şıdı. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?” de-
tılıyorum. Hüseyin Yeşil, eski EMO Başkanı miş ve teşekkür etmiş.
ve TMMOB İkinci Başkanlığı yapmış bera-
Nihal Türüt arkadaşımız bizlere teşekkür et-
ber çalıştığımız arkadaşımız. Elbette ki biz
miş.
onu söylüyoruz. Nükleer santral hariç, diğer
enerji dönüşüm sistemlerinin hepsi tartışı- Bir arkadaşımız, “Japonya’da, deprem
labilir. Alternatif konusunda bunu söyle- kuşağında pek çok santral var. Her şeyiy-
miştik. Bana yönelik olduğu için söyledim le örnek alınan G7 ülkeleri içinde nükleer
bunu. santralı olmayan var mı acaba, lütfen ce-
vap verir misiniz?” demiş.
Kazım Bahçeli, “Ağzınıza sağlık. Akkuyu
halkı bilgilendirme toplantılarında hemen Bülent ağabey, bu soruyu sana bıraksam
hemen aynı süreçleri yaşadık Sinop için. olur mu?
Haykırmaya devam! Nükleere inat, yaşasın
Başka birisi de “G7 bitiriyor nükleer santral-
hayat!” demiş.
ları” diye yazmış. Murat Atabek diye birisi
Uğur Tülay, “Akkuyu Nükleer Santral an- yazmış yine başka bir yerden. Aralarında
laşmasında denetim TAEK’e verildiği hal- tartışmaya girmişler. Biz bu tartışmaya gir-
de buna uyulmadı. Akkuyu’nun Açık Kapı meyelim.
etkinliğinin katılımıyla öğrendim. Sorum,
Evet, salona dönüyoruz.
denetim yapılmadığından dolayı davalar
açılabilir mi?” diye sormuş. Oğuz ağabeyden başlayalım.
Ali Rıza Bey, “Sinop İnceburun Yarımada- Oğuz Türkyılmaz- Öncelikle bütün konuş-
sı’nda her zaman olacağız. Orada nükleer macılara teşekkür ediyorum.
güç santralI yaptırmayacağız!” demiş. Zeki Akkuyu’yu konuştuk. Akkuyu mücadelesi
Karataş da varmış bunu söyleyenler ara- sadece santralın yapımından başlamıyor.
sında. 1978, Türk Mühendis Mimar Odaları Birli-
Murat Atabek, “Hamsinin yaşam döngüsü- ği’nin Akkuyu’ya karşı raporu. Hazırlayan-
nü bitiren nükleere geçit yok!” demiş. lardan biri Bülent Damar, Teoman Alptürk
ve ben. Sene 78.
Hüseyin Yeşil, “Karşı hamle olarak Bakan-
lık bilirkişi raporuna itiraz edip yeni bilirkişi Mehmet Bey, herhalde dünyaya gelme-
mahkeme tarafından atanabilir mi?” de- miştiniz o zaman. Barış Başkan 4 yaşında,
miş. Biraz önce Aytuğ hocanın söylediğini Cemalettin ilkokul sonda. Ben bugün 71,
tekrar etmiş. “Yıllardır bu mücadelenin için- arkadaşlarım 70’i geçeli yıllar olmuş, hâlâ

