Professional Documents
Culture Documents
Gatha Turkish
Gatha Turkish
SIRAC KEKUYON
1
İçindekiler
Önsöz
I. bölüm
2
- 33.yasna
- 34.yasna
gatha uştavaiti
- 43.yasna
- 44.yasna
- 45.yasna
- 46.yasna
gatha â spenta mainyu
- 47.yasna
- 48.yasna
- 49.yasna
- 50.yasna
gatha â vohu xşathraâ - 51.yasna
gatha â vahişta istış - 53.yasna
yazıldıkları orijinal dille gathalardan bir örnek
3
önsöz
önsöz
Diğer bazıları ise bunun çok büyük bir iddia olduğunu düşünebilirler.
Bunların böyle düşünmelerine yol açabilecek olan etken konunun
karmaşıklığıdır. Üniversitelerdeki araştırma kurumlarının bile zar zor
üstesinden gelebileceği böylesine bir konuda kişisel çabaların sonuç
almak için yetersiz olduğu gibi mantıki bir varsayım onları böyle
düşünmeye itecektir. Ama biz Kürtler, bu işi birilerinin, üstelik aramızdan
birilerinin yapması gerektiğini bilmek durumundayız. Bizim işimizi başkası
4
yapacaksa, kökenimize başkalarının penceresinden bakmak durumunda
kalacağımızı da artık anlamalıyız. Eğer kültürel varlıklarımıza,
kökenimize tavizsiz bir şekilde ve kendimiz sahip çıkacaksak, yaptığımız
iş ne kadar zor olursa olsun, iddialı olmak zorundayız. Bu iddialılık, tabii
ki kuru inada dayalı bir iddialılık olmayacaktır. Bilimsel temeller üzerinde
yükselen bir iddialılıktır bu. Aksi iddiaları çürütebilecek güçteki silahları
elde etmenin yollarını araştırınca bulabileceğimize inanmaktan güç alan
bir iddialılıktır benim seçtiğim. Kuşkusuz her araştırmanın eksik ve yanlış
tarafları olacaktır. Bunun bilincindeyim. Ama aynı zamanda doğru
düğmelere basıp sebatlı bir çalışmaya girişildiğinde doğru sonuçlar
alınabileceği gerçeğini de unutmuyorum.
5
göstermeye kalmıştı. Eğer bunu gösterebilseydim, Avesta’nın
”Kürdistanlılar”ın değil, ”Kürtler”in ataları olan birilerinin eseri olduğunu
göstermiş olacaktım. Yani Kürdistan’da yaşamış olan herhangi bir ulusun
değil, Orada yaşamış olan ve Kürtler’in ataları olan birilerinin Mitolojik
”malvarlığı” olan bir yapıt olarak niteleyebilecektim Avesta’yı.
”Kürdistanlılar” ile ”Kürtler” ayırımı, şimdiye kadar araştırmacıların çoğu
tarafından ihmal edilmiş olan ve önüme koyduğum hedef bakımından
hayati önem arz eden bir ayırımdır. Çünkü birincisinde Kürdistan’da
yerleşmiş olan herhangi bir kavim söz konusu iken, ikincisinde bu kavmin
Kürt olma zorunluluğu ön plana çıkar. Eğer Kürtler’in kökenini
inceleyeceksem, günümüzün yaşayan Kürt insanını -ulus anlamında-
geçmişteki bir ”babaya”, yaşamış olan gerçek bir babaya bağlama
zorunluluğu ortadadır. Benim de yaptığım, daha doğrusu aradığım budur.
6
şekillendiği Medya’da yaşayan kavim ile modern çağların Kürt toplumunu
hem dil hem de din bakımından sarsılmaz bir şekilde biribirine
bağlamaktır. İşte bu kitap boyunca sizi böylesine bir geziye çıkaracağım.
Hazır mısınız? Haydi öyleyse..
7
I. bölüm
gathalar ve gathalarda geçen bazı kavramlar
8
kadar ki kayıp yasnaların yerini doldurdular. 43. Yasna’dan itibaren
Zarathuştra’nın terennüm ettiği yasnalar yine görülmeye başlanıyor. 43.
Yasna’dan, 46 dahil, 46. Yasna’ya kadar olan Gatha’ya ”Gatha uştavaiti”
adı verilmiştir. 47. Yasna’dan, 50 dahil, 50. Yasna’ya kadar olan bölüme;
”Gatha â spenta mainyû” deniliyor. 51. Yasna; ”Gatha â vohu xşathra â”
adını alırken, son olarak 53, Yasna’ya; ”Gatha â vahışta îstış” denildi.
Orijinal 52. yasna ise kayıptır ve yeri sonradan Magular tarafından
doldurulmuştur.
Gathalar’ın her biri ayrı birer metrik sisteme (vezine) sahiptirler ve şiir
şeklinde düzenlenmişlerdir. Bunlardan Gatha ahunavaiti, her biri 16
heceden oluşan üçer mısradan ibaret ”ayet” olarak adlandırabileceğimiz
bölümlerden oluşur. Bu Gatha’nın her bir mısrası, birinci kısmı 7, ikinci
kısmı 9 hece olan iki kompartımandan oluşur. Gathaların dili çok eskidir.
Bundan dolayı bunlar gramatik açıdan çok ilkeldirler ve anlaşılmaları zor
olan yapıtlardır. İkinci Gatha olan uştavaiti, her biri onbir heceden oluşan
beşer mısralık ”ayet”ler veya kıtalar halinde düzenlenmiştir. Bu gathanın
mısraları da ortadan iki kompartmana bölünmüştür. Birinci bölüm bazan
4, bazan da 5 hecedir. Üçüncü gatha; yani ”Gatha â spenta mainyû”
beheri genellikle onbir heceden oluşan dörder mısralık ”ayet”ler halinde
sunulmaktadır. Her bir mısra tıpkı bir önceki gathada olduğu gibi 4+7
veya 5+6’lık ikişer kompartmana bölünmüştür. Dördüncü gatha, yani
gatha â vohu xşathrem de dörtlükler halindedir. Bu gathanın her bir
mısrası 14 heceden oluşuyor. 7+7’lik iki kompartman halinde düzenlenen
bu gatha tek bir yasnadan oluşuyor. Bir önceki gatha gibi kendisi de tek
yasnadan oluşan bu gatha dörtlü kıtalardan oluşuyor. Bu gathanın metrik
sistemi oldukça değişiktir. İlk iki mısra 7+5, 7+4 ve hatta 10+5’lik iki
kompartmandan oluşurken, son iki mısra oldukça karmaşık bir vezne
9
sahiptir. Bu son iki mısra bazan 18, bazan 19, bazan da 20 heceden
oluşuyor. 3. ve 4. mısralar, bir öncekilerden değişik olarak, üçer
kompartmandan oluşuyor. Bu kompartmanlar 7+7+3, 8+6+6, 6+7+5, 8+6+5
vs gibi bir kompozisyona sahiptir.
***
10
Avesta ve (onun bir yorumu olan) Zand’ın yazılmasına izin verdi. Bunlar
iki adet olarak düzenlendi”. Bu yazılı (hale getirilmiş Kutsal) kitaplardan
biri Şiz’de (şimdiki Ormiye), diğeri ise devlet arşivinde korundu. Bu
açıklamada yer alan Darius, III.Darius’tur (Büyük Darius). Büyük Darius,
İskender-i Rumi’nin İran’ı işgalinden önceki son Akamenid hükümdarıdır,
ki M.Ö 300’lü yıllarda yaşamıştı. Theopompus’un tam da o sıralarda (M.Ö.
338) ”Zand kitaplarından yararlanarak” Zarauthuştracı düşünceyi çok iyi
formüle ettiğini düşünürsek, bu olay daha bir gerçeklik kazanır.
11
herhangi bir bölümünün (zihninde veya evinde) taşıyıcısı olan İran’daki
tüm din adamlarını (dasturları ve maguları) sarayına davet eder. Ardeşir,
bu dini erkana mensup şahsiyetler arasından, daha sonra Zerdüştiler’in
tarihi bir azizi haline gelecek olan Tansar’ı ”Dasturların Dasturu” ilan
ederek ona Avesta’yı yeniden toparlama görevini verir. Bu arada şöyle de
bir emirname yayınlar: ”Den mazdesn (daena mazdayasniş= Mazda dini)
ile ilgili tüm ders verir nitelikteki bilgi (ve materyal) bize teslim
edilecektir”. ”Bundan böyle ülke içinde bu bilgilerin dışında hiç bir
öğrenim faaliyeti ve bilgi bulunamayacaktır”. Bu emirname; Bahdin’in,
yani Zerdüşt’ün dininin Sasaniler tarafından resmi din olarak kabul
edildiğinin bir belirtisidir. En nihayet II. Şahpur (M.S 309-379) ve I.
Xusrew (M.S. 531-579) dönemlerinde bu işin daha da ciddiye alındığını
görüyoruz. Tansar’ın ve ondan sonra gelenlerin toparladığı Avesta
345.700 kelime içeriyordu. Ama bu kadar kelime içeren bu dev kutsal
yapıttan da elimizde hiç bir nüsha yok.. Çağımıza ulaşan Avesta 83.000
kelime içerdiğine göre; Zerdüşti din bilginlerinin bahsettiği ana kitabın
dörtte üçünün Arap istilası esnasında tahrip edildiği veya kaybolduğu
gerçeğine varıyoruz. Bu arada şunu da kaydedelim ki; çağımıza ulaşabilen
en eski elyazması Avesta bölümü, Vendidad’ın bir kopyasıdır. Çok ”genç”
bir kopya olan bu yapıt 1205 yılından kalmadır.
Grek yazarları ise bize Avesta’nın bir zamanlar yazılı halde bulunduğunun
ipuçlarını kısa pasajlar halinde verirler. Bunlar ayrıca Zarathuştra’yı hep
Magular’a bağlarlar. Bunlar arasında özellikle; Ctesias, Eusebius’un alıntı
yaptığı Cephalion, Moses of Khrone gibi yazarlar sayılabilir. Proklus,
Zarathuştra’nın 70 dörtlüğünü topladığını ve bu dörtlükler hakkında
yorumlar yazdığını bildirir. Ancak Proklus’un bu ”dörtlükler'e dayanarak
geliştirdiği kaydedilen yorumları, günümüzün bilinen Avesta’sını hatırlatır
12
tarzda değildirler. Bir diğer klasik yazar olan Prodikus, Zarathuştra’nın
kutsal kitaplarına sahip olduğunu bildirir. Pausonias, Med rahipler sınıfına
mensup olan Magular’ın ateş tapınaklarında barbarca bir dilde yazılmış
bir kitaptan bazı ilahiler (veya anlaşılmaz şeyler) okuduklarını söyler.
Bunların Gathalar olması kuvvetli bir ihtimaldir. Strabo Pausoniasın söz
konusu ettiği ayinlerde (bu barbarca dildeki) ayetlerin okunmasının bir
saat kadar sürdüğünü bildirir. Hermippus ise Zarathuştra’nın iki milyon
satırdan oluşan kitaplarını incelediğini kaydeder. Theopompus bu dini
kitaplardan yararlanarak, -sürpriz bir şekilde- Zarathuştra dinini
mükemmele yakın bir şekilde açıklar. Onun ”Zend Kitapları’na”
dayanarak M. Ö. 338’de geliştirdiği (veya bu tarihe yakın bir dönemde)
Zarathuştracılık ile ilgili analizini Plutarch günümüze kadar taşır.
13
Zarathuştracı Magular’ın etkileri ile ilgili daha geniş bilgileri ilk
çalışmamda tartıştığımdan dolayı burada daha fazla üstünde durma
gereğini duymuyorum (bkz; Zarathuştra-1995). Tüm bunları bir arada
gördüğümüzde Gathalar’ın bir zamanlar yazılı hale getirilmiş olduğunu
düşünüyorum. Fakat ne bunun yazıldığı alfabe, ne de yazıldığı tarih belli
değildir. Zaten bu dini kitabın yazılı hale getirildiğine dair daha kesin
delillerin bulunduğu, Sasani dönemine ait Avesta’nın herhangi bir nüshası
da ortada yoktur.
ahura mazda:
14
edilen ve Ahura Mazda’yı betimlediği sanılan bir figür yer almaktaydı.
Orta dönem Zerdüştiler’in hafif bir değişiklikle, yani güneşin ortasına
temsili bir Ahura Mazda resmi ekleyerek sembol olarak seçtikleri bu
mührü bazı araştırmacılar Asurlular’a mal ederler. Buna son zamanlarda
yüzeyel araştırmalar yapmakla yetinen bazı Kürt arkeologlarının da
katıldıklarını görüyoruz. Oysa Hurriler böylesine bir sembolu devlet
mührü olarak kullanırken, Asurlular’ın daha henüz tarih sahnesine bile
çıkmadıklarını biliyoruz (ilk Asur kralı Tukulti-Ninurta I, M.Ö. 1255’te
tahta çıktı).
15
geliştirdiği din, tek tanrılı ilk din olma gibi bir özelliğe sahiptir. Bunu
Gathalar’ın ruhunu çok ayrıntılı bir şekilde inceleyen araştırmacıların
ezici bir çoğunluğu teslim eder (bkz; Mills, Moulton, Zachner vs). Bu tek
tanrılılığı bir çokları arasında 30. Yasna’nın 5. ayetinde görebiliriz. Şöyle;
”Bu iki güçten (Spenta ve Angra) Yalan(a) saptıranı kötü şeyleri
gerçekleştirmeyi seçmiştir. Fakat.......gerçekten Erdemli olan Güç
Gerçeği seçti. (Ve böylece bunlar, yani Gerçeği seçenler), süreklilik
kazandırdıkları adaletli eylemleri ile Ahura Mazda’yı memnun
edeceklerdir.” Bu bölümde açıkça iki ayrı güçten veya tercüme çok
zorlanırsa iki ayrı ruhtan ve bir de bunların dışında tutulan Ahura
Mazda’dan bahsediliyor. Eğer Henning (1951), Mary Boyce (1979) ve onlar
gibi düşünen bazı araştırmacıların düşündüğü gibi, Zarathuştra’nın dini
”tek tanrılılığa karşı bir protesto” ise, hani Gathalar’da Ahura Mazda’nın
karşıtı olarak yer alması gerekli olan tanrı veya tanrılar? Eğer İyi ile Kötü
gibi biribirleri ile mücadele eden iki güç bu araştırmacılar tarafından,
Zarathuştracılar’ın taptığı ”ikiz tanrılar” olarak sunuluyorsa biz bunun
izine Gathalar’da rastlamıyoruz. Çünkü, Zarathuştra’nın tebliğ ettiği din
dahil, tüm dinlerde tanrıların ayırdedici sıfatı ”yaratıcılık”tır, ki biz bu
sıfatın Kötü’ye atfedildiğini Gathalar’ın hiç bir bölümünde göremeyiz.
Yok eğer çok tanrılılığa delildir diye Gathalar’ın Daevalar’dan bahsetmesi
gösteriliyorsa, biz bunların ”Kötü” de olsa birer tanrı olarak kabul
gördüklerine dair bir herhangi bir imaya rastlamıyoruz. Çünkü 32.
Yasna’nın 3. ayeti açıkça bunları ”kötü Düşünce’den köklerini alan
döller” olarak niteliyor. İslamın, Hristiyanlığın ve Yahudiliğin ”şeytan”
dediği kavramla benzerliği olan Daevalar’ın ”yaratıcı bir güce” sahip
olduklarına dair delilleri ancak Aryan mitolojisinde bulabiliriz, bu
mitolojinin reforme edilmiş bir şekli olan gathalar’da değil..
16
Gathalarda bu iki güç sürekli bir mücadele halindedirler. Santralda
oturan insan, özgür iradesiyle seçimini yapmak suretiyle bu ezeli
mücadelede tarafını seçer. O, bu seçimle tüm hayatının rotasını tayin
edecektir. Sonunda bu güçlerden birinin yandaşı olacak ve ikinci hayatına
ya cehennemde ya da cennette başlayacaktır. Metinde bu iki güç; ”İyi”
ve ”Kötü” olarak geçecektir. Bazan ”Yalan’a sapmışlar” tabirine de
rastlanabilir, ki buradaki Yalan’la da Angra Mainyu kastediliyor.
Gathalar’da Angra Mainyu yerine daha ziyade onun bir sıfatı olan
”druj=yalan” kelimesi geçer. Angra Mainyu ise sanki tesadüfen yer almış
gibi durur Gathalarda. Dinsel yayınlarda tesadüfe yer olmadığını tabii ki
biliyoruz.
gauş urvan:
Gathalar’da söz konusu olan bir diğer önemli mitolojik figür Gauş Urvan,
ya da düşünürlerin hemen hemen tümünün yorumladığı şekliyle; Sığırın
Ruhu’dur, ki metinde ben de bu yorumu kullandım. Sığırın Ruhu; ikili
anlamı olan bir kavramdır. Bu terim Doğu Aryan Mitolojisi’nde de bu ikili
anlamıyla kullanılır. Birincisinde; gerçekten söz konusu olan ”sığırın
ruhu”dur. Sığırın Ruhu bu anlamıyla hayvanlar alemini doğuracak veya
oluşturacak olan ilahi ilkel ruhtur. İkincisinde; ”iyi görüş” şeklinde
özetlenebilecek olan ve Gerçek (Aşa) ile İyi Düşünce’nin (Vohu Manah’ın)
yönettiği ”ideal bir dünyayı hedefleyen düşünce”yi ifade eden bir kavram
söz konusudur. Insler buna ”good vision” diyor. Sanskritçe’ye ve Rig
Veda’ya fikse olan Khabardar (1951) ibareyi; ”Spirit of Earth” şeklinde
tercüme etmiştir. Insler (1975), ”Gauş”un bir ”Dünya”yı temsil ettiği
fikrine katılıyor, fakat bu dünya İyi Düşünce’nin ve Gerçek’in
hakimiyetinin şekillendirdiği bir dünyadır. Öte yandan biz Kürtler öküze
17
hala ”ga” diyoruz. Moulton (1913) başta olmak üzere diğer bazı
araştırmacılar ise Gauş Urvan’ın tüm hayvanlar alemini temsil ettiğini
kaydederler, ki bu yorum Aryan Mitolojisi’nin ruhuna çok uygun bir
yorumdur. Bu şekliyle ibare, İncil’in Gathalar’dan (Gauş Urvan
vesilesiyle) borç aldığı; ”Yaşayan Dört Yaratık” kavramına da uyar.
Barthalomae Gauş Urvan ve Gauş Taşan’ın (ki bu sonuncusu genel
değerlendirmede ”sığırın şekillendiricisi” olarak kabul ediliyor, -yaratıcısı
değil-), Ateş ile birlikte ”Ahura”lık sıfatını taşıdıklarını söylüyor (Gauş
Urvan hakkında geniş bilgi için; bkz Aryan Mitolojisi adlı çalışmam).
gauş taşan
daena:
18
Daena kavramı, Zarathuştracı öğretinin en temel ögelerinden biridir. Bu
kavram -Zarathuştracılık’ta daha geniş olmakla birlikte- İslamlar’ın İrade-
i Külliye’si ile karşılaştırılabilir. Zarathuştracılar’ın irade-i külliyesi,
maddi dünyanın yaradılışından önceki dönemde, yaratılması söz konusu
olan tüm varlıkların da iradelerini içerirdi. O‚ Spenta Mainyu’yu oluşturan
en temel parçadır. Buna Dünya’nın, Güneş’in, Ay’ın, gezegenlerin,
yıldızların ve insanların iradeleri dahildir. İyilerin Kötü güçlere karşı
mücadelesinde en önemli enstrüman olan insan, daenası sayesinde Tanrı
dahil tüm varlıklardan bağımsız bir şekilde iki temel güç arasındaki
evrensel mücadelede, yanında yer alacağı tarafı seçer. Bütün bunları
hesaba katarak daenaya baktığımızda, onun biri evrensel diğeri her varlık
için özel olmak üzere iki yüzünün bulunduğunu görürüz. Dikkat edilirse bu
ikili karekterlilik, Zarathuştra’nın geliştirdiği hemen hemen tüm
kavramlar için geçerlidir.
daevalar:
19
”kurban adanmaya layık olan birileri” olarak çevrilebilir. Üçüncü grup
Aryan tanrıları, benim burada söz konusu etmeye çalıştığım tanrılardır;
”daevalar=parlayan birileri”. Daevalar; bilhassa Zarathuştra’dan sonra
şekillenen Med Mitolojisi’nde eski parlak sıfatlarını kaybetmiş, karanlık ve
Angra Mainyu’nun emirlerini yerine getirmeye amade Kötü Güçler olarak
kabul edilmişlerdir. Çünkü Med Mitolojisi’nde çok kutupluluk, yerini iki
kutba terketmişti; iyi tanrılar ve kötü tanrılar. Bu iki grup tanrı sürekli
mücadele halinde bulunuyorlardı. Zarathuştra’nın reformasyonundan
sonra ise, tanrılar birdenbire ortadan silinince onların yerine biribirinin
zıddı olan iki güç söz konusu edilmeye başlandı. Bu dini sistemde,
bilhassa Magular’ın (yani Medyalı Rahiplerin) dini yeniden
şekillendirdikleri dönemden sonra tüm eski tanrılar iki temel güç olan İyi
ve Kötü’nün birer ”astı” haline dönüştürüldüler. Böylece tüm ahuralar
”yazata”laştı ve İslam, Hristiyan ve Yahudi dinlerinde ”melek” denilen
kavramlara benzer birer dinsel kavram seviyesine indirildiler. Daevalar
ise aynı Ortadoğu dinlerindeki ”şeytan” kavramının bir benzeri oldu.
