Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 6

Harezm Türkçesi ve Harezm Türkçesi ile Yazılmış Eserler

HAREZM TÜRKÇESİ
Harezm Türkçesi, Karahanlı Türkçesine dayalı olarak batıda Harzemşahlar devletinin ortadan kalkması Harezm
Aral ve Hazar arasında kurulup gelişmiştir. 13. yüzyılda Oğuz ve Türkçesinin gelişimine bir engel teşkil etmemiştir. Harzemşahların
Kıpçak Türkçelerinin etkisi ile gelişen Orta Asya İslâmi Türk yazı dil etkinlikleri 15. yüzyıla kadar gelir.
dilinin ikinci aşamasıdır. Harezm, asıl itibarıyla Türk olmayıp
Kanglı, Kıpçak ve Oğuz boylarının bölgeye yerleşmesi ile
sonradan Türk unsurlarının göçü neticesinde Türkleşmiştir.
Harezm Türkçesi şekillenmiştir. Harezm sözünün Türk diline ait bir
Fuat Köprülü, İslâmiyet’ten önce bu bölgede “âri” olan ve dönemi temsil etmesi Ali Şir Nevai’nin Mecalisü’n-Nefâis adlı
İranlılarla ırk olarak yakınlığı bulunan “Harizmliler” adındaki bir eserinde, Hüseyin Harezmî’den bahsetmesi ile ortaya çıkmıştır.
topluluktan bahseder.
Köprülü, 11-. yüzyılda Oğuzlarla onlara yakın Türkmenlerin ve
İbn-i Batuta, Harezm’de konuşulan Türkçe ile ilgili bilgiler yine Oğuzlara dil bakımından yakınlığı bulunan Kıpçak unsurlarının
vererek Harezm’i dünyanın en zengin memleketi olarak nitelendirir. Harezm Türkçesinin oluşumunda rol oynadığını söyler.

Birbirini takip eden siyasi gelişmeler sonunda Harezm Harezmdeki edebî Türkçenin teşekkülünde, Kanglı
Türkleşerek 12. yüzyılda kültür merkezi hâline gelmiştir. Bu durum Lehçesinden başka Selçuklular devrindeki Oğuzca ve Hakaniye
Çengizliler ve Altın Ordu döneminde de devam etmiştir. Türkçesi de tesir etmiştir.

Janos Eckmann da Harezm’i Kaşgar’ın yanında ikinci bir A. Caferoğlu, Müşterek Orta Asya Türkçesinin içinde yer alan
edebiyat merkezi olarak tanımlar ve bu bölgenin 11 ve 12. Harezm Türkçesinin oluşum şekli hakkında benzer bilgileri verir.
yüzyıllarda Oğuz ve Kıpçak boyları tarafından Türkleştirildiğini Harezm Türkçesinin teşekkülünde bölgedeki Türk boyları
ifade eder. doğrudan etkili olmuştur.

Orta Türkçe devresine dâhil edilen Harezm Türkçesi Altın


Ordu bölgesini de içine alan bir yazı dilidir. Harezm dilinde
Moğolcadan Arapça ve Farsçaya uzanan ve gittikçe artan bir da dâhil olmuştur. Harezm’den Altın Ordu’ya gelen şair ve yazarlar
kelime dağarcığı da etkisini göstermiştir. Bu dillerin tesirine rağmen burada Türk yazı dilini yaymışlar, Kıpçak sahasında yeni bir yazı dili
milli kültüre ve Türk diline olan bağlılık eserlerde kendini belli oluşturmuşlardır. Bu kadar geniş bir sahada varlık gösteren ve
etmektedir. farklı Türk lehçeleri ile de karışmış olan Harezm Türkçesi
sınıflandırmada değişik adlandırmalara maruz kalmıştır.
Harezm Türkçesinin Orta Asya Türk edebiyat dillerinin tarihi
içinde özel bir devre olduğunu ilk kez A. N. Samoyloviç ortaya Araştırmacılar, eserleri bazen Karahanlı ya da Çağatay
atmıştır. Türkçesi içerisinde değerlendirirken bazen de bu döneme ait
eserlerin dili için Oğuz-Kıpçak Türkçesi ifadesini kullanmışlardır.
Bir geçiş dili vasfı ile Harezm Türkçesi, Karahanlı Türkçesi ile
Çağatayca arasında yer almıştır. Aysu Ata V. Bartold’ un Harezm ile Janos Eckmann’a göre (Nehcü’l-Feradis hariç) eserlerin telif
Çağatay Türkçesine dair tespitlerinden bahsederek bir geçiş devresi tarihinden daha sonra istinsah edilmiş olmaları bu metinlerin dil
olduğu fikrini yineler. yönünden değerlendirilmelerini zorlaştırmaktadır.

