Anksiyete Bozuklukları 1

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 68

KAYGI

(ANKSİYETE) BOZUKLUKLARI

1
◆ Kaygı(anksiyete), korku ve
endişenin egemen olduğu bir
duygu durumu olup, birçok
psikopatolojide ortaya çıkabilen ve
birçoğunun da temelini oluşturan
bir duygu durumudur.

2
DSM V
Ayrılma Kaygısı Bozukluğu
Seçici Konuşmazlık
Özgül Fobi
Sosyal Fobi
Panik Bozukluğu
Agorafobi
Yaygın Kaygı Bozukluğu
Maddenin/İlacın Yol Açtığı Kaygı B.
Başka Bir sağlık Durumuna bağlı Kaygı B.
Tanımlanmış Diğer Bir Kaygı B.
Tanımlanmamış Kaygı B. 3
YAYGIN
(GENELLENMİŞ)
ANKSİYETE BOZUKLUĞU

4
Yaygın Anksiyete Bozukluğu gerek
psikolojik gerekse bedensel
belirtilerle seyreden bir kaygı
bozukluğudur.

Bu bozukluk belirgin, yaygın ve


kişinin kendini kontrol etmekte
zorlandığı bir bozukluktur.

5
Yaygın Anksiyete Bozukluğu tipik
olarak çocukluk ya da erken
erişkinlikçağında başlayan, önemli
yaşam olaylarına bağlı olarak artış
gözlenen, kişinin yaşamını depresif
bir bozukluk kadar olumsuz etkileyen
oldukça yaygın bir kaygı
bozukluğudur.

6
Belirtiler
◆ Terleme
◆ Yüz kızarması
◆ Nefes darlığı gibi
◆ Kalp çarpması
bedensel (somatik)
◆ Mide rahatsızlığı
yakınmalara
◆ İshal
sıklıkla rastlanır ve
◆ Sık idrara çıkma
otonom sinir
◆ Soğuk, yapışkan eller
sisteminin aşırı
◆ Ağız kuruluğu
aktivitesini yansıtır.
◆ Boğazda yumru var hissi

7
EPİDEMİYOLOJİSİ

◆ 12 aylık bir süreçte toplumun % 3’ ünde ve


yaşam boyunca takriben % 5’in de
görülmektedir.

◆ Yaygın Anksiyete Bozukluğu, en sık koyulan


ruhsal bozukluk tanıları arasında, depresyondan
(%10.4) sonra % 7.9 ile ikinci sırada yer
almaktadır.

◆ Türkiye Ruh Sağlığı Profili araştırmasında ICD-10


ölçütlerine göre YAB’nun yaygınlığı % 0.7 olarak
bulunmuştur. 8
DSM V
• Yaygın Kaygı Bozukluğu
A. En az altı aylık bir sürenin çoğu
gününde, birtakım olaylar ya da
etkinliklerle (işte ya da okulda başarı
gösterebilme gibi) ilgili olarak, aşırı bir
kaygı ve kuruntu (kaygılı beklenti) vardır.
B. Kişi kuruntularını denetim altına almakta
güçlük çeker.
C. Bu kaygı ve kuruntuya, aşağıdaki altı
belirtiden üçü (ya da daha çoğu) eşlik eder
(en azından kimi belirtiler son altı ayın
çoğu gününde bulunmuştur):
D. Kaygı, kuruntu ya da bedensel belirtiler,
klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da
toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli
diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte
düşmeye neden olur.