Orijinal Avesta’da daevalara ”yaratıcılık” sıfatı atfedilmez. Onlar
Zarathuşra’nın dininde, kendilerini yaratılmışları aldatmakla
görevlendirmiş olan ve Kötü’nün soyundan gelen varlıklar olarak kabul
edilirler. Bu tür kavramsal varlıklar; ”Kötü Güç”ün takipçisi olmayı
seçmişlerdir.
20
çiftiydi, ki Hitit-Mittani barış antlaşmasında da adları geçer. Sıfatlarıyla
ele alındığında İndra aslında Med Mitolojisi’nde bir dereceye kadar
”Varathragna” olarak devam eder. İran’dan Roma’ya ihraç edilmiş olan
bu tanrıya tüm Avrupa’da değişik isimler altında da olsa tapılırdı.
Varathraghna, Avesta’ya ”yazata”laşarak (melek) girebilmiştir. Bundan
başka bu isimlere yakın olarak telaffuz edilen ve kirliliğin karşılığı olan
”Nasu” adlı bir daeva daha var. Yine bunlara yakın bir isim görüyoruz;
ölümün sembolu olan ”Sauru”. Hindular’ın Kutsal kitabı olan Rig Veda’nın
”Saru” veya ”Sarva” adlı tanrısı ile aynı sıfatlara sahip olan bu tanrının
adı, sonraki ”Şiva”nın ”soyadı” olarak kabul edilir.
21
eder. Buna göre Boudioi, eski bir İran dili kelimesi olan ”Baudiya”
kelimesi olarak anlaşılabilir, ki bu da; ”onlar ki tanrıça Bûidhi’ye
taparlar” anlamına geliyor. Nyberg, Bûidhi kelimesinin bir Aryan fiili olan
√bûdh’dan geldiğini, bu fiilin de; ”hem içsel, hem de dıştan algı yoluyla
alınan hislerin işleyişi” anlamına geldiğini kaydeder. Bu işleyiş, herşeyden
önce ”uyanma, hislerin uyanması” şeklindedir. Fakat bu aynı zamanda bu
uyanışın ölümle birlikte vücuttan uzaklaşmasını temsil eder ki, Bûidhi’yi
daevalaştıran budur. Bir diğer daeva Kundi veya Kunda’dır. Kunda; ”o ki
içmeden sarhoştur” anlamına gelir. O, dinsel görevlerini inkâr eden
Yalan’a sapmış olan insanların üstüne çöker. Bunlar daeva-tapıcıları olan
günahkârlardır. Bunların dışında daha az önemli olan daevalar da vardır.
Bunlardan biri olan Xruighni, gönül kırıcılıktır. Sarı ve uzun elleri olan
Buşyasta; uyanık olan dünyayı uykuya sevkeder. İmanlı insanların ibadet
vakitlerini unutmalarını sağlar. Muidhi; ”tahrip etme” şeytanıdır, ya da
tahrip edicidir (Aspendiarji’ye göre). Kapasti; ”intikam” şeytanıdır
(yerine koyacak daha uygun ve anlaşılır bir kelime bulamadığım için
”şeytan” tabirini kullanıyorum. Aslında bunlar Kötü’nün takipçileridir).
Bunların dışında ”yoksulluk” anlamına gelen; ”Driwi”, ”yalan söyleme”
anlamına gelen; ”Daiwi”, ”adilik” anlamına gelen; ”Kasvi”, ”muhalefet
veya karşı hareket” anlamına gelen; ”Paitişa” gibi başka daevalar da
vardır.
22
mãnthra:
yima
altılar-ameşa spentalar:
23
”Raşta=Doğru” tabiri elde edilmiştir, ki Aşa’nın eski mitolojide ve
Avesta’daki sıfatlarının en önemlilerinden biri de budur. Aşa; tercüme
metinde hem ”Doğruluk”, hem de ”Gerçek” olarak geçmektedir. O, hak
düzeni demektir. Aşa hem insana özel olarak, hemde evrensel düzeyde
vardır. Bu ilahi varlık vasıtasıyla Ahura Mazda; evrenin düzenli işleyişini,
dünyanın düzeninin aksaksız sağlanmasını, insanların sosyal ve dinsel
hayatlarının düzene sokulmasını, gündüzün geceyi, ayın günleri, yılın
ayları, mevsimlerin biribirlerini düzenli bir şekilde takip etmesini,
doğadaki tüm yaratıkların hayatlarının düzene sokulmasını sağlar veya
böylesine bir düzenliliğin ifadesidir. Gathalar’da Aşa’nın Ahura Mazda
tarafından yaratıldığı (Y.31, 7-8), ama Ahura Mazda’nın aynı zamanda
onun babası olduğu (Y.47,29) açıkça yer alır. Bu, tüm dinlerin benzer
mecazi anlamlara çok yer verdiğini bilen okuyucular için sürpriz bir
niteleme değildir.
Altıların iki önemli elemanından biri olan Vohu Manah, ”İyi Düşünce”, ”İyi
Akıl”, ”İyi Amaç” gibi anlamlara gelmektedir. Tercüme metinde ”İyi
Düşünce” olarak geçer. Vohu Manah, tıpkı Aşa kavramında olduğu gibi,
insan oğlunun içsel işleyişi ile ilgili fonksiyonlara da sahiptir. O, insan
ruhunun hareketliliğini, savaşımını ve akışını içeren etkililiktir. Eğer insan
ona uymayı seçmişse, yani Aşavan ise, bu ilahi kavram onları doğru yönde
etkiler. Bir diğer yönüyle; bilincin faaliyetlerinin, ruhsal algı gücünün,
düşüncenin ve anımsamanın doğru yönde olmasının da sorumlusudur.
Bunlar, insanın ayırdedici özellikleridir. Altıların ikinci önemli unsuru olan
Vohu Manah, insan ile tanrı arasında bir köprüdür. Ölmeleri halinde,
insanların ruhları Vohu Manah vasıtasıyla ”çözümlenir”. Vohu Manah,
insanla tanrı arasında bir köprü rolu oynadığı gibi, peygamberlerle tanrı
arasında da aynı köprü rolunu oynar. Bu yönü itibariyle o, vahiy
24
taşıyıcısıdır ve İslamlar’ın Cebrail’i ile hemen hemen aynı fonksiyonları
yerine getirir. Vohu Manah, tercüme metinde ”İyi Düşünce” olarak yer
almıştır.
Altıların diğer elemanları, bir yönüyle Aşa ile Vohu Manah’ın işlerini
kolaylaştırmakla yükümlüdürler. Bunlardan Armaiti, Dindarlık demektir
ve tercüme metinde de böyle yer alır. Kelime anlamı itibariyle ”dine
sadakat”, ”dindarlık”, veya ”sevgi” demek olan Armaiti, Aryan
Mitolojisi’nde ”yer ana”dır ve bu yönüyle önemli bir tanrıdır.
Zarathuştra, onun bu sıfatını yok saymaz. Zarathuştra’nın öğretisinde
Dindarlık, ferdin özgür bir seçimle Tanrı’nın vahyettiklerine itaat etmesi
ile mümkündür. Bu yönü itibariyle Dindarlık, Sraoşa (İtaat) ile sıkı bir
şekilde ilişkilidir. Bu ”özgür itaat”, o zamana kadar toprak kölesi olan ve
karar verme hakkına çok muhtaç olan serfler için bulunmaz nimetti.
Temelli bir kastlaşma eğilimi gösteren İran toplumunda boy gösteren
Zarathuştra’nın dini, hakim sosyal tabakaları bu yönüyle çok
sinirlendiriyordu. Peygamber, özgürlükle ilgili düşüncelerinden dolayı
ailesinin dahil olduğu aşireti tarafından bile red edilmişti. Çünkü bu
düşünceler sistemin temellerine vuruyordu. Pouruaspa ailesi ise; taşıdığı
”Magu” sıfatı dolayısıyla bu sistemin vaz geçilemez direklerinden biriydi.
Dindarlık, Tanrının Egemenliği’ni temsil ettiğinden dolayı Gerçek’in ve İyi
Duşünce’nin en önemli tamamlayıcı unsuru olarak belirir. Dindarlık’ın da
bir içsel yönü ve bir de genel yönü vardır. İçsel yönü itibariyle Armaiti;
insanın İyi ve Kötü karşısındaki kendi kararıyla ilgilidir. Dışsal yönü
itibariyle düşünüldüğünde ise; Tanrı’nın gösterdiği yolun toplum içinde
egemen olması Armaiti’nin egemenliği ile aynıdır.
25
Buradan Xşathra= Egemenlik kavramına varıyoruz. Egemenlik, Tanrı’nın
birer veçhesi olan Aşa’nın, Vohu Manah’ın ve Dindarlık’ın insanın nefsinde
ve toplumda hakim hale gelmesidir. Dünya’nın sonu olan ”kıyamet”te ise
İlahi Egemenlik, Ahura Mazda’nın Angra Mainyu’yu yenip yok etmesi ile
tesis edilecektir. Bu artık kalıcı bir Egemenlik’tir.
Sraoşa
cinvato pereto
26
olanları da oraya çıkarır. İslami yayınlarda ise bu köprüden düşenler,
cehenneme düşmüş sayılırlar, ki bu onların bilinçaltlarında bir ”yeraltı”
cehenneminin varlığını işaret eder. Zarathuştracılık’ta ise cehennem bir
temizlenme yeridir, şeytani bir varlıktır ve en nihayetinde Angra Mainyu
ile birlikte yok edilecektir.
27
II. bölüm
gathalar’ın tercüme ve yorumları
28
gatha(â) ahunavaiti(i)
28.yasna
5. Ey Gerçek, ben her ikisini; yani İyi Düşünce’yi ve Yaradan’a giden yolu
öğrenmeyi sürdürürken, (aynı zamanda) seni (de) görebilecek miyim
(sana ulaşabilecek miyim)? (bunun için) Ateşli bir dille (terennüm
29
edeceğimiz) aşağıdaki yakarışla Yüce Söz’e (Mathra’ya) İtaate (Sraoşa)
başlamalıyız:
6. “Sen (Ey Yüce Söz), İyi Düşünce ile birlikte (bize) gel. Ey Ahura Mazda,
(sana ait olan O) Yüce Söz (vasıtasıyla) Zarathuştra’ya ve bize; Düşman’ın
(Yalan’ın ve takipçilerinin) düşmanlıklarının üstesinden gelebilmemiz için
o güçlü yardımı bağışla.“
8. Sen, Tek üstün (varlık), Gerçek ile aynı hamurdan oluşan Alemlerin
Efendisi, Ben kahraman Fraşaoştra için, kendim için ve (şu diğer imanlılar
için) en üstün olanı (Gerçek’i) muhabbetle (yalvararak) diliyorum, ki Sen
(bu bahsettiklerime) En iyi olanı, İyi Düşünce varolduğu sürece
ver(meli)sin (bir defa için değil).
30
11. O suretle (kendi içimde) Gerçek’i ve İyi Düşünce’yi her zaman
muhafaza edecek olan bana, Sen öğreteceksin ey Mazda Ahura, kendi öz
ruhsal yapından ve (öz) ruhsal ağzınla, bu dünyasal hayatın nasıl olacağını
bana (öğret), ki ben (bu bilgileri) Senin, bunları bekleyen insanlarına
bildireyim.
1. Bu bölümü Insler (1975) çevirirken; bir yerde “I first entreat all (of
you)“ diyor. Onun bu bölüme getirdiği yoruma karşılık (çoğul), pek çok
bilim adamı yakarışın sadece Aşa’ya yönelik olduğunu kaydeder. Oysa
Insler; bu bölümde geçen “All of you“ ibaresi ile Ahura Mazda’nın kendisi
başta olmak üzere; Aşa ve Vohu Manah’a da yakarışta bulunulduğunu
söylemektedir. Bu ve bunu takibedecek olan Gatha metinlerinde bir şey
muhakkak dikkatinizi çekecektir, ki o da şudur: Ahura Mazda ile onun iki
önemli veçhesi olan Aşa ve Vohu Manah çoğu kez birlikte zikredilirler.
Gathalar’dan anladığım kadarıyla Ahura Mazda; (yaradılışla ilgili
meseleler hariç) daha ziyade insanın eylemi söz konusu olduğunda
anılıyor. Aşa ise; Gerçeği ve ilahi düzeni ifade ettiğinden dolayı sözle
ilgili vurgulamalarda sahneye çıkıyor. Bu arada Vohu Manah İyi düşünce
söz konusu olduğunda karşımıza çıkar. Böylece Bahdiniler’in meşhur
üçlemesi; “iyi düşünce, iyi söz ve iyi eylem“, en önemli üç tanrısal varlık
ile ifade edilmiş olur: Tek Tanrı; Ahura Mazda ve œ’nun veçheleri olan
Aşa ile Vohu Manah. Tanrı’nın diğer veçheleri bu üçlüyü destekler,
takviye ederler.
31
ile birlikte Vohu Manah’ı da sadece icra ettiği evrensel fonksiyonları
itibariyle ele almıştım. Fakat Gathalar’ı incelemeye başladığım ilk
adımdan itibaren bunların, “mikro kozmos“ olarak kabul edilen insanın iç
alemi ile ilgili fonksiyonları ile de karşılaştım. Yani; Vohu Manah’ın,
evrensel bir ruhsal varlık olarak kabul edildiği gerçeğinin yanında, insanın
ruhsal yapılanmasında, daenası aracılığıyla geliştirdiği ve ona sahip olana
ilahi bir mutluluk veren bir kavram olduğunu gördüm. O, bu yönüyle
insanın “İyi Düşünce“sidir ve ona sahip olanı selamete götürecektir.
32
Ahura Mazda’nın gösterdiği İyi’nin yolunda ilerlemektir, Kötü
güçlerinkinin değil. Çünkü Gerçek; tek yaratıcının Ahura Mazda olduğuna,
düşüncede, sözde ve eylemde doğruyu seçmekle Kötü’nün yenilgiye
uğratılacağına inanmaktır. Böyle davranmak imanın esasıdır.
33
söz “vâxş“ olarak yaradılış sürecinin en başlarında belirir. O, ayrıca 30
yazatadan (melek) biri olarak kabul görüyor ve bu haliyle “Spenta
Manthra“dır (bu konuda daha ayrıntılı açıklamalarım “Aryan Mitolojisi“
adlı çalışmamda yer almaktadır). Bu Ayette veya Ha’da geçen Sraoşa ise
geç Zerdüştilik’te meleklerin lideri olarak kabul ediliyor. Pekçok
görevleri arasında en önemlisi; ahirette ruhların rehberliğini yapmaktır.
Sraoşa bu metinde daha ziyade “ilahi itaat“ sıfatı ile yer almaktadır
(ayrıntılar için bkz age).
34
çevrilebilir. Çünkü Ahura Mazda; hem dürüstlüğü, hem de Gerçek’i ifade
eder, ki bunlar Aşa’nın da sıfatlarıdır. Dolayısıyla tümü aynı hamurdan
gelirler.
35
29. yasna
36
5. Bu nedenle biz ikimiz, yani Boğanın Ruhu (Gauş Urvan) olan ben ile
Ana (dişi) Sığırın Ruhu ellerimizi açmış, Efendimiz’e (Yaradan’a) dua
ediyorken (dua ettiğimiz sırada), şu soruları soruyorduk Ona (Ahura
Mazda’ya): “ Orada (yeryüzünde) namusu ile yaşayan bir adamın (iyi) bir
geleceği olamayacak mı? Yalan’ın (taraftarları) arasında sığır sürüleri
besle(meye kalkan) biri için bir gelecek (hiç) olmayacak mı?“
7. Gerçek ile aynı hamurdan (mizaca sahip) olan Ahura Mazda, sığır için
yağ ve (bakıcısı) için süt (sağlayacağına dair) Kutsal Söz’le (onlara söz)
verdi. O, buyrukları ile (gereğince) yoksullar için erdem doludur.
Sordu: “Ey İyi düşünce, bu gibi şeyleri ölümlülere vermek üzere kimi
buldun?“
9. Fakat bunun üzerine Sığırın Ruhu ağladı (ve şöyle dedi): “Ben ki şimdi
sözleri etkisiz, (kendisi) kudretsiz bir koruyucu ile yetinmek zorundayım,
hayat sürem boyunca ne zaman emirleri etkili olan birini(n bana sahip
37
çıkmasını) umabilirim? Acaba ne zaman orada (yeryüzünde) biri ona
(sığıra) etkili yardımı verebilecek (onu katliamdan koruyabilecek)?“
11. (Zarathuştra devam etti): Nerede Gerçek, (nerede) İyi Düşünce (ve
nerede) onların eğemenlikleri? Evet gelin, siz şimdi (hemen) bana gelin!
Mazda Ahura, bunları büyük göreve uygun (kötü ile mücadele görevine
uygun) güçler olarak tanı. Efendim, bizim sana sunduğumuz (dindarlık
hatırına) aşağıya bize (gel).
38
verici“ olarak yorumlarken, diğer bazıları kelimenin Spenta Mainyu ve
Ahura Mazda’nın bir sıfatı olduğunu, direkt yaratma fiili ile ilgili olduğunu
kaydederler. Moulton bu Mitolojik kavramın aslında Mithra’nın yerini alan
bir kavram olduğunu ileri sürer (in; Early Religious Poetry of Persia).
Haug bunun “sığırı kesen“ anlamına geldiğini kaydeder. Insler ise Geuş
Teşan’ın direkt Spenta Mainyu olduğunu ileri sürüyor. Fakat dikkat
edilirse Ahura Mazda burada olayın dışındadır. Yani tek yaratıcının içinde
yer almadığı bir olayla karşı karşıyayız. Demek ki ortada bir yaratma olayı
yoktur, ancak bir şekil verme (to shape) söz konusudur.
4. Bu bölüm çok zorluklar çıkaran bir bölümdür. Aklını Rig Veda’ya takan
ve açıkça Hristiyanlık gibi diğer dinlere cevap yetiştirmeye çalışan
Xabardar’ın tercüme teşebbüsünü bir tarafa bırakırsak bile zorluk var bu
bölümde. Insler, “sexvarı“ kelimesinin “söz“ anlamına geldiğini, bunun
burada “agreement“ yada antlaşma anlamında kullanıldığını varsayıyor.
Oysa anlaşma kelimesi Avesta’da “mithra“ olarak geçer ve bu çok esaslı
39
bir kelimedir. Insler kendi anladığı şekliyle geliştirdiği yorumdan
hareketle, Ahura Mazda’nın Daevalar’la anlaşma yaptığını ve sözünün eri
olduğu için bu anlaşmalara hep bağlı kaldığını bu bölümü tercüme
ederken “keşfetmiştir“. Oysa 49. Yasna’nın 9. Ha’sında açıkça İyi’nin
Kötü ile ittfak yapmayacağı anlatılır. Bu Ha’da bir diğer zorluk,
“meşyaişca“ kelimesinin tercümesinden doğmuştur. Bilindiği gibi meşya
mitolojide ilk erkektir. Xabardar bunu bir Daevacı topluluk olarak kabul
ediyor ve bunların Hazar Denizi’nin güneyini yurt edindiklerini söylüyor.
Oysa oranın tarihi adı Mazandaran’dır ve orada Mazanalar yaşardı, ki
bunlar gerçekten Daeva-yasnacı idiler. Ama kimse onları “meşyakalar“
olarak adlandırmıyordu.
40
güçlülük ve zenginlik anlamında kullanılmıştır. Bazı yazarlar ise, sığırın
insanları beslemek üzere yaratıldığını baz alarak, yağın burada bu
anlamda kullanıldığını kaydederler. Xabardar ise, “Mathra“yı ön plana
çıkarmış ve bunun yaradılışla ilgili bağlantılarından hareket ederek,
araştırmacılar arasında hiç kimsenin kabul etmediği sonuçlar çıkarmıştır,
ki bundan da konu ile ilgili olarak bilgi sahibi olmanız için bahsediyorum.
Metinde yer alan “sığır“ kavramının, bir yönüyle (ki en temel yönüdür bu)
imanlılar topluluğu anlamına geldiğini unutmamalıyız.
41
30.yasna
42
6. Kötü Güç kendilerini ikna ettiğinden dolayı, daevalar (ve onlara
tapanlar) hiç bir şekilde bu iki güç arasında doğru olanı seçemediler.
Onlar, Kötü Düşünce’yi seçtiklerinden beri şiddete rağbet ettiler, bu
seçimleriyle onlar dünyaya ve insanlığa keder verdiler.