Harezm’de, 13. yüzyıldan itibaren gelişen İslâmi Türk


Edebiyatına, Moğol istilasından sonra 14. yüzyılda Altın Ordu sahası
HAREZM TÜRKÇESİ İLE YAZILAN ESERLER
Mukaddimetü'l-Edeb / Zemahşerî (1128 − 1144) Kısasu’l-Enbiya / Nâsireddin bin Burhaneddin Rabguzî
Mukaddimetü'l-Edeb aslında Arapçayı öğretmek üzere (1310)
yazılmış kelime ve kısa cümlelerden ibaret bir eserdir. Kısasu’l-Enbiya, “peygamber kıssaları” demektir. Arap, Fars
ve Türk edebiyatlarında özel bir yere sahiptir. Peygamberlerin hayat
Arapça kelime ve ibarelerin altına Harezm Türkçesi, Farsça
hikâyeleri ve mucizelerini sahabenin ve dört halifenin menkıbelerini
Hârezmce (bir İran dili), Moğolca, Çağatayca, Osmanlıca gibi dillerde
anlatır. Yaratılıştan Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'e kadar gelir.
anlamları yazılmıştır. Tabii ki her nüshada bütün bu diller yoktur. En
eski nüshalar Harezm Türkçesi ve Farsça ile tercümeli olan Harezm Türkçesiyle yazılmıştır.
nüshalardır.
Rabguzî’nin Oğuz oluşunun dil tarihimiz açısından özel bir
Eser'in en eski nüshası olan Yozgat nüshasını bulup bilim anlamı vardır. Türkistan Bölgesinde yaşayan bir Türk, hangi boydan
dünyasına tanıtan Ahmet Ateş’tir. Zeki Velidi Togan, Polonyalı olursa olsun eserini, döneminin ortak yazı dili ile yazmaktadır.
Türkolog A. Zajaczkowski ve Nuri Yüce eser üzerine çalışmalar Rabguzi de eserini dönemin Türkistan ve Altın Ordu’daki ortak yazı
yapmıştır. dili olan Harezm Türkçesi ile yazmıştır.

Mukaddimetü'l-Edeb’le ilgili en önemli çalışma Nuri Yüce’ye Eser üzerinde en önemli çalışma son yıllarda Aysu Ata
aittir. tarafından yapılmıştır.
Muînü’l-Mürîd / Şeyh Şeref Hoca? − İslâm? (1313) Hüsrev ü Şîrîn / Genceli Nizâmî (12. Yüzyıl)
Ebulgazi Bahadır Han’ın Şecere-i Terakime’sindeki rivayete Hüsrev ü Şîrîn Fars dilinde yazılmış bir mesnevidir.
göre eserin yazarı Şeyh Şeref Hocadır.
Sasanî hükümdarı Hüsrev Perviz ile Ermeni prensesi Şîrîn
Fuat Köprülü, Muînü’l-Mürîd’in yazarını İslâm kabul eder. J. arasındaki aşk hikâyesini anlatır.
Eckmann da eserin yazarını İslâm olarak kabul etmektedir.
Hüsrev ü Şîrîn, Kutb mahlaslı bir Türk şair tarafından 1341-1342
Eser dini bilgileri öğretmek için yazılmıştır. yıllarında Harezm Türkçesine çevrilmiştir.