E. Bu bozukluk, bir maddenin (örn. kötüye


kullanılabilen bir madde, bir ilaç) ya da
başka bir sağlık durumunun (örn.
hipertiroidi) fizyolojiyle ilgili etkilerine
bağlanamaz.
F. Bu bozukluk başka bir ruhsal bozuklukla
daha iyi açıklanamaz (örn. panik
bozukluğunda panik atakları olacağına ilişkin
kaygı ya da kuruntu, toplumsal kaygı
bozukluğunda [sosyal fobi] olumsuz
değerlendirilme, takıntı-zorlantı bozukluğunda
bulaşma ya da diğer takıntılar, ayrılma
kaygısı bozukluğunda bağlandığı kişilerden
ayrılma, örselenme sonrası gerginlik
bozukluğunda örseleyici olayların
anımsatıcıları, anoreksiya nervozada kilo
alma, bedensel belirti bozukluğunda bedensel
yakınmalar, beden algısı bozukluğunda
algılanan görünüm kusurları, hastalık kaygısı
bozukluğunda önemli bir hastalığı olma ya da
sanrılı bozuklukta sanrısal inançların içeriği).
Not: Çocuklarda yalnızca bir maddenin
olması yeterlidir.
1. Dinginleşememe (huzursuzluk)
ya da gergin ya da sürekli diken üzerinde
olma.
2. Kolay yorulma.
3. Odaklanmakta güçlük çekme
ya da zihin boşalması.
4. Kolay kızma.
5. Kas gerginliği
6. Uyku bozukluğu (uykuya
dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük
çekme ya da dinlendirmeyen, doyurucu
olmaya bir uyku uyuma).
ETİYOLOJİ
GENETİK ETKENLER

❖ Genel toplumda anksiyete bozukluğuna


rastlanma oranı % 3 iken, aile çalışmalarında
hastaların birinci derecede akrabalarında % 15
oranında yaygın anksiyete bozukluğuna
rastlanmaktadır.

❖İkiz çalışmalarında; tek yumurta ikizlerinde çift


yumurta ikizlerine göre daha fazla uyum
görülmektedir.

❖İkiz çalışmalarından elde edilen bulgular,


YAB’nun kalıtımsal geçiş oranlarını % 15-40
arasında olduğunu göstermektedir.
13
ETİYOLOJİ
NÖROBİYOLOJİK ETKENLER

Yaygın Anksiyete Bozukluğunun


belirtilerinin oluşmasında özellikle GABA
Benzodiazepin kompleksinin ve Serotonerjik
sistemin önemli rolleri olduğu
düşünülmektedir.

14
GABA – BENZODİAZEPİN
KOMPLEKSİ
GABA beyindeki ana
inhibitör transmitterdir.

GABA reseptörleri
bloke edildiğinde
anksiyete artar,
benzodiazepinler ile
uyarıldıklarında ise
anksiyete azalmaktadır.

15
ETİYOLOJİ
PSİKOSOSYAL ETKENLER
◆ Psikanalitik Ekole göre :

Anksiyete çözümlenmemiş bilinçdışı


libidinal veya saldırganca dürtülerin doyum
arzusu ile bunun yaratacağı tehlike arasındaki
intrapsişik çatışmadan kaynaklanmaktadır.

Anksiyete savunma mekanizmalarını


devreye sokamamasından kaynaklanmaktadır.

16
ETİYOLOJİ
PSİKOSOSYAL ETKENLER
◆ Bozuk Aile içi İletişim:

Anksiyete bağlanılan ebeveynden gerçek


veya hayali bir ayrılmaya karşı güvensiz bir
yanıt olmaktadır.

Ebevynin yeterli ilgi göstermemesi, aşırı


koruyucu tutum, duygu ifadesinden yoksun
ilişki biçimi, yaygın anksiyete bozukluğuna
zemin hazırlar.
17
ETİYOLOJİ
PSİKOSOSYAL ETKENLER
◆ Bilişsel- Davranışçı Ekol:

YAB hastaları sıradışı olayları tehdit


edici olarak algılar, dünyada kendilerinin
tehlike altında olduğuna inanırlar.

Bu kişilerde bilişsel çarpıtmalar söz


konusudur. Bunun sonucunda, kişi
çevredeki olayları kontrol edemeyeceğine
inanır. Çaresizlik ve anksiyete hisseder.
18
ETİYOLOJİ
PSİKOSOSYAL ETKENLER

◆ Davranışsal Model:

Yaygın kaygının, dış uyarıcılara


klasik koşullama yoluyla öğrenildiği
varsayılmaktadır. Fakat koşullayıcı
uyarıcıların ranjı çok geniş
olmaktadır.