267
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

aynı mücadeleyi veriyoruz. Bu kolay bir Mehmet Özdağ- Merhaba. Aynı zamanda
mücadele değil. Bunu bir dipnot olarak Nükleer Karşıtı Platform Sözcüsüyüm. Su-
düşmek isterim açıkçası. num yapan değerli dostlara çok teşekkür
ediyorum.
Akkuyu’yla ilgili bir olaya tanık olduk. Ce-
malettin arkadaşım da oradaydı. Danış- Cemalettin, sana da çok teşekkürler.
tay 14. Daire, ÇED raporunu iptal davası.
Mehmet Horuş Bey’in biraz önce bahsettiği
Sıkıyönetim mahkemelerinde çok hâkim
Sinop Nükleer Santralı ÇED iptal davası için
karşısına çıktım. Orada bize hâkimlerin
hazırlanan bilirkişi raporunu hızlıca bir de-
gösterdiği saygıyı 14. Daire’de görmedik.
ğerlendirme olanağı buldum. Onun üzerine
Duruşma hâkimi, “TMMOB’nin tanık olarak
birkaç cümle söylemek istiyorum. Genelde
gösterdiği kişiler -iki profesör, bir doçent,
değerlendirmenin olumlu olduğu görüşü
Bülent Damar ve ben- ayağa kalksınlar da
var. Burada 24 soru sorulmuş, 24 sorunun
görelim” diyor. Sanki biz ilkokul öğrencisiyiz,
cevapları bilirkişi heyeti tarafından davacı
boy göstereceğiz karşısında. Cemalettin
olan bütün taraflar için, Samsun 2. İdare
hatırlar, kürsüye yürüyeceğimizi sanmış. O
Mahkemesi ve Samsun 3. İdare Mahkeme-
kadar sinirle ayağa kalktım ki, sandalye
si’nde açılan davalar için, doğal olarak tek
devrildi. Savcı duvar gibi, “Gereği düşünül-
rapor olarak hazırlanmış. O nedenle de as-
dü. Reddine” diyor. Bir sözcük dinlemeden
lında bu rapora verilecek cevapların hem
bunu söylüyor. Yani bu idari yargının ba-
Elektrik Mühendisleri Odası açısından, hem
ğımlılığı konusunda da çok fazla ümitvar
Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği açısın-
olmamak gerektiğini düşünüyorum.
dan olabildiği kadar tek bir yanıt biçiminde
Barış Başkan değindi, Gerze olayı var. Ben veriliyor olmasının doğru olduğu kanaatin-
Gerze’de yaşadım. 2010’da ilk gittiğimizde, deyim. Çünkü benim ilk değerlendirmele-
bizi Gerze’ye sokmak istemediler, termik- rime göre, özellikle elektrik enerjisiyle ilgili
çi sandılar. Sonra gittik, konuştuk ve ken- maddelerin tümünde maalesef bizim aley-
di Odamızın bülteninde yayınladık, sonra himize görünüyor. O nedenle de üzerinde
kamuoyuna taşıdık. Gerze’de, limanda bir iyi düşünülüp cevap verilmesi lazım. Tek tek
toplantı oldu, benim de konuşmacı oldu- detayına girmeyeceğim. Hepsinin notlarını
ğum bir toplantı. Anadolu Holding’in tem- aldım burada, hangi maddelerin sıkıntılı ol-
silcileri izlemeye geldiler. Bas bas bağır- duğunu. Netice itibarıyla çoğunda bizi se-
dım, “Bakın, biz buradayız; ben, Mehmet vindirecek noktalara işaret ederek redde-
Kayadelen, Nilgün Ercan. Patronlarınızı dilmiş; ama yine de nihai kararı mahkeme
değil, profesörlerinizi danışmanlarınızı ge- heyeti vereceği için, bizim aleyhimize tespit
tirin, Gerzelilerin önünde tartışalım” dedim. edilen unsurların da son derece önemli ol-
Bana verdiği cevap şu: “Biz o kadar man- duğu kanaatindeyim. O yüzden, burada
yak mıyız, deli miyiz sizin karşınıza çıkacak?” detayına girmeyeceğim şimdi; ama de-
Gerze halkı yendi. İnanıyorum ki, Sinop da diğim gibi, tek bir rapor hazırlanmasının
yenecek, mutlaka yenecek. Bilirkişi raporu- doğru olduğu kanaatindeyim.
nu ben de inceliyorum. Raporda bazı ek-
Teşekkür ederim.
sikliklere değiniliyor; ama nükleer santralın
gerekli olduğu, elektrik ihtiyacının olduğu- Panel Yöneticisi- Biz teşekkür ediyoruz.
na dair tespitler de var. Yanlış tespitler. O
Bilirkişi raporlarının detaylarına burada gir-
tespitlere karşı da TMMOB’nin açtığı dava-
mezsek iyi olur arkadaşlar, genelini konuş-
da karşıt görüş yazacağız, vereceğiz.
mamızda yarar var.
Yolunuz açık olsun! Yolumuz açık olsun! Bu
Aziz hocam söz istiyor.
mücadelede düşenlere de uğurlar olsun.
Prof. Dr. Aziz Konukman- Ben iki gün ka-
Panel Yöneticisi- Çok teşekkürler.
yıptım. Burada beni izleyenler bilir; haya-
Salondan başka söz var mı arkadaşlar? tımda ilk defa bir sempozyumun iki gününe
katılamadım. Çünkü avukatımız bana bir
Buyurun.
ev ödevi verdi, “Çalış, bunlarla ilgili bir şey-