43
olduğunu; Yalan’a sapmışları uzun bir tahribat, imanlıları mükâfat
beklediğini öğrendiniz; (o zaman) her biriniz bu buyruklara uyacaktır.
Bunu böyle bil!
2. Zarathuştracı ideolojide en merkezi bir yer tutan insan, İyi ile Kötü
arasında seçimini kendisi yapacaktır. İyi ile Kötü arasında yapılacak olan
bu seçim, onlar için hayatidir. İnsan bunu kendi iradesi ile yapacağından,
sorumluluk da ona ait olacaktır. Eğer iyiyi seçmişse “öbür dünyada“
hakettiği mutluluğa erecektir. Bu seçimi yapacak olana Zarathuştra
sadece uyarı görevini yerine getirmektedir. “Açık bir zihinle“ görülecek
olan gerçek yolu seçmek insanın kendisine aittir.
44
Xabardar, Rig Veda’ya aşırı bir şekilde fikse olduğundan, bu kelimeyi -adı
geçen dini kitaptaki bir benzetmeden hareket ederek-, “yetenekli bir
işleyişe sahip“ veya “usta“ şeklinde yorumlamıştır. Bu kelimenin “dream“
veya “sleep“ şeklinde yorumlanmasına -bir dereceye kadar- Yaşt; 13.104
sebep olmuştur, ki kelime burada gerçekten Kürtçe’de olduğu gibi ve
yukarıdaki yorumuyla kullanılmıştır. Oysa “uyku“ kelimesi Avesta’da
“xvafena“ değil, Kürtçe’ye daha yakın olan “xvafna“dır. Moulton bu
kelimeyi; “gizli görüntü“ veya “hayal alemi“ şeklinde anlamayı
yeğlemiştir. Dinin genel karekteri göz önünde bulundurulduğunda bu daha
mantıklı bir açıklamadır. İnsler ise bunun “xvafni-“ kökünden geldiğini ve
“rivalry“ yani rekabet demek olduğunu kaydeder, ki ben de kelimeyi
(parantez içinde olmak üzere) “zıt“ olarak yorumladım.
45
suretiyle açığa vururlar. Biz aralarında seçim yapmakla yükümlüyüz. Eğer
bilge isek, iyiyi seçeceğiz, değil isek iyi olanı değil (seçemeyiz).. Üstelik
bu ikilinin hiç bir elemanı Ahura Mazda değildir. Bunlar, İyi; Spenta
Mainyu ile Kötü; Angra Mainyu’durlar.
46
seçenler, ...Ahura Mazda’yı memnun edecekler“ diyor. Demek ki bu
dinde iki temel ruhsal kavram vardır; Spenta Mainyu ve Angra Mainyu.
Spenta Mainyu’yu seçenler adaletli fiilleriyle Ahura Mazda’yı memnun
ederler. Diğerleri ise, istikbaldeki hayatta çekecekleri işkencelere,
yaptıkları yanlış seçimle, kendileri çanak tutmuş olurlar.
47
asın, Kur; hesın) yer alıyor. Bu ibare Avesta’nın diğer bölümlerinde;
“ayahxşulta“ (erimiş demir) şeklinde yer almaktadır. Erimiş demir,
kıyamette genel bir imtihandır ve her insan bu imtihana tabi olacaktır. O
gün tüm Dünya’nın yüzeyini erimiş kızgın demir kaplayacaktır. İmanlı
kişiler serbesçe bu kızgın demir selinin üstünden geçebildikleri halde,
şeytana ruhunu teslim etmiş olanlar oracıkta kahrolacaklardır. Ahura
Mazda’nın bu imtihan sırasında imanlıları koruyacağı, onların serbestçe
bu seli geçmesini sağlayacağı dile getiriliyor.
48
İrade-i Külliye’ye katılan İrade-i Cüz’iye onu tamamlamış, kendisi de
onun bir parçası haline gelmiştir. En el Haq..
11. İnsanlar Gerçeği, yani Ahura Mazda’nın gösterdiği yolun açık olduğunu
öğrendiklerinde, bu yolu tutarlar. Buradaki erkekler sözcüğü yine
tartışma konusu olmuştur. Maşyangho’yu bazı yazarlar “Ey ölümlüler“
diye çevirirken, diğer bazıları “maşye“nin yaratılan ilk erkek (aryanlar’ın
ademi) olduğunu, maşyangho’nun da bundan (yani erkekten) başka bir
anlama gelmediğini söylerler.
31.yasna
49
2. (Taraftarlara): Eğer daha iyi olan rota bu sözler vasıtasıyla (dahi)
ruh(unuz) tarafından (hala) görülmemişse, o zaman bırakın bir bilirkişi
olarak ben size, Ahura Mazda’nın hangi yolu tuttuğumuzda Gerçek’in
kurallarına uygun olarak yaşayacağımıza hükmettiğini göstereyim (size bu
konuda klavuzluk edeyim).
50
O’nun bu egemenliğini kendi İyi Düşünce’si ile arttıracaktır
(genişletecektir).“
8. Evet, her ne kadar Sen ilk (Ezeli) isen de, düşüncemde Seni ebedi genç
ve İyi Düşünce’nin babası olarak algıladım (kavradım), ey Mazda, o anda
aynı zamanda (gönül) gözümle Seni, eylemlerinle; Gerçek’in hakiki
yaratıcısı ve hayatın Efendisi olarak gördüm.
51
11. Sen, Ahura Mazda, başlangıçta bize; (Senin) kendi düşüncenle
mahlukları, daenaları ve amaçları yarattığın için, sen (bize) beden ve
ruhu yarattığın için, Sen hem eylemleri hemde sözleri yarattığın için-(ki
tüm bunlarla) bir insan kendi öz iradesiyle seçimini açığa vurur,
12. (bunun için) kişi, kalbinin ve aklının gösterdiği yolda sesini yükseltir,
(bu sesle o) ’Yalan-konuşan veya Doğru-konuşan’, ’bilen veya cahil olan’
olduğunu gösterir. Bir halden diğer hale geçişte (eğer) karışıklık
başgösterirse Dindarlık; (kişınin) ruhu ile bu konuda (yardımcı olmak
üzere) anlaşır.
13. Ey Mazda, Sen, çok büyük bir dikkatle; açık suçları, açıklanmamış
suçları, çok küçük bir nahoşluk suçu işleyen insanı ve gayet büyük bir
ceza alacak (olan insanı) berrak bir şekilde takdir eder, bütün bu şeyleri
Gerçek’in (süzgecinden geçirir) takip edersin.
52
16. Ben keza; evin, bölgenin ve ülkenin yönetimini Gerçek ile ilerletmeye
pek istekli olan -ve ey Ahura Mazda, Sana benzeyen- şu birinin nasıl
olacağını, ne zaman ve hangi eylemlerle ortaya çıkacağını soruyorum.
17. (Söyle): İkisinden hangisi? İnanç sahibi biri mi, Yalan’a sapmış biri mi
daha önemli olana yönelmiştir? Bırak Bilen Biri, bir bilene konuşsun,
(fakat) cahil birinin (bu konuşmaya) iştirak etmesine müsaade etme. Ey
Mazda Ahura, bizim için İyi Düşünce’nin esinleticisi ol.
19. Ey Mazda, senin Kızıl Ateşin vasıtasıyla (hesap gününde her) iki grup
için de (yaptıkları) iyi(likler)in tasnifi yapılacakken, Gerçek’e riayet etmiş
olan, gerçeği konuşma hususunda diline tam hakim olmayı bilen ve
Dünya’yı Rehabilite edecek olan bu bilge kişi dinlenecektir (bilirkişi
olarak).
20. gelecekte (ahirette) ilahi (ebedi yaşam) şimdi doğru sözlü ol(mayı
seçmiş) olanların olacaktır. Fakat, ey Yalan’a sapmış olanlar! Karanlıklar,
kötü gıdalar ve keder çığlıkları daenanızın (yaptığı seçimin sonucu olan)
eylemlerinizin karşılığı olarak uzun süre (ahirette) size eşlik edecektir.
53
22. Bu (gibi) şeyler, onları İyi Düşünce ile (sağladığı) uyum içinde
sarfettiği eforla kabul eden hayırlı bir adam için açıktır. O, kendi
hakimiyeti boyunca Gerçek’e; iyi söz ve iyi eylem(i ile) hizmet etti.
Böylesine bir kişi (ahirette) senin en gözde misafirin olacaktır ey Mazda.
54
bulunmasını istiyor. O, direkt olarak Tanrı’nın “öz (ruhsal) ağzındaki
diliyle“ bilgileneceği için güçlenecek ve tüm yaşayanları -bu bilgileri
kullanarak- hak yoluna çevirebilecektir.
55
Bütün bunların ışığında dini bilgilerime de dayanarak bu ibare ile
Zarathuştra’nın Tanrı’nın tüm veçhelerine çağrıda bulunduğu kanısına
vardım. Onlar, Tanrı’nın birer veçhesi olduklarından dolayı, elbette
“Efendi“dirler.
56
düşünülürse yerine oturur. Böylece müminlerin artmasının şeytani
güçlere karşı bir zafer olduğunu, tanrının özüne bir dönüşü ifade ettiğini
ve bunun da Ahura Mazda’nın “büyümesi“ olarak tarif edildiğini görürüz.
57
10. O, yani sığır, yani buradaki benzetmeyle “İyi Görüş“, yeryüzünde İyi
Düşünce’nin de üreticisi olan çiftçiyi (imanlıları) kendisine sahip olarak
seçti, ki bu tabiidir. Zaten Ahura Mazda’da asla aksini düşünmemişti. Bu
benzetmeyi bazı yazarlar es geçerek doğrudan doğruya sığır-insan
ilişkisine indirgerler -ki bu şekliyle de yanlış olmamakla birlikte- metin bu
haliyle yorumlandığında anlam gücünden çok şey kaybeder. Metinde
geçen “aşavanem“ kelimesinin tahlilindeki hata bazı yazarları bir başka
kargaşa yaratmaya itmiştir. Aşavan kelimesi, aşa kökü ve Kürtçe’de de
kullanılan -van= -cı son ekinden oluşur. Kürtçe’yi bilenler bunun “aşacı“
veya “doğru sözlü olan“ anlamına geldiğini bilirler. Böylece bir bütün
olarak ele aldığımızda kelimenin; “aşa gereğince“ gibi bir anlama
gelmediğini görürüz, ki bu pek çok yazarın tercih ettiği ve yanlış olan
yorumdur.
11. Ahura Mazda, insanların iki temel güç arasında kendi seçimlerini
yapmaları, kendi öz iradelerini açığa vurmalarını sağlamak için onlara
lazım olan her vasıtayı yaratmış, hizmetlerine sunmuştur. Artık seçim
onlarındır.
58
14. Mazda’ya, insanlar tarafından işlenen suçlara biçilen cezalar
soruluyor.
19. Burada Kızıl sıfatını, asıl anlamı “parlak=İng; bright“ olan “Suxra“
kelimesinin anlamını daha da güçlendirmek, bugünün insanlarının
59
anlayabilecekleri hale sokmak için seçtim. Çünkü suxra, Kürtçe’deki
sur=kırmızı ile aynı anlama da geliyor. Dileyen buradaki anlamı ile (parlak
şeklinde) okuyabilir. Metindeki bilirkişi ise Zarathuştra’nın kendisidir. Bu
bilirkişilik olgusu, bazı yazarların (Bahdin’i kastederek) Zarathuştra’nın
“yarı tanrı“ olarak sunulduğunu ileri sürmelerine yolaçmıştır. Oysa başka
dinlerde de, örneğin Müslümanlar’da da Peygamberleri Hazreti
Muhammed’in ahirette inananlar lehine şefaatte bulunacağı inancı vardır
ve bu inanç hiç de Onu “yarı tanrı“laştırmaz. Tabii ki Zarathuştracılık’ta
şefaat kelimesinin geçersiz olduğunu unutmuyoruz. Buna karşın
Hristiyanlık gibi bazı dinlerin peygamberleri gerçekten yarı tanrı veya
tanrının oğlu olarak kabul ediliyorlar.
20.-21. Metnin bu bölümünde, İyi ile Kötü arasında seçimini yapmış olan
insanların ceza ve mükâfatları zikrediliyor. Burada geçen Sağlık bir
yazatadır ve adı “haurvatat“tır, ki sağlığın yanısıra mutluluğu, refahı ve
vücutsal bütünlüğü de temsil eder. Ahirette Ölümsüzlük ile birlikte
gelecek olan refah ve Egemenlik’in mutluluğunu yaşayacaklardır. Onları
İyi Düşünce Cenneti bekleyecektir.
60
olduğunu düşündüğümüzde; kelimeyi “misafir“ şeklinde yorumlamaktan
başka yolumuz kalmıyor.
32. yasna
1. Benim ayak diremem sonucu siz Daevalar, (yani) bir aile, (yani
imanlılar topluluğu) klan ile bir arada (bulunan) bir “cemaat“, (şöyle
diyerek) Ahura Mazda’nın lutfunu ısrarla istediniz: “Bırak sana düşman
olanlara karşı (durmak) için Senin habercilerin (peygamberlerin) olalım.“
61
6. (Ahura Mazda’ya): Eğer (bu günahlar) hiç bir şekilde böyle şeylerden
(Daevacı zihniyetten) gelmiyorsa (ki daevacılar bu tür günahlarıyla iftihar
ederler), kişinin sahip olmakla tanındığı (bu tür) pek çok günahları (onun
için) utanç vericidirler. (Fakat) Sen çok iyi bilirsin (ki), mütekâmil İyi
Düşünce ile insanların özleri yüceltilir. Şöhret (o zaman sadece) Senin
Egemenlik’inde Sana ve gerçek’e hizmet etmektir.
10. Böyle (Yalana sapmış olan) her insan Senin öğretilerini yıkmışlardı.
Bunlar (öyle birileridirler ki), “sığırı ve Güneş’i gözleri ile görmek en kötü
(şeydir)“ diye iddia ederler, Yalan’ı gerçeğe tercih ederler, çayırları
tahrip ederler, imanlı insanlara silah doğrulturlar.
62
11. Bu Yalan’a sapmış olanlar, gerçek mirasçıları (olan insanlardan)
çaldıkları mallarla debdebe içinde yaşayan beyefendiler ve
hanımefendiler olarak ortalıkta boy verirler, (işte bunlar) aynı zamanda
müminleri mütekâmil İyi Düşünce’den saptırmaya çalışanlardır.
63
iyi ile (cennet ile) eşdeğerlidir. Ey Mazda Ahura, benim; tehditleri sürekli
bir şekilde bana karşı düşmanca olan her şahsın üstünde hakimiyetim
(karşısında üstünlüğüm) olmalıdır, (bu hakimiyetle) değerli kişilere
(imanlılara) karşı zararlı (işler yapan) Yalan’a Sapmış olanlar’ı ele
geçiririm (etkisiz kılarım).
64
2. Ahura Mazda’nın bu “ittifak“ teklifine karşı daevalara cevabı çok
açıktır; “biz sizin (ellerinizden) iyi ve erdemli Dindarlık“ı çekip alacağız.
Sizden sadece bu bize gelecektir. Ahura Mazda, Daevalar’la ittifakı kesin
bir şekilde red etmekte, onların elinde bulunan ve yanlış bir amaçla
kullanılan Dindarlık’ı kurtarmaya çalışmaktadır. Yani bu Yalan’a sapmış
güçler, artık Dindarlık gibi kutsal bir kavramın arkasına
saklanmamalıdırlar.
65
bu bölümde “damgalamak“ anlamına gelen “fracinas“ kelimesini
“ilerletmek“ gibi bir anlamda kullanmışlardır. Bundan dolayı anlatılmak
istenen fikir saptırılarak çeşitli ve biribirini tutmayan yorumlar ortaya
çıkarılmıştır. Oysa (bu bölümde) anlatılmak istenen şey, Ahura Mazda’nın
Yalan’a sapmış olanları; ileride cezalandırmak üzere damgaladığıdır.
İslamiyette bu damgalama tabirinin yerini “günah defteri“ alır.
6. Eğer bir insan direkt bir şekilde daevacı değilse, o geçmişte işlediği
günahlarından hep utanç duyacaktır. Mütekâmil İyi Düşünce sahibi
olmakla insanların özleri yüceltildiğinden dolayı, “iyi tanınmışlık“ veya
“şöhret“in en ulvisi Ahura Mazda’ya ve Gerçek’e hizmet etmek olarak
kabul edilmiştir. Böylesi insanlar için daevacı gibi tanınmak bundan dolayı
utanç vericidir.
7. Bilge kişi “önde gelen bir günah“ işlediği savıyla suçlanamaz, çünkü o
günah işlemez! Metinde geçen “Eritilmiş Demir (metal)“ imtihanı (xvaena
ayanha) hem maddi dünyada hem de ölümden sonra söz konusu
olabilecek olan bir imtihandır. Günümüzün bazı Kürt Kızılbaş Dedeleri de
benzer bir imtihanı göze alırlar. Kızgın bir madenin veya kor halindeki bir
ateşin üstünden, bu ateşin yakıcı tahribatından etkilenmeden yürüyerek
geçen adaylar ermiş sayılırlar (ya da ocak sahibi). Bu tür insanların
daevalardan etkilenmeleri mümkün değildir.
66
9. Bu bölümde “duş.sastiş“ kelimesi farklı yorumlara yol açmıştır.
Yazarların bir kısmı bunu, maddi dünyadaki “Kötü’nün öğreticisi“ veya
“öğretmeni“ bir insan olarak algılarken, benim de görüşlerine katıldığım
diğer bir kısım araştırmacı, bu kelime ile Zarathuştra’nın “Angra
Mainyu“yu kastettiğini söylerler. Fakat alternatif gibi görünen iki yorum
arasında aşılmaz farklar olmadığına dikkat ediniz.
67
rahipler oldukları sanılıyor. Yeni kuşak araştırmacılar ise kelimenin “diğer
insanların zenginliklerini talan eden“ gibi bir anlama geldiğini
kaydederler ki ben de onların düşüncelerine katılıyorum. “Geuş“
buradaki kullanılış şekli itibariyle hem yeryüzü, hem de imanlılar
anlamına gelebiliyor. Ayete göre; onların (imanlıların) hayatları veya
yeryüzü, daeva-yasnacı oldukları kesin olan hakim sınıflar tarafından
mahf ve talan edilmektedir. Ayet bu haliyle buram buram çevrecilik
kokuyor. Metinde geçen “karapan“ kelimesi, daeva-yasnacı bir rahipler
gurubunu ifade eder. Ahura Mazda’nın bunlar hakkında vereceği “kötü
hüküm“ ise ahirette tahakkuk edecektir.
13. “Açiştahya“, “en kötü suç“ anlamına geliyor. Böylesine suçları ancak
yönetim erkini elinde tutanlar işleyebilirler. Bu tür bir suçu işleyen
insanlar, yönetimi ellerinde bulundurmak suretiyle insanları zarara
uğrattıklarından dolayı en ağır suçlular olarak kabul edilmişlerdir. Çünkü
yönetim erkini ellerinde bulundurduklarından dolayı avantajlıdırlar ve
sıradan insanların bunlara direnme imkânları hemen hemen yok gibidir.
Metinde atlanmaması gereken önemli bir mesaj daha vardır: “Zengin
olma hırslarından dolayı Senin Peygamberin’in mesajından şikâyetçi
olanlar..“ Demek ki Zarathuştra da zengin olma hırsı ile yanıp
tutuşanlarla boğuşuyordu. Bu hırs onları “Gerçek’i görmekten“
alakoymaktaydı. Bu tip insanlar da cehennemlikti.
68
suretiyle tüttürülmekteydi. Homa’nın tütsüsünün pek çok ilahi etkileri
olduğu sanılıyordu (daha geniş bilgi için bkz; Aryan Mitolojisi adlı
çalışmam). Bu eski dinin mensupları tanrılarını razı ettikten sonra her şey
mübah der, gözlerine kestirdikleri her şeyi talan ederlerdi. Tanrılarını
memnun etmek için ise bol bol kurban kesmeliydiler.
16. Pehlevi tercümeleri esas alan yorumcular, (bu bölümde olduğu gibi)
yer yer “zend“ denilen yorumları da asıl metne katmışlardır, ki bu son
derecede sakıncalıdır. Bundan dolayı “syas“ gibi özünde “yatan“
anlamına gelen kelimelerin metne vermek istedikleri anlamlar, tabir caiz
ise güme gitmiştir. Syas, vahışta ile birleştirildiğinde “cennette yatan“
gibi bir anlam ortaya çıkar. Çünkü bu metinde geçen “vahışta“
kelimesinin bugünkü Kürtçe ve bazı İrani dillerde hala “beheşt=cennet“
anlamında kullanıldığını dikkate alarak, bu anlamıyla metnin vermek
istediği mesajı pekiştirdim.
33. yasna
2. Bundan dolayı; kim ki Yalan’a Sapmış Olan’ın kötü olarak kabul ettiği
şeylere sözleriyle, düşüncesiyle ya da elleriyle neden olursa veya kim ki
69
(Kötü’ye) tabi birini İyi’den yana aydınlatırsa, tüm bu (fiiller) onun
(varmak) istediği hedeflerinde ona başarı getirecek ve o, Ahura
Mazda’nın tasvibine mazhar olacaktır.