19
AYIRICI TANI
YAB – PANİK BOZUKLUK
YAB tanısı alan hastaların %25’i panik
bozukluk ölçütlerini karşılamaktadır.

Panik bozukluğu olan hastalar kendi içsel


belirtilerine yönelik kaygı duymakta ve “şu
an” üzerinde durmaktadırlar.

YAB hastaları gelecekteki yaşam


olaylarına yönelik olarak kaygı duyarlar.

20
AYIRICI TANI
◆ YAB – OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK
OKB hastalarının düşünceleri genellikle
kısa süreli, abartılı ve gerçeklikten
uzaktır.

YAB’da ise kaygı ortaya çıkabilecek


olumsuz olaylara odaklanılmıştır ve
hastanın kendi düşüncesi dışında
oluşmaktadır.

21
AYIRICI TANI
◆ YAB – Duygudurum Bozuklukları

Depresif bozukluklarda negatif tekrarlayıcı


düşünceler çoğunlukla geçmişle ilgili
olmaktadır.
Yaygın Anksiyete Bozukluğunda ise
kaygılar gelecek yaşam olaylarına yöneliktir.

22
KOMORBİDİTE
( Eş Tanı)
YAB – Kişilik Bozuklukları

YAB ile kişilik bozuklukları arasında %


69’a varan bir birliktelik söz konusudur.
YAB ile en çok Obsesif Kompulsif Kişilik
bozukluğu arasında ilişki görülmektedir. %
23 komorbidite bulunmaktadır.
YAB ile çekingen kişilik bozukluğu
arasında % 13 komorbidite bulunmaktadır.
23
KOMORBİDİTE
( Eş Tanı)
◆ YAB– Bedensel Hastalıklar
YAB olan hastaların 1/4’ nde alkol
bağımlılığı veya kötüye kullanım
görülmektedir.
Eş tanı görülen durumlarda işlev
kaybı daha belirgin ve intihar riski
daha yüksek olmaktadır.

24
TEDAVİ
FARMAKOLOJİK TEDAVİ

Bu tedavi yaklaşımında pekçok farklı ilacın


yeri vardır. Bunlar;

◆ Benzodiazepinler
◆ Trisiklik Antidepresanlar

◆ Seçici Seratonin Geri Alım İnhibitörleri

◆ Beta Blokerleri

25
Tedavi
“Bilişsel Yaklaşım”

Hastalar, değişik koşullarda


karşılaştıkları ve kendileri için
yabancı olan herhangi bir durumu,
hatalı şekilde “tehlikeli” olarak
değerlendirir ve bu varsayımla
hareket ederler.

26
Tedavi
“Bilişsel Yaklaşım”
Amaç:
Anksiyete yaratan düşüncelerinin
altında yatan inançları saptayarak mantık
ya da mantık dış temellerini, geçerliliklerini
ve kaygı yaratan düşüncenin olabilirlik
derecesini sorgulamaktadır.

Bu yöntem sonucunda, hasta


işlevsizlik yaratan düşüncelerle akılcı ve
gerçekçi alternatiflerini yer değiştirmeyi
öğrenecektir. 27
Tedavi
“Bilişsel-Davranışçı Yaklaşım”
◆ Amaç : Uygunsuz tepkinin düzeltilmesidir.

1) Yüzleştirme teknikleri
2) Sistematik Duyarsızlaştırma
3) Bio-feedback
4) Gevşeme teknikleri

28
PANİK BOZUKLUK

29
Panik Bozukluk

Tekrarlayan ve beklenmedik
anlarda ortaya çıkan iç sıkıntısı
(anksiyete) ile buna eşlik eden
bedensel ve bilişsel belirtilerden
oluşan “panik nöbetlerle” seyreden
bir bozukluktur.

30
Panik Bozukluk

Hastalığın başlangıcının genellikle


kendiliğinden ve aniden olduğu
bildirilmekte ise de, bu bozukluğu
yaşayan bireylerin çoğu son bir yıl
içinde atak ile ilişkilendirilebilecek bir
yaşam stresörüne maruz kalmış
olmalıdır.

31
Panik Bozukluğun Tarihçesi

Freud panik bozukluğa “anksiyete nevrozu”


şeklinde bir isim verirken, kendisi bu
bozukluğu uyarılmışlık hali, beklenti
anksiyetesi, kardiyak spazmlar, terleme ve
nefes alma güçlüğü olarak tanımlamıştır.