268
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

ler hazırla” dedi. Hakikaten perişan oldum, len bir tane bile ülke yok. Japonya, Türki-
çünkü rapor kopyalama yapıştırmaya izin ye’deki işi bırakırken, şeyden bırakmadı.
vermiyor. Veriyor da, resim olarak veriyor, Anlaşırdı sonuç itibarıyla. Bırakmasının se-
fotoğraf. Duman etti beni. Tansiyon 20-22 bebi, yeni regülasyonlarla bunu ekonomik
bandında. Ama ben bunu Whatsapp ve olarak yapma imkânı yok. Dolayısıyla bizim
e-posta üzerinden avukatımıza ilettim, ka- G7 dediğimiz ülkelerin tamamı felaketi ya
muoyuna da duyurayım diyorum. da insanlığı düşündüklerinden değil, eko-
nomilerine uygun olduğu sürece nükle-
Teşekkür ederim.
er santralları çalıştırırlar, uygunluk bitince
Panel Yöneticisi- Biz teşekkür ediyoruz. bunları kapatırlar.
Salondan başka söz yoksa, Bülent Damar Amerika Birleşik Devletleri’nde 28 tane
ağabeyimize sözü veriyorum. santral, lisansları olduğu halde, çalışma
imkanları olduğu halde, önümüzdeki 12 yıl
Bülent Damar- Herhalde iki tane soru var;
içerisinde kapanacak. Bunun sebebi ta-
birisi Erhan’ın sorusu. Erhan Bey, “Bu bir
mamen ekonomik. Dolayısıyla biz şunu
soygun mu, değil mi?” demiş. Ben burada,
söyleyemeyiz: “G7’de var. Onlar akılsız mı,
Türkiye’nin 60 yılda 133 milyar dolar öde-
biz mi akıllıyız?” Hayır, öyle değil. Zama-
yeceğini söyledim. Dolayısıyla bu soygun
nında nükleer santralın hiçbir etkisi bilin-
mudur, talan mıdır, nedir, bunun tarifini size
meden, üretimi çok ucuzken, hidrolik sant-
bırakalım. Buna bir şey eklemek istiyorum.
rallarla karşılaştırıldığında daha ucuza mal
Bu santralın üreteceği enerjiyi 20 bin me-
oluyor o zaman. Ucuzken yapılmış olan bu
gavat güneş santralı üretir. 20 bin mega-
santrallar ekonomik durumları kaybolduk-
vat güneş santralı bunun ürettiği elektriği
ça kapatılacaktır. Bunun başka bir açıkla-
gündüzleri üretir. 20 bin megavat güneş
ması da görünmemektedir şu anda.
santralı bunun yarısına mal olmaz, ama
3’te 2’sine falan mal olur. Bu güneş sant- Son söz olarak benim söyleyeceğim şey de
ralınden elde edilecek elektriğin kWh mali- şu: Bu nükleer santral belasından -yan-
yeti şu anda 1 sent, 1.5 sent, en fazla 2 sent lış anlamayın lütfen- bugüne kadar ülkeyi
civarındadır. Bunu yapmayan hükümet kurtarabilmiş görünmüyoruz: ama inşal-
bunu yapıyorsa ve 40 yıldır, 50 yıldır yap- lah, bundan sonraki çalışmalarımızla onun
makta ısrar ediyorsa, bunun nedenini ben- önüne geçeceğiz.
ce ekonomide, teknikte aramamak lazım;
Teşekkür ederim.
bunun nedenini siyasette, diplomaside ve
uluslararası ilişkilerde aramak gerekiyor. Panel Yöneticisi- Biz teşekkür ediyoruz.
Şunu hiç aklınıza getirmeyin arkadaşlar: Sevgili Barış Ayhan, buyurun.
Akkuyu Santralı’ndan nükleer silah çık-
Barış Ayhan- Aytuğ hocama buradan se-
maz. Çünkü orada bir madde var; diyor ki,
lamlarımı iletiyorum. Nükleer çılgınlıklarını
“Bu santralın atıklarından, gelen yakıttan,
anlattınız. Sizin saydığınız çılgınlıkların al-
şundan veyahut da bundan hiçbir şekilde
tına bir çılgınlık daha ekleyeceğim. Sinop
silah endüstrisinde kullanılamaz.” Bu ulus-
Nükleer Santralı ÇED raporunda, “Kandilli
lararası bir anlaşma ve bir kanun maddesi.
Rasathanesi’nin proje sahası için deprem-
Buradan çıkmaz. Dolayısıyla bunu hiç dü-
sellik çalışmasının olmadığı görülmüştür”
şünmemek lazım. Benim buna vereceğim
diyor. İfade aynen şu: “Kandilli Rasatha-
cevap bu. Soygun mudur, talan mıdır, nedir,
nesi’nin proje sahası için depremsellik ça-
buna siz karar verin, adını siz koyun.
lışmasının olmadığı beyan edilmiştir” diyor
İkinci soru G7. Dünyada nükleer santral bilirkişi raporunda. Al, bir çılgınlık daha. Bu-
yapan iki tane aktif ülke var; biri Çin, biri nun içi çılgınlık dolu da, şimdi buna girme-
de Rusya. Onların peşine takılan, “Acaba yeceğim. Çok kısa bir şey söyleyeceğim.
bir fırsat bulur muyuz?” diye hâlâ nükleer Bu raporda şöyle bir şey benim dikkatimi
santral yapma kapasitesini elinde tutan çekti. Çok uzmanlığım değil, ama bilirkişi-
Kore var. Bugün Amerika’da nükleer santral nin nükleer santrallara tu kaka demeden,
teknolojisini elinde tutup yapmaya yöne- Sinop özelinde bir olumsuzluk raporladığını
269
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