3. (Ahura Mazda’ya): Bir insan ki gerçekten yana olan bir insana (karşı)
çok iyi (davranışlıdır), bırak (o gerçekten yana) olan (insan ile) ailesi veya
(aynı) toplumun bir ferdi veyahut mensup bulunduğu klanı kendisi ile
birlik olsun (müttefik olsun), dahası; o (gerçekten yana) olan insan, sığıra
şevkle hizmet etmeyi sürdüren olsun, ey Efendim, böylesine bir şahıs
bundan sonra Gerçek’in ve İyi Düşünce’nin çayırları üstünde olmalıdır.
6. Gerçek ile uyum içindeki (o) rahip (Z.’nin kendisi) Üstün Ruh’un
çocuğudur (dölüdür). Kendisinin rahip (olarak yüklendiği misyonu)
kavratabildiğinden dolayı, O İyi Düşünce ile birleşmiştir (bir tek varlık
haline gelmiştir). Bu (bir olduğum) Mütekâmil Düşünce’den dolayı ben,
Senin görüşlerini ve öğütlerini almaya pek istekliyim ey Ahura Mazda.
7. Ey Siz En İyi olanlar, buraya bana gelin! Sen Mazda, Gerçek ve İyi
Düşünce ile birlikte bizzat, (yani) açık ve net bir biçimde bana gel, ki bu
vesile ile ben (tüm diğer) taraftarlarım karşısında ünleneyim. Bırakın (söz
70
konusu olan) aydınlık hediyeler ve (hepinize karşı) sunulacak saygı
aramızda aşikâr hale gelsin.
9. Evet Ey Mazda, bırak İyi Düşünce’nin yardım ettiği biri -ki İyi Düşünce,
gerçekten (Yukarıda adı geçen) İki Arkadaş’ın (yani Ölümsüzlük ve
Sağlık’ın) ruhudur- Senin için Gerçek’i; (dinin yerleşmesini sağlayacağı)
yaygın mutluluk vasıtasıyla hakim kılsın. Bu ikilinin birliği çoktan beri
yüksektir, ki bu birliğin Hakimiyet’indeki tüm ruhlar uyum içindedirler.
12. Bana doğru (Güneş gibi) yüksel Efendim, kendi çok Erdemli Ruh’unla
(yüksel) ey Mazda, bana Dindarlık vasıtasıyla güç, (ödenen her bir) iyi
bedel vasıtasıyla kuvvet, Gerçek vasıtasıyla yüksek bir kudret ve İyi
Düşüncemiz vasıtasıyla mükâfat ver.
71
13. Engin ileri görüşlülüğün Efendisi (A.M.), benim İyi Düşünce(m için bir)
ödül olan, Egemenlik’ini güvence altına alacak (olan) şu yardım (ile ilgili)
gerçeği açığa vur. Şu Gerçek ile uyum halindeki (yukarıda bahsi geçen)
kavramları bana, Erdemli Dindarlık’ımdan dolayı vahiy (yoluyla) bildir.
1. “Birinci hayattakine benzer kanunlar“ tabiri, pek çok gizi ele verir
durumdadır. Birincisi; ölümden sonra bir başka hayatın olduğunu, ikincisi;
bu hayata başlarken ilk hayattaki günah ve sevaplarının kişınin
gelecekteki hayatını etkileyeceğini, üçüncüsü; bu yeni hayatta da ilk
hayatta olduğu gibi yargı mekanizmasının işleyeceğini ve hatta
dördüncüsü; Zarathuştra döneminde Doğu Aryanlar’ın kanunlarının
bulunduğunu görüyoruz. Bilindiği gibi tarih kitaplarından, insanlar
tarafından bilinen ilk (yazılı) kanunların Hamurabi döneminde
kaydedildiğini öğrenmiştik. Metnin bir diğer bölümünden anladığımız
kadarıyla üç kategoride insanlar vardır; suç işlememiş olan müminler
(veya sevapları günahlarından daha ağır basanlar), günahları ağır basanlar
ve günahları ile sevapları eşit olanlar. Bunlar fiilllerine göre ceza ve
mükâfat alırlar. Günah ve sevapları eşit olanlar hakkında (geç dönem
Avesta’dan öğrendiğimiz kadarıyla) Tanrı karar verir.
72
3. “Ga“ burada gerçek sığırdan ziyade “iyi görüş“ olarak ifade
edilebilecek olan “Mazdacı Düşünce“yi anlatmak için kullanılmıştır.
“Gerçek’in ve İyi Düşünce’nin çayırları“ ise imanlılar topluluğudur. Bazı
yazarlar bu “vastre=çayır“ kelimesini “work field“ olarak çevirmişler.
Bazıları ise bu kelimeyi “ilahi bilgi sahipliği“ olarak yorumladıkları için,
genel yorumlamalarda bir karışıklık başgöstermiştir.
73
kullanılmış bulunuyor. “Zaoter“ Zarathuştracılık’ı tetkik edenlerin
bilmeleri gereken bir kelimedir ve “başrahip“ anlamına gelir, ki
Peygamber burada kendisini bir rahip olarak nitelemektedir.
74
böylesine bir çifte rastlanmaz. Çünkü Dindarlık, İyi Düşünce sahipliğinin
bir sonucu olabilir, onun arkadaşı değil.
10. Metnin bu kısmının son bölümü -Insler gibi bir iki yorumcu hariç-
doğru bir şekilde yorumlanmamıştır. Oysa Zarathuştra düşüncesi bu
yazarlar tarafından bir bütün olarak ele alınsaydı veya daha iyi
kavranabilseydi (tabii ki bunu çok cüzi bir azınlık için söylüyorum),
yorumları da doğru olacaktı. Bilindiği gibi Zarathuştracı Düşünce’de
insan, Tanrı’nın kendi özünün de “hammaddesi“ olan Sonsuz İlahi Işık’tan
yaratılmıştır (ilahi ilk ışık). Yaradılışın amacı, maddi(leştirilmiş) varlıkları
şeytani güçlere karşı birer araç olarak kullanmaktır. Bu yaratılmış imanlı
kişilerin yeryüzünde Kötü’ye karşı elde edecekleri her türlü başarı,
Kötü’yü seçmiş olan güçlerin tecritine bir katkı olarak kabul edilir. Eğer
insanlar arasında İyi Düşünce’nin ve Gerçek’in hakimiyeti artarsa,
tanrının kendisinin de bu vesile ile büyüyeceği aşikardır. Çünkü Kötü’ye
bulaşmış olan insan, kendi içindeki Yalan duyguları İyi Düşünce ve Gerçek
vasıtasıyla tecrit etmek suretiyle tanrısal olan duygularını arttırmıştır. Bu
da tanrının kendisinin kavram olarak büyümesi demektir. Bu büyüme İyi
Güçler’in nihai zaferini hızlandırır. En nihayetinde bu, tanrının ilahi
ışıktan ibaret olan bedeninin ve daenadan ibaret olan ruhunun büyümesi
demektir. Metnin bu bölümü tam da buna işaret etmektedir.
75
tabirinin yorumunda epey gürültü kopmuştur. Mills, Moulton ve
Bartholomae gibi düşünürler bunu “mükâfat“ şeklinde yorumlamışlar.
Xabardar ise onlara katılmayarak kelimeyi “dua ile yardıma çağırma“
şeklinde yorumlar, ki metnin bu bölümüne zorlamalara girişmeden
böylesine bir anlam yüklemek mümkün değildir. Insler ise bu tabirin
“koruma“ olarak yorumlanabileceğini varsayar. Ben, burada kastedildiği
şekliyle, İyi Düşünce’nin koruyuculuğunu çağrıştıran bir anlam
yakalayamadım. Ama İyi Düşünce, imanlılara her an bir ödül sağlayabilir.
13. ve 14. Bölümlerin yorumlarında önemli bir problem yoktur. Yalnız 14.
Ha’da yer alan “..kendi öz nefesini (canını)“ feda etme arzusunun aynen
İncil’de de yer aldığını görüyoruz (Rom; 12,1).
34. yasna
1. Ey Mazda; ister eylemle, ister sözle, ister ibadetle olsun, Sen kendi
özüne Ölümsüzlük’ü, Gerçek’i Sağlık’a Hakimiyet’i aldın. Bırak (kendi
özün için seçtiğin) bu gibi şeyler bizim tarafımızdan en geniş miktarlarda
olmak üzere Sana verilsin, ey Efendim.
2. Dahası tüm bu şeyler Sana; kökünü İyi Ruh’tan alan (yanlışsız) Düşünce
ve ruhu Gerçek ile uyum içinde bulunan O Erdemli Adam ve (bir de)
evrensel ihtişamda (olan) övgü ilahileri yoluyla verildi, o ilahiler ki sizin
türdeki (varlıklara) has bir evrensel ihtişamda (okunur), Ey Mazda.
76
4. Şimdi biz Senin Ateşin’i diliyoruz ey Efendim, O Ateş ki (sahip olduğu)
Gerçek vasıtasıyla güç sahibidir ve süratli etkileyici (bir) şeydir. (O) Senin
destekçilerin için açık bir yardımcı olmuştur, fakat elindeki güçlerle O,
Senin düşmanların için görünür bir eziyettir ey Mazda.
6. Eğer Siz; yani Sen ey Mazda ve Senin’le birlikte Gerçek ve İyi Düşünce,
gerçekten öyle (en üstün) iseniz, o zaman bu dünyada meydana gelen her
bir (olumlu) değişiklik yoluyla bana işaretler verin, ki bu suretle ben çok
mutlu bir şekilde hepinize açılayım; ibadetimle ve dualarımla.
8. Onlar, pek çokları için tehlikeli olan eylemleri ile -daha ziyade büyük
bir güce sahip olan bir adamın, bir zayıfa yaptığı gibi- bizi
korkuttuklarından dolayı, İyi Düşünce bu tür kişilerden uzak durdu.
(Bunlar öyle kişilerdir ki), Senin emirlerine kinle (bakarlar) ey Mazda,
(bunlar) Gerçek’i kabul etmemişlerdir.
77
onlardan elbette uzaklaşmıştı, (tıpkı) vahşi hayvanların bizlerden
uzaklaştığı gibi.
11. Evet, Sağlık ve Ölmezlik’in ikisi de Senin gıdan olmak içindirler (gıdan
olmak için vardırlar). Gerçek’le birleşmiş olan İyi Düşünce’nin
Egemenlik’i ile birlikte bizim Dindarlık, (Senin için) bu iki sabırlı gücü
arttırmıştır. Ey Mazda, bu şeylerle düşmanı terrörize etmelisin.
12. Talimatın nedir? Nedir Senin arzun? (Bu talimat veya arzu) dua ile mi
ilgilidir? İbadet ile mi? Söyle ey Mazda, (söyle ki) bu direktiflerin işitilsin
(ve) bunlara göre biri(leri) şu Senin direktiflerini takip edenlere ödüller
tevzi etsinler. Gerçek ile birleşmiş (birinin) kolayca ilerlemesi için, öğret
bize şu İyi Düşünce’(ye giden) yolları.
14. Ey Mazda, bu ödül -vücut ve nefes (yani ruh) için arzu edilir bir ödül
olduğundan dolayı- eylemleri köklerini İyi Düşünce’den alan (kişilere
eylemlerinin niteliği) dolayısıyla tesis edilmiştir, (ki bu ödüle layık
78
olanlar) üretken sığırın toplumunda gerçekten var olmuşlardır. Dahası
Efendim, toplumun her tarafına (yayılmış olan bu insanlar) Gerçek’le
birlikte Senin iradeni (çok) iyi anlayanlardır.
15. Ey Mazda, bunun için bana şu İyi Düşünce ve Gerçek ile çakışmış
(ittifak halinde) olan en iyi sözleri ve eylemleri bildir, ki bunlar benim
(dile getireceğim) dualar için gereklidirler. Kendi Egemenlik’inle
Efendim, Sen gerçekten bu dünyayı bizim umduğumuz gibi
iyileştireceksin.
3. Burada bahsi geçen kurban=myazda, gerçek bir sunu olup bir içki veya
yiyecekten ibarettir. Metinde geçen “xşmavesu“ kelimesi araştırmacılar
arasında biraz karışıklık yaratmıştır. Kelimenin en doğru yorumu olan
“Senin Gibiler arasından“ ibaresi benim tarafımdan da kullanılmıştır. İyi
yaratıkların ancak İyi Düşünce ile beslenen yaratıklar oldukları herhalde
dikkatinizi çekmiştir.
79
4. “Gerçek sayesinde güç sahibi olan“ İlahi Ateş tabiri çok önemlidir. Bu
ateşin maddi ateş ile farkı, onun gerçek ile beslenen manevi bir ateş
olmasıdır. O, kalplerdedir ve -hissedildiği zaman- çok güçlüdür. Bu ateş;
imanlılar için açık bir yardımcı, Ahura Mazda’nın düşmanları için “görünür
bir eziyet“tir. Çünkü Ahura Mazda’nın takipçileri onu kalplerinde
hissederek doğru kararlar verirken, münkirler verdikleri ters kararlardan
dolayı sürekli bir şekilde vicdanlarının verdiği azapla boğuşurlar. Fakat
yukarıdaki “yardımcıdır“ ve “eziyettir“ sözcükleri bazı çevirmenler
tarafından “yardımcı olmalıdır“ ve “eziyet olmalıdır“ şeklinde
çevrilmiştir. Fakat örneğin “dereşta“; “eziyettir“ anlamına geliyor.
“Eziyet olmalıdır“ anlamı burada havada kalıyor.
80
6. Peygamber, Tanrısal Güçler’in Egemenlik’lerinin yeterliliği konusunda
işaretler beklemektedir. Bu işaretler, dünya hayatında meydana gelecek
olan pozitif değişiklerle belli edilmelidir.
81
9. Metnin bu bölümü ile ilgili de bazı görüş ayrılıkları olmasına rağmen,
yine de zıt görüşler ortaya çıkmamıştır. Kötü’nün yandaşları İyi Düşünce
sahibi değillerdir. Bundan dolayı Dindarlık’ı terketmişlerdir. Oysa imanlı
kişiler Dindarlık’ın takipçisidirler. Müminler bu kötü eylem sahiplerinden;
“bir vahşi hayvanın bizden uzaklaştığı gibi“ uzaklaşırlar.
11. “İki Tanrısal gücün Ahura Mazda’nın gıdası“ olması şeklindeki ibare,
açıklanması gereken derecede kapalı bir şekilde formüle edilmiştir. Sağlık
ve Ölümsüzlük, dinin yarattığı iki kavramdır. Din ayrıca müminlerin
kendisine olan sadakatıyla vardır. Burada müminlerin dine bağlılığının,
Ahura Mazda için en arzu edilir gıda olduğu vurgulanıyor. Çünkü
82
ölümsüzlük ve Sağlık bu vasıtayla artar ve kendisine daha bir kuvvetle
ulaşır.
15. Bu bölümde önemli bir tercüme ayrılığı yoktur (bazı ekstrem yazarlar
hariç).
83
II. Gatha Uştavaiti
43. yasna
1. ”(Her şeye) İstediği gibi hükmeden Mazda Ahura Ona, (yani) dilekleri
olan O insana arzuladıklarını vermelidir.” Ben (bundan dolayı) Gerçek’e
destek olmak için (bana) dayanma gücü gelmesini diliyorum. Bana
Dindarlık’ım sebebiyle refahın nimetlerini ve bir İyi Düşünce hayatı
bağışla.
2. Dahası, (ben) iyi amaçları olan bir insanı mutluluğa (gark edebilecek)
olan tüm (aşağıdaki) şeylerin en iyisi olan şeyleri bu şahıs için diliyorum:
Uzun bir ömrün mutluluğunu yaşayarak bu ömür boyunca kavrayışlı olsun.
Ey Mazda, (bu) kavrayışlılığa Senin en Erdemli (olan) Ruhun vasıtasıyla
ersin. Bu (Erdemli Ruh’unun) sayesinde Sen, Gerçekle birleşmiş olan
(ittifak halindeki) İyi Düşünce’yi yaratmıştın.
3. …Ve bu adam iyiden daha iyi ne varsa ona ulaşmalıdır. (O öyle) bir
adam haline gelmelidir ki bize; -şu maddi varoluşta ve (şu) ruhsal olanda-
Güçlü Biri’ne giden dümdüz yolu ve Efendimiz’in en dorukta bulunan
makamını öğretsin (giden yolu göstersin). (O), samimi bir insandır, iyi bir
soydandır ve erdemlidir, tıpkı Senin gibi; ey Mazda.
84
5. Fakat ey Mazda Ahura, hayatın doğuşunun en başında; İlk Biri olarak
gördüğümden beri, Seni en Erdemli varlık olarak algılamıştım. Aynı
şekilde Senin; (insanların) eylemlerin(in) ve sözlerin(in) birer (ödül veya
ceza olarak) fiatı olduğuna, kötü için kötü, iyi olan için iyi mükâfatın
verileceğine karar verdiğini gördüğümden beri (erdemli varlık olarak
algılamıştım). (Ki bunların herbiri) Senin maharetin aracılığıyla yaradılışın
son dönüm noktasında (verilmiş olacaklardır).
7. …Ve ey Mazda Ahura; O (Erdemli Ruh) bana İyi Düşünce ile kulak
verdiğinde, ben Seni erdemli olarak algılamıştım bile. (O sırada ) bana
şunları sormuştu: ”Kimsin sen? Hangi taraftansın? Hangi işarete dayanarak
sen, bugün kendi takipçilerine ve kendi özüne bu vahiyleri açıklamaya
başladın (açıklamayı üstlendin)?”
8. Bunun üzerine Ona (Erdemli Ruh’a) ilk olarak şunları söyledim: ”(Ben)
Zarathuştra’(yım). Eğer gücüm yeterse, ben Yalan’a sapmış olanın gerçek
düşmanı ve Gerçek’in güçlü destekçisiyim.” Ben bir yandan Seni takdir
edip överken, ey Mazda, (öte yandan da) Senin (yani) dilediği gibi
Yöneten’in çabalarını (izah etmeye) başlamıştım.
9. Evet ey Mazda Ahura; O bana İyi Düşünce ile kulak verdiğinde, ben Seni
(çoktan beri) erdemli olarak algılamıştım bile. Onun; 'Kime hizmet etmek
85
isteğindesin?” şeklinde sorduğu soruya: ”senin ateşine! Gücüm yettiği
sürece ben, Gerçek’in ululanma(m) için bir armağan(ı) bulunduğu
(gerçeğine) riayet edeceğim.” cevabını verdim.
11. Evet ey Mazda Ahura, O bana İyi Düşünce ile kulak verdiğinde, ben
Seni erdemli olarak algılamıştım bile. Fakat Senin sözlerinle ilk kez
bilgilendirildiğimde, Senin; ’(onlar için bu itikat) en iyisidir’, dediğin
(benim) itikatımın insanlara kavratılmasının çok zahmetli olduğunu
görmüştüm.
13. Evet ey Mazda Ahura, O bana İyi Düşünce ile kulak verip benim
erişmeyi arzuladığım amacı öğrenmeye çalıştığında, ben Seni (çoktan
86
beri) erdemli olarak algılamıştım bile.”Bana şu erişmeyi arzuladığım
amacı bir uzun hayat boyu bağışlayın, ki böyle bir şeye erişmek için
şimdiye kadar hiç kimse sizi zorlayamadı. (Bir de) şu arzu edilir
koşullarda (yaşama ile ilgili) arzumu (yerine getirin) -ki bunun Senin
hükmün altında olduğu söylendi-.”
14. Evet ey Mazda, bana Kendi desteğini uygun (bir şekilde) ver, bu öyle
bir şekilde olsun ki, (sanki istenen şeye) sahip olan yetenekli biri bunu
arkadaşına sunuyor (gibi olsun), ki bu (yetenek); Gerçek ile uyum içinde
(sürdürülen) Senin Hakimiyet’in vasıtasıyla kazanılır. Bırak (bu destekle)
ortaya çıkayım ve Senin öğretine düşman olanları kovayım! Bırak (bunu)
tüm şu Senin emirlerini hatırlayanlar ile birlikte (yapayım)!
15. Evet ey Mazda Ahura, O bana iyi Düşünce ile kulak verip, (şu) en iyi
şeyleri tanrısal bir esinle bildirdiğinde, -bana düşüncelere dalmış biri
(bildirdi bunları)-, ben Seni (çoktan beri) erdemli olarak algılamıştım
bile. (Evet) o zaman en iyi şeyler söylenmişti: ”(İyi Düşünce sahibi olan)
bir insan, Yalan’a sapmış olan pekçok kişiyi tatmin etmeyi ummamalı,
çünkü onlar ’tüm müminler kötüdür’ derler.”