İkinci Dünya Savaşı sırasında “efor


sendromu” olarak adlandırılmıştır.

1980 yılında ise “panik bozukluk” resmi bir


tanı olarak sınıflandırma sisteminde yer
almaya başlamıştır.
32
EPİDEMİYOLOJİ

❖ Panik bozukluğun yaşam boyu prevelansı


ortalama %2-3, bir yıllık prevelansı ise
ortalama % 1-2 olarak kabul edilmektedir.

❖ Genel toplumda yaşayanların % 10’u


yaşamlarında en az bir kez panik atak
deneyimlemişlerdir.

❖ Panik bozukluğu tanısı alan hastaların


yaklaşık 1/3’i aynı zamanda agorafobi tanı
ölçütlerini karşılamaktadır. 33
Panik Bozukluğu olan
hastalar :

◆ 50 yaşın altında,
◆ Kadın

◆ Dul

◆ Şehirli

34
Panik Bozukluk
❖ Kadınlarda erkeklere oranla 2-3 kat
daha fazla görülmektedir.

❖ Evli olmayanlarda evli olanlara göre


görülme sıklığı 2 kat artmaktadır.

❖ Şehirde yaşayanlarda, kırsal kesimde


yaşayanlara göre 1.5 -2 kat daha
fazla görülmektedir.
35
DSM V
• Panik Bozukluğu
A. Yineleyen beklenmedik panik
atakları. Bir panik atağı, dakikalar içinde
doruğa ulaşan ve o sırada aşağıdaki
belirtilerden dördünün (ya da daha
çoğunun) ortaya çıktığı, birden yoğun bir
korku ya da yoğun bir içsel sıkıntının
bastırdığı bir durumdur:

Not: Böyle bir durum, kişinin dingin ya


da kaygılı olduğu bir durumda birden
bastırabilir.
1. Çarpıntı, kalbin küt küt atması ya da
kalp hızının artması.
2. Terleme.
3. Titreme ya da sarsılma.
4. Soluğun daraldığı ya da boğuluyor
gibi olma duyumu.
5. Soluğun tıkandığı duyumu.
6. Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma.
7. Bulantı ya da karın ağrısı.
8. Baş dönmesi, ayakta duramama,
sersemlik ya da bayılacak gibi olma
duyumu.
9. Titreme, üşüme, ürperme ya da ateş
basması duyumu.
10. Uyuşmalar (duyumsuzluk ya da
karıncalanma duyumları)
11. Gerçekdışılık (“derealizasyon”,
gerçekdışı olma duyumu) ya da kendine
yabancılaşma (“depersonalizasyon”,
kendinden kopma duyumu).
12. Denetimini yitirme ya da “çıldırma”
korkusu.
13. Ölüm korkusu.

Not: Kültüre özgü belirtiler (örn. kulak


çınlaması, boyun ağrısı, baş ağrısı,
denetim dışı çığlık atma ya da ağlama)
görülebilir. Bu belirtiler gereken dört
belirtiden biri olarak sayılmamalıdır.
B. Ataklardan en az birinden sonra,
aşağıdakilerden biri ya da her ikisi de bir
ay (ya da daha uzun) bir süreyle olur:
1. Başka panik ataklarının olacağı ya da
bunların olası sonuçlarıyla (örn. Denetimimi
yitirme, kalp krizi geçirme, “çıldırma”) ilgili
olarak sürekli bir kaygı duyma ya da
tasalanma.
2. Ataklarla ilgili olarak, uyum bozukluğuyla
giden davranış değişiklikleri (örn. spor
yapmaktan ya da tanıdık, bildik olmayan
durumlardan kaçınma gibi panik atağı
geçirmekten kaçınmak için tasarlanmış
davranışlar) gösterme.
C. Bu bozukluk, bir maddenin (örn. kötüye kullanılan
bir madde, bir ilaç) ya da başka bir sağlık
durumunun (örn. hipertiroidi, kalp-akciğer
hastalıkları) fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.
D. Bu bozukluk, başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi
açıklanamaz (örn. panik atakları, toplumsal kaygı
bozukluğunda olduğu gibi, yalnızca korkulan
toplumsal durumlara tepki olarak; özgül fobide
olduğu gibi, sınırlı birtakım fobi kaynağı nesneler ya
da durumlara tepki olarak; takıntı-zorlantı
bozukluğunda olduğu gibi takıntılara tepki olarak;
örselenme sonrası gerginlik bozukluğunda olduğu
gibi örseleyici olayların anımsatıcılarına tepki olarak
ya da ayrılma kaygısı bozukluğunda olduğu gibi
bağlandığı kişilerden ayrılmaya tepki olarak ortaya
çıkmamaktadır).
Panik Bozukluk