gördüm ben; yani “Nükleer santrallar ge- Bir soru vardı. Avrupa İnsan Hakların Mah-
reklidir, ihtiyaçtır, öyledir, böyledir, temizdir” kemesi’ne taşınan Akkuyu yer lisansının uy-
vesaire, ama iş Sinop’a gelince, “Kandilli’nin gun olmadığına ilişkin dava konusu vardı.
raporu yok. Balıklar ne olacak?” gibi bir Evet, Akkuyu yer lisansının uygun olmadığı
sürü detaylar. konusunu ben dâhil olmak üzere birçok ar-
kadaşımız mahkemelere taşımıştı. Ben de
İki hafta önce bir yerde okudum; Sinop
millet adına, milletin vekili olarak Gülnar
Nükleer Santralı’nın ikinci plana itilip İğ-
Mahkemesi’ne böyle bir başvuruda bu-
neada projesinin öne alınacağına dair.
lunmuştum. İç hukuk yollarını tükettik ma-
Birincisi bu. İkincisi bu rapor. Bu raporda
alesef, Danıştay da bizi haklı görmedi ve
geçen bir şeyi daha söyleyeceğim. “Çevre
en son Mersin Tabip Odası Avrupa İnsan
ve Şehircilik Bakanlığı’nın ÇED olumlu ka-
Hakları Mahkemesi’ne başvuruda bulundu.
rarına ilişkin raporun dosyada bulunmadığı
“Peki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesiyle
görülmüştür” diyor. Çevre ve Şehircilik Ba-
ne ilgisi var bu işin?” diyebilirsiniz. Çok ilgisi
kanlığı’nın kendi projesinin ÇED raporunda,
var, çünkü insan haklarına aykırı bir iş ya-
ÇED’in uygun olduğuna dair raporu yok,
pılıyor burada. İnsan haklarının içerisindeki
rapor yok. Burada rapor yok, bilirkişi rapo-
en temel hak yaşam hakkıdır, ikinci temel
runda nükleer santral için tu kaka denilmi-
hak sağlık hakkıdır. Bu yapılan iş sadece
yor, ama Sinop için olmaz deniliyor, bir de
bir kişinin, iki kişinin değil; halkın sağlığına
İğneada konuşuluyor son 2 haftadan beri.
zararlıdır.
Burada hükümetin nükleer santral projele-
riyle ilgili bir taktik değişikliği, yeni bir stra- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de
teji değişikliği yapacağına dair şüphele- bunu yaşam hakkımızı savunmak ve sağlık
rim var içimde. Onun için, belki bu süreçte hakkımızı savunmak üzere götürmüş bulu-
daha çok bir araya gelip bu süreci iyi oku- nuyoruz. Eğer buradan Avrupa İnsan Hak-
mak gerekir diye düşünüyorum. ları Mahkemesi bir karar verirse, bu sadece
Mersin için değil, Akkuyu için değil; Sinop
Teşekkür ederim.
için de, İğneada için de, hatta dünyada
Panel Yöneticisi- Çok iyi bir değerlendir- yapılacak pek çok nükleer santral için de
meydi. Teşekkür ediyoruz. bir emsal teşkil edebilir. O nedenle çok
önemsiyoruz. Basında da epeyce yer aldı.
Mehmet Bey, sizden önce Aytuğ hocamın
Arkadaşlarımıza da buradan bir kez daha
son sözlerini alabilir miyiz?
teşekkür ediyorum.
Bizi duyuyor musunuz hocam? Sizden de
Sevgili Bülent Bey’in hassas bir yaklaşım-
son sözlerinizi alalım. Tabii, Çernobil fela-
la, “Efendim, buradan nükleer silah çık-
ketinin sonuçları olarak birinci derecede
maz” demesini anlayışla karşılıyorum tabii.
yakınlarımı kanserden kaybetmiş, ikinci
Niye çıkmaz? Belki cümleyi şöyle söylemek
dereceyi saydığım zaman 30’ları geçecek
daha uygun olurdu: Nükleer silah çıkma-
sayıda yakınımızı kaybetmiş bir Karade-
ması gerekiyor. Neden? Ruslarla yaptığımız
nizli olarak, sağlık açısından… Biliyorsunuz,
anlaşmada, “Burada nükleer silah üretil-
mahkemede beraberken şunu söylemiştik:
meyecektir” diye bir ibare koymuşuz. Evet,
“Nükleer santral sadece onların tanımladı-
dürüst, namuslu, ahlaklı insanların böyle
ğı şekilde bir kaza değildir. Şalteri indirdiniz,
bir anlaşmaya elbette ki uyması gerekir;
tepkime başladığı anda kaza başlamıştır”
ancak, karşımızda, anayasaya uymayan,
diye bir tanımlama yapmıştık. Siz de zaten
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aldığı
bununla ilgili defalarca açıklama yapmış-
kararları hiçe sayan, ayakları altına alan,
tınız, esas felaketin çalışmasıyla birlikte ol-
insanların özgürlüklerini kısıtlayan vesaire
duğu konusuna.
vesaire işler yapan… Şimdi burada siyaset
Bununla birlikte bir toparlama yapar mısı- çevirmemek adına, TMMOB’nin merkezin-
nız? de, EMO’nun içinde bulunduğumuzu unut-
Prof. Dr. Aytuğ Atıcı- Teşekkür ederim Baş- madan, sadece uluslararası anlaşmaya
kanım. konulan bu maddenin çok mühim olma-
yabileceğini hatırlatmak istiyorum. Buna
270
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

