Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 44

HÜCRE DÖNGÜSÜ VE

KONTROL NOKTALARI
Doç. Dr. Halit AKBAŞ
Hücre Döngüsü (Siklusu)
• Hücreler, içeriklerini iki katına çıkararak ve
ikiye bölerek çoğalırlar. Bu süreç HÜCRE
SİKLUSU (HÜCRE DÖNGÜSÜ) olarak
adlandırılır.
• Hücre döngüsünün en temel işlevi;
• kromozomlardaki büyük müktarda DNA’yı doğru
olarak ikilemek ve
• kopyaları genetik olarak eş olan iki yavru hücreye
dağıtmaktır.
Özet
• Hücre döngüsü ve fazlarının süreleri
• Hücre döbgüsünün kontrolü ve kontrol noktaları
• Kontrol Noktalarına Ait Özelleşmiş Proteinler
• Hücre Döngüsü İnhibitörleri
9-16 saat
6-8 saat

3-4 saat
Hücre Döngüsü
• Hücre döngüsünndeki fazların süreleri, farklı hücre
tipleri için oldukça çeşitlilik gösterir.
• Toplam hücre döngüsü 24 saat olan hızlı çoğalan bir
insan hücresinde
G1 fazı 11 saat,
S fazı 8 saat,
G2 4 saat ve
M fazı 1 saattir.
• Diğer hücreler örneğin maya hücresi
tüm döngüyü yaklaşık 90 dakikada
tamamlayabilir.
• Daha da kısa hücre döngüleri yumurtanın
döllenmesinden sonraki erken embriyonik
hücrelerde 30 dakika olabilir. Bu tip
hücrelerde hücre büyümesi olmaz yumurta
sitoplazması küçük hücrelere hızlı bir şekilde
bölünür. Yani G1 ve G2 fazları yoktur. DNA
sentezi (replikasyonu) hızlı bir şekilde çok kısa
olan S fazında gerçekleşir
• Hızlı çoğalan embriyonik
hücrelerin dışında, yetişkin
bireylerde bazı hücreler
bölünmeyi tamamıyla
durdurur (sinir hücreleri,
kas hücreleri). Bazıları da
sadece, nadiren hücrenin
yaralanması veya ölümüyle
kaybolması sonucu yerine
koymak için gerekli
olduğunda bölünür.