◆ Agorafobilihastalarda bir erkeğe


karşılık üç kadında görülme olasılığı
vardır.

◆ Agorafobisiolmayan hastalarda ise


bir erkeğe karşılık iki kadında
görülmektedir.
41
Klinik Görünüm
Bedensel Belirtiler
❖ Kalpte çarpıntı, hızlı kalp atışı, kola,
omuza ve koltuk altına yayılan göğüs
ağrısı, uyuşma
❖ Soluğun kesilmesi, nefes darlığı,
boğuluyormuş hissi.
❖ Boğazda tıkanma hissi, yutkunmakta
güçlük çekiyormuş hissi.
❖ Bulantı, karın ağrısı.

❖ Baş dönmesi, düşüp bayılacak gibi olma.

❖ Titreme, terleme, ürperme, uyuşma,


karıncalanma, ateş basması. 42
Klinik Görünüm
Bilişsel Belirtiler:
❖ Hasta kalp krizi geçirebileceği ya da
ölebileceği korkusu yaşayabilir.
❖ Bilincini kaybedip, delirebileceği ya da
kontrolünü kaybedip istemdışı olumsuz
davranışlar sergileyeceği korkusu
yaşayabilir.
❖ Kişi kendi bedenine çok fazla
odaklanmıştır, bedenindeki en basit
değişiklikleri bile fark eder.
43
Klinik Görünüm
Uyku Bozuklukları:
◆ Uyku süreci bir “kontrolü kaybetme”
sürecidir.
◆ Bilinçdışı olarak uykudan korkmaktadırlar.

◆ Uykuya dalmakta zorlanırlar, kolaylıkla dış


uyaranla uykudan uyanırlar.
◆ Uyku esnasında bilinçsizce başkalarına
zarar verme korkusu yaşarlar.

44
Klinik Görünüm

NOKTURNAL PANİK ATAK :


Bazı panik bozukluğu olan hastalar
nokturnal panik atak olarak
tanımladığımız , uyku sırasında
ataklarla uyanıp fırlayabilmektedir.

Hastaların % 40’ı uyku esnasında


panik atak yaşayabilmektedir.
45
Klinik Görünüm
Depersonalizasyon / Derealizasyon :

Bazı hastalar kendileriyle ilgili yabancılık ya


da gerçek dışılık duyguları yaşayabilir.

Kendilerini bedenlerinin dışından izliyormuş


gibi ( depersonalizasyon) veya çevrenin
değiştiği, yabancılaştığı gibi düşüncelerinin
olması
(derealizasyon)

46
Panik Ataklar
Beklenmedik Durumsal
Spontan Panik Ataklar
Panik Ataklar
Değişmez
Panik atağın biçimde durumsal
başlangıcı durumsal bir tetikleyici ile
bir tetikleyici ile karşılaşıldığında ya
ilişkili değildir. da karşılaşacağı
Ataklar nedensiz düşünüldüğünde
olduğu için nerede ortaya çıkmaktadır.
ve ne zaman
geleceği belirsizdir. 47
Panik Bozukluk
TEMEL ÖZELLİKLER

◆ PanikAtaklar
◆ Beklenti Anksiyetesi

48
Beklenti Anksiyetesi
Panik bozukluğu olan hastalar yeni bir
panik atak geçirme beklentisi ve korkusu
yaşarlar.
Hastalar ne zaman panik atak
geçireceklerini kestirmek amacıyla
çevresel ve bedensel ipuçları ararlar.
Beklenti anksiyetesi aynı zamanda pek
çok yanlış çıkarsama ve inanca neden
olur. Bu çıkarsamalar belli kaçınmalara
(agorafobiye) neden olmaktadır.
Anksiyeteli bekleyiş, kişinin gündelik
yaşam ve sosyal ilişkilerini giderek kısıtlar.
49
Etiyoloji

Genetik Etkenler:
Panik bozukluğun yatkınlığının % 33-44
civarında kalıtsal olduğu ileri sürülmektedir.