uymadığın zaman kim sana dur diyecek? mi istiyor diyor. Orada vekaletname yok
Karşımızda maalesef böyle bir hükümet ya avukat-müvekkil ilişkisi içerisinde, yani
modeli yok. Ama tabii, kısa bir süre sonra “Neden avukatınız ihtiyaç duyuyor?” diye
bunlar sona erecek ve bu nükleer çılgınlık şey yaptık. Sonra bir örnek vekâletname
inşallah bitecek diye ümit ediyorum. Ama gönderdik, kralın mührünün olduğu falan
ben endişemi muhafaza ediyorum. Boşu acayip bir şey getirdiler. Halen saklıyoruz.
boşuna ben buna nükleer çılgınlık deme- Yani bu enternasyonalist çizginin öteden
dim. Onunla oynamaya başladığınız za- beri var olduğunu düşünüyorum. Zaten
man insanların heyecanı artıyor. Garip bir projeler de, yani Akkuyu, İğneada ya da
iştir bu heyecan. Tıpta da vardır. Genlerle Sinop, bütün bunlar bölgesel jeostratejik
oynadıkça heyecanınız artar, klonlama hesaplarla oluyor. Onlar da İsrail’e bakıyor,
yaptıkça çılgınlaşırsınız, gözünüz bir şey İran’a bakıyor, bölge gücü olmaya çalışıyor
görmez. Bunları yaşayan arkadaşlarımız vesaire. Özellikle bu yargı kararlarını aşma
maalesef var. O yüzden, ben Bülent Bey noktasında -ki, Sinop Barosu da bu dava-
kadar iyimser olamayacağımı buradan da yanımızda- barolar Barolar Birliği dü-
ifade etmek istiyorum. zeyinde hukukun üstünlüğünü korumak ve
daha enternasyonal bir çizgide yürüyece-
Barış Başkanım, “Nükleer santral yapıla-
ğimiz bir döneme giriyoruz diye belirtmek
cak alanda deprem araştırması bile yapıl-
istiyorum.
mamış” dedi. Yapılsa, Allah korusun, ya bir
tane daha fay hattı çıksaydı. Hiç olmazsa Teşekkür ederim.
böyle bırakalım diye de düşünmüş olabilir-
Panel Yöneticisi- Ben de teşekkür ederim.
ler.
Arkadaşlar, oturumumuzun sonuna geldik.
Benim özetle söyleyeceklerim bu kadar.
Plaket töreni yapacağız. Yürütme Kurulu
Çok teşekkür ediyorum.
üyesi arkadaşımız son bölümle ilgili, geliş-
Panel Yöneticisi- Çok teşekkür ediyoruz meyle ilgili bir konuşma yapacak.
hocam.
Sunum yapan arkadaşlarıma teşekkür
Buyurun Mehmet Bey. ediyorum. Uzunca bir süre salonda üç
gün süreyle kalan arkadaşlarıma, emek
Av. Mehmet Horuş- Kolektif olarak burada-
veren, sunum yapan, bizi uzaktan izleyen
ki tüm davacılar, kurumlar, bireyler, Sinop-
arkadaşlarıma teşekkür ederken, bir sayı
lular, Türkiye’nin bütün nükleer karşıtlarıyla
vererek, kafaları karıştırarak kapatmak is-
birlikte bundan sonraki süreçte elbette ko-
tiyorum. İnsan nüfusunun iki katına çıktığı
nuşacağız, tartışacağız; ama önümüzdeki
dönemde, belli bir dönemde yapılan bir
döneme ilişkin, bu aşamada ayırt edici ve
hesaplamada, enerji kullanımı 10 katına
önemli bulduğum, öne çıkacağını düşün-
çıkıyor, buna bağlı olarak fosil yakıtların
düğüm boyut bu enternasyonal mücade-
kullanımı 25 katına çıkıyor, diğer madenler
le boyutu olacaktır. Nitekim, karşı taraftan
böyle katlanarak artıyor. Esasında bizim
gelen hamle de öyle oldu. Dünkü Resmi
bütün bunları değerlendirerek, bir mühen-
Gazete’de yine bir milletlerarası anlaşma
dislik örgütünün en önemli bir meselesine
hamlesi geldi. Benim Sinop’taki ilk avukatlık
ilişkin sempozyumunda bunları konuşurken,
işlerimden biriydi, 10-12 yıl önce bir kampa
her şeyi mühendislik ideolojisi, yani üretim
Avrupalılar gelmişti; yani Danimarkalılar,
ideolojisiyle düşünmek yerine, bütün bo-
Hollandalılar gelmişti; onlara idari para ce-
yutlarıyla birlikte ele alıp -nasıl ki ekono-
zası kesmişlerdi, onun iptali için dava açı-
mistlerimizi getirip konuşturuyoruz- değer-
yorduk. Hatta 30 lira falandı. Biz buradan
lendirmek, eleştirileri daha derinleştirmek
arabayla gittik. Hâkim dedi ki, “Bunun için
konusunda çaba sarf etmemiz gerektiğini
mi geldiniz?” İki otobüs Çevik de vardı ad-
söylüyoruz.
liyenin kapısında.
Ağabeyimiz bilecektir; eski tarihte, 78’de
Şöyle de bir anım var: Danimarkalılardan
nükleer santral raporunu hazırladıkların-
vekâletname istiyoruz, onlar noterlerine
da, İğneada vardı o zaman gündemde.
gidiyorlar, avukat niye benim düzenleme-
271
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Yer kaydırarak bu işi başaramayacaklar, konuşmacı dostlarımıza emekleri için, bilgi-