87
43. yasna’nın yorumu ve açıklamalar
88
alındığında çok önemlidir. Çünkü bu inanca göre insan ile Tanrı aynı
kökten gelir; sonsuz ilkel ışıktan. Bazı yazarlar metinde geçen ”asti”
kelimesini ”dünya” şeklinde çevirmişlerdir. Fakat bu kelime Rig Veda’da
”a stha” şeklinde ve ”tırmanış”ı ifade etmek için kullanılmıştır. İki dil
arasındaki yakın benzerlikten hareket edersek, bizim seçtiğimiz ”doruk”
kelimesi, astinin ifade ettiği anlamı karşılayabilecek en iyi yoruma imkan
verecektir.
89
”İlk Biri” demekle Zarathuştra, Tanrı’nın kendisinden başka varlığın
bulunmadığı anı (vision ile) yakaladığını söylüyor. Bu tesbitle, Ahura
Mazda’nın tüm yaratılmışların yaradılışının başlatıcısı olduğu söyleniyor.
Tek Tanrı..
90
9. Çok zor olan Ha’lardan biri de budur. Bu ayetin tercümesinde çok
çeşitli varyasyonlarla karşılaşabilirsiniz. Fakat bir gerçek hiç bir
yorumcunun gözünden kaçmamıştır. Bu Ha’dan anlaşıldığı kadar
Zarathuştra, Tanrının Ateşi’ne hizmet etmeyi istemektedir. Tanrının Ateşi
ise gerçek ile sıkı bir ilişki içindedir. Yani Gerçek; Ateş’li bir sıcaklığa
sahiptir, Gerçek; iç yakıcı bir mutluluk verir.
11. Yazarların büyük bir çoğunluğu bu Ha’da vahiy taşıyıcı bir melek
aramışlar ve -İslamiyet’in etkisinde kaldıklarını sandığım bu yorumcular-
İyi Düşünce’yi bu iş için uygun bulmuşlar (Cebrail’i hatırlayınız). Bu görüş
geniş ölcüde doğrudur. Oysa bu Ha’da İyi Düşünce’nin (Vohu Manah’ın)
Peygamber’e gelişi mutlu bir olaydır, Fakat kendisinin ”Tanrı’nın Sözleri”
ile bilgilendirilmesi; Erdemli Ruh’un, yani ”Spenta Mainyu”nun işidir.
Peygamber kendisine yükletilen görevin ağırlığını tüm benliğinde
hissetmekte ve bunu ifade etmektedir. Fakat Spenta Mainyu bu
bilgilendirme işini Vohu Manah vasıtasıyla yapabilir.
91
12. Bu bölümde geçen ”fraxşnanı” kelimesinin yorumu ortalığı
karıştırmışa benziyor. Bu kelimenin ”ayırdetme” anlamına geldiğini göz
önüne alarak, ayırd etme kaabiliyetini ”kavrayış” olarak yorumladım.
Yani ”To right shalt to go for teaching” yorumunun burada yeri yoktur.
Çünkü Peygamber’in cisimleştirilmiş bir Gerçek’e gitmesi söz konusu
değildir. O ”..hast come to the truth in (his) discernment”. Bu bölümde
bahsi geçen ”her iki fraksiyon”dan kasıt, Yalan’ın ve Gerçek’in
takipçileridir. Sraoşa’nın ölümden sonraki kişisel hesaplaşma sırasında
insanlara gelip mükâfat ve cezalarını vereceğini düşünürsek, burada
Peygamber; '..den önce' derken o hesap gününden öncesini kastediyor.
13. ”..Böyle bir şeye erişmek için şimdiye kadar kimse sizi zorlayamadı”
sözünün muhatabı, Zarathuştra ile yüzleşen Kutsal Ruh’tur (Spenta
Mainyu). Tanrısal Güçler’in hiç bir şeye zorlanamayacağının ifadesi olan
bu inanç Müslümanlık’ta da devam etmiştir. ”Senin hükmün altında”
ibaresinde, her şeyin Yaratıcı Efendi’nin hükmü altında olduğu tescil
ediliyor. Bu hüküm; Gerçek’in ve İyi Düşünce’nin hakimiyetidir ve Spenta
Mainyu tarafından harekete geçirilmiştir.
92
kullanılmıştır. Mills ise 14. ve 15. Ha’ların her ikisinde de ”Sraoşa=İtaat”
kelimesini geçirmiştir, ki orijinal metinde bu kelime bu Ha’larda geçmez.
”Yalan’a sapmış” olan herkesi doğru yola çevirmek, bu kişilerin
müminlere karşı olan ön yargılarından ileri gelir. Çünkü onların kafasında
gerçek olarak kabul ettikleri bir saplantıları vardır; ”tüm müminler
kötüdür'.
16. Zarathuştra bu Ha ile artık emin bir şekilde, Spenta Mainyu’ya neden
hizmet etmeyi seçtiğini izah ettiğine kani olarak haykırmaktadır.Gerçek
somutlaşmalı (ete kemiğe bürünmeli), yerleşmelidir. Yani insanlar
tarafından kabul edilmelidir. Dindarlık, Ahura Mazda’nın Şeytani Güçler’e
karşı mücadele etmekten ibaret olan amaçlarının emrine girmelidir.
44. yasna
93
Güneş’in ve yıldızların yörüngelerini tayin eden? kimin vasıtasıyla Ay
(önce) dolgunlaşır, sonra hilâlleşir? Bu gibi şeyleri ve diğerlerini ben
gerçekten öğrenme arzusundayım.
94
boyunca) doğru bir şekilde edinilen şu şeyleri unutmamak için (gerçeği
söyle bana): Gelecekte hangi iyilere doğrulacaktır (ya da bunlar gibi
hangi iyi şeylere varacaktır) benim ruhum?
12. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle, Sana (şu
prensipler) gereğince bunu soracağım: ”Gerçek yanlısı mümin kimdir veya
Yalan yanlısı kim? Bu mudur Kötü, ya da şu mu?” Yalan’a sapmış kişi, -ki
Senin nihai kurtarıcılığına karşı savaşmak için Kötü ile anlaşacaktır-,
Kötü’yü seçmiş olan kişi şudur muhakkak, -bu değil-.
95
13. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Biz kendi
içimizden (bize hakim olmaya çalışan) Yalan’ı nasıl (geri) püskürtebiliriz,
nasıl şu itaatsizlikle malûl olan (adamların) da üstünden (geri
püskürtebiliriz)? O (adamlar ki) ne Gerçek’in özeni ve arkadaşlığının
ardından koşarlar, ne de İyi Düşünce’nin öğütlerinden zevk alırlar.
15. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Dünya’nın iki
(ana) kitlesinin (İyi’nin ve Kötü’nün taraftarlarının) anlaşmak gibi bir
eğilimleri yokken, (bu durumda) eğer Sen, şu desteklemeyi çok
arzuladığın emirleri(n) gereğince Gerçek ile birleşmiş (olan) bu Dünya’yı
koruyacak maharetteysen, Ey Mazda; zafer kazanmayı ne zaman ve kime
nasip edeceksin? (İyi’ye mi, Kötü’ye mi?)
16. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Benim evimde,
Senin Öğretin’e uygun bir şekilde yaşayan saf birilerini korumak için, kim
Yalan’a sapmış olanın (koyduğu) engeli kıracaktır? Bana vahiy yoluyla
(bildir) ey Mazda, Dünya’yı rehabilite edecek olan bilirkişinin (yargıç) bu
işi nasıl yapacağını göster ve bırak O (yani dünyayı iyileştirici kişi) İyi
Düşünce ile birlikte gelen Sraoşa (yani; İtaat) Senin istediğin her bir
insana (gelsin).
96
17. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Ey Mazda,
Seninle uyum halinde (olmak kaydıyla) Senin takipçilerini nasıl
heyecanlandırabilirim, benim sesim; Gerçek’e bağlı kalınması(nı
gerektiren) şu (ilahi) emre (Mathra) uygun olarak, Sağlık ve Ölümsüzlük
ile birleşmek için çabalama (uğraşımda) nasıl yeteri kadar kudretli
olabilir?
18. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Ben, aygırları
ile birlikte on kısrak ve bir deveden ibaret olan ödülü, Gerçek vasıtasıyla
nasıl kazanabilirim? Bu öyle bir ödüldür ki, benim kendi içime Sağlık ve
Ölümsüzlük’ü ilham eder (vahy eder), tam da (öyle ki) bu ikiliyi Sen
kendin için almışken.
19. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Bir şahıs ki;
bizim verdiğimiz söze uygun olarak alacağı bir ödülü kazanmış olan
birine, onu (yani ödülünü) vermez, böyle bir şahıs için ilk ceza ne
olacaktır? Ben nihai bir cezanın onu bulacağını biliyorum.
97
44. yasna için yorum ve açıklamalar
1. 'Sana benzer biri' gibi bir yoruma yol açan ”xşmavatõ” kelimesinin yer
aldığı cümle bir bütün olarak ele alındığında aslında; ”Siz Ahuralar’dan
Biri” yorumu ortaya çıkar. Buradaki ”Ahura nemangho” ibaresinin çoğul
olma karekteri, bazı yazarları -eğer peşin hükümlü değillerse- Zarathuştra
dininin niteliği hususunda bir kez daha şaşırtmıştır. Onlar bu ibarenin
içerdiği anlamı, geliştirdikleri ”Çok Tanrılı Zarathuştra Dini” teorisine
dayanak olarak kullanmışlardır. Oysa metnin bu bölümünde işaret
edilmek istenen şey, ”Tanrı’nın Veçheleri”dir, ki Ha’nın sonlarına doğru
bunlardan biri olan ”Aşa”dan açıkça söz ediliyor. Bilindiği gibi Tanrı’nın
her veçhesi de tıpkı Tanrı Ahura Mazda gibi birer Ahura’dır. ”Gerçek ile
dostça (veya yoldaşça) ilişkiler” Gerçeğe varmak, Gerçek ile birleşmek
demektir.
98
3. Bu Ha’da açıklanması gerekli olan önemli bir problem yoktur.
99
bölümde Mazda; manevi alemde Armaiti ve Xşathra’yı, maddi alemde ise
erdemli oğulları yaratıyor. Metinde yaratıldığı bildirilenler, iki alemden
de yaratılanlar arasında sadece misallerdir.
9. Mazda, hakimi mutlak olmasından ileri gelen bir güce sahiptir. İşte
böylesine bir gücün sahibi olan ve bundan dolayı ceza veya mükâfatla
ilgili olarak verdiği sözleri tutan yüce Tanrı, insanlardan vicdanlarını
kullanarak davranmalarını ister. İyi insan bunu hayata geçirmenin
yollarını arar. Zarathuştra burada kendisini söz konusu ederek bunu
anlatmaya çalışıyor. Öte yandan, Zarathuştra’nın inandığı Tanrı; ”Gerçek
ve İyi düşünce ile birleşmiş” bir mekâna sahiptir. Yani insanlara, ”siz de
böylesi bir mekân yaratınız” denmek isteniyor.
10. ”Yaşayanlar için en iyi olan daena”, İyi’den yana tavır aldığından
varlıklar için en hayırlı olan şeydir. Zarathuştra’nın takipçileri, köklerini
Dindarlık’tan alan sözlere ve eylemlere sahiptirler ve bu onlar için çok
hayırlıdır. Çünkü Dindarlık onlara Mazda’nın emirlerini tebliğ eder. Bu
yolla onlar, Tanrı’nın güçlerinden medet umabilirler.
100
kaydederlerken, mantıki bir tahlil geliştiren Insler, ”ruhun düşmanlığı”
gözüyle bakanın Tanrı’nın kendisi olduğunu söylüyor. Ona göre bu Ha’da
geçen ”all others”den kastedilen, Zarathuştra öncesi dönemde
geliştirilmiş olan bir başka Ahura Mazda kavramına tapan topluluktur. Bu
Mazdacılar’ın, daha sonraları İran’da iktidarı ele geçirecek olan
Akamenidler olduğunu görmek zor değildir. Zarathuştra; imanlılar
tarafından Ahura Mazda’nın ”en önde gelen takipçisi” olarak kabul
ediliyor. Ben bu Ha’yı, Med-Pers dinlerinin ayrı oluşunu gösteren en
önemli delil sayıyorum.
12. Bu İki Ahura Mazdacı Grup arasında hangisi doğru yoldadır sorusu, iki
din arasında seçim yapacak olanlar için can alıcı olacaktır. Çünkü
bunlardan biri Tanrı’nın nihai kurtarıcılığına karşı, Kötü ile anlaşacak ve
Ahura Mazda’ya karşı savaşacaktır.
101
15. Metinde geçen ”spada” kelimesinden kasıt, İyi ve Kötü’ye bağlılık
gösteren taraftar kütleleridir, ki burada Mazdacılar ve Daevacılar
kastedilmektedir. Bu iki kütlenin anlaşmak gibi bir eğilimleri yoktur. Bu
dünyada insanlar bunlar arasında bölünmüştür. Zarathuştra nihai bir
zaferin bunlardan birine nasip olacağını, bunu kimin kazanacağının ve
zaferin ne zaman kazanılacağının bildirilmesini istiyor.
102
yadsınamaz. Benim tercih ettiğim şekliyle metnin tercümesinde geçen;
”..aygırları ile birlikte on kısrak ve bir deveden ibaret olan ödül”
ibaresinde Zarathuştra kendi öğretisine sadakat gösterecek on erkek, on
kadın ve bir lideri kastediyor. Insler bunların Kava Viştaspa’nın saray
çevresi olabileceğini büyük bir isabetle kaydeder. Çünkü bu iltihak,
Zarathuştra’yı (düşüncesi itibariyle) gerçekten Sağlık’lı yapmış ve
Ölümsüz’leştirmiştir. Bilindiği gibi Viştaspa’nın Bahdin’i seçmesinden
sonra din hızla yayılmış ve bir daha yıkılmayacak şekilde tutunmuştur.
20. Metinde geçen ”aeşma” Aşa’nın karşıtı olarak kabul edilen Kötü
güçtür. Daevalar’a ”Tanrı” diye tapıldığı bir toplumda onların ”İyi” bir
şeyler yapmadıklarını göstermek önemliydi. Çünkü bu tip Aryan tanrıları
hep kötülük ettiklerinden, toplum tarafından korku ile anılır, insanlar
bunları kurbanlar kesmek suretiyle yatıştırmaya çalışırlardı. Oysa
Zarathuştra’nın felsefesinde tanrı asla kötülük yapamaz. Çünkü kötülük,
tanrının hamurunda yoktur. Metinde geçen sığır; iyi görüş’ü temsil eder.
Çayırlardan kasıt ise bu iyi görüşün imanlı takipçileridir, ki bunlar üretici
köylülerdir.
103
45. yasna
2. Evet, ben hayatın iki temel gücünden söz edeceğim, onlardan Erdemli
olanı Kötü olana şöyle demişti: ”Ne inançlarımız, ne de öğretilerimiz; ne
tercihlerimiz, ne de sözlerimz; ne eylemlerimiz ve ne de daenalarımız
veya ruhlarımız uyum içindedirler.”
3. Şimdi ben, Mazda Ahura’nın, yani Bilen Biri’nin bana bildirdiği (tebliğ
ettiği) bu hayatın (maddi hayatın) en başta gelen (öğretisinden) söz
edeceğim: ”Aranızdan kimler, benim tasarlayıp ifade ettiğim
Mãthra’yı(bu Dünya’da) hayata geçirmezlerse, bu hayatlarının sonu(nda)
kendileri(ni) bir felaket bekler.'
4. Şimdi ben, bu hayat için en iyi olan şeyden söz edeceğim: ”Ben
biliyorum ki, onu yaratan Mazda; faal İyi Düşünce’nin babası oldu.…Ve
onun kızı, İyi Eylemler’in Dindarlık’ıdır. Herşeyi gören Efendim
aldatılamaz.”
104
6. Şimdi ben, herşeyden Büyük Olan’dan bahsedeceğim, övgüler ona ey
Gerçek, o ki; canlılar için Erdemli Ruh’u vasıtasıyla fayda sağlar. ”Mazda
Ahura dinlemelidir, ki onun (ihtişamlı) parlaklığında (huzurunda)İyi
Düşünce ile görüşmüştüm. O bana (kendisine ait en iyi niyetlerini
bildirmelidir.”
9. Ben O’nu İyi Düşüncem ile memnun etmeye çalışacağım, O ki; bizi
erdemli olan ve erdemli olmayan arasında seçim yapmak için serbest
bıraktı. İyi Düşünce’nin Gerçek ile iyi ilişkisi sonucunda, sürülerimizin ve
insanlarımızın gelişmesi için, Efendi(miz), -ki O kendi Egemenlik’inde
bilgedir (Ahura Mazda’dır)-, bizi etkililik (fiiliyat) içine soksun (etkililik
ruhu versin).
105
vasıtasıyla, Tamlık (Sağlık) ve Ölümsüzlük’ün Kendi Egemenlik’i altında,
(ve gerçekten) dayanıklılık ve ebediliğin O’nun evine ait olacağı vaadini
almıştı.
2. İki temel güç; Spenta ve Angra Mainyu’dur. İyi olanı (Spenta Mainyu);
inancı, öğretisi, tercihi, sözü, eylemi, daenası ve ruhu itibariyle Kötü
olanının (Angra Mainyu’nun) zıddıdır. Onlar hayatın her alanında
mücadele içindedirler.
106
3. Tanrı’nın Söz’ü (Kelam’ı) olan Mathra’ya herkes dikkatle uymak
zorundadır. Eğer bunlara maddi hayatlarında uymazlarsa, maddi ölümden
sonraki ikinci hayatta (mana aleminde) bu onların felaketi olacaktır.
107
7. Bu Ha’dan anlaşıldığı gibi, O; yani özen gösteren biri, yani Ahura
Mazda vasıtasıyla müminler için Ölümsüzlük’ü, Yalan’a sapmışları sürekli
olarak kuşatacak olan acıları yaratmıştır. İmanlıların ruhları
Ölümsüzlük’le güçlendirilirken, Yalan’a sapmış olanlar acılara gark
olacaklardır.
10. Bu Ha’da Tanrı’nın tüm veçheleri bir arada anılıyor. Ha’nın sonunda
geçen ”tevisi utayuiti” ibaresi, Haurvatat-Ameratat ikilisi gibi bir çift
olup, ”dayanıklılık ve ebedilik” gibi bir anlama geldiklerinden, onlarla
hemen hemen aynı sıfatı paylaşırlar. İlginç bir olgu daha dikkatinizi
çekmiştir sanırım, o da şu: Tanrı’nın öz Aşası ve öz İyi Düşüncesi, ona
108
birşeyler vaad edecek kadar güçlü kavramlardır. Bu tesbit, Ameşa
Spentalar ile Önasya dinlerindeki ”melek” kavramı arasındaki başlıca
farktır. İslam, Hristiyan ve Yahudi dinlerindeki melekler, tanrının birer
'memuru” görünümündeyken, Zarathuştracı ”yazata” kavramındaki
figürler insiyatif sahibidirler.
46. yasna
109
öğretinle uyum içindedir. Biri, kimlere (hangi kişilere) İyi Düşünce ile
yardım için gelecektir? Bana mı? Ben (sadece) Senin öğrettiklerini seçtim
Efendim.
5. Bir ailenin reisi, iyi soydan gelen biri, (evine) gelen herhangi bir kişiyi
saygıyla kabul eder, bu kabul sonucunda (karşılayıcı kesin bir (nevi)
antlaşmanın (Mithrõ) yükümlülüğü altına girmiştir. (Fakat) eğer (bu aile
reisi) mümin adam, ki (kendisi) bu direktive göre yaşar (yani anlaşmalara
uyar), (misafirin) Yalan’a sapmış biri olduğunu saptarsa, (bu adamı)
tecavüzden korumak için, onu kendi öz ailesine (müminin ailesine)
bildirmek zorundadır, Ey Mazda Ahura.
6. Fakat o kişi ki, tıpkı muktedir biri gibi, gelecek olanı evine almamışsa,
o insan (kendisinden yardım istendiği halde vermeyen kişi) Yalan’a sapmış
olanın (de içinde zincirli bulunduğu) mekanda zincirlen(ecektir). O adam
(evine geleni geri çeviren adam) Yalan’a sapmış olduğundan, (kendisi)
yalan’a sapmış olan (bir başkası) için olağanüstü uygundur. Şu adam
mümindir, ki onun için mümin insan bir yoldaştır. Bu; Sen ilk kavramları
geliştirdiğinden (yani; qa’l-u bela’dan) beri hep böyle olagelmiştir,
Efendim.
110
7. Eğer yalan’a sapmış biri bana fenalık yapmaya kalkışırsa, Senin tayin
ettiğin kim beni (ona karşı) koruyacak, Ey Mazda? Senin Ateşin ve (İyi)
Düşüncen, -ki bunların faaliyetleri sonucu biri (insanlar) Gerçek ile
beslenir-, dışında kim olabilir (bu koruyucu) Efendim? (İyi) fikirler
hatırına (uğruna) açıkla bana bu harikulade gerçeği.
