Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 1

Tek Ton Empati

Empati iletişimin olmazsa olmaz bir parçası, anlayışın yapı taşıdır. Empati kuramayan insanlar,
hayatlarında ve iletişimlerinde sorunlarla sürekli karşılaşırlar. Bir sorun, çatışma haline bürünmeden
önce empati ile çözülebilir. Empati insansal bir ihtiyaçtır. Peki siz doğru empati kurabiliyor musunuz?
Veya doğru empati nasıl kurulur? Empati, subjektif olan olaylara objektif bakış açısıyla
bakabilmenizden geçmektedir. Her insanın düşüncesi kendine özel ve doğrudur. Empati de asıl amaç
ise iki öznel düşünceyi karşı karşıya getirip, kendi doğrumuz olarak adlandırdığımız düşüncenin karşı
tarafta bıraktığı etki ve tepkileri objektif olarak değerlendirmektir. Empatisiz bir toplum düşünülmesi
güçtür, hatta okullarda empati ile alakalı özel dersler verilmelidir. Empati ile bir savaşta çıkartılabilir,
dünya barışı da sağlanabilir. Beynin düşündükten sonra, dilin kelime sarf etmesi gerekir. Kulakla
dinlenir, beyinle anlaşılır ancak empati kurabilmek kalple yapılacak bir iştir. Empatinin güven inşa
eden, iletişimi güçlendiren, insanları birbirine yakınlaştıran ve iyileştirici özellikte bir gücü içinde
barındırmaktadır. İnsan acı duyabiliyorsa canlıdır, başkasının acısını duyabiliyorsa insandır demiş
güçlü yazar Tolstoy. Bir etkiye tepki gösterirken, eşit davranmak ve bireyin kendisinin başına gelse
nasıl hissedeceğini veya nasıl tepki göstereceğini düşünmesi, doğru iletişim kurabiliyor olmasının
göstergesidir. Kendisinin istemediğini, başkasına dayatmak çok da adaletli değildir. Tabii ki her alanda
ve gelişimde olduğu gibi empatinin güçlenmesi ve istenen yönde gelişmesi için çocukluktan
öğretilmesi ve desteklenmesi gereklidir. Bir annenin veya babanın çocuğuna gösterdiği sevgi ve
şefkat, çocuğun da çevresine sevgi ve şefkat göstermesini sağlar. Çocuklarınıza başkalarının farklı
düşünceleri olabileceği öğretilmelidir. Örneğin; “ Ablan oyuncağını elinden çektiğin için sana kızdı.
Peki bu hareketi ablan sana yapmış olsaydı nasıl hissederdin?” gibi çocuğunuza, empati kurarken yol
gösterin ve sonrasında alternatif seçenekler sunun. Mesela; “ Şimdi oyuncağı ablana geri ver, sana
başka bir tane oyuncak seçelim.” gibi. Çocuklarınıza yine örnek olmanız gerektiğinden, kendi çevreniz
ile olan iletişimize dikkat edin. En önemlilerinden bir tanesi de çocuğunuza, kendinin farkına
varmasına yani kendini fark etmesinde yardımcı olmanız olacaktır. Aynanın karşısına geçip kendini
anlatmasını istemeniz yaralı olabilir. Duyguları temsil eden yüz ifadeleri hakkında hikâyeler okuyup
kazandırılmak istenen davranışı destekleyebilirsiniz. “Ben” dilini kullanarak kendini sizden ayırt
etmesinde yardımcı olabilirsiniz. ‘’Bana vurmanı istemiyorum, vurduğunda canım yanıyor” buna
benzer cümleler kurabilir ve farkındalığını arttırabilirsiniz. Ayrıca çocuğunuzun kötü duyguları da
(kızgınlık, üzüntü, öfke gibi) yaşamasına izin vermeli ve baş etmeyi çocuklarınıza öğretmelisiniz. Çünkü
bu duygular hayatlarımızın birer parçasıdır.Özür dilenmesi için zorlamamalı fakat özür dilemenin
erdemli bir hareket olduğunu yine ona örnek olacak davranışlarla göstermelisiniz. “Ben”den “Bize”
geçiş aşamasında bu dönemi iyi yönetmeli ve duyarlı ebeveynler olmalısınız ki topluma
kazandıracağınız bireyler, oluşturacakları toplumun o dönem neslini güzel atlatabilsinler. Unutmayın!
Bir bireyin çocukluk döneminde vereceğiniz eğitim ile bir suçlu de yapabilirsiniz, bir hakim de.
Kişiliğimizi ve bizi biz yapan olguların çok büyük bir kısmı çocukluk döneminde öğretilen ve
yaşadığımız şeylerle oluşur, bizi bir birey haline getirir. O yüzden çocukların gelişim dönemleri, çok
hassas takip edilmeli ve doğru yönlendirilmelidir.

Bilgilerin yaşamımıza ışık tutması dileğim ile..

You might also like