•Bu ikinci tip hücreler deri fibroblast hücreleri,


karaciğer, akciğer ve böbrek gibi iç organ hücreleridir.
Bu hücreler metabolik olarak aktif oldukları, uygun bir
hücre dışı sinyal almadıkça çoğalmadıkları bir faz olan
G0 fazına girmek üzere G1 fazından ayrılırlar (çıkarlar).
**Dokular proliferayon aktivitelerine göre 3’e
ayrılır.
-Sürekli bölünen hücreler (labil)
Çok katlı yassı epitel, GIS mukozası, GÜS mukozası,
hematopoietik sistem
- Uyarı alınca bölünebilen hücreler (stabil)
Parankimatöz organlar (karaciğer, pankreas, böbrek...)
Mezenkimal hücreler; fibroblast, düz kas hc, kondrositler,
osteositler,vasküler endotelyal hücreler
- Bölünmeyen hücreler (Permanent)
Nöron, çizgili kas (iskelet, kalp)
Hücre DNA içeriğinin saptanması: Bir
hücre popülasyonu, DNA’ya bağlanan bir
floresan boya ile işaretlenir. Daha sonra
hücreler, her bir hücrenin floresan
yoğunluğunu saptayan bir akış
sitometrisinden geçirilir. Elde edilen
değerler, hücre sayısına karşı, hücrenin
DNA içeriği ile orantılı floresans yoğunluğu
olarak işaretlenir. Dağılım 2n ve 4n DNA’lı,
sırasıyla döngüsünün G1 ve G2/M
evrelerinde bulunan, hücre sayısına
karşılık gelen iki tepe oluşturur. S
evresindeki hücreler 2n ile 4n arasında
DNA içerikleri nedeniyle, bu iki tepe
arasında dağılım gösterir.
Hücre Döngüsünün Kontrolu
• Hücre Döngüsünün aşamaları
arasındaki geçişler bir düzenleme
mekanizması tarafından kontrol
edilir.
Bu mekanizma sadece hücre döngüsünün
farklı olaylarını kontrol etmez. Aynı zamanda
hücre çoğalmasını kontrol eden hücre dışı
sinyallerle hücre siklusu arasındaki ilişkiyi de
sağlar.
Hücre dışı sinyallerle hücre döngüsünün
düzenlenmesine örnekler; insan hücrelerinin
çoğalmasına büyüme faktörlerinin etkisidir.
• Büyüme (“Growth”) Faktörleri
• “Platelet-derived Growth factor” (PDGF): Bağ doku ve nöroglia
hücrelerinin çoğalmasını
• “İnsulin like Growth factor” (IGF-1): yağ hücreleri ve bağ doku
hücrelerinin çoğalmasını
• “Trasforming Growth Factor” (TGF): Hücre tipine bağlı olarak
hücrelerin farklılaşmasını düzenler
• “Fibroblast Growth Factor” (FGF): Fibroblast ve endotel
hücrelerin çoğalmasını
• “Nerve Growth FActor” (NGF): Bazı duyu ve merkezi sinir
sistemi nöronlarının hayatta kalma süresini uzatır.
• İnterlökin 2: T lenfositlerin çoğalmasını
• “Hemopoietic Cell Growth Factors” : Kan hücrelerinin oluşumunu
etkiler
• “Epidermal Growth Factor” (EGF):Birçok hücre tipinin
çoğalmasını
▪ Birçok hücre tipinde, en önemli düzenleyici noktalardan birisi G1'in
sonlarında bulunur ve G1'den S'ye geçişi denetler. Bu düzenleyici nokta
ilk kez, tomurcuklanan maya (Saccharomyces cerevisiae) ile yapılan
çalışmalarda saptanmış ve START olarak adlandırılmıştır. Hücreler
START'ı bir kez geçince, S evresine girmeleri ve hücre döngüsünü
tamamlamaları kaçınılmazdır. Ancak, START noktasından geçiş, maya
hücre döngüsünde ileri düzeyde denetlenen ve hücre büyüklüğü kadar
besin varlığı gibi dış sinyaller ile de kontrol edilen bir olaydır. Mayalar,
besin yetersizliği durumunda döngüyü START noktasında durdururlar
ve dinlenme evresine girerler. Yani, START noktası hücre için,
bölünmeyi tamamlamak için yeterli besinin bulunup bulunmadığına
karar verme noktasıdır.
▪ Maya eşleşmesini uyaran polipeptid faktörler de START noktasında
hücre döngüsünü durdururlar ve haploid maya hücrelerinin, S
evresinde ilerlemek yerine birleşmelerine olanak sağlarlar.
▪ Hayvan hücrelerinin çoğalması da, benzer şekilde, hücre
döngüsünün G1, evresinde denetlenir.
▪ Özellikle, hayvan hücrelerinde G1'in sonlarında, restriksiyon
noktası olarak adlandırılan ve mayalardaki START'a benzer işlev
gören bir karar noktası bulunur. Ancak, mayaların aksine,
hayvan hücrelerinin döngüsü, besin olanaklarıyla değil, hücre
çoğalmasını uyaran ekstraselüler büyüme faktörleri tarafından
düzenlenir.

▪ Uygun büyüme faktörlerinin varlığında, hücre restriksiyon noktasından geçerek S


evresine girer. Hücre restriksiyon noktasından bir kere geçtikten sonra, büyüme
faktörü uyarısı olmasa dahi, S evresine ve hücre döngüsünün kalan kısmına
ilerlemek zorundadır. Diğer taraftan, eğer G1'de uygun büyüme faktörleri yoksa
hücre döngüsü restriksiyon noktasında durur. Bu şekilde duraklatılmış hücreler,
hücre döngüsünde G0 olarak adlandırılan durağan evreye girerler ve çok uzun
süreler çoğalmadan kalabilirler. G0 hücrelerinin büyümesi durmuş ve protein
sentez hızı azalmış olsa da, metabolik olarak aktiftirler.
▪ Çoğu hayvan hücresi uygun ekstraselüler sinyallerle uyarılmadıkları sürece G0 'da
kalırlar. Örneğin; deri fibroblastları, yaralanma sonucu onarım gerektiğinde
bölünme için uyarılıncaya kadar G0 evresinde tutulurlar. Bu hücrelerin çoğalması,
trombositlerce salgılanan ve yaralanmış dokuya komşu fibroblastların çoğalmasını
uyaran, platelet kökenli büyüme faktörü tarafından tetiklenir.
Hücre Döngüsü Kontrol Noktaları