10. Ey Mazda Ahura, bir erkek veya bir kadın, her kim olursa olsun
(farketmez), bana, Senin (şu yaşadığımız) hayat için en iyi (olarak) kabul
ettiğin şeyleri bahşetti, yani Gerçek için ve Gerçek’i İyi Düşünce’nin
Egemenlik’ini (bahşetti). (Bu şahıs ile ve) ve şu eşlik edeceğim Sizin
türünüz bir ihtişama sahip olanlarla (ilahi varlıklarla) birlikte, (evet) tüm
bunlarla birlikte Cinvato Köprüsünü geçeceğim.
111
11. Karapanlar ve Kavalar, hakim oldukları süre zarfında, Dünya’yı ve
insanlığı yıkmak için, kötü eylemleri ile (bizleri) boyunduruk altına
aldılar. Fakat onlar Cinvato Köprüsü’ne vardıklarında (onların) öz ruhları
ve öz daenaları kendilerine eziyet edecektir, (ki orada onlar) Yalan’a
sapmışların evinde (Cehennemde) ebediyen misafir olacaklardır.
14. Ey Zarathuştra, büyük amaç için sana kesin söz veren arkadaşın hangi
imanlı kişidir? Dahası, kimdir bu (büyük amaç için gösterdiği) arzuyla
ünlenecek olan? Evet kendisi ile birlik olduğun O (şahıs) Kava
Viştaspa’dır. ”İyi Düşünce’den kökünü alan sözlerle, Senin, Ey Mazda
Ahura, kendi mekânında toplamış olduklarına, o (kişilere) sesleneceğim.”
112
Efendimiz’in ezeli kanunlarına uygun (bir hüküm) olacaktır.…(burada
metindeki bir cümle düşmüş)…
113
46. yasna için yorum ve açıklamalar
114
Metinde geçen ”..şu kurtarıcı olacak olanlar” tabirinde kastedilenler,
dünyadaki inanç sahibi insanlar topluluğudur.
115
7. Metinde geçecek olan, ”Yalan’a sapmış biri” tabiri ile her zaman Angra
Mainyu kastediliyor. İşte bu Yalan’a sapmış olan’ın insana yapmaya
kalkışacağı fenalığa karşı koruyucu olacak olan güçler; Tanrı’nın Ateş’i ve
İyi Düşüncesi’dir. Buradaki Ateş, manevi anlamdadır ve tanrısal güçler
tarafından insanların kalbine yerleştirilmiş bir ateştir. Sonraki Zerdüştiler
bunu giderek maddi ateş ile eşleştirmiş, bu ateşe Ahriman’a (Angra
Mainyu’ya) karşı koruyucu bir fonksiyon yükler olmuşlar.
10. Burada ”erkek veya kadın” ibaresinde kastedilen varlık’ın göksel bir
aracı, bir vahiy taşıyıcısı olduğu anlaşılıyor. Çünkü daha sonra bahsi geçen
”sizin türünüzde bir ihtişamda” tabiri direkt ilahi varlıkları işaret eder.
”Gerçek için Gerçek”; mokro kozmosa ait olan evrensel Aşa tarafından,
onun bir parçasının insana özel, içsel olan Aşa olarak verilmesidir.
Bildiğiniz gibi insana özel olan Aşa, evrensel Aşa’nın (Gerçek’in)
116
parçasıdır. Öte yandan -Metinden anlaşıldığı kadarıyla- insanlar Cinvato
pereto’yu geçerken onlara bazı ilahi varlıklar eşlik edeceklerdir.
117
14. Şimdi artık Bahdin’in en büyük azizini tanıtmanın vakti gelmiştir. Bu
büyük Zarathuştracı, dinin yerleşmesinde belirleyici bir rol oynayan
Viştaspa’dır. Bir kava olan Viştaspa, yeni dini kabul etmeden önce,
Zarathuştra’nın sadece bir kaç yoldaşı vardı. Bu ayetin son cümlesinin
çevirisinin nasıl olacağı hususunda araştırmacılar arasında büyük ayrılıklar
baş gösteriyor. Bazıları bu sözlerin Viştaspa’ya ait olduğunu kaydederken,
bazıları ise Ahura Mazda’nın sorusuna cevaben Zarathuştra tarafından
söylendiğini kaydederler. Oysa diğer bazıları soranın da cevap verenin de
Mazda olduğu kanısındalar. Fakat kesin olan şey; hitap için seçilecek
sözlerin İyi Düşünce’den köklerini alan sözler olduğudur.
17. Zarathuştra, büyük bir dini mücahit olarak kabul edilen damadının
adını Kutsal kitapta anmakla onun Bahdin için arz ettiği önemi belirtmek
118
istemiştir. Bu vesileyle ayetlerin vahy edildiklerini de açıkça belirtir. Bu
ayet, araştırmacılar tarafından çok farklı olarak yorumlanmıştır.
Karmaşa, metinde geçen ”afşmani...anafşmam” kelimelerinin
yorumlarındaki farklılıktan ileri geliyor. Bazıları bunları ”hata...hata
olmayan” olarak yorumlarken, daha dikkatli ve avantajlı olan son kuşak
araştırmacılar bunları ”ayet...ayet olmayan” diye tercüme ediyorlar, ki
ben de bunlara katılıyorum. Metin bütünlük içinde ele alındığında bu
tercihin doğru olduğu görülecektir. Bu metindeki bir diğer önemli husus;
Aşa’nın, Tanrı’nın danışmanı olarak tanıtılması ve bu tanrısal varlığın
Gerçek’i Gerçek olmayandan ayırma hususunda bilirkişi olarak kabul
edilmesidir.
19. ”En iyi rehabilite edici”, ibaresinde, tedavi edilecek yer olarak
kastedilen dünya, genel olarak Yalan’a sapmış olanın dikte ettiği düzeni
yaşamaktadır. Bu iyileştirmeyi sağlayacak olan fikrin, dünya görüşunün
peşindedir metindeki seslenen insan. Bunu kendisine kavratacak olan
insan zaten cennet ile mükâfatlandırılacaktır. Fakat ayetteki seslenen
varlık, dünyevi mükâfatlar da öngörüyor. Bunların arasında kendisinin
tasarrufunda bulunan herşey ile bir ”doğurgan inek ve tosunu” da
bulunuyor. Bu seslenen varlığın tasarrufunda bulunan şeyleri tümüyle
maddi anlamda alamayız. Bunlar çeşitli manevi destekler olabilirler.
Metinde bahsi geçen ”gava azi”, Modern Kurmanci’deki (Kürtçe’nin
119
Zazakisi dahil tüm lehçelerinde benzerdir) ”gayin ku bı zê” ibaresi ile
aynı anlama gelir; ”doğuracak olan sığır”. Ben burada diğer yazarların
(belki de haklı olarak) harfi tarife giderek metnin bu bölümünü ”iki sığır”
şeklinde çevirmelerine katılmıyorum. İnsler’in ”bir sığır ve yavrusu”
şeklindeki yorumu ve bu yoruma getirdiği izah beni tatmin etti. Ona göre
burada ”sığır ve yavrusu” ile kastedilen ”iyi görüş ve onun ürünü olan
Zarathuştra”dır.
47. yasna
3. Sen Dünya için şans (neşe) getiren sığırı yaratan bu Ruh’un erdemli
babasısın. Dahası, (O) öğütlerini İyi Düşünce’den alırken, Sen; Onun
(sığırın) sahibi için huzur ve Dindarlık’ı yaratmıştın, Ey Mazda.
120
yukarıda bahsi geçen doğru sözlü adam), doğru sözlü birine (karşı) sevgi
dolu, Yalan’a sapmış olana (karşı ise) kötü olacaktır”
6. Sen ey Mazda Ahura, bu Erdemli Ruh ve Ateş vasıtasıyla, iyiyi her iki
fraksiyon arasında (iyi ve kötü arasında), Dindarlık ve Gerçek’in
dayanışması sebebiyle bölüştüreceksin. Çünkü (bu bölüştürme, bilgiyi)
araştıran pek çok (insanı doğru yola) çevirecektir.
121
Mazda’nın veçhelerinden ”Egemenlik ve dindarlık” olmasaydı insanlar da
seçimlerini doğru yapmazlardı. Uyarıcı peygamberler bundan dolayı
yollanmaktadır.
122
doğru sözlü birine karşı sevgi dolu, Kötü’ye sapmış olanlara karşı ise
nefret dolu olacaklarını anlıyoruz.
48. yasna
123
(Ahura Mazda’ya): (Bunları benimseyen) O, İyi Düşünce’sinin kararlılığı
sayesinde, Senin gibi biri olacaktır.
4. Kim onun aklına iyiyi koydu, ey Mazda ve kim kötüyü? Böylesi (her) bir
kişi, (seçtiği) eylemde ve (safettiği) sözde keni daenasını takip eder;
ayrıca, zevklerinde, arzularında ve tercihlerinde de (daenasını takip
eder).(Fakat) Senin (onlar hakkındaki) kararın belli olduğunda, akibet
(cennet-cehennem) her biri için değişik olacaktır.
124
8. Ey Mazda, Senin İyi Egemenlik’inin kudreti nedir? Ey Efendim, Senin
mükâfatlarından hangisi banadır? Sana ait olan hangi mükâfat, -İyi
Ruh’tan kökünü alan eylemlerin muhakkak (bir şekilde) samimi teşvikçisi
olan-, şu adamlara (ayrılmıştır)?
9. Ey Mazda, eğer Siz, bana karşı düşmanca tehditleri olan herkese karşı,
Gerçek vasıtasıyla tam (bir) üstünlüğe sahipseniz, ben bunu ne zaman
bileceğim? Bırak İyi Düşünce’nin açık sözleri bana gerçekten söylensin.
(Çünkü) O insan ki kurtarıcı olacaktır, kendisinin (alacağı) mükâfatın ne
olduğunu bilmeli.
125
48.yasna için yorum ve açıklamalar
126
hangi sözü sarfedeceğini, hangi fiili işleyeceğini kendisi tayin eder.
Zevkleri, arzuları ve tercihleri hep bu bağımsız daena vasıtasıyla
yönlendirilir. Eğer daenasını, Kötü’nün onun kalbine yerleştirdiği Yalan’a
kaptırırsa ölümden sonraki akibeti kötü, aksine olursa tabii ki iyi
olacaktır. Bazı yazarlar metni; sanki insan, eylemi ve sözü ile daenasını
belirler gibi bir sanı verecek şekilde çevirmişler. Oysa Zarathuştra’nın
öğretisinde daena=vicdan söz ve eylemi belirler, söz ve eylem daenayı
değil.
127
Zarathuştra’ya, alacağı mükâfatın ne olacağını söyleyecektir (vahy
edecektir). Çünkü Zarathuştra bir kurtarıcı adayıdır, kurtarıcı adaylarının
alacakları ödülün ne olduğunu bilmeleri haklarıdır. Aslında, kolayca
anlaşılacağı gibi, bu vesileyle tüm imanlıların alacakları ödülleri bilmeleri
söz konusudur. Bazı yazarlar, çevirilerinde Mazda ve Aşa’yı aynı kefeye
koymuşlar. Oysa burada Aşa, her zaman olduğu gibi, bir vasıtadır.
12. Yasna’nın son bölümü olan bu ayette artık ”sığır”ın kavram olarak
neyi ifade ettiği gün gibi açığa çıkıyor: ”Bu adamlar ülkenin kurtarıcıları
olacaklardır” deyimindeki ”bu adamlar” yani ”İyi Düşünce’nin ve
128
Gerçek’in emrettiği yolda yürüyenler”in gittiği yol, kavram olarak metnin
diğer bölümleri ile birleştiğinde, bu yolun; yani iyi görüş yolunun metinde
”sığır” olarak zikredildiği açıkça görülecektir.
49.yasna
129
5. Fakat şu adam, ey Mazda, Senin için hem süt hem de tereyağıdır, yani
bu öyle bir adamdır ki kendi daenasinı İyi Düşünce ile birleştirmiştir.
Dindarlık’ın böylesi bir adamı, Senin Egemenlik’inde varlığını sürdüren
Gerçek ve tüm şu (diğer güçlerle) aynı iyi soydandır, ey Efendim.
7. Ey Mazda, bırak bir kişi şu [(size ait kavramları (tıpkı daenanın vermek
istediği mesajı dinlediği gibi)] İyi Düşünce ile dinlesin. Bırak onu Gerçek
ile dinlesin. Yap Efendim, (buna) kulak da ver (ayrıca). Hangi (aryalılar)
topluluk(u), hangi (nerenin) vatandaşlar(ı) Senin kanunlarına bağlı
kalacak? Böyle (dinleyen) biri (tüm) toplum(una) iyi ün verilmesine (yol
açacak işler yapacak mı)?
9. Bırak, kurtarma işi için yaratılmış olan (şu İyi Düşünce) çiftçi(si) bu
bilgileri dinlesin: ”Gerçekleri konuşan adam, hiç bir zaman Yalan’a
sapmış biri ile ittifak halinde (olduğunu) açıklamamıştır, bunlar (gerçeği
konuşanlar özleriyle) Gerçek’e bağlandıklarından beri, hesap gününde
kendi daenalarını en iyi ödülle birleştirmişlerdir.” Evet Jamaspa.
130
10. Ey Mazda, sen mekânında bu İyi Düşünce’yi ve mümin kişilerin
ruhlarını savundun, (ve) şu Dindarlık ve süt ile saygı (dolu bir) birlik
arzedenlere, (kısacası) Sen, Sana Egemenlik bahşeden (tüm bunları)
değişmez bir kalıcılıkla savundun.
131
bölümünde, yukarıda arzettiğim karalama olayından dolayı ilahi
güçlerden destek arıyor.
3. Gerçek kurtarılmış, Yalan tahrip edilmiştir. Bu, Dünya için bir kader
olmuştur. Yukarıda söylenenlerde ima edilen ”Yalan’a sapmış kişiler”
kamuoyu nezdinde mahkûm edilmelidirler. Zarathuştra bunu yapabilmek
için İyi Düşünce ile birleşmeye can atıyor. Ben burada kastedilen şeyi
daha güçlendirmek için ”bizim inancımızda” ibaresini tercüme metninde
parantez içinde de olsa vermeyi tercih ettim. Bazı yazarların tercüme
metinlerine dahil ettikleri bu ibarenin ögelerini, orijinal metinde bulmak
mümkün değil, ama orada da kastedilen budur.
132
olarak yorumlamasıdır. Bunu böyle kabul eden bazı yazarlar metni
zorlayarak ”bunlar daevaların evine (cehenneme) konacaklar” gibi
metinle ilgisi olmayan bir yorum sunmuşlar. Mills’in de yaklaşımını
dikkate alırsak, Insler’i esas alarak verdiğim yorum en kabul edilebilir
olanıdır.
133
Zarathuştra’nın yaşadığı dönemdeki toplumsal sınıflar olarak kabul
ediyor. Eski Aryanlar’ın (özellikle Medler’in) toplumsal yapılarını
incelerken bu unsurlardan airyama’yı, ben asiller sınıfının hemen altında
yer alan ruhani bir tabaka olarak nitelemiştim. Fakat burada yer aldığı
şekliyle ”aryalılar” veya ” aryalılar topluluğu” anlamını çıkarmak daha
mantıki gibi geliyor. Justi toplumsal sınıfların; yani rahiplerin, asillerin ve
vatandaşların tümünün birden ”xvaetu” kelimesi ile ifade edildiğini
bildiriyor. Ben bu belirlemelere katılıyorum. ”Verezena” ise Mills’in
sözlüğünde ”topluluk” veya ”cemaat” anlamına gelen ”community”
olarak yer almıştır.
10. ”Bu İyi Düşünce” ibaresinde kastedilen, yukarıdan beri ortaya konan
iyi düşüncedir. Kötü ile, Kötü olarak kaldığı sürece uzlaşmayan, onunla
mücadele eden bir iyi düşüncedir bu. Metindeki ”ija” kelimesi yine
134
tartışma yaratmış. Geldner’in bu kelimeyi ”süt” olarak tercüme ettiğini
biliyoruz. Moulton, kelimeyi birinci yorumunda ”mutluluk” olarak
anlarken (Y,49.5), bu kez ”gayret, şevk” şeklinde çevirmeyi uygun
bulmuş. Mills ise ”özverisel gayret” demeyi daha uygun buluyor. Insler bu
kez de ilk yorumuna bağlı kalmakla birlikte, ikinci bir yorumu da ihmal
etmiyor; ”ibadet”. Metnin bu bölümünün sonunda, imanlı kişilerin tanrıya
Egemenlik bahşettikleri ve bundan dolayı ebedi hayatlarında bunların
tanrı tarafından korunacakları kaydedilir.
11. Bu bölümde geçen ”pis gıda” ile ruhun gıdası olan mutluluk-
mutsuzluk ikilisindeki ”mutsuzluk” kastediliyor. Kötü yöneticinin, kötü
eylem sahibinin, kötü söz sahibinin, vicdanını kullanırken kötü ve
düşüncesi kötü olanın gideceği cehennemde karşılaşacağı şey ruhsal
işkencedir. Bu işkenceyi, daha önceki bölümlerden bildiğimiz gibi onların
öz daenaları onlara yapacaktır.
135
50.yasna
4. Evet, ben her zaman size; Gerçek ile, mütekâmil İyi Düşünce ile ve bir
de onların (Gerçek ve İyi Düşünce’nin) Egemenlik’leri ile birleşmiş bir
halde (ve) övgüyle ibadet edeceğim ey Mazda,, (O Egemenlik ki) onun
vasıtasıyla biri (iyi) gücün patikasında (yürümek üzere) dikilecektir. Ben
size her zaman İtaat (Sraoşa) edeceğim, (Sizlere, yani) O Şarkılar Evi’nde
devamlı yaşayan varlıkları (olan) gerçekten içten olan birileri(ne).
136
olacaksanız, (o zaman) kendini (ona) görünür yardımla göster (tanrısal bir
esinle bildir), onu kendi elinle güçlü kıl, bu vasıtayla o (peygamberiniz)
bizi mutluluğa (gark edecek).
7. Evet, ben sizin için en hızlı atları boyunduruğa vuracağım, bunlar sizin
ihtişamınızın zaferiyle Gerçek ve İyi Düşünce ile güçlenerek engine (gidici
olacaklar). (Eğer) siz bana yardım etmeye hazır idi iseniz, (bu yardımın
verdiği güçle hazırlayacağım) bu atlarla siz sürekli (ileriye doğru)
yarışacaksınız.
8. Ellerim açılmış olarak ben hepinize ’sofuca (bir gayret)’ ile hizmet
edeceğim. Dahası; size Gerçek ile ve samimi olan birinin derin saygılı
(tavrıyla hizmet edeceğim). Dahası; size İyi Düşünce’nin ustalığı ile
(hizmet edeceğim).
10. Evet, Senin kavrattıkların bu gibi şeylerdir, aynı şekilde (ayrıca) Senin
eylemlerinle eriştiğin şeylerdir (kavrattıkların)…(Ve) bu (gibi) şeylerdir
herhangi bir şahsın İyi Düşünce’si vasıtasıyla saygı göstereceği. (Bu
137
şahsın) kendi görüş alanındaki -güneşin ışıkları, günlerin parlak isyanı-
(tüm) bunlar sizin şanınız içindir (sizin ihtişamınızın ifadeleridirler), Ey
Gerçek ile birleşmiş olan Mazda Ahura.
11. Evet, ben sizin duacınız (öveniniz) olmaya yemin edeceğim ey Mazda,
(ve) gücüm yettiği, bunu yapabildiğim sürece ben öyle de kalacağım, ey
Gerçek. Hayat’ın Yaratıcısı, İyi Düşünce vasıtasıyla, neyin en fazla
iyileştirici olduğu (hususundaki) kavrayışımızın gelişmesine yardım
edecektir.
138
burada ”barış ve özgürlük” kastediliyor. Öte yandan eski kuşak
araştırmacılar ”pouruşa hvare pisyasu” deyimini; ”güneşi gören
pekçokları arasında” şeklinde çevirmişler. Bunlara göre ”hvare” ile
”güneş”, ”pisyasu” ile ise ”görenler” kastedilmiştir. Bu kelimelerin
tahlilini yapan ve benim de görüşlerine katıldığım Insler, sonuçta
”hvare”nin ”gizlice” anlamı yüklenecek şekilde, ”pisyasu” kelimasinin ise
Rig Veda’daki ”pisuna” sözcüğüne benzerliğinden dolayı ”yalancılar”
anlamı yüklenecek şekilde çözümlenebileceğini belirtir.
139
ki tanrıya çok yaklaşmış ve bundan dolayı ona aşikar (Pehl; aşkarak,
Kürtçe; eşkera) olmuş ve onu görmüş biri” anlamına geliyor. Bundan
dolayı metindeki akao’dan, Şarkılar evine (yani cennete girmeye)
yaklaşmış olan birine bunların malum olması veya görünmesini anlamak
gerekir. Benim katıldığım ve size sunduğum tercüme metni, çok önemli
ve bir yorumda bulunmayı gerektirmeyen belirlemelerde bulunuyor.
140
güçlenecek ve imanlıların görevi olan zaferi kazanacaklar. Kötü’ye karşı
mücadelede (yarışta) bunlardır İyi’nin silahları, veya yarışacak olan
atlarıdırlar.