mücadelemizi sürdüreceğiz. Hüseyin Yeşil lerini bizlerle paylaştıkları için, ülkemizin bu
arkadaşımızın da söylediği gibi, kurdur- alandaki önemli süreçlerini tekrar kayda
mamaya uğraşacağız, Kursalar da, bunu geçtikleri için çok teşekkür ediyorum. Önü-
toplumu yaralamayacak şekilde, doğa- müzdeki süreçte bir sonuç bildirgesi hazır-
ya zarar vermeyecek şekilde, elimizden layarak ve burada konuşulan tüm konuları,
geldiğince işletmesini durdurup ortalıktan konuşmacılarımızdan aldığımız metinlerle
kaldırma çabasını elbette ki sürdüreceğiz. bir yayın haline de getirip, bunları tarihe
Hukuksal mücadeleyi sadece yargı alan- not düşeceğiz. Özellikle oturum başkan-
larında değil, toplumun bütün alanlarında larımıza, konuşmacılarımıza, Düzenleme ve
ele alacağımızı ilan ederek, bugünkü otu- Yürütme Kurulunda görev alan arkadaş-
rumu kapatıyoruz. larıma, mutfakta sekretaryaya gerçekten
ciddi destek veren Yürütme Kurulu Üyemiz
Hepinize tekrar tekrar teşekkür ediyorum.
Sayın Çiğdem Gündoğan Türker’e çok te-
Katılım sağlayan arkadaşlara saygılarımızı
şekkür ediyorum. Oda emekçilerimiz ve
sunarak oturumu kapatıyoruz.
özellikle teknik ekibimize çok teşekkür edi-
yorum.
Sunucu- Oturum Başkanımıza teşekkür Biraz pandemi koşullarından da kaynak-
plaketini vermek üzere, Düzenleme Kurulu lı olarak, Türk Tabipler Birliği’nin bizi yön-
Başkanımız Remzi Çınar’ı davet ediyoruz. lendirmesiyle, konuşmacılarımızı salonda,
Oturum Başkanımızdan da konuşmacılara izleyicilerimizi de evlerinde, ofislerinde, iş-
plaketlerini vermesini istiyoruz. yerlerinde, belki otobüste seyahat ederken
bizleri izleme olanağı yarattık. Bu anlam-
Panel Yöneticisi- Sevgili Barış Ayhan arka- da, emeği geçen tüm dostlara teşekkür
daşımız, tekrar tekrar sokaklarda, müca- ediyorum. Tabii, aslında mutfakta, özellikle
delede birlikte olacağız. Bursa’da ve burada çok katkı koyan, sek-
Bülent ağabey, çok teşekkür ederiz. reteryada görev alan iki tane arkadaşımı-
za da plaket vermek istiyoruz.
Kazanacağız Mehmet.
Sayın Sedat Gökmenoğlu ve Sayın Ahmet
Malkoç; buyurun lütfen.
Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Sempozyumumuzun sonuç bildirgesi ya-
Remzi Çınar- Değerli dostlar; son oturu- yınlanacak; ama TMMOB olarak özellikle
mumuzda, panelimizde görev alan tüm enerji sempozyumlarında, “Kamucu, halkçı,
konuşmacılara teşekkür ediyorum. Ülkemi- insandan yana, çevreci bir enerji politikası
zin ciddi sorunlarından birini bugün birlikte ülkemizde mümkün” diyoruz.
konuştuk.
Emeği geçenlere tekrar teşekkür ediyorum.
Değerli dostlar; Türk Mühendis Mimar Oda- Sempozyumumuzu kapatıyoruz.
ları Birliğimizin 1996 yılından beri ülkemiz-
deki enerji politikalarıyla ilgili yaşanan so-
runlara ilişkin çözüm önerilerini geliştirdiği
TMMOB Enerji Sempozyumlarının 13.’sünü
üç gün boyunca gerçekleştirdik. Bu etkin-
liğin hazırlanmasında bizlere destek olan
Birlik ve Oda yönetimimize teşekkür edi-
yoruz. Yaklaşık olarak 16 tane Düzenleme
ve Yürütme Kurulu toplantısının ardından,
8 aylık bir süre içerisinde Düzenleme Kurulu
üyelerimizle ve Yürütme Kurulu üyelerimizle
bu etkinliğe hazırlandık. Üç gün boyunca 2
panel, toplam 6 oturumda görev alan tüm
oturum başkanlarımıza, konusunda uzman