• Hücre döngüsünün farklı


fazları arasındaki
koordinasyon, hücre
döngüsünde, bir fazın işlemi
tamamlanmadan bir sonraki
faza geçişini engelleyen
kontrol noktalarına bağlıdır.
Cdk-siklin kompleksleri
• Hücre döngüsünün ilerleyişi heterodimerik protein
kinazlar tarafından kontrol edilir. Bunlar Cdk-siklin
kompeksleridir.
• -siklin düzenleyici alt ünite
• -Cdk katalitik alt ünitedir.
• Bu Cdk-siklin kompeksleri DNA replikasyonu ve mitozda
yer alan birçok proteinin faaliyetlerini ve aktivitelerini
koordine etmek için, özgül düzenleyici bölgelerinden
fosforile etmek suretiyle bazılarını harekete geçirip,
diğerlerini de baskılayarak iş görürler.
• Cdk-siklin kompeksleri üç sınıfa ayrılırlar.

-G1 Cdk-siklin (Cdk 4, 6 /siklin D)


-S fazı Cdk-siklin (Cdk 2/siklin E, A)
-Mitotik Cdk-siklin (MPF) (Cdk 1/siklin B)

• Ayrıca iki übikütin protein ligaz da hücre döngüsündeki


geçişlerin anahtar düzenleyicileridir.
- SCF
-Anafaz ilerletici kompleks (APC)
Kontrol Noktalarına Ait Özelleşmiş Proteinler (Cdk-siklin
kompeksleri)

hücre döngüsünü kontrol eden ve kontrol


noktalarında bulunan proteinler
• protein kinazlar (cyclin dependent kinazlar-CDK)
• Cyclinler
olmak üzere iki grupta incelenir.
İlkel ökaryotlarda ve yüksek yapılı ökaryotlardan insan
ve omurgalılarda Cdk lar ve cyclinler
Cdk ’ların aktivitesi en az dört moleküler mekanizma
ile düzenlenir.
Siklin ve Siklin-Bağımlı Kinaz Aileleri

-Mayada: Cdc2, hem START’dan geçişi hem de mitoza girişi


kontrol eder.
-Yüksek ökaryotlarda: Farklı Cdk’lar (siklin-bağımlı kinaz)
hücre döngüsünün çeşitli aşamalarını kontrol ederler.
a) G1 Kontrol Noktası
• G1 Cdk-siklinler tarafından kontrol edilir. Bunlar DNA
replikasyonu için ihtiyaç duyulan genleri kontrol eden
transkripsiyon faktörlerini fosforile ederek çalışır.

• Birçok hücre tipinde hücre siklusu ana kontrol noktası,


G1’den S fazına geçişi kontrol eden geç G1 noktasıdır.
START olarak bilinen bu noktayı geçen hücreler S
fazına girerler ve hücre bir bölünme geçirir.
• Eğer DNA’da bir hasar varsa,
döngüsünün G1’de durmasını
sağlar.

• G1 kontrol noktası, hasarlı DNA’nın,


replikasyonunun yapılacağı S fazına
girmeden önce onarılmasına izin
verir ve zaman kazandırır.
Memeli hücrelerinin G1 kontrol
noktasında durması p53
proteini olarak bilinen protein
aracılığı ile olmaktadır.