Bugüne kadar eserin tek nüshası bilinmektedir. Bursa Orhan Köprülü bu eserin, Harezm-Altın Ordu sahasının bediî
Kütüphanesinde bulunan yazma Zeki Velidi Togan'ın “Harezm'de maksatla (estetik) yazılan ilk din dışı eseri olduğuna da dikkat
Yazılmış Eski Türkçe Eserler” makalesi ile bilim dünyasına çeker.
tanıtılmıştır.
Eser üzerine Zajaczkowski ve Necmettin Hacıeminoğlu
çalışmıştır.
Muhabbetname / Harezmî (1352 − 1353) Nehcü’l Ferâdîs (Uştmahlarnıŋ Açuk Yolı) / Mahmud bin
Mesnevî tarzında yazılmış uzunca bir manzumedir. Ali (1358’den önce)
Kırk hadis türünde mensur ve hacimli bir eserdir.
Fuat Köprülü’ye göre Harezmî Eski Klasik Edebiyatın 14.
asırdaki en büyük şairidir. Ayrıca Harezmî’nin şöhretinin yaygınlığı Hadisin Türkçesi verildikten sonra "tanınmış İslâm
üzerinde de özellikle durur ve delillerini sunar. âlimlerinin eserlerinden o hadisin manasını aydınlatacak
mahiyette mütalâalar ve hikâyeler" nakledilir; başka hadis ve
Muhabbetname’nin dört nüshası vardır; biri Uygur, üçü de
âyetlerle de konu açıklanmaya çalışılır.
Arap harflidir.
Nehcü'l-Ferâdîs'in iki nüshası bilinmekle beraber Kazan ve
Petersburg kütüphanelerinde başka nüshalarının da bulunduğu
anlaşılmaktadır.
Cümcümenâme / Hüsam Kâtib (770)
Elde bulunan en temiz ve işlenmiş nüsha Yeni Cami
İlyas peygambere iman etmediği için çok eziyetler çeken;
nüshasıdır. Zeki Velidi Togan'ca keşfedilen ve 1926'da "Harezm'de
fakat kendi adamlarına iyi davrandığı için İsa peygamber
Yazılmış Eski Türkçe Eserler" makalesiyle bilim dünyasına
tarafından diriltilen Kesikbaş adlı meşhur dinî menkıbenin
tanıtılmıştır.
Feridüddin Attar'a dayanan manzum bir tercümesidir.
Köprülü ve Eckmann eser üzerine çalışmalar yapmıştır.
Ayrıca 1289'da Kazan Üniversitesi matbaasında Hikâyet-i
Cümcüme Sultan fi Nevbet-i İlyas Aleyhisselâm adıyla basılmıştır. Şüphesiz eserin asıl önemi, harekeli ve sade bir metin olması
dolayısıyla dönemin dilini çok iyi yansıtmasından gelmektedir.
Mirâcnâme (14. Yüzyıl) Satır-Altı Kur'an Tercümesi
Peygamberimizin miracını konu edinen mensur eserdir. Süleymaniye Kütüphanesi Hekimoğlu Alipaşa Bölümünde
bulunan satır altı Kur'an tercümesi Harezm Türkçesi özellikleri
Nehcü'l-Ferâdis adlı bir eserden Türkçeye çevrilmiştir. Köprülü,
göstermektedir.
Mahmud bin Ali'nin Nehcü'l-Ferâdîs'inin kaynağı olan eserle bunun
aynı eser olup olmadığı konusunda "kat'î bir şey söylenemez" Yazma, Gülden Sağol tarafından doktora tezi olarak
demektedir. hazırlanmış ve tez Harvard Ünivesitesi tarafından yayımlanmıştır:

Eckmann da Miracname'nin, bir bölümü hariç diğer


bölümlerinin, Nehcü'l-Ferâdîs'teki miraç bölümüne uyduğunu ifade
etmekle beraber, İki Nehcü'l-Ferâdîs'in ilişkisi hakkında olumlu bir
fikir ileri sürmemektedir.

14. yüzyılda yazıldığı tahmin edilmektedir.

Eserin dili, belki de müstensihten dolayı Çağatay özellikleri


göstermektedir.

You might also like