8. Bu da çok zor olan bir Ha’dır. Ben yine de genel hatlarıyla Insler’in
çizgisini takip etmeyi tercih ettim. Fakat bir farkla: Buna göre burada
”sütün ünlü ayak izleri” yerine, Bartholomae’nin ”sofuca bir şevkle”
ibaresini kullandım. Yoruma büyük bir fark getirmeyen bu davranışla
orijinal metne sadık kaldım. Çünkü ”ija” kelime anlamı itibariyle ”ciddi
gayret, sofuluk” demektir. Burada, Tanrı’nın kendisine ibadet edenlere
bu yolla verdiği güç anlaşılmalıdır. Okuyucuların bu tabirin tercümesini
okurken her iki alternatifi de göz önüne getirmelerinde fayda vardır.
Kelime kelime tercümede Insler’in metni geçerlidir. ”Ustana-zasto” veya
”ustanazasto” kelimesi, zast=Kürtçe’deki ”dest” ve ustana=açılmış
kelimelerinden oluşmuş bir bileşik kelimedir.
141
10. ”Raocao xveng”de bir problem yok, bu ibare ”güneş ışıkları”
anlamına geliyor. fakat problem, bu ibareyi güçlendirmek amacıyla
kullanılan ”asnam uxşa” ibaresinin yorumunda patlak veriyor. Ben bu
konuda Justi’nin yorumuna katılıyorum. Insler’in ”Ay’ın doğması” gibi bir
yorumu akla getiren benzetmesi buraya uymamaktadır. Zarathuştra bu
ayette şafağı tarif etme yoluna girmiş gibi görünüyor. Göklerin parlak
isyanı, ”Güneş’in doğması ile karanlıkların yok olması”nı ifade eder. Bu,
Tanrısal Güçler’in ihtişamlarının ifadesidir. İslamlar’da da benzer bir
ifade var; ”Haq geldi batıl zail oldu”. Burada ifade edildiği şekliyle,
Tanrısal Güçler’in ihtişamı öyle bir ihtişamdır ki, bunlar kendilerini bir
vasıtayla gösterdiklerinde, Kötü ve onun güçleri, gün ışığının karanlığı
yırttığı gibi yok olurlar.
11. Bu bölümde pek fazla bir problem yoktur. Ancak yine de son mısrada
”tanrının arzusu” ile ”insanın arzusu” biribirlerine karıştırılmıştır.
51.yasna
2. Bu (yukarıda adı geçen) şeyler (yani İyi Egemenlik, İyi kader ve en iyi
olan her şey) gerçekten ilk anda size aittiler, Sana ey Mazda Ahura ve
Gerçek’e. Fakat, Sana ey Dindarlık, ben bu şeyleri (bu dünyadaki insanlar
arasındaki bu şeyleri) gücümün sonucu olarak (eğer gücüm olursa)
142
tanrısal bir esinle bildireceğim. Ey Dindarlık, Kutsal Güçlü Biri (Ahura
Mazda) için, sizlerin İyi Düşünce Egemenlik’ini (bize) bağışla.
143
ve Ölümsüzlük’ü ver, bu iki tahammüllü güç ki, İyi Düşünce ile
övülmüşlerdir.
8. Ey Mazda, (bu iki hediyeden dolayı) daha sonra ben Sana -çünkü bir
insan bunu Bilen Biri’ne söylemeliydi-; Yalan’a sapmış birine (karşı kötü
olanı) yapmış olmam gerektiğini söyleyeceğim, tıpkı O’nun (A. M’nın)
Gerçek’i destekleyen Mathra’sı gereğince (bunu yapmalıydım). Ona,
(yani) Bilen Birine onu (yukarıda söyleneni) söyleyecek olan bu
peygamber, gerçek (bir şekilde) mutlu olur(du).
11. Ey Mazda, hangi insan Zarathuştra Spitama ile birleşmişti? Hangi biri
kendisini Gerçek’in öğütlerine terketti? Erdemli Dindarlık kiminle birleşti?
İyi Düşünce’nin hangi adamı, kendisinin (büyük) amaç için (yeteri kadar)
yücelmiş olduğunu gösterdi?
12. Yaramaz (bir insan olan) kava (yukarıda zikredilen) yollardan hiç biri
ile,
144
bu Zarathuştra Spitama’yı Yer-Köprüsü’nde hoşnut etmeye kalkmadı, o
(kava) düştüğü bu kötü durumdaki (Z’yı evine almayı) red etmişti, (ki o
esnada Z’nın) iki taşıyıcı hayvanı yorgunluktan ve soğuktan titriyorlardı.
13. Bu sebeple, Yalan’a sapmış olan kişinin daenası Doğru Yol’un kendisi
için (sağlayacağı) güvenceyi yıkar. Tabii ki onun ruhu Cinvat Köprüsü’nde
onun canını sıkacaktır, burada gerçek’e giden yolda kaybolacak (o yola
giremeyecek), (bu kayboluşa) sebep; kendisinin öz eylemleri ve dilinden
(dökülen sözlerdir).
17. Fraşaoştra Hvova bana, iyi daena uğruna takdir edilesi bir Dindarlık
örneğini sürekli olarak gösterdi, (onun bu fiilinin) sonucu olarak bırak
145
Hükümdar, (yani) Mazda Ahura, Gerçek’in uzun adımlarla (süren)
yürüyüşüne erişebilmesi için Ona (F. H’ya) kuvvet bahşet.
20. Aynı mizaca sahip olan siz tüm (ölümsüzler), bırakın ’İyi Düşünce ile
birleşmiş Gerçek’ (şeklinde formüle edilmiş olan) sizin kurtarıcılığınız
bize bağışlansın. (Biz) bir yandan (bize) destek sunan Mazda’ya saygı ile
ibadet ederken, (öte yandan da size) Dindarlık ile birleşmiş sözler
(sunacağız).
146
(ölümsüzlerdir). Onlara ben, kendilerinin öz adlarını (anarak) ibadet
edeceğim ve (ayrıca onlara) sevgiyle hizmet edeceğim.”
147
doğrudan doğruya ”doğru sözlülük” veya ”Gerçek ile uyum içindeki dil”
anlamına gelir. Özne kişi bu vasıta ile ”Ahura”dır, ki bu Mazda’dır. ”A
vee gouş.a hem yantu..”, ”bırak kulaklarıyla da birleşsinler” terimi de
yanlış yorumlanarak; (Ey Ahura ve Gerçek) ”bırak sizin kulaklarınız
dinlesin (onları)” şekline çevrilmiş. Son bölümde ”(onlara) Sen, Ey Mazda
ilk öğretmen (olduğun) için” diyen bu yazarlar, dinlemesi gerekenleri
”öğretmenleştirmişler. Bu yanlıştır. Çünkü öğrenecek olan dinler.
148
ver(in) diyor. Bazı yazarlar Ameretat ve Haurvat’a; ”..ye gam taşo apasca
urvaraosca” ibaresindeki sıfatı yüklüyorlar. Bu ibarede ”Sen ki öküzü,
suları ve bitkileri yarattın..” denilmektedir. Geç dönem Zerdüştiler’i bu
ikiliyi yukarıdaki varlıkların koruyucuları ve yaratıcıları sayarlar, ki bu
yüklemeye bu kolaycılık yol açmıştır sanıyorum. Oysa ”Bunları yaratan
sen, bana Ölümsüzlük ve Sağlık’ı bağışla” diye Tanrı’ya hitap ediyor
Peygamber. Zarathuştra, ancak taraftarlarının çokluğu ile ölümsüzlük ve
Sağlık’a kavuşacağı için, imanlılar topluluğunun artmasını dilemektedir.
149
11. Bu Ha’da önemli bir problem yoktur. Sadece son satırda dikkat çekici
bir karışıklık var, o da şu: Bazı yazarlar metinde geçen; ”kee va vağheuş
manağho” ibaresini yanlış yorumlamışlar. Buna sebep, ”kee=hangi”
kelimesinin yerini göz ardı ederek yoruma gitmeleridir (yani soru edatının
fonksiyonunu es geçmelerinden dolayı yanlışa sapmışlardır).
13. Ben yukarıdaki yorumda iki köprünün, iki hayattaki imtihanlarla ilgili
olduğunu söylemiştim. İşte bu Ha, bu konuda ne kadar haklı olduğumu
gösteriyor. Olay, Daena=vicdan’la ilgilidir. İnsanla Gerçek arasındaki
bağlantı, insanın kendi öz daenasının yol açtığı eylemlerle ya sağlanır, ya
da yıkılır. Yer yüzündeki imtihan köprüsünde başarısız kalanlar, daenaları
ile Gerçek arasındaki köprüyü yıktıklarından, ölümden sonra da
”Gerçek’e giden yol”da, cinvato pereto’da kaybolacaktır.
150
14. ”Datoibyas-ca=kanunlar(ımıza) ve”, ”vastrat=çiftçiler”e uzak
dururlar, ibaresi bazı yazarlarca ”çiftçilerle ilgili kanunlara” şeklinde
çevirmiş ve devamında ”(bu kanunlara).. uymak istemezler” diyorlar. Bu
da netice itibariyle doğrudur. Metinde geçen ”sığır” her zamanki gibi ”iyi
görüş” olarak yorumlanmalıdır. ”Çiftçiler” ise ”imanlılar topluluğu”
olarak yorumlanmalıdır. Fakat Insler çiftçilerin muhtemelen imanlılar
topluluğu olarak yorumlanmasına itiraz etmez, fakat bu çiftçilerin
”Gerçek ve İyi Düşünce” yetiştirdiklerini, onların çiftçisi olduklarını
söylüyor. Böylesi bir gerçeği belirtmek bile yersizdir, çünkü imanlıların
manevi hayat anlamında, bunlardan başka yetiştirecekleri neleri olabilir
ki?
151
17. Çok zor bölümlerden biri olan bu ayet de çeşitli şekillerde tercüme
edilmiştir. Mills, tamamen kurduğu bir teoriye binaen geliştirmiştir
tercüme metnini. 46. Yasna’nın 8. Ha’sında Fraşaoştra Hvogvo’yu ve
ailesinin diğer fertlerini tanımıştık. Bazı yazarlar, -ki bunlar eski kuşak
araştırmacılar arasında ekseriyettedirler-, Aile adı olan Hvogvo’yu, daha
sonra Peygamber ile evlenecek olan Fraşaoştra’nın kızı Hvogvi ile
karıştırırlar. Böyle olunca da tüm güçleriyle metni bu görüşe uygun olarak
tercüme etmek için zorlarlar.
20. ”Aynı mizaç veya yaradılışa sahip” olanlar, içine Kötülük karışmamış
olan ilahi varlıklardır. Bunların tümü, Evren yaratılmadan önce var olan
ilkel ilahi ışıkın bir parçası olarak var idiler. Geleneksel Zerdüşti inancına
göre, yaradılış işlemi başlarken Ahura Mazda bu ilahi ışıktan ilk olarak
fravaşileri ve ølümsüz Altılar’ı yaratmıştır. Tanrı’nın kendisi de bu ilahi
152
ışıktan oluştuğu için, metnin bu bölümü tümüne ”Siz aynı yaradılışa
sahipsiniz”, yani Kötülük’ün bulaşmadığı varlıklarsınız diyor.
21. Yasna’nın sonu olan bu ve bunu takip eden ayeti gördüğünüz gibi
italik harflerle yazdım. Bunlar kutsal dualardır. Dinin esaslarının bir özeti
olarak anlayabilirsiniz bunları. Buna göre; erdemli insan, Dindarlık’ı
seçmiş olan insandır. Böylesi bir insan Dindarlık’ı seçmeye Daenası
vasıtasıyla karar vermiştir. Bu tip insanlar sayesinde Gerçek ve İyi
Düşünce’nin Erdemli Egemenlik’i tesis edilmiş olur.
22. İnsan ancak Tanrı Ahura Mazda ve Ölümsüz Tanrısal varlıklara ibadet
ettiğinde, bu kendisi için Gerçek gereğince en iyi olanı sağlar.
53. yasna
153
3. Sebat et sen, ey Haecataspa ve Spitamalar’ın soyundan gelme (olan)
Zarathuştra’nın kızları arasında en küçük olanı; Pouruçista! Sana O (A.
M.), sağlam temelli bir; İyi Düşünce, (sağlam temelli bir) Gerçek ile
birleşme ve (sağlam temelli bir) bilgelik bahşedecektir. Bundan dolayı
kendi öz anlayışınla (amacınla) anlaş ve Dindarlık’ın kutsal (eylemlerini)
uygula(ma alanına sok, gerçekleştir).
154
7. Bununla birlikte, aşağıdaki görev için size orada (verilecek) bir (iyi)
mükâfat olacaktır. Açıkçası, orada(yken) en büyük mümince şevk (senin
tarafından) sarfedilmelidir, (orada, yani) ayağın yere basarken (birinci
hayatında), Yalan’a sapmış olanın sonunda kaybolacak (olan) ruhu
gittikçe batarken, (sen bunları yapmalı, bu şevki göstermelisin). Eğer siz
bu görevi (yapmaktan) vaz geçerseniz keder kelimesi (bu hayatın) bittiği
yerde sizin (için de geçerli) olacaktır.
155
53. yasna için yorum ve açıklamalar
156
3. Metin burada Zarathuştra’nın kızları arasında en küçük olanına
direnme tavsiye ediyor. Peygamber’in bununla tüm imanlı kadınları
kastettiğine hiç kuşku yok. Bu kadınlar, kendi amaçları ile barışık bir
şekilde kutsal Dindarlık’ın eylemlerini hayata geçirecekler. ”Kutsal
Dindarlık’ın eylemleri” tabiri ile Mazda’nın prensiplerinin kavratılması
kastediliyor.
157
nedense metinde geçen ”vayu.beredbyo” kelimesinde, Aryan
Mitolojisi’nin önemli figürlerinden biri olan ”Vayu”yu keşfetmiş, ki bu
Pehlevi çevirmenlere fikse olmuşluktan ileri geliyor. Metnin bu bölümü de
çok önemli şeyler anlatıyor. ”Nerede Kötü’ye (yeni) sapmış birini
görürseniz, bilin ki Yalan’a Sapmış olan (yani Angra Mainyu) yeni bir
başarı kazanmıştır.” Onun kazanması demek, İyi Düşünce’li birinin daha
kaybedilmesi demektir. Onlarla birlik olmakla imanlı kişiler, nihai amaç
için çok tehlikeli bir şey olanı, yani ruhsal varoluşu dahi yıkarlar!
158
9. Metinde geçen ”Vaeşo” olduğu gibi bugünkü Zaza Kürtçesi’nde
kullanılıyor ”weş”. Bu kelime bir nevi hastalık yapıcı mikrop veya zehir
anlamına geliyor. Ben metni bu anlamı itibariyle kullandım. Moulton, aynı
cümleyi; ”Kötü İtikat’ın adamlarına (vücudun) bozulacağı yer yaraşır”
şeklinde çevirmiş, ki bu hiç de fena olmayan bir yorumdur. Kötü’nün
takipçileri batmışlardır. akibetleri de kendileri gibi karanlıktır. Gerçek’in
azgın bozguncularını ”hayattan ve (bozgunculuktan ibaret olan)
özürlük(lerin)den kovacak olan Doğru Sözlü Efendimiz” aranıyor.
28. yasna
2. yee vao mazdã ahurã pairi.jasãi vohû manağhã maibyõ dãvõi ahvao
astvatascã hyatcã manağhõ ãyaptã aşãt hacã yãiş rapantõ daidit xvãthrı
5. aşã kat thwã daresãni manascã vohû vaıdemnõ gãtûmcã ahurãi seviştãi
seraoşem mazdãi anã mathrã maziştem vãurõimaidi xrafstrã hizvã
159
6. vohû gaidi manağhã dãidi aşã dao daregãyû ereşvãiş tû uxdhãiş mazdã
zarathuştrãi aojõnghvat rafenõ ahmaibyãcã ahurã yã daibişvatõ dvaışao
taurvayãmmã
7. dãidi aşã tam aşım vahheeuş ãyaptã manağhõ dãidi tû ãrmaitı viştãspãi
işem maibyãcã daostû mazdã xşayãcã yã vee mathrã srevimã rãdao
8. vahiştem twã vahiştã yeem aşã vahiştã hazaoşem ahurèm yãsã vãunuş
narõi feraşaoştrãi maibyãcã yaıibyascã it raoğhağhõi vıspãi yavı vağheeuş
manağhõ
9. anãiş vao nõit ahurã mazdã aşemcã yãnãiş zaranaımã manascã hyat
vahiştèm yõi vee yõithemã dasemı stûtam yûzeem zevıştyåaoğhõ ışõ
xşathremcã savağham
11. yee ãiş aşem nipaoğhê manascã vohû yavaıtãitı tveem mazdã ahurã
frõ.mã sişã thwahmãt vaocahnhhı mainyeeuş hacã thwa eeeaoğhã yãiş ã
ağhuş paouruyõ bavat
160
bölüm
iki dildeki diğer bazı benzer kelimeler
Bu bölümde “Antik Çağ Kürtçesi“ olarak kabul ettiğim Avesta’nın yazıldığı dille, modern
Kürtçe’den aldığım bazı kelimelerin anlamlarını mukayese etmek suretiyle iki dilin aynılığını
daha net bir şekilde göstermeye çalışacağım. böylece başından beri yaptığım çalışmanın içini
doldurmuş olacağım umudunu taşıyorum. Bu kısa sözlüğü incelerken önem vereceğiniz şey,
kelimelerin kökleridir. Mesela; Avesta dilindeki “axşena“ kelimesini alalım. Burada kök;
“√şen“dir. Bu ise Kurmancideki “şin“ ile aynıdır. Eğer motamot bir benzerlik arıyorsanız,
yanılıyorsunuz. Çünkü zaman harflerin karekteri dahil pekçok şeyi alıp götürmüştür. Bu arada
bir hatırlatma: Seçtiğim kelimeleri harf sırasına göre vermeme rağmen, bu kaideye tam riayet
edemeyebilirim.
Not: K=Kurmanci, Z=Zazaki, S=Sorani, H=Hewramani, D=Diğer Kürt lehçelerini ifade eder.
161
axşena (ha)şin,aşıl(S,K,Z) yeşil
ap aw,av,awk(S;K,Z) su
apaş paş-,paşda(S,K) arka üstü
areşa vırc,hırç(K,S) ayı
Heş (Z)
ada êdi(K,S) "daha sonra"
adairi jêr(K) alt (aşağı)
afrina nafrim(D) hayır dua
asaya bê sêber,bê si(S,K) gölgesiz
ahmi eme(S) ben
aire aryan(K,S,Z,L,G,H) aryan
aiş aşti(K,S) barış
aji dahaka erderha(K,S,Z) ejderha(özel isim)
azem ez(K,Z) ben
azem-cit ez ji(K) ben de
ahya evya(K) bundan
avat ava(D) şu
avatha avata,avaya(S,K) şu(nlar)
anya une,ya dın(E,K) diğeri
apema (eyag)pêd ma(Z) a pey ma(K) sonuncu,sonda kalan
asta êsik,este,hesti kemik
(S,Z,K)
aşahe,rta raştiyê(Z) doğruluk(a)
awra hewr,awr,hor bulut
(S,K,Z)
ayare yerê(Z), êware(S) akşam (veya Avesta’da olduğu gibi; gün)
arejah erciya(yış)(Z) değer(lilik)
abaom bûm(K,S) oldum
baud (baoidhi) bwê (Z) koku, parfüm
baxta bext(K,Z,S) kader
bavaiti buyın, biyeyış vuku bulmak
(K,Z)
brvat bıro,buru,bıri kaş
(S,K,Z)
buna, bunoi bın,bıngeh(S,Z,K) temel
162
bratar brader,bra(K,Z,S) kardeş
bumi bûmi(Z,S) yer
buza bız,bızın(Z,K,S) keçi
bereza barz,berz(S,Z) yüksek
berezant berzi,berzê(S,Z) yükseklik
badaka bende(K,S) hizmetkar
bagha-stana baxıstan(K,Z) tanrının mekanı
baxşaiti baxşin(K,Z,S) bağışlama, bölme
baeşaza pızişk(S) hekim
baxdra bar,par(K,Z) pay
bandami mı bend (kerd)(Z) bağladım
mın badım kır(S)
bandım(D)
bandem bend(K,Z) bağ(layacak şey) ip
bazauş-bandem pazubend,pozbend pazubent
(K,Z,S)
bazauş pazu(K,Z,S) kol
bareziş balışna,balgi(Z,K) yastık
bara bar(K,Z,S) yük
bazem beş,par,bar(S,K,Z) pay
bum yer
bum-lêrz(Z) yer sarsıntısı
vbû bû,bı(K,Z) ol-mak,-leş-mek
cathwaro cıhar,çıher,çuvar dört
(S,K,Z)
caşman çeşm,çım, çav göz
(H,Z,K)
cithra cara(D) Görünmek
parlaklık,
parıldamak
carak çare(K,S) çare
cışcıy cêçiy(Z) birşey
cop ço,çwe(K,Z) sopa
cvant çend(Z,K,S) kaç?