Bu protein hasarlı DNA


tarafından çok hızlı bir şekilde
indüklenir.
Hücrede bir DNA hasarının oluşması,
hücre içi P53 proteinin seviyesinde
artmaya neden olur. P53 de Cdk
inhibitörü olan p21’in
sentezlenmesine yol açar. P21 bazı
Cdk/siklin komplekslerini inhibe
ederek hücre döngüsünün durmasına
neden olur.
P21 aynı zamanda doğrudan DNA
replikasyonunu da inhibe eder. p21
DNA pol.  alt birimi olan çoğalan
hücre nükleer antijenine (PCNA)
bağlanarak DNA replikasyonunu
inhibe eder. Böylece hasarlı DNA’nın
replikasyonu engellenir.
P53
• Bir çok kanser tipinde p53 proteinini şifreleyen gende mutasyon
saptanmıştır.
• Bu mutasyonların sonucu olarak p53 işlevinin kaybolması DNA
hasarına cevap olarak G1 de durma olayı gerçekleşmez. Böylece
hasarlı DNA replikasyona uğrar ve yeni yavru hücrelere
onarılmadan geçer. Hasarlı DNA’nın bu şekildeki kalıtımı mutasyon
sıklığının ve kanser gelişimine eşlik eden hücre genomunun genel
kararsızlığının artmasına neden olur.
• P53 genindeki mutasyonlar insan kanser tiplerinde en sık görülen
genetik değişikliklerdir.
b) S Kontrol Noktası
• S fazı cdk-siklinlerinin
(cdk2/siklin E)
aktifleşmesi sonucu, DNA
replikasyonunda görev
alan proteinler
fosforlanarak aktifleşir ve
replikasyon başlar.
Böylece hücre S fazına
girmiş olur.
S fazı cdk-siklinlerinin (cdk2/siklin E) aktifleşmesi
• S fazı cdk-siklinleri (cdk2/siklin E) geç G1’de
sentezlenirler. Ancak hemen onların işlevlerini
engelleyen inhibitörler tarafından (Sic1) bağlanırlar. G1
cdk-siklinlerin seviyesi maksimuma ulaşınca S fazı cdk-
siklin inhibitörleri fosforlanarak, SCF übikütin protein
ligazlar tarafından übikütinlenir ve proteozomal yıkıma
uğratılır. Böylece inhibitörlerinden kurtulan S fazı cdk-
siklinleri aktifleşir.
Aynı zamanda S’deki kontrol
mekanizması;
• hasarlı DNA’nın replike olmadan
onarılması için DNA’nın
bütünlüğünü sürekli izler.
• DNA replikasyonu sırasında yanlış
baz eşleşmesi ya da DNA
bölümlerinin eksik replikasyonu
gibi oluşabilecek hataları bulma
ve onarma şeklinde kalite kontrol
görevi yapar
Rb proteininin; DNA sentezi ve hücre döngüsünün ilerlemesi
için gerekli genlerin ekspresyonu (ifadelenmesi) için anahtar
rol oynadığı ortaya konmuştur. Rb’nin aktivitesi hücre
döngüsü boyunca oluşan Rb fosforilasyonu tarafından
düzenlenir. Rb G1 evresinde E2F’ye bağlanarak; expresyonu
E2F tarafından düzenlenen genlerin ifadelenmesini baskılar.
Cdk4,6/siklinD ile fosforlanan Rb E2F’den ayrılır ve ilgili
genlerin anlatımı gerçekleşir.
c) G2 Kontrol Noktası
• Bu noktalardan en iyi bilineni
G2’dedir ve DNA replikasyonu
tamamlanmadan mitoza girişi
engeller. Bu G2 kontrol noktası
replikasyon olmamış DNA’ya
duyarlıdır. Böyle bir DNA hücre
siklusunu durdurmaya yol açan bir
sinyal oluşturur. Böylece G2 kontrol
noktası S fazı tamamlanmadan önce
Mitoza girişi engeller.
• G2’deki kontrol noktası zarar
görmüş DNA’ya karşı da duyarlıdır.
Bu noktada hücre siklusu
durdurularak zarar görmüş DNA’nın
onarılması için zaman kazanılır.
S ve G2 kontrol noktalarında replike olmamış ya da hasara
uğramış DNA’ların varlığında, Chk1 ve Chk2 protein kinazlar
tarafından, hücre döngüsünün engellendiği farklı bir mekanizma
daha vardır. Chk1 ve Chk2 bir protein fosfataz olan Cdc25C’i
fosfatlayarak inhibe ederler. İnaktif Cdc25C Cdc2’yi
defosforilleyemediğinden Cdc2/siklinB kompleksi aktive olmaz ve