272
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

SEMPOZYUM YÜRÜTME KURULU

Ahmet Çolak Ziraat Mühendisleri Odası


Barış Ekmekçi Peyzaj Mimarları Odası
Erkin Etike Kimya Mühendisleri Odası
Tevfik Fikret Tekin Jeoloji Mühendisleri Odası
Veysel Özkan İnşaat Mühendisleri Odası
Çiğdem Gündoğan Türker Elektrik Mühendisleri Odası
Mehmet Özdağ Elektrik Mühendisleri Odası
Sedat Gökmenoğlu Elektrik Mühendisleri Odası
Teoman Alptürk Elektrik Mühendisleri Odası
Muammer Argün Elektrik Mühendisleri Odası
Remzi Çınar Elektrik Mühendisleri Odası
İlhan Metin Elektrik Mühendisleri Odası
Serdar Paker Elektrik Mühendisleri Odası
Erim Arıcı Elektrik Mühendisleri Odası
Cemil Ünal Elektrik Mühendisleri Odası
Ufuk Ataç TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (Elektrik Müh)
Mehmet Besleme TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (Kimya Müh)
Utkan Güneş TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (Metalurji Müh)
Cemalettin Küçük TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (Metalurji Müh)

273
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

SEMPOZYUM DÜZENLEME KURULU

Ahmet Çolak Ziraat Mühendisleri Odası


Ali Oğuz Türkyılmaz Makina Mühendisleri Odası
Ayhan Erdoğan Şehir Plancıları Odası
Barış Ekmekçi Peyzaj Mimarları Odası
Burçin Nekaya Fizik Mühendisleri Odası
Çetin Koçak Jeofizik Mühendisleri Odası
Erkin Etike Kimya Mühendisleri Odası
Halil Korutürk Özcan Çevre Mühendisleri Odası
İbrahim Aysal Kıbrıs Elektrik Mühendisleri Odası
Tevfik Fikret Tekin Jeoloji Mühendisleri Odası
Ali Murat Cellatoğlu Kıbrıs Elektrik Mühendisleri Odası
Üner Kutalmış Kıbrıs Elektrik Mühendisleri Odası
Veysel Özkan İnşaat Mühendisleri Odası
Zafer Aydın Gemi Makineleri İşletme Mühendisleri Odası
Bülent Pala Elektrik Mühendisleri Odası
Şaban Filiz Elektrik Mühendisleri Odası
Çiğdem Gündoğan Türker Elektrik Mühendisleri Odası
Mehmet Özdağ Elektrik Mühendisleri Odası
Seyfettin Atar Elektrik Mühendisleri Odası
Ş. Can İncebıyık Elektrik Mühendisleri Odası
Ali Naci Alpay Elektrik Mühendisleri Odası
Genç Ali Nihat Dursun Elektrik Mühendisleri Odası
Hakan Tuna Elektrik Mühendisleri Odası
Fatih Mardinoğlu Elektrik Mühendisleri Odası
Ferhat İnal Elektrik Mühendisleri Odası
Cihangir İren Elektrik Mühendisleri Odası
Sedat Gökmenoğlu Elektrik Mühendisleri Odası
Ahmet Sözen Elektrik Mühendisleri Odası
Alican Çetinkaya Elektrik Mühendisleri Odası
Arif Dönmez Elektrik Mühendisleri Odası
Cemil Kocatepe Elektrik Mühendisleri Odası
Ender Kelleci Elektrik Mühendisleri Odası
İslim Arıkan Elektrik Mühendisleri Odası
İsmail Hakkı Çavdar Elektrik Mühendisleri Odası