163
careman çerme,çerm(Z,K,S) deri
cyahat çava(S,K) nasıl
cirya jir(K,S) cesaret
cinvat ciyed vet biribirinden ayırdı (ayırmak)
cinvat pereto sırat köprüsü
cathru-gauşa çar-goşe(K,S,Z) dört köşe
coret kerd,kırd(S,Z) yaptı
çêkır(K)
çaxra çerx(Z,K,S) çark
çıt,cati çıta,çı(Z,K,S) ne
çı,cına çı,çınê(K,S,Z) ne
çı-gauna çı çore,çı qeyde ne tür
(S,Z)
-da da(yın),da(yış) vermek
(K,Z,S)
dade dı da,da(K,Z,S) verdi
dademahi dami,me da(S,K) biz verdik
darega derg,dırêj(Z,K,S) uzun
darz derz, derz kerdış(Z) sağlam hale getirmek
dasa deh,des on
(Z,S,K,H,D)
dva duwê,dı,dıdu,do iki
(Z,K,S)
Duma dıme,duv(Z,K) kuyruk
dura,durat dûr,dwiry(K,Z,S) uzak
Daeva diyeb,dêv(K,S,K) kocaman,şeytan
Daeman dem(K) kısa bakış
Daeman dem(K,S) yüz, çehre
Draoga derew(K.S) yalan
daga dax,daq(S,Z,K) özel bir usulle işaretlemek
drajah drêji(K,S) uzunluk
dru koş
bırro(S) yürü(çabuk)
data dad(K) kanun,hukuk
dantan dıdan,dındon diş
164
(K,S,Z)
dadaiti,dathaiti dayin,da(yış) vermek
(K,Z,S)
dana dan,dendık(K,S,Z) tane,hububat
dereza derznayış(Z) dikmek(biribirne yapıştırmak)
drûta ---- koşmak
---- bırro(S) yürü
derrwa(S) yürüyor
dujah duje(K,S) cehennem
dvar deri, bar,ber(K,Z,S,H) kapı
dujd dızd,dız(Z,K,S) hırsız
ereş rast,raşt(K,S;Z) doğru
fşarema şerm(K,Z) utanmak
fşu-pana şone,şıvan(Z,K,S) ço-ban
frateresaiti tırs,tırsin,tersayış korkmak
(K,S,Z)
gantuma genim (K) buğday
gawşa,guş goş,gûh,gweş kulak
gaoşa (H,S,K,Z)
guşodum gweşda,eşnavıt duydu, duymak, kulak vermek
güwedan(S)
guşahva gweş bıd (Z) kulak ver
güwe bıgre(Z,S)
gutha gû,gi(K,Z,S) dışkı(insan)
gerepta gırti,Girote(K,Z,S) yakalanmış
gerezı gerre kerdış(Z) şikâyet etmek
gıli kırın, gıley kırdın(K,S)
goşah gweşe,goşe(Z,S,K) köşe
garema germ(Z,K,S) sıcak
gau ga(K,S,Z) öküz
gairiş gır,gırt(K,S) küçük dağ
ghulghul galgal(Z.K,S) gevezelik etmek
garah garu,kırrık,qorg boğaz
(K,Z,S)
vgarw gırt,gırot(K,S,Z) almak,kapmak
165
gayehe goniyê(Z) canlılık(a)
gena,jena jın,cıni(K,S,Z) kadın
guşata duyuru
goş(H) kulak
hancamana cıvandın(K) toplantı
haperesi hors (Z) ardıç
harem her,ker(Z,K,S) eşek
hazahra hezar,hınzar(K,S,Z) bin
hızva zıman(K,S,Z) dil
haca jı,lı(K,S) -den
hamo hem(K) aynı
haoma homa(Z) bir aryan tanrısı
hama hemu(K,S) hepsi
hapta heft,hot,hewt yedi
(K,Z,S)
havharem xuşk,xuh(K,S) kız kardeş
hazo hêz(S) kuvvet
hşapohva şevda(K) geceleyin
hşmaka şıma(Z) sizin
huşka hışk,wışk(K,Z,S) kuru
hû xü,xwez(D,Z) domuz
haurva her (tışt,çi)(K,S,Z) hepsi
hşnûtem xoşi,xweşi,xoşnût hoşnut olmak
(S,K)
hvafnem xewn(K,S) uyku
hvar bıxwe,bıxo(K,S) ye
xwarın(K) yemek
hvo xo,xwe,xwı kendisi
(S,K,Z)
ida ica(r)(K) bu kez, bu anda
itha itya(d) (Z) burada
irinahti romıtış(Z) sürmek
jaini,caini jın,cıni(K,S,Z) kadın
jainti janin(D) öldürülmek
jenam jan,jon(K,S,Z) bela(hastalık anlamında)
166
jvaiti jin,cuya(yış) yaşam(ak)
(S,K,Z)
jvanto jiyan(K,S) yaşam
jafra jur,jor,cuwar yukarı
(S,K,Z)
jya jê,jih(S,D) yay ipi
jvant jin(K) yaşam
kada kê,kengê(Z,K) ne zaman
-kareş kaşkerdış(Z) çekmek
kışandın(K)
kas te kiye(K) o kimdir
kuşaiti kıştış,kujin(K,Z) öldürmek
kasu kwese(Z) cüce
kşira şir(K,S) süt
ku kuwa,ka,ça(S,K,Z) nerede
kerenaoiti kırdın,kerdış,kırın(S,Z,K) yapmak
kafa kef,kew(K,Z) köpük
ka kê,go,ki,kom (S,D,K,Z) kim
kata kiye(Z) ev
kereta kardy(Z) bıçak
kaik kek,kêç(Z,K,S) pire
kerema kırm,karm,kurm(S,Z,K) Solucan
kahe kija(K) Hangisi
kaofa,kafem kef(Z) Tepe
kavaya,kavi kava(K,D,S,Z) bir tür prens
kamna kemver,kêmber(Z,K) Ensiz
karena kerr,karr(Z,K,S) Sağır
karşayen rakışan,kışandın, çekiş
kaşkerdış(S,K,Z)
karana kendar,kendal(Z,K) sınır(layan)
kataro kamyo,kamyan, kija(Z,S,K) hangisi
kasee kes(Z,K,S,D) herhangi biri
koi ki,kom,kêyan(Z,K,S) kim
kua,kva kengê,kê(K,Z,S) ne zaman
kuda kuda(K) nereye
167
mareta merdım,mêr (Z,K,S) dam
madhu mot ?bir tür zehir
maire (ber) mırınê ölümcül
mızda mızd(D), mıza(S), mızgin(K,S), mükâfat,müjde
mijdon’(Z)
merega mırişk(K) kuş (Tavuk)
maoiri mori,mêrm(K,S) karınca
matikan mayın,mehin (Z,S,K) kısrak
maega mıj,temu mıj (K,Z,S) sis bulutu
matar may,mader(Z,K) ana
madhu mey(S,K,Z) şarap
maidhyana miyon(Z) (bir şeyin) orta(sı)
mâo meh (K) ay
mounha meh(K) ay
mazaentem mezın(K,S) büyük
mereta mırdu,merde(S,Z) ölü
maraka,mahrko merg,mırdın(Z,S) ölüm
maezenti miz kırın, miz işemek
kerdış,miztın(K,Z,S)
maesman miz(Z,K,S) idrar
mah,manghem meh,mang(K,S) ay
maxşi melşe,miş,mêş (Z,K,S) sivri sinek
mazga mezg,mêşk(Z,S) beyin,ilik
merethyu merdış,mırın(Z,K) ölüm anı
mataro may,mater(Z,D) ana
mam (bıde) mı(K,Z) (bıde) mın(S) bana (ver)
maze mezın(K) büyük
mijdem mijdon,mızgin (Z,S,K,D) mükâfat, müjde
moi miry(Z) bana
mravat o söyledi
mıra vat(Z) bana söyledi
naxa neynuk, nengu(S,K,Z) tırnak
naman naw,nav,nome (S,K,Z) ad
nı+√dub nı+mıtış(Z) saklamak
nava nüye,newe,nû(S,Z,K) yeni
nairya,neraş nêr,nêre,nêrti(K,S,Z) erkek,erkeklik
168
nav,navık(D,S,K) göbek
nafah
nemah nımêj,nımaj(K,Z) namaz
nüvêj,nemaz(S,H)
naema nime, niwe, nivi (Z,S,K) yarım
navani neh, no (K,Z,S) dokuz
navaiti naway, newed(Z,S) doksan
nazda nızdi,nızik(Z,K,S) yakın
169
paesa pis (aj) (K) cüzzam
panca pênc, ponc (K, S, Z) beş
paiti peyati (K, Z) piyadeyi (S) gitmek, yürümek, yayan yürümek
paresu perr (Z) kenar
par pırrık, pırrike (Z, S) doldur
pascat pıştda, paşi (K) paştır (S) sonra
pouru pırr (S, K, Z) çok, dolu
puşk pısik, pısing (K, Z) pışile (S) kedi
paşna paşna, pajna (Z, S) topuk
pathra pawıtış (Z) parastın (S) koruma
raocah roj, ruwec (K, S, Z) gün
rotah rwe, ro (Z, K) robar (S) ırmak
raoghna ron, rûn (S, Z, K) yağ
rasta raşt, rast (Z, K, S) doğru
raecayat rıcya, rıcıya (Z, K) dökülmek
rıja (S)
ravohu rızgari (K, S) kurtuluş
roaxşna ronahi, rweşn (K, Z) aydınlık
roşın (S)
safaeho sım (K, S, Z) at, eşek vs tırnağı
√sac musa (yış) (Z) öğrenmek
sata sed (K) yüz
sareta sard, sar (Z, K) soğuk
svasru (Sans) vısturu (Z) kaynana
xasru (Bazı K)
saredha ser, sal (Z, K, S) yıl
stare astare, stêrık (Z, K) yıldız
estêre (S)
spış aspıc, spi, espê (Z, K, S) bit
spaeta sıpi, spye (S, K, Z) beyaz
suxra sor, sûr (K, Z;S) kırmızı
stuna estun (Z, S) sütun
sthura ûstûr, astwar, astur (Z‚D, S) kalın
suka sûjın, suzın (K, S) çuvaldız
spaeta sıpi, sıpye (K, Z) beyaz
socayahi sotın, sutandın, şewıtandın (S, yakmak
D, K)
170
sraoni şêr, şiyer (K, S, Z) aslan
span spe (Z) köpek (erkek)
sayak si, sêberz (K, S) gölge
(spa)tauruna tura, tutık (K, S) kara
sarah sere, ser, sar (K, S, Z) baş
soire (Eyı) zwir (kên) (Z) yalan söylüyorlar
suşi pışi, si (Z, S) ciğer (ak)
suirya siyepare (Z) kahvaltı
skendem şıkyaye, şıkandi (Z, K) kırık
skendo şıkyayış, şıkandın, şıkaw (Z, K, kırılma
S)
scindayeiti şıkandın, şıknayış (K, S, Z) kırmak
stana şun (K) yer
spereza silperz (Z) dalak
srva estırı (Z) boynuz
şavaite şiyayış (Z) gidiş
hayvan sürüsü
şaiti aşti, weşi, şayiti (S, Z, K) barış
şau şad, şox (S, K) eğlence (li)
tarşna tayşonê (Z) susuzluk
tathra, temah tari, tarik (K, Z, S) karanlık
teresaiti tersa, tırsiya (Z, K), (ew) tırsa korktu
(S)
tanu ten (K, S) vücut yüzeyi
tapayeiti hetaw, tav (S, K) güneş (ısısı)
tersaiti tersayış, tırs (Z, K, S) korkmak
tava (jı) te, twıra (K, Z), (le) towe senden
(S)
taşa twêrzin, tewr (Z, S), tafsciyu balta
(D), taşt (Z) yontarak şekillendirmek
thatairi ter (D) kelime
taoxman twexım, toxm (Z, K, S) tohum
tigri tir (K, Z, S..) ok
tançışta teng (tırin) (S, K, Z) en dar
thri hirı (Z) üç
tûm, tvem tı, tû, to (Z, K, S) sen
171
thwam, thwa twı, te, hito (Z, K, S) senin
thwars vıraz (Z) yap
tafnu tehn (Z) ısı
uştra huştır, haştır (K) deve
uşta (√vas’tan waştış (Z) dilemek, arzu etm.
gelir)
uşi hiş akıl
visaiti bist, vist (K, Z) yirmi
vaidhi vay (Z) ark
varâzahe baraz (K) domuz
varefşya ware (Z, K) barınılan yer, yayla
varezinti vıraznayış, vıraştış (Z) iş (faaliyet)
yapmak
vata vay (Z ve bazı diğer lehçeler) rüzgar
vasemi (ez) wazen iste (rim)
vasta waştış (Z) istemek
vıcınoit cıvin (K) toplantı
vicithahya vicnayış (Z) özenli seçim
seçme
√vead, √vid vin (ayış) (Z) bulmak
veredhka velg (Z) böbrek
vareşa vışa (S) orman
vareka valg, velg (S, Z) yaprak (Ağaç)
varez warz (Z) (eylemsel olarak) kalk
vaeti valyer (Z) söğüt (ağacı)
vaena vın burun
(a) vasemi wazeno (Z) istemek
vira vir, bir (Z, K) anlama
bir kırın (K) unutma
√var- ware (kerdış) (Z) inanmak
baweri (K)
vaocat vaca, vatış (Z) söyle (mek)
vadhu vêyw (Z) gelin
vafra vafr, berf, vor (K, S, Z) kar
varetata verard (Z) etrafı çevreleyen
vara varon, baran (Z, K) yağmur
vadhuvaka (İran) veywek (Z) gelin (cik)
172
vaêiti val (Z) söğüt
vaenaiti vinayış (Z) görmek
vaen vin (Z) gör
varedha vıllık, vaş (Z) çiçek, bitki, ot
vareşa vaş (Z) bitki, ot
vaxş waxş (D, Z) ses
vidhu, vidhava vıyey (Z) dul
vitareta viyertış, buhurtın (Z, K) geçmek
vehrka verg, varg (Z, K) kurt
vinden, vinon (Z) görmek, bulmak
vindaiti
vîse ––– razı olmak
––– usa (ye) öyle (dir)
vohu bah, baş (K) iyi
vohuni xwin, xen (K) kan
vouru hera (Z) geniş
xvan xvandın (K) okumak, çağırmak
xşvaşti şêşt, şest (Z, K) altmış
xvahar xweng (K) kız kardeş
xvaeda xwêdan (K) terlemek
xara her, ker (Z, K) eşek
xara-gaoşa argueş (Z) tavşan
xşapan şev, şon (K, Z) gece
xşmaka şıma (Z) siz
xvaraiti xvardın, xvarın, Werdış (S, K, Z, yemek
D)
xvasura xezur, xesur, xaur (K, D) kayın peder
xşvaş şeş (K, S, Z, D) altı
xşira şir (K, S) süt
√xvap xev (bun) (K) uyumak
xşafnya şiv, şomy (K, Z) akşam yemeği
xvaxyai xwebxwe, xwe bı xwe (Z, K) herkesin kendi özüne, kendi kendine
yuvan jıvani, conê (K, Z) gençlik
yaska juk (D) hastalık
yav (a) jew, ceh (Z, K) arpa
173
yama cam, com (K, Z) cam
yvan cuvan, cıvan, con genç, gençlik
yuxta juxt (D), barıx (Z) bir araya getirmek
gurup
yuşma-kem şımaw (Z) senin
yakare jark (D) karaciğer
yazatanam yezdan (K) tanrı
√zan √zan- (K), zon (Z) bil (me)
zanu zonı (Z) diz
zangem lıng (K, Z) ayak
zi jı (K) için
zımo zımıston (Z), zıvıstan (K) kış
zairi-gauna zêrrin (K) altın renkli
zeredhaya zerre (Z) kalp
zereda zerreda (Z) kalpte
zaranim zêr (K) altın
zaranyehe zerrıni altından
zarem zari (K, Z) kızgınlık
zayata ziyayış, zayin (Z, K) doğuş, doğuruş (?)
zatha zayış (Z) doğum
zavare zırrape, canmardi (K, Z, S) kudret (li)
zanna çene (Z, K) çene
zasta dest (K, S, Z, D) el
zemo zıme (Z) yer, soğuk yer
zrayah derya deniz
sonuç
Geniş bir araştırmanın bu aşamasının da sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bir tarafta bin yılların
gerisinde kalmış bir “ata dil“ bulunuyor, öte yanda ise Araplar’ın ve Türkler’in düzenli
saldırıları ile kirlenmiş olan yaşayan Kürtçe.. Takdir edersiniz ki, elinizdeki çalışmanın karekteri
icabı, bu iki dili tüm gramatik unsurları ile mukayese etme olanağı yoktur. Ama sunduğum kısa
sözlük ve “yarım gramatik“ bile bu iki dilin tarihin herhangi bir noktasında kesiştiğini bütün
çıplaklığı ile göstermektedir. Çok daha zayıf kanıtlar kullanılarak bazı şeylerin biribirlerinin
devamı olduğunun gösterildiği, bilimle ilişkisi olan herkesin bildiği bir gerçektir. Çünkü o işi
yapan araştırmacının elinde yeteri kadar malzeme yoktur. Oysa bizim kanıtlarımız tümüyle
bilimsel, inandırıcı ve yansızdır. Ben konuyu -tabir caizse- eşelerken tüm alternatifleri vermeye
174
çalıştım. Bu alternatiflere sahip çıkan araştırmacıların kimisi Zarathuştra’yı Himalayalar’a,
kimisi Sibirya’ya, kimisi Arap Çöllerine, kimisi Baktriya’ya ve hatta kimisi Grek ülkesine
yerleştiriyordu. Tüm bu alternatiflerin dayandıkları temelleri verdim ve bunlardan bazılarının
bizi neden gerçeğe yaklaştırmadığını kanıtlarıyla gösterdim.
Okuyanlar bilirler; çalışmamın birinci aşaması olan “Zarathustra“ adlı kitabımda O’nu ve dinini,
günümüzün İran Coğrafyası’na yerleştirebildim. Bu coğrafyada ise karşıma çok güçlü bir
alternatif çıktı; Persler.. İran’da hegemonya kurmuş olan Pers kültürü ile baş edebilmek için
çok yönlü bir uğraş vermem gerekiyordu. Ama delillerim çoktu. Bunların en önemlilerini eski
Persler’in kendileri veriyorlardı. Ayrıca Grek gezginlerinin de bu konuda paha biçilmez eserler
verdikleri ortadaydı. Tüm bu delilleri kullanarak Avesta’yı bu kez İran’ın içinde Medya’ya
lokalize ettim. Şimdi iş, Avesta’nın yazıldığı rahipsel Med dili ile Kürtçe arasında bir paralellik
kurmaya kalmıştı. Bunu da yukarıda verdiğim kısa gramatik ve ona bağlı olarak sunduğum sözlük
ile hal etmeye çalıştım. Gördüğünüz gibi en aşağısından 400 Avestik ve yaşayan Kürtçe kelime
tamamen aynı kökten geliyor. Daha ilerideki aşamalarda çalışma tümüyle bittiğinde bu benzer
veya aynı kökten gelen sözcüklerin çok daha fazla olduğunu gösterebileceğimi umuyorum.
Bildiklerimiz şimdi artık bizi gözümüz kapalı da olsa sonuca götürecek değerdedirler. Coğrafyası
aynı, gelenekleri geniş ölçüde aynen yaşayan, dili eski karekterinden çok şeyler muhafaza
edebilmiş olan Avesta dönemi Medler’i ile Modern çağın Kürtleri biribirinin devamı değil de
nedirler?
175
kaynakça
Cameron, G. G.; Zoroaster the Herdsman, I.I.J-1968
Haug, Martin; Essays on the sacred Language, Writings and religion of the parsis, Amsterdam-
1971
Mills, Lawrence; A Dictionary of the Gathic Language of the Zend Avesta, Leipsic-1913
Mills, L.H.; The Zend Avesta, in the Sacred Books of the West, Oxford-1887
____________________
176
unsurlarını gözler önüne serdim. Aynı kitapta özellikle sadece Kürtler’in Zaza kesimine has
olarak varlığını sürdüren Tanrı kavramı olan 'Homa'yı ayrıntıları ile inceledim. Şimdiki
çalışmama konu olarak Zarathuştra’nın Gathaları’nın çeviri ve yorumlarını aldım. Bu arada
Medler’in dini ile Persler’in dini’nin ayrı olduğunu gösterdim. Avesta’da şekillenen dinin
Medler’in dini olduğunu ayrıntılı belgelerle ortaya koydum. Medler’le şimdiki Kürtler arasındaki
bağlantıyı ise Avesta’nın yazıldığı dil ile şimdiki Kürt Dili’ni karşılaştırarak ortaya koymaya
çalıştım. Çünkü Avesta’yı yazanların Med rahipler sınıfı olan Magular olduğunu ve bunların
eserlerini kendi dilleriyle yazdıklarını siz de tahmin edersiniz.
SIRAC KEKUYON
www.bilgin.nu
177