Aile Çalışmaları:
Panik bozukluğu olan hastaların birinci derece
akrabalarında bozukluk görülme oranı % 7.7 ile %
20.5 arasında değişmektedir.
Panik bozukluğu olan bir kişinin ailesindeki
diğer kişilerin panik bozukluk yönünden risk
taşıma oranı % 78.3 olmaktadır.
50
Etiyoloji

İkiz Çalışmaları
Panik bozukluğu eş hastalanma oranı tek yumurta
ikizlerinde çift yumurta ikizlerine oranla % 31
olduğu belirtilmiştir.

Evlat edinme çalışmalarında evlat edinilen


çocuklarda ailelerin diğer çocuklarına oranla daha
fazla hastalık izlenmiştir. Bu da genetik yatkınlığı
göstermektedir.

51
Etiyoloji
Beyin Yapılarının Rolleri

Beklenti Anksiyetesinin gelişiminde limbik


sistemin ve GABA Benzodiazepin reseptör
kompleksinin rolü olabileceği öne
sürülmüştür.

Panik bozukluğu olan hastalar tehlikeli


olarak nitelendirdikleri durumlardan
kaçınarak panik atak ve beklenti
anksiyetesini azaltmayı öğrenmekte yani
agorafobik bir tutum geliştirmektedirler.
Bu durumdan beynin prefrontal bölgesi
sorumlu olmaktadır.
52
Hazırlayıcı Etkenler
Stres verici yaşam olayları :
Hastalar genellikle ilk panik atağı
stres verici bir yaşam olayı ardından
deneyimlerler,
❖ Bir yakının ölümü,
❖ Eş ya da partnerden ayrılmak,
❖ Bir yerden taşınmak,
❖ Kişilerarası çatışmalar,
❖ Sağlık sorunları.
53
Hazırlayıcı Etkenler

Erken Dönem Yitimleri:


Erken çocukluk dönemindeki
kayıplar panik bozukluğun
oluşmasında önemlidir.

Çocuğun ebeveynden ayrılması,


ebeveynlerin boşanması ve benzeri
stresler panik bozukluk için bir
yatkınlık oluşturmaktadır.
54
Hazırlayıcı Etkenler
Ebeveyn Özellikleri:

Ebeveynlerin duygusal açıdan


sıcak olmamaları, annelerin yetersiz
bakımı ya da reddedici davranışları
panik bozukluk ile ilişkili olarak
görülen ebeveyn özellikleridir.
Aynı zamanda anksiyöz
ebeveynlerin çocuklarının da
anksiyöz oldukları tespit edilmiştir.
55
HazırlayIcI Etkenler
Kişilik Özellikleri:
❖ Bağımlılık
❖ Kendini öne sürememe
❖ Güvensizlik
❖ Obsesyonel olma

Hastalık öncesinde hastaların % 40’ı


çeşitli kişilik bozuklukları sergilemişlerdir.
Bunlar bağımlı,kaçıngan, pasif agresif
ve kompulsif tip özelliklerdir. Bunların
panik bozukluğuna yatkınlık yarattığı
düşünülmektedir.

56
Psikodinamik Kuram
Bu hastaların alışkın olunmayan
durumlar karşısında “aşırı koruyucu ve
kontrol edici ebeveyn davranışlarıyla
beslenen” ve “çözülmemiş bağımlılık
bağımsızlık çatışmalarına yol açan bir
korkunun
varolduğunu söylemektedir.