Mehmet Can Elektrik Mühendisleri Odası
Mehmet Mak Elektrik Mühendisleri Odası
Şaban Tat Elektrik Mühendisleri Odası
Şebnem Seçkin Uğurlu Elektrik Mühendisleri Odası
Tarık Tarhan Elektrik Mühendisleri Odası
Kardelen Kamişli Elektrik Mühendisleri Odası

274
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Kitabı

Alkan Alkaya Elektrik Mühendisleri Odası


Doğukan Yurttaş Elektrik Mühendisleri Odası
Nahit Eser Elektrik Mühendisleri Odası
Umut Temizkan Elektrik Mühendisleri Odası
Zeynep Hasırcı Tuğcu Elektrik Mühendisleri Odası
Bişar Tutuş Elektrik Mühendisleri Odası
Eray Yağız Elektrik Mühendisleri Odası
Teoman Alptürk Elektrik Mühendisleri Odası
Yücel Yaşar Büyüklü Elektrik Mühendisleri Odası
Turay Volkan Ayanoğlu Elektrik Mühendisleri Odası
H.Avni Gündüz Elektrik Mühendisleri Odası
Halil Suat Türker Elektrik Mühendisleri Odası
İlknur Yılmaz Elektrik Mühendisleri Odası
Muammer Argün Elektrik Mühendisleri Odası
Tanay Sıdkı Uyar Elektrik Mühendisleri Odası
Remzi Çınar Elektrik Mühendisleri Odası
İlhan Metin Elektrik Mühendisleri Odası
Suat Yılmaz Elektrik Mühendisleri Odası
Emir Birgün Elektrik Mühendisleri Odası
Serdar Paker Elektrik Mühendisleri Odası
İlker Ceylan Elektrik Mühendisleri Odası
İrfan Şenlik Elektrik Mühendisleri Odası
Erim Arıcı Elektrik Mühendisleri Odası
Cemil Ünal Elektrik Mühendisleri Odası
Ekrem Poyraz TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (Fizik Müh)
Ufuk Ataç TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (Elektrik Müh)
Mehmet Besleme TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (Kimya Müh)
Hüsnü Meydan TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (Maden Müh)
Cihan Dündar TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (Çevre Müh)
Selim Bayer TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (Çevre Müh)
Ersin Gırbalar TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (Jeoloji Müh)
Selçuk Uluata TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (İnşaat Müh)
Tevfik Peker TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (Makina Müh)
Hüseyin Atıcı TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (Makina Müh)
Özden Güngör TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (Ziraat Müh)
İsmail Küçük TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (Meteoroloji Müh)
Mehmet Çelik TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (Petrol Müh)
Utkan Güneş TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (Metalurji Müh)
Cemalettin Küçük TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi (Metalurji Müh)

275

You might also like