hücre G2’de durur.
• ATR : Seckel syndrome
• ATM: ataxia telangiectasia
• P53: Li-Fraumeni syndrome ve birçok kanser türü ile ilişkili
• Rb : retinoblastoma
• CDK4: Çeşitli kanser türleri ve tümörleşme ile ilişkilendirilmiş.
• CHK1: meme kanseri
• CHK2: Meme kanseri, sarkomalar ve beyin tümörlerine yatkınlık
• Siklin proteini(bcl1 geni): birçok kanser türü
En az bunun kadar önemli olan bir diğer nokta
genomun replikasyonunun her bir hücre siklusunda
sadece bir kere olmasıdır. Yani DNA bir kere replike
olduktan sonra, mitozdan önce yeni bir S fazına girişi
engelleyen kontrol mekanizmaları mevcuttur. Bu
kontrol, hücrelerin G2’den tekrar S fazına girmesini
engeller ve mitozdan önce bir başka “DNA replikasyon
döngüsüne” girmesini durdurur.
• Her bir hücre döngüsü için DNA
replikasyonunu bir kereyle sınırlayan
moleküler mekanizmada, MCM proteinleri
ve diğer replikasyon başlatıcı faktörler
başlangıç noktasına replikasyon kompleksi
(ORC) ile birlikte bağlanır.
• MCM proteinleri, kopyalamanın
başlamasına izin veren “yetki faktörleri”
olarak davranırlar.
• DNA’ya bağlanmaları G1’de bağlanabilecek
şekilde düzenlenmiştir ve DNA
replikasyonunun, sadece hücre S evresine
girdiğinde başlamasına izin verir. Başlama
gerçekleşince MCM proteinleri orijinden
ayrılır, böylece hücre mitozdan geçip bir
sonraki hücre döngüsünün G1 evresine
girene kadar kopyalama tekrar başlatılamaz
d) M Kontrol Noktası
• Bir başka hücre siklusu
kontrol noktası kromozomların
mitoz sırasında dizilimlerini
kontrol eder.
• Böylece tam bir kromozom
takımının yavru hücrelere
geçirilmesi sağlanır.
• Eğer hatalı dizilim olursa
mitoz fazının metafazında
siklus, kromozomların tam bir
takımının yavru hücrelere
dağılımı düzenleninceye kadar
durdurulur.
Hücre Döngüsü İnhibitörleri
Hücre çoğalması sadece büyüme faktörleri
tarafından değil, hücre döngüsünü inhibe
edici uyaranlar tarafından da düzenlenir.
Örnek Model: Hücrede bir DNA hasarının
oluşması, hücre içi P53 proteinin
seviyesinde artmaya neden olur. P53 de Cdk
inhibitörü olan p21’in sentezlenmesine yol
açar. P21 bazı Cdk/siklin komplekslerini
inhibe ederek hücre döngüsünün durmasına
neden olur.
P21 Aynı zamanda doğrudan DNA
replikasyonunu da inhibe eder. P21, DNA
polimeraz  (delta) alt birimi olan PCNA’ya
(çoğalan hücre nükleer antijeni) bağlanarak
DNA replikasyonunu inhibe eder. Böylece
hasarlı DNA’nın replikasyonu engellenir.
Hücre Döngüsü İnhibitörleri
Memeli hücrelerinde , iki Cdk inhibitör ailesi, farklı
Cdk/siklin kompleksinin düzenlenmesinden sorumludur.

Bu inhibitörler sayesinde; Cdk aktivitesinin düzenlenmesinde


ilave bir kontrol mekanizması oluşur.
• Siklin D regülasyonundaki bozukluklar kanser hücrelerinin
karakteristik özelliği olan kontrolsüz çoğalmaya neden olur.
• İnsan kanserlerinin çoğu,
• hücre döngüsü regülasyonundaki bozukluklardan ve
• Büyüme faktörü reseptörleri tarafından aktive edilen hücre-içi
sinyal yolaklarındaki anormalliklerden kaynaklanır.
Lenfoma vb. bir çok kanserde, siklinD’in sürekli sentezi ya da
Cdk4,6/SiklinD’ye bağlanan Ink4 Cdk inhibitörlerini inaktive
eden mutasyonlar bulunmaktadır.
Siklin D ve biyüme faktör kontrolü ile kanser arasındaki ilişki,
Cdk4/siklinD kompleksinde görev yapan Rb preoteini
aracılığıyla ortaya konmuştur.

You might also like