Anksiyete karşısında bu kişilerin


savunma mekanizmaları yetersiz
olmaktadır. 57
Bilişsel-Davranışçı Kuram
Panik bozukluk fiziksel ya da
mental kökenli içsel duyumların
yanlış olarak, katastrofik olarak
yorumlanmasının bir sonucu
olmaktadır.

Kişi atak sırasındaki belirtilerini


bedensel ya da ruhsal açıdan ,
tehlikeli, zararlı ve hatta ölümcül
olarak algılamaktadır. 58
Bilişsel Davranışçı Kuram
Böylece hasta bu belirtilerinden korkmaya
başlamakta, sürekli olarak kendi bedenlerine
odaklanmaktadır.

Kendi bedenlerindeki en ufak değişimleri


bile panik atak geçirecekleri yönünde
yordarlar.

Bu katastrofik inançlar yeniden anksiyete


ve dolayısıyla daha fazla bedensel belirti ve
duyuma yol açmaktadır. Bu uyarılmaya artmış
anksiyete, yeni panik ataklara yol açmaktadır.
59
Hastalığın Gidişi

Panik ataklar bazı hastalarda haftada


1-2 kez olmak üzere aylarca devam
ederken, bazen de paniksiz geçen haftalar
ve aylar görülmektedir.

Hastalık süreğen bir gidiş


göstermektedir. Zaman zaman
alevlenmeler ve remisyonlar
gözlenmektedir.

60
Hastalığın Gidişi
Etkin bir tedavi ile panik hastaların
yaklaşık % 70’inde tam iyileşme ya
da belirgin düzelmeler
gözlenmektedir.

Geri kalan % 20-30 hastada uzun


süreli tedavi gerekli olmaktadır.

61
TEDAVİ
Temel Amaçlar:
◆ Öncelikle hastadaki panik atakları
ortadan kaldırmak,
◆ Hastanın kaçınma davranışını önlemek,
◆ Beklenti anksiyetesini sona erdirmek,
◆ Panik bozukluğu ile birlikte görülen
bedensel ve psikiyatrik bozuklukları
tedavi etmek,
◆ Hastaların çoğu için gerekli idame
tedaviyi sürdürmek.

62
Tedavi
“Bilgilendirme”
◆ Hastalığın nedenleri, belirtileri, belirtilerin
nasıl ortaya çıktığı, seyri ve tedavi
yöntemleri hakkında bilgilendirme.
◆ Anksiyete belirtilerinin oluş düzenekleri.

◆ Beklenti anksiyetesi ve agorafobinin


gelişim basamakları üzerinde durulması.
◆ Tedavinin neyi, nasıl düzelteceği
konusunda bilgi vermek.

63
Bilişsel- Davranışçı Tedavi

BDT’de ayrıntılı bir bilgilendirme


ve eğitim yapılarak, panik belirtileri
ve beden duyumları azaltacak
teknikler öğretilir.

64
Bilişsel- Davranışçı Tedavi
◆ Panik ataklarda hissedilen
belirtilerin doğası açıklanır, bedensel
belirtiler ile ilgili geliştirilen yanlış (
katastrofik) inançlar ele alınır.
Hastanın düşünüş biçimi yeniden
yapılandırılmaya çalışılır.

65
Bilişsel- Davranışçı Tedavi
◆ İzleme programları oluşturulur.

◆ Anksiyeteyi yönetme, kontrol


teknikleri hastaya öğretilir.
– Nefes Alma Teknikleri
– Kas Gevşeme Egzersizleri
– Kişinin kendi bedenine olan dikkatini
başka yöne çekmek.

66
Bilişsel- Davranışçı Tedavi

◆ Yüzleştirme ( exposure) Teknikleri:


– Hayali Yüzleştirme Yaklaşımı
– Gerçek Yaşamda Yüzleştirme Yaklaşımı (
in vivo exposure)
– İntrospektif Yüzleştirme Yaklaşımı

67
Bilişsel- Davranışçı Tedavi

Tek başına BDT ile hastaların


yaklaşık % 60’ı panik ataksız bir
yaşama kavuşmaktadır. Kısmi
düzelmeler göz önüne alındığında
yanıt oranı % 60 -80 olmaktadır.

68

You might also like